kemalİzmİn propaganda araÇlari veya araÇsizliĞi · bu açıdan bakıldığında taha...

14
The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS3541 Number: 51 , p. 113-125, Autumn III 2016 Yayın Süreci Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayınlanma Tarihi / The Published Date 11.05.2016 30.11.2016 KEMALİZMİN PROPAGANDA ARAÇLARI VEYA ARAÇSIZLIĞI THE KEMALISM PROPAGANDA TOOLS OR UNTOOLS Yrd. Doç. Dr. Ahmet İLYAS Batman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararasi İlişkiler Bölümü Öz Bu çalışmanın amacı 1930’lardan itibaren hâkim ideoloji konumdaki Kemal- izm’in Türk siyasal ve toplumsal hayatındaki etkinliğini ortaya koymaktır. Çalışmada öncelikle Kemalizm’in bir ideoloji olup olmadığı, ardından kavramın ilk defa nerelerde kullanıldığı ve Kemalizm adına neler yapıldığı ifade edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca “izm”ler dönemi olarak değerlendirilen 1930-1945 yılları arasındaki ideolojilerin yayılma alanlarıyla birlikte ele alınarak Kemalizm’in kendini yürürlüğe sokma argümanlarına da genişçe yer verilmiştir. Çalışmanın eksenini, Kemalizm’in yayılma sahasında kullandığı araçların top- lum üzerinde ne kadar etkili olup olmadığı oluşturur. Söz konusu araçlar değer- lendirilirken, o dönemin hâkim siyasal, toplumsal ve kültürel iklimi içerisindeki seyrine de dikkat edilmiştir. Ayrıca sosyal bilimler alanında problematik unsurlar içeren Kemal- izm’in ideolojik aygıtlarının toplumsal alt yapısına da değinilmiştir. Çalışmada disiplinler arası bir dikkat gözetilerek kapsam itibariyle bir konu bütünlüğü oluştu- rulmasına gayret edinilmiştir. Bu çalışmanın önemli taraflarından biri de diğer ideolojilerde olduğu gibi Ke- malizm’in de eğitim, sanat ve müzik gibi kültürleme öğelerini kendi tanımları içerisinde nasıl kullandığına işaret etmektir. Ayrıca siyasal kültür içerisinde Kemalizm’i kökleştirme çalışmaları da tarihsel süreç içerisinde ele alınmıştır. Özellikle eğitim alanında Atatürk köşelerinin oluşturulması, Atatürk’ün ölüm yıl dönümlerinin resmileştirilmesi, onun adına romanlar, şiirler ve tiyatro oyunlarının yazılması önemli bir noktaydı. Bu noktadan yola çıkılarak Mustafa Kemal için sanat alanında heykel- lerinin yapılması, sokak, cadde ve bulvarlara onun adının verilmesi, Kemalizm’in somutlaştırılmasına yönelikti. Anahtar Kelimeler: Kemalizm, İdeoloji, Siyaset, Tarih, Toplum Abstract The aim of this study is to expose the activism of Kemalism that was the domi- nat ideology from the beginning of 1930’s in Turkish political and social life. Firstly, the

Upload: others

Post on 30-Jan-2020

10 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: KEMALİZMİN PROPAGANDA ARAÇLARI VEYA ARAÇSIZLIĞI · Bu açıdan bakıldığında Taha Akyol’un kale-me aldığı Ama Hangi Atatürk adlı eserde de ifade edildiği gibi, Mustafa

The Journal of Academic Social Science Studies

International Journal of Social Science

Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS3541

Number: 51 , p. 113-125, Autumn III 2016

Yayın Süreci

Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayınlanma Tarihi / The Published Date

11.05.2016 30.11.2016

KEMALİZMİN PROPAGANDA ARAÇLARI VEYA

ARAÇSIZLIĞI THE KEMALISM PROPAGANDA TOOLS OR UNTOOLS

Yrd. Doç. Dr. Ahmet İLYAS

Batman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararasi İlişkiler Bölümü

Öz

Bu çalışmanın amacı 1930’lardan itibaren hâkim ideoloji konumdaki Kemal-

izm’in Türk siyasal ve toplumsal hayatındaki etkinliğini ortaya koymaktır. Çalışmada

öncelikle Kemalizm’in bir ideoloji olup olmadığı, ardından kavramın ilk defa nerelerde

kullanıldığı ve Kemalizm adına neler yapıldığı ifade edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca

“izm”ler dönemi olarak değerlendirilen 1930-1945 yılları arasındaki ideolojilerin yayılma

alanlarıyla birlikte ele alınarak Kemalizm’in kendini yürürlüğe sokma argümanlarına da

genişçe yer verilmiştir.

Çalışmanın eksenini, Kemalizm’in yayılma sahasında kullandığı araçların top-

lum üzerinde ne kadar etkili olup olmadığı oluşturur. Söz konusu araçlar değer-

lendirilirken, o dönemin hâkim siyasal, toplumsal ve kültürel iklimi içerisindeki seyrine

de dikkat edilmiştir. Ayrıca sosyal bilimler alanında problematik unsurlar içeren Kemal-

izm’in ideolojik aygıtlarının toplumsal alt yapısına da değinilmiştir. Çalışmada

disiplinler arası bir dikkat gözetilerek kapsam itibariyle bir konu bütünlüğü oluştu-

rulmasına gayret edinilmiştir.

Bu çalışmanın önemli taraflarından biri de diğer ideolojilerde olduğu gibi Ke-

malizm’in de eğitim, sanat ve müzik gibi kültürleme öğelerini kendi tanımları içerisinde

nasıl kullandığına işaret etmektir. Ayrıca siyasal kültür içerisinde Kemalizm’i

kökleştirme çalışmaları da tarihsel süreç içerisinde ele alınmıştır. Özellikle eğitim

alanında Atatürk köşelerinin oluşturulması, Atatürk’ün ölüm yıl dönümlerinin

resmileştirilmesi, onun adına romanlar, şiirler ve tiyatro oyunlarının yazılması önemli

bir noktaydı. Bu noktadan yola çıkılarak Mustafa Kemal için sanat alanında heykel-

lerinin yapılması, sokak, cadde ve bulvarlara onun adının verilmesi, Kemalizm’in

somutlaştırılmasına yönelikti.

Anahtar Kelimeler: Kemalizm, İdeoloji, Siyaset, Tarih, Toplum

Abstract

The aim of this study is to expose the activism of Kemalism that was the domi-

nat ideology from the beginning of 1930’s in Turkish political and social life. Firstly, the

Page 2: KEMALİZMİN PROPAGANDA ARAÇLARI VEYA ARAÇSIZLIĞI · Bu açıdan bakıldığında Taha Akyol’un kale-me aldığı Ama Hangi Atatürk adlı eserde de ifade edildiği gibi, Mustafa

114

Ahmet İLYAS

guestion of Kemalism is ideology or not? will answered by this study. Secondly, the first

usage of Kemalism will analyzed and thirdly, the guestion of what is being done for

Kemalism will answered. 1930-1945 eas the period of the spread of ideologies. In this

context, the rise of Kemalism will also analyzed in this period.

The axis of this study is to analyze the effect of the tools that are used by Kemal-

ism over the society. While this is analyzing, political, social and cultural situation in that

period will be taken into consideration. Although Kemalism is the problematic notion in

social sciences, the effect of Kemalism over the social structure will analyzed. Also, this

study adopts the interdisciplinary approach for providing integrity.

Cultural factors that are used by both other ideologies and Kemalism, like edu-

cation, music and art will also analyzed. This situation is the other important side of this

study. Also, the efforts for consolidating Kemalism in politic culture will analyzed in his-

torical period. Especially the establishment of Atatürk’s corner in educational area, the

formalization of Atatürk’s death anniversary, forming novels, poetry and theater plays

on behalf of his name were the important points. In this context, making statue for Ata-

türk, giving his name to the streets, roads and boulevards are the very crucial examples

regarding to the embodiment of Kemalism.

Keywords: Kemalism, the Ideology, Politics, History, Society

GİRİŞ

İlk defa Asia dergisinde Jackson Fle-

ming tarafından kaleme alınan bir makalede

Anadolu’daki hareketin Kemalizm olarak

nitelenmesiyle başlayan tartışma bugün hâlen

devam etmektedir (Mütercimler, 2008: 826).

Bir siyasal düşünce içerisinde Kemalizm’in bir

“izm” veya ideoloji olup olmadığı sorunsalı

öteden beri çokça tartışılan mevzular arasında

yer almaktadır. Fani yaşamı boyunca Mustafa

Kemal’in bütün bir pratiğini “izm”leştiren

Mehmet Saffet Engin, Mahmut Esat Bozkurt,

Recep Peker gibi dönemin ünlü şahsiyetleri

belki bugün bu kavramın bu kadar tartışıla-

cağından habersizdiler. İlk defa CHP’nin 1935

yılındaki Dördüncü Kurultay’ında resmileşen

Kemalizm kavramı, “Partimizin güttüğü bütün

esaslar, Kamalizm prensipleridir” (1935: 77) deni-

lerek soyut bir ideolojiye kapı açıldı. Fakat bu

kavramın ilk defa 1920 yılında Anadolu’da

başlayan bağımsızlık hareketi için kullanıldı-

ğını özellikle İngiliz Yüksek Komiseri De Ro-

beck’in “Fransızlar, Kemalistlere karşı iyi niyetli

görünüyorlar” (Şahinler, 1996: 320) ifadesinde

kendisine yer bulduğunu belirtmek gerekir.

Diğer taraftan 1930 ve 1931 yılında İstan-

bul’da basım yapan İnkılap Gazetesi’nin sahi-

bi Ali Naci Karacan, 2 Aralık 1930 tarihli yazı-

sında “Rusya’da nasıl bir Komünizm, İtalya’da

nasıl bir Faşizm varsa, bizde de bir Kemalizm

olmalıdır” (İnkılap, 1930) diyerek Kemalizm’i

kullananlar arasında yer aldı. Cumhuriyet

Gazetesi, 22 Mayıs 1932’deki basımın ilk say-

fasında “Kemalist Türkiye’den Faşist İtalya’ya

Selam” (Cumhuriyet, 1932) başlıklı (Alaranta,

2014) yazısıyla Kemalizm kavramını kanıksa-

dığı gibi bu kavramın ideoloji olarak da algı-

landığı belirtmekteydi. Ayrıca bazı yayınlarda

Kemalizm’i bir ideolojinin yanında Halk Par-

tisi’nin altı okuyla birlikte pragmatik bir süreç

olarak niteleyenler de vardı (Davison, 2014:

7). Ancak bu tür çalışmaların ana ekseninde

“big tent” yani toplayıcı veya kucaklayıcı

tarafların daha fazla olduğu apaçıktı.

Kemalizm’in içselleştirilmesi konu-

sunda başarılı olunması onun sağlam bir ideo-

lojik aygıta bağlanması sorunsalını ön plana

çıkardı. Özellikle bu konuda sol-sağ fraksi-

yonların önemi büyüktü. 1930’larla birlikte

ortaya çıkan Ülkü ve Kadro dergileri, Kema-

lizm’i sosyalizm ve milliyetçilik arasında gel-

gitlere açık bir konuma soktu. Kendini Kema-

list olarak niteleyen Mahmut Esat Bozkurt’a

göre Kemalizmi sol milliyetçilik kılığında

bırakmak yerinde olurdu (Alaranta, 2014:

110). Kısaca Bozkurt, Kemalizm’i Moskova-

Roma hattı içerisinde işlemeyi uygun gördü.

Kemalizm ya da Kamalizm adlı eserde Meh-

met Şeref Aykut Kemalizm’i “Türk devrimini

son asırların değişikliklerini hazırlayan fikirlerle

Page 3: KEMALİZMİN PROPAGANDA ARAÇLARI VEYA ARAÇSIZLIĞI · Bu açıdan bakıldığında Taha Akyol’un kale-me aldığı Ama Hangi Atatürk adlı eserde de ifade edildiği gibi, Mustafa

Kemalizmin Propaganda Araçları veya Araçsızlığı 115

ve daha sonraları yürüyen göğdelen Rasyonel,

Sosyolojik, Marksist, Faşist rejim ideolojileri ile

izaha çalışmak da fazla iş olur. Kamâlizm bunların

üstünde yalnız yaşamak dinini aşılayan ve bütün

prensiplerini ekonomik temeller üzerine kuran bir

dindir” diyerek kavramı ulvî bir hava içerisine

koydu (Aykut, 1936). Yukarıda da belirtildiği

üzere Kemalizm’in kuramsal çerçevesinin

oluşturulmasında Ülkü Dergisi’nin önemli bir

işlevi vardı. Özellikle bu dergide çıkan yazılar

Kemalizm’i bilimsel bir çerçeve içerisinde

değerlendirme gereğini hissetmiştir. Dergi

yazarlarından Nusret Köymen’in Kemalizm ve

Politika Bilgisi adlı eserinde bugün Türk mü-

nevverine düşen büyük vazifelerden birinin

Kemalizm’in ilmini yapmak ve politika üze-

rinde her müspet bilgi şubesinde ilmî metod-

lar ile çalışmak olduğunu söyler. O, ancak bu

suretledir ki, cemiyet kanunlarından fayda-

lanma fennî olan politikayı bir “cemiyet mü-

hendisliği<” haline getirebilir diyerek Kema-

lizm’e olan tutkusunu ortaya koymuştur

(Albayrak).

Diğer taraftan Kemalizm’i sol fraksi-

yonlar içerinde gören Mahmut Esat Boz-

kurt’tan sonra bu “izm”i devam ettirenler de

oldu. Bu boyutun düşünsel ve pratik bir sü-

reçte ele alınması dünya ideolojileriyle yaki-

nen ilgilidir. Özellikle Marxist bir formasyo-

nun Kemalizm’in sol fraksiyonun önünü açtı-

ğı belirtilebilir. Kemalizm’i sol bir tavırla ele

alan anlayış genelde Kadro hareketinin pay-

dasında kendisine yer bulmuştur. Kadro ha-

reketinin öncülerinden Vedat Nedim Tör,

Kemalizm’in sol bir ideoloji olarak ele alındı-

ğını belirtirken değindiği şu noktalar Kadro

hareketinin oluşum ve gelişim aşamasını özet-

ler gibiydi:

“Bütün gençliği saran bunalım (da) bir

idealizm boşluğundan doğuyor. Gençlik, heyecan-

lanma, şevklenme, inanıp bağlanma, sevme açlığı-

nı Kemalizm ideolojisiyle doyuramadığı içindir ki,

hep sağlı sollu ideolojilere kaçıyor. Doğada olduğu

gibi, toplumda da boşluklar dolar. Bu hiç şaşma-

yan bir yasadır. Onun için Kemalizm’i bir törensel

laf kalabalığı olmaktan kurtarıp, gençliği doyura-

cak nitelikte bir ideoloji yaratmak zorunluluğun-

dayız” (Tör, 1999: 226).

Kemalizm’i sol bir cenahta değerlen-

diren sadece Kadro hareketi değildi.

1960’larda kurulan Yön dergisi de Kemalizm’i

sol bir içerik olarak ele alıyordu. Özellikle

akımın temsilcilerinden Niyazi Berkes, sana-

yileşme, işçi sınıfı ve kapitalist düzene karşı

bir hareket olarak ele aldığı Kemalizm’i, bir

kurtuluş olarak değerlendirirken, Türkiye’nin

çağdaşlaşmasında Kemalizm’in önemli bir

etkisi olduğunu vurgulamaktaydı (Berkes,

2003: 21). Tüm bunların dışında Attila İlhan,

Kemalizm’i sol tandanslı milliyetçi bir tevatür

içerisinde değerlendirdi. İlhan’a göre Kema-

lizm:

“Kemalist başka, Atatürkçü başka! (...)

Kemalist aynen Mustafa Kemal Paşa gibi, Türkçü,

anti-emperyalist ve solcudur” (İlhan, 2009: 527).

Kemalizm’i sol akımlar içerisinde ele

alanlar kadar sağ bir ideoloji içerisinde değer-

lendirenler de olmuştur. Özellikle Kemalizm’i

milliyetçi bir karakter olarak değerlendiren

Murat Belge “Türkiye’de geçmişten günümüze

dek hâkim olan ideolojinin milliyetçilik olduğunu,

Kemalizm’in de sadece, milliyetçiliğin aldığı bi-

çimlerden, kollarından ya da alt başlıklarından

birini teşkil ettiğini söylemektedir” (Belge, 2015:

128). Murat Belge’yi bu düşünceye iten asıl

düşünce Mustafa Kemal döneminde ortaya

atılan Türk Tarih Tezi ile Güneş-Dil Teorisi’ne

bağlı olarak geliştirilen ve Türkiye’de popü-

lizm olarak nitelense de Türk ırkının brakise-

falden geldiğini ortaya koyan antropolojik

çalışmalardır (Taşkın, 2009: 529). Mahmut

Esat Bozkurt ise, Kemalizm’in milliyetçi ol-

madığını, daha çok kültür milliyetçisi olduğu

görüşüne ortak olmaya çalışır (Bozkurt, 1967:

269). Ancak Kemalizm’in milliyetçi bir yönü-

nün olduğunu, Recep Peker, Afet İnan ve

Vasfi Raşit Sevig gibi Kemalist teorisyenler

kabul etmiştir (Yıldız, 2010: 199-217). Kema-

lizm’in milliyetçi cihetini vurgulayanların ana

paradigmalarının başında da Mustafa Ke-

mal’in Pittard’ın “Irklar ve Tarih” adlı kitabı

üzerinde yaptığı çalışma gelmektedir (Toprak,

Page 4: KEMALİZMİN PROPAGANDA ARAÇLARI VEYA ARAÇSIZLIĞI · Bu açıdan bakıldığında Taha Akyol’un kale-me aldığı Ama Hangi Atatürk adlı eserde de ifade edildiği gibi, Mustafa

116

Ahmet İLYAS

2012: 369-371). Bu çalışmalar neticesinde Afet

İnan öncülüğünde hazırlanan Türkiye Halkının

Antropolojik Karakteri ve Türkiye Tarihi; Türk

Irkının Vatanı Anadolu adlı eserler Anadolu’da

yaşayan toplumun Türk ırkından geldiği id-

diası üzerine kurulmuştur (İnan, 1947).

Kemalizm’in İslamcı yönünü daha

çok bu dinin araçsallaştırılması açısından

değerlendirmek gerekir. Zira Milli Mücadele

sürecinde Mustafa Kemal Paşa, Anadolu ha-

reketini gerek kültürel gerekse İslami bir düz-

lem içerisinde ele alıp, bilhassa Hint Müslü-

manlarının desteğini sağlamaya yönelik tu-

tum ve strateji içerisine girmiştir. Bu strateji-

nin ana antetlerinden biri de Büyük Millet

Meclisi’nin 23 Nisan 1920 Cuma günü açılma-

sına dikkat etmesi, açılış günü camide ve son-

rasında Balıkesir’de vermiş olduğu vaazlardır.

Bu açıdan bakıldığında Taha Akyol’un kale-

me aldığı Ama Hangi Atatürk adlı eserde de

ifade edildiği gibi, Mustafa Kemal’in İslam’ı

bir araç olarak meşruiyet temelinde kullandığı

tespiti yapılabilir (Akyol, 2008: 168). Bu tespit

üzerinden Mustafa Kemal’in İslamcı bir çizgi

izlediği tabii ki çıkarılamaz. Fakat İslami sem-

bollerle birtakım politik hedefler doğrultu-

sunda faaliyetlerde bulunması, onun genel

milliyetçi çizgisinin yan ürünü olarak kabul

edilebilir. Ayrıca Mustafa Kemal’in 1920 yı-

lında Hakimiyet-i Milliye gazetesinde kaleme

aldığı “Hilafet ve İslam Âlemi” adlı makalesin-

de İslam adına önemli vurgular yaparak

Alem-i İslamı Mili Mücadele bayrağı altında

toplama amacı güttüğü görülür(Akyol, 2008:

176).

Son kertede Kemalizm, gerek Bolşevik

sosyalizmi gerek etnisite milliyetçiliği ve ge-

rekse İslam dininin bayrağı altında kendisine

bir yol bulmaya çalışmıştır. Bu üç ideolojik

düzlemin savunucuları Kemalizm’e bir kaftan

biçmeye çalışarak onu kendi ideolojileri ekse-

ninde yorumlamışlardır.

Kemalizm’in İdeolojik Aygıtları ve

Araçsallaştırma Sorunsalı

Bir “izm”in yayılması için önemli ay-

gıtlara ihtiyaç vardır. Çünkü o aygıtlar, bir

ideolojinin formülasyonu görevini görür.

Bunlar hukuki, siyasal, kültürel (eğitim, güzel

sanatlar, edebiyat) sendikal ve öğretimsel

aygıtlar olarak kendi içerisinde tutarlı bir yol

izler (Althusser, 1978: 39). Bu ideoloji veya

“izm” çerçevesi içerisinde yapılan değerlen-

dirmeler Kemalizm’in tutunma yolları ile

kökleşme kuramsalına götürecektir. Taha

Parla bu yöntemi Türkiye’de “siyasal kültürün

resmi kaynakları” olarak nitelemiştir. Bu yüz-

den Kemalizm’i topluma anlatmak ve onu bir

yaşam biçimi haline getirmek maksadıyla

egemen tavır Althusser’in de öne sürdüğü

gibi birden fazla aygıta ihtiyaç duymuştur.

Ancak bazen bu aygıtların işe yaramadığını

da belirtmekte fayda vardır.

Savunucuları, bir ideoloji olarak orta-

ya konduktan sonra Kemalizm fikrini top-

lumsal tahayyülde yerleştirebilmek için çeşitli

yollara başvurdu. Bunlardan ilki Halk Parti-

si’nin de sembolik yansıması olan altı oku bir

yaşam biçimi haline getirmekti. Bu amaçla da

hukuksal alt yapı anayasa içerisinde değer-

lendirildi. Bu altı ok devletin temel aygıtı

oldu. Diğer taraftan CHP’nin 1931 ve 1935

programlarının temeli de Kemalizm üzerine

kuruludur. Bu açıdan bakıldığında bile imge-

sel bir özne olan Kemalizm’in altı okunun bir

propaganda aracı olarak kullanılmasına gay-

ret edilmiştir. Ancak kopuş ve süreklilik açı-

sından Kemalizm’in geniş halk kitlelerine

ulaştırılması konusunda Halk Partisi’nin altı

oku ciddi manada sağlıksız bir büyümenin de

getirdiği bir zorunluluktur. Zira halk dediği-

miz, yani o dönem köylüsü bile bu sisteme

karşı çıkmıştır. Eleştirel bir deneme tümleci

içerisinde Kemalizm’in halka anlatılması ve

sevdirilmesi için mücadele etmiş olan Ham-

dullah Suphi Tanrıöver, bazı köylerde imam

yokluğundan ölülerin yıkanamadığına dair

şikâyetlerden bahseder (CHP Yedinci

Kurultay Tutanağı, 1948: 457), ayrıca dinin

komünizme karşı bir güç oluşturabileceğin-

den dem vurur ve otoriter laiklik politikala-

rından vazgeçilip, dini kurumların finanse

edilip, devlet tarafından imam yetiştirilmesini

önerirken, halkın sisteme karşı olumsuz bir

tavır içerisinde olduğunu ifade eder (BCA,

Page 5: KEMALİZMİN PROPAGANDA ARAÇLARI VEYA ARAÇSIZLIĞI · Bu açıdan bakıldığında Taha Akyol’un kale-me aldığı Ama Hangi Atatürk adlı eserde de ifade edildiği gibi, Mustafa

Kemalizmin Propaganda Araçları veya Araçsızlığı 117

030.10.51.16). Ayrıca altı okun halkçılık içeri-

sindeki önemi belirtilirken asıl halk olan köy-

lülüğün bir kenara itilmesi de Kemalizm’in

araçsallaştırma sorunsalını ön plana çıkarmış-

tır.

Diğer taraftan Kemalizm’in yöntem-

leştirilmesinde önemli faktörlerden biri olan

milliyetçilik de altı ok içerisinde olumsuz bir

alt yapıya sahiptir. Şöyle ki ulusal mücadele

yıllarında ulus kim olacak sorunu ümmetçilik,

Osmanlıcılık ve Turancılık arasında geçişken-

liğe sahipken, edilgen bir yapı içerisindeki

Türk kavmini sadece payda hâlinde düşünüp,

diğer bileşenlerin By-Pass edilmesini problem

hâline getirdi (Köker, 2007: 150-151). Bunlar

içerisinde Kürtlerin sık sık isyan etmeleri bir

nevi Kemalizm’in milliyetçiliğine olan tepki

olarak değerlendirilebilir. François Georgeon,

Kemalizm’in milliyetçiliğe bakışını bir kimlik

arayışı olarak değerlendirmektedir

(Georgeon, 2009: 1-22).

Kemalizm’in altı okla olan imtihanı

bununla sınırlı değildi. Dinsizlikle özdeştiri-

len bir kavram olan laikliğin topluma iyi anla-

tılamaması, Kemalizm’in toplum nezdinde

somutlaşmasına sekte vurmuştur. Bu açıdan

bakıldığında laikliğin din ve vicdan hürriyeti

olduğu tanımına ters düşen uygulamaların

varlığının bile sorgulanmaması Kemalistlerin,

bu düzlemdeki ideolojiye en büyük kötülüğü

olmuştur. Ayrıca laikliğin materyalist bir kim-

liğe büründürülmesi de gözden kaçırılmaya-

cak bir düzlemin oluşmasına yardımcı olmuş-

tur. Son raddede altı okun temsilcisi olan laik-

liğin bile seküler bir tarzda ele alınmaması

Kemalizm’in imtihanını zorlaştırmıştır.

Ayrıca altı okun demokratik bir tu-

tumun göstergesi olan cumhuriyet düşüncesi

de paradoksal bir yol izlemiştir. Özellikle

1923-1930 yılları arasında muhalefetin sindi-

rilmesi diğer taraftan 1930-1950 döneminde

tek parti devri, altı okun temsilcisi olan cum-

huriyetçilik çelişkisini ortaya koymuştur.

Son tahlilde altı okun, Kemalizm’e

katkıdan çok zarar getirdiği iddia edilebilir.

Şöyle ki tematik anlamda bu altı okun Kema-

lizm’e katkı sağlaması beklenebilirdi. Fakat

uygulama aşamasındaki yanlışlıklardan dola-

yı bu altı ok, Kemalizm’in araçsallaştırılma-

sında ciddi sıkıntılara yol açmıştır. Mete Tun-

cay’ın ifadesiyle, altı okun Kemalizm’in anla-

tılması sürecinde ikna yerine tecebbü-

rün(zorlama) kullanılması bu “izm”in halk

nezdinde zarar görmesine zemin hazırlamıştır

(Tuncay, 2009).

Kemalizm’in Sanatla Uyum veya

Uyumsuzluğu

Kemalizm’in sanatla uyumu veya

uyumsuzluğu, bunun bir “izm” ile ilgili olup

olmadığı konusu tartışılabilir. Resmi tarih tezi

perspektifinden bakınca, Kemalizm’in bir

ideoloji olarak kabul edilmesiyle başlayan

süreçte sanatın, Kemalizm’in anlatılıp ve ya-

şatılmasında bir araç olarak kullanılması me-

selesi önem arz eder. Zira sanat ideolojilerin

yansıtılmasının sebep ve sonucudur.

Kemalizm’in geniş halk kitlelerine

ulaştırılmasına yardımcı olabilecek temel

unsurlardan biri de müziktir (Kutluk, 1997:

19-20). Önemli bir kitle kültürü olan Müzik,

ideolojilerin aktarımında öteden beri işlevsel

bir aygıt olarak kullanılmıştır. 1939 CHP ni-

zamnamesinde başlıca propaganda aracı ola-

rak kullanılması kararı sonrası müzik, devle-

tin resmi aracı haline getirilmeye çalışıldı

(Şimşek, İstanbul: 119). Diğer ideolojilere ba-

kıldığında Kemalizm’in simgesel bir müzik

eksikliği hemen göze çarpar. Çağdaşlarıyla

kıyaslandığında bir Stalin, Lenin, Mussolini

ve Hitler’e göre Mustafa Kemal’in üzerine çok

da şarkı yazılmadığı görülebilir. Sarı saçlım

mavi gözlüm, Hoş Gelişler Ola Mustafa Kemal

Paşa Van yöresine ait Kemale adlı Kürtçe şarkı,

Atatürk Marşı, Yunan’ın Selanik Şehri (Atatürk),

10 Yıl Marşı, Yaşa Mustafa Kemal Yaşa marşı,

Nerde Nerde Nerdesin Dost, Atatürk Ölmedi,

Cumhuriyet Çocuklarıyız, Benim Bayrağım Kan

Kırmızı adlı marş ve şarkılar Mustafa Kemal

için yazılmıştır. Ancak birçoğunun resmi tö-

renler dışında bilinmemesi sorgulanması ge-

reken önemli bir konudur. Zira Mustafa Ke-

mal’in de ifade ettiği gibi devrimlerin en zoru

Page 6: KEMALİZMİN PROPAGANDA ARAÇLARI VEYA ARAÇSIZLIĞI · Bu açıdan bakıldığında Taha Akyol’un kale-me aldığı Ama Hangi Atatürk adlı eserde de ifade edildiği gibi, Mustafa

118

Ahmet İLYAS

müzik inkılabıdır (Uluskan, 2010: 304). Ayrıca

Kemalizm’in doğuş ve gelişim aşamasındaki

bazı noktaların altının çizilmesi gerekir ki,

müziğin neden Kemalizm’in taşınmasında

etkili olmadığının cevabı verilebilsin.

Öncelikle, müziğin yayılmasındaki

faktörlerden biri olan radyonun serüveni

önemlidir. Türkiye’ye ilk defa 1927 yılında

başlayan radyo kullanımının Anadolu’ya

yayılması uzun zaman almıştır. Öyle ki

1960’lara gelindiğinde TRT’nin yayın yaptığı

il sayısı 10’dur. Diğer taraftan ilk televizyon

yayınının 1968 yılında yapılmış olması müzi-

ğin geniş alanlara yayılmasını geciktirmiştir

(Gönenç, 2007: 99). Tüm bunların yanında

konser kültürü de Kemalizm’in yayılmasında

kullanılabilecek bir argümandı. Özellikle

1930’lardan sonra önce Ankara ve İstanbul,

ardından İzmir yoğun konserler yapılan yer-

ler oldu. Ancak bu konserler genellikle yöne-

tici kesime yönelik olduğundan, halkın bu

konudaki ilgisi düşük olmuştur. Halka açık

gerçekleştirilen turnelerde ise bilet fiyatlarının

yüksek oluşu, talebi yine düşürmüştür. Sana-

tın yayılım araçlarından biri olan elektriğin

kullanılması ve yaygınlaştırılması konusun-

daki yetersizlik de Kemalist ideoloji için temel

handikaplardan biri olmuştur. Çünkü müzi-

ğin, televizyonun ve radyonun kullanılması

için elektriğe ihtiyaç vardı. Bu amaçla bakıldı-

ğında 1927 yılında İstanbul ve Ankara dışın-

daki şehirlere elektriğin gelmiş olması ve sa-

dece aydınlatma amacıyla kullanılmasına izin

verilmesi önemsenmelidir. 1930’da elektrik

abonesi sayısı 75.000 olup nüfusun ancak %

2,7’si elektrikten faydalanmaktaydı. Türki-

ye’nin % 97,3’ü elektriksizdi (Özdemir, 2011:

75). Bu durum bile başlı başına Kemalizm

adına olumsuz bir tablonun çizilmesine zemin

hazırladı.

Kemalizm’in propaganda araçların-

dan bir diğeri de tiyatroydu. Tiyatro, ideoloji

üreten bir aygıttı (Başbuğ, 2013: 32). Bilhassa

devrimlerin anlatılmasında önemli bir araç

olan tiyatro, Kemalizm’in arka bahçesi ko-

numdaki Halk Evlerinde icra edildi. Kema-

lizm’in anlatıldığı bu oyunlarda genellikle

Anadolu halkının Mustafa Kemal’e olan inan-

cı ortaya konulurdu. Bu oyunlardan bazıları

şunlardır: Hedef, Bir Yuvanın Şarkısı, Mavi

Yıldırım, 30 Ağustos, Atatürk’e İlk Kurban,

Kurtuluş, Gün Doğuyor, Sönmeyen Ateş, Beş

Devir, Ülkü Yolcusu, Destan, Gazinin Yolu,

Atatürk Yurdunda Büyük Devrim, Atatürk

Köyünde Uçak Günü (Algan, 2011: 72-120).

Ayrıca bunun yanında Hayri Muhiddin-Gazi

Mustafa Kemal, Faruk Nafiz Çamlıbel-

Kahraman, Reşat Nuri Güntekin-İstiklâl, Aka

Gündüz-Mavi Yıldırım, Nahit S. Örik-

Sönmeyen Ateş, N. Sami Banarlı-Kızıl Çağla-

yan, Peyami Safa-Gün Doğuyor, Cemal Tun-

cer-Devrim Yolcuları adlı oyunları da Kema-

lizm’in yaşatılması için yazılan oyunlardı

(Uluskan, 2010: 466). Halkevlerinde icra edi-

len bu oyunlarda temel amaç, Kemalizm’in

yaygınlaştırılmasına yardımcı olmaktı

(Karadag, 1988: 137).

Kemalizm’in araçsallaştırılmasının

önemli ayaklarından biri de operaydı. Şarkılı

ibret olarak da Osmanlı devletinde bilinen bu

sanatsal etkinliğin bir ideoloji aygıtı olarak

kullanımı ise devlet konservatuarının kurul-

masıyla başlamıştır. Daha sonra Mustafa Ke-

mal’in bizatihi teşvikiyle Ahmet Adnan Say-

gun tarafından yazılmış olan Özsoy Desta-

nı(1934), Türk ve İranlıların aynı soydan gel-

diğini ortaya koyan Cumhuriyet tarihinin ilk

lirik sahne eseri olması bakımından çok bü-

yük bir öneme sahiptir (Refiğ, 1991: 7). Her ne

kadar bu opera Mustafa Kemal için yazılma-

mış bile olsa, kendisinin rol oynadığı bir ope-

ra olması ve operanın kurulmasında Mustafa

Kemal’in büyük emeğinin geçmiş olması,

birçok opera görevlisi tarafından zikredilmesi,

Kemalizm adına olumlu bir gelişmeydi.

Gerçek etkisi kişi üzerinde belli bir

denetim aracı olan sinema, ideolojilerin ya-

yılmasında önemli bir işleve sahiptir

(Mencütekin, 2010: 264). Kemalizm de diğer

ideolojiler gibi sinemadan yararlanmak isti-

yordu. Özellikle Stalin ve Hitler’in kendi ideo-

lojilerini yaygınlaştırmak için kullandıkları

sinema, Kemalistleri cezbetmeye yetiyordu.

Aslına bakılırsa Mustafa Kemal’in sinemayla

Page 7: KEMALİZMİN PROPAGANDA ARAÇLARI VEYA ARAÇSIZLIĞI · Bu açıdan bakıldığında Taha Akyol’un kale-me aldığı Ama Hangi Atatürk adlı eserde de ifade edildiği gibi, Mustafa

Kemalizmin Propaganda Araçları veya Araçsızlığı 119

ilgili şu görüşleri sinemanın önemini ortaya

koyuyordu:

“Sinema öyle bir keşiftir ki bir gün gele-

cek, barutun, elektriğin ve kıtaların keşfinden çok

dünya medeniyetinin veçhesini değiştireceği görü-

lecektir. Sinema, dünyanın en uzak köşelerinde

oturan insanların birbirlerini sevmelerini, tanıma-

larını temin edecektir. Sinema insanlar arasındaki

görüş, düşünüş farklarını silecek, insanlık ideali-

nin tahakkukuna en büyük yardımı yapacaktır.

Sinemaya lâyık olduğu ehemmiyeti vermeliyiz”

(Dorsay, 1998: 15). Mustafa Kemal’in de ifade

ettiği gibi sinemaya gerçekten değer verilme-

liydi. Ancak alım gücün çok düşük olduğu

1930 Türkiye’sinde sinemaya herkes gide-

mezdi. Öyle ki 1930’larda kişi başına düşen

milli gelir 700 dolar civarındaydı (Pamuk,

2012: 295). O dönemde bir memurun maaşı

100 lira, sinema ücreti ise 1 liraydı (Hinkle,

2009: 99). Bu yüzden insanların sinemaya

ilgisinin az olması sorgulanmamalıydı. Diğer

taraftan konumuz açısından Kemalizm’in

toplum tarafından benimsenmesi için de si-

nemaya gerek vardı. Ancak günümüze kadar

doğrudan Mustafa Kemal için yapılan filmle-

rin sayısı yalnız sekizdir. Can Dündar’ın

“Mustafa” adlı film-belgeseli ile bizzat yazdığı

“Sarı Zeybek” filmi, Zülfü Livaneli’nin yazıp

yönettiği “Veda” filmi, Hamdi Alkan’ın “Der-

simiz Atatürk” filmi, Suat Yalaz'ın aynı adlı

çizgi romanından sinemaya uyarlanan “Son

Osmanlı Yandım Ali”, Senaryosunu Turgut

Özakman’ın kaleme aldığı “Çanakkale 1915”,

Atilla Akarsu’nun yönetmenliğini yaptığı

“Atatürk’ün Fedaisi Topal Osman” ve başrolle-

rini Rutkay Aziz’in yaptığı “Cumhuriyet” film-

leri, Mustafa Kemal’i konu alan filmlerdir.

Tabii adı geçen filmlerin çoğu 2000’lerden

sonra yapılmıştır. Cumhuriyet’in ikinci dö-

neminden itibaren Kemalizm’i anlatacak fil-

min yapılmamış olması, Kemalizm adına

talihsizlikti. Bunun sebeplerine bakıldığında

bir kere Mustafa Kemal’i anlatabilecek filmi

yapacak kişilerin eleştirilere açık olmaması,

sinemanın diğer görsel ögelere göre daha

pahalı olması, ilk dönemler için Muhsin Er-

tuğrul dışında yönetmenin yetişememiş olma-

sı sinemanın gelişiminin önündeki başlıca

engellerdi.

Kemalizm’in yaşatılmasının araçla-

rından bir diğeri heykel ve resimdi. Bu aracın

kullanılması Kemalist kadronun en önemli

amaçlarından biriydi. Özellikle cumhuriyet

coşkusunun anlatılması Osmanlı mimarisinin

unutturulması amacıyla Kemalist yönetim

heykel ve resme ciddi bir önem vermişti

(Sarıoğlu, 2001: 120). İlk olarak Mustafa Ke-

mal’in emriyle 3 Ekim 1926’da Sarayburnu’na

Atatürk heykeli yapılmış, bunu Krippel’in

Konya Atatürk Heykeli, Ankara’nın ilk Atatürk

anıtı Etnoğrafya Müzesi ve 1927’de Ulus Zafer

Anıtı, 1928’de Taksim Cumhuriyet Anıtı,

1930’da Kırklareli, Edirne Atatürk Anıtı, Bursa

Atatürk Anıtı, Ankara Güvenlik Anıtı, Afyon

Utku Anıtı, 1932’de İzmir Cumhuriyet Meydanı

ve Samsun Atatürk Anıtları izlemiştir (Tekiner,

2010: 69). Adı geçen heykellerin hemen hepsi

Mustafa Kemal’in hayatı boyunca yapılmıştır.

Kemalist Türkiye’de heykel yapma alışkanlı-

ğının genellikle Sovyetlerden geldiği belirtilir.

Genellikle bir ideoloji aşılama aracı olan hey-

kel yapma kişinin hatırlanması ana fikrini

kendinde taşır. Mustafa Kemal’in ölümünden

sonra da Kemalizm’in ayakta tutulması için

heykeller yapılmasına devam edilmiştir. Özel-

likle 12 Eylül Askeri Darbesi sonrası Kema-

lizm, Atatürkçülük olarak değerlendirilmiş, o

dönemki askerî cunta Kemalizm görselleşti-

rilmesi adına birçok heykel yapmıştır. Öyle ki

bu dönemde Atatürk adına yapılan heykeller,

Kemalizmin heykel çılgınlığı olarak nitelendi-

rilmesi ortaya çıkarmıştır. Şunun altının çi-

zilmesi gerekir ki genellikle ideolojik mimari

bir tasarım olarak algılanan anıtların başat

özelliği, Atatürk’ün sivil ya da askerî giysiler-

le gösterilmesine dikkat edilmesidir (Yaman,

2011: 75).

Heykelin dışında güzel sanatlar ola-

rak bir ideolojinin yayılmasının araçlarından

biri de resimdir. John Berger, resim sanatının

siyasal-ekonomik alandan bağımsız olmadı-

ğını vurgulayarak resim sanatının ideolojik

Page 8: KEMALİZMİN PROPAGANDA ARAÇLARI VEYA ARAÇSIZLIĞI · Bu açıdan bakıldığında Taha Akyol’un kale-me aldığı Ama Hangi Atatürk adlı eserde de ifade edildiği gibi, Mustafa

120

Ahmet İLYAS

olduğunu savunur. Bu anlayıştan yola çıka-

rak, resmin bir ideolojik araç olarak kullanıl-

dığı belirtilebilir. Bilhassa Kemalizm’in bir

ideolojik aracı olarak kullanılan resim, milli

eğitim içerisinde ele alınmalıdır. Zira ilköğre-

timin temel amaçlarından biri öğrencilerin

Atatürk’ü tanıması ve onun açtığı yoldan

ilerlemesi üzerine kuruludur. Her yeni rejim,

kendi ideolojisini pekiştirmek için kültürü

korumayı bir yöntem olarak seçmiş ve özellik-

le de kültürün üreticisi olarak görülen sanatçı-

ların desteğine gerek duymuştur (Keser, 2006:

29). Bu amaçla yapılan resimlerde Mustafa

Kemal, genellikle bir biçimde, omuzları cep-

heden, yüzü hafif profilden görünecek biçim-

de sağ tarafa bakar şekilde, bazen karizmatik

bir tavırla savaş meydanında, bazen çağdaş

bir Türk’ü andıran tavır içerisinde, bazen

babacan bir edayla çocuklarla oynarken ya-

pılmıştır.

Cumhuriyetin ilan edildiği yıl olan

1923’ten itibaren Türk ressamlarının vazge-

çilmez temalarından biri de lider portreleri

olmuştur. Lider portrelerinin başında, yeni

Türk Devletinin kurucusu Atatürk’ün portre-

leri gelmektedir. Bu dönemde Atatürk’ün,

yalnız portreler ya da çok figürlü kompozis-

yonlardan oluşan, birçok resmi yapılmıştır

(Keser, 2006: 155). Yapılan bu portrelerde

Atatürk, kurduğu kutsal rejimin ve yeniden

dirilttiği bir milletin yerine göre güçlü bir

lideri veya yılmaz bekçisi olarak resmedilmiş-

tir. Ayrıca figür olarak kullanılan Ata-

türk’lerle, kurulan yeni düzenin halka benim-

setilmesi, ulusal bilincin uyandırılıp birliğin

güçlendirilmesi de amaçlanmıştır.

Sonuç olarak heykel, resim, sinema,

tiyatro ve müzik gibi sanat dalları bir ideolojik

aygıt olarak Kemalizm’in yaşatılmasında

önemli birer araç olarak kullanılmıştır. Diğer

ideolojilere nazaran tiyatro, heykel ve resim

Kemalizm’i toplum hafızası içerisinde somut-

laştırırken, sinema ve müzik konusunda ise

bir adım geriye götürmüştür. Bu cihetle Ke-

malizm’in, güzel sanatları ideolojik bir eylem

dâhilinde özellikle cumhuriyetin ilk dönemi

için kullandığını belirtebiliriz.

Kemalizm’in Halkevleri, Eğitim ve

Unutturulmama Sarmalı

Althusser bir toplumun, fertlerini ana-

okuldan başlayarak sistematik bir biçimde

devletin ideolojik aygıtları yoluyla betimsel

bir şekilde o eğitim manevrası içinde işlediği-

ni belirtir (Althusser, 1978: 52). Topluma

hâkim müesses ideoloji ders kitapları vasıta-

sıyla, esas itibariyle aşılanacak kişinin resim-

leri, büstü ve ona ait köşeler oluşturmak yo-

luyla başarıya ulaşmaya çalışır. (Yıldız, 2010:

228) Kemalizm’in ideolojik aygıtları arasında

yer alan eğitim ve kültürel faaliyetler, bu öz-

nenin kökleşmesine zemin hazırlamıştır. Özel-

likle bu eğitim formülasyonu içerinde edebi-

yat, şiir, gazete, roman gibi unsurların yanı

sıra ilkokullarda Atatürk köşelerinin oluştu-

rulması önemliydi. Çünkü yaşatılması için

Kemalizm’in, edebiyat ve kültür muhtevası

içerinde değerlendirilmesi gerekirdi. Bu ko-

nuda Nutuk başlı başına hem edebî hem de

tarihsel bir nitelik arz eder. Mustafa Kemal,

söz konusu eseri, hayattayken kendisine karşı

yönetilen suçlamalara karşı bir tür mücadele

aracı, bunun yanında hem hesap sorma ve

hesap verme yönüyle hem de kendi bakış

açısıyla olayları görmesi ve sunması olarak

kaleme alır (Zürcher, 2000: 255-256). Yer yer

mübalağaya varan hususlar içerse bile Nutuk,

tarihsel manada önemli bir belge niteliği taşır.

Ancak Nutuk’un başlı başına temel kaynak

olarak alınması Kemalizm’e faydasının öte-

sinde sağlıksız bir tutumun oluşmasına zemin

hazırlamış olabilir. Yine de eserin, Kema-

lizm’in birincil ideolojik aygıtlarından biri

olarak değerlendirildiğini söylemek çok isa-

betsiz olmayacaktır. İdeolojilerin yayıldığı XX.

yüzyıl içerinde Adolf Hitler’in Kavgam kitabı,

Stalin’in Leninizm’i Anlama, Bolşevik Partisi

Tarihi, Tarih Çarpıtıları, Muhalefet Üzerine, Le-

nin’in Marksizm ve Ulusal Sorun, Churchill’in

II. Dünya Savaşı Hatırları kitapları, yayınlan-

dığı ülkelerde bedava dağıtılmıştır. Amaç

ideolojik bir zemin olan yayınların halkın

eline ulaşmasını sağlamaktı. Fakat Kema-

lizm’in ilk kaynağı olan Nutuk, Cezmi Eras-

lan’ın ifadesiyle “Nutuk’un müsveddeleri ve

Page 9: KEMALİZMİN PROPAGANDA ARAÇLARI VEYA ARAÇSIZLIĞI · Bu açıdan bakıldığında Taha Akyol’un kale-me aldığı Ama Hangi Atatürk adlı eserde de ifade edildiği gibi, Mustafa

Kemalizmin Propaganda Araçları veya Araçsızlığı 121

ilgili bütün belgeler Atatürk’ün ölümünden sonra

Ziraat Bankası kasalarında saklanmış ve daha

sonra Genelkurmay Başkanlığı Harp Tarihi Daire-

si’ne verilerek orada tasnif edilmiştir. Nutuk’un ilk

baskıları üzerinde 1927 tarihi yer almakla birlikte

basım ve ciltleme işlemleri 1928 yılı Temmuz ayı

ortalarına kadar sürmüştür. İki parti halinde An-

kara’da 100.000 adet basılan Nutuk’un ilk 2000

adedi lüks baskı olup kenarları altın yaldız çerçeve-

li şekilde 627 sayfadır. Normal baskılar 5, lüks

baskılar 10-500 lira arasında fiyatlarla satılmıştır.

Yeni harflerle ilk defa İstanbul’da 1934 yılında

Devlet Matbaası’nda üç cilt halinde basılmıştır.”

(Eraslan, 2014: 278). Türkiye’de Nutuk’un

yayımlandığı yıl olan 1927’de okuma yazma

oranının yüzde 11 iken 1935’de yüzde 20,4’e,

1950’de yüzde 33,6’ya çıkmış olması sorgula-

nabilir. Özellikle ilk dönem için okuma yaz-

manın bu kadar düşük olması, Nutuk’un

okunma problemlerini ön plana çıkarmıştır.

Kemalizm’in unutturulmama çabala-

rından biri de Mustafa Kemal’in resimlerinin

paralara konulması meselesidir. Birçok ideo-

lojinin kullandığı yöntemlerden biri olan bu

uygulama Kemalizm’in de araçlarından biri

olmuştur. 30 Aralık 1925 tarihinde yasalaşan

701 Sayılı Mevcut Evrak-ı Nakdiye’nin Yeni-

leriyle İstibdaline Dair Kanun, Osmanlı para-

larının tedavülden kaldırılarak yeni paralarla

değiştirilmesini öngörüyordu. 16 Mart 1926

tarihinde, bu yasaya dayanarak, “Elli, yüz, beş

yüz ve bin liralık banknot basılır ve ön yüzüne

reis-i cumhur hazretlerinin resmi bulunur” hük-

münün yer aldığı 3322 sayılı kararname ya-

yımlandı. Bu yasa gereğince, 1927 yılında

basılan paralara Atatürk resimleri konuldu

(Tekeli, 1981: 210). Bu uygulamayla birlikte

Kemalizm önemli bir merhale olan kuruluş

felsefesine uygun olarak iletinin algılanması

ve Osmanlı Devleti’nin yıkılış dönüşümünü

ortaya koyması açısından önemlidir (Silinir,

2015: 285).

Kemalizm, Türkiye’de siyasal kültü-

rün resmi kaynaklarından biri olarak söylev

ve demeçleri, bizatihi kendi gerçek ve araçla-

rına göre oluşturulmuş ifadelerden oluşmuş-

tur. Bu yönüyle birlikte hegemonya açısından

değerlendirildiğinde önemli bir araç olduğu

tespiti kolaydır (Parla, 2008: 6-7).

Resmi ideolojinin yayılma araçların-

dan biri de gazetelerdir. Özellikle bu gazete-

ler, ideolojilerin canlı tutulmasında önemli

birer kurum olarak yer almışlardır. Kema-

lizm’in bir “izm” olarak resmileştirilmesinde

etkili olan gazetelerden ilk akla geleni Cum-

huriyet gazetesidir. Yunus Nadi tarafından 7

Mayıs 1924 tarihinde yayın hayatına başlayan

Cumhuriyet gazetesi, Kemalizm’in en mühim

sembollerinden biri olmuştur. 1927 yılında

nüfus sayımına göre 13,5 milyonluk bir ülke-

de okuma yazma oranı yüzde 11 iken, Cum-

huriyet’in 7 bin baskı yapması hayli dikkat

çekicidir. İstatistiki bir bilgi olarak değerlen-

dirildiğinde okuma yazma oranıyla Cumhu-

riyet’in okunma miktarı arasında ciddi bir

paralellik bulunduğu ifade edilebilir. Bu du-

rum Kemalizm açısından olumsuzluk olarak

değerlendirilebilir. Zira Kemalizm’in araçla-

rından biri olan Cumhuriyet’in yeterince

okunamaması tesadüfi değildi. Diğer gazete-

lerin toplam tirajı ise 38 bindir. Ancak bu du-

rum Cumhuriyet’in yayın politikasının başarı-

lı olduğu ya da çokça okunduğu anlamına da

gelmemeli. Çünkü 1925 Şeyh Said İsyanı’ndan

sonra İstanbul’daki çoğu gazeteye yasak geti-

rilmesi de Cumhuriyet’in tirajına olumlu bir

etki yaptı. İlginçtir, günümüzde dahi cumhu-

riyet 50-60 bin baskı yapmaktaydı. Cumhuri-

yetin basıldığı ilk yıl fiyatı 3, daha sonra 10

kuruşa kadar yükselmişti (Elif & Kaya, 2010:

77). O dönem için gazete ciddi manada paha-

lıydı. Şöyle ki, alım gücünün yetersiz olduğu

bir dönemde gazetenin 1 lira olarak belirlen-

mesi sağlıksız bir fiyat uygulamasıydı. Son

raddede Cumhuriyet’in Kemalizm’in sesi

olmaya gayret ettiği (Erten & Doğan, 2009:

503), ancak yukarıda belirtilen nedenlerden

dolayı ciddi bir okuyucu kitlesine ulaşamadı-

ğı söylenebilir.

Kemalizm’in önemli araçlarından biri

de Mustafa Kemal’in Sokak, cadde, bulvar,

okul ve önemli komplekslere adının verilmesi

Page 10: KEMALİZMİN PROPAGANDA ARAÇLARI VEYA ARAÇSIZLIĞI · Bu açıdan bakıldığında Taha Akyol’un kale-me aldığı Ama Hangi Atatürk adlı eserde de ifade edildiği gibi, Mustafa

122

Ahmet İLYAS

meselesidir. Bu durum Atatürk’ün isminin

yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılmasıyla

ilgilidir. Bugün Türkiye sınırları içinde yüz-

lerce Mustafa Kemal Okulu, sokağı, bulvarı,

caddesi hatta camisine rastlanabilir. İdeolojik

aygıt olarak bu yöntemin kullanılması eski bir

Sovyet geleneği olarak hatırlanabilir.

Kemalizm’in somutlaştırılması adına

girişilen çabalardan biri olan edebi metinler-

den yararlanma, özellikle yeni Türk edebiyatı

ya da Cumhuriyet edebiyatı adı verilen dö-

nemde yoğunlaşmıştır. Özellikle Kemalist

Falih Rıfkı Atay tarafından 1923 yılında çıka-

rılan Yeni Mecmua dergisi Kemalizm’in edebi

araçlarından biriydi. Bu dergide Hamdullah

Suphi Tanrıöver, Yakup Kadri Karaosmanoğ-

lu, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Necmettin Sa-

dık Sadak ve Ahmet Ağaoğlu gibi aydınlar,

Kemalizm’i öven yazılar kaleme aldılar

(Altınkaş, 2011: 120). Ahmet Kutsi Tecer, Beh-

çet Kemal Çağlar gibi aydınların eserlerinin

yanı sıra Reşat Nuri Güntekin’in neredeyse

tüm romanları, Kemalist reformların ve özel-

likle de laikliğin savunusunu yapan eserler

olarak nitelenir (Altınkaş, 2011: 122). Mustafa

Kemal’in öğretisini ve yaptıklarını kendine

şiar edinen dönem edebiyatçıları, şiir ve düz-

yazı metinlerinde Atatürk’ü ortak payda ola-

rak ele almışlardır. 1940’lardan sonra Orhan

Veli, Behçet Necatigil, Turgut Uyar, Fazıl

Hüsnü Dağlarca gibi şairler şiirlerinde Ata-

türk temasını sık sık işlemeye gayret etmiş-

lerdir. Bu dönemin şairlerinden Cahit Külebi,

serbest nazım olarak kaleme aldığı ve Nevit

Kodallı tarafından Atatürk Oratoryosu olarak

bestelenen Atatürk Kurtuluş Savaşında adlı

uzun epik şiiriyle Atatürk’e karşı sevgisini

ortaya koyar (Çalışkan, 2010: 166). Bu döne-

min önemli temsilcilerinden biri de Attila

İlhan’dır. Attila İlhan 1950 sonrası Türk şii-

rinde Kemalizm’i ana tema olarak kullanan

önemli bir şair olarak bilinir.

Bununla beraber Kemalizm’in sadece

şiir ve edebi metinlerden yararlandığını ifade

etmek bazı nüansların kaçırılmasına neden

olabilir. Zira edebî metinler içerisinde Kema-

lizm’in araçlardan biri de romanlardır. Özel-

likle roman kültürü, Osmanlı’ya Tanzimat

Döneminden itibaren sirayet etmiş ve Cum-

huriyet Dönemi boyunca Kemalizm’in önemli

aygıtlarından biri olmuştur. Mustafa Kemal’e

sevgi ve saygısını roman türü yoluyla ortaya

koyan Yakup Kadri Karaosmanoğlu, önemli

bir Kemalist olarak nitelendirilmektedir. Ya-

kup Kadri’nin kaleme aldığı Ankara, Panora-

ma, Yaban gibi romanları ile Atatürk adlı bi-

yografisi Mustafa Kemal’in yapmış olduğu

devrimleri, dolayısıyla da Kemalizm adına

önemli bilgiler içerir. Yine Falih Rıfkı Atay’ın

Çankaya adlı eseri, Yılmaz Gürbüz’ün Acılar

Masal Oldu romanı önemli birer ideolojik ay-

gıt olarak belirtilebilir. Roman dışında Şevket

Süreyya Aydemir’in Tek Adam adlı biyografik

eseri, Andrew Mango’nun Atatürk-Modern

Türkiye’nin Kurucusu, Muzaffer İzgi’nin ço-

cuklara Mustafa Kemal’i sevdirme kitabı olan

Atatürk’ü Gördüm öyküsü, Aytül Akal’ın Ata-

türk Olmak adlı çocuk kitabı Atatürk’ü merke-

ze alan dikkate değer eserler olarak bilinmek-

tedir.

Kemalizm’in anlatılması ve yaygınlaş-

tırılması adına yapılan ve yaşatılan önemli

kurumların başında halkevleri ve köy enstitü-

leri gelmektedir. Ülkenin sosyal ve kültürel

gelişiminde ve ideolojik manada Kemalizm’in

anlatılmasında etkili olan halkevleri, Çekoslo-

vakya’daki Sokollar’dan etkilenilerek oluştu-

rulmuştur. Bu kurum daha çok ideolojik bir

aygıt olarak teşekkül etmiştir. 1932 yılında

Türk Ocakları’nın kapatılması sonrası kurulan

halkevleri ilk olarak Ankara, Aydın, Afyon,

Bursa, Bolu, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır,

Eminönü, Eskişehir, İzmir Konya, Malatya ve

Samsun gibi yerlerde açılmıştır. Ana amacı

Mustafa Kemal’in öğretileri doğrultusunda

kalkınmış bir toplum yetiştirmek olan bu

anlayış, felsefesine uygun olarak hareket et-

miştir. Kemalizm’in halkçı ilkesine paralel bir

düzlemde aydın ve halk arasında olması ge-

reken köprülerin halkevleri üzerinden kurul-

ması Mustafa Kemal Atatürk’ün öncelikleri

arasındaydı (Yuca, 2015: 229). Bu halkevleri-

nin kuruluşuna Enver Behnan Şapolyo şöyle

yaklaşmaktadır:

Page 11: KEMALİZMİN PROPAGANDA ARAÇLARI VEYA ARAÇSIZLIĞI · Bu açıdan bakıldığında Taha Akyol’un kale-me aldığı Ama Hangi Atatürk adlı eserde de ifade edildiği gibi, Mustafa

Kemalizmin Propaganda Araçları veya Araçsızlığı 123

“Atatürk, Halkevlerini hangi amaçla

kurmuştu? O’nun “halka doğru” ideali ne idi?

Aydın sınıfının tabanını halk denilen çoğunluk

teşkil ediyordu. Ana varlık, toplumun özü halktı.

Devleti ebedileştiren ana varlık halktı. Geçmişten

gelen adet, örf ve gelenekler “töre” halinde toplu-

mun alt yapısını bir cevher olarak muhafaza edi-

yordu. O orijinaldir, benzeri yoktur. Samimidir.

İşte Atatürk ana cevhere inilmesini istedi”

(Şapolyo, 1971: 5). Şapolyo’nun da ifade ettiği

gibi Mustafa Kemal’in ilk amacı devrimlerin

topluma tanıtılması olurken, Kemalizm’in de

bir ülkü olarak geniş halk yığınları tarafından

benimsenmesini sağlamaktı. Kemalizm’in

kültürel aygıtlarından bir diğeri ve en önemli-

si toplumun geniş bir çekirdeğini oluşturan

köylüye bu ideoloji açıklamak için oluşturu-

lan köy enstitüleridir. Hitler Almanya’sı ile

aynı zamanda Sovyet köy okullarına benzedi-

ği iddia edilen köy enstitüleri, ilkel bir amaç

düzleminde oluşturulmuştu. Bu teşebbüs,

Köy Enstitülerinden mezun öğretmenlerin

halk için halka rağmen anlayışı çerçevesinde

köylüyü kalkındırma projesi olarak da ifade

edilebilir (Karaömerlioğlu, 2001: 183). Bu uy-

gulamadaki temel amaç eğitimin köyün dö-

nüştürülmesinde merkez olması, böylelikle

Kemalizm’in ilkelerinin öğretilmesini ve kül-

türel canlanmanın tebarüz ettirilmesini sağ-

lamaktı (Karaömerlioğlu, 1988: 62). Ayrıca bu

enstitülerin kurulmasında Kemalist ideoloji-

nin köylere ulaşma isteği de etkili olmuş ola-

bilir. Netice itibariyle ilkokul öğretmeni yetiş-

tirmek üzere 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803

sayılı yasa ile açılan okullar, 1954 yılında De-

mokrat Parti hükümeti tarafından, bu okulla-

rın komünizm propaganda yapıldığı iddiası

ile köy enstitülerinin CHP’nin arka bahçesi

yapıldığına dair tartışmalar sonrası okulların

ilköğretim ile birleştirilmesi yasası Meclis’e

geldi. Meclis gündemine gizli görüşmeler

olarak kayıt düşülen köy enstitüleri yasası

Meclis görüşmelerinden sonra kapatılmıştır

(TBMM, Tutanak Dergisi, C. 27, Toplantı 4, D.

9: 260-278

Sonuç yerine şu ifade edilebilir ki köy

enstitüleri, Kemalizm’in kendini izah etme

aracı olarak önemli bir görev ifa etmesine

rağmen uygulamadaki tutarsızlık ve politik

tartışmalar nedeniyle sağlıklı bir girişim ola-

mamış ve sisteme yenik düşerek historel bir

bağlam içerisinde değerlendirilme zorunlulu-

ğuna maruz kalmıştır.

Sonuç

Türkiye’nin resmi siyasal kültürü olan

Kemalizm, özellikle historik anlamda 1923-

1950 dönemleri arasında yoğun bir propa-

ganda aracı olarak kullanılmıştır. Bu çalışma-

nın önemli sonuçları arasında gösterilebilecek

ilk temel argüman Kemalizm’in, diğer ideolo-

jilerle karşılaştırıldığında araçsallaştırma un-

surunu ciddi manada kullandığıdır. Bazı ar-

gümanların özellikle sözel manada zayıf ka-

lırken, formel düzeyde ise başarılı olduğu

görülmüştür. Söz gelimi Kemalizm’in el kitabı

olan Nutuk, toplumlar üzerinde yeterince

başarılı olamazken, heykel ve resim gibi sanat

alanlarında somutlaştırılma konularında ken-

disini gösterebilmiştir.

Sonuç yerine ifade edilebilecek ikinci

önemli nokta ise Kemalizm’in Anadolu’ya

taşınmasında stratejik hatalar yapıldığı yer

yer mübalağaya varan uygulamaların toplu-

mu Kemalizm’den uzaklaştırdığı ifade etmek

gerekir. Öyle ki 1930’larda okuma yazma

oranı yüzde 11’lerdeyken Kemalizm üzerine

yazılmış roman, şiir ve tiyatro oyunlarının

sadece elit tabaka tarafından bilinmesi olayı

özetlemeye yeter. Diğer taraftan resmi ideoloji

sıfatı taşıyan Cumhuriyet gazetesinin, tirajını

artırmaya yönelik hamlelere rağmen ciddi

manada okunmaması sözel anlamda Kema-

lizm hanesine eksi yazılmasına sebebiyet

vermiştir.

Sonuç yerine belirtilmesi gereken

önemli mihenk taşlarından biri de Kema-

lizm’in, Türkiye’nin kuruluş felsefesi olarak

ideolojik manada sağlam bir temele oturtul-

duğu, fakat bu temelin sarsıldığı dönemde ise

askeri darbeler ve diğer başat unsurların dev-

reye girdiği belirtilebilir. Diğer taraftan top-

lumsal mobilizasyon ve denetleme gücü açı-

Page 12: KEMALİZMİN PROPAGANDA ARAÇLARI VEYA ARAÇSIZLIĞI · Bu açıdan bakıldığında Taha Akyol’un kale-me aldığı Ama Hangi Atatürk adlı eserde de ifade edildiği gibi, Mustafa

124

Ahmet İLYAS

sından Kemalizm’in, hakim otoriteyi seçkinci

bir güçle elde tuttuğunu iddia edilebilir. Bu

açıdan bakıldığında Kemalizm’in araçlarını

yerli yerinde kullandığı ve bu aygıtların Ke-

malizm’e süreklilik kattığı da söylenebilir.

Son tahlilde resmi devlet söylemi olan Kema-

lizm, toplum ve siyasetin ulusalcı ve seküler

bir dinamizme sahip olması açısından sorgu-

landığında, bilhassa 1923-1940, 1960-1980,

1980-2000 dönemleri arasında Türkiye’nin

entelektüel kurucusu olarak lanse edilmesine

yol açmış ve bu yönüyle bile değerlendirildiği

tarihe damgasını vurmuş ender ideolojiler

arasında gösterilebilir.

KAYNAKÇA

Akyol, T. (2008). Ama Hangi Atatürk. İstanbul:

Doğan Kitap .

Alaranta, T. (2014). Contemporary Kemalizm.

New York: Roudledge.

Albayrak Gazetesi

Algan, H. (2011). Halkevlerİnde İnkilâp

Temsİllerİ (1932-1951) . Ankara:

Ankara Ünİversİtesİ Türk İnkilâp

Tarİhİ Enstİtüsü Yayınlanmamış

Yüksek Lisans Tezi.

Althusser, L. (1978). İdeoloji ve Devletin İdeolojik

Aygıtları. İsyanbul: Birikim Yayınları.

Altınkaş, E. (2011). Cumhuriyetin İlk

Yıllarında Aydınlar: Kurucu

İdeolojinin Seçkinleri. CUMHURİYET

TARİHİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ,

114-132.

Aykut, Ş. (1936). Kamalizm. İstanbul: Muallim

Ahmet Halit Kiatp Evi .

Başbuğ, E. D. (2013). Resmi İdeoloji Sahnede,

Kemalist İdeolojinin İnşasında Halk

Evleri Dönemi Tiyatro Oyunlarının

Etkisi. İstanbul: İletişim Yayınları.

Belge, M. (2015). Murat Belge İle Dün Bugün

Yarın. Doğu Batı Düşünce Dergisi.

Berkes, N. (2003). Türkiye'de Çağdaşlaşma.

İstanbıl: Yapı Kredi Yayınları.

Bozkurt, M. E. (1967). Atatürk İhtilali. İstanbul:

Altın Kitaplar Yayınevi.

CHP Programı, Partinin Dördüncü Büyük

Kurultayı Onaylanmıştır. (1935).

Ankara: Ulus Basımevi.

CHP Yedinci Kurultay Tutanağı. (1948). Ankara

.

Cumhuriyet. (1932, Mayıs 2).

Çalışkan, A. (2010). Ana Çizgileriyle

Cumhuriyet Devri Türk Şiirine Teorik

Bİr Yaklaşım . Sosyal Araştırmalar

Dergisi, 140-199.

Davison, T. P.-A. (2014). Kemalist Turkey. New

York: Syracuse University Press.

Dorsay, A. (1998). Sinema ve Çağımız. İstanbul:

Remzi Kitabevi.

Elif, A., & Kaya, E. (2010). Cumhuriyet

Gazetesi'nin Kuruluşundan

Günümüze Kısa Tarihi. İletişim

Fakültesi Dergisi, 75-91.

Eraslan, C. (2014). Nutuk. İslam Ansiklopedisi.

Türkiye Diyanet Vakfı İslâm

Ansiklopedisi Genel Müdürlüğü .

Erten, B., & Doğan, G. (2009). Cumhuriyet'in

Cumhuriyeti: Cumhuriyet Gazetesi.

M. Belge içinde, Kemalizm (s. 501-511).

İstanbul: İletişim Yayınları.

Georgeon, F. (2009). Osmanlı-Türk

Modernleşmesi. İstanbul: YKY.

Gönenç, Ö. (2007). İletişimin Tarihsel Süreci.

İletişim Fakültesi Dergisi, 87-102.

Hinkle, E. M. (2009). Modern Türkiye’de

Sinema. Kebikeç, 91-102.

İlhan, A. (2009). Kemalizm Müdafaa-i Hukuk

Doktrini. M. Belge içinde, Modern

Türkiye'de Siyasi Düşünce: Kemalizm (s.

518-528). İstanbul: İletişim Yayınları.

İnan, A. (1947). Türkiye Halkının Antropolojik

Karakteri ve Türkiye Tarihi. Ankara:

Türk Tarih Kurumu Basımevi.

İnkılap. (1930, Kanunuevvel 2). İnkılap

Gazetesi. İstanbul.

Karadag, N. (1988). 1932-1951 Yillari Arasinda

Halkevlerİ. Tiyatro Araştırmaları

Dergisi, 135-177.

Karaömerlioğlu, M. A. (1988). Köy Enstitüleri

Üzerine Düşünceler. Toplum ve Bilim,

56-85.

Page 13: KEMALİZMİN PROPAGANDA ARAÇLARI VEYA ARAÇSIZLIĞI · Bu açıdan bakıldığında Taha Akyol’un kale-me aldığı Ama Hangi Atatürk adlı eserde de ifade edildiği gibi, Mustafa

Kemalizmin Propaganda Araçları veya Araçsızlığı 125

Karaömerlioğlu, M. A. (2001). Tek Parti

Döneminde Halkevleri ve Halkçılık.

Toplum ve Bilim, 163-187.

Keser, N. (2006). Tek Parti Döneminde Türk

Resim Sanatinin İdeolojik. Ankara:

Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri

Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora

Tezi.

Köker, L. (2007). Modernleşme, Kemalizm ve

Demokrasi. İstanbul: İletişim Yayınları.

Kutluk, F. (1997). Müzik ve politika. İstanbul:

Doruk Yayımcılık.

Mencütekin, M. (2010). Sinema Dili, Fİlm

Retoriği ve İmgelenen Anlama

Ulaşma. Öneri, 259-266.

Mütercimler, E. (2008). Fikrimizin Rehber.

Ankara: Alfa Yayınları.

Özdemir, N. (2011). Türkiye'de Elektriğin

Tarihsel Gelişimi. Ankara: Ankara

Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi

Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksel

Lisans Tezi.

Pamuk, Ş. (2012). Osmanlı'dan Cumhuriyet'e

Küreselleşme, İktisat Politikaları ve

Büyüme. İstanbul: Türkiye İş Bankası

Kültür Yayınları.

Parla, T. (2008). Türkiye'de Siyasal Kültürün

Resmi Kaynakları C:2. İstanbul: Deniz

Yayınları.

Refiğ, G. (1991). Ahmet Adnan Saygun

Geçmişten Geleceğe Türk Mûsıkı si.

Ankara: Kültür Bakanlığı.

Sarıoğlu, M. (2001). Ankara Bir Modernleşme

Öyküsü (1919-1945). Ankara: Kültür

Bakanlığı.

Silinir, M. (2015). ABD'nin İslam Algısı.

İstanbul: Rağbet Yayınları.

Şahinler, M. (1996). Atatürkçülüğün Kökeni,

Etkisi ve Güncelliği. İstanbul: Çağdaş

Yayınları.

Şimşek, S. (İstanbul). Bir ideolojik seferberlik

deneyimi: Halkevleri 1932-1951. 2002:

Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi.

Şopolyo, E. B. (1971). Atatürk ve Halkevleri.

Halkevleri Dergisi, 4-5.

Taşkın, T. B.-Y. (2009). Sağ Kemalizm.

Kemalizm, 529-554.

Tekeli, İ. (1981). Para ve kredi sisteminin

oluşumunda bir aşama, Türkiye

Cumhuriyet Merkez Bankası. Ankara:

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası.

Tekiner, A. (2010). Atatürk Heykelleri. İstabul:

İletişim Yayınları.

Toprak, Z. (2012). Darwin’den Dersim’e

Cumhuriyet ve Antropoloji. İstanbul:

Doğan Kitap.

Tör, V. N. (1999). Yıllar Böyle Geçti. İstanbul:

Yapı Kredi Yayınları.

Tuncay, M. (2009). Kemalizm. İstanbul: İletişim

Yayınları.

Uluskan, S. B. (2010). Atatürk'ün Sosyal ve

Kültürel Politikaları. Ankara: Atatürk

Araştırma Merkezi.

Yaman, Z. Y. (2011). Siyasi/Estetik Gösterge

Olarak Kamusal. Metu JFA, 69-98.

Yıldız, A. (2010). Ne Mutlu Türküm Diyebilene.

İstanbul: İletişim Yayınları.

Yuca, İ. S. (2015). Muş Halkevleri ve

Faaliyetleri. The Journal of Academic

Social Science Studies, 227-246.

Zürcher, E. J. (2000). Modernleşen Türkiye'nin

Tarihi. İstanbul: İletişim Yayınları.

Page 14: KEMALİZMİN PROPAGANDA ARAÇLARI VEYA ARAÇSIZLIĞI · Bu açıdan bakıldığında Taha Akyol’un kale-me aldığı Ama Hangi Atatürk adlı eserde de ifade edildiği gibi, Mustafa

126

Ahmet İLYAS