kadln erkegİn kaburga İkİncİl bİr fenomen...

20
EKEV 10 27 (Bahar 2006)------ KADlN KABURGA FENOMEN 1 KIUÇ (*) Özet Bütüncül perspektifinden onun olmazsa olmaz ve kurucu unsu- ru hatta, ve var diye adiandzn/an bu gizemli ve cezp edici sürecin ve olmasma hiçbir medeniyet müstesna toplum- da bir ve olarak albenili ve cerbezeli retorik- lere olgusal olarak bir kader gibi boynuna yaftalanan bu durumdan asla kurtula- bilinçli her bile inciten, hatta bu durumun, genelde dini metin/ere; ise Kur'an ve hadisiere .. Oysa, bu dini pasaj lar, salt ha!.:ikat ve in- sani jenomenoloji durumun hiç de böyle Bir ifadeyle, Allah'a ve O'nun Elçisi'ne bu ontolojik söylemi, er- kek altüst edilmelidir; kozmik düzen ve esenlik Anahtar Kelime/er: Havva, Adem, ilk Kur'an, Mukaddes, mitoloji, onto!ojik ilahf adalet, kudretin .. Woman is not a Secondary Phenomen on Reduced to Rib of Man Abstract Although from a totalistic humanistic perspective, woman is the sine qua non and founding element of humanity, and is the heavy laborer and master of this mystic and attractive process cal/ed and existence, woman is collSidered asa commodity in social exchange and use in virtually all civilizations, and in spite of attractive and appealing rhetorics, woman cannot get rid of this status attached tv woman as a label of phenomenal destiny. What is dramatic is that this status, which hurts and even embarrasses every conscious .man who shouldered the responsibility oj living is frequently based on religious texts, and, in the case of Islam, on t!ze Qur'an and the Traditions. However, when the passageson whiclz this perspective is based are readfocusing on absolute trutlz and human phenomenology, one willunderstand that this is not the case. In other words, this discourse of ontological inequality, whi is claimed to derive from God and lzisMessenger, must be destroyed witlz mutual cooperation of women and men, in the name oftlze cosmic order and peace. Key Words: Eve, Adam, Creation, Qur'an, Bible, Mythoiogy, Ontological Equality, Divine Justice, Completeness of Divine Power. *) Prof. Dr., Atatürk Üniversitesi ilahiyat Fakültesi. sadikkilic52@hotmail,com)

Upload: others

Post on 21-Sep-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: KADlN ERKEGİN KABURGA İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!~··isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_27/2006_27_KILICS.pdf · Oysa, bu bakış açısının dayandzrıldığı dini pasaj

D01777c10s27y2006.pdf 25.02.2010 17:39:29 Page 5 (1, 2)

EKEV AKADEMİ DERCİSİ Yıl: 10 Sayı: 27 (Bahar 2006)------

KADlN ERKEGİN KABURGA KEMİGİNE İNDİRGENECEK İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!~··

1

Sadık KIUÇ (*)

Özet

Bütüncül beşeriyer perspektifinden bakıldığznda, onun olmazsa olmaz ve kurucu unsu­ru olmasına; hatta, yaşam ve var oluş diye adiandzn/an bu gizemli ve cezp edici sürecin ağır işçisi ve ustası olmasma karşın, hiçbir medeniyet müstesna olmaksızın, kadın, toplum­da bir kullanım ve değişim metaı olarak konumlandırılmakta; albenili ve cerbezeli retorik­lere karşm, olgusal olarak bir kader gibi boynuna yaftalanan bu durumdan asla kurtula­mamaktadır.

işin acı tarafı, yaşama sorumluluğunu sırt/anmış, bilinçli her erkeği bile inciten, hatta utandıran bu durumun, genelde dini metin/ere; İslam bağlammda ise Kur'an ve hadisiere dayandırzlmasıdır! .. Oysa, bu bakış açısının dayandzrıldığı dini pasaj lar, salt ha!.:ikat ve in­sani jenomenoloji odağından okunduğunda, durumun hiç de böyle olmadığı anlaşılacaktzr.

Bir başka ifadeyle, Allah' a ve O'nun Elçisi'ne yıkılan bu ontolojik eşitsizlik söylemi, er­kek kadın, elbirliğiyle altüst edilmelidir; kozmik düzen ve esenlik adına!...

Anahtar Kelime/er: Havva, Adem, ilk yaratılış, Kur'an, Kitab-ı Mukaddes, mitoloji, onto!ojik eşitlik, ilahf adalet, ilalıf kudretin tamlzğz. ..

Woman is not a Secondary Phenomen on Reduced to Rib of Man

Abstract

Although from a totalistic humanistic perspective, woman is the sine qua non and founding element of humanity, and is the heavy laborer and master of this mystic and attractive process cal/ed lıfe and existence, woman is collSidered asa commodity in social exchange and use in virtually all civilizations, and in spite of attractive and appealing rhetorics, woman cannot get ri d of this status attached tv woman as a label of phenomenal destiny.

What is dramatic is that this status, which hurts and even embarrasses every conscious .man who shouldered the responsibility oj living is frequently based on religious texts, and, in the case of Islam, on t!ze Qur'an and the Traditions. However, when the religioıis passageson whiclz this perspective is based are readfocusing on absolute trutlz and human phenomenology, one willunderstand that this is not the case.

In other words, this discourse of ontological inequality, w hi c/ı is claimed to derive from God and lzisMessenger, must be destroyed witlz mutual cooperation of women and men, in the name oftlze cosmic order and peace.

Key Words: Eve, Adam, Creation, Qur'an, Bible, Mythoiogy, Ontological Equality, Divine Justice, Completeness of Divine Power.

*) Prof. Dr., Atatürk Üniversitesi ilahiyat Fakültesi. ~-posta: sadikkilic52@hotmail,com)

Page 2: KADlN ERKEGİN KABURGA İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!~··isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_27/2006_27_KILICS.pdf · Oysa, bu bakış açısının dayandzrıldığı dini pasaj

D01777c10s27y2006.pdf 25.02.2010 17:39:29 Page 6 (1, 1)

2 /Prof. Dr. Sadık KILIÇ--------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

Giriş

İnsan varlığının orijini başlı başına bir araştırma alanı, hatta bir polemik yada kurgu­lar alanıdır. Kutsal metinler şöyle dursun, Mitolojilerde bile en fazla yer tutan mevzu, in­sanın başlangıçlar zamanındaki (ab origin, in il/o tempora) yaratılışı mevziiudur ... Tari­hin uğultuları arasında bizlere bu konuda ulaşmış en eski bilgi kaynakları ise, semavi­gayri semavi dini metinler ve, insam özlem, kurgu ve muhayyilenin işbirliği ile oluşan, coğrafık ve geleneksel motiflerle debiçimlenen mitolojik anlatılardır. Buna, konuya bü­tünüyle pozitivist ve biyolojist bakan yaklaşımları da ilave e~ersek, mevziinun genişliği ve belirsizliği kendiliğinden ortaya çıkar.

Biz, başlık kapsarnma giren konulan genelde 'semavi dinler' ve, kısmen mitolojiler, özeldeyse 'Kur'an' ile sınıriayarak irdelemeye çalışacağız.

1- İlk insamn (Adem) yaratılması:

Adem'in yaratılması hak:kmda Kur'an'da muhtelif pasajlar yer almaktadır. Bunların bir kısmı, onun yaratılmış olduğu temel maddeye: toprağa, onun değişik evrelerine: ha­me'in mesni'm, turab, salsal kelfehhtir, tın ltizib ... vd.; bir kısmı inorganik halden canlı ve ruhla donatılİnası sürecine I, bir kısmı, insan türü ile meleklerin ilk karşılaşması, insan'a tazlın secdesi, İblis 'in bundan imtina etmesi vb. hususlar, bir kısmı da, göksel (yada yer­sel) cennete yerleştirilme, yasaklanmış ağaçtan yeme suçu, oradan aşağıya inme ... konu­larına tahsis edilmiştir.

Etimolojik olarak bakıldığında özellikle, Kur'an'da iki terimin dikkat çektiği görüle­cektir: Adem (Bakara, 31 vd.) ve bununla irtibatlı olarak nefs-i vahide (Nisa, 1) ... Gele­neğe hakim olan genel kabule göre, hem ilk insan, hem de ilk Peygamber olan Ade m' in bu adla anılmasının nedeni, menşeinin toprak olmasıyla ilgilidir. Razi (ö. 606/1209)'nin · aktarımına göre İbn Abbas (ö. 68/687), bu orijine vurgu yaptığı açıklamasında, "Kuşku­suz ki [ilk insan olan] Adem, bu adla isimlendirilmiştir. Çünkü, Yüce Allah onu, arzın her tarafindan alınmış toprakta: edtmu '!-ard, kırmızıszndan, siyalıından, hoş olamndan, bo­zuk olanmdan ... yaratmıştır. İşte bu nedenledir ki, onun ziirriyeti içinde cildi kırmızı, si­yah, güzel, çirkin ilh olanı. bulunmaktadır.. Kadın da [ gelenektel 'Havva' olarak isim­lendirilmiştir, çünkü o Adem 'in kaburga kemiklerinden birinden yaratılmıştır, böylece 'diri, hayat sahibi' bir şeyden yaratıldığından, 'Havva' diye adlandırılmıştır"2 der. Ni­tekim, Adem kelimesinin diğer dillerdeki izini sürdüğümüzde de, kimi kaynaklarda ak­tanldığına göre, bu anlayışı teyit eden açıklamalarla karşılaşınz. Örneğin, adatml keli­mesi, 'Sümerce'de 'babam, atanı', Asur- Babil dilinde ise adamu sözcüğü, 'yapılmış, meydana getirilmiş'; Sabi dilindeki adam kelimesi 'kul'; ihranca'daki adlıanı kelimesi 'insan' anlamianna gelmektedir. Ugarit metinlerindeki el ab adam şeklinde geçen ifade-

!) "Ben onu düzen/ediğim: insan şekline koyduğum ve içine ruhumdan iiflediğim zaman ... " (Hicr, 15129); ··onu iyice biçimlendirip ona Ruhumdan üfleyince ... " (Sad, 38/72). "Sonra ona en uygun şeklini verdi, ona ruhundan üfledi" (Secde, 32/9).

2) et-Tefs'iru'l-Keb'ir, Dfiru'l-Kutubi'IImiyye, 2. bsk. (ofset), Tahran, ts., IX, 161.

Page 3: KADlN ERKEGİN KABURGA İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!~··isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_27/2006_27_KILICS.pdf · Oysa, bu bakış açısının dayandzrıldığı dini pasaj

D01777c10s27y2006.pdf 25.02.2010 17:39:29 Page 6 (1, 2)

KADIN ERKEGİN KABURGA KEMİGİNE İNDİRGENECEK İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!... ---- 3

nin ilk aniamı3 (kil toprak) ile, çarnur (yatzar) anlamına işaret eden İbranca adamah te­rimi4; hep aynı toprakla ilgili menşee dikkat çekerler. Hatta Jacob'a göre adamah keli­mesinin Latince karşılığı olan homos ve humus sözcükleri de, taını taimna toprak mana­sındadırıars ... Kitab-ı Mukaddes'te, ilk yaratılış sahnesi içinde, Adem kelimesiyle topr~ bağıntısının kurulduğu Tekvin, 2: 6'da da, "topraktan bir şeyin çıkıp, yerin (ôdilmah, toprağın) yüzünü kapladığı söylenir. Kitab-ı Mukaddes'in hem 'Yetkili Versiyonu'nda ('Authorized Version' da) hem de 'Gözden Geçirilmiş Versiyonu'nda (Revised Versi­on 'da) burada kullanılan· İbrani sözcüğü olan " 'ed", "sis" ile karşılanmıştır. ( ... ) Her iki versiyon dipnotlarında bu İbrani sözcüğünün 'pınar' yada 'kaynak' anlamına gelecek bi­çimde, yeryüzünün derinliklerinden kopup gelen bir şeyi belirttiğini söylerler( ... ) Ania­tılmak istenen, toprağın açıklanamayan bir su basması ile doğduğu ve böylece ilk yara­tılış eylemine hazır olduğu ... "6dur.

Kelimenin türeyişiniıi böyle olduğunun kabul edilmesi durumunda, 'Adem', toprak­tan, kızıl topraktan yaratılmış olan canlıyı, ilk insanı gösterir ..

Daha az dile getirilen bir başka değerlendirmeye göreyse, ilk insanı işaretleyen Adem kelimesi, aynı kök birliğine sahip olan dem: kan sözcüğünden gelmektedir; çünkü hayat kaynağı olan ve insana kırmızı, canlı rengini veren kan:dem'dir7.

Tevrat kaynaklı bir diğer kayda göreyse, Adam kelimesiyle Edom [kızıl renkli çarha­dan içen kişi] sözcüğü arasında bir münasebet kurulmakta olup, Edom sözcüğü de, Adem'den önce yaşamış ve kaybolmuş beşeriyetler, yani geçmiş Manvantaralar anlayı­şiyla irtibatlı olarak, bu önceki Ademierin nesillerini göstermek için seçilmişt:iJ:S .. Nite­kim bu konuya, Tekvin'de şöyle bir ima yer almaktadır: "Bir gün Yakub çorba pişirir­ken Esav avdan geldi. Aç ve bitkindi. Yakub'a, 'Lütfen şu kızıl çorbadan biraz ver de içe­yim. Aç ve bitkinim' dedi. Bu nedenle ona [Esav' a S.K] Edom [kızıl renkli çorbadan içen /,:işi] adı da verildi"9.

Bu anlayış, İslam kültür yelpazesinde de yer bulmuş olan, 'Adem'den önceki adem­ler · inanışıyla irtibatlı görünmektedir. Mesela, müfessir Alı1si' (ö. 1270/1854) tarafından aktarılan bir ri vayete göre, Aıiah, ilk ata Adem' den önce otuz Adem yaratmış, her bir Adem arasında da bin sene geçmişti. Dünya onlardan sonra elli bin sene harap olarak

3) Jacob, Edmond, T/u!ologie de L'Ancien Testamen, Editions Delachuaux et Niestle, Paris VII, 1968, s. 127.

4) C. Spicg, O.P., Dieu et L'Homme Se!on Le Nouveau Tesıament, Les Editions du Cerf, Paris VII, 1968, s. 119, 1 no'lu not, 127.

5) Jacob, s. 127.

6) Hooke, S. H., Ortadoğu Mitolojisi, çev. AHl.eddin Şenel, imge Kitabevi Yayınlan, 2. bsk., 1993, s. 131-132

7) Bkz. Guenon, Rene (ö. 1951), "Adem Kelimesi Hakkında", Islam'da Sembolik Dil, çev. Sadık Kı­lıç, İnsan Yayınları, İstanbul, 1995, s. 241-247; Yine bkz. Erdem, Mustafa, Hz. Adem (Ilk İnsan), TDV. Yayınlan, Ankara, 1993, s. 12-15.

8) Guenon, a.g.mak, s. 244.

9) Kitab-ı Mukaddes, Tekvin, 25: 27-30; Yine bkz. Tekvin, 36: 1-43.

Page 4: KADlN ERKEGİN KABURGA İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!~··isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_27/2006_27_KILICS.pdf · Oysa, bu bakış açısının dayandzrıldığı dini pasaj

D01777c10s27y2006.pdf 25.02.2010 17:39:29 Page 7 (1, 1)

4 /Prof. Dr. Sadık KILIÇ--------EKEV AKADEı\1İ DERCİSİ

kalmış, elli bin senede de marnur hale gelmiştir. Sonra da ata Adem (a.s.) yaratılmıştır lO.

Abduh (ö. 1905) da, Arkeolog ve antropologların, ''beşerin kendisinden neşet ettiği bir­den çok babanın olduğu, eski ve yeni, Yeryüzünde var olan herkes için tek bir baba ol­madığı" şeklindeki tezlerinin, Kur'an'a ters düşmediği görüşündedirll.

Tabatabat 'nin naklettiğine göre de, Ca'fer Sadık'tan gelen bir haberde şöyle denil­mektedir: "Muhtemelen sen, Cenfib-ı Hakkın, sizden başka beşer yaratılmamış olduğu­nu düşüniiyorsundur? Hayır! Allalı'a and olsun ki, O, bir milyonAdem yaratmıştır. Siz ise, bu ademierin sonuncularısınız"12. Binaenaleyh, bu rivayetlere bakılırsa, kök atamı­zın, bilinen Adem olmadığı gibi bir netice ortaya çıkar. Bu yöndeki nakilleri aktardıktan sonra Al us!, şöyle bir değerlendirme yaparak, sarih bir şekilde, kendi tercih ve kabulünü de ortaya.koymaktadır: "Evet, bizim bu Ademimizden önce, onun benzerleri yaratılma­mış olup, melekler, cinler, pek çok canlılar ile, Ancak Allalı'ın bilebileceği daha başka şeyler yaratılmıştır. Bu nedenle [bilinen] Adem, insan türünün ezelfliğini iddia eden ki­mi felsefecilerin hilafma, hem tür olarak, hem de şahsiyet olarak ilktir" 13.

Yaratılışın Adem'le ilgili olarak ayağı budur; görüleceği üzere, bir ön okuma konu­mundaki dini ilmi ve kabuller ile kanaatierin etkin olduğu bu konularda, polemikleri ve farklı değerlendirmeleri sona erdirecek sustıırucu ve kestirip atan bir delil; mantık diliy­le söylersek, tümel ve zorunlu bir delil apodeiktik bulunmamaktadır ..

Şu halde, din dünyasının anlamiandırma ve benimseme süreci doğrultıısunda, Adem ilk insandır, topraktan yaratılmıştır ve kendisinden önce yaşamış başka Ademler söz ko­nusu değildir .. Bizim insan türü olarak kendisinden köklendiğimiz ilk prototİp de, bu Adem'dir. Hatta, Havva da ondan yaratılmıştır!

2) Havva'nın Adem'den Yaratıldığı Görüşü:

Havva'nın Adem'den yaratıldığı konusuna gelince .. Bu konuda şu iki hususun değer­lendirilmesi lazım: a) Kur'an'ın Nisa, 4il ayetinde, insanların kendisinden yaratıldığının ifade edilen 'tek nefis: nefs-i vahide' terkibi ile, peşinden ona dönük (raci') olduğu be­nimsenilen 'min nefsiha' pasajlarının içeriği; b) ve, kadının (burada Havva) Adem'den, "onun sol kaburga kemiğinden yaratıldığı" biçimindeki kabulleniş ..

a) İnsanların Kendisinden Yaratıldığı Düşünülen 'Tek nefıs: Nefs-i vlihide' Terkibi:

"Sizi tek nefisten yaratan, sonra da ondan eşini var eden Rabbinize karşı gelmekten sakının!" (N isa, I) ay etindeki 'nefs-i vfilıide' ifadesiyle imlernede bulunulan şeyinAdem

10) Alusf, Şihiibuddin Mahmud, Rıihu'l-Me'iin!, Diiru ihyru't-Türasi'l-Arab'i, Lübnan, Beyrut, ts., IV, 180.

li) Rıda, Reş'id (ö. 1354/1935), Tefslru'l-Meniir, Mektebetu'l-Kabire, IV, 325-326.

12) Tahatabal (ö. 1981), el-Mizanji Tefslri'l-Kur'iin, 3. bsk., Tahran, 1394, IV, 156; yine bkz. Alils'i, IV, 181; el-Hicazl, Mahmud, eı-Tefslru'l-Viidıh, 4. bsk., Daru'I-Küttabi'l-'Arab'i, Mısır, 1960, IV, 66.

13) Alusi, IV, 181.

Page 5: KADlN ERKEGİN KABURGA İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!~··isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_27/2006_27_KILICS.pdf · Oysa, bu bakış açısının dayandzrıldığı dini pasaj

D01777c10s27y2006.pdf 25.02.2010 17:39:29 Page 7 (1, 2)

KADIN ERKEGİN KABURGA KEMİGİNE iNDİRGENECEK İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!... ---- 5

(a.s.) olduğu, böylece insanlığın 'tek bir şahıs' tan gelmekte bulunduğu14 konusunda, Aifisi'nin beyanına göre, fukaha ve hadisçilerden oluşan bir cemaatin ittifakı söz konu­sudur15, Kadim müfessirlerden Taberi'nin eserine baktığımızda, 'mesela Süddl (ö. 1271744)'nin, Katade (ö. 1181736)'nin; hatta, kimi zaman özgün ve tamamen farklı gö­rüşlerin sahibi olabilen Mücahid (ö. 1031721)'in, 'nefs-i v/ihide' ile kast edileninAdem olduğunu~belirtmiş olduklannı görürüzl6 ... Taberi, Adem sözcüğüne dönük olan 'nefs' kelimesinin sıfatının müennes: dişil (vô.hideh) şeklinde gelmesinin, nitelenenin (mevsfif: nefs), mana yönünden dişil addedilmiş olması sebebiyle olduğunu; anlamın ise 'tek bir adamdan' şeklinde tertip edileceğini; bu gerekçeyle de, mana gözetilerek, eril formuyla 'nefsin viihid' denilseydi, bunun da doğru olacağını dile getirrnektedir17.

Havva'nın Adem'in bir cüz'ünden yaratıldığı inanışı, aynca, 'minhii' ifadesindeki 'min' kelimesinin parça (partitif, te b 'fz) manası ifade ettiği görüşü benimsenerek de, güç­lendirilmeye gayret edilınişfulB. Aynı şekilde, Zemahşefil9, Elmalılı Harndi Yazır20 ve daha pek çok21 mukaddem ve muahhar müfessir de, Havva'nın Adein'den: onun bir cüz'ünden var edilmiş olduğu kanaatini taşırlar. Devrinde, Batı İslam dünyasının Ze­mahşeri'sj olarak nitelenen İbn Atiye (ö. 546/1151) de, 'h/i: o ... ' zamirinin hem Adem'e dönük, hem de 'cins' manasını şiimil olabileceğini zikrettikten sonra, şöyle bir ihtimali daha zikreder: "Haviıa'nın bederii ile unsurlarının, onun kaburga kemiğinden, nefsinin-

14) Razi, ıx. ı6o.

!5) Alusi, Ruhu'I-Me'anf, IV, !80.

16) Taberi, İbn Cerir (ö. 3 10/922), Cami u' !-Beyan an Te 'vfli'l-Kur 'an, Beyrilt, 1978, IV, 224; İbn Cebr, Müclihid (ö. 103n21), Tefsiru'l-Mücahid, Mecme'ul-Buhılsi'I-İsHimiyye, Pakistan, İslamabad, ts., ı, 143.

17) Taberi, Ciimiu'l-Beyan, IV, 224; aynı değerlendirme için bkz. et-Tabersi (ö. 548/1153), Mecmeu'l­Beyanfi Tefsfri'l-Kıır'an, ı. bsk., Tahran, 1400/1986, III, 5.

18) Mesela bkz. İbn Aşiir (ö. 1394/1973), Muhammed Tahir, Tejsfru 't-Tahrfr ve't-Tenvfr, ed-Diiru't-Tu­nı1siyye li'n-Neşr, ts. IV, 215. 'Atilgan su'yun (ma-i diifık: nutfe, meni) aralarmdan çıktığı ifade edilen iki noktadan birisi olan 'teriüb' sözcüğünün deliilet ettiği pek çok anlamdan birisinin de, 'göğsün sağ tarafından dört ve sol tarafından dört kaburga'ya verilen isim olduğuna dair bkz. El­malılı (ö. 1942), Hak Dini, VIII, 5704; Asım, Ahmed (ö. 1819), el-Okyanusu'l-Basit fi Tercemeti'l­Kamusi'l-Muhit ( Kamus Tercemesi), Cemal Efendi Matbaası, İstanbul, 1304-1305/1886-87, I, 147-148.

19) "Sizi, tek bir as ıldan: at anız Ade m 'in nefsinde n dallandırıp budaklandırdı ", Zemalışeri (538/1143), el-Keşşaf an Hakiiikı 't-Tenzfl ve Uyuni'l-Ekiivil, Beyrut, ts., I, 240,241.

20) "Nefsi vahideden murad Hazreti Adem, zevcinden mıırad da Hazreti Havva olduğıında ittifak ve ic­ma'vardır", Elmalılı, Hak Dini, ll, 1271-1273, vd.

21) Mesela, et-Tabersi, Mecmeu'l-Beyan, lll, 5; İbnu'1-Cevzi (ö. 597/1201), Ziidu'l-Mestr fi llmi't-Tef­str, e1-Mektebetu'l-İslarni, 4. bsk., 1407/1987, ll, 1; İbn Kesir (ö. 774/1372), Ebu'I-Fida, Tefs'iru'l­Kıır'ani'l-Aztm, Diiru'l-Ma'rife, Beyrut, 1388/1969, I. 448; Beydavi (ö. 691/1292), Envaru't-Ten­zll ve Esriiru't-Te'vtl, 2. bsk., Mısır, 137511955, I, 83; en-Neysabiiri (ö. 828/1425), Garaibıı'l­Kur'an ve Reğaibu'l-Furkiin, thk. İbrahim "Atve 'Ivad, ı. bsk., 1381/1962, IV, 164; Razi, et-Tej­sfru '1-Kebtr, IX/161; el-Kurtubi (ö. 67111272), el-Cami li Ahkiimi 'i-Kur 'an, Beyrilt, 1965, 1966, V, 2; Bursevi, İsmail Hakkı (ö. 1137/1724), Ruhu'l-Beyan, el-Mektebetu'l- 'Osmiiniyye, 1306, Il, 159; el-Kasirni (ö. 133211914), Mehilsinu't-Te'vtl, İsa el-Babi e1-Halebi ve Şurekii, Mısır, ı. bsk., 1377/1957, V, 1094; Tabatabai, el-Mizan, IV, 144, 145; Mevdildi (ö. 1979), Tefhimu'l-Kur'an, I, m~ .

f 1

Page 6: KADlN ERKEGİN KABURGA İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!~··isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_27/2006_27_KILICS.pdf · Oysa, bu bakış açısının dayandzrıldığı dini pasaj

D01777c10s27y2006.pdf 25.02.2010 17:39:29 Page 8 (1, 1)

6 1 Prof. Dr. Sadık KILIÇ'--------EKEV AKADEMİ DERGİSİ

se Adem'in nefsicinsinden yaratılmış olması da mümkündür.~. "22. Ancak ne var ki, ic­ma'ın haber ve kıssalarda değil, hükümlerde olduğu hatırlanırsa23, bu anlayışın irdelen­meye muhtaç olduğu ortaya çıkar.

Yakıt'a göre24, her ne kadar bu ayet, bize, insanın 'nefs-i vahide' den yaratıldığını söylese de, bu durum, 'tek nefis' ile kastedilenin kesinlikle Adem olduğunu gösterme­mektedir. Zira, 'nefs-i vahide', Adem kelimesini karşılamaz. Çünkü, Adem, özel isim olarak ma'rife, 'nefs-i vahide' nekire: belirsizdir!.. Bu anlayışı teyit bağlamında, mesela Abduh'a göre de 'nefs-i vahide', bir zatı ve varlığı göstermekten öte, "insanı meydana getiren mahiyet veya hakikattir ki, insan bununla diğer varlıklardan temayüz eder. Bu iti­barladır ki, her cins ve sınıftan insan, insanlık mahiyeti yönünden bizim kardeşlerimiz­dir. O halde ayetteki 'nefs-i vahide', beşer arasmda kökleşmiş bulunan birlik ruhunun dayanağı, ülfet ve karşılıklı merhamet hissinin kaynağıdır"25.

Abduh'a göre yine, "nefs-i valıide"nin, 'insani gerçeklik'in (el-lıakikatu'l-insaniyye) yanı sıra, hayatın çekirdeği ve özü (nutfe) veya insanı meydana getiren su ya da ilke ol­ması da muhtemeldir ... 26 Geleneksel kabulden tamamen farklı olan bu anlayışa göre, de­mek ki, "'nefs-i vahide'den; insanı meydana getiren ve ona hayat balışeden sıvıyı veya prensibi anlamak"27 da mümkün görünmektedir. Kadının yaratılışı bahsine dair bir ça­lışma yapmış olan Ağırman da, Abduh'un görüşünü değerlendirirken bir çıkarsama ya­parak der ki: "Abduh'un ifadesinden; Adem'in eşi[nin], aslında Adem'in de kendisinden yaratıldığı bir asıldan yaratıldığı anlamı çıkar. Adına ne denirse densin, temelde bir öz madde var, Adem'in de, eşinin de yaratıldığı madde bu öz maddedir. O zaman ayetin an­lamı şöyle olmaktadır: Sizi tek bir nefisten yarattı. [AslındaAdem'i de] eşini de o [nef­sin özünden, cinsiJnden yarattı"28; Yine," ... Kur'an'ın evrenselliği dikkate alındığında, hitap anında var olan ve layarnete kadar da var olacak bütün insanlığın muhatap alındı­ğını, tek·bir nefisten kastın Adem ve eşinin yaratılmış oldukları aym asıl, aynı kök, aynı madde, aynı öz veya aynı toprak vs. olduğunu, dolayısıyla eşinin deAdem'in yaratıldığı aynı cinsten yaratıldığını düşÜnmek daha isabetli gözükmektedir"29. Çağdaş müfessir-

.. lerden Hicaz! de, nesnel bir doğrultuda, ifadeyi, " ... sizi bir cinsten ve tek bir hakikatten yarattı" şeklinde yorumlamış ise de, muhtemelen geleneğin baskın gücü nedeniyle, yap-

22) İbn Atiye, ei-Muharreru 'i-Vee h, II, 4

23) Yakıt, İsmail, Kur'an'ı Anlamak, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2003, s. 57.

24) A.g.e., s. 57.

25) Meniir, IV, 327.

26} Men/ir, IV, 327; Yine bkz. Razi, et-Tefslr, IX, 161; Meraği (ö. 1952}, Tefsiru'l-Meraği, IV, 175; ei­Ka~ıml, Melıfisin. V/1095; Tabatabai', el-Mizdn, IV, 145; Esed, Muhammed, Meal, Nisa, 4/l ayetiy­le ilgili not; Yakıt, Kur'an'ı Anlamak, s. 58,71.

27) Yakıt, Kur'ô.n'ı Anlamak, s. 58.

28) Ağırman, Cemal, Kadının Yaratılışı (Ilgili Rivayetler Bağlamında }'Imi Bir Yaklaşım), Rağbet Yay., İstanbul, 2001, s. 209.

29) Ağırman, a.g.e., s. 222.

Page 7: KADlN ERKEGİN KABURGA İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!~··isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_27/2006_27_KILICS.pdf · Oysa, bu bakış açısının dayandzrıldığı dini pasaj

D01777c10s27y2006.pdf 25.02.2010 17:39:29 Page 8 (1, 2)

KADIN ERKEGİN KABURGA KEMİGİNE İNDİRGENECEK İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!... ---- 7

tığı bu açıklamasını da Ade m' e irdi ederek, geleneksel anlayışa rücu etmiş gözükmekte­dir30.

Ayette, 'nefs-i viihide' tamlamasıyla murat edileninAdem olduğuna ne nass'ın, ne de lafzın zabir manasının delalet etmediğiniJI; böyle olsaydı, ayetteki .; ... birçok erkekler ve kadın/aP. .. " (Nisa, 4/1) ifadesinin 'nekre: belirsiz' değil de, " ... ve her ikisinden de bütün erkekleri ve kadınları yaydı ... " şeklinde gelmesi gerekeceğini dile getiren Abduh32, ay­nı şekilde, ayetteki hi tab ın muhataplarının değişmesine paralel olarak, 'nefs-i viihide' ile Kureyş'in, Adnan Soyu'nun, Ya'rub'un ya da Kahtfuı'ın; hatta hitabın Kureyş'e yönelik olması halinde, ataları Kusayy'ın bile kastedilmiş olabileceğini33 belirttikten sonra, be­nimsemiş olduğu görüş doğrultusunda, ifadeyi, ' ... tek bir hakikatten ... ', yani, 'insanlık hakikati ve mahiyeti'nden yarattı" şeklinde anlamlandım ve, bütün değerlendirmeleri uzlaştırır bağlamda, şöyle bir çıkarsama yapar:

"Bu noktada, bu insanlık hakikatinin, Ehl-i Kitiib ve Müslümanların çoğunluğunun da benimsediği gibi, Adem ile başlaması veya Şfa 'nın ve tasavvuf ehlinin söylediği gibi, varlıkları silinmiş olanAdem'den başka birisiyle yada, bazı araştırmacıların da söyle­diği gibi, kendisinden pek çok türün dallanıp budaklandığı pek çok kökten başlamış ol­ması arasında hiçbir fark bulunmamaktadır"34.

b) Havva'nın Adem'in Sol Kaburga Kemiğinden Yaratıldığı Düşüncesi:

N isa, 4/1 ayetinde konumuz açısından son derece önemli olan diğer bir terkip ise, 've halaka minhii zevcehii: ve ondan eşini yarattı' pasajıdır. Geleneksel yorumda, 'insaıılı­ğın yaratılıŞı' kavramına etkisi olan paradigma doğrultusunda, burada söz konusu olan, ilk örnek kadının: Havva.' nın Adem'den yai:"atıldığıdır ... Bir başka deyişle, Adem'in zev-ci olan Havva, o Adem'in bir parçasından yaratılmıştır ... 35 Rivayetlerin belirleyici oldu-ğu geleneksel kaynaklara göre de, örneğin Katade (ö. 1181736) ve Süddl (ö. 1271745) gi­bi müfessirler, Havva'nın Adem'den: onun kaburga kemiklerinden birinden yaratıldığı anlayışını desteklemişlerdir36. Hatta Alusi, ayette, 'yarattı' fiilinin iki kez gelmesini, iki yaratma arasındaki mahiyet farkına bağlamış ve, "çünkü, demiştir, ilk yaratma, bir asl'a dayanılarak olmuştur ( tefrl' ), ikincisi ise, bir maddeden inşa etmek yoluyladır; zira ayet­teki 'zevc' kelimesiyle murat edilen Havvadır ve o, Adem'in sol kaburga kemiğinden ya­ratılmıştır"31. Sonuçta, canlı, hayat sahibi bir şeyden var edildiği için de, ona 'Havva' adı verilmiş olmalıdır38. ·

30) et-Tefsiru'l-Viidıh, IV, 65. 3 1) Menilr, IV, 322.

32) Menilr, IV, 324.

33) Menilr, IV, 324,325. Yine bkz. Merağl, Tejslr, Il, 175;Ağırman, Kadının Yararı/ışı, s. 205, vd.

34) Menilr, IV, 327.

35) Razi, IX, 1 60. 36) Taberi, IV, 225. ·

37) Alusl, Rulıu'l-Me'iinl, IV, 181. Niçin sağ kaburga kemiği değil?!.

38) Razi, IX, 161.

Page 8: KADlN ERKEGİN KABURGA İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!~··isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_27/2006_27_KILICS.pdf · Oysa, bu bakış açısının dayandzrıldığı dini pasaj

D01777c10s27y2006.pdf 25.02.2010 17:39:29 Page 9 (1, 1)

8 /Prof. Dr. Sadık KILIÇ--------EKEV AKADEMi DERCİSİ

İlginçtir ki, birçok sahih hadis kaynağında ve muteber tefsir kaynaklannda yer almış olmasına karşın, Havva'nın Adem'in kaburga kemiğinden yaratıldığı anlayışı, Kur'an kaynaklı olmayıp, Kitab-ı Mukaddes ve İncil kaynaklı, daha da gerçeği Sümer kaynak­lıdır! ..

Haberin, Ehl-i Kitab kaynaklı olduğu bizzat Taberi'den de aktanlırken39, gerek sa­hill-i Buhari'de, gerekse Sahili-i Müslim'de Ebu Hureyre (ö. 59/679)'den naklen yer alan40 bu bağlamdaki haberler, Tevrat'ta şu pasajlarla geçmektedir:

· "Rab TanrıAdem 'e derin bir uyku verdi. Adem uyurken, Rab Tanrı onun kaburga ke­miklerinden birini alıp yerini etle kapadı. Adem'den aldığı kaburga kemiğinden bir ka­dm yaratarak onu Adem'e getirdi. Adem, 'İşte, bu benim kemiklerimden alınmış kemik, etirnden alınmış ettir' dedi"4l. Bunun bir göstergesi olmak üzere de, kadın cinsine, 'er­kek insan'dan, 'adam'dan sökülüp alınan anlamında 'nisa' denildiği dile getirilmiştir42.

Hatta, yaratılışın bu anında, onlara bir gönül ilişkisi bile yaşatılır! Şöyle ki: "Adem uyandığında onu görür ve ona meyledip üljet duyar; çünkü o Havva, onun parçaların­dan olan bir parçadan halk edilmişti ... ". Hatta, Celiileyn Haşiyesi'ndeki ri vayete bakı­lırsa, yorumculann muhayyilesinin sınır tanımadığı söylenebilir: "Adem uyandığında, yanında o [Havvô.]'yı buldu ve ona elini uzatmak istedi.. Bunun üzerine hemen melekler onu, 'Ey Adem, milırini vermedikçe dokunma ona!..' diye uyardılar. Adem de, 'Onun mihri nedir?' diye sorunca, onlar, "Onun mihri, Efendimiz Muhammed' e (s.a.v.) üç -ya­da- otuz salavô.tı şerife getirmendir. .. 'diye cevap verdiler! ... "43,

Bu anlayış, Hz. Peygamber' in, "Kadın, eğri eğe kemiğinden yaratılmıştır. Onu doğ­ruttmaya kalkışırsan, kırarsıri,· onu o eğri haliyle bırakırsan, işte o vakit ondan yararla­mrsınf"44 sözünü de, kadının, erkekten alınmış iğreti/özgün ve asli olmayan bir varlığa sahip olduğu; onun 'erkeğin kaburgası orijinli olduğu' anlayışına delil olarak zikreder45. Mücahid ise, isimlendirmeye değinerek, Hz. Adem'in, derin uykusundan uyandığında, kendisinden yaratılmış o şeye [Havva'ya], Nebat dilinde 'kadın' anlamına gelen 'Esii' · dediğini zikreder46. ·

., Şu halde, geleneksel yorumda 'minhô.' ifadesindeki 'ha' zamirinin Hz. Adem'e dö­

nük olduğu; eşinin de Adem'den: onun sol kaburga kemiğinden yaratılmış bulunduğu·

39) Taberi', Ciimiu '1-Beyiin, IV, 225.

40) Buhar! (ö. 256/870), Sahtlı, Enbiya, ı; Müslim (ö. 261/875), Sah'ih, Rada', 65.

41) Kutsal Kitap, Yaratılış, 2121-23.

42) Yaratılış, 2: 18-24.

43) S1iv1, Ahmed, H{lşiyetu 's-Siivi 'ale 'l-Celiileyn, Eser Neşriyat, İstanbul, ts., I, 23.

44) Buhar1, Sa/ıih, Enbiya, 1 (IV, 103); Müslim, Salıih, Rada', 65 (H, 1090).

45) Razi, IX, 160; el-Bursev1, Ruhu'l-Beyan, II, 159.

46) Tefslru Mücahid, I, 143; Havva'ya verilen bir .başka ad da, 'koca, eş' anlamına gelen 'iş'in dişili olan 'işsah'dır. bkz. Hooke, S. H., Ortadoğu Mitolojisi, 2. bsk.,çev. Alaeddin Şenel, imge Kitabe­vi Yayınları, 1993, s.

Page 9: KADlN ERKEGİN KABURGA İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!~··isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_27/2006_27_KILICS.pdf · Oysa, bu bakış açısının dayandzrıldığı dini pasaj

D01777c10s27y2006.pdf 25.02.2010 17:39:29 Page 9 (1, 2)

KADIN ERKEGİN KABURGA KEMİGİNE İNDİRGENECEK İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!... ---- 9

görüşü ağırlık kazanmıştır. Bu anlayış, muhtemelen, kadın - erkek, kan - koca ilişkisin­de gözlenen erkek merkezli, erkek egemen ve hükümran, özgün kimlikten yoksun kadın olgusu ve algılayışının oluşmasında_çok etkin olmuştur düşüncesindeyiz. Çünkü, yaratı­lış şemasına göre 'kadın', tüm varlığını 'erkeğe' borçludur; ondan gelmektedir!.. Bir başka ifadeyle, kronolojik olarak erkeğin önce, kadının da ondan sonra ve ondan çıkarıl­mış ve yaratılmış olması, kadını erkeğe tabi, erkeği ise metbU: kendisine uyulan statüsü­ne yerleştirmiştir ...

Bir başka ifadeyle, erkek asli bir unsur, kadın ise fer'l, taJ1 ... Bu anlayışı temellendir­me bağlamında İslam Ansiklopedisi'nde aktanlan şu bilgi ise, hem ilginç hem de düşün­dürücüdür: "Havva, Adam'ın zevcesi olup, Adam cennette uykuda iken, sol taraf kabur­gasından alınan bir kemikten yaratılmış ve bu ameliyeden Adam hiç acı duymamıştır; böyle olmasa idi, hiçbir erkeğin-karısına karşı muhabbeti olmazdı"; Adam kansına, can­lı bir vücuttan yaratıldığı için, Havva adını vermiştir". [Dahası], Adam topraktan ve Hav­va kemikten yaratıldık/arı için, erkek ya§ı arttıkça güzelleşfiği halde, kadın yaşlandıkça çirkinleş ir" ! .. 41.

"Allah Adem'i kendi suretinde yarattı", "Allah Adem'i Rahme'in'ın suretinde yarat­tı" terkibiyle İslam geleneğinde de yer bulmuş; fakat tenzih genel ilkesi doğrultusunda yorumlanmaya çalışılmış olan48, erkeği yüceitici ve asli unsur konumuna yükseltici bu anlayış, yine ilginç bir şekilde Kitab-ı Mukaddes'te de şu ibarelerle yer alma.lttadır: "Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İn­sanları erkek ve dişi olariık yarattz"49.

St. Paul, bu teolojik yaratılış kronolojisinde Adem'in önce, Havva'nın sonra yaratıl­dığı; Adem'in de Tanrı'nın suretinde (imago Dei) var edildiği dogmasından, ibadet ve davranışlarla ilgili bir takım kalıplar çıkaran kişi olmuştur .. Şöyle ki, St. Paul, Kilise ta­rafından düzenlenen toplantılarda erkekler ile kadınların kıyafetini belirlemeye girişe­rek, erkeklerin açık başlı olarak dua etmeleri gereğini belirtirken, kadınların ise başları örtülü olmaksızın duaya iştiraklerini yasaklar. Bu ona göre, yaratılışın kronolojik düze:­ninden de ortaya çıkmış olduğu gibi, cinslerin karşılıklı konumlarından kaynaklanan davranış ilkelerinin anlatım biçimidir de: " ... Her erkeğin başı Mesih, kadının başı [ön­deri] erkek, Mesih'in başı da Tanrı'dır. Başına bir şey takıp dua ... eden her erkek; başı­nı küçük düşürür. Ama başı açık dua ... eden her kadın, başını küçük düşürür. ( ... ) Erkek

47) Eisenberg, J., "Havva", ls/am Ansiklopedisi, M.E. Basımevi, İstanbul, 1977,5-1, 383 ve auflan.

48) El-Buhari, Salıfh, isti'zan, 1 (el-'Ayni (ö. 850/1446), Umdetu'I-Karl Şerlıu Salıfhi'l-Bulıarf, Daru İhyiii't-Türasi'l-Arabi, XXH!229); Müslim, Sa!ıllı, Birr, ll5; Cennet, 28; ibn Hanbel, Ahmed (ö. 241/855), Müsned, ll, 244, 251, 315, 323,434, 519; hadisin değerlendirilmesi hakkında bkz. İbn FOrek (ö. 406/1015), Müşkilu'l-Hadfs ve Beyanulı, thk. Musa Muhammed Ali, Alemu'I-Kutub, 2. bsk., 1405/1985, s. 45-76; Celaluddin ed-Devvani (ö. 908/1502), Hakikatu 'i- lllSan ve 'rriihu '1-Cev­valft'I-Alem, thk. Muhammed zatıid el Kevseri (ö. 1952), 2. bsk. 1399/1979; s. 7, vd.

49) Kitab-ı Mukaddes, "Yaratılış", 1/27.

Page 10: KADlN ERKEGİN KABURGA İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!~··isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_27/2006_27_KILICS.pdf · Oysa, bu bakış açısının dayandzrıldığı dini pasaj

D01777c10s27y2006.pdf 25.02.2010 17:39:29 Page 10 (1, 1)

10 1 Prof. Dr. Sadık KILIÇ--------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

başını örtmeme li; o, Tanrı 'nın benzeri ve yüceliğidir. Kadın da erkeğin yüceliğidir. Çün­kü erkek kadından değil, kadın erkekten yaratıldı. Bu nedenle ... kadınm başı üzerinde [erkeğin] yetkisi olmalıdır"50.

Şu halde, "Tann'nın sureti olmak, adama, evren içindeki hakim yerini sağlayan bir şeref unvanıdır. O, Yaratıcı 'nın her şey üzerindeki evrensel hakimiyetini dominium uni­versel temsil eder. Baş örtülü olarak dua etmek, bu liyakati gizleyecek, onu [: adamı], aksettirmeye çağrılmış olduğu İlalll Hakimiyeti gölgelemeye, böylece de onu ihlal etme­ye sürükleyecektir. Kadın, aşağı mertebeden varlıklar üzerinde otorite ve güç sahibi ol­ma düzeyinde tam olarak adama eşittir, ama adamdan ve onun için yaratıldığından, eşi­ne nispetle o bir alt konumu işgal etmektedir ve örtü taşıması da, 'baş'ı [kocası} karşı­sındaki bu temel ve doğal bağımlılığını açık!ayacaktır .. :•sı.

Özellikle Kilise ritüelinde, Havva'nın Adem'den yaratılmış olduğu inanışının nasıl bir statü ve hakimiyet paradigması meydana getirdiği dikkat çekmektedir; bu nedenledir ki, Nebev! haber olarak hadis kitaplanna girmiş olan, "Şayet ben bir kimsenin başka bi­risine secde etmesini emretseydim, kadmm kocasma secde etmesini emrederdim ... Mu­hammed'in camm Kudret elinde tutan Allah'a yemin olsun ki, kadın, kocasının hakları­nı yerine getirmedikçe, Rabbi'nin hakkım yerine getirmiş olmaz! .. "52 şeklindeki, kadını ikinci sınıf varlık olarak öetimleyen haberlerin bu kaynaklardan sızmış olabileceği ihti­mali akla uzak görünmemektedir .. 53

Diğer yandan, "Hz. Havva'nın, Adem'in sol kaburga kemiğinden yaratıldığı haber­lerini değerlendiren ,\-fizfın sahibi Tabatabill (ö. 1981) de, bu mana her ne kadar [ilahi kudret açısından] imkansız bir şeyi gerektirmiyorsa da, ancak ne var ki, Kur'an'ın ayet­lerinin bu manaya delalet etmekten uzak olduğunu vurgular54 ve bu anlayışı diğer gele­nekiere atfeder55.

Bu noktada, Tevrat'taki, ilk kadının ilk insanın kaburgasından yaratıldığı anlayışı ile, Sümer Mitolojisinde anlatılanlar arasındaki benzerlikler, belki de ilk kaynağın Sümer Mitolojisi olduğunu düşündiirür ... Mitolojinin uzun anlatısında, "ana-tanrıça Ninhur­sag 'm, tanrıların balıçesinde sekiz bitkinin yetişmesini sağladığı anlatılır. [Tanrı SK.] Enki bu bitkileri yemek ister ve ulağı İsimud'ıı bunları alıp getirmesi için gönderir. Son­ra da bu bitkileri birer birer yer; buna öfkelenen Ninhursag, Enki'nin üzerine ölüm la­neti okur. Bu lanetin bir sonucu olarak, Enki'nin bedenin sekiz orgam hastalığa yakala­nu: ve kendi ölme noktasma yaklaşır. Büyük tanrılar keder içindedir ve Enli/'in ona yar­dım edebilecek gücü yoktur. Ninhursag geri dönüp duruma e/koyması yolunda ikna edi-

50) I. Korintliler, XI, 3-5,7-10. 51) Spicq, Dienet l'lıonıme, s. 185-186.

52) Tirmizi (ö. 297/909), Sünen, Rada', lO; İbn Mace (ö. 273/886), Sünen, Nikiih, 4.

53) Bkz. "Bu rivayet ve efsaneterin kaynağmı Yahudi, Süryani ve diğer Hristiyan nıenşe'li kaynaklar oluşturmaktadır" Yakıt, Kur'iin'ı Anlamak, s. 68.

54) Tefslru'l-Mfzan, IV, 156.

55) A.g.e., IV, 151.

Page 11: KADlN ERKEGİN KABURGA İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!~··isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_27/2006_27_KILICS.pdf · Oysa, bu bakış açısının dayandzrıldığı dini pasaj

D01777c10s27y2006.pdf 25.02.2010 17:39:29 Page 10 (1, 2)

KADIN ERKEGİN KABURGA KEMİGİNE İNDİRGENECEK İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!... ---- ll

Zir. Tanrıça, her biri Enki'nin bedeninin hastalıklı ayrı bir bölümünü iyileştirmek üzere işe başlayan sekiz sağaltıcı tanrıça yaratır. Söz konusu hastalıklı bölümlerden birisi, tan­rının kaburgasıdır ve kaburga ile uğraşması için yaratılan tanrıçanın· adı, 'kaburgaların tanrıçası' anlamına gelen 'Ninti'dir. Ne var ki Sümerce 'ti' sözcüğü, kaburga kadar 'ya­şam' anlpmına da gelen çift anlamlı bir sözcüktür; böylece Ninti aynı zamanda 'Yaşamın Tanrıçası' anlamına gelebilmektedir. İbrani mitosunda [da SK.] Adem'in kaburgasından alınıp biçim verilen kadına, Adem tarafindan 'Yaşam' anlamına gelen bir sözcük/e Hav­va dendiğini daha önce belirtmiştik ... "56.

Şu halde, Kitab-ı Mukaddes'teki 'Adem'in sol kaburga kemiğinden yaratılma' kıssa­sımn kaynağımn Ortadoğu, özellikle deSümer mitolojileri; kaynaklarda Peygamber'e atfedilen, aym doğrultudaki aniatılann da Kitab-ı Mukaddes kaynaklı olması, sonuç iti­bariyle her ikisinin de kadim ve mitolojik telakkiler çağından kaynaklanmış olması ihti­mal dışı görülmemektedir!. ..

c) Havva'nın Adem'le Aynı Şey/Öz'den Yaratıldığı Görüşü:

Baskın olan geleneksel anlayışa karşın, Havva'mn da, 'Adem'in yaratıldığı şeyin cinsinden yaratılmış olabileceği'ni söyleyen görüşler de mevcuttur. Örneğin, Mutezili · alim Ebu Müslirn el-İsfehani bu görüşü beniınseyenlerden birisi olup, Cenab-ı Hakkın, Havva'yı, Adem'in kaburga kemiğinden yaratmış olması anlayışım benimsemez; çünkü ona göre Cenab-ı Hak Havva'yı da topraktan yaratmaya kadirdir ... 57 Bu nedenle, 'on­dan' pasajırun anlamırun, '[nefs-i vfıhide] cinsinden' şeklinde olduğunu, bunun tıpkı, "Allah size kendi cinsinizden -min enfusikum- eş ler var etmiştir" (N ahi, 72) ayetine ben­zediğini söyler. Alusi'nin aktanmına göre, bu konuda Ebu Müslim'e başkalan da katıl-maktadır58. .

Bu paralelde, Ebu Ca'fer el-Bakır'a nispet edilenbir görüşe göreyse, Cenab-ı Hak, Havva'yı da, Adem'i yaratmış olduğu çamurdan, yani onun arta kalanından yaratmış­tır59. Çağdaş müellif Tabatabru'nin de aktardığı bu rivayete göre Hz. Peygamber şöyle demiştir: "Yüce Allah, çamurdan bir avuç aldı ve onu eliyle karıştırdı,· derken ondan Adem 'i halk etti; sonra, o çamurdan bir miktar daha aldı; ondan da Havva'yı halk et­ti"60. Ebu Hayan (ö. 745/1344), ayete biraz açılım getirerek, şöyle bir yönlendirme ya-

56) Hooke, Ortadoğu Mitolojisi, s. 136-137. Sümer panteonundaki tannlardan Enki, Yaratıcı Kral Tan­n; Enli/, Rüzgarın Efendisi ve Ninhıırsag da, Dağın Hanırnefendisidir ... (bkz. Bottero, Jean, Mezo­potamya- Yazı, Akıl ve Tanrılar, çev. Mehmet Emin Özcan, Ayten Er, Dost Kitabevi, 2003, s. 258-276; Kramer, Samuel Noah, Sümer Mitolojisi, çev. Hamide Koyukan, Kabalcı Yayınevi, 1. basım, 1999, s. 106)

57) Buitiraza cevap hakkında bakınız. Ruhu'I-Meiin'i, IV, 182.

58) Alusi, Ruhu'/-Meiin'i, IV, 181; Razi, eı-Tefs'iru'I-Keb'ir, IX, 161. İbnAşfir bu yorumu, "Ayetin anla­mı, 'Allah nefs-i vil.hide' [Adem]'in eşini kendi türünden yarattı' şeklindedir, diyen kimse, yararlı bir şey söylememiştir; çünkü bu siıdece insan türüne özgü bir"şey değildir; bir başka deyişle, her tü­rün dişisi, kendi türündendir!.." diyerek eleştirmiştir (Tefslru't-Tahr'ir, IV, 245).

59) Tabressi, III, 5-6; Alusi, Ruhu'I-Meiin'i, IV, 181.

60) Tabatabai, ei-Miziin, IV, 156.

Page 12: KADlN ERKEGİN KABURGA İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!~··isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_27/2006_27_KILICS.pdf · Oysa, bu bakış açısının dayandzrıldığı dini pasaj

D01777c10s27y2006.pdf 25.02.2010 17:39:29 Page 11 (1, 1)

12 /Prof. Dr. Sadık KILIÇ--------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

par: " ... ondan ... " ifadesindeki [ha] zamiri 'nefs' kelimesine ait olmayıp, aksine Adem'in [kendisinden yaratıldığı] çamurdan arta kalıp, Havva'nın da kendisinden yaratılınış ol­duğu 'çamur'a (et-tfnetu) aittir. Öyleyse, 'minha: ondan' ifadesinin anlamı şöyle olur: 'Havva da, Adem'in kendisinden yaratılınış olduğu aynı şeyden: çamurdan, malzemeden yaratıldı"61 . Hatta, Sahfh-ı Buhiirf şarihi Ayni'nin (ö. 850/1446) aktarırnma göre Rebi ibn Enes (ö. 1391756) de, Havva'nın, Adem'in kaburgasından değil, onun yaratılmış ol­duğu aynı topraktan yaratıldığını söyleyenlerdendif62.

Bu anlayışın ortaya koyduğu sonuç ise, bizim, aynı asli unsurdan ve tek mahiyetten yaratılınış, iki özgün varlık olarak Adem ve Havvii'dan; bir başka ifadeyle Erkek ve Ka­dın' dan söz edebileceğimizdir ...

3- Görüşlerin Değerlendirilmesi:

Nisa, 4/ 1 ayetinde yaratılış bakımından üç önemli temas noktası vardır: Birinci mer­hale, biz insanların "tek bir nefisten yaratılmış olduğu ... "; ikinci merhale, o tek nefis'ten onun eşinin yaratılması (ve lıaleke minha zevceha); üçüncü merhale, her ikisinden [: o tek nefis ile ondan yaratılan eşinden], 'pek çok erkek ve dişinin' tiiretilmesi ...

Şayet 'nefs-i viihide'yi, hem erkek cinsinin, hem de kadın cinsinin kendisinden yara­tılmış olduğu ortak kök malzeme değil de, Hz. Adem olarak alan anlayış benimsenirse, bizlerin, bütünüyle [ ... Rabbekumu'ilezf lıaleqakum: illi yaratmış olan Rab], kök ata olan Adem'den yaratılınış olduğumuz; sonra, aynı kök atadan Havva'nın yaratıldığı; sonra da, erkekli ve dişili olarak oluşmuş bu ikiliden türemiş olduğumuz ortaya konul­muş olur ...

Burada, " ... sizi tek bir nefisten yaratan ... " buyrulduktan sonra, müteakiben, 'sizi...' sözcüğünün delaletini zaten kapsayan "sonra bu ikisinden pek çok erkek ve dişiler var etti" denilmesi, bir kapalılığa yol açmaktadır. Çünkü biz, eğer 'tek bir nefis'ten yaratıl­dı isek, daha sonra, erkekli ve dişili olarak, iki ayn şeyden [minhumii: o ikisinden] ço­ğaltılrnış olduğumuzdan bahsedilmesi, ya a) Faydasız bir yineleme olacaktır, ki bu dü­şünülemez; b) veya burada başka bir incelik söz konusu olabilir. Ki bu da, " ... ve o tek nefis'ten onun eşini yarattı" pasajının delruetiyle, hem Adem'in, hem de 'eşi'nin kendi­sinden yaratılmış olduğu 'müşterek bir kök unsurun materia vrima varlığı'nın söz konu­su olabiliceği; " ... besse minhumii: o ikisinden ... çoğa/ttı" pasajı da, ortak bir kök cev­lıerden, erkek ve kadın olarak ayrı t..ryrı yaratılış soıırasıııdaki durumun bir izah ve açı­lımı olarak yonırnlanabileceğidir ...

Şu halde bu yonıma göre, ayette anahtar terim olan 'nefs-i viihide', hem erkeğin (Adem), hem de kadının (Havva) kendisinden yaratılmış olduğu, erkek ve kadın cinsle­rinin ortak kaynağını; 'insanlık hakikati'ni bir ruh olarak ihtiva eden ilk fıtri (archetyp­he) ve kök (materia prima) malzemeyi göstermektedir. Tuksal'ın da vurguladığı gibi,

61) Ebu Hayyan, el-Balıru'l-Muhit, ts., III, 155. 62) Umdetu'l-Kiiri, XV, 212.

Page 13: KADlN ERKEGİN KABURGA İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!~··isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_27/2006_27_KILICS.pdf · Oysa, bu bakış açısının dayandzrıldığı dini pasaj

D01777c10s27y2006.pdf 25.02.2010 17:39:29 Page 11 (1, 2)

KADIN ERKEGİN KABURGA KEMİGİNE İNDİRGENECEK İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!... ---- 13

"Bu canlı öz, ilk yorumda ileri sürüldüğü gibi, insan olma süreci tamamlanmış bir er­kek kişi değil, erkek olma potansiyelini de dişi plma potansiyelini de içinde barındıran temel bir insanlık potansiyelidir"63.

Doğrudan Kur' an! metnin kendisinden yola çıkan böyle bir yorum yardımıyla özel­likle, İsııaili ve mitolojik kökenli olan, kadının menşe bakımından erkekten yaratıldığı; bu sebeple de kadının, bir 'artık' olduğu ve erkek için var edildiği kabullenişi temelsiz kalmış olur. Bunun bir sonucu olarak da, hem erkek cinsinin, hem de kadın cinsinin, eşit kimlik ve kendilerine özgün karakterlerle varlığa çıkarıldığı; kadının, varlığını erkekten almadığı ve ona var oluşsal bir minnet borcu içinde olmadığı; bu sebeple, erkek ne ka­dar özgür ise kadının da aynı derecede özgür olduğu tezi benimsenmiş olur ... Böylece, erkeği yücettirken kadı m aşağılayan, kadın aleyhine gelişecek olumsuzluklara meşruiyet zemini oluşturan tek yanlı bir bağımlılık, hatta 'temellük sarmalı'·da çözülmüş, darma­dağın edilmiş olur.

Öte yandan bakıldığında, erkek cinsi ile kadın cinsi arasındaki en büyük bağımlılık, onları, bu var oluşsal koşullan birlikte tecrübe etme ve gerçekleştirmeye sevk eden ka­çınılamaz birliktelikleridir!.. Bundandır ki, hiçbir zaman, ne erkek, ne de kadın, tek baş­larına bir toplum ve medeniyet oluşturma gücüne sahip olamamış, neslin sürdürülmesi­nin ötesinde, insana özgü medeniyet ve yaşam alanına her ikisi birden kendi yaratıcılık ve enerjilerini yansıtmışlardır. Anlamlı, ahenkli ve sıcak 1 sevecen bir dünya yaşamı için de, ancak böylesi bir bütünlük ve ahenk içinde var edilıniş iki ayn tenin yaratılmış ol­ması gerekirdi ... Yoksa içlerinden birisinin daha baştan yaşama bir adım önde başlama­sı, yada etkin ve kurucu bir :figür olarak tarihi başlatması, ilahi denge ve insafa hiç de ya­raşık muvafık düşmezdi...

Genel kabule mahzar olmuş görüş açısından bakıldığındaysa, "mebdei beşer. Adem ve Havva diye ifade edilen bir çifte, yani bir erkekle bir kadına racidir ve bunlar beynin­de vahdet-i asliye ifade eden bir aliikai nefsiyye vardır. Ve bu alakada erkek evvel, kadın talidir. Ve binaenaleyh o kadın o erkeğin nefsinden münşaibdir, onun ruhundan kopmuş­tur"64.

Yani kadın, bağımsız ve kendine özgü bir kimlikten yoksun mudur? Ya da o, bir süs, kullanım için 'elde bulundurulan stok' bir nesne, bir araç mıdır? İnsan tohumuna sahip olması cihetiyle yaratıcılık ve mini tannsallık gibi abartılı nitelikler erkeğe de, tıpkı, zi­raat aletleriyle altı üstüne getirilen, çapalanıp yarılan, ister istemez atılan tohumları içi­ne alınaya mecbur ve makhOr bir toprak gibi, tezellül, sükut, edilgenlik ve devinimsiz­lik: kısaca aşağı bir statüde oluş, ontolojik bir kaftan gibi, kadınlara mı?!.. Kadın oluş, bir kimliksizlik mi; ya da onun kimliği, "erkeğe aidiyet ve bağlılık"la mı özdeş? Erkek merkeze alınmaksızın kadından söz edilemez mi?!..

63) Tuksal, Hidayet Şefkatli, Kadın Karşıtı Söylemin Islam Geleneğindeki İzdiişiimleri, Kitabiyat, 1. bsk., 2000, s. 55. ·

64) Elmalılı, Hak Dini Kur'an Dili, Il, 1275.

Page 14: KADlN ERKEGİN KABURGA İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!~··isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_27/2006_27_KILICS.pdf · Oysa, bu bakış açısının dayandzrıldığı dini pasaj

D01777c10s27y2006.pdf 25.02.2010 17:39:29 Page 12 (1, 1)

14 /Prof. Dr. Sadık KILiç·--------EKEV AKADEMİ DERCİSİ

Tersine, 'kadın', varoluş ve global hayatın ta kalbinde bulunan ilahl ferağat, bağışla­ma, kendi varlığından verme, terkip edip vücuda getirme ... ilahl sıcaklığına (inşa, rah­met, re 'fet) ma'kes ve mahzar olmuş; dahası, karşısındaki erkek cinsine de kendi kimlik değerini hissettirmiş, onu kendi var oluş bilincine vardırmış büyük değer kaynağıdır, bir ölçüttür!..

Mitasiarın dünyasmda 'var oluş' ve 'hayat' ile özdeşleşen kadın ...

Bu gerçek öylesine güçlü bir duygudur ki, bütün yaşamın mikro ve maJr.ro planda kendisinde vücut bulduğu toprak, kadim dönemlerde bile, bilhassa, beşeri muhayyile ve betirnlemenin de yönlendirmesiyle hep, bir 'kadın', 'ana', 'toprak ana' (Terra Mater) ni­telemesiyle yüceltilir, evrenin 'hayat/ar mahzeni' olan toprak ile kadın arasında, simge­sel ve deriini boyutta, olabildiğine olumlu ve yaşamsal çağrışımlar oluşturulur .. Dişilik bağlamında 'kadın ve ana' gerçeği öylesine vazgeçilmez bir kristal nokta meydana geti­rir ki, kadın sözcüğü ve mefhumu toprağa hayat, öz ve anlam kazandırırken, toprak da; kadınlık ve analık misyonlarına benzeyen paralel konumu sebebiyle, bir tür kutsallık ik­tisap eder de, bir yandan Toprak Ana (Terra Mater), diğer yandan Evrensel Biiyük Kut­sal Ana (Genetrix)65 vizyonuna kavuşur ...

Mitoslar dünyasının büyük yorumcularından olan Eliade'ın da ifade ettiği üzere, yay­gın bir bakış açısı olarak kadın, simgesel yönden dalına ekili toprak ile; cinsel eylemler de. zirai faaliyetlerle özdeşleştirilmiştir ... Bu sembolizme, belirtildiğille göre, "neredey­se, en gelişmiş medeniyetlerde bile rastlanılmaktadır. Sözgelişi, demektedir Eliade, son vahiy olan Kur'fuı, "Hanımlarımz sizin tarlalarınız gibidir" (Bakara, 2/223) betimleme­sinde bulunurken, bir Hindli müellif de, bu semavi geleneği andırır bir şekilde, "Kadın tarladır, erkek ise tohum saçandır" diye yazar .. İşte, her canlı yaratık üzerindeki bu ku­rucu, düzenleyici ve geliştirici ruhsal enerjisi, yaratıcı bir mahiyet, hakikat (ipseite) ve 'verimlilik' cevheri olarak açıklık lichtung (Heidegger) kazanan kadın ile ekili toprak arasınd~i bu mistik tesanüt ve münasebet sebebiyle, kadının zirai faaliyetlerdeki varlı­ğı bir bereket sebebi ve yeni ürünün meydana gelmesi bakımından da çok değerli görül­mektedir. ( ... )"66.

Özellikle, sıkça işaret edildiği gibi, toprağın 'ana' biçiminde algılanması, "bütün varlıklara lıaya{veren bir varlık olarak", Akdeniz menşe'li inanışlarda da da görülmek­tedir .. Analık ve dişi! gücü de yücelten bu anlayış, dinler tarihi terminolojisinde, odaksal bir terim olarak, yukarda da geçtiği gibi, Terra Mater yada Tel/us Mater sözcükleriyle

. ifadesini bulmaktadır ... Challaye'in sunumuyla belirtmek gerekirse, Batı Asya'da, "Tan­nlar bir kentten ötekine değişmektedir. Yerli olan bu tannlar çoğu zaman kadındır ve 'Evrensel Ana' diye adlandınlıp Akdeniz'den Bengal Körfezine dek uzanan bölgedeki Egeliler, Asyalılar ve Dravidyenlerin tapındıkları büyük tannçanın parçalarıdırlar"67.

65) Eliade, Le Sacre et Le Profane, s. 123.

66) M. Eliade, Mythes, Reveset Mysteres, s. 228-229; yine bkz. Eliade, LeSacre, s. 123, 124-125

67) Challaye, Felicien, Dinler Tarihi, çev. Saınih Tıryakioğlu, Varlık Yayınlan, 1994, s. ! 10.

Page 15: KADlN ERKEGİN KABURGA İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!~··isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_27/2006_27_KILICS.pdf · Oysa, bu bakış açısının dayandzrıldığı dini pasaj

D01777c10s27y2006.pdf 25.02.2010 17:39:29 Page 12 (1, 2)

KADIN ERKEGİN KABURGA KEMİGİNE İNDİRGENECEK İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!... ---- 15

Yine Eliade'ın aktanmına göre, Uroatilla kabilesinden Smohalla adlı Kızılderili bir esinli: ilhama mahzar olınuş bir kişi de, kadına yüklenen varoluşsal saygı ve kozmik de­ğer perspektifinden, bu bakışını şöyle dillendirir: "Bir takım ekimsel' çabalarla hepimi­zin anası olan [toprağ]ı zedelemek veya onu herklemek, onun adeta bağrını yarmakve­ya onu fivnek, günahtır! Benden toprağı işlernem imi istiyorsunuz? Annemin bağrını yarmak için bir bıçak almaya mı gideceğim?! .. Ama o zaman, ben öldüğümde, o beni bağrına almayacaktır! ... "68 Aynı şekilde, bir zamanlar Pensilvanya'da oturmakta olan Lenni Lanepe veya Delaware Kızılderililerin mitolojisine göre de, insani var oluş, tam da bir anne yada dişil kudret ile özdeşleştirilen arzda şöyle vücut bulınuştur: "Yaratıcı (Createur), yeryüzünde şu anda yararlandıkları her şeyi bir zamanlar onlar için hazır­lamış ise de, daha iyi gelişmeleri ve [var/ıkça] olgunlaşmaları için, insanların bir süre bu sarsılan/sancılara tutulan [toprak] annelerinin karnında bir süre gizli bir şekilde kal­malarına karar vermiştir" ... 69 Kimi Kızılderili mitoslan da, Toprak Ana'nın, insanlan, tıpkı günümüzde çalı ve kamışiann kendi nesillerini meydana getirmelerine benzer bir şekilde meydana getirdiği, kadim bir zamandan söz etmektedirler70.

Hayatın uç vermesi için olmazsa olınaz olan, kadınlık ve analık alanıdır; daha geniş anlamıyla, dişilik.. dünyası!.. Bir alan ki, yokluğu halinde, diğer yanını, yani erkeği on­tolojik bir boşlukta bırakır, misyon ve vİzyonu ortadan kalkar. İşte, 'kadın ve ana' kav­ramı etrafında örgütenmiş olan bu 'Toprak Ana ritüellerinde biz, der Eliade, vazılı olına­yan bir 'bütünlük' içinde, gizlibir tohumdan Hayat'ın nasıl doğduğunu veya onun, Gök ile Yer arasındaki kutsal evliliğin peşinden nasıl meydana geldiğini bildiren aynı gizle karşılaşmaktayız 71.

Yukanda sunulaniann bize anlattığı şey, kadınlık ve analık durumunun, yaşam dön­güsünün ta merkezinde yer aldığıdır. Kadının ontolojik gerçekliği, Tanrısal cemal (Mysterium fascinans) ve yaratma niteliklerine en yakın ve benzeşen bir noktada yer alırken, onun ikincil bir cins, önemsiz bir varlık zuhfiru olınadığı; tam tersine, yaratılı­şın kendisinde kökleşip boy attığı ve tamamlandığı görülınektedir .. Kadının hayat üze­rindeki bu kurucu ve etkileyici misyonu nedeniyle olsa gerektir ki, kozmik yaşam biçim­Ierinin engin varlık alanı olan toprak da, bir analık sıfatıyla taçlandınlarak, takdis edil­miş; özellikle yaşayan bazı geleneklerde Kutsal Büyük Ana ( Genitrix), Toprak Ana (Ter­ra Mater) nitelemesine layık görülmüştür72.

68) Mythes, 192-194; Le Sacre, s. 118

69) Le Sacre, s. 119.

70) Mytlıes, s. 194.

71) Myt!ıes, s. 228.

72) Buna karşın, modem dünyamızda, bir başka inanç bozunumu olarak ToprakAna mitosunun yaygın bir inanç haline dönüşmesi; İncil'in 'Baba' karakterli Tannsı'na karşın 'Dişi! nitelikli Tann'ya dö­nüştürülmesi, Mezopotamya metinlerinin İştar'ırun, İanna'sının, Kibele'nin, Mısır'ın İsis'inin geri dönmesi, Hikmet Tanrıçası: Sofya ve Minecva'ya ritüeller düzenlenmesi ~akkında bkz. Alev Alat­Jı, "Yorumsuz" ("Bugün Kilise'yi tehdit edenler artık komünistler değil! Bugün artık tehdit, kendi içimizdeki iyi giyimli, iyi eğitimli liberallerden geliyor" ( ... ) ... küreselleşmeciler, sosyalistler, far­masonlar, Kadın Hareketi, Barış Hareketi, Çevreciler ve hepsinden tehlikelisi New Ager'lardan ge-

Page 16: KADlN ERKEGİN KABURGA İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!~··isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_27/2006_27_KILICS.pdf · Oysa, bu bakış açısının dayandzrıldığı dini pasaj

D01777c10s27y2006.pdf 25.02.2010 17:39:29 Page 13 (1, 1)

16 /Prof. Dr. Sadık KILIÇ--------EKEV AKADEMİ DERGİSİ

Kur'an'ın betimlemesine gelince ...

İnsanlığın kadın algılayışındaki bu kadim bakışnun bir uzantısı olarak, Kur' an' da da, cinsellik, eş ve doğurganlık bağlaını ile üretkenlik-verimlilik perspektifinden, kadın için 'tarla' benzetmesi yapılmıştır: "Kadınlarınız sizin tarlanızdır; tarlamza da istediğiniz şekilde gelebilirsiniz .. Ve kendiniz için güzellikler sunun, Allah[ın azabından] korunma­ya çalışın; ve O'na kavuşacağınzzı1Ja bilin! .. Mü'minleri müjde/e sen!" (Bakara, 223).

Kadın kimliği ve cinsiyet aynlığı bağlamında ayetteki anahtar kelime, Eliade'ın da çok kısaca değindiği gibi, 'el-harsu' sözcüğüdür. Sözlüklere bakildığı zaman, sözcüğün, sernantİk olarak muhtelif marralara delillet ettiği görülmektedir.

Kelimenin kök fiil anlamına bakıldığında, 'harese' fiili, "çoluğu çocuğu içf(ı çalışıp çaba/adı, onlar için çaba sarfetti, mal biriktirdi", "ata ve deveye çokça binip onu zayıf ve cılız hale düşürdü", "anlamaya çalıştı, yok/adı ve araştırdı"13, "kişi dört kadın al-

liyor"), Zaman Gazetesi, 18 Haziran 2005.

Tanrıça Kibele inanışı hakkında bkz "Friglerin anatannçası Kibele (Tanyu, Hikmet, Türklerde Taş­la İlgili inançlar, Ankara Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Yayınlan, Ankara-1968, s. ll; Gündüz, Şi­nasi, Din ve İnanç Sözlüğü, Vadi Yayınlan, Ankara, !. bsk., 1998, s. 85), "Eski Frigya ile Batı As­ya' nın diğer bölgelerinin tannçası. Magna Mater, "tanrıların Annesi"dir, Tabiat tanrıçasıdır ( ... ) Başlıca tapınağı Frigya (Phrygie)'da Possinus'ta olup, tannçaya orada, küçük siyah bir taş biçimi altında tapınılmaktadır. ( ... )Bu taş ve ona tapınış k.iiltü, M.Ö. 204 yılmda Roma'ya taşmrnışlardır" (Pike, E. Royston, Dictionnaire des Relegions, PUF., Paris-1954, s. 97, "cybele" mad.), "( ... )Tan­nçaya orada bir idol biçiminde tapınılırdı. Bu idol bir 'diopetes' yani gökten düştüğü ileri sürülen bir meteroit, bir kara taştı" (Erhat, Azra, Mitoloji Sözlüğü, Reınzi Kitabevi, istanbul-3. bsk., 1984, s. 201; yine bzk. Tanyu, Türklerde, s. 12), "Troya efsanesi adına Kybele'nin 204'de Palatinus tepe­sine yükselişi", (Bonnefoy, Mito/ojiter Sözlüğü, Türkçe Baskıyı Yayma Hazırlayan: Levent Yılmaz, Dost Ki tabevi Yaymlan, I. bsk., Ağustos 2000, Ankara, I/86), " ... doğulu tanrıça Kybele'nin Ro­maya'ya gelişi" (Bonnefoy, a.g.e., II/970), "İ.Ö. 204 yılında Pessinus'taki meteortaşı törenle Ro­ma'ya aktanlrnış ve Palatinus tepesine tapınağı ~'Urulan Magna Mater'in şerefine Megalensia deni­len bayramlar kutlanmaya başlamış" (Erhat, a.g.e., s. 203; Schinimel, Annamarie, Dinler Tarihine Giriş, KırkambarYayınlan, İstanbul-1999, 76, 234), "Romalılar ona, "Mater Deum Magna: Tann­ların Büyük Anası" diyerek çok saygı .. " (Tanyu, a.g.e., s. 12) göstennişlerdir. Schimmel'in satıria­rına göre, "Vatanı Anadolu olan bu ilalıenin vahşi garip merasiminin en önemlisi, ilkbaharda vaki olan büyük bayramdı ki, kalıin namzedleri orada -esatire göre Kybele'nin maşuku olanAttis'in yap­tığı gibi- ilalıe şerefine kendilerini hadım ederlerdi", (Dinler Tarihine Giriş, s. 76). " ... Frigyalı ana­tanrıça Kybele önce Lidya ve İonya'ya, oradan da Roma'ya kadar yayılmıştı" (Bonnefoy, a.g.e., İİ/885). "Kybele'nin ıaş'i hakkında Ord. Prof. Ekrem Akurgal, bu taşın bir fetiş olarak bulunduğu­nu, ve meteor asıllı olduğunu, ve anıt mahiyetinde bir mevkie eriştiğini belirtmekte, fakat onu Ha­cer-i Esved'le ortak bir kaynağa götünne gibi bir iddiada bulunmamaktadır" (Tanyu, a.g.e., s. 12). Elmalılı merhum da, Sabiilik'ten, 'genel olarak müşrikliğin esası olan eski din' diye söz ettiktan sonra, düşüncemize göre Kıbele kültüne atıf bağlamında, açıklamasını, şu dikkat çekici ifadelerle sürdürür: "Şimdi ba'zı yeni eserlerde buna Seybele-Ceybele dini denildiğini ve son zamanlarda asar-ı atika dolayısıyle mevzu-ı bahs edilmeğe başlıyan eski Eti, yalıurl Hiytit, yalıurl Hetlerin de bu Seybe!, ya'ni Sabi dinine mensub olduklarını söyliyorlar·· (Yazır, Elmalılı Hamdi, Hak Dini Kur'an Dili, Eser Neşriyat, 1979, IX/5998; Ünal, Mehmet Yaşar, Anadolu Anatanrıçası Kibele, 2. bsk., İnkansa Ofset, Ankara, 2003).

73) ". 'ulırusu hfize'l-Kur'iine' ey fettişuhu ve sevviriihu: Bu Kur'iin'ı herk edin, yani, "Onu· araştırın ve [anlam/arım ortaya çıkarmak için] onu tarla gibi sürün! .. " (İbn ManzOr {ö. 7111131 1), Lisiinu'l­'Arab, Il, 136)

Page 17: KADlN ERKEGİN KABURGA İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!~··isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_27/2006_27_KILICS.pdf · Oysa, bu bakış açısının dayandzrıldığı dini pasaj

D01777c10s27y2006.pdf 25.02.2010 17:39:29 Page 13 (1, 2)

KADIN ERKEGİN KABURGA KEMİGİNE İNDİRGENECEK İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!... ---- 17

dı", "eşiyle aşırı şekilde bir araya geldi, cinsel ilişkiye girdi .. "74 gibi anlamlara gelir­ken, fiilden türemiş mastar ve isim olan 'el-harsu' sözcüğü ise, "mal kazanıp biriktir­mek", "dünya geçimliği", "ateşi tutuştumıak", "ödül ve pay", "ekini ekerek yada ağaç dikerek yeri, toprağı iş/emek, çalışmak", "toprağa tohum atmak" (el-Ezheri), "dünya ve Ahiret ifin çalışmak"15, 'ekin', 'kazanç ... ' gibi manalan işaretlernektedir ... 76 Diğer yan­dansa, kelime, bir iyelik tamlaması halinde 'erkek' ismine eklendiğinde: 'harsu'r-recu­li '; 'kişinin eşi; kadın' anlamını imiernektedir ki, bu kullanıma imkan veren dilsel gerek~ çeler ve bedii incelikler bir yana, fasih Arapça'nın kendisi de böyle bir delaleti kapsa­maktadır. Nitekim, Müberred (ö. 450/1058)bir beytinde, kansını kastederek şöyle de­mektedir: "Çekirge bir kavmin ekinlerini ( hurus) yediğinde, benim ekinimin ( eşimin: harsi) niyeti de, çekirgeyi yemektir!.. "77.

Kur'an'da, 'ekin! (Bakara, 72, 205; Ali İmran, 14,117; En'fun, 136,138; Enbiya, 78 (veya 'asma, koruk': Kalem, 22), 'meta, geçimlik' (Şura, 20) ve 'kadın' (Bakara, 223) şeklinde üç anlam şeması oluşturan kelimeye 'kadın' manasının da yüklenmiş olması, mesela İbn Aşfir (ö. ö. 1394/1973)'a göre, son derece hoş ve ince birteşbih yoluyladır . .78 Teşblh yolunu zikretmesi yanında Ebu Ubeyde (ö. 210/825), aynca 'kinaye' sanatından da söz etmiştir ki, onun sunumuna göre 'el-harsu' kelimesi vasıtasıyla, eşle olan cinsel münasebetten bir kinaye söz konusu edilmektedir79. Müfessir Aifisi ise, bir tamlayan (muzaj) takdiriyle, burada bir teşbih-i beliğ80in bulunduğunu, ifadenin manasının, "[eş­leriniz] ekin yerleriniz gibidirler: ke mevadi- 'i zalike" şeklinde olduğunu söyledikten sonra, açıklamasını şöyle sürdürür: "Hanım/ann bu ekin yerlerine benzetilnıesi, sperm­lerin tohumlara teşbih edilmesi yönüyledir: öyle ki, bunlardan her biri, ondan h usule ge: lecek olan ürünün maddesidir ve onsuz o şey güzel olmaz .. Şu halde bu, başka bir teşbi­he kinCiyede bulunan bir teşbihtir. .. ( ... )Diğer yandan, 'el-harsu: ekinlik, tarla' sözciiğii-

74) İbn Manzür, Lisiinu'l-Arab, "H-R-S" maddesi, Il, 135; Kiimus Tercümesi, "el-Harsu" maddesi, I, 647.

75) Hadiste şöyle ifade edilmiştir: "Uiırus lidünyiike keenneke te'işu ebeden va'melli Alıiretike keen­neke temutu ğaden: Ebedi olarak yaşayacakmışsın gibi, dünyan için çalış! Yarın ölecekmişsin gibi de, Alıiret'in için çalış! .. ", Es-Suyuti. Celaluddin (ö. 91 l/1505), Ciinıi'u's-Sagir, Mısır, ts., I/48; İbn Üsfune, el-Hans, Buğyetu'l-Biilıis, thk. Hüseyin Ahmed Salih el-Bakiri, I. bsk., 1413/1992, II, 983; yine bkz. İbn Manzur, Lisanu'l-Arab, Il, 134;).

76) İbn Manzur, Lisiinu'l-Arab, Il, 135,136; İbn Faris, Ahmed, (ö. 395/ 1005) Mucmelu'l-Luğa, ıhk. Zübeyr Alıdulmuhsin Sultan, 2. bsk., 1406/1986, I-II, 230; ez-Zenq.n1, Mahmud ibn Ahmed, (ö. 656/1258) Telızibu 's-Sılıiilı, thk. Abdusselfun Muhammed Harun-Ahmed Abdulgafur Attiir, Diiru'l­Me'arif, 137111951, 52 (?),I, 126.

77) "i;:a eke/e'/-ceriidu lıuruse kal'lllin!Felıarsi lıenımulıu eklu'/-ceriidi": Et-Tabressi (ö. 548/1153), Mecmeu'l-Beyiin, Diiru'I-Ma'ıife, Beyrut, 1. bsk., 1406/1986, Il, 564; İbn Manzur, Lisii11u'l-Arab, ır, 135; İbn Faris, Mucmelu'l-Luğa,I-Il, 230.

78) İbn Aşur, Tefsiru't-Talırir, Il, 371.

79) İbnu'l-Müsenna, Ebu Ubeyde, (ö. 210/825), Meciizu'l-Kur'iin, thk. Muhammed Fuiid Sezgin, Bey­rut, 2. bsk., 1401/1981, I, 73; et-Tabressi, Il, 564.

80) Teşbih-i beliğ: "Benzetme yönü ve teşbih edatı söylenmeden yapılan teşbih" (Ayverdi, İlhan, Mi­sa/li Büyük Türkçe Sö-;.lük, Kubbealtı Neşriyat, 2005, III, 3141)

Page 18: KADlN ERKEGİN KABURGA İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!~··isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_27/2006_27_KILICS.pdf · Oysa, bu bakış açısının dayandzrıldığı dini pasaj

D01777c10s27y2006.pdf 25.02.2010 17:39:29 Page 14 (1, 1)

18 /Prof. Dr. Sadık KILiç·--------EKEV AKADElvJİ DERCİSİ

nün hakiki anlamı üzere kalması da muhtemeldir ki, bu durumda burada temsil! bir an­latım bulunmaktadır, bu temsilde ise, onların cinsel münasebet gayesiyle hanımiarına gelme durumları, herhangi bir tahdit ve sınırlama olmaksızın, ekin ektikleri tar/alarına

·gelme biçimlerine teşbih edilmiştir; orada kişi nasıl kendi ekin tariasma dilediği yönden geliyorsa, burada da, kocanın, eşinin kendisine helal olan uzvuna dilediği şekilde, dile­diği cihettenBI gelebileceği anlatılmıştır .. "82.

Kadına 'ekin/ik, tarla' kelimesinin verilmesinin gerekçelendirilmesinde bunlara ya­:kın açıklamalar yapan Elmalı'lı da, ayete şu yorumu getiımektedir: "Bu tabir ile kadı­nın kadmlık uzvu bir yere, erkeğin nutfesi tohuma, doğacak çocuk da bitecek hasılata teşbilı.edilerek bir istiare yapılmış ve bununla Allah 'ın enzrettiği mevzı-ılıars izah buyu­ru/muştur ki, mana şu olur: Kadınlar sizin ekinliğinizdir, siz onlara insan ve Müslüman tohumları ekip hasılat olarak zürriyet yetiştireceksiniz"83.

Sonuç Yerine:

Sirngeleştirme ve teşbih yoluyla daha belirgin hale getirme eğilimine paralel olarak, eşierin Kur'an'da 'el-harsu: tarla, ekin/ik' olarak nitelenmiş olması, onu küçültücü ve değerden düşüren bir durum olmayıp, aksine, varlık yel pazesindeki merkezi önemi doğ­rultusunda, onu saygın bir konumda görmenin ifadesi sayılmalıdır.

Kur'an'ın erkekle bağlantılı sunumunda kadın, erkek cinsinin kendi kimlik bilinci­nin gerçeklik zemini, onu var kılan zorunlu ve olmazsa olmaz ontolojik unsur olarak yer almıştır. Evrensel genel geçer değil, toplumsal koşullarla sınırlı olduğu düşünülen 'kadı­mn tanıklığında (Bakara, 282); ekonomik-sosyal durumlara göre değişkenlik arz edebi­lecek olan kadının mirastaki payı hususundan; pozitif bir yol ve netice olarak görülme­se bile, caydırıcılık hikınetiyle yorumlanan talaktan (Bakara, 227, 228, 229, 231, 232, 236, 237, 241; Ahzab, 49; Talak, 1); yürüyen Kur'an olan Resfilün yaklaşımının büyük irşadiyle, değil Kur'an antropolojisi ve sosyolojisine, genel insanlık telakkisine bile çok çirkin ve sevimsiz görünecek, bu nedenle de, 'genel bir uygulama' değil de, tersine nü­zfil çağında münferit bir olgu için inzal edilmiş olduğu düşünülebilecek olan 'kadının darp edilmesi' (Nisa, 34); aynı şekilde, genel ve 'ne pahasına olursa olsun 'bir izin içer­meyip, her şeyden önce şehevi kaygılardan uzak, insani, aiievi ve genel toplumsal zo­runluluklarda olası bir çıkış yolu olarak düşünülebilecek olan 'birden fazla kadınla evli­lik' (Nisa, 3) gibi konulanil bu perspektiften mutlaka irdelenmesi, bu konularda, Kur'an'a, Hz. Peygamber'e ve İslam'a bühtan olacak nitelikteki algılayışların mutlaka zamanın dışına itilmesi gereğini hatırda tutarak, şimdilik şunu kesin belirtmek gerekir ki, kadın, genel olarak hayatın tam merkezinde, daha özel bağlamda da, mukabil odak nok­tasını oluşturan erkeğin yaşam destek sisteminin tam öbeğindedir. Şu Kur'an pasajı bi­ze, erkeğin, kendi cinsiyet kimliğinin bilinmesi yanında, onun varoluş okyanusu içinde-

81) Taberi, İbn Cerir, Camiu'l-Beyan ll, 391.

82) Alfisi, Rulıu'l-Me'ant, II, 129.

83) Hak Dini Kur'an Dili, II, 777.

Page 19: KADlN ERKEGİN KABURGA İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!~··isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_27/2006_27_KILICS.pdf · Oysa, bu bakış açısının dayandzrıldığı dini pasaj

D01777c10s27y2006.pdf 25.02.2010 17:39:29 Page 14 (1, 2)

KADIN ERKEGİN KABURGA KEMİGİNE İNDİRGENECEK İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!... - ---- 19

ki benlik ve varlık dinginliğine muttali olabilmek için de, kelimenin tam anlamıyla, :ka­dın'a 'muhtaç' olduğunu; hatta kadın olmadan bir değer ifade etmeyeceğini gösterir:

"Kendileri ile huzur bulasznız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranız­da bir sevgi ve merhamet hissi var etmesi de onun delillerindendir" (Rum, 21; yine bkz. A'riif, 189).

Ayetteki odak kavram olan ve istiare yoluyla 'ünsiyet duyma, yalnızlığa kapzirnama ve nejsin sevinç içinde olması' anlamlarını dile getiren 'sükun' 84 sözcüğünün de işaret ettiği üzere, kadın, insanın biyolojik olarak gerçekleşmesi ve boy atması sürecinin tam merkezinde yer alır, karşı cinsi olan erkeğin de, hem dünyevi, hem de ruhsal dinginliği­nin istinat noktasını oluşturur. Bir bakıma, kadında vücut bulan derinlik, sübllt ve ahenk semasından, kozmik esenlik ve uyum göklerine doğru hür bir kuşun uçuvermesidir bu ... Allah'ın rahmet, bağışlama, ihsan, lütuf, esenlik, düzenleyicilik ve mükemmelleştirme gibi aşkın nitelikleri onda en soylu ve coşkunca yankılanırken, insan türü var olmanın o engin ve hayraniıkiara gark eden sıcaklığını, şefkatini, dinginliğini onun elinden yaşar ... 85

Tohumdaki hayat patlamasına bağnnı açmış olduğundan, nasıl ki yağmur yeryüzüne doğru çekiliyorsa; tutuveren ve savrulmaktan koruyan kütle çekim gücü, uzaydaki devi­nimleri için zorunlu olduğundan, nasıl gezegenler güneşe; güneş galaksilere; galaksiler de üst galaksi sistemlerine ve kuvvet alanlarına merbllt iseler, aynen bunun gibi, gerçek­te erkek cinsi de, Tannsal ihsan ve şefkatİn oldumcu ve erdirici sıcaklığına muhtaç ve mecbur olduğundan, 'kadın'ın, 'anne'nin etrafında döner, varlığı hep ona celp olunur ve ona doğru bir iştiyak halindedir ... Hem de, var oluş yokuluğuna başladığı ta o ilk anlar­dan -itibaren ...

Ve kadın, sevgi haritasının zirve noktasıdır ve insana balışedilen sonsuzluk ve öteler a:ı:rnağanıdır .. İnsan! beğenilerin tam merkezinde yer alan bir değer; tüm estetik du~şla­n besleyerek, yaratıcılık yeteneklerimizi yönlendiren; bizi somut varlık dünyalarının ötelerine doğru ritirnleyen eşik ve ufuk bir fenomendir .. "Kadınlar, oğullar, yükler/e al­tın ve gümüş, salma at/ar, davarlar ve ekinler gibi tutkuyla arzulanan şeyler insana göz alıcı gösterildi .. Bunlar dünya hayatının geçimliğidir. Gerçekteyse asıl varılacak güzel yer, ancak Allah'ın katıdır" (Ali İmran, 14).

Bir başka anlatımla kadın, tutkulann kendisine ulaşamayacağı ve son sınırlarına va­ramayacağı bir ummandır: bin bir renk ve formdaki varlık desenleriyle; bütün atılım ve heyecanların başladığı ilk nokta, sonuçlandığı eşiktir ... Kadın, aslında erkekte, hayat so­luğunu (naphes hayyim) ve varoluş ateşini, damar damar harekete geçirendir .. Ve o-ka-

84) Aşiir, Tefslru't-Tahrir, XXI, 72.

85) Biyolojik bağlarnda irad edilmiş olan, "Hiç şüphesiz kadınlar, erkeklerin [diğer] yarılandır (şakii­ıq) ... " Nebevi sözünü (Tirmizi, Sünen, Taharet, 82), Hattabi (ö. 388/998)'nin de b_eııimsediği üzere 'yaratılış ve huy itibariyle benzeşme, mümaselet', manasıyla sınırlamayıp (Tirmizi, Taharet, 82, I, 190, 3 no'lu not), simülatif bir bakış açısıyla, erkek kimliği ve gerçekliğini bütünleyen; onsuz er- . keğin niikıs kalacağı bir cins olarak anlamak latif gözükmektedir.

Page 20: KADlN ERKEGİN KABURGA İKİNCİL BİR FENOMEN DEGİLDİR!~··isamveri.org/pdfdrg/D01777/2006_27/2006_27_KILICS.pdf · Oysa, bu bakış açısının dayandzrıldığı dini pasaj

D01777c10s27y2006.pdf 25.02.2010 17:39:29 Page 15 (1, 1)

20 1 Prof. Dr. SadıkKILIÇ--------EKEV AJ(ADEMİ DERCİSİ

dm, 'yapan el'i, 'veren gücü', tannsal bir sıfatçasına, 'karşılıksız ve beklentisiz kendini adama'yı somutlaştırandı.r86. O, erkeğin kiiidesi ve varlığını kendisine yaslandığı yaman dağdır; o 'ana'dır ve 'adayış simgesi' dir; o, bütün yoksunluklara karşı, kalbini ve sev­gisini, sıcaklığını hep koruyandır, tüm evren için ...

Nihai olarak denilebilir ki, kadınınorijinitibariyle yaratılışını betimleyen ve onu, ilk erkeğin kaburga kemiğine indirgeyen yorumlar Kur'an'dan elde edilmediği gibi, hadis­ten çıkarılmış yorumlar da değildir. İlgili hadisiere anlam verilirken Hz. Peygamber'in §ahsiyeti, misyonu ve Kur'an göz önünde bulundurulmarnış, yorumlarda adeta ön kabul­ler etkin kılınmıştır. Halbuki, kadının biyolojik özgünlüğü, psikolojik biricik ve kırılgan­lığının açılımı bağlamında, kaburganın kınlganlık ve nazik yapılı vasfına vurgu yapılabilirdi87 ... Bir başka ifadeyle, "kaburga hadisinin bu formuyla Peygamber'den sadır olduğunun kabul edilmesi halinde, maddi yaratmadan bahsedilmediğini, dolayısİy­la hadisin, kadının ilk yaratılışının kaburgadan olduğuna dair kesin bir delil olarak kul­lanılamayacağını"88; 'kadının asla bir kaburga kemiğine indirgenecek ikincil ve önem­siz bir fenomen olmadığım"; bu sebeple, hem ilk erkeğin, hem de onun eşi olan kadının, çok sistematik ve değişik rafine işlemlerinden geçtikten ve de kendilerine bir mana ve yetkinlikler haritası şifrelenmeye müsait hale geldikten sonra oluşmuş; böylece insanlık mahiyet ve değerini de içkin aynı arketip alaşımdan var edilmiş olmalarının daha an­laşılır olduklarını belirtmek gerekecektir.

86) Anadolu bağrında, baskın ataerkil aile yapısına karşın eticin bir anaerkil aile mevcudiyetinin örnek­fiği hakkında bkz. "Çatalhöyükte kadın olmak", Cumhuriyet Bilim Teknik, 24 Ocak 2004, yıl: 18, sayı: 879, s. 8-10, Scientific American, Ocak 2004'den çeviren Reyhan Oksay. Kadının, yüzyıllar boyu hak ettiği yeri alamamış olduğuna dair bkz. Kılıç, Sadık, "Yüzyılların Büyük Yitiği: Kadın", Kalem ve Onur, yıl: 3, sayı: 9, Sonbahar 1995 ve yine Kılıç, Sadık, Benliğin inşası, İnsan Yayın­lan, İsta,nbul 2000, s. 277-283.

87) Ağırman, a.g.e., s. 221.

88) Ağım1an, a.g.e., s. 222.