kentsel mekÂn suÇ ve suÇluluk; kadikÖy...
TRANSCRIPT
1
T.C.
ĠSTANBUL ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
KAMU YÖNETĠMĠ ANABĠLĠM DALI
YÜKSEK LĠSANS TEZĠ
KENTSEL MEKÂN SUÇ VE SUÇLULUK;
KADIKÖY ÖRNEĞĠ
MUHAMMED ALĠ AYDIN
NO: 2501070433
TEZ DANIġMANI
DOÇ. DR. PELĠN PINAR ÖZDEN
ĠSTANBUL 2010
2
3
KENTSEL MEKÂN, SUÇ VE SUÇLULUK; KADIKÖY ÖRNEĞĠ
Muhammed Ali AYDIN
ÖZ
SanayileĢme ve kentleĢme hareketleri ile beraber geleneksel kent yapısı da
değiĢmiĢtir. Günümüzde kentlerin nüfusları arttıkça kent yaĢamı güvenilmeyen ve
yaĢam kalitesi düĢük alanlar haline gelmektedir. Türkiye‘de kentleĢme kaynaklı
değiĢimler yoğun olarak 20. yüzyılın ikinci yarısı itibari ile görülmeye baĢlanmıĢtır.
Devletçi politikalardan liberal anlayıĢlı ekonomik politikalara geçiĢ yapılan bu
dönemde, ekonomik ve sosyal problemler ortaya çıkmıĢtır. Kentsel yaĢamın
yaygınlık kazanmaya baĢlaması ile Türkiye‘de kent kavramında değiĢim yaĢanmıĢtır.
Kentlerde ekonomik yaĢamın geliĢmesi sanayileĢme ile paralel Ģekilde
gerçekleĢmiĢtir. Diğer bir deyiĢle, Sanayi Devrimi beraberinde kentleĢmeyi de
getirmiĢtir. KentleĢme yalnızca kent ve yaĢayan insan sayısının artması değil ayrıca,
kentli bakıĢ açısının oluĢmasıdır. Kentlerde iĢlenen suçlar toplumsal bilinçte infial
oluĢturmaya baĢlamıĢtır. Bu sebeple, kentlerde yaĢanan suç ve suçluluk birden fazla
disiplinin konusu olmuĢtur. Yapılan çalıĢmalarda her disiplin kendi yaklaĢımı ile suç
ve suçluluğa açıklama getirmeye çalıĢmaktadır. Suç ve suçluluk günümüze gelinceye
kadar kentleĢme ile beraber büyük bir değiĢim yaĢamıĢtır. Bu değiĢim birbirinden
etkilenerek kentlerin Ģekillenmesinde etkili olmuĢlardır. Kentsel mekân suç ile
beraber geçirdiği bu değiĢimle, birbirinden ayrı tutulamayacak iki olgu haline
gelmiĢlerdir. Suç ve suçluluğun toplumda ve toplumsal bilinçte büyük yaralar
açabildiği bu dönemde, suçun nedenleri ve etkileri daha fazla araĢtırılmaya
baĢlanmıĢtır. Suç ve güvenlik kavramları çok eski dönemlerden beri pek çok disiplin
tarafından incelenen, farklı boyutlara sahip olan kavramlardır. Kentlerde artan suç
olaylarına müdahale etmede, suçun ve suçun gerçekleĢtiği kentsel mekânın farklı
disiplinlerce incelenmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. SanayileĢme ile kentlerde
yoğunlaĢmaya baĢlayan ülke nüfusları üretilen politikaların kent merkezli olmasına
neden olmuĢtur.
4
URBAN AREA, CRIME AND CRIMINALITY; THE EXAMPLE
OF KADIKOY
Muhammed Ali AYDIN
ABSTRACT
Traditional urban structure has changed with industrialization and
urbanization movements. Cities become the places where social control decreases
linked with their confused and congested structures and they turn into unsafe places
with low status of life quality in these days. Intense changes in urbanization in
Turkey from the 20th as of the second half of the century started to be seen.
Understanding of liberal economic policies during this period of transition to the
statist policies of economic and social problems have emerged. In Turkey, with the
beginning of urban life to gain widespread change in the concept of the city has
experienced. Industrialization took place in parallel with the growth of economic life
in cities. In other words, the industrial revolution has brought with urbanization.
Urbanization is not only to increase the number of people living in the city and also
the formation of the urban perspective. Crimes committed in urban areas has begun
to create social consciousness indignation. For this reason, cities in more than one
discipline has been the subject of crime and criminality. Each with its own approach
to discipline in studies of crime and criminally tries to explain. To the present day
with urbanization, the crime and criminality has experienced a big change. This
change became effective in shaping the cities influenced each other. This change
makes crime and criminality associated with the urbanization. The problems of crime
and criminality started to search for more in society and social consciousness of the
causes and effects of crime in this period. The terms of crime and safety are
examined by many scientists and sciences from past to present because of their
multi-dimension structures. To interfere with crime incidents that increase in urban
places, multi analysis, which are conducted by different disciplines in the places that
crime occurs, are required. Industrialization began to concentrate in cities with
populations produced in the country has led to policies that are based in the city.
5
ÖNSÖZ
Göç, sanayileĢme, kentleĢme ve suç geliĢmekte olan ülkelerin gündemlerinde
sürekli yer alan konulardandır. Birbiriyle bağlantıları ve etkileĢimleri
yadsınamayacak bu olgular içinde yer alan suç olgusu, en dikkat çekicilerindendir.
Bununla beraber suç olgusu günümüzde belki de en çok kentleĢme olgusu ile
etkileĢime girmektedir.
KentleĢme, bireylerin yaĢamlarında ve buna bağlı olarak da suç olgusunda
büyük değiĢimler yaratmıĢtır. Kentlerde ortaya çıkan suç ve suçluluk, köylerde
ortaya çıkan muadillerinden farklılıklar göstermiĢlerdir. YaĢam Ģartlarının ve
bireylerin önceliklerinin değiĢmesi ile suç bir ilgi çekici bir değiĢim yaĢamıĢ ve
özellikle kentlerde farklılaĢmıĢtır. Sosyal problemlerin yoğunluğu ile beraber suç ve
suçluluk, kamu yönetiminde çözülmesi elzem olan problemlerin ilk sıralarına
yerleĢmiĢtir.
Ülkemizde suç olaylarının ilk olarak geldiği polis merkezleri, istatistiksel
verilerin elde edilmesi için baĢvurulan ilk kaynaklardan biri olması nedeniyle büyük
önem arz etmektedir. Ancak, çeĢitli sorunlar nedeniyle bu verilere ulaĢmak çoğu
zaman imkânsız hale gelmektedir. Bunun yanında belli bir sınıflandırma olsa bile her
zaman insani hata payı bu istatistiklerde karĢımıza çıkabilmektedir. Sonuç olarak,
dönemsel problemler ve eğilimler de dikkate alındığında, yapılacak benzer
çalıĢmaların özelden çok geneli amaçlaması önerilebilir.
Uzun süren çalıĢma boyunca benden fikir, görüĢ ve desteklerini esirgemeden
tez danıĢmanlığımı üstlenen sayın Doç. Dr. Pelin Pınar ÖZDEN‘e ve çalıĢmalar
boyunca hep yanımda olan aileme teĢekkür ederim.
6
ĠÇĠNDEKĠLER
ÖZ ………………………………………………………………….………………. ii
ABSTRACT ……………………………………..………………………………… iii
ÖNSÖZ………………………...………………………………………………….... iv
ĠÇĠNDEKĠLER………..………………………………………..……………….….. vi
ġEKĠL, TABLO VE GRAFĠKLER………..……………………………………..... vii
GĠRĠġ……………………...……..………………………………...………………... x
I. KENTSEL MEKÂN KAVRAMINA YAKLAġIM
1. Kentsel Mekânın Tanımı……………………………………………………….....1
2. Kentsel Mekânın Kapsamı………………………………………………………11
3. Kentsel Mekânın DönüĢümü ve Suç ĠliĢkisi…………………………………….17
4. Bölüm Sonucu………………………………..…………………………...……..27
II. BĠR KENTSEL SORUN OLARAK SUÇ VE SUÇLULUK
1. Suç olgusu………………..…………………………………………………..….29
1.1. Suçun tanımı ...…………..…………….…………………………………. 29
1.2. Suçun Tarihçesi…………..………………….……………………………..30
1.3 Suçun Sınıflandırılması..…………………………………………...……….34
1.4 Suç Olgusunu Kavramaya Yönelik Kuramsal YaklaĢımlar……………..….36
1.4.1 Biyolojik YaklaĢımlar………………………....………37
1.4.2 Psikolojik YaklaĢımlar…………………………...……40
1.4.3 Suça Sosyolojik YaklaĢımlar……………..…………....40
1.4.4 Marx ve Engels……………………………..………….41
1.4.5 Durkheim……………………………………..………..42
1.4.6 Gabriel De Tarde…………………………………..…..43
2. Kentsel Suç Olgusu ve Tanımı……………………………………………….…43
7
2.1 Kentsel Suçun Tanımı………………………………………..………….43
2.2 Kentsel Suçun Kapsamı ve Özellikleri……………………………….…45
2.3 Kentsel Suç ve Sıcak Bölgeler……………………………………..……47
2.4 Kentsel Mekân, Suç ve Suçluluk ĠliĢkisine ĠliĢkin Kuramlar………..….49
2.4.1 Durkheim‘in Teorisi………………………………..….49
2.4.2 Anomi Teorisi ve YabancılaĢma…………………..…..50
2.4.3 Farklılıkların BirleĢmesi Teorisi…………………...…..52
2.4.4 Damgalanma Teorisi………………………………..…53
2.4.5 Sosyal Organizasyonsuzluk Teorisi………………..….55
2.5 Bölüm Sonucu……………………………………………………...……57
III. TÜRKĠYE‘DE KENTSEL MEKÂN VE SUÇ ĠLĠġKĠSĠNE BĠR BAKIġ
1. Türkiye‘de Kentsel Mekân Kavramı ve GeliĢim Süreci…………………...……59
1.1 Tanzimat Dönemi………………………..………………59
1.2 1980 Öncesi Dönem…………………………………..…61
1.3 1980–2000 Dönemi……………………………………...65
1.4 2000 Sonrası Dönem………………………………….…69
2. Planlı Dönemin KentleĢme Politikalarına Bir BakıĢ……………….…………...72
3. Kentsel Mekân, Suç ve Suçluluk ĠliĢkisi……………………………………..…82
4. Suça ĠliĢkin Yasal ve Yönetsel Çerçeve……………………………………..….86
5. Bölüm Sonucu……………………………………………………………..…….90
IV. BÖLÜM KENTSEL MEKÂN VE SUÇ ĠLĠġKĠSĠNE KADIKÖY ÖRNEĞĠ
ÜZERĠNDEN YAKLAġIM
1. Tarihsel, Mekânsal ve Sosyo-Ekonomik GeliĢim Süreci…………………….…93
2. Ġlçede Suç ve Suçluluğa BakıĢ……………………..…………………….……100
3. Kadıköy Ġlçesi için Kentsel Mekân, Suç ve Suçluluk ĠliĢkisine Yönelik
Öneriler ………………………….……………………………………………… 129
4. Bölüm Sonucu …………………………..……………………………………. 132
SONUÇ, DEĞERLENDĠRME VE ÖNERĠLER …………………...……..……... 135
8
ġEKĠL, TABLO VE GRAFĠKLER
ġekil 1:Burgess, ―Growth of the city‖………..………………………………..……10
ġekil 2: Dünya köy ve kent nüfusunun artıĢı…..………...………………………….15
Harita 1: Kadıköy Ġlçesinin Ġstanbul Ġçindeki Konumu……..………………………93
Harita 2: Kadıköy Haritası ( Mahalle Bazlı )………………….…………………….98
Tablo 1: Türkiye‘de Genel Nüfus ile Kentsel Nüfus ArtıĢ hızları (1927–1980)…....62
Tablo 2: 1927–1980 Yılları Arası Türkiye‘de Toplam ve Kentsel Nüfus ArtıĢının
Grafiksel Görünümü………………………………………………………………...62
Tablo 3: Türkiye Kent ve Köy Nüfusu 1927–2000………………………….……...76
Tablo 4: Yıllar içinde Kadıköy‘ün Nüfusu………………………………………….95
Tablo 5: Ġlçe Mahallelerinin Altyapı Bilgileri………………………………..……..99
Tablo 6: Ġlçede Bulunan Polis Merkezlerine Gelen Olayların Ġstatistikleri…..…....101
Tablo 7: Kadıköy Ġlçesinde Mahallelerin Polis Merkezlerine Göre Dağılımı……..104
Tablo 8: Acıbadem Polis Merkezine 2009 Yılında UlaĢan Suçların SınıflandırılmıĢ
Hali…...…………………………………………………………………………….104
Tablo 9: Acıbadem Polis Merkezi‘nde 2009 Yılında ġahsa KarĢı ĠĢlenen Suçlar...106
Tablo 10: Acıbadem Polis Merkezi‘nde 2009 Yılında Mala KarĢı ĠĢlenen Suçlar...108
Tablo 11: Bostancı Polis Merkezi‘nde 2009 Yılında ĠĢlenen Suçlar…………....…110
Tablo 12: Bostancı Polis Merkezi‘nde 2009 Yılında Mala KarĢı ĠĢlenen Suçlar ... 111
Tablo 13: Göztepe Polis Merkezi‘nde 2009 Yılında ĠĢlenen Suçlar…………….…113
Tablo 14: Göztepe Polis Merkezi‘nde 2009 Yılında ġahsa KarĢı ĠĢlenen Suçlar.....114
Tablo 15: Göztepe Polis Merkezi‘nde 2009 Yılında Mala KarĢı ĠĢlenen Suçlar..…116
Tablo 16: HasanpaĢa Polis Merkezi‘nde 2009 Yılında ĠĢlenen Suçlar………..…...117
Tablo 17: HasanpaĢa Polis Merkezi‘nde 2009 Yılında Mala KarĢı ĠĢlenen Suçlar
…………………………………………………………………………….............. 119
Tablo 18: Ġskele Polis Merkezi‘nde 2009 Yılında ĠĢlenen Suçlar ………....…….. 120
Tablo 19: Ġskele Polis Merkezi‘nde 2009 Yılında Mala KarĢı ĠĢlenen Suçlar….…122
Tablo 20: Kadıköy Ġlçesi Genelinde Meydana Gelen Yankesicilik Suçlarının 2006–
2009 Yılları Arasında Polis Merkezlerine Göre Dağılımı ...................................... 126
Tablo 21: Kadıköy Ġlçesi Genelinde Meydana Gelen Kapkaç Olaylarının 2006–2009
yılları arasında Polis Merkezlerine Göre Dağılımı ................................................. 127
9
Tablo 22: Kadıköy Ġlçesi Genelinde Meydana Gelen Otodan Hırsızlık Suçlarının
2006–2009 yılları arasında Polis Merkezlerine Göre Dağılımı .............................. 128
Grafik 1: Kadıköy Mahallelerinde Faili Suç sayıları .............................................. 102
Grafik 2: Kadıköy Mahallelerinde Faili Belli Suç Sayıları .................................... 102
Grafik 3: Kadıköy Mahallelerinde Yakalanan ġüpheli Sayıları ............................. 102
Grafik 4: Kadıköy Mahallelerinde Firar Sayıları .................................................... 102
Grafik 5: Acıbadem Polis Merkezi‘nde Faili Belli Ve Meçhul Olayların Sayısı ... 105
Grafik 6: Acıbadem Polis Merkezi‘nde Yakalanan Ve Firarda Olan Suçluların Sayısı
................................................................................................................................. 105
Grafik 7: Acıbadem Polis Merkezi‘nde ġahsa KarĢı Suçlarda Faili Belli ve Faili
Meçhul Suç Sayıları ................................................................................................ 107
Grafik 8: Acıbadem Polis Merkezi‘nde ġahsa KarĢı Suçlarda Yakalanan ve Firardaki
Suçlu Sayıları .......................................................................................................... 107
Grafik 9: Acıbadem Polis Merkezi‘nde Mala KarĢı Suçlarda Faili Belli ve Faili
Meçhul Sayıları ....................................................................................................... 108
Grafik 10: Acıbadem Polis Merkezi‘nde Mala KarĢı Suçlarda Yakalanan ve Firardaki
Suçlu Sayıları .......................................................................................................... 108
Grafik 11: Bostancı Polis Merkezi‘nde Faili Belli Ve Meçhul Olayların Sayısı
................................................................................................................................. 110
Grafik 12: Bostancı Polis Merkezi‘nde Yakalanan Ve Firarda Olan Suçluların Sayısı
................................................................................................................................. 111
Grafik 15: Göztepe Polis Merkezi‘nde Faili Belli Ve Meçhul Olayların Sayısı
.................................................................................................................................. 113
Grafik 16: Göztepe Polis Merkezi‘nde Yakalanan ve Firarda Olan ġüphelilerin Sayısı
.................................................................................................................................. 114
Grafik 17: Göztepe Polis Merkezi‘nde ġahsa KarĢı Suçlarda Faili Belli ve Faili
Meçhul Suç Sayıları ................................................................................................ 115
Grafik 17: Göztepe Polis Merkezi‘nde ġahsa KarĢı Suçlarda Faili Belli ve Faili
Meçhul Suç Sayıları ................................................................................................ 115
Grafik 19: Göztepe Polis Merkezi‘nde Mala KarĢı Suçlarda Faili Belli ve Faili
Meçhul ġüpheli Sayıları .......................................................................................... 116
Grafik 20: Göztepe Polis Merkezi‘nde Mala KarĢı Suçlarda Yakalanan ve Firardaki
Suçlu Sayıları .......................................................................................................... 116
10
Grafik 21: HasanpaĢa Polis Merkezi‘nde Faili Belli ve Meçhul Olayların Sayısı
.................................................................................................................................. 118
Grafik 22: HasanpaĢa Polis Merkezi‘nde Yakalanan ve Firardaki ġüphelilerin Sayısı
.................................................................................................................................. 118
Grafik 23: HasanpaĢa Polis Merkezi‘nde Mala KarĢı Suçlarda Yakalanan ve
Firardaki ġüpheli Sayıları ....................................................................................... 119
Grafik 24: HasanpaĢa Polis Merkezi‘nde Mala KarĢı Suçlarda Faili Belli ve Faili
Meçhul ġüpheli Sayıları .......................................................................................... 119
Grafik 25: Ġskele Polis Merkezi‘nde Yakalanan ve Firardaki ġüphelilerin Sayısı
.................................................................................................................................. 121
Grafik 26: Ġskele Polis Merkezi‘nde Faili Belli ve Meçhul Olayların Sayısı ......... 121
Grafik 27: Ġskele Polis Merkezi‘nde Mala KarĢı Suçlarda Faili Belli ve Faili Meçhul
ġüpheli Sayıları ....................................................................................................... 123
Grafik 28: Ġskele Polis Merkezi‘nde Mala KarĢı Suçlarda Yakalanan ve Firardaki
ġüpheli Sayıları ....................................................................................................... 123
Grafik 29: Kadıköy Ġlçesi Genelinde Meydana Gelen Yankesicilik ve Kapkaç
Suçlarının Polis Merkezlerine Göre Dağılımı ......................................................... 124
Grafik 30: Kadıköy Ġlçesi Genelinde Meydana Gelen Diğer Hırsızlıklar Suçlarının
Polis Merkezlerine Göre Dağılımı .......................................................................... 125
Grafik 31: Kadıköy Ġlçesi Genelinde Meydana Gelen Yankesicilik Suçlarının Polis
Merkezlerine Göre Dağılımı, 2006–2009 ............................................................... 126
Grafik 32: Kadıköy Ġlçesi Genelinde Meydana Gelen Kapkaç Olaylarının Polis
Merkezlerine Göre Dağılımı, 2006–2009 ............................................................... 127
Grafik 33: Kadıköy Ġlçesi Genelinde Meydana Gelen Otodan Hırsızlık Suçlarının
Polis Merkezlerine Göre Dağılımı, 2006–2009 ...................................................... 129
11
GĠRĠġ
Suç ve suçluluk son yıllarda değiĢen yaĢam ve kent Ģartları ile kamuoyu
gündemini daha fazla meĢgul etmeye baĢlamıĢtır. Artan suç oranları kentlerde can ve
mal güvenliğinin geçmiĢe kıyasla azaldığı yorumları yapılmasına ortam yaratmıĢtır.
Bu güvensizlik ortamına neden olarak birçok etmen ileri sürülmüĢtür. Bu
etmenlerden biri kentleĢme olarak görülmektedir.
KentleĢme ve beraberinde getirdiği yenilikler, kent hayatına büyük
değiĢiklikler yaratmıĢtır. Kentsel yaĢamın yaygınlaĢması, kent kavramında meydana
gelen değiĢiklikler ve son yüzyılda meydana gelen sanayileĢme süreci ile kent
yaĢamı tamamen değiĢmiĢtir. Günümüzde kentleĢme, sanayileĢmiĢ toplumlarda
%80‘lere varan oranlara çıkmıĢtır. KentleĢme ve arkasından gelen kentlileĢme
kavramı ile ―kentli insan‖ kavramı ortaya çıkmıĢtır. Kente özgü davranıĢ kalıplarını
benimseyen ve kentin sunduğu tüm olanaklara sahip olmak isteyen kentli bireyler
yaĢam kalitelerini sorgulamaya baĢlamıĢlardır. Günümüzde kentli insanın ihtiyaçları
arasında güvenlik ihtiyacı daha ön plana çıkmıĢtır. Suç ve suçluluğun azaltılmasına
yönelik projeler yerel ve merkezi yönetimlerin programlarında önemli yer tutmaya
baĢlamıĢtır.
Suç, insanlık tarihi ile baĢlamıĢ ve günümüze kadar gelmiĢtir. Suç, değiĢik
Ģekillerde ve her toplumda görülmektedir. Kentlerde bireyler arasında bağların
kopmasıyla toplumsal yapı zayıflamaya baĢlamıĢtır. Toplumsal baskının azalması ile
köylerde var olan oto kontrol azalmıĢtır. Bununla beraber ekonomik koĢulların
zorlaĢması ve gelir dağılımındaki uçurumun büyümesi gibi nedenlerle mala karĢı
iĢlenen suçlar artmıĢtır.
Türkiye‘de kentleĢme süreci özellikle 1950‘lerden sonra hızla artmıĢtır.
Çarpık ve plansız kentleĢme Ġstanbul, Ġzmir ve Ankara gibi illerde toplumsal sorunlar
meydana getirmiĢtir. Yurt içinde gerçekleĢen yoğun göç, kentlerin kapasitelerini
zorlayarak, sağlıksız yaĢam alanlarının oluĢmasına neden olmuĢtur. Ortaya çıkan
gecekondu bölgelerinin ve çöküntü alanlarının ıslahı ve kentlere entegrasyonu
12
baĢlıca sorunlar olarak hem yerel yönetimlerin hem de merkezi hükümetlerin
karĢısına çıkmıĢtır.
Kentlerde meydana gelen suç ve suçluluk birçok kurumun sorumluluk alanına
girmektedir. Problemin çözümü aranırken sosyal, ekonomik ve siyasi yöntemlere
baĢvurulmuĢtur. Biz sorunu anlamaya çalıĢırken önce problemin kendisini ortaya
koymaya çalıĢacağız. Bunun için ilk olarak polis merkezlerinde tutulan suç
istatistiklerini en önemli veri kaynağı olarak kullanacağız.
Bu çalıĢmada, kentsel mekânın suç ve suçluluk üzerine etkileri incelenerek,
mekânın suçluluk türleri üzerindeki etkisi irdelenmeye çalıĢılacaktır. Kentsel
mekânda suça etki eden sosyo-ekonomik faktörler göz önüne alınarak suçun
niteliksel olarak değiĢimi araĢtırılacaktır. Bu araĢtırmaların sonucunda, suç ve
suçluluğun azaltılabilmesi için değerlendirmeler ve önerilerde bulunulacaktır.
ÇalıĢmanın birinci bölümünde, kentsel mekân kavramını ve kapsamını
açıklamaya çalıĢarak, kentsel mekânın dönüĢümü ile suç iliĢkisini araĢtıracağız.
Ġkinci bölümde suç ve suç olgusunu inceleyip, sosyal bilimcilerin yaklaĢımları
ıĢığında kentsel suçun özelliklerini ortaya çıkarmaya çalıĢacağız. Çöküntü alanlarının
ve sıcak noktaların varlığını araĢtırırken daha önce ileri sürülen teorileri
inceleyeceğiz. Üçüncü bölümde, Türkiye‘de kentsel mekânın geliĢimini dönemler
halinde inceleyerek, kentsel mekân ve suç iliĢkisini ortaya koymaya çalıĢacağız. Son
bölümde ise Kadıköy ilçesi özelinde polis merkezleri tarafından tutulan istatistiklerle
kentsel alanları ve kentsel mekânı anlamaya çalıĢacağız.
13
1. BÖLÜM: KENTSEL MEKÂN KAVRAMINA
YAKLAġIM
1.1 Kentsel Mekânın Tanımı
Ġçinde yaĢanılan mekânın Ģekillenmesinde toplumun ekonomik, siyasal ve
kültürel boyutta yaĢadığı deneyim ve tecrübeler büyük rol oynamaktadır.1 Mekân,
sanayi devrimi ve kapitalizmin gereklilik ve zorunlulukları doğrultusunda,
bulunduğu yer ve coğrafya ile olan bağları zayıflamıĢ; böylelikle mekân, kendine ve
modern zamanlara özgü bir kimliğe kavuĢmuĢtur. Kentsel mekân, içinde barındırdığı
çok çeĢitli ekonomik etkinlikler, iĢ bölümü ve uzmanlaĢma olguları ile türdeĢ
olmayan bir sosyo-ekonomik yapının barınağı olmuĢtur. Ancak organik dayanıĢma
ile tüm bu ekonomik olgular kentsel mekânın bünyesinde bütünleĢecektir. Buradan
yola çıkarak kentsel mekânın, üretim, yoğunluk, büyüklük, türdeĢ olmama ve
bütünleĢme özelliklerini görebiliriz.
RuĢen KELEġ kenti, ―Sürekli toplumsal geliĢme içinde bulunan ve toplumun,
yerleĢme, barınma, gidiĢ geliĢ, çalıĢma, dinlenme, eğlenme gibi gereksinmelerinin
karĢılandığı, pek az kimsenin tarımsal uğraĢlarda bulunduğu, köylere bakarak nüfus
yönünden daha yoğun olan ve küçük komĢuluk birimlerinden oluĢan yerleĢme
birimi‖ olarak tanımlamaktadır.2 Kent sözlükteki tanımı ile beraber üretimin
yoğunluğunun tarım dıĢı sektörlerde olduğu, nüfus ve kapsadığı alan bakımından
daha büyük olan, heterojen bir yapının var olduğu, toplumun birbiriyle bağlantılı
Ģekilde bütünlük arz ettiği yerlerdir.
Bu tanım ve özelliklerin ıĢığında geniĢ anlamıyla kentsel mekânı ― insanların
ekonomik, sosyal ve kültürel faaliyetlerini, aktivitelerini gerçekleĢtirdikleri, kendi
kendine yetmeyebilen, kendisi ve çevresi için denetleyici ve yönetici bir rol
benimseyen, sürekli bir değiĢim ve yenilenmenin olduğu yerlerdir‖ Ģeklinde
1 E.KARAKURT, “Kentsel Mekânı Düzenleme Önerileri: Modern Kent Planlama AnlayıĢı ve
Postmodern Planlama AnlayıĢı”, Erciyes üniversitesi ĠĠBF Dergisi, sayı:26, 2006, s.2 2 RuĢen KeleĢ, “Kentbilim Terimleri Sözlüğü”, Ġmge Kitabevi, Ankara, 1998, s.75
14
tanımlayabiliriz. Bu tanıma ek olarak kentsel mekâna göreceli olarak büyüklük,
kentsel hizmetlere eriĢilebilirlik ile ana yollara ve temel ulaĢım imkânlarına yakınlığı
da eklemek gerekir.
Kentsel mekânlar, insanların beraberce buluĢtukları ve ― üretim ‖
faaliyetlerine katıldıkları ortak benliği oluĢturur. Kentsel mekânlar için ortak
olabilecek özellikleri ortaya koymaya çalıĢırsak;
Ortak ve benzer sosyal iliĢki ağı,
Anonimlik,
Cemaat havası,
Benzer sınıflara ait olma,
Benzer aidiyet inancı.
Nüfus yoğunluğu açısından 500 bin sayısına ulaĢan ilk kentler diğer baĢka
devletlerin kontrolünde ya da etkisi altında olan Rio de Janerio, Buenos Aires,
Bombay ve Shangai gibi yerli ve yabancı tacirlerin sömürgeci bir zihniyetle
bulundukları kentler olmuĢlardır. Ancak buralar büyük nüfuslarına rağmen kentsel
mekân tanımına tam olarak uymayan büyük kalabalıkların yaĢadığı yerler
olmuĢlardır. SanayileĢmenin ana ölçütü olan imalat sanayisinde çalıĢan nüfus bu
yerlerde yüzde olarak düĢük oranlarda kalmıĢtır 3 Avrupa kentlerinin birçoğu 500 bin
sayısını geçmek için tıpta gerçekleĢen ilerlemeleri ve doğru orantılı olarak artan
nüfus artıĢı ile 20. yüzyılı beklemek zorunda kalmıĢlardır.
Sanayi devrimi ile beraber daha önemli hale gelen zaman olgusu kentlerin
büyümesini ve Ģekillenmesini etkilemiĢtir. Sermayenin ve malın daha kolay geçiĢ
yapabilmesi, ara mal olarak nitelendirilen hammaddelerin daha kolay sağlanması için
kentler bazen yeniden düzenlenmiĢ bazen de tamamen değiĢmiĢtir. ĠĢ gücünü
sağlayacak yerleĢim yerleri, malların sağlanması ve dağıtımı için yapılan ana yollar
ve hammaddelerin bulunduğu yere göre ĢekillenmiĢtir. Kentlerde bu doğrultuda
geliĢmiĢ, ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarla paralel ilerlemiĢtir.
3 R.KELEġ, “KentleĢme Politikası”, 9.b., Ankara, Ġmge Kitabevi, 2006, s.27–28
15
ERGĠN‘ in tanımlamasına göre kentsel mekân, kentlilerin karĢılaĢmaları ve
bu karĢılaĢmalardan ―birlikte üretimler‖ oluĢturdukları, kentin ortak kamusal
benliğinin inĢa olduğu yerlerdir. Kent dokusu içerisinde sadece bir Ģekil/dekor değil,
aynı zamanda yaĢayan bir organizmadırlar ve özellikle de, sosyal iletiĢim ve
özgürlük duygusunu teĢvik ettikleri gibi, sosyal etkinlik/katılma olanaklarının
sürekliliğini de sağlarlar. Mekânı paylaĢanların alıĢkanlıkları, kültürel özellikleri ve
profilleri mekânın yeniden inĢasında belirleyici rol oynarlar.4
Kentlerde meydana gelen ekonomik değiĢimler kentlerin yapısal dokusunda
değiĢiklikler meydana getirmektedir.5 Kentlerde ortaya çıkan bu değiĢiklikler kentsel
mekânların yeniden düzenlenmesi ihtiyacını yaratmaktadır. Ekonomik ve sosyal
etkileĢimlerle ―dünya kenti‖ tanımlamasına giren kentler kendi aralarında hiyerarĢik
bir iliĢkiye sahip olmaktadırlar. Bir kentten baĢlayan olumlu ya da olumsuz değiĢim
belli bir hiyerarĢik sırayla yayılmaktadır. Bir olgu olarak kentsel mekânlarda da bu
değiĢimden etkilenmektedir. Sosyal ihtiyaçlar, değiĢen yaĢam ve tüketim
alıĢkanlıkları ve ekonomik değiĢimler kentsel mekânı değiĢime itmektedir. Bu
değiĢimi belirleyebilmek için öncelikle ―dünya kenti‖ seçilebilmenin gerekli
kriterleri belirlenmelidir. Bu kriterleri;
• Sermayenin ve üretimin gerçekleĢtiği ve kontrol edildiği merkezler
olmaları,
• Üretime iliĢkin bilgi teknolojilerin geliĢtirildiği merkezler olmaları,
• ĠletiĢim sistemlerinin ve bilgi akıĢının sistematik olarak kullanılan
merkezler olmaları,
• Ġmalat sektörünün büyük bir kısmının merkezden idare edildiği, bunun
yanında uluslararası Ģirketlerin dünya ekonomisine etki eden borsaların,
haberleĢme, emlak, pazarlama ve sigorta Ģirketlerinin aldığı merkezler
olmaları,
• Finans kurumlarının, uluslararası organizasyonların, önemli üretim
faaliyetlerinin ve çok uluslu Ģirketlerin yönetim birimlerinin ana yönetim
merkezlerinin olduğu yerler olmaları,
4 ERGĠN, Nilüfer (2001), “Ortak YaĢam Alanı Olarak Heykel”, 21.Yüzyıl KarĢısında Kent ve
Ġnsan, Haz. F. GümüĢoğlu, Ġstanbul, Bağlam Yayınları 5 E. KARAKURT, “Bilgi Toplumu Sürecinde Yeniden Yapılanan Kent”, Erciyes üniversitesi ĠĠBF
Dergisi, sayı:26, 2006, s.61
16
• UlaĢım açısından kolaylıklara cazip yanlara sahip merkezler olmaları,
• Var olan güç iliĢkilerinin ve buna bağlı olarak ekonomik, politik ve
kültürel iliĢkilerin kontrol edildiği merkezler olmaları; olarak
tanımlayabiliriz.
Bu kentler sahip oldukları özellikler ve taĢıdıkları olumsuz yükler ile kentsel
mekânın Ģekillenmesinde birbirlerinden farklılıklar göstermektedir. Barındırdığı
nüfus çok büyük olan ve ekonomik hayatın yoğun olarak yaĢandığı kentler ile daha
küçük ölçekli yapıya sahip kentsel mekânlar arasında farklar meydana gelmektedir.
Dünyanın genelinde yaĢanan küresel süreç, kentlerin konumlarında ve
üstlendikleri fonksiyonlarda olduğu kadar kentsel mekânlarda da değiĢikliğe neden
olmaktadır. 20. yüzyılın baĢlamasıyla beraber kentler sanayi devriminin baĢlattığı
ivmeyle aldıkları göçlerden farklı olarak; günümüzde iletiĢim ve ulaĢım
teknolojilerindeki yaĢanan ilerlemelerin mekânsal engelleri çok daha kolay aĢılabilir
hale gelmesi neticesinde gerek ülke içinden gerekse ülke dıĢından yoğun bir insan
akınıyla karĢı karĢıya kalmıĢladır. YaĢanan iç ve dıĢ göçlerle beraber kent ve köy
nüfusları büyük değiĢikler göstermekte, bu yoğun göçlerle birlikte büyüyen kentlerin
nüfusları on milyonları bulabilmektedir.
Yoğun göçlerle beraber kentsel mekân yeniden değiĢikliğe uğramıĢ,
Ģekillenme sürecine girmiĢtir. Hızlı nüfus artıĢıyla daha önceki dönemlerden farklı
bir Ģekilde yeniden Ģekillenen kentlerde dikkatleri çeken ilk nokta, kentleri mevcut
belirli tek bir tip altına alarak ıslah etme, düzenleme fikrinin yok olmasıdır. Modern
dönemlerde kullanılan kentsel mekânın kötü yönlerinin yeniden düzenlenerek
iyileĢtirilmesi anlayıĢı ortadan kalkmıĢtır. Post modern kent planlama anlayıĢı
günümüz kentinde modern kent tasarımının yerini almıĢtır. Bu anlayıĢ doğrultusunda
kentler daha çok kiĢisel zevkler için ve daha küçük planlar çerçevesinde
Ģekillenmeye baĢlanmıĢtır. Öyle ki kentsel mekânlar daha fazla öznelleĢmiĢ,
birbirinden farklılıklar göstermeye baĢlamıĢtır. Küçük planlar ile kiĢisel zevkler
17
doğrultusunda Ģekillenen kentsel mekânlar ise birbirinden çok farklı bir Ģekilde
yapılanmaktadır.6
Kentsel yerleĢim alanları da kentsel mekânlarla birlikte değiĢimler
göstermiĢlerdir. Modern kent anlayıĢının henüz tam anlamıyla kabullenilmediği
dönemlerde tercih edilmeyen alanlar kentsel yerleĢim alanı olarak iĢlerlik
kazanmıĢlardır. Günümüzde nüfusun daha yoğun olduğu, sağlık ve eğitim gibi
hizmetlerin verildiği, ticaretin günlük yaĢamda yoğun olarak var olduğu Ģehir
merkezlerinden uzak alanlar kentsel yerleĢim alanları olarak karĢımıza çıkmaktadır.
Kentsel yerleĢim alanları için bu alanların seçilmesinin birçok nedeni vardır. Kentsel
yaĢam kalitesinin yakalanabilmesi için tercih edilen bu nedenler bazı veriler ıĢığında
ölçülebilir.7 Bu veriler;
Görsel algı, manzara kalitesi ve iklim. YaĢam alanı olarak seçilecek alanın
insanları görsel olarak tatmin etmesi gerekmektedir. ġehir hayatında ki sıkıĢık
ve kalabalık yerleĢim yerleri yerine daha kaliteli bir dıĢ çevre düzenlemesine
sahip alanlar tercih sebebi olmaktadır. Bunun yanında seçilecek alanın iklimi
ayrıca önem teĢkil etmektedir.
Sosyal ve teknik altyapı hizmetleri. Düzensiz ve plansız geliĢen bazı kent
merkezlerinden örnekle Ģehir planlamacıları yeni yaĢam alanlarında altyapı
kalitesine önem verilmektedir. Yine seçim yapılırken burada yaĢayacak
bireylerin sosyal ihtiyaçlarını karĢılayabilecek olup olmaması değer
taĢımaktadır.
Toplumun yapısı, sosyal ağlar ve grup ilişkileri, politik katılım. Seçilecek
yaĢam alanını kullanacak bireylerin değer yargıları, beklentileri ve birbirleri
arasındaki iliĢkileri kentsel yaĢam alanının nasıl ve nerde seçileceğini
etkilemektedir.
6 E. KARAKURT, , “Bilgi Toplumu Sürecinde Yeniden Yapılanan Kent”, Erciyes üniversitesi
ĠĠBF Dergisi, sayı:26, 2006, s.61
7 N.BAYRAKTAR, Ç.GĠRGĠN, “… Konut YaĢam Çevrelerinde Kentsel YaĢam Kalitesi
Açısından Bir Değerlendirme/ Batıkent Örneği”, Gazi Ü.M.M.F. Dergisi, Cilt:25, 2010, s.203
18
Öğrenme yoluyla kişisel gelişme, rekreasyon ve boş zaman faaliyetleri ile
bireysel yenilenme. Kentsel yaĢam alanları için yapılan alan seçiminde
bireylerin gün içinde zamanlarını geçirecekleri mekânların varlığı ve niteliği
kentsel yaĢam kalitesi için belirleyici rol oynamaktadır.
Konut, yaşam standartları, ekonomik güvence. YaĢam alanında yapılacak
konutların kalitesi, sayısı ve çevre Ģartlarının durumu kentsel yaĢam
alanlarının seçiminde rol oynamaktadır.
Ruh ve beden sağlığı. Seçilen yaĢam alanının bireylerin fiziksel ve zihinsel
geliĢimleri ve sağlıkları için uygun yerler olması gerekmektedir. Bu durum
yaĢam alanı için seçim nedeni durumundadır.
Kentsel yaĢam alanlarının seçimi kentsel mekânın özelliklerini
belirlemektedir. Alanın kendi özellikleri mekânın özellikleri ile örtüĢmekte hatta
bazen tamamen benzeĢmektedir. Kentsel mekân incelenirken içinde bulunduğu
kentsel yaĢam alanı da berberce incelenmeli, bu doğrultuda bir değerlendirme
yapılmalıdır.
Kentsel yaĢam kalitesinin yükseltilmesi için yapılan seçim ve planlamalar
çerçevesinde yeni yaĢam alanları ve dolayısı ile kentsel mekânların ortaya çıkmasına
neden olmaktadır. Ekonomik ve ticari hayatın yoğun olarak yaĢandığı, yeniden
yapılacak bir planlamaya ve yenilemeye müsait olmayan ya da bu düzenlemenin çok
zahmetli ve pahalı olduğu kent merkezleri yaĢam alanı olarak cazibesini
kaybetmektedir. Bireyler yaĢam kalitelerini iyileĢtirmek için kendilerini ekonomik
olarak daha az zorlayacak banliyölere yönelmiĢtir. Bununla beraber yatırımcılar ve
yerel yönetimler de ekonomik, yapısal ve teknik açıdan kolaylıklar barındırması
nedeni ile bu alanları kendilerine hedef olarak seçmiĢlerdir. Günümüzde dahi bu gibi
yerler yeni yaĢam alanları için farklı kesimler tarafından seçilmektedir. Her ne kadar
bu alanlar ticari faaliyetlerin yoğun olarak yapılmadığı, daha ziyade konut olarak
değerlendirilse de geliĢen ulaĢım ve iletiĢim teknolojileri ile Ģehir merkezlerinden
kopuk değildirler.
19
21. yüzyıldan itibaren ulaĢım ve iletiĢim teknolojilerinde gerçekleĢen hızlı
geliĢme toplumdaki bireylerin zihinlerinde zaman ve mekân algılarında değiĢmelere
yol açmıĢtır. Kentlerde meydana gelen bu değiĢim kent merkezi kavramının
belirsizleĢmesine hatta yok olmasına neden olmuĢtur. Zaman ve iletiĢim kaygısı ile
kent merkezlerinde yoğunlaĢan kent nüfusu geliĢen iletiĢim ve ulaĢım teknolojileri
ile bu kaygıdan vazgeçmiĢtir. Bu geliĢmelerle kentler coğrafi tanımlarından
sıyrılmaya baĢlamıĢlardır. Günümüz telekomünikasyon ağıyla kentler coğrafi
tanımlamalardan sıyrılmıĢ küresel bir ölçeğe taĢınmıĢtır.8 Karakurt‘ a göre artık kent
merkezlerinde yaĢamaya gerek yoktur. UlaĢım imkânlarının iyileĢmesi ve ulaĢım
araçların daha hızlı ve güvenli hale gelmesi ile kentlerde yaĢamaya gerek
kalmamıĢtır. Bu durum banliyöleĢme sürecini hızlandırmıĢtır.
Üst ve orta gelirli bireylerin kendilerine yaĢam alanları seçmelerinde birçok
etmen rol oynamıĢtır. Hoyt bu durumu ―Kent mekânı içinde daha önceden
yapılanmıĢ olan yüksek kaliteli konutların geliĢme çizgileri doğrultusunda, ana
ulaĢım kanalları boyunca Ģehrin bu oluĢumlara en az direnç gösteren bölgelerinde
ortaya çıkmaktadır. Bu anlamda kent genellikle yüksek standartlı oturma bölgeleri
yönünde geliĢir‖9 Ģeklinde tanımlamıĢtır. Bu ekonomik açıdan güçlü grup iletiĢim ve
ulaĢım teknolojisinin sunduğu kolaylıklardan faydalanarak yaĢam kalitelerini
yükseltebilecekleri banliyöleri kamet olarak seçmeye baĢlamıĢlardır.
Herbert J. Gans, banliyöleĢmenin yoğunlaĢmasıyla birlikte banliyölerin kent
içi konutlardan farkını Ģu Ģekilde resmetmiĢtir;10
Banliyöler daha çok yatakhaneye benzer. Banliyölerin çok büyük bir
bölümünü ikametlerin oluĢturduğu ve sadece iĢ günleri dıĢında gündüz
8 E. KARAKURT, , “Bilgi Toplumu Sürecinde Yeniden Yapılanan Kent”, Erciyes üniversitesi
ĠĠBF Dergisi, sayı:26, 2006, s.62
9 Aktaran E. KARAKURT, “Bilgi Toplumu Sürecinde Yeniden Yapılanan Kent”, Erciyes
üniversitesi ĠĠBF Dergisi, sayı:26, 2006, s.62
10 Aktaran E. KARAKURT, a.g.e, 2006, s.64
20
yoğuna sahiptirler. Sabah iĢ saatlerinin baĢlaması ile boĢalıp akĢam
saatlerinde tekrar dolmaktadırlar.
Banliyöler toplu taĢıma, yaya trafiği ve daha fazla özel araç için dizayn
edilmiĢ oldukları için Ģehir merkezindeki oturma bölgelerinden daha modern
ve yenidirler. ġehirleĢmenin ve Ģehirciliğin önemli olduğu bir dönemde
geliĢen banliyöler bilinçli bir Ģekilde büyümüĢlerdir. Çoğu zaman birden
fazla ulaĢım alternatifine sahiptirler. Banliyölere ulaĢım planlı olduğu için
hem özel araçla ulaĢım kolaydır hem de park sorunu kent merkezlerine
kıyasla çok azdır.
Banliyöler daha çok çekirdek aile yapısına sahiptirler. Özellikle ekonomik
olarak iyi durumdaki ailelerin tercihi olan banliyöler vaat ettiği düzenli hayat
tarzı ile çekirdek aileleri kendine çekmektedir.
Banliyölerin nüfusu sosyo-ekonomik etmenler açısından daha homojendir.
Yeni kurulan yaĢam alanları oldukları ve birbirine yakın ekonomik bedellere
sahip olması sebebiyle ikamet eden bireylerin gelir düzeyleri arasında çok
büyük farklar yoktur.
Burada yaĢayan kiĢiler genel olarak evlidirler, yüksek gelire sahiplerdir ve
daha çok beyaz yakalı iĢlerde çalıĢmaktadırlar. Banliyöler belli bir ekonomik
gelire sahip olmaları gerektiğinden ve düzenli bir yaĢamın varlığından dolayı
bekâr insanlardan ziyade evli insanlara hitap etmektedir. Bu yaĢam alanları
sahip olunması ve yaĢaması ekonomik olarak bekâr insanları zorlayacağı için
geliri yüksek tabakaya ev sahipliği yapmaktadır.
Bu geliĢmeler ıĢığında planlanmayan ya da planlanamayan göç faktörü ve
nüfus artıĢı ile günümüzde kentsel mekân yeniden hızlı bir ĢekilleĢme sürecine
girmiĢtir. Kentsel değiĢim sürecinde özellikle bireysel istek ve arzular doğrultusunda
toplu ve birbiriyle iliĢkili değiĢimler yerine kiĢisel değiĢimler yaĢanmaya
21
baĢlamıĢtır.11
Ekonomik gelirler, bireylerin beklentileri, yaĢam alanın sunabildiği
imkânlar doğrultusunda banliyöler yeni kentsel yaĢam alanları olarak ortaya
çıkmıĢlardır. Kimi zaman barındırdığı nüfusun özellikleri ve beklentileri
doğrultusunda banliyöler farklılaĢma göstermiĢlerdir. Banliyöler ve ikincil yerleĢim
yerleri zamanla Ģekil değiĢtirmiĢ, barındırdığı yeni sakinlerinin beklentilerine göre
değiĢim yaĢamıĢlardır.12
Ernest Burgess kentlerin büyümesini ve yaĢam alanlarının geniĢlemesinin
ekolojik açıklamasını yapmaya çalıĢmıĢtır. Burgess‘e göre kentlerin geniĢlemesi bir
Ģekilde birbirlerini takip eden bölgelerin eĢmerkezli olarak geniĢlemesidir. 13
11
E. KARAKURT, , “Bilgi Toplumu Sürecinde Yeniden Yapılanan Kent”, Erciyes üniversitesi
ĠĠBF Dergisi, sayı:26, 2006, s.62–65
12 Banliyö sözcüğü Fransızca ― Banlieue “ kelimesinden gelmektedir. Çoğunlukla durumu iyi olan,
orta ve üst sınıfa ait kiĢilerin yaĢadığı yerlerdir. 21. Yüzyıldan sonra ulaĢım alanında meydana gelen
geliĢmeler, demiryolu ağlarının geliĢmesi, daha fazla kiĢinin taĢıt sahibi olması, Ģehirlerdeki arazi
kısıtlılığı, yeĢil alanların yetersizliği gibi nedenler varoĢları cazip hale getirmiĢtir. Ancak ekonomik
koĢullar sebebi ile Türkiye‘de bu Ģekilde geliĢmemiĢtir. www.wikipedia.com, eriĢim tarihi:
16.05.2010
13 S.GÖLBAġI, “KentleĢme ve Suç: Ġstanbul’un KentleĢme Süreci ile Suçluluk Arasındaki
ĠliĢkinin Kuramsal Analizi”, YayımlanmamıĢ Doktora tezi, Ġstanbul: Ġstanbul Üniversitesi, 2007,
s.24
22
ġekil 1:Burgess, ―Growth of the city‖ 14
Yer alan birinci bölge merkezi iĢ bölgeleridir. Kentin merkezi olan bu bölge
iĢ merkezlerine ev sahipliği yapmaktadır ve ekonomik hayatın en yoğun olarak
yaĢandığı yerdir. Ġkinci bölge ise geçiĢ bölgesidir. Bu bölge hem iĢ merkezlerine hem
de ikamet olarak kullanılan yerler sahiptir. Ġkinci ve üçüncü bölge arasındaki kesik
çizgili bölüm fabrikalar bölgesidir. Hammaddeye ve iĢ gücüne ulaĢımın kolay
olduğu, ekonomik aktivitelere ve kent merkezine yakın bölgelerde fabrikalar
kurulmuĢtur.
Üçüncü bölgede ise daha önce yaĢamıĢ oldukları bölgenin
olumsuzluklarından uzaklaĢmak isteyen ancak yine de iĢ yerlerine kısa sürelerde
ulaĢmak isteyen iĢçilerin ikamet bölgeleridir. Dördüncü bölge daha çok gelir düzeyi
yüksek bireylerin yaĢadığı, yaĢam kalitesinin yüksek olduğu bölgelerdir. BeĢinci
bölge ise eski kent sınırları dıĢında kalan banliyölerin ve uydu kentlerin yer aldığı
bölgedir. Burgess kentin büyüme yönünü içerden dıĢarıya doğru halkalar Ģeklinde
yayıldığına dikkat çekmiĢtir. Burgess‘in bu açıklamaları günümüzde geniĢleyen
14
S.GÖLBAġI, a.g.e., 2007, s.269
23
kentlerin durumunu tam olarak açıklayamamaktadır. Burgess tarihi ve coğrafi
özellikleri değerlendirmeye almamıĢ, kentlerin bu niteliklerini göz ardı etmiĢtir.
Ancak kentlerin geliĢmesi birçok etmenin etkisi altındadır.15
Özellikle orta gelirli banliyö sakinlerinin kent merkezlerinden kaçma
sebepleri kentlerin yoğunluğundan uzaklaĢabilmek, aileleri için daha konforlu ve
güvenli barınma imkânları yaratabilmek, kavuĢabilmek niyetidir. Aileler açısından
banliyöler çocuk yetiĢtirmek için de daha güvenli yerler olarak görülmektedir. Bu
bölgede ikamet eden erkelerin büyük kısmı iĢ saatlerini kent merkezinde
geçirmektedirler. Gün içinde insan yoğunluğunun az olduğu yerlerdir. 16
Bunun
yanında banliyöler kentlerin en dıĢ bölgesinde inĢa edilmiĢ temiz, güvenli ve
homojen bölgeler olarak görülmektedir. Banliyöler bu düĢünce ile kaliteli yaĢam
alanları haline gelmiĢtir. Ekonomik olarak iyi durumda olan bireyler artık bu
sebeplerden dolayı banliyöleri tercih etmektedirler. Öyle ki nüfus artıĢı banliyölerde
kent merkezlerinden daha hızlı büyümektedir. Aslında bu durumun asıl kaynağı kent
merkezlerinin nüfuslarının banliyölere kayıĢıdır.17
Zaman içinde kent merkezleri
boĢalmakta; merkez nüfusu banliyölere doğru hareket etmektedir.
1.2 Kentsel Mekânın Kapsamı
Kentsel mekân modernleĢme süreci ile beraber kapitalizmin ilkeleri
çerçevesinde yeniden ĢekillenmiĢtir. Eski mekân ve yerleĢkeler sermayenin daha
kolay yer değiĢtirmesi ve saklanabilmesi için yeni mekânsal düzenlemelere
uğramıĢlardır. Kapitalist ekonominin gerekleri ile bağlantılı olarak kentsel
mekânların, bulundukları coğrafya ve yerlerle olan bağları zayıflamıĢ ve kendilerine
15
S.GÖLBAġI, a.g.e., 2007, s.25
16 S.DÖNMEZER, ―Kriminoloji”, 8. Bası, Beta Yayınları, Ġstanbul,
1994, s.194
17 E.KARAKURT, a.g.e., 2006, s.17–18
24
özgü, belki de tamamen farklı bir değiĢim süreci yaĢamıĢlardır.18
Bu geliĢmelerle
beraber hem kentin hem de kentsel mekânın tanımı bir değiĢim yaĢamıĢtır.
KüreselleĢmenin baĢladığı 20. yüzyıldan itibaren sanayi devriminin
kazandırdığı hızla artan nüfus ve göç olgusu, iletiĢim ve ulaĢımda gerçekleĢen
geliĢmelerle mekânsal engelleri daha rahat aĢmaya baĢlamıĢtır.19
Bu sayede aldığı
büyük göçlerle büyük kentlerin nüfusları milyonlara hatta on milyonlara
yaklaĢmıĢtır. Ancak bu kentleĢme planlanmanın dıĢında ve kontrolsüz olması
sebebiyle kendine has bir Ģekilde geliĢmiĢtir. Bu planlanamayan ve kontrolsüz
kentleĢme gerek ana yollar üzerinde gerekse boĢ alanların olduğu yerlerde veya
yakınlarında ortaya çıkmıĢtır. Bunun yarattığı baskıyla kentsel mekân bir değiĢim
yaĢarken diğer yandan da kendine has bir tarzda yeniden Ģekillenmektedir. Bu
yeniden Ģekillenme kentsel mekânın parçalanmasına ve aynı kent içinde yaĢayan
bireylerin birbirinden uzaklaĢmasına ve farklılaĢmasına da neden olmaktadır. Bu
mekânsal ayrıĢma toplumsal farklılıkların ortaya çıkmasına ve toplumun kendi
içerisinde var olan iletiĢimin azalmasına neden olmaktadır. Kendilerine özgü bir
ayrıĢma ile ilerleyen kentsel mekân olgusu kendi içinde daha sert çizgilerle
birbirinden ayrılmaya baĢlamıĢ aynı toplumda birbirinden farklı kitleler meydana
getirmiĢtir.
Özellikle son yüzyılda meydana gelen kentsel mekân içindeki belirgin
ayrıĢmalar sadece kent ve göç olgularıyla açıklamak yeterli olmayacaktır. Bunun
yanında toplum içinde gerçekleĢen bu ayrıĢmaya var olan ekonomik etkenler ve gelir
dağılımındaki dengesizlikler de etki etmektedir. Ekonomik farklılıklar, kiĢilerin
yaĢadıkları ve zamanlarını geçirdikleri yerler arasında bölünmeler oluĢturmaktadır.
Birbirinden farklı ve kesin çizgilerle ayrılmıĢ yaĢam alanları toplumu kendi içinde
ayrıĢtırmaktadır. Bu durumun en temel sebebi günümüzde var olan gelir
dağılımındaki uçurumlardır. Sanayi devrimi öncesi toplumlarda ayrıĢmanın nedeni
etnik ve mezhepsel farklılıklardı. Mal ve imkânlara ulaĢımın kısıtlı olması sebebiyle
18
E.KARAKURT, “Kentsel Mekânı Düzenleme Önerileri: Modern Kent Planlama AnlayıĢı ve
Postmodern Planlama AnlayıĢı”, Erciyes üniversitesi ĠĠBF Dergisi, sayı:26, 2006, s.6–7
19 E. KARAKURT, “Bilgi Toplumu Sürecinde Yeniden Yapılanan Kent”, Erciyes üniversitesi
ĠĠBF Dergisi, sayı:26, 2006, s.62
25
toplum kendi içinde etnik ve mezhepsel sebeplerle birbirinden ayrılmıĢ, yerel
yerleĢimler ve mahalleler bu doğrultuda Ģekil almıĢtır.20
Günümüzde yaĢanan bu
farklılaĢma ve ayrıĢmanın sebebi ise sosyo-ekonomik etmenlerdir.21
Ġçinde bulunduğumuz son yüzyılın getirdiği iletiĢim ve ulaĢımdaki kolaylıklar
kentsel mekân algılamalarını ve yer seçimi tercihlerini değiĢtirmiĢtir. Bu imkân ve
kolaylıklar doğrultusunda toplum içinde yaĢayan bireyler yerleĢim yeri olarak kent
merkezleri yerine daha uzak yerleri seçmeye baĢlamıĢtır. Kent dıĢında kurulan bu
yeni yerleĢimler, hızla büyümüĢ ve günümüzde kent merkezleri ile birleĢmiĢtir.
Kentlerin büyümesi ve ortaya çıkan talepler doğrultusunda kent merkezleri ve
banliyöler arasında toplu ulaĢım hizmetleri de giderek güçlenmektedir. Bütün bu
geliĢmelerin sonucu olarak toplumsal yapının bütününe etki yapmıĢ, kentsel yapı ve
kentsel mekânın anlam ve kapsamında değiĢim yaĢamıĢtır. Yine iletiĢimin
kolaylaĢması ve bilgi teknolojilerinin geliĢmesi ile kentsel eriĢilebilirlik artmıĢ;
kiĢiler tek bir yere bağlı kalmak yerine daha aktif ve hareketli olmuĢlar,
gidebilecekleri yerlerin sayıları artmıĢ ve sınırlar daha da geniĢlemiĢtir.
21. yüzyılın büyük kentlerinde toplum içinde ortaya çıkan farklılaĢma ve
ayrıĢmanın getirdiği bölünmeler ve yerleĢim yerlerinin merkezlerden uzaklaĢması ile
beraber kentsel mekânın kapsamı neredeyse tamamen bu alanları kapsayacak Ģekilde
geniĢlemiĢtir. Kent merkezleriyle beraber; farklı özelliklere ve ihtiyaçlara sahip olan
banliyölerde kentsel mekâna katılmıĢlardır.
Sanayi devrimiyle birlikte hızla büyüyen kentlerde beklenen, bir taraftan
pazarın iĢlerliğine dönük ve toplumsal hiyerarĢiyi yansıtacak fiziksel düzenlemelerin
yapılması diğer taraftan da kent içinde yollar, köprüler, okullar, kütüphaneler, iĢ
merkezleri, fabrikalar, tren istasyonları vb. türden yeni, kamusal iĢlevi olan büyük
yapılar inĢa edilmesidir.22
Sosyal devlet projesi olarak geliĢen bu düzenleme ve
20
Daha fazla bilgi için V. K. BĠLGĠÇ, “Yönetim ve Güvenlik Güncel Sorunlar ve Çözüm
Önerileri”, Seçkin Yayınları, 2005, Ankara
21 Kentsel mekânda toplumsal gruplar arasında yaĢanan gelen mekânsal farklılaĢma ve ayrıĢma
Fainstein tarafından ― BölünmüĢ ġehir ―, Castells ve Mollenkopt tarafından ise ― Ġkili ġehir ― olarak
adlandırılmaktadır. 22
E.KARAKURT, “Kentsel Mekânı Düzenleme Önerileri: Modern Kent Planlama AnlayıĢı ve
Postmodern Planlama AnlayıĢı”, Erciyes üniversitesi ĠĠBF Dergisi, sayı:26, 2006, s.8
26
yapılanma giriĢimleri, özellikle bireylerin yerleĢimlerini etkilemek ve uygun
mekânlara yerleĢimi özendirmek için de kullanılmıĢtır.
Kentlerin geçirdikleri değiĢimler her zaman hayatla orantılı olmuĢtur.
Kapitalizmin sosyal hayatta yarattığı değiĢimler, kentlere ve barındırdığı kentsel
mekânlara yansımıĢtır. Tarıma dayalı yaĢam tarzının kentlerde ortadan kalkması,
hayatın kentlerde yoğunlaĢması ve kentlerin toplumsal hayatın merkezi haline
gelmesi ile kentsel mekânlar değiĢime uğramıĢtır. Toplumsal hayatın yoğunlaĢtığı
kentlerde daha kaliteli yaĢam alanları talep eden bireyler kentsel mekânları
Ģekillendirmeye baĢlamıĢtır.
ModernleĢme süreci ile beraber kentsel mekânlar, kapitalizm çerçevesinde
kapitalizmin ilkeleri ile değiĢime uğramıĢtır.23
Kapitalizmin gereği olarak en önemli
olgu haline gelen sermayenin bir yerden baĢka yere daha kolay ve hızlı geçiĢini
sağlamak için kentsel mekân düzenlemelerine gerek duyulmuĢtur. Mekânın yaĢadığı
süreçlerin bir gerekliliği olarak bulunduğu yerlerle bağlantısı kopmaya baĢlamıĢtır.
Bu ayrıĢma süreci kentsel mekânın kendisine özgü bir yapıya dönüĢmesi ile son
bulmuĢtur. Kentsel mekânlar bulundukları coğrafya ile bağları koparmıĢ ve modern
zamanlara özgü bir kimliğe sahip olmuĢtur. Sermaye gücü modernleĢme süreci
içerisinde kendi çıkarları doğrultusunda kentleri ve kentsel mekânları
Ģekillendirmeye baĢlamıĢtır.
SanayileĢme, modernizm ve kapitalizm gibi olgular kentsel olgulardır.
Kentlerin bünyesinde doğmuĢ, büyümüĢ ve geliĢtirmiĢlerdir. Kentler, modernizm
kültürünün oluĢtuğu ve bunun insanlara aktarıldığı yerlerdir. Modern anlamda kent
planlama anlayıĢı belirli bir düzeni ilke olarak almaktadır. Bu ilke homojenliği ve tek
tip düzeni içermektedir. Ancak bu durum ideal kent ve kentsel mekân anlayıĢıdır.24
Bu anlayıĢ 20. yüzyılın son yarısı itibari ile eleĢtiriler almaya baĢlamıĢ ve post
modern anlayıĢ doğmuĢtur.
23
E.KARAKURT, a.g.e, 2006, s.6–7
24 E.KARAKURT, a.g.e, 2006, s.7
27
Modern kent ve modern kent planlama anlayıĢı uzun süre kentlerde yaĢamı ve
yaĢam alanlarını etkilemiĢ kavramlardır. Ancak içinde bulunduğumuz yüzyılla
beraber kentler, iletiĢim ve ulaĢım teknolojilerinin çok hızlı geliĢmesi ile büyük
oranlarla göç almaya baĢlamıĢtır. Bu nüfus akıĢı hem ülke dıĢından hem de ülke
içinden baĢka kentlerden büyük sayılar halinde olmuĢtur. Mekânsal engellerin
geliĢen teknolojilerle kalktığı bu dönemde kentlerin nüfusları on milyonlara
ulaĢmıĢtır. Günümüzde nüfusu on milyonu geçen 20 kent bulunmaktadır. Hâlbuki bu
sayı 1950‘de sadece New York ve Tokyo ile sınırlıydı.25
15 Milyonluk dev bir kent
olan ġanghay‘da her yıl kentli nüfusa 700 bin kiĢi eklemektedir. Türkiye özelinde de
aynı durumla karĢılaĢılmaktadır. Ġstanbul, Ankara, Ġzmir ve Bursa gibi iller Türkiye
için örnek verilebilir. Hatta Türkiye‘de kentli nüfus oranı TUĠK verilerine dünya
ortalamasının üzerine çıkmıĢtır. 2008 Yılında kentli nüfusun toplam nüfus içindeki
payı %75‘lere varmıĢtır.26
ġekil 2: Dünya köy ve kent nüfusunun artıĢı (www.un.org)
25
J. GÖBEL, “Kentin Geleceği”, www.magazine-deutschland.de, eriĢim tarihi:05.08.2010
26 www.tuik.gov.tr, eriĢim tarihi:05.08.2010
28
Artık günümüzde var olan nüfusun çok büyük bir kısmının kentlerde ikamet
ettiğini ve kalan kısmın da bir bölümünün kentlerde ikamet etmek istediğini
düĢünürsek kentsel mekânın önemini ve yaĢaması gereken değiĢimi daha rahat
görebiliriz.27
Tüm dünyada kentleĢme oranı 2005 de % 49 iken 2030 da % 60 olması
beklenmektedir. Olumlu ve olumsuz bütün beklentiler doğrultusunda kentleĢmenin
ve yeniden yapılanmanın bitmediğini görmek iĢten bile değildir. Yeni kentsel
mekânların üretilmesinin yanı sıra, var olanların da ıslah edilip yenilemesi ayrı bir
problem ve çalıĢma alanıdır.28
DeğiĢen ihtiyaçlar ve ortaya çıkan problemler
üzerinden kente ve kentli insana daha iyi bir yaĢam alanı sunacak çalıĢmalara ve
cesaretli uzmanlara ve kent yöneticilerine ihtiyaç vardır. Burada plansız ve düzensiz
gerçekleĢen kentleĢmenin çözümü için üretilen çözümlerden ―kentsel dönüĢüm‖
projelerini incelemek gerekecektir.
Kentsel dönüĢüm bir kentin tümünde veya sadece bir bölümünde bilinçli,
planlı ve sistemli bir Ģekilde yapılan yenileme ve dönüĢüm çabalarıdır. Bu terim ilk
olarak Kuzey Amerika ülkelerinde devletin zorunlu uygulamaları için kullanılmıĢtır.
Devletler Ġkinci dünya savaĢından sonra vatandaĢların özellikle yaĢam kalitelerini
artırmak için bu projeleri uygulamıĢlardır. Ġlk uygulamaları siyasi ve politik olmakla
birlikte bu yenileme ve ıslah çalıĢmaları daha sonraları özellikle geliĢmekte olan
ülkelerde görülen sorunlu ve tamamlanmamıĢ kentleĢme örneklerin uygulama alanı
olmuĢtur. Kentsel dönüĢüm, uygulanmakta olan projenin niteliğine, Ģekline ve yerine
göre, kentsel yenileme, kentsel yeniden yapılandırma, kentsel yeniden canlandırma,
kentsel yeniden doğuĢ, kentsel yeniden yaratma, kentsel yeniden geliĢtirme ya da
imar, kentsel koruma, kentsel soylulaĢtırma gibi isimler ve anlamlar kazanmaktadır.
29
27
Dünya genelinde kentleĢme hızı ve oranları için ― Urbanization ―,
http://www.un.org/esa/population/publications/WUP2005/2005wup.htm eriĢim tarihi:21.04.2010
28 P.P. ÖZDEN, “Kentsel Yenileme”, Ġmge kitabevi, Ġstanbul, 2008
29 H.KOÇAK, M.TOLANLAR, “Kentsel DönüĢüm Uygulamaları”, Afyon Kocatepe Ü. Ġ.Ġ.B.F.
Dergisi, cilt:10, sayı:2, 2010, s. 397–398
29
Kentsel dönüĢüm çalıĢmaları dünyanın birçok yerinde uygulanmıĢtır.
Uygulanan alanlarda yarattığı katma değer ve yaĢam kalitesi ile birçok uygulamada
sonuçlar almıĢ; birçok uygulamada da ciddi eleĢtirilere konu olmuĢtur. Kentsel
dönüĢüm ile amaçlanan hedefler var olan yaĢam kalitesinin seviyesini yükseltmek,
mekânın sosyal ve ekonomik hayatını geliĢtirmek ve mekânın tarihi mimarisine saygı
göstererek düzenlemektir.30
Bu ilkeler çerçevesinde hedef olarak seçilen alanlarda
yapılan ve bilimsel bir yöntem izlenen dönüĢüm çalıĢmalarında olumlu sonuçlar
almamak için hiç bir neden yoktur.
1.3 Kentsel Mekânın DönüĢümü ve Suç ĠliĢkisi
Kentsel dönüĢüm uygulamaları kentleĢmenin de ilk olarak gerçekleĢtiği
geliĢmiĢ Batı Avrupa ülkelerinde görülmüĢtür. 19. Yüzyılın ortalarında ortaya çıkan
problemler sonucu kentlerde değiĢim ve yenilenme ihtiyacı doğmuĢtur. Bu geliĢmiĢ
ülkelerde bulunan kentli nüfus yaĢadığı çevrenin fiziki Ģartlarından rahatsız olmaya
baĢlamıĢ ve bir değiĢim ihtiyacı doğmuĢtur. 1970‘lerde kentsel yenileme olgusuyla
açıklanan bu durum daha sonra diğer geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan devletlere de
yansımıĢtır. Kentsel dönüĢüm ihtiyacı geliĢen kentlerde ortaya çıkan plansız ve hızlı
geliĢmelere paralel olarak ortaya çıkmıĢtır.31
Kentsel mekânın dönüĢümü ise özellikle günümüzde ortaya çıkan daha küçük
ölçekli ihtiyaçlara cevap vermeye çalıĢan küçük yapı değiĢikliklerini ifade
etmektedir. Günümüzde özellikle kentsel mekân yapısındaki eksikliklerin ve bu
mekânın kullanıcılarının ihtiyaçlarının doğrultusunda çalıĢmalar yapılmaktadır.
Kentsel mekânın yenilenmesini ve değiĢimini doğuran nedenleri kentsel dönüĢüm
ihtiyacı32
ile beraber değerlendirirsek;
30
.C.GÖZ, “Kentsel DönüĢüm Esasları ve Ġskoçya –Whitfield- Örneği“, Yerel Siyaset, sayı:31, s.8
31 A.C.GÖZ, a.g.e, s. 9–10
32 A.ġĠġMAN, D.KĠBAROĞLU, “Dünya’da ve Türkiye’de kentsel DönüĢüm Uygulamaları”, 12.
Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, 11–15 Mayıs 2009, Ankara
30
Kent olgusuyla beraber geliĢen kentsel mekân kavramının da tıpkı
canlı bir organizma gibi çevresindeki faktörlerden etkilenmesi ve
değiĢme ihtiyacının olması.
Ekonomik etkilerin sonucu olarak kentlerde yaĢayan bireylerin refah
seviyelerini artırmak istemeleri ve yaĢam kalitesinin toplum genelinde
yükselmesi.
― Kentsel Çöküntü ― bölgelerinin zamanla cazibesini yitirmesi Kentin
eskiyen bölgelerinin zamanla cazibesini yitirerek çöküntü alanları
haline gelmesi ve ekonomi faaliyetlerinin azalmasının sonucu olarak,
yaĢanan suça artıĢı gerçeği ve dolayısıyla var olan potansiyellerini
gösteremeyen kentsel mekânların olumsuz etkilenmesi.33
Yeni iĢ ve ilgi alanlarının ortaya çıkması ile ortaya çıkan yaklaĢımlar
içerisinde kentsel mekânın eskimesi.
Kentsel dönüĢüm, değiĢmesi beklenen yerin veya yerlerin ekonomik, sosyal,
fiziksel ve çevresel koĢullarının iyileĢtirilmesi amacını güden kapsamlı ve planlı
çalıĢmalardır. Bir baĢka ifade ile ―mevcut kentleri ve merkezleri düzeltmek ve günün
gereklerine uydurmak amacıyla yeniden planlama ve uygulama‖ olarak ifade
edilebilir.34
KELEġ ise ―kamu giriĢimi ya da yardımıyla, yoksul komĢulukların
temizlenmesi, yapıların iyileĢtirilmesi, korunması, daha iyi barınma koĢulları, tecim
ve iĢleyim olanakları, kamu yapıları sağlanması amacıyla, yerel tasar ve izlenceler
uyarınca, kentleri ve kent özeklerinin tümünü ya da bir bölümünü, günün değiĢen
koĢullarına daha iyi yanıt verebilecek konuma getirmek‖ olarak tanımlamaktadır.
Kentsel dönüĢümün yapılması ihtiyacı duyulan yerler yoksulluğun, iĢsizliğin,
yaĢamaya elveriĢsiz konutların, aĢırı olarak alkol ve uyuĢturucu kullanımının olduğu,
33
E.ATAÇ, “Suçun Kentsel Mekânda ki Algısı; Güvensizlik Hissi”, TMMOB Mimarlar Odası
Bülteni, sayı:55, Ankara, s.16–23
34 D. HASOL, Ansiklopedik Mimarlar Sözlüğü, YEM yayınları, 1998, Ġstanbul
31
kısacası düĢük yaĢam koĢullarının olduğu yerleridir. Bu değiĢimin temel olarak dört
hedefi vardır;35
Mevcut kentsel çöküntü alanlarının ıslahına yönelik -özel
sorunlarıyla- beraber çözümü ( Fiziki Ģartların ve sosyal sorunların
çözümlenmesi için )
Var olan çevresel problemlerin çözümü, altyapı sorunlarının
giderilmesi ve yaĢam Ģartlarının iyileĢtirilmesi ( Çevresel sorunlar )
Sorunlu bölgelerde bulunan toplumsal ayrıĢmaları önlemek, toplum
bünyesine zarar veren durumlardan kurtulmak ve komĢuluk iliĢkilerini
geliĢtirebilmek (Sosyal hedeflere ulaĢılması )
Kentsel mekânın sahip olduğu kültürel ve tarihsel dokunun
yaĢatılması, doğal zenginliklerin korunması ve turistler ve
araĢtırmacılar için cazip konuma gelebilmek için ( Kültürel hedefler)36
Türkiye‘ye kent yenileme kavramının giriĢi 1970‘lere uygulama aracı olarak
kullanılmaya baĢlanması ise 1980‘lere denk gelir.37
Kopuk ve geçici çözüm arayıĢları
sonrası ilk olarak yasal düzenlemeler son yıllarda yapılmıĢtır. Günümüzde bu
planlamanın ve dönüĢümün görevlisi BüyükĢehir Belediyeleri görülmüĢtür.
Kentlerde planlama, düzenleme ve kontrol gibi görevleri olan belediyeler ana
düzenleyici ve denetleyici konumuna geçmiĢtir.
GeliĢmekte olan kentlerin çevresinde plansız ve düzensiz göçlerle beraber
derme çatma konutların kurulması sanayileĢme ile beraber kentlere girmiĢtir. Bu
durum geliĢmekte olan birçok kentte meydana gelmiĢtir. Gecekondu olgusu evrensel
35
P.P. ÖZDEN, Kentsel Yenileme, Ġmge Kitabevi, s.45–49 Ġstanbul, 2008
36 A. C. GÖZ, “Kentsel DönüĢüm Esasları ve Ġskoçya –Whitfield- Örneği“, Yerel Siyaset, sayı:31,
s. 9–10
37 F.N. GENÇ, “Türkiye’de Kentsel DönüĢüm: Mevzuat ve Uygulamaların Genel Görünümü”,
Yönetim ve Ekonomi Dergisi, Manisa, cilt:15 sayı:1, 2008, s.2–3
32
anlamını bu Ģekilde kazanmaktadır. Türkiye örneğinde gecekondulaĢma 1950‘lerde
baĢlamasına rağmen bir problem olarak 1970‘lerde ortaya çıkmıĢtır. Bu yıllarla
beraber bu problemin çözümü için gerek kanuni altyapı çalıĢmaları gerekse de
toplumsal çalıĢmalar yapılmıĢtır. Günümüzde ise yapılmak istenen gecekondu
bölgeleri ile kentlerin entegrasyonunun sağlanmasıdır. Bu amaçla özellikle
belediyeler ile iĢ birliğine gidilmekte birbirinden farklı özellikte projeler
üretilmektedir. Yerel yönetimlerin bu dönüĢümün gerçekleĢmesini isteme nedenleri
homojenliğin sağlanabilmesi, ortam kalitesinin yükseltilerek değerinin artırılması ve
hizmet sunmak için yapılan yarıĢtır. Bu açıdan yerel yönetimlerin kentsel dönüĢüm
uygulamalarında istekli olmasının nedenleri ancak Ģunlar olabilir.38
Yerel yönetimlerin ihtiyaç duydukları, teknik ve sosyal altyapılar için gerekli
olan alanları kamulaĢtırmasına gerek kalmayacaktır. Diğer bir açıdan
bakılırsa, ihtiyaç duyulan yerlerin altyapılarının inĢa maliyetlerinin
belediyelerin bütçesinden karĢılanmasına gerek kalmayacak, belediyeye kalan
dairelerin satılmasından elde edilecek mali kaynaklarla gerçekleĢtirilmesi
ekonomik yönden kolaylık yaratacaktır.
Ġmar planlama çalıĢması, arsa ve arazi düzenlemesi sonucu her gecekondu
sahibi, mevcut barındığı konuta göre daha yüksek standartlı ve depreme
dayanıklı bir konut edinebilecektir. Böylece, depreme dayanıksız yapı
stokunun yenilenmesi sağlanırken toplam yaĢam kalitesi artmıĢ olacaktır.
YasadıĢı yapıların alandan temizlenmesi vasıtasıyla, bu alanların sağlıklı,
yaĢam kalitesi yüksek, nitelikli, yaĢanabilir alanlara dönüĢmesi
sağlanabilecektir.
Plansız arazi kullanımı sorunu önemli ölçüde ortadan kalkacaktır. Yerel
yönetimler için plansız yapılanma nedeniyle ortaya çıkan birçok problemin
çözülme imkânı ortaya çıkacaktır.
38
B.UZUN, M.ÇETE, “GeliĢmekte Olan Ülkelerdeki YasadıĢı YerleĢim Sorunlarının Çözümü
Ġçin Model”, 10. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, 2005, Ankara
33
Gecekondulardan kaynaklanan çevre sorunları (toprağın, suyun, su
havzalarının kirlenmesi gibi) sebebiyle bozulan yaĢam kalitesinde iyileĢmeler
olacaktır.
Yeni oluĢturulan kentsel dönüĢüm alanları, gecekonducuların yaĢam
kalitesini artıracak ve kentli yaĢam tarzını benimsemelerine yardımcı
olacaktır.
Kentsel dönüĢüm uygulamalarının birden fazla amacı ve sonuç olarak faydası
olduğu ileri sürülmektedir. Ancak özellikle gecekondu bölgelerinin kentsel
dönüĢümü sorunlu olarak görülen bölgelerin yasallaĢtırılması ve suç üreten mekân
kimliğinden sıyrılması içindir.39
Bazı sosyal bilimciler kentsel dönüĢüm projelerinin
öznesi olan bu bölgeleri iĢsizliğin kentin diğer bölgelerine göre daha yoğun olduğu
ve dolayısı ile suçun yoğun olarak yaĢandığı ve suçun kaynağı olan yerler olarak
görmektedirler.40
Bu bölgeler kötü konutların, aĢırı kalabalığın, yoksulluğun ve suç
yoğunluğunun olduğu yerlerdir.
Farklı yerlerden ve farklı kültürlerden gelen insanların bir arada yaĢadığı bu
çöküntü bölgeleri kendi içlerinde bir homojenliğe sahiptirler. Ekonomik gelirleri
düĢük bireylerin olduğu bu bölgenin en büyük sorunu da yoksulluk, yoksunluk ve
kentsel hizmetlere eriĢememedir. UzmanlaĢmanın tam olarak geliĢmediği, meslek
türlerinin kısıtlı olduğu kırsal bölgelerden gelen bu bireyler kentlerin iĢ hayatına
uyum sağlamakta zorlular çekmektedirler. Vasıfsız iĢçi pozisyonunda iĢ arayan
bireyler iĢ bulmakta zorlanmakta ve maddi birikimleri olmadığı için ekonomik
problemleri had safhada yaĢamaktadırlar.41
Çok geniĢ boyutlu iĢsizliğin yaĢanması
bu yaĢama alanlarında çok büyük ekonomik ve sosyal problemlerin ortaya çıkmasına
neden olmaktadır. Bu problem için iktisatçıların, sosyologların, psikologların ve
39
F.YĠRMĠBEġOĞLU, “Ġstanbul’da Suç”, TMMOB Mimarlar Odası Bülteni, Bülten:55, 2007,
s.25–26
40 E.AKSOY, “Suç ve Güvenli Kent YaklaĢımı”, TMMOB Mimarlar Odası Bülteni, Bülten:55,
2007, s.12–14
41 A.YILDIRIM, “KentleĢme ve KentleĢme Sürecinde Göçün Suç Olgusu Üzerine Etkileri”,
yayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2006, s.71–74
34
siyasetçilerin katılımı ile geniĢ perspektifli çözüm önerileri geliĢtirilmeli ve
uygulanmalıdır.
Hızlı kentleĢme kentlerde göç ile gelen bireylerin yaĢaması muhtemel uyum
sorunlarını artırmaktadır. Kırsal bölgelerde var olan sosyal kontrol mekanizması ve
bireylerin birbirlerini tanımaları suç oranlarını düĢük seviyelerde tutmaktadır.42
Sosyal organizasyonsuzluk teorisi ile savunulan bu durumda, bireylerin normal dıĢı
hareketlerini kontrol ettiği akrabalık ve komĢuluk iliĢkileri ve toplumsal bağları
zayıflatmaktadır. Suç ve suçluluğu önleyen bu sosyal kontrolden kurtulan bireyler
için sapma davranıĢları gösterme oranları artmaktadır. Suç ve suçluluğun çok düĢük
oranlarda var olduğu kırsal bölgelerden gelen bireylerin suça yönelmeleri sadece
ekonomik nedenlere dayandırılmamalıdır.
Göç ile yaĢam alanları değiĢen bireylerin kentlere ve kentlerin kurumlarına
uyum sağlayamamaları ve kendilerini ―öteki‖ hissetmeleri sosyal problemlerin ortaya
çıkmasına neden olmaktadır. Kırsal yaĢam alanlarından kentlere gelen ve kentlerde
yaĢamak içim iĢ talep eden bireylerin kentli yaĢam Ģeklini benimsemesi gereklidir.
Kentli bireylerin kentsel yaĢam tarzını benimsemesi, kentin ekonomik ve toplumsal
yaĢamında yer alması ve toplumsal normlara uyması toplum tarafından beklenen
durumdur. Kentlerde yaĢamak isteyen bireyler toplumun kendisine entegre
olabilmesi için bu değerleri benimsemelidir.
Kentsel mekânlar kentin fiziksel yapısına uygun olanlar ve olmayanlar
Ģeklinde kategorize edilerek düzenlenme ihtiyacı olan mekânlar tespit edilebilir.
Bireysel ve toplumsal olarak sosyal geliĢimin sağlanması ve ekonomik iyileĢmenin
gerçekleĢmesi ile beraber kentsel mekânların dönüĢümü ihtiyacı doğmuĢtur. Bu
ihtiyacın ortaya çıkması ile beraber ortaya Ģehir plancıları ve mühendisler çıkmıĢ ve
proje ve planlar hazırlamıĢlarıdır.43
42
, Z.KIZMAZ, “Sosyolojik Suç Kuramlarının Suç Olgusunu Açıklama Potansiyelleri Üzerine
Bir Değerlendirme”, C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi, cilt:29, 2005, s.151–154
43 E.ġAHĠN, N.DOSTOĞLU, “Kentsel Mekân Tasarımında Doğal Verilerin Kullanımı”, Uludağ
Ü. Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dergisi, Bursa, cilt:2 sayı:1, 2007, s.29–39
35
Kentsel mekânda gerçekleĢen suçlar incelendiğinde, suçun kentsel mekânla
doğrudan doğruya iliĢkili olduğu ortaya çıkmaktadır. Bazı sosyal bilimciler Sosyal
Organizasyonsuzluk kuramı ve Chicago Okulu gibi yaklaĢımlarla bu olguya açıklık
getirmeye çalıĢmıĢtır. Sosyal bilimcilerin ortak olarak vardıkları kanı mekânın
fiziksel ve sosyal yapısının suçun gerçekleĢmesine zemin hazırlayabildiği, kolaylık
sağlayabildiği ve engelleyebildiğidir. 44
Her nasıl ki kolluk kuvvetlerinin topladığı
istatistikî veriler ıĢığında mağdur profilleri çıkarılabiliyorsa suça konu olan veya
suçun iĢlenmesini kolaylaĢtıran kentsel mekânlarda belirlenebilir.45
Ancak burada Ģu,
kesin olarak vurgulanmalıdır ki, yoksul, niteliksiz, sefil alanlar her zaman suç alanı
değildir; burada yaĢayan herkes de suçlu değildir. Bu alanlar, fiziksel koĢulları
itibariyle suça ve suçluya zemin hazırlarlar. Suçu ve suçluluğu yaratan çok sayıda
bileĢen vardır ve kentsel mekân bu bileĢenlerden yalnızca bir tanesidir.
SanayileĢmenin sınıra gelmesi sonucu ihtiyaç duyulan niteliksiz iĢ gücü
kullanılamaz duruma gelmiĢtir. Bu durumla beraber ortaya çıkan iĢsiz ve atıl haldeki
bireyler, yetersiz yerleĢim, yetersiz sağlık hizmetleri bireyler arasında kopukluklar ve
ahlak çöküntülerine yol açmıĢtır. YerleĢim yerlerinin kısıtlı olması sebebiyle bu
insanlar kalacak geçici yerler aramıĢ ve buraları mesken edinmiĢlerdir. Tüm
etkenlerle birlikte yeni oluĢan bu yerleĢim yerleri sosyal bağların zayıf oluĢu ve
ekonomik yoksunluklar nedeniyle hem suç potansiyeli taĢımakta hem de suç ihraç
eden yer konumuna gelmektedir.46
Suçlular veya diğer bir değiĢle suçu meslek edinenler için bazı kentsel
mekânlar daha cazip yerlerdir. Suçlular buraları suç iĢlemek için uygun zemin olarak
görmekte ve buraları hedef olarak seçmektedirler. Bu kentsel mekânların cazip ve
çekici olmalarının en büyük nedeni, çevresel ( mekânsal ) unsurlardır.47
44
E.ATAÇ, D.GÜRBÜZ, “Kentsel Mekânda Suça Müdahale Etmede Disiplinlerarası Güvenlik
Politikaları”, Polis Bilimleri Dergisi, cilt:11, 2009, s.29
45 Daha fazla bilgi için A.POLAT, S.K.GÜL, ―Kriminoloji AraĢtırmalarında Mağdur Anketlerinin
Yeri ve Önemi”, uluslararası Ġnsan Bilimleri Dergisi, sayı:1, 2010
46 R.F.Sokullu-Akıncı, “Kriminoloji”, Beta, 6.b.s., Ġstanbul, 2009, s.136–137
47 E.ATAÇ, D.GÜRBÜZ, a.g.e. s.30–31
36
Suçun oluĢması için uygun ortam oluĢturan durumlardan ilki kullanılmayan,
iĢlevsiz alanların varlığıdır. Ġçinde yerleĢim olmayan konutları, iĢler halde
olmayan fabrikaları ve sahipsiz her türlü metruk binaları buna örnek
verebiliriz. Bu kentsel mekânlar toplumdan kopmuĢ, sosyal çevre ile iliĢkisi
olmayan, ekonomik olarak kötü durumda olan bireylere kucak açmakta ve
onlara mesken olmaktadır. Yine buraların denetimin ve iletiĢimden uzak
olması suç ve suçlunun ortaya çıkmasını kolaylaĢtırmaktadır.
Plansız ve kontrolsüz büyüyen kentler ve hatalı kent tasarımları suç ve
suçlunun ortaya çıkmasında etken rol oynamaktadır. Kentlerin planlanmayan
bir hızda büyümesi veya öngörülmedik Ģekilde geniĢlemesi kentleĢme
açısından sorunlar oluĢturmaktadır. Bu plansız büyüme yeni kurulan yaĢam
alanlarının problemli olmasına neden olmakta ve suç ve suçlunun oluĢumuna
olumsuz yönde etki etmektedir.48
Kentsel mekânlar gün içinde olduğu gibi geceleri de suça konu olan yerler
olabilmektedir. Aydınlatmanın yetersiz olduğu kentsel mekânlar suç ve
suçluluğun ortaya çıkması için uygun ortamlardır. Aydınlatmanın uygun
olmadığı bu tür yerler riskli bölgeler olarak kabul edilmektedir. Suç iĢlemesi
muhtemel bireyler gece karanlığında yani yeterince aydınlatılmamıĢ yerlerde
karanlıktan yararlanmak, tanınmamak ve görünmemek için bu alanları tercih
ederler. Dolayısı ile iyi aydınlatılmıĢ kentsel mekânlar suç ve suçlu için cazip
mekânlar değil tersine onların çekineceği yerlerdir. Yine yapılan çalıĢmaların
bazılarında kentsel mekânlardan ikametlerin bulunduğu alanlar için gece 17
ila 07 arası güvensiz olarak görülmektedir. Bunun baĢlıca nedeni ise bu
saatlerde hareketli nüfusun neredeyse sıfıra inmesi ve yetersiz aydınlatma
gösterilebilir.49
48
F.N.GENÇ, “Türkiye’de Kentsel DönüĢüm: Mevzuat ve Uygulamalarının Genel Görünümü”,
Yönetim ve Ekonomi Dergisi, sayı:1, 2007, s.127–129
49 A.YILMAZ, S.GÜNAY, “Mekâna ĠliĢkin Güvenlik Algılamasının Hesaplanmasında CBS
Kullanımı”, s.3–4, www.ekonomikyorumlar.com, EriĢim tarihi:14.03.2010
37
Nüfus yoğunluğunun çok olduğu yerler de suçun oluĢmasına etki etmektedir.
Sorunlu kentsel mekânlara değinilirken tanımı yapılan suç üreten alanlar,
sürekli bir hareketliliğin olduğu, nüfus yoğunluğunun fazlaca yaĢandığı ve
fiziksel koĢulların yetersiz olduğu yerler Ģeklinde yapılmaktadır.50
Ayrıca
Aktif nüfusun yoğun olduğu (ikamet olarak kullanılmasa bile gün içinde
ulaĢım, ticaret ve eğitim gibi ihtiyaçlar için kullanılan kentsel mekânlar)
yerler de suçun oluĢumuna aynı olumsuz etkiyi yapmaktadır.
Sayısal olarak ikametin çok olduğu yani yerleĢim yeri nüfusunun çok olduğu
yerler özellikle mala karĢı iĢlenen suçlar için uygun ortam sunmaktadır. Suç
iĢleme potansiyeli olan bireyler mala karĢı suçlardan hırsızlığın nitelikli
hallerinden biri olan evden hırsızlığı gerçekleĢtirmek için ikametin yoğun
olduğu yerleri seçmektedir. Bunun nedeni daha fazla seçeneğin olması ve
özellikle günün belirli saatlerinde ikametlerin savunmasız kalmasıdır.51
Ayrıca suç iĢlemeyi meslek edinen kiĢiler mala karĢı suç iĢlemek için
öncelikli olarak tanınmadıkları ve ikamet etmedikleri yerleri seçmektedirler.
Bu kiĢiler kendilerinden ekonomik olarak daha iyi durumda olan insanların
ikamet ettikleri yerleri hedef olarak seçmekte ve buralarda mala karĢı suçları
iĢlemektedirler.52
Yapılan birçok araĢtırmada suç ve suçluluğun en yoğun olarak görüldüğü
yerlerin ―Çöküntü Alanları‖ olduğu görülmüĢtür.53
Kalabalık ve geliĢmiĢ
kentlerde suçluluk çöküntü alanları ve dolayısı ile gecekondulaĢmanın yoğun
olduğu yerlerde yoğun olarak görülmektedir. GecekondulaĢma ve gecekondu
bölgeleri ekonomik olarak zayıflıkların ve iĢsizliğin yoğun olduğu
50
E.ATAÇ, “Suçun Kentsel Mekânda ki Algısı; Güvensizlik Hissi”, TMMOB Mimarlar Odası
Bülteni, sayı:55, Ankara, s.18
51 R.V.CLARK, C.E.ECK, “60 Küçük Adımda Suç Analizi”, Toplum Odaklı Polislik Hizmetleri
Bürosu, Ankara, 2007, s.47
52 B.ULUTÜRK, “KentleĢme ve Suç ĠliĢkisi: Adana ve Çanakkale AraĢtırması”, YayımlanmamıĢ
Yüksek lisans Tezi, Ankara: Güvenlik Bilimleri Fakültesi, 2006, s.126
53 F.YĠRMĠBEġOĞLU, “Ġstanbul’da Suç”, TMMOB Mimarlar Odası Bülteni, sayı:55, Ankara, s.9–
10
38
bölgelerdir. Bu durum potansiyel olarak suç ve suçluluğa gebe bir duruma
neden olmaktadır.54
Göç olgusu suç ile paralel bir Ģekilde ilerlemektedir. Özellikle Chicago Okulu
yaklaĢımı bu durumu incelemektedir. Sosyal bilimciler kentlerde özellikle
bazı bölgelerde daha fazla suç iĢlendiğini saptamıĢlardır. Bu kentsel alanlar
yoğun olarak göç alan yeni yerlerdir. Göç olgusu ile gelen bireyler
uzmanlaĢma istemeyen alanlarda ve geçici olarak çalıĢmaktadırlar. Bu durum
ekonomik olarak zayıflığa yol açmakta, iĢsizlik ihtimali ile kente
entegrasyonu olumsuz etkilemektedir.55
Yine kentlerin kalabalık olması, kentlerin nüfus olarak büyüklüğü, boĢ konut
ve alanların varlığı, yoğun ve düzensiz bir ulaĢımın (trafiğin) olması, polis merkezine
yakınlık, özel güvenliğin varlığı, kentsel mekân etrafında bulunan duvar ve çit gibi
engellerin bulunması, kırık pencereler56
yaklaĢımı içinde bakımsız binaların varlığı
gibi suça etki eden mekânsal faktörleri saymak mümkündür.57
1.4 Bölüm Sonucu
Kentsel mekânlar, insanların ekonomik, sosyal ve kültürel faaliyetlerini
gerçekleĢtirdikleri, kendi kendine yetmeyen, kendisi ve çevresi için denetleyici ve
yönetici bir rol benimseyen, sürekli bir değiĢim ve yenilenmenin olduğu yerlerdir.
Sanayi devrimi ve sonrasında kendini yenileyen kentsel mekânlar adeta bir evrim
geçirmiĢtir. Kentsel mekân, hizmet ettikleri kentsel nüfusa ve isteklerine göre Ģekil
54
Daha fazla bilgi için T.ERMAN, “Çandalı-Hıdırlıktepe Örneği Üzerinden Suç ve Mekân ĠliĢkisi
Mahalleli Deneyimleri”, Mimarlar Odası Bülteni, sayı:55, Ankara, s.30–31
55 E.AKSOY, “Güvenli Kent YaklaĢımı”, TMMOB Mimarlar Odası Bülteni, sayı:55, Ankara, s.11–
15
56 Burada ―kırık pencereler‖ imgesi ufak suçların büyümesi ve tüm mekânı kapsamasını ifade
etmektedir. Bir iĢyerinin camının kırık olması binanın boĢ olduğu izlenimi doğuracak, çocuklar diğer
pencereleri de kıracak ve böylece ilgilenilmeyen boĢ bir yer olarak görülecek, önce bina sonra sokak
suçlular tarafından kullanılacak, küçük suçların yerleĢmesi ile suç ve suçluluk tüm mekâna
yayılacaktır. Bu terim düzensizlikler büyüyerek ciddi suçlara dönüĢeceği varsayımıdır.
57 Ġ.AYHAN, K.M.ÇUBUKÇU, “Suç ve Kent ĠliĢkisine Ampirik BakıĢ: Literatür Taraması”,
S.Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı:5, 2007, s.53–55
39
almıĢ büyük bir değiĢim yaĢamıĢtır. Ekonomik ve sosyal imkânların artması, kentli
bireylerin istek ve taleplerinin çeĢitlenmesi kentsel mekânların öznelleĢmesine yol
açmıĢtır.
Kentsel mekânlar sadece kentli bireylerin değil kapitalist ekonominin ve
sermaye gücünün isteklerine göre de kendini uyarlamıĢtır. Sermayenin
kullanılabilmesi ve daha rahat hareket edebilmesi için kentler daha fazla iç ve dıĢ göç
almıĢtır. YaĢanan bu göç dalgaları kentleri ve kentli bireylerin profillerini değiĢime
uğratmıĢtır. Kentsel mekânlarda bu durumdan payını almıĢ uzun zaman içerisinde
birbirine benzemeyen yaĢam alanları barındırmak zorunda kalmıĢtır. Kent merkezleri
ve göçlerle oluĢan gecekondu bölgeleri aynı kentlerde birbirine benzemeyen yaĢam
alanları haline gelmiĢtir. Bu durum toplumsal yaĢamın kopukluklar yaĢamasına
neden olmuĢtur.
Kentler içerisinde bulunan yaĢam alanları arasındaki farklar zamanla
azalmıĢtır. Kent planlamacılarının ve yerel yönetimlerin iĢbirliği ile kentli nüfusa
sonradan katılan bireylerin topluma entegrasyonu sağlanmaya çalıĢılmıĢtır.58
Günümüzde de özellikle hükümetlerin ve yerel yönetimlerin kentsel dönüĢüm
projeleri ve kentlerin ıslahları ile ilgili çalıĢmaları ilgi çekmektedir.
Kentsel mekân tanımı önceleri kent merkezlerinde ve merkezlere yakın
bölgeler için kullanılırken artık 21. yüzyılda çok daha geniĢ alanlarına hitap etmeye
baĢlamıĢtır. KalabalıklaĢan kentler ve yaĢam alanlarının geniĢlemesi bunun ilk
nedenidir. Ancak bununla beraber kentli bireylerin yaĢam kalitelerini artırmak
istemeleri ve kent merkezlerinin eski cazibesini yitirmeleri yaĢayanları kentlerin dıĢ
bölgelerindeki alanlara yöneltmiĢtir. GeliĢen ulaĢım ve iletiĢim teknolojilerinin
kentlere uzak ve yakın tanımlarını değiĢtirmesi ile kentli bireyler ikamet için
banliyöleri seçmeye baĢlamıĢtır. Banliyöler sakinlerine daha modern ve planlı yaĢam
alanları, daha homojen bir sosyo-kültürel ve ekonomik bir altyapı ve daha güzel bir
çevre sunmaktadır.
58
P.P.ÖZDEN, “Kentsel Yenileme”, Ġmge Kitabevi yayınları, 2008, Ankara, s.359–384
40
Kentler merkezden dıĢa doğru büyürken kentsel mekânların kapsamları da
geniĢlemiĢtir. Kentsel mekânlar Sanayi Devriminden önce bulundukları yer itibari ile
birbirinden ayrılırken günümüzde sosyo-ekonomik geçmiĢleri sebebiyle birbirinden
ayrılmaktadır.
Kentlerde ve kentsel mekânlarda yaĢanan bu değiĢim suç ve suçluluğun da
kapsamının değiĢtiği dönemle aynı zamana denk gelmektedir. Kentsel mekânlar bu
dönemde özelliklerine göre kimi zaman suça konu kimi zaman da suçun nedeni
olmaktadır. Kendine özgü kimliklere bürünen kentsel mekânlar bulundukları yer ve
sahip oldukları değere göre suça hedef olma durumundadır. Kullanılmayan, sahipsiz
yapılar, binalar ve plansız ve düzensiz yapılaĢma kentsel mekânların suça konu
olmalarına neden olabilmektedir. Bunun yanında kentsel yaĢam alanlarında yetersiz
aydınlatmanın olduğu, çıkmaz sokakların bulunduğu, yoğun nüfusun ikamet ettiği,
çok fazla sayıda insanın ziyaret ettiği, kontrolsüz yerlerde de kentsel mekânlar suça
karĢı daha zayıf durumdadırlar. Tüm bu etkenler ve sebepler göz önüne alınırsa suç
ve suçluluğa kalıcı çözüm için geniĢ tabanlı ve altyapı gözetilerek yapılacak
araĢtırmalar yararlı olacaktır.
41
2. BÖLÜM BĠR KENTSEL SORUN OLARAK SUÇ VE
SUÇLULUK
2.1 Suç Olgusu
2.1.1 Suçun Tanımı
Ġnsanın sosyal bir varlık olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bu durum insanda
baĢkaları ile beraber yaĢama isteği doğurmaktadır. Böylece insanlar ilk önce küçük
gruplarla sonrasında ise geniĢ topluluklar içinde yaĢamaya baĢlamıĢtır. Toplu halde
yaĢama, insanların kendi aralarındaki iliĢkilerini, hak ve hürriyetlerin sınırlarını
belirleme ihtiyacını doğurmuĢtur. Ġstisnasız her toplulukta toplumun devamını ve
huzurunu sağlamak amacıyla belli kural ve kaideler zorunlu hale gelmiĢtir.
Sağlıklı bir Ģekilde toplumların devamlılığını sağlayan bu kurallar toplumlara
göre farklılık göstermekle beraber ortak yönleri çok fazladır.59
Genel amaç caydırıcı
olması ile beraber temelde aynı kuralları içermektedirler.
Suç insanlık tarihiyle beraber baĢlamakta ve onunla beraber geliĢerek devam
etmektedir. Suç varlığı evrensel ve genel bir durumdur.60
Ġnsanın doğası gereği
içinde olan ihtiras, kıskançlık, hırs gibi duygular suçun nedeni olabilmektedir. Ġnsan
yine doğası gereği doyumsuz bir varlıktır ve ihtiyaçlarının bir sınırı yoktur. Ġnsanın
bünyesinde maddi tatmin oluĢsa bile manevi tatmin çok zor ve nadir görülmektedir.
Ġnsanlık tarihiyle ve insanla birlikte baĢlayan ve geliĢen suç zamana ve
mekâna göre farklılık gösterebilmektedir. Bu durum suçun nispi özelliğini gösterir.
Bugün suç olarak sayılmayan fiiller geçiĢte en büyük suçlar olarak insanların
karĢısına çıkmıĢtır. Orta çağ Avrupa‘sında ölene kadar iĢkence yapılarak
cezalandırılan sihirbazlık (illüzyon sanatı) bugün meslek halini almıĢtır. Bu duruma
59
M.DEDE, “Kapalı Toplumlar ve Ġlk ĠnanıĢlar”, Ankara Üniversitesi Dergisi, Cilt:40, 1999,
s.245–247 60
S.DÖNMEZER, “Kriminolojide Suç ve Suçun Niteliği”, 8. b.s., Beta, Ġstanbul, 1994, s.45
42
baĢka bir örnek evlilik dıĢı cinsel iliĢkidir. Hemen hemen tüm toplumlarda suç olan
bu fiil günümüzde ancak para karĢılığı yaptırılırsa suç olarak isimlendirilmektedir.61
2.1.2 Suçun Tarihçesi
Toplumlar içerisinde suç olarak adlandırılan fiillerin yasaklanmasına ve
bunlara karĢı yaptırımlar konulmasına devlet müessesinin kurulmasından çok önce
bile rastlanılmıĢtır.62
Ġnsanlar ilk devirlerde her olayda bir neden bir güç görmüĢ ve
belirli fiil ve hareketlerin icra edilip edilmemesine iliĢkin emirleri, tabuların emri
saymıĢlardır. Toplumsal kurallara aykırı hareket yapılmasını veya yapanları
cezalandırmayanları tabuların Ģiddetle cezalandıracaklarına, felâkete uğrayacaklarına
inanılmıĢtır. Fakat bazı hallerde tabuların, kuralları ihlâl edenleri hemen
cezalandırmadıkları görüldüğünden toplumun müdahale ile kuralı ihlâl edeni
cezalandırması zorunlu sayılmıĢ ve böylece toplumun felaketlerden, kıtlıktan
korunabileceği kabul edilmiĢtir.63
Sonradan suç, dini esaslarla tanımlanmıĢ, topluma zarar veren fiil ve
hareketlerin aynı zamanda birer günah teĢkil ettiği ve Tanrının iradesine karĢı bir
hareket olduğu kabul edilmiĢtir. Zamanla ve yüzyıllar içinde toplumla beraber
geliĢen ve değiĢen suç fikri gittikçe lâikleĢmiĢ ve suçun sadece zarar veren kiĢi ile
toplum arasındaki iliĢkileri ilgilendirdiği görüĢüne varılmıĢtır. Suç tanımının din ve
temsilcilerinin tekelinde çıkması 18. yüzyıldan sonra yaygınlaĢmaya baĢlamıĢtır.
Suç fikrinin rasyonelleĢmesinin asıl anlamı baĢta devletin, tekel bir yetkinin
sahibi olarak suçları belirlemek ve ceza vermek hakkını elinde tutması, daha doğrusu
eline almasıdır. Aslında bu durum devlet ve dinin güç çekiĢmesinin bir göstergesidir.
Devlet dinin toplum üzerindeki gücünün sahibi olmak istemektedir. Bu geliĢmenin
61
“Türk Ceza Kanunu”, Genel Ahlaka KarĢı Suçlar, madde 227, www.mevzuat.gov.tr, eriĢim
tarihi:24.03.2010 62
S. Dönmezer, ―Suç Kavramının MenĢei ve GeliĢmesi”, http//www.kriminoloji.com, eriĢim tarihi:
11.01.2010 63
S.Dönmezer, “Kriminoloji”, 8.basım, Beta yayınları, Ġstanbul, 1994, s.55–56
43
yüzyıllar boyu devam eden insanlık dıĢı ve dehĢet verici uygulamalar sonunda ortaya
çıktığını ise tarih belgeleri göstermektedir. 64
Uzun yüzyıllar sonra böylece rasyonel bir suç kavramına ulaĢılırken, ilkel
esaslar daima etkisini göstermeye, varlıklarını hissettirmeye devam etmiĢlerdir.
Bugün ceza kanunlarındaki bazı suç tariflerinin kökenini ilkel devirlerde bulmak
mümkündür. Sosyal Ģartlar bugün suç ve suçluluğun yoğun olarak mala ve Ģahsa
karĢı olduğu bir dönemdedir. Bu ortak payda sebebiyle sahip oldukları hukukî
müessese ve kavramlarda ortaklıklar görülebilmektedir.
Bu günün kanun koyucuları, hiç Ģüphesiz, ilkel devirlerden gelen ve kalan âdet
ve geleneklerle yetinmemekte ve çeĢitli alanlardaki iliĢkilere dayalı suçları ortaya
koymaktadırlar.65
Teknolojik geliĢmeler ile yeni mağduriyetler ve dolayısı ile yeni
suç türleri meydana gelmektedir.
Günümüzde suç ve suçluluk kavramı sosyal bir varlık olan insan için
toplumdan kopucu, toplumdan sapıcı bir hareket olarak görülmektedir.66
Suç
toplumsal yapıyı tehdit eden sosyal bir sorundur. Toplumsal yapıyla örtüĢmeyen,
aksine toplumsal yapıya aykırı davranıĢları içeren suç, toplumda var olan normlara
aykırı olan hareketlerdir. Suçun sosyal problemlerle örtüĢtüğünü söylemek yanlıĢ
olmayacaktır.67
Ancak suç kanun yapıcı tarafından karĢılığında müeyyideler koyulması
bakımından diğer sapmalardan ayrılır. Genel anlamda düĢünüldüğünde suç
kanunlardan yasaklanan hal ve hareketlerin yapılmasıdır. Hukuki tanımlara göre suç,
64
S.Dönmezer, 1994, a.g.e. s.55 65
S.Dönmezer, 1994 a.g.e. s.55–56 66
S.Dönmezer, Kriminoloji, 8.basım, Beta yayınları, Ġstanbul, 1994, s.45–48 67
A.YILDIRIM, “KentleĢme ve KentleĢme Sürecinde Göçün Suç Olgusu Üzerine Etkileri”,
YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Ankara üniversitesi, 2004, s.134
44
kanunların cezalandırdığı hareketlerdir.68
Bu koĢulda suç yetkili mahkemenin yapılan
hal veya hareketin kanunlarda yasaklanan fiillerden olduğuna karar vermesi ile
oluĢur.
Durkheim‘e göre suç, ―kolektif bilincin kuvvetli ve belirmiĢ tutumlarını ihlal
eden fiiller‖ olarak tanımlanır.69
Suç sosyolojik anlamda değerlendirilirse toplumun
devamlılığı için toplumun ortak duygu ve düĢünceleri ile alınan kararlara karĢı
hareketlerdir denilebilir. Yani diğer bir ifade ile suç toplumsal anlaĢmaya karĢı
oluĢan fiillerdir.
Sosyologlar ve kriminologlar genel olarak suçun artıĢına iki farklı neden
göstermektedirler;
- Suçun artık kazançlı bir iĢ haline gelmesi ve yakalanma olasılığının da
suç türlerine göre değiĢmekle beraber oldukça azalması;
- Toplumun geliĢme halinde oluĢu, kentleĢme ve endüstrileĢme süreci ile iç
göçler.70
Günümüzde Ģehirlerde suç artıĢının yarattığı problemler toplumun hassas
dengelerini tehdit etmeye baĢlamıĢtır. Sosyal yapıdaki bozulmalarla da açıklanmaya
çalıĢılan bu durum büyük endiĢelere yol açmaktadır. Aslında bu artıĢ evrensel bir
çerçevede etkisini göstermektedir. BirleĢmiĢ Milletler Uluslararası Suç Önleme
Merkezi'nin hazırladığı ―Evrensel Suç ve Adalet Raporu‖ tüm ülkeleri kapsayan
ortak bir payda olduğunu göstermektedir.71
— Ortalama olarak, suç oranları 1980'lerde olduğu gibi, 1990'larda da
yükselmeye devam etmektedir.
— Dünyanın neresi olursa olsun, beĢ yıllık bir periyotta, büyük kentlerin
sakinlerinin üçte ikisi en az bir kere suç sayılan fiillerin hedefi olmaktadır.
— Evrensel olarak ciddi suçlara hedef olma olasılığı (soygun, cinsel suçlar,
saldırı) beĢte birdir.
68
“Türk Ceza Kanunu”, madde 1, www.mevzuat.gov.tr, eriĢim tarihi:24.03.2010 69
S.Dönmezer, 1994, a.g.e. s.59 70
B.ULUTÜRK, “KentleĢme ve Suç ĠliĢkisi: Adana ve Çanakkale AraĢtırması”, YayımlanmamıĢ
Yüksek lisans Tezi, Ankara: Güvenlik Bilimleri Fakültesi, 2006, s.39 71
B.ULUTÜRK, 2006, a.g.e., s.40
45
— Son yıllarda yasadıĢı uyuĢturucu madde türleri sayıca artmıĢ ve nitelik
olarak da çeĢitlenmiĢtir
Suçluluk suç kavramının yıllar içinde değiĢmesi ve geliĢmesi ile beraber
laikleĢmiĢ, dini ve örfi nitelendirmelerden sıyrılarak toplumsal ortak duygularla
nitelendirilmiĢtir. Suç ve suçluluğun zarar veren kiĢi ile toplum arasındaki iliĢkileri
ilgilendirdiği sonucuna varılmıĢtır.72
Suçluluk, toplumsal saikler çerçevesinde belirlenmiĢ, toplumsal huzuru ve
barıĢı amaç olarak gören kuralların çiğnenmesi durumu olarak nitelendirilmiĢtir.73
Toplumsal kurallar ve daha sonra devlet kurallarına uyulmaması durumu Ģeklinde de
tarif edilmiĢtir. Bunun yanında suçluluğa etki eden birçok etmen vardır. Suçu iĢleyen
bireyin kendi özellikleri suçluluğu açıklamada yardımcı olabilmektedir. Özellikle
suç, suçlu ve mağdur profilleri çıkararak bu sapma davranıĢları engellemeyi düĢünen
sosyal bilimciler bu alanlarda çalıĢmalar yapmıĢlardır. Bu suçluluğun ortaya
çıkmasına neden olan bazı kiĢisel etmenler Ģunlardır.74
YaĢ; Suç ve suçluluğa etki eden etmenlerden belki de en kuvvetlisi suçlunun
bulunduğu yaĢ aralığıdır. AraĢtırmalar özellikle ergenlik dönemi ve erken
gençlik döneminde suç iĢleme ve sapma davranıĢı gösterme durumlarının
daha fazla olduğunu göstermektedir. Yine en çok suçluluğun görüldüğü yaĢ
18–25 yaĢ aralığıdır. Bununla beraber ilerleyen yaĢlarla beraber suçluluk
oranı düĢmektedir.75
Özellikle hırsızlık suçları faillerinin büyük bir
çoğunluğu 16–23 yaĢ aralığındadır.76
72
S.DÖNMEZER, 1994, a.g.e., s.55
73 E.TUTAR, “Suç Tasnifleri”, www.kriminoloji.com, eriĢim tarihi:23.04.2010
74 ġ.DÜZGÜN, 2007, a.g.e., s.6–7
75 T.ĠÇLĠ, “Toplumdan KopuĢ; Suç ve ġiddet”, Mert Kitap ve Yayınevi, Ankara, 2002
76 Y.SEVĠM, Y.SOYASLAN, “Hırsızlık Suçu Faillerinin Sosyal, Kültürel ve Ekonomik
Özellikleri: Elazığ Örneği”, Polis Bilimleri Dergisi, cilt:11, 2009, s.31–32
46
Cinsiyet; Erkekler suç iĢleme oranlarında kadınlardan çok ileridirler. Bununla
beraber araĢtırmalarda, kadınların Ģiddet suçlarında ve diğer mala karĢı
suçlarda birbirine yakın oranlar ortaya çıkmıĢtır. Kadınların fiziksel olarak
güçsüzlüğü ve cesaretlerinin az olması durumları sebebiyle suça eğilimlerinin
az olduğu da savunulmaktadır.77
Kalıtım: sosyal bilimciler özellikle bir dönem suça etki eden faktörleri
genetik açıdan incelemeye çalıĢmıĢlardır. Bu sosyal bilimciler suçluluğun
kalıtsal olduğunu ve genlerle nesilden nesile geçtiğini iddia etmiĢlerdir.
Genetik hastalık ve bozuklukların bireyleri sapma davranıĢlara ve suça ittiğini
iddia etmiĢlerdir.78
KiĢilik: Psikolojik sorunlar, anti sosyal kiĢilikler ve depresyon gibi
problemler bireyleri suça itmektedir. Bunlar gibi kiĢilik sorunları olan
bireyler suç iĢlemeye daha meyilli insanlardır.79
Medya; Günümüzde toplumları etkileyen en güçlü faktör yazılı ve görsel
yayın kuruluĢlarıdır. Artık insanlar olaylara değil olayların nasıl sunulduğuna
önem vermekte ve olayları bu Ģekilde algılamaktadırlar. Medya gerek suç ve
suçluyu sunuĢ Ģekliyle gerek de suçlu davranıĢlarını öğretmesi ile etkili
olmaktadır.80
2.1.3 Suçun Sınıflandırılması
Toplumların tarihleri incelendiğinde tümünde suçun varlığına
rastlanmaktadır. Dolayısı ile suç evrensel bir olgudur. Bunun yanında suç kavramı
tanımlanırken ait olduğu topluma göre Ģekillenmektedir. Bu durum da suçun
77
M.AYTAÇ, Suç Türlerini Etkileyen Faktörlerin Ġstatiksel Analizi”, 8. Türkiye Ekonometri ve
Ġstatiksel Analizi Kongresi, 2007,
78 S.KANER, „Suçluluğu Açıklayan YaklaĢımlar“, Ankara Ü. Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi,
sayı:1 1991, s.474–476
79 ġ.DÜZGÜN, 2007, a.g.e., s.6
80 T.DEMĠRBAġ, “Medya ve Suçluluk”, www.umut.org, eriĢim tarihi:23.05.2010
47
göreliliğini göstermektedir. Zaten suç değiĢken ve hareketli bir yapı olarak karĢımıza
çıkmaktadır. Zaman içinde toplumsal yargıların değiĢmesi dolayısı ile bazı suçlar suç
olmaktan çıkarılmıĢtır. Örnek olarak günümüzde evlilik dıĢı cinsel iliĢki yaĢayanlar
veya Orta Çağ Avrupa‘sında yaptırımı idam olan sihirbazlığın ( illüzyonistliğin )
bugün bir meslek olarak kabul edilmesi verilebilir.81
Suçlar faillerin amaçlarına göre sınıflandırılabilmektedirler. Buna çerçevede
amaçlarına göre suçlar;82
Mala karĢı suçlar ( hırsızlık, gasp, zimmete para geçirmek, senet
sahtekârlığı, rüĢvet suçları gibi ),
Cinsel suçlar ( ırza geçme, fuhuĢ, zina gibi ),
ġahsa karĢı suçlar ( adam öldürme, yaralama gibi ),
Siyasal suçlardır ( siyasal sistem ile ilgili suçlar ).
Benzer bir sınıflandırma da Gillin‘e aittir. Gillin suçları:
1- Ekonomik suçlar ( Bu kategoriye, serserilik, dilencilik, hırsızlık, yağma,
zimmete para geçirmek, rüĢvet girmektedir ),
2- Cinsi suçlar, ( Bu kategoriye fuhuĢ, zina, Irza tecavüz girmektedir )
3- Cebir ve Ģiddet suçları ( Bu kategoriye adam öldürme, yeni doğan çocuğu
öldürme gibi suçlar dâhildir ),
4- Siyasi suçlar ( Bu gruba politikacıların ve devlet adamlarının suçları,
hükümetçe, idareye ve memurlara karsı iĢlenen suçlar girer ). Suçlar aynı zamanda
Ģahsa karĢı, mala karĢı, Genel toplum ahlakına karĢı ve devlete ve millete karĢı suçlar
Ģeklinde de sınıflanmıĢlardır. Bu tür sınıflamalarda temel amaç istatistiksel
ihtiyaçlara cevap verebilmektir.83
81
S.Dönmezer, 1994, a.g.e., s.2–4 82
T.Ġçli, “Toplumdan KopuĢ; Suç ve ġiddet”, Mert Kitap ve Yayınevi, Ankara, 2002
83 S.Dönmezer, 1994, a.g.e., s.39–40.
48
Her ne kadar istisnaları mevcut ise de suç ve suçluluk olgusu sosyal yapıdan
bağımsız olarak düĢünülemez. DoğuĢtan gelen bazı zihinsel ve fiziksel rahatsızlıklar
sebebiyle gerçekleĢen istisnai durumlar dıĢında suç, dıĢarıdan etkilere karĢı bağımsız
bir olgu değildir.84
Gerek sosyo-ekonomik Ģartlar gerek siyasi-kültürel Ģartlar
kiĢilerin suç iĢlemesinde etkili olabilir.
Bunların yanında toplumsal yapıdaki değiĢimler ya da çözülmeler bu sapma
davranıĢlara neden olarak gösterilebilir. KiĢiler sosyal çözülmelerden dolayı
toplumda kendilerini yalnız hissederler ve kendilerini toplumdan ayrı olarak düĢünüp
soyutlarlarsa toplumsal sapmalar ortaya çıkabilir. Bu gibi durumlarda kiĢi kendini
topluma ve onun kurallarına ait hissetmeyeceğinden yasak konulan fiilleri yapma
ihtimali yükselir.85
Hızlı kentleĢme ile beraber çok hızlı değiĢen sosyal yapı toplumun kendisinde
büyük yaralar açmaktadır. 20. yüzyılın getirdiği en büyük değiĢimlerden birisi olan
kentleĢme insanlarda ve insanların toplumlara bakıĢ açısında değiĢimlere yol
açmıĢtır. Kentin beklentilere cevap verememesi ya da kendine has iliĢki sistemleri
oluĢturamaması halinde birtakım normal dıĢı davranıĢların artmasına neden
olmaktadır.
2.1.4 Suç Olgusunu Kavramaya Yönelik Kuramsal
YaklaĢımlar
Toplumun birlik ve beraberliğini bozduğu, toplumsal yaĢamı tehlikeye sokup
toplumun tümden zarar görmesini engellemek maksadıyla kanun koyucular
tarafından yapılmaması gereken eylem, davranıĢ, tavır ve hareketler olarak
tanımlanan suçun, biyolojik, fizyolojik ve psikolojik sebepleri vardır.86
84
A.YILDIRIM, 2004, a.g.e., s.94 85
A.YILDIRIM, 2004, a.g.e., s.94 86
S.Dönmezer, 1994, a.g.e., S.61
49
Suçu anlamak için çalıĢma yapan sosyal bilimcilerden bazıları suçun
oluĢmasını sağlayan etmenlerden insan doğasını belirli bir olgu olarak görürler. Bu
durumu açıklamak için iki farklı görüĢ vardır.87
Birincisi suçun oluĢumunda etkili
olan tek olgunun insan doğası olduğudur. Buna göre suç iĢleyen, toplumsal kuralları
çiğneyen bireyler bunu kendi güdülerini tatmin için yapmaktadırlar. Bireyler bu
davranıĢlarını sayısız olan güdülerini tatmin etmek için yapmaktadır. Bu güdüler;
KiĢisel psikolojik ödüller; stres, gerginlik, ağrı gibi hislerden kurtulmak,
sorumluluktan kaçmak ve kendini korumak gibi durumlar.
Ekonomik ve maddi ödüller; para, mal ve hizmet edinmek, ekonomik
kayıpları gidermek.
Sosyal ödüller; Ģeref, statü ve saygınlık elde etmek, toplumsal görevi yerine
getirebilmek ya da kaçmak gibi durumlar.
Politik ödüller; var olan sistemde yer edinmek veya sisteme yön vermek gibi
durumlar.
Dini ve ahlaki ödüller; dini ve ahlaki inançları yerine getirebilmek ya da
kaçınabilme durumu.
Suçun kaynağını anlamaya yönelik olan ikinci durum suçlu davranıĢının
özgür irade ile değil diğer etkenler nedeni ile ortaya çıktığını kabul eden teoriler ve
teorisyenlerdir.88
Bu duruma göre suç ve suçluluğun kaynağını özgür irade ile değil
psikolojik, biyolojik ve sosyal nedenlere dayandırmaktadır.
OluĢumunda birçok faktörün olduğu suçu anlamak için üç farklı yaklaĢımı
incelemeye çalıĢacağız.
2.1.4.1 Biyolojik YaklaĢımlar
Biyolojik yaklaĢımlar suçluların biyolojik ve genetik yönden sapma davranıĢ
göstermeyen diğer insanlardan farklı olduğunu savunmaktadır. Bu yaklaĢımı savunan
87
T.Ġçli, “Toplumdan KopuĢ; Suç ve ġiddet”, Mert Kitap ve Yayınevi, Ankara, 2002, s.632
88 T.Ġçli, 2002, a.g.e., s.633
50
sosyologlar biyoloji ve genetik farklılıklarından dolayı bireylerin suça yatkınlığına
vurgu yaparlar.
Biyolojik yaklaĢımın ilk savunucularından Lombroso‘ya göre suç failleri
biyolojik açıdan anormal insanlardır ve doğuĢtan biyolojik ve genetik bozukluklara
sahiptirler.89
Suçluları suça iten veya suçun iĢlenmesine neden olan baĢat güç burada
bahsedilen kalıtım yoluyla geçen genetik bozukluklardır. Lombroso‘nun teorisi
kendisine suçun nedenlerine getirdiği basit açıklama sayesinde çok sayıda taraftar
kazanmıĢtır. Bununla beraber suça getirilen temel anlamda basit ve indirgeyici
yaklaĢım çok fazla eleĢtiri almıĢtır. Suçun, suçlunun ve suçluluğun bu kadar basit bir
olgu olmadığı karĢı tez olarak savunulmuĢtur. 90
Lomboroso‘ya göre insanların suçlu olmasını açıklamanın yolu sahip
oldukları kalıtsal mirastan geçmektedir. Buna göre bazı insanlar suçlu olarak
doğmakta idiler. Toplumun veya sosyal düzenin suçlu olarak adlandırıldıkları bu
insanlar fizyolojik olarak bazı anomalilere doğuĢtan sahiptiler. Bu anomalilerden
bazıları normalden kısa boy, vahĢi ve sert bakıĢlar, daha küçük kafatası, yüzde
asimetri, çene kemiğinde fazla kemiler, normalden uzun kollar gibi fiziki anomaliler,
tat alma ve acı duymada sahip olunan daha az duyarlılık, sol ellerini normalden daha
fazla bir oranda ve daha etkili bir biçimde kullanabilmeleri, diğer cinsiyete ait
özelliklerin daha fazla görülmesi gibi biyolojik anomaliler bulunmaktaydı.91
Lombroso bununla kalmamıĢ bu genetik yapıya ve profile sahip olanların ayrıca
ahlaki yoksunluğa da sahip olduklarını iddia etmiĢtir.
Suçun ve suçluluğun nedenlerine biyolojik yollarla açıklamaya çalıĢan
sosyologlara birçok eleĢtiri gelmiĢtir. Temel argüman olarak suç ve suçluluğun bu
kadar basit bir temelle açıklanamayacağı savunulmuĢtur. Ayrıca yapılan saha
araĢtırmalarından bazıları da bu tezleri zor durumda bırakmıĢtır. Örneğin Charles
Goring‘in Ġngiliz hapishanelerinde 12 yıl süreyle yürüttüğü ve 3000 ayrı suçlu
89
ġ.DURMAZ, “BiliĢim Suçlarının Sosyolojik Analizi‖, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi,
Ankara: Gazi Üniversitesi, 2005 90
R.F.Sokullu-Akıncı, “Kriminoloji”, Beta, 6.b.s., Ġstanbul, 2009, s.157
91 R.F.Sokullu-Akıncı, “Kriminoloji”, Beta, 6.b.s., Ġstanbul, 2009, s.158
51
üzerinde incelemeler yapmıĢtır. Yaptığı çalıĢmaların sonucunda, suç failleri ile suçlu
olmayanlar arasında bariz fiziki farklılıkların olmadığı sonucuna varmıĢtır. Bu
çalıĢmada Goring kontrol grubu olarak üniversite öğretim üyesi ve öğrencilerini
kulanmıĢ olması biyolojik yaklaĢımı savunan sosyal bilimciler için daha da dikkat
çekicidir.92
Getirilen bu eleĢtirilerle beraber bazı sosyal bilimciler çalıĢmalarını özellikle
evrim süreci üzerinden yürütmüĢlerdir. Evrim sürecinde ırkların bulundukları fiziki
ve ekonomik durumlar nedeniyle birbirlerinden farklılaĢtıklarını iddia etmektedirler.
Richard Lynn‘e göre bu evrimsel fark Mongol, Kafkas ve siyah ırkların geçirmiĢ
oldukları süreçle bağlantılıdır. Avrasya‘da yaĢanan soğuk kıĢların ve kısıtlı
imkânların özellikle Mongol ve Kafkas ırklarının yaĢamak için daha fazla gayret ve
çaba harcamak zorunda bıraktığını ifade etmiĢtir. Bu sebeple evrimsel öngörü ile
Mongol ve Kafkas ırkları daha zeki oldukları gibi, bunların zorunlulukla beraber
toplumsal dayanıĢma, gruba bağlılık, karĢı cinse bağlılık gibi özellikleri çok
geliĢmiĢtir.93
Trinadad‘da yapılan bir deneyde bir grup siyah ve beyaz çocuğa hemen bir
parça, ya da bir hafta içerisinde daha büyük bir parça Ģekerleme teklif edilmiĢ, siyah
çocuklar daha büyük oranda hemen teklif edilen Ģekerlemeyi tercih etmiĢtir.94
Richard Lynn suça getirilen biyolojik yaklaĢımlara bir örnek olarak yukarıdaki
örneği kullanmıĢ beyaz çocukların daha akılcı kararlar verebildiğini, sabırlı ve
kontrollü hareket edebildiğini iddia etmiĢtir. Yine Lynn bu saptamalarına karĢı ileri
sürülebilecek argümanlar deneklerin mevcut durumudur. Burada deneklerin
ekonomik durumları ve deneyi yapanlara güven duyup duymadıkları göz önünde
bulundurulmalı ve deney sonuçları bunlara göre tekrar değerlendirilmelidir.
92
S.Dönmezer, 1994, a.g.e., s.119
93 S.GÖLBAġI, “KentleĢme ve Suç: Ġstanbul’un KentleĢme Süreci ile Suçluluk Arasındaki
ĠliĢkinin Kuramsal Analizi”, YayımlanmamıĢ Doktora tezi, Ġstanbul: Ġstanbul Üniversitesi, 2007,
s.64
94 S.GÖLBAġI, 2007, a.g.e., s.63
52
2.1.4.2 Psikolojik YaklaĢımlar
Bu yaklaĢım suçun nedenlerini zekâ geriliği veya ruhsal sıkıntı ve
hastalıklarda aramaktadır. Özellikle 20. yüzyılın baĢlarından itibaren suçun nedenleri
aranırken suç faillerinin psikolojik durumlarına ilgi duyulmaya baĢlanmıĢtır.95
Gerçekten yapılan bazı araĢtırmalar bazı suç davranıĢlarının kiĢilik bozukluları ile
iliĢkili olduğu sonucunu ortaya çıkarmıĢtır. Ancak bu örneği destekleyen örnekler
çok kısıtlıdır.96
Dolayısı ile bireyleri suça iten nedenler arasında zekâ geriliğini
gösteren çalıĢmalarda çeliĢkilerin de olması sebebiyle çoğu sosyal bilimci psikolojik
yaklaĢımlara kuĢkuyla yaklaĢmaktadır.97
Akıl hastalığı ve bununla bağlantılı yaĢanan psikolojik travmalar suçu
açıklamada kullanılan diğer bir unsurdur. Ancak burada suç fiili ile beraber failin
durumu da önemlidir. Günümüzde çağdaĢ hukuk sistemlerinin genelinde failin
yaptığı fiilin sonucunu idrak edememesi veya tamamen kendi fiillerinin farkında
olmaması durumunda bu bireyler suçlu olarak nitelendirilmezler. Bu bireyler
herhangi bir rıza aranmadan baĢkalarına zarar vermeyecekleri anlaĢılıncaya kadar
tedavi altına alınırlar.
2.1.4.3 Suça Sosyolojik YaklaĢımlar
Suça neden olan olguları açıklamaya çalıĢan teorilerden bazıları çevrenin
değiĢimiyle ortaya çıkan sosyal değiĢimleri kullanmaktadır. Suçun tanımını yapan
çoğu tanım sosyolojik olguları kullanmaktadır. Jhering‘e göre suç, ―toplum halinde
yaĢama Ģartlarına yönelmiĢ her türlü saldırıdır‖.98
Yine Durkheim‘e göre suç,
kolektif bilincin kuvvetli ve belirmiĢ tutumlarını ihlal eden fiillerdir. Suçun nedenini
95
R.F.Sokullu-Akıncı, “Kriminoloji”, Beta, 6.b.s., Ġstanbul, 2009, s.169
96 ġ.DÜZGÜN, “Suç olgusuna Teorik YaklaĢımlar ve Disiplinlerarasılık”, TMMOB Yayınlar,
sayı:55, 2007, s.6
97 S.Dönmezer, 1994, s.183–184
98 S.Dönmezer, 1994, syf:59
53
arayan tezlerin sosyolojiyi göz ardı etmesi çok zor görünmektedir. Belli baĢlı
sosyolojik yaklaĢımları anlayabilmek için öncelikle Marx, Engels, Durkheim ve
Tard‘ın çalıĢmalarının incelenmesi isabetli olacaktır.
2.1.4.4 Marx ve Engels
Bu iki sosyal bilimci çalıĢmalarının hiçbirinde suçu temel olarak
almamıĢlarsa da çalıĢmaları suçun nedenlerine dikkat çekmektedir. Engels ―ĠĢçi
Sınıfının Durumu‖ adlı eserinde kent hayatının genel ahlak düzeyini düĢürmekte
olduğunu ve dolayısı ile suç oranlarını arttırdığını belirtmiĢtir.99
Buna örnek olarak
ekonomik durumu kötü olan iĢçi sınıfında ki yüksek suç oranlarını vermektedir.
Engels iĢçi sınıfında görülen yüksek suç oranlarını olumsuz çalıĢma ve yaĢam
koĢulları sonucu ortaya çıkan fiziksel ve zihinsel sorunlarla birlikte
değerlendirmektedir. ĠĢçi sınıfına mensup bireyler olumsuz hayat koĢullarının
yarattığı sorunlardan kaçmanın en ucuz yolu olarak alkolü ve sosyalleĢmenin adresi
olarak birahaneleri görmektedir. Sonuç olarak iĢçi sınıfı alkolün yoğun tüketimi ile
ayyaĢlığa sürüklenmektedir. Böylece suçun oluĢması daha da kolay hale gelmektedir.
Engels burada sorumluluğun iĢçi sınıfında değil onu bu ekonomik yoksunluğa iten
sosyal ortamda görür.100
Marx ve Engels‘e göre sosyal eĢitsizliklere maruz kalan iĢçi sınıfı toplumsal
düzene olan tepkisini suç iĢlemek Ģeklinde ortaya koymaktadır. Burada destek
aldıkları diğer çalıĢmalardan biri de Sanayi Devrimi ile beraber ortaya çıkan ve
sömürülmeye baĢlanan iĢçi sınıfının mala karĢı olan suçları iĢlemesidir. Marx ve
Engels iĢçi sınıfının bu yolla olması gereken eĢitliğin kendilerince sağlanmaya
çalıĢıldığını savunurlar. Engels‘e göre sanayinin kapitalist geliĢmesi iĢçi sınıfının
99
B.ULUTÜRK, “KentleĢme ve Suç ĠliĢkisi: Adana ve Çanakkale AraĢtırması”, YayımlanmamıĢ
Yüksek lisans Tezi, Ankara: Güvenlik Bilimleri Fakültesi, 2006, s.69
100 S.GÖLBAġI, 2007, a.g.e., s.69–70
54
sefaletini doğurmuĢtur. Bu koĢulların sonucunun ancak ahlak bozukluğu, suç
sayısının ve zinanın artıĢı olacağını iddia etmiĢtir.101
Marx ve Engels çalıĢmalarında suçun kökenlerini toplumsal sistemdeki
eĢitsizlikler ve kapitalizmin meydana getirdiği ahlaki yozlaĢma temelinde analiz
ederek, suç üzerine günümüze kadar yapılmıĢ olan birçok çalıĢmanın ilham kaynağı
olmuĢlardır. Marx‘ın kapitalist sermaye, emekçi nüfus ve sanayi üzerindeki analizleri
sonraki kriminolojik ve sosyolojik çalıĢmalara kuramsal anlamda kaynak olmuĢtur.
2.1.4.5 Durkheim
Durkheim 19. yüzyılın sonlarında yaptığı çalıĢmalarla sosyolojinin bağımsız
bir bilim haline gelmesinde baĢat rol oynamıĢtır. Suçu toplumsal bir olgu olarak
gören Durkheim bunun gerçekleĢmesini de ―normal‖ bir olay olarak nitelendirmiĢtir.
Ona göre bu düĢüncenin rahatsız ediciliğine rağmen, her sağlıklı toplumun
bütünleyici bir parçası ve kamusal sağlığın bir unsurudur.102
Durkheim suçun toplumsal düzen için sadece bir gerçeklik değil ayrıca
geliĢiminin sağlayıcı faktörlerinden birisi olduğunu vurgulamıĢtır. Toplumsal ortak
duyguların suçun ortaya çıkamayacağı kadar yoğun olduğu toplumların
geliĢmeyeceğini iddia eden Durkheim, suçu toplumsal düzenin ve geliĢimin bir unsur
olarak görmüĢtür.103
Durkheim darp, yaralama, cinayet ve mala karĢı suçlar hakkında
çalıĢmalar yapmıĢ bu fiillerin kökenlerini ve toplumsal etkilerini incelemiĢtir.104
101
S.GÖLBAġI, 2007, a.g.e., s.70
102 Emile Durkheim, “Toplumbilimsel Yöntemin Kuralları”, Çev. Cemal Bali Akal, Ġstanbul,
Engin,
1995, s.81 103
S.GÖLBAġI, 2007, a.g.e., s.75
104 Emile Durkheim, 1995, a.g.e., s.172
55
2.1.4.6 Gabriel De Tarde
Tarde çağdaĢı Durkheim ile aynı dönemde suçun bilimsel açıklamasında
―taklit‖in taĢıdığı öneme dikkat çekmiĢ ve suçun öğrenilmesi yaklaĢımlarına kaynak
olmuĢtur. Tarde‘a göre toplumsal yaĢamda mevcut olan olgular zaman içinde toplum
tarafından öğrenilmiĢtir. Toplumsal yaĢamda bireyler eğer bir yenilik, icat
yapmadılarsa genellikle öğrendikleri Ģeyleri taklit etmektedirler. Buradan hareketle
Tarde suç her Ģeyden önce sosyal bir olgu olduğunu ileri sürmektedir.105
Bir suçlu
fiillerinin bir kısmını toplumsal çevresinden öğrendiklerini taklit ederek bir kısmını
da eğitiminin, sınıfının ve sosyal konumunun içgüdüleri ile yapmaktadır. Tarde
mükerrer suçların artmasını da taklit olgusuna bağlamaktadır.
Tarde her ne kadar suçun açıklanmasında çok etkili olamasa da özellikle
suçun öğrenme süreci ile alakalı tespitlerde bulunmuĢtur. Bazı sosyal bilimciler
sosyal öğrenme kuramını Tarde‘a dayandırırlar ve bireylerin yakın temas içerisinde
oldukları bireylerden ve sosyal gruplardan etkilendiklerini iddia ederler.106
2.2 Kentsel Suç Olgusu ve Tanımı
2.2.1 Kentsel Suçun Tanımı
Kentsel suç, özellikle çok kalabalık ve büyük Ģehirlerde, metropollerde
meydana gelen, kaynaklarından ve nedenlerinden birinin kentleĢme ve kentler
olduğu suç türüdür.107
Temelde nüfusun da kalabalık olması ile beraber hırsızlık,
uyuĢturucu kullanımı - satıcılığı ve çete suçları gibi suçları kentsel suç tanımı içinde
sayabiliriz.
105
S.GÖLBAġI, 2007, a.g.e., s.78
106 Zahir KIZMAZ, “Sosyolojik Suç Kuramlarının Suç Olgusunu Açıklama Potansiyelleri
Üzerine Bir Deneme”, Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, cilt:29, 2002, Sivas, s.16 107
―Urban Crime― Ġngilizce Sözlük, http://encarta.msn.com/, eriĢim tarihi: 12.04.2010
56
Durkheim kentleĢmenin önlenemez bir Ģekilde suç ve suçluluğu arttırdığını
açıkça dile getiren ilk yazarlardandır. Durkheim‘ den sonra Sutherland, Cressey,
Barnes ve Teeters gibi birçok sosyal bilimci kentleĢme ve suç olgularının birleĢtiği
veya kesiĢtiği noktalara açıklama getirmeye çalıĢmıĢtır. Sanayi Devrimi ile beraber
gelen hızlı kentleĢme ve nüfus artıĢı kentlerde meydana gelen suç tanımlarında ve
suçlu profillerinde değiĢmelere yol açmıĢtır. 108
Özellikle Marx ve Engels Sanayi
Devrimi ile beraber geliĢen ekonominin suç ve suçluluğa etkisini incelemiĢlerdir.
Ġngiltere örneğinde ekonomik eĢitsizlikler nedeniyle meydana gelen ahlaki
çöküntünün suçun nedenleri arasına girdiğini iddia etmiĢlerdir.
Suçu mekânla bağdaĢlaĢtırmak isteyen sosyal bilimciler suçluluğun sosyal ve
ekonomik beklentileri yüksek olan alt sosyo-ekonomik bölgelerde sık görüldüğü,
kentlerde mevcut durumun fırsat eĢitsizlikleri barındığı inancının doğmasına, sosyal
adaletsizliğin sosyal kızgınlığa döndüğünü ve bu kızgınlığın da sosyal düzensizliğe
sebep olduğunu iddia etmektedirler.
Shelley Almanya ve Fransa‘da sanayileĢme sonrası suç ve suçluluğu
incelediği çalıĢmasında sanayileĢme ile suç arasında olumsuz bir doğru orantı olduğu
sonucuna varmıĢtır.109
Buna göre sanayileĢme ve beraberinde gelen plansız, dağınık
ve düzensiz kentleĢme ve nüfus artıĢı ile suç ve suçluluk artmaktadır. Süreçle beraber
suç oranları artmakta ve suç çeĢitlenmeye baĢlamaktadır. DeğiĢen ekonomik, sosyal
ve teknolojik Ģartlar doğrultusunda yeni suçlar ortaya çıkmakta ve bazı suçlar da
iĢlenmemeye baĢlanmaktadır. ġahsa ve mala karĢı suçlar artıĢ göstermektedir. Ancak
yine Sheley‘nin çalıĢmasına göre sanayileĢmenin gerçekleĢmesi ve düzenli
kentleĢmeye geçilmesi ile beraber belli bir süre geçtikten sonra artan suç oranlarının
tekrar eski istatistikî oranlara ve yoğunluğa döndüğünü gözlemlemiĢtir.110
108
B.ULUTÜRK, 2006, a.g.e., s.51–52 109
B.ULUTÜRK, 2006, a.g.e., s.52
110 R.F.Sokullu-Akıncı, 2009, a.g.e., s.53–56
57
2.2.2 Kentsel Suçun Kapsamı ve Özellikleri
Köyler nüfusun sınırlı olduğu, toplumsal denetimin en yüksek seviyede
yaĢandığı ve toplumsal iliĢkilerin yüz yüze yaĢandığı yerleĢim yerleridir. Fakat
kentler özellikle sanayileĢmeden sonra köylerden farklılaĢmaya baĢlamıĢtır. Kentler
heterojen, anonim iliĢkilerin hâkim olduğu, büyük ve bireylerin geri planda kaldığı
yerleĢim birimleridir. Dolayısı ile kentlerde meydana gelen suçlar da farklılık
göstermekte, toplumsal iliĢkilerin zayıflaması ve anonim yaĢama gerçeği ile beraber
değiĢim yaĢamaktadır.
Kentleri doğrudan suçun kaynağı ve nedeni olarak gösterecek kaynak ve
çalıĢma olmamakla beraber yine de kentlerde daha fazla suç iĢlendiği istatistikî bir
gerçektir. Ancak kentlerdeki suç hem köylerle hem de kendi aralarında sayısal fark
ile beraber nitelik olarak farklılık göstermektedir.
Köylerde genel olarak mala karĢı iĢlenen suçların kentlere göre daha az
olduğunu söyleyebiliriz.111
Çünkü köylerde var olan sosyal kontrol mekanizması
baĢkasının malına zarar vermeyi tasvip etmemektedir. Aynı durumdan hareketle
kentlerde tam anlamıyla mevcut olmayan sosyal kontrol mekanizmasının mala karĢı
iĢlenen suçları engelleyici bir etkisi olmamaktadır. Maddi imkânlarla ve fırsatların
çokluğu ile doğru orantılı olarak, kentlerde mala karĢı suçların çokça iĢlendiği
sonucuna varabiliriz. Yani kentsel suç tanımına bir nitelik olarak genellikle mala
karĢı iĢlendiğini söyleyebiliriz. Öyle ki yapılan il bazlı çalıĢmaların çoğunda sayısal
olarak mala karĢı iĢlenen suçlar Ģahsa karĢı iĢlenen suçlara göre çok daha fazladır.112
Bu durumun ortaya çıkmasına neden olan birçok etmen vardır. Bu etmenler en
önemlisi geliĢen teknolojik imkânlarla beraber suç ve suçluluğun ortaya
çıkarılmasının kolaylaĢmasıdır. Günümüzde suç ve suçluluğun takibi ve tespiti
teknolojinin bu alanda kullanılması ile çok ileri bir düzeye çıkmıĢtır.
111
A.YILDIRIM, 2004, a.g.e., s.50 ve s.67 112
S.GÖLBAġI, “KentleĢme ve Suç: Ġstanbul’un KentleĢme Süreci ile Suçluluk Arasındaki
ĠliĢkinin Kuramsal Analizi”, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, Ġstanbul, 2007, s.283–284
58
Zenginliklerin büyük kısmının kentlerde olması suçluları buralara
çekmektedir. Ayrıca zengin ve fakir arasında farkın çok büyük olması bu sınıfların
arasındaki çatıĢmaları ve gerilimleri de arttırmaktadır. Köylerde iĢlenen suçların
failleri genellikle ilk defa suç iĢlemiĢ insanlardır. Suçun failleri iĢledikleri ilk suçun
cezasını çektikten sonra eğer toplum tarafından tekrar affedilmezlerse dıĢlanmakta ve
baĢka bir yerleĢim yerine gitmeye, zımnen de olsa zorlanmaktadırlar. Ancak bu
kentlere bakıldığında böyle olmamaktadır. Toplumsal kontrolün çok zor olması ve
bireylerin birbirlerini üstün körü ve uzaktan tanıyor olması nedeniyle kentlerde böyle
bir toplumsal baskı daha az olmaktadır. Dolayısı ile kentlerde mükerrer olarak
iĢlenenler suçlar daha sık görülür. 113
Zaten suçun ısrarla tekrar iĢlenmesi ile failin bu
durumu meslek haline getirdiği sonucuna varıyoruz. Dolayısıyla burada kentsel
suçun özellikle köylerde iĢlenen suçlara kıyasla daha fazla tekrara meyilli olduğuna
ve suçu meslek haline getirmiĢ kiĢilerin failler arasında olduğu sonucuna varılabilir.
Köylerde kanunların yanı sıra doğal olarak kendiliğinden oluĢmuĢ bir
denetim sistemi mevcuttur. Bu sistem toplumun tamamının kabullendiği sınırları ve
yasakları barındırmaktadır. Ancak daha fazla heterojen bir yapıya sahip kentler farklı
değer ve kültürden gelen ayrı grupları da barındırabilmektedir. KentleĢme geleneksel
değerlerin değiĢimini de ifade etmektedir. Geleneksel yapının değiĢmesi aile, din ve
ahlak gibi değerlerin değiĢmesi anlamında kullanılmaktadır. ĠĢte bu değiĢim
heterojenliği ve çatıĢmayı ifade etmektedir. Dolayısı ile hem değerlerin değiĢmesi
hem de heterojen bir toplumda çatıĢan değerler ile kentsel suç kendine has bir yapıya
bürünmektedir.
KentleĢme ile beraber nüfusu artan Ģehirlerde geniĢ bir alana yerleĢen bireyler
konut sayısının da artmasına neden olmaktadır. Diğer bir değiĢle artan konut
sayısıyla kentsel suç özellikle mülke karĢı suçlar olarak karĢımıza çıkabilmektedir.
Yani mala karĢı yapılan suçlardan mülkiyete karĢı suçlar genellikle karĢımıza kentsel
suç olarak çıkmaktadır.
Toplumsal kontrolün zayıf olduğu yerlerde yani kentlerde suçlu fiillerini
kendini ait hissetmediği, yaĢamadığı yerlerde yapmayı tercih etmektedir. Bu nedenle
113
A.YILDIRIM, 2004, a.g.e., s.119
59
suç failleri genelde ikametgâhları dıĢında suç iĢlemeyi tercih etmektedirler. Suçun
taĢınması olarak tabir edilen bu durumda failler belli bir aidiyet duygusu
hissetmedikleri kentin diğer bölgelerini hedef bölge olarak seçerler. Ayrıca bu
durumun nedenlerinden birisi de kentlerdeki yoksul ve varsıl sınıfların arasındaki
sosyo-ekonomik uçurum ve mekânsal farklılaĢmadır. 114
2.2.3 Kentsel Suç ve Sıcak Bölgeler
Brantingham‘a göre ( 1995, 2006 ) kentlerde suçun meydana gelmesini teĢvik
eden, belki de suçun ortaya çıkmasını sağlayan belli bazı bölgeler vardır.115
Bratingham bu bölgeleri ―Sıcak Bölgeler‖ olarak tanımlamaktadır. Sıcak bölgeleri
ise suç üreten alanlar, suç çeken alanlar ve suçun oluĢumun kolaylaĢtıran yerler
olarak üçe ayırmaktadır. Bu bölgeler;
Suçun en fazla iĢlendiği,
Farklı türde suçların bir arada görülebildiği,
Genellikle ( aktif veya pasif ) nüfusun yoğun ve çok olduğu,
Kentin geçiĢ noktalarını içlerinde barındıran,
Yoğun yaya yolları, kara, deniz ve hava ulaĢımının birincil derecede
sağlandığı,
Kent ve ticaret merkezlerinin yer aldığı bölgelerdir.
Bu ―sıcak bölgeler‖ kentlerin merkezi veya ticaretin yoğun olarak yapıldığı
yerler olabilmektedir. Ġnsanların para ve mal ticareti yaptıkları yerlerde mala karĢı
suçun ve mali suçların yoğun olarak meydana gelmesi sürpriz olmayacaktır. Bu
Ģekilde özellikleri olan bir bölge suç potansiyeli olan insanlara fırsatlar ve ihtimaller
sunmaktadır. Bununla beraber zaten suçu meslek haline getiren ve planlayarak,
profesyonelce yapanlar içinde hedef tahtası durumundadırlar.
114
T.ÖNGEN, “Marx ve Sınıf”, Praksis Dergisi, sayı:8, Ankara, 2002, s.9–18 115
ġ.DÜZGÜN, 2007, a.g.e., s.8–10
60
Yoğun olarak yaya ve araç trafiğinin, yani ―aktif nüfusun‖ olduğu kentin ana
merkezleri ve kilit noktaları için de ―sıcak bölge‖ tanımlamasını kullanabiliriz.
Ġnsanların ulaĢım için kullandıkları yerler özellikle basit hırsızlıkların (mala karĢı
suçlar) ve karĢılıklı darp ve yaralamaların (Ģahsa karĢı suçlar) çokça görüldüğü
yerlerdir. Sadece aktif nüfusun çok fazla olması bile bu sonuçların ortaya çıkmasına
neden olabilecektir. Bunun yanında yine araç trafiğinin yoğun olması ve insanın
kuralları çiğneme ve hata yapma olasılığı trafik suçlarını artıracaktır.
Bratingham‘ın üç ayrı Ģekilde tanımladığı sıcak bölgelerden ―suçu üreten
alanlar‖, sürekli olarak hareketin olduğu, düzensiz ve karmaĢık yoğun nüfusun
olduğu, fiziki koĢulların yetersiz olduğu ve barındırdığı nüfus grubu ile suç ve
suçlunun geliĢiminin kaçınılmaz olduğu bölgelerdir. Bu alanlar insanlar içinde tercih
edilmeyen ve gitmekten çekinilen yerler olarak tanımlanmaktadır. Yine bu alanlar
uyuĢturucu kullanımının yaygın olduğu, sakinlerinin suç iĢlemeye meyilli olduğu ve
Ģiddetin günün sıradanları arasına girdiği alanlardır. Sadece kendisi ile sınırlı
kalmayıp çevresindeki alanları da olumsuz yönde etkileyebilen alanlardır. Türkiye‘de
de birçok kentte yer alan çöküntü alanları ve suçla anılan bazı gecekondu bölgeleri
bu sınıflandırmaya dahil edilebilir.
Diğer bir kentsel suç alanı olan (sıcak bölge) ―suçu çeken alanlar‖ suçluları
ve suçlu potansiyeli olanları üzerine çeken ve içinde suç fırsatlarını barındıran
alanlardır.116
Genellikle bu bölgeler ulaĢım kavĢaklarının olduğu, kent ve ticaret
merkezlerinin yer aldığı bölgelerdir. Sunduğu fırsatlar ve barındırdığı potansiyel
mağdur profilleri ile suçluları çeken bölgelerdir. Özellikle gasp, kapkaç ve basit
hırsızlıkların yoğun olduğu bu bölgeler potansiyel suçlu ve suçlular için çalıĢma alanı
olarak görülmektedir.
―Suçun oluĢumunu kolaylaĢtıran alanlar‖ ise suçlunun belirlediği hedefleri
gerçekleĢtirmek yerine ortaya çıkabilecek fırsatları beklediği ve bulma ihtimalini
yüksek olarak gördüğü yerlerdir. Örneğin toplu taĢıma sistemlerinin olduğu ve
yolcular ve ulaĢım araçları için kavĢak durumunda bulunan kentlerin ulaĢım yükünü
116
E.AKSOY, “Suç ve Güvenli Kent YaklaĢımı”, TMMOB Mimarlar Odası Yayınları, sayı:55,
Ankara, 2007, s.11
61
çeken bölgeler özellikle mala ve Ģahsa karĢı suçların rahatlıkla iĢlenebileceği
yerlerdir. Tırnakçılık ve dolandırıcılık gibi kalabalık alanlarda yapılması daha kolay
olan suçların iĢlenmesi için bu alanlar çok uygun çalıĢma alanlarıdır. Örneğin
ülkemizde de paralellik gösterecek Ģekilde, metro giriĢ ve çıkıĢları, Ģehir içi
otobüslerin ilk ve son durakları, alt ve üst geçitler, gün içinde yoğun olarak
kullanılmasına rağmen belli saatlerde çok ıssız olan sokak ve caddeler ve otoparklar
suçun oluĢumunu kolaylaĢtıran kentsel mekânlar arasına girmektedir.
2.2.4 Kentsel Mekân, Suç ve Suçluluk ĠliĢkisine ĠliĢkin
Kuramlar
Kriminolojik teorilerin tamamında en temel amaç suç ve suçluluk olgusunu
anlamak ve açıklamaktır.117
Suç topluma ve beraberinde onun düzenleyicisi olan
devlete zarar vermektedir. Kanun koyucuda bunu engellemek için bu sapma
davranıĢların caydırıcı olması için cezalar almıĢ ve tedbirler ön görmüĢtür.118
Suç
olgusunu açıklamak için coğrafi, pozitif, biyolojik, psikolojik ve sosyolojik teoriler
ileri sürülmüĢtür. Ancak biz konuya kentleĢme ve suç bağlamında yaklaĢacağımız
için sosyolojik teorileri inceleyeceğiz.
Sosyolojik teoriler aĢağıda ele alınmıĢtır.
2.2.4.1 Durkheim’in Teorisi
Ġlk kez Durkheim tarafından kullanılan anomi kavramı ve sosyal çözülme ve
yabancılaĢma durumu anlatılmak istenmiĢtir. Emile Durkheim (1858–1917)
suçluluğun analizi sayesinde, suçluluğun tüm toplumlarda ve değiĢik Ģekillerde var
olacağını iddia etti. Durkheim her zaman bazı insan davranıĢlarına karĢı toplumların
cezalar öngördüğünü dolayısı ile suç ve suçlunun olmadığı toplumun olamayacağını
117
T. Ġçli, 2002, a.g.e., s.632
118 S.Dönmezer, 1994, a.g.e., s.61
62
savundu.119
Buradan hareketle suçun varlığının normal olduğunu ancak durum belli
bazı sınırları geçerse sorun teĢkil edeceğini ileri sürdü. Suçun ve suçlunun olmadığı
bir toplumun tam olarak hiçbir yerde olamayacağını iddia etti.
Durkheim‘e göre suç ancak bu sınırları geçerse sorun teĢkil eder. Ancak bu
sınır aĢılırsa durum bir hastalığa dönüĢmüĢ olur. Durkheim‘e göre suç; toplum
halinde yaĢama Ģartlarına yönelmiĢ her türlü saldırıdır.
2.2.4.2 Anomi Teorisi ve YabancılaĢma
Anomi teorisi Durkheim‘in görüĢ ve analizleri üzerine Robert K. Merton
tarafından geliĢtirilmiĢ, toplumsal hareketten yola çıkarak suçluluğu açıklamaya
çalıĢmıĢtır. Durkheim tarafından teorinin ilk aĢaması olan sosyal sorunlar ve
toplumsal hareketlerden sapıcı durumlar saptanmıĢtır. Merton ise bu durumu
sistematiği ile beraber geliĢtirmiĢtir. Merton 1938 yılında ―Sosyal Yapı ve Anomi‖
makalesi ile düĢüncelerini ortaya çıkarmıĢtır.
Bireyin sosyal kurumlarla bütünleĢememesi veya baĢka bir değiĢle kültür ve
sosyal yapının çatıĢması ile ortaya çıkan durum olarak da tanımlanan Anomi teorisi
suçu sosyal problemlerden yola çıkarak açıklamaya çalıĢmıĢtır. Toplum bireye
sosyalleĢme yolu ile içinde zorunlulukları da barından kültürel hedefler yükler.
Bireyler bu hedeflere meĢru yollar ile ulaĢmaya çalıĢırken belli kurallara tabii
durumdadır. Toplumlar her bireye para, baĢarı ve meslek gibi sosyal sorumluluklar
yükler ve her birey de bu amaçları gerçekleĢtirilebilmesi için çalıĢır. Ancak bu
sayede mutlu olacağına ve sosyalleĢeceğine inanır. Ancak bu hedeflere toplum
tarafından öngörülen yollar ile ulaĢmak zor ve sınırlıdır. Sosyal sınıflar arasında da
bu amaçlara ulaĢmada fırsat eĢitsizliği vardır. Bu durum sınıf çatıĢmasına yol
açmakta ve toplumsal inanç ve zorunluluklardan sapmalar meydana getirmektedir.
120 Bu sebeple normlardan sapma hususunda özellikle aĢağı sosyal ve ekonomik
imkânlara sahip sosyal sınıflar baskı altında kalmaktadırlar. Çünkü onlar için maddi
imkânları elde etme fırsatı azdır ve eğitim dereceleri düĢüktür. ĠĢte böyle bir
119
A.YILDIRIM, 2004, a.g.e., s.97 120
B.ULUTÜRK, 2006, a.g.e., s.41–42
63
toplumda nüfusun bir kısmı, bu sebeplerle meĢru araçları reddederek baĢarı
amaçlarına ulaĢmak istediklerinde bundan sapma hali doğar. Bunun gibi durumlarda
normları kabul etmekten ziyade kanun dıĢı yollarla amaçlara ulaĢmak istenecektir.121
Seeman yabancılaĢmayı Ģu Ģekilde analiz etmiĢtir;122
Güçsüzlük: Sonuçlara ulaĢmada ve kontrol etmede birey kendi
güçsüzlüğünün farkına varmıĢtır.
Manasızlık: Bireyin toplumda ve çevresinde geliĢen olaylara anlam
verememesidir.
Normsuzluk: Toplumda kabul gören değerlere olan bağlılık kalmamıĢtır.
Tecrit: Bireyin artık sosyal değerlerden ve toplumdan uzaklaĢmasını ve
yalnızlığını ifade eder.
Kendi kendine yabancılaĢma: Bireyin belli bir davranıĢının geleceğe yönelik
planlarına aykırı olması ve kendi varlığına yabancılaĢması anlamına gelir. Seeman
toplumda meydana gelen sosyal problemlerin basamaklar halinde nasıl sapmaya
gittiğini göstermek istemiĢ, toplumsal sorunların nedenlerini bireylerden baĢlayarak
açıklamak istemiĢtir.
Kültürel ve sosyal yapının çeĢitli unsurları arasından ikisi doğrudan
önemlidir: Birinci unsur, toplumun tümü veya farklı yerlerdeki üyelerine yasal hedef
tayinleri olarak hizmet eden kültürel olarak tespit edilmiĢ amaçlar, niyetler ve
ilgilerden oluĢur; ikinci unsur, bu amaçlara ulaĢılmasında izin verilen yolların
belirlenmesi, ayarlanması ve kontrol edilmesidir. Cohen tarafından getirilen önemli
bir görünüĢ noktası onaylanarak altı çizilir. Burada geliĢtirilen anomi teorisi, bütün
sapıcı davranıĢlarla değil sadece suçlu veya suç olarak ifade edilen bir kaçı ile iliĢkisi
olmalıdır.123
121
S:Dönmezer, 1994, a.g.e., 122
Daha fazla bilgi için B.Tolan, “ÇağdaĢ Toplumun bunalımı, Anomi ve YabancılaĢma”, 1996, 123
S. Dönmezer, “Suç Kavramının MenĢei ve GeliĢmesi”, 2002, www.kriminoloji.com, eriĢim
tarihi:01.04.2010, s.55–56
64
2.2.4.3 Farklılıkların BirleĢmesi Teorisi
Ġnsanlar doğumdan itibaren bazı davranıĢları diğer canlılarda da olduğu gibi
içgüdüsel olarak yaparlar. Ancak bir kısım hareket ve davranıĢları yaĢantılarının
içerisinde sosyalleĢme yolu ile öğrenmektedir. Bireyler için sosyal öğrenme aileden
baĢlayarak arkadaĢ çevresi ve okul gibi sosyal gruplarla devam eder. Bu gruplar
birey davranıĢları üzerinde verdikleri tepkilerle sosyal öğrenme sürecinde etkili
olurlar. Dolayısı ile birey çocukluğundan itibaren onay gören ya da kınanmayan
davranıĢları suç teĢkil etse dahi benimser ve uygular.124
Bu kuramın öncülerinden biri olan Sutherland bireyleri suça iten ve
sapmalara iten süreci Ģu basamaklarla ifade etmiĢtir.
1. Suç öğrenilir. Suçu meydana getiren hareket biyolojik kalıtımla yani DNA
yoluyla geçmemektedir. Suç için yetiĢtirilmemiĢ bir kiĢi suçu icat ederek iĢleyemez.
Suç failin bir Ģekilde yetiĢtiğinin göstergesidir.
2. Suç olarak nitelenen hareketler karĢılıklı temas halinde bulunma süreci
içinde diğer kiĢilerle olan karĢılıklı iliĢkiler içinde öğrenilir.
3. Suç olarak nitelenen hareketin öğreniliĢi, özellikle ilk gruplar (aile, okul ve
arkadaĢ çevresi gibi) içinde gerçekleĢir.
4. Suç olarak nitelenen hareketin öğreniliĢi,
a) bazen çok karmaĢık, bazen basit bir özellik gösteren suçun
öğrenilmesi ile
b) bazen de saik, dürtü, rasyonalizasyon ve davranıĢların özgün
yönünü öğrenmekle sonuçlanır.
5. Kanunlara riayet edilen toplumlarda yetiĢen bireylerin, kanunlara riayet
etmeyen insanların oluĢturduğu toplumda yetiĢen bireylere oranla suçlu olma ihtimali
daha azdır.
6. bireyler kurallara uyulan bir ortamdan ziyade kanunun ihlalinin daha
yaygın olduğu, bu davranıĢların daha çok olduğu bir ortamlarda suçlu olur. Bu
farklılıkların birleĢmesi ilkesidir. Birey suç teĢkil eden örneklerle, temasının çokluğu
ve kanunlara uygun örneklerden soyutlanmıĢ olması dolayısıyla suç iĢler.
124
S.Dönmezer, 1994, a.g.e., s.346
65
7. Farklılıkların birleĢmesi, çokluğu, devam süresi, üstünlük sırası ve
yoğunluğu itibariyle değiĢiklik arz edebilir.
8. Suç olan ya da olmayan örneklerle temas sonucu suçu oluĢturan eylemi
öğrenme süreci, bütün diğer öğrenme süreçlerine ait süreçlerle benzerlik gösterir.
Ancak suç eylemini öğrenme süreci sadece taklitten ibaret değildir.
9. Suç olan eylem, genel ihtiyaç ve değerlerin bir belirlemesi olmakla
beraber, genel ihtiyaç ve değerlerle izah olunamaz.125
2.2.4.4 Damgalanma Teorisi
Damgalama ( Labelling ) teorisi yapılan eylemin suç olarak açıklanması ve
incelenmesi dıĢında toplumun bu eyleme verdiği tepkiye ağırlık vermektedir. 1960‘lı
yıllarda suç ve suçluluk çözümlemelerinde dikkat çeken Damgalanma teorisi (veya
toplumsal reaksiyon teorisi) kısa sürede belli bir popülariteye ulaĢmıĢtır. Bu kurama
göre, bireylerin sapkın veya suçlu olarak etiketlenmeleri, onların toplumdan
dıĢlandıkları yönünde bir duyguya kapılmalarına yol açmaktadır. Bu dıĢlanma
duygusu da, onların suçlu gruplarla iliĢkiye girmelerinde etkili olmaktadır. 126
Damgalanma teorisi daha temelinde diğer suç ve suçluluk üzerine üretilmiĢ
teorilerden ayrılmaktadır. Genel olarak diğer suç teorilerinde ‖bireyler neden suç
iĢlemektedir‖ sorusu üzerine cevaplar aranmakta iken Damgalanma teorisinde
―neden belli davranıĢlar toplumda sapma olarak tanımlanmaktadır‖ sorusuna yanıt
aranmaktadır.
Damgalanma teorisi özellikle birey davranıĢların kanuni sınırlarını belirleyen
kanunları ve hukuk sistemini sorgulamaktadır. Toplumlar sosyal sistemlerden
oluĢmaktadır. Bu sistemlerin yapısal unsurları, toplumu oluĢturan bireyler ve alt
sosyal gruplar arasındaki iliĢkilerde kendini gösterir. Toplumu oluĢturan alt sosyal
gruplar hayat stili, sosyal değerler, insan eylemleri bakımından değiĢik görüĢ ve
kanaatlere sahiptirler. Toplumda egemen olan siyasal ya da ekonomik sosyal statü
sahibi bireyler, tüm toplumu kapsayacak Ģekilde sapıcı ve sapıcı sayılmayan davranıĢ
125
S.Dönmezer, 1994, S.347 126
Z.KIZMAZ, 2002, a.g.e., s.167
66
ve hareketleri belirler. Dolayısı ile bu Ģekilde hakim alt sosyal grup tarafından kendi
inanç, beklenti ve isteklerine göre sapıcı davranıĢlar ve sonucu olarak suç ortaya
çıkar. Ancak bununla beraber bu görüĢe göre sapıcı her davranıĢ ve hareket suç
değildir.127
Bireyler hâkim alt sosyal grupların değerlerine göre belirlenen çizgilerini
dıĢına çıktıklarında kendileri buna bağlı olmasalar dahi genel toplum kurallarından
sapmıĢ olurlar. Bununla beraber eğer yakalanırsa iĢte o zaman suçlu durumuna düĢer
ve bundan sonra bir kere suçlu olarak nitelenince kamu nezdinde kiĢiliği en derin
Ģekilde zarara ve değiĢikliğe uğrar. Ġlave olarak birey bu sapıcı eylemleri yapan bir
alt sosyal gruba katılırsa kendini artık bir sapıcı olarak görmeye baĢlar.128
Birey sapıcı hareketinden dolayı damgalanınca topluma ve toplumun
değerlerine olan inancını da yitirebilmektedir. Böyle bir durumun yedi tür
damgalanma etkisi bulunmaktadır.129
1) ġüphe altında olma: Hükümlü daha sonra iĢlenen suçlardan her zaman ilk
Ģüphelilerden biri olacaktır.
2) ĠĢ bulma zorlukları: Hükümlülerin iĢ bulmaları ve bu iĢi devam ettirmeleri
güç bir hal almaktadır.
3) Toplum dıĢına itilme: Hükümlü en yakınlarının, ailesinin ve arkadaĢlarının
desteğini kaybedebilir. Kendisini kabul edecek ve kendi durumuna benzeyen bir
çevre edinmeye çalıĢır. Bu da kendisi gibi diğer hükümlülerden oluĢan bir ortamdır
ve tekrar suç iĢlemesine yol açacaktır.
4) Kendisine olan saygı ve güvenin yitirilmesi: Hükümlü doğasında suçluluk
olduğuna inanır ve bu durumun kaçınılmaz olduğunu düĢünmeye baĢlar.
5) Damgalanmaya tepki: Hükümlü, damgalamanın haksız olduğunu düĢünür
ve bunu kanıtlayabilmek için daha dikkatli davranır.
6) Damgalayanlara tepki: Hükümlü, damgadan çok kendisini damgalayanları
dolayısıyla toplumun değerlerini sorgulamaya baĢlar ve reddeder, bazen de tam ters
tepki olarak kendisini düzendeki bozuklukları ortaya çıkarmaya adar.
127
S.Dönmezer, 1994, a.g.e., s.352 128
S:Dönmezer, 1994, a.g.e., s.353 129
Sokullu-Akıncı, 2002, a.g.e., s.201–202
67
7) Kutsal konuma gelme: Özel durumlarda ise mahkûmiyet bazı kiĢilerce
ahlaken yanlıĢ olarak nitelendirilir ve hükümlü toplumsal destekle karĢılanır.
Damgalama yaklaĢımı, en baĢta teoriye getirilen eleĢtirilerle beraber
bireylerin suç iĢlemelerinin nedenlerini açıklayamasa da, düĢük gelirlilerin ve azınlık
gruplarının damgalanma ihtimallerinin daha kolay ve daha fazla olduklarına dikkat
çekmekte haklıdır. Toplumsal düzenin uç noktalarında yaĢayanlar, çok az güce ve
kaynağa sahip olanlar damgalanmaya en az direnebilecek ve sahip oldukları ve
olamadıkları imkânlar yüzünden sapkın rolüne yönelmeleri olasılığı en fazla
olanlardır. KentleĢme ve suç iliĢkisi açısından bu yaklaĢımın önemi belirli bireyler
gibi, belirli kentsel bölgelerin de bir damgalanma sürecine maruz kalmaları,
dolayısıyla buralarda yaĢayanların polisin daha fazla gözetim ve denetimi altında
bulunmasıdır.130
Örnek olarak değiĢik Ģehirler de var olan roman vatandaĢların
kaldıkları yerlerin suç ve suçluyla beraber anılmaları ve buralarda yaĢayan bireylerin
potansiyel suçlu olarak görülmeleri verilebilir. 131
2.2.4.5 Sosyal Organizasyonsuzluk Teorisi
Sosyal organizasyonsuzluk teorisi olarak adlandırılan bu teori 1920‘li yılların
baĢlarında Shaw ve Mckay‘ın suçun ekolojik incelemeleri sonucunda ortaya
çıkmıĢtır. Bu kuramın suçun Ģehir alanlarındaki görünümlerini resmetmeye
çalıĢtığını söyleyebiliriz.132
Sosyal çözülme teorisi daha önceden Chicago kentinde yapılan araĢtırmalara
dayanmaktadır. Özellikle 1860–1910 yıllarında Chicago kentine yaĢanan yoğun ve
büyük göç sonucunda ortaya sosyo-kültürel ve demografik sorunların ortaya çıkması
sosyal bilimciler için dikkatleri bu konuya doğru çekmiĢtir. Kentte meydana gelen
büyük nüfus artıĢı sonucu oluĢan sorunlar insan-çevre etkileĢimi etrafında
açıklanmaya çalıĢılmıĢtır. Daha sonra Shaw ve Mckay bu kuramı geliĢtirerek sosyal
organizasyonsuzluk ( Chicago Okulu ) teorisini geliĢtirmiĢlerdir. Bu kuramla suç
130
S.GÖLBAġI, 2007, a.g.e., s.100–101 131
T.ERMAN, “Çandalı-Hıdırlıktepe Örneği Üzerinden Suç ve Mekân ĠliĢkisi Mahalleli
Deneyimleri”, Mimarlar Odası Bülteni, sayı:55, Ankara, s.30–31 132
Z.KIZMAZ, 2002, a.g.e., s.167–169
68
olgusu; geliĢme bölgeleri (growth zone), suçluluk alanları (delinquency area) ve
çemberler teorisi (concentric zone) gibi kavramlarla açıklanmaya çalıĢılmıĢtır.133
Sosyal organizasyonsuzluk kavramı, göç veya nüfus artıĢı ile ortaya çıkan
kültürel değiĢmelere toplumun tamamının uyum sağlayamamasını açıklamaya
çalıĢmaktadır.134
Bu teori sosyal çözülmenin en yoğun olarak kent yapısında ortaya
çıktığını savunmakla kentleri suçun mayalanarak büyüdüğü yerler olarak
görmektedirler. Buradan hareketle kentleri birer laboratuar olarak görmüĢler ve
teorinin de ana kaynağı olan Chicago gibi büyük kentleri hedef olarak seçmiĢlerdir.
FahiĢelik, hırsızlık, intihar gibi sapkınlıklardan yola çıkarak araĢtırmalarını
yapmıĢlardır.
Heterojen yapının, çöküntü bölgelerinin, sosyal hareketliliğin, sanayileĢme ve
kentleĢmenin dolaylı veya doğrudan suçun nedeni olarak iĢaret edildiği bu kuramda
kentlerde yaĢanan sosyal çözülmenin en temel sorun olduğu varsayılmaktadır. Çünkü
bu etmenler toplumdaki bireylerin topluma ve toplumsal değerler olan bağlılığını
zayıflatmakta ve dolayısı ile onları suç iĢlemeye yöneltmektedir.135
Bu kuramı savunan sosyal bilimciler sosyal düzensizliğin Ģu maddelerle
paralel ilerlediğini belirtmektedirler;136
Çocuklar üzerinde sosyal denetimin gerektiği kadar olmaması,
Sapkın davranıĢın veya suçun genelde ebeveynler ve komĢular
tarafından onay görmesi ya da yadırganmaması,
Suç iĢleme imkânına çok kolay Ģekilde ulaĢma fırsatının olması,
Hayatın devamı için gerekli olan meĢru iĢ ve eğitim fırsatına çok zor
ulaĢılıyor olması.
133
Z.KIZMAZ, 2002, a.g.e., s.151 134
A.YILDIRIM, 2004, a.g.e., s.111–112 135
S.Dönmezer, 1994, a.g.e., s.55–57 136
Z.KIZMAZ, 2002, a.g.e., s.151–152
69
Sosyal düzensizlik kuramının son dönemlerdeki temsilcilerinden olan
Sampson ve Groves ise sosyal ―disorganizasyonun‖ göstergeleri olarak Ģu faktörleri
belirtmektedir:
YerleĢimcilerin düĢük düzeyde bir ekonomik yapıya sahip olmaları,
Aynı yerleĢim yerinde çok farklı etnik grupların varlığı,
Yüksek düzeyde yerleĢimci hareketliliği,
Ailelerin fonksiyonunu kaybetmesi ve
KentleĢme.137
2.3 Bölüm Sonucu
Sosyal bir olgu olan suç ve suçluluk kavramının tarihi insanlık tarihi ile
beraber baĢlamaktadır. Suç toplumlara, zamana ve mekânlara göre farklılık gösterse
de ortak yönleri çok fazladır. Buradan hareketle suçun evrensel bir olgu olduğu iddia
edilebilir. Toplumsal bakıĢ açısı ile yapılması hoĢ görülmeyen hareketler sapma
davranıĢlar olarak nitelendirilmiĢ, daha sonra yine toplum tarafından konulan
kuralların çiğnenmesi durumuna suç adı verilmiĢtir.
Ġlkel toplumlarda suç toplumsal ön görülerle belirlenmekte iken dinlerin
toplum hayatında egemen güç olması ile beraber dinler tarafından belirlenmeye
baĢlanmıĢtır. Suç ve suçluluk aynı zamanda günah teĢkil etmiĢ, Tanrının iradesine
karĢı geliĢ olarak nitelendirilmiĢtir. 18. yüzyıl baĢlarından itibaren ise suç ve suçluluk
olguları rasyonelleĢmeye baĢlamıĢtır. Böylece suç ve suçluluk olgusu ilkel
kabilelerin adetlerinden ve dinin hegemonyasından kurtularak devlet iradesi haline
gelmiĢtir.
Toplumların kalabalıklaĢması ve suçun artmasıyla suç ve suçluluk sosyal
bilimcilerin nedenleri ve sonuçları ile beraber ilgi alanlarına girmiĢtir. Suç toplumsal
yapıyla uyuĢmayan, toplumu tehdit eden sosyal bir problemdir. Günümüzde suç
137
Z.KIZMAZ, 2002, a.g.e., s.152
70
olgusunun temel tanımı devlet tarafından koyulan kurallara uyulmaması ya da bu
kuralların ihlal edilmesidir. Yapılan bu ihlalleri devletler kendi bütünlüklerine
yapılmıĢ faaliyetler olarak adlandırılırlar. Öyle ki suç ve suçluluk ile ilgili BirleĢmiĢ
Milletler gibi uluslar arası örgütler çalıĢmalar yapmaktadır.
Suç ve suçluluğu inceleyen sosyal bilimciler suçluluğun ortaya çıkmasına
neden olarak bazı etmenler ileri sürmüĢlerdir. Bunlar yaĢ, cinsiyet, kalıtım, kiĢilik ve
medya gibi etmenlerdir. Bu etmenler suçlu profillerinden hareket edilerek istatistikî
verilerden elde edilmiĢtir. Suçluluk toplumda sapma davranıĢ olarak
nitelendirilmektedir. Sosyal bilimciler suç ve suçluluğun artmasını sosyal yapının
çözülmesiyle bağdaĢlaĢtırmaktadırlar.
Suçu anlamak isteyen sosyal bilimciler değiĢik yaklaĢımlar denemiĢlerdir.
Suçun genetik ve biyolojik kaynaklı olduğunu düĢünenler, zekâ geriliği ve ruhsal
problemlerden kaynaklandığını ileri sürenler ve suça sosyolojik açıdan bakan sosyal
bilimciler olmuĢtur. Marx, Engels ve Durkheim gibi sosyal bilimciler suçu sosyoloji
yardımıyla anlamaya çalıĢmıĢlardır.
Sanayi devrimi, kapitalizm ve kentleĢme ile özellikle kentlerde meydana
gelen suçlar ortaya çıkmıĢtır. Kentsel suçlar kentlere ve kentlerin yapısına uygun
Ģekilde değiĢip yeni Ģekiller alan suç türleridir. Kentlerin kalabalık, düzensiz,
kontrolsüz gibi olumsuz özellikleri nedeniyle bazen suçlar değiĢmekte bazen de yeni
suçlar ortaya çıkmaktadır. Sosyal bilimciler suç ve suçluluğu mekânla
bağdaĢlaĢtırarak problemleri tespit edip çözümlerini aramaya çalıĢmıĢlardır. Çöküntü
bölgeleri, suçu çeken bölgeler ( sıcak bölgeler ), suçu üreten mekânlar, yabancılaĢma,
toplumsal dıĢlanma, ayrıĢma, suçun öğrenilmesi, damgalanma, sosyal düzensizlik
gibi olgular ile kentsel mekân ve suç iliĢkisi incelemeye alınmıĢ, görülen problemlere
çözüm yolları aranmıĢtır.
71
3. BÖLÜM TÜRKĠYE’DE KENTSEL MEKÂN VE SUÇ
ĠLĠġKĠSĠNE BĠR BAKIġ
3.1 Türkiye’de Kentsel Mekân Kavramı ve GeliĢim
Süreci
3.1.1 Tanzimat Dönemi
1839 – 1930 arasını kapsayan bu dönemde Osmanlı devleti mali gider ve
gelirlerini düzenlemek ve parasal sorunlarını gidermek için vergi sisteminde köklü
değiĢiklikler yapmıĢtır. Osmanlı devletinde ana vergi kaynaklarından olan toprak
sistemini yüzlerce yıl korumuĢtur. ―Miri‖ toprak sistemi ile Osmanlı devleti toprağın
mülkiyetini kendinde tutarken kullanım hakkını kiĢilere devretmiĢtir. Devlet
tarafından parçalara ayrılan toprak gelirleri askeri görevler karĢılığında devletin
memuru durumunda olan sipahilere bırakılmıĢtı. Osmanlı Devleti‘nin tarım
ekonomisinin uzun yıllar ayakta tutulmasını sağlayan en önemli özellik toprağın
kamusal mülkiyeti ve bu doğrultuda gerçekleĢtirilen üretim faaliyetleridir. Denetim
zincirlerinin katı kurallarla belirlenmiĢ olması sistemin uzun yıllar kullanılmasını
sağlamıĢtır.138
Avrupa kıtasında meydana gelen geliĢmeler Osmanlı Devletinin köklü
değiĢiklikler yapması zorunluluğunu doğurmuĢtur. BaĢta askeri ihtiyaçlar gelmek
üzere geliĢen teknolojileri satın almak zorunda olan Osmanlı Devleti vergi
sisteminde büyük değiĢiklikler yapmıĢtır. Sıcak paraya olan ihtiyaçtan dolayı peĢin
para karĢılığında tımar gelirleri iltizama verilmiĢtir. Ġltizam sistemi ilerleyen yıllarda
toprakların özel mülkiyete geçmesine neden olmuĢtur. Böylece Osmanlı Devletinde
var olmayan zengin bir sınıf ortaya çıkmıĢtır. Toprak aristokrasisi zayıflayan merkezi
otoritenin yanında yerel bir güç haline gelmiĢtir. Toprakların özel mülkiyetin eline
138
N.NĠRAY, “Tarihsel Süreç içerisinde KentleĢme Süreci ve Muğla Örneği”, Muğla Ü. S.B.E.
dergisi, sayı:9, 2002, s.9–10
72
geçmesi ile köylünün topraktan, yani kırsal alandan kopuĢu baĢlamıĢtır. Ancak
bununla beraber yaygın bir Ģekilde büyük çiftliklerin kurulması ve kentlerde de iĢ
olanaklarının sınırlı olması kitleler halinde topraktan kopuĢu engellemiĢtir. Sosyal
altyapıda da bir değiĢim yaĢanmıĢ, gerek köylerden kentlere gidenler, gerekse de
çiftliklerde çalıĢan köylüler yeni iliĢkilerin ortaya çıkmasına neden olmuĢtur. Bu
durum kentlerde iĢsiz insanların çoğalmasına yol açmıĢ ve Osmanlı Devletinde
kentlerin yapısı değiĢmeye baĢlamıĢtır. Osmanlı Devleti izlediği Avrupa kaynaklı
reformlarla beraber büyük bir değiĢim sürecine girmiĢtir.139
Osmanlı Devleti‘ni ekonomik olarak zayıflamasına neden olaylardan birisi
de, 1838 tarihli Balta Limanı antlaĢmasıdır. Ġngiltere ile imzalanan bu antlaĢma ile
Osmanlı Devleti dıĢ ticarette uyguladığı yaptırımları kaldırmıĢ ve ihracata uygulanan
vergileri artırırken ithalata uygulananlara azaltmıĢtır. Bu antlaĢma Osmanlı
Devleti‘nin bağımsız dıĢ ticaretini ortadan kaldırmıĢtır.140
Uygulanan bu imtiyazlar
daha sonra baĢka milletlere de tanınmıĢ ve özellikle liman kentleri yabancıların ilgisi
ile karĢılaĢmıĢtır. Bu dönemde baĢta Aydın demiryolu olmak üzere bunun gibi
yerlerde üretim ve uluslar arası ticaret alanları arasında kentler ve ulaĢım imkânları
yeniden ĢekillenmiĢtir. Yine Çukurova bölgesinde üretim yapan bölgeler ile uluslar
arası Pazar amaçlı bölgeler arasındaki bölgeler Ģekil değiĢtirmiĢlerdir.141
Balta Limanı antlaĢması ile yabancıların toprak sahibi olmaları
düzenlenmiĢtir.142
Bu durum Osmanlı Devleti‘nde bireylerin ve kentlerin dokusunda
değiĢimlere neden olmuĢtur. Osmanlı Devleti‘nde batılılaĢma isteğinin hız kazandığı
dönemde Ġzmir gibi liman kentleri bu durumdan kendilerine düĢen payı almıĢlardır.
Ġzmir örneğinde yük taĢınması ve toplu taĢıma için tramvay inĢaatı yapılmıĢtır.
Liman kentlerinin kentsel anlamda geliĢtiği bu dönemde kentlerde kendi içinde
uluslar arası ticaretin gerekleri doğrultusunda geliĢmeler göstermiĢtir.
139
N.NĠRAY, a.g.e., 2002, s.10
140 Ġ.KALAYCI, “AKM Günümüz Sanayi Ġçin Kazanımlar”, Maliye Dergisi, sayı:159, 2009,
portal1.sgb.gov.tr eriĢim tarihi:01.07.2010
141 M.ÇĠFTÇĠ, “… Osmanlı Vilayetlerindeki Coğrafi Dağılımların Belirlenmesi”, DoğuĢ Ü.
Dergisi, Sayı:10, 2009, s.42–43
142 S.ÖZGÖNÜL, Ġzmir ve Fayton; Bir Kimlik Ġmgesi”, Ġzmir Ticaret Odası Yayınlar, 2009, s.2
73
Tanzimat sonrası kentlerde yaĢanan ilk değiĢimler Ġstanbul‘ da görünmeye
baĢlamıĢtır. Tanzimat fermanının yayımlanmasından sonra reformların bir parçası
olarak kentlerde batılı kurumlardan da faydalanılarak modernleĢme çalıĢmaları
yapılmıĢtır.143
3.1.2 1980 Öncesi Dönem
Türkiye‘de kentleĢme yıllar içerisinde kesintilere uğramıĢ olsa da önemini
yitirmeden devam etmiĢtir. KentleĢmenin kent sayısının artması ve kentlerde yaĢayan
insanların sayısal artıĢı olarak tanımlanması kentleĢmenin sadece nüfus artıĢı ile ilgili
olduğu Ģeklinde bir algıya sebep olabilir. Daha geniĢ bir tanımla kentleĢme,
sanayileĢmeye ve ekonomik geliĢmelere bağlı olarak kent sayısının artması,
toplumda artan oranlarda iĢ bölümü ve uzmanlaĢma yaratan, insan davranıĢ ve
iliĢkilerinde kentler özgü değiĢikliklere yol açan bir nüfus birikim sürecidir.144
Ancak
Türkiye özelinde kentleĢme ilk olarak kentsel alanlarda nüfusun sayıca artması ve
yoğunlaĢması Ģeklinde gerçekleĢmiĢtir.
UlaĢım ve tarım teknolojilerindeki geliĢmeler ve Türkiye‘nin dıĢarı açılması
ile kentleĢme hız kazanmıĢtır. Bu dönemde kentli nüfus oranı %25‘lere kadar çıkmıĢ;
devletin yaptığı ekonomik dıĢa açılımla beraber geliĢen ekonomik aktivitelerle
kentleĢme hız kazanmıĢtır. Özellikle ithalat ve ihracatın yoğun olduğu liman
Ģehirlerinde kentleĢme daha net bir Ģekilde görülmüĢtür. Buralarda bankalar, sigorta
Ģirketleri, iĢ hanları, limanlar, rıhtımlar, posta binaları gibi modern kentsel mekânlar
kurulmuĢtur. Osmanlı Devletinin kendisine özel geleneksel yapı anlayıĢından
sıyrıldığını gösteren bu göstergeler yeni kentsel mekânlarında örnekleridir.145
143
S.GÖLBAġI, “KentleĢme ve Suç: Ġstanbul’un KentleĢme Süreci ile Suçluluk Arasındaki
ĠliĢkinin Kuramsal Analizi“,
144 R. KeleĢ, “KentleĢme Politikası”, Ġmge Kitabevi, 7. Baskı, Ankara, 2002,
145 N.NĠRAY, a.g.e, 2002, s.11
74
Özellikle 1950‘li yılları takip eden dönem kentleĢmenin Türkiye‘de çok hızlı
ilerlediği dönemdir.146
Bu artıĢın bir önceki beĢ yıllık dilime göre çok fazla olmasının
temel nedeni nüfus artıĢının da çok hızlı olmasıdır. Tablo 2‘de görüleceği gibi
yaĢanan nüfus artıĢıyla kentsel nüfus artıĢının paralel olarak yükseldiği
görülebilecektir.
Tablo 1: Türkiye‘de Genel Nüfus ile Kentsel Nüfus ArtıĢ hızları (1927–1980)147
Tablo 2: 1927–1980 Yılları Arası Türkiye‘de Toplam ve Kentsel Nüfus ArtıĢının Grafiksel
Görünümü148
0,00
10,00
20,00
30,00
40,00
50,00
60,00
1927-1
935
1935-1
940
1940-1
945
1945-1
950
1950-1
955
1955-1
960
1960-1
965
1965-1
970
1970-1
975
1975-1
980
Toplam Nüfus Artışı
(Binde)
Kentsel Nüfus Artışı
(Binde)
146
ġ.IġIK, “Türkiye’de KentleĢme Hareketleri ve KentleĢme Modelleri”, Ege Coğrafya Dergisi,
2005, s.61
147 TUĠK, “Genel Nüfus sayımları”, 1935, 1940, 19945, 1950, 1955, 1960, 1965, 1970, 1975, 1980,
1985, 1990, 1995, 2000, www.tuik.gov.tr, eriĢim tarihi:05.07.2010
148 TUĠK, “Genel Nüfus sayımları”, www.tuik.gov.tr, eriĢim tarihi:05.07.2010
75
Bu dönemde dikkat çekici diğer bir geliĢme kentlerde yaĢanan nüfus artıĢının,
kırsal nüfus artıĢının yaklaĢık iki katı olmasıdır. 1950‘li yıllarda kentsel nüfus oranı
sadece %25‘lerde iken 1980 yılına gelindiğinde bu oran %44‘lere çıkmıĢtır. Kentsel
nüfus lehine bozulan bu denge bu yıllardan sonra aynı doğrultuda devam etmiĢtir.
1980‘lere gelene kadar kentleĢme açısından yaĢanan en büyük fark kentsel
nüfusun bu dönemde iç göçlerle beslenmesidir. Aslında var olan dengenin bu kadar
hızlı bozulmasının nedeni de budur. 1950‘li yıllardan sonra ortaya çıkan sosyal ve
ekonomik geliĢmeler kentsel nüfus ile kırsal nüfus arasındaki dengenin değiĢmesinde
etkili olmuĢtur. Dönemin baĢlarında kırsal nüfusun genel nüfus içindeki payı
%75‘lerde iken çok hızlı bir Ģekilde aĢağılara doğru inmiĢtir. Tarım sektöründe
makineleĢmenin hız kazanması, ülke ekonomisinin dıĢa açılması, ulaĢım ve iletiĢim
teknolojilerindeki geliĢmeler kırsal nüfustan kopmalar oluĢmasına sebep olmuĢtur.
Ancak kentlerin ve kentsel yaĢam tarzının çekiciliğini tek baĢına bir etmen
olarak görmek yanlıĢ olur. Kırsal nüfusun bu denli hızlı azalıĢı kentlerin
cazibesinden çok kendi çekiciliğini kaybetmesindendir. Öyle ki Türkiye‘deki
kentleĢme süreci kentin çekiciliğinden daha çok kırsal kesimin iticiliğinden
kaynaklanmıĢtır.149
KentleĢme sürecinde 1980 öncesi döneme göre önemli
geliĢmeler ortaya çıkmaya baĢlamıĢtır. Örneğin Türkiye kitlesel göç olgusuna yoğun
bir Ģekilde maruz kalmıĢtır. 1950‘li yılların baĢından 1980‘li yıllara kadar
gecekondulaĢma kendiliğinden geliĢen bir süreç olarak görülse de; kente göç eden
insanların, barınma sorunlarını yasal olmayan yollardan gecekondu kurarak çözmeye
çalıĢmaları ilerleyen yıllarda toplumsal, ekonomik ve sosyal problemler olarak ortaya
çıkmıĢtır.
1950‘li yıllardan sonra kentleĢme ve etkileri daha fazla önem teĢkil etmeye
baĢlamıĢtır. TaĢıdıkları oy potansiyellerinin görülmesi ile kentleĢme siyasal
konjonktüre girmeye baĢlamıĢtır. Diğer bir deyiĢle popülist politikaların bir sonucu
olarak, kentleĢme hızla siyasallaĢmanın bir amacı olmaya baĢlamıĢtır. Tüm dünyada
149
N.SUĞUR, “Türkiye’de Sosyal ve Ekonomik GeliĢmeler”, Anadolu Üniversitesi yayınları, AOF
yay:1962, s.160
76
olduğu gibi Türkiye‘de de daha fazla insan hakları, demokrasi, refah devleti gibi
ilkeler ön plana çıkmaya baĢlamıĢtır. Öyle ki çok partili döneme geçen Türkiye‘de
Demokrat Parti ile katı devletçi kurallardan ve ekonomiden liberal kural ve
ekonomilere geçiĢ, demiryolları ağırlıklı politikalardan karayolları ağırlık politikalara
geçiĢ yapılmıĢtır. 150
Bu yıllardan sonra demiryollarında var olan ray uzunluğu uzun
süre artıĢ göstermeyecektir.
KentleĢme ve belediyecilik bu dönemde hızlı bir değiĢim sürecine girmiĢtir.
Bu dönemde sanayileĢmenin hızlanarak, teknolojinin getirdiği yeniliklerle değiĢime
uğraması, kentlerin nüfusunun ve nüfus yoğunluğunun hızlı Ģekilde artması, kentsel
yaĢam alanlarının belediye alanlarını aĢması, kentsel ulaĢım araçlarının sayı, alan ve
uzunluk açısından değiĢmesi kentleĢme ve belediyecilik anlayıĢlarında değiĢiklikler
doğurmuĢtur. Nüfus artıĢının çok hızlı olması, kentsel planlamanın uzun dönemli
olmaması, belediyecilik anlayıĢının zayıf olması gibi sebepler kentleĢmenin sağlıksız
ilerlemesine neden olmuĢtur. Göç alan büyük kentlerde bu değiĢim süreci planlı ve
programlı bir Ģekilde yönetilememiĢ; kentler bu sürece gerektiği gibi
hazırlanamamıĢtır. Neticede plansız, sağlıksız, dengesiz ve düzensiz yerleĢim ve
yaĢam alanları oluĢmuĢtur.
KentleĢme ile beraber kendine yer arayan nüfus Türkiye‘de her coğrafi
bölgede hedef olarak iller seçmiĢtir. Örneğin Ġç Anadolu‘da Ankara, EskiĢehir,
Konya ve Kayseri, Güneydoğu Anadolu‘da Gaziantep, Akdeniz bölgesinde Adana,
Mersin ve Antalya, Ege bölgesinde Ġzmir, Denizli ve Manisa, Marmara bölgesinde
tarihi ve ekonomisi ile Ġstanbul, Bursa ve Ġzmit, Karadeniz bölgesinde liman kenti
olması hasebiyle Samsun, kömür madenleri sayesinde Zonguldak ve Trabzon
kaydettikleri hızlı ilerleme ile baĢlıca kent merkezleri haline gelmiĢlerdir.151
Bununla
beraber kentleĢme ekonomik geliĢmelerle paralel ilerleme göstermiĢtir. Ekonomik ve
sosyal cazibe merkezi olan illerimizde kentleĢme olgusu belirgin bir Ģekilde
görülmüĢtür. Batman ilinde petrol rafinerisi açılması, Kırıkkale‘de yapılan büyük
150
N.NĠRAY, a.g.e, 2002, s.12–13
151 ġ.IġIK, “Türkiye’de KentleĢme Hareketleri ve KentleĢme Modelleri”, Ege Coğrafya Dergisi,
2005, s.63–64
77
savunma sanayi yatırımı, Ereğli ve Karabük‘te demir-çelik fabrikalarının kurulması
nüfusu artıran ekonomik geliĢmelerden olmuĢtur.152
Bu dönemde özellikle ekonomik göstergeler kentleĢme ve kentleĢme hızı için
etmen olmuĢtur. SanayileĢmenin yoğun olduğu kentlerin nüfusları artmıĢ, dolayısı ile
kentleĢme hızlı bir Ģekilde geliĢmiĢtir. Bununla beraber Türkiye için kentleĢme hızı
ile nüfus artıĢ hızı paralellik göstermemektedir. Nüfus artıĢ hızı yüksek olmayan
Ġstanbul, Ankara ve Ġzmir gibi kentlerin kentleĢme oranları yüksektir. Bunun nedeni
nüfus artıĢ oranının yüzde olarak düĢük olmasına rağmen sayı olarak milyonları
bulmasıdır. Örneğin Van ilinin 1990–2000 yılları arasında nüfus artıĢ hızı %60 iken
bu oran Ġstanbul‘da %28‘de kalmıĢtır. Ancak Van‘da nüfus artıĢı 128.841 iken
Ġstanbul‘da 2.174.037 olmuĢtur.153
Yine ġırnak‘ta bu on yıllık dönemde nüfus 27.684
kiĢi artmıĢ ve nüfus artıĢ hızı %74 olmuĢtur. Nüfus artıĢ hızı çok yüksek olmasına
rağmen bu artıĢ sayısal olarak sınırlı kalmıĢtır.
3.1.3 1980–2000 Dönemi
1980–2000 arasında geçen dönem Türkiye için sadece kentleĢme değil, daha
birçok konuda dönüm noktası olmuĢtur. Türkiye‘nin içinde bulunduğu sosyal ve
ekonomik Ģartlara bağlı olarak yavaĢlayan kentleĢme hareketleri 1980‘lerle birlikte
tekrar hızlanmıĢtır. Siyasi partilerin programlarının ve dolayısı ile hükümet
politikalarının köklü değiĢikliklere uğradığı bu dönemde kentsel nüfus yeniden
artmaya baĢlamıĢtır.
YaĢanan siyasi ve ekonomik krizlerin sonrasında 24 Ocak 1980 tarihinde ―24
Ocak Kararları‖ yürürlüğe konmuĢtur. Bu program istikrar vadeden, neo-liberal
politikaların hakim olacağı yeni bir dönemi baĢlatmıĢtır. 24 Ocak programı
devalüasyonu, ĠMF politikalarının uygulandığı, KĠT zamları ve fiyat denetimlerinin
kaldırıldığı, piyasa serbestîsinin olduğu, uluslar arası ve ulusal sermayenin
152
ġ.IġIK, a.g.e, 2005, s.64
153 “Genel Nüfus Sayımı”, T.C. BaĢbakanlık Devlet Ġstatistik Enstitüsü, www.tuik.gov.tr eriĢim
tarihi:05.07.2010
78
güçlendirildiği yapısal bir uyumu temsil etmiĢtir.154
Bu dönemde gerek askeri
yönetim gerekse de seçilmiĢler popülist yaklaĢımlar göstermiĢlerdir. Yerel ve
merkezi yönetimler tarım arazileri ve ormanlık alanlar gibi yerleri ve bazı kültürel
mirası barındıran alanları kentsel büyümenin önünde engel olarak görmüĢtür. Teknik
ve sosyal altyapı olanaklarından yoksun geliĢen kentler sağlıklı olarak kentleĢmeyi
sürdürememiĢlerdir.155
Kentler, oy kaygısı ve seçim beklentileri ile siyasal
iktidarların oyuncağı haline gelmiĢlerdir. Ġmar afları, ıslah imar planları, 2-B gibi
orman arazisi uygulamaları kentleĢmeye zarar vermiĢ yapılan kentleĢme
çalıĢmalarını sekteye uğratmıĢtır.
Bu yıllardan baĢlayarak gecekondu bölgeleri apartmanlaĢmaya baĢlamıĢ,
ticari bir değer kazanmaya baĢlamıĢtır. Ġstanbul özelinde ise yerel ve merkezi
yönetimlerin politikaları ve hızlı kentleĢme büyük kentsel rantlar ortaya çıkarmıĢtır.
25 Mart 1984 tarihli yerel seçimlerden önce çıkarılan 2981 sayılı ―Ġmar ve
gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı ĠĢlemler ve 6785 Sayılı
Ġmar Kanununun Bir Maddesinin DeğiĢtirilmesi Hakkında Kanun‖ ile kaçak
yapılaĢma önce affedilmiĢ, sonrasında ise bir anlamda bu iĢi meslek haline getirenler
cesaretlendirilmiĢtir.156
Af için gereken formaliteleri kolaylaĢtıran; Ġmar Kanununa
muhalefetin cezalarını azaltan ya da kaldıran; yine bu kanuna muhalefet suçunu affı,
hem zaman hem de kapsam yönünden geniĢleten bu yasa, aynı zamanda kaçak yapı
sahiplerine tapu vermenin bir ilk adımı olarak ―Tapu Tahsis Belgesi‖ni de çok geniĢ
bir Ģekilde düzenliyordu.
1984 yılında Ġstanbul, Ankara ve Ġzmir gibi kentlerimiz 3030 sayılı ―Büyük
ġehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
DeğiĢtirilerek Kabulü Hakkında Kanun‖ gereği ―Büyükkent‖ statüsü
kazanmıĢlardır.157
Kanun gereği yakın ilçeler kent merkezlerine dâhil edilmiĢtir.
154
S.GÖLBAġI, “KentleĢme ve Suç: Ġstanbul’un KentleĢme Süreci ile Suçluluk Arasındaki
ĠliĢkinin Kuramsal Analizi”, YayımlanmamıĢ Y.lisans Tezi, Ġstanbul, 2007
155 “Kentsel Miras, Mekân Kalitesi ve Kentsel Tasarım”, KentleĢme ġurası 2009, Ankara, 2009,
s.40
156 S.GÖLBAġI, a.g.e., 2007, s.174
157 ġ.IġIK, a.g.e., 2005, s.64
79
Böylece yapay olarak kentsel nüfus artmıĢtır. Ġzmir örneğinde kent nüfusu 1980‘de
818.251 iken 1985‘de 1.489.772 sayısına ulaĢmıĢtır. Ġstanbul ve Ankara örneklerinde
de merkez ilçelere yakın ilçeler kent nüfusuna eklenmiĢtir.
Akdeniz Bölgesinde yaĢanan siyasi ve ekonomik geliĢmelerle kentleĢmenin
dinamiği değiĢmiĢtir. Tarım sektöründe ihtiyaç olunan iĢ gücü doğrultusunda Adana,
Mersin ve Ġskenderun kentlerinde görülen hızlı kentleĢme turizm sektörünün
büyümesi ile diğer illere sıçramıĢtır. Özellikle Antalya, Marmaris, Alanya, Manavgat
ve Fethiye gibi yerler turizm sektörünün kazandırdığı ivmeyle kentsel nüfusları hızlı
bir Ģekilde artmıĢtır. Bununla beraber bölgenin doğusunda kalan özellikle tarım
istihdamı sayesinde artan kentleĢme hızı durağan hale dönmüĢtür.158
Marmara bölgesinde gerçekleĢen kentleĢme ilk planda Ġstanbul, Bursa ve
Kocaeli‘nde yoğun olarak görülmüĢtür. Ancak daha sonra doğan ihtiyaca binaen
kentleĢme Ġstanbul‘un batısına doğru yayılmıĢtır. Farklı tarihlerde yapılan Boğaziçi
Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü kentleĢmenin yönüne etki etmiĢtir. Her iki
köprü yakını da kaçak yapılaĢmanın hedefi haline gelmiĢ, günümüze değin sürecek
Ģekilde kaçak yapılaĢmaya ev sahipliği yapmıĢtır. Tekirdağ iline doğru olan bu
geniĢleme Çorlu ve Çerkezköy organize sanayi bölgelerinin kuruluĢu ile
sağlanmıĢtır. Bu geniĢleme ve kentleĢme hareketinden sonra tekrar Ġstanbul‘un
doğusunda Kocaeli ve Adapazarı etrafında kentleĢme hız kazanmıĢtır. Özellikle
Ġzmit ve Adapazarı çevresinde yapılan büyük sanayi yatırımları kentleĢme hızını
artırmıĢtır. UlaĢım imkânları açısından hem Tekirdağ tarafı hem de Kocaeli,
Adapazarı çevresi yapılan Tem ve E5 gibi yollarla iyileĢtirilmiĢtir. KentleĢme
Marmara Bölgesinde sanayileĢme ile paralel ilerlemiĢ ve sanayi yatırımlarının
yapıldığı yerlerde hız kazanmıĢtır. Kentsel mekânları cazip yerler haline getiren iĢ
gücü istihdam potansiyeli olmuĢ, kentleĢme buralarda çok hız kazanmıĢtır.159
Bölgedeki kentler Türkiye‘de sanayileĢmenin ve bununla beraber kentleĢmenin çok
yoğun bir Ģekilde görüldüğü baĢlıca yerlerdendir. 1985‘li yıllardan sonra
kentleĢmeye ve kentleĢme hızına baĢat etken olarak turizm sektörü de katılmıĢtır.
158
S.IġIK, a.g.e., 2005, s.65
159 S.IġIK, a.g.e., 2005, s.65
80
Ġstanbul‘un coğrafi olarak bir dönem batısında bir dönem de doğusunda çok
hızlı kentleĢme görülmüĢtür. Bu durum Ġstanbul‘u doğuda Kocaeli‘nin Gebze ilçesi
ile batıda Tekirdağ ilinin çorlu ilçesi ile bütünleĢmiĢtir. Bu nedenle Ġstanbul gibi
büyük kentlerin coğrafya olarak yeniden tanımlanması gerekebilir. Ġstanbul diğer
benzer kentlere de örnek olabilecek durumdadır.160
Türkiye‘de kentleĢmenin Güneydoğu ve Doğu Anadolu kentlerinde geliĢimi
farklı özellikler göstermektedir. 1985 yılından sonra bölgede yoğun olarak yaĢanan
terör olayları kent hayatını olumsuz yönde etkilemiĢtir. Can güvenliğinin olmadığı
ekonomik ve sosyal hayatın sekteye uğradığı bu dönemde kırsal kesimden büyük
sayıda nüfus ayrılmıĢtır.161
Bölgede var olan terör ve güvenlik zafiyeti ekonomik
istikrarsızlıklara neden olmuĢtur. Bölgede temel geçim kaynaklarından olan
hayvancılık, tahıl üretimi, tütün üretimi, dokumacılık, arıcılık gibi faaliyetler terör
nedeniyle zarar görmüĢ zaten çok güçlü olmayan ekonomik hayat büyük yaralar
almıĢtır.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki kent nüfusunun bu dönemlerdeki
hızlı artıĢının ilk sebebi, 1990 yıllarından sonra bu bölgelerde yaĢanan yoğun terör
olaylarıdır. YaĢanan bu terör olayları doğrudan veya dolaylı olarak bölgedeki tüm
hayata etki etmiĢtir. Terör olayları sonucu özellikle kırsal bölgelerde can
güvenliğinin kaybolması ve ekonomik faaliyetlerin çok zor yerine getiriliĢi kırsal
yaĢamı olumsuz yönde etkilemiĢtir. 162
Bölgede var olan yaĢamı kökten etkileyen bu
durum yoğun göç hareketlerine neden olmuĢtur. Kırsal nüfus göç etmek için yoğun
olarak il merkezlerini tercih etmiĢlerdir. Batman, Hakkâri, ġırnak, Adıyaman, Van
gibi il merkezleri nüfusu en hızlı artan kentler olmuĢtur. Bu geliĢmelerle birlikte
bölgede görevlendirilen devlet memurlarının sayısının artırılması da kentsel nüfusun
artmasına yardımcı olmuĢtur.
160
“Kadıköy Belediyesi 2009 Performans Programı”, www.kadikoy.bel.tr, eriĢim tarihi:09.07.2010 161
“Türkiye Göç ve Yerinden OlmuĢ Nüfus AraĢtırması”, Hacettepe Ü. Nüfus Etütleri Enstitüsü,
Ankara, 2006, s.112
162 S.IġIK, a.g.e., 2005, s.66
81
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde artan kentsel nüfus aynı dönemde
yaĢanan diğer artıĢlardan farklılıklar göstermektedir. Bölgedeki il merkezlerinin
gerçekleĢen yoğun göçü kaldırabilecek ekonomik ve sosyal potansiyeli yoktur.
Dolayısı ile bu kentler ancak yaĢanacak baĢka göçler için bir durak yeri
konumundadır. Meydana gelen göçler kent merkezlerinin nüfuslarını 15 yılda 2–3
kat artırmıĢtır. Bu artıĢ ileride Antalya, Adana, Ġzmir, Ġstanbul ve Mersin gibi illere
göç etme potansiyeli yüksek bir kitle yaratmıĢtır.163
Bu geçici kentleĢme kentlerde,
daha düzensiz ve niteliksiz yerleĢim alanlarının kurulmasına neden olmaktadır.
3.1.4 2000 Sonrası Dönem
2000‘li yıllardan sonra faizlerin düĢmesi ve ekonomik verilerde oluĢan
istikrarın yarattığı iyimser hava ile beraber konut sektörü büyük geliĢme göstermiĢtir.
Türkiye‘de bu dönemde özellikle devlet eliyle yapılan kentsel dönüĢüm ve kentleĢme
çalıĢmaları dikkat çekmiĢtir. Ancak genelde bu çalıĢmalar fiziksel mekânın
dönüĢümüne indirgenmiĢtir. Bu çalıĢmaların toplumsal, ekonomik ve çevresel
boyutları göz ardı edilmiĢtir.164
Kentsel dönüĢüm uygulamalarında büyük payı alan Toplu Konut Ġdaresi için
2004 yılı bir anlamda milat olmuĢtur. 2004 yılında yürürlüğe giren "Arsa Ofisi
Kanunu ve Toplu Konut Kanununda DeğiĢiklik Yapılması ile Arsa Ofisi Genel
Müdürlüğünün Kaldırılması Hakkında Kanun" ile Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü
tamamen kaldırılarak tüm yetkileri Toplu Konut Ġdaresi BaĢkanlığına devredilmiĢtir.
Bununla beraber 2985 sayılı Toplu Konut Yasası‘nın bazı maddelerinde değiĢiklik
yapılmıĢtır. Bu görev değiĢikliği ve kanun maddelerindeki değiĢikliklerle TOKĠ,
gecekondu dönüşüm projesi uygulayacağı alanlarda, mülkiyeti kendisine ait arsa ve
arazilerin konut uygulama alanı olarak belirlediği alanlarda ve valililiklerce toplu
konut alanı ilan edilen alanlarda her ölçekteki imar planını yapmaya, yaptırmaya ve
163
S.IġIK, a.g.e, 2005, s.66–67
164 A.ġĠġMAN, D.KĠBAROĞLU, “Dünya’da ve Türkiye’de Kentsel DönüĢüm Uygulamaları”, 12.
Türkiye Harita bilimsel ve Teknik Kurultayı, Ankara, 2009
82
tadil ettirmeye yetkili kılınmaktadır. 165
TOKĠ‘nin kâr amaçlı devlet-özel sektör
iĢbirliğini sağlayan ve belediyelerin özelleĢtirme sürecine destek veren yeni
yapılanması ile büyük yatırımlara imza atabilmiĢtir. Türkiye son yıllarda çeĢitli
türlerden kentsel dönüĢüm projelerine yoğun biçimde sahne olmuĢtur. Bu projelerden
bazılarını türlerine birbirinden ayırabiliriz;
Gecekondu alanlarının (Çöküntü Bölgeleri) dönüşümü: Özellikle Ankara,
Ġzmir ve Ġstanbul gibi büyük Ģehirlerde kapanan ya da üretimi biten fabrikaların
oldukları yerlerde yapılan kaçak inĢaatların olduğu alanların gecekondu
sahiplerinden kat veya para karĢılığı evleri yıkılarak yapılan projeleri örnek
verebiliriz. 1980‘lerin sonuna doğru Ankara‘da yapılan ilk örnekler Dikmen Vadisi
ve Portakal Çiçeği Vadisi Kentsel DönüĢüm Projeleridir. Yine Ġstanbul‘da Maltepe
BaĢıbüyük Mahallesi, Pendik, Kartal sahil ve Beykoz‘da boĢ alanlara yapılan lüks
konutları ve iĢ merkezlerini örnek olarak verebiliriz.
Soylulaştırma: Tarihi yapı ve yerlerde doğal etmenlerin ve zamanın etkisiyle
çöküntü sürecine girmiĢ yerlerde yapılan çalıĢmalardır. Kuzguncuk, Ortaköy,
Cihangir, Arnavutköy, Galata, Balat, Beyoğlu ve Fener gibi tarihi veya kendine özgü
niteliği olan yerlerin dönüĢümün örnek olarak verebiliriz.
İş Merkezlerinin dönüşümü: Kentlerde Merkezi ĠĢ alanı olarak seçilen
yerlerin dönüĢümü için yapılan projeleri sayabiliriz. BeĢiktaĢ ve çevresi, Maslak,
Büyükdere ve 3. Ġzmir Kent Projesi gibi örnekleri verebiliriz.
Prestij projeleri ile dönüşüm: Beyoğlu, Galataport ve HaydarpaĢa liman
bölgesi gibi.
Sit alanlarının korunması ve turizm amaçlı dönüşümler:
TOKİ aracılığıyla başlatılan kentsel dönüşümler: Ġstanbul Park F1 Pisti,
Sabiha Gökçen Havaalanı, Sabancı Üniversitesi projeleri.
165
E.AKIN, “Kentsel GeliĢme ve kentsel Rantlar: Ankara Örneği, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi,
Ankara, 2007, s.135
83
Doğal afetler nedeniyle yapılan zorunlu dönüşümler: Ġstanbul‘da
Zeytinburnu, Bakırköy, Küçükçekmece, Ġzmir‘de Ballıkuyu ve Vezirağa‘daki
bölgelerin tasfiyesi ve depremden zarar gören bölgelerin ıslahı ve dönüĢümü
projelerini örnek olarak verebiliriz.166
Sağlıklı bir Ģekilde gerçekleĢtirilmek istenen bir kentsel dönüĢüm için fiziksel
mekânın dönüĢümünün yanı sıra, sosyal imkânların geliĢimi, ekonomik alanlarda
kalkınma, çevreyle ilgili doğal dengenin korunması ve sürdürebilirliğinin sağlanması
gibi kapsamlı ve bütünleĢik bir yaklaĢımla ele alındığı takdirde baĢarıya ulaĢabilir.167
Ancak büyük bir çoğunluğu TOKĠ ve özel sektör ortaklıkları ile yürütülen bu
dönüĢümler değiĢik amaçlar taĢımaktadır.
Son yıllarda yapılan mevzuat değiĢiklikleri ve kanunlarda yapılan
düzenlemeler çerçevesinde yapılan kentsel dönüĢüm uygulamaları toplum ve kentsel
mekân üzerinde farklı sonuçlar vermiĢtir.168
Özellikle büyük nüfuslu kentlerde
yapılan uygulamalar sonucunda isteksiz olsalar dahi bireyler yaĢamaktan memnun
oldukları yerleri terk etmek zorunda kalmıĢlardır. Ġstanbul‘da Sulukule‘de yapılan
uygulama ile yeni bir kentsel yaĢam alanının olduğu yere gönderilen roman
vatandaĢların memnuniyetsizliğini örnek olarak verebiliriz.169
Kentsel dönüĢüm uygulamalarında ortaya çıkan diğer bir sorun bireylerin
yerleĢtikleri yeni yaĢam alanları ile olan bütünleĢememe problemidir. Ülkemizdeki
kentsel dönüĢüm uygulamaları, yeni yoksulluk alanlarında toplumun kalan diğer
bölümünden kopuk, ayrıĢmıĢ toplumsal kesimler yaratmasına neden olabilmektedir.
Kentsel haklardan yeterince yararlanamayan ve sorunları artarak büyüyen bu kesim
gün geçtikçe yapılan kentsel dönüĢüm uygulamaları sebebiyle zarar görmektedirler.
166
F.N.GENÇ, “Türkiye’de Kentsel DönüĢüm: Mevzuat ve Uygulamaların Genel Görünümü”,
Yönetim ve Ekonomik Dergisi, 2008, sayı:1 , s.122
167 A.ġĠġMANOĞLU, D.KĠBAROĞLU, a.g.e., s.3
168 P.P.ÖZDEN, “Türkiye’deki Kentsel DönüĢüm Politikaları ve Uygulamalarına eleĢtirel Bir
BakıĢ”, (Derleyen D.ÖZDEMĠR), Kentsel DönüĢümde Politika, Mevzuat, Uygulama: Avrupa
Deneyimi, Ġstanbul Uygulamaları içinde, Nobel Yayınları, 2010, Ankara 169
“Ġlk Roman Açılımı Hüsranla Bitti”, www.turkmedya.com , eriĢim tarihi:01.08.2010
84
Bununla beraber ne yerel yönetimler ne de hükümetler kentsel dönüĢüm
uygulamalarının mağdurlarının toplumun geri kalanıyla bütünleĢmesini sağlayacak
politikalar geliĢtirebilmektedir.170
3.2 Planlı Dönemin KentleĢme Politikalarına Bir BakıĢ
Kentlerde karĢılaĢılan suçlarda öncelikli olarak suçlu profilleri ilgi
çekmektedir. Sosyal bilimciler suç ve suçluluğun nedenlerini belirlemeye çalıĢırken
birçok etmenle beraber ekonomik verileri de göz önünde tutmuĢlardır. Maddi
imkânların dağılımının ya da diğer bir deyiĢle yoksulluğun suç ve suçlulukta etken
olduğunu söylemek yanlıĢ olmaz.171
Ancak bununla beraber hangi suçlar için
yoksulluğun ne kadar büyük bir etmen olduğunu araĢtırmak gereklidir.
Sosyal araĢtırmalarda kimi zaman hüküm giyen suçlular kullanılmaktadır.
Yoksulluk suç ve suçluluğun oluĢmasında gösterilen baĢlıca etmenlerdendir. Tek
baĢına yoksulluğun mala karĢı iĢlenen suçlarda etmen olduğunu söylemek çok iddialı
olacaktır. Türkiye‘de hükümlüler arasında maddi gelirleri ile ilgili anketli çalıĢmalar
yapılmıĢtır.172
Yapılan çalıĢmada maddi imkânlarının geçimlerine yetmediğini
söyleyenler yaklaĢık % 46‘sıdır. Bu oran rahatça geçiniyorduk diyenlerle eĢit
durumdadır. Aynı soru sadece hırsızlık suçu iĢleyenler içinde değerlendirilirse bu
oran % 57‘lere çıkmaktadır. Yine bu araĢtırmaya göre iĢsizlik ve geçim sıkıntısı
çekenlerin en sık iĢledikleri suç adam öldürme ve hırsızlıktır. Buradan hareketle suç
ve suçluluk için yoksulluğun -özellikle mala karĢı iĢlenen- suçlarda baĢlıca etmen
olduğunu söyleyebiliriz.
En geniĢ anlamıyla kentsel alan, teknolojik geliĢmeler ıĢığında her alanda
uzmanlaĢmanın ve iĢ bölümünün olduğu, toplum arasında kopuklukların olduğu,
170
P.P.ÖZDEN, a.g.e., 2009, s.9
171 S.GÖLBAġI, a.g.e., s.206–209
172 T.ĠÇLĠ, “Türkiye’de Suçlular”, Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara, 3.bs, 1993
85
sosyolojik problemlerin öne çıktığı, fiziksel açıdan heterojen bir yapının var olduğu,
toplumsal hareketliliğin çok hızlı olduğu ve ihtiyaçların karĢılanması
mekanizmasının çok geliĢmiĢ olduğu yerlerdir.173
Buradan kentleĢmeyle beraber
ortaya çıkan etkilerle beraber Ģehirlerin nasıl etkilendiğini görebiliriz.
Toplumsal dayanıĢmanın zayıflaması ile suç ve suçluluk üzerinde var olan
sosyal kontrol de zayıflamaktadır. KentleĢmenin hızlanması ile büyük bir problem
haline gelen sokak çocukları geleneksel dayanıĢma ve toplumsal yardımlaĢmanın
zayıfladığının göstergelerinden biridir. Sokak çocukları üzerine yüz yüze mülakat ile
yapılan bir çalıĢmada sokak çocuklarının çoğunun anne ve babalarından en az
birisinin yaĢamadığı anlaĢılmıĢtır.174
Yoksul ailelerden gelen bu çocuklar için suç
iĢlemek yalnızca hayatı devam ettirmek ve uyuĢturucu bulmak (daha çok yapıĢtırıcı,
tiner gibi maddeler için) olarak algılanmaktadır.
KentleĢme süreci içinde yüksek düzeyde teknoloji kullanımı, önemi bir unsur
olmuĢtur. Teknoloji, kentlerde var olan yaĢam standardını yükselmiĢtir. Ancak diğer
yandan, uzmanlaĢmanın ve iĢ bölümünün teknolojiyle bağlantılı olarak giderek
artması iĢsizliğe neden olmuĢtur.175
MakineleĢme özellikle geçimin kısmen de olsa
tarımla sağlandığı kentlerde iĢsizliğe neden olmuĢtur. Tarım sektörü için ihtiyaç
duyulan emek gücü ve dolayısı ile tarım sektörünce sağlanan istihdam miktarı
azalmıĢ ve hatta sanayileĢmenin en üst düzeye vardığı sektörlerde tamamen bitmiĢtir.
KentleĢme öncesi Ģehirlerde özellikle toplumsal bağlar çok kuvvetliydi.
Ancak kentleĢme ile birlikte nüfusun artması toplumsal kopuklukları ortaya çıkardı.
KentleĢme yerleĢim yerlerinde ki nüfusun sayısal, yaĢ ve cinsiyet yapısında
değiĢmelere neden olmaktadır.176
KentleĢme ile beraber geliĢen bir olgu olan göç ile
kentleĢmenin meydana geldiği yerleĢim yerleri bazı değiĢimlere uğramıĢtır. Göç ile
173
E.KARA, “Kentsel Tarım Alanlarının KentleĢme Süreci KarĢısında DeğiĢimi ve DönüĢümü:
Ġstanbul”, 2008, www.planlama.org, eriĢim tarihi:12.05.2010
174 A.ALADA ve diğerleri, ―KüreselleĢme, Yoksulluk ve ġiddet Bağlamında Sokak Çocukları”,
TODAĠE Yoksulluk,ġiddet ve Ġnsan Hakları Sempozyumu, Ġstanbul, 2002
175 B.ULUTÜRK, 2006, a.g.e., s.12
176 A.YILDIRIM, 2004, a.g.e., s.36
86
beraber yerleĢim yerlerinin demografik, kültürel ve kalitelif ( tahsil, iĢ, uzmanlık gibi
) özellikleri değiĢiklik göstermekte hatta belki de tamamen değiĢmektedir.
1950‘li yıllardan sonra, Türkiye özelinde 1970‘lerden sonra kentleĢme ve
sanayileĢme ile beraber köylerden kentlere doğru olan çekim gücü kuvvetlenmiĢtir.
Böylece ortaya çıkan barınma, dinlenme, çalıĢma, ulaĢım gibi problemlerle baĢ
etmek için kentlerin kapasiteleri sonuna kadar kullanılmaya çalıĢılmıĢtır. Sanayi ve
Ġmalat sektöründe azalan iĢ gücü miktarı ve bununla beraber gelirlerde ki artıĢlar
sebebiyle hizmet sektörü geliĢmiĢ, bu sektörde ihtiyaç duyulan istihdam miktarı
artmıĢtır.177
Ancak bu durum özellikle yapı sektöründe ve kent planlamasında
sorunları daha da büyütmüĢtür. Kent sınırlarının kontrolsüzce büyümesi, yönetim ve
denetim açısından sıkıntılar ortaya çıkardığı gibi, toplumsal yapının da profilin
değiĢtirmiĢtir. Sınıfsal ve mekânsal ayrıĢmalar belirgin bir Ģekilde hissedilir
olmuĢtur.(Tuzla ve Gebze ilçeleri örneği gibi)
Kentlere göç, kentte bulunan sosyal yapının değiĢmesine neden olmuĢtur.
Mekanik iliĢkilerin hakim olduğu, toplumsal bilincin tüm bireylerde ortak olmadığı
bu kentlerde, toplumsal iliĢkilerin çok sıkı olduğu, bütün bireylerin nerdeyse birbirini
tanıdığı köylerden gelen bireyler kent yaĢamına uyum sağlamakta zorluklar
yaĢamıĢlardır. Kentlere gelen bu insanların iĢ, hizmet, konut, uyum ve güvenlik gibi
ihtiyaçlarının karĢılanması bir sorun olarak ortaya çıkmıĢtır. Uygulanan veya
uygulanamayan politikalar sonucu buralarda yaĢayan bireyler çok sayıda zorlukla
karĢılaĢmıĢlardır. Bu politikalar sonucu kentin bu Ģekilde geliĢen bölgeleri ile diğer
bölgeleri arasında farklılıklar oluĢmuĢ, ekonomik eĢitsizlikler ve çok büyük sosyal
problemler doğmuĢtur.178
Köylerden kentlere gelen insanlar ekonomik beklentilerini karĢılamayan
yaĢam standardı problemini aile bireylerinden daha fazla sayıda kiĢiyi çalıĢtırarak
çözmeye çalıĢmaktadır. Bireyler köylere nispeten çok daha fazla olan yaĢam
standardına ulaĢabilmek için neredeyse tüm aileye iĢ bularak çözmeye
177
E.KARA, 2008, a.g.e.
178 AYILDIRIM, 2004, a.g.e., s.38
87
çalıĢmaktadırlar. Ancak bu durum aile iliĢkilerine ve ataerkil düzene zara vermekte,
birbirini göremeyen aile bireyleri arasındaki iliĢkileri zayıflatmaktadır. Birbirini
görmeyen aile bireyleri kültürel birikimlerini ailenin küçük bireylerine
aktaramamakta ve kuĢak arasında ki farklar belirginleĢmektedir. Ailenin küçük
bireylerince ideal rol modeli, aile bireylerinden değil medyada yaratılan sahte
kahramanlardan seçilmeye baĢlanılmıĢtır.179
Bu sebeple göç ederek kentlere gelmiĢ
geleneksel değerlere sahip bireyler sosyal ve kültürel yıkımın aktörleri olmaktadırlar.
KentleĢme sanayileĢmiĢ toplumlarda kalkınma ile birlikte uyumlu olarak
gerçekleĢmektedir. GeliĢmekte olan ülkelerde kentleĢme en az getirileri kadar
olumsuz etkileri de beraberinde getirmektedir. Plansız veya kısa dönemli planlarla
ilerleyen kentleĢme toplumda çok büyük sosyal ve ekonomik yaralar açmaktadır.
Türkiye‘de sanayileĢmeyle beraber gerçekleĢmeyen kentleĢme, köyden kente göç
eden nüfusun kent istihdamında sanayi dıĢı sektörlerin ağırlık kazanmalarına ve
sektörlerin plansız geliĢmesine neden olmuĢtur. Bu nedenle kentleĢme Türkiye‘de,
hızlı, çarpık, aĢırı ve dengesiz bir geliĢim göstermektedir.180
KentleĢme, bir çözülme, yoğunlaĢma ve akım olayıdır. Çözülme kırda
olmakta, yoğunlaĢma kentte gerçekleĢmekte ve akım kır ile kent arasında olmaktadır.
Bir bütünü oluĢturan ve birbirlerine bağlı olarak zaman içinde devam eden bu yapı
kentleĢme sürecinin isleyiĢ biçimini oluĢturmaktadır. Her Ģeyden önce kentleĢme
olayı göçün bir sonucudur.181
Türkiye‘de kent 10.000 ve daha kalabalık yerleĢim
birimleri için kullanılmaktadır. Nüfusun bu hareketi bir tablo Ģeklinde
değerlendirmek de mümkündür.
Tablodaki DPT verilerine göre son 40 yılda kentli nüfus 8,9 milyondan 44
milyona çıkarak 6 kat artmıĢtır. Aynı süreçte nüfus artıĢının yaklaĢık beĢte dördü
179
Y.TÜKEK, “KentleĢmenin, SanayileĢmenin ve Siyasetin Aile Yapısına Etkileri”,
www.badeg.com.tr, eriĢim tarihi:01.06.2010
180 R. KeleĢ, “KentleĢme Politikası”, Ġmge Kitabevi, 7. Baskı, Ankara, Nisan 2002, s.59 -60
181 E. Ġspir, ―KentleĢme Metropolitan Alan ve Yönetimi”, Ankara Ġktisadi ve Ticari Ġlimler
Akademisi Yayınları no:185, Ankara, 1982, s.331
88
kentlerde meydana gelmektedir. Bu dönem içinde kırsal nüfus % 1 artarken genel
nüfus .%2,5 artmıĢtır. Kentsel nüfus ise bu son kırk yılda %6 artmıĢtır.182
Tablo 3: Türkiye Kent ve Köy Nüfusu 1927–2000 183
Türkiye‘de kentli nüfus özellikle 1950‘li yıllardan sonra köy nüfusuna karĢı
artmaya baĢlamıĢ ve bu süreç günümüze kadar devam etmiĢtir. ( Tablo 1 ) 1927
yılında yapılan nüfus sayımına göre % 24.22 olan kent nüfusu 2000 yılı sayımına
göre % 64,9‘ya ulaĢarak neredeyse köy – kent nüfusu oranını tersine çevirmiĢtir. Bu
hızlı, plansız, dengesiz, ekonomik kaynaklı olmayan, sağlıksız ve beraberinde yeni
problemler çıkaran kentleĢme Ģeklini Türkiye‘de 1950‘lerden sonra görmekteyiz.
Ülkemizde kentsel büyüme ile ekonomik büyüme paralel ilerlememiĢ bu nedenle
kentleĢmeden ziyade ― kalabalıklaĢma ― gerçekleĢmiĢtir. Bu sahte kentleĢme
demografik ve sosyal sorunlara neden olmuĢ ve beraberinde bugün önemli bir sorun
olan ― gecekondulaĢmayı ― doğurmuĢtur. Kırsal yaĢamın iticiliğinden kaçan
eğitimsiz ve kalifiye olmayan iĢ gücü olmayan ekonomik atılımlar yardım edememiĢ,
182
R. KeleĢ, “KentleĢme Politikası”, Ġmge Kitabevi, 9. Baskı, Ankara, Nisan 2006, s.60 183
Türkiye istatistik Yıllığı 2002, Ankara: DĠE, s.51. Göksu‘nun Derlemesi, 2004. (1) DĠE (2003),
Türkiye istatistik Yıllığı 2002, Ankara: DĠE, s.51.
89
yön verememiĢtir.184
Genel olarak Türk aile yapısına bakıldığında aile iĢletmeciliği,
küçük üreticilik ve ortakçılık gibi kurumlara rastlanır. Çağımızın gereklerini
karĢılayamayan bu kurumlar ekonomik olarak ihtiyaç duyulan atılımların
sağlanmasında da yardımcı olamamıĢtır.
Belirli bölgelerde yoğunlaĢma ya da yayılma olarak görülen kentleĢme,
sadece nüfus artıĢı kriteri ile değerlendirilmektedir. UzmanlaĢmanın, gerçek anlamda
iĢ bölümünün ve mekanik dayanıĢmanın olmadığı kalabalık yerleĢim yerlerine
dönüĢen kentler, kentleĢmenin sağlıksız olduğunu göstermektedir. Kalkınmaya ve
ekonomik atılımlara yardımcı olmayan hatta engel teĢkil eden kentleĢme sorunu
özellikle 1960‘lardan sonra hükümet programlarında yer almaya baĢlamıĢtır.185
BeĢ Yıllık Kalkınma Planı
Ġlk BeĢ Yıllık Kalkınma Planı açıkça değinmemekle beraber kentleĢmenin
plansız olarak ilerlememesini öngörmüĢ, iĢ olanaklarının olmadığı yerlerin sayısal
olarak dengesiz artmaması gerektiğine değinmiĢtir. Kentlere kırsal bölgelerden gelen
göçlerin iĢ olanakları ile doğru orantılı olması gerektiğine değinilmiĢ bunun en uygun
kent büyüklüğü olduğu savunulmuĢtur. KentleĢme programına değinilmemekle
beraber tavsiyelerde bulunulmuĢtur. Programda dondurulmuĢ kredilerin yeniden
verilmesi tavsiye edilmiĢtir.
Planda sosyal hizmetler bakımından geri kalmıĢ illerde iktisadi faaliyetlerin
artırılması için çeĢitli tedbirlerin alınması gerektiğine iĢaret edilmektedir. ―Bölgeler
arası dengesizliğin azaltılması için devletin sosyal hizmet harcamaları, illerin nüfusa
düĢen öğrenci ve hastane gibi verilerine göre düzenlenmelidir‖ denmiĢtir.186
184
A. YILDIRIM, “KentleĢme ve KentleĢme Sürecinde Göçün Suç Olgusu Üzerine Etkileri”,
yayınlanmamıĢ y. Lisans tezi, Ankara, 2004, s.24–26 185
R. KeleĢ, 2006, a.g.e. s.77 186
―Kalkınma Planı (Birinci BeĢ Yıl) 1963 – 1967”, T.C. BaĢbakanlık Devlet Planlama TeĢkilatı,
1963, www.dpt.gov.tr/ eriĢim tarihi:15.05.2010
90
II. BeĢ Yıllık Kalkınma Planı
Ġkinci BeĢ Yıllık Planda kentleĢmeye daha fazla önem verilmiĢtir. KentleĢme
ekonomik geliĢmenin ve sanayileĢmenin bir sonucu olarak geliĢtiği için,
kentleĢmenin bu olgularla doğru orantılı olarak ilerlediği öngörülmüĢtür. Bu öngörü
doğrultusunda kentleĢme ―desteklenmesi gereken bir olgu olarak gösterilmiĢtir.
Ekonomiyi iten, olumlu yönde etkileyen bir güç olan kentleĢme ile ilgili olarak, yine
bölgeler arası dengesizliklerin giderilmesi ile beraber kentleĢmenin beraberinde
getirdiği sorunların çözümlerine yönelik daha detaylı araĢtırılmalara giriĢilmiĢtir.
1968–1972 yıllarını kapsayan bu planda kentleĢme ayrı bir bölüm altında
incelenmiĢ ve hem ekonomik hem de sosyal geliĢim için önem verilmesi gereken bir
durum olarak görülmüĢtür. Genel istihdam imkânlarının geniĢletilebilmesi, tarım
sektöründeki fazla iĢgücünün tarım dıĢı faaliyetlere doğru kaydırılması, yetiĢmiĢ
insan gücünün verimli kullanılması uzun vadede ekonominin dıĢ kaynaklara
bağlılığının önlenmesi, ödemeler dengesindeki tıkanıklıkların ortadan kaldırılması ve
hepsinin üstünde hızlı bir geliĢme temposuna eriĢme bakımından ekonominin sanayi
hızının yükseltilmesi ve kalkınma gayretleri içinde buna bağlı olarak geliĢen
ĢehirleĢmenin desteklenmesi zorunlu görülmüĢtür.187
KentleĢmenin bölgesel geliĢimle ilgili iliĢkisi konusunda kalkınma planında
hizmet yatırımlarının nasıl yönlendirilmesi gerektiğine değinilmiĢ, geri kalmıĢ
bölgelerin ekonomik olarak geliĢmesini sağlayacak yatırımların bu bölgelerde
yoğunlaĢmasının genel olarak ekonominin de geliĢmesini sağlayacağına vurgu
yapılmıĢtır. Bu geliĢmeyi sağlamak için önerilen çözümler genel olarak birinci
kalkınma planı ile aynıdır. Ancak bu planların gerçekleĢmesi için gerekli sermaye
birikimi bulunamamıĢ büyük ölçüde plan havada kalmıĢtır.188
Bu dönemde yurt
dıĢına iĢçi gönderimi bir nevi çare olmuĢ ve hükümet tarafından desteklenmiĢtir.
187
“Ġkinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planı 1968–1972”, T.C. BaĢbakanlık Devlet Planlama TeĢkilatı,
www.dpt.gov.tr/ eriĢim tarihi:15.05.2010 188
R. KELEġ, 2006, a.g.e., s.80
91
III. BeĢ Yıllık Kalkınma Planı
Bu Plan Birinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planı gibi Ģehirlerde mevcut iĢ
olanakları üzerinde nüfusun çoğalmasını önlemek istemiĢtir. Planın sanayileĢmeye
dayanmayan ĢehirleĢmeyi, çevreyi ekonomik ve toplumsal kalkınma sürecine
alabilecek ve çevrenin toplumsal ve kültürel değiĢimini ulusal ekonomiyle
bütünleĢtirecek nitelik taĢımadığını belirtmiĢtir.189
Yine planda uzun dönemli hedefler içinde yer alan ĢehirleĢme konusunda
istihdam sorunundan doğacak alt yapı sorunlarına, çevresel sorunlardan kültürel
sorunlara kadar birçok konuda tespit ve saptamalarda bulunulmuĢtur.190
Ancak geri
kalmıĢ bölgelerin sorunlarının yerel yönetimler tarafından çözülebileceğini varsayan
plan saptamalar ve sorunların adlandırılmasında baĢka bir Ģey yapmamıĢtır. Bölgesel
sorun ve çözüm arayıĢları yerine genel bir tablo çizilmeye çalıĢılmıĢ nüfus
yoğunluğunun kentler lehine değiĢtiği vurgulanmıĢtır.
IV. BeĢ Yıllık Kalkınma Planı
1978–1983 Yıllarını kapsayan bu plan büyük kentlerin ülkenin kalkınmasında
büyük rol oynayacağı düĢüncesini benimsemiĢ ve yakın çevrelerinin ekonomik ve
toplumsal geliĢiminde de etkili olacağını varsaymıĢtır. Daha önceki planlarda yer ala
kentleĢmeyi yavaĢlatmak yerine bu planda Ģehirleri daha ―yaĢanabilir‖ yapmak hedef
edinilmiĢ, temel ilke olarak görülmüĢtür.191
Sanayi ve büyük altyapı çalıĢmalarının
yapıldığı alanlarda ortaya çıkacak yerleĢme ve kentleĢme sorunlarına öncelik veren
plan ilk defa doğal ve tarihsel çevrenin korunması gerektiğini belirtmiĢtir. Ayrıca
imar planlarında yapılacak düzenlemelerle kentleĢmenin düzenlenmesi ve denetim
altına alınması gerekliliği vurgulanmıĢtır.
189
―Üçüncü BeĢ Yıllık Kalkınma Planı 1973–1977”, T.C. BaĢbakanlık Devlet Planlama TeĢkilatı,
www.dpt.gov.tr/ eriĢim tarihi:17.05.2010 190
―Üçüncü BeĢ Yıllık Kalkınma Planı 1973–1977”, a.g.e., s.112 191
“Dördüncü BeĢ Yıllık Kalkınma planı 1978–1983”, T.C. BaĢbakanlık Devlet Planlama TeĢkilatı,
www.dpt.gov.tr/ eriĢim tarihi:19.05.2010, s.295
92
V. BeĢ Yıllık Kalkınma Planı
BeĢinci Kalkınma Planında (1985–1989) kentleĢmenin varlığı ve düzensiz de
olsa geliĢimi kabullenilmiĢtir. KentleĢmenin yavaĢlamaması, kalkınma ve
sanayileĢmenin tabii ve kaçınılmaz sonucu olarak görülmüĢtür.192
Kaçınılmaz olan
kentleĢmenin, mümkün olan en olumlu Ģekilde yönlendirilmesi ve ekonomiye
etkisinin olumlu yöne çevrilmesi için önlemler alınması gerekliliği vurgulanmıĢtır.
Kalkınmada öncelikli bölgelere yönelik yatırım çalıĢmaları ve kurulacak sanayi
tesisleri planın ilkeleri arasında kendine yer bulmuĢtur. Bu durum hala
dengesizliklerin giderilmeye çalıĢıldığının bir göstergesidir.
VI. BeĢ Yıllık Kalkınma Planı
Altıncı BeĢ Yıllık Planda kentleĢme hızının V. Plan dönemine göre
yavaĢlayacağı öngörülmüĢtür. Bu plan çerçevesinde kentleĢmeyle ilgili ilkeler ortaya
konmuĢtur. Bunlardan bazıları;
ġehirlerdeki yerleĢim alanlarında kaliteli ve sağlıklı bir yaĢam çevresi
oluĢturulmalıdır.
Orta büyüklükteki Ģehirler desteklenmelidir.
BüyükĢehirlerde fiziki plan, altyapı, arsa, ulaĢım, istihdam, konut, eğitim,
sağlık gibi konularda ortaya çıkması muhtemel sorunların hafifletilmesi için
çalıĢmalar yapılmalıdır.
Her türlü yerleĢme kademelenmesinde fiziki planlara uyulacak; bu planlarda,
tarihi, kültürel ve doğal değerlerin korunması ve mevcut Ģehir yoğunluğunun
artırılmaması esas alınacaktır.
ġehir planlaması ile ilgili mevzuatın bir çerçeve yasa içinde yeniden
düzenlenmesi için gerekli çalıĢmalar yapılacaktır.
Son olarak bu planda sanayi bölgeleri oluĢturulması, oluĢturulacak yerlerde
ortaya çıkacak kentleĢme sorunlarına ve hizmet sorunlarına ve hizmet
192
“BeĢinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planı 1985–1989”, T.C. BaĢbakanlık Devlet Planlama TeĢkilatı,
www.dpt.gov.tr/ eriĢim tarihi:19.05.2010
93
gereksinimlerine planlı bir yaklaĢımla önceden çözüm bulunması gerektiği
vurgulanmıĢtır.193
VII. BeĢ Yıllık Kalkınma Planı
VII. BeĢ yıllık Kalkınma Planında nüfusu 1 milyonu aĢan yerleĢim yerlerinin
büyümesini önleyici tedbirler alınacağını söylemektedir. Bu sayede sanayileĢmenin,
kamu yatırımlarının ve özendirme politikalarının büyük kentlere göçü azaltacağı
ifade edilmiĢtir. Bir önceki planda geçen orta ölçekteki kentlerin desteklenmesi fikri
burada yer alamamıĢtır. Bunun yerine nüfusu milyonu geçen kentlerin büyümesinin
yavaĢlatılması amaçlanmıĢtır.194
Yine nüfus, göç ve kentleĢme hızına bağlı olarak ortaya çıkan konut sorununa
atıf yapılmıĢ ve çözülmesi gereken konular arasında gösterilmiĢtir. KentleĢme
olgusunun kültürel bir değer taĢıdığı ve bunun sorun olarak ilerde ortaya çıkacağı
belirtilmiĢtir. Kentsel yaĢam kalitesinin, imar planları, konut, altyapı ve arsa gibi
araçları ile iyileĢtirilmesi ve fikir sanat etkinlikleri özendirilerek kültürel olarak de
toplumun beslenilmesi gerekliliğine değinilmiĢtir.195
VIII. BeĢ Yıllık Kalkınma Planı
Sekizinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planında kent ve kentli kültürüne değinilmiĢ
altyapısal ve ekonomik çalıĢmalar yanı sıra sosyal ve kültürel hizmetlerden de
bahsedilmiĢtir. Bununla beraber kentlerin karakteristik kültür dokuları ile turistik
özelliklerinin muhafaza edilmesi, orta büyüklükteki kentlerin desteklenmesi, sağlıklı
kentleĢme için gerekli baĢlıca ilkeler olarak görülmüĢtür.196
193
Altıncı BeĢ Yıllık Kalkınma Planı 1990–1994, T.C. BaĢbakanlık Devlet Planlama TeĢkilatı,
www.dpt.gov.tr/ eriĢim tarihi:19.05.2010 194
R.KELEġ, 2006 a.g.e., s.85 195
“Yedinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planı 1996–2000”, T.C. BaĢbakanlık Devlet Planlama TeĢkilatı,
www.dpt.gov.tr/ eriĢim tarihi:20.05.2010 s.16–17 196
“Sekizinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planı 2001–2005”, T.C. BaĢbakanlık Devlet Planlama TeĢkilatı,
www.dpt.gov.tr/ eriĢim tarihi:20.05.2010
94
Artan kentleĢme, göç olgusu, yüksek enflasyon, gelir dağılımının bozulması,
yoksullaĢma ve aile yapısında meydana gelen değiĢimler gibi sebeplerden dolayı
sosyal hizmet ve yardımlara olan ihtiyaç artmaktadır. Kurumlar arası iĢbirliği
içerisinde bu ihtiyaçların giderilmesi ilke edinilmiĢtir.
IX. BeĢ Yıllık Kalkınma Planı
AB Komisyonunun, 2007–2013 yıllarını kapsayan AB bütçe dönemine uyum
sağlamak üzere Türkiye'den yeni bir AB Ulusal Kalkınma Planı hazırlaması istediği
üzerine dokuzuncu beĢ yıllık kalkınma programı bir yıl gecikmeli hazırlanmıĢtır.197
Bu durum AB ile entegrasyon çabalarının bir sonucu olarak değerlendirilebilir.
Dokuzuncu Kalkınma Planında yoğun göç ve çarpık kentleĢmenin toplumsal
yapıda meydana getirdiği sorunlar belirtilmiĢtir. Düzensiz göç ve ardından doğal
sonucu olarak gelen plansız kentleĢme terör ve asayiĢ baĢta olmak üzere toplumsal
bütünlüğü ve uyumu zedeleyici ortamları hazırladığı dile getirilmiĢtir. Bu nedenle
ortaya çıkan sosyo-kültürel uyum sorunlarını azaltıcı önlemler alınması ilke olarak
benimsenmiĢtir.198
3.3 Kentsel Mekân, Suç ve Suçluluk ĠliĢkisi
Genel olarak sosyolojide endüstrileĢmenin analizinde Marx, Durkheim ve
Weber gibi sosyal bilimciler kentin varlığını sürekli olarak irdelemiĢtir.199
Özellikle
kentlerin rolü Weber tarafından (Economy and Society) incelenmiĢtir. R.E. Park
kent sosyolojisinin kurulumunda büyük rol oynamıĢ ve kentle birlikte yeni bir
toplumun doğduğunu görmüĢtür. Park sanayi devrimi ve kentleĢme ile beraber
değiĢen kentleri sosyal bilimcilere laboratuar olarak önermiĢtir.200
197
A.SOYAK, “Ertelenen 9. Kalkınma Planı ve Türkiye’de Planlamanın Geleceği Üzerine Bir
Not”, Bilim ve Ütopya dergisi, sayı:36, 2005 198
“Dokuzuncu BeĢ Yıllık Kalkınma Planı 2001–2005”, T.C. BaĢbakanlık Devlet Planlama
TeĢkilatı, www.dpt.gov.tr/ eriĢim tarihi:20.05.2010 199
E.TATLIDĠL, “KentleĢme ve Göç”, Kitap ve Yayınevi, Ankara, 2002, s.407
200 E.TATLIDĠL, 2002, a.g.e., s.408–409
95
SanayileĢmenin belirli bir seviyeye ulaĢması ile beraber endüstrileĢmenin
sınıra gelmesi artan makineleĢme oranıyla iĢ gücüne olan ihtiyacın azalması
sonucunu doğurmuĢtur. Endüstriyel geliĢimini tamamlamıĢ ülkelerin kent nüfusları
hızlı kentleĢmenin yaĢandığı 1840 ile 1914 yılları arasında beĢ kat artmıĢtır.201
Bu
artıĢın daha sert bir Ģekilde 2000‘li yıllarda da devam edileceği öngörülmektedir.
Kontrol edilemeyen ve istenmeyen bu nüfus artıĢı endüstrileĢmenin tamamlanması
ile arkasında yetersiz sağlık ve alt yapı hizmetleri, evsiz insanlar, gençlik çeteleri ve
ahlak bozukluğu bırakmıĢtır.202
Tüm etkenlerle beraber doğal olarak suç ortaya çıkmıĢtır. GeliĢmekte olan
Ģehirlerde kentleĢme düzensiz ve dağınık devam ederken paralel bir Ģekilde suç
oranları artmıĢ ve yeni suçlar ortaya çıkmıĢtır. Özellikle suç ve suçluluğun Ģehirlerin
ekonomik olarak geliĢmemiĢ kenar mahallelerinde daha çok görülmesi dikkat
çekmiĢtir. Bunun sonucu özellikle kenar mahalleler ve göçmenlerin yaĢadığı
yerleĢim yerleri üzerinde suç ve kentleĢme ile ilgili çalıĢmalar yapılmıĢtır.203
Yine bu
çalıĢmalarda göçmenliğin ve göçmen suç faillerinin ait oldukları milletlerin üzerine
çalıĢmalar yapılmıĢtır.204
Kentlerin yaĢadığı değiĢim ve yenileme ile beraber toplumsal bir olgu olan
suç ve suçluluk türleri değiĢmiĢ, yenilenmiĢtir. Temelde var olan kiĢiye karĢı iĢlenen
suçlarda çeĢitlilik yaĢanmıĢ, değiĢiklikler görülmüĢtür. Mala karĢı iĢlenen suçlar ise
çeĢitlenmiĢ, çok farklı suçlara yeni isimler verilmiĢ, bir anlamda yeni suçlar
doğmuĢtur. Geçtiğimiz yüzyılda olmayan suçlar literatüre girmiĢ büyük sorunlar
olarak devlet kurumlarının karĢısına çıkmıĢtır. Beyaz yaka suçları olarak adlandırılan
201
E.TATLIDĠL, 2002, a.g.e., s.416
202 R.F.Sokullu-akıncı, “Kriminoloji”, Beta, 6.b.s., Ġstanbul, 2009, s.133
203 “Striking Balance Between Ġmmigration and Civil Liberties”, Press Conference to Feature
Findings, Implications of Groundbreaking New Police Foundation Report, http://policefoundation.org,
eriĢim tarihi:02.04.2010 204
C. Moehling, A. M. Piehl, “Ġmmigration and Crime in early 20th Century America”, National
bureau of economic school, 2007, www.rutgers.edu, eriĢim tarihi:25.05.2010
96
eğitimli ve iĢ sahibi insanların iĢlediği nitelikli dolandırıcılık suçlarının takibi ve
yakalanması kurumları zorlamakta ve çoğu zaman istatistiklere yansımamaktadır.205
KentleĢme, kent, suç ve suçluluk birbiri arasında sıkı bağları olan ve
birbirlerini etkileyen kavramlardır. Kent ve suç iliĢkisi birçok sosyal bilimcinin
ilgisini uyandırmıĢ ve çok sayıda çalıĢmaya konu teĢkil etmiĢtir. Bu araĢtırmalarda
suçun kent yapısı ile iliĢkisini, kent içinde suç ve suçluluğun yoğunluğu ile o bölgede
ikamet eden bireyler arasındaki iliĢkiler ve göç ve suç iliĢkisi konu edinilmiĢtir.206
KentleĢme ile suç arasında bir iliĢki olduğu varsayımı istatistikî veriler kullanılarak
açıklanmaya çalıĢılmıĢtır.207
KentleĢme ile kentlerde suç oranlarının artması
beklenmektedir. Nüfus artıĢı, göç ile gelen bireylerin ekonomik ve sosyo-kültürel
anlamda kente uyum süreçlerinin bu artıĢa olumsuz yönde etki ettiği bilinmektedir.
KentleĢme ile kurulan yeni yerleĢim yerlerinin sahip olduğu düĢük yaĢam koĢulları
yoksulluk ve yoksunluk, buraları kentsel çöküntü alanlarına çevirmekte, suç üreten
merkezler olarak adlandırılmalarına sebep olmaktadır. Suç oranlarının yüksek olması
düĢük kira miktarları ile açıklanmaya çalıĢılmıĢtır. Yeni kurulan bölgelerde
ekonomik imkânların düĢüklüğü, yaĢam koĢullarının kötü olması gibi etkenler de
zaman zaman suç ve suçluluğa olumsuz olarak yansımaktadır.208
Yine kentleĢmenin komĢuluk iliĢkilerini değiĢtirdiği, zedelediği için sosyal
yapıda bozulmalara yol açtığı savı ileri sürülmektedir. Geleneksel kent yapısı
sanayileĢmenin arkasından gelen kentleĢme ile bozulmuĢtur. Kentler üretim ve ticari
merkezleri dönüĢümüne bağlı olarak fonksiyon yönünden değiĢikliğe uğramıĢlardır.
KentleĢme kavramı yerleĢim yerlerine girmeden önce toplu olarak barınma ve Pazar
iĢlevi görürken, sanayileĢme ile beraber sadece bu iĢlevlerle sınırlı kalmamaya
baĢlamıĢtır. KentleĢme olgusunun hızlanması ile birlikte kentler, ara malların
205
Y.AKKUġ, “Suçun Ekonomik Modelleri”, s.3–4, www.econturk.org, eriĢim tarihi:01.06.2010
206 Daha fazla bilgi için, Z.KIZMAZ, “Sosyolojik Suç Kuramlarının Suç Olgusunu Açıklama
Potansiyelleri Üzerine Bir Değerlendirme”, C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi, cilt:29, 2005, s.149–174
207 N.CÖMERTLER, “Türkiye’de Suç Oranının Sosyo-Ekonomik Belirleyicileri: Yatay Kesit
Analizleri1, A.Ü. Siyasal Bilgiler Dergisi, cilt:62, 2007, s.5–7
208 T.ĠÇLĠ, “Türkiye’de Suçlular (Sosyo-Kültürel ve Ekonomik Özellikleri)”, Dil ve Tarih
Kurumu Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara, sayı:71, s.37–39
97
toplanıp iĢlendiği, maddi karĢılığı olan para ve madenlerin kolayca el
değiĢtirebildiği, ticaretin çok hızlı ve sistematik yapıldığı yerler haline gelmiĢtir. 209
ÇağdaĢ kent anlayıĢı sanayi devrimi ile beraber kentlere girmiĢ; kentlerde var
olan tarım sektörünün yerine üretim ve hizmet sektörünün yerleĢmesine neden
olmuĢtur. Bu değiĢim, ilk önce üretim sektörünün büyümesiyle olmuĢtur. Bu büyüme
sanayileĢme adını almıĢtır. SanayileĢme ise makineleĢmeyle beraber kentlere çektiği
fazla sayıdaki iĢgücünün atıl hale düĢmesine neden olmuĢtur. Bu durum bir anlamda
kentlerin geliĢimini olumsuz yönde etkilemiĢ, sorunlu bölgelerin büyümesiyle ve
artmasıyla son bulmuĢtur. Ancak bireylerin sahip olduğu ekonomik kaynakların
artması ve yaĢam standartlarının istenen düzeyde olmaması hizmet sektörünün
büyümesine yol açmıĢtır. KentleĢme ile birlikte zenginleĢen bireyler daha kaliteli bir
yaĢam için sağlık, eğitim, güvenlik gibi hizmetlerde iyileĢme beklemiĢler ve bu
sektörler için daha fazla kaynak ayırmıĢlardır. Ancak bu ekonomik farklılığın
oluĢması kent içinde birbirinden tamamen farklı yerleĢim yerlerinin oluĢmasına
neden olmuĢtur. Yine bu durum zaman ilerledikçe kemikleĢmiĢ bir fırsatlar eĢitsizliği
oluĢmasına neden olmuĢ, suçun oluĢumunda etkili olmuĢtur.210
Burada sadece suç ve
suçluluk değil aynı zamanda mağdur ve onun ekonomik durumu suçu etkileyen
etmenlerdendir. Suç ve suçluluğu burada yoksulluk ve yoksunluk ile iliĢkili
durumdadır. Aynı zamanda bu durum suçun niteliğine de etki yapmaktadır.
Yoksulluk ve yoksunluk eğer kiĢiyi suça itiyor ya da suç iĢlemesinde etken oluyorsa
iĢlemesi beklenen suç mala karĢı olanlardır.211
Kent ekonomisi ile suç ve suçluluk kavramları birbirleriyle iliĢkili olarak
ilerlemektedir. Sadece olumsuz ekonomik koĢullarda değil ekonominin iyi olduğu
durumlarda da suç ve suçluluğun oluĢmasında etken durumundadırlar. Ancak
niteliksiz kentler ve yerleĢim alanları suç ve suçluluğun yoğun olarak bulunduğu
209
B.ULUTÜRK, 2006, a.g.e., s.11
210 Z.KIZMAZ, “Ekonomik Yapı ve Suç: Bazı AraĢtırma Bulguları Üzerine Genel Bir
Değerlendirme”, F.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi, sayı:2, 2003, s.381
211 T.ĠÇLĠ, a.g.e., s.38
98
yerlerdir.212
Bakımsız, sahipsiz ve metruk görülen kentsel mekânlar ve kentler suç ve
suçluluğun konusu ve kaynağı olabilmektedir. Amerikan sosyologların ileri sürdüğü
kırık pencereler yaklaĢımı ile kentsel mekânların düzensizlikleri mekân algısında da
bozulmalara yol açmaktadır.213
Ancak sadece suç ve suçluluğu ekonomik ve sosyal
düzeyle ya da kentsel mekânla sınırlamak yanlıĢ olacaktır. Bu yaklaĢımla suç ve
suçluluk açıklanmaya çalıĢılırsa Beyaz Yaka suçları gibi konular havada kalacaktır.
3.5 Suça ĠliĢkin Yasal ve Yönetsel Çerçeve
Bütün devletlerde kurallar özellikle toplumsal barıĢ ve huzur için görevli ve
yetkili kurumlarca belirlenir. Her devlette farklılık göstermekle birlikte aslında suç
olarak nitelendirilen davranıĢlar ortak bir düĢüncenin ürünüdür. Suç, kanun koyucu
tarafından koyulmuĢ kural ve kaidelere uyulmaması olarak nitelendirilmektedir.
Ayrıca suç, hukuk düzeninin sonucunu cezalandırdığı fiillere verdikleri addır.
Buradan suçun yasal bir olgu olduğu sonucuna varabiliriz. Çünkü suç ancak
kanunlarda yapılması karĢılığında bir yaptırımın olduğu hal ve hareketlerdir.214
Suçlar genel olarak her kanun koyucu tarafından ortak amaçlar doğrultusunda
belirlenmiĢtir. Adam öldürme, yaralama, tecavüz gibi vücut bütünlüğüne karĢı haksız
fiillerin tamamı tüm devletlerde suç olarak adlandırılmıĢtır. Bunun yanında hırsızlık
gibi mala karĢı olarak yapılan haksız fiiller de ortak bir amaçla suç olarak
adlandırılmıĢtır. Ancak gerek devletlerin yönetim Ģekilleri, gerekse de geliĢmiĢlik
düzeyleri gereği bazı filler suç sayılmamıĢtır.215
Örneğin internet kullanımının
olmadığı bir Afrika ülkesinde siber sulardan bahsetmek manasız olacaktır. Bunu gibi
212
E.ATAÇ, “Suçun Kentsel Mekândaki Algısı; Güvensizlik Hissi”, TMMOB Mimarlar Odası
Yayınları, Ankara, 2007, s.19
213 B.ULUTÜRK, “KentleĢme ve Suç ĠliĢkisi: Adana ve Çanakkale AraĢtırması”, YayımlanmamıĢ
Yüksek lisans Tezi, Ankara: Güvenlik Bilimleri Fakültesi, 2006, s.128
214 Ġ.AYHAN, K.M.ÇUBUKÇU, “Suç ve kent ĠliĢkisine Ampirik BakıĢ: Literatür Taraması”,
S.D.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı:5, 2007, s.31–32
215 Ġ.AYHAN, K.M.ÇUBUKÇU, 2007, a.g.e., s.32
99
düĢünce suçları, siyasal suçlar ve ekonomik suçlar ülkeden ülkeye farklılık
gösterebilmektedir.
Türkiye‘de suç ve cezaların kanuniliği ilkesi geçerlidir. Bu durum hem iç
hukukta hem de uluslar arası hukukta düzenlemeye tabii tutulmuĢtur. Anayasanın 38.
maddesinin ilk dört fıkrası cezaların kanuniliği ilkesine değinmektedir. Madde,
“Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden
dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş
olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez. Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza
mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır. Ceza ve ceza
yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.” Ģeklindedir. Anayasanın bu
38. maddesi ile hiç kimsenin fiili iĢlediği sırada fiil kanunlarca yasaklanmamıĢsa suç
sayılamayacağını, fiil iĢlendikten sonra eğer yaptırımın Ģiddeti artmıĢsa bunun
uygulanamayacağına, ceza mahkûmiyeti ve ceza zamanaĢımında da aynı Ģekilde
daha ağır bir yaptırım uygulanamayacağını ve bu düzenlemelerin ancak kanunla
yapılacağını düzenlemiĢtir.
Uluslar arası hukukta ise devletler taraf oldukları anlaĢmalar ve sözleĢmeler
uyarınca sorumludurlar. Türkiye‘de birçok uluslararası anlaĢmaya taraf bir devlettir.
Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesinin altına imza atan Türkiye bu sözleĢmenin
maddeleri uyarınca iç hukukta da düzenleme yapmalıdır. Avrupa Ġnsan Hakları
SözleĢmesinin 7. maddesi suç ve cezaların kanuniliği ilkesini düzenlemektedir. 7.
maddede “Hiç kimse işlediği zaman ulusal veya uluslararası hukuka göre bir suç
sayılmayan bir fiil veya ihmalden dolayı ceza verilemez. Yine hiç kimseye, suçun
işlendiği sırada uygulanabilecek olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.” Bu
uluslar arası anlaĢmaya taraf olan devletler fiilin iĢlendiği tarihte ulusal veya uluslar
arası hukukta suç sayılmayan bir fiile suç isnadı yapılmayacağı belirtilmiĢtir. Yine bu
maddede suçun iĢlendiği tarihten sonra yaptırımının artırılmasının fiilin karĢılığı olan
cezayı değiĢtiremeyeceği hükme bağlanmıĢtır.216
216
ġ.ÜNAL, “Suç ve Cezaların Kanuniliği Ġlkesi”, Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi, TBMM
Kültür Sanat Yayınları, no:89, 2001,s s.209–210
100
Türkiye‘de suç ve suçluluk genel olarak 29.04.2004 tarih 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu ile düzenlenmektedir.217
Bu kanunun ilk maddelerinde kanunun amacı,
ilkeleri, uygulama amacı, cezayı azaltan ve arttıran nedenler ve güvenlik tedbirleri
açıklanmıĢ ve düzenlenmiĢtir. Suç ve suçluluğu belirleyen fiil ve davranıĢlar ise
ancak ikinci kitapta yer almıĢtır. Uluslar arası hassasiyetlerle beraber ilk olarak
soykırım ve insanlığa karĢı suçlar, ardından da göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti
suçları 76. maddeden itibaren düzenlenmiĢtir.218
Daha sonra sırasıyla hayata karĢı
suçlar, vücut dokunulmazlığına karĢı suçlar, iĢkence ve eziyet ve diğer suçlar
düzenlenmiĢtir. Kanunda yer alan suçları sırası ile bölümler halinde kategorize etmek
kanunu anlamak açısından kolaylık sağlayacaktır. Bunlar;
Soykırım ve Ġnsanlığa KarĢı Suçlar,
Göçmen Kaçakçılığı ve Ġnsan Ticareti,
Hayata KarĢı Suçlar,
Kasten öldürme
Ġntihara yönlendirme
Taksirle öldürme
Vücut Dokunulmazlığına KarĢı Suçlar,
Kasten yaralama
Taksirle yaralama
Ġnsan üzerinde deney
Organ veya doku ticareti
ĠĢkence ve Eziyet,
Koruma, Gözetim, Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün Ġhlâli,
Terk
Yardım veya bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi
Çocuk DüĢürtme, DüĢürme veya KısırlaĢtırma,
Cinsel Dokunulmazlığa KarĢı Suçlar,
Cinsel saldırı
217
“Türk Ceza Kanunu”, Seçkin Yayınları, Ankara, 2009
218 Daha fazla bilgi için F.TURHAN, “Yeni Türk Ceza Kanunu’nda Uluslararası Suçlar”,
www.ceza-bb.adalet.gov.tr, eriĢim tarihi:01.06.2010
101
Çocukların cinsel istismarı
ReĢit olmayanla cinsel iliĢki
Cinsel taciz
Hürriyete KarĢı Suçlar,
Tehdit
ġantaj
Cebir
KiĢiyi hürriyetinden yoksun kılma
Eğitim ve öğretimin kısıtlanması
ġerefe KarĢı Suçlar,
Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına KarĢı Suçlar,
Malvarlığına KarĢı Suçlar,
Hırsızlık
Kullanma hırsızlığı
Yağma
Mala zarar verme
Hileli iflas
Genel Tehlike Yaratan Suçlar,
Kamunun Sağlığına KarĢı Suçlar,
Kamu Güvenine KarĢı Suçlar,
Kamu BarıĢına KarĢı Suçlar,
UlaĢım Araçlarına veya Sabit Platformlara KarĢı Suçlar,
Genel Ahlaka KarĢı Suçlar,
Aile Düzenine KarĢı Suçlar,
Ekonomi, Sanayi ve Ticarete ĠliĢkin Suçlar,
BiliĢim Alanında Suçlar,
Kamu Ġdaresinin Güvenilirliğine ve ĠĢleyiĢine KarĢı Suçlar,
Adliyeye KarĢı Suçlar,
Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına KarĢı
Suçlar,
Devletin Güvenliğine KarĢı Suçlar,
Anayasal Düzene ve Bu Düzenin ĠĢleyiĢine KarĢı Suçlar,
102
Milli Savunmaya KarĢı Suçlar,
Devlet Sırlarına KarĢı Suçlar ve Casusluk,
Yabancı Devletlerle Olan ĠliĢkilere KarĢı Suçlar olarak
sınıflandırılmaktadır.
3.6 Bölüm Sonucu
Türkiye‘de kentsel mekânın geliĢimi incelenirken Tanzimat fermanı ve
ardından yapılan diğer yenilik çalıĢmaları önem teĢkil etmektedir. Osmanlı
Devletinin yüzlerce yıl kullandığı ―Miri‖ toprak sisteminin değiĢmesi ve batı
kaynaklı ıslahatlarla getirilen yeni vergi sistemleri kentlerde ve kentsel mekânlarda
köklü değiĢikliklere yol açmıĢ kentleĢmenin hızlanmasını sağlamıĢtır. Kırsal nüfusu
toprak sisteminin değiĢmesi ile kentlere iten bu durum kent nüfuslarının artmasını
sağlamıĢtır. Ancak kentlere gelen bu nüfus niteliksiz iĢçilerden oluĢtuğu ve
ekonomik olarak bir birikimleri olmadığı için kötü yaĢam Ģartlarını zorunlu kılmıĢtır.
Cumhuriyet döneminde kentlerde nüfus artıĢı olarak gerçekleĢen kentleĢme
20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren sorun haline gelmiĢtir. Bu nüfus birikiminin
maddi ihtiyaçları, çalıĢması ve ikamesi büyük bir problem haline gelmeye
baĢlamıĢtır. Ancak sonraki dönemlerde çözülmesi için gelecek zamana bırakılan bu
problem kartopu gibi büyüyerek 1980‘lerde göze batmaya baĢlamıĢtır.
Özellikle 1985 yılından sonra istikrar vadeden liberal politikalara ve serbest
piyasa ekonomisine geçiĢ yapılması ile kentleĢme hız kazanmıĢtır. Kentler
hükümetlerin oy kaygısı güden popülist yaklaĢım ve politikalarından zarar
görmüĢtür. Kentlerin kendilerine özgü tarihi ve coğrafi yapısı kentleĢme ile ortaya
çıkan rantlarla karĢı karĢıya kalmıĢtır. Ġmar afları, ıslah imar planları, 2-B orman
arazisi uygulamaları kentlere ve kentleĢmeye zarar vermiĢ yapılan kentleĢme
çalıĢmalarını olumsuz yönde etkilemiĢtir.
KentleĢme çok uzun süre özellikle sanayileĢme ve ekonomik geliĢmelerle
paralel olarak geliĢmiĢtir. Ġstanbul ile beraber batı ve doğu komĢuları kentleĢme
103
hızında ilk sıralarda yer almıĢtır. Bursa ve Kocaeli Ġstanbul‘u izlemiĢ, baĢkent olması
nedeniyle Ankara, deniz ulaĢımı, liman kenti olması ve tarihi mirası ile Ġzmir bu
geliĢmeyi sürdürmüĢtür. Tarım faaliyetlerinde yoğun iĢ gücüne ihtiyaç olan Adana ve
Mersin çevresi bu etmenle kentleĢme geliĢmiĢtir. 1980‘den sonra turizm sektörünün
geliĢmesi ile de Antalya, Marmaris, Fethiye ve Alanya gibi kentler hızlı bir
kentleĢme yaĢamıĢlardır.
2000‘li yıllarda istikrar ile beraber faizlerin düĢmesi ve ekonomik Ģartların
değiĢmesi ile konut sektörü hızlı bir büyüme dönemine girmiĢtir. Konut sektöründe
var olan yoğun talep doğrultusunda özellikle devlet kurumu olan TOKĠ‘nin öncülüğü
ile toplu konut yapımı belki de hiç olmadığı kadar artmıĢtır. 2004 yılında yapılan
yasal değiĢikliklerle daha aktif hale gelen TOKĠ, hükümet politikaları ile aynı
doğrultuda toplu konut projelerine ve kentsel dönüĢüm uygulamalarına imza atmıĢtır.
Bu dönemde birçok çöküntü alanında (gecekondu bölgesi) dönüĢüm uygulamaları
yapılmıĢ, kentler çok hızlı bir değiĢime ve kentleĢmeye özne olmuĢtur.
Kentlerde yaĢanan değiĢimler ve değiĢen kentleĢme olgusu kentli bireylerin
üzerinde de değiĢimlere neden olmaktadır. Özellikle kırsal yerleĢim alanlarından
gelen bireyler kentler geldiklerinde uyum sağlayabilmek için değiĢim sürecine
girmektedirler. Ancak bununla beraber kentler ve kentli bireyler de yaĢanan bu
süreçten etkilenmektedir. YaĢanan yoğun etkileĢim ve değiĢim kaynaklı olarak
yoksulluk, ayrıĢma, dıĢlanma ve gerilim gibi olgular kentlerde bir sorun olarak
insanların karĢısına çıkmaktadır.
KentleĢme uzun süreler devlet ve siyasi parti programlarında olsa da bir değer
ve olgu olarak özellikle 1980‘lerden sonra ortaya çıkmıĢtır. Kalkınma planlarında yer
alan, düzenlenmesi için Anayasa maddelerinde devlete görevler verilen kentleĢme
olgusu kentlerin birçok sosyal ve toplumsal problemin kaynağı, nedeni ya da sonucu
olduğu inancı ile daha önemli hale gelmiĢtir.
Genel çerçeve ile ülkemizde suçlar 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile
düzenlenmektedir. Türk Ceza Kanununda suçlar ayrı baĢlıklar altında
düzenlenmiĢtir. Sırası ve gruplandırılması çağın ruhuna uygun Ģekilde
104
düzenlenmiĢtir. Gündemde yoğun olarak yer alan ya da ulusal ve uluslar arası
hassasiyetlere uygun olarak hazırlanmıĢ ve kategorize edilmiĢtir.
105
4. BÖLÜM KENTSEL MEKÂN, SUÇ VE SUÇLULUK
ĠLĠġKĠSĠNE KADIKÖY ÖRNEĞĠ ÜZERĠNDEN YAKLAġIM
4.1 Tarihsel, Mekânsal ve Sosyo-Ekonomik GeliĢim
Süreci
Kadıköy, Ġstanbul ilinin Anadolu yakasında yer alan ilçelerinden biridir.
Ġstanbul‘un, Boğaz‘ın Marmara‘ya açılmaya baĢladığı kıyılarda, boğazın karĢısına
hâkim kıyıların gerisindeki alçak tepeler ve düzlükler üzerinde yer almaktadır.
Ġlçenin yerleĢim planı denize kıyısı olması sebebiyle tipik deniz kıyısı kentlerin
özelliklerini taĢımaktadır (Harita 1).
Harita 1: Kadıköy Ġlçesinin Ġstanbul Ġçindeki Konumu219
Kadıköy‘deki yerleĢmenin baĢlangıcını oluĢturan tarihsel çekirdek,
HaydarpaĢa Koyu çevresi ile Moda Burnu‘nun oluĢturduğu alan içinde yer
219
“Ġstanbul haritası”, www.turkiyerehberi.net, eriĢim tarihi:05.04.2010
106
almaktadır.220
Kadıköy'ün kuruluĢu, Bizans'tan, yani Ġstanbul'un kuruluĢundan 17 yıl
kadar öncedir. KuruluĢ tarihi olarak M.Ö. 675 yılı kabul edilir. Fikirtepe‗den sonraki
ilk yerleĢme bugünkü Moda Burnu ile Yoğurtçu arasında kalan yerde kurulan
Halkedon (Bakır ülkesi) olmuĢtur. Bu Ģehirden günümüze herhangi bir kalıntı
ulaĢmamıĢtır. Fetih yıllarında küçük bir yerleĢim birimi olan Kadıköy, fethi takip
eden yıllarda da çok büyük bir geliĢme göstermemiĢtir. Kadı Hızır Bey'in, bugünkü
Osman ağa Camii'nin bulunduğu yere yaptırdığı cami, Osmanlı'nın buradaki ilk
önemli yapısı olmuĢtur.221
Kadıköy'ün asıl geliĢmesi, 19. yüzyılın 2. yarısında,
Selimiye KıĢlası, HaydarpaĢa Askeri Hastanesi gibi önemli yapıların inĢasından
sonra baĢlamıĢtır. Özellikle 1857'de baĢlayan düzenli vapur seferleri Kadıköy'ü
yerleĢim için daha tercih edilir bir mevki haline getirmiĢtir. Özellikle ikinci
Abdülhamid zamanında yoğun gayri Müslim tebaanın bölgede var olan çoğunluğunu
azaltmak için devlet erkânının ve Müslüman tebaanın ikameti yönlendirilmiĢ ve
desteklenmiĢtir.222
Kadıköy'ün bu özelliği günümüze kadar devam etmiĢtir. Kadıköy,
1869 yılında o zamanlar daha büyük ve önemli bir merkez olan Üsküdar Sancağı'na
bağlanmıĢtır.
Uzun süre Üsküdar'a bağlı kalan Kadıköy, 1930'da ilçe yapılmıĢtır.
Günümüzde bütünüyle kentsel alan içinde kalan ve yapılaĢmıĢ bulunan Kadıköy,
Bostancı‘ya kadar uzanan semt ve mahalleleri ile 19. yüzyılda iskân sahası haline
gelmiĢtir. Bununla birlikte geçmiĢi Ġstanbul‘dan çok daha eskilere uzanmaktadır.
Osmanlı Devleti zamanında önemli bir tarımsal üretim yeri olmasının yanında
özellikle saray erkânı için cazip bir ikamet yeri olmuĢtur. Cumhuriyet dönemi ile
beraber elektrik ve tramvay seferlerinin baĢlaması ardından da vapur seferlerinin
açılması geliĢmesinde etkili olmuĢtur. Daha sonra yapılan HaydarpaĢa limanı ve D–
100 karayolu ilçenin geliĢmesine olumlu etki yapmıĢtır. 1950–60 arasında iktidarda
kalan BaĢbakan Adnan Menderes için 1950'lerin ikinci yarısında, Ġstanbul'un imarı
220
“Kadıköy’ün Tarihçesi” www.kadikoy-meb.gov.tr/ eriĢim tarihi:28.01.2010
221 “Kadıköy” www.istanbul.gov.tr/ eriĢim tarihi:12.01.2010
222 V.K.BĠLGĠÇ, “Osmanlı Devleti’nde Azınlıklar”, Yönetim ve Güvenlik, Seçkin Yayıncılık,
Ankara, 2005, s.167–187
107
bir tutku haline gelmiĢtir.223
Bu dönemde Ġstanbul imar hareketliliğine uğramıĢ ve bir
ölçüye kadar yeniden düzenlenilmeye çalıĢılmıĢtır.
1965 Kat Mülkiyeti Kanunu ile Türkiye‘de birçok yerleĢim yerinde müstakil
binaların yerine çok yoğun apartmanlara bırakacağı bir dönemin baĢlangıcı olmuĢtur.
Bu durum kentli nüfusun hızla artmaya baĢlamasının ve kentli-köylü nüfus
dengesinin kentli nüfus lehine bozulmaya baĢlaması ile sonuçlanmıĢtır.224
1960‘lar
sonrasında Kadıköy‘de ticaret ve hizmet sektörlerinin büyümede artıĢ göstermesiyle,
Sirkeci-Eminönü-Karaköy-Beyoğlu gibi birinci kademe merkezlerin ardından ikinci
kademedeki metropoliten alt merkeze dönüĢmüĢ ve eski semt merkezi özelliklerini
yitirmiĢtir.
2008 yılında 5747 Sayılı, BüyükĢehir Belediyesi Sınırları Ġçerisinde Ġlçe
Kurulması ve Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılması Hakkında Kanun ile ‗Ġlçe
kurulması‘ baĢlığı altındaki 1. maddesinin 18. bendinde, AtaĢehir Ġlçesi Kadıköy‘den
7 ilçe alarak yeni bir ilçe olmuĢtur. Bu durum Kadıköy mahalle sayısında ve
nüfusunda azalmaya neden olmuĢtur. 28 olan mahalle sayısı 21‘e düĢmüĢ, 774.670
olan nüfusta 553.062‘e düĢmüĢtür.225
AĢağıdaki tablo 1‘de görülebileceği gibi ilçe
nüfusu 1965 yıllarından sonra hızla sayısal olarak artmıĢtır.
Tablo 4: Yıllar içinde Kadıköy‘ün Nüfusu226
Yıllar 1960 1970 1975 1980 1990 1997 2000 2007 2010
Nüfus 131.928 241.593 362.578 468.317 648.282 699.379 663.299 744.660 529.191
Devlet politikaları, Kat Mülkiyeti kanunu, zamanın ekonomik Ģartları ve
ilçenin stratejik konumu gereği uzun süre yerleĢim ve ticaret için cazip konumunu
korumuĢtur. Ġlçe her türlü ulaĢım imkânına sahip olması bu durumu
kuvvetlendirmiĢtir. Anadolu yakasında karayolu ulaĢımının baĢlangıç noktası olması,
raylı ulaĢımının ( HaydarpaĢa Garı ) ilk ve en yoğun noktası olması ve deniz
223
Doğan HASOL “KentleĢme ve Ġstanbul” 2006, www.doganhasol.net eriĢim tarihi:12.01.2009
224 A.ATASOY, S.OSMAY, “Türkiye’de Kentsel DönüĢüme Yöntemsel Bir YaklaĢım”, ODTU
Mimarlık Fakültesi Dergisi, sayı:2, 2007, s.62–63
225 “Ġstanbul’un Yeni Ġlçe Haritası Çizildi”, www.ibb.gov.tr, eriĢim tarihi:10.04.2010
226 “Genel Nüfus Sayımları”, www.tuik.gov.tr, eriĢim tarihi:05.04.2010
108
ulaĢımının yoğun olması yine ikamet ve ticaret için uygun bir ortam olmasını
sağlamıĢtır. Ancak 1990‘lı yıllardan itibaren ilçenin imar yönünden doyması
Ve iĢ yerlerinin ve evlerin fiyatlarının artması nedeniyle nüfus artıĢı yavaĢlamıĢtır.227
Kadıköy ilçesi yüzölçümüne nispeten yoğun olan nüfusu ile dikkat çekmektedir.
Özellikle sahile yakın mahallelerde var olan yerleĢim çevresel sorunlara yol
açmaktadır. Osmanağa, Caferağa ve Fenerbahçe gibi mahallelerde konutlar
birbirlerine çok yakın Ģekilde konuĢlandırılmıĢtır. Öyle ki gerek trafiğin yoğunluğu
gerekse de park zorluğu yeniden bir planlamanın gerekliliğine iĢaret etmektedir. Bu
Ģekilde var olan yoğun ve birbirine yakın yerleĢim güvenlik sorunlarına da yol
açmaktadır. Düzensiz yerleĢimler görünürlülüğü azaltmakta ve ulaĢım olanaklarını
zorlaĢtırmaktadır.
Kadıköy, eski kent kimliği ve ulaĢım imkânlarının geliĢmiĢ olması nedeniyle
ikamet için cazip bir yerleĢim alanı olarak görülmüĢtür. Nüfusa kayıtlı oldukları yere
göre Kadıköy‘de ikamet edilenler incelendiğinde geniĢ bir yelpaze ile
karĢılaĢılmaktadır. Bununla beraber en çok Ġstanbullular ikamet için Kadıköy ilçesini
seçmektedirler.228
Osmanlı döneminde Üsküdar'a bağlı olan Kadıköy uzun müddet
Üsküdar'ın gölgesinde kalan ikincil bir merkez olmuĢtur. Daha ziyade Osmanlı
Devleti‘nde yaĢayan gayr-i Müslim vatandaĢlar ikamet etmek için seçmiĢlerdir.
Kadıköy, cumhuriyetle birlikte hızla geliĢmiĢ, yüksek deniz ulaĢımı imkânlarıyla
Üsküdar'a alternatif olmuĢtur. Boğaziçi Köprüsü yapılması, Sahil yolunun
yenilenmesi ve çevre yollarının yapılması ile Ġstanbul'un gözde yerleĢim yerlerinden
biri haline gelmiĢtir.229
Ġlçe nüfusu 553.452 iken kayıtlı seçmen sayısı 404 bindir. Seçmen sayısının
yani 18 yaĢ üstü nüfusun çok olmasının birçok sebebi vardır. Eski yerleĢim olmasının
en etkili etmen olduğunu söyleyebiliriz. Bunun yanında yeni binaların yapılmadığı,
diğer bir bakıĢ açısıyla baĢka illerden ve ilçelerden göç almayan Kadıköy kiraların ve
konut fiyatlarının yüksek olduğu bir yerdir. 50 yaĢ ve üstü Nüfus yaklaĢık olarak 176
227
“Gelecekte Kadıköy”, www.arkitera.com, 2008, eriĢim tarihi:04.05.2010
228 “Nüfus ve Demografik Yapı”, www.ibb.gov.tr, eriĢim tarihi:04.05.2010
229 “Kadıköy Belediyesi 2010–2014 Stratejik Planı”, 2009, www.kadikoy.bel.tr, eriĢim
tarihi:05.05.2010, s.9–11
109
bindir. Özellikle Moda, Fenerbahçe, Caddebostan ve Suadiye mahallerinin sakinleri
bu gruba girmektedir. Ġlçenin ekonomik aktiviteleri ticaret, denizcilik ve yoğun
olarak hizmet sektörü etrafında Ģekillenmektedir. Tarım, sanayi ve hayvancılık ise
yok denecek kadar azdır. Konut alanı olması sebebiyle inĢaat sektörü de varlığını
sürdürmektedir.230
UlaĢım açısından büyük avantajlara sahip ilçe Ġstanbul‘da bulunan iki
havaalanına da yaklaĢık olarak 40 km uzaklıktadır. Ancak Sabiha gökçen
havaalanına ulaĢım daha kolaydır. UlaĢım kolaylığı olan ilçede birçok alternatif
mevcuttur. Deniz ulaĢımı için hem Ġstanbul içinde hem de il dıĢına sefer yapılan
iskelelere sahiptir. Bunun yanında geliĢmiĢ karayolu ulaĢımının baĢlangıç
noktalarındandır. 2010 yılında tamamlanan Metrobüs projesinin (SöğütlüçeĢme-
Avcılar) Anadolu yakasında olan baĢlangıç noktası ilçe sınırları içerisindedir.231
Bu
durum Kadıköy ilçesinde zaten var olan yoğun nüfusun iĢ günlerinde özellikle
RasimpaĢa ve Osmanağa mahallerinde artmasına neden olmaktadır. Bu iki
mahallenin ulaĢım açısından hem Anadolu yakasında ki bölgelere hem de Avrupa
yakasında ki bölgelere karĢı avantajları bulunmaktadır. Birden fazla alternatif ulaĢım
imkânı sunması bu iki mahallenin cazibelerini artırmaktadır.
Kadıköy ilçesinin mahalleleri, KoĢuyolu, RasimpaĢa, Acıbadem, Osmanağa,
Caferağa, ZühtüpaĢa, HasanpaĢa, Fikirtepe, Eğitim, Dumlupınar, Feneryolu,
Fenerbahçe, Göztepe, Merdivenköy, Caddebostan, Erenköy, Sahrayıcedid, 19 Mayıs,
Suadiye, Kozyatağı ve Bostancı mahalleleridir (Harita 2).
230
“Kadıköy Belediyesi 2010–2014 Stratejik Planı”, 2009, a.g.e., s.19–20
231 “Ġstanbul’da ulaĢım”, www.ibb.gov.tr, eriĢim tarihi:12.05.2010
110
Harita 2: Kadıköy Haritası ( Mahalle Bazlı )232
RasimpaĢa, KoĢuyolu, Osmanağa, Caferağa, Fenerbahçe ve Caddebostan
mahalleri deniz ulaĢımı ile sahip oldukları avantajlar ile Osmanlı Devleti zamanından
itibaren cazip bir yerleĢim yeri olmuĢtur. Ancak bu bölgelerde yerleĢim yıllar
geçtikçe düzenden uzak ve iç içe geçmiĢ hale gelmiĢtir. Aslında bu durum bir
nebzede olsa diğer mahalleler içinde geçerlidir. Özele inildiğinde ise Fikirtepe
Mahallesi ve Dumlupınar Mahalleleri örneği dikkat çekicidir. Fikirtepe ve
Dumlupınar Mahallelerinin barındırdığı nüfusun ekonomik ve sosyal imkânları daha
kısıtlı bir görüntü çizmektedir. Bu mahalleler Kadıköy‘ün kalan diğer mahallerinden
farklı bir görünüme sahiptirler. Kadıköy‘de içinde yoğun olarak gecekondu
barındıran bu iki mahalledir.233
Bölge ıslah ve yeniden düzenleme çalıĢmalarına
ihtiyaç duymaktadır. Ġlçede problem potansiyeli taĢıyan baĢlıca bölgelerdendir. Uzun
süredir kentsel dönüĢüm planları ve yenilenecek kent öngörülerine konu olmasına
rağmen hala kentsel problemleri bünyesinde bulundurmaktadır.234
232
“Kadıköy’ün Yeni Haritası”, www.kadikoy.info.tr, eriĢim tarihi:05.05.2010
233 T.KAHRAMAN, “Ġstanbul Kentinde kentsel dönüĢüm projeleri ve Planlama Süreçleri”,
TMMOB Kentsel DönüĢüm Sempozyumu, 2006, s.96–97
234 “Yatırımcıların Yeni Gözdesi Fikirtepe”, www.emlakkulisi.com, eriĢim tarihi:02.06.2010
111
Tablo 5: Ġlçe Mahallelerinin Altyapı Bilgileri235
Ġlçenin sahip olduğu yüksek sayıdaki sokak sayısı kentsel düzenlemenin ne
kadar zor olduğunun göstergesidir. Tablo 5‘de yüzölçümüne göre sokak sayısının en
fazla olduğu mahalleler Caferağa, Fenerbahçe ve Osmanağa olduğu görülmektedir.
Toplam 1247 olan sokak sayısının 219 tanesinin sadece bu üç mahallede olduğu
görülmektedir. Yüzölçümüne göre sokak sayısının çokluğunun nedenini mahallenin
karıĢıklığı ve plansız ilerleyen kentleĢmesi olarak gösterebiliriz. Sokak sayısının
yüzölçümüne kıyasla çok fazla olması düzenli ve planlı bir kentte olması gereken
otopark alanlarını daraltmakta ve yeĢil alanların yapımını engellemekte, spor
alanlarının yapımını zorlaĢtırmakta ve özellikle engellilerin kent alanlarını
kullanmasını zorlaĢtırmaktadır.236
TaĢıt yoğunluğu, park problemi ve konut dıĢı
kullanımlar zaten kısıtlı olan kent alanını tamamen yok etmekte ve kentlilerin yaĢam
alanları minimuma inmektedir. Gün içinde araç trafiğinin yoğun olduğu ilçede
235
“Kadıköy Belediyesi 2010–2014 Stratejik Planı”, 2009, a.g.e., s.30
236 Z.ÖZCAN ve Diğerleri, “Kente Dar Analitik Bir Çözümleme: Sokaklar, Ġlk yıl ġehir Planlama
Atölyesi Deneyimi”, Gazi Ü. Müh. Mim. Fak. Dergisi, Sayı:3, 2003, s.24–30
Mahalle
Mahalle Yüz
Ölçümü m² Sokak/Cadde Sayısı
19.May 1.341.029,13 44
Acıbadem 1.515.772,25 67
Bostancı 1.853.257,05 90
Caddebostan 1.662.761,88 48
Caferağa 1.269.145,84 102
Dumlupınar 700.509,97 50
Eğitim 956.502,86 64
Erenköy 1.349.847,17 56
Fenerbahçe 1.755.911,78 58
Feneryolu 1.013.383,10 46
Fikirtepe 532.567,11 69
HasanpaĢa 873.034,39 62
Göztepe 1.781.709,85 68
KoĢuyolu 674.551,51 38
Kozyatağı 1.388.730,36 52
Merdivenköy 1.688.571,41 103
Sahrayıcedid 1.353.283,38 47
Suadiye 1.463.079,74 57
Osmanağa 499.335,77 59
RasimpaĢa 879.740,07 45
ZühtüpaĢa 663.936,23 32
Toplam 25.216.660,85 1247
112
kaldırımlar bile araçların tehdidi altında kalmaktadır. Bunun yanında yaya trafiği
olumsuz etkilenmektedir. Yerel yönetimlerin yükümlülüğünde olan çevre
temizliğinin sağlanması bile bir zaman sonra problem haline gelmektedir.
4.2 Ġlçede Suç ve Suçluluğa BakıĢ
Suç ve suçluluk kavramları üzerine araĢtırma yapan birçok sosyolog bu
kavramları sosyo-ekonomik faktörlerle iliĢkilendirmiĢlerdir. Buradan hareketle
araĢtırmacılar özellikle geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerde bu faktörü suç ve
suçluluk için ana etmenlerden saymaktadırlar.237
GeliĢen ve geliĢmekte olan ülkeler
düĢünüldüğünde kentleĢmenin suç ve suçluluk üzerinde ki etkisi düĢünülmelidir.
Çevresel faktörlerin suç ve suçluğun oluĢmasında ki etkisi tartıĢılmakta ve bu
durumun mekânsal dağılımı harita ve grafiklerle gösterilmeye çalıĢılmaktadır.
Günümüzde kentler suç ve suçluluğun kaynağı, hedefi ve oluĢtuğu alan
durumundadır. Dolayısı ile suç ve suçluluğun çalıĢılacağı en iyi alanlar büyük
kentlerdir. Ġstanbul ülkemizde bu çalıĢma için en uygun kentlerdendir. Ġstanbul,
kırsaldan büyük oranlarda artan Ģekilde göç alan, farklı fiziksel alanlara sahip ve
içerisinde birçok farklı yerden gelmiĢ insanları barındıran karmaĢık bir kent özelliği
göstermektedir. Ġstanbul‘un kozmopolit yapısı, birbirinden farklı özelliklere sahip
ilçeleri ile birleĢik özellikler göstermektedir. Yapılan istatistikî çalıĢmalarda 10000
kiĢiye düĢen suç ortalamalarında ilk sıralarda Fatih, Beyoğlu, ġiĢli, BeĢiktaĢ,
Bakırköy ve Kadıköy gibi ilçeler gelmektedir.238
Nüfus artıĢ hızı çok yüksek olmamakla birlikte Ġstanbul ilinde nüfus artıĢı
milyonlarla ifade edilmektedir. Ġstanbul‘da 2000 yılında yapılan nüfus sayımına göre
son 10 yılda artan nüfus sayısı 2.882.962‘dir. Bu açıdan yaklaĢıldığında sayısal
olarak en büyük artıĢ Ġstanbul ilinde gerçekleĢmiĢtir. Ancak Kadıköy, Ģu an AtaĢehir
ilçesine bağlı olan Ġçerenköy, KayıĢdağı ve Küçükbakkalköy gibi mahaller dıĢında
237
Z.KIZMAZ, “Ekonomik Yapı ve Suç: Bazı AraĢtırma Bulguları Üzerine Genel bir
Değerlendirme”, F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi, cilt:13, 2003, s.297–299
238 F.YĠRMĠBEġOĞLU, “Ġstanbul’da Suç”, TMMOB Yayınlar, sayı:55, 2007, s.25–27
113
yerleĢik bir yapıya sahip olduğu için nüfusu son 10 yılda sadece 15.017 kiĢi
artmıĢtır.239
Eski yerleĢim yerlerinden olan Kadıköy ilçesi kent bilimciler tarafından
konut ve ticaret alanı olarak gösterilmektedir. Konut ve iĢ yeri yapımı için boĢ
alanların olmadığı ilçe doğal olarak az sayıda göç almaktadır. Konut fiyatlarının da
yüksek olması ilçeye olan göçü azaltmakta ve zorlaĢtırmaktadır (Tablo 6, Grafik
1,2,3,4).
Tablo 6: Ġlçede Bulunan Polis Merkezlerine Gelen Olayların Ġstatistikleri240
KADIKÖY ĠLÇE EMNĠYET MÜDÜRLÜĞÜ'NE BAĞLI POLĠS MERKEZLERĠNĠN
KARġILAġTIRMALI ĠSTATĠSTĠKLERĠ
SUÇUN ÇEġĠDĠ
01.01.2009 – 01.01.2010
OLAY SANIK
TOPLAM
FAĠLĠ BELLĠ FAĠLĠ MEÇHUL YAKALANAN FĠRAR
ACIBADEM 557 912 646 66 1469
BOSTANCI 1321 4508 1657 7 5829
GÖZTEPE 1797 3131 2358 84 4928
HASANPAġA 1078 1030 1153 50 2108
ĠSKELE 2003 3639 2804 95 5642
TOPLAM 6756 13220 8618 302 19976
239
“Genel Nüfus Sayımı (Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri)”, T.C. BaĢbakanlık D.Ġ.E.,
www.tuik.gov.tr eriĢim tarihi:01.06.2010
240 “Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri”,
http://www.egm.gov.tr/akkm/akkm_web/istatistikler.htm, eriĢim tarihi: 01.05.2010
114
Grafik 1: Kadıköy Mahallelerinde Faili Grafik 2: Kadıköy Mahallelerinde Faili
Belli Suç Sayıları Meçhul Suç Sayıları
FAİLİ BELLİ
ACIBADEM
BOSTANCI
GÖZTEPE
HASANPAŞA
İSKELE
Grafik 3: Kadıköy Mahallelerinde Yakalanan Grafik 4: Kadıköy Mahallelerinde Firar
ġüpheli Sayıları Sayıları
YAKALANAN SANIK
ACIBADEM
BOSTANCI
GÖZTEPE
HASANPAŞA
İSKELE
Ġlçede meydana gelen suç olaylarını incelemek ve değerlendirmeler
yapabilmek için Polis merkezlerinin istatistikî verilerine baĢvurmak zorundayız.
Ülkemizde bu istatistikler önce Polis Merkezleri tarafından tutulmaktadır.
Sınıflandırma yapabilmek için sırası ile numaralandırma ve suçun içeriğine göre
tasnif iĢlemleri yapılmaktadır. Tablo 6‘da görüldüğü gibi Kadıköy ilçesi özeline
inilirse özellikle Bostancı ve Ġskele Polis merkezlerinin baktığı bölgelerin yoğun
olarak suç olaylarının yaĢandığı alanlar oldukları görülmektedir. Bu durumun aksine
Acıbadem Polis Merkezinin baktığı alanlarında suç istatistikleri açısından düĢük
verilere sahip olduğu görülmektedir. Ancak burada karĢılaĢtırma yapabilmemiz için
Polis Merkezlerinin sorumlu oldukları alanların büyüklüğünün ve mahallelerin
sayısının bilinmesi gerekmektedir.
Ġlçeyi suç ve suçluluğun yoğun olarak bulunduğu yerlerden sayabiliriz.241
Ġlçe, düzenli yerleĢime sahip konut ve ticaret alanı olarak görülmektedir. 2000–2005
yılları tutulan istatistiklerde 10000 kiĢiye düĢen suç oranı sayısı Ġstanbul
241
F.YĠRMĠBEġOĞLU, a.g.e., 2007, s.25–27
FAİLİ MEÇHUL
ACIBADEM
BOSTANCI
GÖZTEPE
HASANPAŞA
İSKELE
FİRAR
ACIBADEM
BOSTANCI
GÖZTEPE
HASANPAŞA
İSKELE
115
ortalamasının üstünde 68‘dir. Kentsel mekân burada hem suça konu olan yer hem de
suçun konusu olabilmektedir. Tablo 7‘de gündüz aktif nüfusun yoğun olduğu
RasimpaĢa, Osmanağa, Caferağa, ZühtüpaĢa ve Fenerbahçe Mahallelerinde meydana
gelen toplam suçların yaklaĢık % 61‘nin mala karĢı iĢlenen suçlar olduğu
görülmektedir. Bu bölgede gündüzleri yoğun iĢ hacminin olması, ulaĢımın ana
noktalarından birisi olması, gün içindeki aktif nüfusun fazlalığı ve nispeten yoğun
olan yerleĢim mala karĢı yoğun olarak suç iĢlenmesine neden olmaktadır.
Kadıköy ilçesi içinde daha çok ticaret ve konut alanı barındırmaktadır. Ġkincil
merkez durumunda olan ilçe suç istatistikleri açısından ortalamanın üzerinde yer
almaktadır.242
Ġlçede suç ve suçluluğun nedenleri ve bu problemin çözümleri için
mekânın özellikleri ve yapısını incelemek yerinde olacaktır. Tablo 6‘da meydana
gelen suç sayılarının polis merkezlerine ulaĢanların istatistiğini görebilmekteyiz.
Polis Merkezlerine ulaĢan suç olayları sorumlu oldukları alanlar ve kentsel
mekânlarla doğrudan iliĢkilidir. Sorumlu oldukları alanlarda insan yoğunluğunun
olduğu hastane, merkezi iĢ alanları ve ulaĢım noktaları suç ve suçluluğu
etkilemektedir. Bununla beraber kentsel mekânlar suç ve suçlulukla nitelik ve çeĢit
olarak iliĢki içerisindedir. Suçun hedefleri kentsel mekâna göre Ģekillenebilmektedir.
Ticaret alanları ve iĢ yerlerinin yoğun olduğu yerlerde mala karĢı suçlar yoğun olarak
iĢlenirken, ulaĢımın yoğun olarak kullanıldığı kesiĢim noktalarında da kiĢilere karĢı
iĢlenen suçlar yoğun olarak görülmektedir.243
Ġlçe içerisinde Polis Merkezlerine ulaĢan suçlarda yoğunluğun Ġskele,
Bostancı ve Göztepe Polis merkezlerinde olduğu görülmektedir. Bostancı ve Göztepe
Polis Merkezinin yoğunluğunu sorumlu olduğu mahallelerin sayısının ve nüfusunun
fazlalığı ile açıklamak mümkündür. Ancak Ġskele Polis Merkezi özelinde bu Ģekilde
yorumlamak çok zordur. Ġlçede sorumlu olduğu alan ve nüfus bakımından daha
küçük Polis Merkezi diğer merkezlere nispeten daha yoğundur. Bunun esas nedeni
bölgenin ilçenin konut yükünü değil ticaret ve ulaĢım yükünü çekmesidir. Ġstanbul
genelinde de merkezi ilçelerin suç oranlarının yüksek olmasının nedeni gece
242
F.YĠRMĠBEġOĞLU, a.g.e., 2007, s.28–29
243 E.ATAÇ, “Suçun Kentsel Mekândaki Algısı; Güvensizlik Hissi”, TMMOB Yayınlar, sayı:55,
2007, s.21–23
116
nüfuslarının düĢük, gündüz kullanıcı nüfusun çok yüksek olmasıdır.244
Ticaret,
eğlence ve ulaĢım hizmetlerini sağlayan bu merkezi ilçelerde ikamet edenlerin sayısı
nispetinde daha fazla kullanım olduğu için bu durum yaĢanmaktadır.
Tablo 7: Kadıköy Ġlçesinde Mahallelerin Polis Merkezlerine Göre Dağılımı245
POLĠS MERKEZLERĠ SORUMLU OLDUKLARI MAHALLELER
ACIBADEM KoĢuyolu ve Acıbadem Mahallesi
BOSTANCI Bostancı, Suadiye, Kozyatağı, 19 Mayıs ve Sahrayıcedid Mahallesi
GÖZTEPE Göztepe, Caddebostan, Erenköy, Merdivenköy ve Feneryolu Mahallesi
HASANPAġA HasanpaĢa, Dumlupınar, Eğitim ve Fikirtepe Mahallesi
ĠSKELE RasimpaĢa, Osmanağa, Caferağa, ZühtüpaĢa ve Fenerbahçe Mahallesi
Kadıköy ilçesi özelinde Polis Merkezlerinin sorumlu oldukları mahalleleri
incelerken bu alanlarda tespit edilmiĢ, konusu suç teĢkil eden olaylar bize yardımcı
olacaktır. Birbirlerinden ayrı olarak bölgenin sorunlarını tespit etmeye çalıĢırken
ayrıca karĢılaĢtırmalarda yapılacaktır. Kadıköy ilçesindeki Polis Merkezleri
kayıtlarında yer alan suç sınıflandırmaları bu konuda temel veriler olarak ele
alınmıĢtır. Bunlardan ilki, Acıbadem Polis merkezinin 2009 yılı verileridir (Tablo 8,
Grafik 5,6).
Tablo 8: Acıbadem Polis Merkezine 2009 Yılında UlaĢan Suçların SınıflandırılmıĢ hali246
SUÇUN NEV'Ġ OLAY SANIK
TOPLAM F.B. F.M. YAKAL. FĠRAR
ġAHSA KARġI TOPLAM 166 17 219 20 183
MALA KARġI TOPLAM 92 830 110 17 922
NARKOTĠK 31 2 52 1 33
MALĠ SUÇLAR 10 2 21 0 12
244
F.YĠRMĠBEġOĞLU, 2007, a.g.e., s.29
245 “Emniyet Genel Müdürlüğü Web Sitesi”,
http://www.egm.gov.tr/akkm/akkm_web/istatistikler.htm, eriĢim tarihi: 01.05.2010
246 “Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri”,
http://www.egm.gov.tr/akkm/akkm_web/istatistikler.htm, eriĢim tarihi: 01.05.2010
117
TERÖR OLAYLARI 2 0 1 0 2
GÜVENLĠK SUÇLARI 12 0 12 1 12
TAKĠBĠ GEREKEN OLAYLAR 31 29 28 1 60
KABAHATLER 13 0 13 0 13
TOPLUMSAL 33 3 36 1 36
DEVLET VE MĠLLETE KARġI 6 0 7 0 6
ORGANĠZE SUÇLAR 1 0 1 0 1
BĠLĠġĠM SUÇLARI 0 0 0 0 0
TRAFĠK 160 29 146 25 189
GENEL TOPLAM 557 912 646 66 1469
Grafik 5: Acıbadem Polis Merkezi‘nde Faili Belli Ve Meçhul Olayların Sayısı
0
100
200
300
400500
600
700
800
900
ġah
sa K
arĢı
Mal
a K
arĢı
Nar
kotik
Mal
i S
uçla
rT
erör
Ola
yla
rıG
üve
nli
k S
uçla
rıT
akib
i G
erek
en O
layl
arK
abah
atle
rT
opl
um
sal
Dev
let v
e M
ille
te K
arĢı
Org
aniz
e S
uçl
arB
iliĢ
im S
uçl
arı
Tra
fik
Faili Belli
Faili Meçhul
Grafik 6: Acıbadem Polis Merkezi‘nde Yakalanan Ve Firarda Olan Suçluların Sayısı
0
50
100
150
200
250
ġah
sa K
arĢı
Mal
a K
arĢı
Nar
kotik
Mal
i Suç
lar
Ter
ör O
layl
arı
Güv
enlik
Suç
ları
Tak
ibi G
erek
en O
layl
arK
abah
atle
rT
oplu
msa
l
Dev
let v
e M
ille
te K
arĢı
Org
aniz
e Suç
lar
BiliĢ
im S
uçla
rıT
rafi
k
YAKAL.
FĠRAR
Görüldüğü üzere, bölgede faili belli olayların ve yakalanan suçluların oranı
oldukça yüksektir.
Suç ve suçluluğun yoğun olarak görüldüğü ilçede, Tablo 6‘da da
görülebileceği gibi ağırlık Bostancı, Göztepe ve Ġskele Polis Merkezlerindedir.
118
Dikkat çeken nokta küçük bir alandan, sadece iki mahalleden sorumlu Acıbadem
Polis Merkezinin nispeten suç ve suçluluğun az görüldüğü bir alan olmasıdır. Yine
ilçeye göre daha yerleĢik bir bölge olan bu bölgede çoğunlukla konut ve iĢ yeri
vardır. YaklaĢık alan olarak ilçenin %10‘unu kapsayan bu bölgede suç ve suçluluğun
%7‘si meydana gelmektedir.247
Bölgede meydana gelen suçların yaklaĢık %13‘ü Ģahsa karĢı iĢlenen suçlardır
(Tablo 9, Grafik 7, 8).
Tablo 9: Acıbadem Polis Merkezi‘nde 2009 Yılında ġahsa KarĢı ĠĢlenen Suçlar248
SUÇUN NEV'Ġ
01.01.2009 – 01.01.2010
OLAY SANIK TOPLAM
F.B. F.M. YAKAL. FĠRAR
KASTEN ÖLDÜRME 0
ÖLDÜRMEYE TEġEBBÜS 0
DĠĞER ÖLÜM OLAYLARI 0
KASTEN YARALAMA 80 5 125 12 85
KĠġĠYĠ HÜRRĠYETĠNĠ YOKSUN
BIRAKMA 1 1 1
IRZA GEÇME-IRZA TASADDĠ 0
CĠNSEL SUÇLAR 9 4 5 3 13
KONUT DOKUNULMAZLIĞI
ĠHLALĠ 0
DĠĞER OLAYLAR 76 8 88 5 84
TOPLAM 166 17 219 20 183
247
“Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri”,
http://www.egm.gov.tr/akkm/akkm_web/istatistikler.htm, eriĢim tarihi: 01.05.2010
248 “Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri”,
http://www.egm.gov.tr/akkm/akkm_web/istatistikler.htm, eriĢim tarihi: 01.05.2010
119
Grafik 7: Acıbadem Polis Merkezi‘nde ġahsa KarĢı Suçlarda Faili Belli ve Faili Meçhul Suç Sayıları
0
20
40
60
80
100
Kasten
Yaralama
KiĢiyi hür.
yoksun bırk.
Cinsel Suçlar Diğer
Faili Belli
Faili Meçhul
Grafik 8: Acıbadem Polis Merkezi‘nde ġahsa KarĢı Suçlarda Yakalanan ve Firardaki Suçlu Sayıları
0
20
40
60
80
100
120
140
Kasten
Yaralama
KiĢiyi hür.
yoksun bırk.
Cinsel
Suçlar
Diğer
Yakalanan
Firar
ġahsa karĢı iĢlenen bu suçların çoğunluğu kasten yaralama olarak kayıt altına
alınan darp olaylarıdır. Bu darp olaylarına ( 85 olay ) 137 kiĢi karıĢmıĢtır. Sayının bu
kadar az olması yaĢanan bu durumun küçük kalabalıklar arasında yaĢandığını
göstermektedir. Diğer yandan kasten öldürme, öldürmeye teĢebbüs ve diğer ölüm
olaylarının ( Ģüpheli ölü olaylarının ) olmayıĢı bölgenin özellikle vücut bütünlüğü
açısından güvenli bir yer olduğunu göstermektedir.
Acıbadem Polis Merkezi‘ne ulaĢan suçların yaklaĢık %62‘si mala karĢı
iĢlenen suçlardır (Tablo 10).249
249
“Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri”,
http://www.egm.gov.tr/akkm/akkm_web/istatistikler.htm, eriĢim tarihi: 01.05.2010
120
Tablo 10: Acıbadem Polis Merkezi‘nde 2009 Yılında Mala KarĢı ĠĢlenen Suçlar250
SUÇUN NEV'Ġ OLAY SANIK
TOPLAM F.B. F.M. YAKAL. FĠRAR
EVDEN HIRSIZLIK 6 144 6 3 150
ĠġYERĠNDEN HIRSIZLIK 10 26 13 3 36
OTODAN HIRSIZLIK 4 262 7 266
OTO HIRSIZLIĞI 1 20 3 21
YANKESĠCĠLĠK KAP-KAÇ 2 46 2 48
DĠĞER HIRSIZLIKLAR 19 137 16 6 156
GASP-YAĞMA 1 3 2 4
DOLANDIRICILIK 12 22 18 1 34
DĠĞER OLAYLAR 37 152 43 4 1999
TOPLAM 92 830 110 17 904
Grafik 9: Acıbadem Polis Merkezi‘nde Mala KarĢı Suçlarda Faili Belli ve Faili Meçhul Sayıları
050
100150200250300
Evd
en H
ırsızl
ık
ĠĢye
rinden
Hır
sızl
ık
Oto
dan h
ırsızl
ık
Oto
hır
sızl
ığı
Yan
kesic
ilik k
apkaç
Diğ
er h
ırsızl
ıkla
r
Gsa
p yağ
ma
Dol
andır
ıcılı
k
Diğ
er o
layl
ar
Faili Belli
Faili Meçhul
Grafik 10: Acıbadem Polis Merkezi‘nde Mala KarĢı Suçlarda Yakalanan ve Firardaki Suçlu Sayıları
0
10
20
30
40
50
Evden
Hırs
ızlık
ĠĢye
rinde
n H
ırsız
lık
Oto
dan
hırs
ızlık
Oto
hırs
ızlığ
ı
Yan
kesici
lik k
apka
ç
Diğ
er h
ırsız
lıkla
r
Gsa
p ya
ğma
Dol
andı
rıcılı
k
Diğ
er o
layl
ar
YAKAL.
FĠRAR
250
“Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri”,
http://www.egm.gov.tr/akkm/akkm_web/istatistikler.htm, eriĢim tarihi: 01.05.2010
121
Bölgenin var olan yüksek sosyo-ekonomik durumu özellikle ekonomik
suçların iĢlenmesine yol açmaktadır. Burada yüksek yaĢam kalitesi ve ekonomik
olarak geliĢmiĢ olan kentsel mekân suçu kendisine çekmektedir. Sınıflandırılmayan
―Diğer Olaylar‖ ihmal edildiğinde mala karĢı iĢlenen suçların yaklaĢık %30‘u sadece
otodan hırsızlık suçudur. Son yıllarda üretilen araçların çalınmasının zorlaĢması
nedeniyle oto hırsızlığı sayısal olarak otodan hırsızlığın arkasına düĢmüĢtür.251
Türkiye genelinde oto hırsızlığı 2002 ile 2006 yılları arasında artıĢı %56 iken
otodan hırsızlığın artıĢı %281 olmuĢtur. Oto hırsızlığının çok hızlı artıĢ göstermesi
için birçok neden sayılabilir. Bunlar geliĢen araç teknolojileri ve yapılan denetimlerle
zorlaĢan çalıntı araç alım satımı sayılabilmektedir. Oto hırsızlığı nitelikli suçlara
girmektedir. Bunun yanında otodan hırsızlık suçu daha kolay iĢlenebilen ve cezası
daha az olan bir suçtur. Otodan hırsızlık 2002–2006 yılları içerisinde evden hırsızlık,
darp ve iĢ yerinden hırsızlıktan sonra dördüncü sıradadır.252
Otodan hırsızlık
suçlarında daha çok çanta, cüzdan, telefon, diz üstü bilgisayar gibi küçük ve hafif
ama maddi anlamda değerli mallar çalınmaktadır. Bu hırsızlık çeĢidinde Ģüpheliler
araçların kelebek camı diye tabir edilen küçük camları kırarak ya da son dönemde
araçların otomatik açılıp kapanmasını sağlayan elektronik düzeneği bozarak
yapmaktadırlar.253
Yine ―Diğer Olayları‖ ihmal ettiğimiz durumda Acıbadem Polis Merkezi
bölgesinde mala karĢı iĢlenen suçların %17‘si ―Diğer Suçlar‖ kapsamına alınmıĢtır.
Bu sınıflandırmaya dahil olan suçların en önemlisi toplu taĢıtlarda meydana gelen
hırsızlıklardır. Toplu taĢıma araçlarının yoğun olduğu sabah ve akĢam saatlerinde
kalabalıktan faydalanılarak cüzdan, çanta ve değerli ziynet eĢyalarının çalınması ile
gerçekleĢtirilmektedir. Bu tür suçlara ―Teker Üstü Hırsızlıklar‖ da denmektedir.254
Çok kısa sürede gerçekleĢtiği ve anlaĢılmasının zaman aldığı bu hırsızlık çeĢidi
251
“Suç Terörünün Bilânçosu”, Ankara Ticaret Odası, Ankara, 2007
252 “Kentte Suç Oranının Ekonomik, Sosyal ve Mekânsal DeğiĢkenlerle Modellenmesi”,
YayımlanmamıĢ Y.Lisans Tezi, Ġzmir, 2007, s.3
253 “Otomobil Hırsızları Jammer Kullanıyor”, www.sabah.com.tr, eriĢim tarihi:01.08.2010
254 “Hırsızlık ve Dolandırıcılık”, www.amasya.pol.tr, eriĢim tarihi:12.06.2010
122
ancak suçüstü hallerinde yakalanabilmekte aksi durumlarda suçlar faili meçhul
kalmaktadır. Tablo 10‘da görülebileceği gibi Acıbadem Polis Merkezi örneğinde de
faili yakalanabilen ―Diğer Hırsızlıklar‖ suçları sadece %12‘de kalmıĢtır. Kalan
%88‘lik çok büyük kısım faili meçhul kalmıĢtır.
Acıbadem Polis Merkezi‘ne göre yoğunluğu 3 kat fazla olan Bostancı Polis
Merkezi 5 mahalleden sorumludur. Bu alandaki suç dağılımı, Tablo 11, Grafik 11,
12‘de gösterilmiĢtir.
Tablo 11: Bostancı Polis Merkezi‘nde 2009 Yılında ĠĢlenen Suçlar255
SUÇUN NEV'Ġ OLAY SANIK
TOPLAM F.B. F.M. YAKAL. FĠRAR
ġAHSA KARġI TOPLAM 321 171 410 2 492
MALA KARġI TOPLAM 192 4103 318 1 4295
NARKOTĠK 129 3 218 1 132
MALĠ SUÇLAR 49 16 104 1 65
TERÖR OLAYLARI 1 1 1 0 2
GÜVENLĠK SUÇLARI 37 3 44 0 40
TAKĠBĠ GEREKEN OLAYLAR 98 127 42 0 225
KABAHATLER 73 9 80 1 82
TOPLUMSAL 59 13 83 0 72
DEVLET VE MĠLLETE KARġI 27 2 41 0 29
ORGANĠZE SUÇLAR 0 0 0 0 0
BĠLĠġĠM SUÇLARI 1 2 1 0 3
TRAFĠK 334 58 314 1 392
GENEL TOPLAM 1321 4508 1656 7 5829
Grafik 11: Bostancı Polis Merkezi‘nde Faili Belli Ve Meçhul Olayların Sayısı
01000
20003000
40005000
ġA
HSA
KA
RġI
TO
...M
AL
A K
ARġI TO
PL
AM
NA
RK
OTĠK
MA
LĠ SU
ÇL
AR
TE
RÖ
R O
LA
YLA
RI
GÜ
VEN
LĠK
SU
ÇLA
RI
TA
KĠB
Ġ G
ERE
KEN
...
KA
BA
HA
TL
ER
TO
PLU
MSA
L
DEV
LET V
E M
ĠLLET
...O
RG
AN
ĠZE S
UÇ
LA
RB
ĠLĠġ
ĠM S
UÇL
ARI
TR
AFĠK
Faili Belli
Faili Meçhul
255
“Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri”,
http://www.egm.gov.tr/akkm/akkm_web/istatistikler.htm, eriĢim tarihi: 01.05.2010
123
Grafik 12: Bostancı Polis Merkezi‘nde Yakalanan Ve Firarda Olan Suçluların Sayısı
0100
200300
400500
ġA
HSA
KA
RġI
TO
...M
AL
A K
ARġI TO
PL
AM
NA
RK
OTĠK
MA
LĠ SU
ÇL
AR
TE
RÖ
R O
LA
YLA
RI
GÜ
VEN
LĠK
SU
ÇLA
RI
TA
KĠB
Ġ G
ERE
KEN
...
KA
BA
HA
TL
ER
TO
PLU
MSA
L
DEV
LET V
E M
ĠLLET
...O
RG
AN
ĠZE S
UÇ
LA
RB
ĠLĠġ
ĠM S
UÇL
ARI
TR
AFĠK
Yakalanan
Firarda
Bostancı, Suadiye, Kozyatağı, 19 Mayıs ve Sahrayıcedid Mahallelerinden
sorumlu olan merkezde yoğun olarak karĢılaĢılan suçlar yine mala karĢı iĢlenen
suçlardır. Mala ve Ģahsa karĢı iĢlenen suçlardan sonra ilk olarak trafik suçları
gelmektedir. Bu durum baĢlıca nedeni bölge trafiğinin yoğun olmasıdır. D–100
karayolu, Bağdat caddesi ve sahil yolunun sorumluluk alanı içerisinde olması trafik
yoğunluğunu göstergeleridir. Özellikle D–100 karayolu ve Bağdat Caddesi günün
her saati yoğunluk yaĢamaktadır.
Polis merkezine gelen yaklaĢık her 4 olaydan 3‘ü mala karĢı iĢlenen suçlardır
(Tablo 12, Grafik 13, 14) .
Tablo 12: Bostancı Polis Merkezi‘nde 2009 Yılında Mala KarĢı ĠĢlenen Suçlar256
SUÇUN NEV'Ġ OLAY SANIK
TOPLAM F.B. F.M. YAKAL. FĠRAR
EVDEN HIRSIZLIK 19 470 31 489
ĠġYERĠNDEN HIRSIZLIK 10 142 32 152
OTODAN HIRSIZLIK 11 1460 15 1471
OTO HIRSIZLIĞI 1 117 6 118
YANKESĠCĠLĠK KAP-KAÇ 5 44 13 49
DĠĞER HIRSIZLIKLAR 44 573 65 617
GASP-YAĞMA 3 12 6 15
DOLANDIRICILIK 7 31 10 38
DĠĞER OLAYLAR 102 1277 140 1 1379
TOPLAM 192 4103 318 1 4295
256
“Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri”,
http://www.egm.gov.tr/akkm/akkm_web/istatistikler.htm, eriĢim tarihi: 01.05.2010
124
Grafik 13. Bostancı Polis Merkezi‘nde Mala KarĢı Suçlarda Faili Belli ve Faili Meçhul Sayıları
0
500
1000
1500
2000
Evden
Hırs
ızlık
ĠĢye
rinde
n hı
rsız
lık
Oto
dan
Hırsız
lık
Oto
hırs
ızlığ
ı
Yan
kesic
ilik
Kapka
ç
Diğ
er h
ırsız
lıklar
Gas
p ya
ğma
Dol
andı
rıcı lı
k
Diğ
er o
layl
ar
Faili Belli
Faili Meçhul
Grafik 14. Bostancı Polis Merkezi‘nde Mala KarĢı Suçlarda Yakalanan ve Firardaki Suçlu Sayıları
020406080
100120140160
Evden
Hırs
ızlık
ĠĢye
rinde
n hı
rsız
lık
Oto
dan
Hırs
ızlık
Oto
hırs
ızlığ
ı
Yan
kesici
lik K
apka
ç
Diğ
er h
ırsız
lıkla
r
Gas
p ya
ğma
Dol
andı
rıcılı
k
Diğ
er o
layl
ar
YAKAL.
FĠRAR
Acıbadem Polis Merkezinde olduğu gibi Bostancı bölgesinde de otodan
hırsızlık suçu mala karĢı iĢlenen suçların en çok gerçekleĢenidir. Sokak/cadde
sayısını çok fazla olduğu ve park sorunun olduğu bölgede yoğun bir araç
sirkülâsyonu bulunmaktadır. 290 sokak ve caddenin olduğu bölgede çoğu sokakta
trafiğin tek yönlü akmasına izin verilmektedir. Bu durumun neden yapılan araç
parkları ile beraber sokakların çok darlaĢmasıdır. Bu durum aynı zamanda insanların
kendi evlerinin önüne park etmelerini zorlaĢtırmaktadır. Otopark hizmetinin nadir
olarak görüldüğü bölgede gün içinde bir denetim sistemi olmakla beraber (Ġspark)
arta kalan zamanda bir denetimsizlik mevcuttur.
Bölgede mala karĢı iĢlenen suçların konut sayısı ve nüfusun çok olması ile
paralel olarak, %11 evden hırsızlık suçudur. Otobüslerin ve minibüslerin yoğun
olarak kullanıldığı bölgede ―Diğer Hırsızlıklar‖ toplam mala karĢı iĢlenen suçların
%13‘ünü oluĢturmaktadır. Toplu taĢıma araçlarında meydana gelen hırsızlık olayları
çoğu zaman mağdurlar tekrar paraya ihtiyaç duyduklarında farkına vardıklarında
anlaĢılmaktadır. Bu durum hırsızlığın mağdurun ikametinin olduğu bölgede
125
gerçekleĢmiĢ gibi görünmektedir. Bununla beraber yankesicilik ve dolandırıcılık
suçları toplam mala karĢı iĢlenen suçların yaklaĢık %2‘sini oluĢturmaktadır.
Göztepe Polis Merkezi sorumluluğunda olan Göztepe, Caddebostan, Erenköy,
Merdivenköy ve Feneryolu Mahallelerinde gerçekleĢmiĢ suç olayları Tablo 13,
Grafik 15, 16‘da gösterilmektedir.
Tablo 13: Göztepe Polis Merkezi‘nde 2009 Yılında ĠĢlenen Suçlar257
SUÇUN NEV'Ġ OLAY SANIK
TOPLAM F.B. F.M. YAKAL. FĠRAR
ġAHSA KARġI TOPLAM 474 156 686 26 630
MALA KARġI TOPLAM 351 2641 477 35 2992
NARKOTĠK 161 0 230 1 161
MALĠ SUÇLAR 158 18 207 6 176
TERÖR OLAYLARI 0 3 0 0 3
GÜVENLĠK SUÇLARI 38 0 41 1 38
TAKĠBĠ GEREKEN OLAYLAR 69 223 53 5 292
KABAHATLER 79 2 93 2 81
TOPLUMSAL 82 24 114 2 106
DEVLET VE MĠLLETE KARġI 22 0 45 0 22
ORGANĠZE SUÇLAR 0 0 0 0 0
BĠLĠġĠM SUÇLARI 0 6 0 0 6
TRAFĠK 363 58 402 6 421
GENEL TOPLAM 1797 3131 2348 84 4928
Grafik 15: Göztepe Polis Merkezi‘nde Faili Belli Ve Meçhul Olayların Sayısı
0
200
400
600
800
ġA
HS
A K
AR
ġI
TO
PL
AM
MA
LA
KA
Rġ
I
TO
PL
AM
NA
RK
OT
ĠK
MA
LĠ
SU
ÇL
AR
TE
RÖ
R
OL
AY
LA
RI
GÜ
VE
NL
ĠK
SU
ÇL
AR
I
TA
KĠB
Ġ
GE
RE
KE
N
KA
BA
HA
TL
ER
TO
PL
UM
SA
L
DE
VL
ET
VE
MĠL
LE
TE
OR
GA
NĠZ
E
SU
ÇL
AR
BĠL
ĠġĠM
SU
ÇL
AR
I
TR
AF
ĠK
Faili Belli
Faili Meçhul
257
“Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri”,
http://www.egm.gov.tr/akkm/akkm_web/istatistikler.htm, eriĢim tarihi: 01.05.2010
126
Grafik 16: Göztepe Polis Merkezi‘nde Yakalanan ve Firarda Olan ġüphelilerin Sayısı
0100200300400500600700800
ġA
HS
A K
AR
ġI
TO
PL
AM
NA
RK
OT
ĠK
TE
RÖ
R
OL
AY
LA
RI
TA
KĠB
Ġ
GE
RE
KE
N
TO
PL
UM
SA
L
OR
GA
NĠZ
E
SU
ÇL
AR
TR
AF
ĠK
Yakalanan
Firarda
Tablo 13‘e görülebileceği gibi ilçede gerçekleĢen suç teĢkil eden fiiller
yaklaĢık %25‘i bu 5 mahallede iĢlenmiĢtir. Bu alanda Acıbadem ve Bostancı Polis
Merkezlerinden farklı olarak 106 kez toplumsal olay gerçekleĢmiĢtir. Toplumsal
olaylar basın açıklamaları, el ilanı ve bildiri dağıtımı gibi faaliyetleri kapsamaktadır.
Bu durumun esas kaynağı Polis Merkezinin sorumluluk alanında Marmara
Üniversitesi Göztepe kampüsü ve Göztepe Eğitim ve AraĢtırma Hastanesinin
bulunmasıdır. Üniversitelerde gerek öğrencilere hitaben gerekse de siyasi bildiri
dağıtımı ve basın açıklamaları sıkça rastlanmaktadır. Yine Göztepe Eğitim ve
AraĢtırma Hastanesinde 2009 yılı içerisinde hükümetlerin memur politikaları ile ilgili
birçok basın açıklaması yapılmıĢtır.258
Bu bölgede iĢlenen suçların yaklaĢık %13‘ü Ģahsa karĢı iĢlenen suçlardır
(Tablo 14, Grafik 17, 18).
Tablo 14: Göztepe Polis Merkezi‘nde 2009 Yılında ġahsa KarĢı ĠĢlenen Suçlar259
SUÇUN NEV'Ġ
01.01.2009 – 01.01.2010
OLAY SANIK TOPLAM
F.B. F.M. YAKAL. FĠRAR
KASTEN ÖLDÜRME 1 1 1
ÖLDÜRMEYE TEġEBBÜS 0
DĠĞER ÖLÜM OLAYLARI 0
KASTEN YARALAMA 215 66 349 13 281
KĠġĠYĠ HÜRRĠYETĠNDEN YOKSUN 6 1 13 7
258
“Basın Toplantıları ve Basın Açıklamaları”, www.istanbulsaglık.gov.tr, eriĢim tarihi:03.06.2010
259 “Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri”,
http://www.egm.gov.tr/akkm/akkm_web/istatistikler.htm, eriĢim tarihi: 01.05.2010
127
BIRAKMA
IRZA GEÇME - IRZA TASADDĠ 0
CĠNSEL SUÇLAR 18 7 24 2 25
KONUT DOKUNULMAZLIĞI
ĠHLALĠ 5 1 6 6
DĠĞER OLAYLAR 229 81 293 11 310
TOPLAM 474 156 686 26 630
Grafik 17: Göztepe Polis Merkezi‘nde ġahsa KarĢı Suçlarda Faili Belli ve Faili Meçhul Suç Sayıları
050
100150
200250
Kas
ten
adam
öld
ürm
e
Öld
ürm
eye t
eĢeb
büs
Diğ
er ö
lüm
ola
ylar
ı
Kas
ten
yara
lam
a
KiĢi
yi h
ürr.
yoks
. bıra
kma
Irza
geçm
e ırz
a tas
addi
Cinse
l suç
lar
Kon
ut d
okun
ulm
azlığ
ı ihl
.
Diğ
er
Faili belli
Faili meçhul
Grafik 18: Göztepe Polis Merkezi‘nde ġahsa KarĢı Suçlarda Yakalanan ve Firarda ġüpheli Sayıları
050
100150200250300350400
Kas
ten a
dam
öld
ürm
e
Diğ
er ö
lüm
ola
yla
rı
KiĢ
iyi
hürr
.
yoks.
bır
akm
a
Cin
sel
suçl
ar
Diğ
er
YAKAL.
FĠRAR
Polis Merkezi sorululuk alanında Ģahsa karĢı iĢlenen suçlardan ―Kasten
Yaralama‖ suçu ağırlıklı olarak iĢlenmektedir. Sınıflandırmaya girmeyen ―Diğer
Olayları‖ ihmal ettiğimiz takdirde Ģahsa karĢı iĢlenen suçların yaklaĢık %87‘sinin
kasten yaralama suçlarıdır. Kasten öldürme suçunun bir kez iĢlendiği bölgede kasten
yaralama suçlarında Ģüpheli sayısı (362) olay sayısından (281) biraz fazladır. Bu veri
kasten yaralama suçlarının 1 ve ya iki kiĢi tarafından iĢlendiğini göstermektedir.
Bölgede konut alanlarının yoğun olarak bulunması mala karĢı iĢlenen suçları
etkilemektedir (Tablo 15, Grafik 19,20).
128
Tablo 15: Göztepe Polis Merkezi‘nde 2009 Yılında Mala KarĢı ĠĢlenen Suçlar260
SUÇUN NEV'Ġ OLAY SANIK
TOPLAM F.B. F.M. YAKAL. FĠRAR
EVDEN HIRSIZLIK 18 594 26 6 612
ĠġYERĠNDEN HIRSIZLIK 16 114 28 4 130
OTODAN HIRSIZLIK 9 644 24 1 653
OTO HIRSIZLIĞI 5 102 8 107
YANKESĠCĠLĠK KAP-KAÇ 5 9 5 14
DĠĞER HIRSIZLIKLAR 59 593 99 6 652
GASP-YAĞMA 11 1 15 2 12
DOLANDIRICILIK 12 62 26 2 74
DĠĞER OLAYLAR 226 548 246 14 774
TOPLAM 351 2641 477 35 2992
Grafik 19: Göztepe Polis Merkezi‘nde Mala KarĢı Suçlarda Faili Belli ve Faili Meçhul ġüpheli
Sayıları
0100200300400500600700
Kas
ten
adam
öld
ürm
e
Öld
ürm
eye t
eĢeb
büs
Diğ
er ö
lüm
ola
ylar
ı
Kas
ten
yara
lam
a
KiĢi
yi h
ürr.
yoks
. bıra
kma
Irza
geçm
e ırz
a tas
addi
Cinse
l suç
lar
Kon
ut d
okun
ulm
azlığ
ı ihl
.
Diğ
er
Faili Belli
Faili Meçhul
Grafik 20: Göztepe Polis Merkezi‘nde Mala KarĢı Suçlarda Yakalanan ve Firardaki Suçlu Sayıları
050
100150200250300
Evden
Hırs
ızlık
ĠĢye
rinde
n hı
rsız
lık
Oto
dan
Hırs
ızlık
Oto
hırs
ızlığ
ı
Yan
kesici
lik K
apka
ç
Diğ
er h
ırsız
lıkla
r
Gas
p ya
ğma
Dol
andı
rıcılı
k
Diğ
er o
layl
ar
YAKAL.
FĠRAR
ĠĢlenen baĢlıca mala karĢı suçlardan ilk sıraları otodan hırsızlık, ―Diğer
Hırsızlıklar‖ ve evden hırsızlık suçları paylaĢmaktadır. Öyle ki sınıflandırılması
260
“Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri”,
http://www.egm.gov.tr/akkm/akkm_web/istatistikler.htm, eriĢim tarihi: 01.05.2010
129
yapılmamıĢ ―Diğer Olaylar‖ ihmal edildiğinde, tüm mala karĢı iĢlenen suçların
yaklaĢık %85‘sini bu üç suç türü oluĢturmaktadır. Bu istatistik 2007 yılında ATO
tarafından yapılan ―Suç Terörünün Bilânçosu‖ isimli çalıĢma ile paralellik
göstermektedir.
Son yıllarda geliĢen otomotiv teknolojileri ve güvenlik önlemleri ile oto
hırsızlığı zorlaĢmaya baĢlamıĢtır. Ġstanbul‘da 2009 yılı içerisinde oto hırsızlığı yapan
kiĢilere karĢı büyük operasyonlar yapılmıĢtır. Bunun yanında Türkiye genelinde
2006 yılında 68.855 oto hırsızlığı suçu iĢlenmiĢken bu oran 2008 yılında 16.867‘ye
kadar düĢmüĢtür.261
YaklaĢık %25‘e varan bu düĢüĢün birçok nedeni bulunmaktadır.
GeniĢ çaplı operasyonların yapılması, araçların alım satım iĢlerinde yapılan
denetimlerin sıklaĢtırılması ve otomotiv sektöründe geliĢen teknolojiyi bu düĢüĢün
kaynağı olarak gösterebiliriz.
Sorumluluğunda HasanpaĢa, Dumlupınar, Eğitim ve Fikirtepe Mahalleleri
bulunan HasanpaĢa Polis Merkezi Bostancı ve Göztepe Polis Merkezlerine kıyasla
daha küçük bir bölgeye bakmaktadır. Bununla beraber görülen suç ve suçlulukta
daha azdır. Bölgede gerçekleĢen toplam suçların %48‘i mala iĢlenen suçlar, %20‘si
Ģahsa karĢı iĢlenen suçlar, %10‘u trafik suçları ve %7‘si narkotik suçlardır (Tablo 16,
Grafik 21, 22).
Tablo 16: HasanpaĢa Polis Merkezi‘nde 2009 Yılında ĠĢlenen Suçlar262
SUÇUN NEV'Ġ OLAY SANIK
TOPLAM F.B. F.M. YAKAL. FĠRAR
ġAHSA KARġI TOPLAM 352 51 368 30 403
MALA KARġI TOPLAM 145 871 143 9 1016
NARKOTĠK 149 0 204 1 149
MALĠ SUÇLAR 14 2 15 0 16
TERÖR OLAYLARI 1 4 5 0 5
GÜVENLĠK SUÇLARI 15 0 18 0 15
TAKĠBĠ GEREKEN OLAYLAR 79 76 70 3 155
261
“Suçlarda Mucize DüĢüĢ”, Vatan Gazetesi, 05.06.2009, www.vatangazetesi.com/arsiv.asp, eriĢim
tarihi:12.04.2010
262 “Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri”,
http://www.egm.gov.tr/akkm/akkm_web/istatistikler.htm, eriĢim tarihi: 01.05.2010
130
KABAHATLER 62 0 70 1 62
TOPLUMSAL 44 10 44 4 54
DEVLET VE MĠLLETE KARġI 26 0 38 0 26
ORGANĠZE SUÇLAR 0 0 0 0 0
BĠLĠġĠM SUÇLARI 0 2 0 0 2
TRAFĠK 191 14 178 2 205
GENEL TOPLAM 1078 1030 1153 50 2108
Grafik 21: HasanpaĢa Polis Merkezi‘nde Faili Belli ve Meçhul Olayların Sayısı
0
200
400
600
800
1000
ġA
HS
A K
AR
ġI
TO
PL
AM
MA
LA
KA
Rġ
I
TO
PL
AM
NA
RK
OT
ĠK
MA
LĠ
SU
ÇL
AR
TE
RÖ
R
OL
AY
LA
RI
GÜ
VE
NL
ĠK
SU
ÇL
AR
I
TA
KĠB
Ġ
GE
RE
KE
N
KA
BA
HA
TL
ER
TO
PL
UM
SA
L
DE
VL
ET
VE
MĠL
LE
TE
OR
GA
NĠZ
E
SU
ÇL
AR
BĠL
ĠġĠM
SU
ÇL
AR
I
TR
AF
ĠK
Faili Belli
Faili Meçhul
Grafik 22: HasanpaĢa Polis Merkezi‘nde Yakalanan ve Firardaki ġüphelilerin Sayısı
0
100
200
300
400
ġA
HS
A K
AR
ġI
TO
PL
AM
NA
RK
OT
ĠK
TE
RÖ
R
OL
AY
LA
RI
TA
KĠB
Ġ
GE
RE
KE
N
OL
AY
LA
R
TO
PL
UM
SA
L
OR
GA
NĠZ
E
SU
ÇL
AR
TR
AF
ĠK
YAKAL.
FĠRAR
Narkotik suçları sınıflandırmasına Türk Ceza Kanunu 191. maddede geçen
uyuĢturucu madde kullanma suçu girmektedir. Bu suç, çoğunlukla yapılan kaba üst
aramalarında ortaya çıktığı için faili meçhul çıkmamaktadır.
HasanpaĢa Polis Merkezi bölgesinde iĢlenen mala karĢı suçlarda dikkat çeken
yankesicilik ve kapkaç suçlarıdır (Tablo 17, Grafik 23,24).
131
Tablo 17: HasanpaĢa Polis Merkezi‘nde 2009 Yılında Mala KarĢı ĠĢlenen Suçlar263
SUÇUN NEV'Ġ OLAY SANIK
TOPLAM F.B. F.M. YAKAL. FĠRAR
EVDEN HIRSIZLIK 11 136 8 2 147
ĠġYERĠNDEN HIRSIZLIK 13 71 17 84
OTODAN HIRSIZLIK 7 256 7 263
OTO HIRSIZLIĞI 1 18 1 19
YANKESĠCĠLĠK KAP-KAÇ 13 105 13 118
DĠĞER HIRSIZLIKLAR 45 193 42 2 247
GASP-YAĞMA 4 3 5 7
DOLANDIRICILIK 3 7 3 10
DĠĞER OLAYLAR 73 117 67 5 190
TOPLAM 145 871 143 9 1016
Grafik 23: HasanpaĢa Polis Merkezi‘nde Mala KarĢı Suçlarda Yakalanan ve Firardaki ġüpheli Sayıları
0
20
40
60
80
Evden
Hırs
ızlık
ĠĢye
rinde
n hı
rsız
lık
Oto
dan
Hırsız
lık
Oto
hırs
ızlığ
ı
Yan
kesic
ilik
Kapka
ç
Diğ
er h
ırsız
lıklar
Gas
p ya
ğma
Dol
andı
rıcı lı
k
Diğ
er o
layl
ar
YAKAL.
FĠRAR
Grafik 24: HasanpaĢa Polis Merkezi‘nde Mala KarĢı Suçlarda Faili Belli ve Faili Meçhul ġüpheli
Sayıları
0
50
100150
200
250
300
Evden
Hırs
ızlık
ĠĢye
rinde
n hı
rsız
lık
Oto
dan
Hırsız
lık
Oto
hırs
ızlığ
ı
Yan
kesic
ilik
Kapka
ç
Diğ
er h
ırsız
lıklar
Gas
p ya
ğma
Dol
andı
rıcı lı
k
Diğ
er o
layl
ar
Faili Belli
Faili Meçhul
263
“Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri”,
http://www.egm.gov.tr/akkm/akkm_web/istatistikler.htm, eriĢim tarihi: 01.05.2010
132
HasanpaĢa‘da mala karĢı suç iĢleyenlerin yakalanma oranı yüksek olmakla birlikte,
faili meçhul kalan olay sayısı, faili belli olanlara göre çok daha yüksektir. Bu
sınıflandırmaya giren suçlar mala karĢı iĢlenen suçların yaklaĢık %12‘sini
oluĢturmaktadır. Bu suç sınıfına giren fiiller yetenek ve el çabukluğu
gerektirmektedir. Ayrıca kalabalık ortamlar bu tip suçlar için uygun ortamlardandır.
Polis merkezi bölgesinde var olan Kadıköy Salıpazarı gerekli olan kalabalık ortamı
sunmaktadır. Pazarlar kalabalığın, gürültünün ve alıĢveriĢin yoğun olduğu yerlerdir.
Bunlar gibi faktörlerle yankesicilik suçları daha kolay iĢlenir hale gelmektedir. Yine
bölgede Fikirtepe ve Dumlupınar mahalleri gibi çöküntü alanlarının olması, dar ve
düzensiz sokakların varlığı bu suçun iĢlenmesini kolaylaĢtırmaktadır.264
Sıcak
noktaların ve düzensiz sokakların varlığı suç faillerinin yakalanmasını
güçleĢtirmektedir.265
Yankesicilik ve kapkaç suçlarının iĢlenmesi sadece saniyeler
aldığı ve öncesinde herhangi bir hazırlığa ihtiyaç duyulmadığı için önlenmesi zor bir
suçtur. Ancak doğru personel planlaması ve güvenlik önlemleri ile bu suçlar
azaltılabilir.
Ġlçenin merkezi konumunda yer alan bölge RasimpaĢa, Osmanağa, Caferağa,
ZühtüpaĢa ve Fenerbahçe Mahallelerini kapsamaktadır. Aynı zamanda ilçede suç ve
suçluluğunda en çok olduğu bölgedir. Tablo 18, Grafik 25, 26‘da görülebileceği gibi
ilçe genelinde meydana gelen suçların yaklaĢık %28‘i Ġskele Polis Merkezi
sorumluluğundaki alanda meydana gelmektedir.
Tablo 18: Ġskele Polis Merkezi‘nde 2009 Yılında ĠĢlenen Suçlar266
SUÇUN NEV'Ġ
01.01.2009 – 01.01.2010
OLAY SANIK TOPLAM
F.B. F.M. YAKAL. FĠRAR
ġAHSA KARġI TOPLAM 480 245 752 28 725
MALA KARġI TOPLAM 435 3031 608 46 3466
264
“Mimar ve ġehir Plancısı Adayları Ġstanbul’un Sorunlarına Çözüm Bulabilecek mi?”,
www.arkitera.com, eriĢim tarihi:03.06.2010
265 E.ATAÇ, D.GÜRBÜZ, “Kentsel Mekânda Suça Müdahale Etmede Disiplinlerarası Güvenlik
Politikaları”, Polis Bilimleri Dergisi, cilt:11, 2009, s.34–35
266 “Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri”,
http://www.egm.gov.tr/akkm/akkm_web/istatistikler.htm, eriĢim tarihi: 01.05.2010
133
NARKOTĠK 309 2 476 2 311
MALĠ SUÇLAR 63 14 84 6 77
TERÖR OLAYLARI 1 4 3 0 5
GÜVENLĠK SUÇLARI 113 3 136 1 116
TAKĠBĠ GEREKEN OLAYLAR 56 167 52 3 223
KABAHATLER 128 4 160 0 132
TOPLUMSAL 120 25 171 2 145
DEVLET VE MĠLLETE KARġI 40 3 83 0 43
ORGANĠZE SUÇLAR 0 0 0 0 0
BĠLĠġĠM SUÇLARI 2 2 3 0 4
TRAFĠK 256 139 274 6 395
GENEL TOPLAM 2003 3639 2802 94 5642
Grafik 25: Ġskele Polis Merkezi‘nde Yakalanan ve Firardaki ġüphelilerin Sayısı
0
200
400
600
800
ġA
HS
A K
AR
ġI
TO
PL
AM
NA
RK
OT
ĠK
TE
RÖ
R
OL
AY
LA
RI
TA
KĠB
Ġ
GE
RE
KE
N
TO
PL
UM
SA
L
OR
GA
NĠZ
E
SU
ÇL
AR
TR
AF
ĠK
YAKAL.
FĠRAR
Grafik 26: Ġskele Polis Merkezi‘nde Faili Belli ve Meçhul Olayların Sayısı
0500
1000150020002500
30003500
ġA
HS
A K
AR
ġI
TO
PL
AM
NA
RK
OT
ĠK
TE
RÖ
R
OL
AY
LA
RI
TA
KĠB
Ġ
GE
RE
KE
N
TO
PL
UM
SA
L
OR
GA
NĠZ
E
SU
ÇL
AR
TR
AF
ĠK
Faili Belli
Faili Meçhul
Polis Merkezinin sorumluluk alanı vapur iskelelerinin, otobüs ve minibüs ilk
duraklarının, HaydarpaĢa tren istasyonunun ve çok sayıda iĢ yerinin olduğu bölgedir.
Gün içinde bu bölgeyi kullanan kiĢi sayısı çok fazladır. Hem ulaĢım yollarının
kesiĢtiği yer olması hem de ticaret alanı olması sebebiyle çok yoğun bir alandır.
134
ĠĢlenen tüm suçların yaklaĢık %61‘i mala karĢı, %13‘ü Ģahsa karĢı, %7‘si trafik ve
%5‘i narkotik suçlarıdır.
Ġlçenin bu bölgesi Osmanlı Devleti zamanından beri rağbet gören bir yerdir.
Eski yerleĢimin olduğu bu bölgede yerleĢim düzenli olmasına rağmen cadde ve
sokaklar ulaĢım ve park için elveriĢsiz durumdadır. 296 cadde ve sokağın bu dar
alanda bulunması birçok zorluğa neden olmaktadır.267
Ġskele Polis Merkezine ulaĢan suçlarda dikkat çeken diğer bir nokta 2006
yılından sonra ayrı bir önem verilen yankesicilik ve kapkaç suçlarıdır. Aslında farklı
sınıflandırmalara tabi olması gereken bu ayrı suç son iki yılda kapkaç suçunun
azalması ile aynı sınıflandırmaya dâhil edilmiĢtir. Türkiye‘nin gündeminin uzun süre
meĢgul eden kapkaç suçu 2006 yılından itibaren alınan önlemlere %60‘lara varan
oranlarda azaltılmıĢtır. Kapkaç suçunun mağdurlarının halk nezdinde uyandırdığı
büyük infial sebebiyle güvenlik kuvvetleri özel önem vermiĢlerdir. Bunun yanında
kapkaç, hırsızlık suçunun nitelikli hali olarak değerlendirilmesi ve dolaysı ile
cezasının artması suçluları caydırıcı etki yapmıĢtır. Emniyet Genel Müdürlüğü
istatistiklerine göre kapkaç suçu 2006–2008 yılları arasında %62,9 azalmıĢtır.268
Bölgede iĢlenen mala karĢı suçların yaklaĢık %30‘u yankesicilik ve kapkaç
suçlarıdır (Tablo 19, Grafik 27,28).
Tablo 19: Ġskele Polis Merkezi‘nde 2009 Yılında Mala KarĢı ĠĢlenen Suçlar269
SUÇUN NEV'Ġ
01.01.2009 – 01.01.2010
OLAY SANIK TOPLAM
F.B. F.M. YAKAL. FĠRAR
EVDEN HIRSIZLIK 20 372 37 392
ĠġYERĠNDEN HIRSIZLIK 29 189 49 218
OTODAN HIRSIZLIK 9 536 13 545
267
“Kadıköy Belediyesi 2010–2014 Stratejik Planı”, 2009, a.g.e.,
268 “Suçlarda Mucize DüĢüĢ”, Vatan Gazetesi, 05.06.2009, www.vatangazetesi.com/arsiv.asp, eriĢim
tarihi:12.04.2010
269 “Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri”,
http://www.egm.gov.tr/akkm/akkm_web/istatistikler.htm, eriĢim tarihi: 01.05.2010
135
OTO HIRSIZLIĞI 2 36 4 1 38
YANKESĠCĠLĠK KAP-KAÇ 102 752 98 4 854
DĠĞER HIRSIZLIKLAR 73 330 64 9 403
GASP-YAĞMA 9 4 11 2 13
DOLANDIRICILIK 14 68 23 2 82
DĠĞER OLAYLAR 253 562 306 30 815
TOPLAM 435 3031 608 46 3466
Grafik 27: Ġskele Polis Merkezi‘nde Mala KarĢı Suçlarda Faili Belli ve Faili Meçhul ġüpheli Sayıları
0
200
400
600
800
Evden
Hırs
ızlık
ĠĢye
rinde
n hı
rsız
lık
Oto
dan
Hırsız
lık
Oto
hırs
ızlığ
ı
Yan
kesic
ilik
Kapka
ç
Diğ
er h
ırsız
lıklar
Gas
p ya
ğma
Dol
andı
rıcı lı
k
Diğ
er o
layl
ar
Faili Belli
Faili Meçhul
Grafik 28: Ġskele Polis Merkezi‘nde Mala KarĢı Suçlarda Yakalanan ve Firardaki ġüpheli Sayıları
050
100150200250300350
Evden
Hırs
ızlık
ĠĢye
rinde
n hı
rsız
lık
Oto
dan
Hırs
ızlık
Oto
hırs
ızlığ
ı
Yan
kesici
lik K
apka
ç
Diğ
er h
ırsız
lıkla
r
Gas
p ya
ğma
Dol
andı
rıcılı
k
Diğ
er o
layl
ar
Yakalanan
Firar
El çabukluğu ve ĢaĢırtma ile yapılan bu suçlar için kalabalık alanlar en uygun
yerlerdendir. Bölgenin buna uygun olan yapısı bu tür suçların iĢlenmesini
kolaylaĢtırmaktadır. Ticari faaliyetlerin yoğun Ģekilde gerçekleĢtiği RasimpaĢa,
Osmanağa ve Caferağa mahallerinde gün içinde insan sayısının çok olması, kaçmaya
ve saklanmaya elveriĢli yerleĢimi ile ayaküstü suçların iĢlenmesini
kolaylaĢtırmaktadır (Grafik 29).
136
Grafik 29: Kadıköy Ġlçesi Genelinde Meydana Gelen Yankesicilik ve Kapkaç Suçlarının Polis
Merkezlerine Göre Dağılımı270
Hırsızlığın mağduru oyalamak, dalgınlığından faydalanmak ve bir beceri,
yetenek sayesinde yapılan Ģekilleri ―Yankesicilik‖ olarak adlandırılmaktadır. Tablo
20‘de görülebileceği gibi yankesicilik ve kapkaç suçları çok yoğun bir oranda Ġskele
Polis Merkezinde görülmektedir. Kalabalık ortamlar beceri ve el çabukluğu ile
yapılan bu suçun iĢlenmesini kolaylaĢtırmaktadır. Ġskele Polis Merkezinin sorumlu
olduğu bölgede deniz ulaĢımının (Ģehir içi ve Ģehirlerarası) ve toplu taĢımacılığın
(otobüs, minibüs ve tren ile) yoğun olduğunu söylemek yanlıĢ olmayacaktır. Anadolu
yakasında ulaĢımın ana noktalarından biri olması beraberinde yoğun nüfusu
getirmektedir. Ayrıca çok sayıda alıĢveriĢ merkezi ve spor salonunun (ġükrü
Saraçoğlu stadı ve Caferağa spor salonu) olması bu durumu kuvvetlendirmektedir.
Ancak suçların sınıflandırılmasında var olan insan faktörü unutulmamalıdır. Yapılan
sınıflandırmalarda ―Diğer hırsızlıklar‖ sınıfına sokulan hırsızlıklar değerlendirmeye
alınmalıdır. Öyle ki Grafik 30‘da görüleceği gibi yankesicilik ve kapkaç suçlarının
en az görülen bölgelerden olan HasanpaĢa bölgesi diğer hırsızlıklarda ilk sırada yer
almaktadır.
270
“Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri”,
http://www.egm.gov.tr/akkm/akkm_web/istatistikler.htm, eriĢim tarihi: 01.05.2010
Yankesicilik ve Kapkaç
48 4914
118
854
Acıbadem P.M.
Bostancı P.M.
Göztepe P.M.
Hasanpaşa P.M.
İskele P.M.
137
Grafik 30: Kadıköy Ġlçesi Genelinde Meydana Gelen Diğer Hırsızlıklar Suçlarının Polis Merkezlerine
Göre Dağılımı271
Diğer Hırsızlıklar
152
617
652
247
403
Acıbadem P.M.
Bostancı P.M.
Göztepe P.M.
Hasanpaşa P.M.
İskele P.M.
Diğer hırsızlık sayılarında Ġskele Polis Merkezinin sorumlu olduğu bölgenin
ikinci olması tabii ki tesadüf değildir. Ancak bölgeler arası karĢılaĢtırma yapabilmek
için kanaatimizce mala karĢı iĢlenen suç sayılarının genel itibari ile değerlendirilmesi
doğru olacaktır. Yine Kadıköy geneli için yukarıda ki tablolara bakarak bu durumun
genel istatistiklerle tezat oluĢturmadığını görmekteyiz. Genel tabloyu değiĢtirmese
bile tutulan bu istatistiklerin çok sağlıklı olmadığı kanaatine varılabilir.
Ġlçe suç oranlarını geçmiĢ yıllarla karĢılaĢtırılmak istendiğinde zorluklar
karĢımıza çıkmaktadır. Bunun temel nedenlerinden biri 2008 yılında çıkarılan ilgili
kanunla ilçe olarak kurulan AtaĢehir ilçesinin Kadıköy‘ün bir bölümünü içine
almasıdır. Yine baĢka bir sorun bu istatistiklerin tutulmasında ve suçların
sınıflandırılmasında var olan insan faktörüdür. Suçların adlandırılmasında ki hatalar,
verilerin sağlıklı tutulmaması ve değiĢen örgütsel politikalar sağlıklı tespitler
yapılmasını zorlaĢtırmaktadır. Ancak yine de 2006–2009 yılları arası değiĢimi
özellikle ön plana çıkan yankesicilik, kapkaç ve otodan hırsızlık suçlarını incelemeye
çalıĢacağız.
Özel beceri ve yetenek ile el çabukluğu sayesinde yapılan yankesicilik suçu
kalabalık alanlarda ve dikkatin dağıldığı yerlerde yapılmaktadır. Tablo 20 ve Grafik
271
“Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri”,
http://www.egm.gov.tr/akkm/akkm_web/istatistikler.htm, eriĢim tarihi: 01.05.2010
138
31‘de görülebileceği gibi geçmiĢ yıllarda da özellikle Ġskele Polis merkezi
bölgesinde bu suç gerçekleĢmektedir. Ancak bununla beraber alınan önlemler ve
örgütsel politikalardaki değiĢikliklerle büyük oranlarda azalmıĢtır.
Tablo 20: Kadıköy Ġlçesi Genelinde Meydana Gelen Yankesicilik Suçlarının 2006–2009 Yılları
Arasında Polis Merkezlerine Göre Dağılımı272
Polis Merkezi 2006 2007 2008 2009
Acıbadem 44 63 56 48
Bostancı 320 251 105 49
Göztepe 273 76 59 14
HasanpaĢa 366 74 25 118
Ġskele 2342 1462 1157 854
Toplam 3345 1926 1402 1083
Grafik 31: Kadıköy Ġlçesi Genelinde Meydana Gelen Yankesicilik Suçlarının Polis Merkezlerine Göre
Dağılımı, 2006–2009
0
500
1000
1500
2000
2500
3000
3500
4000
2006 2007 2008 2009
Acıbadem
Bostancı
Göztepe
Hasanpaşa
İskele
Toplam
Yukarıdaki tablodan da rahatlıkla görülebileceği gibi 2006 yılından itibaren
yankesicilik suçu büyük oranlarda azalmıĢtır. 2006 yılından 2009 yılına kadar bu suç
yaklaĢık %68 oranında düĢmüĢtür. Bu tabloda dikkat çeken nokta genel anlamda bu
düĢüĢe her bölgede rastlanmasına rağmen HasanpaĢa Polis Merkezinin 2007 ve 2008
yıllarında ki verilerdir. Bu iki yılda sert düĢüĢ ve sonrasında tekrar 2009 yılında
genel tabloya uygun sayılara ulaĢması suçun saklanması veya suçun bildirilmemesi
durumunu akıllara getirmektedir. Bölge dâhilinde bu iki durumun dıĢında yapılan
272
“Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri”,
http://www.egm.gov.tr/akkm/akkm_web/istatistikler.htm, eriĢim tarihi: 01.05.2010
139
veya bitirilen özel bir çalıĢma bulunmamaktadır. Yine dikkat çekici diğer bir nokta
yankesicilik suçu faillerinin yakalanamaması durumudur. Bu dört yıl içerisinde
meydana gelen toplam 7756 olayın sadece 323‘ünde yani sadece % 4‘ünde Ģüpheli
yakalanabilmiĢtir (Tablo 21, Grafik 32).
Tablo 21: Kadıköy Ġlçesi Genelinde Meydana Gelen Kapkaç Olaylarının 2006–2009 yılları arasında
Polis Merkezlerine Göre Dağılımı273
Polis Merkezi 2006 2007 2008 2009
Acıbadem 4 6 5 4
Bostancı 13 10 4 7
Göztepe 13 8 4 4
HasanpaĢa 13 4 1 0
Ġskele 9 6 4 7
Toplam 52 34 18 22
Grafik 32: Kadıköy Ġlçesi Genelinde Meydana Gelen Kapkaç Olaylarının Polis Merkezlerine Göre
Dağılımı, 2006–2009
0
10
20
30
40
50
60
2006 2007 2008 2009
Acıbadem
Bostancı
Göztepe
Hasanpaşa
İskele
Toplam
Kamuoyunda ve toplumsal bilinçte büyük infialler ve korkular doğuran
kapkaç suçu alınan özel önlemler ve kanuni düzenlemelerle büyük oranlarda
azalmıĢtır. 2005 yılına kadar hırsızlık suçunun basit hali olarak değerlendirilen bu
fiil toplumsal baskılar ve toplum bilinci üzerinde açtığı yaralar doğrultusunda
hırsızlık suçunun nitelikli hali ve bazı özel durumlarda da yağma suçu olarak
değerlendirilmiĢtir. Hırsızlık suçu bir kimsenin taĢınabilir malının sahibinin rızası
dıĢında kendisinin veya üçüncü bir kimsenin faydalanması için bulunduğu yerden
273
“Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri”,
http://www.egm.gov.tr/akkm/akkm_web/istatistikler.htm, eriĢim tarihi: 01.05.2010
140
alınmasıdır. Ancak kapkaç suçunda bazı olaylarda zor kullanarak yapıldığı sonucuna
varılabilir. Eğer bu sonuca varılırsa bu fiil hırsızlık suçundan çıkılarak gasp suçu
kapsamına girer. Bu iki suç arasında cezai yönden büyük farklılıklar vardır. Hâkim
ve savcıların bu yoruma ehemmiyet vermesi ile kısa bir süre içinde sayısal olarak
büyük oranlarda azalmıĢtır. Aynı zamanda bu yorumlamalar bu suçu iĢleyenler
üzerinde caydırıcı bir etki meydana getirmiĢtir.
Son dört yıl içerisinde Kadıköy ilçesi özelinde ortaya çıkan tabloya uyum
sağlamayan suç sınıflandırması otodan hırsızlık sınıflandırmasına giren suçlardır.
GeliĢen teknolojinin araçlarda yoğun olarak kullanılması ile beraber oto hırsızlığı
zorlaĢmıĢ, immobilizer adı verilen özellikle anahtarı olmadan düz kontak yaparak
gerçekleĢtirilen hırsızlıklar imkânsız hale gelmiĢtir. Son yıllarda oto hırsızlıkları,
özellikle 2003 model ve öncesi üretilen eski model arabalar ile öncesinde kontak
anahtarının çalınmıĢ olduğu araçlarda meydana gelmektedir. Son yıllarda dizüstü
bilgisayar ve cep telefonlarının kolay alınır satılır olması, yine bu eĢyaların
çalınması, saklanmasının kolay olması ve çalıntı olduğunun kanıtlanmasının zor
olması sebebi ile rağbet gören bir suç fiili haline gelmiĢtir.
2006–2009 yılları arasında otodan hırsızlık suçu sadece % 39‘larda kalmıĢtır
(Tablo 22, Grafik 33).
Tablo 22: Kadıköy Ġlçesi Genelinde Meydana Gelen Otodan Hırsızlık Suçlarının 2006–2009 yılları
arasında Polis Merkezlerine Göre Dağılımı274
Polis Merkezi 2006 2007 2008 2009
Acıbadem 112 349 201 266
Bostancı 1813 1627 1394 1471
Göztepe 1847 1779 892 653
HasanpaĢa 562 256 177 263
Ġskele 835 823 439 545
Toplam 5169 4834 3103 3198
274
Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri”,
http://www.egm.gov.tr/akkm/akkm_web/istatistikler.htm, eriĢim tarihi: 01.05.2010
141
Grafik 33: Kadıköy Ġlçesi Genelinde Meydana Gelen Otodan Hırsızlık Suçlarının Polis
Merkezlerine Göre Dağılımı, 2006–2009
0
1000
2000
3000
4000
5000
6000
2006 2007 2008 2009
Acıbadem
Bostancı
Göztepe
Hasanpaşa
İskele
Toplam
Bunun nedeni yapılan çalıĢmalara, alınan önlemlere rağmen bu fiille elde
edilebilecek haksız kazancın yüksek olması ve yakalanma ihtimalinin düĢüklüğüdür.
Bu suç sonucu çalınan eĢyalar genellikle dizüstü bilgisayar, cep telefonu, ziynet
eĢyası, cüzdan ve para gibi yüksek maddi değeri olan, kolayca elden çıkarılabilecek
ve izinin sürülmesi zor olan eĢyalardır.
Var olan kentsel sorunlarla birleĢen bu durumu oto park sorunu ve düzensiz
parklarla iliĢkilendirebiliriz. Otodan hırsızlık suçları eğer özel sinyal bozucu aletler
yardımı ile yapılmıyorsa çoğunlukla kelebek camı denen küçük kapı camlarının
kırılması yöntemiyle yapılmaktadır. Düzensiz ve rast gele yapılan günlük parklar
anonimliğe neden olmakta ve böylece güvenlik görevlilerinin veya vatandaĢların
yapılan hırsızlığı fark etmeleri ihtimalini azaltmaktadır. Gün içinde insan ve araç
sirkülâsyonun çok fazla olduğu kentsel mekânlar bu tip suçların artmasına ortam
sağlamaktadır.
4.3 Kadıköy Ġlçesi Ġçin Kentsel Mekân, Suç ve Suçluluk
ĠliĢkisine Yönelik Öneriler
KentleĢme ve kentleĢme sürecinde suç ve suçluluk arasındaki iliĢki
yadsınamaz bir gerçektir. KentleĢmenin kentler üzerinde suç ve suçluluğu artırıcı
yönde etkileri oldukça fazladır. Niteliksiz ve plansız kentleĢme sonucu kentlerde suç
ve suçluluğa uygun ya da elveriĢli alanların doğmasına neden olmaktadır. KentleĢme
142
sonucu gerçekleĢen göçler, nüfus yoğunluğunu artırmakta ve ekonomik problemleri
olan kentli nüfus yaratmaktadır. Ülkemizde de kentleĢme kısa bir süreçte ve çok hızlı
Ģekilde gerçekleĢmiĢtir.
Kadıköy özelinde kentleĢme daha uzun bir sürece yayılsa da eksiksiz değildir.
Özellikle Caferağa, Osmanağa ve Fenerbahçe mahalleleri birbirine yakın
apartmanlarla sıkıĢık bir görüntü vermektedir. Çoğunlukla ikametlerin ve iĢ yerinin
bulunduğu bölgede denetimsizlik ve karmaĢıklık mevcuttur. Sokak ve cadde
sayısının 1257 olduğu ilçede geniĢ yolların, güvenlikli sitelerin ve otopark sorunun
olmadığı çok küçük bir bölge vardır. Eski yerleĢim olması nedeniyle kentsel
yenilemenin çok zor olduğu bölgede ıslah çalıĢmaları değerlendirilmelidir.275
Kentlerde iĢlenen suçları mekân ile iliĢkilendirmemek tam anlamıyla
problemlerin anlaĢılamamasına neden olacaktır. Çünkü suç iĢlendiği yer, zaman ve
kiĢi ile Ģekillenmektedir.276
Suçun iĢlendiği mekâna göre belirlendiğini iddia etmek
her zaman doğru olmamakla beraber ona göre Ģekil almaktadır. Suç ancak mekânın
izin verdiği ölçüde var olacağı için onun eksiklerine göre değiĢim geçirmektedir.
Örneğin 2006 yılına kadar sürekli artıĢ sürecindeki evden ve iĢ yerinden hırsızlık
suçları azalmaya baĢlamıĢtır.277
2006–2008 yılları arasında evden hırsızlık suçu
yaklaĢık %24, iĢ yerinden hırsızlık suçu ise yaklaĢık%37 azalmıĢtır. Bu azalmanın
nedenleri arasında güvenlikli sitelerde yar alan evlerin sayısal olarak artması, daha
fazla konutta alarm sisteminin kurulması ve güvenlik hizmetlerindeki kalitenin
artmasını sayabiliriz. Son yıllarda artan toplu konut projelerinin birçoğunda özel
güvenlik, kameralı takip ve kartlı giriĢ çıkıĢ hizmeti verilmektedir. ĠĢ yerleri için
benzer durumlar geçerlidir. Ġstanbul örneğinde Kuyumcukent, Tekstilkent ve
Giyimkent gibi benzer faaliyetler içerisinde olan iĢ yerleri aynı yerlere
275
P.P. ÖZDEN, “Kentsel Yenileme”, Ġmge kitabevi, Ġstanbul, 2008
276 A.YILMAZ, “Türkiye’de ġehir AsayiĢi Suçları: DağılıĢ ve BaĢlıca Özellikleri”,
www.meb.gov.tr/dergiler, eriĢim tarihi:23.05.2010
277 “Suçlarda Mucize DüĢüĢ”, Vatan Gazetesi, 05.06.2009, www.vatangazetesi.com/arsiv.asp, eriĢim
tarihi:12.04.2010
143
toplanmaktadır.278
24 saat kameralı güvenlik sistemi ve özel güvenliği olan iĢ
yerlerinde hırsızlık olayları en aza indirgenmektedir.
Ġlçe içerisinde daha çok mala karĢı iĢlenen suçların polis merkezine ulaĢtığı
Acıbadem ve KoĢuyolu mahallelerinde kentsel birçok problem vardır. Çoğunlukla
ikametlerin yer aldığı bölgede yeterli sayıda özel güvenlik hizmeti ve kameralı
güvenlik sistemleri mevcut değildir. ĠĢ yerlerinde bulunan kamera sistemleri sadece
iĢ yeri güvenliği için programlanmıĢ ve ekonomik külfetleri nedeni ile kısa süreli
kayıt tutmaktadır. Bunun için az sayıda olan çevre güvenlik tedbirleri artırılmalı ve
mahalle sakinlerine suç ve suçlulukla ilgili eğitim ve bilgi verilmelidir. Ġstatistiklerde
yer aldığı kadarı ile otodan hırsızlık suçu, bölge küçük olmasına rağmen sıkça
görülmektedir. Bu durumun ana kaynağı rastgele park yeri seçimidir. Otomobillerin
park edeceği alanlar ikametlerin yapı planlarında yer almadığı için çoğunlukla cadde
ve sokak kenarlarına park yapılmaktadır. Araçların park edilmesi bir düzene bağlı
olmadığı için sürekli park yerleri değiĢmekte ve karıĢıklık hakim olmaktadır.279
Bu
durum araçların güvenliğini zorlaĢtırmaktadır.
Bostancı Polis Merkezinin sorumluluk alanına giren bölgede iĢlenen suçların
yaklaĢık %74‘ü mala karĢı iĢlenen suçtur. Otodan hırsızlık, evden hırsızlık ve teker
üstü hırsızlıklar bölgede ön plana çıkmaktadır. Ortalamanın üstünde sosyo-ekonomik
altyapıya sahip bölge suç ve suçluluğa ev sahipliği yapmaktadır.
Suç olaylarının nitelikleri toplumsal geçiĢ süreçlerinde belirleyici rol
oynamaktadır. Suçların yarattığı mağduriyetler aynı zamanda toplumsal problemleri
de gösterir. Örneğin Ģahsa karĢı suçların artması kentsel uyum problemlerinin ortaya
çıktığını göstermektedir. Aynı Ģekilde mala karĢı iĢlenen suçların artması da modern
kent hayatında oluĢan gelir dağılımındaki eĢitsizliğe iĢaret etmektedir.280
Bölgede var
olan suçların büyük kısmının mala karĢı iĢlenen suçlar olması gelir dağılımındaki
278
“Ġstanbul Gelecekte Dünyanın Merkezi Olacak”, www.ibb.gov.tr, eriĢi tarihi:03.06.2010
279 “Kadıköy Belediyesi 2009 Performans Programı”, www.kadikoy.bel.tr, eriĢim tarihi:09.07.2010
280 B.ULUTÜRK, “KentleĢme ve Suç ĠliĢkisi: Adana ve Çanakkale AraĢtırması”, YayımlanmamıĢ
Yüksek lisans Tezi, Ankara: Güvenlik Bilimleri Fakültesi, 2006, s.127
144
eĢitsizlikleri ve kentli bireylerin buna tepkileri olarak nitelendirilebilir. Kente yeni
gelen bireylerin eğitim olanaklarından daha az faydalanabilmeleri ve ekonomik
yarıĢa geride baĢlamaları uyum sorunlarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu
çatıĢmayı önlemek için kentli birey bilinci geliĢtirilmeli, altyapı yatırımları ile sağlık
ve çevre problemleri çözülmelidir.
Ġnsan sayısının gün içinde çok yüksek sayılara çıktığı Osmanağa ve
RasimpaĢa mahallerinde suç ve suçluluğun ancak özel önlemler ile engellenebileceği
bir gerçektir. Kara, deniz ve raylı ulaĢımın yoğun olarak kullanıldığı ve çok sayıda iĢ
yerinin bulunduğu bölge suç iĢlemek için elveriĢli bir yerdir. Hayatın çok hızlı aktığı
aynı kiĢiyi ikinci kere görmenin çok zor olduğu kalabalıklar yankesicilik,
dolandırıcılık ve kapkaç gibi iĢlenmesi saniyeler alan suçlar için uygun yerlerdir.
Tablo 15‘den görüldüğü gibi bölgede yankesicilik ve dolandırıcılık suçları yoğun
olarak iĢlenmektedir. Yetenek ve beceri isteyen bu suçları iĢleyen kiĢiler benzeri
taktiklerle suç iĢlemektedir. Örneğin Peru parasının Euro‘ya benzemesini kullanan
dolandırıcılar özellikle yaĢlı insanları dolandırmaktadır.281
Bu ve bunun gibi olaylarla
ilgili olarak resmi ve sivil güvenlik görevlilerine eğitim ve bilgi verilmelidir.
Dolandırıcılar yeni yöntemler buldukça güvenlik görevlilerinin bilgileri
güncellenmelidir.
4.4 Bölüm Sonucu
Kadıköy, Ġstanbul ilinin ve Boğaz‘ın Marmara‘ya açılmaya baĢladığı
kıyılarda Adalar ve Eminönü manzaralı ilçesidir. HaydarpaĢa ve Moda burnu
arasında etrafında kurulan ilçe çok eski tarihlerden günümüze kadar önemini
korumuĢtur. Üsküdar‘a uzun süre bağlı kalan ilçe 1930‘da ilçe olmuĢtur. HaydarpaĢa
limanının yapılması, D–100 karayolunun hizmete girmesi, Boğaziçi köprüsünün
yapılması, Kat Mülkiyeti Kanununun çıkarılması gibi etmenlerle hızla geliĢmiĢtir.
281
“Peru Parasıyla Dolandırıcılık”, www.ntvmsnbc.com, eriĢim tarihi:13.06.2010
145
Eski yerleĢim olması sebebiyle ilçede ikamet edenlerin çoğunluğunu
Ġstanbullular oluĢturmaktadır. Kira ve konut fiyatlarının yüksek olduğu bölgede
tarım, sanayi ve hayvancılık çok sınırlı yapılmaktadır. Deniz, hava ve kara ulaĢım
olanaklarına sahip olan ilçe bir kavĢak noktasıdır. Ġlçede 21 mahalle ve 1257 sokak
ve cadde bulunmaktadır. Çevresel faktörlerin suç ve suçluğun oluĢmasında ki etkisi
tartıĢılmakta ve bu durumun mekânsal dağılımı incelenmektedir. Günümüzde kentler
suç ve suçluluğun kaynağı, hedefi ve oluĢtuğu alan durumundadır. Yapılan istatistikî
çalıĢmalar Kadıköy‘ün en çok suç iĢlenen ilçelerden olduğunu göstermektedir.
Polis merkezlerinin tuttukları istatistiklere göre ilçede suç ve suçluluk yoğun
olarak Ġskele, Bostancı ve Göztepe Polis Merkezlerinin sorumluluk alanlarında
iĢlenmektedir. HasanpaĢa ve Acıbadem Polis Merkezleri sorumlu oldukları alanların
küçüklüğü ile bağlantılı olarak daha az suçun iĢlendiği alanlardır. Düzenli yerleĢime
sahip konut ve ticaret alanı olarak görülen ilçede 2000–2005 yılları arasında tutulan
istatistiklere göre 10.000 kiĢiye düĢen suç oranı 68‘dir. Bu oran Ġstanbul ve Türkiye
ortalamalarının üstündedir. Ġlçede ticaret alanları ve iĢ yerlerinin yoğun olduğu
yerlerde mala karĢı suçlar yoğun olarak iĢlenirken, ulaĢımın yoğun olarak
kullanıldığı kesiĢim noktalarında da kiĢilere karĢı iĢlenen suçlar yoğun olarak
görülmektedir.
2009 yılında adam öldürme hiç iĢlenmediği Acıbadem Polis Merkezi
bölgesinde kasten yaralama (kavga ve darp suçu) faillerinin sayısı olay sayısıyla
yakın sayıdadır. Bu durum küçük çaplı kavgaların bölgede çıktığını göstermektedir.
Bölgenin sosyo-ekonomik durumunun iyi olması özellikle ekonomik suçların
iĢlenmesine yol açmaktadır. Yine bölgede otodan hırsızlık, teker üstü hırsızlık ve
evden hırsızlık sayılarının yüksek olması dikkat çekmektedir.
Bostancı bölgesinde var olan 290 sokak ve cadde denetim ve güvenlik
hizmetlerine olumsuz etki yapmaktadır. Çok sayıda otodan hırsızlık, yankesicilik ve
teker üstü hırsızlığın görülmesi mala karĢı iĢlenen suçların tüm suçların yaklaĢık
%75‘ini oluĢturmasını sağlamaktadır. Bunun yanında yankesicilik ve kapkaç suçları
mala karĢı iĢlenen suçların içinde %2‘de kalmıĢtır.
146
Göztepe Polis Merkezi, Bostancı ve Ġskele Polis Merkezleri gibi suç ve
suçluluğun yoğun olarak geldiği bir alandır. Sorumluluk alanında Marmara
Üniversitesi Göztepe kampüsü ve Göztepe Eğitim ve AraĢtırma Hastanesinin
bulunması ile paralel olarak bölgede toplumsal olaylar (Basın açıklaması, bildiri
dağıtımı gibi) ve kasten yaralama suçları sıklıkla görülmektedir. Sınıflandırmaya
girmeyen ―Diğer Olayları‖ ihmal ettiğimiz takdirde Ģahsa karĢı iĢlenen suçların
yaklaĢık %87‘sinin kasten yaralama suçlarıdır.
Ġlçenin en yoğun olduğu RasimpaĢa ve Osmanağa Mahallelerinin olduğu sahil
kısmıdır. Ġskele Polis Merkezi sorumluluğunda olan alan farklı birçok suçun
iĢlenebildiği bir yerdir. Ġlçenin çok kalabalık olan bu kısmında yoğun olarak el
çabukluğu ve ĢaĢırtma ile yapılan suçlara rastlanılmaktadır. Kalabalık alanlarda
kiĢilere hissettirmeden ve ya kandırarak yapılan suçlar daha kolay yapılabilmektedir.
Bölgenin buna müsait yapısı bu Ģekilde iĢlenen suçların burada yoğunlaĢmasına
neden olmakta, güvenliğin sağlanmasını zorlaĢtırmaktadır.
147
SONUÇ, DEĞERLENDĠRME VE ÖNERĠLER
Suç ve suçluluğun önlenmesi için yapılan çalıĢmalar genellikle tek bir bakıĢ
açısının hâkimiyeti ile yürütülmektedir. Ancak suç ve suçluluk birçok neden ve
problem sonucu ortay çıkmaktadır. Bu sebeple yürütülecek politikalar ve üretilecek
çözüm önerileri birden fazla destek ayağına sahip olmalıdır. Suçun sadece kiĢi,
toplum veya mekân kaynaklı olduğunu iddia etmek mesnetsiz olacaktır.
Son dönemlerde özel olarak uygulanmaya baĢlanan önleyici polislik
hizmetleri taĢıdığı amaç gereği yetersiz kaldığı zamanlar olmaktadır. Suçüstü
yapılarak yakalanması gereken durumlarda görünürlüğü had safhada olması gereken
ve önleyici polislik hizmeti sunan resmi devriye ekipleri yetersiz kalmaktadır. Bunun
için koordineli bir Ģekilde çalıĢan resmi ve sivil güvenlik görevlilerine ihtiyaç
duyulmaktadır. Bu yaklaĢım için Ġstanbul ve Ġzmir örneklerini vermek doğru
olacaktır.282
Suç ve suçlulukla ilgili daha fazla çalıĢma yapılması teĢvik edilmelidir.
Ancak bu Ģekilde güvenlik hizmetlerini yürüten kuruluĢlar suç ve suçluların bir adım
önüne geçebilirler. Mekânsal ve kiĢisel profillerin oluĢturulması ile müdahale
edilecek suç türü veya kentsel mekân daha kolay anlaĢılabilecektir. Yapılacak
istatistikî çalıĢmalar hedef kitle ve mekânlara ıĢık tutarak baĢarı ihtimalini
artıracaktır.
Suç ve suçluluğun engellenmesi ile ilgili tüm kurumlar ortak çalıĢmalar
yapmalıdırlar. Birden fazla bakıĢ açısıyla yaklaĢılacak problemler bilgi ve tecrübe
paylaĢımı ile daha ayrıntılı görülebilecektir. Bu sebeple kent plancılarının,
kriminologların, psikologların güvenlik birimlerinin, sosyologların, hukukçuların ve
sivil toplum örgütlerinin birlikte çalıĢmaları ile köklü çözümler üretip uygun iĢbirliği
ortamları oluĢturulmalıdır. Aynı ortamda bulunan farklı kuruluĢlar kendi
282
“Ġstanbul Sokakları Polise Zimmetleniyor”, www.izmirdeyasam.com, eriĢim tarihi:13.06.2010
148
tecrübelerini ve önerilerini rahatça sunabilecektir. Bu sayede doğru çözüme kolayca
ve hızlı bir Ģekilde ulaĢılabilecektir.
KentleĢme ve ardından yaĢanan göçlerle kentler gelen kiĢilerin uyumları için
çalıĢmalar yapılmalıdır. Sosyal problemlerin doğmasına neden olabilecek
uyumsuzlukları engellemek amacı ile kiĢilerin kentlere entegrasyonu sağlayacak
kentli bilinci oluĢturulmalıdır.
YasadıĢı alanlar, çoğu kez, suçluya elveriĢli ortam hazırlayan kentsel
bölgelerdir. Bu tür alanlarda, düzensiz yapılaĢma nedeniyle emniyet birimlerinin
kullanmakta olduğu teknolojik cihazlar bile randımanlı bir Ģekilde
kullanılamamaktadır. Özellikle kent merkezlerinin yeniden yapılanması
çalıĢmalarına ve nüfusun ihtiyacı doğrultusunda sağlıklı konut üretimine ağırlık
verilmelidir. Yeni yasal yapılanmalar ve yönetim anlayıĢı içinde yasa dıĢılığı
özendirecek adımlar yer almamalıdır. Hukuksal altyapı eksiksiz Ģekilde değiĢik
kuruluĢların katkısı ile hazırlanmalıdır. Kentlerde var olan ―Çöküntü Alanları‖
tamamen temizlenmeli, suçluluğa zemin hazırlayan olan bu mekânlar ıslah
edilmelidir.
Doğru yerde ve zamanda yapılacak kentsel dönüĢümler fayda sağlayacağı için
desteklenmelidir. Ancak bu dönüĢüm çabalarının daha önce yapılan kötü örneklere
benzememesi için ekonomik ve sosyal altyapısı eksiksiz hazırlanmalıdır.
Kullanılmayan, boĢ, terk edilmiĢ, harap veya inĢaat halindeki yapılar suç ve
suçluğun saklanması, oluĢması ve barınması için elveriĢli alanlardır. Bu niteliğe
sahip alanlar mümkün olduğunca kendi hallerine bırakılmamalıdır. Bu Ģekilde terk
edilen binalar hırsızlık suçunun mağduru olabileceği gibi hırsızlara barınak ve
saklanacak yer hüviyetine bürünebilmektedir.
Ġkametlerin sokağa açıldığı kapılar olan giriĢ kapıları, bahçeler ve bahçe
duvarları istenmeyen giriĢleri engelleyecek Ģekilde yapılmalıdır. Ayrıca bu bina
eklentileri suç ve suçluluğun saklanmasına olanak vermemelidir. GiriĢlerin
engellenebilmesi için demir parmaklıklar, saklanmanın engellenmesi içinse otomatik
149
aydınlatma sistemleri bina çevrelerinde ve eklentilerinde kullanılmalıdır. Saklanma
duvarı oluĢturabilecek eklentiler yeniden düzenlenmelidir.283
Özellikle evden hırsızlık suçları için ikametlerin bulunduğu kat önem teĢkil
etmektedir. Zemin katlar ve birinci katlar öncelikli olarak tehlike çemberinin
içerisinde yer almaktadırlar. Sıcak mevsimlerde kilitlenmeyen pencere ve kapılar
hırsızlar için teĢvik edici ve aynı zamanda yakalanırlarsa cezalarında indirime sebep
olacak bir durumdur. Bu durumun oluĢmaması için bu tür mekânlar ekstra güvenlik
önlemleri ile donatılmalıdır.
Araç parkının yapıldığı kapalı ve açık alanlar kameralı güvenlik sistemleri ile
denetlenmelidir. Oto ve otodan hırsızlık suçlarının engellenmesi için çok sayıda
otonun bulunduğu otoparklarda ve muadili yerlerde denetim sistemleri
oluĢturulmalıdır. Ġnsanların sadece arabalarını park etmek ya da geri almak için
bulundukları otoparklar kolayca suç iĢlenebilecek Ģekilde az sayıda insanın
bulunduğu alanlardır. Yeterli denetim sistemlerinin ve güvenlik hizmetinin olmadığı
bu gibi yerlerde suç ve suçluluğun oluĢması iĢten bile değildir.
Suç ve suçluluğun sonradan tespit edilmesinde olduğu kadar engellenmesinde
de aydınlatma etkili bir önlemdir. Aydınlatmanın yetersiz olduğu mekânlar ve
sokaklar suç ve suçluluğun kolayca oluĢabileceği yerlerdendir. Ayrıca bu fiiller
oluĢtuktan sonra faillere kolayca kaçabilecek ortamlar sunmaktadır.284
BoĢ ve tanımsız araziler suç ve suçluluğa ev sahibi yapacak konuma
sahiptirler. Herhangi bir Ģekilde denetime maruz kalmayan bu ve bunun gibi alanlar
suç iĢlemeye son derece uygun yerlerdir. Aydınlatması olmayan, etraftan dikkat
çekmeyen bu alanlar suçluluğu meslek haline getirmiĢ insanlar için hem dinlenme
alanı hem de iĢlerini yaptıkları çalıĢma alanlarıdır.
283
Ġ.AYHAN, “Kentte Suç Oranının Ekonomik, Sosyal ve Mekânsal DeğiĢkenlerle
Modellenmesi”, DEÜ YayımlanmamıĢ Y.Lisans Tezi, Ġzmir, 2007, s.44–47
284 Z.ÖZCAN, “Kente Dair Analitik Bir Çözümleme: Sokaklar”, Gazi Ü. M. M. F. Dergisi,
Cilt:18, No:2, s.26–29
150
Birbirine bitiĢik yapılan konutlar baĢka binalara geçiĢe elveriĢli olmaları
nedeniyle tehlike teĢkil etmektedir. BitiĢik nizamlı yapılaĢmalarda yan bina ve
dairelere geçiĢ çok kolaydır. Bu durum özellikle bina içinde yaĢanan hırsızlıklara
kolaylık sağlamaktadır. Aynı zamanda bir eve giren hırsız kalan diğer evlere de
kolayca girebilme imkânına kavuĢmaktadır. Bu yapılaĢma çeĢidinden mümkün
olduğunca kaçınılmalı, eğer mümkün değilse konutlar arası geçiĢi engelleyici demir
parmaklıklar takılmalıdır.285
Kentsel güvenlik sağlanırken kentler bütüncül bir yaklaĢımla ele alınmalıdır.
Ülkemizde de kentsel suç ve suçluluk ile ilgili politikalar geneli kapsayacak Ģekilde
hazırlanmalıdır. Suç iĢlenmesinin azaltılması ve daha güvenli kentlerin oluĢturulması
amacıyla kentsel planlama ve tasarım politikaları resmi ve sivil kuruluĢların
katılımıyla hazırlanmalıdır. Özellikle planlama çalıĢmalarında belirli kararların
alınması konusunda, yerel yönetimlerle emniyet birimlerinin, gerektiğinde diğer
kurumlarla da bir araya gelerek, eĢgüdümlü bir Ģekilde ve iĢbirliği içinde çalıĢmaları
büyük önem taĢımaktadır.
285
E.ATAÇ, “Suçun Kentsel Mekândaki Algısı; Güvensizlik Hissi”, TMMOB Yayınlar, sayı:55,
2007, s.20
151
KAYNAKÇA
Akın, Emel :Kentsel GeliĢme ve kentsel Rantlar: Ankara
Örneği, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, Ankara, 2007.
AkkuĢ, Yakup :Suçun Ekonomik Modelleri, www.econturk.org,
eriĢim tarihi:01.06.2010.
Aksoy, Erman :Suç ve Güvenli Kent YaklaĢımı, TMMOB Mimarlar
Odası Yayınları, sayı:55, Ankara, 2007.
Alada, Adalet ve diğerleri :KüreselleĢme, Yoksulluk ve ġiddet Bağlamında
Sokak Çocukları, TODAĠE Yoksulluk, ġiddet ve Ġnsan Hakları Sempozyumu,
Ġstanbul, 2002.
Ataç, Ela ve Gürbüz, Davut :Kentsel Mekânda Suça Müdahale Etmede
Disiplinlerarası Güvenlik Politikaları, Polis Bilimleri Dergisi, cilt:11, 2009.
Ataç, Ela :Suçun Kentsel Mekânda ki Algısı; Güvensizlik
Hissi, TMMOB Yayınlar, sayı:55, 2007.
Atasoy, Anlı ve OSMAY, Sevin: Türkiye‘de Kentsel DönüĢüme Yöntemsel Bir
YaklaĢım, ODTU Mimarlık Fakültesi Dergisi, sayı:2, 2007.
152
Ayhan, Ġrem ve Çubukçu, Mert :Suç ve kent ĠliĢkisine Ampirik BakıĢ:
Literatür Taraması, S.D.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı:5, 2007.
Ayhan, Ġrem :Kentte Suç Oranının Ekonomik, Sosyal ve
Mekânsal DeğiĢkenlerle Modellenmesi, DEÜ YayımlanmamıĢ Y.Lisans Tezi,
Ġzmir, 2007.
Aytaç, Mustafa :Suç Türlerini Etkileyen Faktörlerin
Ġstatiksel Analizi”, 8. Türkiye Ekonometri ve Ġstatiksel Analizi Kongresi, 2007.
Bayraktar, Nuray ve Girgin, Çiğdem : … Konut YaĢam Çevrelerinde Kentsel
YaĢam Kalitesi Açısından Bir Değerlendirme/ Batıkent Örneği, Gazi Ü.M.M.F.
Dergisi, Cilt:25, 2010.
BeĢ Yıllık Kalkınma Planları :T.C. BaĢbakanlık Devlet Planlama TeĢkilatı,
www.dpt.gov.tr/ eriĢim tarihi:19.05.2010.
Bilgiç, Veysel Karani :Osmanlı Devleti’nde Azınlıklar, Yönetim ve
Güvenlik, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2005, s.167–187.
Bilgiç Veysel Karani :Yönetim ve Güvenlik Güncel Sorunlar ve
Çözüm Önerileri, Seçkin Yayınları, Ankara, 2005.
Clark, Ronald V., Eck, Clark E. :60 Küçük Adımda Suç Analizi, Toplum
Odaklı Polislik Hizmetleri Bürosu, Ankara, 2007.
153
Cömertler, Nemciye :Türkiye’de Suç Oranının Sosyo-Ekonomik
Belirleyicileri: Yatay Kesit Analizleri, A.Ü. Siyasal Bilgiler Dergisi, cilt:62, 2007.
Çiftçi, Murat :… Osmanlı Vilayetlerindeki Coğrafi
Dağılımların Belirlenmesi, DoğuĢ Ü. Dergisi, Sayı:10, 2009.
Dede, Münir :Kapalı Toplumlar ve Ġlk ĠnanıĢlar, Ankara
Üniversitesi Dergisi, Cilt:40, 1999.
DemirbaĢ, Timur :Medya ve Suçluluk, www.umut.org, eriĢim
tarihi:23.05.2010
Dönmezer, Sulhi :Kriminolojide Suç ve Suçun Niteliği, 8. bs.,
Beta, Ġstanbul, 1994.
Dönmezer, Sulhi :Kriminoloji, 8. bs., Beta yayınları, Ġstanbul,
1994.
Dönmezer, Sulhi :Suç Kavramının MenĢei ve GeliĢmesi, 2002,
www.kriminoloji.com, eriĢim tarihi:01.04.2010.
Durmaz, ġükrü :BiliĢim Suçlarının Sosyolojik Analizi,
YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi, 2005.
Durkheim, Emile :Toplumbilimsel Yöntemin Kuralları, Çev.
Cemal Bali Akal, Ġstanbul, Engin, 1995.
154
Düzgün, ġebnem :Suç olgusuna Teorik YaklaĢımlar ve
Disiplinlerarasılık, TMMOB Yayınlar, sayı:55, 2007.
Emniyet Genel Müdürlüğü istatistikleri,
http://www.egm.gov.tr/akkm/akkm_web/istatistikler.htm, eriĢim tarihi: 01.05.2010.
Ergin, Nilüfer :Ortak YaĢam Alanı Olarak Heykel,
21.Yüzyıl KarĢısında Kent ve Ġnsan, Haz. F. GümüĢoğlu, Ġstanbul, Bağlam Yayınları,
2001.
Erman, Tahire :Çandalı-Hıdırlıktepe Örneği Üzerinden Suç
ve Mekân ĠliĢkisi Mahalleli Deneyimleri, Mimarlar Odası Bülteni, sayı:55,
Ankara.
Genç, Fatma Neval :Türkiye’de Kentsel DönüĢüm: Mevzuat ve
Uygulamalarının Genel Görünümü, Yönetim ve Ekonomi Dergisi, Manisa, cilt:15,
sayı:1, 2008.
Genel Nüfus Sayımları, www.tuik.gov.tr, eriĢim tarihi:05.04.2010.
Göbel, Johannes :Kentin Geleceği, www.magazine-
deutschland.de, eriĢim tarihi:05.08.2010.
GölbaĢı, Serkan :KentleĢme ve Suç: Ġstanbul’un KentleĢme
Süreci ile Suçluluk Arasındaki ĠliĢkinin Kuramsal Analizi, YayımlanmamıĢ
Y.lisans Tezi, Ġstanbul, 2007.
155
Göz, Ali Cem :Kentsel DönüĢüm Esasları ve Ġskoçya –
Whitfield- Örneği, Yerel Siyaset Dergisi, sayı:31, 2008.
Hasol, Doğan :Ansiklopedik Mimarlar Sözlüğü, YEM
yayınları, Ġstanbul, 1998.
IĢık, ġevket :Türkiye’de KentleĢme Hareketleri ve
KentleĢme Modelleri, Ege Coğrafya Dergisi, 2005.
Ġçli, Tülin :Türkiye’de Suçlular, Atatürk Kültür Merkezi
Yayınları, Ankara, 3.bs, 1993.
Ġçli, Tülin :Toplumdan KopuĢ; Suç ve ġiddet, Mert
Kitap ve Yayınevi, Ankara, 2002.
Ġçli, Tülin :Türkiye’de Suçlular (Sosyo-Kültürel ve
Ekonomik Özellikleri), Dil ve Tarih Kurumu Atatürk Kültür Merkezi Yayınları,
Ankara, sayı:71, 1992.
Ġspir, Eyüp :KentleĢme, Metropolitan Alan ve Yönetimi,
Ankara Ġktisadi ve Ticari Ġlimler Akademisi Yayınları no:185, Ankara, 1982.
Ġstanbul’un Yeni Ġlçe Haritası Çizildi, www.ibb.gov.tr, eriĢim tarihi:10.04.2010.
Kadıköy Belediyesi 2010–2014 Stratejik Planı, www.kadikoy.bel.tr, 2009, eriĢim
tarihi:05.05.2010.
156
Kahraman, Tayfun :Ġstanbul Kentinde kentsel dönüĢüm projeleri
ve Planlama Süreçleri, TMMOB Kentsel DönüĢüm Sempozyumu, 2006.
Kalaycı, Ġrfan :AKM Günümüz Sanayi Ġçin Kazanımlar,
Maliye Dergisi, sayı:159, 2009, portal1.sgb.gov.tr, eriĢim tarihi:01.07.2010
Kaner, Sema :Suçluluğu Açıklayan YaklaĢımlar, Ankara Ü.
Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, cilt:25, sayı:2, 1992.
Kara, Emel :Kentsel Tarım Alanlarının KentleĢme Süreci
KarĢısında DeğiĢimi ve DönüĢümü: Ġstanbul”, 2008, www.planlama.org, eriĢim
tarihi:12.05.2010
Karakurt, Elif :Kentsel Mekânı Düzenleme Önerileri:
Modern Kent Planlama AnlayıĢı ve Postmodern Planlama AnlayıĢı, Erciyes
üniversitesi Ġ.Ġ.B.F. Dergisi, sayı:26, 2006.
Karakurt Elif :Bilgi Toplumu Sürecinde Yeniden
Yapılanan Kent, Erciyes üniversitesi ĠĠBF Dergisi, sayı:26, 2006.
KeleĢ, RuĢen :KentleĢme Politikası, Ġmge Kitabevi, 7. Baskı,
Ankara, 2002.
KeleĢ, RuĢen :Kentbilim Terimleri Sözlüğü, Ġmge Kitabevi,
Ankara, 1998.
157
KentleĢme ġurası 2009 :Kentsel Miras, Mekân Kalitesi ve Kentsel
Tasarım, Ankara, 2009.
Kızmaz, Zahir :Ekonomik Yapı ve Suç: Bazı AraĢtırma
Bulguları Üzerine Genel bir Değerlendirme, F.Ü.Sosyal Bilimler Dergisi, cilt:13,
2003.
Kızmaz, Zahir :Sosyolojik Suç Kuramlarının Suç Olgusunu
Açıklama, Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, cilt:29, Sivas, 2002.
Kızmaz, Zahir :Sosyolojik Suç Kuramlarının Suç Olgusunu
Açıklama Potansiyelleri Üzerine Bir Değerlendirme, C.Ü. Sosyal Bilimler
Dergisi, cilt:29, 2005.
Koçak, Hüseyin ve Tolanlar, Melek :Kentsel DönüĢüm Uygulamaları, Afyon
Kocatepe Ü. Ġ.Ġ.B.F. Dergisi, cilt:10, sayı:2, 2010
Moehling, Carolyn ve Piehl, Anne Morrison :Ġmmigration and Crime in early 20th
Century America, National bureau of economic school, 2007, www.rutgers.edu,
eriĢim tarihi:25.05.2010.
Niray, Nasır :Tarihsel Süreç içerisinde KentleĢme Süreci
ve Muğla Örneği, Muğla Ü. S.B.E. dergisi, sayı:9, 2002.
Öngen, Tülin :Marx ve Sınıf, Praksis Dergisi, sayı:8, Ankara,
2002.
158
Özcan, Zuhal ve Bayraktar, Nuray ve Görer, Nilgün ve Tekel, AyĢe :Kente
Dair Analitik Bir Çözümleme: Sokaklar, Ġlk yıl ġehir Planlama Atölyesi
Deneyimi, Gazi Ü. Müh. Mim. Fak. Dergisi, Sayı:3, 2003.
Özgönül, Senem :Ġzmir ve Fayton; Bir Kimlik Ġmgesi, Ġzmir
Ticaret Odası Yayınları, 2009.
Özden, Pelin Pınar :Kentsel Yenileme, Ġmge Kitabevi yayınları,
Ankara, 2008.
Özden, Pelin Pınar :Türkiye’deki Kentsel DönüĢüm Politikaları
ve Uygulamalarına eleĢtirel Bir BakıĢ, (Derleyen D.ÖZDEMĠR), Kentsel
DönüĢümde Politika, Mevzuat, Uygulama: Avrupa Deneyimi, Ġstanbul Uygulamaları
içinde, Nobel Yayınları, Ankara, 2010.
Polat, Ahmet ve Gül, Serdar :Kriminoloji AraĢtırmalarında Mağdur
Anketlerinin Yeri ve Önemi, uluslararası Ġnsan Bilimleri Dergisi, sayı:1, 2010,
s.1290–1310.
Sevim, Yelda ve Soyaslan, Yunus :Hırsızlık Suçu Faillerinin Sosyal, Kültürel ve
Ekonomik Özellikleri: Elazığ Örneği, Polis Bilimleri Dergisi, cilt:11, 2009.
Sokullu-akıncı, R. Füsun :Kriminoloji, Beta, 6.b.s., Ġstanbul, 2009.
Soyak, Alkan :Ertelenen 9. Kalkınma Planı ve Türkiye’de
Planlamanın Geleceği Üzerine Bir Not, Bilim ve Ütopya dergisi, sayı:36, 2005.
Suç Terörünün Bilânçosu, Ankara Ticaret Odası Yayınları, Ankara, 2007.
159
Suçlarda Mucize DüĢüĢ, Vatan Gazetesi, 05.06.2009,
www.vatangazetesi.com/arsiv.asp, eriĢim tarihi:12.04.2010.
Suğur, Nadir :Türkiye’de Sosyal ve Ekonomik GeliĢmeler,
Anadolu Üniversitesi yayınları, AOF yay:1962, 1998.
Striking Balance Between Ġmmigration and Civil Liberties, Press Conference to
Feature Findings, Implications of Groundbreaking New Police Foundation Report,
http://policefoundation.org, eriĢim tarihi:02.04.2010.
ġahin, Ece ve Dostoğlu, Neslihan :Kentsel Mekân Tasarımında Doğal Verilerin
Kullanımı, Uludağ Ü. Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dergisi, Bursa, cilt:2 sayı:1,
2007.
ġiĢman, Aziz ve Kibaroğlu Didem :Dünya’da ve Türkiye’de Kentsel DönüĢüm
Uygulamaları, 12. Türkiye Harita bilimsel ve Teknik Kurultayı, Ankara, 2009.
Tatlıdil, Ercan :KentleĢme ve Göç, Kitap ve Yayınevi, Ankara,
2002.
Tolan, Barlas :ÇağdaĢ Toplumun bunalımı, Anomi ve
YabancılaĢma, Toplum Bilimleri AraĢtırma Enstitüsü Yayınları, no:1, Ankara,
1996.
Tutar, Erol :Suç Tasnifleri, www.kriminoloji.com, eriĢim
tarihi:23.04.2010.
160
TUĠK :Genel Nüfus sayımları, 1935, 1940, 19945,
1950, 1955, 1960, 1965, 1970, 1975, 1980, 1985, 1990, 1995, 2000,
www.tuik.gov.tr, eriĢim tarihi:05.07.2010.
TURHAN, Faruk :Yeni Türk Ceza Kanunu’nda Uluslararası
Suçlar, www.ceza-bb.adalet.gov.tr, eriĢim tarihi:01.06.2010.
Tükek, YaĢar :KentleĢmenin, SanayileĢmenin ve Siyasetin
Aile Yapısına Etkileri, www.badeg.com.tr, eriĢim tarihi:01.06.2010
Türkiye Göç ve Yerinden OlmuĢ Nüfus AraĢtırması, Hacettepe Ü. Nüfus Etütleri
Enstitüsü, Ankara, 2006.
Ulutürk, Bülent :KentleĢme ve Suç ĠliĢkisi: Adana ve
Çanakkale AraĢtırması, YayımlanmamıĢ Yüksek lisans Tezi, Ankara: Güvenlik
Bilimleri Fakültesi, 2006.
Uzun, Bayram ve Çete, Mehmet :GeliĢmekte Olan Ülkelerdeki YasadıĢı
YerleĢim Sorunlarının Çözümü Ġçin Model, 10. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik
Kurultayı, Ankara, 2005.
Ünal, ġeref :Suç ve Cezaların Kanuniliği Ġlkesi, Avrupa
Ġnsan Hakları SözleĢmesi, TBMM Kültür Sanat Yayınları, no:89, 2001.
Yıldırım, Aziz :KentleĢme ve KentleĢme Sürecinde Göçün
Suç Olgusu Üzerine Etkileri, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Ankara
üniversitesi, 2004.
YILMAZ, Ali ve GÜNAY, Semra :Mekâna ĠliĢkin Güvenlik Algılamasının
Hesaplanmasında CBS Kullanımı, www.ekonomikyorumlar.com, EriĢim
tarihi:14.03.2010.
161
YILMAZ, Ali :Türkiye’de ġehir AsayiĢi Suçları: DağılıĢ ve
BaĢlıca Özellikleri, www.meb.gov.tr/dergiler, eriĢim tarihi:23.05.2010.
YirmibeĢoğlu, Funda, :Ġstanbul’da Suç, TMMOB Yayınlar, sayı:55,
2007.
ELEKTRONĠK KAYNAKLAR
www.amasya.pol.tr, eriĢim tarihi:12.06.2010.
www.arkitera.com, eriĢim tarihi:03.06.2010.
www.ibb.gov.tr, eriĢi tarihi:03.06.2010.
http://encarta.msn.com/, eriĢim tarihi: 12.04.2010.
www.istanbulsaglık.gov.tr, eriĢim tarihi:03.06.2010.
www.izmirdeyasam.com, eriĢim tarihi:13.06.2010.
www.kadikoy.bel.tr, eriĢim tarihi:09.07.2010.
www.mevzuat.gov.tr, eriĢim tarihi:24.03.2010.
www.ntvmsnbc.com, eriĢim tarihi:13.06.2010.
www.sabah.com.tr, eriĢim tarihi:01.08.2010.
www.turkmedya.com, eriĢim tarihi:01.08.2010.
www.arkitera.com, 2008, eriĢim tarihi:04.05.2010.