İlİŞkİn yönetİcİ görüŞlerİnİn · pdf filekoşullarının...
TRANSCRIPT
İLKÖĞRETİM KURUMLARINDAKİ
YÖNETİCİLERİN DENETLEME FAALİYETLERİNE
İLİŞKİN YÖNETİCİ GÖRÜŞLERİNİN
DEĞERLENDİRİLMESİ
Hazırlayan: Selçuk KURT
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Kenan ÖZDİL
Lisansüstü Eğitim Öğretim ve Sınav Yönetmeliğinin Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, Eğitim
Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi Bilim Dalı için öngördüğü
YÜKSEK LİSANS DÖNEM PROJESİ
olarak hazırlanmıştır.
Edirne Trakya Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Haziran, 2009
i
İLKÖĞRETİM KURUMLARINDAKİ YÖNETİCİLERİN DENETLEME FAALİYETLERİNE İLİŞKİN YÖNETİCİ GÖRÜŞLERİNİN
DEĞERLENDİRİLMESİ
Hazırlayan: Selçuk KURT
ÖZET
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından geliştirilen eğitim programlarının belirlenen hedefler
doğrultusunda sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için eğitimin her kademesinde denetleme
yapılmaktadır. Teftiş kurulları ve ilköğretim müfettişleri kanalıyla belirli periyotlarla yapılan
denetlemeler çoğu zaman öğretmenler üzerinde olumlu yada olumsuz etkiler
oluşturabilmektedir.
Bu çalışmada Edirne Merkez ilçedeki İlköğretim okullarında görev yapan okul
yöneticilerinin denetleme faaliyetlerine ilişkin görüşleri alınarak bir değerlendirme
yapılmıştır.
Çalışmanın birinci bölümünde konuyla ilgili problem durumundan, araştırmanın amaç
ve öneminden bahsedilmiştir. İkinci bölümde ilgili alan yazın incelenmiş, yönetim, eğitim
yönetimi, okul yönetimi, okul yöneticisinin özellikleri ve görevleri konularına değinilmiş,
yeni ilköğretim programı ile okul yöneticisinin liderlik rolünün öneminden bahsedilmiştir.
Üçüncü bölümde araştırmanın yöntemine ve dördüncü bölüm de çalışma grubuyla
yapılan görüşmeler sonucu elde edilen bulgulara yer verilmiş ve yorumlarda bulunulmuştur.
Beşinci bölümde, araştırma sonuçları verilmiş ve sonuçlar ışığında yeni ilköğretim
programının uygulanması sürecinde yapılması gerekenlere ilişkin önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Sözcükler: Denetim, okul denetimi, değerlendirme
ii
EVALUATINON OF PRIMARY-SCHOOL DIRECTORS’ OPINIONS ABOUT INSPECTION
Prepared by: Selçuk KURT
ABSTRACT
Inspections may be carried out in many institutions to determine whether the works
or studies for a defined aim are carried due to the aim or not and also to evaluate the results
of the works. The behaviors and manners of the inspectors are quite important on the
workers.
In every grade of education, inspections are done to reach the education targets
defined by Turkish National Education Ministry reliably. Inspections done occasionally by
inspection boards and primary school inspectors make positive and negative side effects on
teachers.
Directors working primary schools-which are the most important steps of education,
system- also inspects the teachers and their works and studies. The methods used by the
directors while inspecting the teachers and the communication styles of the directors affect the
teachers significantly.
In this study an evaluation is done by taking the directors` (working in Edirne Central
County) opinions about inspections.
Key Words: Inspection, school inspection, evaluation
iii
ÖNSÖZ
Denetim genel anlamı ile bir kurumdaki iş ve işlemlerin belirlenen amaçlar ve
yürürlükte olan mevzuat doğrultusunda saptanan ilke ve kurallara uygun olarak yürütülüp
yürütülmediğinin tespitidir. Denetimin temel amacı, kurumun amaçlarını gerçekleştirme
derecesini belirlemek, daha iyi sonuç alabilmek için gerekli önlemleri almak ve sürekli
geliştirmektir.
Eğitim denetimi ise öğrenmeyi daha etkili kılmak amacıyla, okulun işleyişini, öğretme
sürecini doğrudan etkileyecek biçimde düzenlemektir. Okulun öğretme-öğrenme süreçlerini
sürdürmeyi ve geliştirmeyi amaçlar. Çağdaş eğitimde denetim, öğretmeyi ve öğrenmeyi
etkileyen faktörlerin tümünün değerlendirilmesi ve daha etkili öğretme-öğrenme ortam ve
koşullarının hazırlanması işidir. Çağdaş eğitim denetimi, bilimsel, amaçlı, düzenli,
demokratik ve özendirici olmalıdır. Çağdaş eğitim denetimi, teknik ve sosyal bir süreçtir.
İnsan ve madde kaynaklarının etkili bir biçimde kullanılması ve geliştirilmesi amacıyla
uygulanır. Tanılama, değerlendirme ve geliştirme işlevlerini içerir.
Okul yöneticilerinin başarılı çalışmalarının ardında, almış oldukları hizmet öncesi
eğitim,kişisel gayretleri,nitelikleri ve hizmet içinde yetişme düzeylerinin etkili olduğu
söylenebilir.Bu çalışmada asıl amaç ;okul yönetmeninin denetici davranışlarını
açıklamaktır.Yönetimin teftişi yanlış ve noksanları ortaya çıkarmaktan çok; yönetimi
geliştirmeye ve okul çalışanlarının motivasyonunu artırmaya yönelik olmalıdır görüşü
araştırmacıyı bu çalışmayı yapmaya yöneltmiştir.
Bu çalışmanın her basamağında emeğini ve desteğini esirgemeyen değerli hocam Yard
Doç.Dr. Sayın Kenan ÖZDİL’e, başta okul müdürüm olmak üzere Edirne Merkez İlköğretim
Okullarındaki idarecilere, öğretmen arkadaşlarım Okyar ULUSOY, Serhat OCAK, Ayhan
BAYRAK’a ve manevi desteğiyle sürekli yanımda olan eşim Birgül KURT’ a sonsuz
teşekkürler.
iv
İÇİNDEKİLER Sayfa No
Özet ....................................................................................................................... i
Abstract ................................................................................................................. ii
Önsöz .................................................................................................................... iii
İçindekiler ............................................................................................................. iv
Tablolar ................................................................................................................. vii
I. BÖLÜM ............................................................................................................ 1
A. GİRİŞ .................................................................................................. 1
1. Problem ...................................................................................... 1
2. Amaç .......................................................................................... 3
3. Önem .......................................................................................... 3
4. Sayıtlılar ..................................................................................... 4
5. Sınırlılıklar ................................................................................. 4
6. Tanımlar ..................................................................................... 4
7. İlgili Araştırmalar ....................................................................... 5
II. BÖLÜM ........................................................................................................... 8
A. İLGİLİ ALANYAZIN ......................................................................... 8
1. Denetimin Tanımı………………………………………………8
2. Denetimin Amacı……………………………………………….9
3. Denetimin Önemi……………………………………………… 9
4. Denetim İlkeleri..……………………………………………….11
5. Denetim Süreçleri........................................................................12
6. Denetim Türleri............................................................................13
7. Denetim Aşamaları…………………………………………….. 16
Denetlemeye Tepki Ve Sonuçları……………………………… 16
Örgütsel Etkililik İçin Etkili Yönetim ve Denetim……………. 17
Fransa Eğitim Denetimi Sisteminin Yapısı ve İşleyişi…………… 24
İngiltere Eğitim Denetimi Sisteminin Yapısı ve İşleyişi………… 29
Almanya Eğitim Denetimi Sisteminin Yapısı ve İşleyişi………….36
v
Türkiye Eğitim Denetimi Sisteminin Yapısı ve İşleyişi…………… 40
Milli Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu………………………………. 41
Değerlendirme………………………………………………………43
Okul Yönetiminde Değerlendirme………………………………….44
Lider Müdür ve Denetim……………………………………………48
Değerlendirmede Sorunlar…………………………………………..50
III. BÖLÜM .......................................................................................................... 52
A. ARAŞTIRMA YÖNTEMİ .................................................................. 52
1. Evren ve Örneklem……………………………………………...54
2. Verilerin Toplanması……………………………………………55
4. Verilerin Çözümü ve Yorumlanması .......................................... 55
IV. BÖLÜM ......................................................................................................... 57
A. BULGULAR VE YORUM ................................................................ 57
V. BÖLÜM ............................................................................................................ 68
A. SONUÇLAR VE ÖNERİLER ............................................................ 68
1. Sonuçlar ...................................................................................... 68
2. Öneriler ....................................................................................... 69
KAYNAKÇA ........................................................................................................ 72
EKLER .................................................................................................................. 77
vi
TABLOLAR
Tablo No Sayfa No
1. Evreni Oluşturan İlköğretim Okulları ………………...……………………. 54
2. İdarecilerin Denetleme Görevi Üstlenmelerine
İlişkin Görüşlerin Frekans Dağılımı …………………………………. 57
3. Denetlemenin Eğitim Faaliyetlerine Etkisine
İlişkin Görüşlerin Frekans Dağılımı ……………………………… 58
4. Okul İdarecilerinin Denetleme Yapmadaki
Zaman Aralıklarına İlişkin Görüşlerin Frekans Dağılımı ……………………. 60
5. Denetleme Yapılırken Kullanılan Yöntemlere
Görüşlerin Frekans Dağılımı ………………………………………………… 61
6. Denetleme Esnasında Görülen Davranış Değişikliklerine
İlişkin Görüşlerin Frekans Dağılımı …………………………………………. 62
7. Denetleme Yapılırken Göz Önünde Bulundurulan Kriterlere
İlişkin Görüşlerin Frekans Dağılımı …………………………………………. 63
8. Denetleme Yapılırken Karşılaşılan
Sorunlara İlişkin Görüşlerin Frekans Dağılımı…………….………………... 64
9. Denetim Faaliyetlerinin Önceden Haber Verilmesine
İlişkin Görüşlerin Frekans Dağılımı…………………………………….…… 66
10.Denetleme Faaliyetinde Dış Faktörlerden Etkilenme Oranına
İlişkin Görüşlerin Frekans Dağılımı………………………………………..…..66
1
I. BÖLÜM
Bu bölümde araştırmanın kavramsal çerçevesini oluşturan konular başlıklar
halinde ele alınmıştır.
Bu bölümde problem durumu, problem cümlesi, alt problemler, sınırlılıklar,
tanımlar ve ilgili araştırmalar yer almaktadır.
A. Giriş
Eğitim faaliyetlerinin kalitesi ve uygulanabilirliği ancak etkili bir okul
yönetimiyle sağlanabilir. Okul yöneticilerinin liderlik ve vizyoner yapıları bu
bakımdan büyük bir öneme sahiptir.
Eğitim kurumlarının belirlenen amaçlara uygun yönetilmesi personel ve velilerle
iyi bir iletişim içinde olması, kendisine görev tanımı içerisinde verilen için eğitim
yöneticilerinin denetleme görevini objektif ve demokratik bir ölçüde yürütmesiyle
mümkün olabilecektir. Ayrıca öğretmenlerin belirlenen amaçları ve sınıf yönetimini
ne derece gerçekleştirebildiklerini anlayabilmek ve daha üst seviyede
gerçekleştirebilmeleri için denetime ihtiyaç duyulmaktadır. Denetim
yapılamadığında, örgütteki işler karmaşaya dönüşür. Çalışanlar neyi, ne için, ne
düzeyde yaptıklarını bilmeden plansız bir şekilde çalışırlar.
1. Problem
Okul yönetiminin temel işlevi, okulun amaçlarına uygun olarak yaşatılmasıdır.
Yöneticinin oynadığı rol, sosyal bir sistem olan okulda, belirlenen müdürlük
pozisyonu ile ilgili davranış biçimidir. Okul müdürünün yönetim görevi; yanı sıra
denetim sorumluluğunu da üzerine alan bir yöneticidir. Genel ilke olarak okul
müdürlüğü; konumunda en üst kademe olan yönetim düzeyidir (Taymaz, 2000, 79).
2
Okul yöneticisinin öncellikli görevlerinden biri, okul amaçlarının, okul ve sınıf
içindeki uygulamalara yansıtılmasını sağlamak ve okulu amaçlarına uygun olarak
yaşatmaktır. Denetimsiz bir sistem olmaz. Ancak denetimin yöntemi, biçimi ve
içeriği farklılaşabilir. Denetim denince, mutlaka birilerinin diğerlerini dıştan kontrol
etmesi anlaşılmamalıdır. İnsanlar kendi kendilerini de denetleyebilirler. Okullarda
gerek çalışanlar, gerekse öğrenciler açısından, özellikle içsel denetim
mekanizmalarının güçlendirilmesine dönük uygulamalara yer verilmelidir.
Çalışanlar, yaptıkları işlerin görülmesi, bilinmesi ve takdir edilmesi için denetimi
kendileri isteyebilir hale gelmelidir. Bunun için de okulun vizyon ve misyonunun
belirlenmesinden başlayarak okul süreçlerinde üst düzeyde bir katılıma yer verilmesi,
karşılıklı bir güven ortamının oluşturulması önemlidir. Okul müdür, formal ya da
informal olarak sınıfları ziyaret edebilir, eğitim-öğretim sürecini izleyebilir. Ancak
bu ziyaretlerin de öğrenmeyi kesintiye uğratmayacak bir biçimde yapılması
önemlidir (Şişman,2002:91,92).
Okul müdürü denetleme görevini yaparken; okul çalışanlarının bir insan
olduklarını unutmamalı, onları değer biçilecek bir eşya olarak görmemelidir.
Karşılıklı insan ilişkilerinin geliştirilmesiyle, anlama ve anlaşma ortamı daha kolay
kurulabilir. Okul müdürü her tür ediminin, düzeltme ve geliştirme amacı gütmesi
gerektiğini unutmamalıdır. Bunun en geçerli yolu, gerçek durumun ne olduğuna
bireyi inandırmaktır. Bu da etkili insan ilişkileri ile gerçekleşebilir
(Başar,2000:48,49,50).
Eğitim kurumları açısından sorun, okulun amaçlarını gerçekleştirmesini
durduran, yavaşlatan ya da saptıran engeldir. Yönetimin bu engelleri ortadan
kaldırmak amacıyla uğraşmaya başlaması ile sorun çözme sürecine girilir. Örgütün
sorunlarla karşılaşması süreklilik göstermektedir. Dolayısıyla, yönetim süreci aynı
zamanda sorun çözme sürecidir. İnsanlar için olduğu gibi örgütler için de yaşadıkları
sürece birtakım sorunlarla karşılaşmaları doğaldır. Okulda karşılaşılabilecek sorunlar
farklı olup, bunlar genellikle; okulun çevresinden, okulun kuruluş bozukluklarından
ya da eğitim iş görenlerinden kaynaklanırlar. Bu sorunların en önemlileri ise iş
3
görenler arasındaki çatışmalardır. Okul yöneticisi bu sorunları çözebilmek için
yönetim süreçlerinden etkili bir şekilde yararlanabilmelidir (Başaran, 1996: 15 ).
Eğitim yöneticilerinin görevlerinden biri olan denetleme görevlerini yürütürken
takındıkları tavırlar, algılama farklılıkları ve bunun farkındalık düzeyleri eğitim
faaliyetleri üzerinde değişik etkilere sahiptir. Bu algılamaların ortaya çıkarılması
etkili bir eğitim süreci için önem arz etmektedir. Bu çalışmada problem cümlesi
aşağıdaki gibi belirlenmiştir.
İlköğretim okullarında görev yapan okul idarecilerinin denetleme algıları
nelerdir?
2. Amaç
Bu araştırmada, ilköğretim okullarında görev yapan idarecilerin denetleme
görevlerini yürütürken içinde bulundukları algılama biçimlerini ve şekillerini tespit
etmek ve bu konudaki görüşlerini ortaya koymaktır.
Bu araştırmanın amacı, Edirne Merkez eğitim kurumlarında görev alan
idarecilerin eğitim süreci içersinde sergiledikleri denetici davranışlarını açıklamaktır.
3. Önem
Bu araştırmada toplanacak olan veriler doğrultusunda, eğitim sistemimizin en
önemli basamağını oluşturan ilköğretim okullarının yöneticileri olan okul
yöneticilerinin, denetleme görevlerini yaparken, yönettikleri personelin iş verimini
ve motivasyonunu en iyi biçimde etkileyecek bir yöntem kullanmalarının önemini
vurgulamaktır. Bu araştırma bu alanda çalışma yapacak araştırmacılara okul
yöneticilerinin denetleme algıları ve davranışları konusunda yeni bir bakış açısı
kazandırmak anlamında önem taşımaktadır. Ayrıca okul yöneticilerinin denetleme
yaparken çalışan personele karşı takınacakları tavırların eğitimdeki verimi ve
motivasyonu artırmada sağlayacağı katkıları ortaya koymaktır.
4
4. Sayıltılar
Bu araştırmada aşağıdaki sayıltılardan hareket edilecektir.
1. Okul yöneticileri, okul yönetiminde denetleme görevini uygularken birtakım
problemlerle karşılaşmaktadırlar.
2. Araştırmaya katılan eğitim kurumu yöneticilerinin görüşmelerde soruları
doğru ve samimiyetle yanıtladıkları kabul edilmiştir.
3. Katılımcıların, eğitimde denetleme yöntemleri ve faaliyetleri hakkında bilgi
sahibi olduğu ve görüşmede yer alan sorulara cevap verecek düzeyde mesleki
yeterliliğe sahip olduğu kabul edilmiştir.
5. Sınırlılıklar
1. Bu araştırma 2008–2009 öğretim yılıyla sınırlıdır.
2. Araştırmanın kapsamına giren konular; Eğitim kurumu
yöneticilerinin denetleme sürecindeki faaliyetleri ile ilgili görüşleri
oluşturmuştur.
3. Araştırma, Edirne ili, Merkez ilçesindeki Milli Eğitim Bakanlığına
bağlı (parasız) öğretim yapan İlköğretim okullarıyla sınırlıdır.
6. Tanımlar
Bu araştırmada bazı kavramlar, aşağıda tanımlandıkları biçimiyle
kullanılmıştır.
Denetim: Yapılan çalışmaların daha verimli hale getirilmelerini sağlamak için
ilgililere önerilerde bulunmak, kurumlardaki personele çalışmalarında ve
yetişmelerinde rehberlik yolu ile bulunmak gibi geniş bir hizmet alanıdır
(Taymaz,2005:4).
5
Eğitim Denetimi: Eğitim faaliyetlerinin amacına uygun bir biçimde
yürütülmesini sağlamak amacıyla ilgili mevzuat çerçevesinde izlenip
değerlendirilmesi sürecidir (Başaran,2000:137).
7. İlgili Araştırmalar
Karagözoğlu (1972) ”Milli Eğitim Bakanlığı Müfettişlerinin Türk eğitim
sistemindeki yeri ve denetim görevi ile ilgili araştırmasında; bu konudaki öğretmen
ve yönetici görüşleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu araştırmada öğretmenler teftiş
sisteminin eğitim ve öğretim etkinliklerinin gelişmesine yardım ettiğine
inanmamaktadırlar. Öğretmenler ve yöneticiler rehberlik çalışmalarının yetersiz
olduğunu. ders teftiş raporlarının hiçbir nesnel ölçüye dayanmadığını, müfettişlerin
branş bilgilerinin ve aldıkları eğitim formasyonlarının yeterli olmadığını ve insan
ilişkilerine önem verilmediğini belirtmişlerdir.
Öz (1977) ‘Okul içinde Denetim Etkinliklerinin Mevzuat Bağlamında Çağdaş
Teftiş Anlayışı’ adlı araştırmasında mevzuat gereği ilköğretim müfettişlerinin ve
okul yöneticilerinin gerekeni tam olarak yapamadıkları, okul yöneticilerinin
uygulamadaki faaliyetlerinin modern teftiş anlayışına uymadığı yönünde belirgin
sonuçlar ortaya çıkmıştır.
Kulular (1982) ‘Müfettişlerin Var olan Kişilik Özelliklerinin Yöneticiler ve
Öğretmenler Tarafından Betimlenmesi’ konulu araştırmasında yönetici ve öğretmen
gurubunca müfettişlerde görülen bazı davranışların ve uygulamaların eğitim
kalitesini düşürdüğü ve strese neden olduğu belirtilmiştir.
Bilir (1982) “Temel Eğitim Müfettişlerinin Yetiştirilmesi” konulu
araştırmasında, denetim sisteminin yapısını inceleyerek yeni bir denetim yapısı ve
modeli geliştirmeyi amaçlamıştır. Bu araştırmada müfettişlerin ve okul denetçilerinin
branşları dışında dersleri denetlemek zorunda kaldıkları, sekiz yıllık zorunlu temel
eğitime geçilmesi esnasında branş müfettişlerine ihtiyaç duyulacağını belirtmiştir.
Ayrıca okul idarecilerinin ders denetimi yapmalarının öğretmen açısından çeşitli
kaygılara neden olduğu ortaya konulmuştur.
6
Kapusuzoğlu (1986) ’10 Yıl Öncesine Kıyasla Yakın İlgili ve Görevlilerin
İlköğretimde Müfettişlerin Rolleri ve Teftiş Uygulamalarına İlişkin Görüşleri
Değişmişmidir’ konulu çalışmasında; geçen on yıl içinde denetim uygulamalarına
ilişkin yönetici ve öğretmen algılarında bir değişmenin olmadığı yönünde bir sonuca
ulaşılmıştır.
Dinçer (1986) ‘Türk Milli Eğitim Sisteminde Denetim ve Değerlendirme” adlı
araştırmasında ilköğretim müfettişlerinin saygı ve güvenlerini yitirdiklerini
görevlerini yeterince yerine getiremedikleri, okul yöneticilerinin de okul içi
denetleme yaparken gerekli özeni göstermediklerini ve eğitim sistemindeki
denetleme sisteminin yeniden yapılandırılması gerekliliğini ortaya koymuştur.
Akyüz (1987) ‘Denetmenlerin Okuma Öğretiminde Öğretmenlere yaptıkları
Mesleki Yardım’ adlı araştırmada öğretmenler; denetmenlerin(okul idarecilerinin ve
müfettişlerin) kendilerine rehberlik ve mesleki yardımda bulunabilecek bilgiye sahip
olmadıklarını ifade etmişlerdir.
Alpman (1990) ‘Okul Yöneticilerinin Okul Kültürü Üzerindeki Etkileri’konulu
araştırmasında okul idarecilerinin eğitim faaliyetleri esnasında yaptıkları denetimin
öğretmenlerin iş verimini düşürdüğü belirtilmiştir.
Yalçınkaya (1992) yı ‘Ortaöğretimde Ders Denetimi’ adlı araştırmada
ortaöğretim kurumlarında yapılan ders denetimlerinde karşılaşılan sorunları
belirlemek ve denetim sisteminin gelişmesine katkıda bulunmak amacını gütmüştür.
Ders denetimi ve sonrası yapılan mesleki yardım ve değerlendirme hususlarının
yöneticiler tarafından dikkate alınmadığı belirtilmiştir.
Kerdak (2006) “Okul Yöneticilerinin Yönetim Süreçleri Açısından Karşılaştıkları
Problemler” adlı araştırmasında okul müdürlerinin yönetim süreçleri açısından
yeterliklerini ölçmeyi ve sorun olarak gördükleri durumları tespit etmeyi
amaçlamaktadır. Araştırmaya göre yönetim süreçleri açısından okul yöneticilerinin
yaşadıkları sorunların büyük oranda yönetim konusundaki bilgi, beceri ve
yeterliklerinin az olmasından kaynaklandığı görülmektedir. Bununla birlikte
7
yöneticilik vasıflarının kısa süreli hizmet içi eğitimlerle kazandırılmaya
çalışılmasından, yönetim becerilerinin geliştirilmesi sürecinin kişilerin bireysel
çabalarına, deneyimlerine bırakılmasından kaynaklandığı; dolayısıyla ülkemizde
belli bir eğitim yöneticisi yetiştirme modelinin olmayışının büyük bir sorun olarak
karşımıza çıktığı görülmektedir.
Sarıce (2006) “İlköğretim Okulu Müdürlerinin Okul Yönetiminde Karşılaştıkları
Yönetimsel Sorunlar” adlı araştırmasında, ilköğretim okulu müdürlerinin, okul
yönetiminde karşılaştıkları başlıca sorunları, bu sorunların nedenlerini tespit etmek
ve sorunların çözümüne yönelik önerilerde bulunmaktır. Araştırmada elde edilen
bulguların bazıları şunlardır:
1. İlköğretim Okulu müdürlerinin, okullarında fiziki durumdan, ders araç ve
gereçlerinin yetersizliğinden ve maddi yetersizlikten kaynaklanan sorunların
bulunduğu görülmektedir.
2. İlköğretim okulu müdürlerinin, formasyon yönünden yetersiz oldukları ve
formasyon eksikliğinden kaynaklanan sorunları olduğu görülmüştür.
3. İlköğretim okulu müdürlerinin, okuldaki insan gücünden kaynaklanan sorunlara
ilişkin olarak; öğretmenlerden kaynaklanan sorunlarının az olduğu buna karşın
çalışanlardan (hizmetli, memur vb.) kaynaklanan sorunlarının daha fazla olduğu
görülmektedir.
da öğretmenlerin rahatsızlanmaları ve rapor alarak okuldan ayrı kalmaları
durumunda yaşanan problemler olarak belirlenmiştir.
8
II.BÖLÜM
İLGİLİ ALANYAZIN
Bu bölümde denetimin tanımı, süreçleri ve ülkelere göre işleyişleri
hakkında bilgi verilecektir.
Denetimin Tanımı
Denetim evrenseldir. Türüne, amacına, kuruluşuna bakılmaksızın tüm örgütler
denetimsiz çalışamaz. İnsan da kendini denetlemeden işlerini yapıp
gerçekleştiremez. Denetim, planlanan örgütsel amaçlardan sapmayı önlemek için,
örgütün işlemesini izleme ve düzeltme sürecidir (Başaran, 2000, 137).
Denetim, örgütsel eylemlerin kabul edilen amaçlar doğrultusunda, belirlenen ilke
ve kurallara uygun olup olmadığının anlaşılması süreci olarak düşünülebilir (Aydın,
2000,ll).
Denetim, kamu sektöründe veya tüzel kişiliği bulunan kurumlarda yapılmakta
olan işlerin mevcut mevzuata (kanun, tüzük, yönetmelik, genelge ve emirlere) uygun
olarak yapılıp yapılmadığının yetkili kimseler tarafından denetlenmesi sürecidir
(Taymaz,2005,4).
Demirtaş ve Güneş'e göre ise (2002,35) denetim, örgütün amaçlarına ulaşıp
ulaşmadığını yada ne ölçüde ulaştığını araştırmak ve amaçlardan sapmalar
olduğunda düzeltici önlemler alma sürecidir.
Denetim, yapılan çalışmaların daha verimli hale getirilmelerini sağlamak için
ilgililere önerilerde bulunmak, kurumlardaki personele çalışmalarında ve
yetişmelerinde rehberlik yolu ile yardımda bulunmak gibi geniş bir hizmet alanıdır.
Ayrıca, meydana gelen disiplin ve yasa dışı olayların soruşturma ve incelemelerini
yaparak sonucun üst ve ilgili kademelere bildirilmesini de kapsar
9
(Taymaz,2005,4).Bir başka tanıma göre denetim kamu yararı adına davranışın
kontrol edilmesidir.
Denetimin Amacı
Denetimin temel amacı, kurumun amaçlarını gerçekleştirme derecesini belirlemek,
daha iyi sonuç alabilmek için gerekli önlemleri almak ve sürekli geliştirmektir. Bu
amaçla, kurumsal işleyiş bir bütün olarak, planlı ve programlı bir biçimde sürekli
olarak izlenir, eksik yönler saptanır, düzeltilir, hataların tekrarlanması engellenmeye ve
daha sağlıklı bir işleyiş gerçekleştirilmeye çalışılır (Aydın,2000,11).
Eğitim sisteminde denetimin amacı ise, okulun etkililiğini sağlamak ve
sürdürmektir. Denetim ister okul yönetmenince yapılsın isterse üst düzey yönetmen
ve müfettişlerce yapılsın denetimde tek amaç okulun etkililiğidir. Okulun etkili
olabilmesi örgütsel, yönetsel ve eğitsel amaçlarının planlanan düzeyde
gerçekleşebilmesine bağlıdır.
İşgörene serbestlik vermeyle görevinden saptırmama bir biriyle çelişen iki
durumdur. Bu iki durumun dengelenmesi gerekir. Ne aşırı serbestlikle işgörenin
görevinden sapmasına, ne de katı denetimle işgörenin yaratıcılığının engellenmesine
izin verilmelidir. İki durum da işgöreni ve okulu zarara uğratır (Başaran, 2000, 137).
Denetimin Önemi
Her kurumun amacına ulaşabilmesi için sahip olduğu ve yararlanabileceği
kaynaklan en iyi şekil de kullanması gerekir. Örgütün amaçlarına ulaşma derecesi,
bir bakıma kaynakları kullanabilme derecesine bağlıdır. Bundan da önemlisi, ürün
ve verimliliğin yakından izlenmesi ve sürekli olarak artışım sağlayacak önlemlerin
alınmasıdır. Bu açıdan bakıldığında, denetim, kurumlar için hayati bir önem taşır.
Denetimin, örgüt açısından zorunlu olması, örgütün kendi varlığını sürdürmeye
kararlı oluşunun doğal bir sonucudur. Her örgüt var oluş nedeni olan amaçlarını
gerçekleştirme durumunu sürekli olarak izlemek ve bilgi edinmek zorundadır. Bu da,
örgütün girdilerinin, sürecin ve çıktıların planlı ve sürekli biçimde kontrol edilmesi
ve değerlendirilmesi ile olanaklıdır. Bu olgu, sürekli bir izleme, inceleme,
10
değerlendirme ve geliştirme etkinliğini kapsayan teftişin önem ve zorunluluğunu
göstermektedir (Aydın, 2000, l).
Eğitim sistemimizde denetimin önemi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
42.maddesinin 3. paragrafında "Eğitim ve öğretim, Atatürk İlkeleri ve İnkılâpları
doğrultusunda, çağdaş bilim esaslarına göre, devletin gözetimi ve denetimi altında
yapılır"denilerek vurgulanmıştır (Öz,2003,5).
Denetimin önemi örgütlerin yapısı, sistem teorisi ve yönetim süreçleri incelen-
diğinde daha açık görülür.
l.Kamu hizmetlerinin düzenli, süratli, etkili, verimli ve ekonomik bir şekilde
yürütülebilmesi için bakanlıkların kurulması, teşkilat, görev ve yetkilerine ilişkin
esas ve usullerin düzenlenmesi amacı ile hazırlanan 3046 nolu kanunun
ö.maddesinde en üst düzeydeki birimleri aşağıdaki üç başlık altında toplanmıştır.
a)Danışma ve Denetim Birimleri
b)Ana hizmet Birimleri
c)Yardımcı Birimler
Milli Eğitim Bakanlığında Bakana bağlı olarak görev yapan denetim birimi
Teftiş Kurulu Başkanlığıdır.
2.Yönetim süreçleri incelendiğinde, kararla başlayan yönetim süreçlerinin
sonunda yapılan değerlendirme, denetim yolu ile elde edilen veriler işlenerek,
karşılaştırılarak, kıyaslanarak ve yorumlanarak yapılır.
3. Sistemin yapı ve işleyişi incelendiğinde denetimin işlevi ve önemi daha açık
olarak görülür. Her sistem en az üç alt sistemden oluşur. Bunlar; a)girdi, b)besleme
ve c)çıktı, alt sistemleridir. Girdi alt sistemi, sistemin çalışabilmesi için gereksinim
duyduğu; insan, enerji, bilgi, malzeme, teknoloji, vb. unsurlardır. İşleme alt
sisteminde üretim araç, işlem ve yöntemlerinin ilke ve kurallara uygun olup
olmadığı, kaynakların yerinde ve zamanında kullanma durumu, ürünün istenilen
nicelik ve nitelikte elde edilip edilmediği sürekli olarak kontrol edilir, eksiklikler
giderilir. İşleme alt sisteminde elde edilen ürünün, mal veya hizmetin, çıktıya
11
dönüşmesinden önce normlara, standartlara uygun olup olmadığı kontrol edilir,
uygun olmayanlar sistem dışında bırakılır (Taymaz,2005,8).
Denetim İlkeleri
Denetimin amaçlarına ulaşabilmesi için uyulması gereken ilkeleri vardır.
Bunlar;
1.Amaçlılık: Amaçlılık ilkesi, denetim süreçlerinden birisi olan "amaç saptama"
da somutlaşır, denetimin hem gerekçesini hem hedefini belirler.
2.Planlılık: Denetim uzun ve kısa dönemli planlara bağlanma. Amaçlara yönelik
olan denetim planı, planlamanın genel ilkeleri doğrultusunda yapılmalıdır.
3.Süreklilik: Denetimde süreklilik yoksa bazı düzeltme ve değişiklikler için geç
kalınmış olacaktır. Denetimin amacına ulaşabilmesi için doğasında bulunması
gereken sürekliliği, birim ve teknolojik gelişmeler de zorunlu kılar.
4.Nesnellik: Denetim sürecinde bilimsel bulgulardan yararlanmak, nesnel
ölçütler kullanmak, olay ve kişiler hakkında tarafsız olabilmek, yargıları
sayısallaştırmak ve duygusal davranmamak gerekir. Nesnel olmayan bir denetim,
bilimsel de olamaz.
5.Bütünlük: Kapsamlı düşünme, olguları her yönüyle görüp değerlendirebilme,
onları etkileyen tüm değişkenleri ve bu değişkenlerin ilişkilerini hesaba katabilme
bütünlük ilkesine ilişkindir. Böylece, örneğin, çok çeşitli etkenlerin rol oynadığı
öğrenci başarı veya başarısızlığının yalnızca öğretmene bağlanması gibi yanılgılar
önlenebilir.
6.Durumsallık: Durumsal farklılıklar, edimin nicel ve nitel düzeyini etkileyerek
aynı bireylerin, farklı yer ve durumlarda farklı görülmelerine yol açabilir. Bu
görülme değerlendirmeye aynen yansırsa, değerlendirme sonuçları yol gösterici
olacak yerde, yanıltıcı olurlar.
12
7.Açıklık: Denetçinin açık davranışı, gerçekleri ortaya koyarak nesnelliği
sağlayabileceği gibi, eylemlere katılmayı da sağlar ve denetçiye olan güveni artırır.
Görevlilerden neler beklendiğinin açıkça ortaya konulması belirsizliğin sakıncalarını
önler ve planlamayı sistemleştirir.
8.Demokratiklik: Demokratiklik ilkesi bir denetim türü olarak anılan
Demokratik ve Modern Denetim'e adını vermiştir, insan öğesinin ağırlık taşıdığı
eğitim örgütlerinde, denetim demokratik olmak zorundadır, aksi halde, otokratikliğin
tüm sakıncalarını da taşır. Denetçi demokratik bir eğitim lideri olmalı, yetkiden çok
etkiyi, özendirmeyi, ödülü, işbirliğini, katılmayı kullanmalıdır (Başar,2000,12).
Denetim süreçleri
Başaran’ a göre denetim süreçleri aşağıda belirtilmiştir.
1- Ölçünleme: Bir işin ulaşacağı nicel ve nitel durumu ölçülerle önceden saptamaya
ölçünleme (standardization) denir. Ölçünler, okulun amaçlarını gerçekleştirmek için
yapılan planların başarıya ulaşması için konulur.
2- Ölçme: Bir ölçme aracı kullanarak, ölçülecek nesnenin sayısal değerini ortaya
çıkarmaya ölçme denir. Okul yönetmeni, gerçekleştireceği yönetim hedeflerinin
ölçülmesi için, konusuna göre değişik ölçme araçları geliştirebilir.
3- Karşılaştırma: Yapılan işin ölçünüyle ölçme sonucunun birbiriyle karşılaştırılıp
farkın ortaya çıkarılmasıdır. Okul yönetmeni, öğretmenin yaptığı işi denetlerken,
daha önceden geliştirilmiş ölçünler ve bu ölçünlere göre hazırlanmış araçları yoksa
ancak kendi deneyimlerine dayanarak kestirimlerde bulunabilir.
4- Düzeltme: Ölçünle ölçme sonucunun karşılaştırılması, okulun amaçlardan ne
denli saptığım ortaya koyar. Amaçlardan geride kalmanın ve sapmanın düzeltilmesi
gereklidir.
5- Değerlendirme: Denetim sonucunda elde edilen bilgilerin (verilerin) birbiriyle
karşılaştınlmasıyla varılan bir yargılama sürecidir. Değerlendirme denetim sürecinin
13
son aşamasıdır (Başaran,2000,138).
Denetim Türleri
Hizmetlerin yürütülmesinden birinci derecede sorumlu olan yönetimin
denetleme yolları, politik, yargı, kamuoyu ve yönetsel olmak üzere dört kısımda
incelenebilir.
Politik Denetim: Siyasi denetim ve Meclis denetimi adı verilen bu denetim,
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yapılır. Meclis bu yetkisini soru, meclis
araştırması, genel görüşme, gensoru ve meclis soruşturması yollarından biri veya
birkaçı ile yerine getirmektedir.
Yargı Denetimi: Yönetim sisteminin işleyişinden doğan uyuşmazlık ve
sorunları ^ bir çözüme bağlamak üzere, danıştay’ a, idare mahkemelerine, vergi
mahkemelerine ve bazı hallerde adliye mahkemelerine başvurularak dava açılabilir.
Kamuoyu Denetimi: Yönetimin çalışmaları hakkında görüş ve düşünceleri
ortaya koymak üzere kamuoyu tarafından yapılan denetimdir.
Yönetsel Denetim: Bu denetim, denetlemeye yetkili olan üst kademe yöneticileri
veya onlara denetimde yardım etmek üzere görevlendirilen uzmanlar veya
müfettişler tarafından yapılır.
İdari denetim aşağıdaki birimler tarafından yerine getirilir;
a)Cumhurbaşkanlığına bağlı Devlet Denetleme Kurulu
b)Başbakanlığa Bağlı Yüksek Denetleme Kurulu
c)Bakanlıklar, Bağımsız Genel Müdürlükler ve kurumların bünyelerindeki
teftiş kurulları ve diğer denetim üniteleri.
Bu birimler tarafından yürütülen çalışmalar yönetsel denetlemedir
(Taymaz,2005,s.27–28). Eğitim denetiminde bir sınıflama için alan açısından birey
ve kurum denetimi, yöntem açısından klasik, modern, klinik denetim ayrımları
verilebilir.
14
Kurum Denetimi, teftişin işlevlerine göre yapılan tanımına uygun olarak, bir
eğitim kurumunun amaçlarını gerçekleştirmede insan ve madde kaynaklarının
sağlanma, yararlanılma durumunun gözlenmesi, kontrol edilmesi ve ölçütlere göre
değerlendirilmesidir.
Birey Denetimi, bir eğitim kurumunda öğretici olarak görev alan öğretmenlerin
öğretim ve eğitim etkinliklerindeki çalışmalarının gözlenmesi, incelenmesi ve
değerlendirilmesidir.
Klasik Denetim, klasik yönetim kuramları etkisinde kontrol ve raporlamaya
dayalı, durum saptamayla sınırlı denetim türü olarak bugün de bazı yerlerde
uygulandığını görebiliriz. Bu denetim şekli; kötü rapor ve ceza vermeye hazır bir
denetçi ve karşısında sürekli olarak savunma durumunda bir öğretmenle sembolize
edilebilir. Bu denetim türünde; denetimin amacı olan düzeltme-geliştirme değil,
aracı olan kontrol söz konusudur (Başar, 2000, S. 18).
Klasik denetim modelleri, çalışanların özgüvenlerini yitirmelerine, ilişkilerinin
ve motivasyonlarının bozulmasına sebep olduğundan örgüt üzerinde olumsuz etkiler
yapmaktadır.
Modern Denetim, yapıcı ve bulucu denetim, demokratik denetim gibi adlarla
verilen denetim türü insan ilişkilerine yönelik yönetim kuramlarının etkilerini
taşımaktadır. Denetimin üç basamağı olan tamlama, değerlendirme, düzeltme-
geliştirmeyi kapsamına alması, grup çalışmasına, mesleksel yardıma, olumlu insan-
ilişkilerine yer vermesi, klasik denetimden farkları olarak verilebilir.
Klinik Denetim, denetim eylemlerini etkinliğini artırmak amacıyla, özellikle
öğretimde, planlı, işbirlikçi, gözlem, inceleme ve davranış değiştirmeye yönelik
etkinlikler bütünüdür. Öğretmenin herhangi bir eksik veya yanlışına yönelik,
karşılıklı çabalarla, birlikte planlama ve öğretmenin uygulamasını, sonra da birlikte
değerlendirip düzeltmeyi içerir. Klinik denetimin yapılabilmesi için, önce bir.
Denetim yapılması ve iyileştirilecek eksik veya yanlışın belirlenmesi gerekir.
Yönetimi ve süreçleriyle yönetimdeki operasyonel araştırmaya benzer. Öğretmenin
neleri, nasıl, hangi sonuçlara ulaşmak için yapacağını iyi bilmesini sağlamak, etkili
bir planlama yapmak ve öğretmenle ilişkiyi geliştirmek için gözlem öncesi ön
15
görüşme yapmak, etkili ve planlı bir gözlemle öğrenme durumunu ve süreçlerini
gözlemek, gözlem sonrası görüşmeyle, elde edilen sonuçları çözümleyip
değerlendirmek, önerileri ve uygulamaları görüşmek, klinik denetimdeki
basamaklar olarak verilebilir(Başar, 2000 ,19).
Klinik Denetimin Amaçları
*Öğretmenlerin kişisel analizci olmalarını sağlar
*Öğretmenlere objektif geri besleme sağlar
*Öğretim problemlerini teşhis eder ve çözer
*Öğretmenlerin çeşitli eğitimsel stratejiler kullanmalarını sağlar
*Öğretmenleri, hatırlama, yükselme, iş ahlakı, v.b. konularda değerlendirir
*Hayat boyu öğrenme için olumlu bir ortam oluşturur
Etkili Denetimin Özellikleri
Denetim Kavram ve görüşlerinde değişme ve gelişmeler olmaktadır. Yapılacak
çalışmalarda denetimdeki gelişmelerin ve aşağıdaki yazılı özelliklerin göz önünde
bulundurulması gerekir.
1. Amaçlar tutarlılık gösterir
2. Plan duruma göre tasarlanır ve esnektir
3. Yasalara uygun ve dayalıdır
4. İşbirliği ve karşılıklı anlayışa dayanır.
5. Uygun yöntemler kullanılarak yapılır
6. Bilgi, beceri ve tutum gereklidir
7. Olumlu bir güdüleme gücüne sahiptir
8. Çözümleyici ve birleştiricidir
9. Geçmişe ve geleceğe yöneliktir
10. Değerlendirme, ödüllendirme ve cezalandırmayı da
içerir(Taymaz,2005,s.32-33).
16
Denetim Aşamaları
Denetlemenin ve sonunda değerlendirmenin başarıya ulaşması, amaçlı, planlı ve
ilkelere uygun olarak yapılmasına bağlıdır. Denetleme ve değerlendirme aşağıda
sıralanan işlemlerle yapılır (Taymaz, 2000, s.50).
I. Denetleme amaçlarının saptanması
II. Denetlemenin planlanması
III. Gözlenecek hususların
belirlenmesi
IV. Ölçütlerin saptanması
V. Gözlem- Kontrol formlarının
hazırlanması
VI. Kontrol araçlarının hazırlanması
VII. Gözlem-Kontrol yapılması
VIII. Sonuçların kaydedilmesi
IX. İstatistik işlemlerin yapılması
X. Sonuçların kıyaslanması,
yorumlanması
XI. Bulguların sunulması
XII. Sonuçların ortaya konulması
Denetlemeye Tepki Ve Sonuçları
Örgütte çalışan insanlar genelde denetlenmekten hoşlanmazlar ve denetime karşı
olumsuz bir imaj vardır. Denetlenen insanlar aşağıda sıralanan tepkilerde bulunurlar
(Başaran, 1989, s. 312).
Problem yaratma
a) Denetimden kaçma
b) Veri saklama
c) Yanıltıcı bilgi üretme
17
d) Kaygı geliştirme
e) Arka arama
f) Tepki değiştirme
g) İşbirliğinden kaçma
Özdenetim
Özdenetim, insanın kendi davranışlarını, geliştirdiği değer ve düzgülere göre
değerlendirmesi ve kusurlarını düzeltmesidir
Okulda, özdenetim yetkinliğine ulaşan bir işgören, yönetmenin denetimine gerek
kalmadan işine güdülenir, yeterliğinin sınırı içinde işini en üst düzeyde yapar. Bu
niteliğe ulaşan işgörenin, işine dıştan güdülenmesi gerekmez. Ama özdenetimli
işgörenin de zaman zaman yönetmenin, uzmanların kılavuzluğuna gereksinmesi
olabilir. Özdenetimli bir işgören için ödülün en büyüğü işinde gösterdiği başarıdır.
Okul yöneticisinin amacı, bu niteliğe ulaşmış işgörenlerin sayısını yükseltmek için
okulda gereken ortamın yaratılması, yetişme olanaklarının hazırlanması olmalıdır
(Başaran, 2000, 140).
Örgütsel Etkililik İçin Etkili Yönetim ve Denetim
Bir toplumda insanlar arasındaki işbirliğinin kaynağı, insanların tek başlarına
çözemedikleri sorunlarla karşılaşmaları ve tek başlarına sağlayamadıkları
gereksinimleridir. Birlikte çözülmesi gereken sorunların ve birlikte sağlanması
gereken gereksinmelerin çokluğu ve sürekliliği, toplumun üyelerinin birbirleri ile
sürekli dayanışma içinde olmalarını zorunlu kılmaktadır. Bu zorunluluk başta
insanların bir toplum olarak örgütlenmesine, sonra da toplum içinde değişik işlevleri
olan örgütlerin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bu yüzden örgütlenme doğal, doğal
olduğu kadar da evrenseldir (Başaran l989 ,87).
Toplumsal örgütler tüm toplumlarda görülür. Bunlar toplumun vazgeçilmez
parçaları, işlevsel birimleridir. Toplumsal sistemin parçaları olan örgütleri diğer
örgütlerden ayrı düşünmek mümkün değildir. Tüm örgütler doğrudan ya da dolaylı
olarak birbirlerini etkiler ve değiştirirler(Fidan, Erden l992,54). Örgüt aynı amaçla
18
bir araya gelen insanların amaçlarına ulaşmak için yaptıkları çabalardan ve karşılıklı
etkileşimlerden oluşur. Örgüt bir yapıdır. Bu yapının iyi kurulabilmesi, iyi bir
modele dayanmasıyla olanaklıdır. Yönetimin tümü ise bu yapıyı işleten bir süreçtir.
Örgütün amaçları önceden kararlaştırılır. Yönetim bu amaçları gerçekleştirmek için
örgütteki madde ve insan kaynaklarına yön verir, bunları kullanır ve kontrol eder.
Yönetimin görevi örgütü amaçlarına göre yaşatmaktır. Her türlü yönetim örgüt
ortamında yer alır (Akt: Bursalıoğlu, l994, 14). Taymaz’ a göre ise yönetim,
A- Örgütü saptanan amaçlara ulaştırma ve amaçlarına uygun biçimde yaşatmaya
çalışır.
B- İnsan ve madde kaynaklarını sağlar ve etkili biçimde kullanmaya çalışır.
C-Örgüt içinde belirlenen politika ve kararları uygular ve işlerin yapılmasını
sağlar.
D- Örgüt çalışanlarını izler, denetler ve geliştirmeye çalışır (Taymaz, l995,15).
Yönetim hem alt sistemlerin etkili işlemesinden hem de örgütün bütünüyle
etkililiğinden doğrudan sorumlu olan örgütsel bir alt sistemdir. Bir örgütte yönetim
alt sistemleri etkili olmadığında örgütün etkili olması olanaksızlaşır. Yönetim,
örgütün girdilerini, üretimini, çıktılarını, yaşamasını, çevreye uyarlanmasını,
yenileşmesini örgütleyen, amaçlarını gerçekleştirmek için eyleme sokan bir güçtür.
Bir örgütün yönetsel etkililiği yönetmenlerin elindedir. Bir örgütün yönetimi ne denli
yeterli yönetmenlerin elindeyse örgüt o denli etkilidir. Bu yüzden örgütün
yönetmenlerinin iyi yetişmiş, deneyimli örgütsel önderlerden olması gerekmektedir
(Başaran, l982,57). Yönetici örgütün tüm kaynaklarını ahenkli bir biçimde
bağdaştırmaktan, etkili bir biçimde örgütsel amaçların sağlanmasına doğru
yöneltmek için hem etkileme yeteneğine veya kuvvete ve hem de kavramları
kullanabilme yeteneğine ihtiyaç duyar. Peter F. Drucker’ a göre yönetici her örgütte
dinamik olan ve örgüte can veren bir unsurdur.
Yöneticiler örgütlerde tutarlılık, kontrol ve etkililik sağlarlar. Yönetim
fonksiyonları örgüt tipi veya yöneticinin örgütteki yeri ne olursa olsun zorunlu olarak
aynıdır. Koontz ve O’Dannel bu durumu şöyle ifade ediyorlar: Genel başkanlar,
bölüm başkanları, ustabaşılar, nezaretçiler, dekanlar, din adamları ve devlet daireleri
19
başkanları yönetim kapasitelerini kullanırlarken aynı şeyi yaparlar (Erçetin, l997
,l86).
Bilgi birikiminin hızla arttığı, uzmanlaşmanın önem kazandığı modern
toplumlarda bireylerin belli amaçlar doğrultusunda planlı ve programlı bir biçimde
yetiştirilmesi gerekmektedir. Bu da ancak okullarda sağlanabilir(Fidan, Erden,l992
,72). Eğitim yönetimi kamu yönetiminin özel bir alanıdır. Okul yönetimi de eğitim
yönetiminin daha sınırlı bir alana uygulanmasıdır. Eğitim yöneticileri örgütlerini
Türk Milli Eğitiminin genel amaçları ve temel ilkeleri ile örgütün özel amaçları
çerçevesinde yönetmekten sorumludur (Taymaz, l995-s.15). Yine eğitim yöneticileri
eğitim sürecinin etkili anahtarları olarak kabul edilmektedir (Ataklı,l996,23).
Araştırmalar iyi okulu kötü okuldan ayıran etkenlerin örgütün yapısından çok
havasına ve içinde bulunduğu ortama ilişkin olduğunu göstermektedir. Bunları
geliştirecek olanlar ise belirli nitelikleri kazanmış yöneticidir(Akt. Bursalıoğlu,1994-
s.15). Eğitim yöneticisi güvenilir, bilgili ve becerikli, akıllı bir denetleyici, aktif,
yürütücü ve takipçi olmak zorundadır(Gürsel,l997-s.84). Yine yöneticide bulunması
gereken nitelikler planlama, örgütleme, kumanda, koordinasyon ve denetleme
süreçlerini en iyi biçimde uygulayabilmedir(Tortop, l982-s.177). Her örgüt
amaçlarına erişmek, başarılı olmak ister. Bunun temel koşulu ise iyi bir yönetim
sistemine sahip olmaktır. Yönetimin başarılı olması için önce planların yapılması
daha sonra planın uygulanması için organizasyonun belirlenmesi, kadrolama
fonksiyonunun gerçekleştirilmesi ve yöneltme sisteminin kurulması gerekir. Son
olarak ise fonksiyonların ne ölçüde başarıldığı saptanmalıdır. Bunu saptayacak
yönetim fonksiyonu denetimdir. Denetim, başarılması istenilen durumla başarılan
durum arasında köprü görevi görür. Düzenleyici bir fonksiyon olan denetimin temel
amacı ise örgütün amaçlarının gerçekleşmesini sağlamaktır. Denetim yalnızca
örgütün amaçlarına erişip erişmediğini belirlemekle kalmaz, gerekiyorsa düzeltici
önlemlerin alınmasını da sağlar. Diğer yönetim fonksiyonlarının sonuçları alındıktan
sonra denetim yapılır. Denetim diğer yönetim fonksiyonlarının neyi ne ölçüde
başardığını araştırır ve saptar, gerekirse düzeltici önlemlerin alınmasını sağlar. Bu
nedenle denetim diğer yönetim fonksiyonlarının üzerinde bir fonksiyon niteliğine
sahiptir (Koparal,1996,132).
20
Denetim ve değerlendirmenin verimi etkilediği bir gerçektir. Bu davranışın
yapıldığı iş yerlerinde verim yükselmekte, yapılmadığı iş yerlerinde verim
düşmektedir(Tortop,1990–154.s). Denetim ve değerlendirme personelin başarı
durumu, okulda ne gibi değişikliklerin yapılması gerektiği ve verim hakkında bilgi
vermektedir(Başaran,1982-s.92). Bir okulda yönetici tarafından denetim yapılmadan
etkinliklerin başarılı olan ve olmayan yönleri belirlenemez. Okul müdürü yönetim
görevi yanı sıra denetim sorumluluğunu da üzerine alan bir yöneticidir(Akt.
Taymaz,1989-s.27). Denetleme ve değerlendirme yönetimin ayrılmaz parçaları olup
okul yöneticileri ve denetmenler tarafından yerine getirilmektedir. Yöneticinin
günlük çalışmalardan haberdar olması, kimin ne yaptığını bilmesi önemlidir. Okulun
iş ve personel durumunu bilmeyen yöneticinin verimli çalışma sağlaması
beklenemez. Bu nedenle yöneticinin okulu olumlu ya da olumsuz yönleri ile tanıması
gerekir(Başaran,1985-s. 94). Denetimin süreklilik ilkesi gereği inceleme ve gözlem
okul yöneticilerince yıl içinde sürekli olarak yapmalıdır(Başar,l996-s.496). Denetim
bir okulun etkili ve verimli bir biçimde işlev görmesinin anahtar süreçlerinden
birisidir. Denetimin yararlı olabilmesi denetmenle öğretmenin karşılıklı anlayış ve
hoşgörü çerçevesi içinde birlikte bir süre çalışmaları ile olanaklıdır. Bu süreç içinde
denetmenden öğretmenin sorunlarını çeşitli veri toplama yöntemleriyle belirlemesi
ve bu sorunları geliştirilmesi gereken hedef alanlar olarak ele alıp öğretmenle birlikte
etkin bir plan çerçevesinde geliştirmesi beklenmektedir. Bu rolün okul örgütü
dışından bir birey tarafından oynanması oldukça güçtür. Böyle bir rolün okul içinden
bir bireyin, okul müdürünün, müdür yardımcısının, zümre başkanının ya da
öğretmene yardım edebilecek bilgi, beceri ve tutumlara sahip usta öğretmenler
tarafından oynanması gerekmektedir. Bu da sistem içindeki denetmenlerin nitelik ve
niceliklerinin arttırılmasıyla olanaklı görülmektedir(Tanrıöğen,1997,120–121). Yine
öğretmenlerde geliştirilmesi gereken beceri alanlarının sayıları zaten sınırlı olan
denetmenler tarafından geliştirilmesi olanaksız görülmektedir(Tanrıöğen,1997,111).
Gerçekten de Milli Eğitim Sistemi içinde yer alan denetmen gruplarından ilköğretim
denetmenlerinin ilgili yönetmeliğine bakıldığında denetim elemanlarının görev
alanına on dokuz tür kurumun girmekte olduğu, bu kurumlarla ilgili inceleme,
soruşturma, rehberlik ve denetim görevinin bu denetim elemanlarına verildiği
görülmektedir. İlköğretim kademesi için geçerli olan bu durum ortaöğretim ve diğer
21
kurumlar için söz konusu olmamaktadır. Bu kurumların denetimleri bakanlık
müfettişleri tarafından yapılmaya çalışılmaktadır. Bu konuda ise yeterince verimli bir
çalışmanın yürütülemediği gün gibi ortadadır. Zira bakanlık müfettişlerinin sayısı ve
buna karşın denetimi yapılacak personel ve kurum sayısı da ortada olup yıllarca
denetimi yapılmayan pekçok kurum ve personel bulunmaktadır. Ortaöğretimde görev
yapan bir öğretmen meslek hayatında üç veya dört defa denetimden ya geçiyor ya
geçmiyor denirse çokta hatalı bir yargıda bulunulmamış olunur. Bu anlamda
ilköğretim kurumları dışındaki eğitim kurumlarının sağlıklı, etkili ve verimli bir
denetime tabi tutulabildiklerini iddia etmek gerçeklerle örtüşmemektedir.
İlköğretimde kısmen gerçekleştiğini kabul edebileceğimiz, ortaöğretim ve diğer
kurumlarda büyük oranda eksik kalan denetim fonksiyonu nasıl gerçekleştirilecektir?
Sorusu önemli bir sorunu dile getirmekte olup çözüm bekleyen problem alanlarından
birini oluşturmaktadır.
Müdür, kanun, yönetmelik, program ve emirlere uygun olarak okulun bütün
işlerini yürütmeye, düzene koymaya, denetlemeye yetkilidir. Müdür okulun
amaçlarına uygun olarak yürütülmesinden, değerlendirilmesinden ve
geliştirilmesinden sorumludur(İÖKY. md.72). Orta öğretim kurumları için de kısmen
benzer ifadeler yine ilgili mevzuatlarında bulunmaktadır. Okul yöneticisi öğretimin
geliştirilmesi amacı ile her öğretmenin dersine her kanaat döneminde bir defa girer.
Bu ders denetiminde öğretmenin ders içi etkinliğini izler (Gürsel, l994,104).
Literatürde ve mevzuatta okul yöneticilerine verilen denetim fonksiyonunun
etkili ve verimli bir şekilde gerçekleştirildiğini görmek oldukça zor. Bunun çok
çeşitli nedenleri olmakla birlikte ilgili kişilerin bu konuda yeterince bilgilerinin
olmaması ya da bu konudaki yetkilerini kullanmak istememeleri bu fonksiyonun
amacına uygun olarak gerçekleştirilmesine engel olmaktadır. Denetime bakış açısı
denetim faaliyetini, eksik bulma, hataları görüp gösterme, böylece ilgili personeli zor
durumda bırakma şeklinde olunca personel tarafından denetim kavramının da soğuk
bir kavram olarak algılanmasına yol açmaktadır. Sonuçta denetim yapmaya yetkili
olan personel bu yetkilerini yakın ve sürekli birlikte olduğu kişiler üzerinde
kullanmaktan kaçınmaktadır.
Eğitim sistemimiz içinde denetim fonksiyonunun işlevini istenilen biçimde
yerine getirebilmesi yönetim gücünü elinde bulunduranlara bağlı bulunmaktadır.
22
Denetim fonksiyonunun sistem içindeki konumu bunu zorunlu kılmaktadır. Denetim
yönetime bağlı bir fonksiyon olarak kabul edildiğinden yönetimin denetimi işletmesi
oranında etkililiği de artacaktır. Yönetim, denetimi sistem içinde var olan sorunları
toplamada bir araç olarak görmekle kalmayıp onu sorunların çözümünde çözüm
üreten bir parça olarak da işe koşmalıdır. Mevcut eğitim sistemimiz içinde denetim
elemanları sistemi en iyi tanıyan iş görenler konumundadır. Eğitim sistemini
oluşturan eğitim örgütlerinin çalışmalarını en yakından izleme imkânına sahip
olmaları denetim elemanlarına bu konumu kazandırmaktadır. Denetim elemanları
görevlerinin gereği olarak eğitim, öğretim ve yönetim etkinliklerinin uygulanmasını,
işleyişini, işleyiş sırasında yaşanan aksaklıkları ve aksama sebeplerini en yakından
izleme imkânına sahip olmaktadırlar. Yönetim almış olduğu kararların etkililiğini
ancak denetim elemanlarının etkili çalışması sonucu görebilmektedir. Bu gerçekten
dolayı yönetim sistemin diğer parçalarından daha çok denetim fonksiyonunu
gerçekleştiren parçalarla sürekli iletişim içinde olmalıdır. Bu sürekli iletişim
yönetime sistemin sağlığı konusunda sürekli dönüt alma imkânı verebilir. Eğitim
sistemimiz içinde var olan denetim sisteminin çalışma biçimine bakıldığında
denetmenler tarafından daha çok eğitim öğretim faaliyetlerinin yürütüldüğü
kurumlardaki iş görenlerin çalışmalarının denetlenmesiyle sınırlı kaldığı
görülmektedir. Oysa eğitim sistemi sadece eğitim kurumlarıyla sınırlı değildir.
Eğitim sistemini oluşturan üst sistemler, aracı üst sistemler ve temel sistemler
bulunmaktadır. Eğitim sisteminin etkililiğinin sağlanabilmesi için sistemin
tamamının çalışmalarının amaçlar doğrultusunda değerlendirilmesi yani
denetlenmesi gerekmektedir. Bu gerekliliğin yerine getirilebilmesi için denetim
sistemi içinde köklü değişikliklerin yapılması gerekmektedir (Koparal,1996,191).
Günümüzde uygulamada görülen şekliyle denetim fonksiyonunun görevini
hakkıyla yerine getirebildiğini söylemek zordur. Çünkü var olan yapıda denetim
elemanları eğitim kurumlarını denetleme ve denetleme sonucunu bir rapora bağlayıp
ilgili birimlere verme dışında bir çalışmayı yürütememektedir. Uygulamada her yıl
kurumlar denetime tabi tutulmakta ve her yıl benzer hususlar raporlarda yer
almaktadır. Pek çok denetim elemanı yazılan raporların ilgili birimler tarafından
okunmadığı kanaatini taşımakta dolayısıyla her yıl havanda su dövülüyor
düşüncesini taşımaktadır. Denetlenenlerde de benzer düşüncelerin olduğunu
23
söylemek yanlış bir yargı olmaz. Çünkü daha önceki denetimler sonucunda yazılmış
raporların sonuç getirmediğini gören denetlenenler her yazılan raporun aynı sonuçla
karşılaşacağını düşünmektedirler. Bu da denetimin dolayısıyla eğitim yönetiminin
imajını olumsuz etkilemektedir (Gürsel,1994,112).
Denetimin etkililiğini arttırmak için yönetime katılma mekanizmalarının mutlak
surette işletilmesi, geliştirilmesi gerekmektedir. Yönetimin sisteme ilişkin alacağı
kararlarda sistem içinde etki gücü fazla olan birimlere mutlaka kararlar konusundaki
fikirleri sorulmalı ve kararların oluşumuna katılmalarının sağlanması gerekmektedir.
Sadece kararların oluşumuna katılmalarını sağlamak yeterli değildir. Aynı şekilde
sistemin etkililik değerlendirilmesi konusunda da görüşlerine başvurulmalıdır. Bu tür
bir yaklaşım sistem içindeki en alt birimle en üst birim arasındaki iletişimin
güçlenmesini dolayısıyla da sistemin güçlenmesini sağlayacaktır (Köklü,1996,226).
Teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkan nitelikli insan gücü ihtiyacı, 2000'li
yıllarda insan kaynaklarına yatırımın önemini ortaya koymaktadır. Nitelikli insan
gücü ihtiyacını karşılayabilmek için eğitimin ne kadar önemli olduğu net bir şekilde
anlaşılmaktadır. Açık bir sistem olan eğitim sistemine dâhil olan bireylerin toplumsal
ihtiyaçlara uygun, nitelikli bireyler hâlinde yetiştirilmesi sistemin öncelikli
görevlerindendir.
Eğitim sisteminde yetiştirilen bireylerin toplumsal amaçlara uygun olup
olmadığını anlayabilmek, öğrenme-öğretme sürecinin kontrol altında tutulmasıyla
sağlanabilir. Yapılacak denetim etkinlikleri sistemdeki aksaklıkları gidererek
sistemin geliştirilmesini sağlamaya, eğitim ve öğretimin amaçlarına uygun yöntemi
bulmaya yardımcı olacaktır. Eğitim kurumları belirlenen amaç ve niteliklere uygun
bireyler yetiştirmek için çalışır. Yapılan uygulamaların başarı derecesini tarafsız
olarak tespit edebilmek için kurumsal değerlendirme ve denetime ihtiyaç vardır
(Bozkurt, 1995, 531). Taymaz' ın da belirttiği gibi (1982, 37) bir sistemin amaçlarına
yönelik olarak çalışmasının değerlendirilmesi, sistemin bütünlüğü ve sistemden çıkan
ürün için büyük önem taşır.
Günümüzde denetim, modern akımlardan etkilenmiş çağdaş denetim, demokratik
denetim, etkili denetim gibi isimlerle anılmaya başlanmıştır (Yalçınkaya, 1986, 32).
Bu kavramların hepsi de temelde verimliliğin arttırılmasına ve insan kaynaklarının
24
geliştirilmesine önem vermektedir (Aydın, 1993, 2) İnsan kaynaklarının
geliştirilmesine önem veren etkili eğitim denetim süreci tanılama, değerlendirme ve
geliştirme işlevlerini içeren bir süreçtir. Buna göre, denetmenin öncelikle
denetleyeceği kişi hakkında bilgi toplaması, toplanan bilgiler ışığında bir
değerlendirme yapıp olumlu ve olumsuz yönleri belirlemesi, yapılan belirlemelere
göre iş gören ile görüşüp öğrenme-öğretme sürecini geliştirmeye çalışması önemli
bir noktadır (Köklü, 1996, 260–263).
Ülkelerin eğitim sistemleri içerisinde eğitim-öğretim çalışmalarının daha önceden
belirlenmiş olan amaçlarına uygun olarak yürütülmesini sağlayabilmeleri için
denetim önemli bir faaliyettir. Amaçların çalışanlar tarafından tam olarak
anlaşılması, değişen çevre şartlarına göre amaçların geliştirilmesi, çalışanların iş
birliği içerisinde, uyumlu, verimli bir şekilde görevlerini yapmaları denetim
sayesinde mümkün olabilir. Dolayısıyla, eğitim sistemlerinin varlığını devam
ettirebilmeleri için etkili denetimi gerçekleştirecek örgüt yapısına sahip olmaları ve
bu yapının istikrarlı bir biçimde işlemesini sağlamaları gereklidir.
Bu çalışmada Avrupa Birliği üyesi olan ve eğitim sistemi gelişmiş olan
ülkelerden sırasıyla Fransa, İngiltere ve Almanya eğitim denetimi sistemlerinin yapı
ve işleyişlerine yer verilecek, bu ülkelerin eğitim denetimi sistemleri ile Türk eğitim
denetim sistemi arasındaki benzerlik ve farklılıkların neler olduğu ortaya konulmaya
çalışılacaktır.
Fransa Eğitim Denetimi Sisteminin Yapısı ve İşleyişi
Geçmişte, okullarının kalite kontrolleri büyük oranda üst kademelerce yapılan ve
oldukça merkeziyetçi bir eğitim sistemine sahip olan Fransa'da özellikle 1980'li
yıllarda bir dizi reform çalışmaları yapılmıştır. Bu reformlara ihtiyaç duyulmasının
nedeni, Fransa'nın oldukça tutucu ve hantal olan eğitim sistemini modernize etmek,
bununla birlikte eğitimle ilgili yeni ve iddialı hedefler belirlemektir (St. John-Brooks,
1995, 69). Bu eğitim reformları ile Millî Eğitim Bakanlığı, merkeziyetçiliğin önüne
geçebilmek için yerel yönetimlere yetki göçermeye çalışmış, ancak bu reformlara
rağmen merkezî yönetim geleneği geçerliliğini büyük ölçüde korumuştur (Akt:
Oktay,1998).
Fransız eğitim sistemi, bölgesel düzeyde üç idarî birime ayrılmıştır; bunlar
büyüklüklerine göre üniversite bölgesi (akademi), taşra teşkilatı (department) ve
25
mahallî birimlerdir (commune). Üniversite bölgesi yerel düzeyde en büyük idarî
birimdir. Fransa 28 üniversite bölgesine bölünmüştür. Üniversite bölgesinin başında
bir rektör bulunur (rektör aynı zamanda o bölgedeki üniversitenin de yöneticisidir).
Rektör, Millî Eğitim Bakanlığının temsilcisidir, Cumhurbaşkanı tarafından
atanmaktadır, ilköğretim okullarının ve ortaokulların yönetimi ve üniversite bölgesi
içerisinde ulusal düzenlemelerin uygulanmasından sorumludur
(Akt: Oktay, 1988, 421).
Taşra biriminin yönetimi, merkezî hükûmet tarafından atanan bir vali tarafından
yapılır. Taşra birimi içerisindeki öğretmenlerin tayini, öğrencilere verilen bursların
kontrolü valinin sorumluluğundadır. Taşra biriminde ayrıca valinin başkanlık ettiği
bir eğitim konseyi bulunmaktadır ve bu konsey eğitim ile ilgili konularda valiye
danışmanlık yapmaktadır (Gülcan, 2005, 167–168). Taşra biriminde, rektörün
temsilcisi olarak bir müfettiş bulunmaktadır ve bu müfettiş ilköğretimi denetlemekle
görevlidir (Akt: Oktay, 1988, 2382).
Mahallî birimlerin başı belediye başkanıdır. Her mahallî birim de kendi içerisinde
kantonlara ayrılmıştır. Bu kantonların başında müfettişler vardır ve bu müfettişler
kantonlar arasındaki koordinasyonu sağlarlar ve sorumlu oldukları bölgelerdeki
ilköğretim kurumlarını denetlerler (Gülcan, 2005, 168).
Millî Eğitim Genel Denetleme Kurulu (IGEN)
Doğrudan bakanlığa bağlı olan Millî Eğitim Genel Denetleme Kurulu bakanlığın
bünyesinde danışmanlık, planlama ve değerlendirme işlemlerini yürütmektedir. 1802
yılında kurulmuş olup, yaklaşık iki yüz yıldan beri işlevleri çeşitlenmiş ve uygulama
alanları giderek okullara, kolejlere, liselere ve personele yönelik meslek eğitimi
veren kurumlara kadar uzanmıştır (www.education.gov.tr).
Millî Eğitim Genel Denetleme Kurulunun üyeleri, doktora derecesi olan ya da
orta öğretimde öğretmenlik yapabilmek için uygulanan sınavı (agre_gation) geçmiş
olan öğretmenlerden seçilir. Kurulun üyeleri, Millî Eğitim Bakanlığınca oluşturulan
bir komisyon tarafından seçilir. Millî Eğitim Genel Denetleme Kurulu üyeleri direkt
olarak bakanın otoritesi altındadır (www.eurydice.org).
26
Millî Eğitim Genel Denetleme Kuruluna verilen değerlendirme görevi, eğitimin
çeşidine, içeriğine, programlara, pedagojik metotlara, uygulanan yöntem ve
kullanılan araç-gereçlere dayanmaktadır. Genel denetleme kurulu denetim, yönetim,
eğitim, öğretim ve yönlendirmeyi gerçekleştiren personelin kontrolünü yapar.
Bunların işe alınmasına, eğitimine ve çalışmalarının değerlendirilmesine katılır.
Kurul, eğitim politikasını uygulamak için bütün görüş ve önerileri bakanlığa bildirir
(www.education.gov.tr).
Kuruldaki müfettişler başarılarına bağlı olarak sürekli ve uzmanlaşmış gruplar
içerisinde yer alabilir. Bu gruplarda yer alacak müfettişlerin listesi bakanlık
kararnamesi ile saptanmaktadır. Millî Eğitim Genel Denetleme Kurulundaki müfettiş
gruplarının çalışmaları iki yıl veya daha fazla bir süre için, bakan tarafından grup
içerisinden atanan başkan tarafından düzenlenmektedir. Bu grupların sayısı şu anda
14'tür. Bunların 12'sinin alanı; biyoloji-jeoloji, ekonomi-idarî bilimler, beden eğitimi
ve spor, sanat eğitimi, tarih ve coğrafya, modern diller, beşerî bilimler, matematik,
felsefe, fizik ve kimya, sosyal bilimler, endüstriyel bilimler ve tekniklerdir.
İlköğretim için ve eğitsel kuruluşlar ile okul yaşamı için oluşturulmuş iki grup daha
vardır. Millî Eğitim Genel Denetleme Kurulunun görevleri, yüksek öğretim
kurumları dışında bütün eğitim sistemi ile ilgili olarak, üç alanı kapsamaktadır: idarî,
eğitim-öğretim ve rehberlik ile ilgili hizmetlerden sorumlu personelin işe alınması ve
yetiştirilmesi sırasında yapılan sınavlara nezaret etmek, bu sınavlar sonucunda
istihdam edilen personelin çalışmalarını denetlemek ve bir bütün olarak eğitim
sistemini değerlendirmektir. Bu değerlendirme okullar, eğitimin türü, öğretimin
içeriği, müfredat, öğretim metotları, bu metotların uygulanma şekilleri ve okul sınav
sonuçlarını içermektedir (www.eurydice.org).
Millî Eğitim Genel Denetleme Kurulundaki müfettişler ayrıca her yıl bakan
tarafından saptanan konularda bakana fikir ve önerilerde bulunarak, özellikle
öğretimle ilgili çağdaş yaklaşımlar konusunda bilgi verirler (www.eurydice.org).
Araştırılan konular genellikle eğitim sistemindeki güncel sorunlara ilişkindir.
Yapılan araştırmalar belirli bir plan dâhilinde ve iş birliği içerisinde
gerçekleştirilmekte, verilerin toplanması sırasında öğretmen, öğrenci, okuldaki diğer
27
personel ve dışarıdan katılımcılar (anne, babalar, seçilmiş görevliler ve iş
çevrelerinden yöneticiler) ile görüşülmektedir (Oktay, 1998, 150–151).
Bölgesel Seviyedeki Denetim Toplulukları (IPR-IA ve IEN)
Bölgesel seviyedeki denetim topluluklarının bir kısmı üniversite bölgesinde
(akademi), bir kısmı da taşrada (department) görev yapmaktadır. Bölge eğitim
müfettişleri (IPR-IA), üniversite bölgesinde etkinlik gösterirken; millî eğitim
müfettişlerinin (IEN), bir kısmı üniversite bölgesinde bir kısmı da taşrada görev
yapmaktadır. Bölge eğitim müfettişleri ile akademi sınırları içerisinde etkinlik
gösteren millî eğitim müfettişleri rektörün idaresi altındadır ve kendi uzmanlık
alanlarında ders veren orta dereceli okul öğretmenlerinin değerlendirilmesinden
sorumludurlar. Taşrada görev yapan millî eğitim müfettişleri ise ilköğretim
kurumlarının ve buralarda görevli bulunan öğretmenlerin denetiminden
sorumludurlar ve bulundukları bölgenin millî eğitim müdürüne bağlı olarak görev
yapmaktadırlar (Oktay, 1998, 138–139).
Bölge eğitim müfettişlerinin işe alınmasında iki yol vardır. Bölge eğitim
müfettişleri, rekabete dayalı bir sınavla veya 10 yıl aktif olarak hizmet vermiş millî
eğitim müfettişleri arasından yetenekleri ve uzmanlık alanları esas alınarak yapılan
bir listeye göre (Liyakat Listesi) seçilmektedirler. Bölge eğitim müfettişi olacak
adaylar (www.eurydice.org):
• Orta öğretimde öğretmenlik yapabilmek için uygulanan sınavı (agre_gation)
geçen nitelikli öğretmenler,
• Yüksek öğretimdeki öğretmenler,
• İdari personel,
• Görevlerinde en az 5 yıllık tecrübesi bulunan millî eğitim müfettişleri
içerisinden seçilirler.
Yeteneklerine göre liyakat listesinden işe alınan bölge eğitim müfettişleri,
denetim için zaten gerekli eğitimi almış olduklarından dolayı yeni görevlerine
uyumları, düzenlenen seminerler yoluyla sağlanmaktadır. Sınavla işe alınanlar da
atamaları yapılmadan önce bir yıllık yetiştirme programına alınmakta daha sonra
görevde geçirdikleri bir yıldan sonra daimî kadro alma hakkını (tenure) elde
etmektedirler. Bölgesel seviyede denetim yapan diğer bir grup olan millî eğitim
28
müfettişleri için de bölge eğitim müfettişlerinin seçimi ve yetiştirilmesindeki
aşamalar geçerlidir. Millî eğitim müfettişi adaylarında (Oktay, 1998, 142–145):
• Millî Eğitim Bakanlığında görev yapmış olmak ve bilimsel bir derece ya da bu
dereceye denk bir üniversite diplomasına sahip olmak,
• Birinci veya ikinci kademe öğretmeni ya da eğitim personelinden olmak,
• Görevinde en az beş yıl kıdemli olmak, şartları aranmaktadır.
Bölgesel seviyedeki müfettiş gruplarına üç esas görev verilir; teşvik,
değerlendirme ve personelin denetimi. Teşvik rolünü Millî Eğitim Bakanı tarafından
belirlenen eğitim politikasının uygulanması oluşturmaktadır. Bu amaçla personelin
işe alınması ve yetiştirilmesi ve sınavların organizasyonuna iştirak ederler. Aynı
zamanda öğretmenlerin ilk ve sonraki eğitimlerine yardımcı olurlar. Değerlendirme
aktiviteleri kurumların yönetilmesi ve eğitim politikasının belirli yönleri ile ilgilidir.
Geleneksel olarak her seviyeden öğretmen müfettiş tarafından düzenli olarak
denetlenir. Bu sırada onlara verilen not kariyer ilerlemeleri için önemli bir faktördür.
Personelin bireysel olarak teftişinde (kamu ya da kontrata göre özel kurumlarda)
görevlendirilecek müfettiş, hem teftişi yapacak kişinin hem de teftiş edilen kişinin
özellik ve niteliklerine göre seçilir (www.eurydice.org).
Akademi sınırları içerisinde görev yapan bölge eğitim müfettişleri ve millî eğitim
müfettişleri, Genel Denetleme Kurulu ile yakın iş birliği içerisinde görevlerini yerine
getirmektedirler. Ayrıca, 1989 Eğitimde Yönlendirme Yasasına göre, müfettişler
bakana teknolojideki gelişmelerin gerektirdiği program değişikliklerine ilişkin
önerilerde bulunmaktadır ve öğretmenleri bilgilendirmek amacı ile programda
yapılan değişiklikleri sunmak için toplantılar düzenlemektedirler. Denetim
konusunda öğretmenler önceden bilgilendirilmektedir. Denetim sırasında öğretmenin
sınıfını nasıl yönettiğinin yanı sıra ne kadar iyi hazırlandığı, ne kadar sıklıkta
alıştırma verdiği, bunları nasıl kontrol ettiği gibi konulara dikkat edilmektedir.
Müfettişler denetim sırasında sınıfın genel koşullarına, öğretmen öğrenci arasındaki
ilişkiyi, fikir alışverişinde sınıfın katılımını incelemek zorundadır. Yapılan teftişlerde
öğretmenin veliler ve diğer personelle olan ilişkisi ve okulun çevre ile olan bağları da
göz önüne alınmaktadır. Müfettişin sınıf ziyaretini denetim sonrası öğretmenle
yapılan toplantı izlemektedir (Oktay, 1998, 156).
29
İngiltere Eğitim Denetimi Sisteminin Yapısı ve İşleyişi
Merkezi idare genel olarak ulusal hedefleri belirlemekte, ulusal eğitim
politikasını formüle etmekte, araştırma yaptırmakta, okul eğitim programının
geliştirilmesi çalışmalarını desteklemekte, eğitim hizmetinde minimum standartları
saptamakta, eğitimin kalitesini ve maliyetini izlemektedir (Oktay, 1998, 162).
Okulların günlük yönetimi genellikle “yerel eğitim otoriteleri” nin (local
education authority) denetimindedir. Yerel eğitim otoriteleri, yerel hükümetin eğitim
harcamalarındaki payını ödemek için kullanılan yerel vergi oranını saptamak gibi
önemli kararlar dışında, eğitim ile ilgili kararların bir çoğu ile ilgilenen eğitim
komitesini atar. Bu Eğitim Komitesi çoğunlukla şehir ya da bölge konseyi
üyelerinden oluşur (Male, 1988, 1338). Eğitim komitesi demokratik olarak seçilmiş
olan şehir meclisi üyelerinin en az %50'sini kapsar ve diğer üyeler genellikle
dışarıdan, eğitim alanında uzman, deneyim ve tecrübelere sahip kişilerden seçilir
(Millî Eğitim Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü Komisyonu, 1996, 197). 1993
yılından bu yana, bu şekilde davranmaya zorunlu olmasalar da pek çok yerel eğitim
otoritesi uygulamalarını bu şekilde devam ettirmektedir. 1998 Okul Standartları
Yasası, eğitim komitelerine ailelerin temsilcilerinin de atanmasını gerektirmektedir.
Yerel eğitim otoriteleri eğitimle ilgili komiteye okul yönetim kurulundan temsilci
olarak en az iki, en fazla beş tane veliyi atamakla sorumludur (www.eurydice.org).
Her yerel eğitim otoritesi, eğitim konusunda kapsamlı idarî sorumluluklara sahip
bir baş eğitim memuru görevlendirir. Ayrıca, bu otoritelere bağlı olarak eğitim
dairelerinde görev yapan yeterli sayıda başkan yardımcısı, eğitim psikoloğu, memur
ve müfettişler gibi görevliler bulunmaktadır. Bu müfettişler (danışman olarak da
bilinir) yerel eğitim otoriteleri tarafından derslerin içeriği ve niteliği hakkında
tavsiyelerde bulunmak ve öğretmenler için hizmet içi eğitimini organize etmek için
istihdam edilirler. Giderlerin hesaplaması, okul açılmadan önce gerekli hazırlıkların
yapılması, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması gibi belirli alanlardan sorumludurlar.
Bu müfettişler için önceden belirlenmiş bir sayı yoktur. Bazı yerel eğitim
otoritelerinin görevlendirdiği 50 kadar müfettişi varken kimi otoritelerin hiç müfettişi
yoktur (www.eurydice.org).
1996 Eğitim Yasası, yerel eğitim otoritelerinin sorumluluklarına ve yetkilerine
bazı eklemelerde bulunmuştur. Ayrıca 1998 Okul Standartları Yasası, eğitim
30
standartlarının geliştirilmesine yardımcı olma görevini bu otoritelere vermiştir. 1999
yılında yayımlanan kanun ise yerel eğitim otoritelerine eğitim standartlarının
yükseltilmesi için okullarla nasıl etkili bir biçimde iş birliği yapabileceklerine dair
rehberlik etmekte ve yerel eğitim otoritelerinin yetkilerini uygun bir biçimde nasıl
kullanacaklarını açıklamaktadır. Bununla birlikte 1997 yılında çıkarılan Eğitim
Kanununa göre yerel eğitim otoriteleri de denetime tâbidir (www.eurydice.org).
1980'li yılların başlangıcındaki kamu fabrikalarının özelleştirilmesi ve kamu
sektöründe verimliliği arttırmak için yapılan çalışmalar eğitim sektöründe de
kendisini göstermiştir. Kamu sektöründeki özelleştirme yanlısı politikalar 1988
Eğitim Reformunu da etkilemiştir. Bu reforma göre okullar yarı özerk hâle
getirilirken, bütün okullarda aynı eğitim kalitesini yakalayabilmek için eğitim
standartları da merkezîleştirilmiştir (St. John-Brooks, 1995, 56).
İngiltere, günümüzde eğitim alanında meydana gelen değişikliklere uyum
sağlamak amacıyla, eğitime yön veren kapsamlı reformlar gerçekleştirmiştir. 1988
Eğitim Reformu amacı ve kapsamı itibariyle eğitim sistemi içerisinde önemli bir yere
sahiptir, 1992,1993 ve 1996 yıllarında yürürlüğe sokulan eğitim kanunları, İngiliz
eğitim sisteminin yasal dayanağını oluşturmaktadır. Bu kısımda, İngiliz eğitim
sisteminde denetim örgütünde öncelikle 1992 yılına kadar var olan yapı ve 1992
Eğitim Yasası ile denetim sisteminde yapılan değişiklikler ve mevcut durum
değerlendirilecektir.
Majestelerinin Müfettişleri (Her Majesty's Inspectors)
Majestelerinin müfettişleri ilk kez 1839 yılında okullardaki eğitimin kalitesi
hakkında rapor verilmesi için atanmıştır. 1839'daki başlangıcında Majestelerinin
müfettişlerinin görevi, hükümetin eğitimle alakalı görevlerinin yerine getirilmesine
yardımcı olabilmek ve eğitimin gelişmesine katkıda bulunabilmek için eğitimin
denetlenmesi ve bu konuda rapor vermekti. 1994 eğitim yasasının 77. fıkrası Eğitim
Bakanlığını ilk, orta ve özel nitelikteki okulların, ileri ve yüksek öğretim
kurumlarının denetlenmesi ve öğretmen yetiştirilmesinin kontrolünün yapılması ve
yetişkin eğitiminin denetiminin yaptırılması ile sorumluluğunu vermiştir. Yasa ayrıca
majesteleri tarafından bu amaçla atanan müfettişler tarafından denetimlerin
yapılmasını da öngörmektedir (www.eurydice.org).
31
Majestelerinin müfettişlerinin, bakanlığa verdiği resmî raporlar 1980'lerin
başından itibaren kamuya açık hâle getirilmiştir. 1983'ten bu yana verilen bütün
resmî raporlar yayımlanmıştır. Majestelerinin müfettişlerinin görevleri arasında
öğretmenlerin hizmet içi eğitimi ve merkezî yönetimin müfredat hakkındaki düşünce
ve uygulamalarını duyurmak da vardır (www.eurydice.org).
Majestelerinin müfettişlerinin başında bir başmüfettiş ve ona bağlı yedi
başmüfettiş vardır ve bunların her biri eğitimin pek çok alanında görev yapan
personelin (kısım müfettişlerinin) koordinasyonunu sağlamakla görevlidirler (meselâ
müfettişin birisi, okul öncesi, ilköğretim, eğitimsel kayıplar ve multikültürel
eğitimden sorumlu iken bir başkası 5–16 yaş öğrencilerinin müfredatı, yerel rehberlik
hizmetleri, yerel eğitim otoritelerinin denetimleri ve özel okullardan
sorumludur(www.eurydice.org).
1990'lı yıllara değin İngiliz eğitim sisteminde esas teftiş ağırlığı Majestelerinin
müfettişlerinde toplanmaktaydı. Bunların yetki ve statüleri oldukça yüksekti.
Majestelerinin müfettişlerinin yüksek meslek vasıfları taşıyan, yönetim ve rehberlik
alanlarında yetişmiş, okullarda uygulama bakımından başarılı tecrübeler kazanmış
kimseler olmasına dikkat edilirdi (Bilir, 1991, 127).
Ancak hem bu müfettişleri istihdam eden hükümet açısından hem de daha genel
anlamda sorumluluklar açısından çoğunlukla Majestelerinin müfettişlerine dayanan
bu sistemde sorunlar olduğu düşünülüyordu. Majestelerinin müfettişleri için en
büyük problem onların seçkin yapısından ve bunun sonucu olarak da personelinin az
olmasından kaynaklanıyordu. İngiltere ve Galler'deki eğitim kurumlarının
denetimlerini düzenli bir şekilde gerçekleştirecek sistemi işletmek bu organizasyon
için mümkün değildi (Bilir,1991,132).
1992 Eğitim Yasası, okulların denetim sistemini köklü bir biçimde değiştirmiştir.
Bu sistem altında İngiltere'deki okullar düzenli aralıklarla denetime tâbidir. Sistem,
majestelerinin müfettişlerinin rollerini okulların direk olarak denetiminden alıp
bağımsız denetim sisteminin danışmanlığına dönüştürmüştür. Kıdemli bir
başmüfettiş tarafından yönetilen yeni bir hükümet departmanı, OFSTED (Eğitimde
Standartlar Ofisi) bu amaçla oluşturulmuştur (St. John-Brooks, 1995, 60). Yeni
sistem uyarınca yapılmakta olan okul denetimleri OFSTED ile yapılan kontrata göre
32
bağımsız müfettişler ve majestelerinin müfettişleri tarafından gerçekleştirilir
(www.eurydice.org).
Yeni denetim sisteminin temelini, hem okul hem de aile ile ilgili olacak bir
şekilde, okul performansının değerlendirilmesi oluşturmaktadır. Yani denetim
sırasında öğrencilerin akademik, sosyal ve kültürel gelişiminin yanında okulun
toplum ile olan bağlarının da öğrencilerin kişisel gelişimine olan katkısı
incelenmekte; ayrıca öğrenci velileri ile denetim öncesinde yukarıda bahsedilen
hususlarda ön görüşmeler yapılmaktadır. Bu sistemin beş önemli ilkesi vardır
(www.eurydice.org):
• Bütün okullar her 4 yılda bir kez tamamen denetlenmelidir.
• Denetimler, hükümetin yeni bir departmanı olan OFSTED tarafından yetki
verilip fiyat teklifini yapan özel ekiplerce yapılır.
• Okullar denetim raporlarına karşılık faaliyet planlarını yapmak zorundadırlar.
• Her bir raporun ve faaliyet planının bir özeti bütün ailelere gönderilir.
• Yeni sistem denetim ekipleri ve rehberleri istihdam eden yerel otoriteler
tarafından finanse edildiği için bu sistem okulların desteklenmesinden ziyade
performansının gözlenmesine önem vermektedir.
Yukarıda da belirtildiği gibi 1992 yılında başlatılan yeni denetim sistemi sürekli
bir müfettiş heyetine değil her dört yılda bir denetlenmesi gereken okulları
denetlemek için kontrat teklifinde bulunacak grupları oluşturan yetkili bireylere
dayanmaktadır. Kontratları yaptıran ve bunları kontrol eden makam OFSTED'tir.
Denetimlere, “Denetim İçin Yasal Çerçeve” adında çoğunlukla majestelerinin
müfettişleri tarafından yazılan bir doküman kılavuzluk etmektedir. Bu durum daha
önceden pek de şeffaf olmayan denetim kurallarını ve raporunu şeffaf hâle getirmiştir
ve denetimde amaç yasal çerçevede belirtilen noktalara her zaman sadık kalmaktır
(www.ofsted.gov.uk).
OFSTED, majestelerinin başmüfettişi tarafından yönetilmektedir. Majestelerinin
müfettişleri de başmüfettişe bu konuda destek sağlamaktadırlar. OFSTED'in amacı
okullardaki, öğretmen eğitimindeki, gençlik hizmetleri ve yetişkin eğitimindeki
kalite ve başarı standartlarını düzenli denetleyerek, kamuya bu konuda rapor ve
rehberlik hizmeti sunmak yoluyla öğrencilere sağlanan eğitimin, öğretmen
eğitiminin, gençlik hizmetleri ve yetişkin eğitiminin niteliklerini geliştirmektir.
33
OFSTED'in en fazla bilinen görevi okulların denetimidir, yerine getirmesi gereken
sorumlulukları ise (www.ofsted.gov.uk):
• İngiltere'de okullarda sağlanan eğitimin kalitesini,
• Okullarda öğrencilerin ulaştığı eğitim standartlarını,
• Okullara sağlanan finansal kaynakların etkili bir biçimde idare edilip
edilmediğini,
• Okullardaki öğrencilerin ruhsal, sosyal, ahlâkî ve kültürel gelişimlerini
izlemektir.
Majestelerinin müfettişleri OFSTED'in profesyonel ekibini oluşturmaktadır.
Sayıları 220 civarındadır. Bu müfettişler, yeni sistemde kalite gelişimi için denetim
bulguları üzerine ön hazırlıklardan sorumludurlar. 1992 Eğitim Kanunu ile okul
denetim grupları aşağıdaki üç kategoriyi içermektedir (Millî Eğitim Bakanlığı Talim
ve Terbiye Kurulu Başkanlığı Avrupa Birliği Masası, 1996, 30):
1. Eğitim Müfettişleri (Registered Inspectors/RgI),
2. Branş / Alan Uzmanı Müfettişler (Professional Team Members / PTM),
3. Meslekten olmayan müfettişler (Lay Inspectors).
Eğitim Müfettişleri (RgI): Denetim için gerekli çerçeveyi uygulamak için
yetiştirilmiş ve Majestelerinin başmüfettişleri adına okul denetimlerini yönetmeleri
için sözleşme yapılmış olan grup liderleridir. Çoğunlukla yerel eğitim otoritelerine
bağlı olarak çalışmış olan eski müfettişler arasından seçilirler (Winch, 1996, 135).
Eğitim müfettişlerinin çalışmaları majestelerinin müfettişleri tarafından izlenir.
Denetim esnasında en yetkili kişidirler, dolayısıyla da denetimin her aşamasına
katılmakla yükümlüdürler (www.eurydice.org). Görevleri denetim grubunun seçimi,
yönetimi, görev dağılımı ve denetim raporunun yazılmasıdır (www.ofsted.gov.uk).
Her denetim öncesinde eğitim müfettişi okulda kayıtlı olan öğrencilerin aileleri ile
denetim konusunda gerekli bilgileri vermek ve onların okul hakkındaki görüşlerini
almak için görüşme yapmakla sorumludur (www.eurydice.org).
Branş/Alan Uzmanı Müfettişler (PTM): Eğitim müfettişlerinin
sorumluluklarını üstlenmeksizin, denetim sistemi içerisinde yer almak isteyen eğitim
almış müfettişlerdir. Normal olarak bunların öğretmenlik ya da denetim tecrübesi
vardır (www.eurydice.org). Okul sektörünün finansmanı, yönetimi ve özel eğitim
34
programları gibi belirli alanlarda uzmanlaşmışlardır (Türkoğlu, 1999, 360). Uzman
oldukları alanlardaki inceleme ve bulgularıyla rapora katkıda bulunurlar
(www.ofsted.gov.uk).
Meslekten Olmayan Müfettişler (Lay inspectors): Her denetim grubunda,
herhangi bir okulun yönetimi ve benzeri görevlerde kişisel tecrübesi olmayan en az
bir müfettiş bulundurması gerekir. Sanayi, ticaret alanlarındaki mesleklerle uğraşan
kişilerden veya halkın herhangi bir tabakasından seçilebilir (www.eurydice.org).
Majestelerinin müfettişleri ve okul denetim gruplarında bulunan müfettişlerin
statüsü arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Majestelerinin müfettişleri
OFSTED personelindendir. Ancak okul denetim gruplarında bulunan müfettişler
OFSTED personeli değildirler. Okul denetim gruplarındaki müfettişler denetimlerini
ya da diğer organizasyonlar için yaptıkları işleri OFSTED ile yaptıkları kontrata göre
gerçekleştirirler (www.ofsted.gov.uk). Uygulanmakta olan sistem, majestelerinin
müfettişlerini direk olarak okulların denetiminden alıp bağımsız denetim sisteminin
danışmanlığına getirmiştir (St. John-Brooks, 1995, s. 60). Majestelerinin
müfettişlerinden başka okul denetim grubundaki müfettişleri yetiştirmek,
denetimlerin kalitesini güvence altına almak ve bazı özel durumlarda okul
denetlemekle görevli olup OFSTED'in sürekli personeli olarak görev yapan müfettiş
yoktur.
Okul Denetimi Yasasına göre, majestelerinin müfettişlerinin başlıca görevi
İngiltere'de devlet tarafından finanse edilen bütün okulların bağımsız müfettişler
tarafından düzenli bir şekilde denetimi için sistemi tesis etmek ve devamını
sağlamaktır. OFSTED ise (www.ofsted.gov.uk):
• Okul denetim grubunda bulunan müfettişleri eğitmek,
• • Denetim yönetimi için gerekli şartları belirlemek,
• Denetim ve rapor yazımı konusunda yol göstermek,
• Yüksek standartlara ulaşılmasını garanti altına almak için teftişin yapılma
şeklini izlemek,
• Denetim sistemini gözlem altında tutmakla yükümlüdür.
İngiltere'de uygulanmakta olan bu denetim sistemine ilişkin araştırmalar da
göstermektedir ki denetim sadece bir haftalık işlem olarak değil de en az iki veya üç
yıllık bir işlem olarak görülmelidir. Denetim, okul yöneticileri ve müfettişlerin tavır
35
ve davranışlarının bir sonraki aşamayı etkileyebildiği altı aşamadan oluşmaktadır. Bu
aşamalar (Earley, 1998, 14):
• Denetim tarihinin ilan edilmesinden önceki süre,
• Denetim zamanının okula bildirilmesi,
• Denetim ve faaliyet planının yazılması,
• Faaliyet planının uygulanması,
• İlk denetimdeki olumsuzlukların giderilmesi,
• Tekrar denetlemedir.
Okullar ziyaret edilmeden önce müfettişler okulun genel durumu, amaçları,
personel ve bütçesi gibi konularda bilgi sahibi olmak için belgeleri gözden geçirirler.
Fakat denetimin en önemli noktası bir hafta sürecek ve çoğunluğunun sınıf ziyaretleri
ile geçeceği okul denetimidir. Böyle bir denetim için ayrılacak süre okulun
büyüklüğüne göre değişir. Ancak, denetim programı müfredat çalışmalarının
sistematik olarak incelenebileceği şekilde düzenlenir. Haftanın sonunda ilk sözlü
rapor kıdemli personel ve yöneticilere verilir (St. John-Brooks, 1995, 60).
Denetimi yapan grubun başında bulunan eğitim müfettişi denetimin
tamamlanmasından sonra altı hafta içerisinde denetim raporunu ve raporun bir
özetini hazırlar. Müfettiş raporun kopyalarını ve özetini; okulun yönetim kuruluna,
OFSTED'e ve ilgili yerel eğitim otoritesine gönderir. Denetim raporları kamuya açık
belgelerdir ve yönetim kurulu raporun tamamının ve özetinin belirtilen şahıslara ve
kurullara duyurulması için gerekli hazırlıkları yapmalıdır. Talep edilmesi hâlinde
raporun tamamına ait kopyalar sağlanmalıdır. İngiltere'de denetim raporları internet
yoluyla topluma sunulmaktadır (www.eurydice.org).
Yöneticiler için diğer bir yeni zorunluluk ise denetim işleminin
tamamlanmasından sonra 40 gün içerisinde bir çalışma planının yapılması ve bu
planı (denetim raporunun özeti ile birlikte) ailelere gönderilmesidir. Bu plana göre
zamanları belirlenerek hedeflerin konulması ve okuldaki mevcut eksiklerinin de
tamamlanması beklenir (St. John-Brooks, 1995, 60-61).
Eğitim müfettişi, bir okulun başarısız olduğunu ya da öğrencilerine makul eğitim
standartlarını sağlamada başarılı olamama ihtimalinin varolduğunu düşünüyorsa özel
tedbirler alınır. Yerel eğitim otoritesi ile birlikte çalışan okul, bir faaliyet planı
hazırlamalı ve yerel eğitim otoritesi faaliyet hakkında yorum ve açıklamalarda
36
bulunmalıdır. Majestelerinin müfettişleri, okulun faaliyet planının kalitesi ve yerel
eğitim otoritesinin ifadeleri, okul için alınan özel önlemlerin kaldırılması için
hedeflenen tarih, yerel eğitim otoritesinin gelecekteki desteğinin sürekliliği ve ilk
denetimden sonra kaydedilen ilerlemeler gibi konularda bir yargıya varmak için
okulun ilk kez denetlenmesinden yaklaşık altı ay sonra bir kontrol ziyareti yapar.
Bundan sonra majestelerinin müfettişleri okulu her öğretim döneminde bir kez
ziyaret ederler. Bu ziyaretler sırasında okul için özel önlemlerin artık gerekmediğine
karar verilirse son bir denetimden sonra bu yargıya varan bir rapor yazılır. Sürekli
olarak başarısız olan bir okul sonuçta kapatılabilir. “Yeni Başlangıç” adı verilen bir
politika ile başarısız olan bazı okullara yeni bir isim ve yeni bir yönetim ile okulları
tekrar açma fırsatı tanınabilmektedir (www.ofsted.gov.uk).
Eylül 1997'den itibaren, müfettişlerden genel olarak okul tarafından uygun eğitim
standartlarının sağlanmasına rağmen okulun önemli eksikliklerinin olduğu
düşünülüyorsa denetim raporlarında bu durumun belirtilmesi istenilmiştir. Yerel
eğitim otoritelerinin böyle okulların gözlem altına almaları gerekir ve 1998 Okul
Standartları Yasasına göre bu okullara müdahale etme yetkileri vardır. Yerel
Denetim topluluklarının bir üyesi olarak çalışması onaylanmış olanların sicilini
tutmak, eğitim otoritesi altı ay içerisinde beklenen gelişmeyi göstermeyen okul için
OFSTED'e başvuruda bulunabilir. Önemli eksiklikleri olan bütün okullar Eğitim
müfettişleri tarafından iki yıl aradan sonra tekrar teftiş edilir. Yeterli gelişmeyi
gösteremediği düşünülen okullar için yukarıda belirtilen özel önlemler alınır
(www.eurydice.org).
Almanya Eğitim Denetimi Sisteminin Yapısı ve İşleyişi
Almanya'nın 16 eyaletinin (Almanya Federal Cumhuriyeti'ni oluşturan 16
eyaletten eski Doğu Almanya kısmında bulunan 5 eyalet Doğu Alman Eyaletleri,
Almanya Federal Cumhuriyeti'nde bulunan 11 eyalet Batı Almanya eyaletleri olarak
bilinir) her birinin kendi “kültürel bağımsızlığı” vardır ve okul sisteminin nasıl
organize edileceğine ve yasal düzenlemelerin nasıl yapılacağına kendileri karar
verebilirler. Okulların yönetimi ve kontrolü direk ya da dolaylı olarak eyaletteki
bakanlığa bağlıdır (Nauman & Köhler, 1990, 2038-2039).
37
Okul teşkilatının yönetimi, eyaletlere ve okul çeşitlerine göre farklılıklar
göstermekle birlikte, genellikle şu üç kademeli sistem içinde yürütülmektedir (Aytaç,
1999, 37):
• Yüksek makam olarak eğitim ve kültür bakanlıkları,
• Orta Makam olarak yerel yönetimlere bağlı okul büroları (schulabteilung) veya
müstakil olan okul daireleri (schulamt),
• Alt makam olarak ilçe ve köylerdeki okul daireleri yoluyla.
Farklı Alman eyaletlerindeki eğitim politikaları bir kısım politik sebeplerden
dolayı birbirinden değişik olmakla beraber eyaletlerin eğitim bakanları arasında
yapılan anlaşmalara dayalı olarak bazı temel benzerlikler de içermektedir. Bunlar (St.
John-Brooks, 1995, 88):
• Okulla alakalı kanuni provizyonlar vardır. Örneğin, bütün okul türlerine göre
hangi konuların ne kadar zamanda öğretileceğine dair ortak bir anlaşma vardır.
• Öğretmen olmak için gerekli eğitimsel nitelikler; öğrencilerin hepsi üniversiteye
gitmeli, eyaletin yaptığı sınavı geçmeli ve stajyer öğretmen olarak diğer sınavları
geçmeden önce iki yıl süre geçirmelidir.
• Müfredatın oluşturulması ve geliştirilmesi için yöntemler; bütün eyaletlerin
öğretmenlerle iş birliği yapan bir komisyon tarafından hazırlanıp, yayımlanmış
müfredatı vardır.
• Okulları denetleyecek bir müfettişin görevleri, sınıf içi öğretimi denetlemek ve
hem ilköğretim ve orta öğretimdeki öğretmenlerin performanslarını değerlendirmek
hem de bu öğretmenlere rehberlik etmektir.
Okulların eyalet tarafından denetimleri yasal denetim, ( Rechtsaufsicht ) (eyalette
yapılan uygulamaların kanuna uygunluğunu hukuk kurulları tarafından denetlenir-
okullar ve yüksek öğretim kurumlarını içerir), akademik denetim (eğitsel
çalışmaların denetlenmesi ve öğretmenlere tavsiyelerde bulunulmasını içerir) ve
devlet sektöründeki personelin denetlenmesini içerir. Okullar, Eğitim ve Kültür
Bakanlıkları (Ministries of Education and Cultural Affairs) tarafından denetlenir.
Yasal denetim genellikle yerel otoriteler tarafından (koruma dernekleri)
gerçekleştirilen eğitim-öğretim dışı konuların kontrol edilmesini içerir. Eğitim-
öğretim dışı konular okul binasının yapılması ve ihtiyaçlarının karşılanması, ders
38
kitaplarının ve diğer öğretim materyallerinin sağlanmasını içerir
(www.eurydice.org).
Akademik denetim, okullarda yapılan çalışmalar ve öğretimle ilgilidir. Okul
müfettişlerinin görevleri, eğitim/öğretim çalışmalarını gerçekleştirirken müfredatın
ve önceden belirlenmiş olan kuralların uygulanmasını; eğitim/öğretimin profesyonel
bir şekilde uygun teknikler kullanılarak yapılmasını; aksaklık görülen noktalarda
gerekli iyileştirmeler yapılmasını sağlamak ve eğitim/öğretim ile ilgili işlerin
yapılmasına destek verip, ilgili kişileri bu işleri yapmaya teşvik etmektir. Akademik
teftiş okullara ziyaretlerde bulunularak, dersleri izleyerek ve okul seviyesinde
tavsiyelerde bulunarak gerçekleştirilir. İlkokullarda, Hauptschulen (temel eğitim
veren ortaokul, şayet çocuk başka bir tür okula gitmiyorsa zorunludur, 5–9. alt seviye
sınıflardan oluşur), Sonderschulen (engelli öğrenciler için) ve Real Schulen (5–10
sınıflardan oluşan ortaokul, daha yoğunlaştırılmış bir eğitim verir ve meslekî ya da
yüksek eğitime devam etme imkânı tanır) okullarının denetimleri daha alt seviyedeki
okul denetim otoriteleri tarafından gerçekleştirilir (Schulamter). Eğitim ve Kültür
İşleri Bakanlığının orta dereceli okul müfettişleri
(Oberschulämter/Bezirksregierungen), diğer bütün seviyedeki okulların denetimini
yaparlar. Akademik denetimi yapacak yetkili, yetkisini Temel Eğitim Kanunundan
almıştır. Bu kanuna göre bütün okul sistemi eyaletin denetimi altındadır. Müfettişler
okulun belirlenmiş olan müfredat ve sınav kurallarına uyduğunu sınıfları ziyaret
ederek ve dersleri dinleyerek kontrol etmek ve gerekli tedbirleri almak yetkisine
sahiptir. Ama, müfettişler bireysel kararları kendi başlarına alamazlar ve bu yüzden
öğretmenin pedagojik sorumluluklarına müdahale edemezler. Pedagojik sorumluluk
(aynı zamanda pedagojik serbestlik diye de bilinir) öğretmenin dersleri uygun kanuni
hükümler çerçevesinde kendi yetkisi dâhilinde dersini verme hakkını içerir. Bu
serbestlik sayesinde öğretmen öğrencisinin ilgi ve ihtiyaçlarına göre öğrenci merkezli
öğretimi garanti altına almak için dersin içeriğini, öğretim metodunu ve
değerlendirmesini yapmak özgürlüğüne sahiptir (www.eurydice.org).
Yasal denetim, okul denetiminin diğer bir kısmıdır. Schultager tarafından okulda
eğitim dışı faaliyetler denen işler ve idarenin kanunlara uygunluğu (meselâ, okul
binalarının yapımı ve ihtiyaçlarının karşılanması vs.) kontrol edilir. En son olarak
yetkili müfettişler, devlet okullarının öğretmenleri ve başöğretmenlerin denetimlerini
39
yaparlar. Böylelikle personelin görevlerini yapmalarını sağlarlar. Devlet hizmeti
esasları çeşitli durumlarda (stajyerliğin sona ermesi, terfi, transfer vb.) periyodik
olarak öğretmenlerin değerlendirmesinin yapılmasına olan ihtiyacı öngörür. Bu hem
öğretmenin kariyer ilerlemesine hem de okul sisteminin verimli bir şekilde
işlemesine yardımcı olur. Öğretme yeteneği ve becerisi öğretmenin meslekî
nitelikleri olarak değerlendirilir. Yapılan değerlendirme başöğretmen ve müfettişler
tarafından yapılan sınıf ziyaretlerine, başöğretmenin ilgili öğretmen hakkındaki
performans raporuna ve öğretmenle yapılan konuşma ile öğrencilerin çalışmalarının
denetlenip değerlendirilmesine bağlıdır (www.eurydice.org).
Eyaletler arasında önemli farklılıklar olmasına rağmen müfettişlerin rolleri
aşağıdaki şekilde sınıflanabilir (St. John-Brooks, 1995, 90):
• Yıl boyunca her okulu bir kaç kez ziyaret etmek,
• Personelle mevcut problemler hakkında görüş alışverişinde bulunmak,
• Okul gelişimini teşvik etmek,
• Okulun yıllık istatistiklerini analiz etmek,
• Çeşitli amaçlarla öğretmenleri değerlendirmek,
• Gerektiğinde yöneticilere tavsiyelerde bulunmak,
• Yerel okullar için politika geliştirilmesine iştirak etmek,
• Bölgesel okul projelerini şekillendirmek ve değişiklikleri yapmak,
• Kurs ve seminerler yoluyla hizmetiçi eğitim sağlamaktır.
Ayrıca, denetim haberli olarak yapılmakta, ders denetimi esnasında daha çok
öğretmenin pedagojik yeterliliğine, öğretmenin demokratik ortam sağlamasına,
öğretmenin derse girmeden önceki yaptığı hazırlığa, ders esnasında öğrencileri
motive etmesine, yöntem ve metot bilgisine, uygun araç-gereç kullanımına, ders
sonunda öğrencilerle birlikte yapılan değerlendirmeye ve belirlenen amaçların
gerçekleştirilme derecesine dikkat etmektedir (www.eurydice.org).
Alman Anayasası'nın eğitim haklarının kullanılmasıyla ilgili maddesi,
Almanya'da yaşayan yabancı ailelerin çocukları için de geçerlidir. Yabancı işçi
çocuklarının Alman okullarında uygulanan programı takip edebilecek düzeyde
Almanca bilmemeleri ya da yabancı ailelerin çocuklarının ülkelerine döndükleri
zaman uyum sorunları yaşamalarını önlemek amacıyla ikili anlaşmalar uyarınca bu
konuda düzenlemeler yapılmaktadır (Bilir, 1991, 119).
40
Denetim sistemi eyaletlere göre çeşitli değişiklikler göstermekle birlikte kimi
eyaletlerde yabancı öğrencilerin bulunduğu sınıfların denetimi, koordinatör
öğretmenler tarafından gerçekleştirilmektedir. Meselâ Bayern eyaletinde, yabancı ve
Alman sınıf ve branş öğretmenleri için ayrı koordinatör öğretmenler görev
yapmaktadır. Koordinatör öğretmen bölgesindeki öğretmenlerin sisteme uyumlarını
sağlamak için gerekli çalışmaları yapmakta, öğretmenlere meslekî yönden rehberlik
etmekte, meslekî toplantılar planlar, ders denetimleri sonrasında değerlendirme
yaparak öğretmenin geliştirmesi gerekli yönleri üzerinde durmakta, gerekli gördüğü
takdirde rapor yazarak yetiştirilmek üzere hizmetiçi eğitime katılacak öğretmenleri
belirlemektedir (Bilir, 1991, 122).
Türkiye Eğitim Denetimi Sisteminin Yapısı ve İşleyişi
Anayasanın 42. maddesine göre eğitim ve öğretim devletin gözetimi ve denetimi
altında, Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş esaslara göre
gerçekleştirilir. Millî Eğitim Temel Kanunu'nun 56. maddesine göre eğitim-öğretim
hizmetinin devlet adına yürütülmesinden, gözetim ve denetiminden Millî Eğitim
Bakanlığı sorumludur.
Cumhuriyet döneminde eğitim denetimi ile ilgili düzenlemeler ilk defa 1923
yılında yayımlanan Maarif Müfettişleri Talimatnamesi ile başlatılmıştır. Bu
talimatname ile müfettişlik makamının kuruluş, müfettişlik görev ve yetkileri ile
teftiş esasları açıklanmıştır. Teftiş kurulu da aynı yıl içerisinde kurulmuştur. 1926
yılında 789 sayılı Maarif Teşkilatı Kanunu'nun çıkartılması ve maarif eminliklerinin
kurulması üzerine, bakanlık müfettişlerinin hak, yetki ve görevlerine ilişkin
yönetmelik hazırlanmıştır. Bu yönetmeliğe göre müfettişler vekâlet müfettişi
(bakanlık müfettişi) ünvanı altında merkez müfettişleri ve mıntıka müfettişleri olmak
üzere iki gruba ayrılmıştır (Taymaz, 1982, 13–14).
Millî Eğitim Temel Kanunu'nda ve 222 sayılı kanunda yapılan değişikliklerle
1983 yılından sonra Türk eğitim sisteminde denetim hizmetleri, bakanlık ve
ilköğretim müfettişliği olmak üzere ikili biçimde örgütlenmiştir. Bakanlık
müfettişleri önceden belirtildiği üzere Millî Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu'nda ve
doğrudan bakana bağlı olarak, ilköğretim müfettişleri ise taşra teşkilatında ve valilik
(il millî eğitim müdürlüğü) emrinde görev yapmaktadırlar (Gümüş ve Karabıyık,
41
1997, 13). Bakanlık müfettişlerinin görev ve sorumlulukları Millî Eğitim Bakanlığı
Teftiş Kurulu Yönetmeliği ile, ilköğretim müfettişlerinin görevleri ise 222 sayılı
İlköğretim ve Eğitim Kanunu, İlköğretim Müfettişleri Başkanlıkları Yönetmeliği ve
Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim Müfettişleri Başkanlıkları Rehberlik ve Teftiş
Yönergesi'ne göre düzenlenmiştir.
Millî Eğitim Bakanlığı Teftiş Kurulu
Teftiş Kurulu Başkanlığı, Millî Eğitim Bakanı adına denetim faaliyetlerini
bakandan alacağı emir ve onay üzerine yürütür. Buna göre Millî Eğitim Bakanlığının
merkez, taşra, yurtdışı teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşların her türlü faaliyet ve
işlemleriyle ilgili teftiş, inceleme ve soruşturma işlemlerini yürütmek, bakanlığın
gözetim ve denetimine tabi olan diğer kurumlarda teftiş ve incelemelerde bulunmak,
bakanlığın amaçlarını daha iyi gerçekleştirmek ve mevzuata uygun çalışmasını temin
etmek amacıyla gerekli teklifleri bakana sunmak, özel kanunlarla verilen diğer
görevleri yerine getirmek Teftiş Kurulu Başkanlığının görevlerindendir
(http://ogm.meb.gov.tr/gos_kanun.asp?alno=2).
Teftiş Kurulu Başkanlığı; başkan, başmüfettişler, müfettişler, müfettiş
yardımcıları, şube müdürlüklerinden oluşup doğrudan bakana bağlıdır. Müfettişlere
bakan ve başkan dışında hiçbir yerden emir verilemez. Bakanlık müfettişleri, Millî
Eğitim Bakanı'nın emri ve onayı üzerine Teftiş Kurulu Başkanı'ndan aldıkları
talimata göre görevlerini yerine getirirler ve görevlerinin sonucunu Teftiş Kurulu
Başkanlığı'na bildirirler. Eğer verilen denetim görevinin gruplar hâlinde yerine
getirilmesi gerekiyorsa, grup içerisinde bulunan müfettişlerin en kıdemlisi grup
başkanı olur ve grupta bulunan müfettişler arasında işbölümünü yapar. İşlerin
zamanında ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesini sağlar ve Teftiş Kurulu Başkanlığı ile
olan iletişimi sağlar. Denetim bitiminde, denetimi gerçekleştirilen ilin eğitim-öğretim
durumu hakkında genel bir durum raporu hazırlar (http://yasemin.meb.gov.tr/
mebdata/mevzuat/html/ 108.html).
Teftiş Kurulu'nun görev merkezi ve müfettişlerin görev ve çalışma merkezi
Ankara'dır. İstanbul ve İzmir'de de çalışma merkezleri bulunmaktadır. Ayrıca iş
yoğunluğuna göre Teftiş Kurulu Başkanı'nın önerisi ve bakanın onayı ile diğer
illerde çalışma merkezleri ve bunlara bağlı bürolar kurulabilir. Teftiş Kurulu
42
Yönetmeliği uyarınca müfettişlerin yerine getirmesi gereken denetim hizmetleri
şunlardır:
• Genel denetim ve raporu,
• Öğretmen-personel denetimi ve raporu,
• Sınav denetimi ve raporu,
• Kurs ve seminer denetimi ve değerlendirme raporu,
• İncelemeler ve inceleme raporları,
• Araştırmalar ve araştırma raporları,
• Soruşturmalar ve soruşturma raporları.
Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim Müfettişliği
Her ilde il millî eğitim müdürlüğü bünyesinde Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim
Müfettişleri Yönetmeliği'nde belirtilen görevlerin yerine getirilmesini sağlamak
üzere ilköğretim müfettişleri başkanlığı oluşturulmuştur. İlköğretim müfettişleri
başkanlıkları doğrudan il millî eğitim müdürüne bağlı olarak görev yaparlar.
Amaçları rehberlik, iş başında yetiştirme, teftiş ve değerlendirme, inceleme,
soruşturma hizmetlerinin yürütülmesidir (MEB, 1999).
İlköğretim müfettişleri kurulu başkan, başkan yardımcıları ile müfettişler ve
müfettiş yardımcılarından oluşur. İlköğretim müfettişlerinin başkanı aynı zamanda
ilköğretim müfettişleri kurulunun da başkanıdır. Kurul, bir öğretim yılı içerisinde
öğretim yılının başı, ortası ve sonunda olmak üzere en az üç defa bir gündemle
toplanır. Ayrıca il millî eğitim müdürünün yazılı isteği üzerine kurul olağanüstü
toplantıya çağrılabilir. Bakanlıkça yapılan düzenlemeler çerçevesinde ilköğretim
müfettişleri kurulunun yerine getirmesi gereken görevler: Görev alanına giren okul
ve kurumların denetlenmesi ve bunlar ile ilgili olarak alınması gereken önlemleri
belirlemek; meslekî toplantı ve hizmet içi kurslara ilişkin programları hazırlamak,
valilikçe kurulda görüşülmesi istenen konuların ve belirtilen görüşlerin
değerlendirmesini yapmak; okul ve kurumlarda denetim hizmetlerinin yerine
getirilmesinde önceden belirlenen amaçlara ne dereceye kadar ulaşıldığını, sorunların
neler olduğunu ve alınması gereken önlemleri saptamak; okul ve kurumlar ile bu
kurumlardaki personel ile ilgili teftiş raporlarının değerlendirmesini yapmak, teftiş
gruplarının düzenlediği öğretim yılı sonu raporlarını incelemek; eğitimin kalitesini
artırmak, sorunları belirleyip bunlara çözüm bulmak amacıyla araştırma konuları
43
saptamak; görev alanına giren kurumların çalışma programını belirlemek ve
buralardaki rehberlik çalışmalarını yürütmektir (MEB, 2001).
İlköğretim müfettişleri görevli oldukları bölgelerde kurum denetimi, kurs ve
seminer denetimi gerçekleştirirler. Kurum denetimi sırasında denetimin yapıldığı
kurumda görevli yönetici, öğretmen ve diğer personeli denetlerler. Denetim sırasında
müfettişler görevli personele sistemdeki yenilikleri iletirler, kurumun çalışmalarını
güçleştiren veya zayıflatan nedenleri belirlerler, eğitim-öğretim ve yönetim sürecini
ilgili mevzuat uyarınca gözleyip, önceden belirlenmiş ölçütlere göre değerlendirirler
ve daha etkili bir duruma gelmesi için geliştirilmesine rehberlik ederler (MEB,
2001).
DEĞERLENDİRME
Değerlendirmenin Tanımı
Değerlendirme, yapılan bir işin ya da bu işi yapan işgörenin değerini biçme,
tanıma sürecidir. Değerlendirme, denetim sonucunda elde edilen bilgilerin (verilerin)
birbiriyle karşılaştırılması sonucunda varılan bir yargı olduğu için denetimin bir
uzantısıdır (Başaran, 2000, 139).
Yönetim süreçlerini sonuncusu kontrol ve değerlendirmedir. Kontrol konulmuş
ölçütlere göre başarının ölçülmesi, değerlendirme amaçlara ulaşma derecesinin
tarafsız olarak belirlenmesidir.
Değerlendirmenin Amacı
Değerlendirmenin amacı, uygulamanın başarı derecesini tarafsız olarak
belirleyebilmektir. Genel olarak, değerlendirme eyleminden önce araştırma, sonra
yeniden düzenleme yapılır. Değerlendirme, değerlendiren ile değerlendirilen
arasında ortak bir etkileşimdir. Bu bakımdan değerlendirilene de bu eyleme katılma
imkânı verilmelidir. Değerlendirmenin formal ölçüleri yeterlik ve kıdem; informal
ölçüleri ise, üstlerle fikir birliği ve meslekdaşları ile iyi geçinmedir. Böylece
değerlendirme formal ve informal beklentilerin çeşitli özelliklerini uzlaştıran bir
etkileşimdir (Bursalıoğlu, 2002, 166).
44
Değerlendirme, ölçme sonuçlarını bir ölçüte vurarak, ölçülen nitelik hakkında bir
değer yargısına varma süredir. Değerlendirmenin güvenilir ölçme sonuçlarına
dayanması, geçerli bir ölçütle yapılması, değer yargısına ulaşma işlemlerinde
yanlışlık bulunmaması doğru bir değer yargısına ulaşmak için gereklidir.
Değerlendirme Sürecinin Dört Aşaması Vardır
— Yapılan veya yapılacak olan fonksiyonların ölçüleri belirlenir. Yapılacak işlem ve
eylemlerin belli bir süreye yayılması bunların kimler tarafından, nerede, nasıl ve ne
zaman yapılacağının belirlenir.
— İşgörenlerin yaptığı işlem ve eylemler ölçülür.
— İşgörenlerin değerlendirme sonuçlarının önceden hazırlanmış olan
değerlendirme ölçüleriyle karşılaştırılır.
— Aksaklıklar ve olumsuzluklar belirlenir (Gürsel, 1997,66).
Kıyaslama Esasları
Değerlendirme, etkinlikler sonunda elde edilen sonuçların amaçlarla
karşılaştırılması ve kıyaslanması sonunda varılan yargıdır. Kıyaslama iki esasa göre
yapılır (Taymaz, 2000, s.50).
— Norma Dayalı: Nitelikleri belirleyen ölçütlerdir. Kantitatif değerlendirmede
kullanılır.
— Değere Dayalı: Davranışı belirleyen değer ve hedeflerdir. Kalitatif ve
yargısal değerlendirmelerde kullanılır.
OKUL YÖNETİMİNDE DEĞERLENDİRME
Okul yönetiminin temel işlevi, okulu amaçlarına uygun olarak yaşatmaktır.
Yöneticinin oynadığı rol, sosyal bir sistem olan okulda, belirlenen müdürlük
pozisyonu ile ilgili davranış biçimidir. Okul müdürünün yönetim görevi yanı sıra
45
denetim sorumluluğunu da üzerine alan bir yöneticidir. Genel bir ilke olarak okul
müdürlüğü konumunda en üst kademe olan yönetim düzeyidir (Taymaz, 2000, 79).
Bir okul yöneticisi, okulu iyi veya yetersiz yönetse yine okul öğretime devam
eder. Okul bir kamu ve sosyal kuruluş olduğuna göre kazanç sağlaması, kar elde
etmesi söz konusu değildir. Bu nedenle iyi bir program ve tüm kaynaklar sağlanmış
olmasına karşın, öğrencilerin iyi yetişmemiş olmasından dolayı görevinden alınan
müdür sayısı azdır. Okul müdürleri daha çok çevrede başarısız görünmesinden
çekinerek, gayret sarf ederler. Okul müdürünün öğretici ve diğer personeli
yöneteceğine, başarısının bir bakıma onların çalışmalarına da bağlı olduğuna göre
önderlik yapması beklenir. Bir yönetici için liderlik ve üstün yetenek eşanlamlı
değildir. Ancak bir gurup içinde önder olabilmenin ilk gereklerinden biri diğerlerine
kıyasla üstün yetenekli olmaktır (Taymaz, 2000, 79).
Bir okulda yönetim süreçleri amaçlarına uygun olarak uygulandığına göre,
değerlendirmede yine aynı amaçlar esas alınır. Böylece amaçlara göre yönetim ve
yine amaçlara göre değerlendirme yöntemi uygulanır (Taymaz, 2000, 79).
Bir okulda yöneticiyi değerlendiren birey ve gurupların başlıcaları üst kademe
yöneticileri, müfettişler, çevredeki birey ve guruplar, veliler, öğretmenler ve
öğrencilerdir. Bu guruplar okulda öğrenimi geliştirmek üzere başlıca dört tür
değerlendirme yaparlar ( Taymaz, 2000, 80).
1 - Kapsam Değerlendirmesi: Bu değerlendirme, amaçların belirlenmesini sağlar,
ilgiyi, çevreyi, ihtiyaçları, insan ve madde kaynaklarını, sorunları ve çözüm için
alternatifleri içerir.
2- Girdi Değerlendirmesi: Sistem kaynaklarını karşılama amacına yöneliktir.
Var olan kaynaklar, amaçlara ulaşma stratejisi, seçilen stratejiyi gerçekleştirme
tasarımları hakkında veri sağlanmasını gerektirir.
3- Süreç Değerlendirmesi: Örgüt amaçlarına uygun olarak verilen kararlar
hakkında veri sağlanması ve yapılan işlemler hakkında kayıtlar elde edilerek
değerlendirmeyi öngörür.
46
4- Ürünün Değerlendirilmesi: Sisteme girenler işlenerek ürün elde edilir.
Ürünün daha önceden belirlenen niteliklere uygun olması beklenir. Ürün
değerlendirmesi, çıktıların nitelikleri aranılan niteliklerle karşılaştırılarak yapılır.
Okulu Değerlendirme
Başarılı bir okulun yöneticisi, okul yaşamı için değerlendirilebilir ve sayısal
verilerle açıklanabilir bir model geliştirir. Bu model sayesinde öğrenci başarısı,
çalışma guruplarında verimlilik ve öğretmen performansı ve davranışı ölçülebilir.
Başarılı okulun yöneticisi, öğretmenleri denetler. Yüksek öğretmen morali, etkili
okullarda ölçülmeye çalışılan önemli bir faktördür.
Etkili okulun işgöreni, öğrenciyi ne ölçüde geliştirdiği noktasında sürekli olarak
denetlenir. Bu okullarda yüksek öğrenci başarısını yakalamak için, okul yöneticisi
ölçme ve değerlendirmeye büyük ilgi gösterir. Okul yöneticisinin sahip olduğu
yüksek beklentiler, öğrenci başarısı için geliştirilen ölçütler, etkili okul konusunda
önemli bir geri bildirim sağlar. Etkili okullarda öğrencinin akademik benlik tasarımı
ve kendine güveni oldukça yüksektir (Çelik, 2000, 40).
Okul Programının Değerlendirilmesi Ve Geliştirilmesi
Öğrenci gelişim ve öğrenmelerinin temelini oluşturan okul programının sürekli
değerlendirilmesi, öğretimin iyileştirilmesini sağlayacak programların geliştirilmesi
gereklidir. Okul yöneticisi, okulun öğretim kadrosu ve öğrencilerin çabalarını,
okulun amaçlarını gerçekleştirme yönünde birleştirebilecek bir okul programının
oluşturulmasına olduğu kadar söz konusu programın sürekli olarak gözden geçirilip
değerlendirilerek geliştirilmesine de öncülük etmelidir. Dolayısıyla okul müdürünün,
söz konusu süreçler ve bunların içinde yer alan diğer alt süreçler hakkında bazı
yeterliklere sahip olması gerekmektedir. Etkili okullarda yöneticiler, program
değerlendirme, geliştirme ve öğretimi iyileştirme çabalarına bizzat katılmakta,
beklentilerini ifade etmekte, herkesin program değerlendirme ve geliştirme sürecine
katılımını teşvik etmektedir (Şişman, 2002, 88).
47
Öğretme - Öğrenme Sürecinin
Denetlenmesi & Değerlendirilmesi
Öğretme ve öğrenme, okullardaki iki temel süreçtir. Okul müdürü, sınıf
ziyaretler, sınıf ve okul toplantıları yaparak okulun her yerinde sık görünerek,
öğretme - öğrenme sürecinin işleyişini izleyebilir.
Müdürün öncelikli görevlerinden biri, okul amaçlarının, okul ve sınıf içindeki
uygulamalara yansıtılmasını sağlamak ve okulu amaçlarına uygun olarak
yaşatmaktır. Denetimsiz bir sistem olmaz. Ancak denetimin yöntemi, biçimi ve
içeriği farklılaşabilir. Denetim denince, mutlaka birilerinin diğerlerini dıştan kontrol
etmesi anlaşılmamalıdır. İnsanlar kendi kendilerini de denetleyebilirler. Okullarda
gerek çalışanlar, gerekse öğrenciler açısından, özellikle içsel denetim
mekanizmalarının güçlendirilmesine dönük uygulamalara yer verilmelidir.
Çalışanlar, yaptıkları işlerin görülmesi, bilinmesi ve takdir edilmesi için denetimi
kendileri isteyebilir hale gelmelidir. Bunun için de okulun vizyon ve misyonunun
belirlenmesinden başlayarak okul süreçlerinde üst düzeyde bir katılıma yer
verilmesi, karşılıklı bir güven ortamının oluşturulması önemlidir. Okul müdürü,
formal ya da informal olarak sınıfları ziyaret edebilir, eğitim - öğretim sürecini
izleyebilir. Ancak bu ziyaretlerin de öğrenmeyi kesintiye uğratmayacak bir biçimde
yapılması önemlidir (Şişman, 2002, 91,92).
Okul Kadrosunun Performansını Değerlendirme
Okul müdürü, öğretmenlerin sahip oldukları potansiyeli ve becerileri tam olarak
ortaya koyabilmelerini ve üst düzeyde performans gösterebilmelerini teşvik etmelidir.
Öğretmenlerin performansını adil bir biçimde değerlendirerek gerektiğinde
performans geliştirici etkinliklere yer verilmelidir (Şişman, 2002, 88).
Öğretmen performansının değerlendirilmesinde cevaplandırılması gereken iki
soru, öncelikle öğretmenlerin etkili bir öğretim için gerekli bilgi ve becerilere sahip
olup olmadıklarının belirlenmesidir. İkinci olarak da öğretmenlerin sahip oldukları
48
bu bilgi ve becerileri, etkili bir öğretim için ne ölçüde kullanıp kullanmadıklarının
belirlenmesidir. Eğer bunlardan birinci soruya verilecek cevap olumsuz ise, bu
durumda söz konusu bilgi ve becerilerin öğretmenlere nasıl kazandırabileceğinin
belirlenmesi gerekecektir. İkinci soruya ilişkin olarak da eğer değerlendirmeler
sonucunda öğretmenlerin sahip oldukları potansiyeli tam olarak kullanamadıkları ve
ortaya koyamadıkları sonucuna varılırsa, bu durumda da öğretmenlerin niçin
potansiyellerini kullanamadıklarının araştırılması gerekecektir.
Bunun yanında okulda etkili öğrenmeyi engelleyen okuldaki çalışma
koşullarının ve öğrencilere sağlanan öğrenme fırsatlarının değerlendirilmesi
gerekmektedir. Örneğin, yetersiz öğretim materyali, sınıfların kalabalık oluşu,
öğrencilerdeki motivasyon eksikliği, öğretmenin iş yükünün fazlalığı gibi faktörler
bunlar arasında sayılabilir (Şişman, 2002, 98).
LİDER MÜDÜR VE DENETİM
Okul müdürü, çalışanları denetledikten sonra, bunun raporunu yazıp saklamalı,
bunlardan daha sonraki denetimler için yararlanmalı, okulu denetim yetkisi olanlar
istediğinde bu raporları göstermelidir. Bu raporların, denetçilerce kullanılan ve
denetimle ilgili yasal metinlerde örnekleri bulunan raporlar olması, karşılaştırma
yapılması açısından yararlı olur. Bu yazının değerlendirme diliminde belirtildiği gibi,
raporların denetlenenle birlikte yazılması olanağı varsa, kullanılmalıdır. Böylece,
denetimin açıklık ilkesine de uygun davranılmış olur. Raporların puanları yanında,
neden o puanın verildiğinin açıklaması yazılırsa, nelerin düzeltilip geliştirileceğine
ilişkin ipuçları oluşur. Bunlardan, daha sonraki denetimlerde yararlanmak kolaylaşır.
Sicil raporları, yönetmeliği esas alınarak hazırlanmış formlar kullanılarak yazılır.
Bu formların bugünkü şekli, denetim ilkeleriyle uyuşmamaktadır, ama kullanıcının
dikkati ve özeni, bilgisi ile birleştiğinde, bu sakıncalar azaltılabilir. Kullanılması
gereken sicil raporlarının birinci bölümü, bir kişilik değerlendirmesi yapmayı
gerektirir. Bu değerlendirmenin, kişi işe alınmadan veya adaylığı kalkmadan yapılmış
olması gerekir ki kişiliği uygun olmayanlar mesleğe alınmasın. Kişilik öyle kolayca
değişebilen bir şey de olmadığından, böyle bir değerlendirmenin yapılması, yarardan
çok zarar üretebilir.
49
Kişilik değerlendirmesi bölümü doldurulurken, yargıların kanıtlarının da rapora
eklenmesi gerekir. Raporda yer alan kişilik özelliklerinin nesnel-ortak bir ölçütü de
olmadığından, bu değer yargıları öznelleşir, denetimin nesnellik ilkesine aykırı olur.
Müdür, bu kısmı doldururken çok titiz olmalı, ölçüt olarak kendi öznel yargılarını
değil, üzerinde uzlaşılabilecek ortak yargıları kullanmaya çalışmalıdır.
Raporun ikinci bölümünde, “görevde gösterilen başarı” değerlendirilmekte,
böylece denetim raporlarıyla belirlenmesi gereken bu iş, sicil raporu ile, ikinci kez
yapılmaktadır. Yukarıdaki paragrafta sözü edilen sakıncalar, raporun bu dilimi için
de geçerlidir. Bu nedenlerle okul müdürü, bu kısmı doldururken de nesnel olmalıdır.
Rapor, yöneticilerin, istemedikleri kişiler için yanlı yargılarda bulunabilmelerine
açıktır. Raporda, kolay kanıt oluşturulabilecek, yanlı olunabilecek çok sayıda özellik
vardır. Burada devreye müdürün kişiliği girmektedir: Yan tutmayan, denetim
ilkelerine uyan, gerçekleri kanıtlarıyla birlikte sunan, olumsuz durumlar varsa, acıma
hissiyle bunu değiştirmeyen müdür olunmalıdır. Müdürün, olumsuz durumları rapora
yazmadan önce kendine şunu sorması gerekir; “Ben, bunlar için yapmam gereken
düzeltme geliştirmelerin hepsini yaptım mı?”
Aynı zamanda okul deneticisi olan müdürlerin liderlik davranışları, liderlik
konusundaki bilgilere dayalı olmak durumdadır. Demokratik bir lider olması
beklenen okul müdürü kararlarda katılmayı sağlamalı. Öğretmenler, görüşlerini
çekinmeden müdüre aktarabilmeli, müdür bu görüşleri ne olursa olsun
benimseyebilmeli. Lider müdür, kendi yetkisinde olan ödül ve ceza sistemini de
etkin biçimde işletmelidir. Ödül-ceza kullanımında ağırlık derecesi, fırsat düştükçe
ödül, zorunlu kalındıkça ceza şeklinde kurulmalıdır. Beğendiğini belli eden bir
hareket, bir bakış da ödüldür. Lider müdür, öğretmeni denetlerken yalnızca aksayan
yönleri belirtmekten özenle kaçınmalı, bu yönlerin azınlıkta kaldığını görebilmelidir.
Türkiye'de eğitimi denetleyenlerin liderlik davranışlarını sergileyebilirle
olanakları sınırlıdır. Merkezden yönetilen örgütlerde yapıyı kurma kararları da daha
çok merkezden verilir. Denetçi merkezce belirlenen kalıp, kanal ve prosedürlere
uymak zorundadır. Bu boyutta bir eylem olarak denetçiye yalnızca takdir hakkını
kullanmak kalır. Ama liderlik davranışlarının ikinci boyutu olan anlayış göstermede
50
denetçinin çok geniş bir eylem alanı vardır. İnsan ilişkilerini içeren bu boyutta
öncelik insana değer vermektir.
Okul müdürü, okul çalışanlarının bir insan olduklarını unutmamalı, onları değer
biçilecek bir eşya olarak görmemelidir. Karşısındakine içtenlik, güler yüz, sevgi,
saygı göstermeyenin bunları beklemeye hakkı olamaz. Karşılıklı insan ilişkilerinin
geliştirilmesiyle, anlama ve anlaşma ortamı daha kolay kurulabilir. Olayların gerçek
nedenlerine ulaşılabilir. Böylece yetersiz bilgi ve yüzeysel etkenlere göre verilecek
kararların yanlışlığından kaçınma durumu gerçekleşebilir. Müdür, her tür ediminin,
düzeltme ve geliştirme amacı gütmesi gerektiğini unutmamalıdır., bunun en geçerli
yolu, gerçek durumun ne olduğuna bireyi inandırmaktır. Bu da etkili insan ilişkileri
ile gerçekleştirilebilir (Başar, 2000, 50).
DEĞERLENDİRMEDE SORUNLAR
Değerlendirmede nesnelliği engelleyebilecek bazı durumlar vardır. Okul müdürü
bu konuda dikkatli olmalıdır. Değerlendirilecek özelliklerden birinin; diğerleri
karşısında gereksiz ağırlık taşıması yanlıştır. Örneğin; nöbet işlerine aşırı önem
veren bir yöneticinin öğretmeni değerlendirmede kullanılacak diğer değişkenlere pek
bakmaksızın, çok iyi nöbet tutan bir öğretmeni "çok iyi" olarak değerlendirmesi
yanlış bir uygulamadır. Bu durumda tek yönlü ve etkenli bir değerlendirme yapılmış
olur.
Edimi değil kişiyi değerlendirmek, değerlendirmede nesnelliği engelleyici ikinci
bir durumdur. Aranan kişisel özelliklere sahip birey her zaman istenen edimi
gerçekleştiren olmayabilir. Ayrıca gözlenen derslerde çok iyi edim gösteren bir
öğretmenden, gözlem durumu öncesinde ve sonrasında aynı edimi beklemek
yanıltıcı olabilir.
Kısa bir süredeki edimle, uzun bir dönem için gerekli olacak değerlendirme
yapmak da değerlendirmenin sakıncalarındandır. Kısa süredeki edimin sonuçlan, ona
etki eden değişkenlerin o süredeki etkilerine bağlıdır. Bu etkilerin uzun dönemde
değişme olasılığı yüksektir. Bu nedenle değerlendirme sonuçlarının geçerli olacağı
süre kısa tutulmalıdır. Müdür, bir-iki derse girmekle, bir öğretmen hakkında uzun
51
dönem geçerli olabilecek değerlendirme yapmanın yanlış sonuçlar doğuracağını
hesaplamalıdır.
Önemli bir değerlendirme yanlışı da değerlendirmede, yalnızca sonucu gösteren
rakamlar değil, kişilerin gizli güçleri, yetişme şansları ve olanakları gibi edimin
diğer etkenleri de gözetilmelidir. Bireylerin yalnızca neleri nasıl yaptıkları değil,
bunları hangi koşullarda gerçekleştirdikleri de önemlidir.
Değerlendiricinin yetişme noksanlığı, değerlendirmeyi yanlış sonuçlara ulaştıran
etkenlerden birisidir. Değerlendiricinin, değerlendirme yöntem ve tekniklerini bilip
uygulamaması yanında, bunları bilse bile, değerlendirici yetkilerine sahip olmaması,
durumsallık ve bütünlük ölçütlerini bilip değerlendirme durumuna uygulayamaması
hallerinde kişinin yanlış değerlendirme yapması kaçınılmaz olur.
Edim ölçütlerinin yokluğu veya yetersizliği de değerlendirmenin nesnelliğini
etkiler. Noksan veya iyi düzenlenmemiş ölçütlere göre yapılan değerlendirmenin
gerçek durumu göstermesi beklenemez. Benzer şekilde, değerlendirmeye kanıt
olacak belge ve verilerin yokluğunda nesnel değerlendirme yapılacağı savunulamaz
(Başar, 2000, s.68,69).
52
BÖLÜM III
YÖNTEM
Bu çalışma ilköğretim okulları yöneticilerinin denetim algılarını belirlemeye
yönelik betimsel bir çalışmadır.
Araştırma Modeli
Bu araştırma görüş belirlemeye yönelik betimsel bir çalışmadır. Bu çalışmada
yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Bu görüşme formunda 11 soru
yöneltilmiştir. Elde edilen veriler gruplandırılarak içerik yöntemiyle analiz edilmiştir.
Görüşme sosyal bilimlerde ve özellikle de sosyolojide en sık kullanılan araştırma
yöntemlerinden biridir. Stewart ve Cash görüşmeyi önceden belirlenmiş ve ciddi bir
amaç için yapılan, soru sorma ve yanıtlama tarzına dayalı karşılıklı ve etkileşimli bir
iletişim süreci olarak tanımlamıştır. Bu tanımda süreç iletişimdeki sürekliliği ve
dinamikliği; karşılıklı iki veya daha fazla birey arasında gerçekleşen karşılıklı
etkileşimiİfade eder. Bu yönleriyle görüşme, günlük sıradan bir konuşmadan hayli
farklıdır(Yıldırım 2005 s:120).
Görüşmeler araştırma konusu, görüşmenin yapıldığı bireyler, görüşmenin
yapıldığı ortam gibi birçok değişkene göre farklı özellikler taşıyabilir. Buna bağlı
olarak görüşmeye yön veren görüşme formunun da farklı özellikler taşıması doğaldır.
53
Bununla birlikte, görüşme formunun hazırlanmasında dikkate alınması gereken bazı
ilkeler şunlardır:
1.Kolay anlaşılabilecek sorular sorma
2.Odaklı sorular sorma
3.Açık uçlu sorular sorma
4.Yönlendirmekten kaçınma
5.Çok boyutlu soru sormaktan kaçınma
6.Alternatif sorular ve sondalar hazırlama
7.Farklı türden sorular sorma
8.Soruları mantıklı bir biçimde düzenleme
9.Soruları geliştirme
Nitel araştırma, gözlem, görüşme ve doküman analizi gibi nitel veri toplama
yöntemlerinin kullanıldığı, algıların ve olayların doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül
bir biçimde ortaya konmasına yönelik nitel bir sürecin izlendiği araştırma olarak
tanımlanabilir. Başka bir deyişle nitel araştırma, kuram oluşturmayı esas alan bir
anlayışla sosyal olguları bağlı bulundukları çevre içerisinde araştırmayı ve anlamayı ön plana alan bir yaklaşımdır (Yıldırım ve Şimşek, 2005: 39).
Nitel araştırmaların genel karakteristiği, araştırma öznelerinin bakış açılarını,
anlam dünyalarını ortaya koyma ve dünyayı araştırma öznelerinin gözleriyle
görmedir. Bu nedenle görüşülenlerin, anlam dünyalarını, duygu ve düşüncelerini
anlamak, nicel görüşmelerden farklı olarak yüzeysel değil, daha derin bilgi edinmek
esastır (Kuş, 2003: 87).
Nitel araştırmalar psikolojik ölçümler ve sosyal olaylarla ilgili nicel araştırma
yöntemlerine göre daha derinlemesine bilgi sağlarlar. Nitel araştırmalar, geleneksel
araştırma yöntemleriyle ifade edilmesi zor olan sorulara cevap bulmak için gereklidir
54
(Frankel ve Devers, 2000; Akt: Büyüköztürk, Çakmak, Akgün, Karadeniz, Demirel,
2008: 200).
Evren ve Örneklem
Araştırmanın çalışma evrenini 2008–2009 öğretim yılında Edirne ili merkez
ilçesinde görev yapan ilköğretim okulu yöneticileri oluşturmaktadır. Edirne ili
merkez ilçede 36 adet ilköğretim okulu bulunmaktadır(bunlardan 3’ü özel,3’özel
eğitim ve işitme engelliler ilköğretim okulu olduğundan araştırma kapsamına
alınmamıştır).Araştırma kapsamına alınan okullardaki yönetici sayısı 88 dir. Bu
yöneticilerden 44 kişiye görüşme formu uygulanmıştır.
Tablo.1 Çalışma Grubunu Oluşturan İlköğretim Okulları
OKUL ADI İDARECİ SAYISI
1. Atatürk İlköğretim Okulu 2 2. Cumhuriyet İlköğretim Okulu 2 3. 50. Yıl İlköğretim Okulu 3 4. Fatih Sultan Mehmet 3 5. Ferah İlköğretim Okulu 3 6. Fevzi Paşa İlköğretim Okulu 2 7. Gazi İlköğretim Okulu 2 8. Hacı İlbey İlköğretim Okulu 2 9. İnönü İlköğretim Okulu 2 10. İsmail Güner İlköğretim Okulu 2 11. İstiklal İlköğretim Okulu 2 12. Kadri Paşa İlköğretim Okulu 2 13. Karağaç İlköğretim Okulu 3 14. Alper Yazoğlu İlköğretim Okulu 2 15. Kurtuluş İlköğretim Okulu 2 16. Meriç İlköğretim Okulu 2 17. Merkez İlköğretim Okulu 2 18. Mimar Sinan İlköğretim Okulu 2 19. Mithat Paşa İlköğretim Okulu 2 20. Mustafa Necati İlköğretim Okulu 2 21. Şehitasım İlköğretim Okulu 2 22. Ş. Ü. Efkan Yıldırım İ.Ö.Okulu 2
55
23. Şükrüpaşa İlköğretim Okulu 3 24. Ticaret ve Sanayi Odası İ.Ö. Okulu
2
25. Ticaret Borsası İlköğretim Okulu 2 26. Trakya Birlik İlköğretim Okulu 2 27. 75. Yıl İlköğretim Okulu 3 28. Vali Fahri Yücel İlköğretim Okulu
2
29. Yusuf Hoca İlköğretim Okulu 2 30. Yüksel Yeşil İlköğretim Okulu 2
Verilerin Toplanması
Hazırlanan Yönetici Görüşme Formu uzman görüşlerini almak üzere, Trakya
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim elemanlarına
sunulmuştur. Gelen eleştiri ve öneriler doğrultusunda formlardaki maddelerde gerekli
düzenlemeler yapılmıştır. Formların dil geçerliliğini kontrol etmek amacıyla 3
yöneticiye ön uygulama yapıldıktan sonra görüşme formlarında yer alan maddelere
son şekilleri verilmiştir.
Veri toplama aracı, araştırma kapsamındaki okul idarecilerine görev
yaptıkları okul müdürlüklerine verilmek suretiyle araştırmacı tarafından ulaştırılmış
ve cevaplanan veri toplama araçları yine araştırmacı tarafından toplanmıştır.
Verilerin Çözümlenmesi
Bu çalışmada içerik analizinin yanı sıra betimsel analiz tekniği de
kullanılmıştır. Betimsel analiz, elde edilen verilerin, daha önceden belirlenen
temalara göre özetlenip yorumlanmasıdır. Bu tür analizde amaç, elde edilen bulguları
düzenlenmiş ve yorumlanmış biçimde okuyucuya sunmaktır. Bu amaçla elde edilen
veriler, önce mantıklı ve anlaşılır bir biçimde betimlenir. Daha sonra yapılan bu
betimlemeler yorumlanır, neden sonuç ilişkileri irdelenir ve birtakım sonuçlara
ulaşılır (Yıldırım ve Şimşek, 2005, 171–172).
56
Araştırmanın genel amacı çerçevesinde cevapları aranan alt problemlere yönelik
olarak toplanan veriler, önce frekans değerlerine göre gruplandırılmıştır. Daha sonra
bu frekans dağılımlarına göre tablolar oluşturularak yüzdelik oranları hesaplanmıştır.
İlköğretim Okulu müdürlerinin denetleme algılamalarına ilişkin görüşlerinin
belirlenmesinde frekans ve yüzde gibi istatistikî ölçüm araçları kullanılmıştır.
57
IV. BÖLÜM
BULGULAR VE YORUM
Bu bölümde, İlköğretim okullarında görevli Okul Müdürlerinden görüşme
aracılığıyla elde edilen verilerin analizi sonucunda ortaya çıkan bulgular ve yorumlar
yer almaktadır.
Bu araştırmada ilköğretim okullarındaki idarecilerin denetleme algılamalarına
ilişkin elde edilen bulgular aşağıda belirtilen başlıklar altında toplanarak
yorumlanmıştır:
Bu bölümde araştırmaya katılan okul idarecilerinin denetleme görevinin
kendilerine verilmesiyle ilgili görüşlerini kapsayan bulgular tablolar halinde
verilmiştir. Bu bulgular betimsel analiz bulguları ile birleştirilerek yorumlanmıştır.
Tablo.2 İdarecilerin Denetleme Görevi Üstlenmelerine
Sorunlara İlişkin Görüşlerin Frekans Dağılımı
Görüşler Frekans %
Evet 40 91
Hayır 4 9
Toplam 44 100
Araştırmaya katılan okul idarecilerinin % 80’i okul idarecilerinin denetleme
görevi almasını onaylarken, % 20’si ise idarecilerin denetleme görevi almasına gerek
olmadığını belirtmiştir.
58
“Evet” yanıtını veren okul idarecileri okullardaki programın uygun bir şekilde
uygulanması için denetimin gerekli olduğunu, okulun amaçlarının gerçekleşmesinde,
personelin iş disiplinin sağlanmasında denetimin önemli olduğunu belirtmiştir.
Bunun yanında Bakanlık ve Milli Eğitim müdürlüğünden gelen emir ve
yönetmeliklerin gereğini yerine getirmekle yükümlü olduklarını, bunu yaparken de
denetimin şart olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca eğitim kurumlarında belli bir
hiyerarşik düzenin olması gerektiğini bu düzenin sağlanmasında denetleme görevinin
kendilerine yardımcı olduğu yönünde görüş bildirmişlerdir.
Araştırmaya katılan okul müdürlerinden “Hayır” yanıtını verenler ise “Denetim
öğretmen arkadaşların üzerinde bir baskı unsuru oluşturmaktadır. Bu yüzden verimli
çalışmaları üzerinde olumsuz etki yaptığına inanıyorum’ şeklinde görüş
bildirmişlerdir. Ayrıca bir okul idarecisi denetimin öğretmen ve personeli yapmacık
davranmaya teşvik ettiğini bu yüzden okul idarecilerinin okul içinde denetleme
yapmasına karşı olduğunu belirtmiştir.
Okul idarecileri mevzuat gereği yapmaları zorunlu olan denetleme görevini,
mümkün olduğunca öğretmenlerin motivasyonunu bozmayacak şekilde yerine
getirmeleri, çalışanların verimini daha da artıracaktır.
Tablo.3 Denetlemenin Eğitim Faaliyetlerine Etkisine
İlişkin Görüşlerin Frekans Dağılımı
Görüşler Frekans %
Evet 36 73
Hayır 8 27
Toplam 44 100
59
Araştırmaya katılan okul idarecilerinin %73’ü denetlemenin eğitim faaliyetlerine
olumlu etkileri olduğunu, %27’si ise okul idarecilerinin denetim yapmasının eğitime
faaliyetlerine olumsuz etkileri olduğunu belirtmiştir.
“Evet ” yanıtı veren okul idarecileri denetim olmadan okullarda eğitim
faaliyetlerinin planlanan şekilde yürütülemeyeceğini, iş disiplinin sağlanamayacağını
günlük zaman çizelgesinin uygulanmasında sıkıntılar yaşanacağını belirtmiştir.
Ayrıca okul ortamında denetimsizlikten dolayı bir yetki karmaşasının da
yaşanacağını dile getiren bazı idareciler denetimsiz bir eğitim sürecinin
düşünülemeyeceğini belirtmişlerdir.
Bununla birlikte denetim sürecinin etkili bir şekilde yürütülmesi durumunda
eğitim kurumlarındaki verimin ve başarının artacağını, personel arasındaki iş
dağılımının da daha sağlıklı yerine getirileceğini ifade etmişlerdir.
Araştırmaya katılan idarecilerinden “Hayır” yanıtını verenler ise Okul
idarecisinin okulda denetleme yapmasının öğretmen ve personel üzerinde bir baskı
oluşturduğunu ve bu yüzden kendilerine karşı bir önyargı oluştuğunu belirtmiştir.
Ayrıca bir idareci, “Ders esnasında gözlem yapmak için sınıfa girdiğimde sınıftaki
öğretmenin bir panik havasına girdiğini ve çok tedirgin davranışlar sergilediğini
tespit ettim bu yüzden denetlemenin yapılmasına karşıyım” şeklinde görüş
belirtmiştir.
Okul içinde eğitim faaliyetlerinin daha sistemli ve planlı yürütülmesi bakımından
denetim ve kontrol mekanizmasının oluşturulması esastır. Önemli olan bu kontrol
mekanizmasının öğretmenler üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanılmasından
kaçınmaktır.
60
Tablo.4 Okul İdarecilerinin Denetleme Yapmadaki Zaman Aralıklarına
İlişkin Görüşlerin Frekans Dağılımı
Görüşler Frekans %
Her Ay 5 12
Dönem İçinde 13 30
Yılda En Az Bir 20 45
Sürekli 6 13
Toplam 44 100
Araştırmaya katılan okul idarecilerinin % 12’si okulda denetleme faaliyetlerini
her ay yaptığını özellikle günlük ders planlarının uygulanması için bunun şart
olduğunu belirtmişlerdir.
Araştırmaya katılan okul idarecilerinin % 30’u genelde her yarıyıl içinde bir kez
denetleme yaptığını ve bu denetleme faaliyetinin çok sıklıkla yapılmasına karşı
olduğunu belirtmişlerdir.
Araştırmaya katılan okul idarecilerinin % 45’i okul içinde eğitim faaliyetlerini
engellemeyecek şekilde öğretmen ve personeli yıl içinde bir kez denetlediğini
belirtmişlerdir.
Araştırmaya katılan yöneticilerin % 13’ü ise denetleme yaparken belli bir zaman
aralığı olmadığını personeli ve öğretmenleri her an denetlemeye tabi tuttuklarını
belirtmişlerdir.
Okuldaki denetleme faaliyetlerinin belli bir takvime bağlanarak periyodik olarak
yapılması, çalışanlar üzerinde sadece denetleme yapılan zamanlarda daha verimli ya
da planlı olmaya yol açabilir. Ayrıca böyle bir denetlemenin sonuçları da gerçekçi ve
objektif olmayabilir.
61
Tablo.5 Denetleme Yapılırken Kullanılan Yöntemlere İlişkin
Görüşlerin Frekans Dağılımı
Görüşler Frekans %
Gözlem 31 70
Ders İçi
Performans
13 30
Toplam 44 100
Araştırmaya katılan okul % 70’i eğitim kurumlarında personeli denetlerken
yöntem olarak gözlem yolunu kullandığını; % 30’u ise öğretmenlerin sınıf
ortamındaki performansına dayalı olarak denetleme yaptığını belirtmiştir.
Gözlem tekniğini kullanan okul yöneticileri; okul içinde çalışanların verimini
ancak gözlem yoluyla ölçebileceklerini bunu yaparken daha çok dolaylı gözlem
yaptıklarını belirtmişlerdir.
Araştırmaya katılan okul yöneticilerinden ‘ders içi performans’ı göz önünde
bulunduranlar ise bu yöntemin öğretmenin etkinliğini ve verimini daha iyi yansıttığı
yönünde görüş bildirmişlerdir. Ayrıca bir idareci denetleme yaparken bazen
öğretmeni odasına alarak görüşme yoluyla bazı sorular yönelterek denetleme
yaptığını ifade etmiştir. Ayrıca bir idareci kendisine bir değerlendirme formu
hazırladığını ve bunu temel alarak değerlendirme yaptığını belirtmiştir.
Okul yöneticilerinin bir öğretmeni sadece ders içi performansına göre
değerlendirmesi, öğretmenin ders dışı etkinliklerdeki katılım sürecini ve diğer
öğretmenlerle olan işbirliğini olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca okul içindeki
sosyal faaliyetlerin de yeterince yapılamamasına yol açabilir.
62
Tablo.6 Denetleme Esnasında Görülen Davranış Değişiklilerine
İlişkin Görüşlerin Frekans Dağılımı
Görüşler Frekans %
Stres ve
Panikleme
14 30
Yapmacık
Hareketler
10 26
Heyecan ve Kaygı 20 44
Toplam 44 100
Araştırmaya katılan okul idarecilerinin % 30, denetleme esnasında personelde
stres ve panikleme havası gözlemlediğini, % 26’sı yapmacık hareketlere rastladığını,
% 44’ü ise personelin kaygılandığını ve heyecana kapıldığını belirtmişlerdir.
Denetleme sırasında bazı personelin normalde çok sakin ve rahat olmalarına
rağmen stres ve panik yaşadığını belirten idareciler; bunu sınıf ortamında daha sık
gözlemlediklerini dile getirmişlerdir. Bazı öğretmenlerin normal ders akışını
değiştirerek yapmacık hareketlere yöneldiklerini, bir kısım çalışanın ise
heyecanlandığını ve kurdukları cümlelerin bile değiştiğini belirtmişlerdir. Ayrıca bir
idareci “Denetleme esnasında bir öğretmen arkadaşım sınıfta benim girdiğimi
görünce 3 kez camı açıp kapattığını gözlemledim ve aşırı heyecanlandığını gördüm”
diye görüş belirtmiştir.
Denetlenen insan hangi konumda ve kurumda olursa olsun; stres, panikleme ve
heyecanlanma gibi davranışlar sergileyebilir. Bu davranışların yoğunluğu ve oranı
denetleyenin tavırlarına ve iletişim şekline bağlı olarak değişir.
63
Tablo.7 Denetleme Yapılırken Göz Önünde Bulundurulan Kriterlere
İlişkin Görüşlerin Frekans Dağılımı
Görüşler Frekans %
İş Disiplini 22 50
Çalışma ve
Zaman
Çizelgesine
Bağlılık
6 14
Branşına
Hâkimiyet ve
İletişim Becerisi
16 36
Toplam 44 100
Araştırmaya katılan okul idarecilerinin %50’ si denetleme yaparken personelin iş
disiplinine baktığını, %14’ü çalışanların yıllık çalışma takvimine ve günlük zaman
çizelgesine olan bağlılığa göre değerlendirme yaptığını % 36 ’ sı ise öğretmenlerin
branşına hâkimiyeti ve iletişim becerisini göz önünde tuttuğunu belirtmiştir.
İş disiplinini göz önünde bulunduran idareciler; okul içinde kurallara uyan ve
bunu belli bir disiplin anlayışı içinde yerine getiren personelin daha başarılı olacağını
veriminin yüksek olacağını belirtmiştir. Ayrıca disiplinli çalışanların öğrenciler
üzerinde de daha etkili olduğunu söylemişlerdir.
Öğretmenlerin ve çalışanların Bakanlık tarafından hazırlanan yıllık çalışma
takvimine ve günlük zaman çizelgesine bağlı olmalarına göre değerlendirme yapan
okul idarecileri ise belli bir programa ve zaman çizelgesine sadık olarak çalışan
kişilerin daha başarılı olacağını ifade etmişlerdir.
Kendi branşına hâkim ve öğrencilerle velilerle daha iyi iletişim kuran personelin
okul içinde daha etkili olacağını belirten idareciler ise denetleme yaparken bunu göz
önünde bulundurduklarını dile getirmişlerdir.
64
Denetleme yapılırken öğretmenin tüm özellikleri(meslek yaşı, branşı, sosyal
ilişkileri) göz önünde bulundurulması sağlıklı bir denetim için önemlidir.
Tablo.8 Denetleme Yapılırken Karşılaşılan Sorunlara
İlişkin Görüşlerin Frekans Dağılımı
Görüşler Frekans %
Kurumsal
Sorunlar
2 3
Mevzuatla İlgili
Sorunlar
10 22
Personelle İlgili
Sorunlar
30 72
Öğretim
Faaliyetler ile
İlgili Sorunlar
2 3
Toplam 44 100
Araştırmaya katılan okul idarecilerinin % 3’ü denetleme yaparken kurum
yapısından kaynaklanan yani ilköğretim okulları içindeki eğitim faaliyetlerinin
şeklinden dolayı,%22’si mevzuattan kaynaklanan(ilköğretim okulları yönetmeliğinin
gerektirdiği yasal sınırlar), % 72’si personelle ilgili sorunlardan (geç kalma,
hazırlıksız gelme, başka okullardan görevlendirme gelen personel bulunması gibi
sebepler) % 3’ü ise öğretim faaliyetlerinden dolayı (yeni ilköğretim programının tam
olarak uygulanamaması ve bu yönde değerlendirme olanağının kısıtlı olması)
denetlemede sıkıntılar yaşadıklarını ifade etmişlerdir.
Ayrıca bir yönetici emeklilik yaşı gelmiş personelden bazılarının kurallara uyma
konusunda daha rahat davrandıklarını, alışılmış kalıpların dışına çıkmak
65
istemediklerinden dolayı kendilerini yenileme konusunda çaba göstermediğini ve
daha vurdumduymaz davrandıklarını belirtmiştir.
Bazı okul idarecileri yanıtı okullarında öğretmenlerin çalışmalarını
değerlendirirken çeşitli sorunlar yaşadıklarını belirtmişlerdir. Bununla ilgili olarak
“Değerlendirme konusu zaten başlı başına sorun içeren bir konudur. Hiç kimse
denetlenmekten ve değerlendirilmekten hoşlanmaz. Öğretmenler de değerlendirme
sürecinden hoşlanmamaktadır. Bu süreçte doğal tepkiler ve sorunlar oluşmaktadır.
Fakat yeni programla birlikte öğretmenleri değerlendirme formatının
değiştirilmemiş olması ve öğretmenleri eski formlara göre değerlendirmemiz sorun
oluşturmaktadır. Yeni programla birlikte öğretmenin sınıf içinde değişen rollerinin
değerlendirilmesine yönelik formlar oluşturulup standartlaştırılması gerekmektedir.
Elimizde böyle bir form olmayınca genel ifadelere göre öğretmenleri
değerlendirmeye devam etmekteyiz. Fakat yinede öğretmenleri objektif olarak
değerlendirmeye çalışıyoruz. Çalışan öğretmen ile çalışmayan öğretmenleri bir
birinden ayırmaya çalışıyoruz.” şeklinde görüşlerini ifade etmişlerdir.
Bunun yanında yeni ilköğretim programı ile birlikte okullarında öğretmenleri
değerlendirme kontrol mekanizmasının ve değerlendirme sürecinin öğretmenleri
daha disiplinli kıldığını ifade etmişlerdir. Öğretmenleri değerlendirme sürecinde
değerlendirme formlarının içeriğinin değişmesi ile ilgi soruya okul yöneticilerinden
biri “Ben kendi değerlendirme formumu kendim yaptım. Yeni ilköğretim programı
öğretmenin sınıftaki rolünü değiştirdiğini biliyoruz. Değerlendirme de değişen bu
role göre yapılmalı. Öğretmenin dersi nasıl işlediğini, ölçme değerlendirmeyi nasıl
yaptığını ve diğer bir takım çalışmalarını nasıl yürüttüğünü belirlemeye yönelik
değerlendirme formunu oluşturdum. Bu forma göre öğretmenleri
değerlendiriyorum.” şeklinde görüşlerini ifade etmiştir.
66
Tablo.9 Denetim Faaliyetinin Haber Önceden Haber Verilmesine
İlişkin Görüşlerin Frekans Dağılımı
Görüşler Frekans %
Evet 4 10
Hayır 40 90
Toplam 44 100
Araştırmaya katılan okul yöneticilerinin % 10’u denetleme yapmadan öncede
çalışanlara haber verdiğini, % 90 ‘ı ise denetleme yapacağını önceden haber
vermediğini belirtmiştir.
“Evet” yanıtı veren okul yöneticileri personelin denetleme yaparken zor duruma
düşmelerini engellemek, heyecanlanmalarının önüne geçmek için önceden(1 gün
öncesinden) personele bu konuda bilgi verdiklerini ve bunun daha etik bir davranış
olduğunu ifade etmişlerdir.
“Hayır” yanıtı veren okul idarecileri ise denetleme yapılacağını önceden
personele haber vermenin objektif olamayacağını, sürekli denetleme kaygısı
yaşamadan okula hazırlıklı gelen ve sorumluluğunun farkında olan personel
açısından haksızlık doğuracağını dile getirmişlerdir.
Tablo.10 Denetleme Faaliyetinde Dış Faktörlerden Etkilenme Oranına
İlişkin Görüşlerin Frekans Dağılımı
Görüşler Frekans %
Evet 2 5
Hayır 42 95
Toplam 44 100
67
Araştırmaya katılan okul müdürlerinin % 5’i denetleme yaparken dış faktörlerden
etkilendiğini % 95’i ise denetleme yaparken kimseden etkilenmediğini
belirtmişlerdir.
“Evet” yanıtı veren okul yöneticileri, denetleme yaparken öğrenci
velilerinden Milli Eğitim Müdürlünden gelen telkinlerden etkilendiğini ve çoğu
zaman bunlardan yola çıkarak denetim faaliyetlerini sıklaştırdıklarını ifade
etmişlerdir.
“Hayır” yanıtı veren okul idarecileri denetleme yaparken hiçbir kişinin ya
da telkinin etkisinde kalmadıklarını kendi prensipleri ve yönetmelikler çerçevesinde
denetleme yaptıklarını belirtmişlerdir.
68
V. BÖLÜM
SONUÇLAR VE ÖNERİLER
Bu bölümde araştırma bulgularına dayalı olarak varılan sonuçlar ve bu sonuçlar
doğrultusunda geliştirilen öneriler sunulmuştur.
A. Sonuçlar
1. Araştırmaya katılan okul idarecileri, eğitim faaliyetleri dışında yasal
olarak tanımlanmamış, öğrenci ve velilerle ilgili sorumluluklarını aşan sorunlarla
uğraştıkları gözlenmiştir.
2. Okul yöneticilerinin denetleme yaparken belli bir zaman takvimine
bağlı kalmayıp okul çalışanlarının ve iş yoğunluğunun oranına göre hareket
ettikleri görülmüştür.
3. Okul yöneticilerinin büyük bir kısmının eğitimdeki mevcut denetleme
sisteminden memnun olmadıkları gözlemlenmiştir.
4. Okul yöneticilerinin hem denetleme faaliyetlerinde hem de eğitim
öğretimin verimini arttırmak için okulda düzenlenen etkinlikleri takip ederek
gördüğü eksiklikler ve alınması gereken tedbirler ile ilgili iletişim sürecinde
sorunlar yaşadıkları görülmüştür.
5. İlköğretim okullarındaki idarecilerin; müfettişlerden ve milli eğitim
müdürlüğünden gelen talimatlar doğrultusunda denetleme yapma zorunluluğu
içinde oldukları gözlemlenmiştir.
6. İlköğretim okullarındaki idarecilerin denetleme yaparken en çok
günlük zaman çizelgesine uyma konusunda hassasiyet gösterdikleri görülmüştür.
69
7. Araştırmaya katılan okul idarecilerinin yeni ilköğretim programının
uygulanması ile ilgili okullarında öğretmenleri değerlendirirken kriterler
konusunda sorunlar yaşadıkları gözlenmiştir.
8. Araştırmaya katılan okul idarecilerinin belli bir yaşın üstünde ya da
emeklilik yaşını geçmiş öğretmenlerde denetleme yaparken sıkıntı yaşadıkları
tespit edilmiştir.
9. Okul idarecilerinin büyük bir kısmının personeli denetlerken dış
faktörlerden(sosyal çevre, veli ve öğrenci) etkilenmedikleri görülmüştür.
10. Araştırmaya katılan idarecilerin denetleme yaparken personelin
sergiledikleri davranışlardan hoşnut olmadıkları(stres, panikleme, heyecanlanma
gibi) görülmüştür.
B. Öneriler
Okul idarecileri, personelin sahip oldukları potansiyeli ve becerileri tam olarak
ortaya koyabilmelerini ve üst düzeyde performans gösterebilmelerini teşvik
etmelidir. Öğretmenlerin performanslarını adil, objektif ve demokratik bir ortam
sağlayarak değerlendirmelidir.
Öğretmen performansının denetlenmesinde ve değerlendirilmesinde
cevaplandırılması gereken iki soru öncelikle öğretmenlerin etkili bir öğretim için
gerekli bilgi ve becerilere sahip olup olmadıklarının belirlenmesidir.
1- Okul idarecisi denetleme yaparken personelin yaptığı işin diğer
çalışma sektörlerine göre daha hassas olduğunu, insan yetiştirmenin,
eğitmenin çok zor ve özveri isteyen bir meslek olduğu gerçeğini göz önünde
bulundurmalıdır. Okulda alınan kararlar ortak alınmalı, bu kararlar tüm
çalışanlar tarafından bilinmeli ve duyurularla gelişmeler hakkında bilgi
70
verilmelidir. Ortak alınan kararlara, tüm çalışanlar hassasiyetle uymalıdır.
Yöneticiler, özellikle öğretmenleri ilgilendiren konularda onların görüşlerini
almalı ve bunu uygulamalara yansıtmalıdır. Yönetim, öğretmen ve diğer
personelin kurumla ilgili dilek ve temennilerine önem vermeli, şikâyetlerine
ve eleştirilerine açık olmalıdır.
2- Denetleme yapan idarecilerin iyi bir iletişim becerisine sahip
olmaları ve denetlediği kişiyi rencide edecek davranışlardan uzak durmalıdır.
3- Okul yöneticisi denetleme sürecinde insani ihtiyaçların, moral
değerlerinin çalışma performansında çok önemli olduğunu bilerek hareket
etmelidir. Personelin motivasyonunu bozacak davranışlar göstermemelidir.
Değişikliklere ve gelişmelere uyum sağlayabilmek için kendini ve personelini
yetiştirme ve geliştirme çabası göstermeli, öğretmenlere bilgi beceri ve
deneyimlerine uygun görevler vermelidir.
4- Okul yönetimi, personeline adil ve objektif davranmalıdır.
Yapılan plan ve programlarda bu hususa dikkat edilmelidir. Okul yönetimi,
oluşturulan kurullarda ve komisyonlarda çalışanlara görevleri eşit dağıtmalı
ve yapılan faaliyetleri takip etmelidir.
5- Okul yönetimi çalıştığı personele özdenetim olgusuna sahip
olması konusunda motive etmelidir. Çünkü okulda özdenetim bilincine sahip
çalışanlar, yöneticinin denetimine gerek kalmadan işine güdülenir ve
yeterliliğinin sınırı içinde işini en üst düzeyde yapar. Özdenetimli bir personel
için en büyük ödül işinde gösterdiği başarıdır.
6- Okul yöneticilerinin yapacağı denetlemenin amacı, öğretmenlerin
kendini potansiyelleri oranında yetiştirip buna uygun okul kültürünü ve
ortamını oluşturma olmalıdır.
7- Okul idarecileri okulda demokratik bir ortam sağlamalı aşırı
bürokratik ve hiyerarşik düzene dayalı davranışlardan kaçınmalıdır.
71
Yöneticiler, özellikle öğretmenleri ilgilendiren konularda onların görüşlerini
almalı ve bunu uygulamalara yansıtmalıdır. Yönetim, öğretmen ve diğer
personelin kurumla ilgili dilek ve temennilerine önem vermelidir.
72
KAYNAKÇA
Acuner,T. (2000). Günümüzün Etkin Liderlik Anlayışı. Ankara. Pegem A
Yayınevi
Açıkgöz, K. (1994). Eğitimde Etkili Yönetici Davranışları. İzmir. Kanyılmaz
Matbaası
Açıkalın, A. (1995). Toplumsal Kurumsal ve Teknik Yönleriyle Okul
Yöneticiliği. Ankara. Önder Matbaacılık
Aydın, İ. (2003). Eğitim ve Öğretimde Etik. Ankara. Pegam A Yayıncılık.
Aydın, M. (1998). Eğitim Yönetimi. Ankara. Hatiboğlu Yayınevi.
Aydoğan, İ. (1998). Özel Okullarda Yönetim Süreçlerinin İşleyişi
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Ankara.
Aydoğan, İ. (2002). “Etkili Yönetim”. Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi.
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. 13.
Balcı, A. (2001). Sosyal bilimlerde Araştırma Yöntem, Teknik ve İlkeler.
Ankara. Pegem A Yayınevi.
Başar, H. (2000). Eğitim Deneticisi. Ankara. Pegem A Yayınevi.
Başaran, İ. E. (2000). Eğitim Yönetimi Nitelikli Okul. Ankara. Feryal
Matbaası.
73
Başaran, İ. E. (2006). Türk Eğitim Sistemi ve Okul Yönetimi. Ankara. Ekinoks
Yayınevi.
Bıkan, N. (2008). İlköğretim Okullarında Yönetim ve Sorunları Üzerine
Yönetici Görüşleri. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Yeditepe Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü. İstanbul.
Binbaşıoğlu, C. (1975). Eğitim Yöneticiliği. Ankara:Binbaşıoğlu Yayınevi.
Bursalıoğlu, Z. (1971). Okul Yönetiminde Yeni Yapı ve Davranış. Ankara.
Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yayınları No:15.
Büyüköztürk, Ş. Çakmak, E. K., Akgün, Ö. E., Karadeniz, Ş. ve Demirel, F.
(2008). Bilimsel Araştırma Yöntemleri. Ankara. Pegem A Yayıncılık.
Bostancı, B. A. (2008). “Okul Yönetiminde Eğitim-Öğretim İşleri”. Türk
Eğitim Sistemi ve Okul Yönetimi. (Ed. Hasan Basri Memduhoğlu, Kürşat Yılmaz,
2008). Ankara. Pegem A Yayıncılık.
Çalık, T. (1997). “Eğitim Yönetimi Bölümü”. Eğitim Bilimine Giriş. (Ed.
Leyla Küçükahmet). Ankara. Gazi Kitabevi Yayıncılık Ltd. Şti.
Çelik, V. (2003). Eğitimsel Liderlik. Ankara. Pegem A Yayıncılık.
Eren, E. (1991). Yönetim ve Organizasyon. İstanbul. İşletme Fakültesi
Yayınları.
Erden, M., Fidan, N. (1993). Eğitime Giriş. Ankara. Alkım Yayınevi.
Helvacı, M. A. (2007). “Okul Yöneticilerinin Yerleştirilmesi ve Atanmaları” .
Türk Eğitim Sistemi ve Okul Yönetimi. (Ed. Kadir Keskinkılıç). Ankara. Pegem A
Yayıncılık.
74
Güdül, F. (2007). Oluşturmacı Yaklaşımda Öğretmen, Öğrenci ve Yönetici
Özelliklere Bakış. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Niğde Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Programları ve
Öğretim Bilim Dalı. Niğde.
Gürsel, M. (2003). Okul Yönetimi. Konya. Eğitim Kitabevi.
Karslı, M. D. (2004). Yönetsel Etkililik. Ankara. Pegem A Yayıncılık.
Kaya, Y. K. (1979). Eğitim Yönetimi. Ankara. Doğan Basımevi.
Kerdak, B. (2006). Okul Yöneticilerinin Yönetim Süreçleri Açısından
Karşılaştıkları Problemler. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Trakya
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Edirne.
Keskinkılıç, K. “Yönetim Süreçleri”. Türk Eğitim Sistemi ve Okul
Yönetimi. (Ed. Kadir Keskinkılıç). Ankara. Pegem A Yayıncılık.
Kuş, E. (2003). Nicel Nitel Araştırma Teknikleri. Ankara. Anı Yayıncılık.
Özçelik, N. (2001). İlköğretim Okulu Müdürlerinin Okul Yönetiminde
Karşılaştıkları Sorunlar (Kırıkkale Örneği). Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi.
Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Kırıkkale.
Resmi Gazete. (1965). http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/388.html.
Erişim tarihi:12.09.2008.
Sarıce, S. (2006). İlköğretim Okulu Müdürlerinin Okul Yönetiminde
Karşılaştıkları Yönetimsel Sorunlar. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Yeditepe
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. İstanbul.
Sarıtaş, M. “Okulda Yönetimsel İş ve İşlemler”. Türk Eğitim Sistemi ve
Okul Yönetimi. (Ed. Kadir Keskinkılıç). Ankara. Pegem A Yayıncılık.
75
Şişman, M. (2002). Eğitimde Mükemmellik Arayışı Etkili Okullar. Ankara.
Pegam A Yayıncılık.
Şişman, M., Taşdemir, İ. (2008). Türk Eğitim Sistemi ve Okul Yönetimi.
Ankara. Pegem Akademi Yayıncılık.
Üçok, T. (1992). Yönetim İlkeleri. Ankara. Gazi Kitabevi.
TTKB. (2009).
http://ttkb.meb.gov.tr/programlar/program_giris/gorevler_5.htm. Erişim
Tarihi: 26.01.2009.
Tebliğler Dergisi. (2003). http://mevzuat.meb.gov.tr/html/225_0.html. Erişim
tarihi: 12.09.2008.
Taymaz, H. (2003). Okul Yönetimi. Pegem A Yayıncılık Tic. Ltd. Şti.
Oktay. F. (1998). Denetim Alt Sistemleri Üzerine Karşılaştırmalı Bir Araştırma:
Türk, Fransız ve İngiliz Denetim Alt Sistemleri. Ankara: Gazi Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış
Öztekin, A. (2005). Yönetim Bilimi. Ankara. Siyasal Kitapevi.
Öz , F. (2003) T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Sisteminde Teftiş.Eskişehir. Osman
Gazi Üniversitesi Yayınları
Şişman, M. (2002). Öğretim Liderliği. Ankara. Pegem A Yayıncılık.
www.eurydice.org/Eurybase/Application/frameset.asp?country=FR&language=EN
(adresinden 16.06.2001tarihinde alınmıştır).
www.eurydice.org/Eurybase/Application/frameset.asp?country=UK&language=EN
(adresinden 18.06.2001tarihinde alınmıştır).
76
www.geocities.com/ertankocak/baknlk_ogrt_ilgili.htm. (Adresinden 07.07.2001
tarihinde alınmıştır). MEB Teftiş Kurulu Tüzüğü.
77
EKLER
Eğitim Yöneticilerinin Denetleme ile ilgili Görüşleri konusunda Yapılan
Araştırmada Kullanılan
Yönetici Görüşme Formu
GÖRÜŞME FORMU
(Okul Yöneticilerine Uygulanacaktır)
Okul_______ Tarih ve Saat______ Görüşmeci_________
GİRİŞ
Merhaba, adım Selçuk KURT. Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı’nda Yüksek Lisans
öğrencisiyim. Aynı zamanda bir devlet okulunda Müdür Yardımcısı olarak
çalışmaktayım. İlköğretim Okullarında görev yapan idarecilerin denetleme ile
ilgili görüşleri konusunda bir araştırma yapıyorum. Okullardaki okul yöneticilerinin,
eğitim faaliyetleri kapsamında denetleme görevi yaparken edindikleri izlenimleri
tespit etmeyi, bunların eğitime etkilerini bu konudaki sorunların çözümüne yönelik
önerilerde bulunabilmeyi amaçlıyorum.
Görüşmemize başlamadan önce sormak istediğiniz soru yada belirtmek
istediğiniz herhangi bir düşünceniz var mı?
78
1. KİŞİSEL BİLGİLER
1) Cinsiyetiniz:
( ) a. Erkek ( ) b. Kadın
2) Yaşınız:
( ) a. 24 – 34 ( ) b. 35 – 44 ( ) c. 45 – 54 ( ) d. 55 ve
üstü
3) Meslekte çalışma süreniz:
( ) a. 1–5 yıl arası ( ) b. 6-10 yılı arası ( ) c. 11-15 yıl arası
( ) d. 16–20 yıl arası ( ) e. 21 yıl ve üzeri
4) Yönetici olarak çalışma süreniz:
( ) a. 1–5 yıl arası ( ) b. 6-10 yılı arası ( ) c. 11-15 yıl arası
( ) d. 16–20 yıl arası ( ) e. 21 yıl ve üzeri
5) Eğitim Düzeyiniz:
( ) a. Ön Lisans ( ) b. Lisans ( ) c. Lisans Tamamlama
( ) d. Lisansüstü ( ) e. Doktora
( ) f. Diğer (Lütfen Belirtiniz ………………………)
6) Denetim ile ilgili hizmet içi eğitim aldınız mı?
( ) a. Evet ( ) b. Hayır
79
2. GÖRÜŞME SORULARI
1.Eğitim Kurumu idarecilerinin denetleme görevi üstlenmelerini gerekli
görüyormusunuz?
2. Denetlemenin eğitim faaliyetlerine olumlu katkıları olduğunu düşünüyormusunuz?
3. Denetlemenin eğitim faaliyetlerine olumsuz etkilerinin olduğunu
düşünüryomusunuz?
4. Denetleme görevinizi hangi zaman aralıklarıyla yapıyorsunuz?
5. Denetleme yaparken hangi yöntemleri ve teknikleri kullanıyorsunuz?
6. Denetleme yaptığınız personelin denetleme esnasında davranışlarında ne gibi
değişikler gözlemliyorsunuz?
7. Denetleme yaparken göz önünde bulundurduğunuz kriterler nelerdir?
80
8. Denetleme yaparken karşılaştığınız;
a)Kurumsal sorunlar
b)Mevzuatla ilgili sorunlar
c)Personelle ilgili sorunlar
d)Öğretim faaliyetleriyle ilgili sorunlar nelerdir?
9. Denetleme yaparken denetleyeceğiniz personele önceden haber veriyormusunuz?
10. Denetleme sürecinde okulunuzun öğrenci ve velilerinin izlenimlerinden
etkileniyormusunuz?
11.Denetleme görevinizi yaparken sizi etkileyen başka faktörler varmıdır? Bunları
bize sıralayabilirmisiniz?