genç umut 15. sayı

16
İsyan etmek bizde huy oldu. Huyumuz kurusun alışkanlıklarımızın dışına çıkamıyoruz. İstemediğimiz bir şey dayatılmayı versin, hareket alanımız daraltılmasın. Sakince akan kanımız birden hareketlenmeye başlıyor, hızlanıveriyor. Dedik ya, isyan etmek huy oldu bir kere. Hele ki isyan ettikçe hissettiğimiz ‘özgürlük’ ; işte o, bir başka güzel oluyor… Kasım 2012 Sayı 15 - 1 TL Birileri yine savaş istiyor. Peki ya onlar; birlikte barış içinde yaşayanlar... Şimdi kentlerinde olan biteni ondan dinliyoruz. Sf.07 Neredeyse hayatın her alanında bulunuyoruz ama hep bir şeyler eksik kalıyor. Şimdi yönetenlerin sınırlarını çizmeyi amaçladığı bir konuyu tartışmaya açıyoruz. Özgürlük... Devamı

Upload: genc-umut

Post on 12-Mar-2016

238 views

Category:

Documents


3 download

DESCRIPTION

Genç Umut Dergisi 15. Sayısı (Kasım 2012)

TRANSCRIPT

Page 1: Genç Umut 15. Sayı

İsyan etmek bizde huy oldu. Huyumuz kurusun alışkanlıklarımızın dışına

çıkamıyoruz. İstemediğimiz bir şey dayatılmayı versin, hareket alanımız

daraltılmasın. Sakince akan kanımız birden hareketlenmeye başlıyor,

hızlanıveriyor. Dedik ya, isyan etmek huy oldu bir kere. Hele ki isyan

ettikçe hissettiğimiz ‘özgürlük’ ; işte o, bir başka güzel oluyor…

Kasım 2012 Sayı 15 - 1 TL

Birileri yine savaş istiyor.

Peki ya onlar; birlikte barış içindeyaşayanlar...

Şimdi kentlerinde olan biteni ondandinliyoruz. Sf.07

Neredeyse hayatın her alanındabulunuyoruz ama hep bir şeylereksik kalıyor.

Şimdi yönetenlerin sınırlarınıçizmeyi amaçladığı bir konuyutartışmaya açıyoruz.

Özgürlük...

Devamı ➡

Page 2: Genç Umut 15. Sayı

İçindekilerAKP dört bir yandan saldırılarına devam ederken biz de durmuyor, ‘İsyan EtKampanyamızı’ Türkiye’nin dört bir yanında yaymaya devam ediyoruz. Kentmeydanlarında açtığımız stantlarla, yaptığımız etkinliklerle, sosyal medyadabinlerce kişinin katıldığı #isyanet eylemi ile, tüm duvarlara yapıştırdığımız stic-ker, astığımız afişlerle ve daha birçok şekilde gençliğin isyan potansiyelini AKPgösterdik.

Eğitim-öğretimin ilk ayını yeni eğitim sistemi 4+4+4 ve getirdiği sorunlarla bo-ğuşarak geçirdik. Bu zaman dilimi kalabalık ve yetersiz sınıflar, öğretmensiz vealtyapısız okullarla, seçmeli adı altında zorunlu tutulan derslerle geçerken, buyasanın eğitime ne kadar zararlı olduğunu herkes bir kere daha anlamışoldu. Umarız AKP de elini eğitimden çekmesi gerektiğini, eğer çekmezse,gençliğin elinin yakalarından düşmeyeceğini anlamıştır!

AKP'nin oyunu tutmadı

Yeni açılan imam hatip okulları beklenen ilgiyi görmeyince AKP, duruma elatıp imam hatip okullarını teşvik eden kampanyalar başlatsa da sonuç yinehüsran oldu. Okul kayıt döneminde Ömer Dinçer ''İmam hatip okulları bek-lediğimizden daha fazla rağbet gördü'' dese de yeni açılan 73 imam hatipokulu boş kaldı. Böylece 'dindar nesil' istemiyle yanıp tutuşan AKP'ye, onlarınnesli olamayacağımızı bir kez daha göstermiş olduk. Bizler AKP'nin 'dindarnesil' söylemlerine en güzel karşılığı, onların kampanyalarını hiçe sayıp kendikampanyamızla ; 'Gerici, piyasacı eğitime İsyan Et’ diyerek verdik, vermeyede devam ediyoruz.

Aslında amaçlarını nasıl da belli ettiler hemen; 4+4+4 ile bütün okulları imamhatipleştirebileceklerini söylediler. Nasıl da büyük bir gaflete düşmüşler değilmi? Sanıyorlar ki gençlik onlara izin verecek, sanıyorlar ki gençliği kendi iste-dikleri gibi dindar, itaatkar bir kalıba sokabilecekler. Demek ki unutmuşlar bizi,unutmuşlar nasıl isyan ettiğimizi. Ama her fırsatta hatırlayacaklar, hatırlataca-ğız onlara, gençlik Mahir olup, Che olup, Deniz olup karşılarına dikildiğindeanlayacaklar bizleri!

Bu savaş bizim değil

Şimdilerde AKP 'kan ve gözyaşı' derken, biz 'isyan' diyerek karşılık veriyoruzonlara. Meclisten geçirilen tezkere yasası AKP'nin savaş isteğini bir kez dahagözler önüne seriyor. Onlar savaş çığlıklarını yükseltselerde bizler savaşa, isya-nımızla karşılık veriyoruz. Bu ülkenin liselileri olarak bu savaşı istemiyor veAKP’nin kanlı savaşına karşı ‘gençlik barışı savunacak’ diyoruz.

’İsyan Et’ her yer de

AKP’nin hayalini kurduğu gençlik modeline uymayan biz liseliler korkmadan,durmadan, susmadan İsyan Et Kampanyası’nı Türkiye’nin dört bir yanındayayıyoruz. Ankara Sokullu Lisesi’nde niteliksiz eğitime ‘İsyan Et’ derken Sam-sun’da paralı eğitime, Antalya’da savaşa, Bursa’da ve İstanbul’da ise ‘Chegibi İsyan Et’ diyerek meydanları ve salonları doldurduk.

Okullarda ve kent meydanlarında açtığımız stantlarla kampanyamızın çalış-malarını sürdürüyoruz. Onlar bize ‘itaat et’ dedikçe biz ‘isyan et’ diyoruz. Bizikendilerine benzetmeye çalışanların çabalarını boşa çıkarıyoruz, dedik yaisyan etmek huy oldu bir kere. Eğer AKP’nin icraatlarından bıktıysan, dindarnesil olmak istemiyorsan ve tüm bunlara karşı mücadele etmek, isyana katıl-mak istiyorsan; ‘umut ol, isyanı büyüt!’

03 Lisenin günlüğü

04 Hayatın içinden - Gündem

05 Fotoğrafların dilinden

06 Eğitim

07 Bir de benden dinle...

08 Orta sayfa

10 Tarih/Yakından bak

11 Kadın

12 Sıradan sesler

13 Lisenin gündemi

14 Kültür - Sanat

Umut ol isyanı büyütİsyan etmek bizde huy oldu. Huyumuz kurusun alışkanlıklarımızın dışınaçıkamıyoruz. İstemediğimiz bir şey dayatılmayı versin, hareket alanımız

daraltılmasın. Sakince akan kanımız birden hareketlenmeye başlıyor, hız-lanıveriyor. Dedik ya, isyan etmek huy oldu bir kere. Hele ki isyan ettikçe

hissettiğimiz ‘özgürlük’ ; işte o, bir başka güzel oluyor…

Liseli Genç Umut Dergisi

Sahibi ve Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü: Uğur GümüşkayaYay›n Türü: Yerel Süreli

Adres: Tomtom Mah. Örtmealt› Sok. No:6/B Beyo€lu/‹STANBULTel-Fax: 0212 245 91 55

Bas›ld›€› Yer:Ekim Ofset

Litrosyolu 2.Matbaacılar Sitesi 1BF4Topkapı/İSTANBUL

Tel: 0212 5765412-0212 5447304

Dergimiz hakk›nda tümeleştiri ve önerileriniz

için:[email protected]/gencumutredtwitter/liseli_gencumut

www.gencumut.org

Savaşın, zammın, zulmün iktidarı AKP

Sokullu tek ses; “İsyan Et!”

Bir özgürlük anatomisi

Liseli genç kadınlarız eşitsizliğe karşıyız

Savaşı öğren! Barışı savun!

Page 3: Genç Umut 15. Sayı

Liseliler İsyan Et’meye devamediyor. Savaş tezkeresi çıktığı ilkgünden itibaren liseliler Ankara,Antalya, Çanakkale, Eskişehir veİstanbul’da ‘barışı savunuyoruz’diyerek sokağa çıktı. Liselilersavaşa karşı sokaklarda isyanınsesini yükseltmeye devam ed-erken Samsun’da da 1 EkimPazartesi günü ‘paralı eğitimeİsyan Et’ diyerek taleplerini

haykırdı. Ayrıca liseliler 7 EkimPazar günü Ankara Sıhhiye’dedüzenlenen Eşit YurttaşlıkMitingi’nde de yerini aldı. LiselilerAKP’nin tek tipleştirme çabalarına,okullarımızı imam hatipleştirme-sine, yaratmak istediği dindar, kin-dar, itaatkar gençliğe karşı‘okullarımızı imam hati-pleştirmeyeceğiz İsyan Et’ diyerektaleplerini haykırdı.

www.gencumut.org

03

Liselinin günlüğü

Liseliler İsyanEt’meye devamediyor. Savaştezkeresi çıktığı ilkgünden itibarenliseliler Ankara,Antalya, Çanakkale,Eskişehir veİstanbul’da ‘barışısavunuyoruz’diyerek sokağa çıktı

Liseliler savaşa, paralı eğitime,gericiliğe karşı İsyan Et dedi!

Sokaktan sanala, sanaldan sokağa!

Liseliler sosyal paylaşım sitesiTwitter'da, Ernesto Che Guevara'nın45. ölüm yıl dönümünde, 9 EkimSalı günü ‘Che gibi İsyan Et’ dedi.Taleplerini ve şikayetlerini #isyanetdiyerek dile getirmek üzere saat20:00'de bir araya gelen liselilerinTwitter eylemine binlerce kişi onbinlerce tweet ile katıldı. Birçoksanatçının, gazetecinin, aydının dadesteklediği #isyanet başlığı, TwitterTürkiye Gündemi sıralamasında 4.sıraya kadar yükselerek büyük birbaşarıyla sonuçlandı.

Liseliler meydanlarda , liselerde, trenlerdeİsyan Et’meye devam ediyor

Liseliler bu yıl eğitim-öğretimdönemine ‘gerici, piyasacıeğitime karşı İsyan Et’ diyerek girişyaptı. Yaklaşık iki aydır Türkiye’nindört bir tarafında liseliler İsyanEt’meye devam ediyor. Birçok ildeliseliler kent meydanlarında, liseve dershane önlerinde stant aç-

maya, Genç Umut Dergisi’ni veİsyan Et Bildirisi’ni dağıtmayadevam ediyor. Ayrıca liseliler tren-lerde, tramvaylarda da GençUmut Dergisi’ni dağıtmaya, İsyanEt Kampanyası’nı örgütlemeyedevam ediyor.

Ölümünün 45. YılındaChe Guevara anıldı

Liseliler 45. ölüm yıl dönümündeErnesto Che Guevara'yı unutmadı.Ankara, Bursa, İstanbul, Samsun’daliseliler 9 Ekim'den itibaren Che an-malarında bir araya gelerek Che'yianlatan filmler izledi, onun isyandolu, mücadele dolu hayatınıtartıştı. Che'yi sadece 9 Ekim'de an-makla kalmayıp, onu mü-cadelelerinde de bir yol göstericigibi görerek Che gibi gençler ola-caklarını vurguladılar.

Page 4: Genç Umut 15. Sayı

AKP savaş, zam, zulüm seslerini bugünlerde daha çok yükseltmeye baş-ladı. Suriye ile olası bir savaş ihtimali biryandan büyürken, AKPbarış seslerini deyok etmeye çalışıyor. Barışçıl, demokratikbir çözüm isteyen Kürt tutsakların süre-siz açlık grevlerine '’Aç kalan yok yiyor-lar’' diyerek gösteriyor o kindar yüzünü.Cumhuriyet kutlamalarına getirilenyasak sonrası ‘’Yasak değil ki, Hipo-drom’da buluşalım’’ diyerek yanıtlıyor.AKP kendi istediği çizgide hareket etme-yen herkesi marjinal, öteki ilan ederekhalklar arasında ki kutuplaşmayı iyideniyiye derinleştirmeye devam ediyor.

AKP'nin dili; savaş

AKP'nin savaş politikaları gelip geçicideğil. Akçakale'de bombalarla ölen beşinsanımızın ardından AKP dur durak bil-meden savaş çığırtkanlığına devam edi-yor ve ülkemizde ki savaş sesleriniyükseltmekten geri kalmıyor.

AKP'nin savaş politikasında ki ilk he-defi, savaş tezkeresini meclisten geçir-mek oldu. Tayyip Erdoğan'ın ve AKP'libakanların açıklamaları ise ülkemizin sa-vaştan uzak olmadığı yönündeydi.Savaş tezkeresinin çıktığı ilk gün ise ‘AKPsavaş, halklar barış istiyor’ diyerek tümbarış savunucuları sokakta ki yerini aldı.Ancak AKP barış seslerine kulak tıka-maya devam ediyor. Ankara, Antakyave Çanakkale başta olmak üzere birçokilde barış savunucularına AKP’nin ce-vabı; biber gazı, tazyikli su ve cop oldu.

Kürt siyasi hareketinin hapishane-lerde başlatmış olduğu ölüm oruçlarınailişkin yapılan açıklamalar AKP’nin ger-çek faşist yüzünü gözler önüne seriyor.

Aslında grev filan yokmuş hapishanelerehapsedilen binlerce Kürt siyasi tutsakyiyip içiyormuş! Suriye konusunda daköşeye sıkışan AKP, ölüm oruçlarına iliş-kin söylemleri ile, Cumhuriyet kutlama-larına katılanlara yönelik saldırıları ilekendi kitle tabanını tutmayı, taraflaştır-mayı amaçlıyor.

Savaşın faturası; zamlar

Ülke gündeminin en önemli nokta-sında yer alan savaş, yapılan zamlarıunutturdu gibi görünse de halk, savaşı,zammı, zulmü unutmuyor. Eylül ayı iti-bariyle ulaşıma yapılan zamların ardın-dan Ekim ayında da doğalgaz veelektriğe zam geldi. Enerji Bakanı ‘as-

lında doğalgazın ucuzladığını’ iddia etti.İstanbul Büyükşehir Belediye BaşkanıKadir Topbaş'da ulaşım zammının ardın-dan “Jetona yönelme olmasın diye yap-tığımız bir çalışma” dedi.

Meclis'in açılmasıyla birliktegelen hareket

Her fırsatta yapılan zamlar, AKP'ninsavaş çığırtkanlığı derken meclisin açıl-masıyla birlikte AKP yerel seçimleri 5 ayöncesine almaya çalıştı. Ancak AKP'ninbu projesi ’şimdilik’ suya düşerkenşimdi de milletvekili seçilme yaşını 18'eindirmeye çalışıyor. Gençlerin talepleriniduymazdan gelen, tüm demokratik haktaleplerine baskıyla, tutuklamayla cevapveren AKP, şimdi ise ‘duyarlı bir hüküme-tiz’ imajını çizmeye çalışıyor. Tayyip Erdo-ğan'ın Şubat ayında yaptığı açıklamada‘’Biz isyankar gençlik değil, dindar genç-lik istiyoruz'’ demişti. 4+4+4 ile birliktekendi gençliğini yaratma çabalarınagiren AKP, milletvekili yaşını 18’e indirmeisteği ile mecliste de kendi gençliğinigörmek istediğini çok açık bir biçimdeortaya koydu.

Durmak yok, yola devam

AKP tüm hızıyla saldırılarına, yeni ic-raatlarına devam ediyor. Bu dönemdesavaş politikasını önüne koyarken biryandan da savaşın faturasını zamlarlahalka ödetmekten geri durmuyor. Herdönemde olduğu gibi bu dönemde deAKP yeni saldırılarıyla, savaş çığırtkanlı-ğıyla, kendi gençliğini yaratma sevda-sıyla karşımıza çıkıyor.

04

Hayatın içinden / Gündem

Savaşın, zammın, zulmün iktidarı AKP

AKP tüm hızıylasaldırılarına, yeni

icraatlarına devamediyor. Bu dönemde

savaş politikasınıönüne koyarken biryandan da savaşınfaturasını zamlarlahalka ödetmekten

geri durmuyor

Page 5: Genç Umut 15. Sayı

Fotoğrafların dilinden

Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde Almanya’nın Berlin şehrini ziyaret etti. Er-doğan, binlerce kişinin protestosu ile karşılandı.

İstanbul’da düzenlenen bir tenis turnuvasıfinalinde ödül vermek için sahneye çıkan İstan-bul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş,Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Bi-nali Yıldırım ve Aile ve Sosyal Politikalar BakanıFatma Şahin, binlerce sporsever tarafından

protesto edildi.

28 Ekim’de açlık grevlerine dikkat çekmek amacıyla Mardin/Mazlıdağ'da AKP ilçebinasına yürüyen kitleye polis gerçek mermi ve gaz bombaları ile saldırdı. BDPİlçe Yöneticisi Emanet Eneş’in başına yakın mesafeden atılan gaz bombası isa-

bet etti.

30 Ekim Salı günü Fransa Notre-Dame-desLandes’de halk, havaalanı yapılmak istenilen

ormanlık arazide polisle çatıştı.

Romanya Bükreş'te bir okulda çekilen fo-toğraf ilerlemiş yaşına rağmen okumayı

öğrenmenin heyecan verici olduğunu düşü-nen bir insanın sevincini gösteriyor bizlere. v

Page 6: Genç Umut 15. Sayı

www.gencumut.org

06

Eğitim

4+4+4 eğitim sistemi ile birlikteokullarda yaşanan sıkıntılar ortada.Altyapısız, öğretmensiz okullar, tıkabasa doldurulmuş sınıflar, blokdersler, yer yok denilerek zorlaimam hatibe yönlendirilen öğrenci-ler. Ve diğer taraftan bu duruma‘İsyan Et’ diyen biz liseliler.

Okulda süreç nasıl gelişti, eylemkararını neden ve nasıl aldınız?

Liselerimiz, yeni eğitim sistemi 4+4+4ile daha çok gerici ve piyasacı bir içeriğebüründü. Kuşkusuz dindar ve kindar birnesil yetiştirmek istenilen bir dönemdengeçiyoruz.

4+4+4 yasası ile AKP’nin, kendi ideo-lojik amaçları doğrultusunda yön vere-ceği yeni bir nesil hayali kurduğununfarkındayız. Fakat bizler bu oyuna gel-medik, gelmiyoruz. Eşit, parasız, bilim-sel, anadilde, nitelikli bir eğitim içinmücadele ediyoruz. Okulumuz başladı-ğında artan öğrenci ve ders sayısı (seç-meli dersler ile birlikte) ve fiziki koşullarınyetersizliği sebebiyle ders saatlerindeblok uygulamaya geçildiğini öğrendik.Okullarımızın açıldığı ilk gün okul mü-dürü açılış konuşmasında bu uygulama-dan bahsettiğinde bizler okulbahçesinde sesimizi yükselttik; ıslıkları-mızla ve sloganlarımızla bu uygulama-nın karşısında olduğumuzu gösterdik.Daha sonra okulda arkadaşlarımız ile bir

ayara gelerek acil bir eylem programı çı-kardık. Bu programda hemen bildirimizikaleme alarak okul çıkışı bir yürüyüşyapma kararı aldık. İki gün boyuncasınıf sınıf gezerek bu eylemi örgütle-meye çalıştık.

Bu çalışmaları yaparken sorunlarile karşılaştınız mı, karşılaştıysa-nız ne tür sorunlar yaşandı ?

Okul çıkışı Sokullu Lisesi öğrencileriolarak pankartımızı açana dek okuldabulunan sivil polisin, okul müdürünün,hatta bazı öğretmenlerin eylemi durdur-maya, boşa çıkartmaya çalışmasına karşıısrarla eylemimizi gerçekleştirmek içinuğraştık. Yürüyüşümüz esnasında poli-sin de eyleme ‘yoğun ilgi’(!) gösterdiğinigördük. Fakat yaşadığımız tüm sorun-lara ve 4+4+4 yasasının yarattığı yıkım-

lara rağmen isyanımızı sokağa taşımak-tan vazgeçmeyip, kitlesel biçimde çalış-malarımıza devam ederek meşru vehaklı taleplerimizi gür bir şekilde haykır-dık.

Eylemin ardından süreç nasıl ge-lişti, çalışmalarınıza devam edi-yor musunuz?

Okul yönetiminin ‘’Blok uygulamayadair yeni bir düzenleme yapacağız’’açıklamaları oldu. Fakat henüz bir deği-şiklik olmadı. Bu sorunlara karşı müca-deleyi devam ettiriyor, gündemdetutmaya devam ediyoruz. Düzenli top-lantılar alıyor, neler yapacağımızı tartışı-yoruz. Taleplerimiz gerçekleşene kadarmücadelenin bir parçası olmaya devamedeceğiz.

Bu sayımızdaSokullu MehmetpaşaLisesi Genç Umut’un

gerçekleştirdiğieylemin detaylarını

hep birlikteöğreniyoruz.

Sokullu tek ses; ‘İsyan Et!’

Page 7: Genç Umut 15. Sayı

www.gencumut.org

07

Hani bazen derlerya ‘’Eskiden dahagüzeldi’’ diye.Şehrimizin üzerinedüşen kabus,yaşananlar, biranda karabasangibi sardı kentimizi,ne huzurumuzkaldı, ne de başkabir şey. Eski güzelgünlerimizi arıyoruzartık

‘’Bir de benden dinle’’ dergimizin yeni sayfalarından birtanesi. İlk yazıda Türkiye’de Alevi olmanın ne demek

olduğunu dile getirmişti bir Alevi arkadaşımız. Oldukçailgi çeken yazımızın ardından şimdi ise bir başka liseli

arkadaşımız savaşın ortasında olmanın ne demekolduğunu, Antakya’da yaşamanın ne ifade ettiğini bi-

zlerle paylaşacak.Merhaba arkadaşlar, bizim memleketi artık çok iyi tanıyor-

sunuzdur, malum artık El Kaide militanlarının elini kolunu salla-yarak gezdiği, emperyalist çıkarların odağı haline geldiği biralan burası. Evet Antakya’dan bahsediyorum. Hani bazen der-ler ya ‘’Eskiden daha güzeldi’’ diye. Şehrimizin üzerine düşenkabus, yaşananlar, bir anda karabasan gibi sardı kentimizi, nehuzurumuz kaldı, ne de başka bir şey. Eski güzel günlerimiziarıyoruz artık.

Yüzyıllardır birçok medeniyete ev sahipliği yapan Antakya,bugünlerde El Kaide militanlarını, emperyalist ülkelerin ajan-larını ağırlıyor. El Kaide militanlarının savaş üssü haline getirdiği,gece Suriye'de savaşıp, gündüzleri dinlendikleri, yaralılarını te-davi ettirdikleri Antakya'da valinin fermanları doğrultusunda bi-zler, yani Antakya halkı demokratik haklarımızı kullanamıyoruz.

Dünya Barış Günü Mitingi’nde coşkulu bir şekilde talepler-imizi dile getirdik. Miting ertesinde baskı ve yasaklara maruzbırakıldık. Valinin ‘büyük yerlerden’ aldığı emirler doğrul-tusunda Antakya'ya yürüyüş yasağı getirilirken, bu yasakdoğrultusunda barış gününde barış için yürümek isteyen An-takya halkı üzerine polis saldırdı. Hatta bu doğrultuda, savaşakarşı yapılacak konserler bile iptal edildi. Bunlar da yetmezmişgibi Antakya'da taciz, hırsızlık, tehdit alma ve gasp olayları hergeçen gün arttı, artmaya da devam ediyor. Güpegündüzsokak ortasında uğradığım taciz ve bir liseli arkadaşımın aldığıtehdit bunlara örnektir.

Sadece bunları yapmakla yetinmeyen Suriyeli 'mülteciler'girdikleri lokantalarda ''Ben burada misafirim'' deyip paraödemeden çıkıyorlar. Yaşanan bu durum üzerine parasınıisteyen esnaf tehdit ediliyor. Bu ‘misafirlere’(!) devlet has-

tanelerinde ayrıcalık tanınıyor ve dün çadırlarda kalanlar artıkAntakya'nın merkezine ve çeşitli beldelerine yerleşmiş bu-lunuyor. Antakya halkı ise bu durumdan fazlasıyla şikayetçi.Ancak yaşanan bu durum karşısında AKP, olanları göz ardı et-mekle kalmıyor işbirliği yapıyor.

Bugün alınan kararlar, çıkarılan tezkereler doğrultusunda bi-zler savaş korkusunu en derinden yaşıyoruz. Her gün üzerimiz-den geçen askeri helikopterler, savaş uçakları 'acaba'dedirtiyorken, şimdi bizler alınan tezkere kararına da, tacizlere,suç olaylarına da, yaşanan her şeyin karşısında susturulup,sindirilmeye ve Antakya'da artık sakallı, kamuflajla gezen ‘mis-afirlerle’(!) karşılaşmaya alıştırılmaktayız.

Kısacası hayatımız tehlikede ve buna göz yummakla kalın-mıyor sadece. Göz göre göre savaşa sürükleniyoruz. Önceleribarış, kardeşlik, huzur şehri diye tanımlanan Antakya'nın şimdiher geçen gün artan taciz, tecavüz, hırsızlık olayları ile huzurukaçmaktadır. Antakya halkı savaş istemiyor, Antakya eski huzu-runu istiyor. Ve bu isteğimizi her defasında korkmadan dile ge-tireceğiz!

Kendilerini savaş çığırtkanlığına adamış yönetenleresesleniyoruz; ‘’Biz halkların kardeşliğini savunuyoruz ve An-takya’da ‘savaş değil, huzur istiyoruz!’

Savaş değil, huzur istiyoruz!

Page 8: Genç Umut 15. Sayı
Page 9: Genç Umut 15. Sayı
Page 10: Genç Umut 15. Sayı

www.gencumut.org

10

Tarih - Yakından bak

‘’Savaş; korku ve sefaletten başka bir şey veremez.Yakar, yıkar, öldürür, yok eder.’’ Ne kadar da doğru söyle-miş büyük usta Nazım Hikmet.

Özellikle son zamanlarda, ülkeyi yoğun bir savaş gün-demi sardı. Şimdilerde büyük devletlerin gözü Ortadoğucoğrafyasında. Yoğun ve sürekli bir savaş gündemi varken,bu savaşların kime fayda sağlayacağını, ne gibi sonuçlar do-ğuracağını daha iyi anlamak için sayfamızda yakın tarihtekisavaşları hatırlayalım istedik.

Aslında tarih sayfalarında yer edinmiş büyük savaşlarınneredeyse hepsi sınıf savaşımlarıdır. Tabi ‘resmi tarih’ bunuhiçbir zaman görmez. Hep taraflardan birileri (ki genelde ezi-len taraftır bu) kötüdür, aykırıdır, marjinaldir, demokrasi düş-manıdır vs. diye listeyi uzatabiliriz.

Gerçekte, Sanayi Devrimi’nden bu yana yapılan savaşlar,sermaye sınıfının çıkarları için yapılmıştır. Burada esas amaçdiğer ülkelere saldırıp o ülkelerdeki insanları, yer altı, yer üstükaynaklarını kendisine hizmet eder hale dönüştürmek, ka-baca sömürgeler oluşturmaktır.

Kanlar kimin için akıyor?

Bu duruma yakın tarihten örnek vermek gerekirse; ABD-Irak savaşını ele alalım. ABD’nin, demokrasi, özgürlük ge-tirme vaatleriyle başlattığı bu savaşta yüz binlerce insanöldü. Bugün baktığımızda Irak, hiç olmadığı kadar kana bu-landı ve insanlar ABD sermayesinin ücretli kölesi halinegeldi. ‘Savaştan önce de özgürdüler’ diyemeyiz belki amabugün hiç olmadığı kadar kötü durumda oldukları kesin.

Burada ABD’nin ilk işi ise petrolü özelleştirip kendi serma-yesine katmak oldu. Bu savaştan çıkar sağlayanlar ABD’ninpetrol şirketleri başta olmak üzere diğer bir çok şirket, yanisermaye sınıfı oldu.

Biraz geriye gittiğimizde 1. ve 2. Dünya Savaşı’nda da,kaybedenler hep yoksul halk tabakası oldu. Birileri için yararlıolan bu savaşlar akıllara sığmaz vahşetleri de beraberindegetirdi. İnsanlık onuruna sığmayan işkenceler, yıkımlar, katli-amlar. Özellikle 2. Dünya Savaşı’nın ünlü faşist lideri Hitler’inyaptığı katliamları hatırlamamak, es geçmek olmaz…

Ve tarihler 9 Ağustos 1945 gösterdiğinde dört buçuk ton-luk atom bombası bir şehrin tepesine bırakılmış, yaklaşık 100bin kişi gökten düşen şeyin ne olduğunu bile öğrenemedenferyatlar içinde hayatını kaybetmişti.

Daha da kötüsü o bölgedeki yüz binlerce insan bugünbile hala radyasyonun etkisi sonucu kanser olmuş ve doğançocukların hepsi mutasyona uğramıştı. Bomba, yerden 580metre yükseklikte görülmemiş bir uğultu ve kör edici bir ışıkyayarak patladı. Hiroşima, bir anda bombanın yaydığı ışığabakakalıp gözbebekleri eriyip akan, 3000 dereceye ulaşan sı-caktan kavrulup ölen, kalanların ise "mizu, mizu!'' (su, su!)diye bağırdığı mahşeri bir sahneye dönüştü. Aynı gün 100bin kişi ölmüş, kentteki 76 bin binadan sadece 6 bini ayaktakalabilmişti.

Hiroşima; tarih sayfalarında yine egemen çıkarları sonucukatledilen binlerce insanın, ‘masum insanın’ adları ile yazılmı-yordu…

Onca masum insanın katili ‘bombalar’ İkinci Dünya Sava-şı'nı bitirmiş, daha da önemlisi atom çağını başlatan karaleke olarak tarihe mal oldu.

Suriye ile savaşa hayır !

Günümüzde, aynı kanlı oyunlar Ortadoğu için de oyna-nıyor. Tarihte incelediğimiz savaşlarda bu kadar kan dökülüp;milyonlar, birkaç kişinin çıkarları için ölmüşken, bugün AKPiktidarı savaş çığırtkanlığı yapmaya devam ediyor. Olan herzaman olduğu gibi yine yoksul halka ve onların çocuklarınaoluyor. AKP iktidarının, ABD’nin çıkarları için yaptığı çalışma-lar en başta Türkiye halkına zarar veriyor. Bizler böyle bir sa-vaşı istemiyoruz ve bu savaşa, bu savaştakilere taraf değiliz,bu kanlı savaşın bir parçası, ortağı değiliz, olmayacağız. Bebu savaşta, tarihteki diğer savaşlar gibi birilerinin yararına veyoksul halkın zararına olacaktır.

Savaşı öğren! Barışı savun…

Günümüzde, aynıkanlı oyunlar

Ortadoğu için deoynanıyor. Tarihte

incelediğimizsavaşlarda bu kadar

kan dökülüp;milyonlar, birkaç

kişinin çıkarları içinölmüşken, bugün

AKP iktidarı savaşçığırtkanlığı

yapmaya devamediyor

Bunları biliyor musunuz?Á 2. Dünya Savaşı’nda 66 milyon insan hayatınıkaybetti.

Á Amerika-Vietnam Savaşı’nda(1959-1975) 4mil-yon 200 bin insan hayatını kaybetti.

Á Bugün yaşanan hava kirliliği, toprak kirliliği, yeraltı ve yerüstü su kaynakları kirliliği, tehlikeli atık-lar gibi çevre sorunlarının %34’ü savaşlar, yenisilah sistemlerinin geliştirilmesi çalışma ve harca-malarından kaynaklanmaktadır.

Page 11: Genç Umut 15. Sayı

11

Bu sayıda sözünü, halini, tavrını rahatça sergileyebilen ka-dınların erkeklere oranla toplumda yaşadıkları sıkıntıları, önyargıları ve çatışmaları ele alacağız. Öncelikle şunu söyleme-miz gerekirse; erkek egemen anlayışa dayalı bu sistemi iste-meyen, kadın ve erkeğin kesinlikle eşit olmadığı butoplumsal düzenin yıkılmasını isteyen kadınlar hala var. Ohalde umudumuz da var!

Acı bir gerçekle başlayalım, kadın-erkek eşitsizliğinde 135ülkeden 124. sırada olan Türkiye, kadına şiddet oranlarındada zirvede; şehirlerde evli kadınların %18’i şiddet görürkenköylerde bu sayı %76 gibi korkunç bir rakama yükseliyor.Toplum, öyle bir erkek egemenliğine çevirmiş ki yüzünü kadı-nın ezilmişliğini, baskıyla nasıl yaşadığını anlamayı bir kenarabırakıp erkeklerin eril iktidar konumlarını sürdürmek pahasınayaşadıkları buhran ile daha çok ilgileniyor.

Genç kadınlar eşitlik istiyor, susmayacak!

Kadınların yaşadığı zorluklar daha çocukken aile içinde

erkek kardeşten ayrılmakla başlıyor, genç bir kadın oldu-ğunda ise cinsel bir obje olarak görülmemiz, sözle, bakışla,dokunuşla sürekli tacize uğramak ve kimsenin bunlara sesi-nin çıkarmaması ile devam ediyor. Bütün bunlar olurkenbizim suçlu görülmemiz ‘’Öyle giyinmeseymiş, öyle yürüme-seymiş’’ gibi sözlerle karşılaşabilir. Taciz eden suçsuz, sensuçlu duruma düşebilirsin. Sokakta sigara içsen ya da gecedışarı çıksan suçlu yine sensin. Gece dışarıda tacize uğrasantaciz edildiğin kısmını atlayıp gece dışarıda olmanla ilgilenir-ler.

Bunun yanı sıra araba kullanamayaca-ğına, rasyonel düşünemeyeceğine, güç-süz olduğuna dair bir sürü şeysöylenirken şeytani ya da kurnaz olduğungibi çeşitli hakaretlere de maruz kalırsın.Eğitimimizden çok eteğimizin boyuyla ilgi-lenilir. Orada ayrışırsın erkek öğrenciler-den, onlar gibi her istediğiniyapamayacağın fikri kabullendirilmeye ça-lışılır. Genç kadının uğradığı bu fiziksel veruhsal şiddetin normal, karşı çıkılamaz vekabullenilmesi gereken bir şey olduğunudüşünmeye zorlanırsın. Ne var ki buböyle gitmez diyen kadınların eşitlik talebisokaklarda yankılanacak, susmayacak!

Kadınlar sokakta

Hayatları boyunca erkekler üzerindendeğerlendirilip erkeklerin sahip olduğuhaklara sahip olamadığımız için geceleride, gündüzleri de sokakları da istiyoruz,alacağız. Kimsenin namusu olmayacağızdiyerek; sınıfsız, eşit ve insanca bir yaşa-mak için sokaklarda olacağız. Özgürlükleriiçin mücadele eden kadınlara gecede, gündüzde, sokakta,meydanda, kampüste, koridorda, panzer üstünde rastlayabi-lir, kadınların isyan sesinden korkanlara haddini bildirebilirsin!

Bunları biliyor musunuzÁ Son araştırmalar, devletler önlem al-

mazsa önümüzdeki on yıl içinde 18yaşını doldurmamış 150 milyon gençkadının evleneceğini gösteriyor.

Á 18 yaş altı cinsel istismara maruz kalan-ların %30’unu 11-17 yaş grubu oluştu-ruyor.

Á İzmir’in Dikili İlçesi’nde lise öğrencisi 15yaşındaki E.A. bir fırıncı ile Din Kültürüve Ahlak Bilgisi öğretmeninintecavüzüne uğradığını öne sürerek, aile-siyle birlikte savcılığa suç duyurusundabulundu.

Á Aydın’ın Umurlu Beldesi’nde, 42 yaşın-daki servis şoförünün lise öğrencisi ikigenç kadından birine silah zoruyla 3yıldır tecavüz ettiği, diğerine ise tacizdebulunduğu ortaya çıktı.

Á Dünya Ekonomik Forumu’nun hazır-ladığı rapora göre Türkiye’de kadın-erkek eşitsizliğinde geçen yıla göre 3 sıragerileyerek 135 ülke arasında 124.sırada yer aldı.

Á Kadınların eğitime katılımında ise Türkiye135 ülke arasında 108. sırada yer alıyor.Kadının ekonomiye katılımı ve fırsateşitliğinde ise 135 ülke içinde 129.sırada.

Liseli genç kadınlarız, eşitsizliğe karşıyız!

Page 12: Genç Umut 15. Sayı

Sıradan sesler

- İnsan, kendini yaratanı aklı ile bulur. Aklını kullanabilirse tabi. (DinKültürü Öğretmeni)

- Hayvanlar da Allah’a şük-reder. Kediler mırıldana-rak, köpekler uluyarak,kuşlar su içerken gök yü-züne bakarak Allah’a şük-reder. (Din KültürüÖğretmeni)

- Erkeklerle kızlar el tema-sında bulunmayacak, bu-lunamaz. (Dil ve AnlatımÖğretmeni)

- Bu sınıfta demokrasi yok,fikrini sunamazsın. (Ede-biyat Öğretmeni)

- İslamiyet'e hizmet savaşa-rak olabilir, cihad ederekolabilir. (Edebiyat Öğret-meni)

- Ben şimdi erkek olsamağzını yüzünü kırmıştım.(Edebiyat Öğretmeni)

- Geçtiğimiz yıllarda bazı si-yasi kesimler Tekel Direnişi yaptı, grev yaptılar. Onlar farkında değilgaliba devletin ihtiyacı olduğu zaman özelleştirmeler, yasalar yap-ması gerektiğinin. (İşletme Öğretmeni)

- Erkek öğrencilerin sevgilisi olabilir ama kız öğrencilerin sevgilisi ola-maz. (Din Kültürü Öğretmeni)

- Kafasını çalıştıramayan eteğini çalıştırıyor. (Okul Müdürü)

- (Coğrafya Öğretmeni): Gözündeki makyajla kimin dikkatini çekmeyeçalışıyorsun?

- (Öğrenci) : Kimsenin?

- (Coğrafya Öğretmeni) : Ama gözlerin benim dikkatimi çekti.

- (Staj dosya parasını vermeyeceğini söyleyen öğrenciye okul müdüryardımcısının cevabı)

- Bu okulun giderlerini kimin nereden karşıladığını düşündün mü dedosya paranı vermiyorsun? Bu okulun temizlikçisi, hademesi, çalı-şanı, memuru, elektriği, suyu, fotokopi makinesinin kâğıdı, kartuşu,

daha neler neler var. Yani ev-ladım, uzun lafın kısası ya pa-rayı verir dosyanı alırsın yadadosyanı alamaz stajını yakar-sın karar senin.

- Ne yapıyorsun oğlum?Liseli misin sen? (EdebiyatÖğretmeni)

- Allah vardır, bana güve-nin (Edebiyat Öğretmeni)

- Biri sizi azarlıyorsa, ta-vandaki pötürcükleri sayın.(Fransızca Öğretmeni)

- Mikro alemden makroaleme geçen arılar kömpütürgibi işleyen beyinleri tarafın-dan yönetilirler. Yani Allahvar.. (Müdür Yardımcısı)

- (Poşu takmış öğrenciye)Oğlum sen terörist misin? Si-yası misin? (Müdür Yardım-

cısı)

- (Uyuyan öğrenciye) Oğlum kendini babanın pastanesinde mi sanı-yorsun? (Fizik Öğretmeni)

- Suratınıza sıçıyorum yarabbi şükür diyorsunuz. (Edebiyat Öğret-meni)

- Fransız bizi affetsin. (Fransızca Öğretmeni)

- Sizi yamıltmağa gildim. (Fizik Öğretmeni)

- Oruç ve namazla hacı olunmaz. Bir Alevi öldüren beş sefer haccagitmiş gibi sevap kazanır. (Kahramanmaraş/Bağlarbaşı İmamı Mus-tafa Yıldız)

- Lenin'i ölü olarak görmek çok güzel. (Moskova ziyareti sırasında Bü-lent Arınç)

- Profesyonel cani, sapık, hırsız, psikopat, eşekoğlueşek, hayvan, soy-suz, sütü bozuk, şerefsiz, serseri! (Mecliste ki milletvekili kavgaların-dan)

- Öğrenciye ev verenin kanalizasyonunu tıkarım. Öğrenciler kiraladık-ları evde karı-koca hayatı yaşıyor. (Erzurum Dadaşkent Belediye Baş-kanı Ensar Coşkun)

- Hem laik hem Müslüman olunmaz. Ya Müslüman olacaksın, ya laik.İkisi bir arada olursa ters mıknatıslanma yapar. (Recep Tayyip Erdo-ğan)

- Gizli gizli yiyorlar. (Ölüm orucundakiler için dönemin Adalet Bakanı

Şevket Kazan)

- Aleviler Müslümansa camiye gitsinler. Cemevleri cümbüş evleridir

(Recep Tayyip Erdoğan)

- Biz tam aksine azınlığın hukukunu koruyan bir iktidar olacağız.

(Recep Tayyip Erdoğan)

- Füzelerle savaş kazanabilirsiniz ama füzelerin üstüne oturamazsınız.

(Deniz Baykal)

- Demokrasi bizim için tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz.

(Recep Tayyip Erdoğan)

- Thanks, siz how are you siz? (Recep Tayyip Erdoğan İngilizcesini ko-

nuşturuyor)

- Adalet bakanım gitti, aç kalan yok. Gerektiğinde müdahale yapılır.

(Recep Tayyip Erdoğan-Açlık grevleri için)

Asil Ergenler!

Page 13: Genç Umut 15. Sayı

Lisenin gündemi

İstanbul’dakiliselerin yüzde 3.5’iimam hatip

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada2011-2012 eğitim-öğretim yılında İstanbul’da bulunan 1179 lisenin 41’ininimam hatip lisesi olduğunu ve bu sayının diğer liselere oranının %3.5’edenk geldiğini belirtti. Dinçer, eğitimde gericiliğin ivme kazandığı bu dönemde Ankara’da 21, İzmir’de ise 13 imam hatip lisesi olduğunu da kaydetti.Bunun yanı sıra Dinçer, her ne kadar 4+4+4 yasasıyla birlikte ‘seçmeli ders’adı altında toplanan din derslerinin ‘özgürce’ seçildiğini iddia etse de çeşitliokullarda bu dersler idareciler tarafından ‘zorunlu seçmeli’ dersler haline ge-tirilmeye çalışılıyor.

MEB’in ‘zorunlu seçmeli’ dersleri

Türk Kızılayı Kartal Anadolu Lisesi'nin 9. sınıfına çocuğunu kaydettirmekiçin giden bir veliye beş dersten oluşan bir çizelge iletildi ve çocuğu için buderslerden üçünü seçmesi istendi. Çizelgede ilk iki sırayı Kuran-ı Kerim veTemel Dini Bilgiler dersleri alırken, veliye özellikle bu dersleri seçmesi nokta-sında yönlendirme yapıldığı öğrenildi. MEB tarafından yayınlanan genel-geye ve okullara gönderilen listeye göre, öğrenciler 9. Sınıfta Kur’an-ı Kerim,Hz. Muhammed’in Hayatı, Temel Dini Bilgiler, Bilgi Kuramı, Demokrasi veİnsan Hakları, Sosyal Etkinlik, Proje Hazırlama, Bilgi ve İletişim Teknolojisi, İş-letme, Ekonomi, Girişimcilik gibi dersler seçilebilirken öğrenci ve velilerineline hazır çizelgeler tutuşturuluyor.

Mobil bilgi servisi adı altında tanıtılan proje 17 milyon öğ-rencinin velilerine yönelik bir bilgilendirme sistemi. Üç ope-ratörle yapılan ortaklık sonucu ilk ve orta dereceli okullardaeğitim gören öğrencilere ait tüm bilgilere 8383’e mesaj ser-visi ile ulaşılabiliyor. Sistem, ’Öğrenci velisinin telefonu, öğ-rencilerin kişisel bilgileri şirketlerin elinde, çocuklarla ilgilibirçok özel bilginin ihale edilmesi hukuki ve ahlaki değil” de-nilerek velilerden ve hukukçulardan tepki topladı.

Sistem nasıl işliyor?

Milli Eğitim Bakanlığı Yönetim Bilgi Sistemleri Şube Mü-dürlüğü, projeyi Milli Eğitim İl Müdürlükleri’ne gönderilen şuyazıyla duyurdu: “Bakanlığımız ve GSM operatörleri arasındaimzalanan protokol gereği öğrenci ve öğrenci velilerine; e-Okul Sistemi’nde üretilen öğrenci bilgileri, her türlü merkezisistem sınavları ile sınav tarihleri, sınav giriş yeri, sınav sonuçbilgileri, kazandığı okul gibi bilgileri mobil ortamdan mesajbedeli ödemek koşuluyla alabilecek.”. 2 TL karşılığında verile-cek bu hizmet Milli Eğitim Bakanlığı’nın işi ticarete döktüğü-nün son kanıtlarından biri oldu.

17 milyonöğrencinin bilgilerioperatörlere satıldı

Gericilikte sınır yok!

Bu ayın imamı hiç şüphesiz ki Yeşilay Cemiyeti MardinŞube Başkanı Lütfü Günlüoğlu’dur. Günlüoğlu illerinde bulu-nan üniversitenin kentlerine ahlaksızlığı getirdiğini söyledi.Günlüoğlu, Artuklu Üniversitesi’nde okuyan ve kent dışındangelen öğrencilerin manevi çöküntüyü hazırladığını söyledi."İlimize üniversite geldiğinde çok sevindik. Üniversite ile Mar-din her geçen gün gelişmeye başladı. Öyle bir gelişti ki, bugelişme beraberinde birçok ahlaksızlığı da getirdi. Artık kız-erkek gençlerimiz özgürlük ve medeniyet adına el ele, kolkola, sarmaş dolaş, uluorta gezmeye, gün ortasında herkesinönünde hayasızca sevişmeye başladılar.” diyerek gerici yü-zünü bir kez daha göstermiş oldu. Günlüoğlu, yetkilileri bu

durum karşısında göreve çağırdı ve işin “fiili zina”ya gittiğinisavunarak bu vebalin altında kalmak istemediklerini bu yüz-den de yetkilileri göreve çağırdıklarını belirtti. Ve bu sözleri iledergimizin bu ayki sayısında Ayın İmamı Bölümü’ne girmeyehak kazandı.

Okullarımızda her geçen gün giderek artanbaskılara bir yenisi daha eklendi. Samsun MithatPaşa Lisesi’nde Felsefe öğretmeni, dersine girdiğisınıflarda öğrencilerine sosyal paylaşım sitesi Face-book’ u kullanmayı yasakladı.

Facebook’u kullanmayı yasaklamasının nede-nini ise şu sözlerle açıklıyor; ‘’Facebook sizleri ger-çek dünyadan uzaklaştırıyor, tamamen sanal

aleme geçiyorsunuz. Bu sizlerin daha geliş-mekte olan beyin hücreleriniz açısından çokzararlı. Eğer Facebook kullanan birini görür yada duyarsam sözlü notunu derhal sıfır veri-rim.’’ Bu gerici zihniyet karşısından öğrencilervelilerine haber verdiler. Büyük tepki yaratanolay karşısında velilerin okul yönetimine şikâyetettiği öğretmen için yapılan hiçbir işlem olmadı.

Page 14: Genç Umut 15. Sayı

Yaşar Kemal, Bir AdaHikayesi’ni tamamladı

Filistin halkının mücadelesine,AKP'nin 'ileri demokrasisine' ve Ulude-re'de yaşanan katliama karşı çizdiği kari-katürler ile hatırlanan karikatürist CarlosLatuff, bu sefer de 48 gündür hapisha-nelerde süresiz, dönüşümsüz açlık gre-vinde olan Kürt siyasi tutukluları çizdi.

Dünyanın kulağının Tayyip Erdoğantarafından tıkandığını çizen Latuff, Tür-kiye coğrafyasından yükselen Kürt bay-rağını da karikatürüne ekledi.

Yaşar Kemal 'Çıplak Deniz Çıplak Ada' kitabında ağıtlarındiliyle, kendi özgün dilini harmanlıyarak karşımıza çıkıyor.Yaşar Kemal’in ‘Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana’ romanı ilebaşlayan, ‘Karıncanın Su İçtiği ve Tanyeri Horozları’ kitapla-rıyla devam eden Bir Ada Hikayesi dörtlemesi, son kitabı Çıp-lak Deniz Çıplak Ada ile tamamlandı. Bir Ada Hikayesidörtlüsü, savaşlardan, kırımlardan, sürgünlerden arta kalaninsanların, Yunanistan’a gönderilen Rumların boşalttığı biradada yeni bir yaşam kurma çabalarını konu alıyor. ÇıplakDeniz Çıplak Ada, Yaşar Kemal’in yerlerinden edilen insanla-rın Ege’de bir adada yeni bir yaşam kurma çabalarının des-tansı öyküsü Bir Ada Hikayesi’nin dördüncü ve son kitabı.

Sıfır Tolerans – İsmail SaymazSokakta, eylemde, karakolda polis

şiddeti. Dur ihtarına uymadıkları ge-rekçesiyle vurulanlar, polisin eline sağsalim düşüp hayatını yitirenler, sakatkalanlar, işkencelerden geçenler, katli-amlara maruz kalanlar. Son 5 yılda127 kişinin polis kaynaklı şiddetindenöldüğüne dikkat çekiliyor. Gazeteci İs-mail Saymaz, İstanbul’dan Ankara’ya,Ankara’dan Diyarbakır’a polisin el at-tığı 35 adli olayı derinlemesine ince-ledi ve işkenceye ve katliamlara ‘SıfırTolerans’ diyerek bu vaadin yaşamdahiç bir karşılığı olmadığı bu kitaplagözler önüne serdi. Metin Lokumcu,Festus Okey, Şerzan Kurt, Çayan Bir-ben ve daha fazlaları olmasın, unutul-masın diyerek, son derece iyi bir anlatımla kaleme alınan bir roman;Sıfır Tolerans

Hasretim Derin UykulardaVehbi Bardakçı

Carlos Latuff açlık grevlerini çizdi

Güneş doğuyor, güneş batıyor, gü-neşle birlikte umutlarda batıyor. Yenigüne yeni umutlarla başlanıyor veumutlar yine batıyor. Kimleri için hayatbu sıradanlık içinde çamurlu bir su gibiağır ağır ilerlerken kimileri içinde ola-ğanüstü saatler yaşanıyordu. MahirÇayan ve yoldaşlarının yakalanışıylaberaber başlayan olaylar cezaevindenkaçışlarıyla doruğa ulaşmış ve Kızılderekatliamıyla çağın en büyük trajedisi ol-muştu. Yaşanılan bütün bu olaylarıngerçekliği ve kaçınılmazlığı devrim coş-kusuyla kabarıp büyüyen bu yürekleresığamaz hale gelmişti. Ölümle yaşam arasındaki ince çizgide sıkışıpkalan Mahir ve yoldaşları sadece siyasi başkaldırışlarıyla değil inanç-ları ve istekleri doğrultusunda bir direniş kültürü oluşturmuşlardı.Özgür bir gelecek için ölümü bile göze alan bu firarilerin yaşadıklarıbüyüleyici olayları okurken onların duygusal boyuttaki izlenimlerinide ayrıntılarıyla öğrenmiş olacağız.

19. Yüzyılda Londra Soho’da ya-şayan Marks, "Marx'ın Dönüşü"ndegünümüz New York Soho’dadır.İçinde yaşadığımız dönem veMarks’ın yaşadığı dönem aynı andaoynanıyor. Marks’ın 19. yüzyılda ge-tirdiği kapitalizmin eleştirisinin gü-nümüzde de temelde hala geçerliolduğu anlatılıyor.

Oyunun önemli bir kısmında Marks’ın karısı Jenny, kızı Eleanor,dostu Engels ve siyasi rakibi Bakunin gibi karakterlerle ilgili değer-lendirmeler yer alıyor. Yaşamıyla ilgili olaylar ve Jenny ile yaptığıevlilik gibi kişisel konuşmalar kadar Londra’ya sürülmesi, üç çocu-ğunun ölmesi, zamanın politik çatışmaları, İrlanda’nın İngiltere’yekarşı direnişi, Avrupa’daki 1848 devrimleri, Komünist Hareket,Paris Komünü olayları hakkında konuşuyor. Genco Erkal ikili ko-nuşmalar sırasında, hem Marx'ı mükemmel yansıtıyor hemde inceesprileriyle izleyen herkesi eğlendiriyor.

Genco Erkal'ın yönettiği veoynadığı tek kişilik bir oyun

Page 15: Genç Umut 15. Sayı

Uzun yıllardır hapishanelerde olan Kürt mahpusla-rın Kürtçe hazırladığı mizah dergisi Golik, yayın haya-tına başladı. AKP'nin rahatsız olduğu üç şey budergide yan yana geliyor; hapishane, Kürtçe vemizah...

Bu mizah dergisinin farkı ise uzun yıllardır hapisha-nelerde olan tutsakların Kürtçe hazırlamış olması.Golik ekibinin işi biraz zor çünkü dergi Kürtçe olarakhapishanelerde hazırlanıyor. Dergi bazı teknik aksaklık-lar ile de karşılaşıyor. Cezaevlerinde olan çizerlerin bil-gisayar ya da başka çizim aletlerinden yararlanmalarımümkün olmadığından tamamen elle çizilen karika-türler dışarıda tekrar düzenlenip mizanpaj yapılıyor, çi-zimler elle renklendiriliyor. Ancak çizimlerin dışarıyaulaşması ya da yazıcıda taranması sırasında renk kaybıoluyor.

Kısıtlı imkanlarla çıkarılan Golik, dağıtım şirketlerineverilemiyor, bazı kitabevlerinden ulaşmak mümkün. İs-tanbul’da Mephisto ve Semerkant gibi… Dergiyi ala-caklar için önemli bir hatırlatma yapmakta fayda var:derginin dışarıda bir yayın merkezinin olmaması nede-niyle okuyucuyla irtibat mektuplarla ya da e-postaüzerinden gerçekleşiyor. Okuyucu mektuplarının di-rekt olarak hapishanedeki insanlara gönderilmesi, on-larla birebir irtibat kurulmasının ne anlama geldiği,onlar açısından nasıl bir moral olduğu tahmin edilebi-lir. Bu nedenle, yazara-çizere fikir beyan etmek, belkihiç olmadığı kadar önemli.

Ankara Genç Umut Sobe Tiyatro Top-luluğu, özellikle Ankara yerelinde, dahasonra da Türkiye çapında yayılan tiyatroözelleştirmelerinin durmasını istiyor. AKPeğitim, sağlık, barınma gibi halkın temelhaklarını neoliberal pazara mahkumetmiş durumda. Şimdi de hedefte sanatvar. Yıllardır ülkemizde sanat ve sanatçıhep güvencesizdi. AKP ucu eğrilmiş birsopaya tutunmuş tiyatroyu da neoliberalbir rant haline getirmeye çalışıyor.

Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ve Baş-bakan Recep Tayyip Erdoğan tarafındantasarlanan, parayı ve sanatı içine çekenelektrik süpürgesi kılıklı politikanın elbetbir sebebi var. Doymak bilmeyen ‘akba-balara’ yeni piyasa alanları açmak, özeltiyatrolar yaratmak.

Önüne gelen tiyatro salonu yaptırı-yor iyidir hoştur güzeldir ama bir gösteri-nin fiyatı 30-35 lira da olmaz değil mi?

Sobe Tiyatro Topluluğu ise tiyatronunözelleştirilmesine ‘hayır’ diyor. Çünküdevlet tiyatrosu demek Muhsin Ertuğrul,Gazanfer Özcan, Cüneyt Gökçer, Müş-fik Kenter, Erol Günaydın ve hayatını ti-yatroya adamış nice kişiler demektir.Devlet tiyatrosunun özelleştirilmesidemek ucu eğrilmiş sopaya tutunan ti-yatronun sopasını ikiye kırmak demek vebu en başta tiyatroya yıllarını vermiş on-larca tiyatro emekçisine hakarettir. SobeTiyatro Topluluğu halkın haklarını hiçesayanların, zammın, zulmün, savaşın ik-tidarlarını, eğitimi, kültür-sanatı paralılaş-tıranları ‘sobelemeye’ geliyor!

Bu mizah dergisi farklı

Oyunun yazarı ve yönetmeni FerhanŞensoy. Oyun oldukça uzun bir süredir oy-nuyor. Oyun temelde "Hükümetten ne ek-siğimiz var? Neden eşit değiliz? Onlarbizden çalabiliyorsa biz neden çalmaya-lım?" sorularını soruyor.

Nasreddin Hoca "Halkın oy verecekpartisi yok." diye diye HVPÇ'yi kuruyor.Partinin amacı basit hırsızlıkları suç olmak-tan çıkarmak ve onu savunmaktır. Soruyo-ruz Nasreddin Hoca’ya ‘’Neden böyle birşey savunuyorsunuz? “Neyi savunacağız?Size refahı getireceğiz desek, halk getire-

meyeceğimizi biliyor. Sittin yıldır söyleniyor,ortada refah yok. Huzur, güvenlik, özgür-lük getireceğiz desek böyle şeyler olmaya-cağını biliyor halk. Elli yıldır politikacılarbunu söylüyor, oy alamıyor. Al sanakömür, al sana beyaz eşya deyince halkhemen tav oluyor. Neyse iktidardan birşey arakladım, diye mutlu oluyor. Bu basitbir hırsızlık işte.”

- Arkadaşlar biz HÇVP olarak şunu sa-vunacağız, bir ülkede yönetenler hırsızsayönetilenlere de hırsızlık hakkı doğar.

Nasri Hoca ve Muhalif Eşeği

Sobelemeye geliyorlar!

Page 16: Genç Umut 15. Sayı