g a s bİrlİk bİlİncİ - :: ana sayfa :: sabİha betÛl :: · rabia al adawiyya’dan “tek...

40
BİRLİK BİLİNCİ Y O G A S İ M U R G Sayı 3 • 2011

Upload: ledang

Post on 03-Nov-2018

214 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

BİRLİK BİLİNCİYO

GA SİMURG

Sayı 3 • 2011

1

“Kimi büyük yaradılışta olanlar vardır ki, onlar yalnız bağlı oldukları topluma değil,

bütün insanlığa kalplerini ve ruhlarını açık tutarlar.”

2

Hazırlayan: Sabiha Betûl

Grafik Tasarım: Berrin Irmak

Kapak Fotoğrafı: Sabiha Betûl

Fotoğraflar: Sabiha Betûl, Armağan Küpeli, Canseri Özen, Emine Kortan, Gamze Kefu

Tercüme: Çiler Küpeli, Emine Kortan, Nazlı İrtemçelik, İlhan Dülger

Bu bültenin tüm yayın haklarıDoğal Yollarla İyileşme Yöntemleri ve Bilinçli Yaşam Derneği’ne aittir. Ankara – Temmuz 2011

3

İÇİNDEKİLERMustafa Kemal Atatürk’ten 1

Lahiri Mahasaya’dan “Hayatlarımızın Amacı” 4

Sabiha Betûl “Birlik-Bütünlük-Aşk” 5

Sri Aurobindo’dan Şiir 7

Yunus Emre “Hakkı Buldum Can İçinde” 8

Paramahansa Yogananda

“Büyük Guru Shyamacharan Lahiri Mahasaya” 9

Sri Gyanamata’dan “Guru” 11

Roy Eugene Davis’ten Şiir 12

Roy Eugene Davis“Hızlı Değişen Bir Dünyada Akıl Huzuru Nasıl Sağlanır” 13

Kur’an-ı Kerim’den 15

Gurudev Shreesadhak Satyam “Yeni Bir Sözcük” 16

Gurudev Shreesadhak Satyam “Yalnızlık ve Öz Farkındalık” 17

Sabiha Betûl “Dünya” 18

Hazrat Babajan’dan “Doğruyu Söylemek” 21

Horst Gunther “Ruhsal Hayatın Kuralları” 22

Rabia al Adawiyya’dan “Tek Arzu” 24

Yrd. Doç. Dr. Rahmi Oruç Güvenç “Birlik-Aşk-Rebab” 25

Mevlana Celaleddin Rumi “Rebab ve müzik” 27

Bhagavadgita’dan 28

Sri Daya Mata “Tanrı Her Zaman Bizimle” 29

M.Yüzüak “Karar” 30

İskender Azatoğlu “Evrensel Müzik ve Birlik Bilinci” 31

Dalai Lama’dan “Zihin Huzuru ve İyilik” 34

Pir Sultan Abdal’dan Şiir 35

4

Lahiri Mahasaya(Shyamacharan Lahiri)

1828 -1895

Mahavatar Babaji tarafından 1861’de kadim Kriya Yoga öğretisine inisiye edildi. Din-dil-ırk vb. ayırt etmeksizin samimi istek sahibi dürüst ve gerçeğe uygun herkese bu öğretiyi itina ile aktardı. Paramahamsa Yogananda’nın ruhsal öğretmeni Sri Yukteswar’ın öğretmenidir.

“Hayatlarımızın amacı iki yönlüdür. Bir yandan kişisel amaçlarımızı gerçekleştirirken diğer yandan Tanrı’nın iradesini yerine getiririz. Bu iki amaç birbirini tamamlar. Bizim kişisel arzu ve ideallerimiz Tanrı’nın iradesi ve amacıyla uyum içinde olmalıdır.”

Lahiri Mahasaya

5

Sabiha Betû[email protected]

BİRLİK - BÜTÜNLÜK - AŞK

Gerçeği göklerde arayan, göklerin derinliklerine korkusuz, bitimsiz bir özlem ve aşkla akan gönüllerle; yeryüzünü mesken edinmiş, maddenin tüm olanaklarını kullanmak üzere tüm dikkat, istek, arzu ve enerjilerini seferber etmiş zihinler bir gün mutlaka birleşerek İlahi sisteme uyumlanırlar. İkisi de O’nun enerjisi ve iradesi ile O’nun gözleri önünde, O’nun sevgisi, ışığı içinde ve O’nun tanıklığı ile seçimlerini deneyimleyen, O’na ait unsurlardır.

Gökyüzünün hafifliği ve özgürlüğü içinde derinlere uzanan kalpler, diğer yandan yeryüzüyle özdeşleşmiş hemcinslerinin gözlerini gökyüzüne çevirdikleri anı sabırla beklemektedirler. Alıcı bir açıklık, içten bir çağrı duydukları her an, tüm kalplerini sunmaya hazır bir bekleyişle...

Gökyüzü ile yeryüzü, sağ ile sol, doğu ile batı, büyük ile küçük, siyah ile beyaz birbirleri için var olduklarını bilmek zorundalar. Sonsuzluğun bütün evlatları İlahi bir bağla birbirlerine bağlı olduklarını, gerçek, sonsuz koşulsuz sevgi içinde buluşarak anladıklarında; tüm insanlık, tek bir vücut olarak kendini bilir ve ait olduğu gerçek boyuta yükselir. Bilenlerin bize aktardığı bilgilere göre bu, insanlığın değişmez kaderidir. Her insan özgür iradesiyle kaderini kendisi yazar, seçimine göre yaşar. Bir kısmımız bilinçli bir farkındalık içinde bilerek, isteyerek gerçeğe uyanırken, bir kısmımız Doğa yasalarının desteğiyle uyanışı tercih eder. Her iki hal de Bütün’ün en yüksek hayrı ve şifası için özgür iradeyi yaratan, sunan, işleten ve saygı duyan İlahi Lütuf’la gerçekleşir.

Uyanış ve Gerçeğe dönüş yolunda istekli, samimi kalpler, yol, yöntem, teknik arayışına girerler. Koşulsuz sevgi ile çarpan, istekli ve kararlı, Tek gerçeğe adanmış bir kalbin hiçbir tekniğe, yol ve yönteme, ihtiyacı yoktur. Teknik ve yöntemler zihinleri ikna etmek içindir, aşkla uyanmış kalpler için değil. Tanrı aşkı ve özlemiyle dolu bir kalp Evren’in nabzıyla bir atar. O, tüm yaradılışın mikro kalbidir. İhtiyacı olan her şey doğru zaman ve yerde açığa çıkmak üzere kendi içindedir.

6

Bu lütfa erenler, samimiyet ve sadakatle, Bütün için koşulsuz hizmete izin ve destek talep ederek yola koyuldular. İçten yapış ve yakarışlarıyla kararlılıklarını kanıtlayarak sadece En Yüce Olan’a güvenerek ilerlediler. Ve sonunda aşklarına yanıt olarak gelen İlahi Lütuf’la, Aşk’ın birliğini, eşsizliğini yaşayarak bildiler. Koşulsuz yürekleri herkes için çarpmaya devam etti, bu lütfa herkes ersin, bu Aşk’ı herkes yaşasın istediler, istiyorlar.

Zihinsel bilgi ile İlahi Aşk’a ulaşamıyoruz ama içimizdeki “Aşk” ihtiyacımız olan her şeyi bize “an” da sunuyor. Aşk’la uyandığımızda, zihnimiz ve içeriğindeki tüm bilgiler çok gerilerde kalıyor. İlahi Zekâ bedenli merkezimizden tüm varlığımıza ve tüm çevremize koşulsuzca akıyor, bizi yönetip yönlendiriyor. Şimdide güvenle yaşıyoruz. Yaşamın zihinlere mucizevî gelen gerçek doğasını şükür dolu kalbimizle deneyimliyoruz.

Aşk; hepimizin içinde Tanrı’nın sözü olarak var olan, uyandığında;“kendi”ni “an”lardaki oluşlarla özgürce yaşayan “Biz”.

Teşekkür ederim.Huzur, Sevgi ve Işıkla

7

Bedensel görüntü bütün değildir;Biçim yanıltır; kişi bir maskedir;

İlahi güç insanın derinliğinde saklı yaşar.Yılların denizinde o nazik gemi onu taşır,

Sonsuz olanın bir kılıfı gibi.

Sri Aurobindo

8

HAKKI BULDUM CAN İÇİNDE

Baştan ayağa değin, Haktır ki seni tutmuş Haktan ayrı ne vardır, kalma guman1 içinde

Bir isen birliğe gel, ikiyi bırak elden Bütün mana bulasın, sıdk u iman içinde

Girdim gönül şehrine, daldım onun bahrine2 AŞK ile gider iken, iz buldum can içinde Bu izimi izledim, sağım solum gözledim

Çok acaibler gördüm, yoktur cihan içinde Yunus senin sözlerin, manadır bilenlere Söylenecek sözlerin devr-i zaman içinde

Yunus Emre

*1 Guman : Şüphe *2 Bahri : Deniz

9

Paramahansa Yogananda5 Ocak 1893 - 7 Mart 1952

PARAMAHANSA YOGANANDA’DAN

BÜYÜK GURUSHYAMACHARANLAHIRI MAHASAYA

....1861 yılında toplumun geneli tarafından fark edilmeden Banaras’ın ücra bir köşesinde büyük bir ruhsal rönesans başlamıştı. Çiçeklerin güzel kokması nasıl önlenemezse, ideal bir aile reisi olarak sessizce yaşayan Lahiri Mahasaya da içinden taşan ihtişamı saklayamamıştır. Hindistan’ın dört bir yanından arılar gibi gelen insanlar, özgürlüğe kavuşmuş olan ustanın tanrısal nektarını aramaya başlamıştır...

....Lahiri Mahasaya’nın dikkat çekici bir yönü de her inançtan insana Kriya Yoga inisiyasyonunu hediye etmesidir. En önde gelen öğrencileri arasında sadece Hindular değil, Müslümanlar ve Hıristiyanlar da vardır. Monist veya düalist olsun, farklı imanlara sahip veya belli bir yerleşik imana sahip olmayan kişiler, evrensel guru tarafından ayırım yapılmaksızın kabul edilip eğitilmişlerdir. En ilerlemiş öğrencilerinden biri Abdul Gafur Han isimli bir müslümanmış. Brahmin denilen en yüksek kasta mensup olan Lahiri Mahasaya, zamanının katı kast bağnazlığını yok etmek için cesaretle uğraşmıştır. Her tür hayat yolundan gelen insanlar, ustanın her yerde hazır olan kanatları altında bir sığınak bulmuşlardır. Tanrı’dan ilham alan tüm büyük peygamberler gibi Lahiri Mahasaya da toplumdan dışlanmış olanlara yeni umutlar vermiştir. “Unutmayın ki siz kimseye ait değilsiniz ve kimse de size ait değildir. Bir gün aniden bu Dünya’daki her şeyi bırakmak zorunda kalacağınızı düşünün, dolayısıyla Tanrı’yla şimdi tanışın.” dermiş büyük guru müritlerine. “Her gün Tanrısal algıların kanatlarıyla uçarak kendinizi ölümün yaklaşmakta olan astral seyahatine hazırlayın. Yanılsama yüzünden kendinizi bir sürü soruna ev sahipliği yapan birer et ve kemik yığını olarak görmektesiniz. Istırabın her türünden bağımsız Sonsuz Öz olduğunuzu bir an önce anlamak için, durmadan meditasyon yapın. Bedeninize kapatılmış birer esir olmayı bırakın, Kriya Yoga’nın gizli anahtarını kullanarak Ruh’a kaçmayı öğrenin.”

Usta, her birinin kendi inancının öngördüğü iyi geleneklere bağlı kalması için öğrencilerine cesaret verirmiş. Özgürlüğe kavuşmanın pratik bir yolu olan Kriya Yoga’nın doğası gereği her şeyi içerdiğini vurgulayan Lahiri Mahasaya, öğrencilerine hayatlarını çevreleriyle ve yetişme tarzlarıyla uyum içinde ifade etme özgürlüğü vermiştir.

10

....Büyük guru, öğrencilerine yazıtlar üzerinde teorik tartışmalar yapmaktan kaçınmayı öğretmiş. “Kendini eski vahiyleri sadece okumaya değil aynı zamanda onları kavramaya adamış olan biri –yalnızca böyle biri- gerçekten bilgece davranmaktadır.” dermiş.

“Bütün sorunlarınızı meditasyon sayesinde çözün. Yararsız zihinsel faaliyetlerde bulunmak yerine, aktif olarak Tanrı’ya katılın. Zihninizi dogmatik, teolojik döküntülerden arındırın, bırakın doğrudan algılamanın taze ve şifa veren suları içinize aksın, kendinizi içinizden gelen etkin rehberliğe ayarlayın. Yüce Ses’de hayatın her çıkmazına bir çözüm vardır. Her ne kadar insanın kendini sorunlara boğma yeteneği sonsuzmuş gibi gözükse de, Sonsuz Yardım’ın kaynak zenginliğinin de ondan aşağı kalır yanı yoktur.”

.....Sri Yukteswar bir defasında bana, “bir öğrencinin hatalarını açıkça söylemek zorunda kalmış olduğunda bile Lahiri Mahasaya’nın sözleri yumuşaktı ve şifa vericiydi.” demişti. Üzgün bir ses tonuyla ekledi, “Ustamızın eleştirilerinden dolayı onun rehberliğini terk etmiş bir öğrenciye hiç rastlanmadı.” Kendimi tutamayıp güldüm fakat keskin olsun olmasın her sözünün benim kulaklarıma müzik gibi geldiğine gurumu tamamen inandırdım.

.....Lahiri Mahasaya’nın oldukça etkili dünyevi pozisyonları bulunan bazı öğrencileri Kriya Yoga anlayışını reklam yoluyla yaymayı arzulamışlar fakat guru izin vermemiş. “Bırakın Kriya çiçeğinin güzel kokusu doğal yolla yayılsın.” demiş. “Kriya tohumları ruhsal açıdan bereketli kalplerde sağlam kökler salacaktır.”

Her ne kadar büyük usta, modern bir organizasyon ya da basın aracılığıyla tanıtma sistemini benimsememiş ise de mesajının gücünün dayanılmaz bir sel gibi ayaklanacağını ve insan zihinlerinin kıyılarını bu mesajın kuvvetiyle basacağını biliyordu. Uygulayıcıların değişmiş ve arınmış hayatları Kriya’nın ölümsüz diriliğinin açık garantisiydi.

Paramahansa Yogananda – Bir Yogi’nin Otobiyografisi. Sf. 328, 330, 331, 332, 333 alıntı pasajlar.

11

* Sri Gyanamata, God Alone - The Life and Letters of a Saint, SRF Yayınları 1984 sf. 97-98

Sri Gyanamata’dan “GURU”

Sri Gyanamata (1869-1951)Sri Gyanamata gurusu Paramahansa Yogananda ile

Kişinin pek çok öğretmeni olabilir ancak sadece tek bir gurusu vardır. Bu guru Allah’a olan açlık artık inkâr edilemez bir aşamaya geldiğinde ortaya çıkar. Gurunun öğrencinin hayatındaki amacı sadece sevgi dolu bir nezaketle onu desteklemek değil aynı zamanda da onu sıkılamaktır. Eğer acı öğrencinin Allah’a yakınlaşması için bir vasıta olacaksa, gurusu öğrencisine “acı” diye adlandırdığımız şeyi yaşatmaktan çekinmez. Bu, hastanın iyileşmesini hedefleyen acı verici bir ameliyat gibi düşünülebilir.

Öğrencinin hayatındaki en büyük şey gurusunun yüzüne bakarak şöyle diyebilmesidir: “Her şeyi kabul edeceğim. Bana, benim için en doğru olduğunu düşündüğünüz şekilde davranın ki sonunda sizin gibi olabileyim.”

Sri Gyanamata

12

Farkındalığımı işgal ettiBüyülü bir VarlıkHer zaman orada olduğunu Bana bildirerekBen de kucakladım OnuNasıl kucaklarsa kişiEski, unutulmuş bir dostunu.

Roy Eugene Davis

*Roy Eugene Davis, Mistik Düşünceler - s.20

13

Roy Eugene [email protected]

HIZLI DEĞİŞEN BİR DÜNYADAAKIL HUZURU

NASIL SAĞLANIR

Son zamanlarda, ülkelerinde ve dünyada meydana gelen olayların doğurduğu zor şartlar nedeniyle pek çok insan endişeli, aklı karışmış, yakın ve uzak geleceğin neler getirebileceğini tahmin etmekte kararsızlıklar yaşar durumdadır.

1930’larda, benim çocukluk yıllarımda babam bana, 1929’da başlayan Büyük Buhran sebebiyle birçok kimsenin yaşamakta olduğu güçlükleri anlatırdı. 1940’ların ilk yarısında İkinci Dünya Savaşı oldu. Birkaç sene sonra Kore Savaşı ve Vietnam Savaşı gazete manşetlerini doldurdu ve hisse senedi borsasındaki dalgalanmalar epeyce kaygıya yol açtı. Son yıllarda; çeşitli savaşlara, doğal afetlere ve sarsıcı ekonomik sorunlara göğüs gerildi. Yine de, bu zor zamanların ortasında, ruhsal farkındalık sahibi ve kendi güçlerine yaslanan insanlar rahatça ve verimli bir şekilde yaşıyorlardı, çünkü olayların geçiciliğini sükûnetle seyredebiliyor ve duygusal tepkilere kapılmadan değişen şartlarla bağdaşma yolları buluyorlardı.

Gezegenimizin bütün sakinleri daha zeki ve ruhsal bakımdan bilinçli hale gelinceye kadar çatışmalar var olacak, talihsizliklere uğranılacak; biz de ruhumuzun niteliklerini ortaya koymaya ve yaratıcı yeteneklerimizin hüküm sürmesine uygun daha nice fırsatlar bulacağız. İşte bundan, Kendini ve Allah’ı bilmeye dayalı ruhsal farkındalığımız, akılcı düşüncelerimiz, iyimserliğimiz ve kendimize güvenimiz, bize yardımcı olan ve rızıklandıran Kaynağa (Tanrı diye adlandırılan Gerçeğe) itimat ederek beslenmelidir. Gezegenimizin hayat sürecinde, daha fazla sayıdaki insanın zihinsel güçlerinin geliştiği ve ruhsal kaplarının genişlemekte olduğu bir “yükselen devir”i idrak etmekte olduğumuz için yakın ve uzun vadede daha ahenkli dış şartların oluşmasını bekleyebiliriz.

Samimi hakikat öğrencileri için yararlı ruhsal uygulamalara dikkatle devam etmek ve edindikleri yüksek bilgileri hayata geçirmek için işte zaman bu zamandır. Şartlar mükemmel olduğu vakit rahat ve iyimser olmak kolaydır. Çoğu zaman, yeteneklerimizle hakim olamayacağımız ya da anlayamadığımız, hiç öngörülmemiş olaylar birdenbire zuhur ettiğinde ruhsal bakımdan ne derece bilinçli ve yeterli olduğumuzu ancak o zaman görebiliyoruz.

Her zaman akıl huzuruna sahip olmak istiyorsanız, şunları yapın: • Değişmez ruhsal doğanız ve Sonsuz’la olan daimî ilişkinizle ilgili bilgilerinizi arttırın. • Zihinsel, düşünsel ve sezgisel yeteneklerinizi geliştirin.

14

• Duygusal olgunluğa erişin. • Zihninizi ve duygularınızı rahatsız edebilecek olaylar veya durumlar üzerinde düşünmekten (veya konuşmaktan) kaçının.

İlâhi veya Evrensel Aklın sizin zihinsel durumlarınıza, düşüncelerinize, • arzularınıza ve niyetlerinize göre yanıt gönderme özelliğini hatırlayın. Berrak bir anlamlı amaç duygusu taşıyarak yaşayın. Sadece önemli hususlara • yoğunlaşın. Evrenin size sağlayabileceği ve de sağlayacağı tasarlamadığınız nimetlerin • hepsini kabul etmeye hazır bulunurken, elinizdeki maddi kaynakları akıllıca kullanın. Allah’ın bütünlüğü içinde sizin refahınız için gereken her şey mevcuttur. İhtiyacınız olan maddi kaynakların size kolayca sağlanabileceğinin bilgisine sahip olun. Her zaman ve her yerde, olumlu düşüncelerinizi ve aydınlık bilincinizi herkesin • toplu bilincine yansıtın.

Evreni canlandıran zekâ ile yönlendirilen Kudret sürekli olarak içinizden ve etrafınızdan akıyor. Zihninizi ve Varlığınızı onun besleyici etkilerine açık tutarsanız, her zaman mutlu, huzurlu ve bereket içinde olursunuz.

Güvenerek Onaylayınız: Kendimi ve Tanrı’yı bilmeye sabitlenmiş amaçlı bir niyetle

yaşarım. Kendimin ve başkalarının sadece en yüksek iyiliklerini görüp

deneyimleyerek sevinirim.

* Davis, Roy Eugene (2009); “How to Peace of Mind in a Changing World” Truth Journal; Atlanta: CSA, February-Mach, sf. 5-6

15

“Kendinden başka ilâh olmayan Allah,sizi kıyamet gününde

mutlaka bir araya toplayacaktır.Bunda asla şüphe yoktur.

Allah’tan daha doğru sözlü kim olabilir?”

Kur’an-ı Kerim – Nisa suresi 87. ayet

16

Yeni Bir SözcükBeni sözcüklere sığdıramazsınNe de değerimi ölçecek yeterli gücün var.Yeni bir sözcük aramalısın çünkü benTek bir anda sayısız şekil içindeyim.Benim için tüm evren gezinecek bir yer,Tüm gezegen ve yıldızlar meskenimdir.Tüm mantralar bana hizmet eder,Tüm Sidhiler beni mutlu etmeye çabalar,Tüm ilahlar yakınıma gelmeye çalışır,Melekler de hizmet için yaklaşır.Ben sevgi okyanusu, adanmışlığın güzelliğiyim.Sonsuz genişliğin form almış hali, tamamlanışın akışıyım,Ben gerçekten de yaşayan bilinçli Guru’yumVe beni yansıtmak için yepyeni bir sözcük bulmalısın.

Gurudev Shreesadhak Satyam

17

Gurudev Shreesadhak Satyam13 Eylül 1949 - 10 Kasım 2009

YALNIZLIKve

ÖZ-FARKINDALIK

Yalnız olan kişiler cesur, başkalarından beklenti içinde olanlarsa zayıftır. Yalnızlığın anlamı kendine güvenmek ve kendi ayakları üzerinde durmaktır. Yalnızlık asosyal olmak ya da işbirliğine yanaşmayan bir tavır takınmak anlamına gelmez. Sorumluluklarını anlayan ve görevlerini yerine getiren kişi kendi içinde gerekli gelişmeyi gösterir. Dışarıdaki kaynaklar onun çekim gücüne kapılarak ona gelirler. Bu kaynaklar önemlerini kanıtlamak için her zaman bu kişiye doğru gelmeye hazırdırlar.

Büyük insanlar ihtiyaç duydukları şeyi içlerinde ararlar, oysa zayıf kişiler başkalarından medet umar ve beklerler. Bu gerçek altın kitaplarda yazmalı ve herkesin kalbine kazınmalıdır. Tanrı’nın ancak kendine yardım eden kişiye yardım ettiği zamanın başlangıcından beri filozoflar ve bilge kişilerce söylenegelmiştir. Kendisine güvenmeyen kişi Tanrı’ya da güvenmiyordur. Tanrı’nın en yakın ve en güçlü varlığı bizim içimizdedir. Onu içerde göremezsek, bir felakette dışarıdan bize kim yardım edebilir? Kişinin kendi gücüne ve yeteneklerine güvenmemesi Tanrı’nın varlığını ve önemini inkar ediştir. Böyle bir inançsızlığın olduğu yerde sadece nefret dolu ateizm yatar. İnsanoğlu yalnız değildir. Onun içinde atomların sınırsız gücü vardır. Her varlığın içinde bağımsız bir güneş sistemi vardır. Böyle milyarlarca hayatın kaynaştığı bir yerde nasıl olur da yetersizlik olabilir? İçimizdeki sınırsız güç tarafından desteklendiğimiz halde muhtaç bir durumda olduğumuzu düşünebiliriz, oysa bu doğru değildir. Bunu düşünen kişiler inançsızdırlar. Aslında, kendi sınırsız güçlerini unutup başkalarından yardım bekleyenler içsel bilinçlilik açısından muhtaç bir durumdadırlar. Bu kişiler başkalarından nadiren yardım alırlar. Kendi varlığından ve öneminden haberdar olan kişi karşısına çıkan muhalif güçleri iyi tanır. Onu hiç kimse korkutamaz ya da sürekli olarak engelleyemez. Onu engelleyen kişi bu ışık saçan ruhun karşısında hatasını kabul eder ve yoldan çekilir. Ölüm bile bu kişiyi korkutamaz. Hayatı sonsuz bir yolculuk ve ölümü de sadece kısa bir dinlenme olarak gören birini ne engelleyebilir? O, yolculuğunun ne kadar sürdüğüne aldırmadan yoluna devam eder. Kendilerini bilenler ölümden korkmazlar. Dirençler ya da engeller onları yıldırmaz.

Çoğu kişi başkalarının hatalarını görür ama çok az kişi kendi içine bakar. Çok az kişinin ölmeden önce kendilerini bilme fırsatı olur. Çok az kişi sahip oldukları gücü ifade edebilir; geri kalanlar bu güçle birlikte göçüp giderler. Çoğumuz Tanrı’nın dünyaya mesajını veremeden ölürüz.

Öğretmenin yüceliğiÖğrencide görünüyor.Öğrencinin bilgeliği,Hizmetiyle ölçülüyor.

Tüm Kâinat anlayana,Saygıyı öğretiyor.Her unsur işini yapıp,Birbirini tamamlıyor.

Yüce düzenin içinde,Varlık yerini biliyor.Her biri kendi yerindeÖğretmenini dinliyor.

En Yüce öğretmenin,Yasaları çiğnenmiyor,Sınırları aşılmıyor,Ölçü hiç kaçırılmıyor.

Öğretmenin iradesi,Her sınıfı yönetiyor.Birliğin ihtişamıBoşluğu kuşatıyor.

Dünya birliğin içinde,Sınıfının zirvesinde,Öğretmeninin gözünde,Teslimiyeti özünde.

Öğretmenini biliyor,Emrini ikiletmiyor,“Taşı!” emrine uyuyor,Hizmeti ifa ediyor.

Öğretmeninin aşkınaHer cefaya katlanıyor.Koşulsuzca boyun eğip,Sabrediyor, hep veriyor.

Kaybedenin sebebi o,Kazananın sınavı o,Tozu ihanet koksa da,Özü teslim öğrenci o.

Ona kızan niye kızar?Küskün duran niye yapar?“Yalan” diyen niye söyler?Söyleyen yalan olmasın?

O canların yuvasıdır.Öğretmenin aynasıdır,Kendi yoktur, işi vardır.Öğrencidir, o yoldadır.

18

DÜNYA

Bağlanana bağlanmıyor,Kananı kandırmıyor,Savaşanla savaşmıyor,Öğretmen’e güveniyor.

Sadece O’nu biliyor.Özgür, bilge ilerliyor,Ne itiyor, ne çekiyor.“Ol!” emriyle bir oluyor.

Asırlardır hizmet eder,Öğretmeni öyle ister.Bir gün ektiğini biçer,Başka bir sınıfa geçer.

O gün yakınmış gördüler,“Dünya başarmış!” dediler.Peki ya üstündekiler?Bir bilseler ne haldeler!

Ey Dünya! Seni gördüm,Ne sevdim, ne de küstüm,“Ne müthiş öğrenci!” dedim.Seyrettim, çok takdir ettim,

Muhteşem bir öğrencisin,Çok adil bir mümessilsin,Öğretmenine sadıksın,Sadık yolcuya aynasın.

Beni ne hoş ağırladın,Gerçeği hiç saklamadın,Oyalayıp kandırmadan,Misafirliği yaşattın.

Ben şanslı bir misafirim,Hep şükürle seyran ettim,Öğretmen’in lûtfu ileSeni maskesiz seyrettim.

İkimizde öğrenciyiz,Birbirimizsiz olmayız,İşbirliği içindeyiz,Öğretmen’ in erleriyiz.

Öğretmen ve öğrenciler,Tüm varlık Tek bir kalbiz,Öğretmenin huzurunda,Teşekkürle titreşiriz!

Sana baktım, O’nu gördüm.Sana bastım, O’nu bildim.Daha başka ne isterim,Yol sonsuz, devam edelim!Senden helallik dilerim!

Sabiha Betûl19

DÜNYA

20

Gerçekte, içimizde gizli, pasif halde sınırsız bir güç vardır. Fakat bununla ne yapabileceğimizi bilmeyiz, onu anlamaya da çalışmayız. Dışardan bilgi alır ve okumuş kişiler oluruz. Kendimizi bilmek de aynı derecede önemlidir. Kendilerini bilmeye çalışanlar yüce kişilerdir. Her türlü güç koşul altında durmaksızın çabalar ve hayatta ileri giderler. Büyük insanların hayatlarında sürekli kendi üzerlerinde gözlem yaptıklarına dair kanıtlar vardır. Siz de hayatta büyük bir kişi olmak isterseniz başkalarının kusurlarını bulmaktan, onları yargılamaktan vazgeçin. Bunu yapan kişiler insanlıklarını unutanlardır. Başkalarının kusurlarını bulmaya çalışmaktansa, kendi kusurlarınızı arayın ve onları düzeltin. İçinizdeki sınırsız gücü fark edin ve kullanın.

Tanrı bizi dünyaya pek çok kutsal güçle donanmış olarak göndermiştir. Öyleyse bu güçleri asla kötüye kullanmayın. Zamanınızı sadece yemek yemek ve çocuk doğurmak gibi işlerle harcamayın. Şu anda yapıyor olduğumuzun bin katı fazla şey yapabilme kapasitemiz vardır. Kendi değerimizi, gücümüzü bilmemiz ve hayatın her bir değerli dakikasını doğru yaşamamız şarttır. Hayatın her dakikası değerlidir. Bu dakikaları boşa harcamayın. Gerçekten kendinizi bilmek istiyorsanız, şu andan itibaren çok çaba gösterin. Tüm gücü bu amaca teslim edin. Dünyanın size ihtiyacı olduğunu fark ettiğiniz an hayatınızın çok değerli bir anıdır. Sizin içinizde başka bir benlik vardır ki bu görünürdeki benliğinizden çok daha yücedir. İçinizdeki yüceliğin görüntüsünü deneyimlediğiniz an, sıradan bir varlık olmaktan En Yüce Varlığa doğru yola koyulmuş olacaksınız.

Pek çok engel sizin kişiliğinizin gelişmesini engellemiş olabilir. Yine de, felaketlerden korkmanız gerekmez. Ateş altını daha parlak bir hale sokar. Aynı şekilde felaketler ve zorluklar kişiyi altın saflığına getirir. Bazı kişilerin karakter gelişimi için acı çekmeleri gereklidir. Bu yüzden, kendimizi gözlemleyerek kendi kapasitemizi bilmeliyiz. İçimizdeki yeteneğin filizlendiğini gördüğümüzde onun büyüyüp çiçek açmasına yardım etmeliyiz. İlerde büyük bir lider, bir sanatçı ya da yazar olmayacağımızı kim bilebilir? Büyük bir filozof da olabiliriz. Gereken tek şey yeteneğimizi bilmek ve ilerlemektir. Kendini bilen kişi Tanrı’ya sahiptir. Sadece bu kişi Tanrı’nın niyetini ve amacını gerçekleştirebilmiş ve O’nun mesajını sıradan insanlara iletebilmiş olur.

21

Hazrat Babajan1806 - 18 Eylül 1931

“Beni aşmadan gideceğin yere ulaşamazsın.Gözlerime bak!

Eğer zihninde yalanın zerresi varsa, bunu yapamazsın. Gözlerime bakmadan bacaklarımın

üstünden atlamaya çalışırsan yakarım seni!”

“Seni ya da başkalarını ne kadar acıtsa da, her zaman doğruyu söyle…”

Hazrat Babajan

22

Horst Gü[email protected]

RUHSAL HAYATIN KURALLARI

Sadece bugün özgür ve mutlu olun:Sabah güne başlarken olumlu bir güne odaklanırsanız, o gün muhteşem bir gün olacaktır.Kalkar kalkmaz “Yaşıyorum, o halde mutluyum!” gibi olumlu onaylamalar kullanabilirsiniz.Sadece bugün neşe dolu olun:Birlikte neşe duyabileceğim olaylar ve arkadaşlar arıyorum.İşimi ve görevlerimi neşeyle yaptığımda çok daha iyi sonuçlar alacağım!Sadece bugün sizinle ilgileniliyor:Kutsal Kaynak’tan gelen evrensel koruma benimle ilgileniyor, öyleyse ben de gün boyunca dikkatli olarak elimden gelenin en iyisini yapacağım.Bilinçli olarak an’da yaşayın:Hayatta her an EŞSİZDİR! Hiçbir anın geri dönüşü yoktur! Hayatınızda pek çok kez bunun farkında olun!Böylece günlük hayatınız çok daha değerli olacaktır-bir mücevher kadar değerli!Size gelen kutsamaları şükürle karşılayın:Kutsama nedir? Kutsamanın gerçek anlamı üzerinde hiç düşündünüz mü?O, Kutsal Kaynağın eylem halindeki lütfudur!Bu çok zor ya da çok uzak bir şey midir? Hayır! Kutsal Kaynağın içinde yaşayan bir varlık olarak bilincinize odaklı yaşarsanız, günlük hayatınızda bu kutsamanın size dokunduğu pek çok durum vardır!Bazen bu çok kolaydır: Doğada bir güneş doğuşunu ya da batışını hayal edin!

23

Anne babanıza, öğretmenlerinize ve büyüklerinize karşı saygılı olun:Anne ve babamız bizi günler, geceler, haftalar, aylar ve yıllar boyu destekleyip bize yardım ettiler. Pek çok problemimizi çözümleyerek hayatlarımızı kolaylaştırdılar.Ya öğretmenlerimiz? Geçmişinize bir bakın- kaç kadın ya da erkek size destek oldu? Büyüklerimiz bizi bilge kıldılar. Bazen bu büyükannemizden ya da dedemizden duyduğumuz tek bir cümleyle oldu ve belki de biz bunun bilgelik olduğunu fark etmedik bile!Ekmeğinizi dürüst yoldan kazanınLütfen anlamaya çalışın ki bu kural sadece ekmekle değil, iletişimde olduğumuz her şeyle ilgilidir. Örneğin, bir anlaşma, bir alışveriş, bir satış işlemi ya da kiralama durumu söz konusu olduğunda işler tamamlanınca her iki taraf da mutlu ve tatmin olmuş hissetmelidir!Diğerlerini kendinizi sevdiğiniz gibi sevin“Komşularınıza” karşı nazik olun. Komşularınız nazik ve mutlu olduklarında sizin için endişe etmezler, siz de onlar için etmezsiniz. Şu kuralı gözetin, ya da en azından hep aklınızda tutun:• Kendinizi sevebildiğinizde, başkalarını da sevebilirsiniz!

Bunlar tavsiyelerdir - HER BİR NOKTA üzerinde düşünebilir, ne hissettiğinize ve bu kuraldan nasıl etkilendiğinize bakabilirsiniz.

Konunun özünü, mesajını gerçekten anlayana dek her bir konu üzerinde yoğunlaşıp çalışabilirsiniz.

Dilerim ki Kutsal Kaynak kendi içsel mesajını okumaya ve bu mesajla işbirliği yapmaya istekli olan herkesin üzerinde parlasın!

24

“Bâki cihandan geldim, baki cihana giderim.O’nun yüzünde (Nur’unda) kaybolmaktan başka bir arzum yok.”

Rabia al Adawiyya

25

Yrd.Doc.Dr.Rahmi Oruç Güvençwww.tumata.com

BİRLİK, AŞK, REBAB

Sekiz yüz yıl önce yaşamış olan Hz. Mevlâna’nın oğlu Sultan Veled, mesnevi şeklinde, Rebabname adlı manzum bir eser yazmıştır. Hazreti Mevlâna ve Sultan Veled rebab hakkında birçok özlü sözler söylemişler ve rebab icra ettikleri de rivayet edilmektedir.

Sultan Veled Rebabname’nin girişinde Rebabın da ney gibi sonsuzluk âlemine özlem duyduğunu ve Rebabın her malzemesinin (deri, ağaç, kıl, metal) bu hasreti yaşayıp ezel bezmindeki Allah’ı kabul vaadine sadakati gerçekleştirme çabası içinde olduklarını dile getirir ve sembollerle insan-ı kâmili Rebab benzetmesi ile açıklar: “Rebab’ın iniltisinden, sesinden her türlü aşk namelerini dinleyin. Daima inleyerek ve seslenerek der ki: Ya Rabbi! Ya Rabbi! Yaratan ve benzersiz olan sensin, her istediğini yardımcıya muhtaç olmadan yaratırsın. Bu dünyayı bizim için yarattın ve üzerine gönül cezbedici nakışlar çektin. Gayretinle bağlar icat ettin ve cümlesini (irem bağları gibi) süsledin… Her birine bir çeşit hediye bahşetmişsin! Hakikatte ise senden gayrısı mevcut değildir. Gözü açık olan herkes açıkça görür ki zahirde ve batında senden gayrı kimse yoktur. Yerde ve gökte ancak seni görür ve bütün uğraşısı senden ibaret olur. Bu Dünya’dan başka bize görünmeyen nice Dünyalar vardır ki nispet olunursa, onlar birer derya, bizimki, bir damladır. O cihanlar asıl, bizim cihanımız onların çok da önemli olmayan bir parçası gibidir. Bu cihan sınırlıdır. Onların ucu bucağı yoktur. O beka cihanlarından ayrı düştüm de bu fani Dünya’da onun için ağlarım. Beni lütfû ile bu hicrandan kurtarsın, tez vakitte gene visaline erdirsin diye işte Rebab inlerken nağmelerinde böyle yüz binlerce tespih terennüm eder, dilsiz olduğu halde Hüdâ’yı gizli gizli zikreder ve o zikri ariflerden başkası işitemez...”

Sultan Veled insana önemli müjdeler de vermektedir. “Eğer Hüdâ seni de anlayanlar sırasına koyarsa eşyanın teşbihlerini o vakit görür ve duyarsın. Cenab-ı Hak buyuruyor ki: ‘Ey zahir âlimleri, sırların açıklanmasını benimle ilimde ileri gidenlerden başkası bilemez.’

… Artık kulak ver, Hüdâ’nın zikrini onun iniltilerinden dinle! Bunu Cenab-ı Hak kendi kelamında buyurmuştur ki “Her şey canı gönülden bizi tesbih eder.” Yaş, kuru, engin, yüksek yani her şey onu tesbih ederse, şüphe yoktur ki Rebab da, onun parçaları da bir şeydir. Fakat O’nun birçok parçadan oluştuğu malumdur. Rebab zikir ederken parçalarından her birinin ayrı zikir ve tesbihlerine kulak ver! Eğer ruhunda gizlenmiş bir kulağa malik değilsen, ondan alelade bir ses, bir çığlıktan başka bir şey duyamazsın.

26

… Rebab inlemeleriyle der ki: ‘Biz testilere benzeriz, sen safa deryasısın! Bizim canımız sana bağlıdır. Ey canların canı! Bize cemalini perdesiz olarak göster. Biz, seninle doluyuz. Fakat sen bizden gizlisin, lütfunla bu gizliliği bize göster.’ … Rebab, gece gündüz yürekten böyle âşıkane naleler eder ve bundan hiç zahmet ve yorgunluk duymaz. Balık denizin suyundan doyar, usanır mı? Arslana avlan-madan bıkkınlık, usanç gelir mi? Çünkü balığın hayatı su iledir. Susuz kaldığı zaman acı çeker, hatta ölür. İşte Rebab, dilsiz ve harfsiz olarak ehl-i safaya böyle yüzlerce çeşit ince sözler söyler. Aşk’a dair sözlere nihayet olmadığı halde o, bu deryayı kucaklamış, kuşatmıştır.

… Aşk âlemine dair birçok sözler ve sırlar vardır ki ifade ve sözlere sığmaz. Hak Teâlâ onları Rebab gibi sazlardan ortaya çıkarır. Âşıklar bu esrarı onların sesle-rinden anlayarak dertlerine derman ederler.

Doğru talep aşkı hazırlamakta ve aşk da aşığı birliğe götürmekte. Bu bilgiler ışı-ğında Rebabı daha iyi tanımamızda faydalar vardır diye düşünerek Rebab hak-kındaki özlü sözlerle yazımı sonlandırırken esenlikler diliyorum.

… Kâinatta ne varsa, alt, üst, gök, yer, ön, arka tama-men ve yalnız Aşk’tan vücuda gelmiştir… İyi kötü her şey talepten doğmuştur ve doğmaktadır… Şunu da bilin ki talep dediğimiz şey de Aşk’ın bir parçasıdır ve Aşk’ın çileleri içinde sonsuz değerler ve üstünlükler gizlidir. Ta-lep Aşk deryasından bir damla veya madenden ufak bir parçadır. Şüphesiz damla denizin aslıdır. Bundan dolayı talebin de Aşk’ın aslı olması lazım gelir. Biliniz ki her ne varsa bütün Aşk’tan meydana gelmiştir. Aşk’ta kema-le erenler için zeval yoktur. Hakikatte Aşk asıldır, âlem onun parçalarının bir sonucu. Sen parçalarının parçala-rını bırak da asla talip ol! Ta ki asıl gibi ebedi kalasın.

… Aşk, bir taraftan şükrü, diğer taraftan şikâyeti gerek-tirir. Vücudu tahrip etmesi, yürek yakması, tutkununu rüsva etmesi yüzünden şikâyeti; hoşluğu, sarhoşluğu, iki âlemden feragati, nurlar ve sırlar ummanını dalgalan-dırması, sonsuz hayat ve bitmeyen zevke aracı yönle-rinden şükrü gerektirir… Meselâ ilaç; tatsızlığı, kokusu, tiksindirici olması bakımından şikâyete; hastalığın gide-rilmesi ve sağlığı iade etmesi bakımından şükre zemin hazırlar. Bu örnekleri dilediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz. Fakat âşıklar nazarında böyle iki taraflı şey yoktur. On-lara her şey şükür sebebidir. Yanlarında iyi, kötü, iman, küfür eşittir. Her iki hali de onları Hakk’a ulaştırır. Çünkü onlar bizzat Hakk’a alet olmuşlardır. Onların hareketle-ri Hak’tandır, kendilerinden değil. Ama âşık olmayanlar böyle değildir… Şükür onları Hakk’a yaklaştırdığı gibi günah da uzaklaştırır.

27

Hz. Mevlâna’nın rubailerinde rebab ve müzik

82 - Bu rebabın sesi neler söyler bilir misin? Arkamdan gel de yolu öğren diyor. Çünkü yanlış yoldan gider, doğru yönüne çıkarsın; soru yoluna gider, cevap yönüne varırsın!

682 - Sensiz olunca, gül diksem, bahtımın toprağında dikenden başka bir şey bitmez. Tavus yumurtası koysam, yılan çıkar. Elime ister rebab alayım, ister (saz) alayım, sekiz cennette de çalsam cehenneme döner sanki...

1131 - Ey aşkının ezgisi gönlümün rebabı olan sevgili! Ey bütün inleyişleri gönlümün cevabı olan güzel: Aradığın o dört başı mamur devleti bulursun. Ama onu ancak benim şu yıkık gönlümde bulursun!

28

17. Yaratıcı Tanrı Brahma’nın bir gününün ve bir gecesinin binlerce çağ sürdüğünü bilenler gündüzün ve gecenin ne

demek olduğunu anlarlar.

18. Brahma’nın günü ağardığında, Görünmez Olan çeşitli biçimlerde ortaya çıkar; Brahma’nın karanlık gecesi

bastırdığında ise bu biçimler yeniden görünmez olur.

19. İşte çeşit çeşit varlıklar böylece Brahma’nın birbirini izleyen günlerinde ve gecelerinde tekrar tekrar yaratılır ve yok

edilir.

20. Ama bu görünen ve görünmeyen evrenin ötesinde, hiç görünmeyen Sonsuz bir Gerçeklik vardır ve tüm evren yok

olduğunda bile O yok olmaz.

Bhagavadgita VIII-17,18,19,20

29

Sri Daya Mata31 Ocak 1914 - 30 Kasım 2010

TANRI HER ZAMAN BİZİMLE

Tanrı’ya ulaşmanın yolu O’nu sürekli hatırlamaktır, zaten O bizden hiçbir zaman uzak olmamıştır. Yaradılışımızdan bu yana O hep bizimle birliktedir ve her zaman da öyle olacaktır. O’ndan uzakta olan biziz çünkü zihnimiz başka şeylerle fazlaca meşgul ve küçük benimizle çatışma içinde: ‘’Ben kırıldım, Ben üzgünüm, Ben yanlış anlaşılıyorum, Ben sevilmiyorum.’’

Bizler bu beden ve ego değiliz; fakat kendimizi duygularla, alışkanlıklarla ve egonun kısıtlı bilinciyle özdeşleştirmişiz. Bizler Tanrı’nın yüce suretinde olan çocuklarız. Yaşamınızda bunu hep daha çok hissetmeden tatmin olmayın.

Eğer yaşamınız donuk ve mutsuzsa bunun nedeni Tanrı’yı yeterince dikkate almamış olmanızdandır; endişeye ve maddiyata fazla kapılmış ama yeterli ölçüde meditasyon yapmamışsınızdır. Bu dünyada Tanrı’dan - Sevgili Anne’den - Baba’dan - İlahi Varlık’tan - Dost’tan daha mest edici, daha olağanüstü mutluluk verici, daha doyurucu hiçbir şey yoktur. O bizim tek ve yegâne Gerçek Aşkımızdır.

* Sri Daya Mata, Only Love - Sf. 159

30

KARARArmoninin dışında kalmaya kararlı mısın?

O boruya üflendiğinde, notanı nasıl bileceksin?Anladım sen de, özle nefs barış imzalamadan

Bu oyunun sonlanmayacağına inanıp, keyif çatanlardansın...

M.Yüzüak

31

İskender Azatoğlu

EVRENSEL MÜZİKve

BİRLİK BİLİNCİ

“Müzik evrenseldir” inancı, günümüzde dünyaca kabul gören bir hükümdür. İnsanın evrenin parçası olması gibi, sadece müzik değil, maddi manevi haldeki tüm varlıklar evrenin bir parçasıdır. Tüm bu parçalar birlikte hareket ederek “Bir” ve “Bütün”ü oluştururlar.İnsanlık, var oluşuyla birlikte bu gerçeği duyumsamış, tartışmış ancak açıklamakta yetersiz kalmıştır. Çünkü Kozmos/Evren ile ilgili bilgiler sınırlıydı, bu nedenle “Bütün”ü sağlıklı görmek olanaksızdı. Günümüzde bile, ulaşılan bilgi ve teknoloji ile Kozmos’un bu birlikteliğini yakalamak, anlamak toplumlar için karmaşık ve zordur. Bilim, nesnel olarak bu gerçeği açıklamaya, formüle etmeye çabalasa da, elde edilen verilerin insanlığa aktarılması, indirgenmesi, ulaştırılması gerekmektedir. Bu ise, olgunun en zor kısmıdır ve gerçeğin insanlığın içine işleyebilmesi için özel bir yönteme ihtiyaç vardır.

Aslında, “Kozmos/Evren”de doğal olarak var olan “ortak akıl/bilinç”, dünya insanlarının aynı kaynaktan çıktığını, aynı evrimsel kurallara bağlı geliştiğini bize anlatmaktadır. Bu nedenle yapılması gereken; birbirini seven, kaynaşan, kültürünü ve mallarını değiş tokuş eden, dünyayı ve evreni paylaşmaya hazır varlıklar olduklarını her fırsatta kanıtlayan (yönetimlerin kışkırtmaları

Asklepion Tedavi Merkezi/BergamaFotograf: Faruk AkbaşHastalar, bu delhizlerin içinde müzikve telkinle iyi edilmeye çalışılıyordu.

dışında) dünya insanlarına bir yöntemle yaklaşmak, gerçeği içselleştirmelerine yardımcı olmaktır.

Şimdiki günlerde dünyadaki tüm toplumlar, gruplar, çabalarını ve enerjilerini bu özel yöntemi bulmaya, onu geliştirmeye harcamaktalar. “En iyi olan kazanır” kuralı gereğince, gelecekte bu yöntemler saydamlaşacak, “gerçeğe ulaşmanın yolu” nu en iyi aydınlatan görüş, insanlık üzerinde hak ettiği saygınlığı ve mevkii kazanacaktır.

Evren/Kozmos’un birlikte ve bir bütün olarak devindiği gerçeğini temel yaparsak, konumuz olan “Evrensel Müzik” olgusunu açıklamamız kolaylaşacaktır. Tüm doğa kanunları gibi, müziğin de temel ortak kuralları vardır ve insanlık, geçirdiği

32

binlerce yıllık yaşam serüveninin sonunda bu ortak paydaya ulaşmış görünmektedir. Ayrı coğrafyalar ve doğal koşullar insanları göreceli olarak farklılaştırmış; sonuçta, fiziksel nitelikte birbirine benzemeyen topluluklar oluşmuştur. Ancak “kültürel” bazda bu toplumlar incelediğinde, büyük yakınlıklar ve benzerlikler taşıdıkları görülmektedir. Bunun örneğini dünya genelinde süren müzik etkinliklerinde görebiliriz. Ülkelerin müzik sanatçıları diğer devletlere gittiklerinde coşkunca alkışlanmaktadırlar.

Müzik “uyum/ahenk” içerir ve bu özellik beynimizin işlevleri için yaşamsal bir enerjidir. Evrimimizde rol oynayan hava, su, gıda gibi enerjilerin yanında “ses/müzik” de vardır. Bu enerji, evrenin bir sureti olan bedenimizin “uyum/ahenk” içinde çalışmasını destekler ve ince ayarları yapar. Bu nedenle, gerçeği bulmaya yardımcı olan öğretiler müzik olgusundan çok yararlanırlar ve öğretilerini onun eşliğinde, onunla birlikte yaparlar.

Müzik, evrenin hareketleriyle eş zamanlı olarak devinir ve geçmişten geleceğe akar. Bu özellik onu “ezeli ve ebedi” kılar. Konuyu kısa zaman dilimine indirgersek; Sümerlerin bir ilahisi, günümüzde bir caz parçasının ezgileri olarak sürüyor, Hititlerin zamanından kalma bir şarkıyı Kırşehirli Neşet Ertaş ya da Aşık Veysel söylüyor olabilir.

“Ortak/Evrensel Müzik Bilinci” olmasaydı, bu beğeni ve hazzın oluşması olanaksızdı; Afrika’nın özgün yerel müziğini İstanbul’da dinleyerek çılgınca alkışlamak hayal olurdu.

İnsanlar tam farkında olmasalar da, toplumları yakınlaştıran en önemli, en yaşamsal faaliyet müziktir diyebiliriz. Diğer kültürel etkinlikleri bir “duruş sergileme”, toplumların birbirleriyle yarışması olarak algılayabiliriz. Oysa müzik, içerdiği duygular nedeniyle insanları yarıştırmayan, aksine onların birbirlerine sarılmalarına neden olarak kaynaştıran bir sihre sahiptir.

İşte bu nedenle gerçek bir müziğin formülü, Evren’in her köşesinde aynıdır. Aksi sabit oluncaya kadar bilimsel/doğasal yasalar her olayda nasıl aynı sonuçları veriyorsa, müziğin de “Evrensel Yasaları” vardır ve her olayda/toplumda aynı etkileri yaratırlar. Bunların doğru uygulanması koşuluyla tabii. Çünkü evrensel müzik yasalarına uymayan ve bu nedenle toplumları gerileten müzikler de vardır ve bunlar bize göre değerli sesler değillerdir.

Ayrıca müziğin kadim bir özelliği vardır; “Kozmos/Evren”in başlangıcı ile birlikte ortaya çıkmıştır müzik. İster bilim insanları gibi “Büyük Patlama” ile ister insanlığın ortak “iç sesi” ne göre “Yaratılış” ile diyelim; o anda ortaya çıkan “Büyük Senfoni”nin ses dalgaları günümüze dek yayılmayı, onun ortamında gelişen varlıkların “sesi” olmayı sürdürmüştür.

Büyük PatlamaYaratılış ile birlikte müzikEvren/Kozmos’a yayılıyor.

Hititler eğleniyorAnadolu Medeniyetleri Müzesi

Hitit ziliAnadoluMedeniyetleriMüzesi

33

Çünkü bunların elindeki enstrümanlar aynıdır ve bunlarla yapılan müziklerin “ahengi/uyumu” az farklarla aynı olmalıdır. Zamanın getirdiği teknik ve kültürel olgunlaşmalar aynı ezgilere daha derinlikli bir zenginlik katar sadece.

“Evrensel Birlik Bilinci”nin bir kanıtı işte bu “Evrensel Müzik”tir diyebiliriz. Aynı kökenden, yani “Bir” ve “Birlik” den günümüze gelen bu “sesler/müzikler” onları korumamız, farkında olmamız, içselleştirmemiz gerektiği gerçeğine götürür bizleri.

Tüm dostlarımızın da böyle düşünmesi, duyumsaması dileği ile.

Sevgiyle.

İnsanlığın ilk acısının, keyfinin, sevgisinin ifadesi mutlaka “ses/müzik” ile anlam bulmuştur denebilir. Dünyanın ayrı yerlerinde doğan bebeklerin aynı tonda ağlaması gibi, tüm toplumlarda ortaya çıkan ağıtların, coşkuların, sevgilerin müziği, yine dünyanın her köşesinde aynı etkiyi yaratır. Ayrı gibi görünen bu toplumların dilleri, gelenekleri göreceli olarak farklı bile olsa, bu müzikler karşısındaki duygu sağanakları, tepkileri aynı olur.

Püskülüyle birlikte Hitit sazıÇalınan müzik günümüzden ne kadar farklı olabilir?

34

‘’Bütün büyük dinler zihin huzurunu ve iyiliği vurgular. Ancak bunu kilisede ya da tapınakta değil, günlük yaşamda uygulamak önemlidir.’’

Dalai Lama(Tenzing Gyasto)

* “BİLGELİK OKYANUSU - Yaşam Rehberi” kitabından

35

Uyur iken uyardılar Diriye saydılar bizi

Koyun olduk ses anladık Sürüye saydılar bizi

Halımızı hal eyledik Yolumuzu yol eyledik

Her çiçekten bal eyledik Arıya saydılar bizi

Pir Sultan Abdalım şurda Çok keramet var insanda

Ol cihanda bu cihanda Veliye saydılar bizi

Pir Sultan Abdal

36

Doğal Yollarla İyileşme Yöntemleri ve Bilinçli Yaşam Derneği

ETKİNLİKLERİMİZ• KRİYA YOGA SEMİNERLERİKriya yoga seminerlerinde Kriya yoga felsefesi, meditasyon teknikleri ve yaşam prensipleri hakkında bilgi verilmektedir.

• GELENEKSEL USUI SHIKI RYOHO REIKI 1 ve REIKI 2 SEMİNERLERİDerneğimiz bünyesinde geleneksel eğitim almış yetkili Reiki üstadı tarafından 1. ve 2. derece Reiki seminerleri verilmektedir.

• HER YAŞ GRUBU İÇİN HATHA YOGA KURSLARI, NEFES VE GEVŞEME TEKNİKLERİ UYGULAMALARIDerneğimiz bünyesinde her yaş grubu için hafta içi ve hafta sonu hatha yoga kursları düzenlenmektedir.

• KONFERANSLARDernek merkezimizde, üyelerimiz ya da konusunda uzman kişilerin, kişisel gelişime katkısı olacak konularda sunduğu konferanslar düzenlenmektedir.

• DOĞA YÜRÜYÜŞLERİAnkara çevresinde değişik rotalarda yaptığımız yürüyüşlerle doğanın üzerimizdeki şifalandırıcı etkilerini ve doğayla baş başa geçirilen sürecin olumlu kazanımlarını birlikte yaşıyoruz.

37

Doğal Yollarla İyileşme Yöntemleri ve Bilinçli Yaşam Derneği Yayınları

In the Light ofEternal Loveby Sabiha Betûl

Sonsuz SevgininIşığındaYazar: Sabiha BetûlYayın Tarihi: 2010

Birlik BilinciDergi-Sayı-1Yayın Tarihi: 2009

İletişim ve Sipariş Adresi:

Doğal Yollarla İyileşme Yöntemleri ve Bilinçli Yaşam DerneğiZühtü Tiğrel Caddesi Şehit Hakan Kandemir Sokak 6/A Oran-ANKARATel: 0 312 492 06 86

e-mail: [email protected]://www.bilincliyasam.org.tr

Consciousnessof Oneness-1

Consciousnessof Oneness-2

Birlik BilinciDergi-Sayı-2Yayın Tarihi: 2010

Süreli Yayınlar

Yedi DersteBilinçli YaşamYazar: R.E. DavisYayın Tarihi: 2010

Huzura Sekiz AdımCilt 1-Yama Niyama AsanaYazar: Sabiha BetûlYayın Tarihi: 2011

Zühtü Tiğrel Caddesi Şehit Hakan Kandemir Sokak 6/AOran/Ankara Tel. 0 312 492 06 86

[email protected] www.bilincliyasam.org.tr

Cop

yrig

ht ©

201

1 D

oğal

Yol

larla

İyile

şme

Yön

tem

leri

ve B

ilinç

li Ya

şam

Der

neği