fİhrİst€¦ · web viewİçinizden hayra (hakk'a) davet eden, hak ve hakikate göre...

505
Ahmed Hulûsi’de Kavramlar AHMED HULÛSİ’DE KAVRAMLAR İ 2. Cilt AV. ASUMAN BAYRAKÇI www.allahvesistemi.org KİTSAN 361

Upload: others

Post on 25-Jul-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

AHMED HULÛSİ’DE

KAVRAMLAR

İ2. Cilt

AV. ASUMAN BAYRAKÇI

www.allahvesistemi.org

KİTSAN

Kavramlar İ ,İstanbul

361

Page 2: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Yayın Dağıt ım: Ki tsan Sayfa Uygulama: A. Onur ŞenyurtKapak Tasarımı: Sebahatt in KanaşBasım: Yenigüven Matbaası

Bu ki tabın te l i f hakk ı yoktur .Di leyen he rkes , t üm eser le r im iz g ib i

bu k i tab ı da ,yaza r ve kaynak be l i r tmek veor i j i na l i ne sad ık ka lmak kaydıy la

çoğa l tab i l i r , çev res iy le pay laşab i l i r ,yay ın layab i l i r , te rcüme edeb i l i r…

KİTSAN KİTAPBASIM YAYIM DAĞ.

SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ .Alemdar Mah. Ticarethane Sk.

No: 41/3-4 34400Sultanahmet - İSTANBUL

Tlf: (0212) 513 67 69 - Fax: 511 51 44http: / /www.ki tsan.com

362

Page 3: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

“VAHYE DAYALI MUHAMMEDİ ÖĞRETİ"DE“KUR’ÂN RUHU”YLA “OKU”MA

363

Page 4: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Rabbinin ismini zikret (hatırla) ve her şeyden kesilip sırf O'na yönel!

Rabbidir doğunun (parlayıp açığa çıkanın) ve batının (sönüp yok olanın)! Tanrı yoktur; sadece HÛ"! O hâlde O'nu vekîl edin!

Onların dediklerine sabret ve onlardan güzel bir ayrılış ile ayrıl! (Müzemmil/7-10)

"Şefaat tümüyle Allah'ındır! (Çünkü) semâların ve arzın mülkü onundur! Sonra O'na rücu ettirileceksiniz."(Zümer/44)

364

Page 5: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

FİHRİST

365

Page 6: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

● İlâh oluşturanların inanç ve uygulamaları, helâkı oluşturur. (Yapmakta oldukları da boştur) 393

● Hayâlimizde var edip-besleyip-geliştirip büyüttüğümüz(!) ilâhlarla birbirimizi yargılar; tehdit ederiz... Zannımıza göre icâbet etmediğinde de ilâhlığından şüphe ederiz! 394

● Hayâlimizdeki ilâha" dayanan indî hükümler 396

● Kurân'daki "İlâh" anlatımı 397

● İlâhlık mefhumu yoktur! 397

● “Nâs'ın İlâhı"(İnsanın bâtınındaki boyutlar-”Ulùhiyet” mertebesine işaret) 397

● "İlâh" varsayımının "Allah" anlayışına dönüşmesi için Kurân'ın "İlâh"-"Tanrı"ya inananlara hitabı... 398

● Allah ile beraber bir İlâh (Tanrı) oluşturma! 400

● İki İlâh edinmeyin! 'HÛ', sadece Ulûhiyet sahibi BİR'dir. 402

● "Yaratılmış", İlâh olmaz!.. 401

● Semâlarda ve Arz'da Allah'tan başka İlâhlar(Tanrılar) olsaydı, ikisi de düzenini yitirirdi... 402

● Allah ulûhiyeti beşerde zâhir olmaz! 403

● Kıyamet sürecinde ulûhiyet hükümlerine göre ölçütler konur... 403

● “İlâh-tanrı” kavramını ortadan kaldıran anlayış 404

● Bu varlığın ötesinde-ötende ayrı bir Tanrı kabul ettiğin an, hayâlindekilerle O’nu bezemiş ve o “Hayâli Tanrı”nın da kulu(kölesi) olmuş olursun! 404

366

Page 7: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

● İlâh tasavvurunun gerçeği, varedici olan Allah’tır! 405

● “İlâh” varsayımı-tasavvuru, sende varolan düşüncenin gerçeğinin Allah (“Ulûhiyet sahibi Tek”) olduğuna işaret eder! Bu seyr içinde tek Varedici olan Allah’ı idrâk etmeye çalış… 406

● Allah’a giden yol->(Kendi dışına değil; kendi özüne-Hakikatine doğrudur!) 408

● "Allah" İsmiyle işaret edilen kavramı anlamaya çalışarak, "İlâh"-"Tanrı" kavramının "O"nun içinde yok olduğunu fark edin! (“İlâh” veya “Tanrı” diye var sandığımız şey, gerçekte “Allah” İsmiyle işaret edilen varlıktır!) 408

● Bizi yukarıdan yöneten bir İlâh(Tanrı) yoktur! Rabbiniz olan Allah'a kulluk bilincine erin! 410

● Eğer O'nunla beraber ilâhlar olsaydı, Arş sahibine bir yol ararlardı... 411

● Bilincini, Tanrı objesiz(Hanif olarak), her şeyi yaratış amacına göre programlayarak Yaratan'a(semâlar ve arzın Fâtır'ına) yönelt... 411

● Kurtuluşu gösterecek olani Rabbindir. (Rabbin seninledir!) 414

● Kendini dışsallıktan kurtarıp içselliğini yaşatacak çalışmalarda bulun ve Hakikatin yanı sıra dışsalı tanrı edinme! 414

● Hep birlikte "Varlığınızdaki Esmâ hakikatinden (uzanan) Allah ipi"ne sarılın ve ayrılığa düşmeyin… 415

● Kim Tagut’u (gerçekte var olmayıp vehim yollu var sanılan kuvvelere tapınmayı) terk eder, (varlığını oluşturan) Allah’a (Esmâ'sına) iman

367

Page 8: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

ederse, kesinlikle o kopması mümkün olmayan-Hakikatindeki sağlam bir kulpa yapışmış olur. 416

368

Page 9: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

● Yardımı yukarıdaki - ötedeki ilâhlar(!) dan değil; "Özünüzdeki Ulûhiyet hakikatı"ndan (Allah’tan) isteyin! (“Ulûhiyet"in özel-has isminin "Allah" olduğunu ve Allah Ulûhiyetinin beşerde zâhir olmayacağını unutmayın!) 418

● Esmâ'sıyla hakikatiniz olan Allah, (Velî isminin özelliğiyle) size yeter ve size hakikatinizden yardım eder! 420

● Allah dûnunu vekil edinme! 420

● İlâh anlayışına kaymamak için… 420

● İLÂHİ AHLÂK 422

● “İlâhi” olma (Allah ahlâkıyla ahlâklanma) 422

● Nefsine taptığın sürece İlâhi olamazsın! (Allah’a vâsıl olamazsın) 422

● İlâhi saadete kavuşmak 424

● İLÂHİ GAYB (Gayb-ı İlâhi) 425

● “İlâhi Yapı” ile “Esmâ Terkibi” olan İnsan arasındaki fark 425

● “İLÂHİ HUZUR” 426

● İlâhi huzurdan uzaklaştırılmak 426

● İLÂHİ KANUNLAR (İlâhi Hükümler-"Sünnetullah”) 427

● “İLÂHİ KİTAP” (Ef’al Âlemi”-Fiilerin oluştuğu boyutun tümü

427

● İLÂHİ KUVVELER 427

● “İLÂHİ RAHMET” (Tüm varlığın oluşmasına yol açan vasıf) 427

● İlâhi Sıfatlar, ilâhi rahmetin sonucudur 428

369

Page 10: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

● İLÂHİ RÜYET (“İlim”) 428

● “İLÂHİYATÇI” (“Tanrı Bilimci”) 429

● “İLÂHİYET" [Allah isimlerinin anlamının açığa çıkmasındaki “işlev”-Tanrı-tanrısallık kavramı (Varsayımı-tasavvuru)] 429

● İlâhiyet (Tanrı-tanrısallık) kavramı geçersizdir; sadece Allah! (Allah'tan başkasına kulluğu düşünmeyin-Hakikatiniz olan Allah'a hiçbir şeyi şirk koşmayın-Bazınız bazınızı Allah yanı sıra ilâh-tanrı edinmesin!) 430

● "İLÂHİ" OLAN (Bürünme suretiyle yaşayan-Allah’a vâsıl olmuş olan-"Abdullah") 432

● İLÂHİ SIFATLAR (Benliği Hüviyeti-Allah’ın âyetleri-Görüntü ve sesin ardındaki tek gerçek-Hakkani Sıfatlar-Rıdvan) 432

● Sıfat Boyutu (Sıfat mertebesi-Salt benliğini biliş mertebesi) 433

● Mutlak varlık, sıfatları yönünden sonsuz sınırsızdır. 435

● Sıfat mertebesi itibariyle yaratılma sözkonusu değildir. 438

● Zâtî sıfatlar (“Rahmaniyet”-Esma mertebesini ayakta tutan ve oluşumunu anlatan sıfatlar) 440

● Zât'ın sıfatları ve Esmâsı, sınırsız bir şekilde tecelli etmektedir. 440

● Sınırsızlığı, benliğinin vasıfları itibariyledir .

441

● “Zât-ı Baht” (Zât'ın mutlakiyet sıfatı- Âlemlerden Ganî oluşu) 441

● Zâtını anlatan sıfat ("Ulûhiyet")... 442

370

Page 11: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

● Zât'ının bir sıfatı (vasfı)... “Ahadiyet”! 442

● Sıfat, "Zât"a işaret eder ama asla Zât'ı kapsayamaz. (Allah Zâtının tefekkürü olanaksızdır!.) 443

● Sıfatları arasında öncelik vardır. 444

● Her "Zerre" adı altında "Hak", sıfatı ile (Benliği hüviyeti ile) mevcuttur. 444

● Hepimiz, Allah'ın Zâtî sıfatlarıyla varız! 444

● İlâhi Sıfatlar, "İlâhi Rahmet"in sonucudur. 445

● "İnsan", enfüste ve âfâkta, Zâtî vasıfları tanıyabilme istidad ve kâbiliyetine sahip bir varlıktır (Bkz.İ/İnsan) 445

● Arz'da (Bedende) açığa çıkan kuvveler, Allah'ın sıfatlarıdır. 445

● “Sıfatlar” asıldır... “İsimler” ise, onlara dikkati yöneltmek isteyen araçlar! 447

● Kendinde mevcud tüm mânâları “İlminde” seyreder… Seyreden biz değil; Mutlak Varlıktır! 448

● Sıfat mertebesinin sahip olduğu özellikler (Esmâ Mertebesi) 450

● İsimler perdesi arkasından değil; Bizâtihi sıfat mertebesi itibariyle Allah’ı bilmek... 451

● Celâl ve Cemâl sıfatları (Zâtî Tecelliler) 453

● Âlemleri var gösteren Esmâ ve sıfatlardan Gani olan “Allah İsmi” ile işaret edilenin Celâl ve Cemâl sıfatları… 453

● Celâl Sıfatıyla->Kürsî ve Semâları, katmanları(dikey bir oluşla); Cemâl Sıfatıyla->Her bir Semâdaki

454

371

Page 12: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

(Katmandaki) yayımsal yaratışı(Yatay diyebileceğimiz) ile o âlemin halk olmuşlarını meydana getirir.

372

Page 13: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

● İlâhi sıfatların “Cemâl kuvveleri” 456

● Kemâl sıfatlar 456

● En mükemmel sıfatlar, "Allah"ındır!( Bütün yaratılmışlar âcz ile vasıflanmıştır…) 456

● Kemâl sıfatlar zuhur eden kişilerin(Hakikat ve Sünnetullah bilgisine vâris kılınan-Bütün yaratılmışların âcz ile vasıflandığını, kendinin de âcz içinde olduğunu-Mutlak kudret ve kuvvetin yalnızca yaradan Allah’a ait olduğunu idrak eden-"Hakikat bilgisi"nin hakkını vererek yaşayan-Kendinde bir varlık görememenin; kendisinin acz içinde olduğunu görmenin sonucu, kendisindeki kemâl sıfatlarının Allah’a ait olduğu müşahedesi içinde olan-Kendini bir başka varlığa karşı büyük görmeyen-Kendinde büyüklenme, böbürlenme, gururlanma kalmayan-Hayırlar, yaşantıları ile öne geçen-Esmâ kuvveleriyle tahakkuk ederek "Adn Cenneti" yaşamına girenlerin) zikir ve yaşamları 457

● Acz içinde olduğunu idrâk etme, kendisindeki kemâl sıfatlarının Allah’a ait olduğu müşahedesini getirir. 460

● 7 ZÂTÎ SIFAT 460

● “Bilgi”nin (Esmâ Mertebesinin-“data”nın) varlığını oluşturan, 7 sıfattır. (Hayat, ilim, irade, kudret, kelâm, semi, basar vasıfları) 460

● 7 Zâtî sıfatla "Hakikat"i değerlendirme kuvvesi(Seb-ü Mesâni) 461

● (Beyinde görüntü yoktur-Beyinde ses 461

373

Page 14: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

yoktur-Beyinde kelime yoktur)-(Beyinde görme yoktur-Beyinde işitme yoktur-Beyinde şekil yoktur)… Beyinde sadece ve sadece “Kavramlar” sözkonusudur!. (Din dediğimiz olgunun, mânânın maddeye dönüşmesi noktası; tekniği)

● “HAYAT" SIFATI ("El Hayy"->Esmâ âleminin kaynağı! Tüm isim özelliklerinin hayatını veren, varlığını oluşturan. Evrensel enerjinin kaynağı; enerjinin hakikati!) 466

● İlgili Âyetler 466

● "Hayy" İsmi özelliğiyle, (Hakikat İlmi yoksunu olan "Ölü"den), ölümsüzlüğünü fark edeni("Diri"yi) çıkarır! 468

● Hayat, yaradılmış için gereklidir… Mutlak Zât, “Hayat Sıfatı”ndan de münezzehtir! 469

● Tüm varlık, O’nun hayatı ile hayattadır. 469

● “Hayat Sıfatı”nın zuhuru (“Ruhullah”) 470

● Evrenin hayatiyet vasfı 470

● Kozmik Bilince göre bütün mevcûdat “Salt enerji”den ibarettir… Maddi varlıklar ise “Salt Enerji” dalgalarının yoğunlaşıp varlığa bürünmüş hâli! (Salt enerji, “elektromanyetik dalgalar” adıyla varlığa bürünüp, yoğunlaşır) 470

● “Allah’ın Hayat Sıfatı”nın “Sistem”deki zuhur kaynağı->Güneş! 472

● Birim, algılamayla "hayat" bulur. 472

374

Page 15: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

● "İLİM" SIFATI("El Aliym"->"İlim" özelliği sebebiyle sınırsız sonsuz her şeyi ve her boyutu, her yönüyle Bilen!)-(“Nokta”lar düzlemindeki ilmî, şuursal açılımlar-Sıfat mertebesindeki İlim-Allah'ın ilmî bakışı-Allah’ın kendine olan ilmi) 474

● İlgili Âyetler 474

● İlim sıfatı, "O"nundur! 502

● "Allah'ın İlim Sıfatı"nın zuhuru["Evvel", "Âhir", "Zâhir", "Bâtın" isimleriyle ifade edilen "O Tek" mânâ -"İlim sıfatının tafsili"-"İlminde" yaratılanlar-İlmi ilâhideki “ilmî sûretler”-"İlim"de varolmuş “ilmî suret”ler-"Allah'ın ilmi"ndeki "İlmî Sûretler"-“Âlemler"-"İlim Sıfatı"nın açığa çıkışıyla varolan "ilmî sûretler"-Kâinat-İlim Sıfatının "Nokta"daki şuursal açılımı-“Nokta”nın varlığı-“Nokta”lar düzlemindeki, ilmî, şuursal açılımlar-"Küllî Akıl" denen "Tek Akıl"-Çok boyutlu “TEK KARE” bilginin; algılayan bilgi birikimlerinin algılamalarına GÖRE kabul edildiği çok kareler-Mânâ Sûretleri-"Musavvir"in meydana getirdiği "Mânâların sûretleri"-Seyretmeyi dilediği mânâlara uygun suretler-Esmâ âleminin tenezzülü (anlamın algılanışı) ile oluşan “melekût” âlemi ve tüm getirisi-Şuurlu ve bilinçli “NOKTA”nın varlığındaki isimlerin işaret ettiği özellikler(Algılanan ve algılanamayan, bilinen ve bilinmeyen her şey)-Ancak

375

Page 16: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

ve sadece, ilim boyutunda ve "İSMEN" var olan; bunun dışındaki varlıkları ise, "yok"tan ve "hayâl"den ibâret olanlar-Varlıkları emanet olanlar-(İlim boyutunda varlarsa...) "Var kabul edilişleri" itibariyle olanlar-Tüm varlıkların yalnızca “ilmî sûretler” (sanal=var olarak algılanan) hâli-“Var”lık kokusu dahi almamış olanlar-Sayısız Allah isimleri ile işaret edilen özelliklere sahip “TEK”illik boyutunda (“Vahidiyet”), yani, “tek kare resim”de mevcut bulunan özellikler] 502

● Varlığın aslı üzerinde "Allah’ın ilmi" ve kendisindeki esmâsının özellikleri hâkimdir ve tasarrufluk meydana getirir. 505

● Evrendeki holografik Bilinç, "Allah'ın İlim Sıfatı”ndandır! 505

● İ lim sıfatının mânâsıyla oluşmuştur, diğer esmâlar bunu pekiştirmiştir. 506

● “Nokta”nın ilim mertebesinde ilmî açılımı ile “melekût âlemi”(evren içre evrenlerin meydana geldiği “salt enerji okyanusu”) meydana gelmiştir. 507

● İlim sıfatından programlanma 508

● "İlim Sıfatı"nın açığa çıkışı, Muhammed Aleyhisselâm ile gerçekleşmiştir.(İlim Sıfatı ancak Zât'ına seçtiklerinde(Muhammed Ümmetinde) açığa çıkar.) 508

● Kendini tanımak(“Hakikat”ini bilmek), ancak “İlim Sıfatı”nın açığa çıkışıyla mümkündür. 509

● İlim sıfatının tafsili (Küllî Akıl denen "Tek Akıl"-Nefsin kendini ilim sıfatı ile

512

376

Page 17: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

tanıması)

377

Page 18: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

● İlim sıfatına bürünme ["Nefs"in kendini "İlim Sıfatı" ile (kendi aslı ve orijinali, hakikatı ile) tanıması(Hakk`a bağlanan "ilim sıfatı"]... 512

● İlim, sıfat mertebesindeki varoluştur. 513

● Mârifet İlmi(“Mârifet-i Billah”) 513

● "Ârif-i Billah" ta (Varlığındaki Allah`ın ilmi ile her şeye ârif olan Zât'ta-Hakikat ilminin mevcut olduğu şuurda) izhar olan ilim("İlm-i İlâhi"-Mârifet İlmi) 513

● Mârifet İlmi ile "Yaşamdaki Sistem"in nasıl var olduğu-nasıl işlediği-bu işleyişin gereği neler yapılması gerektiği fark ettirilir. 515

● "İlim Sıfatı"nın neticesi olan düşünce 517

● İRADE SIFATI ("Mürid"->"Allah" adıyla işaret olunanın "İrade" sıfatının adı-Dileyen(İrade eden)-Dilediğini gerçekleştiren-Zâtî sıfat-Sıfat mertebesindeki güç oluşturma ismi-Varoluşunu bilişinin devamı olarak; her varolan ve kendini bilen varlığın, arzusu ve iradesi, dilemesi...) 518

● Evrende ayrı-birbirinden mustakil varlıklar ve onların benlikleri ve iradeleri mevcud değildir. 521

● Tüm varlıkta(Her bir birimde) mevcut olan irade, "Sonsuz ve sınırsız"ın iradesidir!. 522

● "Gizli İrade"(Varoluşun sonsuz basamakları-Herşeyin aslı) 523

● "Gizli İrade" saklı ve çok büyük doğası 523

● Gizli irade, maddenin her şekline-hayata-bilince-kuantlardan kişinin

523

378

Page 19: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

bilincine kadar herşeyin aslıdır.

379

Page 20: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

● İrade edişi(Dilemesi), "Rububiyet"in kuvveden fiile dönüştüğü mertebedir. 525

● Bir şeyi irade ettiğinde, O'nun hükmü, ona "Kün = Ol!"dan (olmasını istemesinden) ibarettir!.. (O şey kolaylıkla) olur. 525

● Dilemesiyle(İrade etmesiyle) "Mürid" İsminin mânâsı ortaya çıkar. 526

● Sende dileyen, “O”dur! [Eğer sende bir hayır irade ederse, O'nun lütfunu geri çevirecek de yoktur! O, lütfunu kullarından dilediğine nasip eder] 526

● Rabbin (Hakikatin olan Allah Esmâ'sının bileşimi) irade ettiğini fiile dönüştürür! 528

● Kesinlikle Allah irade ettiğini yapar {ilminden açığa çıkmasını irade ettiğini kudretiyle oluşturur. (İlim-İrade-Kudret)} 529

● İradesini zorunlu kabul ettirendir (Cebbâr'dır).( "HÛ" Allah, tanrı yok, sadece "HÛ"!) 529

● “İlâhi İrade"ye mutlak teslimiyet 530

● “İlâhi İrade"ye mutlak teslim hâlinde olduğunun bilincinde olan kul... “Müslim”! 530

● “Sizi Allah'ın iradesine karşı kim korur?” (Allah, Esmâ'sından yarattığı kuluna kâfi değil mi?) 531

● “Allah kulları için bir zulüm irade etmez!” 534

● İrade-i Kül [Küllî İrade-Allah’a bağlanan irade-Ana sistemdeki irade-Bölünmez, parçalanmaz, cüzlere ayrılmaz Tek Külli irade-İlâhi İrade] 535

● "İrade-i Küll"ün tecellisi(Terkibinin sınırlarını genişletirsen, senden ilahî

535

380

Page 21: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

irâde sâdır olur)

381

Page 22: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

● İrade-i Cüz (Cüzî İrade-Allah'ın, "Mürid" isminin neticesi olarak, "Allah" muradının kuldan açığa çıkması- Allah kudret ve kuvvetinin kuldan açığa çıkışı(olaya dışarıdan bakmamız sebebiyle)-"Sistem"in oluşturduğu programın meydana getirdiği birimden ortaya çıkan irade-Külli irade`nin ve hükmün, birimden ortaya çıktığı haldeki adı(Külli programın, bir birimden ortaya çıkması hâli…)-Bireysel bakışla, cüz`de açığa çıkan irade-Sistemin oluşturduğu programın meydana getirdiği birimden ortaya çıkan irade-Birime takdir edilmiş programın oluşturduğu varsayım-Terkibe bağlanan irâde-Mâhiyeti olarak orijinin(İrade-i Küll"ün aynı, fakat potansiyel olarak farklı olan irade) 536

● Kişideki irade, mâhiyet olarak orijinin aynı-potansiyel olarak farklıdır. 537

● "İrade-i Cüz"ün oluşumu[Bölünmez, parçalanmaz, cüzlere ayrılmaz "Tek İrade”(Külli irade) yanı sıra bizim cüz`ümüzdeki genel programın doğal sonuçlarının oluşması] 538

● İrade(İsteme-Dileme-Dilediğini gerçekleştirme-Kişideki uygulama yeteneği, azmi-İlmini kuvveden fiile, düşünceden eyleme dönüştürebilme gücü) 539

● “Allah İsmi” ile işaret olunanın “İrade” sıfatı…(“Mürid”!) 540

● Sıfat mertebesindeki güç oluşturma ismi...‘’Mürid"! (İsteyen-Dileyen-Dilediğini gerçekleştiren-"Allah" İsmiyle işaret olunan Mutlak Zât'ın

540

382

Page 23: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

"İrade Sıfatı")

383

Page 24: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

● Tüm varlıktaki (Her varolan ve kendini bilen varlıktaki)irade, (varoluşunu bilişinin devamı olarak), "Sonsuz ve sınırsız olan Mürid"in iradesidir. 540

● “Birim”in irade sahibi olarak algılanması 541

● "Mürid" İsmi, senin varlığında zâhir oluyor. 541

● “Mürid” İsmi sonucu olarak “Allah’ı irade sıfatı”(Mürid) bizden ortaya çıkar ve “İrade sahibi” olarak algılanırız. 541

● "Mürid" İsmi, kişinin Allah'ı tanımasında en süratli yoldur. 542

● İrade gücü (İrade kuvvesi-Melekî güç, kuvve-Dileme Gücü-Dileklerini gerçekleştirme gücü) 542

● "İrade-i Cüz"ü kullanma (İlâhi isimlerin mânâlarını ortaya koyma) 543

● İradeyi tetikleyen-tahrik eden, "İlim"dir! (İrade gücünün kullanılması, “İlim”e bağlıdır!-"Mürid" isminin işaret ettiği "İrade" sıfatıyla ilminin getirdiklerini dileyebilir) 545

● "İrade-i Cüz"ünü, kendindeki mevcud "İlâhi İsimler"in gücü kadar kullanabilirsin ancak... 546

● “Mürid” İsminin tahakkuku [Birimde bir terkib değişikliği oluşumunun sonucu-Sıfat boyutunda varoluşunu bilişin devamı olarak kendini bile varlıkta açığa çıkan irade sıfatı(Dileme)-Dilemesiyle(İrade etmesiyle) "Mürid" İsminin mânâsının ortaya çıkışı-“Mürid” İsminin mânâsının(“İrade” sıfatının-Varoluşunu bilişinin devamı olarak; her varolan ve kendini bilen varlığın, arzusu ve iradesi, dilemesinin) ortaya

547

384

Page 25: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

çıkışı-Arzusunu, isteğini tahakkuk ettirme]

385

Page 26: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

● "Mürid" isminin zikri, irade gücünü(sıfatını) güçlendirir.(Allah’ın İrade sıfatı bizden açığa çıkar) 548

● Terkibine-tabiatına ters düşen hareketi yapman, irade gücünü ortaya koymanı sağlar. 549

● İnsanların cehennemde azap çekmelerinde en büyük faktör, irade gücünü kullanmayışlarıdır. 549

● Özgür İrade! 551

● İrade zâfiyeti (İrade gücünü kullanamayış-İrade noksanlığı-İrade zayıflığı) 551

● Kişinin iradesini zorlayan dış etkenlere karşı korunmak için... 552

● KUDRET SIFATI 554

● Allah'ın Kudret sıfatı {"El Kaadir"->“Kudretiyle” kendisindeki manâları seyreden-İlmindekileri, kudretiyle bir nedenselliğe dayanmaksızın yaratıp seyreden! Bu hususta asla sınırlanmayan!}-{"İlâhi Kudret"-“Kudretullah”-“Kudret-i İlâhi”-“Kendindeki mânâları seyretme gücü”-“Melekût Âlemi”-“Melek”-“Ruh”-“Varlığın Özünü meydana getiren kaynak enerji”- Güç-kuvvet-DEHR kelimesiyle anlatılmak istenen boyut-Tüm varlığın kendisinden oluştuğu evrensel enerji-“Evrensel Enerji”-“Salt Enerji”-Kâinatın oluşmasında ilk basamak-ilk aşama olan “Enerji”-Evrenin kendisinden var olduğu; "zaman” ve “mekân” kavramlarının olmadığı “Enerji”-“Allah’ın İlmi”-“Bilinçli

554

386

Page 27: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Enerji”-“Kozmik Bilinç”-”Nur”)

387

Page 28: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

● İlgili Âyetler 555

● Enerji Allah değildir… “Kudret” sıfatının açığa çıkışıdır. (İlâhi Kudret, “Enerji” olarak algılanır) 563

● Allah’ın Kudret sıfatı olan enerji, bir sistem içinde çalışmaktadır. 564

● "Dehr" (Tüm varlığın kendisinden oluştuğu evrensel enerji-“Kudret Sıfatı”-Sayısız boyut algılayıcılarının algıladığı sayısız evrenlerin içinde yer aldığı açının yaratıldığı TEK NOKTA, TEK AN) 567

● Allah'ın Kudret vasfının (Sonsuz sınırsız güç- kuvvet-ilim-nur-Evren içre evrenlerin varlığını meydana getiren şuurlu enerjinin)kuvveden fiile çıkması("Allah'ın Vechi"-Melekût-Birimin derûnundan zahirine (bilincine) açığa çıkan, birimin varlığını meydana getiren mertebe] 567

● Kudret Yurdu{"Kün" hükmünün çıktığı boyut-İlim boyutu (mertebesi)-"Hikmet" yurdunun bâtını-"İnsan"ın hakikatinin farkındalığını yaşadığı boyut-İlimde yaratılmış sûretlerle, seyir ve tedbirât yürümekte olduğu mertebe-"Âlemlerin vücudun kokusunu bile almadığı” mertebe-“Zerre”nin, seyreden; "Küll"ün seyredilen olduğu mertebe-Bilinçlerin konuştuğu boyut-Akıl, mantık, muhakemenin adım atamadığı boyut-Çokluk algılamasının oluşması için yaratılan aklın geçerliliğinin olmadığı boyut-[Allah ismiyle işaret edilenin(Esmâ ile işaret edilen bölünmez-cüzlere ayrılmaz-cüzlerden oluşmamış Mutlak Tek-sınırsız

388

Page 29: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

sonsuzun) ancak, vahiy veya ilham ilmi-bilgisi olarak şuura yansıyıp ilminde "seyri"ni oluşturduğu boyut]-Cebrail'in, "bir adım atarsam yanarım" diye dillendirdiği gerçeklik} 568

389

Page 30: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

● "Kudret" ile kendindeki sayısız mânâları seyr eder. 570

● "Göz bebeği"nin algıladığı yoğunlaşmış atomik yapı..."Hücre"! (“Basar”ın algıladığı-Nötronlardan, nötrinolardan, kuarklardan, ışık zerreciklerinden ibaret “Enerji kütlesi”-“Kudret-i İlâhi”-“Melekût Âlemi”-“Melek”) 570

● Allah’ın kudret sıfatı vardır… Acz yoktur! 571

● Yaşamda Kudret hâkimdir. Sistemde her an ilmî veya fiilî kudret, âcize galebe çalıp onu bir şekilde imha etmektedir! 572

● Allah, bir birimde Kudret izhar ettiği içindir ki o birim güçlü gözükür. 574

● İnsanın zâhir ve bâtın dünyasında hâkim olan tek kudret, Allah'tır! 576

● Bilincimiz her an İlâhi Kudrete tâbiidir. 576

● “Rabbim… Hakikati gösterip idrâk ettirdikten sonra şuurumuzu nefsaniyete-egoya döndürme ve bize ledünnünden bir rahmet bağışla!” 577

● Kudret olmazsa, irade tahakkuk etmez! 578

● "Nokta"ndaki Kudret 579

● "Kudret" sıfatının izharı 579

● Kişideki enerji dalgaları ("Kudret" sıfatının açığa çıkışı-Güç-Enerji-İbadetle, zikirle oluşan dalgalar-“Sevap”-“Pozitif Enerji”-“Ruh’taki Kudret”) 579

● Enerjik kuvveler(Gençlik dolu hizmetliler-Sanki saklı inci!) 580

● Kişide kudret sıfatının açığa çıkışı 580

390

Page 31: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

(Kişinin bâtın sırları ile tahakkuku-“Pişmiş balığın” canlanması)

● Kişinin bâtın sırları ile tahakkuku(Kendindekini açığa çıkarmaya dönük özelliklerin meydana gelişi), ancak kudret sıfatının kendisinde açığa çıkmasıyla mümkündür. 581

● "Kudret Sıfatı"nın izharı, "Ledün İlmi"ne(“Öz”den gelen ilme) bağlıdır. 581

● “Nokta”daki kudret ile hikmet yurdu seyredilir 582

● "Nokta"larındaki kudrete ermiş olanlar{“Ulâikel Mukarrebûn”-“Nokta”sındaki kudretin ehli olarak yaratılmış olanlar-(“Allah” adıyla işaret olunanın esmâsının özelliklerini) "Nokta"larındaki kudret ile seyir hâlinde olanlar-Kudret nazarıyla hikmet yurdunu seyredenler-“M”leri kalkmış; “N” ile âlemi seyredenler-Ateş içinde selâmette olanlar-Ateşin ulaşamadıkları-“Hasbiyallahu...” sırrı olanlar} 587

● Muhammedî ilmin yer almadığı kudret zuhuru 588

● İsa Aleyhisselâm “Kudret” sıfatıyla zâhir olmuştur(Bkz. İ/İsa a.s) 588

● Deccal'de açığa çıkan Kudret Sıfatı, onun zehiri olmuş ve helâkına vesile olmuştur. 588

● (Cin ve ins topluluğuna hitap)Kudret sıfatı sizde açığa çıkmadıkça, bedenlerin çekim gücünden çıkıp gidemezsiniz... 589

● "İŞİTME" SIFATI ["Es Semi"- Sesin ardındaki tek gerçek->Algılama- Açığa

590

391

Page 32: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

çıkardığı Esmâ özelliklerini her an algılamakta olan. Farkındalığı ve kavramayı yaşatan. Bunun sonucu olarak Basîr ismi özelliğini tetikleyen! )

● İlgili Âyetler 590

● "O", işitmesi akılla kavranılmayandır. 600

● Üç (Kişi aralarında) fısıldaşmaya görsün, dördüncüsü O'dur... Beş (Kişi fısıldaşacak) olsalar, onlarda altıncı O'dur! 601

● İşitme kuvvesi (Algılama kuvvesi-Algılama melekesi) 602

● Cennet ehli, cennette boş lâf işitmez. 602

● {Yıldırımlardan ölüm korkusu (hakikatin açığa çıkmasıyla benliklerinin yok olması) düşüncesiyle} kulaklarını tıkamak (Hakikat bilgisine kendini kapatmak) 603

● Allah'ın işitme (Algılama) kuvvelerini kilitlediği kimseler [Allah’ın, kendini dillendiren işaretlerine iman etmeyenler-(Sınırlı-sefil) dünya hayatını sonsuz geleceğe tercih edenler-Hakikat bilgisini inkâr edenler-Kozalarında yaşayanlar-Şeytanı velî edinenler (İlham ettiği fikirlere uyanlar)-Rablerine ortak koşanlar-Şirk ehli-Yalancılar-Gelecek yaşam boyutunda hüsrana uğrayanlar-Allah gazabı üzerlerine olanlar] 605

● (Anlayış itibariyle) Sağırlar [Kur’ân’dan yüz çevirenler-Varlığındaki işaretleri iman etmeyip teslim olmayanlar-Vahiy ile uyarıldıkları halde çağrıyı işitmeyenler-Taklitle

607

392

Page 33: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

yaşayan-Hakikatlerini algılayamayanlar-Karanlıklar içinde kalmışlar-Allah işaretleri kendilerine bildirildiğinde benlikle yüz çevirenler-İlme dayanmayan bir şekilde, Allah yolundan (insanları) saptırmak için işin laf yanını satın alan ve onu eğlence (keyif aracı) edinenler-Kendileri için hor-hakir edici bir azap olanlar-Kendini aldatanlar-Allah indînde canlıların en şerlisi-Aklını kullanmayanlar]

● Vahiy ile uyarılırlar…(Ne var ki) sağırlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler! 607

● Kur’ân’dan yüz çevirenler, “Kulaklarımızda ağır işitme var!” dediler… 609

● Allah işaretlerini kendilerine bildirdiğimizde duymazlıktan gelenler, işin lâf yanını satın alır ve onu eğlence (Keyif aracı) edinir. 610

● İşitme âzalarının(Sem’ilerinin) aleyhlerine şâhitlik yapmasını ummadıklarından keyiflerine göre yaşadılar. 611

● Sağırlar (Dünyadaki sağırlıklarının devamı olarak) cehennemde de işitmezler. 612

● Her kendini aldatan(Hakikatini inkâr ederek, bedensellikle, içgüdüleri ve dürtüleriyle yaşayan), Allah işaretlerini işitir, sonra da işitmemiş gibi (üstüne alınmadan) şirk düşüncesinde ısrar eder. 613

● Allah dûnunda yöneldikleriniz (Var zannettikleriniz), seslenirseniz çağrınızı işitmezler… Diyelim ki işitseler, size cevap veremezler! 614

393

Page 34: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

● İşitme kuvvenizin sahibi kim? ("Allah" diyecekler…) 615

● Sesler, (Kıyamet sürecinde) Rahman’ın korkusuyla kesilir. 616

● Allah işitmenizi (Algılamanızı) alsa, Allah’ın gayrı onu size getirecek bir Tanrı mı var? 616

● Suçluların(Şirk ehlinin) gizlediklerini ve fısıltılarını yanlarındaki Rasûller yazmaktadır. 618

● İşitip durduğunuz hâlde O'ndan yüz çevirmeyin! Kendileri işitip de (algılamadıkları hâlde), "işittik" diyenler gibi olmayın! 618

● İşitme hırsızlığı 618

● "GÖRME" SIFATI ("El Basiyr"-Görüntünün ardındaki tek gerçek->Açığa çıkan Esmâ özelliklerini her an seyir ile onlardan çıkanları değerlendirip sonuçlarını oluşturan)

620

● Basir (Gören) 630

● Allah, "Basîr"dir! 630

● Rabbi, İnsanda Basirdir! 631

● "Basar" (Göz-Görme hassası-Görme azası-Göz bebeği-Görüp değerlendirme) 632

● Görme kuvvesi (Görme melekesi-değerlendirme kuvvesi-Basiret-“Gönül gözü”-Kalb Gözü”-Şuur gözü-Şuurdaki idrâk özelliği-“Sistem ve Düzeni” fark edip gereğini yaşayabilme kapasitesi-Gördüğünün anlamını çözüp onu değerlendirmek-İlmi değerlendiren

633

394

Page 35: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

bilinç-İlim-Allah`ın vechini görme özelliği-Hakk’ı görme özelliği-"Tek"ten "Çok"a bakış)

395

Page 36: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

● Allah’ı Zâtıyla göremezsiniz... O’nun ilmini, O’nun nurlarını içinizde hissedebilirsiniz ancak! 633

● Basiret ve Basar hükmünü nasıl icra eder? 635

● İlim dışındaki görme, hayâle girer (Tahayyül sùretiyledir!.)… Ancak Allah kendisi, kendisini görür 635

● Allah’ı dışarıda açıkça göremezsin! (Bkz.İ/İman/İman, görülmeyene olur) 636

● İlmî algılayıcılar dahi işlem kapasitelerini genişlettikleri ölçüde muhite yaklaşırlar. (Bkz.İ/İlim/İlmî algılayıcılar) 636

● Tekil yapının kendine bakan gözü (Bilinç) 637

● "Hakikat"i tek ve net görmek için gerekli olan "İlim Gözlüğü"(İki camından birisi, "B" harfi ilmi, diğeri "el AHAD-üs SAMED" ilmi olan "İlim gözlüğü") 638

● Baş gözü, gördüğüyle “eşyanın hakikati”nden perdeler {Semâlar ve arzın melekûtunu (derûnundaki, onları oluşturan kuvveleri) görecek basîretten yoksun kılar-“Gece” (bilgisizlik-cehl), semâlar ve arzın derûnundaki, onları oluşturan kuvveleri görecek basîreti bürüyüp örter-İkân sahibi olmaktan mahrum kılar} 639

● Uyarılma sürecinde görme kuvvesi keskinleşir.(Perde kalkar) 640

● Sende yeterli açılım sağlamışsa, 72 milleti bir gözle görmeye başlarsın… 641

● Basiretinle Tekliği müşahede edebilirsin ama göz de bu çokluk âlemini görmeye, varolduğu sürece

640

396

Page 37: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

devam eder (Çokluk görüntüleri aynen ruhuna kaydolmuştur)

397

Page 38: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

● Göz aydınlığı(Cennet yaşamı) 643

● “Çokluk” görme basiretsizliği 644

● Beyinde görme yoktur… Beyinde şekil yoktur. Beyinde sadece ve sadece “KAVRAMLAR” sözkonusudur!. 645

● Beyin gelen bioelektrik mesajları, hücreler arasında değerlendirerek bir “Hayâl” oluşturur. 645

● Allah’ın basiretlerini(değerlendirme kuvvelerini) kilitlediği kimseler [Allah’ın, kendini dillendiren işaretlerine iman etmeyenler-(Sınırlı-sefil) dünya hayatını sonsuz geleceğe tercih edenler-Hakikat bilgisini inkâr edenler-Kozalarında yaşayanlar-Şeytanı velî edinenler (İlham ettiği fikirlere uyanlar)-Rablerine ortak koşanlar-Şirk ehli-Yalancılar-Gelecek yaşam boyutunda hüsrana uğrayanlar-Allah gazabı üzerlerine olanlar] 646

● Mânevi körlük (“A’mâ”lık-"Basiretlerin" yani algılama ve değerlendirme kapasitelerinin yetersizliği-Basîretin “Sünnetullah”ı-“Sistem ve Düzen”i görememesi) 647

● Kör {“Â’mâ”-“Hakikat”e kör olan-Mânevi kör-Sonsuz gelecek yaşamlarına iman etmeyen-Yaptıkları işleri kendilerine süsleyip (keyifli)gösterilen-Şaşkın, (ortalıkta) bocalayıp duran-Azabın kötüsü kendilerine olan-Gelecekteki yaşamda en çok hüsrana uğrayacak olan-Bilinci sınırlanmış, şartlanmalarla bloke olmuş ve gerçekleri algılayamayacak

647

398

Page 39: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

duruma gelmiş kişi-Yaratılmışın hakikatine eremeden giden-Gösterildiği halde gerçeği değerlendiremeyen-Takdiri görmeyen-Basiret yoksunu}

399

Page 40: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

● Sağ gözü kör varlık (Deccal) 648

● Körlüğün sebebi 648

● Kör (Âmâ) ile gören (Basir) bir olmaz! 648

● Gözler kör olmaz, içlerindeki kalp gözleri körleşir! 650

● Rahman'ın zikrinden kör(Âmâ) olmak (Dünyevî-dışa dönük şeylerle, Allah Esmâ'sının hakikati olduğunu hatırlayarak bunun gereğini yaşamaktan kör olmak) 651

● Rahman'ın zikrinden kör (Âmâ) olanın yeni kişiliği {Vehim-Kendini yalnızca beden kabulü ve beden zevkleri için yaşama fikri-(Hakikate erme) yolunda ●n alıkoyduğu halde hâlâ kendini doğru yolda olduğunu zannettiren varsayımlar} 651

● Körlüğü sevip "Hakikat"e tercih edenlerin âkibeti {Esmâ kuvvelerini vehmettikleri benliklerine ait sanmaları nedeniyle bilerek (kasten) Rabbinin işaretlerini inkâr etmeleri-Üzerlerine sonsuz gelecek yaşamın azabının irsali-Kazandıkları ile horlayıcı-alçaltıcı azabın yıldırımının kendilerini yakalaması-Toplanıp Nâr'a sevk olunmaları-Her şeyi konuşturan Allah’ın görme hassalarını konuşturması-Rableri hakkında besledikleri yanlış zannın (Rablerini kabullenmemelerinin) onları uçuruma mahvetmesi -hüsrana uğrayanlardan olmaları-Kendileri için hazırlanan yakın arkadaşların (şeytanî fikirlilerin {cin veya ins}) yapmakta olduklarını ve yapmayı hayal ettikleri arzularını

653

400

Page 41: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

onlara süslü göstermesi-Cin ve insten, onlardan önce gelip-geçmiş ümmetler hakkındaki hükmün, kendileri aleyhine de hak olması-Şiddetli azabı tatmaları ve yaptıklarının en kötü sonuçlarını yaşamaları-Sonsuzluk vatanlarının ateş olması}

● (Saptıkları yanlış yoldan çıkarmak için) körlere doğru yolu gösteremezsin! 654

● Dileseydik gözlerini silme kör ederdik de yolda (öylece) koşuşurlardı... 655

● Görme kuvvenizin sahibi kim? 657

● Sakın gözlerini kaydırma!{Kendilerini sınamak için dünya hayatının süsü olarak (verilmiş) geçici fâni zenginliğe!} 657

● Bakışını döndür de bak… Sonra bakışını iki kere döndür de bak! 659

● Basiretinle (İlim ile) gördüğünde, (Esmâsı yönünden) “Allah’ın Vechi”ni (“Mânâ sûreti”ni Esmâ-i İlâhi”yi-Tek’i-Hak’kı) görmüş olursun! 660

● Basar, mesûldür! 661

● (Allah’ın bilmediğini zannedip keyiflerine göre yaşayanların) görme âzâları, bedenleri aleyhine şâhitlik yapar! 661

● (İnsanın) her düşüncesini gözleyen (kaydeden) bir gözcüsü vardır. 663

● Mânevi körlükten kurtulup sonsuzluk boyutuna geçmenin yolları {Şuura yerleşmiş olan isimlere varlık vermemek-Dalgaların, “her an yeni şanda yeni dalgalarla görünen” görüntüsünden; Global tek deniz değerlendirmesine sıçramak-

401

Page 42: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Gerçeklerin gerektirdiği biçimdeki yaşam düzenine girmek-Bilincimizi yarın bizim için hiç bir şey ifade etmeyecek şeylerle harcayıp bloke ederek perdelememek-Bilincimizi gereksiz ve yanlış bilgilerden arındırmak(ilim ile, şartlanmalardan, değer yargılarından ve bu değer yargılarının getirdiği duygulardan arındırıp; blokajdan ve sınırlarından kurtulmak-Sürekli ilim alıp, sürekli o ilim üzerinde düşünmek ve yaşamımıza o ilim doğrultusunda yön vermek-Dünyayı boşa geçirmeyip İlme sarılmak} 663

● “KELÂM” SIFATI (“Kelim” oluşu-"El Mütekellim"-> Kendini bilişin tafsilâtlı müşahedesi) 665

● Kelâm (Enfüsünden ve âfâkından gelen hitapİlâhi Hitap-Sesleniş-Konuşma) 666

● Allah’ın konuşması 666

● Bir beşer için Allah'ın kendisiyle konuşması mümkün değildir!(Ancak vahiy yollu yahut perde arkasından ya da bir Rasûl (melek) irsâl edip izniyle dilediğini vahyetmesi hariç) 666

● (Tanrı olmayan) Allah’ın Rasûlüne hitabı gökten midir, özünden mi? 667

● Apaçık bir lisân… Kurân! 668

● Evrensel Sırlarla dolu hitap… Ve “Oku”yanları… 669

● İnsan algılama boyutuna hitap 672

● Kurân’da insanların anlayış seviyelerine göre hitap vardır 672

402

Page 43: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

● Hitabı değerlendirebilmen için hitap edeni algılayabilmen gerek! 675

● “Allah’ın Kelimeleri” (Vaadettiği sözleri-“Vahiy”in orijinali) 677

● “Rabbinin Kelimeleri” (Açığa çıkardıkları) 677

● “Tayyib Kelime”(Hakikat bilgisi) 677

● “Habis Kelime”(Hakikati inkâr eden) 678

● Allah’ın Kelimelerini (Vaadettiği sözlerini) değiştirecek yoktur. 678

● Rabbinin Kelimelerini (Açığa çıkardıklarını)değiştirecek yoktur. 680

● "Eğer Rabbimin Kelimeleri (açığa çıkardığı mânâlar) için deniz mürekkep olsa, Rabbimin kelimeleri tükenmeden önce elbette deniz tükenirdi! 681

● "Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem olsa ve deniz de (mürekkep olsa), Allah'ın kelimeleri tükenmez!" 681

● “Kelâm” sıfatı “İfade” yeteneği kazandırır. 682

● Konuşan Kuran("İnsan") 682

● Rahman, Esmâ özelliklerini insanda açığa çıkardı.(Ona beyanı öğretti) 682

● Kelâmullah(Hz.Musa) 683

● Musa’ya hitap 683

● Allah, Musa’ya Kelime Kelime konuştu… 683

● Kelâmı ile Musa’yı insanlar üzerine seçti. 684

● "Rabbim… Lisanımdaki tutukluğu çöz. Ki sözümü (derinliğine) anlasınlar." (Hz.Musa’nın duası) 685

● Allah’tan Bi-Kelime (Özel kuvvelerin açığa çıktığı Allah kelimesi-Kendisini

686

403

Page 44: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

tanımladığı Esmâ'sından kendisine vasfettiği bazı mânâları açığa çıkaracağı bir kulu-İsa-Meryemoğlu İsa Mesih)

404

Page 45: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

● “O’nun Kelimesi” (Meryemoğlu İsa Mesih), Kendinden(El Esmâ ül Hüsnâ'sından) bir mânâdır(Ruhtur). 687

● Rabbine yöneliş hâlindeyken “Allah’tan Bi-Kelime”yi tasdik edici (kuvvelerinin efendisi- nefsaniyetini kontrol eden-varlığındaki Hakk'ı yaşayan) bir neslin müjdelenişi 688

● Bebek İsa'nın konuşması 689

● Hz.Zekeriyya'nın, sorunu olmadığı halde, insanlarla "3 Gece" süresince(İnsanlarla el-yüz işaretleri dışında) konuşmaması 690

● Allah Rasûlü’nün konuşması 693

● Allah Rasûlü, hevâsından(hayalî şeyleri) konuşmaz! 693

● Rasûl ile özel (baş başa) konuşma 694

● Sesini (fikirlerini) Rasûlullah'ın sesinin üstüne yükseltmek {Allah Rasûlünün önüne (beşerî düşünce ve yorumlarla, değerlendirmelerle) geçmek-Birbirine hitap ettikleri gibi (lâubali şekilde) yüksek sesle O'na hitap etmek-Farkında olmadan yaptıkları boşa gitmek} 695

● Rasûlullah'ın katında sesini kısanlar {Allah'ın anlayışlarının ne seviyede olduğunu ortaya çıkarttığı kimseler-Kendileriiçin bir bağışlanma ve çok büyük karşılık olanlar(Seslenip yanlarına çağırmak, aklını kullanmamak olarak değerlendiriliyor! Dikkat edilesi bir konu! A.H.) 695

● Rasûlullah'a evinin dışından (dışarıdan) seslenenler {(Çoğunluğu) Aklını kullanmayan-Rasûlullah yanlarına

405

Page 46: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

çıkıncaya kadar sabretmeyenler} 695

● Seslerinizi (fikirlerinizi) O Nebi'nin sesinin (bildirdiklerinin) üstüne yükseltmeyin! Birbirinize hitap ettiğiniz gibi (lâubali şekilde) yüksek sesle O'na hitap etmeyin! 696

İLÂH OLUŞTURANLARINİNANÇ VE UYGULAMALARI, HELÂKI OLUŞTURUR

(Yapmakta oldukları da boştur)Üzerlerine bu azap geldiğinde: "Ey Musa!

Sözleşmene dayanarak, bizim için Rabbine dua et... Şayet bu azabı bizden kaldırırsan, muhakkak ki sana iman edeceğiz ve mutlaka İsrailoğullarını seninle beraber göndereceğiz" dediler.

Kendilerine verdiğimiz mühlet sona erene kadar onlardan bu azabı kaldırdığımızda, bir de bakarsın ki onlar yine sözlerinden dönmüşler!

(Bu sebeple) onlara yaptıklarının sonucunu şiddetle yaşattık; mucizelerimizi-işaretlerimizi yalanlamaları ve onlardan gaflete düşmeleri dolayısıyla, onları denizde boğduk!

Hor görülüp güçsüz bırakılmış topluluğu, içinde bereketler oluşturduğumuz yeryüzünün doğularına ve batılarına mirasçı kıldık... Rabbinin İsrailoğullarına olan o en güzel sözü, sabretmeleri sonucu yerine geldi. Firavun ve halkının yapageldikleri şeyleri ve dikip yükselttiklerini de yerle bir ettik!

İsrailoğullarına denizi geçirttik... Kendilerine ait putlara tapınan bir topluluğa ulaştılar. Dediler ki: "Ey Musa... Onların sahip olduğu ilâhlar gibi bizim için bir ilâh oluştur"... (Musa) dedi ki: "Muhakkak ki siz çok cahilsiniz!"

406

Page 47: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

"Muhakkak ki onların inanç ve uygulamaları helâkı oluşturur! Yapmakta oldukları da boştur."

"O sizi âlemlere (insanlara) üstün kılmışken (hilâfet hakikatini bildirmesi nedeniyle), sizin için Allah'tan gayrı bir ilâh mı düşüneyim" dedi. (A’râf/134-140)

HAYÂLİMİZDE VAREDİPBESLEYİP-GELİŞTİRİP BÜYÜTTÜĞÜMÜZ(!) İLÂHLARLA BİRBİRİMİZİ YARGILAR; TEHDİT EDERİZ…

ZANNIMIZA GÖRE İCÂBET ETMEDİĞİNDE DEİLÂHLIĞINDAN ŞÜPHE EDERİZ!

Kurân'ı (Hakikat bilgisi ve Sünnetullah'a uymayı) sana farz kılan, şüphesiz ki seni nihai hedefine de ulaştıracaktır! De ki: "Rabbim daha iyi bilir kimin Hakikat rehberi olarak geldiğini ve kimin apaçık sapık inanç içinde olduğunu."(Kasas/85)

Onlardan çoğunluğunun tâbi olduğu, varsandıklarıdır! Muhakkak ki varsayım, gerçeğin yerini tutmaz! Şüphesiz ki Allah yapmakta olduklarını (Esmâ'sıyla hakikatleri olarak) Bilen'dir. (Yunus/36)

Muhakkak ki Allah semâların (bilinç mertebelerindekilerin) ve arzın (bedendekilerin) gaybını bilendir... Şüphesiz ki O, sadırların (derûnlarınızın) zâtı (hakikati) olarak Alîm'dir.(Fâtır/38)

Hayâline, mantığına ve şartlanmalarına uygun bir ilâhi kafanda yaratıp ona "ALLAH" adını takmak; sonra da herkesi o kafanda yarattığın ilâha göre yargılamak!

407

Page 48: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

  Günümüzde insanların büyük çoğunluğu kafalarında tasavvur edip gökte bir koltuğa oturttukları "TANRI"ya tapmaktadırlar.

  Bu TANRI şu kadar ya da bu kadar büyüktür! Bazen insanların işlerine karışır, bazen de onları kendi hâline bırakır!!!

  Kimi zaman onları sever, kimi zaman yaptıklarına üzülür ama bir türlü onlara müdahale de edemez! Kâh kimilerinden hesap sorar; kâh da milyonlarla insanı katleden, süründüren zâlimlere hiçbir şey yapmayıp onları seyreder!!!

  Bazen yahûdilerin ilâhı olur, bazan hıristiyanların, bazen mecûsilerin, bazen diğerlerinin, bazen de hiçbirinin!

  Başlar sıkıştığında O'na sığınılır ve herkesin kendi zannına göre icâbeti beklenir; ancak ne yazık ki, çok kere istenen cevap alınmaz!!! Bu defa da bu durum bir sebebe bağlanır.

  Bu TANRI herkese bir diğerinin istek ve arzularına göre davranmak zorundadır!!!? Aksi takdirde ilâhlığından şüphe edilir!

  “Sen şunu yapmadın, Allah da seni şöyle yapacak" diye ahkâm kesilip; herkes "kendi yarattığı, tasavvurundaki TANRISIYLA" karşısındakini tehdit eder!

  Kendine dönük olarak da, çeşitli nimetler beklentisi içine girilir, ne tür fiİller içinde olunursa olunsun.

  Oysa...   Evet, oysa...  Kendi hayâlimizde kendi arzu, şartlanma,

yapısal özelliklerimize göre îcat ettiğimiz TANRIYI bir süre için bir yana bırakabilsek de; İslam Dîni’nin anlattığı “ÂLEMLERİN RABBI OLAN, ‘ALLAH’ ismiyle işaret edilen anlayışını kavrasak!

408

Page 49: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

  Gerçeklerin; hayâlimizde varedip, besleyip, geliştirdiğimiz "TANRI" anlayışı ile hiç bağdaşmadığını bir idrâk edebilsek!

  Yaşamı düzenleyen gerçeklerin; yaşamda, kendi boyutları içinde değişmez kanunlar şeklinde gelişen tabiat mûcizesinin, şifrelerini çözmeye çalışsak...

  "ALLAH" ismiyle işaret edilen varlığın nizamını, kanunlarını, sistemini, neyi niye, nasıl, neden var ettiğini anlayabilsek. Muhakkak ki yaşama bakış açımız çok büyük açılarla değişecek ve her şeyi çok daha iyi anlayabileceğiz!

  Aksi takdirde kozamızda, çevremizde bir kat daha iplik örecek; kozamızdan başımızı çıkarmayı, gerçekleri görmeyi, gerçeklerin âlemine uçmayı istemememiz dolayısıyla da gözümüzü kaynar suda açacağız!

  İş işten geçtikten sonra da, ne yazık ki, o günde hiçbir mâzeret kabul edilmeyecektir!

“HAYÂLİMİZDEKİ İLÂH”A DAYALI İNDÎ HÜKÜMLER

  Herhangi bir konuda, herhangi bir âyete ya da hadise dayanmayan bir biçimde, "bu iş şöyledir veya böyledir" şeklinde verilen hükümler; yahut geleceğe dönük bir biçimde "Allah şöyle yapar" gibi verilen indî hükümler; genellikle hep bizim "hayâlimizdeki ilâha" dayanan indî hükümlerdir! Ve bunlardan dolayı da pişman olmamız büyük bir ihtimal mukadderdir!

  Öyle ise...  Önce, "hayâlimizdeki TANRIYI" bir yana

koyup, "Âlemlerin Rabbı ALLAH"ı öğrenmek mecburiyetindeyiz! Aksi takdirde cehâletimizin bize

409

Page 50: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

vereceği zararları şu dünya hayatında idrâk etmemize asla imkân olmaz.

  Ne olursa olsun; kimse hakkında bir hüküm vermeyelim ve "Yaptığının neticesine kendisi katlanacaktır. Hüküm Allah'a aittir" diyerek kişisel yorumları terk edelim.

  Zâten, biz başkalarını yargılamak için değil. Allah'ı bu dünya hayatında bilmek ve onun yarattığı âlemleri, kanunları, sistemleri idrâk edip, gereğini yaşamak ve ölüm ötesi yaşama hazırlamak için varız!

KURÂN’DAKİ “İLÂH” ANLATIMI

“İLÂH”LIK MEFHUMU YOKTUR!“İlâh”lık mefhumu yoktur! Kurân‘daki “İlâh”

anlatımı, insanları olayın özüne yaklaştırmak içindir!

“NÂS’IN İLÂHI”

İnsanın bâtınındaki boyutlar ”Ulùhiyet” mertebesine işaret(Soru: Nâs sûresinde “insanların ilâhına

sığınılması” ne demek?)Bu gibi tâbirlerin hepsi de senin bâtınındaki

boyutlara işaret eder, dışarda değil... Kendi özündeki bu boyutları tanımaya çalış.

“İlâhin nas” açıklaması insanlarda “Allah

esmâsı”nın açığa çıkmakta olduğuna işaret eder.

410

Page 51: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

“İLÂH” VARSAYIMININ“ALLAH” ANLAYIŞINA DÖNÜŞMESİ İÇİN

KURÂN’IN “İLÂH”A-TANRI’YA İNANANLARA HİTABI

"Kesinlikle ben, ben Rabbinim! Hemen iki nalınını (beden ve bilinç bağlarını terk et; şuur olarak kal) çıkar; gerçekten sen mukaddes vadin Tuva'dasın!"

"Ben seni seçtim! O hâlde vahyolunan bilgiyi algıla!"

"Muhakkak ki Ben, evet Ben Allah'ım! Tanrı yok, sadece BEN! Bana (Esma özelliklerimi açığa çıkarma işlevinle) kulluk ettiğinin farkına var! Beni hatırlaman için salâtı yaşa!" (Taha/12-14)

"AHAD" ile "HAYY"; "ALİM" ile "MÜRÎD";

"HAYY" ile "KÂDİR"; ve tüm kompozisyonlarla anlatılanlar, hep aynı, tek, “ALLAH” adıyla İŞARET EDİLENdir!.

Yani, bütün bu anlatılanlar ile târif edilen aynı Tek "ZÂT"tır!. O Tek "ZÂT"ın değişik vasıflarıdır, özellikleridir bu isimlerle işaret edilenler...

Öyle bir, TEK "ZÂT" ki, baş - son gibi kavramlardan beri; sınırsız-sonsuz; bölünmesi, cüzlerinin varolması muhâl; sayısız mânâlara sahip; sonsuz - sınırsız, cüzleri olmayan irade; sonsuz - sınırsız cüzü olmayan kudrettir; varlığının dışında ikinci bir varlık düşünülemez; içi ve dışı yoktur, merkezi özü olmaktan münezzehtir!. Kısacası, "AHAD"tır. TEK'tir!.

411

Page 52: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

İşte öyle bir “ALLAH”tır ki Hazreti MUHAMMED'İN açıkladığı “ALLAH”; O'nun dışında ya da içinde kavramı olmaksızın; bir ikincisi; ya da ikinci bir varlık, mevcut bir şey düşünülemez!.

Bu arada, konuya vukûfu olmayanların düşecekleri bir hatayı önleme amacıyla, şu hususu da belirtmeden geçmeyelim...

Kur'ân-ı Kerîm'de çeşitli yerlerde “İlâhımız”, “İlâhınız” gibi ifadeler geçmekte; ancak akabinde de “İLÂH”ın, “ALLAH” olduğu vurgulanmaktadır.

Peki bu duruma göre, “ALLAH”ın, bir “İlâh” yani “tanrı” olduğu ileri sürülemez mi?..

Sürülemez!.Bu gibi tanımlamalar, “İlâh”a yani “tanrı”ya

tapanlara yapılan açıklamalardır. Tıpkı uyuklayacağı düşünülen tanrıya inanan ilkellere verilen “Allah uyuklamaz” cevabında olduğu gibi!

Yani onlara denilmektedir ki;“Sizin, İlâh sandığınız, tanrı dediğiniz şey

mevcut değildir; gerçekte var olan SADECE “ALLAH”tır!. Sizin ve bizim “İlâh”ımız hep aynı ve tektir... Ve dahi o da “ALLAH”tır!”

Evet, bu açıklamalardan gaye, o kişilerin belirli bir “tanrı” varsayımından kurtulup, “ALLAH”ı idrâk etmeye çalışmalarıdır.

Zira, Kur'ân-ı Kerîm’de, şayet dikkatle tetkik edilirse görülecektir ki, bu tür hitaplar hep “müşriklere”, yani "ALLAH" kavramı dışında bir “TANRI” varsayıp, ona tapanlara yapılmaktadır. Tâ ki, onlarda mevcut olan “İlâh-Tanrı” varsayımı, “ALLAH” anlayışına dönüştürülsün.

412

Page 53: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

ALLAH İLE BERABERBİR "İLÂH" (Tanrı)OLUŞTURMA!

Hakkında ilmin olmayan şeyin ardına düşme (zanla karar verme)! Muhakkak ki sem' (algılama), basar (değerlendirme) ve fuad (Esmâ mânâ özelliklerini şuura yansıtıcılar-kalp nöronları), işte onların hepsi ondan mesûldür (Şuur algılayıp değerlendirerek hakikatini yaşamak mecburiyetindedir. Kendini zanna dayalı verilerle duyularına kaptırırsa sonucunu yaşar)!

Arzda benlikle kendini bir şey sanarak yürüme! Kesinlikle sen ne arzı asla delebilirsin; ne de boyca dağlara erişebilirsin!

Kötü olan bu davranışlar, Rabbinin indînde hakikatine yakışmayan, sonucu çirkin davranışlardır!

İşte bunlar, Rabbinin sana hikmetten vahyettikleridir. Allah ile beraber bir tanrı da oluşturma! Sonra pişmanlıkla kendi kendine söver hâlde ve (hakikatindekilerden) uzaklaştırılmış olarak Cehennem'e girersin!

Rabbiniz sizi seçti oğullar için de, (kendisi) meleklerden dişiler mi edindi? Muhakkak ki siz çok azîm laf ediyorsunuz!

Andolsun, şu Kurân'da (hakikati) temsillerle, türlü anlatım yollarıyla açıkladık ki düşünüp hatırlasınlar; fakat bu, onların ancak uzaklaşmalarını arttırıyor. (İsrâ/41-44)

İKİ İLÂH EDİNMEYİN!'HÛ', sadece Ulûhiyet sahibi BİR'dir.

413

Page 54: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Allah'ın yarattığı şeyleri görmediler mi ki, gölgeleri (varlıkları) boyun bükerek, Allah'a (hakikatleri olan Esmâ'ya) secde eder hâlde, sağdan (hidâyet) ve sollardan (dalâlet) döner durur.

Semâlar ve arzda bulunan (hareket eden tüm) canlılar ve melâike (ruhanî ve cismanî âlemlere ait varlıklar ve kuvveler), hiç kibirlenmeksizin (benliğe kapılmaksızın) Allah'a secde ederler (Allah'a mutlak teslimiyet hâlindedirler). (49. Âyet secde âyetidir.)

Derûnlarından hükmeden Rablerinden korkarlar ve emrolunduklarını yaparlar.

Allah buyurdu ki: "İki ilâh edinmeyin! 'HÛ', sadece Ulûhiyet sahibi BİR'dir (cüzlere ayrılmayı ya da cüzlerin bütünü olmayı kabul etmeyen TEKilliktir)... O hâlde yalnız Ben'den korkun."

Semâlar ve arzda ne varsa O'nun içindir! Din de daimî-ebedî-yalnız O'nundur! Allah'ın gayrından mı sakınıyorsunuz? (Nahl/48-52)

"YARATILMIŞ”, İLÂH OLMAZ!

Esas itibariyle Allah’ı seyir, ilimden ibarettir.Yani , rü’yet, ilimdir!.İlmin dışındaki bir rü’yet ise hayale girer!.

Tahayyül sùretiyledir!.Çünkü görme mânâsındaki bir rü’yet ancak bir

ilâh için, yaratılmış bir ilâh için söz konusu olur! Yaratılmış ilâh olmaz!.

Yaratılmış ilâh olmazsa, yaratılmamışın görülmesi zaten mümkün olmaz!. İnsan

414

Page 55: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

yaratılmıştır, bunu daha evvel konuştuk... Yani, belli isimlerin mânâsının aşikâre çıkışıyla varolan varlık, bu yönüyle yaratılmıştır!. Yaratılanın yaratanı ihata etmesi, görebilmesi zaten muhaldir!.

SEMÂLARDA VE ARZ’DA ALLAH’TAN BAŞKA İLÂHLAR(Tanrılar) OLSAYDI,

 İKİSİ DE DÜZENİNİ YİTİRİRDİ...

Bilakis biz, Hakk'ı (hakikati) bâtılın (vehme dayalı fikirlerin) üzerine indiririz de, onun düşünce sistemini paramparça eder... Bir de bakarsın ki o can çekişerek yok olup gider... Tanımlamalarınızdan dolayı yazıklar olsun size!

Semâlarda ve arzda kim varsa O'nun (El Esmâ mânâlarının açığa çıkması) içindir! "HÛ"nun indînde olanlar, O'nun kulluğunu ne benliklerini katarak büyüklenmiş olurlar; ne de bezginlik duyarlar!

Gece ve gündüz (yaratılış amaçlarındaki işlevlerine devam suretiyle) tespih ederler; Hiç kesintisiz!

Yoksa onlar yeryüzünde kabirdeki ölüleri (bedenlerdeki şuurundan gâfil bilinçleri) dirilten (hakikatlerini hatırlatıp yaşatan) tanrılar mı edindiler?

Eğer o ikisinde (semâlar ve arz) Allah'tan başka tanrılar olsaydı, elbette o ikisi de düzenini yitirirdi! Arş'ın Rabbi Allah, onların vasıflamalarından münezzehtir.

Yaptığından soru sorulmaz! Onlar sorgulanır (yaptıklarının sonucu yaşatılır)!

Yoksa O'nun dûnunda tanrılar mı edindiler? De ki: "Kanıtınızı getirin hadi! Bu (lâ ilâhe

415

Page 56: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

illâllah) benimle beraber olan kimsenin de zikridir (hatırladığı hakikattir); benden önce olan kimsenin de zikridir (hatırladığı hakikattir)"... Hayır, onların çoğunluğu Hakk'ı bilmiyorlar... Bundan ötürü yüz çeviricilerdir.

Senden önce bir Rasûl irsâl etmedik ki Ona: "Tanrı yoktur, sadece Ben! O hâlde bana kullukta olduğunuza iman edin" diye vahyetmiş olmayalım. (Enbiyâ/18-25)

ALLAH ULÛHİYETİ BEŞERDE ZÂHİR OLMAZ!

Hiçbir isimden türememiş olan "Allah" İsmi, tamamıyla özel-has ismidir “Ulûhiyet"in!

 “Allah” adıyla işaret edileni bilmeyen HADdini bilmez!.

Nefs, nefs'tir; sâfiye bile olsa!. Allah ulûhiyeti beşerde zâhir olmaz.

KIYAMET SÜRECİNDEULÛHİYET HÜKÜMLERİNE GÖRE ÖLÇÜTLER

KONUR…

416

Page 57: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

“İLÂH”-“TANRI” KAVRAMINI ORTADAN KALDIRAN ANLAYIŞ

BU VARLIĞIN ÖTESİNDE-ÖTENDE AYRI BİR TANRI KABUL ETTİĞİN AN, HAYALİNDEKİLERLE ONU BEZEMİŞ

VE O HAYÂLİ TANRININ DA KULU (Kölesi) OLMUŞ OLURSUN!

Eğer ki sen kaba mânâda bu varlığın tek bir asıldan geldiğini ve bu aslı meydana getiren varlığında "Allah" olduğunu kabullenmediğin takdirde; mutlaka, bu âlemin bu varlığın ötesinde, bir "TANRI" kabul etme durumuna girersin!..

Bu varlığın ötesinde, ÖTENDE ayrı bir TANRI kabul etme durumuna girdiğin anda da, böyle bir varlık gerçekte olmadığı için; yanlış neticede, anlayışına uygun vasıflara sahip bir TANRI kavramına götürecektir seni!..

Böylece, sen, kendi kafanda, kendi anlayışında, kendi yapına göre bir TANRI yaratmış olacaksın!.. Kabullenmiş olacaksın!..

Böyle bir TANRIYI kabullenmenin sonucunda da, kendi elinle yarattığın "tanrı"nın kölesi olmuş olacaksın!.. Kulu olmuş olacaksın!.. Kul, köle mânâsındadır.

Dolayısıyla ki, insanlar genellikle, kendi hayallerinde yarattıkları "tanrı"ya "Allah" adını takarlar; duymaları yoluyla, şartlanmaları yoluyla; kendi yapılarına uygun, kendi yapılarının gerektirdiği mânâlarla onu bezerler ve ondan sonra da "Allah" şöyledir, "Allah" böyledir diyerek, kendi düşünce yapılarının şekillendirdiği "tanrı"yı, "Allah" diye bir başkasına târif ederler!..

417

Page 58: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

İşte bunu bilme sadedinde varlığın yapısı, evrenin yapısı, insanın yapısı gibi konuları konuştuk. Bunların neticesinde görülür ki; bütün bu çokluk olarak görülen âlemdeki birçok varlık, çeşitli isimlerle anılan bir çok varlık, aslında tek bir cevherden, tek bir nesneden meydana gelmiştir!.. O bir tek nesne, tek bir özden, dışta ayrı ayrı bir çok varlıklar mı meydana gelmiş, hayır!..

Şimdi bunun misâlini şöyle vermek gerekir: Bir tohum düşünün, bu tohumu ekiyorsun, bir çekirdek ve bundan koskoca bir ağaç çıkıyor, meyvalar çıkıyor! O çekirdek, o ağacın her meyvesinde mevcuttur! O ağaçta, o çekirdekte mevcut olandan başka bir şey yoktur!.. Tabiî, bu çokluk âleminin bir misâli, hakikate tam uygun değil ama meseleye yaklaştırma bâbında yardımcı olur.

İLÂH TASAVVURUNUN GERÇEĞİ,VAREDİCİ OLAN ALLAH’TIR!

“Tanrı” kelimesi sıfatları anlatan bir kelimedir. "Allah" İse "Tek Zât'ın İsmi"dir.

“Tanrı“, tapınılacak ötendeki varlık, “Allah“ ise kulluk edilegelmekte olan Özündeki Hakikattir!(Bir tanrı değildir!)

Vargördüğümüz varlıkların dışında ötesinde tapınılacak bir Tanrı değildir!

Allah tanrılara kıyas olmaz! Tanrıya tapınılır, Allah’a kulluk edilir! “Tanrı”lar ulu olabilir... "Allah" ise "Ekber"dir! Allah, bir ”Hâkim Tanrı“ değildir! Afrika’daki “Tanrı kulu” kabilesinin totemi ne

ise, “Allah” İsmiyle işaret edilenin indinde de insanların “Tanrı-İlâh” düşüncesi odur!

418

Page 59: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

“Allah“ özel ismi “Tanrı“ genel ismi ile tercüme olunamaz!

Hayâldeki “Tanrı“yı bir yana koyup “Âlemlerin Rabbı olan Allah“ı öğrenmek mecburiyetindeyiz!

Anlayışımızı “Tanrı“ kelimesi ile sınırlarsak,“Hilâfet sırrından mahrum kalırız.

Şehâdet etmektedir ki Allah, Kendisinden gayrı varlık mevcud değildir!

“İLÂH” VARSAYIMI-TASAVVURU,SENDE VAROLAN DÜŞÜNCENİN GERÇEĞİNİN ALLAH (“Ulûhiyet sahibi Tek”) OLDUĞUNA İŞARET EDER!

Bu seyr içinde tek Varedici olan Allah’ı idrâk etmeye çalış…

Seni âlemler (insanlar) için sadece rahmet olarak irsâl ettik!

De ki: "Bana sadece şu vahyolunuyor: Sizin tanrı diye düşündüğünüz sadece Ulûhiyet sahibi TEK'tir! Siz müslimler misiniz (teslimiyetinizin farkında mısınız) peki?"

Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Eşit olarak size bildirdim... Size vadolunan şey (uyarıldığınız ölüm) yakın mıdır, uzak mıdır, bilmiyorum."

"Muhakkak ki O, düşüncelerinizden açığa vurduğunuzu da gizlemekte olduğunuzu da bilir."

"Bilmiyorum, belki de süre tanınması sizin için bir denemedir (kendinizin ne olduğunu bizzat yaşayıp görmeniz için) ve sınırlı bir yararlanmadır."

419

Page 60: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Dedi ki: "Rabbim, Hak olarak hükmet! Rabbimiz Rahman Müstean'dır sizin asılsız tanımlamalarınıza karşı!" (Enbiyâ/107-112)

  “İlâh”lık mefhumu yoktur! Kur’ân‘daki İLÂH anlatımı, insanları olayın

Öz’üne yaklaştırmak içindir! İnsanlık, sayısız tanrılara tapma

dönemlerinden, tek tanrıya tapma dönemine kadar gelmiş; ve nihayet Efendimiz aleyhisselâm ile tebliği olunmuştur ki; “tanrı yoktur sadece ALLAH vardır”.

İşte bu bakış, bu seyir içinde, insanlara tek varedici idrak ettirilmek için bu hitap biçimine uygun bir surette, “ilâh”tan sözedilmiştir.

“Sizin ilâhınız”; yani, sizin o varsaydığınız “İlâh” var ya, işte o “İlâh” “ALLAH”tır!... Yani, “ALLAH”ın, “İlâh-tanrı” olmasından değil; “ilâh-tanrı” ismiyle, varsayımıyla, tasavvuruyla insanda varolan düşüncenin gerçeğinin “ALLAH” olduğuna işaret edilmiştir.

Birinci anlayış kademesinde, “İlâh”ın “ALLAH” olduğu belirtilmek istenmiştir...

İkinci anlayış derecesinde idrak edilmesi önemli konu ise, “ALLAH”ın ne olduğunun farkedilerek; “ALLAH”ın “ilâh” olmaktan dahi münezzeh olduğunun farkedilmesi ve idrakıdır...

Bu hususu çok iyi anlıyalım... ALLAH’ın “ilâh” olduğunun anlatılması ayrı

şeydir; insanların ilâh diye düşündüğü varlığın gerçeğinin “ALLAH” oluşunun vurgulanması ayrı şeydir!.

Bu iki kavram birbirinden doğu ile batı kadar uzaktır!.

420

Page 61: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Ötende bir tanrı olduğu sürece sen ona “ALLAH” ismini de versen, bu sadece etiketlemedir!

İnsanların çoğu değil, tasavvufa girmiş olanların, “tarikattayım” diyenlerin binde dokuzyüzdoksandokuzu ötesindeki tanrıya “ALLAH” etiketini yapıştırıyor!.

ALLAH’A GİDEN YOLKendi dışına değil; kendi özüne-Hakikatine

doğrudur!

“ALLAH” İSMİYLE İŞARET EDİLEN KAVRAMI ANLAMAYA ÇALIŞARAK,

“İLÂH”-“TANRI” KAVRAMININ“ O”NUN İÇİNDEYOK OLDUĞUNU FARK EDİN…

(“İlâh” veya “Tanrı” diye var sandığımız şey,gerçekte “Allah” İsmiyle işaret edilen varlıktır!)

Peki… Bu ismin işaret ettiği varlık, nasıl bir varlıktır?.. Bir tanrı mıdır, ya da başka bir şey midir?.

İşte burası, konunun en önemli tarafıdır.Bize “Allah” ismiyle, “O”, ”Hù” dediğimiz varlığı

tanıtan Rasùl Muhammed Mustafa aleyhisselâm, o isimle işaret edilen varlığın bir Tanrı, mâbud, ilâh olmadığını vurgulamaktadır!.

Burada şunu iyi anlayın… Kurân’daki, ”Sizin İlâhınız Allah’tır!.”

beyânıyla da; bizim, “İlâh” veya “Tanrı” diye var sandığımız şeyin, gerçekte “Allah” İsmiyle işaret edilen varlık olduğu açıklığa kavuşturulmaktadır.

421

Page 62: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Yani, “Sizin ilâh sandığınız varlık gerçekte ALLAH’tır, ki o da bir ilâh olmaktan münezzehtir”!. anlamı vurgulanmaktadır.

“İlâh-tanrı” kavramı başkadır… Kurân’a göre, “ALLAH” ismiyle işaret edilendeki anlam ve târif başkadır.

Bu yüzden, eğer, “ilâh”ın, “ALLAH” olduğu açıklanıyorsa size; bu demektir ki, “Allah” isminin işaret ettiği mânâ içinde, “ilâh-tanrı”lık kavramını yeniden değerlendirmek zorundasınız!. Yani, “ilâh-tanrı”yı, “Allah’laştırmayıp; aksine, “Allah” ismiyle işaret edilen anlamı kavramaya çalışarak, “ilâh-tanrı” kavramının onun içinde yok olduğunu FARK edeceksiniz!.

Zira, idrâk edilirse “Allah” ismiyle işaret edilen anlam, görülür ki, “ilâh-tanrı” kavramı ortadan kalkar!.

“İlâh-tanrı” kavramıyla işaret edilen daima senin ötende bir varlığı simgeler…

Çok önemine binâen biraz daha üstünde duralım…

“Sizin İlâhınız Allah’tır!.” demek; “Allah”ın bir “tanrı” olduğu yani “İlâh” olduğu anlamına gelmeyip; aksine, şu mânâda olarak ifade edilmiştir; “siz ötenizde tanrı-İlâh diye bir şey kabul ediyorsunuz ya, işte öyle bir şey yoktur”!.

“Tanrı”, İlâh” yoktur: “Allah” ismiyle işaret edilen bir varlık vardır. Bu isimle size anlatmaya çalıştığım varlık; varlığı ve özellikleri itibariyle sizin var sandığınız “Tanrı-İlâh” kavramından tamamiyle ayrı birşeydir!.

Öyleyse bugüne kadar düşündüğünüz ve var sandığınız “Tanrı-İlâh” fikrini bir yana koyarak, “Allah” İsmiyle tanımlanan varlığın ne olduğunu bir nebze de olsa farketmeye, tanımaya çalışın!.

422

Page 63: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

BİZİ YUKARIDAN YÖNETEN BİR İLÂH(Tanrı)YOKTUR!

Rabbiniz olan Allah'a kulluk bilincine erin!

Sizi rahimlerde (ana karnında-Rahîmiyetinde-varlığınızı oluşturan Esmâ mertebesinde) dilediği gibi şekillendiren (oluşturan-programlayan) "HÛ"dur! Tanrı yoktur sadece "HÛ"; Azîz'dir, Hakîm'dir. (Al-u İmran/6)

Bizi yukarıdan yöneten bir TANRI yoktur!.

Bir İLÂH yoktur!.Herhangi bir yıldız veya gezegen veya galaksi

veya takımyıldız yani “BURÇ”, asla TANRI değildir ve olması da mümkün değildir!. Böyle bir şeyi düşünmek korkunç yanılgıdır!.

Biz, içinde yaşadığımız boyutta, bizden ortaya çıkan ALLAH'ın isimlerinin mânâları gereğini yerine getirmek suretiyle gerçek "kulluğumuzu" îfa etmek için varız!.

Yaşadığımız boyutun gereği ve sistemi ise şudur:

Güneş sistemi içinde yer alan Dünya; Dünya üzerinde yaşamakta olan insanlar...

Bu insanlar, “ALLAH”ın kendi vasıflarıyla, dilediği gibi bezediği ve yarattığı varlıklardır!.

“ALLAH” dilediği özelliklerini, insan beyinlerinde açığa çıkacak biçimde, insanın yapısında düzenlemiştir.

EĞER O’NUNLA BERABER İLÂHLAR OLSAYDIARŞ SAHİBİNE BİR YOL ARARLARDI…

423

Page 64: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Andolsun, şu Kurân'da (hakikati) temsillerle, türlü anlatım yollarıyla açıkladık ki düşünüp hatırlasınlar; fakat bu, onların ancak uzaklaşmalarını arttırıyor.

De ki: "Eğer onların dedikleri üzere O'nunla beraber tanrılar olsaydı, o vakit elbette Arş sahibine bir yol ararlardı."

"O, Subhan ve yücedir; yüceliği onların laflarından ölçüsüz büyüktür (yüceliğini akıl kavramaz)!"

Yedi semâ, arz ve onların içindekiler O'nu tespih eder (Esmâ'sının özelliklerini açığa çıkaran işlevleriyle her an dönüp dururlar)! Hiçbir şey yok ki, O'nun Hamdı olarak, tespih etmesin! Fakat siz onların işlevini anlamıyorsunuz! Muhakkak ki O, Halîm'dir, Gafûr'dur. İsrâ/41-44)

BİLİNCİNİ, TANRI OBJESİZ(Hanif olarak),HERŞEYİ YARATIŞ AMACINA GÖRE

PROGRAMLAYARAK YARATAN’A(Semâlar ve Arzın Fâtır'ına) YÖNELT...

De ki: "Allah dûnundan, bize ne fayda ve ne de zarar vermeyen şeylere mi dua edip yakaralım? Allah bizi doğru yola hidâyet ettikten sonra, gerisin geri şirke mi döndürülelim? 'Bize gel' diye doğru yola çağıran arkadaşları olduğu hâlde, şeytanların ayartıp uçuruma çektiği ahmak gibi mi olalım?"... De ki: "Allah hidâyeti işte o hidâyettir! Biz âlemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk."

424

Page 65: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Ve "Salâtı ikame edin ve O'nun azabından korunun; O ki (sizi toplayacak), O'na haşrolunursunuz!

"HÛ" ki, semâlar ve arzı Hak olarak yaratmıştır... Ne zaman "Ol" dese hemen oluverir... Hak, O'nun sözüdür! Sur'a üflendiği (bedene veya sisteme-olay içten dışadır) süreçte, mülk O'nundur! Gaybı ve şehâdeti bilendir... "HÛ"dur; Hakîm, Habîr.

Hani İbrahim, babası Azer'e: "Putları ilâhlar mı ediniyorsun? Doğrusu ben, seni ve topluluğunu apaçık bir sapıklık içinde görüyorum" demişti.

Böylece İbrahim'e, ikân sahibi olsun diye, semâlar ve arzın melekûtunu (derûnundaki, onları oluşturan kuvveleri) görecek basîreti veriyoruz (gözünün gördüğüyle eşyanın hakikatinden perdelenmesin diye).

Gece (bilgisizlik-cehl) onu bürüyüp örtünce bir yıldız (bilincini fark etti) gördü... "İşte bu Rabbim" dedi... Batınca da (hakikatini anlamada yetersiz kalınca): "Batanları sevmem" dedi.

Ay'ı (duygusallık kaynağı oluşu itibarıyla benliğini) doğarken gördü... "İşte bu Rabbim" dedi... Batınca şöyle dedi: "Yemin olsun ki eğer Rabbim bana hidâyet etmemiş olsaydı, elbette sapmışlar topluluğundan olurdum."

Güneş'i (Hakikati yaşatır umuduyla aklını) doğarken gördü... "İşte bu Rabbim, bu daha büyük" dedi... Batınca (aklın Allah'ı kavramada yetersizliğini fark edince) şöyle dedi: "Ey halkım, doğrusu ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden berîyim."

"Muhakkak ki ben vechimi (bilincimi) hanîf (tanrı objesiz) olarak, semâlar ve arzın Fâtır'ına (her şeyi yaratış amacına göre programlayarak

425

Page 66: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Yaratan'a) yönelttim... Ben müşriklerden değilim!"

Halkı Ona karşı çıkıp, kanıt getirmeye (tanrısallık verdiklerini savunmaya) kalkıştı... (İbrahim) dedi ki: "Beni doğru yola hidâyet etmiş iken, Allah hakkında benimle tartışıyor musunuz? O'na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam! Ancak Rabbimin dilediği şey müstesna (bana ancak Rabbimin izniyle bir zarar erişebilir)... Rabbim her şeyi ilmiyle kapsamıştır... Hâlâ düşünmüyor musunuz?"

"Hem, size (tanrısallıklarına dair) hiçbir delil inzâl etmediği şeyleri, Allah'a ortak koşarken hiç korkmadığınız hâlde; ben sizin ortak koştuğunuz aslı olmayan tanrılarınızdan nasıl korkarım?"... Eğer biliyorsanız (söyleyin), iki anlayışın hangisi güvenilmeyi daha hak etmiştir?

İman edenler ve imanlarını zulüm (gizli şirk) ile karıştırmayanlar... İşte güvende olma hakkı onlarındır... Doğru yolu bulanlar onlardır!

İşte bu, İbrahim'e halkına karşı verdiğimiz kesin kanıtımızdır. Kimi dilersek yüce mertebeler veririz! Muhakkak ki Rabbin Hakîm'dir, Alîm'dir. (En’âm/71-83)

KURTULUŞ YOLUNU GÖSTERECEK OLAN,RABBİNDİR!

(Rabbin seninledir!)

(Firavun ve ordusu) güneş doğarken onları izlediler.

426

Page 67: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

İki topluluk birbirini görünce, Musa'nın çevresindekiler: "Bize yetiştiler" dediler.

(Musa) dedi ki: "Hayır! Rabbim benimledir; (kurtuluşun) yolunu gösterecektir!"

Musa'ya: "Asan ile denize vur" diye vahyettik... (Vurunca) patladı, ikiye yarıldı... Sonra her bir yan büyük bir dağ gibi oldu.

Diğerlerini de (takip edenleri) oraya yaklaştırdık.

Musa'yı ve Onunla beraber olanların hepsini kurtardık.

Sonra, ötekilerini suda boğduk.Muhakkak ki bu olayda bir mucize-ders var!

Onların çoğunluğu ise buna iman etmiş değillerdir.

Muhakkak ki senin Rabbin "HÛ"dur; El Azîz'dir, Er Rahîm'dir. (Şuarâ/60-68)

KENDİNİ DIŞSALLIKTAN KURTARIP İÇSELLİĞİNİ YAŞATACAK ÇALIŞMALARDA

BULUN…VE HAKİKATİN YANISIRA DIŞSALI TANRI EDİNME!

“Tanrı”, ötende olarak kabul edip zannettiğin “ilah”ının adıdır!

“İman” edilesi şey ise, “Hakikat-i Muhammedî” olarak işaret edilen “Esmâ mertebesi”nin, senin hakikatin olduğudur !..

Hakikatinin, “Hakikat-i Muhammedî”, yani “Esma mertebesi” olduğuna “iman” etmişlere “Aminu B’illah” sırrına ermiş olan “Mümin” denir! Bunu yaşamanın (yakînin) ise üç aşaması vardır.

427

Page 68: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

“Denizler mürekkep olsa, ağaçlar kalem...” ancak yüzde dördünün farkında olduğumuz “semâ”nın açığa çıkanlarının ne kadarını anlatabilir!

“Kim dışsallıktan arınıp içselliğinde Esmâ mertebesinin sonsuz sınırsız seyriyle yaşamak istiyorsa, kendisini dışsallıktan kurtarıp içselliğini yaşatacak çalışmalarda bulunsun ve asla hakikati yanı sıra dışsalı tanrı edinmesin!”(Femen kane yercuu likae rabbihi...)

HEP BİRLİKTE“VARLIĞINIZDAKİ ESM HAKİKATİNDEN (uzanan) ALLAH İPİ”NE SARILIN VE AYRILIĞA DÜŞMEYİN…

Ey iman edenler, eğer kendilerine hakikat bilgisi verilenlerden bir bölümüne (sonradan sapmış olmaları nedeniyle) itaat ederseniz, sizi imandan sonra inkâr ehline dönüştürürler.

Allah işaretleri önünüze serilirken, içinizde de Rasûlü varken, nasıl hakikati inkâr edenlerden olursunuz? Kim varlığını oluşturan Allah Esmâ'sına (gayrından kesilip) sımsıkı bağlanırsa, işte o Hak yola hidâyet olunmuştur.

Ey iman edenler... Allah'tan (size yaptıklarınızın sonuçlarını kesinlikle yaşatacağı için) hakkıyla korunun ve ancak teslim olmuşluğunu yaşayanlar olarak ölün.

Hep birlikte varlığınızdaki Esmâ hakikatinden (uzanan) Allah ipine sarılın ve ayrılığa düşmeyin. Üstünüzdeki Allah nimetini hatırlayın. Hani sizler düşman idiniz de, şuurlarınızda aynı idrakı oluşturarak sizi bir araya getirdi; O'nun sizde açığa çıkan bu nimeti

428

Page 69: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

sayesinde kardeş oldunuz. Siz ateşten bir çukurun tam kenarındaydınız; kurtardı sizi o ateşten. İşte böylece, hakikate eresiniz diye, Allah size işaretlerini açıklıyor.

İçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte onlar kurtuluşa ereceklerdir.

Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için azîm azap vardır. (Âl-i İmran/100-105)

KİM TAGUT’U(gerçekte var olmayıp vehim yollu

var sanılan kuvvelere tapınmayı) TERK EDER, (varlığını oluşturan) ALLAH’A(Esmâ'sına) İMAN EDERSE, KESİNLİKLE O, KOPMASI MÜMKÜN OLMAYAN-HAKİKATİNDEKİ SAĞLAM BİR KULP A YAPIŞMIŞ OLUR

Allah O, tanrı yoktur sadece O'dur... Hayy ve Kayyûm (yegâne hayat olan ve herşeyi kendi isimlerinin anlamı ile oluşturan-devam ettiren); O'nda ne uyuklama (âlemlerden bir an için olsun ayrılık), ne de uyku (yaratılmışları kendi hâline bırakıp kendi Zâtî dünyasına çekilme) söz konusudur. Semâlarda ve arzda (âlemlerdeki tümel akıl ve fiiller boyutunda) ne varsa hepsi O'nundur. Nefsinin hakikati olan Esmâ mertebesinden açığa çıkan kuvve olmaksızın (biiznihi) O'nun indînde kim şefaat edebilir... Bilir onların yaşadıkları boyutu ve algılayamadıkları âlemleri... O'nun dilemesi (elvermiş olması) olmadıkça ilminden bir şey ihâta edilemez. Kürsüsü (hükümranlık ve tasarrufu {rubûbiyeti}) semâları ve arzı kapsamıştır. Onları muhafaza etmek O'na ağır

429

Page 70: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

gelmez. O Âliyy (sınırsız yüce) ve Azîm'dir (sonsuz azamet).

"DİN"de (Allah yaratısı sistem ve düzeni {Sünnetullah} kabul konusunda) zorlama yoktur!.. Rüşd (Hakikat en olgun hâliyle) ortaya çıkmış, sapık fikirlerden ayrılmıştır. Kim Tagut'u (gerçekte var olmayıp vehim yollu var sanılan kuvvelere tapınmayı) terk eder, (varlığını oluşturan) Allah'a (Esmâ'sına) iman ederse, kesinlikle o kopması mümkün olmayan, hakikatindeki sağlam bir kulpa yapışmış olur. Allah Semî ve Alîm'dir.

Allah iman edenlerin Velî'sidir; onları zulmattan (karanlıklardan-hakikat bilgisizliğinden) Nûr'a (ilmin aydınlığında hakikati görmeye) çıkartır. Fiilen küfür (hakikati inkâr) hâlinde olanlara gelince; onların velîsi Tagut'tur (gerçekte var olmayıp var sandıkları kuvveler, fikirler), onları nûrdan zulmete ihraç eder. İşte onlar, ateş (sonuçta yanmaya mahkûm) kişilerdir. Onlar o şartlarda sonsuza dek kalıcıdırlar.(Bakara/255-257)

De ki: "Sistem ve düzeninde O'ndan başka

etken görmemek üzere Allah'a kulluk edeyim...""Siz de O'nun dûnunda dilediğinize tapının!"

De ki: "Gerçek şudur ki; kıyamet sürecinde hüsranı yaşayacak olanlar, hem nefslerini (bilinçlerini/kendilerini) hem de ehillerini (kuvvelerini/yakınlarını) hüsrana uğratacak şekilde yönlendirenlerin ta kendileridir! Dikkat edin! İşte o apaçık bir hüsranın ta kendisidir!"

Onların, fevklerinden (bilinç boyutu itibarıyla) de yakıcı-ateşten gölgelikler (katmanlar) vardır, altlarından (bedenleri itibarıyla) da gölgelikler (katmanlar) vardır... İşte (gerçek) bu; Allah onun

430

Page 71: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

korkusunu kullarında açığa çıkarıyor! Ey kullarım, benden korunun (Sünnetim gereği sizden açığa çıkan her şeyin sonucunu kesinlikle yaşatacağım için)!

Bedenini tanrılaştırarak (tagut) ona tapınmaktan kaçınıp, Allah'a (hakikatlerine) yönelenler var ya, onlar için Büşra (müjde; vuslat) vardır... Kulları müjdele!

Onlar (o kullarım) ki, Hak sözü işitip, onun en güzeline (en koruyucu olanına) tâbi olurlar... İşte onlar kendilerini Allah'ın hakikate erdirdiği kimselerdir ve işte onlar derin düşünen akıl sahiplerinin ta kendileridirler!

Yanan kimseyi sen mi kurtaracaksın, azap çekmesi için varolmuş (şakî) ise?(Zümer/14-19)

YARDIMI,YUKARIDAKİ–ÖTEDEKİ İLÂHLAR(!) DAN DEĞİL;

"ÖZÜNÜZDEKİ ULÛHİYET HAKİKATİ"NDEN(ALLAH’TAN) İSTEYİN!

(“Ulûhiyet"in özel-has isminin "Allah" olduğunu ve Allah Ulûhiyetinin beşerde zâhir

olmayacağını unutmayın!)

"Allah'tan (Ulûhiyeti dolayısıyla hakikatinizden; nefsinizi oluşturan El Esmâ'sındaki kuvveden) yardım isteyin ve sabredin... Muhakkak ki o yeryüzü, Allah'ındır... Kullarından dilediğini ona mirasçı kılar... Gelecek, korunanlarındır!" (A’râf/128)

Dua, yani yöneliş veya namaz (ki o da bir

yönelimdir öze), ya dışarıdaki bir tanrıdan istektir

431

Page 72: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

—ki bu durumda dışarıda yönelinilen bir tanrı olması gerekir...

Ya da, birimin kendindeki, varlığına bahşedilmiş kuvveleri kullanarak, veri tabanındaki bilgiler istikametinde, dileklerini gerçekleştirme işlevidir.

Yani kısaca, kişi dua ederken kendindeki, varlığını oluşturan Allah sıfatlarının özelliklerini (ilmindekini) açığa çıkarma olayını (irade ederek) gerçekleştirmektedir (kudreti ölçüsünde).

“Bildiğimiz mânâda ilim” sahibi de olsa bu böyledir; körkütük cahil de olsa böyledir!.

"İsteiynu Bi-llahi." (A’raf:128) "Yardımı, özünüzdeki ulûhiyet hakikatından

isteyin!.."Zira birimin yapısında çalışan bir mekânizmadır

bu; ilim – irade – kudret dizilimi doğrultusunda!Dışarıdaki tanrılara dua edip onlardan bir şey

istemek cahillik ve gaflettir. Çünkü ulaşacağın şey de gene senden - sendekinden meydana gelecektir; sendeki özelliklerle! İsmi “ALLAH” olanın, varlığında açığa çıkan vasıfları sonucu olarak!.

ESMÂSIYLA HAKİKATİNİZ OLAN ALLAH, (Velî isminin özelliğiyle) SİZE YETER

VE SİZE HAKİKATİNİZDEN YARDIM EDER  Kendilerine hakikat ilminden bir nasip

verilmiş olanları görmüyor musun, sapıklığı satın alıyorlar ve sizin de yoldan (inancınızdan) sapmanızı arzuluyorlar.

  Size düşmanlık edenleri yaratmış olan Allah, elbette onları bilir. Esmâ'sıyla hakikatiniz

432

Page 73: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

olan Allah, Velî isminin özelliğiyle size yeter ve size hakikatinizden yardım eder Allah!(Nisa/44-45)

ALLAH DUNUNU VEKİL EDİNME!

  Kendilerine hakikat ilminden bir nasip verilmiş rek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya isrâ (tayy'i mekân) etti... O'na delillerimizi gösterelim diye... Hakikat şu; "HÛ"; Semî'dir, Basîr'dir!

Musa'ya hakikat BİLGİsi (Kitap) verdik... Onu: "Ben'im dûnumu vekîl edinmeyin!" diye İsrailoğullarına bir kılavuz kıldık. (İsrâ/1-2)

Allah için emsal düşünmeyin! (Allah,

"HÛ"dur!)... Allah bilir ve siz bilmezsiniz. (Nahl/74)

İLÂH(Tanrı) ANLAYIŞINA KAYMAMAK İÇİN…

Esmâsı yönünden;"Allah âlemlerin Rabbı'dır"..Fakat;"Allah âlemlerden Ganî`dir"!.Allah âlemlerin hem Rabbıdır ve hem de

Allah âlemlerden Ganî`dir!.Hiç bir zaman bu iki ana düsturu, prensibi

unutmayacağız ve bu iki prensibe gâfil olmayacağız...

Eğer, "Allah âlemlerden Ganî`dir" kavramı ağır basarsa, "Tenzih" ağırlıklı olarak, âlemlerden

433

Page 74: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

ötede bir "TANRI" anlayışına kayma ihtimali doğar. Bundan dolayı da da şirk oluşur!.

Dolayısıyla,"Âlemlerin Rabbı'dır ALLAH"!...Ve,"Âlemlerden Ganî`dir"istikametinde hem tüm mânâları ve bu

mânâların fiile dönüşüş hâllerini Allah'a bağlayacağız... Hem de Allah'ın bu mânâlarla kayıt altına girmekten münezzeh olduğunu vurgulayacağız..

Yani aynı anda aynı şekilde geçerli olan iki gerçekten birinde saplanıp kalmayacağız!.

Bu Allah`a ait bir realite!.Ve...Varlıkta da O'nun varlığı dışında bir "şey"

mevcut olmadığına göre, bu senin "Nefs"ine ait olan bir realite!.

Senin gerçekte, "Sâfiye" asıllı olan ve o düzeyde olması gereken "nefs"inin bilinci ne zaman ki bu vasıflarla vasıflanmaktan örtülüyor; ve sen belli kayıtlar altına giriyorsun, işte o anda sen vehmi, zanni benlikle son derece sıradan "koza içi" bir yaşama girdin demektir!..

Bu girişin tabii sonucu olarak da ister istemez çevresel şartlanmalar senin üzerinde etkisini gösterecektir...

İLÂHİ AHLÂK“İLÂHİ” OLMA(Allah ahlâkıyla ahlâklanma)

NEFSİNE TAPTIĞIN SÜRECEİLÂHİ OLAMAZSIN

(Allah’a vâsıl olamazsın)  

434

Page 75: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Kişi, Allah'a vâsıl olamaz, nefsine taptığı sürece!.

Kişi, Allah’a vâsıl olamaz, Rabbının kulu olduğu sürece!.

Falanca Rabbanîdir derler!. Falanca Rabbanî değil, her kişi zaten Rabbanîdir!. Her varlık, her zerre Rabbanîdir!.

Ancak Rabbanî olmaktan çıkıp da ilâhî olabilirsen, işte o zaman, Allah'a vâsıl olmuşlardan olabilirsin!. İşte o yüzden de Allah'a vâsıl olan bu kişiler, "Ehlullah" diye isimlendirilir. Yani “Allah ehli”!.

Genelde, zaten herkes Rabbanîdir! Rab, ehlidir!. Yani, terkibiyetinin gerektirdiği, verdiği mânâyı ortaya koymaktadır!. Rabbım, Allah'tır diyebildiğin anda, Allah'a vâsıl olmuşundur. Aksi takdirde rabbın, ilâhî isimlerin meydana getirdiği terkibindir.

Yalnız ”İlâhî” deyince, orada sanmayalım ki isimlerin mânâları yok! Orada da isimlerin mânâları var, yani ilâhîde; ilâhî dediğimizde gene isimlerin mânâları ile zâhir olur. Zâhir olur ama, bu zâhir oluş, isimlerin mânâlarının oluşturduğu terkibin zaruri olarak ortaya çıkarttığı oluş değil, oradaki Akl-ı Küll’ün, ilâhî mânâlardan dilediğine bürünmesi suretiyle, dilediği mânâ ile âşikâre çıkması hükmündedir. Bu iki olay birbirinden çok çok farklı olan bir olaydır!

“İlâhî” dediğimiz, kendi varlığını meydana getiren, kendi varlığının hakikatı olan isimlerin mânâlarından, dilediği mânâya dilediği şekilde bürünüp, o mânâ ile âşikâr olandır!.

"Bürünme", hükmü olmadığı takdirde, o Rabbanî bir yaşamdır!

İlâhî oldun, Allah'ın ahlâkıyla ahlâklandın. "Ben Rabbımın hükümlerinden çıktım, yani Rabbanî

435

Page 76: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

kayıtlardan çıktım. Allah'ın genişliğinde yayıldım. Bütün isimler müşahede edildi. Tesbit edildi. Bunun neticesinde artık dilediğim anda dilediğim fiili ortaya koyarım. Diler o fiili yaparım, diler bu fiili yaparım."

Böyle bir şey sözkonusu mudur, değil midir?..İlâhî isimleri tümüyle kendinde bulduktan sonra,

senden artık belli fiilleri yapma yolunda belli istek ve arzular sâdır olmaz!.

Eskiden, senden o istek ve arzuların sâdır olmasının sebebi, sende bu mânâların terkib hükmüyle mevcut olması ve ağırlıklı olan isimlerin neticesinde de belli fiillerin tabii olarak oluşması idi!.

Bütün bu isimlerin mânâları dengeli olarak sende bulununca, bu dengenin tabii sonucu olarak beşerî istek ve arzular dediğimiz, istek ve arzular senden meydana gelmez!. Çünkü beşerî istek ve arzuların temelinde, terkibinin özellikleri yatar! Terkibinin özellikleri de ilâhî isimlerin bir kısmının ağırlıklı olarak sendeki mevcudiyetidir. Ama sen belli bir faaliyetle, belli bir çalışma ile belli bir irfanla, bu terkibiyetinin hükmünden çıkıp, bu ilâhî isimler sende dengeli olarak zâhir olmaya başlayınca, bu tür istek ve arzular senden meydana gelmez!.

Bu defa sen, ilâhi hükümler dediğimiz hükümlerin meydana gelmesi istikametinde davranışlar ortaya koyarsın! Fiîliyatta!. Yani karşındakinin ebedî saâdete kavuşması yolunda fiilleri ortaya koyarsın.

 

İLÂHİ SAADETE KAVUŞMAK

436

Page 77: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Karşındakinin ilâhî saadete kavuşmasından mânâ neydi?..

Onun, kendi kayıtlarından çıkıp, Allah'a vâsıl olması idi!

İşte onun, kendi terkibiyet hükümlerinden, kendi kayıtlarından çıkmasını kolaylaştırıcı davranışlar ortaya koyarsın sen, onun için!. İşte bu davranışları ortaya koymanda Kur'ân'da; "HAKK’I TAVSİYE ETMEK" anlamına gelen âyet ile târif olmuştur.

“Hakk’ı tavsiye etmek”ten mânâ; senin karşındakine, bütün isimlerin hakkını dengeli olarak zâhire çıkarmasını tavsiye etmektir!. Yani, senin tavsiye edeceğin fiiller, neticede onu bu dengeli ortaya koyma haline sürükleyecektir. Bir başka mânâya işaretle de "bilhak" diyor. Bu "bil hak" sözünün, başka bir anlamı da şudur. "Hak olarak" tavsiyede bulunurlar demektir.

Hakk’ı tavsiye edenlerden öte, bir de "ve tavasav bilhak" diyor. "Bil hakk" demek, "Hak olarak" tavsiyede bulunurlar demektir. Hak olarak tavsiyede bulunmak, esmâ mertebesinden tavsiyede bulunmak demektir. Esmâ mertebesinden tavsiyede bulunmanın mânâsı, ona kendi Rabbını idrâk ettirip bu idkâkının neticesi olan fiilleri ortaya koymasını söylemek demektir!.

Ve Nübüvvetin özünde yatan sırlardan bir tanesi de budur!.

Hak olarak, tavsiye etmek!. Senin üzerine, Hakk'ı tavsiye etmekten başka

bir vazife yoktur, hükmü; din nasihattır, tavsiyedir hükmü bu noktalardan gelir!. Demek ki ilâhi olduktan sonraki durum, Rabbanî olduğun anlamda anladığın gibi değil!

 

437

Page 78: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

İLÂHİ GAYB(Gayb-ı İlâhi)

İnsanın gaybı ile kâinatta varolan her nesnenin gaybı, aynı asıldan gelen, aynı “Öz”den gelen aynı gaybdır. Bu da, “gaybı ilâhi”dir!

 

“İLÂHİ YAPI” İLE “ESMÂ TERKİBİ” OLAN “İNSAN”ARASINDAKİ FARK

Bileşimimizde mevcut olan mânâlar, genetik kartımızdaki yazılı veriler, özellikler; beynimizin sürecinde, çeşitli takım yıldızlardan gelen kozmik ışınımların beynimizde oluşturduğu açılımlarla ortaya çıkmıştır!.

Böylece oluşan beynimiz, yâni terkipsel yapımız, daha sonra çeşitli takım yıldızlardan gelen ışınların yönlendirmesiyle belli kararlar, duygular, düşünceler oluşturur.

Bu nokta, kişi ile ilâhi yapı arasındaki farkın farkedilmesi noktasıdır.

İlâhi yapıda renksiz ve sınırsız olan mânâlar, terkibi yapıda ortaya çıktığı zaman, “yaradılış” denen mânâları meydana getirir.

“İLÂHİ HUZUR”

“İLÂHİ HUZUR”DAN UZAKLAŞTIRILMAK

Şeytan, "Allah"ı anlayamamış, idrâk edememiş, neticede "insan"dan o yüce kemâlin

438

Page 79: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

zuhûrunu inkâr etmiş; böylece de "Allah"tan ayrı düşmüş, ilâhî huzurdan tardedilmiş"tir.

İblis`in "tardedilme"sinin anlamı; "Ulûhiyet kemâlâtının özelliklerinin zuhurunu hakkıyla değerlendirememesi yüzünden gerçeklerden uzaklaşması" şeklinde değerlendirilir.

Bunu anlatan kelime de "LÂNET" olmaktadır!. "Uzak olma", anlamına olarak!

Şimdi, burada üzerinde ibret alınması gerekli bir nokta vardır. O da şudur:

"İnsan"da, onun varlığını oluşturan Mutlak Varlık "Allah"ı müşahade edememenin sonucu, İblis gibi "lânet"lenerek tardedilmektir!.

Kim ki, "İnsan"a baktığı zaman onu "Allah"tan ayrı bir varlık olarak görür; onda ilâhi esmânın zuhurunu müşahade edemezse; ondaki varlığın, Hakk`ın varlığı olduğunu anlayıp, değerlendiremezse"; bu yanlış değerlendirmesi yüzünden "İblis" yani "şeytan" hükmüyle yaşamını sürdürür!.

Şeytan, "Allah"ı anlayamamış, idrâk edememiş, neticede "insan"dan o yüce kemâlin zuhûrunu inkâr etmiş; böylece de "Allah"tan ayrı düşmüş, ilâhî huzurdan tardedilmiş"tir.

İLÂHİ KANUNLAR İlâhi Hükümler "Sünnetullah”

  

“İLÂHİ KİTAP”

439

Page 80: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Ef’al Âlemi” Fiilerin oluştuğu boyutun tümü

İlâhi kitap, ef`al âleminin, yani fiillerin oluştuğu boyutun tümüdür!. Çünkü bu kitabın her satırı, bir ismi ilâhinin mahzarı.

Not: Geniş açıklama için Bkz. K / “Kitabullah”(“Ümmül Kitap”, “Levhi Mahfuz”, “Ana Kitap”, “İlmulllah”, “Esmâ-i İlâhi”, “Allah İsimleri”, “Allah’ın Kendinde seyretmeyi dilediği mânâlar”, “Evrensel Sistem”, ”Allah Sistem ve Düzeni”)

 “İLÂHİ RAHMET”

(Tüm varlığın oluşmasına yol açan vasıf) “İlâhi rahmet” deyince, bizim genellikle

anladığımız nedir?Genelde, anladığımız “merhamet”tir...Halbuki, “İlâhi rahmet”in manâsı, “merhamet”

kelimesinin anlamı gibi dar bir kapsam ifade etmeyip, daha genel olarak; “İlâhi Rahmet” tüm varlığın oluşmasına yol açan vasıftır.

 

İLÂHİ SIFATLAR,İLÂHİ RAHMETİN SONUCUDUR

Bkz. İ/İlâhi Sıfatlar 

İLÂHİ RÜYET

440

Page 81: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

(“İlim”)Sanma ki gözündeki bu çokluk ortadan

kalkacak…Bu gerçeği iyi anla!.Göz, bu çokluk âlemini görmeye, varolduğu

sürece devam eder... Ve gözdeki bu çokluk görüntüleri aynen ruhuna kaydolduğu, ruhuna yansıdığı, ruhuna yüklendiği için ölümötesindeki ölümün akabinde başlayan sonsuz ve ebedi hayat boyunca da bu çokluk görüntüleri devam eder gider.

Çokluk görüntüsü ortadan kalkmaz hiçbir zaman!

Basarınla değil, basiretinle Tekliği müşahede edebilirsin!

İlâhi Rüyet, “İLİM”dir!Bakın bu konuda Abdülkâdir Geylâni Risâle-i

Gavsiye’sinde ne diyor?...“Ya Gavs-ı Âzam!. Kim ki ilim ile “Hakikat”e

erdikten sonra rü’yet isterse, o mahcubtur; perdelidir!

Kim ki rü’yeti, ilmin gayrı zannederse o Rabbi görmekten güvenilmeyecek zanna aldanıp, kendini beğenmişlerden olur.

Gavs-ı Âzam Abdülkâdir Geylâni açık seçik diyor ki:

Hakk’ın TEKLİĞİNİ müşâhedesi, İLİM makamıdır! Yani bugünki ifadeyle, bilinç düzeyinde olur; çokluk düzeyinde değil!

“İLÂHİYATÇI”(“Tanrı Bilimci”)

441

Page 82: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Kurân’ı Kerîm, “Lâ ilâhe ….” derken; bir takım insanların, kendilerini “İlâh ” iyât ÇI ” olarak nitelemeleri ne düşündürücüdür!.

“İlâh iyât ” fakülteleri mi olmalıdır; “DİNİ BİLGİLER Fakültesi” mi?

Türkiye’de ve Dünya’da “ilâhiyâtÇI” olmayan ne kadar “Dinî Bilgiler uzmanı” var acaba?

Herkes, kendi lâyığını mı seçer dersiniz?

“İLÂHİYET" Allah isimlerinin anlamının açığa

çıkmasındaki “işlev” Tanrı-tanrısallık kavramı(Varsayımı-

tasavvuru)Allah'a kulluk edin...

O'nun gayrı bir ilâhınız yoktur... (A’râf/59)

İLÂHİYET (Tanrı-tanrısallık) KAVRAMI GEÇERSİZDİR;

SADECE ALLAH! Allah'tan başkasına kulluğu

düşünmeyin… Hakikatiniz olan Allah'a hiçbir şeyi şirk

koşmayın… Bazınız bazınızı Allah yanı sıra ilâh-

tanrı edinmeyin!

442

Page 83: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Hani Allah şöyle buyurmuştu: "Seni ben vefat ettireceğim (önceki açıklamaya atıfla, gizli suikastla seni öldüremezler, seni ben, vâden dolunca vefat ettireceğim)... Seni kendime ref' edeceğim (hakikatinin yüceliklerini yaşatacağım); hakikati reddedenler (kâfirler) arasından alarak arındıracağım ve sana tâbi olanları kıyamet sürecine kadar, hakikati inkâr edenlerden değerli-üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz banadır. Aranızda ayrılığa düştüğünüz konularda hükmü, ben vereceğim."

"Fakat o hakikati inkâr edenlere gelince; onlara hem dünyada hem de sonsuz gelecek sürecinde şiddetle azap yaşatacağım. Onların hiçbir yardımcıları da olmaz."

"Hakikatine" iman edip bunun gereği olan çalışmaları yapanlara gelince; onların yaptıklarının getirisi tamı tamına verir. Allah zâlimleri sevmez!

İşte bu bilgiler, (sana gayb olan geçmiş olaylara) işaretler ve hikmetli zikirdir (olayların hikmetini açıklamaktır).

Muhakkak ki, Allah indînde İsa'nın oluşumu Adem'in oluşumu gibidir (İsa'nın oluşumu Adem'in oluşumu gibiyse, Adem'in oluşumu da İsa'nın oluşumu gibidir. Buna göre düşünülmeli bu konu. A.H.). Onu topraktan yarattı, sonra "Ol" dedi ve oldu (topraktan-moleküler yapıdan meydana gelene ruhun nefh olmasıyla insan hâline gelmesi ile, ana rahminde moleküler yapıdan meydana gelene ruh nefh olması suretiyle insanın meydana gelmesi aynı şeydir).

Bu, Rabbinden hakikattir; bu yüzden, şüphe edenlerden olma!

Sana gelen ilimden sonra, her kim bu hakikat hakkında tartışırsa, de ki: "Gelin,

443

Page 84: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, yandaşlarımızı ve yandaşlarınızı çağıralım; sonra dua edelim; Allah lâneti hakikati yalanlayanların boynuna olsun!"

Muhakkak ki, işin hakikati budur. İlâhiyet (tanrı-tanrısallık) kavramı geçersizdir; sadece Allah! Gerçek ki Allah "HÛ"dur, Azîz'dir, Hakîm'dir.

Eğer (bu hakikatten) yüz çevirirlerse, şüphesiz ki Allah fesat çıkaranları bilir (sonucunu yaşatır).

De ki: "Ey kendilerine hakikat bilgisi gelmiş olanlar, gelin aramızdaki şu ortak anlayışa; Allah'tan başkasına kulluğu düşünmeyelim; hakikatimiz olan Allah'a hiçbir şeyi şirk koşmayalım; bazımız bazımızı (mesela İsa'yı) Allah dûnunda Rab ittihaz etmesin (Allah yanı sıra ilâh-tanrı edinmeyelim)." Eğer bunlara karşı çıkıp yüz çevirirlerse, o takdirde deyin ki: "Şahit olun ki biz Allah'a teslim olmuşlardanız."(Âl-i İmran/55-64)

"İLÂHİ" OLAN Bürünme suretiyle yaşayan Allah’a vâsıl olmuş olan "Abdullah"

“İlâhî” dediğimiz; kendi varlığını meydana getiren, kendi varlığının hakikatı olan İsimlerin mânâlarından, dilediği mânâya dilediği şekilde bürünüp, o mânâ ile âşikâr olandır!

444

Page 85: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Rabbanî yaşam içinde eğer genel ilâhî emirlere

ve yasaklara uyma hâlinde ise kişi, bunun neticesi Cennet’tir! Cennet ehli olur; ancak, bu terkibiyet hükmünden kendini kurtarır, Allah'ın ahlâkıyla ahlâklanırsa bütün ilâhî isimlerin mânâsını kendisinde bulur. Bunların hükmü-kaydı değil; bunlara bürünme sûretiyle yaşarsa, işte o zaman Allah'a vâsıl olur ve bu vâsıl oluşunun sonunda da ilâhî olur. Sûret olarak da adı "Abd"dır, ‘’Abdullah’’dır! “Allah'ın kulu”dur! Diğerleri ise Abd-ür Rahîm'dir. Abd-ül Kerîm'dir, Abd-ül Vahhab'dır, Abd-üs Samed'dir.

Sadece ‘’ilâhî’’ olan, "Abdullah"tır!

İLÂHİ SIFATLAR Benliği Hüviyeti Allah’ın âyetleri Görüntü ve sesin ardındaki tek gerçek Hakkani Sıfatlar Rıdvan

SIFAT BOYUTU Sıfat mertebesi Salt benliğini biliş mertebesi

Hiçbir tavsif ve özellik düşünülmeksizin BEN diyorum.

Demin bir misal verdim... Dedim ki;Birisine gittin Ben Hulûsi’yi tanıdım dedin,

Hulûsi hakkında hiçbir bilgisi olmayan birine gittin

445

Page 86: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

ben Hulusiyi tanıdım dedin. O kişi “Hulusi”nin zâtını o anda anlar sadece.

 Hulûsi ismi, kişinin o anda zâtına işaret eder. Niye?O kişi “Hulûsi’yi tanıdım “dediğin zaman o kişi

de Hulûsi hakkında hiçbirşey bilmiyorsa sadece şunu anlayacaktır.; Hulûsi adıyla işaret edilen bir varlık var bir obje var.

 “Hulûsi” ismi burda sırf zâta işaret ediyor. Ama o zatın çeşitli vasıfları var, sıfatları var, özellikleri var.

Sana soracak..”Kim bu Hulûsi nedir ne özellikleri var?”

Sen diyeceksin ki:Aklı başında bir adam...Aklı başında bir adam

demek belli bir ilmi belli bir bilinci şuuru olan bir varlık demek

Hulûsi’nin kapsadığı bir alan çıktı..Bir kere Hulûsi diye biri var. Hayatta, diri.

Hulûsi’nin birinci vasfı hayatta ve diri canlı bir varlık olması. Olmayan bir varlık değil.

İkinci olarak belli bir şuuru ve ilmi var. Yani hayat sıfatından sonra ilim sıfatı var.

“Hulûsi birçok şeyleri bilir ve bunları anlatır, açığa çıkartır” dediğim zaman Hulûsi’nin bildiklerini kuvveden fiile düşünceden eyleme dönüştürebilen bir irade gücü olduğuna da işaret ediyorum. Demek ki Hulûsi’de bir irade gücü de var.

Hayat sıfatının adı Hay ilim sıfatının adı Alim irade sıfatının adı Mürid.

Mürid, irade eden demek., dilediğini gerçekleştiren demektir.

Ondan sonra bu dileme ile birlikte irade gücüyle birlikte netice de onda bir kudret sıfatı da var

446

Page 87: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

kudret vasfı da var ki o dilediğini kuvveden fiile sokuyor tatbik ediyor ortaya çıkartıyor bir eser ortaya çıkartıyor.

 Böylece başlangıçta Hulûsi ismi bir Zât’a işaret ederken o zâtın vasıflarını anlamağa başladık

O zâtın bu vasıflarıyla varolan bir zât olduğunu anladıktan sonra bu sefer sorgulamağa başlıyoruz… Hulûsi nerde oturur ne yer ne içer nelerle meşgul olur düşünce dünyası nasıl bir dünyadır. Burda bu defa onun sayısız özelliklerini anlatmağa başlıyoruz. Bu da Hulûsi’nin esmâ boyutu.

Hulûsi ismi altındaki esmâ boyutu. Hayat sahibi olması ilim sahibi olması irade sahibi olması sıfat boyutudur. Salt varlığını- zâtını anlatan da sıfat boyutudur.

MUTLAK VARLIKSIFATLARI YÖNÜNDEN SONSUZ SINIRSIZDIR

Her şey O`nun ilminde şöyle yaratılmıştır;Tüm varlık, O`nun hayatı ile hayattadır! O, Alîm`dir, ilmi vardır; ve tüm varlıkta mevcut

olan ilim, O`nun ilmi`yle ve ilmi`ndendir! Sınırsız ve sonsuz ilim sahibidir O!

O, Mürîd`dir.. Yani, irade eden`dir..İradesi sınırsızdır! Tüm varlıkta mevcut olan irade, Sonsuz ve sınırsız`ın iradesidir. Ancak bu irade

447

Page 88: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

onların her birinden esmâ terkiplerinin kapsamına göre ortaya çıkmaktadır!

Siz, bir birime dışarıdan baktığınız zaman, ondan çıkan iradeyi görerek, "irade-i cüzdür bu", dersiniz! Fakat, çıkış noktasında gördüğünüz o irade, gerçekte, O, Tek olan, Küll olan iradenin, ta kendisidir! Musluktan akan suyun geldiği barajdaki sudan ayrı bir şey sanılması gibi!

Çünkü, Mürîd olan O, Sonsuz ve sınırsız`dır! Yani, İradesi sonsuz ve sınırsızdır. Sınırsız olan irade sınırlanamayacağı için, her bir birimdeki irade de, Sınırsız`ın iradesidir.

Varın bundan böyle, Kudret, Kelâm, Semi, Basar gibi vasıfları da sınırsız olarak düşünüp, ortaya çıkacak sonuçları elinizden geliyorsa siz değerlendirin!

İşte olayı, böylece idrâk edip değerlendirebilirsek;

Bu takdirde görülür ki, yaşamda tek bir hayat vardır, "HAYY" olanın ki!

Gene varlıkta mevcût olan tek bir irade vardır, "MÜRÎD"in! Ki bu da kesinlikle "küll" ve "cüz" diye ikiye ayrılmaz; çünkü iki ayrı bağımsız varlık mevcut değildir!

Bunun gibi Kudret, Tek bir kudrettir! Ve her an, her zerre`de görülen tüm mânâlar ve fiiller, hep O, Sınırsız ilim sahibi varlığın sınırsız dileği, yani iradesiyle, sınırsız kudreti neticesinde ortaya çıkmaktadır.

Öyle ise varlıkta, Tek bir İrade, Tek bir Kudret ve bu Tek iradeyi yönlendiren sonsuz-sınırsız Tek bir İlim söz konusudur; ki bu Zât sınırsız Hayat sahibidir ve O, "ALLAH İsmiyle İşaret Edilen”dir! Ve, O, "Allah" ismi aynasında kendini seyredendir!

448

Page 89: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

"Allah" ismi ile sanki kendini kendine tanıtmış; kendini, kendinde seyretmiştir!

Kendinde, kendini seyr için, "Allah" ismi altında çeşitli tanım ve vasıflarla kendini tavsif etmiş, o tavsifde kendisini bulmayı istemiş; ve o tavsif`de kendisini bulduğu anda da demiştir ki :

"Allah, âlemlerden Ganî`dir." (29-6)Öyle ise, Ezelde ve Ebedde hep daima "Bâkî

Allah`dır"!Bütün âlemler, fâni, "yok"dan var olmuş ve

"yok"luğa gidici olan, denizin üstündeki dalgalar gibidir!

Denizde, denizin suyundan dalgalar oluşur ve sonra tekrar denize döner. Dalgaların bağımsız varlığı, görenin gözünde, hayâlinde, zannındadır! Dalga, fâni; deniz ise Bâkî gibidir!

Siz eğer, denizden oluşmuş bir dalga iseniz, biliniz ki;

"Her şey, aslına rücû edecektir"Her dalga, denizde "yok" olacaktır..Hattâ ilim sahibinin katında, dalga zâten fânidir

"yok"tur!Öyleyse, bir gün gelecek, Allah`ın varlığında

"yok" olduğunuzu farkedeceksiniz! Ve cehenneminizin ateşi sönecektir!

"Yok" olduğunuzu farkettiğiniz zaman, bilmem aynada kendinizi mi göreceksiniz?.

Yoksa, kendiniz "yok" olacak da, ayna mı Bâkî kalacak?.

Gerçekte "fâni"nin fenâ bulmasından kesinlikle söz edilemez, çünkü zaten adı üstünde fânîdir! "Yok" olanın "yok" olmasından nasıl sözedilebilir ki!?. Bunu farkeden için de elbette ki her an

449

Page 90: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

"BÂKÎ"den gayrı mevcut değildir! Bununla beraber de "her an" kalkar, "tek an" kalır!

Nitekim bütün bunlar, ancak yaşayanın hissedeceği hâllerdir..

Allah idrâk ettire..Evet! Konumuzu fazla dağıtmadan toparlamaya

çalışalım..Koninin üst noktasından aşağıya bakmak

zorundayız, varlığı değerlendirmek istiyorsak!Sonsuz-sınırsız varlığın, sınırı olmadığına; ve

sınırın ötesinde ikinci bir varlık söz konusu olmadığına göre; Sınırsız Varlığı, sıfatları ile sınırsız olarak farketmek zorundayız.

Bu güne kadar hep, "mutlak varlığı" yönünden sonsuz-sınırsızlığı ile anlatmaya gayret ettik. Şimdi ise size, sıfatları yönünden sonsuz-sınırsızlığını idrâk ettirmek istiyoruz O yüce Zât`ın..

Sıfatları yönünden sınırsızlığını idrâk edebilirsek, o zaman hayatı ile, ilmi ile, iradesi ile, kudreti ile sınırsız olduğunu farkedeceğiz.

Sınırın ötesinde ikinci bir hayat, irade, kudret vasıflarıyla var olan bir varlık olmadığını idrâk edeceğiz.

Bizim gözümüze göre, algılamamıza göre var olan ikincil birimden çıkan vasıfların, orijine ait vasıflar olduğunu müşahede edeceğiz! Ki, beş duyuya göre "cüz" olarak nitelendirdiğimiz hayat, ilim, iradenin gerçekte, hakikatta "küll"e ait olduğunu, Küll`den olduğunu müşahade edebileceğiz. Elbette bunun doğal sonucu da "küll" yanı sıra bir "cüz"ün varolmayışıdır!

Hemen şu âyeti hatırlayalım:"ALLAH YANISIRA TANRI EDİNME !" (28-88)

450

Page 91: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Şayet sadece Mutlak Varlık olması itibariyle değil, sıfatları itibariyle de; ve dahi tüm varlığı itibariyle de sınırsız olduğunu idrâk edebilmek bizim için dilenmişse, o zaman "kader" dediğimiz hükmün, Tek`liğin dilemesi ile meydana gelen "seyir âlemi" olduğunu farkedeceğiz.

SIFAT MERTEBESİ İTİBARİYLEYARATILMA SÖZKONUSU DEĞİLDİR

İsimlerin mânâları söz konusu olmadığı yerde, boyutta, bu isimlerin mânâlarından oluşan varlıklar da söz konusu değil!

Öyle ise “sıfat mertebesi” dediğimiz mertebe itibariyle yaratılma söz konusu değil!

Bu boyutta kendi vasıflarıyla kâim olan varlığın, kendi varlığını,  varoluşunu bilişi sözkonusu...

Avama göre “zaman”; fiiler mertebesinde, olayların birbiri ardına dizilmesi sebebiyle birinin diğerine karşı durumuna verilen hükümdür..

Bu boyutta ise fiil sözkonusu değildir!Bu ancak, “zâti ilmin, kendine nazarı” diye târif

edilebilir.Kendine nazarı da ; 1-Zâtına nazarı,2-Varlığına nazarı,3-Kendindeki mânâlara nazarı olmak üzere,üç ayrı bölümde incelenebilir...Zâtına nazarı, zât mertebesini; sıfatına nazarı, bu belli sıfatlarını bilmeyi;mevcut olan mânâlarına nazarı da esmâ

mertebesinin tabii ve zarûri sonucudur, ef’al

451

Page 92: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

mertebesi! Çünkü mânâlar mutlaka kendi mânâları istikametindeki fiilleri doğururlar!

Sonsuz olması ilâhi isimlerin mânâlarına dayanması itibariyledir,ki bu mânâlar da sonsuzdur!.

Bu kâinat içinde meydana gelen her bir fiil,bir mânânın fiile dönüşmesinden başka bir şey değildir...Öyle ise,bu âlem içinde,bu kâinat içinde varolan her bir varlık ilâhi isimlerin mânâlarının fiile dönüşmesiyse; Allah’ın varlığının Zât’ı ve sıfatı itibariyle fiilde âşikâr olabileceği en şerefli mahal olmuştur!.

Âlemi yaratmıştır;kendindeki mânâların âşikâre çıkması için;Adem’i yaratmıştır âlemini seyir için!.

Sıfat mertebesi itibariyle, zaten böyle bir seyir sözkonusu değil!. Zâtı itibariyle konu zaten ele alınamaz!.Neticede mesele,isimlerin mânâlarının müşâhedesi meselesi oluyor!. İsimlerin mânâlarının müşâhedesi meselesi dediğimiz anda da olay kâinata girer!. Kâinat isminin içine girer… Âlemler isminin içine girer.

ZÂTİ SIFATLAR “Rahmaniyet” Esma mertebesini ayakta tutan ve

oluşumunu anlatan sıfatlar

İnsanın zâti sıfatlarının yani Hayat sıfatının, İlim sıfatının, Kudret sıfatının, Allah’ın hayat ilim irade kudret sıfatlarıyla var olması…. Yani insanda “HAYY” isminin mânâsının açığa çıkması…

452

Page 93: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

İnsanda ALİM isminin mânâsının açığa çıkması…

İnsanda MÜRİD isminin mânâsının neticesi olarak irade sıfatının açığa çıkması…

İnsanın Zâti sıfatlarının yani Hayat sıfatının, İlim sıfatının, Kudret sıfatının, Allah’ın Hayat-İlim-İrade sıfatlarıyla var olması…

….Bu Zâti sıfatlar, “RAHMANİYET” olarak

bildirilmiştir..

ZÂT’IN SIFATLARI VE ESMÂSISINIRSIZ BİR ŞEKİLDE TECELLİ ETMEKTEDİR

Eğer "ALLAH" isminin işaret ettiği mânâyı kavrayabilecek bir akıl verilmiş ise bize, bu takdirde düşünebiliriz ki...

Her an başsız ve sonsuz olarak, bu Zât’ın Sıfat’ları ve Esmâ’sı sınırsız bir şekilde tecelli etmektedir!.

O’nun tecelliyatının, bir başı ve sonu olamayacağına göre, evrenin ve evren içre evrenlerin, ve evren dışı evrenlerin ne başı vardır ve ne de sonu vardır... Sürekli dönüşüm sözkonusudur!.

SINIRSIZLIĞI,BENLİĞİNİN VASIFLARI İTİBARİYLEDİR

Ezel ve Ebed mânâlarının sınırlarını eritmiş, benliğinin gerçeğini yaşayan ve "ben"liğinin sınırsızlığı ve sonsuzluğu içinde, "Hiç" olan!

453

Page 94: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Aslında, sonsuzluk derken, Esmâ âlemine işaret ediyoruz. Çünkü, "Zât"ı itibariyle sonsuzluğundan söz edilmez!

Mânâları itibariyle sonsuzdur! Sınırsızlığı, vasfı yönündendir! Sonsuzluğu mânâları, esmâsı yönünden! Sınırsızlığı, Ben`liğinin vasıfları itibariyledir.

“ZÂT-I BAHT” Zât'ın mutlakiyet sıfatı- Âlemlerden Ganî oluşu

Nokta`da olup bitmiştir her şey… “Elif” ve gerisi ise, sadece hayâl!

Bu ilim mertebesinde icâd yollu meydana gelmiş esmâ mânâları vardır ki, işte bu nokta da ;

"ALLAH ÂLEMLERDEN GANÎ`DİR." âyetiyle anlatılmak istenmiştir.

Allah`ın âlemlerden, yani âlemleri meydana getiren isimlerin mânâlarından Ganî olması, gınâ sahibi olması, "İlmin, mâlûma tâbi olmadığının" isbatıdır..

Eğer ilim, mâlûma tâbi olsaydı, o zaman, "Allah âlemlerden Ganî`dir" âyetiyle işaret edilen husus söz konusu olmazdı. Çünkü, âlemlere tâbi olma mecburiyeti vardır o takdirde.

Halbuki, "Allah âlemlerden Ganî`dir"; ki bu açıklama "Zât-ı Baht" dediğimiz, Zât`ın mutlakiyet sıfatına işaret eder!

Esasen gerçekte Zât`ı için, mutlakiyet sözü dahi edilemez. Çünkü, aşağı mertebelere göre, Zât`a işaret sadedinde kullanılan bir ifadedir bu!

454

Page 95: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

 Gerçekte, Zât için, "Baht" veya "Mutlâkiyet" veya "Vücûd" veya "Varlık" gibi tâbirler dahi kullanılamaz!

ZÂT’INI ANLATAN SIFAT("Ulûhiyet")

Ulûhiyet, O’nun Zât’ını da anlatan SIFATIDIR!Bu sonsuz kemâlâtın ortaya çıktığı yer ise,

orijinaliyle evrendir!

ZÂT’ININ BİR SIFATI(Vasfı) DA,“AHADİYET”!

"Zât`ı hakkında tefekkür edilmez!."Hükmünce, Zâtı yönünden, ne

sonsuzluğundan, ne de sınırsızlığından söz etmek mümkündür!. Hattâ, "Ahadiyet" dahi, vasfıdır. Zâtı`nın bir vasfıdır, yâni, sıfatıdır!.

SIFAT, ZÂT’A İŞARET EDERAMA ASLA ZÂTI KAPSAYAMAZ!

Allah Zâtının tefekkürü olanaksızdır!.Eğer, Kur’ân-ı Kerîm’i gerçekten anlayarak ve

içindeki sırlara ererek OKU”maya başlamak, “değişmez sünnetullah”ın neleri nasıl oluşturduğunu fark etmek istiyorsak, öncelikle şu inceliğe dikkat edeceğiz:

Okumakta olduğumuz o âyet, insan ya da bir başka birimden söz ediyorsa, o âyette geçen

455

Page 96: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

“Allah” kelimesini veya “Allah isimlerini” zerredeki aynalığa bağlayıp, kendi özünden gelen bir şekilde dilenenin açığa çıkması olarak değerlendireceğiz; yani, o birimin yapısındaki, özündeki mertebelere bağlı olarak anlayacağız.

Buna karşılık, okuduğumuz âyet, evrensel boyutsallıktan söz ediyorsa, bu defa aynı isimleri evrensel boyuttaki mertebelerle alâkalı olarak değerlendireceğiz!.

İsmi “ALLAH” olanın, sıfat mertebesini anlamak istiyorsak, bu defa karşımıza “İHLÂS” Sûresi çıkacaktır.

İsmi “ALLAH” olanın ZÂTINI tefekkür ise muhâldir!. Olanaksızdır!.

Sıfat, zâta işaret eder ama asla zâtı kapsayamaz!. Bu sebepledir ki Allah Zâtının tefekkürü olanaksızdır!.

“Allah’ı idrâk, ancak, idrâk edilemeyeceğini idrâk’tır” diyen Muhammed Mustafa aleyhisselâmın en yakın arkadaşı Ebu Bekir’in bu sözü, kendisinin mirâcını tamamlamışlığının dile gelişidir!.

SIFATLARI ARASINDA, ÖNCELİK VARDIR(Soru: Cenâb-ı Hakk’ın sıfatları arasında nisbî

bir üstünlük var mıdır?)Üstünlük değil; bize göre, öncelik söz

konusudur...

HER ZERRE ALTINDA "HAK",SIFATI İLE(Benliği hüviyeti ile) MEVCUTTUR

 “Hak” ismi ile kastettiğimiz varlık, her zerrede, her “zerre” adı altında tümüyle; yani, zâtıyla, sıfatı

456

Page 97: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

dediğimiz benliği hüviyeti ile, ve bu benliği hüviyetine ait sayısız mânâlar ve bu mânâların bir kısmının isimleri olan Esmâ-ül Hüsnâ ile ve bu mânâların ortaya çıkışı demek olan, Ef’al mertebesi hâli mevcuttur...

HEPİMİZALLAH’IN ZÂTİ SIFATLARIYLA VARIZ

 Hepimiz Allah’ın isimlerinin varlığıyla meydana geldiğimize göre; Allah’ın Rahman, Rahim, Mürid, Melik, Kuddüs isimleri hepimizde varolduğu gibi, Allah’ın Zâti sıfatlarıyla da hepimiz varız.

Yani Allah’ın Hayat sıfatının varlığımızda olması itibariyle hepimiz HAYY, yani canlı- diriyiz.

Allah’ın İlim sıfatının hepimizde varolması itibariyle hepimiz şuur sahibiyiz.

Allah’ın İrade sıfatının hepimizde varolması hasebiyle yani Allah’ın MÜRİD isminin mânâsının işaret ettiği irade vasfı, özelliği hepimizde mevcud olduğu için biz şuurumuzda varolan şeyleri dilemekte; ve KUDRET sıfatı hepimizde varolduğu için o dilediklerimizi gerçekleştirebilmekteyiz.

Yani hepimiz Allah’ın zâti sıfatları ve esmâsının ihtiva ettiği özelliklerle varız.

İLÂHİ SIFATLAR,“İLÂHİ RAHMET”İN SONUCUDUR

Allah’ın yaratmış olduğu bir sistem var. Bir düzen var. Yani, Allah ismi ile işaret edilen bir varlık ve O’nun vasıfları var.

Bu varlığın vasıfları arasında ilk başta tanıdığımız, gördüğümüz nedir?.

Hayat, ilim, irade, kudret sıfatları.

457

Page 98: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Hayat, ilim, irade sıfatları kendisine dönük sıfatlardır.

Kudret sıfatı ile birlikte kendindekini açığa çıkarmaya dönük özellikler meydana gelir.

Bu sıfatlar içinde, dördüncü sıfat diye bilinen, bahsedilen Kudret sıfatı çok önemlidir.

Kudret sıfatından sonra da, Semi, Basir ve Kelim gelir.

Bu sıfatlar, ilâhi rahmetin neticesi, sonucudur.

“İNSAN”, ENFÜSTE VE ÂFAKTA,

ZÂTİ VASIFLARI TANIYABİLME İSTİDAD VE KÂBİLİYETİNE SAHİP BİR VARLIKTIR

ARZ’DA(Bedende) AÇIĞA ÇIKAN KUVVELER,ALLAH’IN SIFATLARIDIR!

“Arz”, beden’dir!“Semâ” nasıl insanın şuur boyutu ise, “Arz” da

insanın bedenidir!.

Namazı yaşamak, tefekkürle olur!Tefekkür için, okuduğun kelimelerin

anlamını bileceksin!Kurân, “Semâ” diyor..Biz, onu “Gök” anlayıp

gökte arıyoruz... Kurân “Arz” diyor, biz de “Toprak” diyor;

toprakta arıyoruz...“Arz”, beden’dir!

458

Page 99: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Kurân’da geçen “Dünya” kelimesi, fizik olarak Dünyayı değil; “DünyaNI” anlatır!

“DünyaN”dır!.Bunun ilmî izahına girmeme gerek var mı?...Hiç kimse, hiçbir insan, Dünyayı göremez!

Çünkü beyinde bizim anladığımız mânâda bir görme olayı yok zaten..

Dışardan gelen çeşitli verilerin beyinde değerlenerek hayâl âleminde bir sûret oluşmasıdır, “Dünya”!

Dolayısıyla hiçbirimiz dışardaki Dünyayı değil; beynimizdeki DünyaMIZI görüyoruz!.

“Semâ” nasıl insanın şuur boyutu ise, “Arz” da insanın bedenidir!.

“Biz emâneti yerlere ve göklere arzettik, kabullenmedi; insan kabullendi!” diyor. (Ahzab-72)

“Emânet” dediği, işte söylüyoruz ya, “bu beden bize emanettir!”...

Ama öbür taraftan da diyor ki “İnni câilun fil ardı Halife!” (Bakara-30)“Biz Arzda halife meydana getirdik” diyor.Arz’da halife meydana getirdiği, biz

zannnediyoruz ki şu gördüğümüz Dünya adını verdiğmiz kürede Halife meydana getirdi..

“ARZ’da Halife” meydana getirdi!Çünkü Arz’da açığa çıkan kuvveler, Allah’ın

sıfatlarıdır!Allah’ın HAYAT sıfatı bu Arz’da bu bedende

açığa çıktığı için HAYY isminin mazharı olarak bütün varlığının her zerresinde hayat var, can var.

Allah’ın İLİM sıfatının zuhuru olarak varlığında bilinç ve şuur var.. Kalb ehlisin!

459

Page 100: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Allah’ın İRADE sıfatının neticesi olarak MÜRİD ismi senin varlığında zâhir oluyor ve sen o ilmini kuvveden fiile dönüştürecek iradeyi zâhir kılıyorsun... O’nun sıfatları ile varlığı algılıyorsun ve değerlendirmesini yapıyorsun..Yani,

“Fil ardı Halife!”Hakikat”ı yaşayabilmek, ancak “ilmi ledün” ile

mümkündür.Zirâ, ilâhî sıfatlarla tahakkuk, ancak “ilm-i

ledün” ile mümkündür!Şâyet tasavvuf lisanı ile açıklamak gerekirse,

kendini esmâ boyutunda, sıfat boyutunda ve zât boyutunda tanıyabilmek ana hedeftir ki; bu da ancak gidilecek noktanın ne olduğunu idrâk edip, O'nun gereğini yaşayabilmek ile mümkün olur.

SIFATLAR ASILDIR; “İSİMLER” İSE,

 ONLARA DİKKATİ YÖNELTMEK İSTEYENARAÇLAR!

Zâti denen sıfatlar esma mertebesini ayakta tutan ve oluşumunu anlatan sıfatlardır.

SIFATLAR ve İSİMLER.... Bilindiği gibi, Sıfatlar asıldır; İsimler ise onlara

dikkati yöneltmek isteyen araçlar! Önemli olan vasıflardır!  İsimler değil! İsmin işâret ettiği vasıf, işaret edilende yoksa,

bu hem ona ZULÜMdür hem de o ismi duyanlara!. Meselâ “Rasûl” kelimesi... Bir vasfa işaret

eder. O isimle işaret edilen kişide o vasıf yoksa, hem ona hem de bunu duyanlara zulûmdür.

460

Page 101: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

 Ya da; Kutup’tur, Gavs’tır gibi...  çeşitli ünvan ve mertebe isimleriyle bir kişideki bir sıfata, bir vasfa işaret ediyorsunuz.

 Oysa o kişide, o mertebe ve o mertebeyi oluşturan yaşantı yok...

 İşte siz ona yakıştırdığınız bu ismin işâret ettiği vasıfla hem ona, hem de bunu duyan insanlara eziyet ve zulûmde bulunmuş olursunuz.

 Öncelikle şunu anlayalım... Sizin verdiğiniz isim veya sıfatla, kişi o vasfa

bürünmez, o mertebeyi elde edemez!Kişi, yaşadığı kemâlin oluşturduğu vasıfla, belli

bir isme hak kazanır!

KENDİNDE MEVCUT TÜM MÂNÂLARI “İLMİNDE” SEYREDER…

SEYREDEN, BİZ DEĞİL; MUTLAK VARLIKTIR!

"ULÛHİYET" vasfıyla işaret edilen ve "ALLAH" denilen sonsuz - sınırsız varlığın dışında ikinci bir varlık yoktur gerçekte!

Sınırı olmadığı için de bu varlığın dışından asla sözedilemez!

Bu sonsuz-sınırsız varlık, bir yönü ile "Câmi", yani bütün mânâları cem etmiş, kendinde bulunduran; bir yönü ile "Muhît" yani, bütün mânâları ihâta eden, kapsayan bir varlık olması neticesinde, kendinde mevcut olan bütün mânâları, gene kendi kendi ilminde seyreder.

O`nun içinde başka varlıklar da mevcut değildir; ve kendinden başka bir varlık meydana gelmemiştir.. Çünkü;

"doğurmamıştır"!

461

Page 102: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

"doğurulmamıştır"!Yani, O`ndan meydana gelen ikinci bir varlık

söz konusu değildir."Sadece Allah var ve O'nunla beraber hiç bir

şey yok! El an böyledir!"Yani "An", bu bahsedilen "An"dır. Zaman,

mekân, madde-uzay gibi kavramlar hep beş duyuya GÖRE var kabul edilen şeylerdir. Oysa bu boyutta zaman ise, "an"ın sürekliliğidir! Diğer bir deyişle zaman kavramı bu boyutta geçersizdir!

Bunlar hep, sonsuz ve sınırsız varlığın kendindeki mânâları seyri durumunu anlatan hususlardır..

Göz boyutundan çıkıp, gözün algılama kapasitesini aşıp da, bilimsel ve düşünsel olarak yaklaşabilirsek..

Varlık âleminin; algılayamadığımız alt boyutlarında, santimetrenin milyarda biri kadarlık dalga boylarından, kilometrelerce uzunluğundaki dalga boylarına kadar, sayısız fakat her biri bir mânâ ifade eden dalga boylarından oluşan bir yapı olduğunu farkederiz. Bu yaratılmışlar boyutudur. "Ef`al" âlemidir!

Bunların her biri kendine has mânâlar ihtiva eder. Ve, bu mânâlar, kendilerini algılayacak yapılar tarafından algılanır. Algılayamayacaklar tarafından da "gayb" hükmü ile gizli kalırlar! Bu "mutlak gayb" değil, "muzaf gayb"dır! Yani, "göresel gayb".

Biz, özümüzü ne kadar tanıyabilirsek, ne kadar beş duyu ve beden kaydından soyutlanıp, orijinimizi derinliklerimizde bulup, tanıyıp, değerlendirebilirsek, o oranda varlıktaki gaybî mânâları çözmeye başlarız.

462

Page 103: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Öte yandan bu mânâları gerçekte seyreden ise, biz değil, mutlak varlıktır!

Gerçekte bu seyir, "TEK`in SEYRİ"dir!

SIFAT MERTEBESİNİN SAHİP OLDUĞU ÖZELLİKLER

(Esmâ Mertebesi)

Arşın üstünde melekler yoktur!Arş, mânâ ile çokluk sınırıdır.Arşın üstü esmâ âlemidir.  Yani isimlerin

mânâsının olduğu boyuttur .Arş’ın altı ise bu isimlerin mânâsının kuvveden

fiile çıktığı, birimleştiği ve de fiiler âlemini meydana getiren sınırdır. Nitekim, 

“Rahman arşın üstüne ıstıva etmiştir” dediği zaman buradaki kastedilen şey “Rahmaniyet” mertebesidir yani çokluğu, kesreti birimleri meydana getiren sıfat mertebesi demektir.. Sıfat mertebesi, sahip olduğu özellikler itibariyle “esma mertebesi” diye de anlatılır.

“Esmâ mertebesi” denen şey, İlâhi ismlerin mânâlarından başka birşey değildir. 

İşte bu ilâhi isimlerin varolduğu boyut, “Arş’ın üstü”, bu isimlerin kuvveden fiile çıkması mânâdan birime birimselliğe çokluğa dönüşmesi “Arş’ın altına tenezzül” diye anlatılır. Bu Arş’ın altındaki mânâların çokluğa dönüştüğü mertebedeki ilk varlık  “Ruh” adlı melektir bir diğer adıyla “Ruh-u A’zam” diye anılır.

İSİMLER PERDESİ ARKASINDAN DEĞİL;

463

Page 104: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

BİZÂTİHİ SIFAT MERTEBESİ İTİBARİYLE ALLAH’I BİLMEK

Peki, isimler perdesi arkasından değil de, bizâtihi sıfat mertebesiyle bilmek nasıl olur?

Terkibiyetin; terkibiyetinden doğan huy ve karakterin ve tabiatın; tabiat kaydı altında bulunman sözkonusu olduğu sürece, sıfat mertebesindeki benliğini bilebilirsin fakat bu, bilgiden öteye geçmez!..

İşte bu sebepledir ki, "rabbını bilen" "Allah'ı bilmiş" olmaz!

Rabbını bilmesi, bir kişinin cehennemden kurtulmasına yol açmaz! Rabbını bilmesinin ötesinde; kendi rabbının hükmü altından çıkabilmesi zarureti sözkonusudur!..

Rabbının hükmü altından çıkabilmesi de, rabbını bilmesi, rabbının ötesinde Allah adıyla işaret edileni bilmesi; ve Allah'ın hükümleri gereğince, Rabbının kaydından kurtulması gerekir!..

Demek ki "Allah ahlâkıyla ahlâklanmak", zâtında ve benliğinde Allah'tan gayrının var olmadığını müşahede etmekle ve ef'âl mertebesinde bütün ilâhî isimlerin dengeli, ölçülü, kontrollü ve bürünme hükmüyle ortaya çıkışını seyretmekle mümkün olur.

Bütün bunlar ancak ve ancak, kendinde vehmettiğin, birimsel, izâfî şartlanmadan doğan "kişisel benlik" duygusunun ortadan kalkmasından sonra oluşan yaşam şekilleridir.

Varlıkta, Allah'tan gayrının mevcut olmadığına şâhîd olacaksın. Artık, vehmî, şartlanmadan ve beş duyunun aldatmacalarından ileri gelen varlıklar zannı senden kalkacak!..

464

Page 105: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Bütün varlığın, kül hâlinde, tek bir varlık olduğunu müşahede edeceksin. Hakk'tan söz edildiği zaman, "Hakk" isminin mânâsını Zâtında göreceksin, müşahede edeceksin; ondan sonradır ki, bu söylenilenler sende yaşanacak!.. Ondan evvelki biliş, sadece öğreniş, kabulleniş, iman, takliden tasdiktir!.. Yaşama olmaz!..

İşte bunu yaşayabilmek, bunu hissedebilmek, bunu fiiller düzeyinde müşahede edebilmek için, izafî varlığa ait izâfî (göresel) benliğin ortadan kalkması için, buna ait huyların ortadan kalkması lâzımdır, zaruridir!

İzâfî varlığın "yokluğu" konusundaki şüphe ve endişeler gittikten sonra; şuurunda, izafî varlık hükmünü doğuran huyların, davranışların, şartlanmaların, tabiatların da ortadan kalkması sözkonusudur.

Bunlar kalkmadan, TEK'liği yaşayabilmek gene mümkün olmaz. Evvelâ bunlar kalkacak, sonra gereken isimlerin mânâlarına bürünmüş olarak fiilleri ortaya koyacaksın.

Kaldırmaktan kasıt ne?..Kaldırılacak, ortadan yok edilecek bir şey,

gerçekte yoktur!..Öyle ise kaldırmaktan murad, sende zuhur

eden mânâları dengelemek; ağır basan mânâların kaydından çıkarak, hafif kalan mânâları ağırlaştırmak şeklinde değiştirme demektir. Böylece eski ağırlıklarla oluşan mânâ ya da fiiller sende ortadan kalkmış ve yerine başka mânâlar ve fiiller gelmiş olur!..

Meselâ cimrilik dediğimiz haslet, sendeki bir ismin mânâsının yeterli ağırlıkta zuhur etmemesine bağlı olarak ortaya çıkmış bir haslettir!.. Şayet, bu ismin mânâsı sende ağırlık kazanırsa, cimrilik özelliği sende hükmünü yitirir ve elaçıklığı ve hatta

465

Page 106: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

daha da ileri özellikler ortaya çıkar. Bu da zikir yoluyla beyin programında meydana gelecek değişiklik sonucu ortaya çıkar ancak.

CELAL VE CEMAL SIFATLARI(Zâtî Tecelliler)

Soru: "Rahman'ın iki eli" den murad olarak Celâl ve Cemâl sıfatlarını da düşünebilir miyiz?..

Evet...

ÂLEMLERİ VAR GÖSTEREN ESMÂ VE SIFATLARDAN GANİ OLAN “ALLAH İSMİ” İLE İŞARET EDİLENİN CELÂL VE CEMAL SIFATLARI

(Soru: “ALLAH” ismiyle işaret edilenin Zâti tecellilerinden biri olan Celâl sıfatlarını “Rahmetim gazâbımı geçmiştir”le oturtamıyorum.)

Tasavvuf kelimeleriyle yani mecaz yani işaret kelimeleriyle hayâl dünyanızda bir âlem kurup, sonra da onu deşifre etmek isterseniz, hiç bir yere varamazsınız.

“Celâl”, kızma- şiddet diye bizim ortamımızda değerlendirilirse de “Allah” kelimesinin işaret ettiği mânâ içindeki “Celâl” kelimesinin anlamı çok farklıdır. Bunu araştırın..

Düşüncenizin temelinde "ALLAH"laştırmaya çalıştığınız yattığı sürece; hayâl dünyanızdan çıkıp gerçeği göremezsiniz!...

Öncelikle yapmanız zorunlu olan şey, "düşüncelerinize kaynak teşkil eden "TANRI" kavramından kurtulmanızdır...

466

Page 107: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

İyi anlamaya çalışın... "ALLAH” ismiyle işaret edilen ile, bizim Zâti

sıfatlarından, Sıfatlarından veya Esmâ’sından sözettiğimiz tanrı anlayışı çok FARKLI şeydir...

Biz, bizi yaratanın-âlemlerimizi yaratanın Zâti sıfatlarından, Sıfatlarından, velhâsıl bizim yaratılışımıza GÖRE bize açıkladıklarından sözediyoruz...

Oysa, "ALLAH” adıyla işaret edilen âlemlerden “GANΔ dir; yani âlemlerin varlığını borçlu olduğu, onları var gösteren Esmâ ve Sıfatlardan GANÎ ‘dir!.

CELÂL SIFATIYLA->KÜRSÎ VE SEMÂLARI, KATMANLARI (dikey bir oluşla);

CEMÂL SIFATIYLA->HER BİR SEMÂDAKİ (katmandaki) YAYIMSAL YARATIŞI (Yatay diyebileceğimiz) İLE O ÂLEMİN HALK OLMUŞLARINI MEYDANA GETİRİR

(Soru:Üstadım, “Celâl Sıfatları, Cemâl Sıfatlarından öncedir.“ Bunu açar mısınız?..)

Siz bana Celâl ve Cemâl Sıfatlarının ve kelimelerinin anlamını açarsanız, ben de size önceliği belirtebilirim... Celâl sıfatı deyince, kimin nasıl bir Celâl ‘inden söz ediliyor acaba?

Kişi, namaz (salât - hakikatine yöneliş) ile

mirâç yaptığında, Rasûlullah’ın bildirdiği “Rabbin salâttadır” ifadesinin hakikatini yaşar!

İlk defa bu şekliyle Allah Rasûlü Muhammed Mustafa tarafından yaşanan “salât”ın olmazsa olmaz şartı, en başta iftitah tekbiri denen

467

Page 108: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

“ ALLAHU EKBER ” sözündeki kavramı hissedip yaşamaktır!. (Bundan öncesindekilerin namazı, salâtın yaşamı değil, ötedekine tâzim hareketidir.)

Bu hissedilip yaşanmazsa, hakikati itibariyle salât başlamaz!

Bu muhteşem olay “TEKBİR” yaşandıktan sonra “B-ismillah” denir, ki sonucu, diyenin kendisi olmasıdır “oku”yan!.

Ve devam edilir “Er Rahman-ir Rahiym” ile Fatiha’nın işaretini yaşamaya...

“El Hamîd” ismi işareti olan “Hamd”; “es Semî” ve “el Basîr”in özelliklerinin sonucu oluşandır. Ki bu da âlemlerin Rabbına âittir…

“Rahman”iyetinin sonucu olarak Celâl sıfatıyla gayzer gibi kürsî ve semaları, katmanları yaratırken (dikey bir oluşla); “Rahîm”iyetinin sonucu olarak “Cemâl” sıfatıyla her bir semâdaki (katmandaki) yayılımsal yaratışı (yatay diyebileceğimiz) ile o âlemin halk olmuşlarını meydana getirir (ki bu evrenimiz içindeki tüm uzaysal yapıyı içine alır).

İLÂHİ SIFATLARIN “CEMÂL KUVVELERİ”

[Bkz.İ/İlâhi Sıfatlar/İlâhi Sıfatların kişiden zuhuru hâlinde yaşanılanlar/“Rabbimiz Allah’tır!” deyip, o doğrultuda yaşayanların üzerine “İlâhi sıfatların cemâl kuvveleri” zâhir olur…(Melekler tenezzül eder)]

KEMÂL SIFATLAREN MÜKEMMEL SIFATLAR

ALLAH’INDIR!Bütün yaratılmışlar âcz ile vasıflanmıştır…

468

Page 109: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Kötü sıfatlar, gelecek sonsuz yaşam süreçlerine iman etmeyenler içindir... En mükemmel sıfatlar da Allah’ındır... O, Azîz’dir, Hakîm’dir.

Eğer Allah insanları zulümlerinden dolayı sorumlu tutup sonucunu hemen yaşatsaydı; (Arz) üzerinde hareket eden hiçbir canlı bırakmazdı!.. Fakat onları hükmedilmiş bir vakte tehir ediyor... Ecelleri geldiği vakit de ne bir saat geri kalırlar, ne de öne geçebilirler.

 (Müşrikler) hoşlanmadıkları şeyleri Allah’a yakıştırırlar (melekler kızlarıdır diyerek)... Üstelik de yalan söyleyip, en güzel sonun kendilerine ait olduğunu iddia ederler. Şüphesiz onlara ateş vardır ve onlar en önde götürüleceklerdir.

Tallahi... Andolsun ki, senden önceki ümmetlere de irsâl ettik de, şeytan onlara yaptıklarını süsledi (Rasûllerin bildirdiklerini inkâr ettiler)!.. O (şeytan-vehim) bugün (de) onların velîsidir... Onlar için acı bir azap vardır.

Biz sana bu BİLGİ’yi (Kitabı) karşı çıktıkları şeyi (Vahdeti) kendilerine açıklayasın diye ve iman eden Allah semâdan (kişinin hakikatinden) bir su (ilim) inzâl etti de onunla, arzı (bedeni) ölümünden (bilinçsiz-kendini sadece beden sanarak yaşama hâli) sonra diriltti (Allah Esmâ’sıyla var olan sonsuz yaşama sahip olduğunu fark ettirdi)... Muhakkak ki bu, duyduğunu değerlendirecek kişiler için önemli işarettir. (Nahl/60-65)

KEMÂL SIFATLAR ZUHUR EDEN KİŞİLERİN Hakikat ve Sünnetullah bilgisine vâris

kılınan...

469

Page 110: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Bütün yaratılmışlar âcz ile vasıflandığını, kendinin de âcz içinde olduğunu-Mutlak kudret ve kuvvet yalnızca yaradan Allah’a ait olduğunu idrak eden...

"Hakikat bilgisi"nin hakkını vererek yaşayan...

Kendinde bir varlık görememenin; kendisinin acz içinde olduğunu görmenin sonucu, kendisindeki kemâl sıfatlarının Allah’a ait olduğu müşahedesi içinde olan …

Kendini bir başka varlığa karşı büyük görmeyen...

Kendinde büyüklenme, böbürlenme, gururlanma kalmayan...

Hayırlar, yaşantıları ile öne geçen... Esmâ kuvveleriyle tahakkuk ederek "Adn

Cenneti" yaşamına girenlerin...ZİKİR VE YAŞAMLARI

Sonra kullarımızdan süzüp seçtiklerimizi Hakikat ve Sünnetullah bilgisine vâris kıldık! Onlardan kimi nefsine zulmedicidir (hakikat bilgisinin hakkını vererek yaşayamaz)... Onlardan kimi muktesiddir (arada-kâh hisseder kâh bedenselliğe düşer)... Onlardan kimi de Bi-iznillah (Esmâ açığa çıkışının elvermesiyle) hayırlar-yaşantıları ile öne geçendir... İşte bu büyük lütuf, üstünlüktür!

Not: Bu âyeti açıklayan bir hadis-i şerif: Ebud Derda r.a. dedi ki, Hz.Rasûlullah'ı şu âyeti (yani bu 32. âyeti) okurken işittim de şöyle buyurdu: "Hayratlar ile öne geçene gelince, o hesap görmeden cennete girer... Muktesid (arada olan) ise kolay bir hesapla hesaba çekilir... Amma nefsine zulmedene gelince, kendisine hemm

470

Page 111: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

(hüzün-üzüntü) dokununcaya kadar bir makamda oturur, sonra cennete dâhil olur"... Sonra şu âyeti okudu: "Hamd, hazanı (üzülmeyi) bizden gideren (tüm kuvvelerin sahibi) Allah'a aittir... Muhakkak ki Rabbimiz, Gafûr'dur, Şekûr'dur. {34. âyet}" (Müsned-i A.Hanbel)

Adn (Esmâ kuvveleriyle tahakkuk ederek yaşam) cennetleri ki, oraya girerler... Orada altından bilezikler ve inci ile süslenirler... Orada onların elbiseleri ipektir.

 (Adn cenneti yaşamına girenler) dediler ki: "Hamd, üzülmeyi bizden gideren Allah'a aittir... Muhakkak ki Rabbimiz, Gafûr'dur, Şekûr'dur."

Ki O, bizi fazlından Dâr-ül Mukame'ye (cennet yaşamını yaşatacak özellikli yapıya) yerleştirdi... Onda ne bir yorgunluk dokunur bize, ne de bir usanç. (Fâtır/32-35)

Yaratılmışlardaki güç kuvvet ve kudret izâfi ve

geçici... Ama sonuçta, tüm yaratılmışlarda ortak olan vasıf “ÂCZ”dir.

Her ne kadar, biri diğerine göre güçlü gibi gözüküyorsa da, Allah, bir birimde güç kuvvet ve kudret izhar ettiği içindir ki o birim, güçlü gibi gözükür...

Bir diğer varlığa göre, Allah kudret izhar ettiği içindir ki bir birim, kudretli ve güçlüdür . Halbuki kendisinden daha kudretli olanın yanında ise, âcîz durumda!.

Yaratılmışların tümü, istisnasız olarak hakikat itibariyle “ÂCZ” ile mâlûldür.

Kendisinde izhar olunan kudret geçici, âcz ise bakîdir!.

Mutlak kudret ve kuvvet yalnızca yaradan Allah’a aittir!.

471

Page 112: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

İşte yukarıdaki tespihte bunu anlayıp, bunu idrak edeceğiz. Bunu düşünüp, bunu hissedip, diyeceğiz ki;

“Gerçek kudret ve kuvvet sahibi sadece Yaratıcıdır. Varlıklar da, yaratıcının gücünü izhar ettiği zaman güçlüdür. Ama o güçlü de başka bir kudret izharına karşı güçsüz durumdadır. Dolayısıyla, bütün yaratılmışlar âcz ile vasıflanmıştır”.

Bunu iyi idrâk etmek lâzım!. Bir kişinin bu gerçeği idrâk etmesi demek, o kişide artık kendini büyük görme, böbürlenme, gururlanma gibi hâllerin kalkmış olması demektir.

Artık o kişi, izhar olan kudretin yanında, gerçekte âcz içinde olduğunun idrâki içindedir.

ACZ İÇİNDE OLDUĞUNU İDRÂK ETME,KENDİSİNDEKİ KEMÂL SIFATLARININ ALLAH’A AİT

OLDUĞU MÜŞAHEDESİNİ GETİRİR…

Acz içinde olduğunu idrâk edende büyüklenme, böbürlenme, gururlanma olmaz!. Kendini bir başka varlığa karşı büyük görmez!.

Kendinde bir varlık görememenin; kendisinin acz içinde olduğunu görmenin sonucu, kendisindeki kemâl sıfatlarının Allah’a ait olduğu müşahedesini getirir.

Kendindeki kemâl sıfatlarının zuhuru “ADN” denen cenneti doğurur. Onun içindir ki, Rasûlullah aleyhisselâm:

472

Page 113: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

“Kendini büyük görenler, kibirlenenler Adn cennetine giremez!.” buyurmuştur.

Bu hâdisin mânâsını, kendisinde bir varlık, kuvvet ve kudret gören perde ehli bunu anlayamaz!. Varlığındaki ilâhi sıfatlardan gelen büyüklüğü müşahede edemez!. Onun sonucunu da elbette ki yaşayamaz!.

“Adn” cenneti yaşamı, ilâhi sıfatların birimden zuhûru ile yaşanan hâl demektir.

7 ZÂTÎ SIFAT“BİLGİ”NİN (Esmâ Mertebesinin-“Data”nın)

VARLIĞINI OLUŞTURAN, 7 SIFATTIR. (Hayat, ilim, irade, kudret, kelâm, semi, basar vasıfları)

7 ZÂTÎ SIFATLA “HAKİKAT”İ DEĞERLENDİRME KUVVESİ

Seb-ü Mesâni

 Biz, semâları ve arzı ve ikisi arasındakileri Hak olarak yarattık! Kesinlikle o Saat (ölüm) gelecektir... O hâlde, hoşgörü ve Hakkanî görüş ile davran.

Kesinlikle Rabbin "HÛ"; Hallak'tır, Alîm'dir.Gerçek ki, biz sana, Seb-ü Mesânî'yi (yedi

zâtî sıfatınla hakikati değerlendirme kuvvesini) ve Kur'ân-ı Azîm'i (hakikat ve Sünnetullah BİLGİsini) verdik.

473

Page 114: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Hakikati inkâr edenlerden bir kısmına verdiğimiz geçici dünya nimet ve zevklerine sakın gözünü takma! Sana gereken değeri vermiyorlar diye üzülme... İman edenlere kol kanat ger!

De ki: "Kesinlikle ben, evet ben apaçık bir uyarıcıyım." (Hicr/85-89)

BEYİNDE GÖRÜNTÜ YOKTURBEYİNDE SES YOKTURBEYİNDE KELİME YOKTUR

Beyinde görme yoktur...Beyinde işitme yoktur...

Beyinde şekil yoktur...Beyinde, sadece ve sadece“KAVRAMLAR” sözkonusudur!.

(DİN dediğimiz olgunun, mânânın maddeye dönüşmesi noktası; tekniği)Bizim beynimiz bir biyokimyasal fabrika olan

beden aracılığıyla yaşamına devam eder. Beden dışardan hammaddeyi-gıdayı alır, bu hammaddeyi bioelektrik enerjiye dönüştürür ve bu bioelektrik enerji, beynin tıpkı bilgisayarın 220 volt dışardan enerji alması gibi vücudun getirdiği bioelektrik enerjiyle faaliyetine devam eder. Beyindeki faaliyet, hücrelerarası bioelektrik enerjinin akışıyla oluşur.

Beyinde kelime ve görüntü yoktur. Nasıl bilgisayarın içinde dolaşan mikrovolt

cinsinden elektrik sözkonusuysa, entegreler biotlar transistörler içinde, aynı şekilde, beyin hücreleri arasında da bir bioelektrik akımı vardır. Mikrovolt

474

Page 115: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

cinsinden ölçülen bir elektriksel faaliyet vardır, beyin hücreleri arasında...

Bu elektriksel faaliyet, geçtiği hücrenin programlandığı frekansa göre “anlam” oluşturur.

İşte bu husus, DİN dediğimiz olgunun, mânânın maddeye dönüşmesi noktasıdır; tekniğidir.

Bizim daha en küçük hâlimizden, en küçük  yaşlarımızdan itibaren dışardan aldığımız tüm veriler - impalslar ister kulak yoluyla ister göz yoluyla ister dokunma yoluyla ister koku yoluyla olsun, hep sinir sistemi aracılığıyla bir elektriksel impals olarak beyne ulaşır; o gelen impalsın frekansı istikametinde de hücreler programlanır.

Daha sonra benzeri bir impals beyne ulaştığı zaman, beyin kendisindeki ona bu frekansın ihtiva ettiği mânânın kendine ulaştığını deşifre eder, çözer ve böylece bizim DÜŞÜNME, ALGILAMA dediğimiz olay meydana gelir.

İnsan beyni genel yapısı itibariyle %5 ilâ %12 arasındaki bir kapasite ile meydana gelir ve devam eder gider.

Yaklaşık %90 civarında bir kapasite de âtıl kapasite olarak kafamızda saklanır.

Esas itibariyle beyin hücrelerinin tümü, beynin yaptığı tüm görevleri yapabilecek kabiliyettedir..Yani, nasıl biraz evvel izah ettim ki, belli anlamlar taşıyan belli frekanslar gelip o hücreyi o frekansa programlar ve o frekansın ihtiva ettiği mana istikametinde o hücre görev alır...  İşte bütün hücrelerde o frekanslara göre çalışma yeteneği vardır.

Nitekim çocukken çok ufak yaşlarda- bebekken beyninin yarısı alınan bir çocuğun kalan yarım küre beyni, normalde bizim 2 ayrı kürede yaptığımız faaliyeti rahatlıkla yapabilmektedir.

475

Page 116: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Çünkü beynin yarısının alındığını düşünürsek, geri kalan o %50 kapasitenin herbir hücresi dahi alınan hücrelerle eşdeğer özelliklere sahip .

İşte bütün mesele bu noktada toplanmaktadır. Bizim normalde beyinlerimiz bu %5-%12

kapasite ile doğuştan ve ana rahminden gelen ve daha sonra da doğuştan sonra aldığı verilere göre çalışma düzeni ve sistemi içindedir. Bizden ortaya dökülen tüm faaliyetler, fiiller ve düşünceler hep beynin bu bahsettiğim çok düşük orandaki kapasitesinin kullanımına bağlıdır. Ancak ne varki, bu kapasiteyi, beyinde kullanılmakta olan %5-7-10 luk kapasiteyi arttırma imkânına sahibiz.

Böyle bir olanağımız var!. Ve bu olanağa bağlı olarak zaten Nebi ve

Rasûller Dini tebliğ etmiştir.Eğer bu %5 lik-7lik-10 luk kapasiteyi arttırma

imkanımız olmasaydı zaten Nebi ve Rasûllerin dini getirmesine dini tebliğ etmesine bize bir takım ölümötesi yaşamda yarar sağlayacak çalışmaları tebliğ etmesine mahal olmazdı!

Nasıl?...Biz genelde bir şey, düşündüğümüz zaman

beyin hücreleri arasında o ilgili konuya dönük bir bioelektrik elektrik akışı meydana gelir ..

Şu anda konuşuyorum ve ağzımdan çıkan ses, sizin kulağınıza ulaşıyor. Sizin kulağınıza ulaşan sesten evvel, benim gırtlağımda bir hareket meydana geliyor… Bu hareketi sağlayansa, BEYİN!

Ama beyinde ses yok!. Ses diye birşey yok!. Beyinde sadece hücrelerarası bir elektrik akımı var.. Aynen bilgisayarın içindeki mikrovolt elektrik akışı gibi, ilgili alanları ilgilendiren bir biçimde..

476

Page 117: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Dışarıya herhangi birşey yansıttığımızda veya dışarıya bir şey yansıtmayıp sadece düşündüğümüzde; ”düşünüyoruz” dediğimizde veya “duygulanıyorum” dediğimiz anda beyin kendi verilerine göre kendi içindeki o enerjiyi harekete geçirmek suretiyle belli hücreleri okuyarak; yani belli frekansa programlanmış hücrelerin arasındaki devreyi tamamlayarak bir anlamı-bir mânâyı meydana getiriyor... Daha sonra bu anlam sinir sistemi vasıtasıyla ilgili organı etkileyerek dışarıya yansıyor.

Eğer bu çalışma sistemini anladıysak, bunun Din’le bağlantı noktasına geçiyorum....

.............Beyin hücrelerimizin her biri, belirli anlamlar

ihtiva eden belirli frekanslarla programlanarak yeni düşünsel anlamlara sahip olur; ya da genetik yoldan gelen verilerin ortaya çıkışına yolverir.

Esasen bizden ortaya çıkan ya da çıkmayıp zihnimizde kalan her düşünce, gerçekte, "Allah İsimleri”yle işaret edilen kavramların beynimizdeki bir terkibidir!.

Beyin hücrelerinin kendisine ulaşan elektriksel impulsın frekansı ile programlandığı, çağdaş bilimce tespit edilmiş durumda...

Beyinde görme yoktur.Beyinde işitme yoktur. Beyinde şekil yoktur. Beyinde sadece ve sadece “KAVRAMLAR”

sözkonusudur!.Nasıl ki bir bilgisayarın içinde entegreler,

diyotlar, transistörler mevcutsa ve bunların içinden geçen mikrovolt cinsinden elektrik akımı sözkonusuysa; aynı biçimde beyin hücreleri içinden de mikrovolt cinsinden elektrik akımı geçer.

477

Page 118: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Bu geçen elektrik akımı, o hücre grubu hangi frekansa göre programlanmışsa o frekansın kavramını-anlamını algılar, hisseder, değerlendirir.

İşte işin ana püf noktası burasıdır!. İnsana Din’in gelmesinin sebebi de bu

noktadır...Yaşamımızın bütün sırları da, bu noktada

mevcuttur...Hangi frekansa programlanmışsa o hücreler,

o hücreler grubunun deşifre edilmesi, bizde o mânâyı anlama-idrâk etme dediğimiz olayı meydana getirir.

Hangi kelimeyi veya kavramı düşünüyor ise; o anda, o kavramı meydana getiren hücreler grubunda bir bioelektrik akış ve bu elektrik akışın faaliyete soktuğu hücreler grubundaki frekansın deşifresi sözkonusudur.

Benden bu kelimeler çıkmadan önce, elbetteki çok çok kısa bir süre içinde, önce beynimde bu kavramların yerleştiği hücre gruplarında bir elektrik akışı meydana geliyor. O elektrik akış neticesinde o hücre grubundaki titreşim, frekans deşifre ediliyor; bunun neticesinde o anlam, “ses” olarak benden size ulaşıyor!. Bir yönüyle!.

Bir de bunun ikinci yönü daha var;Beyin hücrelerimde mevcut olan,

programlanmış olan o kavramlar ayrıca sese dönüşmemiş bir noktada beynim tarafından mikrodalga yayın olarak sizin beyinlerinize de ulaşıyor. Çünkü insan beyninin sadece 5 duyuya dönük faaliyeti değil; direct mikrodalga yayın olarak dışarıya faaliyeti de sözkonusudur. Bunun en basit örneği de “telepati” dediğimiz olaydır.

478

Page 119: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

“HAYAT" SIFATI"EL HAYY"

 (Esmâ âleminin kaynağı! Tüm isim özelliklerinin hayatını veren, varlığını oluşturan. Evrensel enerjinin kaynağı; enerjinin hakikati!)

İlgili ÂyetlerAllah O, tanrı yoktur sadece O'dur... Hayy ve

Kayyûm (yegâne hayat olan ve herşeyi kendi isimlerinin anlamı ile oluşturan-devam ettiren); O'nda ne uyuklama (âlemlerden bir an için olsun ayrılık), ne de uyku (yaratılmışları kendi hâline bırakıp kendi Zâtî dünyasına çekilme) söz konusudur. Semâlarda ve arzda (âlemlerdeki tümel akıl ve fiiller boyutunda) ne varsa hepsi O'nundur. Nefsinin hakikati olan Esmâ mertebesinden açığa çıkan kuvve olmaksızın (biiznihi) O'nun indînde kim şefaat edebilir... Bilir onların yaşadıkları boyutu ve algılayamadıkları âlemleri... O'nun dilemesi (elvermiş olması) olmadıkça ilminden bir şey ihâta edilemez. Kürsüsü (hükümranlık ve tasarrufu {rubûbiyeti}) semâları ve arzı kapsamıştır. Onları muhafaza etmek O'na ağır gelmez. O Âliyy (sınırsız yüce) ve Azîm'dir (sonsuz azamet). (Bakara/255)

Allah; tanrı ve tanrısallık yoktur, sadece "HÛ" (HÛ ismi, hüviyeti Zât'a işaret eden isimdir ki birçok yerde önce "HÛ" denerek hüviyeti Zât'ın âlemlerden ve tüm mânâlarla kayıtlanmaktan berî olduğu vurgulanır, sonra O'nda açığa çıkan bir özelliğe işaret eden isim belirtilir, sözü edilen konuya bağlı olarak); Hayy'dır (hayatın kendisidir) ve Kayyûm'dur (âlemler O'nunla vücud bulur ve devam eder). (Âl-i İmran/2)

479

Page 120: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

"Geceyi gündüze dönüştürürsün, gündüzü geceye dönüştürürsün. Diriyi ölüden çıkartırsın, ölüyü diriden çıkartırsın. Dilediğine hesapsız rızık (yaşam gıdası) verirsin." (Âl-i İmran/27)

Allah uğruna öldürülmüş olanları "ölü"ler sanmayın! Bilakis Rableri indînde hayattadırlar, rızıklanmaktadırlar! (Âl-i İmran/169)

Muhakkak ki Allah tohumu ve çekirdekleri çatlatıp yarandır (Esmâ tohumundan varlık sûretlerini yaratan)! Ölüden (hakikat ilmi yoksunu) diriyi (Hayy ismi özelliğiyle ölümsüzlüğünü fark edeni) çıkarır... Diriden (hakikat bilgisiyle yaşarken-mülhime kavrayışı içindeyken) de ölüyü (kozasını terk edemeyip nefsi emmareye-bedenselliğe düşeni) çıkarır! İşte Allah budur! Nasıl (hâlden hâle) çevriliyorsunuz? (En’am/95)

 (Müşriklere) de ki: "Sizi semâdan ve arzdan kim rızıklandırıyor? Yahut işitme ve görme kuvvelerinin sahibi kim? Ölüden (ölü hükmündeki kendini sırf beden sanma yaşamından) diriyi (Hayy olanın Esmâ'sıyla diri olduğu bilincini) kim çıkarıyor ve diriden (Hakikati itibarıyla diri iken) ölüyü (kendi veya karşısındakinin hakikatini görememe veya kendini sırf beden olarak kabullenip, toprak olup yok olacağını sanma hâlini) kim oluşturuyor? Kim Hükmü tedbir ediyor?"... "Allah" diyecekler... De ki: "O hâlde niye korunanlardan olmuyorsunuz?" (Yunus/31)

Hayy olmayan (yaşayan) ölülerdir... Ne zaman bâ's olunacaklarının da (yeni bir yapıyla yaratılacaklarının) şuurunda değildirler. (Nahl/21)

"Nerede olursam olayım beni bereketli kıldı... Salâtı (sürekli Rabbime yönelik yaşamayı) ve sâfiyeyi hükmetti, Hayy olduğum sürece!" (Meryem/31)

480

Page 121: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Vechler (yüzler), Hayy ve Kayyûm'a zillet ile boyun eğmiştir... Bir zulüm yüklenen (halife oluşunu fark edemeden vefat eden) kimse hakikaten kaybetmiştir. (Taha/111)

"HÛ"dur El Hayy! Tanrı yoktur; sadece "HÛ"! Dini O'na has kılarak, O'na yönelin artık! Hamd, âlemlerin (insanların) Rabbi Allah'a aittir. (Mu’min/65)

"HAYY" İSMİ ÖZELLİĞİYLEHakikat İlmi yoksunu olan "Ölü"den

ÖLÜMSÜZLÜĞÜNÜ FARK EDENİ ("Diri"yi)ÇIKARIR!

Muhakkak ki Allah tohumu ve çekirdekleri çatlatıp yarandır (Esmâ tohumundan varlık sûretlerini yaratan)! Ölüden (hakikat ilmi yoksunu) diriyi (Hayy ismi özelliğiyle ölümsüzlüğünü fark edeni) çıkarır... Diriden (hakikat bilgisiyle yaşarken-mülhime kavrayışı içindeyken) de ölüyü (kozasını terk edemeyip nefsi emmareye-bedenselliğe düşeni) çıkarır! İşte Allah budur! Nasıl (hâlden hâle) çevriliyorsunuz?(En'am/95)

HAYAT, YARADILMIŞ İÇİN GEREKLİDİR...

MUTLAK ZÂT, HAYAT SIFATINDAN DA MÜNEZZEHTİR!

(Soru: Mutlak varlık "Hayy" ise ve Hayat dahi bir sıfat ise, düşünüyorum ki Hayat yaratılmış olamaz. Çünkü "Hayat" sıfatı "Tekvin" sıfatından öncedir. Yani "Hayy olan" yaratır. O halde Hayat mutlak

481

Page 122: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

varlık için bir "sebep" midir, yoksa bir "gerek" midir?.)

Hayat, bize göre bir gerektir... Mutlak Zât bu kavramdan da münezzehtir!... Soruna teşekkür ederim...

TÜM VARLIK,O’NUN HAYATI İLE HAYATTADIR

Şimdi, burada olayın iyi farkedilmesi için mesele, Öz`den dışa doğru veya yukarıdan aşağıya doğru veya Nokta`dan açılıma doğru şekliyle düşünerek çözüme ulaşmaktır. Yani, piramitin tepesinden aşağıya bakmak şeklinde düşünebilmek!

Şayet biz, detaydan “Öz”e, piramitin altından yukarıya, çokluktan Tekliğe bakmaya kalkarsak, mutlaka bir yerde takılıp kalırız… Teferruatta boğulur, öz`e ulaşamayız.

Meseleyi özünden kavrayıp çözebilmenin yegâne şartı, Öz olan Nokta`dan dışa, vahdetten kesrete doğru bakmaktır.. Bu da, Tek`in kendi ilminde veya bir başka ifade ile, kendi şuurunda mevcut olan mânâlar ile o mânâlara tekâbül eden sûretleri oluşturması şeklinde çözüme götürür olayı.

Her şey O`nun ilminde şöyle yaratılmıştır;Tüm varlık, O`nun hayatı ile hayattadır!

HAYAT SIFATININ ZUHURU(“Ruhullah”)

"RUHÛLLAH" ise iki anlama gelir:

482

Page 123: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

1-Hayat sıfatının zuhuru.2-Allah isminin işaret ettiği mânâların varlığı

EVRENİN HAYATİYET VASFIEvrenin hayatiyet vasfı dahi,

bilincin imajından ortaya çıkar.

KOZMİK BİLİNCE GÖRE BÜTÜN MEVCUDAT“SALT ENERJİ”DEN İBARETTİR…MADDİ VARLIKLAR İSE“SALT ENERJİ” DALGALARININ YOĞUNLAŞIP VARLIĞA BÜRÜNMÜŞ HÂLİ!

(Salt enerji, “elektromanyetik dalgalar” adıyla varlığa

bürünüp, yoğunlaşır)

-“Evren” dediğin yapının aslı da bir enerji denizi değil mi?...

 Salt enerjinin, “elektromanyetik dalgalar” adıyla varlığa bürünüp, daha da yoğunlaşmasıyla kat kat maddeye yaklaşması ve nihâyet maddeleşmesiyle, tıpkı denizin dalgaları gibi çeşitli görünümler alması gibi..

-Evet haklısın... Aslında, ayrı birer varlıkmışçasına isimlendirdiğimiz dalgaların denizden, yâni sudan ayrı bir şey olmamasına rağmen, bizim ona bir müstakil varlığı varmışçasına isim vermemiz ile bunun arasında hiç fark yok... Su, salt enerji yerine ele alınırsa; madde ve maddî varlıklar dahi salt enerjinin dalgaları mesâbesinde kalır... Peki, bu salt enerji, dalgalanmadan evvel ne haldeydi?.

483

Page 124: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

-Bu salt enerji, dalgalanmadan evvel, bir enerji varlığı hâlinde kendisine yön veren Kozmik bilincin imajında idi... Ve gerçekte, el ân öyle!

- Anlayamadım?.-Bu enerji, yâni salt enerji, aynı zamanda bir

bilince de sahip değil mi?. Ki bu akılla, düzenli bir dalgalanma (!) hâlinde “evren” adı altında açığa çıkmış…?

- Evet…?-Aslında, işte bu salt enerji dahi, “Kozmik

bilinç” ya da “Tümel akıl” adını verdiğimiz aklın imajında idi! Ve bu bilincin imajında, deniz ve dalgalar husûle geldikten sonra; gene enerji bu aklın imajından ortaya çıktı ve bundan sonra da safha safha evren meydana geldi.

Bu sebeple, orijini yönüyle, “salt enerji” denilen evrenin hayâtiyet sıfatının dahi, bilincin imajından ortaya çıktığı anlaşılır ki; bu Kozmik bilince nisbetle, bütün mevcûdat, salt enerjiden ibaret, bir hayâl hükmüne girer!

O bilinç ise, bir noktadan, bir mutlak karanlıktan, bir bilinmezlik veya bir anlaşılmazlıktan ibarettir! Hiçtir! “Hiçlik”tir!

Ve "el ân" da öyledir!- Hâlen de öyle midir?.- Elbette! Nitekim sizden birinin... Neyse,

geçelim onların sözünü şimdilik!

“ALLAH’IN HAYAT SIFATI”NIN “SİSTEM”DEKİ   ZUHUR KAYNAĞI->GÜNEŞ!

Hatırlayınız ki, Dünya, Güneş`in yörüngesinde ve çekim alanı içindedir!

Dünya üzerinde varolan her canlı, hayatının kaynağı olan Güneş enerjisiyle varolmuştur! Ki, Din

484

Page 125: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

dilinde buna Allah`ın "hayat sıfatının" sistemdeki zuhûr kaynağı "Güneş" isimli yıldızdır da denilebilir.. Ya da "Güneş enerjisi-ışınları" yerine "o yıldızın varlığını oluşturan olan melekî kuvvet" diyebiliriz!

Güneş sistemi içindeki tüm uydularda bulunan canlılar, hayatiyetlerini ve yapılarını, Güneşin boyutsal derinliklerinde varolan bu melekî kuvvetten alırlar ve sürdürürler.

BİRİMALGILAMAYLA “HAYAT” BULUR

Hayat, ilim, irade, kudret, kelâm, semi, basar vasıfları, “esma mertebesi” dediğimiz salt “data” veya “bilgi”nin varlığını oluşturandır!. “Nokta” bunların tümünü kapsayan tekil yapıdır!.

Bu isimler, aynı şeydeki 7 ana vasfa işaret eder ki, bunun sonucu da “Tekvin”dir!. Böylece esmâ özellikleri açığa çıkar ve “kevn” meydana gelir… Yani, âlem içre âlemler, evren içre evrenler!.

Burada algılayan esastır!. Algılayana göre, algılananlar oluşur!.

Algılayan?Algılama, “birim”dir!.“Birim”, algılamayla hayat bulur. Bu

algılamada, reaksiyonu oluşturur ve böylece birim var oluşunun amacına “kulluk” etmiş olur. Bize “iyyake na’budu” her namazda “OKU”tulurken, yapacağımız mirâc ile bu gerçeği hissetmemiz istenmiştir kanaatimce.

“Siz onların zikrini anlayamazsınız” hükmü, bu boyutsal derinlikte var olan birimler ve yerine getirdikleri “kulluk” dolayısıyladır. Kişi, kendi

485

Page 126: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

varlığındaki “birim”lerden, evren içre evrenlerde yer alan sayısız “birim”lere kadar, hiçbirinin “kulluğu”nun neden, nerede, nasıl olduğunun farkında değildir.

Algılama, “birim”in hakikatindeki “esma özellikleri”nden kaynaklanır. “Esma mertebesi” denince, sayısız özellikleri olan tek bir yapıdan söz edilmektedir. Bundaki çeşitli özellikler, sayısız birimleri yaratmakta ve onlara sayısız özellikler bahşetmektedir kendi varlığıyla.

“Her an yeni bir şan alması”, bu tekilliğin, tek kare resmin, her an yeni bir görüntüsü olarak kabul edilmekte… Bu da, âlemlerin her an var olup, daha sonra yok olması olarak nitelenmektedir.

“Allah” adıyla işaret edilen, Zât’ı itibariyle, esmâ mertebesi olarak açığa çıkardığı “NOKTA” denilen âlem içre âlemler algılamasının getirisinden “GANΔdir! Lütfen bunu iyi anlayalım.

İLİM SIFATI"El Aliym"

 ("İlim" özelliği sebebiyle sınırsız sonsuz her şeyi

ve her boyutu, her yönüyle Bilen!)

“Nokta”lar düzlemindeki ilmî, şuursal açılımlar

Sıfat mertebesindeki İlim Allah'ın ilmî bakışı Allah’ın kendine olan ilmi

İlgili Âyetler

486

Page 127: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

"HÛ" (O işaretini boyutsal derinlikli düşünmek gerekir) yarattı sizin için arzda olanların (bedeninizdeki özelliklerin) tümünü; sonra da şuur boyutunuza yönelip onu yedi kat (yedi idrak-Nefs mertebesi) olarak düzenledi. O her şeyi bizâtihi kendinden yarattığı içindir ki her şeyi bilendir. (Bakara/29)

(Bunu algılayan melâike): "Subhaneke (her an yeni bir şey yaratıp bunlarla da asla kayıtlanmayan ve sınırlanmayansın)! Bizde açığa çıkarttığın ilimden başkasını bilmemiz asla mümkün değil! Şüphesiz ki sen, Mutlak İlim (Alîm) ve bunu bir sistem içinde (Hakîm) açığa çıkaransın!(Bakara/32)

Elleriyle yaptıkları (suçlar) yüzünden ölümü asla temenni etmeyeceklerdir. Allah zulmü açığa çıkaranları bilendir, onların hakikati olarak!(Bakara/95)

Maşrik de (doğu veya doğuş mahallî) mağrip de (batı veya batış-kayboluş-ölüm) Allah'a aittir! Ne yana dönersen Vechullah karşındadır (Allah Esmâ'sının açığa çıkışıyla karşı karşıyasın)! Muhakkak ki Allah tüm varlığı kapsar ve ilim sahibidir. (Bakara/115)

Ve hani İbrahim, İsmail ile el BEYT'in (Kâbe-kalp-şuurun 7.kat semâsı) ana duvarlarını yükseltip (şöyle yönelmişti): "Rabbimiz, bizden kabul buyur, şüphesiz ki sen (varlığın hakikati olarak) Algılayan Alîm'sin. (Bakara/127)

Eğer onlar da, sizin O'na iman ettiğiniz kapsamda iman ederlerse, hakikate giden yolu bulmuş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, parçalanmış ve dar kafalı olarak kalırlar. Onlara karşı Allah sana yeterlidir! "HÛ"; Es Semî'dir, El Alîm'dir. (Bakara/137)

487

Page 128: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Safa ve Merve, Allah işaretlerindendir. Kim hac veya umre niyetiyle El Beyt'i (Kâbe) ziyaret ederse, onları da (Safa-Merve) tavaf etmesinde bir sakınca yoktur. Kim hayır olması için daha fazlasını yaparsa, Allah (varlığındaki Esmâ mertebesinden) Şakîr'dir (yapılanları fazlasıyla değerlendiren), Alîm'dir. (Bakara/158)

Artık kim bunu işittikten sonra (vasiyeti uygulamazsa), onun suçu yalnızca onu değiştirenin üzerinedir. Muhakkak ki Allah Semî'dir, Alîm'dir.(Bakara/181)

Allah adına yaptığınız yeminler;  iyilik yapmak, korunmak, insanlar arasını düzeltmek gibi konularda size engel olmasın. Allah Semî'dir, Alîm'dir. (Bakara/224)

Eğer boşamaya karar verirlerse, şüphesiz Allah Semî'dir, Alîm'dir (niyetlerini bilir).(Bakara/227)

Karılarınızı boşadığınızda üç aybaşı süresi tamamlandığında ya güzellikle devam edin ya da iyilikle serbest bırakın. Eziyet amacıyla onları kendinize bağlı tutmayın. Kim bunu yaparsa muhakkak kendi nefsine zulmetmiş olur. Allah hükümlerini önemsememezlik yapmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve Kitap ve Hikmetten inzâl ettiğini hatırlayın. Allah'tan korunun ve iyi bilin ki, Allah her şeyin (Esmâ mertebesi itibarıyla) hakikati olarak bilir. (Bakara/231)

Allah yolunda savaşın ve iyi bilin ki Allah Semî ve Alîm'dir. (Bakara/244)

Musa'dan sonra İsrailoğullarının ileri gelenlerinden bir grubu görmedin mi? Hani onlar Nebilerine: "Bizim için bir Melîk bâ's et de Allah yolunda savaşalım" demişlerdi. O Nebi de sordu: "Ya üzerinize savaş hükmolur da

488

Page 129: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

savaşmazsanız?"... Dediler: "Biz niye savaşmayalım ki? Üstelik yurdumuzdan, çocuklarımızdan olmuşken!" Ne zaman ki üzerlerine savaşmak hükmoldu, onlardan pek azı hariç savaşmaktan yüz çevirdiler. Allah zâlimleri (onları Esmâ'sından yaratan olması dolayısıyla) Alîm'dir. (Bakara/246)

Nebileri onlara dedi ki: "Muhakkak ki Allah, Talut'u sizin için Melîk olarak bâ's etti." Dediler: "Nasıl olur da o bizim üzerimize mülk sahibi olur? Biz mülkumüze ondan daha çok hak sahibiyiz. Üstelik servet itibarıyla zengin de değildir."  Nebileri dedi ki: "Muhakkak ki Allah onu sizin üzerinize seçti, ilimde derinlik, bedende genişlik verdi." Allah mülkünü (mülkünde tasarrufu) dilediğine verir. Allah Vâsî'dir, Alîm'dir. (Bakara/247)

"DİN"de (Allah yaratısı sistem ve düzeni {Sünnetullah} kabul konusunda) zorlama yoktur!.. Rüşd (Hakikat en olgun hâliyle) ortaya çıkmış, sapık fikirlerden ayrılmıştır. Kim Tagut'u (gerçekte var olmayıp vehim yollu var sanılan kuvvelere tapınmayı) terk eder, (varlığını oluşturan) Allah'a (Esmâ'sına) iman ederse, kesinlikle o kopması mümkün olmayan, hakikatindeki sağlam bir kulpa yapışmış olur. Allah Semî ve Alîm'dir. (Bakara/256)

Mallarını Allah'a imanları dolayısıyla insanlara karşılıksız bağışlayanların misali, yedi başak oluşturan ve her başağında yüz tane bulunan tek bir buğday tohumu gibidir. Allah dilediğine daha da katlar. Allah Vâsî'dir, Alîm'dir. (Bakara/261)

Şeytan (vehminiz) sizi fakirleşeceğiniz yolunda korkutur (bağış yapmaktan uzaklaştırır), çirkin şeyleri, cimriliği emreder!.. Allah ise

489

Page 130: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

kendinden bir mağfiret ve fazlından vermeyi vadeder. Allah Vâsî'dir, Alîm'dir. (Bakara/268)

 (İnfaklarınız) şu fakirler içindir ki, kendilerini hepten Allah yoluna vermişler, dünyalık yaşam gıdası için çalışmaya vakit ayırmamışlardır. İstemekten çekindikleri için de, iç yüzlerine vâkıf olmayanlar onları zengin sanır. Ancak sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük edip kimseden bir şey talep etmezler. (Artık) hayırdan ne bağışlarsanız muhakak Allah onu Alîm'dir. (Bakara/273)

Ey iman edenler, belli bir süre ile borç verdiğinizde onu yazın. Aranızdan âdil biri yazsın. Yazmayı bilen de Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazsın ve bundan kaçınmasın. Ayrıca hak üzerinde olan (borçlu) da yazdırsın. Rabbi olan Allah'tan ittika edip, borcundan hiçbir şeyi eksiltmesin. Eğer borçlu anlayışı sınırlı veya çocuk ise, onun velisi yazdırsın. Erkeklerden iki kişiyi de şahit tutun. Eğer iki erkek yoksa o zaman şahitler bir erkek ve iki kadın olsun. Onlardan biri unutur veya şaşırırsa diğeri hatırlatır diye. Davet edildiklerinde şahitlikten de kaçınmasınlar. Küçük veya büyük borcu vâdesine kadar yazmaktan geri kalmayın. Bu Allah indînde en uygun ve sağlam tarz olduğu gibi ileride şüpheye düşmemeniz için de en sağlam yoldur. Meğer ki aranızdaki alışveriş peşin paraya dayanan bir işlem olsun. O zaman bunu yazmamanızda bir beis yoktur. Alım satım yaptığınızda dahi şahit tutun. Bir de ne yazan ne de şahit bu işten zarar görmesin. Eğer onlara zarar verecek bir durum oluşursa bu kendinize verdiğiniz bir zarar olur. Allah'tan korunun. Allah size öğretiyor. Allah Bi-küllî şey'in Alîm'dir. (Bakara/282)

490

Page 131: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Eğer yolculuk hâlinde olur da kâtip bulamazsanız, alınmış olan rehinler sözler ile de yetinilebilir. Eğer birbirinize güvendiyseniz, güvenilen o güveni boşa çıkarmasın ve Rabbinden korksun. Şahit olduğunuz şeyi gizlemeyin. Kim şehâdetini gizlerse, muhakkak onun kalbi suçludur (kalbi hakikatini yansıtmamaktadır, hakikatinden perdelenmiştir). Allah yapmakta olduklarınızı B işareti kapsamında bilmektedir. (Bakara/283)

Birbirinden gelme, tek bir nesil olarak... Allah Semî'dir, Alîm'dir .( Âl-i İmran/34)

Hani İmran'ın karısı: "Rabbim karnımdaki çocuğu herhangi bir şarta bağlı olmaksızın sana adadım; benden kabul buyur. Muhakkak ki sen, Semî'sin, Alîm'sin." (Âl-i İmran/35)

Eğer (bu hakikatten) yüz çevirirlerse, şüphesiz ki Allah fesat çıkaranları bilir (sonucunu yaşatır). (Âl-i İmran/63)

"Dininize tâbi olmayana inanmayın!" De ki: "Hidâyet, Allah hidâyetidir (hakikatiniz olan Allah Esmâ'sının hidâyeti esastır). Size verilenin bir benzeri de başka birine veriliyor diye ya da (verilenle) Rabbinizin huzurunda size galip gelecekler diye mi muhalefetiniz?" De ki: "Muhakkak ki fazl Allah elindedir, onu dilediğine verir. Allah Vâsî'dir, Alîm'dir." (Âl-i İmran/73)

Sevdiğiniz şeyleri başkalarına karşılıksız olarak bağışlamadıkça "Birr"e (hayra) eremezsiniz. Neyi Allah için karşılıksız bağışlarsanız, Allah onu (yaratanı olarak) bilir (karşılığını da halkeder). (Âl-i İmran/92)

Yaptıkları hayırlar asla inkâr edilmeyecektir. Allah korunanların varlığındaki Esmâ'sıyla Alîm'dir. (Âl-i İmran/115)

491

Page 132: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

İşte siz öyle (inanca sahip) kişilersiniz ki (inandığınız hakikat dolayısıyla) onları seversiniz. Onlar ise (sizinle aynı inançta olmadıkları için) sizi sevmezler! Siz hakikat bilgisinin tümüne iman edersiniz. Sizinle karşılaştıklarında "İman ettik" derler; kendi başlarına kaldıklarında ise size öfkelerinden parmaklarını ısırırlar! "Öfkenizin ateşiyle kahrolun!" de... Muhakkak ki Allah, Esmâ'sıyla varlığınızın hakikati olarak içinizdekini bilir. (Âl-i İmran/119)

Hani sen sabah erkenden ailenden ayrılıp iman edenleri savaşmaları için uygun mevzilere yerleştiriyordun. Allah Semî'dir, Alîm'dir. (Âl-i İmran/121)

Sonra gamın ardından bir güven duygusu inzâl ederek içinizi yatıştırdı. Bir grup da (münafıklar-ikiyüzlüler) kendi canlarının (çıkarlarının) kaygısına düşmüştü. Allah'a karşı cahiliye zannı ile düşünerek "Bu karara bizim bir katkımız mı var" diyorlardı. De ki: "Hüküm-karar tümüyle Allah'a aittir!" Onlar dışa vurmadıklarını içlerinde sakladılar. "Bu hüküm-kararda bir hissemiz olsaydı burada öldürülmezdik" dediler. De ki: "Evlerinizde dahi kalsaydınız, haklarında öldürülme yazılmış (programlanmış) olanlar her hâlükârda evlerinden çıkıp, düşüp kalacakları (öldürülecekleri) yere giderlerdi. Allah içinizdekini (dışınıza vurup ne olduğunuzu) size göstermek ve yanlış fikirlerden arınmanızı sağlamak için bunu yaşattı. Allah içinizdekileri bilir, zira sînelerinizin hakikati O'nun Esmâ'sıdır." (Âl-i İmran/154)

Allah, evlatlarınız hakkında size (şöyle) vasiyet ediyor: Erkeğin payı, iki kadının payı kadardır... Eğer (çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, (o takdirde) onlar için (miras bırakan) ne

492

Page 133: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

terk etti ise, onun üçte ikisidir; eğer (mirasçı) bir tek (kadın) ise, mirasın yarısı onundur... Eğer miras bırakanın (ana-babası yanı sıra) çocuğu varsa, ana-babanın her birine mirasın altıda biri verilir; şayet hiç çocuğu yok, sadece ana-babası kendisine vâris olmuşsa, (bu takdirde) anasına mirasın üçte biri düşer (babasına da kalan üçte ikisi)... Eğer (miras bırakanın) kardeşleri varsa, anasının (miras payı), yaptığı vasiyetten ve borcundan sonra (kalanın) altıda biridir... Babalarınız ve oğullarınız (var)... Mirasınıza hangileri daha lâyıktır, siz bilemezsiniz. (İşte bu yüzden bunlar) Allah'tan bir farîza... Muhakkak ki Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Nisa/11)

 (Erkekler); eğer çocukları yoksa karılarınızdan kalanın (miraslarının) yarısı sizindir; şayet çocukları varsa, içlerinden gelen şekilde yaptıkları vasiyetten ve borçlarından sonra (kalanın) dörtte biri sizindir... (Erkekler); eğer sizin çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın dörtte biri eşlerinizindir; şayet çocuğunuz varsa, içinizden doğan vasiyetten (hadise göre 1/3'ü aşmamalıdır vasiyet; Buhari, Müslim) ve borcunuzdan sonra (kalanın) sekizde biri onlarındır... Eğer (kendisine) vâris olunulan erkek veya kadın KELALE (ana-baba ve evlat mirasçısı yok) ise ve onun bir erkek veya bir kız kardeşi varsa, bu iki kardeşten her birine altıda birdir... (Kardeşler) bundan çok ise, (bu takdirde) onlar, içlerinden gelene göre yapılmış bulunan vasiyetten ve borçtan sonra (kalanın) üçte birinde ortaktırlar... (Bu taksim) zarar verici de olmamalıdır... Allah'tan bir vasiyettir (bu)... Allah Alîm'dir, Halîm'dir. (Nisa/12)

Allah'ın kabul edeceği, cehalet nedeniyle yapılan kötülüğün, fark edilmesi akabinde

493

Page 134: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

yapılan tövbedir. İşte Allah, bunların tövbesini kabul eder. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Nisa/17)

Mâlik olduğunuz (cariyeler) müstesna, evli kadınlar haram kılınmıştır. (Bunlar) üzerinize Allah'ın yazısıdır (farzıdır)... Bütün bunların dışında kalanları, "sifah"tan (zinadan) kaçınarak namuslu yaşamanız için, mallarınızdan sarf ederek (nikâhlamanız) size helal kılındı. Nikâhlanarak beraber olduğunuz kadınlara mehrlerini tamamıyla verin. Bundan başkaca karşılıklı anlaşarak daha fazlasını vermenizde de sakınca yoktur. Muhakkak ki Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Nisa/24)

Allah bilmediklerinizi açıklamak, sizden öncekilerin doğru yaşam tarzlarına yöneltmek ve suçlarınızı bağışlamak ister. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Nisa/26)

Allah'ın bazılarınızı, fazlından verdikleriyle diğerlerinden üstün kılmasına haset etmeyin. Erkeklere de kazandıklarının karşılığı bir nimet vardır. Kadınlara da kazandıklarının karşılığı bir nimet vardır. Allah'tan fazlını niyaz edin. Kesinlikle Allah her şeyin (Esmâ'sıyla hakikati olarak) Alîm'dir. (Nisa/32)

Eğer onların aralarının açılmasından korkarsanız bir hakem erkek ailesinden, bir hakem de kadın tarafından oluşturun. Arayı düzeltmek isterlerse Allah da bunu başartır. Muhakkak Allah Alîm'dir, Habîr'dir. (Nisa/35)

Hakikatlerini de Esmâ'sıyla vareden Allah'a ve gelecekte yaşanacak sürece iman edip, Allah'ın onları rızıklandırdığından, başkalarına da bağışlasalardı ne zarar ederlerdi ki? Allah hakikatlarinde olarak Alîm'dir. (Nisa/39)

Bu fazl Allah'tandır. Yeterlidir onlara Esmâ'sıyla hakikatleri olan Alîm Allah! (Nisa/70)

494

Page 135: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Yanlışlık hariç, bir iman eden için, diğer bir iman edeni öldürmesi olacak şey değildir... Yanlışlıkla bir iman edeni öldürenin, iman eden bir köleyi hürriyetine kavuşturması ve öldürülenin ailesine diyet ödemesi gerekir. (Vârislerin, diyeti katile) bağışlamaları müstesna... Eğer (öldürülen) iman eden olmakla beraber, size düşman olan bir kavimden ise, (o zaman katilin) iman eden bir köleyi hürriyetine kavuşturması gerekir... Şayet (öldürülen) sizinle aralarında anlaşma bulunan bir kavimden ise, (o zaman katilin) öldürülenin ailesine bir diyet ödemesi ve iman eden bir köleyi hürriyetine kavuşturması gerekir... Kim (diyet bedelini) bulamazsa, Allah'tan bir tövbe olmak üzere, iki ay kesiksiz oruç tutmalıdır... Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Nisa/92)

 (Düşman) topluluğunu takip etmekte gevşeklik göstermeyin... Şayet siz acı duyuyorsanız, onlar da tıpkı sizin gibi acı duyuyorlar... (Üstelik siz) Allah'tan onların umamayacağı şeyleri umuyorsunuz... Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Nisa/104)

Kim bir suç işlerse, bunun getirisi kendinedir (başkasına değil)! Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Nisa/111)

Kadınlar hakkında senden, haklara dair açıklama istiyorlar... De ki: "Onlarla ilgili hükümler hakkında açıklamayı size Allah veriyor!" Onlar için yazılmış hakları kendilerine vermediğiniz ve (üstelik) kendileriyle nikâhlamaya (evlenmeye) rağbet ettiğiniz yetim kızlar ile zor durumdaki çocuklara ve bir de yetimlere adaleti ikame etmeniz hakkında bilgiler yüzünüze okunuyor... Ne hayır yaparsanız, muhakkak ki Allah onu Alîm'dir

495

Page 136: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

(çünkü yaptığınız hayrın yaratanı O'dur). (Nisa/127)

Eğer şükrederseniz ve iman ederseniz Allah size niye azap etsin! Allah Şakîr'dir, Alîm'dir. (Nisa/147)

Zulme uğrayan dışında, kötü sözün açıktan konuşulmasını sevmez Allah! Allah Semî'dir, Alîm'dir. (Nisa/148)

Ey insanlar, Rasûl size Rabbinizden Hak olarak gelmiştir! Artık iman edin sizin için hayırlı olana! Eğer inkâr ederseniz, bilin ki semâlar ve arzda olan ne varsa Allah içindir (Esmâ ül Hüsnâ'sının işaret ettiği özelliklerin açığa çıkması için). Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Nisa/170)

Senden açıklama-hüküm isterler... De ki: "Kelale (arkasında ana-baba ve çocuk bırakmamış olan) hakkında size Allah fetva verir: Eğer çocuğu olmayıp, bir kız kardeşi bulunan bir erkek kişi ölürse, mirasının yarısı onundur... Çocuğu olmayan kız kardeş ölürse, erkek kardeş ona vâris olur... Eğer (ölen erkek kişinin kız kardeşleri) iki iseler, (erkek kardeşlerinin) mirasının üçte ikisi onlarındır... Eğer (mirasçı) kardeşler erkekler ve kadınlar ise (erkek-kız kardeşler durumunda birçoklarsa), (o zaman) bir erkeğe iki kadının payıdır"... Allah, sapmayasınız diye size beyan ediyor... Allah Bi-küllî şey'in-her şeyin Esmâ'sıyla hakikati olarak Alîm'dir. (Nisa/176)

Üzerinizdeki Allah nimetini ve sizi onunla bağladığı sözleşmeyi hatırlayın; hani "İşittik ve itaat ettik" demiştiniz... Allah'tan korunun! Muhakkak ki Allah içinizdekilere, onların Esmâ'sıyla hakikati olarak Alîm'dir. (Maide/7)

496

Page 137: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Ey iman edenler... Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah (onun yerine) öyle bir topluluk getirir ki, (O) onları sever, (onlar da) O'nu severler... İman edenlere karşı alçak gönüllü, hakikati inkâr edenlere karşı onurludurlar. (Onlar) hiçbir kınayanın kınamasından korkmaksızın, Allah uğruna mücahede ederler... Bu Allah'ın fazlıdır ki, onu dilediğine verir... Allah Vâsî'dir, Alîm'dir. (Maide/54)

De ki: "Allah'ın dûnunda, sizin için bir zarar veya faydası olmayanlara mı kulluk ediyorsunuz? Allah 'HÛ'dur; Semî ve Alîm." (Maide/76)

Allah Kâbe'yi, O Beyt-el Haram'ı, Haram Ay'ı, Hedy'i (kurban) ve Kalaid'i (boynu bağlı kurbanlıklar) insanların kıyamı (imanının ayakta kalması ve devam etmesi için) yaptı... Bu, Allah'ın semâlar (düşünce boyutu) ve arzda (bedeninde) olanı bildiğini ve Allah'ın her şeye Alîm olduğunu, sizin de bilmeniz içindir. (Maide/97)

 Gecede ve gündüzde her ne varsa O'nun içindir! "HÛ"; Semî'dir, Alîm'dir. (En’am/13)

"HÛ" ki, semâlar ve arzı Hak olarak yaratmıştır... Ne zaman "Ol" dese hemen oluverir... Hak, O'nun sözüdür! Sur'a üflendiği (bedene veya sisteme-olay içten dışadır) süreçte, mülk O'nundur! Gaybı ve şehâdeti bilendir... "HÛ"dur; Hakîm, Habîr. (En’am/73)

İşte bu, İbrahim'e halkına karşı verdiğimiz kesin kanıtımızdır. Kimi dilersek yüce mertebeler veririz! Muhakkak ki Rabbin Hakîm'dir, Alîm'dir. (En’am/83)

Karanlığı yarıp aydınlığı ortaya çıkarandır! Geceyi sükûnet, Güneş ve Ay'ı ölçüler vesilesi

497

Page 138: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

kıldı... Bu, Azîz ve Alîm olanın takdiridir. (En’am/96)

Semâlar ve arzın Bedî'dir (örneksiz yoktan yaratanıdır)! Eş kavramından münezzeh olanın nasıl çocuğu olur! Her şeyi yaratmıştır! "HÛ"; her şeyi kendi Esmâ'sından yaratması ve onların hakikatinde Esmâ'sıyla olması nedeniyle onları bilir! (En’am/101)

Rabbinin sözü doğrulanmış ve hak edilen şekilde sonuçlanmıştır! O'nun sözlerini değiştirebilecek yoktur... Semî, Alîm "HÛ"dur! (En’am/115)

Muhakkak ki senin Rabbin "HÛ"! Yolundan sapanı en mükemmel bilendir O! "HÛ"; hakikati yaşayanları en mükemmel bilen... (En’am/117)

 (Allah) onları topluca haşrettiği gün: "Ey cinn topluluğu, gerçekten insanların çoğunluğunu hükmünüz altına aldınız (hakikatten uzaklaştırdınız)!" (der)... İnsan (türünden) onların dostları olanlar şöyle der: "Rabbimiz, birbirimizden karşılıklı yararlandık... İşte bizim için belirlediğin ecelimiz bize ulaştı"... Şöyle der: "Ateş sizin mekânınızdır; Allah'ın dilemesi hariç, orada ebedî kalıcılarsınız"... Muhakkak ki Rabbin Hakîm'dir, Alîm'dir. (En’am/128)

Dediler ki: "Şu hayvanın karnındakiler yalnız erkeklerimize helaldir, kadınlarımıza haram kılınmıştır... Eğer doğan ölü doğarsa, onlar (erkek ve kadın) onda ortaktırlar"... Bu iftiraları (ile Allah) onları cezalandıracaktır... Muhakkak ki O, Hakîm'dir, Alîm'dir. (En’am/139)

Eğer şeytandan bir dürtme seni dürterse, hemen Allah'a (nefsinin hakikati olan Esmâ'sının kuvvesine) sığın... Çünkü O, Semî'dir, Alîm'dir. (A’raf/200)

498

Page 139: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Siz öldürmediniz onları, öldüren Allah'tı! (Oku) attığında sen atmadın, atan Allah'tı! İman edenlere, kendinden (rahmetinden) güzel bir tecrübe yaşatmak için! Muhakkak ki Allah Semî'dir, Alîm'dir. (Enfal/17)

Hani siz en yakın kenarda idiniz, onlar ise en uzak kenarda... Kervan da sizden aşağıda idi... Eğer onlarla sözleşmiş olsaydınız aynı zamanda bunlar bir araya gelemezdi!.. Fakat Allah, hükmü verilmiş olayı oluşturdu (tesadüf yoktur)! Tâ ki, helâk olan da, hayatta kalan da, Hakk'ın açık hükmü üzere, gereğini yaşamış olsun! Muhakkak ki Allah elbette Semî'dir, Alîm'dir. (Enfal/42)

Allah uykunda onları sana az gösteriyor(du)... Eğer sana onları çok gösterseydi, elbette korkuya kapılırdınız ve iş hakkında anlaşmazlığa düşerdiniz... Ne var ki Allah (sizi) selâmete çıkardı... Muhakkak ki O, sadırların zâtı (varlığınızın El-ESMÂ'sıyla hakikati) olarak Alîm'dir. (Enfal/43)

İşte bu böyledir... Bir topluluk nefslerindekini değiştirmedikçe, Allah onlara (hakikatlerinden) olan nimetini değiştirmez! Allah Semî'dir, Alîm'dir. (Enfal/53)

Eğer barışa yanaşırlar ise, sen de ona (barışa) yanaş! Allah'a tevekkül et (Allah'ı vekîl tut=El Vekîl isminin kuvvesine yönel)! Çünkü O, Semî'dir, Alîm'dir. (Enfal/61)

Eğer sana hıyanet dilerlerse, gerçekten onlar daha önce Allah'a hainlik yapmışlardı da, onlara karşı (sana) başarı vermişti! Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Enfal/71)

Onlar ki daha sonra iman ettiler, hicret ettiler ve sizinle beraber mücahede ettiler; işte onlar da sizdendir! Ulül Erham (kan bağı olanlar),

499

Page 140: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Allah Kitabı'nda, birbirlerine daha evlâdır... Muhakkak ki Allah Bi-küllî şey'in Alîm'dir ( her şeyi, Esmâ'sıyla hakikati olarak bilendir)! (Enfal/75)

 Kalplerindeki kin ve öfkeyi gidersin... Allah dilediğinin tövbesini kabul eder... Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Tevbe/15)

Ey iman edenler! Kesinlikle müşrikler necistir (pisliktir)! Artık bu senelerinden sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar! Eğer yoksulluğa düşmekten korkuyorsanız, (bilin ki) Allah dilerse, sizi yakında fazlından zenginleştirir... Muhakkak ki Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Tevbe/28)

Esmâ'sıyla hakikati olan Allah'a ve yaşanacak sonsuz sürece iman edenler, mallarıyla, canlarıyla mücahede etmekten (geri kalmamak için) senden izin istemezler... Allah korunanları (Esmâ'sıyla onların hakikati olarak) Bilen'dir. (Tevbe/44)

Eğer sizinle sefere çıksalardı, size dertten başka katkıları olmayacaktı. Mutlaka fitne arzulayarak aranıza sokulurlardı... İçinizde onları dinleyenler var. Allah zâlimleri (Esmâ'sıyla onların hakikati olarak) Bilen'dir. (Tevbe/47)

Sadakalar Allah'tan bir farz olarak; ancak yoksullar, düşkünler, sadaka işleri ile ilgili çalışanlar, İslâm'a yönlendirilmek istenenler, köleler, borçlular, Allah yolunda (harcama) ve yolcular içindir... Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Tevbe/60)

Savaştan döndüğünüzde size mazeret beyan edecekler... De ki: "Özür beyan etmeyin... Size asla inanmayacağız... (Zaten) Allah bizi, sizin durumunuzdan haberdar etti... Allah ve Rasûlü sizin ortaya koyduğunuzun sonucunu görecek;

500

Page 141: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

sonra algılanamayan ve algılanan âlemlerin Âlim'ine döndürülürsünüz! (O da) size yapmakta olduklarınızın anlamını ve sonucunu bildirecek." (Tevbe/94)

Bedevîler, küfür ve nifak itibarıyla daha şiddetlidirler... Allah'ın, Rasûlüne inzâl ettiğinin inceliklerini anlamamaya daha yatkındırlar... Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Tevbe/97)

Bedevîlerden kimi vardır ki, infak ettiğini boşa gitmiş sayar ve sizde devranın belâsının açığa çıkmasını umarlar... Devranın belâsı üzerlerine olsun! Allah Semî'dir, Alîm'dir. (Tevbe/98)

Onların mallarından bir sadaka al ki, böylece onları temizleyesin; onunla kendilerini arındırasın. Onlara yönel, dua et... Muhakkak ki senin salâtın (yönelişin) onlar için huzur, güven kaynağıdır. Allah Semî'dir, Alîm'dir. (Tevbe/103)

De ki: "Çalışın! Allah, Rasûlü ve iman edenler sizin yaptıklarınızı görecek... Siz algılanmayan ve algılananın (gayb ve şehâdetin) Âlim'ine döndürülmenin sonuçlarını yaşayacaksınız! (O) size yaptıklarınızın anlamını bildirecektir." (Tevbe/105)

 (Savaş için sefere çıkmayan) diğer bir kısım da Allah hükmüne bırakılmışlardır... Ya onlara azap yaşatır ya da tövbe nasip eder... Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Tevbe/106)

Onların kurdukları mescidleri; kalpleri parçalanmadıkça, içlerinde bir kuşku olarak devam edecektir... Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Tevbe/110)

Allah bir topluluğu hakikate erdirdikten sonra, saptırmaz; korunacakları şeyler kendilerine açıkça belli olup, onlardan sapma

501

Page 142: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

olmadıkça! Muhakkak ki Allah Bi-küllî şey'in Alîm'dir. (Tevbe/115)

 Onlardan çoğunluğunun tâbi olduğu, varsandıklarıdır! Muhakkak ki varsayım, gerçeğin yerini tutmaz! Şüphesiz ki Allah yapmakta olduklarını (Esmâ'sıyla hakikatleri olarak) Bilen'dir. (Yunus/36)

Onların sözü seni mahzun etmesin... Muhakkak ki izzet tümüyle Allah'ındır... O Semî'dir, Alîm'dir.(Yunus/65)

Kesinlikle bilin ki! O'ndan gizlemek için, içlerindekini dürüp bükerler (gerçek düşüncelerini başka fikirlerle örtüp gizlerler)! Kesinlikle bilin ki! Onlar elbiselerine büründüklerinde (iç dünyalarındakini örttüklerinde), onların sırlarındakini ve açığa vurduklarını da bilir! Çünkü O, sadırların (derûnlarının) zâtı olarak Alîm'dir. (Hud/5)

"İşte böylece Rabbin seni seçer, olayların hakikatini görmeyi sana öğretir, nimetini, daha önce iki atan İbrahim ve İshak'a tamamladığı gibi, senin ve Âl-i Yakup'un üzerine de tamamlar. Muhakkak ki senin Rabbin Alîm'dir, Hakîm'dir." (Yusuf/6)

Bir kafile geldi kuyu başına ve sucuları kovasını saldı kuyuya ve görünce seslendi: "Hey müjde! Burada bir erkek çocuk var"... Onu satmak için çıkarıp sakladılar. Allah onların yapmakta olduklarını (onların hakikati ve fiillerinin yaratanı olarak) Alîm'dir. (Yusuf/19)

 (Yusuf'un) Rabbi Onun duasına icabet etti de onların oyunlarını Ondan defetti! Muhakkak ki O, Semî'dir, Alîm'dir. (Yusuf/34)

Melîk dedi ki: "Onu (Yusuf'u) bana getirin!"... Ne zaman ki Ona (Yusuf'a) rasûl (elçi) geldi, (Yusuf o rasûle): "Rabbine (efendine) dön... Ona,

502

Page 143: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

'Ellerini kesen kadınların hâli ne idi?' diye sor... Muhakkak ki Rabbim, onların tuzaklarını Alîm'dir." (Yusuf/50)

Bunun üzerine (Yusuf) aramaya, kardeşinin heybesinden önce onların heybelerinden başladı... Sonra onu (su maşrapasını) kardeşinin heybesinden bulup çıkarttı... (Olayı) Yusuf'un lehine işte böyle geliştirdik. Yoksa O (Yusuf), Allah'ın dilemesi hariç, Melîk'in dinine (Melîk'in yönetim kurallarına göre) kardeşini alacak durumda değildi... Dilediğimizin bilgisini arttırırız. Her ilim sahibinin üstünde Her şeyi Bilen vardır. (Yusuf/76)

 (Babaları) dedi ki: "Hayır (öyle olduğunu sanmıyorum)! Nefsleriniz sizi (kötü) bir işe yönlendirmiş. Bana güzellikle sabretmek düşer bundan sonra... Umulur ki, Allah onların hepsini bana getirir... Muhakkak ki O, Alîm'dir, Hakîm'dir." (Yusuf/83)

 (Yusuf) ana-babasını tahta oturttu... Kardeşleri, önünde saygıyla yere kapandılar... (Yusuf) dedi ki: "Babacığım... İşte bu önceden (gördüğüm) rüyanın (baba=güneş, Anne=Ay, 11 kardeş=11 gezegen olarak) tevilidir (anlamının gerçeğidir)... Rabbim onu hak kıldı (gerçekleştirdi)... (Rabbim) bana hakikaten ihsanda bulundu... Şeytan benimle kardeşlerim arasına fit soktuktan sonra; beni zindandan çıkardı ve sizi de çölden getirdi... Muhakkak ki Rabbim dilediğine Lâtîf'tir... Çünkü O, Alîm'dir, Hakîm'dir." (Yusuf/100)

 Algılanamayan ve algılananın Âlim'idir! Kebîr'dir (sonsuz mânâlar büyüklüğü sahibi), Müteâlî'dir (yüceliği her şeyi ihâta eder). (Ra’d/9)

Muhakkak ki Rabbin, "HÛ"; onları haşreder! Muhakkak ki O, Hakîm'dir, Alîm'dir . (Hicr/25)

503

Page 144: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

 (Onlar da) dediler ki: "Endişelenme! Doğrusu biz sana Alîm bir erkek evlat müjdeliyoruz." (Hicr/53)

Kesinlikle Rabbin "HÛ"; Hallak'tır, Alîm'dir. (Hicr/86)

Nefslerine zulmedici olarak (şirk ile) yaşarken meleklerin vefat ettirdiği kimseler: "Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk" diyerek teslim olurlar... "Hayır! Muhakkak ki Allah yaptıklarınızı Alîm'dir." (Nahl/28)

Allah sizi yarattı... Sonra sizi vefat ettirir (öldürür değil vefat ettirir)! Kiminiz de erzel-i ömür'e (ömrün düşkünlük çağına) bırakılır; bildiklerini artık düşünemeyecek devreye... Muhakkak ki Allah Alîm'dir, Kâdîr'dir. (Nahl/70)

 (Hz. Rasûlullah): "Benim Rabbim semâda ve arzda konuşulanı bilir... O, Semî'dir, Alîm'dir" dedi. (Enbiya/4)

Senden önce hiçbir Rasûl (hakikat ve marifetlerden haberdar eden) ve hiçbir Nebi (ilâhî hükümleri ulaştıran) irsâl etmedik ki, o (şuurundaki idrakı gereği) temenni ettiğinde, onun idealine, şeytanı (beşerî yanını oluşturan bilinci) bir fikir ilka etmiş olmasın! Allah (Esmâ hakikati şuuruna yansıyarak), şeytanın ilkasını geçersiz kılar; sonra da kendi işaretlerini en sağlıklı kesin şekilde yerleştirir! Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Hac/52)

Onları razı olacakları yaşama dâhil eder... Muhakkak ki Allah Alîm'dir, Halîm'dir. (Hac/59)

Ey Rasûller... Temiz gıdalardan yeyin ve yararlı fiiller yapın... Muhakkak ki Ben, amellerinizi Alîm'im (amellerinizin karşılığı var). (Müminun/51)

Gaybı da şehâdeti de Bilen'dir... Onların ortak koşmalarından yücedir! (Müminun/92)

504

Page 145: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Allah size işaretlerini açıklıyor... Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Nur/18)

Ey iman edenler... Şeytanın adımlarına (bedenin dürtülerine) tâbi olmayın! Kim şeytanın adımlarına tâbi olursa (bilsin ki) kesinlikle şeytan, fahşa (çirkin söylentilerle aşırılığı) ve münkeri (haddi aşmayı) emreder... Eğer üzerinizde Allah'ın lütfu ve O'nun rahmeti olmasaydı sizden hiçbir kimse ebediyen arınıp gelişme gösteremezdi! Fakat Allah dilediğini arındırır... Allah Semî'dir, Alîm'dir. (Nur/21)

Eğer içeride biri yoksa size izin verilinceye kadar oraya girmeyiniz... Eğer size "Geri dön" denilirse, geri dönün... Bu sizin için daha temizdir... Allah yaptıklarınızı (B sırrınca) Alîm'dir. (Nur/28)

Sizden evli olmayanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden sâlihleri nikâhlayın! Eğer onlar fakirseler, Allah kendi fazlından onları zengin eder... Allah Vâsî'dir, Alîm'dir. (Nur/32)

Allah, semâların ve arzın nûrudur (NÛR ilimdir, semâlar ve arzın hakikati ilimden ibarettir)! O'nun nûrunun (ilminin varlığı ve açığa çıkışı) misali şuna benzer: İçinde lamba (bilinç) bulunan bir kandil (beyin) gibidir... O lamba da bir sırça (kalp-şuur) kapsamındadır! O sırça (şuur) sanki inciden bir yıldız (yaradılış amacına göre işlevlenmiş Esmâ bileşimi) gibidir ki, doğu ve batıya (mekân ve zamana) ait olmayan mübarek bir ağaçtan (insanî hakikatin), yani zeytinden (TEK'lik şuuruna sahip olması) tutuşturulur! O ağacın yağı (şuurdaki hakikat müşahedesi) neredeyse kendisine bir nâr (arınma çalışmaları) dokunmasa da ışık saçar! Nûr'un alâ nûr'dur (Esmâ ilminin birimsel ilim sûretinde açığa çıkışı)... Allah (insanın hakikati olan Esmâ mertebesi) dilediği kimseyi kendi

505

Page 146: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

nûruna (kendi hakikati ilmine) erdirir! Allah insanlar için misaller veriyor... Allah her şeyi (Esmâ özellikleriyle, o şey olduğu için) Bilen'dir. (Nur/35)

Görmedin mi ki, semâlarda ve arzda ne varsa ve saf saf kuşlar, Allah'ı tespih eder (kulluk işlevini yerine getirmek suretiyle)... Her biri kendi salâtını (hakikati olan Esmâ bileşiminin gereğini yaşaması) ve kendi tespihini (salâtının sonucu olan işlevi) gerçekten bilmiştir... Allah yaptıklarını (Esmâ'sıyla hakikati olarak) Alîm'dir. (Nur/41)

Ey iman edenler! Sağ ellerinizin mâlik olduğu kimseler ve sizden buluğa ermemişler, sizden üç defa izin istesinler... Sabah namazından önce, öğlen soyunuk olduğunuz zaman ve yatsı namazından sonra... (Bunlar) sizin için üç soyunuk olduğunuz vakittir... Bunlardan sonra (bu üç vaktin haricinde) sizin ve onların üzerine bir suç yoktur... (Onlar) yanınızda dolaşırlar... İşte böylece Allah işaretlerini size açıklıyor... Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Nur/58)

Çocuklarınız bulüğa erdiklerinde, öteki büyüklerin izin istedikleri gibi izin istesinler... Allah işaretlerini böylece açıklıyor... Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Nur/59)

Nikâhlanması düşünülmeyen kadınların, zinet yerleriyle tahrik amacı gütmedikleri takdirde, dış elbiselerini giymemelerinde kendileri üzerine bir vebal yoktur... İffetli olmaları daha hayırlıdır... Allah Semî'dir, Alîm'dir. (Nur/60)

Dikkat edin! Muhakkak ki semâlarda ve arzda ne var ise Allah içindir (O'nun Esmâ'sının açığa çıkması içindir)! Sizin ne (hâl) üzere

506

Page 147: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

olduğunuzu gerçekten bilir... O'na rücu ettirilecekleri süreçte, onlara yaptıklarının ne olduğunu bildirecektir... Allah her şeyi (şey'lerin Esmâ'sıyla hakikati olarak) Bilen'dir. (Nur/64)

 Muhakkak ki O, "HÛ"; Semî'dir, Alîm'dir. (Şuara/220)

Sen (şuurunla) kesinlikle Kurân'a, Hakîm ve Alîm'in ledünnünden (hakikatindeki Esmâ mertebesinden) nail olunuyorsun. (Neml/6)

Muhakkak ki senin Rabbin aralarındaki hükmünü açığa çıkartır onlarda... "HÛ"; Azîz'dir, Alîm'dir. (Neml/78)

Kim Allah'ın likâsını (ismi Allah olanın, şuurunda Esmâ'sıyla açığa çıkışını fıtratınca yaşamayı) umuyorsa, (bilsin ki) muhakkak ki Allah'ın takdiri olan bedenli yaşam sürecinin sonu elbette gelir! "HÛ"; Es Semî'dir, El Alîm'dir. (Âyet sonundaki bu tanımlama daima "HÛ" denerek Allah adıyla işaret edilenin tenzih yönüne; Esmâ adıyla da teşbih yönüne işaret ederek OKUyanda tevhid bakışını oluşturmak amacını gütmektedir Allahu âlem. A.H.) (Ankebut/5)

Nice canlı var ki, yaşam gıdasını yüklenip taşımıyor... Onların da sizin de yaşam gıdanızı Allah veriyor... "HÛ"; Semî'dir, Alîm'dir. (Ankebut/60) Allah, kullarından dilediğine yaşam gıdasını arttırır ve (dilediğine de) kısar! Muhakkak ki Allah Bi-küllî şey'in (hakikatinde olarak) Alîm'dir. (Ankebut/62)

Allah'tır ki, sizi zayıflıkla (hakikatinin farkında olmaksızın) yarattı! Sonra, zayıflığın ardından bir kuvvet (hakikatini-Rabbini bilmenin kuvveleriyle) oluşturdu! Sonra, kuvvetin ardından zayıflık (ismi Allah olan indînde acziyetini-abd-i âciz) ve ak saçlı (bilge) hâline

507

Page 148: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

getirdi... Dilediğini yaratır... "HÛ"; Alîm'dir, Kâdîr'dir. (Rum/54)

Kim de inkâr ederse, onun inkârı seni mahzun etmesin! Onların dönüşleri bizedir, yaptıkları şeyleri kendilerinden haber vereceğiz... Muhakkak ki Allah, içinizdekilerin, Esmâ'sıyla Zâtı olarak Alîm'dir. (Lukman/23)

Muhakkak ki o saatin (ölümün) ilmi Allah indîndedir; yağmuru indirir; rahimlerde olanı bilir; hiçbir nefs yarının ne getireceğini bilmez; hiçbir nefs nerede öleceğini de bilmez! Muhakkak ki Allah, Alîm'dir, Habîr'dir. (Lukman/34)

Ey Nebi! Allah'tan (açığa çıkarttıklarının sonuçlarını yaşatacağı için) korunanlardan ol! Hakikat bilgisini inkâr edenlere ve münafıklara (ikiyüzlülere) uyma! Muhakkak ki Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Ahzab/1)

Muhammed, sizin ricalinizden birinin babası değildir!.. Fakat Rasûlullah ve Nebilerin Hâtemidir (zirvesi-sonuncusudur) ... Allah, her şeyi (B sırrınca) Alîm'dir. (Ahzab/40)

Onlardan dilediğini geriye bırakırsın, dilediğini de yanına alırsın... Uzlet ettiğin (sırasını geri bıraktığın hanımlardan) kimi (tekrar yanına almak) istersen, sana bir vebal yoktur... Bu, onların gözlerinin aydın olmasına, mahzun olmamalarına ve kendilerine verdiğin ile hepsinin razı olmalarına en uygundur... Allah kalplerinizde olanı bilir... Allah Alîm'dir, Halîm'dir. (Ahzab/51)

Bir şeyi açığa vursanız da gizleseniz de, Allah kesinlikle her şeyi (yaratanı olarak) Alîm'dir. (Ahzab/54)

De ki: "Rabbimiz bizi bir araya getirecek ve Hak olarak aramızı (isâbet edenler ve yanılanlar

508

Page 149: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

olarak) açacaktır... "HÛ"; Fettah'tır, Alîm'dir." (Sebe/26)

De ki: "Muhakkak ki benim Rabbim Hakk'ı şiddetle ortaya atar! Allam-ül Guyub'dur (her şeyin gaybını çok  iyi bilen)!"(Sebe/48)

Kötü fiilleri kendisine süslü gösterilince kendini iyi sanan, (nasıl iyilerle bir olur)? Muhakkak ki Allah, dilediğini saptırır ve dilediğine hidâyet verir... O hâlde hüsran ehlini düşünüp üzülme! Muhakkak ki Allah onların ürettiklerini (Yaratan'ı olarak) Alîm'dir. (Fâtır/8)

Muhakkak ki Allah semâların (bilinç mertebelerindekilerin) ve arzın (bedendekilerin) gaybını bilendir... Şüphesiz ki O, sadırların (derûnlarınızın) zâtı (hakikati) olarak Alîm'dir. (Fâtır/38)

Arzda gezip dolaşmadılar mı ki, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl oldu basîretle görsünler? Onlar (öncekiler) kuvvet itibarıyla bunlardan daha şiddetli idiler... Ne semâlarda ve ne de arzda hiçbir şey Allah'ı etkisiz bırakacak değildir! Muhakkak ki O, Alîm'dir, Kâdîr'dir. (Fâtır/44)

Güneş de kendi yörüngesinde akar gider! Azîz, Alîm'in takdiridir bu! (Yâsin/38)

De ki: "Onları daha önce inşa eden diriltip hayat verecektir! 'HÛ' Esmâ'sıyla her yaratışı Alîm'dir." (Yâsin/79)

Semâları ve arzı yaratan, onların benzerini Esmâ'sıyla yaratmaya Kâdîr değil midir? Evet! "HÛ"; Hâllak'tır,  Alîm'dir. (Yâsin/81)

Eğer küfür (nankörlük) ederseniz (insanlığınızı-yeryüzünde {bedende} halifeliğinizi {'B'illah işareti doğrultusunda Esmâ kuvveleriyle tasarruf gücünüzü} değerlendirip şükretmezseniz; hakikatinizden perdelenirseniz), muhakkak ki

509

Page 150: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Allah sizden Ganî'dir! (Allah) kulları için küfre (nankörlüğe; fıtratlarını zayi etmelerine, kaybolmalarına) razı olmaz! Eğer şükrederseniz (değerlendirirseniz), sizin için ona razı olur... Hiçbir kimse, bir başkasının vebalini yüklenmez! Sonra dönüşümünüz Rabbinizedir... Sizde yaptıklarınızın sonucunun ne olduğunu açığa çıkaracaktır... Muhakkak ki O, içinizdekilerin (bilinç ve şuurunuzun) Zâtı (hakikati) olarak Alîm'dir (sakladıklarınızı da, her şeyinizi de tam bilen). (Zümer/7)

O BİLGİ'nin (Hakikat ve Sünnetullah hakkında) tenzîli (tafsile indirme), Azîz ve Alîm olan Allah'tandır! (Mu’min/2)

Böylece onları iki süreçte yedi semâ (yedi Bilinç {Nefs} mertebesi) olarak hükmetti ve her semâda onun işlevini vahyetti! Dünya semâsını (en yakın semâyı) (Bi-)mesabîh (aydınlatıcılar-fikirler) ile süsledik ve hıfzettik (hafızada kaydedip koruduk {beyinde değil; ruh bedende. A.H.}). Azîz, Alîm'in takdiridir bu!(Fussilet/12)

Eğer şeytandan bir etki seni tahrik ederse, hemen Esmâ'sıyla nefsinin hakikati olan Allah'a sığın (Esmâ'sının, hakikatin olan kuvvelerini harekete geçir)! Muhakkak ki O, "HÛ"; Semî'dir, Alîm'dir. (Fussilet/36)

Semâların ve arzın anahtarları (özellikleri açığa çıkaran kuvveler O'na aittir) O'nundur! Yaşam gıdasını dilediğine göre yayar, genişletir veya daraltır! Muhakkak ki O, Bi-küllî şey'in (Esmâ'sıyla şey'i meydana getirmiş olan olarak) Alîm'dir (bilen). (Şura/12)

Yoksa "Allah hakkında bir yalan uydurdu" mu diyorlar? Eğer Allah dilerse senin kalbini (şuurunu) kilitler! Allah bâtılı mahveder ve kendi

510

Page 151: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

kelimeleri olarak Hakk'ı sâbit kılar! Muhakkak ki O, Esmâ'sıyla Zât'ınız olarak Alîm'dir! (Şura/24)

Yahut onlara erkekler ve dişileri eş yapar... Dilediğini de kısır kılar... Muhakkak ki O, Alîm'dir, Kâdîr'dir. (Şura/50)

Yemin olsun ki eğer onlara: "Semâları ve arzı kim yarattı?" diye sorsan, elbette: "Onları, Azîz ve Alîm olan yarattı" diyecekler. (Zuhruf/9)

 "HÛ"dur (Esmâ'sıyla) semâda da ilâh (olarak düşünülen), arzda da ilâh (olarak düşünülen)! "HÛ"; Hakîm'dir, Alîm'dir. (Zuhruf/84)

(İrsâl olanın) Rabbinden Rahmet olarak! Muhakkak ki O; "HÛ" Semî'dir, Alîm'dir. (Duhan/6)

İmanlarının kat kat artması için, iman edenlerin kalplerine sekine (sükûn, güven duygusu) inzâl eden "HÛ"dur! Semâlar ve arzın orduları Allah içindir! Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Fetih/4)

O zaman hakikat bilgisini inkâr edenler, kalplerine hamiyeti (köylülük-cahillik gururu), cahillik tutuculuğunu (yeniye kapalılık) yerleştirmişlerdi... Allah, Rasûlüne ve iman edenlere sekine inzâl etti ve onları kelime-i takva (lâ ilâhe illâllah) anlayışında sâbitledi... Onlar bu sözü bizâtihi yaşayarak hak etmiş ve ehil kimselerdi... Allah her şeyi Alîm'dir. (Fetih/26)

Ey iman edenler... Allah'ın ve O'nun Rasûlünün önüne (beşerî düşünce ve yorumlarınızla, değerlendirmelerinizle) geçmeyin; Allah'tan (şartlanmaya dayalı değer yargılarınızın sonuçlarını kesinlikle yaşatacağı için) korunun! Muhakkak ki Allah Semî'dir, Alîm'dir. (Hucurat/1)

Allah'tan bir lütuf ve bir nimet olarak... Allah, Alîm'dir, Hakîm'dir. (Hucurat/8)

511

Page 152: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Ey insanlar... Muhakkak ki biz sizi (hep aynı şekilde) bir erkek ile bir dişiden yarattık (Adem hariç kaydı yok bu bildirimde); tearuf (tanışıp birbirinizden farklı özellikleri, kemâlâtı elde) edesiniz diye sizi ırklar-türler ve toplumlar olarak oluşturduk... Muhakkak ki Allah indînde sizin en ekreminiz (en şerefliniz), sizin en muttaki (hakikate uygun şekilde) yaşayanınızdır! Muhakkak ki Allah Alîm'dir, Habîr'dir. (Hucurat/13)

De ki: "Din anlayışınızı Allah'a mı öğretiyorsunuz?! Allah, semâlarda ne var ve arzda ne var bilir... Allah, Bi-küllî şey'in Alîm'dir." (Hucurat/16)

 (İbrahim'in misafiri melekler) dediler ki: "İşte böyle! (Bunu) Rabbin dedi... Muhakkak ki O, Hakîm'dir, Alîm'dir.” (Zariyat/30)

"HÛ"dur, Evvel, Âhir, Zâhir, Bâtın ("HÛ"dan gayrı olarak hiçbir şey yoktur)! O Bi-küllî şey'in (Esmâ'sıyla her şey'i yaratmış olan olarak) Alîm'dir (Bilen'dir şeylerin tamamını)! (Hadid/3)

Geceyi gündüze dönüştürür, gündüzü de geceye dönüştürür! O, sadırların zâtı olarak (içlerindekilerin Esmâ'sıyla hakikati olarak) Bilen'dir! (Hadid/6)

Bundan daha az da olsalar, daha çok da olsalar; nerede olursa olsunlar mutlaka O, onlarla beraberdir (Esmâ'sıyla, "yok"ken var kıldığı için - Mâiyet sırrı)! Sonra kıyamet sürecinde yaptıklarını (açığa çıkaran olarak) kendilerinde haber verir! Muhakkak ki Allah Bi-küllî şey'in (şey'in Esmâ'sıyla hakikati olarak) Bilen'idir. (Mücadele/7)

"HÛ" Allah, tanrı yok, sadece "HÛ"! Gayb ve şehâdeti daimî bilendir! "HÛ", er-Rahman (tüm El Esmâ özelliklerini mündemiç olan) er-Rahîm'dir

512

Page 153: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

(tüm El Esmâ özelliklerini açığa çıkaran-o özelliklerle Efâl âlemini seyrinde yaşamakta olan). (Haşr/22)

Ey iman edenler... İman eden kadınlar hicret ederek size geldiklerinde, onları sorgulayın. Allah onların imanlarını iyi bilir! Eğer onları iman etmiş kadınlar görürseniz, onları hakikat bilgisini inkâr edenlere geri döndürmeyin! Ne bunlar onlara (küffara) helaldir, ne de onlar bunlara helal olurlar! Onlara (küffara) infak ettiklerini (mehrlerini) verin. Onların (bu kadınların) mehrlerini kendilerine verdiğiniz vakit, onları nikâhlamanızda sizin üzerinize bir vebal yoktur. Hakikat bilgisini inkâr eden kadınların nikâhlarını tutmayın... Harcadıklarınızı geri isteyin; onlar da harcadıklarını istesinler. Bu size Allah'ın hükmüdür... Aranızda hükmediyor. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Mümtehine/10)

Elleriyle yaptıkları yüzünden onu (ölümü) ebediyen temenni etmezler! Allah zâlimleri Alîm'dir! (Cum’a/7)

Semâlarda ve arzda ne varsa bilir! Gizlediklerinizi de, açığa çıkardıklarınızı da bilir! Allah içlerinizin zâtı olarak Alîm'dir! (Teğabün/4)

Bi-iznillah (Allah'ın, hakikatin olan Esmâ'sı elvermedikçe) hiçbir musîbet isâbet etmez! Kim hakikatinin Allah Esmâ'sı olduğuna iman ederse, ona şuurunda hakikati yaşatır! Allah Bi-küllî şey'in (Esmâ'sıyla her şeyde olarak) Alîm'dir. (Teğabün/11)

Gayb ve şehâdetin Âlim'idir, Azîz'dir, Hakîm'dir. (Teğabün/18)

Allah size, ettiğiniz yeminleri (kefaretini ödeyerek) çözmeyi farz kılmıştır! Allah sizin Mevlâ'nızdır. O, Alîm'dir, Hakîm'dir. (Tahrîm/2)

513

Page 154: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Hani O Nebi (Hâtemün Nebi), eşlerinden birine (Hafsa'ya) sır olarak bir söz söylemişti. Ne zaman ki (Hafsa) onu (Ayşe'ye) haber verip, Allah da onu O'na (Hz.Rasûlullah'a) izhar edince; (Hz.Rasûlullah) o sözünün bir kısmını açıklamış ve bir kısmından vazgeçmişti. Nihayet (Hz.Rasûlullah) o sözü Ona (Hafsa'ya) haber verince (Hafsa) dedi ki: "Bunu sana kim haber verdi?" (Rasûlullah da) dedi ki: "Alîm, Habîr (olan) bana haber verdi." (Tahrîm/3)

Düşündüğünüzü ister içinizde tutun ister açığa vurun! Muhakkak ki O, sadırların (içinizin-bilincinizin-şuurunuzun) zâtı olarak Alîm'dir . (Mülk/13)

Allah dilemedikçe siz (Onu) dileyemezsiniz! Muhakkak ki Allah Alîm Hakîm'dir. (İnsan/30)

"İLİM SIFATI", "O"NUNDUR!

(O,) gayb’ın bilenidir (ilim sıfatı O’nundur)... Kendi gayb’ı üzere bir kimseyi izhar etmez/muttali kılmaz. Irtiza ettigi (seçtigi; arındırdıgı) bir Rasûl müstesna... Muhakkak ki O (Allah), Onun (O Rasûl’ün) önünden ve arkasından rasad (gözeten, koruyan) koyar. Ta ki Rablerinin risaletlerini gerçekten teblig ettiklerini (Allah) bilsin (amel mertebesinde izhar etsin)... (Allah) onların katında olanları (B sırrınca) ihata etmis ve herseyi aded olarak ihsa (tesbit, zabt) etmistir. (Cinn/26-28)

"ALLAH'IN İLİM SIFATI"NIN ZUHURU

514

Page 155: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

"Evvel", "Âhir", "Zâhir", "Bâtın" isimleriyle ifade edilen  "O Tek" mânâ...

"İlim sıfatının tafsili" "İlminde" yaratılanlar İlmi ilâhideki “ilmî sûretler” "İlim"de varolmuş “ilmî suret”ler "Allah'ın ilmi"ndeki "İlmî Sûretler" “Âlemler" "İlim Sıfatı"nın açığa çıkışıyla varolan "ilmî

sûretler" Kâinat İlim Sıfatının "Nokta"daki şuursal açılımı “Nokta”nın varlığı “Nokta”lar düzlemindeki, ilmî-şuursal

açılımlar "Küllî Akıl" denen "Tek Akıl" Çok boyutlu “TEK KARE” bilginin; algılayan

bilgi birikimlerinin algılamalarına GÖRE kabul edildiği çok kareler

Mânâ Sûretleri "Musavvir"in meydana getirdiği "Mânâların

sûretleri" Seyretmeyi dilediği mânâlara uygun suretler Esmâ âleminin tenezzülü (anlamın algılanışı)

ile oluşan “melekût” âlemi ve tüm getirisi Şuurlu ve bilinçli “NOKTA”nın varlığındaki

isimlerin işaret ettiği özellikler(Algılanan ve algılanamayan, bilinen ve bilinmeyen her şey)

Ancak ve sadece, ilim boyutunda ve "İSMEN" var olan; bunun dışındaki varlıkları ise, "yok"tan ve "hayâl"den ibâret olanlar

Varlıkları emanet olanlar

515

Page 156: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

(İlim boyutunda varlarsa...) "Var kabul edilişleri" itibariyle olanlar…

Tüm varlıkların yalnızca “ilmî sûretler” (sanal=var olarak algılanan) hâli

“Var”lık kokusu dahi almamış olanlar Sayısız Allah isimleri ile işaret edilen

özelliklere sahip “TEK”illik boyutunda (“Vahidiyet”), yani, “tek kare resim”de mevcut bulunan özellikler

Evrendeki her şey aslında çok boyutlu “TEK KARE” bilgiden ibaret olmasına rağmen; algılayan bilgi birikimlerinin algılamalarına GÖRE, çok kareler olarak kabul edilmektedir. -İlim sıfatının açığa çıkışıyla var olan ilmî sûretler!-

Her an sürekli etkileşen; gelenlerle her an yeni bir hâl, yeni bir şan alan, “bilgi” birikimlerinin oluşturduğu “dalga” okyanusu!.

“ Bilgi ” ve “ dalga ” aynı şeyin   algılayana göre iki ayrı değerlendirilişi!... Sureti itibariyle  “dalga”; mahiyeti veya muhteviyatı itibariyle “bilgi”!.

Bedeni ve beyni oluşturan da, gerçekte, “bilgi”den başka bir şey değildir!.

Bilgi, Rasûlullah’ın, “Allah” ismiyle işaret ettiğinden açığa çıkan; evren içre evrenler suretinde algılanan, “nefh” olmuş “nefesi Rahman”dan başka bir şey değildir!.

Nokta, ilm-i ilahîdir.“Bilgi”, Allah isimleri, diye geçmişte

açıklanmış olan özelliklerin, manâ sûretleridir.

Evren içre evrenler, adeta koni içre koniler olması itibariyle, ortak bir “nokta”dan varlıklarını almaktadırlar.

Çünkü “nokta”nın varlığı, “ilim sıfatı” diye anlatılan “nokta”lar düzlemindeki, ilmî-şuursal

516

Page 157: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

açılımlardır. “Akl-ı evvel” diye bahsedilen, ilim sıfatının “nokta”daki şuursal açılımıdır.

Holografik gerçeklik doğrultusunda tüm konisel projeksiyonlar ve bunun hâsılası olan “göresel bilinçler”, varlıklarını, kendi derûnlarındaki “nokta”larından alırlar. “Allah âlemlerin Rabbidir” işareti de, müşahede edebildiğimiz kadarıyla bize bunu anlatır...

İşte bütün bu gerçeklikler doğrultusunda…Allah Rasûlü Muhteşem Bilinç, bize, içinde

yaşadığımız, “sünnetullah” denen sistem ve düzenin yapısını anlatmıştır; kendindeki Hakikat “nokta”sından, bilincine gelen Cebrâil’î kuvve bilgisi doğrultusunda; “İKRA” hükmüyle “OKU”yarak sistemi ve “sünnetullah”ı!..

Bildirmiştir ki Allah Rasûlü ve son Nebîsi Muhammed Mustafa aleyhisselâm…

Tanrı yoktur ve tanrılık kavramı sözkonusu değildir; yalnızca ALLAH ismiyle işaret edilen vardır! ALLAH, tapınılacak dışımızdaki bir tanrı değil, kulluk edilen özümüzdeki Rabbimizdir (varlığımızı meydana getirip her an onu yeni hale sokan).

Dünya yaşamı süresince kişiden ne yolda bir kulluk açığa çıkmışsa (düşünsel-bedensel), ötesinde (âhıretinde) bunun getirisini-sonuçlarını yaşayacaktır.

VARLIĞIN ASLI ÜZERİNDE “ALLAH’IN İLMİ” VE KENDİSİNDEKİ ESMÂSININ ÖZELLİKLERİ HÂKİMDİR

VE TASARRUFLUK MEDANA GETİRİR [Bkz.İ/İlim/"İlim"in fiillere dönüş sınırı(Soyut

olan sırf mânâ ile çokluk arasındaki sınır-Soyutun somuta döndüğü sınır-Mücerretin müşahhasa döndüğü sınır-Eylemin-fiilin-oluşumların başladığı

517

Page 158: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

sınır-Düşüncenin, İlmin, Bilincin eyleme dönüş sınırı-"Arş"]

EVRENDEKİ HOLOGRAFİK BİLİNÇ"ALLAH’IN “İLİM SIFATI“NDANDIR

“ALLAH” adıyla işaret edilen ise, "Âlim" isminin işaret ettiği üzere, ilim sahibidir. “Hayat”tan sonra, gelen ikinci zâtî sıfatı itibariyle İLİM sahibidir. Ve nihâyet  “ZÂTÎ İLİM”DİR!

Evren, gerçeği itibariyle holografik tümel yapıdır. Ancak bu tümel yapı, sonsuz sayıda, bakılınca parçacık özelliği gösteren değişik frekanslı dalgalardan oluşmuştur! Her dalgaboyu paketi ancak kendi türünden olan dalgalar tarafından algılanabilmektedir! Böylece de çokluk kavramı ortaya çıkmaktadır.

Evrendeki holografik bilinç ise, "Allah’ın ilim sıfatı”ndandır; ve holografik esasa göre her zerrede, parçacıkta, dalgada tümüyle mevcuttur!

"İnsan" da Hakikati itibariyla bu ÖZ`den gelme "NEFS"teki bilinçten ibârettir!

“İLİM SIFATI”NIN MÂNÂSIYLA OLUŞMUŞTUR BU KÂİNAT…

VE DİĞER ESMÂLAR BUNU PEKİŞTİRMİŞTİR

 “Allah”ın vasıfları” diye anlatılan Allah’ın İlim sıfatı, Allah’ın kudret sıfatı bizim bugün söylediğimiz “Kozmik Bilinç” adını taktığımız, “Evrensel Bilinç” adını taktığımız şeyden başka bir şey değil… Tâbir değişikliği var.

Allah’ın ilim sıfatının zuhurudur bu Kâinat!. O ilim sıfatının mânâsıyla oluşmuştur, diğer

518

Page 159: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

esmâlar bunu pekiştirmiştir. diye mecâzî anlattığımız olay esasında bugün bilimsel olarak târif ettiğimiz şeyden gayrı bir şey değildir.

Yani Din ve bilim iki ayrı şeyi anlatmıyor ve incelemiyor!.

Mevcud tek bir şey var. Bu şey geçmişte o günün şartları içinde DİN kavramı kapsamı içinde anlatılmış mecâzî ifadelerle, biz onun anlatığı aynı şeyi bugün gelişen bilim ve teknoloji ile çözüp deşifre edip anlamağa çalışıyoruz; başka isimler veriyoruz… Halbuki ayrı ayrı isimlerle anlatılan, hep aynı Tek yapı!. Ve tek yapı, bilimsel ifadesiyle, ENERJİden meydana gelmiştir... Evrende algılanan ne varsa bu enerjiden meydana gelmiştir.. ..

Yani din diliyle “Kudretullah”dan…

“NOKTA”NINİLİM MERTEBESİNDEKİ İLMÎ AÇILIMI İLE

"MELEKÛT ÂLEMİ"(Evren içre evrenlerin meydana geldiği “salt enerji okyanusu”)

MEYDANA GELMİŞTİR.İsmi “ALLAH” olarak bildirilen, her türlü beşeri

anlayış ve kapsamsal kavramın ötesinde olarak, yalnızca “HU” yani sadece “O” olarak tanımlanır (ki bu boyuta “âlemi lâhut” da tabir edilir).

“HU”, evren içre evrenleri, ilminde, ilmiyle, bir “NOKTA”dan yaratmıştır!

O “nokta”, “HU” zamiriyle işaret edilenin, ilminde açığa çıkardığı özelliklerinin varlığıyla var kılınmış şuurlu bir çekirdektir (heyûla); “Hakikati Muhammedî”dir (âlemi ceberûttur)!.

Algılanan ve algılanamayan, bilinen ve bilinmeyen her şey, bu şuurlu ve bilinçli

519

Page 160: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

“NOKTA”nın varlığındaki isimlerin işaret ettiği özellikler ile gene ilimde varolmuş “ilmî suret”lerdir.

Bu “nokta”nın ilim mertebesinde ilmî açılımı ile “melekût âlemi” meydana gelmiştir ki bu mertebe, evren içre evrenlerin meydana geldiği “salt enerji okyanusu”dur. Burada çokluktan, çokluğa ait sayısallıktan ve birimsellikten söz edilemez!.

Buraya kadar açıklanan durum, Hazreti ÂLİ’nin “bu AN o AN’dır” işaretinin ihtiva ettiği “nokta”dır; ki bu, ezelden ebede böyledir ve hiç değişmez!.

İşte bu “nokta” içinde, “nokta”nın varlığındaki Allah isimlerinin, değişik bileşimler hâlindeki açığa çıkışları ve bunların yapıları gereği algılamaları, “GÖRESELLİĞİ” ve çokluk (kesret) kavramlarını oluşturmuştur (nâsut âlemi).

İLİM SIFATINDAN PROGRAMLANMA“Kudret”, sıfat mertebesidir. Muhammedî ilim

ise, Zât’tan gelir!Sıfat mertebesinin kemâlâtından ve kudret

sıfatının özelliklerini açığa çıkarabilecek şekilde yaratılan İsa aleyhisselâm zaten bu yüzden “kudret” sıfatıyla zâhir olmuştur; bu yüzden de getirdiği ilim anlaşılmamıştır.

İlmin anlaşılır olması için, o kişinin fıtratının ilim sıfatından programlanması gerekir!

"İLİM SIFATI"NIN AÇIĞA ÇIKIŞI MUHAMMED ALEYHİSSELÂM İLE GERÇEKLEŞMİŞTİR

İLİM SIFATI, ANCAK ZÂT’INA SEÇTİKLERİNDE

520

Page 161: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

(Muhammed Ümmetinde) AÇIĞA ÇIKAR

İnsan, aynası olmadan kendini görebilir mi?..Aynaya bakarak insan, kendini tanır!.İnsan, Allah'ın yeryüzündeki halifesi ise;

kendindeki halife olma özelliğini de bir aynada seyrederek tanımak zorundadır!..

Kişide kudret sıfatının açığa çıkması ayrı şeydir... İlim sıfatının açığa çıkması çok çok ayrı şeydir!..

Kendini tanımak, hakikatını bilmek ancak ilim sıfatının açığa çıkmasıyla mümkündür... İlim sıfatının açığa çıkması da topluma dönük olarak; Muhammed Aleyhisselâm ile gerçekleşmiştir...

Kudret sıfatı da en geniş şekliyle Deccal'da açığa çıkacaktır!.

İlim sıfatı, ancak Zâtına seçtiklerinde açığa çıkar... Kudret sıfatından daha faziletlidir!...

İlim sıfatı ise o devirde Mehdi'de de açığa çıkmaktadır!.. Bu yüzden de Mehdi, Deccal’den değerli olmuştur!...

Daha önceki kavimlerde de kudret sıfatının açığa çıkmasıyla büyük gelişmeler yaşanmıştır o toplumlarda... Medeniyet ve teknoloji olarak bizden çok daha ileri toplumlar da olmuştur geçmişte... Ama ne var ki o toplumların hiç biri Muhammed Ümmetindeki İlim zuhuruna ulaşmamıştır!

Bunun sonucunda da kudret zuhûru onların zehiri olmuş ve helâk olmuşlardır!... Bu yüzdendir ki, ilimsiz kerâmet açığa çıkarmak bütün evliyaullah nazarında aybaşı gören kadının kanı; olarak nitelendirilmiştir!..

 Anlatabildim mi?...

521

Page 162: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

KENDİNİ TANIMAK-"HAKİKAT"İNİ BİLMEK,ANCAK İLİM SIFATININ AÇIĞA ÇIKIŞIYLA

MÜMKÜNDÜR!Kendini tanımaktan murad, bedenini veya

vücudundaki “nefs”im dediğin tabiatını, tanımak demek değildir!.

Aslın olan külli mânâdaki “nefs”i tanımaktır, ki ki gerçek benliğin ve hakikatın da O`dur.

Sen, terkibin hükmüyle; terkibini meydana getiren isimler ve bunların ağırlık oranları itibariyle, Rabbinin kulusun ve varlığının sıfatları ve zâtı itibariyle de Allah'dan gayrı bir varlık değilsin.

Zâtını ve sıfatlarını tanıdıktan sonra, senden zuhur eden tüm mânâların da ilâhî isimlerin neticesi oluştuğunu müşahede edebilirsen, işte o zaman, sana hakikatı tanıma yolu açılır. Ve sen, kendini, benliğin itibariyle, tüm varlıkta çeşitli sûretler ve mânâlar şeklinde tanırsın.

Her BİRİMİN yaratılış amacından gayrı işlevi yerine getiremeyeceğini idrâk; kendini tanımanın ilk basamağıdır!. Bunun evveli, ise dedikodu!.

Kendini tanımak,hakikatını bilmek ancak ilim sıfatının açığa çıkmasıyla mümkündür.Yani, “nefs” dediğimiz şey, aslında külli bir varlıktır..

Tüm varlıkların “nefs”i, Tek bir “Nefs”dir. Bu noktaya ve görüşe gelebilmektir önemli olan.

“Vücud”un varlığını yok etmeyi, öldürmeyi, ortadan kaldırmayı ileri sürenler olanaksızdan sözetmektedirler; meselenin aslını ifade edememekten dolayı!. Çünkü onların diliyle de gerçeği örtmeyi murad ediyor Kendisi!.

Kendini tanımadan asıl gaye, Zâtını tanımaktır... Zât ise tektir!.

522

Page 163: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Ya özünüze yönelirsiniz, ya da dışa yani çevrenize.

İşte burada bu gerçek anlatılarak "ÖZ"ün tanınması için yapılması gereken şey anlatılıyor. Dıştan içe yönel!.

Evet, yapılacak iş, fizik mânâda kopmak ya da çıkmak değil, daha tafsilâtlı kendini tanıyabilmek için, dışa yönelimi azaltmak. Ve."Nefs"ten çıkmak!. "BENLİK"siz kalmaktır!."

Kendini TANI, ise amaç; kendini tanımaktan murad kendindeki ilâhi sıfatları yaşamaktır!.

Kendini önce beden olarak tanırsın... Sonra idrâk edersin veya takliden kabul edersin ki bir de ruhun varmış.... bu derinliğine giden bir görüş keskinliğine yol açar; “basiret” de denir...

Bunun da ötesine geçebilirse idrâkın... Tüm varlığın (elbette ben dediğin de buna dahil) asıl kökeni meleki boyutmuş; bunu farkedersin... Bu boyutu farketmeden, anlamadan, idrâk etmeden, hissetmeden kendi hakikatını kavraman, hissetmen de kesinlikle mümkün değildir!. hele ki ötesine geçmek!. Bu gerçekleşmeden, ötesinden sözetmek, ancak lâf salatası olur!. Yani, takliden yapılan konuşmalar!.

İnsanın veya daha geniş kapsamlı anlatımıyla varlıkta var olan herşeyin kökeni Dinde Meleki yapı olarak isimlendirilmiştir... Dolayısıyla insanın varlığı gerçekte bir meleki yapı ve özellikler toplamıdır...

İnsan kendi hakikatını anladığı anda meleki boyutta kendini tanımaya başlar...

Tasavvuftan amaç da insanın kendi orijinini tanıması çalışmalarıdır...

Kişi kendi özüne doğru olan bu yolculuğu yapmazsa, cennet ortamının meleki varlığı olmak

523

Page 164: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

yerine ruh boyutunda hakikatten perdeli olarak yaşamak zorunda kalır...

Allah, “İNSAN” olanı kendi “halife”si olduğunu idrâk edip gereğini yaşaması için; yani, kendi bakışıyla varlığa bakıp, kendi değerlendirmesiyle varlığı değerlendirsin; kendi ahlâkıyla ahlâklanmış olarak yaşasınlar diye yarattı...

Ve bunun için de “İNSAN” olana kendini tanımayı kolaylaştırdı...

İlim sıfatı, ancak Zâtına seçtiklerinde açığa çıkar!

İnsan, aynası olmadan kendini görebilir mi? Aynaya bakarak insan, kendini tanır!.

İnsan, Allah'ın yeryüzündeki halifesi ise; kendindeki halife olma özelliğini de bir aynada seyrederek tanımak zorundadır!.

Kişide kudret sıfatının açığa çıkması ayrı şeydir... İlim sıfatının açığa çıkması çok çok ayrı şeydir!.

Kendini tanımak, hakikatını bilmek, ancak ilim sıfatının açığa çıkmasıyla mümkündür...

İLİM SIFATININ TAFSİLİ Küllî Akıl denen "Tek Akıl" Nefsin kendini ilim sıfatı ile tanıması

İLİM SIFATINA BÜRÜNME

 "NEFS"İN KENDİNİ "İLİM SIFATI" İLE (kendi aslı ve orijinali, hakikatı ile)TANIMASI

(Hakk`a bağlanan "ilim sıfatı")

524

Page 165: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

"Evvel", "Âhir", "Zâhir", "Bâtın" isimleriyle hep "O Tek" şey ifade edilmektedir. Mânâ, bundan ibarettir.

"Lâ mevcûda illa Hû"!. Mevcûdat yoktur, sadece O vardır!. Külli akıl denen, tek akıl, O`nun ilim sıfatının

tafsilinden başka şey değildir."Nefs", kendini tanıma düzeyine geldiği zaman

ilim sıfatına bürünmüş demektir."Nefs", kendini tanımaya başlayınca yavaş

yavaş değişik kademelerde kendini tanır. En alt düzeyde tanıyışı akl-ı cüz, daha sonraki

tanıyışı akl-ı küll, daha üst düzeyde tanıyışı ise akl-ı evvel`dir.

Eğer "nefs", kendini, kendi aslı ve orijinali, hakikatı ile tanırsa, kendini ilim sıfatı yönünden, ilim sıfatı ile tanımış olur...

Akl-ı evvel sözü biter orada!. Hak`ka bağlanan "ilim sıfatı" sözü edilir.

O ve O`ndan meydana gelmiş bir alem müşahedesi kalkmamış olan, Nur perdelerinin meydana getirdiği bir müşahede içindedir, hâlâ!.

Tek tek, her nesnenin, "Allah" dediğini duymak, kesrette-çoklukta olana aittir ve bu hali, henüz Tek`liğe ulaşamadığının, perdeli olduğunun ifadesidir!.

Gerçekte âlem, "küll"dür ve Tek varlık söz konusudur!.

"Tek"in ilmindeki, varsayım sayısız çokun, tek tek O`nu zikri, diye bir olay söz konusu değildir; Hakk`ın nazarında!. Bu algılama yanılgısıdır!. İşin başında yaşanılan bir takım hâllerdir.

525

Page 166: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

İLİM ,SIFAT MERTEBESİNDEKİ VAROLUŞTUR

Bkz.İ/İdrâk/, Allah’ı Zâtı itibariyle idrâk edemez. Fakat O görüşleri idrâktadır

MÂRİFET İLMİ

“Mârifet-i Billah”

"ÂRİF-İ BİLLÂH"TA(Varlığındaki Allah`ın ilmi ile her şeye ârif olan

Zât'ta-Hakikat ilminin mevcut olduğu şuurda)İZHAR OLAN İLİM

("İlm-i İlâhi"-Mârifet İlmi)

"Mârifet"den sonra, "Mutmainne"de ve "Râdiye"de "hakikat" yaşanır. Bu "hakikat" sonrasında "Mardiye"ye yükselirse, o zaman "Mârifet-i Billah" meydana gelir. Yani, "Allah`ın indinden ihsan ettiği ilimle" bilme hâli ki, o takdirde bu kişiye "Ârif-i Billah" derler...

"Mülhime" mertebesindeki mârifet sahibi "ârif"dir.

"Mardiye" makamında hâsıl olan ikinci mârifetin sahibine "Ârif-i Billah" derler. Yani, varlığındaki Allah`ın ilmi ile her şeye ârif olan Zât demektir "Ârif-i Billah"! Bu, "Hakikat"ten sonra gelen Mârifet-i Billah`tır.

“Dıştan bakış” dediğimiz şey, “beş duyu” adını

vermiş oldukları kesitsel algılama aracı. “Tek’ ten çok’a bakış”ta, hakikat ilminin mevcut

olduğu şuur!Hakikat ilminin mevcut olduğu şuur, “İlmi İlâhi”

den başka bir şey değil.

526

Page 167: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Büyük kutuplar yani "Kırklar" ve üstündekiler "Ârif-i Billah" hükmündedir... "Ârif-i Billah" olanlar her şeyin sırrını bilirler.

Neyle?...Kendilerindeki ilmi ilâhi ile!Zira varlığı "ALLAH"a teslim ettikleri için,

onlarda izhar olunan ilim, ilmi ilâhidir!. Artık orada vehmin yeri yoktur!. Artık orada fikre yer yoktur!.

MÂRİFET İLMİ İLEYAŞAMDAKİ “SİSTEM”İN NASIL VAR OLDUĞU

NASIL İŞLEDİĞİ-BU İŞLEYİŞİN GEREĞİNELER YAPILMASI GEREKTİĞİ FARK ETTİRİLİR

Emirlere ve yasaklara uyulması, ruhta “Cennet” dediğimiz hâli oluşturur... Eğer üst sınırı ile ele alırsak, o takdirde kişinin terkib bağını yok eder-kişinin varlığını kaldırır!. Terkib ortadan kalkar ve böylece de “Allah’a vâsıl olma” denilen hâl meydana gelir.

Allah’a vâsıl olduğun zaman, ilâhi isimlerin mânâları sende, Allah’ın dilediği şekilde âşikâre çıkar ve böylece de sen Allah’a vâsıl olmanın yaşamına geçmiş olursun.

"Onlar dünyada iken cennet nefhalarını almaya başlarlar" buyuruluyor.

Ne demektir bu?..İnsan, ÖTEDE BİR TANRI, ya da ÖTENDE BİR

TANRI şirkinden arınmağa başladığı zaman; SONSUZ-SINIRSIZ, “ALLAH” Adıyla işaret edilenin ne olduğunu yavaş yavaş farketmeğe idrâk etmeğe ve hissedip yaşamağa başlar.

527

Page 168: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

İdrâk eder ki, SONSUZ - SINIRSIZ ALLAH, her zerrede, tüm varlığı ile mevcûttur; ve dolayısıyla kendi benliğinde, özünde, her zerresinde kemâliyle, Zât’ına yakışır şekilde "O" vardır!. Yıllardır ötelerde sandığı; “Öz”ünden, benliğinden yüz gösterivermiştir kendisine!.

"Ben taşrada arar idim, Ol cân içre cânan imiş!." mısraları dökülüverir ağzından. Sonra bakar görür ki, her zerre de yüz gösteren

"O"!.-Başını ne yana çevirirsen hep ALLAH'ın

VECH'ini (yüzünü) görürsün"Âyetinin "Sır"rını idrâk eder; her yer ve her şey

adı altında hep O'nu sevmeye başlar. Kimseye, kızmaz, küsmez; kimsenin hakkını yemez; kimseye dil uzatmaz; kimseyi istemediği bir işe zorlamaz; geçici değerlerle vakit harcamak yerine, kalıcı hizmetlerle vaktini değerlendirip; hem fiîlleriyle, hem diliyle, hem bilinciyle hep sevdiğini zikreder hâle gelir.

Eskiden, İslâmiyet kendisine çok zor gelirken; şimdi kendisine çok basit ve çok kolay geliverir!.

Şayet kişi, “Cennet yaşantısı” dediğimiz kendindeki ilâhi vasıflarla tahakkuk edebilme ortamında, kendi hakikatını yaşamak için var edilmişse, ona hakikat ilmi ile birlikte, mârifet ilmi de ihsan olunur.

Bu mârifet ilminin sonucu olarak, yaşamdaki “Sistem”in nasıl var olduğu, nasıl işlediği, bu işleyişin gereği, neler yapması gerektiği farkettirilir.

Artık o kişi, hakikatın ilmine vâkıf olmasıyla birlikte, zâhirde de yapılması gereken fiilleri hakkı ile yerine getirir

528

Page 169: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Ölümden önce hakikatı idrâk edip yaşayamayan, ölüm ötesinde de bunu yaşayamaz!.

Hakikatın irfânı olmayan; demektir bunun anlamı...

Cehennem’de insan kalmayacaktır... Bütün insanlar Cennet’e gececektir!. Ama insanların önemli bir kısmı İRFAN sahibi olamadıkları için, Cennet’te de, buradaki gibi kendi güzellikleriyle kifâyet edecek, Allah'a yakînin sonuçlarını elde edemeyeceklerdir!.

"İLİM SIFATI"NIN NETİCESİ OLAN DÜŞÜNCEPeki bu sıfatlarla muttasıf olan Hulûsi adını

verdiğimiz bu varlığın aslı orijini nedir?Belli fiiiller ortaya koyan belli özellikleri olan belli

sıfatlarla varolan bu varlığın asıl orijini nedir ki ona BEN kelimesi ile işaret ederiz.

“Ben” kelimesi bir anlamda Zât, sıfatlar isimlerle belirtilen özelliklerin tümü ve fiiller gibi anlaşılırsa da esas itibariyle BEN kelimesi benim ZÂTIMA işaret eder..

Peki benim Zâtım nasıl bir varlıktır? Düşünün şimdi kendinizi....

Özelliklerinizi değil ama... Özelliklerinizi getirmediğiniz zaman kendi esma

mertebenizden yükselmiş olacaksınız.Sıfatlarınızdan da geçin...Tamam hayattasınız... İradeniz var,

algılıyorsunuz,  değerlendiriyorsunuz... Bu sıfatları da düşünmeyin...

529

Page 170: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Bu  sıfatlara sahip olan, bu sıfatlarla mevcud olan  "BEN" kelimesiyle kastettiğiniz ana varlık nedir?

Orada durdunuz... Tarif edemezsiniz… Orada kelime yürümez! Kelime yürümediği gibi fikir de yürümez.

Fikir yürüttüğünüz anda, ilim sıfatının neticesi olan fikre düşünceye varırsınız.

“İRADE SIFATI”

"MÜRİD" "Allah" adıyla işaret olunanın "İrade" sıfatının

adı Dileyen(İrade eden) Dilediğini gerçekleştiren... Zâtî sıfat Sıfat mertebesindeki güç oluşturma ismi Varoluşunu bilişinin devamı olarak; her

varolan ve kendini bilen varlığın, arzusu ve iradesi, dilemesi...

“İRADE-İ KÜL”(Küllî İrade)

Allah’a bağlanan irade Ana sistemdeki irade Bölünmez, parçalanmaz, cüzlere ayrılmaz

Tek Külli irade İlâhi İrade

530

Page 171: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

İRADE-İ CÜZ(Cüzî İrade)

Allah'ın, "Mürid" isminin neticesi olarak, "Allah" muradının kuldan açığa çıkması

Allah kudret ve kuvvetinin kuldan açığa çıkışı(olaya dışarıdan bakmamız sebebiyle)

"Sistem"in oluşturduğu programın meydana getirdiği birimden ortaya çıkan irade

Külli irade`nin ve hükmün, birimden ortaya çıktığı haldeki adı(Külli programın, bir birimden ortaya çıkması hâli…)

Bireysel bakışla, cüz`de açığa çıkan irade Sistemin oluşturduğu programın meydana

getirdiği birimden ortaya çıkan irade… Birime takdir edilmiş programın oluşturduğu

varsayım… Terkibe bağlanan irâde Mâhiyeti olarak orijinin(İrade-i Küll"ün aynı,

fakat potansiyel olarak farklı olan irade…

 "İRADE"

İsteme Dileme Dilediğini gerçekleştirme... Kişideki uygulama yeteneği, azmi...

531

Page 172: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

İlmini kuvveden fiile, düşünceden eyleme dönüştürebilme gücü...

"Allah isimleri" olarak bildirilen özellikler, ötelerde bir tanrının çeşitli cici-güzel isimleri midir? Yoksa bir "varlık-vücud sahibi" kabul edilenlerin tüm özelliklerini, asılları itibarıyla "yok"ken; "zıll = gölge" varlığına verilen isimden ve açığa çıkan özelliğinden dolayı, duyu ve şartlanmanın ayrı bir varlık verdiği; gerçekte ise "Allâh" ismiyle işaret edilenin yaratış özelliklerine dikkat çekmek için midir?

Bu realite fark edilip kavranıldıktan sonra, konunun "Allâh isimleri" diye bilinen yanına gelelim.

"Zikir = insana hakikatini hatırlatıcı" olarak bildirilen Kur'ân-ı Kerîm, gerçekte, tümüyle "Ulûhiyet"i anlatan "El Esmâ ül Hüsnâ"nın açılımıdır! İnsanın "hatırlaması" istenilen, kendisine talim edilmiş olan "esmâe külleha"dır! Yani, "var"lığını meydana getiren, "bildirilen isimlerin özelliklerinin tamamı"! Bunların bir kısmı Kur'ân-ı Kerîm'de bildirilmiş, bir kısmı da Rasûlullah tarafından açıklanmıştır. Bu yüzdendir ki, asla, her şey bu doksan dokuz isimden ibarettir, denemez! Misal verelim... Rab, Mevlâ, Karîb, Hallak gibi bazı isimler Kurân'da mevcut olmasına rağmen doksan dokuz isim arasında sayılmamıştır. "Yefalu ma yurîd" âyetinde bildirilen İrade sıfatının (dilediğini oluşturma) adı olan "Mürîd" ismi de gene bu isimler arasında bildirilmemiştir. Buna karşın Celîl, Vâcid, Mâcid gibi bazı isimler ise doksan dokuz isim içinde var olmasına karşın, Kur'ân-ı Kerîm'de geçmez. İşte bu yüzdendir ki, Allâh ismiyle işaret edilenin ilminde seyrini oluşturan "Esmâ mertebesi" olarak tanımlanan isimlerini doksan dokuz ile sınırlamak çok yanlış olur. Belki, insana hakikatini hatırlaması için bu

532

Page 173: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

kadar isim özelliği bildirilmiştir; hakikatini hatırlayıp yaşayan ise hadsiz hesapsız bilinmeyen başka isimlerin özellikleriyle yaşar; diyebiliriz. Ayrıca, cennet diye tanımlanan yaşam boyutunun dahi buna işaret ettiği söylenebilir.

EVRENDEAYRI, BİRBİRİNDEN MUSTAKİL VARLIKLARVE ONLARIN BENLİKLERİ VE İRADELERİ

MEVCUT DEĞİLDİR

Beyin, dıştan gelen çeşitli dalga boylarındaki kozmik ışınları alır ve programlanışı sırasında bilgilendirilmediği konularda, algıladıkları olsa dahi onları değerlendiremez. Ayrıca kendisinin açılmamış alanlarının değerlendireceği sayısız dalga boylarını dahi değerlendiremez.

Oysa, gerçekte her biri ayrı bir mânâ ihtiva eden evrendeki her bir dalga boyu, ışın sürekli olarak beynimizi bombardıman etmektedir... Ne var ki bizim bu mesajları çözmemiz, bu canlı- anlamlı varlıklarla iletişime girmemiz mümkün olmamaktadır!.

Ve eğer anlatabildiysek...Tüm evren, her kesimiyle, tamamen canlı-

şuurlu bir varlık hâlinde yaşamına devam etmektedir... Ki algılayabilene ne mutlu!.

İşte, tamamiyle sayısız dalga boylarından, ışınlardan, kuantlardan oluşmuş evren, ya da evren içre evrenler, eğer o boyutun algılama aracıyla bakabilirsek, TEK bir yapıdır!.

Ve bizim de “hayâl” dediğimiz şey, işte bu ışınsal kökenli yapıdır!. Ve de gerçekte, bizler dahi ışınsal varlıklarız... Ancak ne yazık ki, algılama

533

Page 174: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

sistemimizin beş duyu ile kayıtlı olması şimdilik bu gerçeği yaşamaktan bizi mahrum etmekte!.

Evet, evren orijininde TEKİL bir yapı; ve gerçekte, tüm zerreler birbiriyle ilintili durumda olduğu için, her bir yoğunlaşma ve aktivite, hiç düşünemediğimiz bir noktada bambaşka şeyleri etkilemekte ve harekete geçirmektedir... Yani evrende, birbirinden kopuk, ayrı, müstakil varlıklar ve onların özgür benlikleri ve iradeleri mevcut değildir!.

TÜM VARLIKTA( Her bir birimde) MEVCUD OLAN İRADE,

"SONSUZ VE SINIRSIZ"IN İRADESİDİR!

O, Mürîd`dir.. Yani, irade eden`dir… İradesi sınırsızdır! Tüm varlıkta mevcut olan irade, Sonsuz ve sınırsız`ın iradesidir. Ancak bu irade onların her birinden esmâ terkiplerinin kapsamına göre ortaya çıkmaktadır!

Siz, bir birime dışarıdan baktığınız zaman, ondan çıkan iradeyi görerek, "irade-i cüzdür bu", dersiniz! Fakat, çıkış noktasında gördüğünüz o irade, gerçekte, O, Tek olan, Küll olan iradenin, ta kendisidir! Musluktan akan suyun geldiği barajdaki sudan ayrı bir şey sanılması gibi!

Çünkü, Mürîd olan O, Sonsuz ve sınırsız`dır! Yani, İradesi sonsuz ve sınırsızdır. Sınırsız olan irade sınırlanamayacağı için, her bir birimdeki irade de, Sınırsız`ın iradesidir.

534

Page 175: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

“GİZLİ İRADE”Varoluşun sonsuz basamaklarıHerşeyin aslı

“GİZLİ İRADE”NİN ÇOK BÜYÜK VE SAKLI DOĞASI

Bu günkü fizik anlayışımıza göre, evrenin her bölgesi, değişik dalga boylarının meydana getirdiği, farklı boyutlarda oluşmuştur. Her dalganın da bir enerjisi vardır.

Fizikçiler, bir dalganın sahip olacağı minumum enerjiyi hesapladıklarında, "uzaydaki, bir cm3`lük boşluk, evrendeki bilinen tüm maddenin enerjisinden daha çok enerjiye sahiptir" sonucuna varmışlardır.

Bazı fizikçilerin, bu hesapta bir yanlışlık olması gerektiği savına karşın; Bohm, bunun, gizli iradenin çok büyük ve saklı doğası hakkında küçük bir fikir verdiğini söyler. Bu fizikçileri de, okyanusta, yüzdüğü denizin farkında olmadan, içindeki maddelerle ilgilenen balıklara benzetir.

GİZLİ İRADEMADDENİN HER ŞEKLİNE, HAYATA VE BİLİNCE,

KUANTLARDAN KİŞİNİN BEYNİNE KADARHERŞEYİN ASLIDIR

Bugünkü fizik anlayışımıza göre, evrenin her bölgesi, değişik dalga boylarının meydana getirdiği, farklı boyutlarda oluşmuştur. Her dalganın da bir enerjisi vardır.

Fizikçiler, bir dalganın sahip olacağı minumum enerjiyi hesapladıklarında, “uzaydaki, bir cm3`lük boşluk, evrendeki bilinen tüm maddenin

535

Page 176: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

enerjisinden daha çok enerjiye sahiptir” sonucuna varmışlardır.

Bazı fizikçilerin, bu hesapta bir yanlışlık olması gerektiği savına karşın; Bohm, bunun, gizli iradenin çok büyük ve saklı doğası hakkında küçük bir fikir verdiğini söyler. Bu fizikçileri de, okyanusta, yüzdüğü denizin farkında olmadan, içindeki maddelerle ilgilenen balıklara benzetir.

Bohm, bu sonsuz enerji denizindeki, uzay-madde ilişkisini şu benzetme ile anlatır:

Mutlak sıfır derecesinde soğutulmuş bir kristal, elektronlarının hiç dağılmadan içinden geçmesine izin verir. Isı biraz arttırılırsa, kristaldeki çeşitli çatlaklar, elektron dağılımına neden olur.

Burada eğer elektron gözüyle bakarsak, bu çatlaklar, sonsuzluk denizinde yüzen maddeler olarak görünür. Oysa her ikisi de aynı yapının “DERİNDEKİ KRİSTALİN” farklı görüntüleridir.

Bohm, aynı şeyin bizim, mevcut boyutumuzda da geçerli olduğunu söyler... Yani, uzay boş değil, doludur!. Ve biz dahil, tüm mevcûdatın mekânıdır!.

Görünen muazzam, maddesel yapısına rağmen evren, kendi kendine mevcut değildir!. Ancak, çok uzak ve güçlü bir vasînin üvey evlâdıdır!. Daha da kötüsü, bu vasînin önemli bir uğraşı da değil, geçici bir gölgesidir.

Sonsuz enerji denizi, gizli iradenin tek yönü değildir. Çünkü, gizli irade, atomaltı parçalardan, maddenin her şekline, enerjiye, hayata ve bilince, kuantlardan kişinin beynine kadar herşeyin aslıdır.

Bohm’a göre bu, herşeyin sonu da değildir, belki de gerisinde hayâl bile edemeyeceğimiz başka düzenleyici katlar vardır. Yani varoluşun sonsuz basamakları...

536

Page 177: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Fizikçiler, uzayın, ışık ve birbirini kesen-içiçe geçen bir sürü elektromanyetik dalgalarla dolu olduğunu kabul etmektedirler. Daha önce de gördüğümüz gibi parçacıklar, aynı zamanda dalgalardır.

Bu da gördüğümüz her fiziki objenin ve herşeyin gerçekte girişim örnekleri olduğunu ispatlamaktadır.

İRADE EDİŞİ (Dilemesi), "RUBÛBİYET”İN KUVVEDEN FİİLE DÖNÜŞTÜĞÜ

MERTEBEDİR

BİR ŞEY İRADE ETTİĞİNDE, O'NUN HÜKMÜ, ONA"KÜN=OL!"DAN(olmasını istemesinden) İBARETTİR!

(O şey kolaylıkla) olur.

"HÛ" odur ki; diriltir ve öldürür! Hüküm verdiğinde yalnızca "Ol" der (olmasını irade eder); o, olur!

Allah'ın işaretlerinde mücadele eden kimseleri görmedin mi? Nasıl da (Hak'tan) döndürülüyorlar?

Onlar ki hakikatlerinin BİLGİsini ve Rasûllerimiz olarak irsâl ettiklerimizi yalanladılar! Yakında bilecekler! (Mu’min/68-70)

Belki kendilerine yardım olunur ümidiyle

Allah dûnunda tanrılar edindiler! (Tanrılar) onlara yardım edemezler! (Aksine)

onlar, tanrılara (hizmete) hazır duran ordudurlar!

537

Page 178: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

O hâlde onların lafı seni mahzun etmesin... Muhakkak ki biz onların gizlediklerini de açıkladıklarını da biliriz.

İnsan görmedi mi ki biz onu bir spermden yarattık... Bu gerçeğe rağmen şimdi o apaçık bir hasımdır!

Kendi yaratılışını unuttu da bize bir misal getirdi: "Çürümüş hâldeki şu kemiklere kim diriltip hayat verecek?" dedi.

De ki: "Onları daha önce inşa eden diriltip hayat verecektir! 'HÛ' Esmâ'sıyla her yaratışı Alîm'dir."

O ki, sizin için yeşil ağaçtan bir ateş oluşturdu... İşte bak ondan yakıyorsunuz!

Semâları ve arzı yaratan, onların benzerini Esmâ'sıyla yaratmaya Kâdîr değil midir? Evet! "HÛ"; Hâllak'tır, Alîm'dir.

Bir şeyi irade ettiğinde, O'nun hükmü, ona "Kün = Ol!"dan (olmasını istemesinden) ibarettir!.. (O şey kolaylıkla) olur.

Her şeyin melekûtu (Esmâ kuvveleri) elinde olan (tedbirâtın bu mertebede oluştuğuna işaret) Subhan'dır... O'na rücu ettirileceksiniz. (Y’â Sin/74-83)

DİLEMESİYLE(İrade etmesiyle)“MÜRİD” İSMİNİN MÂNÂSI ORTAYA ÇIKAR.

Bkz.“Mürid” İsminin tahakkuku

SENDE DİLEYEN, “O”DUR![Eğer sende bir hayır irade ederse,

O'nun lütfunu geri çevirecek de yoktur!

538

Page 179: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

O, lütfunu kullarından dilediğine nasip eder]

Kendisini yaratan Allah Esmâ'sının bileşimi elvermedikçe, bir nefs için iman etmek mümkün değildir! (Allah) aklını değerlendirmeyenlerde (düşünsel) pislik meydana getirir!

De ki: "Semâlar ve arzda ne oluyor, bir bakın!"... O işaretler ve uyarılar, iman etmeyen topluluğa yarar sağlamaz!

Onlar kendilerinden önce geçmiştekilerin devirlerindeki (azap veren olayların) benzerini mi bekliyorlar? De ki: "O hâlde bekleyin... Ben de sizinle birlikte bekleyenlerdenim."

Sonra (azap geldiğinde) biz Rasûllerimizi ve iman etmişleri kurtarırız... İman edenleri kurtarmamız, üzerimize bir haktır.

De ki: "Ey insanlar! Eğer benim Din'imden kuşku içindeyseniz, (bilin ki) ben sizin Allah dûnundaki taptıklarınıza tapınmam! Sadece, sizi vefat ettirecek Allah'a kulluk ederim! Ben iman edenlerden olmakla hükmolundum."

(Şununla da emrolundum): "Vechini hanîf olarak Din'e tut (mânâ yüzünü, hakikati Esmâ bileşimi olan şuurunu, tanrı kavramsız, âlemler olarak algılanan sistemin hakikati olan soyut Esmâ mertebesine yönlendir) ve sakın şirk koşanlardan (Allah dûnunda tanrı vehmederek onu ortak koşanlardan) olma!"

"Allah dûnundaki sana fayda ve zarar vermeyecek şeylere yönelme! Eğer böyle yaparsan, o zaman muhakkak ki sen nefsine zulmedenlerden olursun!"

Allah sende bir sıkıntı açığa çıkarırsa, onu O'ndan başka kaldıracak yoktur! Eğer sende bir

539

Page 180: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

hayır irade ederse, O'nun lütfunu geri çevirecek de yoktur! O, lütfunu kullarından dilediğine nasip eder... O Gafûr'dur, Rahîm'dir.

De ki: "Ey insanlar... Gerçek ki size Rabbinizden hakikat bilgisi gelmiştir! Artık kim hakikate yönelirse yalnızca kendi nefsi için yönelmiş olur; kim de saparsa sadece kendi nefsi aleyhine sapmış olur! Ben sizin vekîliniz (hakikatinizin şuurunuzdaki yönlendiricisi) değilim."

(Rasûlüm) sana vahyolunana tâbi ol ve Allah hükmü açığa çıkana kadar sabret... O, en hayırlı Hükmeden'dir. (Yunus/100-109)

(Soru: Eğer rıza hâlinde olsak bizim için takdir

edilen herşeyin hayatımız boyunca düzenli olarak bize ulaşacağını bilsek, dua ettiğimizde, eğer bize ait, katındaki bir şeyi istediğimizde O’nu suçlamış, bize ait olmayan bir şeyi istiyorsak o zaman hata yapmış olmaz mıyız?.)

Sende, isteyenin O olduğunu farkederek bu sualini bir daha gözden geçir...

RABBİN (hakikatin olan Allah Esmâ'sının bileşimi)

İRADE ETTİĞİNİ FİİLE DÖNÜŞTÜRÜR!Semâlar ve arz (şuurları ve bedenleri) var

oldukça onda ebedî kalırlar; Rabbinin dilemesi müstesna... Muhakkak ki Rabbin (hakikatin olan Allah Esmâ'sının bileşimi) irade ettiğini fiile dönüştürür!

Saîd olanlar ise, Cennet'tedirler... Semâlar ve arz (şuurları ve bedenleri) var oldukça onda

540

Page 181: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

ebedî kalıcılardır; Rabbinin dilemesi müstesna... Akışı kesilmeyen bağışla yaşarlar.

Şunların tapınmalarına bakıp şüpheye düşme! Daha önce atalarının tapındıkları gibi tapınıyorlar sadece (Allah'a ibadet ettiklerini sanma)! Doğrusu biz onlara hak ettiklerini noksansız, tamı tamına vereceğiz. (Hûd/107-109)

KESİNLİKLE ALLAH İRADE ETTİĞİNİ YAPARİlminden açığa çıkmasını irade ettiğini,

kudretiyle oluşturur(İlim-İrade-Kudret)

Şüphesiz ki Allah, iman edip imanın gereğini uygulayanları, altlarından nehirler akan cennetlere dâhil eder... Kesinlikle Allah irade ettiğini yapar (ilminden açığa çıkmasını irade ettiğini kudretiyle oluşturur; İlim-İrade-Kudret).

Kim Allah'ın (hakikatindeki Esmâ kuvvelerinin) kendisine dünyada ve gelecek yaşamında yardımcı olmayacağını zannediyorsa, bir sebep ile (tefekkürle) semâya (bilincine) yönelsin, sonra (bedensiz sırf bilinç olarak beden bağını) kessin de bir baksın; (kendini yalnızca beden zannetmesiyle düştüğü) tuzağı, öfkelendiği şeyi (Rabbinin kulu olması gerçeğini) ortadan kaldırıyor mu? (Hac/14-15)

"HÛ" Allah, tanrı yok, sadece "HÛ"!

İRADESİNİ ZORUNLU KABUL ETTİRENDİR(Cebbâr'dır)

541

Page 182: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Eğer şu Kurân'ı (bildirdiği gerçeği) bir dağın (benlik sahibi bilinç-ego-eniyet) üzerine inzâl etseydik, elbette onu Allah (ismiyle işaret edilen'in) haşyetinden (muhteşem azamet karşısında benliğinin hiçliğini fark ederek) huşû ederek, çatlayıp paramparça olduğu hâlde görürdün! İşte bu MİSALLERİ (sembolik anlatımları) insanlara tefekkür etsinler diye veriyoruz!

"HÛ" Allah, tanrı yok, sadece "HÛ"! Gayb ve şehâdeti daimî bilendir! "HÛ", er-Rahman (tüm El Esmâ özelliklerini mündemiç olan) er-Rahîm'dir (tüm El Esmâ özelliklerini açığa çıkaran-o özelliklerle Efâl âlemini seyrinde yaşamakta olan).

"HÛ" Allah, tanrı yok, sadece "HÛ"! Melîk'tir (efâl, oluşlar âleminde mutlak hükmü yürüyen), Kuddûs'tür (yaratılmışlığa ve kevne ait nitelenmelerden, yaratılmış kavramlardan münezzeh), Selâm'dır (yaratılmışlarda yakîn ve kurb hâlini oluşturup mâiyet sırrını açığa çıkartan), Mümin'dir (iman açığa çıkartarak hakikatini müşahedeye yönelten), Müheymin'dir (gözetip himaye eden, muhteşem azametini seyirde yaratılmışlığı kaldıran), Azîz'dir (karşı konulması imkânsız olarak dilediğini yapan), Cebbâr'dır (iradesini zorunlu kabul ettiren), Mütekebbir'dir (Mutlak yegâne Kibriyâ {eniyeti} olan)! Allah, onların ortak koştukları tanrı kavramlarından Subhan'dır!(Haşr/21-23)

"İLÂHİ İRADE”YE MUTLAK TESLİMİYET

“İLÂHİ İRADE”YE MUTLAK TESLİM HALİNDE  OLDUĞUNUN

BİLİNCİNDE OLAN KUL

542

Page 183: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

("Müslim")

Hakiki manâsı ile mümin;Hz. Rasûlullah’ın tebliğ ettiği hakikatlara

iman etmiş kişidir.Hakiki manâsı ile Müslim ise;İlâhi iradeye tam anlamı ile mutlak teslim

halinde olduğunun bilincinde olan kişidir. Müminde şirk-i hafi vardır. Ama Müslim’de asla

şirk olmaz. Hz. İbrahim’in Kurân’daki âyetini hatırlayın.“İnniy veccehtü vechiyelilleziy

fatıressemavâti vel’ard hanîfen müslimen ve mâ ene minel müşrikiyn..” (Al İmrân 67)

“Vechim, arzı ve semâvatın Fâtır’ına dönüktür. Hanîfim!. Şirkim yoktur, şirk hâlim yoktur. Ve Müslimim”!.

İbrahim a.s.’ın Allah’a teslimiyeti idrâk etmesi hâlinin ifadesidir bu âyet.

Şirk-i hâfinin kalkmış olması gerekir ki, kişi tam bir kâmil müslim olabilsin.

İmânda yakîn yoktur. İman, kemâle ulaştığı zaman, ikâna döner... Îkânda, yakîn vardır.

Yani, yakîn başladığı anda, artık iman ikana dönüşmüş demektir.

“SİZİ,ALLAH’IN İRADESİNE KARŞI KİM KORUR?“

Allah, Esmâ'sından yarattığı kuluna kâfi değil mi?

543

Page 184: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Hani münafıklar ve kalplerinde maraz bulunanlar (sağlıklı düşünemeyenler): "Allah ve O'nun Rasûlü, bize bir aldanıştan başka bir şey vadetmemiş" diyorlardı.

Hani onlardan bir grup dedi ki: "Ey Yesrib Halkı (Yesrib, Medine'nin eski adıdır)! Sizin için kalınacak yer yoktur; geri dönün!" Onlardan bir grupsa: "Muhakkak ki evlerimiz korumasızdır" diyerek O Nebiden izin istiyordu... Oysa onlar (evleri) korunaksız değildir... Onlar kaçmaktan başka bir şey istemiyorlardı.

Eğer onun (şehrin) çevresinden evlerine zorla girilmiş olsaydı, sonra da onlardan dinlerinden dönmeleri istenseydi, onu mutlaka uygularlardı (münafıklar-ikiyüzlüler)...

Andolsun ki, arkalarına dönüp kaçmayacaklarına dair daha önce Allah'a ahdetmişlerdi... Allah'a verilen söz (ahd) sorulur (sonucu yaşatılır)!

De ki: "Eğer ölümden yahut öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçışınız size asla fayda vermez... Tut ki kaçtınız diyelim (çok çok kısa dünya yaşamı nedeniyle) kazancınız yok denecek kadar az olur!"

De ki: "Eğer sizden bir kötülük (açığa çıkarmayı) irade ederse yahut sizden bir rahmet (açığa çıkarmayı) irade ederse, sizi Allah'a (iradesine) karşı kim korur?" Allah dûnunda ne bir Velî ne de bir yardımcı bulamazlar.

Sizden bu işi savsaklayıp ve cemaatine de: "(Rasûlullah'ı bırakın) bize gelin!" diyenleri Allah gerçekten bilir! Zaten onlar savaşa pek az gelirler. (Ahzab/12-18)

Şehrin uzak tarafından koşarak bir adam

geldi: "Ey halkım, Rasûllere tâbi olun" dedi.

544

Page 185: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

"Sizden bir karşılık istemeyen; kendileri hakikat üzere olanlara tâbi olun!"

"Beni (böylece) fıtratlandırana nasıl kulluk etmem? O'na rücu ettirileceksiniz."

"O'nun dûnunda tanrılar mı edineyim! Eğer Rahman bir zarar açığa çıkarmayı irade ederse, onların şefaati bana ne yarar sağlar ne de bir şeyden korur..."

"O takdirde muhakkak ki ben apaçık bir dalâlet içinde olurum!"

"Gerçekten ben sizde de açığa çıkan Rabbe iman ettim; beni dinleyin!"

(Ona): "Cennete dâhil ol!" denildi... Dedi ki: "Keşke halkım bileydi..."

"Rabbimin beni mağfiret ettiğini ve benim ikramlara nail olanlardan olduğumu..."(Y’â Sin/20-27)

Allah, Esmâ'sından yarattığı kuluna kâfi

değil mi? Seni O'nun dûnundakilerle korkutuyorlar! Allah kimi saptırırsa onun için hidâyet edici yoktur.

Allah kime hidâyet ederse, kimse onu saptıramaz! Allah (Bi-) Azîz (kullarından bu isminin işaret ettiği özelliği açığa çıkaran), Züntikam (araya duygu katmaksızın yaptığının sonucunu kesinlikle yaşatan) değil midir?

Andolsun ki eğer onlara: "Semâları ve arzı kim yarattı?" diye sorsan, elbette: "Allah" diyeceklerdir... De ki: "(Bu cevabınıza göre) Allah dûnunda isimlendirdiklerinizin (yerini) gördünüz mü? Eğer Allah bende bir zarar, sıkıntı irade ederse, O'nun verdiği zararı, sıkıntıyı onlar açıp kaldıracaklar mı? Yahut (Allah) bende bir rahmet irade ederse, O'nun

545

Page 186: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

rahmetini onlar engelleyebilirler mi?"... De ki: "Allah bana yeter! Tevekkül edenler O'nu Vekîl kılar!"

De ki: "Ey halkım! Anlayışınız kadarıyla elinizden geleni yapın; muhakkak ki ben de yapmaktayım... Yakında bileceksiniz..." (Zümer/36-39)

ALLAH,KULLARI İÇİN BİR ZULÜM İRADE ETMEZ!

Musa dedi ki: "Muhakkak ki ben, yaptıklarının sonucunu yaşama sürecine iman etmeyen her kibirli benlik sahibinden, benim de Rabbim, sizin de Rabbinize sığındım."

Firavun ailesinden olup o ana kadar imanını açıklamamış bir adam dedi ki: "Rabbim Allah'tır, dediği için mi bir adamı öldürüyorsunuz? Oysa O, size Rabbinizden apaçık delillerle gelmiştir... Eğer o yalancı ise, yalanı kendi aleyhinedir... Şayet doğru söyleyen ise, sizi uyardığı azap size isâbet eder! Muhakkak ki Allah, (hakikat sermayesini) israf eden, çok yalancı kimseye hidâyet etmez."

(O adam dedi ki): "Ey vatandaşlarım! Yeryüzünde hüküm sürenler olarak bugün zenginlik sizindir... Fakat, eğer bize gelirse, Allah'ın hışmına karşı bize kim yardım edip kurtarır?"... Firavun dedi ki: "Ben size kendi görüşümden başkasını göstermiyorum ve tek çıkar yoldan başkasına da sizi kılavuzluk etmiyorum."

İman etmiş kimse dedi ki: "Ey kavmim! Muhakkak ki ben, sizin üzerinize hakikate karşı birleşmişlerin başına gelenlerin yaşadığı

546

Page 187: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

sürecin benzeriyle karşılaşmanızdan korkuyorum."

"Nuh toplumunun, Ad'ın (Hud'un toplumu), Semud'un (Sâlih'in toplumu) ve onlardan sonra gelenlerin benzeri... Allah kulları için bir zulüm irade etmez."

(O iman eden adam dedi ki): "Ey kavmim... Gerçekten ben, sizin üzerinize o endişeyle haykırışma sürecinin gelmesinden korkuyorum."

Arkanızı dönüp kaçmaya çalışacağınız o süreçte, sizi Allah'tan (koruyacak) bir koruyucu olmaz! Allah kimi saptırırsa onun için hidâyet edici yoktur. (Mu’min/27-33)

 İRADE-İ KÜL(Küllî İrade)

Allah’a bağlanan irade Ana sistemdeki irade Bölünmez, parçalanmaz, cüzlere ayrılmaz

Tek Külli irade İlâhi İrade

“İRADE-İ KÜLL”ÜN TECELLİSİ(Terkibinin sınırlarını genişletirsen,

senden ilahî irâde sâdır olur)

Gerçekte küllî ve cüzi irade diye, iki ayrı irade yoktur!.

İrade, tek bir iradedir!.

547

Page 188: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Terkibe bağlanan irâdeye, ‘cüz’i irade’; Allah’a bağlanan iradeye de ‘külli irade’ denir!. Terkibiyetin hükmüyle yaşadığın sürece, cüzi irâde diye tanımlanan ve sana ait kabul edilen bir iraden söz konusudur!.

Fakat, belli tatbikatlarla, tabiatına ters düşer fiilleri ortaya koyarak tabiatının sınırlarını aşıp, terkibinin sınırlarını genişletirsen, bu defa senden ilahî irâde sâdır olur; ve senin herhangi bir şeyin olmasını istemen yolundaki isteğin, ilâhî güçler tarafından, yerine getirilir!. Böylece, senden çıkan irâdeye, şu anda "İrade-i kül tecelli etti" dedikleri bir biçimde, izâfeten "külli irade" adı verilir.

İRADE-İ CÜZ(Cüzî İrade)

Allah'ın, "Mürid" isminin neticesi olarak, "Allah" muradının kuldan açığa çıkması

Allah kudret ve kuvvetinin kuldan açığa çıkması

Allah kudret ve kuvvetinin kuldan açığa çıkışı(olaya dışarıdan bakmamız sebebiyle)

"Sistem"in oluşturduğu programın meydana getirdiği birimden ortaya çıkan irade

Külli irade`nin ve hükmün, birimden ortaya çıktığı haldeki adı(Külli programın, bir birimden ortaya çıkması hâli…)

Bireysel bakışla, cüz`de açığa çıkan irade Sistemin oluşturduğu programın meydana

getirdiği birimden ortaya çıkan irade… Birime takdir edilmiş programın oluşturduğu

varsayım…

548

Page 189: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Terkibe bağlanan irâde Mâhiyeti olarak orijinin(İrade-i Küll"ün aynı,

fakat potansiyel olarak farklı olan irade…

KİŞİDEKİ İRADE, MÂHİYET OLARAK ORİJİNİN AYNI,POTANSİYEL OLARAK FARKLIDIR!

Kişideki "irade" mâhiyet olarak orijinin aynı; potansiyel olarak farklıdır!.

"MÜRİD" ismiyle işaret edilen Allah`ın "İRADE" sıfatının "kül" ve cüz"deki mâhiyeti aynıdır!. Buna karşın, kişinin "fıtratının" oluşturduğu program dolayısıyla "irade" potansiyeli elbetteki son derece farklıdır...

Her birim, kendi yapısının, varoluş kapasitesinin içinde bir takım şeyleri oluşturmak mecburiyetindedir...

İşte, her bir birimin, takdir edilmiş bulunan bir özellik ve mânâyı ortaya koyması:

" Biz her şeyi kaderiyle halkettik"... (Kamer 49)

âyetinde vurgulanmıştır.. Ayrıca, bu hususu izah eden önemli bir

açıklama da, Rasûlullah tarafından şöyle açıklanmıştır:

"Herkes ne için yaratıldıysa ona o kolaylaştırılır!."...

Yani, hangi gaye için meydana getirildi ise o birim, o gayeye göre programlanmıştır!. O programın gereği de, gereğini yapmak da ona kolay gelir ve onu yapar!.

549

Page 190: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Bu gerçeği bilmeyen, birime dışarıdan bakan kişi ise, "bu kişinin kendine özgü bir iradesi var ve bu irade ile bunları yapmaktadır." deyip; orada bir irade-i cüz`ün olduğunu var sayar... Halbuki, o, irade-i cüz denen şey, gerçekte, irade-i Küll`ün ta kendisidir...

Külli programın, o birimden ortaya çıkması hâlinde aldığı isim "irade-i cüz"dür.

Yoksa, bir irade-i Küll, bir de irade-i cüz diye iki ayrı irade yoktur!. Zaten, iki ayrı varlık, iki ayrı yapı sözkonusu değildir ki, iki ayrı iradeden bahsedilebilsin!. Külli irade`nin ve hükmün, birimden ortaya çıktığı haldeki adına, "irade-i cüz" denir.

“İRADE-İ CÜZ" ÜN OLUŞUMU[Bölünmez, parçalanmaz, cüzlere ayrılmaz "Tek

İrade”(Külli irade) yanı sıra bizim cüz`ümüzdeki genel programın doğal sonuçlarının oluşması]

Bizim için nihâî, son nokta belirlenmiş... Son noktaya ulaştıracak ana bir program da mevcut… Bunun dışındaki tüm olaylar, bizim cüz`ümüzdeki genel programın doğal sonuçlarının yaşanmasıyla oluşuyor.. Bizdeki bu program da, her an, boyutsal derinliğimizden gelen meleki tesirlerle karşılıklı alış veriş hâlinde… Yani, bunların toplamı olarak olaylarımız gelişiyor!.. Ve bu gelişme, hem bâtından boyutsal derinliğimden hem de zâhirden gelenlerin toplamının sentezi şeklinde, bizden her an açığa çıkıyor!.

İşte “irade-i cüz”, bu oluşmanın adı!.. “İrade-i cüz”ü inkâr, bu oluşumu inkârdır!.

550

Page 191: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Bizim, irade-i küll yanısıra, bir de irade-i cüz yoktur dememizin sebebi, ikisinin aynı anda mütalâa edilmesi dolayısıyledir. Yoksa, esasında varlık, ”Tek”dir; dolayısıyla irade de tektir!.

Sen bilinç boyutunda, ilimle bakarsan, yalnızca varlığın “vechullah” denilen “tek”lik boyutunu görürsün.. Tek’lik müşahedesindesindir; “ilm-el yakîn”desindir!.

Teklik müşahedesinde, irade bölünmez, parçalanmaz, cüzlere ayrılmaz Tek`tir!. Külli irade, cüzlere ayrılmaz Tek`tir..

Yok eğer, bireysel bazda bakarsan olaya; cüz`de açığa çıkan irade vardır; ve kendinde ortaya çıkan kendine ait kabul ettiği iradesi ile, o birim nereye varacaksa varır!..

 "İRADE" İsteme Dileme Dilediğini gerçekleştirme... Kişideki uygulama yeteneği, azmi... İlmini kuvveden fiile, düşünceden eyleme

dönüştürebilme gücü...

İRADE ETME(İsteme)Veri tabanının,

kendindekini açığa çıkarma olgusu

 Her birimin beyninde, veya daha doğrusu birimsel hafızasında, o ana kadarki tüm girdilerin senteziyle oluşmuş, bir nihai bilinci vardır. İnsanda da, görünmez canlılarda da, hayvanlarda da hep bu böyledir!. Bu, onlardaki “İLİM” açığa çıkışıdır.

551

Page 192: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Bu birimsel veri tabanının, doğal olarak, kendindekini açığa çıkarma olgusu vardır ki, veri tabanı işlevi sonucudur bu da!. Buna “İRADE etme, isteme” denir... Bu da otomatik oluşur beyinde; kısaca “aklımıza gelen” deriz fark ettiğimiz kadarına.

“ALLAH İSMİ” İLE İŞARET OLUNANIN “İRADE” SIFATI->“MÜRİD”!

SIFAT MERTEBESİNDEKİ GÜÇ OLUŞTURMA İSMİ->“MÜRİD”!

(İsteyen-Dileyen-Dilediğini gerçekleştiren-"Allah" İsmiyle işaret olunan Mutlak Zât'ın "İrade Sıfatı")

TÜM VARLIKTAKİ(Her varolan ve kendini bilen varlıktaki) İRADE,

(Varoluşunu bilişinin devamı olarak)"SONSUZ VE SINIRSIZ OLAN MÜRİD"İN İRADESİDİR!

Siz, bir birime dışarıdan baktığınız zaman, ondan çıkan iradeyi görerek, "irade-i cüzdür bu", dersiniz! Fakat, çıkış noktasında gördüğünüz o irade, gerçekte, O, Tek olan, Küll olan iradenin, ta kendisidir! Musluktan akan suyun geldiği barajdaki sudan ayrı bir şey sanılması gibi!

Çünkü, Mürîd olan O, Sonsuz ve sınırsız`dır! Yani, İradesi sonsuz ve sınırsızdır. Sınırsız olan irade sınırlanamayacağı için, her bir birimdeki irade de, Sınırsız`ın iradesidir.

552

Page 193: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

   O, Mürîd`dir.. Yani, irade eden`dir..İradesi sınırsızdır! Tüm varlıkta mevcut olan irade, Sonsuz ve sınırsız`ın iradesidir. Ancak bu irade onların her birinden esmâ terkiplerinin kapsamına göre ortaya çıkmaktadır!

“BİRİM”İN İRADE SAHİBİ OLARAK ALGILANMASI

“MÜRİD” İSMİ SENİN VARLIĞINDA ZÂHİR OLUYOR!

 Allah’ın İLİM sıfatının zuhuru olarak varlığında bilinç ve şuur var.. Kalb ehlisin!

Allah’ın İRADE sıfatının neticesi olarak MÜRİD ismi senin varlığında zâhir oluyor ve sen o ilmini kuvveden fiile dönüştürecek iradeyi zâhir kılıyorsun... O’nun sıfatları ile varlığı algılıyorsun ve değerlendirmesini yapıyorsun...

“MÜRİD” İSMİ SONUCU OLARAK“ALLAH’IN İRADE SIFATI”(“Mürid”)

BİZDEN ORTAYA ÇIKARVE “İRADE” SAHİBİ OLARAK ALGILANIRIZ…

Bizim tüm boyutları ile varlığımız, önce Allah'ın sıfatlarıyla meydana gelmiştir!.

Hayat, sıfatıyla, hayatımız; bedenlerimiz içinde bulunduğu boyuta göre “BÂİS” ismi hükmünce yeni özelliklerle yeni yapıyla meydana gelse dahi; sonsuza dek devam edecektir.

“MÜRÎD” ismi sonucu olarak “ALLAH'IN İRADE SIFATI” bizden ortaya çıkar ve “İRADE” sahibi olarak algılanırız.

553

Page 194: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

“MÜRİD” İSMİ,KİŞİNİN ALLAH’I TANIMASINDA

EN SÜRATLİ YOLDUR

Siz asla ötedeki, yukarıdaki bir TANRI'yı zikretmiyorsunuz!.

Siz, varlığınızın her zerresinde tüm varlığıyla mevcût olan SONSUZ-SINIRSIZ ALLAH'ın bazı sıfat ve isimlerinin sizde açığa çıkmasını, sağlama yolunda bir çalışma yapıyorsunuz. Ve ancak algılayabildiğiniz nisbette, gerek kendinizde ve gerekse çevrenizde, Allah'ı tanıyabilirsiniz!.

İşte bu sebeplerden dolayıdır ki, “MÜRÎD” ismi, bize göre, kişinin ALLAH'I tanımasında en süratli yoldur. Ancak bu tanıyışı Allah'tan “hazmı ile” talep etmek gerekir. Zîra, “hazımsızlık” insanın başına olmadık işler açar!.

İRADE GÜCÜ İrade kuvvesi Melekî güç-kuvve Dileme Gücü Dileklerini gerçekleştirme gücü  “ALİM” ismiyle işaret edilen ilim gücünden

başka, “MÜRİD” ismiyle işaret edilen irade gücün de var!.

Senin bundan on sene evvel, irade gücün ne kadar basit şeyler yapmaya yetiyordu?... Geçen on sene içinde irade gücün sana neleri getirdi?... Dün “yapamam!.” dediğin, neleri bugün rahatlıkla yapabiliyorsun?...

554

Page 195: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Nasıl?...irade gücünü kullanarak!.Esasen, bu irade gücü dediğimiz güç, meleki

diye tâbir edilen güçlerin bir tanesi..İşte “Mi`râc” ile insan bu meleki güçleri de

tanımış olur..

“Hulusi birçok şeyleri bilir ve bunları anlatır, açığa çıkartır” dediğim zaman Hulusi’nin bildiklerini kuvveden fiile düşünceden eyleme dönüştürebilen bir irade gücü olduğuna da işaret ediyorum. Demek ki Hulusi’de bir irade gücü de var.

Hayat sıfatının adı Hay ilim sıfatının adı Alim irade sıfatının adı Mürid.

Mürid, irade eden demek., dilediğini gerçekleştiren demektir.

Ondan sonra bu dileme ile birlikte irade gücüyle birlikte netice de onda bir kudret sıfatı da var kudret vasfı da var ki o dilediğini kuvveden fiile sokuyor tatbik ediyor ortaya çıkartıyor bir eser ortaya çıkartıyor.

“İRADE-İ CÜZ”Ü KULLANMA(İlâhi isimlerin mânâlarını ortaya koyma)

İRADEYİ TETİKLEYEN-TAHRİK EDEN, “İLİM”DİR!

İrade gücünün kullanılması, “İlim”e bağlıdır!("Mürid" isminin işaret ettiği "İrade" sıfatıyla

ilminin getirdiklerini dileyebilir)Bir birim; "ALLAH" isminin anlatmak istediği

"HAY" isminin işaret ettiği "HAYAT" sıfatıyla vardır..

555

Page 196: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

"ALÎM" isminin işaret ettiği "İLİM" sıfatıyla yapısının ve varoluş gereğinin getirdiği ölçüde bilinçlidir..

"MÜRÎD" isminin işaret ettiği "İRADE" sıfatıyla ilminin getirdiklerini dileyebilmektedir... gibi...

Tüm birimlerin varlıklarını meydana getiren vasıflar Tek Zât`ın vasıflarıyla kâimdir.

İnsanların cehennemde azâb çekmelerinde en

büyük faktör, kendilerindeki irade gücünü kullanmayışlarıdır!. Bunun temelini de beyinlerinde "MÜRİD" isminin zayıf açılmış olması teşkil eder. "MÜRİD" isminin zikri "irade" sıfatını güçlendirir.

İrade gücünün kullanılması da tatbiî ki ilme bağlıdır!

İlim, iradeyi tahrik eder; ancak, birçok insan, bazı şeyleri bilir, fakat tatbik etmez!

İşte bu da kendisindeki irade noksanlığı, irade zâfiyetidir!.

İrade gücünün kullanılması da tabiî ki ilme

bağlıdır!İlim, iradeyi tahrik eder; ancak, birçok insan,

bazı şeyleri bilir, fakat tatbik etmez! İşte bu da kendisindeki irade noksanlığı, irade zâfiyetidir!.

“Canım istedi” diyoruz. “Canım istedi” kelimelerinin karşılığı olan mânâ; benim yapımı meydana getiren terkib, beni bu şekilde davranmaya itiyor; demektir! Canın öyle istediği için yaptığın, her fiil seni izâfî kişiliğin bataklığına bir adım daha batırır!.

Bir fiîli yapıyorsun. Ne ile yapıyorsun?.. Bir şartlanma ile yapıyorsun!. Şuur var mı orada?.. Yok!.

556

Page 197: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Şuur, derken neyi kastediyoruz?.. Allah'a vâsıl olma, Allah'ı yaşama anlamında bir şuur!.

Senin davranışının altında böyle bir şey var mı? Yok! Olmadığına göre, sen o anda terkibinin tabiatı istikametinde bir davranış ortaya koyuyorsun; ki bu da senin cehennemde derinliklere doğru bir adım daha atmandır!.

Allah'ın ahlâkına yönelmeyip, Allah'ın ahlâkıyla ahlâklanmayıp; sende zuhur eden belli isimlerin meydana getirdiği "hulk"="huy" ile ahlâklanmandandır bu!.

Bildin ki, senin varlığın, "Hak"kın varlığıdır!. Sende ki fiillerin hepsi "Hak"kın fiilleridir!. Bunu bilmen, seni cennete sokmaz!.

Çünkü"İnsan için ancak sa’yettiği (yaptığı, amel

olarak işlediği; kuvveden fiile çıkardığı, gerçekleştirdiği) vardır. Ve onun sa’yi yakında görülecektir. (Necm/39-40)

hükmü vardır!.Şu dünyada, nasıl buradan kalkıp, içeri gidip,

mutfaktan yiyecek bir nesneyi alıp, yemedikçe karnın doymuyorsa; yani, bir fiili işlem olmadıkça, bedenden onun karşılığı olan bir fiîli gelişme hâsıl olmuyorsa; aynen bunun gibi, kişi beden ertesi hayatta, aynı şekilde, fiillerinin oluşturduğu neticelerle yaşayacaktır!.

Şu anda, burada, bu dünyada Allah'a vâsıl olamıyorsan, öldükten sonra da Allah'a vâsıl olman imkânsızdır!. Dünyada yaşarken ilâhî hakikatlara erememiş, idrâk edememiş isen, bu öldükten sonra asla mümkün olmaz!. Çünkü ruhun, dünyada beyinle ne kadar yükleme yapılmışsa onunla kalır! Beyin gittikten sonra ruhunun yeni kayıt alması imkânsızdır. İspatı:

557

Page 198: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

-Kim bunda (şu dünyada) a’mâ (doğru yolu-hedefi göremeyen; Hak’dan perdeli) ise o, Âhiret’te de a’mâdır... Yol itibarıyla daha da sapkındır. (İsrâ-72)

Bir kişi, iyilik yapıyor kötülük yapmıyor, doğru söylüyor!. Ama buna rağmen muhakkak cehenneme uğrayacaktır. Cehennemde uzun bir sürede kalacaktır!. Çünkü, bu hareketleri, tabiî terkîbinin neticesi olarak yapıyor!. Şuurlu olarak yapmıyor!. Kendisindeki isimler, zuhura çıkış anında, bu fiilleri meydana getiriyor!.

Allah’ı tanıma yolunda bir çalışması yoksa, hâlâ izâfî varlığı sözkonusuysa, onun bu konudaki ‘bilgisi’ hiçbir şey sağlamaz ona!.

"İRADE-İ CÜZ" ÜNÜ,KENDİNDEKİ MEVCUT "İLÂHİ İSİMLER"İN GÜCÜ

KADAR KULLANABİLİRSİN ANCAK! Sen bu "irade-i cüz"ünü ne ölçüde kullanabilirsin?..

Sen bu "irade-i cüz"ünü, kendindeki mevcût olan o isimlerin gücü, kadar kullanabilirsin!.

Fakat sen, eğer senliğinin hakikatine! ulaşır; Hakikat mertebesi itibariyle, Allah’ın Zâtı ve Sıfatıyla, senin Zâtında ve Sıfatında mevcut olduğunu müşahede edersen; bu müşahedenin neticesinde, bu defa kendindeki Zâti kuvvetlerle; mevcut isimlerini, daha geniş ölçülerle kullanmak sûretiyle; iraden, küllî iradeye dönüşmüş olur!

MÜRİD İSMİNİN TAHAKKUKU Birimde bir terkib değişikliği oluşumunun

sonucu…

558

Page 199: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Sıfat boyutunda varoluşunu bilişin devamı olarak kendini bile varlıkta açığa çıkan irade sıfatı (Dileme)…

Dilemesiyle-İrade etmesiyle "Mürid" İsminin mânâsının ortaya çıkışı...

“Mürid” İsminin mânâsının(“İrade” sıfatının-Varoluşunu bilişinin devamı olarak; her varolan ve kendini bilen varlığın, arzusu ve iradesi, dilemesinin) ortaya çıkışı...

Arzusunu, isteğini tahakkuk ettirme...

Mürid isminin hükmünün kemâliyle tahakkuku bir terkib değişikliğinin oluşumuna bağlıdır.

"Nefs-i Küll" de mevcut olan bilinç, ilâhi

isimlerin mânâlarını yansıtan bilinçtir, ki kendindeki mânâları ortaya koymayı diler.

"Yef`alü ma yurid" = " İrade ettiğini = dilediğini yapar"! (22-14)

İşte "MÜRîD" oluşu, yani irade edişi - dilemesi, "Rubûbiyet"in kuvveden fiile dönüştüğü mertebedir...

Ve O, "Rubûbiyetin gereği olarak, dilediğini halk eder"!

"Yef`âlullahe ma yeşâ`".. (14-27)

Sıfat mertebesi dediğimiz mertebede “kendini bilen bir varlık” kastedilir. Kendi varlığının varolduğunu, kendisinin olmaması diye bir şeyin söz konusu olamayacağını bilmesi hâlidir!

Bu varoluşunu bilişinin devamı olarak; her varolan ve kendini bilen varlığın, arzusu ve iradesi, dilemesi söz konusudur. Dilemesi yani o şeyi

559

Page 200: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

“irade” sıfatı yani “MÜRİD” isminin mânâsı ortaya çıkar.

“MÜRİD” İSMİNİN ZİKRİ

“MÜRİD” İSMİNİN ZİKRİ, İRADE GÜCÜNÜ(“İrade sıfatı”nı) GÜÇLENDİRİR!

(Allah’ın İrade sıfatı bizden açığa çıkar)

ZİKİR, konusu ne ise, o anlamda bir frekans yayarak bu hücreleri devreye alan beyinde, elbette ki o istikâmette de faâliyet gelişir.

İleride de daha detaylı izah edeceğimiz üzere, meselâ “Allah” adıyla işaret olunanın İRADE sıfatının ismi olan “MÜRÎD” ismi zikredildiğinde, kişinin beyninde boş duran hücreler, bu ismin frekansında programlanarak devreye girdiği için; bir süre sonra o kişide İRADE gücünün arttığı ve eskiden başaramadığı bir çok şeyi başardığı görülür.

"MÜRÎD" ismi, bildiğimiz kadarıyla ilk defa

olarak bize açılmış, bir "sır"dır!. Bizden evvel, hiç kimse bu ismin zikrini yapmamış ve başkalarına da tavsiye etmemiştir. Hatta din ve tasavvufla uğraşan pek çok kişi, bu ismin varlığını bile bilmez; çünki kitaplarda daima diğer sıfatların isimleri yazılır da; "İRADE" sıfatının ismi yazılmaz!. Muhakkak ki bu da Allah'ın bir hikmeti sonucudur.

"MÜRÎD" ismi, yaptığımız çeşitli çalışmalar sonucu olarak müşahede ettik ki, insanda en süratli gelişmeyi sağlayan bir güce sahip!.

560

Page 201: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Hemen hepimiz, pek çok şeyi biliriz de, bir türlü bu bildiklerimizi uygulamaya koyamayız. Bunun da gerçekte tek bir sebebi vardır, İRADE ZAYIFLIĞI!.

İşte bu irâde zayıflığının çaresi, anladığımız kadarıyla "MÜRÎD" isminin zikredilmesidir. Bu ismin zikredilmesi sonucu, kişinin ilgi duyduğu konuya karşı irâdesi güçlenmeye başlıyor ve eskiden bilip de tatbik edemediği pek çok şeyi kolaylıkla tatbik edebilir hâle geliyor.

Meselâ diyelim ki içkiyi bırakamıyor; TASAVVUF EHLİNE KESİNLİKLE YASAK OLAN SİGARAYI BIRAKAMIYOR; veya istediği gibi ibâdet edemiyor; yahûd kendini ilme verip kararlı bir biçimde ilim çalışamıyor; işte bu durumda bu zikir, kişinin irâde gücünü arttırdığı için, kolaylıkla bunları başarabiliyor.

TERKİBİNE-TABİATINA TERS DÜŞEN HAREKET İ YAPMAN,

İRADE GÜCÜNÜ ORTAYA KOYMAN I SAĞLAR

Bkz. İ / İlâhi İsimler/ Aklın, şuurun İlâhi İsimlerin mânâlarının dayandığı Zât’a gider.

İNSANLARIN CEHENNEMDEAZAP ÇEKMELERİNDE EN BÜYÜK FAKTÖR,

İRADE GÜCÜNÜ KULLANMAYIŞLARIDIR

Kur'ân-ı Kerîm'de sürekli olarak;"Biz size çeşitli misâller serdediyoruz, bütün

bunları hâlâ tefekkür etmeyecek misiniz, düşünmeyecek misiniz, bunlardan ibret almayacak mısınız!"

561

Page 202: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

gibi ikazlar yer almaktadır.İlâhî isimlerin terkib şekliyle, bizde varolması ve

bu mânâların, belirli ölçülerle bizde âşikâre çıkması şunu gösterir;

Bizdeki bu isimlerin mânâları, çok daha geniş şekilde ortaya çıkabilir!. Bu kadarıyla olduğuna göre, bunun çok daha geniş şekilde ortaya çıkabilir!. Bu kadarıyla olduğuna göre, bunun çok daha geniş boyutlusu da olabilir!. Bu isimlerin mânâlarının âşikâre çıktığı her mahalde, Allah zâtı ve sıfatıyla da mevcuttur! Ve o mahalden o isimleri izhar ettirirken, dilerse başka isimlerin mânâlarını da âşikâre çıkartır, ortaya koyar!.

Peki, senin aklın, şuurun, dediğin şey netice itibariyle bu isimlerin mânâlarının dayandığı zâta gider ise; ve sen bunu idrâk eder isen; bu takdirde, kendinde âşikâre çıkmayan isimlerin mânâlarını da âşikâre çıkarmak gücü var mıdır, yok mudur?

Elbette ki vardır!.Öyle ise, senin, tabiî yaşantının meydana

getirdiği fiillerin ötesinde; ilâhi hükümler olan Allah'ın emirleri ve yasaklara uyman şartı ile "Allah"a "yakîn" elde etmen mümkündür!.

Senin, tabiatın, duyguların, şartlanmaların, alışkanlıkların diye söylenen şeyler, senden, yapının tabiî neticesi olarak ortaya çıkıyor!. Bu da belli bazı isimlerin mânâlarının o anda sende fiile dönüşmesi ile oluşuyor.

Şimdi sen, tabiî olarak senden çıkanlara ters düşen başka fiillere yönelirsen, bu fiilleri tatbik etmek suretiyle, bu fiillerin karşılığı olan isimlerin mânâlarını da ortaya çıkartmış olursun! Bunun başka bir yolu yoktur!.

Bir misâle girelim burada; herhangi bir yerde oturuyorsun, konuşuyorsun. O oturduğun sırada ezan okunuyor, öğle namazı veya ikindi namazı

562

Page 203: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

vakti geldi!. Senin tabiî terkibin, ya da şartlanman o anda seni konuşmaya veya bulunduğun yerde oturmaya sevkeder... O anda, kalkıp da namazı kılmak veya câmiye gitmek sana ters düşer. Oysa, senin terkibine ve tabiatına ters düşen o hareketi yapman, senin tabiatına karşı, tabiî terkibinin istek ve arzularına karşı bir irade gücünü ortaya koymanı sağlar!.

ÖZGÜR İRADE!Varlığın aslı-orijini, "Tek" olduğuna göre

bağımsız bir varlığın kendine özgü "İrade-i Cüz"ünden söz edilemez.

Kozmik ışınların, genetiğin ve biokimyanın tahakkümündeyken, hangi özgür iradeden söz edebiliyorsun?.

İRADE ZÂFİYETİ İrade gücünü kullanamayış İrade noksanlığı İrade zayıflığıBkz.İrade gücünün kullanılması ilme bağlıdır.

KİŞİNİN İRADESİNİ ZORLAYANDIŞ ETKENLERE KARŞI KORUNMAK İÇİN

Kul, eûzü birabbil felâk, min şerri ma halâk, ve min şerri gâsikin iza vakab, ve min şerrin

563

Page 204: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

neffassâti fil ukad, ve min şerri hâsidin iza hased.

De ki: Sığınırım Rabbine felâkın, halkettiklerinin şerrinden, ortalığı basan karanlıkta oluşacak şeylerin şerrinden, düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden ve hased eden hasedçilerin şerrinden.

 Kul, eûzü birabbin nâs, melikin nâs, ilâhin

nâs, min şerril vesvâsil hannas, elleziy yuvesvısu fiy sudûrin nâs, minel cinneti ven nâs.

De ki: Sığınırım bütün insanların Rabbine, bütün insanların Melîkine ve bütün insanların İlâhına; o sinsi vesvese verenin şerrinden ki, vesvese verir insanların içine kimi cinden kimi insten!.

Bu iki sûre BÜYÜ’ye, sihre, manyetizmaya ve kişinin iradesini zorlayan dış etkenlere karşı en önemli silâhlardan biridir.

Efendimiz’e yapılan büyüye karşı Cenâb-ı Hak tarafından nâzil olmuş iki sûredir.

Her gün kırk bir defa, veya her namazdan sonra yedi defa okunmasında çok büyük fayda vardır.

Hemen herkesin bildiği “KUL EÛZÜ”ler hakkındaki Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem’in bazı tavsiyelerini de sizlere duyurmadan geçemeyeceğim.

Ukbe b. Amir radı’yAllahu anh naklediyor:-Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem şöyle

buyurdu:-Bu gece inzâl olan, benzerleri hiç

görülmemiş bir kısım âyetleri biliyor musun?.. Onlar, “Kul eûzü birabbil felâk” ve “Kul eûzü birabbin nas” sûreleridir.

564

Page 205: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

-Okunan en hayırlı iki sûreyi sana öğreteyim mi; bunlar “Kul eûzü birabbil felâk” ve “Kul eûzü birabbin nas”tır.

-Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem ile

beraber Cuhfe ile Ebva arasında yolculuk yapıyorduk. Birden bizi bir fırtına ile yoğun karanlık sardı. Bunun üzerine Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve selem;

Kul eûzü birabbil felâk ve Kul eûzü birabbin nas’ı okuyarak korunmaya başladı. Sonra da şöyle buyurdu:

-Yâ Ukbe, Bu iki sûre ile korun!. Hiç bir korunan, bu iki sûrenin benzeri ile korunamamıştır!.

 “Sen -Kul eûzü birabbil felâk- sûresini

okumaktan Allah katında daha makbul ve sevabı çok hiç bir sûre okuyamazsın. Sen her namazda gücün yetiyorsa onu okumaya devam et!.”

Evet, bunlardan sonra özetle bir kaç hususu daha belirtelim:

Hazret-i Rasûl aleyhisselâm, genellikle namazlardan sonra İhlâs, ve kul eûzüleri avuçlarına üfleyip, bütün vücudunu sıvazlardı; ve bunu üç kere tekrar ederdi.

Her Cuma namazından sonra, dünya kelâmı etmeden, İhlâs ve “Muavvizeteyn” denilen Kul eûzü’leri yedi defa okuyup vücuduna sürerse, o kişi gelecek Cuma namazına kadar her türlü tehlikeden emin olur, buyruluyor.

Bunun hâricinde, cinnî etki altında olanların, büyü yapılmış olanların, Âyetel Kürsî ile beraber 41 defa bu sûreyi okuyup, ayrıca bu okuma sırasında, nefesi suya üfleyip içmenin bir hayli

565

Page 206: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

faydalı olduğu da çeşitli kaynaklardan bize ulaşmıştır. Ayrıca, bu tür rahatsızlıkları olanlara, topluca bu âyetlerin 41 defa okunmasının da çok yararlı olacağı belirtilmiştir.

ALLAH’IN KUDRET SIFATI("İLÂHİ KUDRET)

"El Kaadir"

(“Kudretiyle” kendisindeki manâları seyreden-İlmindekileri, kudretiyle bir nedenselliğe dayanmaksızın yaratıp seyreden! Bu hususta asla sınırlanmayan!)

“Kudretullah” “Kudret-i İlâhi” “Kendindeki mânâları seyretme gücü”     “Melekût Âlemi” “Melek” “Ruh” “Varlığın Özünü meydana getiren kaynak

enerji” Güç-kuvvet DEHR kelimesiyle anlatılmak istenen boyut Tüm varlığın kendisinden oluştuğu evrensel

enerji “Evrensel Enerji” “Salt Enerji” Kâinatın oluşmasında ilk basamak-ilk aşama

olan “Enerji” Evrenin kendisinden var olduğu;  "zaman” ve

“mekân” kavramlarının olmadığı “Enerji”

566

Page 207: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

“Allah’ın İlmi” “Bilinçli Enerji” “Kozmik Bilinç” ”Nur”

İlgili ÂyetlerO şimşek (hakikat ışığı) neredeyse göze

dayalı müşahedelerini kapsayacak. Onlara her aydınlık geldiğinde, o hakikat ışığıyla birkaç adım ilerler, hakikat ışığı kesilince de içine düştükleri karanlıkta kalakalırlar. Allah dilemiş olsaydı Semî ve Basîr isminin onlarda açığa çıkmasını kısardı. Kesinlikle Allah her şeye Kâdîr'dir. (Bakara/20)

Biz bir âyet hükmünü nesih (iptal) eder ya da unutturursak, ondan daha hayırlısını veya benzerini getiririz. Bilmez misin , Allah kesinlikle her şeye Kâdîr'dir. (Bakara/106)

Ehli Kitaptan (hakikat bilgisi verilmiş olanlardan) birçoğu, Hak kendilerince apaçık farkedilmesine rağmen, sırf hasetlerinden dolayı sizi imandan küfre döndürmek ister. Allah hükmü sizde açığa çıkana kadar kusurlarına bakmayın, anlayış gösterin. Muhakkak ki Allah her şeye Kâdîr'dir. (Bakara/109)

HERKESİN O'NA DÖNEN BİR VECHİ VARDIR... O hâlde hayırlı çalışmalarda (Rabbini tanımada) yarışın! Nerede olursanız olun hepinizi, hakikatiniz olan Allah cem eder. Kesinlikle Allah her şeye Kâdîr'dir. (Bakara/148)

Şöyle birinin (haberini almadın mı)? Bir yerleşim alanına uğramıştı ki binaların üstü altına gelmiş, insanları helâk olmuş, "Allah şurayı bu ölüm sonrasında nasıl diriltir" diye

567

Page 208: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

düşünmüştü. Allah onu orada öldürmüş ve yüz sene sonra diriltmişti. "Ne kadar kaldın" dedi... O da: "Bir gün veya birazı kadar" cevabını verdi. Allah buyurdu: "Hayır, yüz sene geçti üzerinden... İşte bak yiyecek içeceğine, hiç bozulmamış, ama eşeğine bak (nasıl çürüyüp sırf kemikleri kalmış!) Seni insanlar için bir işaret-ibret kılalım diye (yaptık bunu)... Kemiklere bak nasıl onları kaldırıp üzerlerine et giydiriyoruz." Bu suretle iş açıkça belli olunca şöyle dedi: "Biliyorum, kesinlikle  Allah her şeye Kâdîr'dir!" (Bakara/259)

Semâlarda ve arzda ne varsa Allah'ındır (Esmâ'sının açığa çıkması için)... Bilinçlerinizde (düşündüğünüz) ne varsa, açıklasanız da gizleseniz de Allah varlığınızdaki Hasîb ismi özelliğiye size onun sonuçlarını yaşatır. Dilediğine mağfiret eder (örter), dilediğine de azap verir. Allah her şeye Kâdîr'dir. (Bakara/284)

De ki: "Mülkün Mâlik'i olan Allah'ım... Mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden de mülkü çekip alırsın. Dilediğini azîz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Kesinlikle sen her şeye Kâdîr'sin." (Âl-i İmran/26)

De ki: "İçinizdekini gizleseniz de açıklasanız da Allah (yaratanı olarak) onu bilir. Semâlarda ve arzda (âfakî ve enfüsî anlamlarıyla) ne varsa bilir. Allah her şeye Kâdîr'dir." (Âl-i İmran/29)

Düşmanlarınıza iki katını tattırdığımız bir musîbet sizin başınıza gelince "Bu nasıl, neden oldu?" diyorsunuz. De ki: "O, nefsaniyetinizin getirisidir!" Kesinlikle, Allah her şeye Kâdîr'dir. (Âl-i İmran/165)

Semâların ve arzın mülkü Allah'ındır (çünkü bu kapsamdaki her şey O'nun Esmâ'sının işaret

568

Page 209: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

ettiği mânâlardan oluşmuştur, O'na aittir). Allah her şeye Kâdir'dir. (Âl-i İmran/189)

Bir hayrı açıklar ya da gizlerseniz yahut bir kötülüğü affederseniz; Allah Afuvv'dur, Kâdîr'dir. (Nisa/149)

Andolsun ki "Allah, Meryemoğlu Mesih'tir" diyenler hakikati inkâr etmişlerdir! De ki: "Eğer Meryemoğlu Mesih'i, Onun anasını ve yeryüzünde kim varsa hepsini birden helâk etmeyi dilerse, kim Allah'a karşı koyacak bir kuvvete sahiptir?"... Semâların, arzın ve ikisi arasındakilerin varlığı Allah (Esmâ-ül Hüsnâ özelliklerinin açığa çıkması-seyri) içindir! Dilediğini yaratır! Allah her şeye Kâdîr'dir. (Maide/17)

Ey kendilerine hakikat bilgisi verilmiş olanlar... Rasûllerin arasının kesildiği bir süreçte, size gerçekleri açıklayan Rasûlümüz gelmiştir... "Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi" demeyesiniz (diye)... İşte size müjdeleyici ve uyarıcı (Rasûl) geldi... Allah her şey üzerine Kâdîr'dir. (Maide/19)

Semâlar ve arzın mülkü Allah içindir (hakikatini), bilmedin mi? Dilediğini azaplandırır ve dilediğini bağışlar! Allah her şeye Kâdîr'dir. (Maide/40)

Semâlar, arz ve onlarda ne varsa hepsinin varlığı Allah'ındır (Esmâ'sının mânâlarının açığa çıkışıdır)! O, her şeye Kâdîr'dir. (Maide/120)

Allah sana bir sıkıntı yaşatırsa, onu (hakikatinde de açığa çıkan) "HÛ"dan başka açıp kaldıracak yoktur... Sana bir hayır yaşatacak olan da "HÛ"dur ve her şeye Kâdîr'dir. (En’am/17)

Dediler ki: "Ona (Rasûlullah'a), Rabbinden bir mucize inzâl etse ya!"... De ki: "Muhakkak ki

569

Page 210: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Allah bir mucize inzâl etmeye Kâdîr'dir... Fakat onların çoğunluğu bilmezler." (En’am/37)

De ki: "O, fevkinizden (gökten-derûnunuzdan) yahut ayaklarınızın altından (yeraltından-dıştan) size bir azap bâ'sedip göndermeye ya da bölünmüş topluluklar hâlinde sizi birbirinize düşürüp, bazınızın şiddetini bazınıza tattırmaya Kâdîr'dir." Bak nasıl türlü şekillerle anlatıyoruz işaretleri, derinliğine düşünüp anlasınlar diye. (En’am/65)

Eğer Allah'a ve Furkan günü (Hak ve bâtıl uğruna ayrışıp savaşanların günü), (yani) iki topluluğun karşılaştığı (Bedir) günü kulumuza inzâl ettiğimize (meleklerin yardımına) iman etmişseniz, bilin ki ganimet olarak elde ettiklerinizin beşte biri Allah'a (Allah yolunda harcanmaya), er-Rasûl'e (Rasûlullah'a), akrabalarına, yetimlere, yoksullara ve Allah için yolda kalmışlara aittir... Allah her şeye Kâdîr'dir. (Enfal/41)

Eğer gazaya çıkmazsanız, sizi acı bir azapla azaplandırır; sizin yerinize (size bedel) başka bir toplum getiririz ve siz O'na hiçbir şekilde zarar veremezsiniz... Allah her şeye Kâdîr'dir. (Tevbe/39)

"Allah'a rücu edeceksiniz; 'HÛ'; her şeye Kâdîr'dir." (Hud/4)

Allah sizi yarattı... Sonra sizi vefat ettirir (öldürür değil vefat ettirir)! Kiminiz de erzel-i ömür'e (ömrün düşkünlük çağına) bırakılır; bildiklerini artık düşünemeyecek devreye... Muhakkak ki Allah Alîm'dir, Kâdîr'dir. (Nahl/70)

Semâların ve arzın algılanamayanları Allah içindir... O Saat'in (kıyametin) oluşması hükmü (Allah'a göre) bir göz kırpması gibi yahut daha

570

Page 211: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

da yakındır! Muhakkak ki Allah her şeye Kâdîr'dir. (Nahl/77)

Görmediler mi ki, semâları ve arzı yaratmış olan Allah, kendilerinin BENZERİNİ de yaratmaya Kâdîr'dir! Onlar için, kendisinde şüphe olmayan bir ömür takdir etmiştir. Zâlimler sadece hakikati örtücü olarak yaklaştılar. (Isra/99)

Bu böyledir; çünkü Allah, O Hak'tır (apaçık ortada olandır)! Muhakkak ki O, ölüleri de (hakikat ilmi ile) diriltir... Çünkü O, her şeye Kâdîr'dir . (Hac/6)

Kendileri ile savaşılan kimselere, (savaş için) izin verilmiştir... Zulme uğradıkları içindir bu! Muhakkak ki Allah onları zafere ulaştırmaya Kâdîr'dir. (Hac/39)

Semâdan belli bir ölçü ile su inzâl ettik de onu arzda durdurduk (arza-bedene onunla hayat verdik)... Doğrusu onu gidermeye de elbette Kâdîrleriz . (Müminun/18)

Allah her DABBE'yi (canlı-hareketliyi) sudan yarattı... Onlardan kimi karnı üzerinde yürür, onlardan kimi iki ayak üzerinde yürür ve onlardan kimi de dört ayak üzerinde yürür... Allah (bunlarda) dilediğini halk eder... Muhakkak ki Allah her şey üzerine Kâdîr'dir. (Nur/45)

"HÛ" ki, sudan bir beşer (biyolojik bedenli insan) yarattı da, onunla neseb (kan-gen akrabalığı) ve sıhr (nikâh-evlilik ile hâsıl olan hısım akrabalık) duygusu oluşturdu! Senin Rabbin Kâdîr'dir. (Furkan/54)

De ki: "Arzda (bedende) inceleme yapıp, yaratmaya nasıl başladığına bir bakın... Bundan sonra Allah, neş'e-i âhireti (gelecek yaşam bedeninizi) inşa eder... Muhakkak ki Allah her şey üzerine Kâdîr'dir." (Ankebut/20)

571

Page 212: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Allah'ın rahmetinin eserlerine bak, (ahseni takvim-halife olarak yaratılıp ölümsüz kılınan kendini, beden-madde kabul ederek) ölümünden sonra, arzı (ilimle) nasıl diriltiyor? Muhakkak ki işte O, ölüleri elbette hayata (ölümsüzlüğe) kavuşturandır! "HÛ" her şeye Kâdîr'dir. (Rum/50)

Allah'tır ki, sizi zayıflıkla (hakikatinin farkında olmaksızın) yarattı! Sonra, zayıflığın ardından bir kuvvet (hakikatini-Rabbini bilmenin kuvveleriyle) oluşturdu! Sonra, kuvvetin ardından zayıflık (ismi Allah olan indînde acziyetini-abd-i âciz) ve ak saçlı (bilge) hâline getirdi... Dilediğini yaratır... "HÛ"; Alîm'dir, Kâdîr'dir. (Rum/54)

Onların arazilerine, yurtlarına, mallarına ve henüz ayak basmadığınız bir bölgeye sizi mirasçı kıldı... Allah her şeye Kâdîr'dir. (Ankebut/27)

Hamd; semâların ve arzın Fâtır'ı (yaratış amacına göre belli bir programla icat eden), melekleri (şuurlu işlev kuvveleri) ikişer, üçer, dörder yönlü (işlevli) Rasûller olarak açığa çıkaran Allah'a aittir! Yaratılışta dilediğini ziyade eder... Muhakkak ki Allah her şeye Kâdîr'dir. (Fâtır/1)

 Arzda gezip dolaşmadılar mı ki, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl oldu basîretle görsünler? Onlar (öncekiler) kuvvet itibarıyla bunlardan daha şiddetli idiler... Ne semâlarda ve ne de arzda hiçbir şey Allah'ı etkisiz bırakacak değildir! Muhakkak ki O, Alîm'dir, Kâdîr'dir. (Fâtır/44)

Semâları ve arzı yaratan, onların benzerini Esmâ'sıyla yaratmaya Kâdîr değil midir? Evet! "HÛ"; Hâllak'tır, Alîm'dir. (Yasin/81)

572

Page 213: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

O'nun işaretlerindendir ki sen arzı (bedeni) huşû hâlinde görürsün... Onun üzerine o suyu (hakikat ilmini) inzâl ettiğimizde, hareketlenir ve uyanıverir! Muhakkak ki onu (bilgisizlikle yaşayan ölüyü) dirilten, (diğer) ölüleri de Muhyî'dir (dirilticidir)! Muhakkak ki O, her şey üzerine Kâdîr'dir. (Fussilet/39)

Yoksa O'nun dûnundan velîler mi edindiler?.. (İşte) Allah! "HÛ"dur el Velî! "HÛ" diriltir ölüleri! "HÛ" her şeye Kâdîr'dir. (Şûra/9)

Semâları ve arzı ve ikisi arasında DABBEden (biyolojik bedenler) çoğaltıp yaydıklarını yaratması O'nun işaretlerindendir... "HÛ" dilediğinde, onları birleştirmeye Kâdîr'dir. (Şûra/29)

Yahut onlara erkekler ve dişileri eş yapar... Dilediğini de kısır kılar... Muhakkak ki O, Alîm'dir, Kâdîr'dir. (Şûra/50)

Görmediler mi ki, semâları ve arzı yaratmış ve onların yaratılışında zaafa düşmemiş olan Allah, ölüleri diriltmeye de Kâdîr'dir... Evet! Muhakkak ki O, her şeye Kâdîr'dir. ( Ahkaf/33)

Henüz onlara gücünüzün yetmediği daha başka şeyler de vadetti ki, onları Allah (içten ve dıştan) ihâta etmiştir. (Zaten) Allah her şeye Kâdîr'dir. (Fetih/21)

O'na aittir semâların ve arzın mülkü... Diriltir ve öldürür! O, her şeye Kâdîr'dir. (Hadid/2)

Allah'ın onlardan Rasûlüne verdiği ganimete gelince, siz onun için ne bir at koşturdunuz ve ne de bir deveye bindiniz! Ne var ki Allah, Rasûllerini dilediği kimsenin üzerine yönlendirir! Allah her şey üzerine Kâdîr'dir. (Haşr/6)

573

Page 214: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Umulur ki Allah sizinle, düşman olduklarınız arasında bir sevgi oluşturur. Allah Kâdîr'dir... Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. (Mümtehine/7)

Semâlarda ve arzda her ne varsa (Allah Esmâ'sıyla yaratılmaları dolayısıyla) Allah'ı (kulluk işlevlerini yerine getirmek suretiyle) tespih etmede! Mülk O'na aittir, Hamd O'na aittir! O her şey üzerine Kâdîr'dir! (Tegabün/1)

O Allah ki, yedi semâ yarattı ve arzdan da onların bir mislini! Emir (hüküm-iş) onların ARALARINDAN sürekli-kesintisiz inzâl olur (Allah'ın Esmâ'sındaki özelliklerin açığa çıkışı olan Astrolojik {melekî} tesirlerin varlık üzerindeki etkileri)! Tâ ki Allah'ın her şeye Kâdîr olduğunu ve Allah'ın her şeyi (yaratanı olarak) ilmen ihâta ettiğini bilesiniz. (Talâk/12)

Ey iman edenler! Allah'a özden ve kesin bir tövbe ile tövbe edin! Umulur ki Rabbiniz kötülüklerinizi sizden örter ve sizi altından nehirler akan cennetlere dâhil eder. O süreçte Allah, O Nebi'yi ve Onunla beraber iman etmişleri rezil-rüsva etmez! Onların nûru, önlerinden ve sağ taraflarında koşar. Derler ki: "Rabbimiz... Nûrumuzu tamamla ve bizi mağfiret eyle... Muhakkak ki sen her şeye Kâdîr'sin." (Tahrim/8)

Mülk (fiiller boyutu) elinde olan (onu her an dilediğince tedbir eden) ne yücedir! O, her şeye Kâdîr'dir. (Mülk/1)

İşte O (bunları yapan Allah sistemi ve düzeni), ölüleri diriltmeye Kâdîr değil midir? (Kıyâmet/40)

Muhakkak ki O, onu (aslına) döndürmeye elbette Kâdîr'dîr!(Tarık/8)

574

Page 215: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

ENERJİ ALLAH DEĞİLDİR…“KUDRET” SIFATININ AÇIĞA ÇIKIŞIDIR.(İlâhi Kudret, “Enerji” olarak algılanır)

Enerji, “ALLAH”’ın “kudret” vasfının kuvveden fiile çıkması hâlindeki adıdır. Yani “NUR”’dur. “Nur” diye bahsedilen şey bir tür “salt enerji”dir.

Bu bilinçli enerji (kudret), -kozmik bilinç- evrende var olan herşeyi kendisinden meydana getirmiştir.

“Her şey enerjiden meydana gelmiştir” dendiği

zaman, burada bahsedilen enerjidir!Melekler nur yapılıdır. Bunu bugünkü dille

ifade etmek gerekirse, enerji kökenlidir diyebiliriz. "Nefs-i Küll"ün zâhiri ve varlığı, bu kâinatı

oluşturan cevher olan, "enerji" dediğimiz şeydir..Eni boyu, derinliği, ağırlığı, sınırı falan yoktur.

Sınırsız, sonsuz kudrettir... Bir diğer ifade ile "enerji", Cenâb-ı Hakk`ın "Kudret" sıfatının açığa çıkmasından başka bir şey değildir... Var olan her şey, bundan meydana gelmiştir!.

Bilinç, nasıl, beynin açığa çıkmasını

istediklerinden ibaretse, sanki bilgisayarın monitörü hükmündeyse; bir “print-out” ise…

Gerek insandaki biyolojik beyinler ve gerekse dalga okyanusundaki sayısız canlılarda var olan virtual-sanal beyinler dahi, gerçekte “data”nın sanal çıktılarıdır. Esmâ mertebesinin, âlemlerini seyridir.

Enerji, İlâhî kudretin algılanışının, günümüzdeki adıdır!.

575

Page 216: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

ALLAH’IN KUDRET SIFATI OLAN ENERJİBİR SİSTEM İÇİNDE ÇALIŞMAKTADIR

ENERJİ->Dinî tâbirle, “KUDRET”!(“Allah'ın Kudreti”- “Nur”-Kâinatın oluşmasında

ilk basamak, ilk aşama olan “Salt enerji”)

“SİSTEM”->Kâinatı yönlendiren, şekillendiren, vareden, o özelliklerle bezeyen bir bilincin eseri(Ardındaki bilincin açığa çıkması)

Kudret->Aynı zamanda bir bilinç!.“Allah’ın ilmi” ve “ Allah'ın kudreti”

“ALLAH’IN İKİ ELİ”->(“Rahmaniyeti ve Rahîmiyeti”nin sonucu-İlim(Data) ve Kudret(Enerji)-İlim ve Kudret sıfatları-“Esmâ mertebesi”ni -Stringler boyutunu oluşturan İlim ve Kudret)

 Biz galaktik boyutu daha anlayıp

kavrayamıyoruz... Evrensel boyuta ulaşmamızsa mümkün değil!.  Ama bu evrensel varlık, yapı mevcud;

tartışmasız bir biçimde!.  Ve  kendi bünyesinde kendine göre bir sistemle

varolan bir Evren mevcut!. “SİSTEM”, ardındaki bilincin açığa

çıkmasıdır! Bilincin, ilmin, şuurun olmadığı yerde kaos

vardır.  “Sistem”se, bir bilincin eseridir!

576

Page 217: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

 Demek ki, Kâinatı yönlendiren, şekillendiren, vareden, o özelliklerle bezeyen bir bilinç var.

 Ve bu bilinç aynı zamanda da “KUDRET” adı verilen Kâinatın oluşmasında ilk basamak-ilk aşama olan “ ENERJİ ” adını verdiğimiz  “Salt enerji” adını verdiğimiz yapı!.

 Kâinatın ilk varoluş   nüvesi!.  Yani Kâinatın, Evrenin kendisinden varolduğu;

o "zaman” ve “mekân” kavramlarının olmadığı “Enerji” veya Din’deki adıyla “Kudret”!

 Ve bu kudret aynı zamanda bir bilinç!. İşte bunu Hz. Rasûlullah, “Allah’ın ilmi” ve “

Allah'ın kudreti” isimleriyle bize ulaştırmış.

Şuna bir “kitap” diyoruz.. İsim olarak bu isim verilmiş. Bu kitap dediğimiz

şeye “sayfalardan oluşmuş bir kütle” de diyebiliriz. Bu da elimdekini tanımlar.

Bu sayfalardan oluşmuş kütleye, “bileşik moleküler kütle” de diyebiliriz. Bu da doğrudur.

Buna “atomik bir kütledir “de diyebiliriz. Sayfalar ve kitap, moleküllerden; moleküller

atomlardan meydana gelmiştir. Yaşadığımız yıllarda eskilerin bölünmez-

parçalanmaz dediği atom çoktan parçalanmış, atomların özündeki nötronlar, nötrinolar mezonlar kuarklar bulunmuştur. Ve bu gidişin sonunda varılan yer, “ENERJİ”dir. Dolayısıyla şu elimdeki kütleye “bir enerji kütlesidir” de diyebilirim, diyebiliriz...

“Bu kitabın neresindedir enerji?” diye bir sual sorulur mu?

577

Page 218: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Enerji, bizim 5 duyuyla algılayamayacağımız, ancak şuurumuzla bilincimizle tesbit edebildiğimiz bir cevherdir, “Öz”dür!

”Kâinat” adı altında hangi isimle anarsak analım, tüm varlık enerjinin yoğunlaşmasıyla meydana gelmiştir. Dolayısıyla “o nesnenin neresindedir enerji?” diye bir sual olmaz! Çünkü o nesne, o enerjinin yoğunlaşmış hâlidir.

“Enerji” ismiyle işaret ettiğimiz yapının eni boyu sınırı derinliği yoktur!

Peki... Enerji Allah mıdır?. Bu sual gelir akla hemen… Bunun cevabını verelim…

“Enerji” ismiyle işaret ettiğimiz güç- kuvvet, Allah ismiyle işaret ettiğimiz varlığın KUDRET sıfatıdır!

Ve bu enerjiden meydana geldiğini gördüğümüz tüm Evrende varolan herşey bugün kanıtlanmıştır ki, bir Sistem içinde çalışmaktadır.

"DEHR" Tüm varlığın kendisinden oluştuğu evrensel

enerji “Kudret Sıfatı” Sayısız boyut algılayıcılarının algıladığı

sayısız evrenlerin  içinde yer aldığı açının yaratıldığı TEK NOKTA, TEK AN

578

Page 219: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Algılama boyutumuza GÖRE, bize hitâb eden bu evren gibi, sayısız algılama boyutlarına hitap eden, evren içre nîce evrenler!

Nihâyet, bu sayısız boyut algılayıcılarının algıladığı sayısız evrenlerin içinde yer aldığı açının yaratıldığı TEK NOKTA, TEK AN… DEHR!

İndinde, sayısz “an”lar ve “nokta”lar; ve o “nokta”lardan meydana gelen açılar içinde sayısız evren içre evrenler yaratan varlığa işaret amacıyla kullanılan “ALLAH” ismi!

Esasen DEHR kelimesiyle anlatılmak istenen boyut, tüm varlığın kendisinden oluştuğu bir tür evrensel enerjidir, (Kudret sıfatı ’dır) eğer tâbiri câiz ise...

ALLAH’IN KUDRET VASFININ(Sonsuz sınırsız güç- kuvvet-ilim-nur-Evren içre

evrenlerin varlığını meydana getiren şuurlu enerjinin) KUVVEDEN FİİLE ÇIKIŞI ["Allah'ın Vechi"-Melekût-birimin derûnundan zahirine (bilincine) açığa çıkan, birimin varlığını meydana getiren mertebe]

“Allah’ın Vechi”, kudret ve kuvvet sıfatının açığa çıkmasından başka bir şey değildir; ama senin şuur ve bilincinin gözbebeğine bağımlı çalışması dolayısıyla hükmünü göz verilerine GÖRE verirsin... Böylece de Allah'tan mahrum kalırsın.

Her birim, aynı TEK’ten (melekût) meydana

gelmiştir!. Melekût, birimin dışından gelen değil; birimin derûnundan zahirine (bilincine) açığa çıkan, birimin varlığını meydana getiren mertebe

579

Page 220: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

anlamındadır!. Kurân-ı Kerîm’deki “B” sırrı, kişinin hakikatindeki bu mertebeye işaret eder!.

“Melekût”, evren içre evrenlerin varlığını meydana getiren şuurlu enerji-kudret sıfatının açığa çıkışıdır!.

KUDRET YURDU "Kün" hükmünün çıktığı boyut İlim boyutu(mertebesi) "Hikmet" yurdunun bâtını "İnsan"ın hakikatinin farkındalığını yaşadığı

boyut İlimde yaratılmış sûretlerle, seyir ve tedbirât

yürümekte olduğu mertebe "Âlemlerin vücudun kokusunu bile almadığı”

mertebe “Zerre”nin, seyreden; "Küll"ün seyredilen

olduğu mertebe Bilinçlerin konuştuğu boyut Akıl, mantık, muhakemenin adım atamadığı

boyut Çokluk algılamasının oluşması için yaratılan

aklın geçerliliğinin olmadığı boyut… Allah ismiyle işaret edilenin[Esmâ ile işaret

edilen bölünmez-cüzlere ayrılmaz-cüzlerden oluşmamış Mutlak Tek-sınırsız sonsuzun] ancak, vahiy veya ilham ilmi-bilgisi olarak şuura yansıyıp ilminde "seyri"ni oluşturduğu boyut…

Cebrail'in, "bir adım atarsam yanarım" diye dillendirdiği gerçeklik…

Esasen, Efâl mertebesi olarak algılanması dilenilmiş boyut, gerçekte, "her an yeni bir şe'nde" olan "Esmâ Mertebesi"nden başka bir

580

Page 221: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

şey değildir! Seyreden, seyredilen, seyir aynı TEK'tir! "Şarabı la yezali" diye işaret edilen dahi bu seyirdir; "cennet şarabı" tanımlaması dahi, bu seyre işaret eder! Çokluk algılaması içinde olanın ise, bunun yalnızca bilgisini gevelemekten başka şansı yoktur!

Efâl - fiiller - kesret - çokluk - algılaması yaşanan âleme gelince ise... Vücud, varlık yalnızca "Esmâ mertebesi" tanımlamasıyla işaret edilene aittir! İlmiyle ilmini ilminde seyretmektedir, ifadesi dahi "şe'n"i itibarıyla aynıyla "Esmâ" olan bu mertebedeki seyrine işaret etmektedir. Bu mertebede, ilimde yaratılmış sûretlerle, seyir ve tedbirât yürümekte olup; "âlemler vücudun kokusunu bile almamışlardır" uyarısı bu yüzden yapılmıştır. Zerre, bu mertebedeki seyreden, "küll" seyredilendir! İsimlerle işaret edilen kuvveler ise "melek" ismiyle tanımlanmıştır ki; "insan"ın dahi hakikati budur; farkındalığını yaşamak süreci ise "Rabbinin likâsına kavuşmak" diye anlatılmıştır! Bunu keşfettikten sonra, devamının gelmemesi ise feci cehennem yanışı olarak anlatılmıştır! Burası "Kudret" yurdudur, "kün" hükmü buradan çıkar; İlim mertebesidir; aklın burada geçerliliği yoktur! "Hikmet" yurdunun bâtınıdır! Hikmet yurdunda olup biten her şey ise akılla seyredilegelir; burada bilinçler konuşur!

KUDRET HELVASI

Musa halkından bir topluluk bulunur ki Hak olarak hakikati bildirirler ve hakikati yaşamanın gereği olarak, hakkını verirler!

Biz onları on iki gruba, (on iki) topluluğa ayırdık... Halkı ondan su istediklerinde Musa'ya:

581

Page 222: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

"Asa olarak (kendindeki kuvvelerle asanı bütünleştirmiş olarak)  taşa vur" diye vahyettik... Ondan on iki kaynak fışkırdı... Her grup kendi meşrebini (içeceği yeri) hakikaten bildi... Bulutu üzerlerine gölge yaptık ve kudret helvası ve bıldırcın inzâl ettik... (Dedik): "Sizi rızıklandırdığımız temiz pak şeyleri yeyin"...  Onlar bize zulmetmediler, nefslerine zulmetmekteydiler.

Hani onlara: "Şu şehirde yerleşin... Ondan istediğiniz yerden yeyin. 'Mağfiret et', deyin ve kapısından secdenin anlamını yaşayarak girin ki, hatalarınızı sizin için mağfiret edelim... Muhsinlere daha da ziyade edeceğiz" denildi. (A’râf/159-161)

“KUDRET” İLEKENDİNDEKİ SAYISIZ MÂNÂLARI SEYR EDER

Ve "KADİR" isminin işaret ettiği biçimde, "kudretiyle" bu kendisindeki manâları seyretmeye başlıyor... "Kudret", "kendindeki mânâları seyretme gücüdür"!.

 İlim mertebesinde kendindeki bütün mânâları biliyor, “Mürid” ismiyle iradesini kullanarak kendindeki sayısız mânâları “Kadir” isminin işaret ettiği kudretle seyr haline sokuyor.

“GÖZBEBEĞİ”NİN ALGILADIĞI YOĞUNLAŞMIŞ ATOMİK YAPI… “HÜCRE”!

“Basar”ın algıladığı…

582

Page 223: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Nötronlardan, nötrinolardan, kuarklardan, ışık zerreciklerinden ibaret “Enerji kütlesi”...

“Kudret-i İlâhi” “Melekût Âlemi” “Melek”Mevcud varlığının bizim gözümüz tarafından

algılanır şekline HÜCRE adını veriyoruz. Bu izahı çok iyi anlamanız lâzım. Çünkü bu çok

önemli bir anahtar aynı zamanda. Esasında atomlardan ibaret olan bu varlık,

gözbebeğinin algılama sınırları dolayısıyla MADDE olarak değerlendirilip isimlendiriliyor.

Esasında atomlardan ibaret bileşik bir yapı var. Fakat gözbebeği algılayabildiği biçime göre böylesine birimleri çoğaltıp ayrı ayrı varlıklar var hâline getiriyor.

Bu, işin basit yanı.. Burası çok basit.. burayı geçiyoruz.

Bu “atomik yapı” dediğimiz yapı esasında nötronlardan, nötrinolardan, kuarklardan oluşan bir yapının yoğunlaşmış, bilgimize ulaşmış hâlinin adı.

ALLAH’IN KUDRET SIFATI VARDIR…

ACZ YOKTUR!

“İlâhi rahmet” deyince, bizim genellikle anladığımız nedir?.

Genelde, anladığımız merhamet’tir...Halbuki, İlâhi rahmetin manâsı, “merhamet”

kelimesinin anlamı gibi dar bir kapsam ifade etmeyip, daha genel olarak; “İlâhi Rahmet”, tüm varlığın oluşmasına yol açan vasıftır.

“Her şey Allah’ın rahmetinin eseridir.” demek;

583

Page 224: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

“Her şey, Allah’ın rahmetinin neticesi olarak var olmuştur.” demektir. Yani, daha genellersek; “Allah’ın üretmesinin neticesi olarak” vardır. Çünkü, Rahmeti meydana getiren Rahim ismi ne yapar?.

Üretir...Bunun da en orijinal yapısı, kadında mevcuttur.

Kadındaki üreme, daha doğru bir deyişle üretme organının adı “Rahim”dir.

İşte Allah’ın rahmet sıfatı da, üretme sıfatıdır. Bu üretme sıfatı Allah’ın esmâsının işaret ettiği mânâların özelliklerinin eserlerini üretir. Fakat, bu üretilen varlıkların yer aldığı sistemde hâkim unsur, “Kudret”tir.

Allah’ın sıfatları arasında kudret sıfatı vardır. Acz, yoktur!.

Bunun neticesi olarak da kudret sıfatı sayısız varlıklarda zâhîr olur. Ve her kudret sıfatının izhar olduğu varlık, kudret sıfatının izhar olmadığı varlığı yer, yener, yok eder.

Sürekli olarak varlıkta hep bir şeyler, bir şeyleri yok eder. Bu bir şeylerin bir şeyleri yok etmesi; “yok edende kudret sıfatının açığa çıkmasının neticesidir, eseridir!. “

Bunun kudretinin sonu olmadığı gibi, var olan bu varlıkta da, yok etmenin sonu gelmeyecektir. Her an bir şeyler bir şeyleri yok edecektir.

Biz kendi varlığımızda mevcut olan bütün esma-i ilâhinin mânâlarını ne kadar bilip, tanır, bulursak o nispette Mutlak Varlığı tanımış oluruz.

YAŞAMDA KUDRET HÂKİMDİR!

Sistemde her an ilmî veya fiilî kudret,

584

Page 225: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

âcize galebe çalıp,onu bir şekilde imha etmektedir!.

Yaşamda kudret hâkimdir!. Allah’ın Kudret Sıfatı vardır; acz sıfatı yoktur!. Sistemde her an ilmî veya fiilî kudret, âcize galebe çalıp onu bir şekilde imha etmektedir!.

Allah, insanı yeryüzünde halife olarak meydana getirmiş ve onu kendi esmâ ve sıfatlarıyla bezemiştir!.

Sen, yaptığın ibadet adı verilen çalışmalarla, gök tanrısını övüp ululaştırmayacak; varlığına bahşedilmiş kuvveleri kendinde açığa çıkaracaksın!. Böylece bir takım yeni kuvveler elde etmiş olarak başka bir boyutta o boyutun canlıları arasında yerini alacaksın. Eğer bu kuvveleri bu çalışmaları yapmayarak elde etmemişsen, bu defa da o boyutun canlıları arasında oyuncak olacaksın, bunun sonuçlarına katlanacaksın!. İşte İbadetin amacı budur!.

Evren içre evrenleri sayısız boyutlar içinde yaratmış “ALLAH” adıyla işaret edilenin, senin ibadetine ihtiyacı yoktur!. Kesinlikle bil ki, ne yapacaksan hep, kendi orijinini tanımak, varlığına bahşedilmiş özellikleri ve kuvveleri açığa çıkarıp sonuçlarını yaşamak için yapacaksın!.

Mehdî, kurtarıcı bekleyerek, yaşadığın anları boşa geçirme gafletine düşme dostum!. Mehdî’n hakikatinde mevcuttur!. Arıya bile vahyeden Allah sana da özünden her an vahyetmektedir; lâkin veri tabanın bu vahyi sana fark ettirmemektedir!.

Hz. Muhammed aleyhisselâmdan bu yana geçen süreç içinde gelmiş çeşitli mertebelerde

585

Page 226: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

kalmış kişilerin o mertebelere dayanarak söylediği şeyler, seni asla Allah Rasûlünün bildirdiklerini uygulamaktan ala koymasın!.

İslâm Dini’ni hakkıyla anlayıp gereğini yaşamak için tek örnek Zât Hz. Muhammed Mustafa adıyla bilinen Allah Rasûlüdür!.

Ne mutlu O’nu anlayıp, O’nun düşüncelerini idrâk edip, O’nun evrensel sistem gereği uygulamalarını örnek alarak yaşamını buna göre düzenlemek suretiyle, sonsuz mutluluğa erenlere...

ALLAH,BİR BİRİMDE KUDRET İZHAR ETTİĞİ İÇİNDİR Kİ

O BİRİM GÜÇLÜ GÖZÜKÜR

Sizlerin çektiğiniz tesbihlerden biri de:“LÂ HAVLE VE LÂ KUVVETE İLLÂ

BİLLÂH”dır.Bu, şu demek; “Kuvvet ve kudret sahibi olan

sadece Allah’tır”!. İşin mikro plânına baktığımızda, virüsler,

bakteriler boyutuna; bunlar birbirlerini yiyorlar. Güçlü, güçsüzü yiyor!.

Biraz daha büyüklerine bakıyorsun, karıncalar boyutunda da; güçlü olan güçsüzünü yiyor...

Biraz daha büyük boyuta gidiyorsun; Güçlü olan aslan, güçsüz olan ceylânı parçalayıp yiyor. Timsah ne bulursa gücü nispetinde, yakaladığını parçalayıp yiyor.

İnsan da kendinden güçsüzünü yakalayıp, parçalayıp yiyor!. Balık, kuş ya da koyun fark etmiyor!.

586

Page 227: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Her bir güçlü, güçsüzü yiyor!. Ama o güçlü de, kendisinden daha bir güçlünün yanında güçsüz kalıyor.

Güç denen, kudret denen şey, yaratılmışlarda hep göresel, izâfidir. Bir varlığa göre güçlü olan, başka bir varlığa göre acîz durumundadır.

Yaratılmışlardaki güç kuvvet ve kudret izâfi ve geçici... Ama sonuçta, tüm yaratılmışlarda ortak olan vasıf “ÂCZ”dir.

Her ne kadar, biri diğerine göre güçlü gibi gözüküyorsa da, Allah, bir birimde güç kuvvet ve kudret izhar ettiği içindir ki o birim, güçlü gibi gözükür.

Bir diğer varlığa göre, Allah kudret izhar ettiği içindir ki bir birim, kudretli ve güçlüdür. Halbuki kendisinden daha kudretli olanın yanında ise, âcîz durumda!.

Yaratılmışların tümü, istisnasız olarak hakikat itibariyle “ÂCZ” ile mâlûldür.

Kendisinde izhar olunan kudret geçici, âcz ise bakîdir!.

Mutlak kudret ve kuvvet yalnızca yaradan Allah’a aittir!.

İşte yukarıdaki tespihte bunu anlayıp, bunu idrâk edeceğiz. Bunu düşünüp, bunu hissedip, diyeceğiz ki;

“Gerçek kudret ve kuvvet sahibi, sadece Yaratıcıdır. Varlıklar da, yaratıcının gücünü izhar ettiği zaman güçlüdür. Ama o güçlü de başka bir kudret izharına karşı güçsüz durumdadır. Dolayısıyla, bütün yaratılmışlar âcz ile vasıflanmıştır”.

Bunu iyi idrâk etmek lâzım!. Bir kişinin bu gerçeği idrâk etmesi demek, o kişide artık

587

Page 228: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

kendini büyük görme, böbürlenme, gururlanma gibi hâllerin kalkmış olması demektir.

Artık o kişi, izhar olan kudretin yanında, gerçekte âcz içinde olduğunun idrâki içindedir.

Acz içinde olduğunu idrâk edende büyüklenme, böbürlenme, gururlanma olmaz!. Kendini bir başka varlığa karşı büyük görmez!.

Kendinde bir varlık görememenin; kendisinin acz içinde olduğunu görmenin sonucu, kendisindeki kemâl sıfatlarının Allah’a ait olduğu müşahedesini getirir...

İNSANIN ZÂHİR VE BÂTIN DÜNYASINDAHÂKİM OLAN TEK KUDRET, ALLAH’TIR!

Soru:Tevbe sûresi 20. ayette “iman edip hicret edenlere” kurtuluş vaad ediliyor... Buradakı “Hicret”in mânâsı nedir?)

Kişinin iki dünyası vardır!.. Birinci dünyası, madde dünya; ikinci dünyası da bâtın yani iç dünyası...

Bu Âyet kişinin zâhir ve bâtın dünyasında hâkim olan tek kudretin Allah olduğuna işaret ediyor... İmanın neye olduğunu “Akıl ve İman” kitabında açıklamıştım...

"Ey İMAN EDENLER, “ALLAH”a iman edin"!deniyor; biliyorsunuz!... Yani, iman edenlerin hayal edip varsaydıkları

tanrı kavramından arınıp, "ALLAH” isminin işaret ettiği”ne iman etmeleri isteniyor...

Bundan sonra da onlardan talep edilen şey; varlıklarını oluşturan “ALLAH” isminin işaret ettiği varlığa” hicret ederek onun gereğini yaşamaları!..

588

Page 229: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Bir kişiyi sevip onsuz yaşayamayacağını söyleyen kişi imanı reddetmektedir!. İnsanlar iman edip "Allah"a hicret etmek mecburiyetindedir; eğer iman ediyorlar ise gerçekten "ALLAH" ismiyle işaret edilene!.

BİLİNCİMİZHER AN İLÂHİ KUDRETE TÂBİİDİR!

Allah’ın kudretini bilmeyen, beşerin iradesinden sözeder!

Bilincimiz, her an ilâhi kudrete tâbidir. Bu

sebeple ne kadar gerçeğe ermiş olursak olalım, her an o gerçekten sapmak mümkündür.

Bir şeyin olmasını istersem emrederim, "OL"

derim; ve o şey olur!."Nasıl..? Bir şeyler anlatabiliyor mu, bizim

yerimiz, haddimiz, gücümüz, irâdemiz, kudretimiz hakkında bu hadîsi kudsî?..

Az evvel anlatmaya çalıştığımız gibi. Kâinatta dünyadan 1 milyon küsür defa büyük güneşin yeri iğne ucuyla gösterilemezken, gururundan, kendine biçtiği pâyeden yanına yaklaşılmayan insanın yeri acaba daha iyi anlaşılabiliyor mu bu satırlarda?

Evet, bizde, "ALLAH’A RAĞMEN", bir iş yapabilecek potansiyel mevcut mu?!.

“RABBİM... HAKİKATİ GÖSTERİP İDRÂK ETTİRDİKTEN SONRA ŞUURUMUZU

NEFSANİYETE-EGOYA DÖNDÜRME VE BİZE LEDÜNNÜNDEN BİR RAHMET BAĞIŞLA!“(Bilincimiz her an ilâhî kudrete tâbiîdir. Bu

nedenle Saadet hâli üzere ölümü tatmak için ilâhî inayeti talep etmeliyiz, bu duaya devam ederek...)

589

Page 230: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Rabbena la tuzığ kulubena ba'de iz hedeytena ve heb lena min ledünKE rahmeten, inneKE entel Vehhab;

Rabbimiz, bize hidâyet ettikten (hakikati gösterip idrak ettirdikten) sonra şuurumuzu (nefsaniyete-egoya) döndürme ve bize ledünnünden bir rahmet bağışla. Muhakkak sen Vahhab'sın. (Âl-i İmrân/8)

"Mü’min’in kalbi Rahman’ın iki parmağı

arasındadır" hadîsinin işaret ettiği şekilde, kalplerimiz yâni bilincimiz her an ilâhî kudrete tabiîdir. Bu sebeple ne kadar gerçeğe ermiş olursak olalım, her an o gerçekten sapmak mümkündür. İşte bu dua, hâline güvenmeyip, ilâhî inayeti talep içindir.

Bu duaya devam, kişinin saadet hâli üzere ölümü tatması için iyi bir işaret olarak değerlendirilebilir. Çünkü ısrarla devam edilen dua icâbet işareti taşır.

Namazlarda son oturuşta, salâvatlardan sonra okunması şayanı tavsiyedir.

KUDRET OLMAZSA,İRADE TAHAKKUK ETMEZ!

Onun da altına indiğimiz zaman, Evren tümüyle kuantlardan ibaret, ışık zerreciklerinden ibaret(artık o ışık kelimesi de sembolik bir anlatım)bir enerji kütlesi!

Yani, KUDRETİ İLÂHİ! Yani MELEKÛT ÂLEMİ! MELEK denen varlık!

590

Page 231: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Nasıl ki “hücresel yapı” adını verdiğimiz yapı  bir atomik  yapı ise, biz algılama biçimimize tarzımıza ve şartlanmalarımıza göre ona “HÜCRE” adını takıyorsak, atomik bileşene; aslında bu ikisi aynı şeyse; Kainatı vareden- Kâinatın kendisinden varolduğu o orijin enerji kütle de, KUDRETİ İLÂHİ denen o kütle de MELEK ismiyle işaret edilen varlık!.

Fakat bu MELEK ismiyle işaret edilen varlık, tek bir varlık değil; çeşitli katmanlardan meydana gelen bir varlık!

Dolayısıyla da RUH-U Â’ZAM diye bahsedilen RUH adıyla işaret edilen melek veya MUKARREB melekler veya diğer melekler diye mecaz yollu anlatılan şey, Kâinatta yer alan Allah’ın sayısız mahlûkatı!

“NOKTA”NDAKİ KUDRET

“Nokta”-> Mutlak Ben “İnsan” adı altında beyin ile “M”e bürünen ve

böylece dünyası oluşan Mutlak BEN“M”lenen “Nokta”-->

Beyin kabiliyet ve istidadı (“Esma terkibi”) ile “M”lenen Mutlak Ben

“İnsan” adı altında, beyin ile “M”e bürünmüş ve böylece dünyası oluşmuş “Nokta” olan “Mutlak BEN”

“KUDRET” SIFATI”NIN İZHARI

KİŞİDEKİ ENERJİ DALGALARI

591

Page 232: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

"Kudret" sıfatının açığa çıkışı Güç Enerji İbadetle, zikirle oluşan dalgalar “Sevap” “Pozitif Enerji” “Ruh’taki Kudret”

ENERJİK KUVVELER Gençlik dolu hizmetliler Sanki onlar saklı inci!

Bkz.İ/İlâhi Sıfatlar/ İlâhi Sıfatlarla yaşam ortamı/ Çevrelerinde enerjik kuvveler (Gençlik dolu hizmetliler) koşuşur…

KİŞİDE KUDRET SIFATININ AÇIĞA ÇIKIŞI

Kişinin "Bâtın" sırları ile tahakkuku Pişmiş balığın canlanması

Dünya!. Cehennem’de yanmanın iki boyutuna işaret ediliyor bu âyette...

Birinci boyut; şuursal yanma... Buna “İNSAN” kelimesiyle işaret olunuyor..

592

Page 233: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

İkinci boyut; maddesel yanma.. buna da “TAŞLAR” kelimesiyle işaret olunuyor; anladığım kadarıyla!.

Musa aleyhisselâmdaki kudret sıfatının işareti veriliyor!.. Musa aleyhisselâm, Nübüvvet göreviyle zâhir ilmi üzereyken ona bâtınındaki sırların fark edilmesi amacıyla Hızır aleyhisselâm. görevlendiriliyor... Hızır aleyhisselâmda kudret sıfatı zâhir olmaktadır...

Kişinin bâtın sırları ile tahakkuku ancak kudret sıfatının kendisinde açığa çıkmasıyla mümkündür. Musa aleyhisselâm da kudret sıfatının kendisinde izharıyla pişmiş balığı canlandırıyor.. Bilmem anlatabildim mi?

KİŞİNİN BÂTIN SIRLARI İLE TAHAKKUKU(Kendindekini açığa çıkarmaya dönük

özelliklerin meydana gelişi),ANCAK “KUDRET SIFATI”NIN

KENDİSİNDE AÇIĞA ÇIKMASIYLA MÜMKÜNDÜR!

 Musa aleyhisselâmdaki kudret sıfatının işareti veriliyor!.. Musa aleyhisselâm Nübüvet göreviyle zâhir ilmi üzereyken ona bâtınındaki sırların fark edilmesi amacıyla Hızır aleyhisselâm görevlendiriliyor... Hızır aleyhisselâmda kudret sıfatı zâhir olmaktadır.

Kişinin bâtın sırları ile tahakkuku ancak kudret sıfatının kendisinde açığa çıkmasıyla mümkündür. Musa aleyhisselâmda kudret sıfatının kendisinde izhârıyla pişmiş balığı canlandırıyor.

“KUDRET” SIFATI”NIN İZHARI

593

Page 234: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

“LEDÜN İLMİ”NE (“Öz”den gelen ilme) BAĞLIDIR

  Bunun üzerine yine bir süre gittiler... Nihayet ahalisinden yiyecek istedikleri, bir kasaba halkına vardılar... Ama onlar bu ikiliyi ağırlamaktan kaçındılar... Bu arada, (Musa ve Hızır) orada yıkılmak üzere bir duvar gördüler. (Hızır) tuttu o duvarı tamir etti. (Musa) dedi: "Eğer isteseydin bu işe karşılık bir ücret alırdın."(Kehf/77)

  Bu iradesini, yani arzusunu, isteğini tahakkuk

ettirme, “kudret”i zaruri kılar. Kudret olmazsa, irade tahakkuk etmez. Tahakkuk etmeyen bir irade de eksik ve noksan kalır. Eksik ve noksanlık sözkonusu olamayacağına göre, “irade”nin tabiî sonucu olarak “kudret” sıfatı ortaya çıkar.

 (Soru: Üstadım, Kurân'da Hızır aleyhisselâm.

için Kudret sıfatının kendisinden izhârından ziyade, "ledünnümüzden ilim verdik" diye bahsolunuyor... Deminki açıklamalarınızla bağlantısı...?)

Ledün ilminin verilmesi ile Kudret izhârı oluşur! Kudret sıfatının zuhûru ledün ilmine bağlıdır genelde... "Ledün" kelimesinin anlamını öz’ünden gelen bir şekilde anlamak gerekir... İçten dışa bakarak...

 

“NOKTA”DAKİ KUDRET İLEHİKMET YURDU SEYREDİLİR

Sır, “nokta”ndaki kudrette!

594

Page 235: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Sende bunu açığa çıkarttığında yağmur gibi üzerine düşmeğe başlar çevrenden iftiralar, yalanlar saptırmalar, karalamalar! Belâlar iner üzerine!

Seni ve senden açığa çıkanı ÖRTMEK için! Lâyık olmayanlar, senden açığa çıkandan uzak dursun diye!

“Nokta”ndaki kudret, yeryüzünde insana bahşedilmiş tek ve en değerli şeydir! Ancak pek az kişide açığa çıkartılan bir değerdir.

“Değerlidir bu şey” dendiğinde, onun için yaratılmamış olanlar da bir anda o değerli şeyi elde etmek için ona yönelirler...

Oysa korunması ve lâyık olmayan ellere geçmemesi gerekir onun!

Bu yüzden de birileri harekete geçirilir ve ehil olmayan insanların o çok değerli ilimden uzaklaşmaları için, ilim kaynağına her türlü çamur, iftira atılmaya, yalanlar uydurulmaya başlanır!

Yaradılışı dedikodu ile ömür tüketmek veya evcilik oynayarak senaryodaki kulluklarını tamamlamak üzere olanlar, konunun bu yönüne eğilerek, esastan, ilimden koparlar ve böylece dünyaya dönük yaşantılarına devam ederler!

“Nokta”sındaki kudrete ermiş olanları, dışardan bakanlar, ateşe atılmış olarak görürler! Oysa ateş içinde selâmettedir onlar! Çünkü “hasbiyallahu...” sırrı vardır onlarda! Ateş onlara ulaşmaz!

Bilirler kendilerine ateş atanları, nedenlerini; bilgileri belgeleri vardır ellerinde, ama dönüp bakmazlar bile geriye!

Onlar “nokta”larındaki sırrın getirisiyle, seyr hâlindedirler olup biteni!

595

Page 236: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Onlarda “M” kalkmıştır! “N” ile seyrederler âlemi!

Atılan ateşler “M”ye ulaşır ancak! “M”si kalmamışların azabı kalmaz!

Kudret nazarıyla seyrederler hikmet yurdunu!Belânın da, yalanın da, iftiranın da, saptırmanın

da hikmetlerini!“Nokta”sındaki kudretin ehli olarak yaratılmış

olanlar, yalan, dedikodu, iftira, gıybet gibi şeylerle uğraşmazlar; bunun yerine kendi hakikat noktalarına ermek yolunda mücahede edip, nefslerini tezkiye etmeye, arınmaya, takvaya ağırlık verirler!

Bu sırrın ehli olarak yaşamak üzere yaratılmamış olanlara ise dedikodu, yalan, iftira, gıybet, kısaca dünyalarına dönük her şey kolaylaştırılmıştır. Ömürleri başkalarının hâlleriyle uğraşmakla son bulur; kendi hakikatlerinden ve getirisinden mahrum olarak! İftiraları yayanlar aynen iftirayı atanlar gibidirler.

Tarihte, kim insanlara hakikatin ilmini açmak üzere gelmişse, hemen onun getirdiğini örtmek ve ehli olmayan insanları o hakikatten alakoymak için faaliyete geçen birileri de yaratılmıştır! Onlar hakikatlerinden örtülü bir şekilde yaşarlar ve başkalarının da o hakikatten perdeli kalması için ne gerekiyorsa yaparlar.

Zira kullukları, ehil olmayan insanları “nokta”larındaki kudretten mahrum bırakmak üzere ne gerekirse onu yapmaktır! Böylece Deccaliyete hizmet verirler... Akı kara, karayı ak olarak tanıtmak üzere!

Onların kullukları gereği bu hâl üzere olduklarını seyreden, hakikat ehli ise onlarla muhatap olmazlar ve gocunmazlar dahi! Çünkü bilirler ki, ehil olmayanların o muhteşem nurdan,

596

Page 237: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

“nokta”daki kudretten uzaklaşmaları için sistemde bu gibilerine gerek vardır!

“Selam üzerinize olsun”, derler ve “nokta”larındaki kudretle seyirlerine devam ederler!

Ne muhteşem olaydır “nokta”daki kudretle, “M”siz, “N”lileri seyretmek!

“M”si olmayan şöyle demişti:“Dünya-N-ızdan bana üç şey sevdirildi”!Cehennem ateşinin yakmaması, kişinin

“M”sinden arınmasıyla mümkündür!“Nokta”sındaki kudreti yaşaması “M”sizliğiyle

başlar!“EviM”, “arabaM”, “bedeniM” türü bilinci

bürümüş tüm “M”ler sayısız perdelerden bir perdedir!.

“M”lilerin dünyası ise yalnızca bir “oyun ve eğlence” ortamından başka bir şey değildir “nokta”larındaki kudret ile yaşayanlar için...

Bu yüzden de, “dünyaN” vardır onlar için...Sayısız esma özelliklerinin açığa çıkması için

yaratılmış “M” kullukları!Elbette örtülmeli “Nokta”daki kudret bunu

yaşama amaçlı yaratılmamışlara!.. Bunun için de elbirliği yapmalı “M” kullukları!

Ta ki, “nokta”daki kudretin yaşamı için var olmamış olanlar, o hazineden uzaklaşana kadar!

“Kullarından bir kısmını yaratmıştır cehennem için.” Onlar hakikati örtmenin sonuçlarını yaşayacaklardır dünyalarıNda... Ebeden!

“Kullarından bir kısmını yaratmıştır cennet için”!.. Onlar hakikate iman etmiş olmalarının ve bu imanın gereği olan yaşantıyı açığa çıkarmanın

597

Page 238: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

sonuçlarını yaşayacaklardır dünyalarında... Ebeden!

“Ulâikel Mukarrebûn”!.. “Allah” adıyla işaret olunanın esmâsının özelliklerini “Nokta”larındaki kudret ile seyir hâlinde olanlardır onlar! “Onlar senin kullarındır; ne dilersen onu yaparsın” diyerek.

Bilim yollu, “nokta”daki kudretin kokusunu alanlar, “secret” adı altında insanlara bunu pazarlamaya kalkmışlar...

Tasavvuf yollu bunun kokusunu alanlar, bu kokuyla “M”lerini besleyip, kokunun ayrıcalığıyla kendilerini başkalarından üstün görme gafletine düşerek, onlara hor gözle bakmaya başlamışlar; böylece de “nokta”larındaki kudretten perdeliliği yaşamaya başlamışlardır!

Evcilik oynamaktan kendini kurtaramadığı için, hakikatin ilmine hizmet edenlere sırt çevirenlerin basiretlerine geçirmiş olduğu perdeyi, başkasının kaldırması asla mümkün olmaz!

Işık varken zulmeti seçip; sonsuzluğa kanat açmak varken yarasa misali karanlık bir “M”de yaşamak kimine göre ne hüzün verici bir yaşam şekli!

Hakikatin olan “nokta”ndaki kudrete iman hâlinin senden açığa çıkması, “M”lerin olduğu sürece asla mümkün olmaz! “N” gözün asla açılmaz!

Stringler âleminde farkedilmeyen gerçek, bu boyutta “olabilirlik”in asla mümkün olmadığıdır! Çünkü, “NOKTA”daki şuur, yani “ilim” âlemlerin yani stringlerin hakikatidir!

“HASÎB” isminin işaret ettiği anlam, sünnetullah’da “olabilirlik-ihtimal”in asla söz konusu olmadığı gerçeğidir!

598

Page 239: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

“Nokta” olan “Mutlak BEN”, insan adı altında, beyin ile “M”e bürünmüş ve böylece dünyası oluşmuştur!

“Esma terkibi” diye geçmişte adlandırdığımız, beyin kabiliyet ve istidadı ile “M”lenen “nokta”, buradan, yapı elverdiğince, kendindeki kudreti açığa çıkartmaktadır her an!

Bu yüzdendir ki, “M”lilerin dünyası bellidir! Değiştirilemez!

Evcilik oynamak için yaratılmış olanı baskıyla hakikat ehli yapamazsın! Baskı kalktığında kendi “M”sinin gereklerini ortaya koyacaktır!

Onun için demiştir ki sahabe, “Ya Rasûlullah, senin yanındayken neredeyse melekleri hissedeceğiz ama yanından uzaklaşınca dünyamıza dönüyoruz”!

Dünyasından geçemeyenin hakikat ilmi dedikodudan öteye geçmez! Dedikodu sohpetleriyle de hakikat yaşanmaz!

“Nokta”ndaki kudret için yaratılmışsan, sana, evcilik oynamaktan vazgeçip, “M”nden arınıp; dedikodu, gıybet, yalan, dolan, iftira dünyasından uzaklaşıp, Hakikat ilminin kemaliyle âlemleri ve Allah kullarını seyretmek kolaylaşacaktır.

Bu amaçla var olmamış isen, “M”li dünyanda, her an bir önceki senden açığa çıkanların sonuçlarını yaşamakla ömrün basiret körü olarak devam edecektir!

“M”lerin dünyası yüzünden “nokta”daki kudretten mahrum kalmayanlara ne mutlu...

"NOKTA"LARINDAKİ KUDRETE ERMİŞ OLANLAR

“Ulâikel Mukarrebûn”

599

Page 240: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

“Nokta”sındaki kudretin ehli olarak yaratılmış olanlar

(“Allah” adıyla işaret olunanın esmâsının özelliklerini) "Nokta"larındaki kudret ile seyir hâlinde olanlar

Kudret nazarıyla hikmet yurdunu seyredenler “M”leri kalkmış; “N” ile âlemi seyredenler Dışardan bakanların, ateşe atılmış olarak

gördükleri Ateş içinde selâmette olanlar Ateşin ulaşamadıkları “Hasbiyallahu...” sırrı olanlar

“MUHAMMEDİ İLİM”İN YER ALMADIĞIKUDRET ZUHURU

Muhammedî ilmin, bâtınî ilmin yer almadığı her kudret zuhûru âfâkî seyrden olabilir...

Ya da gafletten!.

İSA ALEYHİSSELÂM,“KUDRET SIFATI” İLE ZÂHİR OLMUŞTUR

Bkz. İ/İsa a.s

DECCAL’DE AÇIĞA ÇIKAN KUDRET SIFATIONUN ZEHİRİ OLMUŞ

VE HELÂKINA VESİLE OLMUŞTUR

Kudret sıfatı da en geniş şekliyle Deccal'da açığa çıkacaktır!

İlim sıfatı, ancak Zâtına seçtiklerinde açığa çıkar... Kudret sıfatından daha faziletlidir!...

600

Page 241: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

İlim sıfatı ise o devirde Mehdi'de de açığa çıkmaktadır!.. Bu yüzden de Mehdi, Deccal’den değerli olmuştur!.

Bunun sonucunda da kudret zuhûru onların zehiri olmuş ve helâk olmuşlardır!... Bu yüzdendir ki, ilimsiz kerâmet açığa çıkarmak bütün evliyaullah nazarında aybaşı gören kadının kanı; olarak nitelendirilmiştir!..

Anlatabildim mi?

(Cin ve ins topluluğuna hitap)

KUDRET SIFATI SİZDE AÇIĞA ÇIKMADIKÇABEDENLERİN ÇEKİM GÜCÜNDEN ÇIKIP

GİDEMEZSİNİZ

Semâlarda ve arzda ne varsa O'ndan talep eder; "HÛ" her "AN" yeni iştedir!

Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin-şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?

Yarın sizinle kalacağız (hesap için) ey suç yüklü ins ve cin topluluğu!

Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin-şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?

Ey cin ve ins topluluğu! Semâlar ve arzın aktarından (bedenlerinizin çekim gücünden) çıkıp gitmeye gücünüz yeterse, hadi çıkın gidin (bedensiz yaşayın)! Kudretiniz olmadıkça (kudret sıfatı sizde açığa çıkmadıkça) geçip gidemezsiniz!

601

Page 242: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin-şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?

İkinizin de üzerine Nâr'dan alev ve duman (bilinç bulanıklığı) irsâl edilir de başarılı olamazsınız!

Hakikat böyle iken, Rabbinizin (varlığınızı oluşturan Esmâ özelliklerinin-şuur ve bedeninizin) nimetlerinin hangi birini sayarsınız yalan?(Rahman/29-36)

İŞİTME SIFATI "ES SEMİ"

Sesin ardındaki tek gerçek Algılama Açığa çıkardığı Esmâ özelliklerini her an

algılamakta olan. Farkındalığı ve kavramayı yaşatan. Bunun sonucu olarak Basîr ismi özelliğini tetikleyen!

İlgili ÂyetlerAllah, onların hakikatlerinin kalplerinden

(şuurlarında) açığa çıkışını algılamalarını kilitlemiştir; basîretleri perdelidir. Yaptıklarının sonucu olarak feci bir azabı hak etmişlerdir. (Bakara/7)

O şimşek (hakikat ışığı) neredeyse göze dayalı müşahedelerini kapsayacak. Onlara her aydınlık geldiğinde, o hakikat ışığıyla birkaç adım ilerler, hakikat ışığı kesilince de içine düştükleri karanlıkta kalakalırlar. Allah dilemiş olsaydı Semî ve Basîr isminin onlarda açığa çıkmasını kısardı. Kesinlikle Allah her şeye Kâdîr'dir. (Bakara/20)

602

Page 243: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Ve hani İbrahim, İsmail ile el BEYT'in (Kâbe-kalp-şuurun 7.kat semâsı) ana duvarlarını yükseltip (şöyle yönelmişti): "Rabbimiz, bizden kabul buyur, şüphesiz ki sen (varlığın hakikati olarak) Algılayan Alîm'sin." (Bakara/127)

Eğer onlar da, sizin O'na iman ettiğiniz kapsamda iman ederlerse, hakikate giden yolu bulmuş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, parçalanmış ve dar kafalı olarak kalırlar. Onlara karşı Allah sana yeterlidir! "HÛ"; Es Semî'dir, El Alîm'dir. (Bakara/137)

Artık kim bunu işittikten sonra (vasiyeti uygulamazsa), onun suçu yalnızca onu değiştirenin üzerinedir. Muhakkak ki Allah Semî'dir, Alîm'dir. (Bakara/181)

Allah adına yaptığınız yeminler;  iyilik yapmak, korunmak, insanlar arasını düzeltmek gibi konularda size engel olmasın. Allah Semî'dir, Alîm'dir. (Bakara/224)

Eğer boşamaya karar verirlerse, şüphesiz Allah Semî'dir, Alîm'dir (niyetlerini bilir). (Bakara/227)

Allah yolunda savaşın ve iyi bilin ki Allah Semî ve Alîm'dir. (Bakara/244)

"DİN"de (Allah yaratısı sistem ve düzeni {Sünnetullah} kabul konusunda) zorlama yoktur!.. Rüşd (Hakikat en olgun hâliyle) ortaya çıkmış, sapık fikirlerden ayrılmıştır. Kim Tagut'u (gerçekte var olmayıp vehim yollu var sanılan kuvvelere tapınmayı) terk eder, (varlığını oluşturan) Allah'a (Esmâ'sına) iman ederse, kesinlikle o kopması mümkün olmayan, hakikatindeki sağlam bir kulpa yapışmış olur. Allah Semî ve Alîm'dir. (Bakara/256)

Er Rasûl (Hz.Muhammed a.s.) Rabbinden (varlığını oluşturan Allah'ın Esmâ bileşiminden)

603

Page 244: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

kendisine (şuuruna) inzâl olana (boyutsal bir geçiş yapan bilgiye) iman etmiştir. İman edenler de!.. Hepsi iman etti ("B" harfinin işaret ettiği anlam doğrultusunda) nefslerini oluşturan hakikatlerinin Allah Esmâ'sı olduğuna, meleklerine (nefslerinin aslı olan Esmâ kuvvelerine), Kitaplarına (inzâl olan bilgilerine), Rasûllerine... Onun Rasûlleri arasında (irsâl olmaları konusunda) hiçbir ayırım yapmayız... "Algıladık ve itaat ettik, mağfiretini isteriz Rabbimiz; dönüşümüz sanadır" dediler. (Bakara/285)

Birbirinden gelme, tek bir nesil olarak... Allah Semî'dir, Alîm'dir. (Âl-i İmran/34)

Hani İmran'ın karısı: "Rabbim karnımdaki çocuğu herhangi bir şarta bağlı olmaksızın sana adadım; benden kabul buyur. Muhakkak ki sen, Semî'sin, Alîm'sin." (Âl-i İmran/35)

Aynı yerde Zekeriyya Rabbine dua etti: "Rabbim, bana ledünnünden (rahmeti sonucu özel melekî kuvve açığa çıkışıyla) tertemiz bir nesil hibe et. Sen kesinlikle duamı işitensin (yönelişimi algılayansın)."(Âl-i İmran/38)

Hani sen sabah erkenden ailenden ayrılıp iman edenleri savaşmaları için uygun mevzilere yerleştiriyordun. Allah Semî'dir, Alîm'dir. (Âl-i İmran/121)

Andolsun ki, Allah ; "Muhakkak Allah fakirdir, biz zenginleriz" diyenlerin sözünü algıladı. Dediklerini ve Hakk'ın muradına karşı Nebileri öldürmelerini yazacağız ve şöyle diyeceğiz: "Tadın yakan azabı!" (Âl-i İmran/181)

"Rabbimiz, gerçekten biz 'Hakikatinizi Esmâ'sıyla oluşturan Rabbinize iman edin' diye imana davet edeni duyduk ve hemen iman ettik. Rabbimiz, suçlarımızı bağışla, yanlışlarımızı sil;

604

Page 245: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

sana ermiş kullarınla birlikte olarak yanına al." (Âl-i İmran/193)

Muhakkak ki Allah emanetleri ehillerine vermenizi ve insanlar arasında âdil olarak (herkesin hakkını vererek) hükmetmenizi emreder. Muhakkak Allah bununla size ne güzel öğüt veriyor. Kesinlikle Allah Semî'dir, Basîr'dir. (Nisa/58)

Kim dünya nimetlerini isterse, bilsin ki dünyanın da, sonsuz gelecek sürecinin de nimetleri Allah indîndendir. Allah Semî'dir, Basîr'dir. (Nisa/134)

Zulme uğrayan dışında, kötü sözün açıktan konuşulmasını sevmez Allah! Allah Semî'dir, Alîm'dir. (Nisa/148)

Üzerinizdeki Allah nimetini ve sizi onunla bağladığı sözleşmeyi hatırlayın; hani "İşittik ve itaat ettik" demiştiniz... Allah'tan korunun! Muhakkak ki Allah içinizdekilere, onların Esmâ'sıyla hakikati olarak Alîm'dir. (Mâide/7)

İşte bu, şehâdetlerini onun vechi üzere getirmeleri (Allah adına yapmaları) için yahut da (yalancı şahitlerin) yeminlerinden sonra, yeminlerinin reddolmasından korkmalarına çözümdür... Allah'tan korunun ve algılayın! Allah fâsıklar (bozuk-asılsız inançlılar) topluluğunu hakikate erdirmez! (Mâide/108)

De ki: "Allah'ın dûnunda, sizin için bir zarar veya faydası olmayanlara mı kulluk ediyorsunuz? Allah 'HÛ'dur; Semî ve Alîm." (Mâide/76)

Gecede ve gündüzde her ne varsa O'nun içindir! "HÛ"; Semî'dir, Alîm'dir. (En’am/13)

Onlardan seni duyanlar vardır... Fakat biz, O'nu algılamalarına engel olması için kalplerinin (şuurlarının-anlayışlarının) üstüne

605

Page 246: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

perdeler, kulaklarının içine de (anlayışlarına) ağırlık koyduk! Ne kadar delil görseler yine de iman etmezler... Üstelik sana geldiklerinde seninle tartışan o hakikat inkârcıları şöyle derler: "Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değil!" (En’am/25)

Ancak algılayanlar (davete) icabet eder! Ölülere (ilimle diri olmayanlara) gelince, Allah onları (ölümü tattıktan sonra) bâ'seder, sonra O'na döndürülürler. (En’am/36)

De ki: "Düşünün bakalım, eğer Allah işitmenizi (algılamanızı) ve gözlerinizi (görmenizi) alsa, kalplerinizi (şuurunuzu) kilitlese, Allah'ın gayrı olarak onu size getirecek bir tanrı mı var?" Bak nasıl işaretleri farklı şekillerle anlatıyoruz, sonra (buna rağmen) onlar yüz çevirip ayrılıyorlar. (En’am/46)

Rabbinin sözü doğrulanmış ve hak edilen şekilde sonuçlanmıştır! O'nun sözlerini değiştirebilecek yoktur... Semî, Alîm "HÛ"dur! (En’am/115)

Helâk olan toplumun mirasçısı olan halk (hâlâ) şu gerçeği fark etmedi mi: Eğer dilesek onların suçları yüzünden onlara musîbetler isâbet ettirir, kalplerini mühürleriz (bilinçlerini kilitleriz) de artık onlar algılayamazlar! (A’raf/100)

Andolsun ki cinn ve insten çoğunu cehennem yaşamı için yaratıp, çoğalttık... Ki onların kalpleri (şuurları) var, (hakikati) kavrayamazlar; gözleri var bunların, onlarla baktıklarını değerlendiremezler; kulakları var bunların, onlarla duyduklarını algılayamazlar!.. İşte bunlar en'am (davarlar) gibidirler; belki daha da şaşkın! Onlar gâfillerin (gılaf içinde-kozalarında yaşayanların) ta kendileridir! (A’raf/179)

606

Page 247: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Onları hidâyet etmeleri için çağırsanız, işitmezler... Onları sana bakar sanırsın, ama görmezler! (A’raf/198)

Eğer şeytandan bir dürtme seni dürterse, hemen Allah'a (nefsinin hakikati olan Esmâ'sının kuvvesine) sığın... Çünkü O, Semî'dir, Alîm'dir. (A’raf/200)

Kur'ân kıraat edildiğinde, Onu dinleyin ve susun ki size rahmet edilsin. (A’raf/204)

Siz öldürmediniz onları, öldüren Allah'tı! (Oku) attığında sen atmadın, atan Allah'tı! İman edenlere, kendinden (rahmetinden) güzel bir tecrübe yaşatmak için! Muhakkak ki Allah Semî'dir, Alîm'dir. (Enfal/17)

Hani siz en yakın kenarda idiniz, onlar ise en uzak kenarda... Kervan da sizden aşağıda idi... Eğer onlarla sözleşmiş olsaydınız aynı zamanda bunlar bir araya gelemezdi!.. Fakat Allah, hükmü verilmiş olayı oluşturdu (tesadüf yoktur)! Tâ ki, helâk olan da, hayatta kalan da, Hakk'ın açık hükmü üzere, gereğini yaşamış olsun! Muhakkak ki Allah elbette Semî'dir, Alîm'dir. (Enfal/42)

İşte bu böyledir... Bir topluluk nefslerindekini değiştirmedikçe, Allah onlara (hakikatlerinden) olan nimetini değiştirmez! Allah Semî'dir, Alîm'dir. (Enfal/53)

Eğer barışa yanaşırlar ise, sen de ona (barışa) yanaş! Allah'a tevekkül et (Allah'ı vekîl tut=El Vekîl isminin kuvvesine yönel)! Çünkü O, Semî'dir, Alîm'dir. (Enfal/61)

Bedevîlerden kimi vardır ki, infak ettiğini boşa gitmiş sayar ve sizde devranın belâsının açığa çıkmasını umarlar... Devranın belâsı üzerlerine olsun! Allah Semî'dir, Alîm'dir. (Tevbe/98)

607

Page 248: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Onların mallarından bir sadaka al ki, böylece onları temizleyesin; onunla kendilerini arındırasın. Onlara yönel, dua et... Muhakkak ki senin salâtın (yönelişin) onlar için huzur, güven kaynağıdır. Allah Semî'dir, Alîm'dir. (Tevbe/103)

  (Müşriklere) de ki: "Sizi semâdan ve arzdan kim rızıklandırıyor? Yahut işitme ve görme kuvvelerinin sahibi kim? Ölüden (ölü hükmündeki kendini sırf beden sanma yaşamından) diriyi (Hayy olanın Esmâ'sıyla diri olduğu bilincini) kim çıkarıyor ve diriden (Hakikati itibarıyla diri iken) ölüyü (kendi veya karşısındakinin hakikatini görememe veya kendini sırf beden olarak kabullenip, toprak olup yok olacağını sanma hâlini) kim oluşturuyor? Kim Hükmü tedbir ediyor?"... "Allah" diyecekler... De ki: "O hâlde niye korunanlardan olmuyorsunuz?" (Yunus/31)

Onların sözü seni mahzun etmesin... Muhakkak ki izzet tümüyle Allah'ındır... O Semî'dir, Alîm'dir. (Yunus/65)

 (Yusuf'un) Rabbi Onun duasına icabet etti de onların oyunlarını Ondan defetti! Muhakkak ki O, Semî'dir, Alîm'dir. (Yunus/34)

 Allah sizi analarınızın karınlarından bir şey bilmez bir hâlde çıkardı... Değerlendirerek şükredenlerden olasınız diye, size sem' (algılama) , basarlar (görüp değerlendirme) ve fuadlar (Esmâ mânâ özelliklerini şuura yansıtıcılar-kalp nöronları) verdi. (Nahl/78)

İşte bunlar, Allah'ın, şuurlarını, işitme (algılama) kuvvelerini, basîretlerini (değerlendirme kuvvelerini) kilitlediği kimselerdir! Onlar kozalarında yaşayanların ta kendileridir! (Nahl/108)

608

Page 249: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Subhan ki, kulunu gece Mescid-i Haram'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya isrâ (tayy'i mekân) etti... O'na delillerimizi gösterelim diye... Hakikat şu; "HÛ"; Semî'dir, Basîr'dir! (İsra/1)

Hakkında ilmin olmayan şeyin ardına düşme (zanla karar verme)! Muhakkak ki sem' (algılama), basar (değerlendirme) ve fuad (Esmâ mânâ özelliklerini şuura yansıtıcılar-kalp nöronları), işte onların hepsi ondan mesûldür (Şuur algılayıp değerlendirerek hakikatini yaşamak mecburiyetindedir. Kendini zanna dayalı verilerle duyularına kaptırırsa sonucunu yaşar)! (İsra/36)

 (Hakikati) işitecekler, görecekler bize gelecekleri süreçte! Ne var ki bugün, o zâlimler apaçık bir sapkınlık içindedirler. (Meryem/38)

 (Hz. Rasûlullah): "Benim Rabbim semâda ve arzda konuşulanı bilir... O, Semî'dir, Alîm'dir" dedi. (Enbiya/4)

İşte böyle... Zira Allah, geceyi gündüze dönüştürür, gündüzü de geceye (olaylar birbirinin zıddına dönerek devran döner)! Muhakkak ki Allah Semî'dir, Basîr'dir. (Hac/61)

Allah, meleklerden Rasûller seçer ve insanlardan da... Muhakkak ki Allah Semî'dir, Basîr'dir. (Hac/75)

Ey iman edenler... Şeytanın adımlarına (bedenin dürtülerine) tâbi olmayın! Kim şeytanın adımlarına tâbi olursa (bilsin ki) kesinlikle şeytan, fahşa (çirkin söylentilerle aşırılığı) ve münkeri (haddi aşmayı) emreder... Eğer üzerinizde Allah'ın lütfu ve O'nun rahmeti olmasaydı sizden hiçbir kimse ebediyen arınıp gelişme gösteremezdi! Fakat Allah dilediğini arındırır... Allah Semî'dir, Alîm'dir. (Nur/21)

609

Page 250: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Nikâhlanması düşünülmeyen kadınların, zinet yerleriyle tahrik amacı gütmedikleri takdirde, dış elbiselerini giymemelerinde kendileri üzerine bir vebal yoktur... İffetli olmaları daha hayırlıdır... Allah Semî'dir, Alîm'dir. (Nur/60)

Muhakkak ki O, "HÛ"; Semî'dir, Alîm'dir. (Şuara/220)

Kim Allah'ın likâsını (ismi Allah olanın, şuurunda Esmâ'sıyla açığa çıkışını fıtratınca yaşamayı) umuyorsa, (bilsin ki) muhakkak ki Allah'ın takdiri olan bedenli yaşam sürecinin sonu elbette gelir! "HÛ"; Es Semî'dir, El Alîm'dir. (Âyet sonundaki bu tanımlama daima "HÛ" denerek Allah adıyla işaret edilenin tenzih yönüne; Esmâ adıyla da teşbih yönüne işaret ederek OKUyanda tevhid bakışını oluşturmak amacını gütmektedir Allahu âlem. A.H.) (Ankebut/5)

Nice canlı var ki, yaşam gıdasını yüklenip taşımıyor... Onların da sizin de yaşam gıdanızı Allah veriyor... "HÛ"; Semî'dir, Alîm'dir. (Ankebut/60)

Sizin yaratılmanız da, daha sonra yeni bir bedenle yeni bir boyutta oluşumunuz da (bâ's) bir tek nefsinki gibidir... Muhakkak ki Allah, Semî'dir, Basîr'dir. (Lukman/28)

De ki: "Eğer (doğru inançtan) saparsam, bilincimin (yanıltışı) olur bu sapış! Eğer hakikate erersem, Rabbimin bana vahyettiği iledir... Muhakkak ki O, Semî'dir, Karîb'dir." (Sebe/50)

Allah, Hak olarak hükmeder... O'nun dûnunda yardım istedikleri ise, hiçbir şeyde hükümleri geçmez! Muhakkak ki Allah Semî'dir, Basîr'dir. (Mu’min/20)

610

Page 251: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Kendilerine gelmiş bir reddedilemez delil olmaksızın Allah'ın işaretleri hakkında mücadele edenler var ya, onların içlerinde, asla ulaşamayacakları bir kibirden başka bir şey yoktur (Kibriyâ'nın farkındalığına asla ulaşamayacaklardır)! O hâlde sen, Esmâ'sıyla hakikatin olan Allah'a sığın... Muhakkak ki O, "HÛ"; Semî'dir, Basîr'dir. (Mu’min/56)

 (Allah'ın düşmanları) oraya geldiklerinde, onların sem'leri (işitme hassaları) , basarları (görme hassaları) ve derileri (altındaki tüm bedenleri), tüm yaptıklarıyla onların aleyhine olarak şahitlik etti. (Fussilet/20)

Sem'inizin (işitme azanızın) , basarlarınızın (görme azalarınızın) ve bedenlerinizin aleyhinize şahitlik yapmasını ummadığınızdan (keyfinize göre yaşadınız)... Yaptıklarınızın birçoğunu Allah'ın bilmediğini zannediyordunuz! (Fussilet/22)

Eğer şeytandan bir etki seni tahrik ederse, hemen Esmâ'sıyla nefsinin hakikati olan Allah'a sığın (Esmâ'sının, hakikatin olan kuvvelerini harekete geçir)! Muhakkak ki O, "HÛ"; Semî'dir, Alîm'dir. (Fussilet/36)

Semâlar ve arzın Fâtır'ıdır! Sizi, hem kendi nefsinizden (hakikatinizden) eşler (şuur+bilinç); hem de en'amdan (hayvansal bedenden) çiftler (biyolojik+ışınsal {ruh} beden) hâlinde oluşturmuştur... Böylece sizi üretiyor! O'nun benzeri bir şey yoktur! O, Semî'dir, Basîr'dir. (Şura/11)

 (İrsâl olanın) Rabbinden Rahmet olarak! Muhakkak ki O; "HÛ" Semî'dir, Alîm'dir. (Duhan/6)

Ey iman edenler... Allah'ın ve O'nun Rasûlünün önüne (beşerî düşünce ve

611

Page 252: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

yorumlarınızla, değerlendirmelerinizle) geçmeyin; Allah'tan (şartlanmaya dayalı değer yargılarınızın sonuçlarını kesinlikle yaşatacağı için) korunun! Muhakkak ki Allah Semî'dir, Alîm'dir. (Hucurat/1)

Allah, kocası hakkında seninle mücadele eden ve şikâyetini Allah'a arz edenin sözünü gerçekten işitmiştir! Allah, ikinizin çekişmesini işitir... Muhakkak ki Allah, Semî'dir, Basîr'dir. (Mücadele/1)

Muhakkak ki biz insanı, bir takım katkılarla (genetik kalıtımla) karışık bir spermden yarattık da; onu algılayan ve değerlendiren olarak meydana getirdik. (İnsan/2)

İŞİTMESİ, AKILLA KAVRANILMAYANDIR "O"!

Semâların ve arzın gaybı O'nundur! Görmesi ve işitmesi akılla kavranılamayandır O! Onların, O'nun dûnunda bir Velî'si de yoktur! O'nun hükmüne ortak olacak da yoktur!"

Rabbinin Kitabından (Hakikatin olan El Esmâ mertebesindeki BİLGİden) sana (şuuruna) vahyolunanı oku (deşifre et-kavra)! O'nun kelimelerini (açığa çıkardıklarını) değiştirecek yoktur! O'ndan başka sığınak da bulamazsın.

O'nun vechini dileyerek, sabah-akşam Rablerine dua edenlerle beraber, nefsine (bilincine) sabret! Dünya hayatının süslü gösterilen şeylerine yönelip de, onlardan ilgini kesme! Şuuru kozası içinde bizi hatırlamaktan mahrum bırakılmış; asılsız kabullerine tâbi olup, işi yapması gerekenin ötesindeki olan kimseye itaat etme!

612

Page 253: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

De ki: "Hak Rabbinizdendir! İsteyen iman etsin, isteyen inkâr etsin!" Doğrusu biz, zâlimler için dev dalgalar hâlinde öyle bir ateş hazırlamışız ki, onları her yönden kuşatmıştır! Eğer yardıma çağırsalar; erimiş maden benzeri, yüzleri pişiren bir su ile yardımlarına koşulur! O ne kötü içecek, o ne kötü yaşam ortamı!

Muhakkak ki (Allah ismiyle işaret edilenin Esmâ özellikleriyle zâhir oluşuna, Ahad-Samed oluşuna) iman edip imanın gereği olan düzgün çalışmalar yapanlar var ya; doğrusu iyi çalışmalarının karşılığını asla boşa çıkarmayız!

İşte bunlar için altlarından ırmaklar akan ADN cennetleri vardır; orada altın bileziklerle süslenirler; ince veya kalın ipekten yeşil giysiler giyip koltuklar üzerine dayanıp kurulurlar... O ne güzel karşılık ve ne güzel yararlanma yeri. (Misal yollu cennet yaşamı anlatımı; bakınız: Râ'd: 35, Muhammed: 15. A.H.) (Kehf/26-31)

ÜÇ(Kişi aralarında) FISILDAŞMAYA GÖRSÜN, DÖRDÜNCÜSÜ O’DUR…

BEŞ (Kişi fısıldaşacak) OLSALAR, ONLARDA ALTINCI O’DUR!

Muhakkak ki Allah ve O'nun Rasûlüne zıtlaşanlar, kendilerinden öncekilerin aşağılandıkları gibi aşağılandılar! Hâlbuki gerçekten apaçık işaretler inzâl ettik... Hakikat bilgisini inkâr edenler için aşağılayıp rezil duruma düşürücü bir azap vardır.

Gün gelir, Allah onların hepsini bâ's eder (yeni bir özellikle yeni bir boyutta diriltir) de yaptıklarını onlarda haber verir... Allah, onu (kendilerinden açığa çıkanları) kayda almış, onlar

613

Page 254: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

ise onu unutmuşlardır... Allah her şey üzerine Şehîd'dir.

Anlamaz mısın Allah, semalarda ne var ve arzda ne varsa bilir! Üç (kişi aralarında) fısıldaşmaya görsün, onlarda dördüncü O'dur... Beş (kişi fısıldaşacak) olsalar, onlarda altıncı O'dur... Bundan daha az da olsalar, daha çok da olsalar; nerede olursa olsunlar mutlaka O, onlarla beraberdir (Esmâ'sıyla, "yok"ken var kıldığı için-Mâiyet sırrı)! Sonra kıyamet sürecinde yaptıklarını (açığa çıkaran olarak) kendilerinde haber verir! Muhakkak ki Allah Bi-küllî şey'in (şey'in Esmâ'sıyla hakikati olarak) Bilen'idir. (Mücadele/5-7)

İŞİTME KUVVESİ

Algılama kuvvesi Algılama melekesi

CENNET EHLİ, CENNETTE BOŞ LÂF İŞİTMEZ…

O süreçte nimetin eseri görülen nice yüzler de (vardır).

(Hakkıyla yaptığı) çalışmalarının getirisiden razıdır!

Âli bir cennettedir!Orada boş laf işitmez.Orada (daim) akan bir kaynak (ilim ve kudret)

vardır.Orada yükseltilmiş tahtlar vardır. (Yerlerine) konulmuş testiler, (Arkalarına) sıra sıra dizilmiş yastıklar, (Altlarına) yayılmış yaygılar (vardır).

614

Page 255: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Bakmıyorlar mı el-İbil'e (yağmur yüklü bulutlara) nasıl yaratılmış?

(Bakmıyorlar mı) semâya, nasıl ref'olunmuş (nasıl uzay oluşmuş)!

(Bakmıyorlar mı) dağlara, nasıl yerleştirilmiş! (Bakmıyorlar mı) arza, nasıl döşenmiş!HATIRLAT; çünkü sen ancak bir

hatırlatıcısın (hakikatlerini hatırlatmak için irsâl oldun)!(Gâşiye/8-22)

{Yıldırımlardan ölüm korkusu (hakikatin açığa çıkmasıyla benliklerinin yok olması) düşüncesiyle}

KULAKLARINI TIKAMAK(Hakikat bilgisine kendiini kapatmak)

İnsanlardan bir kısmı "B" işareti kapsamınca (hakikatlerinin Allah Esmâ'sı olduğu inancıyla) Allah'a ve âhiret süreçlerine (sonsuzluk içinde kendilerinden açığa çıkanın sonuçlarını yaşayarak yer alacaklarına) iman ettiklerini söylerler; ne var ki imanları gerçekte bu kapsamda değildir!

(Lafla "'B' anlamı kapsamınca iman ettik" diyerek) hakikatleri olan Allah'ı ve iman etmişleri aldatmaya çalışırlar; hâlbuki kendilerini aldatırlar ve bunun şuurunda değiller!

Onların şuurlarında (hakikati hissetme merkezlerinde) sağlıklı düşünememe hâli vardır; Allah da bunu arttırmıştır. Yalanladıkları hakikatleri yüzünden feci bir azap yaşayacaklardır.

615

Page 256: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Onlara arzda (yeryüzünde ve bedende) fesat çıkarmayın (varoluş amacına uygun olmayan şekilde hareket etmeyin) denildiğinde: "Biz ıslahçılarız (yerli yerinde kullananlarız)" dediler.

Biline ki kesinlikle onlar ifsat edenlerdir (olayı olması gerekenden saptıranlar); ne var ki bunun şuurunda değillerdir.

Onlara, iman eden insanlar gibi iman edin, denildiğinde: "Süfeha (aklı sınırlı, düşünmeden yaşayanlar) gibi mi iman edelim" derler. Kesinlikle biline ki, esas süfeha (aklı sınırlı, düşünemeyenler) kendileridir ama bunu fark etmiyorlar, anlayamıyorlar!

İman edenlerle beraberken "Amenna-kabul ettik" derler, şeytanlarıyla (vehimlerine tâbi olarak onları saptıranlarla) başbaşa olduklarında ise: "Biz sizinle aynı fikirdeyiz, onlarla alay ediyoruz" derler.

(Hakikatleri olan Allah'ı anlamamakta ısrarları dolayısıyla) Allah kendileriyle alay ediyor ve basîretsizlikleri dolayısıyla azgınlıklarına müsaade ediyor!

İşte onlar hakikatlerindeki gerçeğe (bilhüda) karşılık dalâleti (kendi hakikatini fark edememe) satın almışlardır! Oysa bu ticaret onlara kâr getirmedi; gerçeğe de erdirmez!

Onların misali ateş yakana benzer, ki yakılan ateş çevreyi aydınlatır. Ne var ki kendi hakikatlerinden gelen nûr açığa çıkmadığı için, karanlığa terkedilir; artık göremez!

Sağırdırlar (algılamaları kilitlenmiştir), dilsizdirler (hakikati dillendiremezler), kördürler (apaçık hakikati fark edemezler); onlar hakikatlerine dönemezler!

Ya da semâdan (gökyüzü-düşünsel boyuttan) inen yağmur (fikirler), zulmet (karanlığın

616

Page 257: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

bilinmezliği) gökgürültüsü (doğru-yanlış çatışması) ve şimşek (bir an için akla düşen hakikat bilgisi) içindedirler! Yıldırımlardan ölüm korkusu (hakikatin açığa çıkmasıyla benliklerinin yok olması) düşüncesiyle kulaklarını tıkarlar (hakikat bilgisine kendilerini kapatırlar). Allah, hakikati inkâr edenlerin de varlığını meydana getiren Muhît'tir (ihâta etmektedir). (Bakara/8-19)

ALLAH’IN İŞİTME(Algılama) KUVVELERİNİKİLİTLEDİĞİ KİMSELER

Allah’ın, kendini dillendiren işaretlerine iman etmeyenler

(Sınırlı-sefil) dünya hayatını sonsuz geleceğe tercih edenler

Hakikat bilgisini inkâr edenler Kozalarında yaşayanlar Şeytanı velî edinenler (İlham ettiği fikirlere

uyanlar) Rablerine ortak koşanlar Şirk ehli Yalancılar Gelecek yaşam boyutunda hüsrana

uğrayanlar Allah gazabı üzerlerine olanlarKur'ân okuyacağın zaman, (vehimle seni

yanlış değerlendirmelere sokması muhtemel) şeytan-ı racîm'den, Allah'a sığın.

Gerçektir ki, onun (şeytanın) iman eden ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde bir sultası (gücü) yoktur!

617

Page 258: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Onun sultası, sadece, kendisini velî edinenler (ilham ettiği fikirlere uyanlar) ve Rablerine ortak koşanlaradır!

Biz bir âyetin yerine başka bir âyeti getirdiğimizde, "Sen yalnızca bir iftiracısın!" dediler. Allah neyi inzâl ettiğini daha iyi bilir! Bilakis, onların çoğunluğu bilmezler.

De ki: "O'nu, Ruh-ül Kuds (Cibrîl ismi verilmiş kuvve; El Esmâ ilim kuvvesi), senin Rabbinden (hakikatini oluşturan Esmâ bileşiminden) Hak olarak indirmiştir... İman edenlere direnç vermek ve müslimler için de kılavuz ve müjde olarak."

Andolsun ki: "Onu ancak bir beşer öğretiyor" demelerini biliyoruz... Hak'tan saparak kendisine nispet ettikleri kimsenin dili, Arapçayı iyi konuşamayan bir dildir... Bu ise apaçık Arapça bir lisandır.

Muhakkak ki Allah, kendini dillendiren işaretlerine iman etmeyenleri, hakikate erdirmez... Onlara acı bir azap vardır.

Yalanı uyduranlar, yalnızca, Allah'ın kendini dillendiren işaretlerine iman etmeyenlerdir... Yalancıların ta kendileri işte bunlardır!

Kalbi imanla mutmain olduğu hâlde, (küfre) zorlanan hariç, kim imanından sonra Allah'a küfrederse ve küfre sînesini açar ise, işte Allah gazabı onun üzerinedir! Kendilerine çok büyük azap vardır.

Bunun sebebi, onların (sınırlı-sefil) dünya hayatını sonsuz geleceğe tercih etmeleri; Allah'ın hakikat bilgisini inkâr edenler topluluğunu, hakikate erdirmemesidir.

İşte bunlar, Allah'ın, şuurlarını, işitme (algılama) kuvvelerini, basîretlerini

618

Page 259: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

(değerlendirme kuvvelerini) kilitlediği kimselerdir! Onlar kozalarında yaşayanların ta kendileridir!

Gerçek şu ki, onlar gelecek yaşam boyutunda hüsrana uğrayanların ta kendileridir!(Nahl/98-109)

(Anlayış itibariyle)SAĞIRLAR

Kur’ân’dan yüz çevirenler Varlığındaki işaretleri iman etmeyip teslim

olmayanlar Vahiy ile uyarıldıkları halde çağrıyı

işitmeyenler Taklitle yaşayan Hakikatlerini algılayamayanlar Karanlıklar içinde kalmışlar Allah işaretleri kendilerine bildirildiğinde

benlikle yüz çevirenler İlme dayanmayan bir şekilde, Allah yolundan

(insanları) saptırmak için işin laf yanını satın alan ve onu eğlence (keyif aracı) edinenler

Kendileri için hor-hakir edici bir azap olanlar Kendini aldatanlar Allah indînde canlıların en şerlisi Aklını kullanmayanlar

619

Page 260: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

VAHİY İLE UYARILIRLAR…(Ne var ki)SAĞIRLAR,

UYARILDIKLARINDA ÇAĞRIYI İŞİTMEZLER

Senden önce hiçbir beşere sonsuz yaşam oluşturmadık! Sen öleceksin de, onlar ebedî midir?

Her nefis (bilinç) ölümü TADACAKTIR! Biz kuvvelerinizi keşfedesiniz diye sizi şerr ve hayır ile deneriz... Bize döndürülürsünüz.

Hakikat bilgisini inkâr edenler seni gördüklerinde, "Bu mu tanrılarınız hakkında konuşan!" diyerek seni küçümsemekten başka bir şey yapmazlar... Oysa Hakikatleri olan Rahmaniyet hatırlatılınca, onu inkâr etmekteler!

İnsan, hemen oluşturmak isteyen (aceleci) olarak yaratılmıştır! İşaretlerimi (ne demek olduğunu) size yakında göstereceğim... (Onların oluşmasında) acele etmeyin!

"Eğer doğru söyleyenler iseniz şu vadedilen ne zamandır?" derler.

Hakikat bilgisini inkâr edenler, ne vechlerinden (iç dünyalarından) ne de sırtlarından (dıştan) yakanı önleyemeyecekleri; kendilerine yardım da olunmayacağı zamanı bir bilselerdi!

Bilakis (vadolunanı yaşatacak vefat {bedenin hayatiyetini çekim enerjisini yitirmesiyle meydana gelen kopuş}) onlara ansızın gelir de, kendilerini şaşkına çevirir! Artık onu ne geri çevirmeye güçleri yeter ve ne de kendilerine mühlet verilir.

Andolsun, senden önceki Rasûllerle de alay edildi de; küçümsedikleri şey, alay edenleri her yönden kuşattı.

620

Page 261: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

De ki: "Gece ve gündüzünüzde, Rahman'dan (özündeki Rahmanî hakikatin gereklerini yaşayamamanın sonucu olan azap hâlinden) sizi kim korur?"... Hayır, onlar Rablerinin zikrinden yüz çeviricilerdir!

Yoksa onların, kendilerini koruyacak bizim dûnumuzda ilâhları mı var? (Oysa) onlar (vehmettikleri tanrılar), ne kendi nefslerini kurtaracak güce sahip olurlar; ne de tarafımızdan destek görürler.

Hayır, biz bunları ve atalarını (dünya nimetlerinden) yararlandırdık. O kadar ki, onlara ömür çok uzun geldi (bitmeyecekmiş gibi)! Görmüyorlar mı ki biz arza (fiziksel bedene) geliyoruz, onun etrafından onu noksanlaştırıyoruz (tâ ki yaşlanır ve ölümü tadar)... Galipler onlar mı?

De ki: "Ben sizi sadece vahiy ile uyarıyorum"... (Ne var ki) sağırlar uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler!

Yemin olsun, eğer onlara Rabbinin azabından bir esinti dokunsa elbette: "Yazık bize! Doğrusu biz zâlimlermişiz" derler.

Kıyamet sürecinde ulûhiyet hükümlerine göre ölçütler koyarız! Hiçbir nefs (benlik-bilinç) en küçük bir zulme uğramaz. Bir hardal tanesi ağırlığınca olsa dahi onu getiririz. Hesap görücüler olarak biz (hakikatlerindeki Hasîb özelliği) kâfiyiz.(Enbiyâ/34 -47)

KURÂN’DAN YÜZ ÇEVİRENLER,“KULAKLARIMIZDA AĞIR İŞİTME VAR!”

DEDİLER…Ha, Miim.

621

Page 262: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Rahman ve Rahîm'den tenzîldir (tafsile indirme)!

Anlayabilen bir toplum için, Arapça bir Kur'ân olarak işaretleri tafsil edilmiş Bilgidir!

Müjdeleyici ve uyarıcı olarak... (Ne var ki) onların çoğunluğu (bu gerçeklerden) yüz çevirmiştir! Onlar işitmezler!

Dediler ki: "Bizi kendisine çağırdığın şeye karşı şuurlarımız koza içindedir, kulaklarımızda bir ağır işitme var; bizimle senin aranda da bir perde mevcut! Artık yap elinden geleni; muhakkak ki biz de yapmaktayız."

(Rasûlüm) de ki: "Ben sizin benzeriniz beşerim; ne var ki bana şu gerçek vahyolunmuş bulunuyor: tanrınız olarak düşündüğünüz Ulûhiyet sahibi TEK'tir! O hâlde O'na yönelin ve O'ndan bağışlanma dileyin... Yazıklar olsun şirk koşanlara!"

Onlar (o şirk koşanlar) ki Allah için karşılıksız bağışlamazlar; onlar sonsuz gelecek yaşamlarını da inkâr ederler.

İman edip imanın gereğini uygulayanlara gelince, onlar için arkası kesilmeyen bir bedel vardır. (Fussilet/1-8)

ALLAH İŞARETLERİ KENDİLERİNEBİLDİRİLDİĞİNDE DUYMAZLIKTAN GELENLER,

İŞİN LÂF YANINI SATIN ALIRVE ONU EĞLENCE(Keyif aracı) EDİNİR

İnsanlardan kimi de vardır ki ilme dayanmayan bir şekilde, Allah yolundan (insanları) saptırmak için işin laf yanını satın alır

622

Page 263: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

ve onu eğlence (keyif aracı) edinir. İşte bunlar için hor-hakir edici bir azap vardır.

Ona işaretlerimiz bildirildiğinde, sanki onları işitmemiş, sanki iki kulağında ağır işitme varmış gibi (duymazlıktan gelerek), benlikle yüz çevirir... Onu feci bir azapla müjdele!

İman edip imanın gereğini uygulayanlara gelince, onlara Naîm cennetleri (Esmâ kuvvelerinin Rahîmî özellikleriyle yaşam) vardır.

Orada sonsuza dek yaşarlar... Allah'ın Hak vaadidir! "HÛ"; Azîz'dir, Hakîm'dir. (Lukman/6-9)

İŞİTME ÂZALARININ(Sem’ilerinin)ALEYHLERİNE ŞÂHİTLİK YAPMASINI

UMMADIKLARINDAN, KEYİFLERİNE GÖRE YAŞADILAR

Eğer yüz çevirirlerse, de ki: "Sizi, Ad ve Semud'un yıldırımı benzeri bir yıldırım ile uyarıyorum!"

Hani onlara Rasûlleri önlerinden (bildiklerine dayanarak) ve arkalarından (bilmediklerini bildirerek) gelip: "Başkasına tapınmayın; sadece Allah'a kulluk, ibadet edin!" (dedi)... Onlar da dediler ki: "Eğer Rabbimiz dileseydi elbette melekler inzâl ederdi... Zaten biz, kendisi ile irsâl olunduğunuz şeyi (hakikat bilgisini) inkâr edenleriz."

Ad'a (Hud'un kavmine) gelince, Hak'sız olarak arzda benlik tasladılar ve dediler ki: "Kuvvetçe bizden daha güçlü kimdir?"... Görmediler mi ki kendilerini yaratmış olan Allah, kuvvetçe onlardan daha şiddetlidir! Bilerek (kasten) işaretlerimizi inkâr ediyorlardı! (Esmâ

623

Page 264: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

kuvvelerimizi vehmettikleri benliklerine ait sanıyorlardı.)

Bu yüzden, dünya hayatında onlara rezillik-zillet azabını tattıralım diye, o bahtsız günler içinde, onların üzerine dondurucu bir rüzgâr irsâl ettik! Sonsuz gelecek yaşamının azabı elbette daha rezil-rüsva edicidir... Onlar yardımcı da bulamazlar!

Semud'a (Sâlih'in halkına) gelince, biz onlara hidâyet ettik de onlar âmâlığı (körlüğü) sevip, hüdaya (hakikate) tercih ettiler... Bu hâlleri yüzünden kazandıkları ile horlayıcı-alçaltıcı azabın yıldırımı kendilerini yakaladı.

İman edip korunanları kurtardık.O süreç geldiğinde Allah düşmanları hep

beraber toplanırlar ve Nâr'a sevk olurlar. (Allah'ın düşmanları) oraya geldiklerinde,

onların sem'leri (işitme hassaları), basarları (görme hassaları) ve derileri (altındaki tüm bedenleri), tüm yaptıklarıyla onların aleyhine olarak şahitlik etti.

Bedenlerine dediler ki: "Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz?"... Dediler ki: "Her şeyi konuşturan Allah bizleri konuşturdu... Sizi başlangıçta O yarattı... Şimdi de O'na rücu ettiriliyorsunuz."

Sem'inizin (işitme azanızın), basarlarınızın (görme azalarınızın) ve bedenlerinizin aleyhinize şahitlik yapmasını ummadığınızdan (keyfinize göre yaşadınız)... Yaptıklarınızın birçoğunu Allah'ın bilmediğini zannediyordunuz!

İşte Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu yanlış zan sizi uçuruma mahvetti de hüsrana uğrayanlardan oldunuz. (Fussilet/13-23)

624

Page 265: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

SAĞIRLAR,(Dünyadaki sağırlıklarının devamı olarak)

CEHENNEMDE DE İŞİTMEZLER

Ölüm yaklaştığında, bir de bakarsın ki hakikat bilgisini inkâr edenlerin gözleri dehşetle donar kalır! "Eyvah! Gerçekten biz kozamızda yaşıyormuşuz (bu gerçeği fark edememişiz)! Hayır, zâlimler imişiz."

Muhakkak ki siz de, Allah dûnundaki taptıklarınız da cehennem yakıtısınız! Siz oraya varacaksınız!

Eğer bunlar tanrılar olsalardı, oraya gelip girmezler idi! Hepsi orada ebedî kalıcılardır.

Onlar için orada şiddetli-horultulu inleme vardır ve onlar orada (dünyadaki sağırlıklarının devamı olarak) işitmezler!

Bizden kendilerine güzellik, saadet takdir edilmiş olan kimselere gelince, işte onlar ondan (cehennemden) uzaklaştırılmışlardır.

Onun (cehennemin) gümbürtüsünü işitmezler... Nefslerinin arzu ettiği her şey içinde sonsuza dek yaşarlar.

O en büyük korku (ölüm kavramı kalktığı için) onları üzmez ve melekler onları karşılar: "İşte bu vadolunduğunuz sizin gününüzdür." (Enbiyâ/97-103)

HER KENDİNİ ALDATAN(Hakikatini inkâr ederek,

bedensellikle, içgüdüleri ve dürtüleriyle yaşayan)ALLAH İŞARETLERİNİ İŞİTİR,

SONRA SANKİ İŞİTMEMİŞ GİBİ(üstüne alınmadan)

625

Page 266: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

ŞİRK DÜŞÜNCESİNDE ISRAR EDER

Ha, Miiim.Bilginin tenzîli (tafsile indirme), Azîz, Hakîm

Allah'tandır!Semâlarda ve arzda, iman edenler için

işaretler vardır.Sizin (insanlar-bilinçler) yaratılışınızda ve

hayvanları (ırkları) türlendirmesinde, yakîn sahibi topluluk için elbette işaretler vardır.

Gece ve gündüzün dönüşümünde, Allah'ın semâdan yaşam gıdası (bilgi) inzâl edip de onunla ölümü (şuursuz-kendini yalnızca beden sanan yaşamı) sonrasında arzı (şuurlu yaşamla bedeni) diriltmesinde, rüzgârları (sürekli esen fikirleri) yönlendirmesinde; aklını kullanabilen bir topluluk için işaretler vardır.

İşte bunlar Allah'ın işaretleridir... Onları sana Hak olarak bildiriyoruz... Allah'tan ve O'nun işaretlerinden sonra hangi söze iman ederler?

Her kendini aldatan esîme (hakikatini inkâr ederek, bedensellikle, içgüdüleri ve dürtüleriyle yaşayana) yazıklar olsun!

Kendisine bildirilirken, Allah işaretlerini işitir; sonra sanki onları işitmemiş gibi (üstüne alınmadan) büyüklük taslayarak (şirk düşüncesinde) ısrar eder... Onu, içine düşeceği feci azabı ile müjdele!

İşaretlerimizden bir şey ulaştığında, onları alaya alır! İşte onlar içindir aşağılayıcı azap!(Câsiye/1-9)

ALLAH DÛNUNDA YÖNELDİKLERİNİZ(Var zannettikleriniz)

626

Page 267: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

SESLENİRSENİZ ÇAĞRINIZI İŞİTMEZLERDiyelim ki işitseler, size cevap veremezler!

Geceyi gündüze dönüştürür, gündüzü de geceye dönüştürür... Güneş'i ve Ay'ı işlevlendirmiştir... Her biri belirlenmiş bir sürece kadar akıp gider... İşte budur Allah, Rabbiniz! Mülk O'nun (Esmâ özelliklerinin seyri-açığa çıkması) içindir! O'nun dûnunda yöneldikleriniz (var zannettikleriniz) bir hurma çekirdeğinin zarına bile mâlik değildirler.

Eğer onlara seslenirseniz, sizin çağrınızı işitmezler! Diyelim ki işitseler, size cevap veremezler! (Üstelik) kıyamet sürecinde, sizin onlara tanrılık atfetmenizi inkâr ederler... Habîr'in (haberdar olanın) benzeri (kimse) sana haber veremez.

Ey insanlar! Siz Allah'a (mutlak muhtaç) "yok"sullarsınız (Esmâ'sıyla varsınız)! Allah ise Ganî'dir, Hamîd'dir.

Eğer dilerse sizi ortadan kaldırır ve halk-ı cedîd olarak (Esmâ'sının yepyeni bir açığa çıkışıyla) gelir!

Bu, Azîz (karşı konulmaz kuvve sahibi) Allah'a (sorun) değildir. (Fâtır/13-17)

İŞİTME KUVVENİZİN SAHİBİ KİM?("Allah" diyecekler…)

Toplu hâlde onları haşredeceğimiz süreç... Sonra şirk koşanlara: "Siz ve ortak koştuklarınız, her biriniz mekânınıza" deriz... Akabinde onların aralarını ayırmışızdır... Onların ortak koştukları ise: "Siz bize kulluk

627

Page 268: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

etmiyordunuz (kendi evham ve hayallerinize tapınıyordunuz)" derler.

"Bizimle sizin aranızda Allah, şahit olarak yeterlidir... Muhakkak ki biz, sizin kulluğunuzun hakikatinden gâfildik!"

Orada her nefs, önceden ne gönderdi ise onun getirisi olan sonucunu yaşar! Hak Mevlâları olan Allah'a döndürülmüş; uydurmakta oldukları (tapınma objeleri) kendilerinden kaybolup gitmiştir!

(Müşriklere) de ki: "Sizi semâdan ve arzdan kim rızıklandırıyor? Yahut işitme ve görme kuvvelerinin sahibi kim? Ölüden (ölü hükmündeki kendini sırf beden sanma yaşamından) diriyi (Hayy olanın Esmâ'sıyla diri olduğu bilincini) kim çıkarıyor ve diriden (Hakikati itibarıyla diri iken) ölüyü (kendi veya karşısındakinin hakikatini görememe veya kendini sırf beden olarak kabullenip, toprak olup yok olacağını sanma hâlini) kim oluşturuyor? Kim Hükmü tedbir ediyor?"... "Allah" diyecekler... De ki: "O hâlde niye korunanlardan olmuyorsunuz?"

İşte Allah! Hak olan Rabbiniz... Gerçek olan dışında kabulleneceğiniz, dalâlden (sapık fikirden) başka ne olabilir? (O hâlde) nasıl saparsınız?

İşte böylece, Rabbinin inancı bozuk olanlar hakkında: "Onlar iman etmezler" sözü gerçekleşmiştir. (Yunus/28-33)

SESLER, (Kıyamet sürecinde) RAHMAN’IN KORKUSUYLA KESİLİR!

628

Page 269: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Bkz. "Kelâm sıfatı”

ALLAH İŞİTMENİZİ(Algılamanızı) ALSA, ALLAH’IN GAYRI ONU SİZE GETİRECEK

BİR TANRI MI VAR?İşaretlerimizdekileri yalanlayanlar,

karanlıklar içinde kalmış sağırlar (hakikatlerini algılayamayanlar) ve dilsizlerdirler (Hakk'ı itiraf etmeyenler). Allah dilediğini saptırır, dilediğini de sırat-ı müstakimde tutar!

De ki: "Ne hâlde olduğunuzun bilincinde misiniz? Eğer Allah azabı yahut o saat size gelse, Allah'ın gayrına mı yakarırsınız? Eğer doğru sözlü iseniz (söyleyin)."

Bilakis yalnız O'na yalvarırsınız... O da dilerse O'na yalvardığınız konuda size hakikati açar ve (siz de) ortak koştuğunuz şeyleri unutursunuz!

Andolsun ki, senden önce de topluluklara (Rasûl) irsâl ettik... Belki boyun eğerek dua ederler diye onları azap ve hastalık ile yakaladık.

Bari azabımız onlara geldiğinde alçak gönüllülük ile yaklaşsalardı ya! Fakat kalpleri katılaştı (bilinçleri kilitlendi) ve şeytan da (vehimleri de) yaptıkları amelleri kendilerine süslü gösterdi.

Ne zaman ki kendilerine hatırlatılan şeyi (Allah için yaratılmış olduklarını) unuttular, onlara her şeyin (dünya güzelliklerinin) kapılarını açtık... Nihayet (kendilerine) verilenler ile keyiflenip şımardıkları bir sırada, onları ansızın yakaladık! Bir anda tüm umutları sönerek çaresiz kaldılar!

629

Page 270: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Böylece (nefslerine) zulmeden topluluğun kökü kazındı! Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a aittir!

De ki: "Düşünün bakalım, eğer Allah işitmenizi (algılamanızı) ve gözlerinizi (görmenizi) alsa, kalplerinizi (şuurunuzu) kilitlese, Allah'ın gayrı olarak onu size getirecek bir tanrı mı var?" Bak nasıl işaretleri farklı şekillerle anlatıyoruz, sonra (buna rağmen) onlar yüz çevirip ayrılıyorlar.

De ki: "Düşündünüz mü hiç; eğer Allah azabı ansızın veya açıkça gelse, zâlimler güruhundan başkası mı helâk edilir?"

Biz Rasûlleri ancak müjdeciler ve uyarıcılar olarak irsâl ediyoruz... Artık kimler iman eder ve (durumunu) düzeltirse, işte onlara korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar. (En’âm/39-48)

SUÇLULARIN(Şirk ehlinin) GİZLEDİKLERİNİ VE FISILTILARINI

YANLARINDAKİ RASÛLLER YAZMAKTADIR

Bkz.İ/İman/Rasûllere iman

İŞİTİP DURDUĞUNUZ HALDE O’NDAN YÜZ ÇEVİRMEYİN…

Kendileri işitip de (algılamadıkları hâlde), "işittik" diyenler gibi olmayın!

Bkz.İ/İman/Rasûllere iman/ Allah’a ve Rasûl’e(Rasûlullah'a) ihanet etmeyin! [(Nübüvvet

630

Page 271: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

ve risâlet ile size ulaşan ilim ve marifetlere) hıyanet etmeyin!]

İŞİTME HIRSIZLIĞIElif, Lââm, Ra... Bunlar O BİLGİnin (Hakikat

ve Sünnetullah), Kurân'ın apaçık işaretleridir. (Öyle olur ki) hakikat bilgisini inkâr edenler

(hakikatlerinden perdeliler), keşke gerçekte teslim olmuşluğumuzun farkında olsaydık, diye şiddetli arzu duyarlar.

Bırak onları, yesinler, zevklensinler; sonu gelmez arzular onları oyalasın! Yakında bilecekler.

Biz hiçbir bölgeyi belli bir yazgısı olmaksızın helâk etmedik.

Hiçbir topluluk ecelini ne öne çekebilir, ne de erteleyebilir.

Dediler ki: "Ey kendisine Zikir (uyaran-hatırlatıcı bilgi) inzâl edilmiş kimse! Muhakkak ki sen mecnunsun (cinlenmişsin)."

"Eğer doğru sözlü isen, bize meleklerle gelmeliydin?"

Biz melekleri bil-Hak (Hak olarak) inzâl ederiz... O vakit de onlara zaten göz açtırılmaz!

Doğrusu biz indirdik O Zikri, Biz!.. Ve muhakkak O'nun koruyucuları biziz!

Andolsun, senden önceki, aynı inancı paylaşan ilk toplumlar içinde de (Rasûller) irsâl ettik.

Onlara bir Rasûl gelir gelmez, mutlaka onunla alay ederlerdi.

İşte Onu suçluların kalplerinde böylece ilerletiriz.

631

Page 272: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Ona (hatırlatıcı BİLGİye) iman etmezler... Evvelce iman etmeyenlerin yaşadıkları sonuçlardan da ders almazlar.

Üzerlerine semâdan bir kapı açsak da, onun içinden yükselselerdi...

Elbette şöyle derlerdi: "Gözlerimiz bağlandı, hatta biz sihirlenmiş bir toplumuz!"

Andolsun ki biz semâda burçlar meydana getirdik ve onu ibretle bakanlar için (çeşitli özelliklerle) bezedik.

Onu şeytan-ı racîm'den biz koruduk.İşitme (oradan gelen mânâları algılama)

hırsızlığı yapan müstesna! Onu da apaçık ışık saçan ateş topu izler. (Hicr/1-18)

GÖRME SIFATI "EL BASİYR"

(Görüntünün ardındaki tek gerçek->Açığa çıkan Esmâ özelliklerini her an seyir ile onlardan çıkanları değerlendirip sonuçlarını oluşturan)

"Muhakkak ki sen bizi (bizle) Basîr'sin!" (Taha/35)

İlgili Âyetler

Allah, onların hakikatlerinin kalplerinden (şuurlarında) açığa çıkışını algılamalarını kilitlemiştir; basîretleri perdelidir. Yaptıklarının sonucu olarak feci bir azabı hak etmişlerdir. (Bakara/7)

Onların misali ateş yakana benzer, ki yakılan ateş çevreyi aydınlatır. Ne var ki kendi

632

Page 273: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

hakikatlerinden gelen nûr açığa çıkmadığı için, karanlığa terkedilir; artık göremez! (Bakara/17)

O şimşek (hakikat ışığı) neredeyse göze dayalı müşahedelerini kapsayacak. Onlara her aydınlık geldiğinde, o hakikat ışığıyla birkaç adım ilerler, hakikat ışığı kesilince de içine düştükleri karanlıkta kalakalırlar. Allah dilemiş olsaydı Semî ve Basîr isminin onlarda açığa çıkmasını kısardı. Kesinlikle Allah her şeye Kâdîr'dir. (Bakara/20)

Sen onları dünyalık yaşam hakkında insanların en hırslıları olarak bulursun! Bilfiil şirk içinde yaşayanlardan bile... Her biri bin yıl yaşamak ister! Oysa uzun ömür sürmeleri onları azaptan uzak tutmaz. Allah, hakikatleri olarak yaptıklarını değerlendirmektedir (Basîr). (Bakara/96)

Siz salâtı ikame edin (Allah'a yönelişinizi zâhiren ve bâtınen hakkıyla yapın) ve zekâtı verin (Allah'ın size ihsanından bir kısmını karşılıksız paylaşın ihtiyacı olanlara)... Ne hayır yaparsanız, Allah indînde onu bulursunuz... Muhakkak ki Allah (varlığınızı oluşturan Esmâ'sıyla) Basîr'dir yaptıklarınıza. (Bakara/110)

 (Boşanmış annelerin) süt emzirmesini tamamlatmak isteyen (babalar) için, anneler iki tam yıl çocuklarını emzirebilirler. Bu süre zarfında onların rızkı ve giyim kuşamı örfte olduğu üzere babanın yükümlülüğündedir. Hiçbir nefse kapasitesini aşan teklif edilmez. Ne bir ana ne de bir baba çocuğu yüzünden zarara sokulmamalıdır. Vârise düşen de aynen böyledir. Eğer kendi rızaları ile anlaşarak çocuğu iki yıldan önce sütten kesmek isterlerse kendilerine bir suç yoktur. Eğer çocuklarınızı (süt anne tutup) emzirtmek isterseniz, örf üzere

633

Page 274: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

verilmesi gerekeni ödediğiniz takdirde, bunda da bir beis yoktur. Allah'tan korunun ve iyi bilin ki Allah (tüm yaptıklarınızın yaratanı olarak)  Basîr'dir. (Bakara/233)

Kendilerine bir mehr tayin ettikten sonra, onlarla yatmadan önce boşamışsanız, karar verdiğiniz mehrin yarısını kendilerine verin. Ancak kendileri veya nikâh akdi vekîlleri vazgeçerse bu haktan, o başka. Sizin (mehrin tümünü ona) bağışlamanız ise takvaya daha uygundur. Birbirinize faziletli davranmayı unutmayın. Muhakkak Allah yaptıklarınızı Basîr'dir (değerlendirmektedir). (Bakara/237)

Allah rızasını isteyerek veya enfüslerindeki bir tespitten (Esmâ bileşimlerinin kendilerinde oluşturduğu anlayış ile) mallarını infak edenlerin misaline gelince... Kendisine şiddetli bir yağmur isâbet edip, yemişlerini iki kat vermiş tepedeki bir bahçeye benzer. Ona böyle bol yağmur yerine çiseleyen bir yağmur dahi yeterlidir. Allah yaptıklarınıza Basîr'dir. (Bakara(265)

De ki: "Size bunlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? Allah indînde korunanlar için altlarında ırmaklar akan cennetler vardır ki, orada sonsuza dek kalıcıdırlar. Hem de orada tertemiz eşler (bilincin eşi kusursuz beden olarak da anlaşılabilir) ve Allah'ın kendilerinden razı olması vardır. Allah kullarının hakikatinde olarak Basîr'dir." (Âl-i İmran/15)

Eğer seninle tartışırlarsa de ki: "Vechim Allah'a teslimdir; bana tâbi olanların da." Hakikat-Sünnetullah bilgisi verilmiş olanlar ile ümmî olanlara (bu bilgiden habersiz olanlar-müşriklere) de ki: "Siz de İslâm'ı kabul ettiniz mi?.." Eğer teslim olurlarsa hakikati kabullenmiş olurlar. Ama yüz çevirirlerse, işin

634

Page 275: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

onlara tebliğden ibarettir. Allah, kullarındaki Esmâ'sının sonucu olarak da Basîr'dir (değerlendirendir). (Âl-i İmran/20)

Ey iman edenler... Dünyada gezip dolaşan ya da savaşa çıkan kardeşleri için "Eğer yanımızda kalsalardı ölmemiş veya öldürülmemiş olacaklardı" diyen hakikati inkâr edenler gibi olmayın! Allah bu fikri onların içinde bir hasretlik acısı olarak meydana getirdi. Allah diriltir ve Allah öldürür (sebepler değil)! Allah yapmakta olduklarınızı (Esmâ'sı itibarıyla onların hakikati ve dahi yaratıcısı olması ile) Basîr'dir (değerlendirendir) . (Âl-i İmran/156)

Onlar Allah indînde, (ilim-irfan anlayış farkları nedeniyle) birbirlerinin üstünde olan farklı derecelerdedir. Allah yapmakta olduklarınızı (Esmâ'sı itibarıyla onların hakikati ve dahi yaratıcısı olması ile) Basîr'dir (değerlendirendir ). (Âl-i İmran/163)

Muhakkak ki Allah emanetleri ehillerine vermenizi ve insanlar arasında âdil olarak (herkesin hakkını vererek) hükmetmenizi emreder. Muhakkak Allah bununla size ne güzel öğüt veriyor. Kesinlikle Allah Semî'dir, Basîr'dir. (Nisa/58)

Kim dünya nimetlerini isterse, bilsin ki dünyanın da, sonsuz gelecek sürecinin de nimetleri Allah indîndendir. Allah Semî'dir, Basîr'dir . (Nisa/134)

Bir zararı olmayacak zannettiler de (hakikate) kör oldular, (hakikatin seslenişine) sağır kesildiler! Sonra Allah onların tövbelerini kabul etti... Sonra onlardan çoğu (yine) kör ve sağır kesildiler! Allah onların yapmakta olduklarına (yaptıklarının yaratanı olarak) Basîr'dir . (Maide/71)

635

Page 276: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

De ki: "Düşünün bakalım, eğer Allah işitmenizi (algılamanızı) ve gözlerinizi (görmenizi) alsa, kalplerinizi (şuurunuzu) kilitlese, Allah'ın gayrı olarak onu size getirecek bir tanrı mı var?" Bak nasıl işaretleri farklı şekillerle anlatıyoruz, sonra (buna rağmen) onlar yüz çevirip ayrılıyorlar. (En’am/46)

Andolsun ki cinn ve insten çoğunu cehennem yaşamı için yaratıp, çoğalttık... Ki onların kalpleri (şuurları) var, (hakikati) kavrayamazlar; gözleri var bunların, onlarla baktıklarını değerlendiremezler; kulakları var bunların, onlarla duyduklarını algılayamazlar!.. İşte bunlar en'am (davarlar) gibidirler; belki daha da şaşkın! Onlar gâfillerin (gılaf içinde-kozalarında yaşayanların) ta kendileridir! (A’raf/179)

Onları hidâyet etmeleri için çağırsanız, işitmezler... Onları sana bakar sanırsın, ama görmezler! (A’raf/199)

Korunanlara gelince, onlara şeytandan bir taife dokunduğunda, (hakikatlerini) tezekkür ederler... Basîretle değerlendirme yaparlar. (A’raf/201)

Onlara bir âyet iletmediğinde: "Onu (kendinden) uydursaydın ya!" dediler... De ki: "Ancak, Rabbimden bana vahyolunana tâbi olurum... Bu (Kur'ân) Rabbinizden basîretlerdir (idrak ettirir) , hüdadır (hakikat rehberi) ve iman eden topluluk için rahmettir (kemâlâtlarını açığa çıkarır)." (A’raf/203)

İman edenlere zulüm ve baskı ortadan kalkana; Din (hakikat bilgisi ve Allah sistem ve düzeni) apaçık ortaya çıkıp anlaşılıncaya kadar (bunu yapmanızı engellemeleri hâlinde {zira La ikraha fiyd din=Din konusu zorlama kabul etmez})

636

Page 277: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

onlarla savaşın! Eğer (baskı ve engellemeden) vazgeçerlerse, muhakkak ki Allah onların yapmakta olduklarını Basîr'dir. (Enfal/39)

Onlar ki iman ettiler ve (bu uğurda) hicret ettiler; Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla mücahede ettiler ve hicret edenleri barındırdılar ve yardım ettiler; işte bunlar birbirlerinin velîleridir... İman edip hicret etmeyenlere gelince; hicret edinceye kadar onlara sahip çıkma konusunda bir sorumluluğunuz yoktur! Eğer Din'de sizden yardım isterler ise, yardım etmek sizin üzerinize borçtur. Ancak sizinle onlar arasında bir anlaşma olan kavmin aleyhine olmamak üzere... Allah yapmakta olduklarınızı (B sırrınca) Basîr'dir . (Enfal/72)

 (Müşriklere) de ki: "Sizi semâdan ve arzdan kim rızıklandırıyor? Yahut işitme ve görme kuvvelerinin sahibi kim? Ölüden (ölü hükmündeki kendini sırf beden sanma yaşamından) diriyi (Hayy olanın Esmâ'sıyla diri olduğu bilincini) kim çıkarıyor ve diriden (Hakikati itibarıyla diri iken) ölüyü (kendi veya karşısındakinin hakikatini görememe veya kendini sırf beden olarak kabullenip, toprak olup yok olacağını sanma hâlini) kim oluşturuyor? Kim Hükmü tedbir ediyor?"... "Allah" diyecekler... De ki: "O hâlde niye korunanlardan olmuyorsunuz?" (Yunus/31)

O hâlde sen hükmolunduğunca hakikati yaşa (istikamet sahibi olmak, hidâyetin açığa çıkması sonucu olarak hakikatin yaşanması, demektir. A.H.)! Seninle beraber, tövbe edenler de (hakikati yaşayamamalarına neden olan şeylere tövbe edenler)... Sakın taşkınlık yapmayın! Çünkü O, yapmakta olduklarınızı (B sırrınca) Basîr'dir. (Hud/112)

637

Page 278: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Allah sizi analarınızın karınlarından bir şey bilmez bir hâlde çıkardı... Değerlendirerek şükredenlerden olasınız diye, size sem' (algılama), basarlar (görüp değerlendirme) ve fuadlar (Esmâ mânâ özelliklerini şuura yansıtıcılar-kalp nöronları) verdi. (Nahl/78)

İşte bunlar, Allah'ın, şuurlarını, işitme (algılama) kuvvelerini, basîretlerini (değerlendirme kuvvelerini) kilitlediği kimselerdir! Onlar kozalarında yaşayanların ta kendileridir! (Nahl/108)

Subhan ki, kulunu gece Mescid-i Haram'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya isrâ (tayy'i mekân) etti... O'na delillerimizi gösterelim diye... Hakikat şu; "HÛ"; Semî'dir, Basîr'dir!(Isra/1)

Nuh'tan sonra nice kuşaklar helâk ettik... Kullarının suçlarından Habîr ve Basîr'dir Rabbin!(Isra/17)

Muhakkak ki Rabbin dilediğine, yaşam gıdasını (rızkı) genişletir veya daraltır! Muhakkak ki O kullarını Habîr'dir, Basîr'dir. (Isra/30)

Hakkında ilmin olmayan şeyin ardına düşme (zanla karar verme)! Muhakkak ki sem' (algılama), basar (değerlendirme) ve fuad (Esmâ mânâ özelliklerini şuura yansıtıcılar-kalp nöronları), işte onların hepsi ondan mesûldür (Şuur algılayıp değerlendirerek hakikatini yaşamak mecburiyetindedir. Kendini zanna dayalı verilerle duyularına kaptırırsa sonucunu yaşar)!(Isra/36)

De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak, Esmâ'sıyla hakikatim olan Allah yeterlidir! Muhakkak ki O, kullarıyla Habîr'dir, Basîr'dir."(Isra/96)

638

Page 279: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

 (Hakikati) işitecekler, görecekler bize gelecekleri süreçte! Ne var ki bugün, o zâlimler apaçık bir sapkınlık içindedirler. (Meryem/38)

"Muhakkak ki sen bizi (bizle) Basîr'sin!" (Taha/35)

İşte böyle... Zira Allah, geceyi gündüze dönüştürür, gündüzü de geceye (olaylar birbirinin zıddına dönerek devran döner)! Muhakkak ki Allah Semî'dir, Basîr'dir. (Hac/61)

Allah, meleklerden Rasûller seçer ve insanlardan da... Muhakkak ki Allah Semî'dir, Basîr'dir . ( Hac/75)

Senden önce irsâl ettiğimiz Rasûller de yemek yerler ve çarşılarda gezip dolaşırlardı! Sizleri birbiriniz için bir sınav objesi kıldık... Sabredecek misiniz? Senin Rabbin Basîr'dir. (Furkan/20)

Sizin yaratılmanız da, daha sonra yeni bir bedenle yeni bir boyutta oluşumunuz da (bâ's) bir tek nefsinki gibidir... Muhakkak ki Allah, Semî'dir, Basîr'dir. (Lukman/28)

Ey iman edenler... Size olan Allah nimetini hatırlayın... Hani (Hendek savaşında) size ordular geldi de onların üzerine bir fırtına ve görmediğiniz ordular irsâl ettik... Allah, yaptıklarınızı (yaratanı olarak) Basîr'dir. (Ahzab/9)

"Zırh gibi koruyucu mükemmel bir düşünce sistemi oluştur ve imanınızın gereğini uygulayın! Doğrusu ben yaptıklarınızı Basîr'im." (Sebe/11)

Hakikat ve Sünnetullah BİLGİSİ'nden (Kitaptan) sana vahyettiğimiz, kendinden öncekini tasdik eden olarak Hakk'ın ta kendisidir! Muhakkak ki Allah, Esmâ'sıyla

639

Page 280: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

kullarının varlığında olarak Habîr'dir, Basîr'dir. (Fâtır/31)

Eğer Allah, insanlara, yaptıklarının getirisini anında yaşatmayı dileseydi yeryüzünde hiçbir DABBE (insan bedenini sağ) bırakmazdı! Ne var ki onları (bedenli yaşamlarını) takdir edilmiş bir ömrün sonuna kadar tehir ediyor. Onların ecelleri geldiğinde (dünyada işleri biter)! Muhakkak ki Allah Esmâ'sıyla kullarının varlığında olarak Basîr'dir. (Fâtır/45)

Allah, Hak olarak hükmeder... O'nun dûnunda yardım istedikleri ise, hiçbir şeyde hükümleri geçmez! Muhakkak ki Allah Semî'dir, Basîr'dir. (Mu’min/20)

"Size söylediğimi yakında hatırlayacaksınız! Ben işimi Allah'a bırakıyorum! Muhakkak ki Allah kullarını Basîr'dir." (Mu’min/44)

Kendilerine gelmiş bir reddedilemez delil olmaksızın Allah'ın işaretleri hakkında mücadele edenler var ya, onların içlerinde, asla ulaşamayacakları bir kibirden başka bir şey yoktur (Kibriyâ'nın farkındalığına asla ulaşamayacaklardır)! O hâlde sen, Esmâ'sıyla hakikatin olan Allah'a sığın... Muhakkak ki O, "HÛ"; Semî'dir, Basîr'dir. (Mu’min/56)

 (Allah'ın düşmanları) oraya geldiklerinde, onların sem'leri (işitme hassaları), basarları (görme hassaları) ve derileri (altındaki tüm bedenleri), tüm yaptıklarıyla onların aleyhine olarak şahitlik etti. (Fussilet/20)

Sem'inizin (işitme azanızın), basarlarınızın (görme azalarınızın) ve bedenlerinizin aleyhinize şahitlik yapmasını ummadığınızdan (keyfinize göre yaşadınız)... Yaptıklarınızın birçoğunu Allah'ın bilmediğini zannediyordunuz! (Fussilet/22)

640

Page 281: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

İşaretlerimizi amacından saptıranlar, bize gizli kalmazlar... Şimdi Nâr'a atılan kimse mi hayırlıdır yoksa kıyamet sürecine güvende olarak gelen kimse mi? Dilediğinizi yapın! Muhakkak ki O, yaptıklarınızı (yaratanı olarak) Basîr'dir. (Fussilet/40)

Semâlar ve arzın Fâtır'ıdır! Sizi, hem kendi nefsinizden (hakikatinizden) eşler (şuur+bilinç); hem de en'amdan (hayvansal bedenden) çiftler (biyolojik+ışınsal {ruh} beden) hâlinde oluşturmuştur... Böylece sizi üretiyor! O'nun benzeri bir şey yoktur! O, Semî'dir, Basîr'dir . (Şura/11)

Eğer Allah, kullarının yaşam gıdalarını yayıp genişletseydi, arzda elbette azarlardı! Ne var ki dilediğini bir ölçü ile indirir... Muhakkak ki O, kullarında Habîr'dir, Basîr'dir. (Şura/27)

Sizi onlara muzaffer kıldıktan sonra Mekke'nin göbeğinde, onların ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan uzak tutan "HÛ"dur! Allah yaptıklarınızı (yaratanı olarak) Basîr'dir. (Fetih/24)

Muhakkak ki Allah, semâların ve arzın algılanmayanlarını bilir... Allah, yaptıklarınızı (varlığınızda olarak) Basîr'dir. (Hucurat/18)

O, semâları ve arzı altı süreçte yaratan, sonra da arşa istiva edendir! Arza gireni ve ondan çıkanı; semâdan inzâl olanı ve onun içinde urûc edeni bilir... Nerede olursanız O sizinle (hakikatinizin Esmâ ül Hüsnâ'sıyla varolması sonucu) beraberdir (Mâiyet sırrına işaret)! Allah yaptıklarınızı (yaratan olarak) Basîr'dir. (Hadid/4)

Allah, kocası hakkında seninle mücadele eden ve şikâyetini Allah'a arz edenin sözünü gerçekten işitmiştir! Allah, ikinizin çekişmesini

641

Page 282: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

işitir... Muhakkak ki Allah, Semî'dir, Basîr'dir. (Mücadele/1)

Ne akrabalarınız ne de evladınız size asla fayda sağlamaz! Kıyamet sürecinde aranızı ayırır! Allah yaptıklarınızda olarak Basîr'dir. (Mümtehine/3)

"HÛ" ki, sizi yaratmış olandır! Buna göre kiminiz hakikat bilgisini inkâr edendir ve kiminiz de iman edendir! Allah yaptıklarınızda Basîr'dir. (Tegabün/2)

Üstlerinde saf saf kanatlarını açıp yükselen, kapayıp inen kuşları görmezler mi! Onlar Rahmanî kuvvelerle bunu başarıyorlar! Muhakkak ki O, her şeyi (hakikati olarak) Basîr'dir . (Mülk/19)

Muhakkak ki biz insanı, bir takım katkılarla (genetik kalıtımla) karışık bir spermden yarattık da; onu algılayan ve değerlendiren olarak meydana getirdik.(İnsan/2)

Hayır! Muhakkak ki onun Rabbi, onda Basîr idi! (İnşikak/15)

BASÎR(Gören)

ALLAH,”BASİR”DİR!

İlgili âyetlerHakikatleri olarak yaptıklarını

değerlendirmektedir.Allah (varlığınızı oluşturan Esmâ'sıyla)

Basîr'dir yaptıklarınıza.Allah (tüm yaptıklarınızın yaratanı olarak) 

Basîr'dir.

642

Page 283: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Allah yaptıklarınızı Basîr'dir (değerlendirmektedir).

Allah yaptıklarınıza Basîr'dir.Allah, kullarındaki Esmâ'sının sonucu olarak

da Basîr'dir (değerlendirendir).Allah yapmakta olduklarınızı (Esmâ'sı

itibarıyla onların hakikati ve dahi yaratıcısı olması ile) Basîr'dir (değerlendirendir ).

Allah onların yapmakta olduklarına (yaptıklarının yaratanı olarak) Basîr'dir .

Allah onların yapmakta olduklarını Basîr'dir.Allah yapmakta olduklarınızı (B sırrınca)

Basîr'dir . Allah, yaptıklarınızı (yaratanı olarak) Basîr'dir.Allah, Esmâ'sıyla kullarının varlığında olarak

Habîr'dir, Basîr'dir.Allah kullarını Basîr'dir."O, "HÛ"; Semî'dir, Basîr'dir.O, kullarında Habîr'dir, Basîr'dir.Allah yaptıklarınızda olarak Basîr'dir.Allah yaptıklarınızda Basîr'dir.O, her şeyi (hakikati olarak) Basîr'dir.Rabbi, onda Basîr idi!

RABBİ, İNSANDA BASÎRDİR!

Semâ yarıldığında,Rabbini dinleyip boyun eğdiğinde -ki Hak

budur!Arz uzatılıp yayıldığında,İçinde olan şeyleri attığında ve boşaldığında,

643

Page 284: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Kendisine hak üzere Rabbini dinleyip boyun eğdiğinde!

Ey insan! Muhakkak ki sen, Rabbine (doğru) çalışıp çabalamaktasın! Sonunda O'na kavuşacaksın!

Kimin ki sağından oluşmuş bilgileri verilir ise,

(O), kolay bir hesap ile hesaba çekilecek,Ve mutlu olarak cennet ehlinin yapısına

dönüşür!Kitabı arka tarafından verilen kimseye

gelince,"Sübura = yetiş ey ölüm!" diye çağıracak,Ve Saîr (alevli ateş)'e maruz kalacaktır!Muhakkak ki o, kendi gibiler içinde

mutluydu...Muhakkak ki o, asla (Rabbine)

dönmeyeceğini zannetti (ona göre yaşadı).Hayır! Muhakkak ki onun Rabbi, onda Basîr

idi!(İnşikak/1-15)

BASAR Göz Görme hassası Görme azası Göz bebeği Görüp değerlendirme

GÖRME KUVVESİ

Görme melekesi Değerlendirme kuvvesi

644

Page 285: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Basiret “Gönül Gözü” ”Kalb Gözü” Şuur gözü Şuurdaki idrâk özelliği “Sistem ve Düzeni” fark edip gereğini

yaşayabilme kapasitesi Gördüğünün anlamını çözüp onu

değerlendirmek İlmi değerlendiren bilinç İlim Allah`ın vechini görme özelliği... Hakk’ı görme özelliği... "Tek"ten "Çok"a bakış...

ALLAH’I ZÂT’I İTİBARİYLE GÖREMEZSİNİZ….

O’NUN İLMİNİ-O’NUN NURLARINI İÇİNİZDE HİSSEDEBİLİRSİNİZ ANCAK!

Allah’ın, Zât`ı itibariyle görülmesi imkânsızdır!.

Ancak, İlâhi Zât’ın çeşitli vasıflarının ve özelliklerinin âşikâr olduğu mahaller söz konusudur!.

Allah’ı Zâtıyla göremezsiniz!. Sureti, şekli,

özelliği olan bir varlık değildir O!.. O’nun ilmini, O’nun nurlarını hissedebilirsiniz içinizde!.

645

Page 286: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Her birinin kendi programlanışı doğrultusunda fiilleri meydana getirişleri de onların ibadeti olur!.

Bu ibadetin neticesinde de onlar, varlıklarının hakkını edâ etmiş olurlar! Bu ibadetleri, yani bu fiilleri de, kendilerinin oluşumunu sağlayan çeşitli ilâhî isimlerin mânâlarının, onlardan âşikâre çıkışıdır!

“İbadet” adı altında yapılan çalışmalar ise, ”Kulluk” kapsamında değil, yeme-içmenin insana yararı gibi değerlendirilmek zorundadır.

Bu çalışmalar, yani, zikir, namaz, oruç; bilinçli yapılmak sûretiyle beyni geliştireceği için, kendini Var eden’le arandaki perdeleri kaldırır...

Denizdeki bir bardak suyun, kendini kızdırarak camı çatlatıp-kırıp denizle bütünleşmesi misâlinde olduğu gibi!.

Yani, ana konu, sen bardaktaki su olarak; denizle bütünleşmeni engelleyen camı yani beşeri değer yargıları ve şartlanmalarını kırarak, "ALLAH" ahlâkıyla ahlâklanırsın ki; böylelikle denizle bütünleşmenin yolu açılır.

Musa aleyhisselâma, -SEN, “B”ENİ göremezsin- denmesinin sebebi, bardaktakini denizden ayıran cama işarettir...

Kendini, şeffaflığından dolayı fark edemedikleri cam sananlar!!!. Ya da camı görüp, içinde su olduğunun farkında olmayanlar....

Denizin bereketinden mahrûm kalmış bir hâlde geçip giderler bu Dünya’dan...

Su her ne kadar deniz suyu ise de, bardak onu sınırladığı için, cam kayıtları içinde yaşayıp; kendi varlığını da; Teklik bilgisini almış olduğu için, deniz sanıp; öylece avunarak ebedi yaşamlarına geçerler!.

646

Page 287: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Bu mânâ böylece kesin olarak anlaşıldıktan sonra, ikinci derecede bir mânâ; insanların ve cinlerin arasında, bir kısım insanların veya cinlerin Allah’ı bilmeleri diye de anlaşılabilir. Çünkü ashabtan bir zât, ashabın âlimlerinden diye bilinen bir zât, buradaki "liyâbüdûn" yani "kulluk etme" kelimesini "liyâ'rifûn" olarak yorumlamış vs. bu, "Allah'a ârif olma mânâsınadır", demiştir!.

Elbette bu, insanların içinde, çok az bir bölümün durumuna işaret eder!. Ve eğer sadece bu mânâsıyla anlarsak âyeti, genel olarak insanların ve cinlerin Allah'a kulluk etmek için varolmadığı mânâsı çıkar.

BASİRET VE BASAR HÜKMÜNÜ NASIL İCRA EDER?

Bilinç, basireti Allah’ın “İlim Sıfatı”ndan alır! Basar da Allah’ın “Zâhir” esmâsından aldığı

şekilde hükmünü icra eder.

İLİM DIŞINDAKİ GÖRME, HAYÂLE GİRER(Tahayyül sùretiyledir!.)

ANCAK ALLAH KENDİSİ, KENDİSİNİ GÖRÜR!

Esas itibariyle Allah’ı seyir, ilimden ibarettir. Yani, rü’yet, ilimdir!.İlmin dışındaki bir rü’yet ise hayale girer!.

Tahayyül sùretiyledir!.Çünkü görme mânâsındaki bir rü’yet ancak bir

ilâh için, yaratılmış bir ilâh için söz konusu olur! Yaratılmış ilâh olmaz!.

647

Page 288: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Yaratılmış ilâh olmazsa, yaratılmamışın görülmesi zaten mümkün olmaz!. İnsan yaratılmıştır, bunu daha evvel konuştuk... Yani, belli isimlerin mânâsının aşikâre çıkışıyla varolan varlık, bu yönüyle yaratılmıştır!. Yaratılanın yaratanı ihata etmesi, görebilmesi zaten muhaldir!.

Ancak Allah kendisi, kendisini görür!. Ne anda, hangi anda sen Allah’ı gördüm, Allah’ı duydum dersin, o senin kendi hayâlinde sana açılan Rabbındır!.

Öyle ise, ”Allah’a vâsıl olmaktan” mâna, Allah’ın ilmini,”sen” adı altında izharından başka bir şey değildir!.

Gözle ‘’görüyorum’’ dediğin şey, bir hayâlden

başka bir şey değildir!. Hakiki görme, idrâktır; ilimdir!.

Allah'ın Vechi, basiretle (ilimle) görülür!.

ALLAH’I, DIŞARIDA AÇIKÇA GÖREMEZSİN!

Bkz.İ/İman/İman, görülmeyene olur

İLMÎ ALGILAYICILAR DAHİ,İLİM KAPASİTELERİNİ GENİŞLETTİKLERİ ÖLÇÜDE

“MUHÎT”E YAKLAŞIRLARBkz.İ/İlim/İlmî algılayıcılar

TEKİL YAPININ KENDİNE BAKAN GÖZÜ

(Bilinç)

648

Page 289: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

İnsanlar asırlar ve asırlar önce tanrılara tapıyorlardı... Tanrılar adına dikilen totemlere tapıyorlardı... Tanrıları sembolleştiren heykellere tapıyorlardı... Kendilerinin ötelerindeki, yerdeki veya gökteki bir varlığa tapıyorlardı. Kendilerine ulaşanların ve ulaşacakların o tanrıdan geldiğine inanarak onun adına kendi dışlarındaki bir toteme yöneliyorlardı...

Sorun şu...Yerde veya gökte yerleşik olup, oradan dünyayı

ve üzerindekileri yöneten bir “tanrı” veya Arapçasıyla bir “ilâh” olabilir miydi?

(Günümüzde bazıları, bu tanrısallığın uzayda yaşayan bir kısım toplumlara ait olduğunu söylüyorlar, ki bu, gökte tanrı var yanında da melekleri anlayışının getirdiği bir bakış açısının günümüze uyarlanmış şeklidir!)

Olayı, evrensel boyutlarda sorgulayan beyinler, evrensel gerçeklik içinde, böyle bir tanrısallığın asla sözkonusu olamayacağını fark ettiler!.

Gökte yerleşik bir tanrı olamaz, anlayışının ta asırlar öncesindeki bir açığa çıkış şekli de Çin’deki Taoizmdir!. Varlık, göz denen mekânizmaya göre her ne kadar çokluk halinde olsa da; gerçekte, tüm varlık tekil bir yapıdır; bilinç, bu tekil yapının kendine bakan gözüdür!. Bilinç kendi hakikatini algılayabildiği ölçüde, kendi özünü tanır ve bu tanımanın sonu, hakikati olan “HİÇ”liğe çıkar!. Olayın sonu “HİÇ”likte “hiç” olduğunu hissediştir!.

"HAKİKAT"İ TEK VE NET GÖRMEK İÇİN GEREKLİ OLAN

"İLİM GÖZLÜĞÜ"

649

Page 290: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

(İki camından birisi->"B" harfi ilmi,diğeri ->"el AHAD-üs SAMED" ilmi olan "İlim

gözlüğü")

İnsanın iki gözü vardır ki, bu iki göz sağlıklı çalışırsa, baktığını şaşı görmez, tek ve net görür. Net ve tek göremeyenlerse bunu sağlamak için ya gözlük kullanırlar ya da lens!

"OKU"nası Kitap olan Evren'i ve "Sünnetullah"ı sağlıklı "oku"yabilmek için de, Allah, Kurân ile bize, iki doğruyu görme camı vermiştir, gözlüğümüze takalım diye...

"Hakikati" net ve tek görmek için de basîrete ve ilim gözlüğüne ihtiyaç vardır ki onun iki camından birisi, "B" harfi ilmi, diğeri "el AHAD-üs SAMED" ilmidir!

Birinci ilim, Kurân'ın en başına konmuş "B" harfidir... Anlamı, "TEK'in SEYRİ" isimli kitabımda açıkladığım "Holografik Gerçeklik" paralelinde, Rasûlullah (aleyhisselâm)'ın bildirdiği "Zerre küllün aynasıdır!" açıklamasıdır. Birim, zerre olarak algılanan her noktada, tüm "el Esmâ"sıyla mevcudiyetini anlatır.

İkinci ilim ise, Kurân'ın sonuna yerleştirilmiş olan "İhlâs" Sûresi'ndedir. "Allah" ismiyle işaret edilenin, "el AHAD-üs SAMED" olduğu vurgusudur! "HÛ"dur! O'nun gayrı veya "dûnu" mevcut değildir! "Es Samed", "içine bir şey girmesi, katılması veya ondan bir şey çıkması oluşması söz konusu olmayan som TEK'illik" anlamını ihtiva etmektedir.

Bu iki gerçek tek bir bakışı meydana getirmezse, Kurân'ın ruhu ve vermek istediği mesaj asla algılanamaz; gökteki tanrı yerdeki peygamber ve sen anlayışının doğrusu asla bilinemez!

650

Page 291: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

BAŞ GÖZÜ, GÖRDÜĞÜYLE “EŞYANIN HAKİKATİ”NDEN PERDELER

Semâlar ve arzın melekûtunu (derûnundaki, onları oluşturan kuvveleri) görecek basîretten yoksun kılar

“Gece”(bilgisizlik-cehl), semâlar ve arzın derûnundaki, onları oluşturan kuvveleri görecek basîreti bürüyüp örter

İkân sahibi olmaktan mahrım kılar

De ki: "Allah dûnundan, bize ne fayda ve ne de zarar vermeyen şeylere mi dua edip yakaralım? Allah bizi doğru yola hidâyet ettikten sonra, gerisin geri şirke mi döndürülelim? 'Bize gel' diye doğru yola çağıran arkadaşları olduğu hâlde, şeytanların ayartıp uçuruma çektiği ahmak gibi mi olalım?"... De ki: "Allah hidâyeti işte o hidâyettir! Biz âlemlerin Rabbine teslim olmakla emrolunduk."

Ve "Salâtı ikame edin ve O'nun azabından korunun; O ki (sizi toplayacak), O'na haşrolunursunuz!

"HÛ" ki, semâlar ve arzı Hak olarak yaratmıştır... Ne zaman "Ol" dese hemen oluverir... Hak, O'nun sözüdür! Sur'a üflendiği (bedene veya sisteme-olay içten dışadır) süreçte, mülk O'nundur! Gaybı ve şehâdeti bilendir... "HÛ"dur; Hakîm, Habîr.

651

Page 292: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Hani İbrahim, babası Azer'e: "Putları ilâhlar mı ediniyorsun? Doğrusu ben, seni ve topluluğunu apaçık bir sapıklık içinde görüyorum" demişti.

Böylece İbrahim'e, ikân sahibi olsun diye, semâlar ve arzın melekûtunu (derûnundaki, onları oluşturan kuvveleri) görecek basîreti veriyoruz (gözünün gördüğüyle eşyanın hakikatinden perdelenmesin diye).

Gece (bilgisizlik-cehl) onu bürüyüp örtünce bir yıldız (bilincini fark etti) gördü... "İşte bu Rabbim" dedi... Batınca da (hakikatini anlamada yetersiz kalınca): "Batanları sevmem" dedi.(En’âm/71-76)

UYARILMA SÜRECİNDE GÖRME KUVVESİ KESKİNLEŞİR

(Perde kalkar)

Andolsun ki insanı biz yarattık... Ona (bilincinin oluşturduğu) nefsinin vesvese verdiği şeyi (kendini beden kabullenme fikrini) biliriz... Biz ona, şah damarından daha yakınız!

Sağından ve solundan kayıtla görevli iki kaydedici kuvve, kaydederler!

(İnsanın) her düşüncesini gözleyen (kaydeden) bir gözcüsü vardır!

Hak olarak Sekrat'ül Mevt (ölüm sarhoşluğu) yaşanmaya başlanmıştır! İşte bu senin kendisinden kaçıp durduğun şeydir.

Sur'a (bedene) üflenmiştir (üflenme içten dışadır; ruh, bedenden çıkmıştır)! İşte bu uyarıldığınız süreçtir!

652

Page 293: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Her nefs (bilinç), birlikte olduğu sevk edici (doğal bedensellikle oluşmuş kişiliği) ve bir şahit (içindeki Hakk'ın sesi olan vicdanının seslenişi) ile gelmiştir!

“Andolsun bundan gaflet içinde (kozanda yaşıyor) idin... Senden perdeni kaldırdık! Bugün artık görme kuvven pek keskindir!" (denilir). (Kaf/16-22)

SENDE YETERLİ AÇILIMI SAĞLAMIŞSA,72 MİLLETİ BİR GÖZLE GÖRMEYE BAŞLARSIN…

Ne diyor, Hadis-i Kudsî’de?“Bir kulum yararlı çalışmalarla bana yakin

elde ederse, ben onun görür gözü işitir kulağı söyler dili olurum!”

Yani şu anda değil de sonra mı olacak?Hayır!Bu bir anlatım, bu bir benzetme....Seni gerçeğe yaklaştırabilmek için anlatılmış bir

toplu ifade...Şu anda değilse, o anda da olamaz!Yani bu demektir ki; “Gerçekte senin görür gözün işitir kulağın

söyleyen dilin BENİM! Bu çalışmaları yapar Bana yakîn elde edersen sana gerçeği idrâk ettiririm;

Bilirsin, anlarsın, hissedersin, yaşarsın ki.... Dilinde konuşan hep Hak’tır!Kulağında işiten hep Hak’tır.Dilinde söyleyen hep Haktır!Bu gerçeği yaşayabilirsen.....

653

Page 294: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Bu açılımı sende sağlamışsa, murad etmişse, dilemişse...

Artık sen 72 milleti BİR GÖZLE görmeye başlarsın...

Bu gerçeği bilen yaşayan Yunus işte bu yüzden diyor ki,

“72 millleti bir gözle görmeyen, bizden değildir!”Ne demek “72 milleti bir gözle görmek”?72 millet yok... Bir millet var! “O bir millette varolan, TEK ALLAH’tır!”

demek... Sanma ki GÖZÜNDEKİ BU ÇOKLUK

ORTADAN KALKACAK...Bu gerçeği iyi anla!

BASİRETİNLE TEKLİĞİ MÜŞAHEDE EDEBİLİRSİN AMA

GÖZ DE BU ÇOKLUK ÂLEMİNİ GÖRMEYEVAROLDUĞU SÜRECE DEVAM EDER

Göz, bu çokluk âlemini görmeye, varolduğu sürece devam eder... Ve gözdeki bu çokluk görüntüleri aynen ruhuna kaydolduğu, ruhuna yansıdığı, ruhuna yüklendiği için ölümötesindeki ölümün akabinde başlayan sonsuz ve ebedi hayat boyunca da bu çokluk görüntüleri devam eder gider.

Çokluk görüntüsü ortadan kalkmaz hiçbir zaman!

Basarınla değil, basiretinle Tekliği müşahede edebilirsin!

İlâhi Rüyet, “İLİM”dir!

654

Page 295: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Bakın bu konuda Abdülkâdir Geylâni Risâle-i Gavsiye’sinde ne diyor?

“Ya Gavs-ı Âzam! Kim ki ilim ile Hakikate erdikten sonra rü’yet isterse, o mahcubtur; perdelidir!

Kim ki rü’yeti, ilmin gayrı zannederse o Rabbi görmekten güvenilmeyecek zanna aldanıp, kendini beğenmişlerden olur.

Gavs-ı Âzam Abdülkâdir Geylâni açık seçik diyor ki:

Hakk’ın TEKLİĞİNİ müşâhedesi, İLİM makamıdır! Yani bugünki ifadeyle, bilinç düzeyinde olur; çokluk düzeyinde değil!

GÖZ AYDINLIĞICennet Yaşamı

Kim tövbe edip sâlih amel işlerse, muhakkak ki o tövbesi gerçekleşmiş olarak Allah'a döner.

Onlar ki, yalana, aslı olmayan şeye şahitlik yapmazlar... Boş sözlere, dedi-koduya rastladıklarında da (onlara katılmayıp) onurlu olarak geçip giderler.

Onlar ki Rablerinin, varlıklarındaki işaretleri (hakikatleri) hatırlatıldıklarında, (o hakikate karşı) sağır ve kör kalmazlar!

Onlar ki: "Rabbimiz... Eşlerimizden (veya bedenlerimizden) ve evlatlarımızdan (bedenî çalışmalarımızın semeresinden) göz aydınlığı (cennet yaşamını) oluşturacakları bize ihsan et; bizi, korunmak isteyenlere uyulası önder kıl" derler. (Furkan/71-74)

655

Page 296: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

GÖNÜL GÖZÜ(Basiret),“MÂN SÛRETİ”Nİ(Esmâ-i İlâhi”yi) SEYREDER

Kesret âlemi içinde bir birim Hak’ka nazar etmek istiyorsa, bu Hak’kı bir sûrette görmek şartıyla olur... Ancak hemen hatırlatmak gerek ki, görülen sûretteki mânâ Hak’kın esmâsındandır! Ve o mânâ idrâk edilmek sûretiyle “Vechullah” görülmüş olur ki, bu da kalb gözüyle denilen bir biçimde gerçekleşir.

Yoksa zâhir gözün gördüğü maddî sûret ile Hak’kı görüyorum sanmak çok büyük câhillik ve gaflettir!

Bunun ötesinde her bir mahâl, o mahâlli oluşturan sûreti meydana getiren “mânâ sûretinin” yâni esmâ-i ilâhi’nin varlığıdır... Bu esmâ baş gözüyle değil gönül gözüyle yânî basîretle görülür ve seyredilir...

“ÇOKLUK” GÖRME BASİRETSİZLİĞİ…Emir ve hüküm hep kesret âleminin

neticesidir!. Kesret âlemi içinde, varlıklar arasında geçerli bir sistemdir.

Bu kavramla kayıtlı bir müşahede devam ettiği sürece, kesret âleminin son bulması ve Teklik seyrine girilmesi asla mümkün olmaz!. Bu yüzden de, Allah'a urûc murad ediliyorsa, )nden arınıp; “Emir–âmir–memur”; “hâkim-mahkûm–hüküm” üçlüsünün varolmadığını idrâk edip; TEK'in seyrine girilecektir.

Beyinde görme yoktur.

656

Page 297: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Beyinde şekil yoktur. Beyinde sadece ve sadece “KAVRAMLAR”

sözkonusudur!.

BEYİN, GELEN BİOELEKTRİK MESAJLARIHÜCRELERİ ARASINDA DEĞERLENDİREREK

BİR “HAYÂL” OLUŞTURUR

Gerçeği itibariyle, biz bir insan olarak hiç bir zaman karşımızdaki kişiyi değil, o kişinin beynimizdeki hayâlini görürüz.

Sen, karşımda oturuyorsun, senden çıkan ışık dalgaları geliyor, benim göz bebeğime vuruyor, göz bebeğimden sarı noktaya aksediyor. Sarı noktadan beynime bioelektrik bir mesaj geliyor, görme siniri ile... Beyin, gelen bu bioelektrik mesajı kendi hücreleri arasında değerlendirerek bir hayâl oluşturuyor. İşte senin, "görüyorum!." dediğin şey, o beyninin içinde oluşan hayâldir.

Nasıl ki rüya görüyorsun... Rüya gördüğün anda gözün kapalı, dışarıdan gelen hiç bir şey yok... Ama, beynindeki bilgiler, senin hayâl mekanizman sonucunda bir hayâl görüntü şekline dönüşüyor.

Aynı şekilde göz açıkken gördüğün her şey de, aslında beyninde oluşan hayâller şeklindedir. Eğer gelen sinyalleri değerlendiren veri tabanın gelişmemiş ya da yetersizse, arızalıysa, gördüğün hayâl de ona göre arızalıdır; gerçeğe uygun değildir!. Bu da senin beyninde hayâl gördüğünün isbatıdır.

Birisi bakıyor, o şeyi orijinal olarak görüyor. Öteki bakıyor, görme bozukluğu var, görme bozukluğu nedeni ile o şeyi deforme olmuş bir şekilde görüyor!. Niye öyle görüyor? Çünkü, görme cihazı arızalı!. Arızalı araçtan beyne yanlış bilgi gidiyor. Yanlış bilgi gelince de beyin yanlış bilgiye

657

Page 298: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

göre bir değerlendirme yapıyor, yanlış bir hayâl oluşturuyor.

ALLAH’IN BASİRETLERİNİ (değerlendirme kuvvelerini)

KİLİTLEDİĞİ KİMSELER

Allah’ın, kendini dillendiren işaretlerine iman etmeyenler

(Sınırlı-sefil) dünya hayatını sonsuz geleceğe tercih edenler

Hakikat bilgisini inkâr edenler Kozalarında yaşayanlar Şeytanı velî edinenler (İlham ettiği fikirlere

uyanlar) Rablerine ortak koşanlar Şirk ehli Yalancılar Gelecek yaşam boyutunda hüsrana

uğrayanlar Allah gazabı üzerlerine olanlar

Bkz. İ/İlâhi Sıfatlar/İşitme kuvvesi/ Allah'ın işitme(Algılama) kuvvelerini kilitlediği kimseler

MÂNEVİ KÖRLÜK “A’mâ”lık "Basiretlerin" yani algılama ve değerlendirme

kapasitelerinin yetersizliği Basîretin “Sünnetullah”ı-“Sistem ve Düzen”i

görememesi

658

Page 299: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

KÖR “Â’mâ” “Hakikat”e kör olan Mânevi kör Sonsuz gelecek yaşamlarına iman etmeyen Yaptıkları işleri kendilerine süsleyip

(keyifli)gösterilen Şaşkın, (ortalıkta) bocalayıp duran Azabın kötüsü kendilerine olan Gelecekteki yaşamda en çok hüsrana

uğrayacak olan Bilinci sınırlanmış şartlanmalarla bloke olmuş

ve gerçekleri algılayamayacak duruma gelmiş kişi Yaratılmışın hakikatine eremeden giden Gösterildiği halde gerçeği

değerlendiremeyen Takdiri görmeyen Basiret yoksunu

Ta, Siin... İşte bunlar Kurân'ın (hakikat ve Sünnetullah BİLGİsinin) ve Kitab-ı Mubîn'in (apaçık ortada olan Evrenin {KİTAP} sistem ve düzeninin) işaretleridir.

İman edenler için hakikate erdirici ve müjde olarak!

Onlar ki, salâtı (Allah'a yöneliş ile mi'râcı yaşama) ikame ederler ve arınıp saflaşmak için varlıklarından verirler; işte onlar sonsuz geleceklerine kesin yakîn elde etmişlerdir.

Sonsuz gelecek yaşamlarına iman etmeyenlere gelince; onların yaptıkları işleri

659

Page 300: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

kendilerine süsleyip (keyifli) gösterdik; artık onlar (hakikate) kör ve şaşkın, (ortalıkta) bocalar dururlar!

İşte bunlar var ya, azabın kötüsü onlaradır! Gelecekteki yaşamda da en çok hüsrana uğrayacak olanlar onlardır! (Neml/1-5)

SAĞ GÖZÜ KÖR VARLIK(Deccal)

Bkz.İlâh/Âhir zaman ilâhi

KÖRLÜĞÜN SEBEBİ"Çok"tan "TEK"e bakanlar, asla gerçeği

farkedemeyecekler!. Körlüğün sebebi de bu bakıştır!.

KÖR(Âmâ) İLE GÖREN(Basir) BİR OLMAZ!

Ey insanlar! Siz Allah'a (mutlak muhtaç) "yok"sullarsınız (Esmâ'sıyla varsınız)! Allah ise Ganî'dir, Hamîd'dir.

Eğer dilerse sizi ortadan kaldırır ve halk-ı cedîd olarak (Esmâ'sının yepyeni bir açığa çıkışıyla) gelir!

Bu, Azîz (karşı konulmaz kuvve sahibi) Allah'a (sorun) değildir.

Hiçbir suç yükü taşıyan nefs bir başkasının yükünü yüklenmez... Yükü ağır biri, onu (yükünü) taşımaya çağırsa bile, ondan bir şey yüklenilip taşınılmaz... Akraba dahi olsa! Sen

660

Page 301: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

ancak gaybları olarak Rablerinden haşyet duyan ve salâtı ikame edenleri uyarırsın... Kim arınıp temizlenirse ancak kendi nefsi için temizlenmiştir... Dönüş Allah'adır.

Âmâ (kör) ile basîr (gören) bir olmaz.Karanlıklar (cehalet) ile Nûr da (ilim de)!Zıll (Esmâ kuvveleri gölgesi şuur) ile harur

(yakan sıcak bedenler) de!Diriler (hakikat ilmi) ile ölüler (kendini vefat

edince yok olacak sanan bedenliler) de bir olmaz! Muhakkak ki Allah dilediğine işittirir... Sen, kabirlerin içindeki kimselere (kendini yalnızca beden sanarak yaşayanlara) işittirme işlevine sahip değilsin!

Sen kesinlikle yalnızca uyarıcısın!Muhakkak ki biz seni Hak olarak irsâl ettik

müjdeci ve uyarıcı! Hiçbir ümmet yoktur ki onun içinde bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın.

Eğer seni yalanlıyorlarsa, gerçekten onlardan öncekiler de yalanlanmıştı. Rasûlleri onlara apaçık deliller, zübur (hikmet bilgileri) ve aydınlatıcı bilgiler olarak gelmişti. (Fâtır/15-25)

Sabret! Muhakkak ki Allah'ın vaadi haktır! Yanlışların için istiğfar et! Akşam ve sabah Rabbinin hamdi olarak tespih et!

Kendilerine gelmiş bir reddedilemez delil olmaksızın Allah'ın işaretleri hakkında mücadele edenler var ya, onların içlerinde, asla ulaşamayacakları bir kibirden başka bir şey yoktur (Kibriyâ'nın farkındalığına asla ulaşamayacaklardır)! O hâlde sen, Esmâ'sıyla hakikatin olan Allah'a sığın... Muhakkak ki O, "HÛ"; Semî'dir, Basîr'dir.

661

Page 302: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Semâların ve Dünya'nın yaratılışı, insanların yaratılışından elbette fevkalâde büyük! Ne var ki insanların çoğunluğu bilmezler.

Kör ile gören, iman edip imanın gereğini uygulayan ile inkâr ile kötülük yapan bir olmaz! Ne kadar da az hatırlayıp düşünüyorsunuz!

Kesinlikle o Saat elbette gelecektir; onda kuşku yoktur... Ne var ki insanların çoğunluğu iman etmezler!(Mu’min/55-59)

GÖZLER KÖR OLMAZ…İÇLERİNDEKİ KALP GÖZLERİ KÖRLEŞİR!

Nice zâlim şehir vardı ki, haksızlıkta aşırı gitmeleri sonucu onları helâk ettik... Artık çatıları, duvarları üstüne çökmüş... Geride kullanılmaz kuyular ve yıkılmış saraylar kalmış.

Değerlendirecek şuurları yahut algılayacak kulakları yok muydu ki, arzda gezip ibret almadılar! Gerçek ki gözler kör olmaz, içlerindeki kalp gözleri körleşir!

Senden azabını acele istiyorlar... Allah vaadinden asla caymaz! Muhakkak ki Rabbinin indînde bir gün, size göre bin yıl gibidir! (Buradaki işaret insanın geçeceği vefat sonrasındaki yaşam boyutu algılamasınadır Allahu âlem. Çünkü 'Rabbinin' denerek, kişinin esmâ bileşimi algılamasının getirisi olan bilinç boyutu algılamasına atıf yapılmaktadır. İşaret Rabb-ül âlemîne göre değildir. A.H.)

Zâlim oldukları için, kendilerine mühlet verdiğim nice şehir vardı... Hepsini yakaladım... Dönüş sadece banadır! (Hac/45-48)

662

Page 303: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

RAHMAN’IN ZİKRİNDEN KÖR(Âmâ) OLMAK

(Dünyevî-dışa dönük şeylerle,Allah Esmâ'sının hakikati olduğunu hatırlayarak

bunun gereğini yaşamaktan kör olmak)

RAHMAN’IN ZİKRİNDEN KÖR(Âmâ) OLANIN YENİ KİŞİLİĞİ

Vehim Kendini yalnızca beden kabulü ve beden

zevkleri için yaşama fikri (Hakikate erme) yolundan alıkoyduğu halde

hâlâ kendini doğru yolda olduğunu zannettiren varsayımlar

Eğer insanların (zenginlikleri) tek bir anlayış toplumu hâline gelmeleri sonucunu getirmeseydi (zenginlik dışa dönük yaşamı getireceği için kişiyi içe dönük zenginlikten engeller), elbette Rahman'ın hakikatleri olduğu gerçeğini inkâr edenlerin evlerini gümüşten tavanlar ve çıkacakları gümüşten merdivenlerle donatırdık...

Evlerine (gümüşten) kapılar ve üzerlerinde yaslanacakları koltuklar...

Altından süs eşyaları! İşte bunların hepsi dünya hayatının geçici zevklerinden başka bir şey değildir! Sonsuz gelecek yaşam ise Rabbinin indînde korunanlar içindir.

Kim (dünyevî-dışa dönük şeylerle) Rahman'ın zikrinden (Allah Esmâ'sının hakikati olduğunu hatırlayarak bunun gereğini yaşamaktan) âmâ (kör) olursa, ona bir şeytan (vehim, kendini

663

Page 304: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

yalnızca beden kabulü ve beden zevkleri için yaşama fikri) takdir ederiz; bu (kabulleniş), onun (yeni) kişiliği olur!

Muhakkak ki bunlar onları (hakikate erme) yolundan alıkoyarlar da, onlar hâlâ kendilerinin doğru yolda olduklarını zannederler!

Nihayet bize geldiğinde: "Keşke benimle senin aranda iki doğunun uzaklığı (ulaşılmaz mesafe) olsaydı... Ne kötü bir arkadaşmışsın!" dedi.

Bu süreçte (pişmanlık, mazeret; telâfi arzusu) size asla fayda vermeyecektir! Çünkü zulmettiniz! Siz azapta ortaksınız (bilinç ve ruh beden)!

O sağırlara sen mi işittireceksin? Yahut o âmâları ve apaçık sapma içinde olanları sen mi hidâyet edeceksin?

Eğer seni (dünyadan) götürsek dahi, doğrusu biz onlardan intikam alıcılarız.

Yahut da onlara vadettiğimizi sana gösteririz... Biz onlar üzerinde istediğimizi yapma gücüne sahibiz!

Sana vahyolunana sıkı sarıl! Muhakkak ki sen doğru yol üstündesin!

Muhakkak ki O sen ve toplumun için bir zikirdir (hatırlatma)! Yakında sorumluluğunuzdan sorgulanacaksınız!(Zuhruf/33-44)

KÖRLÜĞÜ SEVİP,HAKİKATE TERCİH EDENLERİN ÂKİBETİ

664

Page 305: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Esmâ kuvvelerini vehmettikleri benliklerine ait sanmaları nedeniyle bilerek (kasten) Rabbinin işaretlerini inkâr etmeleri

Üzerlerine sonsuz gelecek yaşamının azabının irsali

Kazandıkları ile horlayıcı-alçaltıcı azabın yıldırımının kendilerini yakalaması

Toplanıp Nâr'a sevk olunmaları Her şeyi konuşturan Allah’ın görme

hassalarını konuşturması Rableri hakkında besledikleri yanlış zannın

(Rablerini kabullenmemelerinin) onları uçuruma mahvetmesi -hüsrana uğrayanlardan oldmaları

Kendileri için hazırlanan yakın arkadaşların (şeytanî fikirlilerin {cin veya ins}) yapmakta olduklarını ve yapmayı hayal ettikleri arzularını onlara süslü göstermesi

Cin ve insten, onlardan önce gelip-geçmiş ümmetler hakkındaki hükmün, kendileri aleyhine de hak olması

Şiddetli azabı tatmaları ve yaptıklarının en kötü sonuçlarını yaşamaları

Sonsuzluk vatanlarının ateş olması

(Saptıkları yanlış yoldan çıkarmak için)KÖRLERE DOĞRU YOLU GÖSTEREMEZSİN!

Muhakkak ki sen ölülere (şuursuzca yaşayanlara) işittiremezsin; (Hakk'a) arkalarını dönüp gittiklerinde, sağırlara da işittiremezsin!

Sen körlere doğru yolu gösteremezsin, saptıkları yanlış yoldan çıkarmak için! Sen sadece teslim olmuşlar olmaları dolayısıyla,

665

Page 306: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

varlıklarındaki işaretlerimize iman eden kimselere işittirirsin.

O hüküm (kıyametleri veya genel kıyamet öncesi) onlara eriştiğinde, onlar için Dabbet-ül Arz'dan (arzın {beden} bir tür konuşanı - bedenden ayrılık saati olan ölümün tadılma sürecinde) çıkarırız ki; onlara, insanların varlıklarındaki işaretlerimize (hakikatlerine) ikân sahibi olmadıklarını söyler!

O süreç ki, her ümmetten işaretlerimizi yalanlayanları gruplar hâlinde toplarız... Onlar hep beraber sevk olunurlar.

Nihayet geldiklerinde (Allah) dedi ki: "İlminizin kapsamı dışında olduğu hâlde işaretlerimi yalanlamaya kalktınız? Neydi bu yaptığınız?"

(Nefslerine) zulmetmeleri dolayısıyla o hüküm onlara erişti! Artık onlar konuşamazlar!

Görmediler mi ki, biz geceyi onda sükûn bulsunlar diye ve gündüzü de görülesi kıldık... Muhakkak ki bu olayda iman eden bir toplum için elbette işaretler vardır. (Neml/80-86)

“DİLESEYDİK GÖZLERİNİ SİLME KÖR EDERDİK DEYOLDA(öylece) KOŞUŞURLARDI…”

"Ey suçlular! Bugün ayrılın!""Ey Ademoğulları... Size ahdetmedim (bildirip

bilgilendirmedim) mi şeytana (bedene-

666

Page 307: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

hakikatinden habersiz bilince) kulluk etmeyin, muhakkak ki o sizin için apaçık bir düşmandır?"

"Bana kulluk edin (hakikatin gereğini hissedip yaşayın)! Sırat-ı müstakim budur" (diye?).

"Andolsun ki (kendinizi yok olup gidecek beden zannınız) sizden pek çok cemaatleri saptırdı! Aklınızı kullanmadınız mı?"

"İşte bu vadolunduğunuz cehennemdir!""Hakikatinizi inkârınızın karşılığı olarak

şimdi yaşayın sonucunu!"O süreçte ağızlarını mühürleriz; yaptıkları

hakkında elleri konuşur ve ayakları şahitlik eder bize.

Dileseydik gözlerini silme kör ederdik de yolda (öylece) koşuşurlardı... Fakat nasıl görebilecekler (bu gerçeği)?

Dileseydik mekânları üzere onları mesh ederdik (bulundukları anlayış üzere onları sâbitlerdik) de artık ne ileri gitmeye güçleri yeterdi ve ne de eski hâllerine dönebilirlerdi.

Kimi uzun ömürlü yaparsak onu yaratılışı itibarıyla zayıflatırız. Hâlâ akıllarını kullanmazlar mı?

O'na şiir öğretmedik! O'na yakışmaz da! O ancak bir hatırlatma ve apaçık bir Kurân'dır!

Tâ ki diri olanı uyarsın ve hakikat bilgisini inkâr edenler üzerine de o hüküm gerçekleşsin.

Görmezler mi ki, eserlerimiz arasında onlar için kurban edilebilir hayvanlar yarattık... Onlara mâliktirler.

Onları (en'amı) bunlara boyun eğdirdik... Hem binekleri onlardandır ve hem de onlardan kimini yerler.

667

Page 308: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Onlarda kendileri için menfaatler ve içecekler vardır... Hâlâ şükretmezler mi?

Belki kendilerine yardım olunur ümidiyle Allah dûnunda tanrılar edindiler!

(Tanrılar) onlara yardım edemezler! (Aksine) onlar, tanrılara (hizmete) hazır duran ordudurlar!

O hâlde onların lafı seni mahzun etmesin... Muhakkak ki biz onların gizlediklerini de açıkladıklarını da biliriz.

İnsan görmedi mi ki biz onu bir spermden yarattık... Bu gerçeğe rağmen şimdi o apaçık bir hasımdır!

Kendi yaratılışını unuttu da bize bir misal getirdi: "Çürümüş hâldeki şu kemiklere kim diriltip hayat verecek?" dedi.

De ki: "Onları daha önce inşa eden diriltip hayat verecektir! 'HÛ' Esmâ'sıyla her yaratışı Alîm'dir."

O ki, sizin için yeşil ağaçtan bir ateş oluşturdu... İşte bak ondan yakıyorsunuz!

Semâları ve arzı yaratan, onların benzerini Esmâ'sıyla yaratmaya Kâdîr değil midir? Evet! "HÛ"; Hâllak'tır, Alîm'dir.

Bir şeyi irade ettiğinde, O'nun hükmü, ona "Kün = Ol!"dan (olmasını istemesinden) ibarettir!.. (O şey kolaylıkla) olur.

Her şeyin melekûtu (Esmâ kuvveleri) elinde olan (tedbirâtın bu mertebede oluştuğuna işaret) Subhan'dır... O'na rücu ettirileceksiniz. (Yâsin/59-83)

GÖRME KUVVENİZİN SAHİBİ KİM?

668

Page 309: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Bkz.İ/İşitme sıfatı/İşitme kuvvenizin sahibi kim?

SAKIN GÖZLERİNİ KAYDIRMA!{Kendilerini sınamak için dünya hayatının süsü

olarak (verilmiş) geçici fâni zenginliğe!}

"Kim zikrimden (hatırlattığım hakikatinden) yüz çevirir ise, muhakkak ki onun için (beden-bilinç kayıtlarıyla) çok sınırlı yaşam alanı vardır ve onu kıyamet sürecinde kör olarak haşrederiz."

(O vakit) dedi ki: "Rabbim, niçin beni kör olarak haşrettin, (dünyadayken) gözlerim görüyordu?"

(Rabbi) dedi ki: "İşte böyle... Delillerimiz sana geldi de sen onları (değerlendirmeyi) unuttun. Bunun sonucu olarak bu süreçte unutulursun (mahrum kalırsın unutup hatırlamadıklarından)!"

(Halifelik istidadını açığa çıkarıcı ömrünü) israf etmiş ve Rabbinin hakikatindeki delillerine iman etmemiş kimse, sonuçlarını böylece yaşar! Gelecek azabı ise daha şiddetli ve daha kalıcıdır.

Helâk olmuş nice toplumun meskenleri üzerinde dolaştıkları hâlde, bu onlara gerçeği göstermedi mi? Muhakkak ki bunda ibret alacak kadar aklı olanlara nice delil vardır.

Eğer Rabbinden, önceden verilmiş bir hüküm ve tayin edilmiş bir ömür olmasaydı, azap (vefat derhâl) kaçınılmaz olurdu!

Onların dediklerine sabret... Güneş'in doğuşundan önce de, batışından önce de Rabbinin Hamdi olarak (sende Hamd'i açığa

669

Page 310: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

çıkaranı hissederek) tespih et! Gecenin bir kısmında (yatsı) ve gündüzün ortasında (öğle) da tespih et (hakikatinin yaşanması işlevini açığa çıkararak) ki; rıza (seyir) hâlini yaşayasın.

Sakın gözlerini kaydırma, onlardan bir kısmına, kendilerini sınamak için dünya hayatının süsü olarak (verilmiş) geçici fâni zenginliğe! Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha bâkîdir.

Yakınlarına salâtı (rabbine yönelişi) yaşamalarını emret; kendin de onda devamlı ol! Senden bir yaşam gıdası istemiyoruz; (aksine) senin yaşam gıdan bizden! Gelecek korunanındır.

Dediler ki: "Rabbinden bir mucize bize getirseydi ya!"... İlk bilgilerdeki açık deliller onlara ulaşmadı mı?

Eğer onlara daha önce azabı yaşatarak helâk etseydik, elbette şöyle derlerdi: "Rabbimiz; bir Rasûl irsâl etseydin de zillete düşüp rezil olmadan önce senin işaretlerine tâbi olsaydık."

De ki: "Herkes bekleyip gözetlemekte; siz de gözetleyin! Düpedüz yolun ehli kimmiş, hakikate eren kimmiş yakında bileceksiniz!"(Tâ Hâ/124-135)

BAKIŞINI DÖNDÜR DE BAK!SONRA BAKIŞINI İKİ KERE DÖNDÜR DE BAK!

Mülk (fiiller boyutu) elinde olan (onu her an dilediğince tedbir eden) ne yücedir! O, her şeye Kâdîr'dir.

Ortaya koyacaklarınız itibarıyla hanginizin daha mükemmel olduğunu yaşatmak için

670

Page 311: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

ölümü ve hayatı yaratan "HÛ"dur! O, Azîz'dir, Gafûr'dur.

Semâları yedi boyut (hâlinde) yaratan "HÛ"dur! Rahman'ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin! Hadi bakışını döndür de bak! Bir kopukluk-uyuşmazlık görüyor musun?

Sonra bakışını iki kere daha döndür de bak! Bakışın en yorgun (aradığın kusuru bulamamış hâlde), hor-hakir olarak sana döner!

Andolsun ki dünyanın (düşünce) semâsını, aydınlatıcılar (hakikat bilgileriyle) olarak donattık! Onları meydana getirdik ki, şeytanları (şeytanî fikirleri) taşlayıp uzaklaştırmaları için! Onlar için alevli ateşin azabını hazırladık.

Hakikatlerini oluşturan Rablerini inkâr edenler için cehennem azabı vardır! Ne kötü dönüş yeridir o!(Mülk/1-6)

BASÎRETİNLE(İlim ile) GÖRDÜĞÜNDE,

(Esmâsı yönünden) ALLAH’IN VECHİNİ

(“Mânâ sûreti”ni Esmâ-i İlâhi”yi-Tek’i-Hak’kı)GÖRMÜŞ OLURSUN!

Basiret, ilimdir!Allah’ın Vechi, Basiretle (ilimle) görülür! Basiretinle baktığın zaman, Varlık Tek bir

bütündür; ve bu tek bir varlık olanı basiretinle gördüğün zaman, Allah`ı görmüş olursun! Esmâsı yönünden Allah`ın vechini görmüş olursun!

Demek ki, Allah`ın vechini “basiretle” görmek mümkündür!

671

Page 312: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Bu “basiret”in diğer bir adı da “İlim”dir. Ama burada “ilim” tâbirini kullanmıyoruz. Çünkü “ilim” dediğimiz zaman, herkesin aklına fizik, kimya ilminden çerçöp yapma ilmine kadar çeşitli şeyler geliyor! Zîrâ biz her şey için “ilim” tâbirini kullanmışız. Oysa hakiki mânâda ilim, bunlar değildir.

Din ıstılâhında ve burada geçen ilim; Allah`ı bilme, yaşama, görme, idrâk etme ilmidir. Bu da ‘’basiret’’ denilen özellikle olur.

Kendini önce beden olarak tanırsın… Sonra idrâk edersin veya taklîden kabul edersin ki bir de ruhun varmış... Bu, derinliğine giden bir görüş keskinliğine yol açar; ki bu, “basiret”tir!

“Tanrı” kavramından kurtulmak irfan ile olur, basiret ile olur; bunu da tefekkür ve muhakeme ve ilim getirir. 

BASAR, MESÛLDÜR! (Zanla karar verme… Hakkında ilmin olmayan

şeyin ardına düşme!)

Hakkında ilmin olmayan şeyin ardına düşme (zanla karar verme)! Muhakkak ki sem' (algılama), basar (değerlendirme) ve fuad (Esmâ mânâ özelliklerini şuura yansıtıcılar-kalp nöronları), işte onların hepsi ondan mesûldür (Şuur algılayıp değerlendirerek hakikatini yaşamak mecburiyetindedir. Kendini zanna dayalı verilerle duyularına kaptırırsa sonucunu yaşar)!(Isra/36)

(Allah’ın bilmediğini zannedip keyiflerine göre yaşayanların) GÖRME AZALARI

672

Page 313: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

(Sonsuz gelecek yaşamında)BEDENLERİ ALEYHİNE ŞÂHİDLİK YAPAR

Eğer yüz çevirirlerse, de ki: "Sizi, Ad ve Semud'un yıldırımı benzeri bir yıldırım ile uyarıyorum!"

Hani onlara Rasûlleri önlerinden (bildiklerine dayanarak) ve arkalarından (bilmediklerini bildirerek) gelip: "Başkasına tapınmayın; sadece Allah'a kulluk, ibadet edin!" (dedi)... Onlar da dediler ki: "Eğer Rabbimiz dileseydi elbette melekler inzâl ederdi... Zaten biz, kendisi ile irsâl olunduğunuz şeyi (hakikat bilgisini) inkâr edenleriz."

Ad'a (Hud'un kavmine) gelince, Hak'sız olarak arzda benlik tasladılar ve dediler ki: "Kuvvetçe bizden daha güçlü kimdir?"... Görmediler mi ki kendilerini yaratmış olan Allah, kuvvetçe onlardan daha şiddetlidir! Bilerek (kasten) işaretlerimizi inkâr ediyorlardı! (Esmâ kuvvelerimizi vehmettikleri benliklerine ait sanıyorlardı.)

Bu yüzden, dünya hayatında onlara rezillik-zillet azabını tattıralım diye, o bahtsız günler içinde, onların üzerine dondurucu bir rüzgâr irsâl ettik! Sonsuz gelecek yaşamının azabı elbette daha rezil-rüsva edicidir... Onlar yardımcı da bulamazlar!

Semud'a (Sâlih'in halkına) gelince, biz onlara hidâyet ettik de onlar âmâlığı (körlüğü) sevip, hüdaya (hakikate) tercih ettiler... Bu hâlleri yüzünden kazandıkları ile horlayıcı-alçaltıcı azabın yıldırımı kendilerini yakaladı.

İman edip korunanları kurtardık.O süreç geldiğinde Allah düşmanları hep

beraber toplanırlar ve Nâr'a sevk olurlar.

673

Page 314: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

(Allah'ın düşmanları) oraya geldiklerinde, onların sem'leri (işitme hassaları), basarları (görme hassaları) ve derileri (altındaki tüm bedenleri), tüm yaptıklarıyla onların aleyhine olarak şahitlik etti.

Bedenlerine dediler ki: "Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz?"... Dediler ki: "Her şeyi konuşturan Allah bizleri konuşturdu... Sizi başlangıçta O yarattı... Şimdi de O'na rücu ettiriliyorsunuz."

Sem'inizin (işitme azanızın), basarlarınızın (görme azalarınızın) ve bedenlerinizin aleyhinize şahitlik yapmasını ummadığınızdan (keyfinize göre yaşadınız)... Yaptıklarınızın birçoğunu Allah'ın bilmediğini zannediyordunuz!

İşte Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu yanlış zan sizi uçuruma mahvetti de hüsrana uğrayanlardan oldunuz. (Fussilet/13-23)

İNSANIN {her düşüncesini gözleyen (kaydeden)}

BİR GÖZCÜSÜ VARDIR

Andolsun ki insanı biz yarattık... Ona (bilincinin oluşturduğu) nefsinin vesvese verdiği şeyi (kendini beden kabullenme fikrini) biliriz... Biz ona, şah damarından daha yakınız!

Sağından ve solundan kayıtla görevli iki kaydedici kuvve, kaydederler!

(İnsanın) her düşüncesini gözleyen (kaydeden) bir gözcüsü vardır! (Kaf/16-18)

MÂNEVİ KÖRLÜKTEN KURTULUP

674

Page 315: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

SONSUZLUK BOYUTUNA GEÇMENİN YOLLARI

Şuura yerleşmiş olan isimlere varlık vermemek

Dalgaların, “her an yeni şanda yeni dalgalarla görünen” görüntüsünden; Global tek deniz değerlendirmesine sıçramak

Gerçeklerin gerektirdiği biçimdeki yaşam düzenine girmek

Bilincimizi yarın bizim için hiç bir şey ifade etmeyecek şeylerle harcayıp bloke ederek perdelememek

Bilincimizi gereksiz ve yanlış bilgilerden arındırmak(ilim ile, şartlanmalardan, değer yargılarından ve bu değer yargılarının getirdiği duygulardan arındırıp; blokajdan ve sınırlarından kurtulmak)

Sürekli ilim alıp, sürekli o ilim üzerinde düşünmek ve yaşamımıza o ilim doğrultusunda yön vermek

Dünyayı boşa geçirmeyip İlme sarılmak

ŞİRK’in kökeninde, şuura yerleşmiş olan isimlere varlık vermek yatar!

Denizin her bir dalgasına ayrı isim vermek... Her dalgayı şekline göre ayrı özelliklerle tanımlayıp çeşitli isimlerle bunların üzerinde durmak...Neticede, bilinci, global görmekten perdeler ve “a’mâ” eder!

“A’mâ”lıktan kurtulmanın da yolu; dalgaların, “her an yeni şanda yeni dalgalarla görünen” görüntüsünden; Global tek deniz değerlendirmesine sıçramaktır.

675

Page 316: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Şirkten, “a’mâ”lıktan kurtulmak istiyorsak; ona göre yaşamak ve değerlendirmeler yapmak zorundayız, kesinlikle!

"Kör"lükten kurtulmanın da yegâne yolu, önce bilincimizi, gereksiz ve yanlış bilgilerden arındırmaktır.

Bu gereksiz ve yanlış bilgilerden bilincimizi arındırıp, o gerçekleri idrâk edemezsek; o gerçeklerin gerektirdiği biçimdeki yaşam düzenine giremezsek, bilincimizi yarın bizim için hiç bir şey ifade etmeyecek şeylerle harcarsak, doldurursak, bloke ederek perdelersek, ölümden sonra bu perdelerden asla ve asla kurtulamayacağız...

Akan çeşmeyi bırakıp gidenin, susuzluktan yakınması kendini aldatmakta olduğunun açık göstergesidir!... Ya da o sudan nasipsizliğinin açığa çıkışı!

Öyle ise sürekli ilim alıp, sürekli o ilim üzerinde düşünmek ve yaşamımıza o ilim doğrultusunda yön vermek mecburiyetindeyiz; “a’mâ”lıktan kurtulmuş olarak sonsuzluk boyutuna geçmek istiyorsak...

Öyleyse, şu dünyayı boşa geçirmeyelim!.. İlme sarılalım!

Bilincimizi, ilim ile, şartlanmalardan, değer yargılarından ve bu değer yargılarının getirdiği duygulardan arındırıp; blokajdan ve sınırlarından kurtulup; "sınırsız bilinçli" varlık olmaya çalışalım!

Umarım ki, bu, bize kolaylaştırılmıştır...

KELÂM SIFATI“KELİM” OLUŞU

Mütekellim

676

Page 317: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Kendini bilişin tafsilâtlı müşahedesi

Sıfat mertebesi dediğimiz mertebede “kendini bilen bir varlık” kastedilir. Kendi varlığının varolduğunu, kendisinin olmaması diye bir şeyin söz konusu olamayacağını bilmesi hâlidir!

Bu varolduğunu biliş bilme hâli; kendisinin varolduğunu ve ne olduğunu bilmesi hâli, “İlim” sıfatı ile târif edilmiştir!

Kendini tafsili ile bilmesi “semî” ve “Basir” sıfatlarının kaynağını teşkil eder! Kendini bilişinin sonucu olarak bu vukûfiyeti bunun tafsilâtının müşahedesi “Kelim” oluşudur. Bütün bunların sonunda, bir de “Tekvin” yani meydana getirme; yani, kâinatı meydana getirme denilen hâl, sıfat sözkonusudur.

KELÂM Sesleniş Konuşma Hitap

ALLAH’IN KONUŞMASI

BİR BEŞER İÇİN,ALLAH’IN KENDİSİYLE KONUŞMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR!

(Ancak vahiy yollu yahut perde arkasından ya da bir Rasûl (melek) irsâl edip

izniyle dilediğini vahyetmesi hariç)

677

Page 318: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Allah'tan reddolunması imkânsız bir süreç gelmeden önce Rabbinize icabet edin... O süreçte ne bir sığınacak yeriniz vardır, ne de (yaptıklarınızı) inkârınız çare olur!

Eğer yüz çevirirlerse (keyifleri bilir); seni onlara bekçi olarak irsâl etmedik! Sana düşen yalnızca bildirimdir! Doğrusu insana bizden bir rahmet tattırdığımızda, onunla mutlu olur... Eğer ellerinin getirisi dolayısıyla kendilerine bir belâ isâbet ederse, muhakkak ki insan çok nankördür!

Semâların ve arzın mülkü (onları kendi Esmâ'sı ile yoktan yaratan) Allah içindir! Dilediğini yaratır. Dilediğine dişiler hibe eder, dilediğine de erkekler hibe eder.

Yahut onlara erkekler ve dişileri eş yapar... Dilediğini de kısır kılar... Muhakkak ki O, Alîm'dir, Kâdîr'dir.

Bir beşer için Allah'ın kendisiyle konuşması mümkün değildir! Ancak vahiy yollu yahut perde arkasından ya da bir Rasûl (melek) irsâl edip izniyle dilediğini vahyetmesi hariç! Muhakkak ki O, Âliyy'dir, Hakîm'dir.

Böylece sana hükmümüzden ruh (Esmâ mânâlarını şuurunda hissetmeyi) vahyettik... Sen, Hakikat ve Sünnetullah BİLGİsi nedir, iman neyedir bilmezdin! Ne var ki, biz Onu (ruhu), kendisiyle hakikate erdirdiğimiz nûr (ilim) olarak meydana getirdik, kullarımızdan dilediğimize! Muhakkak ki sen de kesinlikle hakikate (sırat-ı müstakime) yönlendirirsin!

(O) Allah yoluna ki, semâlarda ve arzda ne varsa (hepsi) kendisi içindir! Dikkat edin, işler Allah'a döner! (Şûrâ/47-53)

678

Page 319: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

(Tanrı olmayan) ALLAH’IN RASÛLÜ’NE HİTABIGÖKTEN MİDİR; ÖZÜNDEN Mİ?

Araştıralım “ALLAH” adıyla işaret edilen eğer yukarıdan komut yollayan TANRI değilse, Nedir?

O’nun Rasûlü ve görevi olan “RİSÂLET” nedir?Mushafın iki kapağı arasında PEYGAMBER

kelimesi geçmediği halde niye PEYGAMBER kelimesini kullanıp, Allah Rasûllüğünü bir postacı veya peygamber olarak düşünürüz?

Rasûllük mekânsal mıdır, BOYUTSAL mı?Kitap getiren Rasüle Nebi diyorlarmış!!!. Niye

İSMAİL Aleyhisselâm’ın Kur’ân ‘da hem RASÛL hem NEBİ olduğu hakkında âyet olduğu halde getirmiş olduğu bir sahife veya kitap yok?

Rasûl ne zaman nebi olur?Nebi hangi yönü itibariyle Rasül olur? Niye bir

kısım Nebide “Risâlet” yoktur?Nebi ve Rasül oluşmasına vesile olan şekil ve

sûretten, cinsiyetten beri CEBRAİL adıyla bilinen melek mi, meleki kuvve mi anlaşılır?

TANRI olmayan ALLAH’ın Rasûlüne hitabı gökten midir, özünden mi?

APAÇIK BİR LİSÂN…

“Kurân”!,

Kur'ân okuyacağın zaman, (vehimle seni yanlış değerlendirmelere sokması muhtemel) şeytan-ı racîm'den, Allah'a sığın.

Gerçektir ki, onun (şeytanın) iman eden ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde bir sultası (gücü) yoktur!

679

Page 320: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Onun sultası, sadece, kendisini velî edinenler (ilham ettiği fikirlere uyanlar) ve Rablerine ortak koşanlaradır!

Biz bir âyetin yerine başka bir âyeti getirdiğimizde, "Sen yalnızca bir iftiracısın!" dediler. Allah neyi inzâl ettiğini daha iyi bilir! Bilakis, onların çoğunluğu bilmezler.

De ki: "O'nu, Ruh-ül Kuds (Cibrîl ismi verilmiş kuvve; El Esmâ ilim kuvvesi), senin Rabbinden (hakikatini oluşturan Esmâ bileşiminden) Hak olarak indirmiştir... İman edenlere direnç vermek ve müslimler için de kılavuz ve müjde olarak."

Andolsun ki: "Onu ancak bir beşer öğretiyor" demelerini biliyoruz... Hak'tan saparak kendisine nispet ettikleri kimsenin dili, Arapçayı iyi konuşamayan bir dildir... Bu ise apaçık Arapça bir lisandır.

Muhakkak ki Allah, kendini dillendiren işaretlerine iman etmeyenleri, hakikate erdirmez... Onlara acı bir azap vardır.

Yalanı uyduranlar, yalnızca, Allah'ın kendini dillendiren işaretlerine iman etmeyenlerdir... Yalancıların ta kendileri işte bunlardır! (Nahl/98-105)

EVRENSEL SIRLARLA DOLU HİTAP…

VE “OKU”YANLARI…

İslâm Dini evrensel sistem ve mekânizmanın, Allah Rasûlü tarafından, tüm insanlığa açıklanmasıdır… Yaşamını bu gerçekleri gözönüne alarak düzenleyenlerin sonsuz huzur ve saâdete kavuşacaklarının duyurulmasıdır… Tüm insanlara, ırk gözetmeksizin!.

680

Page 321: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Musa Aleyhisselam Yahudi ırkının Rasûlü ve Nebisidir; bir ırka gelmiştir!.

Evrensel insan Muhammed Aleyhisselam ise bir ırka değil tüm insanlığa gelmiştir Allah Rasûlü olarak; ve tümüne Allah adıyla işaret edilenin yaratmış olduğu evrensel sistem ve düzeni açıklamaktadır!.

Hz. Muhammed Aleyhiselam “EVRENSEL RASÛL”dür!. İnsanları evrensel gerçekleri görmeye davet etmektedir!… Arab’ın örf, âdet ve anânelerine değil!.

Arab’ın örf, âdet ve anâneleri, kendilerini ilgilendirir, doğru veya yanlış; evrensel insanı bağlamaz!.

Türk’ün örf, âdet ve anâneleri, kendilerini ilgilendirir, doğru veya yanlış; evrensel insanı bağlamaz!.

Uzak Doğu’lu, Eskimo, İnka’lıların torunlarının örf, âdet ve anâneleri, kendilerini ilgilendirir, doğru veya yanlış; evrensel insanı bağlamaz!.

Evrensel insanın Dini, evrensel Din olan İslâm’dır!. O, Yöresel ve göresel değerlerle, Evrensel Din olan İslâm’ı örtmez, deforme, dejenere etmez; kadrini kıymetini bilmeyerek de olsa ayağa düşürmez!.

Tüm insanlar evrensel Dinde anlatılan sistem ve mekânizmaya zorunlu olarak tâbidirler; yanısıra, gereklerini uygulamadıkları ölçüde bunun pahasını ödemek mecburiyetinde olacaklardır!.

Irkların kendi örf, âdet ve anâneleriyle harmanlayıp, sonra da katıksız din diye pazarladıkları müslümanlık ise, evrensel İslâm Dini’nden pek çok yerde farklılıklar gösterdiği için, evrensel kabûle mazhar olmaz; ve bu yüzden de reddedilir!.

681

Page 322: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

“Evrensel İslâm Dini” adıyla etiketlenerek empoze edilen, ne var ki ırksal özelliklerle harmanlanmış müslümanlık, bugün dünya toplumlarının çoğunluğu tarafından rağbet görmemiş ve görmüyorsa; bunun vesilesi, İslâm Dini’nin bu mevcut Irk Dini hâline getirilmiş şekliyle sunulmasındandır!. İnsanlar, “İslâm Dini” adı altında, Arap müslümanlığına davet edilmektedir!. Bunun sonucu olarak da sürekli birbirleriyle savaşmaktadırlar!. Bu çok büyük bir vebaldir!.

Evrenselliğe ulaşmamış insanların, evrensel Allah Rasûlü'nü değerlendirebilmesi çok güçtür!… Dolayısıyla Evrensel Dini farkedebilmeleri de öyle!.

Bunu kavrayabilen evrensel insanlar, tüm örf, âdet ve anânelere saygılı olmalarına rağmen, kesinlikle o yöresel ve GÖRESEL değerlere bağlanarak, kayıt altına girmezler; tıpkı Celâleddin Rûmi, Şemsi Tebrizi, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli gibi!.

Allah Rasûlü Evrensel insan Muhammed Mustafa aleyhisselâm… Allah’ın evrensel Velileri… Evrensel İnsanlar… Evrensel Kitap… Evrensel Sırlarla dolu hitap… Ve “OKU”yanları…

Ve de...Irkların dinleri… Irkların peygamberleri…

Mukallit din mensupları… Irkların velileri ve her mahallenin kutup, gavs, mehdîleri… Saptırılmış Kur’ân Meâlleri… Tanrıdan, Peygamberinden, tanrıyı erkek (İngilizce’de he) olarak tanıtan tercüme Kur’ân anlayışlarından doğan totemist ya da göktanrısal din anlayışları!.

Bunların tümünün, bir sepette, “İslâm Dini” diye etiketlenerek sergilenişi…

682

Page 323: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Allah’ın evrensel Rasûlü Muhammed Mustafa Aleyhisselam'ın bildirmiş olduğu evrensel gerçekleri açıklayan İslâm Dini’ni, evrensel Kitap Kur’ân-ı Kerîm'i “OKU”mak için, önce, evrensellik nedir ve nasıl olur bunu farketmek ve öğrenmek ve hazmetmek; sonra da bu bakışla o Kitaba bakabilmek gerekir!.

Allah Rasûlü Muhammed Mustafa Aleyhisselam'ın sünnetinin, Arap âdet ve örfleri değil; Allah sünneti olup; Allah sünnetinin ne olduğunu idrâk ve hazmetmiş olmak gerekir!.

Allah Rasûlü Muhammed Mustafa Aleyhisselam'ı “OKU”mak =“İKRA’” gerekir!.

Ki bunlardan sonra Evrensel İslâm Dini’nin ne olduğu farkedilebilsin… Ondan sonra da, bu farkedilen gerçek tasdik veya reddedilsin!.

“Elhamdulillah müslümanım!.”“İnşâallah müslümansın!!!???…”

İNSAN ALGILAMA BOYUTUNA HİTAP

“Esmâ mertebesi” olarak tanımlanan ve “Allah’ın isimlerinin işaret ettiği özellikler olarak belirtilenler, insana hitap etmesi itibariyle, insan algılama boyutuna hitap eden isimlerdir!

İnsan ötesi, “nokta” içi projeksiyonda yer alan karanlık (mahiyeti netleşmemiş) enerji, “karanlık madde” (dark matter) olarak varlığını düşündüğümüz ama algılayamadığımız yüzde doksan altılık bölümdeki sayısız varlığı oluşturan nîce sayısız isimlerin işaret ettiği özellikler vardır ki, insan türü bu Allah isimlerini bilmez!.

683

Page 324: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Tüm sonsuzluğuyla esmâ mertebesi, “Allah” adıyla işaret edilenin ilminde, bir “nokta”nın, “nokta”mızın projeksiyonunda oluşmuş özelliklerdir!.

Sayısız “nokta”lardan oluşan sayısız âlemler dahi, hep, “Allah” adıyla işaret edilenin ilminde var olan özelliklerle meydana gelir; ve bunlardaki oluşumlara da, bu “nokta”mızın ehlinin muttali olması mümkün değildir!.

KURÂN’DAİNSANLARIN ANLAYIŞ SEVİYELERİNE GÖRE

HİTAP VARDIR(Soru: Kitaplarınızdan, “kalb”in “bilinç”

olduğunu anladım. Fakat bazı âyetlerde, göğsün içindeki kalp diye anlatılan ifadeyi çözemedim?.)

Kalp, şuûrdur!.Mecaz yollu anlatıyor misal olarak!.Efendimize gelmiş câhil Arab’ın biri; “Ben

Allah’ı biliyorum” demiş. Efendimiz de; “nerede?.” Diye sormuş. Arap; “Gökte” demiş!. Efendimiz de; “tamam, sen iman etmişsin, güle güle” demiş.

Kurân, bütün topluma, bütün insanlara hitap etmiyor mu?. Ve dolayısiyle bir kısım dar anlayışlılara da hitap etmesi için onların anlayışınca da bir şeyler yazması, ihtiva etmesi lâzım!.

Yoksa onlar bir şey alamaz ki!.Anlayış seviyesine göre çeşitli hitaplar

vardır Kurân’da!.

Kur`ân-ı Kerim’de çeşitli gruplara hitaplar yapılır...

684

Page 325: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

"Ya eyyühen nas - Ey insanlar"; "Ya eyyühel kâfirun - Ey gerçeği örtenler"; "Ya eyyühel münafikun - Ey ikiyüzlüler" ve

bunlar gibi...

“İlâh”lık mefhumu yoktur! Kurân‘daki “İlâh” anlatımı, insanları olayın özüne yaklaştırmak içindir!

Kurân’da, “ilâhınız” tâbirinin kullanılmasının anlamı, yani, “İLÂH diye düşündüğünüz kabul ettiğiniz” anlamındadır. Yoksa bu ifade bir “ilâh var da işte o” anlamında değildir… Bu Kurân’ın, bizim anlayışımıza GÖRE bize hitap etmesi özelliğinden ileri gelmektedir; daha başka bazı konularda olduğu gibi.

Bunun gibi, “Her şey Hak’tan”, ”O Hak’tan”, ”Bu, Hak’tan” deyiş ve bakış açıları da…

Bu anlatımlar artık gecekondu lisânı gibi kalıyor! Artık bir sistemin varolduğu ve bu sistemin

kendine has olan kurallarının kendi içinde işlediğini görmekteyiz!

“Benim yaşım şu, artık bunları anlamam için geç.. Bu konuları anlamam da nasibimde yokmuş, ben ne yapabilirim?” gibi sözler, az gelişmiş varlıklara has düşüncelerdir!

Herkesin yaşı, idrâkı ve ilmi kadardır!Benim yaşımla sizin yaşınız arasındaki fark,

benim ilmimle sizin ilminiz arasındaki fark kadardır!

Bugüne dek anlattıklarım, zorlama ile insanın kafasına sokulmaz! Herkes nasibi kadar olanını alacaktır.

Burada kullanılan “nasip” kelimesi, ”O birimin esmâ terkibi”ni anlatmaktadır! Esmâ terkibinin

685

Page 326: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

oluşturacağı açılımın izin verdiği ölçüde, anlamındadır!

ŞÜKÜR; idrâk edilenin fiile dönüştürülmesidir!

Bunun sonucu olarak da artış başlayacaktır!Siz idrâk ettiğinizi fiillerinize

dönüştürürseniz, beyninizde ek kapasiteler oluşacak ve o amel oranında beyin kapasiteniz artacak ve bunun karşılığında artan beyin kapasitesi ile yeni idrâkler oluşacaktır!

Allah Rasûlü’nün “Şükreden bir kul olmayım mı?” ifadesi, bunun en yalın anlatımıdır.

HİTABI DEĞERLENDİREBİLMEK İÇİN,HİTAP EDENİ ALGILAYABİLMEK GEREK!

Hitap edeni algılayamazsan, hitâbı değerlendiremezsin!.

Hitap edeni algılayamıyorsan, tasavvufta birinci basamak olan “tevhid-i efâl”i hazmedememişin demektir!.

Bilgi kitapları yüklü mahlûkattan değil; ilmi hazmetmiş ehli kemâlâttan olmak, mârifettir!.

Bunun yolu da, aklını kullanabilmekten geçer!.

Devâ Kur’ân ‘dadır!. Kur’ân “OKU”maya çalışın!.

Kur’ân ‘ı “OKU”yamayan, “ÜMMÜL KUR’ÂN”ı hiç okuyamaz!.

Bazıları önce sistemi okur, sonra Kur’ânı okumayı başarır; bazıları da önce Kur’ânı okuyup ondan sonra sistem ve düzeni farketmeye başlar... Ama Kur’ân-ı okuyabilmek için bence önce

686

Page 327: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Rasûlullah Aleyhisselâm’ı “OKU”yabilmek şarttır!.

Bazı kişiler de lûtfu ilâhi sonucu, önce, Kitabullahı okuma yolundan gitmişler; bunun neticesi olarak da beşeri boyutta değerlendirilmek üzere beşere hitabeden kitapları, yani Rabbanî kitapları okumuşlardır.

Sistemi OKUmadığınız sürece, şuurunuzda şöyle veya böyle bir tanrı kavramı vardır, demektir!.

Tanrı kavramının gerçekten kalkmış olması için... Şuur boyutunda, karşındakiyle, yaşam ve içindekilerle, evrenle bütünleşmiş olup; her an her yerde, kendindekinin tek ve mutlak fâil olduğunu müşahede etmen gerekir!. Bunu da yapamadığın sürece; ŞİRKTESİN!.

Karşındaki birimi, parmağın, ya da dudağın, ya da kulağın, gözün gibi göremediğin sürece ŞİRKTESİN!. Hanif değilsin!.

OKU mak da, sistemin tümünü okumak demektir...

Şu hususa DIKKAT!.Kur’ân ‘da, Kitabın bir kısmını okumanın

yetersiz olduğuna işaret eden uyarılar vardır...Eğer kitabın tamamını okuyamazsanız, konu

hakkında yanlış kanaatlere varırsınız!.Sistem ise tümüyle bir kitaptır!.İçinde yaşadığınız sistemin yalnızca

köyünüzden bahseden sayfalarını okursanız; yarın başka toplum içine girdiğinizde “ALLAH”ı inkâr noktasına gelir ve artık hayalinizde yarattığınız “TANRI”nızla başbaşa kalırsınız...

OKU’mak; ancak, kişinin kendisindeki “Rabbani kapasitenin” gene “Rabbani güç” tarafından ortaya çıkartılmasıyla mümkündür!

687

Page 328: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Rabbinden kendisinde açığa çıkan “NUR”, yani gerçeği farketme-kavrama gücü, kişiyi evrensel sistemi tanıma noktasına ulaştırır!.

Hayâlindeki “din adamı”, “evliya” ve “tanrı” kavramından kurtulmak istiyorsa insan, önce “Ümmül Kitap” olan “SİSTEM” ve “DÜZEN”i okuyup; ondan sonra okuduklarının geldiği günün şartları içinde bunun sembolik veya mecazi anlatımı olarak “sistem manuel”i işlevini yapan kutsal Kitabı değerlendirmeye çalışacaktır..

“ALLAH’IN KELİMELERİ”

Vaadettiği sözleri “Vahiy”in orijinali

“RABBİNİN KELİMELERİ”(Açığa çıkardıkları)

“TAYYİB KELİME”(Hakikat bilgisi)

İman edip imanın gereğini uygulayanlar ise, Rableri olan Esmâ bileşiminin elvermesi sonucu (Bi-izni Rabbihim), içinde sonsuza dek yaşamak üzere, altlarından nehirler akan cennetlere dâhil edilmişlerdir... Onların orada birbirlerine hitabı "Selâm"dır.

Görmedin mi Allah nasıl sembollerle anlatıyor: Tayyib Kelime (Hakikat bilgisi); aslı sâbit (kökü şuurda), dalları semâda (getirisi olan

688

Page 329: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

yaşantısı bilinçte) olan, tayyib ağaç (Kâmil insan) gibidir!

(O ağaç) Esmâ bileşiminin elvermesi sonucu (Bi-izni Rabbiha) her zaman yemişini (ilim ve marifet) verir... Allah insanlara, belki derinliğine düşünüp hatırlarlar diye, misaller verir. (İbrahim/23-25)

Allah ki, arzı sizin için bir yaşama yeri, semâyı da bina (içindekilerle arzı-bedeni mamûr eden) olarak oluşturdu... Sizi tasvir etti (özelliklendirdi) de sizin (mânâ) sûretlerinizi (özelliklerinizi) en güzel etti ve sizi tayyibattan (ilim ve marifetlerden) yaşam gıdalarıyla besledi! İşte Rabbiniz Allah! Âlemlerin (insanların) Rabbi Allah ne yücedir! (Mu’min/56-76)

“HABİS KELİME”(Hakikati inkâr eden)

Habis Kelime'nin (hakikati inkâr edenin) misali de, kökü bile olmayan, yüzeyde kalmış, dayanaksız habis şecere (meyve vermeyen ağaç) gibidir.

Allah, iman edenleri dünya yaşamında da, sonsuz gelecekte de değişmez gerçeği vurgulayan söz üzere (Kelime-i Tevhid) sâbitler! Allah, zâlimleri saptırır! Allah dilediğini yapar! (İbrahim/26-27)

ALLAH’IN KELİMELERİNİ (vaadettiği sözlerini)DEĞİŞTİRECEK YOKTUR

Dediler ki: "Dünya hayatımızdan başkası yoktur! Yaşamımız devam etmeyecektir!"

689

Page 330: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Rablerini müşahede sürecinde (hakikatlerindeki Esmâ kuvvelerini fark ettiklerinde) bir görsen! "İşte, Hak bu değil miymiş!" dedi... "Evet, Rabbimizmiş!" dediler... "Öyle ise, hakikat bilgisini inkâr eden olmanızdan dolayı şimdi tadın azabı!" buyurur.

Allah'a kavuşmayı (nefslerinin hakikatinin Allah Esmâ'sı olduğunun farkındalığını yaşayacaklarını) yalanlayanlar gerçekten hüsrana uğradılar! Nihayet o saat (ölümü tatma süreci) ansızın kendilerine geldiğinde, suçlarının yükünü sırtlanmış olarak şöyle dediler: "Yazıklar olsun bize, dünyada ihmal ettiğimiz çalışmalar yüzünden düştüğümüz mahrumiyete!"... Dikkat edin, yüklendikleri (vebal) ne kötüdür!

(Esfeli sâfîliyn olan) dünyanızın yaşamı oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir! Sonsuz olan gelecek yaşam ortamı korunanlar için elbette daha hayırlıdır... Hâlâ aklınızı değerlendirmeyecek misiniz?

Gerçek ki, onların söylediklerinin seni mahzun ettiğini biliyoruz... Gerçek şu ki, onlar seni yalanlamıyorlar; o zâlimler bile bile Allah'ın işaretlerindeki varlığını (Esmâ'sının açığa çıkışı olan işaretleri) inkâr ediyorlar!

Andolsun ki, senden önce de Rasûller yalanlanmıştı... Yardımımız gelinceye kadar yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine sabrettiler... Allah kelimelerini (vadettiği sözlerini) değiştirecek yoktur... Andolsun ki, irsâl olunanların (Rasûllerin) haberlerinden bir kısmı sana gelmiştir.

Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldiyse; haydi kudretin varsa, arza bir delik yahut semâya bir merdiven ara ki onlara oradan

690

Page 331: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

bir mucize getir de (iman etsinler)! Eğer Allah dileseydi elbette onları hakikat üzere toplardı... Öyle ise sakın cahillerden olma!

Ancak algılayanlar (davete) icabet eder! Ölülere (ilimle diri olmayanlara) gelince, Allah onları (ölümü tattıktan sonra) bâ'seder, sonra O'na döndürülürler. (En’âm/29-36)

RABBİNİN KELİMELERİNİ(Açığa çıkardıklarını)DEĞİŞTİRECEK YOKTUR

Rabbinin Kitabından (Hakikatin olan El Esmâ mertebesindeki BİLGİden) sana (şuuruna) vahyolunanı oku (deşifre et-kavra)! O'nun kelimelerini (açığa çıkardıklarını) değiştirecek yoktur! O'ndan başka sığınak da bulamazsın.

O'nun vechini dileyerek, sabah-akşam Rablerine dua edenlerle beraber, nefsine (bilincine) sabret! Dünya hayatının süslü gösterilen şeylerine yönelip de, onlardan ilgini kesme! Şuuru kozası içinde bizi hatırlamaktan mahrum bırakılmış; asılsız kabullerine tâbi olup, işi yapması gerekenin ötesindeki olan kimseye itaat etme!

De ki: "Hak Rabbinizdendir! İsteyen iman etsin, isteyen inkâr etsin!" Doğrusu biz, zâlimler için dev dalgalar hâlinde öyle bir ateş hazırlamışız ki, onları her yönden kuşatmıştır! Eğer yardıma çağırsalar; erimiş maden benzeri, yüzleri pişiren bir su ile yardımlarına koşulur! O ne kötü içecek, o ne kötü yaşam ortamı!

Muhakkak ki (Allah ismiyle işaret edilenin Esmâ özellikleriyle zâhir oluşuna, Ahad-Samed oluşuna) iman edip imanın gereği olan düzgün

691

Page 332: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

çalışmalar yapanlar var ya; doğrusu iyi çalışmalarının karşılığını asla boşa çıkarmayız!

İşte bunlar için altlarından ırmaklar akan ADN cennetleri vardır; orada altın bileziklerle süslenirler; ince veya kalın ipekten yeşil giysiler giyip koltuklar üzerine dayanıp kurulurlar... O ne güzel karşılık ve ne güzel yararlanma yeri. (Misal yollu cennet yaşamı anlatımı; bakınız: Râ'd: 35, Muhammed: 15. A.H.)(Kehf/27-31)

EĞER RABBİMİN KELİMELERİ(açığa çıkardığımânâlar) İÇİN DENİZ MÜREKKEP OLSA,

RABBİMİN KELİMELERİ TÜKENMEDEN ÖNCEELBETTE DENİZ TÜKENİRDİ!

Muhakkak ki (hakikate) iman edip bunun gereklerini uygulayanlara gelince; onların konak yerleri Firdevs Cennetleridir.

Sonsuza dek oradadırlar... Oradan hiç çıkmak istemezler de.

De ki: "Eğer Rabbimin kelimeleri (açığa çıkardığı mânâlar) için deniz mürekkep olsa, Rabbimin kelimeleri tükenmeden önce elbette deniz tükenirdi! Velev ki onun (o denizin) bir o kadarını daha getirsek!"

(Rasûlüm) de ki: "Ben, benzeriniz olan, bir beşerim (dolayısıyla siz de benim gibisiniz); sadece (sizden ayrıcalıklı olarak) Ulûhiyetin TEK'liği şuuruma vahyolunuyor! O hâlde kim Rabbine likâyı (Esmâ hakikati gereğini yaşamayı) umuyorsa, imanının gereğini yaşasın ve Rabbinin kulluğunda (devam edip) O'na ortak koşmasın!"(Kehf/107-110)

692

Page 333: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

EĞER YERYÜZÜNDEKİ AĞAÇLAR KALEM OLSARABBİMİN KELİMELERİ TÜKENMEZ!

Semâlarda ve arzda ne varsa Allah içindir (O'nun Esmâ'sının işaret ettiği özelliklerin seyrinin oluşması için)... Muhakkak ki Allah, "HÛ"; Ganî'dir, Hamîd'dir.

Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem olsa ve deniz de (mürekkep olsa), ondan sonra yedi deniz de ona eklense, Allah'ın kelimeleri tükenmez... Muhakkak ki Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.

Sizin yaratılmanız da, daha sonra yeni bir bedenle yeni bir boyutta oluşumunuz da (bâ's) bir tek nefsinki gibidir... Muhakkak ki Allah, Semî'dir, Basîr'dir. (Lukman/26-28)

KELÂM SIFATI,"İFADE" YETENEĞİ KAZANDIRIR

“KELÂM” sıfatı bize “İFADE” yeteneği kazandırır ve bütün bunlar hep “KUDRET” sıfatının bizden ortaya çıkışı dolayısıyladır ki, bütün bunları yapacak “KUDRET” bizde görev yapar!.

 

KONUŞAN KUR’ÂN“İnsan”!

RAHMAN,ESMÂ ÖZELLİKLERİNİ “İNSAN”DA AÇIĞA ÇIKARDI

693

Page 334: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

(Ona beyanı öğretti)

Rahman (El Esmâ ül Hüsnâ ile işaret edilen tüm özelliklerin sahibi),

Talim etti Kurân'ı (Esmâ mertebesindeki özellikleri oluşturdu).

Halketti İNSAN'ı,Öğretti ona beyanı (Esmâ özelliklerini insanda

açığa çıkardı); (Hz. Âli'nin deyişiyle "'İnsan', konuşan Kur'ân" oldu.)

Güneş (kavrayış) ve Ay (duygu-hissediş) (Bi-) hesap iledir (mertebelerledir).

Necm (yıldız-fikirler) ve ağaç (beden) secdededirler (Esmâ indînde "yokluk" hâlindedirler).

Semâyı (bilinci; Levvâme mertebesinden Mardiye mertebesine kadar) yükseltmiş ve mîzanı (vahdet-kesret değerlerini dengeli yaşama özelliğini) yerleştirmiştir.

Ki o mîzanda haksızlık etmeyesiniz (dengede biri ağır basarak diğerinden mahrum kalmayasınız).

Değerlendirmeyi (Ulûhiyet hükümlerine göre) adaletle yaşayın ve mîzanı dengelemede yanlış yaparak hüsranı yaşamayın! (Rahman/1-9)

 

KELÂMULLAHHz.Musa

MUSA’YA HİTAPALLAH,

MUSA’YA KELİME KELİME KONUŞTU

694

Page 335: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

İçlerinden ilimde derinleşmiş olanlar ile iman edenler, senden önce inzâl olanla birlikte sana inzâl olana da iman ederler. Salâtı ikame eden ve zekâtı veren; "B" harfindeki anlam kapsamınca Allah'a ve gelecekte yaşanacak sürece iman edenlere gelince... Onlara azîm bir mükâfat vereceğiz.

Nuh'a ve ondan sonraki Nebilere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik... İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakup'a, Esbat'a (torunlara), İsa'ya, Eyyub'e, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik... Davud'a Zebur'u (hikmetler bilgisini) verdik.

Daha önce sana hikâyelerini anlattığımız veya anlatmadığımız Rasûllere de (vahyettik)... Allah Musa'ya kelime kelime konuştu.

Müjdeleyici ve uyarıcı olarak Rasûller (gönderdik) ki, Rasûllerden (açıklamalarından) sonra insanların Allah'a karşı bir mazereti olmasın! Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.

Ne var ki, Allah sana inzâl ettiği ile şahitliğini gösterir ki, HÛ'nun ilmi olarak onu sana inzâl etmiştir. Melekler (bu inzâl ile ilgili kuvveler-Cibrîl) de olayın şahididir. Şahit olarak Allah yeterlidir. (Nisâ/162-166)

KELÂMI İLE MUSA’YI İNSANLAR ÜZERİNE SEÇTİ

Musa'ya otuz geceyi vadettik... Sonra ona on ekledik; böylece Rabbinin tayin ettiği süreç kırk geceye tamamlandı... Musa, kardeşi Harun'a: "Kavmim içinde benim yerime geç, ıslah et ve fesat çıkarmak isteyenlere uyma!" dedi.

695

Page 336: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Musa, takdir ettiğimiz süreç tamamlandığında; Rabbi de Ona seslenince, (şöyle) dedi: "Rabbim, göster kendini, bakayım sana!"... (Rabbi) buyurdu: "Beni, asla göremeyeceksin!.. Fakat dağa (benlik dağı) nazar et... Şayet (tecelli ettiğimde) dağ hâlâ durursa, beni görebilirsin!"... Rabbi dağa tecelli edince, onu yok etti... Musa da baygın (benliğini yitirmiş olarak) düştü! Kendine döndüğünde: "Subhansın sen (seni tenzih ederim)! Sana tövbe ettim... Ben iman edenlerin ilkiyim" dedi.

Buyurdu ki: "Ey Musa! Muhakkak ki Ben seni, risâletlerim ve kelâmım ile insanlar üzerine seçtim... Al sana verdiğimi ve şükredenlerden (değerlendirenlerden) ol!"

Biz Musa için levhalarda kaçınılması gereken şeyler hakkında öğüt ve yaşam için gerekli olan şeyleri detaylarıyla yazdık... "Bunları sıkıca tut ve kavmine, bunlara en güzel şekilde uyup muhafaza etmelerini emret... (Bu hükümlere uymayan) itaatten çıkmışların yurdunu göstereceğim size." (A’râf/142-145)

“RABBİM… LİSANIMDAKİ TUTUKLUĞU ÇÖZ. KİSÖZÜMÜ ANLASINLAR”

"Rabbişrah liy sadriy; Ve yessirliy emriy;Vahlül ukdeten min lisaniy; yefkahu kavliy;

(Hz.Musa’nın duası)

(Musa) dedi ki: "Rabbim, şuuruma genişlik ver (bunları hazmedebileyim ve gereğini uygulayabileyim)."

"İşimi bana kolaylaştır.""Lisanımdaki tutukluğu çöz."

696

Page 337: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

"Ki sözümü (derinliğine) anlasınlar.""Benim için ehlimden bir yardımcı oluştur.""Kardeşim Harun'u.""Onunla gücümü arttır.""Onu işimde ortak yap.""Ki seni çokça tespih edelim.""Seni çok zikredelim (hatırlayalım)!""Muhakkak ki sen bizi (bizle) Basîr'sin!""İstediğin sana verildi, yâ Musa!" dedi. (Tâ

Hâ/25-36)

ALLAH’TAN Bİ-KELİME Özel kuvvelerin açığa çıktığı Allah kelimesi Kendisini tanımladığı Esmâ'sından kendisine

vasfettiği bazı mânâları açığa çıkaracağı bir kulu İsa Meryemoğlu İsa Mesih

Hani melâike Meryem'e şöyle demişti: "Allah kendisinden Bi-kelimeyi (kendisini tanımladığı Esmâ'sından kendisine vasfettiği bazı mânâları açığa çıkaracağı bir kulunu) sana müjdeliyor. Onun ismi El Mesih, Meryemoğlu İsa'dır. Dünyada ve sonsuz gelecek sürecinde vecîh (şerefi çok yüce) ve mukarrebûndandır (Allah'a Kurbiyet mertebesinde yaşayan {Allah'ın bazı kendine has isimlerinin mânâlarının bu yakınlık sebebiyle kendisinde açığa çıktığı} mucizelere vesile kişi)."

"Beşikte ve kehlde (olgunluk döneminde) insanlara konuşacaktır. Sâlihlerdendir."

697

Page 338: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

(Meryem) sordu: "Rabbim, bana bir erkek dokunmadığı hâlde benim nasıl bir çocuğum olur?"... Buyurdu ki: "İşte öylece!.. Allah dilediğini yaratır! O bir işin olmasına hükmederse, sadece 'OL' der ve o iş oluşur."

Ona; Kitabı (hakikat bilgisini), Hikmeti (Allah Esmâ'sının âlemlerde oluşturduğu sistem ve düzenin çalışmasını), Tevrat'ı (vahyi-Musa'ya vahyolan bilgiyi) ve İncil'i (müjdelenen Hakikati) talim edecek (varlığına nakşedecek-programlayacak).

İsrailoğullarına Rasûl olarak gönderecek, (O) diyecek ki: "Ben size Rabbinizden, varlığında O'na dair işareti taşıyan biri olarak geldim. Ben size çamurdan kuş şeklinde bir mahlûk meydana getirir, içine nefhederim de (Esmâ kuvvesini onda açığa çıkartırım da) o biiznillah (o yapıda Allah Esmâ'sının o şekilde açığa çıkmayı dilemesiyle) bir kuş olur. Körü ve cüzzamlıları iyileştiririm. Biiznillah (onların hakikatlerini oluşturan Esmâ kuvvesinin elvermesiyle) ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi de size (Allah'ın bildirmesiyle) haber veririm. Bu olayda, eğer iman ederseniz, size (önemli) işaret vardır (Rabbinizin kudreti hakkında)." (Âl-i İmran/45-49)

“O’NUN KELİMESİ” (Meryemoğlu İsa Mesih)KENDİNDEN(El Esmâ ül Hüsnâ'sından)

BİR MÂNÂDIR(Ruhtur)Ey insanlar, Rasûl size Rabbinizden Hak

olarak gelmiştir! Artık iman edin sizin için hayırlı olana! Eğer inkâr ederseniz, bilin ki semâlar ve arzda olan ne varsa Allah içindir

698

Page 339: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

(Esmâ ül Hüsnâ'sının işaret ettiği özelliklerin açığa çıkması için). Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.

Ey kendilerine hakikat bilgisi gelmiş olanlar... Dininizde ölçüyü kaçırıp haddi aşmayın... Allah üzerine Hak olmayanı söylemeyin... Meryemoğlu İsa Mesih, yalnızca Allah Rasûlü ve O'nun Kelimesi'dir... Onu Meryem'e ilka etmiştir ve kendinden (El Esmâ ül Hüsnâ'sından) bir mânâdır (ruhtur)... O hâlde Esmâ'sıyla her şeyin hakikati olan Allah'a ve Rasûllerine iman edin... "Üçtür" (baba-oğul-kutsal ruh) demeyin! Sizin hayrınıza olarak (buna) son verin... Allah ancak İlâh'un Vâhid'dir (Tek Ulûhiyet sahibidir)... Subhandır "HÛ", çocuk sahibi olma kavramından! Semâlar ve arzda ne varsa O'nun içindir... Vekîl olarak Esmâ'sıyla hakikatiniz olan Allah yeterlidir.

Ne Mesih (İsa) ve ne de mukarreb melâike Allah'a kulluktan asla gocunmazlar! Kim O'nun ibadetinden kaçınır ve kibirlenirse, hepsini kendine haşr edecektir.

İman edip imanının gereğini uygulayanlara gelince, (O) onlara ecirlerini tam verecek ve fazlından onları artıracaktır... Kulluktan kaçınıp ve benliklerini kabartanlara gelince, onlara feci bir azap ile azap edecektir... Kendileri için Allah dûnunda bir velî ve nasîr de bulamazlar. (Nisâ/170-173)

RABBİNE YÖNELİŞ HÂLİNDEYKEN“ALLAH’TAN Bİ-KELİME”Yİ TASDİK EDİCİ

(kuvvelerinin efendisi- nefsaniyetini kontrol eden-varlığındaki Hakk'ı yaşayan)

BİR NESLİN MÜJDELENİŞİ

699

Page 340: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Gerçek şu ki Allah, Adem'i, Nuh'u, İbrahim neslini, İmran neslini (kendi devirlerindeki) insanların üstüne seçip, arındırdı.

Birbirinden gelme, tek bir nesil olarak... Allah Semî'dir, Alîm'dir.

Hani İmran'ın karısı: "Rabbim karnımdaki çocuğu herhangi bir şarta bağlı olmaksızın sana adadım; benden kabul buyur. Muhakkak ki sen, Semî'sin, Alîm'sin."

Vadesi gelip (erkek olur umuduyla mabede adadığını) doğurduğunda, "Rabbim, kız çocuk doğurdum"; Allah biliyordu kızın erkek gibi olmadığını (dişinin erkek işini göremeyeceğini). "Onu Meryem diye adlandırdım. Onu ve neslini, taşlanmış şeytandan korumana bırakıyorum."

Bunun üzerine Rabbi onu hoşnutlukla kabul etti ve nadide bir çiçek gibi yetiştirdi. Zekeriyya'nın himayesine verdi. Zekeriyya mabede her girişinde, Onun yanında yeni yiyecekler bulur, sorardı: "Yâ Meryem, bunlar nereden?" Cevap verirdi Meryem: "Bu Allah'ın indîndendir" (O'nun merhameti sonucu, kullarıyla ulaşmakta). Muhakkak ki Allah, dilediğine dilediğince yaşam gıdası (rızık) verir.

Aynı yerde Zekeriyya Rabbine dua etti: "Rabbim, bana ledünnünden (rahmeti sonucu özel melekî kuvve açığa çıkışıyla) tertemiz bir nesil hibe et. Sen kesinlikle duamı işitensin (yönelişimi algılayansın)."

O mabette Rabbine yöneliş hâlindeyken, melâike ona nida etti: "Allah'tan sana Bi-kelimeyi (İsa-özel kuvvelerin açığa çıktığı Allah kelimesini) tasdik edici, seyyid (kuvvelerinin efendisi), hasur (nefsaniyetini kontrol eden) sâlihlerden bir Nebi olarak (varlığındaki Hakk'ı yaşayan) Yahya'yı müjdeler."

700

Page 341: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

Dedi: "Rabbim, benim nasıl oğlum olur! İhtiyarlamışım, üstelik de karım kısır!"  Buyurdu: "(Şartların) öyle ama... Allah dilediğini yapar!"(Âl-i İmran/33-40)

BEBEK İSA’NIN KONUŞMASIMeryem oruçlu olduğundan konuşmayıp,

çocuğu işaret etti (ona sorun gibisinden)... "Kundaktaki bebekle ne konuşabiliriz ki!" dediler.

(Bebek İsa) konuştu: "Kesinlikle Ben Allah kuluyum; bana Bilgi (Kitap) verdi ve beni Nebi olarak meydana getirdi."

"Nerede olursam olayım beni bereketli kıldı... Salâtı (sürekli Rabbime yönelik yaşamayı) ve sâfiyeyi hükmetti, Hayy olduğum sürece!"

"Anneme hayırlı kıldı; zorba mahrum kılmadı!"

"Dünyaya geldiğimde, ölümü tattığımda ve ölümsüz olarak bâ's olduğumda, Es Selâm üzerimdedir."

İşte İsa, Meryemoğlu... Hakkında şüpheye düştükleri gerçek!

Çocuk edinmesi (kendinden gayrı mevcut olmayan El AHAD-üs Samed) Allah için olacak şey değildir; O, Subhan'dır! Bir işin olmasını hükmederse onun için yalnızca "Ol" der; o olur.

Kesinlikle Allah'tır benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz! O'na kulluk etmekte olduğunuzu fark edin... Bu sırat-ı müstakimdir. (Meryem/29-36)

HZ.ZEKERİYYA’NIN, SORUNU OLMADIĞI HALDE

701

Page 342: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

İNSANLARLA 3 GECE SÜRESİNCE(İnsanlarla el-yüz işaretleri dışında)

KONUŞMAMASI

Aynı yerde Zekeriyya Rabbine dua etti: "Rabbim, bana ledünnünden (rahmeti sonucu özel melekî kuvve açığa çıkışıyla) tertemiz bir nesil hibe et. Sen kesinlikle duamı işitensin (yönelişimi algılayansın)."

O mabette Rabbine yöneliş hâlindeyken, melâike ona nida etti: "Allah'tan sana Bi-kelimeyi (İsa-özel kuvvelerin açığa çıktığı Allah kelimesini) tasdik edici, seyyid (kuvvelerinin efendisi), hasur (nefsaniyetini kontrol eden) sâlihlerden bir Nebi olarak (varlığındaki Hakk'ı yaşayan) Yahya'yı müjdeler."

Dedi: "Rabbim, benim nasıl oğlum olur! İhtiyarlamışım, üstelik de karım kısır!"  Buyurdu: "(Şartların) öyle ama... Allah dilediğini yapar!"

"Rabbim, benim için buna bir işaret göster" dedi (Zekeriyya). Buyurdu: "Senin için işaret, üç gün süreyle insanlarla el-yüz işaretleri dışında konuşmamandır; bunun yanı sıra Rabbini çokça an ve sabah akşam O'nun şanının yüceliğini hisset."

Hani melekler Meryem'e şöyle demişti: "Yâ Meryem, muhakkak ki Allah seni saflaştırıp (hakikatini hissettirip) seçti, seni (şirk-ikilik necasetinden) tertemiz kıldı ve dünyadaki (o çağdaki) bütün kadınlardan üstün kıldı!"

"Yâ Meryem, Rabbine kanit ol (huşû duyarak yaşa), secde et (Allah indînde varlığının yokluğunu hisset) ve rükû edenlerle rükû et (varlığında açığa çıkan Rabbinin Esmâ'sını hissederek itiraf et)."

702

Page 343: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

İşte bu bilgiler, sana vahyetmekte olduğumuz gayba ait haberlerdir. Kim Meryem'in hâmisi olsun, diye kur'a çektiklerinde sen onların yanında değildin. (Bu konuda) tartışırlarken de yanlarında değildin. (Âl-i İmran/38-44)

Kâf, Ha, Ya, Ayn, Sad.Rabbinin, kulu Zekeriyya'ya rahmetini hatırla

(zikret).Hani O, Rabbine derûnundan yönelmişti."Rabbim... Gerçek ki, kemiklerim gevşedi,

saçlarım ağarıp bembeyaz oldu! Rabbim, sana dua edip de hiç hüsrana uğramadım..."

"Muhakkak ki ben, arkamda kalacakların neler yapacağından korkarım. Karım ise zaten kısır! O hâlde ledünnünden bana bir velî hibe et."

"Ki bana da vâris olsun, Âl-i Yakup'a da vâris olsun... Rabbim onu rızanla yaşattıklarından eyle."

"Ey Zekeriya... Seni, kendisinin ismi Yahya olan bir erkek çocukla müjdeliyoruz... Daha önce Ona bir adaş da yapmadık (hiç kimseyi Yahya ismi ile isimlendirmedik)."

(Zekeriyya) dedi ki: "Rabbim, karım kısır ve ben de ihtiyarlıkta sınıra ulaşmış olduğum hâlde, benim nasıl bir oğlum olur?"

"Orası öyledir" dedi (Rabbi)... (Ancak) Rabbin dedi ki: "O bana kolaydır... Sen (anılır herhangi) bir şey değilken, daha önce seni halketmiştim."

(Zekeriyya) dedi ki: "Rabbim! Bana bir alâmet ver..." Dedi ki: "Senin işaretin, sorunun olmadığı hâlde, insanlarla üç gece süresince konuşmamandır."

703

Page 344: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

(Zekeriyya) mabetten halkının yanına çıktı ve onlara: "Sabah-akşam tespih edin" diye işaret etti.

"Ey Yahya!.. Hakikat Bilgisine sımsıkı sarıl!" (Yahya'ya) olayların oluş nedenlerini, sistemi OKUma özelliğini verdiğimizde, daha çocuktu!

Ve ledünnümüzden bir ruhanî hayat ve bir sâfiye (zekât) verdik... Korunma konusunda çok hassastı!

Ana-babasına iyi davranırdı, zorba ve âsi değildi.

Dünyaya geldiği, ölümü tattığı ve ölümsüz olarak bâ's olduğunda, Selâm üzerindeydi. (Meryem/1-15)

ALLAH RASÛLÜ’NÜN KONUŞMASI

ALLAH RASÛLÜ,HEVÂSINDAN (hayalî şeyleri) KONUŞMAZ!

Necm'e (bölüm bölüm açığa çıkararak tüm hakikati anlatana) yemin olsun ki,

Arkadaşınız ne saptı ne de azdı! (O), hevâsından (hayalî şeyleri) konuşmaz!O yalnızca vahyolunan bir vahiydir!O'na kuvveleri şiddetli olan (Rabbi) talim etti!O (kuvve) kendini fark ettirdi, böylece de

istiva etti (hakikatini şuurunda yaşama hâlinde yerleşti)!

O, Ufuk-u Âlâ (tüm dışsallığı kaplamış - âfakta) olduğu hâlde!

Sonra yaklaştı, tedelli etti (âfaktan enfüse dönüştü müşahedesi).

704

Page 345: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

İki yayın birleşimi (kab-ı kavseyn) veya Edna (daha da yakın) oldu!

Böylece kuluna vahyettiğini vahyetti.FUAD (Esmâ mânâ özelliklerini şuura yansıtıcı)

yalanlamadı (inkâr etmedi) gördüğünü!Gördüğü hakkında O'nunla tartışıyor

musunuz?Andolsun ki Onu bir daha gördü (hakikatin

bilincine inişiyle fark edilmesinde).Sidret-ül Münteha (şuur olarak sonsuz yaşam

hissedişi) indînde.Cennet-ül Me'va da Onun (Sidret-ül

Münteha'nın) indînde yaşanır!O an ki, Sidre'yi (varlığını) bürüyen (hakikat

nûru) bürüyordu (beden hissi kaybolmuş bir hâlde)!

Görüşü ne kaydı (gayrı kavramına); ne de haddi aştı (hakikati müşahededen dolayı tanrılık davasına düşüp, Firavunlaştı)!

Andolsun ki, Rabbinin (Hakikatini var kılan Esmâ özelliklerinin) işaretlerinden en büyüğünü gördü!(Necm/1-18)

RASÛL İLE ÖZEL (baş başa) KONUŞMA

Ey iman edenler... Meclislerde size: "Yer açın" denildiğinde, genişletin ki Allah da size genişlik versin! "Kalkın" denildiğinde de, kalkın ki, Allah, sizden iman edenleri ve kendilerine ilim verilenleri dereceler itibarıyla yükseltsin! Allah yaptıklarınızı Habîr'dir. (Habîr, her şeyi kendi Esmâ özellikleri ile yokken var kıldığı için, onların zaman mekân ötesi bir hâlde durumlarından haberdar olan, anlamında kullanılmaktadır. Allah bilir. A.H.)

705

Page 346: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

Ey iman edenler! Rasûl ile özel (baş başa) konuştuğunuzda bu özel görüşmenizden önce bir sadaka verin! Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir... Eğer (imkân) bulamazsanız, muhakkak ki Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.

(Rasûlullah ile) özel görüşme öncesi sadakalar vermekten korktunuz... Bu uygulamayı (cimrilikten dolayı) yapmadınız -(ama) Allah sizin tövbenizi kabul etti- (artık) salâtı ikame edin, zekâtı verin; Allah'a ve Rasûlüne itaat edin! Allah yaptıklarınızı Habîr'dir. (Mücadele/11-13)

SESİNİ(fikirlerini),RASÛLULLAH’IN SESİNİN ÜSTÜNE YÜKSELTMEK

Allah Rasûlünün önüne (beşerî düşünce ve yorumlarla, değerlendirmelerle) geçmek

Birbirine hitap ettikleri gibi (lâubali şekilde) yüksek sesle O'na hitap etmek

Farkında olmadan yaptıkları boşa gitmek

RASÛLULLAH'IN KATINDA SESİNİ KISANLAR Allah'ın anlayışlarının ne seviyede olduğunu

ortaya çıkarttığı kimseler Kendileri için bir bağışlanma ve çok büyük

karşılık olanlar (Seslenip yanlarına çağırmak, aklını kullanmamak olarak değerlendiriliyor! Dikkat edilesi

706

Page 347: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Ahmed Hulûs i ’de Kavramlar

bir konu! A.H.)

RASÛLULLAH'A EVİNİN DIŞINDAN(dışarıdan) SESLENENLER

(Çoğunluğu) Aklını kullanmayanlar Rasûlullah yanlarına çıkıncaya kadar

sabretmeyenler

SESLERİNİZİ(fikirlerini),O NEBÎ’NİN SESİNİN (bildirdiklerinin) ÜSTÜNEYÜKSELTMEYİN…

BİRBİRİNİZE HİTAP ETTİĞİNİZ GİBİ(lâubali şekilde)

YÜKSEK SESLE O’NA HİTAP ETMEYİN!Ey iman edenler... Allah'ın ve O'nun

Rasûlünün önüne (beşerî düşünce ve yorumlarınızla, değerlendirmelerinizle) geçmeyin; Allah'tan (şartlanmaya dayalı değer yargılarınızın sonuçlarını kesinlikle yaşatacağı için) korunun! Muhakkak ki Allah Semî'dir, Alîm'dir.

Ey iman edenler... Seslerinizi (fikirlerinizi) O Nebi'nin sesinin (bildirdiklerinin) üstüne yükseltmeyin! Birbirinize hitap ettiğiniz gibi

707

Page 348: FİHRİST€¦ · Web viewİçinizden hayra (Hakk'a) davet eden, Hak ve hakikate göre hükmedip, Din'e ters olan şeylerden uzaklaşmanızı tavsiye eden bir topluluk olsun. İşte

Av. Asuman Bayrakçı

(lâubali şekilde) yüksek sesle O'na hitap etmeyin! (Yoksa) siz farkında olmadan yaptıklarınız boşa gider!

Gerçekten Rasûlullah'ın katında seslerini kısanlar var ya, işte onlar Allah'ın anlayışlarının ne seviyede olduğunu ortaya çıkarttığı kimselerdir... Onlar için bir bağışlanma ve çok büyük karşılık vardır.

Sana, evinin dışından (dışarıdan) seslenenlere gelince, onların çoğunluğu aklını kullanmayanlardır! (Seslenip yanlarına çağırmak, aklını kullanmamak olarak değerlendiriliyor! Dikkat edilesi bir konu! A.H.)

Eğer onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette onlar için daha hayırlı olurdu! Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.

Ey iman edenler... Eğer bir bozuk inançlı size bir haber getirirse, iyice araştırın... (Yoksa) işin doğrusunu bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da yaptığınıza pişmanlık duyarsınız!

İyi anlayın ki, Rasûlullah içinizdedir! Eğer (O) çoğu işte size uysa, elbette sıkıntıya düşerdiniz! Ne var ki Allah size imanı (hakikatinizi hissetmeyi) sevdirdi, onu anlayışınızda güzel gösterdi ve küfrü (gerçeği ret), fusuku (bilinci körleten imanın dışına taşan fiilleri) ve isyanı (nefsanî hırsları) size sevimsiz gösterdi... İşte bunlar olgunluğa erenlerin ta kendileridir!

Allah'tan bir lütuf ve bir nimet olarak... Allah, Alîm'dir, Hakîm'dir. (Hucurat/1-8)

708