evimizi yıkanın villasını yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin...

58
H Hırsız Devletin Hırsız Polisinin En İyi Bildiği İş, Katletmek ve Çalmaktır! Evlerimizi, İşyerlerimizi Basıp Kıymetli Eşyalarımızı, Paramızı Çaldılar Devrimcileri Katledip Delilleri, Kanlı Gömlekleri Çaldılar! Mafya, Çete Kurup Halkın Malını Çaldılar! TOMA'lar, Akreplerle Saldırıp Çadırlarımızın Eşyalarını Çaldılar! Berkin’in Katilleri, Okmeydanı’nda “Berkin İçin Adalet” Çadırına Saldırdı Hırsız Polis Dayanışma Kutusunu Çaldı! Kentsel Dönüşümün Bir Yanı; Yağma, Talan, Rant Asıl Yanı; Armutlu Halkının Örgütlülüğünü, Dayanışmasını, Birliğini Yok Etmektir! AKP’ ye, Armutlu’ yu “Pilot Bölge” İlan Ettiren, “Gecekondulardan Gelip Boğazımızı Kesecekler!” Korkusudur! Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız! www.yuruyus-info.org [email protected] www.yuruyus-info.org [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 507 7 Şubat 2016 Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)

Upload: others

Post on 21-Aug-2020

8 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

HHırsız Devletin Hırsız Polisinin En İyi Bildiği İş,

Katletmek ve Çalmaktır!

Evlerimizi, İşyerlerimizi Basıp

Kıymetli Eşyalarımızı, Paramızı Çaldılar

Devrimcileri Katledip Delilleri, Kanlı

Gömlekleri Çaldılar!

Mafya, Çete Kurup Halkın Malını Çaldılar!

TOMA'lar, Akreplerle Saldırıp

Çadırlarımızın Eşyalarını Çaldılar!

Berkin’in Katilleri, Okmeydanı’nda “Berkin İçin Adalet” Çadırına SaldırdıHırsız Polis Dayanışma Kutusunu Çaldı!

Kentsel Dönüşümün Bir Yanı; Yağma, Talan, Rant Asıl Yanı; Armutlu Halkının Örgütlülüğünü,

Dayanışmasını, Birliğini Yok Etmektir!

AKP’ ye, Armutlu’ yu “Pilot Bölge” İlan Ettiren,“Gecekondulardan Gelip Boğazımızı Kesecekler!”

Korkusudur!

Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!

ww

w.y

uru

yu

s-in

fo.o

rgyu

ruyu

s.b

iz@g

mail.c

om

www.yuruyus-info.org

[email protected]

Haftalık Dergi / Sayı: 5077 Şubat 2016

Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)

Page 2: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

Küçükarmutlu halkı, AKP’nin polislerinin katlettiğiDilek Doğan’a adalet için 3 aydır direniyor.

Son bir ayı aşkın zamandır Küçükarmutlu TOMA’la-rın, akreplerin, yüzlerce polisin ablukası altında... Düş-manın açlık grevi çadırına saldırmadığı bir gün yok. Fa-şizm saldırıyor, TOMA’larla direniş çadırını yıkıyor... Ar-mutlu halkı yeniden kuruyor.

Çünkü; düşmanın yıkmaya çalıştığı iki kalas birbrandadan oluşan direniş çadırı değil, devrimcilerin ön-derliğinde hareket eden Küçükarmutlu halkının iradesi-dir...

Bu iradeyi kırmayı başardığında, Küçükarmutlu diyebir mahalle de kalmayacaktır...

Biliyor Küçükarmutlu halkı; savundukları iki kalas birbranda değil; Koskoca bir mahalledir... Kanlarıyla yarat-tıkları değerleridir, onurlarıdır. Sevcanlar’dır, Hüsnüler’dir,Mustafa Bektaşlar’dır, Büyük Direniş’in onuru Canan-lar, Zehralar, Sultanlar... direniş tarihidir çocuklarının ge-leceğidir...

Dostlara umut, düşmana korku salan bir tarih... Dostlarımıza da, düşmanlarımıza da öneriyoruz; bu

tarihi okuyun...

Kitabın Adı: Bütün Yoksul Mahalleler Bizim Olacak! KÜÇÜK ARMUTLUBoran YayınlarıDerleyen: Ali Osman Köse

“Armutlu’nun karakolmuş okullarıBahçesinde bir panzer yatarmışPanzerin gölgesinde buyurmuş çocuklarPanzer çocuğun topunu çalmışÇocuk koşmuş topunu almayaPanzer yurumuş, Çocuk 7 yaşında kalmış”

Gecekondu mucadelesi denilince ilk akla gelen yer-dir Kuçuk Armutlu...

Yıkımlar, saldırılar, direniş...Bu uç kelime Kuçuk Armutlu gerçeğini belki özetle-

yebilir. Ama asla yeterli değildir. Kuçuk Armutlu arazimafyasına, devletin kolluk guçlerine, turlu çeşit saldırıaraçlarına karşı kendisini savunurken, diğer yandan dahalkın kendi örgutlulukleriyle yaşamı örgutlediği bir de-neyimdir.

Dayanışma ve kolektivizmle bir mahallenin en başın-dan yaratılabileceğinin örneğidir. Yaratılan sadece bina-lar, duvarlar, yollar değildir. Yaratılan aynı zamanda ada-let anlayışıdır. Halkın değerlerine göre yaşamı örgutle-mektir.

Devrimci kurallarla halkın değerlerinin birleşmesi; etekemiğe burunmesidir.

Kuçuk Armutlu devrimci hareketin yarattığıözgunluklerden birisidir.

Armutlu’nun direnişlerine uzlaşmazlığını ve sonuçalma niteliğini veren; oradaki yaşamı örgutleyen, kural-ları belirleyen, halkı birleştiren bir ideoloji var.

Bunun içindir ki Armutlu, onu var eden ideolojininkendisi kadar özgundur.

Kuçukarmutlu, devletin hem korkusu, hem de aciz-liğidir. Kuçukarmutlu bir mevzidir.

Devletin fiili, ekonomik, siyasi, ideolojik saldırıları-na karşı yıllardır devam eden bir savaş vardır orada.

Her mevzi savaşında olduğu gibi kayıplar da kazanım-lar da devam edecek. Ancak hiçbir zaman Armutlu’nundirenişle özdeşleşen anlamı değişmeyecek.

DİRENİŞ KAZANACAK!

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Mustafa DOĞRU

Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel: (0-212) 536 93 44Faks: (0-212) 536 93 45

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi MatbaacılıkSanayi Cad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım

Pazarlama San. ve Tic. A.Ş.

Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 Euro

Almanya: 4 Euro

Fransa: 4 Euro

İsviçre:6 Frank

Hollanda: 4 Euro

İngiltere: £ 3

Belçika: 4 Euro

Avusturya: 4 Euro

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Tel: (0-212) 251 94 35 www.yuruyus-info.org [email protected]

Düşmanlık kavramı insanlık tarihi kadar eskidir.

Henüz sınıflı toplumların olmadığı dönemde,

insanlık ilk savaşını doğaya karşı vermiştir.

Hayatta kalabilmek için, yaşam hakkını

savunabilmek, en temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek

için çok çetin savaşlar vermiş, bu savaşlar sayesinde

insan, insan haline gelmiştir.

Düşmanımız kimdir?

Ne için ve kime karşı savaşıyoruz?

Bu soruların cevapları her gün hayatın keskin pratiği

içinde karşımıza çıkar. Düşmanın tüm politikalarını

göğüslemek halkı da bu politikanın karşısında

saflaştırıp savaştırmak için Marksizm-Leninizm’i

iyi bilmeli ve burjuva ideolojisini de

iyi tahlil etmeliyiz.

Page 3: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

39 Eynez Tepesi’ndeki direniş çadırı;

hayatın ortasına kurulacak!

41 Direnen İmbat işçilerinin yanındayız!

42 Dilek Doğan’ın mahkemesi

17 Şubat’ta Çağlayan Adliyesi’nde!

44 Delil hırsızlığınız sizi kurtaramayacak!

45 AKP; çadırımıza, Berkin için adalet

isteme cüretimize saldırıyor!

46 İsmail Akkol ve Fadik (Yayla)

Adıyaman onurumuzdur!

47 Halk Düşmanı AKP: Sapıklığı

savunanlara çocuk emanet edilmez!

48 Ülkemizde Gençlik: “Berkin afişiyse

on tane yapıştırın, duvarım sizindir”

49 TAYAD’ın 30. yıl çalışmaları sürüyor

50 Umudun türküleri faşizmi boğacak!

51 Kumarın meşrulaştırılmasına

izin vermeyeceğiz!

52 Dergimizi milyonlara ulaştırma

hedefimize daha fazla yaklaşıyoruz

54 Avrupa’daki Biz:

Enternasyonalist olmak...

55 Avrupa’da Yürüyüş: Umudu ve

dayanışmayı büyütüyoruz

56 Yitirdiklerimiz...

İİ ç i n d e k i l e r24 Gençlik Federasyonu’ndan:

AKP faşizmi, üniversitelerikendi kadrolarıyla dolduruyor!

25 Liseliyiz Biz: Düzenin

adaletsizliklerine karşı LiseliDev-Genç’te örgütlenelim!

26 10 Soruda: Kurumlarımızda

yaşamı nasıl örgütlemeliyiz?

28 Anadolu Cephesi:Hedefi olmayan gemiye,hiçbir rüzgar yardım edemez!

29 Bu Halk Bu Vatan Bizim:Halk ve vatan sevgisi

32 62 kişinin serveti, 3.5 milyar

insanın gelirinden daha fazla!

33 Sanatçıyız Biz: Dünya halklarının

direnişlerini anlatan filmler,geleceğimizi gösterir

34 İsrail devleti gayrımeşrudur!

35 Kamu Emekçileri Cephesi:KESK, Ankara Katliamı’nınhesabını sormalıdır!

36 Savaş ve Biz: Savaşçı, önce

kendisini yenendir!

37 Devrimci İşçi Hareketi: Biz kimiz?

38 AKP kıdem tazminatına göz dikti

6 Faşist AKP, Küçükarmutlu’yupilot bölge yapmak istiyor!

9 Biz Diyoruz ki:Gençliği örgütlemeliyiz

10 Kürdistan’da Tek Yol Devrim:PYD, herkesin kullanacağıbir güç müdür?

13 Mahallelerde örgütlenmektercih değil, zorunluluktur -2-

16 Sultanahmet Katliamı’nınsorumlusu, IŞİD’i yaratanlardır

18 Sorunlar/Çözümler: Kapıçalışması devrimi örgütlemektir

19 TAYAD’lı Aileler: 30 yıllıktarihi hep birlikte yarattık, hep

birlikte büyüteceğiz!

20 Direniş geleneğimiz Avrupa’dada büyüyor! -4-

23 Halk Meclisleri: Meclis çatısıaltındaki her çalışma, yönetmedeneyimimiz olacaktır

4 İstiyoruz Yapacağız: Biz kendisandalyemizde oturmaya devamediyoruz, edeceğiz!

Örgütlü, Birleşmiş Bir HalkıTeslim Alamayacaksınız!

Page 4: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

-BİRİNCİ BÖLÜM-Önderimiz Dursun Karataş, “Ta-

rihimiz boyunca emperyalistler vesözcülerinin bizim için yaptıkları tes-pitlerin değişmedi”ğini söylemiştir.

Emperyalist demokrasinin savunu-cusu Daniel Cohn Benditt "Taş devrininideolojisini savunuyorlar" demişti.

Polis "Kızıldere’nin adı bile değiştisadece siz değişmediniz" diyor.

Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı"Bu örgütü şöyle anlatayım. İkinciDünya Savaşı bitmiş, bunlar adadakalan Japon askerleri gibi 30 seneöncesinin argümanlarıyla saldırı ya-pıyor. Rejimin yıkılacağını zannedi-yorlar" diyerek aynı tespiti farklı birbiçimde ifade ediyor. (Cumhuriyet,6 Nisan 2015, sayfa 10)

Yüzlerce yıllık sınıf mücadelesinindeneyimleriyle biliyoruz ki "düşmanınsenin için iyi bir şey söylüyorsa doğruyolda değilsindir" ilkesi her zamangeçerlidir.

Tasfiyeciliğin, inançsızlığın, inkarınve icazetin kol gezdiği, halkları teslim

almaya çalıştığı günümüzde Anadolutopraklarında başeğmeyen, güçlü birideolojinin savunucuları olarak haykı-rıyoruz: "Biz kendi Marksist-Leninistsandalyemizde oturuyoruz, oturmayadevam edeceğiz. Başkalarının sandal-yesinde oturmak Marksist-Leninist ki-şiliğimizi zedeleyeceği gibi, bizi devrimyolundan da sağa sola saptıracaktır."

Biz Devrim YolundanSapmadık! Sapmayacağız!

Devrim ve sosyalizm düşüncesinivatanımızda kan ve alınteri pahasınada olsa büyütüyoruz.

Biz Marksist-Leninistiz.Marksizm-Leninizm bugün dünya

halklarının çözüm gücü ve kurtuluşumududur. Her sorunun çözüm kay-nağı oradadır. "Biz çözeriz", "biz ya-parız" güvenimizi yaratan ideoloji-mizdir. Emperyalistler vargüçleriyleumudu karartmaya çalışıyorlar.

Marksist-Leninist ideolojinin dün-ya yüzünde hala varolması Amerikanemperyalistlerinin korkulu rüyası ol-maya devam ediyor.

Bunun için "yeryüzünde tekrar Mar-kisist-Leninist bir gücün varolmasınaizin vermeyeceğiz" diyorlar.

Bizim umudumuz onların korku-sudur. Biz umudumuzu büyüttükçeonların korkuları da büyüyecek.

Onlar çürüyecek, yok olacaklar;biz ise yeni bir geleceği değerleri-mizle, çözüm gücümüzle nakış nakışişleyeceğiz.

Evet, öyle bir ideolojik güce sa-hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tekbir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin, katillerinise yüreğine korku salıyor.

Çünkü o tek bir sevgi cümlesininiçinde değerlerimiz var. Söylediğiniyapan, yaptığını savunanların tarihi;sosyalizm ideojisinin hala halklarınumudu olduğu gerçeği var.

Bugüne kadar belki de milyonlarcainsan "biz de sizi seviyoruz" demiştir.Aynı cümleyi biz söylediğimizde ya-rattığı sarsıntının gücü bundandır.

Şafak ve Bahtiyar'ın ağzından çıkanbu cümle sevginin en özlü anlatımıolarak dilden dile dolaşır hale gelmiştir.Düşmanlarımıza yukarıda ifade ettiğimiztespitleri yaptıran işte bu gücümüzdür.Saldırı ideolojimizedir. İlkelerimizdenve kurallarımızdan vazgeçmeyen tar-zımıza, inançlarımıza ve düşünceleri-mize olan bağlılığımızadır.

İdeolojik ve SiyasiÖncülüğünüEmperyalizmin Yaptığı;Tasfiye, Teslimiyet veİnkar Süreci HalklarıTeslim Almak İçinVar Gücüyle Saldırıyor

Bu saldırıya direnen ve savaşan birtek biz varız. Saldırının öncelikli hedefibeyinleri teslim almaktır. Bugün em-peryalistlerin beyinleri teslim almakiçin kullandıkları yöntemlerin çeşitlerive saldırının yoğunluğu artmış olsa da,bu politika daha eskilere dayalıdır.

"1980 yılında ‘Enteramerikan gü-venlik konseyi’ için hazırlanan veABD dış politikasının seksenli yıllariçin prensiplerinin tanımlandığı ünlü'Santa Fe Komitesinin gizli belgesinde'şöyle deniyordu:

Birleşik Devletler ideolojik alandainisiyatifi ele almalıdırlar. Savaş,insan doğasına aittir, politik-ideolojikunsur ön planda olmalıdır. Radyo,televizyon, kitap, yazı ve broşür, fon,burs ve ödül aracılığıyla Latin Ame-rika aydınlarını kazanmak için birkampanya örgütlenmelidir."

Gizli döküman şu öneriyle bitiyor:'Dış politikanın araçlarına arkadandestek verebilmek için insanların

“Biz Daima, Değişmez Marksist-Leninist Sandalyemizde Oturacağız” (Kim İl Sung)

HHer Ne Pahasına Olursa OlsunBiz Kendi Sandalyemizde

Oturmaya Devam Ediyoruz-Edeceğiz!

Marksizm-Leninizm bugündünya halklarının çözüm gücüve kurtuluş umududur.

Her sorunun çözüm kaynağıoradadır. "Biz çözeriz", "biz ya-parız" güvenimizi yaratan ideo-lojimizdir. Emperyalistler var-güçleriyle umudu karartmayaçalışıyorlar.

Marksist-Leninist ideolojinindünya yüzünde hala varolmasıAmerikan emperyalistlerininkorkulu rüyası olmaya devamediyor.

İSTİY

ORUZ

YAPACAĞIZ

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:4

Page 5: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

beyni kazanılmak zorundadır.Çünkü politikanın arka desteği

olarak inanç, zafer için tayin edicidir"(Gerilla Bilanço Çıkarıyor, sayfa 33)

Evet, emperyalistlerin tespiti doğ-rudur. İnanç zafer için tayin edicidir.Bu nedenle de inançsızlık hakim kı-lınmalıdır. Bu emperyalistleri sınıfçıkarlarının gereğidir. Emperyalistlerbu saldırıyla başta solun reformistkesimleri olmak üzere hemen pekçok kesimi ikna etmişlerdir.

2000’lerin başlangıcında ısrarlavurguladıkları "Ya düşünce deği-şikliği ya ölüm" dayatmasının ya-rattığı saflaşma önemli ölçüde sonuçvermiştir. Devletler bir yandan mü-cadeleyi bastırma ve tasfiye etmeişini açık şiddetle, yasalar ve faşistterörle hayata geçirirken diğer yandanda "sivil toplumculuk" zehrini halkörgütlülüklerinin, DKÖ’lerin içineakıtarak halkın meşru örgütlenme-lerini, iktidar alternatifi meşru mü-cadele anlayışlarını yok ettiler.

Emperyalistlerin yöntemi tümdünyada aynıydı: Önce ideolojik-fi-ziki olarak kuşatmaya al, kuşattığınörgütlere ya da kişilere "düşünce de-ğişikliğini" dayat.

Sonra da önlerine koyduğu "siviltoplumculuğu" kabullendir. Böylece"çağdaş" "diyaloga açık" "meşruluk"bilinci yerine "icazet" anlayışını temelalmış; anti-emperyalist, anti-faşistmücadeleyi unutmuş, "iktidar pers-pektifi"yle uzaktan yakından ilgisiolmayan, tüm varlığını sınıf müca-delesinin reddi üzerine kurmuş bir"solcu"luk geliştirilmiştir.

Sivil Toplumculuk Devrimin Yok Edilmesidir

Sivil toplumculuk çelişkileri yu-muşatmak için vardır. Halkı düzeniçinde tutar; sorunların düzen içindeçözüleceğine dair umutları diri tut-maya çalışır.

Sivil toplumculuk bütün bir ta-rihsel süreç içinde emperyalist bur-juvazinin sola dayattığı en çirkin tas-fiye ideolojisidir.

Devrim adına ne varsa her şeyitasfiyeyi hedefler.

En başta nesnel temeli çarpıtır,hayali bir durum tespiti yapar. Mater-

yalist felsefe yerine idealizmi ikameeder. İdeolojik, politik, ilkesel, stratejik,örgütsel, ahlaksal vb. solun ne kadarbirikimi varsa yok etmeye çalışır. Sı-nıfları yok sayar; yerine cins, çevrecilik,etnik köken, feminizm gibi burjuvaanlayışları koymaya çalışır.

Sol, Sivil ToplumculukDüşüncesine BirdenbireGelmemiştir: "İdeolojik Kriz"DemagojileriBirer Basamaktır

1980’lerin sonları ve 90’ların baş-larında sosyalizmin tek tek ülkelerdeyıkılmasıyla o güne dek "kendi Mar-kisist-Leninist" sandalyesinde otur-mayan sol kendi deyimleriyle "ideo-lojik krize" girdiler.

O dönemin devrimcileri ve ge-nelde solu, sosyalist ideolojinin halkınsorunlarına "çözüm üretemediği""ideolojik bir krize" girdiği tespitlerinesarıldılar. Elbette ki asıl sorun kendiözgüçlerine duydukları güvensizlikti.Kendi ayakları üzerinde duramayan;kendisi politika üretemeyen, ideojikgıdasını hazır reçeteler şeklinde sos-yalist ülkelerden alan solcular ne ya-pacaklarını şaşırdılar.

Bir yandan emperyalizm YeniDünya Düzeni adını verdiği tahak-kümünü her alanda hakim kılmayabaşlamıştı.

Saldırılara direnmek; sosyalizmesahip çıkmak onurunu taşımak içinbedel ödemek gerekiyordu. İdeolojikzayıflık; direnme gelenekleri yara-tamamış olmak devrimci örgütlerinhızla savrulmasına neden oldu.

"Latin Amerika'nın burjuva sağınınbir tek güçlü yanı var: Derin bir siyasalve ideolojik kriz içerisinde olan solunzayıflığı. Askeri diktatörlüklerden sonrademobilizasyon gelmişti, kanlı iktidarınuzun yıllarından sonra insanlar artıkzorla ilgili, "devrimci zorla" da ilgilibir şey istemiyorlar.

Demokrasi içinde iyi bir yaşamümitleri kısa sürede boşluğa düşme-sine rağmen, memnuniyetsizliklerihenüz isyana dönüşmüyor, daha çokazim kılığına, yılgınlığa ve dört duvararasına çekilmeye dönüşüyor. Bir

devrimin olabilirliğine artık kimseinanmıyor gibi." (Gerilla Bilanço Çı-karıyor-s:31)

Herkes kendi inançsızlığını, bedelödeme korkusunu ve elbetteki çözüm-süzlüğünü SOSYALİZME YÜKLÜ-YORDU. Günah keçisi sosyalist ideo-loji oldu. Sorun sosyalist ideolojideydi.Sorulara cevap veremiyordu. Halkınsorunlarına çözüm üretemiyordu.

Oysa sorun sosyalizmde değil,kişilerdeydi. Örgütlerdeydi. Bir krizvarsa bu örgütlerin kriziydi. Sorununkaynağı olarak sosyalist ideolojiyigöstermek gerçekte sorumluluğu ken-di üzerinden atmanın bir aracı oldu.

Emperyalizmin düşünce değişik-liği dayatmasında "kendini koruma"yı ve "sivil toplumculuğu", "biz" ye-rine "ben"i esas alan devrimcilerinbu tercihlerini gizlemenin yoluydu.

Dönem "birey"in ideolojisine inan-ma dönemiydi. Birey kutsanıyordu.

Sosyalist ideoloji sorunlara yetersizolamazdı. Sorun onu hayata uygula-yanların yetersizliği, emekten ve bedelödemekten kaçınmalarıydı.

Sosyalizm yaşayan, hayatla vekavgayla sıkı sıkıya kenetlenmiş birgüçtür. Onu savaşın içinde solumakve ete kemiğe büründürmek gerekir.Bizim ideolojimiz bir dogma değilbir yaşam çağrısıdır.

İnançlarından ve düşüncelerindenvazgeçmeye hazır solcular bunu gö-remediler. Zaten sosyalist ülkeler debirer birer yıkılmışlardı.

"Solun ideolojik krizi dünya ça-pında bir karakter taşıyor ve SovyetlerBirliği'ndeki değişikliklerle de bağ-lantılıdır. Latin Amerika'da peres-troika ve glasnost (açıklık ve yenidenyapılanma) ile sağ politika yapıyor,motif şu: En sonunda en yüksek ko-mutanınız akıllandı ve piyasa eko-nomisine alternatif olmadığını ka-bullendi. Gerici gazeteler büyük man-şetlerle ve satır aralarında sevinçduyarak, Moskova'daki ilk "güzellikyarışmasından", ilk Mc-Donald veMister Pizza dükkanlarından, ilkFransız moda yaratıcılarından veAlman "Burda" yayınevinin faaliyet-lerinden haber veriyorlar." (GerillaBilanço Çıkarıyor-syf 36)

-DEVAM EDECEK-

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

55“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Page 6: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

Ocak ayının başından itibarenAKP’nin polisi Küçükarmutlu'dakiDilek Doğan Adalet Çadırı’na saldı-rıyor. Ancak saldırı çadırla da sınırlıkalmayarak tüm Küçükarmutlu halkınıhedef alacak tarzda büyüdü. Ablukanınnedeni çadır gibi görünse de kısa sü-rede bunun tek başına çadırla ilgiliolmadığı açığa çıktı. Saldırı tüm halkayönelik idi.

TOMA’lar, akrepler hemen her günKüçükarmutlu sokaklarında kol gezip,Küçükarmutlu giriş-çıkışı denetim altınaalınırken saldırganlık açık tehdit boyu-tuna vardı. AKP’nin katil polisi katlettiğiDilek Doğan’ın ailesini “Sizi de öldü-receğiz” diye tehdit etti. Sarıyer EmniyetMüdürü, “Çadırı, derneği, cemevini,tüm mahalleyi bombalayacağız” diyereksaldırganlığının, halk düşmanlığının bo-yutlarını gözler önüne serdi. Tehditleryetmemiş olacak ki Sarıyer Kaymakamı“orada çok kötü şeyler olacak. En az250 evi yıkacağız” diyerek kendisiylegörüşmeye gelen Armutlu halkı heyetineve halka gözdağı verdi.

Polisi, Emniyet Müdürü, Kayma-kamı bu gücü, pervasızlığı, saldır-ganlığı elbette devletten, iktidardanalmaktadır. Bu devlet halka düşmandır.Bu devlet faşist bir devlettir. Bu devletKürdistan’da yakıp-yıkan, kadın-ço-cuk-yaşlı demeden Kürt halkını hergün katleden bir devlettir. Bu devletAlevi halkını Maraşlarda, Çorumlarda,Sivaslarda, Gazilerde yakan, tarayan,bombalayan, katleden devlettir.

Bu devletin her hücresinde halkdüşmanlığı vardır. Cumhurbaşkanındanbaşbakanına, bakanlarına iktidarın yetkiliağızlarının son bir kaç ayda söyledik-lerine bakın. “Terör örgütü’ söylemiyleyatıp onunla kalkıyor. “Ezeceğiz, biti-receğiz, yok edeceğiz” diyor. Ağızla-rından kan damlıyor. Herkesi, tüm halkı

“terörist” gördüğünü “terör örgütü ilegörüşen şerefsiz ve namussuzdur” di-yerek ortaya koyuyor Tayyip Erdoğan.

Sadece söylemekle de kalmıyorlar.Özel güvenlik bölgeleri, sokağa çıkmayasakları günlük sıradan olaylar halinegelmiştir. Özel timleri, jandarmasıyetmiyor bordo bereli katillerini dedevreye sokuyor. Tahammülsüzlükve halka düşmanlık o derece ki “tank-larla girin” diyor Erdoğan.

Oligarşinin, FaşistAKP’nin Master PlanıHazır: Halka Karşı UzunVadeli, Geniş Çaplı Savaş

Halka karşı açılan savaşta önlemlerbitmek bilmiyor. “Master planlar”dansöz ediyorlar. Master plan, uzun vadeli,geniş çaplı, gelişmenin ilerleme saf-halarını gösteren plandır. Yani özcesitüm Türkiye halklarına karşı genişçaplı, uzun vadeli bir saldırı planıiçinde olduğunu söylüyor faşist AKPiktidarı.

Kürdistan'da halka saldırının birkaç hafta içinde tamamlanacağını, vehalka saldırının İstanbul, Ankara,İzmir başta olmak üzere metropollerdedevam ettirileceğini söylüyorlar.

Halka karşı savaş Kürdistan’da farklıbir boyuta geçerken İstanbul, Ankara,İzmir gibi metropollerde ise planın ilkadımları atılmaya başlanacak. Dahadoğrusu atılan adımlar güçlendirilecek.

"Bakanlar Kurulu 10 ilde 39 böl-geyi polis güvenlik noktası adı altındakamulaştırma kararı verdi. İller ara-sında Aydın ve Ankara da var." Kale-kolların daha ilk adımı yasadışılıklabaşladı. Halka ait toprakları zorla ka-mulaştırarak kalekol için ayırıyorlar.Keyfi hareket ediyorlar. Halka düş-manlıklarını, hırsızlıkla, zorla talan

OOLİGARŞİNİN, FAŞİST AKP’NİN MASTER PLANI HAZIR: HALKA KARŞI UZUN VADELİ, GENİŞ ÇAPLI SAVAŞ!

Faşist AKP Küçük Armutlu'yu Pilot Bölge Yapmak İstiyorFaşist AKP Küçük Armutlu'yu Pilot Bölge Yapmak İstiyor

Örgütlü, Birleşmiş, Direngen Bir Halkı Teslim Alamayacaksınız!

� Küçükarmutlu Örgütlü,Tarihi Olan, Politik, Emekçi,Alevi Halkın Yoğun Yaşadığı BirMahalledir.

�Oligarşi SaldırılarıylaKürdistan’da Yaptığı GibiKüçükarmutlu’yu daİnsansızlaştırmak İstiyor.

� Halkı Göç EttirerekHem Halkın Alınterini, EmeğiniYağmalamak Hem De BirDevrimci Dinamiği DağıtmakAmacındadır.

�Küçükarmutlu Bizimdir.Oligarşiye Bırakmayacağız.

�Örgütlü, Muhalif,Devrimci Potansiyelin YüksekOlduğu Mahalleler OligarşininÖncelikli Hedefidir.

�AKP FaşizmininKüçükarmutlu'da SaldırdığıOnurlu Tarihimizdir.

�Evimiz, Emeğimiz,Değerlerimiz İçin DirenmeliyizÖrnek Olacak Bir DirenişYaratmalıyız!

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:6

Page 7: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

ederek yürütüyorlar."Yeni polis noktaları"nın ku-

rulması da diğer önlemler arasında.Ve bir başka adımları da polis özelharekatçı sayısının arttırılmasıdır.Yeni kalekollar ve polis noktalarınınise normal karakollar gibi günlük iş-lere bakmayacağı, sadece özel harekatpolislerine ayrılacağı söylenmektedir.Ankara, İstanbul başta olmak üzerebazı büyükşehirler dahil hassas il veilçelerde “tahkimatı güçlü, kalıcı ka-rakol gibi güvenlik merkezleri” ku-rulacak. Zırhlı, güvenlikli, sadeceözel harekata ayrılı kalekollar vepolis noktaları.

Normal mahalle karakollarının iş-kence yuvaları olduğu düşünülürsebu güvenlikli yeni karakolların nasılyerler olabileceği çok açıktır. Bu polisnoktalarının oluşturulmasıyla "terö-ristlerin bölgede faaliyet göstermesineizin verilmeyeceği, terör faaliyetlerineanında müdahale edileceği" söyleniyor.Tüm halkı "terörist" olarak görerekhakkını arayan, muhalif olan her sesiboğmak isteyeceklerdir.

Kürdistan’ın il ve ilçeleri dışındabunun uygulamalarını şimdiden Kü-çükarmutlu'da hayata geçirmeye baş-ladılar. Tüm halkı tehdit edip gözdağıvererek, adalet çadırını her gün akrepve TOMA’larla yıkarak, halkın, dev-rimcilerin üzerine plastik mermiler,gerçek mermiler sıkarak, mahalleyeotobüs vb. sokmayarak kısacası ma-halleyi her gün terörize ederek, yetkiliağızlardan "derneği, cemevini, çadırıbombalayacağız, evleri yıkacağız,çok kötü şeyler olacak" diyerek ya-pacaklarının ipuçlarını vermeleriyleşimdiden Kürdistan'ın şehirlerindeyaptıklarının provasını yapıyorlaradeta.

Küçükarmutlu’nun PilotBölge Seçilmesi AlevilerinYoğun YaşamasındanDeğil, DevrimciPotansiyelin YüksekOlduğu, Örgütlü BirMahalle Olmasındandır

Elbette Küçükarmutlu'nun hedefseçilmesi tesadüf değildir. Bu durumönümüzdeki süreçte bizleri nelerin

beklediğinin, nelere hazırlıklı olma-mız gerektiğinin de ifadesidir.

Baskı ve terör, oligarşinin halkıteslim almaktaki temel silahıdır. An-cak bunun tek başına yeterli olma-yacağını çok iyi bilmektedirler, yüz-yıllık tecrübe ve deneyimleri de bunuonlara öğretmiştir. Dolayısıyla biryandan baskı ve terör diğer yandan"ekonomik sosyal program" adınıverdikleri yalan ve demagojiye dayalıpsikolojik savaşı da yoğun biçimdeuygulayacaklardır.

Ne kadar güç gösterisi yaparlarsayapsınlar halktan, halkın tepkisindenkorkmaktadırlar. Kuşkusuz halkıntepkilerini de açığa çıkartacak olandevrimcilerdir, Cephedir.

Oligarşinin Küçükarmutlu'ya yö-nelik saldırıların nedeni, kendine soldiyen bazı dergi, gazetelerin yazdığıgibi Alevilerin yoğun yaşadığı birmahalle olmasından dolayı değildir.Evet, Armutlu’da Alevi halkı yoğun-luktadır ancak AKP faşizminin sal-dırılarını mezhepçiliğe bağlamak ger-çek nedenden uzaklaşmaktır. Sol açı-sından ise Armutlu’nun Cephe ileanılmasından duyduğu rahatsızlıktır.

Küçükarmutu’uya saldırıların vepilot bölge olarak hedef seçilmesininnedeni; Küçük Armutlu’nun devrim-cilerin kurduğu, örgütlü ve direniştarihi olan bir mahalle olmasıdır.Burada politik ve emekçi halkın ya-şamasıdır. Yani, halk düşmanı oligarşi,mezhepçilik üzerinden değil, sınıfkiniyle saldırmaktadır.

Küçükarmutlu şimdi de adalet mü-cadelesinin sembollerinden olmuştur.Dilek Doğan'ın katledilmesi ve katilpolisin tutuklanıp yargılanması tale-biyle başlatılan çadır direnişi ve açlıkgrevi eylemi AKP faşizmini teşhirediyor. AKP faşizminin "terör" de-magojilerini boşa çıkartıyor. Kiminterörist olduğunu gözler önüne seriyor.Bu adaletsizliği tüm Türkiye halkla-rının gözleri önüne seriyor. Küçükar-mutlu'daki çadır ve açlık grevi direnişiadaletsizliklere karşı direniş çağrısıoluyor. Küçükarmutlu bu yanıyla dahalklarımıza "kötü örnek" olmuştur.Günlerdir süren polis saldırısı önceliklebu sesi bitirmek sonrasında ise tümmahalleyi, Küçükarmutlu halkını tes-

lim almak amaçlıdır.Emniyet müdürü, kaymakamı ça-

dıra yönelik polis saldırısını "DilekDoğan’ın davası açıldı, artık mah-kemede, ne çadırı artık, çadıra gerekyok" sözleriyle başlattılar. “Bırakınartık, gerek yok” dedikleri adaletmücadelemizdir. Adalet mücadele-sinden duydukları rahatsızlığı açıkbiçimde ortaya koymuşlar, bu mü-cadeleden vazgeçilmediği için sal-dırganlık büyütülmüştür.

Küçükarmutlu'nun hedef alınma-sının bir diğer yanı da rant boyutudur.Boğazın en değerleri yerlerinden biridirburası. Zengin site ve villaların orta-sında bir emekçi mahallesi. Hem depolitik, muhalif, devrimci bir geçmişeve niteliğe sahip bir mahalle de oluncaoligarşinin tahammülsüzlüğü daha dabüyümektedir.

Oligarşi estirdiği terör ve yıldırmahareketleriyle Kürdistan’da yaptığı gibiKüçükarmutlu’yu da insansızlaştırmakistiyor. Halkı göç ettirerek hem halkınalınterini, emeğini yağmalamak hemde bir devrimci dinamiği dağıtmakamacındadır. Küçükarmutlu bizimdir.Oligarşiye bırakmayacağız.

AKP Faşizminin KüçükArmutlu'da SaldırdığıOnurlu Tarihimizdir

İstanbul Sarıyer ilçesindeki Kü-çükarmutlu Mahallesi, 1989’da Ana-dolu’nun çeşitli kentlerinden (ağırlıklaTokat, Sivas, Maraş, Rize, Şanlıurfa,Erzincan, Amasya, Ordu, Dersim)göç edip barınma sorunu yaşayanlaraDevrimci Sol tarafından parsellereayrılan arazilerin dağıtılması ile ku-rulan bir mahalledir.

Daha kuruluşundan itibaren rantave rant sağlayan mafya çetelerinekarşı çıkan örgütlü bir mahalle olarakdoğmuştur. Ve kuruluşundan bugünekadar da yoksul, emekçi halkın ihti-yaçlarını esas alan bir anlayış hakimkılınmıştır. Boğazın hemen yanıba-şında böylesine değerli bir arazininemekçilerin elinde olmasını hazme-demeyen devlet mafya çeteleriyleyöneldi buraya. Ancak karşılarındaDevrimci Sol’cular vardı. DevrimciSol’cular halkla birlikte mafya çete-lerini püskürttüler. Mafya çeteleriyle

77“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

Page 8: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

silahlı çatışmalar yaşandı.Yol, su, elektirik, kanalizasyon,

otobüs yoktu. Halkı cezalandıran oli-garşi buraya altyapı getirmedi. Dev-rimciler halkla birlikte çözüm buldularkendi sorunlarına.

Devrimci Sol’culardan önce maf-ya tarafından parsellenerek satılanbu bölgeye yerleşenler, hem paraödeyerek arazi satın aldıkları faşistarazi mafyasıyla, hem tapu-tahsisbelgelerini satın aldıkları halde ge-cekondu yıkım ekipleriyle, hem su,elektrik, altyapı hatlarını kendi im-kanlarıyla çözdükleri halde beledi-yeyle, hem de yüksek ve boğaz manz-arasına doğrudan hakim olan coğrafikonumu nedeniyle arsaları kendile-rinden almak isteyen büyük projesahipleriyle sürekli olarak çatışmakdurumunda kaldılar.

Bu saldırıları başta DevrimciSol’cular olmak üzere örgütlü, silahlıgüçle, halkın birlik ve dayanışmasıylaaştı Küçükarmutlu halkı. Ve bugünekadar da geldi.

Çok yönlü saldırılar, rant alanıolması, mahallenin emekçi yapısı,devrimcilerin varlığı Küçükarmutlu’yudirengen bir mahalle yaptı. Sevcanlar,Hüsnüler, İpek Yüceller’le, Şenaylar,Gülsümanlar’la, Canan ve Zehralar,Osman ve Ali Rızalar’la, Sultan Yıl-dızlar, Arzular’la, Hasan Ferit Ge-dikler, Dilek Doğanlar’la anılan birmahalledir Küçükarmutlu.

Oligarşinin sözcüleri, burjuvamedya “kurtarılmış bölge” dedi burasıiçin. Evet uyuşturucu çetelerinin, fa-şist mafyanın, polisin elini-kolunusallayarak dolaşamadığı halkın burayıkendi kurallarıyla, örgütlülükleriyleyönettiği bir mahalledir. Ancak bununyanında “kurtarılmış bölge” söylemihalka yönelik saldırının, baskı ve te-rörün demagojik gerekçesinden başkabir şey değildir.

Ölüm oruçlarının sembol mahal-lelerinden biridir. Küçükarmutlu budeğerleriyle fedanın, halk ve vatansevgisinin, direnişin sembolüdür. Oli-garşi, AKP faşizmi Küçükarmutluüzerinden işte bu değerleri, bu tarihisilmek, yok etmek istiyor. Yok etmekistediği bu yoksullar, emekçiler vedevrimcilerdir.

Evimiz, Emeğimiz,Değerlerimiz İçinDirenmeliyiz, ÖrnekOlacak Bir DirenişYaratmalıyız

Cepheliler Küçükarmutlu halkıylabirlikte günlerdir nasıl direnilmesigerektiğini gösteriyorlar. Bu direnişdüzenle uzlaşmak, barışmak için ya-pılan bir direniş değildir. Bu direnişuzlaşmaz bir direniştir. Bu direnişfaşist düzene karşı adaletli, özgür,eşit, hakça bir düzen mücadelesidir.Bağımsız, özgür, demokratik bir ülkemücadelesidir.

Adalet istiyoruz. Biliyoruz kifaşist bir düzende adalet mücadelesidevrim mücadelesinin de esasıdır.Silahlarımız çadırımız, açlık grevi-mizdir. Molotoflarımız, taşlarımızdır.Ve en büyük silahımız halkın birleşik,örgütlü gücüdür.

Kürdistan illerinde, Küçükarmut-lu’da, Gazi’de, Okmeydanı’nda fa-şizmin saldırısı tüm yoksul emekçihalkadır. Saldırı tek tek saldırınınyöneldiği yerlerle, Küçükarmutlu ilesınırlı değildir. Bugün Küçükarmutluyarın başka bir mahalledir. Bu sal-dırıyı sadece devrimcilere yönelikbir saldırı olarak görmek de yanlıştır.“Terör” demagojileriyle devrimcilerihedef gösterip halktan ayırmak oli-garşinin değişmez politikasıdır. Hal-kın öncülerini bitirdiğinde halkı teslimalmak çok daha kolay olacaktır.Bakın Küçükarmutlu’ya Cephelilerne yaptılar?

Dilek Doğan’ın katledilmesinesessiz kalmadılar. Yaşanan açık birkatliamdı ve halktan her insanımızınbaşına gelebilirdi. Katil belliydi. Ohalde tutuklanıp yargılanmalıydı kihalkın evlatlarını katletmek bu kadarkolay ve ucuz olmasındı. Cephelilerbunun mücadelesini yükselttiler işte.Aynı Cepheliler halkın evine de sahipçıkmaktadır. Nasıl ki ilk kuruluş yıl-larında faşist mafya, belediye gö-revlileri ile dişe diş çatışıp halkınbarınma hakkını sahiplendiyse bugünyaptığı da aynısıdır.

Küçükarmutlu halkının devrim-cileri sahiplenmesi kendi emeğini,çocuklarını, onurunu, geleceğini sa-

hiplenmesidir. Direniş işte bu bilinçleörülmelidir. Meşru ve haklı olanbiziz. Evimiz için, tarihimiz için,harcadığımız emekler için gelenekve değerlerimiz için direnmeliyiz vedireniyoruz. Küçükarmutlu kadını,çocuğu, genci, yaşlısı ile tek bir halkolarak direnmelidir. Tüm halkı bir-leştirmeliyiz. Direngen yeni bir örnekdaha yaratmalıyız.

Faşist saldırıları püskürtmeninyolunun nerden geçtiğini iyi biliyoruz.Büyük halk toplantıları düzenliyorKüçükarmutlu halkı. Çünkü halkıdirenişe katmadan başaramayız. Butoplantılarda devletin saldırılarınınamacı, yalanları, katliamcı ve halkdüşmanı yüzü ortaya serilirken, busaldırının nasıl püskürtüleceği detartışılıyor. Sadece tartışılmıyor ka-rarlar alınıyor. Faşist saldırılara karşı,Dilekler’in katillerine karşı kendimiziher türlü araçla, silahla savunmamızın,bunun için örgütlenmemizin meşru-luğunu tartışıyoruz o halk toplantı-larında. Görüşme heyetleri çıkartılı-yor. Nöbet ekipleri belirleniyor. Ma-hallenin her bölgesinde komiteleroluşturuluyor. Olası daha büyük sal-dırıları, yıkımları püskürtmek içinhazırlıklar yapılıyor.

Oligarşinin pervasız saldırıları,halk düşmanlığı karşısında örgütlen-mek, silahlanmak, her türlü mücadelearacıyla direnmek meşrudur, haklıdırve zorunluluktur. Kürdistan'da ya-şananlar, Küçükarmutlu ve diğer ma-hallelerimizde yaşanan ve yaşanacakolan halka karşı savaş politikalarıbize bu gerçeği daha fazla dayatı-yor.

İlk kez karşılaşmıyoruz devlet te-rörüyle. Bu mahalle kurulduğundanbugüne yaşamıştır tüm bunları. İra-demizi çokça sınamıştır. Ancak kıra-mamışlardır. Şimdi halkı teslim almakiçin "master" saldırıların, kapsamlıkatliamların peşindedirler. Unutma-malılar ki halka karşı savaşın büyü-mesi halkın Cepheliler öncülüğündedirenişinin de büyümesi, katliamla-rının büyümesi öfkemizin ve intikamarzumuzun da büyümesi olacaktır.

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:88

Page 9: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

��Biz diyoruz ki; gençlik, tüm depolitizasyon saldırılarına rağmen ülkesorunlarına duyarlıdır. Biz, gençliğin bu duyarlılığını örgütleyeceğiz.

�Biz diyoruz ki; gençlik adaletsizliğe ve zulme her zaman karşı çık-mış, Anadolu topraklarında bir DEV-GENÇ geleneği yaratmıştır.

�Biz diyoruz ki; gençliği örgütlemek ancak düzenin saldırı ve apo-litikleştirme saldırıları karşısında çözüm olarak iradi bir örgütlenmeçalışması hayata geçirmektir. Tek tek insan kazanmaktır, emektir,sabırdır.

�Biz diyoruz ki; gençliği örgütlemek için gençlik neredeyse oradaolacağız. Zamanımızı, günlerimizi gençliği en iyi tanıyacağımız mahal-lelerde, okul önlerinde, sınıflarda geçireceğiz. Çünkü nasıl düşündükle-rini, nasıl yaşadıklarını bilmeden onlara ulaşamayız, örgütleyemeyiz.

�Biz diyoruz ki; "insan varsa sorun da vardır" gerçeğinden yolaçıkarak gençliğin sorunlarının örgütlenme önünde engel olmasınıortadan kaldıracağız. Gençliği pratik içinde, sorunları üzerindenörgütleyeceğiz.

�Biz diyoruz ki; gençlerin beyinlerine ve yüreğine ulaşmak, onlarıkazanmaktır. Bunun için herkesin ayrı özellikleri ve sorunlarına yöne-lik politikalar üreteceğiz. Birebir yaşamlarına girip adım adım iknaedeceğiz.

�Biz diyoruz ki; gençliğin yüreğinde halk ve vatan sevgisi vardır;bu nedenle insanları değerlendirirken önyargıyla ve sınırlar çizerekyaklaşmayacağız, insanları değiştirecek ve korkularını aştırıp devrim-ci mücadeleye kazandıracağız.

�Biz diyoruz ki; kitle çalışması sadece afişle, çağrıyla, bildiriyledeğil, çok çeşitli alanlarda gün gün yenilenerek sürdürülmelidir.

�Biz diyoruz ki; gençlik mahallelerle iç içe olmalı, halktan kopma-malıdır. Gençliğin mahalleyle olan bağı, onu düzenin yaratmak istediğigençlik modelinden koruyacaktır. Halkı tanıması, sorunları görmesi;halka olan güvenini, sevgisini ve inancını güçlendirecektir.

�Biz diyoruz ki; gençlik de gelecek de bize ait. Gençliği örgütleye-cek, geleceği kuracağız.

GENÇLİĞİ ÖRGÜTLEMELİYİZ!

Biz Diyoruz ki;�

Page 10: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

Geçtiğimiz günlerde Cenevre adıaltında Suriye konulu görüşmeleryapılacağı gündeme geldi. BM’deyapılacak olan görüşmelere kimlerinkatılacağı tartışma konusu oldu. Özel-likle PYD’nin katılacağı yönündekiaçıklamalara Türkiye oligarşisi karşıçıktı ve PYD katılırsa kendilerininboykot edeceğini açıkladı. Ancakbunun boş bir laf olduğu da açıklandısonradan. Çünkü zaten Türkiye’ningörüşmelere katılması gibi bir durumsöz konusu değildir. Buna rağmenTürkiye oligarşisi, ABD nezdindegirişimlerde bulundu. Bu girişimlerinardından, emperyalistlerin Türkiyeoligarşisini küstürmek istememesinedeniyle, PYD’nin görüşmelere çağ-rılması gerçekleşmedi.

Ama öte yandan Cenevre görüş-meleri de istenildiği gibi yürümedi.Suriye içindeki çok parçalı güçleriniçinde çıkan anlaşmazlıklar, en örgütlüyapı durumunda olan PYD’nin çağ-rılmaması ve Türkiye’nin dayatma-larının damga vurması nedeniyle Ce-nevre’de ortak bir masa kurulup gö-rüşmeler yapılamadı. Suriye’dekiEsad yönetimi ile BM sekreteriningörüşmesi ve ayrıca bir kısım mu-halifle yapılan görüşmelerle sınırlıkaldı. Ve dolayısıyla da Cenevre gö-rüşmeleri, şu ana kadar beklenen so-nuçlara varmış değildir. BM’nin açık-lamasına göre görüşmeler altı ay sü-recek. Ve kimi açıklamalarda, busüreç içinde PYD’nin görüşmelerehiçbir zaman katılmayacağı ya dadolaylı da olsa onlarla görüşülme-yeceği anlamına gelmiyor. Fakat bun-lara rağmen görüşmeler daha şimdi-den tıkanmaya başladı.

Cenevre’ye Giden Süreçve Cenevre Görüşmeleri

Suriye’de emperyalist güçler is-tedikleri sonucu alamadılar. Esad yö-netiminin; emperyalist ülkelerin veişbirlikçilerinin saldırıları karşısındauzun süren direnişi; çatışma ve sal-dırıları, en son BM aracılığıyla baş-latılan Cenevre görüşmeleri noktasınagetirdi. Direniş karşısında çaresizkalan ve bir sonuç elde edemeyenemperyalistler, son noktada Esad yö-netimiyle müzakereler yapılması nok-tasına geldiler. Bu süreç içinde Rusyada giderek bölgede daha etkili birgüç olarak yerini aldı ve Esad yöne-temini destekleyen bir tavır sergiledi.Esad’ın direnişi, hem kendi cephesinigüçlendirip geliştirmiş, hem de em-peryalist ABD, AB gibi güçlerin biranlamda yenilgilerini kabul etmesinoktasına kadar gelmiştir.

Gerek emperyalistlerin ve işbirlikçidevletlerin kendi iç çelişkileri, gereksede Suriye içindeki işbirlikçi güçlerinçok parçalı durumu ve iç çelişkilerinedeniyle, 2012 yılında başlatılan Ce-nevre görüşmeleri bir türlü istediklerigibi yürümemekte, her seferinde birsorun ortaya çıkmakta ve görüşmeleruzadıkça uzamaktadır.

Bu görüşmelerde baş rolü oynayanve temel olarak görüşmelerin seyrinibelirleyen ve görüşmelere yön verengüçlerin başında ABD ve Rusya gel-mektedir. Ancak böyle olması diğergüçlerin dikkate alınmadığı, alınma-yacağı anlamına gelmemektedir. Şim-di bir yandan Suriye içindeki güçlerinoluşturduğu YMH (Yüksek MüzakereHeyeti), bir yandan PYD’nin de için-de bulunduğu Suriye Demokratik

Meclisi ve bir yandan da Suriye yö-netiminin olduğu güçler var. Her gü-cün kendi içinde de parçalı bir durumsöz konusu.

Tüm bu parçalı ve çıkar çatışmasıiçinde bulunan güçlerle başlatılanilk görüşmelerde bir sonuç çıkma-mıştı. Gelinen noktada yeni bir gö-rüşme trafiği başlatılmış durumda.BM’de yürüyen ama ABD ve Rus-ya’nın yön verdiği bu görüşmelerinaltı ay süreceği açıklandı. Ve sonolarak YMH, BM temsilcisi Misturaile olan görüşmelere katılmadı. Ge-rekçeleri Rusya’nın hava saldırılarınıdurdurmamış olmasıdır. Mistura budurumu görüşmelerin tıkanabileceğişeklinde açıkladı.

Görüşmelerin bu genel seyrinindışında bir de PYD üzerinden yaşanangelişmeler vardı.

Görüşmelerin başlamasından he-men önce Türkiye yönetimi, PYD’yi,görüşme masasında kabul etmeye-cekleri yönünde bir açıklama yapmıştı.Bu açıklamayı ABD Başkan Yardım-cısı J. Biden’in Türkiye ziyareti sıra-sında dile getirmişlerdi. Bu görüş-melerde Biden’in PYD için “terörist”dememiş ve PKK’yi ayrı bir yapıolarak değerlendiren yaklaşımı öneçıktı. Buna rağmen Türkiye yönetimikendi savlarını dile getirdi ve PYD’yekarşı çıktıklarını ifade ettiler. Bu açık-lamalardan bir kaç gün sonra isePYD’nin BM tarafından davet edil-mediği şeklinde haberler çıktı.

Görüşmelerin başladığı günlerdePYD heyetinin de Cenevre’ye gittiğive orada bir otelde bulunduğu ve BMyetkilileriyle bazı görüşmeler yaptıklarıda basında yer almaya başladı.

Yine basında son günlerde yeralan bazı haberlere göre ise; PYD’ninBM görüşmelerine çağrılmaması ko-nusunda gönülsüz olanların sadeceTürkiye değil, aynı zamanda ABDve Rusya olduğu şeklindedir. Bu ko-nuda basında şunlar geçmektedir:

“PYD�Eş Başkanı Salih Müslim'inPerşembe günü BM�temsilcisi Mis-tura'nın özel ekibiyle gizlice bir arayageldikleri ortaya çıktı. O görüşmedePYD'ye "Cenevre toplantılarının ikin-ci etabında olacaksınız" sözü verildiğiöğrenildi. Mistura'nın ekibi, heyete

CENEVRE GÖRÜŞMELERİ, EMPERYALİZM VE ORTADOĞU POLİTİKACILIĞI...

PYD HERKESİN KULLANACAĞI BİR GÜÇ MÜDÜR?

Tek Yol DevrimTek Yol DevrimKürdistan’daKürdistan’da

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:1 0

Page 11: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

"Cenevre'de ilk etapta olmasanız daikinci oturumlarda olacaksınız. 2-3hafta bekleyin" dediği öğrenildi. Mis-tura'nın ekibi sadece Türkiye'nin değil,ABD�ve Rusya'nın da bu süreçte PYD'yimasada istemediğini söyledi.”(29.01.2016, Habertürk)

Bu ve buna benzer haberlerin hepside görüşmelerin genel seyrini ortayakoyan haberlerdir.

Cenevre’de TartışmalarınOdağı Haline GelenPYD’nin Önemi

Cenevre görüşmelerinde PYD’ninbu şekilde tartışmaların odağı halinegelmesi ve bir istenen bir istenmeyengüç olmasının nedeni nedir? PYD,bölgede en etkili ve örgütlü güçlerdenbiri olması yanıyla emperyalistlerinbölge politikalarında önemli bir roloynamaktadır. Uzun bir süre Esad yö-netimiyle doğrudan bir çatışma içinegirmekten kaçınan PYD, emperyalizmindayatmaları ve son noktada PKK önderiÖcalan’ın da devreye girmesiyle ABDemperyalizmiyle de ilişkilerini geliş-tirmeye başlamış ve Esad yönetimiylearasına mesafe koyma noktasına gel-miştir. PYD’nin ABD’ye yanaşmasınınkarşılığı ise ABD’nin desteğiyle giriştiğiaskeri başarılar ve Rojava’nın büyükoranda kontrol altına alınmasıdır. “Ro-java devrimi” denilen sürecin nasıl ge-liştiği ve buradaki “devrim”in nasıl vekimin eliyle yapıldığı bizzat CemilBayık’ın açıklamalarında bulunuyor.Bu konuda Bayık ABD ile girilen iliş-kilerini ortaya koymaktadır. Bu da ayrıbir tartışma konusu olmakla birlikteCenevre sürecinde PYD’nin rolünübelirlemek açısından şimdilik sadecedeğinmekle yetinelim.

ABD için önemli ve etkili bir güçhaline gelmiş olan PYD, diğer yandanise Esad yönetimiyle de gerçekte tümbağlarını koparamamıştır. Bunun enbaşta gelen nedeni, Esad yönetimininözerkliği kabul etmesi ve öteden buyana bölgedeki güçlerin Esad yöneti-miyle ilişkilerinin varlığı ve güçlü ol-masıdır. Böyle olunca PYD Ortadoğupolitikacılığının kurnazlıklarına baş-vurmaktan da geri durmamaktadır. An-cak bu durum elbette emperyalist güç-lerin de bildiği ve gördüğü bir gerçektir.

Bunu bilmek ile bunu değerlendirmekaynı şeyler değildir. Gerek ABD vegerekse de Rusya elbette PYD’nin budurumunu biliyorlar ancak yine debölgede geleceğe dair politikalarınıbelirlerken PYD gibi bir gücü gör-mezlikten gelmiyorlar. Tersine bu gücügelecekte de nasıl değerlendirebilirimhesabı içine giriyor ve buna göre dePYD ile ilişkileri geliştiriyorlar.

ABD açısından durum gayet açıktır:Bugün için Suriye’de istedikleri gibibir yapı oluşturamadılar. Esad yöneti-mini devre dışı bırakamadılar. TersineRusya gibi bir gücün bölgede daha daetkili olmasının önünü açmış oldular.Böyle olunca şimdilik durumu kabul-lenmek ve yeni bir yönetim şekillendi-rerek bölgede hem istikrar sağlamakve hem de kendi çıkarlarını korumakiçin görüşme sürecini başlatmak zorundakaldılar. Bunu yaparken de bölgeningelecekte yeniden şekillendirilmesindeve bölgeye müdahalede etkili olabile-cekleri güçleri kendi yanlarında tutmakiçin özel bir çaba içine girmektedirler.PYD de bunların başında gelmektedir.PYD her ata oynama bakış açısıyla,her ne kadar ABD ve Rusya ile ilişkileriayrı ayrı iyi tutmaya, hatta Suriye yö-netimiyle de sorun çıkarmama tavrıgöstermeye çalışsa da, emperyalist güç-lerin de kendi hesapları vardır. ÖzellikleABD ve AB’nin yaklaşımları; PYD’yisadece bugün için değil, gelecekte dekullanma üzerine şekillenmektedir. Şim-di hasbelkader kabul etmek zorundakaldıkları Esad yönetimine karşı, ge-lecekte kullanabilecekleri bir gücü ko-rumak istemektedirler.

Ortadoğu BataklığındaMilliyetçiliğin Sonuçları

Milliyetçi bakış açısıyla ve Ortadoğupolitikacılığıyla hareket eden PYD, ge-nel olarak ABD emperyalizminin yön-lendirdiği bir güçtür demek hiç deyanlış değildir. Dahası PYD, herkestarafından kullanılmaya açık olduğunuda ortaya koymaktadır. Bu konuda Ce-nevre görüşmeleri üzerine söylenensözler yeterince açıklık getirmektedir.Salih Müslim şöyle diyor:

“Onlar için pek fark etmiyor. ABDve Rusya için bizim sistemimiz veyabaşka bir sistem olursa olur, olmazsa

olmaz. Ama muhakkak kurulacak birsistemin üzerinde hesapları vardır.Kürtlerin varlığı ve gücü Ortadoğu’daortaya çıkmıştır. Herkes, artık bu gücügörmeli ve kabul etmeli. Bunlar terö-rizmle savaşmak istiyorlarsa, bu gücügörmezlikten gelemezler. 40 milyonlukKürt halkının kabullendiği bir sistemive iradeyi kimse yok sayamaz artık.Yok sayamadıkları için bunun için debir yol bulmaları gerektiğini biliyorlar.Bundan hareketle biz de diyoruz ki,bizi kabul etmek zorunda kalacaklar.”(Özgür Gündem, 01.02.2016)

Bu sözler, genel olarak “bizi görünve kullanın” anlamının ötesine geçe-mez. “Terörizmle savaşmak istiyorlarsa,bu gücü görmezden gelemezler” diyorMüslim. Bölgede terörizmle savaş adıaltında emperyalizmin güç olma kav-gasının sürdüğünü herkes biliyor vegörüyor. Buna rağmen bu sözlerin sarfediliyor olmasından, milliyetçi bakışaçısının ve emperyalizmle girilen iliş-kilerin nasıl bir meşruluk taşıdığı ger-çeğini görebiliyoruz. Bu bakış açısısadece Salih Müslim’e ait değildir.KCK yöneticilerinden Cemil Bayıkda benzer şeyler söylüyor:

“Suriye’de sahada en örgütlü güçler,Rojava devrimcilerinin de içinde olduğuDemokratik Suriye Meclisi bileşenleridir.Suriye’de en etkili askeri güç ise YPG’ninde içinde olduğu Demokratik SuriyeGüçleri’dir. Eğer yeni Suriye dışarıdangelen güçlerle değil, Suriye içindeki,yani sahada mücadele eden güçlere da-yanacaksa bunun Demokratik SuriyeMeclisi ve Demokratik Suriye Güçleriolacağı açıktır. Bu örgütlü güçlere da-yanmadan sunulacak her proje, atılacakher adım sonuçsuz kalacaktır. ÇünküSuriye’deki gerçeklik bunu gösteriyor.”(Özgür Gündem, 22.01.2016)

En örgütlü ve en güçlü biziz, bizimdışımızda bir oluşumla başarılı ola-mazsınız. “Yeni Suriye” dedikleri yapı,emperyalizmin oluşturmaya çalıştığıve kendine göre şekillendirmek istediğiSuriye’dir. Bu konuda en güçlü adayolmanın övünülecek bir tarafı yoktur.Ancak milliyetçi bakış açısı, emper-yalizmle kol kola girmekte ve onunlabirlikte bir ülkeyi şekillendirmekte birsakınca görmemektedir.

Böyle olunca ve bakınca da em-

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

11 1“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Page 12: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

peryalist güçlerin istedikleri kullana-bilecekleri bir güç olarak görmelerive buna göre program yapmalarındada garipsenecek bir yan bulunmamak-tadır. ABD de, Rusya da kendilerinegöre PYD’yi nasıl kullanacaklarınıdüşünmekte ve program oluşturmak-tadırlar.

Bölgede hatırı sayılır bir güç olmakelbette önemlidir ve iyi bir şeydir. An-cak bu güç, herkesin kullanacağı birgüç haline gelmişse, işte orada sorunvardır ve bu ciddi bir sorundur. “Hayır,emperyalist güçler beni kullanamazlar,ben onların güçlerine dayanarak böl-gede kendime güç oluşturacağım” de-mek, kendini aldatmaktan başka biranlama gelmez. PKK hareketi, yıllarcabunu yaptı ve buna dayandı. Ama enson, Öcalan’ın Suriye’den çıkarılma-sından tutsak alınmasına kadar geçensüreç, kimin kimi nasıl kullandığınıve nerede harcadığını çok açık ortayakoyan gerçeklerdir. Emperyalizmi kul-lanma bakış açısıyla hareket eden güç-ler genelde milliyetçi bakış açısınasahip olan güçler olmuşlardır. Ve bun-ların hepsinin de sonu aynı olmuştur;emperyalizm tarafından sonuna kadarkullanılmak ve işi bitince de bir kenaraatılmak.

Emperyalizm, işbirlikçilerini her bi-çimiyle kullanmaktadır. Kendi iç yöntembiçimleri nasıl olursa olsun emperya-lizmin çıkarlarına hizmet eden bir güçolunduğu sürece emperyalistlerin des-teğini almak mümkündür. Bu ise ba-ğımsızlığını kendi elleriyle emperya-listlere teslim etmektir.

Güç Silahta Değil,İdeolojidedir

Emperyalizm, kendisiyle işbirliğiiçinde olan güçleri sonuna kadar kulla-nıyor. Salih Müslim gibileri, ellerindekiaskeri gücü işaret ederek ne kadar güçlüolduklarını ve hesaba katılmaları ge-rektiğini dile getiriyorlar. Milliyetçilikgücü silahta görmektedir. Ancak bu si-lahlara kumanda eden temel güç, ideo-lojidir. Salih Müslim’in silahlarının kay-nağı bilinmektedir; ABD. Ancak öteyandan PKK’nin de hatırı sayılır birgücü olduğu bilinmektedir. Devletinson dönemde Kürdistan’da yapılan ope-rasyonlarda ele geçirildiği iddia edilen

askeri gücü bir televizyon kanalına ko-nuşan Avrupa Birliği Bakanı VolkanBozkır şu şekilde açıklıyor: “operas-yonlarda şu ana kadar 11.5 ton bombamühimmat, 250 bin mermi, 65 roketatar,mayınlar, patlayıcılar...”

Oldukça büyük bir güç. Ancak buaskeri güce sahip olmak ya da Rojava’daYPG gibi bir askeri gücü kontrol ediyorolmak, tek başına bir anlam ifade et-memektedir. Bu askeri gücü kontroleden ideoloji, milliyetçi bir bakış açısınıtaşıyorsa gücün hiçbir hükmü bulun-mamaktadır. Çünkü, milliyetçi bakışaçısıyla hareket eden ideolojinin elindebu askeri güç, Rojava ve Güney Kür-distan’da olduğu gibi emperyalizminhizmetine girmekte, onun kara gücühaline gelmektedir.

Bu nedenle temel belirleyici olanaskeri güç değildir. Bu gücü kontroleden ve siyasi olarak yönlendiren ideo-loji, temel öneme sahiptir. İdeolojikolarak devrimci, ilerici bir anlayışasahip olmayan, emperyalizmle uzlaş-maz bir bakış açısına sahip olmayan-ların elindeki güç, emekçi halka hizmeteden bir güç değildir. Gerek Rojava,gerekse de Türkiye Kürdistanı’nda de-vasa bir gücü elinde bulunduran vebunu sadece devletin açıklamalarıyladeğil kendi açıklamalarıyla da bildi-ğimiz PKK’nin, bugün Kürdistan’dayaşanan saldırılar karşısında neredeysesessiz ve seyirci durumunda bulunması;askeri gücü kontrol eden ideolojininönemini çok açık olarak ortaya koy-maktadır.

Sonuç Olarak;1- Üçüncüsü yapılmaya çalışılan

Cenevre görüşmeleri Suriye halkınınve Esad yönetiminin emperyalizme tes-lim olmayıp direnmesi karşısında baş-latılan bir süreçtir. Emperyalizm direnişikıramadığı noktada, uzlaşma görüşme-leriyle kontrolünü tam kaybetmeden,süreci yönetmeye çalışmaktadır.

2- Cenevre görüşmeleri aynı za-manda Rusya ile ABD’nin güç gösterisiarenasına da dönüşmüş durumdadır.BM’nin nasıl hareket edeceğini belir-leyen esas olarak bu iki güçtür. Ancakbu güçler Suriye’deki güçleri bir kenaraatarak da hareket edememektedirler.

3- Türkiye oligarşisinin ABD nez-

dindeki girişimleri sonucu PYD gö-rüşmelere çağrılmadı. Ama sırtı pış-pışlandı, ABD tarafından aranarak gö-rüşmelere ileriki günlerde katılacağıgüvencesi verildi, BM temsilcisi gö-rüşüp gönüllerini aldı. Rusya görüş-melere katılmasını istediğine ilişkinçeşitli açıklamalar yaptı. Ama öte yan-dan da ABD ve Rusya’nın da aslındaPYD’yi şimdilik görüşmelerde iste-mediğine ilişkin çeşitli açıklamalaryapıldı.

4- PYD ve Kürt milliyetçi hareket,görüşmelere katılımın engellenmesi kar-şısında, tepkilerini çeşitli biçimlerdeortaya koydular. Ama bunu yaparkende kendi gücüne güvenen ve kendi gü-cüne yaslanan bir hareket olarak değil,emperyalist güçlere bizi görmeden oradadenetimi sağlayamazsınız mesajlarıyla,askeri güçlerinin önemine vurgu yaparakgösterdiler tepkilerini.

5- PYD; emperyalizmle ilişki içindebulunmakta ve onlar tarafından kul-lanılır bir güç olmakta sakınca gör-meyen, bunu başka güçleri kullanmave ne olursa olsun bölgede bir güçolma adına yapan milliyetçi bir bakışaçısıyla yapmaktadır. Milliyetçilikhalkları körleştiren ve gerçekleri gör-mesini engelleyen bir ideolojinin ürü-nüdür. Burjuva ideolojisinin ürünüdürve bu nedenle de emperyalizmle uz-laşmaya açıktır.

6- Milliyetçi ideolojiyle hareketedenler; ne kadar büyük bir güce sahipolurlarsa olsunlar, ellerindeki askerigücün hiçbir hükmü yoktur. Ne PYD,ne de PKK hareketi, ellerinde devasaaskeri güce rağmen halkların kurtulu-şunu sağlayabilecek bir bakış açısınasahip değillerdir. Emperyalizmle gir-dikleri ilişkiler içinde emperyalizminoyuncağı olmaları ve halkları kurtuluşadeğil köleliğe götürmeleri kaçınılmazsondur.

7- Bu nedenle bir kez daha haykı-rıyoruz; Kürt halkının kurtuluşu em-peryalistlerle girilen ilişkilerde değildir.Kürt halkının kurtuluşu devrimdedir.Halkların emperyalizme ve işbirlikçi-lerine karşı savaşındadır. Bölgedekidiğer halklarla birlikte emperyalizmeve işbirlikçilerine karşı savaşmayanhiçbir gücün halkları kurtuluşa götürmeşansı yoktur.

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:11 2

Page 13: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

MAHALLELERDE ÖRGÜTLENMEKMAHALLELERDE ÖRGÜTLENMEKTERCİH DEĞİL ZORUNLULUKTURTERCİH DEĞİL ZORUNLULUKTUR

GGazi Ayaklanmasıyla MahalleleriKeşfeden Oportünizmi,

Cephe Düşmanlığı Kurtaramamıştır

Gecekondulardan, Okullardan, Dağlardan,Fabrikalardan Tarlalardan Gelecek Halkımız!

Bütün Yoksul Gecekondular Bizim Olacak

Gecekondular BizimdirGecekondular Devrimindir!Gecekonduların TemelindeOnlarca Şehidimizin KanıVar... Ne Oligarşinin YozlaştırmaPolitikaları Ne De Faşist Terörü... Oligarşi Bizi Mahallelerimiz-den Söküp Atamayacak...

Büyük kentlerde savaş esas olarakdevrimcilerin örgütlü olduğu mahal-lelerde sürmüş ve sürmektedir.

Biz bu satırları yazarken yazılan-ların kanıtı olarak İstanbul’un Küçü-karmutlu Mahallesi’nde 3 aydır sürenbir direniş vardı.

Cephe taraftarı Dilek Doğan, ev-lerinde arama yapan AKP’nin katilpolislerine “ayağınıza galoş giyin”dediği için katledildi. Cephenin ön-cülüğünde Küçükarmutlu halkı DilekDoğan’a ADALET için kurduğu açlıkgrevi çadırında üç aydır direniyor.Polis direnişi kırmak için bir ayı aşkınzamandır kesintisiz olarak direniş ça-dırına saldırıyor. KüçükarmutluTOMA’larla, akreplerle yüzlerce po-lisin ablukası altında.

90’lı yıllarda özellikle Gazi Ayak-lanması’yla mahalleleri keşfeden opor-tünizmden ses soluk yok. Uzun za-mandır mahallelerde esamesi okun-muyor; Kürt milliyetçilerinin kuyru-ğunda reformistlerle birlikte seçimdönemlerinde hatırlıyorlar mahalleleri.Bir de Kürt milliyetçi hareketin dev-rimcilere saldırısında birleşiyorlar.

2

Oportünizm de, reformizm de esasındamahallelerin yabancısıdır. OportünizmGazi Ayaklanmasıyla, reformizm ise Su-surluk kazası ile tanımıştır mahalleleri.

Oportunizm ve reformizm, varol-manın yolunun mahallelerde varolmaktangeçtiğini bu iki olayla görmüştür.

Ancak mahallelere yönelik bir po-litikaları olmamıştır.

Kürt milliyetçilerini, oportünizmi,reformizmi mahallelerde sadece Cephekarşıtı birliklerde ve Cephe’ye yöneliksaldırılarda görebiliriz.

Değişmeyen Cephe düşmanlıklarıbir yana, mahallelerde var olabilmeninyolunun da Cephe'ye saldırmaktan veCephe’nin geriletilmesinden geçtiğinidüşünmektedir. Onun için oportünizminve reformizmin mahallelere yönelikpolitikalarının temelini Cephe düşman-lağı oluşturmuştur.

Bugün ise oportünizmin hiçbir alan-da hiçbir politikası yoktur. GeçmişteGazi Ayaklanmasıyla mahalleleri “keş-feden” birçok oportünist hareketin var-lığı-yokluğu tartışılır durumdadır.

Adı sanı duyulmayan bu grupların,örgütlerin adlarını ancak Kürt milliyetçihareketin Cepheye yönelik saldırılarısonrasında oluşturdukları Cepheye karşıbirliklerde görebilmekteyiz. Elbette nereformizm, ne de oportünizm Cephedüşmanlığıyla kendini varedemez.

Oportunizm İdeolojik ve Politik Olarak Mahallelerden Uzaktır!

Oportünizm ideolojik, politik olarakmahallelerin önemini kavramaktan, dev-

rim açısından yerli yerine oturtmaktançok uzaktır. Bu nedenle mahallelerdeörgütlenemezler, halkı örgütleyemezler.Oportünizmin şablonculuğu, rekabet-çiliği, ülke ve halk gerçeğinden kopuk-luğu mahallelerde kalıcılaşmanın vehalkı örgütlemenin önünde engeldir.Onların sorunu halkı örgütlemek değil,işin “teorisi”ni yapmaktır.

Ama neyin teorisi? Oportünistlerhem gecekondularda varolmaya çalış-mışlar, hem de yıllar boyunca mahal-lelerde örgutlenip mucadele eden Cep-henin nasıl yanlış yolda olduğunu ispatedebilmenin teorisini yapmışlardır.

Mesela biri diğerini "Son yıllardasemt çalışmasına merak saran..." diyeeleştirmiştir.

Ne demek "merak saran"?

“Semt”te çalışma yapmayı gerekligörmuyor, kuçumsuyor. Ne işin vargecekondu semtlerinde diyor. Devrim-cilerin mahallelerde halkı örgutlemesiniistemiyor.

Peki, devrimi kimle yapacak? İşçisınıfıyla.

Sadece işçi sınıfıyla devrim yapılırmı? Öyle olabileceğini varsaysak bileişçiler nerede yaşıyor? Bu işçi sınıfıİstanbul'da Fenerbahçe’de, Etiler’de,Levent’te, ya da mesela İzmir'de Al-sancak, Karşıyaka-Kordon'da, Bursa'daÇekirge'de, Ankara'da Çankaya'da mıoturuyor?

Bir parça da olsa mahalleleri bilen,halkı ve işçi sınıfını tanıyan biri, işçisınıfı içinde örgutlenmeyle, buyukbölumunu işçi ve emekçilerin oluştur-duğu gecekondulardaki örgutlenmeyi

“Gecekondulardan gelip gırtlaklarımızı kesecekler”

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

1 3“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Page 14: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

karşı karşı koymaz. İşçi sınıfınıörgutlemeyi sadece fabrikalarındört duvarı arasındaki çalış-mayla sınırlayan bir hareketinbutun gucunu bu alanda kul-lansa bile bir noktada tıkanıpkalması kaçınılmazdır.

Faşizmin hukum surduğuulkemizde devrim mucade-lesini salt işçi sınıfı ile bur-juvazi arasındaki mucadeleyeindirgeyen işçiciler, mahal-leleri devrimin kentlerdekiönemli mevzii alanları olarakörgutleyen Cepheyi "mah-kum" etmek için akla hayale gel-meyecek teorik tespitler yaparlar.

Mesela, gecekonduların kozmopolityapısı ile düzenin körüklediği burjuvaözlemlerin ortaya çıkardığı kuçuk bur-juva kulture bakar ve yeni bir keşifyapmış gibi "gecekondularda kuçukburjuva, lumpen proleter kultur ege-mendir" der, bu noktadan Cepheyeilişkin "tahliller" yaparlar. Buradanharaket ederek de teorisini oluşturur.

Ona göre mahallelerde iradi,örgutlu çalışma yurutenler; tabii esasolarak da Parti-Cephe "kuçuk bur-juva"dır. Çunku "semt eksenli" ça-lışma yuruttuğu için bu "kuçuk bur-juva", "lumpen proleter" kulturdenbeslenmektedir, onun etkisi altındadır.Böylece olanı, gerçeği değil de, ol-masını, görmek istediğini teorizeeder. Halbuki kafasındaki dogmatiz-mi, şablonları bir kenara bırakıp et-rafına bakabilse, işçi sınıfının dabuyuk ölçude burjuva özlem vekulturun etkisi altında olduğunu,azımsanamayacak ölçude sınıf atlamaözlemleriyle dolu olduğunu ve kuçukburjuva özellikler gösterdiğini degörebilecektir. Tarihten ders çıkara-bilmeyi becerebilse salt işçi sınıfıiçinde örgutlenmeyi temel almaklaMarksist-Leninist olunamadığını,böyle duşunen, buna göre davrananonlarca "komunist-sosyalist" par-tinin kitle kuyrukçuluğundan kurtu-lamadığını, reformizmin bataklığındaboğulduğunu da görebilecek. Örgutle-nen her sınıf ve katmanın devrimciharekete taşıdığı olumlu ve olumsuzözellikleri vardır, olacaktır.

İşte devrimcilik, önculuk, önderlikmisyonunun layıkıyla yerine getiri-lebilmesi de bir yerde burada ortayaçıkar. Olumlu ve olumsuz yanlarınıgörerek kitleleri örgutlemek, olumsuzyanlarını törpüleyip olumlu yanlarınıgeliştirerek dönuşturup, devrimci-leştirmektir.

Hangi teorinin, tespitin ardına sı-ğınılırsa sığınılsın bundan kaçmak ulkegerçeklerinden, devrimi örgutlemektenkaçmaktır. Gazi Ayaklanmasıyla ma-halleleri keşfeden oportünüzmin sonkırıntıları da, bugün uyuşturucu çete-lerinin saldırısı sonucunda adeta ka-çarcasına mahalleleri terk etmişlerdir.

Peki mahallelerde halkın yaşadığısorunlar yok mudur? Hayır; tam ter-sine bugün oligarşinin halka yöneliksavaşı, esas olarak mahallelerde sür-mektedir.

Devrime İnanmayan Oportünizm, Devrimin Hangi Güçlerle Yapılacağını da Bilmez

Oportunizmin devrimin hangiguçlerle nasıl yapılacağı konusundakafası hep karışık olmuştur. Karı-şıklıktan da öteye, tum demagojiksöylemlerine rağmen dogmatizmdenkurtulamadığı gibi Sovyet ya da Çindevriminden bu yana gerçekleşendevrimler, kurtuluş savaşları adetaonlar için yaşanmamıştır.

1900'lu yıllardan bu yana emper-yalizmin sömuru yöntemlerindeki de-ğişiklikleri, yeni-sömurgecilik ilişki-lerini, emperyalizme bağımlı çarpıkkapitalizmin egemen ve sömurulen

sınıfların bileşiminde yarattığıdeğişimleri, sömurulenler cep-hesinde ortaya çıkan çok çeşitliara sınıf ve katmanlarla top-lumsal çelişkileri, devrimci di-namikleri, bunlardan devrimiçin nasıl yararlanılabileceğinitahlil edebilmekten ve devriminçıkarına sonuçlar çıkarmaktanuzak olmuştur. Çoğu için dev-rim tarihi Sovyet devrimiylebaşlayıp bitmektedir.

Dogmatizm, şablonculukdediğimiz de böyle başlıyorzaten; esasında tum kafa bu-

lanıklıklarının, mahalle çalışmasını,gecekondu halkını kuçumseme, ulkegerçeğine ve halka yabancılaşmala-rının altında yatan da bu dogmatizmve şablonculuktur.

Lenin'in de mahallelerde örgutlen-me diye özel bir tespit; yoktur. Dev-rimi yapacak olan köylulukle ittifakyapacak olan işçi sınıfıdır. O haldemahalleleri de bir örgutlenme vemucadele alanı olarak ele almak,kentlerde işçiler dışında halkın farklıkesimleri içinde de örgutlenmeyeönem vermek Marksist- Leninistlerinişi olamaz. İşçiciler böyle duşunur.Onun için mahalle çalışmasını, ge-cekonduları buralarda halkın örgutlen-mesini ve mucadelesini kuçumser.

Oralara gitmemek için de "Va-roşlar'da örgutlenme ve mucadelekalıcı olamaz", "surekliliği sağla-namaz" der, "duzen içi kalmayamahkumdur", "iktidar hedefli birmucadele ve örgutlenme yurutule-mez" der. Fakat yaşananlar, gerçekleronların bu tespitlerinin aksini hergun yeniden ispatlar.

Oportünizm Mahalleleri Gazi Ayaklanmasıyla, Reformizm ise Susurluk’la Tanımıştır!

Yıllarca mahallelerin uzağındaduran oportunizm urettiği teorilerleyaşanan pratiğin pek de uyuşmadığınıgördukçe kuçumsese de bir gözuylemahalleleri izlemekten, oraya ilgigöstermekten kendini alamadı. Heleki Gazi Ayaklanmasıyla ve sonra Su-

Oligarşiyle uzlaşmak için can atan oportü-nizm Kürt milliyetçi hareketin mahallelerdekurumlarımıza yönelik silahlarla, molotof-

larla saldırısı sonucunda yine büyük birustalıkla Cephe düşmanlığında birleşerek

Cepheye karşı tavır aldılar.

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:1 4

Page 15: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

surluk’la birlikte gecekonduların dev-rimci dinamikleri çok daha çıplakolarak ortaya serilince iki gözu birdenmahallelere çevrildi.

Bu sefer geçmişte yapılan tumeleştiriler, kuçumseme, gecekondu-larda yaşayan halkı önemsememe,ilgisizlik yerini methiye duzmeyebıraktı. Aşağıdaki satırlar Gazi Ayak-lanması’ndan sonra oportünizmindergilerinde yapılan tespitlerdir.

İşte birkaç örnek: "Görulen odurki, kent varoşları Turkiye devrimininmevzileri ve örgutlenme alanlarıdır...Ama Gazi'de başlayıp tum İstanbul'ayayılan ayaklanma aynı zamanda 12Eylul faşist cuntasından bu yana endevrimci, en cesur ve en ileri halkeylemidir... Çunku varoşlar maddive manevi yanlarıyla iç savaş alan-larıdır." (Hedef, Mart '96, sy. 53)

"Butun ezilenlere ve sömurulenlereateşin, barikat ve sokak savaşınınmanifestosuydu Gazi" (Atılım, 9-16 Mart '96)

"İşçi sınıfı ile kent yoksullarınıda kapsayan geniş emekçi yığınlarıgundemleri çakıştırıldığında gece-kondu mahalleleri yeni bir devrimciyukseliş açısından, kesinlikle işçisınıfından yana dönecektir". (Sos-yalist İktidar, 27 Eylul 1996)

"Gazili emekçiler yaktıkları barikatateşiyle emekçi sınıflara özgurluk,devrim ve sosyalizme giden kavgayolunu gösterdiler. Varoşları aydın-latan kızıl savaş ateşleri Turkiye pro-letaryasının devrim yuruyuşunde birköşe taşı, bir ruh, bir gelenek oldu."(Kızıl Bayrak, 22 Mart '97, sy. 33)

"Varoşlar" hakkında bunlar söy-lendikten sonra elbette oralara gitmekiçin bunun teorisi de yapılmak du-rumundaydı.

Ama eski göruşleri de inkar etmekolmazdı, bu oportunizmin oportunist-liğine aykırıydı. Kimisi önce, kimisidaha sonra "emekçi kitleleri duzeneyöneltecek sınıfsal taleplerle", "işçisınıfını semtlerden kuşatmak ama-cıyla", "işçi sınıfını ve muttefiklerinibirlikte örgutlemek", "şimdiye kadaryapılmamış olanı yapmak, kategorikolarak sınıf mucadelesinin dışında

tutulan bu mekanları kentli işçi sı-nıfının sağlam mevzileri haline ge-tirmek" gibi yeni teorik tespitler ya-parak şu mahallelere kalkıp bir debiz gidelim dediler.

Bu konuda en çok ayak direyenibile sonunda "Buna karşın, esastagençlik uzerinde yukselen politikvaroş hareketliliğine karşı bu te-melden sapmaya yol açmayacaktarzda bir ilgi ihtiyacı doğmaktadır."deyip kendine yol açabilmenin teorikzeminini yaratmaya çalıştılar. Amabunu söylerken bile duşuncesine yönveren pragmatizmdir ve baktığınıgöremeyecek kadar da kördur. "Varoş"hareketliliğine bakınca halkı görmü-yor, sadece gençliği göruyor.

Oportünizm Cephe Düşmanlığıyla Kendini Var Edemez!

Oportünizmin mahallelere bakışınıanlattık. Bu anlayışa sahip olan opor-tünizm halkı örgütleyemez. GaziAyaklanmasından sonra mahallelerikeşfeden oportünizmin mahallelereyönelik hiçbir politikası olmamıştır.

Örgütlenmeye çalıştıkları mahal-leler ise devrimcilerin bedellerle ya-rattıkları, örgütlendikleri mahalleler-dir. Devrimci hareketin olmadığı hiç-bir mahallede mahalle örgütlenmeleriyoktur.

Yoktur, çünkü halkı örgütlemekemek ister. Bedel ister. Oportünizmhalkı örgütlemek için ne emek harcarne de bedel öder. Halka guvenmeyen,faydacı, halkı kuçumseyen, onunduşuncelerine, duygularına ve inanç-larına değer vermeyen ustenci yak-laşımlarla halk örgutlenemez.

Oportünizm mahallelerde tutuna-bilmek için Cephe düşmanlığı yapmıştır.

SİP’inden, EMEP gibi reformistpartilere, Kürt milliyetçilerinden De-mokratik Haklar Federasyonu’na(DHF) Cephenin örgütlü olduğu ma-hallerde Cephenin emeği üzerindenörgütlenmeye çalıştılar.

Cepheliler, mahallelerde HalkMeclisleri’yle bütün halkı birleşti-rirken SİP (bugünkü TKP), saldırı-larıyla adeta kontralaştı. Cephenin

Sol’a siyaset yasağı koyduğu gerek-çesiyle reformist, oportünist bütünsol, saldırılar karşısında ya tavırsızkaldı ya da Cepheye karşı birlikleriniçinde oldular.

Oysa İstanbul’un 39 ilçesi, 876mahallesi var ve bunlar örgütsüz.Oportünizm buralarda çalışma yap-maz, illa devrimcilerin örgütlü olduğumahallelerde çalışma yapacağız der.

Ancak bu mahllelerde neredeyseher gün polis terör estirir. Mahallelergaza boğulur. Oportünizmin polissaldırıları karşısında esamesi okun-maz. Ortalıkta gözükmezler.

Halkı yakından tanıyacaksın, onunduygu ve duşuncelerini bileceksin,neye nasıl tepki gösterebileceğini his-sedeceksin, gece gunduz ev ev, sokaksokak dolaşacaksın, iyi gununde kötugununde halkın yanında olacaksın,dinlemesini bileceksin ve en önemli-lerinden biri de kendisini ifade edebi-leceği halk örgutluluklerini yaratacak-sın. Oportünizm halk örgütlülükleriniyaratan değil, dağıtan olmuştur.

Bir de işin bedel ödeme yanı var.Oligarşi kentlerde polisi, askeri, kontr-gerillası, muhbiri, işbirlikçisi, ardıarkası kesilmeyen operasyonları,gözaltı, işkence ve katliamlarıyla enyoğun biçimiyle buralardadır. Bu be-delleri ödeyerek örgutlenmeyi vemucadeleyi surekli kılabilmek; birsavaş kulturune, geleneğine sahipolmayı gerektirir.

Oportünizm Gazi Ayaklanmasın-dan sonra mahallelerde bir süre Cephedüşmanlığıyla, rekabetçilikle var ol-maya çalışmışlardır. Ancak bugünne Kürt milliyeçilerine yaptıklarıkuyrukçuluk ne de Cephe düşmanlığıonları kurtaramamıştır. Oligarşininmahallelere yönelik tüm saldırılarıpervasızca sürerken onlar ülkede mü-cadeleyi tatil etmişlerdir. Türkiye’dedevrim yapmayı unutup, düzenle uz-laşmak için can atarlarken Rojava’da“devrim” yapmaya kalkışmışlardır.

Halkın yaşadığı mahallelerde bizvarız. Oligarşinin hiçbir saldırısı,hiçbir politikası mahallelerde olma-mızın önünde engel olamaz.

Sürecek

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

11 5“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Page 16: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

IŞİD'in ülkemizdeki son saldırıla-rından biri de Sultanahmet Meyda-nı’ndaki katliamdır. Bu katliamda 10Alman vatandaşı turist katledilmiş, ya-ralılardan birinin daha yaşamını yitir-mesiyle ölü sayısı 11'e ulaşmıştır.

Davutoğlu ile Merkel'in son gö-rüşmesinden sonra yapılan açıklamadaAlmanya ve Türkiye'nin PKK, DHKP-C ve IŞİD'e karşı ortak çalışacaklarıbelirtildi.

Bunun anlamı şudur: Almanya em-peryalizmi ile AKP faşizmi, Almanya'daTürkiyeli devrimcilere yönelik saldırızemini oluşturmaya çalışıyor.

Davutoğlu-Merkel görüşmesinin ya-nısıra basında çıkan haberlere göreIŞİD’in Sultanahmet’teki katliamı içinAlmanya İçişleri Bakanı Thomas deMaiziere ve Anayasayı Koruma TeşkilatıBaşkanı Hans-Georg Maassen, saldırıyıgerçekleştiren teröristin kimliğinin be-lirlenmediğini söyleyerek şu açıklamadabulundular: “İstanbul’daki saldırınınarkasında kimin olduğunu bilmiyoruz,belki de Türkiye’deki terör organizasyonuDHKP- C yaptı.”

Maiziere de, Maassen de aslındagerçeğin ne olduğunu çok iyi bilmek-tedirler. Saldırının IŞİD tarafından ya-pıldığını da çok iyi biliyorlar, böylesibir saldırıyı DHKP-C'nin asla yap-mayacağını da çok ama çok iyi bili-yorlar.

Peki buna rağmen neden böylebir açıklama yaptılar?

Bu açıklamayı yaparken, aslındaAlman halkını kendi yalan vekomplolarına hazırlamak istiyorlar.Almanya devleti ölü vatandaşlarınınderdinde değildir. Onların katillerininise asla peşinde değildir. Aksine,IŞİD'çi halk düşmanlarının katlettiği11 Alman vatandaşını da, Türkiyedevleti ile yaptıkları pazarlıklara kurbanetmektedirler.

IŞİD gibi örgütler asıl olarak em-peryalizmin Ortadoğu politikalarınıhayata geçirmek için kullandıklarıbirer payandadan başka bir şey değildir.El Nusra'yı da, IŞİD'i de emperyalizm

ve Türkiye oligarşisi birlikte örgütledi,silahlandırdı ve gelişmeleri için deher türlü siyasi, lojistik desteği deaçıktan sundular.

DHKP-C’NİN TARİHİNDEHALKA, SUÇSUZ İNSANLARAZARAR VEREN EYLEMLERİYOKTUR.

Bu gerçeği herkes çok iyi bilir. Özel-likle Almanya istihbaratçıları gibi, Tür-kiye'de düzenli büroları aracılığıyla faa-liyet yürütenler bu durumu çok iyi bilir.

Katliamcılık, "kör şiddet", milli-yetçilik ve dincilik temelinde örgüt-lenen yapıların başvurduğu eylem bi-çimleridir. Milliyetçilik ve dincilikher zaman kendi içinde pragmatizmitaşır. Onlar açısından insani veyaahlaki sınırlar yoktur. Onlar açısındansadece çıkarları söz konusudur. Vedünya tarihi de buna defalarca tanıklıketmiştir.

Sultanahmet'te Alman turistleri kat-leden IŞİD, ABD ve Avrupa emper-yalistlerinin Suriye'deki rejimi devir-mek için destekleyip, kullandıkları birörgütlenmedir. Almanya da bu politi-kanın tam göbeğindedir. Ve bugün te-rörizm demagojisi yapan Merkel, Mai-ziere ve Maassen, Alman vatandaşla-rının Sultanahmet'te katledilmesindendoğrudan doğruya sorumludurlar.

Maiziere ve Maassen'in bu açıkla-mayı yaparken amaçları, Alman va-tandaşlarının katledilmesinin aydınlığaçıkartılması değildir. Her ikisi de hemTürkiye'yi, hem de Türkiye'deki dev-rimcileri çok iyi bilirler. Onlar Mark-sist-Leninist örgütlerin bu tür halkdüşmanı katliamlar yapmayacağını daçok iyi bilirler. Ama yine de çoğu is-tihbaratçı gibi, beyin yoksunu, mantıkyoksunu açıklamalar yapmaktan geridurmamaktadırlar. 11 ölünün sırtındandevrimcilere karşı komplolar, hesaplarpeşinde koşmaktadırlar.

Almanya, kendi suçlarını, halk düş-manı politikalarını gizleyemez. Almanhalkı ve demokrat kurumları, bu işinpeşini bırakmamalıdır. Alman devletizaten ırkçı olduğu ve anti-komünist ol-

duğundan dolayı devrimcilere düşmandırve her zaman saldırmak için de bahanearar. Bahane bulamadığında ise, baha-nesini kendisi yaratır.

CIA tarafından İkinci Paylaşım Sa-vaşı sonrası korumaya alınan NaziGenerali Gehlen'e kurdurulan istihbaratservislerinin hangi kafa yapısıyla ha-reket edecekleri de hiçbir zaman soruişareti olmamıştır. Gehlen 1945 yılındaelindeki Alman belgeleriyle ABD'yesığınmış ve dönemin CIA şefi AllenDulles'le görüşerek, yeni Almanya'nınyeni istihbarat servisini kurmakla gö-revlendirilmiştir. Nazi işgali dönemindeSovyetlerdeki Alman gizli istihbaratınınbaşı olan Gehlen, savaştan sonra Al-manya'nın yeni istihbarat örgütünü,savaş suçlusu olan 10 bin civarındakiNazi'ye yeni kimlikler vererek başlattı.

SS, Gestapo gibi Nazi örgütlerindengelen 10 bin savaş suçlusu, bir anda,yeni kimliklerle, yeni Alman devletinin'yasal meşru' istihbarat örgütünedönüştüler. Nazi istihbarat örgütü Ges-tapo'nun üyeleri, şimdi "burjuva de-mokrasisi"nde Federal Almanya'nınistihbarat örgütü olarak halk düşman-lığına devam edebilecekti. Tek farkise artık Hitler'in değil, ABD tarafındanyönlendirilen Federal Alman devletininyönetimindeydiler.

Katliamcılık ve ırkçılık Alman dev-letinin damarlarında yaşamaya devametmektedir. Çünkü Alman devleti, Nazigeçmişiyle gerçek anlamda hesaplaş-mamıştır. Tersine, istihbarat örgütününkuruluşunun da kanıtladığı gibi, Na-ziler, o devletin içinde varlıklarını hepsürdürmüşlerdir.

Savaş suçlusu 10 bin Naziyle ku-rulan bir istihbarat örgütünün halkahizmet etmeyeceği, fırsatını bulduk-larında yine aynı faşist teröre başvu-racakları çok açıktır.

Her yıl en az 2 bin ırkçı saldırınınolduğu Almanya'da Nazi örgütlenme-lerine karşı ne bir yasaklama, ne de ön-leme çalışması yapılmıyor. Bırakalımönlemeyi, NSU meselesinde de ortayaçıktığı gibi, NSU katliamlarını bizzatAlman istihbarat servisleri örgütleyip,

IŞİD'in Hamileri Emperyalizm ve Türkiye OligarşisidirSULTANAHMET KATLİAMI'NIN SORUMLUSU DA IŞİD'İ YARATANLARDIR!

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:11 6

Page 17: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

finanse etmiştir.

Almanya devleti on yıllardır halkadüşmanlık yapan faşist parti ve gruplarıyasaklamıyor. Çünkü bu örgütlerin ya-saklanması durumunda ırkçı faşist grup-ların içine 'güya' sızmış olan Alman is-tihbaratçılarının da yargılanması gündemegelecektir. Bu sebeple de Alman faşistörgütlenmeleri yasaklanmamıştır. Sızmaolayına 'güya' diyoruz. Çünkü ortayaçıkan hemen tüm Nazi örgütlenmelerininyönetim kadrolarının en az yüzde alt-mışının 'sızma' Alman istihbaratçılarıolduğu da ortaya çıkmış somut bir ger-çekliktir.

Almanya İçişleri Bakanı asıl olarakAlmanya'nın katliamdaki ve IŞİD'inörgütlenmesindeki suçlarını gizlemekiçin "Sultanahmet eyleminin failininbilinmediği" tahlilini yapmaktadır.

Maizere'nin asıl amacı bir yandankendilerinin örgütlediği IŞİD'i sonunakadar korumaya çalışırken, bir yandanda Almanya'da yabancılara karşı saldı-rıları artırmak için zemin yaratmaya ça-lışmaktadır.

11 Alman vatandaşının katledilişininMerkel, Maiziere ve Maassen tara-fından karartılmasına müsaade etme-

yeceğiz! Gerçekler açıktır ve daha daaçığa çıkacaktır.

-Sultanahmet Katliamı’nın sorum-lusu kendileridir.

-IŞİD emperyalizmin işbirlikçisidir.Emperyalizm de IŞİD katliamlarınaortaktır.

-Neo-Naziler ile IŞİD'ciler aynı-dır.

-Emperyalizm ve onun besleyipbüyüttüğü IŞİD gibi örgütler, halkasaldırılarının hesabını er geç verecekler.

AVRUPA HALK CEPHESİ

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

11 7“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Mücadeleye katılalı 2 ay kadar za-man oldu. Bundan öncesine kadar İs-tanbul'da derneklere gidip geliyordum.Şimdi ise İzmir'deyim. İlk deneyimimiburada yaşıyorum. Anadolu zorluklarınarağmen güzel bir yer. Hele ki İzmirdaha güzel. Bedreddinler’in, kahra-manların ayak bastığı topraklar buralar.Efeler diyarı.

Yol parasından dernek kirasına, fa-turalara, ilişki yaratarak insanları ör-gütleme ve kalacak evlerimizi çoğaltmavb. noktada bir dizi zorluklarla karşı-laşabiliyoruz. Bu zorlukları da halkagittiğimiz oranda aşabiliyoruz. Bununsomut örneğini yaşadık.

Yaklaşık 2 aydır ihtiyaçlarımızı kar-şılamada zorluk çekiyoruz. Bu nedenlemaddi olanak yaratma konusunda komünsatışına çıkma kararı almıştık arkadaşlarla.Daha yeni hayata geçirdik bu kararı. Vegeçen hafta 15 TL'lik tulumba tatlısıalarak yanımda bir arkadaşla Doğançay'dadolaşmaya başladık. Yağmur epey bas-tırmış. Ayaklarımız sırılsıklam. Bunarağmen mutlu ve coşkuluyuz. Yeni in-sanlara ulaşacak olmanın, Doğançayhalkının bizi görüp sahiplenecekleri dü-şüncesinin heyecanı var içimizde. 1,5saat kadar dolaştık bu ruhla.

Gittiğimiz evlerde kapıları dolaşırkensloganımız şuydu: "Tatlımızı Yiyelim,Dernek ihtiyaçlarımız için Gönlünüzden

Ne Kopuyorsa Destek Olalım!"Gittiğimizde kapılarda güleryüzle

karşılaştık. İlk defa gördüğümüz biraile bizi evine buyur etti. "Sırılsıklamolmuşsunuz. İçeri girin de ısının biraz."dedi. Evde otururken elimize 2 çoraptutuşturdu ve sonrasında kahve ikrametti. 10-15 dakika kadar oturup sohbetettik. Ayrılırken evdeki kadın bana"istediğin zaman gelip kalabilirsin."dedi.

Kimi aileler; "Kızım param olsada versem keşke. Ama yok. Boş dön-dürmek mahcup etti beni. Kusura bak-ma. Olsa vermem mi? Yüreğim sizlerlebunu bilesiniz." şeklinde ifade etti ken-dini. Ailemizin bu sözleri bana; yok-sullaştırılan ve mahcubiyet yaşatılanbu halk için, bu tabloyu yaratan halkdüşmanlarına karşı savaşmaktan başkayol olmadığını bir kez daha göstermişoldu.

Gittiğimiz evlerden 2 kişi daha iste-diğim zaman orada kalabileceğimi veihtiyaçlarımı karşılayabileceğimi söyledi.O kişiye bunları söyleten bizim onlaragitmemiz, onlara emek harcamamızdır.Komün satışı sonunda 155 TL paramızoldu. Halkımızın alınteri var bunda.Maddi imkanlarımızı nasıl yaratabile-ceğimizi biliyoruz artık. Yeter ki sorunlaraçözüm bulmak için kafa yoralım. Hal-kımız öğretiyor bize, yol gösteriyor.

İzmir'e ilk geldiğim zamanlarda evbulma konusunda çok zorlanıyordum.

Pek bir ev yoktu. Hatta gelişimin 4.gününde kalmak için yola çıktığımevi bulamayacak durumdaydım. O güneve tek gitmem gerekti. Kaybolarakve ter dökerek güç bela bulabilmiştimailemizin evini. Yaşadığım ilk zorlukbu olmuştu. Bilmediğim, koca bir şe-hirde gece yarısı sokakta bir başımakalma duygusu yalnız, kötü hissettir-mişti beni. Şimdi baktığımda ise halkagittikçe, çevremizdeki insanları ço-ğalttıkça tek başıma da olsam Dayı'nındediği gibi:

"Yalnız Değiliz, Tüm Dünya Halk-larıyla Birlikteyiz!

Güçsüz DeğilizGücümüz Tarihsel ve Siyasal Hak-

lılığımızdadır!Biz Kazanacağız! Çünkü Biz Halkız

ve Haklıyız!"Halk iktidarını hedefleyen bizlerin;

yalnızlaştırılarak umutsuzlaştırılan, güçsüzbırakılan, sorunlar yumağında boğuşanhalka gitmekten başka yolumuz yok.Benim yalnızlık hissinden kurtulmamısağlayan halka gitmem olmuştur.

Dergi dağıtımından konser bildiri-sine, komün satışından dernek kirasına,bize ait tüm materyalleri halka ulaş-tırdığımız her şey bizleri ve savaşımızıbüyütür.

Halka gitmek; devrimciliğimizi bü-yütür. Bizi yeniler. Güçlendirir. Aksidurum ise bizi çürütür. Halka gidelim,savaşı büyütelim.

Hayatın Öğrettikleri

Halka Gitmek; Devrimciliğimizi Büyütür,Bizi Yeniler, Güçlendirir!

Page 18: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

SSORUNLAR / ÇÖZÜMLERSORUNLAR / ÇÖZÜMLER

KAPI ÇALIŞMASI, DEVRİMİ ÖRGÜTLEMEKTİRBir devrimci faaliyet yürüttüğü her alanda-birimde her kapıyı

çalabilmelidir. Çaldığımız her kapının bizi güler yüzle, sıcak birşekilde karşılayacağı beklentisine kapılmadan, suratımıza kapana-cak kapıların olabileceğini bilerek her kapıyı çalmalıyız.

Mahallelerimizde AKP’li, CHP’li, MHP’li vd. düzen partileri-ni destekleyen; onlara gönül vermiş, hatta onların çalışmalarınıyapan, ev kadını, emekli, esnaf, işçi, memur, işsiz, öğrenci genç-lik… yaşamaktadır. Yeri gelmiştir kapıdan kovulmuşuzdur, yerigelmiş suratımıza kapılar kapanmış, tartışmışızdır.

Sorun: Kitle çalışmasında kapıları çalmamak, ısrarcıolmamak

Çözüm: Biz, halka sadece gerçeği anlatıyoruz. Haklı ve meşruolan biziz. Biz gerçeğin, haklılığımızın ve meşruluğumuzun gücüve inancıyla kapıları çalmalıyız. Tek tek insanlara bir şekilde ulaş-malıyız. İnsanlarla tanışmalı-tanımalıyız onları. Dünyalarına, hayat-larına girebilmeliyiz. Kimdir, necidir, ne iş yapar, hangi partiye oyverir, hangi takımı tutar, bize karşı yaklaşımı nasıldır vb. vb. bunlarıöğrenmek için önce onlarla tanışmalıyız. Düşünceleri bize yakınolmayabilir hatta karşı düşüncelere sahip de olabilirler. Bu bizimonun kapısını bir daha çalmayacağımız anlamına gelmez. Çalacağızo kapıları. Israrla kendimizi, düşüncelerimizi anlatacağız.

O insanlar sahip oldukları düşüncelerle o mahallede oturuyor-lar. Bize yakın olan alt komşusuyla sorunları ortak.Mahallelerimizde zenginler oturmuyor. İşçi-emekçi, emekliler,yoksul halkımız oturuyor. Geçim sıkıntısından tutalım da, iş yerin-deki sorunlar, işsizlik, kira, çocukların okul sorunu, yozlaşmasorunu gibi sorunları; bize kapısını kapatan, açmayan AKP’li,CHP’li, MHP’lisi de yaşıyor. Düzen partileri halkın bu sorunları-nın hiçbirine çözüm üretmez, üretemez. Yalan ve demagojilerleoyalar, dini duygularını kullanarak sömürür, milliyetçilik-ırkçılık-la zehirler, yardım kolileriyle kandırıp, sadaka kültürü yaratır.Düzen dışına çıkmasını engellemeye çalışırlar.

Kapısını açmayan her evin kapısını açacak olan yine biziz. Yolve yöntemlerimizi değiştireceğiz. Her seferinde kapısını çalaca-ğız. Kendimizi tanıtacağız, niçin kapısını çaldığımızı anlatmakonusunda ısrarcı olacağız. Belki bir bildiriyi 20 dakikada o evevermiş olacağız ama tanışmış olacağız.

Daha önceden “faşist”, “gerici” vb. dediğimiz evleri verilentepkileri sabırla dinleyebilmeliyiz. Bizle ilgili ne düşündüğünüöğreniriz. Ayaküstü cevap vermek yerine bir bardak çayını içmekve söylediklerine cevap vermek için kendimizi evine davet ettir-meliyiz. Kılık-kıyafetimizin düzgün olmasına özen gösterip, birciddiyetimiz olduğunu göstermeliyiz. Polemikten, halkın anlama-yacağı dil ve üsluptan uzak durmalıyız. Çaldığımız kapı açıldığın-da, karşımızdaki insan bizim hoşumuza gitmeyecek şeyler de söy-leyebilir, ısrarla onları dinleyip, kızmadan-tepki göstermedencevap vermeliyiz. Bizi tanımadığını bilmediğini, faşizmin dema-gojilerinin etkisiyle böyle davrandığını asla unutmamalıyız.

Katil Polis Mahallemizden Defol!

30 Ocak akşamı Bahçelievler Zafer Ma-hallesi’nde bulunan Pazar Caddesi’nde, ma-halleye giren sivil polisler çakarlarını yakıpcaddede gezerken Halk Cepheliler tarafındanfark edildi. Halka teşhir edilip “Katil PolisMahalleden Defol” sloganlarıyla mahalledenkovuldu. Bunun üzerine Halk Cepheliler çek-tikleri ajitasyonda; “AKP’nin katil polislerinesesleniyoruz; devrimcilerin olduğu mahallelerdeböyle rahat gezemeyeceksiniz! Halkın adaletiniher zaman karşınızda bulacaksınız!” denildi.

Kolektif Aile Yaşantımız veBeraberliğimiz AlternatifidirPazar KahvaltılarıSadece Sorunlarımızı DeğilEkmeyi, Kardeşliği SevinciPaylaşıyoruz...

Her hafta kahvaltılarda buluşan Halk Cep-heliler, haftalık sorunlarını tartışıp, birlikteçözüm buluyor.

Bağcılar: Halk Cephesinin gelenekselpazar kahvaltılarından biri daha 31 Ocak’tayapıldı. Sabah başlayan kahvaltının bu haftakigündemi Dilek Doğan mahkemesi hazırlıkla-rıydı. Bu haftaki kahvaltıya 11 kişi katıldı.

Okmeydanı: Halk Cepheliler 24 Ocak’ta,Okmeydanı Haklar ve Özgürlükler Derne-ği’nde kahvaltı etkinliği düzenledi.Yapılankahvaltıya 11 kişi katıldı. 31 Ocak’ta Ok-meydanı Halk Meclisi Aile Komisyonu, SibelYalçın Parkı’nda kahvaltı programı düzenledi.Kahvaltıya 54 kişi katıldı.

Bahçelievler: 31 Ocak’ta Halk Cephelilerailelerle birlikte kahvaltı yaptı. Kahvaltıya11 kişi katıldı.

Saldırılarınız Acizliğinizin İfadesidir!

30 Ocak akşamı Bağcılar’da polis saldırısıyaşandı. Devrimcilere yönelik aylardır sür-dürdükleri saldırılardan sonuç alamamanın ha-zımsızlığı ile saldıran polisler, akrep araçlarındangaz ve plastik mermi attı. Yaşanan saldırıyagençlik cevap verdi, ardından kısa süreli çatışmayaşandı. Ancak bir kez daha kaybeden vesokağı terk etmek zorunda kalan yine AKP’ninkatil polisleri oldu. 10 gençten oluşan gruppolisi püskürttükten sonra tekrar KaranfillerKültür Merkezi önüne gelerek halay çekti,slogan attı ve iradi olarak ayrıldılar.

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:1 8

Page 19: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

30 YILLIK TARİHİ HEP BİRLİKE YARATTIK, HEP BİRLİKTE BÜYÜTECEĞİZ!

TAYAD’lı Aileler

TAYAD 31 Ocak’ta, Cizre’de bir bodrum katındakalan ve tedavileri AKP tarafından engellenen yaralı-lar konusunda bir açıklama yaptı.

Açıklamada şunlara değinildi: “Cizre’de bir binanınbodrum katındaki yaralıların ambulansla alınmasına izinvermiyor katil devlet. Utanmadan sağlık bakanı canlıyayında 112 acil servisin görevlisine bağlanıyor ve soru-yor: ‘Yaralıların olduğu yere gidebiliyor musunuz?’

Aldığı cevap: ‘Emniyet oraya yaklaşmamıza izinvermiyor.’

‘Peki’ diyor Bakan Müezzinoğlu: ‘Yaralıları am-bulansın olduğu yere taşıyabilirler mi?’

‘Hayır taşıyamazlar’ diyor sağlık görevlisi. Bunlar canlı yayında yaşanmıştır. Polisler bölgeye

giden belediyenin ambulansını engellemektedir. Üstü-ne üstlük binaya top atışları yaparak içeridekilerin öl-mesine sebep olmuşlardır. Binayı yıkmak için çabala-maktadır AKP’nin polisi. İçeridekilerin çatışmalaragirmesi, PKK’li olması, YDG-H’lı olması veya hiç

alakası olmayan birilerinin olması hiçbir şey değiştir-mez. Düşmanlığın da bir ahlakı vardır ama AKP’ninahlakı yok. İnsanların tedavi hakkını engellemek hiç-bir olağanüstü koşula bağlı değildir. Kendi ahlaksız-lıklarında boğulacaklar. İşkence, tecavüz, infaz... İştefaşist AKP’nin gerçek yüzü budur.

Bugün ağzı salyalı köpeklerine güvenenlere sesle-niyoruz; yarattığınız pislikte boğulacaksınız. 80’lerde,90’larda bütün bu pislikleri yapanlar onursuzca bir ya-şamın içerisinde bir kenara atılmış bir şekilde yaşıyor-lar, siz de böyle olacaksınız. Yaptığınız pisliklerin he-sabını elbet vereceksiniz.

Hiçbirini unutmayacağız. Yaralıları nasıl öldürdüğü-nüzü bilecek herkes, cesetlere yaptığınız işkenceleri bile-cek. Çoluk-çocuk, genç-yaşlı demeden göz göre göre na-sıl katliamlar yaptığınızı görecek herkes. Alçakça yürüt-tüğünüz bu savaş, sizin sonunuzu getirecek. Katlettiğinizgençlerin analarının gözyaşlarında boğulacaksınız!”

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

1 9“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Yaralıların Tedavisini Engelleme ŞerefsizliğiAKP’ye Çok Yakışıyor!

Page 20: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

-Dördüncü Bölüm-

Avrupa'daki direniş geleneğimizkonusunda hazırladığımız yazı dizi-sinin son bölümünde, Avrupa hapis-hanelerindeki tecriti gerileten tutsakdirenişleri ve sonuç alınmış olan bazıyerel direniş ve sahiplenme çalış-malarını işleyeceğiz.

Bu yazı serisi, Avrupa'daki dev-rimci faaliyetin bir tarihi değildir.Biz sadece belirli direniş ve müca-delelerle ilgili bazı örnekler verdik.Tüm Avrupa ülkelerinde bunların dı-şında onlarca başka çalışmalar daolmuştur ve kuşkusuz bunların tümüde bu yazı dizisinde yer alabilecekdurumdadır.

Bu yazı serisi vesilesiyle tümokuyucularımıza da seslenmek isti-yoruz. Avrupa'daki varlığımız ve ça-lışmalarımızla ilgili olarak son 36yıldır anıları, yapılan çalışmaları,kayda değer olan kazanımları, bu et-kinliklerden elde kalan fotoğraf, ga-zete küpürü, görüntü, bildiri, broşürgibi görsellerin kopyalarını da bizegöndermenizi istiyoruz. Unutmayın;göndereceğiniz her anı, bilgi, görsellikaynı zamanda Avrupa tarihimizi dahaeksiksiz anlatmanın aracı olacaktır.

HapishanelerdekiDirenişler

1982'den bu yana Avrupa hapis-hanelerinde tutsağımızın olmadığıtek bir zaman olmamıştır. 34 yıldırkesintisiz olarak Avrupa hapishane-lerindeki varlığımız, buradaki direnişgeleneğimizin ödenen bedelleridir.Ve hiçbir zaman bu bedel ödemelerde direnişsiz geçmemiştir.

Avrupa'da hiç abartısız onlarca,yüzlerce insanımız, Avrupa'nın sınıfkininin kusulduğu mahkemelerindeyargılanmıştır. Açılan onlarca davadanbirçok insanımız uzun yıllar boyuncaAvrupa'nın değişik ülkelerinde tecritlitutsaklıklar yaşamış, “Avrupa hapis-hanelerinde direnilmez” anlayışı fiiliolarak kırılmıştır.

Almanya, Fransa, Hollanda, Bel-çika, İsviçre, Avusturya, İngiltere,İtalya, Yunanistan gibi AB üyesi ül-kelerde, Türkiye'deki faşist rejimiteşhir kampanyaları ve Türkiye'dekidevrimci mücadeleyi destekleme ça-lışmalarından dolayı onlarca davaaçılmıştır. Bunların tümü de siyasidavalar olup, emperyalizm ile faşistrejim arasındaki işbirliğini her sefe-rinde çok açık bir şekilde ortaya çı-karmıştır. Onun için, Avrupa'da ya-şanan tutsaklıkların hemen hementümü de siyasi kararlar sonucu ve-rilmiş ve Türkiye'deki faşist rejimleyüzsüz bir işbirliğinin göstergeleriolmuştur. Türkiye'deki katliam, iş-kence, gözaltında kaybetmeler, idam-lar, infazlar, zorla göç ettirmelereyönelik geliştirilen meşru faaliyetlerinkarşılığı olarak yaşanan her tutsaklık;aynı zamanda Avrupa emperyalistülkelerine yönelik de bir teşhir eylemiolmuştur.

1984 Ölüm Orucu şehitlerinin an-malarında ve 12 Temmuz Katliamı’nınprotesto eylemlerinden dolayı Hollandavb. ülkelerde alınıp yargılanan vehapis cezalarına çarptırılan her insa-nımızın gözaltına alınma haberleri de,mahkemelerdeki her duruşmaları dave onlara yönelik sahiplenme, daya-nışma eylemleri de hem Türkiye faşistrejimini, hem de faşist rejimin işkenceve katliamlarının, işbirlikçiliğinin teşhiredildiği eylemler olmuştur.

Her tutsaklık ve ödenen bedel biranlamda ülkede yaşadığımız sorun-ların gündeme getirilmesine hizmetetmiştir. Her tutsağımız da, bununbilincinde olarak, büyük bir gönülrahatlığıyla bedel ödemiştir.

Dayı’ya ÖzgürlükKampanyası

Dayı'ya yönelik olarak açılandava, Dayı'ya Özgürlük Kampanyasıolarak tarihe geçmiştir ve her adımı,Türkiye faşizminin insanlık suçlarıve Fransız emperyalizminin işbirlik-çiliğinin yargılandığı bir teşhir ça-

lışmasına dönüşmüştür.Ülkemizde ve Avrupa'nın her ül-

kesinde ve özellikle Fransa'da yürü-tülen Dayı'ya Özgürlük Kampanyasıen başarılı direnişlerden biri olmuş,Fransız emperyalizmi Dayı'nın tut-saklığını sürdürme cesareti göstere-memiş ve 26 Ocak 1995 tarihindeParis'in meydan ve sokakları özgür-lüğün kutlamalarına sahne olmuştur.

Ancak tahliyeler sonrası Fransızemperyalizmi, kampanyaya yönelikintikam saldırısında bulunup, açtığıintikam davasıyla, Özgürlük Kam-panyası’na katılan bazı devrimcilerisenelerce hapisle cezalandırma yolunagitmiştir.

Almanya’daFederasyon Davaları...

Alman devleti 2008 Kasım'ındanitibaren Anadolu Federasyonu'na yö-nelik üç büyük operasyon yapıp, dörtayrı dava açmıştır. Bu davalar altıyıllık hapisliklerle sonlanacak şekilde,birbirinin kopyası olmuştur.

Beş yıla varan ve Almanya'nınen ağır tecrit şartlarının hayata geçi-rildiği, tutsaklıkların yaşandığı mah-kemeler de yine Alman devletinin,faşist rejimin işbirlikçiliğinin gözlerönüne serildiği ve teşhir edildiği birsüreç haline gelmiştir.

Birinci Federasyon davasının ilkmahkemesi bitene kadar, Avrupa'dailk defa 1.5 yıl boyunca her haftaKöln'de oturma eylemi yapılmıştır.Avrupa'da ilk defa bu kadar uzunsüre boyunca düzenli ve haftalık bireylemlilik örgütlenmiştir.

Federasyon davaları sırasındauzun yürüyüşler de ilk defa yapılmışve hemen hemen Almanya'daki tümkentlere uğrayan yürüyüşler düzen-lenmiştir. On binlerce bildiri dağıtımı,binlerce imzayla başarılı bir daya-nışma ve destek kampanyası yürü-tülmüştür.

2012'den itibaren Federasyon da-valarında mahkum olan tutsaklarayönelik Tek Tip Elbise (TTE) saldırısı

11982'den Bu Yana Avrupa Hapishanelerinde Tutsağımızın Olmadığı Tek Bir Süreç Yoktur...34 Yıldır Kesintisiz Olarak Avrupa Hapishanelerindeki Varlığımız,

Direniş Geleneğimizin Ödenen Bedelleridir.

Direniş Geleneğimiz Avrupa'da da Büyüyor!

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:2 0

Page 21: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

başlatılmıştı. Şadi Özpolat’ın 25 Ha-ziran 2015'te başlattığı ve 17 günsüren açlık grevi, 10 Aralık 2012'de28 günlük, Kasım 2013’te 26 günlükve 9 Mart 2015'te başlayan 43 günlükdirenişe, başta Özkan Güzel olmaküzere diğer tutsaklar da destek vererektoplu bir direniş haline dönüştürülmüşve TTE saldırısı geriletilmiştir.

Fransa ve Ahlaksız AramaYunanistan'dan Fransa'ya iade edi-

len Erdoğan Çakır, iadesinden sonrakiiki ay içinde, biri 42 gün süren ikisüresiz açlık grevi yapmış ve birincidirenişinde kendisine uygulanan özeltecrit uygulamasını, ikincisinde isetutsak haklarını engellemek için kul-lanılan “ahlaksız arama” provokas-yonunu sonuçsuz bırakıp, direnişlerinizaferle bitirmiştir.

Her hapishane direnişine paralelolarak, bu davada da dışarıdan 29.güne kadar süresiz destek açlık greviyapan insanlarımız da oldu. Zaferide içerisi, dışarısı ile birlikte kaza-nılmıştır.

Yerel Talepli FaaliyetlerDirenişler sadece hapishaneler

çerçevesinde olmamıştır. Sonuç al-mayı hedefleyen birçok yerel faaliyetde yapılmıştır.

TIR şoförleri, konfeksiyon, tarım,maden ve liman işçileri gibi Türkiyeliemekçilerin özlük hakları için yürü-tülen birçok yerel kampanya da za-ferlerle sonuçlanmıştır. Ancak yereltalepli faaliyetler de hiçbir zamanbir yerel sorun olmamıştır. Çünkütalepler yerel de olsa, asıl olarak em-peryalizme karşı duyulan nefret vetaleplerin aslında tüm Avrupa'da ya-bancılara yönelik saldırıların birerparçası durumundaydı.

İhsan Gürz2 Temmuz 2011 tarihinde Hollan-

da'da polis tarafından gözaltına alınanİhsan Gürz aynı gece gözaltına alınırkenyaşadığı işkencelerin polis karakolundadevam etmesinden dolayı katledilmişti.Katledildiğinde 22 yaşındaydı.

Polis rutin açıklamayı geciktirmedive daha otopsi bile yaptırmadan,İhsan Gürz'ün uyuşturucu kullandığınıve saldırganlaştığı için kendi kendini

karakolda öldürdüğü şeklinde açık-lama yaptı. Anadolu Gençlik bu kat-liamın üzerine gittiğinde ise tüm ger-çekler ortaya çıkmaya başladı. Me-ğerse bu tür olaylar tekil bir olaydeğil, hemen hemen her ay bir yabancıgencin bu şekilde işkenceyle katle-dildiği ortaya çıktı. Anadolu Genç-lik’in sokak sokak, dernek, cami,kahvehane demeden yaptığı bildiridağıtımları çok kısa sürede sonuçverdi ve İhsan Gürz gerçeği tüm ül-keye duyuruldu.

Önce basın sustu. Sonra basınıharekete geçirmek için yapılan ka-muoyu çalışmalarında, Anadolu Genç-lik’e ilk tehditler de sağcı basın tara-fından dolaylı olarak gelmeye başladı.Ama hiçbir tehdit, İhsan Gürz olayınınaçığa çıkmasını engelleyemedi.

Hollanda'da İhsan Gürz çerçeve-sinde yapılan çalışmalar, aslında sa-dece Hollanda’da değil; tüm Avrupaülkelerinde özellikle Türkiyeli genç-lere yönelik benzeri ırkçı temelli iş-kence ve katliamlar süreklilik ka-zanmış. Ve her seferinde de kamuoyubasit polis-gardiyan açıklamalarıylaüstü örtülür duruma getirilmiş. Hemenİhsan Gürz'den sonra 4 Ağustos2011'de Danimarka'da Ekrem Şahinisimli 23 yaşında bir gencimiz dehapishanede katledildi.

Her iki gencimizi de Avrupa'dadevlet eliyle yaratılıp, büyütülen ırkçıpolitikalar katletti. Ancak İhsanGürz'le ilgili yapılan çalışmalar, bukonuda belirli bir bilinç de yaratmışve işkencecilere, ellerinin o kadarrahat olamayacağını göstermiştir.Anadolu Gençlik’in, İhsan Gürz'ünölümünün birinci yılı, katledildiğikarakolun karşısında yaptığı 24 saatlikoturma eylemi geniş bir gençlik ke-siminin katılımıyla sahiplenildi. Yineyüzlerce insanın katıldığı İhsan Gürzfutbol turnuvaları ve diğer gösteriler;Anadolu Gençlik’e, bu halkın teksahibinin yine kendi devrimcileri ol-duğunu göstermiş ve devrimcilerdenbaşka da bu konuda güvenilecek tekbir gücün olmadığını ispatlamıştır.

Aygün Kardeşler18 Eylül 2010 tarihinde Belçika'da

öldürülen iki kardeşin cenazelerini;

mahkemenin sürdüğü, adli emanetealındığı gerekçesiyle, ailesinin def-netmek için almasına müsaade edil-miyordu. Emperyalizm sadece bu-nunla da sınırlı kalmadı, morgdabekletilen cenazelerin orada kalışparasını bile aileye yüklemeye ça-lışmıştır.

Bir anne-baba düşünün. Tek is-tekleri, evlatlarının cesetlerini alıpgömebilmek... Ağustos 2012'de Ana-dolu Federasyonu ve Anadolu Gençliktarafından başlatılan bir kampanyaile Aygün kardeşlerin cesetlerini al-mak için bekletilen anne-babaya ni-hayet 'sevindirici' haberi verdirebildik.Ne zaman ki Anadolu Federasyonubu konuyu ele aldı, çok kısa bir süreiçinde sonuçlar da alınabildi. Savcılıkve Adalet Bakanlığı gibi kurumlarınönünde yapılan ve yüzlerce insanınkatıldığı gösteriler etkili olmuştu.Ama Belçika devleti doğrudan özürdilemek yerine; aileyi Anadolu Fe-derasyonu’ndan uzak durmaları vecenazelerini de hemen alabileceklerikonusunda kandırmaya çalıştılar.Ama hiçbir şekilde amaçlarına ula-şamadılar ve cenazelerimizi vermekzorunda kaldılar.

Aygün kardeşler olayı, aslında butür uygulamaların çok yaygın oldu-ğunu da bize gösterdi. Avrupa'da şid-det ve darp yoluyla ölen insanlarınkalp, beyin gibi iç organları çıkartılıpyerine pamuk veya bez konularakgeldikleri ülkelere gönderiliyormuş.Bunun rutin bir uygulama olduğuda ortaya çıktı.

İhsan Gürz'ün Türkiye'ye gönde-rilen cesedine Türkiye'de bir otopsiyapılmak istendi; ama kalp ve beyninyerinde sadece pamuklar olduğu gö-rüldü. Bu şekilde Hollanda devletikendi suçlarını da gizlemiş oldu.

Aynı günler yine Almanya'da daaynı uygulamanın günlük rutin olduğuortaya çıktı. Karakollarda ve hapis-hanelerde “intihar etmiş, kendi ya-şamına kastetmiş” denilen tüm in-sanlarımızın bütün iç organları alıpyerlerine çaput doldurarak cesetleriteslim ediyorlar. Yine aynı günlerAlmanya Ludwigshafen'de ırkçılartarafından diri diri yakılan insanla-rımızın cesetlerinin Türkiye'ye gön-

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

22 1“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Page 22: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

derilmesinde de yine aynı durum ya-şandı. Ölülerimizin iç organları çalınıpteslim edilmişti.

İhsan Gürz, Aygün kardeşler çer-çevesinde ortaya çıkanlar, aslındahalkımızın ne kadar örgütsüz oldu-ğunu, kendini savunamadığını, ırkçıkafatasçı polis ve gardiyanlarca dü-zenli bir şekilde katledildiklerini gös-terdi. Mesela Aygün kardeşler ola-yından sonraki iki yıl içinde, ailesiningittiği cami dahil, olaydan haberiolan ne Türkiye gazeteleri, ne dediğer derneklerin hiçbiri konuyu gün-deme getirmişlerdir. Çünkü açık açıkbundan korktuklarını, devletle uğ-raşmak istemediklerini söylüyorlardı.

Aygün kardeşler olayı bir kezdaha göstermiştir ki, Avrupa'da dahalkımızı örgütleyecek olan biziz.Biz devrimcilerin dışında, halkımızıntek bir kurtuluş yolu yoktur.

Sadece Direnenler KazanırŞadi Özpolat Alman hapishane-

lerinde 4 kez direndi ve 4 kez kazandı!Devrimcileri ne emperyalizmin, nede Türkiye oligarşisinin hapishaneleriteslim alabildi.

Alman devleti, Türkiyeli devrimciŞadi Özpolat'a ciddiye dahi alına-mayacak gerekçelerle, polis ifadelerive düzmece tanıklarla hapis cezasıverdi. Adaletsiz bir yargılama sonu-cunda 6 yıl hapis cezası verilen ŞadiÖzpolat, hapishaneye konulmasındanitibaren tecrit ve baskı politikalarınamaruz kaldı, en temel haklarını ka-zanabilmek için dahi haftalarca sürenaçlık grevleri yaptı.

Alman Emperyalizmi,İrademizi Teslim AlmayıBaşaramadı

Her zaman olduğu gibi bir kezdaha direniş kazandı. Şadi Özpolat;Özgür Tutsak geleneğimizle, emper-yalizmin hapishaneler tarihine 4 kezdevrimci iradenin ve direnişin ye-nilmezliğini yazdırdı. Bu direnişlerve zaferler, RAF'dan bu yana soldaoluşan “Avrupa hapishanelerinde di-renilmez” düşüncesini parçaladı. Hiç-bir iradenin devrimci iradeden dahagüçlü olmadığını, Avrupa hapisha-nelerinde de direnmenin, zafer ka-

zanmanın mümkün olduğunu gös-terdi. Dünyanın neresinde olursakolalım Özgür Tutsaklık geleneğininyaşatılabileceğini gösterdi.

Tecrit ve hücreler emperyalizminıslah etme projesidir. Tecrit, emper-yalizmin, tüm ezilen, direnen halklarıteslim alma aracıdır. Emperyalistlerilk önce kendi ülkelerinde haklar veözgürlükler mücadelesi veren dev-rimcileri teslim almak için tecrit po-litikasını ürettiler. Sonra ülkemiz gibigeri bıraktırılan, işbirlikçi, faşist,yeni sömürge ülkelere ihraç ettiler.

Şadi Özpolat, tecrite, hem Türkiyehapishanelerinde, hem tecritin ana-vatını olan emperyalizmin hapisha-nelerinde teslim olmadı. Tecrite di-rendi. RAF tutsaklarını hücre politi-kası ile katleden, iradelerini kırmak,düşüncelerini değiştirmek için ölümhücrelerinde koyu bir tecrit uygulayanAlman emperyalizmine, tecritle, dü-şüncelerini değiştiremeyeceğini, hüc-relerle, yasaklarla bir devrimciyiıslah edemeyeceğini gösterdi.

Şadi Özpolat, karşı karşıya kaldığıbu saldırılar karşısında “Tecritin ana-vatanı emperyalizmin zindanlarındadirenilmez” demedi. Tam tersine tav-rını tereddütsüz direnişten yana be-lirledi. Bu saldırılara hem fiili olarakhem süresiz açlık grevi direnişleriylekarşı koydu. 4 kez süresiz açlık gre-vine girdi. Direndi ve kazandı. Al-man emperyalizmi Türkiyeli bir dev-rimci tutsağın zaferine tahammüledemedi. İlk fırsatta direnişle kaza-nılan hakları gasp etmenin yolunuaradı. Boyun eğdirmenin başka yol-larını aramaya başladı. Ancak karşı-sında teslimiyet değil direniş buldu.

Evin Timtik veHaklar İçin Mücadele

Son olarak Evin Timtik'in 67 günsüren açlık grevi direnişi, Avrupa'dahaklarımızı nasıl alabileceğimizin debir yol göstericisi olmuştur. Keyfibir şekilde kendisine verilmesi ge-reken kimliğine el konulmuştu. Bukimlik, Evin Timtik’e aslında Avus-turya tarafından değil, iltica için baş-vuru yaptığı Birleşmiş Milletler’inilgili yasası uyarınca verilmiştir.

Evin Timtik'e kimliğinin verilme-

mesi, Avusturya devletinin devrimciharekete yönelik siyasi bir kararıydı.

Önce Türkiye ile ilişkilerindendolayı kimliği vermediklerini açık-ladılar, sonra da Alman devletinintalebi doğrultusunda alınan bir karargereği kimliğe el konulduğu açıklandı.Eylem ve direniş, bir kez daha ger-çeklerin ortaya çıkartılmasını ve ge-tirilen yasakların aşılmasını sağla-yacak tek yol olduğunu göstermiştir.

67 gün boyunca yürütülen müca-dele, Avrupa ülkelerinde yapılan des-tek eylemleriyle güçlenmiş ve Avus-turya içindeki birçok örgüt ve kurumuda harekete geçirip, sonuç almayıolanaklı hale getirmiştir.

Yüzlerce insanın katıldığı birçokgösteri, sürekli dağıtılan bildiriler vetoplanan imzalarla sonuç alınmıştır.Alevi dernekleri de kapısını açmışve Evin Timtik'in ilerleyen açlık grevidirenişini kendi kurumlarında devamettirmesi için olanak sunmuşlardır.

Avrupa'daki HalkımızınSorunlarının Çözümü;Ne İslamcıların, Ne Türkve Kürt Milliyetçilerinin,Ne Tek Başına AlevicilerinElindedir! ÇözümHalk Meclislerindedir

Avrupa'da da halkımızı birleşti-recek, mücadele ettirecek ve zaferetaşıyacak olan tek güç devrimcilerdir.

Avrupa'da yaşayan halkımızın so-runlarını da biz çözeceğiz. Örgütle-yeceğimiz dayanışmamızla çözece-ğiz.

Avrupa'daki halkımızın sorunla-rının çözümü; ne İslamcıların, neTürk ve Kürt milliyetçilerinin, netek başına Alevicilerin veya Türkiyedevletinin elindedir. Çünkü Avrupa'dayaşayan insanlarımızın sorunları;hem yabancı olmaktan, hem Orta-doğulu olmaktan, hem emekçi ol-maktan, hem Müslüman bir kökenesahip olmaktan kaynaklıdır. Ama herşeyden önce işçi sınıfına ait olmaktan

kaynaklı sorunları vardır. Ve bu so-

runların da çözümü sadece sınıfsal

temelde yürütülecek olan mücadeleyle

aşılacaktır. Halk Meclisleri’nde ör-

gütlenerek aşılacaktır.

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:22 2

Page 23: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

Baskılar her geçen gün artıyor.Devlet, baskılarını arttıracağını herfırsatta dile getiriyor. Halka gözdağıveriyor.

Biliyoruz ki bu devlet, halkındevleti değil. Bir avuç patronun çı-karını korumaktır onların işi. Pat-ronların ve emperyalistlerin çıkarlarınıkorumak için yapmayacakları yoktur.Bugüne kadar yaptıkları tüm katli-amlar, saldırılar bunun içindir. Bugün de Kürdistan’da yaşanan sokağaçıkma yasakları ve saldırılar bununörneklerinden biridir. Devletin faşistniteliğinden ve yaptığı açıklamalardanda biliyoruz ki, saldırılar Kürdistanile sınırlı kalmayacak.

Türkiye’nin birçok il ve ilçesindeçeşitli bahanelerle halka saldıracaklar.Halkı katledecekler. Bu amaçlarınışöyle yazdı burjuvazinin gazeteleri:

“Önümüzdeki bir yılda, aralarındaİstanbul, Ankara, İzmir, Aydın. Adana,Mersin’in bazı mahallelerinin de bu-lunduğu 29 il ve 129 ilçede, 190noktada polis noktaları kurulacak.Bu emniyet merkezlerinde, vatandaşıngünlük asayişle ilgili işlemler yapıl-mayacak. Karakolların tek görevi,şehirlerde ‘kurtarılmış bölgeler’,‘girilemez mahalleler’ oluşturulmasınıönlemek ve terör örgütü mensupla-rının yerleşmesini engellemek ola-cak.”(11 Ocak2016 Sabah gazetesiOkan Müderrisoğlu)

Devlet saldıracaktır. Egemen sı-nıflar ve onların iktidardaki temsil-cileri halka düşmanlıklarını her zamangösteriyor.

Peki bu kadar saldırı, katliam ha-zırlıkları karşısında bizler, halk neyapacağız? Evlerimizde oturup bek-leyecek miyiz? Yoksa iktidardakilerinbeyinlerimize yerleştirdiği gibi; “Bana

dokunmayan yılan bin yaşasın” mıdiyeceğiz? Ki yılanın tüm halka do-kunacağını görüyoruz. Kürdistan’dakatledilen 70 yaşındaki insanlarımızörnektir buna. Kürdistanda katledilenbebeklerimiz, çocuklarımız yılanınherkese dokunacağının örneğidir!

Bu nedenle hiç kimse bana do-kunmayan yılan bin yaşasın diyemez,dememelidir.

Artık düşmanımızın zalimliğinin,alçaklığının farkında olmamızın za-manı gelmiştir. Tankıyla, topuyla,askeri, polisi, özel timiyle tüm halkasaldırıyor. Ana babalarının gözleriönünde, genç kızlarını katlediyor budüşman.

Katledilmek, zulme uğramak, iş-kenceler, gözaltı tutsaklıklar bizimkaderimiz değildir.

Bu kaderi kendi ellerimizle de-ğiştirebiliriz ancak. Ve halkın kendikaderini yazdığı değiştireceği yerlerHALK MECLİSLERİ olmalıdır.Meclisleri kurmadığımız yerler halkınsavunmasız olduğu yerler demektir.Halk meclislerinde örgütlenmeli vegeleceğimize sahip çıkmalıyız.

Bunu nasıl yapacağız? Adım adımbinbir emekle öreceğiz tüm mahal-lelerimizde meclisleri. Önce en yakınçevremizdeki insanlarımızı toplaya-cağız. Onlara süreci, devletin yapa-caklarını anlatmalıyız. Ve bu sürecihalk meclislerinde halkı bir arayagetirerek örgütleyerek aşabileceğimizikavratacağız. Yıllardır emek emekkurdukları mahallelerini sahiplen-meleri gerektiğini hatırlatacağız.

Yani neden meclisleri kurmak is-tiyoruz, meclislerin bu sürecin temelörgütlenme, halkın ihtiyacı olduğunuanlatarak işe başlayacağız.

Bu adımdan sonra meclis ana ko-

mitesini belirleriz. Bu komite ile haf-talık toplantılar yapıp birlikte programçıkarılır. Hangi sorun etrafında halkıtoparlayacağımız belirlenir. Ve obelirlenen sorun etrafında tüm ma-halleliyi toparlama amacı ile çalış-malar yapılır. Alt komiteler oluştu-rulur. Herkese iş dağıtımı yapılır,sorumluluklar verilir. Ve hep birliktemahallelinin sorunu çözülür.

Meclis çatısı altında değişik ko-miteler kurulur. Her komite kendikonusuna yönelik pratik faaliyetlerbelirleyerek halka ulaşır ve halk to-parlanır.

Meclis çatısı altında kurduğumuzher komite, çözdüğümüz her sorun,tartıştığımız her konu bizim yönetmedeneyimimiz olacaktır.

Bir taraftan pratik bir sorunu çö-zerken, aynı zamanda halk yönetmedeneyimi edinmektedir. Böylece ge-lecekte kuracağımız sosyalist düze-nimizde halk, kendi kendini yönete-bilecek birikimi bugünden elde etmişolacaktır.

İşte bu nedenle halk meclislerinikurmak, oralarda komiteler kurmak,faaliyetler yapmak, sorunları çözmekönemlidir.

Karşımızda tankıyla topuyla gö-zünü kırpmadan tüm halka saldıranbir düşman var!

Karşımızda yüzlerce yıllık yö-netme deneyimine sahip bir düşmanvar. Düşmanımızın bu fiziki gücünüancak halkın birlikteliği, örgütlülüğüyıkabilir.

Bu örgütlenmenin adı HALKMECLİSLERİ’dir.

Bu nedenle tüm halkımızı HALKMECLİSLERİNDE örgütlenmeyeçağırıyoruz.

HALK MECLİSLERİNDE HALK MECLİSLERİNDE ÖRGÜTLENMEK, ÖRGÜTLENMEK,

GELECEĞİMİZİ KURMAKTIRGELECEĞİMİZİ KURMAKTIR

MMeclis Çatısı Altında Kurduğumuz Her Komite, Çözdüğümüz Her Sorun,Tartıştığımız Her Konu Bizim Yönetme Deneyimimiz Olacaktır

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

2 3“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Page 24: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

AKP faşizmi, ülkemiz toplu-munun en hareketli, en dinamikkesimi olan gençliğe saldırmayadevam ediyor. Saldırıların kur-maylığını bizzat RTE, YÖK eliy-le sürdürüyor. Çünkü faşizm, ül-kemizdeki sınıf mücadelesinin ta-rihinden edindiği dersle biliyor ki;gençlik, sınıf mücadelesinin “di-

namit fitili”dir. Gençlik ayaklanırsa, tüm halk sınıf ve ta-bakaları da hareketlenir!

AKP faşizminin bu amaçla yaptığı son icraatı ise Ka-radeniz Teknik Üniversitesi(KTÜ)’ne Tayyip Erdoğankendi özel doktoru İsmet ERDÖL’ü rektör ataması oldu.

YÖK’ün bu konuda yaptığı açıklama ise faşizmin na-sıl bir düzen olduğunu gösteriyor; “Biz öyle uygun gör-dük!” Zira İsmet ERDÖL ün ne rektör olmak için gerekliolan “profesör” unvanı var, ne de “kamu personeli” ün-vanı! AKP faşizmi açıkça kendi yasalarını bile hiçe sa-yıyor; “Ben böyle istiyorum böyle olacak” diyor.

Kadrolaşmak, faşizmin en karakteristik özelliğidir. Fa-şizm, kendisinden başka kimseye güvenmediği için, yö-netirken her alanda da kendi adamlarının, kendisi gibi dü-şünen insanların, kendi sözünden çıkmayacağından eminolduğu kapı kullarının olmasını ister. Söz konusu YÖK yö-netmeliği de zaten buna göre düzenlenmiştir. Rektörün kimolacağına Cumhurbaşkanı karar vermektedir, ki YÖK’ünkuruluş amacı da budur; üniversiteler de “demokrat”, kıs-men de olsa faşizmin pervasızlığına, isteklerine karşı çık-ma ihtimali olan profesörlerin rektör olmasına engel olmak!

İşte bugün ODTÜ rektörü üzerinden yapılan saldırı-lar, faşizmin üniversitelerdeki gençliğin mücadelesine ta-hammülsüzlüğünün göstergesidir.

Bunun yanında Karadeniz bölgesinin, özel olarak da Trab-

zon vb. illeri-nin önemi dü-şünüldüğündeyapılan rektöratamasının, fa-şizm açısındantaşıdığı önemdaha iyi anla-şılacaktır.

F a ş i z m ,özellikle Ka-radeniz illeriüzerinden şovenizmi, sivil faşist linç saldırılarını kış-kırtmayı hedefliyor. Bu iller üzerinden sanki bütün halksivil faşistler gibi düşünüyormuş izlenimi yaratıp gençliğikorkutarak sindirmeye çalışıyor.

Sonuç olarak; 1- Faşizm YÖK eliyle, bütün okullara kendi rektörleri-

ni atayarak, okullarda aykırı bir ses çıkmasını istemiyor. Çün-kü en ufak bir karşı çıkışa bile tahammülü yoktur faşizmin!

2- Atadığı rektörler eliyle okullarda sivil faşist ör-gütlenmeleri geliştirmeyi hedefleyen AKP faşizmi bu sal-dırılarını “demokratik üniversite” mücadelesini büyüte-rek boşa çıkartacağız. Demokratik üniversite istemek, ken-di okullarımızda “koyun” olmayı reddetmektir.

3- Bizler üniversite gençliği olarak okullarımızın na-sıl yönetileceğine kendimiz karar verebiliriz. Bunun için,söz, yetki, karar hakkımız için öğrenci meclislerinde ör-gütleneceğiz.

4- Faşizmle yönetilen ülkemizde demokratik üniversitesorunu demokrasi sorunundan ayrı değildir.

Bu nedenle gençliğin mücadelesini, faşizme ve em-peryalizme karşı, halkın mücadelesi ile birleştireceğiz.

AKP Faşizmi Üniversiteleri Kendi Kadrolarıyla Dolduruyor!YÖK’e Karşı Demokratik Üniversite Mücadelesini Büyütelim!

Amed’de Kütüphanemizi Kuruyoruz

2 Ocak’ta Amed’in Ofis semtinde bulunan kafelerde,Amed Özgürlükler Derneği’nde kurulacak olan kütüp-hanenin bildirisinin dağıtımı yapıldı.

Bir saat boyunca yaklaşık 60 bildiri dağıtıldı. Cumagünü düzenlenecek kahvaltının da duyurusu yapıldı.

Geleceklerini söyleyen ve numaralarını veren liseli-ler oldu. Çalışmaya 3 kişi katıldı.

Dersim Haklar Derneği’nde Berkin Elvan Liseli Odası Açıldı!

27 Ocak’ta Dersim Liseli Dev-Genç, Haklar Derne-

ği’nde “Berkin El-van Liseli Odası”açılışı yaptı. Bununyanında bir çağrıdabulunarak; “Odamıziçin kitap topluyo-ruz. Berkin ElvanOdası için getirece-ğiniz kitapları; Mo-ğultay MahallesiGünel Sokak Çağlar İş Hanı Kat: 3 No: 14’te bulunanderneğimize getirebilir veya dersimyuruyus@gmail ad-resinden bizimle iletişime geçebilirsiniz. Şimdiden her-kese çok teşekkür ediyoruz” dedi.

Ülkemizde Gençlik

Gençlik Federasyonu’ndan

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:2 4

Page 25: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

Geçtiğimiz günlerde okullar yarıyıltatiline girdi. Milyonlarca öğrenci kar-ne aldı. Karnesini alan öğrencilerin birkısmı AVM’lerde, meydanlarda, kafe-lerde vaktini geçirdi. Diğer öğrencilerya evlerine döndü, ya da iş yerlerinekoştular.

Ülkemizde ezen, ezilen sınıfları ha-yatın her alanında görmemiz mümkün.Koçların, Sabancıların ve onlar gibi ik-tidar sahiplerinin çocukları en lüksokullarda Amerika’larda, Avrupa’lardamilyonlarca dolar harcayarak okuyor.

Eğitim sistemine gelirsek zaten öğ-retmekten çok ezberletmeye dayalı birsistem. Az da olsa bilgi öğrenmek içinbile binlerce lira verip dershaneye özelokula gitmek gerekiyor. Anayasadaparasız eğitimin bir hak olduğu yazıyorfakat yazıldığı ile kalıyor. Çünkü gün-lük hayatta anayasal hakların bir çoğuuygulanmıyor.

Otobüsten kantine öğrencinin ce-bindeki para soyuluyor. Bununla birliktebu hakkı talep edenler işkence görüyorhaklarında soruşturma açılıyor, hatta tu-tuklanıyorlar. Bu sömürüler var, evet,peki biz bu sömürücülere karşı ne ya-pacağız?

Tabi ki de örgütlenmemiz lazım. İlkbaşta okullarımızdan başlamalıyız.Okullarımızda öğrenci meclislerini ku-rarak kendi sorunlarımıza kendimizçözüm üretiriz ve çözeriz.

Daha sonra ise mahallerimizde mü-cadeleyi sürdürmemiz gerekir. Mahal-lerimizde yaşayan halkın sorunlarınaduyarsız kalamayız elbette. Bu yüzdenmahalle halkımızı ve gençlerini ör-gütlemeliyiz.

Bugün liseli gençliği biz örgütle-mezsek düzen örgütler. Biz örgütlen-dikçe düşman cephesi daralır. Biz ken-dimizi büyüttükçe düşmanın korkula-rı daha da büyüyecektir. Bu kadar ba-sittir mücadelenin doğası. Bu halkın

gençleri, Berkin gibi olmalıdır. Yü-zünde fuları, elinde sapanıyla katiller-den hesap soracak yüreğe sahip olma-lıdır her biri. Berkin gibi 14 yaşındahalkın kurtuluş mücadelesinin içindeolmalıdır.

Bu gençliği örgütleyebilecek, genç-liğe umut olabilecek tek örgüt Dev-Genç’tir. Berkin'in yoldaşları olarak bi-zim de görevimiz bir adım daha öneçıkmak ve daha fazla örgütlenmektir.

Açlığın, yoksulluğun çözümü olangücümüzü örgütlü bir hale getirebil-meliyiz. Bu düzen, ancak yıkılarak de-ğişir. Seçim ve benzeri aldatmacalarkatliamlara baskılara çözüm olamaz.Bu düzeni yıkmak düş değil, gerçek-tir! Ve bu gerçek biz Liseli Dev-Genç’lilerin ellerindedir!

Sonuç olarak;1- Okullarımızda yaşadığımız tüm

sorunları, bu sorunlar çerçevesindebirleşerek öğrenci meclisleriyle çöze-biliriz.

2- Mahallerimizde de halkımızın so-runlarına duyarsız kalmamamız gere-kir. Bu sorunlar Liseli Dev-Genç’lile-rin öncülüğünde çözülecektir.

3- Sorunlarımızın çözümü birlik ol-maktır. Liseli Dev-Genç saflarında ör-gütlenecek, Berkinin ve tüm katledilençocukların hesabını soracağız!

Haydi Liseliler!Haydi Liseliler!DÜZENİN ADALETSİZLİKLERİNE KARŞI DÜZENİN ADALETSİZLİKLERİNE KARŞI

LİSELİ DEV-GENÇ SAFLARINDA ÖRGÜTLENELİMLİSELİ DEV-GENÇ SAFLARINDA ÖRGÜTLENELİM

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz de varız!

Liseliyiz Biz

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

2 5“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Page 26: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

1-) Kurumlarımızda“Yaşamı Örgütlemek”Nedir?

Kurumlarımız bizim için sıradanyerler değildir. Halkımızın örgütlen-diği ve kültürel faaliyetlerimizi sür-dürdüğümüz ikinci evimizdir.

Böylesine önemi olan bir yerde,yaşamı elbette örgütlemeliyiz. Kuru-mumuzu ne zaman açıp, ne zaman ka-patacağımızı, kurumumuzdaki faali-yetlerimizi, toplantılarımızı vb. kısa-cası kurumumuza ait ne varsa, hepsiniörgütleyecek, yaşama geçirecek olanbiziz. Bunları devrimci ciddiyetle,iktidar iddiası ile yapmalı, pratiği-mizde göstermeliyiz.

2-) KurumlarımızıZamanında AçmakNeden Önemlidir?

Ne zaman açıldığı-kapandığı bel-li olmayan bir kurum düşünelim, ora-da ciddiyet olur mu? İnsanların, ka-palı olduğu için gelip kapısından geridöndüğü kurumdan kime ne fayda ge-lir ki?

Oysa her sabah belirlediğimiz sa-atte örneğin 08.00’de kurumumuzuaçmalıyız. Kurumumuzun sürekli be-lirlediğimiz saatte “özel bir engel ol-madığı sürece” açıldığını, kurumu-muza gelip gidenler bilmelidir. “Şim-di açık mıdır?” kaygısını taşımadankurumumuza gelebilmelidir insan-lar.

3-) Kurumlarımızı NedenTemiz Tutmalıyız?

Nasıl ki kendi temizliğimize, evi-mize özen gösteriyorsak, aynı titizli-

ği kurumlarımıza dagöstermeliyiz.

Çünkü kurumlarımızbizim evimizdir. Ku-rumlarımıza gelen in-sanları, evimize geli-yorlar gibi düşünmeli-yiz. Tozu alınmamış sü-pürülmemiş ya da pas-paslanmamış, kütüpha-nesi dağınık, tuvaleti te-miz ve hijyenik olma-yan, camları kirli bir ku-

ruma insanlar gelmez. Böylesi bir ku-rum, iktidar iddiasına sahip olanlarayakışmayacağı gibi, devrimcilere, odevrimci kurumun saygınlığına dagölge düşürür. Bir kurumu temiz-düzenli tutamayan insanların devrimyapacağına, ülkeyi, halkı sömürü vezulümden kurtarabileceğine kimseinanmaz, güvenmez.

O nedenle kurumumuzun temiz-liğini düzenli yapmalıyız. Bu konudagörev paylaşımımız olmalı, birbirimizidenetlemeliyiz.

4-) KurumumuzdaOturuşumuzdanKalkışımıza, Giyim-Kuşamımıza KadarTüm DavranışlarımızaÖnem Vermeliyiz! Neden?

Biz devrimciyiz. Halkımız, dü-zende yaşayan bir insanla biz dev-rimcilerin arasındaki farkı görmelidir.Biz bunu, kurumlarımızdaki yaşamtarzımızla, program ve faaliyetleri-mizle, disiplin ve düzenimizle pratiktegöstermeliyiz. Devrimciler; oturu-şuyla, kalkışıyla, giyim-kuşam vedavranışlarıyla, kullandığı dili-üslu-buyla bu ayrımı gösterirler.

Kurumlarımızda devrimci yaşamkurallarımıza önem vermeliyiz. Bü-yüklerin karşısında ayak ayak üstüneatan ya da oturduğumuz sandalyede,koltukta yayılarak uygunsuz oturan,giyim-kuşamda saygınlıktan halk kül-türünden uzak, yırtık veya düşük belpantolon, kadınlarda kısa etek, vücu-du gösteren çok dar giysiler moda diyegiyilen uçuk-kaçık giysiler vb. halkıngözünde olumsuz bir izlenim yaratır.

Kurumlarımıza gelen insanların

devrimciler hakkındaki ilk izlenimiönemlidir. Düzenli kurumlarımızagelen insan da, ilk kez kurumlarımı-za gelen de bizden, aynı olumlu ol-ması gereken devrimci izlenimi al-malıdır. Bu nedenle oturuşumuza,kalkışımıza, giyim kuşamımıza özengöstermeliyiz!

5-) KurumlarımızdaYaşamı Örgütlemek İçinNasıl Çalışacağız?

Elbette kolektif çalışmayı esas al-malıyız. Kolektivizm bizim her yer-de gücümüzdür. Kurumlarımızda dakolektivizmi işletmeliyiz.

Örneğin; bu konuda hepimizinortaklaşa belirlediği günlük bir prog-ramımız olmalıdır. Kurumumuzu kim-lerin açacağından, temizliğini kimle-rin yapacağından, o gün kurumdadüzenlenecek faaliyette örneğin kon-ser, film gösterimi, söyleşi, toplantı vb.kimlerin görevler alacağına varınca-ya kadar kolektif işleyişi hayata ge-çirerek düzenleme yapmalıyız.

Kolektivizm, kurumlarımızda kar-şılaştığımız her işin ve sorunun üste-sinden gelmemize, aldığımız görev-leri başarıyla sonuçlandırmamıza yar-dımcı olacak tek doğru çalışma yön-temidir.

6-) “KurumlarımızaGelen İnsanlara-Komşularımıza Halk Kültürümüz ve Devrimci Kültürümüz ile İlgi Göstermeliyiz” Diyoruz. Neden? Nasıl?

Kurumlarımıza her gün onlarca, et-kinlik ve faaliyetlerimize göre deyüzlerce insan gelip gidebilir. Ku-rumlarımıza ilk kez gelenlere veya dü-zenli gelen insanlara halk kültürümüzve devrimci kültür çerçevesinde aynısaygı ve sevgiyi, özeni, ilgiyi göster-meliyiz.

Örneğin, kurumlarımıza gelen birinsanı veya insanları ayağa kalkıp kar-şılamalıyız. Büyüğümüzse elleriniöperek “hoş geldiniz” demeliyiz. Çayvb. ikramlarda bulunmalıyız. Onlar-la sıcak, içten sohbet etmeliyiz. Aksi

Ta rih ten, bi lim den, ön der le ri miz den, ge le nek le ri miz den

öğ ren dik le ri mizle güçleneceğiz!

SORUDA10BilgiBilgi

güçtürgüçtür

KURUMLARIMIZDA YAŞAMI NASIL ÖRGÜTLEMELİYİZ?

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:2 6

Page 27: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

halde insanlar kendileriyle ilgilenil-meyen, halk kültürüne, devrimci kül-türe uzak olan bir kuruma neden gel-sinler ki? Hasbelkader gelseler de, birdaha gelmezler! Kendimizi onlarınyerine koyalım. Bize nasıl davranıl-masını istiyorsak öyle davranmalıyız.Bunun için, gelen her insana aynı sı-caklıkta, halk kültürümüzle, devrim-ci kültürle yaklaşmalı olumlu bir iz-lenim bırakmalıyız.

7-) Kurumlarımızda Yaşamın ÖrgütlenmesineDair Belirli Aralıklarla ToplantılarDüzenlemeliyiz! Neden?

Kurumlarımızda oluşturduğumuzkomitelerin düzenli toplantılar yap-ması, yaşamın devrimci tarzda ör-gütlenmesi noktasında önemlidir.

Bu toplantılar aracılığıyla kuru-mumuzdaki eksikliklerimiz, yapaca-ğımız ve önümüze koyacağımız he-deflerimiz görülmüş olur.

Örneğin bu toplantıları hangi ara-lıklarla, nasıl düzenleyeceğimizi be-lirleriz. Kurumumuzda tamirat-tadi-latlık bir şey varsa yapılması nokta-sında kararlar alırız. Temizlik, hijyenkonusunda, insan ilişkilerinde yeter-sizlik veya sorunlar varsa bu nokta-daki eksiklerimizi belirleyip, Cephe-li yaşam tarzını yani devrimci yaşamkurallarını oturtmaya çalışırız.

Kısacası, toplantılar kurumumuzuzenginleştirip, bizi yetkinleştirip, sa-hiplenme duygumuzu arttırır.

8-) KurumlarımızdaÇeşitli Etkinlikler (Konser, Film, Söyleşi, Toplantı, Yardımlaşma-Dayanışma vb.) Düzenlerken Nelere Dikkat Etmeliyiz?

Her etkinliğimize devrimci ciddi-yet ve sorumluluk duygusuyla yak-laşmalıyız. Kurumlarımızda örgütle-diğimiz etkinliklerde; konser, filmgösterimi, söyleşi, toplantı vb. buciddiyeti göstermeliyiz.

Bu tarz etkinlikleri örgütlerken her

ayrıntıya dikkat etmeliyiz.Özel bir şey yoksa zamanındaprogramın başlamasına özengöstermeliyiz.

Örneğin kentsel dönüşümile ilgili kurumumuzda bir pa-nel düzenliyoruz. Panelin baş-langıç saatini 19.00 olarak be-lirledik. Herkes gelmiş, iste-diğimiz düzeyde katılım sağ-lanmış ve 19.00’da başlayacakpaneli, 20.00’da başlatırsak, buciddiyetimize gölge düşürür.

Panele katılacak insanlarınhangi düzende oturacağını,sandalye sayısının yeterli olup-olmadığını, katılacaklara su-nacağımız ikramlara ve ko-nuşmacı olarak katılacaklarlailişkilerimizin sürekli olma-sına kadar bir dizi şeyleri belirleye-cek olan bizlerizdir.

Boşluğa, kendiliğindenciliğe bı-rakılan her faaliyet, her etkinlik cid-diyetimizi, iddiamızı sorgulatır vebizi geriletir.

9-) KurumlarımızıHalkın Kendi Evi Gibi Görmesini ve Sahiplenme-sini Nasıl Sağlarız?

Bu sahiplenmeyi yaratacak olan,kurumumuz aracılığıyla onlarla ku-racağımız sürekli ilişkidir. Sadecefaaliyetlerimiz, etkinliklerimiz vekurumumuzun kimi ihtiyaçları içinhalkımızın kapısını çalıyorsak, oradasahiplenme yaratamayız.

O mahallede oturan insanlar ku-rumumuzu kendi ikinci evleri olaraksahiplenmelidir. Bu da birebir, sürekliilişki geliştirerek, kurumlarımızdakibirçok etkinliğin, faaliyetin örgüt-lenmesine o mahalle insanını da ka-tarak, söz ve karar hakkını kullan-masına olanak sağlayarak yaratabili-riz.

Bu sahiplenme karşılığını, herhangi bir programımızda sandalye ek-sikse evinden getirmesiyle, çayımızbitmişse esnafın doğallığında alıpgetirmesiyle, kurumun temizliğinehalktan insanların da katılmasıyla, ku-

rumumuza yönelik polis operasyo-

nunda kurumumuzu sahiplenmesiy-

le kendini gösterecektir.

10-) “Kurumlarımız

Düzene Alternatiftir” Diyoruz! Neden?

Bu düzen tüm kurumlarıyla çürü-

müş, kokuşmuştur. Bu düzende ve ku-

rumlarında insana, insanlığa ait hiç-

bir şey kalmamıştır. Her yanından

yozlaşma, değersizleşme, irin gibi ak-

maktadır.

Yeniyi iyiyi, güzeli, doğruyu ve

gerçeği sadece biz temsil ediyoruz.

Tüm bunları yaşattığımız yerlerdir ku-

rumlarımız!

Bizler tüm kurumlarımızla düze-

ne alternatifiz. Devrimci, sosyalist

kültürü, değerlerimizi kurumlarımızla

yaşatırız. Alternatif olmak, pratikte

karşılığını göstermektir.

Bu yanıyla kurumlarımız, düzen

kurumlarının karşısına, yozlaşmaya-

değersizleşmeye karşı vurulmuş bir

darbe, halk için bir çekim merkezidir.

Bu gerçeği unutmayıp, tüm kurum-

larımızda devrimci sorumlulukla ha-

reket etmeliyiz!

Biz devrimciyiz.Halkımız, düzende

yaşayan bir insanla biz de-vrimcilerin arasındaki farkıgörmelidir. Biz bunu, ku-

rumlarımızdaki yaşamtarzımızla, program ve

faaliyetlerimizde, disiplinve düzenimizle pratikte

göstermeliyiz.Devrimciler, oturuşuyla,

kalkışıyla, giyim-kuşam vedavranışlarıyla, kullandığıdili-üslubuyla bu ayrımı

gösterirler.

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

2 7“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Page 28: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

Anadolu’da hedefli olacağız, he-defli çalışacağız. Tek tek insanları-mızdan başlayarak, her alana her bi-rime kadar hedefler koyacağız. Yap-tığımız işlerde ancak bu şekilde ba-şarılı olabiliriz.

“Hedef”in kelime anlamı olarak“amaç, gaye, maksat”sıralanabilir.

Bir deyim der ki; “Hedefi olmayanbir gemiye, hiçbir rüzgar yardım et-mez”. Onun için hepimizin hedefleriolmalıdır. Hepimizin nihai hedefi ik-tidarı almaktır elbette.

Ama bu hedefimize ulaşmanınen birinci koşulu yine küçük büyükdemeden her işte hedefli çalışmaktangeçiyor. Hepimizin hedefi iktidarıalmak, Anadolu ihtilalini zafere ta-şımaktır. Bu hedeflerimize ulaşmanınkoşulu, yine bu hedefe uygun dahaküçük hedefler çıkarmaktan geçiyor.Onun içindir ki küçük büyük demedeniktidar mücadelesiyle bütünleşmişhedefler koyarak çalışacağız.

Bugün amacımız hedefimiz nedir?

Örneğin; Anadolu’nun dört birköşesinde bedenleri küçük ama ko-caman yürekli olan liselileri örgüt-lemek. Böyle güzel bir hedefimizvar diyelim. Sadece, hedefimiz vardemekle de yetinmeyeceğiz bu ko-nuda o zaman. Koyduğumuz hedef-lere ulaşmak istiyorsak, bunun ge-reklerini de yerine getireceğiz. Ge-

rekleri nedir?

Bu hedeflere nasıl ulaşaca-ğız?

O zaman bu konuyla ilgilibir program çıkaracağız.

Liselileri nasıl örgütleyeceğimizibilmiyorsak tarihimize bakıp öğre-neceğiz. Kendimize buradan bir yön-tem çıkaracağız. Ve bu yöntemle,hayatın gerçekliğine, kendi gerçek-liğimize uygun bir program çıkara-cağız. Örneğin;

Mahallemizde hangi lise var tespitetmeliyiz program çıkartırken.

Burada tanıdığımız var mı?

Kimse yoksa, ona göre bir prog-ram çıkarmalıyız.

Okulun önünde anket çalışmasıyaparak okuldaki liseliler ile tanışa-biliriz. Sorularımız sade, anlaşılır ol-malıdır. Okuldaki sorunları belirle-yerek bu sorunlar üzerinden bir ça-lışma yapabiliriz.

“Parasız Eğitim Sınavsız GelecekBerkin Elvan İçin Adalet” başlıklıbildiri yazarız. Hiçbir şey hazırlaya-mıyorsak dergimizi liselilere götü-rürüz. Liseli Dev-Genç yazılmalarıylakendimizi tanıtırız.

İlk adımımız bu olur. Emin olalımki, buradan tanışacağımız Liselilerolacaktır. Yeter ki biz kararlı olalımve yapmak isteyelim.

Bildiri mi dağıtacağız? Lise önün-de, o saat geldiğinde başka bir işimizolmamalıdır. Benim programım buve bunu uygulayacağım, diyeceğiz.Yani yapacağımız işte kararlı olacağız.

Ama bildiriler yetişmedi, okul çıkışınıkaçırdım, başka bir işim çıktı gibibahaneleri hayatımızdan çıkaracağız.Koyduğumuz programı kendimiz de-netleyeceğiz. Oturup, ne yaptık, neyapamadık değerlendireceğiz. Yapa-madıklarımızı neden yapamadık bunusoracağız. Yaptıysak eksik bıraktığımızyer neresiydi bunu değerlendireceğiz.Unutmayalım geleceğin başarısı geç-mişin özeleştirisi üzerine kuruludur.Eğer sonuç almak istiyorsak özeleştirelolacağız. Ve ortaya çıkan sonuç üze-rinden tekrardan bir program çıkara-cağız ve uygulayacağız. Yani pratiği-mizi değerlendirecek, yanlışlarımızaeleştirel bakacak, özeleştirimizi cesurcayapıp tekrar pratiğe geçeceğiz. Birişte başarılı olmak istiyorsak, bizlerinbaşaramayacağı hiçbir iş yoktur, bunuunutmayacağız. Bizlerin çözemeyeceğisorun, örgütleyemeyeceğimiz hiçbirfaaliyet olamaz diyerek bakacağız.Ve başardığımızı eninde sonunda gö-receğiz.

Başardığımızda ise ikinci adımolarak; tanıştığımız insanlarla programve etkinliklerle devam ederiz. Baş-lıklarımız; vatan ve halk sevgisi, halkdüşmanları kimdir üzerine olabilir.Kültürel, sosyal aktivite, tiyatro vefilm izleme gibi faaliyetler düzenleriz.

Bizler yapmak istediğimiz herşeyi yapabiliriz. 46 yıllık tarihimizdeyüzlerce, binlerce örnek vardır. Yü-zümüzü tarihimize, şehitlerimize veAnadolu halklarına döneceğiz. Ana-dolu ihtilalini zafere taşıyacağız.

BİZ KAZANACAĞIZ.

HHEDEFİ OLMAYANHEDEFİ OLMAYANGEMİYE, HİÇBİR RÜZGAR GEMİYE, HİÇBİR RÜZGAR

YARDIM EDEMEZ!YARDIM EDEMEZ!

AKP’nin Katil Polisleri AKP’nin Katil Polisleri Hukuksuzluğunu BüyütüyorHukuksuzluğunu Büyütüyor

Katil AKP, yıllardır katliamlarla, gözaltı tutuklama-larla devrimcileri ve halkı yıldırmaya çalışıyor. 31Ocak’ta, İstanbul’dan ailesini ziyaretten dönen DenizKoyupınar, Antep siyasi şube polisleri tarafındanyarım saatten fazla alıkonularak işkence yapıldı.

Açıklama yapan Antep Halk Cephesi: “AKP’nin

katilleri unutmasınlar ki, biz hayatın her yanındayız.Her zaman sizlere karşı Günay’ca direneceğiz.

Sizlerin talimatları, sözleri bize işlemez. Bizlerdireniş geleneğimizi adalet çadırlarımızla büyütüyo-ruz. Bizleri hiçbir baskı yıldıramaz. Daha önce dearkadaşımızı kaçırmıştınız, vazgeçirebildiniz mi?Binlerce gözaltı katliamla bizleri yıldırabildiniz mi?Tüm katliamlarınızın saldırılarınızın hesabını soraca-ğız” dedi.

AANNAA DDOO LLUU CCEEPPHHEESS İİ

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:2 8

Page 29: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

Bir vatanı vatan yapan, üze-rindeki yaşanmışlıklardır. Yaşa-yanların o topraklar üzerinde çek-tiği acılar, sevinçler, yaşamak içinödediği bedellerdir. Kimi zamandüğün dernekler kurulur, kimi za-man ağıtlar yükselir gökyüzüne,kimi zaman da kanla sulanır top-raklar...

Her şey o topraklar üzerindebir arada yaşayan halk içindir.Geçmişleriyle birbirine bağlı ge-leceği birbirine bağlanmıştır halk-ların.

Yüzyıllardır bu toprakları vatanbilip bir arada yaşadık. Vatan, öz-gür insanların bir arada yaşadığıkopmaz bağlarla, değerlerle bir-birine bağlı insanlardan, halklardanoluşur. Vatan orada yaratılan ge-leneklerin kültürün toplamıdır.

Vatan ve üzerinde yaşayan halk-lar bir bütündür. Birine yapılandiğerine de yapılır. Yani halka sal-dıran vatana saldırıyordur. Vatanasaldırı, aynı zamanda halklara dasaldırıdır. O nedenle gerçek va-tanseverler halklardan çıkar.

Vatanseverlik ise; vatanın ba-ğımsızlığını, halkının özgürlüğünüistemek, bu uğurda mücadele edip,gerektiğinde vatan toprakları içincanını ortaya koymaktır.

Vatanseverlik yalnızca devrim-cilere özgü değildir. Marksist-Le-ninist olmaya da gerek yoktur.Ama bugün emperyalizme karşıvatanseverlik mücadelesi yalnızdevrimciler tarafından verilmek-tedir. Vatanseverlik kavramı, 1789Fransız burjuva devrimiyle beraberortaya çıkmıştır. Burjuva devriminizafere taşıyan burjuvazi ve onunlabirlikte feodalizme karşı savaşantüm emekçiler vatanseverdi. İkti-dara gelen burjuvazinin vatana vevatanseverliğe ihanet etmesindensonra, vatanseverliği temsil eden

tek sınıf emekçiler kal-mıştır. Emekçiler burju-vazinin çıkarları için de-ğil, emekçi halkların va-tanlarına duydukları bağ-lılık ve kurtuluşları içinsavaşmışlardır. O günden,bu güne vatan demekhalkların kimliğidir. Yüz-lerce yıldır yaratılan kül-türler, değerler ve gele-neklerdir.

Bugün tüm bu de-ğerleri korumanın, halk-larımızın kimliklerini ka-zanması ve korumasının tek yolu,dün olduğu gibi, mücadele etmek-tir. Dünün feodalleri halk düş-manları bugün emperyalizmdir.

Temelsiz bina, köksüz ağaç,susuz deniz olmayacağı gibi va-tansız halk Da olmaz.

Vatanımızın ve halklarımızındeğerleridir bizi biz yapan. Butopraklardır bizi besleyen, bu top-raklardır yaşama nedenimiz. Ata-larımız bu topraklarda yaşamış,halkların oluşan tarihi, yaşanandeğerler hep bu topraklarda varolmuştur. Ve bu topraklardır öl-düğümüzde üstümüzü örtecekolan.

Bizim için bu kadar önemliolan, uğrunda ölümlere gidilen,ağır bedeller ödenen vatanımıztüm yaşananlardan sonra bize ema-nettir. Emperyalist çağda vatanıve halkları savunmak bağımsızlığısavunmaktır.

Vatan sevgisi, vatanımızın ba-ğımsızlığını, halkımızın özgürlü-ğünü istemek, bağımsızlığı ve öz-gürlüğü kazanmak için mücadeleetmektir. Gerektiğinde o toprakiçin canını verebilmektir.

“Ege’nin dağ köylerinden biriolan Kayalar’da yaşayan bir dağköylüsüdür Topal Ali. Köyün da-

yıbaşısı olan Topal Ali, her yazolduğu gibi iş tutmak için kasabayainer. Kente indiğinde Yunan işgaliniöğrenir. Ve tesadüfen kentin ağa-larının, tüccarlarının, beylerininkatıldığı bir toplantıya katılır.

Toplantıda kimisi İngiliz hima-yesinden bahseder kimisi Amerikanmandasından...Topal Ali’nin aklısöylenenlere yatmaz. Tüm cesa-retini toplar. Söz ister. Şaşırırlar.Neden gelmiş ne halt karıştırmakister, bir dağ köylüsünün bir ırgatınsözü mü olurdu? Gülüşürler amasöz verirler. Konuşsun bakalımdiye alay ederek...

Buralarda toplanılacakmış çağ-rılısınız dediler geldim. Dinliyorumdeminden beri. Olanlar akıl alasıişler değil. Biz Osmanlı yedi düvelekarşı çıkan insanlar böyle mi ko-nuşmalıyız? Bizim bir Kerimimizvar. Gazi Kerim. Çanakkale’deayağının tekini yitirmiş. Dediğinegöre canına okumuşlar İngilizlerinde Fransızın da. Öyleyse nasıloluyor bu işlerX Yol geçen hanımı oldu yoksa? Hani olursa daşaşmam. Babam rahmetli bir kezbozgun oldu mu düzen tutmazartık derdi. Sizler bizim gözümüzdeakıllı kişilersiniz, yiğit kişilersiniz.Zengininiz kaçar. Parası olduğusürece kişiye her yer yurt, yuvadır.

Anti-Emperyalizm,Bağımsızlık,

HHALK VE VATAN SEVGİSİ

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

2 9“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Page 30: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

Ama yoksullar... Kadınımız, kı-zımız en önemlisi de ırzımız neolacak? Bir başka yol bulalımağalar, vuruşalım.

Ölene dek vuruşalım ki gerideolacaklardan haberimiz olmasın...

Topal Ali konuştukça gülüşlersustu...”

(Erol Toy, Toprak Acıkınca)

Topal Ali bir dağ köylüsü, ürünalamadığı yazın, kasabada çalış-mak zorunda kaldığı bir avuç top-rağı vatanıdır. Toprağına uzanandüşman elleri namuslarıdır. Namus,vatan için tereddütsüz vuruşmakhem de ölümüne vuruşmak onur-dur.

Vatanseverlik vatanı korumakvarlık, yokluk savaşıdır. Tıpkı To-pal Aliler gibi. Vatan olmadanhalk da olmaz demiştik. Kurtuluşsavaşı en güzel örneklerle doludur.

Topraklarını peşkeş çeken el-leriyle düşmanın postalı altındaçiğnetenlere ve postallarıyla çiğ-neyen düşmana karşı düşünmezbile... Vurur, vurulur. En önemliside değerlerini ardında bırakır yenideğerler yaratmak için...

“(...) Cuma günü Erenköy’egiden Semizade Süreyye Bey üçodalı küçük bir evin kapısındaTeğmen Halil Nuri Bey’in güleçmert yüzüyle karşılaşır. Bir odadanöbürüne geçerken bir köşedekibir yatakta hasta olduğu anlaşılanbir kadının yattığını gördü. Oturmaodasında karanlıkta otururken, ya-taktaki kadıncağızın kim olduğunusordu. Genç subayın yüzü hemenderin bir üzüntüyle kaplandı.

-Yatakta gördüğünüz kadın an-nemdir dedi. Zavallı hasta ve sakat.Biz iki kardeştik. Ağabeyim Ça-nakkale’de şehit oldu. Ağabeyiminöcünü almak için Anadolu’ya ge-çerken onu yalnız başına bıraka-cağımdan dolayı yüreğim kan ağ-lıyor. Beni büyük çabalarla, büyükbir sevgi ve okşayışlarla bu yaşagetiren sevgili anneciğimi bırakıpgitmek ne denli acı bilemezsiniz.

Fakat düşündüm ki anavatan

da bizlere muhtaç, bu sıkışık za-manlarda onun yardımına koş-mazsak görevimizi yerine getirmişsayılabilir miyiz? Kusurum varsatanrı beni bağışlasın... (Hasan İz-zettin Dinamo, Kutsal İsyan1)

Her şey vatan içindi. Vatan esirolursa bağımsızlığı tehlikeye gi-rerse en önemli değerlerimizin deanlamı kalmayacaktır.

Kurtuluş Savaşı’nda halklarımızon binlerce şehit vermiştir. BinlerceTopal Ali, binlerce Teğmen Nurivatan toprakları için kanıyla sula-mıştır topraklarımızı.

“Dönmeye değil, ölmeye gel-dik” diyen Mahirler gibi...

“Varsa cesaretiniz gelin diyen”Edalar, Sabolar gibi...

Ülkemiz halkları Kurtuluş Sa-vaşı’nda en büyük bedelleri öde-yerek bağımsızlığını kazanmıştır.Böyle bir zafer için vatan sevgisive halk sevgisi, değerlerimizinbaşında gelir.

Vatan sevgisi gibi halk sevgiside soyut bir kavram değildir. Bir-birinden ayrılamazlar. Farklı dö-nemlerde ortaya çıkmış olsa datarihsel süreçte, yani sınıflar mü-cadelesinde politik ve kültürel ola-rak iç içe geçtiğinden vatan vehalk kavramları birlikte kullanı-lır.

Halk, burjuvazi tarafından ezi-len, sömürülen, aşağılanan, ayaktakımı olarak tanımlanan, baskıve zulüm altında yaşamaya mah-kum edilen, sınıfsal bir özelliğesahip olan emekçilerdir.

Topal Ali’nin dediği gibi; “Zen-gininiz kaçar, parası olduğu sürece,kişiye her yer yurt, yuvadır.”

Parayla ölçer zengin. Köylüdiye hor gördükleri, Topal Ali gibiişgale uğrayan yurdunu kurtar-maktansa, parayla satarak yeni biryurt edinir.

Değerler parayla alınıp satıl-maya başladığında asıl değersiz-leşme, yozlaşma, soysuzlaşmabaşlar.

Her şey satılıktır, değerler pa-rayla ölçülür. Halklar arasındaki

bütünlük, beraberliktir çözülmesigereken. Sınıfsal özelliklerdir ze-delenmeye çalışılan. Yoksulluğu,sömürüyü, açlığı, zulmü, sevinci,umudu paylaşırlar.

Halkı pazara çıkarmaktır, pa-rayla değer hissettirmektir kapi-talizmin amacı...

İşte yozlaşmanın, bencil ve bi-reycileşmenin temel taşları böyleatılır. Bunu da gelişim olarak gös-terir. Emperyalizm yüzlerce yıldırbirlikte yaşamış halkları ayrıştırıpbölerken, vatan ve düşman kav-ramlarını da unutturmaya çalışır.Vatanımızın bağımsızlığı için top-raklarımızın kirletilmesine sessizkalmayarak baş eğmeyeceğiz. İkin-ci Kurtuluş Savaşımızı emperya-listlere, onların işbirlikçi hükümetve tekellerine karşı büyüteceğiz.

Halk ve vatan sevgisiyle do-nanmış, bağımsızlık için savaşandevrimciler her süreçte oldu, ola-caktır.

“...Eski Yunan mitolojisindeünlü bir kahraman olan Anteusefsaneye göre Denizler TanrısıPoseidon ve Yeryüzü TanrıçasıGea’nın oğludur. Anteus kendisinidoğuran, emziren, yetiştiren ana-sına pek bağlıdır. Bu Anteus’unyenmediği tek kahraman yoktur.Onun gücü dövüş sırasında ne za-man hasmı tarafından sıkıştırılsatoprağa, kendisini doğurup bes-leyen toprağa dokunmasında ya-tıyordu. Ne varki onun bir zayıflığışu ya da bu şekilde toprakla bağı-nın koparılması tehlikesi vardı.Düşmanları onun bu eksikliğininfarkına vardılar, fırsat kolluyor-lardı.

Birgün o eksikliğinden yarar-lanan bir düşman çıktı. Bu Her-kül’dü. Herkül onun yerden aya-ğını kesti, havaya kaldırdı. Havadatuttu. Toprağa dokunmasına olanakvermedi ve sonra da onu boğdu.”

Ayaklarımız Anteus gibi bizidoğuran, doyuran, yetiştiren vatantopraklarımızdan ve içinde yaşa-dığımız halkımızla bağlarımızıkorumak, geliştirmek zorundayız.Halklar için bağımsızlığın, de-

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:33 0

Page 31: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

mokrasinin olmadığı bir ülkedeeşitlik, adalet, özgürlük yoktur,olamaz.

Bugün devrimciler dışındahiçkimse “Ya Özgür, Vatan YaÖlüm” şiarinı yükseltmiyor. “ABDDefol! Bu Vatan Bizim” demiyor.Vatanımız işgal altında, vatan top-raklarımız üzerinde yaşayan halk-larımız dizginsiz bir sömürü, baskıve terör içinde yaşamaktadır. Tümulus ve milliyetlerden, tüm inanç-lardan halkımız faşizmle yönetil-mektedir.

Bağımsızlık bayrağı bugündevrimcilerin ellerinde yükseliyor.Mahir Çayan’ın dediği gibi;

“Nasıl silahını yitirmiş bir ordu,orduluk niteliğini yitirmişse, yurt-severlik coşkusunu taşımayan dev-rimci de devrimcilik niteliğini yi-tirmiştir.”

Vatanseverlik olmadan dev-rimcilik olmaz. Halk sevgisi ol-madan vatanseverlik olmaz.

Her şeyin tersyüz edildiği za-manlar yaşıyoruz. Doğrunun yan-lış, dostun düşman, vatanseverinvatan haini ilan edildiği zamanlar...Bu çarpıklık halkın bağımsızlıksavaşına zarar veren en büyük et-kidir.

Çünkü Kurtuluş Savaşı sıra-sındaki gibi düşmanı görmeyen,tanımayan, bilmeyen onunla sa-vaşamaz. Düşmanını dost bilenonu yokedeceğine evine daveteder. Bugün halkımızın düşmanıemperyalizmdir. Emperyalizmidost olarak gösterenler, yalan yanlışbilgilerle aldatanlar da halk düş-manıdır. Tekeller, tefeciler, toprakağaları, AKP, MHP, CHP gibi sis-temin partileri, polis, askerler vedevletin kurumları emperyalist iş-birlikçilerdir. Onların gerçek yüz-lerini ortaya çıkartıp halkın bilin-cinin çarpıtılmasına isyan dama-rının kopartılmasına izin verme-yelim.

“Halkımı vatanımı çok sevi-yorum. İnsanlarımızın aç, işsiz,evsiz kalmasını istemiyorum. Ço-cuklarımızın geleceğinin çalınma-

sını istemiyorum. Sokaklarda di-lencilik yapmasını, arabaların vızırvızır geçtiği yollarda mendil sat-masını istemiyorum. Hastane kö-şelerinde ölüme terk edilmesini,ekmek teknesi için kendisini ateşevermesini istemiyorum”

İbrahim Çuhadar gibi halkve vatan sevgisiyle donanmış öz-gür, bağımsız gelecek için kendi-sini feda eden devrimciler hepoldu olacak!

Halkın asi damarı her zamanakışını sürdürecek. “Bir canım varo da halkıma, vatanıma feda olsun”şiarıyla...

Bunu yalnızca emperyalist po-litikalarla değil, aynı zamandamedya, eğitim sistemi, kültür,sanat vb. etkinliklerde de hayatageçirir. Emperyalizm halklara aitne varsa ortadan kaldırmak ister.Moral değerlerini yitirmiş, umu-dunu kaybetmiş, sinmiş, kültürelyozlaşmaya uğramış halklar ya-ratmaya çalışır.

Ancak böyle bir toplum işbir-likçileri aracılığıyla sömürüye,baskılara boyun eğer. Savaşmak-tansa İngiliz himayesini; Amerikanmandasının altına girmeye razıolan beyleri, ağaları çoğaltmaktıramacı. Ama hep bir yerlerde TopalAli’ler, Teğmen Halil Nuriler boy-verir.

Anadolu tarihi sömürüye, zulmekarşı isyan tarihidir. Bu bir da-mardır. Anadolu’da isyan dama-rıdır. Egemenlerin kesip kurutma-ya, köreltmeye, yok etmeye ça-lıştığı, halkların isyan damarıdır.Vatanın bağımsızlığı, halkların ba-ğımsızlığından ayrı düşünülemezdemiştik. Bu uğurda dağlara çı-kılmış, konaklar yakılmış, at sürüpçeteler, ordular, kurulmuş, ege-menlere bayrak açılmış çarpışıl-mıştır.

Kimi zaman Dede Sultan, kimizaman Çakırcalı, kimi zaman PirSultan, kimi zaman Zülfikar’laZarife olmuşlar hak yolunda.

“Yedikleri yoksul eti

İçtikleri kandır” (Yunus Emre)

dedikleri haramilerden hesap sor-muş, zalimlerden intikam alın-mıştır. Ölmek gerektiğinde Bed-rettince, Pir Sultanca, Nesimiceölünmüştür.

Teslimiyet dayatılınca baş ve-rilmiş, baş eğilmemiştir.

Değersizleştirilip içi boşaltıl-maya çalışılan, gavurun postalına,zulmün sahibine, egemenlere du-yulan öfke, isyan; bağımsızlık is-teğidir, yok edilmeye çalışılan da-mar.

O damar parayla çarpıtılmaya,yozlaştırılmaya, bölünmeye, yokedilmeye çalışılır.

Hile ve çeşitli oyunlarla işbir-likçiler yaratıp onları geliştirerekyaklaşık 70 yıldır yönetiyorlar ül-kemizi... Halkların kanını dökü-yorlar. Tüm zenginliklerimizi talanediyorlar. Vatanımızın her karışınıkanlı ayaklarıyla çiğniyorlar. Üs-leri, tesisleri, askeri bölgeleriniAnadolu’nun bağrına kanlı han-çerler gibi saplıyorlar. Toprakla-rımıza kardeş halkların kanlarınıakıtmak için kullandılar-kullanı-yorlar. Uçak filoları indirdiler,nükleer silahlar depoladılar, ra-darlar kurup casus uçaklar uçur-dular. Ülkemizdeki karargahlardaemperyalist darbeler planladılar.Ajanları, polisleri, askerleri, kat-liamları örgütlediler.

Sadece bunlarla değil, vata-nımızın dört bir yanını bir ahtapotgibi sardı tekeller. Yoksulluğun,işsizliğin, açlığın, adaletsizliklerinsorumluları, ülkemizi işgal edenemperyalizm ve onların işbirlik-çileridir.

Nasıl ki kurtuluş savaşında bir-lik, beraberlik ve vatan sevgisiyleişgalciler yurdumuzdan atıldıysabugün yeni bir kurtuluş savaşıiçin mücadeleyi yükseltmeliyiz.

Halkımız vatanseverdir. İş-galci, sömürücü güçler karşısındaonurlu, boyun eğmez; değerlerine,kültürüne bağlı, namuslu insan-lardan, emekçilerden oluşur.

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

33 1“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Page 32: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

İngiliz yardım kuruluşu Oxfam,emperyalist tekellerin ve işbirlikçi-lerinin, 46.sını düzenledikleri DavosDünya Ekonomik Forumu öncesiher yıl olduğu gibi dünyadaki eşit-sizliklere dikkat çeken bir rapor ya-yınladı.

Oxfam’ın Credit Suisse Banka-sı’nın verilerinden yararlanarak ha-zırladığı rapora göre;

- Dünyanın en zengin 62 kişisi,dünya nüfusunun yarısından dahafazla servete sahip.

-Yine dünyanın yüzde 1’lik nü-fusuna denk gelen 70 milyon kişininserveti , dünyanın geri kalan yüzde99’unun yani 7 milyar kişinin ge-lirinden fazla.

-Oxfam’ın raporlarına göre sonbir yıl içinde yoksulların sayısıartıp servetleri azalırken, en zen-ginlerin sayıları azalarak servetleriartmış.

- Bir yıl önce dünya nüfusununen fakir yarısının serveti, en zengin80 kişinin servetine karşılık geli-yordu. Bu sene 62 zenginin serve-tine karşılık geliyor. Daha farklısöyleyecek olursak 3.5 milyar insan62 kişi etmiyor!

- 2010-2015 yılları arasında enyoksulların sayısı 400 milyon arttı.Buna karşılık servetleri yüzde 41oranında, yani 1 trilyon dolar azal-dı. Aynı yıl, en zengin 62 kişiye aitservet, üç katından fazla artarak

500 milyar dolardan 1.76trilyon dolara yükseldi.

- Dünyanın en zengin-leri listesinde 29 milyarderile ABD’liler ilk sırada.

- Almanlar ise 7 mil-yarder ile ikinci sıradalar.Dünya nüfusunun yüzde20’si ise günde 1.90 dolar ile hayattakalma savaşı veriyor.

- 900 milyon civarında insan"aşırı yoksul". Bu "aşırı yoksul"900 milyon insanın neredeyse ya-rısını çocuklar oluşturuyor.

- Sadece Avrupa Birliği gene-linde bile 26 milyon çocuk ya yok-sul, ya da yoksulluk sınırında.

- Dünya genelinde 3 milyar in-san, günlük 2.5 dolardan daha azkazanıyor. Her gün 22 bin çocukyoksulluk nedeniyle hayatını kay-bediyor.

-Günde 10 dolardan fazla ka-zanan insanlar, dünya nüfusunun%20'sinden bile az. Araştırmalaragöre aşırı yoksulluğu ortadan kal-dırmak için yıllık 60 milyar dolargerekiyor.

Yoksulların sayısı artarken, zen-ginlerin servetleri büyüyor. Özel mül-kiyetin temelindeki adeletsizlik! Zen-ginler servetlerini, milyarlarca insanınaçlığı, yoksulluğu, dahası yaşamı pa-hasına ediniyorlar. Ülkeleri yağmala-yarak, insanların emeklerini sömürerek,onları açlığa mahkum ederek birikti-

riyorlar milyar dolarlık servetlerini.Bir düşünün, her gün binlerce

çocuk açlıktan ölüyor. 900 milyoninsan 2 doların altında bir gelirleyaşamak zorunda. Ve buna engelolmak için 60 milyar dolar yeterli.Zenginlerin parfüm parası bile de-ğildir eminiz bu para. Fakat, nedenoldukları açlığı ortadan kaldırmakiçin o parayı harcamaktan bile ka-çıyor zenginler.

Yoksulluğu yaratanlar, yoksul-luğa çare üretemezler. Onların ya-

yınladıkları rapor-lardaki önerilerinamacı sosyal patla-maları önlemek için-dir. Eşitsizlik, ada-letsizlik öylesine bü-yük ki, fakirlerinayaklanmasındankorkuyorlar. Her ge-çen yıl derinleşensınıfsal çelişkilerinyeni devrimlerin ka-pısını aralamasındanendişeleniyorlar. Bu yüzden yayın-ladıkları raporlarda eşitsizliklere dik-kat çekip, aradaki uçurum azaltıl-madığı takdirde sosyal patlamalarınkaçınılmaz olacağına vurgular yapı-lıyor. Amaç; yoksulluğu, açlığı yoketmek değil. Yoksulları ve açlarıayaklanmayacakları kadar doyurmak.

Davos’a katılanlar arasındakiOECD Değerlendirme Komitesi Baş-kanı William White, İngiliz DailyTelegraph Gazetesi’ne yaptığı açık-lamada; bugünkü ekonomik durumun2007’den daha kötü olduğunu söyledi.William White, 2007 ekonomik kri-zini önceden bilen ekonomist olaraktanınıyor. Yoksulların sayısındaki ar-tış, ekonomik krizlerin ardı ardınayaşandığı çağımızda daha çok kor-kutuyor emperyalistleri.

Korkmakta haklılar. Büyüyen yok-sulluk, adaletsizlik onların sonlarıolacak. Her tarafından çürümüş, akıldışı bir sistemin sürgit var olmasıdüşünülemez. 21. yüzyıl, ayaklan-malar ve devrimler yüzyılı olacak.Hiçbir çare emperyalistleri mutlaksonlarından kurtaramaz.

HALKLARIN KATİLİ AMERİKAEMPERYALİZMİN KURBANI DEĞİL CELLADI OLACAĞIZ62 Kişinin Serveti 3.5 Milyar İnsanın Gelirinden Daha Fazla!

Her Kuruşunda Halkların Canı, Kanı, Alın Teri Var!

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:3 2

Page 33: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

Tarih, bize ne olduğumuzu anlatırken ne olmamızgerektiğini bulmamıza da yardım eder.

Kendi kimliğini bilmeyen bir halk, kendi kaderinerazı olmak ve acı çekmek yerine kendisi tarihin kahramanınadönüşebilir. İşte tam da bunun için, geleceğimiz olmasındiye geçmişimizi çalıyorlar. Bunu nasıl mı yapıyorlar?Bir örnek verelim; 6-7 Eylül olaylarını anlatan TomrisGiritlioğlu’nun filminde oynayan Murat Yıldırım adlıoyuncuya, katıldığı bir programda spiker “ Daha önce butür olayları biliyor muydunuz?’’şeklinde soru yöneltir.Oyuncu “Ben sayısalcıydım, sözelci değil” diye cevapverir. Bu bize neyi gösterir. Bırakın tarihi bilmemesinibunun okullarda anlatılmayacağının dahi farkında değildir.Faşizmin, kendi kanlı tarihini asla okul kitaplarında an-latmayacağının bilinci yok. Bunu tiyatro eğitimi almış,“mürekkep yalamış” genç bir tiyatro oyuncusu söylüyor.Peki milyonlarca gencimizin ondan farkı var mı? Yok,milyonlarca gencimiz gerçek tarihi bilmiyor.

Türkiye’de tarih filmi adına doğruları çarpıtmadananlatan yapımcı ve senarist yoktur. Neden yapmazlarbu tür filmleri? Birincisi; böyle bir bilinçleri yoktur.İkincisi; gerçeğe biraz bulaştırdıkları filmleri dahi gişedenilen sinemadaki yoz kültürle değerlendirirler. Onlariçin her şey gişeye hizmet etmelidir. En pespaye filmindahi gişesi milyonlarsa güzel kabul edilir durumda.Yani her şey para içindir.

Evet dünya sinemalarında ve ülkemizde tarihseldoğruları ve direnişleri anlatan filmler azdır. Ama sine-manın yozlaşmasına rağmen yinede bize geleceğimizihatırlatan filmlerde var. Bu filmleri yapıyorlar çünkübugün o filmler de sorun olan ve mücadelesi verilenhaklar bugün burjuvazi açısından sorun teşkil etmiyor.Ama bütün bu filmler bize bir bakış açısı verebiliyor.Geçmişimizi unutursak, geleceğimizi kuramayız.

“Köle olmaktansa asi olmayı tercih ederim!” ( DİRENfilmi)Bu filmlerden biri olan “Diren” adlı filmden bah-sedelim istedik. Diren filmi bize dünden bugüne nasılgeldiğimizin ve geleceğe de nasıl gitmeliyizi anlatanbilimsel ve duygusal olarak güçlü bir film.

Dünya halkları bugün üzerinde oturduğu, aldığı bütünhaklar için en ağır bedelleri ödemiş yılmamış direnmişve bugünlere gelmiştir. Hala bu mücadele devam ediyor.

Film İngiltere’de kadınlara oy hakkı için direnen, ör-gütlenen kadınların hikayesini anlatıyor. Maud Watts adlıkadın filmde en yoksulları ve kadın olarak da en çokezilen kadınlardan birini temsil ediyor. 12 yaşından beripatronunun tacizleri ve en ağır şartlar altında bir çamaşır-hanede çalışan ve tek hayatı kocası ve oğlu olan emekçibir kadın. Kadının yeri evde kocasının yanıdır deniliyor

Watts’a. Birgün Edith Ellyn önderliğindeki direniş hare-ketiyle tanışır ve kızı olduğunda aynı aşağılanmalarıonunda yaşamasını istemez. Tacizlere ve bir köle gibi ça-lışmanın çözümünün seçme hakkının olmadığını düşünerekdirenişe katılmaya karar verir. Direnişe katıldığı için oğluelinden alınır, komşuları onu aşağılar, kocası onu terkeder. Tutuklanır, işkence görür, açlık grevinde zorla mü-dahaleye maruz kalır. Bu yoksul kadını yolundan döndürmekiçin itirafçılık dahil her türlü ahlaksız teklifte bulunurpolis. Ama o yoksul kadın direnmekten başka yol olmadığınıgörür. Sınıfının öfkesini taşır Maud. Birgün patronudenilen tacizcinin eline ütüyü bastırır ve işden ayrılır.

Direnişin lideri olan Edith Ellyn bir gün bir konuşmayapar ve artık radikal eylemler zamanının geldiğinisöyler. İşte bugünden sonra yeni bir dönem başlar. Ka-dınlar labarotuarda bomba imal ederler ve eylemler ya-parlar. Halka da zarar vermeme ilkesini koyarlar. Hergünbir yerde bombalı eylem yapar hale gelir, yaşamdahiçbir hakkı olmayan bu kadınlar...

Eylemlerden sonra tutuklanırlar. Yasalara saygı duy-madıklarını söyler devletin polisi yargıçları. “Eğer ka-nunlarına saygı duymamızı istiyorlarsa, saygı duyulabilirkanun yapmaları gerekiyor” diye cevap verirler. Bugünlene kadar çok benziyor değil mi? Eğer onlar adaleti sağ-lasaydı adalet savaşçısı bu kadınların adalet sağlamalarınagerek kalmayacaktı. Bütün bu eylemlere rağmen sesleriniduyuramazlar çünkü sansür devreye girer. Ama mutlakabir yol vardır diyerek bir eylem planlarlar. Bir kadın di-renişçi kralın katıldığı at yarışında kendini atın önüneatarak pankartını açar ve orada kendini feda eder. Buşekilde bütün dünyaya seslerini duyurabilirler. Feda-karlıklar olmadan, bedeller olmadan bunu başarmanınimkansız olduğunu da gösteriyor film.

Diren filmi bize şu an hiç bir işlevi olmayan seçmeve seçilme hakkı için dahi kadınların ne kadar çokbedel ödediğini gösteriyor. ( Kadınların asıl kurtuluşusınıfının devrimindedir. (Yani sosyalizmde) Yani diren-meden hak verilmez. Feda kültürüne sahip olmadantecrit kırılmaz. En yoksulların acıyı en derinden hisse-denler olduğunu ve yoksulları örgütlememiz gerektiğinigösteriyor. Aile baskısını burjuvazi o zamanda kullanmışbugünde kullanıyor. İtirafçılık o zaman da şerefsiz birmeslek olarak biliniyormuş bugün de öyle.

Tarihimiz geleceğimizin garantisidir. Dünya halklarınıntarihi direniş, feda ve zaferlerle doludur. Bu bize geleceğimizigarantiliyor. Diren gibi filmleri izlemeli, izletmeliyiz.Kendi tarihimizin filmlerini de biz kendimiz yapacağız.Kara Fatmaları, Saboları, Hekimoğlu’nu, Karayılan’ı,Mahir’i, Dayı’yı, İdil’i ve daha nice direniş ve zaferlerimizinfilmlerini yapmalıyız.

DÜNYA HALKLARININ DİRENİŞ TARİHİNİ ANLATAN FİLMLERBİZE GELECEĞİMİZİ GÖSTERİR!

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

3 3“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Page 34: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

BM'den İsrail'e: “İşgal ettiğintopraklardan çık!”

BM Genel Sekreteri Ban KiMoon, İsrail'in uluslararası hukukave BM anlaşmalarına karşı gelerek,Filistin topraklarını işgal ettiğini söy-ledi. 'Filistin Halkının DevredilemezHakları' konulu toplantıda katılım-cılara seslenen Ban Ki Moon, “İsra-il'in yerleşim politikası uluslararasıhukuka göre yasadışı ve iki devletliçözümü yok etme tehdidi taşıyor"diye konuştu.

"Hiçbir şey terör için gerekçegösterilemez. Hiçbir şey masum in-sanların hedef alınmasını haklı kıl-maz. Bu şiddete bir son verildiğinigörmek istiyoruz" diyerek Filistinyönetiminden de "kışkırtmaya karşıdurmasını" istedi.

BM açıklaması ikiyüzlü ve özündeemperyalist politikalara hizmet edenbir politikadır. Emperyalizmin veonun kurumlarının yaptığının özüözeti budur. Sözde ne kadar demo-kratik, "insan haklarına" saygılı ol-duklarını sergilerler, İsrail vb. neçağrılar yaparlar. Ancak iş zulme,faşizme, siyonizme karşı mücadelenoktasına geldiğinde hemen "terör"derler, "masum insanlar ölmesin"derler.

Filistin halkı, Filistin varlığı bu-güne kadar kendisini mücadelesiyle,ödediği bedellerle kabul ettirdi, BMvb.nin lütuflarıyla, kararlarıyla de-ğil.

BM vb. emperyalist kurumlarıngerçek misyonu budur. Mücadele et-meyin, biz sizin yerinize hakkınızıararız, sorarız...

İsrail’in en büyük destekçisi Ame-rikan emperyalizmidir.

Türkiye oligarşisi ve AKP iktidarısöylemde ne kadar İsrail karşıtı Fi-listin yanlısı görünürse görünsün geriplanda hep İsrail’e ortak hareketettiği bilinmektedir.

AKP dindar, muhafazakar bir partiolarak görünerek, halkın dini duy-gularını sömürerek iktidar olmuş birpartidir. Türkiye halklarının Filistin’eduyduğu sempati ve İsrail devletininvarlığına duyduğu öfkeyi kendi çı-karları için kullanarak oy avcılığıyapan AKP, gerçekte İsrail’le ticari,askeri, eğitsel, siyasi bütün ilişkilerinisürdürmekte ve bu ilişkilerin geliş-mesi için çabalamaktadır.

Geçtiğimiz günlerde AKP’ninDışişleri Bakanlığı tarafından yapılankınama açıklaması, AKP’nin bu ko-nudaki ikiyüzlülüğünü, riyakarlığınıbir kez daha ortaya koymuştur. “İs-rail’in yasadışı konut inşasına onayınışiddetle kınıyoruz açıklaması yapanDışişleri Bakanlığı’nın kınama ge-rekçesi şu şekildedir:

“İsrail’in uluslararası hukuk hi-lafına attığı bu yöndeki adımlar kalıcıbarış zeminini ve bu yöndeki çabalarızedelemekte olup bunların hiçbir şe-kilde kabul edilmesi mümkün değildir.”

Bir halkın, Filistin’in topraklarıişgal altındayken, 153 konutun inşasınakarşı çıkıp uluslararası hukuka aykırı-lıktan, kalıcı barış zemininden bahset-mek, halkın bilincini çarpıtmak, işgalimeşrulaştırmaktır. İşgali hukuk sınırlarıiçinde tanımlamaya kalkmak, durumahukuksal bir çehre vermek, İsrail’in,ABD’nin menfaatlerini korumaktır.

AKP, ilk kurulduğu günden buyana Yahudi lobileriyle, İsrail ile sıkıilişki içinde olmuş hatta ve hattaAmerikan Yahudi Komitesi tarafın-dan, ilk kez Yahudi olmayan birisme, Tayyip Erdoğan’a resmi adı“Davut Boynuzu” olan cesaret ma-dalyası verilmiştir.

Bir yandan bizzat Tarım Bakanıtarafından “İsrail tohumu almayınşeklinde açıklamalar yapılırken diğeryandan, AKP hükümeti İsrail ile ta-rımsal ürünlerin ticaretini kolaylaş-tıran anlaşmalar yaptı.

Bir yandan siyonizm karşıtlığıyaparken, diğer yandan siyonizminkurucusunun, Ankara Milli Kütüp-hane’de anılmasına izin verdi.

Petrol ve enerji boru hatları dö-şemekten AKP’li bakanlıkların in-ternet güvenliğini sağlamaya, tank-ların modernizasyonundan mayınlıarazilerin temizletilmesine kadar herkonuda İsrail ile üst düzey ilişkileryürüten AKP, her fırsatta İsraile kar-şıtlık gösterileri yapmaktadır.

İsrail, ABD’nin Ortadoğu’dakiileri karakolu işlevi gören ve bütü-nüyle ABD çıkarlarına hizmet eden,Filistin topraklarının işgal edilmesiylesuni olarak kurulmuş bir devlettir.AKP’nin, emperyalist ABD’nin iş-birlikçisi, uşağı olduğu gerçeği ilebirlikte düşünülse bile, AKP’nin İs-rail’e karşı herhangi bir tavır alama-yacağı kendiliğinden görülür.

AKP, birçok meselede yüksekperdeden nutuklar atarak İsrail’e kar-şıt bir çizgide durduğu yönünde birgörüntü oluşturmaktadır. Bu görüntüAKP’nin Türkiye halkları nezdindegüçlü bir iktidar olduğu, Müslümanhalkları sahiplendiği imajına hizmetetmektedir. Gerçek ise yalanlarla,ikiyüzlülükle ve çıkarlarla örtülüAKP-İsrail dostluğudur. Nitekim çokyakın zamanda Ömer Çelik bu dost-luğu doğrudan ifade etmiştir.

Filistin halkının haklarını ve çı-karlarını ancak diğer ülke halklarıve devrimciler savunabilir. AKP’nindini değerlerimizi, Filistin’e yöneliksevgimizi, sempatimizi kullanmasınaizin vermeyelim. Onların sevgileri,değerleri yoktur; yalnızca paralarıve çıkarları vardır. Yaptıkları bütünkınama açıklamaları göz boyamadır.İsrail’in, Filistin halkına yaptıklarınınbir benzeri, kendi ülke toprakları-mızda Kürt halkına karşı cereyan et-mektedir. İsrail devleti ne kadar te-rörist, işgalci ise AKP iktidarı da biro kadar terörcü ve halka düşmandır.

Kürdistan'ı Yerle Bir Eden AKP’nin ve Emperyalizmin Savaş Örgütü BM’nin Göstermelik İsrail Karşıtlığı! İİsrail’in Filistin Topraklarında 153 Yeni Konut Yapması Değil;

İsrail Devletinin Varlığı Gayrımeşrudur!

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:3 4

Page 35: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

10 Ekim 2015 tarihinde KESK,DİSK, TMMOB ve TTB’nin düzen-lemiş olduğu “Emek, Barış ve De-mokrasi” mitingine katılmak içinAnkara Garı’nda toplanan binlerceinsanımızın içerisinde, emperyalizmve yerli işbirlikçileri tarafından pat-latılan bombalar sonucu, 101(*) in-sanımızın yaşamını yitirmesinin üze-rinden 100’ü aşkın gün geçti.

Katliamın hemen ardından gerici,faşist AKP hükümeti, yayın yasağıgetirerek halkın katliamla ilgili bilgialmasını engellemeye çalışırken yap-tığı açıklamalarla da suçunu gizle-meye çalışmıştır.

Katili halka teşhir etmesi, emek-çileri katliama karşı alanlara çıkart-ması, hesap sorması gereken; mitingindüzenleyicilerinden DİSK’in GenelBaşkanı Kani BEKO, katliamdandakikalar sonra basına verdiği de-meçte, “Miting için Ankara dışındangelenler otobüslerine binip geldikleribölgelere geri dönsünler.” çağrısıyaparak, katliamda yitirdiğimiz in-sanlarımıza nasıl sahip çıkacaklarınınilk işaretini vermişti. (CNN TÜRKŞirin Payzın’la canlı bağlantı)

Ankara mitinginden günler önceDiyarbakır’da, Suruç’ta faşizmin ger-çekleştirdiği katliamları görmezdengelerek güvenliğini sağlamadan mi-ting çağrısı yapan uzlaşmacı anlayış,barış çağrıları yapmak, faşizmle de-mokrasicilik oynamaya devam ede-ceğini düşünmekteydi.

Katliamdan sonra cenazelerimizibile kendi geleneklerimize göre kal-dırmak için katillerden izin alma aczinedüşen bu anlayışın, katillerden hesapsoramayacağını bilmek için müneccimolmaya gerek yok. Buna rağmen so-ruyoruz:

- Bildiğinizi söylediğiniz ama

adını bir türlü açıklamadığınızkatil kim?

- Katliamın hesabını sormakiçin ne yaptınız?

- Katledilen canlarımızın otopsiraporları nerede?

- Faşizm katletmeye devamederken ‘İnadına Barış’ söyleminedevam edecek misiniz?..

Bir defa daha söylüyoruz; KESK,DİSK, TMMOB, TTB katliamın he-sabını sorma sorumluluğunu yerinegetirmek zorundadır. Kitlesel tepki-lerin gerisinde kalan, günü geçiştirensivil toplumcu eylem anlayışındanvazgeçmelidir. Aksi takdirde kenditükenişini hazırlamaktadır.

Eğer hak arama, hesap sormayöntemlerinde sorun yaşıyorsanız,yakınınızdaki devrimcilerin pratik-lerine bakın. Cenazeleri kaçırılmakistenen Hasan Feritler’in, Günaylar’ıncenaze törenlerine bakın. Katledil-dikten sonra cenazesi toplu mezaragömülen halk kurtuluş savaşçısı AliYıldız’ın kemiklerine ulaşılmak içinverilen mücadeleye bakın.

Berkin’in katillerinin ortaya çı-karılması için yürütülen kampanyayıinceleyin. Hak arama mücadelesini-zaferle sonuçlandıran Türkan Albay-rak’a, Cansel Malatyalı’ya, haliha-zırda DİSK tarafından işten atılmasınakarşı mücadelesini sürdüren OyaBaydak’a bakın.

Yöneticisi olduğunuz sendikalar-dan birinin, üyesi olduğu halde gör-evine son verildiğinde sahip çıkma-dığınız Hatice Yüksel’in vermiş ol-duğu mücadeleye, bir de devrimci-lerden, yangından mal kaçırır gibiuzaklaştırdığınız Hatice Dağlı’nınbugün hangi noktada olduğuna bakın.Halktan ve emekçilerden kopuk, uz-

laşmacı, teslimiyetçi bakış açısıyla

kaleme alınmış basın açıklamalarıyla,

hedefsiz ve günü kurtarmaya yönelik

iş bırakmalarla katliamın geniş kit-

lelere sahiplendirilmesi mümkün ol-

madığı gibi günübirlik kararlarla ya-

pılan eylemlere de örgütlü üyelerin

yüzde 5’i bile katılmamaktadır.

Yasal sınırlar içinde kalınarak

hiçbir hak alınamaz. Yasalar devletin

çizdiği sınırlardır. Bu sınırlar zaten

kamu emekçilerinin ve diğer halk

kesimlerinin çıkarlarına göre değil,

düzenin çıkarlarına göre biçimlen-

miştir.

Meşruluk ve haklılık kamu emek-

çilerinin elindeki en temel silahtır. Bu

silahı kullanmak ve mücadeleyi yük-

seltmek yerine “susmak”, “icazet” is-

temek “gelin bizi katletmeye devam

edin” demektir!

Bizler, devrimci kamu emekçileri

olarak şimdiye kadar olduğu gibi

bundan sonra da bulunduğumuz her

alanda, halkın ve haklının yanında

fiili meşru mücadeleyi yükseltmek

için mücadelemize devam edeceğiz.

Örgütlenecek her türlü eylemlilikte,

Ankara Katliamı’nı gerçekleştiren

emperyalizm ve yerli işbirlikçilerini

teşhir edecek ve hesap soracağız.

Katliamda yaşamını yitiren 101 ca-

nımızın ve yaralılarımızın adalet is-

teyen sesi olacağız.

(*) Ankara Katliamı’ında ölen-

lerin sayısı gerekli kurumlar tarafın-

dan hala netleştirilmemiştir. 101 bi-

linen rakamdır, resmi açıklama de-

ğildir.

AAnkara Katliamı’nın Sorumlusu AKP’dir

IŞİD=AKP’dir!KESK KATLİAMIN HESABINI

SORMALIDIR!

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

3 5“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Page 36: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

“Devrimci mücadele ve savaşta belirleyici olan kadrolar ve siyasi çizgidir. Tayin edici güç halk kitleleridir”

"Başkalarını yenen galiptir, ken-dini yenen kahramandır" diyoruz.

Savaşmakta bize engel olan küçükburjuva alışkanlıklarımız ve zaafla-rımıza karşı eleştirimiz acımasız ol-malıdır. Çünkü alışkanlıklarımız vezaaflarımız attığımız her adımda aya-ğımıza çelme takarlar...

Bunun için:-Söylemek istediklerimizi açıkça

ifade etmeliyiz.-Meseleyi tüm doğrularıyla or-

taya koymalıyız.Yenilenmek, yanlış olanı atıp ye-

rine doğru olanı koyarak olur. MAO"boynuzlarınızı kullanmaktan kaçın-mayın. Öküzlerin neden iki boynuzuvardır. Boynuzlar savaşmak için ken-dini savunmak ve saldırmak içindir.

Yoldaşlara sık sık başlarında boy-nuz olup olmadığını sorarım yoldaşlaralnınızı bir yoklayın bakalım var mı,yok mu. Görüyorum ki bazı yoldaşlarınboynuzları var ama yeterince sivrideğil, bazılarında ise hiç boynuz yokBence boynuza sahip olmak iyidir"der.

MAO nun bu benzetmesini ken-dimize örnek almalıyız. Gelişmekve geliştirmek için eleştiri-özeleştiriyikendimize ilke haline getirmeliyiz. .

Eleştiride militan olmalıyız. Netve köşeli olmalıyız, lafı eveleyip ge-velemeden sorunu net bir şekilde or-taya koymalıyız. Net koymalıyız kieleştirdiğimiz kişi hatasını tüm çıp-laklığıyla görsün. Eleştirmek sadecesorunu ortaya koymak değildir .

Eleştirmek karşımızdakine "senişte böyle birisin" demek değildir.Özeleştirisini doğru bir zeminde yap-masını sağlıyor muyuz, yoksa karşı-mızdakinin eksik ve zaaflarını sadecetespit etmekle mi yetiniyoruz.

Aynı zamanda hatalarını düzelt-melerinde yardımcı olmalıyız

Eleştirilerimizi doğru temele da-yandırmalıyız. Hatalarını düzeltmede

çelişkilerini gidermede yardım et-meliyiz. Yoldaşlarımıza yardım et-meyi reddetmek onların hatalarınagözyummak onları gerçekte sevme-mek demektir. Yaptığımız hatalardanders çıkarmasını bildiğimiz takdirdeileride daha az hata yaparız. Eksikve hatalara yaklaşırken sinirlenmeden,tepkiselleşmeden yaklaşmalıyız. Butarz bir yaklaşım kişinin yenilenme-sine yardımcı olacaktır. Aradaki yol-daşlık bağını güçlendireçektir.

Eleştiriyi Neden yaparız?"Gelecekteki hataları önlemek

için geçmişteki hatalardan ders çı-karmak ve hastayı kurtarmak içinhastayı iyileştirmek gerekir. O zamanhastalığı iyileştirmek, iyileşmek içinözeleştiriye ihtiyaç vardır. Özeleştiriyebir örgütlülüğün, kişilerin, hava, ek-mek, su gibi ihtiyacı vardır. Çünküözeleştiri olmadan eksik ve hataları-mızı ortadan kaldıramayız. Hepimizinilerlemek gibi bir hedefi vardır.Ozaman kendimizi eleştirecek ve öze-leştiri vereceğiz. Özeleştiri bizi ileriyetaşıyaçak büyük bir güçtür.

Hatalarımızı kabul etmekten kork-mamalıyız. İnsan önünde göremediğişeyden korkar. Oysa özeleştiri bizimönümüzü açar.Yolumuza ışık tutarve temizler. Eksikleri ortadan kal-dırmanın yolu özeleştiriden geçer.

Gelen eleştiriyi özenle dinlemeliyiz.Mutlaka o eleştiriden öğrenecek birkonu vardır. Hemen savunmaya geç-mek aslında kendimizi öğrenmeyekapatmaktır. Gerçekleri görmezdengelemeyiz. Canımızı yaksa da gözü-müzü gerçeğin gözünden sakınma-yalım. Bunu yapmak bizi zayıflatmakyerine tam tersine güçlendirecektir.Burjuva ideolojisine karşı savaşmak,uzlaşmaz olmak en güçlü karardır.

Zaaf ve eksiklerimiz örgütle ara-mıza mesafe koyar. Özeleştiri bumesafeyi kapatır. Eksikler gittikcemesafe kapanır. Daha güçlü ve ko-

lektif hamleler yaparız.Kolektif ham-lelerimizin sonucunda eksiklerin üs-tesinden geliriz.

Hızlı bir değişim-dönüşüm için;-Eksik ve hatalarımızı bulup

net bir şekilde ifade edelim.-Eksik ve zaafların ideolojik

nedenlerini bulalım. -İhtiyaç neyse onu görelim ve

yerine koyalım.Yenilenmek ve yenilenmeyi sü-

reklileştirmek;- Kararlılığı- Moral üstünlüğü- Siyasi uyanıklığı- Cüreti arttırır.

Eleştiri-özeleştiri silahını doğrukullanmak bizi geliştirecek; militanbir devrimci yapacaktır.

Militanlık uzlaşmamak ve ça-tışmak demektir. Gerçek militanlıkilk önce devrimcinin kendine karşıuzlaşmaz olmasıyla başlar.

Kendini geliştiren başkalarınıda geliştirir. Devrimci savaş yalnızcacephede olmaz. Kendimizle devrimcisavaş, bu savaş hayatın bütün alan-larını kapsar. Yürütülen savaşlarınen yüksek derecesi kendimizle olansavaştır. Bu savaşta zafer kazanabil-mek için kişiliğimizi ve irademizigünlük yaşamımızdaki savaşta çe-likleştirmek zorundayız.

Günlük yaşamda yaptığımız iş-lerde kişiliğimizi ve irademizi güç-lendirirsek, ki bunun tek yolu işimizigerektiği şekilde kusursuz yapmaktır.

Bencillik ve buradan beslenenher türlü zaafımız düşman için bireraçık kapıdır. Bu nedenle kendimizleolan mücadeleye önem vermeliyiz.Düşmanla aramızdaki bu kapıları ka-patmamız kendimizle savaşı aksat-mamamıza bağlıdır.

Bunun için her gün, her an yenimevziler kazanmalıyız. Önce kendi-mizle olan savaşı kazanacağız, sonraburjuvazi ile olan savaşı kazanacağız.

Devrimci Savaş Yalnızca Cephede Olmaz...Kendimizle Devrimci Savaş, Bu Savaş Hayatın Bütün Alanlarını Kapsar Yürütülen Savaşların En Yüksek Derecesi Kendimizle Olan Savaştır!

SAVAŞÇI ÖNCE KENDİSİNİ YENENDİR!Savaş ve

Biz

Page 37: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

BİZ KİMİZ?BİZ DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİYİZ!DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ, gucunu işçi sınıfının

tarihsel haklılığı ve meşruluğundan alır. İşçi sınıfıiçerisinde, işçileri örgutlemek için, duzenin çizdiği yasalsınırlara hapsetmeden işçi sınıfının iktidar hedefli muca-delesini yuruten meşru örgutlenmesidir. Kökleri 15-16Haziranlara dayanır.

Kurulduğu 1978’den bugune, işçi sınıfı içinde Tariş’tenMigros Direnişi’ne, Paşabahçe’den, Taksim 1 MayısAlanı’nın kazanılmasına, Zonguldak Maden işçilerininAnkara yuruyuşunden, 3 Ocak Genel Grevi’ne, Maga DeriDirenişi’nden, Toros Gubre Direnişi’ne onlarca işçi direnişiniönculuk yapmış ve direnişleri zaferle sonuçlandırmıştır.

1995 yılında Eminönu Belediyesi’nde işten atılmalarakarşı yapılan direniş, Devrimci İşçi Hareketi'nin önculuğunde43 gun suren açlık grevi ile zaferle sonuçlanmıştır.

2010 yılında Paşabahçe Devlet Hastanesi’nde iştenatılan Turkan Albayrak 115 gunluk direnişi sonrası Devrimciİşçi Hareketi önculuğunde işini ve haklarını geri aldı.

2013 yılındaki Haziran Ayaklanması’na kadar Devrimciİşçi Hareketi önculuğunde ROSA TEKS işçileri, DARK-MEN işçileri, Cansel Malatyalı direnişi, AKÇAY Tekstilişçilerinin fabrika işgali, Çerkezköy'de Doluca direnişiDİH önculuğunde zaferle sonuçlanan direnişlerdir.

Ve 2013 yılının Şubat ayında patronları tarafındanparaları gasp edilerek işten atılan KAZOVA işçileri,Devrimci İşçi Hareketi önculuğunde direnişe geçip fab-rikayı işgal ederek makinelere el koymuş ve uretimebaşlamıştır. KAZOVA işçileri tum dunyaya uretim araç-larını elde ettikten sonra patrona ihtiyaç olmadan ureti-lebileceğini kanıtlamıştır.

Şu anda KAZOVA işçileri kurdukları kooperatif ilekendileri uretip kendileri yönetmektedir.

Sonrasında Kıraç’da bulunan NEFA TEKSTİL işçisiErkan Munar, 2015 yılında başlayan 106 gunluk direnişisonucu Devrimci İşçi Hareketi önculuğunde işini vehaklarını geri kazandı.

Halen DİH önculuğunde DİSK/Genel İş Sendikası’ndanişten atılan Oya Baydak, işine geri dönebilmek için 6aydır DİSK’te direnmektedir.

27 Aralık 2015 tarihinde SOMA'da İMBAT MadenOcağı’ndan işten atılan işçiler, DİH önculuğunde direnişebaşlamış ve direniş halen surmektedir.

Devrimci İşçi Hareketi, uzlaşmaz, dişe diş, hakverilmez alınır anlayışıyla şimdiye kadar surdurduğutum işçi direnişlerini zafere taşımıştır.

İşçi sınıfının başına musallat olan sarı sendikacılığa, re-formizme ve duzen içi sivil toplum anlayışına karşı mucadeleetmektedir. Devrimci kitle sendikal anlayışını savunur.

İşçi sınıfının mucadelesini sendikal mucadeleyle

sınırlı tutmayıp İşyeri Komiteleri, İşçi Meclisleri gibiişçi sınıfının söz ve karar hakkına sahip olduğu meşrumucadele örgutlenmelerini savunmaktadır.

Faşizm koşullarında bedel ödemeyi göze almadan hiçbirhakkın mucadelesinin verilemeyeceğine inanır. Onun içinDevrimci İşçi Hareketi ısrarlı, kararlı bedel ödemeyi gözealarak sonuç alana kadar direnmeyi esas alır.

İşçiler, Kardeşlerimiz!Yalnız Değilsiniz,Güçsüz Değilsiniz!Her Türlü Hak ve Hukuk Gaspına Karşı Dev-

rimci İşçi Hareketi’nin Hukuk ve DayanışmaHattına Başvurun!

Devrimci İşçi Hareketi Hukuk ve Dayanışma Hattı ileişçilerin, esnafların her turlu hukuki sorunlarına ucretsizdestek vermektedir. Tum işçi kardeşlerimiz, her turlu hukuksorunlarında Devrimci İşçi Hareketi Hukuk ve DayanışmaHattına başvurarak hukuki yardım alabilir.

İşçi Meclisleri Birliğimiz ve Örgütlü Gücü-müzdür, İşçi Meclislerinde Örgütlenelim!

Sendikaların ya iktidar yanlısı ya da duzenin çizdiğisınırların dışına çıkmadığı gunumuzde, tum işçiler içinhak almanın ve kazanılmış haklara sahip çıkmanın yoluDEVRİMCİ İŞCİ HAREKETİ önculuğunde İŞÇİ MECL-İSLERİ'ni örgutlemektir.

İŞÇİ MECLİSLERİ, işçilerin oluşturduğu kendi özörgutlenmeleridir. İşçilerin birliğinin ve örgutlu gucununifadesidir. Her işçinin iradesini temsil eden, işçilerin doğrudankarar aldıkları ve bu kararı hayata geçirdikleri meşruörgutlenmeleridir. İŞÇİ MECLİSLERİ, gucunu haklılıktanve meşruluktan alır. Bu nedenle ne patronlardan, ne de ikti-darlardan izin almalarının gerekmediği örgutlenmelerdir.

Öz olarak: İşçi Meclisleri, işçilerin bir araya geldiği,sorunları ve çözumunu tartıştığı ortak karar alıp uygula-dıkları örgutlenmelerdir.

Kendi gucunu gösterecekleri, yönetmeyi öğrenecekleriyer İşçi Meclisleridir. Bugun işçilerin yuzde 40’ının kayıtdışı çalıştığı, yuzde 80’inin hiçbir örgutlenme içinde yeralmadığı ulkemizde yasal haklarımızı almak için bileİŞÇİ MECLİSLERİ’nde örgutlenmek zorunludur!

İŞÇİ KARDEŞLER!Devrimci İşçi Hareketi'nin önculuğunde geleceğimiz,

işimiz, emeğimiz ve haklarımız için İŞÇİ MECLİSLE-Rİ’nde örgutlenelim...

DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ

HUKUK VE DAYANIŞMA HATLARIMIZALO AVUKAT: 0 545 814 01 18

ALO İŞÇİ-ŞİŞLİ: 0 545 960 49 71ALO İŞÇİ-KIRAÇ: 0 506 151 04 99

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

Page 38: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

AKP, işçilerin son dayanak nok-tasını da yıkmaya hazırlanıyor. Se-nenin başında NTV’de canlı yayınakatılan Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanı Süleyman Soylu, Ocak ayın-dan itibaren kıdem tazminatı sorununumasaya yatıracaklarını söyledi.

Kıdem tazminatı yıllardır ma-sadan hiç kalkmadı. AKP’nin vepatronların gözleri başından iti-baren o tazminatta. Ne yapsak et-sek de işçinin elinde kalan sonhak parçasını da alsak diye he-saplar yapıyorlar. Her sene, herolayda ilk akla gelen kıdem tazminatıoluyor. Kıdem tazminatı, işçiler için,bir tür iş güvencesidir. Çalışılan heryıl için 30 günlük brüt ücret şeklindehesaplanan kıdem tazminatı, haksızyere işten atılan işçiye patronu tara-fından bir defada ödenir. Bu yanıylacaydırıcıdır.

İş bulmanın zor, işten atmanınne denli kolay olduğu düşünüldü-ğünde kıdem tazminatının önemidaha iyi anlaşılır. Diğer yanıyla,işten atılan işçiye yeni iş buluncayakadar evini geçindirebilmesi için ge-rekli mali olanağı sağlar. Ayrıca si-gorta gün sayısını dolduranlar, emek-liye ayrılanlar, evlenen kadınlar vb.kıdem tazminatlarını alabilirler.

İşçilerin lehine olan, patronlarınaleyhinedir. İşçi sınıfının güç kay-betmeye başlamasıyla yüzlerce yılınmücadelesiyle kazanılan haklar tekerteker kaybedildi, kaybediliyor. Şimdisıra elde kalan son ve en önemlihak olan kıdem tazminatında. Onuda ortadan kaldırmak için, AKP, pat-ronlarla işbirliği içinde.

Çalışma Bakanı Soylu, kıdemtazminatının neden fona devredilmesigerektiğini, “Her 100 emekli olanınveya işinden ayrılıp da (tazminat)hakkı olanın 85’ine bu ülkede kıdemtazminatı ödenmemektedir.” sözle-riyle açıklamaya çalışıyor.

Sanki kendisi Çalışma Bakanıdeğil. Çalışma Bakanlığı yaptığınızülkede, eğer çalışanların yüzde 85’ikıdem tazminatlarını alamıyorlarsa

bunun sorumlusu sizsiniz, partinizdir!İşçiler zaten tazminatlarını alamıyordiye tazminatı ortadan kaldırmak ye-rine almalarını sağlayan yasal dü-zenlemeleri yapın ve uygulayın. İşçialacaklarını birinci sıraya koyan ya-sayı hazırlamakla işe başlayabilirsiniz.

Kıdem tazminatı fona devredi-lecekmiş, patron iflas etse bile işçitazminatını alacakmış. Duy da inan-ma. Bu ülkede bugüne kadar kurulanfonlardan adına ve kuruluş amacınauygun olarak kullanılan var mı? Ko-nut Edindirme Fonu, Zorunlu Ta-sarruf Fonu, İşsizlik Fonu vb... İşçilerve memurlar söz konusu olduğundafon, paralarına el koymanın ve hor-tumlamanın başka adıdır. Yapılacakyasal değişiklik mevcut çalışanlarıetkilemeyecek, yeni işe girenlereuygulanacak deniyor.

Böl-parçala-yönet taktiği. İşçi-lerin tepkisini engellemek için kul-lanılan bir yöntem. İşçiler kendile-rinin hak kaybına uğramayacağınıdüşünerek itiraz etmeyecek, onlarda rahat rahat istedikleri yasayı çı-kartacaklar. Her zaman gücümüzüparçalamak, bizi zayıf düşürmekiçin kullandıkları bir yöntem. Butuzağa düşmemeliyiz. Ayrıca gele-cekte çalışacak olanlar bizim ço-cuklarımız, unutmayalım!

Büyük bir öküz sürüsü çayırla-rında otlarken günlerden bir gün as-lanlar dadanır. Aslanlar açtır, öküzleresaldırmak isterler fakat cesaret ede-mezler. Kendileri aslan olsa da öküzlersayı olarak çok fazladır. Ayrıca güçlüboynuzları ve yabana atılmayacaktekmeleri vardır. Pençeleri yerineakıllarını kullanmaya karar verirler.Öküzlerin önde gelenlerinden birinikonuşmak için çağırırlar. Ve derlerki, “Sizi rahatsız etmek istemeyiz.Fakat açız. Ayrıca sarı öküz süreklibize hakaret ediyor, bizi tahrik ediyor.Onu bize verin. Karnımızı doyurup,buradan gidelim.” Konuştukları öküzsüreye döner. Aslanların önerisinianlatır. Aralarında tartışırlar. Öküzlerde sürekli tehlike altında olmaktan

bıkmışlardır. İçlerinden sarı öküzükurban vermeye razı olurlar. Ertesigün aslanlar, kara öküzü isterler.Sonraki gün ala öküzü... Derkenöküz sürüsü iyice azalır. Durumunfarkına varan öküzler biraraya gelirlerve tartışmaya başlarlar. “Aslanlarınisteklerini kabul etmeyelim, savaşa-lım” diyenler olur. Buna karşılık“Nasıl savaşacağız, çok azaldık. He-pimizi birden öldürürler. ”diye karşıçıkanlar olur. O zaman sorarlar “Biznerede hata yaptık?” diye. Tartış-malara hiç katılmayan yaşlı bir öküzcevap verir, “En başında Sarı Öküzüvermekle hata yaptık.”

Onun için içimizden hiç kimseyivermemeli, birlikte direnmeliyiz.AKP’nin ve patronların saldırılarınıancak devrimcilerin öncülüğündedirenerek engelleyebiliriz. Onlarıdurduracak olan bizim mücadelemiz.Bu konuda sendikalardan bize birfayda gelmeyeceğini defalarca gör-dük. Türk-İş ve Hak-İş’in işçi gibibir derdi yok. AKP’nin koltuğununaltında, patrondan daha çok patronlarıdüşünüyorlar.

DİSK’in yaptıkları ise dostlaralışverişte görsün türünden. Gerçekanlamda bir mücadele programı,AKP’yi geriletme hedefi yok. İşçininüzerine yağan kurşun yağmurunubir el hareketiyle savuşturabileceğinisanıyor. Sözde; “Emeğin Haklarıİçin Yürüyoruz!”kampanyası başlat-mış. Taleplerinin içinde yok yok.Taşeronun ve güvencesiz çalıştır-manın kaldırılması var, taşeron iş-çisine verilen sözlerin tutulması var,Özel İstihdam Büroları’na karşı duruşvar, kıdem tazminatının kaldırılma-sına itiraz var... Kampanyada yaptığıtek şey ise imza toplamak!

İşçiler! Ancak örgütlenirsek vemücadele edersek işimize, aşımızasahip çıkabiliriz. Haklarımızı ko-rumak ve yeni haklar almak içinişçi meclislerinde örgütlenelim.

İŞÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!

AKP ve Patronlar Kıdem Tazminatımıza Göz Dikti! Kıdem Tazminatı Hakkının Gaspına Karşı

İşçi Meclislerinde Örgütlenelim, Savaşalım, Kazanalım!

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:33 8

Page 39: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

İmbat Direnişi bütün saldırılara, ya-saklamalara, baskılara karşı zafer yolundailerlemeye devam ediyor. Direniş sürüyorve direnişçiler, tarihe bir güzellik deKınık-Soma kömür ocaklarından res-metmek için, kazanmak için, haklarınıalmak için nakış nakış zaferi örüyorlar.

Direnişçi maden işçisi Volkan Çetin'inomuz başında Öncü var. Gökhan var.Caner de omuz veriyor direnişe artık.Omuz omuza büyütüyorlar direnişi. Dostadüşmana karşı dimdik duruyorlar. Zulme,sömürüye başeğmeden dimdik duruyorlar.Haksızlığa, alçaklığa başeğmeden onurungücüyle emekçilerin onurunu temsil edi-yorlar. Maden işçisinin alınterinin na-musuyla, onuruyla direniyorlar.

Direniş artık kırk günü aştı. (Direnişinkırkı çıktı) diyor bir madenci. Tebessümediyor bunu söylerken. (Direnişin kırkıçıktı) derken direnişin kırılmadan devamettiğini vurgulamış oluyor. Söz konusumadenci arkadaş işten atılanlardan değil,maden ocaklarında çalışmaya devamediyor. Ve ocaklardaki işçilerin nabızla-rının nasıl attığını anlatıyor. Vardiya çı-kışlarında çadırı orada görmenin, direnişinsürdüğünü bilmenin işçiye güç verdiğiniaktarıyor..

Evet, o direniş çadırı varlığı ve ta-

şıdığı tarihsel anlamı ile işçininumudu ve işçi düşmanlarının kor-kusu durumunda. Direniş çadırıolanca derme çatmalığına rağmenöyle büyük bir gücü ifade ediyorki halk düşmanları daha fazla ta-hammül edemiyorlar. .

Maden ocağının tam kapısınakurulmuş olan çadır, direnişi temsilediyor. Oraya kurulduğu ilk gündenbu yana, hak verilmez alınır diyehaykırıyor o çadır. Her yanındankara kışın soğuk rüzgarı girse deçadırın içi sıcak. Yürekli oluşunsıcaklığıdır bu. Onurun ateşidir ça-dırın içini ısıtan...

O çadır; emekçiler boyun eğ-meyecek diye haykırıyor.

O çadır; madenciler yenilme-yecek diyor.

O çadır; işçi düşmanlarının zulmü,sömürüsü varsa emekçilerin de direnişivardır gerçeğini yazıyor hayatın orta-sına.

O çadır; madencilik yapmaya mah-kum edilen o Çepni delikanlıların onu-runun bayraktarlığını yapıyor.

O çadırda yazılıyor madencilerin,madenci eşlerinin, çocuklarının gele-ceği..

İşte tam da bu nedenle, maden oca-ğının kapısındaki direniş çadırı 28 ocak2016 Perşembe günü saldırıya uğrayıpyıkılıyor. .

Halk düşmanları olanca sinsilikleri,alçaklıkları ile saldırıya geçiyorlar.Emir büyük yerden çıkmış... Çadır yı-kılacakmış... Jandarması, özel güvenliği,kaymakamı, savcısı büyük yerden çıkanbu alçak emri derhal uygulamanın der-dindeler.

O güne kadar direniş çadırını umur-samaz görünüyorlardı.

Bütün o umursamaz, duyarsız gö-rüntünün altında büyük bir korku vardır.Korkuyor patron Arif Kurtel, korkuyorişçi düşmanı Gökalp Yıldız, korkuyorYavuz Burgut... Korkuyorlar direnişten.Korkuyorlar adlarının önüne yazılanişçi düşmanı niteliğinden. Ki işçiye

düşmanlık yapanların vereceği bir hesapolur her zaman..

İşçi düşmanları direniş çadırınınyıkılması için karar çıkartmış. Kay-makamlık, kırk gündür orada bulunandireniş çadırının kömür çıkartma sa-hasının içinde olduğunu yeni fark etmişsanki... Büyük bir riyakarlıkla çadırınorada olmasının iş ve can güvenliğinitehlikeye attığını yazmışlar. Biliyoruz,halk düşmanları arsız olurlar. Alçaklığınarsızlığıdır bu. Kanlı bir arsızlıktır sözkonusu olan. 301 madenciyi kendileriyakmamış gibi bir de böyle karar alı-yorlar. Madencinin canı söz konusuolunca akıllarına iş ve can güvenliğigelmiyor elbette.

Emir büyük yerden gelince hemensaldırıya geçiyorlar direniş çadırına.Jandarma gözetiminde yürütülen sal-dırılar sonucunda direniş çadırı yerindensökülüyor.

Direniş çadırının yıkılması karşı-sında 'evimiz yıkıldı' diyor Volkan.Direnişçi bir madenci için o çadırınanlamını en iyi özetleyen ifade budur.Evet, direniş çadırı, artık direnişçininevi olmuştur. Hasretin, öfkenin, inancın,omuz omuzalığın, zaferin büyüdüğübir evdir artık o çadır. Mahir'in vurgu-ladığı ADA'nın anlamını taşıyan birdireniş evidir artık o çadır. Dostluğun,kardeşliğin, direnişin yaşatılıp yaşandığıbir evdir çadırımız.

Evet, madencilerin direniş çadırınıyıktı işçi düşmanları. Ama yıkılanderme çatma naylonlardan oluşan birçadırdı sadece. Direniş Evi ise bilinç-lerdeki, yüreklerdeki varlığını koruyor.Çünkü, madencilerin direniş iradesiolanca gücüyle yükseliyor Eynez Te-pesi'nde. Madenciler şimdi çadırlarınıyeniden ve yeniden kurmak için dire-niyorlar. Saldırıya uğrayıp gözaltınaalınıyorlar ama vazgeçmiyorlar. Şimdide direniş çadırı kurmak için direni-yorlar. Söz konusu olan direnme hak-kıdır.

Madencilerin yüzlerindeki ışıl ışılparlayan o kömür karası soruyor ve

EYNEZ TEPESİ’NDEKİ DİRENİŞ ÇADIRI, ORAYA... SALDIRILARA, YASAKLARA, BASKIYA RAĞMEN... TAM ORAYA... HAYATIN ORTASINA KURULACAK!

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

3 9“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Page 40: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

diyor ki: Haksızlığa uğrayanın direnmehakkı var mı yok mu?

Sorunun tarihsel cevabı malumdurve direnme hakkının gereğini yapanmadenciler onurludur. İşte bu yüzdenpatlıyor 'Direnen İmbat Maden İşçileriOnurumuzdur' sloganı....

Direniyor madenciler. Sopalarla, kü-fürler eşliğinde kendilerine saldıran özelgüvenliğe direniyorlar. Gözaltına alanjandarmaya direniyorlar. Tutuklama talepeden savcıya direniyorlar. Çadırın yı-kılmasına fetva veren savcıya direniyorlar.Bütün bunların emrini verip devletingücüyle madencilere boyun eğdirmeyekalkan patronlara direniyorlar. Sessizlik,duyarsızlık içindeki çürüyen düzen içisolculara karşı direniyorlar..

Madenciler hayatın bağrına, zamanınderinliklerine gömülü olan zaferi açığa

çıkartmak için direnişin kazmasını sal-lıyorlar artık. Kazıyorlar zamanı. Sabrında bir eylem olduğunu bilerek. Çepnicoşkusuna derviş sabrını katarak... İra-delerinin kazmasını indiriyorlar haksız-lığın üstüne üstüne.

O çadır oraya kurulacak... O çadırmaden ocağının önüne, arkasına, yoluna,dağına, tarlasına bir biçimiyle kurulacak...Ve zamanı gelince o çadırın önünde birhalay kurulacak. Başında madenci Vol-kan'ın olduğu direniş halayının coşkusuEynez Tepesi’nde yankılanacak.

Gelin ve görün direniş çadırını...Gelin ve o çadırda bir direniş nöbeti tu-tun... Her nerede olursanız olun yükseltinİmbat Madencilerinin direngen sesini.Bir ses, bir nefes taşıyın direnişe. O ça-dırın yankısını taşıyın dört bir yana. Oçadırın tarihsel anlamını paylaşalım, bü-

yütelim ve hayatın bağrındaki zaferimadencinin direniş kazmasıyla gün yü-züne çıkartalım..

Haydi direnen madencilere bir ka-ranfil gönderelim. O çadırın önündebir dostluk halayı çekelim.

Direnişi büyütmek için herkesinyapacağı bir şey vardır.

Bu direniş adalet için direniştir. Budireniş katledilen 301 madenci için di-reniştir. Bu direniş AKP’nin 10 yılda işcinayetlerinde katlettiği işçiler için di-reniştir..

Evet, direnişin kırkı çıktı. Ardı zaferdirartık. Ve bu büyük zafer için halktanhaklıdan, emekten emekçiden yana olanherkesin yapabilecekleri vardır. Direnişdestekle, dayanışmayla büyüyecek. Ha-yatı direnişin sesiyle sarıp sarsacağız.İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız...

Direne Direne Kazanacağız!29 Ocak’ta ELİ (Ege Linyit İşletmesi)

güvenlik amiri gece saat 03.00’da birminibüs ve yanında çok sayıda takviyeolarak getirdiği özel güvenlik ile işçilerinyanına gelerek bu alanda durmanın yasakolduğunu söyleyerek İmbat Madenciliğinavukatlığını yapıp, özel güvenliğe saldırıemri verdi. İşçiler “Direne Direne Ka-zanacağız”, “İnsanlık Onuru İşkenceyiYenecek“ sloganları ile direnerek alanıterk etmediler. İşçiler güvenlikçilere;“amirinize uymayın sizler de işçisiniz,gücümüz yetmiyor jandarma gelsin çı-kartsın deyin” dedi. İşçilerin iradesi kar-şısında özel güvenlik çaresiz kalarakbölgeden ayrıldı.

İmbat işçileri PatronlarınınKapısına Dayandılar

37 gündür işlerine geri dönmek içinİmbat Maden Ocağı önünde kurduklarıçadırda direnen İmbat Maden işçileri,27 Ocak’ta kendilerini işten atan işçidüşmanı Arif Kurtel’in kapısına dayan-dılar, hesap sordular. Padok zenginiolarak bilinen ve 15 günde 2.9 milyonlira vererek 11 tay satın alarak rekorlarkıran Arif Kurtel’in İzmir-Urla’daki atçiftliği ve kızının işlettiği Mozaik ŞarapEvi önünde bir eylem düzenlendi. İşçilerinsırtından onların kanı, canı pahasına ka-zandığı milyon dolarlarla devasa bir at

çiftliği kuran ve burada trilyonluk atlaryetiştiren İmbat Maden patronu ArifKurtel’e seslenen eylemciler, direniş za-fere ulaşana kadar patronlara rahat uykuuyutmayacaklarını ifade ettiler.

Direnen İmbat İşçileri ileDayanışmayı Büyütelim!

Soma Eynez Tepesi’nde bulunan İm-bat Madencilik önünde 39 gündür direnenmaden işçilerinin çadırına 29 Ocak’tajandarma, kaymakam kararı diyerek sal-dırıp çadırı yıkmış, daha sonrasında iseVolkan Çetin ve Gökhan Ayaydın adlıişçileri gözaltına almıştı. Cenkyeri Ka-rakoluna, daha sonra Soma Devlet Has-tanesi’ne götürülerek oradan serbest bı-rakılan işçiler, gece saat 01.00’da tekrarİmbat Madencilik’in önüne gelerek di-reniş ateşlerinin başında haklı ve onurlumücadelelerini sürdürüyorlar.

Direnen İmbat İşçileri Yalnız Değildir

Hatay Halk Cephesi, 29 Ocak’taHatay Antakya’da, Kuruçeşme Dev-rimci İşçi Hareketi, 28 Ocak’ta Kuru-çeşme Kültür Derneği’nde,İzmir HalkCephesi, 2 Şubat’ta, TAYAD’lı Aileler3 Şubat’ta, Devrimci İşçi Hareketi,1Şubat’ta işten atılan İmbat Maden İş-çileri için basın açıklamaları yaparakdesteklerini sundular.

Nebile Irmak Çetinİşçi ve Emek Düşmanıdır!

İşçi Düşmanı, İkiyüzlü, SahteSendikacıları Herkes Tanısın!

Devrimci İşçi Hareketi 31 Ocak’taaçıklama yaparak, Oya Baydak’ınişten atılmasından ve linç edilme-sinden sorumlu olan sendikacılardanNebile Irmak’ın da sorumlu olduğunubelirtti. Devrimci İşçi Hareketi, OyaBaydak işe geri alınıncaya dek herhafta Nebile Irmak Çetin’in evinin,çalıştığı sendikanın önünde olacak-larını belirterek, “Herkes tanısın buişçi düşmanı ikiyüzlü sahte sendi-kacıları” dedi.

“Nebile Çetin işçi düşmanıdır!Nebile Çetin emeğimizden elini çek!” yazan kuşlamalar yapıldı. Yarımsaat oturma eylemi gerçekleştirildi.

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:44 0

Page 41: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

44 1“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Direnen İmbat İşç ilerinin Yanındayız!

Halkın Mühendis Mimarları, 28 ve 29 Ocak 2016 ta-rihlerinde direnen İmbat işçileri ile birlikte direnişte yeraldılar.

1. Gün - 28 Ocak 2016Bir gün önceden gelen Halkın Mühendis Mimarla-

rı’ndan Çiğdem Şenyiğit direniş çadırında işçilerle birliktesabahladı ve sabah saat 07.00 sularında jandarma tarafındangözaltına alındı. Saat 14.30’da Çiğdem Şenyiğit serbestbırakıldı. Üç kişiden oluşan Halkın Mühendis Mimarla-rı heyeti, direniş çadırına giderek direnişteki İmbat işçi-leri ile birlikte işçilerin vardiya değişimleri sırasında saat16.30’da basın açıklaması yaptı. Basın açıklaması sonrasıservislerle giden vardiya işçilerine “sizleri çok seviyoruz”diyerek el sallayarak uğurlanırken servisteki işçiler de Hal-kın Mühendis Mimarları’na el salladı. Bunun üzerine bi-zimle işçi servislerinin arasına kocaman bir kamyon çe-kildi. Biz de biraz daha ilerleyerek, kamyon engelini or-tadan kaldırarak, işçi servislerini el sallayarak uğurlamayadevam ettik.

Saat 20.30’da jandarma veözel güvenlik çadıra saldırarakçadırı yıktı. Bunun üzerinesaat 23.00’da 4 işçi ile birlik-te Halkın Mühendis Mimarları’ndan 1 kişi tekrar ocağaçıkarak, çadırın yerinde ateş yakarak beklemeye devametti. Gece özel güvenlik işçilerin bekleyişlerini engelle-mek için 4 kez saldırdı; ancak bekleyişe engel olamadı.

2. Gün - 29 Ocak 2016Sabah saat 8.30 sularında direnişteki işçilere yiyecek

ve eşya götürmek üzere araçla yola çıkıldı; ancak made-ne girişimize jandarma alay komutanının emri ile izin ve-rilmedi. Bu sırada direnişçilerden 40 jandarma ve özel gü-venliğin saldırdığı haberi geldi ve gözaltına alındıklarınıbildirdiler. Gözaltına alınanları sahiplenmek üzere biz dejandarma karakoluna gittik. Gözaltına alınanlardan Gök-han adındaki direnişçi işçi dışındakiler saat 15.00’de ser-best kalırken Gökhan da saat 19.00’da mahkemeden de-netimli serbestlikle bırakıldı. İşçilerle birlikte yaptığımıztoplu sohbetler sonrası tekrar görüşmek üzere Halkın Mü-hendis Mimarları olarak saat 22.00’da Kınık’tan ayrıldık.

� Halkımız Katliamcı ve Kontracı Polisin Oyunlarına Gelmeyecek!

Hatay Halk Cephesi 31 Ocak’ta, Atana-mayan Öğretmenlerden Gökhan Demir’e po-lisin işbirlikçilik teklif etmesiyle ilgili biraçıklama yaptı. Açıklamada: “Faşizm kendi ik-tidarını sürdürebilmek için katliamlar yapar,mezhepleri birbirine kırdırır, tutuklar, işkenceyapar. Aynı zamanda işbirlikçi devşirmeye ça-lışır.Kontracıları uyarıyoruz çekin pis ellerinizihalkımızın üzerinden, vereceğiniz hesap ver-diğiniz hesaplardan daha büyük olacaktır.

Gökhan Demir’in Anlatımından…25 Ocak pazartesi günü Antakya Eğitim ve

Araştırma Hastanesi’ne diş etimde bulunan kist-ten dolayı ameliyat için sıra almaya gitmiştim.Saat 17.00 sularında Antakya Paladium AVMönünden geçerken karşıma takriben 27-28yaşlarında biri sarı ceketli, kısa boylu, kısa sarıkirli sakallı erkek; biri de orta boylu, minyontipli, sarı saçlı kumral bir kadın olmak üzere2 kişi çıktı. Sadece konuşmak istediklerini vesoru sormayacaklarını yineleyerek, bendenbilgi alışverişinde bulunmak gibi bir amaçla-rının olmadığını ve hiçbir arkadaşımla ilgili ko-nuşmayacaklarını, sadece bir şeyler anlatmakistediklerini söylediler. Kadın ise o zamandanitibaren lafı devralarak “Şimdi Gökhan bey şöy-le ki…” dedikten sonra lafının sonunu getir-mesini beklemeden defolup gitmelerini söy-ledim.

� İş Güvencemizi İstiyoruz, Alacağız!Kamu Emekçileri Cephesi, daha önce yaptığı eylemle “Köle De-

ğil Emekçiyiz İş Güvencemizi İstiyoruz Alacağız” talebiyle bir kam-panya başlattığını duyurmuştu. 29 Ocak’ta Maltepe’de kampanyanınafişlemesini yapan KEC’liler; “iş güvencelerinin kaldırılmasınakarşı kampanyalarını yaygınlaştıracaklarını” dile getirdiler.

� Öğrencilerimi Ve Öğretmenlik Mesleğimi İstiyorum! Adalet istiyorum!

Hakkındaki kamu yasağı kaldırılan Berat öğretmen, Milli EğitimBakanı bile olabiliyor, ancak öğretmenlik yapması yasak.

1 Şubat’ta açıklama yapan Ertaş açıklamada şöyle dedi: “Ben Be-rat Ertaş Fen bilgisi öğretmeniyim. 2003 yılında mezun oldum. 2005’tehakkımda yürütülen dava sonrasında tutuklandım ve hüküm aldım.Mahkeme tarafından memurluk hakkım geri iade edilmesinden son-ra, KPSS sınavına girdim ve Tunceli’ye atandım. Ancak Tunceli İlMilli Eğitim Müdürlüğü beni göreve başlatmadı ve sonrasında be-nim bir okulda kadrolu olarak çalışamayacağıma karar verildi.

NEDEN? Kendilerinin açıklaması, hükümlü olmam gerekçe ola-rak gösterildi. Bu gerekçenin hiçbir hukuki yanı yoktur.Çünkü bu ka-rar anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır. Bu karar Türk Ceza Kanu-na aykırıdır. Ceza kanuna göre “kimse ömrünün sonuna kadar ce-zalandırılamaz.” “Hüküm çekildikten sonra tüm sonuçları ile orta-dan kalkar.” Benimle ilgili bu karar siyasi bir karardır. Yıllarca har-cadığım emek birilerinin iki dudağı arasında yok sayılmakta. Ken-di emeğime sahip çıkacağım. Tüm halkımızı benim yanımda olup buhaksızlık karşısında birlikte direnmeye bekliyorum.” Berat ÖğretmeneMaltepe Belediyesi Emekçi Meclisi Yürütme Kurulu da destek ver-di. “Adalet İstiyorum” talebiyle 31 Ocak’ta Maltepe Beşçeşmeler’deaçmış olduğu imza masasına halkın ilgisi yoğundu. İki saat açık ka-lan masada 125 adet imza toplandı.

Page 42: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

Dilek Doğan’ın Mahkemesi 17 Şu-bat’ta Çağlayan Adliyesi’nde...

Merhaba; Nasılsınız? Bizler Di-lek Doğan’ın yakınlarıyız. Hani Kü-çükarmutlu’da evinde katledilen cey-lan gözlü Dilek Doğan vardı ya…

Dilek’i vurduğunu artık bütündünyanın bildiği bir katil var; YükselMoğultay! Elini kolunu sallayarakaramızda geziyor! Haksız, dayanaksız,keyfi olarak binlerce evladı hapisha-nelerde olan bu halkın içinde elinde-ki kanla dolaşıyor hem de! Hem deyaptığına şu ana kadar bir karşılıkgörmediği için yeni infazlara talip!

17 Şubat’ta Dilek Doğan’ın katle-dilmesi davası var. Katilin tutuklan-masını istiyoruz. Bunun için, adaletiçin yoğun bir çalışma da var. Ancakbirçok hak arayışı mücadelesinde ol-duğu gibi, bu konuda da sansür var.Herkesin yapabileceği bir şey var.

Saat 21.00’da 1 dakikalık ışık sön-dürme eylemleri var. Herkes camınınönüne bir mum yakıp adalet için 1 da-kika ışık söndürebilir. Dilek’in adaletfenerimiz olan gözleri o karanlığıparçalayacak!

Süren bir imza kampanyası var.Herkes katılabilir, birilerini katabilir.Yapalım ki, halkın çocuklarını kat-letmek bunca kolay olamasın!

Afiş asalım, duvarlara yazılama ya-palım, arkadaşımızı ziyarete gidipmahkemeye çağıralım. Sosyal medyaortamında yapılabilecek ne varsa ya-palım…

Ve illa ki, 17 Şubat’ta Çağlayan Ad-liyesi’nde olmaya çağıralım. Olmanınyollarını tartışalım, yaratalım. YükselMoğultay’ın yakasına yapışalım! Ya-pışalım ki, bir hesap görülecek dost da,düşman da görsün!

Duyarsız kalmamanız dileğiyle;Dilek için adalet için 17 Şubat’ta Çağ-layan Adliyesi’ne…

HALK CEPHESİDİLEK DOĞAN DAVASIHAZIRLIK KOMİTELERİ

Dilek Adalete Doyuncaya Kadar Susmayacağız!

Dilek Doğan’ın katilinin yargı-lanması ve adalet için 17 Şubat’ta Çağ-layan Adliyesi’nde yapılacak olan mah-kemeye çağrı çalışmaları aralıksız sü-rüyor.

Okmeydanı: 31 Ocak’ta Okmey-danı’nda Halk Cepheliler Dilek Do-ğan’ın mahkemesine çağrı afişi yaptı. Ok-meydanı Mahmut Şevket Paşa Mahal-lesi’ne 100 adet afiş asıldı.

Bahçelievler: 30 Ocak’ta Halk Cep-heliler Zafer Mahallesi’nde kahvehane-leri dolaşıp, 17 Şubat’taki Dilek Doğanmahkemesine çağrı yaptı.

Çayan: 30 Ocak’ta, Dilek Doğan’ınkatilinin yargılanacağı 17 Şubat’takimahkeme için masa açıldı. Toplamda 65imza toplandı. 3 Kurtuluş dergisi ve 10Yürüyüş dergisinin halka ulaştırıldığımasa 17.30’a kadar açık kaldı.

Armutlu: 29 Ocak tarihinde, Ar-mutlu’da 18 Ekim’de katledilen DilekDoğan’ın mahkemesine çağrı için 1. 2.3. ve 4. bölgelere 8 adet yazılama yapıldı.Yazılamalarda 6 adet “Dilek İçin 17 Şu-bat’ta Çağlayan Adliyesi’ndeyiz” ve1’er adet “Dilek Doğan Ölümsüzdür, Di-lek için Adalet İstiyoruz” yazılamaları du-varlara işlendi.

Gazi: 27 Ocak’ta ve 30 Ocak’taGazi Mahallesi Düz bölgesinde, kahve-hanelerde Dilek Doğan sesli ajitasyon-larla anlatıldı. Gazi’nin Nalbur bölge-sinde 1 Şubat’ta 3 sokağa çıkılarak kapıçalışması yapıldı. Toplam 100’e yakınkapı çalındı. Çalışmaya 8 kişi katıldı.

Esenyurt: Halk Cepheliler tarafından25 Ocak’ta Dilek Doğan’ın 17 Şubat günügörülecek mahkemesine çağrı amaçlı

“Dilek Adalete Doyuncaya Kadar Sus-mayacağız! 17 Şubat’ta Çağlayan Adli-yesi’ne”, “Dilek için Adalet İstiyoruz 17Şubat’ta Çağlayan Adliyesi’ne” yazıla-malarından 2 adet yapıldı. 30 Ocak’ta iseBalıkyolu Mahallesi’nde “Dilek Doğanİçin Adalet İstiyoruz. 17 Şubat’ta Çağ-layan Adliyesi’ne - Halk Cephesi” imzalıyazılama yapıldı. 1 Şubat’ta Dilek Do-ğan’ın mahkemesine çağrı için 35 afiş veTAYAD 30. yıl etkinliği için 30 afiş Ye-şilkent Mahallesi duvarlarına asıldı.

İkitelli: Atatürk Mahallesi’ne 2 Şu-bat’ta Dilek Doğan mahkemesine çağrıafişlerinden toplam 50 tane asıldı. Aynıgün içerisinde Parseller Mahallesi’ndeTAYAD’ın 30. yılı için de 80 afiş asıldı.

Halk Cepheliler 1 Şubat’ta İkitelli’deDilek Doğan için kahve konuşması yap-tı. İkitelli’de Halk Cephesi’nin çağrısı ile2 Şubat’ta Dilek için, adalet için halk ışıksöndürme eylemine katıldı.

Bağcılar: Halk Cepheliler 2 Şubat’taDilek Doğan’ın mahkemesine çağrı ça-lışmasına devam etti. 6 kişinin katıldığıafiş çalışmasında 40 afiş asıldı. Çalış-mada ayrıca bir kişi imza toplamak içinimza föyü aldı.

Liseli Dev-Genç’liler halkı mahke-meye çağırmak için 2 Şubat’ta Yenima-halle Yürüyüş Yolu’nda masa açtı. 15.00-16.00 saatleri arasında açık olan masa-da 19 imza toplandı. 5 Dev-Genç’lininkatıldığı çalışmada 50 bildiri tek tek ko-nuşularak halka verildi.

Ayrıca, Dilek Doğan’a adalet istemekiçin aynı gün ışık söndürme eylemi ya-pıldı. Eylem için Yenimahalle Ebru So-kak’ta kapı çalışması yapıldı.

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:44 2

Page 43: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

“Tanklarınızla, Toplarınızlada Gelseniz Sultan Olur, Barış Olur Karşınıza Dikiliriz!”

Gazi Cephe Milisleri, Armutlu’dakiadalet çadırına yönelik polisin saldırıla-rına misilleme olarak 26 Ocak’ta GaziTEM yolunun giriş-çıkış, Gazi giriş-çı-kış yollarına lastik koyarak ateşe verip tra-fiğe kesti. Yolun ortasına “Dilek Doğan’ınKatili Tutuklansın Adalet Çadırına Sal-dırmaktan Vazgeçin-Cephe” imzalı bom-ba süslü pankart asan Cephe Milisleri; ey-lemi iradi olarak bitirip güvenli bir şekildeçekildikten sonra, katil polisler akreplerlegelerek trafiği açmaya çalıştı. Trafikyaklaşık 20 dakika kapalı kaldıktan son-ra açıldı. Cephe Milisleri’nin yaptığıaçıklamada şöyle denildi: “GünlerdirAKP’nin katil polisleri çadırımıza sal-dırıyor, insanlarımıza kurşun sıkıyor,gözaltına alıyor. Armutlu yıllardır dire-nişle mücadeleyle savunulmuş bir ma-halledir. Dozerlerle, zabıtalarıyla herdönem saldırı hedefi olmuş bir mahalledir.Bugün bu kadar azgınca saldırmalarınınnedeni de, yıllardır teslim alamadıklarıArmutlu halkını, çadırı bahane ederek tes-lim almak istemeleridir. Cemevinin bah-çesine kadar gelerek silahlarını halka doğ-rultmuş, ateş etmişlerdir. Yoldaşlarımızınüzerlerine uzun namlulu silahları doğ-rultarak katletmek istemişlerdir. Armut-lu’yu kan-can pahasına kurduk, orayı yinekan-can pahasına savunuruz. Bizi böy-le teslim alamayacaksınız, sizin gücünüzbizi teslim almaya yetmez. Tanklarınız-la, toplarınızla da gelseniz Sultan olur, Ba-

rış olur karşınıza dikiliriz!”

Dilek Doğan’ın Hesabını Soracağız!

Alibeyköy’de 21 Ocak’ta CepheMilisleri yolu keserek “DHKP-C” ya-zılı pankartı mobesenin direğine astı.Eylemde havai fişeklerle göğü aydın-latan Cepheliler, “Berkin İçin GelenlerDilek İçin Gelecekler”, “Dilek Do-ğan’ın Hesabını Soracağız”, “YaşasınHalkın Adaleti” sloganları atarak aji-tasyon çekti. 10 dakika sonra eylem ira-di olarak bitirildi.

Adalet Çadırımızdan Elinizi Çekin!İkitelli Cephe Milisleri 26 Ocak’ta,

Halkalı İkitelli Caddesi’ni uzun namlulusilahlarla trafiğe kapatarak bomba süs-lü pankart astı. Arena Park AVM’nin gi-rişine asılan pankartta: “Dilek Do-ğan’ın Katili Yüksel Moğultay’ı Tu-tuklayın! Adalet Çadırımızdan EliniziÇekin! Yoksa…/ Cephe” yazıyordu.Yolu 5 dakika trafiğe kapalı tutan Cep-heliler, ajitasyon çekti, hesap sorma sözüverdi.

Armutlu’da Adalet Direnişimiz Sürüyor

Armutlu Halk Cephesi 29 Ocak’taaçıklama yaparak, Dilek Doğan için aç-tıkları çadıra her gün polis saldırısı ol-duğunu ve çadırı tekrar kurmaya baş-ladıklarını belirtti. Açıklamada: “Ada-let mücadelemizi engelleyemeyecekler.Bu irade savaşını da biz kazanacağız.Tüm halkımızı adalet çadırımızı sa-hiplenmeye çağırıyoruz” denildi.

Zulmedenlerden Hesap Sormak En Doğal Hakkımızdır!

Antalya Halk Cephesi, 30 Ocak’taAntalya Attolos Meydanı’nda DilekDoğan’ı katleden katil polis Yüksel Mo-ğultay’ın tutuklanması talebiyle ve Ar-mutlu’da direniş çadırına yapılan sal-dırıların durdurulması için basın açık-laması ve oturma eylemi yaptı.

Eylemde “Dilek Doğan’ın KatiliYüksel Moğultay Tutuklansın” pankartı,“Berkin Elvan’ın katilleri cezalandırılsınadalet istiyoruz, Direnen Kürt halkı yal-nız değildir, Adalet Berkin’in ekme-ğindedir, Hasan Ferit’in cesaretindedir,Günay’ın gülüşündedir, Dilek’in göz-lerindedir, Adalet istiyoruz ve Katli-amların sorumlusu işbirlikçi AKP’dir”dövizleri açıldı.

Bataklığı Kurutana Kadar Savaşmaya Devam Edeceğiz!

25 Ocak’ta Gazi’nin Nalbur böl-gesinde sokak ortasında bağıra bağı-ra küfür eden bir kişiyi uyarmak içinyanına giden Gazi Cephe Milisleri,uyuşturucu bağımlısı olduğunu anla-dıkları kişiye üst araması yaptı. Yapılanüst aramasında üzerinde çok miktar-da eroin bulundu. Uyuşturucununbulunması üzerine bu kişi, Nalbur böl-gesinde halka teşhir edildi.

Cezanın uygulandığı sırada yapı-lan ajitasyonlarla da etrafta toplananhalk, Cephe Milisleri’ne destek ver-di. Gazi Cephe Milisleri: “Mahallele-rimizde torbacılık yapan, kumar oy-natan, fuhuş yapan, yaptıran herkesesesleniyoruz; Bir Hasan Ferit verdik,binlerce Hasanlar yürümeye devam edi-yor. Yozlaşmaya karşı mücadele etmeyedevam edeceğiz. Bu bataklığı kuruta-na kadar savaşmaya devam edece-ğiz” açıklaması yaptı.

O Kirli Ellerinizi Çocuklarımızdan Çekin!Polisin kendi kirli emellerine ço-

cukları da bulaştırmaya çalışması ileilgili Okmeydanı Halk Cephesi 29Ocak’ta bir açıklama yaptı. Açıkla-mada şöyle denildi:

“Mahallemizde sokaklarda oyna-yan, yaşları 6-12 arasında değişen ço-cukların önlerini akrep denilen araç-larıyla kesen katiller, çocuklara parateklif ediyor. Çocuklara 5 ile 20 TLarasında para verip; “Biz akreplerle 5dakika sonra Sibel Yalçın Parkı’nınoradan geçeceğiz, siz de bize oradangeçerken taş atın, biz de gaz bomba-sı atalım” diyorlar. Çocuklar ise bunuyapmayacaklarını söyleyip oradanuzaklaşmaya kalktıklarında araçları-nı çocukların üzerine sürmüşlerdir.Daha sonra çocuklar parka gelipolanları mahalledeki devrimci abile-rine anlatmışlardır. Bizim mahallele-rimizde büyüyen çocuklarımız bile si-zin o kanlı ellerinizin değdiği parayael sürmez. Baktınız ki mahallede ya-şayan yaşı büyük insanları işbirlikçi-leştiremediniz, şimdi gözünüzü mi-nicik çocuklara çevirdiniz. Ahlak-sızlığınızı, o kirli ellerinizi çocukla-rımız üzerinden çekin!”

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

44 3“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Page 44: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:44 4

Ceza yargılaması, hukuka uygunelde edilmiş delillere dayalı olarakilerler. Bu ne demektir? Bir delil varve o delil yasada belirtilen usullereuygun olarak toplanmamışsa, o delilyargılama için kullanılamaz. O nedenlesoruşturmayı yürüten makamların,yani polisin ve savcılığın delilleri top-larken şekil şartlarına uymak zorun-luluğu vardır. Bu söylediğimiz, hukukkitaplarında yazar; ama Türkiye’dehayat başka dilden çalar.

Sanık veya şüpheli halktan biriyse,devrimciyse, muhalifse, her durumdaher şey suçlanması ve cezalandırılmasıiçin delil olarak kabul edilir. Bu konudasanık avukatlarının hiçbir itirazlarıdikkate alınmaz.

Delil yoksa delil uydurulur, kurguyapılır. Eğer suçu işleyen devlet er-kanından biriyse, polisse, savcıysa,hakimse, bakanlar, başbakanlar, cum-hurbaşkanı, askeri ve sivil bürokrat-larsa.. Onlar hangi suçu işlerlerse iş-lesinler, her durumda aklanmanın,yöntemleri bulunur.

Katil polislerin yargılanmak zo-runda kalındığı dosyalarda, usulüneuygun delil toplanması mutlak uyul-ması gereken bir zorunluluk olarakgörülür iken halka ve devrimcilerekarşı düzmece ve gerçek dışılığı ayanbeyan ortada olan iddialarla onyıllaravaran cezalar verilir. Bu da yetmezkatiller, katledilenleri suçlayıp, delilhırsızlığı yaparak üste çıkarlar.

Son örneğini Dilek Doğan’ı katledenpolisin aile, Dilek’ i hastane kapısındabeklerken, evdeki aramaya katılmasınınaçığa çıkmasıyla gördük. Ve üstelikaramaya katıldığı yetmiyormuş gibi bir

de tutanağı ilk elden imza etmiş katilpolis. Yani bırakın delilleri usulüneuygun toplamayı, bizzat suçu işleyenkendi katliamının üstünü örtmek içintutanak düzenleyip altına da imza at-mış! Ne suç işlerlerse işlesinler, ken-dilerine hiçbir şey olmayacağı yö-nünde öylesine inandırılmışlar kihiçbir şeyi düşünemeyecek kadar per-

vasızlaşmışlar.Takip edenler hatırlayacaktır; 19

Aralık 2000 Bayrampaşa Katliam dos-yasını. Adalet ve İçişleri Bakanlığı adınadavaya müdahil olmaya gelen zavallıavukat, “Bakanlığımız zarara uğramıştır”dedi. Ne olmuş, katliam yaparken du-varlar yıkılmış, insanları diri diri yakarkenranzalar ve yataklar da yanmış, binlercegaz bombası, silah, personel kullanılmış.!Tutsaklar kendilerini öldürtme, diri diriyaktırma suçunu işledikleri için devletzarar gören sıfatıyla davaya katılmakistedi. Bu rezillik unutulacak şey değil.

Ya Ferhat’ın Tişörtü, Hasan Ferit’in Gömleği Nerede?

Engin’ in katledildiği anları gös-teren kamera kayıtları silinmişti. Israrlıtaleplerimizle bulup çıkarttırdık. Aliİsmail Korkmaz’ın katledildiği anlarınkamera görüntüleri yine ısrarlar vehalkın, adalet isteyenlerin mücadelesiile açığa çıkarıldı. Günay’ın katle-dildiği evde delil karartılmasın diyekeşfe katılmak isteyen avukatlar, evinsokağından bile alınmadılar. Yüzlerceörneği vardır çalışmayan, devrede ol-mayan, görüş açısına girilmeyen ka-meraların, delillerin.. açıkça hırsızlıkyapılmaktadır.. delil hırsızlığı!

Bu delil hırsızlıklarından birinibu ocak ayı içinde Adli Tıp Yönet-meliği’nde yaptıkları iki farklı deği-şikliklikle de yasallaştırdılar. Katle-dilen insanlarımızı, ailesi üç gün içindealamazsa valilik kimsesizler mezar-lığına gömdürecek... Katledilen kişininailesi gelip de cenazeyi teslim alsa bile“teslim ve gömülme işlemleri sırasında

kamu düzeninin bozulabileceği veyatoplumsal olayların meydana gelebile-ceği ya da suç işlenebileceği mülkiidare amirince değerlendirildiği takdirdecesetler gömülmek üzere doğrudanmülki idare amirliğine teslim edilir.”denilmektedir.

Yani bir olay olmasına gerek yok,bir ihtimal, ihtimal olmasa bile valininya da kaymakamın “ben öyle değer-lendirdim” sözü yeterli oluyor ölüinsan bedeninin çalınmasına...

Öldürme olaylarında en önemlidelil, ölünün bedenidir. İşin bir yanıhalkın manevi, ahlaki ve kültürel de-ğerlerinin ayaklar altına alınması iken,diğer yanı ise suç delilinin çalınmasınınyasal kılıfa sokulmasıdır.

Adli Tıp Yönetmeliğindeki de-ğişiklikler delil çalmanın, delil hır-sızlığının da zeminidir.

Büyük soyguncuların düzenindeelbette delilleri çalan da soygun dü-zeninin bekçileridir.

Ama “bugünün yarını da var” derhalkımız. Bunlar köksüz, soysuz sopsuzoldukları gibi yarınsızdırlar da.. Yarın-larda bu gibi insanlık düşmanlarına halkdüşmanlarına yer yoktur çünkü.. Yarınıhiç düşünemezler...Ama biz yarını bili-riz... Yarınlarda insanlığın direnen da-marları, onuru erdem bilenler, adaletuğruna savaşanlar kazanacaklar. Umu-dumuzu, inancımızı, haklılığımızı, geç-miş ve gelecek arasındaki köprünün te-mel bir taşı olduğumuz bilincini hiçkaybetmeden, direnme hakkımızı biledirenerek kazanacağız.

“..yarın ne olur bilirim ben Bahar gelir otlar büyür...Ölüm de yapraklanırBir dağ bulur uzun uzun bakarım Bir çam ağacı gölgesi güzel kokular verenbir damla güneş görünceSana da gülümseyeceğim yarınŞimdi senin uzanıp yattığın otlardaYarın yeni bir yeşillik büyüyecek“

Dilek Doğan’ın Katili Polislerin, Aile Hastane Kapısında Beklerken, Eve Hırsızlar Gibi Gizlice Girip Arama Yaptığı Açığa Çıktı!

Delil Hırsızlığınız da Sizi Kurtarmaya Yetmeyecek!Halkın Adaletinden Kurtulamayacaksınız!

Page 45: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

29 Ocak 2016 Cuma günü gece yarısı, Okmeyda-nı’nda, Berkinin vurulduğu yerde, katillerinin ceza-landırılması talebiyle açtığımız adalet çadırına AKP’ninpolisleri tarafından bir saldırı gerçekleştirildi. Bu sal-dırı sonucunda, adalet talebimizi destekleyen iki dev-rimci de gözaltına alındı, daha sonra adli kontrol hü-kümleri uygulanarak serbest bırakıldı. Son bir aydır Ar-mutlu ’da Dilek Doğan’ın katilinin tutuklanması tale-biyle açılan açlık grevi çadırına nerdeyse her gün de-ğişik biçimlerde saldıran AKP, açlık grevi çadırlarınaneden saldırıyor?

AKP inanmış insandan korkuyor. AKP, Berkin’in ka-tilini açığa çıkarma isteğimizin şiddetinden korkuyor.AKP Dilek Doğan’ı evinin içinde tek kurşunla öldürenkatilin tutuklanması talebimizin haklılığından ve gü-cünden korkuyor.

Korkuyorlar; çünkü bu taleplerin büyümesinden vedalga dalga tüm halkı sarmasından korkuyorlar. Kor-kuyorlar; çünkü üç milyonun omuzlarında taşınan 15 ya-şındaki 16 kiloluk çocuk bedeninin Nihat, Ümit, İbra-him, Şiyar, Miray olduğunu biliyorlar. O katili bulup ce-zalandıramadığımız için çocuklarımız ölmeye devam edi-yor. Yaptıkları her katliamda, her hukuksuzlukta, her per-vasızlıkta Berkin’i görüyoruz. Ve biliyoruz, biz Berkin’inkatilini bulduramazsak bu katliamlar böyle devamedecek. Bunu görmezden gelemeyiz. Kanıksayamayız.Alışamayız. Adaletsizliğe alışan bir halk onurunu kay-beder. Onursuzluğa ve çaresizliğe teslim olmayacağız.AKP’yi uyarıyoruz. Bizi adaleti, özgürlüğü, eşitliği is-temekten ve bu uğurda mücadele etmekten alıkoyacakhiçbir kuvvet yoktur ve olmayacaktır. AKP ve onun ağa-babaları emperyalistlerin güç ve imkânlarının, bizim ta-rihsel ve siyasal haklılığımız karşısında kısa vadeli ba-şarıları, bizim gözümüzü boyayamaz.

Halkın Hukuk Bürosu

Okmeydanı Halk Meclisi 1 Şubat’ta polisin mahalle-de estirdiği terör ile ilgili bir açıklama yaptı. Açıklama-da öncelikle Okmeydanı halkına seslenerek şu ifadelereyer verildi: “Bilindiği üzere mahallemiz giriş noktası olanAnadolu ışıklar bölgesi, son model zırhlı araçlarla ve TO-MA’larla her gün özellikle akşam saatlerinden itibaren res-men karakola çevrilmektedir. Buna müteakip, otobüs se-ferleri hemen her gün “olay var” ve “güvenlik endişesi”gerekçesiyle saat 17.00’dan sonra iptal durumdadır. Ma-hallemizde ne her gün bir eylem düzenlenmektedir, ne deolaylar yaşanmaktadır. Ancak bu karar yaklaşık 50 gün-

dür, saat 17.00’dan önce sanki olay çıkmayacak gibi ke-sintisiz bir şekilde uygulanmaktadır.

Tüm mahalle halkı olarak hazırlıklı olmalıyız. Ma-hallemizde birliğimizi sağlayarak hazırlanmalıyız. Bunuda ancak halkın öz örgütlülükleri olan Halk meclislerin-de birleşerek yapabiliriz. Haklarımızı korumanın, yeni hak-lar kazanmanın yolu, gücümüzü halk meclislerinde bir-leştirmekten geçiyor. Örgütlü halk yenilmezdir. Halk Mecl-isleri, tüm yoksul mahallelerin hep birlikte mücadelesi de-mektir. Uyuşturucuya, kumara, yoksulluğa ve kentsel dö-nüşüme karşı halk meclislerinde birleşelim!”

Hukuksuzlukların, Adaletsizliklerin KarşısınaHalk Meclisleriyle Çıkalım!

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

44 5“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Berkin İçin Adalet Çadırımıza Saldıran AKP, Adalet İsteme Cüretimize Saldırıyor! Vazgeçmeyeceğiz!

Page 46: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

İsmail Akkol ve Fadik (Yayla) Adıyaman Onurumuzdur!

İşbirlikçi Tekelci Burjuvazi ve Tüm Halk Düşmanları; Halkın AdaletineHesap Vermeye Devam Edeceksiniz!

2 Şubat günü öğlen saatlerinden bu yana tüm internet sayfaları ve TV ka-nallarında bir haber yayınlanıyor: “Sabancı suikastı sanığı İsmail Akkol yaka-landı.” 20 senedir Türkiye oligarşisinin ve cümle emperyalistlerin fellik fellikaradığı İsmail Akkol ve Fadik (Yayla) Adıyaman Aydın Söke Otogarında GBTkontrolüne denk gelmeleri sonucu gözaltına alınmışlardır. İsmail Akkol ve Fa-dik Adıyaman ülkemizin 35 milyon metrekaresini işgal eden ABD emperyalizmive vatanımızı bu alçaklara satan işbirlikçilerden hesap sorma arzusuyla dolu ikidevrimcidir. Katil Amerika ve köpeği AKP; boşuna sevinmeyin! Vatanımızın bağ-rına sapladığınız hançerleri söküp atmak için fedayı göze almış Cephelileri bi-tiremezsiniz! 20 sene önce halkın adaletinin kurşunlarıyla sarsılan sadece gök-delenler değildi. Sabancıları bulan o kurşun sizin de zulüm ve sömürü düzeni-nizi sarstı. Bu yüzden Türkiye tarihine damgasını vuran devrimci bir eylemi ka-ralamak için tüm burjuva-küçük burjuva “aydını, köşe yazarı, terör uzmanı” biroldu, 20 senedir yazmadığınız senaryo, üretmediğiniz komplo teorisi kalmadı.Ama nafile!

Devrimci eylem su gibi berraktır, mesajını dost da düşman da alması gerektiğişekilde alır. Gücü, mesajındadır. Siyasi muhtevasındadır. Prestijinizi yerle bireden bir silahlı propaganda eyleminin faili diye aradığınız bir devrimciyi 20 se-nedir bulamadınız, yerlerde sürünen devlet otoritenizi 20 yıl boyunca sağlaya-madınız. Şimdi ise iştahlı iştahlı “zafer naraları” atmanız gerekirken tek bir ba-kanınız çıkıp açıklama bile yapamıyor. “Terörün kökünü kazımak”tan, “Biz as-lında uzun zamandır takip ediyorduk” masallarından bahsedemiyor. İsmail Ak-kol’u yakalamanın sevincinden ziyade İsmailler’in getireceği hazin sonunuzunkorkusunu yaşıyorsunuz çünkü. İki devrimciyi tutsak almanın sevincini değil,20 yıl boyunca emperyalistlerin desteğine rağmen yakalayamadığınız devrim-cilerin varlığından doğan korkuyu yaşıyorsunuz.

Devrimciler tutsak düşebilirler. Devrimciler şehit düşebilirler. Bunlar, sa-vaş gerçekleridir. Bunları dıştalayan bir savaş düşlenemez. Bugünün dün-yasında devrim ve iktidar iddiasıyla adalet için mücadele etmek, emperya-lizm ve faşizm karşısında güçlü olmaktır. İdeolojik üstünlük, ideolojik za-fer budur. Devrimci tutsaklar da bu zaferin ete kemiğe bürünmüş halidir. Va-tanımız, adalete susayan halkımızın yüreğine su serpmek için savaşan dev-rimcilerin yurdudur. Devrimciler eylem yapıp sonrasında köşe bucak kaçan,gizlenen, kendini koruma altına alan insanlar değillerdir. Dayı, savaşın enkızgın olduğu koşullarda ülke topraklarında kalmıştır.

Halkın kanı üzerine kurduğunuz zulüm düzeniniz yerle bir edilecektir. Dev-rimciler bunu gerçekleştirebilmek için gizliliği esas alırlar, bu savaşın yasasıdır.Gizlilik esası kendini korumak için değil savaşı büyütmek içindir. Faşizme kar-şı savaşta tutsaklıklar, bedeller de göze alınır elbette. Vura öle kazanacağız busavaşı. Burası Anadolu, Kızıldere’den Çağlayan’a, Mahirler’den Şafaklar’a kur-tuluşun yolunu aydınlatanların yurdu… Halka karşı suç işleyen tüm devlet ku-rumları, tekelci burjuvalar olduğu sürece, emperyalist işgal sürdüğü sürece he-sap soran devrimciler de olacaktır.

Ve ayrıca uyarıyoruz: Biz, faşizmi çok iyi tanıyoruz. Biz; Sabancıların,tekelci burjuvaların halk düşmanlıklarını, ahlaksızlıklarını çok iyi biliyoruz.Hapishane idareleriyle ne tür pis ilişkiler kurabileceğinizi çok iyi biliyoruz.Hapishanelerde beslediğiniz, pis işlerinizi gördürdüğünüz çeteleri de çok iyitanıyoruz. Biliyoruz; sizden her şey beklenir. Halkın adalet özlemini kuşanmışdevrimcilerin kılına zarar verirseniz, emin olun ki bu halk size bunu misliyleödetir. Bu halk, evlatlarına sahip çıkar.

Yaşasın Halkın Adaleti! Kurtuluşa Kadar Savaş! Halk Cephesi – 3 Şubat 2016

Arkalarında kurşun sesleriOnlar yükseliyorken göğeGüvercin kanatlarındaArkalarında kavgayı devir alanlarKucaklayıp gökyüzünün MaviliğiniSırtlayıp götürürken onlarArkalarında kavgayı devir alanlarArkalarında kurşun sesleriÇınlıyorÇıldırtıyor zalimleriBitmiyorBitmez sıra neferleriSarıp saklamış sanırsınDağlara yıldızlarıBiz seyrederken onlarıOnların fütursuz gülümsemeleriGöz kırpıyor bizeŞahanlarımızla

BİLİRİM Kİ HAYAT GÜZELBilirim ki hayat güzelHele ki her gün bir kez daha seviyorsanHer gün yeniden keşfediyorsan güzelliğiniUmut her gün doğuyorsa yüreğindeBilirim ki hayat güzelBilirim ki kavga güzelHele ki her gün bir adım daha atıyorsan kavgayaİçinde birikenleri veriyorsan namluyaHıncını boşaltıyorsan bir çırpıdaBilirim ki kavga güzelBilirim ki sevda güzelHele ki sol memenin altındaki saat gibi atmaya başladı mıUzağındayken bile sesini duymaya başladın mıEn derin uykudayken rüyalarına girdi miBilirim ki sevda güzel…

Bizde toprağa düşenFilizlenirBoy verip serpilirGüneşe uzanır elleriGüneşin ateşinde döverlerDemiriNamlunun kızgınınaKurşunun serserisine Yön veren yüreği onlarınYüreği yananlar hesap sorarlar

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:4 6

Page 47: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

Geçtiğimiz günlerde Din İş-leri Yüksek Kurulu’nun internetsitesi olan Dini BilgilendirmePlatformu’na yöneltilen sap-

kın bir soruya aynı sapkınlıkla verilen cevap basının gün-demine oturmuş ve çokça tartışılmıştı.

Söz konusu platforma; “Bir babanın öz kızına duydu-ğu şehvet, karısıyla olan nikahını düşürür mü?” diye so-rulmuş. Diyanetin Fetva birimi de bu soruya "Babanın şeh-vetle kızını öpmesi ya da şehvetle ona sarılmasının nikâ-ha bir etkisi yoktur" yanıtını vermişti. Ayrıca “Babanınkızını kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp dü-şünerek, şehvet duyması, bu tür bir haramlık oluşturmaz.Ayrıca kızın, 9 yaşından büyük olması gerekir” gibi ifa-deler kullanılmıştı.

Bu sapkın soru-cevabın basında yer alması ve tartı-şılması üzerine Diyanet’ten ilk olarak “Böyle bir fetva ke-sinlikle olmamıştır” denilmiş ancak bu yanıt bizzat Diyanetİşleri Başkanı Mehmet Görmez tarafından yalanlanmış-tı. Görmez, fetvadaki hatayı kabul etmiş ve ilgili kişileriaçığa aldıklarını söylemişti.

Görmez "Aile içi ensest ilişkiyle ilgili 13 soru sorulmuş.13 sorudan birisinde hükmü inşa ederken Arapça alıntıla-rın yanlış tercümelerinin cevabın içine derç edildiğini gö-rüyoruz. Bu teknik bir hata mıdır, bu bir zühul mudur, bu birkasıt mıdır, bunu bütün güvenlik birimleri araştırdılar. Bizilgili arkadaşları, ihmali olan arkadaşları soruşturmanın se-lameti açısından açığa aldık"demişti. Yapılan sert eleştirilerePeygamber’in hadisiyle cevapveren Diyanet, böyle bir skandalaHz. Muhammed’i de alet etti.

Üstelik bununla da yetinme-yip basında çıkan haberleri"kumpas" olarak nitelendirerek;"Bu haberin hedefi İslam'ın ken-disi olmuştur" dedi. Adalet Ba-kanı Bekir Bozdağ ise sosyalmedya hesabında “Paralel Dev-let Yapılanması ve destekçileriyleberaber dinden-dindardan ra-hatsız zavallılar, şimdi de Diya-net’e itibar suikastı yapıyorlar”şeklinde açıklama yaptı.

Dillerine dolamışlar "kum-pas","paralel" laflarını, ne za-man bir pislikleri ortaya saçıl-sa hemen bunlara sarılıyorlar.AKP sütten çıkmış ak kaşık,onun dışındaki herkes "kum-pasçı", "paralelci", "din düş-manı"... Bunları, sapıklıklarının,

ahlaksızlıklarının, ikiyüzlülüklerinin maskesi haline ge-tirmeye çalışıyorlar ancak kaşarlanmış bu suratlara mas-ke de tutmuyor artık!

Bu ne bir "yanlış tercüme" meselesidir, ne de "kum-pas"tır. Bu AKP faşizminin; 13 bakanlığa ayrılan bütçe top-lamından daha fazla bütçe ayrılan Diyanet eliyle; sapık-lığı, ahlaksızlığı, yalancılığı örgütlemesidir.

"Dil kalbin aynasıdır" der halkımız. Dillerine yansıyankendi sapık beyinlerindeki ahlaksızlıktır.

Halkın dini inançları üzerinden Diyanet kullanılarak; ge-rek cuma hutbeleriyle, gerek internet siteleriyle, gerekse deçeşitli platformları kullanarak; halkı aldatmaya, beyinleri-ni uyuşturmaya, kendi ahlaksızlıklarını ve sömürülerini meş-rulaştırmak için halkı ahlaksızlaştırmaya çalışıyorlar. Halkne kadar yozlaşırsa kendi ahlaksızlıkları, sömürüleri de o ka-dar "görünmez", "tartışılmaz" olacak çünkü.

İşte Örnekleri: "İş güvenliği önlemlerinin fazlaca alınmış olması Al-

lah’ın güvenini sarsar." (İstanbul Müftülüğü/2014)"Karlılığı azaltıcı davranışlarda bulunmak çalışanı ağır

mesuliyet altına sokar." (Düzce Müftülüğü/2011)"1 Mayıs’ta isyan yerine ibadet edin." (Kayseri Müf-

tüsü/2014)"İşi yavaşlatmak günahtır, haramdır, patronun karını

azaltmak en büyük günahlardan biridir." (Mas-Daf dire-nişi sırasında Düzce’de okunan hutbe)

"Greve çıkmak günah-tır." (Telekom grevi /Gazi-antep)

Hakkını aramak, adalet-sizliğe isyan etmek günah,haram ama halk açlıktan,yoksulluktan kırılırken 1milyon TL’lik makam ara-cı satın almak haram değil.Tabii olmaz, onlar için "çe-rez parası" ne de olsa!

Halkımız! Bu sapıklara, bu ahlak-

sızlara inanmayın, güven-meyin! Kendi çocuğunabile şehvet duyulabileceğinisavunan bu iktidara, çocukemanet edilmez. Emanetehıyanet etmenin ustasıdırAKP iktidarı. Geleceğimizibu sapıklara emanet etme-yelim. Çocuklarımız için,geleceğimiz için bu din be-zirganlarına, bu ahlaksızlarakarşı savaşmalıyız.

Dinle, imanla halkımızı kandıran din tüccarlarının,babanın kızına şehvet duyması konusunda sorulan so-ruya, Diyanetin internet sitesinde verdiği cevabın ta-mamını yayınlıyoruz.

Ahlahsızlığın, sapıklığın belgesidir.“Babanın kendi öz kızını öperken şehvet duyması

durumunda nikâhın ne olacağı konusunda görüş ayrı-lığı vardır. Bazı mezheplere göre, babanın şehvetle kı-zını öpmesi ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha biretkisi yoktur (bkz. İbn Rüşd, Bidayetü’l-Mücdehid, Mı-sır 1975, II, 33; İbn Kudame, el-Muğni, VII, 486; İbnCüzey, el- Kavaninü’l Fıkhiyye, 138). Hanefilere göreise; babanın, kızını şehvetle öpmesi, kızına şehvetle sa-rılması durumunda kızın annesi bu babaya haramolur. Ancak bu tür sonuç doğuracak tutmanın, teni te-nine değerek olması ya da altının sıcaklığını iletecek ka-dar ince bir örtüden olması gerekir.

Kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıpdüşünerek, şehvet duymak, bu tür bir haramlık oluş-turmaz. Ayrıca kızın, 9 yaşından büyük olması gere-kir. Şehvet duymanın işareti, erkeğin organında biruyanma, uyanıksa uyanışının artması, kadının da kal-binin heyecanla çarpmasıdır.”

Din Tüccarı AKP İktidarının Diyanet Fetva Birimi;Babanın Kendi Çocuğuna Şehvet Duyabileceğini Söylüyor. Ahlaksızlığı, Sapıklığı Savunanlara Çocuk Emanet Edilmez!

DüşmanıHalk

AKP

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

4 7“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Page 48: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

Alibeyköy: 2 Şubat’ta Alibeyköy Cengiz Topel’de 55 adet“Parasız Eğitim İstiyoruz Alacağız” afişi liseliler tarafındanduvarlara ve Dörtyol’daki durağa yapıştırıldı. Halkımız afiş-lere ve liselilere yoğun ilgi gösterdi. Afişlerin yapıldığı esna-da evine giren bir kişi ise “Berkin Elvan afişiyse on tane ya-pıştırın, duvarım sizindir” diyerek desteğini belli etti.

Esenyurt: Liseli Dev-Genç’liler 2 Şubat’ta Esenyurt Ye-şilkent mahallesinde 85 tane Dilek Doğan mahkemesininçağrı pullamalarından yapıştırdı. 50 adet “Parasız Eğitim,Sınavsız Gelecek, Berkin İçin Adalet İstiyoruz” afişi astı.Halkı Dilek Doğan’ın mahkemesine gelmeye çağıran Li-seli Dev-Genç’lilerin yaptıkları çalışma halkın beğenisinikazandı ve çalışmaları ilgiyle izlendi.

Gazi: Gazi Liseli Dev-Genç’liler 2 Şubat’ta “Parasız Eği-tim, Sınavsız Gelecek Berkin İçin Adalet İstiyoruz” kam-panyasının afişlerini yaptı. Çalışmaya 2 Liseli Dev-Genç’li ka-tıldı. Turizm Lisesi’nde öğlen afişleri söken güvenlik ile ko-nuşulurken, güvenlik görevlisi Dev-Genç’lilere saldırdı. Bu-nun üzerine halk, güvenlik görevlisine tepki gösterdi. Güvenlikgörevlisi okula girmek zorunda kaldı. Çalışmada toplam 150adet afiş asıldı.

Gazi Liseli Dev-Genç’liler 3 Şubat’ta da sabah 07.00 - 08.00arasında kampanya afişlerini yaptı. 2 Liseli Dev-Genç’lininkatıldığı çalışmada 55 adet afiş yapıldı. Sabah erkenden kal-kıp afiş yapan Liseli Dev-Genç’lilere halktan da destek gel-di.

� Koromuzla Sesimiz Her Yere Ulaşacak27 Ocak’ta Antakya’da liselilere Grup Yorum Hatay Halk

Korosu bildirileri dağıtıldı. Saray Caddesi’nde yapılan ve

iki kişinin katıldığı çalışma-da toplamda 70 adet bildiri li-selilere ulaştırılırken, koro ileilgili bilgi verildi.

� Antalya Dev-Genç, Dergi veAdalet EylemineÇağrı Masası Kurdu

29 Ocak’ta Dev-Genç’liler Antalya Kışla-han Meydanı’nda masakurdu. Halka Dilek Doğan ve Berkin El-van için açılan çadırlardan, katliamlardan bahsedildi. Adaletkonulu 70 adet bildiri dağıtılarak ajitasyon çekildi. Masada 11adet Yürüyüş Dergisi dağıtan Dev-Genç’liler 30 Ocak’ta ya-pılacak eyleme de çağrı yaptı. 3 Dev-Genç’linin katıldığı ça-lışmada, 9 adet Yürüyüş dergisi, 2 adet Tavır dergisi, birer taneKahraman Altun’un ve Ümit İlter’in şiir kitabı, 1 adet Bura-sı Çayan kitabı ve 1 adet Deniz Gezmiş portresi verildi.

Umudun Adı Halkın MatbaasıDuvarlara İşlendi

İstanbul ve Anadolu'da Cepheliler ve Dev-Genç'liler, her du-vara umudu ve umudu büyütenlerin adını nakşediyor.

Alibeyköy: 22 Ocak’ta Alibeyköy Halk Cepheliler halkın du-varlarına sloganlarını nakşettiler. Karadolap ve Cengiz Topel Ma-hallerinde toplam 5 adet yazılama yapıldı.

Antep: 30 Ocak’ta Cepheliler Düztepe Mahallesi’nde yazıla-ma yaptı. Duvarlara işlenen yazılamalarda, Dilek Doğan’ın katiliteşhir edilip, hesap sorulacağı bir kez daha vurgulandı. Ayrıca “Ber-kin için Gelenler Dilek İçin de Gelecek, Dilek Doğan Ölümsüzdür,Liseli Dev-Genç, Dev-Genç ve DHKP-C” yazılamalarından top-lamda 40 adet yapıldı.

Mersin: 26 Ocak’ta Çağdaşkent Mahallesi’nde Dev-Genç’li-ler tarafından halkın matbaası duvarlara yazılamalar nakşedil-di. Yapılan yazılamalarda; “Dev-Genç’liler Serbest Bırakılsın,Şafak Yayla Yaşıyor Dev-Genç Savaşıyor, Komploları Boşa Çı-karacağız-Dev-Genç” imzalı toplamda 5 adet yazılama yapıldı.Ayrıca Mersin Güney Lisanfen Temel Lisesi’nde Liseli Dev-Genç2 adet yazılama yaptı. “Berkin İçin Adalet İsteyen Tutsak Dev-Genç’lilere Özgürlük” ve “Eşit ve Bilimsel Öğrenim İstiyoruz-Liseli Dev-Genç” yazıları yazıldı.

“Berkin Elvan Afişiyse On Tane Yapıştırın, Duvarım Sizindir”

Hasan Ferit Gedik Uyuşturucuyla KurtuluşVe Savaş Merkezi’nde Ateş Başı Sohbet

30 Ocak’ta H.F.G. Uyuşturucu ile Savaş ve Kurtu-luş Merkezi’nde ateş yakılıp sohbet edildi.

Tedavi merkezi çalışanı Yeliz Kılıç’ın tutuklanması üze-rine konuşuldu. Yeliz’in keyfi tutuklanmasının sebebininaslında devletin uyuşuk beyinler istediği, bunun için top-luma kazandıracağımız gençlerimizden rahatsız olduğu,yozlaşmaya karşı mücadelemizin onları nasıl korkuttuğuanlatıldı. Bir saat süren sohbetin ardından merkezdeki ba-ğımlılar ve misafirler Yeliz Kılıç’a mektup yazdı.

Yeliz Kılıç Onurumuzdur2 Şubat'ta Hasan Ferit Gedik Uyuşturucu ile Savaş

ve Kurtuluş Merkezi’nde tedavi görenler Gazi sokak-larına "Yeliz Kılıç Onurumuzdur" yazılamaları yaptı.

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:44 8

Page 49: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

Dersim: 27 Ocak’ta Dersim’de şe-hit ve tutsak aileleri ziyaret edildi. Ay-rıca “TAYAD 30 Yaşında!” afişlerin-den 30 adet asıldı.

Hatay: 25 Ocak gününden başla-yarak 3 gün boyunca TAYAD’ın 30.Yıl gecesi için tüm şehit ve tutsak ai-leleri ziyaret edilerek İstanbul’a da-vet edildi. İskenderun, Samandağ veAntakya’da yapılan çalışmada top-lamda 25 ailenin kapısı çalındı. Ha-ziran Ayaklanması şehitlerinin aileleride ziyaret edildi ve aileler kendi ev-latları gibi ziyarete gelenlere kucakaçıp, ikramlarda bulundular. Bir şe-hidimizin ailesi oğlunun kendi elle-riyle yaptığı tabloyu TAYAD müze-si için verdi. Hapishanedeki tutsak-lardan gelen mektuplar teslim edildive aileler kapılarının devrimcilereher zaman açık olduğunu, ne zamanisterlerse gelebileceklerini söylediler.Ayrıca 27 Ocak’ta Armutlu Mahalle-si’nde TAYAD’ın 30. Yıl gecesi içinafiş çalışması yapıldı. İki kişinin ka-tıldığı çalışmada toplamda 60 adet afişduvarlara asıldı.

Eskişehir: 1 Şubat’ta Eskişehir deHalk Cephesi tarafından, TAYAD’ın30. yıl kutlamasının duyuru afişle-

rinden Gültepe Mahallesi’nde HalkCaddesi üzerine ve Adalar’da toplam40 adet afiş yapıldı.

Okmeydanı: 24 Ocak’ta Ok-meydanı Halk Cephesi TAYAD’ın 30.Yıl programının çalışmalarına de-vam etti. Piyalepaşa Mahallesi’ndeafiş çalışması yapıldı. Toplamda 70afiş asılırken programın çağrısı ya-pıldı.

TAYAD’lı Aileler, 1 Şubat Pazar-tesi günü de bildiri dağıtımı ve afiş as-mayla devam etti. 1 saat boyunca ya-pılan bildiri dağıtımında 50 kapı ça-lındı, 50 afiş asıldı.

TAYAD’lı AilelerdenBerkin Elvan AdaletÇadırına Ziyaret

TAYAD’lı Aileler 1 Şubat’ta, Ba-kırköy’de Özgür Tutsakların görü-şünden sonra hep birlikte Okmeyda-nı’nda Halkın Hukuk Bürosu Avu-katlarının açtığı, Berkin’in katilleri-nin yargılanması talepli açlık grevi ça-dırını ziyaret etti. 17 kişiyle gerçek-leşen ziyarette, ülkedeki adaletsizliklerve adalet çadırına yapılan saldırı hak-kında sohbet edildi.

Berkin İçin Gelenler Dilek İçin de Gelecekler

Dersim’de Sihenk Mahallesi’ndeafişleme çalışması yapıldı. “Berkinİçin Gelenler Dilek İçin de Gelecekler- Halk Cephesi” imzalı afişler asıldı.Toplamda 10 afiş asılırken yoldan ge-çen insanlarla sohbet edildi.

1. TAYAD Ulusal Karikatür YarışmasındaÖdül Alan Karikatürler Belirlendi

27 Ocak’ta Adalet Okulu’nda, “1. TAYAD Ulusal Karikatür Yarışması” ya-pıldı. Av. Selçuk Kozağaçlı, şair Ümit İlter, Veysel Şahin ve karikatürist Meh-met Aslan’ın katılımıyla yapılan jüri toplantısına internet üzerinden Muhit-tin Köroğlu, Sefer Selvi ve yurt dışından internet üzerinden Erdoğan Kara-yel, Hüseyin Çakmak katılarak değerlendirme yaptılar. Karikatür yarışması-na katılan 35 amatör ve profesyonel karikatürist, 30 Özgür Tutsağın çizdiği150 karikatürden ödül alacak karikatür ve karikatüristler belirlendi. Jürinin 150karikatür arasından ilk 8’i belirlemesi 3 saati aştı. Akşam saatlerinde sona erenjüri toplantısının sonucunda verilecek ödüller 7 Şubat’ta Şişli Kent Kültür Mer-kezi’nde TAYAD’ın 30. yıl gecesinde yapılacak törenle sahiplerini bulacak.

Beş Devrimci Tutsağı Zulmün Elinden Alacağız!

Hatay Antakya’da devrimci tutsaklariçin oturma eylemi 12. haftasında devam edi-yor. 31 Ocak’ta, 9 Kasım’da tutuklanan 5Halk Cepheli devrimci için oturma eylemive basın açıklaması yapıldı. Okunan açık-lamada; “12 haftadır bu meydanda 5 tutsak

devrimcinin serbest bırakılması için haykı-rıyoruz, haykırmaya devam edeceğiz. İki günönce burada iki arkadaşımız Grup Yorumkoro bildirisi dağıttığı bahane edilerek key-fi bir şekilde işkencelerle gözaltına alındı. Fa-şizmde bu keyfiliklerin sınırı yoktur, bu bas-kıların ve işkencelerin hesabını sormak içindevrimci mücadeleyi büyüteceğiz.” denile-rekbirlik olma çağrısı yapıldı.

TAYAD’ın 30. Yıl Etkinlik Çalışmaları Bütün İllerde Aralıksız Sürüyor

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

4 9“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Page 50: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

İzmir İsmet İnönü Kültür Mer-kezi’nde yapılacak olan Grup Yorumkonseri 30 Ocak’ta hukuksuz bir şe-kilde yasaklandı. Grup Yorum din-leyicilerinin bu hukuksuzluğu tanı-mayacaklarını, konseri dışarıda daolsa yapmaya kararlı olduklarınısöylediler. 13.30’da AKP’nin işken-ceci polisleri bekleyenlere saldırarakdağıtmak istedi; ancak kitle dağılmakyerine direnişe geçti ve oturma ey-lemi yaptı. Katil polisler saldırarak 16kişiyi işkencelerle gözaltına aldı.Daha sonra kültür merkezinin önün-de halaylar ve türküler devam eder-ken katil polisler bir kez daha saldırdıve 13 kişi gözaltına alındı. Gözaltı-na alınan 29 kişi ise sağlık kontro-lünden sonra saat 23.00’da serbest bı-rakıldı.

AKP Faşizmi HerkeseSaldırıyor!

İzmir Halk Cephesi konuyla ilgi-li açıklamasında: “29 kişi gözaltınaalınsa bile, Grup Yorum’un ardında700 bin kişi, hatta milyonlar var!Umudun türkülerini asla susturama-yacaklar! Okulda, evde, sokakta umu-dun türküleri her yerde hiç susmadanyükselmeye, faşizmi boğmaya devamedecek!” dendi.

Bir Düzen TürkülerdenKorkar Hale GelmişseO Düzeni Hiçbir ŞeyAyakta Tutamaz

Antakya merkezde Grup Yorum gönüllüleri ve korosu,saldırıyı protesto etmek ve kazanılan demokratik haklarınısahiplenmek için 31 Ocak’ta basın açıklaması yaptı. Açık-lama sırasında katil polisler, sivil faşistlerle provokasyon ya-ratmaya çalıştı. Tam da ahlaklarına uygun bir şekilde dav-randılar, hakaret ve küfür ettiler. Basın açıklaması sırasındahalktan destek verenler oldu. Açıklamaya 18 kişi katıldı.

Bizi Bitiremeyeceksiniz! 29 Ocak’ta, yapılacak olan ve keyfi olarak engellenen Grup

Yorum konseri öncesi, tüm Grup Yorum üyeleri ve yaklaşık20 kişi gözaltına alındı. Grup Yorum gönüllüleri, “Bizi bi-tiremeyeceksiniz! Grup Yorum her yerde var olmaya devamedecek. Çünkü Grup Yorum halktır!” açıklaması yaptı.

Gözaltına alınanların isimleri: İbrahim Gökçek, SultanGökçek, Ali Aracı, Ezgi Dilan Balcı, Eren Olcay, Fırat Kıl,

Helin Bölek, Özgür Gültekin,İnan Altın, Çiğdem Şenyiğit,Seçkin Aydoğan, Nahide Yapa-roğlu, Buket Onat, Yücel TutkuÇetres, Yakup Aslan, NazımTonbul, Savaş İlhan, Deniz Ak-doğdu, Deniz Kayırhan, KadirBaylan, Ezgi Kul, Ayşegül Gök-nar.

Saldırılarınız BizleriAsla Yıldıramaz!

Hatay Grup Yorum koro üye-leri 28 Ocak’ta Antakya SarayCaddesi’nde bildiri dağıtırkenpolis saldırısına uğradı. Keyfi birşekilde gözaltına alınan, KübraSünnetçi ve Devrim Deniz Ka-rataş emniyet müdürlüğüne gö-türüldü. Aynı gün açıklama yapanHatay Halk Cephesi: “28 OcakPerşembe saat 13.30’da AntakyaSaray Caddesi’nde Grup Yorumkorosu el ilanı dağıtımı sırasındaAKP’nin işkenceci polisi çalış-mayı yürüten Kübra Sünnetçi veDevrim Deniz Karataş’a saldır-dı. Gözaltına alınanlar HatayEmniyet’ine götürülüp yaklaşıkbeş saat gözaltında tutuldu. Göz-altı ve hastane işlemleri bittiktensonra serbest bırakılacakları za-man, keyfi bir şekilde erkek po-lisler tarafından ayrı ayrı hücre-lere alınıp ahlaksızca üst arama-sı yapılmak istendi. Bu ahlak-sızlığı asla kabul etmeyecekleri-ni dile getiren Grup Yorum gö-

nüllülerine işkence yapıldı. İşkence sonucu Kübra Sünnet-çi’nin kolu kırıldı, Devrim Deniz Karataş’ın kafasının du-varlara vurulması sonucu ödem oluştu. AKP’nin korkuları-nı büyütmeye devam edeceğiz. Halkın adaletine vereceğinizhesabı hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın” denildi.

Hatay’daki Bu Katil Sürülerini Tanıyın!31 Ocak’ta Hatay Halk Cephesi yazılı bir açıklama ya-

yınlayarak kendilerini ve demokratik kurum ve çalışmalar-da faaliyet yürüten insanları tehdit eden katil polisleri teşhiretti. Yapılan açıklamada “Halka tehditler yağdıran, Grup Yo-rum korosu üyelerini tehdit eden, Dilek Doğan’ı, Günay Özars-lan’ı katledenlerdir bunlar. Bu katil sürülerini uyarıyoruz, okanlı elinizi halkımızdan ve koro üyelerinden çekin. Bundanvazgeçin, faşizme ve emperyalizme hizmet etmeyin, terör es-tirmekten vazgeçin” denildi.

Türkülerimizle, Halaylarımızla Dayanışmayı, Paylaşımı Büyütüyoruz!

Bismil

Hatay

İzmir

İzmir

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:55 0

Page 51: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

� Türkü GecesiEsenyurt Özgürlükler Derneği’nde 26 Ocak’ta türkü gecesi dü-

zenlendi. Böyle programların anlamına ilişkin konuşma ile baş-layan gecede hep beraber hazırlanan yemekler eşliğinde türkülerve marşlar söylendi. Coşkulu geçen programa 23 kişi katıldı.

� Düzenin Yozlaştırmasına Karşı BiziBüyütecek, Eğitecek Filmler İzliyoruz

Düzenin dayattığı yoz filmlerin dışında tüm dünya halkla-rının sorunlarını ve kültürlerini anlatan filmleri izleyerekhalkların kültürlerini ve sorunlarını öğreniyoruz. 30 Ocak günü16 kişi ile köy enstitülerini anlatan “Toprağın Çocukları” fil-mi izlendikten sonra eğitim sistemi hakkında konuşuldu. 31Ocak’ta ise 12 kişi ile Yılmaz Güney’in “Arkadaş” filmi izlendive yozlaşma üzerine konuşulup burjuvazinin kültürü-halkın kül-türü üzerine sohbet edilip bilgi paylaşımı yapıldı.

� Dernek Yemeğinde Çalışma Programı Konuşuldu

29 Ocak’ta Antep’te Halk Cepheliler halkla birlikte yemekprogramı düzenledi. Antep Özgürlükler Derneği’nde yapılanprogramda ülke gündemi hakkında sohbet edildi ve ileriki sü-reçlerde “neler yapılabilir?” diye görüşler alındı. Yemeğe top-lam 20 kişi katıldı.

� Kürt Halkını Yalnız Bırakmayacağız!26 Ocak’ta Amed Halk Cephesi, Bağlar ilçesinde bulunan

Konukevi’nin önünde ablukalara ve saldırılara karşı nöbet eyle-mi yapan Eğitim-Sen’lileri ziyaret etti. Nöbetlerine öğlen 12.00’dabaşlayıp 19.00’da bitirdiklerini ve yaklaşık 30 kişi olduklarını söy-leyen sendikalılar; “Kürdistan’daki sokağa çıkma yasaklarına vebu süreçte katledilen çocuklar için, okulları karargâha dönüştürülentüm çocuklar için eylem yaptıklarını” söylediler.

Okmeydanı Halk Meclisi,Yolağzı’nda 30 Ocak’ta ve 1Şubat’ta kumarın meşrulaştı-rılmasına izin vermeyecekleri-ni ifade eden bir açıklama yap-tı. Açıklamada şöyle denildi:“Kumar; insanı insanlıktan çı-karan, kirli ilişkilere sürükleyen,çürüten bir bataklıktır. En büyükkumarhaneci devlettir. Kuma-rın; ekmek parası diyerek ma-sumlaştırılmasına, şans oyunlarıadı altında meşrulaştırılmasına

izin vermeyelim. Kahvehane-lerde kumar oynatmak yasaktır.Otomatik para makinaları ilekumar oynatmak yasaktır. HalkMeclisleri’nin bildiriminden iti-baren kumar makineleri kaldı-rılacaktır. Faşizmin yasalarınınarkasına sığınarak sahte umut-larla halkımızı uyuşturmasınaizin verilmeyecektir. Kumara,uyuşturucuya, fuhuşa ve hertürlü yozlaşmaya karşı HalkMeclisleri’nde Örgütlenelim!”

Kumarın Ekmek Parası Adı Altında Meşrulaştırılmasına İzin Vermeyeceğiz!

27 Ocak’ta Gazi Cemevi konferans salonunda,Gazi esnafıyla bir araya gelen Gazi Halk Meclisi ça-lışanları, esnafın sorunlarını dinledi. Genel olaraksorunlarını dile getiren esnaflar ile “bir konu üze-rinden tartışalım ve çözüme dönük konuşalım” de-nildi. Şair Abay Konanbay Lisesi çevresinde poli-sin adeta karakol kurmuş olması ve buradaki polisterörü ile genel olarak mahallede yapılan eylemler,polisin esnafa bilerek zarar verdiği, esnaf ile dev-rimcileri karşı karşıya getirmeyi amaçladıkları an-latıldı. Bu konuda hemfikir olan esnaflar öneriler-de bulundu. Öneriler sonucunda;

- On kişiden oluşan bir komite kuruldu.- Diğer siyasi kurumların dolaşılmasına ka-

rar verildi.- Tüm esnafların gezilerek geniş bir toplantı-

ya çağrı yapılmasına karar verildi.- Tüm esnaftan imza toplanmasına, gereken

yerlere başvuru yapılmasına karar verildi.- Talepler dikkate alınmazsa kaymakamlık

ve belediye gibi yerlere hep birlikte gidilmesinekarar verildi.

Alınan kararların belirlenmesinden sonra top-lantı sonlandırıldı. Yapılan esnaf toplantısına top-lam 60 kişi katıldı.

Gazi Halk Meclisi Gazi Esnafıyla Bir Araya Geldi

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

55 1“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Page 52: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

Yürüyüş dergimizi İstanbul'un veAnadolu'nun dört bir yanına ulaştırmahedefimizi büyütüyoruz. Her hafta ar-tarak devam eden dergi dağıtımlarımız,bilinçlenen halkımıza güç katıyor.

İSTANBULGazi: Her hafta düzenli olarak ya-

pılan toplu dergi dağıtımı bu haftadayapıldı. 31 Ocak'ta 15 kişi ile Düz böl-gesinde yapılan dağıtımda halka 270adet dergi ulaştırıldı. Yine aynı gününakşamı 18 kişi ile Ovacık bölgesinde250 adet dergi verildi. Ovacık böl-gesinde dergi dağıtımı sırasındaAKP’nin katil polisleri akreple gelipgaz bombası atarak dergi dağıtımınıengellemek istedi; fakat Halk Cep-heliler’in sloganları ve ajitasyonlarıylapolisler teşhir edildi.

Taksim: Liseli Dev-Genç'liler 1Şubat'ta Taksim’de Yürüyüş dergisinihalka ulaştırdı. Halkla Armutlu’dakiçadır direnişinin son gelişmeleri, Di-lek Doğan’ın mahkemesi, TAYAD’ın30. Yılı ve Parasız Eğitim Sınavsız Ge-lecek üzerine sohbetler edildi.

Ömürtepe: Dev-Genç'liler 1 Şu-bat'ta Ömürtepe Mahallesi’nde 40Yürüyüş dergisini, 200 Dilek Doğanmahkemesi bildirisini, 200 TAYAD30. Yıl bildirisini halka ulaştırdılar.

Avcılar: 31 Ocak’ta Avcılar Mer-kez ve Parseller Mahallesi’nde, HalkCepheliler 2 grup halinde dergi da-ğıtımı yaptı. 6 kişinin katıldığı ve 3saat süren çalışmada, Parseller Ma-hallesi’nde 40, Avcılar Merkez de 25adet dergi halka ulaştırıldı.

Esenyurt: Yeşilkent Mahalle-si’nde 31 Ocak'ta Yürüyüş dergisi da-ğıtımı yapıldı. Dağıtıma toplamda 4kişi katıldı. 3 saat süren çalışmada 61dergi verildi. Dilek Doğan’ın mah-kemesine çağrı yapıldı.

Okmeydanı: 31 Ocak’ta Ok-meydanı’nda Halk Cepheliler, Piya-lepaşa Mahallesi’nde Yürüyüş dergisidağıtımı yaptı. Halkla gündem üzerinesohbet edilirken kısaca mahalledeyaşanan sorunlar üzerine değerlen-dirme yapıldı. Dergi dağıtımında top-lam 30 adet dergi halka ulaştırıldı.

Hacıhüsrev: 30 Ocak’ta Liseli

Dev-Genç’liler Yürüyüş dergisinihalka ulaştırdı. Dergi dağıtımındaKürdistan’la ilgili halkla sohbetedildi. Annesinin karnında katle-dilen adı konmamış bebelerin ka-tillerinin devlet olduğu anlatıldı.

TAYAD’lı Aileler 30. Yıl Ge-cesi için kapı çalışmalarına devamediyor. 27 Ocak’ta yapılan çalış-mada 80 kapı çalındı. 35 Yürüyüşdergisi halka ulaştırıldı. Ayrıca şehit vetutsak ailelerini tek tek ziyaret edenTAYAD’lılar gün içerisinde 15 şehit vetutsak ailesini ziyaret etti.

İZMİR: 27 Ocak’ta Yamanlar’daumudun sesi Yürüyüş dergisinin dağı-tımı iki Halk Cepheli tarafından yapıl-dı. Dağıtım esnasında dergi alan bir ka-dına “Abla 1 tane fazla dergi al. Çev-rendeki eşine, dostuna da okuması içinverirsin” denilmesi üzerine kadın “Yokkızım. Evde 3 kişiyiz. 1 tane yeterli. Bir-likte okuruz” diyerek kapıyı kapadı. Da-ğıtımcı arkadaş oradan ayrılmış dağı-tıma devam ederken abla arkadan ses-lendi; “Güzel kızım bak hele. Şu elindekalan 5 dergiyi ver bakalım bana. Eşe,dosta veririm. Okusun onlar da. Diğeryerlere verecek dergin yoksa kalsınama” diyerek sahiplenmesini gösterdi.Biz yeter ki halkımıza yol gösterelim,onları motive edelim. Hepsi birer komiteolabilir. Dergi dağıtımcısı yapabilirizhepsini. Bu güce sahibiz.

Sohbet esnasında kapının önündebahçede top oynayan 3 gençten biriarka kapakta yazan “Berkin Nezdin-de Katledilen Tüm Çocuklarımız İçinAdalet İstiyoruz!” başlığını sesli birşekilde okuyarak “Berkin ElvanÖlümsüzdür!” sloganını attı.

ANTEP: 28 ve 29 Ocak’ta DüztepeMahallesi’nde Yürüyüş okurları der-gi dağıtımı yaptı. Mahalle esnafına vekapı kapı halka gidilerek Yürüyüş der-gisi ve devrimci mücadele anlatıldı. İkigünde yapılan çalışmada toplam 80adet dergi halka ulaştırıldı.

DERSİM: 23 ve 25 Ocak’ta Yü-rüyüş dergisi Ovacık ve Hozat ilçele-rinde dağıtıldı. Dergi dağıtımına gidi-

lirken olumsuz hava koşulları nede-niyle çığ düştü. Buna rağmen dergi hal-ka ulaştırıldı.

Hozat ilçesinde ise esnaflara dağı-tım yapılırken AKP’nin katil özel ha-rekat polisleri, dergi verilen bir kahveyeuzun namlulu silahlarıyla girdiler. Ar-dından kahveden çıkarak akrep aracıile dağıtımcıları takip ettiler. Tüm ta-cizlere ve engellemelere rağmen der-gi dağıtılırken, 17 Şubat’ta Dilek Do-ğan’ın mahkemesi olduğu söylenerekadalet talebi bir kez daha vurgulandı.Yapılan çalışmalarda toplamda 110adet dergi halka ulaştırıldı.

Dersim’in Gazik ve Sihenk Ma-halleleri’nde 1 Şubat'ta Yürüyüş dergisidağıtımı yapıldı. Kürdistan’da aylardırsüren katliamlar hakkında konuşularak,misliyle hesabının sorulacağı anlatıldı.

MALATYA: 28 Ocak’ta Arguvanilçesinde Yürüyüş dergisi dağıtımı ya-pıldı. Yapılan çalışmada 89 adet Yü-rüyüş dergisi ve 10 adet Tavır dergi-si halka ulaştırıldı. Yapılan çalışma-da halkla uzun süre sohbet edildi.

MERSİN: 29 Ocak’ta Mersin çar-şısında dergi dağıtımı yapıldı. Dağıtımsırasında halk, siyasilerin halkı dini duy-gularla sömürmesinden yakındı ve da-ğıtımcılara “sizlere değer veriyoruz vedikkat etmenizi istiyoruz” dediler. Da-ğıtımcılar ise “biz kendimize dikkat et-sek de faşizm; öğrenciye, işçiye, köy-lüye adalet istedi diye pervasızca sal-dırıyor” dedi.

DDergimizi Milyonlara Ulaştırma HedefimizeHer Gün Daha Fazla Yaklaşıyoruz

izmir

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:5 2

Page 53: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

-DÖRDÜNCÜ BÖLÜM-

Çağımız halen proleter devrimlerçağıdır. Ancak geçici olarak devrimcihareketlerin örgütlülük düzeyleri geç-mişe oranla düşüktür. Bu, geçici birdurumdur. Bu geçici durum da ancakiradi çalışmalarla aşılabilir.

Devrimin objektif şartları her za-mankinden daha fazla vardır. De-mokratik hak ve özgürlüklerin enfazla budandığı, yoksul dünya halk-larının her an emperyalist müdahalelerve işgal tehditleri altında olduğu,emperyalizmin insanlık suçlarınıncezasızlıkla ödüllendirildiği bir sü-reçteyiz. Demokratik hak ve özgür-lüklerimiz için, adalet için, sömürüve zulme karşı mücadele yükseltilmekzorundadır.

Yeniden devrim iddiasının ve ira-desinin yükselmesi, emperyalizmintaktik alandaki başarılarına bir setoluşturmuştur. Büyük Direniş buirade savaşının bir zaferiydi. Ülke-

mizdeki bu başarı, dünyanın emper-yalizm için dikensiz gül bahçesi ol-madığını göstermiş ve dünya halk-larına, emperyalizme karşı sürdürülendevrimci irade savaşının kazanılabi-leceğini göstermiştir.

Ama ülkemizdeki bu zaferin, baş-ka yeni zaferlerle pekişmesi gereklidir.Bizim coğrafyamızdaki başarınındünyaya yayılması, yeni devrimleriharekete geçiren mekanizmanın te-tiklenmesi anlamına gelecektir.

Dünyanın 225 zengininin servetidünya nüfusunun %47’sini oluş-turan 2,5 milyar insanın yıllıkgelirinin toplamına eşit.

Sadece Bill Gates (Microsoft'unpatronu) 130 milyon insana yetecekservete sahip.

Zenginlerin sadece kedi köpekmamasına harcadığı parayla yok-sulların eğitim ve sağlık hizmetlerikarşılanabiliyor. Sırf Avrupa'daparfümlere 12 milyar dolar (yak-laşık tüm dünyada insanların temelgıda ihtiyaçlarını karşılayacak ka-dar.)

Avrupa ve ABD'de kedi köpekmaması için 17 milyar dolar (Yak-laşık hem eğitim hem de temelgıda sorununa yetecek kadar) har-canıyor.

ABD dünya nüfusunun %6’sınıoluşturuyor; ama tüm dünyadaüretilenlerin %50’sini tüketiyor.

İşte böylesi bir dünyada dünyahalklarının büyük çoğunluğunu oluş-turan yoksul halkların devrimdenbaşka alternatifi yoktur.

Bugün emperyalizme karşı mü-cadelenin yüksek bir düzeyde olma-masının tek sebebi, devrimin subjektifkoşullarının olgunlaşmamış olmasıdır.Yani tek sorun, zaten var olan sınıfkininin örgütlülüğe dönüşmemiş ol-masıdır.

Tek başına yoksulluk da, zulümde halkların başkaldırısını getirmiyor.Bunun için iradi örgütlenmeler ge-rekmektedir.

"Bizim çağımızda ulusal kurtuluşdevrimi uluslararası proleter devri-minin önemli bir parçasıdır. Partimizdevrimin hedeflerini açıkça tarif etti:ulusal bağımsızlık, halk demokrasisive sosyalizm.

Bunlar devrimin değişik aşama-larında halkımızın verdiği ulusal sa-vunma ve ulusal kurtuluş için tümayaklanma ve savaşların siyasi he-defleridir. Devrimimiz ve devrimcisavaşımız şimdi ulusal kurtuluşu hal-kın demokratik haklarının kazanıl-masına ve sosyalizme; Vietnam dev-rimini dünya devrimine bağlıyor.Başkan Ho Chi Minh ‘ülkeyi korumakve halkı kurtarmak için tek yolunproleterya devrimi’ olduğunu söy-lüyor". (Nguyen GİAP)

Kara Listeler, Anti-TerörYasaları, Kelle AvcılığıÖdülleri Neyi Amaçlıyor?

ABD ve AB'nin hazırladığı KaraListeler'in asıl amacı devrim ve sos-yalizm düşüncesini yoketmektir. Em-peryalizm, günümüz dünyasında budüşüncelerin kendi geleceği açısındanne kadar tehlikeli olduğunu çok iyibilmektedir.

CIA başkanı Tennet'in 11 Eylülsonrasında imha edilmesi gerekenilk beş örgüt içinde ülkemizin dev-rimci hareketi Cephe'yi de saymasıbir tesadüf değildi. Bu listeye alma-larının sebebi de, Cephe'nin fizikiolarak kendileri açısından çok büyükbir yakın tehlike olmasından kay-naklanmıyordu. Tek gerekçeleri, Cep-he'nin Afganistan'ın bombalanmasınakarşı çıkardığı bildiriydi.

ENTERNASYONALİZM; KAN VE EMEKLE YOĞRULMUŞ BİR DEVRİMCİ DEĞERDİR

ENTERNASYONALİST OLMAK

AVRUPA’dakiBİZ

Enternasyonal çalışmalar,emperyalizmin

gerçekleştirmeye çalıştığıkuşatmayı yarmanın biryoludur. Hem kendimize

yönelik kuşatmayı yarabilmek,hem de dünya halklarına yol

gösterebilmek içinenternasyonalizmi büyütmek,

uluslararası ilişkiler kurmak vegeliştirmek bir zorunluluk

haline gelmiştir. Emperyalist kuşatmayı kırmak;

her devrimcinin, Cepheliningörevidir. Herşey, yereldeki

devrimci faaliyetliliği dünyayataşımak ve savaşımızı dünya

çapında düşünmemize bağlıdır.

ENTERNASYONALİZM VE ENTERNASYONALİST ÖRGÜTLENMELER DEVRİMLERİ TETİKLEYEN MEKANİZMALARDIR

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

5 3“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Page 54: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

Bir Bildiri Bu Kadar TehlikeliMidir?

Elbette ki tek başına bir bildirininetki gücü sınırlıdır. Ama 11 Eylüldemagojileriyle ABD emperyalizmitüm dünyayı, hatta solcu-komünistgeçinen birçoklarını da etkilemiş veAfganistan'ı imha etmeyi kendincemeşru bir hale getirmişti.

İşte bu ortam içinde Afganistan'ınbombalanmasına karşı dünyada ilkyayınlanan bildiri, Cephe'ye aitti.Cephe'nin açıklamasından ancak iki-üç gün sonra dünyanın değişik yer-lerindeki bazı örgütler de protestoaçıklamaları yapmıştır.

Amerikan emperyalizmi, bu bil-diriyi kendi çıkarlarına karşı, dünyahalklarının direniş çağrısının bir yolaçıcısı olarak görmüştür.

Tennet de, Cephe'nin ilk etaptaimha edilecek örgütler listesine alın-masına gerekçe olarak: "Afganis-tan'daki çıkarlarımıza yönelik bildiriçıkardılar, gelecek açısından çok bü-yük bir tehlike..." demiştir.

Cephe geleneği, ABD'nin yasaklıörgütler listelerinde yirmi beş yıldırresmi olarak yer alıyor.

11 Eylül sonrası daha sistematikhale getirilen Kara Listeler, AB ta-rafından da aynı şekilde alınmıştır.Ki Almanya'da da zaten 1983'ten buyana zaten yasaklı durumundaydı.Yasaklı olunmayan diğer Avrupa ül-kelerinde de, Almanya'nın etkisiylefaaliyetleri engellenmeye çalışılan,yasaklanan bir örgüt durumundaydı.

Kara Listeler ve yasaklamalar ile,tüm AB ülkelerinin 2010 yılına kadarhepsinin ortak anti-terör yasaları çı-karma kararlarıyla birlikte pratiktetüm Avrupa'da yasaklı bir durumagelinmiştir.

Tüm bunlara rağmen Cephe gele-neği mücadelesini her geçen gün dahabir büyütmüş ve siyasi düzeyi çokyüksek eylemlere imza atmıştır. Üstelikbunu da, dünyada devrim iddiası olanörgütlerin hemen hemen tamamen yokolduğu bir süreçte başarmıştır. İşte em-peryalizm, bundan dolayı saldırılarınıdaha bir yoğunlaştırmıştır.

Afganistan işgali sonrası, Irak'ınişgali de gündeme gelmişti. O süreçtede yine devrimci politika ile oportü-

nist politikanın çarpışması yaşanmıştı.Ülkemiz oportünistleri güya politikaüretiyoruz diye 'Ne Sam, ne Saddam'diye özetlenebilecek trajikomik birsöyleme sarıldı. Asıl olarak kendileriniemperyalizmin hedefi durumuna ge-tirecek söylem ve politikalardan uzakdurmaktı. 'Ne Sam, ne Saddam' söy-lemi de işte bu politikanın kılıfındanbaşka bir şey değildi. Bu politikanınkendi kendini tasfiye etmenin ötesindebir anlama sahip olmadığı çok açıktır.Aynı oportünist, teslimiyetçi politi-kalar "Arap Baharı"nda biraz dahayüzsüzleşti. Hatta kimileri, emper-yalizmin politikalarını "devrim" diyeadlandıracak kadar zıvanadan çıktı.Kendilerini emperyalizme ispatlaya-bilmek için de, Cephe'yi Esatçılıklasuçlayabilmişlerdir.

Alişan'ın eylemi, ABD'ye yöneliktüm dünyada son yirmi yıl içindeyapılan ilk devrimci eylemdi. Ki Ali-şan'dan önce ABD'yi doğrudan he-defleyen son eylem de DevrimciSol'un eylemleriydi.

Emperyalizmin tüm saldırılarınarağmen, sürekli olarak gelişmeye de-vam eden Cephe'ye yeni bir saldırıbiçimi olarak "ödül" saldırısını gün-deme getirdi. Kelle avcılığındanbaşka bir şey olmayan "ödül" saldırısıda Cephe'nin politik çizgisini engel-leyememiştir. Çağlayan gibi adaleteylemleri dünya çapında, siyasi se-viyesi çok yüksek eylemlerdir.

Böylesi bir süreçte, enternasyo-nalist örgütlenmeler daha büyük biröneme sahip olmuştur. Emperyalizmekarşı sosyalizm hedefli devrim id-diasını tek başımıza yürütüyor ol-mamız, bizi hedef tahtasına koymayayetmektedir. Onun için, emperyaliz-min yalnızlaştırma ve imha politi-kalarına karşı direnmenin en önemliyollarından biri de 'yalnızlaştırma'yıyıkmak, enternasyonalizm bayrağınıyükseltmektir.

Enternasyonal çalışmalar, emper-yalizmin gerçekleştirmeye çalıştığıkuşatmayı yarmanın bir yoludur.Hem kendimize yönelik kuşatmayıyarabilmek, hem de dünya halklarınayol gösterebilmek için enternasyo-nalizmi büyütmek, uluslararası iliş-kiler kurmak ve geliştirmek bir zo-

runluluk haline gelmiştir. Emperyalist kuşatmayı kırmak,

her devrimcinin, Cepheli'nin görevi-dir. Her şey, yereldeki devrimci faa-liyetliliği dünyaya taşımak ve sava-şımızı dünya çapında düşünmemizebağlıdır. Nasıl ki; dünyadaki her anti-emperyalist gelişme bize moral vegüç veriyorsa, biz de dünya halklarınamoral ve güç vermeliyiz.

Enternasyonalizm hepimizingörevidir. Mahalledeki bir dergi dağı-tımcımız da, fazladan satacağı bir der-ginin de enternasyonalizmi geliştireceğibilinciyle hareket etmelidir.

Son yıllarda yaptığımız birçok en-ternasyonal düzeyde etkinliklerimizolmuştur. Ne yazık ki bunlara katılımlarçok yeterli değildir. Eyüp Baş sem-pozyumları olsun, Uluslararası TecritleMücadele sempozyumları olsun, kendiinsanlarımız tarafından yeterli ilgi vekatılım olan etkinlikler durumuna gel-memiştir. Çünkü enternasyonal çalış-malar, sadece o alanla ilgili insanlarınyürütmesi gereken bir çalışma olarakgörülmüştür. Bunları aşmak zorundayız.Çünkü biz dünya çapında etkisi olanbir hareket durumundayız. Dünya ça-pında bir hareketin, dünya çapında ey-lemler yapan bir hareketin tüm insanlarıda, yaptığı her faaliyeti dünya çapındaele almalıdır.

Her alanın kendi enternasyonalilişki ve etkinliklerini hayata geçir-mesi, örgütsel olarak da bir nitelikaşaması anlamına gelecektir.

Yani gelişebilmek için enternas-yonalist çalışmalar yürütmeliyiz. Va-tan ve halk sevgimizin gerçekleş-mesini istiyorsak, savaşımızı sınır-larımızın ötesine taşıyabilmeliyiz.

-BİTTİ-

Emperyalizme karşı sosyalizmhedefli devrim iddiasını tek

başımıza yürütüyor olmamız,bizi hedef tahtasına

koymaya yetmektedir. Onun için, emperyalizmin

yalnızlaştırma ve imhapolitikalarına karşı direnmenin

en önemli yollarından biri de'yalnızlaştırma'yı yıkmak,

enternasyonalizm bayrağını yükseltmektir.

Yürüyüş

7 Şubat2016

Sayı: 507

AKP’YE, ARMUTLU’YU “PİLOT BÖLGE” İLAN ETTİREN:5 4

Page 55: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

Düzen için askerler canı kanıucuz bir sürüdür. Aileleri de med-yada poz vermek için kullandığı üçgünlük bir propaganda malzemesi.Devrimciler ise şehit ailelerininevlatları gibidir.

28 Ocak 1998’de Adana’nınKiremithane mahallesinde katle-dilen şehitlerimiz Bülent Dil, Meh-met Topaloğlu ve Besat Ayyıldız’ıanmak için Bülent Dil’in ailesi zi-yaret edildi.

Dağların sahanı Bülent’imiz,Mehmet Topaloğlu, Besat Ayyıldızve tüm devrim şehitleri için bir da-kikalık saygı duruşuyla başladıanma.

Saygı duruşundan sonra şehit-lerimizin özgeçmişleri okundu.Bülent’in ablaları ve onu tanıyan-lar anılarını anlattı.

Şehitlerimizi sahiplenmenin tekve net yolu, onların sevdiği, uğru-

na canlarını feda ettikleri değerle-re sahip çıkmak ve onların yolun-da yürümek olduğu vurgusu yapıl-dı.

Bülent’in ablasının isteğiyle,herkes Bülent’in çok sevdiği yeşilelmalardan birer tane alarak ayrıl-dı evden.

Av ru pa’da“Yabancılaşmaya Karşı Umudu ve Dayanışmayı

Büyütüyoruz”Stuttgart Halk Kültür Evi, “Yabancılaşmaya Karşı Umudu ve

Dayanışmayı Büyütüyoruz” etkinlikleri kapsamında 23 Ocak Cu-martesi günü deyişlerle ilgili bir müzik gecesi düzenledi.

Geceye Stuttgart ve çevresinden 60’a yakın katılım sağlan-dı. Wiesloch’dan gelen Alevi Dedesi Ali Yaman, semah ve de-yişler üzerine yaptığı konuşmayla geceye katıldı. Sohbet arala-rında sık sık Pir Sultan Abdal’dan Şah Hatayi’ye kadar pek çokozandan deyişler okundu. Okunan değişlerin neler anlattığını,değişlerin müzikal formundan, toplumsal özelliklerine kadar pekçok konuda da Grup Yorum üyesi İhsan Cibelik’in anlatımlarıilgiyle dinledi.

Akşam saat 20.00’da başlayan etkinlik, özellikle yeni gelenailelerin gösterdiği ilgi üzerine gece 01.00’a kadar devam etti.

AMED Halkı Biziz!29 Ocak Cuma günü Halk Cepheliler tarafından Dort-

mund’un Hafen bölgesinde ana caddeye Kürdistan’daki kat-liamlarla ilgili pankart asıldı.

“Amed’de, Sur’da, Cizre’de katleden AKP’dir. Hesabı-nı soracağız” yazılı pankart halk tarafından ilgi gördü.

Dergimiz Türkiye İle Aramızdaki

Nefes Borumuzdur!Halklarımıza gerçekleri ulaştırmak ve Yürü-

yüş dergimizi sahiplenmek amacıyla, açtığımızstantlarımız devam ediyor.

Her hafta cumartesi, Wood Green’de açılanstant bu hafta da yerini aldı.

14.00-16.00 arası açılan stantta gündem konularıüzerine sohbet edildi. Halkımız her pazar yapılankahvaltı ve halk toplantısına davet edildi.

Wood Green standında 14 Yürüyüş Dergisi,4 Grup Yorum CD’si, 7 Bizim Gençlik ve Umu-du Büyütelim broşürleri halklara ulaştırıldı.

Fransa:Yürüyüş dağıtımına bu hafta da 505. sayının

dağıtımı ile devam edildi. Metz ve Hayange’daişyeri ve derneklerde 39 yayınımız halkımızaulaştırılmıştır. Hayange’daki Aile ve İşçilerle da-yanışma derneğinde sıcak bir karşılama vardı.

Yürüyüş dergisi dağıtımlarımız bundan son-rada devam edecektir”

Gençliği Örgütlemek İçin Daha Fazla Bizim Gençlik Dergisi Dağıtalım!

Anadolu Gençlik tarafından 30Ocak'da, Londra’nın Wood Greenbölgesinde Bizim Gençlik dergisistandı açıldı. 3 kişinin katıldığı ça-lışmada gençlere Bizim Gençlikdergisinin içeriği anlatıldı ve Ana-dolu Gençlik hakkında sohbet edil-di. 13.00-14.00 arası açılan standa4 adet Bizim Gençlik dergisi genç-lere ulaştırıldı.

Düzen Asker Ailelerini Üç gün Hatırlar, Devrimciler Devrim Şehitlerini Bir Ömür Boyu!

7 Şubat2016

Yürüyüş

Sayı: 507

5 5“GECEKONDULARDAN GELİP BOĞAZIMIZI KESECEKLER!” KORKUSUDUR!

Page 56: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

15 Şubat - 21 Şubat

Çağlar COŞKUNER,Ercüment AKSOY:Çağlar Coşkuner1956, Ercüment Ak-soy 1958 doğum-luydu. Anti-faşistmücadele içinde yeralan iki devrimciy-

diler. Şubat 1978’de Ankara’ya giderken geçir-dikleri bir trafik kazası sonucu aramızdan ayrıldılar.

Çağlar Coşkuner Ercüment Aksoy

Ulaş BARDAKÇI:Mavzeri, türküsü ve Partisi mirastır bize.THKP-C’nin önder kadrolarından olan Ulaş,1947’de Kırşehir’in Hacıbektaş ilçesinde doğ-du. ODTÜ’de okuduğu yıllarda devrimci mü-cadele içinde aktif olarak yer aldı. 60’lıyıllarda Türkiye devrim mücadelesine egemenolan reformist kesimlere karşı tavır alarak,doğru devrimci bir çizgi oluşturma mücade-lesinde Mahir Çayan, Hüseyin Cevahir’lebirlikte aynı safta yer aldı. 1968’de Fikir Ku-lüpleri Federasyonu’nun Dev-Genç’e dönüş-

türülmesinde yer alanlardan biri de Ulaş’tır. 60’lı yılların sonlarındagerek reformizme karşı ideolojik mücadelede, gerekse de emekçilerintütün, fındık gibi direnişlerinde, köylünün toprak direnişlerinin içindeyeraldı.Dev-Genç mücadelesinin en ön saflarında, örgütleyicilerinden biriydi.6 Ocak 1969’da ODTÜ’ye gelen ABD Ankara Büyükelçisi RobertCommer’in arabasını yakan öğrencilerin başında yer alanlardan biride yine Ulaş’tı. Türkiye devrim mücadelesine yön verecek bir partinin zorunluluğunutespit eden Mahir’in, Cevahir’in yanında, Ulaş’ı da görüyoruz.Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi’ni birlikte kurarlar. Ulaş,Partinin ilk Genel Komitesi’nde yer alır. THKP-C’nin kuruluşundantutuklanmasına kadar geçen sürede, partinin tüm eylemlerinin içindeyeralanlardan biridir. 1971 yılında İstanbul’da gözaltına alınır, iş-kencelerden geçirilerek tutuklanır. Konulduğu Maltepe Askeri Ha-pishanesi’nde, devrimci bir tutsak olmanın bilinciyle hareket eder.Bir yandan örgütlenen “özgürlük eyleminin” örgütleyicilerindenolurken diğer yandan Selimiye Kışlası’nda hücrede tutulan MahirÇayan’ın da Maltepe Hapishanesi’ne getirilmesi ve “firar” eylemindenyararlanması için yollar ararlar. Mahir Çayan’ın da Maltepe’ye geti-rilmesiyle 29 Kasım 1971 günü firar eylemi gerçekleştirilir. MahirÇayan, Ulaş Bardakçı, Ziya Yılmaz, Cihan Alptekin, Ömer AynaMaltepe Askeri Hapishanesi’nden firar ederler. Firar sonrası kendicanlarını kurtarmanın derdine düşmezler. Savaşı kaldığı yerden sür-dürmek isterler. Mahir, Ulaş ve bazı THKP-C yönetici ve kadrolarınıntutuklanması ve Cevahir’in şehit düşmesinden sonra dışarıda mücadeleyisürdürmek yerine, Parti’yi hareketsiz hale getirip can derdine düşenMünir veYusuf ihanetçileriyle hesaplaşıp Partiden uzaklaştırırlar.Mahir ve Ulaş başta olmak üzere Partiyi yeniden organize edip, mü-cadeleye kaldıkları yerden devam etme kararı alırlar. Bu süreci ya-şarlarken, 19 Şubat 1972’de İstanbul Arnavutköy’de Ulaş’ın kaldığıev kuşatılır. Tereddütsüz çatışmayı seçer. Silah elde çatışan Ulaş kat-ledilir. Mavzeri, türküsü ve partisi miras kalır Türkiye halklarına.

Ulaş BARDAKÇI

Ali Necip BOZALİOĞLU:Sivas, Zara doğumluydu. Dev-Gençörgütlenmesi içinde yer aldı. Şubat1977’de Beşiktaş Mimarlık YüksekOkulu’nu basan sivil faşistler tara-fından katledildi.

Ali Necip Bozalioğlu

Ali Turgut AYTAÇ,Duran ERDOĞAN:Amerikan 6. Filosu 10Şubat 1969’da İstanbulboğazına gelip demir-lediğinde vatanseverdevrimci gençlik veemekçiler “ABD defol”

demek ve 6. Filoyu protesto etmek için 16Şubat'ta İstanbul’da bir yürüyüş düzenlerler. Yü-rüyüş Beyazıt’tan başlayıp Taksim’de bitecektir.Devrimciler, vatanseverler, yürüyüşe hazırlanırken,gerici, faşistler de yürüyüşü engellemek için ha-zırlıklarını sürdürdüler. Gerici, faşist gazetelerde“ya tam susturacağız, ya kan kusturacağız”, “kı-zılları boğmanın vakti geldi” gibi yazılar yazılır.16 Şubat günü yürüyüş kolundaki ilk gruplar,Taksim alanına girerken, aralarında şu ankiAKP’nin yöneticilerinin de olduğu gericilerinve faşistlerin saldırısına uğradılar. Saldırıda AliTurgut Aytaç ve Duran Erdoğan adındaki devrimciişçiler katledildiler.

Ali Turgut Aytaç Duran Erdoğan

Dediğimizi yapmalıyız!

Ulaş BARDAKÇI

Fikret KARA:1957 doğumluydu. Bir emekçiolarak mücadeleye katıldı. Şubat1978’de İstanbul Şehremini’de ça-lıştığı inşatta sivil faşistler tara-fından katledildi.Fikret Kara

Page 57: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

Köşe başında birkaç insan küçük ilanı izliyor. Bir çocukannesini kolundan çekiştirerek, resmin olduğu yönesürüklüyor. Heceleyerek, resmin altındaki ve üs-tündeki yazıları sökmeye çalışıyor: “DevrimŞehitleri Ölümsüzdür”

“Hani geçen yıl öldürülen çocuğunresmi değil mi bu?” diyerek, yanındakikadına merakla soranın sözleri karı-şıyor çocuğun sesine!

Duvarlardaki yazı ve afişlerÖrnektepe Mahallesi’nde olağandışıbir günün habercisi. Küçük resimdeyer alan kişiyi mahalle sakinlerininneredeyse tümü tanıyor.

Ali Rıza Ağdoğan bu! Bir-çoklarının çeşitli kereler sohbet et-tiği, tartıştığı, yakından tanıdığımahallenin “devrimci çocukların-dan”. Anılar rüzgarı esiyor birço-ğunda; “iyiydi”, “dürüsttü”, “bizleriçindi her yaptığı”

300 kişiydik. Sütlüce mezarlığı uzunsüredir bu kadar öfkeli insanı bir aradagörmemişti. Devrim şehitleri için yumruk-larımız havaya kalktığında oluşan sessizlik son-rası, “İnsanlık Onuru işkenceyi Yenecek”, “Ali RızaYoldaş Yolumuzu Aydınlatıyor” sloganlarımızın bir an içinde olsa mezarlık dışında bekleyen polisleri ürperttiğini his-sediyoruz.

Duygularımızın ortak sesi olan ve “Ali Rıza Ağdoğanİçimizde Yaşıyor” nidasıyla süren konuşma, annesinin ağıtlıve öfkeli sesiyle bütünleşiyor: “Bak oğlum, arkadaşların,yoldaşların seni anmaya, 20. yaşını kutlamaya gelmişler.”

Konuşma akmaya, Ali Rıza’yı ve mücadelesini anlatmayadevam ediyor. Onu tanıyanlar, onu tekrar yaşıyorlar: “Ali Rıza,senin yokluğunda bu ülkede çok şey değişti. Ama bıraktığınmiras hızımıza hız, kavgamıza güç katarak gelişiyor.”

“Şehitlerimiz, devrimin harcı-tuğlasıdır. Ne mutlu ki,Ali Rıza bu yapıda bir harç, bir tuğla olmanın onuruna sa-hip.”

Ant içiyoruz. Andımız düşmana inat öfkemize yayılıyor.Bizleri mezarlık dışına sürüklüyor.

Yürüyoruz. Örnektepe’ye ulaşacağız. Polis amacımızıanladı, resimlerimizi çekiyor. Tedirgin olmamızı bekliyor.Ama ne fayda, yürüyoruz ve ulaştık, ulaşacağız.

Coplar, silahlar göründü, saldırı başladı. Bu tavırdaoldukça fütursuzdular. Öyle bir hale geldiler ki, çevreevlerdeki ve kahvehanelerdeki insanlara saldırıp, bulduklarını

polis otolarına doldurdular. Oysa, ilk silahı çektiklerindekaybetmişlerdi...

* Ali Rıza Ağdoğan’ın Annesi Çeşminaz Aydoğan:Ben oğlumla gurur duyuyorum. Bu yolu bilseydim

beraber giderdim. Tek başıma elimden birşey gelmiyor. Okuryazarlığım yok. O adi köpekleri, o şerefsizleri baştan indire-miyorum. Ama hepimiz birlik olursak, el ele verirsek, oçeteleri baştan indirebiliriz.

Size söylemek istediğim bir Ali kaybettim, binAli kazandım. Biri ölür, bini doğar...

* Ali Rıza’nın hesabını sorduk:

Ankara DAL tarafından gözaltına alı-nan Birtan Altunbaş’ın işkencede katle-dilmesini ve İstanbul Beyoğlu EmniyetAmirliği tarafından emperyalist savaşakarşı bildiri dağıtırken 13 Şubat1991’de gözaltına alınan Ali RızaAğdoğan’ın karakolun 3. katındanaşağı atılmasını protesto etmek vekatillerden hesap sormak amacıyla14 Şubat’ta yüzlerce kişi alanlardaydı.Kitle, Örnektepe’den Beyoğlu EmniyetAmirliğine doğru yürüdü. Burada ya-

pılan 20 dakikalık gösteriden sonraGalatasaray’dan Taksim’e doğru yürü-

yüşe geçildi. 15 Şubat akşamı ise yüzlercekişiyle gelenekselleşen özgürlük ateşleri

yakıldı. Ali Rıza’nın yattığı hastanenin önün-de kitlesel nöbetler tutuldu. 16 Şubat’ta Ali

Rıza’nın şehit düşmesiyle Devrimci Sol Güçleri,Ali Rıza için kitlesel bir cenaze töreni düzenledi.

Devrimci Sol ise halkın yürüyüşte haykırdığı “YaşasınHalkın Adaleti” talebine cevap vererek katillerden hesapsordu. Ali Rıza’nın katledildiği Beyoğlu Emniyet Amirliğibombalandı. İlk bomba patladığında bina büyük hasar gördü,içinde bulunan birçok işkenceci yaralandı. İkinci bomba pat-ladığında ise emniyet binası yıkıldı ve birkaç polis dahayaralı olarak hastaneye kaldırıldı.

Bir yoldaşı Ali Rıza Aydoğan’ı

Anlatıyor

Anıları Mirasımız

Ali Rıza Ağdoğan:16 Şubat 1991 İstanbul Okmeydanı’nda,emperyalist savaşa karşı halkı mücadeleyeçağırırken gözaltına alındı. İşkencecilerönünde boyun eğmediği için Beyoğlu Em-niyeti’nin 3. katından aşağıya atıldı. Kal-dırıldığı hastanede şehit düştü. Ali Rıza,1971 Tunceli Ovacık doğumluydu. Yedi

çocuklu yoksul bir Kürt işçi ailesinin oğlu olan Ali Rıza,ortaokuldayken öğrenimini bırakmak zorunda kaldı. Otur-dukları Okmeydanı Örnektepe Mahallesi’nde çocuklukarkadaşları, çevresinde bulunan insanlar gibi o da devrimciharekete sempati duydu ve mücadeleye katıldı.

Ali Rıza AYDOĞAN

Page 58: Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız!yuruyus.biz/pdf/pdf/507.pdf · hibiz ki bu ideolojinin yarattığı tek bir sevgi cümlesi bile ezilenlerin yü-reğini fethediyor. Ezenlerin,

24Ocak

Sayı :

“Analar gümüştür, kızlar som altın”

Ata Sözü

“Olsun be, yaradan vardır.Sanma ki,

zalimin ettiği kardır.Mazlumun ahı, indirir şahı.Her şeyin bir vakti vardır.”

Yunus Emre

Özlü Söz

“İnsanın halkının özgürlüğü için savaşması tek gereklilik değildir.Savaş devam ettiği sürece yalnızca halka değil, en önemlisi kendinizede bir insanın boyutunu bir kez daha öğretmeniz gerekir.

Tarihin patikalarına, başka insanlarca lanetlenen insanın tarihineizleri takip ederek geri dönmeniz ve halkınızın ötekilerle bir arayagelmesini sağlamanız gerekir.”

Frantz Fanon (Yeryüzünün Lanetleri kitabından.)

Kıssadan Hisse

Behey, dörtlüler beşliler

Gelin gelin duruşalım

Kaplan postu giyişliler

Gelin gelin duruşalım

Gelip şunda gitmek olmaz

Çok söyleyip ötmek olmaz

Kahvede tav atmak olmaz

Gelin gelin duruşalım

Hey anasına küsenler

Kurul uyayı yasanlar

...

Gelin gelin duruşalım

Köroğlu der ilimize

Toz kondurma gülümüze

Yazık sizin telinize

Gelin gelin duruşalım

KÖROĞLU

Şiir

TOZ KONDURMA GÜLÜMÜZE