e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý...

90
17-18-19. SAYILAR HAZÝRAN TEMMUZ AÐUSTOS e-posta adresimiz: [email protected]

Upload: others

Post on 04-Aug-2020

8 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

17-18-19. SAYILARHAZÝRANTEMMUZAÐUSTOS

e-posta adresimiz: [email protected]

Page 2: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

ÝÇÝNDEKÝLER3Bayburt

12 Paylaþýlmasý GerekenBir Hikâye

13 Ýlginç Bilgiler

18 Sigara ve SigarayýBýrakma Yöntemleri

22 Ýlginç Yasaklar23 Edebiyatýn Gereði26 Ýdarecilere Tavsiyeler 2

29 Hakkýn Aynasýný Kýrmayalým

31 Bilecik37 Dîvan Þiirinde Kadýn41 Zühd Gerçeði ve Biz

43 Günümüz GençleriNeden Evlenemiyorlar?

44 Dünyayý KurtarmanýnEn Kýsa Yolu

45 Ýslam Alimleri ve Buluþlarý

48 Himmet50 Çoban51 Nesli Tükenen Ýnsanlar

52 Bunalýmlarýmýz ve Çözüm Yollarý

55 Elli Kelime57 Fudayl Bin Ýyaz

58 Müslüman Kimliðinin Ýki Temeli

61Batý Namaz Kýlýp Kýlmamana Bakmaz, Duruþuna Bakar

63 Bingöl68 Genç Niçin Bunalýyor?70 Zünnûn El-Mýsrî72 Ýsraf74 Saðlýk Ýçin Ýpuçlarý75 Akþemseddin’den Fatih’e

77 Alým Satýmda Kâr Haddi80 Rýza Makamý

83Allah Rýzasý Ýçin Bir Araya Gelenleri Ne Bekliyor

84 Menkýbelerden Ýbretler

86Bu ÇeþmedenMüslümanlarýn Su Ýçmesi Haramdýr!

87 Ýnsan ve Zaman

90 Yüz Güzelliði Huy Güzelliði

..2..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

KKAARRDDEELLEENN SSEEÇÇKKÝÝSSÝÝ HAZÝRAN-TEMMUZ-AÐUSTOS 2006

17-18-19. SAYILAR

HHAAZZIIRRLLAAYYAANNAHMET BÝLGEHAN ARIKAN

KKAAPPAAKKAHMET FARUK ADIGÜZEL

Her türlü görüþleriniz için e-posta adresimizkkaarrddeelleennsseecckkiissii@@ggmmaaiill..ccoomm

Page 3: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

B ayburt Doðu Anadolu’yu Karadeniz’ebaðlayan Erzurum-Trabzon tarihi ÝpekYolu üzerindedir. Marco Polo ve Türk

seyyah Evliya Çelebi bu yoldan geçmiþlerdir. Çoruhnehrinin kýyýsýnda bulunan þehrin tarihi M.Ö.3000’lere kadar uzanýr.

ÝLÇELER Bayburt ilinin ilçeleri Aydýntepe ve Demirözü

‘dür.Aydýntepe: Bayburt il merkezinin 24 km. kuzey

batýsýnda kendi adý ile anýlan ovanýn kuzeyindedir.Türk Ýslam döneminden kalma en önemli eserler,Gümüþdamla köyünde bulunan tarihi kemer köprüve ilçe merkezinde bulunan medrese kalýntýlarý vemerkez camidir.

Demirözü: Tarihi savaþýn yapýldýðý Otlukbelitepesi bu ilçededir. Demirözü merkezinde klasikdönemden kaldýðý sanýlan yapý kalýntýlarý, ilçeyebaðlý Bayrampaþa köyü civarýndaki (Evcikler)Tepesi Höyüðü ve Gökçedere kasabasýnda (Pulur)Höyüðü ilk tunç çaðýna ait çanak çömlek bulun-masý ile önem kazanmaktadýr.

NASIL GÝDÝLÝRKarayolu: Karadeniz Bölgesini Doðu Anado-

lu’ya baðlayan Çin-Trabzon Tarihi Ýpek yolu gü-zergahý üzerinde olan Bayburt Ýlinin ulaþýmý karayolu ile yapýlmaktadýr.

Havayolu: Erzurum Uluslararasý Hava limanýna60 dak.,Trabzon Uluslararasý Havalimanýna 120dak. mesafededir.

GEZÝLECEK YERLERMüzeler ve Örenyerleri

Aydýntepe Yeraltý Þehri Bayburt’un kuzeybatýsýnda daðlýk yöredeki

bucak merkezi Aydýntepe’de yer alan kent, tüfiçerisinde, yüzeyden 2-2.5 m derinde baþka yapýmalzemesi kullanmadan ana kayaya oyulmuþgaleriler, tonozlu odalar ve bu odalarýn açýldýðýdaha geniþ mekanlardan oluþmaktadýr. Yaklaþýk 2

ile 2.5 m yüksekliðinde tonoz örtülü galeriler yeryer her iki yana geniþlemektedir. Kareye yakýnplanlý odalar bu mekana açýlmaktadýr, ayrýcagözetleme mekanlarýnýn oluþturduðu havalandýrmaamaçlý konik biçimdeki deliklerin, galeri odalarýnýaydýnlatmak için de kullanýldýðý gözlenmektedir.Günümüzde kazý çalýþmalarý devam edilen kenthakkýnda þu an ileri sürülen iki görüþ mevcuttur.

Bunlardan birincisi kentin bölgede daha öncesözü edilen Halde Þehrine ait olduðu ve eski ismiHart (Aydýntepe) olan ilçenin isminin de “Halt”-tan geldiði görüþüdür. Diðer görüþ ise; Hart’ta buyeraltý kentinden baþka Geç Roma-Erken Bizansdevirleri arasýnda yer alan bir mezarýn ortaya çý-karýlmasý dolayýsýyla, Hýristiyanlýðýn henüz yerleþ-mediði bir devirde bu bölgenin bir sýðýnak teþkilettiði, Romalýlar tarafýndan kovulan ilk Hýristiyan-larýn bu bölgeye geldikleri ve sýðýndýklarý, yeraltýkentinin de bu Erken Hýristiyanlýk dönemine aitolabileceðini iddia etmektedir.

Çiftetaþ-II Tepesi Çiftetaþ köyünde bulunan tepe doðal varlýk

olarak tespit edilmiþ 1993-1995 yýllarýnda kazýçalýþmalarý yapýlmýþ buluntular Erzurum ArkeolojiMüzesi Bayburt bölümünde

KalelerBayburt Kalesi Kent merkezinin kuzeyinde yer alan kalenin

yapýmýyla ilgili bilgiler kesin deðildir. Yerel prens vekrallýklarýn savaþýmlarýnda önemli bir rol oynayankalenin M.S. 58’de yapýldýðý tahmin edilmektedir.Roma, Bizans, Arap ve Komnenos egemenlik-lerinde kalan yapý, pek çok kez onarýlmýþtýr. Bizanstarihçisi Prokopius, Bayburt ve Aeron kalelerininBizans Ýmparatoru Iustinianus döneminde yaptýrýl-dýðýný bildirmektedir. Kalede Saltuklular döne-minde baþlatýlan ve Erzurum Meliki Tuðrul Þah ta-rafýndan tamamlanan (1200-1230) onarým çalýþ-malarý ile ilgili yazýtlar bulunmaktadýr.

..3..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

BAYBURT

Çok Amaçlý Cd, www.bayburt.gov.tr

Page 4: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Saðlam kalan Selçuklu ve Osmanlý yazýtlarýyla,dönemini aydýnlatan önemli yapýlardan biri olanBayburt Kalesi ve çevresinin bir düzenleme projesiyapýlmýþ ve uygulama aþamasýna gelinmiþtir. Resto-rasyon çalýþmalarý ise halen devam etmektedir.

Saruhan Kalesi Ýl merkezine yaklaþýk 40 km. mesafedeki

Saruhan köyünde bulunan kalenin, Gümüþhane veBayburt bölgesine savunma ve gözetleme amaçlýyapýlan 70 kaleden biri olduðu sanýlmaktadýr. Kalebir tepeye inþa edilmiþ olup, duvarlarý günümüzekadar fazla hasar görmeden ulaþabilmiþ, ancakzaman içinde özgün niteliðini yitirmiþtir.

Cami ve TürbelerUlu Cami Bayburt kent merkezinde bulunan cami Sel-

çuklu yapýsýdýr. Ýç mekanda bulunan beþ yazýtta,yapýmý ile ilgili bilgi verilmektedir. Dikdörtgenbiçimindeki ana mekan, mihrap yönüne dikey sekizkalýn payeyi baðlayan geniþ kemerlerle üç nefebölünmüþtür. Bu plan tipi, Selçuklulardan sonraBeylikler döneminde de uygulanmýþtýr. Orta nefkubbeli bir mekanla son bulmaktadýr. Dýþtan düztoprak damlý olan cami pek çok onarým görmüþsede ana planýný koruyabilmiþtir.

Pulur (Ferahþad Bey) Camii ve Medresesi Demirözü ilçesi sýnýrlarý içinde yer alan

Gökçedere beldesi merkezindedir. 16. yüzyýlda inþaedilmiþ Ferahþad Bey yapýlar topluluðunun cami,medrese, han, hamam, imaret ve konuk evindenoluþtuðu bilinmektedir. Bunlardan han, imaret vekonuk evinden hiçbir iz kalmamýþtýr.

Medresede 18. yüzyýl sonlarýnda AkkoyunluSüleyman Bey tarafýndan yenilenme çalýþmalarýnýnyaptýrýldýðý sanýlmaktadýr. “L” biçimindeki yapý, beþbölümlüdür. Tüm bölümlerin kapýlarý avluya açýl-maktadýr. Avluya açýlan kapý ve pencere kemerleriFarsça yazýlýdýr. Odalarda niþlerle süslenmiþ ocaklarilginç bir görünüm sergilemektedir.

Kutluð Bey Camii Merkez ilçeye baðlý, Bayburt-Köse yolu üzerinde

ve il merkezine yaklaþýk 30 km. mesafede bulunanÇayýryolu köyündedir. 14. yüzyýlýn ikinci yarýsýndaFahreddin Kutluð Bey tarafýndan yaptýrýlmýþtýr.Kapý üzerindeki yazýttan 1550’de onarým gördüðüanlaþýlmaktadýr. Yapý açýk bir avludan geçilentoprak damlý, son cemaat yeri ve dört kalýn aðaçdirekle mihrap yönüne koþut üç nefe ayrýlan ana

mekandan oluþmaktadýr. Yalýn bir görünüþe karþý-lýk, içte ahþap gerecin deðiþik biçimlerde deðerlen-dirildiði gözlemlenmektedir.

Y. Hýnzevrek Camii Demirözü ilçe merkezinin hemen kuzeyinde

bulunan Çatalçeþme köyündedir. Yapým tarihi kesinolarak bilinmemekle birlikte Akkoyunlular döne-minde yapýldýðý tahmin edilmektedir. Son cemaatyeri eðimli bir çatýyla örtülü olan caminin minarekaidesi kesme taþtan, silindirik gövdesi ise tuðladanyapýlmýþtýr. Kare planlý ana mekaný örten kubbeyýkýlmýþ,ü yerine dört ahþap ayaða oturan, ortasýkýrlangýç kubbeli bir ahþap örtü yapýlmýþtýr. Niþlerimukarnas süslemeli olan mihrabýn kemeri bitkiselve geometrik motiflerle bezenmiþtir.

Zahid Efendi Camii Ýl merkezinde bulunan cami, Osmanlý döne-

minde (1514-1515) Zahid Efendi tarafýndan yaptý-rýlmýþtýr. Klasik Osmanlý mimarisi tarzýnda inþaedilen yapý birkaç kez onarým görmüþ, ancak aslýnauygun olarak yapýlmayan bu onarýmlar sonrasýndaözgünlüðünü yitirmiþtir. Çatýsý saç kaplama mal-zemesiyle kaplanmýþ olan cami günümüzde ibadeteaçýktýr.

Þehit Osman Türbeleri Bu türbelerin, Saltukoðullarý komutanlarýndan

Mengücük Gazi’nin erkek kardeþi Osman Gazi vekýz kardeþine ait olduðu bilinmektedir. Bayburtmerkezinin batý yanýný kapayan 1682 m. rakýmlýtepe üzerinde yapýlmýþlardýr. Türbelerin yanýndabulunan mezar taþlarýnýn 600-700 senelik olduklarýsanýlmaktadýr.

Kutluð Bey (Sünür) Türbesi Merkez ilçeye baðlý, Bayburt-Köse yolu üzerinde

ve il merkezine yaklaþýk 30 km. mesafede yer alanÇayýryolu köyünde bulunan türbe Kutluð Bey Ca-mii’nin 30 m. doðusunda, mezarlýðýn içinde bulun-maktadýr. Yazýtýnda, Tur Ali Bey oðlu Kutluð Bey’inadý okunmaktadýr. Kutluð Bey’in 1389’da öldüðüdüþünülerek türbenin 14. yüzyýlýn sonlarýnda inþaedildiði tahmin edilmektedir. Kesme taþtan, sekizköþeli olarak inþa edilen yapýnýn kubbesi yýkýlmýþtýr.Duvarlarda, içten kemerli niþlerle devinim saðlan-mýþtýr. Yarým daire biçimli mihrap, yuvarlak ke-merlidir. Kubbenin çinilerle süslü olduðu camiyletürbe arasýnda revaklý medrese odalarýnýn bulun-duðu bilinmekle birlikte, bunlardan günümüze biriz kalmamýþtýr. Türbenin büyük kýsmý yýkýlmýþ,

..4..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

Page 5: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

sadece duvarlarý ayakta kalabilmiþtir. Halk arasýndaTur Ali Bey Türbesi olarak da bilinmektedir.

Abdulvahab Gazi Türbesi Merkez ilçeye baðlý ve Bayburt-Gümüþhane

yolunun yaklaþýk 35. km’sinde yeralan Erenliköyünün hemen altýndadýr. 7. yüzyýlda yaþayan vekahraman olarak tarih kitaplarýna geçen, halkarasýnda saygýn kiþiliði olan Abdulvahab Gazi’yeaittir. Günümüzde ayakta olup, ziyarete açýktýr.

Hanlar ve HamamlarBent Hamamý Çoruh Nehri kýyýsýnda, Bayburt Kalesi’nin

güneydoðu eteðinde bulunan hamam, 16. yüzyýldaAkkoyunlu Hacý Ferahþad Bey tarafýndan yaptýrýl-mýþtýr. Dýþ kýsmý çeþitli kereler onarým gören yapý-nýn iç kýsmý halen özgünlüðünü korumaktadýr. Kla-sik dört eyvanlý hamam planý ile yapýlmýþ olan ha-mamýn soyunmalýk bölümü dört sütuna oturan or-tasý aydýnlýk fenerli kubbeyle örtülüdür. Ilýklýk bö-lümü ise uzun bir beþik tonozdan oluþmaktadýr.Halvet bölümündeyse, ortada bir kubbe, dört yön-de sivri beþik tonozlu eyvanlar, köþelerde kubbelihalvet odalarý yer almaktadýr. Merkezi kubbeyepandantiflerle, köþe kubbelerine Türk üçgenleriylegeçiþ saðlanmýþtýr. Yapý günümüzde de hamamolarak kullanýlmaktadýr.

Paþaoðullarý (Kondolotlar) Hamamý Bayburt kent merkezinde bulunan ve birkaç kez

onarýlan hamamýn yapým tarihi ile ilgili bilgilerkesin deðildir. Sýcaklýk bölümü, klasik haç biçimlidört eyvanlý hamamlar planýndadýr. Kubbeye geçiþpandantiflerle saðlanmýþtýr. Köþe odalarý kubbelitonozla, ýlýklýk beþik tonozla örtülüdür.

Meydan (Çarþý) Hamamý Bayburt kent merkezinde bulunmaktadýr. Kadý

Mahmud Çelebi Vakfý olarak bilinmektedir. Merkezplanlý, yýldýz biçimli 6 eyvanlý sýcaklýk bölümü dý-þýnda özgünlüðünü yitirmiþtir. Hamam günümüzdede kullanýlmaktadýr.

HanlarTaþhanÝl merkezinde bulunan Ulu Cami’nin yakýnýnda,

çarþý içindedir. Yangýndan sonra yazýtlarý yok oldu-ðundan, ne zaman yaptýrýldýðý bilinmemektedir.Birbirinden ayrý üç bölümden oluþan hanýn anamekaný kare planlýdýr. Orta payeden dört yöneuzanan sivri kemerlerle dört bölüme ayrýlmýþ, her

bölüm kubbelerle örtülmüþtür. Ana mekanýnbatýsýndaki, dar dikdörtgen biçimli ikinci bölüm artarda dizilen kubbe ve tonozlarla örtülüdür.

MaðaralarHelva Köyü Buz Maðarasý Masat Vadisi’nin güneyinde Helva köyünde yer

almaktadýr. Ýl merkezine 33 km. mesafede bulunanmaðaranýn içinde buzdan oluþmuþ sarkýt ve dikitlergörülebilmektedir. Köy halký tarafýndan deðiþikzamanlarda soðuk hava deposu olarak kullanýlmýþolan maðara, buz oluþumlarýnýn deðiþik þekilleriniyansýtmasý bakýmdan dikkat çekicidir.

Çýmaðýl Maðarasý Ýl merkezine yaklaþýk 35 km. uzaklýktaki Aþaðý

Çýmaðýl köyünün Taþýndibi Mahallesi’nde yer alanmaðaraya Taþýndibi Mahallesi’nden sonra yayaolarak yaklaþýk bir saatlik bir yolculuk sonrasýndaulaþýlabilmektedir. Ancak 884 m. uzunluðundakibölümü incelenebilen Çýmaðýl Maðarasý 11 bölüm-den oluþmakta ve tavan yüksekliði yer yer 30 m’yibulmaktadýr. Maðarada küçük su birikintileri bu-lunmakta, sarkýt dikitleri ve doðal yapýsýyla gerçek-ten görülmeye deðer manzaralar oluþturmaktadýr.

YaylalarBayburt Yaylalarý Kop Daðý Turizm Merkezi-Kop

Daðý Yaylasý, Sultan Murat YaylasýSportif Aktiviteler

Avcýlýk Ýlde avcýlýk geliþmiþ olup, bu yönde bir avcýlýk ve

atýcýlýk kulübü bulunmaktadýr. Kara av hayvanlarýavcýlýðý olarak özellikle kýþ mevsimi oldukçauygundur.

Trekking Ýli kuþatan Kemer, Soðanlý, Haldizen,Kýrklar, Köse, Coþan, Kop, Otlukbeli, Divanyolu,Sarýçiçek daðlarý 2000-3000 metrenin üzerindedaðlar olup, bu alanlar atlý, dað ve doða yürüyüþüneelveriþlidir.

Olta Balýkçýlýðý Çoruh Nehri ve kollarý, tatlý su ürünleri balýk-

çýlýðýna oldukça elveriþli imkânlar sunmak-tadýr.Masat, Kopuz, Beþpýnar, Ozansu, Yoncalý, Yazyurdu,Kýlýçkaya ve Çatýksu dereleri alabalýk yönünden;Oruçbeyli, Sakýzlý, Saraycýk, Daniþmend, Eymür,Gökçedere gölleri ise sazan balýðý yönündenzengindir.

Akarsu Turizmi, Kano ve Rafting Bir kolu Mescit daðlarýndan, diðer bir kol da

..5..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

Page 6: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Otlukbeli daðlarýndan çýkarak iki kol halinde ilinsýnýrlarý içerisinde Dikmetaþ köyü altýnda birleþenÇoruh nehri debi bakýmýndan ülkemizin en önemliakarsularýndan biri olup, bu özelliði nedeniyle susporlarýna çok elveriþlidir. Dikmetaþ köyündenbaþlayarak Çoruh nehrinin il sýnýrlarýný terk ettiðiAslandede köyüne kadar olan kýsmýnda susporlarýndan kano ve rafting yapýlmaktadýr.

Kayak Kop Daðý “Turizm Merkezi” ilan edilmiþ ve bu

merkez üzerinde “Kop Daðý Kayak ve Kýþ SporlarýMerkezi “planlama çalýþmalarý Turizm Bakanlýðýncayapýlarak bitirilmiþtir.

Kuþ Gözlem AlanýDoðu Karadeniz Daðlarý

Diðer Tarihi YerlerSýrakayalar ÞelaleleriMerkeze baðlý Sýrakayalar köyünde biri köyün

giriþinde,diðeri köyün içinde olmak üzere ikitanedir. Þelalelerin çevresi bölge halkýnca yaz ay-larýnda mesire ve piknik alaný olarak kullanýl-maktadýr. Sahip olduðu eþsiz olaðan güzellikleriniçerisinde þelalelerin yeri ve önemi oldukça fazladýr.

Korgan Köprüsü Bayburt-Gümüþhane yolunun yaklaþýk 25. km’-

sinde ve Merkez ilçeye baðlý Akþar beldesindebulunan yapý, iki gözlü ve sivri kemerlidir. Kesmetaþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemiköprülerinden olup, günümüzde de kullanýlmak-tadýr.

Saat Kulesi Saat Kulesi, Bayburt kent merkezinde valilik

konaðýnýn yakýnýnda olup, 1924 yýlý CumhuriyetBayramý’nda açýlmýþtýr. Bayburt taþýndan, yineBayburtlu ustalar tarafýndan yapýlan saat kulesi,Çorum Saat Kulesi’nin bir benzeridir. Kuleyetakýlan 4 adet saat ve makine aksamý Almanya’dangetirilmiþtir. Kulenin zeminden yüksekliði 21 m.olup, þerefesine 41 basamaklý bir merdiven yoluylaçýkýlmaktadýr.

Kop Þehitleri Abidesi Bayburt-Erzurum yolunun yaklaþýk 40.

km’sinde, karayolunun hemen kenarýnda yeralmaktadýr. Kop Þehitleri Abidesi, 1916 yýlýnda KopGeçidi’nde ve Çoruh Havzasý’nda düþmana direnenve bu direniþte þehit olan askerlerin anýsýna 1963

yýlýnda Kop Daðý’nýn zirvesine yapýlmýþtýr. Abideyapýmýnda, genelde kesme taþ ve yer yer beton ilemermer kullanýlmýþtýr.

COÐRAFYADoðu ve güneydoðusunda Erzurum, batýsýnda

Gümüþhane, kuzeyinde Trabzon ve Rize, güneyindeErzincan illeri ile çevrili Bayburt, Anadolu’nun ku-zeydoðusunda Çoruh Nehri kenarýnda ve denizden1550 m. yükseklikte kurulmuþtur.

Bayburt’ta Doðu Karadeniz iklimi ile DoðuAnadolu iklimi arasýnda, karasal özellikleri aðýr ba-san bir geçiþ iklimi hüküm sürmektedir. Bu nedenleyazlarý sýcak ve kurak kýþlarý soðuk ve yaðýþlý geç-mektedir.

TARÝHÇEBayburt’un tarihi M.Ö. 3000’li yýllara kadar

uzanmaktadýr. Þehir, Azziler tarafýndan kurul-muþtur. Bayburt, Med, Pers, Roma, Bizans, Emevi,Saltuklu, Danýþmend, Selçuklu, Akkoyunlu, Safevive Osmanlýlarýn egemenliðinde kalmýþtýr. Cumhuri-yetin ilanýndan sonra Erzurum’a, 1927 yýlýnda Gü-müþhane’ye baðlý il olmuþtur.

NE YENÝRBayburt yöresel yemeklerinde görülen genel

özellik, un ve una baðlý yemeklerle, etli yemeklerinsebze ve zeytinyaðlý yemeklerden çeþit olarak dahafazla oluþudur. Yörenin yemeklerinin bazýlarý; telhelvasý, tatlý çorba, galaçoþ, ekþi lahana, lordolmasý, yalancý dolmadýr.

Bayburt’tan Yemek Tarifleri Ekþi LahanaKullanýlan malzemeler: 250 gr. parça et veya

kavurma, 1 kg. ekþi lahana (salamura) 1 su bardaðýbulgur, 2 yemek kaþýðý börek yaðý, 1 adet kuru soðan(orta), 1 çay kaþýðý kýrmýzý biber, 2 yemek kaþýðýsalça (domates), 1 tutam tuz

Hazýrlanýþý: Su ile et yaklaþýk 20 dk. haþlanýr.Önce üzerine bulgur ilave edilerek bir taþým kay-namasý saðlanýr, sonra küçük küçük doðranmýþ ekþilahana ilave edilir. Bir baþka kapta soðanlar pem-beleþinceye kadar yað, kýrmýzý biber, salça karýþtýrý-larak piþirilir. Bu karýþým ekþi lahananýn içine konu-lur, kavurma ile piþiriliyorsa bu aþamada ilave edilirve yaklaþýk 45 dakika piþirilir. Bir müddet dinlen-dirildikten sonra servis yapýlýr.

GalacoþKullanýlan malzemeler: 250 gr yeþil mercimek,

..6..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

Page 7: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

200 gr. tereyaðý, ½ kg. kýyma, 1 adet soðan (irice),2 kaþýk salça, 250 gr. gurut (kurutulmuþ ayransüzmesi) veya yoðurt süzmesi

Hazýrlanýþý: Mercimek, et, soðan, salça ve yaðile birlikte mercimek suyu çekinceye kadar piþirilir.Diðer taraftan gurut veya yoðurt süzmesi sulu birkývama gelinceye kadar sýcak suyla ezilerek kay-nama noktasýna kadar ýsýtýlýr. Kaynamamasýna özengösterilir, kaynama olursa çökelek haline gelir vekullanýlmaz, hazýrlanan bu eriyik önceden tabaðadoðranan bayat ekmekler üzerine dökülür. Üzerinede bol yaðlý mercimek ilave edilerek servise sunulur.

Kesme ÇorbasýKullanýlan malzemeler: 200 gr. yeþil mercimek,

1 adet yumurta, 2 yemek kaþýðý salça, 1 adet soðan(orta), 100 gr. yað, 1 su bardaðý un, yeterince su,tuz, dargýn (istenirse)

Hazýrlanýþý: Un içerisine su, tuz, yumurtakonularak bir hamur yorulur, biraz beklediktensonra hamur açýlýr, makarna gibi ince ince kesilir.Diðer taraftan mercimek iyice piþirilip doðranansoðan yaðla pembeleþtirilir. Dargýn, salça, su katýlýrüzerine mercimek ilave edilir kaynatýlýr, üzerinekesilen çorbalýk hamurlar karýþtýrýlýr. Birkaç taþýmkaynatýldýktan sonra servis yapýlýr.

Lor DolmasýKullanýlan malzemeler: 1 kg. taze lor (çökelek),

1 su bardaðý bulgur, 2 adet yumurta, 1 su bardaðýsüt kaymaðý, 4 kaþýk tereyaðý, dargýn, 1 kg pancaryapraðý veya evelik, 1 deste taze soðan (kurusoðanda olabilir), tuz

Hazýrlanýþý: Yapraklar yumuþamasý için kaynarsuda bir taþým haþlanýr. Taze lor içerisine yumurta,süt kaynaðý, haþlanmýþ bulgur, ince doðranmýþ tazesoðan, sýkýlarak yapraða sarýlýr. Yaðlanmýþ tepsiyedüzgün bir þekilde dizilir üzerine yarým su bardaðý suveya süt ilave edilerek orta sýcaklýktaki fýrýndapiþirilir. Servis yaparken üzerine eritilmiþ tereyaðýdökülür.

Süt BöreðiKullanýlan malzemeler: 1 su bardaðý süt veya

yoðurt, 1 su bardaðý su, 1 su bardaðý tereyaðý, 3 adetyumurta, 250 gram kavrulmuþ fýndýk, 3 su bardaðýsüt

Þerbet için: 2 su bardaðý toz þeker, 1 çay kaþýðýkarbonat, yeterince un

Hazýrlanýþý: Yumurta, bir su bardaðý süt veya

yoðurt, su, karbonat ve tereyaðý karýþtýrýlýr. Üzerineun ilave edilerek baklava hamuru gibi bir hamuryapýlýr. 14 - 15 parçaya ayrýlýp 15 dakika kadar din-lendirilir, ince olarak açýlan yufkalar yaðlanmýþtepsiye teker teker dizilir. Her üç dört yufka arasýnadövülmüþ fýndýk serpilir. Bu þekilde bütün hamurbitinceye kadar yufkalar açýlýp tepsiye serilir. Yuf-kanýn açýlmasý tamamlandýktan sonra istenilen þe-kilde kesilerek üzerine biraz tereyaðý dökülür veorta sýcaklýkta bir fýrýnda hamur pembeleþinceyekadar piþirilir. Kýzarmýþ börek fýrýndan çýktýktansonra, piþirilmiþ süt üzerine ilave edilerek tadýayarlandýktan sonra elde edilen süt þerbeti ýlýkolarak üzerine dökülür.

Sunum: Süt þerbeti döküldükten sonra bekle-tilmeden ýlýk olarak servis yapýlýr.

Tatlý ÇorbaKullanýlan malzemeler: ½ kg. kurutulmuþ

kuþburnu veya ½ kg. kuþburnu marmeladý, 100 gr.kuru üzüm, 1,5 kg. toz þeker, ½ kg. yarma (gen-dime), 100 gr. incir (istenirse), 100 gr. kuru fasulye,100 gr. kayýsý, 100 gr. erik (istenirse), 250 gr. fýndýk,1 su bardaðý un ve tuz.

Hazýrlanýþý: Kuþburnu iyice piþirilerek ezilirönce süzgeçten sonra elekten geçirilerek süzülür.Baþka bir kapta iyice piþirilen yarma ve öncedenpiþirilen fasulye süzülen suya katýlýr, un su ilekarýþtýrýlarak bulamaç halinde üzerine ilave edilirbir taþým kaynatýlýr. Baþka kapta diðer malzemeler(kayýsý, üzüm, erik, incir) piþirilerek þekerle birliktekarýþýma ilave edilir ve bir taþým kaynadýktan sonra,soðumaya býrakýlýr. Ýyice soðutulan tatlý çorbaüzerine fýndýk serpilerek servis yapýlýr.

Tel HelvasýKullanýlan malzemeler: 250 gram tereyaðý, 3 su

bardaðý un, 1 kg. toz þeker, 1 adet limonHazýrlanýþý: 1 kg. þekere, 2 su bardaðý su konu-

lup kaynatýlýr. Üzerine bir miktar limon sýkýlýr.Þeker hafif kýrmýzý renge gelince bir kaþýk kadar buþekerli sudan soðuk su içine dökülür, katý hale(aðda) gelirse helvanýn aðdasý olmuþ demektir. 250gram yaðla kavrulan un büyükçe bir tepsi içindesoðutulur, soðutulan aðda beyaz bir renk alýncayakadar yoðrulur sonra iki ucu birleþtirilerek simitþekline getirilir tepsideki soðutulmuþ, kavrulmuþ uniçersine konulur üzerine kavrulmuþ un dökülür ve 3- 4 kiþi tarafýndan kenarlara doðru çekilerek halkabüyütülür. Bu halka ikiye katlanarak tekrar ayný

..7..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

Page 8: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

iþlem yapýlýr, katlar incelinceye kadar çekilir, tel telolan katlar kopartýlarak servis yapýlýr.

Yalancý DolmaKullanýlan malzemeler: ½ kg. lahana yapraðý, 2

su bardaðý bulgur, 250 gr. parça et veya kavurma, 2yemek kaþýðý salça, 150 gr. tereyaðý, 2 çorba kaþýðýun, 1 adet kuru soðan (büyük), tuz ve kýrmýzý biber

Hazýrlanýþý: Önce bulgur, pilav gibi piþirilir,lahana yapraklarý ise sýcak su ile haþlanýr, piþirilmiþbulgur içerisine 2 çorba kaþýðý un karýþtýrýlýr, dolmaiç hazýrlanarak yapraklara sarýlýr. Baþka bir kaptasoðan pembeleþinceye kadar kýzartýlýr üzerine parçaetler eklenerek piþirilir, sonra dolmalar eklenir,kavurma ile piþiriliyorsa dolma ile birlikte kavur-malar konulur, 2 bardak su konularak birkaç taþýmpiþirilir.

NE ALINIRBayburt’ta bakýr iþlemeciliði, kilim ve ehram

dokumacýlýðý önemlidir. Özellikle üretilen kilimmotifleri Bayburt’a ait ve orijinaldir. Ayrýca, ehramdokumaclýðý da yöreye özgü bir dokumadýr. Ehram-dan yapýlan yelek, masa örtüsü, yatak örtüsü,seccade, perde ve kravat gibi eþyalar ilgi çekicidir.

YAPMADAN DÖNME20 Mayýs-5 Haziran tarihlerinde Bayburt’u ziya-

ret etmiþ iseniz Kýrkpýnar Köyünde doktor yýlanlarýgörmeden,

Temmuz ayýnýn üçüncü haftasýnda ile gelmiþiseniz “Dede Korkut Kültür-Sanat Þöleni’ne” katýl-madan,

Vilayet Ormanýný gezmeden,Kefenli Kebap, Gýndýrlama Köftesi yemeden,....Dönmeyin.

DEDE KORKUTBayburt ili; Türklerin Anadolu’da yerleþtikleri

en eski yerleþim yerlerindendir. Sosyologlar Bay-burt’u gerek Selçuklular, gerekse Osmanlýlar döne-minde ikinci dereceden önemli bir kültür merkeziolarak nitelendirmektedirler. Bayburt, ünlü sýnýrla-rýmýzýn dýþýna taþan pek çok bilim ve sanat adamýyetiþtirmiþtir. Türk dünyasýnýn ortak kültür hazine-lerinin en büyüklerinden biri olan Dede Korkut’uda bunlardan saymak mümkündür.

Dede Korkut, bütün Türk dünyasýnda kabulgörmüþ – Tarihi ve Efsanevi – ortak ulularýmýzýn enönemlilerindendir. Prof. Dr. M. Fuat KÖPRÜLÜ,Dede Korkut için ; “Terazinin bir Kefesine Türk

Edebiyatýnýn tümünü, diðer kefesine de DedeKorkut’ u koysanýz yine de Dede Korkut aðýr basar”demektedir.

Dede Korkut hikayeleri Bayburt’ta canlýlýðýnýkorumaktadýr. Türkiye Türkçe’sinde anlatýlan hika-yelerden Beð Böðrek (Bamsi Beyrek) in en çok var-yantý Bayburt’ta tespit edilmiþtir. HikayelerdeBayburt , “Parasarýn Bayburt Hisarý” adýyla geçmek-tedir. Beð Böyrek’ in mezarý Bayburt Kalesindeki“Zindan”ýn tam karþýsýndaki Duduzar Tepesindedir.

TÜRBELER1) DEDE KORKUT TÜRBESÝ Dede Korkut’ un mezarý Masat Köyündedir.Bu bilgiler, Orhan Þaik GÖKYAY’ýn Dede Kor-

kut çalýþmasýnda mevcut olduðu gibi, halk arasýndada dilden dile anlatýlarak günümüze kadar ulaþ-mýþtýr.

Valiliðimiz; ilimize sosyal, kültürel, bilimsel,sportif, ticari ve ekonomik canlýlýk kazandýrmakamacýyla bir þölen düzenlemeyi planlamýþ, þöleneOrta Asya’ dan Anadolu’ya göçen Alp Erenlerdenbiri olan ve bütün Türk lehçelerinde ve coðraf-yalarýnda tanýnan, hikayeleri dildin dile anlatýlanbu ulu büyüðün adýný vermeyi uygun bulmuþ ve1995 yýlýndan itibaren “Dede Korkut Kültür –Sanat Þöleni’ni düzenlemeye baþlamýþtýr.

Þölen Türk dünyasýnda büyük yanký bulmuþ ;Azerbaycan, Özbekistan, Kýrgýzistan, Türkmenis-tan, Balkar – Karaçay, Daðýstan, Kazakistan vebaðýmsýzlýðýný ilan eden diðer Türk Cumhuriyet-lerinden çok sayýda katýlým gerçeklemiþtir. TürkCumhuriyetlerinden ilimize gelen bilim adamlarýDede Korkut’ la ilgili tebliðler sunmuþlar, kendicoðrafyalarýndaki izlerin etkisinden söz etmiþlerdir.Dede Korkut’ un bizim olduðu kadar kendi edebi-yatlarýnýn da en büyük deðere ve Türk dünyasýnýncoðrafyalar üstü ortak ve en büyük kiþiliði olaraknitelemiþ ve sahiplenmiþlerdir.

Dede Korkut, Türk dünyasýnýn ortak birleþtiricive en büyük kiþilerinden biri olarak Bayburt DedeKorkut Kültür – Sanat Þöleninde anýlmaya baþla-dýktan sonradýr ki; UNESCO 1999 yýlýný DedeKorkut’ un 1300. yýlý olarak kabul etmiþtir. Ýlimizde16 – 22 Temmuz 2001 tarihleri arasýnda 7.’ Si dü-zenlenen dede Korkut Kültür – Sanat ÞölenlerindeDede Korkut, artýk sadece Bayburt ve Türk Dün-yasý ile sýnýrlý kalmamýþ, bütün dünyanýn ortakdeðeri olarak uluslararasý bir nitelik kazanmýþtýr.

..8..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

Page 9: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

2) ÞEHÝT OSMAN TÜRBELERÝ:Þehrin batýsýnda Þehit Osman Tepesinde bu-

lunan her iki türbenin Saltukoðullarýna ait olduðuþeklinde görüþler mevcuttur. Buna göre türbelerSaltuk kumandanlarýndan Mengüç Gazi’nin kar-deþi Osman ve kýz kardeþine aittir. Üzerinde bulu-nan kitabeler çok silik olduðu için okunmamak-tadýr. Þehrin batýsýndaki kayalýk tepeye adýný verenbu türbeler, sarý taþtan yapýlmýþ olup taþ iþlemesanatýmýzýn güzel örneklerindendir.

3) AHMEDÝ ZENCAN TÜRBESÝ (KÜM-BET):

Halk arasýnda “Kümbet” diye isimlendirilen buyapý ilimiz Cumhuriyet Ýlkokulu karþýsýndadýr.Yapýnýn Ahilerden Ahmet-i Zencaniye ait olduðubilinmektedir. Ahmet-i Zencani Ýlhanlý hükümdarýOlcaytu Hüdâbende Han zamanýnda, Emir Mah-mut tarafýndan yaptýrýlan Mahmudiye ve Celaled-din Hoca Yakut tarafýndan yaptýrýlan YakutiyeMedresesinde çalýþmýþ, ilim ve kültür hareketle-rinde þöhret bulmuþ bir þahýstýr. Yapýnýn H.1200tarihli onarým kitabesi vardýr. Sekiz kenarlý birpoligon durumunda olan kümbetin içinde kareþeklinde bir mezar odasý mevcut olup, çatýsý piramitþeklinde yapýlmýþtýr. Türbenin 1315-1325 yýllarýarasýnda yapýldýðý sanýlmaktadýr.

4) SÜNÜR (ÇAYIRYOLU) KUTLU BEYTÜRBESÝ:

Akkoyunlu devletinin kurucularýndan TuraliBey oðlu Kutlu Bey’e ait olan bu türbe kendisitarafýndan yaptýrýlan caminin 30 M. doðusundabulunmaktadýr. Türbede kendisinin ve ailesininmezarlarý bulunmaktadýr. Türbenin özellikle ÞahTahmasp’ýn bu bölgeye yaptýðý tahribatlar nedeni ilebir bölümü yýkýlmasý kitabelerin tahrip oluþu sebebiile yapýlýþ tarihi hakkýnda bir bilgi mevcut deðildir.Ancak Kutlu Bey’in 1389 yýlýnda öldüðü bilindiðinegöre türbenin bu yýlda yapýldýðý sanýlmaktadýr. Yinebu türbede bulunan bir baþka kitabe 1659/1660 M.(H. 1070) yýlýnda onarým gördüðü sanýlmaktadýr.

5) YANBAKSI (GÜNEÞLÝ) KÜMBETÝ:Halk arasýnda “Yanbaksý Kümbeti” adý ile anýlan

bu yapý, Ýl Merkezi ile Demirözü ilçesi arasýndabulunmaktadýr. Yapýnýn tarihini aydýnlatacak bir ki-tabesi yoktur. Halk arasýnda bu kümbetin Otlukbelisavaþýnda þehit olan Seyyid Kasým adýnda bir kiþiyeait olduðu söylenmektedir. Kümbetin Daniþment-liler dönemine ait olabilecek karakter taþýdýðý

görülmektedir. Sekizgen bir taban üzerine oturmuþve kesme sarý taþlardan inþa edilmiþtir.

6) BEY BÖYREK (BAMSI BEYREK) TÜR-BESÝ:

Bayburt’un 2 km. doðusunda bulunan Erenliköyünün batýsýnda, þehirden bakýldýðýnda görülenbir tepe üzerindeki yapý Dede Korkut Hikayelerindegeçen en önemli kiþilerden biri olan Bey Böyrek’eaittir. Halk arasýnda ziyaret olarak da bilinen bumezar ve sonradan ilave edilen dikdörtgen þeklindebir taþ binadan oluþmaktadýr.

GELENEKLERKýz ÝstemeEvlenme çaðýna gelen oðullarýný evlendirmeye

karar veren ailede, oðlanýn annesi akrabalarýndanbirkaç kiþiyi de yanýna alarak evlenme çaðýnda kýzýolan evlere veya tavsiye edilen kýz evlerine giderekkýzlarýna bakarlar. Baktýklarý kýzlarda güzellik, güzelahlak, el becerisi ve benzeri meziyetler ararlar.Özellikle kýz bakmaya sabah erken gidilir, kýzýntertip, düzenine ve çalýþkanlýðýna bakýlýr. Kýzbeðenilirse ayrýca yakýnlarýyla birkaç defa gidipbaktýktan sonra istemeye gidilir. Oðlanýn annesi veyakýnlarý kýzý annesi ve yakýnlarýndan isterler. Eðerkýzýn ailesi verme taraftarý deðilse, kýzýmýz küçükdiyerek iþi geçiþtirirler. Kýzý verme taraftarý iselerkýzýn annesi birkaç gün müsaade isteyerek babasýnave büyüklerine soracaðýný bildirir. Oðlan tarafýbirkaç gün sonra tekrar giderek kýzý ailesinden birkez daha isterler. Kýzýn annesi “Allah yazmýþsa nediyelim” diyerek iþi erkeklere býrakýr. Bu durumkýzýn verildiðine iþarettir. Oðlan tarafýndan birgurup erkek kýzýn babasýný ziyarete giderek bir dekýzý babasýndan ister. Babasý da kýz verecekse “Allahyazmýþsa ne diyelim, her iki taraf içinde hayýrlýuðurlu olsun” der. Bunun üzere kýz istemeye gidenerkekler kýzýn babasýndan pusula ( kýz için oðlantarafýndan isteklerini belirten liste ) isteyerek, kýzýnbabasýnýn yanýndan ayrýlýrlar. ( Bu pusulaya aynýzamanda kesirde denir ) Kýz tarafý altýn, mobilya,en(elbiselik kumaþ) ve varsa diðer isteklerde bulunur.Oðlan tarafý pusulayý fazla bulursa, istekler üzerindeanlaþmaya çalýþýr, anlaþamazlarsa bu iþ biter.Anlaþýlýr veya direk kabul edilirse, kahve içme günütespit edilir. Kahve günü sabahý oðlan tarafý þeker,kolonya, lokum, sigara ve kahve gönderir. Kýztarafýnýn tespit ettiði mahalle odasýnda kahveiçmek için erkekler toplanýr. (Buna ayný zamandatatlý kahve denir) Burada oðlan tarafý yaþlý

..9..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

Page 10: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

temsilcileri kýzý tekrar isterler, kýz tarafý daverdiklerini belirttikten sonra kahve içilir. Þeker,lokum ikram edilir. Sonra bir tepsinin içerisindeoðlanýn babasýna veya ailenin büyüðüne bir kahvedaha gelir. Oðlanýn babasý veya ailenin büyüðükahveyi içtikten sonra ikram yapan gençlereverilmek üzere tepsiye bahþiþ býrakýr. Dua edilir vetopluluk daðýlýr.

NiþanNiþan günü tespit edildikten sonra oðlan

tarafýndan birkaç kiþi kýzý ve yanýna bir yakýnýný daalarak çarþýya çýkarlar. Niþan için gerekli olanmalzemeler, niþan ve nikah kýyafetleri, hamam ta-kýmý, ayakkabý, çanta, terlik, kýzýn yakýnlarýna he-diye vs alýnýr. Alýnan bu eþyalara niþan selesi denir.Bu niþan selesi oðlan evinde serilir komþu ve ya-kýnlarýna gösterildikten sonra kýz evine gönderilir.Gelen sele kýz evinde tekrar serilerek komþulara veyakýnlara gösterilir. Niþan günü oðlan tarafý kýztarafýna gider önce yemek yenir, sonra kýzýn yüzüðüve takýlarý takýlýr eðlenilir ve topluluk daðýlýr. Kýztarafý oðlanýn yakýnlarýna tatlýlýk olsun diye niþanagelenlerle bir tepsi baklava gönderirler. Niþandansonra kýz tarafý gelen niþan selesinin karþýlýðý olarakdamat ve yakýnlarýna hediye gönderirler. Buna, ni-þan selesinin geri dönmesi denir. Bir müddet sonraoðlan tarafý peþtimbal hamamý yapar. Hamamagelen davetlilere kýz tarafýndan çörek, oðlantarafýndan meyve daðýtýlýr, eðlenilir ve oynanýlýr.

Niþanlýk süresi içinde tespit edilen bir gün, kýzevine nikah memuru götürülerek kýz, oðlan ve herikisinin þahitleri huzurunda sade bir törenle resminikah yapýlýr. Tatlý kahve ile düðün arasýna ramazanrast gelirse ramazanýn on beþinci gecesi oðlan ta-rafýndan bir grup, kýz tarafýna gider altýn ve hedi-yeler götürür, eðlenilir ve sahur yemeði yenilerekgeri dönülür. Buna on beþi denilir. Ramazan bay-ramýnda altýn, hediye vs gönderilir. Kurban bayra-mýnda ise koç süslenir, koçun boynuna lira, bilezikveya beþlik takýlýr, diðer hediyelerle birlikte kýztarafýna gönderilir.

DüðünDüðün günü kararlaþtýrýldýktan sonara, kýz ve

bir yakýný alýnarak çarþýya çýkýlýr. Gelinlik, çeþitlikýyafetler, ayakkabý, terlik kýzýn annesine “süthakký” adý altýnda bir hediye ve ayrýca yakýnlarýnada deðiþik hediyeler alýnýr. Alýnan bu eþyalara ayrýcaçeþitli enler (elbiselik kumaþ), çerez, kýna vepusuladaki altýnlar önce oðlan tarafýnda gösterilir,

sonra sandýða konularak kýz tarafýna gönderilir.Kýza giden çerez küçük paketler halinde hazýrla-narak kýz evi etrafýndan sandýða bakmaya gelenlereverilir. Düðünden 15 gün öncesinden baþlayarakkýz, yakýnlarý tarafýndan yemeðe alýnýr ve bu ye-meklerde çeþitli eðlenceler yapýlýr, buna “kýnayaçýkma” denir. Düðünden birkaç gün önce kýzýnçeyizleri arkadaþlarý ve yakýnlarý tarafýndan yýkanýr,ütülenir ve serilir. Sonra çeyiz yakýnlara ve kom-þulara gösterilir, toplamada önce oðlan tarafýnýnbüyükleri, mahallenin muhtarý, hocasý kýz evinegiderek bütün eþyalarýn fiyatlarýný tespit ederek birliste çýkarýrlar, buna çeyiz yazma denir. Gidenguruba þerbet ikram edilir. Yazýlan çeyiz toplanýr,sandýða yerleþtirilir ve eþyalarla birlikte sandýktaolan eve götürülür. (Sandýk evden çýkarýlmadan kýztarafýnda bir çocuk sandýðýn üzerine oturarakbahþiþ alýr) Gelen çeyiz kýz tarafýndan gelenhanýmlarca kýzýn geleceði eve serilir, yerleþtirilir.

Düðünden iki gün önce gelin hamamý yapýlýr.Hamamdan sonra gelin kýz saðdýcýnýn evine gider ogece saðdýcýn evinde yatar, eðlenir oyunlar oynanýr.Ertesi gün kýzýn evine gidilir ve o gece kýzýn evindebaþ örme (kýna gecesi) yapýlýr. Yemekler yenir,oyunlar oynanýr, eðlenilir.

Bu arada gelin içeriye girer yengelerden birigelinin ayaðýna ayak eni serer, gelin ve saðdýçlarellerinde mumlar, büyüklerle ve oðlan evinden ge-lenlerle görüþür ve kenara çýkar. Ayak eni toplanýrbaþ saðdýca saðdýç eni asýlýr. Kaynana ve oðlanevinden birkaç kiþi geline para ve pul serperler,takýlar takýlýr. Bitince takan kiþi arkaya geçerekgelinin baþýný tutar ve kaynana baþ parasý verir.Oðlan tarafýndan gelenlerden, baþ saðdýca el parasýtoplanýr, oyunlar onanýr eðlenilir. Oðlan evi izinister gider. Oðlan evinin genç kýzlarýndan birkaçtanesi kalýr. Eðlenceye baþlanýr. Geç saatte gelinkýzýn eline, saðdýcý tarafýndan kýna yakýlýr, kýnayakýmý sýrasýnda gelinin aðlamasý gelenektir.Türküler söylenerek özellikle gelin aðlatýlýr. Kýnagecesi türkülerinden örnekler:

Atladým, atladým çýktým eþiðiKýrýlsýn, kýrýlsýn kýzlar beþiðiKaldýrýn sofradan kýzýn kaþýðýSen anam, sen babam, kýnam kutlu olsunHem orda, hem burada, dilim tatlý olsunYeþil kýnam bakýr tasta yoðrulsunBenim elim ak mendile sarýlsýn

..10..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

Page 11: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Güleç yüzüm, tatlý dilim sorulsunSen anam, sen babam, kýnam kutlu olsunHem orda, hem burda, dilim tatlý olsunGelin arkadaþlar kýnam ezilsinAnam bacým baþ ucuma dizilsin Ýlk ayrýlýk gözümden yaþlar süzülsün Sen anam, sen babam, kýnam kutlu olsunHem orda, hem burda, dilim tatlý olsunDiye devam eden türküler söylenir, oyunlar

oynanýr. Kýz evinde kýna gecesi olurken, oðlanýn baþsaðdýcýnýn evinde de saðdýç gecesi yapýlýr. Saðdýçyemeði yenir, oyunlar oynanýr, eðlenilir. Sabahnamazýndan sonra hamama gidilir, hamam çýkýþýyan saðdýcýn evinde kahvaltý yapýlýr ve eve gelenberber, damadý ve saðdýçlarý týraþ eder. Týraþtansonra kýz tarafýndan gelen bohçadaki kýyafetlergiyilir, düðün için hazýrlanan yere saðdýçlar tara-fýndan damat götürülür, düðün yemeði yenir, barlaroynanýr ve eðlenilir.

Mahallenin ileri gelenleri, tanýdýklar ve akra-balar, gelini almak için arabalara dünürcü giderler.Giden dünürcülere kýz tarafýnda þerbet ikram edilir.Dünürcülerden gençlere þerbet parasý toplanýr. Kýzýevinden çýkarýrken kardeþi kapýyý tutar ve ona kapýparasý verilir. Topluca Allahaýsmarladýk denir vegelin arabaya bindirilir. Gelin eve girerken ayaðýnýnaltýna bardak konularak kýrdýrýlýr, yüzüne aynatutulur, kolunun altýna kurân verilir, baþýna damattarafýndan para ve çerez serpilir.

Gelin içeri alýndýktan sonra damat arkadaþlarýve saðdýçlar tarafýndan davul zurna eþliðinde ge-tirilir. Kapýnýn önünde bir süre oynandýktan sonradamat içeri atýlýr, dýþarýda kalan arkadaþlarýna kýztarafýndan gelen kurabiyeler daðýtýlýr, daha sonratopluluk daðýlýr.

ATASÖZLERÝ* Açýðý it yer, sahipsizi kurt yer* Anasý ne ki, danasý ne ola* At beslenende, kuþ seslenende, kýz istenende

güzeldir * Bilinmeyen aþ, ya karýn aðrýtýr, ya baþ* Çok çalýþanýn hakký yaban tezeðidir* Çocuk kundakta, gelin duvakta belli olur* El eli yur, el döner yüzü yur * El’deki yara, duvardaki deliktir

* Er’in seni sað sever, komþun seni tok sever* Ev’den yetme oldu mu, danalýktan sýðýra mal

katmazlar* Deliye el ver, eline bel ver* Kalýn incelene kadar, incenin caný çýkar * Koç’luk kuzu, kom önünde belli olur * Kurt gitti yazýya, meydan kaldý cýngýllý tazýya* Saç sefadan, týrnak cefadan büyür * Sürü ters dönmüþ, aksak önde gider * Tandýr sýcak iken ekmek tutar* Tarlayý taþlý yerden, kýzý kardeþli yerden alasýn* Yaðmur yaðdý, yarýklar kapandý * Yaza çýkardým danayý, beðenmez oldu anayýYaban tezeði: Hayvanlarýn arazide býraktýðý dýþ-

kýnýn kurumuþ haliYur: YýkarKom: Küçük baþ hayvan ahýrýBel: Bir çeþit kürekCýngýl: Hayvanlarýn boynuna takýlan, ses çýka-

ranMAHALLÝ SÖZLER

Aba: Ana anneAðartý: Süt yoðurt gibi maddelerin genel adý

Ahan: ÝþteAnýk: Yeterince mayalanmamýþ ekmek hamuru

Bedura: Su kabý , kovaBibi: Hala

Býldýr: Gecen yýlCameþ: MandaCýlcýbýl: Çýplak

Cýcýk: GüzelCýrnak: Kuþlarýn ayak parmak ucu

Cücük: Küçük yavru civcivÇar: Bir tür bez çarþafÇit: Kadýn baþ örtüsü

Dadað: YemekDamçý: Damla

Debbe: Bakýr su kabýEðiþ: Demir, tandýr karýþtýrýcý

Eþgere: Açýk, alenenEze: Teyze

..11..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

K

Page 12: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Hz. Ömer arkadaþlarýyla sohbet ederken,huzura üç genç girerler.

Derler ki:-”Ey halife, bu aramýzdaki arkadaþ bizim ba-

bamýzý öldürdü. Ne gerekiyorsa lütfen yerine ge-tirin.”

Bu söz üzerine Hz.Ömer suçlanan gencedönerek:

- Söyledikleri doðru mu diye sorar. Suçlanan genç der ki:- Evet doðru.Bu söz üzerine Hz Ömer anlat bakalým nasýl

oldu diye sorar:Bunun üzerine genç anlatmaya baþlar, der ki:- “Ben bulunduðum kasabada hali vakti yerinde

olan bir insaným ailemle beraber gezmeye çýktýk,kader bizi arkadaþlarýn bulunduðu yere getirdi.Afedersiniz hayvanlarýmýn arasýnda bir güzel atýmvar ki dönen bir defa daha bakýyor, hayvana neyaptýysam bu arkadaþlarýn bahçesinden meyvekoparmasýna engel olamadým, arkadaþlarýn babasýiçerden hýþýmla çýktý

atýma bir taþ attý atým oracýkta öldü. Nefsime budurum aðýr geldi, ben de bir taþ attým, babasý öldü.Kaçmak istedim fakat arkadaþlar beni yakaladý,durum bundan ibaret” dedi.

Bu söz üzerine Hz Ömer- “Söyleyecek bir þey yok, bu suçun cezasý idam.

Madem suçunu da kabul ettin” dedi.Bu sözden sonra delikanlý söz alarak-”Efendim bir özrüm var” diyerek konuþmaya

baþladý- “Ben memleketinde zengin bir insaným, babam

rahmetli olmadan bana epey bir altýn býraktý.Gelirken kardeþim küçük olduðu için saklamakzorunda kaldým. Þimdi siz bu cezayý infaz edersenizyetimin hakkýný zayi ettiðiniz için Allah(cc)

indinde sorumlu olursunuz, bana üç gün izinverirseniz ben emaneti kardeþime teslim edergelirim, bu üç gün içinde yerime birini bulurum”der.

Hz. Ömer dayanamaz der ki :-”Bu topluluða yabancý birisin, senin yerine kim

kalýr ki?!”Sözün burasýnda genç adam ortama bir göz atar,

der ki:- “Bu zat benim yerime kalýr.” O zat Hz.

Peygamber Efendimizin (sav) en iyi arkadaþlarýn-dan daha yaþarken cennetle müjdelenen Amr IbniAs’dan baþkasý deðildir. Hz.Ömer Amr’a dönerek,

- “Ey Amr, delikanlýyý duydun” der. O yüce sahabe-”Evet, ben kefilim” der ve genç adam serbest

býrakýlýr.Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere

ama gençten bir haber yoktur. Medine’nin ilerigelenleri Hz. Ömer’e çýkarak gencin gelmeyeceði,dolayýsýyla Amr Ibni As’a verilecek idam yerinemaktulün diyetini vermeyi teklif ederler, fakatgençler razý olmaz ve babamýzýn kaný yerde kalsýnistemiyoruz derler.

Hz. Ömer kendinden beklenen cevabý verir derki:

“Bu kefil babam olsa farketmez cezayý infazederim.”

Hz Amr Ibni As ise tam bir teslimiyet içerisindeder ki:

-”Biz de sözümün arkasýndayýz.”Bu arada kalabalýkta bir dalgalanma olur ve

insanlarýn arasýndan genç görünür. Hz. Ömergence dönerek derki evladým gelmeme gibi önemlibir nedenin vardý neden geldin?” Genç vakurlabaþýný kaldýrýr ve (günümüz insaný için pek deönemli olmayan)

..12..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

PAYLAÞILMASI GEREKENBÝR HÝKÂYE

Ýslam GEMÝCÝ

Page 13: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Kulaða Küpe TakýlmasýGünümüzde ‘piercing’ adýyla vücudun her ta-

rafýna küpe takýlýyor ama küpenin kökeni, Ýngilizce‘earring’ isminden de anlaþýlacaðý gibi kulaða taký-lan halkadýr. Küpenin kulak memesine takýlma-sýnýn nedeni burada hemen göze çarpmasý olabilir,kulak memelerinin kolaylýkla delinebilmeleri deolabilir. Zaten anatomik olarak kulak memelerininbaþka ne iþe yaradýklarý anlaþýlabilmiþ deðildir.

Bir görüþe göre ilk insanlarda kulaklar, kulakkanallarýný korumak için çok büyük ve sarkýk-mýþlar. Kulak memelerimiz de bu sarkýk kulaklar-dan kalmaymýþ. Bir baþka görüþe göre ise kulakmemeleri atalarýmýz zamanýnda birer cinsel cazibeorganýymýþlar, zamanla, insanýn evrimiyle iþlev-lerini yitirmiþler. Zaten ilk insanlarda iþe yarayýp daþimdi kullanýlmayan ancak hala vücudumuzda bu-lunan, apandisit gibi birçok organ varmýþ. Vücu-dumuz insanýn evrim tarihini yansýtan bir müzegibiymiþ.

Ýnsanlar, tarih öncesi zamanlarda bile, süs veyatýlsým amacýyla kulaklarýna bir þeyler takmýþ, karþý-larýndakileri etkilemeye çalýþmýþlardýr. Hemenhemen her kültürel geliþmede olduðu gibi küpeyede ilk önce Mýsýrlýlarda rastlanýyor. Önceleri çokbüyük çapta olan altýn halkalarýn yerlerini zamanladaha küçük aský þeklindeki küpeler alýyorlar.

Babilliler ve sonra Asya medeniyetlerinde küpesadece erkeklerin taktýðý ve toplum içindeki rütbeyibelirten bir taký oluyor. Altýn iþlemeciliði sanatý ge-liþtikçe de daha zarif hale geliyor. Yunanlar çýngý-raklý altýn küpeler kullanýrlarken Romalýlar küpe-lerin üstüne deðerli taþlar koyuyorlar.

Ortaçaðda pek kullanýlmayan küpe Rönesansile birlikte yine moda oluyor. Kadýnlar küpeyi ikikulaklarýna takarlarken erkekler sadece sol kulak-larýna takýyorlar. Erkekler özellikle incilerle bezen-miþ olanlarý tercih ediyorlar. 18. yüzyýlda elmas, 19.yüzyýlda ise kabartmalar yapýlmýþ taþlar gözde ikenküpe yine moda olmaktan çýkýyor.

“AHDE VEFASIZLIK ETTÝ” demeyesinizdiye geldim der.

Hz.Ömer baþýný bu defa çevirir ve Amr IbniAs’a der ki:

-”Ey Amr, sen bu delikanlýyý tanýmýyorsun nasýloldu onun yerine kefil oldun”.

Amr Ibni As Allah kendisinden ebediyyen razýolsun, vakurla kanýmýzý donduracak bir cevap verir.

-”Bu kadar insanýn içerisinden beni seçti.“ÝNSANLIK ÖLDÜ” dedirtmemek için kabul

ettim” der.Sýra gençlere gelir, derler ki:-”Biz bu davadan vazgeçiyoruz.”Bu sözün üzerine Hz Ömer:-”Ne oldu, biraz evvel babamýzýn kaný yerde

kalmasýn diyordunuz ne oldu da vazgeçiyorsunuz?”der.

Gençlerin cevabý da dehþetlidir :-”MERHAMETLÝ ÝNSAN KALMADI” DE-

MEYESÝNIZ DÝYE ...

ÝLGÝNÇ BÝLGÝLER

www.birizbiz.org/ e-posta grubu

..13..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

7 Tepe Gayrimenkul Hizmetleri

www.7tepe.com.trHuzur

Yaþadýðýmýz Yerde Baþlar

K

Page 14: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Çok geçmeden 20. yüzyýlda yüksek devirli delicialetler ve hijyenik olarak kulak delme imkanlarýylabirlikte tekrar moda oluyor. Süs olmasýnýn yanýndatakýldýðý yere göre bir takým mesajlar da taþýyor.‘Piercing’ (delme) adýyla vücudun boþ bulunan heryerine takýlýyor.

Geçmiþinden de görülüyor ki küpe sanýldýðý gibikadýnlara has bir taký deðil. Hatta tarih boyuncadaha çok erkekler tarafýndan takýlmýþ. Küpe tarihtesadece süs ve etkileme aracý olarak da kullanýlma-mýþ. Örneðin eski çaðlardaki denizcilerin kulakla-rýna küpe takmalarýnýn amacý deðiþikmiþ.

Denizcilerin aðaç gemilerle okyanuslarýn bilin-mezliklerine yelken açtýklarý devirlerde, kimse buuzun seferlerden sað salim geri dönüp yuvasýna,ailesine kavuþabileceðinden emin olamazmýþ. Ola-bileceklerin en kötüsüne hazýrlýklý olabilmek içineðer bir kazaya kurban giderler de cesetleri karayavurursa, bulanlar cenaze ve defin iþlemlerininmasraflarýnda kullansýnlar diye kulaklarýna altýnküpe takarlarmýþ.

Konuyu yine tarihten bir hikaye ile bitirelim.Yavuz Sultan Selim Mýsýr’ý fethettiði sýralarda Ka-hire’de kalýr. Bazý erkeklerin kulaklarýnda halkalargören Yavuz bunun nedenini sorar. Küpelerin kö-lelik alameti olduðunu duyunca “Bir tane getirin,ben de takayým, onlar insanlarýn kölesiyse ben deHakkýn kölesiyim” der.

Buzlu Yola Tuz AtýlmasýKýþýn çok kar yaðýþý alan bir bölgede yaþýyorsa-

nýz, karayollarý görevlilerinin yollardaki buzlanmayýgidermek için tuzu kullandýklarýný görmüþsünüzdür.Ancak tuz ayný zamanda dondurma yapýmýnda dakullanýlmaktadýr. Peki ama tuz, bu iki ters gibigörülen iþlevi nasýl becermektedir?

Herkesin sandýðýnýn aksine tuz suyun içindeþekerin eridiði gibi erimez. Tuz buzun içine girinceonu çözer. Tuz yine kalýr ama buz çözüldüðü içinartýk o su deðil, tuzlu sudur ve erime noktasý safsudan daha düþüktür.

Buzlanmýþ yollara tuz döküldüðü zaman, tuzönce buz ile çözümlenerek bir buzlu su tabakasýoluþturur ve bu çözeltinin donma noktasý düþük ol-duðundan, sýfýrýn altýndaki sýcaklýklarda bile don-madan kalabilir. Günümüzde ABD’de üretilen tu-zun yüzde 45’i yollardaki buzun eritilmesindekullanýlmaktadýr.

Bilindiði gibi su, sýcaklýðý sýfýr dereceye varýnca

donar. Suya tuz ilavesi ile bu donma sýcaklýðý dadüþer. Suya yüzde 10 tuz ilavesi donma sýcaklýðýný -6 dereceye indirir. Yüzde 20 tuz karýþtýrýlmýþ su ise -16 derecede donar. Ancak yolun veya buzun ýsýsý -16 dereceden de az ise artýk tuzun erimede pek et-kisi olmaz, sadece buzun üstünde kalarak tekerlek-lerin kaymasýný azaltabilir.

Dondurma yaparken de karýþýmýn çevresindeçok düþük ýsýya ihtiyaç vardýr. Dondurma karýþý-mýnýn etrafýndaki ýsýnýn çok düþük olmasý, ancak budüþük ýsýda karýþýmýn donmamasý gerekir. Buradaeklenen tuz karýþýmýn sýfýr derecenin altýnda biledonmadan dondurmanýn oluþturulmasýný saðlar.

Hatýrlarsanýz ‘Titanic’ filminde okyanus suyu-nun ýsýsý sýfýrýn birkaç derece altýnda olmasýna rað-men, deniz suyunun yüzeyi, içindeki tuz nedeni ilehala donmamýþtý.

Buz Neden Kaygandýr?Evde cilalý parke üzerinde çorapla yürürken

düþme olasýlýðýnýz, halýya oranla çok daha fazladýr.Çünkü halý ile ayaðýmýz arasýnda, cilalý parkeyenazaran daha çok sürtünme ve daha fazla temasvardýr. Buzlu bir yüzeyin üzerinde ayaðýmýzýnkaymasýný benzer bir sebebe dayandýrabiliriz, ancakbuz pateni yapanlar pütürlü buz yüzeyinde, düz birbuz yüzeyinden çok daha fazla bir hýzla kayarlar.

Buz, sanýldýðý gibi, düzgün bir yüzey olduðu içinkaygan deðildir. Olay, buz pateninin çok küçükyüzeyinin buza basýnç yapmasý dolayýsýyla onoktadaki buzun erimesi ve oluþan bu ince sutabakasý üzerinde patenin hareket etmesidir.

Ýnsan ayaðýnýn boyunun ortalama 25 santimet-re, eninin ise 10 santimetre olduðunu kabul edelim.Ortalama insan aðýrlýðý olan 75 kg., iki ayakla 500santimetrekare yere bastýðýnda, her santimetreka-reye 0,15 kg. aðýrlýk biner. Topuklu ayakkabý giyenkadýnlarda yere basýlan alan o kadar küçülür vebasýnç o kadar artar ki, kadýnlarýn topuklu ayakkabýizi sýcak asfaltta kalýr, hatta bu basýnç nerede isefilinki ile aynýdýr.

Ucu neredeyse býçak gibi olan patenlerin buzadeðen alaný o kadar küçüktür ki, erime ýsýsýný lderece azaltmak için 130 kg/cm2 gereken buzyüzeyini derhal eritir.

Buz pütürlü olunca, paten sadece buzunpütürünün çýkýntýlarýna basar, böylece temas yüzeyiiyice küçülür ve basýnç artar ve buz daha kolayeriyerek, paten buz ile arasýnda oluþan ince sutabakasý üzerinde rahatça kayar.

..14..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

Page 15: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Bu arada buzun bir baþka þaþýrtýcý özelliðine dedeðinmeden geçemeyeceðiz. Diþimiz aðrýdýðýndaelimizin üzerine konulan buz bu diþ aðrýsýnýn azal-masýna yardýmcý olur.

Vücudumuzun herhangi bir yerinde bir aðrýoluþtuðunda, uyarýcý sinirler buradan orta beyineaðrý sinyalleri gönderirler.

Bu sayede beyin tarafýndan uyarýlarak vücudundoðal aðrý kesicileri olan ‘endorfin’ ve ‘enkefolin’salgýlanýr.

Bu salgýlarýn kaynaða gidebilmesi için sinirsisteminin diðer bölümlerine, aðrý algýlarýnýn geçtiðidiðer kapýlarý ‘kapat’ sinyali gönderilir. El üzerindengelen aðrý sinyallerinden dolayý salgýlanan doðalaðrý kesiciler sonucu yüz sinirlerinden gelen aðrýkapýlarý beyinde kapanmaktadýr.

Diþ aðrýlarýnda vücudun baþka bir yerinde deðilde el üstüne buz konulmasýnýn nedeni bu olup, bunoktaya akapuntur uygulanmasýyla da benzersonuca ulaþýlmaktadýr. Baþ parmakla iþaret parmaðýarasýndaki bu noktaya HO-KU noktasý denilmek-tedir.

Aylarýn Günlerinin DeðiþmesiRomalýlar milattan 758 yýl önce 10 aylýk takvim

uygulamasýna baþladýlar. Bu ilk orijinal Romatakviminde aylar, gündüz ve gecenin eþit olduðu,binlerce yýldýr hayatýn baþlangýç zamaný olarakkabul edilen Mart ayýndan baþlamak üzere, Martius(Mart), Aprilis (Nisan), Maius (Mayýs), Junius(Haziran), Quintilis (Temmuz), Sextilis (Aðustos),September (Eylül), October (Ekim), November(Kasým) ve December (Aralýk) idi.

Bu ay adlarýndan Quintilis’den (Temmuz), De-cember’a (Aralýk) kadar olanlar, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10rakamlarýnýn Roma’lýlarca telaffuz ediliþ þekliydiyani, Mart baþlangýçlý takvime göre bu aylar yýlýn5’inci, 6’ncý, 7’nci, 8’inci, 9’uncu, ve 10’uncu ayla-rýydýlar. Bu 10 aylýk takvim geride hesaba katýlma-mýþ daha 60 gün býrakýyordu.

Yedek olarak býrakýlan bu 60 gün sorun yara-týnca, Janarius (Ocak) ve Februarius (Þubat) adlarýile iki ay daha eklenerek takvim tamamlandý. Yaniyýlýn ilk ayý Martius (Mart), son ayý ise Februarius(Þubat) oldu.

Asýrlar sonra milattan 46 yýl önce Roma Ýmpa-ratoru Julius Caesar (Sezar), muhtemelen politiksebeplerden takvimde bazý deðiþiklikler yaptý. Onbir ayý 30 ve 31 gün olarak iki þekilde düzenledi,

yýlýn son ayý olan Þubat’a 29 gün verdi, her dörtsenede bir Þubat’a bir gün ilavesini kabul etti.Ancak sonra nedendir bilinmez Janairus’u (Ocak)yýlýn ilk ayý olarak ilan etti. Böyle olunca da, her 4yýlda bir eklenecek bir günün, yeni durumda yýlýnikinci ayý konumuna gelmesine raðmen Februari-us’a (Þubat) eklenilmesine devam edildi.

Julius Caesar’ýn beklenmeyen ölümünden (Sende mi Brütüs olayý!) sonra, Romalýlar bu çok sev-dikleri imparatorlarýnýn anýsýna QuintilÝs (Tem-muz) ayýnýn ismini July olarak deðiþtirdiler.

Ondan sora tahta çýkanlardan, Augustus kendiþerefine, Sextilis (Aðustos) ayýnýn adýný kendi ismiile deðiþtirerek, bu aya August adýný verdi. Amaortaya baþka bir sorun çýkmýþtý. Sezar’ýn ayý 31 gün,Augustus’un ayý ise 30 gün çekiyordu. Sorunu yineimparatorun kendisi çözdü ve zaten 29 gün olanÞubat’tan bir gün daha alarak Aðutos’a ekleyiverdi.Böylece iki ay da eþitlenmiþ oldu.

Ýþte size takvimin, niçin 12 ay olduðunun,aylarýn isimlerinin nasýl konduðunun ve niçin farklýsayýda günlerden meydana geldiklerinin, dört senesonra eklenecek artýk günün niçin yýlýn sonuncudeðil de, alakasýz bir þekilde ikinci ayýna eklen-diðinin küçük bir hikayesi.

Özellikle ortaçaðda takvimler üzerinde o kadaroynanmýþtýr ki, yapýlan bilimsel hesaplamalara göre,Ýsa’nýn bugün kabul edilen Milattan, yani Ýsa’nýndoðumundan yaklaþýk 6 yýl önce doðduðu, 36 yýlyaþayýp Milattan sonra 30 yýlýnda öldüðü ilerisürülmektedir.

Evcilleþtirilemeyen HayvanlarBirçok vahþi hayvanýn yavrusu, çok küçükken

anasýndan alýnýr, vahþi ortamýndan uzaklaþtýrýlýr vemedeni bir ortamda insanlar tarafýndan büyü-tülürse kolayca uysallaþýr. Ancak tam eriþkin halegelince ne olacaðý belli olmaz. Genlerindeki kalý-týmsal sosyal davranýþ biçimi aniden ortaya çýkabilir.

Ýnsana alýþma ile evcilleþmeyi birbirine karýþ-týrmamak gerekir. Ýnsana alýþtýrma, tabii bir duyguolan özgürlük içgüdüsünü zora veya kurnazlýða baþ-vurarak ortadan kaldýrmaya dayandýðý halde evcil-leþtirme, toplu halde yaþama içgüdüsüne dayanýr.Yalnýz veya çift yaþayan hayvanlar evcilleþtirilemezancak insana alýþtýrýlabilirler.

Doðada besinini ve barýnaðýný kendisi bularak,düþmanlarýna karþý kendisini ve ailesini savunarakyaþamýný ve soyunu sürdürebilen hayvanlarýn evcil-

..15..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

Page 16: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

leþtirilmeleri, doðal çevrelerinde özgür yaþarkentutsak edilerek insan eliyle bakýlýp beslenmeleri veinsanýn kurallarýna göre yaþamaya alýþtýrýlmalarýzordur.

Evcilleþtirme, yararlanma amacýyla hayvanlarýinsanlara alýþtýrma þeklinde tarif edilebilir. Bu tarifegöre evcil hayvanlarý üç bölümde toplayabiliriz.Ürünlerinden faydalanýlanlar (sýðýr, koyun, keçi,domuz, kümes hayvanlarý), gücünden faydalaný-lanlar (sýðýr, at, eþek, deve), dostluklarýndan fayda-lanýlanlar (kedi, köpek, bazý kuþlar ve akvaryumbalýklarý).

Bazý yýrtýcý kuþlar, özellikle doðan, atmaca veþahin, avcýlýkta yararlanýlmak amacýyla evcilleþtiril-miþlerdir. Böcekler içinde evcilleþtirilmiþ sadece ikitür vardýr. Cilalý taþ devrinde evcilleþtirilmiþ olanbal arýsý ve milattan önce 3000 yýllarýnda Çin’deevcilleþtirilen ipek böceði.

Ýlk evcilleþtirilen hayvan 10 bin yýl kadar önceköpek, sonra da keçi ve koyunlar olmuþ, bunlarýsýðýr ve domuzlar sonra da at izlemiþtir. Kedilerköpeklerden binlerce yýl sonra evcilleþtirilmiþlerdir.Baðýmsýz yaradýlýþlý olmalarý belki buna baðlanabilir.Kedilerin fare gibi zararlý kemiricilerden kurtulmakamacýyla evcilleþtirildikleri eski Mýsýrlýlardan kalmabelgelerden anlaþýlmaktadýr.

Aslýnda evcilleþtirme kavramým açýklamak pekkolay deðildir. Evcilleþtirme hayvan terbiyesinden,bir yaban hayvanýnýn insana alýþtýrýlmasýndan, evdesüs veya zevk diye kedi, köpek, kuþ, balýk beslen-mesinden farklý bir þeydir.

Evcilleþtirme hayvanlarýn insanlarla bir aradayaþamalarý þeklinde de tanýmlanýr. Bu bir aradayaþama, insan zoruyla saðlanmýþ olmakla beraberhayvanlarýn da buna sessizce boyun eðdiði hattaisteyerek razý olduklarý söylenebilir. Bu tanýma göreevcilleþtirme bazý hayvan türlerinde doðuþtan varolan sürü halinde ve bir baþýn önderliðindeyaþamak eðiliminden ileri gelir.

Köpek ve atýn dýþýndaki hayvanlara bakýlýncaortak baþka özellikler de görülüyor. Bir bölgeye baðlýkalmadan geniþ sürüler halinde yaþayabilmek,deðiþik türden bitkilerle beslenebilmek ve kolay av-lanabilir olmak. Tabii bu iliþkide karþýlýklý menfaatda söz konusudur. Yoksa Avustralya yerlileri kangu-rularý çoktan evcilleþtirmiþ olurlardý.

Bir tanýma göre de, üremesi, yerleþimi ve yiye-ceðinin kontrolü kendinden çýkýp insana geçmiþ

hayvanlara evcil deniliyor. Bu hayvanlar kenditürlerinin evcilleþmemiþ türlerinden tamamen ayrýbir nesil oluþtururlar. Artýk bireysel kiþilikleri kal-mamýþ bir sürü oluþturmuþlardýr. Ýnsanlar onlarýnbir kýsmýna birer canlý yiyecek olarak bakmakta,fabrikasyon imalatla ayný þekilde yetiþtirilmekte,zamaný gelince kesilip paketlenmektedirler.

Evcilleþtirme hayvanlarýn ruhsal durumlarýný daetkiler ve genellikle bir gerilemeye yol açar. Örne-ðin, evcil erkek kazlar artýk kendilerine bir yetkibölgesi oluþturmaktan vazgeçerler, babalýk ve ko-ruma görevlerini ihmal ederler. Beyinleri de yak-laþýk yüzde 20 hafifler. Hayvanýn dünyayý algýlayýþbiçimi deðiþir. Avlanma tehlikesi ortadan kalktý-ðýndan tepkilerinde bir zayýflama meydana gelir.

Eski Mýsýr’da antiloplar ve sýrtlanlar, Ortaçaðdaise sansarlar evcilleþtirilmeye uðraþýlmýþ, baþlangýç-ta umut verici olmuþsa da sonradan vazgeçilmiþtir.Hayvanlarýn birçoðu insan gerek duymadýðý vebinlerce yýl sabýr gösteremediði için de evcilleþtirile-memiþ olabilirler. Belki bugün baþlarsak 5000 yýlsonra bahçemizdeki kaplanýn sütünü içebilecek,yüzme havuzumuzda büyük beyaz köpek balýðý ileoynaþabileceðiz.

Kurþun Kalemi Neden AltýgenEsasýnda en kolay üretim biçimi kare kesitli

kurþun kalemdir ama yazarken elde tutulmasý pekkolay deðildin Yuvarlak kalemlerin elde tutulmasýkolaydýr ama üretimi pahalýdýr. Altýgen kesitlikalemler ise orta yoldur. Yuvarlak kesitli kalemlerkadar kullanýlmasý kolay ve üretimi daha ucuzdur.

Sekiz yuvarlak kurþunkalem için harcananaðaçtan, dokuz altýgen kesitli kalem yapýlabilir veüretim safhasý bir kademe daha kýsadýr.

Tabii ki, alýcýlar için üretim maliyetlerinin pekönemi yoktur. Altýgen kesitli kurþunkalemlerinöbürlerine göre hala on bir kat daha fazla tercihedilmelerinin sebebi, belki de konulduðu masadayuvarlanýp, aþaðýya düþmemeleridir.

Kurþunkalemlerin dýþýnýn sarýya boyanarak satýþý1854 yýlma dayanýr. Ancak 1890 yýlma kadar burengi kullanmak çok önemsenecek bir faktördeðildi.

1890 yýlýnda Avusturya’da L&C Hardtmuth Co.isimli þirket öyle bir kurþun kalem üretti ki, diðerüreticiler de bu kaliteyi yakalamak zorunda kaldýlar.

Bu kurþunkaleme meþhur Hindistan elmasý olan‘Koh-I-Moor’ adý verilmiþti ve altýn sarýsýna

..16..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

Page 17: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

boyanmýþtý. Ayrýca içindeki siyah renkli kurþunucuyla birlikte Avusturya-Macaristan imparatorlu-ðunun bayraðýný oluþturuyordu.

Bu kurþunkalem o kadar beðenildi ve o kadarbaþarýlý oldu ki, sarý renk kurþunkalemdeki kalite-nin bir simgesi olarak kaldý. Diðer kurþunkalemüreticileri de bu baþarýdan pay alabilmek için ürün-lerini piyasaya sarý renkte sürmeye baþladýlar. Bu-gün hala piyasada olan dört kurþunkalemden üçüsan renktedir.

Kurþunkalemlerin içinde kesinlikle kurþun yok-tur. Ana madde olarak kullanýlan grafit 40 deðiþikmalzeme ile karýþtýrýlarak, yüksek sýcaklýkta çokince çubuklar haline gelene kadar preslenir. Zatenkurþun çok zehirli bir elementtir. Kurþunkalemdenilmesinin sebebi 16. yüzyýlda grafiti bulan Ýngilizbilimcinin onu bir çeþit kurþun elementi sanmasýdýr.Ancak 200 yýl sonra grafitin bir çeþit karbon olduðuanlaþýldý.

Neden Çok Yaþa Denir?Hapþýran bir kiþiye ‘çok yaþa’ demek adeti

hemen hemen her kültürde vardýr. Anlam olarakbiraz deðiþik de olsalar sonuçta ayný kapýya çýkarlar.Hapþýranlara Ýngilizlerin ‘God bless you’, Alman-larýn ‘gesundheit’, Ýtalyanlarýn ‘felicita’ deme adet-lerinin kökeni, hapþýrmanýn kiþi için önemli birtehlike olduðuna inanýlan çok eski zamanlara gider.

Ýnsanlar asýrlar boyu yaþamýn sebebinin ruh ol-duðuna, ruhun ise insanýn baþý içinde olduðuna,hapþýrmanýn bu hayati güce zarar verebileceðineinandýlar. Hapþýrmanýn soðuk algýnlýðý ile iliþkiliolmasý bu inanýþ; güçlendirdi. Ýnsanlar hapþýrýkla-rýný tutabilmek için her yolu denediler.

Milattan önce dördüncü yüzyýlda Aristo ve týb-býn babasý sayýlan Hipokrat’ýn öðretileriyle insanlar,hapþýrmanýn baþýn yabancý maddelere karþý birsavunma refleksi olduðunu öðrendiler. Hapþýrmabir hastalýðýn baþlangýcý olduðundan hastalýðýnsonunun kötü bitmemesi için hapþýrana ‘uzun yaþa’,‘saðlýklý yaþa’ gibi sözlerin söylenmesi adeti bu za-manlarda baþladý.

Yaklaþýk yüz yýl sonra Romalýlar hapþýrmanýn iyibir þey olduðuna, insaný hastalýktan koruduðuna,hapþýrýðý tutmanýn hastalýðýn kuluçkaya yatmasýnabelki de ilerde ölüme sebep olabileceðine inandýlar.Artýk hapþýranlara ‘tebrikler’ veya ‘iyi þanslar’ deni-liyordu.

Hapþýrana ‘çok yaþa’ denilmesinin kökeni birçok

kültürde bu þekilde olmasýna raðmen bir Hýristi-yanlýk deyimi olan ‘God bless you’ (Tanrý seni takdisetsin) cümlesinin kökeni ayrýdýr. Altýncý yüzyýldaÝtalya’da bulaþýcý ve öldürücü veba hastalýðýnýn tümþiddeti ile baþlamasý ve bu hastalýðýn belirtisininkronik hapþýrma olmasý nedeniyle, hapþýranlara‘God bless you’ denilmesi Papa tarafýndan yasaolarak yayýnlanmýþ ve mecbur kýlýnmýþtýr.

Bu yasa ile ayrýca hapþýranýn çevresinde ‘Godbless you’ diyecek kimse yoksa, o kiþinin kendikendisine ‘God help me’ (Tanrý yardýmcým olsun)demesi de tavsiye edilmiþtir.

Genelde ‘çok yaþa’ diyene ‘sen de gör’ yani ‘sende benim yaþamýmý görecek kadar çok yaþa’ de-nilmesi de adettendir. Hapþýrana ‘çok yaþa’ deyincehapþýrmanýn kesileceðine inananlar da vardýr.

4 Yapraklý YoncaDört yapraklý yonca bütün kültürlerde iyi þansýn

sembolü olarak kabul edilir. Hýristiyanlýk inanýþýndaHavva’nýn cennet bahçesinde elinde dört yapraklýyonca ile dolaþtýðý kabul edilir. Yoncaya çok dahaeski kültürlerin batýl inançlarýnda da rastlanýyor.Ýrlanda efsanelerinden ve Sezar zamanýndan kalmayazýlardan bu inanýþýn kökeninin Ýngiltere’ye, Gal-ler’de yaþayan Keltler’e kadar uzandýðý anlaþýlýyor.

Bu toplumda Druid adý verilen bir grup, Güneþ’etapýyor ve ayinlerini yýlda birkaç kez, Galler’in sýkmeþe ormanlarýnda toplanarak yapýyorlardý. Bu sý-rada kiþiler arasýndaki anlaþmazlýklarý da sorgula-yarak çözüm yollarý buluyorlar, ölümcül derecedehasta olanlar ve çýkmasý beklenen bir savaþta ölümtehlikesi ile karþýlaþacak olanlar için insan kurbanediyorlardý.

Druid rahipleri her ne kadar kurban olarak dahaönce suç iþlemiþ olanlarý tercih etseler de arada ma-sum insanlarýn da sazdan yapýlmýþ büyük kafeslerekonularak ateþe verildiði oluyordu. Dini bakýmdankurban edilen kiþinin ruhunun bozuk ahlaklý oldu-ðuna ve ölümden sonra yeni doðacak bir bebeðegeçtiðine inanýyorlardý.

Druidler ayrýca ökseotunun aile içinde uyumusaðladýðýna, dört yapraklý yoncanýn ise kiþiye çevre-sindeki bozuk ahlaklý ruhlarý, þeytaný ve cinlerigörme yeteneði verdiðine, yoncanýn sihirli gücüsayesinde þeytanýn kovulabildiðine inanýyorlardý.Bu nedenle insanlarý kurban etmeden önce ökseotufilizleri topluyorlar, yerlerde dört yapraklý yoncalarýarýyorlardý. Yani inanýþýn kökeninde dört yapraklý

..17..sayý 10 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

Page 18: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Ýçtiðiniz Son Sigara Olsun !

S abahlarý kahvaltýdan önce sigara içmedengüne baþlayamayan, her fýrsatta dumanaltýolmak için binbir türlü sýkýntýya katlanan,

sigarasýz kaldýðýnda adeta kiþilik deðiþtirecek kadarkendini kaybeden bir sigara baðýmlýsý mýsýnýz?

O halde saðlýðýnýzý, geleceðinizi tehlikeye atmýþdurumdasýnýz. Üstelik bunu siz de biliyorsunuz.Haydi gelin, hayatýnýzý kurtaracak o kesin kararadoðru adým adým nasýl yaklaþacaðýmýzý gözden ge-çirelim. Sigarayý vücudumuzdan deðil, hayatýmýz-dan nasýl kovabiliriz, bir düþünelim.. Sigara kulla-nýmý genellikle ergenlikte baþlar. Ülkemizde 15 yaþüzerindeki 16 milyon kiþi sigara içmektedir.

Ergenler genellikle özenme, arkadaþ çevresin-den etkilenme, baðýmlýlýk arayýþý, kimlik karmaþasýgibi nedenlerle sigaraya baþlarlar. Bunun yanýndayaþadýklarý stresle baþetmede zorluk çeken gençler,sigaraya yönelmektedir. Araþtýrmalar sigara içenergenlerin benlik saygýsýnýn daha düþük olduðunugöstermektedir. Depresyon yaþayan kiþiler desigaraya daha fazla yönelir. Yapýlan araþtýrmalaragöre ülkemizde toplumun %43.6’sý sigara içmekte-dir. Bu oran erkeklerde %62.8, bayanlarda%24.3’tür.

Sigara Ciddi Zararlara Yol AçýyorTürkiye’de insanlarýn %10.6’sý sigarayla iliþkili

nedenlerle ölmektedir. Terörden yýlda 2-3 bin,

yoncanýn uðurundan çok, kötü ruhlara karþý olansihirli gücü yer alýyordu ama ne yazýk ki yoncanýndört yapraklýsý da tabiatta çok nadir olarak bulu-nuyordu.

Günümüzde bitki kültürü ile uðraþanlar, sadecedört yapraklý yoncalarýn ürediði tohumlarý geliþtir-meyi baþarmýþlardýr. Ancak efsane devam etmek-tedir, insanlar bahçelerinde milyonlarcasý yetiþe-bilirken, hala kýrlarda uður getireceðine inandýklarýdört yapraklý yoncayý heyecanla aramaya devametmektedirler.

Yoncanýn dört yapraðýnýn da ayrý birer anlamývardýr. Birinci yaprak ümidi, ikincisi imaný, üçün-cüsü aþký, dördüncü yaprak ise þansý simgeler. Tabi-atta çok nadir bulunan iþte bu dördüncü yapraktýr.

SÝGARAVE SÝGARAYI

BIRAKMA YÖNTEMLERÝ

www.birizbiz.org/ e-posta grubu

..18..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

TürkComp Biliþimwww.turkcomp.com

Bilgi ve Teknoloji Ortaklýðý

Kadýnýn Aynasýwww.kadinhayat.com

Page 19: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

trafik kazalarýndan 6-7 bin, sigaraya baðlý hasta-lýklardan ise yýlda 35 bin (günde 100 kiþi ) hayatýnýkaybetmektedir. Sigara kullanýmýna baðlý ölüme yolaçan hastalýklardan bazýlarý; kronik bronþit, amfi-zem, akciðer kanseri, kalp enfarktüsü, beyin damarhastalýklarý, kalp damar hastalýklarý, kronik týkayýcýakciðer hastalýklarýdýr. Araþtýrmalarda yapýlan he-saplamalar gösteriyorki, günde 15 sigara içen 30 ya-þýndaki bir insanýn normal ömrü, 5 yýl kýsalmak-tadýr.

Sigara Ýçmeyenlerde Kanser Oluyor?Sigara içenleri yanýltan en önemli durumlardan

biride sigara kullandýðý halde kansere yakalanma-yan pek çok insan olduðu gibi, sigara içmediði haldekanser olan pek çok insanýn bulunmasýdýr. Unutul-mamalý ki sigara içenlerin çoðu, akciðer kanserineyakalanmasa da sigara içen bir kiþinin akciðerkanseri olma riski, içmeyene göre 8 kat fazladýr veakciðer kanseri olanlarýn % 80’i sigara içmektedir.Üstelik sigara sadece akciðer kanseri deðil aðýzboþluðu, gýrtlak, yemek borusu, böbrek, rahim aðzý,mesane ve pankreas kanserleri ve akut lösemi ris-kini de arttýrmaktadýr. Sigara, kanser dýþýnda mideülseri, burger hastalýðý, baðýþýklýk sisteminin zayýfla-masý, hormonlarýn etkilenmesi sonucu kadýnlardacilt kýrýþýklýklarý, adet düzensizlikleri, erken mena-poz gibi pek çok soruna yol açabilmektedir.

Sigarayý Býrakýnca OlanlarÖzenti ya da stresle baþetmek için baþlanan

sigara, bir süre sonra zevk verici olmaktan çýkar vekiþi sigarayý içmediginde yaþadýðý sýkýntýdan (yok-sunluk belirtileri) kaçmak için sigara içmeye devameder. Yoðun sigara kullanan kiþiler, son sigaradanbirkaç saat sonra tütün arayýþý, huzursuzluk, sinirli-lik, keyifsizlik, gerginlik, konsantre olamama gibiyoksunluk belirtileri yaþamaya baþlar ve zamanlabuna uykusuzluk, iþtah artýþý ve kalp atýþý hýzýndaazalma eklenir. Bu belirtiler 2-3 gün içinde enyüksek düzeye ulaþýr ve 2-3 hafta sürer, iþtah artýþýve kilo alma 6 ay devam edebilir. Özellikle tatlý yi-yeceklere karþý aþýrý istek olur. Dikkat isteyen iþler-de performans bozulabilir. Bu belirtiler, yeniden si-garaya baþlamanýn en önemli nedenidir. Çoðu siga-ra tiryakisi, sigarayý istediði zaman býrakabileceðiniiddia eder ama bu belirtileri yaþayacak kadar siga-radan uzak kalmadýðý halde bunun kendi tercihiolduðunu söyler. Oruç gibi, sigaradan uzak kalmakzorunda kaldýklarý zaman, yukarýda saydýðýmýz be-lirtileri yaþadýklarýnda ise bunu sigaraya deðil,

açlýða baðlarlar. Durumunu inkar etmek, herbaðýmlýlýk türünde tipik bir tutumdur.

Sigarayý Býrakmak MümkünAraþtýrmalar sigara içenlerin % 90’ýnýn sigarayý

býrakmak istediklerini fakat bunu baþaramadýkla-rýný göstermektedir. Uyandýktan hemen sonra si-gara içenler, hastayken sigara içenler, sigaradan u-zak duramayanlar, sabahlarý daha fazla sigara içen-lerin ciddi derecede baðýmlýlýðý vardýr ve bu kiþilersigarayý býrakmakta zorlanýrlar. Sigarayý býrakan-larýn %70’i ilk ayda tekrar kullanmaya baþlarlar.Sigarayý býrakmýþ olanlarýn dörtte birinden azý, ilkgiriþiminde bunu baþarmýþtýr. Sigarayý kalýcý olarakbýrakanlarýn çoðu bunu baþarmadan önce 3-4 kezbýrakmayý deneyip yeniden baþlamýþlardýr. Güzelhaber þu ki, sigarayý býrakmaya çalýþýp býrakama-mak her þeyin sonu deðildir. Neden baþarýsýzkalýndýðýndan ders alarak bunu baþarýncaya kadartekrar tekrar gayret etmek gerekir. Araþtýrmalarýnverdiði baþka iyi bir haberde de, Amerikada sigaraiçen kiþilerin yaklaþýk %45’inin sonunda sigarayýbýrakabilmesidir. Demek ki en iiyisi, sigaraya hiçbaþlamamak. Eðer baþlanmýþsa býrakmak mümkün,ama geç kalmamak gerekir.

Profesyonel Yardým AlýnSigara býrakma programlarýnda en sýk kullanýlan

yöntemler nikotin yerine koyma tedavileri (nikotinsakýzlarý, nikotin bantlarý)Bupropion, psikoterapi,hipnoz ve akupunktur. Nikotin sakýzlarý ve cilde ya-pýþtýrýlan bantlar, özellikle fazla sayýda sigara kulla-nan kiþilerin sigarayý býraktýklarýnda yaþadýklarýciddi yoksunluk belirtilerini yatýþtýrmaya yarar.Avrupanýn pek çok yerinde ve Amerika’da sigarayýbýrakmak için uzun süredir kullanýlan Bupropion(Zyban) isimli depresyon ilacý, Türkiyede de sonzamanlarda kullanýlmaya baþlandý. Bu ilaç, sigarabýrakýldýðýnda ortaya çýkan huzursuzluk, sinirlilik,gerginlik, konsantra olamama, uykusuzluk ve iþtahartýþý gibi depresif belirtileri azaltýr. Yeniden sigarayabaþlamanýn en önemli nedeni, bu belirtilerdir veBupropion kullanan kiþilerin uzun vadede yenidensigaraya baþlama riski, kullanmayanlarýn yarýsýkadardýr. Bupropion, bir çok depresyon ilacýnýnaksine, uyku ve iþtah artýþý ya da cinsel isteksizlikgibi yan etkilere neden olmamaktadýr. Hipnoz ol-maya yatkýn kiþiler ise bu metottan büyük yarargörebilir. Hipnozla sigaradan soðumak ve sigarayakarþý iradeyi güçlendirmek mümkündür.

..19..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

Page 20: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Size Neler Düþüyor?* Sigarayý býrakmak için kendinizi hazýrlayýn!* Býrakmak istediðinize dair olumlu karar verin.

Bunun ne kadar zor olabileceðine dair olumsuzdüþünceleri engellemeye çalýþýn.

* Býrakmak isteyiþinizin bütün nedenlerinisýralayýn. Her gece yatmadan önce bu nedenlerdenbirini 10 kez tekrar edin.

* Saðlýðýnýz ve baþkalarýna karþý sorumluluk-larýnýzýn yanýnda, güçlü kiþisel nedenler geliþtirin.Örneðin sigara molalarý, safýn almak için koþuþ-turma, ateþ arama için ziyan ettiðiniz toplam za-maný vb. düþünün.

* Kendinizi fiziksel olarak forma sokmayabaþlayýn: Düzenli egzersiz yapýn, daha fazla sývý alýn,yeterince dinlenin ve aþýrý yorgunluktan kaçýnýn.

* Býrakmak için bir tarihi hedef olarak belir-leyin. Doðum gününüz, evlilik yýl dönümünüz gibiözel günleri seçebilirsiniz. Eðer yoðun olarak iþ ye-rinde sigara içiyorsanýz, tatilde býrakýn. Belirledi-ðiniz günü kutsal gibi kabul edin, hiçbir þeyin onudeðiþtirmesine izin vermeyin. Böylece býrakma gü-nünüzü her yýl kutlayabilirsiniz.

Ne Bekleyeceðinizi Bilin!* Býrakma belirtilerinin -geçici- olduðunu bilin.

Geneli sadece 2-3 hafta sürer.* Yeniden baþlamalarýn çoðunlukla, býrakma

belirtileri hala en yoðun düzeyde ve vücudunuzunnikotine baðýmlý, olduðu sigarayý býrakma dansonraki ilk haftada meydana geldiðini bilin. Bunungeçireceðiniz en zor zaman oldugunun farkýndaolun ve bu kritik dönemi atlatmak için iradeniz,aileniz, arkadaþlarýnýz gibi bütün þahsî kaynaklarý-nýzý kullanýn.

* Diðer yeniden baþlamalarýn çoðunun da, siga-rayý býraktýktan sonraki ilk 3 ay içinde oldugunubilin. Yeniden baþlama özellikle stresle, beklenme-dik þekilde tetiktenin Bu durumlar, sigarayý rahat-lamayla özdeþleþtirdiði için, kiþinin otomatik olaraksigaraya yöneldiði anlardýr. Bunlar meydana gelme-den önce kendini hazýrlamak zor olduðu için, oldu-gunda fark edebilmek önemlidir. Unutmayýn, sigarabir alýþkanlýktýr, ama kýrabileceðiniz bir alýþkanlýktýr.

* Daha önce sigarayý temelli býrakmýþ kiþilerinçoðunun bunu ancak birkaç denemeden sonrayapabildiklerini bilin. Ýlk denemede býrakanlardanbiri olabilirsiniz, ama ‘yýlmayýn’ ve yeniden deneyin.

Baþkasýný Bu Ýþe Dahil Edin* Hedeflediðiniz günde sigarayý býrakabilecegi-

nize dair bir arkadaþýnýzla iddiaya girin. Sigara pa-ranýzý her gün bir kenara koyun ve eðer sigara içer-seniz o parayý bir yere baðýþlayýn. (Ama sigara içer-seniz vazgeçmeyin, gücünüzü toplayýp yenidendeneyin.)

* Eþmizin ya da bir arkadaþýnsýn sizinle birliktesigarayý býrakmasýný isteyin.

* Ailenize ve arkadaþlarýnza sigarayý býrakacaðý-nýzý ve bunun tarihini söyleyin. Bu, hem býrakma-dan önce hem de sonra önemli bir destek kaynaðýolabilir

Býrakma Yollarý* Marka deðiþtirin, tadýný kötü bulduðunuz bir

markaya geçin.* Hedeflediðiniz býrakma gününden 2 hafta

önce, katran ve nikotin içeriði düþük bir markayageçin. Bu, sigara içme davranýþýnýzý deðiþtirmenizeyardýmcý olacaktýr. Ancak, daha fazla sigara iç-meyin, içinize daha sýk ya da daha derin çekmeyin,parmaðýnýzla filtrenin deliklerini kapatmayýn.Bunlarýn hepsi aldýðýnýz nikotin miktarýný arttýrýr;oysa amaç vücudunuzu yavaþ yavaþ nikotinsizliðehazýrlamaktýr.

Sigarayý Býrakmak Ýçin Ýpuçlarý* Her bir sigaranýn sadece yarýsýný için.* Her gün ilk sigaranýzý yakmayý bir saat ge-

ciktirin.* Günün yalnýzca tek ya da çift saatlerinde içme

kararý alýn.* Önceden, o gün kaç sigara içeceðinize karar

verin. Bu sayýnýn üstündeki her sigara için iste-diðiniz bir yere para baðýþlayýn.

* Yeme alýþkanlýðýnýzý, sigarayý azaltmanýza yar-dýmcý olacak þekilde deðiþtirin. Örneðin süt için(çoðu kimse sütün sigarayla gitmediðini düþünür).

* Yemeklerinizi, sizi sigaraya yöneltmeyecekþeylerle bitirin.

* “Kafanýzý toplamak” istediðinizde sigara yerinebir bardak meyve suyu için.

* Unutmayýn ki sigarayý azaltmak býrakmanýzayardýmcý olur, ama bunun yerini tutmaz. Gündeyedi sigaraya kadar indiyseniz býrakma tarihini be-lirleme ve ona baðlý kalma zamaný gelmiþ demektir.

* “Otomatik Olarak” Sigara içmeyin

..20..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

Page 21: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

* Gerçekten istediðiniz zaman için. Sýrf alýþ-kanlýktan dolayý sigara yakmaya kalktýðýnýzda, ken-dinizi yakalayýn.

* Kül tablalarýnýzý boþaltmayýn. Bu, her gün kaçsigara içtiðinizi size hatýrlatacak, izmaritlerin gö-rüntü ve kokularý hoþ olmayacaktýr.

* Ýçtiðiniz her bir sigaranýn farkýna varýn. Terselinizi kullanarak, sigarayý farklý bir cebinize ya daher zaman koyduðunuzdan baþka yerlere koyarakotomatik olarak sigaraya uzanma davranýþýnýzýkýrýn.

* Gün boyu birçok kere, hiç düþünmeden sigaraiçiyorsanýz, her sefer bir sigara yakarken aynayabakmaya çalýþýn. Bunu istemediðinize karar vere-bilirsiniz.

Sigara Ýçmeyi Uygunsuz Hale Getirin* Sigarayý kartonla almayý býrakýn. Bir paket

bitmeden diðerini almayýn.* Evde ya da iþte, yanýnýzda sigara taþýmayý

býrakýn. Sigaraya ulaþmanýzý zorlaþtýrýn. Sigara Ýçmeyi

Hoþ Olmayan Bir Hale Getirin* Sizin için özellikle zevk verici olmayan

þartlarda sigara için. Örneðin baþkalarýyla birlikteiçmekten hoþlanýyorsanýz bunu yalnýz yapýn. San-dalyenizi boþ bir köþeye doðru çevirin ve sadeceiçtiðiniz sigarayla onun olumsuz etkilerine kon-santre olun.

* Bütün izmaritlerinizi büyük bir cam kavanoziçinde toplayarak, sigaranýn pisliðini hatýrlamakiçin saklayýn.

Býrakmadan Hemen Önce* Sigarasýz olma egzersizleri yapýn.* Bir daha asla sigara içmeyeceðinizi ‘düþün-

meyin.’ Her seferinde, o günü de sigarasýz geçirmeyidüþünerek býrakýn.

* Kendinize bugün sigara içmeyeceðinizi söyle-yin ve içmeyin.

* Uzun süre kalan sigara kokusundan kurtulmakiçin elbiselerinizi temizleyin.

Býraktýðýnýz Gün* Bütün sigara ve kibritleri atýn. Çakmaklarý ve

kül tablalarýný saklayýn.* Diþ hekimine gidip diþlerinizi temizleterek

sigara lekelerinden kurtulun. Diþlerinizin bu þekildene kadar güzel gözüktüðüne dikkat edin ve onlarýöyle tutmayý hedefleyin.

* Kendiniz ya da bir baþkasý için almak iste-diðiniz þeylerin listesini yapýn. Maliyetlerini sigarapaket fiyatý üzerinden hesaplayýn ve bu hediyelerialmak için parayý bir kenara koyun.

* O büyük günde kendinizi çok meþgul edin.Sinemaya, spor yapmaya gidin; uzun yürüyüþleryapýn ya da bisiklete binin.

* Ailenize ve arkadaþlarýnýza o günün sigarayýbýrakma gününüz olduðunu hatýrlatýn.

* Onlardan ilk haftalarda yaþayacaðýnýz zorluk-larda size yardýmcý olmalarýný rica edin.

* Kendinize bir mükafat ya da kutlama niyetiyleözel bir þey verin.

Býraktýktan Hemen Sonra* Evde, iþ yerinde ve çevrenizde temiz, taze,

sigarasýz bir ortam oluþturun. Kendiniz için çiçekleralýn.

* Sigarayý býraktýktan sonraki ilk birkaç günkütüphane, müze, tiyatro, ibadethane gibi sigaraiçilmesine izin verilmeyen yerlerde mümkün oldu-ðunca çok vakit geçirin.

* Bol su ve meyve suyu için. (Ama kafein içerenmeþrubattan sakýnýn)

* Alkol ve kahve gibi sigara ile baðlantý kurdu-ðunuz içeceklerden sakýnýn

* Elinizde sigara bulunmasýný özlüyorsanýz,anahtarlýk, tespih, kalem gibi bir þeyle oynayýn.

..21..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

K

Page 22: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

* Arabasýnýn altýnda birinin bulunduðunu gö-ren sürücünün otomobilini çalýþtýrmasý yasaktýr.(Danimarka)

* Otomobilinin karþýsýna at arabasý çýkansürücü, otosunu kenara çekmek zorundadýr. (Da-nimarka)

* Demiryolunda öpüþmek yasaktýr. (Fransa)* Domuzlara “Napolyon” isminin verilmesi ya-

saktýr.(Fransa)* Yaðmur yaðarken çimler sulanamaz. (Kanada)* Koleje gitmek için entelektüel biri olmak zo-

rundasýnýz.(Çin)* Kapýlar ve pencereler pembe renkte olmak zo-

rundadýr.(Kanada-Kanata)* Aðaca týrmanmak yasaktýr. (Kanada-Oshawa)* Bank Street’te pazar günleri dondurma yemek

yasaktýr.(Kanada-Ottowa)* Yong Caddesi’nde ölü atlarý pazar günü sü-

rüklemek yasaklanmýþtýr. (Kanada-Toronto)* Kadýnlarýn toplu taþým araçlarýnda çikolata

yemesi yasaktýr. (Ýngiltere)* Tropikal balýk satýcýlarý hariç kadýnlarýn halka

açýk yerde üstsüz gezmesi yasaktýr. (Ýngiltere-Li-verpool)

* Etek giyen erkekler tutuklanýr. (Ýtalya)* Pazar günleri balýk avlamak yasaktýr. (Ýskoçya)* Ýnek sahiplerinin sarhoþ olmasý yasaktýr. (Ýs-

koçya)* Kapýnýzý çalýp sizden “klozetinizi isteyen

birini” içeri almak zorundasýnýz. (Ýskoçya)* Pazar günü çamaþýr asmak yasaktýr. (Ýsviçre)* Çocuklarýn sigara satýn almasý yasak, içmesi

serbesttir.(Avustralya)* Patikada sað elinin üzerinde amuda kalkarak

yürümek yasaktýr. (Avustralya)* Pazar günleri pembe pantolon giymek yasak-

týr.(Avustralya-Victoria)

* Araba kullandýðýnýz zaman gömlek giymekzorundasýnýz.(Tayland)

* Ýç çamaþýrsýz gezmek yasaktýr. (Tayland)* Metroda sakýz çiðneyen tutuklanýr. (Singapur)* Kuaförde saç kurutucusunun altýnda uyuyan

kadýn ve salon sahibi para cezasýna çarptýrýlýr.(ABD-Florida)

* Hollywood Bulvarý’nda 2 binden fazla koyunvarsa araba kullanmak yasaktýr. (ABD-Hollywood)

* Sanýk sandalyesinde aðlamak yasaktýr. (ABD-Los Angeles)

* U dönüþü yapmak yasaktýr. (ABD-Teksas)* Evde içki içmek yasaktýr. (ABD-Indiana)* Birisinin arkasýndan konuþmak ve dedikodu

yapmak illegaldir. (ABD-Indiana)* Berberlerin çocuklarýn kulaðýný kesmesi ya-

saktýr.(ABD-Indiana)* Polisler, ikaz etmek amacýyla köpekleri ýsýra-

bilir.(ABD-Ohio)* Birine yýlan atmak yasaktýr. (ABD-Ohio)* Eþeklerin banyo küvetinde uyumasý yasak-

týr.(ABD-Arizona)* Çorbayý höpürdeterek içmek yasaktýr. (ABD-

New Jersey)* Ayakkabýyla uyumak yasaktýr. (ABD-Okla-

homa)* Lolipop yemek yasaktýr. (ABD-Washington)* Buzdolabýnýn kapýsý açýkken önünde uyumak

yasaklanmýþtýr. (ABD-Pennsylvania)* Banyoda þarký söylemek yasaktýr. (ABD-Penn-

sylvania)* Ana caddede traþ olmak yasaktýr. (ABD-Mis-

sissippi)

..22..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

ÝLGÝNÇ YASAKLAR

www.birizbiz.org/ e-posta grubu

K

Page 23: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Genel olarak söylenirse, bir medeniyet,kaynaðýný kendi deðerlerinden alan biredebiyatýn ve sanatýn ortamý hazýrla-

masýyla varlýðýný dýþlaþtýrýr. Bir baþka anlamdahayalin dört bir yandan düzenlenmesi için gereklidonanýmý, kuruluþlarý ve kurumlarýný ikame et-mede, yayýna ve yaygýnlaþtýrmada, iþleyiþini ve ol-gunlaþmasýný gerçekleþtirmede, edebiyat ve sanatýnortam oluþturan etkisinden ayrý, baðýmsýz düþünü-lemez. Çünkü edebiyat ve sanat, deðerini, üslubu-nu, ifade gücünü veya formunu, o medeniyetinözünden kültüründen derler. Fakat bu özün vedeðerin anlatýmýnda ve anlaþýlmasýnda, edebiyatýnve sanatýn doðasýnda varola gelen bir etkinin, biratmosferin, bir duyarlýðýn, kýsaca bir özgün ruhunyankýsý söz konusu olur. Bir yönüyle medeniyeti,hayat karþýsýnda üstlendiði fonksiyonlarý bakýmýn-dan insan uzvu þeklinde düþünebiliriz. Gerçektenhayatý bir deðer olarak ancak insan uzvununvarolmasý durumunda somut olarak kavramamýzmümkündür.

Ayný þekilde edebiyat ile medeniyet arasýndabir organik (canlý) baðýn, sarsýlmaz bir iliþkininbulunmasý kaçýnýlmazdýr. Bu anlamda medeniyetile edebiyat ayrý þartlarý, imkanlarý ve deðerleriolan farklý olgular (fenomenler) þeklinde düþü-nülemiyeceði gibi, tersine birbiri içine girmiþ,birbirini tamamlayan, yenilenerek bütünlüðe yolalan olgulardýr. Ayný hakikati, ayný özü kendilerineözgü anlatým biçimleriyle dýþa vuran ve yansýtanaynalar gibidir edebiyat ve medeniyet. Þüphesizedebiyatý bir olgu olarak nitelendirirken onu baþlýbaþýna bir düþünce sistemi, bir deðerler bütünününana kaynaðý þeklinde ele almýyoruz. Kaldý ki, böylebir yaklaþým gerçekçi de sayýlamaz. Dikkat çekmekistediðimiz husus, edebiyat ve medeniyetin, hayataanlam katan, hayatýn anlam ve deðerini belirleme-de, deyim yerindeyse, birinci derecede fonksiyoneloluþlarýdýr. Ýþte bir inanç sisteminin hayata aktarýlýpuygulanmasýnda edebiyat ve medeniyet iç içe yü-rüyen bir iþlevi (fonction) yüklenirler. Þurasý da

gerçektir ki, bir olgu olarak medeniyet asýldýr, te-meldir, özdür.

Edebiyat ise, medeniyetin dokusuna yayýlankan damarlarý mesabesindedir. Bu bakýmdanmedeniyet içinde ortaya çýkan týkanmalarýn,aksamalarýn, inkýta ve arazlarýn giderilmesindedoðrudan olmasa da tesbitinde, hatta çözüm yol-larýnýn konuþulup tartýþýlmasýnda, yani medeni-yetin yeniden hayata etkimesinde canlandýrýcýbir iþlevi ve görevi edebiyat üstlenebilir. Ancakbir bünyedeki kalp durumunda olan medeniyetiözüllemek, deðerlerini varoluþuna temel yapmakþartýyla bu iþlevini veya görevini yada sorumlu-luðunu yerine getirebilir edebiyat.

Buna edebiyatýn medeniyetin iç yapýsýndakiiþlevi diyebiliriz. Yani bünye içinde olgunlaþmayýolumsuz yönde etkileyici, toplumun ihtiyaç duy-duðu geliþme ve çalýþmalarýn önünü kesici engel-lerin varlýklarýna dikkat çekmektir, bunlara karþýhazýrlýklý olunmasýný saðlamaktýr. Edebiyatýn buiþlevini somut olarak, toplumlarýn sýkýntýlarý vebunalýmlý dönemlerinde, gerçek bir çýkýþ yolununaranmasý halinde görmek mümkündür. Gerçektenböyle dönemlerin edebiyatý, yani sanatçý ve ede-biyat adamlarý, adeta yaklaþmakta olan korkunçbir sarsýntýnýn önsezisiyle toplumun bilinci,vicdaný olma görevim yüklenirler.

Onun beklentilerini, özlemlerini, sevgi venefretlerini, taþkýnlýk veya donukluklarýný, yü-celme eðilim ve istekleriyle alçalýþ ve yýkýlýþlarýnýedebiyat ve sanat eserleri birer ayna gibi yansýtýrlar.Sözgelimi Ýslam’ýn teblið öncesi arap toplumununalçalýþ ve yýkýma doðru gidiþine, yada alçalýþ ve yý-kýlýþý yaþayan topluma karþý adeta baþkaldýran veinsanýn hakikate olan beklenti ve özlemini de dilegetirmeye çalýþan ünlü hatip Kuss bin Saide’ninkendisinden de ünlü konuþmasý (ki Peygamber E-fendimiz de dinlemiþler, risalet almaya baþladýklarýdönemde bile bu konuþmayý dinleyeceklerini ve ka-bul ettiklerini beyan buyurmuþlardýr) böyledir.

Edebiyatýn bir baþka iþlevi de, dýþtan gelecek

..23..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

EDEBÝYATIN GEREÐÝ

Ýsmail KILLIOÐLU / Altýnoluk Dergisi

Page 24: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

her türlü yabancý ve yýkýcý etkiyi önceden habervermek, buna karþý gerekli savunmanýn yapýlma-sýna katkýda bulunmaktýr. Benzetme yapýlýrsa, ya-bancý ve yýkýcý (batýcý edebiyat, sanat ve düþünce-lerin Ýslam ülke ve toplumlarýnda yaptýðý gibi)kültür ve deðerleri, hayati bakýmdan tehlikeli sa-yýlan sýnýra yaklaþtýrmadan, iç bünyenin uyarýlmasýve korunmaya geçilmesi için ilk alarmý vermektir.Bu uyarý ile korunma alarmýný verirken edebiyatedilgen deðil etken olma durumundadýr. Fakat buetkenliðin gerçekleþmesi, çoðu zaman uzun bir va-deye kadar sarkabilmektedir. Gerçekten edebiyat vesanat kendi dýþýndaki kültürel etki ve deðerlerekarþý daha çok soyut düzeyde bir karþý koymayý, he-saplaþmayý üstlenir görünmekle birlikte dayandýðýtemel deðerleri de bir yönüyle gün ýþýðýna çýkartarakhayatýn çetin þartlarý karþýsýnda yaygýnlaþtýrmaamacýný taþýr.

Kýsaca baðlý olduðu medeniyetin deðerini,düþünce sistemini, yani inanç bütünlüðünü, yaþa-ma, biçimi olarak çevreye, topluma, giderek insan-lýða ulaþtýrýr. Bu anlamda edebiyatýn kendinde baþ-layýp yine kendinde son bulan bir amacý gözetmi-yeceði rahatlýkla söylenebilir. Buna baðlý olarakedebiyatýn baðlandýðý inanç, kültür, düþünce veyamedeniyet deðerlerinin hizmetinde kullanýldýktansonra atýlan basit bir alet olmadýðý açýk ve seçik birbiçimde vurgulanmalýdýr

Tarih içinde edebiyatýn önemini, gereðini, ör-neklendirmesi bakýmýndan Ýslam öncesi ve sonrasýarap toplumuyla Fransýz Ýhtilalinin oluþunu hazýr-layan edebiyat ve düþünce birikimini burada zikre-debiliriz.

Ýslam öncesi arap toplumunda edebiyatýn canlýbir türü olan söz sanatý (þiir, belagat, hitabet vb.)nýnulaþtýðý nokta, belki tarihin hiç bir döneminde okadar hayati ve deðerli olmamýþtýr. Romalý hatip-lerin konumu buna oranla, yani arap toplumu sta-tülerinin belirlenmesinde söz sanatýnýn üstlendiðiiþleve bakýlarak çok mevziî, hatta ferdi kalmaktadýr.Ukaz Panayýrýnda dinlenen Kuss bin Saide’nin ko-numu, Roma Senatosunda konuþan bir senato üye-sinden veya Cicero’dan daha etkin, daha yüce birilgiye muhatap olmaktaydý. Biri siyasal alanda öneçýkmayý amaçlýyordu, öteki insanýn hakikate olanbeklentisini harekete geçirici bir ateþi tutuþturmayayöneliyordu. Birinin etkisi insan duygusunun heye-cana yönelmesiyle kendini kabul ettiriyor, ötekiinsanýn ruhunda bekleyen bir gizli gücü, bir altýn

madeni damarý gibi bulup ortaya çýkarmaya uðra-þýyordu. Biri bütünüyle içe, Romalýya, öteki hem içehem dýþa yönelikti. Gerçekten söz sanatý Ýslamöncesi arap toplumlarý da, kabileler içinde olduðukadar, hatta ondan da önemli kabileler arasý (bu-günkü anlamda uluslar veya devletlerarasý) bir etki-ye sahipti. Öyle ki, düþman kabileler arasýnda vukubulan savaþ, anlaþmazlýk gibi durumlar sadecemaddi güce (insan, silah, mühimmat vb) dayan-dýrýlmýyordu. Taraflarýn savaþý kazanmasý veya kay-betmesinde, anlaþmazlýk durumunda haklý veyahaksýz olmasýnda söz (kelam) bir ölçü deðeri taþý-maktaydý. Yani söz her türlü gücün üstünde birdeðer olarak ortaya çýkmakta, maddi gücü kesin biryenilgiye uðratabilmekteydi. Birbirleriyle savaþmakdurumunda kalan iki kabile, isterlerse bu savaþý,kýlýca baþvurmaksýzýn, temsilci olarak seçtikleri þairveya hatiplerin (her kabilenin resmi nitelikte þairi,hatibi bulunmaktaydý) söyleyecekleri belaðatlý þiirveya hitabetle yapabilirlerdi. Savaþýn sonucu, yaniyenen ile yenilen, inþad veya irad edilen þiir ve hita-bete göre belirlenirdi. Ýnþad ettiði þiir ile, irad ettiðihitabetle karþý tarafý yenmiþ sayýlan taraf kabile, si-lah gücüyle kazanýlan bir savaþtan çýkmýþçasýna ga-nimetler, tazminatlar alýrdý. Kaybetmiþ sayýlan ise,bu sonuçlara katlanýrdý.

Yine arap toplumunda sözün, edebiyatýn budenli yüceltilmiþ olmasýna, Kur’an’ýn Peygamberi-mize gönderilmesinde de tanýk olmaktayýz. Baþkabir söyleyiþle Kur’an, cahilî olarak nitelendirilen butopluluðun söz sanatýna karþý derin ilgisi dolayýsýyla,adeta onlarý bu alanda bir savaþa çaðýrýr. Hakikatolarak kabul etmiyorlar ise, bunun hakikat olma-dýðýný isbat etmeleri, benzetme (nazîre) yapmalarýistenir. Gerçekten Kur’an’ýn bir çok ayetlerindeküfür topluluðuna açýkça, bir süresine bir kaç aye-tine, nihayet tek bir ayetine nazîre yapýlmasý çaðrýsý,uyarýþý ve meydan okunmasý vardýr. Bu meydanokumaya cevap vermek isteyen bile olmuþtur, amabu tür benzetmeleri Ýslam’a karþý olanlar daha ilkbaþtan tepkiyle karþýlamýþlar, belagat bakýmýndançok yetersiz, hatta gülünç bulmuþlardýr. Ýnanmamýþolsalar da Kur’an’ýn açýk seçik, çarpýcý, derindenderine ruha iþleyen belagatý (ki bu niteliði bir baþkamucizedir) onlarý etkilemiþ, adeta çarpmýþtýr.

Nitekim, Ýslam’a ve onun tebliðcisi Allah Rasu-lüne bilinçli olarak karþý koyan, ayný zamanda odönemin arap toplumunun, düþünce ve deðerlersisteminin somut temsilcisi olan Ebu Cehil gibi ileri

..24..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

Page 25: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

gelenleri, gece vakitlerinde, Hz.Ebu Bekir (r.a.)’inKur’an’ý okumasýný, en azýndan bir edebiyat zevkiy-le dinlemekten kendilerini alamamýþlardýr. Ýnan-masalar da, düþmanlýklarýný hayatlarýnýn sonlarýnakadar sürdürseler de.

Ders alýnacak bir belagat, bir söz sanatýörneðini de Hz. Ömer(r.a.)’in bir ayeti dinledi-ðinde müslümanlýðý kabul etmesinde görüyoruz.Hz.Ömer, bütün öfkesi üstünde kýzkardeþininevine geldiðinde, kendisine dinletilen ayetingönlüne iþleyen etkisiyle bir baþka kiþiliðe, ger-çek Ömer kiþiliðine kavuþuyor. Kur’an’ýn haki-kati, Hz.Ömer’i anlamý yanýnda belaðatýyla dadeðiþtiriyor, kalbini hakikatin dirilten soluðu verengine ram kýlýyor.

Peygamber Efendimizin, bir bakýma resmi sta-tülü þair olarak Hasan bin Sabit hz.’lerini seçerekonurlandýrmalarý, üzerinde ciddiyetle durulacak birbaþka kalýcý örnektir.

Bütün bunlarý bir noktada toplamaya çalýþýrsak,sözün bir toplumu etkileyerek sürükleyiþini, gerekfert, gerek toplum planýnda, söylememiz gerek-mektedir. Sözün, hakikat uðrunda kullanýlmasýn-dan çok, fertleri ve topluluklarý belli bazý hedeflereyöneltmede nasýl etkileyici þekilde kullanýldýðýnýFransýz Ýhtilalinde gözlemlemek mümkündür.

Gerçekten Fransýz ihtilali bütün safhalarýylasözü ustaca kullanan kimselerin olaylara ve toplu-luklara yön vermesini veya yöneltmesini çarpýcýþekilde göstermesi bakýmýndan ilginçtir. Korkunçbir kargaþa ortamýnda söz ustasý sayýlacak bazý kim-seler (Robespierre gibi) fertlere, topluluklara hakimolmasýný bilmiþler, onlarý kendi düþündükleri he-defe yöneltmede güçlük çekmemiþlerdir. Bir an-lamda siyasal iktidar çekiþme ve çatýþmasýnda, kiþi-ler, silah yerine, öncelikle sözü meydana sürmüþ-lerdir veya sözü kullanma yetenekleri siyaset ala-nýna alýp götürmüþtür. Sözü kullanamayan, zama-nýnda sözün etki gücünü dengelemeyen kimselerise giyotine gitmekten kurtulamamýþlardýr. Baðla-rýndan kurtulmuþ topluluklarýn çalkanan bir denizgibi dalgalanýþlarýný söz ustalýðý yatýþtýrmýþ, coþ-turmuþ, anafora dönüþtürmüþ, istenilen hedefe yö-neltmiþtir.

Genel olarak sözün bu tür kullanýlmasýnýKur’an’ýn “Þuara = Þairler” suresi ýþýðýnda düþünüpdeðerlendirmek mümkündür. Günümüzde edebi-yatýn ve sanatýn iþlevini bu kadar günlük iþlereyaygýnlaþtýrarak kullanmak zor olabilir. Daha

doðrusu edebiyat ve sanat, her ne kadar fertlertarafýndan yapýlýyorsa da, bir baþka insana,topluluða, baþka toplumlara ulaþmasý için, birbakýma edebiyat ve sanat dýþý kuruluþlara, ku-rumlara, kýsaca organizasyona ihtiyaç duy-maktadýr. Bu anlamda bir edebiyat eserinin, birsanat eserinin, özümlediði medeniyetin mücade-lesine katkýda bulunabilmesi, bakýmýndan, daðýtý-mýna, görsel düzeyde sergilenmesinden deðerlen-dirilmesine kadar geçen safhalarý belli organizas-yonlar içinde yürütmesi kaçýnýlmazdýr. Bu durumedebiyatýn, sanatýn amaç ve iþlevinin deðiþime uð-radýðýndan deðil, bu iþlev ve amacýný gerçekleþ-tirmesi için ortaya çýkan bazý araçlarýn kullanýlmazorunluluðundan gelmektedir. Ýþte bu araçlarýn zo-runluluðunu duymayan veya öngörmeyen bir tutu-mun bir medeniyet mücadelesinde baþarýlý olabil-mesi de tartýþýlýr hale gelmiþtir. Edebiyatýn gereðiderken, bütünüyle araç durumunda olan þeylerekaçýnýlmaz bir baðlýlýðýn olmasýný düþünmesek bile,böyle bir olguyla karþý karþýya bulunulduðunu bil-mek durumundayýz.

Bütün bunlarý kabul ediyor isek, edebiyatýn,sanatýn Ýslam düþüncesi, dünya görüþü, inancý,medeniyeti, ne dersek diyelim, bakýmýndan önemlive etkili olmasýný da düþünmek zorundayýz, insanýnruhi bakýmdan sorunlarýn sarmalýna takýldýðýný veböyle bir zamaný yaþamakta olduðunu bir önveriolarak kabul ediyor, buna baðlý olarak da açýþýnýduyarak çözüm olacaðý inancýyla Ýslamý gönlümüz-de ýþýldatýyor isek, edebiyatý ve sanatý da önem-semek durumundayýz, hatta zorundayýz, demektir.Bu da sorunun bir baþka yönü

..25..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

Edebiyat, þiir, sinemamüzik, tiyatro

hatýralar, röportajlar...bu adreste

www.sanatalemi.net

K

Page 26: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Tartuþinin Mýsýr Meliki Efdale Nasihati

EY Emir-ül-müminin! Bu saltanatsenden öncekinin ölmesi ile eli-ne geçti. Senden önceki, þimdi

bu saltanattan ölmek suretiyle uzaklaþtýðý gibi, sende uzaklaþacaksýn. Bu ümmetin üzerine aldýðýn iþlerhususunda Allahü teâlâdan kork. Zira Allahü te-âlâ, iðneden ipliðe kadar seni hesaba çekecektir.Allahü teâlâ Kuran-ý kerimde mealen; (Rabbinhakký için, biz onlarýn hepsine muhakkak suret-te yapmakta olduklarý þeylerden soracaðýz) buyu-ruyor. (Nal 92-93)

Biliniz ki, insanlar, emirlere tabi olmakta, Ce-hennemden korkmakta ve arkadaþlarý ve ailesi ilemünasebetlerde fýkýh ilmine çok muhtaçtýr. Halk,sultandan güzel huy ve yüksek davranýþlar bekler.

Ahkamda ayrýlýklarýn ve düþmanlýklarýn gideril-mesini ister. Bu iþleri halletmek için, sultanlarýndaha fazla ilme ve hikmete ihtiyaçlarý vardýr. Ýlimsizinsan, insansýz þehir gibidir. Sultanda hususi, in-sanlarda umumi olan en güzel, þey; ilmi sevmek,onunla süslenmek ve ilim sahiplerine hürmettir.Zira bu hususta insani tarafýn kuvvetine ve hayvaniduygulardan uzaklýðýna, derecesine ve duygularýnýnyüceliðine delil vardýr.

Eðer sultan ilimden uzak olursa, nefsinin arzu veisteklerine tabi olur ve tebasýna yularsýz at gibi zararverir. Çýkmaz sokaklara girer ve uðradýðý yerlerifelakete uðratýr. Kötü huylardan, fuhuþtan ve rezil-likten uzaklaþmak, ilimden ne kadar nasiplenmiþse,ona göre mümkün olur. Bunlarýn hepsi sende görü-lebilir. Güzelliðin artmasý için âlimlerin meclisle-rinde oturmaya, fakihlerin sohbetini dinlemeye,ilim kitaplarýný, ulemanýn divanlarýný, geçmiþ hü-kümdarlarýn hayatlarýný incelemeye çok fazla ihti-yaç vardýr.

Ey Sultan! Allahü teâlâdan korkmayý emreden-den üstün, onu emretmeyenden küçük, Allahü te-âlânýn emrini kabul edenden ve Allahü teâlânýn

hükmünü öðrenenden daha kýymetli, Allahü teâ-lânýn sýfatlarý ile sýfatlanandan daha þerefli kimseyoktur. Ýlim, Allahü teâlânýn sýfatýdýr. Allahü teala,ilminin geniþliðini ve çokluðunu bildirmekte vemealen þöyle buyurmaktadýr: (Allahýn kürsüsü,gökleri ve yeri çevrelemiþ, kaplamýþtýr.) (Bakara255)

Bu ayet-i kerimedeki kürsi, ilimdir. Kürsi sa-hipleri de ulemadýr. Ýlim böyle faziletli olunca, sul-tanlarýn, iktidar sahiplerinin, eþrafýn ve þeyhlerinilimle meþgul olmalarý evladýr. Zira, bu makamlardahata yapmak çok çirkindir. Fazilet göstermek isebüyük bir fazilettir.

Ýbrahim bin Mehdi, Halife Memun, fakihlerlefýkýhtan konuþurken yanlarýna girdi. Halife Me-mun, Ýbrahim bin Mehdiye; “Ey amcacýðým! Bu â-limlerin dediði hususta ne dersin?” deyince o; “Eymüminlerin emiri! Bizimle küçüklükte meþguloldular. Biz de, yaþlýlýkta onlarla ilgileniyoruz” dedi.Halife Memun; “Niçin bugün ilim öðrenmiyorsun?”diye sorunca, Ýbrahim bin Mehdi; “Benim gibi biriiçin ilim öðrenmek güzel olur mu?” dedi. HalifeMemun; “Evet, güzel olur. Ýlim talep ederek ölmen,cehalete razý olarak yaþamandan hayýrlýdýr” dedi.Ýbrahim bin Mehdi; “Ýlim talebi ne zaman güzelolur?” diye sorunca, Halife Memun; “Hayat, seniniçin güzel olduðu zaman” diye cevap verdi.

Ahlak ilmiyle uðraþanlardan biri, ilim öðrenen,ilimle meþguliyeti seven ve bu yaþta ilim öðrendiðiiçin utanan bir ihtiyara; “Ey pir-i fani! Âhýrömrünün, evvel ömründen efdal olmasýndan mýutanýyorsun? Halbuki cehalet özür olmadýðý halde,küçüklük özürdür” dedi.

Âlimler buyurdular ki: “Ýlmin kuvvetlendir-mediði izzet, zillettir. Akýlla teyit edilmeyen ilimsapýklýktýr.” Hal böyle olunca, her melik veya mev-ki sahibi, ilim öðrenmekten nasýl geri durabilir.

Musa aleyhisselam, Þama, bütün Bahreyn ülke-lerine, batýnýn en ücra köþelerine, Hz. Hýzýr’ý bul-mak, ondan bir þeyler öðrenmek için gitti. Onu bul-duðu zaman da; “Sana, rüþt ve hidayetten bildi-

..26..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

ÝDARECÝLERE TAVSÝYELER 2

Çok Amaçlý Program Cd’si

Page 27: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

ðini bana öðretmen için tabi olabilir miyim” dedi.Peygamber efendimiz, bütün mahlukatýn seçilmiþiolduðu halde, Allahü teâlâ Ona mealen; (Ya Rab-bi, ilmimi arttýr) demesini bildirmektedir. (Taha114)

Þayet Allahü teâlânýn katýnda ilimden dahaþerefli bir þey olsaydý, Allahü teâlâ, Peygamberineonu yapmasýný bildirirdi. Ýnsanoðlunun atasý Âdemaleyhisselam, melekler, Rablerine tesbih ve takdis-ler ile iftihar ettikleri zaman, ilmi ile iftihar etti.(Allahü teâlâ meleklere; “Eðer (her þeyin iç yüzü-nü bilen) sadýklarsanýz, (eþyayý kastederek) bunla-rýn isimlerini bana haber verin) buyuruluyor.(Bakara 31)

Melekler bunu söylemekten aciz kalýnca, onlara,Âdem aleyhisselama doðru secde etmelerini em-retti. Bütün bunlar, ilmin þerefini ve kýymetini gös-termektedir.

“Küçüklükte öðrenilen ilim, mermere yazmakgibi, yaþlýlýkta öðrenilen ilim, suyun üzerine yazýyazmak gibidir” sözü, sana mazeret kapýsý açmasýn.Ahnef bin Kays, bu sözü söyleyen bir kiþiye; “Yaþlýbir zat, aklen daha kamildir. Ancak, kalbi meþgulolup, manayý araþtýrýr ve dikkatini sebeplere verir”buyurdu. Resulullah efendimizin Eshabý arasýnda,yaþlýlar, olgun kimseler, gençler vardý. Hepsi ilim,Kuran, sünnet öðreniyorlardý. Hepsi ilim deryalarý,fýkýh ve hikmet membalarý idiler. Ancak küçük-lükte öðrenilen ilim, saðlam temellere oturur. An-cak, bir þeyin hepsi ele geçmezse, hepsini de kay-betmemelidir.

Birisi “Ben ilim öðrenmek istiyorum. Ancak onuzayi etmekten korkuyorum” dedi. Hz. Ebu Hüreyrebuyudu ki: “Ýlim öðrenmeyi terk etmen, ilmi zayietmeye yeterlidir.”

Meþhur nahiv âlimi Esmai anlatýr: “Birgün birArab çocuðuna; “Arap evlatlarýndan bahset?”dedim. Onun konuþmasýndaki güzellik beni büyü-lemiþti. Ona; “Bin altýnýn olup da ahmak olmayýister misin?” diye sorunca, o çocuk; “Hayýr” dedi.“Niçin?” diye sorduðumda; “Bu para, benim ah-maklýðýmý arttýrýr. Bende bulunan diðer þeyleri alýr.Böylece bende, sadece ahmaklýðým kalýr” dedi. Budurum, çocuðun zekasýnýn parlaklýðýný ve kendi-sinden daha yaþlý olanlardan daha dikkatli dav-randýðýný göstermektedir. Zekanýn ve cömertliðinbir sýnýrý yoktur.

Olgun ve doðru görüþ sahibi kimselerin, uzun

tecrübeler, çok ibareler dinlemek, günler geçirmek,hadiseleri yaþamak gibi þeyler ile iþlerini ýslahetmesidir. Ýslam âlimleri buyurdular ki: “Tecrübe,aklýn aynasýdýr. Gurur, cehaletin meyvesidir.” Busebeple yaþlýlarýn görüþleri övülmüþtür ve denil-miþtir ki: “Yaþlýlar, vakar aðaçlarý, nur membalarýdýr.Onlara, kolay kolay yanýlmaz. Yaþlýlarýn görüþlerinesarýlýnýz. Zira, onlarýn zekalarý olmasa da, zekaolarak tecrübeleri yeter.

Resulullah efendimiz buyurdu ki: (Ey Ebüd-derda! Aklýný artýr ki, Rabbine yakýnlýðýn artsýn!Haramlardan sakýn, farzlarý yap, akýllý olursun.Sonra bunlarý, salih amellerle ziyade eyle.Dünyada aklýn ve Rabbinin katýnda yakýnlýðýn veizzetin artar.)

Gülümsemenin Önemi Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Müslüman güler yüzlü, münafýk asýk suratlý olur. Tebessüm, bedavadýr, alaný mutlu eder, vereni

üzmez. Bazen bir tebessümün hatýrasý ömür boyu

unutulmaz. Huzurun anahtarý tebessümdür. Tebessüm edemeyen zavallýdýr. Tebessüm ateþinde erimeyen maden bulunmaz. Kalblerin fethi gülümsemekten geçer. Bir te-

bessüme esir olan genç erkek, bir kýzýn hiçbir mezi-yetini dikkate almadan onunla evlenmek hatasýnakurban gidebilir.

Gülümsemesini bilmek, iki cihan mutluluðunasebep olur.

Ýslamiyet, sevgi, güler yüz, tatlý söz, dürüstlük veiyilik dinidir.

Dostlara doðru söylemeli, düþmanlarý güleryüzle ve tatlý dil ile idare etmelidir.

Baþarýnýn sýrrý, güler yüz, tatlý dil ve güzel siya-settir. Güzel siyaset, herkesin memnun olmasý de-mektir.

Düþmanýnýza iyilik edin, hediye verin. Kýrýldýðý-nýz arkadaþýnýza iyilik edin, sýkýldýðýnýz insana güleryüz gösterin. Bunlarý yaparsanýz rahat edersiniz.

Evliyadan bir zat, (Bir kimsenin veli olduðu;tatlý dili, güzel ahlaký, güler yüzü, cömertliði, müna-kaþa etmemesi, özürleri kabul etmesi ve herkesemerhamet etmesi ile anlaþýlýr) buyurmuþtur.

Güzel ahlaklý kimse, edeplidir, az konuþur, hatasý

..27..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

Page 28: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

azdýr, gýybet etmez, Allah için sever, Allah içinbuðzeder, emanete riayet eder, komþu ve arkadaþýnýkorur. Güzel ahlaklý bir zata, kötü huylu hanýmý ilenasýl iyi geçindiði sorulunca, (Ýyi huylu ile herkesgeçinir. Marifet kötü huylu ile geçinebilmektir.Onun kötü huyuna sabredemezsem benim iyi huyluolduðum nereden belli olacaktýr) dedi.

Hadis-i þeriflerde buyuruldu ki: (Arkadaþýnýn yanýnda suratý asýk durana

melekler lanet eder.)(Arkadaþýnýn yüzüne tebessüm etmek sadaka

gibi sevaptýr.) (Mallarýnýzla herkesi memnun edemezsiniz.

Güler yüz ve tatlý dil ile memnun etmeye çalý-þýn!)

(Arkadaþýnýn yüzüne sevgi ile bakmak iba-dettir, güler yüz göstermek ise günahlara kefa-rettir.)

(Arkadaþýna faydan yoksa, bari zararýn olma-sýn! Onu sevindiremediysen üzme bari. Onu öv-memiþsen, hiç deðilse kötüleme!)

(Hediyeleþirseniz, birbirinizi seversiniz.)(Ýyiliði, güzel yüzlülerden talep ediniz.)(Ýyi kadýn, güzel ve güler yüzlü olandýr.)(Bir insan az ibadet etse de, güzel ahlaký saye-

sinde en yüksek dereceye kavuþur.) (Yumuþak davran! Sertlikten sakýn! Yumu-

þaklýk insaný süsler, çirkinliði giderir.)(Sürme çekmek, akarsuya, yeþilliðe ve (helal

olan) güzel yüze bakmak göze kuvvet verir.)(Güzel huy gibi asalet olmaz.)(Güzellik, kiminde daha güzeldir: Adalet

güzeldir, fakat idarecide daha güzeldir. Cömertlikzenginde daha güzeldir. Haya güzeldir, kadýndadaha güzeldir.)

(Geceleri çok namaz kýlanýn yüzü güzel olur.)(Güzelin güzeli güzel ahlaktýr.)(Din, güzel ahlaktýr.)Ýþleri Ehline VermekKuran-ý kerimde ve hadis-i þeriflerde, iþleri ehli

olana yani layýk olduðu kimselere verilmesi emre-diliyor. Görev yerlerinin emanet olduðu, bu ema-netlere riayet edilmesi, uyulmasý emredilmektedir.Kuran-ý kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Allah size, mutlaka emanetleri (iþleri) ehliolanlara vermenizi ve insanlar arasýnda hükmet-

tiðiniz zaman adaletle davranmanýzý emreder.)(Nisa 58)

(Biz emaneti (dinin emir ve yasaklarýný),göklere, yere ve daðlara teklif ettik de onlar bunuyüklenmekten çekindiler, (sorumluluðundan)korktular. Onu insan yüklendi. Doðrusu o çokzâlim, çok cahildir.) (Ahzab 72)

Müminler övülürken, (Emanetlerine (dininemir ve yasaklarýna) riayet ederler ve verdiklerisözleri yerine getirirler. ) buyuruluyor. (Müminun8)

Bir iþi yaparken de aralarýnda istiþare ettikleri,birbirine danýþarak yaptýklarý bildiriliyor. (Þura 37)

Hadis-i þeriflerde de buyuruluyor ki: (Ýþ ehli olmayana (layýk olmayana) tevdi edil-

diði (verildiði) zaman, kýyameti bekle.) (Buhari) (Emanet zayi edildiðinde kýyametin kopma-

sýný bekleyin. “Ya Resulallah, emanetin zayi edil-mesi nasýl olur?” denince, (Görev ehlinden baþka-sýna verildiði zaman kýyameti bekleyin.) buyurdu.(Buhari)

(Allah yolunda savaþ, bütün günahlarýn affýnasebeptir. Fakat emanete hýyanetin affýna sebepolmaz. Allah yolunda öldürülen kimse, kýya-mette, emaneti ödemeyince cehenneme atýlýr.)(Beyheki)

(Emanete riayet edilmezse, zekat zorla verilir-se, ilim, dine hizmet için deðil de, para ve makamiçin öðrenilirse, kiþi, hanýmýnýn meþru olmayanarzusunu yapmaya çalýþýrsa, ana babasýna isyanederse, fasýk ve ehil olmayanlar iþbaþýna getiri-lirse, kötülüðünden korkup zâlime hürmet edi-lirse, gayrý meþru iliþkiler, çalgýlý içkili yerlerçoðalýrsa, yeni nesil, önceki âlimleri kötülerse, ozaman çeþitli belaya maruz kalýrlar.) (Bezzar)

(Emanete riayet etmeyenin imaný yoktur. O-nun namazý da, zekatý da kabul olmaz.) (Bezzar)

(Ýmaný yok, imaný olgun deðil demektir. Kabulolmaz demek, sahih olmaz demek deðildir. Namazýve diðer ibadeti sahih olur, borçtan kurtulur. Fakatnamaz ve zekattan hasýl olacak büyük sevaplarakavuþamaz demektir.)

Bir iþe diplomalý veya unvanlý kimse deðil, o iþihakký ile yapabilen kimseler getirilmelidir. Adamkayýrmak, adama göre iþ vermek uygun deðildir.Her zaman iþe göre adam seçmelidir. O eleman o iþelayýksa o iþ ona verilmeli, layýk deðilse, layýk olanýnýaramalýdýr.

..28..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

K

Page 29: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

B iliyoruz ki, insan, Cenab-ý Hakk’ýnaynasýdýr. Allah, insaný kendindenbahþettiði bir nur ile yarattý ve büyük

tecellilerle nasiplendirdi. Allah Rasulü (A.S.),“Allah, Adem’i kendi suretinde yarattý” (Buhari,Müslim, Ahmed) derken iþte bu hakikate iþaretediyor. Bunun için tasavvufta insana “Mazhar-ýHak” (Cenab-ý Hakk’ýn yansýdýðý varlýk) deniyor.Ýnsanýn kalbi de “Nazargâh-ý Ýlahi” (Allah’ýn bak-týðý yer) olarak tanýtýlýyor.

Ýnsanýn vücudu, þu gördüðümüz maddi aleminunsurlarýndan yaratýlmýþtýr. Fakat ruhi yönü, gö-rünmeyen alemin hazineleri ile bezenmiþtir. Ýnsanýyalnýzca et ve kemik olmaktan kurtaran kalb, ruh,vicdan, ilim, fikir, sevgi gibi cevherler, iþte o gaybalemine, yani melekût alemine aittir.

Peki, insan diðer varlýklardan farklý olarakneden böyle özel yaratýldý? Bu özel yaratýlýþ, çoközel bir vazife içindir: O Kudreti Sonsuz Yaratýcý’yýtanýmak, sevmek ve... bütün varlýklara bu sevgiyiyaymak.

O halde bir kalp, ilahi sevgiden nasiplendiðiölçüde insanlarý sevebilir, yaradýlmýþlara hizmet e-debilir, onlarýn yükünü ve zahmetini çekebilir. Rah-man ve Rahim olan Yüce Allah’ý tanýyan insan, butanýyýþý miktarýnca kendisinin ve diðer insanlarýnkýymetini bilir, hakkýný verir, adaleti gözetir. AncakAllah sevgisiyle baþkalarýný karþýlýksýz sevebilir.Ýnsanlýðýn bugünkü manzarasý bu gerçeðin ispatýdeðil mi?

Ýnsaný kendine halife (temsilci) yapan ve o-nunla kainattaki mükemmelliði tamamlayan YüceRabbimiz, bu þerefli varlýðýn hak ve hukukunu ko-ruma adýna bizlere birçok emirler vermiþ, yollar öð-retmiþtir. Ýþte din, bir anlamýyla, insanlýðýn þerefinikorumaya yönelik bu emir ve yasaklar bütünüdür.

Önce þunu bilelim: Yüce Rabbine iman eden

herkes, gerçek insanlýða adým atmýþtýr. Ve Allah’agiden dostluk yolculuðuna baþlamýþtýr. “Allah mü-minlerinin dostudur” (Bakara/257) ayeti bu müjde-yi veriyor. O halde bir kalbe iman nuru girmiþ vebaþ secdeye eðilmiþ ise, artýk onun taþýmaya baþ-ladýðý ilahî nur ve emanet, ona karþý sevgi ve neza-keti gerektirir. Yerlerin, göklerin ve daðlarýn taþý-maktan çekindiði ilahî sorumluluk emanetini, mü-minler taþýmaktadýr. Bunun için müminlerin kýy-meti büyük, hatýrý yüksek, hukuku aðýr ve iþi ciddi-dir. Allah’ýn dostlarýna, yani müminlere düþmanolmak, ancak Allah’ýn düþmanlarýnýn iþidir. HemYüce Rabbimiz her mümini diðer müminin kardeþiyapmamýþ mýydý?

Artýk bu þerefli insana zulmetmek, onu haksýzyere üzmek, kýnamak, kendisiyle alay etmek kesin-likle yasaktýr, yani haramdýr.

Ýnsanýn caný, kaný, malý, ýrzý ve þerefi Kâbe gibikutsaldýr, koruma altýndadýr. Haksýz yere cana kýy-mak, kan akýtmak, mal gasbetmek, ýrzý karalamak,þerefi zedelemek en büyük zulümdür ve haramdýr.Bunlarý yapanýn düþmaný Allah’týr.

Bu þerefli insanýn arkasýndan çekiþtirilmez,yüzüne karþý dalga geçilmez. Herhangi bir ortamdakusurlarý alay konusu yapýlýp, þerefi çiðnenmez.Varsa bir kusuru, dostça ve mertçe kendisinesöylenir, düzelmesi beklenir ve bunun için samimiolarak dua ve yardým edilir. Çünkü, günah ile kir-lenen kalp ve zedelenen edeb, herkesin ortak kýy-metidir. Günahla hastalanmýþ kalbi ve zayi edilmiþedebi kurtarmak için ortak çaba göstermelidir. Buçaba, Allah sevgisinin, takvanýn gereði ve erdemliinsan olmanýn iþaretidir.

Güzellikten sapmýþ, ayaðý kaymýþ bir insanýnkötü haline sevinmek ve onu düþtüðü bataklýktaterketmek asla þerefli insanlarýn iþi deðildir. Bu,dostluða da sýðmaz. Hakka aþýk müminlere,

..29..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

HAKKIN AYNASINIKIRMAYALIM

Abdullah TOKATLI / Semerkand Dergisi

Page 30: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

kötülükle kirlenen bir kalp aynasýný temizlemekiçin çabalamak düþer. Çünkü o kalp iman etmiþtir;bu iman emanetini ve onun meyvesi olan edebikorumak her müminin vazifesidir.

Rasulullah (A.S.) buyuruyor ki:“Sizden biriniz diðer kardeþinizin aynasýdýr;

öyleyse onda bakana eziyet verecek kötü bir hal gö-rürse, onu gidermeye çalýþsýn.” (Buhari, Tirmizî)

“Mümin müminin aynasýdýr. Mümin mümininkardeþidir; onun kaybolan malýný ve çiðnenen þere-fini korur, arkasýndan kendisini destekler, gýyabýndahakkýný savunur.” (Ebu Dâvud)

Kusur Ýþleyene Deðil, Kusura KýzýlýrHz. Ömer (R.A.) naklediyor: “Rasulullah

(A.S.) zamanýnda Abdullah isminde “el-hýmâr”lakabýyla meþhur birisi vardý; sýk sýk Rasulullah’ýgüldürürdü. Bir defasýnda içki içtiði için Efendimizonu cezalandýrmýþtý. Baþka bir defasýnda yine içkiyüzünden huzura getirildi; Efendimiz (A.S.) em-retti, yine ceza uygulandý. Onun bu þekilde bir kaçdefa cezalandýrýldýðýný gören birisi:

“Allah ona lânet etsin! Ne kadar da çok içkiiçiyor.” diye lânet okudu. Bunu duyan Rasulullah(A.S.).

“Ona lânet etmeyin! Vallahi o Allah ve Rasu-lünü seviyor.” buyurdu. (Buhari, Ebû Ya’lâ)

Ebu Hureyre’nin (R.A.) aktardýðý bir olayda da,yine içki yüzünden ceza verilen bir kimseye orada-kilerin beddua etmesi üzerine Rasulullah (A.S.):

“Böyle söylemeyiniz! Kardeþinize karþý þeytanayardýmcý olmayýnýz! (Buhari) Allahým onu affet,onu doðru yola ilet. Allah sana acýsýn deyiniz.”buyuruyor. (Kandehlevî)

Ashabtan Ebu’d Derdâ (R.A.), açýkça günahiþlemiþ bir adama rastladý. Adamýn etrafýndakilersövüp sayýyor, iþlediði günahtan dolayý onu kýnayýpduruyorlardý. Ebu’d Derdâ (R.A.):

“Hey, ne bu haliniz, siz bu kardeþinizi bir kuyuyadüþmüþ görseniz çýkarmayacak mýsýnýz? diye ses-lendi. Oradakiler:

“Çýkarýrdýk elbette.” dediler. Ebu’d Derdâ(R.A.):

“Öyleyse, kardeþinize kötü kötü konuþmayý bý-rakýn; size sýhhat veren ve bu tür þeylerden uzaktutan Allah’a hamdedin.” dedi. Onlar:

“Sen buna kýzmýyor musun?” diye sorduklarýn-da, Ebu’d Derdâ (R.A.):

“Ben ona deðil, yaptýðý iþe kýzýyorum. Bir kar-deþim olarak, yaptýðý kötülüðü terk etmesi için onadua ediyorum.” dedi. (Ebu Nuaym)

Mümin kardeþlerimizle farklý mizaç ve anlayýþta,deðiþik görüþ ve mezhepte olabiliriz. Aramýzdakiihtilaflarý fitne ve düþmanlýk sebebi deðil, rahmetvesilesi yapmalýyýz. Cenab-ý Hakk’ýn geniþ tuttuðubir yolu biz daraltmayýz. O’nun hoþ gördüðü birkulu biz kýnayýp darýltamayýz. Darýltýyorsak o bizimkalbimizin darlýðýndan ve hastalýðýndandýr.

Ýslâm’ýn bizden istediði þefkat bununla da bitmi-yor: Müminler, haksýz yere baþka dindeki insanlarave diðer canlýlara da zulmedemez. Müminin yapa-caðý ya þefkat ya da adalettir. Ötesi zulüm ve iha-nettir.

..30..sayý 17 / 2006

KARDELEN / HAZÝRAN

K

Page 31: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

B ilecik ili, Marmara Bölgesi’nin güneydoðusunda; Marmara, Karadeniz, ÝçAnadolu ve Ege Bölgelerinin kesim

noktalarý üzerinde yer alýr. Ýlin bilinen en eskiisimleri arasýnda Agrilion ve Belekoma vardýr.Bilecik, Osmanlý Ýmparatorluðu’nun doðduðu top-raklardadýr. Sakarya ýrmaðýnýn etrafýnda kurulan vegöletleri ve derelerinin zenginliði ile tanýnan yöreantik çaðlardan günümüze tarihin izlerini taþýr.

ÝLÇELER Bilecik ilinin ilçeleri; Bozüyük, Gölpazarý,

Ýnhisar, Osmaneli, Pazaryeri, Söðüt ve Yenipazar’-dýr.

Bozüyük: Bozüyük Frigler döneminde oluþmuþbir yerleþim merkezidir. 1908’den sonra ErtuðrulLivasý’na baðlanarak Kaza merkezi yapýlmýþtýr.Bozüyük Bilecik’in il olmasý ile birlikte 1924 yýlýndailçe statüsüne kavuþturulmuþtur.

Gölpazarý: Bizanslýlar döneminde HarmankayaTekfurluðu’na baðlý olan Gölpazarý, Osman Gazitarafýndan alýnmýþtýr. Gölpazarý kuruluþundan iti-baren sýra ile Resulþel, Dönen ve Akçaova (Akça-oba) adlarýyla anýlmýþ, son olarak Gölpazarý adýnýalmýþtýr.

Ýnhisar: Ýnhisar önceleri Söðüt’e baðlý bir bucakiken mütevazý nüfusuna raðmen coðrafi konumudikkate alýnarak 1991 yýlýnda ilçe yapýlmýþtýr.

Osmaneli: Osmaneli çok eski bir yerleþim ye-ridir; Trakyalýlar, Romalýlar ve Bizans’a ait kalýntýlarbunu göstermektedir.

Pazaryeri: Pazaryeri’nde ilk yerleþim 1273 yý-lýnda olmuþtur. Pazaryeri’nde hediyelik ve turistiktoprak ev eþyasý ve aðaç eþya yapýmcýlýðý da sürdü-rülmektedir.

Söðüt: Söðüt, Ertuðrul Gazi tarafýndan bir ku-þatma ve mücadele sonucunda 1232 yýlýnda Bizans-lýlardan alýnmýþtýr. Ertuðrul Gazi Türbesinin deiçinde bulunduðu ilçe önemli bir turizm merkezidir.

Yenipazar: Eski adý Kýrka olan Yenipazar,Cumhuriyetten önce Bolu’nun Göynük ilçesine

baðlýydý. 1926’da bucak olarak Gölpazarý’na bað-lanmýþ, 1988’de de ilçe olmuþtur.

NASIL GÝDÝLÝR?Karayolu: Otobüs Terminal Þehir merkezinde

Atatürk Bulvarý üzerinde bulunmaktadýr. Demiryolu: Tren istasyonu þehir merkezine 4

km. mesafededir.Bilecik Merkezinin ilçelere uzaklýklarý

Söðüt .......... 29 km Pazaryeri .... 30 km Bozhöyük .. 34 km Osamaneli .. 34 km Gölpazarý .... 44 km Ýnhisar ....... 56 km Yenipazar ... 81 km

GEZÝLECEK YERLERAnýtlar

Metristepe Anýtý: Kurtuluþ Savaþýnýn simgesiZafer Anýtý Bozüyük Ýlçemizde, Ýnönü Savaþlarýnýnkazanýldýðý yerdedir.

Türk Büyükleri Platformu: Tarihte devletkuran Türk Büyüklerinin büstlerinin yer aldýðýplatform Söðüt Ýlçesindedir.

Kale ve KulelerSaat Kulesi: Bilecik il merkezinde, þehre hakim

bir yamaç üzerinde inþa edilmiþ, dört cepheli, saatgöstergeli olup, Sultan II. Abdülhamit tarafýndanyaptýrýlmýþtýr.

Belekoma Kalesi Hamsu Çayý kenarýnda sivribir tepe üzerindedir. Bizanslýlar tarafýndan OrtaÇað’da yaptýrýlmýþtýr.

Han ve KervansaraylarKöprülü Mehmet Paþa Kervansarayý: Bilecik-

Adapazarý karayolu üzerinde Vezirhan Beldesin-dedir. 17.yüzyýl baþlarýnda Sadrazam KöprülüMehmet Paþa yaptýrmýþtýr. 1915’te saðlam olduðubilinen çatý bu tarihten sonra çökmüþtür. Günü-müzde dört duvar durmaktadýr.

..31..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

BÝLECÝK

Çok Amaçlý Cd, www.bilecik.gov.tr

Page 32: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Taþhan: Gölpazarý Ýlçe merkezindeki Mihalbeytarafýndan yaptýrýlan han, Osmanlý Mimarisinin ya-pýsal özelliklerini taþýr.

TürbelerÞeyh Edebalý Türbesi, Ertuðrulgazi Türbesi,

Malhatun Türbesi, Dursun Fakýh Türbesi, KumralAbdal Türbesi ve Mihalgazi Türbesi Bilecik’inönemli türbeleridir.

KöþklerAtatürk Köþkü: Bozüyük Ýlçesine 25 km.

uzaklýkta, orman içi güzel bir sivil mimari örneðidinlenme yeridir.

ÇeþmelerKaymakam Çeþmesi: Söðüt Ýlçemizde, 1919

yýlýnda Kaymakam Sait Bey tarafýndan yaptýrýlmýþ,Osmanlý Mimarlýk Sanatýnýn son örneklerindendir.

Ýçmeceler ve KaplýcalarOsmaneli-Selçik Ýçmeleri: Osmaneli ilçesine 9

km. uzaklýkta ulaþým kara ve demiryolu ile saðlan-maktadýr. Ýçmenin suyu dört ayrý çeþmeden akar.Mide, karaciðer, safra kesesi baðýrsak ve idrar yollarýhastalýklarýna iyi geldiði gibi böbrek taþlarýnýneritilmesi ve düþürülmesinde etkilidir.

Söðüt Çaltý Kaplýcasý: Söðüt ilçesi Çaltý belde-sinde bulunan kaplýcanýn suyu 30 km. uzaklýktakibir kaynaktan gelmektedir. Banyo ve içme þeklindeyararlanýlan kaplýca; deri hastalýklarý, mide rahat-sýzlýklarý, romatizmal hastalýklar, nevrit, polinevritve kadýn hastalýklarýna iyi gelmektedir.

YaylalarKömürsu Yaylasý: Bozüyük ilçe merkezine 28

km. uzaklýkta köknar, karaçam, kayýn, ardýç, titrekkavak aðaçlarýyla yaz mevsiminde yemyeþil çimenve çeþitli çiçeklerle kaplanýr. Kýþ turizmi açýsýndanönemli yaylalardandýr.

Kamçý Yaylasý: Pazaryeri ilçesinin Bozcaarmutköyü yöresindeki yayla çam ormanlarý ile önemtaþýr. Kamp ve dinlenme yeri olarak kullanýlmak-tadýr.

Sofular Yaylasý: Bozüyük Ýlçe Merkezine 25 km.uzaklýktaki çam ve köknar aðaçlarý ile kaplýyaylanýn yüksekliði ortalama 1600 m. civarýndadýr.Yayla turizmi açýsýndan önemlidir.

Çiçekliyayla: Bozüyük Ýlçe Merkezine yaklaþýk32 km. uzaklýkta yüksekliði 1906 metre olup, En-demik bitki “Çimtien” sadece Çiçekliyayla’da yetiþ-mektedir.

Mesire YerleriKüçükelmalý Gölet Çevresi: Pazaryeri ilçe

merkezine 10 km uzaklýkta Küçükelmalý köyüyakýnýndaki gölet çevresi çam aðaçlarýyla kaplýorman içi dinlenme yeridir.

Bozcaarmut Gölet Çevresi: Bozcaarmut Köyüyakýnlarýnda ilçe merkezine 15 km uzaklýkta,çevresi köknar ve çam ormanlarý ile kaplý bir mesirealanýdýr.

Kýnýk Þelalesi: Merkez Kýnýk Köyü Alamanderemevkii yakýnýndaki kayalýktan çýkan su ilginç birgörüntü vermektedir. Ýl merkezine uzaklýðý yaklaþýk25 km.dir.

Türbin Mesire Yeri: Ýlçe merkezine 7 km.uzaklýktadýr. Çaðlayanýyla da ilgi çeken ve tercihedilen bir yerdir.

Dodurga Barajý: Bozüyük ilçe merkezineyaklaþýk 20 km. uzaklýkta Dodurga kasabasýnýn 2km. güneybatýsýnda yer alan baraj ve çevresidinlenme ve kamp yapmaya elveriþlidir. Barajdasazan ve aynalý sazan balýðý yetiþtirilmektedir.

Sportif EtkinliklerKanyoning: Yenipazar, Karahasanlar- Ýnhisar,

Harmanköy arasý 3100 mt. uzunluðundaki kanyonkanyoning için elveriþlidir.

MüzelerSöðüt Müzesi

COÐRAFYABilecik ilinin en önemli akarsuyu Sakarya Irmaðý

olup, bir doðal göl, bir de baraj gölü bulunmaktadýr. Ýlin orman zenginliði av hayvanlarý bakýmýndan

da zenginleþmesini saðlamýþtýr. Bin metreye kadaryükseklerde orman örtüsü genellikle meþe, otsubitkiler ve makilerden oluþmaktadýr. 1000 metre vedaha yükseklerde ise karaçam, kayýn, kýzýlçam,kestane, köknar türündeki yüksek boylu aðaçlarsýralanýr.

Bilecik’ de Ýç Anadolu Bölgesi’ nin sert ve azyaðýþlý karasal iklimi ile Akdeniz ve Karadeniz kýyý-larýnýn ýlýk ve yaðýþlý ýlýman iklimleri arasýnda geçiþiklimi görülür.

TARÝHÇEKentin Antik Çaðdaki hayatý, tarih kaynakla-

rýnda Bilecik’i de içine alan Bitinya (Bithynia) böl-gesinin genel tarihi içinde gösterilir. Bitinya bölge-sinin bilinen tarihi M.Ö. 1950’lerde burada yaþayanTrakya kavimlerinden Thynler’le baþlar. Bölge daha

..32..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

Page 33: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

sonra Mýsýr, Hitit, Frig, Kimmer, Lidya, Pers,Makedonya, Bitinya Krallýðý, Roma Ýmparatorluðu,Bizans Ýmparatorluðu ve Osmanlý Ýmparatorluðu-nun yönetimine geçmiþtir. Bilecik’in bilinen ilk adýBelekoma’dýr.

Tarihte pek çok kavmin uygarlýk ve egemenli-ðine sahne olan Bilecik, Kayý Boyu’nun Orta Asya’-dan 400 çadýrla gelip Söðüt’te, Osmanlý Devletininkuruluþ merkezliðini yaptýðý yerdir. Ýlin tarihçesininçok eskilere dayanmasý ve Osmanlýnýn kurulduðuyer olmasý ayrýcalýðý yanýnda, Kurtuluþ Savaþý’ndaverdiði çetin mücadeleler ve kazanýlan zaferlerleCumhuriyetin kuruluþunda da önemli bir role sahipolmuþtur. Üzerinde çok sayýda arkeolojik ve tarihieser bulunan, Bilecik’teki tarihi eserlerin çoðunuOsmanlý döneminde yapýlan camiler, türbeler,hanlar, hamamlar, sivil mimari örnekleri , imaret vebenzeri yapýlar oluþturmaktadýr.

Kayý Boyu Aþireti mensuplarýnýn 720 yýldan berigeleneksel olarak sürdürdükleri ve her yýl (Eylülayýnýn 2. haftasý son üç gün) yapýlan muhteþemtörenlerle kutlanan “Ertuðrul Gazi’ yi Anma veSöðüt Þenlikleri”ne çok sayýda yerli ve yabancýziyaretçi gelir. Törenlerde yörüklerin kýna gecesi veyaþantýlarý canlandýrýlýr, cirit gösterileri yapýlýr.

NE YENÝR?Yöresel yemeklerin çoðunluðunu hamur iþleri

oluþturur. Yöre halkýnýn bir bölümü, ekmeðinikendisi piþirir. Pide, bükme hodalak fýrýnda piþirilenekmek türleridir.

Yöre halký makarna, tarhana, kuskus, eriþte gibiyiyecekleri de kendileri hazýrlar. Büzme, nohutlutavuklu mantý, keþkek, ovmaç çorbasý, mercimeklimantý, kesme hamur, keklik kebabý, köpük helvasý,Bilecik’e özgü yemeklerin baþlýcalarýdýr.

Bilecik’te Yemek TarifleriBüzme Tatlýsý

Kullanýlacak Malzemeler:1,5 kg. un2 adet yumurta250 gr. tereyaðý1 çay bardaðý sývýyað1 su bardaðý süt1 yemek kaþýðý sirke1 tatlý kaþýðý tozþeker1 tutam tuz

1 kg. ceviz içi1 su bardaðý susam50 gr. Hindistan cevizi400 gr. niþasta6 su bardaðý tozþeker (ravak için)5 su bardaðý su(ravak için)Hazýrlanýþý: Hamur elde etmek için, yukarýda

belirtilen miktarlardaki yumurta, süt, sývýyað, sirke,tozþeker ve un karýþtýrýlýr ve hamur iyice yoðrulur.Yumurta büyüklüðünde parçalara ayrýlarak oklavaile yufka gibi açýlýr. Hamura kývamýný verebilmekiçin yeterli miktarda niþasta ekilir ve açýlanyufkalara çekilmiþ ceviz içi serpilir. Yufkalar tekraroklavaya özenle sarýlýr. Sarýlma iþleminden sonrahamurlar oklavada iken büzdürülür ve oklavaiçinden çýkarýlýr. Büzülmüþ parçalar isteðe görekesilerek yaðlý tepsiye dizilir. Üzerine 250 gr.tereyaðý eritilerek dökülür. Normal sýcaklýktakýzdýrýlan fýrýna sürülerek, pembeleþinceye kadarpiþirilerek kýzarmasý saðlanýr. Piþirme iþlemibittikten sonra soðumasý beklenirken, üzerinedökmen için 6 su bardaðý tozþeker 5 su bardaðý suile ravak þeklini alýncaya kadar kaynatýlýr. Ravak 15dakika kadar bekletildikten sonra tepsinin üzerinedökülerek soðumaya býrakýlýr. Diðer taraftan 1 subardaðý susam ezilerek ateþte kavrulur ve tepsininüzerine yayýlýr. En son olarak 50 gram hindistancevizi ile üzerine süsleme yapýlýr.

Nohutlu Mantý Kullanýlacak Malzemeler: 1 kg. un1 adet yumurta0, 5 kg. nohut0,5 kg. yoðurt2 su bardaðý su 150 gr. tereyaðýTavuksuyuYarým çay bardaðý sývýyað1 yemek kaþýðý salça1 demet maydanoz1 baþ sarýmsakbir miktar karabiber, tozbiber ve tuz.Hazýrlanýþý: Hamur elde etmek için, yukarýda

belirtilen miktarlardaki yumurta, su, tuz ve unhamur kývamýna gelinceye dek yoðrulur. Yumruk

..33..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

Page 34: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

büyüklüðünde parçalara ayrýlarak oklava ile yufkagibi açýlýr. Açýlan yufkalar 4-5 cm. kare biçimindekesilir. Bir gün önceden ýslatýlan nohutlar dövülüpkarabiber ilave edilerek bir karýþým elde edilir. Bukarýþýmdan kesilen parçalarýn içine misketbüyüklüðünde konarak, dört köþesinden kapatýlýrve içine sývýyað sürülmüþ tepsiye fazla bastýrmadandizilir. Dizme iþlemi tamamlandýðýnda tepsimizkýzgýn fýrýna sürülür ve altý ve üstü iyice piþirilir.Piþme iþleminden sonda fýrýndan alýnarak üzerinemantýlarýn hizasýna kadar kaynatýlmýþ tavuksuyuilave edilerek tekrar fýrýna sürülür. Fýrýnda suyunubiraz çektikten sonra çýkarýlarak üzerine öncedenhazýrlanmýþ sarýmsaklý yoðurt karýþýmý dökülerekmantýlarýn üzerine yayýlýr. Daha sonra üzerinesüsleme yapmak için salça, sývýyað ve yarým bardaksu ateþte karýþtýrýlarak sos elde edilir. Yine mantýnýnüzerine ilave etmek için tereyað ateþte kýzdýrýlaraktozbiberle renklendirilir. Bu karýþýmlar da mantýnýnüzerine dökülerek, maydanoz yapraklarý ilesüslenerek sýcak olarak servis yapýlýr.

NE ALINIR?Pazaryeri Ýlçesi Kýnýk Köyünün Toprak Ürünleri

ile Dereköy’de yapýlan el sanatý ürünü aðýzlýklar,alýnabilecek hediyelik eþyalardýr.

Ýnhisar Ýlçesi ve Tarpak Beldesi MarmaraBölgesi nar üretiminde 1. sýradadýr.

YAPMADAN DÖNMEErtuðrul Gazi’yi anma ve Söðüt þenlikleri ile

Bilecik’in düþman iþgalinden kurtuluþu, Ahilik veÞeyh Edebalý kültür sanat festivalini görmeden,Þeyh Edebalý, Ertuðrul Gazi, Dursun FakýhTürbelerini; Metristepe zafer anýtý, Türk BüyükleriPlatformunu ziyaret etmeden, Ýnhisar’ýn Narýný,Pazaryeri’nin meþhur bozasý ile helvasýný tatmadan,Söðüt Ertuðrul Gazi Müzesi’ni gezmeden, PazaryeriKýnýk Köyü toprak ürünleri almadan,

…. DÖNMEYÝN.Bilecik’te Gelenek Ve Görenekler

Gelenek ve göreneklerin birçoðu çaðdaþlaþmanedeni ile terkedilmiþtir. Batýl inançlar yok deni-lecek kadar azdýr. Ailede baba etkindir. Anne veçocuklar ona saygý duyarlar. Köylerde yaþayanlargelenek ve göreneklere daha çok baðlýdýr. Köylerdeerkek çocuklar evlendiklerinde genellikle babaocaðýnda kalýrlar. Ýlçe merkezinde ise ayrý bir evaçýlýr. Medeni nikahýn yanýnda dini nikahta yapýlýr.

Giyim kuþamda mahalli olarak dokunan giye-

cekler býrakýlmýþtýr. Daha çok hazýr giyime ilgi du-yulmaktadýr. Yöreye ait giyeceklerden yeldirme,kirlik, terlik, örtme, atký ve mahrama giyilmektedir.

Bayramlarda, düðünlerde ve önemli günlerdebindallý, þalvar, þýtari, elmasiye, cepken ve zeybekelbisesi giyilir. Poþu takýlýr.

1- Doðum Gelenekleri Anne adayý hamileliðinden itibaren doðacak

bebeðe “çeyiz düzme”ye baþlar. Ayný anda gelininannesi ve damadýn annesi de, bütçelerine göre,doðacak torunlarýna giyim eþyasý örerler. Yorgandiktirirler. Dünürler karþýlýklý anlaþarak birisi beþikveya karyola, diðeri çocuk arabasý alýr. Kýz annesibebekle birlikte kýzýna ve damadýna da kýyafet alýr.

Doðuma bir hafta kala gelin yatak odasýný süsler,bebeðin karyolasý hazýrlanýr ve süslenir. Heyecanladoðum beklenmeye baþlanýr.

Yöremizde doðum evde veya hastanede olur.Hastaneden eve getirilen anne ve bebeðin öncedensüslenip hazýrlanan lohusa yataðýna yatýrýrlar.Doðumu duyan akraba, komþu ve yakýnlarý; süt,sütlaç, börek gibi yiyecek maddeleri ve bebek içinarmaðanlar alarak geçmiþ olsuna gelirler. Gelenlerelohusa þerbeti ile pasta sunulur. Doðumdan sonrakiilk cuma günü bebeðin ismi konur. Sabah ile öðlenarasýnda ailenin yakýnlarýndan biri ezan okuyarakçocuðun kulaðýna üç kez adýný fýsýldar ve bu suretleçocuðun adý konmuþ olur.

Bebek bir haftalýk veya 10 günlük olunca “bebemevlidi” okutulur. Mevlit’ten bir gün önce gelin vedamat anneleri yaptýklarý bebek çeyizlerini getire-rek masa üstüne sergilerler. Mevlit’te konuklara gülsuyu dökülür. Mevlit’in bitiminden önce bebek birbattaniye içine konur; babaanne ve anneannebebeði sallar. Daha sonra diðer konuklar da bebeðisallarlar. Sallama iþi bittikten sonra konuklara pastave çay ikram edilir.

Bebek yarý kýrkýna gelince “kýrk uçurmaya”çýkarýlýr. Gelin, annesi baþka yakýnlarý ile birlikteilkönce babaanneden baþlayarak el öpme ziyaretinegötürülür. Gidilen evde bebeðin yanýna yumurta veþeker konmasý adettir. Babaanneden sonra anne-anne ve diðer yakýnlar ziyaret edilir.

Bebeðin ilk diþini gören kiþi bebeðe iç çamaþýrýveya oyuncak gibi armaðanlar alýr.

2- Sünnet GelenekleriSünnet düðünleri okullarýn tatile girdiði, hava-

larýn güzel olduðu yaz aylarýnda yapýlýr. Sünnet

..34..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

Page 35: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

olma çaðý genelde ilkokul çaðýdýr, çocuðun baþkaerkek kardeþi yoksa, 10 yaþýna kadar sünnet ettirilir.Kardeþi varsa onun büyümesi için 12 yaþýna kadarda bekletilir.

Aileler çocuðun sünnet olduðunu bilmesi içinküçük yaþlarda pek sünnet yapmazlar. Sünnettenbir müddet önce çocuða özel sünnet giysileri olan:takým elbise, gömlek, þapka, pelerin gibi giysileralýnýr.

Davetiye bastýrýlýr ve daðýtýlýr. Sünnetten birkaçgün önce sünnet yataðý hazýrlanýr. Duvara ve ta-vana halý çakýlýr. Sünnet yataðý oyalý kreple, kreponkaðýtlarý, balonlar, fenerlerle süslenir.

Sünnet törenleri genelde Cumartesi ve Pazargünleri yapýlýr. Törenden birkaç gün önce kýna ge-cesi yapýlýr. Kýna gecesinde bayanlar kendi arala-rýnda eðlenirler. Sünnet olacak çocuða kýna yakýlýr.Önceden karýlan kýnanýn içine mumlar yakýlýr vetepsi çocuðun eline verilir. Orada bulunan davet-liler çocuða para takarlar.

Ertesi gün çocuk giydirilir, konuklar gelir, sünnetçocuðu ve arkadaþlarý arabalarla gezdirilir. Bazen bugezi atla yapýlýr. Gezi tamamlandýktan sonra çocuk,at ya da arabadan inmez. Büyüklerinden armaðan-lar ister ve istediði armaðaný alýnca iner. Evdemevlit okutulur, çocuða sünnet gömleði giydirilir.Mevlit’ten sonra dua yapýlýr; tekbirlerle sünnetiþlemi tamamlanýr. Tek çocuk sünnet ettiriliyorsabir adet de horoz kesilir. Sünnet olayý tamamlan-dýktan sonra orada bulunan davetliler, sünnet olançocuða geçmiþ olsun der para ve çeþitli armaðanlarbýrakýrlar. Davetlilere yemek veya pasta, meþrubatikram edilir. O gün akþama kadar çocuðun canýnýnsýkýlmamasý için eðlenceler yapýlýr.

3- Evlenme GelenekleriKýz Ýsteme Ve Niþan:Ýlimizde önceleri aile baskýsý ile oluþan evlilik

zamanla deðiþerek genç kýz ve erkeðin birbirini be-ðenip arkadaþlýklarý sonucunda gerçekleþmeye baþ-lamýþtýr. Erkeðin ailesi oðullarýnýn evini geçindire-ceðine inandýklarý an beðendiði birinin olup olma-dýðý sorarlar. Böyle biri varsa, öncelikle o kýz istenir.Eðer yoksa erkeðin yakýnlarý kendisine yakýn gör-dükleri kýzý görmeye giderler. Kýzý beðenirlersetekrar rahatsýz edeceklerini belirtir; ikinci defagiderken aðýz tadý olarak þeker veya çikolata alýnýpkararlaþtýrýlan günde kýzý istemeye giderler. Dünür-cülerden biri “Allah’ýn emri, Peygamberin kavli”

þeklinde söze baþlayarak kýzý ister. Bu istek uygungörülürse belirti olarak “nasipse olur” denir, olum-suz karþýlanýrsa çeþitli bahanelerle istek geri çevrilir.

Kýz istenip olumlu cevap alýndýktan sonrakiPerþembe veya Pazar günü akþamý kýz evi tekrarziyaret edilir. “Mendil alma” denilen bu ziyarettekýza çeyizinde harcamak için bir miktar para veripsöz yüzüðü takar. Daha sonra niþan günü karar-laþtýrýlýr. Niþandan bir müddet önce iki aile birliktealýþveriþe çýkarak gelin ve damat için gerekli giyimeþyalarýn alýrlar. Niþandan bir gün önce kýzýn evineniþan için alýnan giyecek ve kuruyemiþleri getirirler.Ayný gün iki üç saat sonra da kýz tarafý, oðlan evinebohça götürür. Bu bohçada damat ve yakýnlarý içinçeþitli armaðanlar bulunur. Niþan, salon ya da evdeyapýlýr.

Davetlilerin huzurunda bir aile büyüðütarafýndan niþan yüzükleri takýlýr. Oðlan tarafýaldýklarý bilezikler, küpe, altýn ve saat gibi ziynetlerikýza taktýktan sonra, kýz ve oðlan davetlilerin eliniöperler. Yeni niþanlýlar ortaya çýkarak birliktekarþýlama oynarlar. Daha sonra erkekler düðünyerini terk ederek bayanlarý kendi aralarýndaeðlenmeye býrakýrlar. Niþandan bir gün önce gelenarmaðanlar konuklara gösterilir. Armaðanlarlabirlikte gelen yemiþler, birgün sonra kýzýnarkadaþlarý tarafýndan eðlence düzenlenerek yenir.

Düðün:Niþandan sonra yavaþ yavaþ düðün hazýrlýkla-

rýna baþlanýr. Kýz çeyizindeki eksiklikleri tamamlar.Oðlan tarafý maddi durumuna göre ev eþyalarý alýr.Kýz tarafý durumu iyi ise yatak odasý takýmý alýr. Herþey hazýrlandýktan sonra düðün hazýrlýklarýnabaþlanýr. Alýþveriþe çýkýp kýza gelinlik manto gibigiyecekler ile oðlana damatlýk elbiseler alýnýr.Düðün davetiyeleri bastýrýlýp daðýtýlýr.

Düðünden üç dört gün önce oðlan tarafý çeyizalmaya gider. Alýnýn çeyiz kýz ve oðlan yakýnlarýncagelinin evine serilir. Arzu edenler düðüne kadarçeyizi görmeye gelirler.

Düðüne bir gün kala kýz arkadaþlarý ile birliktekýz hamamýna götürülür. Burada hem eðlenip hemyýkanýrlar. Banyodan dönüþte kýz kuaföre götürülür,saçlarý yaptýrýlýr, milli kýyafetlerden bindallý ve þitarigiydirilir. Akþam olduðunda davetli konuklar gelir,eðlence yapýlýr, eðlencenin sonuna doðru kýnakarýlýr, mumlar yakýlýr, gelinin baþýna kýrmýzý yazmaörtülür, ilahilerle gelinin avucuna kýna yakýlýp

..35..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

Page 36: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

aðlatýlýr. Kýna yakýldýktan sonra orada bulunandavetliler geline para takarlar. Bir müddet sonratopluca eðlenildikten sonra kýna gecesi tamamlanýr.Gece saat 24.00’e doðru kýzýn arkadaþlarý veyakýnlarý türküler söyleyerek damadýn yakýnlarýnýhaklamaya giderler. Bir süre sonra kýz evinedönülür.

Gelin alma günü gelin, düðün için hazýrlanýr.Oðlan tarafý otobüs ve taksilerle gelin almaya ge-lirler. Gelin, anne ve babasýnýn orada bulunan ya-kýnlarýnýn ellerini öper; daha önceden süslenmiþgelin arabasýna bindirilerek düðün salonuna götü-rülür. Salonda toplanan davetliler huzurunda me-deni nikah kýyýlýr. Kadýnlar kendi aralarýnda iki üçsaat eðlenirler. Eðlence bitiminde gelin ve damatarabaya bindirilerek eve götürülür. Akþam nama-zýndan sonra tekbirlerle eve getirilir. Evin önündedua yapýlýr. Damadýn sýrtý yumruklanarak evesokulur.

Düðünden birkaç gün sonra kýzýn ailesi, oðlanevine yemeðe gider. Bu suretle iki aile arasýnda iliþkikuvvetlenmiþ olur.

4- Asker Uðurlama GelenekleriAskerlik çaðý gelen gençler, silah altýna alýn-

madan 10-15 gün önce çaðrý pusulasý teblið edil-dikten sonra toplanmaya baþlar. Her akþamgençlerden birinin veya bir gencin akrabasýnýnevinde toplanarak toplu halde yemek yerler. Askeregidecekleri sabahýn akþamý her genç yemeðinikendi evinde yer ve kendi evinde yatar. Hane bü-yüðü o gence nasihat eder. Sabah erkenden mey-danda toplanan gençler akrabalarýyla vedalaþýrkenceplerine harçlýk olarak para konur. Gençlerinsamimi arkadaþlarý onlarýn cebine çocuk emziði gibiþeyler koyarlar. Bazý köylerde meydandan otobüsekadar asker götürülürken tekbir getirilir. Yine bazýköylerde uðurlama törenini davul zurna eþliðindeyapýldýðý ve ‘ Hey garip yol göründü’ türküsününçalýnýp söylendiði olur. Askere giden gençvedalaþtýktan sonra geriye dönüp bakmaz, arabayada trene bindiðinde ne olursa olsun inmez.Adýmýný geri atmaz. Bu yiðitliðe yakýþmayan birdavranýþ olarak kabul edilir.

5- Ölüm GelenekleriDurumu ciddileþen hastanýn yakýnlarýna haber

verilir. Son nefesinden önce zemzem içirilir.Baþýnda Kur’an okunur. Konuþabiliyorsa Kelime-iÞahadet getirtilir. Ölüm olayý gerçekleþtikten sonra

çene altýndan bir tülbentle baþ üzerinden baðla-narak çene çekilir. Gözler açýksa kapatýlýr. Ayak baþparmaklarý birbirine baðlanýr, yere yatak serilir,cenaze soyulduktan sonra ayaklarý kýbleye gelecekþekilde bu yataða alýnýr. Üzerine bir çarþaf örtülür.Ölüm olayý gece olmuþsa, yakýnlarý tarafýndansabaha kadar beklenir. Ölüm haberi camiden selaverilerek duyurulur. Diðer yandan yýkama, kefen vemezar hazýrlýklarý yapýlýr. Ölü evde sabun ve ölü lifiile yýkanýr. Daha sonra kefenlenerek tabuta konurtabutun baþ tarafýna erkekse havlu, kadýnsa oyalýyazma takýlýr.

Cenaze evinde yapýlan dini törenden sonra,orada hazýr bulunan cemaat tarafýndan camiyegötürülür. Burada musalla taþýna yatýrýlýr. Cenazenamazý, vakit namazýndan sonra kýlýnacaksacenazenin yanýnda birkaç kiþi bekçi býrakýlýr. Vakitnamazý kýlýndýktan sonra cenaze namazý kýlýnarakmezarlýða götürülür. Daha önce açýlmýþ olan mezarayakýnlarýndan üç kiþinin yardýmýyla indirilir. Yüzükýbleye döndürülerek yerleþtirilir. Gömme iþlemibitiminde mezarýn ayak ve baþ ucuna kimliðinibelirleyen iki tahta çakýlýr. Kur’an ve dua okunur.Dini tören bitiminde imam mezarýn baþýnda kalaraktaklan duasýný okur.

Cenaze evinde yedi gün Kur’an okunur vebitiminde mevlit’le beraber duasý yapýlýr. Dahasonra 40. ve 52. günlerinin geceleri mevlitokutulur; konuklara þeker ve gülsuyu daðýtýlýr.

BayramlarDini Bayramlar hemen hemen ayný eðlence ve

adetlerle kutlanýr. Bayramdan önce bütün evlerdebir sevinç ve heyecan vardýr. Aile içindeki herkeseevin büyüðü tarafýndan yeni elbiseler, giyecekleralýnýr. En güzel yemekler piþirilir. Evin reisi birgününü ayýrarak bu iþler için pazara iner.

Bayramdan bir gün önce fýrýnlarda yaðlý,susamlý, haþhaþlý, cevizli lokumlar, külçeler yapýlýr.Baklavalar, burmalar, kadayýflar hazýrlanýr. Erkeklero gün iþe gitmezler. Arife günü hatalý gündür kazaolmasýn, kan akmasýn diye iþe gidilmez. RamazanBayramý arifesinde kurtlarýn, kuþlarýn bile oruçtuttuðuna inanýlýr. Bayram akþamý kadýnlar kýnayakarlar. Sabahleyin erkekler yeni elbiseleriylebayram namazýna giderler.

Namaz çýkýþýnda bütün küsler, dargýnlar barýþ-sýnlar diye bayramlaþma yapýlýr. En baþa köyün enyaþlýsý dikilir. Ondan küçükler onun elini öper. Elini

..36..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

Page 37: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

ÝSLÂMÝYET’TEN ÖNCEKÝ TÜRKLERDEKADINA UMUMÎ BÝR BAKIÞ

B ugünkü Türkiye’yi kuran Oðuz Türkle-rinin yaþadýðý ve bir kýsým Türk boyla-rýnýn hâlâ yaþamakta olduðu Orta

Asya’da bozkýr tabiatý hâkimdi. Bozkýr ikliminindüzenli tarým sistemine elvermemesi, þehirlerdeyerleþik düzende deðil, mekan ve iklimin müsaitolduðu bölgelerde çadýrlar hâlinde yaþanýlmasýnýzaruri kýlýyordu. Deðiþen tabiat þartlarýyla birlikteyaþadýklarý yerleri terk eden Türkler yeni akýnlarlafarklý bölgelere doðru yol alýyordu. Sürekli akýnlarve hayatta kalmak için verilen mücadeleler sebe-biyle Türkler kadýn-erkek hareketli, canlý bir hayatyaþýyordu. Dolayýsýyla kadýn da erkek gibi, tehlike-lere karþý hazýrlýklý ve tedbirli olmak mecburiyetin-deydi. Bozkýr þartlarý ve bu þartlarýn yansýmasý olanhareketli yaþayýþ tarzý Türklerin karakter yapýsýnýnhayata ve kadýna bakýþ açýsýný belirlemiþtir. Budoðrultuda Türk toplumunun en temel deðerleri

kahramanlýk ve itaattir. Erkekleri at üstünden in-meyen, yiðitlikte birbiriyle yarýþan Türk toplumu-nun kadýnlarý da bu vasýflara sahip olmalýydý,sahipti de. Kadýn da erkeði gibi ata biner, kýlýçkullanýr, ok atar, hatta gerekirse düþmanla sava-þýrdý.

Dede Korkut hikâyesinde, Selcen Hatun’un eþiKan Turalý’yý düþmana karþý uyarmasý ve kâfirlerlesavaþarak eþini düþmanlarýn elinden kurtarmasý,söz konusu anlayýþý göstermesi bakýmýndan oldukçadikkat çekicidir. Kahramanlýk sergileme ve atabinmede erkeðini aratmayan, ona birçok konudayardým eden kadýn, haklý olarak, kendisine eþolacak insanda da ayný hususiyetleri arýyordu.

Yine Dede Korkut hikâyesinde, evlenme çaðýnagelmiþ Baný Çiçek, niþanlýsý Beyrek’i sýnamakmaksadýyla kendi adýný gizleyerek Beyrek’le güreþir,ok atýþýr. Baný Çiçek’i güreþte yenen Beyrek, busayede ona eþ olma liyakatini elde etmiþtir.

Genç kýzlar ve kadýnlar babanýn korumasý

öptürmek için sýraya dizilirler. Bu bir sýra halindedevam eder. Herkes böylece birbiri ile bayram-laþmýþ olur. Kadýnlar ise erkenden kalkarak o sabahhiç suyu alýnmamýþ çeþmeden ve kuyudan su alýnýr.(Zemzem suyu diye) Çocuklar ise erkeklerinbayramlaþma yerine yakýn bir yerde toplanýr.Bayramlaþan erkeklerin büyüðü çocuklara þekerdaðýtmaya baþlar. Arkasýndan ise yaþlýlýk derecesinegöre sýrayla erkekler þeker daðýtýr. Þeker sepetlerimýsýr soymadýðýndan çocuklarýn anneleri ve baba-anneleri tarafýndan örülür. Þeker daðýtýmýndansonra erkekler mezarlýða giderek geçmiþlerininmezarlarýný ziyaret ederler.

Kurban Bayramýnda mezarlýk dönüþü kurbanlarkesilir. Sabah yemeði kurban etinden yapýlýr. Ev içibayramlaþma dönüþü yapýlýr. Daha sonra el öpmeziyaretleri baþlar ve evlerde yemek sofralarý hiçkalkmaz. Her gelen misafire kurban etinden velokumdan tattýrýlýr. Þöyle bir söz vardýr: Bayramda

insan dokuz karýnlýdýr; her gittiði yerde yemeðiniyemek zorundadýr. Gençler salýncaklara biner veçeþitli oyunlar oynanýr. Bayram neþe, dostlukkardeþlik, birlik içinde kutlanýr.

DÎVÂN ÞÝÝRÝNDE KADIN

Fatma Betül ARIKAN

..37..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

K

Page 38: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

altýndadýr, genç kýzlarýn zorla evlendirilmesi sözkonusu deðildir. Evliliklerde her iki tarafýn da bir-birine denk olmasý esastýr. Umumiyetle tek eþliliðingörüldüðü Türklerde câriye ve kumalara da rast-lanýr.

Türklerde kadýnýn, kahramanca hayat sürmesiyanýnda en önemli hususiyeti, anne olabilmesidir.Sýk sýk yaþanan baskýnlarla nüfus kaybeden, kahra-manlýk ve savaþçýlýk gibi deðerleri her þeyin üstündekabul eden Türklerde çocuk dünyaya getirme veyetiþtirme hayati bir meseleydi. Çocuk demek,gelecekteki kudretli Türk ferdi, Türk beyi demekti.Meþhur “Kalabalýk Korkutur” atasözü bu anlayýþýaçýkça gösterir. Zira savaþta yitirilenlerin yerinigençler alacaktýr. Dolayýsýyla kadýn, anne olmaksuretiyle toplumda itibar görür.

Annenin Türk toplumunda çok þerefli birmevkii vardýr. Çocuðu olmayan kadýn ayný saygýyýgörmez. Hatta Dirse Han’ýn, çocuklarý olmadýðý içineþine sitemkâr sözlerle hücum etmesi gibi birvaziyetle de karþý karþýya kalabilir. Kadýnýn kocasýve oðluyla güçlü muhabbet baðý vardýr. Avdandönen kocasýnýn yanýnda oðlunu göremeyinceDirse Han’ýn eþinin kendisi gibi yiðit 40 ince kýzýalmasý ve oðlunu kurtarmaya gitmesi anne-oðulmünasebetini çok güzel bir þekilde anlatýr.

Buna karþýlýk kadýn da sözü dinlenen, el üstündetutulan bir þahsiyet olarak karþýmýza çýkar. Anneninsözü dikkate alýnýr, yerine getirilir. Annesininsözünü dinlemeyen çocuklarýn baþýna mutlaka birfelâket gelir. Dede Korkut kahramaný, Dirse Han daeþinin “Toy eyle” isteðini hemen yerine getirmiþtir.

Türklerde kadýna deðer verildiðinin, kadýnýnüstün bir mevkiye sahip olduðunun diðer göstergeside devlet yönetiminde söz sahibi olmasýdýr. Türksoyundan olan baþ hatun, resmi törenlerde hakanýnyanýnda yer alýr; mahkemelere hâkimlik eder, elçikabul ederdi... Hatta baþ hatunun kendine aitmüstakil sarayý vardý. Kendilerine ait buyruklarýolan hatunlarýn ismi fermanlarda hakanýn ismininyanýnda zikredilirdi.

Umumiyetle pederþahi aile yapýsýna sahipTürklerde zaman zaman kadýnýn da aile reisi olduðugörülür. Özellikle Doðu Türkleri ve Uygurlarda anaerkil yapý vardýr. Daha önce zikrettiðimiz üzere,kadýn zorla evlendirilmezdi

Ýyi bir binici olan kadýn, rahat elbiseler giyer.Hareket imkanýný kýsýtlamayacak kýyafetleri tercih

ederdi. Genellikle örtüsüz olan kadýn namus veiffetine çok düþkündü. Türklerde bir kadýna artniyetle bakmanýn cezasý çok aðýrdý; ölümdü.

Savaþa giden hakan ve askerler yanlarýndaailelerini de götürürdü. Eþleriyle birlikte savaþagiden kadýnlar otaðda onlar için ayrýlan bölümlerdekalýrlardý. Toplumda þerefli bir mevkii olan kadýnýndüþman eline geçmesi zillet kabul edilirdi.

Evliliklerde “kýz alýp” “kýz verme” anlayýþýgörülürdü. Dýþarýdan kýz alýnýr fakat bu kiþilerinsoyundan olanlar devlet yönetiminde söz sahibiolamazlardý.

Türk toplum hayatýnda bozkýr þartlarý, gereðiailelerin çadýrlarda yaþamasý kadýn-erkek arasýndakeskin çizgilerin oluþmasýna engel teþkil etmiþtir.Kadýn, erkek bir arada yaþar, faal bir yaþantý sürerdi.

Kadýn, destanlarda da sosyal hayattaki itibarlýmevkiini korumuþtur. Buna göre kadýn, ilâhîvasýflar taþýyan mukaddes bir varlýktýr.

Kahramanlýk temasýnýn hâkim olduðu deyiþler-de kadýn, cinsiyet olarak ön plâna çýkmaz. Zirakadýn da erkek gibi neferdir; cinsi plânda düþü-nülen bir varlýk deðildir. Eski Türk þiirlerindekikadýn hareketli, canlý bir görünüm arz eder. Kadýnýncinsiyeti ile alâkalý hayâl ve fikirlere pek rastlan-maz. Aþk, ihtiras, kadýnýn cinsiyetine özgü hususlar,kahramanlýðýn her þeyden önce geldiði Türkkültürünün mýsralarýnda yoktur. Zira yaþanýlanhayatýn buna imkân tanýmadýðý ortadadýr.

ÝSLÂMÎ DEVÝRDE KADINÝslâmiyet’le birlikte, umumî hukukta söz sahibi

olmayan kadýn, Harzemþahlar ve Selçuklular Dev-leti zamanýnda kýsmen eski otoritesini korumuþ,devlet iþlerinde vazife almýþtýr. Kadýnýn eski Türktoplumundaki faal hayatýndan pasif hayata dönüþyapmasý Türklerin yerleþik medeniyete geçmesi vefarklý kültürlerin tesiriyle de alâkalýdýr. Selçuklu-lardan sonraki devirlerde özellikle Osmanlý’dakadýn hayatýn içinde deðildir. Artýk, kadýnla erkekeskiden olduðu gibi bir arada yaþamaz; yanikadýnla-erkek arasýnda keskin sýnýrlar vardýr.

Türk destanlarýnda mukaddes bir varlýk olarakgösterilen kadýn, eski hareket kabiliyetini yitir-miþtir. Osmanlý döneminde medrese tahsili görmeimkâný olmayan hanýmlar, evlerinde kendi çabalarýveya ailelerinin desteðiyle ilim öðreniyorlardý.

Bozkýr coðrafyasýnda serbest kýyafetlerle dolaþankadýn, Ýslâmî daireye girdikten sonra kýyafetinde

..38..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

Page 39: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

bazý deðiþiklikler yapmýþtýr. Bütün vücudu ve baþýörten, sadece gözlerin açýk kaldýðý çadýr, çarþaf gibitesettür kýyafetleri özellikle þehirli kadýnlararasýnda kullanýlýyordu. Köylerde daha serbest birhayat yaþayan haným, tülbent veya yemeni, bürüm-bürük gibi örtülerle kapanýyordu.

Eski Türk þiirindeki hareketli-aktif kadýntasvirleri Ýran kültürünün de etkisiyle, divanþiirinde yerini durgun-pasif bir tarza býrakmýþtýr.

Bu devirde kadýnýn kahramanlýk vasfýndan eserkalmamýþ; kadýn, ev iþleri ve ev hanýmlýðýyla öneçýkmasý gereken bir kiþilik olarak görülmüþtür.Eskisinden daha fazla olarak süs, giyim kuþam gibigüzelleþtirici unsurlara raðbet vardýr. Kadýna aitsüslenme vasýtalarýna divan þiirinin beyitleriarasýnda rastlayabiliriz. Erkekler de kullanmaklaberaber sürme, allýk, kýna, saça sürülen misk-anber,en çok dikkati çeken güzelleþme vasýtalarýdýr.

DÝVAN ÞÝÝRÝNDE KADIN VAR MIDIR?Klasik Türk þiiri en baþta gelen ilham kaynak-

larýndan biri olan Kur’an ve Kur’an-ýn getirdiðitevekkül, edep, olgunluk gibi birtakým inceliklerlesýký münasebeti olan bir þiirdir. Divan þiirindetasavvuf ve Allah inancý temel direklerdir. Ýslâm veÝslâm’ýn yorumlandýðý tasavvuf kültürüne göreinsan, yaratýlmýþlarýn en þereflisidir. Allah, melek-lerin bile secde ettiði insaný en güzel vasýftayaratmýþ, ona kendi ruhundan üflemiþtir. Ýnsan,ilâhî nefha taþýyan Allah’ý temsil etmeye en yakýnvarlýktýr. Kur’an-ý Kerim ve hadislerde insanýn ulvive güzel yaratýlýþýna sýk sýk vurgu yapýlýr ve insanýntek gayesinin Allah’a yakýnlaþmak olmasý gerektiðiifade edilir.

Tevekkül, aðýrbaþlýlýk, iman, hadiseleri dini açý-dan yorumlayýþ gibi belirgin vasýflarý haiz insanlarýnþiiri de ayný doðrultuda olacaktýr. Bu sebeple, herbeyitte dolaylý da olsa mutlaka Allah vardýr.Allah’tan bir parça olarak, insaný güzel kabul edenbu anlayýþ, insaný kadýn-erkek diye ayýrmayacak vegüzel olan her deðeri mýsralarýnda iþleyecektir.

Eski þiirin mantýðýna göre güzellik, kadýnamahsus bir özellik deðildir. Erkeklerin güzelliðinianlatan beyitler de kaleme alýnmýþtýr. Eski þiirdesevgili, insan ile Allah arasýnda gelip giden birvarlýktýr. Yani birçok þiirde sevgilinin kadýn mý,erkek mi, peygamber mi yoksa Allah mý olduðubelli deðildir.

Ýnsan, kendinde ilâhî nurun tecellî ettiði bir

varlýktýr; dolayýsýyla nasýl olursa olsun övülmeyelayýktýr. Zîrâ, insaný övmek onun Yaradan’ý olanAllah’ý övmekten farksýzdýr. Bu gibi düþüncelerle,divan þiirinde cinsiyet belli edilmez. Hele kadýnýnisminin zikredilmesi mümkün deðildir. Ýllâ cinsiyetbelli edilecekse bu erkek olur. Çünkü o devrininsanlarý erkekte de güzellik bulabiliyor, erkekgüzelliðinde de ilâhî tecellileri arýyordu. Sýrf kadýniçin yazýlan þiir tek boyutlu olacaðý için þairin geniþkitlelere hitap etme imkâný ortadan kalkacaktý.Halbuki kadýn varlýðý belirtilmeden yazýlan þiirler,çok yönlü anlaþýlabilecek ve her insan bu þiirdekendini bulacaktýr.

Osmanlý devrinde kadýn-erkek arasýndaki me-safe, kadýn için alenen þiir yazmanýn edepsizliksayýlmasý da kadýnýn þiirde yer almamasýnýnsebeplerindendir. Kadýna meyletme, þiirleri bu gayeile meydana getirme düþüncesi gerçek aþký, saf aþkýzedeleyecek; insaný ilahi âlemden uzaklaþtýracaktýr.Zâten ne kadar ulvî duygularla yazýlýrsa yazýlsýnkarþý cins için ifade edilen sözler cinsi hisleri deberaberinde getirecek ve insaný maddi dünyayabaðlý tutacaktýr. Kâinattaki her þey, Allah’ýntecellisidir ve hýrs, ihtiras, þehvet gibi insaný aþaðýseviyelere indiren hususlarý anlatmak gereksizdir;yanlýþtýr. Esas olan, bütün güzelliklerin ve aþkýnkaynaðý olan Allah’ý ve onun güzelliklerini anlat-maktýr.

Uzun yýllarýný sokaklarda geçiren Enderunlu.Fâzýl’ýn yaný sýra Nedim, Enderunlu Vâsýf gibiþairlerde kadýnla ilgili cinsi temalarý görüyoruz.Özellikle Enderunlu Fâzýl’ýn Zenannâme isimlieserinde kadýn, menfi vasýflarý ile yer alýr.

Divan þiirinde, kadýna duyulan aþk ile ilgili çoksýnýrlý sayýda beyit vardýr; umumiyetle kadýnla ilgilimenfi düþünceler dile getirilir.

DÎVAN ÞÎÎRÝNDEKÝ DEYÎM VETABÝRLERDE KADIN

M. Ali Tanyeri, Örnekleriyle Divan ÞiirindeDeyimler isimli eserinde kadýnla ilgili bazý deyim-lere yer verir:

Bir içim su: Çok güzel kadýnOl bir içim suyý bu suya revân ola diyû Gözlerüm yollarda vü kaddüm kemerdir pöl gibi(Zâti)Ere varmak: Kadýnýn evlenmesiEy Necâtf izzet-i dünyâya bakma merd isen Bir vefâsuz kahbedür dünya ki hiç varmaz ere

..39..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

Page 40: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Hamam anasý: Ýri, yarý, güçlü ve þiþman kadýnHamam anasý gibi gelip ger yoloz kocam Tasý taraðý salla omuz etmeden cudam(Enderunlu Vâsýf)Ýki canlý: Gebe kadýnOl lebler ile aþ yirer belki kanuma Ýmrenmesün dehâný meded iki canludur(Baký)Kadýn kadýncýk: Ev iþlerinde maharetli, giyinip

kuþanmasýný bilen ev hanýmý.Otur hazýrla akþama birkaç sahan yemek Olma sokak süpürgesi kadýn kadýncýk ol(Enderunlu Fâzýl)Karný burnunda: Doðumu yaklaþmýþ kadýnKarný burnunda ne zahmetle yürür Gösteriþ erteye kalmaz toðurur(Sabit)Kenarýn dilberi: Sonradan görme, kibarlýða

özenen kadýnBilen hâk-i Sitanbuldur rüsüm-ý þive vü nâzý Kenarýn dilberi nâzik de olsa nazenin olmaz(Nâbî)Kýz almak: Dýþarýdan kýz almak, bir ailenin

kýzýný gelin almakDayýsý katýna varup kalsun Kýzlarýnýn birisini alsun(Hamdi)Kýz vermek: Kendi kýzýný gelin olarak vermekGörüp anun þerefde yýlduzýný Virdi âhýr ana iki kýzýný(Hamdi)Orta malý: Her isteyenin cinsi münasebet

kuracaðý kadýnOrta malý mýsýn ey rûh-ý revân Kimedür ortada bu genc-i nihan(Enderunlu Fâzýl)Saçýný süpürge etmek (eylemek): Kadýnýn

fedakârca hizmet etmesiGubâr olmamað içün dömen-i gül Süpürge eyledi saçým sünbülSaçý uzun aklý kýsa: Eksik etek, kadýnlar için

kullanýlan küçümseyici sözGirdi þemþfr ile nâz u raksa Âh ol saçý uzun aklý kýsa(Enderunlu Fâzýl)

Agâh Sýrrý Levend, kadýnla ilgili tâbirlereþöyle devam eder:

— Kadýn lânetlidirEvde dirliksiz idim temsimden ittim hazer Ba’dezin me’une ile imtizaç itsem gerek(Sûrûrî)— Kadýn kaþýk düþmaný ve baykuþ olarak

tavsif edilirBir pfrezen-i ziþt kaþýk düþmaný al kim Virankede-i hanede baykuþ görünsün(Havai)— Kadýn akrebe benzetilirMasraf-ý beyt ejderiyle uðraþurken rûz e þeb Akreb-i bünü da bir yan sokmadadýr niþteri(Kâlâyî Refî— Saçý uzun aklý kýsadýr, ahmaktýr, sözüne

güvenilmezSevme anýn gibi zen-i rehzeni Nâkýse-tül-aklý deni kev deni(Taþlýcalý Yahya)Saçýna baðlanup aldanma zenânýn sözüne Sevdiðim akl-ý nisa geh uzanur geh kýsalur(Enderunlu Fâzýl)— Hile yapar, kötüdür, kendisine güvenilmezBilirim sanma sakýn mekr-i zeni O bulur bilmediðin bir düzeni(Vehbi)Keyd ile zen azizi hâr eyler Mekr ile fikrini figân eyler(Hamdi)Er isen avrete inanma ahf Avret ol itti enbiyâya

dahi (Hamdi)— Felek, insanlarýn baþýna gelen kötü hâl-

lerden mesul tutulur. Felek, dönek olmasý, itimatedilmemesi, kötülük etmesi sebebiyle kadýnabenzetilir.

Deðildir kimseye bâkfider mekrizen-i dünya Adem sahrasýna Mecnun giderler sanki

Leylâ’dýr(Esat)— Kadýn vefasýzdýr, sözüne itimat edilmezGerçi yokdur zenânda mihr ü vefa Sanma anlar gibi olam hâþâ(Na’ti)

..40..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

Page 41: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Z ühd, arapça bir kelime olup, bir þeyeraðbet etmemek, dünyaya ve dünyalýknimetlere karþý hýrslý olmamak anlamýna

gelir, Ýslami bir terim olarak, kiþinin kendi iradesiile, bilerek, þuurlu bir þekilde dünyadan ve dünya-lýklardan yüz çevirmesi; nefsi, Allah’tan baþka herþeye olan sevgi ve meyilden uzaklaþtýrmasýdýr.

Kiþinin bir þeye olan sevgi ve yöneliþini, ondandaha hayýrlý olan baþka bir þeye yöneltmesidir dedenilebilir. Ancak, kendisinden yüz çevrilen veyönelinen þey, insanlarýn kýymet verdiði, nefsindearzu ettiði bir þey olmalýdýr. Dünyanýn taþýna vetopraðýna deðer vermeyen kimse zühd sahibideðildir.

Müslümanlar, Kur’an ve Sünnet’in emirleri,tavsiyeleri sayesinde, dünyaya baðlanýp kalmayýve onu haddinden fazla sevmeyi, her türlü hata-nýn baþý saymýþlardýr. Bunun aksine, dünyayý herþeyin önüne geçirmeyerek ona aþýrý muhabbetduymamak da, iyi bir kul olabilmenin temeli

sayýlmýþtýr. Böyle bir inanýþ ve inancýna uygunyaþama þekli, dünya ve ahiret saadetini eldeetmenin önemli merhalelerinden biridir. Asr-ý saa-det baþta olmak üzere, Kur’an ve Sünnet çizgisindebir hayat sürmeyi gerçekleþtiren Ýslam toplumlarý,tarih sahnesinde, kýsa veya uzun dönemler halinde,bu yaþayýþýn örneklerini sergilemiþlerdir.

Eline geçen her imkandan toplumunu da fayda-landýrmayý düþünen ve meydana getirdikleri vakýfeserleriyle isimlerini ebedileþtiren müslüman ecda-dýmýz, milyoner, milyarder, banker vb. olmayý he-deflemiþ deðildi. Bunun aksine, onlar zahid olma-yý, eline geçirdiði dünyalýklara baðlanýp kalmamayýve bunlarýn geçici oluðunun þuuruna vararak ha-yýrlý yolda harcamayý tercih etmiþlerdi. Çünkü,gerçek zahidin ahiret hesabýnýn kolay olacaðýnýbiliyorlardý.

Zühd, müslümanýn manevî hayatý demek olantasavvufî hayatýn makamlarýndan ve en üstünolanlarýndan biridir. Bu makam, dünyada kazanýlan

Salkýn aldanma avretin sözüne Merd isen bakma anlarýn yüzüne(Rasih)— Kadýn yalancýdýr, yalandan aðlarZen çerân-ý dürûgu virse fürûg Revganý olur anýn eþk-i dürûg(Hamdi)— Kadýn, erkeðe eziyet ederBeni nev’imizden nice derdmend Zenânýn olur târ-ý cevinde bend(Ýzzet Molla)— Kadýn, kapýdan kovsan bacadan girerOlur ay ile avret bir boyudan Ki iner bacadan kovsan kapudan(Þeyhi)

— Kadýn, þeytanýn ipleridirHazret-i tâcd âr-ý habl-i Rahîm Didi zenlerdürür hýbâl-i Racfm(Hamdi)

KAYNAKÇANihad Sami Banarlý: Resimli Türk Edebiyatý

Tarihi 1-2Ahmet Kabaklý: Türk EdebiyatýAgâh Sýrrý Levend: Divan EdebiyatýÝbrahim Kafesoðlu: Türk Millf KültürüMehmet Kaplan: Türk Edebiyatý Üzerine Araþ-

týrmalar 1-2Ahmet Talât Onay: Mazmunlar ve ÝzahýAtillâ Þentürk: Osmanlý Þiiri AntolojisiBahaeddin Ögel: Türk Kültürünün Geliþme

ÇaðlarýM. Ali Tanyeri: Örnekleriyle Divan Þiirinde

Deyimler

ZÜHD GERÇEÐÝ VE BÝZ

Raþit KÜÇÜK / Altýnoluk Dergisi

..41..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

K

Page 42: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

ama dünyalýk olmayan bir makamdýr. Yani, dayalýdöþeli, eksiksiz, mobilyasý, masasý ve kasasý olan birmakam deðildir. Bu sayýlanlara raðbet etmeyenlerinulaþabileceði manevî bir makamdýr. Gönül makamý,ruh makamý, kýsaca “Allah’a yakýn olma makamý”-dýr. Bu makama, paraya pula kýymet vermeyenler,Allah’tan baþkasýnýn önünde eðilmeyenler, el-eteköpmeyenler, þükrü ve sabrý bilenler, “varlýða sevin-meyen, yokluða yenilmeyenler” ulaþabilir.

Bir inanç ve yaþama biçimi olarak, zühd haya-týnýn temellerini Kur’an ve Sünnet’te, bulmak-tayýz. Baþta Efendimiz (s.a.v.) olmak üzere,sahabenin hayatý müþahhas bir örnek teþkil eder.Pek çok ayet-i kerîme arasýndan seçtiðimiz birkaçýnýn meali, bize ýþýk tutucu mahiyettedir:

“Sizin nezdinizdeki (dünya ve dünya menfaat-leri) tükenir; Allah’ýn indindeki (rahmet hazine-leri) bakidir” (Nahi, 16/96). “Onlardan bazý zümre-lere kendilerini denemek için verdiðimiz dünyahayatýnýn süsüne gözlerini dikme. Rabb’inin rýzkýdaha hayýrlý ve daha süreklidir” (Taha, 20/131).“Elinizden çýkana üzülmeyesiniz ve Allah’ýn sizeverdiðiyle sevinip þýmarmayasýnýz. Çünkü Allah,kendini beðenip öðünen kimseleri sevmez” (Hadîd,57/23). “De ki: “Dünyanýn faidesi pek azdýr; ahiretise sakýnanlar için elbet daha hayýrlýdýr”. (Nisa,4/77).

Bunlar ve benzer ayetler, düþünen insan içinnasýl bir hayat tarzýný tercih edeceðinin müjdeleri-dir. Ne var ki, yaþayacaðý hayat biçimini seçmeyetkisi kulun elindedir. Ýyi de kötü de ortadadýr.

Zahid kiþi, dünyalýk varlýðýyla böbürlenmez;ondan kaybettiklerine de üzülmez. Zühd, dünya-ya “gelip geçicidir” gözüyle bakmaktýr. Zahid içindünyadan vazgeçmek gayet kolaydýr. Bu sebeple-dir ki, zühd kalbi ve bedeni rahatlatýr, dünyayadüþkünlük ise gamý ve kederi artýrýr.

Allah’dan baþka hiçbir þeye raðbet etmeyenkimse kamil zahiddir. Cennet ve nimetlerine raðbetederek dünyadan yüz çeviren kimse de zahiddir.Fakat bu sonuncusu, öncekinden daha aþaðý birmertebededir.

Süfyan es-Sevrî’ye göre zühd, arzulara gemvurmaktýr. Yoksa az yemek ve aba giyinmekle zahidolunmaz. Ahmed b. Hanbel, zühdün üç mertebesi-ne dikkatimizi çeker:

a. Haramý terketmekle olan zühd, bu avamýnzühdüdür;

b.Helal olanlarýn tazlasýný terketmekle eldeedilen zühd, bu havassýn zühdüdür;

c. Kiþiyi, Allah’tan alýkoyan her þeyi terket-mekle’ olan zühd, bu da ariflerin zühdüdür.

Ýbn Teymiyye, “zühd, ahirete faydasý olmayanþeyleri terk etmektir” diyor. Yanýnda bin altýnbulunan birine, “böyle zahid olunur mu?” diyesorulur, o da “arttýðýna sevinmemek, noksanlaþ-týðýnda üzülmemek þartýyla, evet” diye cevapverir.

Bazý alimler, zühd sadece helallerde olur. Çünküharamlarý terk etmek zaten farzdýr, demiþlerdir.Buna karþýlýk diðer bir grup alim, helallerin Allah’ýnkullarýna ihsan ettiði nimetleri olduðunu, Allah’ýnnimetlerinin eserini kulu üzerinde görmek istedi-ðini, zühdün haramlarý terketmek olduðunu söyle-miþlerdir.

ZAHÎDLÝK NEDÝR?Zühd ile, dünyayý ve dünyalýk nimetleri, çalýþýp

çabalamayý, helal yoldan kazanmayý tamamen terketmenin kastedilmediði aþikardýr. Çünkü dinimizbaþkasýna el açmayý, istemeyi ve geçimini temin et-memeyi hoþ karþýlamamýþ, bazý durumlarda haramsaymýþtýr. Nitekim Süleyman ve Davud (a.s.), malmülk ve kadýnlara sahip olduklarý halde, kendizamanlarýnýn en zahid kiþileri idiler. Peygamberimiz(s.a.v.), dokuz hanýmý olmakla beraber tartýþmasýzolarak beþerin en zahidi idi.

Ali b. Ebî Talip, Abdurrahman b. Avf, Zübeyr b.Avvam ve Osman b.Affan, mallarý ve zenginlikleriolduðu halde zahid sahabelerdendi. Hz.Ali’nin oðluHasan, ümmetin en çok nikahlananý ve zenginiiken zahid bir kiþi idi. Abdullah b. Mübarek de, çokmal sahihi olmakla birlikte, zahid imamlardanbiriydi. Bu misalleri daha da çoðaltmak mümkün-dür.

O halde aslolan, dünyaya ve dünyaya gönülbaðlayýp kalmamak ve bunlara olan sevgi vemeyli, Allah ve Rasûlünün sevgisinin önünegeçirmemektir. Buna göre zahidlik, iyi müslü-manlýktýr. Bunu elde etmenin yolu ise, Kur’an veSünnet çizgisinde bir hayat sürebilmektir.

..42..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

K

Her türlü görüþleriniz için e-posta [email protected]

Page 43: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

H epimiz bir insan olarak çok büyükumutlarla severiz, evlenmek ve mutlubir yuva kurmak isteriz. Kimi insanlar

bunu baþarabilir, bazýlarý da büyük hayal kýrýklýk-larýna uðrar. Bu konuda büyük acýlar yaþar. MoralDünyasý dergisi evlilik konusunda en merak edilensorularýn cevabýný araþtýrdý. Ýþte haber:

Son dönemlerde umduðu gibi hayat kuranlarýnsayýsý maalesef azalýyor. Sevgilerinde, aþklarýndaveya evliliklerinde sorun yaþayanlarýn sayýsý ise gi-derek artýyor. Türkiye’nin son on beþ-yirmi yýllýkdöneminde, yanlýþ evlilikler, boþanmalar, aile içiþiddet olaylarý baþlý baþýna gündem oluþturacakkadar çok.

Öyle ki, televizyon haberlerinde, gazetelerdegün geçmesin ki bu konularda felâket haberleriçýkmasýn. Hem de üst üste, tekrar tekrar verildiðiiçin, gençler bu tablodan ürker hale geldi.

Toplum nasýl bu hale geldi, neden evliliklerinçoðu sorunlu, neden boþanmalar arttý? Niye bukadar çok yanlýþ evlilik var? Gençlerimiz niçin evli-lik gibi kutsal bir müesseseye endiþe ve korkuylabakýyorlar? Onca güzel, bakýmlý, okumuþ kýzlarneden yaþlarý 30’lara dayandýðý halde evlenmiyorve neden fidan gibi gençler evlilikten kaçýyor?

Çok deðil bir kuþak öncesinde mutlu aileler, so-runsuz yuvalar büyük bir çoðunlukta iken, þimdi neoldu da on beþ-yirmi yýl içinde her þey tersine dön-meye baþladý?

Yanlýþ iliþkiler, yanlýþ evlilikler, ayrýlmalar, bo-þanmalar, ortada kalan çocuklar, evlenemeyengençler, evde kalmýþ kýzlar, evlenmeyen erkekler...

Bu katmerli yangýn her tarafý sarmýþ durumda.Mutlaka yakýnýmýza, etrafýmýza da geliyor alevler.Diyelim ki bizim ailemiz sorunsuz ama etrafýmýzda,akrabalarýmýzda veya komþularýmýzda olabiliyor.

Sözgelimi kardeþiniz, aðabeyiniz, ablanýz, dayý-nýz, halanýz bu dertle mustarip olunca, onlarýn dert-

leriyle meþgul olmak durumunda kalýyorsunuz. Yada çok sevdiðiniz bir dostunuz, arkadaþýnýz böyle birolayý yaþýyorsa, siz de huzursuz oluyorsunuz.

Daha da kötüsü, “Benim oðlum, benim kýzým daböyle kötü bir evlilik yapar mý?” diye düþünmektenkendinizi alamýyorsunuz. Hatta belki, “Ya kýzým ev-lenemezse, oðlum hep ömür boyu bekâr kalýrsa?”diye endiþe edip korkuyorsunuz. Belki de, baþýnýzdaböyle bir olay var, uykularýnýz kaçýyor çocuklarýný-zýn geleceðini düþündükçe…

Bu endiþeler, korkular salgýn bir hastalýk gibiyaygýn toplumumuzda. Çünkü bunlar hep yaþaný-yor artýk. Bu yaþananlar gerçekten ülkemizde þid-deti daha da artan ve günden güne de yayýlan sos-yal bir olay. Bu konuda, birey ve toplum olaraketkilendiðimize göre, mutlaka bizlere ve devletebüyük görevler düþüyor.

Bu yangýn mutlaka söndürülmeli, mutlaka her-kes elinden gelen çabayý göstermeli. Yoksa bu deh-þetli ateþ hepimizi yakýp kavurmak üzere. Daha daönemlisi, yarýnlarýmýzý, çocuklarýmýzý yok etmeküzere.

Sevenler, neden karý koca olamýyorlar?Günümüzde bütün kolaylýklara ve yakýnlaþma-

lara raðmen, olmasý gereken evlilikler gerçekleþ-miyor, iliþkiler arkadaþlýktan öteye, yani evliliðe birtürlü gidemiyor.

Baþka bir tabirle, sevenler karý koca olamýyorlar.Günümüzde sevgililer çoðalýrken, karý kocalar aza-lýyor.

Evlenemeyen kýzlar, eskiden olduðu gibi kýsmetiolmadýðý, fiziksel kusuru bulunduðu veya yoksulolduðu için deðil, genelde kýsmetlerini evlenmeyeikna edemediði için ya da görüþtüðü konuþtuðuerkek, evlenmeye yanaþmadýðý için evlenemiyorlar.

Bu durumda olan kýzlarýn yaþadýðý duygusalpsikoloji gerçekten içler acýsý. Kimi kýzlar travmageçiriyor, hayata küsüyor, kimisi psikolojik tedavi

..43..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

GÜNÜMÜZ GENÇLERÝNEDEN EVLENEMÝYORLAR?

Moral Dünyasý Dergisi

Page 44: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Adam, bir haftanýn yorgunluðundan sonrapazar sabahý kalktýðýnda bütün haftanýn yorgun-luðunu çýkarmak için eline gazetesini aldý ve bütüngün miskinlik yapýp evde oturacaðýný düþündü.Tam bunlarý düþünürken oðlu koþarak geldi vesinemaya ne zaman gideceklerini sordu.

Baba oðluna söz vermiþti bu hafta sonu sine-maya götürecekti ama hiç dýþarýya çýkmak isteme-diðinden bir bahane uydurmasý gerekiyordu sonragazetenin promosyon olarak daðýttýðý dünya hari-tasý gözüne iliþti. Önce dünya haritasýný küçük par-çalara ayýrdý ve oðluna eðer bu haritayý düzeltebi-lirsen seni sinemaya götüreceðim dedi sonra dü-

þündü; oh be kurtuldum en iyi coðrafya profesörü-nü bile getirsen bu haritayý akþama kadar düzelte-mez. Aradan on dakika geçtikten sonra oðlu baba-sýnýn yanýna koþarak geldi ve baba haritayý düzelt-tim artýk sinemaya gidebiliriz dedi.

Adam önce inanamadý ve görmek istedi. Gör-düðünde de halen hayretler içindeydi ve bunu nasýlyaptýðýný sordu. Çocuk; bana verdiðin haritanýnarkasýnda bir insan vardý

ÝNSANI DUZELTTÝÐÝM ZAMAN DÜNYAKENDÝLÝÐÝNDEN DÜZELMÝÞTÝ.

görüyor. Hemen hepsi, geleceðinden kaygý duyuyor,yarýnýndan endiþe ediyor. Hele ‘30 yaþ’ paniðinekapýlanlar için hayat kâbus gibi. Ümitsizlik duygusupranga gibi yapýþýyor. Bunalýmlar, stresler, kâbuslarpeþlerini býrakmýyor.

Üniversiteyi baþarýyla bitirmiþ, iki dil bilen birkýz þunlarý söylüyor: “Ýyi eðitim aldýk diye, farklýkriterlere sahip olduk. Okuma sürecinde farklý dav-ranýþ biçimiyle þekillendiðimiz için hiçbir þeyi be-ðenmez ve seçim yapamaz olduk. Þimdi iyi eðitimalan ama 29 yaþýnda evde kalmýþ bir kýzým.”

Bu kýzýn söylediklerine benzer sözleri erkeklerde söylüyor. Bir genç dostum, “Eðitim diye hayatý-mýzý adadýk. Eðitimi tamamladýðýmýzda evlenmeyaþýmýz geçiyor. Ben otuz yaþýndan sonra, ne zamaniþ bulacaðým da yuva kuracaðým?” demiþti.

Elbette her okuyan böyle düþünmüyor. Okuyaninsanlarýn hepsi suçu eðitime baðlamýyor. Amabunun bir sebep olduðu da göz ardý edilmemeli.

Evlenme yaþý deðiþtiGünümüzde evliliðe hazýr olmanýn yaþý ve þart-

larý deðiþti. Geçmiþte 17-18 yaþýný bulan kýzlarla,askerliðini bitiren erkekler fazla zaman kaybetme-den evlendirilirdi. Ancak gerek ekonomik þartlar-dan, gerekse eðitim sürecinin uzunluðundan evlen-me yaþýnýn erkeklerde 30’a, kadýnlarda 25’e kadarçýktýðýný görmekteyiz. Genel ortalama aþaðý yukarý

budur ama kimi yerlerde, özellikle büyük þehirlerdebu oranýn da üstüne çýkýldýðý görülür.

Bir erkeðin evlenmesi için gerekli olan þartlarýnbaþýnda ‘ekmeðini eline almak’ gelir. Yani bir mes-lek sahibi olmasý, evini geçindirmek için iþe giripdüzenli bir gelir getirmesi gereklidir. Günümüzdeeðitim daha önem kazandýðý için, bir gencin oku-masý, üniversiteyi bitirmesi öncelik kazanmýþtýr. Busüreçte, normal bir okul dönemi yaþayan kiþilerin,hiç sýnýf kaybý yaþamadan, üniversite sýnavlarýnýhemen kazanýp yüksek öðrenimini bitirmesi, dokto-ra yapmasý vs. yaþý 25-26’ya çýkarýyor. Ardýndaneðitim nedeniyle tecil edilen askerlik görevininyapýlmasý, iþ bulunmasý gibi süreçler eklenince, birerkeðin evlenmesinin önündeki engeller ancak 28-30 yaþlarýnda kalkmýþ oluyor.

Kýzlarda ise bu süreç sadece birkaç yýl eksikletamamlanabiliyor. Onlarýn da yaþlarý üniversiteyibitirdiklerinde ortalama 25-26’yý buluyor. Bu ne-denle Türkiye’de son yýllarda evlenme yaþý erkek-lerde 30, kýzlarda 25 oluyor.

Bu gerçeklerden yola çýkarak aslýnda gençlerinevlenmesinin önündeki en büyük engeller, baþtaeðitim, askerlik ve iþ bulma diyebiliriz.

DÜNYA’YI KURTARMANIN EN KISA YOLU

Safkan e-posta grubu

..44..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

K

K

Page 45: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Abdüsselam: ( 1926 - ) Pakistanlý Fizik BilginiÝlk nobel ödülü alan müslüman bilim adamý.

Ahmed Bin Musa: ( 10. yüzyýl ) Sistem mü-hendisliðinin Öncüsü. Astronom ve Mekanikçi.

Akþemseddin: ( 1389 - 1459 ) Pasteur önceMikrobu bulan ilk bilim adamý. Ýstanbulun fethininmanevi babasýdýr. Fatih sultan Mehmet’ inHocasýdýr

Ali Bin Abbas: ( ? - 994 ) 1000 sene önce ilkkanser ameliyatýný yapan bilim adamý. Kýlcal damarsitemini ilk defa ortaya atan bilim adamýdýr. Eskiçaðýn en büyük hekimlerinden olan hipokratesin(Hipokrat) Doðum olayý görüþünü kökünden yýktý.

Ali Bin Ýsa: ( 11. yüzyýl ) Ýlk defa gözhastalýklarý hakkýnda eser veren müslüman bilimadamý.

Ali Bin Rýdvan: ( ? - 1067 ) Batýya tedavimetodlarýný öðreten islam alimi.

Ali Kuþçu: ( ? - 1474 ) Ünlü Bir türk astronomive matematik bilginidir.

Ammar: ( 11 yüzyýl ) Ýlk katarak ameliyatýnýkendine has biçimde yapan müslüman bilim adamý.

Battani: ( 858 - 929 ) Dünyanýn en meþhur 20astrononumdan biri trigonometrinin mucidi, sinusve kosinüs tabirlerini kullanan ilk bilgin.

Beyruni: ( 973 - 1051 ) Dünyanýn döndüðünüilk bulan bilim adamý ümit burnu, amerika vejaponyanýn varlýðýndan bahseden ilk bilim adamý.Beyruni amerika kýtasýnýn varlýðýný kristof co-lomb’un Keþfinden 500 sene önce bildirmiþtir. Ma-tematik, Jeoloji, Coðrafya, Týp, Felsefe, Fizik, Ast-ronomi gibi dallarda eserler yazmýþtýr. Çaðýn En Bü-yük Alimidir.

Bitruci: ( 13. yüzyýl ) Kopernik’e yol açan öncü-lük eden astronom bilim adamý.

Cabir Bin Eflah: ( 12. yüzyýl ) Ortaçaðýn büyükmatematik ve astronom bilginidir . Çubuklu güneþsaatini bulan ilk bilim adamýdýr.

Cabir Bin Hayyan: ( 721 - 805 ) Atom bombasýfikrinin ilk mucidi ve kimyanýn babasý sayýlýr.Maddenin en Küçük parçasý atomun parçalanabileciðini bundan 1200 sene önce söylemiþtir.

Cahiz: ( 776 - 869 ) Zooloji Ýlminin öncülerin-dendir. Hayvan gübresinden amonyak elde etmiþtir.

Cezeri: ( 1136 - 1206 ) Ýlk sistem mühendisi veilk sibernetikçi ve elektronikçi Bilgisayarýn babasý;oysa bilgisayarýn babasý yanlýþ olarak ingilizmatematikçisi Charles Babbage olarak bilinir..

Demiri: ( 1349 - 1405 )Avrupalýlardan 400 yýlönce ilk zooloji ansiklopedisini yazan alimdir ... Ha-yatül hayavan isimli kitabý yazmýþtýr.

Dinaveri: ( 815 - 895 ) Botanikçi Ve astronombir alim olarak bilinir.

Ebu Kamil Þuca: ( ? - 951 ) Avrupaya matema-tiði öðreten islam bilgini.

Ebu’l Fida: ( 1271 - 1331 ) Büyük Bir bilgintarihçi ve coðrafyacýdýr.

Ebu’l Vefa: ( 940 - 998 ) Matematik veAstronomi bilginidir trigonometriye tanjant, ko-tanjant, sekant ve kosekantý kazandýran matematikbilginidir.

Ebu Maþer: ( 785 - 886 ) Med-cezir olayýný(gel-git) ilk keþfeden bilgindir.

Evliya Çelebi: ( 1611 - 1682 ) Büyük Türkseyyahý ve meþhur seyahatnamenin yazarýdýr.

Farabi: ( 870 - 950 ) Ses olayýný ilk defa fizikiyönden ele alýp açýklayýp izah getiren ilk bilgindir.

Fatih Sultan Mehmet: ( 1432 - 1481 ) Ýstan-bulu feth eden ve Havan topunu icad eden yivlitoplarý döktüren padiþahtýr fatihin kendi icadý olanve adý “þahi” olan toplarýn aðýrlýðý 17 ton ve bakýr-dan dökülmüþ olup 1.5 ton aðýrlýðýndaki mermileri1 km ileriye atabiliyordu bu toplarý 100 öküz ve 700asker ancak çekebiliyordu..

..45..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

ÝSLÂM ÂLÝMLERÝVE BULUÞLARI

Safkan e-posta grubu

Page 46: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Fergani: ( 9. yüzyýl ) Ekliptik meyli ilk defa tes-bit eden astronomi alimi.

Gýyasüddin Cemþid: ( ? - 1429 ) Matematikalimi. Ondalýk kesir sistemini bulan çemþid cebir veastronomi alimi.

Harizmi: ( 780 - 850 ) Ýlk cebir kitabýný yazanve batýya cebiri öðreten bilgin. Adý algoritmaya isimoldu rakamlarý Avrupa’ ya öðreten bilgin. Cebirisistemleþtiren Bilgin.

Hasan Bin Musa: ( - ) Dünyanýn çevresini öl-çen, üç kardeþler olarak bilinen üç kardeþten biri..

Hazini: ( 6 - 7 yüzyýl ) Yerçekimi ve terazilerleilgili izahlarda bulunan bilgin.

Hazerfen Ahmed Çelebi: ( 17. yüzyýl ) Havadauçan ilk Türk. Planörcülüðün öncüsü.

Huneyn Bin Ýshak: ( 809 - 873 ) Göz doktor-larýna öncülük yapan bilgin.

Ýbni Avvam: ( 8. yüzyýl ) Tarým alanýnda ortaçaðboyunca kendini kabul ettiren bilgin.

Ýbni Battuta: ( 1304 - 1369 ) Ülke ülke , kýtakýta dolaþan büyük bir seyyah.

Ýbni Baytar: ( 1190 - 1248 ) Ortaçaðýn en bü-yük botanikçisi ve eczacýsýdýr.

Ýbni Cessar: ( ? - 1009 ) Cüzzam hastalýðýnýnsebeb ve tedavilerini 900 sene önce açýklayanmüslüman doktor.

Ýbni Ebi Useybia: ( 1203 - 1270 ) Týp Tarihihakkýnda eþsiz bir eser veren doktor.

Ýbni Fazýl: ( 739 - 805 ) 12 asýr önce ilk kaðýtfabrikasýný kuran vezir.

Ýbni Firnas: ( ? - 888 ) Wright kardeþlerdenönce 1000 sene önce ilk uçaðý yapýp uçmayýgerçekleþtiren alim.

Ýbni Haldun: ( 1332 - 1406 ) Tarihi ilim halinegetiren sosyolojiyi kuran mütefekkir. Psikolojiyitarihe uygulamýþ, ilk defa tarih felsefesi yapanbüyük bir islam tarihçisidir. Sosyolog ve þehircilikuzmaný.

Ýbni Hatip: ( 1313 - 1374 ) Vebanýn bulaþýcýhastalýk olduðunu ilmi yoldan açýklayan doktor.

Ýbni Havkal: ( 10. yüzyýl ) 10 asýr önce ilmideðeri yüksek bir coðrafya kitabý yazan alim.

Ýbni Heysem: ( 965 - 1051 ) Optik ilminin ku-rucusu büyük fizikçi. Ýslam dünyasýnýn en büyükfizikçisi, batýlý bilginlerin öncüsü, göz ve görme sis-temlerine açýklýk kazandýran alim. Galile telesko-punun arkasýndaki isim.

Ýbni Karaka: ( ? - 1100 ) Dokuzyüz yýl öncetorna tezgahý yapan bilgin.

Ýbni Macit: ( 15. yüzyýl ) Ünlü bir denizci vecoðrafyacý. Vasco da Gama onun bilgilerinden verehberliðinden istifade ederek hindistana ulaþtý.

Ýbni Rüþd: ( 1126 - 1198 ) Büyük bir doktor,astronom ve matematikçidir.

Ýbni Sina: ( 980 - 1037 ) Doktorlarýn sultaný.Eserleri Avrupa üniversitelerinde 600 sene temelkitap olarak okutulan dahi doktor. Hastalýk yayanküçük organizmalar, civa ile tedavi, pastör’ e ýþýktutmasý, ilaç bilim ustasý, dýþ belirtilere dayanarakteþhis koyma, botanik ve zooloji ile ilgilendi, Fizikleilgilendi, jeoloji ilminin babasý.

Ýbni Türk: ( 9. yüzyýl ) Cebirin temelini atanislam bilgini.

Ýbni Yunus: ( ? - 1009 ) Galile’den önce sarkacýbulan astronom.

Ýbni Zuhr: ( 1091 - 1162 ) Endülüsün en büyükmüslüman doktorlarýndan asýrlarca Avrupa’daeserleri ders kitabý olarak okutuldu.

Ýbnünnefis: ( 1210 - 1288 ) Küçük kan dolaþý-mýný bulan ünlü islam alimi.

Ýbrahim Efendi: ( 18. yüzyýl )Osmanlýlarda ilkdenizaltýyý gerçekleþtiren mühendis.

Ýbrahim Hakký: ( 1703 - 1780 ) Büyük birsosyolog, psikolog, astronom ve fen adamý. En ünlüeseri marifetnâme, Burçlardan, insan fizyoloji veanatomisinden bahsetmiþtir.

Ýdrisi: ( 1100 - 1166 ) Yedi asýr önce bügünküneçok benzeyen dünya haritasýný çizen coðrafyacý.

Ýhvanü-s Safa: ( 10. yüzyýl ) çeþitli ilim dallarýnýiçine alan 52 kitaptan meydana gelen bir ansik-lopedi yazan ilim adamý. Astronomi, Coðrafya,Musiki, Ahlâk, Felfese kitaplarý yazmýþtýr.

Ýsmail Gelenbevi: ( 1730 - 1791 ) 18 yüzyýldaosmanlýlarýn en güçlü matematikçilerinden.

Ýstahri: ( 10. yüzyýl ) Minyatürlü coðrafya kitabýyazan bilgin.

Kadýzade Rumi: ( 1337 - 1430 ) Çaðýný aþanbüyük bir matematikçi ve astronomi bilgini. Os-manlýnýn ve Türklerin ilk astronomudur.

Kambur Vesim: ( ? - 1761 ) Verem mikrobunuRobert Koch’dan 150 sene önce keþfeden ünlüdoktor.

Katip Çelebi: ( 1609 - 1657 ) Osmalýlarda röne-sansýn müjdecisi coðrafyacý ve fikir adamý.

..46..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

Page 47: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Kazvini: ( 1203 - 1283 ) Ortaçaðýn Herodot’umüslümanlarýn Plinius’u , astronom ve coðrafyacýbilgin.

Kemaleddin Farisi: ( ? - 1320 ) Ýbni Heysemayarýnda büyük islam matematikçisi, fizikçi veastronom.

Kerhi: ( ? - 1029 ) Ýslam Matematikçilerinden.Kindi: ( 803 - 872 ) Ýbni Heysem’e kadar optikle

ilgili eserleri kaynak olan bilgin. Fizik, felsefe vematematik alanýnda yaptýðý hizmetleri ile tanýn-mýþtýr.

Kurþunoðlu Behram: ( 1922 - ? ) Genelleþtiril-miþ izafiyet teorisini ortaya atan beyin güçleri-mizden. Halen prof. Behram Kurþunoðlu Amerikada florida üniversitesinde teorik fizik merkezindebaþkanlýk yapmaktadýr.

Lagarî Hasan Çelebi: ( 17. yüzyýl ) Füzeciliðinatasý, osmanlýlarda ilk defa füze ile uçan bilgin.

Macriti: ( ? - 1007 ) Matematikte baþkan kabuledilen Endülüslü Matematikçi ve astronom.

Maðribi: ( 16. yüzyýl ) Çaðýnýn en büyük mate-matikçilerinden . Maðribinin eseri olan Tuhfetü’lAda isimli kitabýnda üçgen, dörtgen, daire ve diðergeometrik þekillerinin yüz ölçümlerini bulmak içinmetodlar gösterilmiþtir.

Maaþallah: ( ? - 815 ) Meþhur islam astronom-larýndandýr. Usturlabla Ýlgili ilk eseri veren bilgindir.

Mes’ûdi: ( ? - 956 ) Kýymeti ancak 18. 19. Yüz-yýllarda anlaþýlan büyük tarihçi ve coðrafyacý.Mesudi günümüzden 1000 sene önce depremlerinoluþ sebebini açýklamýþtýr. Mesûdinin eserlerindenyel deðirmenlerinin de müslümanlarýn icadý olduðuanlaþýlmýþtýr.

Mimar Sinan: ( 1489 - 1588 ) Seviyesine bugündahi ulaþýlamayan dahi mimar. Mimar Sinan tammanasý ile bir sanat dahisidir.

Muhammed Bin Musa: ( 9. yüzyýl ) DünyanýnÇevresini ölçen 3 kardeþten biri. Matematikçi veastronom.

Mürsiyeli Ýbrahim: ( 15. yüzyýl ) Piri reisten 52sene önce bugünkü uygun Akdeniz haritasýný çizenharitacý. Günümüzden 500 sene önce kadar önceyaþamýþtýr.

Nasirüddin Tusi: ( 1201 - 1274 ) Trigonometrisahasýnda ilk defa eser veren, Meraða rasathanesinikuran, matematikçi ve astronom.

Necmeddinü-l Mýsri: ( 13 yüzyýl ) Çaðýnýn ünlüastronomlarýndan.

Ömer Hayyam: ( ? - 1123 ) Cebirdeki binomformülünü bulan bilgin. Newton veya binomformülünün keþfi ömer hayyama aittir.

Piri Reis: ( 1465 - 1554 ) 400 sene önce bugünküne çok yakýn dünya haritasýný çizen büyükcoðrafyacý. Amerika kýtasýnýn varlýðýný kristofkolomb ‘dan önce bilen ünlü denizci.

Razi: ( 864 - 925 ) Keþifleri ile ün salan asýrlarboyunca Avrupa’ya ders veren kimyager doktorünlü klinikçi. Devrinin En büyük bilgini Ýbni Sinaile ayný ayarda bir bilgin.

Sabit Bin Kurra: ( ? - 901 ) Newton’ dan çokönce diferansiyel hesabýný keþfeden bilgin.Dünyanýn çapýný doðru olarak hesaplayan ilk islambilgini. Matemetik ve astronomi alimi.

Sabuncu Oðlu Þerefeddin: ( 1386 - 1470 )Fatih devrinin ünlü doktor ve cerrahlarýndandýr.Deneysel fizyolojinin öncülerindendir.

Seydi Ali Reis: ( ? - 1562 ) Ünlü bir denizci,matematik ve astronomi alimidir.

Þemsettin Halili: ( ? - 1397 ) Büyük bir astro-nomi bilginidir.

Þihabettin Karafi: ( ? - 1285 ) orta çaðýn enbüyük fizikçi ve hukukçularýndan.

Takiyyüddin Er Rasit: ( 1521 - 1585 ) Ýstanbulrasathanesi ilk kuran çaðýndan çok ileride asrýnönde gelen astronomi alimidir.

Uluð Bey: ( 1394 -1449 ) Çaðýnýn en büyükastronomu ve trigonometride yeni çýðýr açan ünlübir alim ve hükümdar.

Zehravi: ( 936 -1013 ) 1000 sene önce ilkçaðdaþ ameliyatý yapan böbrek taþlarýnýn nasýlçýkarýlacaðýný ve ilk böbrek ameliyatýnýgerçekleþtiren bilim adamý..

Zerkali: ( 1029 - 1087 ) Keþif ve hizmetleri ileün salmýþ astronomi alimidir.

..47..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

K

HAYAL EVÝ - EÐLENCE DÝYARI

www.hayalevi.com

Page 48: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Ü zerinde çokça tartýþýlan kavramlardanbiri de himmet. Tasavvufî yaþantý sa-hiplerinin sýkça kullandýðý himmet

nedir? Niçin tartýþma konusu yapýlýyor, neresi yanlýþanlaþýlýyor? Himmet kavramýný kullananlar niçinve nasýl kullanýyor?

Himmet, kelime manasýyla kalbi, iradeyi, duyguve düþünceyi bir noktaya toplayýp, tek hedefe yö-nelmek demek. Kelime kökü Arapça “hemm”.Hemm, iyi olsun kötü olsun, herhangi bir þeyiyapmaya yönelmek, himmet ise, kýymetli, þerefli vegüzel þeylere yönelmek manasýný taþýyor.

Kelime manasýyla düþündüðümüzde, her insa-nýn azmettiði ve gayretini yönelttiði bir hedefimevcut. Ýnsanlarýn kimi sadece karnýna, kimi dekalbine yöneliyor. Herkesin kýymeti de yöneldiðiþeye göre ölçülüyor. Buradan hareketle, derdi yal-nýzca dünya olanýn Allah katýnda hiçbir kýymeti ol-maz. Hedefi Allah rýzasý olanýn ise, kýymeti kelime-lerle ölçülemez.

Bugün günlük hayatýmýzda himmet deyinceakla yardým ve destek geliyor. ‘Falanýn himmetiylemüþkilim çözüldü’ derken, bana saðladýðý desteklesýkýntýdan kurtuldum demeyi kastediyoruz. Böylebir himmeti inkar eden yok. Çünkü bütün insanlýk,birbirine muhtaç bir halde yaratýlmýþtýr. Zayýflargüçlülere, fakirler zenginlere, hastalar doktorlara,cahiller alimlere muhtaç edilmiþ; kendisine maddi-manevi imkan ve nimet verilenler de, onu muhtaç-lara ulaþtýrmakla görevlendirilmiþtir.

Velilerin HimmetiÇokça tartýþýlan velilerin ve kâmil mürþidlerin

himmeti meselesine gelince; buna mürþidin tevec-cühü, manevi tasarrufu, nazarý, feyzi ve duasý dadenir.

Velilerin uzaktaki kimselere himmet etmesineve tasarrufta bulunmasýna bazýlarý itiraz ediyor.Mesele, ruhani alemde ruh vasýtasý ile cereyanettiði için, maddi þartlara mahkum olmuþ akýl onuanlamakta zorlanýyor. Çünkü bu himmet ve yardým

farklý boyutlarda, bilinen zaman ve mesafe ölçüleridýþýnda tezahür ediyor. Bu nedenle onu bizzat tec-rübe etmeyenler, olduðuna inanmak ve olayý anla-mak için delil ve izah istemekteler. Bunda haklýlar.Biz de meseleyi iþin ehline ve onu tecrübe edenleresoracaðýz. Bu konudaki delilleri ortaya koyacaðýz.Yanlýþ anlama ve uygulamalarý tesbit edeceðiz.

Tasavvuf erbabýna göre himmet; kulun kendisi-ni veya baþkasýný bir hayra ulaþtýrmak, bir þerdenkorumak veya bir kemâli ele geçirmek için bütünruhanî gücünü kullanarak kalbiyle Cenab-ý Hakk’ayönelmesidir. (Cürcani)

Himmet, ilahi nurla temizlenmiþ ve takva ileyücelmiþ ruhlarýn Allah’ýn izniyle muhtaç kullarayardým etmesidir. Bu âli ruhlar zamana baðlýdeðildir, mekan ile sýnýrlanmazlar. Maddi þartlar en-gel olmaz onlara. Himmet, kâmil velilere emanetedilmiþ ilahi bir nurdur. O nur ile yol alýr, hakyolcularýný terbiye ve takviye ederler.

Himmet, Allah’ýn bir rahmetidir. Himmet ehli,bir rahmeti yerine ulaþtýrmakla görevli Allah’ýndostudur. Kur’an ifadesiyle onlara “cündullah(Allah’ýn askerleri)” denir. Sayýlarýný, yerlerini vegörevlerini ancak Allah bilir. (Müddessir/31)Onlar, meleklerden ve kâmil müminlerden oluþur.Cenab-ý Hak, onlar vasýtasýyla dilediklerine yardýmedip, müþküllerini çözer. Aslýnda kuluna destekveren ve müþkülünü çözen Allah’týr. Peygamberolsun, veli olsun, diðer varlýklar vasýtadan baþka birþey deðildir. Bu hakikati Rasulullah (A.S.) Efen-dimiz þöyle ifade buyuruyor: “Asýl veren Allah’týr,ben ise verileni taksim edip yerine ulaþtýrmakla gö-revliyim.” (Buhari, Müslim)

Ýlahi ÝkramMüttakilere Allah tarafýndan verilen bir serma-

ye, ilahi bir emanettir himmet. Allah’ýn sevdikle-rine ikramý, ilahi aþkýn meyvesi, takva sahiplerinebir hediyedir. Allahu Tealâ, sevdiklerine yaptýðý buikramý meþhur bir kudsi hadiste þöyle bildiriyor:

“Ben, farz ve nafile ibadetlerle bana yaklaþan

..48..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

HÝMMET

Dr. Dilaver Selvi / Semerkand Dergisi

Page 49: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

kulumu sevdiðim zaman, onun gören gözü, iþitenkulaðý, tutan eli, yürüyen ayaðý olurum. O benimlegörür, benimle iþitir, benimle tutar, benimle yürür.Bana sýðýnýrsa onu himaye ederim. Benden bir þeyisterse kendisine veririm.” (Buhari, Ýbnu Mace,Ahmed)

Ýþte velilerin ulaþtýðý bütün keramet ve himmetbu hadiste özetleniyor. Bu hadiste Allah dostlarýnaverilen imkan ve yetkilerin ne boyutta olduðunubüyük müfessir Fahruddin Razi’den dinleyelim:

“Ýnsan büyük bir baðlýlýk ve samimiyetle AllahuTealâ’ya itaate devam ederse, Allah’ýn, onun gözüve kulaðý olurum buyurduðu bir makama yükselir.Allah’ýn celal nuru kul için bir kulak olunca, oyakýný iþittiði gibi uzaðý da iþitir. Bu nur onun içinbir göz olunca, yakýný gördüðü gibi uzaðý da görür.Ve yine bu nur kul için bir el olunca, o elin zora,kolaya, yakýndakine, uzaktakine, her þeye gücüyeter.” (Mefatihu’l-Gayb)

Ýþte kâmil bir veli, darda kalýp kendisindenyardým isteyen bir mümine ilahi izinden sonra bunur ile yardýmcý olmaktadýr. Mesafe ne olursa olsun,kalbi ilahi nur ile cilalanmýþ kamil bir veli, Allah’ýnizni ve dilemesiyle dünyanýn her yanýný görebilir,her sesi iþitebilir, her yana el uzatabilir. Bu, AllahuTealâ’nýn dilediði kullarý için kolay ve mümkün.Ancak bu nimeti kime, ne zaman, ne ölçüdevereceðini Cenab-ý Hak tayin eder.

Himmet Samimiyet ve Edebe BaðlýdýrAllah’ýn rahmetini çeken en güzel sebep, kalbin

samimiyetidir. Allahu Tealâ, isteðinde samimiolmayan gafil kalbin duasýný iþitir, fakat kabuletmez. Arzu ve istediðinde samimi, sabýrlý ve azimliolan kimsenin ise eli boþ dönmez. Büyük veliAbdulkerim el-Cilî (K.S.), “Ýnsan-ý Kamil” kitabýn-da, bütün baþarýnýn himmetteki samimiyete baðlýolduðunu belirtiyor ve ekliyor:

“Ýsteðinde samimi olan kimsenin iki alametivardýr: Yöneldiði ve istediði þeyin olacaðýna kesinolarak inanmak ve gücü nisbetinde istenen þeyleringereðini yapmak. Hali böyle olmayan kimseye him-met ve azim sahibi denmez. O sadece boþ temenni-ler ile avunan ve davasýnda yalancý olan biridir.Böyle bir kimse aradýðýný bulamaz, sevdiðine kavu-þamaz. Onun hali, elinde kalemi, kaðýdý olmayan,okuma ve yazmasýný da bilmeyen bir kimseninmektup yazmaya kalkmasýna benzer. Bu durumdaolan birisi mektubu nasýl yazacak? O, bu þekildeniçin mektub yazmak istiyor ki?”

Himmet Kaderle Sýnýrlýdýr“Rasulüm de ki: Ben, Allah’ýn dilediðinden

baþka kendime herhangi bir fayda ve zarar verecekgüce sahip deðilim.” (A’raf/188) ayet-i kerimesi, herþeyin Yüce Allah’ýn takdirinde olduðunu belirtiyor.Büyük arif Ýbnu Atâ (K.S.) Hikem adlý eserinde derki: “Himmetler ne kadar büyük ve hýzlý olursa olsunkader sýnýrlarýný geçemez.”

Kâmil mürþid, müridin isteðine deðil, AllahuTealâ’nýn onun hakkýndaki takdirine bakar. Birçeþit kader vardýr ki onun gerçekleþmesi Allahtarafýndan kesin hükme baðlanmýþtýr. Bu hükmüverilen þeyin gerçekleþmesi kaçýnýlmazdýr ve onudua ve himmet deðiþtiremez. Bir çeþit kader devardýr ki, onun gerçekleþmesi bazý sebeplerebaðlýdýr. Ýþte dua, himmet ve sadaka bu kýsýmdafayda verir.

Hal böyle olunca, bazýlarýnýn: “benim mürþidimgavstýr, Allahu Tealâ’dan her ne isterse olur; birbakýþta kâfiri mümin, fasýðý muttaki eder, tek baþýnabir orduyu yener!” demesi doðru deðildir. BunlarAllahu Tealâ’nýn kudretinde olan þeylerdir ve zatenAllah dostlarý, hep ilahi murada uygun þeyleriisterler. Bu konuda büyük veli Mevlâna HalidBaðdadî (K.S.), kendisinden neslinin devamý içindua ve himmet isteyen Akka valisi AbdullahPaþa’ya þu cevabý gönderir:

“Biz kendimizi himmet ehli görmüyoruz. Ancak,öyle olsa bile, istenilen þeyin kaza-i muallak (mey-dana gelmesi sebeplere baðlanan bir kader) olduðuanlaþýlmadan himmet kullanýlmaz. Kesin olankaderi (kaza-i mübrem), deðil veliler, peygamber-lerin himmeti bile deðiþtiremez. Onun sonucunarýza gösterip Allahu Tealâ’ya teslim olmak gerekir.Þunu belirtelim ki, velileri inkardan sakýnmakvacip olduðu gibi; onlar hakkýnda, imaný bozacakkabulleniþlerden sakýnmak da vaciptir. Bu aþýrý vetehlikeli inanýþlar, daha çok velilere güzel zan veaþýrý muhabbet besleyen kimselerde oluyor. Unut-mayýn ki, þeytan hile ve düzen sahibidir; insanýhelake götürecek her yolu dener.” (Mektubat-ýMevlâna Halid, 7. Mektup)

Himmet Nefse Deðil, Hikmete Uygun OlurArifler Allahu Tealâ’nýn hikmetine aþýktýr. Ýþ-

lerin görünen tarafýna deðil, sonucuna bakarlar.Onlar kendileri ve talebeleri için hep Allah’a yak-laþtýracak sebepleri ararlar. Kulun Allahu Tealâ’yayaklaþmasý, nefsinin terbiyesine baðlýdýr. Bu terbiye

..49..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

Page 50: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Çoban’ýn biri dere kenarýnda koyunlarýnýotlatýyormuþ. Tam o anda, yanýna bir CherokeeJeep yanaþmýþ. Brioni gömlek, Cerruti ayakkabýlargiyen, Ray-Ban gözlüklü ve YSL kravatlý bir sürücüaþaðýya inmiþ ve çobana sormuþ.

- Eðer kaç tane koyunun olduðunu bilirsembana onlardan bir tanesini verir misin? Çoban biradama birde koyunlarýna bakmýþ, “Tamam” diyecevap vermiþ. Genç adam arabasýný park etmiþ,telefonunu bilgisayarýna baðlamýþ bir NASAsitesine girmiþ, GPSR’ini kullanarak yeri taramýþ,bir database ve basmýþ. Çobana dönmüþ,

- “Tam olarak 1586 adet koyunun var” demiþ.Çoban “Doðru” diye cevap vermiþ, “Koyununu ala-bilirsin.” Genç adam koyunu almýþ ve jeep’ininarkasýna koymuþ.

Bu sefer çoban genç adama dönmüþ,- “Eðer senin ne iþ yaptýðýný bilirsem koyunumu

geri verirmisin?” diye sormuþ. Adam, “Evet nedenolmasýn” diye yanýtlamýþ.

“Sen Dunya Bankasý’nda Danýþmansýn” demiþçoban. Adam sormuþ, “Nasýl oldu da bildin?”.Çoban “Çok basit” diye cevap vermiþ.

“Buraya çaðrýlmadan geldin, bu bir. Ýkincisibenim bildiðim bir þeyi bana söylemek için bendenbir koyunumu istedin. Üçüncüsü yaptýðýn hiçbirþeyden anlamýyorsun çünkü koyun yerine köpeðimialdýn!”

bazen sýhhat ile, bazen de hastalýk ile gerçekleþir.Bazý kalb hastalýklarýnýn tedavisi fakirlik, yalnýzlýkve çaresizlik ile olur. Kalp katýlýðý ve gafletingiderilmesi için bazen acý tecrübeler gerekir. Müridbunlarý bilmez ve bir sýkýntýya düþünce, kurtulmakiçin mürþidinden himmet ve dua ister. Mürþidferaset nuru ve ilahi bir ilimle, o sýkýntýnýn müridinderdine ilaç olduðunu görür ve onu Allah’a yaklaþ-týrdýðýný bilir; kýsaca “dua ederiz” der. Mürid de, oderdin hemen biteceðini düþünür. Halbuki mürþid-i kâmil, Allahu Tealâ-’dan o sýkýntýnýn devamýnýistemektedir. Çünkü, müritteki gafletin ilacý osýkýntýnýn içindedir. Hastaya ilacýný içirmemekdostluk deðil, ihanet olur.

Önce Hizmet, Sonra HimmetMürid: “himmet efendim!” dedikçe, mürþid:

“önce hizmet evladým!” der. Arifler demiþlerdir ki:Mürþidin himmeti, müridin gayretine göre olur.

Tarlasýnda güzel ekin isteyen bir kimseye düþen ilkiþ, tarlayý temizlemek ve uygun tohumu oraya gü-zelce ekmek, peþinden de gerekli sulamayý yap-maktýr. Bundan sonrasý elini açýp hayýrlýsýný iste-mek zamanýdýr. Bunlarý yapmayan bir kimse, dün-yadaki bütün velileri dolaþsa ve iyi mahsul için duatalep etse, tarlasýnda ekin deðil, ancak diken biter.

ÇOBAN

Safkan e-posta grubu

..50..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

K

Her türlü görüþleriniz için e-posta [email protected]

Page 51: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

*Sigara içmeyen þehirler arasý otobüs þoförü*Siz istemeden fiþ veren küçük esnaf..*Arabasýnýn üzerine bavullarýný saran Alman-

cýlar*Bu kýyafet size yakýþmadý diyen tezgahtar,*Emniyet kemeri takan taksi þöförü,*Trafikte küfür etmeyen araç þoförleri,*Kadýnlarýn diþilikten daha çok insan oldukla-

rýný düþünen erkekler,*Þarkýlarý, müzikleri ile sözlerini baðdaþtýrarak

söyleyen þarkýcýlar (günümüzde bu olay” altý þiþ-hane üstü kasýmpaþa” niteliðinde),

*Verdiði üç kuruþu vergi zannetmeyen esnaf-tacir

*Yalan söylemeyen politikacý(böyle bir þey hiçoldumuydu ki)

*Bayramlarda el öpünce para veren yaþlýlar...*“Tabiî ki de” ve “ atýyorum” demeden konuþa-

bilen genç*Traþ olmuþ ve koku sürmüþ taksi þoförü*Kapýsýnda toplanmýþ kedileri uzaktan gördü-

ðünde ne dükkaný olduðunu anladýðýn güvenilirmahalle kasaplarý,

*Siz söylemeden çiçek alýp gelen erkek arkadaþ*Yaðmurlu ve karlý havalarda da sizi almaya can

atan taksiler*Yollarýn ve trafik kurallarýnýn kendilerine özel

olduðunu zannetmeyen sürücüler*Sabah sabah tanýmadýðý insanlara günaydýn

diyerek gülümseyen insan türü*Ýþi bilmeyen ama kendi hatalarýný açýkça

söyleyip, kabullenen patronlar*Karýsý çirkin ve þiþman bile olsa, gözü ondan

baþka kimseyi görmeyen erkekler*Bayan yolcularý dikiz aynasýndan dikizlemeyen

muavin*Altýn günleri yerine evde oturup kitap oku-

mayý tercih eden ev kadýnlarý

*Yaya geçidinden geçen yayalarý/yayayý görüpgeçmesi için yavaþlayan hatta duran þoförler.

*Hep daha fazlasýný istemeyen, sadece vesadece halkýný düþünen politikacýlar.

*Saða, sola manevralarda “sinyal” veren, etra-fýný kontrol ederek, gerektiði gibi araç kullanan,gereksiz klakson çalmayan, makasa girmeyenminibüs þoförü.

*Güleryüzlü devlet çalýþaný. (Bu canlýnýnsoyunun tükenmesinde devlet etmeni büyük roloynamýþtýr.)

*Bayan adý ve maili kullanarak kurbanýnbilgisayarýna girmeye çalýþmayan erkek hackertürü. (HackeropatusKiddus)

*Belediye otobüsüne bindiðinizde selamýnýzýalan þoförler... (ben genelde günaydýn falan derimde)

*Çayýnýza kaç þeker attýðýnýzý bilen arkadaþlar:-)*Psikolojisi normal olan insanlar*Hastanede görevi hastabakýcýlýk olup da hasta

yakýnlarýndan para almadan iþ yapan bakýcýlar..*”Abi ben karþýnýn þoförüyüm” yalanýný söyle-

meden erkekçe “abi ben yeni baþladým” diyen taksiþoförleri..

*Vatandaþý “oy pusulasý” olarak deðil de insanolarak gören politikacýlar..

*Km.saati ile oynama yapmadan 2.el araç satangalericiler...

*Asýl görevlerinin büyük þirketlere eðitimvermek deðil de, üniversite öðrencisi yetiþtirmekolduðunu düþünen ve uygulayan Hocalar..

*5 dakika korna çalmadan ilerleyebilen minibüsþoförleri

*Simidini paylaþan amca...*Sýrtýnýzý sývazlayan dost...*Ýstemeden zam veren patron*Dizini dövmeyen babalar

..51..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

NESLÝ TÜKENEN ÝNSANLAR

Safkan e-posta grubu

K

Page 52: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

A hmet Davutoðlu siyaset bilimi ve ulus-lararasý iliþkiler alanýnda tebarüz etmiþdeðerli bir düþünür. Uzun yýllar Malez-

ya’da Ýslam Üniversitesi’nde ve Marmara Üniversi-tesi’nde dersler verdi. Þu anda Beykent Üniversi-tesi Uluslararasý Ýliþkiler Bölümü Baþkaný. Aynýzamanda alternatif bir üniversite iþlevi gören veÝstanbul’da bulunan Bilim ve Sanat Vakfý’nýn baþ-kaný. Ýngilizce yayýnladýðý iki kitabý ve pek çok ma-kalesi bulunuyor.

Bugün medeniyet seviyesinde yaþadýðýmýz vebütün müslümanlarý kuþatan bir bunalým yaþadý-ðýmýz konusunda hemfikiriz. Sizce bu bunalýmýnesas sebebi nedir?

Ýslam dünyasýnýn karþý karþýya bulunduðu siyasi,ekonomik ve askeri bunalýmlarýn temelinde, bilgi-nin aktarýlmasýný ve yeniden üretilmesini saðlamasýgereken eðitim sistemindeki aksaklýklar yatýyor.

Fakat bu aksaklýklar sadece Ýslam toplumlarýnýnsiyasi ve ekonomik yapýlarýyla ilgili kurumsal se-beplerden kaynaklanmýyor. Aksine, meselenin ö-zünde eðitimin ruhunu dokumasý gereken zihniyetoluþumundaki çarpýklýklar var. Kurumsal yapýlan-ma üzerinde yoðunlaþan tartýþmalar ve üretilenalternatifler kýsa sürede zaman aþýmýna uðramakta.

Eðitimin ruhu ifadenizi biraz açsak...Malumunuz, her medeniyetin eðitimle ilgili te-

melde iki hedefi vardýr: Birincisi, kendisine aktarý-lan bilgiyi sosyal hayata uyarlayacak, birey düzeyin-de bir medeniyet prototipi üretebilmek, ikincisi ise,bu bilginin tekrar sistemleþtirilmesini ve yenidenüretilmesini saðlayacak bir ilmi önderlik prototipioluþturabilmektir. Aksi taktirde o medeniyet hav-zasýnýn varlýðýný idame ettirebilme þansý bulunmaz.

Biz, belirttiðiniz bu ruhu yitirmiþ mi bulu-nuyoruz?

Bugün, siyasi etkisine paralel olarak kendi eði-tim yapýsýný evrensel hale getiren Batý Medeniyetiile, diðer yerel medeniyet ve kültür havzalarý ara-sýnda bu konuda ciddi bir çatýþma yaþanýyor. Batýtoplumlarýnýn eðitim modelinin evrenselleþmesi,aslýnda ürettiði medeniyet prototipinin de evren-selleþmesini beraberinde getirdi. Bu da, diðermedeniyet havzalarýnda gerek bilginin sosyalleþ-mesi, gerekse kültürün yeniden üretilmesi konu-sunda ciddi bunalýmlarýn ortaya çýkmasýna yol açtý.

Bu konuda çarpýcý bir misal olarak, düþüncetarihi kitaplarýnýn diðer kültür havzalarý üzerindeyaptýðý etki gösterilebilir. Bugün hangi tür düþüncetarihi kitabýný alýrsanýz alýn, Batý merkezli tek birstandardýn uyarlandýðýný görürsünüz. Bütün düþün-ce tarihi kitaplarý eski Yunan ile baþlar, Roma, Hý-ristiyanlýk ve Ortaçað ile devam eder, Rönesans veReform hareketlerinin incelenmesinden sonra,modern düþünce ile sona erer.

Ýnsanlýk tarihi ile Batý düþünce tarihini özdeþ-leþtiren bu süreçten geçen her Müslüman, Çinli,Hintli ya da Afrikalý öðrenci, kendi kültür havzasý-nýn insanlýk düþünce tarihine hiç bir katkýda bu-lunmadýðýný; yani özgün bir düþünce üretebilmekapasitesine sahip olmadýðý konusunda dolaylýolarak þartlandýrýlýr. Böylesi bir þartlanma, bu kül-tür havzalarýnýn kendi eðitim sistemleri aracýlýðýylakendi kültürel can damarlarýný kesmeleri sonucunudoðurur. Eðitim sürecinden psikolojik olarak çök-müþ ve yenik düþmüþ olarak çýkan bireyin, artýkkendi kültürünü yeniden üretme gibi bir sorunupek yoktur. Daha ziyade, her türlü kültür normunuürettiði konusunda þartlandýrýldýðý Batý normlarýnýaktarma derdi vardýr.

Batý ile kendi geleneðimizdeki kaynaklarý na-sýl ayýrmalýyýz? Sanki Batý’yý bilelim derken, sa-hip olduðumuz asli kaynaklarý gözardý ediyor-

..52..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

Prof. Dr. Ahmet DAVUTOÐLU ile Mülâkaat

BUNALIMLARIMIZ VEÇÖZÜM YOLLARI

Semerkand Dergisi

Page 53: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

muþuz gibi geliyor bana. Elbette. Gazzali’yi taný-maksýzýn Thomas Aquinas’ý, Ýbn Rüþd’ü tanýmak-sýzýn Dante’yi, Ýbn Haldun’u tanýmaksýzýn A.Comte’u, Kýnalýzade’yi tanýmaksýzýn Makyavelli’yi,Evliya Çelebi’yi tanýmaksýzýn Macellan’ý, AhmetCevdet Paþa’yý tanýmaksýzýn Hegel’i tanýmýþ birmüslüman öðrenciden, bilgi birikimini kendi kültürekseni etrafýnda yorumlama çabasýný beklemekgüçtür. Aksine bu öðrenci için, artýk sadece bilgiyiBatý’daki kaynaðýndan, diðer bölgelerdeki edilgenkültür çevrelerine aktarma çabasý söz konusudur.Bu durumda, eðitim kurumlarý da bu çabanýnaraçlarý olarak deðerlendirilir.

Böyle bir tavrýn en belirgin sonucu nedirsizce?

Yabancýlaþma tabii ki. Sosyal kültür içinde üre-tilen davranýþ biçimleri ile eðitim sürecinde ortayaçýkan bilgi biçimlendirmeleri arasýnda yaþanançeliþki, bu öðrencilerin kendi kültür havzalarý ileyabancýlaþmalarý sonucunu doðuruyor. Sonuçta,eðitimin toplumsal geçerliliði tartýþma konusuoluyor.

Bu sebeple, Ýslam dünyasýnda eðitimin kurumsalyapýlanma meselelerinden çok, bilgi-zihniyet iliþkisitemel bunalým alanýný oluþturur. Bu konuda dabilginin kaynaðý (epistemolojik boyut), meþruiyyeti(sosyal deðer boyutu), sistemleþtirilmesi, tasnifi veyeniden üretilmesi (metodolojik boyut), aktarýmý(kurumsal boyut) ve kullanýmý (pratik ve teknolojikboyut) ile ilgili meseleler bir bütünlük içinde elealýnmalýdýr.

Ýlim diyoruz. Ama ilim geleneðimiz çok za-yýflanmýþ durumda. Ýlim, alim kavramlarý olma-dan müslümanlar nasýl kendi medeniyetleriniihya edebilirler?

Bir medeniyetin dengelerini muhafaza ettiðininve hayatiyetini sürdürdüðünün en önemli göster-gesi, bilgi üretimini yönlendiren bir ilmi paradig-maya ve bu paradigmayý þekillendiren geleneðe da-yanan bir ilmî önderliðe sahip olmasýdýr. Herhangibir medeniyetin, zaman ve mekan sýnýrlamalarýnýngetirdiði geçici dalgalanmalarý, sarsýntýlarý aþabil-mesini saðlayan en öncelikli þart, bu özelliktir.

Ekonomik atýlýmlarýn ya da siyasî baþarýlarýn buözellik olmaksýzýn sürekli olabilmesi mümkün deðil.Bugün Ýslam dünyasýnýn en önemli meselesi nesiyasî baþarýsýzlýk, ne ekonomik gerilik ne de askerîgüç eksikliðidir. Belki de bütün bu yetersizlikler,

kendi içinde tutarlý ve süreklilik arzeden bir ilmimüesseseleþmeden yoksun olmanýn akisleridir.

Yani bugünkü yaþadýðýmýz bunalým, temeldeilim geleneðinin çözülmesiyle ilgili.

Evet öyle. Bugün Ýslam toplumlarýnda görülenpsikososyal ve siyasî gerginliðin en önemli sebebi,Ýslam inancýnýn öngördüðü güçlü kimlik duygusuile yürürlükteki uluslararasý sistem içinde etkin vebelirleyici bir güç odaðý olamamanýn getirdiðidengesizliktir.

Kendi içinde tutarlý ve güçlü bir teoriyialternatif bir medeniyet ekseni haline dönüþtürmekonusundaki yetersizlik, Ýslam dünyasýnda yaþan-makta olan medeniyet bunalýmýnýn bir uzantýsýdýr.Bu medeniyet bunalýmý, Ýslam tarihi içinde ortayaçýkan geçici bunalýmlardan hem keyfiyeti hem deyaygýnlýðý açýsýndan farklýlýk arzediyor.

Ne gibi farklýlýklar?Daha önce medeniyet içi olan bunalýmlar, me-

deniyet eksenindeki bir dönüþüm ile aþýlabilmiþti.Ýslam tarihi, bu açýdan, doðrusal olmaktan çokdairevî ve iniþli çýkýþlý bir seyir takip eder. Bazýþarkiyatçýlarýn görüþlerinin aksine, Ýslam medeni-yeti Moðollarýn Baðdat’ý iþgal etmesine kadaryükselen, daha sonra duraklayan ve zamanla tambir duraðanlýða dönüþen mekanik bir geliþim seyritakip etmez. Baðdat ekseninin 1258’de sükutu,Delhi’nin 1192’de yeni bir merkez olarak doðuþu ileayni yüzyýlda gerçekleþmiþtir. Endülüs’ün 1492’desükutu, 1453 ile baþlayan bir süreç içinde bütünDoðu Avrupa ve Akdeniz’in yeni bir Ýslam mede-niyet ekseni olarak doðmasýný engellememiþtir.Sömürgeciliðin bölgedeki hýzlý yayýlmasý, Ýslam di-ninin Hindiçin ve Malay dünyasýndaki gönüllü ya-yýlýþýný sadece hýzlandýrmýþtýr.

Ýslam tarihi içinde görülen bütün bu bunalýmlarmedeniyet-içi özellikleri itibariyle sýnýrlý kalmýþlar;dolayýsýyla yeni ve dinamik bir medeniyet ekseninindoðuþunu saðlayan paradigma-içi düzenlemelerleaþýlabilmiþlerdi.

Bugün yaþadýðýmýz bunalým, geçmiþteki buna-lýmlarla ayný çizgide, ayný þekilde ortaya çýkmý-yor mu?

Hayýr, Tam aksine, modern dönemde ortaya çý-kan medeniyet bunalýmý, tamamýyla zýt bir paradig-madan hareket eden baþka bir medeniyetin maddiüstünlüðünden kaynaklanan medeniyetler arasý birbunalýmdýr. Bunun için, hem keyfiyet hem de

..53..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

Page 54: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

yaygýnlýk itibarýyla çok daha kapsamlýdýr. Bugün bubunalýmdan azade olan ve yeni bir medeniyet ek-seni oluþturabilecek bir Ýslam coðrafyasý da sözkonusu deðil. Batý medeniyetinin evrenselleþmeiddiasýndaki deðerleri, topyekun bir medeniyethesaplaþmasýný gerekli kýlýyor.

Mesela sadece askerî bir meydan okuma olarakgündeme gelen Moðol istilasýnýn getirdiði bunalým,bir müddet sonra yeni bir medeniyet canlanmasýnasebep teþkil etmiþ ve istilacýlarý da o medeniyetcanlanmasýna hizmetkâr eylemiþti. Buna mukabil,sömürgeci Batý medeniyeti Ýslam dünyasýna birmedeniyetin entellektüel, askerî, siyasî ve ekono-mik bütün parametreleri ile birlikte yüklenmiþ veen önemlisi Ýslam medeniyetinin öncü güçlerininkimlik duygularýný aþýndýrarak yeni ve kendinegüven duygusundan yoksun bir kimlik empozeetmiþtir.

Yani derin bir aþaðýlýk kompleksi...Evet. Bu kendini algýlama düzeyinde yaþanan

yoðun bunalým, sömürgeci ruha karþý bir meydanokumayý ve dolayýsýyla kendine özgü yeni birmedeniyet canlanmasýný deðil; dýþ dekora dayalý körbir medeniyet taklidini beraberinde getirmiþtir.

Peki, Batý’nýn bu kültürel yayýlmacýlýðýna veüstünlüðüne karþý müslümanlar hangi tavýrlarlacevap verdiler? Ve bu tavýrlar sadra þifa olabildimi?

Batý medeniyetinin maddî üstünlüðüne karþý 18.ve 19. yüzyýlda geliþtirilen yeni-gelenekçi çözüm-lerin baþarýsýzlýðý Ýslam dünyasýnýn önderlerini ikiana kutba doðru meylettirdi:

1. Devrimci ve tepeden inmeci bir batýlýlaþmastratejisine dayalý köklü bir kimlik ve medeniyetdeðiþimi;

2. Batý medeniyeti ile Ýslam’ýn temel öðretile-rinin uzlaþtýðý; dolayýsýyla çatýþmanýn sadece tarihîgelenek/birikim ile modern yapýlar arasýnda olduðuvarsayýmýndan hareket eden reformist ve puritentepki.

Bu tepkilerden ilki modernleþme ile Ýslamî öð-reti arasýndaki zýtlýðý hareket noktasý olarak kabuledip, hem tarihî geleneðe hem de Ýslam’ýn teorikesaslarýna cephe aldý, Diðer tepki ise, geleneðingetirdiði yüklerden arýnmanýn, hem modern yapý-larla uzlaþmayý hem de yeni bir canlanmayý bera-berinde getireceðini öngördü.

Bugün Batý medeniyetindeki ve Ýslam toplum-

larýndaki yeni seyir, bu yaklaþýmlarýn ciddî birtarzda gözden geçirilip deðerlendirilmesini zarurikýlmakta.

Tepeden inmeci ve reformist diye tanýmladý-ðýnýz bu iki tavrýn bir açmaza doðru gittiðini misöylüyorsunuz?

Elbette... Birincisini ele alalým: Bu asrýnortalarýna doðru Ýslam ülkelerindeki bütün eðitimkurumlarýný tekeline alan batý-eksenli entellektüelakým, yarým asýrlýk bir süre içinde geniþ çaplý birbunalýmla karþý karþýya kaldý. Bu bunalým, biri Batýmedeniyetinin geldiði safhadan, diðeri bu akýmýn içbünyesinden kaynaklanan iki ana sebebe istinateder.

Bugün Batý medeniyetinin iç dengeleri ne 19.yüzyýlýn sömürgeci rüzgarýný besleyen canlýlýktadýr,ne de 20. yüzyýlýn ilk yarýsýndaki akýl-bilim-ilerlemefelsefî teslisinin tanrýsallaþmýþ iddialarýnýn tartýþýl-maz güvenliði içindedir.

Ýnsan-insan, insan-tabiat iliþkilerinin geldiði sonnokta en iyimser kaynaklarý bile kaygýlandýracakdüzeyde. Kimse artýk aklýn mutlak anlamda bilim;bilimin tartýþýlmaz doðrusal ilerleme doðurduðu;her ilerlemenin de insanoðlunu yeryüzü cennetinegötürecek müsbet bir etki yapacaðý varsayýmýnadayalý dogmatik formüllerin sihirli etkisinde deðil.Bir takým yeni unsurlar batý-eksenli entellektüelakýmýn teorik ilham kaynaklarýný kurutmakta.

..54..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

K

GÜZEL SÖZLER

* Kopan bir ipe sýmsýký bir düðüm atarsanýz, ipinen saðlam yeri artýk bu düðümdür. Ama ipe herdokunu-þunuzda canýnýzý acýtan tek nokta yine odüðümdür...

- Çin Atasözü

* Güzel olan sevgili deðildir, sevgili olangüzeldir.

- Tolstoy

* Güzellik, çoðu zaman kusurlarý gizleyen birörtüdür.

- Honore de Balzac

Page 55: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Ö yle bir þey düþünün ki, sizi günlükyaþamýnýzdan koparýp tek bir kiþininsýðabileceði, sadece birer yatak, sandalye

ve masadan ibaret bir odaya kapatýyorlar. On altý ayboyunca gazetenin, kitabýn, radyonun olmadýðýfakat 24 saat sesinizi kaydeden bir cihazýn olduðubir ortamda yaþamak zorunda býrakýlýyorsunuz. Sizetanýnan tek hak, birinci dereceden bir akrabanýzlagünde bir defa olmak þartýyla mektuplaþmak.

Ancak bunun da bir þartý var: Mektuplarýnkelime sýnýrý elli. Elli birinci kelimede mektup imhaedilecek!

Böyle bir koþulda deðil on altý ay, on altý saatbile yaþamayý hayal edemeyip, büyük bir ýstýrap ka-bul ederken, cezanýn ötesinde bir zulüm sayýlan buþartlarda yaþayan biri var: Bir döneme damgasýnývuran, Türkiye Cumhuriyeti’nin baþbakanlýðýnýyapan Adnan Menderes!

Menderes, 27 Mayýs ihtilalinin ardýndan birmüddet Harbiye’de alýkonulur, daha sonra Haziranayýnda Yassýada’ya götürülür. Ýçinde bir karyolanýniki buçuk metre uzunluðunda, iki metre geniþli-ðinde bir odaya yerleþtirilir. Haftada birkaç saatdýþýnda buradan çýkmasý yasaktýr. Yassýada’nýn eskibaþbakan için tek yasaðý bu deðildir: Dýþ dünyadanhaber almasýný saðlayacak gazete ve kitap okumasý,radyo dinlemesi, diðer mahkumlarla konuþmasý dayasaktýr. Baþýna 24 saat bekleyen, iki saatte bir de-ðiþtirilen nöbetçi dikilir ve odasýna aðzýndan çýk-masý muhtemel tek bir kelimeyi bile kaydetmesiiçin özel bir ses dinleme cihazý yerleþtirilir. Yassý-ada’da kalan diðer tutuklularýn arada bir birbirle-riyle konuþmalarý serbestken, Menderes’in 24 saatboyunca baþýnda bekleyen nöbetçiyle dahi tek birkelime konuþmasý yasaktýr. Öyle ki avukatlarýylabile yalnýz görüþtürülmez, uzun uzun konuþturul-maz.

Bunlarýn ötesinde ihtilal yönetimi, eski baþba-kana haberleþme özgürlüðünden çok cezaya dönüþ-türülen bir hak da tanýmýþtýr: 50 kelimeyi geçme-yen ve sadece birinci dereceden akrabalarla günde

bir defa yapýlabilecek mektuplaþma hakký. Mek-tuplar, Yassýada komutanlýðýnca 10 sütun halindeyarým sayfa þeklinde hazýr olarak bastýrýlan, en altta“Satýrlar dýþýndaki boþluklara yazý yazýlmaz!” *þeklinde not bulunan ve tanesi 5 kuruþ olan kâðýt-lara yazýlabilecektir. Dahasý da var: Eski yazý kul-lanmak, mahkemenin gidiþatý ya da adadaki yaþamhakkýnda bilgi vermek, olaylarla ilgili yorum yap-mak da yasaktýr. Mektup, Adnan Menderes’i haya-ta baðlayan tek unsur haline gelince, 27 Mayýsçýlarbunu bir iþkence aleti haline dönüþtürmeyi deihmal etmemiþlerdir. Mektuplara elli kelime sýnýrý,idamdan çok daha büyük bir zulme dönüþtürülür.

Günde sadece bir mektuba izin verilince, Men-deres’in çocuklarý ve yakýn akrabalarý mektupyazma haklarýnýn tamamýný eþi Berin Haným’a dev-redeler. Adnan ve Berin çifti 16 ay boyunca tek birgün bile atlamadan birbirlerine mektup yazarlar.Sabah ilk iþleri erkenden kalkýp mektup yazmak,öðleden sonra da birbirlerinden gelecek mektubunyolunu gözlemektir.

Mendereslerin kavuþmasýný, kucaklaþmasýnýsaðlayan ilk mektup Yassýada’nýn 17 Haziran’ýnaaittir. Bu hasret gel-gitleri Adnan Menderes’inidam edilmeden bir gece önce 16 Eylül 1961’deoðlu Yüksel’e yazdýðý “Ruhumla daima sizinleyim.”dediði ve “…Sonsuz, dayanýlmaz, hissedilmemiþ birözleyiþle ve gözyaþlarý ile hepinizi öperim.” * diye-rek bitirdiði -ama gönderilmeyen- mektubuyla sonbulur.

Yassýada yönetimi mektuplarýn içeriði konusun-da son derece titizdir (!). Bir kelimeyi okuyamadýk-larýnda, bir kelimenin gizli bir manada yazýldýðýn-dan þüphelendiklerinde mektuba sansür uygularlarya da mektubu imha ederler. Öyle ki, Berin Mende-res’in bir mektubunda eþi için yazdýðý “…Çünküsizin kadar bigünah sanýk olmamýþtýr.”* cümlesin-deki “bigünah” kelimesi sansür kurulunun hoþunagitmez, üzeri kýrmýzý kalemle çizilir.

Yassýada mahkûmlarýna gelen mektuplar ellikelimeden fazla olursa, fazlalýk ya makasla kesilir ya

..55..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

ELLÝ KELÝME

www.evrengunlugu.net

Page 56: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

da karalanýr; çoðunun fotokopileri alýnýp bazýiþlemlere tabi tutulur. Sansürün boyutu bazen öyleaþar ki, mektup sahibinin eline sadece hitapla imzakýsmýnýn yer aldýðý, aradaki bölümün tamamen ke-sildiði bir kâðýdýn geçtiði bile olur. Ýkiye katlanmýþmektup kâðýtlarýnýn boþ kýsmý “gizli mesaj içere-bilir” kuþkusuyla kesilip alýndýktan sonra sahibineteslim edilir. Ýyi haberler karalanýr, alyhte haberleriçeren yazýlara dokunulmaz. Sansür kurulu kimizaman “Ýnþallah kurtulacaksýn” tarzýndaki masu-mane temennilerin üzerini kýrmýzý kalemle çizipyanýna “havasýný alýrsýn!” yazar; kimi zaman da“Sayýn” ile baþlayan hitaplarýn üzerini karalayýpyerine “nereden?”, “inek” veya “Çanakkale dava-rý” yazar, birbirlerine sevgiyle hasretle baðlý iki yü-reðin mahremiyetini linç ederdi.*

Yassýada’da bütün bunlar yaþanýrken Berin Ha-ným da hiçbir gün mektup yazmayý ihmal etmez.Zaman zaman araya tarihsiz mektuplar koyar, olurda eþinin eline iki mektup birden geçer diye. Uygu-lanan sansürün o da farkýndadýr ve çok istediðihalde bir tek þeyi yazamaz: “Millet seni seviyor,unutulmadýn!”. * On altý ay boyunca eþiyle sadeceiki defa yüz yüze görüþebilir. Mahkemelerde bile ko-nuþmalarý yasaktýr. Ýlk görüþmesi Menderes Yassý-ada’ya götürüldükten 6 ay sonra gerçekleþir. Dahailk görüþmede oðlu Aydýn Menderes doyamadýðýbabasýna bakýp “Hangi el bu güzel yüze yaðlý ipigeçirebilecek?”* diye düþünür yaþlý gözlerle. BerinMenderes, ikinci görüþme için talepte bulundu-ðunda “daha önce görüþtünüz.” gerekçesiyle geriçevrilir. Daha sonra çýkan bir kararla ikinci ve sonbir defa görüþebilirler. Menderes’e ziyarete giderkenyanlarýna ufak bir hediye, küçük bir kutu tatlý al-malarýna izin verilmez. Her iki görüþmede de aileyiYassýada kumandaný yalnýz býrakmaz. Yarým saatsüren kavuþma esnasýnda Adnan Menderes neeþine sarýlabilir ne de oðullarýný doyasýya kucaklaya-bilir. Yassýada’nýn kanunlarý bir ailenin mahremiye-tini yine ayaklar altýna almýþtýr. Yaþatýlan sýkýntýlarYassýada’nýn dýþýnda da devam eder: Menderes aile-sinin avukatlarý tutuklanýr, henüz on üç yaþýndakiAydýn Menderes’in kumbaralý tasarruf hesabý dadâhil olmak üzere ailenin bütün mal varlýðýna elkonulur, maaþlar ipotek edilir.

On altý ay boyunca yüreðinin ýzdýrabýný “iðne ilekuyu kazdýrýrcasýna” elli kelimeyle ifade etmesineizin verilen bir insan…

Yalnýzlýðýnýn tek avuntusunu her mektubunda

“…ufku bile olmayan bir elem deryasýnda yaþama-nýn tek heyecaný sen ve mektuplarýn”* diyerek dilegetiren ve “…Acaba Mecnun da Leyla’sýna bu has-ret ve sevgiyi duyabildi mi?” * sözleriyle çektiði ýzdý-rabý haykýran bir koca…

Saatler boyu bir iskemle üstünde, bir camkafeste ya da günlerce iki metrelik bir odada vaktinigeçirmeye zorlanan bir baba…

Ýzin almadan odasýnýn kapýsýný açýp avukatýnýngelip gelmediðini sorduðu için baþýndaki bekçi tara-fýndan hýrpalanýp dövülen bir devre ismini verenbir devlet adamý… **

“Ben idamdan korkmuyorum. Tarihe hýrsýzbaþbakan olarak geçirmek istiyorlar, bunu önleyi-niz” * diyerek kendisine atýlan iftiralarýn benliðindeaçacaðýý yaralarý dile getiren, bir zamanlar sonsuzkelimelere sahipken son on altý ayýnda elli birincikelimeyi kullanamayan bir Baþbakan!

Adnan Menderes… Endiþe ettiðinin aksine bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin üniversitesinden lise-sine, mahallesinden havalimanýna, camiinden bul-varýna, hastanesinden evladýna kadar dört bir tarafbu þerefli devlet adamýnýn adýný taþýyor, þerefle!

Adnan Menderes’in Yassýada’dan eþine yazdýðýmektuplar tam metin olarak Benseno yayýnlarýndançýkan Nuriye AKMAN’ýn “Elli Kelime” adlý ese-rinde yayýmlanmýþtýr.

* N. Akman, Elli Kelime, benseno Yay., Ýst.,Aralýk 2001” künyeli eserden alýntýdýr.

** Nazlý ILICAK, 15 Yýl Sonra 27 MayýsYargýlanýyor, cilt 1, Ýst. 1975 Kervan Yay.

..56..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

K

Page 57: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

B ugün menkýbelerini ibret ve hayretleokuduðumuz nice büyük zat, yaþadýklarýbüyük dönüþüm sonucunda maneviyat

semamýzda birer yýldýz oldular. Kimi Ýbrahim Edhem gibi dünya sarayýný terk

edip gönül saraylarýnda padiþah oldu. Kimi de Fu-dayl b. Iyaz gibi eþkýyalýktan evliyalýða terfi etti. Budönüþümün adý tevbedir. Herkesi arýndýrmaya ye-tecek kadar büyük bir okyanus olan tevbe.

Tevbekârlarýn medar-ý iftiharý, verâ ve irfan der-yasý Ebu Ali Fudayl b. Ýyaz (Rh.A.), iki cihandanyüz çeviren þeyhlerin büyüklerinden olup, himmetve fütüvvet ehli bir sufi idi. Merv, Kufe veya Hora-san’lý olduðuna dair deðiþik görüþler var.

Fudayl b. Ýyaz, Merv ile Ebiverd arasýnda eþki-yalýk yapardý. Fakat tabiatý hayýr ve salaha meyilliidi. Soygun yaptýðý kafilede bir kadýn bulunacakolsa ona iliþmez, fakirin malýný gasbetmezdi. Sahra-nýn ortasýnda bir çadýrý vardý. Adamlarý soyduklarýher kafilenin malýný önüne getirirler, o da dilediðinikendine ayýrýrdý.

Bir gün muazzam bir kervan çýkageldi. Eþkiyalarkervanýn gelmekte olduðunu fark edip hazýrlýk yap-týlar. Kervanla birlikte gelen bir kiþi haramilerinsesini iþiterek, kafiledeki aðaya haber verdi. Aða daharamilerden gizlemek için yanýndaki altýnlarý alýpçöle açýldý. Orada bir çadýr gördü. Çadýrda sýrtýnaaba giymiþ biri oturuyordu. Bu Fudayl’dan baþkasýdeðildi.

Durumdan haberdar olmayan aða altýnlarý onaemanet etmek istedi. Fudayl altýnlarý çadýrýn içindebir köþeye koymasýný söyledi. Aða da altýnlarý býra-kýp geri döndü. Kervanýn yanýna varýnca harami-lerin bütün kervaný soyduðunu gördü. O da geriyekalan bir kaç eþyasýný toplayýp, çadýrýn yolunututtu.

Oraya vardýðýnda bir de ne görsün! Eþkiyalaroturmuþ mallarý taksim ediyorlardý. Adamcaðýz birah çekti ve, “demek altýnlarýmý haramilerin elineteslim etmiþim!” diye hayýflandý. Geri dönmek is-

terken Fudayl onu gördü ve “gel!” diye seslendi.Oraya varýnca Fudayl, “senin burada ne iþin var?”diye sordu. Aða: “Emaneti almak için gelmiþtimde...” dedi. Fudayl, “nereye koyduysan git oradanal.” dedi. Adam gitti ve altýnlarý koyduðu yerdenaldý. Yoldaþlarý Fudayl’a: “Biz bu kervanda hiç nakitbulamadýk, sen ise bunca nakdi iade ediyorsun!”dediklerinde Fudayl:

- “O, hakkýmda hüsnüzan besledi ve ben deAllahu Tealâ hakkýnda hüsnüzan besliyorum. Benonun hakkýmdaki hüsnüzannýný doðru çýkardým.Ola ki Allahu Tealâ da benim kendisi hakkýndakihüsnüzannýmý doðru çýkarýr.”

Naklederler ki, Fudayl (Rh.A.) ilk zamanlarýndabir kadýna âþýk olmuþtu. Eþkiyalýktan her ne eldeederse ona gönderirdi. Zaman zaman da yanýnagider konuþur, aðlardý. Bir defasýnda yine akþamakadar gönül eðlemiþ, týrmandýðý duvar üzerindekadýnla muhabbet ediyordu.

Bu esnada oradan geçmekte olan kervanda bu-lunan bir hafýz þu mealdeki ayeti okur: “Allah zikre-dildiði zaman, iman edenlerin kalplerinin saygýylayumuþayacaðý zaman halâ gelmedi mi?” (Hadid/16)

Okunan bu ayet bir ok gibi Fudayl’ýn yüreðinesaplanýr. Ta derinden yaralar. “Geldi, geldi... Hattageçti bile!” diye söylenir. Þaþkýn ve mahcup olur,yerinde duramaz. Günahlarýna içten bir þekildetevbe eder. Bundan sonra aðlaya aðlaya, diyar diyargezerek, haksýzlýk yaptýðý kiþilerden af ve helallikdiler.

Fudayl, iþte böyle mahcup ve mahzun dolaþýr-ken, Ebiverd’de onu gören bir Yahudi, kendi yol-daþlarýna: “Ýþte þimdi Muhammedîler ile eðlenme-nin zamaný geldi.” der. Sonra Fudayl’a, “eðer sanahakkýmý helal etmemi istiyorsan, falan yerdeki filankayalýk tepeyi kaldýr, yerini dümdüz et.” diye birþart ileri sürer.

Tepe gayet büyüktür. Fudayl, bu tepeyi gecegündüz demeden kazmaya baþlar. Nihayet bir sehervakti bir rüzgar çýkar. O rüzgar, kayalýk tepeyiyerinde hiçbir þey yokmuþ gibi dümdüz bir hale

..57..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

FUDAYL BÝN ÝYAZ

Mustafa Bahadýroðlu / Semerkand Dergisi

Page 58: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Bildirildiðine göre Peygamber Sallallahu aleyhive Sellem þöyle buyurmuþtur:

“Size, sýký sarýldýðýnýz sürece sapýtmayacaðýnýziki þey býraktým: Allah’ýn kitabý ve Resûlününsünneti.”

Veda Haccý ile ilgili rivayetler arasýnda yer alanhadisimiz, efendimizin son tavsiyeleri cümlesindenolma özelliðine sahiptir. Muvatta’daki rivayetteaçýkça görüldüðü gibi ‘vefatýndan sonraki günlereyöneliktir. Bu sebeple önemle üzerinde durulmasýgerekmektedir.

Bilindiði gibi “mükemmel” ve son din olarakgönderilen Ýslâm’ýn iki ana temeli kitap (Kur’an) veHz.Peygamberin hayatý ve irþadý demek olan sün-nettir. Bu iki asl’a ya doðrudan ya da dolayýsýyla da-yanmayan, bunlardan kaynaklanmayan hiç bir gö-rüþ ve uygulama Ýslâmî bir nitelik taþýmaz. Bu se-beple geçmiþte alimler, bütün güçleri ile ve ilmî

metotlarla bu iki temel kaynaðý deðerlendirmeye,yaþadýklarý devir ve bölge þartlarýna göre en uygunuygulama þeklini tespite çalýþmýþlardýr. Görüþ veuygulamalarýn böylece “Ýslâmî bir nitelik” kazan-masýný saðlamýþlardýr.

Ayrýca Ýslâma yabancý ne kadar geliþme ve akýmvarsa, onlara Kitap ve Sünnet ölçüleriyle karþý çý-karak mücadele etmiþ ve toplumlarýn Ýslâmî nite-liklerini korumalarýna yardýmcý olmuþlardýr.

Ýslâm’ýn tartýþýlmaz ilk iki kaynaðý olan kitap vesünnet, hadisimize göre, Hz. Peygamberden sonrakigünlerde de kendilerine “sýký” hatta “sýmsýký” sarýl-mak þartýyla, müslümanlar için hidayet ve mutlu-luk vesilesidir. Bu, Hz.Peygamberin bir müjdesidir.Ancak burada üzerinde durulmasý gereken kelime,“sýký, sýmsýký yapýþmak” anlamýna gelen temessükveya i’tisam’dýr. Siz buna “kitap ve sünnete dörtelle sarýlmak” da diyebilirsiniz. “Resûlünün sün-

getirir. Bu manzarayý gören Yahudi bu defa, “malýmýiade etmedikçe hakkýmý sana helal etmeyeceðim,diye and içmiþtim. Benim þu yastýðýn altýnda altýn-larým var. Þimdi, sana hakkýmý helal edebilmemiçin onlarý al bana ver.” der. Aslýnda yastýðýn altýnaçakýl taþý vardýr ve maksadý da Fudayl’ý denemektir.Ama Fudayl, elini yastýðýn altýna sokarak bir avuçaltýn çýkarýp Yahudi’ye verir. Bu defa Yahudi, “sanahakkýmý helal etmeden evvel bana Ýslâm’ý arzet.”der. Fudayl, “bu ne hâl böyle?” deyince Yahudi:“Ben seni imtihan ettim, aslýnda yastýðýn altýndaçakýldan baþka bir þey yoktu. Elinde çakýlýn altýnolduðunu görünce anladým ki, samimisin ve dininde haktýr.” der ve müslüman olur.

Fudayl b. Ýyaz (R.A.), daha sonralarý hanýmýylabirlikte Mekke’ye gitti. Orada evliyanýn halkasýnakatýldý. Ýmam-ý Azam Ebu Hanife’nin sohbetlerineiþtirak ederek ilim tahsil etti ve hadis rivayetindebulunacak kadar ilimde derinleþti.

Eski eþkýya Fudayl, sonraki hayatýnda artýk birhikmet, marifet ve hakikat pýnarýdýr. Mekkeliler ya-nýna gelip sohbetinde bulunmaya gayret ediyor-lardý. Kerametleri herkes tarafýndan biliniyordu.Uzak mesafelerden onu ziyarete gelenlerin haddihesabý yoktu. Halife Harun Reþid de sohbetindebulunmuþtu.

Nihayet h.187/m.803 yýlýnda vefat etti.(Kuþeyrî Risalesi, Keþfu’l-Mahcub, Tezkiretü’l-

Evliya, Nefahat, Vâkýât-ý Üftade)

MÜSLÜMAN KÝMLÝÐÝNÝNÝKÝ TEMELÝ

Ýsmail Lütfi ÇAKAN / Altýnoluk Dergisi

..58..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

K

Her türlü görüþleriniz için e-posta [email protected]

Page 59: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

neti” tabirini de Hz. Peygamberin, “peygamberlikgörevi icabý olarak bildirdikleri” þeklinde anlamaklazýmdýr.

Hadis kitaplarýmýzda gördüðümüz, Kitap veSünnete sarýlmak -el-i’tisam bi’l-kitap ve’s-sünne- bahisleri, kitap ve sünnetin Ýslâm kimliðininkazanýlmasý ve korunmasý bakýmýndan arzettiðiönemi gösteren ayet ve hadislerle doludur. Hadisi-miz, bu ayet ve hadislerin hedefini açýk þekildeortaya koymaktadýr: Sapýtmamak...

“... Gerçekten size Allah’dan bir nur ve açýkbir kitap geldi. Onunla Allah, rýzasýnýn peþindegidenleri esenlik yollarýna iletiyor ve onlarý kendiizniyle karanlýklardan aydýnlýða çýkarýp, dosdoð-ru bir yola iletiyor.” “Ve topluca Allah’ýn ipineyapýþýn (Kur’ana uyun), ayrýlmayýn.” “... Rabbi-nizden size indirilenin en güzeline (Kur’an’a)uyun!”. “Bu Kur’an, insanlara kafi bir tebliðdir”

“Peygamberin çaðýrmasýný, herhangi birinizindiðerini çaðýrmasý ile bir tutmayýn (O’nun dave-tine icabet gerekir)”. Ýmam Malik’e bir adam gele-rek bir sual sordu. Ýmam, “Resûlullah buyurdu ki...”diye cevap vermeye baþladý. Adam, “senin” görüþünnedir?” diye imamýn re’yini öðrenmek istedi. Bununüzerine Ýmam Malik; “Allah’ýn Rasûlünün emrineaykýrý davrananlar, baþlarýna bir bela gelmesin-den, yahut acýklý bir azaba uðramaktan çekin-sinler!” mealindeki ayeti okudu. Böylece asýl dinle-necek sözün ve öðrenilecek görüþün Hz. Peygam-berin sözü ve görüþü olduðunu vurguladý.

“Kim Resûl’e itaat ederse, Allah’a itaat etmiþolur... “Allah ve Resûlü, bir iþte hüküm verdiðizaman, artýk inanmýþ bir kadýn ve erkeðe, o iþikendi isteklerine göre seçme ve görme hakkýyoktur. Kim Allah’a ve Resûlüne karþý gelirse,apaçýk bir sapýklýða düþmüþ olur.” “Andolsunsizin için Allah’ýn Resûlünde (uyulacak) güzelbir hayat örneði vardýr..”

Ýslâm kimliði ve kiþiliði açýsýndan kitap ve sün-netin önem ve fonksiyonunu dile getiren bu ayetlerve bir o kadar da hadis birlikte deðerlendirildiðizaman, müslümaným diyenlerin de ince ve yakýnplandan tahlile tabi tutulmalarý halinde, bu iki te-mel kaynaða ne ölçüde baðlý ve tabi olduklarý yaniÝslâmî kimliklerinin kalitesi ortaya çýkacaktýr. Bunoktada herhalde þu hadisi herkesin ölçü almasýgerekecektir: “Hiç biriniz gönlü (arzularý) benimteblið ettiðim þeylere tabi olmadýkça (kamil)mü’min olamazsýnýz.”

Daima baþý bozuk ve serbest bir yaþayýþý hoþgören his ve heveslerin, Peygamber sallellahu aleyhive sellem’in teblið ettiði Ýslâmî esaslara tabi kýlýn-masý, günümüzün çok karmaþýk ve bunalýmlý gidiþiiçinde, geçmiþtekinden daha da önemli ve ciddî birgörevdir. Bugün müslümanlarýn önemli bir kesimi-nin, duygularýn ve Ýslâm dýþý unsurlarýn, propagan-dalarýn yozlaþtýrdýðý bir anlayýþ ve yaþayýþa gönülverdikleri inkar kabul etmez acý bir gerçektir. Herhal ü karda kitap ve sünnete baðlý olmasý gerekenmüslümanlarý his ve heveslerinin uydusu görmek,Ýslâmî kimlik ve kiþilik noktasýndan, toplumdabüyük bir hastalýðýn varlýðýna iþarettir.

Hemen hemen herkes kendi his ve heveslerinegöre müslüman olmaya özeniyor. Konularý fertler“bana göre”, topluluklar “bize göre” diye yorum-luyor, “Ýslâm’a göre müslüman olma” görevini ihmalettiðinin farkýna bile varmýyorlar. Oysa his ve he-veslere göre müslüman olmak deðil, kitap ve sün-nete göre müslüman olmakla görevli bulunu-yoruz.”... Heveslerine uyandan daha sapýk kimvardýr?” “Kim rabbinin azametinden korkup nef-sini, heveslerin sevkettiði kötülükten alýkoy-muþsa, varacaðý yer hiç þüphesiz cennettir”

Kitap ve sünnete “sýmsýký” sarýlmak ve Hz.Peygamberin getirdiklerine gönülden tabi olmakiçin öncelikle bu temellerin tanýnmasý ve bilinmesigerekmektedir. Bu sebeple hadisimiz, kitap vesünnet’in öðrenilmesi teþvikini en güçlü þekilde dilegetirmiþ olmaktadýr. Kitap ve Sünnet’in öðrenil-mesi, onlarýn mes’ele edinilmesine baðlýdýr. Bu daayet ve hadisler üzerinde durup düþünmeðe vegeçmiþteki alimlerin yorumlarý ve anlayýþlarýnýöðrenip deðerlendirmekle mümkündür. Müslüma-nýn, anlamak için ayet ve hadisler üzerinde kafayormasý, zaman ayýrmasý, bunun için ihtiyaçduyacaðý bilgileri edinmesi kadar güzel ve isabetlibir davranýþ olabilir mi?

Son zamanlarda gündeme gelen “bilgininÝslâmileþtirilmesi” teþebbüsleri, bana müslümankafa ve gönüllerin, hatta Ýslâmî ilimlerin Ýslâmileþ-tirilmesi gereðini yani kitap ve sünnet temellerinedayandýrýlmýþlýðýnýn araþtýrýlmasý lüzumunu düþün-dürmüþtür. Kitap ve sünnete sýmsýký sarýlmak kurubir iddia ile olmaz. Bilgi, mümarese ve güçlü birirade ister. Çevre þartlarýnýn üstüne çýkmak ister.Bütün bunlar da Ýslâmî kiþiliðimizi temel kaynak-larýna þuurlu bir þekilde dayandýrmak, bunun içinsürekli gayret göstermekle mümkün olur.

..59..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

Page 60: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

“Allah’a kul olma” temel vasfý ve görevi ile diðerinsanlardan farklý ve mümtaz bir konuma sahipolan müslüman, hiç bir gerekçe ile kitap ve sün-net’ten uzaklaþma hakkýna sahip deðildir. Çünküonun hidayet üzerine devamý ve iki cihan mutlu-luðu bu iki asl’a, bu iki peygamber mirasýna sýmsýkýsarýlmasýna baðlýdýr. Bu gerçek, son peygamberMuhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem’inyukarýdaki beyaný ile sabittir.

Ayrýca þuna da iþaret etmek lazýmdýr ki, kimlikve kiþilik bunalýmýna düþmüþ, Ýslâmî vasýftan uzak-laþmýþ görünen ferd ve toplumlar, kitap ve sünnet’egereði gibi sarýlmamanýn sonucunu yaþamak-tadýrlar.

Unutulmamalýdýr ki din, bizzat yaþamak, mües-seselerini kurup yaþatmak, eðitim ve öðretiminiyapmak ve yaptýrmakla korunabilir. Bu üçlü vecibe,kitap ve sünnet ölçüleri içinde gerçekleþtirilebildiðiölçüde Ýslâmî kimlik ve kiþilik korunmuþ, geleceknesillere de örnek olunmuþ olacaktýr. Aksi haldeiddia ne olursa olsun, kitap ve sünneti esas alma-

manýn, gereðince yaþamamanýn tabiî ve fakatolumsuz sonucu ile karþýlaþmak kaçýnýlmaz ola-caktýr.

Ýslâmi kimlik ve kiþiliðe sahip nesiller yetiþtirmeiddiasýnda olan kurum ve kuruluþlar, kitap ve sün-net temeline son derece dikkat etmek yükümlü-lüðü ve sorumluluðu altýndadýrlar. Müslümanlarýmüslümanlara karþý þartlandýrýcý ve Ýslâmý kendianlayýþlarý içine hapsedici davranýþ ve telkinlerdenkesinlikle uzak kalmalýdýrlar. Unutulmamalýdýr kiÝslâmî kendimize uydurmakla deðil, Ýslâm’a uymak,kitap ve sünnet’in gösterdiði doðru yoldan gitmeklegörevliyiz.

Ýslâm’a ya da kitap ve sünnet’e alternatif (karþýtez) olarak ileri sürülen ve sürülecek olan hiç birdüþünce ve doktrin bu iki temele sýmsýký sarýlmaktayükümlü olan müslümanlar için kimlik unsuruolarak düþünülemez. Aksi halde kimlik ve kiþilikaþýnmasý ve kaybý mukadderdir.

Çaðrý CEBECÝ / www.sanatalemi.net

..60..sayý 18 / 2006

KARDELEN / TEMMUZ

K

Page 61: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

B esteci ve yorumcu Timur Selçuk, müzikve emperyalizm arasýndaki iliþkiyi yeni-den masaya yatýrdý. Bununla kalmadý

sosyalist oluþunun iyi bir Müslüman olma çabasýnayaptýðý katkýya dair çarpýcý açýklamalar yaptý. Konu‘Batý’nýn istediði Müslüman tipi’ne kadar geniþledi.

Ýþte sanatçý ve onun gözünden küreselleþme,kültür, Ortadoðu, Türkiye vs. Sohbet uzun, siziböyle alalým...

Besteci ve yorumcu Timur Selçuk, ayrý müziktürlerinde üretim yapmýþ olsalar da besteci veyorumcu bir babanýn, besteci ve yorumcu bir oðlu.Selçuk, medyada, daha çok babasý Münir NurettinSelçuk’un eserlerine sahip çýkmasý ve bunda verdiðimücadele ile haber oldu. Geçtiðimiz günlerde yenibir albüm ile gündeme geldi ünlü müzisyen. MostProduction’ýn yayýnladýðý albümde Emel Sayýn’a,hem babasýnýn þarkýlarýný okumasýna izin vermiþ,hem Sayýn’a eþlik eden orkestrayý yönetmeyi üst-lenmiþti.

Medyada ‘sinirli ve geçimsiz’ bir adam portresiile sunulan Timur Selçuk aksine, tavýrlarýnda þef-katli ve babacan, eleþtirilerinde hakkaniyete dikkateden bir adam. Babasýnýn ‘Aþýka Baðdat Sorulmaz’þarkýsýný son albümün konserinde ‘George Bush’unbir mahur bestesi’ þeklinde anons edecek kadar dakeskin bir ironiye sahip. Kendini ‘sosyalist veMüslüman’ bir kimlikle tanýmlayan Selçuk’un Türksolu içindeki ayrýksý duruþ ve bakýþý, yaptýðýmýzsöyleþinin içeriðini etkiledi. Siyasal, kültürel ve dinihayatta yaþanan geliþmelere iliþkin yaptýðý ‘sýký’tespitleri, müzik için söyledikleri kadar ilginç vekulak vermeye deðer…

Gençliðinizde, ideolojisinin hizmetinde, dev-rimci bir nefer olarak üreten bir müzisyendiniz,þimdi böyle deðilsiniz. Ne deðiþti?

Ben yine sosyalistim. Siyasi bakýþým deðiþmedi.1980 öncesindeki þartlar benim anti-faþist cephedeyer almamý gerektiriyordu. Beline silah takan birmilitan olmayý reddettiðim için þarkýlarýmla cephe-de yer aldým. Þimdi üstü örtülü bir faþizm uygula-nýyor Türkiye’de ve ben yine namazýný kýlan,Kur’an’ýný okuyan, sol görüþlü bir kiþi olarak müca-delemi veriyorum. Gerekirse piyanomu sýrtlar yinesokaða inerim.

Kültürel hayatýmýzda referanslar çoðunluklaÝslam kaynaklý. Sizin sosyal adalet ve emeðe de-ðer verme baðlamýndaki Ýslam algýlamanýzla bak-týðýmýzda Sosyalizm bu ülkede çok yandaþ bul-malýydý. Neden bulmadý?

Sol hareket içinde olan insanlar, CumhuriyetTürkiye’sinin dýþladýðý Kürt kardeþlerimizi anla-mada çok sýcak yaklaþtýlar, onlarýn dýþlanmamasýkonusunda mücadele ettiler. Ama mütedeyyininsanlarý kucaklama, anlama konusunda en ufakbir gayret göstermediler. Tam tersine dýþlayýp aþaðý-ladýlar. Gerçek bir sol hareketin oluþmamýþ olma-sýdýr bunun sebebi. ‘Sosyalizm’ o yüzden sosyal de-mokratlar da dâhil olmak üzere, Türkiye’de haklýolarak son derece itici bir kelimedir. O yüzden ben‘toplumcu sol görüþlüyüm’ demeyi tercih ediyorum.

Müziði siyasi bir ideolojinin aracý kýlmak,müzik adamý olmakla çeliþmiyor mu?

Her þey ideolojidir. Tek sesli bir müzik hege-monyasýnda, halk müziði eserini çok sesli olarak

..61..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

TÝMUR SELÇUK

BATI NAMAZ KILIP,KILMAMANA BAKMAZ,

DURUÞUNA BAKAR

www.zaman.com.tr

Page 62: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

bestelemek de müzikal anlamda bir ideolojikyansýmadýr. Ýdeolojiyi yadsýmak yanlýþ olur. Ben1980 öncesinde emeðin doðrultusunda, emeðingücünü anlatan bir görüþle müzik yaptým. Hiçbirsiyasi örgütün temsilcisi olmadým. Çok teklif geldi,ama hep reddettim.

Kendinizi ‘Müslüman ve sosyalistim’ taným-lamanýz neden yanký buluyor sizce?

Türkiye’de ‘Sol görüþ, Allah’sýzdýr’ gibi bir yanlýþgörüþ hâkim. Dolayýsýyla bir Müslüman’ýn sol gö-rüþlü olamayacaðý gibi bir düþünce söz konusu. Hâl-buki Peygamberimiz’in cuma namazlarý toplantýlarýbir sosyal demokrat niteliðindedir. Ýslam’da emeðinyüceliði ve sosyal adalet söz konusudur.

Bunun sebebi, Türkiye’ye özgü bir sosyalizmanlayýþýn geliþtirilememiþ olmasý, sol hareketle-rin dini dýþlamasý deðil mi biraz da?

Sol görüþün, çýkýþýndan itibaren bugüne kadargünümüz Türkiye ve dünyasýnda toplumlarýn bün-yesine, ahlakýna ve tarihlerine uygun bir biçimdenasýl yorumlanabileceði konusunda büyük eksik-likleri oldu. Sadece birkaç sol harekette ‘Müslü-man, mütedeyyin insanlarý dýþlamýþýz, çok hataetmiþiz’ diyen birkaç yazý okudum ve bunlar çokhoþuma gitti.

O zaman CHP’nin ‘muhafazakârlarý kucak-lama’ politikasýný destekliyor olmalýsýnýz...

Bana hiç inandýrýcý gelmiyor bu. CumhuriyetTürkiye’si ve CHP, gerek Kürt, gerek mütedeyyinvatandaþlarýný, yalansýz bir biçimde kucaklamayýbeceremedi. Kürtçülük akýmýnýn arkasýnda Cum-huriyet Türkiye’si aydýnlarýnýn beceriksizliði var. BizKürtleri aþaðýladýk, küçümsedik; mütedeyyin in-sanlarý gönlümüze basamadýk.

Politikacýlar da göz önünde namaz kýlarken,hangi seçim bölgesinden ne kadar oy alacaðýnýn,hangi yalaný söyleyeceðinin hesabýný yaptý. Bunla-rýn kaynaðýnda çarpýk bir Cumhuriyet anlayýþý,çarpýk bir Atatürkçülük yatýyor. Deniz Baykal’ýnsözlerinin, bir oy potansiyeli elde etme doðrultu-sunda söylendiði kanýsýndayým. Gerek Kürt, gerekmütedeyyin ahlaklý Müslüman kardeþlerimizegönül kapýlarýný açabilmiþ bir kurum deðildir CHP.

Dik duruþumu babamdan, ideolojik kimliðimiannemden aldým

‘Türkiye’de anti-emperyalist mücadeleyi ara-beskçiler veriyor’ cümleniz var; nasýl açýyorsu-nuz bunu?

Pop müzik sadece bir tüketim metaý haline geldi;para kazanmak, ünlü olmak için yapýlýyor artýk.Yapay ve yanlýþ bir biçimde de olsa yerli milli de-ðerleri yansýtmaya çalýþan bir tek arabesk müzik var.Halk müziðinin ve klasik musikinin malzemesini,seslerini, deyiþlerini kullanarak satýþa yönelikürünler veriyor. Rakamlara baktýðýmýzda, Batýkaynaklý müzikler karþýsýnda oldukça iyi satýþlarývar. Bu kardeþlerim olmasa demek ki tamamendisko müzikleri tarafýndan istila edilecektik. Buyüzden anti-emperyalist mücadele veriyorlar bence.

Babanýz Münir Nurettin Selçuk, bir gün þarkýsöylerken kendisine eþlik eden Atatürk’e, ‘Yanlýþokuyorsunuz, ya siz okuyun, ya susun ben oku-yayým.’ demiþ. Bu dik duruþunuzu babanýzdanmý aldýnýz?

Alanýnda, eðilerek bir þey yapmýþ bir adamgöremezsiniz. Babam da öyleydi. Bizim aydýnýmýzýngenel tavrý bu deðildir ama. En ufak dalgada sýðýna-cak delik arar. Kültürel konulardaki tavrým babam-dandýr. Ama ideolojik ve siyasi kimliðim ve kiþiliðimannemden. Annem CHP’de Kadýn Kollarý’ndaaktif bir hatibeydi ve partinin kurultay sekreteriydi.CHP’nin kurultaylarýna çocukken yakamda altý ok-lu rozetle giderdim.

Babanýzýn þarkýlarýný, yanlýþ icraya karþý sýkýkorumaya almýþ biri olarak, Emel Sayýn’ýnyorumunu nasýl buldunuz?

Münir Baba, eserlerini kendi sesi, lirik tenorsesler için yazmýþ, kadýn sesi için yazmamýþ. Kalýnerkek sesi (bariton) için de yazmamýþ. O yüzdenkadýn ve kalýn erkek sesleri tarafýndan okundu-ðunda lezzetinden kaybedeceði için, eleþtirilecektir.

Bu saklý kalmak koþuluyla Emel Haným’ýnyorumlarý doðrudur. Herkes bu þarkýlarý söyleyebilir.Bu durumda bir sanatçý olarak Münir NurettinSelçuk’un þarkýlarýný onun soylu, ahlaklý yolununbir neferi olarak mý okuyor, yoksa þarkýyý baþka biryere doðru mu çekiyor, ben hep buna dikkat ettim.Emel Haným, ahlaklý bir nefer olarak bu þarkýlarýsöylemek istedi, ben de omuz verdim. Yoksa benzaten babamýn þarkýlarýný, babamýn dýþýnda birin-den dinlemeye tahammülü olmayan bir adamým.

Medyada, aksi, sinirli, geçimsiz bir adamportresi çiziliyor sizin için. Öyle misiniz?

Deðilim, hiç olmadým. Türkiye aydýnlarýnýnyüzde 99’u tatlý su balýðýdýr. Ýþini iyi yapmaya çalý-þan, düþüncesini söyleyen, namuslu insanlarýn adý

..62..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

Page 63: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Doðu Anadolu Bölgesi Yukarý Fýrat bölümündeyer almaktadýr. Bu bölgede adý efsanelere geçmiþ buyöreye “Bingöl” adýný vermiþlerdir. Kaleleri, kayakmerkezi ve yüzen adasý ile ilgi çeken bir ildir.

ÝLÇELERBingöl (merkez), Adaklý, Genç, Karlýova, Kiðý,

Solhan, Yayladere ve Yedisu.Genç Ýlçesi: Ýl merkezine 20 km uzaklýkta olan

Ýlçe sýnýrlarý içinde, Sürekli (Diyarbug) köyüsýnýrlarýnda Pers Hükümdarý tarafýndan yapýldýðýsanýlan Daraheni (Kral kýzý) Kalesi kalýntýlarý ileayný köy sýnýrlarý içinde iki kümbet mevcuttur.

Kiðý Ýlçesi: Ýl Merkezinden uzaklýðý 150 km’dir.Ýlçedeki baþlýca tarihi yapýlar, 1401-1402 ‘deAkkoyunlu .Fahrettin Kutluk Bey’ in oðlu Pir AliBey tarafýndan yaptýrýlan Kiðý Camii, Ýlçe mer-kezinde Eskiþehir Mahallesinde Balaban Bey Camiive çeþmesi ile Çanakçý Köyünde Mürsel Paþa Abi-desidir.

Solhan Ýlçesi: Ýl merkezine 60 km uzaklýktadýr.Hazarþah Köyü Aksakal Mezrasý mevkiinde bulu-nan bir doða harikasý olan Yüzen Ada çok ilginçolduðu, kadar çok da güzel bir yapýya sahiptir.Gölün ortasýnda bulunan ada, göl üzerinde hareketetmektedir.

Yayladere Ýlçesi: Ýl Merkezinden uzaklýðý 110km.dir. Ýlçede hala birçok orijinal özellikleribozulmamýþ olan Cenevizlerden kalma olduðusanýlan tarihi bir kale mevcuttur. Kalkanlý Köyücivarýnda ise içinde tarihin ilk çaðlarýnda insanlarýnbarýndýðý tahmin edilen duvarlarý bir çok oymasanatý ile süslü maðaralar ve bu maðaralarýnçevrelediði þelale ilgi çekici yerlerdir.

Yedisu Ýlçesi: Ýl merkezine olan uzaklýðý 140km. dir. Doðal güzellikleri arasýnda Þen Köyüþelalesi ve Akýmlý’ya baðlý perçivenk mýntýkasýndabulunan þelale yer almaktadýr.

aksiye çýkar. Azgeliþmiþ ülkelerde eðilmeyen, tavizvermeyen, Allah’tan baþkasýna secde etmeyen vetevazu içinde yaþayan adamlarýn alacaklarý sýfatlarbunlardýr.

Türkiye’de insanlar birey olarak aydýnlan-malarýný gerçekleþtiremediði için düþündüklerinisöylemekten korkarlar. Ancak aydýnlanmýþ adambaþýný dik tutarak, ‘ben böyle düþünmüyorum’deyip gerekirse herkesi karþýsýna alýr. O yüzdenböyle sýfatlarla anýlýyorsam ne mutlu bana.

BÝNGÖL

Çok Amaçlý Cd, www.bingol.gov.tr

..63..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

Her türlü görüþleriniz için e-posta [email protected]

GÜZEL SÖZLER

* Hiç kimse yumruklarý sýkýlýyken netdüþünemez.

- George Jean Nuthar

* Sözün en güzeli, söyleyenin doðru olaraksöylediði, dinleyenin de yararlandýðý sözdür.

- Aristoteles

* Ýnsan ne kadar büyük ruhlu olursa, aþký o kadarderin bir þekilde duyar.

- Leonardo da Vinci

* En çok hoþumuza giden insan kendimizebenzettiðimiz insandýr.

- Moliere

K

Page 64: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

NASIL GÝDÝLÝR?Karayolu: Türkiye’nin her yerinden karayolu

ulaþýmý mümkün olup, Otogar kent merkezindedir. Demiryolu: Genç ilçesinde bulunan istasyon

vasýtasýyla doðuda Tatvan’a, batýda ise Elazýðbaðlantýlý olarak Ýstanbul’a kadar demiryolu ulaþýmýmümkündür.

Havayolu: Kente en yakýn havaalaný Muþilinde(118 km) bulunmakta olup, Cumartesi vePazar hariç Ankara’dan direkt uçak seferleribulunmaktadýr.

GEZÝLECEK YERLERYüzen AdaSolhan Ýlçesinin Hazarþah Köyü Aksakal Mez-

rasý mevkiinde bulunan bir doða harikasý olanYüzen Ada çok ilginç olduðu, kadar çok da güzel biryapýya sahiptir. Gölün ortasýnda bulunan ada, gölüzerinde serbest hareket etme kabiliyetine sahiptir.

Kayak Merkezi Bingöl - YolaçtýKayak Merkezi Doðu Anadolu Bölgesi, Bingöl ili

sýnýrlarý içindedir. Þehir merkezine olan uzaklýðý 25km.dir.

Ulaþým: Ankara’ya 916, Ýstanbul’a 1313 km.uzaklýkta olan uzaklýkta bulunan Bingöl’e her günçeþitli illerden karþýlýklý otobüs seferleri bulun-maktadýr. Kayak tesislerine ulaþým özel araçlarlamümkündür.

Coðrafya: Karasal iklime sahip kayak merke-zinde kayak sezonu Arallýk ayýnda baþlar ve Martayýna kadar devam eder.

Konaklama ve Diðer Hizmetler: 50 yatak ka-pasiteli bir Kayak Evi bulunmaktadýr. Saðlýk vediðer hizmetler için Bingöl Kent merkezindenfaydalanýlmaktadýr.

Mekanik Tesisler ve Pistler: Uzunluðu 925 m.olan 500 Kiþi/Saat kapasiteli, 499 teleski tesisibulunmaktadýr. Pist uzunluðu 1000 metre olupacemi ve ileri düzey kayakçýlar için güzergahlarbulunmaktadýr. Alt istasyon 1650 üst istasyon 1890metredir. Ortalama meyil % 25’dir.

TermalKös Termal Turizm Merkezi Yeri: Bingöl - Karlýova yolu üzerindedir. Ulaþým: Bingöl il merkezine 18 km. uzaklýktadýr. Suyun Isýsý: 47oC

PH Deðeri: 6,1 Özellikleri: Sodyum, Bikarbonatlý, Sülfatlý,

kýsmen Klorürlü ve radyoaktif bir bileþime sahiptir. Yararlanma Þekilleri: Ýçme ve banyo kürleri Tedavi Ettiði Hastalýklar: Romatizma, kalp ve

kan dolaþýmý, solunum yollarý, kadýn, sinir ve kasyorgunluðu gibi hastalýklarda olumlu etki yapar.

Konaklama: 30 oda, 60 yataklý bir otel mevcut-tur.

AvcýlýkAvcýlýk yönünden Bingöl, tabiatýn insanoðluna

bahþettiði ender yerlerden biridir. Eylül-Ekim-Kasým aylarýnda keklik, tavþan, çulluk, tilki, çil vebýldýrcýn avý yapýlmaktadýr. Ocak ve Þubat ayla-rýnda da tavþan, keklik, tilki, kurt ve sansar gibihayvanlarýn avý yapýlmaktadýr. Kasým-Aralýk-Ocak-Þubat aylarýnda Murat, Göynük, Gülbahar, Gayt veÇapakçur çaylarýnda balýk avlanmaktadýr.

COÐRAFYADoðu Anadolu Bölgesi Yukarý Fýrat bölümünde

yer alan Bingöl ili Muþ, Erzurum, Erzincan, Tunceli,Elazýð ve Diyarbakýr illeri ile çevrilidir.

Ýl Merkezinin deniz seviyesinden yüksekliði1.151 metre olup, arazi yapýsý daðlýk ve engebelidir.

Ýl genelinde yazlarýn sýcak ve kurak, kýþlarýsoðuk ve kar yaðýþlý geçtiði karasal iklim þartlarýhüküm sürmektedir.

TARÝHÇE Bingöl ve çevresi Urartu, Asur, Pers, Roma,

Arap, Selçuklu, Saltuk, Akkoyunlu, Safevi veOsmanlý dönemlerini yaþamýþtýr. 1936 yýlýnda“Çapakçur” adý ile il olmuþ ve adý “Bingöl” olarakdeðiþtirilmiþtir.

NE YENÝR?Yörede üretilen dut pekmezi ve Bingöl balý

tadýlmalýdýr. Atapark ve Soðuk Çeþme mevkiindeyöresel yemekler yenebilir.

Bingöl’den Yemek Tarifleri Tutmaç Çorbasý Malzemeler:500 gr. Un 1 kg. yoðurt 2 baþ sarýmsak 1 kaþýk tereyaðý 200 gr. Kavurma

..64..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

Page 65: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Yeteri kadar toz biber, nane ve tuz Hazýrlanýþý: Un biraz su ve tuz ile yoðrulur.

Hamur kaðýt inceliðinde yufkalar halinde açýlarakbir bez üzerine tek tek istenilen büyüklükte kesilir.Önceden hazýrlanmýþ yoðurda bir miktar sukatýlarak hafif ateþte kaynayýncaya kadar karýþtýrýlýr.5 dakika kaynadýktan sonra kesilmiþ olan yufkalarilave edilir. Bir miktar kavurma içine atýlarak 15dakika sonra ateþten indirilir. Tavada eritilentereyaðýna isteðe göre acý biber, nane konarakateþte kavrulur. Tabaklara konan çorbaya bu sosilave edilerek servis yapýlýr.

Mastuva Malzemeler: 2 Kg. ayran 250 gr. Pirinç 125 gr. tereyaðý Hazýrlanýþý: Pirinç yýkandýktan sonra geniþ bir

tencereye konur. Ayran ilave edilir, karýþtýrýlaraknormal yanan ocaða konur. Ayranýn bozulmamasýiçin kaynayýncaya kadar tahta kaþýkla süreklikarýþtýrýlýr. Kaynadýktan sonra karýþtýrma iþlemibýrakýlarak katý hale gelinceye kadar piþirilir.

NE ALINIR? Yörede üretilen dut pekmezi ve Bingöl balý

alýnabilir. YAPMADAN DÖNME

Yüzen Ada’yý görmeden, Bingöl Halkoyunlarýný izlemeden, Ata Park ve Soðuk Çeþmede yemek yemeden, Bingöl Balý ve Dut Pekmezi satýn almadan, ....Dönmeyin.

BÝNGÖL ADININ OLUÞUMU Bingöl’ün bilinen en eski ismi Cebel-cur dur.

Cebel dað, Cur akan anlamýndadýr. Bu kelimeninzamanla Çabakçur þeklinde telaffuz edildiðiihtimali kuvvetlidir. Zaten Çabakçur akan temiz suanlamýna gelir.

Evliya Çelebiye göre bu isim Büyük Ýskendertarafýndan verilmiþtir. Rivayete göre Büyük Ýsken-der vücudundaki dayanýlmaz aðrýlar için nicehekimlere baþ vurduðu halde þifa bulamaz. Bununüzerine Ab-Ul Hayat (ölümsüz hayat) suyunu ara-maya baþlar. Uzun aramalardan sonra kaynaðýkendisi olmasa da o sudan içip dayanýlmaz aðrýlar-dan kurtulur. Faydasýný gördüðü bu suya “Makdis

lisaný” üzerine cennet suyu anlamýna gelenÇabakçur adýný verir. Doktorlarýna, sizlerin çarebulmadýðýnýz aðrýlarýma Allah cennet ýrmaklarýn-dan deva verdi. Burada benim adýma bir kale yapýnve adýný Çabakçur koyun demiþtir. Daha sonraçeþitli kaynaklarda Mingöl olarak karþýmýza çýkar.Mingöl göller bölgesi anlamýndadýr. Mingöl keli-mesi de zamanla halk tarafýndan Bingöl þeklindetelaffuz edilmiþ bin tane göl anlamýndadýr.

Daha sonra Bingöl’e Çevlik denmiþtir. Baðbahçe anlamýndadýr. Bu ad günümüzde yöre halkýtarafýndan halen kullanýlmaktadýr.

1874 yýlýnda yapýlan bir idari düzenlemeyedayanýlarak 1881 de Bitlis vilayeti kuruldu.Çabakçur ve Genç bölgesi Bitlis Vilayetine, KiðýErzincan’a, Karlýova Muþ’a baðlandý.

Cumhuriyetin ilanýndan sonra 1926 yýlýndaElazýð, 1929 senesinde Muþ’a baðlanan Bingöl,1936 yýlýnda çýkarýlan bir kanunla il haline getirildi.Bu kanunun Bingöl iline ait metni aynen þöyledir.“Yeniden 9 kaza ve 5 vilayet teþkiline ve bunlarla32 Nahiyeye ait Kadrolar Hakkýnda Kanun

Kanunun numarasý:2885Kabul Tarihi:25-12-1935 Resmi Gazete ile Neþir ve ilaný: 4 Ocak 1936 Numara:3197 Madde 5: Muþ vilayetinin Çabakçur, Genç,

Solhan, Bingöl kazalarý ile Erzincan vilayetinin Kiðýkazasýndan teþekkül etmek ve merkezi Çabakçurkasabasý olmak üzere Bingöl vilayeti kurulmuþtur.”

1945 yýlýnda il merkezi olan Çabakçur’un adýBingöl olarak deðiþtirilmiþtir.

Halk Oyunlarý Bingöl halk oyunlarý kendine özgü karakteri ile

büyük bir beðeni kazanmýþtýr. Özellikle komþu illertarafýndan taklit edilmektedir.Bingöl halkoyunlarýnýn bilhassa Diyarbakýr’da oynandýðýnatanýk olmaktayýz.

Kartal OyunuBu oyunda Oyuncular, daðlarda sert kayalar

üzerinde uçan kartallarý andýrýr. Oyunun, BirinciDünya Savaþý’ndan sonra ortaya çýktýðý rivayetedilir. Karlýova’dan Þeref Meydaný’na doðrusaldýrýya geçen Rus kuvvetleri ile askerlerimiz vemilis kuvvetlerimiz arasýnda meydana gelen savaþtagalip gelen kuvvetlerimizin kahramanca savaþýnýöyküler.

..65..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

Page 66: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Savaþ meydanýnda kalan düþman cesetlerinekartallarýn hücum etmesiyle, kartal oyunu sembo-lize edilmiþtir.

Delilo Oyunu Oyun kýzlý ve erkekli oynanýr. Çevrede en fazla

oynanan oyunlardan biridir. Meryemo El ele tutuþarak bir çember yapýlýr.

Tutulan eller içe ve dýþa doðru sallanýr. Ýleri çökmehareketleri yapýlýr. Oyun oynanýrken þu türküsöylenir.

Çepik (El Çýrpma)Çok sert figürleri olan bir oyundur. Oyun, yöre

insanýnýn tabiat ile olan mücadelesini ve oyunculararasýnda bir nevi kuvvet denemesini yansýtýr. Oyun;davul, zurna eþliðinde oynanýr. Müziðin baþlamasýile birlikte sað ayakla oyuna baþlanýr. Üç adým öneyürünür, üç adým bitiminde eller çýrpýlýr. Buhareketlerin bir kaç kez tekrarýndan sonra eþlerbirbirlerine dönerek ellerinin içleri ile üçer defa sertbir þekilde karþýlýklý vuruþurlar. Bu vurmahareketleri bir kaç kez yapýlýr

ÇaçanHareketli bir oyundur. Yörede en çok sevilen ve

tutulan oyunlardandýr, Ayaklar yeri döverek tempotutulur ve öne doðru üç sýçrama yapýlýr. Hareket-lerin ayný anda yapýlmasýna özen gösterilir. Oyunoynanýrken en çok þu türkü söylenir.

Diðer Halk Oyunlarý Gövend (Halay), Horani Seyirlik ve Eðlencelik Oyunlar Sarýmsak Oyunu, Darý Sulama, Deðirmenci,

Muhtar, Kalaycý, Kalkaðan Þenliði, Çulapý (ÜçAyaklý Çatal Aðaç) Oyunu, Gelin Oyunu, CiritOyunu, Þel Atmak (Taþ Atmak)

Adetler Her toplumun kendine has adet ve inanýþlarý

vardýr. Yöremizde geçmiþten günümüze gelen vehalk arasýnda var olan, töreler, adetler, inançlarhalk tabipliði az da olsa itibar görmektedir.

1- Yeni doðan çocuðun kýrký çýkmayýncayakadar evden çýkarýlmaz, o ev komþulara ateþvermez.

2- Yeni doðan çocuðun kulaðýna ezan okunur. 3- Karga (Saksaðan) kapýda öterse uðursuzluk

getirir 4- Eve yeni gelen gelinin kayýnbaba ve

kayýnbiraderlerle konuþmasý ayýplanýr.

5- Aile büyüklerine karþý çocuðu kucaðýna alma,onunla ilgilenme ve sevme hoþ karþýlanmaz.

6- Güneþ ve ay tutulmalarýnda ezan okunur veiki rekat namaz kýlýnýr.

7- Kesilen týrnaklar topraða gömülür. 8- Köpeklerin ulumasý uðursuzluk getirir. 9- Cuma günleri yaþ odun kesilmez,ekin

biçilmez 10- Ölü evinde üçgün yemek piþirilmez 11- Yeni doðan bebeðin kesilen göbeði cami

duvarýna konursa çocuk din alimi, okul duvarýnakonursa tahsilli olur.

12- Sarýlýk hastalýðýna yakalanan kimselere sarýboncuk veya altýn takýlýr, sarý elbise giydirilir.

13- Cuma günleri çamaþýr yýkanmaz. 14- Nazardan korunmak için mavi boncuk veya

muska takýlýr. 15- Bazý çýbanlarý patlatmak , içindeki iltabý

çekmek için üzerine soðan veya geniþ yapraklýbitki(yörede Pelhaves denilen yaprak konur)

16- Armut ve elma aðaçlarý çok çiçek açarsa oyýl kar yaðar.

17- Geceleri hava bulutlu olup içinde kýrmýzýlýkvarsa yaðýþ olmaz.

18- Bulutlar doðuya doðru kayarsa hava güneþliolur, Batýya kayarsa yaðýþ olur.

19- Kuþlar sürü halinde aðaçlarýn tepesinekonarsa o yýl kýþýn erken geleceðine ve þiddetligeçeçeðine inanýlýr.

20- Geceleyin aynaya bakmak uðursuzlukgetirir.

21- Akþamlarý evi süpürmek bereket kaçýrýr. 22- Yolculuk yapanlarýn arkasýna su dökülür. 23- Arýnýn soktuðu yere çamur sürülür,Sýcak taþ

ve demir bastýrýlýr. 24- Gün batýmýndan sonra týrnak kesmek

uðursuzluk getirir. Tarihi ve Kültürel Eserler

Kaleönü Kalesi Bu kale, Bingöl Merkez Kaleönü Mahallesinde

bulunmaktadýr. Urartular zamanýnda konaklamaamacýyla yapýlmýþtýr. Kale yüksekçe bir toprak yýðýnýdurumundadýr. Bu toprak yýðýný altýnda kale kalýn-týlarý olduðu söylenmektedir.

..66..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

Page 67: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Kiðý Camii Kiðý Camii ilçenin en eski eserlerindendir.

Minarenin üstünde Arap harfleriyle yazýlý biryazýdan; bu eserin, Bayýndýrlý Pir Ali Bey BinÝbrahim Bey tarafrýndan Hicri 700 tarihinde inþaettirildiði anlaþýlmaktadýr. Ayrý bir kayýtta ise,bilahare yýkýlan minarenin, Hacý Hasan tarafýndantamir ettirildiði ve Pir Ali Bey oðlu Pilten Beytarafýndan da caminin onarýldýðý yazýlmaktadýr.Akkoyunlular devrine isabet eden bu tarihlerdende anlaþýlacaðý gibi Kiðý’nýn bir Akkoyunlu þehriolduðu meydana çýkmaktadýr.

Cami tek minareli ve tek þerefelidir. AvlusundaKiðý eþrafýndan Hacý Mehmet Efendi’nin (ZermekÞehzadelerinden) kabri bulunmaktadýr. Bu zat ilmive üstün zekasý ve silahþörlüðü ile de meþhurdur.

Kiðý KalesiÝlçe merkezinin güneydoðusunda yer alan Kiðý

Kalesi,çok saðlam bir yapýya sahiptir. Etrafý sarpkayalýklarla kaplýdýr. Kale içinde bina harabeleribulunmaktadýr. Erzincan tarihinde bu kaleninAcemlerin akýnýna maruz kaldýðý rivayet olunmak-tadýr. Kale’ye giren Ýranlýlarýn halka büyük iþkenceyaptýklarý, evleri yakýp yýktýklarý, erkeklerin çoðunuöldürdüklerinden ve kadýnlara kötü davrandýk-larýndan bahsedilmektedir. Burayý terketmeyemecbur kalan ahalinin Kiðý’ya gelip Kaleli mahal-lesinde yerleþtikleri ve bu mahallenin bu yüzden“Kaleli” adýný aldýðý tarihi kaynaklardan anlaþýl-maktadýr.

Kale içindeki harebelerde zamanýnda yapýlankazýlarda çeþitli ev ve süs eþyalarýna rastlandýðýsöylenmektedir. Kale’nin Peri Suyu’na bakan ya-maçlarý çok dik olduðundan bu yönden Kale’ye çýk-mak oldukça güçtür. Kale’ye dar bir yol ile gidil-mektedir. Kale etrafýndaki düzlüklerde halen ziraatyapýlmaktadýr.

Acemler’den önce Ýslamlar devrinde HazretiÖmerül Faruk zamanýnda ehli islam eline geçenKiðý, Müslümanlardan önce Roma hakimiyetindebulunuyordu. Ebu Übeyde’nin Baþkumandanlýðýzamanýnda Halit Bin Velit, Kiðý Kalesi’ni RomaHanedanýndan Kiða’nýn oðlu Talon’dan teslimalmýþtýr.

Kral Kýzý Kalesi Genç Ýlçe merkezinden 2 km. Uzaklýktadýr. Bir

tepenin üzerinde bulunan Kale’nin ancak yýkýntý-larýna ve kalýntýlarýna rastlanabilmektedir. Kale’nin

asýl adý Darahini’dir. Dara’nýn çeþmesi demektir.Genç ilçesi eski adýný bu kaleden almýþtýr. Kalehakkýnda kesin bilgiler yoktur. Bir söylentiye göre,Pers Kralý Dara, Genç’te uzun yýllar kalmýþ ve buKale’yi kýzý için yaptýrmýþtýr. Bugün mesire yeriolarak kullanýlmaktadýr.

Kuba Kalýntýlarý Genç ilçesine baðlý Sürekli Köyü sýnýrlarý içinde

bulunan ve Çaytepe Kasabasý yolunun saðýnda vesolunda olmak üzere iki ayrý yapý bulunmaktadýr.Kümbet içinde olan bu yapýlarýn yakýnýnda duvarkalýntýlarý bulunmaktadýr. Bunlarýn Akkoyunlu-lar’dan, Uzun Hasan döneminde kalma olduðusanýlmaktadýr.

Ayrýca Harebe Köyü Yeraltý Þehri (Külliyesi) veSolhan ilçesi Cankurtaran Tepesi sit alaný kalýn-týlarý vardýr.

Zulümtepe Harabeleri 1985 yýlýnda Doç.Dr.Veli SEVÝN tarafýndan

yapýlan arkeolojik yüzey araþtýrmasý neticesindeKale’nin Urartulara ait olduðu, ayrýca buradangeçen antik bir yolun varlýðý tespit edilmiþtir.

Bingöl Ýl Merkezinden 26 km. Mesafede Bingöl-Muþ Devlet Karayolu üzerinde Çavuþlar Köyü’nünZulumtepe Mevkiinde bulunmaktadýr.

Yöresel El Sanatlarý Halý Genellikle ilkel tezgahlarda dokunmaktadýr.

Ýlkel metodlarla yapýlan halýlarýn tezgahý , öncekarþýlýklý dört adet kazýk çakýlýr. Kazýklar sabit oluphalýnýn uzunluðuna ve enine göre ayarlanarakçakýlýr. Kazýklarýn arka tarafýna birer aðaçyerleþtirilir. Daha sonra halýnýn baþlama kýsmýnakasnak yerleþtirilir. Dokuma iþinde ilmekler atýlýr,ilmek uzunluðu kadar kesildikten sonra kerkitlesýkýþtýrýlýr. Halý makas ile kesilir. Tezgahta tek kiþiçalýþýr.

Kilim Tezgahýn kuruluþu ilkel halý tezgahýnýn aynýsýdýr.

Kilim dokumada halýdan farklý olarak ilmekleratýlmayýp, çözgü iplerinin arasýndan masura geçirilirve kerkitle sýkýþtýrýlýr.

Palas Palas keçi kýlýndan oluþan iple yapýlýr.Tezgahý

kilim tezgahýnýn aynýsý olup fazla desen iþlerine yerverilmez. Daha çok simetrik ve geometrik desenlerkullanýlýr.

..67..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

Page 68: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

“Genç adamýn ilk problemi “farklý deðer ölçüleriveren veya birinin yerleþtirmeye çalýþtýðý deðerleriötekinin yok etmeye gayret ettiði deðiþik eðitim-lerin ortaya çýkardýðý iç çatýþma ile baþlamaktadýr.”

Yetiþmekte olan genç insanýmýzýn iç dünyasýn-daki fýrtýnalarý acaba farkedebiliyor ve ona yaklaþa-biliyor muyuz? Onun hayata ve insanlara karþýmenfi bakýþýndaki sebebi tesbit edebilmek içinonunla ne kadar beraber olduk? Veya onu kendi içsýkýntýlarýndan uzaklaþtýrýp, bize sýðýnabileceði“güven ortamý”’ný verebildik mi?

Ýþte bu ve benzeri problemleri, birkaç sebep içe-risinde ele almak suretiyle genç insanýmýza yaklaþ-mayý deneyelim.

ÝKÝLÝ BÝR EÐÝTÝMGenç, kendini hedef alan eðitim programlarýyla

karþý karþýya bulunmaktadýr. Onun kendi kendinieðitecek bilgi veya tecrübesi yoktur. Büyüklerinçizeceði yoldan yürüyecek ve onlarýn öðrettiklerinibelleyecektir.

Eðitimin en önemli yaný, onun insan ruhunauygun olabilmesidir. Gerek eðitimin þekli ve ge-rekse verilen bilginin kendisi, bünyeyi daha iyi birhale getirebilme özelliðinde olmasý icab eder. Amaeðitimin farklý bilgi ve metodlar üzerinde sürdürül-mesi, genç insanýn onu rahat ve istifadeli birbiçimde idrak etmesine engel teþkil etmektedir. Ýþtegenç adamýn ilk problemi böyle “farklý deðer ölçü-leri” veren ve yahut birinin yerleþtirmeye çalýþtýðýdeðerleri ötekinin yok etmeye gayret ettiði deðiþikeðitimlerin ortaya çýkardýðý iç çatýþma ile baþlamak-tadýr. Ýnsanýn ruh ve kafa yapýsýný allak-bullakedecek böyle bir çatýþmanýn vuku bulduðu insanbünyesi, mutlaka belli bir biçimde etkilenir. Helebu bünye, taptaze ve yumuþacýk bir kalp ve kafayasahipse.

Aile ve okul eðitiminin farklý deðerler ve farklýdünyalar empoze etmesi sonucu ortaya çýkanrahatsýzlýklar, geleneksel kabul edilen Ýslâmdüþüncesine sahip ailelerin çocuklarýnda daha çok

Heybe Kolayca eþya ve yük taþýmak için birbirine

yapýþýk iki torbadan ibarettir.Genellikle heybeomuzda, at ve diðer yük hayvanlarýnda yük taþýmaaracý olarak kullanýlmaktadýr.

Keçe Diktörtgen biçiminde dikilip soðuk günlerde

çobanlara giydirilir. Çorap ve Eldiven Çorap yapýmýna üç þiþle baþlanýr. Çorabýn

yapýlýþý tahminen dört santime ulaþtýðý zaman þiþsayýsý beþe çýkarýlýr. Çoraplar beyaz düz ve desenliolarak örülür.

Atasözleri ve Deyimler 1- Adý çýkacaðýna caný çýksýn 2- Aða malý deniz yemiyen domuz 3- Aðaca çýkan keçinin dama çýkan oðlaðý olur

4- Açtý aðzýný yumdu gözünü 5- Aðzýndan bal akýyor 6- Ak ile kara dere kenarýnda belli olur 7- Akýntýya kürek çekme, kurak yere ekin ekme 8- Allah daðýna göre kar yaðdýrýr 9- Almadan vermek Allah'a mahsustur 10-Anasýna bak kýzýný al, kenarýna bak bezini al 11-Aslý neyse nesli odur-Aslýna çekmeyen

haramzadedir. 12-Ateþ ile barut bir arada olmaz 13-Attan indi eþeðe bindi 14-Bacak kadar boyu var, türlü türlü huyu var 15-Bakmakla öðrenilseydi, kediler kasap olurdu 16-Beþ parmaðýn beþi de bir deðil 17-Bin dinle, bir söyle

GENÇ NÝÇÝN BUNALIYOR?

Sami ERSEL / Altýnoluk Dergisi

..68..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

K

Page 69: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

görülmektedir. Belli bir kültür deðiþimine uðra-yarak. Ýslam’dan ve Ýslâmi geleneklerden kopmuþolan ailelerin çocuklarýnda, böyle bir bunalýmýnizlerini görmek mümkün deðildir. Onlarýn bunalýmýdaha farklý þekildedir.

ÖRNEK ÝNSAN KITLIÐIGenç insanýn bir ileri adýmdaki ikinci bunalýmý,

örnek ve hatta güvenilir insan bulamama gerçeði-dir. Sözü ve davranýþý birbirine uyumlu çok azinsanýn bulunuþu, genç adamýn kiþilere karþý itima-dýný sarsmaktadýr. Üstelik davranýþ bozukluðu gös-teren insanlarýn büyük çoðunluðu da “iyi konuþan”ve çevrede “iyi tanýnan” kimselerdir.

Þahýslar, adeta görünen þahsiyetlerinin altýndaikinci bir kimlik taþýr gibidirler. Bu sahte davranýþlargenci üzmekte; onun idealler dünyasýna gölge dü-þürmektedir. Üstelik þekilleri ve dýþ görünüþleriylealabildiðine nazikleþen bu insanlar; kendi geçmiþ-lerine mührünü vuran islâmî þahsiyeti geri veçaðdýþý olarak sürekli suçlamaktadýrlar. Halbukiþekil ve biçim yönünden belki istenilen parlaklýk vecazibeden mahrum islâmî kýyafetlerin altýnda; pýrýlpýrýl parlayan dinç ve aydýnlýk gönüller vardýr.Üstelik bu insanlarýn içleri, bir öncekilere göre dýþözellik ve görünüþlerinden daha güzel ve ihtiþam-lýdýr.

Genç adam, bu sahte toplum ve yapmacýk mü-nasebetler dünyasýnda, eðer rastladýysa farkettiðiÝslâmi þahsiyete sýkýca yapýþýp, onu bir dahabýrakmamaktadýr.

YERLÝ ve YABANCI KÜLTÜRGenç insanýn daha ilerideki bir safhada fark

edeceði hadise, yerli ve yabancý kültürlerin temsil-cisi olan etkili insan gruplarýnýn varlýðýdýr. Bir za-manlar islamýn tamamen müessir olduðu, zamanlatemel kaynaklarýmýzdan uzaklaþtýðýnýz için yerlikültürümüzün geleneklerle karýþmýþ bir haldeolduðunu görüyoruz.

Diðer yönüyle Ýslâm, gerçekten onu yaþayama-yan bir kütle tarafýndan gereði gibi temsil edileme-mektedir. Buna raðmen, bahsi geçen bu insanlar,yerli ve kendilerine ait olan bir kültürün temsilcisi-dirler. Öte yanda, geleneði, deðerleri ve toplumauymaktaki güçlüðüyle. Yabancý kültür vardýr.

Siyasi kadrolarýn yanlýþ bir seçimle tercihettikleri bu yabancý felsefe, resmî kuruluþlarýn dazihniyetini oluþturmaktadýr. Diðer yanda, islâmîkültür ve dünya görüþünün dýþýndaki kitlelerin

benimsediði, öncekinden biraz farklýlýk gösterendiðer bir yabancý kültür yer almaktadýr. Birbirindenbazý farklýlýklar göstermesine raðmen, yerli kültürünkarþýsýnda ve onu tahrip etmek için devamlý çalýþanbu yabancý kültürler, toplumun genç kesiminisürekli etkilemektedir.

Yerli kültürün fikri, deðer yargýlarý ve hattagiyiniþ ve yaþama biçimi, yabancý kültürün temsil-cisi olan kiþi ve müesseseler tarafýndan alaya alýn-makta, silinmeye çalýþýlmaktadýr.

Bu tutum ve davranýþlar, genç insaný yoðun birbaský ve etkileme altýna almak suretiyle kendiinanç ve kültürüne sýrt çevirmesi yolunda, gereklipsikolojik þartlarý hazýrlamaktadýr. Bu baský biryanýyla siyasî, bir diðer yanýyla sosyal ve psikolojiketkinlik meydana getirmektedir. Ancak islâmî birailenin veya çevrenin desteðine sahip olan iradelive güçlü genç þahsiyetler, böyle bir propogandanýntesirinden sýyrýlabilmektedirler.

Ýþte bu görünmeyen fakat hissedilen kültürelbaský, hadiselere karþý çok az bir dayanma gücünesahip genç insan üzerinde garip bir tesir meydanagetirmektedir. Genç, iki farklý dünyada yaþamaktaolmanýn getirdiði sýkýntýlar içindedir.

OTURMAMIÞ ÞAHSÝYETLER Gençlerin aile, toplum, eðitim içerisindeki bu

gibi çeþitli tesirler ve farklý anlayýþlarýn etkisialtýnda istenilen bir þahsiyet yapýsýna ulaþtýklarýnýsöylemek mümkün deðildir. Yerli ve yabancýgayelerin, deðerlerin ve yaþama tarzlarýnýn “þahsi-yetsiz” veya “yarým þahsiyetli” gençler yetiþtirdiðinirahatlýkla söyleyebiliriz.

Gençlerimizin bu þahsiyet bunalýmýnýn belirtile-rini þu þekilde örnekleyebiliriz: Bu tür gençler sonderece ukala ve vurdumduymazdýrlar. Kendi deðer-lerinin farkýnda olmadýklarý için, davranýþ sýnýr-larýný çoðu zaman iyi tesbit edememektedirler.Onlarýn münasebetleri son derece gayrý ciddidir.Konuþma, þaka yapma ve eðlenme konusundaönceki nesillerden farklý bir görünüm içindedirler.

Bu tip insanlarýn meydana getirdiði topluluklar,þahsiyetli ve mesele sahibi gençlerin kesinlikle barý-namayacaðý cemiyetlerdir. Dýþardan böyle görünenbu gruplarýn, kendi iç dünyalarýnda da mutlu ol-duklarý söylenemez. Çünkü, gevþeklik, hafifmeþ-replilik ve yapmacýk davranýþlarla birbirlerini dahiciddiye almamaktadýrlar.

..69..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

Page 70: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

A dý Sevban b. Ýbrahim, künyesi Ebu’1-feyz, lakabý Zünnûn, nisbesi el-Mýsrî’dir.Tasavvuf tarihimizde Zünnûn el-Mýsrî

diye meþhurdur. Güney Mýsýr’ýn Sudan’a yakýn sýnýrbölgesinde yaþayan Nûbe kabilesinden. Bu yüzdenbabasý en-Nûbi nisbesiyle anýlýr. Hicrî 155, Miladî772 yýlýnda doðdu. Bir ara ticaretle de meþgul oldu.Doksan yaþýna yaklaþmýþken 245/859 yýlýnda öldü.

TEVBE KAPISINDAMýsýrlý sûfilerin önderi. Tasavvuf ahval ve

makamlar hakkýnda ilk söz söyleyenlerden, nahifbedenli ve kýrmýzýca tenli idi.

Tevbesini þöyle anlatýr:- Bir köye gitmek üzere Mýsýr’dan yola çýk-

tým. Yolda sahrada bir aðacýn altýnda uykuyavardým. Uykudan uyandýðýmda altýnda uyudu-ðum aðaçtan bir serçenin hýzla yere doðru adetadüþer gibi indiðini gördüm. Birden yer yarýldý vebiri altýn diðeri gümüþ iki kap çýktý. Altýn kutudasusam, gümüþ kutuda su vardý. Serçe susamdan

yiyip sudan içmeye baþlayýnca kendi kendime:“Bu kadar iþaret bana yeter!” dedim, tevbekapýsýna koþtum ve ömür boyu Hakk kapýsýndabende olmaya çalýþtým.

Ýbtila, melamet ve riyazat yolunu tutanlardandý.Halk onun “sekr” ile söylediði bazý sözleri anlama-yýp Halife’ye þikayet etti. Halife Mütevekkil alâllah,onu Mýsýr’dan Baðdad’a çaðýrttý. Onunla bir süregörüþtükten sonra hakkýndaki isnadlarýn yersiz vegerçeðe uygun olmadýðýný görerek geri gönderdi.

ÝSM-Ý ÂZAM VE ZÜNNUNÝsm-i Azam’a aþina büyüklerdendi. Ancak

bunun bir sýrr-ý ilahî olduðunu bildiðinden ehil ol-mayanlara öðretmezdi. Nitekim yýllarca onunsohbet ve hizmetinde bulunan salih bir derviþ birgün ona:

- Beni tanýyorsun ve öyle sanýrým ki bana güve-niyorsun. Bana Ýsm-i A’zam’ý öðretir misin? dedi.Zünnûn bu soruya cevap vermedi. Derviþ ümitlebekliyordu. Ertesi gün Zünnûn onun eline bir kutu

SONUÇGünümüzün genç insaný, kalabalýklar arasýnda

yalnýz; teknolojinin getirdiði lüks ve kolaylýklariçinde rahatsýzdýr. Sosyal münasebetlerin “geliþmiþ”denilen toplumlarda görünüþ deki nezaketininyanýsýra, insanî özelliklerini kaybetmesi de onu faz-lasýyla etkiliyor; Kendini tatmin edecek meþgalelerikolaylýkla seçemiyen genç insan, ruhi tatmininitemin için her cazip þeyi tutma istiyor. Ama çoðukere, ümid ettiðini bulamýyor.

Günümüzde bir tarafta, çoðunlukla gelenekbiçiminde devam eden, fakat öte tarafta kýsmen deolsa gerçek ve canlý bir biçimde yaþanmasýnaraðmen; kitlelerin dikkatini çekemeyen islâmî biruyanýþ mevcut. Gençlerimizin Ýslâm’a yönelmesi-nin, onlarýn bir çok problemlerine hal çaresigetireceðini söyleyebiliriz.

ZÜNNÛN EL-MISRÎ

Hasan Kâmil YILMAZ / Altýnoluk Dergisi

..70..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

K

Page 71: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

tutuþturarak: “Al bunu Cize’deki filan dostumuzagötür, sakýn açayým deme!” dedi. Zünnûn’un elin-deki kutuya alan derviþ hemen yola koyuldu. Fakatiçine bir merak ateþi düþmüþtü: “Acaba Zünnûn,dostuna ne gönderiyordu?” Uzun süre nefsiyle mü-cadele ettikten sonra “sakýn açayým deme!” dediði-ne göre içinde çok kýymetli birþey olmalý. “Acabane?” diyerek nefsine maðlûb oldu ve kutuyu açýver-di. Açmasýyla birlikte kutunun içindeki tarla fare-sinin dýþarý fýrlamasý bir oldu. Adamcaðýz þaþýrmýþtý.Çünkü göz göre göre fareyi kaçýrmýþtý. Boþ kutuyuda götüremezdi, döndü dolaþtý ve geri geldi.Zünnûn sordu:

- Emaneti ne yaptýn?Derviþ þaþkýn, ne yapacaðýný, ne söyleyeceðini

bilemez bir halde ve cevapsýz. Zünnûn kararlý:-Sen ki kendisine verilen bir fare emanetini

bile taþýmaktan acizsin. Ýsm-i A’zam emanetininasýl taþýyacaksýn?

NEDEN “BALIK SAHÝBÝ?”Zünnûn, balýk sahibi lakabý alýþýný þöyle anla-

týyor:- Tevbe edip Hakk yola girince deniz seyaha-

tine çýkmak istedim. Bir cemaatle birlikte gemiyebindim. Gemide bulunan bir tüccarýn mücevher-leri kayboldu. Herkes mücevherlerin bendeolduðunu öne sürüp bana iþkence etmeye baþla-dý. Ýþkence dayanýlmaz bir hal alýnca: “Ya Rabbisen bilirsin!” diye Hakk’a iltica ettim. O anda suüstünde herbirinin aðzýnda bir mücevher bulu-nan binlerce balýk belirdi. Ben de alýp onlara ver-dim. Bu manzarayý gören yolcular büyük üzün-tüyle benden özür dilediler. Bu olaydan sonrabana Zünnûn (balýk sahibi) lakabýný verdiler.

ALLAH RIZASI VE ÝNSANLARDostlarý bir gün Zünnûn’u aðlarken buldular ve

sordular.- Aðlamanýzý gerektiren nedir? Þöyle karþýlýk

verdi:- Rabbim bana alem-i manada þöyle ilham etti:“Yâ Eba’1-feyz, halký on kýsým olarak yarattým

ve onlara dünyayý takdim ettim. Onda dokuzudünyaya yöneldi. Onda birlik grup tekrar onaayrýldý. Kendilerine cennet sunulunca onlarýn daonda dokuzu cennete meyletti. Geriye kalan ondabir tekrar bölündü. Kendilerine cehennem arzedi-lince onlardan da onda dokuzu cehennem korku-

sundan daðýldý. Geriye kalan onda bir ise nedünyaya aldandý, ne cennete kandý ve ne de cehen-nemden korktu. Bunlar benim isteðime boyunkesen sadece benim rýzamý isteyenlerdir.

SEVGÝLÝNÝN YAKININDA OLMAKÞöyle anlatýyor:- Bir tavaf esnasýnda yüzü sarý, bedeni narin bir

bedevî gördüm ve sordum:- Sen aþýk mýsýn?- Evet, diye karþýlýk verdi. Sordum:- Sevgilin sana yakýn mý?- Evet yakýn, dedi.- O sana muvafakat mi ediyor, muhalefet mi?

diye sordum.- Muvafakat ediyor, dedi.- Sevgilin hem yakýn olsun, hem de sana

muvafakat etsin de sen bu kadar arýk ve zayýf ol,hayret. Olacak þey deðil! dedim. Dedi ki:

- Sevgilinin yakýnýnda ve muvafakati yanýmdaolmanýn, uzaðýnda ve muhalefetinde olmaktandaha zor olduðunu bilmez misin?

FESADIN ALTI SEBEBÝZünnûn’un anlayýþýna göre fesadýn altý sebebi

vardý.1- Ahiret iþindeki niyyetin zayýflýðý,2- Bedenin þeytana esir olmasý,3- Ecel yakýn olmasýna raðmen tul-i emelin

galip gelmesi,4- Yaratýðýn rýzasýný Yaratan’ýn rýzasýna tercih,5- Hevâ ve hevese talip olup sünneti terket-

mek,6- Eskilerin iyiliklerini unutup küçük bazý

kusurlarýný delil yapmak.Midenin boþ, kalbin hoþ tutulmasýndan yanaydý.

Bu yüzden þöyle derdi: “Ben hiçbir zaman midemidoyurmadým. Çünkü ne zaman midemi doldura-cak olsam ya günaha düþerdim, ya da günahiþleme arzusuna.

Üç þeyin üç þeyle birlikte bulunmamasýna hayýf-lanýr ve þöyle söylerdi: “ilim var amel yok, amelvar ihlas yok, ihlas var teslimiyet yok.” Çünküonun anlayýþýna göre bir kimse nefsini feda ederekAllah’a yakýnlýk kazanýrsa Allah onu nefsinsaldýrýsýndan korurdu. Bu yüzden kendisine:

..71..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

Page 72: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Hepimizin hayatýnda bir türlü terk edemediðibirçok yanlýþ alýþkanlýk olduðunu biliyoruz. Ýsraf dabu yanlýþ alýþkanlýklarýmýzdan biri. Ve yazýk ki köy-lü-kentli, zengin-fakir, hepimizin hastalýðý.

Hayatýn hemen hemen her alanýnda israfdansözedebiliriz. Zaman israfý, mal israfý, emek israfý,yetiþmiþ insan israfý vs...

Örnekleri çoðaltmak mümkün.Bir israf yarýþý!.. Bu nedenle kirleniyor çevre. Bu

nedenle ölüyor tüm canlýlarýyla doða ve tüm kay-naklarýyla dünya. Ýnsanlar bir yandan üretiyor, biryandan da hýzla israf ediyor. Büyük bir sorumsuz-lukla, savurganlýkla yaklaþýyoruz yaþadýðýmýz dün-yaya. Tüm kaynaklarý sömürüyoruz adeta.

Öyle ki elbirliðiyle israf ederek tükettik herþeyi! Doðru Tüketim Bilinci

Ýnsan, kendisine emanet olarak verilmiþ bulu-nan her türlü imkaný meþru sýnýrlar içinde eldeetme ve kullanma sorumluluðu taþýr. Bitki ve hay-vanlar doðal dengeyi bozmadan ihtiyaçlarýný gide-rirler. Oysa insan, tüketim sýnýrlarýný alabildiðine

geniþletmek için çaba harcar. Yeraltý, yerüstü kay-naklarýný adeta sömürür. Buna baðlý olarak, israfzenginliðin bir sembolü olarak görülmekte.

Halbuki inancýmýz, kanaatkârlýðýn, ölçülü birhayat sürmenin asýl zenginlik olduðunu bildirirbizlere. Efendimiz (A.S.), Ehli Beyt ve Ashab, im-kanlarý olduðunda bile, sýnýrsýz tüketimden kaçýn-mýþlardýr. Hatta Hz. Ömer (R.A.)’in, halifeliði dö-neminde yamalý elbiseyle dolaþtýðýný bilmeyenimizyok gibidir. Peygamberimizin sevgili kýzý Hz. Fatýmavalidemizin mütevazi hayatý da dikkat çekici birörnektir.

Ýsrafý bir kelimeyle tanýmlayabilir miyiz? Evet,bir vurdumduymazlýktýr israf! “Bir damladan neçýkar deriz”. Halbuki düþünmeyiz musluktan dam-layan sular barajlarý tüketir. Saniyede bir damla su,ayda bir ton demektir. Bu hesap bir musluk için. Birde birçok evde bozuk musluk olduðunu düþünün.Sonucun hiç de iç açýcý olmadýðýný görürüz.

Hz. Peygamber (A.S.), ýrmakta abdest alansahabiye suyu israf etmekte olduðunu söyler.

- Neden hadis ilmiyle meþgul olmuyorsun? diyesoranlara þöyle karþýlýk verdi:

- Hadis ilmiyle uðraþan pekçok ulema var. Benise nefsimle meþgulüm, onun etinden kurtulmanýnyollarýný arýyorum.

ÝLÝM VE HAYAT BÜTÜNLÜÐÜDevrin alim ve abîdlerini þöyle eleþtirirdi:- Günümüzün abîdlerini ve alimlerini bir tem-

belliktir sardý. Günahlarýna aldýrmaz oldular. Mide-lerini þehvet arzusuyla doldurdular. Sonra kalkýpþehvet hislerini tatmine yöneldiler, yüzlerini ha-rama çevirdiler, helali aramaz oldular. Amelsizilimle yetindiler. Ýlim tahsil ettiler, fakat gereðiniyapmadýlar. Kendilerine bilmedikleri sorulunca“Bilmiyorum” demekten utandýlar. Onlar dünyanýnkölesi ve oyuncaðý oldular. Onlarda þeriat ilmi negezer?

Bir gün biri geldi ve:

- Benim hanýmým sana selâm yolladý, dedi.Zünnûn hemen:

- Karýlarýnýzdan bize selam getirmeyin.Bir gün kulaðýna def ve oyun sesleri geldi.

“Nedir bu?” diye sordu. “Düðün” dediler. Birazsonra bir aðlama ve aðýt sesi duydu. Tekrar “Bunedir?” diye sordu: “Falan kimse öldü” dediler.Onun üzerine þöyle konuþtu: “Bu beldenin insan-larý verilen nimete þükretmesini, baþa gelen ibtilayasabretmesini bilmezler mi?” Zira onun anlayýþýnagöre rýza, kazanýn acýlýðýna sevinmekti. Rýzakazadan evvel iradenin terkedilmesi, kazadan sonraacý duyulmamasý ve bela içinde sevginin coþma-sýydý. Bu yüzden “Nefsini en iyi bilen kimdir?”diye soranlara: “Kýsmetine razý olan” diye cevapverirdi.

Onun telakkisine göre arifin ameli, herhalükarda Hakk’a nazar etmekti.

KULLANDIKLARIMIZA ÝHANET

ÝSRAF

Fatýma Nur KAYRAK / Semerkand Dergisi

..72..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

K

Page 73: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Sahabe: “Ey Allah’ýn Rasulü ýrmaktan abdest alýr-ken de su israf olur mu?” diye sorar. Ölçüyü yinePeygamberimiz koyar: “Evet ýrmak da olsa, su israfolur” buyurur. Halbuki çoðumuz abdest alýrken yada diþ fýrçalarken suyun akýp gitmesini önemse-meyiz.

Bir þükürsüzlüktür israf! Rabbimizin bizlerebahþettiði nimetlerin, verdiði zenginliðin þükrünüyaþayýþýmýzda da göstermemiz gerekmez mi? Bununiçin verileni doðru zamanda, doðru yere harcama-lýyýz. Toplumun zararýna tüketim ve harcama yap-mamak, hem Rabbimizin bizden isteði, hem debaþkalarýnýn haklarýna saygýnýn bir gereði.

Ülkemizde her yýl milyonlarca liralýk ekmekçöpe atýlýyor. Yalnýzca ekmek mi? Tonlarca yiyecek,giyecek cabasý. Yoksul ne gözle görüyor? Evine birekmek götüremeyen baba, sýcak bir aþ piþiremeyenanne için atýlan en küçük bir parça bile ne kadardeðerlidir. Yalnýzca onlar için deðil bizim için dedeðerli olmalý. Bizim küçümseyerek israf ettikle-rimize ulaþmanýn, birçok muhtaç ailenin hayaliolduðunu hatýrdan çýkarmamalýyýz. Rabbü’l Alemin“Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allahmüsrifleri sevmez” buyuruyor.

Ne Darlýk, Ne ÝsrafÝnsanlarýn hayatlarýný sürdürmeleri için gerekli

olan harcamalar israf sayýlmaz. Ayrýca zorunluolmamakla birlikte rahatlýk ve kolaylýk saðlayanmaddeler için harcama yapýlmasý da sakýncalýgörülmemiþtir. Ancak harcamalarda tedbirsiz dav-ranarak, saçýp savurarak, kendini ve ailesinimuhtaç duruma düþürmemelidir. Ev geçiminde deitidal esas olmalý. Ne kýsmalý ne de israf etmeli, heraile reisi örfe ve varlýðýna göre ailesine mutedil birbolluk saðlamalý.

Ýsrafla insandaki yardým duygusu da ölür.Kanaatsiz olur. Kanaatsizlikse çalýþma arzusunukýrar. Ýnsaný dünya nimetlerini elde etmeye hýrslan-dýrýr. Alýnteriyle kazanmaktan uzaklaþtýrýr. Kýsayoldan baþkalarýnýn sýrtýndan kazanmanýn yollarýnýarar. Böyle insanlar için hak-hukuk kavramlarýanlamýný yitirir. Yoklukla karþýlaþtýðý zaman sabre-demez. Ýsyankâr olmasý kolaydýr. Kýsacasý bir ahlâkiyýkýma uðrar.

Yetenek ÝsrafýÝsraf deðer bilmemekten doðar. Her alanda iyi

yetiþmiþ uzmanlarýmýz ve üstün yeteneklere sahipgençlerimiz var. Bu insanlarý deðerlendirmemek,köreltmek ve verimli olmayacaklarý sahalardaistihdam etmek de israftýr. Yeteneði olmayan insan-larý da, belli yetenek isteyen meslek ve sanatlar için

zorlamak da israftýr. Ayný þekilde rabbani alimleri-mize gereken edeb ve saygýyý göstermeyip, faydalan-mamak da israftýr. Kalbimizin rotasý onlarýn him-metleriyle istikamet bulur. Kendimizi onlarýn ma-nevi yardýmlarýndan mahrum etmek, belki de kendiebedi hayatýmýzý israf etmek olamaz mý?

Dinimiz saðlýk ve zamanýn israf edilmesini deinsanlýk için önemli bir kayýp olarak deðerlendirir.Efendimiz (A.S.) bunun önemini þu sözleriylebelirtmiþlerdir: “Ýki nimet vardýr ki insanlarýn çoðubunlarýn deðerinden habersizdir. Bunlar saðlýk veboþ zamandýr.” Bizlerin bu nimetlerin kadrini bilip,ilim, ibadet, çevremize destek olma, yardým gibihayýr iþlerinde harcamamýz gerekir.

Eðitim mi, Terbiye mi?Ýsrafa sebep olarak eðitim seviyesinin düþüklüðü

gösterilir. Biraz dikkat edilirse bunun tam tersiolduðu görülür. Ýsraf zengin ve iyi eðitim almýþçevrelerde daha fazladýr. Ölçüsüz tüketimin refahve mutluluðun sembolü sayýldýðý bir eðitim anlayýþýhüküm sürerken, insanlarýn eðitimle israftankaçýnmasýný nasýl bekleyebiliriz?

Genellikle, yeterli dini terbiye almýþ insanlarýndiploma seviyeleri düþük de olsa titizlikle israftankaçýndýklarýný görürüz. Sofralarýndaki kýrýntýlarýdahi çöpe atmaktan çekinen insanlarýn bu davra-nýþý inançlarýndan kaynaklanýyor. Bu örnekten deanlaþýlacaðý gibi, israfý önlemenin çaresi sadeceeðitim deðil, iyi bir dini terbiyedir. Her nimetinhesabýnýn sorulacaðý, müsrif insanýn kendini busorumluluktan asla kurtaramayacaðý anlayýþ veterbiyesi, israfý engellemenin yegane yoludur.

Bu durumda bizlere düþen, kendimizi tartýp,tüketim alýþkanlýklarýmýzda kimi örnek aldýðýmýzý,nelerin etkisinde kaldýðýmýzý bir daha düþünmek.

Çocuklarýmýza olumlu tüketim alýþkanlýklarýnýörnekleyerek kazandýrmak. Onlarý reklamlarýn vecilalý ambalajlarýn esaretine terketmek yerine,yediðimiz, içtiðimiz, kullandýðýmýz herþeyin üzeri-mizde bir hakký olduðu gerçeðine göre eðitmek.Ýhtiyacýmýzdan fazlasýný tüketmenin, hem saðlýðý-mýz için, hem de yeryüzü kaynaklarýnýn geleceðiiçin ihanet anlamýna geldiðini öðretmek.

Ve en önemlisi, þükür ehli bir nesil yetiþtire-bilmek.

..73..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

K

Her türlü görüþleriniz için e-posta [email protected]

Page 74: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

1- Her gün bir diþ sarýmsak yiyin: Sarýmsakvücuttaki hastalýk sebebi olabilecek kimyasallarýnseviyesini yüzde 48 azaltýrken, beynin yaþlanmasýnýönlüyor, kolesterolü düþürüyor.

2- Egzersizi ihmal etmeyin: Günde bir kilo-metre yürüyüþ ya da haftada üç kez hafif egzersizkalp hastalýðý riskini düþürüyor.

3- Kepekli ürünler kanserden korur: Haftadadört kez kepek içeren ekmek, makarna ya da ka-buklu pirinç tüketmek kanser riskini yüzde 40 azal-týyor.

4- Sebze-meyveyi eksik etmeyin: Sebze-mey-ve, özellikle de domates, kýrmýzý üzüm, brokoli yi-yenlerde kalp krizi, kanser ve þeker hastalýðý riskidüþüyor.

5- Ayaküstü yemekten vazgeçin: Hamburger,patates kýzartmasý vs. gibi yiyecekleri tüketmedenönce kalp hastalýklarýnýn üçte birinin bu yiyecekleryüzünden ortaya çýktýðýný hatýrlayýn ve fast food’-dan vazgeçin.

6- Bel aðrýsýna çalýþma iyi gelir: Araþtýrmalarbel aðrýsý çekenlerin yatmak yerine normal aktivi-telerine devam ettiðinde daha çabuk iyileþtiðinigösteriyor. Fazla zorlamamak koþuluyla hareketetmek belinize yatmaktan daha iyi geliyor.

7- Sofrada balýk olsun: Düzenli olarak balýkyemek kalp riskini azaltýyor, ayrýca balýkta bulunanyaðlar baðýþýklýk sisteminizi güçlendiriyor.

8- Tuzu azaltýn: “Fazla tuz felce ve kalp hasta-lýklarýna davetiye çýkarýr” diyen uzmanlar günde 5gramdan fazla tuz tüketilmesini sakýncalý buluyor.

9- Kahvenin faydalarý: Araþtýrmalar günde ikifincan kahvenin kolon kanser riskini yüzde 25,safra kesesinde taþ riskini yüze 45 azalttýðýnýgösteriyor. Ancak kahvenin çok fazla tüketilmesiyüksek tansiyona neden olabiliyor.

10- Çaya devam: Uzmanlar, bol bol çayiçenlerin kalp krizinden ölme riskinin yarý yarýyaazaldýðýný belirtiyor.

11- Tok diyetler faydasýz: “Haftada üç kilo”vermeyi vaat eden diyetlerden uzak durun. Kilovermek istiyorsanýz bunu hafta hafta deðil uzunvadede yapmaya çalýþýn.

12- Aþýrý kiloya dikkat: Yeni bir araþtýrmayagöre, kilolu insanlarýn aldýklarý her yeni kiloömürlerini 20 hafta kýsaltýyor. Fazla kilolarý vermekkalp, kanser, eklem iltihabý hastalýklarýndan koru-yor.

13- Selenyuma ihtiyacýnýz var: Kansere karþýdoðal bir koruyucu olan selenyum fýndýk, fýstýk,balýk, tahýl gibi ürünlerde bol miktarda bulunuyor.Her gün selenyum alanlarda kanser riski yüzde 37azalýyor.

14- Kolesterolü düþürün: Egzersiz yapmak veyaðý, tuzu azaltmak kolesterolü düþürüyor, bu dakalp krizi ve felçten korunmanýzý saðlýyor.

15- Mucize ilaç aspirin: Aðrý kesici olarak aldý-ðýmýz aspirin bizi kalp hastalýðý, felç ve kanserdenkoruyor.

16- Rahatlamayý öðrenin: Sosyalleþerek, hobiedinerek rahatlamak ruh saðlýðýna iyi geliyor.Ayrýca haftada üç kez rahatlatýcý egzersiz yapmakstres ve depresyonu önlüyor.

17- Sigaraya hayýr: Sigarayý býrakmak artýkdaha kolay, nikotin bantlarý ve sakýzlarý, akupunk-tur vs. gibi yöntemleri deneyebilirsiniz. Eðer tama-men býrakamýyorsanýz azaltmak da sizin için yararlýolacaktýr.

18- Aðýz kokusunun çaresi var: Uzmanlar aðýzkokusuna yol açan hastalýklarý önlemek için gündeiki kez fýrçalama, gargara kullanmanýn yaný sýrahavuç gibi lifli yiyecekler yemeyi ve çok fazla kahveiçmemeyi öneriyor.

19- Saðlýk için þarký söyleyin: Doktorlar þarkýsöylemenin ruh ve beden saðlýðýna iyi geldiðinibelirtiyor. Þarký söylemek rahatlatýyor, nefes egzer-sizi yerine geçiyor, depresyona iyi geliyor hattaömrü uzatýyor.

..74..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

SAÐLIK ÝÇÝN ÝPUÇLARI

Safkan e-posta grubu

Page 75: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Ý stanbul’un fethiyle ilgili çalýþmalar Rumelive Anadolu’daki Osmanlý þehir ve kasaba-larýnda geceli-gündüzlü devam ediyordu.

Fakat Gelibolu ve Edirne’deki çalýþmalar hepsin-den fazla idi. Geliboluda yeni yeni gemiler tezgah-lara konuyor, zýrhlý gemilerin yapýlmasýna da özengösteriliyordu.

Edirne’deki hazýrlýklarla bizzat genç padiþahmeþgul oluyordu. Harb hazýrlýklarý gece uykularýnýkaçýrýyordu. Planlar harita üzerinde hazýrlanýyor,toplar döktürülüyordu.

23 Mart 1453 Cuma günü Edirne’den hareketle6 Nisan 1453 günü Ýstanbul’a gelindi. Evvelapadiþahýn sulh teklifini Mahmut Paþa Bizans’ailetti. Sonuç alýnamayýnca 6 Nisan 1453 günü mu-hasaranýn baþladýðý ilan edildi. Kara surlarý Ayvan-saray’dan Yedikule’ye kadar kamilen sarýlmýþtý.Padiþahýn karargahý Edirnekapý civarýnda idi.Galata sýrtlarýna da bir miktar kuvvet konmuþtu.

12 Nisan günü Gelibolu’dan hareket eden 150

parçalýk donanma Beþiktaþ ve Salýpazarý önlerinegeldi, ilk hücum emri 18 Nisan’da verildi. Çünküdaha önce baþlayan top atýþlarý surlarda gedikaçmýþ, çukurlar birazcýk doldurulmuþtu.

20 Nisan günü önemli bir hadise cereyan etti.Bir kaç geminin Bizans’a yardým ulaþtýrmak üzereolduðu haberi padiþaha ulaþtýrýldý. II. Mehmedatýna atlayarak deniz kenarýna indiðinde yüklü dörtyelkenlinin gelmekte olduðunu gördü. Üçü Cene-vizlilere, biri de imparotora ait olan bu gemilerin içierzak, mühimmat ve asker dolu olsa gerekti. Hattabu gemilerde top, tüfek gibi çok miktarda silah daolmalýydý.

Gemileri Zeytinburnu civarýndan seyredenPadiþah bunlarýn limana girmesine mani olunma-sýný Donanma Komutaný Baltaoðlu Süleyman Bey’e emretti. Bunun üzerine nöbetçi gemilerle, donan-madan gelen bir kaç gemi bu yelkenlileri karþýladý,aralarýnda çarpýþma oldu. Çýkan þiddetli rüzgar yel-kenlilerin Yenikapý limanýna sýðýnmalarýný kolaylaþ-

20- Saðlýklý sinüsler için mýrýldanýn: Mýrýlda-narak þarký söylemek de sinüsleri açýyor, sinüzitiönlüyor.

21- Uykusuz kalmayýn: Uyku baðýþýklýk siste-minin iyi çalýþmasýnda etkili oluyor. Yetersiz uykukonsantrasyon eksikliðine yol açýyor.

22- Her gün vitamin alýn: Ýçeriðinde folikasitin de bulunduðu vitamin tabletleri sizi kanserve kalp hastalýklarýndan koruyor.

23- Cildinizi nemlendirin: Cildiniz için yazýn,güneþten koruyucu kremleri, kýþýn da çatlama vekýrýþýklardan korumak için nemlendiriciyi ihmaletmeyin.

24- Elma diþlere iyi gelir: Böðürtlen bakteri-lerin diþe yapýþmalarýný engelleyerek diþ eti hasta-lýðý riskini azaltýrken, elma, portakal, havuç, ýspa-nak gibi lifli yiyecekler de diþleri güçlendiriyor.

25- Eþ seçerken dikkat: Uzmanlar kronik

rahatsýzlýklarýn kadýn-erkek iliþkilerinde iki tarafýda etkilediðine dikkat çekiyor ve kronik hasta birkiþinin eþinin de hasta olmasý riskinin altý katartýðýný söylüyor.

26- Su içmeyi ihmal etmeyin: Günde beþ bar-dak su içen kiþilerde kolon kanseri riski yüzde 50azalýyor.

27- Dostlarýn saðlýða yararý: Doktorlar, dost-larla iliþkilerin hafýzayý geliþtirdiðine dikkat çekiyor.

28- En saðlýklý meslek grubu pazarlama: Ýngil-tere’de satýþ elemanlarý en saðlýklý meslek grubunuoluþturuyor. Bu gruptakiler meslekle ilgili hastalýk-lara çok az yakalanýyor.

BÝR ALLAH DOSTUNDAN BÝR CÝHAN PADÝÞAHINA ÖÐÜTLER

AKÞEMSEDDÝN’DEN FATÝH’E

Mustafa AVCI / Altýnoluk Dergisi

..75..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

K

Page 76: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

týrdý. Yardýma gelen bu gemiler geceleyin yanlarýnagelen Bizans gemileri kýlavuzluðunda Haliç’e gir-meyi baþardýlar.

Gemilerin Bizansa yardým ulaþtýrmasýna maniolamayan Baltaoðlu Süleyman Bey, olaydan çokmüteessir olan Padiþah tarafýndan vazifeden azle-dildi.

Bizanslýlar durumu kendi lehlerine deðerlen-direrek, gönderdikleri bir elçiyle Padiþahý sulhaikna edebileceklerine dair umutlarý sevinmelerine,adeta þýmarmalarýna sebep oldu.

Osmanlý karargahýnda da harbe taraftar olan-larla olmayanlar arasýndaki mücadeleyi bu olay ha-reketlendirdi. Padiþah divaný toplayarak tekliflerinmünakaþasýný yaptý. Çandarlý Halil Paþa öteden berisavunduðu savaþa devam edilmemesi fikrini ilerisürmesine raðmen, Molla Gürani, Akþemseddin veZaðanos Paþa’nýn fikri harbe devam edilmesiydi.

Padiþah bunlarýn fikrini kabul ederek sulhtekliflerini red ve harbe devam kararýný aldý. Bukarar orduda yeniden canlanmaya ve ruhen takviyeolmaya sebep oldu.

Birinci MektupSaf ve tertemiz selamlarý ulaþtýrdýktan sonra Ce-

nab-ý Kerime arz olunur: Gemi ehlinin kusurundanolan þu olay kalbe kýrgýnlýk ve sýkýlma getirdi. Görü-nen fýrsatýn kaçýrýlmasýna üzüldük, sebepleri:

Birincisi; Din gayreti ki, kafirler ferah buldu,düþman þýmardý.

Ýkincisi; Sizin idari hususlarda reyinizin yetersizhükmünüze geçersizlik nisbet olunmasý,

Üçüncüsü; Bizim duamýzýn kabul olunmadýðý vemüjdemizin muteber olmadýðý zannedilmesi vebaþka çok mahzurlar.

Öyleyse yumuþak tavýr iyi olmaz. Kim uyum-suzluk etti, kimin ihmali varsa araþtýrýlmalý, þiddetlecezalandýrýlmalý -azl ve tazir gibi- Böyle yapýlmazsakaleye hücum ve hendekleri doldurmak gerekinceönemsemezler. Bilirsiniz, çoðu yasak müslümanýdýr.Ganimet görseler canlarýný dünya malý için ateþeatarlar, ama Allah için canýný ve baþýný koyan azdanazdýr.

Umudumuz imkan ölçüsünde gerek fiilen gerekemir vermek ve hükmetmek hususunda ciddi vegayretli olmamýzdýr. Ayný þekilde ihmalkar davra-nanlarý cezalandýrma iþini merhameti ve insafý azolan birine býrakýnýz, gerektiði þekilde cezalarýný

infaz eylesin. Allah Teala buyuruyor: “Ey Peygam-ber kafirlerle ve münafýklarla savaþ, karþýlarýnda çe-tin ol. Onlarýn yeri cehennemdir. O ne kötü dönüþyeridir. (Tevbe IX/78)

Býkmýþ ve usanmýþ olarak otururken Kur’an-ýKerimi araþtýrdýk. Caferi Sadýk (r.a.) iþaretiyle þuayet (aklýma) geldi.

“Allah erkek münafýklara da, kadýn münafýklarada -kafirlere de kendileri içinde ebedi kalýcý olmaküzere- Cehennem ateþini va’d etti.

Bu onlara yeter. Allah onlarý rahmetinden koð-du. Onlara bitip tükenmeyen bir azat vardýr. (TevbeIX/68) (Düþman üzerine) önce gitmeyenlerin batýnýmüslüman deðildir. (Münafýktýrlar) Münafýklar dacehennemde kafirlerle beraber yanacaklardýr.

Maslahat icabý himmetinizi alî tutun. Sonundakalbi kýrýk ve utanarak gitmeyelim. Aksine ferah,mansur ve muzaffer olarak gidelim -Allah’ýn yardý-mýyla-

Gerçi “Kul tedbîrim alýr, Allah takdir eder”kariyesi sabittir. Hüküm Allah’ýndýr. Ancak kulciddiyet ve çalýþmada kusur etmemelidir. Rasulul-lah ve ashabýnýn sünneti budur. Yine kalbi kýrýkbiraz Kur’an okuyup yattým. Allah’a þükür, çokzamandýr olmayan müjdeler oldu. Tam teselli hasýloldu. Hazretinize söylediklerimiz fuzuli kelam sayýl-masýn, sevdiðimizdendir.”

Netice malumdur.Akþemseddin daha sonraki zamanlarda da gerek

þifahi, gerek mektubi irþadlarýyla Fatihi yalnýzbýrakmamýþ, gerek manevi tekamülde, gereksedevlet idaresinde ona yol göstermiþtir. SamihaAyverdi’nin ifadesiyle “fatih þu cihetten talihli birinsandý ki, bir cihangir olmasýna raðmen elini öpe-ceði bir üstadý, karþýsýnda nazlanýp sesini yükseltse“Hizaya gel!” diyecek bir efendisi vardý. Diðercihangirler fütuhat ve istidatlarýna raðmen terkipsizmalzeme olmaktan kurtulamamýþken Fatihin ma-nevi terbiyesinde nefs kontrolü þart kýlýnmýþ” veFatih ayrý bir yere sahip olmuþtur. Fatih de “Buferah ki, bende görürsüz, yalnýz Bizans Fethine de-ðildür Akþemseddin gibi bir aziz benim zamanýmdaolduðuna sevinirim” demiþtir.

Ömrünün son demlerim göynük’te geçirmiþAkþemseddin’in Fatih’e yazdýðý bir mektubunu damütalaalarýnýza arz ediyoruz.

Ýkinci MektupDünya rahatý ahiret rahatýna nisbetle yok

..76..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

Page 77: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Y üce Allah, dünya hayatýnýn sürdürül-mesini bazý mal ve eþyanýn elde edil-mesine baðlamýþtýr. Yeme, içme, giyim

ve barýnma ihtiyaçlarý bunlar arasýndadýr. Bunlarýelde edebilmek için de ticaret meþru kýlýnmýþtýr.Çünkü bu temel ihtiyaç maddelerini her yerdemubah olarak bulmak mümkün olmaz. Ýnsanlarýnsýkýntý ve ihtiyaçlarýnýn istismar edilmemesi için,alýþveriþte uyulmasý gereken kurallarý ayet vehadisler belirlemiþtir Allah (c.r) Kur’an-ý Kerîm’deþöyle buyurur:

“Allah alýþ-veriþi helal, faizi ise haram kýl-mýþtýr”(1)

“Ey iman edenler, birbirinizin mallarýnýzýharam yollarla yemeyiniz. Meðer ki (o mallar)sizden kârþýlýklý rýzaya dayanan bir ticaret (malý)ola”(2)

“Azab olsun, ölçüde tartýda noksanlýk eden-lere ki, onlar insanlardan ölçüp (haklarýný) al-dýklarý zaman tam olarak alýrlar. Fakat insanlara

(verilmek üzere) ölçtükleri veya onlara tarttýk-larý zaman eksiltirler”(3)

Hz. Peygamber (s.a.s.)’e, hangi kazancýn dahahelal olduðu sorulduðunda; þöyle buyurmuþtur:

“Kiþinin elinin emeðiyle kazandýðý ve bir dehayýrlý olan (mebrür) alýþ-veriþtir”(4) Yalan yereyemin ve aldatma karýþmayan alýþveriþe “mebrüralýþ-veriþ” denir.

Yine Allah Rasülü þöyle buyurmuþtur: “Alýþ-veriþ ancak kârþýlýklý rýza ile olur”(5)

“Ey ticaretle uðraþan topluluk, þüphesiz alýþ-veriþe boþ söz ve yalan yere yemin çokça kârýþtýðýiçin, bu eksikliði sadakalarýnýzla telafi ediniz” (6)

Birkaç tanesini verdiðimiz bu ayet ve hadislerdürüstlük kurallarý içinde yapýlacak ticaretin,meþru olduðunu göstermektedir.

KÂR DURUMUNA GÖRE ALIÞ-VERÝÞÇEÞÝTLERÝ

A) Pazarlýkla (Müsavemeli) Satýþ:

gibidir. Cismani lezzet, ruhani lezzete nisbetle birhiçtir. Hiçe iltifat etmeyiniz. Belalarýn en þiddetlisiEnbiyaya, sonra evliyaya sonra Halifeleredir.Enbiya ve Evliya yolunun yolcusu olduðunuzu enbüyük nimet bilip hiç bir beladan elem duymayýnýz,aksine lezzet alýnýz. Kur’an-ý Kerim’de “bir zorluk”iki kolaylýk arasýnda geçer. Ýnþallah yakýn zamandazorluklar bitecek, her tarafta düþmanlar hakîr vezelîl olacaktýr. Yanýmda Allah’a ahdettiðiniz þeylerisakýn ha bozmayýn ki her zaman mansur vemuzaffer olasýnýz.

Memleketin ahvali sizin ahvalinize tabidir. Zirasultanlar memlekete nisbetle ruh gibidirler. Beden-de açýða çýkan her þey ruhun eseridir. Kendinizi sairhalk gibi zannetmeyin. Memleketin ýslahýndanbaþka þeyle meþgul olmayýn. Bu tarafa gelmemizhatýrýnýza kötü bir þey getirmesin. Valideynimmuhtelif kereler mektup gönderdikten sonra adamgöndermiþler. Onlarýn rýzasýný almak için geldik.

Ümidimiz onlarýn rýzalarýný alýp devletinizindevamý, haþmetinizin ziyadeleþmesi için duaylameþgul oluruz.

(Ýstiþare) Bizzat yanýmýzda yapýlmak istenirse yabiz geliriz, veya padiþah gelsin. Arap diyarýnýfethederiz. Ama Türkmen’den gafil olmayýn, onlarafýrsat vermeyin, bilmiþ olun.

Kullarýn en zaifi Fakir Muhammed (Akþemsed-din)

Topkapý Saray Arþivi No: 5862

ÝSLÂM’A GÖRE

ALIM SATIMDA KÂR HADDÝ

Hamdi DÖNDÜREN / Altýnoluk Dergisi

..77..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

Her türlü görüþleriniz için e-posta [email protected]

K

Page 78: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Alýþ fiyatý veya maliyet açýklanmaksýzýn, satýcýve alýcýnýn serbest pazarlýk sonucu, anlaþtýklarý birfiyatla satým akdi yapmalarýna “müsavemeli satýþ”denir. Mesela; bir kimse kendisine 50 bin liraya malolan malý, alýþ fiyatýný veya kâr miktarýný açýkla-maksýzýn 62 bin liraya satýþa arz etse; alýcý, pazarlýksonucu bunu 60 bin (liraya almýþ bulunsa; böyle biralýþ-veriþ müsavemeli olur. Ýslam hukukçularýnýnçoðu, hata yapma ve yalan ihtimali az olduðu için,bu çeþit alýþ-veriþi daha uygun görürler. Alýcýya netkâr miktarý açýklanmamakla birlikte, satýþ bedelininiçinde kâr da dahildir.

B) Murabahalý Satýþ:Alýþ fiyatý veya maliyet üzerine, belirli bir kâr

ekleyerek yapýlan satýþ þeklidir. Bu çeþit alýþveriþ-lerde, alýþ fiyatý veya maliyet ile kâr miktarýnýnalýcýya açýklanmasý gerekir(7). Murabahalý satýmakdi, güvene dayanýr. Bu yüzden alýcýya verilenbilgilerin doðru olmasý gereklidir.(8). Bir kimse,kendisine 50 bin liraya mal olan bir malý, l0 bin lirakârla veya % 20 kâr ekleyerek 60 bin liradan satsa,bu bir murabahalý satýþ olur. Alýcý, kâr miktarýkonusunda kendisine verilen bilgilere güvenmiþ vealýma kârar vermiþ demektir.

C) Tevliye Satýþý:Hiç kâr eklemeksizin, alýþ fiyatý üzerinden satýþ

yapmak anlamýna gelir. Buna “baþabaþ satýþyapmak”da denilir. Ancak, satým konusu olan maliçin birtakým masraflar yapýlmýþsa, ticaret örfünegöre bunlar eklenir. Bu takdirde satýþ yine kârsýz vemaliyet üzerinden yapýlmýþ olur. Bu çeþit alýþveriþtemüþteriyi etkileme söz konusu olduðu için verilenbilgilerin doðru olmasý gereklidir. Mesela; maliyeti50 bin lira olan bir mal, hiç kâr eklenmeksizin yine50 bin liradan satýlsa, bu bir tevliye satýþý olur.

Peygamber Medîne’ye hicret etmek isteyince,Ebu Bekr iki tane deve satýn aldý. Allah elçisi O’naþöyle dedi: “Bu iki deveden birisini, bana, aldýðýnfiyatla devret”(9). Ebû Bekr bedelsiz vermek iste-diyse de, Peygamber bunu kabul etmedi ve deveyikârsýz bir fiyatla satýn aldý. O’nun kârsýz satýþ tale-binde bulunmasý tevliyenin caiz olduðunu gösterir.

D) Vadî’a (Zararýna Satýþ):Vadî’a, alýþ fiyatýnýn veya mâliyetin altýnda bir

fiyatla satýþ yapmak anlamýna gelir. Bir kimse malýnýbelirli bir kârla satabileceði gibi hiç kârsýz hattazararýna satar. Böyle bir satýþ, alýcýya yardýmda bu-lunma, malý bir an önce paraya çevirme ve

müþteriyi dükkana alýþtýrma gibi amaçlarla yapýla-bilir. Ancak satýcýnýn para darlýðýndan, samimiye-tinden veya mala gerçek deðerini bilmeyiþindenyararlanarak, satýlýk malý deðerinin çok altýnda birfiyatla satýn almaktan sakýnmak gerekir.

Ashab-ý kiramdan Cerîr b. Abdillah el-Becelî(0.51/671), birisinden at satýn almak ister. Satýcý,atý 500 dirheme verebileceðini söyler. “Bu at dahafazla eder, þu anda 600 dirhem veririm, fiyatý 800dirheme kadar da artýrabilirim” der. Satýcý, “Atýmciddden bu kadar kýymetli midir?” diye sorunca da,“At, belki 800 dirhemden de fazla edebilir, ancakben daha fazla verecek durumda deðilim” diyecevap verir. Bu sýrada, pazarlýðý takip eden sahabilerCerîr’e þöyle derler: “Atý 500 dirheme satýn almanmümkünken, fiyatý niçin bu kadar yükselttin”.Cerîr bu soruya þöyle cevap verir: “Biz, alýþ-veriþtehile yapmayacaðýmýz hususunda Allah’ Resulünesöz verdik’ (10).

Sahabi devrinde, alýþ-veriþlerde dürüst hareketedildiði, hile ve hud’a yoluna sapýlmadýðý, o devreait çeþitli uygulamalardan anlaþýlmaktadýr. Kâr ila-vesi olup olmamasý bakýmýndan alýþ-veriþi bu þe-kilde ortaya koyduktan sonra, kâr ilaveleriyle ilgiliolarak Ýslam hukuku kaynaklarýnda verilen bilgileregeçebiliriz.

KÂR MÝKTARIA) Ýslam’da Kâr Sýnýrý Var mýdýr?Ýslam’a göre, alýþ-veriþlerde çeþitli mallara yüzde

hesabiyle bir kâr haddi belirlenmemiþtir. Genel ola-rak, arz ve talep kanunlarýna baðlý, serbest rekabetesaslarý içinde kendiliðinden oluþacak fiyatlar ölçüalýnmýþtýr. Ancak serbest rekabet esasýný korumakve insanlarýn temel ihtiyaç maddelerini istismarettirmemek için birtakým tedbirler getirilmiþtir.Ribanýn yasaklanmasý, kârþýlýksýz kazanç yollarýnýnkapatýlmasý ve gerektiðinde ‘narh”a baþvurulmasý,bunlar arasýnda sayýlabilir(1l).

Alýþ-veriþte yüzde üzerinden belirli bir kâr haddikonulmasý, satýcýnýn dilediði fiyata satýþ yapabile-ceði anlamýna gelmez. Ekonomik hayatta, piyasayadýþ etkiler olmaksýzýn, kendiliðinden oluþacakpiyasa fiyatý içinde kâr da vardýr. Ancak malýn satýþbedeli arz ve talep durumuna göre deðiþebilir. Bazengünlük, hatta daha kýsa süre içinde piyasa fiyatdalgalanmalarý olur. Buna baðlý olarak kâr nispetleride deðiþebilir. Kâr miktarýný dondurmak, o malýnalýþ fiyatýný veya maliyetini tam olarak bilmeyi de

..78..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

Page 79: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

gerektirir. Bu ise, her zaman net olarak hesapla-namaz ve alýþ-veriþe hile kârýþabilir. Diðer yandanayný malýn maliyeti tüccardan tüccara deðiþir.Sermayesi geniþ olan kimse, peþin para ile çok malalýr, kendi arabasý ile nakleder, dükkan kendiyeridir, kira ödemez, bütün bu sebeplerle malý ucuzamal eder. Baþka bir tüccarda bu imkanlar olmadýðýiçin, maliyeti yüksek olabilir. Üretim maliyetleri çokdaha baþka tesirler yüzünden farklý olabilir. Aynýmalý üreten iki fabrikanýn maliyetleri ayrýdýr. Yinebir çiftçi, tarla verimsiz olduðu veya mevsimindeyaðýþ almadýðý için buðdayý pahalýya mal eder.Diðeri tarlasý verimli olduðu için ve sulama yaptýðýiçin çok daha ucuza mal etmiþ olabilir. Ýslam Dini,yüzde hesabiyle bir kâr sýnýrý getirip dondursa idi,ekonomik hayat çýkmaza girer, ya da bu durumpiyasanýn ucuz mal üretmeye muvaffak olanlarýneline geçmesine yol açardý. Ayný cins ve miktardabirçok malýn, maliyet farklarý yüzünden satýþbedelleri de farklý olurdu.

Mesela: Ayný cins buðday satan üç kiþiden, birisiölçeðini 400, diðeri 500, üçüncüsü de 600 lirayasatýþa arz etse, müþteri 400 liralýk varken, diðer-lerini tercih etmez. Ucuz satanýn elinde mal bitme-den diðerlerine sýra gelmez. Ýþte Ýslamiyet, kâr içinbelirli bir miktar koysaydý, bu kâr maliyete ekle-neceði için, ayný cins mallarda bile çeþitli fiyatlarortaya çýkâr ve uygulama þansý az olurdu.

Peygamberimiz Hakîm b.Hýzam’ý, kurbanlýk birhayvan almak üzere, eline bir dinar para vererekçarþýya gönderir. Adý geçen sahabî, bu para ile ikikoyun satýn almýþ ve henüz pazar yerinden ayrýl-madan fiyatlarýn yükselmesi yüzünden, bir tanesinibir dinara satmýþtýr. Ýki koyunun irilik bakýmdanbirbirine yakýn olduðu düþünülürse, yaklaþýk yarýmdinara satýn alýnan bir mal % 100 kâr eklenerek birdinara satýlmýþ olmaktadýr. Elinde bir dinar para veyedeðinde bir koyunla dönen Hakîm’e Allah elçisihayýr duada bulunmuþ ve para ile koyunu kabuletmiþtir. (12)

Bu uygulamada, kendiliðinden oluþan günlükpiyasa fiyatýna itibar edilmiþtir. Ancak bu kadaryüksek kâr oraný süreklilik arz etmez. Çoðunlukla% 20-30 arasýnda kâr hadleri yaygýndýr. Toptansatýþlarda, sürümden kazanma söz konusu olduðuiçin kâr mikdarý daha düþük olur.

Osmanlý Ýmparatorluðu’nda, devletin fiyatbelirlediði çeþitli maddelerin XVI. ve XVII. yüzyýl-larda kâr ortalamasý % 13 dolaylarýndadýr. Pera-

kende satýþlarda kârýn bu kadar düþük tutulmasý,ekonomik yapýnýn saðlam olduðunu gösterir(13).

B) Kâr Miktarýnýn Emsal Fiyatlara Göre Be-lirlenmesi:

Bir malýn deðerini tespit etmek için, kendi cins-lerinin günlük rayiç fiyatýna baþvurulur. Böylece, omalýn emsaline göre fiyatý ortaya çýkmýþ olur. Emsalfiyatýn dayanaðý piyasa fiyatýdýr. Ýslam’da, mal yerineyapýlacak nakit para ödemeleri, emsal fiyata görebelirlenir. Þirket akdinde ortaklarýn haklarý, zekatýnbaþka cinsle ödenmesi hallerinde mal kýymetlerirayiç bedelle hesaplanýr. Peygamber, Muaz b. Cebel(ö.18/639)’i Yemen’e vali olarak gönderirken,oranýn zenginlerinden zekatý alýp, fakirlere verme-sini bildirmiþtir. Muaz, hububat yerine giyim eþyasýalmýþtýr. Ne miktar giyim eþyasý alýnacaðý ancakhububatýn piyasa fiyatlarý yardýmýyla hesaplanabilir.

Malikîlerin meþhur hukukçularýndan el-Bacî(0.474/081), çoðunluðun fiyatlarýný, piyasa fiyatýolarak kabul etmiþtir. O, el-Muvatta’ Þerhi’ndeþöyle der:

“Bir kiþi veya az sayýda bir grup, büyükçoðunluða muhalefet ederek fiyatlarý düþürmüþ-lerse, onlara, ya kahir çoðunluðun sattýðý fiyattansatýþ yapmalarý, aksi halde alýþ-veriþi terketmeleriemredilir. Ancak, bir kiþi veya az sayýda kiþilerfiyatlarý yükseltse çoðunluða,, bu zamlý fiyattan satýþyapmalarý veya alýþ-veriþi terketmeleri emredilmez(14).

Peygamber’in fiyatlara müdahele etmemesi (15).Ömer b. el-Hattab’ýn, Hatýb b. Ebî Beltea’dan üzümfiyatlarýný yükseltmesini istediði halde sonradan,evine giderek, “Sana söylediklerim ne emirdir, nede hüküm, sadece halkýn iyiliðini istediðim içinsöylediðim sözlerdir. Nerede ve nasýl istersensatabilirsin”(16), demesi, Ýslam’da serbest piyasanýnölçü alýndýðýný göstermektedir. Ýslam ahlak vefazîletinin yaþanmasý, aþýrý kâr ve mal hýrsýný önler,satýcý ve alýcý, üretici ve tüketici arasýndaki menfaatdengesinin kurulmasýna yardýmcý olur.

Kaynaklar: (1) Bakâra Süresi, 275(2) Nisa, 29.(3)Mutaffîfin 1, 2, 3.(4) A.b. Hanbel, Müsned, s.466; c. IV s. 141;el-

Heysemî; Mecmau’z-Zevaid, 2. Baský Beyrut 1967,c.lll, s.60,61

..79..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

Page 80: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Ý nsan için en güç þey sahip olmadýðý birmeziyeti baþkalarýna telkin etmek veulaþamadýðý bir makamdan söz etmektir.

Ýþte rýza makamý ve Ýlahi rýza deyince de böyle birmüþkül söz konusudur. Ancak yine de üzerinde dü-þünme zarureti vardýr. Çünkü her þeyin sahibi YüceVarlýðýn bizim gönlümüze de bir ýþýk vermesi veonunla bazý gerçekleri dile getirmesi mümkündür.Öyleyse konu üzerinde düþüncelerimizi not etmeyebaþlayalým.

Rýza Makamý, Allah’a karþý “Lutfunda hoþ!Kahrýnda hoþ!” diyebilenlerin makamýdýr. Herke-sin ulaþamadýðý zor bir makamdýr. Önce lügat ma-nasý üzerinde duralým. Rýza, “Razýlýk”, “hoþnut-luk” anlamýna gelen Arapça bir sözcüktür. Ýslamdaibadetler Allah’a manen yaklaþmak, O’nun hoþnut-luðunu kazanmak için yapýlýr. Gösteriþ için yapýlanibadete “riya” denir, geçersizdir. Gönül ehli olanerenler yolunda, yemenin içmenin bile Allah rýzasýve gönül razýlýðý ile olmasý þart koþulmuþtur. Bu

bakýmdan yenmesi güç bir lokmaya benzetilenerenler yoluna “Rýza Lokmasý” demiþlerdir. Rýzamakamý Kur’aný Kerimin çeþitli yerlerinde zikre-dilmiþtir. El-Beyyine sûresinin 8’inci ayeti; “Allahonlardan razý olmuþtur, onlar da ondan hoþnutolmuþlardýr. Ýþte bu, Rabbinden korkanlara mah-sustur.” Tevbe sûresinin 72’inci ayetinde ise þuifadeler yer almaktadýr. “Allah inanan erkek vekadýnlara altýndan ýrmaklar akan cennetler, Adncennetlerinde çok güzel meskenler vadetti,Allah’ýn rýzasý ise hepsinden büyük saadettir.

Bir hadisde de Peygamberimiz þöyle buyuruyor: “Cenab-ý- Hak müminlere tecelli ederek, Ben-

den isteyiniz diyecek onlarda “Senin rýzaný isti-yoruz” diyecekler.

Peygamberimizin ashabýndan Hz. Ýbn Mes’ud daþöyle diyor:

“Fakirlik, zenginlik iki binektir. Hangisinebinsem pek önemsemiyorum. Eðer bindiðim fa-kirlikse onun içinde sabýr vardýr. Eðer zenginlik

(5) Ýbnu Mace, Ticarat, 13; A.b. Hanbel, c.lll,s.526.

(6) Ebü Davud, Büyû,1.(7) el-Kâsâni, Bedayiu’s-Sanayi’, c.V, s.220(8) es-Serahsî, el-Mebsût, ?c.KIII, s.78(9) el- Kâsâni, a.g.e, c.V,s.220(10) ibn Hazm, el-Muhalla, Mýsýr 1389,

c.IX,s.454 vd.(11) Geniþ bilgi için bkz. Dr. Hamdi Döndüren,

Ýslam Hukukuna Göre Alým-Satýmda Kâr Hadleri,Ýnce Matba acýlýk Tesis., Balýkesir 1984.

(12) Ebü Davud, Büyû’, 27; Ýbn Mâce, Sadakât,7; el- Kâsâni, a.g.e, c.V.s.140.

(13) H. Döndüren, a.g.e, s.188, 189(14) el-Bâci, el-Müntekâ, Beyrut, 1332, e.V,

s.17(15) Ebû Dvud, Büyû’, 49; Tirmizî, Büyû’, 73.(16) Ýbn Kudâme, el-Muðni, Mýsýr 1367,

e.VI,s.240

RIZA MAKAMI

Fahrettin AKBULUT / Altýnoluk Dergisi

..80..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

K

Page 81: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

ise muhakkak onun içinde Allah yolunda onunrýzasý için vardýr.”

Sözün kýsasý. “Ey nefis ne sevince ram ol negama tasalan Adam ol adam!”

Süfyaný Sevri, Rabia Hatun yanýnda þöyle duaeder: “Ey Allah’ým bizden razý ol” Bunun üzerineRabia Hatun Sevri’ye hitaben “Sen Allah’dan razýolmadýðýn halde ondan razý olmayý istemektenutanmýyor musun.”

Bu çýkýþ üzerine Sevri Allah’dan af diler. “Ohalde kul ne zaman Allah’dan razý olur?” suali üze-rine Rabia Hatun “Kulun musibete sevinmesi, ni-mete sevinmesi gibi olduðunda Allah’dan razýolmuþ demektir. Çünkü ikisi de Allah’dandýr. YineRabia Hatun Ýlahî aþkýn kendisini sarmasý halinde oyüce makamda Allah’a þöyle niyaz ediyor.

“Ya Rabbi sana kulluðum, eðer cehennemkorkusundan ise beni ebediyyen cehennemdençýkarma. Eðer sana kulluðum cennete girmekiçinse bana cennet yüzü gösterme.”

Burada konumuza ýþýk tutmasý bakýmýndanfaydalý olan bir fýkrayý anlatmak istiyorum. Veli-lerden Sýrri-Sakatî hazretleri mana aleminde Ce-nab-ý Hakkýn kendisine ilhamen þöyle buyurduðu-nu anlatýyor.

“Ben halký on bölük olarak yarattým, bunlarýnhepsi bana aþk ve muhabbet davasýnda bulun-dular. Dünyayý yarattým bunlardan dokuz bölüðüdünyaya talip oldular onunla kaldýlar. Diðer gerikalan bir bölüðe sordum. Neyi istiyorsunuz?Bunlar da ayný þekilde sevgi ve ilahi muhabbetiistediler. Ahiret ve cenneti yarattým. Bu defabunlarda tekrar on bölüðe ayrýldýlar, dokuzu ahi-reti istedi. Onunla kaldýlar, geri kalanlara -Neistiyorsunuz? suali üzerine, ilahi muhabbetimiiddia ettiler. Bunlara da aþk ve muhabbetten ha-sýl olacak zahmet ve belalarý gösterdim. Bunlarda tekrar on kýsma ayrýldý, dokuzu bu bela vemeþakkatlere dayanamayacaklarýný söylediler.Geri kalan kýsmý “-Ya Rab biz senden, senin aþkve ilahi muhabbetinden baþka bir þey dilemeyiz.Senden baþka bir þey istemeyiz, aþk ve muhab-bette sabit olup bana teslim oldular.” Bu sonkýsým rýza ve teslimiyet makamýný ne güzel dile ge-tiriyor.

Þimdi rýza ve teslimiyet makamýný Akýl veGönül planýnda ayrý, ayrý ele alalým.

AKIL PLANIAllah sonsuz kudreti; sonsuz bilgisi, sonsuz gü-

zelliði ile en uygununu, en mükemmelini, en güze-lini irade eder. Bir þeyi yaratmýþsa o þeyde mu-hakkak bir hikmet, bir amaç gizlidir. Bizim için þerolan þeylerde dahi belki hiç kimsenin bilmediðihayra yönelik nice hususlar var.

Hak þerleri hayreylerZannetme ki gayreylerArif aný seyreylerMevla görelim neyler,Neylerse güzel eyler.

Mesela nefis ve þeytan olmasaydý onlarlamücadele edip hak yolunda dereceler alamazdýk.Dertler, sýkýntýlar, çileler olmasaydý bazý gerçeklerevaramaz, ruhumuz arýnamazdý. Kýþ olmasa yazý bile-mez, soðuk olmazsa sýcaðý, karanlýk olmazsa aydýn-lýðý, þer olmazsa hayrý idrak edemezdik. Böyleceruhumuzdaki tekamül sona ererdi. O halde görü-yoruz ki Allah hiçbir þeyi maksatsýz, abes ve tesa-düfi yaratmamýþtýr. Olaylarýn ötesindeki gerçek se-bepleri anlama ayrý bir ilim, ayrý bir marifettir. BunaLedün ilmi denir.

Deme þu niçin þöyleYerincedir ol öyleBak sonuna sabreyleMevla görelim neyler;Neylerse güzel eyler.

Þimdi bu makamý daha iyi anlamak için dünyaplanýndan, kendi çevremizden örnekler verelim.

Ýtimat ettiðimiz bir doktora vücudumuzu teslimeder, onun bazý uzuvlarýmýzý istediði gibi kesipatmasýna ses çýkarmayýz. Üstelik ona paralar verir,teþekkür eder, dediklerini harfiyyen yapmaða gayretederiz. Halbuki Allah’ýn vermiþ olduðu ufak birsýkýntý ve dert karþýsýnda çýðlýðý atar, herkese þikayeteder, hatta Allah’ý itham ederiz. Oysa Cenab-ý Haktabipler tabibidir, sevginin kaynaðýdýr. O dert dedi-ðimiz þeyde belki de hiç aklýmýzda olmayan nicehayýrlar gizlidir. Kim bilir bizi paniðe uðratan o dert,hangi ruh yaramýza þifa bahþetmekte, bizi hangimakama yükseltmektedir. Dert ve belalarýn enbüyükleriyle peygamberlerin velilerin karþýlaþtýkla-rýný unutmayalým. Ýþte biraz önce bahsettiðimizRabia Hatun bunun þuurunda olduðu için dahadoðrusu Allah’a sonsuz sevgi ve teslimiyeti olduðuiçin “Kulun musibete sevinmesi nimete sevin-mesi gibi olmalýdýr.” diyor. Ýþte rýza makamý budur.Bunda tevhid sýrrý da Allah’ý birleme ve güvenme

..81..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

Page 82: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

gizlidir. Çünkü Rýza, gücü sonsuz, ilmi sonsuz, sev-gisi sonsuz o yüceler yücesi Varlýða itimadýn ifade-sidir. O Yüce Varlýk bizi her an bir hayr için eviripçevirmede, gözetip korumakta bir elmas gibi biziiþlemektedir. Yalnýz dünya planýný düþünmeyelim,bu sonsuz zaman ve mekan içinde nerede ne olaca-ðýmýzý, ne ile karþýlaþacaðýmýzý O bilmekte, O plan-lamaktadýr. Burada hemen þunu belirteyim ki, Rýzamakamý olumsuz bir tevekkül olmadýðý gibi, birBuda rahibi gibi hareketsiz kalýp hayat dinamizminikaybetmek anlamýna gelmez. Bilakis dünya planý-nýn icaplarýný meþru sýnýrlar içinde icra edip çalýþýpçabalamak, tedbirler almak, gereðince mücadeleetmek, hepsi Allah’ýn emirleri olduðu için Rýzamakamýna zýt davranýþlar deðildir. Marifet olaylarýnötesindeki gerçeði görmek irade ve gücümüz dýþýn-da cereyan eden olaylar karþýsýnda paniðe kapýl-mayýp Allah’ a güvenip sonuçtan emin olmaktýr.

Her þeyin O yüce varlýktan geldiðine inanmakbunu kendisine hal edinmek rýza makamýdýr.Hazret-i Ýsmail sonuçtan emin olduðu için büyükbir teslimiyet içinde Allah’a kurban olmak içinboynunu uzattý. Ve bu yüzden ölümsüzlüðe mazharoldu. Hz. Ýbrahim, Ýsmail gibi bir varlýðý kurbanetmeði göze aldýðý için, “Halilullah” yani “Allahdostu” mertebesine eriþti. Allah için feda edilenher þey sonsuz bir deðer kazanýyor, bir ölümsüzlüðemazhar oluyor. Gelelim gönül planýna...

GÖNÜL PLANIGönül planýnda rýza makamý ilahi muhab-betin,

ilahi aþkýn doðurduðu tarife sýðmaz bir keyfiyettir. Kur’aný kerimin enbiya suresinin 69’uncu

ayetinde; “Ey ateþ Ýbrahim’e karþý serin ve selamet ol”

demek suretiyle Cenab-ý-Hak Ýbrahim Aleyhisse-lamý, Nemrud’un yaktýðý ateþten nasýl koruduðunubize bildiriyor. Bu vak’ayý sadece bir Beni Ýsrailhikayesi olarak alýrsak çok yanýlýr, ayetin özünevaramayýz. Oysa bu ayette insan oðlunun aradýðý,fakat çoðunun bulamadýðý gerçek mutluluða iþaretvardýr. Bu ayetle cehennemi söndüren þeyin neolduðunu görecek, Cennetin anahtarlarýný bula-caðýz. Evet ateþ Hz. Ýbrahim’i yakamazdý. Çünküonun kalbi ilahi muhabbetle dolup taþýyordu.

Gerçek anlamda Allah (c.c.) sevgisini taþýyanbir varlýk için elbette ki ateþ gülistan olur. Zehirlerþifa, belalar bal, bakýrlar altýn olur. O yüce varlýðýnsevgisiyle dopdolu insaný zindanlara atsanýz bile busevgi ve yakýnlýkla coþtuðu an karanlýklar kaybolur,zincirler çözülür, duvarlar, manialar ortadan kalkar,

ufku geniþler endiþe ve sýkýntýlardan kurtulurkendisini yepyeni ferah ve mutlu bir dünya dahisseder. ALLAH sevgisi ne demektir? Onsuz hangisevginin anlamý vardýr. Unutmamak gerekir kikainatta her varlýk sonsuz bitmez, tükenmez,deðiþmez ilahi kaynaktan gelen bir nura bir feyzemazhardýr. Yani bir nura eksenlik etmektedir. Nursuresinin 35’inci ayetindeki inceler incesi þu derinifadeye dikkat edelim: “Allah, yerin ve göklerinnurudur”. Bazý ince ve derin manalara akýl pla-nýnda nüfuz etmek imkansýzdýr. Aþk lazýmdýr; aþk,gerçekte her varlýk kendi varlýðýný o yüce varlýktansürdürmekte, sanki bir ampülün ýþýk vermesi içinbir ana kaynaða baðlý olmasý kabilinden bir þey.Analýk duygusu diyoruz, þefkat diyoruz, merhametdiyoruz, güzellik diyoruz, sevgi diyoruz ne isimverirsek verelim hepsi evet hepsi O yüce varlýktan,o deðiþmez, artmaz, eksilmez sonsuz tek kaynaktangelen nurun mahlûkat dediðimiz ekranlardaki birtecellisinden ibarettir, iþte rýza makamý bu keyfiye-tin yaþayarak, tadarak bilinmesidir. Ýdrakimize ýþýktutmak için biz yine küçük dünyamýza dönelim..Ýnsan dünyada kendi cinsinden aþýk olduðu zavallýbir þahýs için icabýnda kendi arzusuyla ne belalara,ne sýkýntýlara katlanýyor, ne fedakarlýklarda bulu-nuyor. Gerektiðinde tahtýný tacýný hatta seve, sevecanýný feda edebiliyor. Ya bir de o Yüce Varlýðýn mu-habbet ve rýzasýna nail olanlarýn nelere katlana-caðýný hayal bile edemeyiz. Yunus gibi Allah yoluna,Kur’an yoluna baþ koymuþ bir kiþi olur da Allah’ýnKur’an’da methetmiþ olduðu cennetleri küçümser.“Cenneti istiyene ver, bana seni gerek seni” der.Þimdi artýk bunun cevabý bizim için kolaydýr.Çünkü bizzat Allah’ýn kendisi elbetteki verdiðiþeylerden sonsuz yücedir, mukayese dahi edilemez.O ifade de cenneti küçümseme deðil Allah’ý takdisvardýr. Allah’ýn bir anlýk cemal tecellisi karþýsýndainsan ebedi ve sonsuz bir mutluluk içine girer ki,böyle bir halde ne cennet sevgisi ne cehennemkorkusu kalýr. Bizzat Tevbe suresinin 72’inci ayeti,rýzanýn cennetlerden üstün olduðunu ifade etmiyormu? Bu hususta daha fazla konuþmak güç veidrakimizin sýnýrlarý dýþýndadýr. Her þeyin en iyisiniAllah bilir.

Hoþtur bana senden gelenYa goncagül, yahut dikenYa hil’at yahut kefenNarýnda hoþ, nurun da.

Aziz Mahmud Hüdayi

..82..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

K

Page 83: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Evlerinize saðanak saðanak meleklerin inmesiniister misiniz? Sizler için sevinç çýðlýklarýyla Arþ’auçup, Ya Rab bu mü’min kullarýný affet, çünküsenin Rýzan için seni anýyorlar. diye dua etmesiniister misiniz?

Sohbet, ortak bir dille dertleþmek ve ayný hayatýpaylaþmaktýr. Bu paylaþýmda yürekler benzer duyguve heyecanlarla, hep ayný meseleler etrafýndaçarpar. Böyle bir beraberlikte Birimiz hepimizdirgörüþü hâkimdir ve tam bir vahdet-i ruhiye sözkonusudur. Bu vahdet-i ruhiye ile insan, dertlerininçaresini bulur, hüzünlerini ve sevinçlerini paylaþýr,ilim ve irfanýný artýrýr. Zikir, fikir, tefekkür güzelsohbetlerin önemli bir derinliðidir. Ýþte Ahmet vearkadaþlarý bu meselenin þuurunda olarak haftadabir gün bir araya geliyorlar ve sohbet ediyor, Allah’ýtesbih ediyorlardý.

O gün yine sohbet akþamýydý. Ahmet, arkadaþ-larýyla beraber sohbet ediyordu. O gün aralarýnayeni gelen bir arkadaþ daha vardý. Bu kiþinin niyetiaslýnda sohbet dinlemek deðildi. Sadece arkadaþý-nýn ýsrarlý ricasýný kýramamýþtý. Ýçinden,

- Bu akþam burada takýlayým. Hem karnýmý dadoyurmuþ olurum. Bir daha da buraya uðramamzaten, diyordu.

Sohbet devam ederken, mana âleminden birgrup melek de o eve gelmiþti. Bu meleklerin vazi-fesi, Allah’ýn adýnýn anýldýðý, O’nun sevgisinin verýzasýnýn iþlendiði meclisleri ziyaret edip oradakikimseleri Allah’a bildirmekti. Melekler sohbetidinledikten sonra göðe yükselip Allah’a þöyledediler:

- Ya Rabbi! Ahmet kulun ve arkadaþlarýnýn ya-nýndan geliyoruz. Onlar bu akþam Seni zikrettiler,verdiðin nimetlerden dolayý Sana þükrettiler,imanlarýný artýrdýlar, Senin rýzaný talep ettiler.

Bundan sonra Cenab-ý Hak ile melekler ara-sýnda þu diyalog yaþandý:

- Onlar beni görmüþler mi ki, beni bu þekildeövüyorlar?

- Hayýr, Seni görmediler ya Rabbi! - Ya beni görselerdi, ne yaparlardý? - O zaman Sana daha çok ibadet ederler, Seni

daha çok yüceltip anarlardý. - Peki onlar, benden ne istiyorlar? - Senden cennetini istiyorlar. - Cenneti görmüþler mi? - Hayýr ya Rabbi, cenneti görmediler. - Ya görselerdi, ne yaparlardý? - Cenneti görselerdi, onu daha çok isterler ve

cenneti kazanmak için daha fazla çalýþýrlardý. - Onlar neden korkuyorlar? - Cehenneme girmekten korkuyorlar. - Cehennemi görmüþler mi? - Hayýr, ya Rabbi, görmediler. - Ya cehennemi görselerdi, ne yaparlardý? - O zaman ondan daha fazla korkarlar ve oraya

girmemek için daha dikkatli yaþarlardý. - Siz þahit olun, Ben bu kullarýmýn hepsini

affettim. Onlarý cennetime kabul edeceðim. Onlarcehennem ateþinden uzak olacaklardýr.

Bu sýra bir melek þunlarý söyledi: - Ya Rabbi! Yalnýz içlerinden birisinin niyeti

Seni övmek deðildi. O kimse, oraya sohbetidinlemek için gelmedi. Niyeti baþkaydý.

Bunun üzerine Cenab-ý Hak, þöyle buyurdu: - Ben onu da affettim. Onlar öyle güzel bir top-

luluktur ki, onlarla beraber olanlar cehennemlikolmazlar. Onlarýn yüzü suyu hürmetine o kiþiyi deaffettim. (Buhari, 6045; Müslim, 2689)

..83..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

ALLAH RIZASI ÝÇÝN

BÝR ARAYA GELENLERÝNE BEKLÝYOR?

Mehmet Emre AYHAN / Genç Kocav

Page 84: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Ne Masum Ne GünahkarÝsa A.S. zamanýnda, hayatýný bilgisizlik ve az-

gýnlýkla geçiren, taþ yürekli fakat cesur bir günah-kâr yaþardý. Þeytaný bile kendisinden uzaklaþtýracakkadar pisti. Günlerini günah ve kötülükle kirletir,kimse rahat yüzü görmezdi onun yüzünden. Kendi-ni beðenmiþlikle dolu kafasýnda ne beyin, ne de akýlvardý. Yüzü günahtan kömür gibi siyahlaþmýþ,doðru yola yabancýlaþmýþtý.

Ýsa A.S. çölden dönüyordu.Ömrünü Allah’a kullukla süslendiren bir âbidin

evine uðradý. Ýnsanlarla görüþmeyen ve odasýndançýkmayan âbid, Ýsa A.S.’ýn geldiðini görünce avludakarþýladý onu ve ayaklarýna kapandý.

Kötülük ve günahkârlýkta þeytaný bile utandýranadam, bir kenarda seyrediyordu onlarý.

Iþýða uzaktan bakan pervaneye benziyordu, buhaliyle. Ýçine bir piþmanlýk oku saplanýyor, gözle-rinden yaþlar süzülüyor, bu ýþýklý insanlarla kendi

karanlýk dünyasýný kýyaslayarak, isyan ve gafletlegeçirdiði ömrüne aðlýyordu. Kendi kendine, ‘ey-vah!’ diyordu; ‘aldandým, dünyayý sonsuz zannet-tim, iyilik adýna en küçük bir kârým yok. Kimseninbana benzemesini istemem. Ölümüm yaþamamdandaha iyi. Ey yerlerin ve göklerin Yaratýcýsý! Günahý-mý baðýþla. Esirge beni, merhamet et!’ diyor veutanç içinde baþýný yere eðiyor, aðlýyordu.

Ýsa A.S.’ýn evine uðradýðý ihtiyar âbid gördüadamý. Yüreði kibir ve gurur ateþiyle doldu. Kaþla-rýný çatarak, ‘bu uðursuz neden gözlüyor bizi?’ dedi;‘yanýmýza mý gelmek istiyor yoksa? Kendini bizimleayný makamda mý görüyor? Rezil bir insanda zerrekadar iyilik mi olur ki, benimle ve Peygamber’lekonuþmak istiyor? Ne olurdu yýkýlýp cehennemegitseydi, ölümünü görseydik dünya gözüyle! Neçirkin bir surat, ne karanlýk bir yüz öyle! Yarabbi!Diriliþ gününde beni bu adamla birlikte haþretme!’

Tam bu sýra Ýsa A.S.’a Allah’tan vahiy geldi: ‘Biri kulluk, öteki þarap ve günahla sarhoþ olan

HÝKAYEDEN ÇIKARILACAK DERSLER 1. Hepimizin ekmek ve su kadar sohbete

ihtiyacýmýz vardýr. Bir araya gelip his teatisinde,duygu alýþveriþinde bulunmaya þiddetle muhtacýz.Ahir zamanýn dehþetli fitneleri, þeytanýn profes-yonelce hazýrladýðý oyun ve handikaplarý, nefsinirade tanýmaz taþkýnlýklarý ve desiseleri arasýndaboðulan bizlerin, bir nefes almaya, manevi rahata,dertleþme ve halleþmeye ihtiyacý var. O yüzdensohbet meclislerine devam etmeliyiz. Þunu unut-mayalým ki, Rabb’imiz bu meclisten, oraya gelen-lerden razý olmakta ve onlarýn yüzü suyu hürmetineböylesi kimselerin arasýnda bulunanlarý da affet-mektedir.

2. Mana büyüklerinden Ebul’-Leys Semerkandiþöyle der:

Bir kimse alim yanýnda oturup da ilimden birþey elde edememiþ olsa bile o kimseye yedi kazanç

vardýr. Eðer ilim öðrenirse onun fazileti de dahabaþkadýr:

Ýlim öðrenmeye talip olan kimsenin nail olacaðýfazilete nail olur.

Sohbet meclisinde bulunduðu müddetçe nefsinimasiyetten hapsetmiþ olur.

Rahmet-i Ýlahiye sohbet meclisine nazil olduðuiçin o da hissesini alýr.

Sohbetten istifade etmek için evinden çýktýðývakitte üzerine Rahmet-i Ýlahiye nazil olur.

Orada dinlemesine de ibadet ü taat sevabýyazýlýr.

Eðer dinler de anlayamaz sonra da kalbinde birýzdýrap hasýl olursa, affa mazhar olur.

Ýnsanlarýn ikramýna nail olur ve kalbi ilme meyilve muhabbet eder.

MENKIBELERDEN ÝBRETLER

Mustafa BAHADIROÐLU / Semerkand Dergisi

..84..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

K

Page 85: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

bu bilgin ve bilgisiz kullarýmýn ikisinin de dileðinikabul ettim.

Bu bahtsýz adam, ömrünü günah kirleriyle kir-letmiþse de, o kadar yürekten yakardý ki, kötülük-lerini baðýþladým. Bizim kapýmýz þefkat ve esirgeyiþkapýsýdýr. Oraya içtenlikle baþvuran ve baðýþlanmakisteyenlerin duasý reddedilmez. Eþiðimize piþman-lýkla yüz sürenler ne kadar günahkâr olurlarsa ol-sunlar, onlara baðýþ ve ikramda bulunur, cenneti-mize alýrýz.

Âbide gelince; madem onunla birlikte diriltil-mek ve onun bulunduðu cennette yer almak iste-miyormuþ, onun da dilediðini yerine getiriyoruz.Ona söyle, kendisini cehenneme, kötü adamý dacennete gönderiyoruz.’

Arkadaþ!Kimin üstü baþý temiz, görünüþü güzel ve

gösteriþli, fakat ahlâký kötü ve içi pis ise, cehennemkapýlarý ona sürekli açýktýr. Anahtarý kötü ahlâkýdýronun.

Allah’ýn dergâhýnda, O’nun büyüklüðü karþýsýn-daki acizlik ve düþkünlük, maðrurane kulluktandaha iyidir.

Kendini iyi gören kötüdür. Gerçek kulda benlikolmaz. Kendisinde fýstýk içi gibi bir iç gören, soðankabuðundaki zar olduðunu anlar bir gün.

Benlikten vazgeçmeden kul olunmaz. Benliðibýrak, Allah’a kullukta özür dileyici ve kendiniküçük görücü ol.

Hakka karþý iyi, halka karþý kötü olunmaklakulluða eriþilmez.

Kabirde Konuþan GençTakva sahibi olmak, hayatýn her döneminde

güzel. Ama fýrsatlar çaðý gençlikte bir baþka güzel.Güce, kuvvete, güzelliðe raðmen günahlardan saký-nanlarýn mükafatý ebedi mutluluk. Hayatýn baharýþeytana satýlmazsa, sonsuz bahar bir adým ötede.

Hz. Ömer’in (R.A.) halifeliði döneminde ibadetehli, son derece takva sahibi bir genç vardý. Hz.Ömer’in hayret ve takdirle izlediði bu gencin kalbi,Allah ve Rasulü’nün (A.S) sevgisiyle doluydu.

Vakit namazlarýnda cemaati kaçýrmaz, namaz-dan çýkar çýkmaz evine döner ve ihtiyar babasýnýnhizmetini görürdü.

Bu gencin evine giden yolu bir kadýnýn kapýsýnýnönünden geçiyordu. Kadýn her defasýnda gencinyoluna çýkarak çirkin tekliflerde bulunuyor, fakat

genç, Allah korkusundan ona iltifat etmiyordu.Yine bir gün yatsý namazýný kýldýktan sonra evinegiderken, kadýn tekrar karþýsýna çýktý. Bu seferbütün maharetini kullanarak genci kandýrmayýbaþardý. Fakat genç, kadýnýn ardý sýra eve girerkenbirden bire Allahu Tealâ Hazretleri’ni hatýrladý vekorkuyla dilinden þu ayet döküldü:

“Takvaya erenler (var ya); onlara þeytandanherhangi bir vesvese iliþtiði zaman (Allah’ýn emir veyasaklarýný) hatýrlayýp, hemen gerçeði görürler.”(A’raf/201)

Hemen ardýndan da bayýlarak düþtü. Kadýn hiz-metçisini çaðýrdý. Genci tutarak evinin önüne ge-tirip koydular. Sonra da kapýyý çalarak babasýnahaber verdiler. Babasý dýþarý çýkýnca, oðlunu baygýnbir vaziyette kapýnýn önünde buldu. Komþulardanbir kaçý genci tutup eve taþýdýlar. Uzun bir müddetbaygýn kalan genç kendine gelince, babasý:

- Evladým neyin var ne oldu? diye sordu. Oðlu:- Bir þeyim yok. dedi. Babasý:- Allah aþkýna söyle! deyince, oðlu baþýndan

geçenleri anlattý. Babasý:- Hangi ayeti okumuþtun? diye sordu. Genç,

ayeti okudu ve tekrar kendinden geçti. Bir de baktý-lar ki genç ruhunu teslim etmiþ. Bunun üzerinegenci yýkadýlar ve gece vakti götürüp göz yaþlarýyladefnettiler. Sabah olunca olay Hz. Ömer’e bildirildi.Hz. Ömer, gencin babasýna gelerek baþsaðlýðý diledive:

- Bana niye haber vermedin? diye sordu. Gencinbabasý:

- Ey Mü’minlerin Emiri, vakit geceydi. dedi. Hz.Ömer:

- Bizi onun kabrine götürün. dedi. Hz. Ömer veberaberindekiler gencin kabrine geldiler. Hz. Ömer(R.A):

- Ey filan kiþi! Rabbin makamýnda durmaktankorkanlara iki cennet var. (Rahman/46) dedi. Ka-birdeki genç konuþup:

- Ya Ömer! Rabbim Cennette bana onlarý ikidefa verdi. diye cevap verdi.

(Hayatü’s-Sahabe)Dirilen Ölü

Enes bin Mâlik (R.A.) anlatýyor: “Gözleri gör-meyen yaþlý bir hanýmýn Saib adýnda bir genç oðluvardý. Daha hayatýnýn baharýnda olan bu delikanlýMedine vebasýna yakalanmýþtý. Uzun zaman hasta

..85..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

Page 86: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

Vaktiyle uyanýk bir müslüman, caminin önünebir çeþme yaptýrýr. Çeþmenin üzerine de kocamanbir levha þeklinde; ‘Bu çeþmeden müslümanlarýn suiçmesi haramdýr’ ibaresini yazdýrýp astýrýr.

Bu tuhaf olay önce kadýya sonra da padiþahakadar ulaþýr. Adamý çaðýrýrlar:

“Sen caminin önüne çeþme yaptýrmýþþýn. Bir deüzerine þöyle þöyle bir yazý yazdýrmýþþýn. Seni boz-guncu herif!” diye de adamcaðýza çýkýþýrlar.

Adam padiþahýn huzurunda:“Durun hele efendim, arz edeyim...” der, “bir de

beni dinleyin. Ben bunu bir meseleyi anlatmak içinyaptým. Bakýn bugün cumartesidir, gidin havradanbir yahudi hahamýný alýp getirin.”

Padiþahýn emriyle giderler, hahamý alýp getirir-ler. Bütün Yahudi cemaati, hahamýn arkasýndangelir:

“Bu bizim din adamýmýzdýr. Bize nasihat ediyor,vaaz veriyordu. Kanuna aykýrý bir þey söylemedi ki,alýp buraya getirdiniz” derler.

Çeþme yapan adam: “Býrakýn gitsin” der. Býra-kýrlar Hahamý!

Sonra adam:“Ertesi gün Pazar. Gidin kiliseden birde papazý

alýp getirin” der, giderler papazý da getirirler. Aynýþekilde bütün hýristiyan cemaati papazla birliktegelirler ve:

“Bu bizim din adamýmýzdýr. Bize vaaz ediyordu.Kanuna muhalif bir þey söylemedi, býrakýn” derler.

Çeþme yaptýran adam: “Býrakýn gitsin” der. Vesonra yine:

“Bu gün de þehrin en büyük camisi olan þuçeþme yaptýrdýðým caminin hocasýný vaaz ederkenkürsüden indirip getirin” der.

Giderler, hocayý kürsüden indirip getirirler. Birde bakarlar ki, hoca iki polisin ortasýnda tek baþýnatýpýþ týpýþ geliyor. Camide ise cemaat bir birbirlerinehomurdanýyorlar... Gördün mü?.. Ýþte böyle yapar-lar!.. Senin ne iþin var siyasette?.. Sen hocaadamsýn!.. Kýyamet hocalardan kopacak!.. Aðzýnýtutsaydýn!.. derlerken çeþmeyi yaptýran adamcaðýz:

“Gördünüz mü? Ýþte ben bunu anlatmak iste-dim. Müslümanlarýn bu halleriyle çeþmeden su iç-meleri reva mýdýr?”

yattý. Bir gün delikanlýnýn ziyaretine gittik. Fakatmaalesef biz orada iken delikanlý ruhunu teslimetti. Bizde gözlerini kapadýk ve üzerine elbisesiniörttük. Ýçimizden biri annesine:

- Onun için Allah’a dua et. dedi. Annesi:- Ama o öldü. dedi. Biz:- Olsun sen yine de dua et. dedik. Bunun üze-

rine kadýn çocuðun ayak ucuna oturdu, ayaklarýnýtuttu ve:

- Allahým, ben isteyerek sana iman ettim.Senden korktuðum için, putlarý býraktým. Arzumlasýrf senin için hicret ettim. Allahým, puta tapanlarýbana güldürme, gücümün yetmeyeceði bu yükübana yükleme.’ diye dua etti.

Alah’a yemin ederim ki, kadýn sözünü bitirir bi-tirmez, çocuk ayaklarýný kýmýldatmaya baþladý.Sonra da yüzünden örtüyü attý. Rasulullah (A.S.)ve annesi vefat edinceye kadar da yaþadý.”

BU ÇEÞMEDEN MÜSLÜMANLARIN SU ÝÇMESÝ HARAMDIR!

Safkan e-posta grubu

..86..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

K

K

Page 87: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

M ilattan sonraki ikibin yýlýn tükeniþin-den sevinç duyan insanlýk, gerçektençok tuhaf... Ýnsan, asýrlarýn tükeni-

þine, ömürlerin heba ediliþine, insanî kýymet vevasýflarýn yok oluþuna, ilahi emanetlerin bütünüylezayi ediliþine aldýrmadan, ikibinli yýllarýn baþýndafestivaller düzenleyecek, kadehler kaldýracak,þampanyalar patlatacak... Ama hiç düþünmeyecekki geçen yýllar saadetimizi, ahirette mesut olma,Allah’ýn sevdiði bir kul olma, bütün benliðimizikemale erdirme fýrsatýmýzý alýp götürmüþ.

Aydýnlarýmýz, kavramlarýn büyüsünde saadetarayýp dururken yýllar geçip gitti ve ikibinli yýllarýnkapýsýný çaldýk. Akýp giden bu kadar yýla raðmen,yaþadýðý hayattan memnun olan kimse yok denecekkadar az... Geçen zaman boyunca insanlýðýn neinanç temellerinde ve ne de hayat tarzlarýnda müs-bet bir deðiþiklik oldu. Ýnsanlýk hep ayný putlarýkutsîleþtirdi ve hep ayný putlara tapa-geldi. Taþlar-dan yontulmuþ putlarý, ölümlü ve aciz birer beþerolan Firavun’larý ve Nemrud’larý ilâh kabul edenþaþkýn ve ahmak insan, bugün de ilâhlýðý zamandilimlerine ve ideologlara layýk görüyor.

Neticede insanlýðýn ekseriyeti, uluhiyyet hakký-nýn gerçek sahibi olan Allah’a, ilâhlýk hakkýný birtürlü yakýþtýramamýþ bulunuyor. Yüce Rabbimiz’inNuh Suresi’nin onüçüncü ayetindeki “Size ne olu-yor ki Allah’a vakarý yakýþtýramýyorsunuz?” ifadesi,insanlýðýn bu zalim yüzünü sergilemekte. Dün bin-dokuzyüzlü yýllar mukaddes sayýlýrken, Allah’tanhabersiz insanlýðýn, sonsuz alemlere nisbetle birdamlacýk kadar bile olamayan bilim ve teknolojisiaydýnýmýzý büyülemiþti. Fikret, oðlu Haluk’a, dahadoðrusu onun þahsýnda milletimize:

“Aklýn, o büyük sahirin icazý önündeBatýl, geçecek yerlere hüsranla, inandým.Bir gün yapacak fen þu siyah topraðý altýnHer þey olacak kudret-i irfanla, inandým.”mýsralarýyla fen ve pozitif bilimleri yeni bir inanç

manzumesi olarak takdim ediyordu. Þimdi ise iki-

binli yýllar kutsallaþtýrýlýyor. Kýsaca, bir sahte ilâhkutsallýðýný kaybederken, bir ikincisi doðuyor. Artýkikibinli yýllar yeni bir mukaddes kýymet gibi sinsiceitikadî hayatýmýza sokuluyor.

“Ýkibinli yýllarýn eþiðinde bu haksýzlýk, bu zulüm,bu ihlâller olur mu?” yakýnmalarýna ne kadar alýþ-týk! Eðer bu sözle, “insanoðlu üzerinden geçen bukadar zamana raðmen halâ akýllanmadý mý?” den-mek isteniyorsa, bu güzel! Yok eðer bu söz, ikibinliyýllarda bir fazilet, bir keramet var zannýyla söyleni-yorsa, fevkalâde saçma ve mantýksýzdýr. Geçen yýl-larýn, her hayrýn kaynaðý olan imaný yeryüzününçoðu bölgelerinde ve hayatýn birçok tezahüründeeskittiðini ve her þerrin kaynaðý olan küfrü besle-diðini görmüyor muyuz? Hak ve hakkaniyet, buçaðda sahte kavramlarýn girdabýnda kaybolupgitmiyor mu?

Batýlý bir bilim adamýnýn, dünyanýn tükenmiþ-liðini ve kirliliðini anlatan bir yazýsýnda: “Aferinyirminci yüzyýl, ne iyi ettin?!” gibi alay ve aþaðýlamahissettiren bir cümlesine tesadüf etmiþtim. Batýlýbilim adamlarý kendi beyinleri ve elleriyle kurduk-larý bu kirli çaðý artýk beðenmiyorlar. Oysa bu çað,bizde halâ tam bir tabudur ve aydýnýmýzýn gururlataþýdýðý bir kimliði, bir kiþiliði ifade etmektedir...Hatta bu mefhum bütün mukaddeslerimizinüstünde bir mevkiye sahiptir. Çaðýn ahvalineuymayan her mukaddes, aydýnlarýmýzca afarozamahkum edilir. Dini deðerlerimiz bile çaðý tasdiketmeye zorlanýr.

Ýçerisinde çok acý iki dünya savaþýnýn kaný,ýzdýrabý, þiddeti ve vahþeti saklý olan; emperyalizmve sömürünün benzeri görülmemiþ stratejilerle ke-male erdiði; koyun postuna bürünmüþ kurt yürekliinsanlarýn, maskeli vicdanlarýn, riyakâr yüzlerinhakim olduðu bir çað... Þimdi bu çirkin yüzlü“çaðdaþ” tabu yýkýlmaya yüz tutarken, ikibinli yýllarsöylemini dilimize dolamakla biz, ikinci bir tabuyudiriltme çabasýnda mýyýz?

Batýlýlar için kendi içlerinde ekonomik canlýlýksebebi; umut balonu yapýp üzerine salýverdikleri

..87..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

ÝNSAN VE ZAMAN

Faruk GÜRBÜZ / Semerkand Dergisi

Page 88: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

bizim gibi toplumlar için de ham hayallerden baþkahiçbir anlamý olmayan “ikibinli yýllar” söylemi miyeni tabumuz olacak?

Oysa bu son yüzyýlda, insandan daha çokhayvanlarýn korunduðu bu yýllarda, bir yanda lüksötesi hayat süren bir dünya varken, öte tarafta aç-lýkla savaþan insanlýk aleminin ýzdýraplarý büyü-mekte...

Çaðýn bu çirkin manzarasýna raðmen, hangimantýkla aydýn insaný bu bulanýk ve kaypak mef-humla vasýflandýrýyor ve ona þanlý bir niþan gibi“çaðdaþ” diye bir ünvan verebiliyoruz? Böyle birçaðla kendini ifade etmek, bizim aydýnýmýza nasýlbir neciplik, nasýl bir asillik kazandýrabilir?..Doðrusu, anlayamýyoruz.

Ve yine anlayamýyoruz ki, çaða ve çaðdaþlýk kav-ramýna övgüler yaðdýrýlmakla çaðýn teknolojisi mi,yoksa asrýn ahlâkî, hukukî ve insanî deðerleri miyüceltilmek isteniyor? Her iki açýdan da bu çaðýnövgüye layýk bir tarafý yok ki... Kadim kavimlerinhem Allah’a karþý ve hem de insan haysiyetine karþýiþlediði bütün günahlarý, bu çaðda, insanlýðýn büyükkitleler halinde iþlediðine þahit olmaktayýz.Çaðdaþlýk eðer asrýn ahlâkî deðerlerini ve inançmanzumelerini kabullenmek ise, aklý baþýnda hiçbir insanýn bu manada bir çaðdaþlýðý kabullenmesimümkün görülemez. Çünkü þirk, zulüm, sömürü,zina, cinayet ve riya bu çaða hakim olan esaslarcümlesindendir.

Eðer bu çaðý, üstün teknolojisinden ötürü kutsalsayýyorsak, bu mutalaa da yanlýþ. Çünkü insaný asilkýlan kýymetler teknolojide deðil ki... Ýlk çaðlarýnkarasabanla toprak süren köylüsünün bu tekniðionun ruhunu asilleþtiremediði gibi, feza çaðýnýnyüksek teknoloji ile toprak iþleyen köylüsününruhunu da bugünkü teknoloji kemâle erdireme-miþtir. Üstünlük daima ve bütün zamanlardatakvada olmuþtur.

Ýnsanlýðýn kalbinden aþký, merhameti ve bütüninsanî faziletleri alýp götüren bütün bu zamanlardüþünen insana þu mesajý veriyor: “Bu derecegeliþen teknolojiye raðmen, insan halâ mesutdeðil.” Amerika’nýn Ay’a ayak bastýðý yýllarda halkozanlarýmýzýn: “Onlar gittiler Ay’a, biz kaldýk yaya.Ho babam ho!..” gibi milletimizin kabiliyetine hicivoklarý atan ve bizi çok derin aþaðýlýk hislerinesürükleyen taþlamalarý vardý... Evet Batý, binlerceyýlýn bilgi ve teknik hamulesiyle Ay’a ayak basmýþtý,ama insanlýða oradan bir parçacýk bile olsa, saadet

getirememiþti. Ve bu çaða mührünü vuran o maðrurteknoloji, Necip Fazýl’ýn:

“Yirminci asrýn ablak yüzlü faza pilotu!Buldun mu Ay yüzünde ölüme çare otu?” mýsralarýnda dile geldiði gibi ölüme çare otu da

bulamamýþtý.Kalbinde aþk, insan sevgisi, Allah korkusu bu-

lunmayan insanlýðýn elindeki üstün teknoloji neyeyarayabilir?.. Atom silahlarýyla tahrip ve tahriþ edi-lerek fethedilmiþ topraklarda dalgalanan birbayrak, insanlýk için nasýl bir mana taþýr ve nasýl birkýymet ifade eder? Böyle bir bayrak, insanlýðýn vah-þetini temsil ve tescilden öte ne anlama gelebilir?

Yüce Rabbimiz, mealen: “... o günleri bizinsanlar arasýnda döndürür dururuz (zaferi bazenbir topluma, bazen baþka bir topluma nasipederiz.)... Ta ki Allah, aranýzdan iman edenleriortaya çýkarsýn ve aranýzdan þahitler edinsin. Allahzalimleri sevmez.” (Al-i Ýmran/140) buyurmakta...

Evet, Yüce Rabbimiz Ýslam ordularýnýn zaferlerledolu o muhteþem günlerinden sonra, dünyadazaferi þirkin mümessillerine verdi. Onlar da hakimolduklarý topraklara, dünya tarlasýna, þirk, zulüm,riyâ ve fesat ektiler. Bu bin yýl Batý dünyasýnýn hasatmevsimi olacaktýr. Ýnsanlýðýn yüreðine imansýzlýkeken küfür dünyasý, neticede kendi bünyesinde deþiddet biçecek ve Allah’tan firar edilerek yaþananbütün zamanlarda olduðu gibi, bu yýllarda dainsanlýðýn hayatý tehlikede olacak. Binbir türlümaddi manevi tehlikelerin barýndýðý bir dünyahayatýna gözlerini açan insanlýðýn ahiret hayatý,sýfýrlý, onlu, yüzlü ve binli yýllarda olduðu gibiikibinli yýllarda da çok yönlü tehditlere maruzkalacak. Ýkibinli yýllardan insanlýk ne beklersebeklesin, bu gidiþle dünya, mukaddes mefhumlaramezar olacak.

Sevgiyi ve aþký kaybedeceðiz. Robotlar, bilgisa-yarlar ve makinalar sevemez çünkü... Ýlahi nura sýrtçevirip bilim ve teknolojiden ýþýk dileneceðiz ama oparlak lambalar gecelerin zifiri karanlýðýný aydýn-latmaya güç yetiremeyecek. Bütün zamanlardaolduðu gibi bu zaman diliminde de inkarcý insanhüsranda olacak ve her gün yeni bir seraba doðrukoþacak. Ýnanan insan ise her çaðda olduðu gibidünya tarlasýna ebedî saadet tohumlarýný ekecek.Neticede Rabbimizin “Asra yemin ederim ki insanhüsrandadýr. Ancak iman eden ve salih amelleriþleyenler ve birbirlerine hakký ve sabrý tavsiye

..88..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

Page 89: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

edenler müstesna.” (Asr Suresi) hitabýndakihakikatler tecelli edecek.

Evet... Ýkibinli yýllar kimin binyýllarý olacak,bilinmez... Ama ben, bu binli yýllara gözünü açacakolan Ýslam dünyasýna ve bu dünyanýn fedakâr,cihangir ve yaptýðý iyilikler yüzünden her devirdeihanete uðramýþ bir parçasý olan insanýmýza, Akif’inþu mýsralarýyla seslenmek istiyorum:

“Ey koca Þark, ey ebedî Müslüman!Sen de kýmýldanmaya bir niyyet et,Korkuyorum Garb’ýn elinden yarýn.Kalmayacak çekmediðin mel’anet...”

Çaðrý CEBECÝ / www.sanatalemi.net

..89..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

K

Her türlü görüþleriniz için e-posta [email protected]

Page 90: e-posta adresimiz:kardelenseckisi@gmail · taþtan kemerler, korkuluk taþlarý ve kemer arasý taþ-lar saðlam durumdadýr. Klasik Osmanlý dönemi köprülerinden olup, günümüzde

B ir padiþah ucuza iki köle satýn aldý. Önceonlardan biriyle konuþtu. Onu kalbenzekî ve tatlý dilli buldu; Zaten tatlý bir

dudaktan ne doðar? Þeker suyu gibi cevab iþitilir.Ýnsan dilinin altýnda gizlidir. Bu dil ruh kapýsýnýnperdesidir.

Padiþah o köleyi zeka sahibi görünce onu bý-raktý, öbürüne gel diye iþaret etti. Fakat o padiþahýnhuzuruna yaklaþýnca aðzýnýn koktuðu ve diþlerininsimsiyah olduðu anlaþýldý. Padiþah O’na

- Aðzýn kokuyor, diþlerin siyah ama otur da biriki hikaye söyle ki aklýnýn derecesini anlayayýmdedi zeki köleyi de: “git yýkan diye” hamama yol-ladý. Berikine:

- Aferin sen zekî bir çocuksun. Kapý yoldaþýnýndediði gibi deðilsin. O hasud köle senin hakkýnda ohýrsýzdýr, ahlaksýzdýr, namerddir deyip bizi sendensoðutmuþtu dedi. Köle dedi ki:

- O daima doðru sözlüdür. O bende bir takýmayýplar görmüþtür. Bense onlarý kendimde görme-miþ olabilirim. Padiþah:

- O senin ayýplarýný söylediði gibi sen de onunkusurlarýný söyle diye ýsrar edince köle:

-O’nun aybý þefkat, vefa, insaniyettir. O’nunaybý sadakat, zeka ve hemdemliktir. O’nun enküçük aybý fütüvvet ve adalettir. Hem öyle birfütüvvet ve sehavet ki icabýnda canýný bile verir,diye arkadaþýný methetti. Padiþah:

- Arkadaþýný methederken ileri gitme. Sonraben onu imtihan ederim de sen de mahcub olur-sun.. dediyse de köle:

- Vallahilazîm, billahilkerim, malikü’1-mülk,rahman ve rahîm Allah’a yemin, ederim ki, medih-te mübalaða etmiyorum. Kapý yoldaþýmý ve arka-daþýmýn sýfatlarý þu söylediklerimden yüz kat fazla-dýr diye hüsn-i zanda bulunuyordu.

Padiþahla köleyi bu minval üzere konuþurken

öbür köle hamamdan dönmüþtü. Padiþah O’na dadedi ki:

- Sýhhat ve afiyetler olsun. Sen latîf, zarîf vegüzelsin. Ne olurdu sende arkadaþýnýn haber verdi-ði kötü huylar olmasaydý. Köle bunu düyunca:

- Padiþahým o dini harabýn benim hakkýmdasöylediklerim lütfen bildir diye kükredi. Padiþahdedi ki:

- Evvela senin iki yüzlü bulunduðunu, görü-nüþte ilaç hakikatte derd olduðunu söyledi.

Köle bunlarý padiþahtan iþitince aðzý köpürdü,yüzü kýzardý hiciv ve kötüleme dalgalarý coþtu ve:

- Bana arkadaþ olalýdan beri kýtlýða uðramýþköpek gibi birçok herze yerdi. Diye söze baþlar baþ-lamaz Padiþah:

- Yetiþir deyip elini onun aðzýna götürdü veekledi.

- Seni de onu da yakýndan tanýdým ve farkýnýzýanladým. Senin ruhun kokmuþ.’ Onunsa sadeceaðzý kokuyor. Ey caný kokmuþ yani ahlaký bozukgeride ve uzakta dur. Arkadaþýn amir olacaktýr. Senonun maiyyetinde memur “olacaksýn.

Mevlana bu kýssasý ile “Cenab-ý Hak, sizinsuretlerinize ve amellerinize bakmaz,’ belki kalb-lerinize ve niyyetlerinize nazar eder” hadisininmealine iþaret etmiþtir. Bahsedilen kölelerden biriçirkindi aðzý da kokuyordu fakat ahlaký güzeldi,hüsnüzan sahibiydi, diðeri ise güzel yüzlü ve güzelsöylüyordu fakat özü berbattý.

Netice birincisi Padiþahýn makbulü, ikincisimenfuru oldu. Demek ki gerçek güzellik yüzdedeðil özde bulunmak gerek.

..90..sayý 19 / 2006

KARDELEN / AÐUSTOS

YÜZ GÜZELLÝÐÝ HUY GÜZELLÝÐÝ

Abdulhalim TOPRAK / Altýnoluk Dergisi

K