dr fazıl bey sunumu
DESCRIPTION
Ali Duyan 'nın 3. Ulusal Tıp Günleri Sempozyumu' nda Dr. Fazıl Doğan ile ilgli sunumu. www.ecdad.org.tr wTRANSCRIPT
MİLLİ MÜCADELEMİZİN İSİMSİZ MİLLİ MÜCADELEMİZİN İSİMSİZ KAHRAMANLARINDANKAHRAMANLARINDAN
DR. FAZIL (DOĞAN) BEY(1892 – 1951)
Abdullah Efendi & Gül Hanım
Fazıl(DOĞAN
)
Hürrem
Şükran Feriha Adnan(ÖZYİĞİ
T)
Dündar(ÖZYİĞİ
T)
Sami(ÖZYİĞİ
T)
GülgünDOĞA
N
İlterDOĞA
N
NaciyeSultan
Gültekin
DOĞAN
Ömer Fazıl
DOĞAN
Hümeyra
GÜCÜK
MuratDOĞA
N
DemetDOĞA
N
Yusuf NedimGÜCÜK
Eşi Hüsniye Hanım
İlk ve orta öğrenimini Midilli’de gerçekleştiren Dr. Fazıl Bey
“Darülfünunu Osmani”ye bağlı eski adıyla“ Tıbbiye-i Şahaneyi
Mülkiye ” şimdiki adıyla İstanbul
Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirir.
25 Mart 1912’de resmen kurulan Türk Ocağı’nın
1911’de temellerini atan190 tıbbiyeliden
biridir.
1949 yılında Hamdullah Suphi TANRIÖVER ile birlikte Türk Ocağı’nın ikinci defa açılışında da fiilen
görev almıştır.
Dr.Fazıl Bey, I.Dünya Savaş’ında Nusaybin’e çekilen kıtalarda görevliyken mütareke neticesi terhis edilir.
Ali İhsan Paşa’nın da bulunduğu bir katarla
İngilizlerin denetiminde İstanbul'a bir yük
vagonunda sevk edilirler.
Dr. Fazıl Doğan
anılarında, o günlerin tablosunu şöyle aktarmaktadır:
“…“…bizi bindirmiş oldukları yük vagonunun kapısı bizi bindirmiş oldukları yük vagonunun kapısı bir türlü açılmadı, meğer İngilizler kapana kendi bir türlü açılmadı, meğer İngilizler kapana kendi
ayağı ile giren Ali İhsan Paşayı tutuklamışlar, ayağı ile giren Ali İhsan Paşayı tutuklamışlar, gecikmenin sebebi bu imiş.gecikmenin sebebi bu imiş.
Memleketimizin kötü halinden habersiz Memleketimizin kötü halinden habersiz İstanbul’a çıktık, çıktıktan kısa bir süre sonrada İstanbul’a çıktık, çıktıktan kısa bir süre sonrada
Osmanlı Devletinin geçirmekte olduğu Osmanlı Devletinin geçirmekte olduğu perişanlığı, çöküntüyü büyük bir acı ile gördük ve perişanlığı, çöküntüyü büyük bir acı ile gördük ve
içimizde duydukiçimizde duyduk.”.”
““Arkadaşlarla konuşmamız sonunda aşağı Arkadaşlarla konuşmamız sonunda aşağı yukarı şöyle bir karara varır gibi olduk. yukarı şöyle bir karara varır gibi olduk.
Mektep sıralarından beri düşündüğümüz Mektep sıralarından beri düşündüğümüz köyde çalışma fikrini gerçekleştirecek ve köyde çalışma fikrini gerçekleştirecek ve memleketin geçireceği durumlara göre memleketin geçireceği durumlara göre
bize düşecek görevi yerine getirecektikbize düşecek görevi yerine getirecektik.”.”
Bu tablo karşısında Dr. Fazıl bey ve arkadaşlarının reçetesi yıllar sonraki anılarında şöyle dillenecektir:
İstanbul’un işgali
Dr. Reşit Galip Dr. Hasan Ferit
(Cansever)
Terhisini müteakip daha evine bile uğramadan ve tıbbiye dışından birkaç arkadaşıyla birlikte Kütahya bölgesine gelerek köycülük hareketlerine
katılacaktır.
Dr. Mustafa
(Alp)
İçinde bulundukları “ Köycülük Hareketi” halkın neredeyse tümünü kapsayan köylüyü aydınlatmak, sağlık sorunlarını çözmek ve köy üretimini arttırmak amacıyla okul yıllarında bir dernek de kurarak
tasarladıkları bir hareketti.
Köycüler Birinci Kongresinde Tıbbiyeliler Dr. M. Ali Ağakay,Dr. Mustafa Alp, Dr. Reşit Galip, Dr. H.Ferit
Cansever,Dr. Şemsettin , Dr. Lütfi Kırdar (Soldan Sağa)
Dr. Fazıl Doğan “ Köycülük” kararının hemen sonrasında
“… memlekette teşkilat kurmak için çalışan bazı arkadaşları” nca kendisine “İzmir’de
önemli teşkilat hareketleri olduğunu ve oraya gidip temaslara geçersem memleket
için çok daha faydalı bir iş yapmış olacağı”nın telkini üzerine İzmir’e hareket eder.
İngilizler tarafından Yunanlılara söz verilmiş olan İzmir’in tarihine, coğrafyasına ve nüfus durumuna ait raporlar hazırlanan ve çeşitli yerlere dağıtmakla
görevli bu alanda faydalı olacağına inanmaz.
Dr. Fazıl Doğan bu gelişmeyi anılarında şöyle aktarmaktadır:
““Arkadaşlarla konuştum ve ilk düşündüğüm Arkadaşlarla konuştum ve ilk düşündüğüm şekilde ben Kütahya’nın (Emet) nahiyesi şekilde ben Kütahya’nın (Emet) nahiyesi
köylerine yerleşmek üzere hareket ettim. Öteki köylerine yerleşmek üzere hareket ettim. Öteki arkadaşlar Tavşanlı nahiyesinde arkadaşlar Tavşanlı nahiyesinde
yerleşeceklerdi. Kütahya’ya varıncayerleşeceklerdi. Kütahya’ya varınca tanıdığım bazı Doktor arkadaşlara rastladım. İlk tanıdığım bazı Doktor arkadaşlara rastladım. İlk olarak onların zihninde bazı tereddütleri silmek olarak onların zihninde bazı tereddütleri silmek
için Kütahya’ya çalışmak üzere gelmediğimi için Kütahya’ya çalışmak üzere gelmediğimi söyledim. Maksadımı kısaca açıkladım. söyledim. Maksadımı kısaca açıkladım.
Mümkünse Kütahya ileri gelenleri ile görüşmek Mümkünse Kütahya ileri gelenleri ile görüşmek istediğimi bildirdim. Onlarda memnun oldular ve istediğimi bildirdim. Onlarda memnun oldular ve hemen o akşam bir zatın bahçesinde toplanmak hemen o akşam bir zatın bahçesinde toplanmak
üzere ayrıldık”üzere ayrıldık”
““O Akşam”a O Akşam”a dair Dr. Fazıl Doğan’ın anlatımından çıkarılacak ders ve tedbirler olduğunu görmek için
anılarındaki bu bölüm çok dikkat çekicidir.
“ “ Bahçede havuz başında masalar Bahçede havuz başında masalar hazırlanmıştı. Mezeler çok çeşitliydi. Rakı hazırlanmıştı. Mezeler çok çeşitliydi. Rakı
şişeleri aslan ağızlarında soğumaya bırakılmıştı. şişeleri aslan ağızlarında soğumaya bırakılmıştı. Saz takımı mükemmeldi. Saz takımı mükemmeldi.
Ben Anadolu’ya giderken tıpkı bir köylü ruh ve Ben Anadolu’ya giderken tıpkı bir köylü ruh ve düşüncesiyle belki de onlara örnek olarak düşüncesiyle belki de onlara örnek olarak
yaşamayı kararlaştırmıştım. yaşamayı kararlaştırmıştım. Halbuki bu mecliste mühim olan memleketin Halbuki bu mecliste mühim olan memleketin
hali değil, ziyafetin durumu idi. hali değil, ziyafetin durumu idi. Ben içmiyordum, etraftan ısrar ediyorlardı “ Ben içmiyordum, etraftan ısrar ediyorlardı “
hele doktor sen gençsin içmezsin, hele doktor sen gençsin içmezsin, çığırmazsın,hatırımızda mı yok yahu” diye çığırmazsın,hatırımızda mı yok yahu” diye
içirmeye uğraşıyorlardı. Gördüğüm manzara içirmeye uğraşıyorlardı. Gördüğüm manzara bana hüzün verdi.”bana hüzün verdi.”
Oysa Dr. Fazıl Doğan’ın toplantı maksadı bambaşkaydı. Bu kırgınlık anılarında şöyle belirmektedir : ““Oradan gizlice ayrılmaktan başka çare Oradan gizlice ayrılmaktan başka çare
bulamadım. Kütahya’nın bu akşam alemleri bana bulamadım. Kütahya’nın bu akşam alemleri bana Refik Halit’ in “Şeftali Bağçeleri ” yazısını Refik Halit’ in “Şeftali Bağçeleri ” yazısını
hatırlatıyordu. hatırlatıyordu. Alemler her akşam tekrarlanıyordu. İki üç gün Alemler her akşam tekrarlanıyordu. İki üç gün
sonra Doktor Reşit Galip ile Dr. Hasan Ferit de sonra Doktor Reşit Galip ile Dr. Hasan Ferit de bütün teçhizatları ile geldiler. Kütahya’daki Dr. bütün teçhizatları ile geldiler. Kütahya’daki Dr.
Arkadaşların yardımı ile onlara bir (Kütahya Arkadaşların yardımı ile onlara bir (Kütahya alemi) gösterdim ve ertesi günü tasarladığımız alemi) gösterdim ve ertesi günü tasarladığımız
yerlere hareket ettik.yerlere hareket ettik.On – on beş sandık eşyayla dört genç doktorun On – on beş sandık eşyayla dört genç doktorun
böyle kuş uçmaz kervan geçmez yerlere gitmesi böyle kuş uçmaz kervan geçmez yerlere gitmesi Kütahyalıları epey şaşırttı ve Mutasarrıfı da Kütahyalıları epey şaşırttı ve Mutasarrıfı da
kuşkulandırdı. Bu davranışımızın manasını bir kuşkulandırdı. Bu davranışımızın manasını bir türlü anlayamıyorlardı. Daha yerlerimize türlü anlayamıyorlardı. Daha yerlerimize
varmazdan evvel, takip ve kontrol edilmek üzere varmazdan evvel, takip ve kontrol edilmek üzere şifrelenmiştik.”şifrelenmiştik.”
Kütahya merkezde durum bu ve ümitsizdi. İlk karar noktası köyler ise Dr. Fazıl ve arkadaşları için
umut kapısıydı.
Bu kapıya cebinde sadece 20 lira ile eşkıyaların sardığı yollardan geçerek Emet’e varır.
Sabah tıraş olmak için aynaya baktığında karalara bulanmış isli yüzünün nedenini araştırır.
Bir demirci körüğünün üstündeki odada kendine yer verilmiştir. Aynı gün eski bir han odasını temizleyip,
eczane, laboratuar ve muayene alanı olarak düzenleyip, süsler.
Dr. Fazıl Bey’in tanı dolayısıyla tedavileri isabet kaydettikçe efsaneleşmektedir. Hekim eli değen ilçeye artık çevre köylerden de akın akın hasta gelmektedir. Yaygın bir sifiliz mıntıkasındadır. Yeterli miktarda ilacı
olduğundan memnundur. Ancak ondan memnun olmayanlar vardır.
Yörede “ağa “ diye tanımlanan mütegallibenin halk kadar memnun olmadığı Dr. Fazıl Bey’in şu aktarımıyla
anlaşılmaktadır:
““Burada ağalar Tavşanlı kadar değil ama yine Burada ağalar Tavşanlı kadar değil ama yine beni kendi başıma bırakmak istemiyorlar, beni kendi başıma bırakmak istemiyorlar,
Kütahya da bile benim kadar Kütahya da bile benim kadar meşhur bir doktor olmadığı halde böyle körfez meşhur bir doktor olmadığı halde böyle körfez
(kuytu-ücra) bir yere niçin(kuytu-ücra) bir yere niçingeldiğimi durmadan soruyorlardı. Cevaplarını da geldiğimi durmadan soruyorlardı. Cevaplarını da
gene kendigene kendikendilerine verdiklerini sonradan öğrendim. kendilerine verdiklerini sonradan öğrendim. Meğer ben askerlik şubelerinde para yiyen Meğer ben askerlik şubelerinde para yiyen doktorlardanmışım da gizli bir yere kaçmak doktorlardanmışım da gizli bir yere kaçmak
yahut İttihat ve Terakki Cemiyetinin yahut İttihat ve Terakki Cemiyetinin üyelerindenmişim de Tutulmamak için böyle üyelerindenmişim de Tutulmamak için böyle körfez bir yere gelmişim veya kim bilir ne gibi körfez bir yere gelmişim veya kim bilir ne gibi
bir cürüm işlemişim de adı sanı olmayan bir köye bir cürüm işlemişim de adı sanı olmayan bir köye kapanmışımkapanmışım.”.”
““Her memur ve yabancıyı idareleri altına almağı Her memur ve yabancıyı idareleri altına almağı usul sayan ağalarla başım hoş değildiusul sayan ağalarla başım hoş değildi. “. “
aktarımında da bulunan Dr. Fazıl Doğan’ın halkla nasıl güçlü bir ilişki kurduğu da anılarında yer alan
“ “ Lakin öyle günler geldi ki evinden bir tas Lakin öyle günler geldi ki evinden bir tas yemeğini alan bana koşuyor ve benimle yemek yemeğini alan bana koşuyor ve benimle yemek yemeğe can atıyordu. Hatta iş daha büyüdü, yemeğe can atıyordu. Hatta iş daha büyüdü, akşam sohbetleri ve yemekleri adeta numara akşam sohbetleri ve yemekleri adeta numara
sırasına kondu.”sırasına kondu.” sözlerinden anlaşılmaktadır.
Bu güçlü yakınlığın ulaştığı bir başka boyut ise
““Evvela odadan sofaya seslenerek muayene Evvela odadan sofaya seslenerek muayene edilirken yavaş yavaş odaya girmeye ve nihayet edilirken yavaş yavaş odaya girmeye ve nihayet
yanımda soyunmaya kadar alıştılar.yanımda soyunmaya kadar alıştılar. “ “ aktarımında ortaya çıkan kadın hastalardaki
değişimdir.
Gün gelecek bu güçlü ilişki hasta bir vatanının savunma alanını sağlayacaktı.
. İzmir’in Yunanlılarca işgal haberi Nurettin Ragıp (Ege) Bey’in telgrafıyla “Redd-i İlhak” adına Emet’e ulaştığındaki gelişmeler Dr.
Fazıl Doğan’ın aktarımında şöyleydi:
““Kıymetli arkadaşlarımızdan Ragıp Nurettin İzmir’in Kıymetli arkadaşlarımızdan Ragıp Nurettin İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edildiği haberini Yunanlılar tarafından işgal edildiği haberini
“ “ Reddi İlhak “ namına telledi.Reddi İlhak “ namına telledi.İzmir’den ayrıldıktan sonra temasımız kaybolmayan bu İzmir’den ayrıldıktan sonra temasımız kaybolmayan bu
arkadaşın verdiği felaket haberinin tafsilatını öğrenmek için arkadaşın verdiği felaket haberinin tafsilatını öğrenmek için perişan bir halde, gözlerimden yaşlar akarak telgrafhaneye perişan bir halde, gözlerimden yaşlar akarak telgrafhaneye koşuyordum. Emet çarşısından geçerken halimi görenler ne koşuyordum. Emet çarşısından geçerken halimi görenler ne
var diye arkama birikti. Telgrafhane penceresinden baktığım var diye arkama birikti. Telgrafhane penceresinden baktığım zaman orada hınca hane insan toplanmış olduğunu gördüm. zaman orada hınca hane insan toplanmış olduğunu gördüm. Heyecanla tir tir titreyerek çıkıp kahrolası işgali bu büyük Heyecanla tir tir titreyerek çıkıp kahrolası işgali bu büyük
topluluğa bildirdim. Halk ayni heyecanla bir ağızdan “selaten topluluğa bildirdim. Halk ayni heyecanla bir ağızdan “selaten tüncina” okumaya başladılar ve hepimiz memleketin tüncina” okumaya başladılar ve hepimiz memleketin savunmasına kayıtsız şartsız koşmaya yemin ettik. savunmasına kayıtsız şartsız koşmaya yemin ettik.
Birleşik hareket etmek için adını (Müdafa-i Vatan Cemiyeti) Birleşik hareket etmek için adını (Müdafa-i Vatan Cemiyeti) koyduğumuz bir cemiyeti de hemen orada kurduk.”koyduğumuz bir cemiyeti de hemen orada kurduk.”
O andan itibaren Dr. Fazıl Doğan ,
Emet’te sadece bir tıbbiyeli olarak değil, silah ve savaşçı toplayan bir
Harbiyeliydi. Dağları eşkıyadan temizleyip, asayiş sağlayan, o
çetelerden savaşçı çıkaran , Yörük aşiretini davaya kazandıran tıbbiyeli
büyüğümüzün anılarındaki“mahalli hükümet idareleri de kendi adli
takibatları ve vergi alacakları gibi senelerce geri kalmış işlerinin halli için desteğimizi istedi.
Hükümet içinde ayrı bir diktatörlük durumu hiç hoşuma gitmiyordu ama yardım çaresizdi”
sözlerinden de o sıralarda Emet’te en etkin Mülkiyelinin
de O’ olduğunu anlamaktayız.
“…“…Köylü ile eski sohbetlerimizi ihmal etmiyordum. Köylü ile eski sohbetlerimizi ihmal etmiyordum. Okul öğretmenleri ve özellikle nahiye ve köy Okul öğretmenleri ve özellikle nahiye ve köy
öğrencileri ile daima temastaydım. Orada ders de öğrencileri ile daima temastaydım. Orada ders de veriyordum. veriyordum.
Bazı cahil din adamlarının çevrelerinde yanlış Bazı cahil din adamlarının çevrelerinde yanlış telkinlerine meydan bırakmıyordum. Hadis telkinlerine meydan bırakmıyordum. Hadis
tefsirlerindeki yanlışlarını ortaya çıkararak onları tefsirlerindeki yanlışlarını ortaya çıkararak onları kıvrandırıyordum” kıvrandırıyordum”
sözlerinden de bir eğitimci olduğunu görmekteyiz.
Fakat Dr. Fazıl Bey’den cami imamının şikayeti vardı ;
““Doktor bey, diyordu namazdan sonra selam Doktor bey, diyordu namazdan sonra selam verince sağımda solumda kimseyi bulamıyorum, verince sağımda solumda kimseyi bulamıyorum,
pabucu kapan size koşuyor Allah’ını seversen pabucu kapan size koşuyor Allah’ını seversen beraber gidelim gali.”beraber gidelim gali.”
Dr. Fazıl Doğan ‘ın bir önemli özelliği de dikkat sahibi oluşudur.
Tesadüfi olarak eline geçen bir mektubun zarfındaki adresten yola çıkarak Çerkez Ethem’in
Yunanlılarla ilişiğini saptaması ve durumu diğer olaylarla
değerlendirerek Garp Cephe Komutanı İsmet
Paşa’ya tüm önlemleri sağlayarak Emet Postahanesinden bildirmesidir.
Bu dikkat neticesi tasarlanan düzenli ordu bir an önce yaşam bularak ; neticesi
30 ağustos 1922 de Büyük Taarruzumuz ile başlayan zafer
yolu İzmir’e dek açılmıştır.
Emet’te bulunduğu üç yıla yakın süre içerisinde hekimlik hizmetlerinin yanı sıra Kuva-yı Milliye
adına önemli çalışmalarda ve cephe savaşlarında bulunmuştur.
Çerkes Ethem olayından sonra kendisinden merkezde faydalanılmak üzere Ankara’ya
çağrılır.
Milli Mücadeleden sonra ailesinin de Midilli’den ayrılarak yerleştiği Ayvalık’a gelir. Doktorluk
çalışmalarına burada devam eder.
Ayvalık’ta PTT arkasında bulunan kendisine ait evde herkese ücretsiz sağlık hizmeti verir. Bu ev daha sonra “Doğumhane”ye çevrilir ve görevli
doktorların ve personelin ücreti Dr. Fazıl Bey tarafından ödenir.
Dr. Fazıl Bey’in Ayvalık’ta ücretsiz sağlık hizmeti verdiği evin bugünkü
görünümü
Dr. Fazıl Bey Ocak 1923’te Ayvalık Türk Ocağını kurar. Türk Ocaklarının kapatıldığı 10 Nisan 1931’e kadar bu Ocağın Başkanlığını yürütür.
Dr. Fazıl Bey’in önderliğinde Ayvalık Türk Ocağı konferanslar, müsamereler düzenlemiş, dersler vermiş; sertifikalı kurslar açarak gençlerin meslek edinmelerini sağlamış; müzik, spor etkinlikleri düzenlemiş; kütüphane kurmuş; sağlık hizmetleri sunmuş ve film gösterimlerinde bulunmuştur.
Ayrıca Ocağa 3 adet bina ve 3 adet dükkan kazandırmıştır.
Ömrünün Ayvalık’ta geçen bölümünde CHF İlçe Başkanlığı, Belediye Doktorluğu, Türk Ocağı Başkanlığı, Halkevi Başkanlığı gibi görevlerde bulunmuş, pirina yağı fabrikasını satın alarak iş ve ticaret hayatına atılmıştır.
1923-1951 yılları arasında Ayvalık ilçesinin sosyal, kültürel ve ekonomik kalkınmasında çok özel bir yeri olmuştur.
1925 yılında 1925 yılında Hüsniye hanım ile Hüsniye hanım ile
evlenir.evlenir.
1926 ‘da büyük oğlu Gültekin
1931’de ise küçük oğlu İlter
dünyaya gelir.
Dr Fazıl Dr Fazıl BeyBey
Eşi Eşi Hüsniye Hüsniye HanımHanım
AnnesiAnnesiGül Gül
HanımHanım
54 dönümlük denize sıfır pirina yağı fabrikasını bizzat Atatürk’ün telkinleri ile İş Bankası’ndan kullandığı
25.000 lira kredi ile 1930’da Yunanlılardan satın almıştır.
Bugün bu arazi Ayvalık Belediyesi’nce otopark olarak kullanılmaktadır
Dr. Fazıl DOĞAN Bey ve eşi Hüsniye Hanım, fabrikayı satın aldıkları, mübadele sonrası
Ayvalık’a ziyarete gelen Yunan aile ile birlikte
Dr. Fazıl Bey, fabrikayı satın aldıktan sonra çok sevdiği doktorluk mesleğinin yanında ticaretle uğraşmaya
başlamış, Doğumhaneyi de bu faaliyetleriyle finanse etmeye devam etmiştir.
Vefatına kadar
yaşadığı yeni evi
Daha sonra da eski evini tamamen doğumhane olarak tahsis edeceğinden yeni bir ev satın almıştır.
Ayvalığa sunduğu bir diğer hizmet ise Ayvalık Lisesi’nin yapımına katkıda bulunmak olmuştur.
1940 yılında Celal BAYAR’ın ısrarı
üzerine Milli Mücadele dönemindeki anılarını kaleme alır ve Celal
BAYAR’a teslim eder.Fakat bu anı notlarına
henüz ulaşamamış bulunmaktayız..
Elimizde sadece eşi Hüsniye Hanım’ın kendi el yazısıyla
çocuklarına ve torunlarına miras
olarak kaleme aldığı 107 sayfalık anı notu
bulunmaktadır.
Celal BAYAR, Dr. Fazıl Bey ve ailesiyle irtibatını kesmemiş, O İstanbul’da tedavi olurken bile ailesini yalnız bırakmamıştır.
Dr. Fazıl Doğan hakkında bu bilgiler dışında ailesinden kaynak bilgi ve belge ile Emet ve Ayvalık ahalisinden bilgi toplanarak bu sunum gerçekleşmiştir.
Celal BAYAR’ın 1950 Celal BAYAR’ın 1950 yılında ailesini yılında ailesini
Ayvalık’ta ziyaretiAyvalık’ta ziyareti
Dr. Fazıl Doğan, II. Dünya Savaşı yıllarında Yüzbaşı rütbesiyle orduya çağrılır ve savaş süresince Uludağ’da bulunan Sağlık Evi’nde tabiplik hizmetinde
bulunur.
1948’de büyük oğlu Gültekin’i Ayvalık eski Belediye Başkanlarından Kadri bey’in torunu Gülgün hanım ile evlendirir.
Küçük oğlu İlter Bey ise babasının ölümünden sonra Atatürk’ün yakın arkadaşlarından sürgündeki Afgan Kralı Amanullah Han’ın kızı Naciye Sultan ile 1957’de evlenir.
Atatürk ,Amanullah Han ve eşi Kraliçe Süreyya bir etkinlikte
1948’de giderek sağlığı bozulan Dr. Fazıl Doğan
1951’de Akciğer Yetmezliğinden vefat
eder.
NaaşıNaaşı Ayvalık Belediye Ayvalık Belediye Kabristanlığı’nda Kabristanlığı’nda
bulunan aile bulunan aile mezarlığına mezarlığına
defnedilir.defnedilir.
Dr. Fazıl Doğan’ın Dr. Fazıl Doğan’ın gerek anılarından gerekse ardında bıraktığı gerek anılarından gerekse ardında bıraktığı
izlerinden yola çıktığımızda 59 yıllık izlerinden yola çıktığımızda 59 yıllık ömründe Cumhuriyet tarihimizin önemli ömründe Cumhuriyet tarihimizin önemli
sahnelerinde yer almış olduğunu görürüz. sahnelerinde yer almış olduğunu görürüz.
15 Mayıs 1919’da yakın arkadaşı Nurettin Ragıp Bey’den
İzmir’in işgal edildiği telgrafını alır almaz Emet’in ileri gelenleri ile bir araya gelerek
aynı gün “EMET MÜDAFA-İ VATAN CEMİYETİ”ni kurar.
Bu cemiyet, işgalden sonra Batı Anadolu’da kurulan ilk cemiyettir.
Bölgede bulunan çeteler ile dağdaki eşkıyaları ikna veya cebir yoluyla toplayarak
“EMET MİLLİ MÜFREZESİ”ni kurmuştur.
Bu müfreze Emet, Simav, Gediz, Demirci ve Gördes dolaylarında aktif olarak görev almıştır.
Yunanlılarla sıcak temasın gerçekleştiği bölgede kendisine
““Demirci – Gördes Dolayları Kumandanlığı” Demirci – Gördes Dolayları Kumandanlığı” görevi verilmiştir..
Asırlardır her yıl 17 Aralıkta Söğüt’te kutlanan “Osmanlı’nın Kuruluş Şenlikleri” Söğüt dışında ilk
defa Dr. Fazıl Bey’in daveti
üzerine Emet Kızıldere mevkiinde yapılmış, Karakeçili Yörüklerinin de desteği alınarak Emet Milli Müfrezesi daha da güçlendirilmiştir. Bu müfreze 300 süvariden
oluşmuştur.
Kuva-yı Seyyare’nin Kütahya’ya gelmesiyle Emet Milli Müfrezesi Kuva-yı Seyyare’ye
bağlanmış, Çerkez Ethem olayından sonra bu müfreze
feshedilerek Dr. Fazıl Bey kendisinden merkezde faydalanılmak üzere Ankara’ya
çağrılmıştır..
Dr. Fazıl Bey, Ankara’ya giderken bizim için hezimet olan “Kütahya – Eskişehir Muharebeleri”ne şahit olmuş , dağılan ordumuzu toparlamaya çalışmış, Ankara’ya
vardığında ise gördüklerini ve yaşadıklarını mebuslara aktarmıştır.
Dr. Fazıl Bey’in Emet’te fedakarca çalışmalar
yaparak temelini attığı hürriyet ve bağımsızlık aşkı , o,
Emet’ten ayrıldıktan sonra meyvesini 300-400 km’lik bir
işgal çemberine alınmış olmasına karşı Emet’in
Yunanlı işgalcilere karşı ilk ve en önemli sivil başkaldırı burada gerçekleşmiştir.
Bu başarı aynı zamanda Batı bölgesinde o ana kadar
verilen en önemli mücadeledir.
24 Nisan 1922’de Yunanlılar’ın işgal ettiği Emet Hükümet Konağı
Emetliler tarafından ateşe verilir ve kaçmaya
çalışan 40 Yunanlı öldürülür.
200 kişilik intikam birliğinin Emet’e
sevkini haber alan 60-70 kadar Emetli, 27 Nisan 1922’de
CevizdereCevizdere’de kurdukları pusuda çarpıştıkları Yunan
birliğini imha ederken 7 şehit verirler.
Cevizdere Zaferi anısına dikilen Şehitler Anıtı
Ateşe verilen Emet Hükümet Konağının restorasyon sonrası
görünümü
İyice bilenen Yunanlılar, Kütahya’dan iki, İzmir’den de uçak takviyeli iki alayı Emet’e sevk etmişlerdir.
Bu dört alay, 14 köyü toplam 1254 hanesiyle yakmış, Emet’i harabe bir şehre çevirdikten sonra 24
Mayıs 1922’de burayı terk etmişlerdir.
Bu kadar büyük kuvvet karşısına çete savaşı ile çıkılamayacağını sezinleyen halk, düşman kuvvetleri
gelmeden şehri boşaltarak dağlara çekilmiştir. Günlerce sığındıkları bu dağları da direnişleri ile
onurlandırmışlardır.
““Yunanlılar cepheden büyük bir kuvvet Yunanlılar cepheden büyük bir kuvvet
ayırarak Emet’e yolladılar. Bu kuvvetin ayırarak Emet’e yolladılar. Bu kuvvetin karşısında köylüler dağlara çekildi. karşısında köylüler dağlara çekildi.
Yunanlılarda Emet ve yöresindeki köyleri Yunanlılarda Emet ve yöresindeki köyleri tamamen yaktılar. Fakat dağlarda kovuklarda tamamen yaktılar. Fakat dağlarda kovuklarda gizlenen bu mücahitler yine boş durmadılar ve gizlenen bu mücahitler yine boş durmadılar ve
perakende dolaşan Yunanlıları tek tek perakende dolaşan Yunanlıları tek tek kapanlarına düşürdüler. kapanlarına düşürdüler.
Sonunda Emetlilerle başa çıkamayacağını Sonunda Emetlilerle başa çıkamayacağını anlayan Yunanlılar buradan bütün kuvvetlerini anlayan Yunanlılar buradan bütün kuvvetlerini
çekti ve Türk Milletinin bu kutsal mabedinde tek çekti ve Türk Milletinin bu kutsal mabedinde tek bir Yunan eri kalmadı. bir Yunan eri kalmadı.
Bütün ev ve barklarının yanmasına aldırmadan “ Bütün ev ve barklarının yanmasına aldırmadan “ toprağımızda tek bir Yunanlı bırakmadık “ diye toprağımızda tek bir Yunanlı bırakmadık “ diye
candan sevinen Emetlilerin bu büyük candan sevinen Emetlilerin bu büyük kahramanlığını işgal altındaki başka yerler de kahramanlığını işgal altındaki başka yerler de gösterseydi düşmanın bir çok kaleleri alarak gösterseydi düşmanın bir çok kaleleri alarak Anadolu içlerine girmesi bir hayal olurduAnadolu içlerine girmesi bir hayal olurdu. “. “
Bu onur öyküsü Dr. Fazıl Bey’in anılarının son kısmında şu şekilde ifade
edilmektedir.
Şüphesiz bu direnişin kahramanları
yöre halkı ve onlar kadar onlara yurt ve ulus bilincini aşılamak için
yaşamın kendilerine verebileceği nimetleri bir tarafa itip, köylüyle, halkla kucaklaşıp, irfan saçmaya
gelen Köycü Hekimlerdi. Tıbbiyeliler’in
Köycülük faaliyetlerinde bulunduğu yerlerde
Kuva-yı Milliye’nin teşkilatlanması kolay olmuş, bu yerlerde Yunanlı işgalciler büyük bir direnişle
karşılaşmışlardır.
Her birinin yaşamı Atatürk’ün “ Vatan mutlaka selamet
bulacak, millet mutlaka mesut olacaktır. Çünkü kendi selametini, kendi saadetini memleketin
milletin saadet ve selameti için feda
edebilen vatan evlatları çoktur." sözlerinin boşuna söylenmemiş
olduğunun delili olduğuna Dr. Fazıl Doğan’ı araştırırken
tanık olduk. 28 Mart 1927 tarihinde TBMM tarafından İstiklal Madalyası ile taltif edilmiştir
Dr. Fazıl Doğan’ın kimliğinde toplanan KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ
• Eşine saygılı, çocuklarına şefkatli bir aile reisi.Kendisine yapılan iyilikleri unutmayacak kadar vefakar.•İstiklal Madalyası ile taltif edilmesine rağmen madalyayı almayacak kadar mütevazi.• Yaptığı kahramanlıkları çocuklarına anlatmayacak kadar alçakgönüllü.•Ücretsiz sağlık hizmeti verecek kadar yardımsever.• Ayvalık Lisesi’nin yapımına yardım edecek kadar eğitim gönüllüsü.•Düşman işgaline kayıtsız kalmayacak kadar istiklal ve hürriyet tutkunu.• Uğrunda her türlü mücadeleyi göze alacak kadar vatan ve bayrak sevdalısı.•İyi bir hatip ve başarılı bir tabip.• Kitleleri arkasından sürükleyebilen bir lider.•Haksızlığa ve adaletsizliğe göz yummayacak kadar adil gıpta edilecek bir kişiliktir.
Dr. Fazıl Doğanın izlerini taşıyan iki ilçemiz bu onuru sürdürmek
kararlılığındadır.
Emet’te bir parkta Ayvalık’ ta ise onurlu adı
evinin bulunduğu caddede yaşamaktadır.
Ancak şimdiye kadar yapılanlar Emetliler’e yetmeyecektir. Çünkü Milli Mücadele Tarihimizde bir direniş sayfasını açan Emetliler’in evlatları olarak, direnişin öğretmeni Dr. Fazıl Doğan adını Emet dışına ve gelecek kuşaklara taşımayı görev sayarak borç bilmekteyiz.
ÇALIŞMA VE ÖNERİLERİMİZ :
- Dr. Fazıl Bey’in, telif hakkı Derneğimize ait olan anılarının kitap çalışmaları bitmiş, dip not çalışmaları devam etmektedir.
-- Emet Belediyesi ve Derneğimizce yapımına başlanılan projede Eski Emet Hükümet Konağı, Cevizdere Şehitleri Anıtı ve Derneğimizce dizayn edilecek Kültür Evi vardır.
-- Dr. Fazıl Bey’in ve Emet Milli Müfrezesi’nin karargahı olarak kullanılan Emet Zeytinoğlu Hanı’nın kamulaştırılarak aslına uygun restore edilmesi.
-- Anıların senaryolaştırılarak belgesel ve film haline getirilmesi.
-- Milli Mücadele’ye emeği geçmiş Tıbbiyelilere ait eşya ve belgelerin merkezi bir kentimizde sergilendiği TIBBİYE TARİHİ MÜZESİ’nin kuruluşuna katkıda bulunmayı borçlarımız arasında sayarız.
Başta Başta Gazi Mustafa Kemal Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve ATATÜRK ve Tıbbiyeliler olmak Tıbbiyeliler olmak üzere;üzere;vatan, millet, vatan, millet, bayrak bayrak ve istiklal uğruna ve istiklal uğruna mücadele vermiş mücadele vermiş tüm tüm kahramanlarımızı kahramanlarımızı rahmet ve minnetle rahmet ve minnetle anıyoruz.anıyoruz.
Dr. Fazıl Doğan’ın öğretmenliğinde
Emetlilerin, Kurtuluş Savaşında
yazdığı onur sayfasının aktarımında bulunmamıza
fırsat veren emek ve gönül katılımlarıyla bu sempozyumun tüm
katılımcılarına ,Dr. Fazıl DOĞAN III.Ulusal Tıp Dr. Fazıl DOĞAN III.Ulusal Tıp
Günleri Sempozyumu Günleri Sempozyumu Başkan ve
Sempozyum Sekretaryasına ,bu sunumun heyecanını bizler kadar
taşıyan herkeseTEŞEKKÜR EDERİZ..