İlk uygulama çok uzun zincirli yağ asidi alımının
sınırlanmasıydı. Bu yağ asidinin diyetle alımı tek kaynak
değildi. Vücutta da endojen olarak bulunmaktaydı. Diyet
sınırlaması kanda ve vücut sıvılarındaki bu asidin düzeyini
etkilememekteydi.
Sonuç olarak, diyet tedavisi yanında glyceryl trioleate (GTO)
ve glyceryl trierucate (GTE)’in oral olarak verilmesi ile
kandaki düzeylerinin düşürülmesi sağlanabilecekti.
Lorenzo’nun yağı : GTO:GTE (4:1)
Tüm dünyada toplam 500 hasta üzerinde yapılan çalışmalar
sonucunda bu tedavi nörolojik ilerlemeyi durduramamış ve
hastalardaki endokrin sistemin fonksiyon bozukluklarını
düzeltememiştir.
ADRENOLEUKODYSTROPHY (ALD)
BESLENME TEDAVİSİ
1
DIABETES MELLITUS
Diyabet (şeker hastalığı), insülin hormonunun eksikliği
veya etkisizliği sonucu oluşan ve ömür boyu süren bir hastalıktır.
İnsülin pankreastan salgılanan bir hormondur, kandaki şekeri
kullanmamızı sağlar ve böylece enerji ihtiyacımız karşılanır.
Nasıl oluşur?
Pankreasta insülin yapan hücrelerin tahrip olması (bağışıklık
sistemindeki bozukluk, virüsler gibi)
Genetik faktörler
Dış etkenler (kötü beslenme ve hareketsizlik gibi yaşam biçimi
veya çevre faktörleri) 2
DIABETES MELLITUS
Diyabetli bireyde kan şekeri nasıl yükselir?
- Normal şartlarda insülin anahtar görevi görerek hücre
kapılarını açar
- Diyabetli bireyde insülin olmadığı için kapılar açılmaz
- Şeker, kas ve diğer hücrelerin içine enerji üretmek için
giremez
- Şeker hücre içine giremediği için kanda şeker miktarı
yükselir
3
DIABETES MELLITUS Kaç çeşit diyabet
vardır?
Tip 1 Diyabet (İnsüline
bağımlı diyabet);
İnsülin hormonu hiç
yoktur. Sıklıkla çocuk
veya gençlerde görülür.
Tip 2 Diyabet (İnsüline
bağımlı olmayan
diyabet);
İnsülin hormonu
yetersizdir veya
dokularda insüline karşı
direnç vardır. Sıklıkla
35 yaşından sonra
görülür. 4
GESTASYONEL DİYABET
İlk kez gebelikte ortaya çıkar.
Çoğunlukla gebeliğin ilk 3
ayında görülür. Gebelikten sonra
geçebilir ya da tip 2 diyabet
olarak devam edebilir.
5
Diyabet, yediğimiz besinlerin enerjiye çevrilmesini
etkiler. Yemek yediğimizde, vücudumuz yiyecekleri glukoza
dönüştürür. Glukoz; vücudumuzun nefes alma, yürüme,
koşma, okuma, uyuma gibi aklımıza gelen tüm aktiviteleri
yapmamız için gereken enerji kaynağıdır.
6
• Diyabet, vücudumuzun şekeri enerji olarak kullanmasını
güçleştirir. Diyabetli kişilerde kan dolaşımında şeker düzeyi
çok yüksektir. Glukoz hücre içine giremediği için hücrelerin
enerji açlığı vardır.
• Normal şartlarda şekeri hücrelerimize taşımak için pankreastan
salgılanan insülin hormonu, diyabetli hastalarda yeterince
üretilmiyordur ya da insülin yeterli etkiyi gösteremiyordur.
• Her iki koşulda da kanda şeker düzeyi yükselir (Hiperglisemi)
7
Hiperglisemi tedavi edilmez ise kan damarları bozularak göz,
böbrek ve sinir dokusunda hasarlara yol açabilir, iskemi ve
kalp krizine sebebiyet verebilir.
Diyabet ve Beslenme Tedavisi
Karbonhidratlar
1 gr karbonhidrat 4 kilo kalori enerji sağlar. Enerji için
karbonhidratın esas formu glukoz kullanılır. Kan şekeri
adını alır. Kan şekeri düzeyi normalin üzerine çıktığında
pankreastan salgılanan insülin hormonu fazla şekerin
depolanması için karaciğer, kas ve diğer hücreleri uyarır. 8
Glukozun bir kısmı kas ve karaciğerde karbonhidratların depo
şekli olan glikojen şeklinde depolanır. İhtiyaçtan fazla kalori
alınırsa glukozun bir kısmı yağlara çevrilir.
Kan şekerimiz normalin altına düştüğü zaman glukagon
hormonu glikojenin tekrar glukoza çevrilmesini sağlar.
Karbonhidratlar 2’e ayrılır: Basit ve kompleks
Basit karbonhidratlar barsaklardan hızlı emilir ve hemen kana
karışır (şeker, tatlılar, bal, pekmez, reçel, çikolata,..)
Kompleks karbonhidratlar barsaklardan yavaş emilir ve kan
şekeri dengeli bir şekilde yükselir, dengeli insülin salınır
(ekmek, tahıllar,….) 9
Obez kişilerde genellikle insülin fazla salgılanır. Bu artış
iştahı da artırarak yağ depolanmasının artmasına ve obezitenin
ağırlaşmasına neden olur.
İnsülin salınımını artıran besinlerden uzak durulmalıdır
İnsülin salınımını artıran besinler GLİSEMİK İNDEKSİ
YÜKSEK besinlerdir.
Glisemik İndeks: Aynı miktarda karbonhidrat içeren farklı
gıdaların vücutta oluşturduğu kan şekeri yanıtıdır.
Glisemik indeksi yüksek besinler: muz, üzüm, kavun, karpuz,
incir, havuç ve haşlanmış patatestir.
Sık tüketilmemeli, havuç ve patates yemeklerde karışmış
yenmeli 10
Proteinler
1 gr protein 4 kilo kalori enerji sağlar. Besinlerde ve
vücudumuzda bulunan proteinler 20 farklı amino asitten
oluşur. Amino asitlerden 9 tanesi esansiyeldir.
Vücudumuz onları sentezleyemez ve besinlerle alınır.
Histidin Metionin Valin
İzolösin Fenilalanin Triptofan
Lösin Treonin Lizin
Günlük yeterli oranda esansiyel amino asit ve kalori
alırsak vücudumuz esansiyel olmayan amino asitleri
sentezler
11
Yeterli oranda karbonhidrat ve yağ tüketilmezse proteinler
enerji sağlamada kullanılır. İhtiyaçtan fazla protein alınırsa
proteinler yıkılır ve yağ olarak depolanır.
Et, kümes hayvanları, balık, yumurta, süt ve süt ürünleri 9
esansiyel amino asidi içeren hayvansal kaynaklı proteinlerdir
(kaliteli proteinler). Yetişkin bir kişinin günlük protein ihtiyacı
kg başına 1 gr’dır.
12
Vitamin ve Mineraller
Suda eriyenler ve yağda eriyenler olmak üzere 2’e ayrılır.
Suda eriyenler B ve C grubu vitaminlerdir. Bunlar kan
dolaşımımızla taşınırlar. Bu vitaminler vücutta depolanmaz.
Gereken kullanılır, kalanı idrar yoluyla dışarı atılır.
Vücudumuz suda eriyen vitaminleri depolayamadığından
yetersizliğini önlemek için bu vitaminlerin düzenli olarak
doğal yoldan alınması gerekir.
Yağda eriyen vitaminler A, D, E, K.
Yağlar yoluyla vücuda alınırlar. Depolanabilirler. Her gün
alınması gerekmez. İlaç veya gıda olarak fazla miktarda
alınırsa birikerek toksik etkilere yol açabilir. 13
SU
Su yaşamımız için çok önemlidir. Su yediğimiz yiyeceklerde
bulunan besin öğelerinin sindirimi, emilimi, taşınması ve
metabolizması için gereklidir. Metabolizma sonucu oluşan
zararlı atık maddelerin böbrekler yolu ile dışarı atılmasını
sağlar. Su iştahı keser, aç karnına su içilirse açlıktan dolayı
oluşan mide kasılmaları azalır, daha az yemek yenilmesini
sağlar. Su, yağların yanması sonucu vücutta oluşan atık
ürünlerin uzaklaştırılmasını sağlar. Su konstipasyonu önler.
Vücut az su alırsa ihtiyacını barsaklardan su çekerek
karşılamaya çalışır ve konstipasyon gelişir. 14
Posa (lif)
Posalı gıdalar sindirim kanalında dolgunluk yaratır,
barsaklardan emilimi yavaşlatır. Açlık hissinin azalmasına
yardımcı olur. Konstipasyon sorununu önler. Kan glukozunun
yavaş yükselmesini sağlar ve böylece dengeli insülin yanıtına
yardımcı olur.
Sebze ve meyve tüketimi artırılmalı
Çorba olarak mercimek çorbası, pilav olarak bulgur pilavı
tercih edilmeli.
Günde en az 10 bardak su içilmeli
15
Diyabetten korunmak için öneriler:
- Boya göre ideal kilo korunmalı
- Bel çevresi erkeklerde 94 cm, bayanlarda 80 cm’nin altında
tutulmalı
- Yeterli ve dengeli beslenmeli
- Şekerli, unlu ve yağlı gıdalar fazla tüketilmemeli
- Sebze ve kurubaklagiller tercih edilmeli
- Yenilen gıdaların diyet olması sınırsız tüketilecekleri
anlamına gelmez. Bu gıdaların fazla tüketilmesi kilo almayı
ve diyabet risklerini artırır.
16
Diyabetten korunmak için öneriler:
- Günde 6 öğün (3 ana-3 ara öğün) beslenilmeli
- Düzenli egzersiz yapılmalı
- Kan şekeri düzenli aralıklarla ölçülmeli
- Tansiyon düzenli olarak ölçülmeli ve kaydedilmeli
- Gerektiğinde idrarda keton testi yaptırılmalı
- 3 ayda bir HbA1c (Kırmızı kan hücrelerinde glikozun bağlı
olduğu hemoglobin yüzdesini gösteren bir ölçü birimidir)
değeri kontrol edilmelidir
- Her kontrolde kilo ölçülmelidir
17
Yılda en az 1 kez:
- EKG çekilmeli
- Kolesterol ve biyokimya testleri yapılmalı
- 24 saatlik idrarda mikroalbümin ölçümü yapılmalı (böbreklerin
süzme fonksiyonunun bozulması )
- EMG çekilmeli
- Göz dibi muayenesi yapılmalı
- Ayak muayenesi yapılmalı
AÇLIK KAN ŞEKERİ NORMAL DEĞERİ 70-110 mg/dl
TOKLUK KAN ŞEKERİ NORMAL DEĞERİ 100-140 mg/dl
Tokluk kan şekeri yemek başlangıcından itibaren 2 saat sonra
ölçülmelidir.
18
Kimler İnsülin Tedavisine İhtiyaç Duyar?
- Tip 1 diyabeti olanlar
- Diyabeti olan, diyet ve egzersiz ile kan şekeri kontrol edilemeyen
gebeler
- Şeker hapı ile kontrol altına alınamayan Tip 2 diyabeti olanlar
- Diyabete bağlı organ hasarı gelişmiş olan hastalar
- Ameliyat planlanan hastalar
- Ateşli ve enfeksiyon hastalığı olan diyabetliler
İnsülin Hangi Bölgelere Uygulanır?
- Kolların üst dış bölümü
- Göbek deliğinin dört parmak dış kısmı
- Bacakların üst dış bölümü
- Kalçaların üst dış bölümü enjeksiyon için kullanılır
İnsülin, cilt altı dokuya uygulanmalıdır
19
HİPOGLİSEMİ
Kan şekerinin 50 mg/dl altına düşmesidir.
BELİRTİLERİ
- Terleme, titreme
- Heyecan, sinir ve baş dönmesi
- Baş ağrısı
- Bulantı
- Çarpıntı
- Halsizlik
- Konsantrasyon kaybı
- Bilinç bulanıklığı
- Konuşma güçlüğü
- Soluk yüz rengi
- Koma
20
HİPOGLİSEMİ NEDENLERİ
- Öğün atlamak ya da geciktirmek
- Her zamankinden daha çok fiziksel aktivite
- İnsülin ve ilaç dozunu artırmak
- Aşırı alkol almak
HİPOGLİSEMİ HALİNDE YAPILMASI GEREKENLER
- Kan şekeri ölçülebilecek bir yer ise hemen ölçülmeli
- Kan şekeri ölçülemeyecek bir yer ise hemen 3-4 adet kesme şekeri
bir bardak suda eriterek içilmeli veya bir bardak meyve suyu
içilmeli veya içirilmeli
- Şuuru kapalı bireye asla bir şey içirilmemeli eğer yanında insülin
iğnesi var ve bunu enjekte etme yöntemi biliniyorsa enjekte
edilmeli ya da acilen en yakın hastaneye yetiştirilmeli
21
HİPERGLİSEMİ
Kan şekeri düzeyi yüksek olmasıdır.
BELİRTİLERİ
- Çok susama
- Bulanık görme
- Sık idrara çıkma
- Yorgunluk
KAN ŞEKERİNİN YÜKSELME NEDENLERİ
- Yeterli insülin enjeksiyonu yapmama ya da doz atlama
- Fazla yeme, şekerli gıdalar tüketme
- Herhangi bir hastalık hali
- Aşırı stres
HİPERGLİSEMİDE YAPILACAKLAR
- Bol sıvı alınmalı, yemek ve ilaç düzeni bozulmamalı, mutlaka
doktoru aranmalı.
22
GESTASYONEL DİYABET
Gebelikte başlayan veya ilk kez gebelik sırasında tespit
edilmiş diyabet tipidir.
Gebeliğin 24. ve 28. haftaları arasında şeker yükleme testi
yapılmaktadır.
Yüksek risk taşıyan gebelere 24. hafta beklenmeksizin hemen şeker
yükleme testi yapılmalıdır.
Riskli gebeler;
- Fazla kilolu bireyler,
- Daha önce gebeliğinde diyabeti çıkanlar,
- Ailesinde diyabetli bulunanlar,
- İdrar tahlilinde şeker bulunanlar
23
DİYABETİN GEBELİĞE ve BEBEĞE ETKİLERİ
Annede;
- Erken doğum
- Tansiyon değişiklikleri
- Kalp sorunları
- İri bebek nedeniyle zor doğum
Bebekte;
- Fazla kilo alımı
- Gelişme geriliği
- Solunum güçlüğü
- Doğumdan sonra bebekte şeker düşüklüğü
- Sarılık
24
GESTASYONEL DİYABETTE BESLENME
Gece kan şekerinin düşme eğilimine karşı yatmadan önce bir
ara öğün alınmalı.
Normal kilo ile gebelik başlamış ise 11-16 kg alınabilir.
Ancak gebeliğe fazla kilo ile başlanmış ise kilo alımı 7-11 kg
arasında tutulmalıdır.
Emzirme sırasında kan şekeri düşebilir, emzirmeden önce ara
öğün alınmalıdır ve şeker yükseltecek gıdalar bulundurulmalıdır.
SERBEST OLAN YİYECEKLER
Şekersiz çay, ıhlamur, yağsız et suları ve günde 8-10 bardak
su.
25
YENİLMEMESİ GEREKEN YİYECEKLER
- Şeker ve şekerli tatlılar
- Hamur işleri, çikolata
- Alkollü içecekler
- Yağda kızartılmış, kavrulmuş ve sos ilave edilmiş yiyecekler,
kuru yemişler
- Bütün yağlı yiyecekler
- İçeriği bilinmeyen hazır gıdalar
- Sucuk, sosis, salam, pastırma, çemen
- Hayvani ve katı yağlar
- Sakatatlar
26
METABOLİK HASTALIKLAR
Besinlerin organizmada kullanılması enzimlerin katalizlediği
karmaşık olaylar serisidir.
Gen defekti nedeniyle enzim eksikliği/yokluğu ile gelişen
hastalıklardan bazıları metabolize olmayan besin öğelerinin
diyetten çıkarılması veya miktarının kısıtlanması ile tedavi
edilebilir.
Yenidoğan döneminde görüldüğünde tedavi edilmez ise ölümcül
olabilir.
27
Yenidoğanda metabolik hastalık grupları
28
METABOLİK HASTALIKLARDA BULGULAR
Metabolik hastalığı olan bebekler doğumda genellikle normaldir.
Beslenmeyi izleyen günlerde hastalık belirtileri ortaya çıkar.
Metabolik hastalıklarda çeşitli sistemlerde ortaya çıkan belirtiler
29
METABOLİK HASTALIKLARDA BULGULAR
Bazıları ise anormal idrar kokusu ile belirti verir.
Anormal idrar kokusu ile birlikte olan aminoasit metabolizma
bozuklukları
30
METABOLİK HASTALIKLARIN
TANIMLANMASI
Metabolizmanın doğuştan olan
bozukluklarında bulgular, vücut sıvı ve
dokularında yüksek düzeylerde biriken
substrat veya metabolitlerin toksik etkilerine
veya sentezi azalan ürünün eksikliğine bağlı
olarak değişir ve bunların tayini ile tanı
konulur.
Hastalıkların çoğu otozomal resesif geçişlidir.
Taşıyıcı anne ve babanın çocuklarında hastalık
oluşma riski %25’dir. Akraba evliliği hasta
çocuk görülme riskini artırır.
31
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
1- Toksik bileşiklerin uzaklaştırılması veya etkisizleştirilmesi
- Mekanik uzaklaştırma (hemodiyaliz, periton diyalizi,
kan değişimi)
- Diyetteki toksik bileşiklerin olabildiğince azaltılması
- Kandaki toksik bileşiklerin ilaçlarla uzaklaştırılması
2- Eksik ürünün verilmesi
3- Ko-enzimler ile enzim aktivitesinin artırılması
4- Eksik olan enzimin yerine konulması
5- Hasta hücrenin genetik yapısının normal hücre ile
değiştirilmesi
-Organ transplantasyonu
- Kemik iliği nakli
- Somatik gen tedavisi
32
BESLENME TEADAVİSİ
Bazı metabolik hastalıklarda şu anda uygulanan tek tedavi
beslenme tedavisidir. Toksik besin öğesinin diyetten çıkarılması
veya miktarının azaltılması esasına dayanır.
Metabolik hastalıkların hemen hepsinde metabolizmada
sorun olan esas öğenin alımının kısıtlanması gerekir. Diyet,
hastalığın kötü gidişini durdurmalı, büyüme ve gelişmeyi kötü
yönden etkilememelidir. Beslenme tedavisi, biyokimyasal
parametrelerin yardımıyla diyetisyen, doktor, hemşire ve aile
işbirliği ile yapılırsa iyi bir eğitimle başarılı bir uygulama
gerçekleşebilir ve hastalık kontrol altına alınabilir
33
KALITSAL METABOLİK HASTALIĞI OLAN
BİREYLERİN DİYETLERİNDEKİ TEMEL İLKELER
- Merkezi sinir sisteminin korunması,
- Normal fiziksel gelişimin sağlanması,
- Biyokimyasal parametrelerin düzeltilmesi,
- Diyetle gerekli miktarda protein, enerji, vitamin, mineral ve
eser elementlerin sağlanması,
- Hasta için diyetin tat, çeşitlilik gibi yönlerden kabul edilebilir
olmasının sağlanması, değişim listeleri ile diyetin sıradan
içeriğinin yok edilmesi ve en önemlisi hastanın doyurulması,
- Ailelerin hastalık hakkında aydınlatılması ve uygun izlemler
ile yaşam boyu eğitimin sürdürülmesi
34
FENİLKETONURİ (PKU)
Karaciğerden salgılanan
fenilalaninhidroksilaz enziminin
yetersizliği - azlığı nedeniyle
fenilalaninin vücutta kullanılamaması
sonucu oluşur. Otozomal resesif kalıtım
kalıbı gösteren metabolik bir hastalıktır.
Doğumdan sonra 24-48 saat arasında
özel bir filtre kağıdına emdirilerek
alınan bir damla topuk kanı ile tanı
konulur. (Guthrie testi)
35
Guthrie Testi:
-2-thienylalanin içeren agaroz jel plağına Bacillus subtilitis
bakterisinin ekimi yapıldıktan sonra, üzerine kan örneğinin
emdirilmiş olduğu bölge yerleştirilir ve 1 gün sonra
değerlendirme yapılır.
Normal koşullarda bu ortamda -2-thienylalanin’in inhibe edici
etkisi sebebiyle Bacillus subtilitis üremesi olmaz.
Ancak bebeğin kanında fenilalanin bulunması halinde bu
inhibisyon ortadan kalkar bebeğe ait kağıt örnek etrafında üreme
gerçekleşir. Üreme tabakasının çapı bebeğin kanında bulunan
fenilalanin konsantrasyonu ile orantılıdır ve bebeğin kanında
bulunan fenilalanin miktarı tahmin edilebilir.
Testin duyarlılığı düşüktür.
Bunun yerine Tandem Mass Spectrometry tekniği ile
yenidoğanda metabolik tarama tercih edilmektedir.
36
Bulgular:
- Kan fenilalanin düzeyi yüksektir.
- İlk aylarda farkedilmez
- Zeka geriliği
- Büyüme ve gelişme geriliği
- Yürüme ve oturmada sorun
- İdrar ve terde küf kokusu
- Mikrosefali
- Saç, deri ve gözlerde açık renk
- Cilt sorunları ve deri döküntüleri
- Aşırı hareket ve davranış bozuklukları
- Havale, kusma gibi bulgular görülür.
37
Fenilalanin:
Dışarıdan besinlerle alınması gereken vücut için gerekli tüm
proteinlerin yapısında bulunan bir aminoasittir. Vücutta
sentezlenmediği için esansiyel aminoasittir.
Kan fenilalanin düzeyini etkileyen etmenler:
Kandaki düzeyin yüksek olması beyin hasarına yol açar.
1- Diyet tedavisinde uygulanacak hatalar
- Yetersiz enerji ve besin öğesi alımı
- Aminoasit karışımının önerilenden az tüketilmesi
- Fenilalanin zengin besinlerin aşırı tüketilmesi
- Düşük proteinli özel besinlerin tüketilmemesi
- Aspartam içeren besinlerin alımı
- Önerilen diyete uyulmaması
2- Geçirilen ateşli hastalıklar
3- Besin alımının azalması, uzun süreli açlık, ishal, kusma
38
Diyette fenilalanini azaltmak çok zordur. Çünkü protein bulunan
bütün besinlerde fenilalanin vardır.
Beslenme Tedavisi
Uygulanan tek tedavi tıbbi beslenme tedavisidir. Diyet tedavisine
yaşamın ilk 21. gününde başlanmalıdır. Diyet tedavisi yaşam
boyu sürmelidir. Beslenme tedavisinin amaçları:
1- Kan fenilalanin düzeyini normal gelişmeyi engellemeden ve
beyin hasarına neden olmadan en az düzeyde tutmak
2- Fenilalanin düzeyini yükseltmeden yeterli fenilalanin, vitamin,
enerji ve eser elementleri sağlamak
3- Hastanın ağırlık kaybı ve diğer katabolik olaylardan
etkilenmemesini sağlamak
39
4- Hastanın günlük verilecek fenilalanin miktarını hesaplamak.
Bebeklerde 6-8 öğünde, çocuk grubunda ise 3 veya 4 eşit öğünde
vermek,
5- Hasta büyüdükçe diyet kapsamında bazı değişiklikler olmakla
birlikte hastanın yaşam boyu kendisine verilen diyeti tüketmesini
sağlamak
6- Diyetisyen ve doktor tarafından hasta ve ailesine hastalık,
beslenme tedavisi ve kullanılan aminoasit karışımları, düşük
proteinli ürünler ve değişim listeleri hakkında gerekli eğitimi
vermek
40
Yüksek miktarda
fenilalanin içeren
besinler
41
Aspartam: Yapay tatlandırıcı
Bazı hazır besinlerin yapımında kullanılır ve vücutta
parçalandığında fenilalanine dönüşür. Tatlandırıcı olarak
kullanılan ASPARTAM (E951) (Toz meyve içeceklerinde),
ASESULFAM K (E950) (Toz meyve içeceklerinde) ve
ASPARTAM ASESULFAM K (E962) (Toz meyve içeceklerinde
ve gazlı içeceklerde) tuzu kullanılması sakıncalıdır.
Aspartam içeren besinler ve içecekler
42
Serbest besinler
43
Aminoasit karışımları (özel mamalar):
Büyüme ve gelişme için gerekli protein, fenilalanin içermeyen
aminoasit karışımlarından (özel mamalardan) sağlanmalıdır.
Yaşam boyu tüketilmesi gerekir.
44