korkmaz meral-ahmet cÜneydİ has, kyzİkos kentİ sur duvarlari ve lİmanlari

28

Upload: atauni

Post on 02-Dec-2023

0 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Mehmet Ali
Typewritten text
AYRIBASIM / OFFPRINT

Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi

Arkeoloji Bölümü 40. Kuruluş Yılı ArmağanıANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI

ISBN 978-605-85730-7-92014 Ankara

Her hakkı saklıdır. / All rights reserved.

HazırlayanlarHasan Kasapoğlu

Mehmet Ali Yılmaz

Grafik-TasarımMustafa Horuş

Kapak TasarımUfuk Çetinkaya

Bilgin Kültür Sanat YayınlarıSertifika No. 20193

Selanik 2 Cd. No: 68/10 06640 Kızılay/ANKARATelefon: 0 (312) 419 85 67 - Faks: 0 (312) 419 85 68

[email protected]

Baskı ve CiltANKARAOFSET

BASIN MATBAACILIKBüyük San. 1. Cad. Necatibey İşhanı No.93/43-44 İskitler-Ankara

Tel. 384 50 63 (Pbx) 384 50 64 Fax. 384 50 56

III

ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI

İçindekiler

Önsözler

Hikmet Koçak (Atatürk Üniversitesi Rektörü) ...........................................................................................VII

Dilaver Düzgün (Edebiyat Fakültesi Dekanı) ..............................................................................................IX

Mehmet Karaosmanoğlu (Arkeoloji Bölümü Başkanı) ...............................................................................XI

Sunuş

Hasan Kasapoğlu & Mehmet Ali Yılmaz ..................................................................................................XIII

Kazı Çalışmaları

Tomris BakırKaleköy Kazıları 1978-1981 ...........................................................................................................................1

Abdullah Yaylalı – Vecihi Özkaya – Nurettin ÖztürkKyzikos İlk Dönem Kazıları ..........................................................................................................................13

Nurettin Koçhan Sos Höyük 1987 Yılı Kazı Çalışmaları .........................................................................................................31

Hamza GündoğduDoğubayazıt İshak Paşa Sarayı Kazıları 1994-1996 ...................................................................................45

Cevat Başaran – Büşra Elif Kasapoğlu1995 Yılı Skepsis Aşağı Kent ve Nekropolisi Kurtarma Kazısı Üzerine Yeni Değerlendirmeler ................51

Mehmet Işıklı – Mustafa Erkmen – Gülşah Altunkaynak2002 Yılı Pulur Sondajı .................................................................................................................................63

Mehmet Karaosmanoğlu – Halim Korucu – Mehmet Ali YılmazAltıntepe Urartu Kalesi Kazı ve Onarım Çalışmaları 2003-2013 ..............................................................77

Cevat Başaran Parion Kazı ve Sondaj Çalışmaları 2005-2013 ...........................................................................................97

Cevat Başaran – Büşra Elif KasapoğluParion Güney Nekropolisi 2005-2013 ........................................................................................................117

Ertuğ Ergürer – Mustafa YıldızlıParion Roma Tiyatrosu 2006-2013 ............................................................................................................139

Vedat Keleş – Alper YılmazParion Roma Hamamı 2006-2013 .............................................................................................................159

Vedat Keleş – Ersin ÇelikbaşParion Yamaç Yapısı 2008-2013 .................................................................................................................175

IV

ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI

Cevat Başaran – Hasan KasapoğluParion Odeionu 2010-2013 ........................................................................................................................193

Nurettin Öztürk – Berna Kavaz – Gencay Güloğlu – M. Kayhan MuratZeytinliada Meryemana Manastırı ............................................................................................................209

Nurettin Koçhan – Korkmaz Meral İkinci Dönem Kyzikos Kazıları 2006-2013 ................................................................................................229

Korkmaz Meral – Ahmet Cüneydi HasKyzikos Kenti Sur Duvarları ve Limanları .................................................................................................255

Vedat Keleş – Ersin Çelikbaş – Alper YılmazPaphlagonia Hadrianaupolis’i ....................................................................................................................271

Hüseyin Yurttaş – Haldun Özkan – Zerrin Köşklü-Muhammet Lütfü KındığılıKemah Kalesi Kazıları 2011-2012 ..............................................................................................................291

Altan A. Çilingiroğlu – Mehmet Işıklı25. Yılında Ayanis Kalesi Kazıları-Dün, Bugün ve Gelecek ......................................................................309

Lorenzo D’alfonzo – Hatice ErgürerGüney Kapadokya’da Demir Çağı’na Işık Tutacak Bir Arkeolojik Yerleşimin Keşfi: Kınık Höyük ..........325

Rainer M. Czichon – Mehmet Ali YılmazVezirköprü/Oymaağaç (Nerik?) Projesi .....................................................................................................339

Birol Can – Nihat ErdoğanDara, Bizans-Sasani Sınırında Bir Garnizon Kenti ve Kazıları ..............................................................347

Birol Can – Michael HoffAntıochia Ad Cragum, Batı Dağlık Kilikya’da Bir Roma Kenti ve Kazıları .............................................373

Yüzey AraştırmalarıNurettin KoçhanKyzikos 1989-1996 Kazı Dönemi Yüzey Araştırmaları .............................................................................393

Vecihi ÖzkayaErzurum/Horasan Aliçeyrek Köyü Arkeolojik Kalıntıları ........................................................................403

Cevat Başaran1997, 1999 ve 2002 Yılları Kuzey Troas Bölgesi Yüzey Araştırmaları ......................................................419

Mehmet Karaosmanoğlu – Mehmet Işıklı – Rabia AkarsuErzurum ve Pasinler Ovaları Yüzey Araştırması Çalışmaları ..................................................................431

Ali Yalçın Tavukçu – Zerrin Aydın TavukçuBozcaada – Tenedos Araştırmaları: Sonuç ................................................................................................441

Ahmet Ali BayhanYüzey Araştırmaları (2000-2004) Işığında Ortaçağ ve Sonrasında Adıyaman’ın Mimari Mirasının Genel Bir Değerlendirmesi .....................................................................465

Mehmet Karaosmanoğlu – Mehmet Işıklı – Eyüp CanerErzincan-Altıntepe ve Çevresi Yüzey Araştırmaları ..................................................................................505

Süleyman Çiğdem – Hüseyin Yurttaş – Haldun ÖzkanGümüşhane – Bayburt illeri Yüzey Araştırmaları .....................................................................................515

V

ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI

Nurettin Öztürk – Ayhan Girgin – Gencay Güloğlu – Abdullah LeygaraMyrina – Gryneion Antik Kentlerinin Yüzey Araştırmaları .....................................................................531

Ali Yalçın Tavukçu - Zerrin Aydın TavukçuAlaşehir – Philedelphia Yüzey Araştırmaları: İlk Sezon ............................................................................547

Mehmet Yavuz – Ali Yalçın Tavukçu – Tekin DoğanDoğukapı – Akyaka – Kars – Sarıkamış – Erzurum - Tercan Eski Rus Demir Yolu Hattı ve Mimari Yapılanması ..................................................................................569

Christine Chataigner – Ayşegül Akın – Oğuz ArasKuzey Doğu Anadolu Obsidyen Kaynaklarının Tespitine Yönelik Yüzey Araştırmaları .........................589

Kitap TanıtımlarıMustafa YıldızlıCevat Başaran, Anadolu Mimari Bezemeleri-Roma Çağı Lotus Palmet Örgesi ......................................607

Ahmet TercanlıoğluNurettin Koçhan, Hellenistik Çağ Anadolu Mimarisinde Lotus-Palmet ve Yumurta Bezekleri .............609

Fevziye EkerMehmet Karaosmanoğlu, Anadolu Mimari Bezemeleri- Roma Çağı Yumurta Dizisi ............................610

Mustafa YıldızlıCevat Başaran, Arkeolojiye Giriş................................................................................................................611

İsmail AkkaşCevat Başaran, Anadolu Kompozit Başlıkları ...........................................................................................613

Ahmet YukaHüseyin Yurttaş, Erzurum Hacı Ali Ağa Medresesi Vakfiyesi ..................................................................614

Ahmet YukaHüseyin Yurttaş, XVIII. Yüzyıl Vakfiyelerinde Erzurum ve Bir Vakfiye Örneği .....................................615

İsmail AkkaşCevat Başaran, Geçmişten Günümüze Bayramiç Tarihi, Coğrafyası ve Arkeolojisi ...............................616

Ahmet YukaHüseyin Yurttaş-Haldun Özkan, Tarihi Erzurum Çeşmeleri ve Su yolları ......................................................................................................................................................618

Fevziye EkerMehmet Karaosmanoğlu, Mitoloji ve Ege’nin Tanrıları ............................................................................619

Ceyda CanMehmet Işıklı-Birol Can (Ed.) Doğudan Yükselen Işık Anadolu Arkeolojisine Katkılar-Atatürk Üniversitesi 50. Yıl Armağanı ..................................................620

Ahmet YukaHüseyin Yurttaş-Haldun Özkan- Zerrin Köşklü- Şerife Tali- Demet Okuyucu- Gül Geyik- Muhammet Kındığılı, Yolların, Suların ve Sanatın Buluştuğu Şehir Erzurum ....................621

Ahmet YukaHüseyin Yurttaş, Bektaş ve Derviş Ağaların Hayratı Erzurum ve Civarında Yaptırdığı Eserler ............622

VI

ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI

Ahmet YukaHaldun Özkan, Öşkvank Manastırı (Öşk/Çamlıyamaç Manastırı) .........................................................623

Mehmet Ali ÖzdemirMehmet Işıklı-Erhan Mutlugün-Mine Artu (ed.), Geçmişten Geleceğe Armağan ...................................624

Ahmet TercanlıoğluNurettin Koçhan, Kyzikos Tarihi ve Mimari Kalıntıları............................................................................626

Umut ParlıtıMehmet Işıklı, Doğu Anadolu Erken Transkafkasya Kültürü-Çok Bileşenli Gelişkin Bir Kültürün Analizi .............................................................................................628

Ahmet YukaSüleyman Çiğdem, Tarih, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Araştırmaları I- Eski Çağ’dan Orta Çağ’a Gümüşhane .....................................................................................................630

Ahmet YukaHüseyin Yurttaş-Haldun Özkan, Tarih, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Araştırmaları II- Orta Çağ’dan Günümüze Gümüşhane .................................................................................................631

Özgür MarangozNurettin Öztürk, Erdek Zeytinliada Meryemana Manastırı ....................................................................632

Mustafa YıldızlıCevat Başaran, Antik Troas’ın Parlayan Kenti Parion ..............................................................................633

Ahmet YukaHaldun Özkan, Haho Manastırı ................................................................................................................635

Özgür MarangozNurettin Öztürk, Erzurum Müzesi Cam Eserleri ......................................................................................636

Özgür MarangozNurettin Öztürk, Kars Müzesi Cam Eserleri..............................................................................................638

VII

ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI

ÖNSÖZ

Ülkemizin eğitim ve akademik anlamda ilklerine imza atan, bilimin ve kültürün Anadolu’ya yayılma-sında önemli bir görev üstlenen üniversitemizin bu misyonu, hemen her alanda olduğu gibi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bilimleri için de geçerlidir. Üniversite kuran Üniversite unvanına sahip üniversitemiz birçok üniversitede Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümleri’nin kurulmasında da her zaman çok etkin bir rol oynamıştır. Öyle ki bugün ülke sınırları içerisindeki hemen her müzede Atatürk Üniversitesi mezunu bir Arkeolog ya da Sanat Tarihçiye, hemen her Üniversitedeki Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümlerinde de Atatürk Üniversitesi kökenli bir akademisyene rastlamanız mümkündür.

Tam 40 yıl önce temelleri atılan bu köklü bilim dalları bugün arkeoloji dünyasında benimsenmiş bir “Erzurum Arkeoloji Ekolü”nün var olmasının haklı gururunu taşımakla beraber Türk Arkeolojisi’nin kurumsallaşması ve Arkeoloji camiasında Türk Arkeolojisi’nin önemli bir noktaya taşınmasında büyük bir pay sahibidir.

Arkeoloji biliminin bölgemizde gelişmesine kuruluş aşamasından itibaren destek veren üniversite-miz, henüz Arkeoloji bölümü dahi kurulmadan önce, bölgemizdeki ilk arkeolojik kazılar olan Anadolu ve Doğu Anadolu Prehistoryasının şekillenmesinde birer kilometre taşı niteliğindeki Güzelova, Karaz ve Pulur kazılarını hem maddi, hem de manevi olarak desteklemiştir. Arkeoloji ve Sanat Tarihi bilimlerine olan bu olumlu bakış süreci devamında 1973 yılında Arkeoloji Bölümü, 1977 yılında ise Sanat Tarihi Bö-lümü kurulmuştur. 1982-1983 eğitim ve öğretim yılında, “Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü” adı altında birleştirilen bu iki bölümün 1999 yılında tekrar Arkeoloji Bölümü ve Sanat Tarihi Bölümü olarak başlıkta ayrı ancak dayanışma ve beraberlikte bir olarak faaliyetlerini devam ettirmişlerdir.

Bugün ülkemizin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine birçok merkezde gerçekleştirilen kazı ve yüzey araştırmalarıyla ülke arkeolojisinde bölgesellikten ziyade ulusal bir rol üstlenen üniversitemiz Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümleri akademisyenleri Türk Arkeolojisine olan 40 yıllık katkı ve emekleri-ni bu yayında özetleyerek bilim dünyasının hizmetine sunmuşlardır. Bu iki bölümün kuruluşlarının 40. yılına ithaf edilen “Armağan Kitabı” aslında hem üniversitemizin, hem de bu bölümlerin zengin geçmiş ve birikimin küçük bir göstergesi niteliğindedir.

Prof.Dr. Hikmet KOÇAKAtatürk Üniversitesi Rektörü

IX

ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI

ÖNSÖZ

Arkeoloji, antik çağlardan kalan maddi kalıntıları inceleyerek insanlığın kültürel gelişimi ve değişimi-ni araştıran bir bilim dalıdır. Bulunan her şeyin geçmişi aydınlatacak bir ipucu değerinde olduğunu bilen arkeolog bir kuyumcu titizliğiyle çalışır. Bu da sabır ve emek demektir.

Türkiye’nin sahip olduğu arkeolojik potansiyel dünya ülkelerini kıskandıracak seviyededir. Doğal bir laboratuvar olan ülkemizdeki zengin malzeme, kurumsal ve akademik seviyede yapılacak çalışmalarla hak ettiği değeri bulacaktır.

1973 yılında Fakültemiz bünyesinde kurulan Arkeoloji bölümü, ilk günden bu yana çalışmalarını titiz bir şekilde yürütmektedir. Doktoralarını yurt dışında tamamlayıp Arkeoloji bölümünün kurucu misyonunu üstlenen o dönemin genç ve heyecanlı bilim insanları günümüzde Türkiye arkeolojisinin önde gelen isimleri konumundadırlar. İlk yıllarda başlayan Anadolu’nun ve bölgenin arkeolojik geçmi-şini araştırmaya yönelik çalışmalar bugün Türkiye’nin dört bir yanında devam etmektedir. Kuşaktan kuşağa aktarılarak devam eden bu heyecanlı ve hummalı çalışmalar birçok platformda üniversitemizi onurlandırmaktadır. Edebiyat Fakültesi bünyesinde Arkeoloji bölümüyle kardeş bölüm olarak faaliyetle-rini yürüten Sanat Tarihi Bölümü de bu başarıda pay sahibidir.

Edebiyat Fakültesi olarak her yıl desteklemekten kıvanç duyduğumuz “Arkeoloji ve Sanat Tarihi Gün-leri” adlı paneller ve genç araştırmacıların gerçekleştirdikleri çalıştaylar, bu iki bölümün ortak çalışmala-rının en güzel örnekleridir. Arkeoloji Bölümünün 40. yılına armağan olarak hazırlanan bu çalışma da bu ortaklığın ve köklü birikimin meyvesidir. Anadolu Arkeolojisine katkı sağlayacak nice kırk yıllar diler, çalışmada emeği geçen herkesi tebrik ederim.

Prof.Dr. Dilaver DÜZGÜNEdebiyat Fakültesi Dekanı

XI

ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI

ÖNSÖZ

Geçmişi binlerce yıl öncesine giden Anadolu toprakları insanlık tarihinin gelişimine önemli katkı-larda bulunmuş, insanlar ilk kez burada dağ kutsal alanlarını kurmuşlar, ilk anıtsal yapılarını inşa etmiş-lerdir. Birbirinin devamı niteliğindeki bu birikim zamanımıza dek yeniliklerle sürdürülmüştür. Farklı coğrafi yapıdaki Anadolu toprakları yeni kültürlerin oluşmasını sağlamış ve sürekli yenilenerek bugüne kadar gelmişlerdir.

Yeryüzünde binlerce yılın birikimi olan kültür varlıklarına ilgi Avrupa’da Aydınlanma çağıyla baş-lamış ve Osmanlı İmparatorluğu topraklarındaki kültür varlıklarının yağmalanması sonucu Avrupa ve Amerika’daki Müzelerin temeli oluşmuştur. Bunun ardından Avrupa’da Arkeoloji bir bilim olarak gelişir. Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk koruma ve kazılar ise 19. yüzyılın sonlarına doğru gerçekleştirilmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra, 1931 yılında, Atatürk’ün önerisiyle Türk Tarih Kurumu’nun kurulma-sının ardından, 1935 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi bünyesinde ilk Arkeoloji Bölümü, 1936 yılında da Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü açılmıştır. Bun-ların ardından Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi bünyesindeki Arkeoloji Bölümünün te-melleri, 1973 yılında Almanya’da Klasik Arkeoloji alanında doktoralarını tamamlayarak yurda dönen, Dr. Fahri IŞIK, Dr. Tomris BAKIR, Dr. Güven BAKIR, Dr. Abdullah YAYLALI ile Protohistorya ve Önas-ya Arkeolojisi alanında Dr. Hayat ERKANAL’ın görev almasıyla atılır. Bölümün başında Fransa’da Sanat Tarihi alanında doktorasını tamamlayan Doç. Dr. Rahmi Hüseyin ÜNAL bulunmaktadır. Dr. Hayat Er-kanal 1975-1976 eğitim öğretim dönemi sonunda Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi-ne döner. Bölüme daha sonra İngiltere’de Protohistorya ve Ön Asya alanında doktorasını tamamlayan Dr. Altan ÇİLİNGİROĞLU ve Avusturya’da Klasik Arkeoloji alanında doktorasını tamamlayan Dr. Erol ATALAY katılır. 1975-1976 eğitim-öğretim yılında ilk öğrencilerini ön kayıtla alan Arkeoloji Bölümü, Klasik Arkeoloji konularının yanı sıra Anadolu Arkeolojisi ağırlıklı ve Türk-İslam Sanatları konularını içeren bir program uygular. 1977 de Doç.Dr. Fahri IŞIK Bölüm Başkanı olur. Prof.Dr. Fahri IŞIK’ın Akde-niz Üniversitesine geçmesinin ardından 1991 yılında bölüm başkanı Prof.Dr. Zafer BAYBURTLUOĞLU olur. 1977-1978 eğitim öğretim yılında ilk öğrencilerini alan Sanat Tarihi Bölümünde Bölüm Başkanı Prof.Dr. Rahmi Hüseyin ÜNAL’ın yanı sıra Dr. Zafer BAYBURTLUOĞLU, Dr. Hamza GÜNDOĞDU ve Asistan Selçuk MÜLAYİM ile ardından Asistan Abdüsselam ULUÇAM bulunmuştur. Bu iki bölüm, 1982-1983 eğitim öğretim yılında YÖK kararıyla Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü olarak birleştirilir. Bu birliktelik 1999 yılına kadar sürer.

İlk mezunlarını 1978 - 1979 yılında veren Arkeoloji Bölümü, şu an iki profesör, dört doçent, dört yardımcı doçent ve sekiz araştırma görevlisiyle hizmet verirken, Sanat Tarihi Bölümünde iki Profesör üç yardımcı doçent ve bir araştırma görevlisi bulunmaktadır. Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ve Sanat Tarihi Bölümünde lisans eğitiminin yanı sıra yüksek lisans ve doktora eğitimi de verilmektedir.

XII

ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI

Bölümlerimiz bünyesindeki öğretim üyelerinin başkanlığında, 1978 yılında, Doç.Dr. Tomris BAKIR Başkanlığında ve Dr. Altan ÇİLİNGİROĞLU’nun yardımcılığında Elazığ-Kaleköy’de ilki gerçekleştirilen kazılar ve araştırmalar, çeşitli zamanlarda ve Türkiye’nin dört bir köşesinde başarıyla uygulanmıştır. Bu-gün halen devam eden kazılar ve araştırmalar ise; 2002 yılında Bakanlar Kurulu Kararıyla Prof.Dr. Meh-met KARAOSMANOĞLU’na başkanlığı verilen Erzincan-Altıntepe kazısı, 2005 yılında başlayan Prof.Dr. Cevat BAŞARAN başkanlığındaki Çanakkale-Parion kazısı, 2006 yılından beri devam eden Doç.Dr. Nurettin KOÇHAN başkanlığındaki Balıkesir-Kyzikos kazısı ve 2013’te başlayan Doç.Dr. Mehmet IŞIKLI başkanlığındaki Van-Ayanis kazıları ile Doç.Dr. Nurettin ÖZTÜRK başkanlığındaki Antalya-M-yra-Andriake kazılarıdır. Ayrıca Doç.Dr. Birol CAN Antalya-Antiochia ad Cragum kazısının başkan yardımcılığını sürdürürken, Yrd.Doç.Dr. Ali Yalçın TAVUKÇU başkanlığında Manisa-Alaşehir’de yüzey araştırmaları yapılmaktadır. Öte yandan Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Hüseyin YURTTAŞ da Erzincan-Kemah Kalesi kazılarına başkanlık etmektedir.

Arkeoloji Bölümü olarak, kuruluşumuzun 40. yılını, uzun yıllar birlikte çalıştığımız Sanat Tarihi Bö-lümü’nün katılımıyla gerçekleşen bu kitapla ölümsüzleştirmek istedik. Bu kitabın basılmasında, maddi ve manevi desteklerini esirmeyen Üniversitemiz Rektörü Sayın Prof.Dr. Hikmet KOÇAK’a ve Edebiyat Fakültesi Dekanı Sayın Prof.Dr. Dilaver DÜZGÜN’e teşekkür ederiz. Ayrıca kitabın oluşmasında emeği geçen mesai arkadaşlarımıza ve Bölümümüzden ayrılarak başka Üniversitelerde görevlerini sürdüren akademisyenlere ve emekli olan hocalarımıza katkılarından dolayı teşekkürü borç biliriz.

Prof.Dr. Mehmet KARAOSMANOĞLU

Arkeoloji Bölümü Başkanı

XIII

ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI

SUNUŞ

Atatürk Üniversitesi; Atatürk’ün 1937’de dile getirdiği

ancak 20 yıl sonra gerçekleşen bir rüya…

Üç büyük ilimiz dışında, Anadolu’da kurulan ilk üniversitelerden biri, ülkemizin 7. üniversitesi ve Cumhuriyetin en büyük eğitim kurumlarından biri olma ayrıcalığını taşıyan Atatürk Üniversitesi 1957 yılında kurulmuştur. Yaklaşık 60 yıllık eğitim-öğretim misyonunun yanı sıra bölge üniversitesi olarak hizmet vermiş olan Atatürk Üniversitesi, bilimsel ve sosyal projeleriyle her platformda adını taçlandır-maya devam etmektedir.

Ülkemizdeki üniversitelere bakıldığında Fen bilimleri üniversitelerin vitrini gibi görülmektedir. An-cak Atatürk Üniversitesi için bu durumun biraz farklı olduğunu söylemek mümkündür. Üniversitemiz Bünyesinde Temmuz 1973’te kurulan Arkeoloji Bölümü, öncülük ettiği kazı ve araştırmalar ile birbi-rinden değerli akademisyenleriyle adını duyurmayı başarmıştır. Arkeoloji camiasında halen “Erzurum Ekolü” olarak anılmaya devam eden Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümünün kurucu hocalarından Emekli Prof. Dr. Tomris BAKIR kuruluş sürecinin heyecanını şu ifadelerle anlatmaktadır:

“1973 Haziran sonlarında altı yıl süren doktora eğitimimi tamamlayıp Heidelberg’den Ankara’ya dön-dükten sonra, mecburi hizmetimden dolayı tayinim için baş vurduğum Milli Eğitim Bakanlığı, “..Üniver-sitelerde boş kadro yok sizi Bodrum Arkeoloji Müzesine uzman olarak atayalım..” demişti. Bu teklifi kabul etmedim ve yeni kurulan Üniversitelerin araştırılmasını önerdim. Bir hafta sonra Bakanlıktan beni çağır-dılar ve Erzurum Atatürk Üniversitesi sizi kabul ediyor dediler. 3 Temmuz 1973 günü Ankara’dan otobüse binerek, 14 saatlik yolculuktan sonra Erzurum’a geldim. Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Profesör Hüseyin Sesli ile görüşmek için odasına gittim. Fakültede henüz Arkeoloji Bölümü olmadığını ve benim tayinimle birlikte bu bölümü kurabileceklerini söyledi. Erzurum’da ilk günüm böyle başladı. Bana misafirhanede yer gösterdiler, “yarın göreve başlayın” dediler. Ertesi gün Fakülteye geldiğimde, Fakülte binasının alt katında bir oda gösterdiler ve işte burası Arkeoloji Bölümünün odası dediler. Odaya girdim. Bir masa, bir koltuk ve masanın üzerinde yuvarlak, plastik, şeffaf bir kutuda toplu iğneler vardı. Masaya oturdum. Perdesiz pence-reye baktım ve düşünmeye başladım:

Nasıl bir program yapmalıydım?

Arkeoloji Bölümünü kurmak için nelere gereksinim vardı?

Çantamdan not defterimi ve kalemimi çıkarıp yazmaya başladım:

Acilen kitap siparişi…

XIV

ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI

Derslerde kullanılacak slaytları oluşturmak için donanımlı bir fotoğraf laboratuvarı…

Tek başıma yürütemeyeceğim için Dekanlıktan ve Rektörlükten Bölüm için kadro talebi…

İlk iki gereksinim o zamanki rektör Profesör Kemal Bıyıkoğlu’nun desteği ile hemen işleme girdi.

Almanya’da Wassmuth Yayınevi ile anlaşıp, yüzlerce kitap siparişlerini verdik. Kısa süre sonra 91 adet periyodik yayın (çoğu ilk sayıdan itibaren) ve çok sayıda kitap kolilerle geldi. Fotoğraf laboratuvarını da oluşturduk. Kadro talebi zaten kabul edilmişti ve askerlik görevlerini tamamlayan Fahri Işık, Abdullah Yaylalı, Güven Bakır, Erol Atalay (kendisini 1988 yılında kaybettik), Hayat Erkanal ve Altan Çilingiroğlu birbiri ardı sıra bölüme katıldılar. Hepimizin kadrosu Dr. Asistan olduğu için, Bölüm Başkanı olarak Sanat Tarihi Profesörü Rahmi Hüseyin Ünal atanmıştı.

Aramızdan Fahri Işık kısa sürede doçent olup Bölüm Başkanlığını üstlendi. 1975/1976 ders yılında, rektörlük sürpriz bir kararla size öğrenci alacağız dedi. Ders programlarını oluşturduk. Ne de olsa genç, dinamik ve heyecanlı bir kadromuz vardı.

Gece-gündüz ve hafta sonları fotoğraf laboratuvarında bizzat çalışıp, dersler için zengin bir slayt arşivi oluşturduk. Kasım 1975 tarihinde Üniversite eğitime başladığında bize de 65 öğrenci kayıt yaptırmıştı. Bu öğrenciler kurmuş olduğumuz zengin kütüphanemizin de desteği ile başarılı bir şekilde eğitimlerini tamam-ladılar ve sonradan çoğu Müzeler Teşkilatında kariyer yaptı.”

Artık lokomotif hareket etmişti…

1977-1978 eğitim öğretim yılında Sanat Tarihi Bölümü kurulmuştu. Aynı doğrultuda çalışmalarını sürdüren iki bölüm, YÖK kararıyla 1982-1983 eğitim öğretim yılında Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü olarak aynı çatı altında birleşmiştir. 1999 yılına kadar devam eden bu birlikteliğin ardından iki bölüm ye-niden ayrılarak akademik çalışmalarına devam etmiştir. “Birimsel” olarak ayrılsalar da “Bilimsel” olarak faaliyetlerine devam eden bölümlerimiz günümüze değin bu birlikteliği her yıl düzenledikleri “Arkeoloji ve Sanat Tarihi Günleri” organizasyonuyla göstermektedirler.

İlk dönem ve onu izleyen süreç mezunlarının bir çoğu akademisyenliği tercih ederek bugün ülkemiz üniversitelerindeki arkeoloji bölümlerinin bir çoğunda kurucu misyon üstlenmiştir. Bu nedenle Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü “bölümler kuran bölüm” sıfatıyla anılmaya değerdir.

1978 yılında başlayan Kaleköy kurtarma kazılarının akabinde Sos Höyük, Patara ve Kyzikos bölümü-müzün ilk kazıları olmasının yanında, Türk Arkeolojisi için önemli kazı projeleridir. Aynı süreçte bölüm öğretim üyeleri tarafından gerçekleştirilen yüzey araştırmaları bölgenin arkeolojik ve kültürel varlıkları-nın belirlenmesine de öncülük etmiştir.

Erzurum Arkeoloji Ekolünün ikinci ve üçüncü kuşak akademisyenleri Atatürk Üniversitesi’nin yanı sıra bugün ülkemizin birçok üniversitesinde çalışmalarına devam etmektedir. Bu hocalar doğudan ba-tıya birçok bölgede devam eden arkeolojik kazı ve yüzey araştırmaları ile arkeoloji camiasında önemli işlere imza atmaya devam etmektedirler. Anadolu Arkeolojisinde 40 yıllık bir sürece tanıklık eden ve gelişiminde önemli bir yere sahip olan bölümümüz, bu potansiyelini, çeşitli tarihlerde çatısı altında görev yapmış ve hala Anadolu Arkeolojisi için önemli isimler olan bilim insanlarına borçludur.

Bu düşünceden hareketle, Üniversitemiz Arkeoloji Bölümü bünyesinde başlayan veya devam eden kazı ve araştırma projelerinin yer aldığı bu çalışma sadece bölümümüzün prestiji açısından değil, Arke-oloji biliminin her kesimini ilgilendiren bir kaynak olması açısından da önemlidir. Çalışma içerisinde kuruluş döneminden itibaren Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümleri bünyesinde başlayan veya devam eden kazı çalışmaları birinci bölümü oluştururken, ikinci bölümde yüzey araştırmalarına, üçün bölümde ise bölümler bünyesinde çıkarılan yayınlara yer verilmiştir. Bölümlerde yer alan yazılar kendi içerisinde ça-lışmanın başladığı tarihe göre sıralanmıştır. Kitabın içeriği gereği, katılımcıların çalışmaları, herhangi bir

XV

ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI

hakem kurulu değerlendirmesine tabi tutulmamıştır. Bu yüzden makalelerdeki tüm tanımlama, örnekle-me, karşılaştırma, yorum, yargı, değerlendirme, görsel seçimi vb. bilimsel ve teknik içerikten doğrudan yazarlar sorumludur.

Bu çalışmanın hayata geçmesinde öncelikle Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Hikmet KOÇAK, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Dilaver DÜZGÜN, Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof.Dr. Mehmet KA-RAOSMANOĞLU’na maddi ve manevi destekleri, sundukları fırsatlar ve Arkeoloji bilimine olan olumlu ve gelişimci bakış açılarından dolayı sonsuz minnettarlığımızı sunarız. Bununla birlikte bölümümüzün 40 yıllık serüvenine şahitlik eden ve yayınlarıyla bu çalışmaya katkıda bulunan değerli akademisyenlere ve çalışma arkadaşlarımıza da bölümüz adına teşekkür ederiz. Ayrıca tüm çalışmaların yayın standardı-na uygun hale getirilmesi aşamasında yardımlarını esirgemeyen yüksek lisans öğrencileri Hüseyin DÜL-GER, Mustafa YILDIZLI, Gülşah ÖZTÜRK, İsmail AKKAŞ ile lisans öğrencisi Halil ÖZKAN’a emekle-rinden dolayı teşekkür ederiz.

Bu çalışma, Atatürk Üniversitesi’ne ve onun bünyesinde 40 yıllık saygınlığıyla Arkeoloji Bölümü’ne hizmet edenlere “Saygı Duruşu”dur.

Hasan KASAPOĞLU & Mehmet Ali YILMAZ

Erzurum 2014

255

KYZİKOS KENTİ SUR DUVARLARI VE LİMANLARI

Korkmaz MERAL*

Ahmet Cüneydi HAS**

Sur Duvarları

Kentlerin kurulmasıyla birlikte savunma ihtiyacının ortaya çıkması, ilk dönemlerden itibaren kenti çe-peçevre kuşatan sur duvarlarıyla çevrilmesi, giderek artan nüfusla ve toplum bilincinin hissedilmesiyle bir zorunluluk haline gelmiştir. Binlerce yıldır varlıklarını koruyabilen kentler, böylesine uzun bir dö-nemde ayakta kalabilmelerini sahip oldukları coğrafyaları kadar savunma sistemlerine de borçludurlar.

Sur duvarları, stratejik konum ve topoğrafyanın göz önünde bulundurulmasıyla beraber kent planla-rından bağımsız olarak inşa edilmişlerdir. Sur duvarlarının yapımı ve gelişimi kuşattığı kentin gelişimi ile doğru orantılıdır1. Erken tarihli bir sur kalıntısı üzerine daha sonraki dönemlerde aynı doğrultuda surların inşa edildiği de bilinmektedir2. Bazı kentlerde ise kurulum alanları itibariyle savunulması çok daha kolay olan bir topoğrafya söz konusudur.

Bütün antik dünya için bir genel olgu olan bu durum, Anadolu coğrafyası için de geçerlidir3. Anado-lu’nun gerek kıyı gerekse iç bölümleri hemen her dönemde yerleşim görmüştür. Çeşitli dönemlerde kurulan bu yerleşim merkezlerinin her birinin kendine has bir savunma mekanizması oluşturduğunu hem antik kaynaklardan4 hem de günümüze ulaşabilen örneklerinden tespit edebilmek mümkündür5. Ancak yazılı kaynaklardan öğrenilen bilgilerin çok az bir kısmı surlara aittir6. Bunun sebebini kentin diğer eserlerinin surlara nazaran daha dikkat çekici olmasına bağlayabiliriz. Bu durum bir sorun ola-

* Yrd. Doç. Dr., Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü 25240, Erzurum/TÜRKİYE, [email protected]** Arş. Gör., Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü 25240, Erzurum/TÜRKİYE, [email protected] 1 Erdoğan 1991, 324. 2 Winter 1971, 106. 3 Akarca 1987, 314. 4 Strabon 2000, 575; Herodotos 1991, 69 5 Akarca 1987, s. 314. 6 Akarca 1987, 314.

256

rak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca kent surlarına dair çok az kalıntının günümüze ulaşabilmesi de var olan bu sorunu pekiştirmektedir. Zaman içerisinde surlara olan ihtiyacın azalması, yerleşim yerlerinin terk edilmesi ve kullanılan malzemenin başka mimari yapılarda kullanılmak üzere yöre halkı tara-fından sur duvarlarından taşınması tahribatın gerçekleşmesindeki önemli faktörlerdendir. Ayrıca sur duvarları savaşlar nedeniyle de istilalarla da uzun ömürlü olamıyorlardı7.

Anadolu’daki erken dönem sur örnekleriyle daha geç tarihli olanlar arasında farklılıklar dikkat çek-mektedir. Bu farklılık özellikle erken örneklerin yapı malzemesi olan kerpicin sonraları yerini taşa bırakmasında açıkça görülebilmektedir8.

MÖ 5. yüzyılda Persler’in Batı Anadolu’ya kadar ilerlemesi, buradaki birçok kentin Pers Satraplığı ha-line gelmesine neden olmuştur. Bu durumun tabii bir sonucu olarak da bu kentlerde MÖ 8. yüzyıldan itibaren gözlemlenebilen gelişim süreci sekteye uğramıştır9. Büyük İskender’in MÖ 4. yüzyılın sonla-rında bölgeyi ele geçirmesiyle Pers istilası dönemi sona ermiş ve kentlerdeki gelişim ve değişim rüzgârı yeniden başlamıştır10. Batı Anadolu kent surlarının büyük bir çoğunluğu da bu dönemde yapılmıştır11. Batı Anadolu’da yaşanılan bu siyasi mücadelelerin sonucunda kentler savunmalarını geliştirmeyi vaz-geçilmez bir zorunluluk haline getirmiştir. Bu zorunluluk sur duvarlarının daha sağlam ve daha geliş-kin bir teknikte inşa edilmesine neden olmuştur.

Romalıların bölgeye hâkim olmasıyla Batı Anadolu kentlerinde Roma etkisi her alanda kendisini his-settirmeye başlamıştır. Kent içerisindeki mimaride gelişkin örnekler verilmeye başlanmış ve yerleşim sınırları genişlemiştir. Yeni mimarilerin ortaya çıkması ve sınırların genişlemesi sonucunda sur yapı-mında da bir değişim ve gelişim söz konusu olmuştur. Var olan surlar genişleyen kentlerin içerisinde kalmaya başlamıştır12.

MS 395 yılında Roma Devleti’nin kesin olarak ikiye ayrılması ile birlikte Anadolu, Doğu Roma sınırları içerisinde kalmıştır. Roma egemenliğinden itibaren kent içerisinde kalan surlar, bu dönemde daha çok kale surları gibi bir fonksiyona sahip olmuşlardır13. Bu kimlikleriyle surlar, kentlerin çekirdek yapısını kuşatır bir hal almıştır. Doğu Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla başlayan Türk hâkimiyeti önce-sinde Batı Anadolu’daki birçok antik yerleşim yeri terkedilmiştir. Ortaçağ ve sonrasında bu kentler, hiçte iç açıcı olmayan bir halde günümüze kadar ulaşabilmiştir.

Bugün Erdek-Bandırma karayolunun 9. kilometresinde yer alan Kyzikos, antik dönemde Mysia bölgesi sınırları içerisinde bulunmaktadır14. Marmara Denizi (Propontis) kıyısındaki kent, mimarisi ile kuş-kusuz Anadolu’nun en güzel örneklerinden biri olduğu kadar stratejik konumu ile de Anadolu’nun en güçlü kentlerinden birisidir. Sahip olduğu bu özellikleri ve zenginlikleri göz önüne alındığında kentin güçlü sur duvarları ile çevrelenmiş olması tabii bir sonuçtur.

Günümüz itibari ile ancak belirli noktalarda kalıntıları ile karşılaşılan ve Kyzikos’u dört taraftan ku-şatan surlar, bu bölümde Güney, Doğu, Kuzey ve Batı Surları başlıkları altında incelenmiştir. Doğal olayların yıkıcılığının yanı sıra insan eliyle de oldukça tahrip olan surlar, tamamen yoğun bir bitki örtüsünün altında iken, yaptığımız çalışmalarla ortaya çıkardığımız kalıntıların günümüze ulaşabilen bölümlerini bölge ve dönem örnekleriyle karşılaştırarak değerlendirmeye çalıştık.

7 Akarca 1987, 1188 Akarca 1987, 314; Erdoğan 1991, 3149 Mansel 1998, 16910 Moulton 1998, 23; Austin, 1998, 28 11 Fyfe 1936, 16812 Fields- Dennis 2008, 1013 Dennıs- Turnbull 2004, 1714 Öztürk 2003, 1

KYZİKOS KENTİ SUR DUVARLARI VE LİMANLARI

257

ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI

Adanın güneyinde bulunan kent, kum birikintilerinden oluşmuş bir kıstak yardımı ile anakarayla bir-leşmiş ve bunun sonucunda yarımadaya dönüşmüştür15. Bölgede yapılan jeolojik araştırmalar da bura-nın bir zamanlar ada olduğunu ortaya çıkarmıştır16. Yukarıda bahsettiğimiz bilgilerden hareketle, Ka-pıdağı Yarımadasının ilk olarak ada olduğunu, sonradan anakarayla birleşmesi sonucunda yarımadaya dönüştüğünü fakat ada karakterinden de tam olarak sıyrılamadığını anlamaktayız17.

Sonuçta ada veya yarımada tartışmaları kentin savunma varlığını hiçbir zaman değiştirmemiştir. Özel-likle kente her anlamda ulaşımı sağlayan anakara bölümü ve bu bölümdeki savunma sistemi sürekli ön plana çıkmıştır. Bu nedenle değerlendirmemize bu alandaki güney surlarla başlamayı uygun bulduk.

Güney Surları

Kyzikos Antik Kenti Surlarının ilk değerlendireceğimiz bölümü, kentin güneyinde yer alan kısım olup Güney Surlar olarak adlandırdığımız bölgedir. Güney surları, Güney Agora ve Thrakikos Limanı’nın dalgakıranı arasında, güneybatı-kuzeydoğu istikametinde uzanmaktadır18 (Resim 1). Güney surları, Kyzikos kent surlarından günümüze ulaşabilen en uzun sur kalıntılarını oluşturmaktadır. Ayrıca bu bölümdeki surların şekillenmesinde özellikle Panarmos Limanının büyük oranda etkisi olmuştur.

Yukarıda bahsedildiği gibi kent, aslında bir ada içerisine kurulduğu için en savunmasız yönü güneyi-dir. Çünkü bu yönde anakaraya çok yakındır. Bu sebeple Kyzikos’un güney surlarının diğer yönlerdeki surlara nazaran daha güçlü tutulduğunu söylemek mümkündür.

Bandırma-Erdek karayolunun hemen doğusundan başlattığımız güney surları 550.00 m boyunca Gü-ney Agora ve sonrasında devam etmektedir. Sur duvarları, bu mesafeden itibaren Panarmos Limanı’nı da içine alacak şekilde yarım daire biçiminde Thrakikos Limanı’na kadar 1448.00 m boyunca devam etmektedir. Bu uzunluğa 265.00 m’lik Panarmos Limanı dalgakıranı da dâhil edilmiştir. Bitki örtüsün-den hareketle takip edilebilen ve toplamda 1178.00 m uzunluğa sahip bu kalıntılar, farklı uzunluklar-daki 11 parçadan oluşmaktadır. Taşların genişlikleri 0.50 m ile 0.80 m arasında değişmektedir. Uzun kenarlarının ölçüsü 1.50 m’yi bulan ve genişlikleri 0.50 m ile 0.80 m arasında değişen blok taşlar, bu bölümde de yapı malzemesi olarak kullanılmıştır. Ayrıca sur duvarı üzerinde devşirme malzemelerin varlığı da söz konusudur . Moloztaş malzemenin ağırlıklı olarak kullanıldığı bu sur duvarları, günü-müzde de bahçe ve ev gibi yapıların bir kısmını meydana getirmektedirler. Bu sebeple günümüze ancak zemindeki taş kalıntıları ulaşabilmiştir. Surun alt kısmında görülebilen düzgün dikdörtgen blok taşlar, 1.00 m ile 1.50 m arasında değişen uzunluğa, 0.40 m ile 0.50 m arasında değişen genişliğe sahiptirler. Bu ölçüler surların bitki örtüsünden temizlenmesi sonucundaki mevcut hali ile alınmıştır.

Büyük İskender’in Anadolu üzerine yaptığı seferde Kyzikos, İskender’e karşı her hangi bir direnişte bulunmamıştır. Bunun üzerine İskender, kentin bağımsızlığını tanır ve imarı için yardımda bulunur. Bu dönemde anakarayla bağlantı için kentteki kanalları doldurttuğu ve doğu da ki köprünün batısına ikinci bir köprü yaptırdığı kabul edilmektedir19.

Yapılan temizlik çalışmaları sonucu bitki örtüsünün sur duvarlarına verdiği zarar bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Suru çepeçevre saran bitki örtüsünün temizlenip atılması da ayrıca çalışmaların zaman almasına neden olmuştur. Horasan harcının kullanıldığı bu sur duvarının kaplamasında kul-lanılan blok taşların dökülmesi sonucu duvarın iç kısmındaki moloz taş malzeme de ortaya çıkmıştır. Bu malzeme Horasan harcı ile birlikte kullanılarak kaynatılmış, böylece yüzyıllarca her türlü tahribata dayanıklılık gösterecek bir yapı kazanmıştır.

15 Lloyd 2007, 82 16 Ketin 1946, 89 17 Umar 2006, 74 18 Koçhan 2011, 4919 Tavukçu 1991, 29; Motor 2010, 27

258

KYZİKOS KENTİ SUR DUVARLARI VE LİMANLARI

Yapılan çalışmaların neticesinde kentin giriş kapılarından birisi olan Demirkapı20 (Resim 2) ismi ile bi-linen ve Panarmos Limanı’nın da girişi olabilecek21 açıklığın günümüzde yuvarlak kemerine ait sadece bir bölüm görülebilmektedir. Thrakia kapısı olarak da bilinen kalıntı22, mevcut haliyle 1.90 m açıklığa, 1.20 m yüksekliğe sahiptir. Alt kısımlar dökülen taşlar ve toprak ile kaplanmıştır. Sur duvarı ve kapı çevresindeki dökülen blok taşların altındaki horasan harcı ve moloz taş malzemeyi görebilmek müm-kündür. Demirkapı’nın da dik bir yamaç şeklinde son bulan Panarmos Limanı Dalgakıranı, Kyzikos Antik Kenti’nin güney sur duvarlarının son kısmını oluşturmaktadır. Bu noktadan itibaren kuzeye doğru yönelen doğu surları ve doğu yöndeki Thrakikos Limanı Dalgakıranı başlamaktadır.

Doğu Surları

Thrakikos Limanı Dalgakıranı’nın batı ucundan itibaren başlayan ve kuzeye doğru uzanan surlar Ky-zikos Antik Kentinin doğu surlarının başlangıcını teşkil etmektedir.

Demirkapı’dan kuzeye doğru Leylek Yuvası olarak adlandırılan noktaya kadar uzanan surlar kentin Doğu surları başlığı altında değerlendirilmiştir. Beş kalıntıdan oluşan ve toplamda 1097.00 m olan sur uzunluğundan günümüze ulaşabilen kalıntıların uzunluğu 147.00 m’dir. Bu kalıntılar, 5 parçadan oluş-maktadır. Bu alandaki sur duvarları genelde içte harç ve moloz taş, dış kısımda 1.50 x 0.50-0.45 m ölçü-lerindeki taşlarla örülmüştür23. Bu bölümdeki surların kuzey-güney istikametinde devam ettiğini bitki örtüsüne bakarak anlayabiliriz.

Kuzey Surları

Leylek yuvası olarak anılan bölümden Tapınak Surlarının devamındaki 30 m’lik mesafede kalıntıyla karşılaşılmayan bölüme kadar devam eden surlar kentin kuzey surlarıdır. 1814.00 m uzunluğundaki bu surlardan ancak 244 m’lik bölümü günümüze ulaşabilmiştir. Bu kalıntılar, 3 parçadan meydana gelmektedir. Kent surlarının birçok yerinde olduğu gibi bu bölümde de büyük ölçüdeki tahribat göze çarpmaktadır.

Genellikle kentin hâkim noktalarında kurulan24 Akropol ’deki sur kalıntıları, Amphiteatr kalıntıları-nın25 hemen karşısında kentin günümüze ulaşabilen en yüksek kalıntı olması ile dikkat çekmektedir. Kalıntının uzun kenarını oluşturan bölümün güney köşesinde 2.10 m yüksekliğe, 1.50 m genişliğe sa-hip olan yuvarlak kemerli bir giriş açıklığı bulunmaktadır (Resim 3). Doğuya bakan yöndeki blok taşlar hemen hemen tamamı ile korunabilmiştir. Ve bu taşlar arasında yine diğer sur kalıntılarında olduğu gibi devşirme malzeme de kullnılmıştır26. Bitki örtüsünün yoğunluğu ve aldığı koyu yeşil renkten ha-reketle bu mesafede üç kırık hatlı sur duvarının varlığı anlaşılabilmektedir.

Batı Surları

Tapınak Surlarının hemen güneybatı yönündeki 30.00 m’lik mesafede kalıntıyla karşılaşılmayan bölü-mü ile ikinci altıgen kule arasında devam eden kalıntılar, kentin batı yöndeki surlarını oluştururlar. Üç parçadan oluşan bu kalıntılardan günümüze ulaşabilen sur uzunluğu 130.00 m’dir.

20 Hasluck 1904, 1021 Hasluck 1904, 9-10 22 Koçhan 2011, 5323 Yaylalı-Özkaya 1995, 311-33024 Akarca 1987, 2525 Meral 2000, 15 26 Koçhan 2011, 57

259

ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI

Bu bölüm, Kyzikos sur duvarları üzerinde günümüze ulaşabilen iki kuleden ilki olan ve Altıgen kule olarak adlandırdığımız kalıntıyla başlamaktadır (Resim 4). Altıgen kule, Hytos Limanının da içeri-sinde bulunduğu Kyzikos’un güneybatı yönünde hâkim bir alanda bulunmaktadır. Doğusundaki kule ile beraber bu iki mimarinin burçlar olması kuvvetle muhtemeldir. Dıştan altıgen olarak düzenlenen kule, içten on iki dilimli olarak planlanmıştır. Kulenin her bir kenarı içten 7.00 m uzunluğa sahiptir. Altıgenin her köşesi içeride iki dilimli olarak düzenlenmiştir. Dilimler, altıgenin köşelerine denk gele-cek yerlerde üçgen kesitli nişlerle, kenar ortalarında düz alanlarla birbirine bağlanmıştır. Dilimler 2.50 m açıklığında, bu dilimleri birbirine bağlayan düz alanlar 0.80 m ve köşelerdeki üçgen nişler ise 1.20 m uzunluğundadır. Burcun çapı 15 m ve içeride on iki dilimli hale getiren her bir dilimde karşılıklı olarak zeminden yaklaşık 1.00 m yükseklikte 0.30x0.30 m ölçülerinde yuvalara yer verilmiştir. Bunlar arasına atılan ahşap kirişlerin atılmış olabileceği düşüncesinden hareketle raf veya benzeri bir amaçla kullanılabilecek bir alanın oluşturulduğu varsayılabilir. İç mekândaki her bir dilimde zemin seviyesin-den yaklaşık 2.60 m yükseklikte, 1.50 m yüksekliğinde olan mazgal pencerelere yer verilmiştir. Burcun duvar kalınlığı 1.80 m yüksekliği 3.60 m olarak ölçülmüştür. Burca giriş, kuzey kenardan sağlanmıştır. Kuzey kenardaki bu girişten günümüze herhangi bir kalıntı ulaşmamıştır. Bu kenarın sadece batısında 4.60 m’lik bir duvar sağlam kalabilmiştir. Ayrıca burcun içerisinde, girişin hemen doğusunda bir de sarnıç bulunmaktadır. İçerisinde bugün dahi su bulunan sarnıcın ağzındaki kemerin bir bölümü gü-nümüze kadar ulaşabilmiştir. Malzeme ve harç özelliklerinden hareketle bu burç muhtemelen Ortaçağ döneminden kalmış olmalıdır27.

Kyzikos Antik Kenti’nin batı yöndeki surlarının en son kalıntısı olan ikinci altıgen burç yer almaktadır

Bu burç da ilk burç gibi altıgen olarak planlanmıştır. Altıgenin her kenarı içeride iki dilimli olarak düzenlenmiştir. Dilimler, altıgenin köşelerine denk gelecek yerlerde üçgen kesitli nişlerle, kenar orta-larında düz alanlarla birbirine bağlanmıştır. Ancak burç, birinci burca nazaran oldukça tahrip olmuş-tur. Bu nedenle çok sağlam bir ölçüm yapılamamıştır. Burcun çapı 15.00 m olması ve iç mekândaki dilimlerin ölçülerinin birinci surdaki ölçüler ile uyuşması, bu yapının da batıdaki ile aynı ölçülere sahip olduğunu gösteren önemli ipuçlarıdır. Burcun girişi kalan izlerden anlaşıldığı kadarıyla kuzey kenarda açılmıştır. Girişin hemen batısında doğu yönde devam eden 2.20 m yüksekliğinde ve 2.00 m uzunluğunda bir de sur kalıntısı mevcuttur. Bu kalıntı, günümüze moloz yığını halinde ulaşabilmiştir. Yukarıda tanıttığımız ve burç olduğunu düşündüğümüz bu iki kule, Hellaspontus (Çanakkale Boğazı) ve Byzantion (İstanbul) arasındaki deniz ticaretinin kontrolünü sağlayan en önemli noktalardan birisi durumundadırlar28.

İkinci altıgen burç adı ile tanımladığımız sur kalıntısı ile Kyzikos sur duvarları son bulmaktadır. Bu kalıntı sonrasında kent surlarının hangi yönde devam ettiğini anlayabilmek mümkün değildir. Yapılan yüzey araştırmasında da bu sorunun çözülmesinde yardımcı olabilecek her hangi bir mimari ize veya bizi yönlendirebilecek bitki örtüsüne rastlanılmamıştır.

Limanlar

Arkeoloji alanında gelişmekte olan “ Liman Arkeolojisi” limanları, batıkları ve su altında kalmış ka-lıntıları kendisine konu edinen Sualtı Arkeolojisinin bir dalını oluşturmaktadır. Ne yazık ki ülkemiz kıyı bölgelerinde çok sayıda antik yerleşim yeri olmasına rağmen, buralardaki sualtı çalışmaları hala istenilen seviyeye ulaşamamıştır. Anadolu kıyıları, limanların varlığıyla çok büyük bir potansiyele sa-hiptir. Batı Anadolu kıyılarında, bugün bile kalıntılarına rastlanmakta olan birçok antik liman vardır. Bölgenin konumu göz önüne alındığında kıyı bölgelerdeki kentlerde limanların olması doğaldır. Deniz ticaret ağı, hem limanların gelişimini sağlamış hem de kentlerin birbirleriyle ilişkilerini arttırmıştır.

27 Hasluck 1904, 7 28 Tavukçu 1991, 9

260

KYZİKOS KENTİ SUR DUVARLARI VE LİMANLARI

Marmara Denizi ve Ege Denizi’nin kıyılarında ise birbirlerinden çok da uzak olmayan adacıkların faz-lalığı göze çarpmaktadır. Bu konum, ana karadaki insanların çok erken dönemlerden itibaren denize açılmalarını sağlamıştır.

Hytos Limanı

Kyzikos’un üç limanından en büyüğü olarak kabul edilen29 Hytos Limanı, kentin güneybatısında bu-lunmaktadır (Resim 4). Hadrian Tapınağı’nın güneydoğusunda, Güney Agora’nın güney batısında bu-lunan liman, kentin Erdek Körfezi’ne açılan bir kapısı niteliğindedir. Kyzikos, Hytos Limanı sayesinde Çanakkale Boğazı üzerinden Ege ve Akdeniz kıyılarındaki kentlerle deniz ticareti yapabilmiştir. Gü-nümüzde güneybatı-kuzeydoğu doğrultusundaki mendireği tamamıyla su altında kalan Hytos antik dünyanın deniz ticaretinde son derece önemli bir yere sahiptir30.

2008 yılında yapılan kısa süreli çalışmalardan sonra, Hytos Limanında 06-13 Temmuz 2009 tarihleri arasında Prof. Dr. Mustafa Şahin yönetimindeki bir ekip tarafından yapılan daha kapsamlı çalışma-larda mendireğin son durumu tespit edilmeye çalışıldı. En geniş yeri 13 m olan, 84 m uzunluğundaki antik Hytos Limanın mendireğinin yapımında 1 m den 2.5. m ye varan uzunluklarda blok taşların kullanıldığı anlaşılmıştır (Resim 5). Total stationla yapılan ölçüm çalışmalarında liman mendireği ve çevresinde 238 adet blok taş tespit edilmiştir. Bu blok taşların büyük çoğunluğu 1-2.5 m uzunluğun-da dörtgen formdadır. Bu blok taşlar genellikle kenetlerle birbirlerine bağlanırdı31. Bloklar arasında dolgu malzemesi olarak da “Roma Harcı” kullanılmıştır(Resim 6). Assos kentinin batısında bulunan liman mendireğinde de kullanılan bu harçtan ötürü tarihlendirme yapılabilmiştir32. Ancak bunların çok uzun dönemler boyunca kullanılmış oldukları göz önüne alındığında tarihlendirme de geçerli bil-giler verebilmeleri şüphelidir33. Ayrıca çalışmalar sırasında birde taş çapa tespit edilmiştir (Resim 7). Mendireğin güneydoğu ucunda deniz yüzeyine yakın bir derinlikte bulunan çapa, uzun kenarında 1.00 m, kısa kenarında 0.95 m ölçülerinde olup kare formlu ve üç deliklidir. Çapanın yanında herhangi bir malzeme olmadığı için tarihlendirmek zordur.

Hytos Limanının yapımında kullanılan malzeme, yapım tekniği ve Kyzikos Antik Kenti’nin tarihi ışığında liman mendireğinin MS 1-2. yüzyıl, özellikle Hadrian döneminde yoğun olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Antik çağda Ege ve Karadeniz arasında deniz ticaret ağının en önemli liman kentle-rinden biri olduğu düşünülen Kyzikos antik kenti Hytos Limanı’nın sadece antik çağda değil Ortaçağ ve Osmanlı dönemlerinde de kullanıldığı düşünülmektedir34. Hatta kent Emevi halifesi Muaviye tara-fından MS 670’de, Constantinopolis’i kuşatan Araplar tarafından ele geçirilmiş ve yağmalanmıştır35. Arap donanmasının Constantinopolis’e karşı Kyzikos’u MS 678 yılına kadar bir üs olarak kullandığı, kenti terk ederken de zarar vererek ayrıldıkları da bilinmektedir36.

Ancak bilimsel bir sonuca varabilmek ve liman kullanımına dair kesin tarihlemenin yapılabilmesi için sondaj çalışmaları yapılarak liman bölgesindeki dolgu tabakasının altında kalan verilere ulaşılması gerekmektedir. İlerleyen yıllarda yapılacak çalışmalarda Hytos Limanıyla ilgili daha kesin verilere ula-şılacaktır.

29 Strabon 2000, 930 Hasluck 1904, 135-143 31 Subaşı 1996, 4832 Akın 1991, 7433 Blackman 1982, 185-21134 Koçhan ve diğ. 2011, 191, Resim 13-15.35 Ostrogorsky 1981, 11536 Ertüzün 1998, 42; Umar 2006, 216

261

ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI

Panarmos Limanı

Kyzikos’un diğer önemli bir limanı da kentin güneyindeki Panarmos’tur. Panarmos Limanı, Bouleteri-onun güneydoğusunda, Thrakikos Limanı’nın batısında yer almaktadır. Kapıdağı’nın ada olduğu antik dönemde Kyzikos’un ana karaya en yakın noktasında bu liman bulunmaktadır. Böylece gerçekleştirilen ticari faaliyetler hem Kyzikos’a hem de güneydeki Mysia bölgesinin diğer kentlerine kolaylıkla ulaşabil-mekteydi. Ayrıca limanın kurulduğu yer dikkate alındığında önemi bir katta daha artmaktadır. Çünkü güney yönde neredeyse kentin orta noktasında bulunması ile bu liman, Bandırma ve Erdek körfezleri yönünden gelen gemilerin barınak noktası olmuştur. Özellikle yarım adaya dönüştüğü dönemde bu limanda çok sayıda geminin barındığı da araştırmacılar tarafından ileri sürülmektedir37. Ancak Pa-narmos Limanı günümüzde bataklık bir alan içerisinde kalmıştır (Resim 8). Kentin deniz ticaretinde son derece önemli bir yere sahip olan bu liman aslında Kapıdağının zamanında bir ada olduğunu des-tekleyen önemli bir kanıttır.

Antik dönemde bataklık, kumsal ya da göl olduğunu düşünebileceğimiz yerler denizle doğrudan bağ-lantı kurulabilecek alanlar olduğu için büyük ihtimalle limanlar olarak tasarlanmışlardır. Panarmos Limanı da muhtemelen bu şekilde oluşturulmuştur. Limanda kullanılan malzemenin tamamına yakın bölümü birbiriyle bütünlük gösterse de kumlarla dolması detaylı bilgilere ulaşmamızı engellemektedir.

Panarmos Limanı çevresinde yapılan yüzey araştırmalarında MÖ 4. yüzyıla tarihlendirilen ve hem iç hem de dış pazara yönelik üretim yapıldığını kanıtlayan boyalı ve tek renkli seramik parçalarla karşıla-şılmıştır38. Buluntuların varlığı limanın tarihlendirilmesinde de oldukça önemlidir. Bu seramiklerden hareketle Klasik Dönem’de Panarmos limanının faal ve oldukça da önemli bir yere sahip olduğunu söylemek mümkündür.

Panarmos Limanın’dan günümüze ulaşabilen en önemli kalıntı dalgakıranıdır Resim. Panarmos Li-manı dalgakıranı kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda yaklaşık 265.00 m uzunluğundadır. Dalgakı-ran günümüzdeki haliyle tamamıyla bitki örtüsü altında kalmıştır. Bu sebeple bahsedilen bölümle ilgili herhangi bir çalışma gerçekleştirilememiştir. Günümüzde bataklık içerisinde kalan Panarmos Lima-nının da ayrıca sütun gövdelerine, dikdörtgen blok taşlara ve profil veren mermer parçalarına da rast-lanmaktadır39 (Resim 9). Limanın güneydoğusundaki bu kalıntı güneybatı yöne doğru yaklaşık 100 m kadar devam etmektedir.

Mevcut araştırmalar ışığında sütun gövdeleri ve profilli mermer bloklar gibi kalıntıların Kyzikos’un üç limanından sadece Panarmos Limanında karşılaşılması dikkat çekicidir. Bu kalıntıların varlığından hareketle Panarmos’un Hytos ve Thrarikos Limanlarına nazaran daha özenli bir mimariye sahip ol-duğu düşünülebilir. Pire Antik Kenti’ndeki Zea (Paşa Limanı) Limanı’nda sütun sıralarıyla birbirinden ayrılan barakalar bu uygulamaya örnek gösterilebilir40.

Thrakikos Limanı

Kyzikos’un Hytos ve Panarmos limanlarından sonra üçüncü limanı Thrakikos’tur. Thrakikos Limanı, Panarmos Limanı’nın doğusunda yer almakta olup kentin Bandırma körfezi üzerinden yapılan deniz ticaretinin önemli bir ayağını meydana getirmektedir. Argonautların da uğradığı bir liman41 olan Th-rakikos Limanı, adını Thrakian ve Byzantion limanlarından gelen tüccarlardan almıştır42.

37 Motor 2010, 2838 Yaylalı-Özkaya 1995, 223-246 39 Rustafjael 1902, 178; Ertüzün 1998, 5; Motor 2010, 10. 40 Shaw 1977, 92; Gündüz 2008, 2341 Koçhan 2011, 423-42642 Hasluck-Anderson 1904, 142

262

KYZİKOS KENTİ SUR DUVARLARI VE LİMANLARI

Kentin güneydoğusunda bulunan Thrakikos Limanı, günümüzde tamamen sular altında kalmıştır. Thrakikos Limanın’dan günümüze ulaşabilen tek kalıntı ise uzunluğu yaklaşık 5 m‘yi, yüksekliği ise yaklaşık 1.50 m’yi bulan mendireğin karada kalan kısmıdır (Resim 10). Güneybatı-kuzeydoğu doğrul-tusundaki bu kalıntı, günümüze ulaşabilen kısmında kabaca yontulmuş taşlarla yapılmıştır. Bu kalıntı-larda Horasan harcı kullanılmıştır. Ayrıca Thrakikos Limanı’nın bulunduğu kısımda sur duvarlarının içinde olduğu sanılan tersanenin, sur duvarı dışında kaldığı ortaya konmuş, fakat herhangi bir kalıntı-ya rastlanamamıştır43. Limanın oldukça dalgalı olması sebebiyle 2009 kazı sezonunda gerçekleştirilen sualtı araştırmaları bu limanda yapılamamıştır.

Kısaltmalar ve Kaynakça

Akarca 1987 Akarca, A., Şehir ve Savunması, TTK, (II. Baskı), Ankara, 1987.

Akın 1991Akın., E., Antik Çağda Batı Anadolu Limanları, (Yüksek Lisans Tezi), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bi-limler Enstitüsü Klasik Arkeoloji Ana Bilim Dalı, İstanbul, 1991, 74.

Austin 1981M. Austin, The Hellenistic World from Alexander to the Roman Conguest, CUP, Cambridge, 1981.

Blackman 1982Blackman, D. J., “Ancient Harbours in the Mediterranean” (Part 2), The International Journal of Nauti-cal Archaeology and Underwater Exploration 1982, 185-211.

Dennıs - Turnbull 2004 Dennıs, P. - Turnbull, S., The Walls of Constantinople AD 324-1453, Osprey Publishing, London, 2004,

Erdoğan 1991 Erdoğan, A, Anadolu Şehir Surlarının Gelişimi, (Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlan-mamış Yüksek Lisans Tezi), İzmir, 1991.

ErtüzüN 1998Ertüzün, R. M, Kapıdağı Yarımadası ve Çevresindeki Adalar Tarih ve Arkeolojisi Üzerine Araştırmalar, Ozan Yayınları, İstanbul, 1998.

Fyfe 1936 Fyfe, T., Hellenistic Architecture, CUP, Cambridge, 1936.

Fields - Dennis 2008Fields, N. - Dennis, P., The Walls of Rome, Osprey Publishing, London, 2008.

Gündüz 2008 Gündüz, S., Antik Limanlar Işığında Mnydos Limanı ve Liman Yapıları, (Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Bursa 2008.

Hasluck - Anderson 1904Hasluck, F. W., Anderson, A. H., “On The Topography of Cyzicus”, Journal of Hellnistic Studies, XXIV/I, 1904, 135-143.

Herodotos 1991 Herodotos “Heradot Tarihi”, (Çev: M. Ökmen), Remzi Kitapevi, İstanbul, 1991.

Ketin 1946 Ketin, İ., “Kapıdağı Yarımadası ve Marmara Adalarında Jeolojik Araştırmalar”, İstanbul Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Mecmuası, Seri B, Cilt 2, 1946.

43 Yaylalı-Özkaya 1995, 311-330

263

ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI

Koçhan 2011 Koçhan, N., Kyzikos Tarihi ve Mimari Kalıntıları, Bursa, 2011

Koçhan ve diğ, 2011Koçhan, N., -Meral, K.-Motor, H.- Has, A. C., “Kyzikos 2009”, 32. Kazı Sonuçları Toplantısı I, Ankara, 2011, 188-199.

Lloyd 2007 Lloyd, S., Türkiye’nin Tarihi Bir Gezginin Gözüyle Anadolu Uygarlıkları, Ankara, 2007.

Mansel 1998Mansel, A. M., Ege ve Yunan Tarihi, TTK, Ankara 1998.

Meral 2000 Meral, K., “Kyzikos Amphitheatr Işığında Amphitheatr’larda Düzenlenen Oyunlar”, Arkeoloji ve Sanat, 94, 2000, 13-19.

Motor 2010 Motor, H., Bursa, Balıkesir ve Bandırma Müzelerindeki Kyzikos Sikkeleri, (Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi), Erzurum, 2010.

Moulton 1998 Moulton, C., Ancient Greece and Rome, Vol. 1, New York, 1998.

Rustafjaell 1902Rustafjaell, R. D., “Cyzicus”, Journal of Hellnistic Studies, XXII, 1902, 174-189.

Ostrogorsky 1981Ostrogorsky, G., Bizans Devlet Tarihi, TTK, Ankara, 1981.

Öztürk 2003 Öztürk, N., Kyzikos Kandilleri, (Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Dok-tora Tezi), Erzurum, 2003.

Strabon 2000

Strabon, Geographhika - Antik Anadolu Coğrafyası, (Çev: A. Pekman), Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2000.

Shaw 1977 Shaw, J., Greek and Roman Harbours, Athens,1977.

Subaşı 1996B. Subaşı, Klazomenai Antik Limanının Yapım Tekniği Açısından İncelenmesi ve Tarihlenmesi, (Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İzmir, 1996.

Tavukçu 1991 Tavukçu, A. Y., Kyzikos Sur Duvarları Kapıları ve Kuleler, (Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Yayınlanmamış Lisans Tezi), Erzu-rum, 1991.

Umar 2006Umar, B., Mysia, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2006.

Winter 1971 Wınter, F. E., Grek Fortifications, UTP, Canada, 1971.

Yaylalı- Özkaya 1995Yaylalı, A. - Özkaya, V., “1994 Kyzikos Kazı Çalışmaları”, XVII. Kazı Sonuçları Toplantısı II, Ankara, 1995, 311-330.

264

KYZİKOS KENTİ SUR DUVARLARI VE LİMANLARI

Resim 1- Güney sur kalıntılarından bir görünüm

Resim 2- Demir Kapı olarak anılan kısım

265

ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI

Resim 3- Akropol Kapısı

Resim 4- Altıgen Kule Kalıntıları

266

KYZİKOS KENTİ SUR DUVARLARI VE LİMANLARI

Resim 5- Hytos Limanı Kalıntıları

Resim 6- Hytos Limanı blok taşları

267

ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI

Resim 7- Hytos Limanı’nda görülen Roma Harcı kalıntısı

Resim 8- Hytos Limanı’nın da bulunan taş çapa

268

KYZİKOS KENTİ SUR DUVARLARI VE LİMANLARI

Resim 9- Panarmos Limanı bataklık alanı

Resim 10- Panarmos Limanı’nda bulunan sütun parçaları

269

ANADOLU’NUN ZİRVESİNDE TÜRK ARKEOLOJİSİNİN 40 YILI

Resim 11- Thrakikos Limanı kalıntıları