bosna hersek'te din Özgürlüğüne yönelik hâkim yaklaşıma bir meydan okuma olarak...

14
BOSNA HERSEK’TE DİN ÖZGÜRLÜĞÜNE YÖNELİK HÂKİM YAKLAŞIMA BİR MEYDAN OKUMA OLARAK MEZHEPSEL DİN EĞİTİMİ (MDE)* 1 Ahmet Alibasic** 2 Bosna Hersek devlet okullarındaki Mezhepsel Din Eğitimi (MDE) ile ilgili tartışmaları dikkatli bir şekilde okumak, okuyucuya, bu derslere yöne- lik itirazların gerçek nedeninin din özgürlüğünün liberal demokratik gele- neğini kabul edememek olduğunu gösterir. Dinin her bireyin özel meselesi olduğu ve aile ve dini topluluklar gibi alanlara münhasır olduğu yönündeki iddialar aslında din ve inanç özgürlüğüne yönelik liberal olmayan, genellik- le eski Komünist yaklaşımların somut bir örneğini teşkil ediyorlar. Bunun zıddı, bir kişinin inançlarını yayması ve onu genç kuşaklara aktarmasının o özgürlüğün bir parçası olduğunu söyler. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi- nin hâkim içtihatlarına göre devlet okullarındaki mezhepsel dini eğitim, bazı savunucularının iddia ettiği şekilde temel bir insan hakkı olmasa da meşru bir sosyo-politik taleptir. Bu talep özellikle ayrımcılığa karşı olmak gibi belli şartları karşıladığında ladini otoritelerin buna olumlu cevap vermemek için bir nedenleri yoktur. Bununla beraber (devlet okullarının mezhepsel din eği- timi) düzenlemelerinin ayrımcılık karşıtlığı sınavından geçmesi için her öğ- renciye aynı koşulları sağlaması gerekmemekte. Uygulamada Avrupa’daki devlet okullarındaki tüm dini eğitim modelleri bu konuya pragmatik bir şe- kilde yaklaşmakta ve bazı öğrencilerin –esas olarak sayıca az olmalarından dolayı- öncelikli olarak tercih ettikleri din dersini alma imkanı olmayacakla- * Bu metin kısmen şu çalışmada yer alan araştırmaya dayanmaktadır. “Vjersko obrazovanje u javnim škola- ma u Bosni i Hercegovini: Ka modelu koji podržava suživot i uzajamno razumijevanje” in Ahmet Alibašić et al., Religija i školovanje u otvorenom društvu: Preispitivanje modela religijskog obrazovanja u Bosni i Hercegovini, Sarajevo: Fond otvoreno društvo Bosna i Hercegovina, 2009, 11-34. Makalenin İngilizce’den Çevirisi: Sait Salih Kaymakçı ** Yard. Doç. Dr., Saraybosna Üniversitesi İslami Çalışmalar Fakültesi. e-mail: [email protected]

Upload: independent

Post on 02-Dec-2023

0 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

BOSNA HERSEK’TE DİN ÖZGÜRLÜĞÜNE YÖNELİK HÂKİM YAKLAŞIMA BİR MEYDAN OKUMA OLARAK

MEZHEPSEL DİN EĞİTİMİ (MDE)*1

Ahmet Alibasic**2

Bosna Hersek devlet okullarındaki Mezhepsel Din Eğitimi (MDE) ile ilgili tartışmaları dikkatli bir şekilde okumak, okuyucuya, bu derslere yöne-lik itirazların gerçek nedeninin din özgürlüğünün liberal demokratik gele-neğini kabul edememek olduğunu gösterir. Dinin her bireyin özel meselesi olduğu ve aile ve dini topluluklar gibi alanlara münhasır olduğu yönündeki iddialar aslında din ve inanç özgürlüğüne yönelik liberal olmayan, genellik-le eski Komünist yaklaşımların somut bir örneğini teşkil ediyorlar. Bunun zıddı, bir kişinin inançlarını yayması ve onu genç kuşaklara aktarmasının o özgürlüğün bir parçası olduğunu söyler. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi-nin hâkim içtihatlarına göre devlet okullarındaki mezhepsel dini eğitim, bazı savunucularının iddia ettiği şekilde temel bir insan hakkı olmasa da meşru bir sosyo-politik taleptir. Bu talep özellikle ayrımcılığa karşı olmak gibi belli şartları karşıladığında ladini otoritelerin buna olumlu cevap vermemek için bir nedenleri yoktur. Bununla beraber (devlet okullarının mezhepsel din eği-timi) düzenlemelerinin ayrımcılık karşıtlığı sınavından geçmesi için her öğ-renciye aynı koşulları sağlaması gerekmemekte. Uygulamada Avrupa’daki devlet okullarındaki tüm dini eğitim modelleri bu konuya pragmatik bir şe-kilde yaklaşmakta ve bazı öğrencilerin –esas olarak sayıca az olmalarından dolayı- öncelikli olarak tercih ettikleri din dersini alma imkanı olmayacakla-

* Bu metin kısmen şu çalışmada yer alan araştırmaya dayanmaktadır. “Vjersko obrazovanje u javnim škola-ma u Bosni i Hercegovini: Ka modelu koji podržava suživot i uzajamno razumijevanje” in Ahmet Alibašić et al., Religija i školovanje u otvorenom društvu: Preispitivanje modela religijskog obrazovanja u Bosni i Hercegovini, Sarajevo: Fond otvoreno društvo Bosna i Hercegovina, 2009, 11-34.

Makalenin İngilizce’den Çevirisi: Sait Salih Kaymakçı** Yard. Doç. Dr., Saraybosna Üniversitesi İslami Çalışmalar Fakültesi. e-mail: [email protected]

100. Yılında İmam Hatip Liseleri694

rını kabul eder. Bosna’da benzer bir durum din eğitimi için ve ulusal dersler olarak adlandırılan tarih, coğrafya, dil, edebiyat ve müzikten oluşan ders grubu için söz konusu. Sonuç olarak, Mezhepsel Din Eğitimi son yıllarda ka-muoyundaki tartışmaların merkezinde yer alsa da, konu bunun ötesinde bir öneme sahiptir ve az ya da çok din özgürlüğüne yönelik liberal anlayışıyla ilgilidir.

Son yirmi yılda Bosna toplumunun çoğunluğunun dine yönelik tutu-munda radikal bir değişiklik olmuştur. Sadece yirmi sene önce, din kamusal hayatla hiç bir ilgisi olmayan özel bir mesele olarak kabul ediliyordu. Kamu-sal algı dini gerici, reaksiyoner ve devrim karşıtı sosyal eğilimlerin kaynağı olarak kabul ediyordu. Dini topluluklar resmi olarak devletten ayrı olsalar bile hükümet tarafından yakından gözlenmekteydiler. Hukuken inananlar diğer vatandaşlara eşittiler ama gerçekte dini toplulukların inançlarını ya-şayan üyeleri siyasi, akademik, sosyal ve ticari kariyerler peşinde koşmak-tan alıkonulmaktaydılar. Hâkim kamusal eğitim her türlü dini etkiden ari kılınıyordu. Katolik, Ortodoks ve Müslüman topluluklar için din adamı yetiştirmek üzere eğitim veren az sayıdaki okul ile çocukların dini eğitim aldığı kilise ve camiler gibi sistem dışında kalan birkaç alanda da din eğitimi baskı ve yakın kontrol altında tutulmaktaydı. Genel beklenti, dinin kamu-sal alandan kovulduğu gibi sosyalist toplumun üyelerinin özel yaşamından da zamanla kaybolacağı yönündeydi. Birkaç nesil, bu gelişmenin sadece bir zaman meselesi olduğu ve gerçekleşeceği yönünde hiçbir şüphe olmadığını düşünerek büyüdü.

Ama bu durum 1980’lerin sonuna doğru çarpıcı bir biçimde değişti. Din neredeyse bir gecede büyük bir geri dönüş yaptı. Bu değişim eğitim siste-mini de etkiledi. Komünizmin çöküşünün hemen ardından MDE’nin devlet okullarına getirilmesi gündeme alındı. Birkaç yıl sonra mezhepsel dini eği-tim, birçok ilkokul ve ortaokulun müfredatına girdi. Ülkenin farklı bölgele-rindeki farklı ve değişen statüsüne rağmen on beş yıl zarfında MDE yerleş-miş bir ders hüviyeti kazandı (Kuburić & Moe 2006). Ardından 2003 ve 2004 yıllarında İlk ve Orta Öğretim İçin Çerçeve Kanun ile Dini Özgürlük Kanu-nu’nun Bosna Hersek parlamentosundan geçmesiyle konu kapsamlı bir hu-kuki çerçeve kazandı. Bunu takiben Bosna Hersek benzer temel anlaşmaları Katolik ve Sırp Ortodoks Kiliseleri ile imzaladı. Her iki anlaşma da yerel hukukun üstünde olan uluslararası anlaşmalardır ve her ikisi de kamu eği-tim kurumlarında her seviyede MDE’ye imkân sunarlar. Bosna Hersek’teki

100. Yılında İmam Hatip Liseleri 695

İslami Topluluk da benzer bir anlaşmayı imzalamaya hazırlanıyor. Bu iki an-laşmanın önemine binaen, Bosna Herksek devlet okullarındaki dini eğitimin ne şekilde tasarlandığını özetleyen maddeyi buraya alıntılamak gerekiyor. İki anlaşmanın bu konudaki maddesi benzer olduğu için birisini zikretmek-le yetineceğiz. Bosna Hersek ile Vatikan arasındaki Temel Sözleşme’nin 16. maddesi şöyle der:1. Bosna Hersek, din özgürlüğü prensibi ışığında ebeveynlerin çocuklarına

dini eğitim verme temel hakkını tanır. Akademik program çerçevesinde ebeveynler ve velilerin istekleriyle uyumlu olarak Katolik dininin tercih edenler için tüm devlet okullarında, ilkokul, ortaokul, lise ve okul öncesi eğitim merkezlerinde mecburi ders olarak, diğer zorunlu derslerle aynı şartlar altında öğretilmesini garanti eder.

2. Eğitim otoriteleri, yetkin kilise otoriteleri ile işbirliği içerisinde, ebevey-nlerin ve yetişkin öğrencilerin akademik yıla kayıt döneminde böyle bir öğretimden özgürce istifade etmelerine, bu kararları hiçbir akademik ay-rımcılığa yol açmayacak şekilde izin verir.

3. Katolik dininin öğretimi, bölge piskoposluğunun dini buyruklarına ve Bosna Hersek’te yürürlükteki kanunların sözü edilen öğretim seviyesi için gerekli gördüğü niteliklere sahip uygun öğretmenler tarafından, her ikisine dair tüm hak ve yükümlülükleri esas alarak gerçekleştirilir. Bölge piskoposluğunun dini buyrukları geri çekmesi durumunda öğretmen Ka-tolik dinini öğretmeye devam edemeyecektir.

4. Din öğretmenleri bu maddenin 1. bendinde zikredilen eğitim kurumları-nın eğitim kadrosunun tam üyeleridir.

5. Katolik dininin öğretim programı ve müfredatı, ders kitapları ve öğretici malzemeleri, Bosna Hersek Piskoposlar Birliği tarafından hazırlanmalı ve onaylanmalıdır. Katolik dininin öğretiminin hangi yollarla gerçekleştirile-ceği, Bosna Hersek yetkili otoriteleri ile Piskoposlar Birliği arasındaki özel bir anlaşmanın konusu olacaktır.

Bu noktada herhangi bir ülkede dini eğitim (DE) etrafında şekillenen bir takım sorulara net cevaplarımız var: Bu, Mezhepsel (bu durumda Katolik) Dini Eğitim’dir; devlet okullarında MDE’nin yasal ve ahlaki temeli, “ebe-veynlerin temel hakkı” ifadesindedir. Okul öncesinden liseye kadar her sevi-yede öğretilmelidir; statüsü seçmeli-zorunludur, yani eğitim yılının başında ayrımcılığa maruz kalmayacak şekilde bu dersi seçenler için zorunludur; il-gili dini topluluk, eğitimde, öğretmenlere lisans verilmesinde ve bunun geri

100. Yılında İmam Hatip Liseleri696

alınmasında, programların, içeriğin, ders kitaplarının ve eğitici materyalle-rin hazırlanmasında nihai söz sahibi olacaktır. Son olarak, MDE öğretmenle-ri tüm hak ve yükümlülüklerde diğer meslektaşlarına eşit olacaklardır.

Daha ileri tartışmalara imkân sağlamak ve eğitimde din konusuyla il-gili bazı ortak yanlış anlamaları önlemek için burada, okullarda olabilecek diğer dini eğitim modellerini özetlemek istiyorum. İtikadi, mezhepsel ya da “inanç temelli” dini eğitim, “dini talim” ya da “din öğrenimi” yaklaşımı, tek bir dinin normatif bir şekilde, içeriden ve tek doğru din olarak öğretildiği durumları tanımlar. “Bu tarz dini eğitimin tanımlayıcı özelliği, dersin ama-cının inancı aktarmak ve beslemek olduğu varsayımıdır” (Jackson and Steele 2004). O geleneğin geleneksel, muhafazakâr ya da daha liberal yorumlarına dayanabilir. Pek çok Doğu Avrupa ülkesinde dini topluluklar, devlet okul-larındaki MDE’den sorumludurlar. Slovenya ve Arnavutluk ise iki büyük istisnadır. Diğer yandan Almanya, Avusturya, Hollanda, İsviçre, Finlandiya ve diğer pek çok Avrupa ülkesinde devlet ve dini topluluklar devlet okulla-rındaki MDE’nin yürütülmesinde işbirliği içindedirler. Bu modeli mezhep-sel dini eğitim (MDE) olarak adlandıracağız.

Bunun yanında dinin devlet okullarında var olduğu en az bir model daha var. Bu da, “karşılaştırmalı din eğitimi”, “din hakkında öğrenme”, “dinler kültürü”, “dini kültürler”, “dinler tarihi”, “bütüncül dini eğitim” gibi farklı şekillerde adlandırılan “dini çalışmalar” yaklaşımıdır. Bazı ülke-lerde (mesela Büyük Britanya) devlet, bu dersin hazırlanmasında ve yürü-tülmesinde dini topluluklarla işbirliği yapıyor ve bu yüzden bu model ba-zen “mezhepsel olmayan işbirliği” modeli olarak anılıyor. Diğer ülkelerde (mesela Danimarka) devlet bu işi dini toplulukları dâhil etmeden kendisi yapıyor. Her iki durumda da bu model daha çok betimleyici ve tarihsel bir yaklaşımı benimsiyor. Din dışarıdan bir gözle öğretiliyor (Schreiner 2002b; Hull 2001). “Amaçlar, bilgi ve anlayışı geliştirmek ve aynı zamanda bu an-layış üzerine tefekkür etmek ve temel insanlık deneyimlerini ve sorularını keşfetmektir. Bu yaklaşımla devletin tarafsızlığı ve dini özgürlük hakkı ga-ranti altına alınır” (Jackson and Steele 2004). Bu modeli Dini Çalışmalar (DÇ) modeli olarak anacağız.

Bir ülkenin hangi modeli seçeceği çeşitli etmenlere bağlıdır: 1) Toplu-mun dini mensubiyeti, tek dinli ya da çok dinli olduğu, 2) Her ülkedeki dini ve seküler alanlar arasındaki ilişki, 3) Her ülkenin tarihsel geleneği, 4) Devlet okullarındaki dini eğitimin tabiatı ve amacı konusundaki fikirler (Hull 2001;

100. Yılında İmam Hatip Liseleri 697

Schreiner 2002a and 2002b). 1990’lı yıllarda, Bosna Hersek’te konunun pay-daşları, dini otoritenin pek çok açıdan sorumluluk üstlendiği MDE modelini tercih ettiler. İlk ve Orta Öğretim İçin Çerçeve Kanun’un genel varlığına rağ-men hâlihazırda yasal bir hak olan din eğitiminin düzensiz uygulamaları, özellikle Bosna Hersek Federasyonu’ndaki karmaşık ve parçalı eğitim siste-mi ile açıklanabilir (June 2003). Bu Kanunun 9. maddesine göre “okul, dini özgürlükleri, hoşgörüyü ve diyalog kültürünü teşvik eder ve korur. Bosna Hersek’teki inanç çeşitliliği göz önünde bulundurularak, öğrenciler dini eği-tim derslerine (vjeronauka), yalnızca bu dersler kendilerinin veya ebeveyn-lerinin inançlarıyla uyumlu ise katılırlar. Okul, kişinin dini inançlarını ifade etme ya da öteki din ve başka dinler hakkında bilgi edinme özgürlüğünü kısıtlayıcı herhangi bir önlem alamaz, eylemde bulunamaz. Dini eğitime ka-tılmak istemeyen öğrenciler hiçbir şekilde diğer öğrencilere karşı haksızlığa maruz kalacakları bir duruma sokulmazlar”. Kanun, dini eğitimin zorunlu değil seçmeli bir ders olduğunu ve müfredattaki diğer derslere eşit olduğu-nu özellikle belirtir.

MDE’nin devlet okullarında yer almasına yönelik ilk adımlar, ilk çok partili seçimlerin arifesinde 1991/92 eğitim yılında MDE’nin bazı Saray-bosna okullarında yer almasıyla atılmış oldu (Hašimbegović 2003). 1994 senesinde Bosna Hersek Eğitim Bakanlığı MDE’ye ilkokul ve ortaokullarda ebeveynlerin iznine bağlı seçmeli bir ders olarak yer verdi. Bu karar İslami, Katolik, Ortodoks, Yahudi ve Adventist olmak üzere beş farklı müfredat ta-sarlıyordu. Bu düzenlemeye göre dini topluluklar MDE öğretmenlerini seç-mek ve maaşlarını ödemekle yükümlüydüler; okullar ise dersin verileceği mekânı sağlayacaklardı. Bu uygulama 1996’da değiştirildi: dini topluluklar MDE müfredatını ve Eğitim Bakanlığı’nın onayından geçecek ders kitapla-rını hazırlamaya devam ettiler ama öğretmenler okul tarafından işe alınacak ve maaşları okul tarafından ödenecekti. Dini topluluklar MDE öğretmenleri-ne nitelik ve uygunluklarını onaylayan sertifika vermeye devam ettiler.

MDE’nin statüsü zaman içinde, kantondan kantona ve Bosna Hersek Federasyonu ile Sırp Cumhuriyeti’nde değişiklik gösterse de bu genel dü-zenleme halen geçerliliğini koruyor. Haftalık ders saati de zamanla değişik-lik gösterdi ama genel eğilim ortaokulun ilk iki sınıfında haftada bir saat ve ilkokullarda haftada bir ya da iki saatle sınırlamak yönündeydi. Sırp Cum-huriyetinde ve Brčko bölgesinde ortaokullarda din eğitimi bulunmuyor. Sa-raybosna kantonunda MDE ortaokullarda 2007-2008’de yer almaya başladı.

100. Yılında İmam Hatip Liseleri698

Bu dersi almak istemeyenler için alternatif bir dersin yokluğu şu anki siste-min ana sorunlarından birini teşkil ediyor. Genel olarak sadece Saraybosna ve Tuzla kantonlarındaki bazı okullar dini çalışmalar dersi (Društvo, kultura, religija; Religijska kultura; Historija religija) şeklinde hem ilkokul, hem orta-okullarda MDE’ye bir alternatif sunuyorlar. Bu tarz bir dersi tüm ilkokul öğrencilerinin yaklaşık %10’u tercih ediyor. Başka yerlerde MDE saatlerine öğrenci katılım oranı her zaman %95 ve üstü olmuştur (Pleh 2007: 55).

2000 yılından beri Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (OSCE) bir-kaç diğer uluslararası kuruluşla beraber (Bosna Hersek Goethe Enstitüsü, Yüksek Temsilci Ofisi (OH)) Bosna genelinde ilkokulların son sınıfında veya ortaokulların ilk sınıfında bir Din Çalışmaları dersine (Din Kültürü ya da Kultura religija) zorunlu bir ders olarak yer veren bir pilot projeyi destekli-yorlar. Bu ders büyük dünya dinlerinin öğretilerini öğrencilere tanıtmayı ve hoşgörü ve dini çeşitliliğe saygıyı teşvik etmeyi hedefliyor. OSCE müfredat ve ders kitaplarını hazırlayarak ve bazı öğretmenleri eğiterek ilk ivmeyi sağ-ladı. Fakat dini topluluklar bunun MDE’yi ortadan kaldırmasa bile zayıfla-tacağı endişesiyle bu fikre genellikle temkinli yaklaştılar ya da karşı çıktılar. OSCE zamanla bu dersin tüm okullarda yer almasını umuyor. 2008/2009 öğretim yılının ikinci yarısında Sırp Cumhuriyeti bu derse tüm ortaokullar-da bir dönem yer vermeye karar verdi ama bu denemenin nasıl bir sonuç vereceği henüz belli değil. Sırp Ortodoks Kilisesi mükerreren buna itirazını dile getirdi ve ebeveynleri boykota davet edeceğini temin etti (Pravoslavna crkva će pozvati… 2009).

Bazı uluslararası ve yerel çevreler MDE modeline her zaman kuvvetli direniş gösterdiyse de, bu modelin Bosna Hersek’e getirilmesi başlangıçta kamuoyunda çok az tartışma yarattı. Ancak MDE birkaç sebeple kamuoyun-da ara sıra eleştiriye uğradı. Birkaç sene önce Müslüman topluluk Saray-bosna kantonu ortaokullarında MDE’ye yer verilmesini talep ettiği zaman ve 2008 yılı başında Saraybosna çocuk yuvalarında MDE’ye yer verileceği zaman yürürlükteki MDE sistemi eleştirilerin hedef oldu. İlk karşı çıkanlar Sosyal Demokrat Parti (SDP), bazı ebeveynler, gazeteciler, entelektüeller ve bağlantılı bir grup sivil toplum örgütüydü (Disiplinlerarası Doktora Sonrası Çalışmalar Merkezi Mezunları (ACIPS) ve diğerleri.). Diğer tarafta ise bazı vatandaş grupları, Saraybosna çocuk yuvaları okul idaresi, Müslüman top-luluk ve Katolik Kilisesi liderliği yer almaktaydı. Bosna Hersek’teki ulusla-rarası topluluk da kısa süre içinde tartışmaya dâhil oldu. Ülkedeki OSCE

100. Yılında İmam Hatip Liseleri 699

misyonu, MDE hakkını reddetmeden bu girişimi iki açıdan sorguluyordu. İlk olarak Müslümanların Saraybosna kantonundaki sayısal üstünlükleri göz önünde bulundurulunca, MDE’nin okullarda verilmesi, sayılarının azlı-ğı dolayısıyla kendi dinlerinde MDE alamayacak gayrimüslim çocuklar için haksızlık olarak görülüyordu. İkinci olarak bu girişim, en genç nesilde belli dini ya da etnik bir gruba değil, Bosna’ya aidiyet hissini geliştirme ihtiyacı açısından sorgulanıyordu (OSCE 2007). OSCE ve SDP bildirileri Müslüman topluluğu sert bir dil kullanan karşı bildiriler yayınlamaya sevk etti. (“Osu-da satanizacije islama” 2008: 11). Müslüman topluluk içerisinden de çocuk yuvalarında MDE verilmesine karşı görüş bildirenler oldu (Silajdžić 2008; Spahić 2008). Takip eden aylarda medyada MDE konusu yer aldı, bu konuda kamuya açık tartışmalar düzenlendi, dilekçeler imzalandı ve siyasi partiler konu ile ilgili bildiriler yayımladılar. Yüksek temsilci Miroslav Lajčak bile ço-cuk yuvalarında MDE’ye karşı çıkanları destekleyen yorumlarda bulundu. Dinin Bosna Hersek toplumunda son derece ayrıştırıcı bir mesele olmaya devam ettiği ve az sayıda kimsenin konuyu mantık çerçevesinde tartışmaya hazır olduğu ortaya çıktı (Hodžić 2008).

Tartışma süresince MDE başka pek çok şeyin yanında 1) laiklik prensi-bini ihlal etmek 2) ayrışma ve etnik bölünmeleri artırmak 3) azınlıklara kar-şı ayrımcılık yapmak ve 4) çocuklara uygun olmayan bir içerik yüklemekle eleştirildi.

MDE’ye yönelik en yaygın eleştirilerden bir tanesi, seküler devlet ya da devlet ile dinin/dini toplulukların ayrı olması prensibiyle çelişiyor ol-duğuydu. SDP, MDE’yi “radikal İslamlaşmanın” başlangıcı olduğu şeklinde suçladı (SDP, Oslobođenje, 7 February 2008: 4.); bu ifade, Müslüman toplu-luğun İslamofobya suçlamalarına neden oldu. Birçok önde gelen Saraybos-na vatandaşının imzaladığı bir bildiri kamuoyuna Bosna Hersek’in seküler bir devlet olduğunu hatırlatıyordu. Bildiri, dinin “kişiye özel bir mesele” olduğunu belirterek sonlanıyordu; bu ise, dini baskılayan ve tüm inananlara karşı etkili bir ayrımcılık uygulayan din karşıtı Komünist devlete nostalji duyulduğu eleştirilerini beraberinde getirdi (Zaustavite religijsku segrega-ciju… 2008). Bu şekilde bir akıl yürütmeyi normatif bir tartışmada yenilgiye uğratmak kolay olsa bile, pek muhtemel ki, MDE’ye karşı öne sürülen diğer tüm nedenlerin arka planını bu oluşturuyordu.

Şu anki MDE modeline yönelik en genel şikâyet, Bosna Hersek toplu-mundaki ayrışma (segregation) ve bölünmenin artacağı yönündeki endişedir

100. Yılında İmam Hatip Liseleri700

(Trbić 2007: 11-12). Saraybosna çocuk yuvalarında MDE’ye yer verilmesini engellemeye yönelik beş bin kişinin imzaladığı bildirinin başlığı “Saraybos-na çocuk yuvalarında dinsel ayrışmayı durdurun” idi. Ayrıca “Hiç kimsenin çocukları ayırmaya hakkı yoktur (Zaustavite religijsku segregaciju… 2008)” denmekteydi. MDE’nin hemen hemen tüm muhaliflerinin bildirilerinde tam olarak bu fikre vurgu yapılmaktaydı. SDP ve OSCE’nin beyanlarında da bu noktaya yer veriliyordu. MDE’ye karşı çıkanlar genelde bu eğitimi toplum-sal uyuma ve nihai olarak da Bosna devletinin geleceğine bir tehdit olarak algılamaktalar.

MDE’ye karşı yöneltilen diğer bir eleştiri, bu dersin azınlıklara karşı ay-rımcılığa yol açtığı. Bu mesele, MDE’nin tüm öğrenci gruplarına verilmediği okul ortamlarında ortaya çıkıyor. Bu tür bir uygulamanın farklı nedenleri olabilir ancak genellikle belli bir gruptan sayıca çok az öğrenci olması ya da bölgedeki nitelikli öğretmenler azlığından kaynaklanıyor. Pek tabii bu du-rum daha ileri sonuçları beraberinde getirmekte ve potansiyel olarak azınlık haklarının ulusal ve uluslararası kanunlara göre ihlali anlamına gelmekte-dir. Durumdan en sık etkilenen gruplar, geri dönüş yapan mültecilerin ve ateistlerin çocukları ile başka sebeplerle MDE’ye katılmayı reddedenlerdir. Alternatif ders sunma şartlarının tamamını karşılayan okulların sayısı ol-dukça az. Alternatif derslerin olmaması, mevcut MDE’nin tercih edilmesi yönünde öğrenci ve veliler üzerinde fazladan bir baskı oluşturuyor. Bu da bazı tenkitçilere göre MDE’yi etkili bir biçimde zorunlu ders haline getiriyor. Avrupa’da benzer durumların olduğu yerlerde, İtalyan Yüksek Mahkemesi, devletin alternatif bir ders sunmakla yükümlü olduğuna hükmetti. Benzer şekilde Yüksek Temsilci Baş Vekili ve Brčko gözlemcisi Raffy Gregorian, al-ternatif derslerin sunulacağı vakte kadar Brčko bölgesinde MDE’ye birkaç sınırlama getirdi. Bu sınırlamalar: 1) MDE ders notunun öğrencinin toplam not ortalamasının dışında tutulması ve 2) MDE’nin ilk ya da son ders olarak öğrencinin programında yer alması (OHR 2008).

Son olarak çocuklara erken bir dönemde yaşlarına uygun olmayan bir içerik yüklemek özellikle okul öncesi eğitim kurumlarındaki MDE’ye yönel-tilen bir diğer eleştiri (Nurikić 2008a). Gazeteciler, pedagoglar, psikiyatristler ve hatta bazı ilahiyatçılar üç ila beş yaş arası çocuklara din eğitimi vermenin erken olduğunda ısrar ediyorlar. “Yuvalardaki din eğitiminin çocuklarda korku ve güvensizliği beslediği” de iddialar arasında (Kruša 2008: 24). İlginç bir şekilde bu beyanlarda bulunanların hiçbiri, herhangi bir bilimsel kanıt

100. Yılında İmam Hatip Liseleri 701

öne sürmediler. İddiaları ortaya atanların yetki ve itibarları göz önünde bu-lundurularak bu iddiaların kabul görmeleri beklenmekteydi.

Mezhebe bağlı Din Eğitiminin destekçileri de çeşitli karşı argümanlar öne sürdüler ve muhaliflerinin argümanlarındaki kusurlara dikkat çektiler. Bu grubun en sık tekrarladığı argüman, MDE’nin dini toplulukların ortak hakkı olduğu gibi, ebeveynlerin de vazgeçilemez, bireysel insan hakkı oldu-ğudur (“Da za izborni predmet… 2008). Yakından incelenirse bu argümanın bazılarının düşündüğü kadar belirleyici olmadığı ortaya çıkar. Avrupa’daki insan hakları geleneğine toplu bakıldığında, ebeveynlerin çocuklarını kendi inanç sistemlerine göre yetiştirmeleri devlet için negatif bir yükümlülüktür, yani devlet, din eğitimini desteklemek zorunda değildir, yalnızca ebeveynle-rin bunu gerçekleştirmesine engel olmamak durumdadır (Moe 2005). Fakat Avrupa parlamentosu farklı bir tutum takındı (Kodelja and Bassler 2004: 26).

Malumu basitçe ilan eden hukuki argüman ise çok daha güçlü: Çeşitli ulusal yasalara ve Bosna Hersek’in imzaladığı uluslararası anlaşmalara göre MDE yasal bir haktır. (Mahmutović 2008: 7). Bu açıdan bakılınca MDE’ye karşı çıkan tüm sesler aslında, geniş toplumsal müzakerelerin ardından kabul edilen mevcut kanunlara itibar etmeme çağrısında bulunuyorlar. MDE’nin savunucularına göre kanunlar, istediğimizi seçip alabildiğimiz bir açık büfe değildir. Aksi halde ülkenin uzun yıllardır muztarip olduğu hukuki nihilizm tuzağına düşme riskiyle karşılaşırız (Prof. Fikret Karčić ile şahsi iletişim). Çıkan sonuç hoşumuza gitsin gitmesin hukukun üstünlüğü muhafaza edilmelidir.

Sekülerlik prensibinin ihlaliyle ilgili endişelere verilen cevap dolaylıdır ve özünde çok dinli olmasına rağmen aslında MDE’nin var olduğu diğer Av-rupa ülkelerindeki (Almanya, Avusturya, İspanya, İtalya vb.) uygulamalara odaklanır. Bu ülkelerde aralarında Müslümanların da yer aldığı belli dini gruplar çeşitli nedenlerle kendi MDE’lerine sahip değiller ama bu sistemi değersiz kılmıyor (Aslan 2009). Bu “Avrupa” argümanına verilen cevapla-rın en tuhaf ve muammalısı “Avrupa modeli Bosna Hersek için tavsiye edile-bilir değil” diyen Frensizken papaz ve profesör Luka Markešić’in cevabıydı (“Evropski model” 2008: 3).

Ayrıştırma (segregation) suçlamasına cevap olarak şunu belirtmek gere-kir ki Bosna Hersek gibi çoğulcu bir toplum, bu yapısını gençlerinden sak-layamaz ve saklamamalıdır. Aksi takdirde durum dini yasaklamaya doğru gider çünkü dinin kendisi insanları ayırıyor; bu nokta kamuoyundaki tartış-

100. Yılında İmam Hatip Liseleri702

malar sırasında da dile getirildi (Jukić 2008: 7). Bosna Hersek toplumu tam tersine genç nesillerine farklılıkları kabul edip bunları yok etmeden ve hiçbir grubu asimile etmeden bu farklılıklarla yaşamanın yollarını öğretmek için her tür çabayı göstermelidir. Boşnak ulusal kimliğinin inşası, çeşitli halk-larının özel kimliklerine zarar vermemelidir ve vermek zorunda değildir. Gerçek şu ki Bosna Hersek’te özel kimliklerin sindirilmesi yönünde kırk yıl süren çabalar tümüyle başarısız olmuştur. Bu başarısızlık tam da Komünist rejimin özel ve kapsayıcı üst kimliklerin bir arada büyümesine izin vere-meyişinden ya da bunu sağlamayı reddetmesinden kaynaklanıyordu. MDE savunucularına göre buradan çıkarılacak ders, kamusal alanda dini kimlik-lerin bastırılması çabalarının otoriter bir toplumda sonuç vermemişken de-mokratik bir toplumda boşa çıkacağıdır. Çocuklara ırk, dil, cinsiyet farklılığı ve başka farklılıklara saygı duymak öğretildiği gibi, dini farklılıklara saygı duymak da öğretilmeli (Hodžić 2008). MDE ayrıştırma değil, özgürlük ve hürriyet ifade eder. Son olarak, devlet okullarındaki öğretmenlerin çocukla-ra farklılıklar dünyasını tanıtmada bazen ebeveynlerden daha iyi oldukları-nı söylemek gerek (Jukić 2008: 8).

Ayrımcılık (discrimination) argümanı için ise şunları ifade etmeliyiz: Bazı öğrencilerin, sayıca az ve küçük alt-gruplara mensup olmaları ya da eğitim elemanı yokluğu sebebiyle MDE veya benzeri dersleri alma hakla-rından fiilen mahrum bırakılacak oldukları inkâr edilemezse de, eşitlik ilke-si gereği herkesin bu hakkını yok sayıp çoğunluğu mağdur ederek durum düzeltilemez. Azınlığın da, çoğunluğun da sultası kabul edilemez. Sorunu çözmenin yolu, tüm devlet okullarında MDE’yi yasaklamak değildir. Bura-da azınlıklar konusunda olduğu gibi kanunların bir yönüyle uygulanmadığı durumlarda çözüm, kanunları tamamen askıya almak değildir. Bu mantıkla hareket edecek olsak tüm kanunları iptal etmemiz gerekir. Çözüm hukukun uygulanması için daha fazla çaba göstermektir (Jukić 2008: 8). Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ifadesiyle çoğulculuktan kaynaklanan gerilimler yaşandığında “otoritelerin görevi… çoğulculuğu tasfiye ederek gerilimin nedenini böylece ortadan kaldırmak değil, rakip grupların birbirine hoşgörü beslemesini temin etmektir” (OSCE/ODIHR 2007: 32).

MDE’nin çocuklara yaşlarına uygun olmayan malzeme yüklediği iddi-asına cevap olarak İslami bir gazetenin editörü, çocuklar metafizik için çok küçük olsalar bile, güzel örnekleri takip ederek yeni alışkanlıklar kazanmak ve temel dini metinleri ve ilahileri ezberlemek için çok küçük olmadıklarına

100. Yılında İmam Hatip Liseleri 703

dikkat çekti. (Kadribegović 2008: 5). Ayrıca hem Müslüman hem de Katolik topluluklarının açıklığa kavuşturduğu üzere okul öncesi eğitim kurumların-daki MDE, ilkokullardaki gibi düzenli ders saatlerinden oluşmuyor. MDE uygulaması çocuklara öğretilen ayrı bir ders olmaktan çok, onlarla yapılan günlük faaliyetlerin bir yönünü teşkil eder (Alibašić and Zubčević 2009; Ju-kić 2008: 7-8).

2008 yılı Saraybosna’sında sokak şiddeti ve artan çocuk suçlarının oldu-ğu bir ortamda MDE savunucuları “ahlaki bir argüman” da ileri sürdüler. MDE’nin çocukların ahlaki gelişimine katkıda bulunabileceği ve de bulun-duğu mükerreren dile getirildi. (Štulanović 2008: 24; Omerdić içinde “Islam je lijek za drogu” 2008: 24; din eğitimi öğretmenleriyle özel iletişim).1 Fa-kat bu iddialar herhangi bir istatistik veya araştırmayla desteklenmiyordu. Muhtemeldir ki devlet okullarındaki MDE’nin çocukların davranışları üze-rindeki etkisini değerlendiren ilk çalışmaları görmemiz için bir kaç yıl daha beklememiz gerekecek. O vakte kadar MDE’nin ahlak açısından değerine yönelik pek çok spekülasyon yapılacak ve bizlerin bu fikirleri tam bir güven-le kabul etmesi ya da reddetmesi zor olacaktır.

Genel olarak bu tartışmaların pek çoğu yanlış bilgilendirmeli, ispatı ol-mayan, sıklıkla dogmatik ve kötü argümantasyona dayalıdır (bir örnek için bkz. Kazaz 2008: 25). Tartışmanın katılımcıları zaman zaman, ilgili ulusal ve uluslararası mevzuata dair en temel konularda bilgisiz olduklarını ve bölgede din eğitimi alanında pek çok imkâna kapı aralayan zengin Avrupa Birliği uygulamalarının farkında olmadıklarını gösterdiler (Kodelja & Bass-ler 2004; Yapi 2006). Bosna Hersek okullarında şu anda uygulamada olan MDE’ye yönelik temel kavrayış eksiklikleri de ortaya çıkmıştır. Tartışmala-rın, ilgili politikalara dair sonuç verdiği birkaç örnek mevcuttur. Bunlardan biri, Sosyal Demokrat Parti’nin, yasaların şart koştuğu “özel uygulama dü-zenlemesi”nin devlet tarafından MDE için yürürlüğe koyulmadığı yönün-deki tespitiydi (Oslobođenje 18. 2. 2008: 4). Yani toplumsal uyum açısından MDE’nin getirebileceği olumsuz sonuçlara haklı olarak ışık tutulmakla be-raber, durumu iyileştirmek için makul herhangi bir öneride de bulunulmuş değil. Tartışmanın bir tarafı hâlihazırdaki mezhepsel eğitim modelinden ta-mamen uzaklaşmayı önerirken, karşı taraf mevcut durumun devamını ya da MDE’nin devlet okullarında daha fazla yer almasını savunuyor. Sonuç olarak entelektüel elitler arasındaki tartışmada bir tür tıkanıklık yaşanıyor.

1 DA za izborni predmet vjeronauke u vrtićima i svim drugim obrazovnim ustanovama„ http://www.petitio-nonline.com/zadjecu/petition.html.

100. Yılında İmam Hatip Liseleri704

Şu anki düzenleme, çocukların kendi kültür ve geleneklerine ait değer-lerle eğitilmeleri hususunda yasaların öngördüğü bireysel haklar ile ilgili topluluğun bu değerleri koruma ve yeni nesillere aktarma hakkının gereğini yerine getiriyor.

Dini Çalışmalar yaklaşımına muhalif olanlar ayrıca sekülerliği savunan-ların, özgürlüğü ayrışma (segregation) ile karıştırdıklarını ileri sürüyorlar (Jukić 2008: 8). Onlara göre sekülaristler MDE’nin ayrıştırıcı eğilimlerine o kadar fazla vurgu yapıyorlar ki, içimizdeki farklı çocuklarla yüzleşmekten kaçıyorlar. Dini Çalışmalar yaklaşımının muhalifleri bunun, dini çeşitliliğin bir avantaj ya da zenginlik kaynağı olarak değil, bir problem olarak görül-düğü anlamına geldiğini iddia ediyorlar (Hodžić 2008). Gerçekten de Dini Çalışmalar yaklaşımının önerdiği şey, probleme bir çözüm değil, ondan im-tina etmek. Eğer tarih bir hikmet kaynağı ise, mezhebe dayalı olmayan din eğitiminin yahut din eğitiminin devlet okullarından tamamen kaldırılması-nın çözüm olmayacağı sonucuna rahatlıkla varabiliriz. Sosyalist Yugoslavya dini sistematik olarak okullardan dışladı, özel dini kimlikleri baskıladı ve kardeşlik ve birlik (bratstvo i jedinstvo) politikası güttü. Ancak sistemli bir şekilde 45 yıl boyunca bu tarz bir beyin yıkamanın ardından böylesi bir sü-rece tabi tutulan insanlar yine de komşularını kolaylıkla öldürdü, katletti (Nurikić 2008b: 25). Savaş suçlusu Ratko Mladić ateist bir terbiye ve eğitimin eseriydi. Buna rağmen 11 Temmuz 1995’te Srebrenitsa’ya girdiğinde asker-lerinin gerçekleştirdiği soykırımı dini sebeplere dayandırarak meşrulaştır-mıştır; “Türklerden intikam” -yani Müslümanlardan-. Bu yüzden MDE’yi ülkenin geleceğini ve çoğulculuğunu tehlikeye atmakla suçlamak tamamen tarihi tahrif etmektir. Özel kimliklerin bastırılmasına dayalı bir ortak yaşam düşüncesi, on yıllarca süren düzenli çabalara rağmen Bosna Hersek’te başa-rıya ulaşamadı. Yalnızca, hem özel kimlikleri, hem de üst bir Bosna Hersek kimliğinin teşvikinden doğan vatanseverlik ruhunu onaylayacak özgün bir çoğulculuk ya da çok kültürlülük bir şansa sahip gözüküyor.

Kaynaklar

Alibašić, A., Asim, Z. (2009). “Islamic Education in Bosnia and Herzegovina”, in Ednan Aslan (ed.), Islamische Erziehung in Europa / Islamic Education in Europe. (Wie-ner Islamisch-religionspädagogische Studien; 1). Vienna: Böhlau, 2009, pp. 43-57.

Annan, K. (2001). ‘Intolerance is taught and can be untaught’, Press Release, SG/SM/8046, 28. 11. 2001.

100. Yılında İmam Hatip Liseleri 705

Basic Agreement between the Holy See and Bosnia and Herzegovina.DA za izborni predmet vjeronauke u vrtićima i svim drugim obrazovnim ustanovama.

(2008). http://www.petitiononline.com/zadjecu/petition.html, 10. 6. 2008.“Evropski model nije preporučljiv za BiH” (2008). Dnevni avaz, 11. 2. 2008, p. 3.Framework Law of Primary and Secondary Education in Bosnia-Herzegovina,” Službeni

glasnik BiH br. 18/03.Gearon, L. (2004). Citizenship through Secondary Religious Education. London: Rout-

ledgeFalmer.Hašimbegović, E. (2002). “Nastava vjeronauke u obrazovnom sistemu Bosne i Herce-

govine sa akcentom na islamsku vjeronauku”, paper presented at the conference “Churches in former Yugoslavia”, Münster, Germany, 29 Oct-3 Nov, 2003.

Hodžić, D. (2008). „Religija je odgoj“, Dani, 15. 2. 2008., 5, 77.Hrvatska biskupska konferencija. (2000). Župna kateheza u obnovi župne zajednice:

plan i program. Zagreb-Zadar, 2000.Hull, J. M. (2001). „The Contribution of Religious Education to Religious Freedom: A

Global Perspective“. http://www.iarf.net/REBooklet/Hull.htm, 12. 5. 2008. Interreligious Council in B&H. (2008). (Zajednički stavovi i načela o vjeronauci Radne

grupe za obrazovanje). Sarajevo, 4 November 2008.“Islam je lijek za drogu” (2008). Dani, 8. 2. 2008, 24.Jackson, R., and Karen S. (2004). „Problems and Possibilities for Relating Citizenship

Education and Religious Education in Europe“. http://folk.uio.no/leirvik/OsloCo-alition/JacksonSteele0904.htm, 8. 6. 2008.

Jukić, P. (2008). “Tko će Bogu postavljati granice”. Dani, 25. 4. 2008, 7-8.Kadribegović, A. (2008). “Klikovanje i segregacija”. Preporod, 15. 2. 2008, p. 5.Kazaz, E. (2008). “Trijumf religijske banalnosti”. Dani, 8. 2. 2008., 25.Kodelja, Zdenko and Terrice Bassler. (2004). Religion and Schooling in Open Society: A

Framework for Informed Dialogue (Ljubljana, Open Society Institute). Kruša, L. (2008). “Vjeronauka u vrtićima rađa uplašenu i nesigurnu djecu”, interview.

Dnevne novine San, 21. 2. 2008, p. 24.Kuburić, Z., Christian, M. (2006). Religion and Pluralism in Education: Comparative

Approaches in the Western Balkans (Novi Sad: CEIR).Lindholm, T., W. C. D. Jr., ve Bahia, G. T. (2004). Facilitating Freedom of Religion or

Belief: A Deskbook. Leiden: Martinus Njihoff.Mahmutović, A. (2008). “Zakon je to omogućio, roditelji to žele i mi samo trebamo to

ispoštovati”, interview. Preporod, 15. 2. 2008, 7.Moe, C. (2005). “Religious Human Rights and religion in Schools”, http://christianmoe.

com/en/papers/HRsRelEd, accessed 7 July 2008.Nurikić, E. (2008a). “Vjeronauka i u porodilišta!”. Dani, 8. 2. 2008.Nurikić, E. (2008b). “Ateisti su počinili zločine”. Dani, 18. 4. 2008, 24-25.

100. Yılında İmam Hatip Liseleri706

Office of High Representative. (2008). “Supervisory Order Protecting Freedom of Re-ligion with Respect to the Conduct of Religious Education and the Employment Status of Teachers of Religion in Brcko District Public Schools”, 13. 8. 2008.

OSCE/ODIHR. (2007). Toledo Guiding Principles on Teaching About Religions and Be-liefs in Public Schools (Warsaw: OSCE/ODIHR, 2007).

OSCE Mission to B&H. (2007). „Na putu ka vjerskom suživotu i razumijevanju u BiH: Izvještaj o provedbi pilot-projekta Kulture religija“, Sarajevo, Septembar 2007.

“Osuda satanizacije islama i muslimana te narušenih međuljudskih i međustranačkih odnosa čelnika Bošnjaka.” (2008). Prepord, February 15, 2008.

Pleh, M. (2007). “Analiza praćenja nastave vjeronauke,” Novi Muallim 31.“Pravoslavna crkva će pozvati roditelje na bojkot nastave”. (2009). Global, no 1: 25-26.Silajdžić, A. (2008). „Bio bih nemusliman ako bih tvrdio da ateisti nemaju morala“,

intervju, Start magazine, br. 240, 18. 2. 2008, 10-13, 85.Spahić, Mustafa. (2008). “Mustafa Cerić je funkciju reisul-uleme stavio u službu do-

maćeg medijskog Arkana”, interview. Dani, 22. 2. 2008, 18-21, 90-92.Schreiner, P. (2002a). ‘Different Approaches - Common Aims? Current Developments

in Religious Education in Europe’ in Peter Schreiner, Hans Spinder, Jeremy Tay-lor and Wim Westerman (eds) Committed to Europe’s Future: Contribitions from Education and Religious Education: A Reader, Münster: Coordinating Group for Religious Education in Europe (CoGREE) and the Comenius Institut, 95-100.

Schreiner, P. (2002b). The challenge facing religious education in Europe: Contribution to the Forum of the Council of Europe: The new intercultural challenge to educa-tion: religious diversity and dialogue in Europe’, Strasbourg, Council of Europe, www.comenius.de/index.cfm (downloaded 2/3/04).

Štulanović, M. (2008). “Populaciji mladih, neiskvarenih ljudi trebamo prezentovati pra-ve moralne vrijednosti”, interview. Preporod, 15. 2. 2008, p. 24-25.

Trbić, D. (ed.). (2007). Education in Bosnia and Herzegovina: What Do We Teach our Children? Review of the contents of the ‘National Group of Subjects’ Textbooks. Sarajevo: Open Society Fund B&H.

Trbić, D., Snježana, K. H. (2007). Education in Bosnia and Herzegovina: What do we teach our children? Surveying Attitudes of Students and Parents about Values in Curricula and Textbooks in Primary and Secondary Schools in B&H. Sarajevo: Open Society Fund B&H.

UNHCHR. (2008). “The role of religious education in te persuit of tolerance and non-discrimination”. http://www.unhchr.ch/html/menu2/7/b/cfedu-basicdoc.htm, 8. 5. 2008.

Yapi, Hukuki et al. (2006). State and Religion in Europe: Legal Systems, Religious Edu-cation, Religious Affairs (Istanbul: Center for Islamic Studies).

„Zaustavite religijsku segregaciju u vrtićima Sarajeva“. (2008). http://www.petitiononli-ne.com/71000Sa/petition.html, 10. 6. 2008.