albert caraco- kaosun kutsal kitabı

135

Upload: ogu

Post on 03-Feb-2023

0 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

セ@セ@

1 versus fE] 、ョ」・@ - deneme

iォ@ Ergüden 1960 Istanbul 、ッオュャオN@ Galatasaray Lisesi ve bッ。コゥゥ@ Üniversitesi Ingiliz Dili ve e、・「ゥケ。エ@ bölümünde okudu. y。ケュゥ。ョュ@ cak ウ。ケ、。@ çeviri ォゥエ。「@カ。イ、イN@ aケイ」。L@ 。イャォャ@ olarak deneme türünde metinler de ケ。コュ。ォエ。、イN@

Kaos'un Kutsal Kitabi

Albert Caraco

Çeviri

iォ@ Ergüden

c;,

セ@c;,

,---1 カ M ・イ M ウオ M ウセ@

Versus Kitap (40)

Kaos'un Kutsal kゥエ。「@

Albert Caraco

Özgün Künye Breviaire du chaos, Collection Amers dirigee par le College du Revizor Editions I'Age d'Homme, Lausanne, Suisse, 1999

y。ケョ。@ h。コイャ。ケ。ョ@

ゥォ@ Ergüden

Çeviri iォ@ Ergüden

Kapak t。ウ。イュ@Bülent Arslan

Sayfa Düzeni Bülent Arslan

b。ウォ@

Can m。エ「。。」ャォ@0212 613 10 77

ISBN: 978·9944-989-41-1

VERSUS KlT AP Eylül 2007 © Her ィ。ォォ@ mahfuzdur.

Albay Faik Sözdener Sk. Benson i@ Merkezi No:21/2 k。、ォケ@ 1 Istanbul 34710 Tel: O 216 418 27 02 (pbx) Faks: O 216 414 34 42

www.versuskltap.com [email protected]

Kaos'un · Kutsal kゥエ。「@

Bir Ahir Zaman Peygamberi, sョヲャ。ョ、イャ。ュ。コ@ dョイ@

Al b ert Caraco

"Ahir zaman"; hem "yeni", "son" 。ョャ。ュョ、。L@ hem de B、ョケ。ョョ@ son günleri, ォケ。ュ・エゥョ@ kopmak üzere 「オャオョ、オオ@ günler veya ケャャ。イB@ 。ョャ。ュョ、。@ bir ibare. Caraco bu iki anlama da denk 、・ョ@ bir yazar, 、ᆳnür. Keza, Bウョヲャ。ョ、イャ。ュ。コB[@ エーォ@ öncelleri gibi, bütün nihilist fikir ve 、ョイャ・イL@ Schopenhauer, Nietzsche, hatta Malthus, Cioran ... nev-i 。ィウョ。@ュョィ。ウイ@ 。ィウゥケ・エャ・イL@ 、ョイャ・イ@ ... ョウ。ョャョ@ 。イエォ@

イ。ウエャ。ュ。、ュコ@ bir soyu ...

y。ォャ。ォ@ dört ケコケャ、イ@ Türkiye'de ケ。。ケ。ョ@ Sefa-rad bir ailenin ッャオ@ olarak 10 Temmuz 1919'da -sür-günler ve göçler コ。ュ。ョョ、。M ウエ。ョ「オャG、。@ 、ッュオ@ Al-bert Caraco. Önce Orta Avrupa'ya (Viyana, Prag, Pa-ris) göç ・エュゥ@ Caraco ailesi, sonra ォゥョ」ゥ@ Dünya Sava-@ arifesinde, Nazi tehdidi ォ。イウョ、。@ Güney Ameri-ka'ya.

Albert Caraco'nun mutlak anlamda ケ。コケ。@ adan-ュL@ münzevi ケ。。ュョ、。@ biyografinin ne kadar önem エ。、@ yine ancak eserlerine bakarak 。ョャ。ャ。ᆳbilir . Ama ウ。カ。@ ウッョイ。ウ@ Paris'ine geri 、ョョョ@

IV

onda ケ。イ。エエ@ ケォュ@ ve felaket duygusunu, ゥョウ。ョャ。@dair オュオエウオコャオオョオ@ 。ィウゥ@ ォ。イ。イケャ。@ ölçebiliriz: inti-har kesin ve tek sondur. Ancak ailesini üzmemek için, bunca ケォュョ@ üzerine bir de bunu eklemernek için erteler. Önce annesi ölür; "Bayan Anne"nin ölü-münün hemen 。イ、ョ、。ョ@ ケ。コ、@ Post Mortem, 、ッᆳュオ@ ッャュ。ョョ@ nafile ve telafisiz duygusunun -Türk-çe ifadeyle Bb。エウョ@ Bu dョケ。ABョョM en ケ・ゥョ@ ve yo-オョ@ 。ョャ。エャ。ョョ、。ョ@ biridir: Anneden nefretin ve anne sevgisinin incelikli, ender 。ョャ。エャ。ョョ、。ョ@ biri. Sonra baba ölür; daha fazla bekleyecek hiçbir ・ケ@ kalma-ュエイZ@ Albert Caraco, 「。「。ウョョ@ ölümünden birkaç saat sonra intihar eder (Eylül1971).

Bu kadar rasyonel ve エ。イエュ。ウコL@ kesin bir ィ。ケ。エョ@エ。イエュ。ウコャョ、。ョ@ geriye çok ウ。ケ、。@ ケ。ケュゥ。ョュ@

(ve okuyucu 「オャ。ュ。ュI@ ya da hiç ケ。ケュャ。ョュ。ュ@ウ。ケウコ@ eser ォ。ャュエイ[@ çünkü Caraco, ケャャ。イ@ önceden ォ。イ。イャ。エイ、@ intihar -ve ャュM。ョョ@ beklerken, tek ゥ@ olarak, düzenli ve sistematik olarak yazar, 「。ォ。@bir ・ケ@ yapmaz, sadece yazar, her gün 。ケョ@ saatlerde, 。ャエ@ saat yazar, tek bir düzeltme yapmadan yazar, in-コゥカ。ケ@ -ve 、ョケ。ケM ケ。。イN@

h。ケ。エョ、。ョ@ anlayabiliriz; çok kültürlü, çok dilli biridir Caraco. Ama bir eseri ウョヲャ。ョ、イャ。ュ。コ@ yap-maya bu ォ。、。イ@ yetmez elbette. Yirminci ケコケャョ@son peygamberi Caraco'nun eserinden イ。ィ。エウコ@ edici

V

hakikatler birer havai ヲゥ・ォ@ gibi ヲイャ。イ@ ve patlar. Bu fi-・ォャ・イゥョ@ ウッオォャオオL@ 、ッイオ、。ョャL@ berrak ォ。イ。ュウ。イャᆳ@ az イ。ウエセ。ョイ@ türdendir; ne Nietzsche'de ne de Cia-ran'da イ。ウエャ。イコ@ böylesine. Caraco B。」@ gerçekler"i çarpar yüzümüze; hem de Klasik yazariara özgü bir sadelik ve 。ォャ@ gücüyle. O bir "nesnellik ヲ。ョ。エゥゥB、ゥイN@Guy Debord'u 。ョ、イ。ョ@ M、ッイオ@ ォ。ョM bir kehanet gü-cü カ。イ、イN@ b・、、オ。ウ@ ve laneti "nesnel"dir: Ürememi-ze, üretmemize ve tüketmemize itiraz eder; dünya-ョョ@ sonunu ィ。コイャ。ケ。ョ@ ・ィゥイャ・イゥュゥコ・L@ üst üste koydu-オョオコ@ beton ケョャ。イョ。L@ budala ーッャゥエゥォ。」ャ。イ。@ ve yok olmaya mahkum kitlelere, sürüleredir onun laneti, 「」・ォャ・ュゥ@ ケョャ。イ。L@ gökten firar ・エュゥ@ tannlara -bu yüzden de B、ッイオB、オイN@ Kendini 。ョ。イゥウエャ・イ・@ ve nihilistlere ケ。ォョ@ hissetse de, ァ・ャ・」・・@ dair mutlak オュオエウオコャオオL@ felaket beklentisi onu ァ・ュゥ・L@ "reak-siyoner" -ikili anlamda: Tepkici ve gerici- tavra da yöneltir; kimi ibarelerini ュッョ。イゥ@ ケ。ョャウL@ hatta イォ@olarak görebiliriz, ama ゥュ、ゥォゥ@ zamana dair ケ。。、ᆳュコ@ B。」@ ァ・イ・ゥB@ burada 。ケイエ@ etmemek ゥュォ。ョウコ、イN@Dünyada en çok ウ・カ、ゥゥ@ ・ケゥョ L@ オケァ。イャョ@ ihanetine オイ。ュ@ birinin öfkesidir onunki. sョヲャ。ョ、イャ。ュ。コᆳャォ L@ bu ァ・ョ・ャャ・ュゥ@ nefretin ve nerede 、オイ。」。@ belli olmayan ウッイァオャ。ュ。ョョ@ insanda ケ。イ。エエ@ tedirginli-ゥョ@ de ォ。イャ、イN@

Cinsellikten Yahudi sorununa, sembolizmden fel-sefi meselelere ve edebiyata dek her alanda ケ。コュL@

VI

オ@ ana dek yirmi iki ciltlik eseri ケ。ケイッャ。ョュ@ bir ya-zar olan, ancak pek az エ。ョョ。ョ L@ pek az okunan, エ。ョョᆳュ。ケ@ ve bilinmeyi ise hem içerik hem de biçim 「。ォᆳュョ、。ョ@ hak eden Albert Caraco'nun eserinin en öz-lü ォウュ@ olan "Kaos'un Kutsal kゥエ。「B@ ideal bir ウ。ャ、ᆳイ@ malzemesi, bir dinamit, bir tahrip ォ。ャ「、イZ@ Yo-オョL@ ォウ。L@ esinli, terörist, sert, kehanet dolu, prova-katif, ォ。イ。ョャォL@ gizli -ve yeterli .. .

ョウ。ョ@ ォ。エュ。ョャ。イョ、。@ gezinen 。イ@ 。ィャ。ォ@ Caraco bir ォケ。ュ・エ@ habercisidir; ケォュ@ ve felaket kehanetin-de bulunur. Nietzsche gibi o da "ebedi tekerrür"den söz eder; ォ。ケョ。。@ geri 、ョL@ ona göre 、ゥゥ@ ilke'nin egemen ッャュ。ウ、イ@ .. _. Ama onu yeryüzüne 「。ャ。ケ。ョ@tek ・ケ@ ・、・「ゥケ。エエイN@ Kelimenin tam 。ョャ。ュケャ。@ bir Ay-、ョャ。ョュ。@ 、ョイ L@ bir Ansiklopedist, bir erüdit olan Caraco'nun Bォ。イ。ョャォ@ nihilizmi"nin ürünü olan kesinlikle ォ。イ。ョャォL@ karamsar, insandan kaçan kitap-ャ。イL@ hiçbir umuda, hiçbir ーッコゥエゥヲャゥ・@ yer vermez. Her türden イォャョ@ ve fanatizmin ケォウ・ャゥゥョ・@ エ。ョォ@ ol-、オオョ、。ョL@ her türden ィュ。ョゥコュ。ョョ@ ゥュォ。ョウコャョ@

。ォ。@ 「・ャゥイエエゥゥョ、・ョ@ 、。ケ。ョュ。ウ@ ·güç, ッォオョョ。ウ@ güç -ama mükemmel bir dilde ケ。コャュM bu kitaplar, özellikle de "Kaos'un Kutsal kゥエ。「BL@ felsefeden ziya-de bir ahlak ve tarih ォゥエ。「、イ[@ 。、。@ 、ョケ。ョョ@ ka-イ。ョャォ@ ve umutsuz, 。ケョ@ zamanda peygamberce bir エ・ィゥウゥL@ mutlak sonun kesin 。イウ@ olarak okunabilir.

VII

En sonuncu ve en radikal 。ィャ。ォョョL@ öfkeli bed-dualada dolu, ォウ。@ ヲイ。ァョ。ョャ。イ、。ョ@ ッャオ。ョ@ bu ォゥエ。「L@bir tür kutsal kitap, ォケ。ュ・エ@ 、・ケゥゥ@ olarak okunabilir; ama daha ürkütücü, çünkü gerçekçidir - çünkü za-ュ。ョ、@ bir yerden ォッョオオイ@ Caraco. Kendini herke-sin, her ・ケゥョL@ ーッャゥエゥォ。ョョL@ ォ。イョL@ コ。ュ。ョョ@ 、ョ。@

ケ・イャ・エゥイ・ョL@ 「。ォ。@ bir yerden ォッョオ。ョ@ biri. ..

Bu sesin ォ。イャォ@ 「オャュ。、ョ@ söylemek için he-nüz erken. aケォイL@ irkiltici seslerin イ・、、・、ゥャ、ゥゥョゥL@yok ウ。ケャ、ョ@ biliyoruz; Caraco'nun sesi de bize in-san denen 」。ョャョョ@ 、ッ。@ ォ。イウョ、。ォゥ@ fuzuli カ。イャ ᆳ

ョL@ ケッォャオオョ@ un 、ッ。ケ@ hiç Bゥャァゥャ・ョ、ゥイュ・ケ・」・ゥョゥBL@belki de Bイ。ィ。エャ。エ。」。ョB@ ィ。エイャ。エ。ョL@ haddimizi bil-meye, boyumuzun ölçüsüyle davranmaya davet eden e nder metinlerden ... ョウ。ョL@ (büyük ya da küçük harfli) エ。ョイ@ olmasa da edebini エ。ォョ。「ゥャゥイL@ エ。ォョュ。ᆳ

ャ@ ... Az ウ。ケ、。@ ォゥゥョゥョ@ ッォオ、オオ@ metinlerde edep duygusu, ゥョウ。ョャォ@ kadar eski ve ezoterik bir bilgi hep ウ。 ォャ、イ[@ "Kaos'un Kutsal kゥエ。「B@ da bunlardan biri. ..

Bケゥ@ okumalar" ...

iォ@ Ergüden

Ölüme 、ッイオ@ gidiyoruz, エーォ@ okun hedefe 、ッイオ@

gitmesi gibi, asla ウォ。ャ。ュ。ケ。」。ュコ@ da kesin, ölüm

bizim tek ォ・ウゥョャゥゥュゥコL@ tek ァ・イ・ゥュゥコL@ ャ・」・ゥュゥコゥ@

daima biliyoruz, herhangi bir zamanda, herhangi bir

yerde, biçiminin bir önemi yok. Çünkü ebedi ケ。。ュ@

bir 。ョャ。ュᄋウコャォエイL@ ebediyet hayat 、・ゥャ、ゥイL@ ölüm öz-

lem 、オケ、オオュオコ@ ゥウエゥイ。ィ。エエイL@ hayat ve ölüm birbiri-

ne 「。ャ、イL@ 「。ォ。@ ・ケ@ talep edenler ゥュォ。ョウコ@ ister-

ler ve tek elde edecekleri, ödülleri ise duman olup

gitmek ッャ。」。ォエイN@ Bizler, sözcüklerle yetinemeyenler,

yok olmaya イ。コケコ@ ve イコ。@ göstermekte de ィ。ォャケコL@

、。ョ。ケ@ biz seçmedik ve bize verilmekten çok daya-

エャュ @ olan bu ケ。。ュ。L@ ォ。ケァ@ ve 。」@ dolu, ョ・・ウゥ@ so-

イオョウ。ャャ@ ya da kötü bu ケ。。ュ。@ hiçbir yerde katlana-

ュ。 、ュコ@ için kendimizi mutlu addediyoruz. Bir

ゥョウ。 ョョ@ mutlu ッャュ。ウ@ neyi ォ。ョエャ。イ_@ Mutluluk türe

özgü bir durumdur, bizse cinsin ケ。ウ。ャ。イョ。@ 「。ォケッᆳ

ruz ケ。ャョコ」。L@ bu yasalardan yola ォ。イ。ォ@ 、ョケッᆳ

ruz, bu yasalar üzerine kafa yoruyor ve bu ケ。ウ。ャ。イ@

、・ イゥョャ・エゥイゥケッイオコL@ mucize 。イ。ケ。ョャ。イ@ küçümsüyoruz,

sonsuz ュオエャオャオオョ。@ 、ォョ@ 、・ゥャゥコL@ bizim gerçekli-

ゥ ュゥコ@ bize yeter, türüroüzün ウエョャ@ 「。ォ。@ yeri

kapsamaz.

2

Her birimiz tek 「。ュコ。@ ölüyoruz ve bütünüyle

ölüyoruz; bu iki hakikati ッオ@ ォゥゥ@ reddeder, çünkü

ッオ@ insan ケ。。、@ süre boyunca uyuklar ve yok

ッャ。」。@ anda uyanmaktan çekinir. y。ャョコャォL@ ölümün

ッォオャャ。イョ、。ョ@ biridir, ッオョャオォ@ asla bu okula gire-

mez, bütünlük 「。ォ。@ bir yerde elde edilemez, 。ケョ@

zamanda ケ。ャョコャョ@ da ödülüdür bütünlük. ョウ。ョャ。ᆳ

イ@ birbirinden 。ケイエ@ etmek gerekirse, insanlar üç エ。ォ ᆳ

ma 。ケイャイZ@ Uyurgezerler, ki bunlar sürüyledir; 。ォャ@

「。ョ、。@ ve 、オケ。イャ@ olanlar iki düzlemde ケ。。イャ。イ@ ve

kendilerinde neyin eksik ッャ、オオョオ@ bilerek, セゥ@ bula-

ュ。、ォャ。イ@ ・ケゥ@ aramaya 。ャイャ。イ[@ tinsel insanlar iki

kez 、ッュオャ。イ、イL@ tek 「。ャ。イョ。@ ölmek ve bütünüyle

ölmek için düzenli 。、ュャ。イャ。@ ölüme 、ッイオ@ yürürler,

ölüm 。ョョ L@ yerini ve エ。イコョ@ tesadüfen de olsa seçe-

medikleri durumda, gündelik ゥャ・イゥ@ küçümsedikleri-

ni belirtmenin tek yoludur bu onlar için. Uyurgezer-

ler putperesttir; 。ォャ@ 「。ョ、。@ ve 、オケ。イャ@ olanlar mü-

mindir; iki kez 、ッュオ@ tinseller, uyurgezerlerin ha-

yal edemedikleri, ötekilerin ise tahayyül bile edeme-

、ゥゥ@ ・ケ・@ taparlar tinde, çünkü onlar kamil insanlar-

、イL@ 、ッャ。ケウケャ。@ zaten elde ・エュゥ@ ッャ、オォャ。イ@ ・ケゥ@ ne

aramaya ォ。ャォイャ。イ@ ne de ona taparlar, çünkü kendi-

leri odur zaten.

3

ゥョ、・@ ケ。。、ュコ@ ・ィゥイャ・イ@ ölümün ッォオャャ。イ、イL@

çünkü gayri insanidirler. Bu ・ィゥイャ・イゥョ@ her biri オオャᆳ

tunun ve ャ・@ kokunun ォ・ウゥエゥゥ@ ォ。カ。ォャ。イ@ halini al-

ュエイL@ her biri binalardan ッャオ。ョ@ bir kaos ッャュオエオイL@

bu ・ィゥイャ・イゥョ@ içine ュゥャケッョャ。イ」。ュコ@ ケャ。イ。ォL@ ケ。。ュ。@

nedenimizi yitirmekteyiz. Biz çaresiz 「。ィエウコャ。イL@

kendimizi ウ。ュ。ャォ@ labirentine iyi kötü ァゥイュゥ@ hisse-

diyoruz ve buradan ancak ölümüz ォ。」。ォL@ çünkü bi-

zim ケ。コァュコ@ daima ッ。ャュ。ォエ。L@ tek 。ュ。」ュコ@ da sa-

ケウコ」。@ ölmekte. ゥョ、・@ ケ。。、ュコ@ ・ィゥイャ・イL@ 。イォョ@

her 、ョョ、・@ birbiri 。イ、ョ。@ hissettirmeden ilerli-

yor, birbirleriyle ォ。ケョ。ュ。@ özlemiyle ケ。ョー@ エオエオ。ᆳ

rak; bu ケイケ@ mutlak kaosa 、ッイオL@ オオャエオ@ ve ャ・@

kokusu içinde. ᅦ。イォョ@ her 、ョョ、・@ arazi ヲゥケ。エャ。イ@

。イエケッイL@ 「ッ@ 。ャ。ョ@ yutan i。「ゥイ・ョエョ@ içinde plasman ge-

liri ・ィゥイ@ 、オカ。イャ。イョ@ günden güne yükseltiyor. Para-

ョョ@ para getirmesi ve içinde ケ。。、ュコ@ ・ィゥイャ・イゥョ@

i lerlernesi 。イエ@ ッャ、オオョ、。ョL@ her ォオ。ョ@ evlerinin iki

misli yükselmesi ve iki günde bir ウオャ。イョ@ kesilmesi

de ュ・イオ、オイN@ mゥュ。イャ。イョ@ tek özlemi, bize ィ。コイャ。ᆳ

、ォャ。イ@ kaderden ォ。ー@ ォイ、。@ ケ。。ュ。ケ。@ gitmektir.

4

Dünya, Büyük k・ゥヲャ・イ@ öncesi gibi, yine ォ。ー。ョ、L@

1914 ケャ@ ikinci oイエ。。Gョ@ ァ・ャゥゥョ・@ ゥ。イ・エ@ ediyor, ken-

dimizi yeniden Gnostiklerin tür hapishanesi dedik-

leri ・ケゥョ@ içinde, asla içinden ォ。ュ。ケ。」。ュコ@ son-

lu evrende buluyoruz. Dört ケコケャ@ boyunca ウ。ケウコ@

aカイオー。ャケ。@ nasip ッャュオ@ ゥケゥュウ・イャゥゥョ@ sonucu bu; Ka-

der Tarih' e geri dönüyor ve birden bire nereye 、ッイオ@

yol 。ャ、ュコL@ 「。ュコ。@ gelenin nedenini soruyoruz

kendimize, giderek daha insani bir ケ。。ュ。@ ・ャゥォ@ ede-

cek ウョイウコ@ bir ilerlemeye 「。「。ャ。イュコョ@ 、オケ、オオ@

「ッ@ güven demek ki uçup gitti: Çemberin içinde dö-

nüp duruyoruz, kendi eserlerimizi bile tahayyül ede-

miyoruz. Demek ki eserlerimiz bizi 。エ@ geçti, insa-

ョョ@ 、ョエイ、@ dünya bir kez daha insan コ・ォ。ウョᆳ

dan ォ。ケッイL@ hiç ッャュ。、@ kadar ölümün gölgesinde

ゥョ。@ ediyoruz 「ゥョ。ャ。イュコL@ ölüme bizim 。エ。ヲ。エュコ@

miras kalacak, ーャ。ォ@ olma vakti ケ。ォャ。ケッイL@ gelenek-

lerimiz giysiler gibi birbiri 。イ、ョ。@ üzerimizden 、・ᆳ

rek bizi ーャ。ォ@ 「イ。ォ。」。ォャ。イL@ ancak o zaman ケ。イァャ。ᆳ

ョ。」。コL@ 、ュコ@ ーャ。ォ@ içimiz 「ッL@ 。ケ。ォャ。イュコョ@ al-

エョ、。@ uçurum, 「。ャ。イュコョ@ üzerinde kaos.

s

ョウ。ョャ。イ@ hem özgürdür hem 「。ャL@ arzu ettiklerin-

den daha özgür, fark ettiklerinden daha 「。ャ、イャ。イL@

çünkü ヲ。ョゥセ・イ@ kitlesi uyurgazerlerden ibarettir ve on-

ャ。 イョ@ uykudan オケ。ョュ。ウ@ asla düzenin ォ。イョ。@ 、・ゥャᆳ

dir, yönetilemez olurlar çünkü o zaman. Düzen in-

ウ。 ョャ。イョ@ dostu 、・ゥャ、ゥイL@ ッョャ。イ@ keyfince yönetmekle

yetinir, ender olarak オケァ。イャ。エイュ。ケ。L@ daha da ender

olarak ゥョウ。ョゥャ・エゥイュ・ケ・@ 。ャイN@ Düzen 。ュ。コ@ olma-

、ョ 、。ョL@ onun ィ。エ。ャ。イョ@ günün birinde telafi ede-

cek olan ・ケ@ ウ。カ。エイL@ ve düzen bu ィ。エ。ャ。イ@ iyice ar-

エイ、 @ için ウ。カ。。@ gidiyoruz; ウ。カ。@ ile istikbal birbi-

rinden 。ケイャュ。コ@ gibiler. Tek kesinlik オ、オイZ@ Ölüm,

1 k kelimeyle, her ・ケゥョ@ 。ョャ。ュ、イL@ insan ölüm ォ。イᆳ

ウョ、 。@ ウイ。、。ョ@ bir ・ケ、ゥイ@ ケ。ャョコ」。L@ halklar da 。ケョ[@

Tarih bir tutkudur, 。コ。ーエイL@ ォオイ「。ョャ。イ@ sürüyledir,

Içinde ケ。。、ュコ@ dünya cehennemdir, ィゥャゥゥョ@

ャュ ャャ。エイ、@ bir cehennem. Bu cehennemde, ken-

dini エ。ョュ。ケ@ reddeden insan kendini feda etmeyi

torcih eder, o çok ォ。ャ。「。ャォ@ hayvan türleri gibi, çekir-

@ o sürüleri, fare ッイ、オャ。イ@ gibi feda etmeyi tercih eder,

ゥセ Z ゥョ、・@ ケ。。、@ 、ョケ。ケ@ yeniden 、ョュ・ォエ・ョウ。@

yok ッ ャ ュ 。ョョ@ daha yüce ッャ、オオョオL@ ウ。ケャ。ュ。ケ。」。ォ@ ka-

d イ@ çoklukla yok ッャュ。ョョ@ ケ」・ャゥゥョゥ@ hayal eder.

6

g・ョャゥゥュゥコ@ kendini mahkum ・、ゥャュゥ@ hissediyor,

bu nedenle üniversiteler ォ。ケョケッイL@ gençlik ィ。ォャL@ biz

ィ。ォウココL@ ona yeni bir ウ。カ。@ ィ。コイャケッイオコN@ Düzen ve

ウ。カ。@ birbirine 「。ャL@ 。ィャ。ォュコ@ bunun gayet iyi far-

ォョ、。L@ büyük 。ィャ。ォャ。イョ@ イ・エゥウゥョ・@ bakmak yeter:

Tek kesinlik bu, müebbet 「。イ@ durumunu hayal bile

edemiyoruz, düzen buna katlanamaz. g・ョャゥゥュゥコ@

düzen ile ウ。カ。ョ@ オケオエオオ@ bu ゥャゥォゥケゥ@ ォ。カイ。、L@ bizim

、・・イャ・イゥュゥコ@ ile kendi 「。ィエウコャォャ。イ@ 。イ。ウョ、。ォゥ@ 「。ᆳ

。ョエケ@ 。ョャ。、L@ bu 。イエォ@ ォ。イ@ konulmaz bir ォ・ゥヲN@ Ama

。ウャ@ paradoks, ァ・ョャゥゥョコゥョ@ ィ。ォャケォ・ョ@ ィ。ォウコ@ olma-

ウL@ çünkü エ・ォ「ゥゥュゥゥャゥゥョ@ tehdidi 。ャエョ、。ォゥ@ bu evren-

de halklar birbirlerinin 。、。@ 、・ゥャ[@ ァ・ョャゥゥョ@ ken-

dini feda etmeye ィ。コイ@ ッャ、オオ@ yeterince ulus var ha-

la. Gençlerimiz bu dünyada 「。イ@ ilan etmenin dün-

ケ。ョョ@ sizi dinlemesine ケ・エ・」・ゥョゥ@ mi ウ。ョケッイャ。イ_@ Biz

Cehennemdeyiz ve lanetli olmaktan, sürekli 。」@ çek-

mekten 「。ォ。@ tercihimiz yok, bir de bu azaptan so-

rumlu ・ケエ。ョャ。イ@ var.

7

yコケャ@ ölümün ケコケャL@ ölüm bizzat bize dönük,.

her bir ゥョウ。ョョ@ ォイォ@ kez öldürülmesine yetecek kadar

imkana sapibiz, ウゥャ。ィャ。イュコゥ。@ ne ケ。ー。」。ュコ@ ゥュᆳ

diden bilemiyoruz, binalar 。イエォ@ bize yetmiyor, 、。ᆳ

ャ。イ@ 。ケョ。ケ。@ 「。ャ。、ォ@ bile, ölüm 。イ。ャ。イュコ@ エッーイ。ョ@

derinliklerine ケャケッイN@ Bizim ökümenimiz sanki as-

keri cephanelik, on milyonlarca insan ウ。カ。@ için ça-

ャケッイL@ ahlak ile ォ。イョ@ ittifak ケ。ーエ@ bu çözüm yo-

lunu 「ッコュ。ケ@ 。イエォ@ hayal bile etmiyoruz, ァ・ョャゥゥュゥコ@

paradaksun bedelini ケ。イョ@ ödeyecek, o bunu hisse-

dip isyan ediyor, bizse ona mucize vaat edemiyoruz,

yavan söylevler çekmeye bile cesaret edemiyoruz,

çoktan mahkum ・、ゥャ、ゥゥョゥ@ ve devrimlerle nasibinin

、・ ゥュ・ケ・」・ゥョゥョ@ ヲ。イォョ、。ケコN@ Çok geç 。イエォL@ Tarih

durmuyor, bizi sürüklüyor, ・ゥォ@ düzlemlerinden [ya

da エ。ウ。イャ。イョョ@ ・ゥャゥュゥョ、・ョ}@ herhangi bir ケ。カ。ャ。ュ。@

bekleyemeyiz, gezegen çapmda felakete 、ッイオ@ gidi-

yoruz ve evren, düzenden kaçmak için bu felaketi ar-

:.::ulayan, giderek de daha çok arzulayacak insanlarla

dolu; giderek ウ。ュ。ャ。。ョ@ bir düzen çünkü bu ve an-

cak エオエ。イャャュL@ 、ッャ。ケウケャ。@ ゥョウ。ョョ@ ゥョウ。ョャョョ@ za-

イ。イョ。@ カ。イャョ@ sürdürebiliyor.

8

Ölüm için ケ。ケッイL@ Ölüm için seviyoruz, ölüm için

、ッオイオー@ 。ャケッイオコL@ ゥャ・イゥュゥコ@ ve günlerimiz 。イエォ@

ölümün gölgesinde birbirini izliyor, オケ、オオュオコ@ di-

siplin, ォッイオ、オオュオコ@ 、・・イャ・イ@ ve ケ。ーエュコ@ projeler,

hepsi tek bir sona ォ。イャォ@ veriyor: Ölüm. Ölüm bizi

ッャァオョャ。ョ」。@ toplayacak, biz ölüm için ッャァオョャ。ケッᆳ

ruz ve küle 、ョュ@ bu ökümen üzerinde olsa olsa

bir avuç olacak エッイオョャ。イュコ@ bizim エ。ーエュコ@ her ・ᆳ

yi yakarak bize lanet okumaya devam edecekler. Biz

ケ。ーュ。」ォ@ figürler kisvesi 。ャエョ、。ォゥ@ ölüme エ。ーケッイオコ@

ama onun ölüm ッャ、オオョオ@ bilmiyoruz, bizim ウ。カ。ャ。ᆳ

イュコ@ カ、ュコ@ ・ケ・@ kurban verme ウ。カ。L@ ölümün

・イ・ヲゥョ・@ kendimizi feda ediyoruz, bizim 。ィャ。ォュコ@

bir ölüm okulu, 、・・イ@ カ・イ、ゥゥュゥコ@ erdemler ise ölü-

mün erdemleri ケ。ャョコ」。N@ Bunun 、ョ。@ ォ。ュ。ケコL@

、ョケ。ョョ@ düzenini 、・ゥエゥイ・ュ・ケゥコL@ bizi ー。イ。ャ。ケー@

、。エ。ョ@ ・ケ・@ dayanmaya, bizi ezen ・ケゥ@ ウイエュコ、。@ ta-

ュ。ケ。@ mahkum uz, bize kalan tek ・ケL@ -kendimiz de

ölmeden önce ve sonuncu ölüler biz olmadan-ya

yok olup gitmek ya da öldürmek; yüksek sesle söylü-

yorum, üçüncü bir yol ゥュォ。ョウコ、イN@

9

ゥュゥコ、・@ エ。、ュコ@ cehennem, ・ィゥイャ・イゥュゥコゥョ@ ce-

hennemine ォ。イャォ@ geliyor, ・ィゥイャ・イゥュゥコ@ zihniyetie-

rimizin セウ L@ ölüm istenci ケ。。ュ。@ 」ッォオウオョ。@ ön-

cülük ediyor ve hangisinin bize esin ォ。ケョ。@ ッャ、オオᆳ

nu 。ケイエ@ edemiyoruz, エ・ォイ。イャ。ョー@ duran ゥャ・イ・@ ォッエオᆳ

ruyar ve doruklara yükselmekle övünüyoruz, ölçü-

ウ コャョ@ elinde esiriz ve 、ョー@ エ。ョュ。、。ョ@ sü-

rekli binalar ゥョ。@ ediyoruz. Dünya bir süre sonra yal-

ョ コ」。@ bir 。ョエゥケ・@ olacak. Burada, 「・ケ。コォ。イョ」。ャ。イ@ gi-

bi, milyarlarca kör, オオャエオョオョ@ ve ャ・@ kokusunun

içi nde otomatlar gibi didinip 、オイ。」。ォエイ@ soluksuz ka-

lana dek. Günün birinde, deli gibi オケ。ョーL@ 「ォー@

usanmadan birbirlerini 「ッ。コャ。ュ。ケ。@ koyulacaklar.

ゥ ョ・@ ァュャ、ュコ@ bu evrende delilik, ケ。「。ョ」ャ。ᆳ

ュ @ ゥョウ。ョョL@ cinli ゥョウ。ョョL@ ゥュォ。ョャ。イョョ@ gerisinde

ォ。 ャュ@ ve eserlerinin kölesi ッャュオ@ ゥョウ。ョョ@ kendili-

ゥョ 、・ョャゥゥョゥョ@ 。ャ。」。@ biçimdir. Delilik 。イエォ@ elli ォ。エャ@

ォッョ オエャ。イュコョ@ 。ャエョ、。@ kuluçkaya ケ。エケッイN@ d・ャゥャゥゥョ@

kökünü ォ。コュ。@ yönündeki aciliyetimize イ。ュ・ョL@ ye-

ni エ 。 ョイ@ odur, ona bir tür ibadette bulunsak bile ya-

エ エ イ 。ュ。ケコ@ onu: Ölümümüzdür o; hiç durmadan

her ・ケゥ@ talep eder.

10

aウャ@ エ。ョイャ。イュコョ@ kimler ッャ、オオ@ イ・ョゥャュ・ォ@ iste-

niyorsa, bizi asla ilkelerimize göre 、・ゥャ@ eserierimize

göre 、・・イャ・ョ、ゥイュ・ォ@ gerekir. O zaman cevap vermek

zor olmaz ve söylemekten ve hatta 、ョュ・ォエ・ョ@ ka-

ョ、ュコ@ ・ケ@ söylenebilir: -Onlar 、・ャゥャゥ・@ ve ölü-

me エ。ーケッイャ。イ、MN@ aウャョ、。L@ 「。ォ。@ hiçbir ・ケ・@ エ。ーエ ᆳ

ュコ@ yok, ama buna her zaman ikna ッャ。ュ。ケコL@ çünkü

delilik ve ölüm, カ。ィケ・、ゥャュゥ@ dinlerin nihai tamam-

ャ。ョ、イ@ ve çünkü bu dinler en 「。エ。@ da hイゥウエゥケ。ョ@

ゥュ。ョ@ delilik ile ölümü fiilen ォ。ーウ。ュ。ォエ。、イN@ Biz de-

ャゥャゥゥ@ ve ölümü ウオョ。ォャ。イョ@ üzerine ケ・イャ・エゥイ、ゥォL@ hem

ャァョャ@ hem de Yüce t。ョイGョョ@ can ・ォゥエゥゥョゥ@ söy-

lüyorsak 。イエォ@ ne ォ。ャイ@ geriye ウッイ。イュ@ size? Paradak-

sun bedelini ödemek ォ。ャイ@ ve bunun 、・ョ・」・ゥョゥ@ ön-

görüyorum, vaktiyle ッケョ。、ュコ@ fikirler ゥュ、ゥ@ in-

sanlarla oynamaya 「。ャケッイ@ ve insanlar ölçüsüzce tü-

ketecekler kendilerini. Hiçbir ・ケ、・ョ@ ォ。。ュ。ケ。」。コ@

ve hiçbir ・ケ@ bize 。イエォ@ lütufta bulunmayacak, sür-

、イ、ュコ@ düzen asla ゥケゥャ・ュ・ケ・」・ォL@ delilik ve

ölüm bu düzenin temelleri olarak ォ。ャケッイL@ düzen on-

lara 「。ャ@ ve ウ。ャォャ@ bir ・ォゥャ、・@ 、・ゥ・ュ・ケ・」・ゥョ、・ョL@

biz istemesek de destekleyen ・ケ@ öldürecek düzeni.

ll

Fikirler insanlardan daha 」。ョャ@ ッャ、オオョ、。ョL@ fikir-

lerle ケ。。イ@ insanlar ve onlar için ölürler ァォャ。イョ@ ᆳ

karmadan: Oysa, tüm fikirlerimiz katildir, hiçbir fi-

kir ョ・ウョ・ャャゥゥョL@ ölçünün ve エオエ。イャャョ@ yasasma uy-

maz, ve bizler, bu fikirleri sürdüren bizler, otomatlar

gibi yürürüz ölüme. Önce gençlerimiz ölecek, onlar

kendilerinin ritüel kurban ッャ、オォャ。イョ@ biliyorlar, on-

lar evreni anlamdan yoksun diye ケ。イァャケッイャ。イL@ onla-

イ@ ッョ。ケャ。ュ。コャォ@ edemeyiz, giderek daha fazla kötü

niyetli oluyoruz ve cevap verirken tökezliyoruz. Ar-

エォ@ ne diyebiliriz ki onlara? Diyalog ゥュォ。ョウコL@ çünkü

onlar ィ。ォャャ。イ@ ve onlar da delilerle, sersemlerle ve

ケ。ャ。ョ 」ャ。、。@ 。ケョ@ yazgmm içine ォ。ー。エャュャ。イN@ Yeni

Vahiy bize ne kadar gerekli セ・ャゥイウ・@ gelsin, öncelikle

skandaim patlak vermesi gerek, canice fikirlerimizin

kötücüllüklerini ortaya sererek ャァュャォャ。イュ@ tüket-

meleri gerek, biz felaketi es geçecek 、・ゥャゥコL@ felaket

düzenin içinde ve biz de onun suç ッイエ。ォャ。イケコL@ fela-

keti reforma tercih ediyoruz, 、ョケ。ケ@ yeniden dü-

ョュ・ォエ・ ョウ・@ kendimizi feda etmeyi tercih ediyoruz;

bu 、ョケ。ケ @ ancak harabelerin ッイエ。ウョ、。@ yeniden dü-

ョ・」・ゥコ N@

12

Yok olup gidecek olan için bir ölüm ezgisidir be-

nim ウケャ・、ゥゥュ@ ve 「・@ para etmez naiplerimiz ォ。イᆳ

ウョ、。L@ ォ。ヲ。ャ。イョ。@ ayin 「。ャ@ ァ・ゥイュゥ@ 、コ・ョ「。コャ。イᆳ

ュコ@ ォ。イウョ、。@ ve ッオ@ ッャァオョャオ。@ bile ・イゥュ・ュゥ@ bil-

ginlerimiz ォ。イウョ、。L@ ben, bir münzevi, meçhul biri,

kendi ォオ。イョョ@ kahini, ケ。ォャュ。ォ@ yerine ウ・ウウゥコャゥ・@

」。ョャ@ 」。ョャ@ ォ。ー。ョュ@ ben, ケ。イョ@ ゥョウ。ョャ。イョ@ koro ha-

linde terennüm edecekleri bu silinmez sözleri ben

söylüyorum. Tek tesellim, bir dahaki sefere bu naip-

lerin, düzenbaz ve bilginierin de bizimle birlikte öle-

cekleri, bu ュ・ャオョャ。イョ@ felaketten ォ。ー@ ウョ。「ゥャ・ᆳ

cekleri bir ケ・イ。ャエ@ olmayacak, okyanusta ッョャ。イ@ kabul

edebilecek ada kalmayacak, ッョャ。イ@ yutacak çöl de

kalmayacak; ッョャ。イL@ hazinelerini ve ailelerini. Karan-

ャォャ。イョ@ içine hep birlikte geri 、ョウコ」・@ yuvarla-

ョ。」。コ@ ve gölgeler kuyusu kabul edecek bizi; bizi ve

saçma エ。ョイャ。イュコL@ bizi ve cani 、・・イャ・イゥュゥコゥL@ bizi

ve gülünç türlerimizi. Ancak o zaman, ケ。ャョコ」。@ o za-

man adalet yerini bulacak ve bizi hiçbir gerekçeyle

taklit edilmemesi gereken bir model olarak 。ョュウ。ᆳ

yacaklar, biz yükselen ォオ。ォャ。イ@ için オケ。イ@ ッャ。」。コ@ ve

gelip metropollerimizin çirkin ォ。ャョエャ。イョ@ -düze-

nin ケ。イ。エエ@ bu kaos ・カャ。エャ。イョAM seyredecekler.

13

uウエ。ャ。イュコ@ bizim daima 、ュ。ョャ。イュコ@ oldular

ve ゥュ、ゥ@ オウエ。ャ。イュコ@ her zamankinden çok ケ。ョャァ@

ゥ ゥョ、・ャ・イ @ çünkü bizim bu kadar ォ。ャ。「。ャォ@ ッャュ。ュコ@

ッョ ャ。イョ@ ィ。エ。ウ[@ ケコケャャ。イ、イ@ ve hatta binlerce ケャ、イ@

ゥ・@ ォッ。「ゥャ・」・ォャ・イゥ@ ve ölüme sürükleyebilecekleri

。ウ エャ。イョョ@ ッ。ャュ。ウョ@ istiyorlar. dョケ。ョョ@ parça- .

ャ。ョ 、@ ve ゥョウ。ョャ。イョ@ toprak ウォョエウ@ ・ォエゥゥ@ günü-

müzde, 、ッ。ョ@ bu ュゥャケ。イャ。イョ@ ゥィエゥケ。ャ。イョ@ ォ。イャ。ᆳ

mak bahanesiyle, ッョャ。イョ@ 、@ elli ォ。エャ@ ev ler ゥョ。@ et-

mek ve ökümen'i ウ。ョ。ケゥャ・エゥイュ・ォ L@ çünkü onlara

- kendi ゥ、、ゥ。ャ。イョ。@ イ。ュ・ョM her zaman ve her zaman

daha fazla 」。ョャ@ gerekiyor. ゥョ、・@ エォ・ョ、ゥゥュゥコ@ Ce-

ィ・ ョョ・ュ@ sistemli biçimde örgütlüyorlar, 、ョュ・ᆳ

ョゥ コゥ@ engellemek için bize aptalca gösteriler öneri-

yorlar, 、オケ。イャャュコ@ 「。イ「。イャ。エイ。ョ@ ve idrak gücü-

müzün sonunda yok olup ァゥ、・」・ゥ@ gösteriler; hiçbir

。エ 。ヲ。エエ。ョ@ ォ。ョュ。、。ョ@ ve kendi ュ。ョケ。ォャォャ。イョ。@ yön vererek bu ッケオョャ。イ@ kutsayacaklar. Bizans sirkine ge-

ri dönüyor ve gerçek ウッイオョャ。イュコ@ unutuyoruz, ama

o sorunlar bizi unutmuyor, ケ。イョ@ tekrar ォ。イュコ。@ ᆳ

kacaklar ve biz ゥュ、ゥ、・ョ@ biliyoruz, bu sorunlar çö-

zümsüz ォ。ャ、@ sürece ウ。カ。。@ ァゥ、・」・ゥコ@ . .

14

Biz ne zaman korksak, bütün bu オケオオォ@ halimize

イ。ュ・ョ@ gazeteciler ォ。ャォー@ ォ。ケァャ。イュコ@ 、。エュ。ケ。@

。ャイャ。イ[@ ッョャ。イョ@ vaatlerinden bir dコ・ョ「。コャォ@ An-

tolojisi yapabiliriz. Günün birinde ォオエオーャ。イョ@ suyu-

nu ゥ・」・ゥコL@ buzullar ゥィエゥケ。ャ。イュコ@ ォ。イャ。ケ。」。ォ[@

günün birinde elimizi 。エエュコ@ her ・ケ@ leziz yiye-

ceklere 、ョ・」・ォ[@ günün birinde 。エォャ。イL@ okyarrus-

ャ。イョ@ dibindeki ォイォ@ çizgilerine ケャ、ォエ。ョ@ sonra

エッーイ。ョ@ derinlerine gömülecekler; günün birinde

ケ。。ュ。ォ@ için 。ャュ。ォ@ zorunda ォ。ャュ。ケ。」。コ@ ve

vaktimizi ・ャ・ョ・イ・ォ@ ァ・ゥイ・」・ゥコ[@ günün birinde geze-

genleri birbiri 。イ、ョ。@ ォッャッョゥャ・エゥイ・」・ゥコN@ Ayakta uyu-

tan bu ュ。ウ。ャャ。イL@ insan türünün dörtte üçü köpekle-

rimizden ve kedilerimizden bile daha berbat ォッオャ ᆳ

larda ケ。。イォ・ョ@ ケ。ケュャケッイャ。イ[@ hem de ウョイウコ@ bolluk

vaat edilen en kötü durumdaki dörtte birlik nüfusun

kendi 。。ャォ@ 、オイオュャ。イョ、。ョ@ ォュ。@ umudu yokken

ve bu mucizelerin ァ・・イャゥャゥゥョ、・ョ@ ォオォオ@ duyacak ge-

rekçesi varken ケ。ーケッイャ。イ@ bunu. Çünkü, sonun, yer-

kürenin yüzeyine dalga dalga ve ゥュ・ォ@ ィコョ、。@ ya-

ケャュ。ウ@ için, mutlak 、・ィ・エエ・ョ@ hayatta ォ。ャ。ョャ。イョ@ ka-

dim ケッォウオャャオオョ@ ウオャエ。ウ@ 。ャエョ、。@ 。」ャ。イ@ ve ウォョエャ。イ@

çekerek ウイョョ・ウゥ@ için tek bir ウ。カ。@ yeterlidir.

ウ@

Bir t。ョイ@ varsa ・・イ@ kaos ve ölüm de O'nun sanla-

n 。イ。 ウョ、。@ yer 。ャ。」。ォエイL@ ・・イ@ t。ョイ@ yoksa, bu da ay-

ョ@ anlama gelir, o zaman kaos ve ölüm ォオ。ォャ。イ@ tü-

kenene dek birbirlerine yeter. ウエ・、ゥゥュゥコ@ kadar gün-

lük ケ。ォ。ャュL@ 「・ャゥイウゥコャゥ・@ ve çürümeye ュ。ィォQュオコL@

neye taparsak エ。ー。ャュL@ ォオイエオャオ@ yok, iyilerle kötüle-

rin ケ。 コァウ@ 。ケョ L@ azizleri de 」。ョ。カ。イャ。イ@ da 。ケョ@ uçu-

rum ォオ」。ォャケッイ L@ adil olma ve adaletsizlik fikri, görgü

ォオイ。ャャ。イ@ ァ・イ・ゥ@ 「。ャ@ ォ。ャ、ュコ@ bir ウ。ケォャ。ュ。、。ョ@

「。ォ。@ bir ・ケ@ ッャュ。、@ hiç. aウャョ、。L@ dinsel ve 。ィャセォゥ@ fi-

kirlerin ォ。ケョ。@ ゥョウ。ョ、。、イL@ bunu ゥョウ。ョョ@ 、ョ、。@

uramak 。ョャ。ュウコャォエイL@ insan metafizik bir ィ。ケカ。ョ、イ@

vo evrenin ケ。ャョコ」。@ kendi için カ。イッャュ。ウョ@ ister, ama

ovren ゥョウ。ョ@ bilmez, ヲ。イォョ、。@ 、・ゥャ、ゥイ@ ve insan bu ta-

ョュ。コ、。 ョ@ gelmeye teselli bulmak için オコ。ュ@ エ。ョイᆳ

lada, kendi imgesinden ケ。イ。エエ@ エ。ョイャ。、。@ doldurur.

Böylece, içi 「ッ@ gerekçelere tutunarak ケ。。ュ。ケ@ ba-

。イイ コL@ ama bu gayet ィッ@ ve teselli edici gerekçeler,

ャゥコャ・イ@ gözlerimizi Mォオ。エュ。ウ@ ve tehdidi 。ャエョ、。@ ya-

。、 ュコM ölüme ve kaosa 。エュコ、。@ ィゥャゥ・@ dü-

・イ ャ ・イ N@ ュ。ョL@「ッ@ ・ケャ・イ、・ョ@ biridir ve bu 、ョケ。ョョ@

」ャッ。ウ@ üzerine ゥョウ。ョ@ aldatma ウ。ョ。エ、イ N@

16

Çünkü bu 、ョケ。ョョ@ 、ッ。ウョ、。@ mutlak ilgisizlik

カ。イ、イ@ ve bu 、ョケ。ョョ@ 、ッ。ウョ。@ benzemek filozofun

görevidir -ama elbette カ。コァ・・ュ・ケ・」・ゥ@ insan olma-

ケ@ sürdürerek: tオエ。イャャョL@ ャャャョ@ ve nesnelli-

ゥョ@ bedeli budur. Bütün sorunlar nesnellik, ölçü ve

エオエ。イャャォャ。@ çözümlenir, ama ッオ@ insan bunu yapa-

ュ。、ョ、。ョ@ bütün sorunlar çözümsüz ォ。ャケッイ[@ salak-

ャォャ。イ@ ve delilikleri nedeniyle hak ettikleri felaket al-

。ォャ。イョ@ ・ゥエゥャ・」・ゥ@ tek okuldur. Uyurgezerleri kahin

ケ。ー。ュ。ケ。」。ュゥコ@ gibi bu 、ッオエ。ョ@ körlere de @

sevdiremeyiz, düzenin ケ。ウ。ウ@ yitik kitlenin ォオイエ。イᆳ

ャ。ュ。ケ。」。@ yönündedir ve bu kitle, sürüyle ッ。ャ。ᆳ

rak ve 「ォー@ usanmadan ウ。ケウコ@ kurban vererek so-

luksuz kalana dek üremeyi kendi yitiminin teseliisi kabul ediyor. Bizi bekleyen ・ケゥ@ hayal meyal seçiyo-

ruz ve 、。カイ。ョュコ@ gözlerimizle ァイ、ュコ@ ve

イ・ョ、ゥゥュゥコ@ ・ケ・@ göre düzenliyoruz, ama ölümlüie-

rin ッオョオョ@ hiçbir ・ケゥ@ fark ・エュ・、ゥゥョゥ@ ve kendi

、ャ・イゥョ、・ョ@ ancak オュオエウオコャオ。@ 、ュ・ォ@ için ォエォᆳ

ャ。イョ@ hissediyoruz; ッョャ。イョ@ tek ケ。ウ。ウ@ ancak ゥゥエュ・ᆳ

dikleri ・ケ・@ tabi ッャュ。ォエイN@

17

dオ 。ャ。イョ@ ve büyülerin vakti geçti; 「。ュコ。@ ne ge-

l i rse gelsin ibadet vakti geçti. Dinlerimiz 。イエォ@ hiç

ャセゥイョゥコ ・@ ケ。イ。ュケッイL@ rnürninlerin de カ。イャォ@ nedeni kal-

ュ。、L@ çünkü dinler bize ァ・イ・ォャゥゥイョゥコゥ@ yitirtiyor,

イョゥョャ・イウ・@ 、ョケ。ケ@ tekrar 、ョイョ・ケ・」・ォャ・イZ@ Oysa,

Içinde ケ。。、ュコ@ 、ョケ。ケ@ yeniden 、ョイョ・コウ・ォ@

ャイ。、。@ üç ォオ。ォ@ daha カ。イャョ@ sürdürerneyecek, üç

ォオ。ォ@ daha ァ・イ・ォャゥゥョゥ@ yitirrnerneli. aイエォ@ kendimizi

。イァ ャ。イョ。@ ゥイョォ。ョャ。イイョコ@ var, カ。ィケ・、ゥャイョゥ@ sistemleri-

miz bunlara 「。ウォョ@ ォ。ュ。コL@ 、ョ」・@ コ。ュ。ョ@ rnüj-

doleniyor, rneditasyon vakti 「。ャケッイN@ aウャョ、。L@ yitik

kitleyi mürninler ッャオエオイオケッイL@ mürninler ァ・ャ・」・ゥュゥコ@

llo kendirniz 。イ。ウョ、。ォゥ@ ヲ。コャ。ャォエイL@ bu yüzden ölüm

onlara ödül olacak, bundan daha adili olamaz. Kör-

lorin bizi yönetrnesi, hem de kör diye ッョオイャ。ョ、イャᆳ

ュャャ。イ@ 、ッイオ@ 、・ゥャZ@ Devlet 「。ォ。ョャ。イョョ@ kendi 「。エャ@

1 ョ。ョャ。イョ @ bir un van haline getirmeleri ve bir ibade-11 n törenlerini bundan böyle kendi カ。イャォャ。イケャ。@

ッョオイャ。ョ、 イョ。ャ。イ@ ュ・イオ@ 、・ゥャ、ゥイN@ y。。、ュコ@ yüz-

ケ ャ、。@ insan 。、ョ。@ ャ。ケォ@ biri hiçbir ・ケ・@ inanrnaz ve

ャオョオ@ da övünç ォ。ケョ。@ yapar.

18

Yeni bir Vahye ゥィエゥケ。」ュコ@ var, bu arada, önceki-

ler hükümsüz ォ。ャ、L@ hatta daha kötüsü, ォ。イァ。。ョョ@

ォ。ケョ。@ bunlar. Bütün ahlaki otorHelerin 、・ウエ・ゥケャ・@

ölüme gidiyoruz. Tüm dinsel otoritelerin ッョ。ケ@ ve

」・コ。ャ。ョ、イュ。ウケャ。@ evrensel ölüme 、ッイオ@ gidiyoruz,

hiçbir ・ケ@ bunu engelleyemez, geleneklerimiz bizim

ölüme yönelmemizi son derece ッョ。ケャケッイャ。イL@ ォ。イャ。ᆳ

イュコャ。@ denk olan 、・・イャ・イゥュゥコ@ de bizi 。ケョ@ yöne iti-

yor, bundan daha uyumlu bir onay asla görülmedi.

Yeryüzü, kurban edilen ゥョウ。ョャ。イョ@ ウオョ。@ oldu; 「。@

dönen, serseme 、ョュ@ ゥョウ。ョャォ@ kendini feda etmek

için bu ウオョ。。@ ォ。イォ・ョL@ 、コ・ョ「。コャ@ duyuran bir

avuç ゥョウ。ョ@ 。ケ。ォャ。イ@ 。ャエョ、。@ ゥョゥケッイャ。イN@ Çok geç ol-

、オオョオョ@ ヲ。イォョ、。ケコ@ 。イエォL@ ve bu dünyadaki her fe-

、。ォゥィャョ@ bir 、コ・ョ「。コャォ@ ッャ、オオョオ@ biliyoruz, hem

de en dikkate 、・・イ@ 、コ・ョ「。コャォL@ ama bunu tam yok

olacakken イ・ョ、ゥォN@ y。イョ@ hayatta kalan ゥョウ。ョャ。イ@

Yeni Vahiy kendini feda etmenin ウ。ュ。ャ@ üzerine

。ケ、ョャ。エ。」。ォL@ ゥュ、ゥォゥ@ ォオ。ォ@ çoktan mahkum edildi,

geri 、ョ@ yok, insan ォケュャ。イョョ@ ウオョ。ョ、。ョ@ du-

manlar tütüyor ve türümüz bu 、オュ。ョャ。イ@ besleye-

cek, hem de 。ォ@ ャォャ。イケャ。@ besleyecek, içinde bu-

ャオョ、オオ@ durumdan, gayri insani bu halinden kaçma

umuduyla besleyecek.

19

ュ。ョ@ 。イエォ@ ゥョウ。ョャ。イ@ kurtaramaz, ne ォオイエ。イュ。ウャ@

oョ ャ。イ@ ölüme sürükler, iman oburluktan ve zinadan

「。 ォ。@ bir ・ケ@ 、・ゥャ、ゥイL@ ama oburluk ve zina bize dü-

ョ ュ・ケゥ@ イ・エ・ュ・コN@ Çünkü 。イエォ@ kendini 。、。ュ。ョョ@

bir önemi yok, ゥゥョ@ ォッャ。ケ@ olur bu; 。イエォ@ haç エ。ュ。ᆳ

ョョ@ bir önemi yok, bu çok basit olur; böyle birini tak-

lit etmenin, hatta takip etmenin de hiç önemi yok,

ャ オ@ ancak bir ォ。@ olabilir: aイエォ@ 、ョケ。ケ@ yeniden

、 ョュ・@ コ。ュ。ョL@ ァ・イ・ォャゥゥュゥコゥ@ 。イョャ。ュ。ュコL@ öl-

çüp biçmemiz ve yeni temeller 。エュ。ュコ@ gerek, bu

イ・ カャ・イ@ 、ゥ・イャ・イゥョゥョ@ önüne geçiyor. Oysa, bu görev-

I or ッオ@ ゥョウ。ョョ@ オコ。ョ、。@ ォ。ャイL@ 、ッャ。ケウケャ。@ insanla-

イョ@ ッオョャオオL@ 「オョャ。イ@ yerine ァ・エゥイ・ュ・、ゥゥョ、・ョ@ suç-

lu ッ ャ 。 」。ォエイL@ suçlu ve 」・コ。ャ[@ 「。ャ。イョ。@ geleni anlama-

yacaklar bile. Yitik kitle kaosun eseridir, o kaostur

vo kaosa geri döner, bu kitlenin ölümüne 。ャ。ケ。」。ォ@

ャ」 ゥャゥコ L@ çünkü o gölgeler ordusudur ve kavruk kal-

ョ@ L@ ァ・ャゥ・イョ・ュゥ@ gölgelerin ancak ゥォゥイ」ゥャャゥゥョ@ 「。M

ᄋ@ ョ、。@ sahte bir ケ。。ュ@ olabilir, hepsi bu: Dinler bu .

11iHgeler için ケ。ーャュエイL@ ッョャ。イョ@ ゥイ・ョャゥォャ・イゥョ・L@ 。。ᆳ

ァ ャ 。ョ ュャォャ。イョ。@ tesellidir dinler, ama onlar bu ゥ ᆳ

ᄋ ッョ ャゥゥ@ sürdürmeye devam ediyorlar.

20

Gelecek ォオ。ォャ。イョ@ hangi tannlara エ。ー。」。ョ@ bil-

miyoruz; bizim 。イ。ュコ、。@ kaosun ve ölümün b。「。ウ@

ッャュオ@ Gökteki Peder'e 。ケイ、ュコ@ yeri 、ゥゥャ@ ilkenin

。ャ。」。@ bir düzenin ォオイオャ。」。ョ。@ ゥョ。ョケッイオコN@ Mer-

yem'in ケォウ・ャゥゥョゥ@ ッョ。ケャケッイオコZ@ Dört ョ」ゥャG、・@ de bir

hiç olan Meryem, sonunda g・@ ォ。イ。ォL@ iki bin ケᆳ

ャョ@ sonunda hakimiyeti eline 。ャイ[@ o, dirilen Magna

Mater'dir ve ウ。@ ケ。ャョコ」。@ onun bir eklentisidir, ama

Meryem'de de kendisinin bir ケ。イウ@ daima eksiktir.

Gelecek ケコケャャ。イ、。@ t。ョイ。@ 「エョャョ・@ yeniden

ォ。カオ。」。ォエイL@ çünkü onun Bakire ve Anne ッャュ。ウ@

yetmez, 。ケョ@ zamanda f。ィゥ・@ de ッャュ。ウ@ ve bütünsel-

ャゥゥョ@ エ。ュ。ュャ。ケ」ウ@ olan Magdalena figürünü kapsa-

ュ。ウ@ gerekir. O zaman ve ケ。ャョコ」。@ o zaman, Gökyü-

züyle Yeryüzünün ・カャゥャゥゥョゥ@ kutlayabiliriz, o zaman

ve ケ。ャョコ」。@ o zaman kurban etme fikrinden vazgeçe-

riz, o zaman ve ケ。ャョコ」。@ o zaman 「。イ@ ォ。ャ」@ olur ve

、ゥゥャ@ ilke 、ョケ。ョョ@ mutlak hakimi olur Mエーォ@ Ta-

rih'ten önce ッャ、オオ@ gibi, o zaman ve ケ。ャョコ」。@ o za-

man ィ。イ・ォ・エウゥコャゥゥョ@ hüküm sürmesi için hareket du-

rur, o zaman ve ケ。ャョコ」。@ o zaman merkez yeniden

ele ァ・ゥイゥャュゥ@ ve uzam da bu merkezden yola ォ。イ。ォ@

イァエャ・ョュゥ@ olur.

21

/\ma daha önce hiçbir ・ケ@ çözülemez, çünkü ölçü-

Ozlük egemen olmadan ve skandal patlamadan ilke

、ッァゥエゥ イ ・ ュ・ケ ゥ コL@ iyi niyet ァ・ャ・」・ゥョ@ イ・、、・エエゥゥ@ ve bi-

zim ァ・ イ・ォャゥゥュゥコゥ@ tüketerek カ。イャョ@ sürdüren bir

dilzeni korumaya yetmez; bu, ölüm düzenidir ve mi-

ャGャャウ@ kaosa ォ。ャ。」。ォエイN@ Felaketten ォ。。ュ。ケコL@ keza bu

ャGオ ャ イォ・ エゥョ@ kusursuz ュ。ョエョ、。ョ@ da ォ。。ュ。ケコL@ onun

i mileri öngörülebilir kimileri öngörülemez evreleri-

ゥョ@ tek tek 。ォョ。@ katlanmaya mahkGmuz, bizi sü-

di kleyen hareketi 、オイ、オイュ。ケ。」。コ Z@ Erkekler dölle-

ッケ・@ devam edecek, ォ。、ョャ。イ@ 、ッオイュ。ケ。[@ ve yitik

ki llcyi beslemek için her ・ケ@ ォオャャ。ョャ。」。ォL@ gelecek

1 potek 。ャエョ。@ 。ャョ。」。ォN@ オ@ anki ゥョウ。ョャョ@ ケ。ャョコ」。@

küçücük bir ー。イ。ウ@ olacak ウッケ、。ャ。イュコ L@ ァコ・ャャゥゥ@

ャゥイ@ 。 ョ、。ョ@ 「。ォ。@ bir ・ケ@ olmayan talan ・、ゥャュゥ@ bir

、ョケ。 ケ@ miras alacaklar, bunu onarmak ケコケャャ。イ@

ャ ャ。」 。ォL@ 、ッオュオ@ ウョイャ。ョ、イ。」。ォャ。イ@ ki toprak din-

I< nsin, sular temizlensin, bu ökümen'i zorla kirlet-

ッケ・@ ya da ökümen'in ケ。ウ。ャ。イョ、。ョ@ エ。ョイャ。イ@ arama-

ya niyetlenmeyeceklerdir, bu ァ・イ・ォャゥゥ@ 。ォョャョ@

ケョョャ ウ。ュ。ウョ。@ kurban etmeyeceklerdir, Yeryüzü'ne

ッ、 ォ@ kalacaklar ve Gökyüzü'nü onu onaylamaya

mecbur edeceklerdir.

22

エ・@ bu nedenle ölüme yürüyoruz, ウョ。」。ォ@ bir

yer bulma umudumuz yok, deliyiz ve meczubuz, Ta-

rih bizi 「。ャ。ュケッイL@ bizi Kader'in ellerine teslim

ediyor _-bizim yüzüroüzden gücü giderek artan Ka-

der'in. aイエォ@ çok geç, tek kesinlik bu, ー。イ。ュー。イ。ケコ@

ve bir sentez tasarlamak bile elimizden gelmiyor,

kendimizi tahayyül edemiyoruz, kendi sorumlulu-

オュオコオ@ üstlenemiyoruz, kendimizden kaçarak ken-

dimizi 。イケッイオコ@ ve bu ォ。ョ@ içinde kendi エオエ。イャャᆳ

ュコ、。ョ@ ォ。@ ウ。ョ。エョ@ buluyoruz. aイエォ@ hiç durma-

yan hareket bizi parçalara 。ケイケッイL@ 、。エケッイ@ ve biz

zevkle bu duruma イコ。@ gösteriyoruz, コャュ@ gibi

ケ。ーエュコ@ ・ケゥ@ alttan alta ッョ。ケャケッイオコL@ en despotik

düzenin içine ウコュ@ bu kaos bize zevk veriyor,

。ュ。ャ。イュコョ@ ィゥャ。ヲョ。L@ özgürlüklerimizi ölümden

。ャケッイオコ N@ ョウ。ョャォL@ maruz ォ。ャ。」。@ ・ケゥ@ bütünüyle is-

ter, sahip ッャ、オオ@ ・ケ、・ョウ・@ feragat eder; biz onu ken-

dini yalanlamaya mecbur ・エュ・ケ・」・ゥコL@ fark ・エエゥゥ@ bi-

イ。コ」ォ@ ・ケゥ@ de 。ョャ。ュ。ケ@ reddediyor, kendisini uya-

ranlardan tiksiniyor, sivil ve dini ゥォエゥ、。イョ@ fikir bir-

ャゥゥケャ・@ ウ・ウウゥコャゥ・@ mahkum ediliyor bu uyaranlar, on-

lar ウ。イャ。イ@ harekete geçirerek körleri aldatan bir

avuç ゥョウ。ョ、イ N@

23

tオエ。イ ウコャォ@ コァイャ@ 、ゥ・イ@ özgürlüklerin yerini

ャ ャ、L@ bundan da カ。コァ・ュ・ケ・」・ゥコL@ sanat bunu 。ォャᆳ

yor, edebiyat buna gönderme ケ。ーケッイL@ sadece bunlar

1111, bilim エオエ。イウコャ@ itiraf ediyor, en büyük bilginler

ャャャ @ sentez fikrinden vazgeçiyorlar. Oysa, sentez fik -

ャ@ bir yana 「イ。ォャ、ョ、。@ エオエ。イャャォ@ ゥュォ。ョウコ@ olur ve

lli\manizma da 「ッ@ bir laftan 「。ォ。@ bir ・ケ@ olmaz; öl-

セ Z ゥゥャャォ@ 。イエォ@ uzun süredir moda 、・ゥャL@ kimse ölçülü-

@ セゥ ゥ@ ォッイオュ。ケ@ 、ョュケッイL@ ama onunla birlikte

llllmanizma ikinci ・ウゥョ、・ョ@ de mahrum ォ。ャュ@

ッャケッイ[@ üçüncü kavram olan nesnellik ォ。イウョ、。@ ge-

ッォッョ@ mesafeye sahip 、・ゥャゥコ@ ve hiç ッャュ。、@ kadar

エ@ snel olan bilimlerden ォ。ョ@ derse イ。ュ・ョ@ bugü-

11 i\ n ゥョウ。ョャ。イ@ 。イ。ウョ、。@ コョ・ャャゥゥョ@ zaferi de bir 「。ォ。@

p イ。、ッォウエ オイN@ エ・@ bu yüzden bizim ァ・イ・ォエゥゥュゥコゥョ@

ャョァ・ ウゥ@ labirenttir, çünkü bize コ。ュ。ョョ@ özetini ve-

1'1 イ@ ・ケ@ labirent imgesidir, labirent sürüdür, 。イエォ@

ォ@ ndimizle 「オャオ。ュ。ケコL@ ortak ー。ケ、。ュコ@ yoktur ar-

ャ@ k, biz ァ・イ・ォ、ケコ@ ve ァ・イ・ォ、@ ッャュ。ケ@ ッョ。ケャケッᆳ

n IZ. oイエ。ォ ャォ@ sorun ッャュ。ウ。ケ、@ ゥャ・エゥゥュ@ ウコ」@ hiç

ッ、。@ olur muydu? aウャョ、。L@ biz bir ケョ@ ケ。ャョココL@

yine de ォ。イュ。ォ。イォ@ bir halde ケオカ。イャ。ョケッイオコL@ bizi

ャゥイ「ゥイゥュ ゥコ・@ katarak tek 「。ュコ。@ 「イ。ォュ。ケ。@ devam

@ d n ・ケゥ ョ@ ォオイ「。ョケコN@

24

Ancak öfkemiz ケ。イ、ュ@ ederse ケ。ョャエ。ョ@ ォ。イコL@

ama geri 、ョ、ュコ、・@ yeniden ケ。ョャョ@ içine dü-

・イゥコ[@ オュオエウオコャオ。@ ve büyük öfkeye ォ。ーャュ。、。ョ@

、ッイオケ。@ ァゥ、・ュ・、ゥゥュゥコ、・ョ@ sahicilikten söz ediyo-

ruz, hala yalan ウケャ・、ゥゥュゥコゥ@ itiraf etmemek için. ォゥ@

düzlemde yalan söylemeyi 「。。イ、ォ@ ve ョ・ウョ・ャャゥゥョ@

kendi ィ。ォャ。イョ@ ォッイオ、オオョ。@ kendimizi ikna etmek

için 「オョャ。イ@ ォ。イ@ ォ。イケ。@ getiriyoruz; hatta düzlem

、・ゥエゥイュ・@ 。ョ@ ァ・ャ、ゥゥョ、・@ diyalektikten bile söz edi-

yoruz, 。「。ュコョ@ püf ョッォエ。ウ@ bizi harekete geçirmek

yerine ajite etmesidir ve ォ。イャ。エイュ。@ yapmak yeri-

ne bizi bundan ォオイエ。イュ。ウ、イN@ Böylece ォ。ー。ャ@ bir kü-

re içinde ォ。ケョ。ケー@ 」ッオケッイオコL@ kendimizi gösteriye

veriyoruz, 「ッ@ laflar zafer ォ。コ。ョケッイ@ her seferinde,

ama bu küreyi エ。ケ。ョ@ mukadderat halini 。ャュ@ ve

bizim giderek daha az 「・ャゥイャ・ケ・「ゥャ、ゥゥュゥコ@ bir Ta-

rih'tir; ケ。ーエュコ@ ゥャ・イゥョL@ biz istemesek de kesin bir

itilim ォ。コ。ョ、イ、@ ama fikirlerimizin hakim olama-

、@ bir ォ。ウイァ。N@ aイエォ@ kendimizi tahayyül edemiyo-

ruz, kendi ウッイオュャオャオオュオコオ@ üstlenemiyoruz ve ho-

オュオコ。@ giden bir durumun içine gömülüyoruz, bizi

ancak bir felaket ォ。イ。「ゥャゥイ@ bunun içinden, kendi

ァ・イ・ォャゥゥュゥコ@ ォ。イウョ、。@ ・イォ・ォャゥゥュゥコゥ@ yitiriyoruz,

ケ。コァ@ ォ。イウョ、。@ ォ。、ョコ N@

25

Entelektüellerimizin tek 「ゥャ、ゥゥ@ oyun oynamak,

linselcilerimizin tek 「ゥャ、ゥゥ@ de yalan söylemek, hiç-

biri 、ョケ。ケ@ yeniden 、ョュ・ォ@ üzerine kafa yormu-

yor, hiçbiri bize ァ・イ・ォャゥゥ@ ölçüp biçme ゥュォ。ョ@ ver-

miyor, hepsi dekariyer ー・ゥョ、・[@ görgü ォオイ。ャャ。イョ@ as-

In ineitmeden birbirlerinin gözlerini oyma ウ。ョ。エョᆳ

daki オウ エ 。ャォャ。イ@ ィ。ケイ。ョャォ@ verici! Giderek daha tutu-

cu oluyoruz, en ケーイ。ョュ@ ve en utanç verici köhne-

likteki 、ョ」・ャ・イゥ@ sürdürmeyi 「。。イケッイオコL@ bizim

devrimlerimiz ケ。ャョコ」。@ ャ。ヲエ。、イ L@ ・ケャ・イゥ@ yeniden ・ᆳ

ォゥ ャャ ・ ョ、ゥイ、ゥゥュゥコ@ ケ。ョャウ。ュ。ウョ@ edinmemiz için söz-

cükleri 、・ゥエゥイュ・ュゥコ@ yeter, her ・ケ、・ョ@ ve kendi-

ョ ゥ コ、 ・ョ@ korkuyoruz, cesaretin ötesine geçerek cesa-

r tin içini 「ッ。ャエュ。ョョ@ ve 、・ャゥャゥゥ@ ifrata カ。イ、イ。イ。ォ@

dalili kle オイ。ュ。ョョ@ yolunu buluruz, hiçbir ・ケ・@

ォ。イ @ ォュケッイオコ@ ve her ・ケゥョ@ 、ォ@ ケ。ーュ。ウョ。L@ ba-

セ。イ ウコ@ ォ。ャュ。ウョ。@ yol 。ケッイオコL@ ァウコャ・@ 「。ャ@ öl-ウ コャョ@ zaferi bu. Bunlarla birlikte ölüme yürü-

yoruz; tekrar ediyorum, birkaç istisna hariç, herkesi

kapsayacak ölüm, onu, Tarihi, sona erdirmekle gö-

revli . Geleneklerimiz bize bu durumu カ。ィケ・エエゥゥョ、・@

ャオエ。 イャ、イャ。イ L@ bizse ッョャ。イ@ gülünç hale ァ・エゥイ、ゥゥュゥコ、・@

kötü niyetliyizdir, geleneklerin haber カ・イ、ゥゥ@ ・ケ・@

hiçbir güvence 「。ウォョ@ ォ。ュ。コ@ ve hiçbir ッャ。ウャォ@ bu

ャ。」。ォ ャ。 イ @ önleyemez.

26

Geleneklerimiz yalan ウケャ・ュ・ュゥエゥL@ çünkü onlar

insaniydi ve bu dünya ィ。ォォョ、。ォゥ@ cehaletlerine イ。 ᆳ

men ゥョウ。ョ@ 「ゥャゥケッイャ。イ、[@ bizler, bu 、ョケ。ケ@ iyi bilen

bizler, hatta giderek daha fazla kötüye kullanacak ka-

dar· iyi bilen bizler ise ゥョウ。ョ@ bilmemeye 「。ャケッイオコ@

M ゥュォゥゥョュコ@ ッャュ。、ョ、。ョ@ 、・ゥャL@ bizi kendimize da-

ir kör eden bir hüner gösterisi nedeniyle. ョウ。ョ@ 。ャᆳ

ュ@ ッャ、オオョ、。ョL@ 。」ョ。」。ォ@ bir halde ve sefil olmama-

ウョ。@ imkan yoktur; ve biz bunu kabul etmek istemi-

yoruz, bu sefalet bizi イ。ィ。エウコ@ ediyor, niyetimizi 。ᆳ

yor, onu kendimizden uzak tutuyoruz, ondan ォ。ᆳ

yoruz, geri püskürtüyoruz, çünkü bizim eserimizin

ゥヲャ。ウョョ@ habercisi bu. Bizim putumuz 。ュ。ォ[@ 。イエォ@

エオエ。イャャ@ ona feda ediyoruz, ona olan sevgimizden

、ッャ。ケ@ sentez fikrinden vazgeçiyoruz, 、・・、・イゥュゥコゥ@

ve ケ。。ュ。@ nedenlerimizi birbiri 。イ、ョ。@ ケ。ォ。」。コL@

ama put doymak bilmez, sonunda bir insan ォケュョ。@

ォ。ャォー@ kendimizi sunmak zorunda ォ。ャ。」。コN@

Umutsuz ァ・ョャゥゥュゥコゥョ@ ケ。ーュ。ケ@ イ・ョ、ゥゥ@ ・ケゥ@ ya-

イョ@ ュゥャケッョャ。イ」。ュコ@ ケ。ー。」。コ[@ en büyük, eylem so-

ュオエャ。エイュ。@ olacak, burada delilik ile bilgelik, yüce

bir 。ュ。@ içerisinde, kendi sentezlerini ァ・イ・ォャ・エゥイ・ ᆳ

cekler, böylelikle tek ケ。。ケ。ョ@ ölüm olacak ve düzen

simgelerini tek 「。ョ。@ kaos üzerine geçirecek.

27

k。ケ ョ。。@ geri 、ョ@ temel görevdir, ゥョウ。ョョ@ ゥゥ@ bu-

dur. Bu yüzden, 、ョ@ ür 。、ョ。@ ャ。ケォ@ ender kimseler,

ャゥイ@ metafizik ッャオエオイュ。ォ@ 。ュ。」ケャ。@ ontoloji ve etimo-

lnjiyle ilgilenirlerken, modadan ォ。ーョ。ュ。ケ@ dert

1 、ゥョュ ゥ@ ォエ@ コ・ォ。ャャ。イL@ 。。@ bir 。ケイョエ@ olan toplumsa-

ャ@ scyrede seyrede yok olup gidiyorlar. Çünkü top-

ャョ@ bir hiçtir, bir biçimdir, ゥ・イゥゥ@ yitik kitleden iba-

n tt ir, spermatik uyurgezerlerin 、。ャ。、イ@ toplum,

11nn derece 。。ャォ@ bir ・ケ、ゥイ L@ filozofu hiç ilgilendir-

Illl z. Tarih büyük 。、。ュャ。イョ@ eseridir, seçkinlerin

ャッケ@ ャ エ@ ォ。ー。ャ@ 。ャ。ョ、イ L@ ケョャ。イ@ gösteriye ka-

ャャ@ edilir ve ケォュ。@ sürüklendiklerinde ise ölülerine

ャ@@ o klerden daha fazla 、・・イ@ verilmez. ᅦ。ュコョ@

ーョ。ャ。 イョ、。ョ@ biri Meçhul Asker m・コ。イ G ョ@ doldur-

@ ッャュ。 ウ、イZ@ Bunu yaparak, kaosun 、ッオイ、オォャ。イᆳ

Illi alkan olan 。、ウコ@ ウ。ョウコャ。イ@ 「ッコァオョ」オャ。イョ@ en kö-

11 ャ@ rine rehin verdik; kaosun bizim 。イ。ュコ、。@ sunak-

ャョ@ var ve bizler de ゥュ、ゥ、・ョ@ orada エ。ーョケッイオコN@ Su-

Illi k ャョイョ@ ォ 。ーャ。イ@ 。、ウコ@ ーオエャ。イ、。ョ、イ@ ve kaos bu ォ。ーᆳ

ャ ョ ャョ@ geçerek girer meydana; ォ。ーャ。イ@ 。ォ@ kalacak ki

1· ョ@ her ・ ケゥ@ istila edebilsin.

28

Felaket 。イエL@ felaket arzu edilir, felaket ュ・イオL@ fela-

ket エ。ョイョョ@ lütfu, dünya daha ucuza yenilenmez ve

・・イ@ dünya yenilenmezse, kendisine mikrop 「オャ。エᆳ

ran insanlarla birlikte yok olmak zorunda kalacak.

ョウ。ョャ。イ@ evrene cüzam gibi ケ。ケャ、ャ。イ@ ve ッ。ャ、ォ。@

evrenin 、ッ。ウョ@ bozuyorlar, ッ。ャ。イ。ォ@ エ。ョイャ。イョ。@

hizmet ettiklerini ウ。ョケッイャ。イL@ エ」」。イャ。イ@ ve ー。ー。コャ。イ@

ッョャ。イョ@ 、ッオイァ。ョャョ@ ッョ。ケャケッイ L@ tüccarlar bu sayede

コ・ョァゥョャ・エゥォャ・イゥ@ için, papazlar ise kendi ウ。ケァョャォャ。イ@

。イエケッイ@ diye ッョ。ケャケッイャ。イN@ Bilginler bize tehlikeyi be-

lirtiyor ama ッョャ。イョ@ sesi neredeyse her zaman 「ッオᆳ

luyor, 。ィャ。ォョ@ ve ticaretin ォ。イャ。イ@ bozulmaz bir itti-

fak ッャオエオイオケッイL@ para ve tinsellik hareketin 、オイュ。ウᆳ

na tahammül edemezler, taeider tüketici ister, pa-

pazlar aile ister; ウ。カ。@ ッョャ。イ@ nüfusun 。コ。ャュ。ウョ、。ョ@

daha az korkutuyor: Ölüm düzeninin en ウ。ャ。ュ@ des-

tekleri tacirler ve papazlar. ョウ。ョャォ@ bu komployu ha-

エイャ。ュ。ォ@ zorunda; ve facia gündelik ケ。。ュョ@ bir par-

。ウ@ ッャ、オオョ、。L@ ケ。ャョコ」。@ kendi ケ。。ュャ。イ@ 。、ョ。@ in-

ウ。ョャ@ kaosa teslim edenleri 」・コ。ャ。ョ、イュ。ャ、イN@

29

Sefaletin tek çaresi sefil durumda ッャ。ョャ。イョ@ ォウイᆳ

ャ エイ ャュ。ウ、イL@ ama ölüm düzeni, taeirierin ve pa-

l ョコャ。イョ@ düzeni bu ャ。ヲ@ 。コュコ。@ 。ャュ。ュコ。@ bile izin

カ エュゥケ ッイN@ Taeider ve papazlar コ・ョァゥョャ・ュ・ォ@ ve ta-

ャ ォォ ュ@ kurmak isterler, maddi kar ve manevi itibar

ャ \@ rler, 「オョャ。イ@ bizim ウ。ャ。ォャュコ@ sayesinde elde

ncliyorlar, çünkü bizim gözümüzün 。ャュ。ウ@ ッョャ。イョ@

カ @ [ッ ヲ。ャ・エ ゥョ@ sonu ッャ。」。ォエイN@ Geleneklerimizin コ。ュ。ョ@

H' セ Z @ i ve ッョャ。イ@ ウ。カオョ。ョャ。イョL@ ィイウコ@ ursuz エ。ォュョョL@

ャ@ zo itaat vaaz edenlerin niyeti, bizi öldürmek paha-

'" "n da olsa kendi ォオイオュャ。イョ@ ・「・、ゥャ・エゥイュ・ォエゥイN@

1 ャ、 ョョ@ büyük ウ。ケァ@ gösterdikleri ・ケ・@ hakaret et- ·

ォ@ görevdir, çünkü ォオエウ。ャャ。@ hakaret etmeden de-

l 1 ョ@ kök s alamaz, 、・ゥュ・ォエ・@ ne kadar gecikirsek

ャ @ @ ll li k leri ve ウエイ。ーャ。イ@ o kadar fazla hissederiz.

'• 、ゥ@ herkese sesleniyorum ve yüzü olmayan bir @ ャ ᄋ ャォ@ ッャオ エオイュ。ケ。@ son vererek yitiminden kaçabi-

ャ@ @ セ ゥ ゥ@ söylüyorum yitik kitleye; onun ォ。イ@ 。イエォ@

ャケ ャ@ ォ。ケョ。ォ ャ。イョ@ ォオイオエュ。ォエ。、イL@ bu dünyada yok-

ャ@ olmaktan 「。ォ。@ bir kusur ッャュ。、ョ@ 。ョャ。ュ。ャᆳ

ャ L@ ャッイ@ yoksul, bir 「。ォ。@ yoksul 、ッオイ。イ。ォ@ sefalete

ᄋ @ bir rehin カ・イ、ゥゥ@ andan itibaren suçlu olur.

30

Devrimlerimiz birbiri 。イ、ョ。@ 「。。イウコ@ ォ。ャ、@ ve bu

da adildir, hiç kimse ゥゥョ@ özüne temas etmeye cesa-

ret edemedi, kendi üzerine geri çekilerek, ォ。ケョ。ョ@

içinde sönen bir ァ・ュゥゥョ@ evrensel ュゥイ。ウウ@ olma

ゥ、、ゥ。ウョ、。@ herkes. aウャョ、。@ eksen 、・ゥエゥイュ・ュゥコ@ ge-

rekiyor, bunu felaketten sonra ケ。ー。」。ュコ@ kesin,

öncesinde 。ケョ@ ケ。ョャァャ@ ァゥ、ゥ。エ@ エ・ォイ。イャ。ケ。」。コ@ ve

hep yeniden 。。」。ュコ@ yolda bir 。、ュ@ bile ilerleye-

ュ・ケ・」・ゥコ N@ Günün birinde ailenin statüsünü tepe-

den エイョ。。@ 、・ゥエゥイ・」・ゥコL@ çünkü tüm 。ィャ。ォャ。イョ@

övgü 、コ、@ geleneksel aileler ォ。ャ。「。ャォ@ nüfuslu-

dur. Bu 。ィャ。ォャ。イョ@ sözünü senet kabul ediyoruz ve

üreme suç ッャ、オオョ、。ョL@ günün birinde, ailenin statü-

sünü altüst ederek bu suça ォ。イ@ çok sert davranaca-

コN@ Kölelik okulunun ォ。ケョ。ョョ@ aileden 「。ォ。@ yer

ッャュ。ュ。ウョ@ da buna eklemeli; zorbalar bu nedenle

geleneksel aileleri severler, bu ailelerde ォ。、ョ@ köle-

dir ve çocuklar teba, ama baba -müstehcen, gülünç

ve sefil olsa bile- kendi evinde hakimdir ve bizim

ィォュ、。イャ。イョ@ arketipidir, evet, エ。ョイャ。イュコョ@ ve

ォイ。ャャ。イュコョ@ ケ。。ケ。ョ@ modeli 「。「。、イA@ Bu düzenle-

me fazla ウイュ@ ッャュ。ャ@ ki, 。イ、ョ、。ョ@ yitik kitle orta-

ya ォエN@

31

tuz bir çekenlerle ve ッャ。ョ」ャ。イャ。@ dolu bir dünya

ャゥ コ ゥ ュ ォゥョ、・ョ@ daha az sefil olurdu, hakikat bu ゥエ・N@

1 lnyali bir görevi yerine ァ・エゥイ、ゥゥュゥコ@ ve zaman 。ュᆳ

Ill i オ イ。 ュ@ buyruklara オケ、オオュオコ@ için sefiliz, ama

Lゥ| イ ッ カ@ bizi ゥイ・ョ@ durumumuzdan çekip ォ。イョケ。イ@

カ @ buyruklarbizi orada sehat etmeye zorluyor. Yirmi

ケ エャコケャ 、イ@ üzerimizde tahakküm süren ahlak düzeni

ャャャャ、ュ @ doldurdu bizse onun 「。イ「。イャョ@ ölçüyoruz

ャ @ l ll , o ayakta kalmaya 。「。ャケッイ@ biz ölüyoruz, hem

do h。 ケ ウコ」。L@ o düzen ォオイ「。ョャ。イョ、。ョ@ daima reddet-

iiiゥ @ ッ ャ、オオ@ ィッァイケ@ talep ediyor ゥュ、ゥL@ ォ。イ、・ャゥォ@

カ コ@ ediyor, kendi hiç 。ャ、イョ。ュャ@ oysa, 「。ォ。ャ。M

11111ktan söz ediyor, o ki hareketsiz olmakla övünür-

ャ@ , ・ ウ ォ ゥ ュゥ@ エオャオュャ。イョ。@ doldurmak için yeniikiere

ャ@ k ymak istiyor, gelmekte olandan tiksiniyor ve

ャ ャLZ 「ゥイ@ ・ ケゥ@ ・ョァ・ャャ・ケ・ュ・、ゥゥョ、・ョL@ kendini gösteriyor

カ@ ャ ゥ コ・@ olmayacak vaatlerde bulunuyor. oャオュ。ウョ ᆳ

ャ @ lomel etken ッャ、オオ@ felaketten sonra, ahlak düze-

ll do ウイ。 ウ@ ァ・ャ、ゥゥョ、・@ kurban ッャ。」。ォエイ[@ ama bu dü-

ャャ エゥョ@ ォ。 ャョエャ。イ@ ォッイオョ。」。ォエイ@ ki, bizlerden biri 」。ョャ@

ャ Q ャ @ ョ 。@ onu ォョ。ュ。@ vesilesi olsun ve insanlar dünya-

ャエゥャ@ ォ エ ャョョコ・イゥョ、・@ エッーャ。ョ、@ ve içinde da-

|Gャ エャエォャエ ャォ@ ォ。コ。ョ、@ insanlara çullanabilsinler diye.

32

Gecenin ォ。イ。ョャョ。@ giriyoruz ve buradan ancak

」ャコ@ ォ。ャョエャ。イュコ@ ォ。」。ォL@ çok ォ。ャ。「。ャコL@ daha da

ォ。ャ。「。ャォ@ ッャ。」。コ@ ve giderek daha da ォ。ャ。「。ャォャ。。ᆳ

」。コL@ böylece sonunda kaos galip ォ。」。ォ@ ve ölüm

ォ。イョョ@ doyuracak. Efendilerimiz bizim 、ュ。ョャ。イᆳ

ュコ、イL@ tinselcilerimiz de bizi ayartanlar ve efendile-

rimizin suç ッイエ。ォャ。イ、イL@ bizler öksüzüz ve bunu ゥゥエᆳ

mek istemiyoruz, her yerde baba ve anne 。イケッイオコ@

kendimize, Gökyüzünde bile bize bu vaat ediliyor ve

bizler ahlak düzeninin bizi カ。イャュコ@ sürdürmeye

mecbur ・エエゥゥ@ bu オオイオュャ。イョ@ dibinden sesleniyoruz

onlara. Gelecekteki evrende yitik 'kitle olmayacak;

ゥョウ。ョャ。イョ@ hepsi mutlu ッャ。」。@ için 、・ゥャL@ kitle olma-

ケ。」。ョ、。ョN@ Yüz milyon insanla yeryüzü cennet

olur; yeryüzünü kemirip duran ve pisleten milyar-

lada ise bir kutuptan 、ゥ・イゥョ・@ uzanan bir cehennem

olur, türün hapishanesi olur, evrensel ゥォ・ョ」・@ ッ、。ウ@

olur, kendi pislik ve süprüntüleri içinde ィ。ケ。エャ。イョ@

sürdüren mistik delilerle dolu bir çirkefkuyusu olur.

Kitle düzenin ァョ。ィ、イL@ 。ィゥ。ォョ@ ve ゥュ。ョョ@ alt-ürü-

nüdür, düzeni, 。ィャ。ォ@ ve ゥュ。ョ@ mahkum etmeye bu

ォ。、。イ@ yeter, çünkü 「オョャ。イョ@ tek ケ。ーエL@ ゥョウ。ョャ。イ@

。。ャエュ。ォ@ ve ッョャ。イ@ 「」・・@ çevirmek.

33

Ben kendi コ。ュ。ョョョ@ peygamberlerinden biriyim

vo söz ィ。ォォュ@ ッャュ。、ョ、。ョL@ ウケャ・ケ・」・ゥュ@ ・ケゥ@ ya-

[イN ケッ イオュN@ Çevremde, delilik, 。ーエ。ャャォ@ ve cehalet, ya-

lan ve hesapla yer 、・ゥエゥイゥケッイL@ hepsi de 。ケョ@ erdem-

ャッ ᄋ ッ@ 、。ケ。ョケッイL@ çünkü ゥゥョ@ trajik ケ。ョ@ -ki 。ィャ。ォャ。イ@

ャ@ konuda hemfikir 、・ゥャ、ゥイM 、ョケ。ョョ@ erdemden

ーイ。ャ。ョ、、イL@ bence hiç bu kadar çok erdem gör-

ャャャッュゥエゥイ N@ Bunca erdeme イ。ュ・ョ@ kaosa 、ッイオ@ gidiyo-

Z[LL@ bunca erdem bizi evrensel ölümden ォオイエ。イ。ュᆳ

ケ イ[@ ョ・ウョ・ャャゥゥョ@ ölçütü olan エオエ。イャャォ@ ile bizim ara-

コ、。@ erdemin bir ヲ。コャ。ャォ@ olup ッャュ。、ョ@ sonunda

ォ@ ndime sorar hale geldim. Erdemler bizi düzenden

ャイャ。イ。ュケッイ@ ve düzen bizim yitimimiz için erdem-

ャ@ rden ケ。イ。イャ。ョケッイL@ bizler 。イエォ@ bir sistemin ォ。ョ、イᆳ

ャ@ @ ォオイ「。ョャ。イコL@ ォ。イャ。イュコ@ konusunda bizi 。ャ、。エᆳ

yor ve bizi kendi ォ。イャ。イョ。@ kurban ederken bunla-

ャエャ@ bizim de ォ。イュコ@ ッャ、オオ@ konusunda bizi ikna

@ diyor. Böylece hepimiz iyi bir ・ケ@ ケ。ーエュコ@ ウ。ョᆳ

ケ ッイコ@ ve birbirimizle ケ。イイ」。ウョ。@ ォ。ョケッイオコL@ ödülü-

Hャコ@ delilik, içinde ケ。。、ュコ@ atmosfer 。ーエ。ャャォL@ bu

ャョッウヲ・イ、・@ birinci görevimiz cahillik sanki, böyle-

l kle yalan ile ィ・ウ。「ョ@ eli kolu serbest kalacak. Biz-

ャ@ ᄋ@ çocuk ォ。ャ、ォ@ ve aile カ。イャョ@ sürdürdükçe de ço-

Z ォ@ ォ。ャ。」。コN@

34

Aile günün birinde 。ャュ。ウ@ gerekecek bir kurum-

dur, |W。イャォ@ nedeni yoktur: Aile, ッオ@ durumda, kala-

「。ャォエイL@ evren 。イ@ ォ。ャ。「。ャォエイL@ 、。ィ。ウL@ en エ。イエュ。ᆳ

ャ@ fikirlerimizin ォ。ケョ。@ ailedir ve 、ッイオャオオ@ korku-

tan eserler 。イ。ウョ、。@ ケ。ョャ@ fikirleri sürdürme lüksü-

müz olamaz. y。ャョコ」。@ öjenik ailelere ィッァイ@ göste-

rilebilir, 「オョャ。イョ@ da az ウ。ケ、。@ ッャ、オオョオ@ biliyoruz,

、ゥ・イャ・イゥ@ sonunda bize arzu edilmez gelecektir ve

ケッォウオャャオオョ@ tehdit ・エエゥゥ@ bir dünyada her yoksul ai-

le sefaleti 。イエエイイL@ her yoksul aile, カ。イャ@ nedeniyle

zaten kriminaldir. オョ。@ ikna ッャ。ャュ@ ki merhamet bir

ウ。ュ。ャォエイ L@ merhamet gösterilen ォゥゥャ・イゥ@ bozar, ha-

ケイウ・カ・イ@ ruhlara trapez olup merhametin ォオイ「。ョ@ ol-

maktansa kendini yok etmek ケ・、ゥイN@ Muhtaç durum-

da ッャ。ョャ。イョ@ nasibi olan izdiham, hangi ülkede ve

hangi 。、。@ olunursa olunsun, dinsel ve ahlaki oto-

ritelerin ウ・ウウゥコャゥゥョ・@ イ。ュ・ョL@ ゥイ・ョャゥゥョ@ zirvesidir:

Oysa, elli ケコケャ、イ@ kimse bunu dert etmedi, çünkü

düzen çare Mォウイャォ M bulmaktansa ゥイ・ョャゥゥ@ tercih

eder. Düzen her zaman gayri insaniydi, 。ィャ。セ@ düze-

ni tüm düzenierin en gayri insanisidir.

35

d ョケ。ケ@ 。ィャ。ォウコャォ@ kurtaracak; dinlenme ve gev-

ome, her türden ヲ・、。ォ。イャョ@ reddi ve militan er-

ャッュャ・イゥ ョ@ terk edilmesi, ウ。ケァョ@ olarak ョゥエ・ャ・、ゥゥュゥコ@

ャオイ@ ・ケ ゥョ@ küçümserrmesi ve オ。ョャ。@ イコ。@ göstermek

セQQイエ。イ。 」。ォL@ ・イォ・ォャゥゥョ@ bizi ァエイ、@ ve asla geri dö-

@ il @ meyecek kabustan bizi 、ゥゥャゥォ@ kurtaracak, çünkü

ャGォ」ォ@ ölümün ・ゥ、ゥイ@ ve ölüm ・イォ・ゥョ@ yoluna yorda-

ョ。@ öncülük eder. s。カ。@ ・イォ・ゥョ@ iklimidir, erkek

カ。。@ ィ。コイャ。ョイ L@ ウ。カ。@ onun カ。イャォ@ nedenidir ve エーᆳ

ォ@ Tarih'ten önce, ォ。、ョョ@ hem efendi hem rabibe ol-

、セオ@ o zamanlarda ッャ、オオ@ gibi daimi 「。イゥ。@ ォ。カオᆳ

iiiii@ ッ ャウ。ケ、ォL@ dünyevi iktidar ile manevi iktidar er-

セセ@ セゥョ@ elinden 、ュ@ olurdu ve elli ケコケャ@ önce ol-

ャセオ@ gibi ィゥャゥ・@ gömülürdü, ölümün onu çekip ᆳ

k ᄋ 、@ ィゥャゥ・@ gömülürdü: Ölüm, ahlak düzeni, sa-

カ @ ve militan erdemierin ァ・イ・ォャゥャゥゥL@ yasal 「。イ「。イャォ@

ケ N ーエ@ ve sistematik gayri ゥョウ。ョゥャゥゥョ@ ゥョ。ウN@ Erkek,

ャ@ ャォ・エ ゥ@ örgütleyerek kendi ウエョャョ@ ュ・イオャ。エイᆳ

@ @ k zorunda, kendini ancak bu bedelle vazgeçilmez

@ @ @ yar, ama bu bedeli biz daha ne kadar süre ödeye-

l ャ@ 1 i riz?

36

aウャョ、。@ ・イォ・ゥョ@ 、・イゥョャゥゥL@ gönlü yoktur, onun

merhameti bir temrinden 「。ォ。@ bir ・ケ@ olamaz, ゥ、ᆳ

detkar olmamak için kendinin ゥ、、・エ@ ッャュ。ウ@ 。イエL@ er-

ォ・ゥョ@ ゥョ。@ ・エエゥゥ@ düzenin temellerinde cinayet var.

Kadim halklar, Tarih'ten öncekiler, bizim gelenekle-

rimizi ve 「オケイオォャ。イュコ@ borçlu ッャ、オオュオコ@ halklar-

dan daha sade ve daha ケオュオ。ォエャ。イ L@ ォ。、ョャ。イ@ tara-

ヲョ、。ョ@ ケョ・エゥャゥケッイャ。イ、@ ve biz ッョャ。イ@ 。ィャ。ォウコャォャ。@

、。ュァ。ャケッイオコ L@ ama bu ッョャ。イ@ yenenierin ョゥエ・ャ・ケゥゥ、ゥイ@ki biz de her zaman onlardan esin 。ャ、ォ N@ Erkek ゥュᆳ

di yolun sonuna ァ・ャュゥ@ gözüküyor ve onun 。」ュ。ウコ@

「オケイオォャ。イ@ ölçüsüz ゥュォ。ョャ。イケャ。@ ・ャ「ゥイャゥゥ@ ・エエゥゥョ、・ョL@

ona kalan tek ・ケ@ ökümenik insan ォケュョ。@ ィ。コイャ。ョᆳ

mak; bu ォケュ@ ・イォ・ゥョ@ eserlerinin エ。」@ olacak ケ。イョN@

Çünkü ancak bu tarihi tüketerek kendi Tarih'imiz-

den ォ。「ゥャゥイゥコ@ ve ancak kendimizi kurban ederek ta-

rihi tüketebiliriz, 、オケ。イャャォ@ 、・ゥゥュゥョゥョ@ 「。ウォョ@ ォᆳ

ュ。ウ@ için tüm 、ョケ。ョョ@ ュ・コ。イャォ@ ッャュ。ウ@ gerekecek;

daha az feragat edecek 、・ゥャゥコL@ biz kendi 「。ィエウコャᆳ

ュコ@ reformdan daha fazla seviyoruz ve elimizdeki

silahlarla bunu ォ。ョエャ。ケ。」。コL@ bize ölümün yolunu

イ・エ・」・ォ@ ッャ。ョャ。イ@ ゥコャ・ケ・」・ゥコ@ daima ve ッョャ。イ@ izledi-

ゥュゥコ@ için kendimizi 、・・イャゥ@ ウ。ケ。」。コ N@

37

ゥョ、・@ ケ。。、ュコ@ dünya serttir, ウッオォエオイL@ karan-

ャォエイL@ adaletsiz ve yöntemlidir, yöneticileri ya içli

ウ。ャ。ォャ。イ、セイ@ ya da derinlikli · haytalar, kimse bu 。。@

denk 、・ゥャ、ゥイL@ biz 。ャ、ォL@ ister küçük ッャ。ャュ@ ister

büyük, ュ・イオゥケ・エゥ@ 。ォャュコ@ 。ャュケッイL@ iktidar bir oldu

bitti ゥォエゥ、。イ、イ@ ケ。ャョコ」。L@ boyun ・ゥャ・ョ@ bir ehveni ・イN@

Tüm egemen ウョヲャ。イ@ bir uçtan ötekine ortadan kal-

、イウ。ォ@ bile hiçbir ・ケ@ 、・ゥュゥ@ olmaz, elli ケコケャ@ ön-

ce ォオイオャュオ@ düzenin ォャ@ bile ォーイ、。ュ。コL@ ölüme

、ッイオ@ ケイケ@ tek bir gün bile durmaz ve muzaffer

ゥウケ。ョ」ャ。イ。@ kalan tek seçenek ・ウォゥュゥ@ geleneklerin

ve saçma 「オケイオォャ。イョ@ ュゥイ。ウウ@ olmak olur. Komedi

sona erdi, trajedi 「。ャケッイL@ dünya giderek daha sert,

daha ウッオォL@ daha kasvetli ve daha adaletsiz olacak;

her ケ。ョ@ istila eden kaosa イ。ュ・ョ@ giderek daha yön-

temli bir dünya olacak: Hatta bana ォ。ャイウ。L@ 、ョケ。ョョ@

en az エ。イエュ。ャ@ ョゥエ・ャゥゥL@ sistem ruhu ile ォ。イァ。。ョョ@

ゥエエゥヲ。ォ、イL@ asla daha fazla disiplin ve daha fazla saç-

ュ。ャォL@ daha fazla hesap ve daha fazla paradoks, so-

nuçta daha fazla コャュ@ sorun -ama ォ。エォウコ@ ka-

ケ ー@ olarak コャュ@ sorun-görülmeyecektir.

38

Her ・ケゥョ@ 。ョャ。ュ@ ölüm ッャ、オオョ、。ョL@ 「。ャ。ュ@ olan

Tarih'in bitmesi ァ・イ・ォエゥゥョゥ@ varsaymak da mümkün-

dür. Tarih'ten önce bir dünya カ。イ、@ ve Tarih'in, can-

ャ@ bir ・ケ@ ッャ、オオョ、。ョL@ sonsuzluk 。ケイ」。ャョ。@ sahip

ッャュ。、L@ bizim Tarih'imizin sona ・イ、ゥゥ@ müjdesini

veren Selamet ッャュ。、@ カ。イウ。ケャ。「ゥャゥイN@ Çünkü Meta-

fizik Tarih'ten çok önce de カ。イ、L@ insan öncelikle

metafizik bir ィ。ケカ。ョ、イL@ en 。コョ、。ョ@ yüz bin ケャ、イ@

böyleydi, Tarih'in parantezi 。ャ、ョ、。@ ve tekrar ka-

ー。ョ、ョ、。L@ insan Tarihsiz, kendi nihai 。ュ。ャ。イケャ。@

birlikte var ッャ。」。ォエイN@ o· zaman ve ケ。ャョコ」。@ o zaman

Tarih biçimlenerek anlam ・、ゥョュゥ@ ッャ。」。ォエイ@ ve bir

bütün halini alarak, türün コ。ュ。ョ、@ meditasyonla-

イョ。@ konu olabilir ama bugün Tarih ィ。ォォョ、。@ ancak

kendimizi sorgulayabiliriz ve bizi kendi yitimimize

ァエイ、ョ@ bilerek, ona kendi eserlerimizin dengi

olarak maruz kalabiliriz. Gerçekten de giderek daha

fazla ・ゥャ・ョ@ bir düzlem boyunca ölüme 、ッイオ@ ォッオᆳ

yoruz, ölüme 、ッイオ@ ォ。ケケッイ@ ve ォッエオイオケッイオコL@ sarho-

オコ@ ve イ。コケコL@ çünkü insanlar erkek ッャ、オオ@ ölçüde

yok olmaktan da o denli az çekinider ve ölüm onla-

ra ケ。。ュ。@ nedenlerini de kapsayan bir ・ョャゥォ@ gibi ge-

lir. Çünkü erdemlerimizin diyeti asla insan katlin-

den 「。ォ。@ bir ・ケ@ ッャュ。ケ。」。ォエイ N@ ·

39

・ィゥイャ・イゥュゥコゥ@ ancak yok ederek 、・ゥエゥイ・「ゥャゥイゥコL@

hem de o ・ィゥイャ・イゥョ@ içini dolduran insanlarla birlik-

te yok etmek gerekse bile ... Bu insan ォケュョ@ 。ャォᆳ

ャ。ケ。」。ュコ@ zaman da gelecektir. aイエォ@ o zaman hiç-

bir ・ケ@ ォ。イウョ、。@ geri ・ォゥャュ・ケ・」・ゥコ@ ve en barbar

・ケ@ olarak gözükse bile, bizler kaosun ve ölümün ra-

hipleri ッャ。」。コL@ düzen bizim ォオイ「。ョュコ@ olacak ve

ウ。ュ。ャョ@ sona ermesi için düzeni feda ・、・」・ゥコL@

、ッ。ャ@ felaketleri 。イエエイ。」。コL@ ォエャ@ misline ォ。イᆳ

エ。」。コN@ Böylece arzulanmadan 、ッ。ョャ。イ@ ve daha

fazla ッ。ャュ。@ umudu エ。ケ。ョャ。イ@ 」・コ。ャ。ョ、イ。」。コL@

onlara ケ。。ュ。ョョ@ asla bir hak 、・ゥャL@ bir suiistimal ol-

、オオョオ@ ve yok ッャュ。ケ@ hak ettiklerini イ・エ・」・ゥコL@

çünkü 。イ@ ォ。ャ。「。ャォ@ ゥョウ。ョョ@ 「オョ。ャエエ@ dünyaya çir-

kinlik katarak fazla yer tutuyorlar. Biz onarmak isti-

Y?ruz ve bu nedenle yok etmeyi 、ョケッイオコL@ uyu-

ma yeniden ォ。カオュ。ォ@ istiyoruz ve bu nedenle kao-

su sevgimizle ウゥャ。ィャ。ョ、イケッイオコL@ her ・ケゥ@ yenilernek

istiyoruz ve bu nedenle hiçbir ・ケゥ@ 。ヲヲ・エュ・ケ・」・ゥコ N@

Çünkü ・・イ@ 」。ョャャ。イ@ böcek olma ve ォ。イ。ョャォャ。イ、。L@

オオャエオ@ ve pis koku içinde ィコャ。@ üreyip ッ。ャュ。@ terci-

hinde bulunsa bile, biz ッョャ。イ@ engellemek ve ョウ。ョG@

soyunu kurutarak kurtarmak için 「オイ。、。ケコN@

40

ョウ。ョャ。イ@ ölüm 、ョ、。@ çare ッャュ。、ョ@ 。ョャ。、ォャ。ᆳ

イョ、。L@ kendi kendilerini öldürmek zorunda 「イ。ォュ。ᆳ

、ォャ。イ@ için kendi katillerini ォオエウ。ケ。」。ォャ。イ、イN@ Bizim

bütün ウッイオョャ。イュコ@ çözümsüz ッャ、オオョ、。ョ@ ve çöze-

ュ・、ゥゥュゥコ@ sorunlara sürekli yenileri ・ォャ・ョ、ゥゥョ、・ョL@

içinde エォ・ョ、ゥゥュゥコ@ ケ。。ュ。@ öfkesinin yok ッャュ。ウ@ ve

bana bu dönemlerin オエ。ョ」@ gibi gelen canice iyimser-

ャゥゥョ@ yerini 「オョ。ャエョョ@ 。ャュ。ウ@ gerekecektir. Çünkü

zengin ülkelerin イ・ヲ。ィL@ dünya mutlak bir felakete

gömülürken, sonsuza dek sürecek 、・ゥャ、ゥイ@ ve dünya-

ケ@ bu felaketten çekip ォ。イュ。ォ@ için çok geç oldu-

オョ、。ョL@ zengin ülkelerin ケッォウオャャ。イ@ yok etmek ya da

kendilerinin de yoksul ッャュ。ウ@ 、ョ、。@ bir tercihi ola-

ュ。ケ。」。ォエイL@ onlar da kaostan ve ölümden kaçamaya-

」。ォャ。イ、イ[@ tabii ・・イ@ en barbar çözümde karar ォャュ。ᆳ

ュャ。イウ。@ ... Böylece, neye ォ。ャォャイウ。@ォ。ャォャウョL@ so-

nu ケ。ャョコ」。@ 、・ィ・エ・@ カ。イ。」。ォエイL@ ve 。イ。ャ。イョ@ ruhu bi-

ze ゥャ・エゥャュ・、ゥゥョ、・ョL@ ォ。イオウGオョ@ ー・ゥョ、・ョ@ bizim de

、・」・ゥュゥコ@ ya da Phaeton'la birlikte uçuruma yu-

カ。イャ。ョ。」。ュコ@ kesindir; bilimin ァ・ャ・」・ゥョ・@ 。イエォ@

ゥョ。ョュケッイオュL@ ゥョウ。ョョ@ mutasyonu ikili bir kabus ol-

、オオョ、。ョL@ bizim soyumuzdan gelenler de bizim yok

ッャ、オオュオコ@ kaosa ve ölüme ォ。カオ。」。ォャ。イ、イN@

41

Dünya çirkin, giderek daha da ゥイォゥョャ・・」・ォL@ or-

manlar balta darbeleriyle yok oluyor, her yandan ・ᆳ

hirler her ・ケゥ@ yutarak yükseliyorlar, çöller her yerde

ケ。ケャケッイL@ çöller de ゥョウ。ョョ@ eseri. tッーイ。ョ@ ölümü ・ᆳ

hirlerin オコ。。@ ケ。ョウケ。ョ@ gölgesidir, ゥュ、ゥ@ buna su-

yun ölümü de ekleniyor, ウイ。、。@ ィ。カ。ョョ@ ölümü var,

ama dördüncü element olan 。エ・L@ 、ゥ・イャ・イゥョゥョ@ intika-

ュョ@ almak için カ。イャョ@ sürdürecek; bizler, ウイ。ュコ@

ァ・ャ、ゥゥョ、・L@ 。エ・ャ・@ ャ・」・ゥコN@ Evrensel ölüme 、ッイオ@

ilerliyoruz, en bilgili ve görgülü olanlar bunun far-

ォョ、。ャ。イL@ insan eserlerinin zincirinden 「ッ。ャエエ@ bu

musibetlere çare ッャュ。、ョ@ onlar biliyor, オ。イ@ var-

ャォャ。イ@ 。イ。ウョ、。@ trajik bir halleri var ッョャ。イョL@ gevezele-

rin ッイエ。ウョ、。@ sessizliklerini koruyorlar, gevezelerin

vaat ・エエゥゥ@ ・ケゥ@ オ。ョャ。イョ@ オュュ。ウョ。@ izin veriyorlar,

ne オ。ョャ。イ@ uyarmaya ォ。ャォケッイャ。イ@ ne de gevezele-

rin 。ォャョ@ ォ。イエイュ。ケ。L@ 、ョケ。ケ@ yok olmaya ャ。ケォ@ gö-

rüyorlar, bizden ancak ケォュ@ ー。ィ。ウョ。@ uzak tutulabi-

lecek olan mutlak 、・ィ・エ@ ile kusursuz çirkinlik için-

deki bu serpilip ァ・ャゥュ・、・ョウ・@ felaketi tercih edilir buluyorlar. Olsun 。イエォ@ オ@ ケォュ@ ve エ。ュ。ュャ。ョウョ@ yok

olup gitme! Tekrar tekrar 「。ャ。ケ。ョ@ bir kavrukluk ve

「。。イウコャォ@ içinde hayatta kalmaktansa telafisi im-

ォ。ョウコ@ olan ・ケゥ@ tercih ederiz biz.

42

Her ・ケ@ ー。イ。ャ。ョー@ birbirinden 。ケイャケッイL@ edinil-

ュゥ@ kabul ・エエゥゥュゥコ@ kavramlar çözülüyor, büyük sar-

ウョエョョ@ müjdesi geliyor ve 「。「。ャ。イュコョ@ ォオャャ。ョ、@

・ョウエイュ。ョャ。イ@ ォイケッイオコ@ hepimiz. Sansürün egemen

ッャ、オオ@ ülkelerde ァ・イ・ォャゥゥ@ inkar etmekten helak

olunuyor; sansürün ォ。ャォエ@ ülkelerde herkes 。ォャョ。@

geleni söylüyor. f。イォャャォ@ önemsiz gelebilir, çünkü

yalan söylemek ile kendini yitirmek 。ケョ@ anlama ge-

liyor ve yalan söyleyenierin de günün birinde kendi-

ni yitirenlere ォ。エャ。」。ォャ。ョ@ カ。イウ。ケャイN@ Esin perileri

yeryüzünü terk etti, güzel sanatlar öleli kaç ォオ。ォ@ ol-

du, dalavereciler 。ャ。ョ@ 「ッ@ buluyor, daha ゥョ。ョャョ。コ@

asla ケ。。ョュ。、L@ ama en üzüntü veren ・ケ@ ッョャ。イョ@ da-

laverelerine ォ。イ@ 、オイ。ョャ。イョ@ bile bize hiçbir ・ケ@

önermemeleri, 「ッ@ laflardan 「。ォ。@ bir ・ケ@ etmemele-

ridir . ・ィゥイャ・イゥュゥコ@ birer kabusa döndü, ・ィゥイャゥャ・イ@ ter-

mitlere benziyor 。イエォL@ her ゥョ。@ edilen ・ケ@ ゥイ・ョ@ çir-

kinlikte, biz 。イエォ@ エ。ーョ。ォャ。イL@ saraylar ya da mezar-

lar, zafer 。ャ。ョャ。イ@ ya da amfiteatrlar ゥョ。@ etmeyi bil -

miyoruz. Her 。、ュ、。@ gözümüze hakaret ediliyor, ku-

ャ。ュコ@ ウ。イ。@ çevriliyor ve koku duyumuz umutsuz-

ャオ。@ ォ。ーャケッイL@ ケ。ォョ、。@ kendimize, düzen neye yarar

diye sorar hale ァ・ャ・」・ゥコN@

43

On bin fersah bizi bir 。、ュ@ bile ilerletmeyecek,

dünya giderek 。ケョャ。ケッイL@ felaket ヲ。イォケャ。L@ uluslar

。 イ。ウョ。@ biraz fark koyan o. Yolculuk etmek neye ya-

rar? Kaçmak neye yarar? Burada 「イ。ォエュコ@ her ・ᆳ

yi arda tekrar 「オャ。」。コL@ hapishane kendi üzerine ka-

ー 。ョケッイL@ bizim buradan ancak ölümüz ォ。イ[@ ne ay ne

gezegenler ケ。。ョ。「ゥャゥイ@ gibi. Çok ウ。ケ、。@ cehennemin

「 オャオョ、オオL@ hem alevlerin hem de 「オコャ。イョ@ cehenne-

minin 「オャオョ、オオ@ ァョ@ ゥケゥャゥゥョ・@ inanmak ュ、イ@ ar-

エ ォ@ tek çare? h。ケ。エョ@ bir gölge-fenomenden ve insa-

ョ ョ@ da kazadan 「。ォ。@ bir ・ケ@ ッャュ。、@ bu 「ゥャゥョ、@

ケ 。イ。エャ@ nedir? Binlerce 「。。イウコャォ@ binlerce can çe-

ォ ゥュ・ョゥョ@ habercisiyken tek bir 「。。イョョ@ ァイャ、@

bu 、ッ。ャ@ düzen nedir? ケゥL@ Güzel, dッイオ@ ve ィッ@ ola-

rak 、 ・ ・イャ・ョ、ゥイ、ゥゥュゥコ@ ・ケャ・イ L@ -heyhat!- hayali bir

t。 ョイ G ョョ@ ケ。ョウウ@ 、・ゥャ、ゥイL@ bunlar bizim içimizde,

ケ。 ャョコ」。@ bizden yola ォ。イ。ォ@ 、ッ。ョ@ ・ケャ・イ、ゥイL@ bunla-

イョ@ ne modelini ne 。ュ。」ョ@ 「。ォ。@ bir yerde 。イ。ュ。ャᆳ

ケ コ L@ bunlar bizzat bizim ケ・エォゥョャゥゥュゥコゥョ@ meyvesidir,

。ケ ョ@ zamanda ゥョウ。ョャ。イョ@ ・ゥエ@ ッャ。ュ。ケ。」。ョョL@ kao-

sun imgesinden ケ。ーャュ@ ve daima yok olmaya ャ。ケォ@

yit ik kitl e ile ョ@ ve düzenin 「。イョ、@ ウ・ゥャュゥャ・イ@

。イ。 ウ ョ、。@ bir uçurum ッャ、オオョオョ@ da ォ。ョエ、イャ。イN@

44

Bilginlerimiz 、ョケ。ケ@ ー。ィ。ャ@ oyuncaklarla doldu-

ruyorlar, onlar, 、ッ。ケ@ bozarak, ona tecavüz ederek

oyun oynayan koca ッャ。ョャ。イ、イ@ ve kimi zaman onla-

ra hak etmedikleri halde hayran oluyoruz, çünkü on-

ャ。イョ@ bize カ・イ、ゥゥ@ hizmetler giderek daha sorunlu bir

hal 。ャケッイ N@ Herhangi bir ォ・ヲゥョ@ bizi nereye götürece-

ゥョゥ@ kimse öngöremez, bu ォ・ゥヲャ・イ@ insan soyunun de-

ゥャ@ Kaderin ゥャ・イゥ・、ゥゥ@ ケッャャ。イ、イL@ kaynak ellerimizin

。イ。ウョ、。ョ@ ォケッイ@ olsadanehrin 。ォョ。@ hakim 、・ゥᆳ

liz, dünya yeniden bilinemez oluyor ve bizler, fela-

ket 、・ゥャ@ mucize bekleyeri ウイ。、。ョ@ ゥョウ。ョャ。イョ@ umu-

dunu ォイュ。@ ー。ィ。ウョ。@ da olsa bunu kabul edemiyo-

ruz. dョケ。ケ@ yeniden düzene koymak 。イエォ@ imkan-

ウコL@ dünya paramparça, daimi bir 、・ゥゥュ@ bunca civ-

civliyken sentezi hayal edecek halimiz yok, ケ。ャョコ」。@

yöntemli bir geri çekilme 。ュ。」ケャ。@ hareketi durdur-

mak gerekiyor: Oysa bizi sürükleyen 。ォョエケ@ durdu-

rabilecek kadar hakim 、・ゥャゥコL@ en bilgili insanlar ar-

エォ@ çok geç ッャ、オオョオョ@ ケャャ。イ、イ@ ヲ。イォョ、。ャ。イL@ biz kao-

sa gidiyoruz, ölüme gidiyoruz, tüm Tarih'in en bü-

yük felaketini ィ。コイャケッイオコL@ Tarih'i ウッョャ。ョ、イ。」。ォ@

olan felaket bu; hayatta kalanlar ケコケャャ。イ@ boyunca

bunun 、。ュァ。ウョ@ エ。ケ。」。ォャ。イN@

45

Böceklerle dolu bir dünyadan nefret ediyoruz, bu

böceklerin insan ッャ、オオョ。@ yemin edenler yalan söy-

lüyorlar: "'X'itik kitle asla insanlardan 、・ゥャL@ 、ャ。ョᆳ

ュャ。イ、。ョL@ cehennemliklerden ッャオュオエオイN@ Ne za-

mandan beri benim ォッュオュ@ spermatik bir otomat

oldu? kッュオュオョ@ böyle ッャュ。ウ@ 。イエウ。@ ・・イL@ ォッュオᆳ

mun var ッャュ。、ョ@ ve benim görevimin hiçbir bi-

çimde ona benzememek ッャ、オオョオ@ söylüyorum. Mer-

hamet bir 。ャ、。エュ。」。、イL@ bana merhamet イ・エ・ョャ・イ@

benim 、ュ。ョャ。イュ、イL@ merhamet böceklerle dolu

bir 、ョケ。ケ@ kurtarmaz, ッョャ。イョ@ tek 「ゥャ、ゥゥ@ bu dünya-

ケ@ yiyip bitirmek ve kendi pislikleriyle, çer çöpleriy-

le kirletmektir: Ne onlara ケ。イ、ュ@ etmeliyiz ne de on-

ャ。イ@ ォイー@ geçiren ィ。ウエ。ャォャ。イ@ önlemeye 。ャュ。ャケコL@

bu ィ。ウエ。ャォャ。イ、。ョ@ ne kadar çok ォゥゥ@ ölürse bizim için

o kadar iyi olur, çünkü biz ッョャ。イョ@ kökünü ォ。コュ。ォ@

zorunda ォ。ャケッイオコN@ Barbar bir ァ・ャ・」・ゥョ@ ォ。ーウョ、。ケコ@

ve bu gelecek kadar ölçüsüz olabilmek, onun tutar-

ウコャョ。@ diranebilmek için onun 「。イ「。イャケャ。@ silah-

ャ。ョュ。ュコ@ gerekir, ya カ。イャュコ@ ウイ、イ・」・ゥコ@ ya fe-

ragat ・、・」・ゥコL@ ya egemen ッャ。」。コ@ ya serbest 「イ。ォ。ᆳ

」。コL@ ケ。イョ@ vuracak olanlara biz bugün カオイュ。ャケコL@oyunun ォオイ。ャ@ budur ve bize yakaranlar, bir süre

sonra bunu オョオエエオオュオコ@ için bizi 」・コ。ャ。ョ、イ。」。ォᆳ

ャ。イ、イN@

46

Kendimizi aldatmak neye yarar? a」ュ。ウコ@ olaca-

コL@ エッーイ。ュコ@ ve suyumuz olmayacak, belki hava-

ュコ@ da olmayacak ve カ。イャュコ@ sürdürmek için

kendimizi yok ・、・」・ゥコL@ sonunda birbirimizi yiyece-

ゥコ@ ve bizim tinsellerimiz de bu 「。イ「。イャォエ。@ bize ・ᆳ

lik edecekler, エ。ョイMケゥケゥ」ゥケ、ゥォ@ insan-yiyici ッャ。」。コL@

böylece biraz daha エ。ュ。ュャ。ョュ@ ッャ。」。コN@ Dinleri-

mizin içindeki 「。イ「。イャ@ o zaman 。ォ@ seçik görece-

ゥコ[@ ォッオャウオコ@ 「オケイオォャ。イュコョ@ 」ゥウゥュャ・ュ・ウゥ@ ve dog-

ュ。ャ。イュコョ@ gerçek カ。イャ@ olacak bu 「。イ「。イャォL@ ürkü-

tücü gizlerimizin vahyi ve ceza ケ。ウ。ャ。イュコ、。ョ@ yedi

kat daha gayri insani olan efsanelerimizin オケァオャ。ョᆳ

@ ッャ。」。ォエイN@ Sanatlar bu オオイウオコ@ ve ォ。ョャ@ 、・ィ・エャ・イゥ@

bizden gizliyordu, ケ。イョ@ bu 、・ィ・エゥ@ tüm ーャ。ォャ@

içinde エ。、。」。コL@ onlarla ャ・」・ゥコL@ hayatta kalan bir

avuç insan ise ッョャ。イ@ güvenilir ォャ。ョ@ ve sürdüren ca-

navarlarla birlikte yasaklayacak bu 、・ィ・エャ・イゥN@ Gele-

neklerimizin ケ。ョョ、。@ en canice yöntemlerimiz nedir

ki? Kendimizden çok 「。ャォ。ャ、ュコ@ bu gelenekler,

。イエォ@ onlarla boy ャ・「ゥャ・」・ォ@ ve her ・ケ@ tüketilebil-

sin diye ilk kez bizi kusmaya zorlayacak imkanlada

ォ。イャ。イャ。イN@

47

z。ュ。ョョ@ ウッョオョ、。ケコ@ ve bu nedenle her ・ケ@ çözü-

lüyor, ァ・ャ・」・ゥュゥコ@ ォ。イァ。。ケ@ 。。ャエ。イ。ォ@ 「。ャケッイ[@ Ta-

rih'ten 。ャ、ュコ@ ders, 、・ゥゥュゥョ@ bir bedeli ッャ、オオᆳ

dur, olabiiecek en yüksek bedel ise 「。ォ。ャ。ュョ@ be-

delidir; oysa, 「。ォ。ャ。ュ@ geçiriyoruz, hem de kendi-

mize イ。ュ・ョL@ ne ッャ。」。ュコ@ da bilmiyoruz, bizi ta-

ョュ ャ。ュ。ケ。@ yarayan sözcükler ケ。イ@ yolda 「イ。ォケッイN@

Biçimler 。ャケッイ@ ve içerikler ォ。ケッイ L@ 。イャォャ。イ。@ ve

ölçülere hile ォ。イエL@ en bilgili ゥョウ。ョャ。イョ@ bile ケ。イァウᆳ

na güven olmuyor 。イエォ@ ve niteliksizlik zafer ォ。コ。ョᆳ

yor, hem de ona 、・・イ@ veren dalaverecilerle birlikte,

hiç 」・コ。ャ。ョ、イャュ。、。ョN@ Dillerimiz ケッコャ。ケッイL@ en gü-

zel diller ゥイォゥョャ・ゥケッイL@ en iyi ゥゥエゥャ・ョャ・イゥ@ 。ョャ。ャュ。コ@

oluyor, ゥゥイ@ öldü, 、コケ。コ@ kaos ile ケ。カ。ョャォ@ 。イ。ウョ、。@

seçim yapma durumunda. Sanatlar yok ッャ。ャ@ kaç ku-

。ォ@ geçti, en ünlü ウ。ョ。エャ。イュコ@ gelecekte küçümse-

necek hakkabaziara benziyorlar. Ne bir ・ケ@ ゥョ。@ et-

meyi biliyoruz ne heykel ケ。ーュ。ケ@ ne de resmi; mü-

コゥゥ ュゥコ@ bir ゥイ・ョャゥォL@ bu nedenle eski 。ョエャ。イ@ ケォュ。ォ@

yerine restore ediyoruz ve bu nedenle bütün üslup-

j。イョ@ koruyucusu kesiliyoruz Mァウコャュコョ@ iki

kez ゥエゥイ。ヲN@

48

ᅵウャオーャ。イョ@ ・コ。ュ。ョャャ@ biçimlerin ォ。イォャョ。@

・ォャ・ョ、ゥゥョ、・ョL@ 。ュコ@ her ・ケゥ@ seçmek istedi, bu

nedenle biz hiçbir ・ケ@ 「オャ。ュ。、ォL@ エーォ@ can ・ォゥ・ョᆳ

lere benziyoruz, tüm Tarih bize 。ャケッイL@ bizim güç-

ウコャュコ@ bize tükettiriyor. aウャョ、。L@ tam da ken-

di gücümüze çok güvenirken can ・ォゥゥイ@ bulduk ken-

dimizi, çünkü kendinin ヲ。イォョ。@ varamayan bir gücün

sonu kaostur. Gelecek çiledir bizim için, ve bizi ha-

rekete geçiren öfkeye イ。ュ・ョL@ エオエ。イャャォ@ ケッォャオオ@ her-

hangi bir ・ケ・@ カ。イュ。ュコ@ engelleyecektir, nihayetin-

de biz bu çemberin içinde dönüp duruyoruz, bizden

daha özgür zihinsel içeriklere av oluyoruz. Biz zaten

kaybettik, sentez fikrinden vazgeçerek sonunda dü-

zenle エオエ。イウコャョ@ uyumunu varsayar hale geldik,

bozguna オイ。、ォエ。ョ@ sonra rahat rahat hayatta kalabi-

ャ・」・ゥュゥコゥ@ hayal ediyoruz, ー。イ。ュー。イ。ケコ@ ve ilk ウᆳ

navda bunu イ・ョ・」・ゥコL@ bir daha kendimize gele-

ュ・ケ・」・ゥコL@ 、・ィ・エ@ ォ。ー、。L@ dile getirilebilir bir 、・ィ・エ@

、・ゥャ@ bu; geride, ォ。カイ。ケ。ュ。ケ。」。ュコ@ コ。ュ。ョ、@ ・@

kalacak bir tek ayakta. Çünkü biz eserlerimizle bir-

likte ve eserlerimiz 。イ。」ャケャ。@ ャ・」・ゥコN@

49

Evrene dair bir ölüm 。イォウ@ yükseliyor dudakla-

イュ、。ョL@ içinde ケ。。、ュコ@ 、ョケ。ョョ@ bizden önce

gelen カセ@ bizimkiyle birlikte yok olsunlar diye bulup

ortaya ォ。イ、ュコ@ bu 、ョケ。ャ。イョ@ bir uçtan ötekine

yok ッャ。」。ョ@ öngörüyorum. Evrenin bir ucundan

öteki ucuna 、ゥイゥャエエゥゥュゥコ@ yüz küsur ölü ・ィゥイ@ bir kez

daha ölecektir, hem de dirilme ッャ。ウャ@ olmadan, ha-

エイ。ャ。イ@ bile yok ッャ。」。ォエイL@ esin perilerimiz de, içle-

rinde 「。イョ、イ、ォャ。イ@ servetlerle birlikte yok olacak-

エイN@ Bütün milletler ァ・ュゥャ・イゥョゥ@ kaybedecektir; önce

オ@ ォッオャ@ yerine gelmezse -herkes kendi 「ッャャオオョオL@

efsane ve オュオエャ。イョ@ kurban etmeli- insan soyu ha-

yatta kalamaz. kケ。ュ・エ@ gününün 。ョャ。ュ@ budur; ya

ィゥャゥ・@ ya da yeni bir ケ。。ュ。@ girmek için イャーャ。ォ@

ortaya ォ。」。コ@ ve gelenekleri エ。イ。ヲョ、。ョ@ bunca yüz-

ケャ、イ@ ウョ。カ。@ ィ。コイャ。ョ。ョ@ カ。ィケ・、ゥャュゥ@ dinlerin mü-

minlerinin, ュ。ャャ。イョ、。ョ@ mülklerinden iyi niyetle fe-

ragat etmek ve yükümlülüklerini ォ。イャ。ュ。ォ@ isteyip

istemeyeceklerini görecek ve ッョャ。イョ@ ヲ・、。ォ。イャォ@ ru-

huna hayran ォ。ャ。」。コN@ Bir ölüm ezgisi yükseltiyo-

rum ve uçurumdan yükselen kaosu ve 。ャ。イョ@ de-

イゥョャゥゥョ、・ョ@ gelen kadim korkuyu ウ・ャ。ュャケッイオュA@

so

Ölümle birlikte kaosun türküsünü söylüyorum,

ölüm ve kaos evliliklerini kutlayacaklar, ökümenin

kor gibi ケ。ョ@ ッョャ。イョ@ 、ョャ・イゥョゥ@ 。ケ、ョャ。エ。」。ォL@ ・ᆳ

hirlerimiz yok olacak ve ev ler oralarda oturan ve pis-

leten böceklerin ュ・コ。イ@ olacak. Çünkü ウッイオョャ。イュᆳ

コョ@ çözümü 。エ・エ・、ゥイL@ ケ。ャョコ」。@ 。エ・@ bizi çözümsüz

binlerce paradokstan kurtaracak ve 。ョャ。ャュ。コャョ@

ォオイ「。ョ@ olarak içinde ォュャ、。、ュコ@ ャ。ィゥイ・ョエョ@ du-

カ。イャ。イョ@ ケォ。」。ォエイL@ umudumuz bundan böyle 。エ・エ・@

エッーャ。ョケッイN@ s。、・ャゥ・@ özlem duyuyoruz; kaos geçti-

ゥョ、・L@ ölüm galebe 。ャ、ョ、。L@ tek bir insan ォ。ャ、ᆳ

ョ、。@ -ve içinde yüzlercesinin ォ。ケョ。エョ@ gördü-

ュコ、・ML@ neredeyse 「ッュ「ッ@ ォ。ャュ@ yeryüzü bakir-

ャゥゥョ・@ geri 、ョ、ョ、・L@ ・ィゥイャ・イゥョ@ ケ。ョー@ ォ。カイオャュオ@

ォ。ャョエウョ@ ッイュ。ョャ。イョ@ ケオエ。」。L@ ウオャ。イョ@ yeniden do-

。」。@ ve yeniden 「・イイ。ォャ。ュ@ イュ。ォャ。イョ@ 。ォ。」。@

mutlu zamanlarda, her kitle yitik kitle ッャ、オオョ、。ョ@

kitle diye bir ・ケゥョ@ ッャュ。ケ。」。@ gelecek zamanlarda

sadelik bize gelecektir. Bizi sadelikten 。ケイ。ョ@ kaos ve

ölümdür, ama biz ne ölümden çekiniyoruz ne kaos-

tan, bu dünyadan tiksiniyor ve hiçbir ォッオャ、。@ iste-

miyoruz onu.

ウ@

Bugünkü dünyaya kaosu ve ölümü 。イケッイオコ@ ve

ッョャ。イョ@ ァ・ャゥゥョゥ@ 。ャォャケッイオコL@ düzen sürdükçe berbat-

ャ。ケッイL@ セ・イ@ 、。ャー@ yok olmazsa ゥョウ。ョャ。イ@ 「」・・@ çe-

virecek. Yitik kitle; ゥエ・@ düzenin ァョ。ィA@ Ve ・・イ@ kit-

le her ・ケゥ@ istila ・エュゥウ・L@ her ・ケゥ@ ォゥイャ・エュゥL@ her ・ケゥ@

「ッコュオウ。L@ her ・ケゥ@ ォッォオエュオL@ her ・ケェョ@ üzerini ört-

ュウ・L@ her ・ケゥ@ kaostan da berbat hale getirip kaosu

. bile arzu edilir ォャュウ。L@ düzenin ona ゥィエゥケ。」@ oldu-

オ@ içindir bu. Bizim hizmet ・エエゥゥュゥコ@ ve bizi ゥォ・ョ ᆳ

ceye gönderen düzenin üreticilere ve tüketicilere ih-

エゥケ。」@ カ。イ、イ L@ yoksa bütünlüklü insanlara 、・ゥャL@ bü-

tünlüklü insanlar düzeni tedirgin eder, onlardansa

「。。イウコャ。イ L@ ・」ゥ@ 「」ャ・イゥ L@ uyurgezerleri ve otomat-

ャ。イ@ her zaman tercih edecektir, düzenin suçu bura-

、。、イ L@ düzen hem günahkar hem canidir, ona ケ。ャョコ ᆳ

ca 。エ・@ borçluyuz, düzen 。エ・ャ・@ yok ッャ。」。ォエイN@ Aziz,

aziz, azizdir 。エ・L@ bizi canavardan ve canavarca ゥャ・ᆳ

rinden o ォオイエ。イ。」。ォエイA@ Ne sevimlidir, ゥョエゥォ。ュ」@ ka-

os! Ne güzeldir ikinci ölüm! Ve ne mutlu bize ki

「オョャ。イ@ bekliyoruz ve de her ikisinin de ォ。ョャュ。コ ᆳ

ャョ@ biliyoruz! aウャョ、。@ bizler ゥュ、ゥ、・ョ@ ケ。イョャ。イᆳ

ュコョ@ konformistleriyiz.

52

Düzen 、。ケ。ョォウコL@ hatta giderek daha da 、。ケ。ョォ ᆳ

ウコャ。ケッイL@ çünkü kendi ャウコャョ@ ケ。ョウエケッイ@ ve

kendi エオエ。イウコャョ@ 。。ュケッイL@ düzen kendi ölümüne

gebe, çünkü giderek daha kaotik bir hal alan ve ken-

di カ。イャォ@ nedeninden giderek daha da オコ。ォャ。。ョ@ ken-

di コョ・ャャゥゥョゥ@ ケ。ョウエケッイ N@ Gelecek felaketten sonra

hayatta kalacak olanlar bu düzeni tersine 、ョュ@

dünya diye 。、ャ。ョ、イ。」。ォャ。イ[@ bizim ケ。。、ュコ@ dün-

ya, kabul olunamaz bir düzene göre kendini düzen-

leyerek ve bizim nihai 。ュ。ャ。イュコ。@ zarar verecek

・ォゥャ、・@ ウイ、イ、ュコL@ giderek ウ。ュ。ャ。。ョ@ bir

dünya. Çünkü insan üretmek ve tüketmek için bu

dünyada 、・ゥャ、ゥイL@ üretmek ve tüketmek daima yal-

ョコ」。@ tali olabilir, var olmak ve var ッャ、オオョオ@ hisset-

mektir önemli olan, gerisi bizi ォ。イョ」。ャ。イL@ termitler

ve 。イャ。イ@ düzeyine indirir. Nasibimize sosyal böcek

ッャュ。ョョ@ 、ュ・ウゥョゥ@ reddediyoruz, moda ideolojiler

bizi buna yöneltiyor, biz kaosu ve ölümü tercih edi-

yoruz, ve 「オョャ。イョ@ ilerlemekte ッャ、オオョオ@ biliyoruz,

bizim ideolojilerimizin de 。ュ。コ@ bir biçimde ölüme

ve kaosa 、ッイオ@ yürüdüklerini biliyoruz; o ideolojiler

ise yeryüzü cennetini ゥョ。@ etmekle övünÜyorlar -ka-

ケー@ cennet; kitlelerin, yitik kitlelerin ュ・コ。イ@ üzerin-

de ォ。カオ。」。ュコ@ cennet.

53

ゥュ、ゥ、・ョ@ ケ。。ケ。ュ。ケ。」。ォ@ kadar ォ。ャ。「。ャコ[@ böcek

gibi 、・ゥャ@ ama insan gibi ケ。。ケ。ュ。ケ。」。ォ@ kadar kala-

「。ャコ[@ エッーイ。@ tüketip çölleri büyütüyoruz, イュ。ォャ。ᆳ

イュコ@ birer batak, okyanuslar can ・ォゥゥケッイL@ ama

iman, ahlak, düzen ve maddi ォ。イ@ bizi ilkel toplu-

luklar halinde ケ。。ュ。ケ。@ mahkum etmek için el bir-

ャゥゥ@ ediyorlar: Diniere mürnin gerek, uluslara savuna-

cak insan, sanayicilere tüketici; bu demektir ki her-

kese çocuk gerek, ケ・エゥォゥョ@ olunca ne ッャ。」。ォャ。イョョ@

bir önemi yok. Felaket ォ。イウョ、。@ güç d オイオュ、。ケコ@ ve

temellerimizi ancak ölüme giderken koruyabiliyo-

ruz, bundan daha trajik bir paradoks hiç görülmedi,

daha belirgin bir ウ。ュ。ャォ@ hiç görülmedi, bu evrenin

tesadüfi bir ケ。イ。エ@ ッャ、オオョオョL@ ィ。ケ。エョ@ bir gölge-feno-

men ve ゥョウ。ョョ@ da bir ilinek ッャ、オオョオョ@ ォ。ョエ@ hiç bu

kadar genel onay görmedi. Bizim hiçbir zaman Gök-

te b。「。ュコ@ ッャュ。、L@ bizler öksüzüz, bunu 。ョャ。ュ。ウ@

gereken bizleriz, ケ・エゥォゥョ@ ッャュ。ウ@ gereken bizleriz, bi-' zi yolumuzdan 。イエ。ョャ。イ。@ itaati reddetmemiz gere-

kir, bizi uçuruma mahkum edenleri kurban etmesi

gerekenler bizleriz, çünkü ・・イ@ biz kendimizi kurta-

ramazsak hiçbir ・ケ@ bizi kurtaramaz.

54

Ama tinsel 。ケ。イエ」ャ。イョョ@ çoban 、・ョ・ゥケャ・@ ve

efendilerinin ウッー。ウ@ 。ャエョ、。@ kaosa 、ッイオ@ sakin sakin

yürüyen bu milyarlarca uyurgezere vaaz çekmek ne-

ye yarar? Onlar suçlu, çünkü çok ウ。ケ、。ャ。イL@ ゥョウ。ョョ@

yenilenip 」。ョャ。ョュ。ウョョ@ mümkün olabilmesi için

yitik kitlenin ölmesi gerek. kッュオュ@ kör ve ウ。イ@ bir

böcek 、・ゥャ、ゥイL@ ォッュオュ@ spermatik bir otomat da de-

ゥャ、ゥイL@ ォッュオュ@ ォ。イ。ョャォ@ ve ュオャ。ォ@ fikirlerin esiri ol-

ュオ@ 。、ウコ@ ウ。ョウコ@ biri asla ッャュ。ケ。」。ォエイL@ bunlar insa-

ョョ@ ・ゥエャゥ@ 、ォ@ halleridir; ョ・・ャ・イゥ@ de 。」ャ。イ@ kadar

ウ。ュ。、イ@ ve geceleyin 「オョャ。イ@ diledikleri gibi birbi-

rine katabilirler. Bu kölelerin ィゥャゥゥョゥョ@ ne önemi

var bizim için? oョャ。イ@ ne kendilerinden ne de ger-

çeklikten kurtarabilecek bir ・ケ@ olabilir, her ・ケ@ on-

ャ。イ@ ォ。イ。ョャォャ。イ。@ yöneltecek ・ォゥャ、・@ 、コ・ョャ・ョュゥエゥイL@

tesadüfi ゥヲエャ・ュ・ャ・イ@ sonucu döllendiler, sonra ka-

ャーャ。イョ、。ョ@ ォ。ョ@ エオャ。ャ。イ@ gibi 、ッ、オャ。イ@ ve ゥエ・L@ para-

lel diziler ッャオエオイオケッイャ。イ@ ve ケョャ。イ@ bulutlara dek

yükseliyor. Bunlar insan ュ_@ h。ケイN@ Yitik kitle asla

insandan ッャオュ。コL@ çünkü insan ancak ケョ@ 「・・イゥョ@

ュ・コ。イ@ ッャ、オオ@ andan itibaren 「。ャ。イN@

ss

Evren yok ッャ、オオョ、。@ ve insanlara ・ケャ・イ、・ョ@ daha

ender イ。ウエャ。ョ、ョ、。@ ancak evreni yeniden ッャオエオイ。ᆳ

biliriz. O zaman ve ケ。ャョコ」。@ o zaman bizim Hüma-

ョゥコュ。ュコ@ ウ。イャ。イ@ ve körler 。イ。ウョ、。@ 「ッ@ bir laf ol-

maktan ォ。」。ォエイL@ çünkü 。イエォ@ o zaman, fazla yer

tutma korkusuyla kendimizi tahayyül etmemize izin

verilmeyen günümüzde ッャ、オオ@ gibi ゥゥエュ・ォエ・ョ@ ve

görmekten ölmeyiz. y。「。ョ」ャ。ュ。@ ilk görevdir, in-

san 。イ@ ォ。ャ。「。ャォャ。イ[@ bu görevi ォ。ャ。「。ャォャ。イ@ yerine

getirir, onlar hem ケ。「。ョ」ャ。ュエイ@ hem de イコ。@ gös-

terendir, hem güçsüz hem de cinlidirler,. Yitik kitle-

lerin ュ・コ。イ@ üzerinde evreni yeniden ッャオエオイ。「ゥャゥイゥコL@

kaosun 、ッオイ、オオ@ ve ölüme mahkum ・、ゥャュゥ@ bu kit-

leleri tüm ォオイエ。イ」ャ。イ@ bir araya gelse, ウ。ケャ。イ@ binle

。イーャウ。@ bile uçurumdan ォオイエ。イ。ュ。ケ。」。ォエイL@ çünkü

milyarlarca ォゥゥ@ gözünü ォオイエオャオ。@ 、ゥォエゥゥョ、・@ kurtu-

ャオオョ@ bir 。ョャ。ュ@ kalmaz. dオカ。イョ@ içindeki エオャ。@ geri

ォュ。コL@ düzen bir duvar kaosudur ve duvarlar 。イエォ@

bir labirent ッャオエオイュ。ォエ。、イN@ Labirentin içindeki in-

san kimdir? Yerine 「。ォ。ウ@ konabilen, hem de hiç

güçlük çekmeden konulabilen bir eleman, 。ケョ@ ka-

ャーエ。ョ@ ォュ。@ ve birbiri yerine geçebilen ケョャ。@ ele-

mandan biri.

56

En kötü 、ュ。ョャ。イュコL@ bize umuttan söz edenler,

ウッイオョャ。イュコョ@ コャ・」・ゥ@ ve 。イコオャ。イュコョ@ ォ。イャ。ᆳ

ョ。」。L@ ョ・・ャゥL@ 。ケ、ョャォL@ 。ャュ。ョョ@ ve 「。イョ@ oldu-

オ@ bir gelecek vaat edenlerdir. Vaatlerini yenileme-

nin onlara bir bedeli yoktur, ama onlara kulak ver-

mek bize çok ー。ィ。ャケ。@ mal olur ve ケ。ャョコ」。@ ケ。ョャ@ fi-

kirler ediniriz, biz ne kadar iledersek bu fikirler de o

kadar etkili olur ve ュオャ。ォャョ@ ウオャエ。ウ@ 。ャエョ、。@ o öl-

çüde eziliriz; üç ケコケャ、。ョ@ beri bizim gözümüzü aç-

ュ@ olan ・ケャ・イゥョ@ hiçbirini ィ。エイャ。ュ。ュ。ュコ@ ウ。ャ。ᆳ

yan ve bilimsel ッャ、オオ@ ileri sürülen bu 。ョャ。ャュ。コ@

ve ュオャ。ォ@ kavramlar ケョ@ 。ャエョ、。@ 「ッ」。ャ。ケー@ duru-

yoruz. Diyalektik denen 「ッ@ sözler herhangi bir ・ケゥ@

。ョョ@ ゥィエゥケ。ャ。イョ。@ ve ォ。ョエャ。ケ」ャ。イョ@ ォ。イョ。@ göre

ォ。ョエャ。ュ。ケ@ ウ。ャ。イ L@ çünkü referans ョッォエ。ャ。イョ@ dire-

ョゥ@ ッャ。ウャォャ。イケャ。@ birlikte ortadan ォ。ャ、イイ Z@ Kaos yap-

ma makinesidir bu ve düzen 。、ョ。@ bile olsa, gerçek-

ten de ウ。ュ。ョョ@ hizmetine カ・イゥャュゥ@ olan ve yok olu-

オョ@ serbest alan 「オャ、オオ@ muhakeme gücümüzün

son 。「。ウ、イL@ ・ャ・「。ャ。イ@ en son yok ッャ。」。ォエイL@ her

・ケゥ@ kurban ettikten sonra, ィゥャゥゥョ@ içinde bir ・ケ@

olarak kalma ゥウエ・ゥケャ・@ ...

57

Düzen, bize vaaz ・エエゥゥ@ disipline uyarak kendini

sistemli olarak tasfiye etmektedir; bilginler daha çok

ォ・ゥヲエ・@ qulunuyor, 、・ャゥャゥゥョ@ ォオ」。ョ。@ 、ュ@ düzen

de 「オョャ。イ@ ele geçiriyor; nihayetinde her ・ケ@ en kötü-

süne ィ。コイ@ ve biz, ahlak ve iman 。、ョ。L@ bizi oraya gö-

türen yollarda sebatla yol 。ャケッイオコ[@ gelenekler dü-

コ・ョ「。コャォエ。@ birbirleriyle ケ。イイォ・ョL@ icatlar da kötü-

lükte ケ。イケッイャ。イL@ bu ケ。イエ。ョ@ da ォ。。ュ。ケ。」。コ@ ve

sonunda uçurum 。コョ@ 。ュ@ 、オイ、オオ@ オコャ。ュ。ケ。@

düzen öncülük ediyor. s。ュ。ョョ@ kendi ュ。ョエ@ var

ve biz onun evrelerine ォ。エャケッイオコL@ hatta ィ。コイャォウコ@

bir ・ケャ・イ@ ケ。ーエュコ。@ ゥョ。ョケッイオコL@ oysa ki ケ。ーエュコ@

her ・ケ@ -anlamadan-icra ・エエゥゥュゥコ@ bu genel plana

gönderme ケ。ーケッイZ@ Bu bir mekanizma ve binlerce

çark binlerce kez, ゥョウ。ョョ@ コョゥエ・ャゥゥ@ olarak gördükle-

ri bir özgürlük üzerine uzun uzun söylev çekiyorlar,

düzen ise saçma bir ・ォゥャ、・@ bunu ケ。ョォャ。ュ。ォャ。@ yeti-

niyor. Bizler görev ァ・イ・ゥ@ körüz ve düzene 、。ケ。ョケッᆳ

ruz, düzen bizden daha kör ama オコァイャ@ ッャ、オオョ。@

kendini ikna ediyor, bu çift エ。イ。ヲャ@ 。ャ、。エュ。」。ョョ@ tüm

halklar için ・ゥエ@ olarak ィ。コイャ。、@ ケォュ、。ョ@ 。イエォ@

kimse kaçamaz.

58

Tarih'in dersleri belagat dolu, ama biz bu dersler

エ。イ。ヲョ、。ョ@ 。ケ、ョャ。エャュ。ォ@ istemiyoruz, Tarih'i redde-

diyoruz, tek 。ュ。」ャZャャコ@ ァ・イ・ォャゥゥ@ inkar edebilmek ve

kendi ケ。ュャウ。ュ。ャ。イュコ@ içinde ayak diremek, muci-

zeye ゥョ。ョケッイオコ@ ve kendimizi ケ。コァケ。@ terk ederek bi-

le olsa, bizi sürükleyen ・ケ・@ teslim oluyoruz, bir ・ケᆳ

ler 、・ゥゥイ@ umuduyla; ütopyaya 、オケ、オオュオコ@ inanç

、ョ、。@ hiçbir ・ケ@ 、ッイオャ。ュケッイ@ oysa bu umudu. En

ウッオォL@ en matematik ve en sinik イオィャ。イ@ ele geçiren

bir tür エ。ォョャォエイ@ bu, ッョャ。イョ@ idealizme ödedikleri

diyettir; ama gelecek, ォ。イ。ョャォ@ ve ュオャ。ォ@ fikirlerin

ゥョウ。ヲョ。@ ォ。ャュ@ bu derin ィ・ウ。ーャ。イャ。@ ve bu sözde di-

yalektikçilerle alay edecektir. Bizim 。イ。ュコ、。ォゥ@ hiç-

bir sorumlunun felaketi öngörecek cesareti yoktur,

itiraf edecek cesareti hiç yoktur; günümüzün ォッオャᆳ

suz 「オケイオオ@ iyimserliktir, dipsiz uçurumun ォケウョᆳ

da bile ゥケゥュウ・イャゥゥュゥコゥ@ koruyoruz, sözlü büyüye geri

döndük, duayla koruyoruz kendimizi ve ・ケエ。ョ@ ᆳ

ォ。イエケッイオコ[@ ゥゥョ@ エオィ。ヲL@ 、。カイ。ュャ。イュコ、。ォゥ@ gülünç-

lük 。イエォ@ düzen içinde görülüyor, devlet ・ヲャ・イゥュゥコ@

kararnet taslayanlardan 「。ォ。ウ@ 、・ゥャャ・イ@ ve biz de on-

ャ。イョ@ ・ァ・ュ・ョャゥゥョ、・@ ケ。。イォ・ョL@ イコ。@ gösteren kurban-

lardan 「。ォ。ウ@ ッャ。ュ。ケコN@

59

ャ・エゥゥュ、・ョ@ söz ederek bizi bir labirente sürüklü-

yorlar, gelecekteki 。ュ。ョョ@ ve nihai ァ・ャゥュ・ョゥョ@ 。ォ@

オイオョ。@ geri çekilmeye zorluyorlar. dョ」・@ オウエ。ャ。イᆳ

ュコ@ 「ッ@ sözlere 「。エュ@ haldeler, 。ョャ。、ュコ@ üç dü-

zine ウコ」ョ@ yerine üç düzine meçhul söz koyduk-

ャ。イョ、。@ ve bunlar 。イ。」ャケャ。@ kendi ォオャャ。ョ。」。ォャ。イ@

bir kod ッャオエオイ、オォャ。イョ、。L@ yeni temeller 。エエォャ。イョ@

onlara ィ。ケイ。ョャォ@ diyeti ödememiz ァ・イ・ォエゥゥョゥ@ söylü-

yorlar bize. Dünya hiç bu kadar sefilce 。ォャ。ョュ。ᆳ

ュエL@ 。イャォャ。イ@ ve ölçüler ケ。ョャL@ referans ョッォエ。ャ。イᆳ

ョョ@ hepsi ウッイオョウ。ャャ[@ ben terimierin kabulünden söz

etmiyorum, fikirlerin kaosuna giriyoruz ve sözcükle-

rin ヲ。ィゥ・ャゥゥ@ bizi buna sürüklüyor. Hiçbir ・ケ@ oldu-

オョ、。ョ@ fazla 、・ゥャL@ her ・ケ@ 「。ォ。@ bir ・ケ@ olma iddi-

。ウョ、。L@ ァイョ、@ gibi ッャュ。ケ@ reddediyor; 。ォャ@ al-

maz yüzlerce aldatmaca 、ッオケッイ@ böylelikle; yazar-

lar, ウ。ケァョャォ@ ve itibarla çevreli, ne ケ。ー。」。ォャ。イョ@ bi-

lemez haldeler. Bunun sonucunda genel bir オケオオォᆳ

luk ケ。ケャケッイ@ her tarafa; ve ・・イ@ Tarih'in dersine ku-

lak verseydik, オケオオォャオォエ。ョ@ ウ・イウ・ュャゥ・@ giden yolun

en kaygan yollardan biri ッャ、オオョオ@ bilirdik.

60

Hangi alanda olursa olsun, 。ーエ。ャャォエ。@ birbirimizle

ケ。イケッイオコL@ ゥ」。エャ。イュコ@ paradoksa çare 「オャ。ュケッイN@

Giderek daha zekice imkanlara sahip olurken gide-

rek daha 。ーエ。ャャ。ケッイオコL@ biz bu ゥュォ。ョャ。イョ@ ケ。ウ。ウョ。@

ta_bi ッャ。」。コ@ ve bu imkanlar da bize sahip olacak, biz

hayal ォイォャョ。@ オイ。イォ・ョ@ devlet ・ヲャ・イゥュゥコ@ imkanla-

イョ@ ilk ィゥコュ・エォ。イャ。イ@ olacaklar ve biz de ウョイウコ@ bir

ォャ・ャゥ・@ 「。ャ。ョ。」。コN@ ュォ。ョャ。イュコ@ bizi 。ケッイ@ -ka-

hinlerimizin bize vaat ・エエゥゥ@ 。ュ。@ bu ゥエ・[@ ゥュォ。ョャ。イᆳ

ュコョ@ serpilip ァ・ャゥエゥゥョゥ@ ゥュ、ゥ、・ョ@ hissediyoruz -bu

kahinierin bize ョァイ、@ serpilip ァ・ャゥュ・@ bu ゥエ・[@

biz bu imkanlara sahipken ortak bir dil yok 。イエォL@ bu

nedenle ゥャ・エゥゥュ@ ウコ」@ moda; ゥュォ。ョャ。イュコ@ bizi

sürüklüyor, nereye ァゥエエゥゥュゥコゥ@ bilmiyoruz, tesadüf

yeni bir boyut ォ。コ。ョケッイ@ ve zorunluluk da öyle, her

ikisi de コァイャ・@ zarar veriyor, belirsizlik özgürlü-

ケャ・@ 。ォ。ョ@ コァイャ・@ ... カ・ャィ。ウャL@ bizler 。イエォ@ atala-

イュコ、。ョ@ daha 、ッョ。ョュウココ@ ve terslikler denizinde

「ッオャュ。@ tehdidi 。ャエョ、。ケコN@ En 、ッョ。ョュャ@ tekneleri

「。エイョ。ケ。@ birkaç ォオ。ォ@ yetti ve o teknelerin üzerine biz オャャ。ョ、ォL@ ケ。ャョコ」。@ biz, Tarih'in ヲイエョ。ャ。イ@ 、・ゥャN@

61

Yok olma ruhu her ・ケゥ@ istila edecek, zevkle gö-

mülüyoruz 、・ィ・エ・@ ve ilahi bir 、・ャゥャゥゥョ@ vurgunuyla,

inceleme ーイッァイ。ュャ。イョ、。@ hiç durmadan reform ケ。ーᆳ

yoruz, オコァイャャ・@ basamak ッャュオ@ elementleri

birbiri 。イ、ョ。@ kesip 。エケッイオコN@ uコァイャャォ@ yerine,

ォイョエャ。イ、。ョ@ bir kaos sunuyoruz yükselen ォオ。。[@

Tarih'in derslerini reddederek, sürekli yenilenmek

istiyoruz, moda olabilmek için. d・ゥ・ョャ・@ 、・ゥゥュ・@

ayak direyenin 、ゥケ。ャ・ォエゥゥョゥ@ reddediyoruz, ayak di-

reyeni 、・ゥゥュ・@ feda ediyoruz ve sonra da hiç refe-

rans ョッォエ。ュコョ@ ォ。ャュ。ュ。ウョ。L@ kendimizi barbarla-

イョ@ ッイエ。ウョ、。@ 「オャュ。ュコ。@ 。イケッイオコN@ Çünkü tek bil-

、ゥゥュゥコ@ ・ケL@ ・ゥエュ・ォ@ ゥ、、ゥ。ウョ、。@ ッャ、オォャ。イュコ@ bar-

「。イャ。エイュ。ォL@ ッョャ。イ@ hayata ィ。コイャ。イ@ gibi yaparak ha-

yat ォ。イウョ、。@ ウゥャ。ィウコ@ 「イ。ォュ。ォN@ Daimi 、・ゥゥュゥョ@

içinde, ayak direyene her zamankinden daha fazla

「。ャ。ョュ。ュコ@ gerek, hュ。ョゥコュ。Gュコ@ hiç ッャュ。、@

kadar ・ゥエュ・ャゥL@ Filoloji ile Tarih'i hiç ッャュ。、@ kadar

、ョュ・ャゥケゥコL@ referans ョッォエ。ャ。イュコL@ 。イャォ@ ve

uzunluk ölÇülerimiz hiç ッャュ。、@ kadar çok ッャュ。ャN@

y。イョ@ bizleri, ウオャオャ。イ@ yutacak olan ・ケ・@ ゥュ、ゥ、・ョ@

gömüldük.

62

Yitik kitleyi オケァ。イャ。エイュ。ォ@ isterken kendi temel-

lerimizi ウ。イウエォL@ her ・ケゥ@ herkese iletmek isterken eli-

mizdeki yüzlerce çözümü yeniden problem haline

getirdik; peki bizim ödülümüz ne olacak diye sorma-

ュコ。@ gerek var ュ_@ Oyunu kaybettik, yitik kitle ken-

disini yükseltecek ッャ。ョ@ kendi düzeyine indiriyor,

kendi ekseni ・エイ。ヲョ、。@ dönerken kendini 「・・ョュゥャゥᆳ

ゥュゥコャ・@ onun ャゥケ。ォ。エウゥコャゥゥョ・@ 「。ィ・エエゥゥュゥコ@ element-

leri, hatta kimi zaman bizi de ー・ゥョ、・ョ@ sürüklüyor.

aケイ」。ャォャ。イュコョ@ ォイョエャ。イョ@ korumak zahmetli

oluyor ve gelecekteki ュ・イオゥケ・エゥ@ ィ。ォウコ@ yere 。イ。、ᆳ

ュコ@ bir derinlikte ッョャ。イ@ yeniden ele geçirmeye cesa-

ret edemiyoruz. Çünkü hiçbir ュ・イオャオォ@ uçurumdan

ォュ。コL@ エッーケ。」ャ。イョ@ ケ。ョャァウ@ bizim ケ。ョャァュコ@ ol-

du, ama ウッウケ。ャャ。ュ@ bu evreni ve kendini oraya at-

ュ。ケ@ 、ョ・ョ@ azizleri ァョ。ィャ。イョ、。ョ@ kurtaramaya-

cak. Onlar geri 、ョ@ umudu olmadan orada kala-

caklar. Türün ォオイエオャオオ@ kitleye ォ。イ@ olacak, kitle in-

san yüzlü kaostur ve biz kitleyi gelecekteki eserleri-

nin uçurumuna iyice soktukça, geride insandan 「。ᆳ

ka bir ・ケ@ kalmayacak, ケョャ。イ@ ォエャ@ de beraber-

lerinde götürerek yok olup ァゥエュゥ@ olacak.

63

Sonuncu felaketten pek az insan ウ。@ ォ。」。ォエイ[@ kö-

エャョ@ 、ッオイ、オオ@ ve ォエャ・@ 。、。ョュL@ kötülükle

・エコャ@ yitik kitle bu felakette yok ッャ。」。ォエイN@ y。イョ@ in-

ウ。ョャォ@ naclide bir ォ。ィョエ@ ッャ。」。ォエイ@ ve her zaman ka-

ャュエ@ olmak isteyecektir, ve o zaman ォ。ャ。「。ャ。L@ ウ。ケᆳ

ya duyulan 「。エャ@ inanç ケコケャャ。イ@ tükenene dek söne-

cektir ve Tarih'in bütün derslerine tercih edilen der-

si オ@ ッャ。」。ォエイZ@ "Asla ッ。ャュ。ケョ@ ve kesinlikle artma-

ケョL@ faciamn ォ。ケョ。@ üremedir, yeryüzünün kaynak-

ャ。イョ@ エォ・エョ・ォエ・ョ@ ve onun masum giysisini kirlet-

mekten çekinin, 。エ・ゥョ@ ュゥャケ。イャ。イ」。ウョ@ yok ・エエゥゥL@ çer

çöpün ve ーゥウャゥゥョ@ ッイエ。ウョ、。@ カ。イャュ@ sürdüren ve

kendi 、ォャ。イュ@ içen o ・」ゥ@ 「」@ ケ。イ。エォャ。イ@ ィ。エイャ。ᆳ

ケョL@ tek bir 。。」ョ@ bile 「ゥエュ・、ゥゥL@ オオャエオョオョ@ ve ャ・@

kokusunun istila ・エエゥゥ@ bir sürü canavarca ・ィゥイ、・@ be-

ゥ@ 。ャエウ@ tek bir odada ケ。ケッイ、オ@ ッョャ。イョN@ b。「。ャ。イョコ@

böyle ゥョウ。ョャ。イ、L@ ッョャ。イョ@ ゥイ・ョャゥォャ・イゥョゥ@ ィ。エイャ。ケョ@ ve

ッョャ。イ@ ウ。ォョ@ örnek 。ャュ。ケョL@ 。ケョ@ ölçüde ゥイ・ョ@ olan

。ィャ。ォャ。イョ@ 。。ャ。ケョL@ ゥョ。ョャ。イョ@ bir kenara atm, on-

lar çocuk ォ。ャ、ォャ。イ@ ve Gökte bir Baba 。イ。、ォャ。イ@ için

」・コ。ャ。ョ、イャ、ャ。イN@ Gök 「ッエオイ@ ve sizler özgür insanlar

olarak ケ。。ュ。ォ@ ve ölmek için öksüz ォ。ャュ。ャウョコNB@

64

Ve ゥュ、ゥ@ Büyük Gece'ye giriyoruz, elimizde silah,

bizler hem ォオイ「。ョコ@ hem cellat, hem deliyiz hem

cinli, kaosun ッ」オォャ。イケコL@ ölümün ・イ@ ッイエ。ォャ。イN@

Çünkü önce ュゥャケッョャ。イ」。ュコ@ ölecek, sonra milyarlar-

」。ュコ@ ve yitik kitle yok olup gidene dek, 。イ N@ kala-

「。ャォ@ ゥョウ。ョャ。イョ@ evreni kemiren 」コ。ュョ、。ョ@ bu ev-

ren kurtulana dek ölmeye devam ・、・」・ゥコN@ Evren an-

cak bu bedelle 、・ゥュゥ@ olur, ancak bu bedelle iki

bin ケャ、。ョ@ beri bize sözü edilen kオイエオャオ@ bir varsa-

ケュ@ olmaktan ォ。イ@ ve hayatta ォ。ャュ。ケ@ hak edenleri,

ゥョウ。ョャョ@ geri ォ。ャ。ョョL@ bizim ォ。イ。ョャォ@ ve ュオャ。ォ@ fi-

kirlerimizden ォオイエオャュオ@ ッャ。ョャ。イ@ ancak 。ョエャ。イケャ。@

birlikte yok ッャュオ@ オャオウャ。イョ@ ュ・コ。イ@ üzerinde canlan-

、イ。「ゥャゥイゥコN@ aウャョ、。@ hiçbir ・ケ@ daha kolay sonuçlana-

maz ve orada bizim geleneklerimiz 。イエォ@ eserlerimiz-

le 「オャオオイL@ gelenekler de eserler de sonsuza dek ay-

ョ@ uçurum içinde birbirlerine ォ。イャォ@ verirler, gele-

neklerimiz eserlerimi zin etkisini ュ・イオャ。エイイL@ eser-

lerimiz gelenekierimize özgü ャウコャ@ onaylar.

Sentez ・ォウゥォャゥゥョ、・ョ@ 「ッオョ。@ ゥォ。ケ・エ@ ediyoruz, onla-

イョ@ ァ・イ・ォャゥゥョゥ@ ォ。ョエャ。ュ。ケ。@ hizmet ・、・」・ゥコN@

65

eウ・イャ・イゥョコゥョ@ ッイエ。ウョ、。L@ 、・ャゥャゥ・@ ve 。ーエ。ャャ。@ mah-

ォQュオコL@ ォオャャ。ョ、ュコ@ ゥュォ。ョャ。イョ@ ruhuna asla sahip

ッャ。ュケッイオコL@ kendi 。イ。ャ。イョ、。@ オケオュ。ケ。ョ@ planlar

コ・セゥョ、・@ ケ。ケッイオコL@ 「ゥイ「ゥイャ・イゥョコゥョ@ 。、。@ bile de-

ゥャゥコN@ Ölçüsüzlük bizim ortak ー。ケ、。ュコL@ エオエ。イウコャォᆳ

tan asla 。ュケッイオコL@ en ィ。ケイ。ョャォ@ verici bahanelerle

ョ・ウョ・ャャゥゥョ@ içini 「ッ。ャエケッイオコ@ ve 、ゥケ。ャ・ォエゥ・@ 「。カオイ。ᆳ

rak hakikatten gizleniyoruz, referans ョッォエ。ャ。イョ@

keyfimizce ッ。ャエョ。@ ve ゥィエゥケ。ャ。イュコ。@ göre 「オョャ。イ@

、・ゥエゥイュ・@ ウ。ョ。エョ、。@ mahiriz, sonunda bir labirent

içinde dönüp durur hale geldik ve bizi sürükleyen

hareket 。、ョ。@ sentezi ゥュォ。ョウコ@ ilan ederek kendi

ュォャ@ durumumuzu ュ・イオャ。エイケッイオコN@ aイエォ@ her

・ケ・@ izin var ve kimse sorumlu 、・ゥャL@ ゥュ、ゥ@ bizler

kendimizi insan olarak hissetmekten bizi korusun

diye エ。ョイャ。エイ、ュコ@ kaderin özgürce suç ッイエ。@

ッエッュ。エャ。イコL@ terk edilmekten zevk 。ャケッイオコL@ manevi

ォイッコョ@ içine yan gelip オコ。ョケッイオコL@ bizi sü-

rükleyen ・ケ、・ョ@ ォッーュ。ケ@ reddederek kendi yitimi-

mize 、ッイオ@ ケオカ。イャ。ョケッイオコL@ 「ケャ・ョュゥゥコL@ イ。コケコ@ ...

66

Böylece uçurum uçurumu 。イ。」。ォエイL@ biz hakim

ッャ。ュ。、ュコ@ ölüm iradesini kendi içimizde エ。ケッᆳ

ruz, ケ。。ュ。@ tutkusunun bizi harekete ァ・ゥイ、ゥゥョゥ@ ha-

yal ederken 。ウャョ、。@ bu tutku ォ。イエョョ@ içinde ォ。イᆳ

ャォ@ buluyor ve bu zincirinden 「ッ。ョュ。@ bizi uçuruma

sürüklüyor. Düzen kendi ウ。ョ、ョ、。ョ@ daha delidir,

düzen hayal ・エエゥゥョ、・ョ@ daha 。ーエ。ャ」。、イ@ ve bizler, dü-

zeni destekleyen bizler, onun bize 「・ョコ・、ゥゥョゥ@ hisse-

diyoruz, biz ョ。ウャ@ kendimizi tahayyül edemiyorsak o

da bizi tahayyül edemiyor, o bi;z: körleri ー・ゥョ、・ョ@ sü-

rükleyen bir kördür. Hiçbir ・ケ@ bu tablodan daha ür-

kütücü olamaz, ama bu tabioyu ケ。ャョコ」。@ gelecek za-

man seyredecektir, biz bunu asla ォ。カイ。ケ。ュ。ケ。」。コL@

biz görevimizi yerine getiriyoruz ve bundan zevk 。ャᆳ

yoruz, mücadele ediyoruz ve uyuyoruz, bu 。ョャ。ュ。ᆳ

ya tek 。イ。ョャ。イ@ ve düzenlemeyi reddedenler ケ。ャョコᆳ

ca bizim 。ョ。イゥウエャ・イ、ゥイL@ onlara kem küm etmeden eli-

mizi オコ。エ。」。コL@ düzen 。、。ュャ。イョ。@ ォ。イ@ 。ョ。イゥウエャ・イ@

ィ。ォャ、イN@ Düzen 。、。ュャ。イ@ sistem 、・ゥエゥイ・ュ・コ@ ve sis-

tem ッョャ。イ@ kaosa götürse bile, ィ。ォウコャォャ。イョ@ itiraf et-

mektense bu düzenin ォオイ「。ョ@ olup ölmeyi tercih

ederler. Zaten itiraf neye yarar ki, rakiplerinin önere-

cek hiçbir ・ケゥ@ yokken?

67

H!=lrkes ィ。ォャ@ ッャ、オオョ、。@ her ・ケ@ ケゥエゥイゥャュゥエゥイL@ her

・ケ@ mubah ve mümkün olur, bu en trajik 。ョ、イL@ bi-

zim ヲオュコ@ budur. Biz, iyi niyetli ゥョウ。ョャ。イョ@ ッイエ。ウョᆳ

、。ケコL@ ônlar 、。カ。ャ。イ@ için kendilerini feda etmeyi ka-

bul ederek öleceklerdir, ッョャ。イョ@ 、。カ。ウョョ@ ッオ@ du-

rumda bir ケ。ョャ@ anlama ッャ、オオョオョ@ ヲ。イォョ、。ケコL@

ama bunu onlara anlatmak bir ゥ・@ yaramaz, bize

inanma ケ@ reddedeceklerdir, üstelik ケ。。ュ。@ nedenle-

ri buna ウォー@ ォ。ャ、ョ、。ョ@ büyük bir ォ。イ。イャャォャ。@

reddedeceklerdir. 、・。ャ@ neredeyse her zaman ュオᆳ

ャ。ォャォャ。イ、。ョ@ ibaret bir dokudur ve ・・イ@ ォ。イエM。ョャ。ᆳ

ュョ@ kökünü ォ。コイウ。ォL@ ッオ@ ゥョウ。ョ@ 。ョャ。ュウコャ。@ mah-

kum ederiz, hakikat asla onlara göre 、・ゥャ、ゥイN@ Oysa,

elimizdeki imkanlar, tekerin her 、ョョ、・@ hakika-

ti daha da güçlendirmektedir, bizse kendimizi bu ev-

renin içinde, sürekli ゥョウ。ョゥャ・エゥイ、ゥゥュゥコ@ bu evrende

giderek daha yersizyurtsuz hissediyoruz: Bu para-

doks öncekinden daha az trajik 、・ゥャ、ゥイ@ ve bunun

çözümü yoktur. dコ・ョウゥコャゥ・@ kurban olmaya daha

ne kadar devam ・、・」・ゥコ_@ Düzensizlik sonsuza dek

süremez, 、コ・ョウゥコャゥ・@ tahammül edemeyen insan

ruhu ー。イ。ャ。ョイN@ Bu durumda felaket tercih edilir ve

insan, ァ・ャ・」・ゥ@ zorlamak umuduyla, felakete ォッᆳ

makta tereddüt etmez.

68

Ben コ。ュ。ョュコョ@ peygamberlerinden biriyim,

sessizlik ォ。ーャケッイ@ üzerimi, benim söyleyecek sözüm

ッャ、オオ@ hissedilince bunu イ・ョュ・ォ@ istemediler, mo-

da ッャュオ@ usullerle bu sözden uzak duruluyor, beni

」。ョャ@」。ョャ@ gömmek istiyorlar ama bunun sonucu be-

nim ケ。ョ、。ャ。イュ@ günün birinde daha fanatik ォャュ。ォ@

olacak. Ben kendime ゥコ、ゥゥュ@ yolda ウイ。イャケュ L@ bu

yol 。イエォ@ 。ォエイ L@ burada uzun süre tek 「。ュ。@ yürü-

yecek 、・ゥャゥュL@ benim fikirlerim bu dünyada yoktu

ve bu fikirleri benimseyecek olanlar, düzen adamla-

イ@ ile 。ョ。イゥウエャ・イ@ 。イ。ウョ、。@ yeni bir halk ッャオエオイ。」。ォᆳ

エイN@ aョ。イゥウエャ・イ・@ ケ。ォョ@ ッャ、オオュ@ söylenemez, düzen ·

。、。ュャ。イ@ da 。ョ。イゥウエャ・イ@ de beni 。ケョ@ ölçüde 、・ィ・エ・@

、イケッイ L@ ben ッョャ。イョ@ エ。イエュ。ャ。イョョ@ üzerindeyim,

ケ。ウ。ャャ。@ yeni bir eksen atfederek bu iki alternatiften

kopuyorum, gelecekteki Site'nin ッャオオュオョ。@ 、ゥゥ@ il-kenin öncülük etmesini istiyorum ve bütün ゥ。イ・エゥ・ᆳ

rin yerini 、・ゥエゥイゥケッイオュL@ negatif olan 。イエォ@ negatif

olmak zorunda 、・ゥャ@ ve henüz negatif olmayan mu-

hakkak ki negatif ッャ。」。ォエイL@ benim 、・カイゥュゥュゥエ・@ bu,

gözlerimizin önünde 「。ャケッイ@ ve benim fikirlerim

bunu ケ。ョウエケッイN@ Ben ütopya vaaz etmiyorum, bir ha-

kikati hayal meyal seçiyorum.

69

Bana ケ。ー」@ ッャュ。、ュ@ söylenecek, felaketin üze-

rinde ゥョ。。エ@ yapmakla ve felaketi bu evreni düzene

koymaya ・ャカ・イゥャゥ@ görmekle ウオャ。ョ。」。ュ[@ bana sos-

yal ッャュ。、ュ@ söylenecek, kitlelerin kurban edilme-

sini öngörmekle ve ゥョウ。ョョ@ düzelebilmesi için fela-

keti gerekli bulmakla ウオャ。ョ。」。ュ[@ benim gayri in-

sani ッャ、オオュ@ söylenecek, çünkü milyarlarca 「」・ゥョ@

ケ。。ュ@ beni ilgilendirmiyor ve ben ökümen'in insan-

ウコャ。ュ。ウョ@ savunuyorum; benim 。ィャ。ォウコ@ ッャ、オオュ@

söylenecek, çünkü ben 、・・イャ・イ@ eksenini ウ。イウケッイオイッ@

ve ゥ。イ・エゥ・イゥョ@ ウイ。ウョ@ 、・ゥエゥイゥケッイオュN@ h。ォウコャォャ。イュ@

biliyorum, suçlu ッャ、オオュオ@ kabul ediyorum, 。ケョ@

yolda yürümekte ウイ。イャケュZ@ Gelecekteki düzene ina-

ョケッイオュL@ ben de o düzenin peygamberlerinden biri-

yim, soyumuzdan gelenler arkaik insanlarm savun-

ュオ@ ッャ、オォャ。イ@ ・ケゥ@ o düzende bulacaklar. Ben dünya-

ョョ@ 「。ャ。ョァエ。ォゥ@ halini yeniden kuranlardan biri-

yim, ォ。、ョャ。イュ@ düzeni bizim_ itaat ・エエゥゥュゥコ@ düzen-

den çok daha eski, ゥエ・@ ben o düzenle 「。@ kuruya-

rum, temellerimizi altüst ederken tek 。ュ。」ュ@ bu te-

melleri エ。ケ。ョ@ ・ケゥ@ gün ョ。@ ォ。イュ。ォL@ ben bunun

üzerinde コ。ュ。ョ、@ bir Site ゥョ。@ ・、・」・ゥュ@ ケ。イョN@

70

Tarih 。ャュ。ウ@ gereken bir ュ。」・イ。、イL@ Tarih elli

ケコケャ@ önce 「。ャ。、@ ve biz onunla birlikte ölmek is-

temiyoruz. Gelecekteki düzen Tarih'in ュ・コ。イ@ ola-

」。ォエイ@ ve bizim türümüz ancak bu bedel ー。ィ。ウョ。@

カ。イャョ@ sürdürecektir, Tarih'ten ォュ。ュコ@ gereki-

yor ve ケ。ャョコ」。@ ォ。、ョャ。イ@ 。イ。」ャケャ。@ bundan ォ。「ゥᆳ

liriz, ォ。、ョャ。イョ@ hakimiyeti bizi tarihin vesayetinden

kurtaracak ve tarihin ゥーッエ・ゥョゥ@ ォ。ャ、イ。」。ォエイN@ Ancak

ve ancak bu ォッオャャ。イ、。@ zaman diye bir ・ケ@ 。イエォ@ ol-

ュ。ケ。」。ォエイ@ ve Mコ。ュ。ョョ@ ッャュ。ウョ、。ョ@ önceki gibi-

her gün コ。ュ。ョ、@ ッャ。」。ォエイ[@ ancak ve ancak bu ko-

オャャ。イ、。@ Toprak セォャ・@ 「ゥイャ・・」・ォ@ ve t。ョイウ。ャ@ 「ゥイャ・ᆳ

me Kurban Etme'nin yerini 。ャ。」。ォエイ[@ ancak ve ancak

bu ォッオャャ。イ、。@ içinde ケ。。、ュコ@ 、ョケ。ョョ@ sonu

カ。イャォ@ nedenine ォ。カオ。」。ォ@ ve bundan çekinmemize

hiç gerek ォ。ャュ。ケ。」。ォエイN@ Felaketten ォ。。ュ。ケコL@ ama

tohum ekebiliriz, bu evrenin ォ@ エッィオュャ。イョ@ bü-

yümesini engellemeyecektir, her ・ォゥャャ・ョュゥ@ niyetin

ve ァイョエ・@ akla ケ。エォョ@ her projenin terk edilmesi-

ne umut 「。ャ。ケ。「ゥャゥイゥコL@ çünkü elementleri 、ッオオョᆳ

dan önce gelen ve bizim ölümümüzle son bulmaya-

cak bir durumun ュ。ョエョ。@ hiçbir ・ケゥョ@ 「。ウォョ@ ォ。ᆳ

ュ。ケ。」。ョ@ biliyoruz.

71

Elimizde kalan biricik kesinlik niçin en kötüdür?

Bunun iki nedeni カ。イ、イL@ birincisi, bizi sürükleyen

hareketi frenlemenin ゥュォ。ョウコャ、イL@ ve ikincisi de

bizzat bu hareketin 、ッ。ウョ、。@ yatar. Çünkü 。ウャョ、。@

bizi sürükleyen hareket bizden ォ。ュ。ォエ。、イ@ ve bizler

ァウコャ・@ mahkum nesnelerden 「。ォ。@ bir ・ケ@ 、・ゥᆳ

liz, bu hareket bir uçurumdur, biz kendimizi orada

ケゥエゥイ・」・ゥコL@ uçurumu ölçmek bir ゥ・@ yaramaz, 、。ィ。ウ@

o kendi kendinin カ。イャォ@ nedenidir, ゥョウ。ョョ@ anlayabi-

ャ・」・ゥ@ hiçbir エ。ウ。イケ。@ itaat etmez ve -her ッャ。ウャ。@ gö-

re- bu hareket 。イエォ@ ウ。ュ。、イN@ Böylece ウ。ュ。ャォ@ yaz-

ァ@ olur, ケ。コァウ。ャャォ@ ュ。ョエォ[@ her ・ケゥョ@ bizi 、。エュ。ォ@

için el 「ゥイャゥゥ@ ・エエゥゥ@ ve kendimizi sorumsuz ィゥウウ・エエゥゥᆳ

miz bir コゥョ」ゥイゥ・ョゥエゥイ@ bu. En kötü olan, kesindir ve

bizler onun suç ッイエ。ォャ。イケコ[@ en kötü, ölümün ・ィカ・ᆳ

tiyken bir ケ。。ュ。@ nedeni ッャュオエオイN@ Böylece, ォ。ョャᆳ

maz olana 、ッイオ@ ォッエオイオイオコL@ çok ォ。ャ。「。ャォャ。ュ@ ve

kendini kitle halinde yok etmekten 「。ォ。@ bir ・ケ@ dü-

ョュ・ケ・ョ@ o ィ。ケカ。ョャ。イョ@ dengiyiz; hem de bu yok

ッャオL@ ケ。イョ@ ォ。ヲ。ュコ。@ 。ャ。ョ。」。@ gibi, ヲ・、。ォ。イャォ@ ya da

maneviyattaki ruh 。イャ@ nedeniyle ッャュ。ケ。」。ォエイN@

72

Yitik kitlenin bilinci yoktur ve asla da olmayacak-

エイL@ bilincin özü カ。イャォャ。イ@ tek 「。ョ。@ 「イ。ォュ。ォエイ@ ve

insanlar kendi bilinçlerinden kaçmak için bir araya

gelirler, yitik kitle ッョャ。イョ@ ォ。@ yoludur, 「。。イウコ@

ケ。ャョコャォャ。イョ@ ォ。カ。、イL@ her zaman suçludur, onun

laneti daima düzenin içinde ッャ。」。ォエイL@ kendisini

ッャオエオイ。ョ@ 、・・イウゥコ@ ve 「。。イウコ@ ケョ@ kendi yitimi

içine katar. s。ケ@ ォエャョ@ aletidir, kötülük insanla-

イョ@ ッ。ャュ。ウョ@ ister, çünkü insanlar ne kadar artar-

sa insan o kadar 、・・イウゥコャ・ゥイL@ 「・・イゥョウ。ョ@ olmak için

gereken enderlikte asla ッャュ。ケ。」。ォエイN@ Gerçekten de

kitleler halinde ölüyoruz, kitleler bizi ャウコャョ@

ve エオエ。イウコャョ@ オオイオュャ。イョ。@ sürüklüyorlar, kurtu-

ャオ@ ile kitleler コエ@ kutuplarda yer 。ャイL@ ォオイエオャ。ュ。ケコL@

ne olursa olsun, bizler çok ォ。ャ。「。ャコ@ ve bizim ara-

ュコ、。ョ@ kendini ウッケオエャ。ケー@ tek kalabilenler evrenin

ケ。コァウョ@ 、・ゥエゥイ・ュ・ケ・」・ォエゥイL@ ケ。ャョコ」。@ ötekilerin ne-

reye 、ッイオ@ yürüdüklerini göreceklerdir, körlerden ve

ウ。イャ。イ、。ョ@ daha umutsuz ッャ。」。ォャ。イ、イL@ uyurgezerler

okyarrusunun 。ュ。コ@ biçimde düzenli ve 、・ゥュ・コ@

bir hareketle ケオカ。イャ。ョ、@ yüzsüz bir burguya cephe-

den 「。ォ。」。ォャ。イ、イN@

73

Evren arzunun bir araya getirip ölümün ー。イ。ャ。、ᆳ

@ bir mekanizma ッャ、オオョ、。ョL@ yitik kitle bu evrenin

durumunu en korkunç haliyle ケ。ョウエイL@ onun cisim-

ャ・ュゥ@ halidir ve bu nedenle bu kitleyi ne sevebiliriz

ne de ona 。」ケ。「ゥャゥイゥコ[@ yitik kitle çekirge sürüleriyle

ve kemirgenler ordusuyla 。ケョ@ yasalara itaat eder,

milyonlarca ォ。ヲ。ウ@ olan bir 」。ョ。カ。イ、イN@ Yitik kitlenin

bir エ。ョイケ。@ tapmak istemesinin bu エ。ョイョョ@ ona ben-

zemesi ve kitle 。イ。」ャケャ。@ bu evrenin ケ。ョウウ@ olabil-

mesi için yeterlidir, kitle tinin içini 「ッ。ャエエョ、。ョL@

bu tinin nerede tezahür ・、・」・ゥョゥョ@ önemi yoktur.

aウャョ、。@ tin kitleyi asla harekete geçirmez ve asla fi-

kirler kitlede ォ。イ。イャャォ@ kazanmaz, kitle tini kabul

edemez, fikirlerin tini ゥャ・ュ・ウゥョ・@ de katlanamaz, kit-

lenin derinlikleri ölüdür ve buz エオエュオエオイL@ kitlenin

gecesi 。@ 「。ウォョ@ ォ。イL@ Tarih, ゥョウ。ョョ@ 「ッ@ bir laf ol-

、オオ@ bu コ。ュ。ョ、@ denizin ・ョァゥョャゥゥ@ boyunca kaya-

」。ォエイN@ Yüzsüz gölgeler 。イ。ウョ、。@ ォオイエオャオエ。ョ@ söz

eden de kim? ャ・イャ・ュ・、・ョ@ kim söz eder? aュ。、。ョ@

kim söz eder? Çünkü ゥョウ。ョャョ@ ォオイエオャオオョオョ@ anla-

ュ@ yoktur, ilerleme nereyi ウイ。」。ョ@ bilemez ve 。ᆳ

ma daha 「。ャ。イォ ・ ョ@ son nefesini verecektir.

74

Birkaç ォゥゥケゥ@ kurtarabiliriz ama kitleyi kitle olarak

asla ォオイエ。イ。ュ。ケコL@ 。ォャ@ yürütabilir ve 「。エ。ョ@ soyutla-

ケー@ tecrit ・、・「ゥャ・」・ゥュゥコ@ az ウ。ケ、。@ ゥョウ。ョ@ bilinçlen-

direbiliriz, ama bilimimizin ォ。エォウコ@ ォ。ケー@ olarak

ッ。ャエエ@ ゥュォ。ョャ。イョ@ ォオャャ。ョュ@ bile ケョャ。イョ@ ー。ケᆳ

na 、・ョゥ@ 、・ゥエゥイュ・ケ・」・ォエゥイL@ ケョャ。イ@ iyi niyetli ol-

、オォャ。イョ。@ inanarak bize yalan söylemeyi イ・ョ・」・ォᆳ

lerdir, ォ。イォャォ@ daha da ölümcül ッャ。」。ォエイ@ ve buna

çare bulmak için gözümüz çok geç 。ャ。」。ォエイN@ Ölçü

ォッイオョュ。、ョ、。L@ ォオイエオャオオョL@ ilerlemenin ve 。ュ。ᆳ

ョョ@ kabul edilemez fikirler ッャ、オオョオ[@ ュゥャケ。イャ。イ」。ウᆳ

ョョ@ ォ・ュゥイ、ゥゥ@ ve ォゥイャ・エエゥゥ@ evrende ölçüden söz etme-

yi ancak kendimize zarar vererek イ・ョ・」・ゥコN@ aイ@

ウ。ケ、。ォゥ@ ゥョウ。ョャ。イョ@ ölmesi için 、ョケ。ョョ@ yok olma-

ウ@ gerekecektir, yeni 、ッ。ョャ。イョ@ suçlu 、ッ、オオョオ@ za-

ten biliyoruz, onlar burada ッャ、オォャ。イ@ için suçlular,

suç ッョャ。イ@ ィゥャゥ・@ mahkum etmek 、・ゥャL@ suç ッョャ。イ@

dünyaya ァ・エゥイZーN・ォエ・N@ c。ョャャ。イ@ ィコャ。@ ッ。ャ、@ andan

itibaren hayat kutsal 、・ゥャ、ゥイL@ 。イ@ ォ。ャ。「。ャォ@ insanla-

イョ@ ィ。ケ。エ@ böceklerinkinden daha 、・・イャゥ@ 、・ゥャ、ゥイ@ ve

ウ。カ。エ。@ ャュ@ askerler ッョャ。イ@ ウ。カ。。@ sürükleyenterin

gözünde de daha 、・・イャゥ@ 、・ゥャ、ゥイN@

75

ョウ。ョャ。イ@ hiçbir umut エ。ュ。ウ。@ kaderleri 。ケョ@ ol-

ュ。コ、L@ insanlar hiçbir ・ケ・@ inanmasa, 、オイオュャ。イ@ bel-

ki 、・ゥゥイ、ゥZ@ dッャ。ケウケャ。@ umut ve iman ッョャ。イョ@ 「。ャ。ᆳ

イョ、。ォゥ@ musibetin ー。イ。ウ、イ@ ケ。ャョコ」。L@ ama bunlar

efendilerinin ュオエャオャオオ、オイ@ ve エゥョウ・ャ」ゥィセイL@ ・イュゥャゥォᆳ

lerine イ。ュ・ョL@ efendilerin bekçi ォー・ォャゥゥョゥ@ yapma-

dan duramazlar. kケ。ュ・エ@ gününde ne umut ne iman

「。ャ。ョ。」。ォ[@ son nefeslerini verene dek エッィオュャ。イョ@

ッ。ャエョ。ケ。@ yönelttikleri can ・ォゥ・ョャ・イゥョ@ ve ölenle-

rin müsebbibi ッョャ。イ、イN@ Erkekler hiçbir ・ケ・@ umut

「。ャ。ュ。ウ。ャ。イ、@ ォ。、ョャ。イ@ ォウイ@ ölürdü, erkekler hiçbir

・ケ・@ ゥョ。ョュ。ウ。ャ。イ、@ döllemektense 。ィャ。ォウコャ@ sever

ッャオイャ。イ、L@ 。ィャ。ォウコャォャ。イ@ ッョャ。イ@ görevden daha az

mutsuz ederdi, görev 。ィャ。ォウコャォャ。イ、。ョ@ daha kötü-

dür, görev musibetin içine ケ・イャ・ュ・ォエゥイN@ Hakikat ni-

hayet イャーャ。ォ@ ortada ve hakikatin 。。@ ォュ。ウ@

her zaman 」・コ。ャ。ョ、イャ、L@ nedeni de malum, düze-

nin umuda ゥィエゥケ。」@ カ。イ、イ@ ve umut düzen için tüke-

tilir, düzen imana daha fazla ihtiyaç duyar, iman

ケ。ャョコ」。@ düzen için ケ。。イ@ ve insanlar ィ。ケ。エ@ 。。ャエ。ᆳ

rak ケ。。イャ。イ@ ...

76

Umut ve iman ァ・ュゥ@ ォオ。ォャ。イ@ 。ャ、。エエャ。イL@ gelecek

ォオ。ォャ。イ@ aldatacaklar ve ケ。ョャ@ fikirlerin 。セイャ@ art-

エォ。@ sefalet de bununla birlikte 。ォエ。イャイ[@ düzen 。ᆳ

ャ。イョ@ çökeltisine göz kulak olur ve 。ャ、。エャ。ョ@ insanla-

イョ@ ölümüyle ケ。。イN@ Ara ウイ。@ dünyada bir ォオイエ。イ」@

belirir, ama bu ォオイエ。イ」ョョ@ ュ・ウ。ェ@ daima 。ョャ。ャᆳ

ュ。コ、イ@ ve düzen bu ュ・ウ。ェ@ kendi keyfine uydurmak-

ta tereddüt etmez. oォオ、オォャ。イョ@ anlayan ender ォゥゥᆳ

lerin ォ。イウョ。L@ söze ウュ。コ@ bu ャ。ヲャ。イョ@ ッイエ。ウョ、。@ ye-

niden düzen ォ。イ L@ çünkü düzen peygamberlerin ko-

ョオュ。ウョ。@ izin verir ve onlar ォッョオュ。ャ。イョ@ bitir-

diklerinde son sözü düzen söyler, hem umuda hem

imana 、。ュァ。ウョ@ düzen 「。ウ。」。ォエイZ@ Metinler bu ko-

オャャ。イ、。@ kabul edilir ve ッョャ。イョ@ esinleri ケ。ョャュ。コ@

olarak 、・・イャ・ョ、ゥイゥャゥイL@ bu yöntem binlerce ケャ@ geçmi-

・@ オコ。ョイ@ ve 。ャ。イ@ tükenene dek de asla 、・ゥュ・ケ・ ᆳ

cektir. kオイエ。イ」ャ。イ@ ォオ。ォャ。イョ@ dengi geçinider ve dü-

zen ォ。ャイL@ onlara teslim ッャュオ@ gibidir ve ッョャ。イョ@ eser-

leriyle ウゥャ。ィャ。ョョ。ケ@ amaçlar, Tarih bize her ォオイエ。イ ᆳ

」、。ョ@ sonra düzenin daha güçlü ッャ、オオョオ@ イ・エゥイL@

bütün ォオイエ。イ」ャ。イ@ ゥョ。ョャイ@ ve güvenilir ォャュ。ォ@ için

hizmet ettikleri umut ve imandan daha güçlü olur.

77

Umut ・エエゥゥュゥコ@ için ölüyoruz, ゥョ。ョ、ュコ@ için

ölüyoruz, 。ャ、。エャ。ョ@ ve kendi kendilerini aldatan in-

ウ。ョャ。イョ@ nasibine 、・ョ@ budur, bu nasip 、・ゥュ・ケ・ᆳ

cektir, ケ。ャョコ」。@ felaket bizi bundan kurtarabilir ve fe-

laketten ォ。。ュ。ケ。」。ュコ@ biliyoruz. Ölüme 、ッイオ@

gidiyoruz, umut ve iman bizi エ。カャケッイL@ umut ve iman

ölümüne 、ッイオ@ gidiyoruz, onlarla birlikte ve onlar

エ。イ。ヲョ、。ョ@ ölüyoruz, ゥョウ。ョャョ@ geri ォ。ャ。ョ@ bunlar-

dan sonra hayatta ォ。ャ。」。ォエイL@ ゥョウ。ョャョ@ geri ォ。ャ。ョ@

ケ。。ケ。」。ォエイL@ ama tinde ケ。。ケ。」。ォエイL@ imana ォ。イ@ ko-

yan tinde, umuda ihtiyaç duymayan tinde. aウャョ、。L@

yitik kitle bu 、ョケ。ョョ@ dengesini ウ。イウエ@ sürece ti-

nin ィᅵォュイ。ョャ@ olamaz, tinin ・ァ・ュ・ョャゥゥョ・@ ancak

kitle ィゥャ・エゥゥョ、・@ ・イゥ・「ゥャゥイゥコN@ Derdin 、・カ。ウ@ 。」ュ。ᆳ

ウコ、イL@ ィ。ウエ。ャォ@ daha da 。」ュ。ウコL@ ya ゥケゥャ・・」・ゥコ@ ya

da yok ッャ。」。コL@ bu tercihten ォ。。ュ。ケコL@ ゥケゥャ・ュ・ュゥᆳ

zin bedeli en 。イエ」@ felaket ッャ。」。ォエイL@ ァ・ャ・」・ゥョ@ göl-

gesi ゥュ、ゥ、・ョ@ bizim üzerimizde ッャ、オオョ、。ョ@ Tarih

bu felaketi 。ョュウ。ュ。ォエ。、イ N@ Çünkü gelecekteki ölü-

mün gölgesinde ilerliyoruz, ölüm bizim カ。イッャオオᆳ

muzun 。イ@ miktardaki boyutudur, uçurum bizim

üzerimizde 。ウャ@ duruyor ve bizler ウイ。@ ウイ。@ uçuruma

teslim ediyoruz kendimizi.

78

Bu 、ョケ。ョョ@ ゥュ、ゥォゥ@ halinde カ。イャュコ@ sürdüre-

meyiz, çünkü bu 、ョケ。ョョ@ ゥュ、ゥォゥ@ halinin ァ・ャ・」・ゥ@

yoktur, bizi ゥュ、ゥォゥ@ zaman öldürecek ve hayatta ka-

lacak olanlar -pek az ッャ。」。ォャ。イ、イAM bir 「。ォ。@ dünya-

da bulacaklar kendilerini, bizim içinde ケ。。、ュコ@

dünya bunun vaadi olamaz. Gelecek zaman ゥュ、ゥ@

maruz ォ。ャ、ュコ@ gerçeklikten ォッー。」。ォエイL@ ・・イ@ bunu

sürdürürse gelecek zaman ッャ。ュ。ケ。」。ォエイL@ bizimle ge-

ャ・」・ゥュゥコ@ 。イ。ウョ、。@ bir uçurum uzanmakta; bizim

içinde yok olup gitmemiz gereken uçurum bu. Böy-

lece kaosa ve geceyle ・エコャ@ eserlerimizle dolu olan

ikinci ölüme ァゥイ・」・ゥコL@ böylece bu eserlerin 。ャエョ。@

kendimizi daha iyi ァュ・「ゥャ・」・ゥコL@ böylece ァ・ュゥ@

yeniden ortaya ォュ。ウョ@ diye daha da 、・イゥョャ・エゥイ・」・ᆳ

ゥュゥコ@ ォ。イ。ョャォャ。イ@ içinde bizim ー・ゥュゥコ、・ョ@ gelecek-

tir . Bizler Tarihi kapatmaya ケ。コァャケコL@ Tarih bizimle

birlikte ölecek, parantezin sonuna 、・ゥケッイオコL@ ォ。 ᆳ

ョ。ュ。ケ。」。ュコ@ ・ケ・@ イコ。@ gösteriyoruz, hem de tama-

men ve hiçbir ・ケ@ bizi daha fazla ürkütmüyor, en kö-

tüyü bekliyoruz, en kötüyü umuyoruz, umudu çok-

tan feda ettik, imana el çektirdik, özgürüz, hiç olma-

、@ kadar özgürüz, kendi ölümümüzde mevcuduz

ve bizim için 。イエォ@ ölümün bile vekalet ・エエゥゥ@ bu ya-

。ュ。@ nedenleriyle birlikte カ。イャュコ@ sürdürüyoruz.

79

Uçuruma 、ッイオ@ ケイケ@ 、オイ、オイ。ュ。ケ。」。コL@ 。ᆳ

イ@ ォ。ャ。「。ャォ@ ゥョウ。ョャ。イョ@ 。イャ@ bizi 「。ャ。ュ。ケ。」。ォL@

「。ャ。イュコョ@ uzerinde 「ゥイゥォュゥ@ ケコケャャ。イ@ bizi dönüp

durmaya zorlayacak ve bizi uçurumdan ケオカ。イャ。ュ。ウ@

için カ。イャォャ。イョ@ ォッイオ、オオュオコ@ ケ。ョャ@ fikirler kaosu

。ォャュコ@ ォ。イエイ。」。ォN@ Her ・ケゥ@ yapabiliriz, geri çekil-

mek hariç, yolda ウォョエ@ bile ・ォュ・ケ・」・ゥコL@ yolun bi-

zi neye ィ。コイャ。、ョ@ biliyoruz. Çözümler birbiri ar-

、ョ。@ geriliyor, bizi geride kalanlardan ォッー。イケッイャ。イL@

エ・ォ・イャ・ゥョ@ her 、ョョ、・@ paradokslar ・ゥエゥ・ョゥケッイ@

ve problemler ォ。イュ。ォャ。ケッイL@ ッオュオコ@ bu prob-

lemleri önümüze koymaktan ォ。ョケッイオコL@ ッオュオコ@

kendini tahayyül etmekten ォ。ョケッイオコ@ ve en zekile-

rimiz エオエ。イウコャュコョ@ ュ・イオゥケ・エゥョゥ@ savunacaklar,

en ünlü bilginlerimiz sentez ウ。カョ、。ョ@ vazgeçiyorlar,

sonunda bu 、ョケ。ョョ@ imgesi parça parça oldu ve

、ョイャ・イゥュゥコ@ 、ョケ。ョョ@ 。イエォ@ bu haliyle カ。イャョ@

ウイ、イ・」・ゥョゥ@ ileri sürüyorlar. Peki ne kadar zaman

için? Çünkü hiçbir düzensizlik kendi 、コ・ョウゥコャゥゥ@

içinde カ。イャョ@ sürdüremez, ケ。ャョコ」。@ giderek daha

fazla 、。ャ。「ゥャゥイL@ türün ケ。ウ。ウ、イ@ bu, bizim kahinler

bunu unutmak istiyorlar, bizse bunun hem ォ。ーウ。ュᆳ

ョ@ hem 、ッイオャオオョオ@ ィゥウウ・、・」・ゥコN@

80

Bir ülke Tarih ケ。ーケッイウ。@ yirmiden ヲ。コャ。ウ@ Tarih'e

maruz ォ。ャケッイ@ ve bu yirmi ülkedeki her parti, hangi-

si olursa olsun, milliyetçi ッャ、オオョオ@ ilan eden Ya-

「。ョ」@ partisidir. aイエォ@ Tarih yapmayan uluslar, 「。ᆳ

ャ。イョ。@ geleni 。ョャ。ュケッイャ。イL@ ッョャ。イョ@ ケ。コァウ@ kaos, ihti-

。ュャ。イ@ ッョャ。イ@ bu kaostan koruyamaz, ッョャ。イョ@ nasibi-

ne 、ュ@ olan オケオオォャオォ@ içindeki manevi ォ・@

ォ。イ@ erdemleri de ッョャ。イ@ uyaramayacak b。ュウコ@

ォ。ャュ@ az ウ。ケ、。ォゥ@ ulus 、ョケ。ョョ@ ァ・ャ・」・ゥョゥ@ 「。ャ。イᆳ

ョョ@ üzerinde エ。ュ。ケ@ üstleniyor, ァ・ュゥエ・@ daha ko-

lay ケ。ー。「ゥャゥケッイャ。イ、L@ giderek daha コッイャ。。」。ォN@ y。コァᆳ

ョョ@ ー。ケ@ büyüyor; ケ。コァョョ@ ヲイャ。エエ@ gölgedir uyu-

オォャオォZ@ Bir gün onlar da ィ。ャォャ。イョ@ ッオョャオオケャ。@ ay-

ョ@ nasibi ー。ケャ。。」。ォャ。イL@ güçleri hiçbir ゥャ・イゥョ・@ yara-mayacak, 。ケイ」。ャォャ。イ@ ケ。ャョコ」。@ hayali olacak, niha-

yet Tarih herkesin tutkusu olacak. Bizimle onlar ara-

ウョ、。@ kaç ケャ@ var? Ne kadar süre sonra biz de ォ。ョャᆳ

maz olarak ァウコャ・@ mecbur hale ァ・ャ・」・ゥコ@ -hem

de birinciler en 「。エ。@ olmak üzere? O zaman en kötü

ォ・ウゥョャ・ュゥ@ olacak, düzenin 、@ ァイョョ@ 「ッオョ。@

koruyor ッャ。」。コL@ kaosa ァゥ、・」・ゥコL@ iyi niyet gözümü-

zü kör ・エュゥ@ olacak, giderek daha 、・ウーッエゥォャ・・」・ォ@

düzen, ve giderek daha saçma bir ァ・ャ・ョ・ゥョ@ ッョ。ケョ@

。ャュ@ olacak.

81

Milliyetçilik evrensel bir ィ。ウエ。ャォエイL@ ancak ャァョᆳ

ャ。イョ@ ölümüyle ゥヲ。@ bulur, bu kadar コ。イ。イャ@ 、ョ」・ᆳ

nin iyice 、。イ。ャエエ@ bir dünyada カ。イャュコ@ sürdüre-

meyiz, · yok ッャ。」。コN@ g・ャ・」・ゥョ@ tarihçisi, 、ッ。ョョ@

halkiara 「。@ döndürücü bir ruh musaHat ederek

halklardan öcünü 。ャ、ョ@ ve mゥャャゥケ・エゥャゥゥョ@ çok ka-ャ。「。ャォャ。ュ@ hayvan エッーャオャオォャ。イョ@ ele ァ・ゥイュゥ@ ola-

na benzer bir ャァョャォ@ ッャ、オオョオ@ söyleyecektir. Biz

çok ォ。ャ。「。ャコ@ ve ölmek istiyoruz, bize soylu bir ba-

hane gerekiyor ve ゥエ・@ bulduk: Sahip olma カZ@ yaban-

」ャ。ュ。@ huyu, hem de olabilecek en kusursuz haliy-

le. En 。。ャォ@ ・、ゥョゥ・イゥ@ ァ・イ・ォエゥゥョ、・@ 。。ャエ。イ。ォ@ ken-

dimize itibar カ・イョ・ュゥコゥ@ ウ。ャ。イL@ bizi kurban olmaya

mecbur 「イ。ォ。イ。ォ@ kendi kendimize 「。ォー@ ウ。イィッ@ ol-

ュ。ュコ@ ウ。ャ。イL@ bizi tüm ウ。ヲャョコゥ。@ 」。ョ。カ。イャ。エイイ L@

erdemlerimizin bütün erdemsizliklerin ウヲ。エケャ。@ do-

ョ。ョュ。ウョ@ ウ。ャ。イ@ ve -en iyisi- 。イコオャ。、ュコ@ ama

seçmeye cesaret ・、・ュ・、ゥゥュゥコ@ ・ケゥ@ bizim için o se-

çecektir. Bizler 。、。ュ。ォャャ@ ィ。ー@ yuttuk, bu ィ。ウエ。ャォ@

hiçbir ulusu esirgemez, bütün ülkeler ッョャ。イ@ birbirle-

rinin ォ。イウョ。@ ォ。イエ。ョ@ ve 「ッ。コ@ 「。。コ。@ gelecek den-

li harekete geçiren öfke türüne varana dek birbirine

benzemektedirler.

82

Hiçbir ulus kendi tarihi olarak 。、ャ。ョ、イ、@ ・ケゥ@

unutmak ゥウエ・ュ・、ゥゥョ、・ョ@ ve ッオ@ zaman kendini Ta-

rih'ten 。ケイエ@ edecek bir gerekçesi ッャュ。、ョ、。ョL@ gü-

nün birinde hepsinin vazgeçmesi gerekecektir. Son

galip, オコ。ュ@ ve コ。ュ。ョ@ ウゥャ。ィウコャ。ョ、イ。」。ォエイL@ araçla-

ra ve fikirlere, iddialara ve 。ョャ。イ。L@ biçim ve içerikle-

re el ォッケ。」。ォエイL@ kendini elli ケコケャョ@ tek ュゥイ。ウウ@

ilan edecektir, kendisinin insan türünün カ。イャォ@ ne-

deni ッャ、オオョオ@ ve yüz ィ。ャォョ@ görevinin de her ・ケᆳ

den feragat etmek ッャ、オオョオ@ ォ。ョエャ。ケ。」。ォエイL@ kimile-

rinin kökünü ォ。コケ。」。ォL@ geri ォ。ャ。ョャ。イョ@ ッオョオ@ süre-

cektir ve her yerde bir sürü insan görülecektir, tek

efendisi de o ッャ。」。ォエイN@ Çünkü sadelik, gözlerimizin

önünde @ gibi büyüyen ヲ。イォャャォャ。イョ@ en 。コョ、。ョ@

「ッャャ。ュ。ウケャ。@ ve bu ィ。ャャ。ュ。@ sayesinde 、ョャ・「ゥᆳ

lir, gelecek sadeliktedir, bir düzensizlikten 、ゥ・イゥョ・@

ilerleyerek nihai düzene 、ッイオ@ gidiyoruz, bir ォケュᆳ

dan ötekine giderek ahlaki ウゥャ。ィウコャ。ョュ。ケ。@ gidiyo-

ruz, pek az ォゥゥ@ kurtulacak ve pek az ォゥゥ@ ォオイエオャュオ@

olacak, yitik kitle ise bu arada yok olup gidecek, ken-

disiyle birlikte çözümsüz ウッイオョャ。イ@ da uçuruma sü-

rükleyecek. Milliyetçilik, ケ。ャョコ」。@ bir kitle olan kit-

leyi teselli etme ve ona Narsissus'un 。ケョ。ウョ@ sunma

ウ。ョ。エ、イZ@ g・ャ・」・ゥュゥコ@ bu 。ケョ。ケ@ ー。イ。ャ。ケ。」。ォエイN@

83

Nezaketin alana ゥィエゥケ。」@ カ。イ、イ@ ve dünyada en faz-

la ・ォウゥォャゥゥ@ çekilecek olan ・ケ、ゥイ@ alan, ウォォ@ bir

、ョセ。ケ。@ 、ッイオ@ gidiyoruz, bunu hiç 。ョャ。ュ。、ォL@ bizi

abartan 。ョャ。イュコ、。ョ@ feragat etmeliyiz, fazla yer

kaplayan ケ。ョャウ。ュ。ャ。イュコ、。ョ@ feragat etmeliyiz.

uャオウャ。イョ@ bunu kendi イコ。ャ。イケャ。@ ケ。ーュ。ケ。」。ョ。@ ina-

. nabiliriz, bu ret ウ。ケウコ@ 、・ィ・エゥョ@ habercisidir, son ga-

libin 「。ョョ@ üzerinde ケ。イァャ。イ@ olmayacak ve tek bir

günde bir milyar ゥョウ。ョョ@ kökünü ォ。コ、ョ、。@ kimse

onu ・ャ・エゥイュ・ケ・」・ォN@ Gelecekte verilecek kararlar üze-

rinde オコャ。ュ。@ aranmayacak, gelecek kesip atacak,

ァ・ャ・」・ゥョ@ ウヲ。エャ。イ@ ゥ、、・エ@ ve sadelik olacak, bu ウヲ。エャ。イ@

ィ。ォォョ、。@ kendimizi aldatabiliriz, ヲゥャッコッヲャ。イュゥコ@ bir-

birleriyle ケ。イイ」。ウョ。@ mucize tahmininde bulunu-

yorlar, en iyi ュ。ョエォャ@ zincirleri ve en kesin gerekçe-

ler ォ。イウョ、。@ bile asla bu kadar geri çekilmezler. Ke-

limelerden duyulan korku büyüyor; demek ki onlara

bir güç 。エヲ・エュゥゥコ@ ve bu güç ッャ。ケャ。イョ@ 。ォ@ içinde gün

be gün ケ。ャ。ョャ。ョケッイL@ onlara ケォャ・、ゥゥュゥコ@ anlama gü-

lüp ・ゥー@ büküyoruz bu 。ョャ。ュャ。イ@ NNNZN。ォ@ seçik ve belir-

gin nedenler önünde titrernek hariç.

84

Ciddiyetten オコ。ォャ。エォL@ ciddiyetsizlik hayra ala-

rnet 、・ゥャL@ ケ。イァャ。イュコ@ içimizi kemiren ve belki de

「。ォ。@ çare ォ。ャュ。、ョ、。ョ@ yalan ウケャ・、ゥゥュゥコ@ korku-

nun izini エ。ケッイ N@ b。「。ャ。イュコ@ kimi zaman trajik gö-

rünmeye cesaret ediyordu, çünkü bizim gibi ölümün

gölgesinde ケ。。ュケッイャ。イ、L@ 、ョケ。ョョ@ sonundan söz

ederken, bu sonla 。イ。ャ。イョ、。@ ウ。ケウコ@ ォオ。ォ@ ッャ、オオョオ@

ィゥウウ・、ゥケッイャ。イ、@ -bizse ケ。ォョュコ、。@ kabul ediyoruz.

Bizlerin görmeyi ォ。「オャャ・ョ、ゥゥュゥコ@ ・ケゥ@ 「。「。ャ。イュコ@

hayal ediyordu, ッョャ。イョ@ hipotezi 。イエォ@ bizim tezimiz-

dir, onlar ölmekle ケ。。ュ。ォ@ 。イ。ウョ、。@ tercih yapabilir-

lerdi, oysa ki bizler ゥュ、ゥ、・ョ@ hayatta kalmaya çaba-

ャケッイオコN@ Tarih'in 「・@ bin ケャ@ 。ォョ@ bir süredir ilerie-

、ゥゥ@ bu olay pek ケ。ォョ、。@ sona erebilir ve bizi her tür-

lü ァ・イ・ォャゥゥョ@ 、ョ。@ sürükleyebilir; bizim ォゥュャゥゥᆳ

miz pek ケ。ォョ、。@ sona erebilir, ャ・@ vakti alacakaran-

ャォ@ çökebilir, parantezin kapanabilir ve zamanlar ka-

イー@ コ。ュ。ョ、ョ。@ gelip dayanabilir ve aniden orada

parçalanabilir. Ölüm orada ッャ、オオ@ için bizler ger-

・ォャゥゥュゥコ、・ョ@ kurtulmaya 。「。ャケッイオコ[@ 「。「。ャ。イュコ@

ise ケ。ャョコ」。@ vaat 。イ。ケー@ müjde 「オャオケッイャ。イ、N@

85

s。イ@ olmayan herkesin ゥゥエエゥゥ@ derin ses bizi bek-

leyen ・ケ@ konusunda オケ。イケッイL@ ォエャョ@ çaresi ol-

ュ。、ョ@ ve mucizeye ゥョ。ョュ。ョョ@ ォオエウ。ャャ。@ ウ。ケァᆳ

ウコャォ@ ッャ、オオョオ@ biliyoruz, ケッォオオ@ ォ。ュ。ケ。」。ュコ@

ve ァイョエ・@ kabul edilebilir nedenlerle ゥョゥゥ@ onay-

ャ。ケ。」。ュコ@ biliyoruz, bir uçtan öteki uca parçala-

ョ。」。ュコ@ ve fikirlerimizin ゥュォ。ョャ。イュコ。@ denk ola-

rak ィ。コイャ。、@ ォケ。ュ・エ@ içinde yok ッャ。」。ュコセ@ bili-

yoruz. y。ォョ、。@ ortak ー。ケ、。ュコ@ kaos olacak, kaosu

kendi içimizde エ。ケッイオコ@ ve onu 。ケョ@ anda bin yerde

「オャ。」。コL@ her yerde düzenin ァ・ャ・」・ゥ@ kaos olacak,

düzenin ゥュ、ゥ、・ョ@ bir 。ョャ。ュ@ ォ。ャュ。、L@ 「ッ@ bir meka-

nizmadan 「。ォ。@ bir ・ケ@ 、・ゥャ@ ve bizi telafisi imkan-

ウコ@ ・ケ・@ mahkum etmesi için düzeni sürdürerek biz

tükeniyoruz. y。コァGケ。@ bir エ。ーョ。ォ@ yükseltiyoruz, kur-

banlar sunarak onu ッョオイャ。ョ、イケッイオコ@ ve kendimizi

de ウオョ。」。ュコ@ saat uzak 、・ゥャL@ dünya, 「。ォ。ャ。イョ@

da ölüme sürükleyerek ölmeyi hayal eden insanlarla

dolu. aイ@ ォ。ャ。「。ャォ@ insanlar, ・カイ・ョ・ケ。ケャ。ョ@ ve ökü-

men'i ケ。。ョュ。コ@ ォャ。ョ@ bir zehri 、。ュエケッイ@ gibiler. Ce-

hennem, hiçlik olmak bir yana, カ。イャォエイN@

86

Çünkü 。ィゥ。ォョ@ ve ゥュ。ョョ@ bedeli, çok fazla 。。ャᆳ

ュ@ ve ゥョウ。ョョ@ Ceherinem'i ッャュオ@ 「・・イ@ カ。イャ、イ N@

Bu bize 。ィャ。ォZ[@ hiçbir 。ョャ。ュ@ ッャュ。、ョ@ ve ゥュ。ョョ@

エ。ョイウ。ャ@ ッャュ。、ョ@ göstermektedir; her ikisi de efen-

dilerimizin hizmetindedir, bizim en berbat 、ュ。ョᆳ

ュコ@ bizi yöneten efendilerdir. Efendilere köle gere-

kir, köleler ne kadar çoksa efendiler de o kadar çok

コ・ョァゥョャ・ゥイL@ yeter ki ォ。、ョャ。イ@ 、。オイウオョ@ ve çocuklar

、ッウオョL@ gerisi カコ@ gelir onlara, nüfusun 。コ。ャュ。ウ@ on-

ャ。イョ@ ケォュ@ ッャ。」。ョ、。ョ@ evrenin ー。イ。ャ。ョュ。ウョ@ ter-

cih ederler, M、ョケ。ケ@ kurtaracak olan- hareketin dur-

ュ。ウ@ ッョャ。イョ@ コ。イ。イョ。、イN@ Bizler bu dünyada derimi-

zi yüzen soygunculara ォ。ョュコ@ ve t。ョイGケ。@ itaat et-

エゥゥュゥコゥ@ ウ。ョイォ・ョ@ 。ウャョ、。@ insanlara itaat ediyoruz,

hem de bizi kaosa sürükleyen ve ölümden ウ。ォョュ。 ᆳ

yan insanlara, cahil insanlara, güçsüz ama bize da-

ケ。エエォャ。イ@ gelenekler 。、ョ。@ ölüme zorlayan insanlara.

Çünkü yetkililerimiz hiçbir ・ケ@ bilmiyorlar, hiçbir

・ケ@ ケ。ー。ュケッイャ。イL@ hiçbir 、・・イャ・イゥ@ yok, bizi hiçbir

・ケ、・ョ@ korumuyorlar, yalanlarla bizim 「・ゥゥュゥコゥ@

saHamak 、ョ、。@ hiçbir konuda hemfikir 、・ゥャャ・イL@

tek 。ュ。ャ。イ@ ォ。コ。ョ、ォャ。イ@ 。ケイ」。ャォャ。イ@ korumak ve

ケ・イャ・ゥォ@ düzenlerini sürdürmek.

87

Bizim sözde dini ve ahlaki yetkililerimiz, kendi

ァ・イ・ォャゥゥュゥコ@ ォ。イウョ、。@ bizi ウゥャ。ィウコャ。ョ、イュ。ォエ。ョ@

「。ォ。 N@ bir ゥ・@ ケ。イ。ュケッイャ。イL@ bizim ゥュォ。ョャ。イュコョ@ ru-

hu ッョャ。イ@ hükümsüz ォャ。」。ョ、。ョ@ bu ruha ォ。イ@ du-

ruyorlar, bizim ケ・エゥォゥョ@ ッャュ。ュコ@ istemiyorlar, onla-

ra ウ。ケァョャォ@ ウ。ャ。ケ。ョ@ ィ。エ。ャ。イ@ sürdürmekten 「。ォ。@ bir

・ケ@ 、ョュケッイャ。イL@ bize itaat ve kafa ォ。イォャ@ vaaz

ediyorlar, ッョャ。イョ@ eseri olan her ・ケ@ bu 、ョケ。ョョ@ fe-

laketine gelip ekleniyor. e・イ@ biz utanç içinde öle-

ceksek bu ッョャ。イョ@ ィ。エ。ウL@ çünkü soluk 。ャイ@ gibi ihanet

ediyorlar bize, onlar bizim 。ケ。ォ「。ュコL@ bizse ッョャ。イ@

bize destek olan temel zannediyoruz, ッョャ。イョ@ yok

edilmesi bizi özgür ォャ。イ、@ ancak uygun zamanda on-

lardan ォッーュ。ケ@ göze 。ャ。ュ。、ォN@ Bu yüzden sadakati-

miz bizi lanetliyar ve itaatimiz bizi mahkum ediyor,

。イエォ@ çok geç ve hiçbir ・ケゥ@ telafi ・、・ュ・ケ・」・ゥコL@ fela-

ketten ォ。。ュ。ケ。」。コ[@ bizim en büyük tesellimiz,

yok olurken, bizi uçuruma sürükleyenlerin de ayak-

ャ。イュコョ@ 。ャエョ、。@ yok ッャ、オオョオ@ görmek olacak ve

ölürken ッョャ。イョ@ hem 。ョウョ@ hem de エッィオュャ。イョ@ yok

etmek için 。ケ。ォャ。イュコョ@ 。ャエョ、。@ ゥョ・ケ・」・ゥコN@ y。イョL@

ケ。ャョコ」。@ kurbanlar olacak; Tarih'in adaleti budur.

88

Bizim dinlerimiz insan türünün kanseridir, ancak

ölerek bu kanserden kurtulabiliriz, dinlerimiz yok

olsun diye ölüyoruz; felaket, rahipleri cemaatleriyle

birlikte ケオエ。」。ォエイL@ harabelerin ッイエ。ウョ、。@ ゥョウ。ョャォエ。ョ@

ウ。@ kalacak olanlar, ayakta kalan エ。ャ。イ。@ ウ。ャ、イ。」。ォᆳ

エイN@ uャオウャ。イョL@ evreni tekrar 、ョュ・ォ@ gerekirken,

büyük ケ。ーャ。イョ@ 「。ォュョ@ ケ。ーー@ restore ・エエゥゥョゥ@ gö-

rünce gülüyorum, ッョャ。イョ@ tinsel ölümleri buradan

、ッ。」。ォ[@ gelecek felaketin ゥョウ。ヲョ。@ ォ。ャュ@ yüzlerce

ィ。ャォョL@ hayali ya da gerçek 。ョエゥォ。ャ。イョ@ korumaya

。ャエォャ。イョ@ görmek güldürüyor beni; ayakta kala-

cak olan hiçlik olacakken エ。ーョ。ォャ。イョ@ hiçlikten kur-

エ。イャュ。ケ。@ 。ャャュ。ウョ@ görmek beni güldürüyor, ve

ben her ・ケゥョ@ ャ・」・ゥョゥ@ söylüyorum, insanlarla エ。ャ。イ@

。イ。ウョ、。L@ エ。ャ。イャ。@ insanlar 。イ。ウョ、。@ fark olmayacak.

y。イョ@ ölümün kaosla 、ョ@ kutlanacak ve biz ゥュᆳ

diden ッョャ。イョ@ ウッヲイ。ウョ@ süslüyoruz, ッョャ。イョ@ ・ョャゥゥ@

için 。ャケッイオコ[@ kurban ・、ゥャュゥL@ dilim dilim kesil-

ュゥL@ ィ。ャ。ョュ@ ve ォコ。イエャュ@ ィ。ャォャ。イョ@ etlerinin or-

エ。ウョ、。@ naclide birer parça olarak yer alacak 「ゥョ。ャ。イᆳ

ュコ[@ ィ。ャォャ。イョ@ en derin yeri t。ョイGョョ@ inayeti ォ。イᆳ

ウョ、。@ sevgiden titreyecek ve can ・ォゥゥイォ・ョL@ エ。ョイウ。ャ@

ッャ、オオョオ@ hayal ettikleri 「ッャオオ@ seyredecekler.

89

Bugüne dek 「ッャオォ@ genellikle 「。ォ。ャ。ュ@ geçirdi,

「ッャオオョ@ yerini エ。ョイャ。イ@ 。ャ、N@ aイエォ@ ilk kez エ。ョイャ。イ@

「ッャオォエ。ョ@ 、ッュオケッイL@ 「ッャオォ@ neyse öyle ォ。ャケッイL@ in-

sanlar 「ッャオオ@ 「エョャ@ içinde seyredecekler, tüm

dünya 「ッャオ。@ benzeyecek ve 「ッャオォエ。ョ@ ヲ。イォャ@ olan

・ケ@ yok olacak ki ケ。ャョコ」。@ 「ッャオォ@ var olabilsin. Bu,

ウ。ヲャォ@ 。ョ、イL@ buna sevinmeliyiz, burada ケ。ャョコ」。@

kendi Tarih'imizi ve bu Tarih'e gönderme ケ。ー。ョャ。イL@

yani bizim vahiyli dinlerimizi ve sözde ebedi olan

ama 。ウャョ、。@ ケ。ャョコ」。@ tarihsel ッャュオ@ 「オケイオォャ。イュコ@

ケゥエゥイ・」・ゥコN@ k。ケ「・、・」・ゥュゥコ@ Tarih var ケ。ャョコ」。L@ bir

de Tarih' e 「。ャ@ olan her ・ケ[@ 「ッャオオ@ daha çok sevi-

yoruz ve onun ケォウ・ャゥゥョゥ@ 。ャォャケッイオコL@ ölmemiz ge-

reken anda bizi 。ケ、ョャ。エ。ョ@ sevinçtir 「ッャオォN@ Böylece

telafi edilemez ッャ。ョL@ en yüksek ゥョエゥォ。ュ」ュコ@ onay-

ャケッイオコL@ オャオウャ。イョ@ can ・ォゥュ・@ 「。イエウ@ bizim cenaze

töreni ュコゥゥュゥコ、ゥイL@ düzen ve ウ。カオョオ」オャ。イ@ gözü-

müzün önünde 、。イュ。、。ョ@ oluyorlar, onlar küle

、ョ、ョ、・@ biz de gözlerimizi ォ。ー。エ。」。コL@ insanla-

イョ@ en teskin ・、ゥャュゥゥ@ olarak ャ・」・ゥコL@ çünkü mürnin-

leri besleyen ケ。ャ。ョョ@ eserlerini tek reddeden bizler

olduk.

90

t。ーエュコ@ ・ケゥ@ ケ。ォュ。、ュコ@ için 」・コ。ャ。ョ、イャᆳ

、ォL@ ama エッイオョャ。イュコョ@ ッ」オォャ。イL@ felaketten sonra,

bizim ケ。ォエュコ@ her ・ケ・@ tapacaklar. O zaman bizi

kötü delilere benzetecekler, エ。ョイャ。イュコ@ canavarlara,

、ッァュ。ャ。イュコ@ 、・ィ・エ・@ ve 「オケイオォャ。イュコ@ kabusa ben-

zetilecek, bizim cinli olup ッャュ。、ュコ@ 、ョ・」・ォ ᆳ

ler ィ。ォャ@ olarak, çünkü kendi エ。ョイャ。エイ、ュコ@ ・ケゥョ@

elini ・エ・ゥョゥ@ öpmek için cinli olmak gerek. Bizim gi-

zemlerimizin 。ャエョ、。@ ィ。ウエ。ャォ@ ve yalan ケ。エケッイL@ efsa-

nelerimizin dokusunda sanki bir ャァョャォ@ var; kir-

ャ・ョュゥ@ イョ。ォャ。ョョコ。@ benzeyen bu tinsel gübrelik-

ten, bu pislikten 。ォョ。@ dönmeden ォ。ュ。ケ。」。コL@

ウ。ヲャョ@ 。イ、ョ、。ョ@ ォゥョ・ケ・@ ォゥョ・ケ・@ ウ。ヲャュコ@ yitir-

dik, yeniden insan kurban ediyoruz, yolumuzu öyle

。イ、ォ@ ki kendi edimlerimizi tahayyül edemiyoruz.

v。イャュコ@ bu haliyle sürdürmekten daha kötü ne

gelebilir 「。ュコ。_@ sオャ。イュコョ@ ölçüsü hala hiçlik

midir, bu ウオャ。イ@ yok etmeye yetmeyen bu ölüm mü

bizim yeniden ィ。ォォュコ_@ bッャオォ@ iyidir, 「ッャオォ@ aziz-

dir, 「ッャオオョ@ kötülükle ・エコャ@ ッャュ。ウョ@ isteyenler

ォエャョ@ sürmesini ve yeryüzünde kötülük hakim-

ken kendi カ。イャォャ。イョョ@ sürmesini 。イコオャ。ケ。ョャ。イ、イN@

91

Fagan ッャュオL@ pagan ォ。ャュ@ bir dünya 、ッ。ケ@ ihlal

etmezdi, Fagan ァイャ・イ@ 、ッ。ケ@ kutsal kabul ediyor-

du, genellikle 。。ャ。イ。@ ve su ォ。ケョ。ォャ。イョ。@ エ。ーケッイャ。イᆳ

、[@ カ。ィケ・、ゥャュゥ@ ッャ、オオ@ カ。イウ。ケャ。ョ@ dinlerin dogmala-

イョョ@ merkezine ケ・イャ・エゥイ、ゥォャ・イゥ@ zaman yerine, Fagan

ァイャ・イゥョ@ konusu オコ。ュ、L@ ve, istisnalar hariç, ölçü-

yü 。ォョャ。L@ uyumu da her ・ケ・@ tercih ・、ゥケッイャ。イ、N@

Kendilerinin カ。ィケ・、ゥャュゥ@ ッャ、オオョオ@ söyleyen dinler

bizim üzerimizde fanatizmi ケ・イャ・エゥイ、ゥャ・イ@ ve bu fana-

tizmi sonuna dek カ。イ、イ。ョ@ hイゥウエゥケ。ョャォ@ 、・ャゥャゥゥ@ tan-

イウ。ャャ。エイ、L@ エオエ。イウコャ@ yüceltti ve daha büyük bir

iyilik 。、ョ。@ ォ。イァ。。ケ@ ュ・イオャ。エイ、N@ Bu ürkütücü

tezler sonuçsuz imkanlara sahip ッャ、オオ@ sürece in-

sanlar buna uyum ウ。ャ。、ャ。イL@ ama bizim eserlerimiz

「Z@ teziere denk 、エョ、・ョ@ beri, 「オケイオォャ。イュコョ@

、・カ。ウ。ャョL@ 、。ィ。ウ@ ウ。ュ。ャョ@ hissediyoruz. t。ョイᆳ

sal tecessüm fikri, en canavarca fikirdir ve bizim çö-

zümsüz ー。イ。、ッォウャ。イュコョ@ en önemli nedeni gele-

cekte burada 。イ。ョ。」。ォエイ[@ bu fikrin カ。イ、@ yerlerden

biri 、ッ。ケ。@ tecavüzdür, 。ォョャォ@ bizi buna ィ。コイャ。ᆳ

ュ。ォエ。、イ@ ve bu dünyadan duyulan nefret bu tecavü-

zü ュ・イオャ。エイュ。ォエ。、イZ@ オョオ@ asla オョオエュ。ュ。ャL@

Dünya, Ten ve ・ケエ。ョ@ hイゥウエゥケ。ョャ。イョ@ gözünde bir

ォ。イMᅵャ・ュ@ ッャオエオイュ。ォエ。、イN@

92

Modaya uyan hイゥウエゥケ。ョャ。イョ@ benim 「・ャゥイエエゥゥュ@

tezleri benimserneyi reddetmelerinin ve 「。エ。@ . tea-

ャッァャ。イ@ olmak üzere, bu tezlerin ウッョオャ。イョ、。ョ@ kur-

tulmaya 。ャュ。ャ。イョョ@ bir önemi yok! Tek ケ。ーエォャ。ᆳ

イ@ ォ。イァ。。ケ。@ ォ。イァ。。@ katmak oluyor ケ。ャョコ」。@ ve tela-

fisi ゥュォ。ョウコ@ olan ・ケ・@ çare bulmak isterken, para-

、ッォウャ。イョョ@ labirenti içinde ケッャャ。イョ@ iyice kaybeder-

ler. Çaresizlik bir gerçektir, ölçüsüzlük ruhu, kilise-

nin ャウコャ@ オ@ an 、ョケ。ョョ@ ruhudur, dogmala-

イョ@ 、ゥォ・ケャゥゥ@ her yönde ー。イ。ャ。ョ、@ ve uzam içinde

birbirleriyle ゥャ・エゥゥュ・@ geçerek kendi 「ッケオエャ。イョ@ de-

ゥエゥイゥケッイャ。イN@ Bu ウ。イウョエ、。ョ@ pek memnun kalacak

、ョイャ・イ@ buldu kendine geçenlerde, hem de din

。、。ュャ。イ@ 。イ。ウョ、。L@ ve onlar yeni bir tinsellik umu-

duyla ökümen'e tecavüzü ォオエウ。、ャ。イN@ Oysa, hayvan-

ャ。@ 、ッイオ@ yol 。ャケッイオコ@ ve カ。イ、ュコ@ yer gayri insa-

nilik; 「ォエイ」@ ahlak エャ・イゥョ・@ ve iman bildirimleri-

ne イ。ュ・ョL@ kendimizi ィ。ォウコ@ yere günahkar ウ。ョケッᆳ

ruz, oysa ki spermatik atomatlardan 「。ォ。@ bir ・ケ@ de-

ゥャゥコZ@ ョウ。ョ@ kilisenin bize イ・エエゥゥ@ ・ケ@ 、・ゥャ、ゥイL@ hiç-

bir zaman da ッャュ。ュエイN@ Hem ゥョウ。ョ@ yeniden エ。ョュᆳ

lamak hem de 、ョケ。ケ@ yeniden 、ョュ・ォ@ gereki-

yor, ama bunu hayal etmek için bile 。イエォ@ çok geç.

93

, Felaketten sonra, ゥュ、ゥォゥ@ ゥョウ。ョャョ@ küçücük bir

bölümü olacak ウッケ、。ャ。イュコL@ su ォ。ケョ。ォャ。イョ@ ve

。。ャ。イ@ kutsayacaklar, エッーイ。@ gökle evlendirecekler, ·

kurban etme fikrini ゥイ・ョ@ bulacaklar ve 。ォョャォ@ fik-

rini ォオエウ。ャャ。@ hakaret sayacaklar, vahiyli dinlerin or-

tadan ォ。ャ、イ、@ her ・ケゥ@ -kutsal ヲ。ィゥ・ャゥォ@ ile ritüel

「ゥイャゥォエ・ャゥゥL@ üreme kültü ile sembollerine エ。ーョュ。ケL@

kutsal evlilikler ile Saturnus ・ョャゥォャ・イゥョゥM yeniden

ッャオエオイ。」。ォャ。イ、イ N@ ョウ。ョL@ ッャュ。ウ@ gereken ・ケ@ 、・ゥャL@

olmaktan カ。コァ・エゥゥ@ ・ケ@ olarak göreceklerdir, pey-

gamberlik ケ。ョャウ。ュ。ャ。イョ。@ yeniden 、ュ・ケ・」・ォャ・イᆳ

dir , kusurlu bir 。エッュ。エ@ kusursuz ォャュ。ォエ。ョ@ vazgeçe-

ceklerdir, エゥョウ・ャャゥゥョ@ ッオョャオオョ@ nasibi ッャュ。、ョ@

ve sözde カ。ィケ・、ゥャュゥ@ dinlerin ケ。ーエ@ gibi , 。ケョ@ イ・ᆳ

tiyi herkese iletmenin hata ッャ、オオョオ@ kavrayacaklar-

、イ N@ ᅦッオ@ kimsenin putperest ォ。ャュ。ウ@ ve エ・ョウ・ャャゥゥ@

benimsernesi daha iyidir; kötülük bizim ッョャ。イ@ ォョ。ᆳ

、ュコ@ ve kendilerine yalan söyleyerek bize de ya-

lan söylemeye ッョャ。イ@ コッイャ。、ュコ@ andan itibaren

「。ャ。イ[@ ウイ。、。ョ@ ゥョウ。ョャ。イョ@ hazza da tövbeye de エ。ョイᆳ

ウ。ャャォ@ ォ。エュ。ウ@ ve hイゥウエゥケ。ョャ。イ@ için kudas ayini neyse

. onlar için de ッイァ。コュョ@ 。ケョ@ ・ケ@ ッャュ。ウ@ en iyisi dir.

94

yコケャャ。イ、イ@ ve bin ケャャ。イ、イ@ ケ。ョャ@ ケッャ、。ケコL@ 。イエォ@

bunun bedelini ödememiz gerekiyor, gözümüzün

。ャュ。ウ@ bizi ァョ。ィャ。イュコ、。ョ@ kurtarmaya yetmez

ve ォ。ケ「・エエゥゥュゥコ@ cenneti yeniden bulabilmemiz için,

Cehennemin ォ。ッエゥォャゥゥョゥ@ ve ォ。イ。ョャョ@ tüketmemiz

gerekir. オ@ an hala öyle körüz ki bizim yolumuzu 。ᆳ

イエュ。ォエ。@ ウイ。イ@ edenleri 。ォャ。@ seviyoruz, ウオャ。イョ。@ ve

hatalarma イ。ュ・ョ@ ッョャ。イ@ her zaman affediyoruz, on-

ャ。イョ@ saçma ・ゥエゥュャ・イゥョ・@ her zaman ォ。エャケッイオコ@ ve

sanki onlar 。「。ョュ@ da biz de 。。ャォ@ ィ。ケカ。ョャ。イュᆳ

コ@ gibi 、・ョ・ォャ・イゥ@ 。ャエョ、。@ yürüyoruz. Yine de bizim

エ。ョイ@ olarak ョャ・ョ、ゥイ、ゥゥュゥコ@ bu 。ュ。コ@ adamlar bizi

uçuruma sürükleyecekler, onlar kaç ォオ。ォエイ@ ケ。ョャ ᆳ

yor ama biz bunu 。ョャ。ュ。ケ@ reddediyoruz, kendi ᆳ

ォ。イャ。イュコ L@ onurumuza varana dek onlara feda edi-

yoruz, bir süre sonra kendi ァ・ャ・」・ゥュゥコゥ@ de onlara fe-

da ・、・」・ゥコ L@ Tarih bu kadar 。ゥォ。イ@ delilik pek az ta-

ョュエイN@ Son felaketten hayatta kalacak olanlar bi-

zim ォイャュコ@ üzerine 、ョ・」・ォャ・イ、ゥイ[@ bunu,

mahkum ッャ、オオュオコ@ sonun duyurusu olarak göre-

ceklerdir, buradaki ュ。ョエ@ fark edeceklerdir -orta-

daki kozun ne ッャ、オオ@ malumdur.

95

Çünkü biz bu ュ。ョエョ@ 、ョ。@ ォュケッイオコ@ ve görü-

ョ・@ 「。ォャイウ。@ giderek daha ウ。ュ。ャ。。ョ@ bu evrende,

ォ。。ュア。」。ュコ@ kaderi hak edip ・エュ・、ゥゥュゥコゥ@ 。イエォ@

kendimize sormuyoruz; bize bu kaderi ィ。コイャ。ケ。ョャ。イ@

geleneklerimizdir, bizi buna vakfedenler fikirleri-

mizdir, isyan ettikten sonra bizi yeniden bu yola so-

kan ・ケ@ ゥエ。。エォ。イャュコ、イL@ ケ。イョ@ olmayan bir tedir-

ァゥョャゥゥョ@ 。イ、ョ、。ョ@ bizi bu kadere yeniden mahkum

eden ・ケ@ 。ャォ。ョャォャ。イュコ、イN@ dッャ。ケウケャ。L@ kendimi-

zi ォ。カイ。ケ。「ゥャ、ゥゥュゥコ@ ölçüde, ゥウエ・、ゥゥュゥコ@ ・ケゥ@ istiyo-

ruz, ve efendilerimizin, bizim yerimize de olsa, iste-

dikleri ・ケゥ@ istiyoruz. ᅦォ。イュコ@ bunu gerektirse de,

ィ。コイャォウコ@ 、。カイ。ョ。ュ。ケコ[@ bizi 、。エ。ョ@ ・ケゥョ@ ・エイ。ヲョ ᆳ

da, daha ォ。イ。イャL@ エッー。イャ。ョケッイオコL@ bizi sürükleyen ・ケ ᆳ

den kopmaya cesaret edemiyoruz ve kurban etmenin

mucizeler ケ。イ。エエョ@ hayal ediyoruz. Kendimizi kur-

ban ・エエゥゥュゥコゥ@ mi ウケャ・ケ・」・ゥュ_@ Kurallar 。ュ。コL@ ye-

ri ve コ。ュ。ョ@ ァ・ャ、ゥゥョ、・@ bundan ォ。。ュ。ケコL@ ャュ@

エ。ョイャ。イュコ@ ve kurt ケ・ョゥゥ@ ーオエャ。イュコ@ için kendimizi

feda ・、・」・ゥコL@ bu edim bizi kendi gözümüzde önem-

li ォャ。」。ォエイ@ ve bir dava için ォ。ョュコ@ 。ォエエュコ@ an-

dan itibaren, ゥ・イゥゥョ・@ bakmadan bu davaya itibar

・、・」・ゥコ N@

96

、・。ャL@ içgüdünün yerini tutuyor; ve 「。ャォャ。イ@ ve

böcekleri, kemirgenleri ve ァ・カゥァ・エゥイ・ョャ・イゥ@ ele geçir-

ュゥ@ olan ォ。ャ。「。ャォャ。イ@ halinde ölme ・ゥャゥュゥ@ bizi kan-

」ャイョ。ォャ。@ görevli ideal sayesinde bizi de ele geçire-

cek. Kendimizi en ウ。ケァョ@ ve en ォ。イウコ@ ィゥウウ・エエゥゥュゥコ@

anda, bizi sürükleyen ・ケ@ için ケ。ョ、ュコ@ ve ölüm-

ウコャ@ hayal ・エエゥゥュゥコ@ anda bizi insan ォャ。ョ@ ・ケ、・ョ@

yoksun ォ。ャイ@ ve ケッォオ@ 。。@ ini veririz. エ・L@ durumun

エイ。ェゥォャゥゥ@ ve günün birinde bizi bulacak en yüce ゥᆳ

rençlik; türün ケ。ウ。ャ。イョ、。ョ@ ォ。。ュ。ケコ@ ve bu yasalar

da, ウイ。ウ@ ァ・ャ、ゥゥョ、・L@ hayvan エッーャオャオォャ。イョ@ yöneten

yasalara gönderme yaparlar; 、。カイ。ョャ。イュコョ@ anah-

エ。イョL@ asla 「。ャ。イュコョ@ üzerinde 、・ゥャL@ 。ケ。ォャ。イュᆳ

Zlll 。ャエョ、。ォゥ@ uçurumlarda buluveririz. 、・。ャL@ içgü-

dünün ケ。ョウュ。ウ、イL@ sanki onun taban tabana コ、、ᆳ

、イL@ idealin gücü ケ。イ。エャョ、。ォゥ@ ゥイ・ョャゥォエ・、ゥイL@ エーォ@

kendimizi soylu bir bahaneyle ・ゥャゥュゥ・イゥュゥコ・@ teslim

ederken ィゥウウ・エエゥゥュゥコ@ zevkte ッャ、オオ@ gibi; idealin or- .

ァ。コョ@ renklendirmesini ve ッイァ。コュョ@ 。イ、ョ、。ョ@ gelen

manevi ォ@ örtmesini istiyoruz. ョウ。ョ@ her ・ケ、・ョ@

zevk 。ャイ@ ve hatta yok edilmek için kendini sunmak-

tan bile.

97

Bizler ュ。ャォゥャュオコ@ ve içimizden bunu bilenler ses-

lerini 、オケオイ。ュケッイャ。イ L@ duyurabildiklerinde ise sus-

ォオョャオオ ⦅@ ォッイオュ。ケ@ tercih ediyorlar. s。イャ。イ。@ vaaz

vermek ve körlerin gözünü açmak neye yarar? Onla-

イ@ sürükleyip götüren hareketin içinde sehat göster-

melerini engelleyebilir miyiz? dッウ、ッイオ@ en korkunç

ァ・ャ・」・・@ 、ッイオ@ gidiyoruz, bu gelecek bugünden ケ。イᆳ

na 「。ャ。ケ。「ゥャゥイ L@ daha biz 「。ュコ。@ geleni ゥゥエュ・、・ョ@

kendimizi oraya ァュャュ@ 「オャ。」。コL@ içinde ケ。。ᆳ

namayan evrende umutsuzca ölmekten 「。ォ。@ bir se-

çenek kalmayacak bize. ョウ。ョャ。イ@ エッーイ。。@ sahip olmak

ゥゥョ N ウ。カ。ケッイャ。イ、L@ ケ。イョ@ suya sahip olmak için bir-

birlerini ァイエャ。ォャ。ケ。」。ォャ。イL@ ィ。カ。ュコ@ ォ。ャュ。、セョ、。L@

harabelerin ッイエ。ウョ、。@ soluk alabilmek için 「ッ。コャ。ᆳ

ケ。」。コ@ birbirimizi. Bilimden mucizeler ァ・イ・ォャ・エゥイ ᆳ

mesini bekliyoruz, ケ。ォョ、。@ ondan ゥュォ。ョウコ@ isteye-

」・ゥコ L@ ama bilim ゥィエゥケ。ャ。イュコョ@ gerisinde ォ。ャ、@ ve

asla ゥィエゥケ。ャ。イュコ。@ yetmeyecek, yeryüzünde cenne-

ti isteyemeyecek kadar ッオコL@ ュゥャケ。イャ。イ」。ケコ[@ bilimi-

mizin ケ。イ、ュケャ。L@ salak ッ「。ョャ。イュコョ@ ウオャエ。ウ@ 。ャエョᆳ

da cehennemi ォ。ョャュ。コ@ ォャケッイオコN@ Gelecekte, tek

オコァイャャ・イゥョ@ aョ。イゥウエャ・イ@ ve Nihilistler ッャ、オオ@ söy-

lenecektir.

98

ョウ。ョョ@ ュオエャオャオ。@ ・イゥエゥゥL@ ィ。ウエ。ャォウコ@ ve 。ャォウコL@

。ョァ。イケ。ウコ@ ve korkusuz bir ァ・ャ・」・ゥ@ hayal meyal gör-

、@ bu ケコケャョ@ ・ゥゥョ、・L@ ゥエ・@ tam o anda telafi edi-

lemez olan ・ケ@ meydana geldi ve ァ・ュゥゥョ@ güçleri

geri döndü, hem de hiç ッャュ。、@ kadar muzafferdi-

ler, 。イ@ ォ。ャ。「。ャォ@ insan 、。ャァ。ャ。イ@ エ。イ。ヲョ、。ョ@ エ。ョᆳ

ケッイャ。イ、N@ Dünya nüfusunun iki misli 。イエュ。ウ@ için iki

ォオ。ォ@ yeterli ッャ。」。ォエL@ üç misli 。イエュ。ウ@ için üç ォオ。ォ@

yetti, dördüncü ォオ。ォエ。@ yedi kat 。イエ。」。ォエイ@ ve ィ。コイ ᆳ

ャォウコ@ yakalanan bizim dinsel ve ahlaki yetkilileri -

miz, problem metnimizi ォ。イュ。ォ。イォ@ ederek saçma-

lamaktan ve zaman kazanmaya 。ャュ。ォエ。ョ@ 「。ォ。@

bir ・ケ@ bilmiyorlar: oョャ。イョ@ bu ウオャ。イ@ asla 「。ャ。ョᆳ

mayacak, çünkü onlar gelecek ォ。イウョ、。@ suçlu ola-

caklar, onlar insan türünün ュオエャオャオオョ、。ョウ。@ kendi

ケ・イャ・ゥォ@ ォオイオュャ。イョ@ tercih ettiler; オャオウャ。イ@ ォ。ョ、イ。ᆳ

bildiklerinde ve onlara bizim 。イ。ャ。イュコョ@ ruhunu

iletebildiklerinde, オャオウ ャ 。イョ@ yolunu 。イエュ。ォ@ ve on-

ャ。イ@ içler 。」ウ@ bir ・ォゥャ、・@ ウゥャ。ィウコャ。ョ、イュ。ォ@ için bun-

ャ。イ@ öyle ォオャャ。ョ、ャ。イ@ ki, bundan böyle hiçbir ・ケ@ bi-

zim ァウコャュコョ@ dengi olamaz. Bu nedenle

aョ。イゥウエャ・イ@ ve Nihilistler ィ。ォャ、イL@ sözde ahlaki dü-

zenin, ahlak 。、ョ。@ kaos için düzenin ッョャ。イ@ kustur-

ュ。ウ@ ィ。ォャ、イN@

99

Bize, itaat ・エエゥォャ・イゥョコゥョ@ ィォュウコャョ@ ilan

edecek yeni bir Vahiy gerekiyor; ama bizim itaat et-

tiklerimiz burada, onlardaki ölüm 。イャ@ bizi ezen

Kaderie ゥ「ゥイャゥゥ@ ケ。ーケッイL@ düzen ve kaos ー。イ。ャ。ュ。ケ@

「。。イ。ュ。、ュコ@ bir bütün ッャオエオイオケッイN@ Yürüyen sa-

イャ。イ@ ile ュゥャゥエ。ョャォ@ yapan körler 。イ。ウョ、。ォゥ@ 。ォャ@ ba-

ョ、。@ ve 、オケ。イャ@ son insanlar aョ。イゥウエャ・イ@ ve Nihilist -

lerdir; ama bu ケコケャ、。@ 。ォャャ@ olmak yetmez ya da

、・ゥエゥイュ・ォ@ için ッャ。」。ォャ。イ@ hissetmek yetmez, düze-

nin yerine düzensizlik 、・ゥャ@ düzen koymak gerekir,

。ィゥ。ォョ@ yerine de 。ィャ。ォウコャ@ 、・ゥャ@ 。ィャ。ォ@ koymak

gerekir, エーォ@ ゥョ。ョ」ョ@ yerine de ケ。ャョコ」。@ bir 「ッャオオ@

、・ゥャ@ ゥョ。ョ」@ koymak ァ・イ・ォエゥゥ@ gibi, ölen エ。ョイャ。イョ@ ye-

rine de 、ッ。ョ@ エ。ョイャ。イ@ koymak gerekir. Bizim ajitatör-

lere ゥィエゥケ。」ュコ@ yok, peygamberlere ゥィエゥケ。」ュコ@ var,

bu zamana denk peygamberlere, eserierimize denk

dinsel dehalara ゥィエゥケ。」ュコ@ var, çünkü 。ョウョ。@ ウ。ケァ@

ve hürmet ァウエ・イ、ゥゥュゥコ@ her ・ケ@ -hem de hiç istisna-

ウコ M 。ャ、L@ 「オョャ。イョ@ hepsi 。ャ、L@ kim ki hala onlara

「。カオイオケッイL@ onlara ihanet ediyor demektir. Hiçbir

gelenek bizi ァ・ャ・」・・@ ォ。イ@ korumuyor, çünkü gele-

」・ゥョ@ öncesi yok ve evrenin ウョ。」。@ bir yer yok.

100

ョウ。ョャ。イョ@ ッオ@ bebeklikten ォ。ュ。、@ için onla-

ra bir Vahiy gerekiyor, hem de ケ。。ュャ。イョョ@ en ufak

edimi için bile gerekli bu. e・イ@ 、ッオイァ。ョャォ@ türüroü-

zün hayatta ォ。ャュ。ウョ@ tehdit ediyorsa son tahlilde

ッョャ。イ@ 、ッオイァ。ョ@ olmamaya エ・カゥォ@ etmesi gereken

エ。ョイャ。イ、イZ@ Ne sivil iktidarlar ve de ünlü bilginlerle

dolu akademiler, エ。ョイャ。イョ@ tek 「。ャ。イョ。@ kendilerin-

de エッーャ。、ォャ。イ@ yetkiye sahip olamazlar. Oysa, bizim

エ。ョイャ。イュコ@ ya perhiz ya da 、ッオイァ。ョャォ@ vaaz eder-

ler, biz ikisini de istemiyoruz; tenin ten olarak haz

alma ィ。ォォ@ olsun ve bu haz insanlar kadar エ。ョイャ。イョ@

da ィッオョ。@ gitsin istiyoruz; エ。ョイャ。イョ@ hazza ・ャゥォ@ et-

mesini ve insanlar haz 。ャ、ョ、。@ kendilerini onur-

ャ。ョュ@ ウ。ケュ。ャ。イョ@ istiyoruz. Bize yeni bir Vahiy ge-

rekiyor, hem de yeni bir p。ァ。ョャォ@ için gerekiyor; ye-

ni bir p。ァ。ョャォL@ sözde カ。ィケ・、ゥャュゥ@ dinlerin kendi

ー。イ。、ッォウャ。イョョ@ labirentinde ·yolunu 。イエエォャ。イ@

、ョケ。ケ@ ォオイエ。イ。」。ォエイ[@ bu ー。イ。、ッォウャ。イョ@ 。イエォ@ savu-

nulacak ケ。ョ@ ォ。ャュ。ュエイL@ 。イエォ@ gayri ュ・イオ、オイャ。イL@

。イエォ@ ウ。ュ。、イャ。イN@ Evreni yok eden ・ケ@ zina 、・ゥャ@ do-

オイァ。ョャォエイL@ haz 、・ゥャ@ görevdir.

101

ョウ。ョャ。イョ@ ・イゥォゥョ@ ッャュ。ウョ@ beklemek yerine (za-

ten ・イゥォゥョ@ olmaya karar verirler mi bilmiyoruz); bil-

ginierin ve 。ォャ@ yürütücülerin コ・ュ・ケ・」・ゥ@ çözüm-

süz problemler ve エ。ョュャ。ケ。ュ。ケ。」。@ エ。ョュウコ@ para-

dokslar üzerinde ッョャ。イ@ 。ケ、ョャ。エュ。ケ。@ 。ャュ。ォ@ yeri-

ne; onlarda olmayan bu bilince 。イ@ yapmak yerine;

bir fanatizmden 「。ォ。@ bir ・ケ@ olmayan bu iyi niyete

。イュ。ォ@ yerine; fanatizmden 「。ォ。@ bir ・ケ@ olmayan

bu güzel inanca 。イ@ yapmak yerine; kabul ァイュ@

bir sanndan 「。ォ。@ bir ・ケ@ olmayan bu güzel inanca

。イ@ yapmak yerine; mucize beklemek yerine -ki

önceki her ・ケ@ bu anlama gelmektedir-, her ・ケゥョ@ öl-

mesi ァ・イ・ォゥイュゥ@ gibi hareket etmek gerekir, felaket-

ten sonra hayatta kalmaya ィ。コイャ。ョュ。ォ@ gerekir, ケ。。ᆳ

namaz bu dünyada カ。イ「ョ@ sürdürecek olan geride

kalan ゥョウ。ョャ。イ@ 、ョュ・ォ@ gerekir, yitik kitleyi umar-

ウコ」。@ ォ。ケ「・、ゥャュゥ@ kabul etmek ve onun geçici カ。イャᆳ

ョ@ dikkate alarak 。ォャ@ yürütmeye 。ャュ。ュ。ォ@ gere-

kir. Benim ileri ウイ、ュ@ ・ケ@ gayri insani gelebilir,

ama 。ウャ@ bu ケコケャョ@ gayri ゥョウ。ョゥャゥゥ@ giderek artacak-

エイ@ ve vaazlar da bu ョゥエ・ャゥゥ@ 、・ゥエゥイ・ュ・ケ・」・ォエゥイL@ in-

sanlar 「ッ@ yere エ。ーョ。ォャ。イ。@ ォッエオイオケッイャ。イL@ ortak ölü-

mün gölgesinde, エ。ーョ。ォャ。イ@ sonunda müminlerin ba-

ョ。@ çökecektir.

102

yコケャ@ her ・ケゥ@ seçmek istiyor ve bu yüzden bizim

bir üslubumuz yok, ケコケャ@ her ・ケゥ@ anlamak istiyor

ve bu nedenle labirentten ォ。ュケッイL@ ケコケャ@ yitik kit-

leyi bile kitle olarak ゥョウ。ョャ。エイュ。ォ@ istiyor ve bu

yüzden gezegen 。ーョ、。@ insan ォケュョ。@ gidiyoruz.

ゥュォ。ョウコ@ istiyoruz ve ancak bir imkan ォイョエウョ。@

sahip ッャ。」。コL@ Ay'a ayak 「。ウ。」。コ@ ve orada kendi

、ォャ。イュコ@ ゥ・」・ゥコL@ ッ」オォャ。イュコ@ ケ。イョ@ ゥイ・ョャゥォᆳ

leriyle bilinen ・ケャ・イゥ@ yiyor olacaklar, bizi bekleyen

ケ。。ュ@ öyle saçma ve öyle 、・ィ・エャゥ@ ki, en iyiler dü-

zendense ölümü, 、・ャゥャゥゥ@ ve kaosu tercih edecekler;

ikincil ölüm için bir düzen, sürekli delilik ve örgüt-

lü kaos. Gelecekteki düzen hiç ァイャュ・、ゥゥ@ kadar

gayri insani olacak; bize en büyük ケ。ャ。ョャ。イ@ söyleye-

cek kadar bilgili, bizi en 。ュ。コ」。ウョ。@ aldatacak ka-

dar kurnaz, ャォ@ ve sistematik olarak biçimsiz bir ca-

navar, esrarengiz ve düz, kaçak ve despot, daima

doymak bilmez, yakalanamaz ッャュ。ケ@ elden 「イ。ォュ。ᆳ

yan bir düzen. En kötüsü, bizi エ。エャ@ umutlarla ォ。ョ、イᆳ

、ォエ。ョ@ sonra, ュ。ィカッャュ。ュコ@ engelleyemeyecek ol-

ュ。ウ、イL@ çünkü bizim ウ。ヲャュコ、。ョ@ yararlanabiliyor

olsa da o hiila コ。。ヲョ@ ta kendisidir.

103

Bu düzenin suistimallerinden ォ。。ュ。ケ。」。コ@ ve

düzen bizden ne kaosu ne ölümü esirgeyecek, duru-

mun ュ。ョエ@ bu, elli ケコケャョ@ bizi buna ケ。コァャ@ ォャ、ᆳ

ョ@ hissediyoruz. ョウ。ョャ。イョ@ en kötüleri bundan

böyle en ォ。ケァウコャ。イ、イL@ bizim durumumuz ッョャ。イョ@

adilleri, azizleri, bilginleri ve ヲゥャッコッヲャ。イ@ alaya alma-

ウョ。@ imkan エ。ョケッイL@ ゥョウ。ョャ。イョ@ en kötüleri hiç エ。イエᆳ

ュ。ウコ@ zafer ォ。コ。ョケッイ@ ve ァイョ・@ 「。ォャイウ。L@ ィ。ォウコ@

bile 、・ゥャャ・イL@ parçalanan biçimlerle ve çözülen de-

・イャ・イャ・@ rahat rahat alay edebiliyorlar, bir ォ。イァ。。@ ha-

linde istila ederek düzene yaslanabiliyorlar, her ・ᆳ

yin yok olma tehdidi 。ャエョ、。@ ッャ、オオ@ bir vakitte her

・ケゥョ@ üzerine yükselebiliyorlar, ォ。イ。ョャォ@ yüzü seç-

ュゥ@ ッャ、オォャ。イ@ ve ・ョャゥゥョ@ galiplerini öldürdükleri

için kendilerini 、・・イャゥ@ sanabilirler, ödüllerini 。ャ。セ@

」。ォャ。イ、イN@ Kendimizi savunacak ゥュォ。Nョュコ@ yok, on-

lar uçuruma götüren 。ォョエケ@ izliyorlar, bizse geri

ォュ。ォ@ istiyoruz, suyun 。ォョ。@ ォ。イ@ tek 「。ュコ。@

kürek çekiyoruz, düzene tek 「。ュコ。@ ォ。イ@ koyuyo-

ruz ve bu dünyada ッョャ。イョ@ dalaverelerinin ォオイ「。ョ@

olan bir sürünün 。イ。ウョ、。@ ォッャ。ケャォ@ ウ。ャ。ケ」@ bir 。ケァエ@

ッャュ。ケ@ reddederek tek 「。ュコ。@ ayak diriyoruz.

104

Kimse bize hakikati söylemedi, hakikatin yeryü-

zünde savunucusu yok 。イエォL@ tahminde bulunmak

çok güç, giderek daha az ウ。ケ、。@ insan hakikate ere-

cek. yコケャL@ gayet belirgin fikirlerin ölümünü gördü,

hiçbir ・ケ@ üzerinde 。ョャ。。ュケッイオコL@ imalar, görgü ku-

イ。ャャ。イ@ ve ォ。イャ。イ@ hariç, 「。ォ。@ her yerde ュオャ。ォャォャ。ᆳ

ra serbestlik エ。ョョュN@ Hiçbir ・ケ@ üzerinde 。ョャ。。ュᆳ

yoruz, hatta hiçbir ・ケ・@ ゥョ。ョ。ュケッイオコL@ günümüzde

bir ・ケャ・イ・@ inanmak için ウ。ョイャ@ biri olmak gerekiyor,

bizim en yetkin コ・ォ。ャ。イュコョ@ hali içler 。」ウL@ bu du-

rum ッョャ。イョ@ hiç ゥョ。ョ」@ ッャュ。、ョ@ ォ。ョエャケッイN@ Din bir

düzen ・ウゥョ、・ョ@ 「。ォ。@ bir ・ケ@ 、・ゥャ、ゥイL@ daha da kö-

tüsü kaos ve ölüm düzeninin ・ウゥ、ゥイL@ bu dini ケ。。ᆳ

maya çabalayanlar ケ。イョョ@ ウ。ーォョャ。イ@ ッャ。」。ォエイ@ ve ya-

イョ@ ウ。ーォョャォ@ ゥュ。ョョ@ yeniden ウ。ュゥュゥャ・ュ・ウゥョ・@ ォ。ョエ@

ッャ。」。ォエイL@ yüzlerce yerde sistemler ー。イ。ャ。ョケッイL@ ar-

、ョ、。ョ@ da mezhepler ォ。イョ」。@ gibi ッ。ャケッイL@ ama bi-

zi ne birilerinin 。エ・ャゥ@ 」ッォオウオ@ ne de ötekilerin ken-

、ゥャゥゥョ、・ョャゥゥ@ kurtaracak. ゥュ、ゥ、・ョ@ çok geç, burgaca

girdik bile, bizi sürükleyen ・ケ、・ョ@ ォ。。ュ。ケ。」。コ@ ve

mahkum ッャ、オオュオコオ@ biliyoruz.

(

lOS

Bizim sözde tinselcilerimizin yavan ャ。ヲャ。イョョ@ su-

イ。エュコ、。@ 。ォャ。、ョ@ ゥゥエエゥゥュ、・カ・@ insandan çok ge-

カゥ@ g!'ltiren bir ケョョ@ bu 「オ、。ャ。ャォャ。イ。@ kulak カ・イ、ゥゥᆳ

ni ァイ、ュ、・ L@ serseme ・カイゥャ、ゥゥュゥコゥ@ ve bize 。ケイャᆳ

ュ@ ケ。コァケ@ hak ・エエゥゥュゥコゥ@ hissediyorum. Bütün bu

ァ・カゥ@ getirenierin kendi ィ。ケカ。ョャォ@ görevlerini ケ。ーエォᆳ

ャ。イョL@ ウ。「。ョ@ çektiklerini, 。エォャ。イョ L@ 「ッケョオコャ。、ォャ。ᆳ

イョ@ ve 「オコ。ャ。、ォャ。イョ@ biliyerum; sütlerini ve kimi

zaman da etlerini devlete verdiklerini biliyorum; ama

sonunda ゥョウ。ョャ。ュ。ォ@ ァ・イ・ォエゥゥョゥョ@ ヲ。イォョ。@ カ。イュ。ャ。イᆳ

ョ@ ve kendilerine イ・エゥャ・ョ@ ya da vaaz edilen ・ケゥョ@

「・@ para ・エュ・、ゥゥョゥ@ 。ョャ。ュ。ャ。イョ@ isterdim. Ayakta

uyutan bu masal ケョャ。イョ。L@ 。ャォ。ョャォ@ ァ・イ・ゥ@ bile ol-

sa ョ。ウャ@ inanabiliyorlar? Burada olmaktan オエ。ョュケッイ ᆳ

lar ュ L@ ッョオイャ。イョ@ yitirdiklerini ve bu konulara neza-

ket göstermenin 「。。イウコャォャ。イョョ@ ゥエゥイ。ヲョ、。ョ@ 「。ォ。@

bir ・ケ@ ッャュ。、ョ@ ィゥウウ・エョゥケッイャ。イ@ ュ_@ oョャ。イョ@ 。イ。、ォᆳ

ャ。イ@ entelektüel konforu 。イエォ@ kimse bulamaz, hiçbir

gelenek bunu onlara ウ。ャ。ケ。ュ。コL@ ケ。ャョコ」。@ 「オ、。ャ。ャォ@

bize bu konforu verebilir. Bu kadar 。。ケ。@ ュ@ 、エォ@

ki, ュ・イオャオォ@ ウォョエウ@ çeken devlet 「。ォ。ョャ。イ@ sürüye

ォ。イケッイL@ odamaya götürdükleri ァ・カゥ@ getirenlerle

birlikte komedi oynuyorlar?

106

ョウ。ョャ。イョ@ hiçbir ・ケ、・ョ@ umudu ッャュ。ウ。ケ、@ ve hiç-

bir ・ケ・@ ゥョ。ョュ。ウ。ャ。イ、L@ エッィオュャ。イョ@ ッ。ャエョ。ケ@ der-

hal reddederlerdi ve evrensel nüfus 。コ。ャュ。ウ@ yoluy-

la ウッイオョャ。イュコ@ bir ya da iki ォオ。ォ@ içinde コャュ@

olurdu. ャ・イゥ@ ウイ、ュ@ bu tezi ケ。ャョコ」。@ ben iddia

ediyor 、・ゥャゥュ@ ama benim gibi 、ョ・ョャ・イ@ varsa da

yazmaya ne kadar cesaret edecekler, bilemiyorum;

、。ィ。ウL@ bir kürsünün en tepesindeki profesör bu tezi

「。イ。@「。イ。@ duyurabilecek midir? Bu türden bir bil-.

giye hangi hükümet ィッァイ@ gösterir? Hangi コイカ。ャ。イᆳ

la dolu din buna ィッァイ@ gösterir? Onlar ウイ。イャ。@ bi-

zim umut etmemizi ve ゥョ。ョュ。ュコ@ istiyorlar, ne

olursa olsun umut etmeliyiz, yeter ki umut edecek

bir ・ケ@ olsun, ゥョ。ョュ。ュコ@ gerekiyor, hem de neye

olursa olsun, yeter ki bir ・ケ・@ ゥョ。ョ。ャュL@ 「・・ョゥュゥコ・@

uygun ウ。ュ。ャォャ。イ@ 。イ。ウョ、。@ tercih yapmakta özgü-

rüz, yeter ki aptalca olsunlar. Oysa, umudun üstlen-

、ゥゥ@ tüm 。ュ。ャ。イョ@ ve ゥュ。ョョ@ konu ・、ゥョ、ゥゥ@ tüm

nesnelerin ortak bir カ。イャ@ カ。イ、イZ@ Sonsuza dek salak

olmak ve üstelik, ゥュ、ゥ@ bir de 「。ャ。ョ。ュ。コ@ olmak,

çünkü bizden daha fazla コァイャ・ュゥ@ ゥュォ。ョャ。イョ@ or-

エ。ウョ、。@ bir ォオ。ォ@ daha aptal aptal 、オイ。ュ。ケコN@

107

ョウ。ョ ャ 。イ@ kendi ッ」オォャ。イョョ@ ッョャ。イ@ 、ッオイ。ョャ。イ、。ョ@

daha 「。ィエウコ@ ッャ、オオョ。L@ エッイオョャ。イョョ@ daha da mutsuz

ッャ。」Aャョ。@ ikna ッャ、オォャ。イョ、。L@ evrene çare ッャュ。、ョ。@

ikna ッャ、オォャ。イョ、。L@ bilimin mucize ケ。ー。ュ。ケ。」。ョ。@

ve ァョ@ para keseleri kadar 「ッ@ ッャ、オオョ。@ ikna ol-

、オォャ。イョ、。L@ tüm tinselcilerin ォ。エ@ ッャ、オオョ。@ ve

tüm yöneticilerin salak ッャ、オオョ。L@ tüm dinlerin 。ャ ᆳ

ュ@ ッャ、オオョ。L@ tüm ーッャゥエゥォ。ャ。イョ@ güçsüz ッャ、オオョ。@

ikna ッャ、オォャ。イョ、。L@ kendilerini オュオエウオコャオ。@ terk

edecekler ve コョ、ォャォ@ içinde sürüneceklerdir, ama

ォウイ@ öleceklerdir. kウイャ。ュ。@ ォオイエオャオオョ@ 。ャ、@ bir

biçime benziyor, ama umutsuzluk olmadan, コョ、ォ ᆳ

ャォ@ olmadan erkekler ォウイャ。ュ。ケ。@ asla イ。コ@ olmaya-

」。ォャ。イ、イ L@ ォ。、ョャ。イ@ hiç ッャュ。ケ。」。ォエイ[@ bizi öldüren

iyimserliktir ve iyimserlik en büyük ァョ。ィエイN@ Umut

etmeyi reddetmek ve ゥョ。ョョ。ケ@ reddetmek, ォ。ョャ ᆳ

maz biçimde 、ッオイュ。ョョ@ reddine yol açar, inkar et-

meye 。ャ。ャ。ョ。ョ@ bir 「。、イ@ bu, hatta 、ョケ。ョョ@ nüfu-

sunu azaltmaya 。ャ。ョャ。イ@ bile, bu ゥャゥォゥケゥ@ uygun bi-

çimde ileri sürmeye cesaret edene kadar çok geç ola-

」。ォエイN@ エ・@ bu yüzden nedenlere hiçbir ・ケゥョ@ etkisi

yok; yol 。エォャ。イ@ etkilere ve ォ。ョャュ。コ@ sonuçlara

üzülünüyor ケ。ャョコ」。N@

108

Yoksul halklar ケッォウオャャオォャ。イョ@ engelleyemeyecek-

tir ve hiçbir merhamet 。イウ@ ッョャ。イョ@ sefaletine çare

ッャュ。ケ。」。ォエイ[@ 「。ィエウコ@ halklar, tuzu kuru ィ。ャォャ。イョ@

ケ。イ、ュャ。イョョ@ buhar olup ァゥエエゥゥ@ uçurumdur, ケ。ャョコᆳ

ca nüfusun 。コ。ャュ。ウ@ -hangi yolla olursa olsun-on-

ャ。イ@ yoksulluktan ォオイエ。イイL@ ama ulusal ァオイオイャ。イ@ buna

engel oluyor, bu hiçlik ゥョウ。ョャ。イョ@ hala yönetmek ge-

rekiyor ve bu insanlar, tüm エ。ォョャォャ。イケャ。L@ güçsüz-

lüklerine イ。ュ・ョ@ ィ。ォャ。イ@ ッャ、オオョオ@ 、ョケッイャ。イN@

aウャョ、。 L@ 「・@ para etmez bir tinsellik 。、ョ。@ bu ケ。ョャᆳ

samalar içinde カ。イャォャ。イョ@ sürdürmeye ッョャ。イ@ エ・カゥォ@

edenler, ォ。イァ。。ケ。@ ォ。イァ。。@ ォ。エケッイャ。イ@ ve onlara en

、・ィ・エャゥ@ ァ・ャ・」・ゥ@ ィ。コイャケッイャ。イL@ 。ャォエ。ョ@ öleceklerin

。ャョ@ içine ォ。ー。ョー@ ォ。ャ。」。ョ@ onlara ゥュ、ゥ、・ョ@ ᆳ

retmek en iyisidir, ne kadar erken 、ョャイウ・@ o ka-

dar iyidir, ヲ。コャ。ャォ@ yoksa iyi niyet telafi edemez, he-

nüz コ・ョァゥョャゥゥョゥ@ koruyan ülkelerde bile bu böyledir,

t!3krar söylüyorum, çünkü ッョャ。イョ@ 「ッャャオオ@ bir sava-

ョ@ ゥョウ。ヲョ。@ ォ。ャュエイ N@ s。カ。エ。ョ@ sonra hepimiz mah-

カッャ。」。コ@ ve ウ。カ。エ。ョ@ ォ。ョ。ュ。ケコL@ çünkü sürdürdü-

ュコ@ düzen, ölümcül bir 「。イョ@ içinde, buyrukla-

イョ、。@ ッャ、オオ@ kadar カ。イャォ@ nedenlerinde de 。ケイ。ᆳ

」。ォエイN@

109

Hiçbir tinsellik biyolojiye ve ekolojiye 「。ウォョ@ ᆳ

kamaz, tüm tinsel 。ィウゥケ・エャ・イ@ 。ャ、L@ büyücülerle ra-

hipler 。イ。ウョ、。@ hiç fark yok, birilerine gidip 、。ョ ᆳ

ュ。ュコ@ da ötekilerine ウ。ケァ@ göstermemiz de bizi 。。ᆳ

ャォ@ ォャ。イN@ dッ。ョョ@ ケ。ウ。ャ。イ@ cin kovmalada ッャ、オオ@

kadar vaazlarla da alay eder; büyücüleri エ。ョュ。ケ@ da-

ha iyi イ・ョ、ゥゥュゥコ@ günümüzde, ッョャ。イ@ engelleyerek

suç ゥャゥケッイオコL@ hele ki rahiplere olan sevgiden 、ッャ。ケ@

ケ。ーケッイウ。ォ@ bunu suçumuz iki kat 。イエケッイN@ Tannlara

kurban vermeyi ve rahipleri ッョオイャ。ョ、イョ。ケ@ reddet-

mek 。ウャョ、。@ kimseyi öldürmez, ama ekoloji konu-

sunda cahil olmak ve biyolojiyi horgörmek, tüm in-

san türü için en trajik ァ・ャ・」・ゥ@ ィ。コイャ。ュ。ォエ。、イN@ Bi-

zim dinlerimiz カ・「。、イ@ ve ッョャ。イ@ destekleyen iktidar-

lar, zehirleyici fesat çeteleridir, bizim エゥョウ・ャャゥゥュゥコ@

zihinsel yetilerin mastürbasyonundan 「。ォ。@ bir ・ケ@

、・ゥャ、ゥイL@ 。イエォ@ bütün güç ve ォ。ケョ。ォャ。ョョコ。@ ゥィエゥケ。」ᆳ

ュコ@ var, 、ョケ。ケ@ yeniden 、ョュ・ォ@ istiyorsak, ha-

ケ。エョ@ ve ölümün tek hakiminin insan ッャ、オオ@ bir

dünya 、ョュ・ォ@ istiyorsak 「。ォ。@ çaremiz yok; tek

hakimi, diyorum, beni iyi dinleyin, çünkü metafizik.

aldatmaca son ウッャオオョオ@ verdi 。イエォL@ kendi güçsüzlü-

ュコョ@ 。イ、ョ。@ ウョ。ュ。ケコN@

110

Daha ne kadar aldatabiliriz kendimizi? Bütün

mühletler doldu, insan ウ。ケウ@ ヲイエョ。ャ。イョ@ ー。エャ。ケ。」。@

bir deniz gibi ゥゥケッイL@ エォ・ョュゥ@ toprakta 。「。ャ。イュコ@

tükeniyor, her yer susuz kalacak, hava ゥュ、ゥ、・ョ@ sey-

イ・ォャ・エゥL@ besiniere 。イエォ@ daha az güveniyoruz, ökü-

men'i 。イエォャ。イ@ dolduruyor, her ・ケゥ@ zehirliyorlar. Ha-

kikat saati 。ケョ@ zamanda can ・ォゥュ・@ saati mi ola-

cak? Ölürnümüzün ォ。イウョ。@ ne ォ。イエ。」。コ_@ Devlet

・ヲエ・イゥュゥコゥョ@ 「オケイオォャ。イョ@ ュ@ yoksa tinselcilerimizin

カ。。コャ。イョ@ ュ_@ Bu parazitler ve bu ォ。イァ。。@ エ・コァ。ィ ᆳ

ャ。イ@ bizim ne ゥゥュゥコ・@ ケ。イケッイャ。イ_@ Birileri bizi çürüme-

ye götürüyor, ötekiler bizi yüreklendirerek ッョャ。イ@

kutsuyorlar ve bizi kutsayarak da ッョャ。イ@ yüreklendi-

riyorlar; düzenli 。、ュャ。イャ。@ kaosa 、ッイオ@ gidiyoruz,

kalbimiz umut dolu, yan gelip ケ。エャ。ョ@ hayal ülkesi-

nin ー・ゥョ、・ケゥコL@ bilim bizim otuz milyar ッ」オオュオᆳ

zu ve torunumuzu ödüllendirecek, yüz ulus tek bir

halk olacak ve üç イォ@ tek olacak. ゥュォ。ョウコョ@ gelece-

ゥョゥ@ umut ederek, ァ・イ・ォャゥゥュゥコゥ@ küçümseyerek daha

ne kadar kanduabiliriz kendimizi? Çünkü insan, ne

olursa olsun, 。ャュ@ ッャュ。ケ。」。ォエイN@

lll

ゥュ、ゥ、・ョ@ çok ォ。ャ。「。ャコ@ ve düzende mucizeler

ッャュ。、ョ、。ョL@ belki k@ bn@ ケャョ、。@ yedi milyar ola-

cak insanlara オ@ an için ウ。ャ。、ュコャャャ@ ケ。イウ@ bile

belki verilemeyecektir: Bu fikir gayet 。ォ@ seçik gö-

züküyor, ama günümüzde 。ォ@ seçik fikirler 。イエォ@

moda 、・ゥャL@ Avrupa ruhu エオエ。イャャケャ。@ birlikte kes-

ォゥョャゥゥョゥ@ de yitirdi, eserlerini ゥョウ。ョャョ@ geri ォ。ャ。ョᆳ

na iletirken kendisinin bu eserler ölçüsünde ッャュ。、 ᆳ

ョ@ ォ。ョエャ。、N@ aヲイゥォ。ャャ。イ@ ve aウケ。ャャ。イ@ bizden ödünç

。ャ、ォャ。イ@ sözlere 。ケョ@ 。ョャ。ュ@ vermiyorlar ve onlar,

bizim söz 、。。イュコ@ kullanarak, bizi kendimizden

ォオォオケ。@ 、イュ・ォ@ suretiyle 。ャケッイャ。イ@ ゥョエゥォ。ュャ。イョN@

Avrupa zengin ve コ。ケヲL@ Tarih bize zenginin görevi-

nin ya yoksuldan daha güçlü olmak ya da en kötüsü-

ne ィ。コイャォャ@ olmak ッャ、オオョオ@ イ・エゥケッイN@ Bizim tinsel-

cilerimiz ve entelektüellerimiz yine de bir suçluluk

duygu hissediyorlar; bu öyle belirgin ki, 」ュ・イエャゥゥケᆳ

le ッョャ。イ@ ウ。イィッ@ eden hatada. ayak diriyorlar, gözleri-

nin 。ャュ。ウ@ durumunda iイォャ。@ 、ュ・ォエ・ョ@ çekini-

yorlar. Gözümüzün çok geç 。ャ。」。ョ。@ ve iイォャョ@

ァ・ャ・」・ゥ@ ッャ、オオョ。@ ゥョ。ョケッイオュN@

112

Ne aャォエ。ョ@ ne イォャォエ。ョ@ ォ。。「ゥャ・」・ゥコL@ tersini

ileri sürenler ァ・イ・ォャゥゥ@ inkar ediyor ya da bizim ka-

ヲ。ュコ@ ォ。イエイュ。ケ。@ 。ャケッイN@ s。ョ。ケゥャ・ュ・ョゥョ@ ウ。ャ。ᆳ

、@ mutluluk ォイョエャ。イケャ。@ - bu mutluluk geçici bile

olsa- kendini tatmin ッャュオ@ gören ve giderek daha da

ゥャァゥウゥコャ・・ョ@ sokaktaki insana ォコュケッイオュN@ Sokaktaki

insana ォコュケッイオュ[@ yönünü 。イュ@ bu 「。ィエウコL@ an-

cak bir kabusun tam ッイエ。ウョ、。@ オケ。ョ。」。ォエイL@ benim

ォゥエ。「ュ@ ona hitap etmiyor: BE'm genç insanlara konu-

オケッイオュL@ onlar, üniversitelerde ahlaka ve düzene

「。ォ。ャ、イケッイャ。イL@ bu gençler çok fazla ゥョウ。ョ@ korkutu-

yarlar ve ・・イ@ ウ。カ。@ patlak verirse ilk önce ッョャ。イョ@

ャ・」・ゥョゥ@ biliyoruz. Ben bu törensel kurbanlara ko-

ョオオケッイオュ[@ ölüm düzeninin sonunda kurban ・エエゥゥL@

ahlak 。、ョ。@ -kurban etmeyle ・ォゥャャ・ョ・ョL@ kanla yeni-

den güç kazanan bir ahlak 。、ョ。M kurban ・エエゥゥ@ genç-

lerin isyan nedeni ィ。ォォョ、。@ ッョャ。イ@ 。ケ、ョャ。ィケッイオュ@

ve hatta ゥウケ。ョ@ ュ・イオャ。エイケッイオュL@ 、ッャ。ケウケャ。@ ッョャ。イ@

ッョ。ケャケッイオュL@ bununla birlikte, son tahlilde onlara

itaati エャケッイオュL@ çünkü ィ。ォャ@ olmak, gelecekteki

tüm ォオ。ォャ。イ@ 。、ョ。@ ィ。ォャ@ olmak yetmez, ゥュ、ゥォゥ@ za-

manda da hayatta kalmaya ve ァ・ャ・」・ゥョ@ kendini du-

ケオイ。」。@ ana dek カ。イャ@ sürdürmeye ihtiyaç カ。イ、イN@

113

Birbirimizin hala 。、。@ ッャ。ュ。、ュコ@ bu dünya-

da çok erkenden ィ。ォャ@ ォュ。ォ@ iyi 、・ゥャ、ゥイ[@ çok er-

kenden ィ。ォャ@ ォュ。ォ@ ve sonuç olarak utanç içinde

öfmek iyi 、・ゥャ、ゥイN@ aヲイゥォ。ャャ。イ@ ve ⦅ aウケ。ャャ。イ ⦅ mゥャャゥケ・エᆳ

ゥャゥゥ@ ォ・ヲ・エエゥャ・イL@ Aイォャォ@ onlara ケ。「。ョ」@ 、・ゥャL@ bu in-

sanlar bizim izimizde yürüyorlar ve ・・イ@ ッョャ。イョ@ göz-

lerini 。ュ。ャ。イョ@ bekliyorsak, ッョャ。イョ@ kölesi ya da

ォオイ「。ョ@ oluruz, ォ。イャ。イュコ@ ッョャ。イョ@ ヲ。ィゥ・ウゥ@ olur ve

ュ。ャャ。イュコ@ onlar talan ederler. oョャ。イ@ 。。ャ。、 ᆳ

ュコ@ için bizi affetmeyeceklerdir, sonra da köklerini

ォ。コュ。、。ョL@ kendiliklerinden feragat etmeye ッョャ。イ@

コッイャ。、ュコ@ için bizi affetmeyeceklerdir; bizi yenme

umuduyla bizi yeneceklerdir, ・・イ@ çok erkenden

ィ。ォャ@ ォ。イウ。ォL@ hem bizim tinselcilerimizden -ökü-

menizmin gölgesinde-ケ。イ。イャ。ョケッイャ。イL@ hem de nes-

nelcilik kisvesi 。ャエョ、。@ entelektüellerimizden yarar-

ャ。ョケッイャ。イZ@ tオコ。。@ 、・イウ・ォ@ ケ。ョ、ォN@ k。イ、・ャゥォエ・ョ@ söz

ediyoruz, ォ。イュコ、。ォゥャ・イゥョ@ dilenci ve ゥョエゥォ。ュ」L@

çirkin, ウ。ャォウコL@ 。ィャ。ォウコL@ 。」ュ。ウコ@ ve despotik ol-

、オオョオ@ unutuyoruz, bizlerin en ィ・イ「。エョ、。ョ@ daha

kötü ve en ォ。イ。イャ@ ウ。ヲウ。エ。」ャ。イュコ、。ョ@ daha ケ。ャ。ョ」@

ッャ、オォャ。イョ@ unutuyoruz.

114

Bu nedenle, エォウゥョ、ゥゥュゥコ@ düzeni ve 。。ャ。、 ᆳ

ュコ@ 。ィャ。ォL@ bu hükümsüz düzen ile bu kabul oluna-

maz 。ィャ。ォL@ ne birinin ne 、ゥ・イゥョゥョ@ yerine bir ・ケ@ ko-

ケ。「ゥャュゥォ・ョ L@ heyhat, 「オョャ。イ@ elde silah ウ。カオョ。」。コL@

çünkü ォ。イ、。ォゥャ・イL@ savunulamaz ahlak 。、ョ。@ ve

mahkum ・、ゥャュゥ@ düzenin ウ。ョ」。ォャ。イ@ 。ャエョ、。@ bize sal-

、イュ。ケ。@ ィ。コイャ。ョケッイャ。イN@ Herkese soruyorum: Bu

b。イ「。イャ。イョ@ ォ。イウョ。@ ne ォ。イエ。」。コ_@ hッァイ L@ hatta

。イ@ ィッァイ@ mü? Bizi alaya 。ャー@ ezerler bizi. e・イ@

ッョャ。イョ@ ッイ、オャ 。 イョョ@ ォ。イウョ。@ çiçeklerle süslü ve elle-

rimiz ーャ。ォL@ 「。イ@ vaaz ederek ォ。イウ。ォL@ oイエ。。、。ォゥ@

mッッャャ。イ@ gibi yaparlar, otuz bin ウゥャ。ィウコ@ Budist ィ。」L@

yüreklerine seslenebilme umuduyla ォ。イゥ。ョョ。@ ォᆳ

エョ、。L@ bir 。ョャォ@。ォョャォエ。ョ@ sonra hepsini yok etti-

ler. Ama sonradan mッッャャ。イョ@ Budist ッャ、オオョオ@ söy-

lerseniz, ben de ィ。」ャ。イョ@ ャ、@ 」・カ。「ョ@ veririm.

Bizim ölmemiz ァ・イ・ォエゥゥョ、・L@ 「ッ。コュコ@ uzatmaya-

ャュ@ ve 。ャ、。エャュ@ duygulada ölmeyelim, ォ。イエゥ。ョᆳ

ョコ。@ yüreklilikte onlarla ・ゥエ@ ッャ、オオュオコオ@ ォ。ョエャ。ケ。ᆳ

ャュL@ ケ・ョゥャ、ゥゥュゥコ、・@ ッョャ。イョ@ bize muamele ・、・」・ゥ@

gibi 、。カイ。ョ。ャュ@ onlara.

115

Hiçbir konuda 。ョャ。。ュ。ケ。」。コ L@ çünkü her ・ケゥᆳ

miz eksik olacak, ne aャォエ。ョ@ ne de iイォャォエ。ョ@ ォ。ᆳ

ョ。「ゥャ・」・ゥコ L@ kendimizi birine teslim ederek 、ゥ・イゥョᆳ

den ォ。。ュ。ケコL@ bir gün yemek yiyebilmek için iイォ@

ッャ。」。コL@ ウコ」ョ@ 。ャ、@ en kötü anlamda ihtiyaç

ゥョウ。ョ@ ッャ。」。コL@ hem Materyalist hem iイォ@ ッャ。」。コL@

bu iki ilke 「ゥイャ・・」・ォL@ エーォ@ günümüzde Milliyetçilik

ile Sosyalizmin 「ゥイャ・ュ・ウゥ@ gibi. Çünkü オ@ an fikirler

ウ・イウ・ュャ・ュゥ@ insanlarla oynuyor, insanlar seçtikleri-

ni ウ。ョケッイャ。イ@ ama seçtikleri ・ケ@ onlara önceden bil -

、ゥイゥャュゥエゥL@ halklar kendi fikirlerinin ッケオョ」。ョ、。ョ@

ve ゥュォ。ョャ。イョョ@ nesnesinden 「。ォ。@ bir ・ケ@ 、・ゥャL@ hiç

bu kadar köle ッャュ。ュャ。イ、L@ asla daha cinli ya da da-

ha deli ッャュ。ュャ。イ、L@ ッョャ。イ@ ー・ャ・イゥョ、・ョ@ sürükleyen

deruni kinikler ァ・カゥ@ getirep. エ・「。ャ。イョ、。ョ@ daha az

aptal 、・ゥャ、ゥイN@ Kimse 。ォ@ seçik bir ・ケ@ görmüyor,

çünkü 。ォ@ seçik fikir yok, felakete gidiyoruz ve bü-

tün yollar bizi oraya götürüyor, 。イエォ@ paradokslardan

her zamankinden daha fazla 「ォュコL@ ウ。、・ャゥゥ@ 。イケッ ᆳ

ruz arria bunu ancak ölümde 「オャ。」。コ@ ve bu yüzden

ケ。イョ@ ölümle ォ。イャ。ュ。ォ@ kimseyi geriletmeyecek.

116

Efendilerimiz 。ュ。エ。」@ ya da ュャ。ァ。エ。」L@ cin ko-

vucu ya da uyutucu, kaostan ve ölümden zaman ka-

zanmaya 。ャケッイャ。イL@ ama telafi edilemez ッャ。ョ@ en-

gelleyemiyorlar ve 、ッウ、ッイオ@ felakete gidiyoruz. En

canice fikirler yolun üzerinde bizi bekliyor ve biz

ッョャ。イ@ 。エ。エ。」。ォ@ durumda bile 、・ゥャゥコL@ ihtiyaçlar ya-

ォ。ュコ。@ ケ。ーー@ bizi カ。ィゥ@ hayvana döndürdükçe o

ォ。ョャュ。コ@ ォケケ。@ ケ。ォャ。ケッイオコ@ ve orada ォ。イ@ ォ。イᆳ

ya ァ・ャ、ゥゥュゥコ、・L@ tüm ゥョウ。ョ」ャ@ ケ。ョャウ。ュ。ャ。イュコ、。ョ@

feragat edip rakiplerimizi uçuruma ケオカ。イャ。ケ。」。コN@

Kökünü ォ。コュ。@ ァ・ャ・」・ゥョ@ ーッャゥエゥォ。ャ。イョョ@ ortak pay-

、。ウ@ olacak, üstelik 、ッ。@ da ゥゥョ@ içine ォ。イ。イ。ォ@ öfke-

sini bizimkine katacak. yコケャョ@ sonu Ölümün Zafe-

ri'ni görecek, insandan 「オョ。ャュ@ dünya 。イ@ kalaba-

ャォ@ 」。ョャャ。イョ@ yükünden kurtulacak, kudretiiierin bi-

ze ィ。コイャ。、ォャ。イ@ genel cehennemden saklanabile-

cekleri ada kalmayacak ve ッョャ。イョ@ can ・ォゥュ・ュ・ャ・ᆳ

rini seyretmek ケ。ョャ@ yola ウ。ーエイ、ォャ。イ@ ィ。ャォャ。イョ@ te-

sellisi olacak. Gelecekteki düzen yenilgilerimizin ev-

rensel vasisi olacak ve peygamberler, bizim harabe-

lerimizin ッイエ。ウョ、。L@ hayatta ォ。ャ。ョャ。イ@ bir araya topla-

yacaklar.

117

b。ュコ。@ gelen her ・ケ@ uzun süredir ョァイャュᆳ

tü ve g・ャ・ョ・ゥョ@ ケ。「。ョ」ウ@ olmayanlar bu 、ョケ。ョョ@

mahkum ッャ、オオョオ@ zaten 「ゥャゥケッイャ。イ、L@ ama kendileri-

ni ゥゥエ セ 」・ォ@ kulak 「オャ。ュケッイャ。イ、N@ ョウ。ョョ@ kalbi 、・ゥᆳ

medi, ゥョウ。ョョ@ kalbi derin ve ォ。イ。ョャォ@ denize benzer,

、・ゥゥュャ・イ@ ケ。ャョコ」。@ 、オケ。イャャュコョ@ ゥN@ ケ。ョウエエ@

yüzeyde oluyor, ama biz derine ゥョ、ゥゥュゥコ、・@ ッャュオ@

ッャ。ョ@ ve olacak ッャ。ョ@ görürüz: Felsefe buraya pek nü-

fuz etmez ve ケ。ャョコ」。@ teoloji uçurumun コ。イャ。イョ@

elinde tutar. Bizim teolojimiz ウ。ーュ。ャ。イョ@ en yetkini

oldu, biz onun ウオャ。イョョ@ ve ァョ。ィャ。イョョ@ kefaretini

ödüyoruz: O 、ッ。ケ@ kustu ve 、ッ。@ ゥョエゥォ。ュョ@ 。ャ、L@

bizler ヲゥコゥォMォ。イエケコ@ ve sözde カ。ィケ・、ゥャュゥ@ dinleri-

miz insan türünün ュ・コ。イョ@ ゥョ。@ etmekten 「。ォ。@ bir

・ケ@ ケ。ー。ュ。、ャ。イN@ ᅦ。イュィ@ 、 ・ ャゥャゥゥ@ 。イエォ@ ゥョウ。ョョ@ delili-

ゥ、ゥイL@ kurban etme ・ィカ・エゥ@ eserlerimizin sonuncusu-

dur, ölüm zevki fikirlerimizin sonu ッャ。」。ォエイN@ ゥョ・@

ァュャ、ュコ@ kaosta, düzende Mケコケャャ。イ、イ@ ken-

dimizi ッョ。ケャ。、ュコ@ ve bizim otomatik 。、ュャ。イュコ@

。ャエョ、。@ parçalanan ölüm düzeninde- ッャ、オオョ、。ョ@

daha fazla ュ。ョエォ@ カ。イ、イN@

118

Her ・ケゥョ@ ー。イ。ャ。ョ、@ gecenin içine giriyoruz, ar-

エォ@ geriye 「。ォ。ュ。ケコL@ 。ケ、ョャォャ。イ@ sonunda söndü

orada; fikirlerimiz ve eserlerimizle tek 「。イコ。ケコL@

「オョャ。イョ@ ortak ölçüsüzlüklerinin ゥョウ。ヲョ。@ ォ。ャュコN@

Yine de yürümeliyiz, duracak kadar hakim 、・ゥャゥコ@

kendimize, yolu kaybettik, ne zaman 。」@ çeksek yol

bizi götürüyor. aウャョ、。L@ tam da 、ョケ。ケ@ yeniden dü-

ョュ・、ゥゥュゥコ@ için 」・コ。ャ。ョ、イャ、ォL@ 、ョケ。ケ@ insani-

ャ・エゥイ、ゥゥュゥコ@ anda dünya bizden ォ。ケッイL@ bizden ka-

ケッイ@ çünkü kendimizi tahayyül edemiyoruz ve 。イエォ@

hiç tahayyül edemiyoruz, hala ウ。ケァ@ ァウエ・イ、ゥゥュゥコ@

・ケ・@ hakarette bulunmaktan çekiniyoruz. kオエウ。ャャ。@

hakaret etmek bizi ォオイエ。イイ、L@ bizim en özlü ォウュ ᆳ

ュコ@ ッャュオ@ entelektüel cesaret ケ。コァケ。@ engel olabilir-

di: aョ。イゥウエャ・イ@ ve Nihilistler her ・ケゥ@ kökünden sü-

pürmek ゥウエゥケッイャ。イ、@ ve gelecek onlara hak verecektir,

ama düzen var ッャ、オオ@ sürece ッョャ。イ@ eziyor ve eze-

cek, ケォ」ャォエ。ョ@ bizi koruyan ve koruyacak düzen,

ama kaosun ya da ölümün ケォ」ャョ、。ョ@ 、・ゥャL@ kao-

sa ve ölüme 、ッイオ@ ウ。ヲャ。イ@ ウォャ。エイ。イ。ォ@ yürürnemizi

emrediyor bize, yan yana, görev 。、ュャ。イケャ。@ ve ya-

ォョ、。@ kana 「オャ。ケ。」。ュコ@ gecenin içinde.

119

Gençler 、ョケ。ケ@ kurtaramaz, dünya 。イエォ@ ォオイエ。イᆳ

lamaz, ォオイエオャオ@ fikri ケ。ョャ@ bir fikir, ウ。ケウコ@ ィ。エ。ャ。イᆳ

ュコョ@ bedelini ödememiz gerekiyor, 。イエォ@ hiçbir ・ケゥ@

telafi edemeyiz, çok geç, telafi vakti bitti , reform vak-

ti sona erdi. En mutlular 、カ・イ・ォ@ ölecekler ve en

sefiller ュ。ャコ・イイャ・イゥョ@ dibine ケォャー@ kalacaklar ya da

korlar 。イ。ウョ、。@ ゥヲエャ・・」・ォャ・イL@ ッイァ。コュョ@ ケ。イ、ュケャ。@

can ・ォゥュ・ケゥ@ aldatabilmek için. Dünya 。」ョョ@ ve

veedin ャォャ。イケャ。@ dolacak, ゥョウ。ョャ。イョ@ en ウ。ヲャ。イ@

kendilerini 。。ャ。ュ。ュ。ォ@ için birbirlerini 「ッ。コャ。ᆳ

f!!aktan 「。ォ。@ çare bulamayacaklar. Can ・ォゥュ・@ ter-

cihi bize kalan son tercih olacak, ウ。ョャ。ョ、。ョ@ daha

çabuk ァ・ャ・」・ゥコ@ bu hale, bugünden ケ。イョ。@ uçuruma

ケオカ。イャ。ョュ@ ッャ。」。コ@ ve orada, オケ。ョ。」。コL@ son solu-

オュオコオ@ カ・イ、ゥゥュゥコゥ@ hissedecek kadar ォウ。@ bir süre

için bile olsa. O zaman Yeni Dünya Fatihleri'nin gör-

dükleri ・ケゥ@ ァイ・」・ゥコZ@ Onlar ケ。ォャ。エォ。L@ bütün ka-

bileler 、。ャ。イョ@ tepesinden kendilerini ヲイャ。エケッイャ。イᆳ

、L@ ォ。ョャュ。コ@ 、・ィ・エゥ@ önlemekti tek amaç, 、・ィ・エャ・@

birlikte ölümü de ォ。ョ、イ。イ。ォ@ ...

120

Ne mutludur ölüler! d・ャゥャゥ・@ ォ。ーャ。イ。ォ@ 、ッオイ。ョャ。イ@

üç kez daha fazla mutsuz! Ne mutludur ィ。、ュャ。イ@

Ne mutludur ォウイャ。イ@ Döllemektense sefahati tercih

edenler de mutludur! Çünkü オ@ an için Otuz Bir Çe-

kenler ve oャ。ョ」ャ。イ@ aile 「。「。ャ。イョ、。ョ@ ve 。ョ。ャ。イョᆳ

dan daha az suçlu, çünkü onlar kendi kendilerini

yok ederken, 、ゥ・イャ・イゥ@ gereksiz 。コャ。イ@ 。。ャエ。@ 。。ャᆳ

ta 、ョケ。ケ@ yok edecekler. Kendilerine ウ。ケァ@ göster-

meye bizi mecbur eden ve bize 。ォャ、ョ。@ ォュ。ケ@

イ・エ・ョ@ tinselciler オエ。ョウョA@ e・イ@ onlar hiç ッャュ。ウ。ケ、@

daha az sefil ve daha az gülünç olurduk, bu hayal va-

。コ」ャ。イ@ ve 「・@ para etmez teselliciler 。イエォ@ hiçbir ゥゥᆳ

ョゥコ・@ ケ。イ。ュケッイャ。イ[@ ケ。ャョコ」。@ kendimize dair, onlara

dair ve ァ・イ・ォャゥゥュゥコ・@ dair bizi aldatmaya ケ。イ。、ャ。イ N@

Kalpazanlar 」・コ。ャ。ョ、イャケッイ@ ama ケ。ョャ@ fikirlere iti-

bar kazanduarak ケ。。ケ。ョャ。イ@ esirgeniyor, öyle mi?

hッァイ@ bir 。ャ、。エュ。」。、イ@ ve ウ。ケァ@ bir ウ。ケォャ。ュ。L@ bu-

nu ゥゥエュ・ォ@ için para 。ャケッイ@ ve para ödüyoruz, cehen-

nem 。エ・ゥョ・@ gömülmeden önce bizi ölüme götürenle-

ri ölüme ケッャャ。ケ。」。コL@ bizden esirgemedikleri yolla-

イ@ 、コャ・エゥイ・」・ゥコL@ sonra son olacak.