7-12 yaŞ dÜzeyİne uygun yazinsal kİtaplarin ÇocuĞun katilim ve dİnlenİlme hakki aÇisindan...
TRANSCRIPT
7-12 YAŞ DÜZEYİNE UYGUN YAZINSAL KİTAPLARIN ÇOCUĞUN KATILIM VE DİNLENİLME
HAKKI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMES İ
Doç. Dr. Neslihan AVCI Yrd. Doç. Dr. Ahmet GÜNEYLİ Nihan KORAN
Gazi Üniversitesi Yakın Doğu Üniversitesi SOS Çocuk Köyü
Ö zet
Bu araştırmanın amacı, KKTC’de 7-12 yaş düzeyindeki çocukların karşılaşabilecekleri yazınsal kitaplarda (öykü veya
masal) çocuğun katılım ve dinlenilme hakkına (Çocuk Hakları Sözleşmesi, Madde 12) yer verilme durumunu ortaya
koymaktır. Araştırma nitel bir çalışmadır ve “durum çalışması” temel alınmıştır. KKTC’de Lefkoşa ilçesindeki durum
incelenmiş ve ilköğretim öğrencileri tarafından en çok okunan 3 yazınsal kitap (Pinokyo, Felaket Henry’nin Mükemmel
Günü ve Benim Adım Selen) belirlenip değerlendirilmiştir. Doküman analizi yapılmış ve betimsel çözümleme
gerçekleştirilmiştir. İncelenen 2 kitapta (Pinokyo ve Felaket Henry) katılım ve dinlenilme hakkı açısından çok sayıda
olumsuz durumun olduğu belirlenmiş, diğer kitapta (Benim Adım Selen) ise daha dengeli bir tablo ortaya çıkmıştır.
Anahtar sözcükler:Yazınsal kitap, çocuk hakları, katılım -dinlenilme hakkı, ilköğretim düzeyi, Kıbrıs
Abstract
The main purpose of this study is to point out the right of participation and the right of the child to be heard (UN
Convention on the Rights of the Child Article 12 ) in children’s literary books in North Cyprus. This is a case study based
on qualitative study. The situation in North Cyprus Nicosia was conducted and the most popular 3 books (Pinokyo, Felakat
Henry’nin Mükemmel Günü, Benim Adım Selen) were chosen and evaluated. Document analysis and descriptive analysis
were done. According to the results, 2 books includes (Pinokyo and Felakat Hanry’nin Mükemmel Günü) negative cases
accordintg to the the right of participation and right of the child to be heard but “Benim Adım Selen” includes not only
negative cases but also possitive cases .
Key words: Literary book, children’s rights, right of participation and the right of the child to be heard (Article 12),
elementary level, North Cyprus.
1. GİRİŞ
Çocukların yaşatılması, korunması, geliştirilmesi ve yetiştirilmesinde yeni yaklaşımlar ve ölçütler sunan Çocuk
Hakları Sözleşmesi, toplumun, devletin ve ailenin sorumluluklarını da yeni ilkelerle açıklamaktadır. Çocuk
Hakları Sözleşmesi’nde (ÇHS) temel konular olarak çocuğun sağlığı, gelişimi, eğitimi ve katılımı ele
alınmaktadır (Aral ve Gürsoy, 2001).
Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde çocuğun katılım hakkı Madde 12, 13 ve 15’te yer almakta; Madde 5, 9, 17 ve 29
ise çocuğun katılımı ile dolaylı biçimde ilgili görünmektedir (UNICEF, 2007). Çocuğun katılım hakkı,
sözleşmede ele alınan biçimiyle geniş ve açık olmayan bir kullanıma sahiptir. Alanla ilgili temel kaynaklarda,
çocuğun katılım hakkı, konuşmalarda, oyunlarda, kültürel etkinliklerde ve aile içindeki ortak konularda görüş
bildirme ve katılma olarak ele alınmaktadır. Buna göre, her çocuk kendi görüşlerini ve bakış açısını oluşturma
yetisine sahiptir ve çocuk dostu çevreler çocuğun bu hakkına saygılı olmalı ve tanımalıdır (Auriat, 2001;
Chawla, 2001; Percy-Smith ve Malone, 2001; Ackerman ve diğ., 2003; ÇHS, 2004; Lansdown, 2010).
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi (BMÇHK) çocuk katılımının önemli bir boyutu olan dinlenilme
hakkını genel bir yorumla ayrıntılandırmıştır (Genel Yorum No 12, 2009). Bunun nedeni, çocuğun katılım hakkı
açısından dinlenilme hakkının taraf devletlerce ele alınışında önemli yetersizlikler olduğu ve uygulama için daha
iyi bir anlayış ile bakış açısına gereksinim olduğu düşüncesinin dile getirilmesidir (GY No 12, 2009).
Genel yorum 12 çocuğun dinlenilme hakkının, çocukların içinde büyüdüğü, geliştiği ve öğrendiği tüm ortam ve
durumlarda (ailede, alternatif bakımda, sağlıkta, eğitimde ve okulda, oyun, dinlenme, spor ve kültür
etkinliklerinde, işyerinde) uygulanmasını vurgulamaktadır. Çocuğun gündelik konulara ve yaşamsal kararlara
katılımını sınırlayan veya bütünüyle engelleyen anlayışlar üzerinde durulmaktadır. Herhangi bir ayrıma maruz
kalmaksızın tüm çocukların görüşlerini oluşturma ve dile getirme yetisine sahip olduğu ve çocuğun dahil olduğu
tüm ortam ve süreçlerde bu hakkının korunması ve güvenceye alınmasının gerekliliği vurgulanmaktadır . Genel
yorum 12’ye göre, çocuğun dinlenildiği ve katıldığı süreçlerin bazı nitelikleri taşıması gerekmektedir. Bunlar
“saydamlık ve bilgilendirici olma”, “gönüllülük”, “çocuğun kendisi ile ilgili olma”, “çocuk dostu olma”,
“herhangi bir ayrım yapılmaksızın tüm çocukların katılımına yönelik olma (içermecilik)”, “güvenli ve riske karşı
duyarlı olma”, “hesap verebilirlik” ve “yetişkinlerin katılım konusunda eğitilmesi”dir (ÇHS, Genel Yorum
No.12, 2009).
Çocuk yazını, çocuklar için edebiyata başlangıç yapma ve kitap sevgisi oluşturmanın yanı sıra, içerdiği ana ve alt
iletilerle çocuğun gelişimine olumlu ya da olumsuz etkide bulunabilir (Sever, 2010; Şirin, 2007a, b). Kitap,
çocuğun bilişsel, bireysel, dilsel, toplumsal ve akademik olmak üzere birçok yönden gelişimini destekler.
Okullardaki eğitim sürecinde çocuk birtakım bilgileri öğrenmekle yükümlüdür. Oysa okul dışında çocuğun kitap
okuması informal bir eğitim sürecidir ve yaşayarak, deneyim kazanarak öğrenme olanağı yakalandığı için etkisi
büyüktür. Çocuk, kitaplarla etkileşimi sonucunda başka bireylerin yaşamlarına tanık olur, orada geçen
karakterlerle özdeşim kurar, onları örnek alır, onlar gibi düşünmek ve yaşamak ister ve sonuçta informal eğitim
gerçekleşmiş olur. Sözü edilen durum kalıcı izli ve etkilidir (Sever, 2010).
Kitapların etkisi bu denli büyük olduğuna göre, çocuk haklarının kazandırılması ve dinlenilme hakkı konusu ile
kitap okuma ilişkilendirilebilir. Çocuğun kendi haklarının farkında olmasında, haklarını bilip içselleştirmesinde
kitaplar önemli birer araç olabilir. Didaktik bir eğitim süreci sonucunda çocuk haklarını öğretmeye çalışmak son
derece sıkıcı ve tekdüzedir. Bu nedenle, çocuklar kendi gerçekliklerini yansıtan, gelişim düzeylerine uygun ve
kendi haklarını doğru örneklendiren kitapları okumaya yönlendirilirse etkili bir öğrenme sürec i gerçekleşebilir.
Bu araştırmanın amacı, 7-12 yaş düzeyindeki çocukların karşılaşabilecekleri yazınsal kitaplarda (öykü veya
masal) çocuğun dinlenilme hakkına (ÇHS Madde 12) yer verilme durumunu ortaya koymaktır. Araştırma
amacına ulaşmak için aşağıdaki alt amaçlara yanıtlar aranacaktır:
1. Kitaplarda çocuğun dinlenilme hakkı nasıl (olumlu ve olumsuz durumlar) ele alınmıştır?
2. Kitaplarda çocuğun dinlenilme hakkı ile ilgili durumlar hangi nitelikleri (saydam ve bilgilendirici, gönüllü,
saygılı, ilgili, çocuk dostu, içermeci, eğitimle desteklenen, güvenli ve riske karşı duyarlı, hesap verebilir)
taşımaktadır?
2. YÖNTEM
Bu araştırma nitel bir çalışmadır. Nitel araştırma desenlerinden biri olan “durum çalışması” temel alınmıştır.
Durum çalışmalarında bir duruma ilişkin etkenlerin bütüncül bir yaklaşımla araştırılarak ilgili durumu na sıl
etkiledikleri ve ilgili durumdan nasıl etkilendikleri üzerine odaklanılır. Amaç genelleme yapmak değil, geçmişte
ya da halen var olan bir durumu var olduğu şekliyle betimleyip yorumlayabilmektir (Yıldırım ve Şimşek, 2006).
Bu araştırmada ise, KKTC’deki Lefkoşa ilçesindeki durum incelenmiş ve ilköğretim öğrencileri tarafından en
çok okunan yazınsal kitaplar katılım ve dinlenilme hakkı açısından değerlendirilmiştir.
2.1. Örneklem
Araştırmada amaçlı örnekleme yollarından biri olan “kolay ulaşılabilir durum örneklemesi” temel alınmıştır.
Buna göre araştırma için öncelikle Kıbrıs’taki beş ilçeden biri olan Lefkoşa’daki (başkent ve en büyük ilçe)
kitapçıların tümüne ulaşılmış ve Mayıs -Temmuz 2010 tarihleri arasında ilkokul düzeyindeki (7-12 yaş) çocuklar
tarafından satın alınan kitapların listesi belirlenmiştir. Söz konusu listelerdeki kitaplardan yazınsal olanlar
ayrılmış ve en çok satılan üç kitap çalışmaya alınmıştır. Sonuç olarak araştırmada Carlo Collodi’nin Epsilon
Yayıncılık tarafından yayımlanan “Pinokyo”, Aysel Gürmen’in Kırlangıç Yayınevi’nden çıkan “Benim Adım
Selen” ve Francesca Simon’un Orion Children’s Book tarafından yayımlanan, Seda Aroymak tarafından
Türkçeye çevrilen ve İletişim Yayınları tarafından basılan “Felaket Henry’nin Mükemmel Günü” adlı kitapları
incelenmiştir.
2.2. Verilerin Çözümlenmesi
Bu araştırmadaki veri toplama yolu “doküman analizi”dir. Doküman analizi, araştırılması hedeflenen olgu ya da
olgular hakkında bilgi içeren yazılı materyallerin analizini kapsar. Araştırmadaki verilerin incelenmesinde ise
“betimsel çözümleme” tekniği kullanılmıştır. Bu yaklaşıma göre elde edilen veriler, önceden belirlenen izleklere
göre özetlenir ve yorumlanır. Bu tür çözümlemede amaç, elde edilen bulguları düzenlenmiş ve yorumlanmış bir
biçimde okura sunmaktır (Yıldırım ve Şimşek, 2006). Araştırmada betimsel çözümleme, Çocuğun Katılım ve
Dinlenilme Hakkı ile ilgili BM yorumu temel alınarak gerçekleştirilmiştir (ÇHS, G.Y. No.12, 2009). Araştırma
kapsamına alınan yazınsal kitaplarda çocukların dinlenildiği ve katıldığı tüm durumlar belirlenerek, çocuğun
dinlenilme hakkı açısından olumlu ya da olumsuzluk durumu ile çocuğun dinlenildiği ve katıldığı süreçlerin
niteliklerini taşıyıp taşımadığı incelenmiştir.
2.3. Geçerlik ve Güvenirlik
Araştırmanın geçerliğini sağlamak için dinlenilme hakkına ilişkin çerçeve sınırlandırılmış ve nitelikler
alanyazınla ilişki kurularak açıkça tanımlanmıştır. Araştırma bulgularının kendi içinde tutarlı ve bir bütün
olmalarına dikkat edilmiştir. Yazınsal kitaplardan doğrudan alıntılar sunulmuş ve başka araştırmacıların da
benzer süreçleri izleyerek araştırma yapabilmeleri için gerekli açıklamalar yapılmıştır. Araştırmada güvenirliği
sağlamak için her kitap iki araştırmacı tarafından ayrı ayrı incelenmiştir. Daha sonra iki araştırmacı tartışarak
görüş birliğine varmış, görüş birliği oluşturulamayan durumlarda üçüncü araştırmacının söz konusu bölümü
okuması ile ortak görüş oluşturulmuştur. Sürece genel olarak bakıldığında, iki veri işleyicinin değerlendirmeleri
arasındaki tutarlılığın oldukça yüksek olduğu söylenebilir. Araştırmanın güvenirliği için kodlayanlar arasında en
az %70’lik bir görüş birliği gereklidir (Yıldırım ve Şimşek, 2006). Araştırmada, bu değerin üstüne çıkıldığı ve
çözümlemenin güvenilir bir biçimde gerçekleştirildiği düşünülmektedir.
3. BULGULAR VE TARTIŞMA
Bu bölümde üç çocuk kitabının çocuğun dinlenilme hakkı açısından niteliksel değerlendirmesine yer verilmiştir.
Değerlendirme süreci yöntemde de açıklandığı gibi ailede, eğitimde/okulda ve oyun, dinlenme, spor ve kültür
etkinliklerinde çocuğun dinlenilme hakkına nasıl yer verildiğini içermektedir. Nasıl yer verildiğine ka rar
vermede kullanılan ölçütler ise yöntemde de belirtilen çocuğun dinlenildiği ve katıldığı süreçlerin taşıması
gereken nitelikler listesidir (GCNo 12, 2009:29-31).
3.1. Felaket Henry’nin Mükemmel Günü
Kitap dört bölümden oluşmaktadır. Bir bölümde yetişkin -çocuk karşılıklı konuşması bulunmadığı için üç
bölümde metin incelemesi yapılmıştır. Bazı yetişkin-çocuk konuşmalarının iletişim engeli içerdiği ancak
çocuğun dinlenilme (katılım-görüş bildirme) hakkı açısından ele alınamayacağına karar verilmiştir.
Kitapta çocuğun katılım ve dinlenilme hakkı açısından tartışma konusu yapılabilecek toplam dokuz karşılıklı
konuşma belirlenmiştir. Karşılıklı konuşmaların tümü çocuğun dinlenilme hakkı açısından olumsuzluk
içermektedir. Karşılıklı konuşmaların biri dışındakilerin tümünde çocuğun görüş ve açıklamalarına saygı
duyulmadığı görülmektedir. Örneğin üçüncü karşılıklı konuşmada Annenin Henry’ye inanamayıp sofrayı niye
kurduğunu sorması ve Babanın ise “Yine felaket bir şeyler yaptın değil mi Henry?” biçimindeki karşılığı ile
anne ve babanın inanmaz ve yargılayıcı bir tutum sergiledikleri ve bunun çocuğun dinlenilme hakkının “saygı”
niteliği ile çeliştiği söylenebilir. Aynı zamanda tüm karşılıklı konuşmalarda, çocuğun dahil olduğu ortamların
“çocuk dostu” olması ilkesine uyulmadığı belirlenmiştir. Çocuğun dahil olacağı tüm ortamlarda çocukların
yeteneklerine uygun şekilde destek ve uyarlamalar içeren çocuk dostu ortamlar sağlama, kitapta ele alınan tüm
karşılıklı konuşmalarda Henry için olumsuz bir sonuç yaratmaktadır. Ancak Henry’nin kardeşi mükemmel Peter
için ise durum tam tersi olmaktadır. Peter’in yetenek ve yaşına uygun destekleyici olanaklar aile ve dans
öğretmeni tarafından sağlanmaktadır. Bir diğer önemli sorun ise “içermecilik” konusundadır. Kitapta geçen
hemen tüm yetişkin-çocuk karşılıklı konuşmalarında Henry ve kardeşi Peter’e dinlenilme konus unda farklı
davranılmaktadır. Dinlenilme hakkı çocuğun durumu her ne olursa olsun (kitapta felaket ve mükemmel
nitelemeleri iki kardeşe atfedilmektedir) görüşlerine ve açıklamalarına saygıyı ve eşit davranışları içermelidir.
Henry’ye devam edeceği kursun seçimi, ailece gidilecek tatile karar verme konusunda kararının sorulmaması ve
görüşlerini paylaşmak istediğinde buna değer verilmemesi (karşılıklı konuşma 4, 7, 8, 9) çocuğun dinlenilme
hakkı konusunda “saygılı” ve “çocuk dostu” olunmamasının yanı sıra “ilgili” ve “içermeci” olmayan yetişkin
yaklaşımlarını düşündürmektedir. Açıklamak gerekirse, söz konusu karşılıklı konuşmalarda çocuğun kendisi ile
ilgili durumlarda görüş bildirme hakkının ayrımcılık da içerecek şekilde olumsuz örneklendirildiği söylenebilir.
Örneğin, dördüncü karşılıklı konuşmada çocuğun oyun, dinlenme, spor ve kültür etkinliklerinde tercih ve
yeteneklerinin göz önünde bulundurulabilmesi amacıyla görüşünün alınması ilkesine uyulmamıştır . “…Henry
her cumartesi ‘dans kursu yerine karate kursuna gidemez miyim?’ diye sorardı. ‘Hayır’ derdi Anne, ‘Çok sert.’
‘Judo’ derdi Henry. ‘HA-YIR,’ derdi Baba…” Burada önemli nokta, ailenin karate ya da judoya göndermeme
yönünde kararlı olması değil, çocuğa neden dansa gitmek istemediğinin sorulmamasıdır. Çocuğun karşı karşıya
olduğu sorunların çözümünde nedenlerin ortaya konulabilmesi için görüş ve düşüncelerinin dinlenilmesi gerekir.
Henry’ye neden her cumartesi aynı şekilde gitmeyi reddettiği sorulduğu takdirde, Henry’nin dans kursunda
yarattığı karmaşa önlenebilirdi. Henry ve anne-babasının bu karşılıklı konuşması, kitabı okuyan çocukların anne-
babalarıyla ilişkilerinde sıklıkla yaşadıkları konuşmalardan olabilir. Kitabı okuyan çocukların bu tür
yaşantılarında dinlenilmemeleri sonucu oluşan durumdan karmaşa yaratarak kurtulabileceği inancını
geliştirmeleri olasıdır.
Genel Yorum No 12’de “çocukların çok erken yaşlardan itibaren görüşlerini serbestçe ifade edebildiği ve ciddiye
alındığı bir aile, çocuğun daha geniş toplum içinde dinlenilme hakkını kullanması için bir hazırlık olarak
görülmektedir. Böyle bir çocuk yetiştirme yaklaşımı bireysel gelişimin desteklenmesine, aile ilişkilerinin
zenginleştirilmesine ve çocuğun sosyalleşmesinin desteklenmesine hizmet ettiği, ailede -evde şiddetin tüm
biçimlerini önleyici bir rol oynadığı belirtilmektedir.” (s.21) Bu çerçevede bakıldığında Henry’nin sözel ya da
fiziksel şiddet içeren davranışlarının altında yatan önemli nedenlerden birisi olarak bu durum gösterilebilir.
Kitap boyunca anne-babanın çocuğun görüş bildirme hakkı olduğunun bilincinde olmadıklarını düşündüren
karşılıklı konuşmalar sıkça tekrarlanmaktadır. Peter’in görüşleri anne-baba tarafından sıklıkla kabul edilmekte ve
anne-baba bu sözleri sanki kendileri söylemişçesine ya da tekrarlamışçasına desteklemektedirler. Oysa tüm
yetişkin-Henry konuşmalarında çocuk okura bazı görüşlerin dayatıldığı düşünülmektedir. Bağımsız bir görüşe
sahip ve hareketli bir çocuksan seni kimse dinlemez, otoritenin söylediğini kabul etmek ve tekrarlamak büyükler
tarafından iyi çocuk olarak görülmek için gereklidir. Alanyazın, ilkokul çağında başarılı ve iyi çocuk
görünmenin çocuklar tarafından ön planda tutulduğunu göstermektedir (Senemoğlu, 2007). Kitabın, “büyüklerin
görüş ve kararlarını onaylarsan kabul görürsün-iyi çocuk olabilirsin” yargısını örneklendirdiği için okuyucu
çocuklar için karar alma süreçlerine katılım, görüşlerini dile getirme ve dinlenilme konusunda olumsuz örnek
oluşturduğu düşünülmektedir.
3.2. Benim Adım Selen
Aysel Gürmen tarafından yazılan ‘Benim Adım Selen’ adlı kitap 9 bölümden oluşmaktadır. Karşılıklı
konuşmalar çocuğun katılım ve dinlenilme hakkı açısından incelendiğinde 15 olumsuz durum belirlenmiştir.
Çocukların düşüncelerine saygıyla karşılık vermeyi ve çocuklara konuşma ve etkinlikler başlatma olanağı
vermeyi içeren “saygılı” olma niteliği, on karşılıklı konuşmada (1,2,3,4,5,6,7,10,12,15) olumsuz bir biçimde ele
alınmıştır. Örneğin, on beşinci karşılıklı konuşmada Selen’in “... Aslında hiçbirinin anladığı falan yok... Bana
Selen Abla derlerdi, eğer anlasalardı. Büyüklere bir şey anlatmak çok güçtür zaten... Hatta olanaksız bile
denebilir. …” ve on ikinci karşılıklı konuşmada “… Babam ağladığımızı görünce, ‘Allah allah! Siz niye
ağlıyorsunuz?’ diye sordu kızgınlıkla. Ablam, ‘Annem gitti! Görmedin mi?’ deyince, babam, ‘Gittiyse ne olmuş?
Biraz sonra gelir!’ dedi sakin bir sesle…” biçimindeki yanıtı, çocukların görüşlerine saygıyla karşılık
verilmediğinin bir göstergesi olarak düşünülmüştür.
Çocukların hazırlıklı olması, görüşleriyle katkı sağlama güvenine ve olanağına sahip olması için yeterli zaman
ve kaynağın çocuklara temin edilmesini içeren “çocuk dostu” niteliği yedi karşılıklı konuşmada olumsuz
örneklendirilmiştir. Örneğin yedinci karşılıklı konuşmada “... Babam, ‘ Haydi anlatın bakalım neler oldu?’ diye
sorunca önce annem sonra da ablam ve ben o lanları çok farklı bir biçimde anlattık. Annem ikide birde sözümüzü
kesip, ‘Ben o dolap ve çekmeceleri daha yeni düzeltmiştim. Kim bilir şimdi ne haldeler? ’ diyordu…” biçimindeki
konuşmada annenin çocukların kendi düşüncelerini anlatmalarına izin vermemesi, onlara söz hakkı tanımaması
çocuk dostu ortam yaratma niteliği ile çelişmektedir. Anne, olumlu bir yetişkin davranışı sergilemek yerine,
çocukların kendileri ile ilgili bir olayı anlatmalarına destek vermemiştir.
Çocukların kendi yaşamlarıyla ilgili olan konularda görüş belirtmelerini yansıtan “ilgili” niteliği dört konuşmada
olumsuz örneklendirilmiştir. “...Bana sorsalar neden yerde oturmayı tercih ettiğimi iki üç sözcükle
açıklayacağım ama sormuyorlar ki..” tümcesiyle Selen, yerde oturma isteğini iki üç sözcükle açıklayabileceğini
belirttiği halde yetişkinlerin ona görüşünü açıklaması için olanak vermemelerinden yakınmakta ve yaşamıyla
ilgili bir konuda görüşlerini dile getirememektedir.
Çocukların görüşlerini serbestçe paylaşmaları ve katılımın nasıl gerçekleşeceğine ilişkin eksiksiz, erişilebilir,
çeşitliliğe duyarlı ve yaşlarına uygun bilgi sağlanmasını yansıtan “saydam ve bilgilendirici niteliği”, kitaptaki
yetişkin-çocuk konuşmalarında 5 kez olumsuz olarak ele alınmıştır. Örneğin “...Ayıp olan bir şey daha
öğrenmiştim ama niye ayıp olduğunu öğrenememiştim…” (Karşılıklı konuşma 14) biçimindeki tümcede Selen,
yaptığı davranışlardan hangilerinin ayıp olarak adlandırıldığını anlamış ancak bu davranışların neden ayıp
olduğunu öğrenememiştir. Karşılıklı konuşma 8 de, “Bir daha ‘Zamanı gelince,’ sözünü duymak istemiyordum .
O gün bugündür Dilek Abla’ya bebeği ne zaman doğuracağını hiç sormuyorum. … ” bu konuyla ilgili diğer bir
olumsuz örnektir.
Çocukların katılımını kolaylaştırmayı ve onlara rehberlik yapmayı içeren “eğitimle desteklenen” niteliği
kitaptaki bir karşılıklı konuşmada olumsuz olarak ele alınmıştır. “...O sırada annem işini bitirip yanımıza
gelmişti. Koltuğa otururken , ‘Of bacaklarım ağrıyor! Bugün çok yoruldum! Siz niye bağrışıp duruyorsunuz?
Komşular duyacak !’ dedi ... Biraz önce çok yorgun olduğunu söyleyen annem şimşek gibi fırlayıp içeriye koştu,
ablamın kitaplarından birini alıp geldi. Babamın burnuna doğru uzatıp bağırmaya başladı...” Belirtilen
konuşma örneğinde, Selen’in annesi çocuklarını bağırdıkları ve dolayısıyla komşularını rahatsız edecekleri için
uyarıyor fakat kısa bir süre sonra eşi ile tartışmaya başlıyor. Anne, eşi ile tartışarak tutarsız bir tavır sergilerken
dinlenilme sürecinde çocuklara uygun örnek olmadığı düşünülmektedir. Bu durumda anne-baba çocuk için
eğitimle desteklenen bir ortam yaratmamışlardır.
Çocuğun dinlenilme hakkı, yetişkin-çocuk arasındaki 11 karşılıklı konuşmada olumlu olarak ele alınmıştır. Bu
konuşmalarda çocuğun karar alma sürecine katılımı ve yetişkin tarafından dinlenilmesini destekleyici nitelikler
bulunmaktadır.
Yetişkin ve çocuk arasındaki karşılıklı konuşmalarda çocukların görüşlerine “saygılı” karşılık verme niteliği 5
konuşmada olumlu olarak ele alınmıştır. Bu konuşmalarda çocuğun görüşleri yetişkin tarafından dikkate alınmış,
çocuğa görüşlerini paylaşması için rehberlik edilmiştir. Örneğin 9 numaralı karşılıklı konuşmada “... Babam,
‘Hadi sizi yatırayım mı ?’ diye sordu. Ablam sert ve kararlı bir sesle, ‘Annem gelmeden yatmayacağız baba!’
dedi. Ben de hemen, ‘Evet baba!’ dedim. Babam , ‘ İyi iyi, oturun o zaman!’ dedi ve televizyonu açtı. … ” baba
çocukların anneleri gelmeden uyumak istemediklerini dile getirmeleri konusunda onların görüşlerini dikkate
almış ve annelerini bekleyecekleri sürede televizyon izlemeleri için televizyonu açmıştır. Çocukları bağırarak
veya tehdit ederek zorla yataklarına göndermek yerine baba , çocukların isteğine uygun davranmıştır.
Beş karşılıklı konuşmada yetişkin çocuğun sorularına yaş ve gelişim düzeyine uygun, çocuk tarafından anlaşılır
yanıtlar vererek çocuğun dinlenilme sürecinde “saydam ve bilgilendirici” olma niteliğini olumlu olarak
yansıtmaktadır. Örneğin sekizinci konuşmada “…Dilek Abla’ya arada sırada onu dışarı çıkarmasını
önerdiğimde bana, ‘Bebekler dışarıya çıkınca bir daha içeriye giremezler.’ dedi ve televizyonu açtı.” hamilelik
süreci ile ilgili Selen’e verilen bilgilerin bu niteliğe uygun olduğu düşünülmektedir. İki konuşma ise çocuğun
dinlenilme sürecinde kendi yaşamlarıyla “ilgili” olan konularda görüş belirtmelerini yansıtmaktadır. Aynı
zamanda bu konuşmalar “çocuk dostu” ortam yaratma niteliği ile de örtüşmektedir. Özellikle “… ‘Anneciğim,
sana bir şey söylemek istiyorum.’ dedi ablam. Annem elindeki gazeteyi kanepeye koyd u ve bize baktı. ‘Söyle
yavrum, dinliyorum.’ dedi.” konuşmasında görüldüğü gibi, annenin çocuğun bir şey söylemek istemesi üzerine
elindeki gazeteyi bırakarak onunla göz iletişimi kurması etkili iletişime örnek olarak gösterilebilir.
Okulöncesi yıllarda çocuğun katılımının üst düzeyde desteklendiği ortamlarda bulunması gelişimsel olarak
ilerlemesine olanak sağlamaktadır. Bu yıllar gelişim kuramcılarınca özellikle kişilik gelişimi açısından önemli
bir dönem olarak ele alınmaktadır. Selen açısından ele alındığında, genel olarak katılımının desteklendiği,
olumlu özellikleri ön planda olan bir çevrede bulunduğu ve kitabın gerçek yaşama benzer bir öykü kurgusu
taşıdığı söylenebilir. Aslan (2006) da, Selen kitap serisiyle ilgili çözümlemesinde bu araştırmanın bulgularıyla
örtüşen sonuçlara ulaşmış ve “çatışmaları demokratik, antiotoriter ve çağdaş yöntemlerle çözen bir anne-baba
modelinin dengeli bir biçimde ortaya konduğunu ve öykülerin bu yönüyle nitelikli kılındığını” belirtmiştir.
Duruma okur çocuk açısından bakıldığında ise, ölçülü olarak yansıtılmış, gerçek yaşama benzer olumlu ve
olumsuz ortam, tavır ve tutumlar ile çocuğun kendi yaşadıklarını sindirebilmesi (Dilidüzgün, 1996; Güleryüz,
2006; Güngör, 2007; Senemoğlu, 2007; Şirin, 2007a; Sever, 2010) ve Selen’in yaşamı aracılığıyla kendi
yaşadıklarını sorgulayabilmesi ve olumsuzlukların üstesinden gelebilmesi söz konusu olabilir. Buna ek olarak
Turan (2010) ise, çocukların kendi korkularıyla başa çıkabilmeleri için ölçülü şiddet ve korku öğeleri taşıyan
metinlerle karşılaşmasını sağlamak gerektiğini vurgulamaktadır. Bu şekilde bakıldığında eserde yer alan
olumsuz durumlar (anne-baba tartışmasının ele alınışı ve eser boyunca anne-babanın simgesel ve sözel şiddeti
kullanışı) da okur çocuk için sorun çözmeye yönlendirici bir nitelik taşıyabilir.
3.3. Pinokyo
Pinokyo 36 bölümden oluşmaktadır. Kitapta yetişkin-çocuk arasında gerçekleşen 12 konuşmanın 9’unun katılım
nitelikleri açısından olumsuz durumlar içerdiği bulunmuştur. Diğer 2 konuşmada nitelikler olumlu olarak ele
alınmaya başlamış fakat olumsuz sonuçlanmıştır. 1 konuşmada ise, nitelikler ilk olarak olumsuz ele alınmış
ancak olumlu sonuçlanmıştır.
Katılım nitelikleri açısından olumsuz durumlar içeren 9 konuşmanın sekizinde çocuğun dinlenildiği ve katıldığı
süreçlerde yetişkinin “saygılı” olma niteliği olumsuz olarak yansıtılmıştır. Katılımın genel amaçlarında da
geçtiği gibi çocukların kendileri için önemli olan şeyleri ve yaşantılarıyla ilgili düşünceleri dile getirmelerinin
saygılı olma niteliğiyle örtüş tüğü söylenebilir. Saygılı olma, çocukların yetişkinler tarafından ciddiye alındığının
göstergesi olarak da düşünülebilir. Kitaptaki konuşmalarda çocuğun görüşlerine saygıyla karşılık verilmesi
yerine azarlandığı, tehdit edildiği, küçümsendiği, cezalandırıldığı saptanmıştır. Konuşmalarda yetişkinlerin
güçlerini çocuklar üzerinde baskıcı bir tutum sergileyerek kullandıkları gözlemlenmektedir. ‘Yeter! Senin
hesabını bu akşam göreceğiz.’, ‘Biz çocuklar ne kadar talihsiziz. Herkes bizi azarlar, herkes bizi uyarır, herkes
bize nasihat verir.’ ve ‘Bak sana uzun süre unutmayacağın bir ders vereyim.’ gibi üç konuşmada, Pinokyo’ya
kendi düşüncelerini ortaya koyması için çok kısıtlı olanaklar sunulmuş ve onun yetişkin otoritesini kabul etmesi
beklenmiştir. Buradaki yetişkinin çocuğun ilgi, istek ve gereksinimlerine önem vermekten çok, öğüt verdiği ve
aslında Pinokyo’yu belli bir kalıba sokmaya çalışıp kendine benzetmeyi istediği söylenebilir. Bu durum
fazlasıyla itaat eden, yetişkinin otoritesine karşı çıkmayan ya da seçimlerini yapamayan çocukların yetişmesine,
çocukların yetişkinlerin istismarına ve sömürüsüne karşı daha savunmasız hale düşmelerine neden olabilir.
Kitapta, “çocuk dostu” ortam yaratma niteliğiyle ilgili 5 olumsuz durum belirlenmiştir. Bunlardan ilkinde
Pinokyo, ‘İnan bana, benim hatam değildi.’ diye kendini anlatmaya yönelik bir görüş ortaya koymuş ancak
karşısındaki tiyatro müdürü ‘Yeter! Senin hesabını tekrar göreceğiz’ tümcesi ile Pinokyo’nun kendini
anlatmasına izin vermemiş, onu tehdit etmiş ve tehdit etmenin ötesinde suçlayıcı bir tavır takınarak
cezalandıracağı izlenimini uyandırmıştır. “… ‘Ben o değilim, o ben değilim,’ diye hıçkıran Pinokyo’ya ‘Bak sana
uzun süre unutmayacağın bir ders vereyim.’…” (5) tümcesi de bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Kitapta
geçen bir diğer karşılıklı konuşmada “Bu çocuk alnından yaralanmış. Kim yaptı bunu? ‘Ben değil...’ diye
yineledi Pinokyo. ‘Ne ile yaralandı?’ ‘Peki bu kitap kimin?’ ‘Benim.’ ‘Bu kadarı yeter, söylenecek fazla bir şey
yok . Kalk ve bizimle gel.” ise, yetişkin çocuğun kendini savunmasını dinler gibi görünmesine karşın, önyargılı
olmuş, çocuğa inanmamış ve onu suçlamak için sıradan bir neden bulmuştur. ‘İkinci kamçılamadan sonra
Pinokyo sessiz kalmanın daha akıllıca olduğunu düşünerek kon uşmadı.’ tümcesinde ise, çocuğun kendi
isteklerini aktarma girişiminden uzaklaştığı ve sessizleşmeyi yeğlediği görülmüştür.
Pinokyo’daki 6 konuşma, çocuğu “riske karşı korumakla ve güven sağlamakla” yükümlü yetişkinin olumsuz
davranışlarını örneklendirmekte ve çocuğun cezalandırıldığı durumları yansıtmaktadır. “Bana bir parça ekmek
verebilir misiniz acaba?’ … Aynı ses Pinokyo’yu çağırdı: ‘Pencerenin altına gel ve ellerini aç.’ Pinokyo, ellerini
yukarı doğru uzattı, fakat koca bir çaydanlık dolusu su başından aşağı, çiçek sularmışçasına boşaldı. Islak bir
paçavra gibi eve döndü, yorgunluk ve açlıktan bitkindi.” tümcesinde görüldüğü gibi, koruyucu olması gereken
yetişkin, çocuğu cezalandırmış ve kafasından aşağı su boşaltmıştır. Kitapta, Pinokyo’nun savunma yapmasına
olanak vermeden hapise atıldığı, kendisine inanılmadığı için kamçılandığı vb. birçok cezaya da rastlanmaktadır.
Bu tür durumlarla karşılaşan çocuğun kendine güveninin azalacağı, korkak ve çekingen tavırlar sergileme
olasılığının yüksek olacağı düşünülmektedir.
Diğer bir konuşmada ise “saydamlık-bilgilendiricilik” niteliğiyle ilgili olumsuz bir durumun olduğu
bulunmuştur. “…Pinokyo, ‘okula gitmek için biraz geç kaldım sanırım.’ ‘Hayır çocuğum! Unutma ki öğrenmek
ve eğitim görmek için asla geç k alınmış değildir.’ ‘Ama ben herhangi bir iş veya meslek öğrenmek istemiyorum.’
‘Nedenmiş o?’ ‘Çünkü çalışmaktan hoşlanmıyorum.’ ‘Çocuğum,’ dedi Peri, ‘senin gibi düşünen insanların
yaşamı ya hastanede ya da hapishanede biter.’…” (6) tümcesi ile Peri’nin yanıtının Pinokyo’nun neden okula
gitmesi gerektiğini açıklamada yeterli olmadığı ve böylelikle saydam-bilgilendiricilik ilkesi ile örtüşmediği
ortadadır. Ayrıca hapis veya hastaneye düşersin denilerek çocuk korkutulmuştur.
Niteliklerin olumlu olarak ele alındığı ancak olumsuz sonuçlandığı iki durum vardır. Aşağıda bu iki konuşmadan
biri sunulmuştur: “Pinokyo ertesi gün için köye gidip arkadaşlarını davet etmek üzere Peri’den izin istedi. Peri,
‘Tabi ki gidip arkadaşlarını kahvaltıya davet edebilirsin, ama karanlık basmadan eve dönmeyi unutma. Anladın
mı?’dedi. ‘Söz veriyorum, bir saat içinde geri döneceğim,’dedi kukla. ‘Dikkat et Pinokyo, çocuklar çok kolay söz
verirler ama sözlerini kolay tutmazlar.’ ‘Ben diğer çocuklardan farklıyım, bir şey söylediğim zaman yaparım.’
‘Göreceğiz. Eğer bu kez de söz dinlemezsen, senin için çok daha kötü olur.’ ‘Neden?’ ‘Çünkü çocuklar
kendilerinden daha akıllı kişilerin nasihatlerini dinlemediklerinde her zaman acı çekerler.’ ‘Ama ben dersimi
aldım,’ dedi Pinokyo, ‘ve bir daha asla hata yapmayacağım.’ ‘Bunun doğru olup olmadığını göreceğiz.’ Bu
konuşmada Peri öncelikle Pinokyo’yu dinlemiş ve isteğine önem vermiştir; ancak konuşmanın devamında
Pinokyo’yu tehdit ettiği, ona nasihat verdiği ve güvenmediği belli olmuştur. Kitap ta sunulan bu durum çocuk
dostu ve saygılı ortam yaratmaya uygun değildir.
Karşılıklı konuşmalarda niteliklerin olumsuz olarak ele alındığı ancak olumlu sonuçlandığı durum ise şöyledir:
“Gepetto, tüm bu sızlanmaları yine Pinokyo’nun oyunlarından biri san ıyordu. Bunlara bir son vermeyi
düşünerek duvara tırmandı ve pencereden içeri girdi. İlkin çok kızgındı, hatta azarladı; fakat sonra onu öyle,
gerçekten ayaksız bir şekilde yerde yatar görünce kızgınlığı söndü gitti. ‘Hemen onu kollarına aldı, sevgi dolu
sözlerle öptü, sevdi ve gözlerinde yaşlarla hıçkırarak: ‘Benim sevgili küçük Pinokyom, ayaklarını nasıl yaktın?’
dedi. ‘Bilmiyorum babacığım. İnan bana korkunç bir geceydi. Yaşamım boyunca hiç unutmayacağım.’deyip gece
yaşadıklarını anlattı babasına.” Bu konuşmada, Gepetto Pinokyo’ya inanmamış ve ilgi göstermemiştir ve
böylelikle saygılı, ilgili ve çocuk dostu ortam niteliklerine uymamıştır; ancak sonrasında sorularını dinlemiş ve
yanıtlamıştır.
Özetle belirtmek gerekirse, kitaptaki yetişkinlerin Pinokyo için kullandıkları kimi sıfatlar (ahmak, yalancı,
haylaz vb.) ve tümceler (sana yapacağımı bilirim, senin hesabını göreceğim, unutamayacağın bir ders vereyim,
senin için çok kötü olur, sabrım taşarsa fena yaparım vb.) katılım ve dinlenilme hakkı açısından son derece
olumsuz örneklerdir. Daha da ötesi, birçok yetişkin davranışı (küçümsemek, inanmamak, azarlamak, öğüt
vermek-uyarmak, tehdit etmek, korkutmak, alay etmek vb.) ve özellikle de cezalar (kamçılamak, başından aşağı
su dökmek, dinlemeden hapise atmak gibi) katı ve kuralcı bir anlayışla çocuk yetiştirildiğini, çocuğa söz hakkı
verilmediğini ve sadece itaat etmesinin beklendiğini, çocuğun ilgi ve gereksinimlerinin dikkate alınmadığını ve
dolayısıyla çocuk haklarının önemsenmediğini göstermektedir. Sever (2002), bu araştırmanın bulgularıyla
örtüşen görüşlerini şöyle dile getirmektedir: “Yüzyıllar öncesinin toplumsal yaşamına göndermeler yapan, o
dönemdeki yetişkinlere ahlak dersi vermeye çalışan metinlerin çocuğa göre olup olmadığı yeterince sınanmadan,
‘dünya klasiği’ olduğu düşüncesiyle kullanılmakta ve çocuklar geliş im özelliklerine uygun olmayan iletilerle
karşılaşmaktadırlar.”
3.4. Felaket Henry’nin Mükemmel Günü, Benim Adım Selen ve Pinokyo Kitaplarının Katılım-Dinlenilme
Hakkı Açısından Karşılaştırılması
Tablo 1’de üç kitapta belirlenen yetişkin-çocuk konuşmaları katılım-dinlenilme hakkı açısından değerlendirilmiş
ve olumlu-olumsuz olmak üzere sunulmuştur:
Tablo 1. Kitaplardaki karşılıklı konuşmaları temel alarak oluşturulan katılım ve dinlenilme hakkı tablosu
O lumlu O lumsuz Toplam
Felaket Henry - 9 9
Benim Adım Selen 11 15 26
Pinokyo 1 11 12
Tablo 1 incelendiğinde, üç kitapta da olumsuz durumlara daha çok yer verildiği görülmektedir. Ancak “Benim
Adım Selen”de olumlu durumlara da yer verilmesi ve denge sağlanması önemlidir. Ayrıca, yukarıda belirtildiği
gibi, Benim Adım Selen’deki olumsuz durumlar gerçek yaşamda çocuğun kaldırabileceği bir ölçüde
kurgulanmıştır. Oysa diğer iki kitapta yer alan olumsuz durumlarda çocuk okur, sağlıklı özdeşim kurabileceği
karakterlerle karşılaşmamaktadır ve kendi haklarına ilişkin son derece olumsuz iletiler edinmektedir. Katılım
niteliklerinin ayrıntılı olarak değerlendirildiği bulgular ise Tablo 2’de sunulmuştur:
Tablo 2. Kitaplardaki karşılıklı konuşmaları temel alarak oluşturulan katılım-dinlenilme nitelikleri tablosu
KATILIMIN NİTELİKLERİ
Felaket Henry Benim Adım Selen Pinokyo
O lumlu O lumsuz O lumlu O lumsuz O lumlu O lumsuz
Saydam ve bilgilendirici - - 5 5 - 2
Gönüllü - - - - - -
Saygılı - 8 5 10 1 11
İlgili - 5 2 4 1 5
Çocuk dostu - 7 2 7 - 9
İçermeci - 7 - - - 1
Eğitimle desteklenen - - - 1 - 1
Güvenli -riske karşı duyarlı - - - - - 4
Hesap verebilir - - - - - 1
Tablo 2’ye göre, katılımın nitelikleri temel alınarak kitaplar değerlendirildiğinde en çok “saygılı” olma ilkesine
uyulmadığı ortaya çıkmıştır. Daha sonra sırasıyla, çocuk dostu ortam yaratma, ilgili olma, saydamlık-
bilgilendiricilik, içermecilik, güvenli-riske karşı duyarlı ortam yaratma, eğitimle destekleme ve hesap
verilebilirlik niteliklerinin olumsuz yansıtıldığı bulunmuştur. Felaket Henry’de katılım nitelikleriyle ilgili
herhangi bir olumlu duruma rastlanılmaması önemlidir ve düşündürücüdür. Aynı şekilde bir dünya klasiği olan
Pinokyo’da da tablo oldukça olumsuzdur. Diğer yandan, Benim Adım Selen’de saygılı, saydam ve bilgilendirici,
ilgili ve çocuk dostu ortam yaratılmasına ilişkin olumlu durumlar yer almaktadır.
4. SONUÇ
Türkiye’de eğitim alanında çocuk hakları ile ilgili araştırmalar yürütülmektedir; özellikle de ders kitaplarının
çözümlenmesi biçiminde çalışmalar yapılmıştır ve bu çalışmaların sayısı çoktur. Ancak, katılım (görüş bildirme-
dinlenilme) hakkı Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde henüz yeni ele alınmış (2009’da) ve ayrıntılandırılmıştır. Bu
nedenle Türkçe alanyazında çok fazla araştırmaya rastlanmamış ve bulgular karşılaştırılamamıştır. Araştırmanın
bulguları çocuk kitaplarının katılım ve dinlenilme hakkı (ve diğer tüm haklar) açısından daha kapsamlı bir
biçimde değerlendirilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. İncelenen 2 kitapta (Pinokyo ve Felaket Henry) çok
sayıda olumsuz durumun olduğu görülmüş, diğer kitapta (Benim Adım Selen) ise daha dengeli bir tablo ortaya
çıkmıştır. Kitaplardaki katılım ve dinlenilme hakkını olumsuz örneklendiren konuşmalar, çocuk okuru okuma
ediminden uzaklaştırabilir ve kitapla bağ kurmasını güçleştirebilir. Bunların da ötesinde, çocuk kendi yaşamına
ilişkin olumsuz deneyimler edinebilir ve sorun çözme, kendi haklarının farkında olma gibi durumlardan yoksun
kalabilir. Tüm bu olumsuz sonuçları ortadan kaldırabilmek için Türkiye’de ve Kıbrıs’ta çocuk edebiyatı
çalışmalarında çocuk haklarına ilişkin çözümlemelerin artırılması ve sonuçların paylaşılması gerekmektedir.
KAYNAKÇA
_________Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi, (2009). Çocuk Haklarına Dair Sözleşme. “Çocuğun
Dinlenilme Hakkı”, Genel Yorum No.12, 51. Oturum, 25 Mayıs -12 Temmuz, Cenevre.
Ackermann, L., Feeny, T., Hart, J. ve Newman, J. (2003). Understanding & Evaluating Children's Participation,
A Review Of Contemporary Literature. For Plan UK/Plan International.
Aral, N. ve Gürsoy, F. (2001). Çocuk Hakları Çerçevesinde Çocuk İhmal ve İstismarı. Milli Eğitim Dergisi, 151.
Sayı.
Aslan, C. (2006). Türk çocuk yazınında çocuk-yetişkin çatışmasının yer aldığı kimi yapıtların incelenmesi.
Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 39(2): 193-216.
Auriat, N., Miljeteig, P. ve Chawla, L. (2001). Overview–identifying best practices in children’s participation,
PLA Notes, Issue 42, pp 5–8, IIED London.
Chawla, L. (2001). Evaluating children’s participation:seeking areas of consensus , PLA Notes, Issue 42, pp 9–
13, IIED London.
Dilidüzgün, S. (1996). Çağdaş Çocuk Yazını. Yazın Egitimine Atılan İlk Adım. İstanbul: Yapı Kredi Yayını.
Güleryüz, H. (2006) Yaratıcı Çocuk Edebiyatı. Ankara:Pegem A Yayıncılık
Güngör, A. (2007). Toplumsal ve Duygusal Gelişim. Eğitim Psikolojisi (Editör:Ayten Ulusoy). Ankara:Anı
Yayıncılık.
Lansdown, G. (2010), The Realisation of Children’s Participation Rights, A Handbook of Children and Young
People’s Participation (Ed. by Barry Percy-Smith ve Nigel Thomas), Oxon:Routledge.
Percy-Smith, B. ve Malone, K. (2001), Making children’s participation in neighbourhood settings relevant to the
everyday lives of young, PLA Notes Issue 42, pp 18–22, IIED London.
Senemoğlu, N. (2007) Gelişim Öğrenme ve Öğretim Kuramdan Uygulamaya. Ankara:Gönül Yayıncılık.
Sever, S. (2002). Çocuk Kitaplarına Yansıtılan Şiddet, Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 35(1-2):
24-37.
Sever, S. (2010). Çocuk ve Edebiyat. 5. Baskı, İzmir: Tudem.
Şirin, M.R. (2007a). Çocuk Edebiyatına Eleştirel Bir Bakış “Çocuk Edebiyatı Nedir Ne Değildir?”. Ankara:Kök
Yayıncılık.
Şirin, M.R. (2007b). Çocuk Edebiyatı Kültürü “Okuma Alışkanlığı ve Medya Sarmalı”. Ankara:Kök Yayıncılık.
Turan, L. (2010). Çocuk Yayınlarında Yer alan Bazı Olumsuzluklar, Çocuk Edebiyatı (Editör:Ömer Yılar-
Lokman Turan). Ankara:Pegem Akademi.
Yıldırım, A. ve Şimşek, H. (2006). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri (5. Baskı), Ankara: Seçkin
Yayıncılık.