dergisi journal of oriental studies -...

21
üsba Dergisi Journal of Oriental Studies III, 9, Bahar/ Spring 2003

Upload: others

Post on 26-Nov-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Dergisi Journal of Oriental Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02424/2003_III_9/2003_9_YUKSELA.pdf · 2016. 8. 1. · rini aşın biçimde benimseyerek yabancılaşma. kurtuluşu

üsba Şarkiyat Araştırmalan Dergisi

Journal of Oriental Studies

Yıi/Volume: III, Sayı/Issue: 9, Bahar/ Spring 2003

Page 2: Dergisi Journal of Oriental Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02424/2003_III_9/2003_9_YUKSELA.pdf · 2016. 8. 1. · rini aşın biçimde benimseyerek yabancılaşma. kurtuluşu

MODERN ARAP KISA ÖYKÜSÜ ı" SabriHMIZ

Çev •. Azmi YÜKSEL ••

Özet: Bu çalışmada modem Arap öyküsünün doğuşu, modem • Arap edebiyahnda kısa öykünün ilk biçimi, kısa öykünün

öncüleri ve Arap dünyasında kısa öykü alanında eser vermiş edebiyatçılar konu edilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Arap Edebiyatı, Kısa Öykü, Modem Arap Öyküsü, Arap Dünyası, Ma.kame.

The Modern Arabic Short Story

Summary: This study deals with the origin, the style and the pioneers of modem Arabic short stories, and the firSt writers in the Arab world.

Keywords: Arabic Literature, Short Story, Modern Arabic Short Story, Arab World, Maqamah.

Sabri HAFIZ'ın "The Modem Arabic Short Story'', Modem Arabic Lilerature. (Ed. M. M. Badawi), Cambridge 1992, s. 278-328 makalesinin ingilizce aslından çevirisidir. Bu çevirinin bilgisayarda yazılmasını sağlayar. öğrencim Doç. Dr. Musa YILDIZ'a teşekkilr ederim. •• Prof. Dr., Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi (azmiyuksel@ yahoo.com)

NÜSHA, YU..: lll, SA YI:9, BAHAR 2003 77

Page 3: Dergisi Journal of Oriental Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02424/2003_III_9/2003_9_YUKSELA.pdf · 2016. 8. 1. · rini aşın biçimde benimseyerek yabancılaşma. kurtuluşu

MODERN ARAP KISA ÖYKÜSÜ 1

Giriş: Modem Arap edebiyatmda sosyo-politik olaylar ilc edebiyatın birbirlerini ya­

lorıdan etldlemelcri dolayısıyla her ikisini de birbirinden ayırmak oldukça 7.ordur. Öy­küden söz ederken sosyo-kültürel boyutun önemi oldukça büyüktür, çünkü öykü insan deneyimine aracılık etmekte ve kendi anemini de omı incelemel'Te bulmakı.adır. Bu bölüm Arap ö}icüsünü, gelişiminin çeşitli evrelerinde anlamak için gerekli bağiarnı kı­saca anlamakla ve bu yazın türünün tarihi ile biçimsel ve konu ile ilgili öğelerinin ge­lişimini de vermektedir. nıe Kenymı Rewiev (30.32, l968·70)'da ya)1mlanan kap­samlı araştırmalar kısa hikayenin en gelişmiş batı killtürlerinde pek önemsenmediğini göstermektedir. Ancak Arap dOnyasında ve gelişmekte ya da yarı-gelişmiş Hindistan, Güney Afrika ve Yugoslavya gibi yerlerde çeşitli sebeplerden dolayı kısa öykü en yaygın ve belki de en önemli edebi ürün olmuştur. .

Arap edebiyatında. bin bir gece masallarına kadar geriye giden başka geleneksel aniatı biçimlerinde izleri bulımsa bile, !asa öykil, modem anlamıyla on dokuzun.cu yQzyılın ikinci yarısında gelişmiş ve yinninci yüzyılın ilk yarısında olgunJuğa criş­miştir. Kısa aniatı biçimlerinin çokça bulunduğu bir killtOrde bir çok bilim adamının Arap öykü ve romanının nereden kaynaklandığı oorusunu sormalan kaçınılmazdı. Ba­ZJian Modern Arap öyküsü ile onun ortaçağdaki biçimleri arasında zayıfta olsa bir bağ olduğunu göstermeye çalışmışlardır. KHisik Arap edebiyatının düz ywda örneklerinin çok olmasına rağmen bilim adamlarının çoğunluğu malaimeyi roman, hikaye ve hatta tiyatronun atası olarak görmüşlerdir. Başkaları ise kısa hikayenin eski ile hiç bir bağ­lantısının bulunmadığını ve onun tamamen batıdan alındığını ileri sürmüşlerdir. Ama modem Arap öyküsü ile Batı öykü biçimleri ya da klasik Arap öyküsünün ilk biçimi arasındaki ilişki sadece köken balamından değil; ama aynı zamanda d inamik bir me~ tinsel ilişkidir.

Yeni bir edebi tütün ortaya çıkışı, insanların deneyimlerini oluşturan çevrelerini dejpştirm.eden önce. toplum hakkındaki anlayışlarını ve kendi kendilerini algı la­

malarını değiştiren uzun ve karmaşık bir süreçtir. Bu geçen yü...ryılın başlanndan baş­layarak Suriye (o zamanki biçimiyle; Suriye, Lübnan ve Filistin) ve Mısır'ın sosyal ve kOitürel yaşamının her yönüne yavaşça ginneye devam etmiştir. Arap dünyasının bu bölüınO Haçlılardan bu yana batı ile diyalog kurmanın zahmetine katlanmış ve kendi çeşitli unsurlarını arınonize etmede öncü ve önemli bir rol oynaıruştır. Batı kUltllrfi ile olan diyalog. Napolyon'un Mısır'a ginnesini takiben Muhammed Ali'nin giriştiği ve torunu İsınail tarafından tamamlanan idclialı reform programları geçen yüzyıl içeri­sinde yeni bir döneme girmişti. İşte bu dönem. yönetim. idare ve edebiyatta batıhlaş­mış Mısırlı seçkin bir zümrenin oluşması için temel teşkil etmiştir. Bu seçkin zümre­nin hem sayısı hem de bilgi düzeyi yükselmiş ve reformların liderleri haline gelmiş­lerdir. Diğer bölgelerde kültUrel rönesansı luzlandıran, eğitim. basın, gazetecilik, çe­viri ve şehirleşmeyi etkileyecek benzer gelişmeler olııuıştur.

Yeni Bir Okuyucu Kitlesi ve ~ebi Doyarfıhktaki Değişiklik: Eğitimin yaygınlaşmasının yanı sıra basın da yeni bir okuyucu kitlesinin

oluşmasında önemli bir rol oynamıştır. Basımın bulunmadığı yerde, az sayıda el yazma kitaplar dolayısıyla okııma çok smırlanmaktadır. Basım. gazetecilikle doğru­dan orantılı olup, her ikisi de yan yana geçen yüzyıl boyunca ilerleme kat etmişlerdir. Gazetenin basımı, İsmail Paşanın zamanında artm ış ve sayısı yirmi yediye yükselmiş­tir. Onun görevden uzaklaştırılına tarihi olan 1879 yılından asrın sonuna kadar bu sayı sadece Mısır'da 3 to'a ulaşmıştır. Tabii diğer bölgelerde de gazete sayısı buna paralel olarak artmıştır. Osmanlı devletinde 1908 yılında meşrutiyetin ilan edilmesiyle bir­likte Irak dahil adı geçen bölgelerde gazete sa)1sı ve kalitesi oldukça artmıştır. O dö· nemde Filistin'de, oruz altısı Kudüs'te olmak üzere, doksandan fazla gazete çıkmak­

taydı. Irak' ın ise yetmişten fazla gazetesi vardı. 1897 yılına gelince el-Hilal' e (Ekim)

78 NÜSHA., YIL: III. SAYI:9. BAHAR 2003

Page 4: Dergisi Journal of Oriental Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02424/2003_III_9/2003_9_YUKSELA.pdf · 2016. 8. 1. · rini aşın biçimde benimseyerek yabancılaşma. kurtuluşu

oJ/''l_U.l~ l &r&.a .--' 4 ~t••a • _ • .._ __

göre Mısır'da gazete okuyaniann sayısı 200.000 olarak tahmin edilmektedir. Diğer Arap dünyasındaki okuyucu sayısı belki de bu sayıdan daha fiızlaydı.

Lübnarı, sivil bir mücadeleden sonra 1861 yılında ôzerk bölge hAline gelmiştir. Bu özerklik hali ve Avrupa ilc olan güçlü tarihi yakınlığı bölgenin kültürt:l canlanmasında aktifbir rol oynamasını sağlamıştır. Ayrıca bu özerklik, nispi bir duyarlılık. sağl~ş ve çeşitli eğitim projeleri başlatmalarında misyonerleri teşvik etmiş, batı kattil.ril ~le olan ilişkiyi hızlandırmış, Arap dili ve kültürünü ineeleme fiı.aliyetlerini artırmıştır.

İsmail Paşa döneminde edebi eserlerin çevirileri yapıhmŞ ve okuyucu edebi eserlerin geleneği ile tan~ınlnuşıır. Bu da ileride yazar olabilecekler için bir alıştııma alanı oluşturmuştur. İlk dönem çevirmenlerinin bir \-"'ğunun, anlatının çeşitli biçimle­rinin gelişmesinde öncQ rolleroynamalan hiç de şaşırtıcı değildir. Btmıda birçok isim anmak mUmkündür. Bunlar: Halil Baydas, Necan SJ(Iki, Kalsfun Nasr 'Avde ve AntOn Ballfuı (Filistin), Necib el-Haddad, Suleymfuı el-Bustani ve Nesib Meş'alaw (Uibnan), Malımüd Ahmed es-Seyyid, Selim el-Batti ve Enver Şa'ül (Irak), Muhammed Kurd 'Ali, Necib Tarrful ve TanyOs 'Abduh (Suriye) ve Hafiz tbratıim, 'Abdulk:adir Hamza. Salih Harndi Hammad (Mısır). Çeviri edebi eserlerin popüler olması, zamanın önde gelen yazarlarını roman ve öykü yazmaya teşvik etmiştir. XIX. yüzyılın sonlarına doğru okuyucu kitlesindeki devamlı artış ve aniatı tfirllnUn (gele­neksel ya da çeviri), öykü ve roman yazmanın yollarını açmıştır. Daha da önemlisi bi­reysellik duygusınnm artışı ve ulusal bilincin belirgjn hıi.le gelmesi kişisel deneyimleri ve tek tek bireylerin algılayış biçimlerini d~ştirdi. Böl~nin banlılarea kolonileşti­rilmesi ve bunun sonucunda ulusal benlik duygusunu kaınçılayan gilçlü ulusal dire­niş, yeni yeni eğitim görmüş nesle açık ve seçik bir şekilde yön vermişti. Bu durum. kısa öykUnUn ilk biçimlerinin oluşmasına sebep olmuş ve bu türün ilk örneklerinin gelişmesinde önemli bir rol oynayan yeni bir ifiıde tarzı ortaya koymuştur. tık yazarlar günlük yaşamın lükayeterini anlatmanın bir ihtiyaç olduğunun farkındaydılar. Ancak bunu henüz edebi türün gerekleri çerçevesinde yapabilmiş değillerdi. ÇUnkü kısa öykii teriminin tam olarak karşılık bulması 1920'lerde olmuştur.

Kısa Öytdlolio İlk Biçimi: Kısa öyldlniln en önemli öneülerinden Abdullah Nedim ( 1854-96) toplumun

bütün tabakalarında kolayca hareket edebilen bir hayat sllrmüş ve çeşitli sosyal taba­kaları, guruplan ve ırklan inceleyerek birbirine zıt birtakım kültürel oluşumları (gele­neksel ve banlılaşmış aileler vs.) hazınedebilınişti. Kendisi daha sonra gelecek yazar­lar için kısa öyküde işlenebilecek konulan ve bölgeleri belirlemiş oluyordu. Edebi ya­şamına 18701erde başlamış ve gaı.eteci olarak birkaç yıl çalıştıktan sonra haftalık der­giler çıkarmaya başlamıştır. Fransis el-Marraş (1837-73) Selim el-Bustani (1848-84), Nu·ıı:ı.an el-Kasatili (1854-1920) Kahire'de ve daha sonra Beyrut'ta yayımlanan el­Ciniin ( 1870-85)' da ilkel kısa öyküler yayınlamaya başlamışlarsa da bu türün en güzel örneklerini veren Nedim'dir. Maırilş'la hemen hemen aynı konulan paylaşmaktadır­lar; batı düşünce ve ideallerinin kabulü dolayısıyla ortaya çıkan kendilerince kötü et­kiler başta gelen konulardı ancak lcullarulan dil açık ve duruydu. Yeni bir dil olduğu açıkça gözilkmekteydi. Kendi 7llmanlarının standartlarına göre Osluplannda bastınl­mış bir didaktizm görülmektedir. Nadim ve diğerleri artık dil ve edebi ölçütleri gele­nekselcilerden farklı bir okuyucu kitlesine sesleniyorlardı. Onun geleneksel sOslfi ve ağır ifudelerden uzak samimi ve sade olan Oslubu sıradan insanlardan günlük mesele­leri ve ilgi duyduklan konulara çok müsaitti. Bununla önemsemek bir okuyucu lcitlesi ediniyor ve 6yldl dilinin gelişmesine de katkıda bulunuyordu. Ağır ve bıktıncı olan geleneksel dil roman ve öykü yazmaya hiç müsait de~ldi. Kendisini düşüncelerini aktarırken bazen alegorik anlatıma da başvurmuştur.

ef-Mahnlsa ile birlil.1e ücretsiz olarak dagıttığı et-Tenkit ve 't-Tebkit adlı haftalık neşriyafmda bu alegorik öykülerinden beşini yayınlamıştır. Milli meseleler in lin plana çıktığı 'U rab i devrimine kadar alegorik öykülerini bu dergide yayımlamaya devam

NÜSHA, YTI..: m, SA YI:9, BAHAR 2003 79

Page 5: Dergisi Journal of Oriental Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02424/2003_III_9/2003_9_YUKSELA.pdf · 2016. 8. 1. · rini aşın biçimde benimseyerek yabancılaşma. kurtuluşu

MODERN ARAP KISA ÖYKÜSÜ r

etti. Nedim'in edeb'i ve milli meseldere olan ilgisi hemen başlangıçta bu yeni yçni ortaya çıkan edebi tllr ile ıniili meseleler arosında sıkı bir bağ oluşturdu. Nedim. Bust.Sni ve Mamiş'ın ilk ürünleri incelendiğinde bunlarla o :zamanki sosyo-kOitiirel gerç-ekler arasında çok stkı bir ilişkinin bulunduğu ve işledikleri temalar aracılığıyla okuyucunun ulusal bilincini artumay-a çalıştıklan açıkça g15nllmektedir. Öyküleri ban davraruş biçimlerinin körO körOne takJidi dolayısıyla düşülen tuzaklar, batı düşüncele­rini aşın biçimde benimseyerek yabancılaşma. kurtuluşu uyuşturucucia arama tehli­kesi, sınıflar arası ekonomik farklılık, fakirierin dramı, yabancıların ri!şvetle yerli halkı bomuıları, sorumsuz erkeklerce terk edilen kadınların drwnı, kadının eğitimi ve hakları, bağımsız ekonomi, dini kurum1arın bozulması, daha çok da ülkesi ve şanlı geçinişi ile iftihar edilmesi ve burıa yakışır bir :şekilde davrarunak.

Bir kısmı kısa öykünün tam olgunJaşmamış ilk biçimleri olan bu ürünler, gerçek verileri ve somut ayrıntıları alegorik bir biçimde kullanma, başlıkların çift anliunlı kelimelerden seçilmesi ve imalı, manidar olmaları, meseleleri canlı ve açık bir bi­çimde ortayu koyma. karmaşık ve hassas konuları irdelemcdeki, mec8zi yaklaşım gücü, olayların geçtiği, yer, zaman, çevre vs.nin yüzeysel ve detaysız oluşu, olasılık­lan yok etmeksizin karakterler ve önemli durumlarla alay etmek için miıahı sanatsal bir biçimde kullanma gibi birtakım edebi stratejileri de geliştirıniştir.

Öykn Denemeleri: İlk tohumları 1870'te e/-Cinan'da atılan ve bir kaç yıl sonra Nedim'in çalış­

masındagelişen ve 1929 yılında Mahmı1d T8hir Uşin'in Hadfsu '1-K.arye 'sinin basımı ile olgunluğa erişen kısa öykünün gelişimi yarım asırlık bir çalışma ve enerji gerek­tirmiştir. Bu süreç Arap danyasının kültfirel yönden gelişmiş bölgelerinde iki ana gu­rupta toplanan yazarlar tarafindan sürdürülmüştür. Bunlardan birincisi Nedim' in ça­lışmalarında çerçevesi verilen sosyo-kültürel değişim sonucu ortaya çıkan gerçekleri ve yeni deneyimleri, makôme formunu yeniden canlandırıp çeşitliliğini ve ufkunu ge­liştirerek ifiıde etmek istemişlerdir. İkincisi ise Şukr1 'Ayy8d'ın 'öykü denemesi ' de­diği ve doğrudan doğruya Nedlm'in yazım türünden kaynaklanan melez, kırma bir türle aynı amaca ulaşmak istiyorlardı. Öte yandan Irak'ta 'öykü denemesi'nin kendile­rine has bir şekli olan ve anlatıda er-Ru 'ya'yı bir biçim olarak kullanan ldlçük bir gu­rup yazar da bulunmaktaydı.

Birinci grupla ilgili olarak Ned1m, Muhammed el-Muveylihi ve babası İbrahim el­Muveylihl gibi gazeteciler, Ahmed Şevlô, Hlifiz gibi şairler ve Muhammed Lutfi Curn'a gibi çevinnenter eski makfune türünde bir çok eser ortaya koymuşlardır. Bu yeni makô.me/er amaç, dil ve biçim bakımından eskilerden ve hatta birkaç yıl ön­cesinde EbO's-Seoa' el-Alfisi (Irak. ö. ı 854), Nasif el-Yazici, ~ıJdlla et-Turk (ö.828), Ahmed Ffuis eş-Şidy§k (1805-1887), lbrruunı el-Ahdeb (ö.1891) ve Abdullah Fikri (1834-1890) gibi gelenekçiler tarafından yazılanlardan tamamen farklı idi. Nedim de kitabında maktime türünü kullanmıştı. Ancak daha sonra gelenler kitabın genelini göz önünde tutarak değerlendirmelerde bulunmuşlar ve kendi eserlerini kısa öyküden çok romanın öncüsü olarak görmüşlerdir. Böliiaüeri arasında ilgi kurup uyum sağlayarak kısa öykü biçimine en çok yaklaşan makô.meler Curn'a'nınkilerdir. Başkalarının ak­sine o, uzun bir süre yazmaya devam ederek yeni biçimi geliştirmeye çalışmış ve yaptığı işin farlanda olduğunu göstermiştir. Ikinci eseri olanfi Vadi'I-Humflm giri­şinde edebiyatın el-Hakiki (Gerçekçi) ve el-Hay{ı/i (Hayali) olmak üzere ikiye ayrıldı­ğını söylemektedir. Bunlardan birincisi Honore de Balzac ve Emile Zola'nın ikincisi Walter Scott ve Alexandre Durnas'ınkidir. Kendisi birinci türde, yani gerçekçi türde ('ala esasi'l-hakika) yazacağını belirtmektedir.

Ancak, onun yaratıcı yazılarına gelince özellikle son kitabı Leyôli'r-Rfıhi '1-Hô 'ir (1912)'deki olgunlaşmış olanları bile yaratıcı bir aniatıdan çok uzak g6z0kmek1edir. Onun bu eseri romantik bir yapıdadır. Bunu, eserinin Şukri 'Ayyad'ın ifadesi ile ' romantizmin patlaması ' dönemine ait olduğu için değil ama duygu yüklü olup daha

80 NÜSHA, YIL: m, SA Y1:9, BAHAR 2003

Page 6: Dergisi Journal of Oriental Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02424/2003_III_9/2003_9_YUKSELA.pdf · 2016. 8. 1. · rini aşın biçimde benimseyerek yabancılaşma. kurtuluşu

SABRİ HAFIZ 1 AZMI YÜKSEL

sonraki T<?mantik eserleri de filzlaca etkiteyeceği için söylüyoruz. Curn'a'nın eserleri konuların çerçevelerini çiımiş ve gerekli havayı estinniştir. Onun SOS}Cl!

adaletsizJikler ve yoksulların sefalerine olan ilgisi ve bunu izleyen duygusallık ve sızlanmalar daha sonraları yazılacak olap birçok romantik kısa öyleünün standart motifi haline gelea:ktir. Omm ilcinci önemli konusu olan aşk .~ı de popüler bir konu olmuştur. KaslDl Emin'in eserlerinden esinlenen (içüncü konusu kadınlara eşit baldan saglama meselesi de daha sonriıki romantik yıızarlar için çÖk ilgi çekici gel­miştir. Sosyal faktörlerden ziyade his ve duygu}ara daha çok. ağırlık verdiği görül­meldedir. Roıııanti.mı daha çok eski biçimlere karşı çıktığı için keı)di yazı. «lrllnfi de makıime kalıplarından kurtarmak istemiştir. ·

Romantizmin Etkileri: Cubran Halil Cubran, 'Ara'isu'l-Muriıc'u 1906'da. el-Muteme"ida'yı 1908'de

yayıınlaınıştır. Öte yandan yine aynı yıllarda Mustafu Lut.fi el-ManfuiUti (1876-1924) oldukça duygusal ve etkili yazılarını 1907'de ei-Mueyyed hastınrken Abdurrahman Şukri de ilk romantik yazılanru 1909'da yayımlamaya başlamışnr. Bu Orünler ara­sında en etkili olanlar Cubran ve Men.faluti'ninkile.rdi. Romantiım geleneksel kalıp­lardan uzaklaştığı için, yeni okuyucu kitlesinin ihtiyaçlan ve değişikliklere karşı du­yarlı olan yazarlar bu «lrlln belli yllnlerini geliştirerek kısa llykilnfin kolayca kabulU için gerekli ön ha.zırlıklarla okuyucuyu hazırlamaya çalışıyorlardı. Cubrfuı. Menfaluu ve diğerleri makfınıe formunu yeni bir kılıkta tekrar firetmeyc çalışmamışlardrr. Onlar ne olduğunun pek farkında olmadıklan yeni bir biçimi samirniyetle ortaya koymaya çalışmaktaydılar. Batı öykü ve romaruru asıl yazıldıkları dillerden okuyarak yada Arapçaya yapılan çevirilerinden tanıyorlardı. Ama onlar Arap kısa öyküsünün öncü· leri olmayı istemeleten çok bir takım düşüncelerin aklarılma gereğinden hareket ede­rek bunu sağlamaya çalışıyorlardı.

Cubrfuı, eserlerini Mehcer'de (Kuzey Amerika) yazdığı halde, olayların geçtiği yer kendi ülkesi olan Lübnan'dı. Bu eserlerin etkisi yakın doğu kısmı başta olmak üzere bütün Arap düııyasında hissedilmelcteydl. e/-Mehcer gazetesinin editörü olan bir arkadaşı tarafindan rivaytit ya da hikôyôt diye adlandırdığı kısa öykülerinde Cubran dilenciden prense, gO.nahkardan evliyaya. kadar toplumun çeşitli katmanlannm duy­gularını anlatmaya çalışmaktadır. Fakat öykülerl. bu duygulan abartarak. zenginin çi­lesini ve aşkın ısnrabmı aşm derecede romantikleşmiş bir şekilde vermektedir. Cubn1n bütün bu işlediği konuları, erkeklerin kadınlara karşı tutumlan başta olmak üzere bütün sosyal ve politik baskılar ile ülkede hfirriyetin yokluğuna bağlamaktadır. Nedim gibi onunda kadınlar hakkındaki göı1lşil erkekler hakkındaki gl:irüşünden ge­nellikle daha olumludur. Onun Hıristiyan din adamlan ve kuruıniarına getirdiği eleş­tiriler Nedim'in riyıikar şeyhler hakkındaki eleştirilerine benzemektedir. Öyküleri he­nüz tam gelişmemiş olup güçsüz ve tutarsızdır, ancak Nedim'inkinden daha entelek­tüel ve olayların akışı ile işlevsel tanımlama ve betimleme bakımından daha derin bir anlayışı sergilemektedir. Ama ya van ve basit öğretisel amaçlan öykülerinin etkinliğini zedelemektedir.

Cubran'ınki gibi ei-Menfu.Hlti'nin eserleri de öncü yazarların eserleri arasında üslup ve duygu gücü bakımından sivrilmekted.ir. Bu onun katkılarının önem.ini., oku­yucu kitlesinin öyküye olan ihtiyacmı canlı tutması bakımından, artırmaktadır. O bu konuda başarılı olmuşbır çünkü yazılarını seçkin yada entelektüellere de~il akıllı sıra­dan insanlara yani halka yönlendinniştir. Onun tanınm.ış eseri el- 'Abarôt'ta (1915) rivayol kasira diye adlandırdığı losa öyküleri ince bir Oslup ve güçta duygular uyandı· ran sözcükler kullanılarak yazılmıştır. İçerisindeki duygusal tahrikler ustalıkla yapı!· mıştır. Ama onun üslup yeteneği eserlerindeki kusur ve eksiklikleri kapatamamalrta­dır. Bu eksikiiider metnin dengesini bo2IDakta ve çeşitli öğelerin uyumlu bir biçimde birleşip bütünleşmesini engellemektedir. el- 'Abardt'ın başansından oldukça etkilenen ayıu ekolün bir yazan olan Mustafu Sadık er-Rafi'i (1880-1937) el-Mesôkin (1917)

NÜSHA. YIL: ID, SAYI:9, BAHAR 2003 81

Page 7: Dergisi Journal of Oriental Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02424/2003_III_9/2003_9_YUKSELA.pdf · 2016. 8. 1. · rini aşın biçimde benimseyerek yabancılaşma. kurtuluşu

MODERN ARAP KISA ÖYKÜSÜ f

adlı kitabındaki Miskine ... Miskine başhklı öyküsü ile ilk olgun kısa öyküyü ol~tur­maya çok yaklaşmıştır. Sosyal dengesizliği işleyen bu öyküde uyumlu bir yapı, güçlü ka.ralcta tanımalan, başlığın ustaca kullanılınası ve olayların makul bir biçimde ge­lişmesi açıkça gözlem!enmeb.-tedir. Ne var ki yazarın süslü üslubu ve gereksiz yere araya girip bir takım didal..-tik mesajlar vermesi öyküyü bo:zmak-tadır.

Abdulilah Ahmed' in (Irak kısa öyküsü uzmanı) Kuttiibu 'r-Ru ya diye adlandırdığı üçüncü grup yazarlar da geleneksel makôme kahbından bağımsız olan aniatı biçimleri denemişlerdir. Çalışmal.annı etkili bir dergi olan Tenvinı '1-Eftôr'da 1909 yılından itibaren yayınlamaya başlamışlar ve başka yayın organlarına da taşarak 1921 yılına kadar devam etmişlerdir. Nedim 'in kısa öyküleri gibi bu yeni tür de genç yazarların hayallerini süslemiş ve başarı dereceleri farklı farklı da olsa bir takım denemelerde bulurım~lardır. el-Muveylihi Hadis 'lsa lbn Hişfİm'da rüyayı edebi bir araç olarak kullanmıştır; ancak Irak kısa öyküsünün bu tÜI deneyimleri olmamıştır. Bunların öykUieri Nedim'inkiler gibi zamanın milli meseleleri ile ilgili ahlaki mesıglar veren didaktik. öyldlleridir. Bu tür öykillerin en gUzel örnekleri Ata Emin'in sonraki ça­lışmalarıdır. Ata' oldukça sade bir kullanmıştır.

Sözü edilen her üç grup, her biri değişik biçimde olmak ılzere, kısa öyldlnün yerleşip gelişmesinde katkıda bulunm~tur.

Kısa Öykünün Öncüleri: . 19201ere gelince bu türele yazma denemesinde bulwıan yazarlıırın çoğunluğu

öykii geleneğini makômenin sınırlan dışına çıkarıp geliştirmenin daha verimli otaca­ğının farkına varmışlardı. Cum'a'nın çalışmalannda (eserlerinde) açıkça gösterildiği gibi makameden uzaklaştıkça gerçek daha iyi bir biçimde aktanlacaktı. Öte yarıdan bu geleneksel antatı biçiminden kopmanın Osmanlının bölgedeki egemenliğinin zayıfla­ması ve Arap dünyasının batı ile olan ilişkisinde yeni bir dönemin başladığı bir za. manda olması bir tesadüf değildir. Birinci dilnya savaşı soncasmda Arap dünyasırun bu bölgesindeki bütün ülkeler İngiliz kolonisi olm~lardı. Bu durum yabancı egemen­liğine karşı yapılan mücadelede ulusal benliğin gelişmesini luzlanc4rmıştır. Zamanın acil çözüm bekleyen politik, sosyal ve killtürel meseleleri hakkında okuyucmıun bilin­cini artırmak için. yazılı sözlere duyulan ihtiyaç bütün bu gereksinimleri ifude edebi­lecek yeni bir yazım türünün gelişmesine hız kazandırmıştır.

Bu türlin öncüleri, hem kısa öykünün biçimsel sınırlamalan hem de işiemek istedilderi konuların niteliklerini biliyorlardı. Bölgedeki sömürge idaresine karşı ya­pılan önemli ayaklanmaların hepsi (Mısır 1919, Irak ve Filistin 1920, Suriye 1920 ve 1922) belirgin bir ulusal bilincin sonuçlan olup modern Arap kısaöyküsünün doğuşu ile yalandan ilgilidir. Ayrıca. bu ayaklanmaların hastınlması bir tür başarısızlık ve büsran duygusu yaratmaktadır ki bu da Frank O'Connor'un ayrıntılı bir biçimde be­lirttiği gibi (The Lonely Voice, London 1963) kısa öykü için bir iletken görevi gör­mektedir. Bu yeni yeni ortaya çıkantürün temsilcileri arasmda şunları sayabiliriz; Fi­listin'de Ham Baydas (1875-1949}, LObnan'daLebibeH!şim (1880-1947}, edebiyatın mehcer boyutunu temsil eden Abdulİnesih Haddad (1881-1950) ve Miha'il Nu'ayme (1889-1988), Arap yakındoğu kültıırel hareketleri ile Mısırdaki karşılı~ arasındaki bağı sergileyen İsa (189?-1922) ve Şihı1te Ubeyd (189?-1961), Mısırda Muhammed Teymür (1892-1921) ve Irak'tan Mahmud Ahmed cs-Seyyid (1901-37). Bu yazarlar, a)nı zamanlarda çalışmalarını geliştirmeye çalışan ama pekte birbirlerinden haberdar olmayarı bir çok yazar arasmda en seçkinleri idi. Bunlar birbirlerinin ya:zdıklarıoa kar­şılık vermekten daha çok, edebi duyarlılıktalci değişikliğe ve yeni okuyucu kitlesinin isteklerine cevap veriyorlardı. ·

Filistin edebiyatmın öncülerinden olan Baydas kendi dergisi olan en-Nefii 'isu'l­'Asriyye (l908-l4)'yi çıkardığında kısa öykü üretme arzusunda idi. lşe Rusçadan çevirilerle başladı, ama çok geçmeden kendi roman ve öykülerini yazmaya başladı. Tabi ki iyi lanıdığı ve çevirisini yaptığı Rus edebiyatından oldukça etkilenmişti.

82 NÜSHA, Yll.: m, SAYI:9, BAHAR2003

------~ .. - ---- -·------·- -

Page 8: Dergisi Journal of Oriental Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02424/2003_III_9/2003_9_YUKSELA.pdf · 2016. 8. 1. · rini aşın biçimde benimseyerek yabancılaşma. kurtuluşu

SABRİ HAFIZ 1 AZMl YOKSEL

Çıkardığı dçrginin ilk sayısına yazdığı girişten, onun roman ve öykünün ne olduğunu, önemini ve: okuyucular arasındaki popUierliğini kavrarlığını görmek mümkündür. Ancak kendi öyldllerini yazınaya ba.'fladığında roman ve öykünün ne olduğunu bilmekle onu gerçelde~tirmek yani yazarak örneklemek arasında çok fark olduğunu göstermiş olayordu. Baıı öylctilerinde gı:tçek ile hayalin fiırkmı tartışmakta, di­~rlerinde ise mitolojik. tarihi, felsefi, pedagojik. sembolik ve hatta sosyal çatılar kwmaktadı.r. Ancak bu deneyimlerinin çoğu. yazarın araya girmesi, sıkıcı eğitsel ha­vası, gereksiz ahlaki mesajlar, sürpriz ve değişikliklerin Stkçayapılması dolayısıyla zedelenmektedir.

Baydas gibi Lebibe Haşim de öncelikle bir çevirmendi ve başarılı bir dergi olan Feıôıu 'ş-Şark (t906-39)'ın editörüydü. Bu dergide bir dizi öykG yayınlamış ve daha sonrada bunları bir kitapta toplamıştı. Yeteneği olmasına ~en, gazetecilikteki hüneri, öykll anlatabilmesi, dilinin sadeliği ve nispeten karmaşık bir planı sürdürebil­mesi onu basit öykü akımının öncüsü yapmıştır. Onun öykiilai daha çok ayrmtıh ve duygusal aşk öyküsü anlatan uzım öykülerin bir özeti gibidir. Ama belirtmek gereidr ki o, öyküyü kadın okuyucularına sevdirebilrniştir.

Okuyucuların sayısıru artının kitaplardan birisi de Haddfuf'ın Hiktiyôtu '1-Mehcer ( 1921) adlı koleksiyonudıı.r. Bunların bir kı s nu Mehcer de, diğer bir kısmı ise değişik süreli yayınlarda basılmıştı.r. Bu öyknler ç.oğunlukla yabancı ülkelere göç etmiş Arapların oralarda, kendi ülkelerinden uzak yerlerde karşılaştıkları sorunları konu edinrnektedir. Ama konulan, beklentiler ilc gerçekler arasındaki zıtWdar ve sıcak ve sevecen memleketlerinden uzaklardaki yaşamın sıkıntı larıdır. Göçmenler. başta etnik değerler ve kadın-erkek ilişkisi gibi uyumda zorlandıkları kültürel furkldıklar yaşa­maktadırlar. Terk ettikleri diyariarın özlemi içindedirler. Bu çalışmanın olumlu kat­kısı, geçmişi idealize edip romantikleştirmek yerine sıla özlemini iğneleyici bir bi­çimde gülmece yoluyla ele almasıdır.

Melzcer'deki yurttaşlarırun aksine, Nu'ayme Lübnan ile olan gilçlfi ilişkilerini sürdürdü ve oranın gerçekleri hakkındaki sağlam bilgilerini ( 19 I 4-25) yıllan arasında yazdığı ilk öykülerine (özellikle es-Sii 'ilı dergisinde yayımlanan) aktardı. Bu öykiUer türün öncülerinin en olgun eserleri ile rahatlıkla boy ölçüşebilir nitelikte olup, sıınıı1sal deneyimin ve uygulama tekniklerinin ne olduğunun anlaşıldığmı göstermektedir.

İlk Önemli Katkılar: Suriyeli iki kardeş 'İsa ve Şibata 'Ubeyd'nin özel bir durumu vardır ki bu da Arap

öyküsünün bir birlik ve bütünlük içerisinde olduğunu ve değişik coğrafi kökenieri arasında kesin bir çizgi çizmenin oldukça mr olduğunu g6stermektedir. Onlar Su­riye'de doğmuşlar ama bir çok Suriyeli entelektüellerin yaptığı gibi, Mısır'a giderek edebi faaliyetlerini orada sürdürmüşlerdir. Daha yetenekli olan 'İ.sıi 'Ubeyd 1919 yı­lında Mısırda yapılan ihtilalin lideri olan Sa'd Zaglill'e ilk kitabını ithafetmişti. An­cak her ikisinin de öykülerindeki karakterler Mısırlı değil de Suriyeli idiler. •isa 'Ubeyd daha yirmilerinde iken ölmüş olmasına rağme.n, bu kısa ama verimli yazarlık döneminde dram, roman, kısa öykü ve edebi eleştiri alanlarında eserler verebilmiştir. Kısa öyküde 'lsa iki, Şih§te ise bir kitap yamuştı.r. Ama her ikisi de kitaplarına ayrın­tılı girişler yazmak suretiyle başlamışlar. Bu girişlerde, yeni bir edebi türe olan ihti­yacı belirterek ülkenin bağımsızlığı ile belli bir ulusal bilinci ol~tıı.rma arasındaki or­ganik bağ ve etkil(:şimi vurgulamışlar ve yerli edebiyatın yaratılması gereği üzerinde durmuşlardı.r. Bütiin bunlar onların, yaratıcı yazın türleri ol~turma çabası olan ilk de­nemeler ve öykü sanatını daha iyi anlama ve kavrama gayretlerindeki eksikliklerin farkında olduklarını göstermektedir. Gelecekteki edebiyatın doğru gözlemler, yaratıcı hayal gücü ve psikolojik analizler üzerine otıı.rtulmasını istemektedirler; yaşam hiç abartıya gidilmeksizin olduğu gibi, bUtOn çıplaklığı ile verilmelidir. ÇUnkll bu lhsan Hanını Mezlıebu '1-Hakika'nın girişinde adlandırdığı gibi realizmdir. Betimleme, ka­rakter tanımlama, dil, diyalog, olasılığın yada gerçeği benzemenin canlılığı, hareket,

NOSHA, YIL: m, SA YI:9, BAHAR 2003 83

Page 9: Dergisi Journal of Oriental Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02424/2003_III_9/2003_9_YUKSELA.pdf · 2016. 8. 1. · rini aşın biçimde benimseyerek yabancılaşma. kurtuluşu

MODERN ARAP KISA ÖYKÜSÜ f.

karakterin motivasyonu açısından onların reali.ırn ·~e öykü sanatı anla)'ışlan ~enılile­rinden öncekilerden çok daha ü~tündü: Kadın-erkek ilişkilerinin aslim ,göstcnnc ve özellikle Hıristiyan çevrelerindeki aile yaşamıiun 'gizli yönlerini ortayaçikanna çaba­ları bakımından onların öyküleri benzerleri diıha önce bulunmayan öykülerdir. On!ar orta sınıfkadınJarın yaşamlarının değişik boyuttarım açığa çık(/Ian ve. kadın öıgürlü-ğün!i değişik yönlerden işleyen kimselerdir. · · ' -

Ama konuları, küçDk bir sosyaf çevrede oluŞan evlilikteki eşler arasındaki uyumsuzluklar ve bunun doğurduğu ciddi sonuçlardır. Ancak onlar, ulusun istekleri ile bireylerin bunları gerçekleştirebilmeleri .arasırıdak:i geril~ıİı, çok evl~likten doğan sorunlar ve şehir ile kırsal kesim arasındaki gerilim, gibi bir' çok başka konuları da iş­lemişlerdir. Öte yandan öykülerinde çeşitli düşünce ve bilgilerini aktıimıak 'için pek çok konu işlemişler ve bu da öykülerinin önemli bir kısmının dengeli ve iyi planlan­mış kısa öyküler olmak yerine daha uzun çalışmaların birer özeti haline gelmelerine sebep olmuştur. .. ·

Yirmi dokuz yıl gibi kısa bir ömür sürmesine rağmen Muhammed Tcymfır genelde Mısır kısa öyküsünün öncüsü sayılır. Avrupa'da üç yıl süresin~ Fransız ve Avrupa edebiyatı hakiondaki bilgisini geliştirerek I 9 I 4 yılındaMısır'a dllndüğünde o, yeni bir Mısır tiyatrosu yaratmak, öykü., roman ve edebi eleştiri alanlinmda yeterli bir ifade biçimi oluştumıakta çok istekli ve heyecanlıydı. Edebi bağımsızlığıiı siyasal ba- · ğımsızlıktan ayrı düşünülemeyeceğinin farkındaydı. Dolayısıyla da milli bir edebiya­tın oluşturulmasının ulusal bir görev olduğunu ve ulusal benliğin şekillerunesine, istek ve amaçlarnun ifudesine yardımcı olacağını biliyordu. Başlangıçta, dikkatinin aslan payını tiyatro aldı; ama hemen sonra 1917 yılında yenilikçi bir dergi olan 'es~Sufor da kısa öyküler yayımlamaya baŞladı ve bu öykiller kendisinin ölümünden sonra ı 922 de ma Tertihu '/- 'Uyıin adlı bir kitapta yayım.landı. Onun yaşamdaki çelişkileri çeşitli yönleri ile yakalamaya çalışan ve gerçek Mısırlı karakterleri anlatan öyküleri yeni yeni ortaya çıkan bu türün amacını açık bir şekilde ortaya koymada önemli· bir rol oy­namıştır; geleneksel pedagojİk rolü aıaltacak ya da tamamen onun yerine geçecek belli birulusal ve manevi fonksiyon. , · .

ÖykÜleri Nedim'in belirlediği konuların dışına çıkınamış olsa bile,' Teymfır öykülerini o dönemde geçerli olan duygusallıktan uzak tutabilmiştir. Dolayısıylaonun eski konulan (toplumdaki alkol ve uyuşturucu tutkunluğu, aile içindeki uytim, çok ih­tiyaç duyulan eneıji ve yetenelderio iyi kullarulamaması, sosyal eşitsizlik; batı yaşam tarzının aldatıcı çekiciliği ve Mısırlıların düşman karşısındaki dağınıldığı) sunuş ve işleyiş biçimi kendisinden öncekilere nazaran sanatsal yönden daha ileri ve cfuha etki­lidir. Ancak öyküleri kendi içsel bellekleri, motivasyonu, gerçek bağlan ve değer öl­çeklerinde bütünlüğü sağlayamamıştır. Daha öncekilerin tamamen göz ıifdı ettiği, olayların geçtiği yerleri betimlerken bile anlatısının doğruluğuna okuyucularını inan­dınnak için onların bildikleri, bar, kahve, sokak ve cadde gibi gerçek yerlere referans vermesine güvenmektedir. Bu da, Wayne Booth'ın 17ıe Rhetoric of Fiction'unda (Chicago 1961, s.3-16) dediği gibi, verdiği olgu ve bilgileriri sorgulanmaksızın kabul edilmesini isteyen yazann okııyucular üzerindeki suni otoritesirıin bulurunayışının ye­rine geçiyor gibi göziikınektedir. Teymftr, geleneksel nesir ve öykü anlatımı alışkan­lıklarından kendini tamamen kurtamııştır. Kendisini buna göt!iren şey, onun yeni de­neyim ve düşüncelerin ifadesi için uygun bir aniatı tarzını istemesi, değişen edebi du­yarlılığı görmesi ve buna bağlı olarak okuyucuların isteklerine karşılık veıinek arzusu olmuştur. Karakter tanımlamalarında, benzerlik ve zıtlığı etkili araçlar olarak kul­lanma. ironiden ustaca yararlanma ve metinlerine mektup, günlük ve i:ıuna benzer şeyleri kullanarak anlatının ufkunu geliştirme açısından öncülük yapmıştır.

Türün son önc!lsü Mahmud Ahmed es-Seyyid bir çevinnendi ve çevirilerini Türkçe'den yapıyordu. Erken ölümüne rağmen çeşitli makaleler, üç roman ve en­Nekebtit {1922), et-Talti'i' (1929) vefl Sac mine':z-Zemdn (1935) başlıklı kitaplarda

84 NÜSHA, YU..: ID., SA YI:9, BAHAR 2003

Page 10: Dergisi Journal of Oriental Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02424/2003_III_9/2003_9_YUKSELA.pdf · 2016. 8. 1. · rini aşın biçimde benimseyerek yabancılaşma. kurtuluşu

toplanan öyküler yazabilmiştir. Bu öykülerin en önemli özelliği koouları ve ça1ılan bakımından yeni bir edebi türü geliştirmek en güzel örneklerini vermek için aşın bir istekliliği yansıtrnasıdır. Son iki kitapta birinci kitaptaki bazı öyküler üzerinde yeni­den çalışarak eksikliklerini giderme, konu ve al.1arış bakunından geliştirmeye çalış­manın teşebbüsleri görülmektedir.

Yeni Türün Olguolaşmas•~ Müttefik güçlerin kazandı~ L Dllnya Savaşından soora ' bagun.sızlık konusunda

verilen vaatler tutıılmamıştJ. Bu durum. ulusal mil.ı:adelelerin yoğıınlaşması. siyasal dfişüncede çoğulcululc ve bir kaç siyasal partinin laırulınasma yt?l açmıştı. Kentsel burjuvazi arasında ortak benlik duygusu ve bireysel özgünlük ve serbestlikler gitgide artıyordu. Yazarlar artık kendilerini birer öğretmen değil de sosyal, entelektüel ve hatta siyasal açmazlar içindeki fertler olarak görüyorlardı. Bu da Arap öyküsünün gelişiminde kendisini Oç belirgin yönde gösterdi: 1 920'lerin düş kırıklığı atmosferinde öykünün olgunlaşmasında gerçekçi e~limin kemaleerişmesi-ve romantizmin cazibe­sini arttırmasında Edebi hareketlerin aktif oldu~ Mısır gibi ülkelerde bu üç olgu bir­birinden ayn ve farklı idi. Arap dünyasının başka bölgelerinde ise, çoğu zaman tek bir yazann eserinde bunlar yan yana. birbirine karışmış olarak görlllmektedir. Dolayısıyla diğer Arap ülkelerindeki karşılıldarına bakmadan önce bu ilç olguyu Mısırdaki olu­şumlarını belirlemek gerekecektir.

Arap öyküsünün olgunlaşmasmda asıl katkıda buimıanlar (Mısrr'da) Mahrınid TeymOr (1894-1973), Mahmud Tahir Uşin (1894-1954) ve 1925 yılında ilk haftalık dergileri olan el-Fecr' i çıkaran Cemci 'otu '1-Medreseti '1-Haaıse'nlıı. diğer üyeleridir. Mahmıld TeymOr, Muhammed TeymOr'un küçük kardeşi idi ve omm yeni bir edebi türü ortaya koymak için gösterdiği çabasından çok etkilenmişti. Fakal o ağabeyinden farklı olarak babalan Ahmed TeymOr' un (1871-1930) saglam klasik kültilıilnden de etkilerunişti. Babaları evinde kendisini sık sık ziyaret eden doğubilimcilerden etki­lenmiş olan geleneksel edebi}'atın ileri gelenlerinden birisi idi. Mahmud TeymOr eserlerini başlangıçta Mübôsstinu '1-Mısri ("Mısırlı Maupassant") takma adıyla yaym­lanmışn ancak çok geçmeden bundan bıka:rak kendi admı lrullanmaya başladı. Büyük bir titizlik ve gayret içerisinde çalışarak. roman ve tiyatro eserleri yanı sıra otuzdan fazla kitap oluşturacak yüzlerce öykü yazdı. Böylece o kerıdi nesli arasında en çok öykü yazanlar arasına girmiş oldu. Mesleğinin ilk yıllarında Avrupa'ya Oç sefer gitti ve bir defilsında İsviçre'de iki yıl kaldı. Bu seyahatler, yabancı dil bilgisini artınna­sında. sanat ve insan hakkındaki düşüncelerini geliştirmesinde yardımcı oldu. Maupassant, Tolstoy, Turgenyev ve Chekhov'un eserlerinden çok etkilendi. Öykü yazmaya büyük bir tutku ile başlamış ve ilk öykü kitabı eş-Şeyh C um 'a'ya yazdığı gi­rişinde öykünün çok yakın bir 2alllanda diğer bütün edebi tilrlerin yerini alacağını söylemişti ancak iki yıl sonra bunu söylediğine pişman olup bu ifadesini düzeltmişti.

O zamanın en üretken öykü yazan idi: 1925-30 yıllan arasında beş öykü kitabı ile bir roman yayınlamıştır. Bu romana birde öykü eklemişti. Fakat öykü dünyası dar, konulan sınırlı ve karakterlerinde ise çeşitlilik yoktu. Bütün b ımiara rağmen çok yaz­ması okuyuculan bu yeni tilre alıştJrmıştır. Bu dönemde yazdığı öylailerin bir ço­ğunda. ihmal edilmiş kederli eşler (kadın) ve servet ve sağlığını şehvet uğruna heba eden havai erkekler gibi ağabeyinin işlediği ana konular işlenmektedir. TeymOr o so­rurnsuz ve kayıtsız kahramanlarıru, asıl motivasyonlanru anlamaksızın bu durumlara nasıl düştüklerini açıklayarak sert ahlaki yaklaşımlar ve alaylarla ele almaktadır. Bu­nunla birlikte ağabeyinin işlediği diğer bir konuyu yani geleneksel şeyhlerin dünyasını işlerken başarılı olmuştur: bir kaç öyküsünde onlara sert eleştiriler getinniştir. Teymiir kardeşler ve onlardan önceki bir çok öykü yazarı, akılcı ve aydın yeni Arap entelektü­elleri ile metafizik: eğilimli geleneksel düşünce tarzına sahip eski nesille arasındaki köklO mOcadeleyi aksenirmektedirler. Entelektüel liderlik peşinde olan bu yeni aydın kesim, eski aydın şeyhterin halktan gördükleri aşırı saygıya artık dayanamıyorlardı.

NÜSHA. YIL: ID, SA Yl:9, BAHAR 2003 85

Page 11: Dergisi Journal of Oriental Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02424/2003_III_9/2003_9_YUKSELA.pdf · 2016. 8. 1. · rini aşın biçimde benimseyerek yabancılaşma. kurtuluşu

MODERN ARAP KISA ÖYKÜSÜ 1

Onları halk yığınlarının kalpterindeki yerlerinden söküp atmak istemişler ve bilgelik ve dindarlık maskesinin gerisinde acımasız, cahil, şehvet düşkünn ve hatta deli kim­seler bulwıduğunu göstermek gibi zor bir görevi Ustlenmişlcrdi.

Böylece kısa öykü, halkı etkilemek için bir araç ve gelenekçi aydın kesimi ve onun sosyal statDsUnU yönetmek için bir silah ()!muştu. TeymOr'un öykülerinde bu konu yanı sıra istek ve fualiyetlerine kulak ttkayan bir toplumdaki genç yazar ve sa­natçıların çıkmazı da işleniyordu. Bu dönemde edebi yetene~ en üst düzeyine ulaştığı öykülcri, el- 'Avde de olduğu gibi karakterlerinin iç dünyalarını keşfettiği öy­ldlleridir. Bu olgun ve iyi yazılmış öykü, torunwıu yaşaımrun OOak ooktast yapıp m­man akışından habersiz bir şekilde, onun şehlrden dönınesiıü bekleyen bir büyükanne hakkındadır. Öyküdeki birey ile prototip arasındaki denge, bu basit durumu karınaşık dinamiklerini anlamayan kimselere karşı hayatın ne kadar acımastz olduğunu gösteren derin ve anlaşılmast güç bir duruma dönüştünnektedir. Burada Chekhov türü bir yak­laşımın etkisi ile Teymfu, öyldlnün çeşitli öğeleri arasındaki hassas dengeyi Icwmalda ve ilaıa edici bir insan karakteri ve doku, yapı ve çatışma bakımından olgun bir öykü durumu yaratmaktadır.

Teymfir'un, kısa öykünün Mısır edebi yaşamında kökleşmesini istemesi, yazın kent dışına yaptığı gezilerde gözlemlediği kırsal yaşamın her yönilnü ve babasını çev­releyen geleneksel aydınların dünyasından anladığı şeyleri kullanmasına neden ol­muştur. Yerel ortarnları kullanmış ama bunların dar sınırlarını aşamamıştır. Ama yine de onun eserleri Arap kısa öyküsünün sanatsal ve düşünsel değerlerini yüceltmiştir. Özellikle ümidini yitirmiş, yaralı ve yenik kişileri tanımlamadaki dikkati öykünün ge­lişmesinde atılmış yeni bir adımdır. Onun öyldlleri, kısa öykilnQn yazarın gerçelderi nasıl bulduğunu anlattığı bir girişe dayandınlmasının önemini azaltmış ve hatta bunu tamamen ortadan kaldıracak bir yolun açılmasmda öncülük etmiştir. TeymOr'un öy~ külerinin dönüp dolaştığı sanatsal sorun öykünün dili, yapısı, kapsamı ve sırurları me­selesidir,

Aslında dil meselesi l9201i yıllarm yazar ve eleştirmenleri arasında uzun tar~ tışmalara konu olan bir mesele idi. Dili, kurgusal edebiyatın yaratıcı bir eserindeki estetik ve yapısal fOnksiyonunun dinamik durumu açısından değil, geleneksel nesir dilinin statik durumu açısından tartışıyorlar&. Teymfir'un, dili anlamın ayrılmaz bir parçası değil de, anlam taşıyan bir araç olarak görmesi onun öykiinlin ne olduğwm ve fonksiyonu haklandaki anlayışı ile bir uyum içindedir. Çalışmalanndaki antatı onun karakter ve eylemler hakkında okuyucusunun bilmesiıü istediği şeyleri 'anlatmaya' dayanmaktadır. O, bir kaç çalışması dışında, okuyucusuna, kahramanlarının üç~ yutlu gösterildiği olaylardaki gelişimlerini sunamamıştır. Ayrıca, kalıram.aıılann duygu ve düşüncelerini daha iyi anlayabilmek için okuyucularını olayların derinliğine de indiremediğinden dolayı onlar yazann tarumlamalarırun do~lugunu inceleyenıe­mektedirler. TeymOr'un dil ve dogrudan anlatımdaki duygusallıgı ve eksiidiideri ge­leneksel okuyucu ile bu yeni edebi türlin arasında bir köprü oluşturduğundan dönemin bazı eleştirmenleri tarafindan övülmüştür. Teymtlr'un çalışmaları (eserleri) bu yeni edebi tllıii güçlenmesinde ve edebi çevrelerin önde gelenlerinden önemli destekler almasında kayda de~er bir rol oynamıştır.

Yeni Ekolün UfukAçıca Rolü: TeymOr'un eksiklikleri" çağdaşı yetenekli Uşin ve Yeni Ekolün üyelerinden bir

grup tarafindan giderilmişti: onların edebiyat sahnesine girmeleri modern Arap öyküsil tarihinde bir dönüm noktası olmuştur. Uşin'in yazdıldan, hem biçim hem de içerik yönünden daha önceki ve çaMaşlarının yazdıklarının doruk noktasım temsil etmektedir. O aynı zamanda modern Arap öyküsünün gelişmesinde belirleyici rol oy­nayan, okuyucu kitlesiıü genişle~en ve o dönemdeki yeni duyarlılığın özelliklerini be­lirleyen, çok yönlü bir edebi gurup olanYeni E kol Un en önde gelen O yesi idi. Bu etkili ekolün yazarlan tamamen Rus edebiyatının büyüsüne kapılınışi ar ve onu temel ilham

86 NÜSHA, Yfi.: m, SA YI:9, BAHAR 2003

Page 12: Dergisi Journal of Oriental Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02424/2003_III_9/2003_9_YUKSELA.pdf · 2016. 8. 1. · rini aşın biçimde benimseyerek yabancılaşma. kurtuluşu

:SA!:SKJ ti.J\J<!L. 1 ALIVII T Ul\.~t:.L.

kaynağı olarak gönnüşlerdir. Kendilerini, ihtilal öncesi Rus edebiyat dünyası ile öz­dcşleştireiek (Filistin'deki çağdaşları gibi) eserlerinden çok etkilenecelderi Pushk.in. Gogol, Lermontov, Turgenyev, Dostoyevsky, Tolstoy, Chekhov, Gorky ve Art.zybashevi okuınuşlardır.

Sosyal ve politik bakımından yönlenmiş olan bu genç yazarlar gurubu Max Weber'in 'ideal tipler' diye adlandırdığı şeyinde farkında .idiler. Bu ideal tipleri ça­lışmalarına aksettirme çabası, onların milli bir öykil edebiyatı ( .. edeb kasasi kavmi") yaratma çağnlarınm temelini oluşturuyordu. HafiBhk dergileri e/-Fecr, onlarm bu yeni düşUhcelerini daha çok kimseye yaymış, yazarları öykü yazmaya yüreklendinniş ve köklü ve saygın dergilerin de öyldileri yayınlamaları için gereken zemini hazırlamış­tır. Edebiyat için yeni eleştiri ölçnleri de koymuştu; eaebi yazılar siyasi ve ideolojik yazıların bir benzeri olmayacak aksine edebi çalışmalarla diğer sanatsal ifade araçları arasındaki ilişkisinin altını çizen bağımsız önemli bir faaliyet olacaktır. Bu çalışmala­nndaki vurguyu. siyasi referanslarından kaldırarak sosyal ve e~tici roiO de feda et­meksizin, sanatsal biçime çekmiş ve yeni bir yerli edebiyat fikrinin oluşmasına yar­dım etmiştir; bu edebiyat yerel durumların belirlemeleri ile sınırlı kalmayıp bu dene­yimin insani yönlerini gösterebilmiştir. Laşin öykü yazınaya çok erken bir yaşta, 192 ı yılında başlamış, fakat ilk öykü denemelerini yayınlamaktan çelcinerek onları 1924 yılının sonlarına kadar olgunlaştınnayı sürdümıüştür. O tarihten itibaren yazdıklannı sık sık el-Fecr de, bu derginin kapanmasından sonra da diğer bazı dergilerde yayınla­mıştır. Öykülerinin büyük bir bölümü, daha yirmi li yıllar sona ermeden gözden düş­roeye başlayan Yeni Ekolün anlayışı doğrultusunda oluşturulmuş olan ilk koleksiyonu Suhriyyetu'n-Nôy 1926'da ikincisi olan Yuhkô Enne ise 1929 yılında yayınlanmıştır. Bu koleksiyonlarda o, tutarlı bir sanatsal bakış açısı geliştirebilmiş ve gurubunun yeni fikirlerini uygulamaya koyabilınişti.

lçine kapalı orta sınıf bir ailenin oğlu olan Laşin. tabii olarak eserlerinde kah­ramanları ve değerler üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu dünyarun dışında yada kenarında kalan alt tabakadan küçük bir grup bulunmasına ~en, onların merkezde yer alma­Ianna hiç müsaade edilmemiştir. Laşin'in dünyasında, alt tabaka karakterleri du:ymiı bir şekilde ve dikkatlice aniatılmakla birlikte onlar açık bir şekilde küçümsenip aşa­ğılanmışlardır. Öykillerinin bir çoğunda olayların geçtiği yer kentler olup buralarda da iki salme üzerinde yoğwılaşmaktadır: birincisi kentteki orta smıfın evlerinin içi ikin­cisi ise kahveler, devlet daireleri ve Kahire'de fulcirlerin yaşadığı kalabalık sokak ve caddelerdir. O, okuyucu kitlesinin büyük bir bölümünü oluşturan orta sınıfin yaşa­mında kısa öyküyil köldeşmesi için, bu edebi tarle şehir yaşamını sosyal yönden ay­nntılı bir biçimde işlernek istiyordu. O, :zamanın sosyal yaşamanın çeşitl.i yönlerini, daha olgun öykülerle, kendisinden öncekilerin işledilderi konulan ele alarak işlemiş­tir. Modem Arap kısa öyküsünün o :zamanki temel konularını işlemesi yanı sıra, şehir ile larsal kesim arasındaki hassas çatışmayı da ele alarak, geliştirip ön plana çıkarmış­tır.

Hadiso'I-Karye; Bir Döoüm Noktası: La.(ın'in başyapıtı Haaısu '1-Karye'si incelenince onun mükemmel bir yapıya

sahip olduğu görülecektir. Bu kitap, okuyucunun, artık öykü denemeleri yapma dö­nemini kapatıp, olgunlaşmasına yol açan bu öyküyQ anlayıp kavrainasını sağlamıştır. Bu önemli bir yapıttır, çünkü hem yerli, gerçekçi ve tutarlı Arap öyldlsUnün doğuşunu ortaya koymakta hem de dikkatini,o zamanki modem Mısır ve hatta Arap dünyasının diğer kısmının içinde bulunduğu kavşağa yani dönDm noktasına, yoğunlaştınnaktadır. Bu kavşakta modemiım ile geleneksel dini düşüncelerin yanı sıra, kentsel görüş ve değerler ile kırsal görüş ve değerler arasında da büyük çatışmalar bulunmaktaydı. Böyle olmakla birlikte eser bu karmaşık meseleleri, yukanda sözQ edilen sonuç çı­karmalar gibi bir tu.zaga düşmeksizin ele alıp işleyebilmekt.edir. Basmakalıp şeyler

NÜSHA. YIL: lll, SAY1:9, BAHAR 2003 87

Page 13: Dergisi Journal of Oriental Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02424/2003_III_9/2003_9_YUKSELA.pdf · 2016. 8. 1. · rini aşın biçimde benimseyerek yabancılaşma. kurtuluşu

MODERN ARAP KISA ÖYKÜSÜ 1

kul larunasına rağmen abartıdan kaçınmakta ve gerçeğin sanatsal sunuşwıa çalışmak­tadır.

Öyk:ü, anlatıcının ben'li anlatımı kullanarak köyde gc.:çirdiği bir gQnü aniatmasıyla başlar. Anlatıcı güzelliği ve tazeliği ile büyüleruniş ama sefaletieri çevrenin sınırsız güzelligine tam bir tezat teşkil eden zavallı köylülerin durumuna şaşınnışnr. Köyl!llcrin bu ·dururnuna acıyıp dertlerini paylaşmak isteyince, kendisini köye davet eden arkadaşı onunla alay edip onu duygusallıkla suçlar. Hemen başlangıçtan itibaren öykü bu iki karşıt görüşü ortaya koymakta ve öykn boyunca da bu görüşler arasındald gerilimi sürdürmektedir. Bu da öyküye kabul edilmelerini ııoğlamok ve okuyucunun dikkatini çekmek için çeşitli görüşlerin birbirleri ile yarıştığı çok sesli bir anlatım tar­zını kazandırmaktadır. Akşam olunca, hayali kırsal yaşam ile köylerdeki gerçek ya­şam hakkındaki bu iki zit kentsel g5riiş, köylülerin tek eğlence türü olan akşam soh­betlerine, iki şehirlinin katılınası ile tartışılmaya açılır.lşte burada öykü. esas öykü ile o akşam anlatılanlar arasındaki etkileşim le başlatılan çok yönlt1. girift bir aniatı biçi­mini kullanmaktadır. Bu iki öykü. şehirli iki ziyaretçi ile geleneksel aydm önderi tem­sil eden köylülerin dini imam arasındaki fikir ayrılığı aracılığı ile, bir biri ile çatış­maktadtr. Köy yaşamı ile ilgili tamamen farldı bir görüş ileri sQnnekle kalmayan imam, içeriden öyküler anlatmak suretiyle öykü içinde etkili olmak vetanınmak iste­mektedir. Kırsal ve kentsel aydınlar arasındaki çatışma (bir bakıma, gelenekselcilerle yeni yeni ortaya çıkan aydınlar arasındaki çatışmayı temsil etmektedir) öyküdeki iki ayn öykünün bir biri ardınca anlatı lması yoluyla yapısal bir düzeyde aksettirilmekte­dir.

Laşin, ild nedenle bu öyküye Hadisu '1-Karye ("Köyün Konuşması") adını

vennektedir. Bunlardan birincisi, okuyucunun dikkatini, öykünün yapısının özünü oluşturan akşam sohbetlerine çekmek. ikincisi ise metnin üçte birinden fuzlasını aş­mayan ve öykünün içsel kurgusunu oluşturan zina ve öç alma trajedisi yerine, aniatı başında, seyrinde ve sonundaki konuşmaları vurgulamak ve öykünün asıl konusunun bunun olduğunu belirtmektir. Onun, hem kentsel ve kırsal anlatıcılar arasındaki güç çatışmasına hem de öykünün asıl kalıramanının trajedisine ilgi duyması bunun böyle olduğunu göstermektedir. İşte olayın içine giren ve öykü içindeki çeşitli çelişkiler ve aksini iddia etmelere şekil veren bu konuşmadır. Öyküdeki asıl yapı öğelerinden biri öne sürülen savtarla kendini özdcşleştirmektir. Laşin'in dahiy§ne bir hareketi ile kah­raman köylülerin desteklediği bir kişi olmakta ama aynı zamanda ondan kopup ayrila­bilmekte ve ona tepeden bakarak sosyal merdivenleri çıkabilmek için sarf ettiği gü­lünç çabaları ile de alay edebilmektedir. Anlatıcı, yenilik isterken, heyecanlı ve sami­midir ama. hayatını mahvedip köylüleri kandırarı şehirli kimselerin yaptıkları açısın­dan bakıldığında, ne kadar erdemli olursa olsun sadece konuşmanın bir anlamı yoktur. öte yandan anlatıcının görüşlerini ortaya koyuş biçimi, köylnler bir yana, şehirli arka­daşının bile anlamada zorluk çektiği bir biçim olup derdini iyice anlatarnamaktadır ki bu da, yeni aydınların kendi toplumlannda etkili bir rol oynayamadıldarının bir belir-tisidir. ·

Öykü, zengin, üslupta ekonomik ve iki belirgin ldlltilr arasındaki çatışmarun derin bir analizini yapan bir yapıdadtr. Laşin sanatsal bir denge kurarak kelimeleri şiirsel ölçülere varan bir değerde kullanmaktadtr. Olay ve karakterleri anlatmak için değişik ışıklar saçan hatırlayıcı. fikir verici semboller kullanılmaktadır. I..aşin, salınenin anlatımını, imatar yoluyla olay ve karakterleri zenginleştinnek ve öykü unsurlarını bütünleştirebilmek için kullanmaktadır. O, bu ve diğer bir çok öyküsOnde, özellikle zıt karakterler ve metin içindeki karmaşık ilişki ağında olmak üzere insana alay gibi ge­len kötü rastlantı öğelerini kullanmakta ve yapıda bir denge ve paralellik kumıal.:ta­dırlar. İki değişik karakter grubu arasmdaki kutuplaşma. okuyucunun metindeki anlam katmanlarını kavrayabilmelerini sağlayan, öykü içerisindeki temel karakterler benzer ve zıtlıklarını ortaya koyan dikkatle işlenmiş bir ağ ortaya koymaktadır. Öykü, yazarın

88 NÜSHA, Yll.: ID. SA YI:9, BAHAR 2003

Page 14: Dergisi Journal of Oriental Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02424/2003_III_9/2003_9_YUKSELA.pdf · 2016. 8. 1. · rini aşın biçimde benimseyerek yabancılaşma. kurtuluşu

SABRİ lfAFIZ 1 AZMi YÜKSEL

girişini anlatıya entegre etmek için çok ikna edici bir çabayı .ortai,ı koymaktadır ki bunu da yazarın girişini, hem öykünün yapısı, hem de dokuswıun ayrılmaz bir parçası yaparale işlevsel bir hale getirmek suretiyle yapmıştır.

Romantik ve Gerçekçi Normlar Arasmda Bocalama: 1920'1erin sonunda Teyını1r ve Laşln'in eserleri Mısır'daki Yl!rli Arap öyküsünün

oluşum dönemini tamamlatmıştır. Tcymfır romantik öykünün temellerini atarken, Laşin gerçekçi öykünün kesin kurallanın koymuştu. Ancak Arap dünyasının diğer lasımlannda kısa öykünün olgunlaşıruısı bir kaç yıl sonra oldu. Bu edebi türün ge­lişimi: Arap yakın doğusu ve Irak'ta, Teymfır'un eserlerinde olduğ4 gibi, gerçekçi ögelerin büyük ölçüde duygusallık ve romantizmle karıştığı bir yol izledi. 1930'1u yıllarda hiç bir Arap kısa öykü yazan, 1929 yılında yayımlanan Laşin'in başyapıtma rakip olma bir yana ona derıle olabilecek bir eser verebilrniştir.

1930'larda Irak'ta ca•fer el-Halili, yO.zyılın başlangıcında Misır'da yazılan öykü! erin benzerlerini yazmaya devam etti. Bmılar, geleneksel koıru1ar ve öykli arıla­yışlanna dayanmakta olup, Arap halk geleneğinden kaynaklanmaktadır. Ancak Zunlin Eyyfib ( 1908-88) ve Abdulhak Fadıl (do. 1910) •ın 1930 yıllardaki eserleri TeyınCır'un eserlerindeki hem içerik hem de şekle çok şey borçludur. Fadıl ve Eyyfib sırasıyla 1934 ve 1935 yıllannda öykülerini yayımlamaya başladılar, ancak ikincisi daha üret­kendi ve 1937-1939 yıllan arasında altı öykü kitabı yayımladı. Mısır'daki emsalleri gibi onlar da Rus edebiyatından etkilerunişler, ve eserlerini uzun girişlerle mazur göstermeye çalışmış'lardır ki bu da özellikle Eyyüb'un bir çok eserinde olduğu gibi eserlerini kısa öyküden daha çok edebi denemelere yakın olmasına sebep olmuştur. O, siyasi meseleler, ahlak bozukluğu, akraba kayırma ve ikiyüzlülük konulan ile yakın­dan ilgilenmiş ve bürokrasiye şiddetli saidıniarda bulunmuştu. Memleketin kıymetli varlıklan olarak görüp durumlannı iyileştirmek için köklü değişiklikler istediği iki ezilmiş grubun (kadın ve köylüler) meselelerini aynı anlayışla ele almaktadır.

Teymfır gibi bu yazarlar da, kısa öyküyü sanatçı ve yazarların toplum içindeki sayguılıklannı artırmak için kullanmışlar ve yeni yeni ortaya çıkan aydınlan çok olumlu bir değerlendirme ile ele alıruşlardır. O dönemde kendisinin en iyi öykü kolek­siyonu olan Burc Bcibil'de (1937) Eyyiib, karakterleri inceleme ve onların ınotivas­yonlanru analiz etme yeteneğini göstermektedir. O, bunu Dostoyevsky'yi okıımasına borçiudur. Uk öykülerinin bir Ç{)ğunda, diyalog ve ilkel betimlemelere fazlaca güve­nilmesi, yazann öyküdeki varlığına fazlaca önem vermiş ve öykünün etkileyiciliğini zedelemiştir. Eyyüb'wı çok eser vermesi daha az üreten Fadıl'ın olgun eserlerini göl­gede bırakmıştır. Zeki bir eleştirmen olan Fadıl, yazarlığının ilk dönemlerinde, hemşerisininkilerden daha tutarlı eserler vermiştir. Fadıl'ın akıcı dili ve diyaloglardaki ustalığı, daha olgun öyküler yaratmada, tanımlamalarmda daha tutarlı olması ve kur­gularının motivasyonunun inandırıcı olmasına katkıda bulunmaktadır. İbrahim Abdulkadir Miizini' nin öykülerinin etkisinin kolayca görüldüğü onun ince m izah duy­gusu, sosyal reform mesajları verme yükünden kurtannıştır. Belki de Tevfik ei·Ha­k:im'in etkisinde kalarak, mitolojik öğeler de kullanmıştır. Bu da omm ilk kitabı Mizah ve md Eşbeh'teki bir çok öyküniliı aniamca zenginleşmesini sağlamıştır.

Suriye'de Subhl Ebü Garum'in ilk kitabı Eğdni'I-Leyl (1922), Cubrfuı ve Haddad'daki romantik havayasadik kalmış ve Suriye'nin bağımsızlığı ile ilgili milli meseleler hakkında fikirleri işlemiş de, daha öncekilerin ilkel öykülerini daha ileri götürüp gelişticememiş tir. 'Ali Hakk1 (1911-84), Ra bi' ve Harif( 1931) ve Muhammed en-Neccdr, Kusur Dimaşk adlı kitapları ile Suriye'deki öyküyil ileri götürerek, daha özenle ele alınan bir aniatı türü haline getirmişlerdir. Onlar, sosyal gerçeklerin değişik yönlerini keşfedip, Şam orta sırufinın günlük yaşamını konu edinerek, amacına daha bir yaklaşan yerli bir kısa öykü üretmeye çalışmışlardır.

Filistin'de l930'ların en önemli öykü yazarı Necati Sidki (d.l905) olmuştur. Kendisinden önceki Baydas gibi o da mesleğine bir çevirmen, eleştirmen ve Rus ede-

NÜSHA, YIL: In. SA YL'9, BAHAR 2003 89

Page 15: Dergisi Journal of Oriental Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02424/2003_III_9/2003_9_YUKSELA.pdf · 2016. 8. 1. · rini aşın biçimde benimseyerek yabancılaşma. kurtuluşu

MODERN ARAP KISA ÖYKÜSÜ I

biyatı öğrencisi (Moskova Üniversitesinden mc:ı:ımdur) olarak başlaı:ruş olup birkaç dili iyi bilmektedir. Uzun aralıklarla ve az öykü yazmış olmasına rağmen o. f:ilistinli­lerin kafularını milli meseleleri ve Avrupalı siyonistlerin o bölgeye akışlarını öyküle­rinde işlemiştir. Geniş kültürü ve edebi teknikler hakkındalci ayrıntılı bilgisi olmakla birlikte, öyküleri sanatsal tutarlılıktan u.z:aktır ve öykü yapısı ve tanımlamaları zama­nının çok gerisinded.ir.

Lübnan'da Halil Takiyuddin'in çalışmaları, t930'larda bu türün gelişmesinde en önemli katkılar olarak görülmektedir. Bu, çağdaşı MarUn 'AbbUd'un (Ulbnan kırsal kesim folldorundan esinlenerek skeç ve didaktik öykü karışımı t1lrllnde yazınaya devam etmiştir) ilkel çalışmaları ile karşılaştırıldığında ve yine o dönem yazarlarından çokyetenekli Tevfik Yüsuf'Avvad'ın (191 l-1989) eseri ortaya çıkıncayakadar, doğ­

ruydu. Takiyudd"ın'in çalışmaları, göç eden LObnanlılar ve onların ana yurtları arasın­daki ilişkilerini iyi kavrayıp işlemesi bakımından önemlidir. Sevgiliye olan aşkla va­tana olan aşk arasındaki karşılıldı etkileşimi yeni bir boyuta taşımıştı r. Birçok yurttaşı gibi o da dilin li ri k yönüne daha fazla e~lmiş ve dağ köylerindeki yaşamın sıkıcı lığını telafi için hayal gücünü kullanmıştır.

Öykii Eğilimleri ve Sosyo-Politik Gerçekler: TOrün oluşma dönemi tamamlandıktan sora. bu yeni yeni oluşan biçimi, göıilş ve

dilşOncelerini ifade etme aracı olarak kullanmaya çalışan yazarların sayısı hızla artmaya başladı. Bunun yanı sıra değişik ok'Uyııcu kitleleri oluşmuş ve basılan öykü sayısında da artışlar olmuştur.

l930'dan 1960 yılına kadar geçen devrede Arap dünyasında bir takım çatışma ve zıtlaşmalar ortaya çıkmıştır. Bunlar, bir takım önemli savaşları da içeren 1 930'ların ekonomik krizi ile başlayan sosyal ve politik ayaklanmalar yanı sıra. çeşitli ulusal ve yurtsever hareketler ve bölgenin tümünde büyüyen düşünce ayrıJıkları ve çalkalan­rnalar~ kaynaldaruyordıL Bu dönem tarihi olaylarla doleydu; olayiann artırdığı ba­ğımsızlık emelleri boşa çıkmış ve yerini acı ve ısnraba terk etmişti. Mısır, Irak ve Fi­listin' de ayaklanma ve isyanlar olmuş, siyasi adam öldürmeler artmış, rüşvetçilik yaygınlaşmış, Filistin'in yitirilmesi dolayısıyla çıkarı bir sürü sorun, milli ve solcu ideolojiterin ortaya çıkışı ve sorunlu siyasi bağunsızlıldar. Bu dönemin son ıamanla­nnda, bir birini izleyen askeri müdahalelere sebep olan, ordunun siyasete karışması gittikçe belirgin bir hale gelmiştir.

Dönemin sosyo-politik temel gerçelderi ile Modem Arap Öyküsünün yönlendiği üç edebi eğilim arasında bir benzerlik var gibi gözükmektedir. O sıralardaki birkaç azınlık hükümetin temsil ettiği köktenci siyasi çevreler bulunmaktaydı. Onlar, popOler ~msızlık ve sosyal değişiklik istelderini göz ardı etmeyi seçmiş ler, işgalci güçlerle uzlaşmışlar ve statükoyu benimseyerek, birtakım baskıcı önlemler alınmasını yada uyulmayacak sözler verilmesini gerektirecek bile olsa, kendilerine büyQk çıkarlar

sağlamışlardır. Ikinci siyasi güç de, Mısır'da Vefd partisinin temsil ettiği milliyet­çilikti. Suriye ve Irak'taki benzer hareketler, dinaminnleri, reformİst ideolojileri ve siyasi, ekonomik ve kültürel bağımsızlık tutkulan ile öne çıkıyordiL ÜçüncOsü, radi­kal öğrenciler ve küçük çoğu zaman da gruplar ayrılmış solcu aydınlar tarafindan temsil edilen isyankar, popüler hareketti. Bunlar, mevcut kunıınlann yapısını redde­diyor ve kendi politik görüşlerini daha büyük bir destek sağlamak için çeşitli işgalci güçlere kızgınlılannı yöneltiyorlardı. Onlar birlik sağlayamamışlardı, ama birçok yeni düşOnce ve idealler sunmuşlar ve bazen de bunların bir kısmının radikal uygulamasını yapmışlardır Id bu da büyük bir faaliyet ve canlılığa yol açımştır.

Bu Uç sosyo-politik güç, üç değişik ulusal benlik anlayışını temsil etmekte ve çağdaş Arap öyküsündeki üç temel edebi eğilimle paralellik göstermektedir. Birincisi, bu türün en üretken öncü yazarı olan Mahmud TeyınCir'un eserlerinin tabii bir ürünü idi, ancak 1930'1arın en etkili öykü yazarı Mahmud Kamil'in eserlerinde duygusal yöne doğru önemli bir ivme kazanmışhr. Şukri Ayyad'ın söylediği gibi Kamil, sosyal

90 NÜSHA, YIL: llL SA Yl:9, BAHAR 2003

Page 16: Dergisi Journal of Oriental Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02424/2003_III_9/2003_9_YUKSELA.pdf · 2016. 8. 1. · rini aşın biçimde benimseyerek yabancılaşma. kurtuluşu

SABRİ IlAFIZ 1 AZMİ YÜKSEL

ve siyasi .statükoyu kabul eden hatta ondan yararlanan orta sınıflan kimselerin bulun­duğunu ortaya koymak-tadır. Bunlar, yeni burjuva ~amlarının tadını çıkarmaya baş­lamışlar ve bir tür behcit Fransız-Arap yada İngiliz-Arap mentaHtesi geliştirerele Batı idealini benimsenıişlerdir. Kiimil, ilham ve şöhretiru bu yeni sınıftan aldı; yazılannı, onlara ve on larm ayncalıklarmm hayallerini ktmm fulcir kesime yönlendİrmiş ve onlar için 'Arap aşk öyküsü' dediği şeyi icat etmiştir. ikinci edebi itici güç de Arap kısa öy­küsünün bir tutarlılık ve olgunluğa erişmek yolunda tabii gelişimin devam edişi idi. Bu yaklaşımın genel prensipleri iz!~iş. ulusal benliğin çeşitli )'I'Jnleri ortaya çılcarı­ıaralc, bu yöndeki d!lşler, istek ve arzular dile getirilmiştir. Bu eğilim, Laşin'in seçkin katkıları ile zirveye ulaşan l920'1erin 'Yem Ekol' ün mensuplarının çalışmalarında ay­nntılı bir biçimde ele alınıp geliştirilmesinde görillcH!ğli gibi, gerçekçi bir çerçeve içe­risinde katkıda bulunmuştur. Dolayısıyla bu ekolün, en genç ama. en yeteneldi üyesi Yahya Hakk:i'nin (b.l905) çalışmaları ile başlayıp, Arap dOnyasındaki bazı yeteneldi ya:zmları tarafindan devam ettlrilerek geliştirilmesinde şaşılacak bir şey yoktur. Çağcıl öykünün gelişmesine yol açan üçüncü eğilim ise, ilham aldıkları sosyo-politik ger­çelder kadar bölük pörçük ve dağınıktı. Sezgileri güçlü olan öncüleri, birkaç yeteneldi yazarın üzerindeki devamlı etkilerine rağmen, tabü olarak dönem boyunca kenara itilmişlerdi.

Romantik Öykü: Arap öyküsünde romantizmin doğup gelişmesinin 1930 ve 1940'1ı yıllara

rastlaması sadece bir tesadüf değildir. 1930'1arın kasvetli ve ulusal ernellerin gerçek­leşmesi için uygun şartları oluşturamamas ı, bazi romantik konuların gelişmiş için uy­gun bir atınosferdi. nk sanayileşme denemeleri zayıf kalmış ve insanların ne hayal gücünü kaınçılayabilmiş ne de yeru bir döneme girme havası estirebilmişti. Ulusal bi­lincin uyanması ve bunun sonucunda ulusal gayretin yaygınlaşması, gerçekçi smruşla etkisi hafifletilmemiş sanatsal bir ifude gerektinniştir. Gerçekçi sunuş, böyle bir hare­kete çoğu zaman ters düşmekte ya da en azından etkisini azaltmaktadır. Kültürel bo­yuta ise, yeru. klasisiını. özellikle şiirde, :zaten zirveye çoktan ulaşmış ve çöküş döne­mine başlamıştı. Realizm, gün geçtikçe artan okuyucu kitlesinin dikkatini çekemiyor ya da, mutlu bir şekilde sona erip, okuyucudan ciddi isteklerde bulıınmayan kurgusal edebiyata karşı olan susuzluğunu gideremiyordu.

Tabiatı yüceitme ve güzelliğini canlandırma, kısa öyküde egemen bir d!lşüncedir. Bu romantik düşünce, Arap yazarnun memlekc:tine olan derin tutkusunu alev­lendirınelde kalmamış, aynı 23IIlanda bağımsızlık mücadelesinde okuyucunun milli duygulan nı güçlendinneye de yaramıştır. Okuyucu yeni bir etkinlikte eğitmiş ve etrafi ile olan ilişkisim güçlendiımiştir. Bunun doğal sonucu olan, sanat ve sanaıçıyı yü­celtme hem Arap toplumundaki sanat ve sanatçının konumuna karşı bir tepki hem de Batı romantizminin büyük etkisinin bir ürünüdür. Bilindiği gibi, Batı romantizmi sa­natçının üstün yeteneğim vurgulamış ve sanatın fonksiyonunu. insan beyninin çeşitli yönlerilli keşfetmek ve akli düşünce sınırlarının ötesinde olup sıradan insanın algıla­yamadığı kainatı algılayabilmek olarak görm!lştllr. Romantik yazıların kahramanı, hem bilinmeyen dOnyayı keşfeden hem de bu dOnya ile okuyucu arasında k.ahine ben­zer bir aracılık yapan ya:zmın bizzat kendisidir. Duygunun, geleneksel kabul edilebilir ölçütterin dışına çıkarak abartılmasına duygusallık denmektedir. Arap kısa öyküsün­deki duygusallık. genelde duygusal tepkilerin özümlenememesi ve bu duyguların ya­ratıcı eserin mantığı ve iç kuralları çerçevesinde haklı gösterilmeye çalışılmasının bir sonucudur. Romantik kahraman içinde yaşadığı ve çalıştığı topluında yeterince tatmin ederneyeceği duygu düşünce ve hayalleri olan bir kimse olarak gösterilmektedir. Do­layısıyla, beklentiler yerine gelmediği zaman acı ve üzüntü yaygı.nlaşmakta ancak, umutsuzluk ve çaresizliğin en sıkıcı olduğu bir zamanda yazar, mevcut ahlak anlayı­şının fistfinde yeni bir ahlak ölçeği ile, kendi hayalinden bir ip ucu vermektedir. Buna rağmen, romantik kahraman bir vaiz değildir, o kendi düşleriru gerçeğe tercih eden ve

NÜSHA, YIL; Jll, SA Yl;9, BAHAR. 2003 91

Page 17: Dergisi Journal of Oriental Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02424/2003_III_9/2003_9_YUKSELA.pdf · 2016. 8. 1. · rini aşın biçimde benimseyerek yabancılaşma. kurtuluşu

MODERN ARAP KlSA ÖYKÜSÜ I

kurtuluşu çoğu zaman aşkında ya da sanatında bulan bir kimsedir. Onun aşkı ve: sanatı belli bir amaca yönelik araçlar olmayıp kendileri tek başlarına birer amaçtır! ar. Ne ya­zık ki güzelliğin peşinde olduğunu söyleyen Arap romantik kısa öykü yazarı, çoğu .zaman kendi eserinin bölümleri arasındaki plan, düzen ve ilişkileri gözden kaçırmak­tadır. Ama, estetik değerler ve duygu katmanlarrm kelimelerfe ifiıde etmeye oldukça önem göstermektedir.

Modem Arap öykOsOnde Oç kategori belirlemek mOmkOndür. Birincisi, romantik duyarlılığı oluşturarak geliştirmeye çahşan daha ciddi romantik eserler, ikincisi öyküyü daha geniş bir okuyucu kitlesi orasında popüler hale getirmeyi amaçlayan ticari türden olanlar, üçüncüsü yanlış bir şekilde sosyal gerçekçilik olarak bilinen sos­yalist romantiklerin eserleridir. Birinci kategoride, romantik düşünce sisteminin ge­lişmesi, genelde Arap öyküsünün gelişiminde izlediği yol, özelde ise gerçekçi eğili­min izlediği yoldan ayrı düşünülemez. Bu kategorideki eserler bu yeni edebi türün hem biçim hem de içerik açısından katlada bulumnuşlardrr. Bunlar, aynı zamanda bi­çirnin alanını genişletip Arap okuyucusunun kültürel yaşamında kökleşmesini iste­miştir. Çiinkü. bu kategorideki romantik öykünün amaçları, realistik olanlarınk:ine benziyor ve dolayısıyla bu amaçlar örtüşiiyar ve bir çok yazar da fark gözetmeksizin her iki kategoride de yazıyorlardı.

Bu kategorideki eserleri, Mısırlı yazarların eserleri, özellikle de Mahmud Teymiir'un öyküleri ile birlikte ele almak uygun olacaktır. Bu, bize romantik ve ger­çekçi değerlerin örtüşmesine güzel bir örnek olabileceği gibi romantizmin, Arap kısa öyküsünün gelişme döneminden beri bulunduğunu gösterecektir. Teymür'un öyküleri 1930 ve 1 940'1ı yıllarda eski modeli tamamen terk etmeksizin önemli değişikliklere uğrarnışnr. 1 920'lerin didaktik havası ve sosyal boıııklukları betimleme girişimleri yavaş yavaş kaybolmuştur. Bunların yerine okuyucu. güzel doğa salıneleri ve yüce tutkuların zevkine vardırma çabası almıştır. Sevgi, güçlü romantik değerleri bulunan başka ikincil konuların etrafinda döndüğü bir eksen olmuştur. Sevginin temiz ve saf olması, bir çok aşk öyküsünde duygusal ilişkinin ön şartıdır; çünkü o, cinsel ilişkiyi günah, ahmakJık, çirkinlik ve bayağılıkJa ilişkilendirmekted.ir.

Aşk konusu ile yakından ilişkisi olan diğer bir konu da. Teymür'un demik romantik düşüncelerden açıkça etkilenıniş olan, sanat ve sanatçıyı ele altştır. Teymfir'un eserlerinde romantik konuların ortaya çıkışı, onun ilk eserlerindeki orta ve alt sırufların yerine, bir grup aristokrat, sanatçı aydın ve az sayıdaki aşırı karakterleri koymasıyla eş zamanlı olmuştur. Bu da, tabiat giizelliği gibi beğenilerini ifade edebi­lecek kimselerin takdir edebilecekleri romantik konulan işieyebilmek için neredeyse znrunluydu. Tabiat, sevgi, hürriyet ve alıengin sembolüdür, dolayısıyla tabiattan uzaklaşmak dayarulmaz olup, her zaman çirkin ve maddi olan şehre götürür.

Diğer bir romantik öykü yazan da, öyküye siyasi bir boyut katmak isteyen Muhammed Emin Hassı1ne (1908-1958?)'dir. Kendisi, es-Siyôsetu '1-Usbü 'iyye'nin 28 Haziran 1930 tarihli nüsbasında basıl~ 1930 edeb1 bild.irgeye (ed-Da've i/ô Halid Edebi n Kavmi/Ulusal Bir Edebiyat Ortaya Koymaya Çağn) imza atan altı kişiden biri­sidir. Bir çok çağdaşı ve meslektaşlannkinde oldu~ gibi omm romantizmide milli­yetçilik havasıyla tarumalctadır. Avrupa'daki tabiatın güzelliğinden hoşlanan ve Ulb­nan dağlarına neredeyse tapan TeymOr'un aks\ne HassOne Mısır'ın pastoral köy man­zaralarını betimleme ve oraların dinsel yaşwrunın büyüsünü ortaya çıkannadan zevk alıyordu. Onun öyküleri, kırsal Mısır'ın gii.zelliğini yüceltiyor ve bunu da güçlü bir dini havayla birleştiriyor ve böylece de kahramanı avutup trajik talihsizliğine dayana­bilmesini sağlıyordu. Bir çok romantikle olduğu gibi, onun rüyalan da gerçeğin tam aksidir (tersidir) ve tabii olarak ta gerçekle yO.z yüze geldiğinde param parça olmal-ta­d ır.

Romantizm, doruğuna ulaşmak için, yetenekli ve üretken bir yazar olan Sa'd Mellivi'yi (1916-1985) beklemek durwnundaydı. Şahira'da romantik kahramanın

92 NÜSHA, YIL: m, SA Y1:9, BAHAR 2003

Page 18: Dergisi Journal of Oriental Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02424/2003_III_9/2003_9_YUKSELA.pdf · 2016. 8. 1. · rini aşın biçimde benimseyerek yabancılaşma. kurtuluşu

SABRİ HAFIZ 1 AZMl YÜKSEL

tam ve tutarlı bir tanımlaması vardır; o, sadece düş ve bayallerle dolu bir masum.~ ~ı. korkunç bir atmosf~:r ve bozuk bir tophnnla yüz yilzekalan çok yetenekli, sezgisi giiçUl duyarlı bir sanatçıdır da. Diğer önemli etkileşim de sanatla aşk arasındadır çünkü Şahira, bazen etkili ve dokunaklı bir biçimde, romantiznıjn sevilen iki konu­sunu bir araya getirm.ektedir. Buna ilaveten aşk, romantisiım.le ya da başka bir ro­mantik konu ile ilişk:ilendirilmelcte ve bununladahaönceki aŞk ilişkileri verilmekte ve sevecen bir şekilde am lmaktadır. Çocuğun dünyaya bakışı ile yetişkinin dilnyaya ba­kışı aıasıiıdalci fiırklılık MdOO'nin işlediği temd l--onula:rdaiı. birisi olup, romantik başkaldırı konusunu çok sevmclctedir. Onun öyldlleri hoşnutsuzluk ve yabancılaşma . duygularını vurgulamakta ve bunları, gerçekleşmesi ınii.ınldin olmayan hayalleric karşı konulmaz yok etme arzulan {kendi kendini yok etme dalül) arasında gidip gele­rek Byron türü bir kahramaola ilişkilendinııelcıedir. ~ romantiktc olduğu gibi Mekk~vi de çogu zaman yOceltti~, canlandırdığı ve bir mutluluk ve Omit kaynağı ta­biata aşıkttr. Ama o, eserleri, romantik düşüncelerin tutar!Jlığı ve yapının gQçlendiril­mesi hususunda devamlı ve önemli bir gelişme gösteren tek romantik yazardır.

Suriye'de Muzaffer Sultan (ö.l913), Muıid es-Siba'i (ö.I914}, Bedi' Haleki ( ö. I 922) ve Ulfet U mar el-idiibi (I 9 12)'nin öyküleri, Hassfuıe'nin va1anperverlik an­layışını, İdlibi'nin ilk iki kitabmı tanıtan Teymiir'un romantik duyarlılığı ile birleştir­mektedir. Vatanperveri ik öğesi, onların eserlerinin önemli kısımlanndan birini oluş­turmaktadır. Öyleki Bedi' Haleki'nın çok okunan ve etkili kitabı et-Turlibu'I-Hazin temel konusu olan Filistin meselesi etrafinda dönüp durmaktadır. Bu üç yazann öy­küleri, hem sosyal gerçekleri yansıtmak isteğini hem de kısa öyküyü didaktik, ahiakl ve vatanperverlik amaçlar için kullanma ihtiyacını sergilemektedir. Onlar, çogunlukla Mısır'daki meslektaşlarının işledikleri konuları işlemektedirler. Bununla birlikıe onlar milli meseleleri vurgulamaktadular. el-İdlibi, k.adınlann kaygılannı işlemiş veoolann, ince ruhlu ve romantik diişlere sahip olmalarına karşın, sadece var olduklannı. ya­şamlarının pek anlamlı olmadığını göstenneye çalışmıştır. Kendisi, Suriye ve Arap yakın doğusunun di~er yerlerinde yaşayıp büyümeye devam eden. duygu, doku ve hava bakımından zengin ama yapı balaınından zayıf olan kadın yazarlar geleneği başlatan kişidir. Yol göstericisi Teymfir gibi kendisi de üst tabakaya hitap etmiş olup, onun yitip gitmekte olan sosyal merasim ve normlara olan ilgisi. öykülerine belli bir sosyal renk katmış ve onları geçmişin degerli belgeleri haline getirmiştir.

Romantik ekolün en önemli Suriyeli öykü yazarı Abdusselam el-'Uceyli'dir (d.l919). Kendisi 1940'1arın başlarındayazınaya başlamış ve Arap dünyasındaki dik­katli okurların ilgisini çekmiştir. 1948'deki Filistin savaşına bir gönüllü olarak katıl­mıştı. Bu tecrübe, bir çok öyküsüne malzeme oluşturmuş ve yazılarında milliyetçilik ögesini arttırmıştır. İbrih.im (1898-1953) YOsufİdris (1927-1991) de old~ gibi, tıp tahsili etmesi, kendisine dikkatli bir gözlem olanağı sağlamış ve sorunun özü ile ilgili çeşitli bulgulan belirleme inı.kfuıı vermiştir ki bu da eserlerindeki akla uygunluk dere­cesini artıran ve yapılarında uyum sağlayan bir özelliktir. Onda, Meklaivi'nin dene­yimlerindeki duyarlılık ve düşünce özgQrlağü bulunmaktadır. Sanat, sanatçının top· lurndaki yeri ve sanatsal üstünlüğün geçerliliği konulannda da Mekkıivi kadar ilgili­dir. Onun gibi kendisi de, sanatçının kutsal bir yaratıcı güce sahip olduğuna inan­maktadır ancak, sanatçı yaşamm önemsiz ve sıradan şeyleri ile engellenmekte ve ka­dir bilmez ve vurdumduymaz bir toplwn tarafindan yadsınmaktadır. Metafizik öğele­rin derin cazibesi ve anlaşılmaz kör talih, öykülerine bir karamsarlık ve bir tür anlam· sı.zlık katmakta ve öykülerinin bir çoğuna da melankoli hakim olmaktadır.

Trajedi ve Kayıp İ7Jeri: Filistin romantik kısa öyküsünün bir çoğunda, özellikle ilk dönemlerinde, derin

bir melankoli hakimdir ve bu. her zaman güçlü bir milliyetçilik duygusu ile yan yanadır. Vatanlarını kaybetme şokunun verdiği yıkım, hedefe varmadaki hareketsiz­lik, sığınınacı kamplarındaki ağır şartlar ve geleceklerinin belirsizliği çaresizlik ve

NÜSHA, YIL: lll. SA YI:9, BAHAR 2003 93

Page 19: Dergisi Journal of Oriental Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02424/2003_III_9/2003_9_YUKSELA.pdf · 2016. 8. 1. · rini aşın biçimde benimseyerek yabancılaşma. kurtuluşu

MODERN ARAP KISA ÖYKÜSÜ I

acıya neden olmuş ve bu da haliyle Filistin edebiyatının her türünde ak.setmiştir. Bu tütde yazan Filistinli yazarların başlıcaları Malunıld Seyfuddin elalriini (1914-1974). 'isA en-Na'üri ve Semire 'Azzam (ı 927- ı 967)' dir. tran. gerçclçtcndc Filistin kısa öy­küsünün Teymfir'udur. Çünkü, bu türün kökleşmesi ve geleneklerinin filistin toplumu yaşamında benimsenmesi için bayük bir istekle çok eser yaıımştrr. Ülkesini yitiım~ den önce yazrlığı eserleri ile sonrakiler karşılaştınldığında, Filistiniiierin kendi kendi­leri.ıll nasıl algıladıkları, ulusal benlikleri ve gelecekleri hakkındaki düşüncelerinin na­sıl değişikliğe uğradığı açıkça görülmektedir. Soo iki eseri yurtlanndan sürülen Filis­tinliferin sorun dolu yaşamlan ve trajik durıımlanna hasredilmiştir t.aınB.nıen: onlar zorla çıkarıldıkları cennet vatanlarının düşleri ile yaşamaktadırlar. en·Na'firi'nin öy­küleri Filistin trajedisinin çeşitli siyılsi sebeplerini, kurbanlannm içinde bnlwıduklan gerçeklerle beraber işlemektedir. Ama Filistiniiierin çilelerini çok geniş biçimde ve büyük bir duyarlılıkla ele alan Semire 'Azzfundır; Kendisi nesiinin kısa öykü yazarları içerisinde en yetenekli olanıdır. Edebi yaşamının en olgun devresinde, genç yaşta öl­mesine rağmen, on beş yıldan daha kısa bir zamanda dört öykU kitabı yayınlamıştır.

Semire, romantik akımın önde gelen kadın yaıandır; SUfi 'Abdullah (d.l925), Necibe el·'Assıll (d.l921), Cabhibiyye Sıdki (d.l927), Vidad Sekak.ini, Nevat es­Sa'davi (d. 1930) Ulfat 'U mar el-İdlibi gibi Mısır ve Suriye'deki meslektaşlan belki de daha çok eser vermişlerdir ama bunlardan ancak bir kaçı onun seviyesine gelebil­mişlerdir. Eserlerindeki geçmişi aşın derecede idealize etme, ya:ygm olan karamsarlık ve kasveti daha da artırmı~tır. Fakat öykülerinin bir çoğundaki yıkıcı, tahrip edici öfke, kahramanların iyi niyetten doğan donkişotvari işler yapmalarına sebep olmakla­dır ki pu da kendi kendini yok etmeye sebep olmakta ve trajik olayların karakterleri sıkıştırmasına yol açmaktadır. Konulan çoğunlukla romantik olup çatışma, daima çok duyarlı kişi ile karakterine kabul edebildiği ne de değiştirebildiği travmatik ve patolo­jik bir bağlam arasında olmaktadır. O, çoğu zaman bir kadın gözüyle bakılan tutarlı bir öykü suİunakriı başanlıdır; onun mekan ve sosyal geleneklerle sınırlanması, kapalı dünyanın olasılıklannı artırmaktadır ki bu da bazı öykülerdeki önemli durumları, ger­çek ortamlar ve mantıki gelişimin ö~esine yani, düş ve fiıntezi dünyasına götürmekt~ dir. Bazen·bu durum, 'Azzam'ın şiirsel dili ve ince, anlamlı ayrıntıları duyarlı bir bi­çimde betimlemesi dolayısıyla artmaktadır. Onun kadın kahramanları güçlü bir idea­liım duygusuna sahiptir ki bu da onları, başta erkekler olmak llzere, toplumun diğer fenlerinden ayırmaktadır. Onlar duyarlı olmakla birlikte saf ve oldukça da kolay inci­nebilen kimselerdir; tek silahlan olan güçlü idealizmleri ile çürümüş sosyal değerler ve erkek hakimiyetine karşı koymaktadırlar.

Bu cU5neınlerde Lübnan'ın başta gelen öykü yazarlan Nu'ayıne ve Sa'id Takiyuddin'dir; birincisinin dikkati birkaç edebi tnrn dağı~tı, ama ikincisi 1940-1955 yıllannda Lübnan'ın çok fual ve üretken öykü yazarıdu. Onwı öykUleri, Lübnan toplumunun temel özelliği olarak gördüğü şeyi, yani göç edenlerle yurtta kalanlar ara· sındaki bölünmüşliiğü içeımektedir. H~r ikisi de anavatana tutkundur ve onun güzel­liği ve sosyal çevresini anlatmak istemektedirler. Anavatan, onun dünyasında, duygu ve hayal in ana kaynağıdır ve coğrafi sırıırlanrun ne kadar uzağında olursa olsun Ulb­nanlılan ile anavatanJan arasındaki bağ zayıflarsa, sapma ve yok olma kapılan açıla­caktır. Dürzü toplumunun yaşamı m özlemle anlat.ıiıakta ve eniann katı ahiılle kuralla­rıru ve sade ve onurlu yaşamlarını bUyük bir taktirle anmaktadır. Para, bu dünyada her türlü kötülüğün kaynağı ve kişi ile kökleri arasındaki bağı ineitici bir şey olarak göste-rilmektedir. .

1930 ve 1940'Iı yıllarda öykü yazımı azalmakla birlikte Irak'ta romantik eğilim oldukça popüler olmuştur. Bu konuda asıl katkı, yukanda erken dönem eserlerini incelediğimiz Eyyüb tarafından yapılmıştır. Kendisi 1940 ve 1950'lerde yazımını sür­dürdüğü kısa öykUnUn başta gelen yazarıdır. O, bu dönemde üretiminin zirvesine ulaşmış ve aynı zamanda politikaya da girmiştir. Politik yaşarnı eserlerinde belirgin

94 NÜSHA, YIL: III. SA YI:9, BAHAR 2003

Page 20: Dergisi Journal of Oriental Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02424/2003_III_9/2003_9_YUKSELA.pdf · 2016. 8. 1. · rini aşın biçimde benimseyerek yabancılaşma. kurtuluşu

SABRi HAFIZ 1 AZMi YÜKSEL

izler bırakmıştır. Bu dönemdeki temel konusu sosyal eleştiri olmaya devam etti ama onun sunuşu ve felsefesi bakış açısı çogunlulda romantik olmaya devam etti. Öyküle­rini Ingiliz işgaline karşı mücadelede ve siyasi meselelerio de~şik yönlerini aniat­mada bir araç olarak kullanarak, Hassfuıe'ye benzer bir biçimde vatanperverlik öğe­sini vurgulamıştır. Bu da onu, yetkililer karşısında büyOk sıkıntılara soktu~dan, an­latısını maskclemek için simge, filntezi ve yabancı mekanlar gibi değişik edebi strate­jiler kullanmasına neden olmuştur.

Duygusallık; Iki Farklı Aşm Uç: Romantik Arap öyküsünün duygusal türü, görünlkde iki yöne yönelmiştir; ha­

yalperest ve sosyalist Romantizmin, insan deneyiminin belli yönlerini güçlü bir bi­çimde vurgulaması, bir çok romantik eserde, duygusal bir havayı yaygınlaştırmakta­dır. Gerçeğe de kavramsal bir yaklaşım sergileyerek. abartına, yüceitme ve mükem­melliğe meyletmektedir ki bütün bunlar duygusallığın tükenmez kaynaklarıdır. Duy­gusal eserlerin başarılı olması ve hatta yaygınlık kazanmaları Arap kısa öyküsünün sanatsal gelişim sürecini engellemiş ve amatörlerle dikkatsiz kimseleri cesaretlendir­miştir. Ancak, bu eserler, özellikle 1930'larda iyi edebi eserlerin az olduğu ve uzun arnlıklarla ortaya çıktıkları bir zamanda, öykünün popüler hill e gelmesi ve daha geniş bir okuyucu kitlesinin öykü gelene~i tanıması bakımından önemli bir rol o~tır.

Mısır'da MahmUd Kamil, Arap öykü tarihinin önemli bir isimdir. Çünkü o, bu yeni edebi türün, 1930-1945 yıllan arasında yaygınlaşıp başarıya ulaşması yanı sıra hem okuyucular hem de yazarlar arasında saygınlık k.azanına.sında önemli lcaı.kılan olmuştur. Kendisi başarılı bir avukattı. Başarısını ve var olma nedenini öyküye borçlu olan e/-Cdmi'a dergisini 1932 yılında çıkarmaya başlamıştı. Genelde bu derginin, özelde de kendi eserlerinin başarılı olması, ı 937'de bir yayın evi kurulmasına ve git­tikçe sayıları artan edebi eserleri basmak üzere haftada iki defu yayımlanacak olan bir dergi çıkanlmasına neden olmuştur. Ne yazıktır ki o, şimdilerde fazlaca hatırlanma­makta ve eserleri anı lı nca da ciddi eleştirmenler ve ukala aydınlar tarafindan duygusal öykünün babası olarak görülerek küçümsenmektedir. Onun dünyasında, sosyal so­runlarını bir tarafa itip duygusal ve ahlaki meselelerine eğildi~ orta ve üst sınıftan in­sanlar bulunmaktadır. Dolayısıyla aşk, şiir, ince duygular ve tatlı bir müzikle bağdaş­tırılmış erişilemeyecek bir heıdeflir. Kamil çürüyen sosyal değerlere çatmakta ve ka­dınlara eşit haklar verilmesini istemektedir. Bir çok öyleüstinde kadın, kapalı sosyal çevrenin çaresiz kurbanlan olarak gösterilmekte ve özellikle de erkeklerin onların du­rumlarını anlayamadıkları ya da geçirdikleri kültürel değişimin boyutunu kavrayama­dı.klan ifade edilmektedir. Bundan hareketle işlediği başka bir konu da batı yaşam tarzı ile Mısır yaşam tarzı arasındaki çatışmadır. Bu çatışma, neredeyse kentsel-kırsal çatışmaya benzetilerek işlenmektedir. Batı, özellikle de Paris yaşamı, medeniyet, kültür ve sanatın cenneti olarak görülüp büyük bir saygı ve özlemle anlatılmaktadır. 1930 ve 1940'h yıllarda duygusal kısa öykü yazarlan arasında en popüler olanı Kamil olmakla birlikte, başkalan yanı sıra Habib Tevfik (1909-1974}, lbrruum Huseyn ei­'Akkad {1910-1983), Emin YüsufGurab (191 1-1970) ve daha sonraları Servet Abaza (d.I926) gibi kimseler de bulunmaktadır. Bunlardan bazılan, duygusallığın romantik ve didaktik öğelerle ve bazen de çok az da olsa gerçekçi bir hava ile karıştığı Ka­mil'in.kine benzer eserler yazmayı sürd!lrmüşlerdir. Yüsuf es-Sibıi'i {1917-1978), Muhammed 'Abdulharıro 'Abdullah (1913-1971), İhsan ' Abdulkuddüs (1919-1990), lbrahim el-Virdfull {1919-1991) ve Ca:zibiyye Sidki (d.l927) gibi kimseler Kfuni.l'in duygusallığıoı canlı tutmaya çalışmışlardır. Bımu da sadece konu, teknik ve karakter­lerini yeniden oluşturmakla kalmayıp, eserlerindeki romantik unsurlan geliştirerek onları sosyal ya da pastoral ayrıntıtarla birleştirmişlerdir.

Kamil'in Filistinli izleyicileri şunlardır; 'Abdulharnid Yasin (1908-1975), Nebil el-Hfiri, Muhammed Edib el-'Amiri (d. 1907) ve 'İsa en-Nô.'firi. Suriyeli izleyenleri Munid es-Siba'i (d.l907), Vasfi el-Bunni (1915-1983), Muhammed Ali Şalak

NÜSHA. Yll..: m, SA YI:9, BAHAR 2003 95

Page 21: Dergisi Journal of Oriental Studies - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02424/2003_III_9/2003_9_YUKSELA.pdf · 2016. 8. 1. · rini aşın biçimde benimseyerek yabancılaşma. kurtuluşu

MODERN ARAP KISA ÖYKÜSÜ l

(d.l9J 5), Vidad Sekaklnl (I 918-l 986), SelmB.el-Hafffir el-Kuzbarl (d. 1922), İskender LUkA (d.l929) ve 'Abdulaziz Hiliil (d.l933). Lllbnanlı iıleyici!cri Ha!ll HindavT ( 1905-I 976) ve Nesi b Ni mr (d. I 925). Iraklılar ise Ca' fer ei-Halili ( d.l908). Mi r Basri (d.l91 1), Şa.Jüm Derviş (d. 1913) ve ldmUrı Sabri (1921-1 975)'dir. Bütü.ıı bu yazarların eserleri fok popüler olmuşlar ve olcuyuculan dikkatlerini o zaman ortaya konan daha ciddi eseriere çekilmesini önlemişlerdir. Bu eserlerin yaygınlaşması ve görünürdeki popülerliği daha ciddi yazarların işlerini zorla.ştmnışlardır. Çünkü ciddi yazarlar, kısa öykü hakkındaki yanlış ve yarım yamalak düşünceleri silip yCt"lerinc daha doğrularını koyma gibi iki yönlü sorunla baş etmek durumundaydılar.

96 NÜSHA. YTI...: nı, SA Yl:9, BAHAR 2003