akp, filistin halkının yanında değildir; İsrail siyonizmi...

54
Halkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti kuruldu! AKP’nin “ustalık” kabinesiymiş! Onlar soygun ve zulümde ustadırlar. Soyguna ve zulme boyun eğmeyeceğiz! İşte oligarşinin parlamentosu, işte hükümeti! Yolsuzluk, hırsızlık, dolandırıcılık, katliamcılık, sömürü, zulüm, işbirlikçilik, it dalaşı, yalan, dolan, asalaklık, hık deyicilik, göz boyamacılık... Dersim’de 38. Gün! Çayan’da 62. Gün! Direniyoruz! [email protected] www.yuruyus.com [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 277 17 Temmuz 2011 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.com AÇIKLAYIN! Mavi Marmara’nın Ve Filo’nun Gazze’ye Gidişini Neyin Karşılığında Engellediniz? Önce Mavi Marmara, Ardından Tüm “Gazze’ye Yardım Filosu”nun Gidişi, Siyonizm ve AKP Tarafından Engellendi AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi-Amerikan Emperyalizmi Türkiye Faşizmi blokunun bir parçasıdır! Bu blok Ortadoğu halklarının baş düşmanıdır Bu blok, Gazze kuşatmasının sorumlusudur Bu blok, Gazze’ye yardım filosunu engelleyendir!

Upload: others

Post on 25-May-2020

22 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Halkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil,

Devrimdedir!

Yeni AKP hükümeti kuruldu!AKP’nin “ustalık” kabinesiymiş!

Onlar soygun ve zulümde ustadırlar.

Soyguna ve zulme boyun eğmeyeceğiz! İşte oligarşinin parlamentosu, işte hükümeti! Yolsuzluk, hırsızlık, dolandırıcılık, katliamcılık,

sömürü, zulüm, işbirlikçilik, it dalaşı, yalan, dolan, asalaklık, hık deyicilik,

göz boyamacılık...

Dersim’de 38. Gün! Çayan’da 62. Gün! Direniyoruz!

info

@yu

ruyu

s.com

www.yuruyus.com

[email protected]

Haftalık Dergi / Sayı: 27717 Temmuz 2011

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s.c

om

AÇIKLAYIN! Mavi Marmara’nın Ve

Filo’nun Gazze’ye Gidişini Neyin

Karşılığında Engellediniz?

Önce Mavi Marmara, Ardından Tüm

“Gazze’ye Yardım Filosu”nun Gidişi,

Siyonizm ve AKP Tarafından Engellendi

AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi-Amerikan Emperyalizmi

Türkiye Faşizmi blokunun bir parçasıdır!

Bu blok Ortadoğu halklarının baş düşmanıdırBu blok, Gazze kuşatmasının sorumlusudur

Bu blok, Gazze’ye yardım filosunu engelleyendir!

Page 2: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Sahibi: Halit GüdenoğluSorumlu Yazıişleri Müdürü: Eda ARIAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

www.yuruyus.com [email protected]ık Süreli Yerel Yayın

Siyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35

TOPLU MEZARA GÖMÜLEN ŞEHİDİMİZ ALİ YIL-DIZ İÇİN,

Ali'yi toplu mezardan çıkarmak için açlığa yatan

AĞABEYİ HÜSNÜ YILDIZ VE ANNE-Sİ SAKİNE YILDIZ'ın direnişini destekle-mek için

HEPİMİZİN HER YERDE YAPABİLE-CEĞİ BİR ŞEY VARDIR!

DERSİM'DEKİ DİRENİŞ HEPİMİZİN-DİR. HAKLI, MEŞRU TALEBİMİZİ YA-YALIM:

DERSİM'DE TOPLU MEZARA GÖ-MÜLEN ALİ YILDIZ'IN CENAZESİNİAİLESİNE VERİN!

BU ZULME SON VERİN!

Halkımızın özgür, vatanımızın bağımsız ol-ması için savaşırken katledilip toplu bir meza-ra gömülen şehidimiz Ali Yıldız'ın ağabeyi veannesi, Dersim'de onlarca gündür açlık grevin-deler.

Kardeşlerinin, oğullarının cenazesini istiyorlar.

Bu sorun yalnız onların sorunu değildir.

Bu talep yalnız onların talebi olarak kalmamalıdır.

Bu mücadeleye her yerde, hepimiz sahip çıkalım.

İstanbul'dan Mersin'e, İzmir'den Samsun'a, Antalya'dan Adı-yaman'a, Bursa'dan Muğla'ya, Elazığ'dan Malatya'ya, Baba-eski'den Gemlik'e, Ankara'dan Adana'ya, Dersim'den Avru-pa'ya...

Tüm insanlarımız!“Dersim'de toplu mezara gömülen Ali Yıldız'ın cenazesi-

ni ailesine verin. Bu zulme son verin.” Talebi ile her yerde baş-vurular, eylemler, yürüyüşler, gösteriler, açlık grevleri yapa-biliriz. İmza ve bilgilendirme masaları açabiliriz. Adalet Ba-kanlığı, Dersim, Malatya Savcılıklarına faks, mail göndere-

bilir, telefon edebiliriz.

Herkesin, her yerde yapabileceği bir şey mutlaka vardır. Nerede ne yapabiliyorsak, onunla bu talebi ve direnişi yay-

malıyız.

Bu talep, yalnız şehit ve tutsak yakın-larının değil, işçi, memur, köylü, öğrenci,aydın, esnaf, işsiz, ev kadını, tüm halkımı-zın talebi olmalıdır.

Çünkü Ali Yıldız, tüm halkımız için sa-vaştı ve şehit düştü. Bu uğurda mücade-le ederken, oligarşi tarafından o alçaklarınçukuruna gömüldü.

Onu oradan çıkarmak, hepimizin boy-nunun borcudur.

Sakine Yıldız 75 yaşında!

Bir ana, oğluna mezar istiyor. Faşizmkoşullarında bu haklı, meşru talebini açlı-ğıyla savunuyor.

Onun direnişini sahiplenmek, insanımdiyen herkesin görevidir. Açlık grevinin30'lu günlerindeki Hüsnü Yıldız'ın ve Sa-

kine Yıldız'ın direnişini yayalım.

"ALİ BİZİM DE KARDEŞİMİZ,ALİ BİZİM DE EVLADIMIZ" diyerek, Her yerden sesimizi yükseltelim.

Bu talep için aşağıdaki adreslere faks çekebilir, tele-fon edebilirsiniz:

MALATYA ÖZEL YETKİLİ CUMHURİYETBAŞSAVCI VEKİLLİĞİ

TEL : 90(412) 324 48 83 / FAKS: 90( 412) 326 61 58

ADALET BAKANLIĞI06659 Kızılay/ANKARA

TEL : 90(312) 417 77 70 / FAKS: 90(312) 419 33 70

DERSİM’DEKİ DİRENİŞ HEPİMİZİNDİRToplu Mezara Gömülen Şehidimiz ALİ YILDIZ’ı

O Çukurdan Çıkarmak İçin

HEPİMİZİN HER YERDE YAPABİLECEĞİ BİR ŞEY VARDIR!

Küçükarmutlu halkına karşı sürdürülen sa-yısız saldırılardan birinde, 23 Temmuz1990’da halkla birlikte direnirken polis ta-rafından kurşunlanarak ağır yaralandı.Hastahaneye kaldırılmasının polis tarafın-dan geciktirilmesi sonucu yaşamını yitirdi.

YitirdiklerimizBağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

17 Temmuz 1995’te Buca Hapishanesi'nden özgür-lük eylemiyle tutsaklığına son vermesinden sonra 27Temmuz’da İzmir’de kaldığı evde katledildi. 12 Ey-lül öncesinden hareketin bir sempatizanı olan AliRıza, 1986’dan itibaren birçok görev aldı. 1989-1990Atılım yıllarında İstanbul Dev-Genç’in yöneticilerin-dendi. 1990’dan itibaren farklı alanlarda görev aldı.

23 Temmuz - 29 Temmuz

"Ben sizlerin sıranızı almadım ki, çalım daatmadım, aranıza da girmedim, sadece öne geçtim."

Altan Berdan Kerimgiller

Ali RızaKURT

Ali Rıza Kurt; İstanbul'da başarılı birçokeylemin içinde o da vardır. '91 yılında ise Es-kişehir SDB Komutanlığına atanır. Yine aynıyıl İzmir SDB komutanlığında görevlendiri-lir. Ali Rıza ve yoldaşları görev yerleri olanİzmir'e yeni gelmişlerdir ve yerleşmeye ça-lışmaktadırlar. Önce ev tutmaları gerekir. AliRıza ve Hamiyet bir emlakçıya giderler.

- Ev mi arıyorsunuz? Yeni evlisiniz gali-ba, diye sorar emlakçı. Onlar da bu sena-ryoyu devam ettirir. Ve emlakçıyla sohbet et-meye başlarlar. Sohbet uzadıkça uzar. Bir araemlakçı;

- Ben emlakçılık yapacak adammıydımçocuklar. Eskiden polistim. Adamın birisorguda ölünce bu işi yapmak zorunda kal-dık işte, diyerek işkenceci, katil yüzünüaçığa vurur. Bunun üzerine Ali Rıza belli et-tirmeden sohbeti özellikle uzatmaya çalışır.Polisin adını ve işkencede kimi katlettiğiniöğrenir. Polisin adı Ahmet Kaya'dır ve yol-daşımız Ömer Aydoğmuş'un katilidir. Öncesilahını çekip işkenceciyi cezalandırmayıdüşünür. Ama önce hareketi bilgilendirip,onay almak gerekmektedir.

Hemen hareketten izin isterler. Bu arada

da boş durmazlar. Eyle-mi planlayıp, istihbara-tı iyice netleştirirler.Arada bir de emlakçıya

uğrayıp, şüphe uyan-dırmamak için dost-muş gibi bir izlenimyaratırlar. Harekettenbekledikleri izin ni-hayet gelir. Ertesi gün,

sabah gidip hesabı bitireceklerdir.

Emlakçı dükkanı açmış, masada otur-maktadır. Ali Rıza ve Hamiyet arka arkayagirerler içeriye. İşkenceci her zamanki gibiayağa kalkıp ;

- O hoşgeldiniz, diye karşılar onları.

- Bu defa hoş gelmedik. Bu sefer eski birhesabı görmeye geldik işkenceci. Ömer'ikatlederken de böyle sırıtıyor muydun şeref-siz? Bugün yoldaşlarımızın hesabını sormayageldik, der ve basar tetiğe Ali Rıza.

O, bir yönetici, komutan ve savaşçıdır.Halkın adaletini uygulayan ve hesap soran-dır. 15 yaşında gözaltında direnirken, bu halkdüşmanına silahını doğrulturken onu belir-leyen yan faşizme duyduğu kin, savaşma is-teği ve inatçılığıdır. Bu yanları sonraki süre-çlerde yaşamını ve olaylara karşı koyduğuher tavrını etkileyen yanlarıdır.

Yine tarihe geçecek bir eyleme imza ata-caklardır. Ve yine yanında Hamiyet vardır.

İşkencecilerin cezalandırılması eylemine gi-derler. Silahlarını çekip ateş etmeye başlar-lar. Halk düşmanlarının karşılık vermesi üze-rine çatışma başlar. Hamiyet yaralanır. O, Ha-miyet'i yaralı düşmana bırakmak istemez vegötürmeye çalışır.

- Dayan Hamiyet, kendini bırakma, yas-lan omuzuma, birlikte çıkacağız. Daha kaçeylem yapacağız dayan. Sen ki onlarca faşis-te meydan okudun hadi kalkmaya çalışyoldaşım, der Ali Rıza.

- Beni bırak sen git komutanım. Senhalkımıza lazımsın, cevabını verir Hamiyet.

Evet Ali Rıza bir komutandır. Savaşçıla-rı ona güven duyar. Hamiyet, savaşı sürdü-receği inancıyla "git" der Ali Rıza'ya. Ali Rıza,Hamiyet'i bırakmaz. Çünkü o yoldaşıdır vehareketinin kendisine emanetidir.

İşte bu, yoldaşlıktır. Bu, yoldaşını koru-ma, kollama isteğidir. İkisinin birbirlerineverdiği bu cevapta yoldaş sıcaklığı, yoldaşsevgisi ve vefa vardır. İkisi de orada, o yer-de birbirlerini yaşatmak için canlarını verecekdenli fedakardırlar.

İşkenceci katiller Hamiyet'i katlederler.Ali Rıza ise yaralı olarak yakalanır. Direnme-mesi için ellerini arkadan kelepçelerler. Amao bu durumda bile zafer işareti yapacak ka-dar direngendir. Ali Rıza'nın bu resmi gaze-telerde çıkar ve bu resim belleklere kazınanbir direniş sembolü olur. Hemen yaralı hal-deyken şubeye götürülür. İşkencede de Ha-miyet'in direngen tavrına yine halkalarekleyerek direnişini sürdürür.

Anıları Mirasımız

Hüsnü İŞERİ

∑1946 İstanbul doğumluydu. Mimardı.Bir THKP-C taraftarı olarak mücadele-nin içindeydi.4 Mart 1972’de cunta tarafından tutuklan-dı. Gördüğü işkenceler sonucu hastalandı.Hapishanede tedavisinin engellenmesisonucu, serbest bırakıldıktan kısa süresonra 24 Temmuz 1973’de şehit düştü.

HaticeALANKUŞ

20 Mart 1961 doğumluydu. Uzun yıllarmücadelenin içinde yer aldı. 25 Tem-muz 1992’de geçirdiği trafik kazası so-nucu aramızdan ayrıldı.

Ali EkberTURAL

TAYAD’ın ilk kurucularındandı; 12 Eylül dönemin-de tutsak ailelerinin mücadelesinde yer alarak siya-sallaştı. ÖZGÜRDER’in ve DEMKAD'ın kurucula-rı arasında yer aldı. Yakalandığı kanser hastalığı so-nucu 25 Temmuz 2003’te aramızdan ayrıldı.

27 Temmuz 1980’de işkenceye karşı yürütülen birkampanyanın afişlerini asarken polis tarafındankurulan pusuda katledildi. Kadıköy Dev-Genç’ten-di.

OsmanSÜMBÜL

Sultan ÇELİK

İkisi de orada, o yerde, birbirlerini yaşatmak için canılarını verecek denli fedakardırlar

Page 3: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

İ ç i n d e k i l e r

4 Halkın kurtuluşu devrimdedir

6 Oligarşinin parlamentosu, birkarşı devrim karargahıdır

8 Hırsız, katil, linçci,dolandırıcı...Bizi bunlar yönetemez!

11 Bu parlamento halktan yana

olabilir mi?

12 Temelsiz beklentiler yanlış

politikalara götürür

13 AKP’nin polisi yalan söylüyor!Yalan belgelendi!

14 Ülkemizi böyle bir başbakanyönetiyor!

15 Öğretmenimiz:Biz devrimciler güçlü birdüşmana karşı savaşıyoruzSavaşı ancak ciddiyetle elealırsak kazanırız

16 Dersim’deki on bin yürekböyle toplandı: Emek, ısrar,inanç, coşku... Her Cepheliaynı çalışmayı yapabilecekgüçtedir

38 Gençlik Federasyonu’ndan:Yaşanan düzenin pisliğidir,düzenin ahlaksızlığıdır...

39 Gençliğin Gündemi’nden:8 bin 425 öğretmeninatamasının yapılmaması,AKP'nin yalan politikalarınınsonucudur!

40 Gençlikten haberler...

41 12 Temmuz şehitleri mezarları

başında anıldılar

42 Engin’in ciddiyetiyle dergi

satışına devam ediyoruz

43 Suriye’de ABD ve Fransızelçilikleri halk tarafından

kuşatıldı

44 Çadırımız oligarşinin saldırılarınakarşı bir barikattır

47 Haberler

50 Avrupa’da Yürüyüş

51 Savaşan Kelimeler:

“Avrupa’nın göbeğinde”

52 Avrupa’daki Biz:“Bizim çocuklarımız”

53 Yeni değinmeler

54 Yitirdiklerimiz...

Halkın kurtuluşuoligarşinin meclisindedeğil, devrimdedir

18 O çukuru açacağız,

alacağız Ali’mizi!

21 Emperyalizmin savaş araçlarındanbiri: Toplu mezarlar (2. Bölüm)

23 Halk komiteleri kurmalıyız

(5. Bölüm)

26 Devrimci Okul: Sonuç Almak

28 Halk Düşmanı AKP: Her yıl1 milyon trafik kazası oluyor,

binlerce insan ölüyor!

29 Nasıl Bir Yaşam:

Haberleri nasıl izleyeceğiz?

30 ‘Şike operasyonu’ AKP’nintasfiye, kadrolaşma vepalazlanma operasyonudur!

31 Cepheli: Cepheli dikkatli ve özenliiş yapandır

32 Halk düşmanı, Filistin düşmanıblok: AKP-ABD-Siyonizm!

34 ‘Torba Yasa Bizim İçin Ölümdür!’

36 Devrimci İşçi Hareketi:Direnmeden 166. Maddesaldırısını püskürtemeyiz!

37 Devrimci Memur Hareketi:Saldırıları püskürtmenin yolu

KESK’i devrimcileştirmektir!

Ülkemizde Gençlik

ADANA ÖZGÜRLÜKLERDERNEĞİ

ADRES DEĞİŞİKLİĞİ

Adres: Hurmalı Mahallesi 34003 Sok. No: 17 Seyhan ADANATelefon: 0-536 745 17 96

SEYHAN ÖZGÜRLÜKLERDERNEĞİ

TELEFON DEĞİŞİKLİĞİ

Telefon: 0-536 745 96 32

Cenazemizi istiyoruz

Kültür sanat yaşamında

TAVIRTemmuz 2011 sayısı ÇIKTI!

� Her temmuz yeni baştan� Yarın artık bugündür� Cenazemizi istiyoruz� Sevgili Güler� İdealizmin yeni elbisesi� Vitrinlerden sokağa� Gölgeler� Çocuklara dair� Halkın evliyaları� Anka kuşu� Umudun adı� Harf harf seviyorum sizi� Filistinli sevgilim� Sovyetlerde tiyatro

ÇIKTI!

ÇIKTI!

Page 4: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Lenin, “burjuva parlamentarizmin gerçek özü”nüşöyle tanımlar: “Belirli bir süre için parlamentoda

halkı, yönetici sınıfın hangi bölümünün ayaklar altı-na alacağına, ezeceğine... karar vermek.”

En demokratik cumhuriyetlerde bile bu böyledir der Le-nin. Kapitalizmde, faşizmde parlamenterizmin anla-

mı budur. Bizi kim sömürsün, bizi kim ezsin sorusuna san-dıkta verilen cevaptır.

Bu çark, geniş kitlelerin bilinçlenmediği, düzenden kop-madığı, düzenin parlamentosundan beklentilerinin sür-

düğü ve henüz bunun dışında bir alternatif göremediği ko-şullarda, dönmeye devam edecek olan bir çarktır. Devrimmücadelesi bir yerde, bu çarkı kırmak, kitleleri düzeninparlamentosundan ve partilerinden koparmak ve onları baş-ka bir alternatifin varlığına ikna etmektir.

Devrimciler on yıllardır bunu ortaya koyar: Çare seçimdeğil, devrim... Geniş halk kitlelerinin sorunlarının oli-

garşinin parlamentosunda çözülemeyeceğini, bağımsızlıkve demokrasinin bu parlamento aracılığıyla gerçekleştiri-lemeyeceğini söylüyoruz. Geçmiş zaman, bir bakıma bizimsöylediklerimizin kanıtıdır da. Ancak tek başına söyledik-lerimizin doğrulanmış olması yetmez. Kitlelerin düzenin par-lamentosundan kopuşu, bununla sağlanamaz. Somut, kit-leleri kucaklayan ve güven veren bir alternatifin varlığı şart-tır. Değilse, bugün kitlelerin önemli bir kısmı da parlamentogerçeğini şu veya bu ölçüde görmektedir-ler.

Oligarşinin parlamentosunda bu-lunanlar, istisnalar dışında, bur-

juvazinin temsilcisidirler. Bu yüzden“burjuva parlamentarizmi‘ahır’ından” söz eder Lenin.

Burada siyasi bir tanımlama sözkonusudur. Lenin, mizahın ve

formülasyonların keskin bıçağınıkullanarak burjuvazinin parlamen-tosunun üzerine giydirilen yalanlarıkesip atıyor bu tanımla. “Burjuvazi-nin ahırı”nda, burjuvaziye hizmetesastır. Parlamenterler, hizmetleri-nin karşılığı olarak, düzenin arpa-lıklarından yararlanırlar. Semirdikçesemirirler. Düzenin parlamenterlereve partililere peşkeş çekilen kurum-larını “arpalık” olarak nitelendirenbizzat burjuvazinin kendisidir.

“Burjuvazinin ahırında” sık sık iççatışmalar yaşanır. Yumruklar,

tekmeler havada uçuşur. Hızını ala-mayan kimileri silah da çekerler.Küfürler, hakaretler olağan hale gel-

miştir. Televizyon yayını sırasında küfürlerde ses kesilirken,kavgalarda görüntü kesilir. Küfür ve kavgadan daha sıkgörülen davranış biçimi ise uyuklamaktır. Kimisi ceylanderisi koltuğuna kimisi de önündeki masaya koyup kafasını,alenen uyur. Bu tesadüfen ortaya çıkan bir sonuç değil-dir. Gerçekte, parlamenterlerin oradaki varlığının ne ka-dar gereksiz ve göstermelik olduğunu gösterir uyumaları.Çünkü aslında, el kaldırıp indirirken kararı veren KEN-DİLERİ DEĞİLDİR. Öyle gösterilse de aslında parla-mento ülkenin gerçek karar ve yasama organı değildir.“Amerika'dan İsviçre'ye, Fransa'dan İngiltere'ye, Norveç'evb. dek, herhangi bir parlamenter ülkeyi düşününüz; asıl"devlet" işleri hep kulislerde görülür; bu işler hep devletdaireleri, bakanlıklar, kurmay kurulları tarafından yü-rütülür. Parlamentolarda, yalnızca "'saf halk"ı aldatmaereğiyle, gevezelikten başka bir şey yapılmaz.”

Lenin’in de dediği gibi, burjuvazinin ahırında, halkı al-datmak için uydurulan yalanlar yankılanır. Kürsü-

sünden dile getirilen bin türlü yalan dolan ile halkın göz-leri bağlanmaya çalışılır orada. O kürsüden Amerika baş-kanları bile konuşabilir ama halk konuşamaz. Orada IMF’si,AB’si, ABD’si ile emperyalistlerin istekleri, “ilahi emir”gibi karşılanıp ikiletmeden yerine getirilir. Böylesi za-manlarda itişilip kakışılmaz, sadece eller havaya kalkıpiner.

Oligarşinin parlamentosunun durumu ve niteliği işte böy-ledir. Ancak onun bu niteliğiyle, kitleleriçin hala bir umut, bir işlevi olan bir si-yasal kurum olması farklı bir şeydir ve ta-rihsel olarak ömrünü doldurmuş olan bukuruluş, kitleler için henüz ömrünü tamolarak doldurmamıştır. İşte bu noktada,parlamentolar, devrimciler açısından ge-rektiğinde kullanılabilecek, yararlanıla-bilecek kurumlardır. Ama NASIL, NEZAMAN, HANGİ ÇERÇEVEDE kul-lanılacağı da devrimcilikle reformizminayrımını belirler.

Kurtuluşun yolu nereden geçiyor.Her halkın, her devrimin, her siyasi

hareketin temel sorularından biridir bu.Mücadele ve örgüt biçimleri, izlenecekstratejik hat, bu soruya verilen cevabagöre biçimlenir. Ayaklanma, Halk Savaşı(ve onun 3. bunalım dönemine özgü bi-çimi olarak Politikleşmiş Askeri SavaşStratejisi), Parlamentarizm, Cuntacılık,bu soruya tarih içinde verilmiş çeşitli ce-vaplardır. Ancak bunların içinde Sovye-tik ayaklanma ve Halk Savaşı dışındahalkları devrime, sosyalizme götürenbaşka bir yol yoktur. Sovyetik Ayaklan-

Parlamenter Hayaller Temelsizdir, Çökmeye Mahkumdur

Halkın Kurtuluşu Devrimdedir

Faşizm altındademokratik anayasa

projeleri yapılmakta,burjuva demokrasisi

sınırlarıiçinde –demokrasicilikoyunu içinde– iktidar

hayalleri kurulmaktadır.Bunların hepsi temelsiz ve

dolayısıyla çökmeyemahkum proje ve

hayallerdir. Ancak devrimin çözebileceğitemel sorunlar için “çözüm

yeri meclistir” dediğinizanda, artık parlamento, sizin

için bir araç olmaktançıkmış, amaç olmuş, bizzat

çözümün yeri halinegelmiştir. Burada devrim

terkedilmiştir.

4

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Page 5: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

ma da bugün dünyanın yeni-sömürgeleri açısından mümkün olmayanbir biçimdir. Dolayısıyla halklar açısından bugün mümkün tek kur-tuluş yolu, silahlı mücadelenin temel olduğu bir strateji olan Poli-tikleşmiş Askeri Savaş Stratejisi’dir. Parlamentarizm, çıkmaz bir so-kaktır. Kitlelerin tarihsel özlem ve hedeflerinin düzen içinde bo-ğulmasıdır.

Kitlelerin sorunlarının oligarşinin parlamentosunda çözülebileceğiumut ve beklentisini yaratan her politika, reformisttir, yanlış-

tır; devrime zarar verir; düzeni güçlendirir.

Peki parlamenter mücadele tümüyle yanlış mı? Hiç mi başvu-rulamaz? Marksist-Leninistler açısından sorun açıktır. Haklı-

yız Kazanacağız’da şöyle özetlemiştik bunu: “Burjuva parlamen-tosu tarihsel olarak zamanını doldurmuş olmakla beraber, pratikolarak (siyasal olarak) halen geniş kitlelerin umudu olmaya devamediyorsa, proletarya, burjuva parlamentosunu bir kenara atamaz.... Burjuvazi, her zaman kendi çirkin yüzünü gizlemek ister. Pro-letarya ise, parlamentonun siyasal olarak ömrünü doldurmadığı ko-şullarda, parlamentoda yer alırken de, elbette burjuva demokra-sisinin teşhirini ve sosyalist demokrasinin savunulmasını temelalır. Aksi taktirde, objektif olarak burjuvazinin destekçisi konumunadüşer.”

Gerek Kürt yurtsever hareketinde somutlanan reformizmin ge-rekse de onunla “blok” ve benzeri biçimlerde ittifak içinde olan

tüm reformist hareketlerin düzen içileştiği ve düzeni güçlendirdi-ği nokta da burasıdır. Ancak devrimin çözebileceği temel sorunlariçin “çözüm yeri meclistir” dediğiniz anda, artık parlamento, si-zin için bir araç olmaktan çıkmış, amaç olmuş, bizzat çözümün yerihaline gelmiştir. Burada devrim terkedilmiştir.

Oligarşinin demokratikleşme manevraları ve demokrasicilik oyu-nunun biçimsel kurumları, küçük burjuva reformist kesimle-

rin gözünü kamaştırmakta, bu noktada mesela pekala oligarşinin par-lamentosundan “demokratik bir anayasa” beklentisine girilebil-mektedir. AKP gibi bir hükümetin AB’ye uyum yasalarıyla burju-va demokrasisini tesis edebileceği veya kontrgerillayı tasfiye ede-bileceği gibi düşüncelere kapılınabilmektedir. Bu, seçimlerden par-lamentoya, kontrgerilladan anayasaya kadar düzenin kurumlarınınsınıfsal niteliğini görmezden gelmektir. Devlet, anayasa, devrim gibikonularda Marksizm-Leninizmi terk edip burjuva siyasetin gö-züyle bakmaya başlamaktır. Buna bağlı olarak da faşizm altında de-mokratik anayasa projeleri yapılmakta, burjuva demokrasisi sınır-ları içinde –demokrasicilik oyunu içinde– iktidar hayalleri kurul-maktadır. Bunların hepsi temelsiz ve dolayısıyla çökmeye mah-kum proje ve hayallerdir.

Halkın kurtuluşu, devrimdedir. Bu, tarihsel ve siyasal gerçeğeuygun, bilimsel tek görüştür. Devrimden vazgeçip, parla-

mentarizme yönelmek, buna paralel olarak geliştirilen “iktidarı he-deflemeyen”, devleti yıkmayı ve ele geçirmeyi reddeden sivil top-lumcu reformist teoriler, bilimin değil, emperyalizme karşı halklarınzafer kazanamayacağı umutsuzluğunun teorileridir. Emperyalist yenidünya düzeniyle ve oligarşik diktatörlüklerle uzlaşma teorileridir.Ancak yine tarihsel, siyasal ve bilimsel olarak kesindir; sömürücüegemenlerle uzlaşmada halkların kurtuluşu yoktur. Hiçbir halk böy-le bir uzlaşmadan, kurtuluşa ulaşmamıştır. Hiçbir halk, sömücü ege-menlerin parlamentosundan kurtuluşa ulaşamamıştır. “Tek yol dev-rim”, tarihin, siyasetin ve bilimin söylediğidir.

Onlar, Sömürü ve Zulümde Ustalaşıyorlar!

Örgütlenme vePropagandada,

Direniş ve SavaştaUstalaşacağız Biz de!

Tayyip Erdoğan, 3’üncü iktidar dönemini“ustalık dönemi” olarak ilan etti. Dünyanın mer-kezinde kendini gören Erdoğan’ın megalo-manlığı (büyüklük hastalığı) en uçlara varmış du-rumda. Başta burjuva basın olmak üzere etra-fındaki yalakaları da onu bu noktada pohpohla-makta hiçbir sınır tanımıyorlar.

“Sayın Başbakan... şimdi üzerinde çalışıyor...Ben AK Parti hükümetlerinin 3 programının dahazırlığında bulundum. Bu 4. program tam an-lamıyla bir ‘ustalık programı’ olacak.” (BeşirAtalay, Star, 1 Temmuz 2011)

Sözlük anlamıyla “usta”, ‘işinin eri, becerikli,mahir’ olmaktır.

Peki bakalım; Tayyip Erdoğan hangi konudaişinin eridir? Hangi konuda beceriklidir?

Erdoğan’ın ve doğal olarak AKP’nin“usta”lığından söz edilecekse, bu halkın sorun-larını sahiplenip, çözme konusunda bir “usta”lıkdeğildir. Onlar, işbirlikçilikte, vatan satıcılığın-da, halk düşmanlığında “usta”dırlar. 9 yıldır hal-ka karşı sürdürdükleri savaşta, faşist terör ve kom-ploculukta “işinin eri” haline gelmişlerdir.

Bunlar emperyalizme işbirlikçilikte, uşak-lıkta, tekellerin çıkarlarını korumakta uzman-laşmışlardır. Onlar, halka zulmetmekte, sömür-mekte, baskıda, terörde “usta”dırlar. Onlar işçidüşmanlığında, yoksul halkın gecekondularını yık-makta, yoksul halka saldırıda “usta”dırlar.

Herbiri, tekelleri palazlandırmakta, halkı al-datmakta, emperyalist tekellerle işbirliğinde“usta”laştılar. Ortadoğu halklarını aldatmakta,BOP politikalarında, “Van minut” şovlarında“usta”laştılar.

Kurumları ele geçirmekte, açılım adı altındahalkları aldatmakta, özlemlerini istismar etmek-te “usta”laştılar. Kayıplardan, işkencelerden,kontrgerilladan söz edip hiçbir şey yapmamak-ta, sadaka dağıtmakta, oligarşi içi çatışmada“usta”laştılar. “Usta”lıkları, zalimlik ve sö-mürücülüktedir.

Ama bilsinler, tek yanlı değil bu gelişme. Bizde ustalaşıyoruz sömürü ve zulme direnmekte. Us-talaşacağız zaferler kazanmakta. Ustalaşacağızdevrimi büyütmekte...

17 Temmuz2011

5

Yürüyüş

Sayı: 277

Page 6: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Oligarşinin parlamentosu, de-mokrasicilik oyununun vitrinidir.Bu ülkeyi seçimlerde kullandıkları oy-larla “halkın yönettiği” aldatmaca-sının, ülkemizin demokrasiyle yöne-tildiği yalanının en temel kurumudur.

Parlamento, sistem açısından sonderece önemli bir yere sahiptir. Se-çimler ve parlamento, sistemin ken-dini kitleler nezdinde meşrulaştır-masının da temel aracıdır. Çıkarılanyasaların meşruluğu da yine parla-mento aracılığıyla sağlanır.

Parlamento, burjuva devlet anlayı-şında “yasama-yürütme-yargı” deni-len üç temel kuvvetin “yasama” bö-lümünü oluşturur. Düzen açısındantemel görevi yasa yapmaktır. Yine dü-zenin yasalarına göre, hükümetler,meclise sorumludur. Ama bakın baka-lım, kim kime karşı sorumlu? Kim ki-min üstünde, kim kime hesap veriyor?

Bütün bu aldatmacaların, vitrin vemeşrulaştırma işlevinin ötesinde oli-garşinin parlametosu nedir, ne değil-dir, birlikte bakalım:

*Parlamento halkıniradesiyle oluşmaz! Milletve-killerini halkın seçtiği büyük bir al-datmacadan ibarettir. Milletvekilleri,esas olarak düzen partilerinin liderle-ri tarafından seçilmekte ve “bunları se-çeceksiniz” diye kitlelerin önüne ko-nulmaktadır. Bırakın halkın iradesini,

partilerin kendi tabanlarının bile mil-letvekillerinin belirlenmesinde bir sözhakkı yoktur.

Peki düzen partilerinin liderlerimilletvekillerini neye göre belirli-yorlar? Onların tek ölçüsü, seçtikle-rinin, emperyalizme, oligarşik siste-me ve kendilerine bağlı olmasıdır.

*Parlamentoda yasalarnasıl yapılır? Hangi yasanınmeclis gündemine geleceğini belir-lemede, milletvekillerinin hiçbir ira-desi, inisiyatifi yoktur. Esasında“meclis gündemi”ni belirleyen em-peryalizm ve işbirlikçi tekellerdir,onların ihtiyaçlarıdır.

Meclisin yasama görevinin en te-mel yanı ise, sınıf mücadelesini bas-tıracak yasal düzenlemeler yapmak,varolanları güncelleştirmektir.

Düzenin parlamentosunun asliişlevi, emperyalizmin, oligarşik dik-tatörlüğün, faşizmin dikte ettikleriniyasallaştırmaktır.

*Oligarşininparlamentosundademokrasi var mıdır? Cevap, tek kelimedir: YOKTUR! Yasalar,parlamenterlerin iradesiyle çıkmazher şeyden önce. Tam tersine, herkonuda parlamenterlerin oyu partiyönetimi, lideri tarafından belirle-

nir. Çok açık bir biçimde, parla-menterler, liderlerinin “kaldır in-dir!” talimatlarına göre oy kullanankuklalardır. Çoğu kez, oylanan ya-sanın içeriği hakkında bilgi sahibibile değillerdir.

Oligarşinin parlamentosunda “dü-zen partilerinin muhalefeti”nin debir rolü ve yeri yoktur. Muhalefetinvarlığı, tamamen göstermeliktir. Ya-sama faaliyetindeki tek “katkıları”,emperyalizmin, faşizmin istediği ya-salara destek vermekten ibarettir.

*Parlamenterdemokrasinin suç aklama,örtbas etme ve oyalamaaraçları: Komisyonlar...Parlamentonun en önemli kurumla-rından biri de komisyonlardır. Aklagelebilecek hemen her konuda ko-misyonlar oluşturulmuştur. Bazıları“araştırma, soruşturma”(!)larını yıl-larca sürdürürler. Bazen, zaten oya-lama amacıyla oluşturulmuş komis-yonların varlığı bile unutulur. Her-hangi bir sorunun komisyonlara ha-vale edilmesi demek, “sümen altı”yapmak deyimiyle özdeştir.

Komisyonlar, emperyalizmin veoligarşinin suçlarını örtbas etme,kitlelerin tepkilerini yumuşatma vesorunları zamana yayarak unutturmaişlevi görürler.

Yolsuzluk, hırsızlık, dolandırıcılık, katliamcılık, sömürü, zulüm,işbirlikçilik, it dalaşı, yalan, dolan, asalaklık, hık deyicilik,

göz boyamacılık... HEPSİ BU ÇATI ALTINDA!

Oligarşinin parlamentosu, bir karşı-devrim karargahıdır

6

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

Page 7: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Parlamento, herzaman hırsızlar, katiller,dolandırıcılar, köşedönmeciler koalisyonuolmuştur... Bilindiği gibi, ülke-mizde parlamenterlerin mutlak birdokunulmazlığı vardır. Ama bu do-kunulmazlık, onların düşüncelerindendolayı değildir. Hırsızlık, yolsuzluk,cinayet, dolandırıcılık, sahtekarlık, neyapmış olurlarsa olsunlar, hepsiniiçeren bir dokunulmazlıktır. Ülke-mizde egemen sınıfların hepsi, bu suç-ları her gün işlemektedir. Böyle ol-duğu içindir ki, hemen her dönemdeparlamentoya bu suçlardan yargılananyüzlerce milletvekili girmektedir.2002 seçimlerinde parlamentoya gi-ren AKP grubunda, 50’yi aşkın par-lamenter hırsızlıktan, nitelikli dolan-dırıcılıktan, evrakta sahtekarlıktanvb. hakkında soruşturma açılanlardanoluşuyordu. Yürüyüş’ün bu sayı-sından itibaren yayınlayacağımız bel-ge ve bilgilerde de görüleceği gibi,yeni seçilen parlamentonun ve hü-kümetin de durumu farklı değildir.

On yıllardır bir türlü hiçbir parti-nin ve iktidarın kaldırmaya yanaş-madığı “dokunulmazlık”, bununiçin sürdürülmektedir. Hırsızlar, ka-tiller, dolandırıcılar koalisyonu “do-kunulmazlığını “sürdürüyor.

Tekellere günübirlikhizmet! Genelde milletvekilleri öyle seçilmiştir ki, iktidarlar, emper-yalistlerin ve işbirlikçi tekellerin ihti-yaçları doğrultusunda meclisten yasaçıkartmakta pek zorlanmazlar. Ama ba-zen yasal prosedürler, bazen iç çeliş-kiler nedeniyle tekellerin ihtiyaçlarınacevap vermekte yetersiz kalabiliyorlar.İşte bu noktada, parlamenter düzen,onun da çaresini bulmuş, MECLİSİDEVRE DIŞI bırakıp HÜKÜMET-LER doğrudan kendileri o ihtiyaçlarıkarşılamaya başlamışlardır. Bununiçin de hükümetlere “kanun hük-münde kararname” çıkarma yetkisiverilmiştir. Aslında bu yetki, ülkeninnasıl oligarşik bir diktatörlük tarafın-dan yönetildiğini göstermeye yeter. Neparlamento, ne hükümet, başbakanın

atacağı bir imzayla istenilen yasaldüzenleme yapılabilmektedir.

Parlamenterler, sistemimeşrulaştıran kuklalardır!Düzen savunucularının, düzen parti-lerinin yöneticilerinin yıllardır tek-rarlayageldikleri demagojilerden biride “parlamenterlerin iradesi üzerinekimsenin ipotek koyamacağı.. kimse-nin onlara talimat veremeyeceği”dir.Meclisteki işleyişin bununla hiçbir il-gisi yoktur. Parlamenterlerin iradesidiye bir şey yoktur.

Parlamenterler, tekellerin ve par-tilerinin liderlerinin kulu kölesidir!Bakın düzen partilerine. Liderinebiat etmeyen tek bir milletvekilininbarınması mümkün müdür? Arada bir-sırtını yine oligarşi içi bir kesime da-yayıp- pürüz çıkaranlar olsa da, hep-si liderlerine biat etmiştir. Çünkü ka-derleri onların iki dudağı arasındadır.Kendilerini seçen onlardır. Bu tablo-nun sonucunda da siyasi iradesi ol-mayan, kişiliksiz, yalaka, yanar dönerbir parlamenter tipi oluşmuştur.

Oligarşininparlamentosunda oligarşiiçi ‘it dalaşı’ hiç bitmez...Parlamento, aynı zamanda oligarşiiçindeki çeşitli güçlerin mücadelearenasıdır. Bu mücadelenin odağında“demokrasi” varmış, “milletin çıkar-ları” varmış gibi gösterilir ama bu gö-rünümün gerçekle hiçbir ilgisi yoktur.

Bu sadece kitleleri kendi yanlarınaçekmenin bir biçimidir. Kavgalarıen çıplak haliyle, çeşitli tekel grup-larının, toprak ağalarının, tefecitüccar takımının, mafya gruplarınınkavgasıdır. Düzen partileri onlarıntemsilcileridir. Bundan öncekilerde

olduğu gibi, bu mecliste de yine bir-birlerini yiyecekler, kendi çıkarlarıiçin kıyasıya çatışırken, halkı soymakve halka zulmetmek için ORTAK ka-rarlar alacaklar.

Bu mecliste konuşulanhiçbir şeye inanmayın! Hal-ka göstermelik olarak birbirlerini kı-yasıya eleştiriyor gözükürler. Halkınçıkarlarını savunuyor gözükürler.Hepsi yalandır. Onlar bu ülkeyi sa-tanlardır. Hali hazırda ülkemizi em-peryalizme bağımlı hale getiren yüz-lerce anlaşma vardır. Bir tekini bile ip-tal etmek gündemlerinde değildir.“Milletin çıkarları” diye başlayantartışmalar yaparlar fakat, halkı soy-mak ve halka zulmetmekte, tüm çe-lişkilerini bir tarafa bırakıp işbirliği ya-parlar. Emperyalist tekellerin ve yer-li işbirlikçilerinin istediği tek bir ya-sayı bile çıkarmamazlık yapmamış-lardır. Buna karşın, halkın talepleri-ni, işçilerin, memurların, köylülerin,esnafın, emeklinin taleplerini gün-demlerine bile almıyorlar. Sadece bubile “kime çalıştıklarını” yeterinceaçık göstermiyor mu?

İŞTE BUNLARDAN DO-LAYI, oligarşinin parlamentosundaadalet yoktur, eşitlik yoktur, özgürlükyoktur, İŞTE BUNLARDAN DO-LAYI, orada umut yoktur, çözümyoktur, gelecek yoktur. Oligarşininparlamentosu, sömürü ve zulüm dü-zeninin parlamentosudur. Sömürü vezulmün bir parçası olmayan üç beş ki-şinin oradaki varlığı, oligarşinin par-lamentosunun niteliğini değiştirmez.Her türlü adaletsizlik, sömürü, soy-gun, zulüm, yozlaşma orada meşru-laştırılırken, vatana ihanetin belgele-ri oranın onayından geçerken, halk-ların oradan bir çözüm beklemesi içinhiçbir neden yoktur..

Sanmayın ki bu kavgayı“demokrasi” için, “milletinçıkarları” için yapıyorlar!Hayır! Onların kavgası,

tekellerin kavgasıdır, koltukkavgasıdır, kişisel çıkar

kavgasıdır. Onlar için bunlardanbaşka kutsal olan hiçbir şey yoktur.

Meclisinde Değil, Devrimdedir

17 Temmuz2011

7

Yürüyüş

Sayı: 277

Page 8: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

12 Haziran’da yapılan genel se-çimlerin ardından kurulan 61. hükü-metin bakanlar kurulu açıklandı. Ka-bine 4 başbakan yardımcısı ve 21 ba-kanlıktan oluşuyor.

Kimdir bunlar?

Başbakan Erdoğan kabinedekiisimleri açıklarken 'ustalık dönemikabinesi' diye adlandırdı. Ertesi günbütün burjuva basında “ustalık kabi-nesi” diye methiyeler dizildi.

Her birinin ayrı meziyetlerini keş-fettiler. Oysa hepsi bilinen isimlerdi.Ancak burjuva medyanın övgüsünüalmak için AKP kadrolarının özel birmeziyetlerinin olması da gerekmiyor.Burjuva medya hiçbir dönem olma-dığı kadar AKP iktidarına yalakalıkyapıyor.

Kimdir burjuvazinin övgüler diz-diği 61. hükümette yer alanlar?

Başbakan yardımcısı Bülent Arınç:

O bir halk düşmanıdır. 1970’ler-den beri “Milli Görüş”ün dinci-ge-rici kadroların içinde aktif olarakyer almaktadır. 12 Eylül öncesi Mil-li Selamet Partisi (MSP) içinde yer al-mış ve Manisa İl Başkanlığı yapmış-tır. Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’tadevrimcileri, Alevi halkı katleden si-vil faşist hareket ve dinci-gerici itti-fakın başlarında yer almıştır.

12 Eylül sonrasında Erbakan’ın

Refah Partisi’nde çeşitli görevler al-mış, 28 Şubat’tan sonra Refah Parti-si’nden ayrılarak AKP’nin kurucukadroları arasında yer aldı.

2003’den 2007’e kadar AKP ikti-darının ilk döneminde TBMM baş-kanlığı yaptı. Faşist AKP iktidarı bo-yunca papaz rolünü oynadı. Onunmeclis başkanlığı döneminde 25 dev-rimci AKP’nin tecrit politikaları so-nucunda şehit düştü. 25 tutsağın kat-ledilmesine ses çıkartmadı. Ancak 122şehitten sonra bir avukat olan BehiçAşçı’nın ölüm sınırına geldiği bir aşa-mada papaz rolüne bürünüp tecritinvarlığını kabul ettiler. Ancak AKP ik-tidarının tecrit konusunda verdikleritahahhütlere uymamasının baş so-rumlularından birisi de BülentArınç’tır. Çünkü Arınç 60. hükümet-te de başbakan yardımcılığı görevin-de bulunmuştur.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan:

Refah partisi döneminde burjuvapolitikasının içine girdi. Ankara Bü-yükşehir Belediyesi Başkanı MelihGökçek gibi hırsız, arsız, ahlaksız birkişinin başdanışmanıydı. AKP kuru-cularından ve onun en önemli mezi-yeti Amerikan Northwestern Üni-versitesi’nde özel yetiştirilmiş sadıkbir Amerikan uşağı olmasıdır. ABD'definans sektörünün üst düzey yöneti-cilerine danışmanlık yapan özel bir

şirkette çalıştı. Sonra gelip Devlet Ba-kanlığı yaptı. Ülkemizin Avrupa em-peryalizmine pazarlanmasında ABBaşmüzakerecisi olarak görev yaptı.60. Hükümet'te Dışişleri Bakanlı-ğı’na getirildi. IMF politikalarının uy-gulanmasında, ülkemizin emperya-listlere peşkeş çekilmesinde birinci de-receden sorumluluğu olanlardandır.

Yolsuzlukların, hırsızlıkların üs-tünü örtenlerden birisidir. Mesela“Deniz Feneri olayı basit bir mesele”demişti. Elbette “basit bir mesele”AKP’nin yolsuzluklarının tümü için-de devede kulak bile değildir.

Avrupa’daki bir toplantıda İslam-cı Holdinglerin dolandırdığı işçileradına “1 milyon holdingzede var”diye konuşan Avrupa Türkleri Daya-nışma Derneği Başkanı’na “Verme-seydiniz siz de paralarınızı, ben mi ve-rin dedim.” diyerek provokatörlüklesuçladı.

Halkı aşağılayan, azarlayan Ba-bacan, Dışişleri Bakanlığı dönemin-de ABD Dışişleri Bakanı H. Clin-ton’la görüşürken emperyalist efen-disinin talepleri karşısında “ABD’ninIrak’tan çekilirken Türkiye’den herdesteği göreceğini” söyleyip şunu ek-lemişti. “Afganistan’da da farkımı-zı göreceksiniz.”

Babacan, emperyalizme kusur-suz hizmetinden dolayı AKP içindesürekli ödüllendirilmiştir.

AKP’nin 61. Hükümet kabinesiaçıklandı:

8 Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Page 9: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay:

Beşir Atalay, Erbakan dönemin-de partiye çağırılmış ancak öğretimgörevlisi olması nedeniyle RefahPartisi’ne katılmayıp dışarıdan da-nışmanlık yapan “Milli Görüş” kad-rolarındandır.

Atalay’ın “milli görüş”çülüğüAnkara Hukuk’ta okurken başlamışve Milli Türk Talebe Birliği’nin tem-silciliğini yapmıştır.

Kırıkkale Üniversitesi KurucuRektörü’ydü. Ancak onun asıl refe-ransı ABD Michigan Üniversite-si'nde öğretim üyesi olarak görev yap-mış olması ve ABD’den geçer notualmasıdır.

Atalay, Ankara Milletvekili olarak58 ve 59. hükümetlerde Devlet Ba-kanlığı, 60. hükümette İçişleri Ba-kanlığı yaptı. Halka yönelik her sal-dırıdan, işkencelerden, gözaltılar-dan, katliamlardan, linçlerden doğ-rudan sorumludur.

Beşir Atalay, bütün AKP’lilergibi yalancı, ikiyüzlü ve demagogtur.Resmi kayıtlara göre 17 bin civarın-da faili meçhul olduğu söylenen,500’ün üzerinde gözaltında kayıpınolduğu, 1 Mayıs 1977, 16 Mart, Ma-raş, Çorum, Sivas, Gazi gibi kitlekatliamlarının olduğu ülkemizde“Ne cip Hab le mi toğ lu ci na ye ti nindı şın da fai li meç hul olay bu lun ma -mak ta dır. Tür ki ye fai li meç hul olay -lar ül ke si ol mak tan çık tı.” diyecekkadar yalancıdır. Beşir Atalay geç-mişteki katliamların üstünü örttüğügibi AKP iktidarı döneminde işlenmişkatliamların da soruşturulmasını en-gellemiştir.

Engin Çeber’in işkenceyle katle-dildiği günlerde “işkenceye karşıbüyük mesafe katettik” diyecek ka-dar gerçekleri gizleyen pervasız ya-lancıdır.

Yürüyüş dergisi bürosunun heli-kopterlerle basılıp, kapılarının bal-yozlarla kırıldığı, çalışanlarının iş-kenceyle gözaltına alınıp tutuklandığı,60’ın üzerinde gazetecinin tutuklan-dığı ülkemizde “Türkiye, dünyanın

diğer demokratik ülkelerinde ol-madığı kadar basın özgürlüğününolduğu bir ülke. Türkiye’de basın öz-gürlüğü, en ileri demokratik ülke-lerinkinden daha ileri bir seviyede.”diyebilmiştir.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ:

Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fa-kültesi'ni bitirdi. Dinler Tarihi ko-nusunda yüksek lisans yaptı.

AKP içinde yükselmesine nedenolan meziyeti dinci-gericiliğidir."Domuz bağı ve mezar evler"le ta-nınan Hizbullah örgütünün hapisha-nedeki yöneticilerinin serbest bıra-kılmasını sağlayan yasayı AKP GrupBaşkan Vekili imzasıyla sunan BekirBozdağ'dır.

Fethullah Gülen’le ilgili Gazete-ci Nedim Şenerin yazdığı "İmamınOrdusu" adlı "basılmamış kitabıimha operasyonu" üzerine mecliste-ki tartışmalarda AKP Grup Başkan-vekili olarak Gülen'i övgüler dizereksavundu.

AKP iktidarında 22. ve 23. dönemYozgat Milletvekilliği yapan 1965 do-ğumlu Bekir Bozdağ bu meziyetle-rinden(!) dolayı AKP içinde yüksel-meye devam edecektir.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu:

Davutoğlu AKP’nin dış politi-kadaki ‘akıl hocalarındandır.” Henüzmilletvekili seçilmeden önce Cum-hurbaşkanı Abdullah Gül’e ve Baş-bakan Tayyip Erdoğan’a Dış Politi-ka’da danışmanlık yapmıştır. 2009 yı-lından itibaren de meclis dışındanDışişleri Bakanı olarak kabineyegirmiştir.

Onun en büyük meziyeti birinci-si dinciliği, ikincisi Osmanlıcılığı veüçüncüsü; bu düşüncelerinin Ame-rikan uşaklığı yaparak gerçekleşe-ceğine inanmasıdır. Wikileaks bel-gelerine göre de ABD onun hakkın-da “Neo Osmanlı” diye sözetmekte-dir.

Başbakan Erdoğan’ın başdanış-manlığını yaptığı dönemde ABD’ninPrinceton Üniversitesi’nde yaptığı ko-nuşmada şöyle dedi: “ABD yöneti-mi ile Ortadoğu, Kafkas, Balkan,enerji güvenliği gibi konulara yak-laşımımız neredeyse aynı, çok ben-zer. O yüzden, önümüzdeki işbirli-ğinde altın bir dönem olduğunuumuyoruz.” Ki, Dışişleri Bakanı ol-duktan sonra da işbirlikçilikte “altın”bir dönem yaşanmaktadır. AhmetDavutoğlu, Ortadoğu’dan, Afrika’ya,Balkanlar’da Orta ve Uzakdoğu’yakadar ABD’nin memuru gibi ‘canla,başla’ çalışıyor. Irak’ta, Afganis-tan’da halkların katledilmesindensorumludur. AKP iktidarı boyuncabakanlık görevi olsun ya da olmasınemperyalistlerle girilen her türlü iliş-kiden sorumludur.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım:

AKP’nin ilk kurucularından biri-sidir. Onun en önemli “meziyeti” hır-sızlığıdır. Onun içindir ki, hep Tay-yip Erdoğan’ın en yakın çevresindeoldu. Milletvekili olmadan önce İs-tanbul Deniz Otobüsleri (İDO) Ge-nel Müdürlüğü yaptı. İçişleri Ba-kanlığı Mülkiye Müfettişleri tara-fından hazırlanan raporlarda, yol-suzluk yaptığı belirtiliyordu ve bu-nun üzerine görevden alındı.

58, 59 ve 60. hükümetlerde Ulaş-tırma Bakanlığı yaptı. AKP kabine-sinin ustalığı burada. Binali Yıldırım61. hükümette de Ulaştırma Bakanıoldu. Çünkü o, hırsızlıkta ustalaştı.Milletvekili olmadan önce GenelMüdürlüğünü yaptığı Almanya'dakiSantour GmbH firmasından200.000 Euro ile çocuklarına İtal-ya'da bir gemi satın aldı.

Allah “yürü ya kulum” dedi. Ço-cukları Derin Denizcilik Gemi Taş-şımacılık Sanayi ve Limited Şir-keti’nin sahibi oldular. Ayrıca İstan-bul Subaru’nun bir bayisinin de sa-hibi oldular.

Devlet Demir Yollarında Yol İn-şaat Şube Müdürlüğü ve Hızlı TrenProjesi'nde Ulaştırma Bakan'ı Yıldı-

Meclisinde Değil, Devrimdedir 9

17 Temmuz2011

Yürüyüş

Sayı: 277

Page 10: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

rım’ın danışmanlığını yaptığı söyle-nen Dilaver Korkmaz'ın ER-Dİ İn-şaat adıyla şirket kurduğu meclisgündeminde tartışılmıştır.

Öte yandan Binali Yıldırım; ka-tıksız bir Amerikan işbirlikçisidir.CIA’nın işkence uçaklarının ülkemizhavaalanlarını kullanması ve 21 saathavaalanında ne yaptığı sorusu üze-rine şu cevabı vermiştir: “bildim bi-leli CIA uçakları bu ülkede tartışı-lır ama, ... isterse bir hafta kalsın. Nekadar çok kalırsa, havaalanı o kadarçok para kazanır. Müşterilere en iyihizmeti vermekle mükellefiz.”

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım,Deniz Feneri yolsuzluğunda adı ge-çen Sancakline adlı şirketin de yö-netim kurulu başkanlığını yap-mıştır.

Binali Yıldırım, aynı zamandatelefon dinleme olaylarından da doğ-rudan sorumludur. Dinlemeden dolayısuçları açığa çıktığında o, pişkince“konuşursanız dinlenirsiniz... yasa-dışı bir şeyiniz yoksa dinlenmektenkaygılanmayın” demiştir.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin:

Milli Görüş’ün Refah Partisi dö-neminden beri içinde olan kadrola-rındandır. Refah Partisi Hatay İl baş-kanlığı yaptı. Daha sonra AKP Ku-rucu Üyeleri içinde yer aldı. 22. ve23. Dönem Hatay Milletvekili oldu.

Onun da en önemli meziyeti hır-sızlığıdır. AKP Grup Başkan Vekil-liği yaptığı dönemde içinde yeraldı-ğı Hatay'daki yolsuzluklar zinciri,halk tarafından "ALİ DİBO" düze-ni olarak adlandırıldı. Çorum, İs-tanbul, Samsun, Sinop, Ankara,Kırklareli, Gümüşhane, Bolu, Af-yonkarahisar, Adana ve Amasya."ALİ DİBO" düzeninin kurulduğubaşlıca illerdendi. "ALİ DİBO" dü-zeninin medyada sık sık yer almasıüzerine Başbakan Recep Tayyip Er-doğan, "Bir AKP'li 10, 20, 50 mil-yarlık kamu ihalesine girse, o adamyandı, Elinize, dilinize dursun ya, in-saf, Yani AKP'li bu memleketin ev-

ladı değil mi?"

“ALİ DİBO” düzeninin kurucu-su Sadullah Ergin’in hırsızlık veyolsuzluktaki ustalığı Başbakan Er-doğan tarafından 60. hükümette veşimdi de 61. hükümette Adalet Ba-kanlığı’yla ödüllendirildi.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı:

Milli Türk Talebe Birliği (MTTB)çevresinde yetişti. AKP Kurucu Üye-lerinden. Genel Başkan Avukatı veHukuk Müşaviri olarak görev yaptı.22. ve 23. Dönem İstanbul Milletve-kili. 60. hükümette Devlet Bakanı veBaşbakan Yardımcılığı yaptı. Onun enbüyük meziyeti gericiliği, devrimci vehalk düşmanlığıdır. Öyle ki, Sivas’ta33 kişiyi diri diri yakan yobaz katil-lerin avukatlığını yapmıştır.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer:

İmam Hatip orta birinci sınıftanberi Erdoğan’ın arkadaşı ve İstanbulBüyükşehir Belediye Başkanlığı dö-neminde kadrolaşmadan sorumludanışmanıdır. Atatürk Üniversitesi İş-letme Fakültesi İşletme Yönetimive Politikası Bölümü'nü bitirdi. ABDDrexel Üniversitesi'nde misafir araş-tırmacı olarak çalışmalar yaptı.

Onun da en önemli meziyeti hır-sızlığıdır. Milli Eğitim Bakanı yapı-lan Dinçer önce bilim hırsızlığı yap-mıştır. “İşletme Yönetimine Giriş”adlı kitabına “intihal” (aşırma) yap-maktan dolayı YÖK tarafından “üni-versite öğretim mesleğinden çıkarma”cezası verildi.

Fakat Ömer Dinçer’in hırsızlığı“aşırma”yla sınırlı kalmadı.

İstanbul Gaz Dağıtım AŞ. (İG-DAŞ) yolsuzluğu davasında yargı-lanan 142 kişiden birisi de Ömer Din-çer’dir. Ayrıca Dinçer; nitelikli zim-met, sahte belge düzenlemek, iha-leye fesat karıştırmak, 4208 sayılıKara Para Aklamasının Önlen-mesi Kanunu’na muhalefet etmek-ten hakkında dava açıldı.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker:

Başbakan Erdoğan’ın İstanbulBüyükşehir Belediyesi Başkanlığıdöneminde Veteriner Müdürlüğüyaptı. 59. ve 60. Hükümetlerde Tarımve Köyişleri Bakanı oldu. Eker degöre- vi kötüye kullanmaktan yar-gılanan AKP’li bakanlardandır.

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin:

Erdoğan’ın Büyükşehir Başkan-lığı döneminde Büyükşehir Beledi-yesi’nde personelden sorumlu GenelSekreter Yardımcılığı yaptı. İmamHatip orta birinci sınıftan beri Erdo-ğan’ın arkadaşı. Onun da hırsızlık,zimmet, kamu taşıma biletlerindekalpazanlık, resmi evrak kayıtla-rında sahtecilik ile cürüm işlemekiçin teşekkül oluşturmak, ihaleyefesat karıştırmak gibi meziyetlerivardır. Ve bu meziyetlerinden dola-yı yargılanmıştır.

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu:

Milli Gençlik Vakfı çevresinde ye-tişti. Erdoğan’ın Büyükşehir BelediyeBaşkanlığı döneminde İSKİ GenelMüdürlüğü, İSsTAÇ, KİPTAŞ, BİM-TAŞ, HAMİDİYE, İSFALT AŞ, İs-tanbul Ağaç ve Peyzaj AŞ'de Yöne-tim Kurulu Başkanlığı, İGDAŞ'daYönetim Kurulu Üyeliği ve DevletSu İşleri Genel Müdürlüğü yaptı. BE-DAŞ, AYEDAŞ, TEMSAN YönetimKurulu Üyeliklerinde bulundu. 60.Hükümet'te Çevre ve Orman Ba-kanlığı yaptı. Nitelikli zimmet, sah-te belge düzenlemek, Kara ParaAklanmasının Önlenmesi Kanu-nu’na muhalefet, ihaleye fesat ka-rıştırmak, görevi kötüye kullan-maktan yargılandı.

Bu işbirlikçi, halk düşmanıBakanlar Kurulu’nun diğer üye-lerini tanıtmaya devam edeceğiz.

10 Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Page 11: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Bu başlık altında birkaç sayı bo-yunca isimler ve o isimlere dairbilgiler okuyacaksınız. Soracaksınız;bunlar mı çözecek halkın sorunları-nı? Bunlar, halkın sorunlarını çöz-mek için değil, emperyalist ve iş-birlikçi tekellerin sorunlarını çözmekiçin bu koltuklarda oturuyorlar.

“Milli irade”ymiş; bunlar mımilli irade? Milli değil, bunlar Ame-rikan uşaklarıdır.

“Demokrasi”ymiş; Bunlar mıdemokrat? Onlar burjuva anlamda biledemokrat değillerdir. Onlar faşizminuygulayıcılarıdır.

Hakmış, adaletmiş! Bunlar sö-mürücü, patron ya da onların uşak-ları...

Böyle olduğunu görmek içinAKP milletvekillerinin kimliklerinebakmak yeterlidir.

Amerikan işbirlikçileri, hırsızlar,işkenceciler, katiller, katillerin avu-katları, halk düşmanları, emekçi düş-manları... AKP milletvekillerinin ara-sında hepsi mevcut. Bu köşede, o kol-tuklarda oturan halk düşmanlarının

gerçek kimliklerini halkaanlatacağız...

***

Mardin MilletvekiliMuammer Güler: O birhalk düşmanıdır. AKP ikti-darında İstanbul Valiliği’ne

getirildi. Her türlü hak arama eyle-minin karşısına baskı ve terörle çık-tı. İstanbul'u defalarca işgal eden, de-falarca gaz bombalarına boğan, bin-lerce kişiyi gözaltına alarak 1 Ma-yıslar'ı teröre boğan bir valiydi. Hal-ka zulmün ödülü, AKP milletvekilli-ği oldu.

AKP Çorum Mil-letvekili Salim Uslu:O bir emekçi düşmanı-dır. Hak-İş Genel Baş-kanıydı. Ama o işçilerinhakları için mücadeleetmedi. O, işçi sınıfınıAKP’ye karşı mücade-

lenin uzağında tutarak mücadeleninönünde engel oldu. Uslu, işbirlikçibir sendikacıdır. İşbirlikçiliğinin,emek düşmanlığının ödülü millet-vekilliği olmuştur.

Kırıkkale Milletvekili OğuzKağan Köksal: O da bir halk düş-manı. AKP iktidarında Emniyet Ge-nel Müdürü olarak halka uygulananzulüm politikalarının başında yeraldı. Halka yönelik her saldırıdan, sı-kılan her gazdan, vurulan her coptan,işkencelerden, komplolardan sorum-lu olmuştur. Köksal’ın halk düşman-lığı AKP tarafından milletvekilliğiy-le ödüllendirilmiştir.

Zonguldak Milletvekili KöksalToptan: Her devrin adamıdır... Za-manında keskin laik... DYP'nin kad-rolarındandı.. Ama koltuk için dümeniAKP'ye çevirdi... Köksal Toptan gibiomurgasızlar, kendi arkadaşlarını sa-

tanlar AKP tarafından ödül-lendirildi. Köksal Toptan 2007genel seçimlerinden sonraTBMM Başkanlığı’yla ödül-lendirildi. 2011 genel seçim-lerinde ödülü Zonguldak mil-letvekilliği oldu.

Ankara Milletvekili Yal-çın Akdoğan ve GaziantepMilletvekili Şamil Tayyar:bunlar da güya gazeteciydi.Ama kalemlerini halk için de-

ğil, AKP iktidarına yalakalık yapmakiçin kullandılar. Asıl işleri Tayyip Er-doğan'a akıl hocalığı oldu. Demago-ji malzemesi sunmaktı. Kalemlerini,klavyelerini, işbirlikçi, sömürücü biriktidarın ve onun faşist liderinin em-rine vermişlerdi. Ödülleri, oligarşininparlamentosunda ceylan derisi kol-tuklar oldu...

Bitlis Milletvekili Vahit Kiler:Kiler Marketleri’nin sahibi. Bir pat-ron. Bir sömürücü. AKP iktidarındaservetini hızla artıran tekellerden.Kilerler’in olduğu meclisten nasıl“emekten yana” kararlar çıkabile-cek?

Giresun Milletve-kili Nurettin Canikli:O bir hırsız. Onun içinhırsızlar partisi olanAKP’nin kurucularıarasında yer aldı. Al-bayraklar Grubu’nun

Mali Koordinatörlüğü’nü yaptı. Tay-yip Erdoğan’ın en yakın arkadaşla-rındandı. “Cürüm işlemek için te-şekkül oluşturmak, ihalelere fesatkarıştırmak ve cihat hazırlığı yap-mak” iddiaları ile yargılandı. Mil-letvekili olarak elde ettiği dokunul-mazlıkla yargılanmaktan kurtuldu.

Afyon MilletvekiliHalil Ürün: İSKİ’debaşkan danışmanlığıyaptı. Atatürk’e haka-ret etmek suçundanmahkum olan Ürün’üncezası Şartlı SalıvermeYasası gereği ertelendi. Ürün hak-kında da yolsuzluk soruşturması bu-lunuyordu ama o da vekil oldu.

Maraş Milletvekili Nevzat Pak-dil: Erdoğan’ın Belediye Başkanlığıdöneminde İETT Genel Müdürlüğüyapıyordu. Refahyol iktidarı döne-minde Personel ve Prensipler GenelMüdürlüğü görevini de üstlenmişti.İETT’nin reklam panosu ihalelerinefesat karıştırdığı iddiasıyla hakkın-da dava açılmıştı.

Madımak Katliamcılarının Avukatları da Bu Mecliste!

Faili meçhulleri, katliamları aydınlatacağımdiyen AKP, Sivas’ta 33 kişiyi yakan yobazkatillerin avukatlarını da parlamentoya taşıdı.İşte onlar: Gümrük ve Ticaret Bakanı Av.Hayati Yazıcı, Afyon Milletvekili Avukat HalilÜrün, Tokat Milletvekili Avukat Zeyid Aslan(Başbakan Erdoğan'ın da eski avukatıdır.)

İzmir Milletvekili Avukat Ali Aşlık

Oligarşininparlamentosunda

kimler var?

Bu parlamento halktan

yana olabilirmi?

Muammer Güler

Salim Uslu

Nurettin Canikli

Halil Ürün

Meclisinde Değil, Devrimdedir

17 Temmuz2011

11

Yürüyüş

Sayı: 277

Page 12: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Seçimler yapıldı, yeni bir meclisoluştu. Emperyalizmin ve oligarşininihtiyaç duyduğu yeni yasaların çıka-rılması için hazırlıklar başladı. Düzenpartilerinin listelerinden seçilen mil-letvekillerinin “niteliğini” bilebilmekiçin hepsini tek tek incelemek ge-rekmiyor. Hepsinin düzene, emper-yalist dünya düzenine, oligarşik dü-zene ve partisinin liderine “sadık” ki-şiler olduğunu hiç tereddütsüz söy-leyebilirsiniz ve yanılmış olmazsınız.

Kaldı ki, kapitalizmin parla-menter düzeninde, parlamentolarıniçinde yer alan tek tek kişilerin nite-liğinden bağımsız olarak bir misyo-nu vardır; o misyon, birincisi, burju-vazinin (oligarşinin) azınlık yöneti-mini meşrulaştırmak ve ikincisi, sö-mürü ve zulüm düzeninin yasalarınıyapmaktır.

Ülkemizde meclisten farklı bek-lentiler içine girenler, bu temel sınıfsalgerçeği unutuyorlar. O meclisi oluş-turanların sınıfsal niteliğini unutu-yorlar. Böyle bir meclisten halkın so-runlarına çözüm bulmasını bekle-yebilir miyiz?

Ya da bizim olmayan, bizi temsiletmeyen böyle bir meclistendemokratik bir anayasa yapmasınıbeklemek ne kadar doğru olacaktır?

Oligarşinin meclisi halkın sorunlarına çözüm olamaz

Oligarşinin sözcülerinin,“çok par-tili demokrasi” diye nitelediği, süreklifaşizm döneminin başladığı 1950’liyıllardan bu yana, oluşturulan mec-lisler hep oligarşinin çıkarları teme-linde oluşturulmuştur.

Aradan geçen 61 yılda, “seçilen”hiçbir meclis, halkın temel sorunlarıiçin, ülkemizin temel sorunları için çö-züm olmamıştır. Bugün kü meclis de

diğerlerinden farklı değildir.Soralım ve cevabını arayalım: Bu

meclisin halkların ulusal, sosyal, sı-nıfsal sorun ve taleplerini, halklarınçıkarlarına uygun şekilde çözmesimümkün müdür?

Peki, halklarımızın ulusal, sosyal,sınıfsal sorunlarının çözümü için önşart nedir? Emperyalizmden BA-ĞIMSIZLIK değil mi?

Bağımsız olmayan bir ülkede nedemokrasi olur, Parlamenterlerin nehalkın ekonomik sorunları çözülebi-lir!

Öyleyse sormaya devam ediyoruz:

Parlamenterlerin ezici çoğunluğu-nun, emperyalizm işbirlikçisi olduk-ları konusunda kuşku olmayan Tay-yip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu veDevlet Bahçeli tarafından seçildiği birmeclisten bağımsızlık sorununu çöz-mesi beklenebilir mi?

Böyle bir sorunun cevabı elbette“mümkün değildir” olacaktır. Bumeclisten bağımsızlıktan yana birtavır beklemek, dolayısıyla bu mec-lisin sorunları çözebileceğini düşün-mek boşa kürek çekmektir. Böyle dü-şünmek, bu meclisin sınıfsallığını,

niye varolduğunugörmemektir.

Bu gerçeklere kar-şın, yaşanan sorun-

ları meclise havale etmek, bu ger-çekleri kabul etmemektir. Oligarşininmeclisinden beklentiye girmek, söz-de, teoride ne denirse densin, düze-niçileşmektir.

Daha önce kendisine “sosyalist”diyerek, bu mecliste çok şey yapacağıiddiasında olanlar, yapa yapa mecli-sin kapanışında basit bir kravat şovuyapmaktan öteye gidemediler.

Hatta, AKP’nin saldırıları karşı-sında bir kaç önerge verip, teşhir et-meyi bile beceremediler. Elbette mec-lis kürsüsü de kullanılabilir. Amaoligarşinin politikalarını teşhir açı-sından o kürsüleri kullanabilmek içinmeclis konusunda net bir bakışaçısına sahip olmak gerekir.

Bugün, umutlarını bu meclisebağlayarak, bu meclisten“demokratik bir anayasa” çıkar-maya çalışanlar, bir kez daha yanıl-dıklarını göreceklerdir.

Meclise dair beklentilere girerek,“bir protokol yapılsın”, “bir ışık ve-rilsin”, “somut adım atılacağınadair açıklama yapılsın” diyerek ade-ta yalvar yakar olunmaktadır. Düze-nin vitrininde demokrasi oyunu oy-nanırken, bu oyunun bir parçası olun-maktadır.

Unutmayalım ki, bu meclis, on-larca yıldır, asimilasyonu, imhayı, sö-mürüyü, işbirlikçiliği sürdüren birmeclistir. Bu parlamentodan yarar-lanma değil, parlamentoya tabi ol-maktır. Halkın tüm umutlarını oradatüketmektir. Halkı beklentiye sokmak,meclisi halkın gözünde bir umut ha-line getirmektir.

Bu meclis demokratik anayasa yapamaz!

Bu meclisin demokratik bir ana-yasa yapacağını beklemek, bu ülkegerçeğini gözardı etmektir. Halk düş-

Böyle bir meclisten “Kürt sorununaçözüm”, “demokratik bir anayasa”ve “demokrasi” beklenebilir mi? !

Unutmayalım ki, bu meclis,onlarca yıldır, asimilasyonu,

imhayı, sömürüyü,işbirlikçiliği sürdüren bir

meclistir. Bu parlamentodanyararlanma değil,

parlamentoya tabi olmaktır.Halkın tüm umutlarını oradatüketmektir. Halkı beklentiye

sokmak, meclisi halkıngözünde bir umut haline

getirmektir.

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

12 Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

Page 13: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Engin Çeber’i, 8 Ekim 2008’dekatledenler, Engin Çeber, CihanGün, Aysu Baykal ve Özgür Kara-kaya’ya da alay eder gibi “polise mu-kavemet etmek” ten dava açtılar.

Üstelik, Engin Çeber, CihanGün, Aysu Baykal ve Özgür Kara-kaya’yı 28 Eylül 2008’de gözaltınaalan AKP’nin polisi, İstinye PolisMerkezi ve Sarıyer İlçe EmniyetMüdürlüğü’nde de işkence yapmış-lardı. Hem katlettiler, hem işkenceyaptılar, hem de tutuklattılar! Tümbunlar yetmedi, katledenler, işkenceyapanlar, tutuklatanlar, bir de hak-larında dava açtırdılar.

Yaklaşık 2 yıl 10 aydır açılmışolan bu dava sürüyor. 7 Tem-muz’daki duruşmada AKP’nin poli-sinin yalanları bir kez daha belge-

lendi. Engin Çeber, Cihan Gün,Aysu Baykal ve Özgür Karakayagözaltına alan polisler, “niye gözal-tına aldınız?” sorusuna “GBT’sinebaktık,

a r a -ması var-dı, öyle gözaltına aldık” demişlerdi.

Oysa bu duruşma Sarıyer İlçeEmniyet Müdürlüğü’nden mahke-

meye gönderilen cevap, İstinye Po-lis Merkezi’nin işkencecilerini ya-lanlıyordu.

Gelen cevap, “Engin Çeber’inGBT’sine bakılmadığı”nı belirti-yordu. Açıkçası, GBT kontrolü ya-pılmamış, yalan söylenmişti. Engin

Çeber, Cihan Gün, Aysu Baykal veÖzgür Karakaya arandığı için değil,Yürüyüş dergisi dağıttıkları içinAKP’nin işkencecileri tarafındangözaltına alınmıştı.

AKP’nin polisi, Yürüyüş dergi-si dağıtımını “suç” olarak görmüş,dağıtımı engelleyerek, Yürüyüş da-ğıtımı yapanları gözaltına almıştı.

Avukat Oya Aslan, mahkemeyegönderilen bu yazının, Engin Çeber,Cihan Gün, Aysu Baykal ve ÖzgürKarakaya’nın keyfi ve haksız bir bi-çimde gözaltına alındıklarını kanıt-ladığını belirtti.

AKP’nin polisi, saldırıyor, göz-altına alıyor, işkence yapıyor. Sonrada düzmece belgeler ve yalanlarla tu-tuklatıp, davalar açtırıyor.

İşkenceci polis, polise mukavemetten dava açtırdı

AKP’nin polisi yalansöylüyor! Yalan belgelendi!

manı AKP’yi tanımamak, onun halkdüşmanı niteliğini atlamaktır.

AKP’nin halkın oylarının “yüzde50’sini alması” bu gerçeği değiştir-mez. AKP’nin bırakın halkın talep-lerini karşılamasını, demokratik biranayasa yapmasını, halka daha çoksaldıracaktır. Halkın elinde, avucun-da ne var ne yoksa almaya hazırlan-maktadır AKP. Kıdem tazminatı ilksaldırıyı başlattığı alandır. Emekçilerinhaklarını bu kadar pervasız gaspeden bir iktidarın “Demokratik biranayasa” yapabileceğini düşünmek,“Kürt sorununu, demokratik bir şe-kilde çözebileceğini” düşünmek, bü-yük bir aymazlıktır.

Yeni saldırı yasaları, yeni hakgaspları için hazırlık yapmaktadırlar.Bunları hızla meclisten geçirerek,tekellerin ihtiyaçlarını karşılayacak-lardır. Nitekim Çevre ve ŞehircilikBakanlığı’nın yetkileri artırılarak,talan ve yağmanın sınırları genişle-tilmiştir. Yoksul halkın gecekondu-larını yıkmaya devam edecekler.

AKP, bu meclisten emekçilere

yeni saldırı yasalarını, hak gaspları-nı geçirecektir. Daha yeni kurulan buhalk düşmanı hükümet ve meclis iş-çilerin kıdem tazminatını gaspetme-yi, taşeronlaştırmayı yaymayı, sen-dikasızlaştırmayı önüne hedef olarakkoymuştur AKP iktidarı. Bunun içinbu meclisten demokratik bir anayasa,demokratik yasalar çıkmayacaktır.

İlerici bir meclis grubununneye hizmet edeceği, onun temel tercihlerine bağlıdır

Bugün “solun birliği” gibi haya-ti önemde bir konuyu, “çatı partisi”adı altında “parlamenter mücadeleye”bağlayıp daraltanlar, ülkemizdeki de-mokratik mücadelenin geniş muhte-vasını da yadsımaktadırlar. Parla-menter mücadeleyle sınırlandırılmışbir demokratik mücadele, kendi ken-dini bir kısır döngüye hapsetmektir.

İkincisi, demokrasi mücadelesinibağımsızlık mücadelesinden kopar-tanlar, bir başka çarpıklığın ve boşakürek çekmenin daha kapılarını açmış

olmaktadırlar.

Eğer parlamentoyu demokrasi vedevrim mücadelesini geliştirmek içinbir “araç” olarak düşünüyorsanız,evet, 30, 40 milletvekili önemli birgüçtür. Düzeni teşhir etme noktasın-da, birçok şey yapabilirler. Ama sizorayı “çözüm” yeri olarak görür vegösterirseniz, o zaman o milletvekil-leri, düzene yedeklenip, düzeniçi çö-zümler peşinde koşan, halkın düzen-den beklentilerini körükleyen dola-yısıyla da, halkın kurtuluş mücade-lesini geliştiren değil, engelleyen,yanlış yöne sevkeden bir rol oynamışolurlar.

Parlamenter mücadelede, meclis-teki bir ya da daha fazla milletveki-linin haklar ve özgürlükler mücade-lesini geliştirmeye, demokrasi mü-cadelesini geliştirmeye katkı suna-bilmesi, tek bir koşula bağlıdır: Par-lamenter mücadeleye devrimci bir ba-kış açısından bakmak. Parlamentoyudevrimi geliştirmek için kullanmak.Tersi, parlamentarizmdir, refor-mizmdir, düzeniçiliktir.

17 Temmuz2011

Yürüyüş

Sayı: 277

Meclisinde Değil, Devrimdedir 13

Page 14: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

"Ben ül-kemi pa-z a r l a -m a k l amükelle-

fim." (16Ekim 2005)

Vatan satıcı-lığının itirafı...

*"Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş

başkanıyım... "*Aralık 2006 Muhalefet partilerinin erken seçim

talebi üzerine: "Bu nedir bu, haya-tında iki koyun gütmemiş olanlar, ar-tık diyorlar ki; erken seçim. Arkadaş,demokraside, bu iktidarın vereceğibir karardır. İktidarın böyle bir der-di yokken, size ne yahu!"

*Yer: Berlinİslami holdingler tarafından do-

landırıldığını anlatmaya çalışan Mu-hammet Demirci'yi kastederek, mik-rofonun açık olduğunu unutarak AliBabacan'a şöyle der:

"Ali, çağır şu sahtekârı derdineymiş sor "

*Başbakan: "Sevsinler seni"(Dubai Towers İstanbul projesi

hakkında olumsuz yorum yaparaksoru soran bir gazeteciye cevabı)

*"Benim bakanım kendi döne-

minin faturasını değil, geçmişin fa-turalarını mı ödeyecek?" (Malat-ya'da çocuk yurdunda yapılan iş-kence hakkındaki yorumu)

*Eylül 2006 - PKK ile çatışmada

ölen Asteğmen Zeki Burak Okay'ınannesi: "Devlete hakkımı helal et-miyorum"

Başbakan: "Bunları mı dinle-yeceğim ben?"

*22.08.1995

Suudi Arabistan'da başları kesi-lerek idam edilen Türk vatandaşla-rıyla ilgili olarak: "Suçu bile bile iş-liyorlar. Cezalarını çeksinler. İdamcezasına çarptırılanları kurtarmayaçalışanların asıl amacı İslâma küf-retmektir" (Milliyet, 23 Ağustos1995

*İşsizliğin, geçim sıkıntısının in-

sanları nasıl çaresizleştirdiğini an-latmak için Erdoğan’ın mitinginde"satılık organ" dövizi açan vatan-daşa Başbakan’ın cevabı: "Burasısakatatçı dükkanı değil!"

*"Biz hazmettire hazmettire geli-

yoruz Allah’ın izniyle!”*"Cumhuriyetçiymiş, Laikmiş,

bunlar karın doyurmaz"*

Oğlunun işsiz olduğunu söyleyenbabaya Başbakan cevabı: "Seninoğlun da işsiz kalsın, otur"

*Erzurum'da çiftçilerin taleplerine

Başbakan cevap veriyor: "Yahu, bu millet yatıp kalkıp

size mi çalışacak"*Halkına böylesine kinli, garezli,

öfkeli olan Başbakan işgalci Ameri-kan askerlerine duacı:

"Kahraman Amerikan asker-lerinin az zayiatla eve dönmeleriiçin duacıyız."

*26.02.2010Medya patronlarını, kendi istedi-

ği şekilde yazmayan köşe yazarlarıkonusunda uyarıyor: “Ne yapayım,hâkim olamıyorum' diyemezsin. Senmaaşını veriyorsun. ... o insanlara dao kalemi teslim edenler; 'Kusurabakma kardeşim, bu dükkânda sanayer yok' demeli."

Basın özgürlüğü diye, daha doğ-rusu özgürlük diye bir kavramın ka-fasında olmadığının açık kanıtı.

*21 Mart 2005... Kahramanma-

raş’ta çiftçi borçlarına af isteyenköylülere Başbakan’ın cevabı:

"Yok öyle 25 kuruşa simit" * Kürt sorunu hakkında fikrini so-

ran Belçikalı gazeteciye: “Bizim öyle bir sorunumuz yok.” 12 Ağustos 2005’teki Diyarbakır

konuşmasında: “Kürt sorunu hepi-mizin sorunudur”.

5 Ocak 2007 tarihli demecinde:“Kürt meselesi değil terör meselesivar.”

*Yukarıdakileri bir daha gözden ge-

çirin! Her kelimesi, halka, hakka, mu-halefete tahammülsüzlük, düşmanlık,kin, garez, nefret!

Fırça, azar, inkar, bugün söylediğini yarın reddetme,tutarsızlık, ayarsızlık, halka tahammülsüzlük...

‘Lan’lı, ‘Artist’li,‘Ana’lı BirBaşbakan

Konuşması11.02.2006

Vatandaş: Öldük, bittik sayın baş-bakan... Devletimin Başbakanı...

Başbakan: Terbiyesizlik yapma!

Vatandaş: Terbiyesizlik yapmı-yorum. Lütfen hakaret etmeyin.

Başbakan: Artistlik yapma!

Vatandaş: Tarım bakanımızın ana-yasayı ihlal ettiğini biliyor musunuz?

Başbakan: Lan bana anayasayıöğretme! Terbiyesizlik yapma!

Vatandaş: Lan mı???

Başbakan: Evet

Vatandaş: Benim mahsulüm öl-dükten sonra mı? 2 senedir anamızağladı. Suya muhtaç olduk...

Başbakan: Hadi ananı al git bu-radan.

14

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

Page 15: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

İKİ SINIF VARDIR.

İKİ İDEOLOJİ VARDIR.

SINIFLAR ÜSTÜ 3. BİRİDEOLOJİ YOKTUR.

İKİ İDEOLOJİ SAVAŞACAK;

BİRİSİ ÖLECEK,

HANGİSİNİN YAŞAYACAĞINA,

HANGİSİNİN ÖLECEĞİNE

BİZ KARAR VERECEĞİZ.

3 çeşit ideolojik mücadele vardır.

1) Düşmanla ideolojik mücadele:Taraflardan birisi diğerini yok edenekadar sürer. Dil ve hedef-lerde buna göre seçilmelidir.

2) Dışımızdaki sol ileideolojik mücadele; BİR-LİK- ELEŞTİRİ- BİRLİKtemelinde ele alırız.

Teşhir- tecrit esastır.

3) Kendi içimizdeki ideo-lojik mücadele. Tartışma-eğitim- ikna üzerine kuruludur.

İdeolojik mücadelede düzenin in-sanlarımızın bilincinde yarattığı bur-juva kültürünün kalıntılarını yok et-meyi hedeflemeliyiz.

Burjuva kültürünün insanlarımızüzerindeki her türlü etkisine, gev-şekliğe, aylaklığa, tembelliğe, kü-çük burjuva disiplinsizliğine, küçükburjuva bireyciliğine, açgözlülüğe, ko-lektif çalışma konusundaki sorum-suzluğa karşı mücadele etmeliyiz.

DÜZEN VE DEVRİM TER-CİHİNİ BİZ YAPARIZ. HAYATBİZE BU TERCİHİ DAYATIR.YA BURJUVAZİNİN İDEOLO-JİSİNE KARŞI SAVAŞACAĞIZYA DA TESLİM OLACAĞIZ.

DÜNYADAKİ TÜM OLAY-LARI, SINIFSAL BAKIŞ AÇISIİLE DEĞERLENDİRMEK ZO-RUNDAYIZ.

Faşizme karşı,

savaşarak yaşamayı öğreneceğiz.

Emperyalizme karşı bağımsızlıkiçin savaşarak yaşamayı öğreneceğiz.

Açlık- yoksulluk olağan hale gel-miş, ülkemiz kan kokuyor.

Bunun için savaşmak,

savaşarak yaşamak,

savaşarak ayakta kalmak zorun-dayız.

Her şeyle savaşacağız.

Devrimi güçlendirmeyen her duy-gu ve düşünce düşmanı güçlendirir,devrimi güçlendirmek için savaşaca-ğız.

Düşman ne diyorsa tersini düşü-neceğiz.

İşlerimizi örgütsel bakımdan, tek-nik pratik bakımdan yola koymamıziçin önce ideolojik bakımdan yolakoymamız şarttır.

Saflarımıza ideolojik olarak ka-tılmamış olanların kafaları hala dü-zenin yozluklarının, yanlışlarının bü-yük kısmı ile doludur. "Proletaryaideolojisini hep aynı hikâye" diye ba-karlar. Oysa bilmiyorlar ki, bu hikâ-yeyi kavramak hiç de kolay değildir,KAVRATMALIYIZ.

Saflarımızın çoğu temiz ve dürüstolduğu halde devrimci hareketi dahaetkili bir şekilde geliştirecek, başarı-mızı hızlandıracak ideolojik müca-deleyi SÜREKLİ KILMALIYIZ.

Beynimizi burjuva ideolojisininköleliğinden, burjuva ideolojisininesaretinden kurtarmazsak kişiliği-mizdeki ideolojik dönüşümleri, dev-rimci dönüşümleri yaratamazsak,ağırlıklarımızdan kurtulamayız.

O ağırlıklar giderek bizi devrim-den, devrimcilikten uzaklaştırır. Ha-

talar devam eder. İnsanları-mızla iyi ilişki kurmanın, halk-la sıkı bağlarımızın olmasınıntek yolu bu ağırlıklardan kur-tulmaktır. Bir devrimci bunuyapmazsa kendi kendini tecriteder.

Bu ağırlıklarla yaşamak bizi;

ideolojik,

psikolojik,

fiziksel olarak FELÇ eder.

Böyle bir "DEVRİMCİ" olma-malıyız.

İDEOLOİK MÜCADELEYİ sü-rekli kılacağız.

Hiç bir şeyi atlamadan,

hiç bir aykırılığı masum görmedensavaşacağız.

Ayakta kalmanın, devrimciliği-mizi büyütmenin başka yolu yoktur.

BİZ DEVRİMCİLER GÜÇLÜ BİR DÜŞMANA KARŞI SAVAŞIYORUZ

SAVAŞI ANCAK CİDDİYETLE ELE ALIRSAK KAZANIRIZ

Geçen hafta yıkımları anlatanSULTAN adlı filmin gösterildiği Ar-mutlu'da bu hafta ise ''UÇURT-MAYI VURMASINLAR'' adlı filmgösterildi.

Direnişin kırılamayacağını an-latıyor bu filmler. Yıkarlarsa yeni-den yaparız, hapsederlerse diren-meye devam ederiz... Bu duygu ve

düşünceler birleştiriyor filmi izle-yenleri.

8 Temmuz Cumartesi günü ak-şam saat 21.00’de gösterilen film-den önce bahçede toplanan ço-cuklarla halaylar çekildi. Çocuk-larımız, filmlerdeki çocuk kahra-manları ilgiyle izlediler. Filmi 35kişi izledi.

ÖğretmenimizÖğretmenimiz

Meclisinde Değil, Devrimdedir

17 Temmuz2011

15

Yürüyüş

Sayı: 277

ARMUTLU: Filmler Aynı Duyguda Birleştiriyor

Page 16: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Grup Yorum, kitlesel konserleri-ne bir yenisini daha ekledi. Der-sim’de 10 bin kişinin bir araya geti-rildiği bir konser düzenlendi. 10 binkişiyi toplamak için haftalardır Der-sim ve çevre illerinde çalışma yürü-tülüyor. Bir örümceğin ağını örmesigibi, sabırla çalıştı Halk Cepheliler.Kapı kapı dolaşmak, tek tek el ilanıdağıtmak, afişleme yapmaktan başkaaracı yoktu konser çalışması yapan-ların. Halka ulaşmanın araçları de-ğişmiyordu ama o aracı kullanan,halka giden Cepheliler’in coşkusubinlerce yüreğe yeterdi. Gözlerindeinançla gittiler, emek ve sabırla yo-ğurdular inançlarını... Dersim’de dekitleleri Grup Yorum’un türküleri al-tında toplamanın sorumluluğunu ta-şıdılar. Onların coşkusu bir çığ gibibüyüdü ve 10 bin kişi toplantı stad-yumda...

“SAĞIMA BAKIYORUMAFİŞ, SOLUMA BAKIYORUMBİLDİRİ, KAFAMIKALDIRIYORUM PANKART”

Konser öncesi son güne kadarçalışmalar devam etti. 5 TemmuzSalı günü Dersim’in Munzur Mahal-lesi’nde 100 eve gidildi ve bildirilerdağıtıldı. Gidilen yerlerde konsere kat-kı amacıyla kalem satışı da yapıldı.Dersim’in her yerinde olduğu gibi hal-kımız burada da yine Halk Cepheli-ler’i yoğun ilgiyle karşıladı. Bir tey-ze önlük isteyerek, “Geleceğiz elbettekonserinize.” dedi.

6 Temmuz Çarşamba sabahı iseDersim merkezde afiş çalışması ya-pıldı. Yırtılan afişler yenilendi veyeni yerler de “Devrim YürüyüşümüzSürüyor” afişleriyle donatıldı. Toplam80 adet afiş yapıldı. Bir grup afişle-me yaparken, diğer bir grup da bildiridağıtarak halkımıza konserin amacı-nı ve gelmelerinin gerekliliğini anlattı.

6 Temmuz’da yapılan çalışma-lardan bir diğeri de Dersim’in dört biryanına asılan “Devrim Yürüyüşü-müz Sürüyor” pankartları oldu. Ova-cık yolu üzerinde 2, Atatürk Mahal-lesi’nde 2, Esentepe’de 1 ve Cum-huriyet Mahallesi’nde 1 olmak üze-re toplam 6 tane bez pankart asıldı.

Aynı gün öğleden sonra da konserçalışmalarına devam edildi. “Türkü-ler Susmaz Halaylar Sürer’’ yazılıGrup Yorum önlükleriyle ve Dev-Genç şapkalarıyla toplu şekilde mer-kezdeki esnafa gidildi. Konser bildi-rileri dağıtılırken, konsere katkı içinde kalem ve çakmak satışı yapıldı.Yaklaşık 350 esnafın kapısı çalındı veçoğunun zaten haberdar olduğu gö-rüldü. Yine de ayrıca yanlarına gi-dilmesinden memnun olan halkımızınyoğun ilgisiyle karşılaşıldı. Konseregeleceklerini belirtirken, çadır dire-nişini desteklediklerini ve kazanaca-ğımıza olan inançlarını da dile getir-diler.

6 Temmuz akşamı ise Ölüm Oru-cu şehidi Veli Güneş’in köyüne gidi-lerek, biçilen otların patoza verilip sa-man yapılmasına yardım edildi.

7 Temmuz’da Dersim’in AtatürkMahallesi’nde de konser çalışmalarınadevam edildi.

Gidilmeyen yer, çalınmayan kapıbırakmamak için tüm çalışmalar Dev-Genç coşkusuyla sürdürüldü. 16 ki-şiyle çıkılan toplu çalışmada yaklaşık600 kapı çalındı. Bildiriler dağıtıldı vekalem satışları yapıldı. İlginin yoğunolduğu çalışmada halkımız Dev-Genç’lilere taze sac ekmeği ikram etti.

Grup Yorum önlükleri ve şapka-larla saat 17.00’de başlayan çalışmasaat 20.30’a kadar sürdürüldü. Ve ça-lışma sonlandırılırken, mahalleden“Yaşasın Dev-Genç, Yaşasın Dev-Genç’liler” sloganlarıyla çıkıldı. Mer-keze doğru toplu halde önlüklerle vemarşlarla yola çıkıldı. Otobüs dura-

DERSİM’DEKİ ON BİN YÜREK BÖYLE TOPLANDI:EMEK, ISRAR, İNANÇ, COŞKU...

HER CEPHELİ AYNI ÇALIŞMAYI YAPABİLECEKGÜÇTEDİR

16 Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Page 17: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

ğında bekleyen Cepheliler’in yanına,akrep adı verilen askeri bir araç gel-di. Araçtan inen ve korkuları yüzle-rinden okunan 3 sivil polis, şikâyet ol-duğunu söyledi. Korkudan konuş-mayı bile doğru dürüst beceremeyenpolisler, “Konser çalışması yapıyor-

sunuz sanırız… Slogan atıyormuş-

sunuz ama görüyoruz ki bir problem

yok” diyerek arkalarına bakmadan ka-

çarcasına gittiler.

Minibüse binen Cepheliler, araç-

taki insanlara da birer bildiri vererek

merkezde indiler. Çadıra doğru sloganatarak yürüdüler. Çadırdan da aynı şe-kilde alkışlarla karşılandılar.

Çadırı ziyaret eden bir Dersimli,konser çalışmalarıyla ilgili izlenim-lerini şöyle anlatıyordu: “Bu çocuk-lar canavar gibi çalışıyorlar. Sağımabakıyorum afiş, soluma bakıyorumbildiri, kafamı kaldırıyorum pan-kart... Her tarafta ‘Devrim Yürüyü-şümüz Sürüyor’ çalışmaları. Haberiolmayan kimse kalmadı.”

8 Temmuz Cuma günü, ErzincanGençlik Derneği tarafından afişlemeyapıldı. Merkez Cumhuriyet Mahal-lesi'nde çeşitli yerlere 40 adet afiş ya-pıştırıldı. Halka konserle ilgili bilgi ve-rildikten sonra afişleme sona erdi.

Afişleme, 7 Temmuz Perşembegünü Erzincan Ulalar Beldesi'nde deyapıldı. Belde girişinden itibaren af-işleri asmaya başlayan Dev-Genç'li-ler, halka Grup Yorum'un yapacağıkonseri anlattı. Konserin ücretsizolacağı, Erzincan'dan konsere git-mek için araç kaldırılacağı söylendi.26 konser afişi yapılırken 12 YürüyüşDergisi de halka ulaştırıldı.

Bursa Halk Cephesi, “GücümüzBirliğimizdir Birleşelim SavaşalımKazanalım!” çağrısıyla, halk sofrasıpikniği düzenledi.

11 Temmuz günü sabahın erkensaatlerinde, Mudanya İlçesi’nin yoluüzerindeki Geçit köyünde Balat pik-nik alanında hazırlıklar başladı. Pan-kartlar asıldı, ses düzeni kuruldu.Gelen insanları, Halk Cephesi’nin;“Biz bir dost sofrasında bir de har-mandalında diz kırarız. HOŞGEL-DİNİZ! HALK CEPHESİ” ve “GÜ-CÜMÜZ BİRLİĞİMİZDİR BİRLE-ŞELİM SAVAŞALIM KAZANA-LIM! HALK CEPHESİ” pankartlarıkarşılıyordu.

Gemlik ve Bursa’dan insanlargelmeye başladıkça kahvaltı hazır-lıkları başladı. Uzun bir kahvaltı sof-rası kuruldu ve kısa bir açılış konuş-ması yapılarak kahvaltıya geçildi.

Sonrasında, tüm kitle toplanarak soh-bet etti. Sohbette, güncel ve genel ge-lişmelerle, son dönemde yapılan sal-dırılar konuşuldu. Örgütlenmenin ge-rekliliğinden ve birlikten örneklerverilerek, böylesi etkinliklerin da-yanışmamızı güçlendirdiği ve herke-sin yapabilecek bir şeylerinin olduğuanlatıldı.

Sohbet sonrası salıncaklar kurul-du ve gençler top oynadı. Eğlenceligeçen yarışmalar sonunda birincilertebrik edildi. Türküler eşliğinde çe-kilen halaylar, horonlar çevrede pik-nik yapan insanların ilgisini çekti.

Oyunların ardından, öğle yemeğihazırlanarak görevliler tarafından da-ğıtımı yapıldı. Yemek sonrası, skeçbölümü için sahne kurulup, halk da-vet edildi. Bu bölüm sonrası Grup Ya-rın sahneye çıktı. Birbirinden güzelşarkılarla birlikte halaylar çekildi.

60 kişinin katıldığı piknik programıGrup Yarın’la sona ererken, çevre te-mizliği ve eşyaların toplanması ko-lektif bir şekilde yapıldı.

Grup Yorum, Temmuz ayı bo-yunca yapacağı turne kapsamında, 8Temmuz Cuma günü Niğde UlukışlaBelediyesi’nin düzenlediği “Ulu-kışla Toroslar Kültür Sanat Festi-vali”ne katıldı.

Çevre ilçe ve köylerden de gelenyüzlerce Niğdeli, Grup Yorum’un

türkülerine coşkuyla eşlik etti. Genç-ler kadar Ulukışlalı aileler de kon-serin sonuna kadar meydandan ay-rılmadılar, Yorum’un dillere dolananşarkılarını birlikte söylediler. Şarkıaralarındaki konuşmalarda “Halk-ların kardeşliği, yoksulluk ve yoz-laşma, emperyalizme karşı müca-dele”den bahsedildi. Kızıldere şar-kısından önce Mahirler anıldığındameydan büyük bir coşkuyla inledi.Devrim önderleri tek sesli bir ko-royla anıldı. Yaklaşık bir buçuk saatsüren ve 6 bin kişinin katıldığı kon-ser, marşlarla sona erdi. Yorumcular,tekrar görüşmek sözüyle Ulukış-la’dan, halk konseri verecekleriDersim’e doğru yola çıktılar.

NİĞDE’DE 6 BİN KİŞİLİK GRUP YORUM KONSERİ

BURSA’DA HALK SOFRASI PİKNİĞİ DÜZENLENDİ

Meclisinde Değil, Devrimdedir 17

17 Temmuz2011

Yürüyüş

Sayı: 277

Page 18: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Dost, düşman herkesin gözü Der-sim’deki direniş çadırının üzerinde.Tek bir şehidimizin, tek bir dişini bilebırakmayacağız o çukurda. O çuku-ru açanların ve şehitlerimizi oraya gö-menlerin ensesinde olacak nefesi-miz. Bu öfkeyle açlık grevini sürdü-rüyor Hüsnü Yıldız, bu öfkeyle bü-yüyor direnişimiz.

Gözü üzerimizde olanlar biliyor ki,biz baş koyduk mu bir yola, mutlakaulaşırız gideceğimiz yere. Varsa ala-cağımız bir şey, koparıp da alırızçukurun en dibinden. Yoldaşımızın ce-nazesi için gerekirse canımızı veririz.Şehitlerine sahip çıkmayanların ge-leceği de olmaz biliriz. Şehitlerimizbizim en büyük değerlerimizdir.

Dersim Sanat Sokağı’ndaki ça-dır, bizim için bir savaş alanıdır. Birirade savaşıdır bu. Toplu mezarlarlakorkutulmak, yıldırılmak istenen hal-kın, hesap sorma bilincinin geliştiğiyerdir. Şehitlerimizin toplu mezarla-ra gömülmesine izin vermeyeceğiz.Gömdüklerini de bulup çıkartacağız.

Açlık grevi eylemi devam ediyor.Ta ki cenazemizi alana kadar. Yarı yol-da bırakmadık hiç bir yoldaşımızı, bu-gün de bırakmayacağız. Bu kararlılık

etrafında birleştireceğiz halkımızı.

“BEN ALİ’Yİ ALMADANHİÇBİR YERE GİDEMEM,GİTMEZ AYAKLARIM.HESABIN SORULMADANBİR YERE GİDİLMEZ”

Dersim’deki açlık grevi çadırı 30’lugünlerini geride bıraktı. Hüsnü Yıldız,kardeşinin cenazesinden geriye ka-lanları toprak altından çıkartabilmekiçin kendi canını öne sürdü. Bizim içindeğerlerimiz bu derece önemlidir.

Direnişin 27. gününde, 3 günlükdestek açlık grevi yapan Ahmet abi,Özgü ve Deniz bitiriyorlar. TA-YAD’dan Hüseyin abi başlıyor açlıkgrevine.

8 Temmuz günü, Erdoğan Emir,söz verdiği şekilde dayanışma ama-cıyla gitar ve kemanı ile çadır önün-de dinleti verdi. Metin Kahraman’ında gelmesiyle, çadırın yanındaki alan-da daire şeklinde oturuldu. 300 kişi ça-dırın önündeydi bu sırada.

9 Temmuz’da, “Ali Yıldız Pano-su” hazırlandı çadırda. Aynı günABD’den, Jericho Hareketi’nden da-yanışma mesajı geldi. Mesajda, “Biz-ler, Ali Yıldız’ın ailesine, oğullarınıncenazesini alma mücadelesinde olanailesine dayanışmamızı iletiyoruz.Bir ailenin oğullarının cenazesinigömme hakkını kazanmak için açlıkgrevi yapmak zorunda olması, tam birvicdansızlıktır.” deniliyordu.

Direniş devam ederken, çadırı zi-yaret edenlerin sayısı da gittikçe ar-tıyor. Grup Yorum’un Dersim’dekonser vermesi nedeni ile bu hafta bi-raz daha farklı geçti. Halk savaşçısıAli Yıldız’ın abisi Hüsnü Yıldız ve an-nesi Sakine Yıldız, 10 Temmuz günüDersim Atatürk Stadyumu’nda dü-zenlenen Grup Yorum’un “DevrimYürüyüşümüz Sürüyor” konserinde,sahneye çıkarak konuşma yaptılar.

Hüsnü Yıldız, Dersim halkınınçadıra verdiği desteğe teşekkür ediyorve kardeşinin cenazesini o çukurdanalacağımızın sözünü veriyor. Ne ge-rekirse, hangi bedelin ödenmesi ge-rekiyorsa ödeneceğini söylüyor.Ali’nin annesi ise, oğlunu anlatarak,“O hırsızlık yapmadı, o bu dağlarıngülü olmayı seçti.” diyor, gururlanı-yor oğlu ile.

Grup Yorum, konserin ertesi günüçadıra ziyarette bulundu. Destek aç-lık grevinin gömleklerini giyen GrupYorum üyeleri, saz çalıp, türküler söy-lediler. Konser öncesinde de çadırı zi-yaret etmişlerdi.

Çadır kurulduğunden beri her Pa-zartesi günü yapılan basın açıklama-sı 11 Temmuz günü yapıldı yine.

Gazeteler her gün tek tek taranı-yor çadırda. Çadırla ilgili haberler dik-katle seçiliyor. Cumhuriyet gazetesiçadırın haberini yapmış. Bugün, Gü-neş, Yeni Şafak, Hürriyet, Takvim ga-zetelerinin yazarlarına e-mailler atı-lıyor. Aydın, sanatçı, yazarlar aran-

BİRLİK OLURSAK, İNANIRSAK GÜCÜMÜZE, YAPAMAYACAĞIMIZHİÇBİR ŞEY YOKTUR! ÇUKURUN DİBİNDE YATAN BİZİZ! ÇUKURUN

DİBİNE YATIRILAN İNANCIMIZ, UMUDUMUZ, ZAFERİMİZDİR!ZAFER O ÇUKURUN DİBİNDEDİR ZAFERİ KAZANACAĞIZ!

O ÇUKURU AÇACAĞIZ, ALACAĞIZ ALİ’MİZİ!..

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

18 Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

Page 19: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

maya de-vam edili-yor.

1 2T e m -m u z

günü ise,Ankara Te-

mel Haklar’dan Burcu,Serap ve Ha-

kan’ın mek-t u p l a r ı

geliyor. İs-tanbul’dan

4-C mağ-duru birT e k e li ş ç i s iile Ata-

şehir PirSultan

Abdal Cemevi Başkanı arıyor. Di-renişi desteklediklerini söylüyorlar.

Radikal gazetesinden YıldırımTürker’in 11 Temmuz'da yazdığı"Hüsnü Yıldız Neden Aç" başlıklı ya-zıyı okuyup etkilenenler, Hüsnü Yıl-dız'ı arayıp, ne yapabileceklerini so-ruyorlar. Mesleği psikolog olan birkişi çadırı ziyaret ediyor. Daha öncegelemedim kendimi suçlu hissedi-yorum, diyor. Hüsnü Yıldız'ın mua-yenesi için uzman doktor ve sağlık-çılarla geleceğini söylüyor. Bir çır-pıda tansiyon aleti satın alıp getiriyor.

Avusturya’nın Inse şehrinden debir ağabey arayarak, başarı dileğin-de bulunuyor.

Direnişe destek, dayanışma tele-fonları, mektupları, mesajları gel-meye devam ediyor. Bunlardan ba-zıları şöyle:

- Fransa Malhouse’den misafirlergeldi.

- Avusturya Melborn’dan bir anne

ve kızı ziyarete geldi.

- Roj TV’den telefon edip, Hüs-nü Yıldız’la canlı telefon bağlantısıyaptılar. Açlık grevinin tehlikeli birnoktaya doğru gittiğini söyleyip, na-sıl bir yol izleyeceğini sordular Hüs-nü Yıldız’a. Yıldız, talepler karşıla-nıncaya kadar vazgeçmeyeceğinisöyledi.

- Avusturya Anadolu Federasyo-nu telefon ederek desteklerini iletti.

- ABD’deki Jericho Hareke-ti’nden dayanışma mesajı geldi.

- Grup Yorum, Dersim’deki kon-seri öncesi ve sonrasında çadıra zi-yarette bulundu.

- Ankara Temel Haklar’dan Bur-cu, Serap ve Hakan mektup gönder-di.

- İstanbul’dan 4-C mağduru birTekel işçisi telefon etti.

- Ataşehir Pir Sultan Abdal Cem-evi Başkanı telefonla aradı.

- Avusturya’nın Inse şehrinden birkişi aradı.

TOPLU MEZARLARIYARATAN KATİLLERİİSTİYORUZ!

Dersim’deki açlık grevi çadırın-da, 11 Temmuz günü, süresiz açlıkgrevinin 32. gününde, her hafta pa-zartesi düzenlenen basın açıklama-sının yenisi gerçekleştirildi. Eylemöncesi önlükler giyilerek, megafon vebildirilerle basın açıklaması eyle-minin duyurusu yapıldı.

Ali Yıldız’ın cenazesinin faşizmintoplu mezarlarında bırakılmayaca-ğının vurgulandığı açıklamada; “Ala-cağız! Ali Yıldız’ı oligarşinin kazdığıtoplu mezar çukurundan çıkaracağız.İktidar toplu mezarların ‘üstünü ört-me politikasını’ sürdürüyor. İktidarınemrindeki bürokrasi, yasal engellerçıkarıyor. Tıpkı hasta tutsaklar me-selesinde olduğu gibi, toplu mezar-lar konusunda da kendi ördükleri du-varda bir gedik açmak istemiyorlar.O gediği açacağız. O gediği açmanınyolu, Dersim’deki direniş çadırındangeçiyor. Direnmekteki ısrar, kararlı-lık ve sabırdan geçiyor. Kimsenin te-

reddüdü olmasın bu ısrar ve kararlı-lığımızı günlere, aylara yayılan mü-cadelemizde göstereceğiz. Ve alaca-ğız cenazemizi.” denildi.

“Ali Yıldız Ölümsüzdür! BedelÖdedik Bedel Ödeteceğiz! Cenaze-lerimizi İstiyoruz Alacağız! KatilDevlet Hesap Verecek! Anaların Öf-kesi Katilleri Boğacak!” sloganları-nın atıldığı eylemde, “Toplu Mezar-ları Yaratan Katilleri İstiyoruz-TA-YAD’lı Aileler” pankartı açıldı. DHFve Partizan’ın destek verdiği eyleme52 kişi katıldı. Açıklamanın sonun-da, açlık grevi yaparak direnişe des-tek olan Grup Yorum elemanları“Haklıyız Kazanacağız ve Bize ÖlümYok” marşlarını söylediler. Söylenenmarşların ardından açıklama sonaerdi.

İNTERNET ÜZERİNDEN İMZAKAMPANYASI

“Mezarlar Açılsın” talebinedestek vermek isteyen herkes, bu-lunduğu yerden imza föyüneimza atabilir, imza toplayabilirveya http://toplumezarlaracil-sin.com/ sitesine imza verebilir.

Meclisinde Değil, Devrimdedir 19

Page 20: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

İstanbul KüçükArmutlu'da 10Temmuz günü saat21.00’de, yıkımhazırlığı yapanAKP’nin polis ve zabıtasının tehditlerine karşı meşaleliyürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüş öncesinde mahallede ça-lışmalar yapılarak, halka çağrıda bulunuldu.

Öncelikle mahallede, eyleme çağrı yapan bildiriler vebroşürler dağıtıldı. 8-9 Temmuz tarihlerinde Küçük Ar-mutlu’nun meydanında masa açıldı ve halka, zabıtanın sondönemde uyguladığı baskılar, yıkımlar anlatıldı. Bir abimasaya gelerek, “Herkesin duyması gerekiyor bu eylemi,benim aracımla sesli duyuru yapalım.” önerisinde bulundu.

Yıkımlara çok da yabancı olmayan Armutlu halkı, masayayoğun ilgi gösterdi.

Yürüyüşün yapılacağı gün ise, esnafı gezen gençler kah-vedeki insanlara eyleme katılmanın Armutlu tarihine, şe-hitlere, burada kan dökenlere bir borç olduğunu anlattı-lar ve eyleme katılım çağrısında bulundular.

10 Temmuz akşamı yapılan meşaleli yürüyüşte, haf-talardır ev ev gezerek insanları tehdit eden zabıta ve po-lis teşhir edildi. Her an yıkım tehlikesiyle karşı karşıya olanArmutlu halkı, haftalardır yaşadığı baskıyı sloganlarıyladile getirdi. “Barınma Hakkımız Engellenemez, Kondu-muzu Yıkanın Villasını Yıkarız...” sloganlarını atan halk,yürüyüş boyunca yolun kenarında bekleyen, balkondan iz-leyen insanları eyleme, evlerine sahip çıkmaya çağırdı.

250 kişinin katıldığı meşaleli yürüyüşün sonunda ba-sın açıklaması yapıldı. Açıklamayı okuyan Gülistan Do-ğan, “Bizler bu evler için ter döktük, emek harcadık, be-deller ödedik. Armutlu’nun topraklarında, yıkıma karşı di-renen Hüsnü İşeri’lerin kanları vardır. Daha 7 yaşında pan-zer tarafından ezilen Sevcanımızın o çocuk bedeni vardır.Bizler bugüne kadar yıkıma direndik, saldırılarınız kar-şısında korkup kaçmadık, baskılarınız bizleri yıldırama-

dı. Bugünden sonra da bu böyle olacaktır.” dedi.

Basından"SORARIZDEVLET BABA"

Yıldırım Türker’in, 11Temmuz 2011 tarihli Radi-kal'de yazdığı "Hüsnü Yıl-dız Neden Aç?" yazısındanbir bölüm:

"Sorarız devlet baba

Sıksan kayıp ölüleri fışkıracak olan bu karışını kim-selere vermeyeceğimiz vatanı toplu mezarlığa çevirirkenbir gün; ister 10 yıl, ister 100 yıl sonra ortaçağ vebalıla-rı gibi topluca gömüp yok ettiğiniz ölülerin yakınlarınınkarşınıza dikilip ölülerini isteyecekleri hiç aklınıza gel-medi mi?

Sizin gözünüzde fare sürüsü kadar değeri olmayan oyüzlerce, binlerce insanı nasılsa kimse sahiplenmez, kal-dı ki sahiplenmeye cesaret edemez diye mi düşünmüş-tünüz?

Yoksa nasılsa her şey unutulup aradan bin yıl geçtiktensonra bir arkeolojik kazıda şimdiki ‘zamanın ruhu’ adı-na üzülüp, başlarını sallayıp hayretlerini belirtecek bir-kaç arkeologun ilgisini çekecek kemik yığını olarak mıgördünüz ölüleri?

Onları diriden saymadınız, biliyoruz da ölüden de say-mıyorsunuz. Ali Yıldız ismi tesadüfen kayda düşmüş şan-slılardandı. Memleketin çeşitli yerlerinde devlet tarafındankatledilip doğanın şefkatine terk edilmiş, kuyulara atıl-mış, greyderlerle kazılan çukurlara gömülmüş yüzlercekimliksiz ölü yatıyor. Gelenekleri ve dini inancı konusundabu kadar hassas bir hükümetin devletin öldürmüş ol-duklarından hıncını alamayıp, onların ölülerini aileleri-ne teslim etmeyişini nasıl açıklamalı?

O toplu mezarlar açılmadığı takdirde tarih bu kıyım-ları yazmayacak mı?

Bu devletin kirli sırlar kasasında parselleri var o top-lu mezarların. Ama artık topluca uğulduyorlar işte. Ya-şadığımız bu toprakları bize zindan ediyor uğultuları. Sa-hipsiz ölülerle beslenen toprak bereketten kesiliyor. Tu-tulamamış yaslar zehirliyor bütün hayatımızı.

Ali Yıldız’ın anasıyla kardeşi de diğer binlerce kayıpyakını gibi, sevdiklerini hayatta tutmayı başaramamış, on-ların ölülerine bile işkence yapmış devletten bu borcu-nu bir an evvel ödemesini talep ediyor."

Yıldırım Türker

ARMUTLU'DA ZABITA VE POLİS MEŞALELİYÜRÜYÜŞLE PROTESTO EDİLDİ

20 Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Page 21: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Meclisinde Değil, Devrimdedir

17 Temmuz2011

21

Yürüyüş

Sayı: 277

“Cesetler Önemsiz Kişilere Aitse Bok Çukurlarına Atıyorduk”

1980’li yılların sonlarında Perulusubaylar ABD'de kurs görürler. Peru-lu subaylara, Arjantin cuntası tarafın-dan da sorgulama teknikleri üzerineeğitim verilir. Arjantin'de olduğu gibi,aynı dönemde Peru'da da yüzlercekaybın gerçekleştirilmesi tesadüf de-ğildir. Bu, ABD'nin Latin Ameri-ka’daki temel “bastırma” yöntemle-rinden biridir.

Kitle katliamları ve toplu mezarlar,“bastırma”nın diğer temel yöntemle-rindendi. Amaç, halkı sindirmek ol-duğu için, genç, yaşlı, çocuk, kadın hiç-bir ayrım yoktur katliamda. Gerilla kı-lığına girmiş özel timler, girdikleri yer-lerde terör estirirler. İşte katliamcılar-dan birinin kendi anlatımı:

"... sessizce köye giriyor, gerilla-ların yatakları olan evleri kuşatıyor,usulen teslim olmaları çağrısını yap-tıktan sonra önce lav silahlarıyla evduvarlarını havaya uçurup sağ kala-bilen varsa çatışmaya girip öldürü-yorduk onları. Cesetler önemsiz kişi-lere aitse bok çukurlarına atıyor;önemli kişilerse yerlerde sürükleyipköylüleri toparlayıp tek tek bunları ta-nıyıp tanımadıklarını soruyorduk."((Peru’da Aydınlık Yol Deneyimi,Belge Yayınları, syf: 35)

“Kurbanların çoğu gece yarısı ordudevriyeleri tarafından evlerinden alın-mıştı. ... 1984 Şubat'ına kadar 1500 'ka-yıp' vakasına bakıldı (1988'de 3200).Her gün Ayacucho'da, Kızılderili an-neler, bir oğul ya da kocadan haber ala-bilme umuduyla polis ya da savcı bü-rolarının önünde kuyruk oluşturuyor-lardı. ... Aynı dönemde, parçalanmış, ka-fatasları kırılmış, boğulmuş, gözleribantlı, elleri arkadan bağlı cesetlerledolu toplu mezarlar bulunuyordu. Önce

Aydınlık Yol'a maledilen bir çok kat-liamın daha sonragerçekte güvenlikgüçlerinin işi oldu-ğu ortaya çıkacak-tı.” (age, syf: 121)

150 Toplu Mezara100 Bin Ceset!

ABD 1950’lerde Kuzey Kore’yi iş-gal etmiş; işbirlikçisi Güney Kore ilebirlikte 100 bin kadar Kuzey Koreliesiri infaz etmişlerdi. Güney Kore’deiki yıl çalışma yürüten, “Hakikat veUzlaşma Komisyonu” üyelerinden ta-rihçi Jung Byungjoon, Amerikalılar’ınkatliam sırasında fotoğraf çektikleri-ni ve rapor tuttuklarını açıklamıştı.ABD Ulusal Arşivi’nde gizliliği kal-dırılan belgelerden açığa çıkan bilgi-lere göre; “Kuzey Kore’li esirlerin in-faz edilmesine onay verilmesi, Ame-rikan ordusunun genel olarak uy-guladığı bir politikaydı. Aynı belgede,infaz edilen Kuzey Kore’lilerin 150 ka-dar toplu mezara gömüldüğü” deanlaşıldı.

“Bir Tankla Moloz Ve Ceset Yığınını Düzlediler”

Nisan 2002’de Filistin’deki CeninMülteci Kampı’nda İsrail siyonizmitarafından bir katliam yapıldı. Görgü ta-nıkları 200 Filistinlinin katledildiğini an-latmış; İsrail yönetimi ise 150 Filistin-liyi katlettiklerini doğrulamıştı. Ce-nin’de katlettiklerini gizlice toplu me-zarlara gömen İsrail’in gerekçesi şuydu:“Filistinliler propaganda yapmasın.”

İsrail’in yaptığı bir katliamdı ve su-çunu gizlemek için, emperyalizminverdiği desteğin de rahatlığıyla toplubir mezar kazdı ve 200 Filistinliyi bu-raya gömdü. Filistinlilerin, dini inanç-larına göre gömülme haklarını elle-rinden alarak, “propaganda yapma-sınlar” gerekçesiyle açıkladı bunu.

Phil Reeves isimli bir gazeteci,Cenin’deki katliamı şöyle anlatıyordu:

“Bizi yıkık evlerin kalıntıları ara-sında dolaştıran sessiz genç adam Ke-mal Anis, birden duruyor. Bir moloz te-peciğini göstererek, "burası bir toplumezar" diyor. Moloz tepesine bakıyo-

ruz. Burada İsrail askerlerinin, yarı ya-rıya yıkılmış bir evin yanında, 30 cesediüst üste koyup, sonra da binayı buldo-zerle cesetlerin üzerine yıktığını anla-tıyor. Daha sonra bir tankla moloz veceset yığınını düzlemişler. "Artık ce-setleri göremiyorduk" diyor, "Ama ko-kularını duyabiliyorduk". Bir kaç günönce olsa, Kemal Anis'e inanmayabi-lirdik. Fakat Cenin Kampı’ndan kaçandiğer mültecilerin hafife alınan hika-yeleri, abartılı değildi. Anlattıkları,beni gördüklerime hazırlamamıştı. Şim-di onlara inanıyorum.”

Reeves, faşizmin katliamlarını gö-züyle görmeden inanmazken, İsrailordu sözcüsü Tuğgeneral Ron Kitrey:“Bir kaç yüz Filistinli öldü, fakat Fi-listinlilerin iddia ettiği gibi bir katli-amdan söz edilemez... Cesetleri gizlemediye bir şey yok ama cesetleri toplayıpgömme işine başlayacağız.” diyordu.

Filistin’deki toplu mezarların sa-dece bir tanesiydi bu.

Afganistan Çöllerinde Toplu Mezarlar

Kabil’de gizlice çekimi yapılan ve2002 yılında yayınlanan bir kaset, em-peryalizmin Afganistan’daki katliam-larından birisini açığa çıkartmıştı. Af-ganistan'ın Mezar-ı Şerif kentinde İr-landalı belgesel film yapımcısı JamieDoran tarafından yapılan gizli çekim-lerin sonucunda hazırlanan kaset, em-peryalist katliamcılığın belgesi oldu.

Kasetin adı; Massacre at Mazar.Yani “Mezarda Katliam.”

Kasette konuşan bir görgü tanığı, birAmerikan askerinin bir esirin boynunukırarak öldürdüğünü gördüğünü söyledi.“Aynı tanığa göre, bir başka asker debir Taliban esirin üzerine asit döktü. Birbaşka tanık da, yüzlerce Taliban esirin,zorla çöle götürüldüğünü ve ıssız biryerde hepsinin kurşuna dizildiğini be-lirtti. Bu sırada, 30-40 kadar askerin deolayı kayıtsız bir biçimde izlediğinisözlerine ekledi. İnfazın, bir Amerika-lı komutanın emri üzerine yapıldığı dakasette ifade ediliyor.”

Kaset, Mezar-ı Şerif’te binlerce Af-ganlı’nın nasıl kurşuna dizildiğini, on-lara nasıl işkence edildiğini, gruplar ha-linde çöle götürülerek nasıl katledil-diklerini, ardından da toplu mezarlara

Emperyalizmin SavaşAraçlarından Biri:

2

Page 22: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

gömüldüklerini belgeliyor. Zin Kalesive Şibirgan Hapishanesi’ndeki işkenceve infazlar sonucu öldürülenlerin top-lam sayısının 3 bin civarında olduğutahmin ediliyor. Aleni bir katliam!

Afganistan’daki bir başka toplumezar ise Antropolog Bill Haglung ta-rafından bulundu. Haglung, Deşt-iLeyli çölünde yaptığı araştırmalarla, et-leri henüz çürümemiş insan kemiklerive esirlere ait özel eşyaların bulundu-ğu toplu mezarlar tespit etti. Mezarla-rın bulunduğu bölgenin o süreçte Ame-rikan motorize güçler tarafından kont-rol edildiği; buldozerlerle üzerlerinindüzlendiği ortaya çıkarken, esirlerinnakli sırasında ABD askerleri ile RaşitDostum birliklerinin birarada oldukla-rı da görüntülerle belgelenmişti.

Toplu Mezarlar Dünyanın Dört Bir Yanında

* 2000 yılının başında, Angola’nınBie Eyaleti Valisi Luis Paulino Dos San-tos, iki ayrı yerde toplu mezarlar bu-lunduğunu açıkladı. Yapılan açıkla-maya göre Angola askerlerinin ele ge-çirdiği yerlerde bulunan toplu mezar-lar, zamanında ABD’nin büyük deste-ğiyle örgütlenen karşı devrimci UNİ-TA’nın eseri. Toplu mezarların açığaçıkmasından iki hafta önce de UNİ-TA’nın Camacupa civarında 100’denfazla kişiyi katlettiği açıklanmıştı.

* 1994 yılında, BM tarafından işgaledilen Ruanda'nın Kigali bölgesindeyapılan katliamda 52 bin kişi katledil-di ve toplu mezarlara gömüldü. Belçi-ka Başbakanı Guy Verhofstadt, 2000 yı-lında düzenlenen törende, "Uluslararasıtopluluğun Ruanda'daki katliamda bü-yük ve ağır bir sorumluluğu olduğu ke-sindir." deyip utanmadan "özür dili-yorum" diye eklemişti.

* 2007 yılında Kolombiya’da birtoplu mezar açığa çıkarıldı. Devrimci ge-rillaların uzun yıllardır oligarşiye karşısavaştığı Kolombiya’da, ABD emper-yalizminin de desteğiyle, devlet tara-fından sivil faşist çeteler kurulmuştu.ABD’nin finanse ettiği bu kontrgerillaörgütlenmeleri, gerillalara karşı savaş-tıkları gibi, gerillaya destek veren köy-lüleri, sendikacıları, insan hakları sa-vunucularını hedef yapıyorlardı.

Ülkenin güneyinde ortaya çıkarılan

bir toplu mezarda sivil kontrgerilla çe-teleri tarafından katledilen 100 kişinincesedi bulundu.

* 6-8 Temmuz 1995’te, Sırp güç-ler Srebrenica’yı kuşattı. Srebrenica’yıkorumakla 600 Hollandalı asker gö-revliydi. Sırplar, Srebrenica’yı bom-balamaya, halk kaçmaya başladı. Po-tocari’deki Hollanda üssüne sığınançoğu kadın, çocuk ve yaşlılardan olu-şan mültecilerin sayısı 20 bini buldu.

Kente giren Bosnalı Sırp komutanRatko Mladiç, Hollandalı komutanaeğer silahlarını teslim etmezlerse Müs-lümanların öldürüleceğini söyledi. 12Temmuz günü, kadın ve çocuklarMüslüman bölgesine götürecek oto-büslere bindirilirken, Sırplar 12-77yaş arasındaki tüm erkekleri “savaşsuçu sorgusu” için ayırdı. 13 Tem-muz’da silahsız halk, Kravitsa Köyüyakınlarında katledilmeye başlandı.

BM Barış gücü askerleri, Potoca-ri üssünde bulunan 5 bin Boşnak’ıSırplara teslim etti. Karşılığında Sırp-lar’ın esir aldığı 14 Hollandalı asker sa-lıverilmişti. 16 Temmuz’da Hollandalıaskerler kentten ayrılırken; BosnalıSırplar Srebrenica’yı ele geçirerek, beşgün boyunca binlerce Bosnalı Müslü-man erkeği katlettiler. Srebrenica’dakatledilenlerin sayısı 8 bin 106 olarakaçıklanmıştır. Halen 13 bin Boşnak er-keğin kayıp olduğu belirtiliyor. Toplumezarlar burada da çok yaygın bir şe-kilde kullanıldı. Tabii ki yine emper-yalizmin bir planıydı...

* Yeni-sömürge ülkelerin emper-yalizm işbirlikçisi faşist iktidarları ta-rafından daha pek çok katliam yapıl-mış ve cesetler toplu mezarlara gö-mülmüştür. Bizim yaptığımız bu ça-lışma, dünyadaki toplu mezarların sa-dece bir bölümüdür. Kaldı ki emper-yalizm artık mezara bile ihtiyaç duy-mamaktadır. Son olarak, El-Kaide ör-gütünün lideri Usame Bin Ladin’in ce-nazesini Hint Okyanusu’na atmışlar-dır. İşkence merkezi olarak uçaklarıkullanma “yaratıcılığına” sahip em-peryalistler ve işbirlikçileri, mezaryeri konusunda da sınır tanımamak-tadır. Türkiye’de de bunun örneklerivar. Türkiye’deki toplu mezarları ge-lecek bölümde ele alacağız.

- sürecek-

22

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

Srebrenica

Emperyalizm, ilerici-halkçı yönetimleridevirmek istediğinde, kendi buluşu olantoplu mezarları bu yönetimlerin üzerineyıkmaya çalışmıştır. Bunun en bilinenörneklerinden biri Romanya’dır.

Romanya’da Çavuşesku’nun iktidarda ol-duğu döneme ait olduğu ve 4 bin cesedin bu-lunduğu söylenen bir toplu mezar ortaya çı-kartılmıştı. Timoşara'da, yanyana dizilmiş ce-setlerin, "sosyalist" Çavuşesku yönetimi ta-rafından kurşuna dizilenlerin cesetleri olduğuiddia edilmişti. Televizyon yöneticilerininplanladığı "toplu mezarlık", tamamen sah-te ve yutturmacaydı... Gerçek ise, yoksullarmezarlığından çıkarılıp "doğal stüdyo"ya ge-tirilen çürümüş kemiklerle, Çavuşesku’nundevrilmeye çalışılmasıydı. Bu "olay" bir rey-ting harikası olarak "ekran tarihi"ne geçti.Oysa, bir süre sonra, bu görüntülerin bir "sah-neleme" olduğu anlaşılacaktı.

Kosova’da da, Ekim 1998’de toplumezarlar ortaya çıkarıldı. Bunlar medya ta-rafından yine, Sırplar’ın Arnavutlara yaptığıkatliamların belgeleri olarak sunuldu. Bu,Belgrad üzerindeki baskıların artmasınaneden oldu. Yasal tıbbi incelemeler sonucubunların büyük olasılıkla 2. Paylaşım Sa-vaşı’ndan kalma mezarlar olduğu belirtildi.

Kızıl Ordu, 2. Paylaşım Savaşı önce-si, Batı Ukrayna ve Batı Beyaz Rusya böl-gesine girmiş, Polonya ordusundan daönemli bir askeri gücü esir almıştı. Po-lonyalı askerler serbest bırakılırken, su-baylar esir tutulmaya devam edilmiştir. Po-lonyalı subaylar, Kızıl Ordu'nun savaş esi-ri olarak tutulurken; 1941 yazında Almanfaşistleri Sovyetler Birliği’ne saldırarak iş-gale başladı. Alman faşistlerinin işgal et-tiği bölgeler içinde Polonyalı savaş esir-lerinin tutuklu olduğu bölge de vardı.

Sovyet halkına her tür zulmü uygulayanfaşistler, Polonyalı subaylara da saldırmak-tan geri durmadılar. Binlerce Sovyet köylü-sünü, işçisini katledip, toplu mezarlara gö-men faşistler, bir süre sonra 10 bin subayı daKatyn ormanlarında toplu mezarlara göm-düler. İşgalden iki yıl sonra, 1943 Nisan or-talarında, faşist şef Göbbels, Katyn orman-larında bulunan Alman kuvvetlerinin, “Po-lonyalı subayların cesetlerinin olduğu bir çoktoplu mezar bulduklarını ve subayların1940 Mart ayı içerisinde, yani yaklaşık üçyıl önce, Ruslar tarafından öldürülmüş ol-duğu” yalanını yaydı.

TOPLU MEZARLAR FAŞİZMİN BULUŞUDUR

Page 23: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Yazı dizimizin 4. bölümünde halksavaşlarının yaşandığı Çin ve üç Af-rika ülkesi; Gi ne Bis sau ve Ca bo Ver -de Ada la rı ile An go la ve Mo zam bik’tekır ve şehirlerde yaratılan taban ör-gütlenmeleri ve halk komitelerini elealarak, bunların adı geçen ülkelerinmücadelesinde oynadığı rolü ortayakoymaya çalışmıştık.

Bu sayımızda ise Vietnam, BatıSahra ve Filistin’deki Halk Komi-teleri ve taban örgütlenmelerini an-latmaya çalışacağız...

***Vietnam; işgale karşı halk örgütlenmeleri ve direniş

1930'da Vi et nam Ko mü nist Par -ti si’nin, il le gal ola rak ku rul ması ilemücadele de hızlandı. Da ha son ra ÇinHin di Ko mü nist Par ti si adı nı ala cakolan par ti öncülüğünde çok çeşitli kit-le örgütlenmeleri yaratıldı.

Bunların belli başlıları şunlardı:Kı zıl İş çi Bir li ği, Kı zıl Köy lü Bir li -ği, Ko mü nist Genç lik Bir li ği, Ka dınÖz gür lü ğü Bir li ği, Kı zıl Yar dımTop lu lu ğu, An ti-Em per ya list Bir lik.Bu örgütlerin varlığı, halkın çeşitli ke-simlerini örgütleme iddiasının birifadesiydi. Halk örgütlenecek, mü-cadele yükseltilecekti.

İşgal nedeniyle sen di ka lar ve Köy -lü Bir lik le ri de zorunlu olarak ye ral -tı ör güt len me si du ru mun day dı lar.Ye ral tı sen di ka la rı, birçok fab ri ka daör güt len ip, grevler ger çek leş tir diler.

Köy lü Bir lik le ri’nden yola çıkı-larak, Çift çi Ko mi te le ri ve Öz Sa -vun ma Bi rim le ri oluşturulmuştu.Bu örgütlenmeler, kit le ör güt len me -si ni ta ba na ya yar ken, si lah lı ör güt len -me nin de adım la rı nı attı. Köy lü Bir -lik le ri’nin halka çağ rı sıy la 1930’la rınbaş la rın da ilk böl ge sel ayak lan ma larda başladı.

1932'de, par ti, “le gal ola rak ör -

güt len me ve mü ca de le” ka ra rı alır-ken, Ta raf sız lık ve Mü ca de le adla-rıyla iki ga ze te çı ka rıl dı. Tüm örgüt-lenme ve propaganda araçlarıyla hal-ka ulaşılmaya çalışıldı.

1936’da emperyalist Fran sa’daHalk Cep he si’nin ik ti da ra gelişi ilebirlikte, koşullarda kimi değişimler

yaşandı. Par ti bunu değerlendirerek,ye ral tı ör güt len me le ri ni de açığa çı-kardı. Sen di ka lar ve Köy lü Bir lik le -ri, Yar dım ve Dost luk Der nek le -ri’ne; Ko mü nist Genç lik Bir lik le ri,Çin Hin di De mok ra tik Genç likBir li ği’ne; Kı zıl Yar dım Der ne ği,Halk Yar dım Der ne ği’ne dö nüş tü -rüldü. Ancak, legal olanaklardan ya-rarlanma temelinde şekillenen budönem uzun sürmeyecekti.

Fran sa’da Halk Cep he si ’nin ik ti -dar dan dü şü şü ile par ti yeniden il le -ga li te ye geç erken, kit le ör güt len me -le ri de yeraltına indi.

Vi et nam’ın 2. Paylaşım Savaşıdöneminde Ja pon iş ga li ne uğ -ramasıyla birlikte, anti-emperyalistmücadele öne çıktı. İşgale karşı ba -ğım sız lık yan lı sı tüm güç le rin ha re -ke te ge çi ri lme si ama cıy la bir cep heör gü tü olan Vi et nam Ba ğım sız lıkBir li ği (Vi et Minh) ku ru ldu.

Cephe örgütlenmesinin kurulma-sıyla birlikte, Par ti’ ye bağ lı ola rak ku -ru lan ör güt len me ler de, yeniden Cep -he ör güt len me si ne gö re oluşturuldu.

Değişik alanlarda çalışmalar yü-

rüten şu örgütlenmeler ortaya çıktı:

Ulu sal Kur tu luş İş çi Bir li ği,Ulu sal Kur tu luş Köy lü Bir li ği, Ulu -sal Kur tu luş Genç lik Bir li ği, Ulu -sal Kur tu luş Ka dın lar Bir li ği, Ulu -sal Kur tu luş Es ki Halk lar Bir li ği,Ulu sal Kur tu luş As ker Bir li ği, Ulu -sal Kur tu luş Ra hip ler Bir li ği...

Anti-emperyalistmücadele ve Cepheörgütlenmesi kitleörgütlerinin sayısı-nı artırırken, kitle-sellik de giderek bü-yümeye başladı.Halkın katılımınınartmasıyla birlikteişgale karşı müca-dele güçlendi.

“On Vietnamlı’nın bir araya gelmesi” yasak!

Köylülüğün devrimdeki rolü vekırsal bölgelerdeki mücadelenin öne-mi görülüp, kavrandığında buna göresomut adımlar atılmaya başlanır.

Buradan hareketle, Çin sı nı rı na ya -kın böl ge ler de dev rim ci üs ler oluş -turuldu. Üs böl ge le rin de Cephe’yebağ lı ye rel ko mi te ler kuruldu. Kırsalkesimde köylülüğün taleplerine sahipçıkılarak, af yon, tuz, al kol te kel le ri -nin kal dı rıl ma sı, ara zi ver gi le ri ninazal tıl ma sı, oku ma yaz ma se fer ber li -ğinin sürdürülmesi, ağa lar dan el ko -nu lan top rak la rın yok sul hal ka da ğı -tıl ma sı gi bi talepler doğrultusundaadımlar atıldı.

Kuzey Vietnam’da sosyalizm in-şaa edilirken, Güney Vietnam işgal al-tındaydı. Güney’de faşist Di em ikti-darının halka saldırıları alabildiğineartmıştı. Halk Diem yönetimi tara-fından gerillayı tecrit etmek, halk-sızlaştırmak için yapılan stratejikköylere hapsedilmişti adeta.

5

“Örgütlenmek, daha çokörgütlenmek ve halk kitlelerinindoğrudan söz ve karar sahibioldukları halk örgütleriniyaratmak ve halkı savaştırmak,

savaşı halklaştırmak bugünküvazgeçilmez sorunumuzdur.” (Dayı)

Beşinci Bölüm:Vietnam’dan Batı

Sahra’ya uzanan halk örgütlülükleri

Meclisinde Değil, Devrimdedir

17 Temmuz2011

Yürüyüş

Sayı: 277

23

Page 24: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

1959'da si lah lı mü ca de le başlatı-larak, si lah lı pro pa gan da için ekip le roluş tu ruldu. 1960'ta Ulu sal Kur tu luşCep he si (NLF) ku ru ldu. Cephe için -de, çok çeşitli kesimlerin temsilcile-ri vardı. Emperyalizmin kuklası iş-birlikçi iktidara karşı çıkan çe şit lipar ti ler, çe şit li mez hep le ri n üye le ri,ka bi le le rin tem sil ci le ri, Köy lü Bir lik -le ri, faşist iktidarın bas kı la rıy la ara-nan, yasadışı ilan edilen ki şi ve top -lu luk lar yer alı yor du.

Cep he, önüne görev olarak; biryan dan si lah lı mü ca de le yi ge liş -tirmeyi, di ğer yan dan halk ör güt lü lük -le ri ni yaygınlaştırıp, güçlendirmeyikoydu. İşbirlikçi iktidarın, köylereajan yerleştirme faaliyetlerine karşısürdürülen cezalandırmalar halka gü-ven verirken, halk örgütlenmelerininde önünü açtı.

Faşist iktidarın, “On kişinin birara ya gel me si ni ya sak la dı ğı”, halk-tan korktuğu ve hal kın stra te jik köy -ler e hapsedildiği ko şul la r da, Gü neyVi et nam'da ku ru lan ilk kitle ör güt len -me leri, Ce na ze Kal dır ma Der ne ğive ya Do muz Kes me Der ne ği gi bidernekler olmuştur.

Ce na ze Kal dır ma Der ne ği halkiçinde dayanışmayı sağlamak ama-cıyla, bi ri öl dü ğün de ce na ze gi der le -ri ni bir lik te kar şı la mak için ku rul muş -tu. Do muz Kes me Der ne ği ise “birdo muz bir ai le ye faz la ge lir” düşün-cesinden ha re ket le bir kaç ai le nin sı -ray la do muz ke sip ara la rın da pay laş -ma la rı biçiminde bir amaçla kurul-muştu.

Belki çok politik örgütler değil-lerdi bunlar. Ya da isimleri, işlevlerisıradan görülebilir. Ama bu tür ör güt -lenmeler hal kın bir li ği ni sağ la yıp da -ya nış ma duy gu su nu güç len di rir ken,Cephe için de halkı bir ara ya top -lamak, halk la bağ kur mak için uy gunze min ler oluş tu ru yor du. Der nek ler deya pı lan halk top lan tı lar ında Cep he’ -nin po li ti ka la rı tar tı şı lı yor ve hal kamal ediliyordu. Vi et nam dev ri mcilerien zor koşullarda bile halkla ilişki ku-rabilecek örgütlenmeler yaratabil-miştir.

Nitekim bu bağlar sayesindedir ki,kukla iktidarın asker toplama, strate-

jik köyler gibi politikaları boşa çıka-rılmıştır.

Stratejik köyler politikasının boşaçıkarılması ve köylerin Cephe’nin de-netimine geçmesiyle birlikte Cep-he’ye bağlı Ye rel Yö ne tim Ko mi te -leri oluş tu ru lmaya başlandı. Ye relKo mi teler de, hal kın gün lük ih ti yaç -la rı doğ rul tu sun da eği timden halksağ lı ğına kadar çeşitli alt komitelerkurmuş, örgütlenmeyi genişletmiştir.

Bu örgütlenmeler, her ev de ye ral -tı sı ğı na ğı ya pıl ma sı, köy ler ara sı ha -ber leş me için si per ve tü nel ler ka zıl -ma sı, köy le rin et ra fı na tu zak lar ha -zır lan ma sı gibi güvenlikten, düşma-na karşı koymaya kadar tüm işleri or -ga ni ze etmiştir.

Yukarıda sıralanan örgütlenmeler,Vietnam’da oluşturulan onlarca tabanve halk örgütlenmelerinin küçük birbölümüdür. Mücadelenin ihtiyaçları-na göre bunların dışında da daha on-larca örgüt kurulmuştur. Vietnam ör-neğini şu noktayı vurgulayarak biti-relim: Vietnam devrimi bütün halkınsavaştırılması açısından örnek alı-nacak devrimlerden biridir.

Filistin direnişini yenilmez kılan, halk örgütlenmeleridir

On yıllardır işgal altında emper-yalizmin ve İsrail siyonizminin sal-dırılarına karşı direnen, katliamlarauğratılan ama yenilmeyen Filistindirenişinin sırrı, hayatın her alanı-na, halkın her kesimine yayılmışhalk örgütlülüklerindedir.

Filistin’de halk örgütlülüklerininoluşturulmasında intifada bir dö-nüm noktası olmuştur.

O güne kadar örgütlerin askeri kol-ları, gerillaları Filistin dışında birçok Arap ülkesinde oluşturulmuş

kamplardadır. Bu ülkelerden biri deLübnan’dı. Uzun süre böyle devametmiş ancak, İsrail’in emperyalistle-rin desteği ile 1982’deki Lübnan iş-gali ile birlikte bu örgütlenmeler da-ğıtılmıştır. Bu durum işgal altında-ki topraklarda örgütlenme zorun-luluğunu bir kez daha Filistinlilerinönüne getirdi. Bu doğrultuda politi-kalar geliştirildi. Bunun sonuçlarıda 1985-86’larda alınmaya başlandı.

İntifada bir yanıyla da bu örgüt-lenmelerin sonucu olarak ortaya çık-mıştır. Filistin direnişinin halk ör-gütlenmeleri ile bütünleşmesi intifa-da öncesi ortaya çıkmıştır. Bu örgüt-lenmenin ilk somut biçimi, intifada-nın ve halk örgütlenmelerinin Ge-nelkurmay’ı olarak adlandırılan Yurt-sever Birleşik Önderlik’tir (YBÖ).

YBÖ, İsrail iş gali altın da ki top rak -lar da mücadele içinde 1986 ortala-rında yaratılan bir ön der lik tir. El-Fe tih, FHKC, FDHKC, FKP ara sın -da bir güç birliği olarak düşünülenYBÖ, önce ken di si ni “Uyum Ku ru -lu” ola rak tanımladı. YBÖ eylemlerdehalkı bir araya getirebilmek, güçlü ey-lemler örgütlemek amacıyla ilk adım-larını attı.

Filistin’de Halk Komiteleri Halk Komiteleri, İsrail işgali al-

tındaki Filistin topraklarında varolma savaşı sonucu olarak ortaya çık-tı. İsrail siyonizminin herşeyi bir iş-kence ve baskı aracı haline getirme-sine, işgali kurumlaştırmasına, onur-suz dayatmalara, halkın onuruna yö-nelik saldırılara karşı, halkın kendi-ni savunmak, birliğini pekiştirmekamacıyla verilen mücadelede ortayaçıktı.

Ko mi te le r, Filistin halkının İs ra -il’e muhtaç olmadan yaşayabilme-si için hayatı örgütlüyor, halkın ihti-yaçlarını, direnişin ihtiyaçlarını kar-şılıyordu. Ko mi te le rin yayılması vekitleselleşmesinin nedeni burada yat-maktadır.

Başlangıçta iki tür lü Halk Ko mi -te si oluşturuldu.

Bi rin ci si; İsrail siyonizmi ile sü-rekli karşı karşıya ge len, çatışma

24

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

Vietnam

Page 25: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

içindeki güç le ri yön len di ren ko mi te -ler. İsimleri bazen, “Vu ru cu Güç ler”bazen “Ge zi ci Mas ke li ler” oldu. Bukomiteler, her an ve her türlü araç ileeylem yapmaya hazırdırlar.

İkin ci si; Filistin ayaklanmasını sü -rek li kılmak için ge rek li olan top lum -sal, eko no mik ve in sa ni ih ti yaç la riçin oluşturulan komiteler...

Bunlar; Ka dın Ko mi te le ri, Ta rımKo mi te le ri, Bes len me Ko mi te le ri,İlk Yar dım Ko mi te le ri, Ti ca ret Ko -mi te le ri, En for mas yon Ko mi te le ri,Des tek Ko mi te le ri, Göz lem Ko mi te -le ri, De mir ci Ko mi te le ri, Nö bet çiKo mi te le ri, Gö nül lü İş Ko mi te le ri,Araş tır ma, So ruş tur ma Ko mi te le rigi bi isim ler al tın da ör güt len miş ler dir.

Filistin direnişi, bu komiteler vehalk örgütlülükleri ile halkın her ke-simini kucaklayarak, her türlü sorunve talebe cevap vererek, bir yandan iş-gale karşı mücadele ederken bir yan-dan da yaşamı örgütlemişlerdir.

Direnme savaşındaki tüm kuşat-malara, gerilemelere rağmen, sürek-lilik, bu örgütlenmelerde somutlan-mıştır.

Ba tı Sah ra’da Halk Ko mi te le ri

Sırasıyla, Fran sa, Por te kiz ve İs -pan ya’nın, son ra da Fas ve Mo ri tan -ya’nın iş ga li al tın da ka lan, çöl lükbir ülkede, Batı Sahra’da yürütülenge ril la sa va şı ve örgütlenen halk ko-miteleri herkesin ders çıkaracağı zen-gin derslerle doludur.

Ba tı Sah ra’nın çöllük bir ülke ol-masına, sürekli kuşatma altında tu-tulmasına, oku ma yaz ma ora nı nınyüz de bir olmasına karşın, Po li sa rio,kitleleri, halk ör güt lülükleri ara cı lı ğıy -la ör güt leyip mü ca de le ye katabil-miştir.

“Bu ülkede mücadele olmaz, buülkede gerilla savaşı olmaz” diyen-lere rağmen, işgale karşı kurtuluşmücadelesini uzun yıllar, birçok iş-galciye karşı sürdürmüşlerdir.

Halkın karnını doyurabilmesininsorun olduğu, kuraklık ve bombala-malar nedeniyle üretim yapmalarınınzorlaştırıldığı, aşiret kavgalarından ba-şını kaldıramayan, cahil bırakılan birhalktan kendi kaderi için savaşan birhalk pekala yaratılabilmiştir.

Batı Sahra’daki mücadele bizehalkın, ne ka dar ge ri, ne ka dar ön yar -gı lar la ve yan lış yön len di ril miş olur -sa ol sun, ör güt le ne bi lir ve dö nüş tü rü -le bi lir olduğunu bir kez daha göster-miştir.

Sahra’daki mücadeleye önderlikeden Po li sa rio örgütü (Sa gu it elHam ra ve Rio de Ora'nun Kur tu lu -şu İçin Halk Cep he si) bir açık la ma -sın da, “Kit le le rin sub jek tif du ru muge ri... ama tek kay nak yi ne kit le ler!”diyerek devrime ha zır bir halkın ol-madığını, ama bunu başarmanın zo-runluluğunu vurgulamaktaydı. İştebu noktada Batı Sahra’da kitlelerinsubjektif durumunu değiştirmenintemel aracı Halk Komiteleri olmuştur.

-devam edecek-

Ulusal Kurtuluş Cephesi,(NLF) sürdürdüğü mücadele sonu-cunda 1965'e ge lin di ğin de kit le sel leş -en, yaşamın her alanına müdahaleeden bir güç olmuştur. Güney Viet-nam’ın dört te üçü Cephe’nin de ne -ti min de dir. 80 bini aşan milisi ve halkörgütlülükleri yanında, 30 bi ni aşange ril lası ile Cephe asıl ik ti dar gü cü -dür.

Cephe’nin de ne ti min de ki böl ge ler -de ku ru lan ör güt len me le r şun lar dı:

“Ce ha le te Kar şı Sa vaş Ko mi te -le ri” savaş koşullarında eğitimi ör-gütledi. Ço cuk la ra tarlalarda, bahçe-lerde ya da ba ra ka lar da eği tim ve ri li -yor, hava bom bar dı manına kar şı da hersı ra nın al tı na bir si per ka zı lı yor du. Sa-vaş ve eğitim bir arada yürütülüyordu.“Savaş var” gerekçesine sığınmadan

eğitim o koşullarda örgütlendi.

Halk Sağ lı ğı Ko mis yo nu, köylü-lerin salgın hastalıklara karşı korun-ması için kampanyalar düzenliyor,halka hastalıklardan korunma yollarınıöğretiyordu. Komisyon ayrıca köy lü -le rin yar dım cı dok tor, ebe, has ta ba kı -cı, hem şi re ola rak ye tiş ti ril dik le riokul lar kur muş tu.

Or man Atöl ye le ri (Halk Atöl ye -le ri)’nde, si lah üre ti mi ve ta mi ri,bomba üretimi yapılmaktaydı. Bununyanısıra atölyelerde oto mo bil las tik -le rin den hem halk hem de gerillaiçin lastik ayakkabı üretiliyordu.

Av cı ve Ba lık çı Man ga la rı, ağır-lıkla çocuk ve yaşlılardan oluşturul-muştu. Hal kın ve ge ril la la rın yiyecekih ti yaç la rı nı kar şı la mak için avlanır-lardı.

Ba sım Ev le ri de Cephe’nin önem-li kurumlaşmalarından biriydi. Bura-larda Cephe’ye ve örgütlenmeye dairtüm materyallar, dergiler, gazeteler ba-sılıyordu. Yine çocukların eğitimiiçin kitapların basımı da burada ya-pılırdı.

To puz lar Or du su, gö nül lü ka -dın lar ın katılımı ile oluşturulmuştur.Da ha çok kit le sel pro tes to gös te ri le -rinde ön plana çıktılar. Yardıma muh-taç olanlara yardım top la mak, kim se -siz ço cuk la ra bak mak, as ker le ri et ki -le mek, kim ya sal sa va şa kar şı im zatop la mak To puz lar Or du su'nun çe şit lifa ali yet le ri arasındadır.

As ker Ana la rı Ör gü tü, ya ra lı la -ra bak makla, sa vaş ta çocukları şehitdüşen aileler ile igilenmekle, iş gal ci -le re kar şı gös te ri ler dü zen le meklegörevliydiler. Kukla or du as ker le ri ne,halka karşı si lah kullanmamaları içinikna etmek, silah bıraktırmak da on-ların çalışmaları için dey di.

Ulu sal Kur tu luş Cep he sihalk ör güt len me le ri

Meclisinde Değil, Devrimdedir

17 Temmuz2011

Yürüyüş

Sayı: 277

25

Filistin

Page 26: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Sevgili okurlarımız merhaba. Bu-günkü dersimizde Devrimci Okul’dadaha önce de üzerinde durduğumuz birkonuyu farklı yönlerinden tekrar elealacağız. “Sonuç almak”, gerçekten dedevrimci faaliyetin en önemli yanla-rından biridir. Harcadığımız bütünemeğin, enerjinin, zamanın, göze al-dığımız fedakarlıkların, risklerin birşeye değip değmemesi buna bağlıdır.

Oligarşi, halkın adaletsizliğe, yok-sulluğa, zulme olan öfkesinin örgüt-lenmemesi ve halkın umudu-nu yok etmek için her gün çe-şitli politikalar uyguluyor vesaldırılar düzenliyor.

Mahalleler "terör yuvaları-na operasyon" denilerek bası-lıyor, devrimciler gözaltına alı-nıyor, tutuklanıyor. Gençliğindemokratik üniversite müca-delesi "marjinal" denilerek, po-lis zoruyla tecrit edilmek iste-niyor. Hakları için direnen işçi veemekçilere "huzur bozucu" denilereksaldırılıyor. Devrimci yayınların bü-roları, çeşitli demokratik kitle örgütle-ri kapılar kırılarak basılıyor ve içeridekiherkes gözaltına alınıyor...

Düzen, tüm güçleriyle devrimci ha-reketi kuşatmakta, halkın devrimdenumudunu kesmek istemektedir. Mü-cadelemiz, halkın düzene olan tepki-sini örgütlemekle büyüyecek, kuşat-malar böyle yarılacak, saldırılar böy-le etkisizleştirilecektir.

Her alandaki çalışmalarımız amaç-larıyla farklılıklar içerse de, hepsininortak yanı oligarşinin umudu yoketme saldırısına karşı bir cevap ol-masıdır, umudu büyütme kararlılığı-dır. Her çalışmayı bu perspektifle ör-gütlemek, her işi bu bakış açısıyla yap-mak en başta oradaki yönetici arka-daşlarımızın sorumluluğudur.

Unutmayacağız ki; önderlik halkınmücadelesini örgütleyebilmektir. Peki

somut olarak bununasıl yapacağız,nasıl hayata geçi-receğiz? İşte bura-da karşımıza ikinokta çıkıyor:

Birincisi; bir-leştirici ve topar-

layıcı olacağız.

İkincisi; sonuç alma kararlılığınasahip olacağız.

��Neyi Nasıl YapacağımızÖnce Kafamızda Net Olmalıdır

İster geniş bir kampanyayı örgüt-leyecek olalım, ister bulunduğumuzalanda halkın herhangi bir sorunu içinbir çalışma örgütleyecek olalım; herkampanyayı, çalışmayı, tüm işleri bü-

yük bir ciddiyetle, umudu büyütme id-diasıyla ele almalıyız. Böyle bir iddia,beraberinde çalışmayı nasıl yapacağı-mızı ve hangi araçları kullanacağımı-zı da kafamızda somutlaştırmamızısağlar. Her kampanya ile en geniş kit-lelerde bir bilinç yaratmayı ve umudunöncülüğünde halkın mücadelesini bü-yütmeyi hedefleriz. Bu hedeflere var-mak için doğal olarak neyi, nasıl ya-pacağımızı da düşünürüz.

Bildirilerimizin, afişlerimizin, pul-larımızın içeriği nasıl olacak? Hep-sinden ne kadar yapacağız? Nereler-de, nasıl dağıtacak, kimlerle dağıta-cağız? İnsanlarla bire bir konuşurkennelere vurgu yapacağız? Kimlere gi-deceğiz, kaç evin kapısını çalacağız?Kaç kahvehanede, otobüste, vapurda,trende, okulda, işyerinde konuşacağız?Çalışmaya tüm insanlarımızı nasılkatacağız? Olası engelleme, yasak,baskılar karşısında neler yapacak, ça-lışmanın sürekliliğini nasıl sağlaya-cağız? Hedeflerimize varmak için,

sonuç almak için asgari olarak nasıl birplan-program yapacağız? Tüm bun-ların cevabını öncelikli olarak so-rumlu arkadaşlarımız düşünmeli ve dü-şündürmelidir.

��Çalışmanın İlk Adımı;Kavramak, Kavratmak, BilinçVermektir

Başlatacağımız bir kampanya ön-cesi ya da yapacağımız bir iş öncesi vedevamında vereceğimiz eğitim ve bi-linç; sonuç almayı, hedeflere varma-yı sağlayan ilk adımdır. Tüm faali-yetler, tüm işler verilen eğitimle, ve-rilen bilinçle yapılacaktır. Ne kadar bi-linç verirsek o oranda emek ve sonuçortaya çıkacaktır.

Kampanya ya da faaliyet hakkın-da talimat vermekten, yapıla-cakları söylemekten ibaret birtarz, iki sonuç doğurur:

Bir, harcanan emeğin sıra-danlaşması ve memur zihniyeti...

İki, yapmış olmak için ya-pıldığından hiçbir sonuç alın-maması...

Bu iki sonucun ve bunlarabağlı olarak darlaşmanın, kısır

döngünün, moral- motivasyon yoklu-ğu vb. sorunların doğması kaçınıl-mazdır. Çünkü sadece yapılacaklarısöylemek, talimatlarla kampanya yü-rütmek; ne bilinci ne de emeği gelişti-rir. Bu çarpık tarz, çalışma boyunca tüminsanların gerçek gücünün açığa çık-masını sağlamayacağı; isteğini, coş-kusunu büyütmeyeceği için çalışma ve-rimsizleşir, sıradanlaşır, çalışmayı yü-rüten insanlarımızın örgütlülük bilincizayıflar. Artık böyle çalışmak bir alış-kanlığa dönüşür ve asıl kötüsü, zamaniçinde bu tarz çalışma tüm birimi ya daalanı sarar, statüko halini alır.

Bu çarpık tarzı aşmanın yolu, so-rumlu insanlarımızın süreci kavrayarak,yapılacak faaliyeti, kampanyayı ihtiyaçhaline getiren nedenleri, kampanyanınhedeflerini bilince çıkarmasından ve in-sanlarımıza aynı bilinci taşımasındangeçer. Yönetici insanlarımız sorular sor-malı ve sorulara insanlarımızla berabercevaplar bulmalıdır:

- Neden böyle bir kampanya ya-

YAPTIĞIMIZ HER İŞTE

TEK SINIRIMIZ SONUÇ ALMAKTIR

26

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

Ders: Sonuç Almak

Page 27: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

pıyoruz?

- Kampanyanın amaçlarınelerdir?

- Hangi araçları, nasıl kul-lanacağız?

- Çevremizdeki insanlarıfaaliyetlere nasıl katacağız?

- Nerelerde faaliyet yürü-teceğiz?

- Kampanya sürecindehalkla ilişkileri nasıl gelişti-receğiz?

- Kampanya boyunca öncelikleri-miz neler olmalı?

- Olası saldırı, tutuklama olursa, sü-rekliliği nasıl sağlayacağız?

��Alanımız, Birimimiz,Kendimiz İçin HedeflerimizNelerdir?

Bu ve benzeri soruları birlikte sor-mak, birlikte cevaplamak… faaliyetikolektivizm içinde planlamak, dahabaştan sorumluluk duygusunu, sa-hiplenmeyi, istek ve inancı, hedefeulaşma kararlılığını doğuracaktır.

Ortaya çıkardığımız bu ruh haliniçalışma boyunca hâkim kılmak, bü-yütmek önemlidir. Devrimci çalışma,her şart ve koşulda devrimci bilinçle,devrimci ruhla, moral-motivasyonla ya-pıldığında sonuç alıcı olur.

��Moral-Motivasyon, İstekleÇalışmaktır

Halkımızın bir sözü vardır: "Aşkile çalışan yorulmaz" denir. Anlatıl-mak istenen gayet açıktır, tam bir inan-mışlıkla, istekle çalışmanın mutlak ba-şarı getireceği kesindir. Her faaliye-timizi, işimizi, istekle, coşkuyla, güç-lü bir moral ile yapmak devrimci ki-şiliğimizi, yoldaşlık ilişkilerimizi güç-lendireceği gibi, sonuç almamızı hız-landıracaktır.

Moral-motivasyon en genelde man-evi değerlerdir. Kanla yazılan değer-lerimizle donanmak, bu değerlerinverdiği güçle çalışmak devrimci faali-yetin olmazsa olmazlarındandır.

Bağlılık, vefa, kararlılık, şehitle-

rimizin vasiyetleri, direniş destanla-rımız, zaferlerimiz moral-motivasyo-

numuzun kaynaklarıdır.

Moral-motivasyonu, faaliyet yü-rüttüğümüz alan ya da birimde, bu-lunduğumuz yerde süreklileştirmek,faaliyetleri bir bütün olarak ortak birruhla yapmak, başta yöneticiler olmaküzere her Cepheli’nin iradi çabasıyla,kendini tam vermesiyle olanaklıdır.

Faaliyete başlamadan önce nasıl kiortak bir ruh oluşturuyorsak, faaliyetsırasında da yapacağımız önerilerle,düzeltmelerle işe yön vermek faaliyetecanlılık katacak, herkesin işini daha biristekle yapmasını sağlayacaktır.

Hızlı ve doğru karar vermek için önhazırlık yapacağız. Her durum için ka-famızda alternatiflerimiz olmalıdır.Bu bizim daha bir cüretle yürümemi-zi sağlayacaktır. İrademiz ve emeği-mizle olmaz denileni başaracak, mut-laka bir yol-yöntem bulabileceğiz-dir. Bu, ihtiyacımız olan herşeyi ya-ratacak bir anahtardır bizim için.

Yapılan işe dair öneriler sunmak, be-raber yapmak, işe dair duygu ve dü-şünceleri öğrenmek, başka birim ya daalanlarla rekabet yaratmak, insanları-mızın emeğine değer vermenin müte-vazı ifadesidir. Bunları yapmak aynı za-manda faaliyetin de denetimini yap-maktır. Denetim işi gözlemlemektir.Faaliyet yürüten her insanımızın han-gi duygularla, bakışla o işi yaptığını an-lamak, yanlışlara, eksiklere yerinde mü-dahale etmektir. İş öncesi konuşmak,işin yapılışında birlikte olmak, işi ek-siksiz yapmayı getirecektir. Ayrıca,sonraki işlerde nasıl davranılacağını daöğrenmiş, öğretmiş olacağız.

Denetim sadece sorumlunun işi dedeğildir. Faaliyet içinde olan her in-sanımız, en başta, faaliyet öncesindebirlikte sorup birlikte cevaplar bula-rak yarattıkları ruh haliyle faaliyetin

planlı-programlı sürme-sinden sorumludur. Bu so-rumluluk tüm faaliyeti herşeyiyle sahiplenmeyi, ek-sikleri bertaraf etmeyi sağ-lar. Çalışma öncesi bir bi-linç oluşturmak, moral-motivasyon sağlamak, faa-liyetin ilk adımıysa, dene-tim de bu adımları sürek-lileştirmektir, büyütmek-tir.

Başından sonuna belli bir plan çer-çevesinde, neyi, neden ve nasıl yapa-cağını bilen, moral-motivasyonu sürekliolan ve aşağıdan yukarıya, yukarıdanaşağıya belli bir denetim mekanizma-sı olan bir alanda veya birimde isteni-len hedeflere varılmış demektir.

Bulunduğumuz yerde sayıca kaçkişi olursak olalım, asıl olan bu bakışaçısıdır ve bu bakışa sahip Cepheli’ninörgütleyemeyeceği hiçbir şey yoktur.

Tüm engelleri aşmak için militan birbeyne sahip olacağız. Sonuç alana ka-dar defalarca düşüneceğiz, kesinliklevazgeçmeyeceğiz. Vazgeçmek, düş-manla uzlaşmaktır. Uzlaşmayacağız;kendimizi ve düşmanı tanıyacağız.

��Sonuç olarak; Sonuç almak için yapılması gere-

ken her şeyi yapacağız. Kendimizdenönce halkın, örgütün çıkarlarını dü-şüneceğiz. Yaptığımız her işte halkiçin, cephe için, devrim için diye ba-kacağız. Yanlış yapmaktan korkma-yacağız. Yaptığı işi yeterli gören,önüne ileri hedefler koymayan sağ-lamcılardan olmayacağız. Çünkü sağ-lamcılar zorluklar karşısında hemenpes ederler, kendini tehlikeye atmaz-lar. Ki bu yüzden tehlikeler ve risklerledolu savaşta yenik düşerler.

Biz yenilmeyeceğiz.

Başaracağımıza inanacağız.

Başarmak için uzlaşmaz olacağız.

Yanlışla uzlaşmayacağız.

Militan düşünüp, cüretli kararlaralacağız, kararlarımızı hayata geçire-ne kadar peşini bırakmayacağız.

Sevgili arkadaşlar, bu haftaki der-simizi de burada noktalıyoruz. Haftayagörüşmek üzere şimdilik hoşçakalın.

Sadece yapılacakları söylemek,talimatlarla kampanya yürütmek; ne

bilinci ne de emeği geliştirir. Bu çarpıktarz, çalışma boyunca tüm insanların

gerçek gücünün açığa çıkmasınısağlamayacağı; isteğini, coşkusunu

büyütmeyeceği için çalışmaverimsizleşir, sıradanlaşır, çalışmayı

yürüten insanlarımızın örgütlülük bilincizayıflar.

Meclisinde Değil, Devrimdedir

17 Temmuz2011

27

Yürüyüş

Sayı: 277

Page 28: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Ulaşım hiz-metlerinin halkın

ihtiyaçlarına göredüzenlenmesi gerekir-

ken; tekellerin çıkarları doğrultusun-da, halkın can güvenliğini dikkate al-mayan bir ulaşım politikası yürütül-mektedir. Her yıl ortalama 1 milyontrafik kazası yaşanırken, binlerce in-san da trafik kazalarında hayatınıkaybetmektedir.

Resmi istatistiklere göre 2010 yı-lında ülke genelinde 4 bin 41 kişi tra-fik kazalarında öldü, 211 bin 34 kişi deyaralandı. Önceki yıllara dair rakam-sal bilgiler ise şöyle: 2009’da 4 bin 300,2008’de 4 bin 236, 2007’de 5 bin 7,2006’da 4 bin 633, 2005’te 4 bin 505kişi trafik kazalarında hayatını kaybetti.Bu rakamlar sadece olay yerinde ölen-leri kapsamaktadır. Yaralı olarak has-taneye kaldırıldıktan sonra ölenler burakamlarda yoktur üstelik.

2009 yılında 1 milyon 53 bin 346trafik kazası yaşanmış. Bu kadarkaza bir kader olabilir mi? Tesadüf yada şoförlerin dikkatsizliğiyle açıkla-nabilir mi? Düzen bize bu açıklama-yı getirir, kişilerin hatalarıyla geçiş-tirmeye çalışır. Eğer ulaşım hizmeti,tek tek insanların sorumluluğunayüklenirse, o zaman devlet ne için vardiye sormalıyız? Ulaşım Bakanlığıhangi amaçla bulunmaktadır, ne ya-par, sorumluluk alanı nedir?

Trafik kazalarında kaybettiğimizcanlarımızın hesabını kime soracağız?Allahtan deyip kabul mu edeceğiz?

Halkın ihtiyacı nedir? Bir yerdenbaşka bir yere giderken, hızla, güvenlive parasız gidebilmektir. Bunu sağ-layacak olan da devlettir. Ulaşımın or-ganize edilmesi, planlanması ve ge-rekli tüm önlemlerin alınması gerekir.Ama halk düşmanı her iktidarda ol-duğu gibi, AKP iktidarında da bu ön-lemler alınmamıştır.

Üst geçitlerin, köprülerin, oto-banların güvenliği değil, oralardanelde edilecek kârlar hesaplanmıştır.Kendi ülkemizin köprüsünden ge-çerken bile para vermek zorunda bı-rakılıyorsak, ulaşıma ticari bir mal gibi

bakıldığı açıktır. Ticaretin olduğuyerde ise halkın can güvenliği değil,devletin bütçesi düşünülmektedir.Bütçeden az para harcamak için de;yetersiz trafik levhaları, yapılmayanyollar, konulmayan trafik lambaları,yapılmayan üst geçitler, alınmayan ön-lemler çıkar karşımıza.

Halkın parası halktan esirgenir. Neolur peki o halkın parası bütçede mikalır? Tabii ki hayır, o para tekellerincebine iner, o para AKP’liler ve on-lar gibiler tarafından YAĞMA EDİ-LİR; ÇALINIR…

- Mart 2010’da Bahçelievler Ke-mal Hasoğlu Lisesi 9. sınıf öğrenci-leri Denis Tekin (15) ve İrem Dinçsoy(16), okullarının önünde üst geçitolmadığı için tramvay altında kalarakhayatlarını kaybettiler. BahçelievlerKaymakamı Şevket Cinbir, “sinyali-zasyon sisteminin olduğu yerden geç-selerdi bu kaza yaşanmayabilirdi.”diye buyurdu. Okulun önüne üst ge-çit yapmayan devletin yöneticisi, öğ-rencileri suçluyordu.

- Aralık 2010’da, Kütahya-Emetkarayolunun 4. kilometresinde 48saat içinde iki trafik kazası yaşandı.

- 18 Şubat 2011’de Antalya’da,dershaneye gitmek için evinden çıkan14 yaşındaki Esra Demir, üst geçit ol-madığı için, karşıdan karşıya geçer-ken öldü. Kazanın olduğu yerde 5 km.boyunca bir tane bile üst geçit yoktu.

- Temmuz 2011’de Karaman Oto-gar kavşağında bir haftada 2 kazaoldu, 6 kişi yaralandı.

- 22 Şubat 2011’de Muğla-Mar-maris karayolunun Kızılağaç mevki-sinde yarım saat içinde 3 ayrı trafikkazası yaşandı, 5 kişi yaralandı.

- 2 Mayıs 2011’de Konya’da aynıyolda meydana gelen 2 ayrı kazada 22

kişi yaralandı.

- Bursa’nın Nilüfer İlçesi İzmirYolu 100. Yıl Mahallesi yakınlarında25 Kasım 2010’da servis minibüsü-nün çarptığı Didem Zeynep Çakarölmüştü. 6 Aralık 2010’da aynı yer-de, bu kez beton mikseri 3 kişiye çarp-tı. 88 yaşındaki Fatma Kaya hayatı-nı kaybetti.

- Şubat 2011’de, Bursa-OrhaneliKarayolu Doğancı Barajı Misi PiknikAlanı yanında 25 gün arayla 2 kazayaşandı. Daha önce de başka kazala-rın yaşandığı yerde, bariyerler ko-nulmamıştı.

- 30 Haziran 2009’da, Fatsa’daaynı yerde 15 dakika arayla 2 ayrı tra-fik kazası yaşandı.

- Mersin’in Çilek Mahallesi’nde,tren raylarının üzerinde üst geçit ol-madığı için 2 yılda 6 kişi öldü.

- 4 Kasım 2010’da Kocaeli’ninÇayırova ilçesinde, üst geçit olmadı-ğı için 16 yaşındaki Enfal Çiğil ca-nından oldu.

Bu örnekleri sıralamamızdaki se-bep, kazaların bir kader, insan hatasıya da tesadüf olmadığını göster-mektir. Aynı yerlerde peşpeşe trafikkazaları yaşanıyor. Ve ısrarla önlemalınmıyor. Önlem almayan devlethalk düşmanıdır. Ulaşım, halk için birçileye ve soygun sistemine dönüş-türülmüştür. Sağlık, konut, ulaşımgibi temel altyapı sorunları çözül-meksizin, insanca bir yaşamdan sö-zedilemez.

Kapitalizmde insan yoktur. O yüz-den yaptığı hiçbir iş halka hizmet et-mez; sadece tekellerin karlarını bü-yütmeye hizmet eder.

Kapitalizmde program yoktur. Herşey anarşistce ve programsızdır; be-ceriksizdirler. Bu yüzden en küçük so-runu bile çözemezler. Her şey çö-zümsüzleşir.

Amerika’nın şu andaki sadık iş-birlikçisi AKP halk düşmanıdır, be-ceriksizdir, hırsızdır, katildir. “Cana-var” olan trafik değil, bu sorunu ya-ratan, bu sorunu çözmeyen EMPER-YALİZM ve İŞBİRLİKÇİSİ AKP’dir.

DüşmanıHalk

AKP

HER YIL 1 MİLYON TRAFİK KAZASI OLUYOR, BİNLERCE İNSAN ÖLÜYOR!

28

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

Page 29: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Haberleri izlemek bizim için çokönemlidir. Gündemi takip etmek, oli-garşinin politikalarını öğrenmek, hal-kımızın sorunlarını bilmek, devrimcipratiğin haberlere nasıl geçtiğini görmekaçısından haberleri izlemek çok önem-lidir. Halkın günlük sorunlarını bilme-den örgütlenme çalışması yapamayız.Oligarşinin politikalarını bilmezsek,haklarımızı nasıl çaldıklarını bilme-yiz. Gazete okumak gibi, haberleri iz-lemek de bu öğrenme faaliyeti içinde yeralan önemli bir basamaktır.

Peki, haberler gerçekten bize yeterlibilgi verir mi? Bunun cevabı tabii kiHAYIR’dır. Burjuvazinin yayın or-ganlarında halkın gerçek sorunlarıyoktur. Olayların sebep-sonuç ilişkisiyoktur. Burjuvazinin kullandığını söy-lediği 5N+1K formülü yoktur. Dev-rimci pratiğe dair bir bilgi yoktur. Ha-pishanelerdeki tecrit, işten atılan işçi-lerin ekmek kavgası, direnişler, grev-ler, köylünün ekecek tarlasının olma-ması... Ve daha bir çok konuyu haber-lerde görmemiz mümkün değildir.

Peki burjuvazinin televizyon ka-nallarındaki haberleri biz nasıl izleme-liyiz? Öncelike, burjuvazinin sınıf düş-manlığını bilerek, verdiği her haberi ya-lan diye düşünmeliyiz. Bazı konularda

gerçekleri veriyorsa da, bilmeliyiz ki te-kellerin kendi arasında bir çıkar çatış-ması vardır, o yüzden bu gerçekler ve-rilmektedir. Üstelik mutlaka yine hal-ka anlatılmayan noktaları da vardır.

Yani Neden, Ne, Ne zaman, Na-sıl, Nerede, Kim? sorularını (5N+1K),haberleri izlerken biz sormalıyız. Bur-juvazi bu soruların cevaplarını ver-meyecektir. Onun bıraktığı boşlukla-rı biz tamamlamalıyız. Haberlere pe-şin peşin inanmamalıyız.

“Cinnet geçirdi, evini yıkmak iste-yenlere karşı çocuğunun boğazına bı-çak dayadı!” diye başlayan haberleriçok sık duymuşuzdur. Ya da halk düş-manlarına karşı halkın bir tepkisi ol-duğunda, “Psikolojik sorunları varmış,deliymiş...” diye haber yaparlar anın-da. Hastaneden rapor mu almışlardır,hayır. Öyleyse canlı yayında verdikle-ri bir olayın kahramanını nasıl hemen“deli” ilan edebiliyorlar?

Televizyon, burjuvazinin, halkakendi propagandasını yapmak içinkullandığı temel araçlarından birisidir.Bu yüzden de kendi düşüncesini hal-ka vermeye çalışır. Kendisine yönelikher tehditi ise, “yasak, yanlış, terör,bunalım...” olarak gösterir. Böyle-likle beyinlerimizde, devlete karşı çı-

kanların ancak sorunlu tipler olabile-ceği izlenimi bırakılır.

Evinin yıkılmasına karşı direnmehakkını kullanan bir babanın, neden ohale düşürüldüğüne, kimin buna sebepolduğuna değil; çocuğun boğazına da-yanan bıçağa odaklanmamızı isterler.

Bazen bir protesto haberi verirler. İş-çiler, AKP’yi protesto etmiştir. Ama bizneden protesto ettiklerini öğrenemeyizhaberlerden. Öğrendiğimiz şey, işçile-re nasıl saldırıldığıdır. Yüreklerimizekorkuyu yaymak isterler çünkü. “Dev-lete baş kaldıranın sonu polis terörü-dür.” Böyle bilmemizi isterler. Nedendirendiklerini öğrenmemiz mümkün ol-mamaktadır. Neden-sonuç ilişkisinibize göstermezler.

Bize sundukları çerçevenin dışındadüşünmeliyiz. Sorgulayıcı olmalıyız.Soru sormalıyız. “Acıklı” insan haber-lerine, neden bu durum yaşanıyor diyebakmalıyız örneğin. Futbol kulüplerineyönelik operasyon mu düzenlenmiş.Haberlerin verdikleriyle kalmamalı, ay-lardır takip edilen ve bilinen gerçeklerneden daha önce değil de, şimdi açığaçıkartılmıştır diye düşünmeliyiz.

Nedenlerini sorarsak, diğer sorular dapeşinden gelecektir. Televizyonun, bur-juvazinin propaganda aracı olduğunuunutmamalıyız. Gözümüz açık olmalı,bizi uyutmalarına izin vermemeliyiz.

HABERLERİ NASIL İZLEYECEĞİZ?

Hemen her gün eşini, çocuklarını,akrabalarını öldürenlerin haberleri ya-yınlanıyor. Bir gün içinde yaşanan-lardan sadece birkaçı:

“Samsun’da güvenlik görevlisiCem Şen, bir çocuk annesi FerideŞen’i 12 yerinden bıçaklayarak öl-dürdü. ‘Cem Şen ifadesinde kredi kar-tı borcu yüzünden tartıştık” dedi.

"Eski koca vahşeti: İstanbul Bay-rampaşa'da Şükrü Öksüzoğlu, 20 günönce boşandığı eşinin üzerine benzi-ni boşaltıp ateşe verdi. Anne ve 11 ya-şındaki oğlu öldü..”

“Ordu'da Aydın Özbay karısınıkafasından silahla vurarak öldürdük-ten sonra kendi kafasına da ateş ede-rek intihar etti.”

Halk, birçok nedenlerle kendi ara-sında kavga eder. Adalet için silaha sa-rılır... ama hep koruduğu değerleri var-dır. Bu olaylarda ise, dehşet, vahşet,

“cinnet” var. Sağlıklı hiçbir insan ka-rısının üzerine benzin döküp yaka-maz. Ya da karısını 12 yerinden bı-çaklayarak öldüremez. Evet, bu bir“cinnet” durumudur.

Ama kim yarattı bu durumu? Bun-ların sorumlusu kim?

Burjuva basın bu olayları maga-zinleştirerek haber yapıyor. Zaten birad da verdiler: “3. sayfa haberle-ri”... Ya da olayları bütün olarak ele al-maktan uzak, “kadın cinayetleri” diyeyansıtılıyor. Bunlar gerçekleri gizle-mekten başka birşeye hizmet etmez.

Hayır, mesele erkeğin kadın üze-rinde egemenlik kurması meselesi de-ğildir. Ortada bir çaresizlik, çözüm-süzlük, bunalım vardır. Samsunlu CemŞen, ‘kredi kartı borcu yüzünden tar-tıştık’ diyor. İstanbul Bayrampaşa’daçocuğuyla birlikte yakılan kadın, ko-

casını işsiz olduğu için boşanmış. Samsun’daki, Bayrampaşa’daki ola-

yın sorumlusu bu düzendir. İnsanlarınişsizliğini, açlık ve yoksulluğunu, ya-şadığı sorunlar karşısındaki çaresizliğinigörmezlikten gelerek bu olaylar en-gellenemez. Bu olayları tartışırken her-kes açlığı, yoksulluğu, işsizliği, sefaletigörmek zorundadır.

Halkı cinnete sokan düzendir. Bur-juvazi gazeteleriyle, televizyonlarıyla,eğitimiyle sürekli yoz kültürünü aşılıyorhalka. Örgütlenmesin, hakkını aramasındiye bencilliği, bireyciliği aşılıyor. Fu-huşla, uyuşturucuyla, yozlaşmayla in-sanları zehirliyor. Yozlaşmanın içinde,bunalımlar, psikopatlık, her şey gelişi-yor ve işte bu cinayetler çıkıyor ortaya.

Yani hiçbir şey kendiliğinden ve se-bepsiz değildir; bunların sorumlusuinsanlığın tüm değerlerini tüketen, çü-rüten, on milyonlarca insanı aç, işsiz bı-rakan bu düzendir. Bu düzene karşı mü-cadele edilmezse, bu “cinnet”ler sürer...

Halkı cinnete sokan sizsiniz

Meclisinde Değil, Devrimdedir 29

Page 30: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Fenerbahçe Başkanı’ndan başlayıpgeçen hafta “2. dalga” gözaltılarla sü-ren şike operasyonu, AKP tarafındanbir “temizlik” operasyonu olarak su-nulmaktadır. Tıpkı Ergenekon vebenzeri davalar gibi.

AKP yağdanlıkçısı kesimler ve budüzenden beklentileri hiç bitmeyen vebu tür operasyonların “ulvi” amaçla-rına kanmaya hazır kesimler de budoğrultuda yazıp konuşmaktadırlar.

Oysa, böyle bir operasyon kar-şısında sorulacak ilk soru şudur:

AKP dün iktidara gelmiş bir par-ti değildir. AKP bir iki yıl önce ikti-dara gelmiş bir parti de değildir. İk-tidarının 9. yılındaki bir partiden sözediyoruz.

O halde polis şeflerinden kahve-hanedeki insanlara, gazetecilerdenpolitikacılara kadar hemen herkesinbildiği şike olayı konusunda bugünekadar NEDEN bir şey yapmamış-lardır?

Çünkü AKP’nin amacı bir suçuönlemek değildir. Sporu temizle-mek, “ahlaklı” hale getirmek değil-dir. Öyle olsaydı, suçu tesbit ettikçeüzerine gider, bu kadar yıl bekle-mezdi. Ama AKP’nin amacı bununçok daha ötesindedir. Bunun içingüç biriktirmiş, dosyalar tutmuş,zamanlama yapmıştır.

AKP’nin birbirine bağlı iki ama-cı vardır burada: Ekonomik amaç vesiyasal amaç. Futbol alanında mevcutkadrolaşmayı tasfiye edip, kendi yan-daşlarına yol açmak, bu alanda ör-gütlenmek siyasal amacıdır; futbolyağmasından elde edilen kârları dayine kendilerine yakın tekelcilere vemafyacılara aktarmak ise, bu ope-rasyondaki ekonomik yandır. Bu ikiyan da birbirini tamamlamaktadır.

AKP gibi, yağmacı, talancı biriktidarın, KİTleri, ormanları, suları,yeraltındaki madenleri, hazine arazi-lerini, kısacası “hazır” her şeyi parayaçevirmekte usta ve kendi yandaşları-nı palazlandırmayı özel bir politika ha-line getirmiş bir iktidarın, futbol gibibüyük ve kâr oranı yüksek bir piya-sayı başkalarına bırakması mümkün

değildir.

Belli bir güce eriştiği, oligarşi içigüçler dengesinin ‘uygun’ olduğuna ka-rar verdiği anda, harekete geçmiştir.

*

Futbol klüpleri sadece futbol klübü değil!

Futbol piyasasını ele geçirme sa-vaşı açık olarak başlamıştır. Futbolunülkemizdeki şekillenişinin devamı

olarak bu savaş öncelikle “üç bü-yükler”in ele geçirilmesine yönel-miştir.

Futbol, sadece futbol olmadığıgibi, futbol klüpleri de sadece birerspor klubü değildir. Futbol klüple-ri, birincisi, büyük birer ticari işlet-medir. İkincisi, milyonlarca tarafta-rıyla kitleler üzerinde belli etkisiolan bir örgütlenmelerdir; üçüncüsü,sahip oldukları ekonomik, sosyalgüçle aynı zamanda iktidarlarla pa-zarlık dahi yapabilen birer siyasigüçtürler. TOBB (Tü ki ye Oda lar veBor sa lar Bir li ği) Baş ka nı Rı fat Hi sar -cık lı ğoğ lu futbolun ticarileşmesinişöyle anlatıyordu: “Şir ket le ri, te sis -le ri, ça lı şan la rı, hat ta ih ti ya tı var. Üs -te lik tu rizm, teks til ve elek tro nik gi bibir çok sek tö rü de doğ ru dan et ki li -

yor.”

Dolayısıyla, futbol klüplerininbugüne kadarki tüm kongreleri, bugücü ele geçirmek isteyen kesimlerarasında “oligarşi içi bir çatışma”şeklinde cereyan etmiştir. Bakın,özellikle büyük klüplerin kongrele-rinde, bu çatışmanın tarafları arasın-da sayısız bakan, tüm düzen partile-rinin temsilcileri, hemen bütün büyükmafya grupları ve bizzat tekelci grup-lar vardır. Yani başka deyişle, bu bü-yük gücü ele geçirmek için burjuvapolitikacılar, mafyacılar, tekelcilersürekli bir savaş içinde olmuşlardır.Şimdi AKP, bu çatışmayı en üst dü-zeye çıkardı ve doğrudan hükümet vedevlet gücünü kullanarak sürdürüyor.Operasyonun bir yanı budur.

Futbol taraftarları bu çatışmadaekonomik, siyasi, sosyal olarak kul-lanılan ve istismar edilen güç du-rumundadırlar. Bazı klüplerde oluş-turulan “profesyonel” taraftar grupları,şovenizmin, sivil faşist hareketin,kontrgerillanın örgütlenme zeminidir.Ancak bunların dışında genel taraftarkitlesi, cebindeki son kuruş çalınanhalktır. “Şikeden taraftar da so-rumludur” tarzında yorumların ger-çekle bir ilgisi yoktur ve sorunun asılniteliğini ve gerçek sorumlularınıörtbas etmekten başka bir anlama gel-mez.

Hemen her konuda “hiçbirimizmasum değiliz” türünden söylem-lerle suç “anonimleştirilir”ken, asıl suçve suçlu da gizlenmektedir. Taraftar-ları suçlayan her yazı sonuçta bunahizmet eder. Şikenin sorumluları or-tadır. Yapanlar ortadadır. Kazanan-lar ortadadır. Taraftar, sömürülendir,istismar edilendir.

Evet, bu noktada taraftarların,yani geniş futbolsever halk kitleleri-nin yapacağı bir şey elbette vardır: TARAFTARLAR!

Profesyonel -yani aslında meta-laştırılmış, ticarileştirilmiş, maf-yalaştırılmış- futboldan elinizi aya-ğınızı çekin; iddaalar’dan, totodan, lo-todan elinizi çekin. Kendi sporumu-zu, kendi futbolumuzu, kendi ör-gütlülüklerimizle organize edelim.

Şike nasıl ki “spor” içindeğil, dolar içinyapılıyorsa, şike

operasyonu da spordatemizlik için değil, yine

yeşil dolarlar için yapılmaktadır.

30

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

‘Şike operasyonu’ AKP’nin tasfiye, kadrolaşma ve palazlanma operasyonudur!

Page 31: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Cepheli her işini aynı dikkat ve özenle yapar. Onuniçin büyük iş-küçük iş, kolay iş-zor iş yoktur. Yaptığı tümişlerin halkta bir etkisi olacağını bilir ve bu bilinçle yaparişlerini.

Cepheli, yaptığı işlerle halkta bir bakış açısı yarat-malıdır. Halkımız, işini yapış şeklinden tanımalıdırCepheli’yi. Yaptığı işlerde, “Bu pankart Cepheli’nin pan-kartı, bu yazılama Cepheli’nin yazısı, bu eylemCepheli’nindir...” gibi sözler söyletir Cepheli.

Bu sözlerde hem sahiplenme vardır, hem de beğeni vegurur. Cepheli bugüne kadar yarattığı kültür ile her işi-ni özenerek ve düzgünce yaptığını göstermiştir halka.Yaptığımız işlerdeki özenimiz, dikkatimiz, isteğimiz, işi-mizin sonucuna da yansır. Yaptığımız iş bizim imzamızdır.

Cepheliler yaptıkları özenli işlerle, aldıkları sonuçlarlayer eder halkın hafızasında. Cepheli’nin kimliği, yaptı-ğı özenli, dikkatli işleridir. Biz böyle bir kültürün yara-tıcısı, savunucusuyuz. Hiçbir zaman baştan savmacı, üstünkörü iş yapan değildir, olmamalıdır.

Peki her zaman bu kimliğimize denk davranıyormuyuz? Eksik yanlış yaptığımız olmuyor mu? Mutlakaoluyor. Yaşamda da örnekleriyle karşılaşıyoruz bunun.Mesela duvarlarda, aceleyle yazılan, imlâ hataları olanyazılamalar görüyoruz. Ya da özensiz yazılmış pankart-

lar, özensiz öylesine asılan afişler, kapı altlarından atılıpgidilen bildiriler...

Özensizlik, emek vermemektir. Yapılan işin sonucu-nun ne olacağını, önemini, bize ne kazandırıp ya da biz-den ne götüreceğini göremeyenler özensiz olur. O zamanöğreneceğiz, işimizin önemini kavrayacağız, emek vere-ceğiz, ısrarcı olacağız. Cepheli, nasıl yazılama yapılırı,nasıl afiş yapılırı bilmiyorsa öğrenmelidir. Ve öğrendik-lerini büyük bir dikkat ve özenle pratiğe geçirmelidir.

Yaptığımız işlere gösterdiğimiz özen, kendimize ve kar-şımızdakine olan saygımızın da ifadesidir aynı zamanda.

Cepheli yukarda saydığımız olumsuzlukların bizimolmadığını fark eden ve bunları düzeltmek için mücadeleedendir.

Özensiz, gelişi güzel, dikkatsiz, kaba, küllemeciyapılan her iş bizim gücümüzü zayıflatır, düzene güç verir.Aldığımız her olumlu sonuçsa devrimimizi büyütür.Tüm Cepheliler’in görevi devrimi büyütmektir.

En küçük- büyük iş ayrımı yapmadan tüm işlerin dev-rime hizmet ettiğinin bilincinde hareket etmeliyiz. “Sendaha bunu yapmaya özen gösteremiyorsun gerillada nasılözen göstereceksin” diye… Burada cevap “orası başka,burası başka” olur. Hayır, her Cepheli sürekli bir savaş-çı gibi işinin ciddiyetinde olacaktır, işindeki özensizliğinortaya çıkaracağı sonuçların tutsaklıklara, ölümlere malolabileceğini bilecektir. İktidar bilinciyle hareket edecektir.

Emeğine yani onuruna sahip çıkacaktır, özensiz,baştan savma yapılan işin kendi emeğine hakaret oldu-ğunu bilecektir. Sonuç olarak, bir Cepheli; emeğine yanionuruna sahip çıkmalı, yaptığı tüm işlerde aynı bilinçle;Cephe için, halk için, devrim için diye bakmalıdır.

CEPHELİ DİKKATLİ VEÖZENLİ İŞ YAPANDIR

TBMM’nin açı-lışında, engelli mil-letvekili ŞafakPavey, pantolonyasağı nedeniyle,meclise, protezbacağı görünecekbir biçimde etekgiymek zorunda

kalarak geldi.

AKP’liler bu durumdan “çoketkilendiler”. Öylesine etkilendiler ki,elbirliğiyle bu “ayıbı” kapatmakiçin pantolon yasağını kaldırmayasoyundular. Böylelikle ŞafakPavey’in protez bacağı görünme-yecek! Ve ne büyük bir sorun çözül-müş olacak!!!

Oysa, engellilerin sorunları sıra-lamasında, haklar ve özgürlüklersıralamasında meclisteki pantolonyasağı sıranın en sonlarındadır. Buülkenin hiçbir yerinde, kurumundahayatın ve yasaların düzenlenişindeengelliler DİKKATE ALINMA-MIŞTIR. ASIL SORUN BUDUR.Her şey bir yana, bizzat TBMM’debile, özürlüler için tek bir alt yapıyoktur. Özürlüleri aldatmak içingeçen dönem özürlü bir milletveki-lini meclise sokan AKP, 9 yıl boyun-ca özürlüleri yok saymaya devametmiştir.

Şafak Pavey sorunun pantolonyasağıyla sınırlı olmadığını söylüyor,ama ona da kulak veren yok. Tıpkı,

ülkemizdeki 11 milyona yakın özür-lüye kulak verilmediği gibi.

Meclise özürlü bir milletvekiliseçtirmek gibi göstermelik yakla-şımlarla özürlülerin sorunları çözü-lemez. Ülkemizde neredeyse her 7kişiden biri özürlüdür. Düzen onla-rı yaşamdan koparmış ve evlere hap-setmiştir. AKP de bu anlayışı 9 yıl-dır sürdürüyor. Böyle ciddi ve boyut-lu bir sorunun çözümü ya vakıflarınya patronların “insafına”, “vicda-nına”, “hayrına” kalmıştır.

Özürlüler sorunu, ne göstermelikyasal düzenlemelerle ne de vic-danla, hayırseverlikle çözülemez.

Bu sorun, özürlüleri hayata, üre-time katarak, onlara kendi ayaklarıüzerinde durmalarını sağlayarakçözülür ve bunu da sömürü düzeniyapamaz. Bunu ancak ve ancakDevrimci Halk İktidarı yapabilir.

Engellilerin sorunu ‘ayıp’kapatmakla çözülemez!

Meclisinde Değil, Devrimdedir

17 Temmuz2011

Yürüyüş

Sayı: 277

31

Kendini Geliştirmeyen Düzeni Geliştirir

Page 32: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Ortadoğu halklarının düşmanı iş-birlikçi AKP’nin gerçek yüzü birkez de Gazze’ye yardım götürecek fi-lonun İsrail siyonizmi ile birlikte en-gellenmesi ile ortaya çıktı.

Her fırsatta Filistin halkının acı-larını sömüren, Gazze’ye yönelik İs-rail kuşatmasını kınayıp, Gazze’ye se-lamlar gönderen Tayyip Erdoğan veAKP iktidarı, sinsi bir biçimde, İsra-il kuşatmasını destekleyip, Gazze’yegidecek yardım filosunu engellediler.

AKP’nin telkini! “Mavi Marmara gitmesin”

Aylardır halka, Türkiye-İsrail iliş-kilerinin hep “kopma noktasına”geldiği, AKP’nin İsrail’e “taviz ver-mediği”ne dair hikayeler anlatıl-maktadır. Ama ne hikmetse, ilişkilerbir türlü “kopmamakta”, tersine birçok alanda işbirliği ve halklara karşıoluşturdukları koalisyon devam et-mektedir.

İsrail Siyonizmi-Türkiye faşizmiişbirliğinin devam ettiği, Gazze’yeyardım için hazırlanan 2. filo karşı-sındaki tavırda bir kez daha görüldü.

Hatırlanacağı gibi, ilk Gazze’yeyardım filosu 2010 Mayısı’nda yolaçıkmış ve 31 Mayıs’ta Siyonist katillerfilodaki Mavi Marmara adlı gemiye

çıkartma yaparak gemide bir katliamgerçekleştirmişler, 9 kişiyi katlet-mişlerdi.

Mavi Marmara bu anlamda, İsra-il ambargosuna karşı mücadelenin,Gazze’yle dayanışmanın sembolüolmuştu bir bakıma.

Ve işte bundan dolayı da Si-yonizmle Amerika, özellikleMavi Marmara’nın 2. yardım filo-sunda yer almamasını istiyordu.AKP’nin ilk işbirlikçi müdahaleside bu noktada oldu ve Mavi Mar-mara’yı Gazze’ye göndertmedi. Budurumu Dışişleri Bakanı Ahmet Da-vutoğlu, yalanlayamamış, tersineüstlenmiştir.

Davutoğlu, ABD ve İsrail'in MaviMarmara’nın engellenmesi çağrıla-rına, “Telkinde bulunabiliriz amatümden önüne geçemeyiz” diyordu.

Peki neyi telkin ettiler Mavi Mar-mara’ya?

Gazze’ye gitmemesini!Telkin “başarılı” oldu ve Mavi

Marmara gitmedi. Bu açıkça AKP’ninengellemesidir! AKP, ABD ve İsrail’inçağrılarını emir kabul etmiş, MaviMarmara’yı göndertmemiştir.

AKP Gazze’ye yardım götür-mekten neyin karşılığında vazgeç-ti? Mavi Marmara’yı neyin karşı-lığında engelledi?

AKP ve Tayyip Erdoğan bu soru-ların cevabını halka vermelidirler.

Öte yandan, aylarca Mavi Mar-mara’ya yönelik İsrail katliamını an-latan İHH’lılar (Uluslararası İnsaniYardım Teşkilatı), AKP’nin MaviMarmara gitmesin dayatmasını kabulederek , Mavi Marmara’da katledi-lenlerin anısını çiğneyip geçmişler,AKP-ABD ittifakının dayatmasınaboyun eğmişlerdir. İşbirlikçi AKP’yekarşı direnemeyenler, Amerika vesiyonizme de direnemez. Bu bir kezdaha kanıtlanmıştır.

Bu tavırlarıyla kanlarını dökenSiyonizmi sevindirmiş, onların is-

teklerini yerine getirmişlerdir. Öte yandan 12 Temmuz 2010’da

Almanya’da faaliyetleri yasaklananİHH’nin yasağı geçtiğimiz günlerdeAlman emperyalizmi tarafından ko-şullu olarak kaldırıldı. Emperyalizm,besbelli ki, İHH uzlaşmacılığını ödül-lendirmiştir; ama İHH bilmeli, ki,emperyalizmin icazeti kimseyi bü-yütmez, büyütecek olan Gazze’yleHERKESE VE HER ŞEYE RAĞ-MEN dayanışmayı sürdürebilmek,Mavi Marmara’yı denizlere sürebil-mektir.

AKP, Filistin halkının yanında değildir!

AKP, İsrail Siyonizmi, Ameri-kan emperyalizmi ve Türkiye fa-şizmi blokunun bir parçasıdır. Bublok tüm Ortadoğu halklarının ve özelolarak da Filistin halkının baş düş-manıdır. Bu blok, Gazze kuşatması-nın doğrudan sorumlusudur.

Bu blok, kendilerine yardım eden,Yunanistan ile birlikte Gazze’ye yar-dım filosunu engelleyendir!

İsrail Savunma Bakanı Ehud Ba-rak’ın Gazze’ye gidecek filonun en-gellenmesiyle ilgili Yunanistan, Kıb-rıs Rum Kesimi ve Türkiye’nin“olumlu bir tutum” içinde olduğunuaçıklamış olması, bu işbirliğinin bir

İsrail Gazze’yi aç bıraktı!

İsrail askerleri, Gazze emekçi-lerinin sebze üretimi için kurduğuseralardaki, bilgisayar teçhizatı, su-lama boruları, su pompaları veplastik tentelerin hepsini çaldılar.

Amaç, Filistin halkının bu se-raları kullanmamasıydı.

Seralar bir süre sonra tekrarekilmeye başlandı ama sınırdaki birçatışmanın ardından İsrail kam-yonlara yasak getirince, taze mah-suller güneşte kavruldu. Seralarkullanılmamaya başlandı.

Mavi Marmara’da siyonizminakıttığı kan hala ortadadır ve

işbirlikçilerle her uzlaşma, bu kanıdökenlerle uzlaşma demektir.

32

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

� Riyakarlık açığa çıktı: Görünürde ve sözde, Filistin’den yana olan AKP,önce Mavi Marmara’nın, sonra tüm filonun Gazze’ye gidişini engelledi!� İşte Filo’yu Engelleyen Halk Düşmanı, Filistin Düşmanı Blok:

AKP-ABD-Siyonizm!

Page 33: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

diğer kanıtıdır.

Her şey bir yana, yaşananlar iş-birlikçi AKP’nin “Van Minut” şov-larının nasıl geriye döndürüldüğünüherkese göstermektedir.

AKP gibi bir uşak, bir maşa, em-peryalizm adına tetikçilik yapan birpartinin dönüp dolaşacağı, geleceğiyer uşaklığa devam etmektir. Hemuşak olacak hem de emperyalistlerinçizdiği sınırların dışına çıkacak? Bumümkün değildir.

AKP o nedenle bu blokun dışınaçıkamaz, çıkmamıştır. Yine her fırsattaİsrail’in çıkarlarını korumak için ya-pılan planlara tabi olmuştur.

O nedenle Mavi Marmara’yı en-gellemiş, o nedenle Gazze yardım fi-losuna yönelik kuşatmaya katılmıştır.

Tüm bu olup bitenlerden sonraAKP’nin Gazze’nin, Filistin halkınınyanında olduğunu ifade etmesi ne ka-dar inandırıcıdır? Filistin halkı,AKP’nin hangi dostluğuna güvene-cektir? Tersine ortada dostluk yok,düşmanlık vardır.

Yıllardır kuşatmaaltında olan Gazze’yegetirilecek olan ilaçla-rın engellenmiş olmasıaçıkça Gazze halkına,“hastalıktan, açlıktanölün!” demektir. Veşimdi diyenlerden biride AKP’dir.

Emperyalizme ancak devrimci-ler tutarlı bir tavır alırlar. Filistinhalkının gerçek dostları her zaman onedenle devrimciler olmuştur. Dev-rimciler çıkarsız bir dostluk sür-dürmüştür.

Korkularının nedeni, 11 gemi değil, halkların birlik ve dayanışma duygusunun büyümesidir!

2. filonun gidişi, Yunanistan, Tür-kiye, Amerika, Siyonizm tarafındanengellendi. Filodakiler Yunanistan’dabekletilen gemilere gelen Yunanlıgazetecilere şu bilgileri veriyorlardı:“Gazze'ye götürülecek olan ilaçlarözellikle parkinson, kalp, şeker veyüksek tansiyon hastaları için hayatiöneme sahip ilaçlar...”dır.

“Gazze İçin Kanada Gemisi” Or-ganizasyon Komitesi üyesi StephanCarriven, gemide halkların gönder-diği yardımlarla alınan 30 bin dolar-lık ilaç olduğunu belirterek “İlaçlarıalırken Gazzeli doktorların bize gön-derdiği listeyi gözönünde bulundur-duklarını... bunların Gazze'de teminedilmesi imkansız olan ilaçlar oldu-ğunu” vurguluyordu.

Yunanistan’da günlerdir bekletilenve Gazze’ye gitmelerine izin veril-meyen 11 gemide bu tür malzeme-lerin yanısıra, çeşitli milliyetlerden350 kişi var.

Emperyalizmin ve İsrail siyoniz-minin Türkiye faşizmi ile birlikteengellemeye çalıştığı topu topu 11gemi ve 350 kişidir. Korkuları bu 11geminin misyonundadır.

Yunanistan’daki limanda gemi-lerin çıkışını engellemek için önce“gemilerde silah var” deyip, engel-leme yaptılar. Gemilerde silah olma-

dığını yardım götürenler açıkladılar.Kaldi ki, silah da götürebilirlerdi. Si-lah götürmeleri onların meşruluğunuortadan kaldırmaz. Filistin halkınınekmek kadar silaha da ihtiyaçlarıvar.

11 gemi işbirlikçi ittifak tarafındanengellendi. Gazze’ye gidecek gemi-lerden Muğla Göcek limanında bek-leyen MV Saoirse’ye ve Yunanis-tan’ın Pire limanında bekleyen Ju-liano isimli gemiye sabotaj yapıldı.

Yunan komandoları, Girit lima-nından engellemelere rağmen Gaz-ze’ye gitmek için çıkan bir gemiyesaldırarak, zorla limana çektiler.ABD’den gelen geminin kaptanı göz-altına alındı. Yani Siyonizm işbirlik-çisi ittifak filonun Gazze’ye gidişiniengellemek için her şeyi yaptı.

Yunanistan, Gazze’ye gitmek is-teyen Yunan ve yabancı bandıralıtüm gemilerin Yunan limanlarındanhareket etmelerinin yasaklandığınıaçıkladı. Yunan oligarşisi, İsrail si-yonizminin isteklerini harfiyen yeri-ne getiriyordu.

Aynı günlerde gazeteler Yunanis-tan ile İsrail burjuvazileri arasındaoluşturulan Yüksek Düzeyli İşbirliğiKonseyi'nin Temmuz ayında Ku-düs'te toplanacağı ve enerji, turizm,çevrecilik ve savunma gibi alanlardaanlaşmalar imzalanacağını yazıyordu.Yardımlarından ötürü Yunan oligar-şisi ödüllendirilirken, Filistin halkınakarşı da işbirliği pekiştiriliyordu.

AKP’nin de aynı anlaşmalar için-de olduğundan kimsenin kuşkusu ol-masın. AKP de Mavi Marmara’yı vefiloyu engellemenin ödülüne, ya Si-yonizmden ya da Amerika’dan ala-caktır. Bu ödülen ne olacağı da pa-zarlıklarda belirlenmiştir; Ama AKP,halkın önünde yine Siyonizme karşıesip gürlemeye devam edecektir!

Her şey siyonizm için!Yunanistan’ın Girit Adası’nda,

12 gündür bekletilen Kanada ge-misi Tahrir’in limandan çıkışınıengellemek amacıyla bir sahil gü-venlik botu, gemiye baskın düzen-ledi. Önce SAT komandoları su sı-karak gemiyi engellemeye çalıştılar.Engelleyemeyince, gemiye saldır-dılar.

Gemideki iki direnişçi, bir sahilgüvenlik botunu, kanoyla oyala-yarak engellemeye çalışırken, diğerdirenişçiler de, balık ağlarıyla ge-minin çevresini sararak koman-doları engellemeye çalıştılar. SATkomandoları gemiye çıktıktan son-ra, direnişçilerin kaptan köşkünekurduğu barikatı kırarak içeri gir-diler.

Direnişçiler, geminin ön tara-fına geçip direnmeye çalıştı. Ko-mandolar, gemiyi römorkörle li-mana çektiler.

Kısacası, Yunanistan devleti,polisiyle, ordusuyla İsrail için se-ferberdi...

Meclisinde Değil, Devrimdedir

17 Temmuz2011

33

Yürüyüş

Sayı: 277

Page 34: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Torba Yasa’nın 166. maddesi, iş-çilerin kazanılmış tüm haklarını gaspediyor. Sendikalı-sendikasız bütünişçilerin, iş güvenliği ellerinden alı-nıyor. İşçi sınıfının örgütlü mücade-lesi önünde engel olunmak isteniyor.İşçi sınıfını, daha da ezerek, posası-nı çıkartmak istiyorlar.

Bu yasanın işçilerin hayatını na-sıl etkileyeceğini, neden mücadele et-memiz gerektiğini DİSK’e başlı Ge-nel-İş Sendikası üyesi işçilerin ken-di anlatımlarından okuyalım…

“İŞÇİ SINIFININ VE BÜTÜNSENDİKALARIN TEK ÇATI AL-TINDA MÜCADELE VERMESİGEREKİR.”

Kartal Belediye-si Temizlikİşleri İşyeriTemsilcisi

Zeki Doğan:

Yürüyüş: Anayasanın 166. mad-desi sizin için ne demek?

Z. Doğan: Bizim için bir kıyım veyıkım demek. Tekel işçilerinin yaşamışolduğu 4-C kapsamına benzer bir ka-muyu boşaltma operasyonu demek. İş-çiler bundan hoşnut değil. Bütün hak-larımızı elimizden almakta; 1980 cun-tasında alınan haklarımız şimdi de ufakufak kıyıma doğru gitmektedir.

Yürüyüş: İşçiler için en hayatiolan yanı neresidir?

Z. Doğan: İş garantisi olmama-sıdır. İşçilerin istenildiği yere gön-derilmesi, orada çalıştırılmasıdır. İş-çilerin kendilerini işlerine göre adap-te edip ona göre borca girmiş, belkiyeni evlenmiş ama bu çıkan torba ya-

sası ile iş garantisi de maaş garan-tisi de yok.

Yürüyüş: Sendika buna karşı neyapmalıdır?

Z. Doğan: Sendikaların buna kar-şı büyük bir çaba sarf etmeleri gere-kirdi. Bir takım sendikalar çaba sarfedip, gayret gösterdiler. Ankara’ya ka-dar yürüdük. Bursa-Eskişehir-Anka-ra güzergâhında 3 gün boyunca DİSKGenel-İş olarak bölgeleri gezerekişçi arkadaşlarımızı, çalışanları bil-gilendirdik. Ve Ankara yürüyüşünübaşlattık. Bu süreçler içinde diğer kon-federasyonlar Türk-İş, Hak-İş ise hiçbir çaba sarf etmedi. Ve de onunla birsonuç alınamadı ve yasa çıktı.

Yürüyüş: İş kolunuzdaki diğersendikaların yaklaşımları nasıldısizce?

Z. Doğan: Diğer sendikalar bu işesıcak bakmıyorlar. Daha işin gerçekyüzünü görmediler. Biz kamu çalı-şanları görmemiz gerekenleri Te-kel’de gördük aslında. Yavaş yavaşkamuda taşeronlaştırma sistemi ku-rulmak istenmektedir. Yani devlettamamen kamuda çalışan işçileri tas-fiye edecek. Karayolları başladı. Te-kel başladı, şimdi de belediyeler boş-altılmaktadır. Bir takım sendikalardaşimdi ufak ufak kıpırdanmalar varama basın açıklamalarıyla geçiştiri-liyor.

Yürüyüş: Peki işçiler ne yapma-lıdır sizce?

Z. Doğan: İşçiler kaynaşmalı vebirleşmelidir. Bilinçlenmelidir, öğ-renmelidir. Sendikaların almış oldu-ğu kararlara bağlı kalmalıdır. Parti ola-rak düşünmemelidir. Emek, alın terinesahip çıkmak için birbirlerine bağ-

lanmalı. Çünkü bu süreçlerden son-ra daha çok şeylerimiz gidecek. Ucuzişçiliğe gidiliyor. Yaşam şartları git-tikçe zorlaşıyor. Ne oluyor. İşçiler ta-mamen yoksullaşmaya ve aç kalma-ya mahkûm ediliyor. Burada her türpislik, yozluk çıkacak. Aç çünkü in-sanlar. Şu an işçi sınıfı bunun bilin-cinde değil, o aldığıyla geçinip gidi-yor. Ama nelerin gittiğini bilmiyoruz.

Yürüyüş: Ne eklemek isterseniz?

Z. Doğan: İşçi sınıfı silkelenipkendine gelmeli, ayrımcılık yapıl-maması lazım. Bizler mirasları yiyo-ruz. Onlara sahip çıkamıyoruz. Mü-cadelesiz hiç bir şey olmuyor. Sen-dikaların yapmış olduğu eylemlerses getirmiyor. Kamuoyunda her-hangi bir etkileyiciliği olmuyor. Amabasın açıklamalarıyla değil de, kitle-lerle çoluk çocuk sokaklara dökülür-se, ancak öyle ses getirilir.

Yürüyüş: Diğer sendikalara çağ-rı yapıyor musunuz?

Z. Doğan: Bütün işçi sınıfının vesendikaların hepsinin tek çatı altındamücadele vermesi gerekir.

“TAŞERONLAŞMANIN ÖNÜ-NÜ DAHA DA ÇOK AÇMAK İÇİNÇIKARTILAN BİR YASA”

Sarıyer BelediyesiBaş Temsilcisi, Genel-İş1 No’lu Şube Sekreteri

Aysun GünerDavulcu:

Yürüyüş: 166. madde sizin içinne demek?

A.G. Davulcu: Bizim için haya-

Röportaj

Torba Yasa’nın 166. Maddesini Sendikalı İşçiler Anlatıyor:

‘TORBA YASA, BİZİMİÇİN ÖLÜMDÜR!’

34

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

Page 35: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

tımızın değişmesi demektir. Ailemi-zin, düzenimizin bozulması demek-tir. Çünkü çıkartılırken hiçbir şekil-de kamu işçileri düşünülmeden çı-kartıldı. Torba Yasası ile birlikte,belediyelere gelen bilgiler doğrultu-sunda, belediye başkanları istediklerigibi 50 kişi-100 kişi, ne kadar olur-sa olsun başka bir yerdeki işe gön-derebilecek. İşçi eğer 5 iş günü içe-risinde yeni işyerine gitmezse, 5 güniçerisinde tazminatsız iş hakkı feshikararı veriyorlar.

Yürüyüş: İşçiler için en hayatiolan yanı neresi?

A.G. Davulcu: Hayati olan yanıyuvalarının dağılması bence. Çünküinsanların bir düzeni var. Herkesyerleşmiş. Örnek veriyorum SarıyerBelediyesi’nde en az çalışan işçimiz15 yıllık. 15 yıldır evini, barkını, ço-cuğunu, her şeyini düzenini kurmuşbir insanın birden bire taşra teşkila-tına gitmesi... Bu resmen insanlarlaalay etmek, haklarını elinden almak.Torba Yasa’da deniliyor ki, sendikalhakların önü açıldı. İsteyen iki sen-dikaya üye olabilir, isteyen üç sen-dikaya üye olabilir diye bir madde varbiliyorsunuz. O maddenin de ne ka-dar geçersiz olduğunu belki çevre-nizde de görüyorsunuz. Bir insan birsendikaya üye olunca işten atılıyor kibırakın iki sendikayı. Resmen işçilerledalga geçmek. Başka bir şey değilbence.

Yürüyüş: Sendika buna karşıne yapmalıdır?

A.G. Davulcu: Biz DİSK’e bağ-lı bir sendika olarak gerçekten sonu-na kadar savaştık. Ama yanımızda hiç-bir sendika olmadı. Ne bir Hak-İş’tenne Türk-İş’ten. Tam tersi hükümettenyana tutum aldılar. Biz Ankara’ya ka-dar yürüdük, coplandık, gazlandık.Hiçbir şekilde hiçbir işçiye destek ver-mediler. Kendi işçilerine bile, üyele-rine bile destek vermediler.

Yürüyüş: İş kolunuzdaki diğersendikaların yaklaşımı nasıl?

A.G. Davulcu: Sıfır, hiçbir şe-

kilde yaklaşım yok. Yani zoraki ken-dini göstermelik bir iki kişiyle katı-lıyorlar ama hiçbir şekilde kesinlik-le.

“TORBA YASA BİZİM İÇİNSOSYAL GÜVENCELERİMİZİBOZMAK, BİZİ ORTADAN KAL-DIRMAK DEMEKTİR”

Genel-İş Fatih1 No’lu ŞubeMali Sekreteri

Şentürk Şit:

Yürüyüş: 166.madde sizin için ne demek?

Ş. Şit: Bizim için geleceğimiziyok etmek, bizim için ölüm demek,bizim için sosyal güvencelerimizibozmak, bizi ortadan kaldırmak de-mek. Önceden kadro sayısına do-kunmayacağız dediler, her geçen yılkadro sayısını azalttılar. Mesela Fa-tih Belediyesi’nin kadro sayısı 247olarak geçer ama şu anki mevcudu-muz bizim 204 kişi civarında. İşçi ça-lışan arkadaşımız var. Bununda ya-nına ekledikleri yasada bir madde ilederler ki, biz bu Torba Yasa ile normkadro sayısının altındayız ama per-sonel fazlalığı var. Ve bu gerekçey-le bizi taşra teşkilatlarına veya baş-ka iş kollarına dağıtacaklar. Dağıt-masından ziyade, yine bizim için asılönemli olan bizim sosyal dengemi-zi bozması. Şöyle tarif edersek, me-sela sizi buradan Yedikule’de bir li-seye gönderdiler, gidip oradaki bir gö-revlinin aldığına denk ücretiniz ola-cak. Yani burada sosyal dengenizi bo-zarak, haklarınızı elinizden alarak,normal bir taşeron çalışanının yanı-na koyarak, sizin kazanmış olduğu-nuz hakları gasp etme söz konusu.

Yürüyüş: Sizin için en hayatiyanı neresidir?

Ş. Şit: İşçilerin sosyal dengeleri-ni bozmaları, işçilerin kazanmış ol-dukları haklarının ellerinden alınması,işçileri burada taşeron işçiye çevir-meleri, iş çalışma kurallarını boz-maları, hatta sekiz saat iş kuralını boz-

maları, iş saatini 12 saate çıkarma-ları... İşte bu tür şeyler işçileri de-rinden tedirgin etmektedir.

Yürüyüş: Sendika buna karşıne yapmalı?

Ş. Şit: DİSK Genel-İş sendikasıolarak, başta 1 No’lu Şube olmaküzere, Genel-İş Başkanı Erol Ekici ta-rafından Fatih, Sarıyer ve Beşik-taş’ta işçilerle toplantı yaptık. TorbaYasası’nın verdiği zararları işçi ar-kadaşlara anlattık. Bu yasanın bizimiçin ölüm yasası olduğunu anlattık.Bu yasanın çıkmaması için her yer-de direnişler, eylemler yapmalıyız de-dik.

Yürüyüş: İş kolunuzdaki diğersendikaların yaklaşımı nasıl?

Ş. Şit: Bizim ortak değerlerimiziyok edenlere karşı hep beraber durupmücadele etmemiz gerektiği, temelilke, temel şart olmalıdır. Oysa ki buarkadaşlarımızın, maalesef bırakın so-kağa çıkmasını salon eylemini yap-tığını dahi duymadık, görmedik. Ar-tık bunlarda bu çalışanların alın te-rinden emeğinden ellerini çeksinler.Çalışanlara da bir mesajım var. Ça-lışanlarda kendilerini bunların ya-nında tutmaktan vazgeçsinler. Da-vanın asıl muhatabı DİSK’tir.DİSK’in yanına gelsinler, örgütlen-sinler, bütünleşelim bizim bu den-gemizi bozanlara karşı taraf oluptopluca haykıralım.

Yürüyüş: İşçiler ne yapmalı?

Ş. Şit: İşçiler gerçeği söyleyenidinlemeli. Türkiye genelinde gel-miş geçmiş 15-16 Haziranları yara-tan, DGM’leri durduran bir ruhun sa-hibi ve temsilcisi olan DİSK’in çatısıaltında birleşmeli. Artık o sarı sen-dikalara da yok deyip, onların altınıboşaltmalı, onları sandalyeleriylebaş başa bırakmalılar diye düşünü-yorum.

Yürüyüş: Peki şu anda ne gibiçalışmanız var?

Ş. Şit: Biz şu anda iş yerlerinde

Meclisinde Değil, Devrimdedir

17 Temmuz2011

35

Yürüyüş

Sayı: 277

Page 36: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

toplantılar yapıyoruz. Hatta ve hattabizim 1 No’lu Şube’ye işveren ve va-lilik tarafından bir yazı gönderilmiş-ti. Demin dedim ya, personel fazlalı-ğı var. Biz Genel-İş olarak, iş yerinebunun karşısında olduğumuzu be-yan ettik. Şu an herhangi bir olum-suzluk yaşanmıyor ama biz bunu hergün anlatıyoruz. Yeter ki bir araya ge-lelim birleşelim. Sesimizi yükseltelim.Torba Yasa bizim için ölümdür. Buölüme dur diyelim.

Yürüyüş: Son olarak bir şey söy-leyecek misiniz?

Ş. Şit: Biz çalışanlar yan yana gel-mezsek, kapitalist düzene karşı savaşıortaklaştırmazsak bizim geleceğimizgerçekten de çok kötüdür. Yani bugünbeni sürgün edecek düzen, yarın da birbaşkasını sürgün edecektir bunu bi-lelim. Aynı sınıfın öğrencileriyiz,aynı sınıfa emeğimizi satıyoruz. Ge-lin yan yana duralım, faşizme karşı

birlikte haykırarak bu yasaya karşı durdiyelim.

TORBA YASA SÜRGÜN YA-SASIDIR

Şişli BelediyeÇalışanı Fenİşleri BaşTemsilcisi

Remzi Uğurlu

Yürüyüş: 166. madde sizin için nedemek?

R. Uğurlu: Biz aslında torba ya-saya şöyle diyebiliriz; işçiler için birsürgün yasası. Yerel yönetimlerdeçalışan işçilerin tasfiyesini hedefleyenyasa ile işçiler kendi iradeleri dışın-da Milli Eğitim, emniyet veya taşragibi yerlere sürülecekler.

Yürüyüş: Sendika buna karşı neyapmalı?

R. Uğurlu: Genel-İş başta ol-mak üzere, DİSK’e bağlı sendikalaralanlarda biber gazı yiyerek, diğersendikaların ufak tefek katkılarıyla birsürü çalışmalar yaptı bu konuda.Yani DİSK’e bağlı sendikalar elindengelen çabayı gösterdi. Ama özellikleTürk-İş ve Hak-İş bu çabayı baltala-mak için elinden geleni yaptı. ArtıkTürk-İş, Hak-İş vs. tüm sendikalaryattığı uykudan uyanmalı. Bütünsendikalar birlikte hareket etmeli.Çünkü bu yasa sadece bizleri ilgi-lendiren bir yasa değil, gelecekteki ne-sillerimizin yok edilmesi anlamını dataşımaktadır.

Yürüyüş: İş kolunuzdaki diğersendikaların yaklaşımı nasıl?

R. Uğurlu: İş kolumuzdaki diğersendikaları alanlarda göremedik amakısmi anlamda çok cılız bir desteklerioldu. Genelde bu işin başını DİSK veDİSK’e bağlı sendikalar çekti.

Torba yasa içinde çıkartılan 166.Maddenin hedefinde bugün için kad-rolu belediye işçileri var. Yaklaşık 51bin belediye işçisi “ihtiyaç fazlası” de-nilerek, kazanılmış hakları gasp edi-lerek çeşitli şehirlere sürgün edilecek.

Direnmeden bu yasayı püskürte-bilir miyiz? 166. Madde’ye karşı birşey yapmayan sarı sendikacılık, “ko-nuşarak halledelim... kıdem tazmi-natlarını kurtaralım” diyerek işçiyioyalıyor.

Bu saldırıyı direnmeden püskürte-meyiz. Sürgüne gitmeyelim, kıdemtazminatlarımızı alıp işten çıkarılma-yı kabul edelim demek de çözüm de-ğildir. Bu, köleleştirmeye, dayatmayaboyun eğmektir. Bizden sonraki işçi-ler de aynı köleleştirme ve sürgün da-yatmalarıyla yaşayacaklardır.

Onlar, yine bizim kardeşlerimiz,oğullarımız, kızlarımız olacaktır.

KENDİMİZ İÇİN,

TÜM EMEKÇİLER İÇİN,

YARIN AYNI İŞYERLERİNDEÇALIŞACAK OLANÇOCUKLARIMIZ İÇİNDİRENMELİYİZ!

Bilindiği gibi, mahalli idarelerdeçalışan işçiler, büyük ölçüde örgütlü,sendikalıdır. Bizlere bu davranışıyapabilirlerse, bizleri böyle hallaç pa-muğu gibi sağa sola atabilirlerse,örgütsüz, sendikasız işçilere neleryapmazlar ki?

Direnişimizle, dayanışmamızla,meydanın boş olmadığını iktidarlara,belediye yönetimlerine göstermeliyiz.

MAL DEĞİLİZ, MARABA DE-ĞİLİZ! BU YOK SAYMAYA, MALYERİNE KONULMAYA DİREN-MELİYİZ!

İkinci olarak bu zorbalığa, keyfi-liğe fiilen de boyun eğmemeliyiz. Ya-şamlarımızın alt üst edilmesini, sür-günleri, kabul etmemeliyiz.

Bu zorlu bir mücadele olacaktır.Ama bu saldırıyı püskürtebiliriz. Birdireniş geleneği yaratabiliriz. İşçisınıfının diğer kesimlerinin desteği-ni alabiliriz.

Direniş kazanacaktır.

Eminönü direnişini yaratan bele-diye işçileridir. Tek başına direnen vekazanan Türkan Albayrak’ın direni-şi bize bunu söylüyor.

Direnmezsek kaybeden sadece bizolmayacağız. Tüm işçi sınıfı, tüm hal-kımız kaybedecek.

Buna inanarak, bunu bilerek kar-şılarına çıkalım.

Devrimci, ilerici, demokrat sen-dikacılara, işyeri temsilcilerine büyükiş düşüyor bu konuda. İşçilere tekrartekrar anlatmalıyız Torba Yasayı ve166. Maddeyi. Direnmenin zorun-luluğunu ve dahası mümkün oldu-ğunu anlatmalıyız. Bu güveni ver-meliyiz.

Devrimci İşçiHareketi

Direnmeden 166. MADDE saldırısını

püskürtemeyiz!

36

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

Page 37: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

1-3 Temmuz’da Ankara’da yapılan KESK 4. OlağanGenel Kurulu’nda Devrimci Memur Hareketi’ndenkamu emekçileri, bir çok konuda önergeler sundular. Em-peryalist uluslararası kurumlarla ilişkilerin kesilmesi, ka-dın sorunundaki çarpık bakış açısının terkedilmesi, ka-meraların yaşamımızı denetim altına alması, suyun ti-carileştirilmesine, F tiplerindeki tecrite, tutuklamalara kar-şı mücadeleye daha köklü bir katılım gösterilmesi gibiçeşitli konulardaki önergeler, esas olarak gerektiği gibitartışılmamıştır bile.

Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu eylemleri-ne katılım, F tiplerindeki tecrite karşı mücadele doğrultu-sundaki önergeler –kimsenin itiraz edecek bir gerekçesi ola-mayacağı için– kabul edildi. Ama onun dışındaki haklı öner-geler, reformizmin barikatına çarptı. Neden reddettikleri bilebelli olmaksızın reddedildi devrimci öneriler.

Reformizm, KESK üzerinde kendi tahakkümünükurmak istiyor. KESK içinde yar alan ÖDP çizgisinde-ki Devrimci Sendikal Dayanışma (DSD) ile BDP çizgi-sindeki Demokratik Emek Platformu (DEMEP), KESKGenel Kurulu’nda önceden aralarında anlaşarak KESKişleyişinde temel değişikliklere yol açacak tüzük deği-şikliklerini gündeme getirdiler. Bu Genel Kurul’da öner-dikleri (daha doğru bir deyişle dayattıkları ve yangındanmal kaçırırcasına karara dönüştürdükleri) KESK Mec-lisi de bu reformist planın bir parçasıdır.

Yeni bir karar organı olarak KESK’e dayatılan buöneriye, daha Genel Kurul sürerken karşı çıktık. Bu öner-genin geri çekilmesini ve kamu emekçileri kitlesinin ka-tıldığı bir tartışma süreciyle şekillendirilmesini önerdik.Reformizmin reddettiği bu önergeyi aşağıda sunuyoruz.

Bu önerge reddedilmiş ancak KESK’tekidevrimci demokratik mücadele

bitmemiştir. Sınıf mücadelesinden,devrimci politikalardan uzaklaştırmak,

KESK’in ölümüdür. Bugüne kadarkigerilemelerin nedeni de budur. Tüm

devrimci, ilerici, demokrat kamuemekçileri, KESK’i devrimcileştirme

mücadelesinde Devrimci MemurHareketi’ne destek vermelidir. Çünkü

KESK’in geleceği sadece ve sadece bundadır.Genel Kurul’da Verdiğimiz Önerge Metni:

KESK TÜZÜĞÜNÜ DEĞİŞTİRMEÖNERMESİ GERİ ÇEKİLMELİDİR!

KESK tarihinde ilk kez ortak emekle yaratılan değerleryok sayılarak, “Neyin ve kimin ihtiyacı” olduğu KESK kad-roları ve üyeleri tarafından bilinmeyen ve hatta önerenle-rin dahi savunamadığı bir tüzük değişikliği oldu bittisiylekarşı karşıyayız.

“Delege çoğunluğum var” mantığıyla önerilen tüzükdeğişikliği, KESK’in kadroları ve üyeleri tarafından tar-tışılamadığı gibi, hangi ihtiyaçlardan kaynaklandığı daörgütümüz tarafından bilinmemektedir. Tüzük değişik-liği önergesini verenler KESK’in ortak hukukunu, ortakdeğerlerini hiçe saymışlardır.

İki yüz bini aşkın üyesi olan örgütte yalnızca delegesayısı üzerinden yapılacak bir tüzük değişikliği demokratikolmadığı gibi örgütte yeni sorunlara neden olmaktan baş-ka bir işe yaramayacaktır.

Bedeller ödenerek yaratılmış tüm ortak değerler an-cak ve ancak tüm bileşenlerin ortak tartışması, ortak ih-tiyaçları ve ortak iradesiyle daha ileriye taşınabilir.

KESK, bir sınıf ve kitle örgütüdür, baskılara, sömü-rüye ve anti demokratik uygulamalara karşı sınıf bilin-ciyle mücadele eder, sınıfsal karakteri gereği meşru, fii-li ve militan bir mücadele çizgisini esas alır.

Öngörülen tüzük değişikliği ile KESK’in bu nitelik-leri ortadan kaldırmak istenilmekte, çağdaş sendikacılıkanlayışı hakim kılınarak sivil toplumcu bir çizgiye çe-kilmek istenmektedir. Böyle bir KESK, emek ve de-mokrasi mücadelesinde ezilenlere değil egemenlere ya-rayacaktır.

Değişikliği öngörenlere soruyoruz?

Mevcut tüzüğün hangi maddesi, fiili ve meşru müca-deleyi engellemektedir? Hangi maddesi, demokratikbir işleyişi engellemektedir? Hangi maddesi, sınıflar mü-cadelesi önünde engeldir? (...)

Bugüne kadar ortaya konulan verili durumda sorununmevcut tüzük olmadığı tamamen bakış açılarından kay-naklandığı görülmektedir. Mücadeleyi büyüten dahaileri tüzükler yazılabilir, eksikler tamamlanabilir ancaktabanda ve kadrolarda tartışmak koşuluyla, demokratikkural ve kurulların işletilmesi şartıyla.

Bugün KESK kadrolarının, üyelerinin ve hatta öner-ge sahiplerinin bile içeriğine hakim olmadığı ve bilme-diği bir tüzük değişikliği önermesi ve tartışması KESK’inortak hukukunu ve değerlerini ihlal eden, yozlaştıran, antidemokratik bir yaklaşımdır, bu önermeden vazgeçilerektüm bileşenlerin ortak iradesiyle önümüzdeki dönem birtartışma süreci başlatılmalıdır.

KAMU EMEKÇİLERİ CEPHES İ

Meclisinde Değil, Devrimdedir

17 Temmuz2011

37

Yürüyüş

Sayı: 277

Devrimci MemurHareketi

Kamu emekçilerinin mücadelesini büyütmenin,sorunlarını çözmenin, örgütsüzleştirme saldırısını,Torba Yasa benzeri saldırıları püskürtmenin tek yolu

KESK’i Devrimcileştirmektir!

Page 38: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Ülkemizde Gençlik

Geçtiğimiz hafta televizyonlarda,gazetelerde boy boy haberler gördük.“KPSS' de kopya çekilmemesi içinüst düzey önlemler alındı!”, “Aday-lar ince ince arandı!” vs.

Yukarda okuduğunuz cümlelersize normal gelebilir. Öyle ya içeri-ye kopya sokmak ve diğer insanlarınhakkını çalmak isteyen kişilere kar-şı önlemler alınmıştır. Kopyacı çetelerhain planlarını artık tezgâhlayama-yacak ve kopyaları nereye saklarlarsasaklasınlar bulunacaktır. İşte “büyükpolisimiz” genç kızlarımızın iç ça-maşırlarının içine kadar bu yüzdenaramıştır.

Öncelikle kameraların gözüönünde polislerin içeriye giren kız öğ-rencileri iç çamaşırına kadar arama-sı, bunun güvenlik önlemi diye in-sanlara kabullendirilmek istenmesi,yaşadığımız düzenin pisliğini birkez daha gözler önüne sermiştir.

Bu yaşanan düzenin ahlaksızlığıdır. Ağızlarından din, ahlak düşmeyen

AKP iktidarı bu durum karşısında tekbir kelime etmedi. Aslında bazı in-sanlar için şaşırtıcı bir şey olabilirama devrimciler için değil. Zaten butür düzenlemelerin önünü açan ve uy-gulamakta en çok ısrar eden AKP ik-tidarının kendisidir. Tabi ki bu ko-nularda diğer düzen partileri de aynı“hassasiyetle” seslerini çıkarma-

maktadır.Yaşadığımız dü-

zenin sahipleri bize her yerde kendi ya-şam şeklini ve kendi ahlaksızlığını ka-bullendirmek istemektedir. Toplumuayakta tutan ve onu yaşatan, düzenekarşı mücadele etmesini sağlayan ge-lenekleri ve değerleri vardır. Kendiiçinde yaşadığı bir ahlaki yapı vardır.Oysa düzen için önemli olan sadecekendi yaşamı ve sömürü çarkının de-vamı. Buna her gün tanık olunuyor.

Düzen kendi değer yargılarınıher şeyin önüne koyuyor. Ama bu-rada önemle durulması gereken şey-lerden biri de halkın buna tepkisizkalmasıdır. Halk üzerinde uygulananyozlaşma politikası insanları etkile-mekte ve normal olmayan şeylerbazı maskeler altında insanlara nor-mal olarak sunulmaktadır. Yani dü-zen yavaş yavaş halkın direnen di-namiklerini teslim almak istemekteve bunu kanıksatmaktadır.

Buradan ikinci bir sonuca gele-biliriz. “Neden bu kadar önlem var”,“Bu kadar önleme rağmen, gizliodalarda hazırlanan sorulara özelkorumalara, ahlaksız aramalara rağ-men neden hala kopyalar var?” İştebu sorunun cevabı bize düzenin pis-liğini bir kez daha göstermektedir.

Tüm bunların suçlusu bu sınavsistemini yaratan düzen ve onun

YÖK sistemidir. Ülkemizde kopya-lar, adam kayırmalar yıllardır ol-maktadır. Bu halkın da bildiği “gözgörmezse gönül katlanır” dediği birolaydır. Ama sınav sistemi son 3-4aydır o kadar teşhir olmuştur ki,YÖK ve ÖSYM böyle göstermelikönlemler almaya gerek duymuştur.

Ama bir tarafından akan pisliği ka-patmak isterken, polis başka bir yerdendüzenin ahlakını yine göstermiştir.

Kimse öğrencileri suçlu olarakgösteremez. Bu yaşanan tablodanYÖK'ün ve ÖSYM'nin başındakiinsanlar sorumludur. Öğrenciler dü-zenin hem sınav salonlarında hem deokullarda dayattığı baskıları kabul et-memelidir.

Bunun yolu eğitim sistemininnasıl işlediğini öğrencilere iyi kav-ratabilmek ve asıl suçlunun kim ol-duğunu gösteren bir pratiği ortayakoymaktan geçmektedir. Öğrenci-ler kendi haklılığını bildiğinde vekendi söz haklarının olduğu örgüt-lenmelere sahip olduğunda düzene veonun dayatmalarına karşı sesini yük-seltecektir.

Bize her yaşadığımız neden dahafazla örgütlenmemiz gerektiğini gös-termektedir. Bize düşen bu görevi ba-şarmaktır. BAŞARACAĞIZ!

YAŞANAN DÜZENİN PİSLİĞİDİR,DÜZENİN AHLAKSIZLIĞIDIR

Gençlik Federasyonu’ndan

Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz'ın parasız eğitim iste-dikleri için tutuklanmalarını protesto etmek amacıyla, 6Mayıs 2011’de Edirne'de açılan parasız eğitim çadırın-da gözaltına alınan Dev-Genç'lilere açılan dava 12 Tem-muz’da görülmeye başladı.

Edirne 4. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki davanın ilkduruşmasına, haklarında 5 yıla kadar hapis cezası iste-nen, tutuksuz yargılanan Soner Barut, Yılmaz Ferhat, Ser-kan Fikir, Murat Ulusoy, Diyar Çakıl ile Av. Barkın Tim-tik katıldı.

Dava, Dev-Genç'lileri gözaltına alan polislerin din-lenmesi için Ekim ayına ertelendi. Edirne Gençlik Der-neği üyesi öğrenciler, arkadaşlarına açılan bu hukuk dışıdavayı teşhir etmek için Adliye içerisinde eylem ger-çekleştirdiler. Yapılan açıklamada, "... AKP hükümeti ken-disine muhalif olan herkese zalimce saldırmaktadır. Bu

tutumundan ise asla ta-viz vermeyecek, vaz-geçmeyecektir. İşte bu-nun örneğini bugün bu-rada bizlere ve bizimnezdimizde aslında tümhalkımıza açılan bu hukuksuz davada görüyoruz. Düzenöyle pervasızca saldırıyor ki bunun üstesinden gelebile-cek tek güç örgütlü güçtür. İşte bizler her zaman oldu-ğu gibi yine emperyalist düzen ve ülkemizdeki işbirlik-çilerine karşı başımız dik ve alnımız ak bir şekilde du-ruyoruz. Bizler her zaman meşruiyetimizi savunarak doğ-ru bildiğimiz yolda ilerleyeceğiz." denildi.

Eylemde, "Baskılar Bizi Yıldıramaz!, Parasız Eğitimİstiyoruz Alacağız!, Ferhat ve Berna Serbest Bırakılsın!,Parasız Eğitim İstemek Suç Değildir!" sloganlarının atıl-masıyla sona erdi.

Edirne’de Parasız Eğitim Davası Görüldü

38

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

Page 39: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Ülkemizde Gençlik

5 Temmuz2011 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından öğretmenatamaları gerçekleştirildi. Seçimler öncesinde binlerce iş-siz ve ataması yapılmayan öğretmenlere çözüm bulaca-ğını söyleyen AKP, seçimler sonrasında binlerce öğretmeninatamasını yapmayarak bu vaatlerin yalandan ibaret oldu-ğunu gösterdi. 12 Haziran genel seçimleri öncesinde 15bin olarak açıklanan öğretmen atamalarından sadece 6 bin575 öğretmenin ataması gerçekleştirildi.

AKP'nin seçim öncesinde çözeceğini söylediği öğretmenatamaları konusunda değişen, çözüm olarak getirilen hiç-bir şey olmamıştır. Yaklaşık 9 bin öğretmenin yine atama-ları yapılmamıştır ve yine öğrenciler mezun olmalarına rağ-men mağdur durumdadır. Üstelik bu rakam AKP iktidarı-nın söylediği, atamasını yapmak üzere söz verdiği öğretmensayısıdır. Bunun dışında toplamda 36 bin öğretmen atamayapılması üzerine başvurmuştur. Bunlardan 15 bin öğret-menin ataması gerçekleştirilse dahi 21 bin öğretmen yineişsiz kalacaktır. İlk ve ortaöğretimde ise atama bekleyen 400bin öğretmen var. Yani AKP çözümden çok çözümsüzlüküretmektedir.

Ataması yapılmayan binlerce öğretmen olmasına rağ-men, eğitim fakültelerinden mezun olan öğrenci sayısı heryıl katlanarak artırılmaktadır. Mezun olan binlerce öğ-retmenin ataması yapılmadığı gibi, ataması yapılan öğ-retmenlerin birçoğu da kadrolu öğretmen olamamaktadır.Diplomasını almış olan öğretmenlerde kadrolu olabilmekiçin başta sınavlar olmak üzere bir dizi aşamadan geçi-rilmektedir. Son olarak gerçekleştirilen öğretmen atama-ları buna örnek olarak gösterilebilir. Haziran ayında 30 binöğretmenin ataması yapılıyor ve bunlardan sözleşmeli po-

zisyonda kadroya geçirilenlerin sayısı 14 bin 277 ile ka-lıyor. Yeni atamalar ise 14 bin 209 kişi ile sınırlandırılı-yor.

Emperyalizme ait bir kuruluş olan OECD (Ekonomikİşbirliği ve Kalkınma Örgütü )’nin değerlendirmelerine görebile; Türkiye'de öğretmen açığı 250 bin civarındadır. 380bin civarında öğretmen de atama bekliyor. Sadece bu araş-tırma bile, ülkemizde eğitimin ne kadar vahim duruma gel-diğini gösteriyor. Her yıl binlerce öğretmenin ataması ya-pılmamasına rağmen, bu konuda AKP iktidarının çözümolarak getirdiği hiçbir şey yoktur. Mevcut eğitim sistemindeyaptıkları değişikliklerde sadece tekellerin, işbirlikçileri-nin işine yaramaktadır. Öğrencilere, halkın çocuklarına sun-dukları işsizlik ve açlıktır. Bugüne kadar 24 öğretmen ata-ması yapılmadığı için intihar etmiştir. Binlerce öğretmenve öğrenci haklarını aramak için meydanlarda sayısız ey-lemler yapmışlardır. AKP iktidarı bunları görmezdengelmek istese de, eğitimdeki bu sorunlar her yıl katlana-rak artıyor. Bu sorunları AKP iktidarı çözemeyeceğigibi, mevcut eğitim sistemindeki geçici değişiklikler deçözmeyecektir. Sorunun tek çözümü eğitimdeki köklü birdeğişikliktir. Yani eğitimin ve bilimin halk için olmasıdır.

AKP yalanlarıyla binlerce öğretmene umut vaat etmiş,fakat vaatlerinin hiçbirini yerine getirmemiştir. Seçim ön-cesinde verilen vaatlerin hepsi de oy kaygısıyla verilen va-atlerdir. Hepsi öğrencilerin ve öğretmenlerin haklarını ara-mamaları için yapılmıştır. Onlara çözüm olarak yine tekyolun sandık olduğu gösterilmiştir. Ama bugün yaşanan,öğretmenlerin atamalarının yapılmaması ve öğrencilerinhuzursuzluğu çözümün sandık olmadığını, tüm öğret-menlere ve öğrencilere göstermiştir.

GençliğinGündeminden

8 BİN 425 ÖĞRETMENİN ATAMASININ YAPILMAMASI, AKP'NİN YALAN

POLİTİKALARININ SONUCUDUR!

Şili’de protestolarartacak

Şili’de eğitim siste-minin ticarileştirilmesi-ne ve emperyalizminyeni-sömürgeci politi-kalarına karşı yükseleneylem dalgasını “re-form” yoluyla kesmeyihedefleyen hükümetyeni bir taslak hazırlığıyapıyor.

Başkan SebastianPiera eğitim konulu birtaslak sunacağını açık-ladı.

Resmi yetkilileregöre, öğrenci ve öğret-menlerin taleplerini ce-vaplayacak olan başka-nın açıklaması, radyove televizyondan yayın-lanacak.

Ancak 30 örgütü veçok sayıda üniversiteyitemsil eden Şili Öğren-ci Federasyonu'ndanöğrenci liderleri, kök-ten değişimler hedef-lenmediği müddetçeprotestoları artıracak-larını açıkladılar.

Öğrencilerden-Öğretmenlerden

Antalya’daki AtatürkTeknik ve Endüstri Mes-lek Lisesi’nden birinci-likle mezun olan 18 ya-şındaki İlker Yusuf Alkızdiploma almak için gitti-ği okulunda kendisinden“diploma parası” olarak100 lira istenmesine tep-ki gösterdi.

Alkız bağış adı altın-da hukuksuz bir şekildetoplanan diploma parası-na tepki göstererek okul-

ların yardıma ihtiyacı var-sa bunu öğrencilerden veailelerinden değil devlet-ten alması gerektiğini ifa-de etti.

Okul birincisi olmasınedeniyle 50 liraya indi-rildiğini söyleyen veMustafa Alkız küçük gibigösterilmek istenen bumiktarları ödemekte zor-lanan ailelerin varlığınadikkat çekerek bu mikta-rı ödemek istemediğinibelirtti.

Bağış Adı Altında Diploma Parası Uygulaması Sürüyor

Meclisinde Değil, Devrimdedir

17 Temmuz2011

39

Yürüyüş

Sayı: 277

Page 40: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Ülkemizde Gençlik

İzmir Liseli Dev-Genç'liler, 8Temmuz Cuma günü yine Buca For-bes'te, “Parasız, Bilimsel, Demokra-tik Liseler İstiyoruz, Alacağız!” kam-panyası dâhilinde masa açtı. 15.00-17.30 saatleri arasında açılan masa-da, halkın haklı ve meşru talepleri dilegetirildi. 2,5 saat süreyle açık kalanmasada, 200'e yakın bildiri dağıtılır-ken 164 imza toplandı.

Halkımızın genelde yaşananlardanhaberdar olması, Ferhat Tüzer veBerna Yılmaz'ın haksız yere 16 aydıriçerde oldukları anlatıldığında "Bili-yoruz, biliyoruz." diye cevaplamala-rı, Liseli Dev-Gençli’lerin ne kadarhaklı ve meşru olduklarını bir kezdaha gözler önüne sermiştir.

Liseli Dev-Genç'liler, “Parasız,Bilimsel, Demokratik Liseler İstiyo-ruz, Alacağız!”, “Ferhat ve Berna Ser-best Bırakılsın”, “Öğrenciyiz HAK-LIYIZ KAZANACAĞIZ”, “Yaşa-sın DEV-GENÇ, Yaşasın DEV-GENÇ’liler” sloganları ile eylemle-rini tamamladı. Masada Yürüyüş der-gisinin tanıtımını da yapan LiseliDev-Genç'liler, 2 dergiyi halka ulaş-tırdı.

Liseli Dev-Gençli’ler 9 TemmuzCumartesi günü de Konak'ta eskiSümerbank önünde masa açtı. 15.30-17.30 saatleri arasında açılan masa-da Liseli Dev-Genç'liler eğitimin ta-mamen ticarileştirildiğini, liselerdeyoz, bencil, bireyci, halkın sorunla-

rından tamamen uzakyeni bir neslin yetiştiril-

diğini, tüm bunların planlı bir şekil-de yapıldığını anlattı. 134 imza top-layan Liseli Dev-Genç'liler, parasızeğitim istemenin suç olmadığını, pa-rasız eğitimin anayasal bir hak oldu-ğunu, bu yüzden Ferhat ve Berna'nınhapishanede tutulmasının hukuk dışıolduğunu anlattılar.

200'e yakın bildiri dağıtan LiseliDev-Genç'liler, halkın en meşru ta-leplerinden olan "Parasız Eğitim" ta-lebini savunmaya devam edecekleri-ni gösterdiler.

Eylem, sloganlar ile tamamlandı.Masada Yürüyüş dergisinin tanıtımı-nı da yapan Liseli Dev-Genç'liler, 12dergiyi halka ulaştırdı.

BİZ HEP BURADA OLACAĞIZ!TALEPLERİMİZİ HER GÜN DAHA DA GÜR HAYKIRACAĞIZ!

Halk Cephesi'nin Hatay'da dü-zenlediği Evvel Temmuz Festiva-li'nin bu yılki ilk faaliyeti olan “HalkSofrası” 10 Temmuz Pazar günü Ba-tıayaz’ın Çamlıdere Piknik Yeri’ndeyapıldı. Paylaşmanın, dayanışmanıngüzel örneklerinin sergilendiği pikniğe200 kişi katıldı.

Geleneksel “Evvel Temmuz” kül-

türüne uygun olarak yapılan “HalkSofrası”, ortak bir şekilde yenilen ye-mekle başladı. Halk Sofrası’na katı-lanlara pilav, et ve fasulye ikramedildi. Ayrıca halkın beraberinde ge-tirdiği diğer yiyecekler de ortaklaştı-rılıp dağıtıldı. Piknik, “umudun ço-cukları”nın oluşturduğu grubun söy-lediği türkülerle devam etti. Ardından,

Dikmece Çerçur Tiyatrosu’nun, Or-tadoğu halklarını ve vatan sevgisinianlattığı Arapça oyun beğeniyle iz-lendi.

Grup Kızıl’ın sahne almasıyla,ekmeği, sofrayı paylaşanlar bu seferde umuda dair ezgileri paylaştı. Yoz-luğa, bireyciliğin dayatılmasına kar-şı kardeşlik halayına duruldu.

Grup Kızıl’ın sunduğu ezgiler be-ğeniyle dinlendi. Saat 11.00’de baş-layan piknik 5 saat sürdü.

Programın sonunda, Evvel Tem-muz Festivali çerçevesinde 15 Tem-muz günü Samandağ kumsalında ya-pılacak olan Grup Yorum konserinedavet çağrısı yapıldı.

HATAY'DA EVVEL

TEMMUZ HALK SOFRASI

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

40 Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

Page 41: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

DurmayacağızAğlamayacağızVarsınKurşunlu yuvalar açılsıngöğüslerimizdeEğer koyduysak adınıBir kez çıktıysa ağzımızdansözBundan böyleHer temmuzun on ikisindekaranlığınCellatları ağlayacak bu ülkede

12 Temmuz 1991’de DevrimciSol’un atılım içinde olduğu bir sıra-da 12 yoldaşımız, vatanımızın 12kurtuluş savaşçısı, halkın yüreğineumut tohumları ekerek, onurlu ve sa-vaşçı mücadele tarihimize yeni birhalka eklediler. 10’u İstanbul’da 2’siAnkara’da 12 devrimci, emperyaliz-me karşı bağımsızlığı, “sosyalizmöldü” çığlıklarının atıldığı bir dö-nemde sosyalizmi savunurken; halkınörgütlü mücadelesinin adım adımyükseldiği, oligarşiyi rahatsız eden birdüzeye eriştiği bir süreçte katledildi-ler.

Oligarşi bitirdik demişti. So-nunda rahat bir nefes alacak, vatantopraklarını istediği gibi satacak, hal-ka istediği zulmü rahatça uygulaya-bilecekti. Nasıl olsa örgütü “çökert-miş”, “yok etmiş”, “büyük darbe” vur-muştu.

Tarih 12 Temmuz 2011. Kat-liamın üzerinden 20 yıl geçti ve TA-YAD’lı Aileler, Karacaahmet Me-zarlığı önünde oligarşinin planlarınıtersyüz etmenin verdiği onurla, yenifidanları ile “Bize Ölüm Yok” diye-rek 12 Temmuz şehitlerini anmak içinbir araya geldiler.

Saat 18.00’de toplanarak şe-hitlerin mezarına doğru flama ve şe-

hit resimleriyle yürüyüşe geçen aile-ler, “12 Temmuz Şehitleri Ölümsüz-dür” pankartını taşıdılar. 17’sinden50’sine 60’ına, analar oğullar hep birağızdan “Bize Ölüm Yok”, “12 Tem-muz Şehitleri Ölümsüzdür”, “Ma-hir, Hüseyin, Ulaş Kurtuluşa Kadarsavaş”, “Bedel Ödedik Bedel Ödete-ceğiz”, “Devrim Şehitleri Ölümsüz-dür” sloganlarını attılar. Coşkuylayürüyen kalabalık “Bize Ölüm Yok”,“Varsa Cesaretiniz Gelin” ve “Gün-doğdu” marşlarını mezarı hazır ölümmangalarını titrete titrete söylediler.

12 Temmuz şehitlerinin me-zarları başında toplanan TAYAD’lı Ai-leler, saygı duruşunda bulunuldu.Ardından yapılan basın açıklama-sında, “Bush için 12 devrimci katle-dilirken, oğlu Bush tüm dünya halk-larını ‘ya benden yanasın ya benimdüşmanımsın’ diyerek tehdit ediyor-du. Hepimiz bu tercihi yapmak zo-rundayız. Bu tercihin zorunlu sonu-cu olarak örgütlenmek, mücadala et-mek zorundayız. Herkesin, her insa-nımızın yapabileceği birşeyler oldu-ğunu bilerek direnmeliyiz. Devrim-ciliği büyütmek zorundayız. Dev-rimcilik bu köhne dünyanın tek temizkalmış değeridir. Halkımıza ait iyi ve

güzel olan ne varsa biz temsil ediyo-ruz, devrimciler temsil ediyor. Em-peryalizmin halkımıza verebileceğihiçbir şey yoktur. Emperyalizminyapabileceği tek şey sömürüyü, zul-mü, işkenceyi büyütmek olacaktır.Bize düşen de direnmek olacaktır. Di-reneceğiz. Onlar gibi direneceğiz.Gücümüz tarihsel haklılığımızdangelmektedir. Meşru olan biziz. Biz budünyada 6.5 milyarız. Bir avuç azın-lık sömürücüye vatanımızı, dünyamızıyağmalatmayacağız. Biz kazanaca-ğız!” denildi.

Okunan şiir ve Grup Yorumkorosuyla birlikte söylenen türkü-lerden sonra şehitlerin mezarına ka-ranfil bırakıldı. Aynı yerde bulunan şe-hitlerden, Mete Nezihi Altınay ve Cö-mert Özen’in mezarlarları da ziyaretedildi.

Anmaya gelenlerin onlaraolan sevgilerini, özlemlerini, bağlı-lıklarını; mezar taşlarını öpüp, me-zarlarını temizlerken, şehitlerimizinyüreklerinde açan çiçeklere su dö-kerken görebilmek mümkündü. Faşistdevlet onları hiçbir zaman yok ede-medi, yok edemeyecek. Devrim yü-rüyüşümüz şehitlerimizle daha dabüyüyecek…

12 TEMMUZ ŞEHİTLERİ MEZARLARI BAŞINDA ANILDILAR

ELİMİZDE 12 TEMMUZ ŞEHİTLERİMİZİN BAYRAĞI, DEVRİM YÜRÜYÜŞÜMÜZÜ SÜRDÜRÜYORUZ!

Karacaahmet

Meclisinde Değil, Devrimdedir

17 Temmuz2011

41

Yürüyüş

Sayı: 277

Page 42: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

42

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

Israrla dergimizi elden dağıtma-ya, halka bizzat ulaştırmaya devamediyoruz. Yürüyüş bizim sesimizdir,halkın sesidir. Biz halka gittikçe bü-yüyor umudumuz. Dergimiz elden eleokundukça yazılar sese dönüşüyor.Daha yüksek sesle söyleniyor devleteyönelik eleştiriler. Israrla halka git-mek bizi de büyütüyor. Halkımızla bi-rebir konuşup, tartışıyoruz. Gerçek-leri anlatıyor, karşılığını da alıyoruz.Bu yüzden Yürüyüş satışları bizimiçin çok önemli. Dergi dağıtımını En-gin’in (Çeber) ciddiyetiyle yapıyoruz.Gerektiğinde, uğruna ölünecek birdergi dağıtımıdır bizim yaptığımız.Bir eylemdir! Bu yüzden ciddiyetleyapılıyor, bu yüzden ısrarcı olunuyor.Yürüyüş sokak sokak, ev ev satıl-

maya devam ediyor...

Gemlik’te Yürüyüş HalkaUlaşmaya Devam Ediyor!

Bursa’nın Gemlik ilçesinde, 8Temmuz Cuma günü, Dereboyu Cad-desi ve Yeşilova Mahallesi’nde, Yü-rüyüş dergisinin tanıtım ve satışıgerçekleştirildi. Megafondan yapılankonuşmalar, tanıtımlar eşliğinde ya-pılan satışa 5 Yürüyüş okuru katıldı.2 saat süren dağıtımda 24 dergi hal-ka ulaştırıldı.

“Anne Mahir’inArkadaşları Geldi”

Adana’da 7 Temmuz Perşembegünü Akdeniz Mahallesi’nde Yürü-yüş dergisinin satışı yapıldı. 2,5 saatsüren dergi satışına 4 Yürüyüş dergisiokuru katıldı. 34 Yürüyüş dergisi hal-ka ulaştırıldı. Okurların ilgisi ve öz-lemi belli oluyordu. İlköğretim dü-zeyindeki ortaokul öğrencisi iki kızkardeş, “Özledik sizleri, gözümüzyollarda kaldı.” diyerek sevinçle,Yürüyüş okurlarının geleceği saati bi-liyorlarmış gibi merdivenin dibinegözleri yolda bekliyorlardı. Havanınsıcak olması nedeniyle, Yürüyüşdergisini sürekli takip eden bir anneile kızları soğuk su ikram ettiler da-ğıtımcılarımıza. “Anne Mahir’in ar-kadaşları geldi.” diye annesine ses-lendi kızlardan birisi. Yapılan kısasohbette, her zaman beklediklerinisöylediler. Bir hamburger tekelindeçalışan 2 genç ise, “Ülkedeki em-peryalizmden nasıl kurtulacağız? Ai-lemiz gırtlağına kadar borç içinde,eve haciz gelecek diye korkuyoruzama mecburuz orada çalışmaya...” di-yordu. Umutlarını devrimcilere bağ-ladıklarını belirttiler. Dergi satışı

19.30’da sona erdi.

“Bu Sıcaklarda SeninÇoktandır MahalledeDolaştığını Gördüm, Ben deBir Tane Dergi Alayım.”

Mersin’de, 8 Temmuz günü To-roslar ilçesinin Toroslar Mahalle-si’ne gidilerek Yürüyüş dergisinin ta-nıtım ve satışlarına devam edildi. İlkdefa gidilen Toroslar Mahallesi’ndeyapılan tanıtım ve satışlarda, toplumezarların açılması için sürdürülendireniş anlatıldı. Seçimlerin ve mec-lisin çare olmadığı, kurtuluş yolu-muzu Mahir Çayanlar’ın Kızıldere di-renişinin gösterdiği anlatıldı.

Halkımız, dağıtımcılarımızı sıcakhavada kapıda bekletmemek için ev-den parayı hızla getirmeye çalıştı.“Bu sıcaklarda senin çoktandır ma-hallede dolaştığını gördüm, ben de birtane dergi alayım.” diyen oldu. Kimide fazla dergi alarak, “Arkadaşlarıma

Kaan Ünsal, Halit Güdenoğlu,Naciye Yavuz, Musa Kurt,Cihan Gün, Remzi Uçucu,Mehmet Ali Uğurlu, Necla

Can ve Gülsüm Yıldız’a

Yürüyüş çalışanlarına ve üç devrimciye özgürlük!

ENGİN’İN CİDDİYETİYLE DERGİ SATIŞINA DEVAM EDİYORUZ

GEMLİK - BURSA

AVCILAR - İSTANBUL

Page 43: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Meclisinde Değil, Devrimdedir 43

Yürüyüş

da vereyim okusunlar” diyerek fazladergi aldı. Halkın yoğun ilgisi gözle-nirken; 12.00 ile 18.00 saatleri arasıhalka 40 adet dergi ulaştırıldı.

Her CumaSakarya Caddesi’ndeyiz

Ankara Halk Cephesi de, 24 Ara-lık'tan beri tutuklu bulunan Yürüyüşdergisi çalışanlarının serbest bırakıl-ması için kampanya başlattı. 15 Tem-muz 2011 tarihinde saat 18.00’de Sa-karya Caddesi’nde yapılacak olan ba-sın açıklamasıyla başlayacak olankampanya dahilinde, her cuma günüaynı yerde, aynı saatte basın açıklamasıyapılacağı duyuruldu. Kampanyayailişkin hazırlanan bildiride, “...Dergi-miz Yürüyüş'e ve derneklerimize sa-hip çıkacağız. Halkımızı, 24 Aralık2010’dan beri tutuklu bulunan Yürü-yüş dergisi çalışanlarının serbest bı-rakılması için başlattığımız kampan-

yada birleşmeye ve adalet talebimizibüyütmeye çağrıyoruz.” denildi.

Avcılar’da Eylem veDergi Dağıtımı

Halk Cepheliler, İstanbul Avcı-lar’da, 3 Temmuz Pazar günü saat16.30'da Sivas katliamının yıl dönü-mü nedeniyle eylem düzenledi. Eylemde ayrıca Yürüyüş dergisinin satışı ya-pıldı.

Avcılar Marmara Caddesi giri-şinde yapılan basın açıklamasında,“Derneklerimizi ve Dergimiz Yürü-yüş'ü Savunmaya Devam Edeceğiz -Halk Cephesi” yazılı pankart açılarakbasın açıklaması yapıldı. Yapılanaçıklamada, “Sivas'ta Madımak Ote-li’ndeki yangın, 18 yıldır devam edi-yor. Madımak'ta 2 Temmuz 1993'teyakılanlarımızın hesabı olduğu gibiduruyor. 18 yıldır halkın adalet özle-mi büyürken AKP'nin yargısı halkın

katillerini ‘zaman aşımı’ oyunu ilekurtarmaya, davayı düşürüp, bu he-sabı kapatmaya çalışıyor.” denildi.

AKP'nin yalancılığına vurgu ya-pılan açıklamada, 2 Temmuz’da Si-vas’ta yapılmak istenen eyleme katı-lan binlerce kişiye polisin biber ga-zıyla saldırdığı anlatıldı.

Eylemde ayrıca, Dersim’de birtoplu mezara gömülen Ali Yıldız’ıncenazesini almak için yürütülen di-renişe ve bu direnişin zaferle sonuç-lanacağına duyulan inanca değinildi.

“Yürüyüş Dergisi Susturulamaz,Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücade-lemiz, Halkız Haklıyız Kazanacağız"sloganlarının atıldığı açıklamaya çev-redeki halk alkışlarla destek verdi.

Açıklamanın ardından Yürüyüşdergisi dağıtımına geçildi. Dergi da-ğıtımına halkın ilgisi yoğundu. 15 ki-şinin katıldığı ve 2 saate yakın sürendağıtımda 100 dergi halka ulaştırıldı.

Emperyalistler, Suriye’ye yönelikkuşatmayı sürdürür, işbirlikçileredesteklerini pervasızca ilan ederken,Suriye halkı da emperyalist saldırılarakarşı sessiz kalmadı.

7 Temmuz’da, ABD’nin Şam Bü-yükelçisi Robert Ford ve Fransa'nınŞam Büyükelçisi Eric Chevallier, Su-riye hükümetinden izin almaksızınkuklalarının faaliyet yürüttüğü Hamakentine gitmiş, işbirlikçilerin hamisiolduklarını bir kez daha ilan etmiş-lerdi.

Suriye, ABD ve Fransız emper-yalistlerinin işbirlikçileri kışkırtma-sına, Suriye halkına yönelik kom-plolarına karşı çıkarak, Hama’ya gi-dişi “içişlerine müdahale” olarak de-ğerlendirmişti.

Emperyalistlerin, Suriye halkınıniradesini çiğneyerek, doğrudan karşıdevrimi örgütlemeye soyunmalarıkarşısında Suriye halkı da 8 Tem-muz’da protestolara başladı. 11 Tem-muz’da ise emperyalist karargahlarıkuşatarak, ABD elçiliğini işgal ede-rek emperyalistlerin oyunlarına izinvermeyeceklerini gösterdi.

11 Temmuz’da ABD ve Fransızemperyalistlerini Şam’da protestoeden on binlerce kişi ABD ve NA-TO’yu protesto eden slogan ve pan-kartlarla emperyalistlerin karargah-larına doğru yürüyüşe geçti.

ABD ve Fransız Büyükelçilikle-rini kuşatan, ABD elçiliğinin içine gi-rip işgal eden halk, emperyalistlerinbayraklarını yakarak, “Suriye’dendefolmalarını” istedi. Fransız bü-yükelçiliğinden halkın üzerine ateşaçıldı. Onlarca Suriyeli yaralandı.

İstemediği iktidarı değiştirmekiçin her tür entrikayı çeviren, ülkele-ri kuşatan, ambargolar koyan em-peryalistler tek bir Amerikan askeri-nin olmadığı Suriye’yi de işbirlikçi-leri ile ele geçirmeye çalışıyor.

Suriye halkı, kuşatmaya, emper-yalist saldırı ve yalanlara karşın, top-raklarını savunuyor. Suriye halkı em-peryalist karargahları kuşatarak, işgalederek emperyalistleri ülkesinde is-temediğini gösterirken, tehditlere bo-yun eğmeyeceklerini de tüm dünya-ya ilan etmiş oldular.

Suriye’de kuşatmaya halkın cevabı;

ABD ve Fransız elçiliklerihalk tarafından kuşatıldı

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Page 44: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

44

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

Çayan’daki direniş devam edi-yor. 60’lı günlere yaklaşıyor çadır. Ne-redeyse iki aydır Hüseyin Aksoy Par-kı’nda duruyor çadır. Günler boşgeçmiyor. Bir anıt gibi parkın orta-sında duran çadırla, mahalle halkı, tut-saklarını sahipsiz bırakmayacağınıgösteriyor. Tutsaklara mektup gön-derme, meşaleli yürüyüş eylemleri dedirenişin gücünü büyütüyor.

TAYAD'lı Aileler,� 7-8 Temmuzgünleri tutsaklara yazdıkları mek-tupları toplu olarak postaladılar. Hü-seyin Aksoy Parkı'ndan NurtepePTT’ye kadar yürüyen TAYAD'lılar,Bakırköy, Kandıra ve�Edirne F Tipihapishanelerindeki tutsaklara da mek-tup yollayarak, tutsaklarını sahiplen-meye devam edeceklerini vurguladı-lar.

7 Temmuz günü, sonraki gün ya-pılacak olan meşaleli yürüyüşün du-yurusu yapılarak; açlık grevi ile Pa-zar günkü seminerin bildirileri dağı-tıldı. Kaan Sokak, cadde üzeri ve Gü-zeltepe bölgesine de yapılacak ey-lemlere çağrı ozalitleri yapıldı.

8 Temmuz’da, açlık grevi direni-şinin 54. gününde ise, Çayan Mahal-lesi’nde meşaleli yürüyüş yaparakher hafta yaptıkları programlarınadevam ettiler. Saat 19.00’da mahallehalkına yönelik sesli çağrılar yaparak,düzenleyecekleri programa katılmaçağrısında bulundular.

Saat 21.00’de, “Biz Doğurduk Tec-rite Ezdirmeyeceğiz/TAYAD’lı Aileler”pankartı açarak meşaleli yürüyüş ger-çekleştirdiler. Hüseyin Aksoy Par-kı’ndan Dilan Kafe önüne yürüyüş ya-pan TAYAD’lılar “Kahrolsun FaşizmYaşasın Mücadelemiz!, Keyfi Tutuk-lama Zulmüne Son!, Sohbet Hakkı Uy-gulansın!” sloganlarını attılar.

Dilan Kafe önünde yapılan açıkla-mada, Dersim’deki direnişe de vurgu ya-pıldı. “Polisin mahallelerimizdeki sal-dırılarını püskürteceğiz. Halkımızı yoz-laştırmak için uyuşturucu satıcılarını, fu-huş yaptıranları, kumar oynatanları de-ğil; yozlaşmaya karşı mücadele eden-leri gözaltına aldırıp tutuklatan polisinsaldırılarını boşa çıkartacağız. Dünya-da hiçbir inanç ve dinin, yasanın karşıkoymadığı cenazemizi sahiplenmemi-zi engelleyen AKP iktidarının elindenAli Yıldız’ın cenazesini alacağız. Ka-rarlıyız. 7 yıl süren büyük direniş, An-kara Abdi İpekçi Parkı’nda 3 yıl sürenoturma eylemimiz bunun kanıtıdır.AKP bizimle irade savaşı yapmaktadır.Bize geri adım attırmaya çalışmaktadır.Asla geri adım atmayacak ve biz ka-zanacağız” denilen açıklamanın ardın-dan, yine kortej halinde sloganlarlaHüseyin Aksoy Parkı’na yüründü.

Yürüyüşün ardından şair RuhanMavruk şiirleriyle programa katılarakdesteklerini bildirdi. Sanatçı Vedat Ba-ran da Türkçe ve Kürtçe türkülerle yer

aldı. Halaylarla saat 22.00’de sonaeren programın ardından önümüzde-ki hafta da bir araya gelme çağrısı ya-pıldı.

HÜSEYİN AKSOY, ADININVERİLDİĞİ PARKTA ANILDI

Kimdiler?Zeki Biter:1964 Dersim doğumlu. Esnaflık

yapıyor. Hem emlak işleri hem dekokoreç alım-satımı yapıyor.

Ne yaptılar?Ailesi ile birlikte Nurtepe Çayan

Mahallesi’nde oturuyor. Çayan’dahalkın sorunlarına karşı duyarlılıkgösterdi. Bunun için yürütülen ça-lışmalara katıldı.

Nurtepe Haklar Derneği üye-sidir. TAYAD’lı Ailelerin tecrit ileilgili eylemlerine katıldı.

Dersim derneklerinin düzenlemişolduğu Kadıköy mitinginde HalkCephesi kortejinde yürüdü.

Neden tutuklandılar?Demokratik eylemlere katıldığı,

Çayan’ın yozlaşmasına izin ver-medikleri, dernek üyesi olduğu için“yasadışı örgüt üyesi olmak”lasuçlandı ve tutuklandı.

Mahkemeleri henüz başlamadı.

Çayan’da Direniş, Baskılara Karşı Sessiz Kalmamanın Adıdır

Çadırımız, Oligarşinin Saldırılarına Bir Barikattır Barikatımızı Güçlendirelim

Page 45: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Meclisinde Değil, Devrimdedir 45

Yürüyüş

Çayan Mahallesi şehitlerindenHüseyin Aksoy, adının verildiği Hü-seyin Aksoy Parkı'nda, ölümünün 32.yılında anıldı. 14 Temmuz 1979'daKâğıthane Boronkay Fabrikası’nda"Emperyalizme, Faşist Teröre, İş-sizliğe, Pahalılığa Karşı MücadeleKampanyası"nın bildirisini dağıttık-tan sonra fabrika müdürünün ihbarıüzerine dönüş yolunda jandarma ta-rafından katledilen Hüseyin Aksoy'u,ailesi ve yoldaşları anlattı.

“HÜSEYİN AKSOY’UANLATIYORUZ” SEMİNERİ

Çayan Mahallesi’ndeki direnişçadırı önünde, 10 Temmuz Pazarakşamı "Hüseyin Aksoy'u Anlatıyo-ruz" başlıklı seminer düzenlendi.Hüseyin Aksoy'un annesi HanımAksoy, ağabeyleri Yüksel ve YunusAksoy'la birlikte, Nurtepe HaklarDerneği'nden bir kişinin konuşmacıolduğu seminer Hüseyin Aksoy nez-

dinde tüm devrim şehitleri için ya-pılan saygı duruşuyla başladı.

Seminer başlangıcında HüseyinAksoy'un fotoğrafının olduğu rozetkatılanlara dağıtıldı. Hanım ananıntüm doğallığıyla oğluna, oğlununyoldaşlarına yönelik anlatımları duy-gulu anların yaşanmasına neden oldu.Nurtepe Haklar Derneği adına yapı-lan konuşmada, “Bugün bildiri da-ğıtabiliyorsak, dergi dağıtabiliyorsak,Çayan Mahallesi diğer mahallelerdenfarklıysa, yozlaşma buraya dahauzaksa; bu şehitlerimizin ve Ça-yan'ın ilk şehidi Hüseyin Aksoy'unemeği sayesindedir.” denildi.

Yüksel ve Yunus Aksoy ise, Ça-yan'ın kuruluş sürecini anlatırken,Hüseyin Aksoy Parkı’nda fotoğraf-ları asılı bulunan tutsakların birer Hü-seyin olduğuna vurgu yaptılar.

Bir saat süren seminer haftayaaynı gün, aynı saatte yapılacak olan"Çayan'ın Kuruluşu" seminerine ka-tılım çağrısıyla sona erdi. Konuş-maların sık sık alkışlarla ve "Hüse-

yin Aksoy Ölümsüzdür!, DevrimŞehitleri Ölümsüzdür!, KahramanlarÖlmez Halk Yenilmez!" sloganlarıylakesildiği seminere 70 kişi katıldı.

DİRENİŞ ÇADIRININGÜNLÜĞÜNDEN:

Direniş çadırı genci yaşlısıylatüm mahalle halkına okul oluyor. De-neyimler paylaşılıyor, direniş karar-lılığı anlatılıyor, bilmeyenler ilgiyledinliyor, öğreniyor. Yaşadıkları ortakcoşkuyu bizimle paylaşıyorlar:

53. gün; aydınları ve basın çalı-şanlarını arayıp çadırlarını ziyareteçağırdılar. Mehmet Bekaroğlu il dı-

Kimdiler?Güven Demirci1983 Sinop doğumlu. Erkek

kuaförü. Yaşamını çalışarak sür-dürüyordu.

Ne yaptılar?İstanbul Maltepe Gülsuyu’nda

faaliyet yürüten, Gülsuyu Gü-lensu Haklar Derneğine gidip ge-liyor, çalışmalarına katılıyordu.

İşsizliğe, açlığa, yoksulluğakarşı mücadele etti. Demokratikeylemlere katıldı.

Yoksul halkın oturduğu ma-hallelerin yozlaştırılmasına karşımücadele etti. Yoksul halkın ço-cuklarının uyşuturucu ve fuhuş tu-zağına çekilmesine karşı verilenmücadelenin içinde yer aldı.

Neden tutuklandılar?Demokratik eylemlere katıl-

dığı, halkın yozlaştırılmasına kar-şı çıktığı için, “yasadışı silahlı ör-güt üyesi” olmak iddiasıyla tu-tuklandı.

Kimdiler?Mirkan Halis Demir1987 Elazığ doğumlu. Cep tele-

fonu bayiinde çalışan bir emekçidir.

Ne yaptılar?İstanbul Kartal Kurfalı’da otur-

maktadır. Yoksul halkın yaşadığı so-runlara karşı duyarlı oldu.

İstanbul Maltepe Gülsuyu’ndafaaliyet yürüten Gülsuyu GülensuHaklar Derneği’nin çalışmalarınakatıldı.Halkın güzel olan değerlerinisavundu.

19-22 Aralık katliamını protes-to etmek için yapılan basın açıkla-masına katılmak, 1 Mayıs’ta sancakekibi içinde yer almak, demokratikeylemlere katıldı.

Neden tutuklandılar?Mahallenin sorunlarına sahip

çıktığı, demokratik eylemlere katı-lıp, hakkını aradığı için “yasadışıörgüt üyesi” olduğu gerekçesiyletutuklandı. Tutuklama ile amaç hal-ka gözdağı vermekti.

Kimdiler?Nevzat Özer:1967 Ordu doğumlu. İnşaat iş-

lerinde çalışıyor. Çevre düzenle-mesi yapıyor. O nedenle sürekli iş

bulamıyor.

Ne yaptılar?İstanbul Beykoz’da oturmakta-

dır. Beykoz Paşabahçe Kültür veDayanışma Derneği’nin başkanı-dır. Paşabahçeli emekçilerin örgüt-lenmesi, halk arasındaki dayanış-manın sağlanması için mücadele etti.

Emperyalist kurumların, baştaİMF’nin protesto edilmesine veHalk Cephesi’nin açıklamalarınakatıldı.

Neden tutuklandılar?Demokratik eylemlere katıldığı,

emekçilerin sorunlarına sahip çıktığıiçin “örgüt üyesi” olarak polisler-ce itham edildi.

Bunun için, bir itirafçının ifa-delerini de gözönüne alarak, polis-lerce tutuklattırıldı.

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Page 46: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

şında bulunduğunu, ancak döndü-ğünde muhakkak uğrayacağını söy-ledi. Nuray Mert ise yazılı bilgi iste-di çadırla ilgili ve il dışına çıkmadanönce uğramaya çalışacağını belirtti.

54. gün TAYAD ve gençlik aç-lık grevindeydi.

55. gün Devrimci Memur Ha-reketi’nden memurlar açlık grevinde.

TAYAD’lı iki ana, Alibeyköy’denŞevket Abi, Marmara Üniversite-si’nden Sezgin, bir tutsak ailesi, Ali-beyköy’den gençler geliyor. “Kasa-banın Sırrı” filmini, çadırın komşuları,direnişçiler ve komşularla 35 kişiizliyor.

56. gün, TAYAD’lı Aileler’denYıldız abla ve Mehmet Amca ziya-retçileri arasında. Gebze’den moto-sikletli biri… ziyaretçileri bitmiyor.

57. gün Devrimci Alevi Komite-si'nden destek için 2 kişi geldi.

58. gün; Bugün 12 Temmuz...Bundan tam 20 sene önce katletmiş-lerdi 12 canımızı birden. "Bize ÖlümYok" diye haykırmıştık katillerin su-ratına. Şimdi aileler, KaracaahmetMezarlığı'ndaki anmaya gittiler.

İlk ziyaretçileri çadırda yalnız ol-duğumuzu görüp de gelen komşumuz;ilk defa gelip oturuyormuş direnişçi-lerle. Sohbet ediyorlar, sonra dire-nişçilerle, Bakırköy Hapishanesi'nemektup yazıp, gönderdiler. Dahaönce hiç mektup yazmamış, heyecanlahapishaneden cevap bekliyor.

Her gelen ziyaretçi mektup yazdı.

Böylece 1 saat içinde 8 ayrı hapis-haneye mektup yazıp, gönderilmişoldu. Karacaahmet Mezarlığı'ndakianmadan sonra Bağcılar, Esenler veYenibosna mahallelerinden ziyaret-çilerimiz oldu. Kısa bir süre otur-duktan sonra burada bir kişiyi açlıkgrevine bırakarak döndüler.

59. gün; İdil Kültür Merkezi'ndenaileler ziyarete geldi. Daha sonra zi-yaretçiler direnişçilerin sesini du-yurmak için çevredeki kondulara ta-şımak için aileleri ziyarete gidiyorlar.Okmeydanı’ndan iki abi ziyarete ge-liyor. Ardından, Cumhuriyet gazete-sinden foto muhabiri geliyor. Yarın ga-zetede haberlerinin çıkacağını fotoğ-raf çekmeye geldiğini söylüyor. Su-zan Çıtakbaş, elinde telefonuyla ge-liyor. Bugün Edirne F Tipi Hapisha-nesi'nde yatan Rıza ağabeyin telefongünüymüş. Direnişçilerle konuşma-ya geliyor Rıza ağabeyleri. SonraGençlik Federasyonu'ndan arkadaşlarziyaretlerine geliyor. Akşam saatle-rinde ise Çağlayan’dan, Alibey-köy’den ve tabii ki Çayan Mahalle-si'nden insanlar çadıra ziyarete geli-yor. Çadırın dışına taşıdığımız ma-samız bir dolup bir boşalıyor.

AKP, önce tüm tepkilere rağmenSivas katliamının yapıldığı Madı-mak Oteli’ni “Bilim ve Kültür Evi”yaptı. Ardından, “Bilim ve KültürEvi”nde katillerin isimlerini, katle-dilenlerle aynı yere astılar. “İnsani”düşündüklerini söylediler.

Son olarak da, 2 Temmuz 1993 ta-rihinde, Sivas Madımak Oteli’nde35 canımızı, yakarak ve dumandanboğarak katledenlerden ve 18 yıldır“aranan” gerici-faşistlerden CaferErçakmak’ın Sivas’ta öldüğü ve ya-kınları tarafından gömüldüğü açığaçıktı.

Devrimci Alevi Komitesi (DAK),Cafer Eçakmak’ın devlet eliyle ko-runması ile ilgili 11 Temmuz 2011 ta-rihli bir yazılı açıklama yaptı. DAK’ın

açıklamasında: “Düşünün, 18 yıldıraranan bir katil, dünyanın hiçbir ye-rinde bulunamıyor. Ama cenazesi, su-çun işlendiği yer, yani katliamın ger-çekleştirildiği yer olan Sivas’ta ve üs-tüne üstlük şehir merkezinde, oğlununevinden çıkıyor. Bir de evin önündegüvenlik kamerası var. Ne hikmetsebu kamera kayıtlarına ölümündensonra bakılıyor.

...18 yıl boyunca iktidarlar, hükü-metler değişti ama katilleri korumapolitikası değişmedi. AKP iktidarın-da da katiller korundu ve son olarakda zaman aşımı ile dava kapatılmayaçalışılıyor. Biz, birçok katliamda ol-duğu gibi, Sivas katliamında da, kat-ledenleri de, katledenleri koruyanla-rı da iyi biliyoruz. Bunun içindir ki,

2 Temmuz anma etkinliklerinde “Ma-dımak’ta Katledenler Halkın Adale-tine Hesap Verecek” dedik. Biliyoruzki; bu sistemin adaleti, halk düş-manlarını cezalandırmaz, aksine mil-letvekili veya bakan yapar, olmadı‘üstün hizmet madalyası’ takar. Ka-tillerden, halk düşmanlarından hesa-bı ise ancak halkın adaleti sorar.” de-nildi.

CAFER ERÇAKMAK, DEVLETİNKORUMASI ALTINDA ÖLDÜ!

46

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

Page 47: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Emperyalistlerin işbirlikçisi AKPiktidarı; Libya Temas Grubu’nundördüncü olağan toplantısına 15 Tem-muz 2011 Cuma günü ev sahipliğiyaptı. Libya halkının katledilmesini,yeraltı ve yerüstü zenginliklerinintalanını ve işbirlikçi-uşak bir iktida-rın kurulmasını amaçlayan kararlaralındı yine.

Emperyalizmin hala devam edensaldırganlığını protesto etmek ve Lib-ya Temas Grubu toplantısı sırasındayapılacak geniş katılımlı eyleme çağ-rı yapmak amacıyla NATO ve FüzeKalkanı Karşıtı Birlik 9 Temmuzgünü saat 17.00'de Taksim TramvayDurağı'nda�eylem yaptı.

70 kişinin katıldığı eylem;� "Em-peryalistler, İşbirlikçi-Uşaklar, Lib-ya'dan, Suriye'den Elinizi Çekin","Kahrolsun Emperyalizm YaşasınMücadelemiz", "Katil ABD İşbirlik-çi AKP" sloganlarıyla başladı.

Yapılan açıklamada; "Libya, al-çakça, fütursuzca emperyalistlercebombalanıyor. Geride kaç kişinin öl-düğüne, kentlerinin nasıl yerle bir ol-duğuna aldırmadan her geçen gündaha fazla sayıda savaş uçağıylabombalanıyor. Katiller bellidir. Baş-ta ABD olmak üzere tüm emperyal-sitler, Libya halkının katilidir!(...)Tüm bu gelişmelere CHP'sinden,MHP'sine ordusuna kadar kimse se-sini çıkarmamakta, onay vermektedir.

Bu utanç başta AKP iktidarı olmaküzere tüm kurumlarıyla devletindir.Bu utanca ortak olmamak, emperya-lizme ve işbirlikçilerine karşı dur-maktan, onlara karşı savaşmaktangeçiyor.” denildi.

Libya Temas Grubu adı altında biraraya gelen emperyalistler ve işbir-likçilerinin 15 Temmuz Cuma günüİstanbul'da yapılacak 4. toplantısınıprotesto eylemine katılım çağrısındabulunulan eylem sloganlar eşliğindesona erdi.

Meclisinde Değil, Devrimdedir 47

Emperyalist Saldırganlığa KarşıDurmaya, Direnmeye Çağırıyoruz!

Başını ABD, Fransa, İngiltere veİtalya'nın çektiği emperyalistler ve on-ların işbirlikçileri-uşakları, süreç içe-risinde NATO’nun Libya işgalineilişkin 29 Mart günü Londra'da ger-çekleştirdikleri Uluslararası LibyaKonferası'nda “Libya Temas Gru-bu” adı altında bir birliktelik oluş-turdular. Bu işgalci koalisyon, ken-dileriyle işbirliğine can atan Kadda-fi muhalifi isyancı güçlere başta parave silah olmak üzere geniş çaplı yar-dım yapma kararı alırken, işgalinçok yönlü koordinasyonunu da sağ-lama görevi üstlendi.

AKP hükümeti eliyle emperyalistsaldırganlığa aktif taşeronluk etmekiçin her türlü adımı atan oligarşi,şimdi de Libya Temas Grubu top-lantısının dördüncüsüne ev sahipliğiyapıyor. 15 Temmuz günü İstan-bul'da Çırağan Sarayı'nda gerçekleş-tirilen toplantıya, NATO, BM, AB,Arap Birliği, Afrika Birliği temsilci-leri ile ABD, Fransa, İngiltere, Al-manya, İtalya, BAE, Ürdün, Fas,Katar ve Türkiye'den dışişleri ba-

kanları düzeyinde temsilciler katılımgösterecek. Böylece emperyalist hay-dutlar ve işbirlikçileri-uşakları, birkezdaha emekçi halklara dönük saldırı veyıkım planlarını masaya yatıracaklar.

15 Temmuz Cuma günü Beşiktaşİskele Meydanı'nda Libya TemasGrubu toplantısı protesto edildi. Saat12.30 da toplanan kitle "Libya Hal-kına Dönük Emperyalist Saldırıya Son- Libya Temas Grubu ÜlkemizdenDefol " pankartı arkasında ellerindeflamalarıyla "Yaşasın Halkların Kar-deşliği, Kahrolsun Emperyalizm Ya-şasın Mücadelemiz, Yaşasın İşçilerinBirliği Halkların Kardeşliği, KatilABD İşbirlikçi AKP, EmperyalizmYenilecek Direnen Halklar Kazana-cak, Emperyalist, İşbirlikçi Uşaklar,Libya'dan, Suriye'den Elinizi Çekin,Emperyalistler İşbirlikçiler 6. Filo'yuUnutmayın" sloganlarını atarak Çı-rağan Sarayı 'na doğru yürüyüşe ge-çerken kitle polisin müdahalesiylekarşılaştılar. Bunun üzerine Cumhu-riyet Anıtı'nın önünde basın açıkla-masının yapılması kararı alındı. Oku-

nan basın açıklamasında "Emperya-list-kapitalist sistemde tek bildiğidaha fazla sömürü olan egemenler vebu amaçla tüm dünyayı kana bula-yanlar bilsinler ki; karşılarında her za-man ezilen halkların örgütlü gücünübulacaklar. Dünyayı onlara bırakma-yacağız. Dünya, üzerinde emperya-lizmin istediği şekilde at koşturduğubir yer olmayacak! Her işgal ettikle-ri ülkede kabusları biraz daha büyü-yecek! " denildi. Basın açıklaması-nın bitmesinin ardından SODAP'lılaryolu keserek 'Ya Adalet Ya Kıyamet'pankartını açıp bir konuşma yaptılar, ardından Burger King ve StarbucksCoffee 'yi taşladılar. İnisiyatifin mü-dahalesi ile eylemleri sona erdirildi.

Libya halkına dönük emperyalist saldırıya son! "Libya Temas Grubu" ülkemizden defol!

Page 48: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

48

Yürüyüş

Sayı: 277

Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

Akit gazetesi ve Haber3 internet sitesi, 9 Temmuzgünü, “İhanete İmza” manşeti ile komplo amaçlı bir haberyaptılar. Yener Dönmez-Ankara imzası ile yapılan polis kay-naklı haberle, Antalya Özgürlükler Derneği, Dernek BaşkanıMehmet Ali Uğurlu, Dernek yöneticisi Muhammet Demir,Antalya Büyük Şehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydınve CHP milletvekili sanatçı Tolga Çandar hedef alındı.

Haberde, geçtiğimiz Haziran ayında yapılan AbdalMusa şenliklerinde, Mehmet Ali Uğurlu’nun serbest bı-rakılması için açılan imza standında, Antalya BüyükşehirBaşkanı Mustafa Akaydın ve CHP milletvekili-sanatçı Tol-ga Çandar’ın konuya duyarlılık gösterip imza atmaları “İha-nete İmza” başlığıyla verildi.

Antalya Özgürlükler Derneği, 10 Temmuz günü saat14.00’te, Attalos Meydanı’nda basın açıklaması yaparak,polis kaynaklı bu haberi protesto etti. Açıklamada, “Akitgazetesi, Fettullah Gülen’in komplocu polisinden aldığıbilgilerle, 7.5 aydır bir tutuklu olan Mehmet Ali Uğurlu’yu,daha hiç mahkemeye çıkmadan, şeriat mahkemesinde hük-münü vererek, DHKP-C üyesi ilan etti. Yine aynı haber-de dernek yönetim kurulu üyemiz Muhammet Demir ör-

gütün Manavgat sorumlusu olarak gösterildi. Yine aynıhaberde, Derneğimiz “Özgürlükler Derneği” DHKP-C ile bağlantılandırıldı. Madem öyle isek, biz 7.5 ay-dır bu konuda Antalya’nın göbeğinde imza masası açı-yoruz. Derneğimizin adresi bellidir. Dernekler masa-sına kayıtlıdır. Neden müdahale etmediniz? Devrim-cileri, devrimci-demokrat kurumları komplolarla,yalanlarla tutuklatmak, basmak sizin ahlakınız, ada-letiniz.” denildi.

Mehmet Ali Uğurlu’nun yine AKP’nin polisi ta-rafından buna benzer komplo ile tutuklandığını söy-leyen Muhammet Demir, “7.5 aydır bu dosyanın üze-rinde gizlilik kararı var ve avukatlar bile dosyayı gö-rememişken, şeriatçı Akit gazetesinin muhabiri YenerDönmez hükmü veriyor.” dedi.

Açıklama şöyle bitirildi: “AKP’nin polisinin ve Akitgazetesinin asıl olarak rahatsız olduğu, derneğimizinve insanlarımızın vatanımızın emperyalistlere peşkeşçekilmesine karşı mücadele eden devrimci ve de-mokratlardan oluşmasıdır. Derneğimiz ve üyelerimiziçin vatanımızın bağımsızlığı, halkımızın özgürlüğüve değerlerimiz her şeyin üstündedir. AKP iktidarınınve Akit gibi şeriatçıların tahammül edemediği de bu-dur. Biz bu derneğin üyeleri olarak, derneğimize, baş-kanımız Mehmet Ali Uğurlu’ya ve Muhammet De-mir’e sahip çıkıyoruz. Bu vatan bağımsız olup, hal-kımız özgürleşip adalet yerini buluncaya kadar mü-cadele etmeye devam edeceğiz. Akit gazetesininkomplosunu boşa çıkaracağız!”

Eylem sırasında, “Komploları Boşa Çıkartacağız,Komplocu Akit Gazetesi, Faşizmin Borazanı Akit Gaze-tesi, Mehmet Ali Uğurlu’ya Özgürlük, Kahrolsun FaşizmYaşasın Mücadelemiz” sloganları atıldı. Ayrıca basın açık-lamasında “Komplocu Akit Gazetesi, Akit Gazetesi KimeHizmet Ediyor, Mehmet Ali Uğurlu’ya Özgürlük, Vata-nını ve Halkını Sevdiği İçin Tutuklandı Serbest Bırakıl-masını İstiyoruz, Düşüncelerimiz ve Özgürlüğümüz İçinMücadele Ediyoruz, Komploları Provokasyonları Boşa Çı-kartacağız” dövizleri taşındı. Eyleme DHF ve Antalya PirSultan Derneği de destek verdi.

Tolga Çandar ise, 10 Temmuz 2011 tarihinde, de-mokrat ve halk ozanı kimliğinden uzak, sanki kendisi kan-dırılarak imzası alınmış gibi bir açıklama yapmıştır.Çandar, komplocu Akit gazetesinin ve AKP’nin polisinin,Antalya Özgürlükler Derneği, Mehmet Ali Uğurlu ve Mu-hammet Demir ile ilgili yalanına inanarak, attığı imzanın“çevre düzenlenmesi ile ilgili bir imza” olduğunu söyle-miştir. Henüz yeni bir milletvekili olan Çandar bu tavrı ileAKP’nin aydınlar üzerinde yarattığı baskıya karşı dire-nememiş, aydın tavrını koruyamamış, attığı bir imzanınbile arkasında duramamıştır.

AKİT GAZETESİ VE HABER3 KOMPLO PEŞİNDE!KOMPLOLARI BOŞA ÇIKARACAĞIZ!

17 Temmuz2011

Page 49: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Meclisinde Değil, Devrimdedir

17 Temmuz2011

49

Yürüyüş

Sayı: 277

TAYAD’lılar Sormaya Devam Ediyor: “Hapishanelerde Tecrit Can Alıyor. Siz Neredesiniz?”

Okmeydanı’nda, Sibel Yalçın Parkı’nın girişine Şişli Be-lediyesi tarafından iki adet reklam panosu kuruldu. HalkCepheliler, tekellerin reklamları için açılan bu panoları, şe-hitlerinin ve tutsaklarının büyük boy afişleriyle donattılar.

Halk Cepheliler, semtlerinde tutuklanan arkadaşları-nı sahiplenmek, tutuklama terörünü protesto etmek ve tu-tuklamaların devrimcileri yıldıramayacağını, mücadele-lerini engelleyemeyeceğini göstermek için, tutuklanan dev-rimcilerin resimlerinin olduğu “Keyfi Tutuklama ZulmüneSon! Tutuklananlar Serbest Bırakılsın!” yazılı büyük boyafişi Sibel Yalçın Parkı’nın girişindeki panolardan birineastılar. Yanındaki diğer panoya da, parka ismini veren şe-hidimiz Sibel Yalçın’ın resminin de olduğu, “Sibel Yal-çın Parkı” yazılı büyük boy afiş asıldı.

Cepheliler, düzenin her aracını devrimin aracı halinedönüştürmeyi bilirler.

Sivas’ta Katledilen33 Can, İzmir’in DoğançayMahallesi’nde Anıldı!

İzmir’in Doğançay Mahallesi’nde 5 Temmuz 2011 ta-rihinde saat 21.00’de, Doğançay Yardımlaşma ve Daya-nışma Derneği tarafından Sivas’ta katledilenler içinanma düzenlendi. Anmada, “Sivas Katliamını Unutma-dık, Aleviz Haklıyız Kazanacağız” pankartları ile katli-amları ve şehitleri anlatan pankartlar açıldı.

Sivas’ta katledilen 33 şehit için saygı duruşuyla baş-layan anma programında, dernek adına konuşma yapıl-dı. Konuşmada, “16. Yüzyıl'da Pir Sultan Abdal'ı asan ve20. Yüzyıl'da Sivas Madımak Oteli'nde 33 canımızı ya-kanlar aydınlıktan korkan karanlığın efendileridir... Kat-liamcılardan gün gelecek hesap soracağız. Katliamları unut-mak yeni katliamların yaşanması demektir.” denildi.

Konuşmada ayrıca halka seslenilerek, Sivas katliamınınsorumlusunun devlet olduğu ve bu yüzden de katillerdenhesap sormayacağı anlatıldı. Konuşmanın ardından Ya-manlar Cemevi Semah Ekibi semah döndü.

Hazırlanan ortak sofrada pilav yenilmesinin ardından,şiirler okundu ve son olarak Grup Günışığı sahneye çı-karak türkü ve marşlar söyledi. 250 kişinin katıldığı anmasaat 23.20’de sona erdi.

Park da, ReklamPanoları da Bizimdir

TAYAD'lı Aileler, 9 Temmuz Cumartesi günü16.00-18.00 saatleri arasında Taksim GalatasarayLisesi önünde "Hapishanelerde Tecrit ve İşkenceSürüyor. Sohbet Hakkı Uygulansın!" pankartıaçarak tecritin kaldırılması için imza topladılar. Tec-rit işkencesini anlatan TAYAD'lılar, büyük bedel-lerle kazandığımız haklarımıza sahip çıkma ve on-ları koruma çağrısında bulundular.

Eylemde ayrıca, “Hapishanelerde Tecrit Can Alı-yor. Siz Neredesiniz?” yazılı bildiriler dağıtıldı.

Tokat’ta ‘suçlu kimliği’ dayatmasıErcan Yıldız (Tokat T Tipi Kapalı Hapis-

hanesi, 5 Haziran 2011)“Dışarının yansıması 'içeriye'de oluyor elbette.

3 Haziran Cuma günü adıma koli geldiğini söyle-diler. Her zamanki gibi çıkıp teslim alacaktım amabu kez yeni bir dayatmayla koliyi almam engellendi.

Burada tutuklu-hü-kümlü kimliği denen bir"suçlu kimliği" dağıttılar.Koliyi teslim almak içinkimliği yanımızda taşıma-mız ve göstermemiz gere-kiyormuş. 1 yıldır 10 kezkoli teslim aldık ve kimli-ğim konusunda hiç birşüpheleri yok. Hepsi, adımı soyadımı biliyor amayine de “illa kimlik taşıyacaksın, göstereceksin”diye dayatmada bulunuluyor.

"Biz yaptık oldu. Uyacaksınız!" diyerek, zor-la suçlu kimliğini takmamız isteniyor. Bu dayat-manın mantığı, amacı bellidir. Ve kabul edilemez.Her zamanki gibi zulüm için kafa yoruyorlar amaonların dayatmalarının irademiz karşısında hiçbirhükmü yoktur.”

Page 50: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

50 Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

Bu yıl çeteleşmeye, yozlaşmaya,çürümeye karşı kardeşliği, gelenek-leri, birlikteliği büyütmek için dü-zenlenen 9. Halk Sofrası Pikniği, 10Temmuz Pazar günü, İngiltere’ninKent bölgesinde Manor Park’ta ya-pıldı.

Anadolu Halk Kültür Merkezi(AHKM) bünyesinde çalışmalarınıyürüten Anadolu Gençliği’nin örgüt-lediği piknik, bireyselliğe karşı bir-likteliği, bencilliğe karşı paylaşımı,düzenin yoz kültürüne karşı halkkültürünü yaymak bilinciyle aileleri,gençleri ve çocukları buluşturdu.

Sabah 08.00’de AHKM önünde

toplanan 3 otobüs ve arabalarlapiknik alanına gidildi. 1 saat 20 da-kika süren yol boyunca Grup Yo-rum’dan marşlar ve halk türkülerisöylenerek coşkulu bir yolculuk ya-pıldı.

Piknik alanına varıldığındakahvaltı hazırdı. Hep birlikte yapı-lan kahvaltıdan sonra insanlarımı-zın kimi geziye çıktı, kimi de soh-

bet ederken bir yandan da davul-zur-na eşliğinde halaya durdular.

Öğle yemeğinden önce yapılanprogram saygı duruşuyla başladı.Halk Cephesi, Anadolu Gençlik veAHKM’yi temsilen kısa birer ko-nuşma yapıldı.

Devrim şehitlerimiz için saygıduruşundan sonra, Halk Cephesi tem-silcisi konuşma yaparak şunları söy-ledi: “Yine bir aradayız, yine sofra-mızı, ekmeğimizi birlikte paylaşaca-ğız. Bu yıl dokuzuncusunda buluştu-ğumuz pikniğimizin, gençlerimizinemeği ile gerçekleştiğini bilmenizi is-tiyoruz. Bu pikniğimizi; bizleri kar-deşçe ortak soframızı paylaşmamızısağlayan, bizleri bir araya getiren, de-ğerlerimizi yaratan şehitlerimize adı-

yoruz.”

12 Temmuz şehitlerinin ve Sivaskatliamında ölen 33 canın anıldığı pik-nikte, toplu mezara gömülen Ali Yıl-dız’ı oradan çıkartma kararlılığı vur-gulandı. Konuşma, “Yine birken iki,ikiyken dört,�yüzler, binler olarak, zul-mün karşına dikilmeye devam etme-liyiz. Herkesin bu onurlu mücadele-ye omuz vermesini ve bu zaferde be-nim de payım var demesini istiyoruz.”denilerek bitirildi.

Anadolu Gençliği’nin de, yoz-laşmaya karşı mücadelenin öneminianlattığı bir konuşma yaptığı piknik-te, AHKM Çocuk Korosu marşlarsöyledi. Anadolu Gençliği’nin çalış-malarına yeni başlayan müzik grubuda piknikte sahne aldı. Yemektensonra bir yandan davul-zurna eşli-ğinde halaylar çekilirken, diğer yan-dan eğlenceli oyunlar oynandı veyarışmalar yapıldı. Piknik alanınakurulan kitap ve takı standına da ilgivardı.

Yaklaşık 400 kişinin katıldığı halksofrası pikniği, paylaşımın, örgütlü-lüğün, birlikteliğin coşkusuyla akşamsaat 20.00’de sona erdi.

Hollanda’nın Beverwijk şehrindeyaşamını sürdüren, Erzincan’a bağ-lı Molla köyünden olan 22 yaşında-ki İhsan Gürz, 2 Temmuz 2011’de, birkafeteryada kavga ettiği gerekçe-siyle polisler tarafından gözaltınaalınmak istendi. Polise direnen İhsan,dövülerek, elleri ve ayakları kelep-çelenerek zorla gözaltına alındı.

Canlı bir şekilde gözaltına alınanİhsan, sabaha karşı ölmüştü. Polis,“yolda gelirken öldü” yalanını söy-ledi. İhsan’ın cesedini 3 ayrı hasta-neye götürdüler ama hastaneler po-

lisin istediği raporu vermeyerek, bu“vaka”yı hastanelerine kabul etme-yeceklerini söylediler. Yoğun ara-malar sonucunda ailesi, İhsan’ı morg-ta buldu. Polis tarafından sağ olarakgözaltına alınan oğullarının, kafa-sında ve çene kemiğinde kırıklar,göğüs kafesinde ve vücudunun de-ğişik yerlerinde cop ve darp izlerivardı.

Anadolu Gençliği, İhsan’ın öl-dürülmesiyle ilgili bir bildiri hazır-layarak, Hollanda’da dağıttı. Halkayaşanan gerçekleri anlatan Anadolu

Gençliği, halkın yoğun ilgisiyle kar-şılaştı. İhsan’ın katledildiği karakol-da, 20 yıl önce Aksaraylı bir gencin,2 yıl önce ise Emirdağlı bir gencinkatledildiğini anlatan halk, birlikolalım diyerek tepkilerini dile getir-di. Anadolu Gençliği’ni de yürüt-tükleri çalışmadan dolayı destekledi,Anadolu Gençliği, halkla olan soh-betlerinde dayanışmanın ve örgüt-lenmenin önemini anlattı.

Hollanda Anadolu Gençliği İhsan Gürz İçin Bildiri Dağıttı

İngiltere’de Anadolu Halk Sofrası

Pikniği’nin 9’uncusu Yapıldı

Av ru pa’da

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Page 51: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

Meclisinde Değil, Devrimdedir 51

“Avrupa’nın göbeğinde” diyebaşlayan cümleler genellikle olum-suz bir olayla biter. Çünkü şaşkınlıkifade eden bu söz, Avrupa’nın gö-beğinde görülemeyecek, duyulama-yacak, yaşanamayacak bir olayınolduğunu söylemektedir bize. Bun-lardan bazıları şöyle mesela:

“Avrupa'nın göbeğinde dev işsizordusu”

“Avrupa'nın göbeğinde ırkçılık”

“Avrupa'nın göbeğinde kızamıkkorkusu”

“Avrupa'nın göbeğinde kölelik”

“Avrupa'nın göbeğinde Roman-lar'ı kısırlaştırıyorlar.”

Bu başlıkları çoğaltmak mümkün.Bu ifadenin içinde, Avrupa’nın “me-deniyetin, demokrasinin merkezi”olduğu, yaşanan kötü şeylerin ise is-tisna olduğu, Avrupa’ya yakışmadı-ğı düşüncesi gizlidir.

Oysa gerçekte, çoğunlukla em-

peryalist ülkelerin bulunduğu Avru-pa, zulüm ve işkencenin mimarları-dırlar. G-8 olarak anılan zengin em-peryalist ülkeler içinde yer alan İn-giltere, Fransa, İtalya ve Almanya,Avrupa ülkeleridir. G-8 listesindeyer almanın anlamı da dünya ezilenhalkları için açıktır: Sömürü, katliam,işkence, açlık, yoksulluk, yozluk,ırkçılık, şiddet, tecrit...

Yüzyıldır sömüren, ülkeleri sö-mürgeleştiren, paylaşım savaşlarınıçıkaran, halkları bölüp parçalayarakbirbirine düşüren, pazarları ve ham-madde kaynaklarını ele geçirmekiçin ülkeleri işgal eden, milyonlarınkanına giren onlardır.

1. Paylaşım Savaşı’nda 8 milyon345 bini asker, 10 milyonu sivil 18milyon 345 bin insan öldü. 20 mil-yon insan yaralandı. Savaşın yarat-tığı açlığı, sefaleti, tahrip edilen şe-hirleri de unutmuyoruz.

2. Paylaşım Savaşı’nda ise Av-rupa’dan Afrika’ya kadar 50 milyoninsanın ölümüne sebep oldu Avrupaemperyalizmi.

Hala da katliamcılığa devam edi-yorlar. Son olarak Libya’yı bomba-layanlar kimlerdi?.. Irak’ta Amerikanemperyalizmine destek verenler kim-di?

Almanya’da yaşayan Türkiyeli-lerin evlerini yakan hangi ideolojidir?

Çingeneleri yurtdışı eden “de-mokrasinin beşiği” Fransa değil mi?

Türkiye’ye silah satışında enönde gelen ülke Almanya değil mi?

“Avrupa” faşizmin tam da göbe-ğidir. “Avrupa’nın göbeğinde...” diyebaşlayan şaşkınlık cümlelerini kuranAvrupa hayranları ise, bu gerçekle-ri görmezden gelirler. “Batı mede-niyettir, özgürlüktür, eşitliktir...”yalanını yayarlar.

Biz bunun böyle olmadığını çokiyi biliyoruz. Bunun için Avrupa’nıngöbeğinde tutsaklarımızı sahiplen-meye devam ediyoruz. Bunun içinyozlaşmaya karşı mücadele ediyoruz.Bunun için halkların enternasyona-list dayanışmasından yanayız.

“Avrupa’nın Göbeğinde”

ABD’nin Californiya Eyaleti’ndebulunan Pelican Bay Devlet Hapis-hanesi’ndeki tutsaklar 1 Temmuz2011 tarihinden beri süresiz açlıkgrevi yapıyorlar. Eylem, hapishane-nin “yüksek güvenlikli” bölümündetutulan tutsakların öncülüğünde ya-pılıyor. Eylemin amacı; insanlık dışıkoşulları protesto etmek.

Pelican Bay Devlet Hapishane-si’nde başlatılan süresiz açlık grevi ey-lemi, 13 hapishanede toplam 6 bin 600tutsağın katılımıyla sürüyor. Tutsak-ların talepleri şöyle:

“- Toplu cezalara son

- İşbirlikçilik dayatmalarına son

- Uzun süreli tecrite son (Bazı tut-saklar 30 yıldır tecritte tutulmaktadır.)

- Yeterli beslenme sağlanmalıdır

- Haftada bir telefonla görüşme

hakkı

- Eşofman ve kalın giysiler ala-bilmek...”

Greve katılan tutsakların sayısınınher geçen gün artıyor olmasına rağ-men, hapishane idaresi hâlâ tutsaklarlagörüşmeyi reddediyor. Ama direniş dedevam ediyor. Tutsakların talepleri-nin kabul edilmesi için başlatılmış birde imza kampanyası var.

Uluslararası Tecritle MücadelePlatformu (UTMP), Amerikan ha-pishanelerinde açlık grevi yapan tut-saklara gönderilmek üzere bir mektuphazırladı. ABD'deki Jericho Move-ment üzerinden tutsaklara ulaştırıla-cak mektupta, tutsaklara seslenilerek“...Ve sizler, şimdi�tüm dünyadaki tut-saklara umut verebilecek bir başka ör-neği yaratmanın�arifesindesiniz. Buinsanlık�mücadelesinde�yanınızda ol-

duğumuzu belirtiyor ve tüm dünyayıçabalarınızdan haberdar etmek içingüçlerimizi kullanmaktan gurur du-yuyoruz.” denildi.

ABD’DE 6600 TUTSAK AÇLIK GREVİ YAPIYOR

SavaşanKelimeler

17 Temmuz2011

Yürüyüş

Sayı: 277

Page 52: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

“Bizim Çocuklarımız”yazı dizisinde bu haftadüğünlerimizi yazacak-tık. Avrupa’daki gençliği-mizin en mutlu olduğuyerlerdir düğünler deyipbaşlayacaktık. Ama mut-lu anımızı anlatamadık.Çünkü Hollanda’da birgüzel çocuğumuzu dahakatlettiler.

İHSAN GÜRZ, 4Temmuz Cumartesi günübir büfeye patates kızartması almayagitti. Patates hazır olana kadar tuvale-te gitmek istedi. Üst kattaki tuvaletikullanmak isteyen İhsan’a, büfe sahi-bi, alt kattaki tuvaleti kullanmasını söy-ledi. Tuvalet yüzünden küçük bir tar-tışma yaşayan İhsan sandalyeye tekmeattı. Bunun üzerine büfe sahibi polis ça-ğırdı. Polisin gözaltına almasına direndioğlumuz. “Neden” dedi ama onlarca-sı üzerine çullanarak döve döve aldı-lar gözaltına. 12 saat sonra konulduğukarakolda ölü bulundu. Polis İhsan’ınkalbinin durduğunu açıkladı.

SANDALYEYİ TEKMELEME-NİN CEZASI ÖLÜM!

İhsan hakkını aramak için katıldığıbir eylemde gözaltına alınsaydı ne ya-parlardı acaba? DERİSİNİ Mİ YÜ-ZECEKLERDİ!

Hollanda polisi katildir!

Tek bir kişiye karşı bir devlet. Po-lis demek, devlet demektir. Tek bir ki-şiye karşı onlarca polis. Güçlerinigöstermişler İhsan’ın üzerinde. Kara-kolda kaç kişi dövdünüz bilmiyoruz!

Bravo! Zafer mi kazandınız? O ka-dar aciz bir durumdasınız ki! Tek birkişiye karşı onlarca kişi. Sizin ahlakı-nız budur işte. Korkaksınız aslında!Niye direnmiş İhsan? Kuzu kuzu git-se miydi? Ne suçu işlemiş İhsan?SUÇU NE? Suçlu dahi olsa kafasınavurup öldürmek midir cezası? Dövedöve öldürdünüz! Hollanda polisininilk vukuatı değildir bu. Daha önce degöçmen çocuklarını öldürdünüz!

Avrupa’da neredeyse her haftaböyle haberler okuyoruz artık, genç-lerimiz sokak ortalarında öldüresiyedövülüyor, diri diri yakılmak isteni-yor. İhsan eğer uyuşturucu kullanır-

ken görülseydi, polis tarafından başısıvazlanırdı.

Hollanda’nın sokaklarında yürür-ken, kokain, esrar kokularını alırsınız.Uyuşturucu kullanma yaşı 12’yedüşmüştür. Uyuşturucu yasal olarakkafelerde satılır. Bir devlet düşününki, kendi halkını kendi eliyle zehir-liyor.

Neden yapıyor bunu Hollanda? İs-tiyor ki beyinleri uyuşsun, istiyor kikimse ona karşı çıkmasın! Sürü gibi yö-netebileyim, biraz para verip sustura-yım halkı diye düşünüyor. Ama kim-se sormasın bu paralar nereden geliyor,biz ülke olarak neden bu kadar zengi-niz diye. Hollanda’nın fabrikaları yok-tur. Yeraltı zenginlikleri yoktur. Peki na-sıl ve nereden geliyor bu paralar?

Uyuşturucu ile anılan bir ülkedirHollanda.

UYUŞTURUCU KULLANMAÖZGÜRLÜĞÜ OLAN AMA SAN-DALYEYE TEKME ATMA HAKKIOLMAYAN ÜLKE!

Siz kendi halkınızı bencil, kültüreldeğerleri olmayan insanlar haline ge-tirmişsiniz. Türkiyeli’leri de bu hale ge-tirmek istiyorsunuz. Vatanına, gele-neklerine, kültürüne yabancılaşmışbir Türkiyeli gençlik istiyorsunuz.Ama bunu başaramayacaksınız.

Evet bugün kendi ana dilimizidoğru düzgün konuşamayacak halegeldik ama konuşacağız. Sizin bencilkültürünüzü asla benimsemeyeceğiz.Vatanımızı hep seveceğiz, vatanı-mızdaki olan herşey bizi ilgilendir-meye devam edecek.

Evet, Avrupa’da gün geçmiyor kiırkçı bir saldırı olmasın. Daha geçenyıl Almanya polisi İhsan gibi bir

gencimizi karakoldaöldürmüştü. Ailesiinanmadı ölüm sebe-bine ve Türkiye’deotopsi yaptırmak iste-di. Otopside beynininolmadığı görüldü. Al-man polisi beynini al-mış ve beyni olma-dan göndermişti ce-sedi. Neden? Gerçek-ler ortaya çıkmasındiye tabii ki. Doğrudüzgün tek bir ses çık-

madı bu ölümün örtbas edilmesiyle il-gili. Kimse ceza almadı. Onlar kat-letmeye devam ediyor.

İhsan’a ÖLÜM RAPORU VE-RECEK HASTANE BULUNAMA-DI Hollanda’da. Hani çok demokra-tik bir ülkeydiniz? Hastanelerinizinödü kopuyor.

Artık bu böyle gitmemeli! Dahabaşka İhsanlar’ın ölmesini istemi-yorsak, mücadele etmeliyiz. Yarınevinizin yakılmayacağının garantisiyok. Ya da polisin çocuğunuzu öl-dürmeyeceğinin de… İhsan artık bü-tün Türkiyeliler’in çocuğu, kardeşi ol-malı. Onun katillerinin cezalandırıl-ması için mücadele etmeliyiz.

Bugün İhsan’ın annesi ağlıyor,yarın bir başkasının ki ağlayacak. Bu-nun da üstünün kapatılıp gitmesineizin vermeyelim. Elimizden ne geli-yorsa yapalım. Yürüyüşler düzenle-yelim, Adalet Bakanlığı’na faks çe-kelim, telefon edelim, hesap soralım.İhsan’ın öldürüldüğü karakola pro-testo mailleri gönderelim.

Anadolu Gençlik sahiplendi İh-san’ı. Çünkü onlardan biriydi İhsan.Onun katilleri ellerini kollarını salla-yarak gezemezler dedi ve protesto ey-lemleri düzenledi.

Bu sefer susmayalım. Çocukları-mızı bu kadar rahat öldürüp, bir çöptorbası gibi atamamalılar bir kenara.

İhsan’ın ailesine Yürüyüş Dergisiolarak başsağlığı diliyoruz. Onlarınçocukları bizim çocuğumuzdur. Amasakın vazgeçmeyin. Onun gözleri si-zin üzerinizde, birlik olup bunu ba-şabiliriz. Türkiye gibi bir ülkede ba-şardık biz bunu. AMA İLK ÖNCESİZ VAZGEÇMEYİN.

AVRUPA’dakiBİZ

BRAVO! BÜYÜK BİR ZAFERKAZANDINIZ! ..TEK BİR KİŞİYE

KARŞI ONLARCA POLİS, KATLETTİNİZ İHSAN’I.

HOLLANDA POLİSİ KATİLDİR!

52

Yürüyüş

17 Temmuz2011

Sayı: 277

Halkın Kurtuluşu Oligarşinin

Page 53: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

değinmelerdeğinmeleryeni

Çizgiyle

“Hocam Caiz M i?”Aziz Yıldırım, İstanbul Büyükşehir Bele-

diyespor’un futbolcusu İbrahim Akın’a, Fe-nerbahçe-İstanbul Büyükşehir Belediyespormaçında gol atmasın diye rüşvet teklif etmiş.100 bin dolar teklif edilen Akın, meslek ahla-kını satmak için sebep aramaya başlamış.

Kılıfını nasıl uyduracak? Hocanın birine te-lefon açmış, “Hocam bir şey sormam lazım.Şimdi hafta sonu Fener’le maçımız var ya, de-mişler ki İbo gol atmasın; 100 bin dolar paraverelim..” demiş.

Hoca da “Caizdir, sakıncası yoktur...” diyebuyurmuş.

Hoca efendinin buyruğunu alan Akın, rüş-veti isterim ama Dolar olarak değil Euro ola-rak demiş. Rüşvetin bir kısmı ile de kumar bor-cunu ödemiş.

Kulüp başkanından, futbolcusuna... Balık baş-tan kokmuş...

Ç ocuklara Ders miVeriyorsun? Al Sana CezaCeren Candemir isimli öğretmen, tatil için

gittiği Fethiye Kayaköy Sanat Kampı'nda, 20öğrenciye ders verir. Öğrenciler, “sayıları ye-tersiz olduğu” gerekçesiyle kapatılan okulla-rına gidemedikleri için eğitimleri yarım kal-mıştır. Çocukların derslerinden geri kaldığınıöğrenen Candemir, kampın bahçesindeki birköşeyi, kapatılan okuldan getirttiği sıralarla sı-nıfa dönüştürüp, ders vermeye başlar.

Bunu duyan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü,Ceren Candemir, Kayaköy muhtarı ve sanatkampının işletme sahibi hakkında, Anaya-sa'nın eğitim öğretim hakkını düzenleyen 42.maddesini ihlal etmek suçundan Fethiye Cum-huriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bu-lunur.

Milli Eğitim Müdürlüğü, görülmemiş birHIZLA duruma müdahale etmiş! “20 çocukokulsuz kalabilir ama sen asla ders veremez-sin!” demiş.

Haklılar tabii(!) Anayasa diyorsa uymak lâ-zım(!)

E peki sormak da lâzım:

Şifreli sınavlarla kaç çocuğun hakkını ye-diniz?.. Kaç çocuk öğretmen yüzü görmedenokul bitiriyor?

Kaç çocuk yoksulluktan dolayı okula gi-demiyor?.. Kaç çocuk sayıları yetmediği içinokulsuz kalıyor? Ceren öğretmene gücünüz ye-tiyor da, bunlar yaşanırken NEREDEYDİNİZ?

Milletvekillerinden Ko¨s¸eyiDo¨nmeler

Aylık iş ve ekonomi dergisi CNBC-e Business, 12Haziran seçimleri öncesinde milletvekili maaşındanzengin olan milletvekillerini araştırmış.

En az dört dönem milletvekilliği yapan 34 ismi in-celemişler. Bugüne kadar SADECE MİLLETVEKİLİMAAŞINDAN 1 milyon doların üzerinde para ka-zanan 6 milletvekili varmış.

Halkın parasını yiyerek semiren 6 millvetkelininisimleri ve kazandığı paralar şöyle:

1- Murat Başesgioğlu, MHP, 1 milyon 100 bin Do-lar

2- Ali Er, AKP, 1 milyon 100 bin Dolar

3- Deniz Baykal, CHP, 1 milyon 42 bin Dolar

4- Köksal Toptan, AKP, 1 milyon 28 bin Dolar

5- Salih Kapusuz, AKP, 1 milyon 4 bin Dolar

6- Zeki Ergezen, AKP, 1 milyon 4 bin Dolar

1 milyon dolar sınırını geçememiş olanlar da varmalesef(!) Cemil Çiçek 966 bin 143 Dolar’la 7. sı-rada. Ardından, 966 bin 143 Dolar’la Abdülkadir Aksugeliyor. Yeni Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, seçimsonrasında milletvekili maaşına zam yapılması ge-rektiğini söylemişti. Bir yanda açlıktan ölenler; öte yan-da, oturduğu yerden halkın parasıyla zengin olanlar...Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner...

Bu Yemeklerin SuyuNereden Geliyor?Çorbalar 50 kuruş.

Pilavlar 50 kuruş.

Mantı 2 TL.

Ankara tava, et sote,kuzu şiş 4’er TL.

Köfteler 3 TL.

İç pilavlı piliç dolma 2Lira 50 kuruş.

Kuru fasulye, patlıcanmusakka 1 TL 50’şerkuruş.

Türlü güveç 1 TL.

Cacık 50 kuruş.

Yoğurt 75 kuruş.

Salatalar 50 kuruş.

Tatlılar 1 Lira 50 kuruş.

Ekmek + su kişi başı 50kuruş.

Çay limitsiz, aylık 40TL.

Bu ucuz yemeklerin ne-rede satıldığını merak etti-niz değil mi? Türkiye Bü-yük MİLLET Mecli-si’nde...

Halk açken, Meclis’tetok oturanların burnundanfitil fitil gelecek bunlar,getireceğiz!..

Page 54: AKP, Filistin Halkının Yanında Değildir; İsrail Siyonizmi ...yuruyus-info.org/pdf/pdf/277.pdfHalkın Kurtuluşu Oligarşinin Meclisinde Değil, Devrimdedir! Yeni AKP hükümeti

25 Temmuz1990’da Cenev-re’de eskidenDevrimci Yolcuolan biri tarafın-dan bıçaklanaraköldürüldü.

MehmetTAYANÇ

29 Tem-muz 1980’deİstanbul Sü-leymaniye’degericiler tara-fından katle-dildi.

Salih BADEMCİ

Amerikan 6. Filosu’nu protesto edendevrimci vatansever öğrencilere polisinsaldırısı sırasında polis tarafından İTÜGümüşsuyu öğrenci yurdunun ikinci ka-tından aşağı atıldı. Kaldırıldığı hastane-de 24 Temmuz 1968’de şehit düştü.Vedat

DEMİRCİOĞLU

1996 Ölüm Orucu Şehitleri

Her anı bir eylem olan bir direnişteölümsüzleştiler

Oligarşinin tecrit ve teslim alma poli-tikalarına karşı tüm hapishanelerdedevrimci tutsakların ortaklaşa yürüttü-ğü ölüm orucu, 12 şehit verilerek za-ferle sonuçlandırıldı. Şehitlerden beşi,Cepheli tutsaklardı.

Berdan KERİMGİLLER

1968 yılında Tarsus’ta doğdu. AnkaraÜni. BYYO öğrencisiyken mücadele-ye katıldı.

Değişik alanlarda görevler aldı. 1992Eylülü’nde tutuklandı. Buca, Aydın,Bayrampaşa hapishanelerinde kaldı.Oligarşinin saldırısını en önde göğüs-leyenlerden biri olarak Ölüm Oru-cu’nda şehit düştü.

DHKP-C davasından tut-saktı.

İlginç ÖZKESKİN

1961 İstanbul doğumlu.1977’de mücadeleye katıl-dı. 12 Eylül koşullarındada mücadelesini sürdüren-ler içindeydi. 1987’de tu-tuklandı. 1991 yılında Es-kişehir tabutluğuna götü-rülenler arasındaydı. 4Ocak 1996’da Ümraniyekatliamında yaralandı.Katliamdan sonra getirildi-ği Bayrampaşa Hapisha-nesi’nde Ölüm Orucu di-renişçilerinden biri olarakölümsüzleşti.

DHKP-C davasından tut-saktı.

Müjdat YANAT

1959 İzmir-Urla doğum-luydu. Genç yaşta müca-

deleye atıldı. 1988 yılındaYeni Çözüm dergisi İzmir temsilcisiy-di. 1989’da 1 Ağustos Genelgesi’niprotesto eyleminden tutuklandı. Tahli-ye olduktan kısa bir süre sonra tekrartutsak düştü. Tutsakları teslim almakiçin saldıran oligarşinin karşısına bukez alnı bantlı bir direnişçi olarak çı-karak ölümsüzleşti.

DHKP-C davasından tutsaktı.

Ayçe İdil ERKMEN

1970’de Kırklareli’nde doğdu. İstanbulÜniversitesinde öğrenciyken mücade-leye katıldı. İYÖ-DER’liydi. 1990 yı-lında Ortaköy Kültür Merkezi’nde sa-natsal faaliyetler içinde yer aldı.1994’te gözaltına alınarak tutuklandı.Ayçe İdil dünyanın ilk kadın ÖlümOrucu şehidi olarak ölümsüzleşti.

DHKP-C davasından tutsaktı.

Yemliha KAYA

1968 Maraş-Elbistan doğumluydu.1989’da işportacıların mücadelesineöncülük yaptı. İŞPOR-DER yönetici-siydi. 1993’te yılında Halkın Gücügazetesinde çalışmaya başladı.1994’de gözaltına alınıp tutuklandı.Ölüm Orucu’nun 69. günü ölümsüz-leşti.

DHKP-C davasından tutsaktı.

Aygün UĞUR

Ölüm orucunun 63. gününde 21 Tem-muz’da şehit düştü.

TKP(ML) davasından tutsaktı.

Hüseyin DEMİRCİOĞLU

Ölüm orucunun 67. gününde 25 Tem-muz’da şehit düştü.

MLKP davasından tutsaktı.

Ali AYATA

Ölüm orucunun 67. gününde 25 Tem-muz’da şehit düştü.

TKP(ML) davasından tutsaktı.

Tahsin YILMAZ

Süresiz açlık grevinin 68. gününde 26Temmuz’da şehit düştü.

TİKB davasından tutsaktı.

Hicabi KÜÇÜK

Süresiz açlık grevinin 69. gününde 27Temmuz’da şehit düştü.

TİKB davasından tutsaktı.

Osman AKGÜN

Süresiz açlık grevinin 69. gününde 27Temmuz’da şehit düştü.

TİKB davasından tutsaktı.

Hayati CAN

Ölüm orucunun bitirilişinde hastaneyekaldırılırken şehit düştü.

TKP(ML) davasından tutsaktı.

BerdanKERİMGİLLER

İlginçÖZKESKİN

YemlihaKAYA

AygünUĞUR

MüjdatYANAT

Ayçe İdilERKMEN

AliAYATA

TahsinYILMAZ

HicabiKÜÇÜK

OsmanAKGÜN

HayatiCAN

HüseyinDEMİRCİOĞLU