bu ders notlari, sosyal bİlgİler ders kİtaplari ve web ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve...

52
Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 1 BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ORTAMINDAKĠ BĠLGĠLERDEN DERLENEREK, TAMAMEN ÖĞRENCĠLERĠN YARARLANMASI AMACIYLA HAZIRLANMIġTIR. TĠCARĠ AMAÇLI KULLANILMASI YASAKTIR. ZEKĠ DOĞAN SOSYAL BĠLGĠLER ÖĞRETMENĠ sosyalciniz.wordpress.com

Upload: others

Post on 04-Sep-2019

16 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 1

BU DERS NOTLARI,

SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI

VE WEB ORTAMINDAKĠ BĠLGĠLERDEN DERLENEREK,

TAMAMEN ÖĞRENCĠLERĠN YARARLANMASI AMACIYLA HAZIRLANMIġTIR.

TĠCARĠ AMAÇLI KULLANILMASI YASAKTIR.

ZEKĠ DOĞAN

SOSYAL BĠLGĠLER ÖĞRETMENĠ

sosyalciniz.wordpress.com

Page 2: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 2

ĠÇĠNDEKĠLER

1.ÜNĠTE – SOSYAL BĠLGĠLER ÖĞRENĠYORUM……………………………………………………………………………..3

OLAYLAR KĠMLERĠ NASIL ETKĠLĠYOR………………………………………………………………………………………………..……………….3

OLGU VE GÖRÜġÜ AYIRT EDĠYORUM…………………………………………………………………………………..…………………………..3

BĠLĠMSEL ARAġTIRMA BASAMAKLARI………………………………………………………………………………………………………………3

ÇÖZÜM BULUYORUZ……………………………………………………………….………………………………………………………………………4

BEN ETKĠN BĠR VATANDAġIM….…………………………………………………………….…………………………………………………………4

ATATÜRK VE SOSYAL BĠLĠMLER……………………………………………………………………….……………………………………………….5

2.ÜNĠTE – YERYÜZÜNDE YAġAM……………………………………………………………………………………….…..7

DÜNYA BĠR KAĞIDA NASIL SIĞAR…………………………………………………………………………………………………………………7

COĞRAFĠ KONUM…………………………………………………………………………………………………………………………………….……10

FARKLI YAġAM ġEKĠLLERĠ VE ĠKLĠM……………………………………………………………………………………………………………….12

TÜRKĠYE‟NĠN ĠKLĠMĠ………………………………………………………………….……………………………………………………………………14

GEÇMĠġTEN GÜNÜMÜZE YERLEġME………………………………………………………………………………………………………..…..15

UYGARLIKLARIN BEġĠĞĠ………………..………………………………………………………………………………………………………………16

3.ÜNĠTE-ĠPEK YOLUNDA TÜRKLER……………………………………………………………………………………….19

ANAYURTTAN ANADOLU‟YA………………………………………………………………………………………………………………….…….19

ATLI ASKERLERDEN MODERN TÜRK ORDUSUNA…………………………………………………………………………………………20

ĠPEK YOLU……………………………………………………………………………………………………………………………………………………..21

ĠSLAMĠYETĠN DOĞUġU VE YAYILIġI………………………………………………………………………………………………………………22

ĠLK TÜRK ĠSLAM DEVLETLERĠ…………………………………………………………………………………………………………………………26

KÜLTÜRÜMÜZÜN YAġAYAN DEĞERLERĠ……………………………………………………………………………………………………….29

BOZKIRIN SANATKÂRLARI……………………………………………………………………………………………………………………………29

4.ÜNĠTE – ÜLKEMĠZĠN KAYNAKLARI…………………………………………………………………………………………………………..30

DOĞAL KAYNAKLAR VE EKONOMĠ………………………………………………………………………………………………………………..30

TÜRKĠYEDE TARIM HAYVANCILIK SANAYĠ TĠCARET TURĠZM MADENCĠLĠK……………………………………………………31

VERGĠM BANA DÖNÜYOR……………………………………………………………………………………………………………………………..37

5.ÜNĠTE – ÜLKEMĠZ VE DÜNYA…………………………………………………………………………………………………………….…...39

DÜNYADA NÜFUS VE EKONOMĠK FAALĠYETLER……………………………………………………………………………………….....39

KAYNAKLAR VE ĠHTĠYAÇLAR……………………………………………………………………………………………………………………........40

ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLERĠMĠZ……………………………………………………………………………………………………………………….41

YARDIMLAġMA VE ĠġBĠRLĠĞĠ………………………………………………………………………………………………………………………...42

6.ÜNĠTE – DEMOKRASĠNĠN SERÜVENĠ……………………………………………………………………………………………………….43

DEVLETLER VE YÖNETĠM BĠÇĠMLERĠ……………………………………………………………………………………………………………....43

DEMOKRASĠ TARĠHĠNE YOLCULUK………………………………………………………………………………………………………………..44

TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERĠMĠZ……………………………………………………………………………….……………………………..44

BELGELERĠN DĠLĠ……….. …….…………………………………………………………………………………………………………………………. 46

DÜNDEN BUGÜNE TÜRK KADINI………………………………………………………………………………………………………………….47

7.ÜNĠTE – ELEKTRONĠK YÜZYIL………………………………………………………………………………………………………….…….49

HAYATIN ĠÇĠNDEN………………………………………………………………………………………………………………………………….…...49

GELECEKTEKĠ YAġAM………………………………………………………………………………………………………………………….………..49

SAĞLIK ĠÇĠN DAYANIġMA-EMEĞE SAYGI………………………………………………………………………………………….…..…….51

ORTAK DEĞERLERĠMĠZ……………………………………………………………………………………………………………………………………42

Page 3: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 3

OLAYLAR KĠMLERĠ NASIL ETKĠLĠYOR

OLAY: Meydana gelen ya da ortaya çıkan hal, iĢ veya

duruma olay denir.

YaĢamımız boyunca her gün birçok olaya tanık

oluruz. Bazı olayları televizyon, gazete, dergi,

internet gibi iletiĢim araçlarından öğreniriz. Bazı

olaylar doğrudan bizimle alakalı olup ve ilgimizi

çekerken bazıları da ilgilendirmez.

OLAYLARIN ÖZELLĠKLERĠ

Her olayın birden fazla nedeni olabilir

Her olayın birden fazla olumlu ya da olumsuz

sonucu da olabilir.

Toplumsal olaylar her zaman aynı sonucu doğurmaz.

Her toplumsal olayın farklı sonucu vardır.

Olaylar insanları farklı etkiler. Aynı olaydan birçok

kiĢi farklı Ģekillerde etkilenebilir.

Olaylara sadece insanlar sebep olmaz.

Bir olayın sonucu baĢka bir olayın sebebi olabilir.

Örneğin trafik kazaları; sürücü hataları, yolcu hataları, yol

kusurları ya da araç kusurlarından kaynaklanabilir.

OLGU VE GÖRÜġÜ AYIRT EDĠYORUM

Örnekler:

Türkiye‟nin baĢkenti Ankara‟dır.

Ġstanbul en kalabalık Ģehrimizdir.

Adana‟da Akdeniz iklimi görülür.

Su 100 derecede kaynar.

Örnekler:

En güzel renk mavidir.

Adana Türkiye‟nin en güzel Ģehridir.

Bence pilav en güzel yemektir.

KAVRAM: Bir fikri, bir gerçeği ya da bir nesneyi

soyutlayarak ifade eden terime kavram denir.

Örnekler:

o YeĢil, kırmızı, mavi… bunların hepsini “renk “ olarak

ifade ederiz. Renk bir kavramdır.

o Bir sınıfta bulunan ( Busenaz, Sudenaz, Nisanaz, vs.)

öğrencilerin hepsini birden “öğrenci” olarak ifade

ederiz. Öğrenci bir kavramdır.

GENELLEME: Olgu ve kavramlardan yararlanarak daha

kapsamlı bilgiler elde etmektir.

Örnekler:

Büyük Ģehirlerde nüfus yoğundur.

Karadeniz bölgesinde çok yağmur yağar.

TÜMEVARIM: Parçadan bütüne varmaktır. ( Özelden

genele )

Ülkemizde köyler ilçeleri, ilçeler illeri, iller bölgeleri,

bölgeler de Türkiye'yi meydana getirir.

TÜMDENGELĠM: Bütünden parçaya varmaktır.

( Genelden özele )

Türkiye - Akdeniz Bölgesi - Adana ili – Pozantı ilçesi -

Gökbez köyü

BĠLĠMSEL ARAġTIRMA YAPIYORUM

Bilimsel AraĢtırma: Bilimsel araĢtırma, sistemli bir

Ģekilde veri (bilgi) toplama ve açıklama sürecidir.

BĠLĠMSEL ARAġTIRMA BASAMAKLARI

1- AraĢtırma konusunun ( problemin) belirlenmesi

2- Konu ile ilgili hipotezlerin (varsayımların)

belirlenmesi

3- Kaynak taraması yapma (Bilgi-verilerin

toplanması):

Bilgi toplamak için sözlü kaynaklar ( insanlar), yazılı

kaynaklar ( Kitap, dergi, gazete, internet çıktısı vb. )

ve görsel kaynaklar ( Televizyon programları,

görüntü, resim ve fotoğraflar) kullanılabilir.

Üçüncü basamakta öncelikle seçilen konularla ilgili

kaynak taraması yapılır. Kitaplar, dergiler, gazeteler,

ansiklopediler, internet ve hatta insanlar kaynak

olarak kullanılabilir.

ÇOK BOYUTLULUK: Bir olayın birden çok nedeni ve

sonucu olabilmesine olayların çok boyutluluğu denir.

HĠPOTEZ (VARSAYIM): Doğruluğu henüz deneylerle

kanıtlanmamıĢ ancak araĢtırma sonucunda

kanıtlanacağı sanılan bilgilerdir.

OLGU: Herkes tarafından aynı kabul edilen, kolayca

anlaĢılabilir, kanıtlanabilir ve bilimsel verilere dayanan

bilgidir. Olgu kiĢiden kiĢiye değiĢmez.

GÖRÜġ: KiĢiden kiĢiye değiĢen, insanların kendi

düĢüncelerini yansıtan ve bilimsel verilere

dayanmayan bilgilere görüĢ denir.

SOSYAL BĠLGĠLER 6

ÜNĠTE 1 – SOSYAL BĠLGĠLER ÖĞRENĠYORUM

Page 4: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 4

En çok bilgi kitaplarda bulunur. En çok kitaplar ise

kütüphanelerde bulunur. Kütüphanelerdeki kitaplar,

bulması ve kullanımı kolay olsun diye “Katalog

Sistemi”ne göre gruplandırılmıĢtır.

Kullandığımız kaynakları; kaynak adı, yazarın adı,

yayım tarihi, cilt ve sayfa numarasını da not almalıyız.

Bilgileri yazarken mutlaka yararlandığımız kitapları

ve kaynakları dipnot Ģeklinde belirtmeliyiz.

4- Varsayımların test edilmesi

5- Rapor yazma (Metin oluĢturma)

ÇÖZÜM BULUYORUZ

HAK: Ġnsanların herhangi bir iĢi yapma yetkisine hak

denir. Hukuk düzeninin kiĢilere tanıdığı yetkilerdir.

YaĢama hakkı, eğitim hakkı gibi.

ÖZGÜRLÜK: KiĢinin baĢkasına zarar vermeden dilediği

her Ģeyi yapabilmesine özgürlük denir. DüĢünce

özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü gibi.

SORUMLULUK: KiĢinin, kendine ve baĢkasına karĢı

yerine getirmesi gereken yükümlülükleri zamanında

yerine getirmesine sorumluluk denir.

Bireyler karĢılaĢtıkları sorunların çözümünde hak,

özgürlük ve sorumlulukları göz önünde

bulundurmalı ve buna göre davranmalıdır.

TEMEL HAKLAR VE ÖZGÜRLÜKLER: KiĢinin insanca

yaĢayabilmesi için gerekli olan haklar ve özgürlüklerdir.

Bazı temel haklarımız Ģunlardır:

YaĢama Hakkı: En temel insan hakkıdır. Diğer

hakların kullanılması bu hakkın varlığına bağlıdır.

KiĢi Dokunulmazlığı Hakkı

Konut dokunulmazlığı Hakkı

Eğitim ve Öğrenim Hakkı

Sağlık Hakkı

Din ve vicdan özgürlüğü

DüĢünceyi ifade etme özgürlüğü

Tüketici Hakları: Hakkımızı arayabilmek için

aldığımız ürünün garanti belgesini, fiĢ veya faturasını

mutlaka almalıyız. Tüketici hakları, yasayla koruma

altına alınmıĢtır. Herhangi bir ürün satın alındıktan

itibaren 7 gün içinde hiç bir gerekçe gösterilmeden

geri iade edilebilir.

o Tüketici hakları ihlal edildiğinde,

Belediyelere

Tüketici Hakları Derneğine

Tüketici Hakları Merkezine

Tüketici Mahkemesine

Tüketici Sorunları Ġl/Ġlçe Hakem Heyetine

Reklam Kuruluna baĢvurulabilir.

o Devletin hizmet aksamalarında ise;

Belediyelere,

Muhtarlıklara,

Kaymakamlıklara,

Valiliklere baĢvurulabilir.

Dilekçe Hakkı: Resmi kurumlara istek ve

Ģikâyetlerimizi bu hak ile bildirebiliriz.

Bilgi Edinme Hakkı: Bir kiĢinin bir konu hakkında

bilgi edinmek istemesidir. Her hangi bir kamu

kuruluĢundan istediğimiz konu hakkında bilgi

edinme hakkına sahibiz.

o VatandaĢlık görevlerinden(sorumluluk) bazıları

Ģunlardır:

Seçme ve seçilme hakkı: Hem görev(seçme) hem de

haktır (seçilme).

Kanunlara uymak

Vergi vermek

Askerlik yapmak

BEN ETKĠN BĠR VATANDAġIM

Sosyal Bilimler: Toplumsal olaylar ile insanların sosyal

ve kültürel faaliyetleri konusunda araĢtırma ve inceleme

yapan bilim dalıdır. Sosyal Bilimler hayatın her

alanındadır.

o Sosyal Bilimlere ait bilim dalları: Tarih, Coğrafya,

Psikoloji, Sosyoloji, Ekonomi, Din Bilimleri, Filoloji,

Arkeoloji, Hukuk vb.

Dipnot: Metni yazarken alıntı yaptığımız kısımları

nereden ve kimden aldığımızı gösteren notlardır.

Alıntının yazıldığı sayfaların altına eklenir. Amaç

emek ve bilgi hırsızlığı yapmamaktır. Yazarın adı,

kitabın adı, alıntı yapılan sayfa numarası yazılır.

Kaynakça: Yararlandığımız kaynakların adını

belirtmeye denir. Kitapların son sayfalarında

gösterilir. Yazarın adı, kitabın adı, sayfa sayısı, basım

tarihi ve yeri yazılır.

Normal kurumlara yazılan dilekçeler 30 gün içinde,

TBMM‟ye yazılan dilekçeler 60 gün içinde

cevaplandırılmak zorundadır.

Page 5: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 5

o Sosyal Bilgiler dersini niçin görürüz?

VatandaĢlık görev ve sorumluluklarımızı öğrenmek

Etkin ve sorumlu vatandaĢ olmak

Vatanını ve milletini seven vatandaĢlar olmak

Haklarını bilen vatandaĢlar olmak

Türk kültürünü ve tarihini oluĢturan temel öğe ve

süreçleri bilen vatandaĢlar olmak

o Sosyal Bilgiler Dersi;

VatandaĢlık görevi ve sorumluluklarının

öğrenilmesini sağlar.

Öğrencilerin, Türk milletine, bayrağına ve Türk

ordusuna karĢı sevgi, saygı ve güven duygusunu

artırır.

Atatürk ilke ve inkılâplarının öneminin anlaĢılması ve

bunların korunması bilincinin yerleĢmesini sağlar.

Türkiye Cumhuriyeti'nin dayandığı temel ilkeleri

öğretir.

Türk tarihinin öğretilmesini amaçlar.

Hem ülkemizi hem de dünyayı tanımamızı sağlar.

Demokratik yaĢam kurallarını öğretir.

Beraber yaĢama, sorumluluk alma, yardımlaĢma ve

karar verme duygularını geliĢtirir.

Ġnsanların, birbirlerine karĢı olan hak ve

sorumluluklarını kavramalarını sağlar.

Bilimin ve tekniğin geliĢmesinin insan hayatı

üzerindeki etkilerini öğretir.

ATATÜRK VE SOSYAL BĠLĠMLER

Atatürk, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟ni

çağdaĢ uygarlık seviyesine ulaĢmak için çalıĢmalar

yapmıĢtır. Atatürk, diğer bilim alanlarında olduğu

gibi sosyal bilimler alanında da eğitime ve bu alanda

araĢtırmalar yapacak kurumlar açılmasına öncülük

etmiĢtir.

Bu doğrultuda:

1- Türk Tarih Kurumu’nun Kurulması

Atatürk, Türk milletinin zengin ve köklü bir tarihe

sahip olduğunu söylemiĢ bu amaçla Türk tarihinin

araĢtırılmasına önem vermiĢtir. Türklerin dünya

uygarlığına katkılarının anlatılması için çalıĢmalar

yapmıĢtır.

Bu çalıĢmalardan biride 15 Nisan 1931 de Türk

Tarihi Tetkik Cemiyeti kurulmasıdır. Kurumun adı 3

Ekim 1935‟te Türk Tarih Kurumu olarak

değiĢtirilmiĢtir.

Türk Tarih Kurumu, Türk tarihi ve Türkiye tarihi ilgili

konuları inceleyen ve elde edilen sonuçları her türlü

yolla yaymayı amaçlamıĢtır. Özellikle, Türklerin

Selçuklu ve Osmanlıdan önceki tarihinin

aydınlatılmasında büyük katkıları olmuĢtur.

BELLETEN (1937), BELGELER (1964), HÖYÜK (1991)

TTK‟nin düzenli aralıklarla yayımladığı yayınlardır.

2- Türk Dil Kurumu’nun Kurulması

o Atatürk milli kimliğimizin ve kültürümüzün ancak

milli bir dil ile korunabileceğini inanıyordu.

o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin

arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri

kabul edilmiĢ, okuma yazma bilen sayısı artmıĢtır.

o 1932 yılında da dilimizin güzelliğini ve zenginliğini

ortaya çıkarmak, dünya dilleri arasındaki saygınlığını

arttırmak ve yabancı dillerin etkisinden kurtarmak

amacıyla Türk Dil Kurumu kurulmuĢtur.

3- Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin (DTCF)

Kurulması:

Türkiye‟de sosyal bilimlerin geliĢmesini sağlamak

ve bu alanda nitelikli eleman yetiĢtirmek

amacıyla Ankara’da 1936 yılında kurulmuĢtur.

Ġsmini bizzat Atatürk koymuĢtur. Birçok bilim dalında

eğitim vermiĢtir. Özellikle arkeoloji bölümü

Anadolu‟da kazılar yapmıĢtır. DTCF, 1945 yılında

Ankara Üniversitesine bağlanmıĢtır.

ATATÜRK’ÜN SOSYAL BĠLĠMLERĠN GELĠġMESĠ

ĠÇĠN YAPTIĞI DĠĞER ÇALIġMALAR

1- 1932 yılında Halkevleri kurulmuĢtur. Yurdun pek

çok yerine yayılan Halkevlerinde halka okuma yazma

öğretilmiĢ, dilin TürkçeleĢtirilmesi sağlanmıĢ, tarih bilinci

yerleĢtirilmiĢ, milli ve manevi değerler topluma

kazandırılmıĢtır.

2- Anadolu‟nun eski dönemlerinin aydınlatılması için

arkeolojik kazılar desteklenmiĢtir. Bu kazılardan çıkan

eserler Anadolu Medeniyetleri Müzesi‟nde

sergilenmektedir.

3- 1924 yılında Topkapı Sarayı müze olarak açılmıĢtır.

4- 1928 yılında Etnoğrafya Müzesi açılmıĢtır. Birçok ilde

müzeler açılmıĢ, eski müzeler onarılmıĢtır. Böylece Türk

milletinin ve Anadolu‟nun zengin kültürel mirasının

insanlara tanıtılması amaçlanmıĢtır.

5- Ayrıca cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye‟den Avrupa

ülkelerine farklı alanlarda öğrenim görmeleri için

öğrenciler gönderildi. Bu öğrenciler arasında Afet Ġnan,

Jale Ġnan, Burhan Toprak, Halet Çambel, Muazzez Ġlmiye

Çığ gibi alanında çok önemli çalıĢmalara yapacak

öğrenciler de vardı.

Page 6: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 6

Yurt dıĢında eğitim gören ve döndükten sonra

değerli çalıĢmalara yapan bazı bilim insanları

Ģöyledir:

Burhan TORPAK: Fransa‟da eğitim görmüĢ, ülkemize

döndükten sonra Ġstanbul Güzel Sanatlar fakültesinde

“Türk Süsleme Sanatları” bölümünün açılmasına

öncülük etmiĢtir. Ayrıca değiĢik konularda eserler

yazmıĢtır.

Prof. Dr. Jale ĠNAN: Almanya‟da devlet bursu ile

arkeoloji eğitimi görmüĢtür. Ülkemize döndükten sonra

yaptığı kazılarla ilkçağ Anadolu tarihinin aydınlatılmasına

büyük katkılarda bulunmuĢtur. Türkiye’nin ilk kadın

arkeoloğudur.

Prof. Dr. Afet ĠNAN: Atatürk tarafından eğitim görmesi

için Ġsviçre‟ye gönderilmiĢtir. Ülkemizde döndükten

sonra Türk Tarih Kurumu’nun kuruluĢunda yer aldı ve

yıllarca da baĢkanlığını yaptı. Atatürk ve Türk Tarihi

konularında pek çok eseri ve kitabı vardır

Prof. Dr. Muazzez Ġlmiye ÇIĞ: Ankara Dil ve Tarih-

Coğrafya Fakültesi‟nde Sümeroloji, Hititoloji, Arkeoloji

ve Tarih bölümünden dersler alarak mezun oldu.

Arkeoloji müzesinde görev yaptı.

Page 7: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 7

DÜNYA BĠR KAĞIDA NASIL SIĞAR?

Yeryüzünde oluĢan olayları, bu olayların nasıl meydana

geldiğini, nerelerde dağılım gösterdiğini ve oluĢturduğu

sonuçların çevresine ve insanlara etkilerini inceleyen

bilim dalına coğrafya denir.

Coğrafya baĢlıca iki bölüme ayrılır:

1. Genel coğrafya 2. Yerel coğrafya

1. Genel Coğrafya kendi içinde ikiye ayrılır:

a) Fiziki Coğrafya: Yeryüzü Ģekillerini, dünyadaki iklim

çeĢitleri ve bitki örtüsü çeĢitliliğini, dünyanın Ģekli ve

Ģeklinin sonuçlarını inceler.

b) BeĢeri ve Ekonomik Coğrafya: Dünya üzerinde var

olan insan topluluklarını, bu insanların çevre ile

iliĢkilerini, ekonomik faaliyetlerini inceleyen bir bilim

dalıdır. Kısaca insanı ve ekonomik faaliyetleri inceler.

2. Yerel Coğrafya: Dünya üzerinde herhangi bir alandaki

tüm coğrafi olayları birlikte inceler. Bu alan kimi zaman

bir ülke, kimi zaman bir bölge olabilir.

HARĠTA BĠLGĠSĠ

Harita çizilirken Ģu hususlara dikkat edilmelidir:

Haritayı hangi amaç doğrultusunda kullanacağımızı

belirlemeliyiz.

Bu amaç doğrultusunda bize uygun olan ölçeği

seçmeliyiz.

Haritaya uygun bir isim koymalıyız.

Yönleri düzgün biçimde kullanabilmek için, daima

kuzeyi gösterir bir yön oku kullanmalıyız.

Lejand bölümü olmalıdır.

PLAN: Plan en ayrıntılı haritalardır. Küçük alanlara iliĢkin

detaylı bilgi verir. Okullar, alıĢveriĢ merkezleri, parklar

plan ile gösterilirler.

KROKĠ: Bir yerin kuĢbakıĢı görünüĢünün belli bir ölçeğe

uymadan kabataslak çizimine denir. Ölçeksiz

olduklarından harita değildir. Çoğu zaman bir yerin

adresini tarif etmek için kullanılır.

Uyarı: Planlarda ve haritalarda belli bir ölçeğe göre

küçültme yapılırken krokilerde ölçek yoktur.

HARĠTA ÇEġĠTLERĠ

I. Kullanım Amaçlarına Göre Haritalar

Haritalar kullanım amaçlarına göre iki bölüme ayrılırlar.

A) GENEL HARĠTALAR

Toplumun her kesimi tarafından kullanılan haritalardır.

Topografya haritaları, atlas haritaları, duvar haritaları,

ansiklopedik haritalar, Ģehir haritaları ve turist haritaları

bu gruba girer.

1- Fiziki Haritalar:

Yer Ģekillerini (dağ, ova, plato, vadi vb.) gösteren

haritalardır.

2- Siyasi ve Ġdari Haritalar:

Kıtaların, ülkelerin sınırlarını gösteren haritalar siyasi

haritalardır. Ülke içindeki il, ilçe, kasaba ve köy gibi idari

birimler arasındaki sınırları gösteren haritalara da idari

haritalar denir.

3- BeĢeri ve Ekonomik Haritalar:

Nüfus miktarını, dağılıĢını, yoğunluklarını, göçleri,

insanların milliyetlerini, dinlerini, dillerini, kültürlerine ait

özelliklerin dağılıĢını gösteren haritalara beĢeri haritalar

denir. Ġnsanların ekonomik faaliyetlerini ve bu ekonomik

faaliyetlerin gerçekleĢmesi için gerekli olan mal ve

hizmetlerin dağılıĢını gösteren haritalara ekonomik

haritalar denir.

B) ÖZEL HARĠTALAR

Bu tür haritalar herhangi bir konuyu detaylarıyla

gösteren, dolayısıyla uzmanlaĢma isteyen haritalardır.

Belirli bir alanda uzmanlaĢmıĢ kiĢi ya da kuruluĢların özel

amaçları için hazırlanmıĢ jeoloji, meteoroloji, toprak, bitki

örtüsü gibi haritaları kapsar.

Dünyanın tamamının ya da belli bir kısmının

kuĢbakıĢı olarak ve belirlenmiĢ bir ölçek oranında

küçültülerek bir düzleme aktarılmıĢ haline harita

denir.

LEJAND: Haritalarda kullanılan sembol ve iĢaretlerin

ne anlama geldiğini gösteren tablodur.

Bir çizimin harita sayılabilmesi için;

KuĢbakıĢı çizilmiĢ olması,

Belli bir ölçeğinin olması,

Düzleme aktarılmıĢ olması gerekmektedir.

SOSYAL BĠLGĠLER 6

ÜNĠTE 2 – YERYÜZÜNDE YAġAM

Page 8: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 8

II. Ölçeklerine Göre Haritalar

A) BÜYÜK ÖLÇEKLĠ HARĠTALAR

Büyük ölçekli haritalarda, yeryüzü Ģekilleri daha az

küçültülerek düzleme aktarıldıklarından daha fazla ayrıntı

gösterirler.

1- Plan: Ölçekleri 1/20.000'e kadar olan haritalardır.

Planların ayrıntı gösterme gücü daha fazladır.

2- Topografya haritaları:

Ölçekleri 1/20.000 ile 1/200.000 arasında olan

haritalardır.

B) ORTA ÖLÇEKLĠ HARĠTALAR

1/200.000 ile 1/500.000 arasında değiĢen haritalardır.

Duvar haritaları orta ölçekli haritalardır.

C) KÜÇÜK ÖLÇEKLĠ HARĠTALAR

Ölçekleri 1/500.000'den daha küçük olan haritalardır.

Atlaslar küçük ölçekli haritalardır.

Büyük ve Küçük ölçekli haritalar arasındaki fark

Büyük Ölçekli Haritalar Küçük Ölçekli Haritalar

Paydası küçüktür. Paydası büyüktür.

Küçültme oranı azdır. Küçültme oranı fazladır.

Ayrıntısı fazladır. Ayrıntısı azdır.

Hata oranı azdır. Hata oranı fazladır.

Daha küçük alanları gösterir. Daha geniĢ alanları

gösterir.

Aynı alan çizildiğinde harita

alanı daha büyük olur.

Aynı alan çizildiğinde

harita alanı daha küçük

olur.

ÖLÇEK

Kesir Ölçek

o Haritalarda uygulanan küçültme oranın kesirle

ifade edildiği ölçeklerdir.

o Kesir ölçekte pay daima 1 ile gösterilir.

o 1/100 000, 1/2 000 000 gibi paydadaki sayı, çizimin

ne kadar küçültüldüğünü ifade eder.

Çizgi Ölçek

Küçültme oranının çizgi Ģeklinde gösterildiği

ölçeklerdir. EĢit aralıklara bölünmüĢ olan çizgi

üzerinde, aralıkların gerçekte ne kadar uzaklığa eĢit

olduğu belirtilir.

20 0 20 40 60 80 km

1cm

Yukarıda verilen ölçekte, haritadaki 1 cm'lik uzunluk,

arazide 2 000 000 cm'yi yani 20 km'yi göstermektedir.

Haritalarda genellikle çizgi ve kesir ölçek birlikte

kullanılır. Çizgi ölçek, kesir ölçeğe göre daha

kullanıĢlıdır. Bunun nedeni harita, fotoğraf veya

fotokopi ile küçültülüp büyütülse de çizgi ölçeğin

gösterdiği uzunlukların değiĢmemesidir. Çünkü bu

iĢlem sırasında çizgi ölçek de aynı oranda

küçültülmüĢ veya büyütülmüĢ olur.

ÖLÇEKLERĠN DÖNÜġÜMÜ

Kesir Ölçeğin Çizgi Ölçeğe Çevrilmesi

Kesir ölçeğin çizgi ölçeğe çevrilmesi için haritadaki 1

cm'nin gerçekte kaç km'yi gösterdiğinin bulunması

gerekir.

Örnek:

1/2 000 000 kesir ölçeğinin çizgi ölçek olarak ifadesi

nedir?

Çözüm:

1

2.000.000

HUÖ

GU

Haritadaki 1 cm gerçekte 2 000 000 cm'ye yani 20 km'ye

eĢittir.

Buna göre, 1 cm'nin 20 km olarak gösterildiği çizgi ölçek

hazırlanır.

20 0 20 40 60 80 km

1cm

Haritadaki küçültme oranına ölçek denir. Ölçek, harita

uzunluğu ile gerçek uzunluğun birbirine oranıdır. Bir

haritanın ölçeği iki Ģekilde gösterilir.

o Kesir ölçeklerde, ölçek ile ölçek paydası arasında

ters orantı vardır. Ölçeğin paydası büyüdükçe

ölçek küçülür, ölçek paydası küçüldükçe ölçek

büyür.

Page 9: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 9

Çizgi Ölçeğin Kesir Ölçeğe Çevrilmesi

Çizgi ölçeğin boyu haritadaki uzunluğu verir. Çizgi ölçek

üzerindeki tüm bölümlerin toplamı gerçekteki uzunluğu

ifade eder.

ÇizgiÖlçeğinHaritaUzunluğuÖlçek

ÇizgiÖlçeğinGerçekUzunluğu

10 0 10 20 30 40 km

ÖRNEK: Yukarıdaki çizgi ölçeğin harita uzunluğu 5

cm'dir.

Buna göre, kesir ölçek olarak değeri nedir?

Çözüm:

Gerçek uzunluk kilometreli olan uzunluktur. Buna göre

10 + 40 = 50 km

10 0 10 20 30 40 km

Haritadaki uzunluk cm‟li olan uzunluktur. Bu da 5 cm

olduğuna göre

H.U. = 5 cm

G.U. = 50 km

Ölçek = ?

5 5 1

50 5.000.000 1.000.000

HU cm cmÖlçek

GU km

ÖLÇEK HESAPLAMALARI

o Harita üzerinden, haritadaki uzunluk, gerçek

uzunluk ve ölçek hesaplamaları yapılabilir.

o Uzunluk hesaplarını hatasız yapabilmek için uzunluk

ölçüsü birimlerini bilmek gerekir. Uzunluk ölçüleri

10'ar 10'ar büyür, 10'ar 10'ar küçülürler.

Metrenin alt ve üst katları:

Uzunluk hesaplamalarında;

Gerçek uzunluk

Harita uzunluğu

Harita ölçeği hesaplanır.

1- Gerçek uzunluk= Harita uzunluğu x Harita ölçeğinin

paydası → GU = HU x HÖ

2- GerçekUzunluk

HaritaUzunluğuHaritaÖlçeğininPaydası

→ GU

HUHÖP

3- HaritaUzunluğu

HaritaÖlçeğininPaydasıGerçekUzunluk

→ HU

HÖPGU

NOT: Formülleri pratik olarak öğrenebilmek için üçgen

tabloyu kullanabiliriz.

NOT: Kilometre cinsinden bir değer istendiğinde beĢ (5)

sıfır silinir. Santimetre cinsinden istendiğinde beĢ (5) sıfır

eklenir.

NOT: Cm km‟ye çevrilirken 5 sıfır silinir. Km cm‟ye

çevrilirken 5 sıfır eklenir.

Page 10: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 10

COĞRAFĠ KONUM

Bir yerin Dünya üzerinde bulunduğu konuma coğrafi

konum denir. Coğrafi konum, matematik ve özel konum

olarak ikiye ayrılır.

1- MATEMATĠK KONUM

Dünya üzerindeki bir yerin baĢlangıç paraleline (Ekvator)

ve baĢlangıç meridyenine (Greenwich) göre olan

konumuna matematik konum denir.

Paralellerin Özellikleri

BaĢlangıç paraleli (0°) ve en büyük paralel dairesi

Ekvator'dur.

Ekvator'un kuzeyindeki paralellere kuzey paralelleri,

güneyindekilere ise güney paralelleri denir.

Paraleller, Ekvator'dan kutuplara doğru birer derece

aralıklarla çizilir.

90 tane Kuzey Yarım Küre'de, 90 tane Güney Yarım

Küre'de olmak üzere toplam 180 tane paralel

dairesi vardır.

Dünya'nın Ģeklinden dolayı Ekvator'dan kutuplara

doğru gidildikçe paralellerin boyları kısalır ve

kutuplarda nokta Ģeklini alır.

Birbirini takip eden (ardıĢık) iki paralel arasındaki

uzaklık her yerde eĢittir ve yaklaĢık 111 km'dir.

Bazı paralel dairelerinin özel isimleri vardır.

0° paraleli Ekvator

23°27' kuzey paraleli Yengeç Dönencesi

23°27' güney paraleli Oğlak Dönencesi

66°33' kuzey paraleli Kuzey Kutup Dairesi

66°33' güney paraleli Güney Kutup Dairesi

90° kuzey paraleli Kuzey Kutup Noktası

90° güney paraleli Güney Kutup Noktası

Meridyen ve Özellikleri

Bir kutup noktasından diğer kutup noktasına uzanan,

Ekvator ve paralelleri dik olarak kesen yarım

çemberlere meridyen denir.

Meridyenler, 360° olan Ekvator çemberinin birer

derecelik aralıklara ayrılmasıyla oluĢturulmuĢtur.

BaĢlangıç meridyeni (0°), Ġngiltere'ni baĢkenti

Londra yakınlarındaki Greenwich Gözlem Evi'nden

geçer.

BaĢlangıç meridyeninin doğusunda kalan

meridyenlere doğu meridyenleri, batısında kalan

meridyenlere batı meridyenleri denir.

180 tane doğuda, 180 tane batıda olma üzere

toplam 360 tane meridyen yayı vardır.

Dünya'nın Ģeklinden dolayı tüm meridyenler kutup

noktalarında birleĢirler ve birbirlerini kesmezler.

Buna bağlı olarak tüm meridyenleri uzunlukları

aynıdır.

Ġki meridyen arasındaki uzaklık, sadece Ekvator

üzerinde 111 km'dir. Bu uzaklık, Dünyanın

Ģeklinden dolayı kutuplara gidildikçe azalır ve

kutup noktalarında sıfır olur.

Ġki meridyen arasındaki zaman farkı 4 dakikadır.

Ekvator'dan kutuplara doğru gidildikçe meridyenler

arasındaki uzaklık azaldığı hâlde zaman farkı

değiĢmez.

Aynı meridyen üzerinde bulunan tüm noktalarda

yerel saat aynıdır. Çünkü aynı meridyen üzerindeki

bütün noktalar GüneĢ'in karĢısında aynı anda

geçerler.

Meridyenler, Dünya üzerindeki herhangi bir yerin

matematik konumunun belirlenmesinde yardımcı

olur. Ayrıca meridyenler yardımıyla; Dünya üzerinde

iki yer arasındaki yerel saat farkı da bulunabilir.

Ekvator: Kutup noktalarından eĢit uzaklıkta olan ve

Dünyayı iki eĢit parçaya ayıran daireye Ekvator

denir.

Paralel: Ekvatoru teğet (paralel) geçtiği varsayılan

hayali çizgilere paralel denir.

Ekvator; yıl boyunca gece ile gündüz eĢit-

liğinin yaĢandığı, çizgisel hızın en fazla, yer

çekiminin en az olduğu paralel dairesidir.

Page 11: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 11

TÜRKĠYE'NĠN MATEMATĠK KONUMUNUN

SONUÇLARI

Kuzey Yarımkürenin Orta KuĢağı'nda yer alır.

BaĢlangıç Meridyeninin (Greenvvich) doğusundadır.

En kuzeyi (42° Kuzey) ile en güneyi (36° Kuzey)

arasındaki kuĢ uçuĢu uzaklık, yaklaĢık 666 km'dir

(42° - 36°=6° 6x111 =666 km).

En doğusu (45° Doğu) ile en batısı (26° Doğu)

arasında, 76 dakikalık zaman farkı vardır (45°-

26°= 19° 19x4'=76').

Orta KuĢakta yer aldığı için yıl içinde dört mevsimi

belirgin olarak yaĢar.

Kuzeyden esen rüzgârlar hava sıcaklığını düĢürürken,

güneyden esen rüzgarlar ise hava sıcaklığını arttırır.

2- ÖZEL KONUM

Dünya üzerinde bir yerin veya bir ülkenin

kıtalara, okyanuslara, denizlere, iĢlek ticaret yollarına,

boğazlara, kanallara, ekonomik ve siyasi teĢkilatlara,

komĢularına göre konumu ile yer Ģekilleri ve yükselti

özellikleri o yerin özel konumunu belirler.

TÜRKĠYE'NĠN ÖZEL KONUMUNUN

SONUÇLARI

Üç kıtanın (Asya, Avrupa, Afrika) birbirine en yakın

olduğu yerde bulunur.

Üç tarafı denizlerle (Karadeniz, Ege Denizi, Akdeniz)

çevrili bir yarımadadır. Marmara Denizi'ne sahiptir.

Önemli ticaret yollarına ve boğazlara sahiptir

(Ġstanbul ve Çanakkale Boğazları). Bu durum

Türkiye'nin jeopolitik önemini artırmıĢtır.

GeliĢmiĢ Avrupa ülkeleri ile zengin petrol yataklarına

sahip Orta Doğu ülkeleri arasında yer alır.

Ortalama yükseltisi fazladır (1132 m).

Batıdan doğuya doğru gidildikçe yükselti artar.

Dağlar genelde doğu-batı yönünde uzanır.

Sıcaklık ortalamaları batıdan doğuya gidildikçe

azalır.

Yer Ģekillerinin çeĢitli olması, farklı iklim

tiplerinin görülmesine neden olur.

Yüzyıllar boyunca çeĢitli medeniyetlere ev sahipliği

yapması nedeniyle, tarihsel ve kültürel bakımdan çok

zengindir.

DÜNYANIN ġEKLĠ: Dünya‟nın kutuplardan basık

Ekvatordan ĢiĢkin kendine özgü Ģekline geoid denir.

DÜNYANIN HAREKETLERĠ VE SONUÇLARI

Dünyanın 2 türlü hareketi vardır.

1-Dünyanın Günlük Hareketi: Dünya kendi ekseni

etrafında batıdan doğuya doğru 24 saatte döner. Buna 1

gün, harekete ise günlük hareket denir.

Dünyanın Günlük Hareketinin Sonuçları

Gece ve gündüz oluĢur.

Gün içinde güneĢ ıĢınlarının yere düĢme açısı değiĢir

ve buna bağlı olarak gün içinde; sıcaklıklar değiĢir,

Doğudaki bir yerde güneĢ batıdaki bir yere göre

erken doğar ve erken batar.

Doğu ve batı yönleri belirlenir.

Yerel saat farkları oluĢur.

2-Dünyanın Yıllık Hareketi: Dünya, güneĢ çevresindeki

dönüĢünü 365 gün 6 saatte tamamlar. Buna 1 yıl,

harekete ise yıllık hareket denir.

Dünyanın Yıllık Hareketinin Sonuçları

Mevsimler oluĢur.

GüneĢ ıĢınlarının bir yere geliĢ açısı yıl boyunca

değiĢir. Bunun sonucunda; sıcaklık yıl içinde değiĢir.

Page 12: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 12

Yıl içinde gece ile gündüz süreleri değiĢir.

Dönence: GüneĢ ıĢınlarının yeryüzüne dik açıyla geldiği

en son sınırdır. 23 derece 27 dakika kuzey ve güney

enlemlerinden geçer. Kuzey yarımküredekine yengeç

dönencesi, güney yarımküredekine oğlak dönencesi adı

verilir.

Kutup Dairesi: 24 saatlik zaman dilimi içerisinde gece ve

gündüz durumlarının yaĢandığı en son sınırdır. 66 derece

33 dakika güney enlemlerinden geçer.

KITALAR ve OKYANUSLAR

o Dünya yüzeyinin % 71‟i Okyanus ve denizlerle, %29‟u

karalarla kaplıdır.)

o Kıta: Kendine bağlı olan adalarla, etrafı denizlerle ve

okyanuslarla çevrili olan büyük kara parçalarına

denir.

o 7 tane kıta vardır: Asya, Avrupa, Afrika Kuzey

Amerika, Güney Amerika, Antarktika,

Okyanusya(Avustralya)

o Okyanus: Kıtalar arasındaki büyük çukurlarda kalan

geniĢ ve derin su kütlelerine denir.

o Okyanuslar büyükten küçüğe; Büyük Okyanus

(Pasifik Okyanusu), Atlas Okyanusu ve Hint

Okyanusudur

NOT: Kuzey yarımkürede karalar güney

yarımküredekilerden daha fazladır. Bu nedenle Kuzey

yarımküre güney yarımküreye göre 1-2 derece daha

sıcaktır.

ZAMAN ( YEREL SAAT ) PROBLEMLERĠ

1-Öncelikle iki nokta arasındaki meridyen farkı bulunur

ve ardıĢık iki meridyen arası zaman farkı olan 4 dakika ile

çarpılır. Böylece yerel saat farkı bulunmuĢ olur.

2-Dünya batıdan doğuya doğru döndüğü için;

Doğuda yerel saat batıya göre ileri, Batıda yerel saat

doğuya göre geridir.

Buna göre;

Batıdaki bir noktanın yerel saati verilip, doğudaki bir

noktanın yerel saati isteniyorsa; doğuda yerel saat

ileri olacağından aradaki yerel saat farkı toplanır.

Doğudaki bir noktanın yerel saati verilip, batıdaki bir

noktanın yerel saati isteniyorsa; batıda yerel saat geri

olacağından aradaki yerel saat farkı çıkarılır.

FARKLI YAġAM ġEKĠLLERĠ VE ĠKLĠM

ĠKLĠM: Belli bir yerde görülen ( sıcaklık, nem, yağıĢ,

basınç, rüzgâr ve bulutluluk gibi ) hava olaylarının uzun

yıllar boyunca gösterdikleri ortalama duruma iklim

denir.

Ġklimi inceleyen bilim dalına Klimatoloji denir.

Sıcaklık, rüzgâr ve yağıĢ gibi hava olaylarının bir

yerde gösterdiği kısa süreli değiĢime de hava

durumu denir.

Hava durumunu inceleyen bilim dalına meteoroloji

denir.

Adana‟da kıĢlar ılık ve yağmur yağıĢlıdır. ifadesi iklim

belirtir.

Adana‟da dolu yağıĢı görüldü. ifadesi hava durumu

belirtir.

ĠKLĠM KUġAKLARI

o Sıcak kuĢak ve ılıman kuĢak, Kuzey Yarım Küre'de,

Güney Yarım Küre'ye göre daha geniĢ alan kaplar.

Bunun sebebi Kuzey Yarım Küre'de karaların

oranının daha fazla olmasıdır.

o Denizler karalara göre az ısınırlar. Oysa karalar çok

ısınırlar. Bu durum Kuzey Yarım Küre'de sıcak ve

ılıman kuĢağın daha geniĢ alan kaplamasına neden

olmaktadır. Yine bu durumun sonucu olarak Kuzey

Yarım Küre Güney Yarım Küre'ye göre 2 °C daha

sıcak olmaktadır.

Page 13: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 13

Sıcaklık Ġklim KuĢakları

Ġklim tiplerini üç bölümde inceleyebiliriz:

A) Sıcak iklimler

B) Ilıman iklimler

C) Soğuk iklimler

A) SICAK ĠKLĠMLER

1- Ekvatoral Ġklim:

Bu iklim tipi günlük ve yıllık sıcaklık farklılıklarının

en az olduğu iklimdir.

Amazon ve Kongo havzaları, Malezya, Filipinler ve

Papua Yeni Gine'de görülmektedir.

Ormanların çok gür olması nedeniyle çok sayıda

maymun ve kuĢ türü yaĢar. .

Yıl boyunca yüksek sıcaklık ve bol yağıĢ nedeniyle

bütün yıl yeĢil kalan 40-50 m uzunluğundaki ağaçlardan

oluĢan tropikal yağmur ormanları doğal bitki

örtüsüdür.

Kahve, kakao, kauçuk, ananas, Ģeker kamıĢı, soya

fasulyesi, turunçgiller, Hindistan cevizi, mısır ve pirinç

yetiĢtirilir.

2- Muson Ġklimi:

Bu iklim tipinde yaz mevsimi yağıĢlı, kıĢ mevsimi

kurak geçmektedir.

Sıcaklık ortalamaları 10 °C'nin altına hiç

düĢmemektedir.

Genellikle Güney, Güneydoğu Asya ve Doğu

Asya'da etkilidir.

YağıĢsız dönemde yaprağını döken ormanlar doğal

bitki örtüsünü oluĢturur.

Pirinç, çay, kahve, pamuk, muz, ananas,

turunçgiller, zeytin önemli tarım ürünleridir.

3- Tropikal Ġklim (Savan)

Ġsmini sıcak iklimlerde yetiĢen çayırlardan almaktadır.

Sıcaklıklar bütün mevsimlere yayılır.

Sıcak bir günde yağıĢ görülebilmektedir.

Sudan platosu, Doğu, Güney ve Merkez Afrika'da

sıklıkla görülmektedir.

4- Çöl Ġklimi:

Bu iklim tipinde sıcaklıklar oldukça yüksek,

yağıĢlar ise son derece azdır.

Arabistan yarımadası. Büyük Sahra Çölü,

Avustralya'nın iç kısımları, Kızılkum, Karakum ve

Taklamakan Çölleri bu iklimin görüldüğü yerlerdir.

Bitki örtüsü bakımından oldukça fakirdir. Çoğunlukla

dikenli çalılar ve kaktüsler görülür.

Çöl ikliminin simgesi hurmadır. Yeraltı suyunun

yüzeye çıktığı yerler olan vahalarda sulama ile pamuk,

yer fıstığı, tahıl ve üzüm yetiĢtirilir. Koyun ve deve en çok

B) ILIMAN ĠKLĠMLER

1- Okyanus Ġklimi:

Genellikle karaların batı kıyılarında hüküm süren

bu iklim tipinde yazlar serin, kıĢlar ise ılık geçmektedir.

Bitki örtüsü ormanlardır.

Görüldüğü yerler: ġili'nin güney kıyıları. Batı Avrupa

ve Yeni Zelanda vb.

2- Akdeniz Ġklimi:

Ülkemizde de görülen bir iklim tipidir.

Yazlar sıcak ve kurak kıĢlar ılık ve yağıĢlı

geçmektedir.

Bitki örtüsü makilerdir.

Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerin büyük çoğunluğu ile

Orta ġili ve California kıyılarında görülmektedir.

Buğday, arpa, zeytin, turunçgiller, üzüm, pamuk,

Ģekerpancarı yetiĢtirilir.

3- Karasal Ġklim:

Yazlar sıcak, kıĢlar ise çok soğuk ve kar yağıĢlı

geçer.

Denizden uzak karaların iç kesimlerinde

görülmektedir.

Yıllık sıcaklık farklılıkları oldukça fazladır. Bitki

örtüsü bozkır (step) dır.

Buğday, arpa, çavdar, yulaf, mısır, patates, çeĢitli

baklagiller, üzüm, elma, armut, Ģekerpancarı, keten ve

tütün yetiĢtirilen baĢlıca ürünlerdir.

Karasal iklimin görüldüğü alanlarda küçükbaĢ

hayvancılık yapılır. Koyun en çok yetiĢtirilen küçükbaĢ

hayvandır.

C) SOĞUK ĠKLĠMLER

1- Tundra iklimi:

Sıcaklıklar son derece düĢüktür. Yılın büyük bir

bölümü soğuk geçer. Yazlar kısa ve serin, kıĢlar ise

uzun ve serttir.

Bitki örtüsü bataklıklarda bodur çalı, çayır ve

yosunlardan oluĢan tundradır.

Page 14: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 14

Sibirya'nın kuzeyi, Grönland kıyıları ve Kanada'nın

kuzeyi görüldüğü yerlerdir.

Tundra ikliminin görüldüğü yerlerde ren geyiği, misk

öküzü ve bizon gibi hayvanlar görülür.

2- Kutup Ġklimi:

Ġklim tipleri içerisinde en soğuk olanıdır. Yılın

büyük kısmında güneĢ ıĢınları görülmez. Hakim bir bitki

örtüsü yoktur.

Görüldüğü yerlere Antarktika, Grönland'ın iç

kesimleri ve kuzey kutbunu örnek verebiliriz.

TÜRKĠYE’DE SICAKLIK DAĞILIġINI ETKĠLEYEN

FAKTÖRLER

1.ENLEMĠN ETKĠSĠ: Dünya‟nın Ģeklinden dolayı,

kutuplara gidildikçe güneĢ ıĢınlarının düĢme açısı

küçülür, atmosferde aldıkları yol uzar. Bu nedenle

kutuplara gidildikçe sıcaklık azalır, ekvatora

yaklaĢıldıkça sıcaklık artar. Buna enlem etkisi denir.

Türkiye‟nin güneyi ekvatora yakın olduğu için daha

sıcaktır. Kuzeye gidildikçe sıcaklık azalır.

2.RÜZGÂRLAR: Türkiye‟de kuzeyden esen rüzgarlar

soğuk, güneyden esen rüzgarlar ılıktır. Bu durum,

ülkemizin kuzey yarımkürede yer aldığını gösterir.

3.YÜKSELTĠ: Türkiye‟de sıcaklıklar yükseltinin etkisiyle

batıdan doğuya gidildikçe azalır. Çünkü doğuya

gidildikçe yükselti artar.

4.DENĠZELLĠK-KARASALLIK: Türkiye‟de kıyılar iç

kesimlerden daha sıcaktır. Kıyılarda denizler ılıtıcı etki

yapar.

5.BAKI: GüneĢ gören yerlerin gölgelere göre daha sıcak

olmasıdır. Türkiye‟de güney bölgeler bakının etkisiyle

daha sıcaktır.

6.DAĞLARIN UZANIġ YÖNÜ: Karadeniz ve Akdeniz‟de

dağlar kıyıya paralel uzandığı için denizin ılıtıcı etkisi iç

kesimlere girmez. Ege Bölgesinde dağlar kıyıya dik

uzandığı için ılımanlaĢtırıcı etki iç kesimlere girer.

TÜRKĠYE’DE GÖRÜLEN ĠKLĠMLER

Türkiye‟de farklı iklimlerin görülmesinin nedenleri:

Üç tarafı denizle çevrili olması

Yükseltisinin fazla olması

Ilıman (orta)kuĢakta yer alması

Yer Ģekillerinin çeĢitlilik göstermesi

1.KARASAL ĠKLĠM

Yazlar sıcak ve kurak, kıĢlar soğuk ve kar

yağıĢlıdır. Sıcaklık kıĢın 0 derecenin altına düĢer.

Ġç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu

bölgeleri ile Marmara Bölgesinin denizden uzak iç

kesimlerinde görülür.

Bitki örtüsü bozkır(step)dır. Bozkır ilkbahar

yağıĢlarıyla yeĢeren yaz sıcaklığı ile kuruyan ve sararan

kısa boylu ot topluluğudur.

Buğday, Ģeker pancarı, arpa, çavdar, mercimek

gibi ürünler yetiĢtirilir.

En çok yağıĢ ilkbaharda düĢer.

Konveksiyonel (Yükselim) yağıĢlar görülür.

Ġlkbaharda ısınan hava yükselir. Yükselen hava soğur ve

içindeki nem yağmura dönüĢür. Ġç Anadolu Bölgesi‟nde

ilkbahar aylarında yaygın olarak görülür. Halk arasında

Kırkikindi yağmurları olarak bilinir.

2. KARADENĠZ ĠKLĠMĠ

Her mevsimi yağıĢlı olup, yazları serin, kıĢları ise

ılıktır.

En fazla yağıĢı sonbahar aylarında almaktadır.

Karadeniz Bölgesi‟nin kıyı kesimleri ile Marmara

Bölgesi‟nin Karadeniz kıyılarında etkilidir.

Bitki örtüsü ormandır. Evler ahĢaptan yapılır.

Çay, kivi, fındık, mısır yetiĢtirilir.

Yamaç yağıĢları (Orografik) görülür.

3.AKDENĠZ ĠKLĠMĠ

Yazlar sıcak ve kurak, kıĢlar ise ılık ve yağıĢlıdır.

Evler taĢtan yapılır.

Page 15: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 15

Bu iklim Akdeniz ve Ege bölgesinin kıyı kesimleri

ile güney Marmara Bölümü’nde etkilidir.

YağıĢ en çok kıĢın düĢer. Kıyı kuĢağında kar yağıĢı

ve don olayları nadiren görülür.

Doğal bitki örtüsü makidir. Makiler, her mevsim

yeĢilliğini koruyan, kıĢın yapraklarını dökmeyen, kısa

boylu (1-2 m.) ağaç ve çalılıklardan oluĢur. Mersin,

keçiboynuzu, sakız, zakkum, zeytin, erguvan ve defne

maki bitki örtüsüne örnek olarak gösterilebilir.

Turunçgiller, muz, zeytin, pamuk yetiĢtirilir.

Cephe yağıĢları etkilidir. Denizden gelen sıcak hava

ile karadaki soğuk havanın karĢılaĢması ile kıĢın yağıĢlar

olmaktadır.

Marmara Bölgesinde üç iklimin görülmesi tarım

ürünü çeĢidini arttırmıĢtır.

GEÇMĠġTEN GÜNÜMÜZE YERLEġME

TARĠH: GeçmiĢte yaĢamıĢ insan topluluklarının

yaĢamlarını belgelere dayanarak neden-sonuç iliĢkisi

içerisinde inceleyen bilim dalıdır. Tarihi incelerken

geçmiĢi daha kolay algılayabilmek için dönemlere

ayırıyoruz.

YÜZYIL (Asır): Yüz yıllık zaman dilimine denir.

MĠLAT: BaĢlangıç anlamına gelir. Hz. Ġsa'nın doğumunu

da ifade eder. Takvimde 0 olarak kabul edilir.

Bir tarihin hangi yüzyıla ait olduğunu bulmak için;

son iki basamağı silinir ve kalan sayıya 1 (bir) ilave

edilir.

Örnek: 1998 = 1998 geriye 19 kalır. 19+1= 20. yüzyıl

olarak buluruz.

Örnek: 657= 657 geriye 6 kalır. 6+1 = 7. yüzyıl

Kısaca 4 basamaklı tarihlerde ilk 2 basamağa, 3

basamaklı tarihlerde ilk basamağa 1 ilave edilir.

ÇAĞ: Benzer sosyal ve siyasal olayların yaĢandığı

dönemlere denir.

Yazının bulunmasından önceki çağlara tarih öncesi

çağlar (devirler), yazının icadından sonraki çağlara

ise tarih çağları denir.

Tarihi dönemler 2‟ye ayrılır.

A) Tarih Öncesi Devirler(Çağlar): Yazının olmadığı

dönemlerdir. Kullanılan araç gereçlere göre bölümlere

ayrılır.

TaĢ Devri: 1- KabataĢ Devri 2- Yontma TaĢ Devri

3-CilalıtaĢ Devri

Maden Devri: 1-Bakır Devri 2-Tunç Devri 3-Demir Devri

KabataĢ Devri: En uzun devirdir. Hakkında kesin bilgiler

yoktur.

Yontma TaĢ Devri: Yontma taĢ devrinde insanlar,

havalar soğuk olduğundan ve yırtıcı hayvanlardan

korunmak için mağara ve ağaç kovuklarında yaĢarlardı.

Avcılık ve toplayıcılık yaparlardı. Üretim olmadığı

için bu döneme tüketici hayat denilmektedir.

Yontma TaĢ Devri'ne ait kalıntılar, Antalya

yakınlarındaki Karain, Beldibi ve BelbaĢı

mağaralarında bulunmuĢtur.

Cilalı TaĢ Devri

Hayvanlar evcilleĢtirilmiĢ ve hayvanlardan da

yararlanılmaya baĢlamıĢtır. Tarım yapabilmek için düz,

verimli toprak ve su kaynakları olan yerleri seçtiler.

Tarlaya yakın olması içinde bölgedeki malzemelerden ev

yaptılar.

Ġnsanlar belirli yerlere yerleĢmeye baĢladığı için

nüfus artmıĢ, önce köyler sonrada Ģehirler oluĢmaya

baĢlamıĢtır.

Güvenlik amacı ile evler birleĢik yapılmaya baĢlanmıĢ

ve giriĢleri çatıdan yapılmıĢtır. Yine güvenlik için

Ģehirlerin etrafı surlarla çevrilmiĢtir.

Konya yakınlarındaki Çatalhöyük bu yerleĢme

türüne güzel bir örnektir.

Cilalı TaĢ Devri'ne ait kalıntılar Diyarbakır'da

(Çayönü) ve Konya'da (Çatalhöyük) bulunmuĢtur.

MADEN DEVRĠ

Kullanılan madenlere göre sırasıyla bakır, tunç ve demir

olarak üçe ayrılır.

Maden devrine ait kalıntılar, Yozgat (AliĢar),

Çorum (Alacahöyük), Çanakkale (Truva), Kayseri

(Kültepe), Burdur (Hacılar Höyüğü) ve Van (Tilkitepe)'da

bulunmuĢtur.

Bu devirde insanlar üretici hayata geçmiĢ ve

tarım yapmaya baĢlamıĢ ve yerleĢik hayata

geçmiĢlerdir.

En önemli buluĢları ateĢi bulmalarıdır.

Page 16: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 16

YERLEġMEDE ETKĠLĠ OLAN FAKTÖRLER

GeçmiĢte:

Ġklim Ģartlarının uygunluğu

Su kaynakları

Verimli tarım alanları

Madenler (Yer altı kaynakları)

Güvenlik ( korunaklı Alanlar )

Ticaret ve göç yollarına yakın olma

Günümüzde:

Sanayi Bölgeleri

UlaĢım olanakları

Eğitim ve Sağlık hizmetleri

Ticaret, Turizm ve ĠĢ Olanakları

Tarım, Ġklim ve Yer Ģekilleri

Anadolu daha ilk çağlardan itibaren insanlar için

tercih edilen bir yer olmuĢtur. Bunun nedenleri;

B) Tarihi Devirler (Çağlar): Yazının icadıyla baĢlar. Tüm

insanlığı etkileyen evrensel olaylara göre bölümlere

ayrılmıĢtır.

1- Ġlk Çağ (MÖ 3200-MS 375) :M.Ö. 3200 yılında

Sümerlerin yazıyı icat etmesi ile baĢlayıp M.S. 375

yılındaki Kavimler Göçüne kadar süren dönemdir.

2- Orta Çağ (375-1453) :Kavimler Göçü ile baĢlayıp,

Ġstanbul‟un fethine kadar süren dönemdir.

3- Yeni Çağ (1453-1789): Ġstanbul'un fethinden, Fransız

Ġhtilali‟ne kadar süren dönemdir.

4-Yakın Çağ (1789-?): Fransız Ġhtilali'nden günümüze

kadar süren dönemdir.

UYGARLIKLARIN BEġĠĞĠ

MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI

Bu bölgede Sümerler Akadlar Babiller Elamlar Asurlar

kurulmuĢtur.

SÜMERLER

Mezopotamya Uygarlığının kurucusu Sümerler‟dir.

Dünyanın bilinen ilk uygarlığıdır.

ġehir devletleri halinde yaĢamıĢlardır. Ur, Uruk,

Eridu, LagaĢ gibi Ģehir devletleri kurmuĢlardır.

ġehir devletlerini yöneten kiĢilere Patesi adını

vermiĢlerdir.

Sümerlerde çok tanrılı din hâkimdi.

Bölgede sulama kanalları açarak ve bataklıkları

kurutarak tarım yapabilecek araziler elde etmiĢlerdir.

Yazıyı kil tabletler üzerine yazmıĢlar ve Ģekiller çiviye

benzediği için çivi yazısı olarak adlandırmıĢlardır.

Bilgi birikimi ve aktarımı kolaylaĢmıĢtır.

Sümerlerin kullandığı yazı, Asurlu tüccarlar

tarafından Anadolu‟ya getirilmiĢ, böylece

Anadolu tarihi çağlara girmiĢtir.

YaratılıĢ ve GılgamıĢ (GılgameĢ) destanları

Sümerlere ait önemli destanlardır.

Dört iĢlemi kullanmıĢlar, sayıları bulmuĢlar ve

çemberi 360 dereceye bölmüĢlerdir.

Sümerler matematik ve astronomide ileri

gitmiĢler ay takvimini yapmıĢlardır, güneĢ

sistemini incelemiĢlerdir.

BABĠLLER

o Babil krallığı Amurrular tarafından Babil merkez

olarak kurulmuĢtur.

o Merkeziyetçi bir krallıkla yönetilmiĢlerdir.

o GüneĢ saatini, Ay ve GüneĢ tutulmasının devirli

olduğunu buldular.

Tarihte, Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki

bölgeye Mezopotamya denir.

ġehirlerini Ziggurat adını verdikleri tapınakların

çevresinde kurmuĢlardır. Zigguratlar çeĢitli amaçlar

içi kullanılmıĢtır: Alt katlar depo ve pazar yeri, orta

katlar dini ibadet ve eğitim, üst katlar gözlem evi

(rasathane) Bu durum astronomi yani gökbilimin

geliĢmesini sağlamıĢtır.

Sümerler yazıyı icat eden ve kullanan ilk

uygarlıktır. Böylece tarihi çağları baĢlatmıĢlardır.

Tarihte bilinen ilk yazılı kanunlar Sümerler

tarafından yapılmıĢtır. ( Urgakina Kanunları )

Sümerlerin bir baĢka önemli buluĢu da tekerlektir.

o En güçlü hükümdarları olan Hammurabi‟nin

hazırladığı Hammurabi Kanunları ile ünlüdür.

o Önemli eserleri dünyanın yedi harikasından biri

olan Babil’in Asma Bahçeleri ve Babil Kulesi’dir.

o Tarihte ilk anayasayı hazırladılar. Bu anayasa

Hammurabi tarafından hazırlanmıĢ ve kısasa kısas

esasına dayanıyordu.

Page 17: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 17

ASURLULAR

BaĢkentleri Ninova’dır.

Asurlu tüccarlar Kayseri‟deki Kültepe ile ticaret

yapmıĢlardır. Kültepe‟deki kazılarda Sümer Çivi yazısı ile

yazılmıĢ tabletler bulunmuĢtur.

Dünyadaki ilk kütüphaneyi baĢkent Ninova‟da

yaptılar ve arĢivcilik faaliyetlerini baĢlattılar.

Çömlekçi çarkını kullanan Asurlular bu sayede hızlı

ve seri kap kacak üretebiliyorlardı.

Ticaretle uğraĢmıĢlar ve Anadolu‟da karum adı

verilen ticaret kolonileri kurmuĢlardır.

ĠLK ÇAĞ ANADOLU UYGARLIKLARI (MEDENĠYETLERĠ)

HĠTĠTLER ( ETĠLER ) MÖ 1200-MÖ 200

M.Ö. 1700'lerde Kızılırmak yayı içerisinde

kurulmuĢlardır.

Devleti krallar yönetirdi. PankuĢ adı verilen meclis

ise krala yardımcı olmaktaydı. Gerektiğinde bu meclis

kralın iĢlerini denetlerdi.

Tavananna adlı kraliçelerde yönetimde etkiliydi.

Medeni hukuk geliĢmiĢtir.

Ekonomileri tarım ve hayvancılığa dayanmaktaydı.

Hitit kralları hem baĢkomutan, baĢrahip ve baĢ

yargıç idi. Askeri, dini ve hukuki otoriteye sahiptiler.

Halk yöneticiler, rahipler, hürler ve köleler gibi sosyal

sınıflara ayrılmıĢtır.

Hititlerde din çok tanrılıdır. Hitit ülkesine “Bin tanrı

ili” denirdi.

Çivi ve hiyeroglif (resim) yazıları olmak üzere iki

çeĢit yazı kullanmıĢlardır.

Frigyalılar tarafından yıkılmıĢlardır.

URARTULAR (MÖ 900 -MÖ 600)

Devlet yönetimi kralın mutlak egemenliğine

dayanıyordu

Çok tanrılı dine inanmıĢlardır.

Bulunduğu bölgede maden çok olduğu için

kuyumculukta ve maden iĢlemeciliğinde geliĢmiĢlerdir

SavaĢ Tanrısı Haldi'ye inanmaları Urartularda

ordunun çok önemli olduğunu gösterir

Dağlık bir bölgede kurulan Urartular düĢmanlardan

korunmak amacı ile taĢtan kaleler yapmıĢlardır.

ĠYONLAR (MÖ 1200-MÖ 700)

ġehir devletleri (polis) halinde yaĢamıĢlardır. En

önemli Ģehir devletleri Efes, Milet, Foça, Bodrum ve

Ġzmir'dir.

Kurulan Ģehir devletlerinde sırası ile krallık, oligarĢik

ve demokratik yönetim Ģekilleri görülmüĢtür. Kurulan

Ģehir devletleri arasında siyasi bir birlik yoktur.

Sümerlerin kullandığı yazı, Asurlu tüccarlar

tarafından Anadolu’ya getirilmiĢ, böylece

Anadolu Tarihi Çağlara girmiĢtir.

Koloni: Bir devletin kendi ülkesinin sınırları

dıĢında egemenlik kurarak yönettiği ekonomik veya

siyasal çıkarlar sağladığı ülke, sömürülen ülke.

Tanrıya hesap vermek için bir yıl içinde olan iyi

veya kötü olayları Anal dediğimiz yıllıklara yazarak,

tarafsız ve objektif tarih yazıcılığını

baĢlatmıĢlardır.

Tarihte bilinen ilk yazılı antlaĢma olan KadeĢ

AntlaĢmasını Mısır ile M.Ö 1280'de imzalamıĢlardır.

Hititler kayaları düzleĢtirerek, tanrı kabartmaları

yapmıĢlardır. Ġvriz ve Yazılıkaya Kabartmaları

Hititlere aittir.

BaĢkentleri HattuĢaĢ'tır (Çorum-Boğazköy).

Doğu Anadolu Bölgesi'nde kurulmuĢtur. BaĢkenti

TuĢpa (Van)dır.

Ölümden sonra yaĢamın devam ettiğini

düĢünmüĢlerdir Urartular, mezarlarını bile taĢtan

oda Ģeklinde yapmıĢlardır Bu mezarlara günlük

hayatta kullandığı değerli eĢyaları da

koymuĢlardır Çünkü Ölümden sonra yaĢamın

devam ettiğini düĢünmüĢlerdir yani ahiret inancı

vardır.

Urartular taĢtan kale yapımında, taĢ iĢçiliğinde

ve kaya oymacılığında geliĢmiĢlerdir.

Tarımı geliĢtirmek için sulama kanalları ve

barajlar yapmıĢlardır. Urartuların yapmıĢ olduğu

ġamran Kanalı günümüzde bile kullanılmaktadır.

Page 18: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 18

Deniz ticaretinde geliĢmiĢlerdir. Akdeniz ve

Karadeniz‟de koloniler (ticaret Ģehirleri) kurmuĢlardır.

Çok tanrılı dine inanmıĢlardır.

Halk çeĢitli sosyal sınıflara ayrılmıĢ, kölelik yaygındı.

Anadolu'da kurulan ilkçağ uygarlıkları içinde en

geliĢmiĢ ve ileri düzeyde olanıdır. Çünkü Ġyonlar, Ön

Asya'dan gelen ticaret yollarının bitiĢ noktasında

oldukları için ve doğu batı arasında köprü vazifesi

görürlerdi.

FRĠGLER (MÖ 750 – MÖ 600)

Orta Anadolu'da Sakarya Nehri çevresinde

kurulmuĢtur.

BaĢkentleri Gordion (Ankara yakınlarındaki Polatlı)

dır.

Ülke krallıkla yönetilirdi. Krallarına Midas unvanı

verilmiĢtir

Fibula adı verilen çengelli iğneler yaptılar.

Madencilikte ilerlemiĢlerdir.

Frigler hiç çivi kullanmadan mobilya yapabiliyorlardı.

Ağaç iĢlemeciliği ve mobilyacılıkta ilerlemiĢlerdir.

Frigler Krallarını ve soylu kiĢileri Tümülüs denilen

yığma mezarlara gömerdi. Ağaçtan iĢlenerek üzeri

toprakla örtülen mezar çeĢididir. Diğer ölülerini ise

geometrik Ģekillerle süslü Kaya Mezarları‟na

gömmüĢlerdir.

Çok tanrılı inanca sahip olmuĢlardır.

LĠDYALILAR (MÖ 700 - MÖ 546)

Lidyalılar ise Menderes ve Gediz ırmakları arasında

kurulmuĢtu.

BaĢkentleri Manisa yakınlarındaki Sard'dır.

Tarım, hayvancılık ve ticaret baĢlıca geçim kaynakları

olmuĢtur.

Kara ticaretinde geliĢen Lidyalılar ürettikleri malları

Kral Yolu ile Mezopotamya‟ya gönderir oradan da

ihtiyaçlarını alırlardı.

Zengin olan Lidyalıların ordusu da paralı

askerlerden oluĢurdu. Bu durum kısa sürede

yıkılmalarına neden olmuĢtur.

Lidyalılar, Frigler gibi Tümülüs tipi mezarlar

yapmıĢlarıdır

Çok tanrılı inanca sahip olmuĢlardır.

Altın iĢletmeciliği, heykeltraĢlık, dokumacılık ve

seramikte ileri gitmiĢlerdir. Ülke krallıkla yönetiliyordu.

Demokratik ve özgür düĢünce ortamı

olduğu için bilim ve felsefede geliĢmiĢlerdir.

Önemli bilim adamları arasında; Herodot,

Pisagor, Tales, Homeros ve Hipokrat yer

almaktadır.

Efes Artemis Tapınağı Ġyonların önemli sanat

eserlerinden biridir. Ġyon edebiyatının en önemli

eseri Ġlyada ve Odessa destanlarıdır.

En önemli tanrıları Kibele adı verilen toprak ve

bereket tanrıçasıydı.

En önemli geçim kaynağı tarımdı. Bu nedenle

tarımla ilgili ağır cezaları vardı. Öküz öldüren ya

da saban kırana ağır cezalar verilirdi.

Tapates adı verilen halı ve kilimleri çok

meĢhurdu. Dokumacılıkta ilerlemiĢlerdir.

Ġlk Çağda Anadolu'nun en iĢlek ticaret yolu olan

"Kral Yolu" nu yapan Lidyalılar, bu yol ile doğu -batı

kültürlerinin kaynaĢmasını sağlamıĢlardır. Kral Yolu

Sard‟dan baĢlar Mezopotamya‟da Ninova‟da biterdi.

Lidyalılar ticareti kolaylaĢtırmak amacı ile parayı

icat ettiler. Böylece takas usulü DeğiĢ-TokuĢ usulü

sona erdi. Ticaret kolaylaĢtı. Ekonomik hayat canlandı.

Page 19: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 19

TÜRKLERĠN ANA YURDU

ANAYURTTAN ANADOLUYA

Türklerin ana yurdu Orta Asya'dır. Orta Asya;

Doğuda Kingan Dağları, Batıda Hazar Denizi,

Güneyde Himalaya Dağları, Kuzeyde Sibirya ile çevrili

bölgedir.

ORTA ASYA’DAN GÖÇLERĠN SEBEPLERĠ

1- Nüfus artıĢı ve otlakların yetersiz kalıĢı,

2- Olumsuz iklim Ģartları (Kuraklık, Ģiddetli kıĢlar)

3- Kendi aralarında ve diğer kavimlerle olan

mücadeleler

4- Salgın hastalıklar

5- Türklerin Dünya hakimiyeti düĢüncesi (GüneĢin

doğduğu yerden, battığı yere kadar her yeri

fethetme arzusu)

6- DıĢ baskılar (Çin ve Moğol baskıları)

GÖÇLERĠN SONUÇLARI

1- Orta Asya kültür ve medeniyeti dünyanın değiĢik

bölgelerine taĢınmıĢtır.

2- Göç etmeyip, Orta Asya'da kalan Türkler, ilk Türk

Devleti olan "Asya Hun Devleti"ni kurmuĢlardır.

3- Göç eden Türk boyları gittikleri yerlerde yeni Türk

Devletleri kurarlarken, oralardaki bazı devletleri de

yıktılar.

ASYA HUN DEVLETĠ (BÜYÜK HUN DEVLETĠ)

o Kurulduğu tarih kesin olarak bilinmemektedir.

o Bilinen ilk hükümdarı Teoman'dır. Teoman'dan

sonra yerine oğlu Mete Han geçmiĢtir.

o Asya Hun devleti Mete Han zamanında en geniĢ

sınırlarına ulaĢmıĢtır.

o Mete Han döneminde; "onlu sistem"e dayalı ilk

düzenli Türk ordusu kuruldu.

o Çinliler Türk akınlarına karĢı koymak için Çin

Seddini yaptılar.

o Büyük Hun Devleti veraset sistemi ve Çin siyaseti

nedeniyle Doğu ve Batı Hun Devleti diye ikiye ayrıldı.

o Orta Asya Türk devletleri ile Çin arasındaki

mücadelelerin asıl nedeni Ġpek Yolu’na hakim

olmaktır.

Çin Siyaseti: Çin, göçebe hayatı yaĢayan ve

savaĢçılıkları geliĢmiĢ olan Türk Ordusu karĢısında çaresiz

kalıyordu. Hatta Türk Akınlarını durdurmak için Çin

Seddi'ni yaptırmıĢtı. Buna rağmen Türkleri

durduramamıĢtı. Bu durum karĢısında çaresiz kalan Çin

Ģu siyaseti takip etti:

1- Çin prenslerini Hun Hakanlarıyla evlendirerek,

prensesin yanında Hun sarayına çok sayıda hizmetçi

gönderdiler. Bu hizmetçiler casusluk faaliyetinde

bulunarak, Türkler hakkında bilgi topladılar.

2- Türk Beylerine hediyeler göndererek, onları

kendilerine bağlamaya ve ekonomik olarak Çin'e bağımlı

yaĢamaya alıĢtırdılar.

3- Türk Beylerini birbirlerine karĢı kıĢkırtarak, Türk

devletinin parçalanmasını sağladılar.

AVRUPA ( BATI ) HUNLARI VE KAVĠMLER GÖÇÜ

KAVĠMLER GÖÇÜ (375)

Batı Hunları, Balamir komutasında, MS. 374 yılında

Volga (Ġtil ) nehrini aĢarak Batı'ya (Avrupa'ya) doğru

ilerlemeye baĢladılar. Türklerin bu ilerlemeleri

karĢısında önlerinde bulunan Vizigot, Ostrogot,

Vandal, Sakson, Frank, Germen gibi birçok kavim

hareketlenerek Türklerden kaçmaya baĢladılar.

Böylece Batı Hun Türklerinin, sebep olduğu bu

büyük yer değiĢtirme olayına tarihte Kavimler Göçü

adı verilir.(375)

KAVĠMLER GÖÇÜNÜN SONUÇLARI

Ġlk çağ kapandı, Ortaçağ baĢladı.

Roma Ġmparatorluğu; Doğu ve Batı Roma

Ġmparatorluğu olmak üzere ikiye ayrıldı.(395)

Avrupa’nın yapısı değiĢti. Ġngiltere, Fransa gibi

Avrupa devletlerinin temeli atıldı.

Barbar kavimler arasında Hristiyanlık yayıldı.

Avrupa'da Feodalite (Derebeylik) adı verilen

yönetim biçimi ortaya çıktı.

SOSYAL BĠLGĠLER 6

ÜNĠTE 3 – ĠPEK YOLUNDA TÜRKLER

o BaĢkenti Ötüken‟dir.

o Tarihte bilinen ilk Türk devletidir.

o Destanları Oğuz Kağan Destanı’dır.

o Türkler Çinlileri yenmiĢler ve vergiye bağlamıĢlar

ama Çin‟e yerleĢmeyi düĢünmemiĢlerdir. Çünkü

Çin çok kalabalık olduğu için Türkler ( milli

benliklerini ) kültürlerini kaybetmekten,

kalabalık Çinliler arasında eriyip yok

olmaktan korkmuĢlardır.

Veraset Sistemi: Türklerde devlet, hükümdar ailesinin

ortak malı sayılırdı. Ve ülke hükümdarın sağlığında

oğulları arasında paylaĢtırılırdı. Bu durum taht

kavgalarına ve devletin yıkılmasına neden olurdu.

Page 20: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 20

AVRUPA HUN DEVLETĠ

Kavimler göçünden sonra Avrupa‟ya gelen Hunlar

tarafından kurulmuĢtur.

Ġlk hükümdarları Balamir, en önemli hükümdarları

Attila'dır.

Attila‟nın amacı; büyük bir devlet kurmak, Doğu

Roma ( Bizans) ve Batı Roma Ġmparatorluklarını

egemenlik altına almaktı. Bizans‟ı vergiye bağlamayı

baĢarmıĢtır.

Attila ölünce iç karıĢıklıklar, Bizans saldırıları ve taht

kavgaları yüzünden yıkılmıĢtır.

GÖKTÜRK ( KÖKTÜRK ) DEVLETĠ

552'de Bumin Kağan önderliğinde Ötüken merkez

olmak üzere kuruldu.

Hunlardan sonra Türk boylarını bir araya toplayan

ikinci Türk devletidir.

Bumin Kağan'ın yerine geçen Mukan Kağan

zamanında devlet en parlak dönemini yaĢadı.

Göktürk Devleti, Çin entrikaları sonucu, 582 yılında

Doğu ve Batı Göktürkler olarak ikiye ayrıldı.

Daha sonra Doğu ve Batı Göktürkleri Çin hakimiyeti

altına girdiler.

II. GÖKTÜRK DEVLETĠ ( KUTLUK DEVLETĠ )

Göktürk Devleti‟nin Çin hakimiyeti altına

girmesinden sonra Türkler 50 yıl boyunca

bağımsızlık özlemi ile yaĢadılar.

682 yılında Kutluk Kağan önderliğinde Çin‟e karĢı

ayaklanma baĢarılı olmuĢ ve 2. Göktürk (Kutluk )

Devleti kurulmuĢtur.

Bilge Kağan'ın ölümünden sonra zayıflayarak Basmil,

Karluk ve Uygurlar'ın isyanı sonucu yıkıldılar.

ORHUN YAZITLARI (GÖKTÜRK KĠTABELERĠ)

Gök Türklerden günümüze kalan en önemli eser

Orhun Yazıtlarıdır. (Göktürk Kitabeleri)

Bu kitabeler Bilge Kağan, Kültigin Kağan ile Vezir

Tonyukuk adına dikilmiĢtir.

Bu yazıtları Danimarkalı Wilhem Thomsen (Vilyım

Tamsın) çözmüĢtür.

Bunlar Türk tarihi ve Edebiyatının ilk yazılı

belgeleridir. Bundan önceki Türk tarihini Çin

kaynaklarından öğreniyoruz.

Bu yazıtlarda Göktürk Tarihi ve Türk Uygarlığı

hakkında önemli bilgiler verilmektedir.

UYGURLAR

Kutluk Bilge Kül Kağan tarafından kuruldu.

BaĢkenti ( merkezi ) Karabalgasun‟dur.

Maniheizm'i benimsediler. Mani dini et yemeyi ve

savaĢmayı yasaklıyordu. Bu sebeple Uygurlar savaĢçılık

özelliklerini kaybettiler.

Tarım, sanat, ticaret alanında çok ilerlemiĢlerdir.

18 harfli Uygur Alfabesini hazırladılar.

Tahta harflerden matbaayı oluĢturdular, pamuktan

kağıt yaptılar.

Destanları TüreyiĢ Destanı ve Göç Destanıdır.

840 yılında Kırgız Türkleri tarafından yıkıldılar.

ATLI ASKERLERDEN MODERN TÜRK ORDUSUNA

Eli silah tutan herkes askerdir. Bu yüzden Türklere

asker millet denmiĢtir.

Mete ilk düzenli orduyu kurmuĢtur. Bu tarih (M.Ö

209) aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetlerinin kuruluĢ

yılıdır.

Mete onlu sistemi getirmiĢtir.

BaĢlıca silahları, ok, yay, kılıç, kalkandır.

Feodalite (Derebeylik): Ortaçağda Avrupa‟da

hakim olan toprağa dayalı bir yönetim sistemidir.

Toprakta çalıĢan köylüler toprakla birlikte alınıp

satılabilirdi.

Tarihte Türk adını ilk defa devlet adı olarak

kullanan ilk topluluktur.

Ġlk Türk alfabesini kullanmıĢlardır. (Göktürk

alfabesi)

Destanları Ergenekon Destanı‟dır.

Ünlü hükümdarları Bilge Kağan döneminde,

kardeĢi Kültigin ve vezir Tonyukuk ile birlikte, en

parlak dönemlerini yaĢadılar.

YerleĢik hayat geçen ilk Türk devletidir.

(Tarım ile uğraĢtıkları için )

Uygurların yerleĢik yaĢama geçmelerinde etkili olan

faktörler;

Mani dinini benimsemeleri ( Çünkü mani dini et

yemeyi yasaklıyordu. Bu sebeple tarımla

uğraĢmıĢlardır.)

Page 21: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 21

GÖÇEBE HAYAT - YERLEġĠK HAYAT

Çadırlarda yaĢarlar - Evlerde yaĢarlar.

Hayvancılık - Tarım ve ticaret

TaĢınabilir eĢya - TaĢınamaz eĢya

SavaĢçıdırlar - SavaĢçılık geliĢmemiĢ

Kalıcı eser yoktur - Kalıcı eser vardır.

Hunlar, Göktürkler - Ġlk defa Uygurlar

ĠPEK YOLU

Ġpek Yolu‟nun Asya Hunları döneminde keĢfedildiği

bilinmektedir. Bu yol Çin‟den baĢlayıp Hatay veya

Ġstanbul‟a kadar gelmektedir. Buradan da Avrupa'ya

giderdi.

Ticaret yolu üzerinde 30-40 km aralıklarla,

tüccarların dinlenmesi için yapılan büyük kaleye

benzeyen kervansaraylarda konaklamıĢlardır. Kervanları

saldırılardan korumak amacı ile yüksek surlardan

yapmıĢlardı.

Ġpek Yolunda değerli taĢlar, ipek, kağıt, porselen,

baharat, seramik gibi ürünler taĢınırdı.

Ġpek yolunda sadece mallar taĢınmamıĢ ayrıca, bu

kervanlar sayesinde çeĢitli milletlere ait kültürel

etkileĢimler de olmuĢtur. DeğiĢik kültürlerin,

inançlarından dillerine, çalgılarından masallarına,

yemeklerinden oyuncaklarına kadar birçok kültürel değer

de aktarılmıĢtır.

ORTA ASYA TÜRK DEVLETLERĠNDE KÜLTÜR VE

UYGARLIK

DEVLET YÖNETĠMĠ

Ġlk Türk Devletlerinde devlet iĢleri Kurultay (Toy )

adı verilen mecliste görüĢülürdü.

Devleti yöneten kiĢilere Han, Hakan ve Kağan

ünvanları verilirdi. Hakan'ın eĢine Hatun (Katun) denirdi.

Hatun da devlet yönetiminde etkilidir ve gerektiğinde

hükümdarın vekili olarak devleti yönetir, elçileri kabul

ederdi.

Ülke doğu-batı veya sağ-sol Ģeklinde ikiye ayrılarak

yönetilirdi. Doğuda hükümdar, batıda ise yabgu ünvanı

verilen hanedan üyelerinden biri otururdu. Bu uygulanan

yönetim Ģekline ikili yönetim denir.

ORDU

GeniĢ bozkırların ortasında her an saldırıya açık,

savunmasız bir coğrafyada yaĢayan Türkler, mücadeleci

ve savaĢçı bir karakter kazanmıĢlardır. Türklerde

askerlik bir meslek olarak görülmemiĢtir. KarĢılaĢılan

saldırılarda kadın – erkek, çoluk-çocuk ayırt etmeden

herkes düĢmana karĢı koymuĢtur. Bu nedenle Türklerde

ordu-millet anlayıĢı vardır.

Mete ordusunu on, yüz, bin, on bin kiĢilik bölümlere

ayırmıĢtır. Bu nedenle bu uygulamaya onlu sistem adı

verilmiĢtir.

Eski Türklerde orduda; kargı, yay, ok, kılıç ve kalkan

gibi taĢınabilir silahlar kullanılırken günümüzde ise; ateĢli

silahlar kullanılmaktadır.

HUKUK

Türkler, yarı göçebe yaĢam tarzını benimsedikleri için

geliĢmiĢ bir yazılı kültüre sahip değillerdi. Yazılı hukuk

kuralları da bulunmazdı.

Türklerde sosyal ve siyasal yaĢamı düzenleyen yazılı

olmayan hukuk kurallarına töre adı verilirdi. Töre; adalet,

eĢitlik ve iyiliğe dayanırdı. Töreye kağan bile uymak

zorundaydı.

Çin'in ġian kentinden baĢlayıp Orta Asya'dan ve

Anadolu'nun çeĢitli yerlerinden geçerek Ġstanbul'da

birleĢen ve oradan da Avrupa'nın içlerine giden

önemli ticaret yoluna Ġpek Yolu denir.

Türkler göçebe oldukları için;

Hapis cezaları çok uzun sürmezdi

Ev –saray-tapınak gibi mimari eser yapmamıĢlardır.

Çadır kullanmıĢlardır

Sanat eserleri kemer-kilim gibi taĢınabilir eserlerdir.

Hayvancılıkla uğraĢmıĢlardır.

Atı evcilleĢtirmiĢler bu uzak yerlere göç etmelerini

kolaylaĢtırmıĢtır.

Ata binmek için pantolon giymiĢlerdir.

Türkler teĢkilatçı bir yapıya sahip olduklarından

yıkılan bir devletin yerine hemen yenisini

kurabiliyordu. Türklerin birçok devlet kurmalarında ve

ayrı siyasal varlıklar altında yaĢamalarında bağımsız

yaĢamaya düĢkün olmaları etkili olmuĢtur.

Türkler hükümdarlık yetkisinin kendilerine Gök

tanrı tarafından verildiğine inanıyorlardı. Bu yetkiye

Kut denirdi. Kutun kan yoluyla babadan oğula geçtiği

kabul ediliyordu. Kanında kut olan herkes devlet

yönetiminde hak sahibiydi. Bu nedenle Türklerde ülke

hanedan üyelerinin ortak malı sayılmıĢtır. Bu inanıĢ

hükümdar öldüğünde hanedan üyeleri arasında taht

kavgaları yaĢanmasına neden olmuĢtur.

Ġlk düzenli ordu teĢkilatı Büyük (Asya) Hun

hükümdarı Mete Han tarafından kurulmuĢtur. Bu

yüzden günümüzde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin

kuruluĢ yılı olarak Mete Han'ın tahta çıktığı M.Ö

209 yılı kabul edilir.

Page 22: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 22

DĠN VE ĠNANIġ

Türklerin asıl dini Gök Tanrı inancıydı. Dünya'yı Gök

Tanrı'nın yarattığına, kimin ülkeyi yöneteceğine Gök

Tanrı'nın karar verdiğine inanıyorlardı.

Türkler, ölülerinin ardından yuğ adı verilen cenaze

törenleri düzenlerlerdi. Ölümden sonraki yaĢama

inandıkları için ölünün değerli eĢyaları ve silahları da

mezara konurdu.

Türkler din konusunda hoĢgörülüydüler. Farklı

dinlere inananların ibadetlerini serbestçe yapmalarına

izin vermiĢlerdir. (ġamanizm, Maniheizm)

Uygurlar, Maniheizm (Mani) dinine inanmıĢlardır.

Avlanmayı, et yemeyi ve savaĢmayı yasaklayan bir din

olduğu için savaĢçılık özelliklerini kaybetmiĢlerdir.

EKONOMĠK VE SOSYAL HAYAT

Türk devletlerinde halk sınıflara ayrılmazdı.

Toplumda eĢitlik vardı. Toplumun en küçük birimi (oguĢ)

aileydi. Ailelerin birleĢmesiyle sülale ( Uruğ), sülalelerin

birleĢmesiyle boy ( aĢiret), boyların birleĢmesiyle

budun( millet), budunların birleĢmesiyle devlet( il)

meydana geliyordu.

Aile ( oguĢ) > Sülale ( uruğ) > Boy ( aĢiret) > Budun (

millet) > Ġl ( devlet)

Orta Asya'nın iklimi ve yeryüzü Ģekillerinden dolayı

Türklerde ekonomini temelini hayvancılık

oluĢturuyordu. Koyun ve at yetiĢtirilen önemli

hayvanlardır. Atı evcilleĢtiren ilk toplum Türklerdir.

Orta Asya Türkleri içerisinde Uygurlardan itibaren

yerleĢik yaĢam baĢlamıĢ ve tarımsal faaliyetler

görülmüĢtür.

YAZI, DĠL VE EDEBĠYAT

Türklere ait en eski yazı Köktürkler'e ait 38 harfli

Köktürk alfabesidir.

Köktürk alfabesiyle yazılmıĢ en önemli eser, Türklere

ait ilk edebi ve tarihi eser olan Orhun Abideleri'dir. II.

Köktürk Devleti'ne ait olan bu eser; Bilge Kağan,

kardeĢi Kültigin ve vezir Tonyukuk adına

dikilmiĢtir.

Orhun Abideleri'nin özellikleri

YazılıĢ tarihi M.S. 8. yüzyılın baĢlarına dayanmaktadır.

Türk adının geçtiği ilk Türkçe metindir.

Kitabeleri 1893'te Danimarkalı Wilhelm Thomsen (

Vilhem Tamsın) okumuĢtur.

Türk tarihini, toplumun yaĢam biçimini ve dünyaya

bakıĢ açısını ortaya koyar.

Kitabelerde yöneticilerin halkı aydınlatması ve

yaptıklarını hesabını halka vermesi söz konusudur.

Türklere ait ikinci alfabe Uygurlar tarafından

kullanılan 18 harften oluĢan Uygur Alfabesidir.

Türklerde daha çok sözlü edebiyat geliĢmiĢtir. Sözlü

edebiyatın en önemli ürünleri destanlardır. Halk

arasında dilden dile aktarılarak günümüze kadar

gelen Türk destanları Ġslamiyet'in kabulünden sonra

yazıya geçirilmiĢtir.

SANAT

TaĢınabilir özellik gösterir. Çünkü Uygurlara kadar

göçebe yaĢadılar.

Maden iĢletmeciliği, özellikle demircilikte

ileridirler.

Resim ve heykel yapımı, halı ve kilim dokumacılığı da

görülür.

Ġlk Türk devletlerinde bir çocuk kahramanlık

göstermeden ad konmazdı.

Ġlk Türk devletlerinde ölüler “Yuğ”adı verilen cenaze

törenleri ile gömülürdü.

Ġlk Türklerde müzik önemli yer tutardı. Kopuz önemli

müzik aletidir.

Nevruz bahar bayramıdır. Selçuklulardan itibaren

Osmanlılarda ve günümüzde kutlanır. 21 Mart baharın

baĢlangıcı sayılır.

ĠSLAMĠYET’ĠN DOĞUġU VE YAYILIġI

ĠSLAMĠYET'TEN ÖNCE ARAP YARIMADASI’NIN

DURUMU

Siyasal Durum: Ġslamiyet'ten önce Arap

Yarımadası'nda siyasi birlik yoktu. Halk kabilelere

bölünmüĢtü. Bu dönemde insanlar genelde güneyde

Yemen bölgesi ile Mekke ve Medine Ģehirlerinin

bulunduğu Hicaz bölgesinde yaĢıyorlardı.

Sosyal ve Ekonomik Hayat: Mekkeliler ticaretle,

Medine'liler ve Taif'liler çiftçilikle geçimlerini sağlarlardı.

Mezarların etrafına, kiĢinin öldürdüğü düĢman

sayısı kadar küçük heykeller dikilirdi. Buna balbal,

mezarlara ise kurgan denirdi.

Türklerin dıĢ politikasının esasını Ġpek Yolu'na

egemen olmak düĢüncesi oluĢturmuĢtur. Türkler

ticareti geliĢtirmek için komĢularıyla anlaĢmalar

yapmıĢlar, yabancı tüccarlara kolaylıklar sağlamıĢlar

ve ticaret yollarının güvenliği için seferler

düzenlemiĢlerdir.

En ünlü Türk destanları Ģunlardır:

Büyük Hun Devleti- Oğuz Kağan Destanı

Köktürk Devleti- Ergenekon ve Bozkurt Destanı

Uygur Devleti- TüreyiĢ ve Göç Destanı

Kırgızlar- Manas Destanı ( en uzun Türk destanıdır.)

ġu (saka)-Alper Tunga

Page 23: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 23

Ukaz denilen yerde her yıl panayır düzenlenirdi.

Araplar'da kölelik yaygındı. Erkekler istediği kadar

kadınla evlenebilirdi. Kadının boĢanma ve miras hakkı

gibi sosyal hakları yoktu. Kız çocukları ya öldürülür ya da

diri diri toprağa gömülürdü. Bu yüzden Ġslâmiyet'ten

önce Arabistan'da yaĢanan döneme Cahiliye Devri

denir.

Din: Arap Yarımadası'ndaki insanların çoğunluğu

puta tapardı. Ayrıca Musevilik, Hıristiyanlık, ZerdüĢtlük

dinine inananlar vardı. Az da olsa Hz. Ġbrahim'in dinine

inanan ve Hanif denen kiĢiler de Arabistan'da yaĢarlardı.

YENĠ BĠR DĠN-ĠSLAMĠYET DOĞUYOR

Hz. Muhammed Dönemi

Hz Muhammed 571 yılında Mekke'de doğdu.

Mekke'nin ileri gelen HaĢimoğulları soyundan olan

Hz Muhammed'in annesinin adı Âmine, babasınınki

Abdullah'tır.

Doğmadan önce babasını, 6 yaĢında ise annesini

kaybetmiĢ olan Hz. Muhammedi önce dedesi

Abdulmuttalip sonra da amcası Ebu Talip himaye

etmiĢtir.

Doğruluğu ve dürüstlüğü sayesinde "El-

Emin"(güvenilir kiĢi) unvanını almıĢtır.

Hz. Muhammed hayatının hiçbir döneminde putlara

tapmamıĢ ve sık sık Hira(Nur) Dağı'nda kendi iç

dünyası ile baĢ baĢa kalmıĢtır.

610 yılında Hira Dağı'nda bulunduğu sırada Hz

Cebrail aracılığı ile peygamberlikle görevlendirildi.

Hz Hatice, Hz Ali, Hz Ebubekir ve Hz Zeyd

Ġslamiyet'e ilk inananlardır.

Kısa sürede Mekke'de yayılan Ġslamiyet, Mekkeli

müĢrikler tarafından tepkiyle karĢılanmıĢtır. EĢitlik ve

sosyal adalet ilkeleri üzerine inĢa edilmiĢ olan Ġslam

dini tek tanrı inancını getirmiĢtir. Bundan dolayı

putlara tapan' Mekkeli müĢrikler Müslümanlara karĢı

iĢkence ve baskı uygulamıĢlardır.

Mekkeli müĢriklerin ileri gelenleri Hz Muhammedi

öldürmek için harekete geçtiler.

Mekke'de ticaret yapan Medineliler Hz

Muhammed'e ve tebliğ ettiği dine inanmıĢlardı.

Medineli Müslümanların çağrısı üzerine Hz

Muhammed Hz. Ebubekir ile birlikte Medine'ye

hicret etti. (622)

Hicretin Sonuçları

o Ġslamiyetin yayılması kolaylaĢmıĢtır.

o Mekke'den göç edenlere "Muhacir", Medineli

Müslümanlara da "Ensar" adı verilmiĢtir. Böylece

Yahudiler ile birlikte Medine'de üç grup oluĢmuĢtur.

o Bu grupların anlaĢmaları (vatandaĢlık sözleĢmesi) ile

birlikte Ġslam devleti kurulmuĢtur.

o Hz Muhammed devlet baĢkanı kabul edilmiĢtir.

HZ. MUHAMMED DÖNEMĠ SĠYASĠ OLAYLARI

Bedir SavaĢı (624)

Muhacirler Mekke'de bıraktıkları mallarına karĢılık

Mekke kervanına el koymuĢtur. Bunun üzerine

Mekkeliler ile yapılan savaĢı Medineli Müslümanlar

kazandı.

Ġslam savaĢ hukuku doğdu. SavaĢta elde edilen

ganimetlerin 1/5'i devlet hazinesine, 4/5'inin ise savaĢa

katılanlara verileceği kararlaĢtırıldı.

SavaĢta esir düĢenler fidye ödemeleri veya Müslüman

gençlere okuma-yazma öğretmeleri karĢılığında serbest

bırakıldı.

Uhud SavaĢı (625)

Mekkeliler, Bedir yenilgisinin intikamını almak için,

Medineli Müslümanlara savaĢ açtı.

Uhud dağı eteklerine yerleĢtirilen okçuların yerlerini

terk etmeleri üzerine, Halid bin Velid komutasındaki

müĢriklerin saldırısı sonucu Müslümanlar bu savaĢı

kaybetmiĢtir.

Müslümanların Mekkeli müĢrikler karĢısında

aldıkları ilk ve tek yenilgidir.

Hendek SavaĢı (627)

Mekkeli müĢriklerin Müslümanları tamamen ortadan

kaldırmak istemelerinden dolayı, müĢrikler tekrar

harekete geçti.

Hz Muhammed, Ġranlı Müslüman komutan Selman-ı

Farisi'nin tavsiyesi ile Medine Ģehrini hendeklerle

çevirdiler ve savunmada kaldılar.

o Hicret, hicri takvime baĢlangıç olarak kabul edildi.

Müslümanların Mekkelilere karĢı kazandığı ilk

zaferdir.

Esirlerin okuma-yazma karĢılığında serbest

bırakılması, Ġslamiyet'in eğitime verdiği önemi

gösterir.

Bu savaĢ Müslümanların son savunma savaĢı

olmuĢtur.

Page 24: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 24

Hudeybiye AntlaĢması (628)

Hz Muhammed 628 yılında Kabe'yi ziyaret etmeye

karar verdi. 1500 Müslüman'la beraber yanlarına

sadece kılıç alarak Kabe'yi ziyaret etmek için yola

çıktı.

Hudeybiye mevkine gelindiğinde Hz Osman elçi

olarak gönderildi ve Kabe'yi ziyaret için izin istendi.

Mekkelilerin Hz Osman'ı alıkoymaları üzerine savaĢ

kararı alındı. Bunun üzerine Mekkeliler barıĢ istedi.

Yapılan antlaĢmaya göre;

Ġki taraf arasında 10 yıl savaĢ yapılmayacak.

Müslümanlar o sene Hac yapmayacak; ertesi yıl 3

gün süreyle silahsız olarak Kabe'yi ziyaret

edebileceklerdi.

Bu madde Mekkelilerin Müslümanlardan çekindiğini

gösterir.

ReĢit olmadan Ġslamiyet'i seçen Mekkeliler

Medine'ye alınmayacak, ancak Mekke'ye sığınan

Müslümanlar geri verilmeyecekti.

Her iki taraf da istedikleriyle antlaĢmalar

yapabileceklerdi.

Mekke'de Ġslamiyet daha hızlı yayılmaya baĢladı.

Hayber Kalesi'nin Fethi (629)

ġam ticaret yolunu tehdit eden Mekkelileri

Müslümanlar aleyhine kıĢkırtan Yahudiler üzerine bir

sefer düzenlendi. Yahudilerin elindeki Hayber Kalesi

fethedildi.

Mute SavaĢı (629)

Bir Müslüman keĢif kolunun Bizans'a bağlı Gassaniler

tarafından pusuya düĢürülüp öldürülmesi sonucunda

Gassaniler üzerine sefere çıkılmıĢtır.

Hz Muhammed sefere katılmadı. Ġslam ordusu Bizans

karĢısında baĢarısız olmuĢtur.

Bizans ile yapılan ilk savaĢtır.

Mekke'nin Fethi (630)

Mekkelilerin Hudeybiye AntlaĢmasının maddelerine

uymaması üzerine Hz Muhammed Mekke'nin fethi

için harekete geçti. Önemli bir direniĢle

karĢılaĢmadan Müslümanlar Ģehri ele geçirdi. Kabe

putlardan temizlendi. Böylece Ġslamiyet'in yayılıĢı

kolaylaĢtı.

Huneyn SavaĢı ve Taif Seferi (630)

o Müslüman olmayan Arap kabilelerin Müslümanlara

karĢı birleĢmesi üzerine Hz Muhammed hareket

geçti. Huneyn Ģehrinde yapılan savaĢta putperestler

yenilgiye uğradı.

o Huneyn‟den kaçan putperestler Taife sığındılar.

Buraya yapılan seferden sonuç alınamadı. Ama daha

sonra Ģehir kendiliğinden Ġslamiyet'i kabul etti.

Tebuk Seferi (631)

Bizans Ġmparatorluğu'nun büyük bir ordu ile

Arabistan'a yürüdüğü haberi alınınca Hz Muhammed

sefere karar vermiĢtir. Ancak Tebük Ģehrine varılınca

haberin asılsız olduğu anlaĢılmıĢ ve geri

dönülmüĢtür.

Tebük seferi Hz Muhammed'in son seferi

olmuĢtur.

Veda Hutbesi (632)

Hz Muhammed, 632 yılında hac görevini yerine

getirmek için kalabalık bir kafile ile Mekke'ye giderek

son kez Hac görevini yerine getirmiĢtir. Arafat'ta

yaklaĢık 150000 kiĢiye bir konuĢma yaptı. Hz

Muhammed bu hutbede:

Kuran-ı Kerim'in tamamlandığını,

Cahiliye devrinin kapandığını,

Kan davalarının sona erdiğini,

Faiz ve zinanın haram olduğunu,

Bütün Müslümanların eĢit olduğunu belirtti.

Hz Muhammed 8 Haziran 632'de Medine'de

vefat etti.

DÖRT HALĠFE DÖNEMĠ (632-661)

Halife, Ġslam devletinde din ve adalet baĢkanıdır.

Hz Muhammed'in vefatından sonra sırası ile Hz

Ebubekir, Hz Ömer, Hz Osman ve Hz Ali halife olmuĢtur.

Hz. EBUBEKĠR DÖNEMĠ (632-634)

Ortaya çıkan yalancı peygamberler sorununu

çözdü.

Zekat ve vergi vermeyen, dinden dönen kabileler ile

savaĢarak Müslümanları tekrar Medine etrafına

topladı.

Ġlk kez Arap Yarımadası dıĢında fetihlere baĢladı.

Yermuk SavaĢı ile Bizans, ilk kez mağlup edilmiĢtir.

Hudeybiye AntlaĢması ile;

Mekkeliler, Müslümanları hukuken tanımıĢ

oldular.

Müslümanların ilk taarruz savaĢıdır.

Gaza (Gazve): Hz Muhammed'in bizzat katıldığı

savaĢlara denir.

Seriye: Hz Muhammed'in katılmadığı savaĢlara

denir.

Dört halife döneminde halifeler seçimle iĢ baĢına

geldikleri için, bu döneme "Cumhuriyet Dönemi"

denilmektedir.

Page 25: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 25

SavaĢlarda hafızların Ģehit olmaları üzerine Kur'an

ayetleri kitap haline getirilmiĢ ve böylece Kur'an

değiĢmeden günümüze kadar gelmiĢtir.

Hz. ÖMER DÖNEMĠ (634-644)

Seçimle baĢa geldi. Adaleti, doğruluğu ve cesareti

ile ün yapmıĢtır.

Bizans, Ecnadeyn SavaĢı ile bir kez daha yenilgiye

uğratılmıĢ, Suriye ve Filistin'in fethi tamamlanmıĢtır.

Kuzey Afrika'nın fethine baĢlanarak, Mısır'ın tamamı

fethedildi.

Sasaniler ile yapılan Kadisiye (636), Celula (637) ve

Nihavent (642) savaĢlarının sonucunda Ġran ve Irak

toprakları Müslümanların eline geçti, Sasani

Ġmparatorluğu'na son verildi.

Bu geliĢmelerden sonra Müslümanlar, Türkler ile

komĢu olmuĢlardır.

Hz Ömer zamanında teĢkilatlanma çalıĢmalarının

yapılma sebebi; fetihlerle ülke sınırlarının geniĢlemesidir.

H. OSMAN DÖNEMĠ (644-656)

o Ġran'ın fethi tamamlanmıĢtır.

o Ġlk defa Müslümanlar ile Türkler karĢı karĢıya

geldi. Kafkasya'ya giren Ġslam orduları Hazarlar ile

yapılan savaĢta yenilerek geri çekildiler.

o Kuzey Afrika'nın fethi tamamlanmıĢtır.

o Hz. Osman'ın kendi soyundan olanları valiliklere

ataması huzursuzluklara yol açtı. Bundan dolayı Hz

Osman bu durumdan rahatsız olanlar tarafından

Ģehit edilmiĢtir.

Hz. ALĠ DÖNEMĠ (656-661)

Hz Ali döneminde siyasi sebeplerden dolayı

Müslümanlar arasında; Cemel Vakası, Sıffin SavaĢı,

Hakem Olayı yaĢandı.

Fetihler durdu.

Ġç karıĢıklıklar arttı.

Ġslam'da ilk ayrılıklar yaĢandı.

EMEVĠLER (661-750)

661 yılında Muaviye tarafından ġam merkez olmak

üzere kuruldu.

Hz Hüseyin'in Ģehit edildiği Kerbela Olayı yaĢandı.

Emeviler ilk Arap parasını bastılar. Arapçayı resmi

dil olarak kullandılar.

Doğuya ilerleyerek Türklerle mücadele ettiler:

Türklerin yaĢadığı Semerkant ve Buhara, Ġpek Yolu

üzerinde ve deri mamulleri ile kağıt satarak zenginleĢen

Ģehirlerdi Semerkant “Zengin Ģehir” anlamına

gelmekteydi. Emeviler Ġpek Yolunun denetimini ele

geçirmek için bu Ģehirlere saldırmıĢlardır.

Cebelitarık boğazını geçerek Ġslamiyet‟i Ġspanya‟da

(Avrupa‟da) yaydılar. Tarık Bin Ziyad Komutasında

Ġspanya‟ya geçerek Ġslamiyetin burada yayılmasını

sağladılar. Emevilerin yıkılmasından sonra burada

Endülüs Emevileri kurulmuĢtur.

Emeviler Ġspanya‟da cami, kütüphane, medrese gibi

eserler yapmıĢlardır. Bu medreselerde Hristiyanlarda

eğitim görmüĢtür. Bu durum Ġslam uygarlığının Avrupa

tarafından tanınmasına neden olmuĢ ve etkileĢim

olmuĢtur.

Günümüze kalan tek eseri El Hamra Sarayıdır.

Önemli Ģehirleri Gırnata ve Kurtuba idi.

750 de Ebul Abbas tarafından yıkıldılar.

ABBASĠLER (750-1258)

Abbasi Devleti, Hz. Muhammed'in amcası Abbas'ın

torunlarından Ebu'l Abbas tarafından 750 tarihinde

kuruldu. BaĢkenti Bağdat‟tır.

Abbasi hükümdarları, Emeviler gibi Arap

üstünlüğüne dayalı bir devlet kurmadılar.

751 yılında Çinlilerle Talas SavaĢı yapıldı.

Harun ReĢit Dönemi Abbasilerin en parlak dönemi

oldu.

Bizans sınırlarında "Avasım" denilen Türk

ordugâhları kurdurdu.

Kur'an-ı Kerim kitap haline getirildi.

Fethedilen topraklar adı verilen yönetim

birimlerine ayrılmıĢtır. Bu illere valiler tayin edilmiĢtir.

Düzenli ordu ve ordugâhlar kurulmuĢtur.

Mali ve askeri amaçlı divan örgütü kurulmuĢtur.

Devlet hazinesi kurulmuĢtur.

Adli teĢkilat kurularak illere kadılar tayin edildi.

Ġkta sistemi uygulanmaya baĢlamıĢtır.

Hicri takvim kullanılmaya baĢlandı.

o Ġslam devletinin ilk donanması bu dönemde

kuruldu.

o Kur'an-ı Kerim çoğaltılarak önemli merkezlere

gönderildi.

Halifeliği saltanata (babadan oğula geçen

sistem) dönüĢtürdüler.

Ġstanbul ilk defa Müslümanlar tarafından

kuĢatıldı.

Emeviler Arap milliyetçiliği yapmıĢ ve Arapları

üstün tutan bir politika izlemiĢlerdir. Emevilerin

bu politikası Türklerin Müslüman olmasını

geciktirmiĢtir.

Page 26: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 26

Abbasiler bilime önem verdiler. Harezmi gibi birçok

bilgin bu dönemde yetiĢti. Bilim adamları ve Ģairler

korunmuĢ Bağdat ilim merkezi olmuĢtur

Abbasi Devleti, Moğollar tarafından yıkıldı.

TALAS SAVAġI 751

SavaĢ, Abbasilerle Çinliler arasında olmuĢtur. Nedeni

Maveraünnehir (Seyhun ve Ceyhun Nehirleri arasındaki

verimli bölge) Bölgesini Çin‟in ele geçirmek istemesidir.

Türklerin Abbasileri desteklemesi ile savaĢı Araplar

kazanmıĢtır. Böylece;

Abbasiler, Emeviler gibi Arap milliyetçiliği yapmamıĢ

ve hoĢ görülü bir yönetim sergileyerek Arap olmayanlara

da devlet yönetimden yer vermiĢlerdir.

Abbasi Türk yakınlaĢması Türklerin Ġslamiyeti

kabulünde etkili olmuĢtur.

Kağıt, Matbaa, Barut, Pusula gibi Çinlilerin

bulduğu bazı buluĢları Talas SavaĢında Müslümanlar da

öğrenmiĢtir.

Türklerin Ġslamiyeti kabul etmesinde Ģunlar etkili

olmuĢtur:

o Abbasilerin hoĢgörülü tutumu

o Ġslam Dini ile Göktanrı dini arasındaki benzerlikler

o Ġslamiyet'te ve Türklerde kurban kesme ve Ahiret

inancının olması

o Türklerdeki Cihan Hakimiyeti düĢüncesi ile

o Ġslamiyet'teki Cihat anlayıĢının benzemesi

Talas SavaĢı Türk-Ġslam tarihinin baĢlangıcıdır.

Türklerin Ġslamiyeti kabulü Milli kimliklerini

korumasını sağlamıĢtır.

ĠLK TÜRK ĠSLAM DEVLETLERĠ

KARAHANLILAR (840-1212)

Uygur Devleti yıkıldıktan sonra 840-1212 tarihleri

arasında, Türkistan ve Maveraünnehir'de kurulan ilk

Müslüman Türk devletidir.

Karahanlılar; Karluk, Çiğil, Basmil, Yağma ve diğer

Türk boylarından meydana gelmiĢtir

Bilge Kül Kadir Han tarafından kurulmuĢtur.

Satuk Buğra Han döneminde Ġslamiyet hızla

yayılmıĢ ve Ġslamiyet resmi din haline gelmiĢtir.

Karahanlılar, halkının tamamı Türk olan bir bölgede

kurulduğu için resmi dili, konuĢma dili ve edebi dili

Türkçedir. Bu sayede yeni bir Türk-Ġslam kültürü ve

edebiyatı doğmuĢtur.

Yusuf Kadir Han'ın ölümünde sonra oğulları arasında

çıkan taht kavgaları sonucunda ülke Doğu ve Batı

Karahanlılar olmak üzere ikiye ayrıldı.

DEĞERLĠ MĠRAS

Ġlk Türk –Ġslam eserleri Karahanlılar döneminde

verilmiĢtir. Bunlar: Divan-ı Lügat’it Türk ve

Kutadgu Bilig’dir.

Eserde 7500 kelimenin anlamı atasözleri ve deyimlerle

açıklanmıĢtır. Eserin sonunda Türklerin yaĢadığı yerleri

gösteren Türk Dünyası Haritası vardır. Ayrıca 24 Oğuz

boyunun tablosu verilmiĢtir. Unesco, doğumunun bininci

yılında 2008 yılını KaĢgarlı Mahmut yılı olarak kabul

etmiĢtir.

GAZNELĠLER (963-1183)

Gazne Devleti, Afganistan'ın Gazne Ģehrinde

kurulmuĢtur.

Kurucusu Alp Tekin'dir.

Gazneliler en parlak dönemini Sultan Mahmut

döneminde yaĢamıĢtır. Sultan Mahmut, Ġslamiyet'i

yaymak için Hindistan'a 17 sefer düzenlemiĢtir.

Sultan Mahmut'tan sonra yerine Sultan Mesut

geçmiĢtir.

Sultan Mesut, Selçuklularla Dandanakan SavaĢı'nı

yapmıĢ ve devlet yıkılma sürecine girmiĢtir.

Abbasiler Türk askerleri ve aileleri için Irak‟ta

“Samarra” kentini kurdular. Bu dönemde birçok

Türk, Abbasilerde önemli görevlere geldi.

Orta Asya‟nın Çin hakimiyetine girmesi önlendi.

Türkler Müslüman olmaya baĢlamıĢtır.

Ġslamiyeti ilk kabul eden Türk Boyu Karluklar

Ġslamiyeti Kabul Eden Ġlk Türk Devleti

Karahanlılardır.

Karahanlılar’ın Önemli Özellikleri

Ġslamiyeti kabul eden ilk Türk devletidir.

Karahanlılar, Ġslamiyeti kabul etmekle birlikte

Türklük bilincini kaybetmediler ve millî

benliklerini korudular.

Türkçeyi resmî dil olarak kabul ederek,

Türkçenin geliĢmesine katkıda bulundular.

Türk - Ġslam kültürünün temellerini atarak, bu

alanda ilk yazılı eserleri verdiler.

Divan-ı Lügat’it Türk (Büyük Türkçe Sözlük):

KaĢgarlı Mahmut tarafından yazılmıĢtır. Amacı

Türkçenin Arapçadan zengin bir dil olduğunu

anlatmak ve Türkçeyi öğretmek için yazmıĢtır.

Kutadgu Bilig (Mutluluk Bilgisi): Yusuf Has

Hacip tarafından yazmıĢtır. Bu öğüt ve ahlak

konusunda bilgiler verir. Ġnsanların iyi olması için

neler yapması gerektiğini anlatır.

Page 27: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 27

Gazne Devletinde, Sultan Mesut'un ölümünden

sonra iç karıĢıklıklar yaĢanmıĢ ve devlet Gurlular

tarafından yıkılmıĢtır.

Sultan Mahmut döneminde sarayda 400‟e yakın Ģair

olduğu söylenmektedir. Gazneli Mahmut bilime ve

sanatçılara önem verir onları korurdu.

BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETĠ(1038-1157)

Tuğrul ve Çağrı Beyler tarafından kurulan devlet,

adını dedeleri Selçuk Bey'den almıĢtır.

1038‟de Tuğrul Bey NiĢabur Ģehrinde kendi adına

hutbe okutup para bastırmıĢtır. Böylece Büyük

Selçuklu Devleti kurulmuĢtur.

Selçuklular, Gaznelilerle 1040‟da yaptıkları

Dandanakan SavaĢı’nı kazanarak bağımsızlıklarını

ilan etmiĢlerdir.

Tuğrul Bey, 1055 yılında Büveyhoğulları'nın baskısı

altında kalan Abbasi Halifesi'ne yardım etmiĢ ve onu

kurtarmıĢtır. Bunun üzerine Halife, Tuğrul Bey'e

"Doğunun ve Batı'nın Sultanı" ünvanını vermiĢtir.

Tuğrul Bey'den sonra yerine Çağrı Bey'in oğlu

Alparslan geçmiĢtir.

Alparslan döneminde Selçukluların Doğu Anadolu'da

etkili olmaları üzerine Bizans Ġmparatoru Romenos

Diogenes, hazırlamıĢ olduğu ordusuyla Selçukluların

üzerine yürümüĢtür.

1071 yılında Malazgirt Ovası'nda Büyük Selçuklu

Devleti ile Bizans Ġmparatorluğu arasında yapılan

savaĢta Selçuklular çok büyük bir zafer kazanmıĢtır.

Malazgirt SavaĢı‟nın kazanılmasında Bizans

ordusunda paralı askerlik yapan Peçenek ve Oğuz

Türkleri'nin Selçuklu tarafına geçmeleri etkili

olmuĢtur.

Alparslan'ın ölümünden sonra yerine oğlu MelikĢah

geçmiĢtir.

MelikĢah dönemi devletin en geniĢ sınırlara ulaĢtığı,

kültür-uygarlık seviyesi bakımından en üst düzeye

eriĢtiği dönemdir.

MelikĢah 1092 yılında ölmüĢtür. Ölümünden sonra

devlette sürekli taht kavgaları olmuĢtur. Bu Ģekilde

zayıflayan devlet, 1141 yılında yapılan Katvan

SavaĢı'nın kaybedilmesiyle yıkılıĢ sürecine girmiĢtir.

Bu dönemde devleti ayakta tutmaya çalıĢan Sultan

Sencer'in 1157 yılında ölümüyle Büyük Selçuklu

Devleti yıkılmıĢtır.

ĠLK TÜRK ĠSLAM DEVLETLERĠNDE KÜLTÜR VE

UYGARLIK

Devlet Yönetimi: Karahanlılar Ġslamiyet'i resmi din

olarak benimsemiĢ ama devlet yönetiminde Ġslamiyet

öncesi Türk devletlerinde görülen özellikle

sürdürmüĢlerdir. Kut anlayıĢı, devletin hanedanın ortak

malı olması, ikili yönetim gibi uygulamaları devam

ettirmiĢlerdir. Hükümdarlar unvan olarak Han, Hakan ve

Kağan'ı kullanmıĢlardır.

Gazneliler "Sultan" unvanını kullanmaya baĢlamıĢ;

hükümdarlar hakimiyetlerini Abbasi halifesine

onaylatmıĢlardır.

Büyük Selçuklu Devleti de Arap ve Fars (Ġran)

etkisinde kalmıĢtır.

Selçuklu hükümdarları ailelerinin erkek üyelerini yani

Melikleri ülke yönetiminde tecrübe kazanmaları için,

ülkenin çeĢitli bölgelerine yönetici olarak

göndermiĢlerdir.

Biruni: Harezm'de doğmuĢtur. Gazneli sarayında

büyük saygı görmüĢtür Fizik, astronomi ve

matematikte çalıĢmaları vardır.

Gaznelilerin Özellikleri

Egemenlikleri altına aldıkları bölgede farklı

milletlerin bulunması Gaznelilerin yıkılmasında etkili

oldu.

Arapların ve Ġranlıların etkisinde kaldılar. Resmî

yazıĢmalarda Arapçayı, sarayda Türkçeyi, edebiyat dili

olarak Farsçayı kullandılar.

Çok uluslu yapıya sahip oldukları için millî

birliği sağlayamadılar.

Dandanakan SavaĢı'ndan sonra Anadolu'ya

yönelen Selçuklular, Bizans'la savaĢmıĢlardır.

1048’de gerçekleĢen Pasinler SavaĢı,

Selçukluların Bizans'a karĢı kazandığı ilk

zaferdir.

Malazgirt SavaĢı sonucunda

Anadolu'nun kapıları Türklere açılmıĢ,

Türkler Anadolu’ya yerleĢmeye baĢlamıĢ,

Anadolu'nun TürkleĢmesi ve ĠslamlaĢması

baĢlamıĢ,

Bizans'ın savunma gücü kırılmıĢ,

Anadolu'da ilk Türk beylikleri kurulmuĢtur.

Dönemin ünlü veziri Nizamülmülk devlet

teĢkilatlanması alanında önemli çalıĢmalar

yapmıĢtır. Kurduğu Nizamiye Medreseleri ile

eğitimi geliĢtirmiĢ, "Siyasetname" adlı eserinde

ise devlet yönetimi ile ilgili bilgiler vermiĢtir.

Page 28: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 28

Ordu Sistemi: Ġlk Müslüman Türk devletlerinde ordu

sistemleri birbirine benzerdi. Ordu düzenli ve

disiplinliydi.

Ġlk Türk - Ġslam devletlerinin ordularını büyük ölçüde

Türkler oluĢtururdu.

Gazne ordusu; köleler, düzenli birlikler, eyalet

askerleri, ücretli askerler ve gönüllülerden oluĢurdu.

Gazne ordusunda baĢka uluslardan askerler de

bulunurdu. Çoğunlukla atlı birliklerden oluĢan Gazne

ordusunda, filler de kullanılırdı.

Büyük Selçuklu ordusu; merkez ordusu, hassa

ordusu, ikta askerleri, Türkmenler, bağlı

devletlerin ve beyliklerin askerlerinden

oluĢuyordu

Büyük Selçuklu Devleti'nde askerî sistem toprağa

bağlı olarak düzenlenmiĢtir. Ülke toprakları vergi

gelirlerine göre ikta adı verilen bölümlere ayrılmıĢ ve

bu topraklar komutanlara hizmetleri karĢılığında belli

bir süre ile verilmiĢtir.

Sosyal ve Ekonomik Hayat: Ġlk Müslüman Türk

devletlerinde halk genellikle geleneklerine bağlı bir

yaĢam sürüyordu. Ġslam dinî ile uyuĢmayan âdetler

kaldırıldı.

Türk töresi halkın yaĢamında belirleyici oldu. Türk

olmayan uluslar devletin hoĢgörüsü sebebiyle kendi

kültürlerini devam ettirebildi.

Halkın büyük bir kısmı yarı göçebe olduğu için

ekonominin temelini hayvancılık ve tarım

oluĢtururdu. ġehirde oturanlar ise devlet

memurlukları ve ticari iĢlerle uğraĢırdı. Doğudan

gelen ticaret yollarının hâkimiyetini ellerinde

bulunduran Türk devletleri bu yollardan yararlanarak

zenginliklerini artırdılar.

Büyük Selçuklu Devleti'nde ticari gelirlerin

artırılması amacıyla ticaret yolları güvenlik altına

alındı ve ticari faaliyetleri geliĢtirmek amacıyla

kervansaraylar yapıldı.

Edebiyat, Bilim ve Sanat: Ġlk Müslüman Türk

devletlerinde Türkçe, Arapça ve Farsça kullanılırdı.

o Karahanlılar Türkçeyi resmî dil olarak ilan ettiler.

Ancak diğer Türk devletlerinde halkın çoğunun Arap

ve Ġranlı olması sebebiyle Arapça ve Farsça kültürel

alanda ön plana çıktı.

o Arapça ve Farsçanın bilim ve edebiyat alanında ön

plana çıkması Türkçenin geliĢimini zayıflatmıĢtır.

o Hükümdarlar bilim faaliyetlerine önem vermiĢ ve

ülkelerinin çeĢitli yerlerinde medreseler yapmıĢlardır.

o Büyük Selçuklu Devleti veziri Nizamülmülk'ün

Bağdat'ta yaptırdığı Nizamiye Medresesi dönemin

en önemli bilim ve kültür merkezi durumuna geldi.

o Medreselerde dinî bilimlerin yanında tarih, coğrafya,

matematik ve fen bilimleri de okutulurdu.

o Farabî, Ġbni Sina, Harezmî, Birûni, Ömer Hayyam

ve ZemahĢeri bu dönemde yetiĢmiĢ önemli bilim

adamlarıdır.

o Ġslam dininin resim ve heykel yapımını yasaklaması

sebebiyle minyatür, kakmacılık, hattatlık gibi

süsleme sanatları geliĢme gösterdi.

o Türk - Ġslam sanatının kaynağı Orta Asya'daki Türk

kültürüne kadar dayanır. Türk - Ġslam devletlerinde

mimari geliĢti ve yeni sanat anlayıĢları doğdu. Bu

dönemde çok sayıda mimari eser yapıldı.

Karahanlılar döneminde baĢlayan hastane kurma

faaliyetleri Selçuklular döneminde geliĢti. Ayrıca

cami, kümbet, kervansaray, han, hamam gibi

mimari eserler yapıldı.

Melikleri gönderirken yanlarına da her bakımdan

tecrübeli "Atabey" denilen kiĢileri

görevlendirmiĢlerdir.

Devlet yönetiminde önemli iĢlerin görüĢüldüğü

divan oluĢturulmuĢ ve bu divan hükümdara

danıĢmanlık yapmıĢtır.

Ġkta sistemi ile;

Devletin hazinesine yük olunmadan, düzenli bir

ordunun kurulması sağlanmıĢtır.

Bulundukları bölgelerin güvenlikleri, ikta

sahiplerinin yetiĢtirdiği askerler tarafından

sağlanmıĢtır.

Toprağa dayalı köle sisteminin oluĢması

önlenmiĢtir.

Üretimde süreklilik ve artıĢ sağlanmıĢtır.

Ġkta sisteminde toprak üzerinde üretim yapan

çiftçi, vergisini o bölgeye gönderilen komutana

verirdi. Komutan da verginin bir kısmıyla geçimini

sağlar, bir kısmıyla da orduya atlı asker yetiĢtirirdi.

Böylece devlet hazineden masraf yapmaksızın her

zaman hazır bir orduya sahip olurdu.

Toplum içerisinde sosyal sınıf ayrımları yoktu.

Ancak meslek grupları kendi aralarında çeĢitli

teĢkilatlar kurmuĢlardı.

Lonca adı verilen bu teĢkilatlarda aynı mesleği

yapanlar kendi aralarında birlik kurarak bir

denetim mekanizması oluĢturmuĢlardır.

Page 29: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 29

Toprak Yönetimi: Türk Ġslam devletlerinde toprağın

mülkiyeti devlete aitti. Topraklar halka iĢlemesi için

verilirdi. Toprağı iĢleyen halk, ekip biçme hakkına sahipti.

Tarımsal üretime önem verilmiĢ, bu düĢünceyle

birlikte üretimin devamlılığı ve kaliteyi artırmak için

toprağı boĢ bırakanın elinden alınarak baĢkalarına

verilmiĢtir.

Büyük Selçuklu Devleti'nde toprak, kullanılıĢ

amaçlarına göre 4'e ayrılmıĢtır.

Bunlar;

: Gelirleri hükümdara ait topraklardır.

Gelirleri devlet memurlarına ve savaĢta

yararlılık gösterenlere maaĢ karĢılığı verilen arazilerdir.

KiĢiye ait topraklardır. Bu araziler alınıp

satılabilir ve miras olarak bırakılabilirdi.

Elde edilen gelirler, sosyal amaçlı hizmet

yapan kurumlara ayrılan topraklardır.(cami, medrese,

hastane gibi sosyal kurumlar) Bu topraklar, satılamaz ve

baĢkalarına miras bırakılamazdı.

Hukuk: Türk-Ġslam devletlerinde hukuk sistemi ikiye

ayrılmıĢtır. Adli iĢlerde „‟örfi ve Ģeri" hukuk kuralları

uygulanmıĢtır.

Örfi hukuk kuralları, adet, gelenek, görenek, töre

kavramlarını içerir.

ġer‟i hukuk kuralları ise dinsel kurallara göre ortaya

konmuĢtur. Adli iĢlere kadılar bakmaktaydı. Ordu

mensuplarının davalarına ve büyük davalara ise

kadıasker bakmaktaydı.

KÜLTÜRÜMÜNÜZÜN YAġAYAN DEĞERLERĠ

Ġlk Türk Devletlerinde yeni doğan bir çocuğa

kahramanlık göstermeden ad konmazdı.

Ölüler “Yuğ” adı verilen cenaze törenleri ile

“Kurgan” denilen mezarlara gömülürdü.

Eski Türklerde dini törenleri yöneten kiĢiye “Kam”

denilirdi

Mezarların baĢına o kiĢinin öldürdüğü düĢman sayısı

kadar “Balbal” denilen taĢlar dikilirdi

ġiirini, aĢk, doğa, kahramanlık gibi konularda, sazıyla

birlikte söyleyen Ģairlere Ġslâm‟dan önce “ozan”,

“baksı”, “kam” “Ģaman” denilirken, Ġslâm‟ın

kabulünden sonra “aĢık” ya da “saz Ģairi” denmiĢtir.

Ayrıca Baksı Türkmenlerde destan anlatıcısı,

Özbeklerde destancı ve falcı, Kazak ve Kırgızlarda ise

büyücü ve duahan manalarında kullanılmaktadır. Ve

Kam dini törenleri yönetirdi.

Ġlk Türklerin hayatında müzik önemli yer tutardı.

”Kopuz” önemli müzik aletleri idi.

Ergenekon destanında Türklerin Ergenekon denilen

yerden demirden dağı eriterek çıktıklarını anlatan

“Nevruz” bahar bayramıdır. Bayramın kutlandığı ay

ilk Türk devletlerinde yılın ilk ayıdır “yeni gün”

anlamına gelmektedir. Ġlk Türklerden itibaren

Selçuklular ve Osmanlılar dönemlerinde kutlanan

Nevruz günümüzde de kutlanmaktadır. Nevruz’a

göre 21 Mart baharın baĢlangıcıdır. Nevruz günü,

Nevruziye adlı Ģiirler Hükümdara sunulmuĢ ve yine

bu isimle yapılan macunlar halka dağıtılmıĢtır.

Kültürel öğelerimizden bir diğeri olan düğünler ise

geleneklerimizin yüzlerce yıldır yaĢatıldığı

değerlerimizdendir. Düğünlerde kültürümüzü

yansıtan maniler söylenir, müzik eĢliğinde türküler

okunur, davul zurna eĢliğinde halaylar çekilir.

BOZKIRIN SANATKÂRLARI

Orta Asya‟da yapılan kazılarda Türklere ait pek çok

esere rastlanmıĢtır. At koĢum takımları, arabalar,

elbiseler, süs eĢyaları, müzik aletleri, kumaĢlar ve

“Pazırık halısı” olarak tanınan halı ve bu eserlerden

bazılarıdır. Bu halı dünyanın en eski ve en ünlü

halısıdır.

Türkler yaĢam tarzlarını eserlerine yansıtmıĢ ve

eserlerini hayvan ve av motifleriyle

süslemiĢlerdir. Kurt, kaplan, geyik ve yırtıcı kuĢlar en

çok rastlanan motiflerdir.

Uygurlardan itibaren resim sanatında ilerlemeler

kaydedilmiĢ ve genelde günlük yaĢantılar ve dini

törenler resmedilmiĢtir.

Ġslamiyet’in kabulünden itibaren de cami

kervansaray ve türbe gibi değiĢik mimari yapılar

yapılmıĢtır.

Camiler Ģehir merkezlerine yapılırdı ve ulu cami adını

alırdı. Camiler yalnızca ibadet edilen yerler değil aynı

zamanda halkın eğitim gördüğü, halkın bir araya

geldiği, sosyal ve kültürel faaliyetlerin yapıldığı

yerlerdir.

Cami yakınına, zamanla çeĢitli ihtiyaçları karĢılamak

üzere hastane, okul, aĢevi, kütüphane, hamam,

kervansaray, medrese vb. yapılar inĢa edilmiĢtir ve

bu yapılar ”külliye” adını almıĢtır

“Kervansaray”, ticaret yolları üzerinde kurulan

konaklama yerleridir. Daha küçük olanlarına da

“han” denirdir.

Ġslamiyet‟ten önce olduğu gibi Türk Ġslam devletleri

döneminde de madencilik önemli sanatlardan olmuĢ

ve eserler verilmiĢtir.

Günümüze madenden yapılma ibrik, bakraç,

mürekkep kutusu, mangal, Ģamdan, kazan gibi

eserler ulaĢmıĢtır. Seramik ve minyatür geliĢen diğer

sanatlar olmuĢtur.

Özbekistan da bulunan Ribat-ı Melik kervansarayı,

Türkmenistan da bulunan Selçuklu Sultanı Sencer’in

türbesi günümüze ulaĢan yapılardır.

Page 30: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 30

DOĞAL KAYNAKLAR VE EKONOMĠ

TÜRKĠYE’DE TARIM

Ġnsanların ihtiyaçlarını karĢılamak amacıyla toprağı

iĢleyerek ürün elde etmesine tarım denir. Bu faaliyet,

topraktan çeĢitli ürünlerin elde edilmesinin yanı sıra

hayvancılık ve ormancılık faaliyetlerini de kapsar.

Ülkemizde nüfusun yaklaĢık yarısı (% 48,4) geçimini

tarımla sağlamaktadır.

Cumhuriyet döneminde tarım olanaklarını

artırmak için;

Sulama, gübreleme, tohum ıslahına önem verildi.

Tarımda makineleĢme ile birlikte modern tarım

yöntemleri uygulanmaya baĢlandı.

Ziraat Bankası, Toprak Mahsulleri Ofisi ve Tarım

Kredi Kooperatifleri kuruldu.

Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ile Fırat ve Dicle

nehirleri üzerinde barajlar, hidroelektrik santralleri ve

sulama tesisleri yapıldı.

Tarımda Verimi Etkileyen Faktörler

1- Toprak ve bakımı: Topraktan en verimli Ģekilde

yararlanmak için teknolojik yeniliklerin uygulanması

gerekir. Toprağın bakımı; toprağın sürülmesi,

çapalanması, yabancı otlardan ayıklanması, erozyonla

mücadele ile sağlanır.

2- Sulama: Su, bitkiler için en önemli maddedir.

Toprağın uygun zamanlarda ve yeterince sulanması

gerekir.

Ülkemizde tarım alanlarında sulama

yaygınlaĢtırılırsa;

o Ġklim koĢullarına bağımlılık azalır.

o Üretimde süreklilik ve artıĢ sağlanır.

o Nadas yöntemi bırakılarak toprak her yıl

kullanılabilir.

o Aynı araziden yılda birden fazla tarım ürünü

alınabilir.

o Çiftçinin üretim geliri artar.

o Sebze yetiĢtirilen alanlar geniĢler.

o Sanayi bitkilerinin ekim alanları geniĢler.

3- Gübreleme: Toprağın besin ve mineral bakımından

zenginleĢtirilmesidir. Toprağın gübrelenmesi sonucunda

birim alandan elde edilen ürün miktarı artar.

4- Tohum ıslahı: Ülke Ģartlarına en uygun tohumu

üretmek için yapılan çalıĢmalara denir. Ülkemizdeki

Tohum Islahı Ġstasyonları, Devlet Tarım ĠĢletmeleri, Devlet

Üretme Çiftlikleri ve Ziraat Fakülteleri gibi kuruluĢlar

kaliteli tohum elde etmek için kurulmuĢtur.

5- MakineleĢme: Üretim iĢlemlerinin geliĢmiĢ araçlarla

yapılmasıdır. Tarımda makineleĢme sonucunda toprak

daha iyi ve kısa sürede iĢlenir. Tarımsal üretim ve verim

artar.

6- Ġlaçlama: Tarımda verimi ve kaliteyi artırmak için

çeĢitli hastalık ve böceklere karĢı ilaçlama yapılmasıdır.

7- Toprak analizi: Yapılan toprak analizi ile toprağın

hangi tür bitkilerin yetiĢtirilmesine elveriĢli olduğu

belirlenir.

8- Çiftçinin Eğitimi: Verimin artırılması için çiftçilerin

eğitim düzeyinin yükseltilmesi gerekir. Çiftçi, hangi tarım

aletini nasıl kullanacağını bilmeli, hangi tohumun

kullanılacağı ve ne kadar gübreleme yapılacağı

konusunda gerekli olan bilgiye mutlaka sahip olmalıdır.

9- Pazarlama: Ürünün bozulmadan tüketim ya da

iĢleme merkezlerine ulaĢtırılıp satılmasına pazarlama

denir. Ülkemizde çiftçilerin olumsuz yönde etkilenmesini

engellemek için devlet, çiftçiye önceden taban fiyattan

ürün alma garantisi verir. Bu uygulamaya destekleme

alımı denir. Tahıllar ve Ģeker pancarı gibi temel besin

maddeleri destekleme alımları yapılan ürünlerdir.

Bunun dıĢında özellikle Cumhuriyet Dönemi'nde

önemli tarım yatırımları yapıldı. Bunlar; üreticilerden

ürünleri satın alıp depolayan Toprak Mahsulleri Ofisi,

Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifleri gibi

kuruluĢlardır.

Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde sulama

sıkıntısının fazla olması sebebiyle tarım alanları

nadasa bırakılmaktadır.

yarı kurak bölgelerde tarlanın sürülerek,

suyunu biriktirmesi için bir yıl boĢ bırakılmasıdır.

Toprakların nadasa bırakılmasını önlemenin tek yolu

ise sulamadır.

Engebenin fazla olduğu Karadeniz ve Doğu

Anadolu bölgelerinde tarımda makine kullanımı

oldukça sınırlıdır.

Türkiye'de tarımın geliĢtirilmesi için yapılan en

büyük proje Güneydoğu Anadolu Projesi

(GAP) dir. Bu proje ile Fırat ve Dicle nehirleri

üzerinde yapılan barajlarla sulama sorununun

çözülmesi ve üretimin artırılması

amaçlanmaktadır.

SOSYAL BĠLGĠLER 6

ÜNĠTE 4 – ÜLKEMĠZĠN KAYNAKLARI

Page 31: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 31

TÜRKĠYE'DE TARIMI DESTEKLEYEN KURULUġLAR

Tarım ĠĢletmeleri Genel Müdürlüğü (TĠGEM): Bitki ve

hayvan üretimini artırmaya, ürünleri çeĢitlendirmeye ve

kaliteyi yükseltmeye çalıĢır.

Tarım Kredi Kooperatifleri (TKK): Üreticilerin ürünlerini

değerlendirmek ve fiyat düĢüĢlerine karĢı üreticilerin

zarar görmesini önlemek amacıyla destekleme yapar.

Devlet Su ĠĢleri (DSĠ): Kurduğu bent, gölet, baraj ve

sulama Ģebekesiyle tarımdaki sulama ihtiyacını karĢılar.

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO): Özellikle tahıl

ürünlerinin alım ve satıĢını yapar. Genellikle stok tesisini

ve korunmasını sağlar. Bu ürünlerin piyasada istikrarını

sağlar.

Ziraat Bankası: Verdiği kredilerle üreticileri destekler.

ÇeĢitli yatırımlarıyla tarımın geliĢmesine katkıda bulunur.

Çaykur: Çay üreticilerini korumak için kurulmuĢtur.

TariĢ: Ege bölgesindeki üreticilerin çeĢitli ürünlerini satın

almak ve aldığı ürünleri iĢleyerek tüketiciye sunmak için

kurulmuĢtur.

Fisko Birlik: Karadeniz Bölgesi'nde yetiĢtirilen ürünleri

(baĢta fındık) iĢleyerek piyasaya sürmek için kurulmuĢtur.

Gülbirlik: Akdeniz Bölgesi'nde gül üreticilerini korumak

için kurulmuĢtur.

BAġLICA TARIM ÜRÜNLERĠMĠZ

TAHILLAR

Buğday: Yurdumuzda en çok üretilen ve tüketilen

tahıldır.

Un, ekmek ve makarna üretiminde kullanılır.

Buğday, yetiĢme döneminde yağıĢ, olgunlaĢma

döneminde kuraklık ister.

Ülkemizde en fazla Ġç Anadolu Bölgesi'nde (baĢta

Konya Ovası) yetiĢtirilir. Marmara ve Akdeniz

bölgelerinde de üretimi yapılır.

Buğday, sürekli yağıĢ almasından dolayı Karadeniz

kıyılarında, düĢük sıcaklıkların görülmesinden dolayı

da Doğu Anadolu Bölgesi'nin yüksek kesimlerinde

yetiĢmez.

YağıĢların bol olduğu yıllarda üretim artarken kurak

geçen yıllarda üretim azalır.

Arpa: Buğdaydan sonra en çok yetiĢtirilen tahıldır.

Soğuğa ve sıcağa dayanıklı olup buğdaya göre daha

kısa sürede yetiĢir. Bu nedenle buğdayın

yetiĢemediği daha soğuk ve yüksek yerlerde de

üretimi yapılır.

Arpa, hayvan yemi olarak ve ekmek yapımında

kullanılır. Bira sanayisinin ham maddesidir.

En çok Ġç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Ege

bölgelerinde yetiĢtirilir.

Çavdar: Buğdayın ve arpanın iyi yetiĢemediği yerlerde

yetiĢir.

o Ġç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesi'nin yüksek

kesimlerinde yetiĢtirilir.

o Fazla sıcaklıklardan zarar görür. Yayla iklimini sever,

düĢük ısıya dayanabilir. Bunun için buğdaya göre

daha fakir topraklarda ve yükseklerde tarımı

yapılmaktadır.

o Tanesinden ekmek ve bira, saplarından hasır

Ģapka yapılır. Sandalye yapımında ve hayvan

yemi olarak da yararlanılır.

Yulaf: Serin, yüksek, nemli bölgeler ile sıcak ve kurak

yörelerde yetiĢtirilir.

Daha çok hayvan yemi olarak kullanılan yulaf, Ġç

Anadolu, Akdeniz ve Marmara bölgelerinde ekilir.

Yulaf unu besin maddesi olarak da kullanılır.

Mısır: Fazla su ve sıcaklık isteyen mısır, bu özelliğiyle

diğer tahıllardan ayrılır. Yaz yağıĢlarının ve sulama

imkânlarının bulunduğu yerlerde yetiĢtirilir.

Akdeniz, Karadeniz, Marmara ve Ege bölgelerinde

üretilir.

Doğal yetiĢme alanı Karadeniz Bölgesi'dir. Ancak

temel besin maddesi olarak tüketildiği için bölge

ticaretinde önemli yer tutmaz.

Mısır üretiminin yaklaĢık yarısı Akdeniz

Bölgesi'nde yapılır. Mısır üretiminin son yıllarda

artıĢ göstermesinde sanayi ham maddesi olarak alkol

ve yağ imalatında kullanılması etkilidir.

Yemeklik yağ üretiminde ve hayvan yemi olarak

kullanılır.

Pirinç: Çeltik bitkisinin tohumlarının kabuklarından

ayrılması ile elde edilir.

Sıcak ve nemli iklim koĢullarında yetiĢen bir tarım

ürünü olduğundan akarsu boylarında ve sulak

ovalarda yetiĢir.

Ülkemizde pirinç üretimi tüketimi

karĢılayamamaktadır. Bu nedenle yurt dıĢından

pirinç ithal edilmektedir.

Ülkemizde en fazla Marmara (Meriç Ovası),

Karadeniz (Tosya - Boyabat) ve Akdeniz

bölgelerinde üretilir.

Çeltik tarlaları sivrisinek ve kurbağa gibi canlıların

üremesi için uygun ortam olduğu için, üretimi

yerleĢim merkezlerine yakın kesimlerde

yapılmamaktadır. Bu nedenle üretim alanları devlet

tarafından sınırlandırılmıĢtır.

SANAYĠ (ENDÜSTRĠ) BĠTKĠLERĠ

o Türkiye'de tahıllardan sonra en çok yetiĢtirilen tarım

ürünleridir. Sanayi bitkileri doğrudan tüketilmeyip

fabrikalarda iĢlenerek kullanıma hazır hâle

getirilen ürünlerdir.

Page 32: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 32

PAMUK: Dokuma sanayinin ham maddesidir.

Alüvyal toprakları sever. YetiĢme döneminde bol su

ve yüksek sıcaklık, olgunlaĢma ve hasat döneminde

tam kuraklık ister.

En çok Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Ege Bölgesi

(Büyük Menderes, Küçük Menderes, Gediz ovaları),

Akdeniz Bölgesi (Çukurova, Antalya Ovası), Güney

Marmara Bölümü ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde

(Malatya, Elazığ, Iğdır ovaları) yetiĢtirilir.

TÜTÜN: Sigara sanayinin ham maddesidir.

YetiĢme döneminde bol su, olgunlaĢma döneminde

de yüksek sıcaklığa ihtiyaç duyar.

Türkiye, dünyanın kaliteli tütün üreten ülkeleri

arasında yer alır.

Tütün üretimi belli bölgelerde toplanmıĢtır. Bu

durum kaliteli tütün üretimi sağlamak için üretimin

devlet kontrolünde olmasından kaynaklanır.

Ülkemizde en çok Ege Bölgesinde yetiĢtirilir. Bu

bölgemizi sırasıyla Güneydoğu Anadolu, Karadeniz

ve Marmara bölgeleri izler.

Yüksek kaliteli ürün almaya elveriĢli olmayan

sahalarda üretimi devlet tarafından engellenmiĢtir.

ġEKER PANCARI: ġeker sanayinin ham maddesidir.

ġeker pancarı yurdumuzun hemen her yerinde

yetiĢtirilebilmesine rağmen kıyıya yakın alanlarda

tarımı yaygın değildir.

Nemli topraklarda iyi geliĢir. YağıĢların yetersiz

olduğu yerlerde ise sulama yapılarak üretilir.

En çok Ġç Anadolu Bölgesi’nde yetiĢtirilir. Daha

sonra Karadeniz ve Marmara bölgeleri gelir.

ġekerpancarı hasat edildikten hemen sonra

tüketilmesi gerektiğinden, Ģeker fabrikaları

üretim alanlarına yakın yerlerde kurulmaktadır.

ÇAY: Sıcaklık farkları fazla olmayan ılıman, yağıĢlı bir

iklim ile kireçsiz ve yıkanmıĢ toprak ister.

o Türkiye'de sadece Doğu Karadeniz Bölümü'nde,

Giresun'dan Gürcistan sınırına kadar olan kıyı

Ģeridinde yetiĢir. Üretilen çayın büyük bölümü

Rize'den sağlanır.

o Çay, ekim alanı en dar olan sanayi bitkimizdir.

AYÇĠÇEĞĠ: Alüvyonlu toprakları ve sıcağı sever.

Tohumlarından yağ çıkarılan bitkiler arasında en

önemlisidir.

Ekim alanı yaygındır. BaĢta Marmara Bölgesi'nin

Trakya kesimi olmak üzere, Ġç Anadolu ve

Karadeniz (doğu kıyıları hariç) bölgelerinde de

yetiĢtirilir.

KETEN-KENEVĠR: Ilık ve nemli iklimlerde daha çok

yetiĢir.

Keten lifleri, keten kumaĢ ve kâğıt yapımında

kullanılır. Tohumlarından boya yapımında kullanılan

bezir yağı elde edilir.

Kenevir bitkisinin lifleri ise halat, ip, paspas gibi

kaba dokumalarda kullanılır.

En fazla Batı Karadeniz Bölümü'nde üretimi yapılır.

HAġHAġ: Yazları sıcak geçen ve orta derecede yağıĢların

görüldüğü yerlerde yetiĢir.

o HaĢhaĢ ilaç sanayinde kullanılır ve tohumlarından

yağ elde edilir.

o HaĢhaĢ bitkisinin meyvesinde bulunan ve afyon

sakızı adı verilen maddeden uyuĢturucu özelliği

olan morfin elde edilir. Bu nedenle haĢhaĢ üretimi

devlet kontrolünde yapılır.

o HaĢhaĢ üretiminin büyük bir bölümü Ege

Bölgesi'nde yapılır. Afyon, Denizli, Kütahya, UĢak,

Konya, Isparta ve Burdur'da üretimi yapılır.

ZEYTĠN: KıĢların ılık geçtiği Akdeniz ikliminde yetiĢen ve

ekonomik değeri yüksek olan bir bitkidir.

Bir kısmından yağ elde edilir, bir kısmı ise sofralık

olarak tüketilir.

Ege Bölgesi (Edremit, Ayvalık arası) yağlık, Marmara

Bölgesi sofralık zeytin üretiminde baĢta gelir.

Akdeniz Bölgesi'nde daha fazla gelir getiren

ürünlerin ekilmesi tercih edildiğinden zeytin

üretimi az yapılmaktadır.

Az miktarda olmakla birlikte Doğu Karadeniz

Bölümü'nde de zeytin üretilmektedir.

SUSAM: Akdeniz ikliminde yetiĢir.

Yağ ve tahin üretiminde kullanılır.

Güneydoğu Anadolu, Akdeniz, Ege ve Marmara

bölgelerinde üretilir.

Zeytin, ayçiçeği, susam, keten, mısır, fındık ve pamuk

yağ elde edilen sanayi bitkileridir.

ANASON: Rakı ve içki yapımında kullanılır.

Burdur (% 50) üretimde birincidir. Burdur'u, Muğla ve

Antalya illeri izler.

BAKLAGĠLLER

FASULYE: YetiĢme döneminde yağıĢ veya sulama ister.

Ege ve Marmara bölgelerimizdeki ovalar ile

Çukurova ve Batı Karadeniz Bölümü'nde fasulye

tarımı yaygındır.

SOYA FASULYESĠ: Yazları sıcak ve yağıĢlı geçen iklim

Ģartlarında yetiĢir.

En çok Akdeniz Bölgesi'nde üretilir. Orta ve Batı

Karadeniz kıyıları ile Ege ve Marmara'da üretimi

yapılır.

Page 33: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 33

BAKLA: BaĢlıca yetiĢme alanları Güney Marmara ve Ege

Bölgesi‟dir.

YEġĠL MERCĠMEK: Kuraklığa çok dayanıklı bir bitkidir.

YeĢil mercimek en fazla Ġç Anadolu Bölgesi'nde,

kırmızı mercimek ise Güneydoğu Anadolu

Bölgesi'nde üretilir.

NOHUT: Baklagiller içinde üretim bakımından ilk sırayı

alır.

o Ġç Anadolu, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu

bölgelerinde yetiĢtirilir.

MERCĠMEK: Baklagiller içinde nem isteği en az ve

kuraklığa en dayanıklı olan bitkidir.

Kırmızı mercimek üretiminde Güneydoğu

Anadolu, yeĢil mercimek üretiminde ise Ġç Anadolu

Bölgesi baĢta gelir.

Ġç Anadolu Bölgesi baklagil üretiminde ilk sırada yer

alır.

Yumrulu Bitkiler: Ürünü toprağın altında olan, düĢük

sıcaklıklara dayanabilen patates, soğan, havuç, turp,

sarımsak gibi bitkilere yumrulu bitkiler denir.

TÜRKĠYE’DE MEYVECĠLĠK

FINDIK: Nemli iklim, kıĢ ılıklığı ve humuslu toprak ister.

o Ana vatanı Karadeniz kıyılarıdır. Ordu, Giresun,

Trabzon ve Samsun illerinde ülkemiz fındığının

%80'i üretilir. Fındığın geri kalan kısmı Marmara

Bölgesi'nde Ġzmit Körfezi çevresinden elde edilir.

o Yıllık üretimi ile Türkiye, dünyadaki fındık ihtiyacının

yarısından fazlasını karĢılar. Bu nedenle fındık

önemli bir ihraç ürünüdür.

ÜZÜM: Ülkemizde yetiĢme alanı en geniĢ olan ve en çok

üretilen meyvedir.

Üzüm bitkisine asma, üzüm yetiĢtirilen yerlere bağ

adı verilir.

OlgunlaĢma döneminde yüksek sıcaklık ister.

Bununla birlikte soğuğa en dayanıklı bitkilerden biridir.

Üzüm üretiminde ilk sırayı Ege Bölgesi alır. Bu

bölgeyi Güneydoğu Anadolu, Ġç Anadolu, Marmara ve

Doğu Anadolu bölgeleri izler.

Türkiye kuru üzüm ihracatında birincidir.

ĠNCĠR: Soğuğa karĢı dayanıksızdır.

Ege Bölgesi'nin kıyı kesimleri, Akdeniz, Marmara ve

Karadeniz Bölgesi ile Güneydoğu Anadolu’nun

soğuk olmayan kesimlerinde yetiĢtirilir.

Ġncir, kuru ve yaĢ olarak tüketilir.

Kuru incir ihracatımız geliĢmiĢtir.

ELMA: Üzümden sonra yetiĢme alanı en geniĢ meyvedir.

DüĢük sıcaklıklara dayanıklıdır.

En fazla Ġç Anadolu Bölgesi'nde üretilir.

TURUNÇGĠLLER( NARENCĠYE)

o Turunçgil, mandalina, portakal, limon gibi meyvelere

denir.

o Yüksek sıcaklık ve bol su ister. Don olaylarından

olumsuz etkilenir. Bu nedenle sıcaklığın 0°C'nin

üstünde olduğu yerlerde üretilir.

o En fazla üretim Akdeniz Bölgesi’nin kıyı kesiminde

yapılır. Daha sonra Ege, Marmara‟nın güneyi, Doğu

Karadeniz Bölümü‟nün (Rize ve çevresi) kıyılarında

yetiĢtirilir.

MUZ: Tropikal bir meyvedir.

KıĢ sıcaklık ortalamalarının yeterli olduğu Alanya -

Anamur arasında üretilir.

Ülke ihtiyacını karĢılamak için ithal edilir.

TÜRKĠYE’DE SEBZECĠLĠK

Ülkemiz, farklı iklim tiplerinin görülmesi nedeni ile

sebze tarımına uygundur.

Ülkemizde sebzelerin en erken yetiĢtiği yer Akdeniz

Bölgesi, en geç yetiĢtiği yer ise Doğu Anadolu

Bölgesi'dir.

Seracılık faaliyetlerinin geliĢmiĢ olmasından dolayı en

çok sebze üretimi Akdeniz ve Ege bölgelerinde

yapılmaktadır.

Akdeniz Bölgesi'nde turfanda sebzecilik geliĢmiĢtir.

Seracılık (Turfandacılık)

Cam veya plastikten yapılan seralarda mevsimi

dıĢında meyve ve sebze üretme faaliyetlerine seracılık

(turfandacılık) denir.

Seracılık güneĢli gün sayısının fazla olduğu Akdeniz,

Ege, Marmara ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde

yapılır.

TÜRKĠYE'DE HAYVANCILIK

Ekonomik değeri olan hayvanların üretilip,

beslenmesi ve pazarlanması iĢlerine hayvancılık

denir.

Hayvancılık özellikle yüksek ve engebeli yerlerde,

ekime dikime elveriĢli olmayan bölgelerde, halkın

yaĢayıĢında birinci derecede rol oynar.

Karadeniz kıyılarında bulutlu gün sayısının fazla

olması, Doğu Anadolu'da kıĢ mevsiminin soğuk ve

uzun geçmesi, Ġç Anadolu'da ise yaz kuraklığının erken

baĢlaması sebze üretimini sınırlandırmıĢ ve seracılığı

engellemiĢtir.

Page 34: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 34

Türkiye, geniĢ çayır ve meralarıyla hayvan

yetiĢtirilmesine elveriĢli bir ülkedir.

Hayvan sayısı bakımından önemli bir zenginliğe

sahiptir. Dünyada 9. Orta Doğu'da ve Avrupa'da 1.

sırada yer alır.

Ülkemizde hayvancılık faaliyetleri, mera

hayvancılığı ve ahır hayvancılığı olarak ikiye ayrılır.

Mera hayvancılığı doğa koĢullarına bağlı olarak

yapılan hayvancılıktır. Et ve süt verimi düĢüktür. En

çok Doğu Anadolu Bölgesi'nde yapılmaktadır.

Ahır hayvancılığı yıl boyunca hayvanların ahırlarında

beslenmesidir. En çok Marmara Bölgesi'nde

yapılmaktadır. Ahır hayvancılığı daha çok sığır

yetiĢtirilmesinde uygulanmaktadır.

BÜYÜKBAġ HAYVANCILIK: Manda, sığır, deve, at,

eĢek gibi hayvanlar büyükbaĢ hayvanlardır.

Ülkemizde en çok sığır yetiĢtirilir.

o BüyükbaĢ hayvancılık daha çok Erzurum Kars

Platoları ile Doğu Karadeniz Bölümünde yapılır.

KÜÇÜKBAġ HAYVANCILIK: Türkiye'de en çok

yapılan hayvancılıktır. Bu gruba giren hayvanlar

koyun, kıl keçisi ve tiftik keçisidir. KüçükbaĢ

hayvancılık daha çok Ġç Anadolu Bölgesi‟nde yapılır.

o Koyun en çok Ġç Anadolu‟da, kıl keçisi Akdeniz‟de,

tiftik keçisi Ġç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu

Bölgesi‟nde yapılır.

KÜMES HAYVANCILIĞI: Tavuk, horoz, hindi, kaz,

ördek gibi hayvanlara kümes hayvanları denir. En

çok Güney Marmara, Ege Bölgesi, Orta ve Batı

Karadeniz bölümlerinde yetiĢtirilir.

ĠPEK BÖCEKÇĠLĠĞĠ: Ġpek böceği, doğal ipek elde

etmek için yetiĢtirilen ve dut yaprağı ile beslenen bir

hayvandır.

o Türkiye'de Bursa, Denizli, Elazığ, Ankara, Antalya,

Amasra ve Diyarbakır'da ipek böcekçiliği

yapılmaktadır.

ARICILIK: Bal ve balmumu elde etmek için arı

beslenme faaliyetine arıcılık denir. Türkiye'nin iklimi,

bitki örtüsünün çeĢitliliği, üstün nitelikli arı türleriyle

arıcılığa elveriĢlidir. Türkiye'nin her bölgesinde

arıcılık yapılır.

BALIKÇILIK: Yurdumuzun üç tarafı denizlerle çevrili

olmasına rağmen balıkçılık yeteri kadar

geliĢmemiĢtir.

o Türkiye'de tutulan balığın denizlerimize göre

dağılımı Ģöyledir; Karadeniz %85, Marmara Denizi

%10, Ege Denizi %3, Akdeniz %2'dir. Akarsu ve

göllerimizin olduğu yerlerde ise tatlı su balıkçılığı

yapılmaktadır.

Türkiye'de balıkçılığın yeterince geliĢmemesinin

baĢlıca nedenleri:

Balıkçılığın daha çok kıyı balıkçılığı olarak yapılması,

açık deniz balıkçılığının yaygın olarak yapılmaması,

Modern tekne ve yöntemlerle balıkçılığın

yapılmaması,

Halkın balık tüketimi konusunda yeterli bilince sahip

olamaması,

Kaçak, usulsüz ve aĢırı avlanmaların yaygın olması,

Son yıllarda su kirliliğinin artması,

Su ürünlerinin iĢleneceği sanayi tesislerinin yetersiz

olması,

Su ürünlerinin saklanabileceği soğuk hava

depolarının yetersiz olması,

Türkiye'de Hayvancılığın GeliĢmesi Ġçin Gerekli

KoĢullar

Türkiye, hayvancılığın geliĢmesi için önemli bir

potansiyele sahiptir. Bu potansiyelin değerlendirilmesi

için aĢağıdaki koĢulların uygulanması gerekir.

o Çayır ve mera hayvancılığı yerine, besi ve ahır

hayvancılığının yaygınlaĢtırılması,

o Yem üretiminin artırılması,

o Hayvan soylarının iyileĢtirilmesi (ıslahı),

o Otlakların ıslah edilmesi ve korunması, aĢırı ve erken

otlatmanın engellenmesi,

o Süt dana ve süt kuzu ile doğurgan hayvanların erken

kesiminin önlenmesi,

o Hayvan hastalıklarıyla mücadele edilmesi,

o Üreticilere yönelik hayvancılık eğitiminin

yaygınlaĢtırılması,

o Hayvan üreticilerine teĢvik kredilerinin sağlanması,

o Üreticilerinin pazarlama olanaklarının geliĢtirilmesi.

TÜRKĠYE'DE ORMANLAR

Türkiye'de ormanların dağılıĢını etkileyen en önemli

faktör nemlilik ve yağıĢtır. Bununla birlikte; yer Ģekilleri,

yükselti, toprak özellikleri gibi faktörlerde ormanların

dağılıĢını etkiler.

Türkiye'deki ormanların %79'u kıyı bölgelerinde

yer alırken, iç bölgelerde orman varlığı yalnızca % 21

'dir.

Karadeniz'de nem oranının yüksek olması nedeniyle

ormanlar deniz seviyesinden itibaren baĢlar. Bölgede,

her mevsim bol yağıĢlı olması nedeniyle gür

ormanlar yetiĢir.

Ġç bölgelerde yağıĢların yetersiz olması ve belli

dönemlerde kuraklığın etkili olması nedeniyle, ormanlar

geniĢ alan kaplamazlar. Ġç kesimlerde ormanlar,

genellikle daha nemli olan yüksek kesimlerde

toplanmıĢtır.

Türkiye'de orman varlığını korumak ve ağaçlandırma

çalıĢmalarıyla orman alanlarını geniĢletmek amacıyla,

çeĢitli kuruluĢların çalıĢmaları vardır.

Page 35: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 35

Bunların baĢlıcaları; Orman Bakanlığı, TEMA (Türkiye

Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları

Koruma Vakfı), ÇEKÜL (Çevre ve Kültür Değerlerini

Koruma ve Tanıtma Vakfı), Doğal Hayatı Koruma Derneği

(DHKD) ve Çevre Gönüllüleri Derneği gibi kuruluĢlardır.

Ormanların Önemi

Canlı yaĢamı için gerekli oksijeni üretir.

Erozyonu önler.

Ġçinde barındırdığı bitki ve hayvan varlığını korur.

Askerî ve stratejik yönden yurt savunmasına katkı

sağlar.

Kıyılarda, kumulların içerilere sokulmasını engeller

Temiz havası ve doğal güzellikleriyle turizme katkı

sağlar.

Havanın temizlenmesine ve atmosferdeki nem

dengesinin korunmasında düzenleyici rol oynar.

Sel, çığ, taĢkın ve heyelan gibi doğal afetleri önler.

Ormanların Korunması

Sayısız yararları bulunan orman varlığını korumak ve

geliĢtirmek için aĢağıdaki önlemlerin alınması gerekir.

Tahrip edilen orman alanlarının ağaçlandırılması,

Orman yangınlarına karĢı önlemlerin alınması,

Sulak alanlarda çabuk büyüyen ağaçların (kavak,

okaliptüs, diĢbudak, söğüt vb) yetiĢtirilmesi,

Yakacak odun için çabuk büyüyen ağaçların

kullanılması gerekir.

SANAYĠ

Hammadde veya yarı iĢlenmiĢ maddelerin kullanıma

hazır hale getirilmesi için kurulan tesislere sanayi

(endüstri) denir.

Sanayinin kurulması için gerekli Ģartlar

- Hammadde

- Sermaye

- Enerji

- ĠĢgücü

- Teknik eleman

- UlaĢım

- Pazar

- Yeryüzü Ģekillerinin elveriĢliliği

TÜRKĠYE'DEKĠ SANAYĠ KOLLARI

1. Besin (Gıda) Sanayisi

Hammaddesi tarım ve hayvansal ürünlere dayalı olan

sanayidir. Sanayi kolları içerisinde ikinci sırayı alır. Besin

sanayisi, tarım ürünlerinin yoğun olarak yetiĢtirildiği

merkezlere yakın yerlerde kurulmuĢtur.

Önemli besin sanayi kolları;

ġeker fabrikalar (Karadeniz kıyısı hariç her yerde),

Çay fabrikaları (Rize),

Un fabrikaları, makarna ve bisküvi fabrikaları

(özellikle Ġç Anadolu),

Zeytinyağı fabrikaları (Ege ve Güney Marmara'da),

Ayçiçek yağı fabrikaları (Trakya'da),

Tütün fabrikaları (Ġstanbul, Ġzmir, Bitlis, Samsun,

Tokat vb.),

Ġçki fabrikaları (Ġstanbul, Tekirdağ),

Konserve ve salça fabrikaları (Marmara, Ege, Akdeniz

bölgeleri),

Süt ürünleri fabrikaları (Ġzmir, Edirne, Kars, Ġstanbul).

2. Dokuma, Tekstil ve Deri Sanayisi

Türkiye'de en geliĢmiĢ sanayi koludur. En fazla iĢçi

bu sektörde çalıĢır. Üretimin çoğu ihraç edilir.

Pamuklu dokuma; Adana, Antalya, Ġzmir, Aydın,

Nazilli, Manisa, Kayseri, Malatya, Ġstanbul ve Bursa.

Bursa'da ipekli dokuma, Gemlik'te suni ipek fabrikası

vardır.

Yünlü dokuma; Ġstanbul, Hereke, Bursa, Ġzmir, UĢak.

Halıcılık; Isparta, UĢak, Gördes, Kayseri, Simav

Deri ve kösele iĢleme; Ġstanbul, Ġzmir, Bolu ve UĢak.

3. Maden Sanayisi

Demir - çelik; Karabük, Ereğli, Ġskenderun, Kırıkkale,

Sivas, Ġzmir

Alüminyum; SeydiĢehir.

Bakır iĢleme fabrikaları; Samsun, Murgul.

4. Makine Sanayisi

Bursa, Ġstanbul, Ġzmit, Adapazarı, Konya, Adana'da

otomobil, kamyon ve otobüs fabrikaları

EskiĢehir ve Adapazarı'nda lokomotif ve vagon

fabrikaları

Ġstanbul, Tuzla, Pendik, Gölcük ve Ġzmir'de gemi

tersaneleri bulunmaktadır.

Kırıkkale ise savaĢ sanayinin merkezidir.

5. Kimya Sanayisi

Ġlaç fabrikaları; Ġstanbul, Ġzmir, Ankara, Adapazarı

Lastik fabrikaları; Ġzmit, Adapazarı, KırĢehir

Gübre fabrikaları; Mersin, Bandırma, Elazığ,

Kütahya, Tekirdağ ve Ġskenderun.

6. Orman Ürünleri Sanayisi

En fazla Karadeniz Bölgesi'nde geliĢme göstermiĢtir.

Kâğıt ihtiyacımızın bir kısmını ithal etmekteyiz.

Kâğıt fabrikaları; Ġzmit, Balıkesir, Çaycuma

(Zonguldak), TaĢköprü (Kastamonu), TaĢucu (Ġçel),

Dalaman (Muğla), Aksu (Giresun), Çay (Afyon) da

bulunur.

Petrol Rafinerileri

Petrokimya; Batman( Batman ), Ġzmit (ĠpraĢ),

Mersin (AtaĢ), Ġzmir (Aliağa), Kırıkkale (Orta

Anadolu Rafinesi) de bulunmaktadır.

Page 36: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 36

Mobilya sanayi; Adapazarı, Ankara, Ġnegöl, Ġstanbul,

Ġzmir, Kayseri

7. Çimento, Cam, Seramik Sanayisi

Hammaddesi taĢa, toprağa bağlıdır.

o Çimento fabrikaları; Türkiye'nin her bölgesine

dağılmıĢtır. Ġhraç ürünlerimizdendir. Ġstanbul, Ġzmit,

Adana, Ġzmir, Denizli, Ordu, Elazığ.

o Cam fabrikaları; Ġstanbul, Denizli, Mersin, Kırklareli,

Sinop

o Seramik fabrikaları; Çanakkale, Bilecik, Kütahya,

Ġstanbul, Ġzmir

TĠCARET

Ülkeler arasında veya ülke içinde kâr amacıyla ya-pılan

alıĢ-veriĢe ticaret denir. Ülke içinde yapılan ticarete iç

ticaret, ülkeler arasında yapılan ticarete de dıĢ ticaret

denir.

ĠÇ TĠCARET: Ülke içinde yapılan ticarete iç ticaret

denir.

Ülkemizde; hayvansal maddelerin her yerde

üretilmemesi, nüfusun dengesiz dağılımı, bölgeler

arasında yetiĢtirilen tarım ürünlerinin farklı olması ve

sanayi kuruluĢlarının dengesiz dağılımı gibi

nedenlerden dolayı çok canlı bir iç ticaret

yapılmaktadır.

Ġç ticaretin yapıldığı yerler pazar, hâl, dükkân,

mağaza, panayır ve fuar gibi isimler alır.

DIġ TĠCARET: Ülke dıĢına yapılan ticarete dıĢ ticaret

denir.

DıĢ ticaret ihracat (dıĢ satım) ve ithalat (dıĢ alım) dan

oluĢmaktadır. DıĢ ticareti, ürün miktarı, ürün kalitesi,

ürün fiyatı, iç tüketim ve ulaĢım Ģartlan gibi hususlar

etkilemektedir.

Türkiye 1980'li yıllara kadar tarım ve maden ürünleri

ihraç edip, iĢlenmiĢ sanayi ürünlerini ithal

etmekteydi. 1990'lı yıllarda sanayi ürünlerinin

ihracattaki payı % 90'a çıkmıĢtır.

Türkiye’nin En Fazla Ġthalat (DıĢ Alım) Yaptığı

Ülkeler: Almanya, Rusya, Ġtalya, Fransa, Ġsviçre, Ġngiltere

Türkiye'nin En Fazla Ġhracat (DıĢ Satım) Yaptığı

Ülkeler: Almanya, Ġngiltere, ABD, Ġtalya, Hollanda,

Fransa, Ġspanya, Rusya.

ĠTHAL ETTĠĞĠMĠZ MALLAR: Petrol, doğalgaz, kömür, iĢ

makineleri, elektronik ürünler, saat, otomobil ve yedek

parça, gemi, uçak, ilaç ve sağlık ürünleri, optik ve ölçü

aletleri, muz, kakao, kauçuk, kahve, pirinç, Ģeker, et,

kalay, alüminyum, kağıt, içki, sigara, elektrikli makineler,

v.s.

ĠHRAÇ ETTĠĞĠMĠZ MALLAR : Pamuk, tütün, fındık,

turunçgiller, kayısı, kuru üzüm, kuru incir, ceviz, Antep

fıstığı, halı, mobilya, otomobil, otobüs, çimento, beyaz

eĢya ürünleri, demir çelik ürünleri, cam ve cam ürünleri,

krom, bor mineralleri, bakır, mermer, pamuklu dokuma

ve konfeksiyon ürünleri, ayakkabı, deri v.s.

TURĠZM

Turizm: Ġnsanların gezip, görmek, eğlenmek, dinlenmek

amacıyla yaptığı gezilere denir.

Turizm faaliyeti milli sınırlar içinde gerçekleĢiyorsa "iç

turizm" ülkeler arasında oluyorsa "dıĢ turizm" adını

alır.

Turizmin sağladığı yararlar:

Ülke içindeki birlik ve beraberlik duygusunu geliĢtirir.

Uluslararası yakınlaĢma ve samimiyet sağlar.

Ülkeye döviz girdisi sağlar, ekonomiyi güçlendirir.

Ticareti canlandırır. UlaĢım ve haberleĢme olanakları

artar.

ÖNEMLĠ TURĠZM MEKÂNLARIMIZ:

Tarih turizmi: Ġstanbul, Edirne, Bursa, Çanakkale, Efes,

Milet, Meryem Ana Kilisesi, Aspendos, Çorum'da

Alacahöyük, Trabzon'da Sümela Manastırı, Medeniyetleri

Müzesi, Anıtkabir, Kayseri'de Kültepe, Adıyaman'da

Nemrut Dağı heykelleri

KıĢ Turizmi:: Bursa'da Uludağ , Antalya'da Saklıkent,

Kayseri'de Erciyes, Bolu‟da Kartalkaya, Çankırı'da Ilgaz,

Kars'ta SarıkamıĢ, Erzurum'da Palandöken Dağı

Deniz Turizmi: Balıkesir-Erdek, Ġstanbul-ġile-Silivri

ÇeĢme, KuĢadası, Bodrum, Didim, Marmaris, Datça

Antalya, Alanya

Doğa Turizmi: Balıkesir'de Manyas KuĢ Cenneti,

Denizli'de Pamukkale Travertenleri, Antalya'da Düden ve

Manavgat ġelaleleri, Ġnsuyu ve Karain mağaraları, Cennet

- Cehennem Obrukları, NevĢehir‟de Peri Bacaları,

Aksaray'da Ihlara Vadisi, Bolu'da Abant ve Yedigöller,

Trabzon'da Uzungöl

NOT: En çok ihracat ve ithalat yaptığımız ülkeler

yıllara göre değiĢiklik gösterebilmektedir. O nedenle

bu bilgiler güncel olmayabilir. Ders kitabındaki

istatistikleri esas alınız.

Page 37: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 37

VERGĠM BANA DÖNÜYOR

VatandaĢların, herhangi bir karĢılık beklemeden

kazançlarının bir bölümünü devlete vermelerine

vergi denir.

Devletin, kendi kaynakları ile ülke için gerekli olan

yatırımların tamamını yerine getirmesi mümkün

değildir. Bu nedenle devletin bu konuda vatandaĢın

desteğine ihtiyacı vardır. VatandaĢlardan alınan

vergiler yine toplum yararı için devlet tarafından

kullanılır.

Bir kurumun hangi vergi dairesine vergi ödediğini

gösteren ve iĢ yerinin duvarında asılı olan belgeye

vergi levhası denir.

Ülkemizde devlete ödenen birçok vergi çeĢidi vardır.

Bunlardan gelir vergisi, vatandaĢların bir yıl içinde

elde ettikleri gelirin belli bir oranda

vergilendirilmesidir.

Vergi sadece kiĢilerden değil, Ģirketler, kooperatifler,

iĢ ortaklıkları gibi kurumlardan da alınır. Buna

kurumlar vergisi denir. Ev gibi gayrimenkul

sahiplerinin ödediği vergiye de emlak vergisi denir.

Vergi mükelleflerinin bir vergi döneminde sağladığı

kazancı bildiren belgeye vergi beyannamesi denir.

Vergi mükelleflerini tespit eden vergiyi denetleyen

ve toplayan resmî daireye vergi dairesi denir.

HAYAT VEREN PROJE (GAP)

Bir bölge idaresidir.1989‟da BaĢbakanlığa bağlı

olarak kuruldu. Amacı; bölge kapsamına giren illerde;

konut, sanayi, madencilik, tarım, enerji, ulaĢım gibi

hizmetler ile bölgeyi hedef alan araĢtırmaların

yaptırılmasıdır.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi bir tarım ve hayvancılık

alanıdır. Toprakları verimli ve geniĢ düzlükler halindedir.

Tarımda en önemli sorun sulamadır. Bu amaçla

bölgede GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) adı ile

bilinen çalıĢmalarla (baraj, kanal, tünel) tarım alanlarının

sulanması ve buraların değerlendirilmesi düĢünülmüĢtür.

Buna paralel olarak çeĢitli sektörlerin geliĢmesi

sağlanacaktır.

MADENLER

Maden: Yeraltından çıkarılan ve ekonomik değeri olan

maddelere “maden” denir.

Bir madenin iĢletilebilmesi için gerekli Ģartlar

Ģunlardır:

-gereç),

kalitesi), madenin değeri,

olması (rezerv=madenin miktarı),

müsait olması.

Cumhuriyet dönemi ile birlikte madencilik alanında

yapılan çalıĢmalar Ģunlardır:

Bilimsel çalıĢmalara baĢlandı.

Etibank, 1935 yılında yapılacak çalıĢmalar için

gerekli olan sermaye için kuruldu.

1935 yılında yer altı maden kaynaklarımızı

araĢtırmak için Maden Tetkik ve AraĢtırma Enstitüsü

MTA kuruldu.

Yatakların iĢletilebilmesi ve değerlendirilebilmesi için

“Maden Kanunu” çıkarıldı. (1950)

Madenlerimizin bir kısmı enerji kaynağı, bir kısmı ise

çeĢitli sanayilerin hammaddesi olarak değerlendirilir.

ENERJĠ KAYNAKLARI

Enerji: ĠĢ yapabilme gücüne denir. Yenilenebilir enerji

kaynakları ve yenilenemez enerji kaynakları olarak 2‟ye

ayrılır.

Yenilenebilir Enerji Kaynakları:

1-GüneĢ: GüneĢten gelen ıĢık ve ısı sayesinde elde

edilen enerjidir.

2-Rüzgar: Rüzgarın gücünden elde edilen enerjidir.

3-Hidroelektrik: Barajlarda suyun yüksekten akıtılması

ile elde edilen enerji kaynaklarıdır.

4-Jeotermal Enerji: Yer altından çıkan sıcak su

kaynaklarıdır.

Yenilenemeyen Enerji Kaynakları

Doğalgaz, Petrol, TaĢ Kömürü, Linyit

Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP),

Türkiye'nin tarımla ilgili olarak hazırlanmıĢ en

büyük projesidir. Projenin yapımı hâlâ devam

etmektedir.

Bu proje Dicle ve Fırat nehirleri üzerinde

yapımı planlanan barajlar, hidroelektrik santraller

ve sulama tesislerini kapsamaktadır.

Page 38: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 38

MADENLER

Kullanıldığı Alan ve

ĠĢletmeler

Çıkarılan Yerler

DEMĠR: Demir-çelik

sanayisinin temel

hammaddesidir.

Demir-çelik fabrikaları:

Karabük, Ereğli ve

Ġskenderun‟daki demir-çelik

fabrikalarıdır

Divriği, Hekimhan, Hasan

Çelebi (Sivas-Malatya arası);

Kayseri, Adana, K.MaraĢ arası;

Develi, Edremit (Balıkesir);

Simav (Kütahya); Poyas

(Ġskenderun)

BAKIR: Elektrik ve elektronik

sanayisinde kullanılır. Bakır

üretiminde Dünyada 1.yiz

Samsun‟da Karadeniz Bakır

ĠĢletmeleri

Küre (Kastamonu); Murgul

(Artvin);

Ergani-Maden(Elazığ); Ġzmir

(Dikili-Torba)

KROM: Demir-çelik

sanayisinin hammaddesidir.

Çeliğin sertleĢtirilmesinde ve

paslanmaz çelik üretiminde

kullanılır.

En önemli ihraç

maddemizdir. (Üretimde

Dünya 3.)

Fethiye-Köyceğiz (Muğla),

Guleman-Maden (Elazığ)

Bursa, EskiĢehir arası,

Kayseri, Sivas, Adana,

K.MaraĢ

Denizli, Kütahya.

BOR: Jet ve roket yakıtı, cam,

elyaf, sabun, deterjan, tekstil

boyaları, porselen, ilaç

sanayi, fotoğrafçılıkta

kullanılır.

Susurluk, Bigadiç, Sındırlı

(Balıkesir)

Seyitgazi (EskiĢehir), Emet

(Kütahya)

M. KemalpaĢa (Bursa)

BOKSĠT: Alüminyum ham

maddesidir. Uçak, ve

otomobil endüstrisi ile ev

eĢyası yapımında...

Konya (SeydiĢehir)

Ġskenderun, Muğla, Adana

KÜKÜRT: HaĢerelere karĢı Keçiborlu (Isparta) Denizli

(Sarayköy), Burdur.

KURġUN-ÇĠNKO: (Yahyalı,

UlukıĢla, Kütahya)

Elazığ (Keban),

Akdağmadeni

CĠVA: Eczacılık, elektrikli

aletlerin yapımında kullanılır.

Konya (Sarayönü), Ġzmir

(ÇeĢme)

MANGANEZ: Demirin çeliğe

dönüĢtürülmesinde kullanılır.

Artvin (Borçka), Zonguldak

(Ereğli)

TUZ: Yemeklerde, kimya

sanayiinde.

Tuzgölü, Ġzmir Çamaltı,

Çankırı

OLTU TAġI: Tespih, süs taĢı Erzurum (oltu)

LÜLE TAġI: Pipo ve süs

eĢyası

EskiĢehir

MERMER: Heykel, inĢaat

iĢleri, süsleme.

Manisa, Kütahya, Muğla,

Aydın Çanakkale, Bursa,

Gemlik, Erzurum

ZIMPARA TAġI: Cila Ġzmir, Aydın, Muğla.

ENERJĠ KAYNAKLARI

Kullanıldığı Alan Üretilen Yerler

TaĢ Kömürü (Maden Kömürü):

Demir-çelik ve kimya sanayisinin

hammaddesidir. Termik

santrallerde kullanılır; ihtiyacı

karĢılamaz.

Zonguldak (Kilimli, Kozlu,

Ereğli)

Linyit: Sanayide, ısınmada ve

elektrik enerjisi üretiminde

kullanılır. Ülkemizin ihtiyacını

karĢılar.

Termik santraller: MaraĢ

(AfĢin-Elbistan) (ilk), Zonguldak

(Çatalağzı), Manisa (soma),

Kütahya (Seyitömer) (Tunçbilek),

Muğla (Yatağan), Ġstanbul

(Ambarlı), Sivas (Kangal),

Kütahya (Tunçbilek,

Değirmisaz) Manisa (Simav);

K. MaraĢ (Elbistan) Amasya

(Çeltik), Ankara (Beypazarı)

Çorum (Dodurga)

Petrol: Birçok alanda kullanılır.

% 85‟i ithal edilmektedir.

Rafineriler: Batman,

Ġzmir (Aliağa), Ġzmit (TüpraĢ),

Mersin (AtaĢ) Kırıkkale (Orta

Anadolu)

Raman, Garzan (Siirt),

Diyarbakır, ġanlıurfa, Mardin,

Adıyaman ve Adana.

Doğal gaz: Çabuk tutuĢan,

yanıcı özelliği olan, yüksek ısı

veren, kirlilik yapmayan yakıt.

Kırklareli (Hamidabat),

Mardin (Çamurlu),

Hidroelektrik santralleri: Su

gücünden enerji elde

edilmesidir. Elektriğin %35‟i bu

yolla elde edilir. Yani

potansiyelin % 25‟ini

kullanmaktayız.

GAP ile Fırat ve Dicle üzerinde

21 baraj, 17 hidroelektrik

santrali kurulması

öngörülmektedir.

Fırat üzerinde: Atatürk,

Keban, Karakaya

Kızılırmak: Hirfanlı,

Kesikköprü, Altınkaya

YeĢilırmak: Almus, Hasan

Uğurlu, Suat Uğurlu

Sakarya: Hasan Polatkan,

Sarıyar, Gökçekaya

Gediz: Demirköprü

Menderes: Kemer, Adıgüzel

Seyhan: Seyhan

Ceyhan: AslantaĢ, Menzelet

Manavgat: Oymapınar

Jeotermal Enerji: Yeraltından

çıkan sıcak suyun buharı ile elde

edilen enerjidir.

Denizli (Sarayköy)‟de jeotermal

santral bulunmaktadır.

Denizli (Sarayköy), Ġzmir

(Balçova), Aydın (Germençik),

Çanakkale (Tuzla), Afyon

(Sandıklı), NevĢehir (Acıgöl),

Ankara (Kızılcahamam)

GüneĢ enerjisi: Su ısıtma, sera

ısıtma ve bazı elektrikli aletlerin

çalıĢtırılmasında kullanılır.

Akdeniz ve Ege Bölgelerinde

yararlanılan enerji türüdür.

Nükleer enerji: Uranyum ve

toryumdan elde edilen enerjidir.

Mersin Akkuyu‟da bir santral

kurulmuĢtur.

Uranyum yatakları: Aydın,

Çanakkale, ġebinkarahisar

Page 39: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 39

DÜNYADA NÜFUS VE EKONOMĠK FAALĠYETLER

DÜNYA'NIN NERESĠNDEYĠZ

ĠĢte bu nedenlerden dolayı;

o Türkiye'nin stratejik önemi artmıĢtır.

o Boğazlardan geçiĢ ücreti alınarak gelir elde

edilmektedir.

o Ortadoğu petrollerine yakınlığı nedeniyle dünyanın

önemli ülkelerinden biridir,

o Türkiye'de farklı iklimlerin etkisiyle çeĢitli tarım

ürünleri yetiĢmektedir.

Sınırları belirli bir alan içinde yaĢayan insan sayısına

nüfus denir. Bu alan Dünyanın tamamı olabileceği

gibi kıta, ülke, bölge, il, ilçe, köy veya daha dar bir

alan da olabilmektedir.

Ġnsanların eseri olan ya da doğal çevreden elde

edilen, iĢletildiğinde gelir getiren zenginlikler

ekonomik kaynak olarak adlandırılır. Ekonomik

kaynakların iĢleniĢ Ģekilleri, mal ve hizmet etkinlikleri

ile bu etkinliklerden doğan iliĢkilerin bütününe de

ekonomik faaliyetler denir.

Nüfus ve ekonomik faaliyetler yeryüzüne eĢit ve

dengeli bir Ģekilde dağılmamıĢtır. Bunun nedeni

yeryüzündeki her alanın aynı özellikleri

taĢımamasıdır.

Dünya üzerinde nüfusun ve ekonomik faaliyetlerin

dağılıĢının düzensiz olmasında çeĢitli faktörler

etkilidir.

Bunlar;

Fiziki Faktörler

1- Yeryüzü Ģekilleri 2- Ġklim özellikleri 3- Bitki örtüsü

4- Toprak verimliliği 5- Su kaynakları

6- Kara ve denizlerin dağılıĢı 7- Coğrafi konum

8- Yer altı kaynakları 9- Bakı

BeĢerî ve Ekonomik Faktörler

1- UlaĢım 2- SanayileĢme 3- Ticaret 4- Tarım

5- Yer altı zenginlikleri 6- Turizm 7- Tarihî faktörler

8- Göçler

Arazinin engebeli olduğu yerlerde ulaĢım, iĢ

olanakları ve tarım alanları kısıtlı olur. Bu nedenle

dağlık ve engebeli alanlar nüfusun seyrek olduğu

yerlerdir. Ġnsanlar asırlar boyunca yerleĢmek için düz

alanları seçmiĢtir. Örneğin; Alp ve Himalaya dağları

gibi yüksek ve engebeli yerlerde nüfus oldukça azdır.

Ġklim özellikleri de nüfusun coğrafi dağılıĢı

üzerinde etkilidir. Sıcaklık ve yağıĢ koĢullarının

yeterli olduğu yerlerde nüfuslanma fazla iken

ekonomik faaliyetler de çeĢitlidir. Buna karĢılık

sıcaklığın ve yağıĢın yetersiz veya çok fazla olduğu

yerlerde ise nüfus ya çok az ya da hiç yoktur. Kutup

bölgeleri ve Ekvator çevresi bu duruma örnektir.

Doğal bitki örtüsü orman olan bu alanlar tarıma ve

yerleĢmeye elveriĢli değildir. Bu nedenle bu

alanlarda nüfusun az olduğu görülür.

Örneğin; Nil, Dicle, Fırat, Ġndus ve Ganj gibi akarsu

havzaları tarıma elveriĢli olduğu için buralarda nüfus

yoğundur.

Örneğin; önemli ticaret yollarının geçtiği Türkiye,

tarım alanlarının geniĢ olduğu Hindistan, sanayinin

geliĢtiği Batı Avrupa ve Japonya nüfusun yoğun

olduğu yerlerdir.

SOSYAL BĠLGĠLER 6

ÜNĠTE 5 – ÜLKEMĠZ VE DÜNYA

Türkiye Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının

birbirine en çok yaklaĢtığı yerde bulunur.

Karadeniz'i Akdeniz'e bağlayan Ġstanbul ve

Çanakkale boğazlarına sahiptir.

Doğal güzellikleri bakımından zengindir.

Dünyada en fazla petrol çıkarılan Irak, Ġran,

Azerbaycan gibi ülkelere komĢudur.

Üç tarafı denizlerle çevrilidir ve yeryüzü Ģekilleri

çeĢitlidir.

Yer altı ve yerüstü kaynaklar bakımından oldukça

zengindir.

Yükseltisi batıdan doğuya doğru artmaktadır.

Türkiye özel konumu nedeniyle birçok uluslararası

kuruluĢa üyedir (BM, NATO).

En uzun kara sınırı Suriye, en kısa kara sınırı

Azerbaycan iledir.

Türkiye Avrupa'da Yunanistan ve Bulgaristan,

Asya'da Ermenistan, Azerbaycan, Ġran, Irak ve

Suriye ile komĢudur.

Verimli toprakların bulunduğu, akarsuların,

göllerin, tatlı su kaynaklarının olduğu yerlerde

de nüfus yoğundur.

UlaĢım, sanayi, tarım, ticaret ve enerji

kaynaklarının iĢletilmesi gibi ekonomik

faaliyetlerin yoğun olduğu yerlerde insan

gücüne ihtiyaç duyulması nedeniyle nüfus

yoğundur.

Page 40: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 40

Dünyada Nüfusun Yoğun Olduğu Yerler

Afrika'da Nil Vadisi, Kuzey Amerika'nın doğu kıyıları,

Güneydoğu Asya kıyıları (Malezya, Endonezya,

Hindistan), Avrupa ülkeleri (Fransa, Ġngiltere, Hollan-

da, Belçika, Lüksemburg, Almanya, Ġsviçre,

Macaristan, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya).

Dünyada Nüfusun Az Olduğu Yerler

Dağların yüksek kesimleri,

Kuzey ve güney kutup çevreleri,

Bataklık alanlar ve engebeli dağlık araziler,

Ekvatoral bölgedeki Amazon ve Kongo havzaları gibi

sık ormanlık alanlar,

Asya Kıtası içlerindeki ve dönenceler çevresindeki çöl

ve bozkır alanlarıdır.

Dünyada nüfusun ve ekonomik faaliyetlerin az

olduğu yerler doğal faktörler açısından insan

yaĢamı için uygun koĢullar taĢımayan yerlerdir.

Nüfus Yoğunluğu Fazla Olan Ülkelerden Bazıları

BangladeĢ, Güney Kore, Hollanda, Belçika, Japonya,

Hindistan, El Salvador, Sri Lanka, Ġngiltere, Almanya

Nüfus Yoğunluğu Az Olan Bazı Ülkeler

Moğolistan, Namibya, Avusturya, Moritanya, Libya,

Kanada, Kazakistan, Orta Afrika, Bolivya, Rusya,

TÜRKĠYE'DE NÜFUS DAĞILIġI

Türkiye'de kıyı kesimleri, iklimin elveriĢli olmasından

dolayı tarımsal etkinlikler için uygun koĢullar

oluĢturur. Bu nedenle kıyı kesimlerinde nüfus

yoğunluğu fazladır.

KıĢları çok soğuk geçen yüksek ve engebeli alanlar

ile kuraklığın yaygın olduğu kesimlerde nüfus

yoğunluğu azdır.

Türkiye'de Nüfusun Yoğun Olduğu Kesimler

1. Çatalca-Kocaeli Bölümü baĢta olmak üzere Marmara

Bölgesi,

2. Ege Bölümü,

3. Çukurova ve Akdeniz kıyı kesimi,

4. Doğu Karadeniz'in kıyı kesimleri, Ġç kesimlerde verimli

alüvyal ovalar

Türkiye'de Nüfusun Seyrek Olduğu Kesimler

1. Doğu Karadeniz'in iç kesimleri,

2. Doğu Anadolu Bölgesi‟ndeki yüksek platolar,

3. Hakkari Bölümü(Doğu Anadolu)

4. MenteĢe Yöresi(Akdeniz)

5. Teke ve TaĢeli platoları(Akdeniz), Yıldız Dağları

Bölümü(Marmara)

KAYNAKLAR VE ĠHTĠYAÇLAR

KĠM NEREDE ÇALIġIYOR?

Dünya üzerinde yaĢayan nüfusun bir kısmı tarım, bir

kısmı sanayi, bir kısmı da hizmet sektöründe

çalıĢmaktadır. Bu sektörler içinde değiĢik meslek dalları

yer almaktadır.

Sektörün

Adı

Ekonomik Faaliyet

Kolları

Tarım Tarla ve bahçe bitkileri,

hayvancılık ve ormancılık

Sanayi Madencilik, Elektrik, gaz ve su,

ĠnĢaat ve bayındırlık iĢleri

Hizmetler Toptan ve perakende ticaret,

lokanta ve oteller, ulaĢtırma,

haberleĢme, depolama, mali

kurumlar, sigorta ve yardımcı iĢ

hizmetleri, toplum hizmetleri,

sosyal ve kiĢisel hizmetler

Malavi, Bolivya, Arnavutluk, BangladeĢ ve Jamaika

gibi ülkelerde tarım alanında çalıĢan nüfusun oranı

yüksek iken ABD, Japonya, Ġngiltere, Norveç, Güney

Afrika gibi ülkeler hizmet ve sanayi sektörü alanında

geliĢme göstermiĢtir.

Tarım sektörüne ağırlık veren ülkelerin geliĢmiĢlik

düzeyi yetersiz, hizmet ve sanayi sektörüne ağırlık

veren ülkelerin geliĢmiĢlik düzeyi yüksektir.

Ülkelerin ekonomik alanda öne çıkmalarında;

o Ġklim özellikleri

Toprak özellikleri

Doğal kaynaklar

Devlet politikası

YetiĢmiĢ insan gücü

GiriĢimcilik arayıĢı etkili olur.

Dünyada nüfusun yoğun olduğu yerlerde iklim

Ģartları elveriĢli, yeryüzü Ģekilleri sade, tarım

alanları geniĢ, toprak özellikleri tarıma elveriĢli,

su kaynaklan bol, ulaĢım ağı geliĢmiĢtir.

Tarım sektöründe çalıĢan nüfusun yoğun

olduğu ülkeler fazla geliĢme gösterememiĢtir.

Hizmet ve sanayi sektöründe çalıĢan nüfusun

fazla olduğu ülkeler ise oldukça geliĢmiĢ

ülkelerdir.

SanayileĢmiĢ ülkelerde tarımda çalıĢan insan

sayısı azdır. Ancak tarımdan elde edilen verim

oldukça yüksektir. SanayileĢmiĢ ülkelerde tarım

alanında modern yöntemler uygulandığı gibi

teknik araç ve gereçlerden yararlanarak daha çok

gelir ve verim elde edilir.

Page 41: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 41

ALDIKLARIMIZ, SATTIKLARIMIZ

Belirli bir kazanç sağlamak amacıyla her türlü mal ve

hizmetin alım satım faaliyetlerine ticaret adı verilir.

Bir ülkenin sınırları içindeki iç pazara yönelik ticaret

iç ticaret, ülkeler arasında dıĢ pazara yönelik ticaret

ise dıĢ ticaret olarak adlandırılır. Ülkeler ürettikleri

malların ya da ham maddelerin fazlasını diğer

ülkelere satar.

DıĢ ticaret ile satılan malların döviz olarak karĢılığına

dıĢ ticaret hacmi denir.

Bir ülkenin ihracatı ve ithalatı üzerinden alınan

vergiye gümrük vergisi denir. Devlet gümrük vergisinin

alınmasından sorumludur ve bazı kuruluĢları aracılığıyla

bu iĢi yapar. Ülkelerin giriĢ ve çıkıĢlarında gümrük kapısı

olarak adlandırılan vergi denetiminin yapıldığı yerler

vardır.

Sınır (Gümrük) Kapılarımız: Yunanistan (Ġpsala),

Bulgaristan (Kapıkule), Suriye (Nusaybin-Cilvegözü-

Ceylanpınar), Irak (Habur), Ġran (Gürbulak-Esendere),

Nahçıvan (Dilucu), Ermenistan (Akyaka), Gürcistan(Sarp).

TÜRKĠYE’NĠN DIġ SATIMI (ĠHRACATIMIZ)

Ülkemizin dıĢ ticaret hacmi yıllara göre büyümüĢ

olsa da henüz yeterli düzeyde değildir. Özellikle dıĢ

satımımız istenilen düzeye ulaĢamamıĢtır. Bunda dıĢ

pazarlarda yaĢanan rekabet güçleri, hızlı nüfus

artıĢı ve dıĢarıdan alınan ağır sanayi ürünlerine

ödenen giderlerin fazla olması gibi faktörler etkili

olmuĢtur.

Türkiye'nin Ġhraç Ettiği BaĢlıca Ürünler

Madencilik sektöründe; Krom, Bor, Civa, Manganez,

Bakır

Tarım sektöründe; Pamuk, Tütün, Sanayi bitkileri, Ġncir,

Üzüm, Zeytin, Turunçgiller, Buğday, Arpa, Sebze ve

meyve, Canlı hayvan, Hayvansal ürünler, Su ürünleri

Ġmalat sanayi sektöründe: Dokuma ve tekstil ürünleri

Bitkisel ve hayvansal yağlar, Unlu mamuller, Plastik

maddeler, Orman ürünleri, Kimyasal maddeler, Demir -

çelik ürünleri, Madeni eĢyalar, Ev eĢyaları, ġeker, Lastik

Çimento

Türkiye'nin En Fazla Ġhracat Yaptığı Ülkeler

Almanya, Fransa, Ġngiltere, Ġtalya, Irak

TÜRKĠYE’NĠN DIġ ALIMI (ĠTHALATIMIZ)

Türkiye‟nin dıĢ ticaretinde ithalatın payı ihracattan

fazladır. Bu nedenle ticarette giderlerimiz

gelirlerimizden fazladır. Ġthalatımızda da en fazla

pay sanayi sektörüne aittir. Türkiye bir tarım ülkesi

olduğu için ithalatta en az pay tarım sektörüne aittir.

Türkiye’nin Ġthal Ettiği BaĢlıca Ürünler

Tarım sektöründe; Çay, Kahve, Muz, Pirinç, Kauçuk

Madencilik sektöründe; Ham petrol

Ġmalat sanayi sektöründe; Sanayi ham maddeleri, Ġlaç,

Boya, Madeni yakıtlar, Yağlar, Suni gübre

Türkiye'nin En Fazla Ġthalat Yaptığı Ülkeler

Ġtalya, Rusya, Almanya, Çin, ABD, Ġtalya

ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLERĠMĠZ

KÜLTÜRLER ARASI KÖPRÜ

Anadolu ilk çağlardan beri dünyanın en eski yerleĢim

merkezlerinden biri olmuĢtur.

Ġklim koĢullan, bol su kaynakları, önemli ticaret

ve ulaĢım yollarının Anadolu'dan geçmesi buranın

yerleĢim yeri olarak seçilmesinde etkili olmuĢtur.

Anadolu, konumunun sağladığı özelliklerden dolayı

tarih boyunca farklı kültürlere, medeniyetlere ve

devletlere ev sahipliği yapmıĢtır. Aynı zamanda ticaret

ve kültür iletiĢiminin kaynaĢma noktası olmasıyla

dünyadaki birçok medeniyetin oluĢmasında ve

geliĢmesinde önemli rol oynamıĢtır.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu ilk günlerden

itibaren dıĢ politikasında barıĢı esas almıĢtır. Yabancı

ülke temsilcilerinin ziyareti, elçilik binalarının yapılması,

devletlerarası antlaĢmalar, uluslararası örgütlere üyelik

gibi faaliyetler Atatürk dönemi dıĢ politikamıza örnek

teĢkil eder.

ATATÜRK DÖNEMĠNDE DIġ POLĠTĠKA ESASLARIMIZ

Türkiye, I. Dünya SavaĢı'nın ardından uluslararası

barıĢ ve güvenliği sağlamak, adaletli onurlu iliĢkiler

sürdürmek amacıyla kurulan Milletler Cemiyeti'ne 1932

yılında üye olmuĢtur.

Bir ülkenin baĢka bir ülkeye mal satmasına

ihracat (dıĢ satım ) denir.

Bir ülkenin baĢka bir ülkeden mal almasına ise

ithalat (dıĢ alım) denir.

Türkiye'nin ithalat ve ihracat yaptığı ülkelerin

baĢında Almanya gelir.

Bağımsızlığımızı her Ģeyin üstünde tutmak

Milli sınırlar içinde kalmak

Milletler arası ilkelerde eĢitlik

KomĢu devletlerle barıĢ içinde yaĢamak

Uluslararası hukuka bağlılık

GerçekleĢmeyecek hayaller peĢinde koĢmamak

Page 42: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 42

Aynı iĢleri yürüten ve II. Dünya SavaĢı'ndan sonra

kurulan BirleĢmiĢ Milletlere ise 50 asil üye arasında yer

alarak 1945 yılında üye olmuĢtur. Günümüzde dünya

devletlerinin 189'u bu örgüte üyedir.

1937 yılında Türkiye, Iran, Irak ve Afganistan,

Ġtalya'nın doğu ülkelerine yönelik politikalarına karĢı iĢ

birliği içine girdiler ve Sadabat Paktı'nı imzaladılar.

Atatürkçülüğün ilkelerinden biri de tam

bağımsızlıktır.

Atatürk'e göre, Türk halkının haysiyeti, onurlu bir

halk olarak yaĢaması ancak tam bağımsızlıkla

sağlanabilirdi. Bu nedenle dıĢ politikadaki anlayıĢını tam

bağımsızlık ilkesi üzerine kurdu.

Dünyada 250 milyondan fazla Türk yaĢamaktadır. 80

milyona yaklaĢan nüfusu ile ülkemiz en fazla Türkün

yaĢadığı yerdir. Türkiye dıĢında yaĢayan

vatandaĢlarımızın sayısı 5 milyona yakındır. 3,5 milyonu

aĢan Türk varlığı ile en fazla Türk'ün yaĢadığı ülke

Almanya'dır. Bunun dıĢında Fransa, Hollanda, Belçika,

Avusturya, Ġsviçre ve Ġsveç'te de Türk vatandaĢlarımız

bulunmaktadır. Türkler bu ülkelere genellikle çalıĢmak

için gitmiĢtir.

YARDIMLAġMA VE Ġġ BĠRLĠĞĠ

o YardımlaĢma, kendi gücümüzü ve olanaklarımızı,

baĢkalarının iyiliği için kullanmaktır.

o DayanıĢma, toplumu oluĢturan bireylerin bir

konuda, duygu, düĢünce ve karĢılıklı çıkar birliği

içinde olmalarıdır.

o Her ülke doğal afetlerden ve çevre sorunlarından

zarar görenlere yardım etmek amacıyla yardım

kurumları kurmuĢlardır. Ülkeler tek baĢlarına

çözemeyecekleri doğal afetler ve çevre sorunlarıyla

karĢılaĢtıkları zaman diğer ülkelerden yardım alırlar.

o Doğal afetlerin ve çevre sorunlarının ortaya

çıkması sonucu birçok ülke, uluslararası yardım

kuruluĢları ve sivil toplum örgütleri iĢ birliği

yaparak insanlığa hizmet etmektedirler.

o Hızlı teknolojik geliĢmeler çevre sorunlarını da

beraberinde getirmiĢtir. Bu sorunlarla baĢa çıkmak

için ülkeler uluslararası konferanslar düzenleyip

uluslararası sözleĢmeler yapmaktadırlar. Örneğin

Kyoto AnlaĢması, geliĢmiĢ ülkelerin sera etkisi

yaratan gazların salınımını 2008-2012 yılları arasında

%5,2 düĢürmelerini öngörmektedir.

DOĞAL AFETLER

Deprem, Erozyon, Sel baskını, Çığ, Toprak kayması,

Yangın

ÇEVRE SORUNLARI

Havanın kirlenmesi

Suyun kirlenmesi

Toprağın kirlenmesi

Doğal varlıkların yok olması

Bu sorunlar karĢısında hizmet veren çeĢitli

uluslararası yardım kuruluĢlarından bazıları

Ģunlardır:

Kızılay

Kızılhaç

FAO (BM Gıda ve Tarım Örgütü)

WHO ( BM Dünya Sağlık Örgütü)

Türkiye Kızılay Derneği özellikle Balkanlar, Kafkaslar ve

Orta Doğu ülkelerine yönelik yapmıĢ olduğu

çalıĢmalarda Türkiye'yi en iyi Ģekilde temsil etmiĢ, Güney

Asya'da meydana gelen tsunami ve Pakistan depreminde

zarar gören afetzedelere de yardım göndermiĢtir.

TÜRKSOY

(ULUSLARAARASI TÜRK KÜLTÜRÜ TEġKĠLATI)

Türk dünyasının UNESCO'su olan Uluslararası Türk

Kültürü TeĢkilatı(TÜRKSOY), 1993 yılında,

Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan,

Türkmenistan ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından

kurulmuĢtur. Daha sonra Kuzey Kıbrıs Türk

Cumhuriyeti, Tataristan, BaĢkurdistan, gibi ülkeler

TÜRKSOY'a gözlemci üye olarak katılmıĢlardır.

TÜRKSOY 20 yılı aĢkın süredir Türk halklarının

gönül birlikteliğini ve kardeĢliğini güçlendirmek,

ortak Türk kültürünü gelecek nesillere aktarmak

ve dünyaya tanıtmak için çalıĢmaktadır.

TĠKA ( TÜRKĠġBĠRLĠĞĠ VE KALKINMA ĠDARESĠ

BAġKANLIĞI )

Türk ĠĢbirliği ve Kalkınma Ġdaresi BaĢkanlığı ya da

kısaca TĠKA, Türkiye'nin dıĢ yardımlarını organize

eder. Ayrıca yurt dıĢında Türkçe öğretimini

destekler. TĠKA Türkoloji Projesi buna örnektir.

TĠKA 1992 yılında kuruldu.

TĠKA, Orta Asya ülkeleri baĢta olmak üzere, yaklaĢık

100 ülkede görev yapan, Türkiye Cumhuriyeti

Devleti’nin tek Teknik Yardım KuruluĢudur. TĠKA

Merkez TeĢkilatına ilave olarak, 48 ülkede bulunan

50 Program Koordinasyon Ofisi ile çok geniĢ bir

coğrafyada ve bütün sektörlerde çalıĢmalarını

sürdürmektedir.

TĠKA, geliĢme yolundaki ülkelerin kalkınmalarına

yardımcı olmak ve bu ülkelerle ekonomik, ticari,

sosyal, kültürel iĢ birliği için kurulmuĢtur.

Page 43: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 43

DEVLETLER VE YÖNETĠM BĠÇĠMLERĠ

GeçmiĢte monarĢi ile yönetilen ülkeler; Roma

Ġmparatorluğu, Rusya, Ġngiltere Osmanlı Devleti,

Fransa.

Günümüzde ise Suudi Arabistan, Fas, BirleĢik Arap

Emirlikleri, Ürdün, Ġngiltere, Ġspanya, Hollanda,

Japonya monarĢik devletlerdir.

GeçmiĢte oligarĢi(aristokrasi) ile yönetilen ülkeler;

Eskiçağ‟da Roma, Yunanistan

Günümüzde Cezayir, Irak ve Suriye gibi ülkeler

oligarĢik devletlerdir.

GeçmiĢte teokrasi ile yönetilen ülkeler; Osmanlı

Devleti, Emeviler, Abbasiler.

Günümüzde Ġran, Vatikan, Ġsrail teokratik devletlere

örnek olarak gösterilebilir.

Türkiye, Amerika BirleĢik Devletleri, Almanya,

Fransa, Kanada demokratik devletlerdir.

DEMOKRASĠNĠN TEMEL ĠLKELERĠ

Millî Egemenlik: Demokraside egemenlik millete

aittir. Millet bu hakkını temsilcileri (milletvekilleri)

aracılığıyla kullanır. Yönetenler, gücünü milletten alır.

Hiçbir kimse, zorla iĢ baĢına gelemez. Bu esas,

anayasamızda Ģöyle belirtilmiĢtir: "Egemenlik

kayıtsız Ģartsız milletindir."

Hürriyet ve EĢitlik: Demokraside, hürriyet ve eĢitlik

esastır. Hürriyet, baĢkalarına zarar vermeden her

Ģeyi yapabilmektir. Bütün insanlar hürdür. Herkes,

serbestçe düĢünür ve düĢüncelerini açıklayabilir.

EĢitlik, hiçbir ayrım olmaksızın herkesin kanun

önünde aynı haklara sahip olmasıdır. Hiç kimseye

din, dil, ırk, cinsiyet, siyasi düĢüncesinden dolayı farklı

iĢlem yapılamaz.

Çoğulculuk/ Siyasi Partiler: Demokratik

yönetimlerde, ülke sorunlarının çözüm yolları

üzerinde aynı düĢünceyi paylaĢan insanlar bir siyasi

parti kurabilirler. VatandaĢlar, bu siyasi partilerden

birine üye olabilirler.

Demokrasilerde hükümeti kurma görevi, genellikle

seçimler sonucunda en çok milletvekilliği kazanan

partiye verilir.

Hükümeti kuran partiye iktidar partisi denir. Diğer

siyasi partiler ise muhalefet partileri olarak

adlandırılır. Siyasi partiler, demokrasinin vazgeçilmez

unsurlarındandır.

Katılımcılık/Sivil Toplum Örgütleri: Ġnsanların

kendilerini ve toplumu ilgilendiren konularda ve

karar alma süreçlerinde etkin rol oynamasıdır.

Sendikalar, dernekler ve vakıflar aracılığı ile sosyal

hayatta aktif olarak yer almasıdır.

Ġnsan Haklarına Saygı: Dini, dili, ırkı, cinsiyeti, siyasi

düĢüncesi ne olursa olsun insanlara sadece insan

olmalarından dolayı saygı duymaktır.

Demokrasinin Öğeleri

Hâkimiyetin asıl sahibi halktır.

KiĢi hak ve özgürlüklerine yer verilir.

Herkes tek ve eĢit oy hakkına sahiptir.

Toplum içinde yaĢayan insanlar eĢit haklara sahiptir.

Yönetenler, halk tarafından belli aralıklarla yapılan

seçimler sonucunda göreve gelir.

Azınlıkta kalanların haklarına saygılı bir çoğunluk

yönetimi sağlanır.

SOSYAL BĠLGĠLER 6

ÜNĠTE 6 – DEMOKRASĠNĠN SERÜVENĠ

MONARġĠ: Tüm yetkilerin ve güçlerin tek kiĢide

toplanmasıdır. Bu yetki, babadan oğula (saltanat)

geçer ve tek bir kiĢide toplanır. Bu kiĢi kral, prens,

padiĢah, çar olabilir. Bu kiĢinin emirleri tartıĢılmaksızın

kabul edilir. Yasama, yürütme ve yargı yetkileri bu

kiĢinin elindedir. Kimseye hesap vermez.

OLĠGARġĠ: Belli bir sınıfın, grubun, zümrenin ya da

küçük bir azınlığın egemenliği ve yönetimi altında

tutulan yönetim Ģeklidir.

TEOKRASĠ: Bir ülkedeki siyasal yapılanma, devletin

yönetim organları tüm siyasal iliĢkilerin dinî kurallara

göre düzenlenip yürütüldüğü yönetim biçimidir.

CUMHURĠYET: Halkın egemenliğine dayalı yönetim

Ģeklidir. Ġnsanlar, seçme ve seçilme hakkına sahiptir.

Yönetim ve güç halkın kendisinin seçtiği kiĢilere aittir.

Yöneticiler millet tarafından belirli süreler için seçilir.

KiĢilerin vazgeçilmez hak ve hürriyetleri vardır.

Yasaların üstünlüğü vardır. Buna herkes uymak

zorundadır. Halk memnun olmadığı yöneticileri

seçimle değiĢtirebilir.

Page 44: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 44

YAġAYAN DEMOKRASĠ

o Seçme ve seçilme demokrasinin temel

özelliklerindendir.

o Seçimler serbest ve eĢit esaslara göre yapılır.

Seçmen, oyunu kendisi kullanır. Oy, gizli verilir.

Oyların sayımı, dökümü ve tutanaklara bağlanması

açık olarak yapılır.

o 18 yaĢını dolduran her Türk vatandaĢı, seçme ve

halk oylamasına katılma hakkına sahiptir.

o 1995 yılında yapılan bir değiĢiklik ile partilere üye

olma yaĢı 18‟e indirildi.

o 1995 yılında milletvekili sayısı 450'den 550'ye

çıkarıldı.

DEMOKRASĠ TARĠHĠNE YOLCULUK

Demokrasi sözcüğü Yunancadan gelir. Eski

Yunancada "demos‟ halk, „kratos‟ iktidar ya da

egemenlik anlamında kullanılırdı. Buna göre,

demokrasi, halkın egemenliğini ifade eder.

Demokrasinin ilk ortaya çıktığı ülke eski

Yunanistan‟dır.

Demokrasinin günümüze kadar geliĢmesini etkileyen

önemli unsurlar Ģunlardır:

M.Ö. 450: Atina'da Aristo, Eflatun ve Sokrates gibi

düĢünürlerin düĢünce olarak katkıda bulundukları bir

çeĢit yönetim sistemi, siyasi tarihteki yerini aldı. Site"

denilen Ģehir devletlerce kadınlar ve köleler site

halkının dıĢında kabul ediliyordu. YetiĢkin erkeklerin

halk meclisinde konuĢma ve oy kullanma hakkı vardı.

375: Roma Ġmparatorluğunda yurttaĢlık ve insan

hakları kavramı geliĢme gösterdi.

1215: Ġngiltere'de Kral I. John'un imzaladığı Magna

Carta Libertatum (Büyük Özgürlük Bildirisi) kralın

yetkilerini sınırlarken halka da bazı hak ve

özgürlükler tanıyordu. Magna Carta ile kralın sınırsız

yetkilerine son verildi. Kimsenin yargılanmadan

cezalandırılmayacağı ilkesi getirildi.

1450: Alman Johann Gutenberg modern matbaayı

geliĢtirdi. Matbaanın geliĢtirilmesiyle birlikte

insanlar duygu, düĢünce ve bilgilerini birbirleriyle

paylaĢmaya baĢladı. Bu da demokratik hak ve

talepleri hızlandırdı. Matbaanın geliĢtirilmesi

Avrupa'da Rönesans ve Reform hareketlerinin

baĢlamasına neden oldu.

1750: Avrupa aydınlanma felsefesiyle anayasal

demokrasinin düĢünce temelleri atıldı. Montesqieu

(Monteskiyo), Jean Jacgues Rousseau (Jan Jak Russo)

gibi düĢünürler özgürlük, eĢitlik, yaĢama hakkı,

özel mülkiyet hakkı gibi insanların sahip olması

gereken belirli özgürlükleri savundu.

1776: Virginia Haklar Bildirgesi'nde yaĢam,

hürriyet ve mülkiyet haklarıyla beraber mutluluğu

arama hakkından söz edildi.

1789: 1789 yılında Fransa halkı krala karĢı ayaklandı.

Bunun sonucunda Fransız Ġnsan Bildirgesi

yayımlandı. Bu bildiri temel insan haklarını "hürriyet,

mülkiyet, güvenlik ve zulme direnme" olarak tespit

etmektedir. EĢitlik, özgürlük ve adalet düĢüncesinin

kitleler tarafından telaffuz edildiği ilk siyasal örnektir.

Fransız Ġnsan ve YurttaĢ Hakları Bildirgesi,

yalnızca Fransızlar için değil, bütün insanlar için

geçerli olan bir bildirgedir. Bu yüzden evrensel

niteliktedir.

1876: Osmanlı Devleti‟nin ilk anayasası olan Kanun-

u Esasi hazırlandı ve MeĢrutiyet ilan edildi. Seçimler

yapıldı ve Mebuslar Meclisi açıldı. Halk (erkekler) ilk

defa seçme ve seçilme yetkisini kullandı.

1923: 29 Ekim 1923‟te Mustafa Kemal Atatürk

tarafından Cumhuriyet ilan edildi.

1945-46: Ülkemizde ilk defa 1945 yılında çok

partili hayata geçildi ve ilk çok partili seçimler

1946 yılında yapıldı.

1945: BirleĢmiĢ Milletler örgütü kuruldu ve 1945

yılında BirleĢmiĢ Milletler AntlaĢması imzalandı. 10

Aralık 1948 tarihinde genel kurul tarafından Ġnsan

Hakları Evrensel Beyannamesi ilan edildi. Bildirge

insan haklarına ve temel özgürlüklere saygıyı

sağlamak ve geliĢtirmek yolunda atılan ilk adımdır.

TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERĠMĠZ

Temel Haklar: KiĢinin insanca yaĢayabilmesi için,

doğuĢtan sahip olduğu evrensel nitelikte olan

haklardır.

Ġnsan haklarının temelini, 10 Ocak 1948 tarihli Ġnsan

Hakları Evrensel Beyannamesi ile 4 Kasım 1950

tarihli Avrupa Ġnsan Haklan SözleĢmesi

oluĢturmuĢtur. Bu beyanname ve sözleĢmede

1839: Osmanlı Devleti‟nde anayasal düzenin

baĢlangıcı kabul edilen Tanzimat Fermanı ilan

edildi. PadiĢah gücünün üstünde kanun gücünün

olduğu kabul edildi. (hukukun üstünlüğü)

1920: 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara'da

egemenliğin millete ait olduğu ilk meclis (TBMM)

kuruldu. Yurdumuzun değiĢik bölgelerinden gelen

milletvekilleri burada çalıĢmaya baĢladı.

1934: Türk kadını ilk kez seçme ve seçilme

hakkını kullandı.

Page 45: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 45

yaĢama hakkı, kiĢi özgürlüğü ve güvenliği, düĢünce,

din ve vicdan özgürlüğü, ifade özgürlüğüne

verilmiĢtir. Bunlar bizim anayasamızda da yer

almaktadır.

Anayasamızın 12. maddesince kiĢiliğine bağlı,

dokunulamaz, devredilemez, vazgeçilemez temel

hak ve hürriyetlere sahiptir." ifadesi yer almaktadır.

Temel haklar anayasamızda da temel hak ve

özgürlükler baĢlığı altında KiĢi Hakları, Sosyal ve

Ekonomik Haklar, Siyasi Haklar olarak üç grupta

ele alınmıĢtır.

KiĢi Hakları

1. YaĢama hakkı,

2. KiĢi dokunulmazlığı,

3. Özel hayatın gizliliği ve korunması

4. YerleĢme ve seyahat hürriyeti

5. Din ve vicdan hürriyeti.

6. DüĢünce ve kanaat hürriyeti

7. Bilim ve sanat hürriyeti,

8. Toplantı hak ve hürriyeti

9. Mülkiyet hakkı vb.

Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

1. Ailenin korunması,

2. Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi,

3. ÇalıĢma ile ilgili haklar,

4. Toplu iĢ sözleĢmesi, grev hakkı ve lokavt

5. Sağlık, çevre ve konut hakkı,

6. Gençliğin korunması ve spor hakkı,

7. Sosyal güvenlik hakları,

8. Tüketici hakları,

Siyasi Haklar ve Ödevler

1. Türk vatandaĢlığı,

2. Seçme, seçilme, siyasi faaliyetlerde bulunma hakları,

3. Kamu hizmetine girme hakkı,

4. Dilekçe hakkı

YAġAMA HAKKI: Ġnsanın en temel hakkı yaĢamaktır.

Temel hak ve özgürlüklerin uygulanması öncelikle

yaĢama hakkına bağlıdır. YaĢama hakkı bütün hakların

temelinde olduğu için hiçbir Ģekilde engellenemez.

KĠġĠ DOKUNULMAZLIĞI HAKKI: KiĢinin hem beden

hem ruh bütünlüğüne, dokunulmamasını ve kimseye

iĢkence yapılamayacağını ifade eder. Bu hak, kiĢinin

yaĢamasını ve vücut bütünlüğünü güvence altına

almaktadır.

ÖZEL HAYATIN GĠZLĠLĠĞĠ: KiĢilerin özel yaĢamı da

devlet tarafından güvence altına alınmıĢtır. Anayasamızın

20. maddesinde "Herkes özel yaĢamına ve aile

hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına

sahiptir." ifadesi yer almaktadır.

KONUT DOKUNULMAZLIĞI: Herkes evinde ailesi ile

birlikte rahatsız edilmeden bir yaĢam sürme hakkına

sahiptir.

Anayasamızın 21. maddesinde, "Kimsenin konutuna

dokunulamaz. Kanuna bağlı hâkim kararı olmadıkça;

gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla

yetkili kılınan merciin emri bulunmadıkça, kimsenin

konutuna girilemez, arama yapılamaz ve buradaki

eĢyaya el konulamaz." ifadesi yer almaktadır.

EĞĠTĠM HAKKI: Herkes eğitim öğretim görme hakkına

sahiptir. Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz.

Anayasamızın 42. maddesinde, "Kimse, eğitim ve

öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.’’ ifadesi yer

almaktadır. Eğitim ve öğretim ülkemizde Atatürk Ġlke ve

Ġnkılaplarına göre düzenlenir.

SAĞLIK HAKKI: Sağlık hakkı, insanların temel

haklarından biridir. Ġnsanların sağlıklı yaĢayabilmeleri için,

öncelikle koruyucu önlemlerin alınması gerekir.

DĠLEKÇE HAKKI: Demokratik bir devletin vatandaĢlarına

tanıdığı haklardan birisi de dilekçe hakkıdır. VatandaĢlar

herhangi bir Ģekilde hakları ihlal edildiğinde devletin ilgili

kurumlarına dilekçe ile baĢvurabilir.

SEÇME VE SEÇĠLME HAKKI: Seçme, seçilme ve siyasi

parti faaliyetlerinde bulunmak demokrasinin en önemli

hak ve hürriyetlerindendir. Bu hak ve hürriyetler kanunla

düzenlenmiĢtir.

DÜġÜNCE KANAAT VE ĠFADE ÖZGÜRLÜĞÜ: DüĢünce

ve bir konuda karar verebilme insana özgü özelliklerin

baĢında gelir. Ġnsanın geliĢtirilebilmesi ve kiĢilik

kazanabilmesi için özgürce düĢünebilmesi gerekir.

Anayasamızın 25. maddesinde, 'Herkes düĢünce ve

kanaat özgürlüğüne sahiptir." ifadesi yer almaktadır.

BASIN VE YAYIN ÖZGÜRLÜĞÜ: Basın özgürlüğü,

insanların görüĢlerini gazete, kitap, dergi ve televizyon

gibi araçlarla topluma duyurabilmesini ifade eder.

DĠN VE VĠCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ: Din ve vicdan

özgürlüğü kiĢinin istediği bir dine inanmasını ve

ibadetlerini serbestçe yapabilmesini kapsar.

HABERLEġME ÖZGÜRLÜĞÜ: HaberleĢme özgürlüğü

kiĢilerin yakınları, özel veya devlet kuruluĢları ile çeĢitli

yollarla haberleĢmesini ifade eder. KiĢilerin

haberleĢmesinde gizlilik esastır. Hiç kimsenin telefonları

Temel haklar insanın sadece insan olmasından

ötürü sahip olması gereken haklar olduğu için

dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez

özelliğe sahiptir.

Page 46: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 46

dinlenemez. Ancak devlet, suçun önlenmesi veya ortaya

çıkarılması amacıyla yetkili kurumlarıyla telefonları

dinleyebilir.

YERLEġME VE SEYAHAT ÖZGÜRLÜĞÜ: YerleĢme ve

seyahat özgürlüğü kiĢinin istediği yerde oturmasını veya

seyahat edebilmesini kapsar. Anayasamızın 23.

maddesinde, "Herkes, yerleĢme ve seyahat

özgürlüğüne sahiptir." ifadesi yer almaktadır.

Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlandırılması

Temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması ancak

kanunla yapılabilir. Devlet temel hak ve hürriyetleri

ancak belli bir ölçüde sınırlayabilir.

Ancak temel hak ve hürriyetlerin bazı durumlarda

kısmen veya tamamen durdurulması durumunda

bile kimsenin yaĢama hakkına, din, vicdan ve

düĢünce özgürlüğüne dokunulamaz.

BELGELERĠN DĠLĠ

Ġnsan haklarının geliĢimi geçmiĢten günümüze kadar

gelen çeĢitli belgeler ve yasalardan öğrenilmektedir.

Bu belge ve yasaların bazıları Ģunlardır:

HAMMURABĠ KANUNLARI (M.Ö. 1795 -1750)

Babil kralı olan Hammurabi, kendi adıyla bilinen yasalar

çıkardı. Bu yasalar, Hammurabi'nin evlenme, boĢanma,

ticaret, ceza gibi toplumsal adalet kurallarını içerir.

Hammurabi Yasaları kendinden sonraki toplumları

etkiledi ve örnek oldu. Bu nedenle demokrasinin geliĢim

sürecinde önemli bir belgedir.

Hammurabi Kanunlarındaki maddelerden bazıları

Ģunlardır:

o Sağlam olmadığı için yıkılarak içindekilerin ölümüne

neden olan binanın ustası da öldürülür.

o Ameliyat sırasında hastasını öldüren doktorun elleri

kesilir.

o Bir insan, kendisi ile eĢit olan birinin diĢini kırarsa

onun da diĢi kırılır (DiĢe diĢ).

o Bir insan baĢka bir insanın gözünü çıkarırsa onun da

gözü çıkarılır (Göze göz).

VEDA HUTBESĠ (632)

Ġnsan hakları, Hz. Muhammed‟in önemle üzerinde

durduğu bir konudur. Batı'da kabul görmüĢ evrensel

değerler, insan haklarına iliĢkin hükümler asırlar önce Hz.

Muhammed tarafından dünyaya ilan edildi.

Veda Hutbesi, Hz. Muhammed'in 23 yılda yaptığı ilahi

duyurunun özünü, ana noktalarını vurgulayan tarihî

konuĢmanın adıdır. Bu tarihî hitap iç içe geçmiĢ ve

gittikçe geniĢleyen dairelerden oluĢur. Merkez dairede

kiĢi yer alır. KiĢinin yer aldığı bu merkezî daireyi aile ve

bütün insanlığın bulunduğu daireler kuĢatır.

Veda Hutbesindeki maddelerden bazıları Ģunlardır:

Ġnsanların canları, malları ve ırzları kutsaldır.

Kan davaları tamamen kaldırılmıĢtır.

Hiç kimse diğerinden üstün değildir.

Kimseye haksızlık yapmayın, boyun da eğmeyin.

Kimse baĢkasının suçundan dolayı sorumlu

tutulamaz.

MAGNA CARTA (1215)

Magna Carta Liberatum ( Büyük Özgürlük Bildirisi) 1215

yılında Ġngiltere kralı ile soylular arasında imzalanmıĢtır.

Bu belge ile kralın sonsuz yetkilerini sınırlanmıĢtır.

Magna Carta, vatandaĢların hakları ve özgürlükleri

açısından önemli kurallar getirerek, hukukun üstünlüğü

ilkesinin birçok ülkede yerleĢmesini sağladı.

o Kral yasalara uygun olarak verilmiĢ bir hüküm

olmadan kimseyi tutuklayamaz, hapsedemez,

mallarına el koyamaz, sürgüne gönderemez, kötü

muamelede bulunamaz.

KANUNÎ SULTAN SÜLEYMAN'IN KANUNLARI

(1520-1566)

I. Süleyman (Kanunî Sultan Süleyman) Osmanlı Devleti'ne

Yükselme Dönemi'nde hükümdarlık yaptı. Hazırladığı

kanunlarla dünyada ün yapan I. Süleyman'a "Kanunî"

unvanı verildi.

Kanunlarda yer alan maddelerden bazıları Ģunlardır:

Bir kimse bir baĢkasıyla kavga edip birbirinin sakalını

yolsalar, ikisi de kınanır. Zenginse yirmi, fakirse on

akçe alınır. Eğer birbirlerinin yakalarını yırtsalar her

ikisi de cezalandırılır.

Bir kimse adam öldürürse kısas uygulanır (Adamı

öldüren de öldürülür).

Bir yerde kalan kiĢinin malı çalınırsa hırsızı oradakiler

bulmalıdır. Eğer bulamazlar ise o kiĢinin zararını

karĢılamak zorundadırlar.

Temel hak ve hürriyetlerin bazı durumlarda

durdurulduğu görülür. Anayasamızın

15.maddesinde bu durum bazı Ģartlara

bağlanmıĢtır. Bu Ģartlar;

SavaĢ hâli,

Seferberlik hâli,

Sıkıyönetim hâli

Olağanüstü hâldir.

Page 47: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 47

FRANSIZ ĠNSAN VE YURTTAġ HAKLARI BĠLDĠRGESĠ

(1789)

1789 yılında Fransa'da çıkan ihtilal sonucunda mutlak

krallıkların yıkılabileceği görüldü. Fransa 28 Ağustos

1789 tarihinde Fransız Ġnsan ve YurttaĢ Hakları

Bildirgesi'ni ilan etti. Demokrasi, Batı uygarlığının

vazgeçilmez unsurlarından biri oldu. EĢitlik, özgürlük,

adalet, anayasal yönetim ve milliyetçilik gibi ilkeler

önce Avrupa'ya sonra da dünyaya yayıldı.

Fransız Ġnsan ve YurttaĢ Hakları Bildirgesi’ndeki

maddelerden bazıları Ģunlardır:

Ġnsanlar özgür ve eĢit değerdedir ve öyle de kalırlar.

Hiç kimse inançlarından dolayı rahatsız edilemez.

DüĢünce ve ifade özgürlüğü garanti altındadır.

Hiç kimse yasaların gösterdiği durumlar dıĢında

suçlanamaz ve tutuklanamaz.

Suçlu olduğu ispat edilene kadar herkes masumdur.

Hak ve özgürlüklerin sınırı yasalardır. Özgürlük bir

baĢkasına zarar vermeden her Ģeyi yapabilme

gücüdür.

KANUN-U ESASĠ (1876)

Osmanlı Devleti'nde 23 Aralık 1876‟de I. MeĢrutiyet ilan

edilerek Türk tarihinin ilk anayasası olan Kanun-u

Esasi kabul edildi. Böylece halk ilk defa padiĢahın

yanında yönetime ortak oldu. Seçme, seçilme ve temsil

hakkını kullandı. KiĢi hakları anayasanın güvencesi

altına alındı.

Kanun-u Esasi'deki maddelerden bazıları Ģunlardır:

o Osmanlı sınırlarındaki herkes kiĢisel hürriyete

sahiptir. Hiç kimse baĢkalarının hürriyetine zarar

veremez.

o Bir kanuna dayalı olmadığı sürece hiç kimseden

vergi alınamaz.

o ĠĢkence ve her türlü eziyet kesinlikle ve tamamen

yasaktır.

o Mahkemeler her türlü müdahaleden uzaktır.

o Kanunda olmayan bir sebepten dolayı kimsenin özel

mülküne zorla girilemez.

ĠNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESĠ (1948)

II. Dünya SavaĢı'nın ardından 24 Ekim 1945 tarihinde

BirleĢmiĢ Milletler kuruldu. BirleĢmiĢ Milletler bünyesinde

kurulan Ġnsan Hakları Komisyonu‟nun çalıĢmaları

sonucunda 10 Aralık 1948 tarihinde Ġnsan Hakları

Evrensel Beyannamesi kabul edildi. Bu bildirge insan

haklarını uluslararası alanda korumayı amaçlayan önemli

bir belgedir.

Ġnsan Hakları Beyannamesi'ndeki maddelerden

bazıları Ģunlardır:

Her kiĢinin yaĢama hakkı, kanun koruması altındadır.

Hiç kimse iĢkenceye, insanlık dıĢı ya da onur kırıcı

ceza ya da iĢleme uğratılamaz.

Hiç kimse zorla çalıĢtırılamaz ya da zorla çalıĢmaya

bağlı tutulamaz.

Herkesin özgürlük ve güvenlik hakkı vardır.

Herkes özel ve aile yaĢamına, konutuna ve

yazıĢmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.

Herkes düĢünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir.

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI SÖZLEġMESĠ (1950)

BirleĢmiĢ Milletler Örgütü'nün kurulması ve Ġnsan Hakları

Evrensel Beyannamesi'nin kabul edilmesinden sonra

demokratik ilkeleri benimseyen Batı Avrupa ülkeleri 5

Mayıs 1949 tarihinde Avrupa Konseyi'ni kurdular. Avrupa

Konseyi insan haklarının korunmasında etkili olan ilk

bölgesel kuruluĢtur.

Avrupa Ġnsan Hakları SözleĢmesi'ndeki maddelerden

bazıları Ģunlardır:

Bütün insanlar hürriyet, haysiyet ve Ģeref bakımından

eĢittirler.

Herkes ırk, renk, cins, din, dil gibi açılardan herhangi

bir fark gözetmeksizin bu bildirideki hürriyetlerden

yararlanır.

YaĢamak, hürriyet ve kiĢi emniyeti her ferdin

hakkıdır.

Hiç kimse kölelik ya da kulluk altında

bulundurulamaz.

Hiç kimse iĢkenceye, insanlık dıĢı ve haysiyet kırıcı

cezalara tabi tutulamaz.

Kanun önünde herkes eĢittir.

Hiç kimse keyfi olarak tutulamaz, alıkonulamaz ve

sürülemez.

DÜNDEN BUGÜNE TÜRK KADINI

EġĠTLĠĞE DOĞRU

Orta Asya Türk devletlerinde kadının saygın bir

yeri vardı. Kadın ve erkek eĢit haklara sahipti. Aile

tek eĢli evlilik esasına dayanır, çocuklar üzerinde

baba kadar anne de etkili olurdu.

KurtuluĢ SavaĢı'nın kazanılmasından sonra, 1924

yılında Tevhid-i Tedrisat Kanunu ( Öğretim Birliği

Yasası) kabul edilerek eğitimde birlik sağlandı. Bu

yasayla eğitimi sadece dinsel anlayıĢla sürdüren

medreseler kapatıldı. Kız ve erkek öğrenciler aynı

sınıflarda eğitim görmeye baĢladı. Daha sonra

1926 yılında Medeni Kanun yürürlüğe konularak

Türk kadınına yeni haklar sağlandı.

Page 48: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 48

1985 yılında BirleĢmiĢ Milletler Kadınlara KarĢı

Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi SözleĢmesi

Türkiye'de yürürlüğe girdi.

Medeni Kanun'da 2002 yılında yapılan değiĢikliklerle,

Türk kadınının sahip olduğu haklar geniĢletildi. Türk

kadını da Atatürk'ü haklı çıkarttı ve her alanda Türk

erkeğiyle birlikte yerini aldı. Bu kadınlarımızdan

bazıları Ģunlardır:

Ülkemizde seçme ve seçilme hakkı yalnız

erkeklere özgü iken kadınlar Atatürk'ün sayesinde

ilk kez 1930 yılında belediye seçimlerinde oy

kullanma, 1933 yılında muhtarlık seçimlerine

katılma, 1934 yılında da seçme ve seçilme

hakkına kavuĢtu. Bunun sonucu olarak da 1935

yılında yapılan seçimlerde 17 kadın milletvekili

olarak meclise girdi.

Türk kadınları, birçok Avrupa ülkesindeki

kadınlardan daha önce siyasi haklar

kazanmıĢtır.

o Fatma Aliye Osmanlı Devleti'nde ilk kadın

dergilerinden birinin yazarıdır.

o Muazzez Ġlmiye Çığ Cumhuriyetin ilk

arkeologlarındandır.

o Refet Angın ilk kadın tarih öğretmenlerindendir.

o Esma Nayman ilk kadın milletvekillidir.

o Lale Aytaman ilk kadın validir.

o Sabiha Gökçen ilk kadın savaĢ pilotudur.

o Türkan Akyol Ġlk kadın bakandır.

o Tansu Çiller ilk kadın baĢbakandır.

Page 49: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 49

HAYATIN ĠÇĠNDEN

Ġçinde insan olan ve topluma ait olan bütün

unsurların incelendiği bilim dalına sosyal bilimler

denir.

Sosyal bilimler hayatımızın her alanında vardır. Ġnsan,

hayatında yaĢadığı değiĢim ve geliĢimleri

anlatabilmek için sosyal bilimlerden yararlanmak

zorundadır.

SOSYAL BĠLĠMLERĠN BAġLICALARI

TARĠH: Toplumu etkileyen hareketlerden doğan olayları,

zaman ve yer göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki

iliĢki ve bağlantıları ortaya koyan bilim dalıdır.

Tarih bilimi, geçmiĢte yaĢayan toplumlar hakkında bilgi

verir. GeçmiĢte yaĢanmıĢ olaylardan ders alarak

bunlardan yararlanmamıza katkı sağlar.

SOSYOLOJĠ: Bir toplumun örfünü, âdetini, yaĢam

biçimlerini, toplumsal olay ve kurumlarını inceleyen bilim

dalıdır. Sosyoloji, törelerimizi, inanıĢ ve düĢüncelerimizi

kısaca kültürümüzü incelemektedir.

Sosyoloji ile uğraĢan bilim insanlarına ise sosyolog

denir.

COĞRAFYA: Ġnsanın içinde yaĢadığı çevrenin doğal

özelliklerini, insan ile doğal çevre etkileĢimini konu

edinen sosyal bilim dalıdır. Coğrafyanın konusu

yeryüzüdür.

FELSEFE: Varlığın ve bilginin kaynağını bilimsel olarak

araĢtıran bir bilim dalıdır. Günümüzde bilim dallarının

ortaya çıkmasında ve geliĢmesinde felsefenin önemi

büyüktür.

ANTROPOLOJĠ: Kazılar sonucunda ortaya çıkarılan insan

iskeletlerini inceleyerek insan ırklarını sınıflandıran bir

bilim dalıdır. Eskiden yaĢamıĢ ırkların ve toplumların

kültürel özelliklerini benzer ve farklı yönlerini

öğrenmemize katkı sağlar.

ARKEOLOJĠ: GeçmiĢte yaĢamıĢ insan topluluklarına ait

kalıntı ve eserleri kazı yaparak ortaya çıkaran ve

inceleyen bilim dalıdır.

HUKUK: Toplumsal iliĢkileri düzenleyen, devletin

yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütününü inceleyen

bir bilim dalıdır.

EKONOMĠ: Ġnsanların yaĢamak için üretim yapma ve

üretimi bölüĢme biçimlerini inceleyen bir bilim dalıdır.

GELECEKTEKĠ YAġAM

TEKNOLOJĠNĠN GELĠġMESĠ

Ġnsanoğlu, doğumundan itibaren sürekli doğayla

mücadele halinde olmuĢtur. Bu nedenle insanlar

sürekli olarak doğayı kontrol altına almak ve doğaya

hükmetmek için çalıĢmalar yapmıĢtır.

Ġnsanlığın, sürekli geliĢim ve değiĢim içerisinde

olması her geçen gün doğa karĢısında insanların

üstünlüğünü artırmaktadır.

Ġnsanların, doğada bulunan maddeleri kendi iĢlerine

yarar hâle getirebilmek ve yeni maddeler bulmak

için kullandıkları farklı yöntemleri de içine alan

tekniklerin tümüne teknoloji denir.

Teknolojinin ilerlemesi 18. yüzyılda sanayileĢme

faaliyetleri ile gerçekleĢti. Teknolojik ilerleme ve

bilim alanında meydana gelen geliĢmeler

günümüzde bütün hızıyla devam etmektedir.

Teknoloji ve bilimin bu hızla ilerlemesi insan - doğa

mücadelesinde, insanların daha avantajlı olmasını

sağlamaktadır.

Son yıllarda bilim ve teknoloji alanında yaĢanan

geliĢmeler ve bu geliĢmelerin gelecekteki insan

yaĢamı üzerine etkilerinden bazıları Ģunlardır:

Tıp alanında: Gelecekte mikroskobik robotlar

vücudun dolaĢım sistemine girerek hücre

seviyesinde onarım yapıp hastalıkları

iyileĢtirebilecektir. Nano algılayıcılar insan

vücudundaki hastalıkları çok önceden saptayarak

etkin tedavi olanağı sağlamaktadır.

SOSYAL BĠLGĠLER 6

ÜNĠTE 7 – ELEKTRONĠK YÜZYIL

Sosyal bilimler; tarih, coğrafya felsefe, psikoloji,

sosyoloji, arkeoloji, antropoloji, ekonomi ve

siyaset gibi birçok bilim dalını içine alan geniĢ bir

bilimdir.

NANO TEKNOLOJĠ: Mini teknoloji olarak da bilinir.

Nano teknoloji, maddenin atomik ve moleküler yani en

küçük seviyede kontrol edilmesidir. Nano teknoloji,

gözle göremediğimiz kadar küçük mikro cisimleri

incelemektedir.

Page 50: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 50

Sanayi alanında; tekstil, boya, kimya, su arıtma,

mutfak malzemeleri, otomotiv, elektronik bilgisayar

alanında kullanılabilmektedir.

Nano teknolojinin Yararları

Enerji kaynaklarından tasarruf sağlanarak enerji

maliyeti düĢer.

Maliyet azalır, üretim artar.

Üretim süresi kısalır, zaman ve maliyet kaybı önlenir.

Ürünün kalitesi artar.

Ġnsanların yaĢam kalitesi ve artar.

Milli gelir artar.

ĠLETĠġĠM TEKNOLOJĠSĠ

o Elektrikli telgrafın 19. yüzyılda icadıyla iletiĢim çağı

baĢlamıĢtır. Ġlk uyduların uzaya fırlatılıĢı ve elektronik

alanda sağlanan geliĢmeler iletiĢim teknolojilerinin

geliĢiminde önemli adımlar olmuĢtur.

o Televizyon sayesinde dünyada meydana gelen

olaylar evlere taĢınabilmektedir. Faks, televizyon,

görüntülü telefon, optik diskler, bilgisayar,

internet ağı gibi iletiĢim araçlarıyla dünyanın her

yerine kısa sürede bilgiler aktarabilmektedir. Türkiye,

iletiĢim teknolojilerini kullanan bir ülkedir.

o Graham Bell tarafından 1876 yılında telefon icat

edilmiĢtir, günümüzde ise görüntülü ve kamera

kaydı yapabilen telefonlar yaygınlaĢmıĢtır.

o Günümüzdeki en hızlı iletiĢim aracı internettir.

Ġnternet dünya çapındaki devlet kurumlarını ve

bireylerini birbirine bağlayan, sürekli büyüyen ve

yaygınlaĢan bir iletiĢim ağıdır.

o Ülkemiz dünyanın pek çok ülkesiyle haberleĢmemizi

sağlayan Türksat uyduları gibi uydu ve yer

istasyonlarına sahiptir.

ULAġIM TEKNOLOJĠLERĠ

20. yüzyılda ulaĢım alanındaki geliĢmeler son derece

hız kazanmıĢtır. Bu geliĢmeler 21. yüzyılda da aynı

hızla devam etmektedir. Kara, deniz, demir ve hava

yolu ulaĢımı günlük hayatı oldukça

kolaylaĢtırmıĢtır.

Son yıllarda kullanılan metrolar kent içi ulaĢımı

büyük ölçüde rahatlatmaktadır. Demir yolu

araçlarının modernleĢmesi demir yollarına olan ilgiyi

artırmıĢtır. Özellikle son dönemlerde çok hızlı

gidebilen trenler yapılmıĢtır. Japonya ve Avrupa'da

saatte 300 - 500 km hızla hareket eden trenler sefere

konulmuĢtur. Ülkemizde de yüksek hızlı tren

seferli baĢlamıĢtır.

Deniz yoluyla yük ve yolcu taĢımacılığının ucuz

olması deniz yoluna olan talebi artırmaktadır. Deniz

otobüslerinin faaliyet göstermesiyle Ģehirlerarası

ulaĢım da kolaylaĢmıĢtır.

II. Dünya SavaĢı'ndan sonra havacılık sektöründe de

hızlı geliĢmeler kaydedilmiĢtir.

ARTIK KĠMSE KAYBOLMAYACAK

GPS (Küresel Konumlandırma Sistemi)

GPS (Küresel Konumlandırma Sistemi) dünya

üzerindeki kesin yerimizi belirlemek için kullanılır.

Konum belirlemek için son yıllarda yapılan en önemli

keĢiftir.

Amerika Savunma Bakanlığının denetiminde ve

kontrolünde olan sistem 24 adet uydudan

oluĢmaktadır.

GPS'nin Kullanım Alanları ġunlardır:

1. Tam olarak tanınmayan herhangi bir Ģehir veya

arazide kaybolmamak için kullanılır.

2. Mühendislik, kadastro, maden, deniz haritaları

üzerinde herhangi bir nokta veya bölgeyi bulmak

için kullanılır.

3. Liman veya morinadan çıkıĢ otomatik olarak cihazda

kaydedilir. Bu kayıt ile geri dönüĢ kolay olur.

4. Gidilecek noktanın ne kadar mesafede olduğu ve hız

bilgileri öğrenilir.

5. Doğa gezilerinde kaza durumunda yer tespitinde

kullanılır.

6. Maden sahası, arsa yanan orman alanı, kaçak

yapılaĢma tespiti ile haritada olmayan yolların

ölçümü yapılır.

NÜKLEER ENERJĠ

Nükleer enerjinin diğer adı atom enerjisidir.

Maddenin en küçük birimi olan atomun

parçalanması veya birleĢtirilmesi ile ortaya çıkan

enerjidir. Bu enerjinin ana maddesi uranyum ve

toryumdur. Ancak günümüzde bu enerji üretimi

sadece uranyumdan faydalanarak yapılmaktadır.

Alternatif bir enerji kaynağı olarak düĢünülen

nükleer enerji ile dünyanın ilk tanıĢması 1945 yılında

Japonya'nın HiroĢima ve Nagazaki kentlerine ABD

tarafından atılan atom bombaları ile oldu. Bu

durum nükleer enerjinin silah olarak kullanıldığında

olumsuz sonuçlara yol açtığını gösterdi.

Nükleer enerjinin daha çok barıĢçıl amaçlarla ve

insanlığın yararına kullanılmasını sağlamak için

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu kuruldu.

Türkiye‟nin nükleer enerjiden faydalanmasını

sağlamak için Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK

) kurulmuĢtur. Türkiye‟de Mersin (Akkuyu) ve

Sinop‟ta nükleer santral kurulması için çalıĢmalar

sürmektedir.

Bluetooth( Blutut) : Kablosuz bağlantı sağlayan

çok önemli bir teknolojik geliĢmedir. Bu sayede

bilgisayar, cep telefonu, yazıcı, kamera ve çeĢitli

ev aletlerinin birbiriyle iliĢkisi kablosuz ortamda

sağlanabiliyor.

Page 51: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 51

NÜKLEER ENERJĠNĠN OLUMSUZ ETKĠLERĠ

Nükleer enerji elde edilirken çevreye yayılan gaz ve

sıvı hâldeki atıklar çevreye zarar verir. Bu atıkların

su, hava veya toprağa karıĢması insan yaĢamını

olumsuz yönde etkiler.

Nükleer kazalarda radyasyon tehlikesi ortaya çıkar.

Nükleer santrallerin kurulması, atıklarının

depolanması oldukça pahalı bir iĢtir.

Dünyadaki enerji kaynakları kısıtlıdır ve farklı enerji

kaynaklarına ihtiyaç duyulmaktadır.

Nükleer enerjiyi kullanacak olan ülkelerin çok dikkatli

olması ve atıkların depolanması konusunda çok titiz

davranmaları gerekmektedir. Bir gaz sızıntısı

çevreye çok büyük zararlar verebilmektedir. Yakın

dönemde meydana gelen Çernobil kazasının yol

açtığı (kanser, deri hastalığı) olumsuzlukların izleri

hâlâ devam etmektedir.

UZAY TEKNOLOJĠSĠ

Ġnsanlar ilk çağlardan beri bu gök cisimlerine

ulaĢmayı düĢündü ve bu konuda çalıĢmalar yaptı.

Uçakların kullanılmaya baĢlaması ile bu düĢüncenin

gerçek olması için ilk adım atılmıĢ oldu.

Alman, Rus ve Amerikalı bilim adamları uzay

çalıĢmaları için roket geliĢtirme yarıĢına girdiler. 1957

yılında Sputnik adlı uzay aracı Ruslar tarafından

Dünya yörüngesine yerleĢtirildi ve böylece uzay çağı

baĢlamıĢ oldu. 1958 yılında Amerikalı bilim

adamlarınca uzay çalıĢmaları için kademeli roketler

geliĢtirildi.

Bu çalıĢmalar sonucunda 21 Temmuz 1969

tarihinde Ay'a ayak basıldı.

Uzayın keĢfedilmesi ile insan hayatında önemli

değiĢiklikler oldu. Bunlar:

1- Uzay bilimi olan astronomi, gözlemlere dayalı

olmaktan çıkıp deneysel bir bilim hâline geldi.

2- Gök cisimleri ve gezegenler hakkında bilgiler arttı.

3- Dünya'nın gerçek boyutları ölçüldü.

4- ĠletiĢim ve ulaĢım teknolojileri geliĢti.

SAĞLIK ĠÇĠN DAYANIġMA

Doku ve Organ BağıĢı: Görevini yapamayacak duruma

gelen doku ve organın yerine sağlıklı olan doku ve

organın nakledilmesine doku ve organ nakli denir.

Nakli yapılabilen organlar; böbrek, karaciğer, akciğer,

pankreas, kalp ve bağırsaktır. Bunun yanında gözün

saydam tabakası olan kornea, kemik iliği, pankreasın

insulin salgılayan hücreleri de nakledilebilmektedir.

Diyanet iĢleri BaĢkanlığı Din iĢleri Yüksek Kurulu,

organ bağıĢını insanın insana yapabileceği en büyük

yardım olarak tanımlamıĢtır.

Bir gün bizim de organa ihtiyacımız olabileceği

düĢünülerek organ bağıĢı konusunda daha duyarlı

olmamız gerekir.

Kan BağıĢı ve Önemi: Kan, çok önemli fonksiyonları

nedeniyle doku olarak kabul edilmektedir. Kan bağıĢı,

tedavide çok önemlidir.

Kan yapay olarak üretilemez ve kanın tek kaynağı

insandır.

Hemen hemen tüm ameliyatlarda ve pek çok

hastalıkta kan nakline ihtiyaç vardır.

Ülkemizde kan bağıĢı yeterli düzeyde değildir.

Türkiye'de kan bağıĢının yeterli düzeyde

olmamasının en önemli nedeni bilgi eksikliği ve

insanları bu konuda yanlıĢ bilgilendirmedir.

Hastaların sağlıklarına kavuĢabilmesi için sağlıklı

vatandaĢların kan bağıĢında bulunması gerekir. Kan

bağıĢında bulunmak hayat kurtarır. Toplumdaki

dayanıĢmayı güçlendirir.

BulaĢıcı Hastalıklar: Hastalık yapıcı ve herhangi bir

yoldan insana geçme özelliğindeki çok küçük organizma

ve parazitlerin vücuda girmesiyle oluĢur.

BulaĢıcı hastalıklar insana; insan, hayvan ya da

toprak aracılığıyla bulaĢabilir. Birçok kiĢinin

ölümüne veya sakat kalmasına sebep olan

hastalıklar toplum açısından önemlidir.

BulaĢıcı hastalıklardan bazıları; hepatit, difteri,

kolera, menenjit, tifüs, tüberküloz, çiçek, kızamık,

tifo, suçiçeği, dizanteridir.

AĢı, bulaĢıcı hastalıklardan korunmak için en

etkin yoldur. Penisilin ve benzeri antibiyotikler

bakterilere karĢı etkili olmaktadır.

Verem, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, boğmaca,

hepatit B, grip, tetanoz vs difteri gibi bulaĢıcı

hastalıkların aĢıları vardır.

Salgın Hastalık: BulaĢıcı bir hastalığın bir yörede, bir

ülkede veya bütün dünyada ortaya çıktıktan sonra, hızla

yayılması ve birçok insanı aynı anda etkilemesidir.

Örneğin; kuĢ gribi, domuz gribi vb.

EMEĞE SAYGI

Türkiye'de baĢkasına ait eserlerin alınmaması ve

izinsiz kullanılmaması için Patent ve telif hakları

çıkarılmıĢtır.

BULUġ: Mevcut bilgilerden yararlanılarak daha önce

bilinmeyen yeni bilgilere ulaĢmaya buluĢ denir. Yeni

ürünler ortaya çıkarmak oldukça zordur. Bu nedenle

baĢkasına ait herhangi bir ürünü yasadıĢı yollarla

kullanmak ve çoğaltmak yasaktır.

Page 52: BU DERS NOTLARI, SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARI VE WEB ... · o Ġnsanlarımızın eğitim ve kültür seviyelerinin arttırılması için 1928 yılında yeni Türk harfleri kabul

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sayfa 52

Ülkemizde özgün çalıĢmalar yapan insanların haklarını

korumak amacıyla Türk Patent Enstitüsü kurulmuĢtur.

Türk Patent Enstitüsünün Görevleri

1- Bir ürünün patent haklarının tescili ve bu hakların

korunması ile ilgili iĢlemleri yapmak

2- YurtdıĢındaki benzer kuruluĢlarla iĢbirliği yapma

3- Patent hakları konusunda yurt içindeki kiĢi ve

kuruluĢları bilgilendirmek

4- Lisans iĢlemlerinde arabuluculuk yapmak

Patent Tescili Ġçin Gerekli ġartlar Nelerdir?

Yenilik sağlaması,

Tekniğin bilinen durumunun aĢılması,

Sanayi alanında uygulanmasıdır.

o Telif hakkına sahip olan kiĢi eserine maddi ve manevi

olarak zarar gelmemesi için gereken bütün haklara

sahiptir.

o Telif hakkı, eserin sahibine eseriyle ilgili bazı

kullanımları kontrol etme hakkı verir. Bunlar eserin

çoğaltılması, kayda alınması, radyo ve televizyonda

yayınlanmasını ve baĢka dillere çevirilerinin

yapılmasını içermektedir

o Ülkemizde ilk olarak 1951 yılında kabul edilen "Fikir

ve Sanat Eserleri Kanunu" ile telif hakları koruma

altına alınmıĢtır. Bunlar baĢlıca;

1. Eser sahibinin haklarının korunması

2. Kamunun eserden faydalanmasının sağlanması

3. Eser hakları ile ilgili süre

4. Eserle ilgili yasal ve toplumsal yaptırımdır.

KORSANA HAYIR

Ülkemizde korsan yayınların önüne geçebilmek için bazı

yasalar hazırlanmıĢtır.

Hepimiz üretici olarak telif ve patent hakkı saklı olan

ürünleri almalı ve kullanmalıyız.

Bir eserin üzerine yapıĢtırılmıĢ devletçe vergisinin

kesildiğini gösteren etikete bandrol denir.

Piyasada, en fazla CD, kaset, kitap, bilgisayar yazılım

programları gibi ürünlerin korsanları vardır.

Üzerinde bandrol olan ürünler o üründen devletçe belli

bir vergi alındığını göstermektedir.

ATATÜRK’ÜN BĠLĠM VE TEKNOLOJĠYE VERDĠĞĠ

ÖNEM

Atatürk yaĢamı boyunca, akılcılık ve bilime çok

önem vermiĢtir. Asker ve devlet adamı kiĢiliğinin

yanında bilime katkı sağlayan çalıĢmaları da vardır.

Atatürk'ün "Geometri" kitabı matematik dünyasına

bazı yenilikler getirmiĢtir.

Atatürk, kalkınmasının temelinde bilim ve

teknolojinin olduğunu bilmekteydi. Bu amaçla

araĢtırma enstitülerinin kurulması gerektiğini

düĢünerek bu faaliyetlere hız kazanmıĢtır.

Bu amaçla;

Ankara'da Veteriner Kontrol ve AraĢtırma

Enstitüsü (1921)

Adana'da Pamuk AraĢtırma Enstitüsü (1924)

Rize'de Çay AraĢtırma Enstitüsü

Ankara'da Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü

(1929)

EskiĢehir'de Tarımsal AraĢtırma Enstitüsü

(1926)'nün kurulmasına öncülük etmiĢtir.

Atatürk‟ün isteğiyle havacılığın geliĢmesi için Türk

Tayyare Cemiyeti ( Türk Hava Kurumu)

kurulmuĢtur.

1933‟te Ġstanbul Üniversitesini kurdurmuĢtur.

1935‟te Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesini

kurdurmuĢtur.

Ayrıca Atatürk'ün emri ile Maden Tetkik Arama

Enstitüsü (MTA) ve tarım ve sanayi sayımı yapan

istatistik Umum Müdürlüğü kurulmuĢtur. Bu

çalıĢmalar Atatürk'ün bilime ve teknolojiye verdiği

önemi ortaya koymaktadır.

PATENT: Bir buluĢun veya o buluĢu uygulama

alanında kullanım hakkının bir kimseye ait olduğunu

gösteren belgeye patent denir.

TELĠF HAKKI: Telif hakkı, bir düĢünce veya sanat

eserini oluĢturan kiĢinin bu eser üzerindeki haklarının

tümüdür.

KORSAN ESER: Çoğaltımı yasal yollarla yapılmayan

ve piyasaya bandrolsüz sunulan eserlere korsan eser

muamelesi yapılır.

BANDROL (DENETĠM PULU): Kaset, Kitap, Cd, Vcd,

Dvd, gibi süresiz yayınlarda telif ödemelerini ve

eserlerin tescillerini kontrol altına almak için Kültür ve

Turizm Bakanlığı tarafından verilen baskılı minik

etikete verilen addır.