bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... oysa benim...

287

Upload: others

Post on 01-Jan-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye
Page 2: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye
Page 3: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

ANTONÇEHOV

BütünÖYKÜLER(1885-1886)

TürkçesiMehmetÖzgül

Page 4: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

DÜNYAKLASİKLERİ

BÜTÜNÖYKÜLER(1885-1886)AntovÇehov

Türkçesi:MehmetÖzgül2.Basım:Ocak2000ISBN975-406-610-XCEMYAYINEVİ

Küçükparmakkapı,İpekSokağıNo:1180060Beyoğlu-İstanbul

Tel:(0212)2934170•Faks:2441533

Page 5: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

YAĞMURDANKAÇARKENDOLUYATUTULDU

Avukat Kalyakin katedral korosunun şefi Gradusov'un odasında oturmuş,Gradusov![1] adına sulh mahkemesinden gelen celp kâğıdını elinde eviripçevirerekbazıaçıklamalardabulunuyordu:— Siz ne derseniz deyin, Dosifey Petroviç, bütün kusur zati alinizde. Size

saygımsonsuz,banakarşıgösterdiğinizyakınlığıtakdirlekarşılıyorum,genedeüzülerek belirteyim ki, bu işte haksızsınız. Evet, haksızsınız. MüvekkilimDerevyaşkin'e[2]hakaretettiğinizbalgibiortada.Nediyehakaretettinizona?Yüzünden lanetokunan,uzunboylu,basıkalınlı, kalınkaşlı, göğsünde tunç

birmadalyasallananihtiyarGradusovöfkelibirsesle;—Ne hakaret etmesi! dedi. Ona hakaret etmedim ki! Yalnızca biraz ahlak

dersiverdim,okadar.Budalalaraahlakdersivermez,onlarıyolagetirmezsekşudünyadarahatyüzügöremeyiz.—Ama,Dosifey Petroviç, siz ahlak dersi filan vermemiş, düpedüz hakaret

etmişsiniz. Dilekçesinde belirttiğine göre herkesin önünde yüzüne «sen» diyebağırdıktan sonrane alçaklığını bırakmışsınız, ne eşekliğini...Bir keresindedeelinikaldırıpfiilenhakaretyolunuseçmişsiniz.—Anlamadım!Adamhaketmişsedövmektenbaşkaçıkaryolvarmı?—Amaşunuiyibilinki,bunahiçhakkınızyok!— Benim mi hakkım yokmuş? E, bağışlayın ama bunu benim külahıma

anlatın!Böylelaflarıyutmamben!Buadampiskoposlukkorosundankapıdışarıedildikten sonra gelip benim koroma girdi, orada tam on yıl çalıştı. Bilmekistersinizdiyesöyleyeyimki,benonunkurtarıcısı,velinimetisayılırım.Onubende koromdan kovdum diye bana kızdıysa bunda tümüyle kendisi suçludur.Felsefeyle uğraşmak ona mı düşmüş? Felsefeyle yalnız aklı başında,yükseköğrenim gören kişiler uğraşabilir. Eğer sen budalaysan, aklın her şeyeermiyorsakapa çeneni, oturoturduğunyerde!Ağzını açmada akıllı insanlarınsöylediklerine kulak ver! Ama bizimkisi fırsatını buldukça zırvalamaktan geridurmaz.TamkoroilahisöylemeyeyadaayinebaşlayacağızamanBismark'tan,

Page 6: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Gladstone'dan dem vurur. İnanır mısınız, salak herif bir gazeteye bile aboneolmuş,hergünalıyormuş...Gözünüzünönünegetirebiliyormusunuz,Türk-Russavaşıyüzündenkaçkeztokatladımdürzüyü!Koroilahisöylerkeno,tenorlarınkulağınaeğilmiş,bizimkilerinTürkzırhlısı«LütfiCelil»imayınlahavayanasıluçurduklarınıanlatıyor.Söylermisiniz,bunedemekoluyor?Bizimkilerinzaferkazanması insanın hoşuna gider elbet, ama ilahi söylememek için bir sebepdeğildirbu...Öğleayinibitsin,ondansonrakonuşkonuşabildiğinkadar.Sözünkısası,domuzunbiridiroherif!—Demekoluyorki,onadahaöncedehakaretediyordunuz!— Ama eskiden gücenmiyordu ki... Bunları kendi iyiliği için söylediğimi

biliyor, sesini çıkarmıyordu. Büyüklerine, velinimetine karşı gelmenin günaholduğunun bilincindeydi. Ama ne zaman emniyette göreve girip yazıcılığabaşladı, artık hepsine paydos!Tafrasındanyanına varılamazoldu. «Ben ilahicideğilim, memurum» diyor da başka bir şey söylemiyordu. Bu arada «Evrakmemurluğusınavınagireceğim!»diyetutturdu.Bendededimki:«Senbudalanınbirisin. Felsefe yürüteceğine burnunu silsen daha iyi edersin. Rütbe, mevkidüşünmekseninneyine?Sanarütbedüşünmekyerineboynunubüküpbirköşedeoturmakdahaçokyaraşır.»Amalaflarımkafasınagirmiyorki!Sözüngelişişusonolayıelealalım.Benimahkemeyeverişininasılnedeninibiliyormusunuz?Buadamhödükoğluhödükdeğil denedir?..Samopliuyov'un[3]meyhanesindeoturmuş,bizimkatedralinzangocuylaçay içiyorduk. içerisiöylekalabalıktıki,iğneatsanyeredüşmez!Baktım,budürzüdeorada,yazıcıarkadaşlarıylabirliktebirşeylerzıkkımlanıyor.İkidirhembirçekirdek,cakasıdayerindeha!Ellerinihavaya kaldıra kaldıra konuşup duruyor. Neler söylediğini merak edip kulakkabarttım. A, bizimki bu sefer de kolerayı diline dolamış, felsefe yürütmüyormu? Siz olsanız ne yaparsınız? Sesimi çıkarmadım, dişimi sıktım... «Anlatbakalım,anlat,dilinkemiğiyoknasılolsa!..»dedimkendikendime.Amaşuişebakın ki, tam o sırada meyhanenin laternasını çalmaya başladılar. Bizimhödüğün duyguları kabarmış olacak ki, ayağa kalkıp arkadaşlarına şöyleseslendi:«Uygarlık, ilerlemeadına içelim!Ben,ülkeminözoğlu,yurtseverbirSlavcı'yım! Yurdumun uğruna her güçlüğe göğüs germeye hazırım! Kendinegüvenenvarsaçıksınkarşıma!Bilekgüreşindekimgelirseyeneceğim!»Böylediyerekmasayabiryumrukindirdi.Eh,artıkbukadarınadayanamadım.Yanınayaklaşaraknazikçe,«Banabak,Osip!Seneşeğinbirisin,hiçbirşeyeaklınermez.O bakımdan otur oturduğun yerde, çeneni de kapat! Yalnız okumuş, akıllıadamlar tartışmaya girebilirler, senin böyle şeylere hakkın yok!Çünkü sen birhiçsin, sıfırsın!..» dedim.Benonabir söyledim, o banaonkarşılık verdi.Açtı

Page 7: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

ağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Bunakarşılıkaptalherifneyaptı?Tuttubenimahkemeyeverdi.Kalyakiniçiniçekti.—DosifeyPetroviç, işte dilinizi tutamadığınız için, bakın, başınıza ne işler

açtınız! Çoluk çocuk sahibi, saygıdeğer bir kişisiniz. Mahkemeye gelipgitmelerden, dedikodulardan, ağız dalaşlarından, belki de tutuklanmaktankurtulamayacaksınız. Bu işi fazla uzatmadan bitirmek gerek. Bakın, size nediyeceğim!Bugünakşamüzeri, saat altıyadoğruSamopliuyev'inmeyhanesinegidelim; yanlarında ona hakarette bulunduğunuz yazıcıların, tiyatrooyuncularının bulunduğu sırada Derevyaşkin'den özür dilersiniz. Böyleyaparsanızdavadilekçesinigerialdırırımona.Anladınızmı?Böylesidahaiyidir,Dosifey Petroviç, kabul edeceğinizi sanıyorum. Bu çözüm yolunu dostunuzolarak açıkladım size. Müvekkilim Derevyaşkin'e hakaret ettiniz, herkesinönünde onu kepazeye çevirdiniz, daha da önemlisi onun gururuyla oynayıpduygularıyla açıkça alay ettiniz... Biliyor musunuz, bu zamanda böyle şeyleryapılmaz. Daha dikkatli davranmak gerekir. Sözlerinize öyle bir anlamvermişsiniz ki^, nasıl söyleyeyim... günümüzde... şey... pek uygun kaçmıyor...Şimdialtıyaçeyrekvar.Benimlegelecekmisiniz?Gradusov gitmemek için direndi, ama Kalyakin onun sözlerinin taşıdığı

«anlam»ı,bu«anlam»dandoğacaksonuçlarıöylekeskinçizgilerleortayakoyduki,koroşefikorkarakgitmeyerazıoldu.Mahkemeyegiderlerkenavukat;—Dikkatedin,gönülalıcısözlerleözürdileyin,diyeakılveriyordu.Yanına

gidip,«Sizden»diyebaşladıktansonra,«Özürdiliyorum...sözlerimigerialdım.»filandersiniz...Meyhaneye vardıklarında her zamanki müşterilerin çoğunlukla geldiğini

gördüler. Akşam oldu mu, çay, bira içmek isteyen bütün orta halliler oradatoplanırlardı. Bu sefer de esnaf takımı, artistler, memurlar, yazıcılar masalarıdoldurmuşlardı. Derevyaşkin yazıcıların arasına oturmuştu. İlk bakışta yaşıanlaşılmayan, sinek kaydı tıraşlı, baykuş gözlü bir adamdıDerevyaşkin. Fırçagibisertsaçlarıvardı,onugörünceçizmelerinifırçalamakgelirdiinsanınaklına.Yüzününmutlugörünüşündenbuyüzün sahibininhemayyaş, hemkalın sesli,hemdeaptalolduğukanısınavarırdınız.Yalnızonunaptallığı,kendinidünyanınen akıllı adamı sanacak derecede değildi. Koro şefinin içeri girdiğini görünceDerevyaşkin azıcık yerinden doğruldu, kedi gibi bıyıklarını oynattı. Toplulukönündeözürdileneceğinidahaönceöğrenmişbulunankalabalıksessizleşti.İçerigirergirmezKalyakin;

Page 8: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—BayGradusovrazıoldu,dedi.Koro şefi kalabalık arasından bazılarıyla selamlaştı, mendilini çıkarıp

gürültüyle sümkürdü, kızara bozara Derevyaşkin'e yaklaştı. Onun yüzünebakmadan;—Bağışlayınız...Buradakibaylarınönündegeçengünsöylediğimsözlerigeri

alıyorum,dediktensonramendilicebinesoktu.Derevyaşkinkalınsesiyle;—Bağışlıyorum,dedi.Oradakileriutkukazanmışçasınasüzdüktensonrayerineoturdu.—Bubanayeter.Bayavukat,davanındüşmesiiçingerekeniyapınız,lütfen.Gradusovrahatdeğildi.—Evet,özürdiliyorum.Bağışlayın!Cansıkıcışeylerdenhoşlanmam...Sana

«siz» dememi mi istiyorsunuz, işte «siz» diyorum. Seni akıllı adam yerinekoymamımı istiyorsun?Ona da peki! Canın cehenneme, nasıl istiyorsan öyleolsun! Ben kardeşim, kinci bir adam değilim. Senin gibi mendeburlaraaldırdığımyok!—Amaizinverin,özürdileyeceğinizyerdesövüyorsunuzbana.—Yahu,dahanasılözürdileyeyim?İstediklerinyerinegeldiya!«Sen»diye

konuşuyorsam alışkanlıktan ileri geliyor. Bir de önünde diz çöküp yalvaracakdeğilimherhalde...Hemözür diliyorum, hemde bu işi kısa yoldan çözdüğümiçin Tanrı'ya şükrediyorum. Mahkemelerde sürtecek vaktim yok benim.Ömrümdemahkemeyegitmişdeğilim,gitmekdeistemem...Sonrasana...sizedetavsiyeetmem.— Size katılıyorum... Bu duruma göre, şimdi birlikte Ayastefanos Barışı

onurunabirerkadehiçmeyenedersiniz?— Neden içmeyelim? İçeriz içeriz... Ancak sen, kardeşim Osip, domuzun

birisin! Bunu sana sövmek için söylemiyorum. Lafın gelişi işte... dilim öylealışmış...Domuzun tekisin sen,Osip! Piskoposluk korosundan kovduğum günayaklarımakapandığınıneçabukunuttun?Sonradatutupvelinimetinişikâyetekalkışıyorsun!Nahseninsuratına!..Bunlarıyaparkenhiçutanmadınmı?Baylar,buadamınyaptığıayıpdeğilmi?—İzinverinama...genesövmeyebaşladınız.— Ne sövmesi? Ben sana öğüt veriyorum, yol gösteriyorum... Biz artık

barıştık. Şunu son kez söyleyeyim ki, sana kesinlikle küfretmek niyetindedeğilim. Velinimetini şikâyet eden senin gibi bir dangalakla nedenuğraşacakmışım?Cehennemekadaryolunvar!Aslındaseninlekonuşmayabiledeğmez.Elimdeolmadandeminsana«domuz»demişsemgerçektendomuzsun

Page 9: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

da ondan... On yıldır yedirip içirdiği, nota öğrettiği için bir büyüğüne duaedeceğinyerdenankörcesinemahkemededavaaçıyorsun,üstelikiblisavukatınıüzerimesalıyorsun.Kalyakingücenereksözekarıştı:— Müsaade buyurun, Dosifey Petroviç! Size gelen iblis değil, bendim.

Söylediklerinizdebirazdikkatliolun.Çokricaedeceğim!— Ben sizi kastetmedim. Gelmek istiyorsanız her gün gelin bana, başımın

üstünde yeriniz var. Ancak bir noktayı anlamış değilim: Hukuğu bitirmiş,kültürlübiradamnasıloluyordabubabahindiyeöğütverecekyerdeonunlaeleleveripbanakarşıçıkıyor?Sizinyerinizdeolsambuherifihapislerdeçürütür,süründürürdüm.Sonra,nediyekızıyorsunuzbana?Özürdiledikyaişte!Bendendahane istiyorsunuz?Anlamıyorum,doğrusu...Baylar, tanığımolun,benözürdiledim,birdahadaherhangibirahmaktanözürdileyecekdeğilim.Osipöfkedenkısılanbirsesle;—Ahmaksizsiniz!diyerekgöğsünüyumrukladı.—Benmiahmağım?Benha?Üstelikbunubanasensöylüyorsun?BöylederkenGradusovpancargibikızardı,titremeyebaşladı.—Necüretlebunubanasöyleyebiliyorsun?Öyleysealsana!Butokatyetmez,

bir de seni mahkemeye vereyim de gör gününü! Hakaret etmenin ne demekolduğunu anlatacağım sana! Baylar, hepiniz tanığım olun! Bay komiser, neyeoradadurmuş,bakıyorsunuz?Buadambanahakaretetti, işitmedinizmi?Aylıkalmayıbiliyorsunuzdadüzenisağlamayagelinceniçinsusuyorsunuz?Mahkemedenenşeyherkesiçinvardır,bunuiyibilmişolun!Komiser, Gradusov'un yanına gitti, ama iş bununla kalmayıp büyüdükçe

büyüdü.BirhaftasonraGradusovsulhyargıcınınkarşısındaoturuyor;Derevyaşkin'den

başka bir de avukata, polis komiserine hakaretten yargılanıyordu. Başlangıçtakendisinin davacı mı, yoksa sanık mı olduğunu dahi anlamış değildi, ancakyargıç suçlarından dolayı «toplam» iki ay hapsine karar verince aklı başınagelerekacıacıgüldü;—Tuhafşey!dedi.Hemhakaretgörüyoruz,buyetmiyormuşgibibirdehapse

atılıyoruz! Bay yargıç, yargılama yasalara göre yapılmalı, aklınıza estiği gibideğil!ToprağıbololasıannenizVarvaraVasilyevnaolsa,buOsipgibilerinebirgüzel sopa çektirirdi. Siz ona arka çıkıyorsunuz. Böyle mendeburları haklıçıkarırsanız sonunda ne olur? Başkaları da aynı şeyi yaparlar... Bu durumdahakkımızıaramakiçinkimebaşvuracağız?—Hüküm iki hafta içinde temyiz edilebilir...Gereksizyerekonuşmamanızı

Page 10: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

ricaederim.Gidebilirsiniz.Gradusovanlamlıanlamlıgözkırptı.—Bunuanlamayacaknevar?Buzamandayalnızcaaylıklageçinmekkolay

değil.Geçiminikolaylaştırmakistiyorsansuçsuzusuçluçıkarıpkodesetıkarsın...Hepböyledir.İşinkötüsü,hakkınıarayacakbaşkayerdeyoktur...—Nedediniz?— Hiç! Sözün gelişi öyle söylüyorum. Yani ne siz söyleyin. ne de ben

anlatayım... Altın zincir bileğinizde diye sizi yargılayacak mahkeme yok musanıyorsunuz?Hiçmeraketmeyin,sizindeboyunuzunölçüsünüalırlar!Hemen «yargıca hakaretten» dava açıldı, ama piskopos işe karışarak dava

dosyasıhasıraltıedildi.Hakkında verilen hükmü yargıtaya gönderen Gradusov kendisinin

aklanacağından,Osip'inisehapsegireceğindentümüyleemindi.Yargıtaydaonudinlediklerisıradageneaynıkanıdaydı.Yargıçlarınkarşısındadikilirkençenesinituttu, gereksiz şeyler söylemekten kaçındı. Ama yargıçlar kurulu başkanı onaoturmasınısöylediğindebirdenalınarak;—Koroşefininkendişarkıcısıylayanyanaoturduğuneredegörülmüş?diye

söylendi.YargıçlarkurulusulhmahkemesininkararınıonaylayıncaGradusovgözlerini

kısarakhomurdanmayabaşladı:—Ne?Nebuyurdunuz,efendim?Bundanbirşeyanlamadım!Siznedensöz

ediyorsunuz?— Yargıtay, sulh mahkemesi yargıcının hükmüne uymuştur. Karardan

memnundeğilsenizsenatoyabaşvurabilirsiniz.— Ya, demek öyle! Bu çabuk, hem de adalete uygun kararınızdan dolayı

sonsuz teşekkürlerimi sunarım! Elbette tek aylıkla geçinmek zordur. Benibağışlayınız,amarüşvetyemeyenmahkemeyidebuluruzbiz!Gradusov'un yargıtayda söylediklerinin hepsini burada anlatacak değilim.

Şimdi de «yargıtaya hakaret»ten dolayı yargılanacak. Yakınları suçun ondaolduğunu söylediklerinde Gradusov dinlemek bile istemiyor. Suçsuzluğunuüstelemeklekalmayıp,yolsuzluklarıortayaçıkarmasındanötürüer-geçkendisineteşekküredileceğineinanıyor.Onunbuinadıkarşısındakatedralinbaşpapazıeliniumutsuzcasallayarak;—Bubudalanınyolageleceğiyok!diyor.Anlamıyor,kafasıalmıyor!

Page 11: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

GEREKLİÖNLEMLER

Bölge cezaevi gardiyanının, haritayamikroskopla bakılsa görülemeyeceğinisöylediği N kasabası öğleüstü güneşinin güçlü ışıklarıyla aydınlanmış. Ortalıksessiz mi sessiz, çıt yok... Belediye doktoru, polis komiseri, ticaret odasıtemsilcisive ikibelediyemeclisüyesindenoluşanbeşkişilik sağlıkdenetlemekurulu belediyeden çıkıp çarşıya doğru ağır ağır ilerliyor. Birkaç polis desaygıyla kalabalığın arkasından yürüyorlar. Denetleme kurulunun yolucehenneme giden yol gibi iyi niyetlerle döşeli. Kurul üyeleri ellerini kollarınısallayarak, öfkeyle esnafın pisliğinden, kolera tehlikesinden, pis kokulardan,alınacak önlemlerden konuşuyorlar. Söylenenler öylesine akıllıca şeyler ki, enöndegidenpoliskomiseribiraraheyecanlanıyor,arkadakileredönerek;— İşte baylar, böyle sık sık toplanıp sorunlarımızı tartışsak ne iyi olurdu!

diyor. İnsankendini toplumun içindehissedipbundanhoşnutkalıyor.Oysabizağızkavgasındanbaşkaneyapıyoruz?Vallahiöyle!Ticaretodasıtemsilcisidoktoradönerek,kurbanınıseçencellattavrıyla;— Acaba hangisinden başlasak, Anikita Nikolayeviç? diye soruyor.

Oşeynikov'un[4] dükkânından başlayalım mı? Bir kere herif madrabazın biri,ikincisi,artıkkuyruğunukıstırmanınzamanıgeldi.Geçenlerdebizimkilerondanbulguralmışlar,içinden,bağışlayın,sıçanpisliğiçıktı.Karımyemeğeağzınıbilesürmedi.Doktorumursamazca;—Eh,neyapalım?VarsınOşeynikovolsun,diyor.Denetlemekurulu üyeleri kapısında «Çay,Şeker,Kahve,HerTürlüDışalım

MallarıMağazasıA.M.Oşeynikov»tabelasıasılıdükkânagiriyorlarvelafıfazlauzatmadandenetlemeyebaşlıyorlar.Doktor,Kazansabunlarınındüzgünceistifedildiğipiramitbiçimindekiyığına

bakarak;—Hımm! Sabun kalıplarından yapılmışBabil kulesine diyecek yok!Güzel

bir buluş, doğrusu! diyor. E-e-e, bu nedir, bakar mısınız, baylar! Demyan

Page 12: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Gavriloviçaynıbıçağıhemsabun,hemdeekmekkesmektekullanıyorolmalı.Bakkalrenkvermeden;—Bundankolerasalgınıçıkmaz,AnikitaNikolayiç,diyor.—Orasıöyleamahoşdeğil.Ekmeğidebizsendenalıyoruz.— Merak etmeyin, beyefendi, kibar müşterilerimiz için ayrı bıçak

bulunduruyoruz.Öyleşeyolurmu?Polis komiseri miyop gözlerini kısıp jambonlara bakıyor, uzun süre

tırnakladıktansonrakokluyor,birdefiskeataraksoruyor:—Sakın,seninbujambonlardastrikninbulunmasın?—Odanasılşey?İnsafedin!Budediğiniz,olacakişmi?Komiser bozuluyor, jambonların yanından uzaklaşıp «Osmolov ve Ortağı»

toptancımağazasınıngönderdiği fiyat listesini incelemeyekoyuluyor.O sıradaticaret odası temsilcisi elini bulgur fıçısına daldırıyor, daldırır daldırmaz elikadifeyumuşaklığındabirşeyedeğiyor.Fıçınıniçinebakıncayüzündebirçeşitsevecenlikbelirtisicanlanıyor.— A, canlarım benim! Pisi, pisi, pisi! Şu yavrucaklara bakın! Bulgurun

üzerineyatmışlardabaşlarınıuzatıyorlar.Keyiflerinedediyecekyok,doğrusu...Buyavrulardanbirinibanagöndersene,DemyanGavrilıç!— Hay hay, efendim! Buyurun baylar, burada mezeler var, bakmak

isterseniz... Sardalyeler, kaşar peyniri... Bu da, gördüğünüz gibi, isli mersinbalığı. Mersin balığını cumartesi günü getirttik, nefistir. Mişka, bıçağı ver,bakayım!Denetleme kurulu üyeleri kurutulmuş balıktan kesilen parçaları koklayıp

tadınabakıyorlar.Bakkalkendikendinesöylenirgibi;— Fırsat bulmuşken bir de ben tadayım, diyor. Şurada bir yerde şişe

duruyordu.Balıklabirliktebirerkadehiçmekiyigider.Ozamanbalığınlezzetidahabirartıyor.Mişka,şişeyigetir!Mişka avurtlarını şişirip gözlerini belerterek şişenin mantarını açıyor, hoş

seslerleçalkalananvotkayıtezgâhınüstünekoyuyor.Birazdurakladıktansonrakomiserensesinikaşıyor.—Açkarnınaiçmek...bilmemki...Amabirerkadehtenbirşeyçıkmaz.Elini

birazçabuktut,DemyanGavrilıç.Seninvotkanlakaybedecekvaktimizyok.Aradan çeyrek saat geçiyor, ancak o zaman denetleme kurulu üyeleri

dudaklarını silip kibrit çöpüyle dişlerini kurcalayarak Golorıbenko'nun[5]dükkânının yolunu tutuyorlar. Ama, terslik bu ya, dükkândan içeri girmeninolanağı yok. Beş babayiğit delikanlı koca bir yağ varilini dükkândan dışarı

Page 13: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

yuvarlamak içinuğraşıpduruyorlar.Beşinindeyüzlerikızarmış,kan-ter içindekalmışlar...—Sağadöndür!..Ucundantut!..Çek,çek!Altınatakozkoy!Tüh,körşeytan!

Oradançekilin,beyim,ayağınızezilecek!Varil kapıya gelip dayanıyor, bir daha da yerinden kımıldamıyor... Beş

babayiğitvarilinüstüneabanıpavazlarıçıktığıkadarıkınarakvarilidışarıitmeyeçalışıyorlar. Uzun uğraşmalar, oflayıp puflamalar sonunda varil yerindenkıpırdıyor, ancak, ne şaşılacak iş ki, yerinden biraz oynayan varil bütün doğayasalarına aykırı olarak gerisin geriye yuvarlanıp kapının girişini kapatıyor.Oflayıppuflamalaryenidenbaşlıyor.Komiser;—Tüh! diyerek yere tükürüyor.Hadi, gelin, Şibukin'in dükkânına gidelim!

Buiblislerakşamadeğinpuflayacaklar.Sağlık denetleme kurulu üyeleri Şibukin'in dükkânını kapalı buluyorlar ve

birbirlerininyüzüneşaşkınşaşkınbakıyorlar.— Burası biraz önce açık değil miydi, yahu? Oşeynikov'un dükkânına

girdiğimizsıradaŞibukinkapıdadurmuş,çaydanlıkçalkalıyordu.Dükkânınkapalıkapısınınönündedurandilenciyesoruyorlar:—Söylermisin,bakkalnereyegitti?Dilencikısıkbirsesle;—Allahrızasıiçinbirsadaka!diyeyalvarıyor.Zavallıköriçingönlünüzden

nekoparsa,baylar!Allahrızasıiçin...Denetlemekuruluüyeleriellerinisallayıpileridoğruyürüyorlar.Geridekalan

yalnız komiserdir. Komiser Pliunin[6] dilenciye bir kapik uzatıyor, sonra birşeylerden ürkmüşçesine istavroz çıkararak çabuk çabuk arkadaşlarınınarkasındanseğirtiyor.Aradanikisaatgeçmedenkurulüyeleriningeriyedöndüğünügörüyoruz.Çok

yorgun, bitkin bir görünüşleri vardır. Denetleme boşa geçmemiştir: Arkadayürüyenpolislerdenbiriçürükelmadolubirkalburuutkukazanmışlarıntavrıylataşımaktadır.Komiser,yanındangeçtikleri«RenŞarapveVotkaMahzeni» tabelasınayan

yanbakarak;—Şimdibuncagururvericiçalışmadansonrabir şeyler içmekhakkımızdır,

diyor.Birazdinlenipkendimizegelelim.—Evet,iyiolur.Hadi,buyurun,içerigirelim!Sağlıkdenetlemekuruluüyelerimahzene inerekçarpıkbacaklı,yuvarlakbir

masanınçevresineoturuyorlar.Komisertezgâhtaraişaretediyor,masayabirşişe

Page 14: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

geliyorhemen.Ticaretodasıtemsilcisibirkadehiçipyüzünüburuşturarak;—Mezeyokmu?diyor.Hıyarturşusubarigetirselerdi.Amaneyse...Kalburtutanpolismemurunadönüyor,çürükelmalararasındanendüzgününü

seçipbunumezeyerineyiyor.Komiserepeyceşaşırmışgörünerek;—Vay!diyor.Buradafazlaçürükolmayanlardavarmış.Getir,bakayım,bir

tane de ben seçeyim! Kalburu şuraya koyalım. Sağlamlarını seçer, temizleriz,kalanlarıdaçöpeatarız.AnikitaNikolayeviç,kadehinizidoldurun!Ah, sık sıkböyle sağlık denetimi yapıp kasabanın sorunlarını konuşsak!Her şeye kolaycaçözümyolu bulurduk.Hepimiz şu ücra köşeye tıkılmışız; ne dernek, ne kulüpbiliyoruz,uygarinsanyüzügördüğümüzyok.Avustralya'dayızsanki.Kadehleridoldurun,baylar!Doktor,işteelmanız!Siziniçinkendielimletemizledim!Dışarda bekleyen polis memuru arkadaşlarıyla birlikte mahzenden çıkan

komisere;—Komiserim,kalburunereyegötüreyim?diyesoruyor.— Ka-ka...kalbur mu? Ne kalburu? Ha, a-anladım... Elmalarla birlikte atın

gitsin!Çünkümikropyuvası!—Amasizoelmalardanyemiştiniz.— Olsun, olsun, zararı yok. Bana bak, oğlum! Sen bizim eve git, benim

hanıma,MaryaMihaylovna'ya şöylede...Gecikeceğim içinkusurabakmasın...Ben bir saat kadar... Pliunin'e uyumaya gideceğim. Anlıyorsun, değil mi?Marfa'nın, uyku tanrıçası Morfey'in koynuna! Anlaşıldı mı? Sprechen SieDeutsch,İvanAndreyiç?Komiserböyledediktensonragözlerinihavayadikti,üzüntüylebaşınısalladı,

kendikendineşöylesöylendi:—İştebizimyaşamımızhepböylegeçer!

Page 15: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

BRİÇOYUNU

Berbat bir eylül gecesi geç saatlerde Andrey Stepanoviç Peresolin[7]

tiyatrodançıkmış,evinegidiyordu.Oandakafası, tiyatrolardaahlakkonularınıişleyen oyunlar sergilense, bunun topluma daha yararlı olacağı düşünceleriyledoluydu.Çalıştığıdevletdairesininönündengeçerkenbugüzeldüşünceleribirkenaraittiveozanlarilegemikaptanlarınınsevdiğibirdeyimle,dümeninielindetuttuğu dairenin pencerelerine dikkatle baktı. Nöbetçi memur odasının ikipenceresişıkırşıkırışıklariçindeydi.Peresolin,«Busaatedeğinhesapişlerinibitirememişlermidaha?Tanrıbilir,

dört salak oturmuşlar, uğraşıp duruyorlardır. Geceleri bile uyumalarınıengellediğimi düşünmelerini istemem. Gideyim de şunları evlerinegöndereyim.»diyegeçirdiiçinden.—Guri,durşurada!Peresolin arabasından inip daireye girdi. Ön kapı kapalıydı, sürgüsü bozuk

olanarkakapıiseardınadeğinaçıktı.Peresolinbuikincisinikullanıpbirdakikaiçerisindenöbetçiodasınavardı.Odanınkapısıaralıktı,başınıuzatıpbakıncaşuolağanüstü durumla karşılaştı: Üstüne saymanlık evrakı yığılı masaya dörtmemur oturmuşlar, iki lambanın ışığı altında kâğıt oynuyorlardı. Abajurlarınyeşile boyadığı, dikkat kesilmiş, kıpırtısız yüzleriyle bu dört kişi kralınmasallardaki hazine koruyucusuna ya da, Tanrı koruya, kalp para basanlarabenziyorlardı...Ancakoynadıklarıoyun,göründüklerindendahagizemlibirhavaveriyorduonlara.Kullandıklarıoyunterimlerinden,oynayıştarzındanbununbriçolduğu kesindi; öte yandan oyuncular arasındaki konuşmalara bakılırsa bunundeğil briç, kâğıt oyunu olduğu dahi kuşkuluydu. Evet, daha önce işitilmemiş,garip bir oyundu gördüğü şey. Peresolin, dairesinin memurlarını tanımaktagecikmedi.Bunlar,SerafimZvizdulin,StepanKulakeviç,YeremeyNedoyehovveİvanPisulin'di.KarşısındaoturanortağınaöfkeylebakanZvizdulinşöylebağırıyordu:— Sen ne biçim oyun oynuyorsun? Atılır mı o kâğıt? Elimde Dorofeyev,

Page 16: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Şepelev ve karısı, Stiopka Yerlakov var. Ama sen tutup Kofeykin'i atıyorsun!Boşuboşunaikielkaptırdık!Mankafa,niçinPogankin'lebaşlamadın?Ortağıçemkirdi:—Dediğingibioynasamnekazanacaktık?İvanPisulin'inelindePeresolin'in

bulunduğunubilmiyormusun?Peresolinşaşkınlıklaomuzsilkti:«Benimadımıniçinkullandılaracaba?»Pisulinyenidenkâğıtdağıttı,aynıgaripkonuşmalargenebaşladı:—BirMerkezBankası...—İkiHazineMüsteşarlığı...—İkikozsuz...—İkikozsuzmudedin?ÖyleysebendenüçİlGenelMeclisi!Battıbalıkyan

gider! Demin Ulusal Eğitim Bakanlığı'ndan üç batmıştın, şimdi de ben üç İlGenelMeclisi'ndenbatayım!Canıcehenneme!—Benimkonuşmamdahabitmedi.UlusalEğitimBakanlığı'ndanşlem!Peresolin;—Birşeyanlamıyorum!diyemırıldandıkendikendine.—BenGenelMüdürlebaşlıyorum...İvan,sendeufakbirUlakyadaYazıcı

vergitsin!—NeatarsanızatınPeresolin'lealırızbizonu.—SizinPeresolin'inizsökmez!ElimdeRıbnikovvar.Üçbatıyorsunuz!Göster

şuBayanPeresolin'e!Onundagözününyaşınabakma!Peresolin,«Karımıdakarıştırmışlar işin içine.Anlamıyorumbir türlü.»diye

düşündü.Bilinmezlik içinde daha fazla kalamayacağını anlayan Peresolin kapıyı açıp

nöbetçi odasına daldı. Eğer boynuzlu, kuyruklu bir şeytan o anda karşılarınadikilsememurlar amirlerini gördükleri anda şaşırdıkları kadar korkudandonupkalmazlar; ya da bir yıl önce ölen eski daire başkanları mezarından doğrulupgece yarısı onlara, «Düşün peşime, kuzularım, sizi cehennem zebanilerininyanına götüreceğim!» dese tıpış tıpış peşine düşerler, gene de Peresolin'igördükleri anki gibi sararıp solmazlardı. Korkudan Nedoyehov'un burnundankangeldi,Kulakeviç'inisesağkulağındadavullarçalınıpkravatıkendiliğindençözüldü. Dördü birden ellerindeki kâğıtları masanın üstüne atarak süklümpüklümayağakalktılar,neyapacaklarınıbilemedikleri içingözlerinidöşemeyediktiler.Nöbetçiodasınabirölüsessizliğiçöktü.Peresolin;— Aman ne güzel hesap çıkarıyorsunuz! diye başladı. Saymanlığın

hesaplarıyla uğraşmayı budenli sevmenizinnedenini şimdi anlıyorum...E-e-e,

Page 17: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

buradaneişlerçevirdiğiniziaçıklayacakmısınızbana?Zvizdulinezilebüzüle;—Çalışmayabirdakikaaravermiştikde,beyefendi.Kâğıtlarabakarakbiraz

dinleniyorduk,dedi.Peresolinomzunusilkti,masayayaklaştı.Orada, içyüzlerineçeşitli resimler

yapıştırılmış bir sürü oyun kâğıdı gördü. Fotoğraflara biraz daha dikkatlebakınca kendininkini, karısınınkini, dairede çalışan astlarını, başkabakanlıklardakiarkadaşlarınıtanıdı.—Nedirbusaçmalık?Bunlarlanasıloynuyorsunuz?—Buoyunubizuydurmadık,beyefendi,Tanrıkorusun!Başkalarıoynarken

gördük.— Zvizdulin, bunu sen açıkla, bakalım! Nasıl oynuyorsunuz? Her şeyi

gördüm, işittim,beniRıbnikov'laaldığınızıbiliyorum...Hadi,neçekiniyorsun?Seniyiyecekdeğilimya,anlat!Zvizdulin ıkındı, sıkındı; daire amiri sabırsızlıktan yüzü sararmaya başlayıp

sonunda zıvanadan çıkacak dereceye varınca anlatmaya razı oldu. Kâğıtlarımasadantopladı,kardı,dağıttı,açıklamayabaşladı:— Beyefendi, gördüğünüz resimler bilinen oyun kâğıtlarıyla eş değerdedir.

Destedeki 52 kart sayısı kadar resim vardır ve bunlar aynı oyun kâğıtları gibidört kümeye ayrılır. Merkez Bankası memurları kupa, İl Genel Meclisimemurlarısinek,UlusalEğitimBakanlığıçalışanlarıkaro,HazineMüsteşarlığıçalışanlarıisemaçasayılmaktadır.Herkümedenmüsteşarlarıas,genelmüdürleripapaz, en üst barem derecesindeki amirlerin eşlerini kız, üçüncü baremderecesindeki üstlerimizi vale sayıyoruz. Dördüncü derece memurlar onludeğerindedir,böylecesıralanıpgidiyor...Birörnekverirsek,onbirinciderecedeolduğumiçinbenimresmimüçlüsayılıyor.—Baksenşuişe!Budurumagörebenasmıoluyorum?—Evet,beyefendi,sinekası,hanımefendileridesinekkızı...— Hımm! Çok ilginç, doğrusu! Hadi, biraz oynayalım da nasıl olduğunu

görelim...Peresolinpaltosunuçıkardı,ikirciklibirgülümsemeylemasanınbaşınaoturdu,

onunbuyruğuüzerinememurlardaoturdular.Böyleceoyunbaşladı.Saat sabahın yedisi olup da odacı Nazar nöbetçi odasını temizlemeye

geldiğinde şaşırıp kaldı. Elinde fırçayla içeri girince karşılaştığı görüntüyü,içmektenzomolupherşeyiunuttuğuzamanlardabileanlataanlatabitiremiyor.Uykusuzluktan yüzünün rengi kaçmış, saçı-başı dağılmış Peresolin,Nedoyehov'un karşısında ayakta dikiliyor, adamın düğmesini çekerek şöyle

Page 18: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

diyordu:— Elimde Peresolin bulunduğunu bildiğin halde oyuna Şepelov'la

başlayamazsın!Zvizdulin'deRıbnikovilekarısı,üçliseöğretmeni,birdebenimeşim vardı. Kulakeviç'in elinde ise Merkez Bankası çalışanları ile İl GenelMeclisi'ndenüçküçükmemurbulunduğunuanlamıştın.BudurumdaKrışkin'lebaşlamalıydın! Sen onların Hazine Müsteşarlığı ile oyun açmalarına nebakıyorsun?İkisideanasınıngözüdür!—Beyefendi,onlarınelindedördüncüderecedenmemurvardırdiyebeşinci

derecedenmemurumusürdümönce.— Ah, iki gözüm, böyle düşünmen yanlıştı, seninkisi oyun değil! Ancak

ayakkabıtamircileriseningibioynarlar!Birazkafanıçalıştırsana?Kulakeviç,İlGenel Meclisi'nden altıncı barem derecesini atınca sen İvan İvanoviçGrenlandski'yibastıracaktın.ÇünküonunelindeNatalyaDmirtriyevnaileYegorYegoroviç'inbulunduğunubiliyordun.Birçuvalinciribokettin!Bak,şimdinasılyapılmasıgerektiğinisanagöstereceğim!Beyler,bireldahaoynuyoruz!ŞaşkınlıktanapışıpkalanNazar'ı nöbetçiodasındançıkardılar, yenidenoyun

masasınaoturdular.

Page 19: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

GÖMÜTLÜKTE(mezarlıkta)

"Haninerdeonungammazlığı,iftiracılığı,rüşvetçiliği,

aldatmacaları?..»Hamlet

—Baylar, rüzgâr çıktı, hava da yavaş yavaş kararıyor. Ne dersiniz, artıkevlerimizegitsekmi?Rüzgâryaşlıkayınlarınsararmışyapraklarınışöylebirhışırdattı,yapraklardan

üzerimize iri damlalar saçıldı. Arkadaşlardan biri ayağı kayıp tam düşmeküzereydi ki, gömütlerden (mezarlardan) birinin başında dikili, kararmış haçatutunarakdüşmektenkurtuldu.Arkadaşımızhaçınaltındakitaştayazılıyazıyı;— «Beşinci barem derecesinden devlet memuru, nişan sahibi Yegor

Griaznorukov[8]» diye okudu bize. Ben bu adı tanıyordum... Karısını çokseverdi,Stanislavnişanıalmıştı.Adamoburunbiriydi,midesi taşyeseeritirdi.Aslında ölüm hiç onun harcı değildi, yaşamak herkesten çok onun hakkısayılmalıydı. Anlaşılan, ölüm bir fırsatını kolluyormuş. Adamcağız düpedüzmerakınınkurbanıoldu.Birgünkapıarkasındangizligizlibirinidinlerkenkapıansızın açılınca başına öyle hızlı çarpmış ki, beyin sarsıntısı geçirdi (beyni devarmışdemekki)veoyüzdenöldü.Butaşınaltındaömürboyuşiirden,gömüttaşıyazıtlarındannefretetmişbiradamyatıyor.Şuyaşamıncilvesinebakınki,adamıngömüttaşıbaştanbaşaşiirledolu...Nediro,birgelenmivaryoksa?Paltosu iyice yıpranmış, tıraşlı yüzümosmor bir adam bize doğru yaklaştı.

Koltuğununaltındabiriçkişişesivardı.Cebindebirsucukparçasıgözüküyordu.Adamkısıkbirsesle;—TiyatrooyuncusuMuşkin'ingömütünerede,biliyormusunuz?diyesordu.İkiyılönceölenMuşkin'ingömütünüaramayakoyulduk.Merakettiğimiziçin

desorduk:

Page 20: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Sizdememurmusunuz?—Hayır,onungibitiyatrooyuncusuyum.Doğru,şimdiaktörleripiskoposluk

memurlarından ayırt etmek zor. Sormanızın nedenini anlıyorum. Ama bubenzerlikmemurlarınhoşunagidermi,orasınıbilmem...Aktör Muşkin'in gömüt taşını bulmak kolay olmadı. Taş iyice toprağa

saplanmış, üzeri yaban otlarıyla örtüldüğü için gömüte benzer bir yerkalmamıştı.Taşıntepesinediktikleri,yeşilyosunlarınkapladığıenucuzcinstenhaçiseeskimieski,kirli,hüzünverici,hastalıklıbirgörünümalmıştı.Yosunların altından, «...unutul... dostumuzMuşkin...» diye belli belirsiz bir

yazıokunuyordu.Yerlere kadar eğilerek dostuna saygılarını sunan, bu sırada alnı ve şapkası

toprağadeğenayyaşaktör;— Tiyatrodaki oyuncular, rahmetlinin gazeteci arkadaşları güzel bir taş

diktirmeküzereparatoplamıştıkamasonraparayıiçkiyeyatırmışlar,dedi.—Nasılyani?—Basbayağı...Paralartoplanıyor,gazetelerdeölümduyurularıyayımlanıyor,

sonra o parayı içip bitiriyorlar. Onları suçlamak için söylemiyorum. Hepsineafiyetşekerolsun,ölenarkadaşımızadeTanrıhuzurlarversin...—İçkininafiyetolacaknesivar?ArkadaşınızaTanrı'danhuzurdileyeceğinize

başucunagüzelbirtaşdiktiripanısınısonsuzadekyaşatsaydınızdahaiyiolmazmıydı?—Doğru söylüyorsunuz.Ünlü bir oyuncuyduMuşkin, tabutunu en azından

onçelenkizledi.Amaşimdiunutulupgitti.Enbaştasevenleriunuttular,ondankötülük görenler ise hâlâ adını anarlar... Örneğin ben onu yaşadığım süreceunutmayacağım, çünkü ondan kötülükten başka bir şey görmedim. Kendisinibitimkadarsevmezdim.—Negibibirkötülükyaptısize?—Dahaneyapsınki?Aktör böyle diyerek içini çekti, unutulmayan bir kırgınlığın gölgesi yüzüne

düştü.— Bütün belalar, bütün kötülükler onun yüzünden geldi başıma. Gene de

toprağı bol olsun... Sahnelerde onu dinleye dinleye, sürekli onu izleyerekaktörlüğü kendimemeslek olarak seçtim. Sanatıyla beni baba evinden ayarttı,sanatçılık coşkusu aşılayarak baştan çıkardı, çok şey vaat etti ama gözyaşlarından,acıdanbaşkabirşeyvermedi...Tiyatrooyuncusununpayınaacıdanbaşkanedüşerkizaten?Gençliğimi,sağlığımı,insanabenzeryönlerimihepbuyüzden yitirdim. Cebimde metelik yok, kunduramın ökçesi çarpılmış, leke

Page 21: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

içindekipantolonumliymeliyme,suratımköpekkemirmişgibi...Kafamıniçiisekarmakarışık,bellibirdüzeniyok.BirzamanlarTanrı'yainanırdım,şimdiodakalmadı. Oyunculuğa yeteneğim olsaydı bari! Ne gezer? Pisi pisine harcadıkkendimizi... Saygıdeğer beyler, çok üşüyorum... Buyurun, hepimize yeter...İstemez misiniz? Brrr! Arkadaşımın anısına içelim. Dediğim gibi, onu bitimkadarsevmezdim,üstelikgöçüpgittibudünyadan,genedeondanbaşkayakınımyok.Onunla son kez görüşmek üzere geldim ...Doktorlar içkicilikten yakındaöleceğimi söylüyorlar, o nedenle vedalaşayım istedim. İnsan düşmanını bilebağışlamalı.Ölen meslektaşı Muşkin'le söyleşisini sürdürsün diye tiyatro oyuncusunu

oradabırakıpyürüdük.İncebiryağmurçiselemeyebaşlamıştı.Mıcır döşeli geniş yola saptığımızdakarşımızabir cenaze alayı çıktı.Beyaz

kuşaklartakmışdörttaşıyıcı,sarısarıyapraklarınyapıştığıçamurluçizmeleriylekahverengibir tabut taşıyorlardı.Ortalık iyicekarardığı için,ölüyübiranönceyerineyetiştirmektelaşıiçindeikidebirdetökezliyorlar,busıradatabutikiyanayalpalıyordu...Arkadaşlardanbiri;—İkisaattirburadayız,üçüncüölüyükaldırıyorlar...Haydi,doğruevlerimize,

baylar!dedi.

Page 22: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

MASKE

Yardımseverler derneğince X kulübünde bir maskeli balo ya da kasabanıngençkızlarınındeyimiyle«eşlerbalosu»düzenlenmişti.Saatgecenin12'siydi.Dansetmeyen,yüzlerinemasketakmamışbirkaçaydın

(beş kişiydiler) okuma odasındaki büyük masanın çevresinde oturmuşlar;burunlarını, sakallarını gazetelerin arkasında saklayarak okuyorlar, kimisi dehafiften kestiriyordu. Başkent gazetelerinden birinin muhabiri olan liberalgörüşlübirbayındeyişinegöreaydınlarburada«düşünceüretiyorlardı».Büyük salondan «vyuşka» adlı kadrilin ezgileri geliyordu. Garsonlar

ayaklarını gümbür gümbür döşemelere vurarak, ellerindeki tabaklarışıngırdatarakkapınınönündengelipgeçiyorlardıdurmadan.Okumaodasındaysaçıtyoktu.Kapalıbiryerdençıktığıbelli,pesperdeden,kısıkbirsesin;—Gelin,burasıçokrahattır.Eniyisiburadaoturmak,dediğiduyuldu.Ardından kapı açıldı, içeriye geniş omuzlu, sağlam yapılı bir adam girdi.

Sırtında arabacı giysisi, başında tavus tüyü takılmış bir şapka, yüzündemaskevardı. Onun arkasındanmaskeli iki bayan, eli tepsili bir garson daha girdiler.Tepsiye iri karınlı bir likör sürahisi, üç şişe kırmızı şarap, birkaç da bardakkonmuştu.Öndengirenerkek;— Görüyorsunuz, içerisi daha serin, dedi. Oğlum, tepsiyi masaya bırak!

Bayanlar,lütfenoturun...Jevoupriealatrimontran!Okuyanbaylar,bizebirazyeraçarmısınız?Şimdi,bununsırasıdeğil...Böyledediktensonraayaktaşöylebirsallandı,eliylemasadakidergileriyere

süpürdü.— Tepsiyi işte şuraya koy! Baylar, biraz geriye çekilin lütfen! Gazeteyle,

siyasetleuğraşmanıntamzamanınıbulmuşsunuz.Hadi,bırakınokumayı!Aydınlardanbirigözlüğününüstündenmaskeliadamahaktı.— Biraz yavaş konuşmanızı rica ederim. Burası içki salonu değil, okuma

Page 23: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

odasıdır.Böylebiryerdeiçkiiçemezsiniz!— Neden içemez mişiz? Masa mı sallanıyor yoksa, tavan mı çökecek?..

Tuhaf,değilmi?Hadiartık,bizimfazlavaktimizyok,baylar,okumayıbırakın!Okuyacağınız kadar okumuşsunuz, tamam artık! Yeterince bilgilendiğinizanlaşılıyor, ayrıca fazla okursanız gözleriniz bozulur. Daha da önemlisi, benböyleistiyorum,anlaşıldımı?Garsontepsiyimasayabıraktı,peçeteyikolunaasarakkapınınyanındadikildi.

Bayanlarbardaklarınakırmızışarapkoyarakiçmeyebaşladılar.Tavustüylüadamkendinelikördoldururken;—Şaşılacak şey, yeryüzünde gazeteleri içkiye üstün tutan akıllı insanlar da

varmış! dedi. Ancak, anladığıma göre, sayın baylar, sizler içki içecek parabulamadığınız için okumaya düşmüşsünüz. Öyle değil mi? Kah-kah? Şunlarabakın,okumayıseviyorlarmış!Sevsinlersizi...Peki,neyazıyorbugazetelerde?Gözlüklü bey, siz söylermisiniz?Hangi gerçekleri öğreniyorsunuz bunlardan?Kah-Kah-kah!Hadi,canım,sende!Gösterişyapmayıbırakdaşuradaniçkial?Böyle dedikten sonra yerinden kalktı, gözlüklünün elindeki gazeteyi çekip

aldı.Berikikızarıpbozardı,şaşkınşaşkınarkadaşlarınabaktı,ötekilerdeona...Sonraöfkeyle;—Kendinizi unutuyorsunuz, sayın bayım! dedi.Okumaodasınımeyhaneye

çevirdiğiniz yetmiyormuş gibi şimdi de başkasının elinden gazetesinikapıyorsunuz. Buna izin veremem! Karşınızdakinin kim olduğunu biliyormusunuz?Ben,bankamüdürüJestiakov'um![9]—Jestiakovdakimoluyor?Vızgelirbana?Gazetenizindedeğeriişteşu!Böylediyerekgazeteyiparamparçaetti.Jestiakovdondukaldı.—Baylar,bunebiçimiş?Nasılböylebirşeyyapabilirler?Anlamıyorum!Maskeliadam;—A, şuna bakın, öfkelendiler! diyerek güldü. Aman, sizden çok korktum,

dizleriminbağıçözüldü!Hey,benidinlermisiniz?Artıkşakayıbırakalım,sizinleçeneyarıştıracakdeğilim!Hanımlarlahoşçavakitgeçirmeyegeldim,onun içinfazlauzatmadançıkınburadan!Hadi,yolunuzaçıkolsun!BayBelebuhin,sendeçekarabanı,yallah!E, niye öyle suratını ekşittin? «Çık!» dediğime göre çıkacaksın!Hadi, elini

çabuktut!Yoksa,hiçbelliolmaz,ensekökünebirtanepatlatırım!Yetimler Bankası veznedarı Belebuhin kızarıp bozardı, şaşkın şaşkın omuz

silkti.—Bunebiçimiştir,arkadaşlar,vallahibenbirşeyanlamıyorum!..Saygısızın

Page 24: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

biripaldırküldüriçeridalıyor,sonradabizesöylemediğinibırakmıyor.Küstah!Tavustüylüerkekyumruğunumasayaöylehızlıvurduki,tepsidekibardaklar

şangırdadı.—Ne,küstahmı?Bunukimesöyledinsen?Benimaskeligördündiyeaklına

eseni söyleyebilirmisin?Senimıymıntı seni!Madem«Çık!» diyorumdefolupgideceksin!Bankamüdürümüsünnesin,hemenburadançekarabanı!Evet,evet,hepinizçıkın!Sizingibisünepelerigözümgörmesin!Hadi,yıkılınkarşımdan!HeyecandangözlüğününcamlarıbileterleyenJestiakov;— Bak, sana göstereceğim! Şimdi görürsün! dedi. Hey, görevliyi çağırın

buraya!Birdakikasonrayakasındamavikurdeletakılı,dansetmektenbitkindüşmüş,

kısa boylu, kızıl saçlı disiplin görevlisi okuma odasına girdi. Durumu görürgörmez;—Lütfendışarıyaçıkın,buradaiçkiiçilmez!dedi.Büfeşuradadır!Maskeliadambuseferonadöndü.—Sendekimoluyorsun?Sanabirşeysoranmıvar?—Bana«sen»diyemezsiniz,öncebunubilin!Buradanhemençıkacaksınız!— Bak, azizim, sana bir dakika süre tanıyorum. Buranın düzen sorumlusu

olduğuna göre şumaskaraların koluna gir de onları çıkar.Burada başkalarınınbulunması yanımdaki bayanların hoşuna gitmiyor. Hanım arkadaşlarım çoksıkılıyorlar,benonlarıdoğaldurumlarıylagörmekistiyorum.Jestiakov;— Anlaşılan, bu avanak kendini ahırda sanıyor! Çağırın buraya Yevsrat

Spiridoniç'i!diyebağırdı.Kulübünheryanından;— Yevstrat Spiridoniç! Nerede bu Yevstrat Spiridoniç? sesleri duyulmaya

başladı.YaşlıbiradamolanüniformalıemniyetamiriYevstratSpiridoniçolayyerine

gelmektegecikmedi.Ürkütücügözlerinibelertippomatlıbıyıklarınıoynatarak;—Buradanhemençıkmanızıricaediyorum!dedihırıltılıbirsesle.Tavustüylüerkekkeyiflibirkahkahaattı.—Aman,korktum!Vallahiçokkorktum!Gözümçıksın,ödümpatladı!Şunun

bıyıklarınabakın,kedibıyıklarıgibi!Gözlerinidenasılbelertmiş!Kah-kah-kah!YevstratSpiridoniçhırsındantitreyerekvargücüylebağırdı:—Fazlakonuşma!Çıkdışarı,bakayım!Yoksaseniyakandan tuttuğumgibi

atarım!Okuma odasında akıl almayacak bir gürültü koptu. Kıpkırmızı kesilen bir

Page 25: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

suratla, yerinde tepinen Yevstrat Spiridoniç bağırıyor, Jestiakov bağırıyor,Belebuhin bağırıyordu. Aydınların tümü seslerini yükseltmişlerdi, amahepsininkini maskeli erkeğin boğuk, pes perdeden, gür sesi bastırıyordu. Bugürültü-patırtı sonucunda dans durdu, toplantı salonundakiler okuma odasınaakın ettiler. Yevstrat Spiridoniç işin ciddiyetini göstermek için oradaki bütünpolisleribaşınatopladı,hementutanaktutmayakoyuldu.Maskelierkekonuntutanakyazdığıkâğıdaparmağıyladürterek;— Yaz, bakalım, yaz! dedi. Şimdi benim gibi bir zavallının durumu ne

olacak?Meğernebahtsızbiradammışım!Bukimsesizyetiminiçinmahvetmeyeçalışıyorsunuz?Kah-kah-kah!E, nasıl!Tutanak hazırmı?Hepiniz imzaladınızmıonu?Hey,şimdibakınöyleyse!..Bir...iki...üç!..Adam yerinden doğruldu, bedenini dikleştirerek yüzündeki maskeyi sıyırıp

attı.Açıktakalansarhoşyüzününoradakilerinüzerindebıraktığıetkiyibirsürehayranhayranizlediktensonrakendinibirkoltuğabıraktı,içtengelenbirneşeylekahkahayı bastı. Etki gerçekten korkunçtu. Aydınlar sararıp solarak büyük birşaşkınlık içinde bakıştılar, ikisi enselerini kaşıdı,Yevstrat Spiridoniç bilmedenbudalalıkyapanlarıntavrıylasuçlusuçluöksürdü.Bütünbuşamatayıkoparanın,soylubirailedengelme,fabrikasahibimilyoner

Piatigorov[10] olduğunu gözleriyle görmüşlerdi. Piatigorov, çıkardığı rezaletleryanında iyilikseverliği ile de tanınan, yerel gazetelerin yazdığı gibi, eğitimişlerinegösterdiğiilgiherkesçebilinenadamdır.Piatigorovkısabirsuskunluktansonra;—E,şimdibiziyalnızbırakacakmısınız?diyesordu.Aydınlarilebütüntoplananlarteksözcüksöylemeden,ayakuçlarınabasarak,

sessizce okuma odasından çıktılar. Piatigorov onların arkasından kapıyısürgüledi.DışarıçıktıklarındaYevstratSpiridoniçokumaodasınaşarapgetirengarsonu

omuzlarındansarsarak,sesinifazlayükseltmeden;—AdamınPiatigorovolduğunubildiğinhaldeniçinbizesöylemedin?dedi.—Kendisiböyleistedi,efendim!— Kendisi böyle istemiş! Şu hınzırın söylediğine bak! Seni bir ay kodese

tıkarsamgörürsündünyanınkaçbucakolduğunu!Yıkılkarşımdan,dürzü!Sonraaydınlaradöndü.—Sizedenediyeceğimibilmiyorum,baylar!Durupdururkenbirsürüpatırtı

çıkardınız. On dakikalığına onu yalnız bıraksanız dünya mı yıkılırdı? Şimdibütün işleri berbat ettiniz! Of, baylar, baylar! Beni ne duruma soktuğunuzubiliyormusunuz?Böyleşeylerdenhiçhoşlanmam!

Page 26: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Aydınlarşaşkın,üzgün,sütdökmüşkedilergibiortalıktadolaşıyorlar;uğursuzbir şeyin tepelerinde döndüğü sezgisiyle seslerini yükseltmeye cesaretedemiyorlardı. Adamların karıları, kızları da Piatigorov'u kızdırdıklarınıbildikleriiçinherbiribirköşeyesinmişti.Azsonrasessizceevlerinedağılmayabaşladılar.Piatigorovokumaodasındançıktığındageceninikisiolmuştu.Adamöylesine

sarhoştu ki, yürürken iki yana yalpalıyordu. Salona varınca çalgıcıların hemenyakınındabiryereoturdu,müziksesleriarasındauyuklamayabaşladı,azsonradabaşıacınacakbiçimdeyanadüştü,korkunçbirhorultukoyverdi.Görevlilerçalgıcılaraişaretettiler.—Bırakın,çalmayın!YegorNilıçuyusun!Belebuhinmilyonerinkulağınaeğildi.—Sizievinizegötürmemiemredermisiniz?Piatigorov yanağına konan bir sineği üfürüğüyle kovmak istercesine

dudaklarınıkıpırdattı.Belebuhinyenidenadamınkulağınaeğildi.—Sizievinizegötüreyimmi?Yadasöyleyeyim,arabanızıhazırlasınlar!—Ne?Nededin?Kimi?...Neistiyorsun?—Evinizeuğurlayayımsizi?Uykunuzgelmişde...—Ha!..Evemi?İyiolur...Gideyimartık.Hadi,götürbeniburadan!..Belebuhin'in yüzü sevinçle parladı, hemenPiatigorov'u yerindenkaldırmaya

davrandı. Öteki aydınlar da yardıma koştular, sevinçle gülümseyerek soyluailedengelmemilyonerikoltuklayıpbüyükbirdikkatlearabasınabindirdiler.Jestiakovzenginfabrikatörüarabasınayerleştirirken;—Buncainsanıtongayabastırmakiçingerçekbirartistolmakgerekir!dedi.

Büyükbiryeteneğinizvar!Ben,neyalansöyleyeyim,başarınızahayrankaldım,Yegor Nilıç! Hâlâ içimden gülmek geliyor. Kah-kah-kah! Biz de durumuanlayamadık, boşyerebir sürügürültükopardık.Kah-kah-kah! İnanırmısınız,tiyatrodabileböylesinegülmemiştim!Gülünçbirdurumadüşürdünüzbizi!Bugeceyiömrümboyuncaunutmayacağım!Aydınlar Piatigorov'u uğurladıktan sonra daha bir neşelendiler, içleri iyice

rahatladı.Jestiakovkıvançla;—Giderkenbanaeliniuzattı,dedi.Demekki,kızmamış. ..Budurumagöre

başımızabirşeygelmeyecek.YevstratSpiridoniçderahatbirsolukaldı.— Aman öyle olsun! Alçağın, namussuzun biridir, ama ne yaparsınız ki,

Page 27: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

velinimetimizdir.Adamabaşkatürlüdavranamazsın!

Page 28: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

ÇIKARİÇİNEVLİLİK

(İkibölümlükroman)BİRİNCİBÖLÜM

Dul Bayan Mımrina'nın Piatisobaçi sokağındaki evinde düğün şölenidüzenlenmişti. Çağrılıların sayısı 23 kişiyse de bunlardan 8'i mide bulantısınıileri sürerek ağızlarına tek lokma koymuyorlar, masa başında pinekleyipduruyorlar. Mumlar, lambalar, bir meyhaneden kiralanan ayağı kırık avizekonukların toplandığı odayı öylesine parlak ışıklarla aydınlatıyor ki, yemekyiyenler arasındaki bir telgrafçı kırıtarak gözlerini süzüyor, ikide bir damdandüşercesinebol ışıktansözediyor.Elektrik ışığına,geneldeelektriğeparlakbirgelecekbiçtiğibelli,ancakkonuklarınonunsözlerinefazlaaldırdıklarıyok.Gelininvaftizbabasıtabağınabönbönbakarak;—Bana kalırsa elektrik de, elektrik ışığı da dolandırıcılıktan başka bir şey

değildir, diyor. Oraya bir kömür parçası sokarak bununla insanların gözünüboyamaya çalışıyorlar. Hayır, azizim, madem evlerimizi aydınlatacaksın, benseninsahtekömürününeyapayım?Banadahaesaslı,dahayanıcıbirşey,ateşinkendisiniver,anlatabiliyormuyum?Uydurukdeğil,doğalbirateşolsun!..Telgrafçıcakalıbirtavırlaonayanıtveriyor:—Elektrik bataryasının içinde neler bulunduğunu görmüş olsaydınız başka

türlükonuşurdunuz.— Hayır, görmek bile istemiyorum! Madrabazlık bunların yaptıkları! Saf

halkıdolandırıyorlar,kanınıemiyorlar...Bizböyleşeyleribilenlerdeniz...Bakın,delikanlı, her ne kadar adınızı öğrenmek onuruna erişmiş değilsem de,dolandırıcıları koruyacak yerde hem kendiniz içseniz, hem de başkalarınınkadehlerinidoldursanızdahaiyiederdiniz.Uzun boylu, fırça gibi sert saçlı bir genç olan güveyAplombov kısık, ince

sesiyle;—Babacığım[11] ben de sizinle aynı kanıdayım, diyor. Ama şimdi bilimsel

Page 29: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

konuları tartışmanın sırası değil. Ben de türlü türlü keşiflerden, bilimselbuluşlardan dem vurabilirim, ama bunun yeri mi burası? Sen ne dersin, machere?Yanındaoturangelineböylesoruyor.Yüzünde düşünme erdeminden başka tüm erdemleri bulabileceğiniz gelin

Daşenkabirdenkızarıyor.— Onlar bilgin olduklarını göstermek istedikleri için hep anlaşılması zor

konularıaçıyorlar,diyor.Masanınöbürucundaoturan,Daşenka'nınannesiiçiniçekerektelgrafçıgence

sitemediyor:— Çok şükür, bilgin olmadan da bunca yıl yaşadık! Tanrı'nın yardımıyla

üçüncükızımızı da iyi biriyle evlendiriyoruz.Madembizler size göre okumuşdeğiliz, öyleyse ne diye evimize geldiniz? Kendi bilgin dostlarınızın yanınagitsenize!Ortalığabirsessizlikçöküyor.Telgrafçınediyeceğinibilmemektedir.Elektrik

konusunun böyle garip bir yön alacağını nereden kestirsin? Sofra başındakisessizliğin düşmanca bir havaya bürünerek konukları ona karşı tavır almayaiteceğinidüşünerekkendinisavunmayaçalışıyor:— Tatyana Petrovna, ailenize karşı her zaman saygı duymuşumdur. Demin

elektrikkonusunuaçmışsam,amacımkendimiüstüngöstermekdeğildi.içkiniziseveseveiçerim,büyükzevktirbenimiçin.Darya[12]İvanovna'yaiyibirkısmetçıkmasını yürekten dilemişimdir her zaman. Bu devirde, Tatyana İvanovna,güvenilir bir erkeğe rastlamak zordur. Şimdi herkes evlenme işinde çıkarınıgözetiyor,paraenbaştadüşünülennesne...Güveybirdensinirlenerekgözlerinikırpıştırmayabaşlıyor.—Nedemekyani?Banataşmıatıyorsunuz?Telgrafçıürküyorbiraz.—Kimseye taş attığım filan yok. Sözümmeclisten dışarı...Öylesine, genel

anlamdasöyledim.Hemenalınmayın lütfen.Sizinseverekevlendiğiniziherkesbilmiyormusanıyorsunuz?Zatenaldığınızdrahomanedirki?BuseferDaşenka'nınannesigüceniyor.—Yo, hiç de öyle değil! Siz fazla ileri gidiyorsunuz, azizim!Bin rublenin

üstüne tam üç tane sabahlık, bir yatak, bütün şu gördüğünüz ev eşyasınıveriyoruz. Böyle drahoma veren başka bir aile arayın, bakalım, bulabilecekmisiniz?— Benim ağzımdan bu anlamda bir laf çıkmadı ki! Eşyalarınız gerçekten

güzel! Güveyiniz durup dururken alındı da... Dokundurmadığımı belirtmekistemiştim...

Page 30: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Ancakgelininannesiyatışacakgibideğildi.— Öyleyse iki anlama çekilecek laflar kullanmayın! Öteden heri annenizi,

babanızı tanır, saygı gösteririz; düğüne o nedenle çağırdık sizi. Ama siz abuksabuk laflar ediyorsunuz.. Madem Yegor Fiodoroviç'in çıkar için evlendiğinibiliyordunuz, ne diye daha önce sesinizi çıkarmadınız? Bir yakınımız olarakgelir,«Böyleböyle,çıkarıiçinevlenmekistiyor.»derdiniz.Çoküzülenannebusefergüveyinedönüpgözlerinikırpıştırarak;— Sana gelince, iki gözüm, bu yaptığın çok ayıp! diyor. Kızımı besleyip

büyüttüm.Gözüm gibi sakınıp bugünlere getirdim yavrucağızımı...Ama sen...senyalnızçıkarınıdüşünüyorsun...Güvey Aplombov masadan kalkıyor, fırça sertliğindeki saçlarını elleriyle

tarıyor.—Sizbuiftirayainandınızmı?Çok,çokteşekkürederim!Doğrusu,böylebir

kanıyavardığınıziçinsizikutlarım!Sonratelgrafçıgencedönüyor:—Beniiyidinleyin,BayBlinçikov!Tanıdıkbirideolsanız,başkasınınevinde

rezalet çıkarmanıza göz yumamam!O nedenle buradan defolup gitmenizi ricaedeceğim!—Nasılyani?—Basbayağı, defolup gideceksiniz! Sizin de benim gibi namuslu bir adam

olmanızıisterdim.Şimdiçıkıpgidinartık!Arkadaşlarıgüveyiyerineoturtuyorlar.—Bırak,canım,yeterartık!Bukadarcanınısıkmayadeğermi?Hadi,otur!—Hayır, buna hakkı olmadığını göstermek istiyorum! Severek evlendiğimi

bilsin!E,dahaneoturuyorsunuz?«Çıkıpgidin!»dedikyasize!Şaşkınadönentelgrafçıgençmasadankalkarken;— Ben ne yaptım ki? diyor. Şey... bundan bir şey anladımsa... Peki, peki,

hemen gidiyorum.Ama önce pike yelek için benden aldığınız üç rubleyi geriverin.Birkadehdahaiçtiktensonragideceğim.Amaborcunuzuödeyinönce!Güvey, arkadaşlarıyla uzun uzadıya fısıldaşıyor. Berikiler ceplerindeki

bozukluklarıbirleştiripüçrubleyidenkleştiriyorlar.Güveybuparayıtelgrafçınınönüne fırlatıyor,odakokartlı resmi şapkasınıgüçlüklearayıpbulduktan sonraselamveriyor,hızlaoradanayrılıyor.Elektriküstünemasumbirkonuşmanınnebeklenmedikbirsonuçdoğurduğunugörünişte!Neyse,yemekbitiyor,geceninkaranlığıiyiceçöküyor.Terbiyegörmüşyazarınızdadüşlem(hayal)gücünesıkıbir gem vurarak bu arada olup bitenler üzerine koyu bir bilinmezlik perdesiçekiyor.

Page 31: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

PembeparmaklıTanyeri, Piatisobaçyi sokağındaEvlenmeTanrısı'na bir kezdaharastlıyorveromanyazarınaikincibölümiçinzenginverilersağlıyor.

İKİNCİVESONUNCUBÖLÜM

Bulutlu bir güz sabahı.Henüz saat 8 olmamış, oysa Piatisobaçyi sokağındaolağanüstübirhareketlilikgözeçarpıyor.Yayakaldırımlardapolisler, kapıcılartelaş içerisinde koşturuyorlar; evlerin önlerinde toplanan aşçı kadınlarınmorarmış yüzlerinde büyük bir şaşkınlık okunuyor...Bütün pencerelermeraklıinsanlarla dolu. Sokağı seyretmek için ortak çamaşır yıkama yerininpenceresindendışarıuzanmışkadınbaşlarıbirbirlerini şakaklarıyla, çeneleriyleezeceklerneredeyse...Bazıseslerduyuluyorşuradanburadan:—Kardesem,kardeğil...Bunasılbirşey,analayamadımgitti...Apartmanların çatılarından aşağıya savrulan kar benzeri beyaz beyaz şeyler

her yeri dolduruyor, sağa-sola uçuşuyor... Yaya kaldırımları bu beyaz şeylerleörtülü; sokak fenerleri, evlerin çatıları, kapı önlerindeki sıralar, yoldan gelipgeçenlerinomuzları,şapkalarıhepbeyazkırpıntılarlakaplanmış...Çamaşıryıkayankadınlaraynıyönedoğrukoşankapıcılarasoruyorlar:—Nevar?Neolmuş,anlatsanıza!Berikileryanıtverecekleriyerdeellerinisallayarakkoşmalarınısürdürüyorlar.

Sonundakapıcılardanbiri geriye dönüyor, kendi kendine bir şeyler söyleyerekellerinigaripgaripoynatıyor.Olayıyakındangördüğü,herşeyibildiğinasıldabelli!Çamaşırcıkadınlarsoruyorlar:—Neolmuş,ikigözüm,anlatırmısın!— Hiç sormayın! Dul Bayan Mımrina vardı ya, hani şu dün düğün yapıp

kızını evlendiren! Güveyini kandırmış. Bin ruble yerine dokuz yüz rubledrahomavermiş.—Peki,güveyneyapmış?—Deliye dönmüş, ne olacak! Açmış ağzını, yummuş gözünü, kadıncağıza

söylemediğini bırakmamış. Daha da öfkesini alamayınca kuş tüyü yatağınkılıfınıyırtaraktüyleripenceredendışarısalmış...Görmüyormusunuzşuuçuşanşeyleri?Sankikaryağıyor.Osırada;—Götürüyorlar!Götürüyorlar!sesleriyükseliyor.Mımrina'nınevindenbirinsankalabalığıyolakoyuluyor.Yüzlerindenüzüntü

Page 32: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

akan iki polis memuru önde yürümektedir. Onların ardından da triko paltolu,silindir şapkalı güvey Aplombov... Delikanlının yüzünde, «Ben namuslu biradamım, ama kimsenin beni aldatmasına izin veremem!» diyen bir anlam var.Gençadamikidebirdebaşınıarkayaçevirerek;—Durun, adalet sizebenimnekıratta bir adamolduğumugösterecek!diye

homurdanıyor.DahageridenTatyanaPetrovna ileDaşenkayürüyorlar.Kalabalığınsonunda

iseelindedeftertutankapıcıilebirsürüçocukgözeçarpıyor.ÇamaşıryıkayankadınlarönlerindengeçtiğisıradaDaşenka'yasoruyorlar:—Niyeağlıyorsun,gelinkız?Soruyuonunyerineannesiyanıtlıyor:—Döşeğeacıyorda...Tamonbeşokkakuştüyükoymuştuk,yavrum!Hem

denetüy!Elimizletektekseçmiştik,arasındabirtaneciktelekyoktu.Bugeçkinyaşımdabudamıgelecektibaşıma!Kalabalık köşeyi dönüyor, Piatisobaçyi sokağı eski sessizliğine bürünüyor.

Tüylerogününbitiminedeğinhavadauçuşupduruyorlar...

Page 33: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

YAŞAYANTARİHLER

ValilikdanışmanıŞaramıkin'inodasıhoşbirloşluğabürünmüş.Yeşilkalpaklıgeniştunçabajurduvarları,mobilyaları,insanlarınyüzlerini,Ukraynageceleriniandıran yeşil bir renge boyuyor... Şöminede sönmeye yüz tutmuş odun ateşiaradabirparlayıverinceyüzlereyangınkızıllığıvursadabudurumodanınrenkuyumunubozmuyor,ressamlarındeyimiyle«genelhava»değişmiyor.Memur tarzı favorilerinekır düşmüş, gökgözlü, uysal bakışlı, ileri yaşlarda

bir bay olan Şaramıkin, yemeğini yeni yemiş bir adamın gevşekliği içindeşöminenin önündeki koltuğunda oturmaktadır.Yüzünden sevecenlik okunuyor,dudaklarınahüzünlübirgülümsemeyapışmışsanki.Onunbiraz ilerisinde.kırkyaşlarında, babayiğit bir adam, vali yardımcısı Lopnev küçük bir kanepedeayaklarını şömineye doğru uzatarak otururken tembel tembel geriniyor.Piyanonun yanında Şaramıkin'in çocukları Nina, Kolya, Nadya, Vanya didişipduruyorlar.BayanŞaramıkin'inodasınınkapı aralığındanürkekbir ışık sızıyoriçeriye. Orada, çalışma masasının başında otuz yaşlarında, alımlı, civelek birkadın olan, Şaramıkin'in karısı, kadınlar derneği başkanıAnna Pavlovna kitapokumakta; burun gözlüğünün arkasında canlı gözleri Fransızca romanınsayfalarındafıldırfıldırdolaşmaktadır.Romanınaltındayıpranmışbirkağıtgözeçarpmaktadır,biryılöncekikadınlarderneğihesapbilançosudurbu.YumuşakbakışlarınıkütüklerinkızıllığınadikenŞaramıkin;— Eskiden kentimiz daha şanslıydı, dedi. Tanınmış sanatçılardan birini

seyretmeden kışı geçirdiğimizi anımsamıyorum. Ayrıca ünlü oyuncuların,şarkıcılarınuğrakyeriydibizimburası.Yaşimdiöylemi?Birkaçhokkabazdan,sokak şarkıcısından başkasını gördüğümüz yok. Bunlarlamı estetik zevkimizigidereceğiz?Ormanda yaşar gibiyiz vallahi. Beyefendi, hani bir İtalyan ağlatıoyuncusu gelmişti... Adı neydi bakayım? Uzun boylu, esmer bir adamdı. Adıdilimin ucunda.Tamam,LuiciErnesto deRuciyero!..Ne büyük bir yetenekti!Söylediğihersözünardındanyeryerindenoynuyordu.KarımAniutoçkaadamaazdestekvermedi,doğrusu.Tiyatrosalonunuobuldu,on temsilinbiletlerinio

Page 34: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

sattı.Bununkarşılığındadaadambizimkinekonuşmasanatını,mimikleriöğretti.Canadamdı,doğrusu!Kentimizegelmesininüzerinden...yanılmıyorsam...onikiyılgeçti.Evet,tamolaraksöyleyebilirim,onyıldanfazladeğil.Aniutoçka,bizimNinakaçyaşında?AnnaPavlovnaodasındanseslenir:—On.Niçinsormuştun?— Hiç, şekerim. Bir şey için gerekti de... Kentimize uğrayan şarkıcılar

birbirindenüstündü.Hanişu tenoredigrazia[13]yıanımsıyormusunuz?AdıdaPrilipçin'di. Sarışın, yakışıklı, sevimli bir adam. Tıpkı Parisliler gibi zariftidavranışları. Hele yüzünün anlatımı ne denli etkileyiciydi! Ya o sesi,beyefendiciğim! Tek kusuru kimi notaları karnından çıkarması, «re»leri başsesiyle söylemesiydi.Dediklerine bakılırsa Tambirlik'ten ders almış.Kalabalıkdinleyici topluluğuna konserler verdiği salonu ona Aniutoçka ile ikimizbulmuştuk. Bunun karşılığında o da bize günler, geceler boyu şarkı söyledi,Aniutoçka'ya şan dersi verdi. Kentimize gelişi... yanılmıyorsam on iki yılönceydi,büyükperhizerastlıyordu.Hayır,hayır,dahaçokoldu...Bendeakılmıkaldıki!Aniutoçka,Nadeçkakaçındaşimdi!—Oniki.— Evet, on iki... Buna on ay daha eklersek tamı tamına on üç yıl eder.

Diyorum ya, kentimizin sanat yaşamı o zamanlar çok daha canlıydı... Hayırdernekleriadınadüzenlenenbalolarıanımsayınbirkere!Nekadargüzeldi,değilmi? Şarkılar söylenir, piyesler oynanır romanlar okunurdu. Savaştan sonrakigünlerdi.KentimizeTürktutsaksubaylarıngetirildiğisıralarAniutoçkayaralılaradınabir gecedüzenlemişti.O toplantı sonunda eline tambinyüz ruble geçti.Yeminederim,TürksubaylarıAniutoçka'nınsöylediğişarkılarabayıldılar;elinibiribırakıyor,öbürüöpüyordu.Keh-keh-keh!AsyalıamadeğerbilirbirhalkşuTürkler!Geceöylesinebaşarılıgeçtiki,gündemebiledüşmüşüm.Binsekizyüzyetmiş altıda mı olduydu bu, yoksa yetmiş yedide mi? Durun, Türklerinkentimizegeldiğiyılhangisiydi?Aniutoçka,bizimKolyakaçyaşınabastı?Esmer yüzlü, kömür gibi kara saçlı, kara gözlü bir yumurcak olan Kolya

soruyukendisiyanıtladı:—Yedisindeyim,babacığım.Lopneviçiniçekti,Şaramıkin'idesteklercesine;— Yaşlandık artık, eski enerjimiz kalmadı, dedi. İşte asıl neden bu.

Kocadığımızı kabul etmeliyiz, azizim. Yeni girişimciler yok, biz eskiler deyaşlandık.Haninerede içimizdekio ateş?Gençlikyıllarındakenthalkının cansıkıntısı çekmesine göz yummazdım... O zamanlar Anna Pavlovna'nın sağ

Page 35: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

koluydum... Hayır dernekleri adına balo mu verilecek, piyango çekilişi miyapılacak, ya da kentimize gelen bir sanatçıya destek mi olunacak, her şeyibırakıp işe girişirdim. Hele bir kış öylesine koşturmuş, çabalamıştım ki,yorgunluktan yatağa düştüm. O kışı unutabilir miyim hiç? Yangın felaketigeçirenler için Anna Pavlovna ile el ele verip yazdığımız oyunu anımsıyormusunuz?—Evet,hangiyıldıhele?—Aradanfazlageçmedi,canım.Binsekizyüzyetmişdokuzmuydu,neydi?

Sanıyorum,seksendi.Söylermisiniz,sizinVanyakaçındaşimdi?AnnaPavlovnaodasındanbağırdı:—Beşinde.—Demek, şöyle böyle altı yıl olmuş... İşte, azizim, o günler bambaşkaydı.

İçimizdengüçfışkırırdı.Oateşkalmadışimdi.LopnevileŞaramıkinderinderiniççektiler.Şöminedeyanankütüklersonkez

alazlandı,sonrayavaşyavaşküllekaplandı.

Page 36: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

HAMAMDA

I

Beyaztenlişişmanbay,göğsündebakırdaniribirhaçtaşıyan,seyreksakallıadamıbuğulararasındangörünceşöyleseslendi:—Hemşerim,buğuyubirazaçarmısın?— Efendim, ben hamamcı değilim berberim. Buğu işine biz bakmıyoruz,

istersenizsizebirgüzelvantuzçekeyim.Şişmanadamkızarmışuyluklarınışöylebirsıvazladı.—Vantuzmudedin!?Eh,vaktimizbol,çekbakalım!Berber avadanlıklarını almak üzere kapıya seğirtti. Aradan beş dakika bile

geçmedenşişmanzatıngöğsüne,sırtınatamontaneşişeyapışmışbulunuyordu.Berberonbirincisinikoyarken;—Siziiyitanıyorum,efendim,diyesözebaşladı.Geçencumartesigeneböyle

hamama gelmiştiniz, ben de nasırlarınızı kesmiştim. Berber Mihaylo,anımsadınızmı?Ozamantanıdıklarımarasındaevlenecekbirgençkızvarmı,diyesormuştunuz.—Ha,evet...E,uygunbirinibuldunuzmu?—Neredeefendim!Oruçluağzımlakimseningünahınagirmekistememama

size gerçeği söylemekten de kendimi alamayacağım. Tanrım günah yazmasın,zamane kızlarının hepsi de kuş beyinli, hepsi de yollarını şaşırmışlar. Eskidengenç kızlar oturaklı, ağırbaşlı, varlıklı, dini bütün, aklı başında adamlarıararlardı.Şimdikileriniseokumuşerkeklerdışındakimseyigözlerigördüğüyok.Serbestmeslektenmiş,tüccarmış...alayaalıyorlarhemencecik.Oysaokumuştanokumuşafarkvar,değilmiefendim?Birienyüksekmevkilereçıkıvermiş,öbürüsıradan yazıcılıkta kalmış, ölüsünü kaldırtacak parası yoktur. Böyleleri az mısanıyorsunuz? Bizim eve bir telgrafçı gelir, okumuş takımındandır. Adamınaklının ermediği şey yoktur, telgraf çekerken parmaklarını göremezsiniz,

Page 37: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

gelgelelim hamamda yıkanacak sabun bulamaz. Siz olsanız acımaz mısınızböylelerine?Üstranzalardanbirindentok,boğukbirsesduyulur:—Yoksul amanamuslu...Bugibi insanlargururludur.Öğrenimyoksullukla

birleşincebirtürerdemoluşturur.Amaseninaklınerermiböyleşeylere?Mihaylo göz ucuyla üst ranzaya baktı. Orada neredeyse bir deri bir kemik

kalmış, kaburgaları sayılacak derecede sıska bir adam oturuyor; elindekisüpürgeyigövdesinevurarakteratıyordu.Aşağısarkanuzunsaçlarındanyüzünügörmek olanaksızdı. Mihaylo gene de adamın öfkeli, kin dolu gözlerininkendisinedikdikbaktığınıgördü.Gözüyleişaretederek;—İşteonlardan,uzunsaçlılardanbiridaha,dedi.Bunlarınakıllarındanzoru

olmalı, her türlü düşünce geçer kafalarından. Son zamanlarda ne de çoktürediler! Teker teker hapse atsan baş edemezsin. Bak şu iskelete, bunlarHristiyanca konuşmalardan şeytanın Tanrı'dan korktuğu gibi korkarlar. Tekamaçları okumuşları savunmak. İşte günümüzün kızları böylelerindenhoşlanıyorlar.Şaşılacakşey,değilmi?Geçengüzdü,kilisemizinpapazınınkızıbenisaçınıkıvırmamiçinevlerineçağırmıştı.«Mişel»dedi, -müşterilerimbeniMişel diye bilirler- «bana iyisinden bir kısmet bul. Şöyle yazar takımındanolsun.»Kızınşansına,osıralarelimdetamonunistediğigibibirivardı.Hemdeen iyisinden. Porfiri Yemelyanıç'ın meyhanesine gider, herkesi gazetedehakkında yazı yazmakla korkuturdu. Meyhaneci, içtiği votkanın parasınıistediğindeise,«Nasıl?Bendendemipara?Kimolduğumutanımadınmıdaha?Seni gazeteye verip, bilmemkimin canına kıydı diye adını çıkarırsam gününügörürsün, sersem!» diye çıkışırdı adamcağıza? Suratına baksan, mıymıntınınbiri, üstü-başı da dökülüyor... Neyse, papazın paracıklarıyla gözlerinikamaştırdım, kızın resmini gösterdim, kiralık bir giysi bulup sırtına geçirdim,ikisini buluşturdum. Gelgelelim kız hoşlanmadı ondan. Yüzünde yeterincemelankoliyokmuş...Nasılbiriblisistediğinikendidebilmiyor,anlaşılan.Yukarkiteratmayerindenaynıboğuk,tokses;—Basınanediyekaraçalıyorsun,pisherif?diyehomurdandı.— Ben mi pis herif? Hımmm! Dua et, oruçluyum, yoksa ağzının payını

verirdim.Sanırım,sizdeoyazarlardanbirisiniz.— Ben yazar mazar değilim. Ancak aklının ermediği şeylere dil uzatma.

Rusya'da birçok yazar yetişmiş, ülkeye nice yararları dokunmuştur. Halkımızıaydınlatanlar onlar. O nedenle sövmek yerine saygı göstermemiz gerekir bukişilere.Benyalnızdünya işlerindendeğil,dinikonulardayazıyazanlardandasözediyorum.

Page 38: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Dinadamlarıokonularlauğraşmazlar.—Cahilherif!Neanlarsınsenböyleşeylerden?DmitriRostovski,Innokenti

Hersonski, FilaretMoskovski ve başka birçok kilise ileri gelenleri yapıtlarıylaeğitimalanındanicehizmettebulunmuşlardır.Mihaylohasmınabaktı,başınısalladı,ensesinikaşıdı.— Beyim, siz... şey... fazla derinlere daldınız. Kafanızdan nelerin geçtiğini

bilemem.Tevekkelideğil, saçlarınızböyleuzun...Amabizimdeaklımızınhiçermediğini sanmayın, şimdi foyanızı çıkarayım da görün... Vantuzlar, sayınbayım,üstünüzdekalsın,benbiryereuğrayacağım.Hemengelirim.Mihaylo böyle diyerek ıslak pantolonunu yukarı çekti, çıplak ayaklarını

şıplata şıplata hamamdan çıktı. Kasada duran, aynı zamanda sabun satıcısıadamayaklaştı.—Azsonrahamamdançıkacakuzunsaçlıyısakıngözdenkaçırma!İşi-gücü

halkı tedirgin etmek.Adamın abuk sabuk düşünceleri var.Nazar Zaharıç'a birhaberuçursak.—Çıraklarasöyledebildirsinler.Mihaylomüşterileringiysilerinibekleyençıraklaraseslendi:— Şimdi içeriden uzun saçlı biri çıkacak. Başkalarını rahatsız ediyor. Onu

gözetleyin, biriniz de patrona haber versin, Nazar Zaharıç'ı çağırıp tutanaktuttursun.Adamgaripgariplaflarediyor.Değerlidüşüncelerinikendinesaklasın.Çıraklartelaşlandılar.—Uzunsaçlıdakimmiş?Buradaöylebiriyokki!Gelenleraltıkişi.Burada

soyunanbirbeyefendi,yandakiodada ikiTatar, ilerde iki tüccar, şuradadabirzangoç.Seninuzunsaçlıdediğin,zangoçolmasın?—Sizneleruyduruyorsunuz?Bennedediğimibilmiyormuyum?Mihaylo zangocun giysilerine baktı, eliyle cüppeye dokundu, omuz silkti.

Yüzündebüyükbirşaşkınlıkokunuyordu.—Nehiçimbiradambuzangoç?—Sıska,uçukbenizlibiri.Küçükbirsakalıvar.Boyunaöksürüpduruyor.Mihaylokendikendinekonuşmayabaşladı:—Hımmm.Demek,benbirdinadamınasövdüm.HemdepederDenisi'nin

yardımcısına.Durupdururkengünahagirdik.Birdeoruçtutuyoruz.Kutsaldinadamına sövenlerin günahı bağışlanır mı? Tanrım, sen acı bana! Gideyim deözürdileyeyimbari.Mihaylo ensesini kaşıdı, tasalı bir yüzle hamamın içine yürüdü... Zangoç o

sırada üst ranzadan inmişti. Aşağıda, kurnanın başında bacaklarını iki yanaaçaraksudökünüyordu.

Page 39: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Mihayloağlamaklıbirsesle;—Zangoçbaba, yaptığımmendeburluktandolayıTanrı aşkınabeni bağışla,

dedi.—Sizneyaptınızki?Mihayloderinbirohçekti,zangocunayaklarınakapandı.—Bendesizikafanızdakendinizegöredüşüncelerinizvarsanmıştım.

II

NikodimYegorıçPotiçkinüstranzayaçıkarken;—Çokşaşıyorum,dedi.Nasılolur,kızınızhemgüzel,hemiyiahlaklıolsun

dabugünedeğinkocabulamasın?Nikodim Yegorıç her çıplak adam gibi çıplaktı ama dazlak kafasında bir

kasket vardı. Beynine kan hücum etmesinden, bir yerine inme inmesindenkorktuğuiçinhamamdahepkasketgiyerdi.Konuştuğukişibacaklarımorlekeleriçinde,zayıf,ufaktefekbirihtiyarolanMakarTarasıçPeşkin'di.Adamonunbusorusunaomuzsilkerek;— Tanrı'nın ben kulundan esirgediği irade eksikliğinden dolayı koca

bulamadı,karşılığınıverdi.Fazlauysal,sessizbiradamım,NikodimYegorıç.Buzamandauysallıklaişleryürümüyor.Bekarerkeklerşimdiçokarsız,onlarlabaşetmekiçinbaşkatürlübiradamolmakgerekir.—Yaninebakımdanarsız?—Şımardılar,efendim,şımardılar.Onlaranasıldavranmalı,biliyormusunuz?

Sert davranmalı, sert. Nikodim Yegorıç, yumuşaklık yaramaz onlara. Tutupmahkemeye vereceksiniz, tokatlayacaksınız, polise teslim edeceksiniz... Başkatürlüolmaz.Hayırsız,boşkafalıinsanlarbugençler.İkiarkadaşranzayayanyanauzanmışlardı.Süpürgelerleşuralarınaburalarına

vurmayabaşladılar.MakarTarasıçkonuşmasınısürdürdü:—Dediğimgibiişte.Onamussuzlardannelerçektiğimibirbenbilirim.Biraz

sert yaratılışlı biri olsaydım şimdiye dek Daşa'cığım çoktan evlenir, çoluğaçocuğakarışırdı.Bubirgerçek.Biliyor musunuz, kadınlar arasında evlenmeden yaşlananlar yüzde elliyi

buluyormuş. Yani yarı yarıya. Şimdi şöyle düşünelim: Bunlar gençkenkendileriyle evlenecek erkekler çıkmıştır, öyle değil mi? Peki, niçinevlenemediler öyleyse? Bana kalırsa kızların ana-babaları adamları eldetutmasınıbilemediler,kaçmalarınıönleyemedilerdeondan.

Page 40: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Evet,doğru...— Erkekler şimdi şımarık mı şımarık, budala, özgür düşünceli. İşleri hep

yalan dolan. Kendi çıkarlarından başkasını düşünmez, karşılığı yoksa kıllarınıkıpırdatmazlar.Kızınlagönüleğlendirdikleriyetmiyormuşgibiüsteparaisterler.Evlenseler bile tek amaçları vardır, o da sizden para sızdırmak. Ben buna darazıyım.Ye,iç,istediğinkadarziftlenama,neolur,yeterkikızımlaevlen.Avuçavuç para harcadığın halde gene de istediğini elde edemezsin, bir sürü acıçektiğinlekalırsın.Kimidurumlardabiriçıkıpkızını ister,onlarınişanlarsın.İştamkilisedenikahkıymayavarmışkenbirdebakarsınadamgeriyeçarketmiş,başka bir kızla nişanlanıvermiş. Nişanlı olmak da iyi şeydir ha! Keyfini sürsürebildiğin kadar... Yedirirler, içirirler, yerine göre borç para verirler. Gelkeyfimgel!Tevekkeli değil, kocayıncayadeknişanlı kalanlar çıkıyor.Nediyeevlensin ki?Kafası dazlaklaşmış, saçları ağarmış, dizi tutmaz olmuş ama hâlânişanlı...Kimileridebudalalığındanevlenmiyor.Kafasız,hangisinindahauygunolduğunukestiremez;armudunsapıvar,üzümünçöpüvar,seçerdurur.Günlercekapını aşındırır, kızına kur yapar, evleneceğini söyler. Sonra birdenbire«Evlenemeyeceğim, onunla yapamam!» deyip çıkar işin içinden. Sözün gelişi,bizim Daşa'nın ilk nişanlısı Katavasov'u alalını ele. Lise öğretmeni, iyi birmesleğivardemektir.Fransızca,Almanca,matematik...bilmediğişeyyokgibi.Oysa iş ciddiye binince ne mal olduğu anlaşıldı. Budalanın tekiymiş meğer.Yoksauyuyormusunuz,NikodimYegorıç?—Nediyeuyuyayım?Uyumuyorum.Hoşumagittiğiiçingözlerimiyumdum

da...— Neyse, Katavasov denen bu adanı kızımın peşine düştü bir süre.

Unutmadan söyleyeyim, Daşa o sıralar yirmisine basmamıştı daha. Güzel birkızdı, doğrusu, bir içim su!Görenler bir dahadönüpbakarlardı.Etine dolgun,tam erkeklerin hoşlanacağı cinsten.Bakanlık danışmanıÇiçeronov-Gravianski,hani şu din işlerinden sorumlu olanı, bizim kız evine çocukları için eğitmenolarak gelsin diye çok uğraştı, ama Daşa razı gelmedi nedense. Katavasov'unbize gelip gitmeye başlaması o zamanlara rastlar işte... Adam her gün bizdeneredeyse.GelirgelmezDaşa'ylaotururlar;çeşitlibilimlerden,fizikten,şundanbundan konuşurlar. Gece yarılarına dek bu böyle. Katavasov'un getirdiğikitapları okurlar,müzikdinlerler.Adam,görsen, öyle kitabadüşkünki!BizimDaşadaokumuşbirkız,kendikitaplarıbirsürü,adamıngetirdiklerigereksizbiryerde. Beriki «Şunu oku, bunu oku!» diye tutturur. Bıktırdı kızcağızı. Daşa'yısevdiği belliydi, oysa kızın ona pek aldırdığı yoktu. «Babacığım, subay değil,hoşumagitmiyor.»dedibirgün.Doğru,subaydeğilamaiyikısmet;birmesleği

Page 41: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

var,parasıdersenöyle,içkiiçmiyor,bundaniyisicansağlığı.Neysebirgünkızıistedi,bizdeonayımızıbildirdik.Drahomanınlafınıbileetmedi,insandeğil,birmelek sanki. Drahoma filan istemezmiş. Evlenecekleri gün belirlendi. Amasonunda ne oldu, biliyormusunuz?Nikahtan üç gün önceKatavasov denen oherifbenimdükkanageldi.Gözlerikıpkırmızı,yüzüsolgun,birşeydenkorkmuşgibitirtirtitriyor.Buyuredipoturttum.«Bağışlayın,MakarTarasıç,benDaryaMakarovna ile evlenemem.Aldanmışım.Kızınızıngözkamaştırıcı güzelliğine,gençliğine, saflığına bakınca onda bir ruh tazeliği, gelişebilecek bir yetenekbulacağımısanmıştım.Halbukio,buyaştabirtakımeğilimleredinmiş.Elindenişgelmez,gösterişedüşkün,annesininsütüylebirlikteneemmiş?»demezmi.Neemdiğini ben de bilemem artık. İşte böyle, adamın iki gözü iki çeşme. Hemkonuşuyor,hemağlıyor.Benbirazsövüpsaydım,sonrabıraktımyakasını.Nemahkemeyeverdim,ne

üstlerine şikayet ettim, ne de kentte adını rezile çıkardım. Mahkemeyeverseydim, rezil olmaktan korkup kızımla evlenirdi. Üstleri ise annesinden neemdiğinisormazlardıherhalde.«Mademkızınaklınıçeldin,evlenmektenbaşkaçıkaryolyok!»derlerdi.Hanişu tüccarKliakinvarya, işitmişsinizdirsanırım,köykökenliamaadamişinibiliyor.Onunkızınınnişanlısıdamırınkırınetmeyekalkmış,drahomadaeksiklikmigörmüş,nedir...Kliakinalttakalacakadammı?Oğlanıkilerekapatmış,cebindenkocamanbirtabancaçıkarıpşakağınadayamış.«Kutsaltasviradınakızımlaevleneceğineyeminet.Yoksasenişuracıktaköpekgibi gebertirim.» demiş. Delikanlı ister istemez yemin verip kızıyla evlenmiş.İnanmazsınız belki, tamanlattığımgibi...Benimelimdenböyle şeyler gelmez,dövüşmeyibilegözealamam.Daşa'cığıma gönül verenlerden biri de gene din işleri görevlilerinden

UkraynalıBiuzdenko.Kızıgörmesiylevurulmasıbiroldu.Gölgegibipeşinde,yüzü heyecandan kıpkırmızı, her yerde duygularını dile getiriyor... Onun içinyanıptutuştuğubelli.Bizimkızdaonusevdi.Ukraynalı'nıngözlerinibeğenmiş.Diyor ki, «Bu gözlerde hem ateş, hem de gecelerin derin karanlığı var.»Ukraynalı günlerce bizim evin kapısını aşındırdı, sonunda kızı istedi. Daşaneredeyse sevincinden uçacak. Delikanlının evlenme önerisini kabul etti.«Babacığım,biliyorum,subaydeğilamadinişleriyleilgilibirgörevivar.Budalevazımsubaylığıgibibirşeydir.Bundandolayıonuçokseviyorum.»«Gencecikkız»deyipgeçeriz,oysaher şeyeakılları eriyor.Neyse,Ukraynalıdrahomaya,çeyizebaktı,üç-beşpazarlıketti,birazmırınkırındansonraherşeyerazıoldu.Bizden tek istediği, düğünün bir an önce olup bitmesiydi. Ancak düğüntörenindekonukkalabalığınaşöylebirbakınca,«Aman,neçokakrabasıvarmış!

Page 42: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Ben böyle biriyle evlenmem!» deyip çıktı işin içinden. Ben, «Etme, gitme!Beyefendiciğim,çıldırdınmısen?Akrabanekadarbololursainsanınonurudaodenliartar.»diyebirsürüdildöktüysemdeboşuna.Şapkasınıaldığıgibisıvıştı.Başka biri daha, orman memuru Alyayev de istedi bizim kızı. Zekasıyla,

aklıyla beğenmiş bizimkini. Daşa da onu sevdi. Çok olumlu yönleri vardıdelikanlının; iyi huyu, soylu davranışları filan... Neyse, nişanladık ikisini, herşey normal gidiyor. İş çeyizleri göstermeye gelince, inceden inceye gözdengeçirdi, sandıklara tek tek baktı. Kürkü güvelere yedirdi diye hizmetçiMatriona'yıepeyhaşladı.Bizedekendimalvarlığınınçizelgesiniverdi.Dedimya,soylugençti;doğrusu,hakkındatekkötüşeysöyleyemem.Huyuylasuyuylahoşumagidiyordu.Drahomakonusundaikiaypazarlıkettik.Bensekizbinrubleverdim, o sekiz bin beş yüz istedi.Kıyasıya pazarlık ediyordu. İnanırmısınız,çay içmeye oturuyoruz, on beşer bardak çay içiyoruz, pazarlık hâlâ sürüyor.Neyse,benikiyüzdahaverdim,genekabuletmedi.İşteüçyüzrubleyüzündeniş bozuldu.Zavallı ağlaya ağlaya ayrıldı.Kızımı çok sevmişti. Şimdi kendimelanetokuyor,günahişlediğimidüşünüyorum.Üçyüzrubledahaverseydim,neolurdu?.. Ya da elalemin önündemaskara etseydim. Yahut karanlık bir odayakapatıp bir temiz sopa çekseydim.Doğrusu, budalalık ettim, kısmeti kaçırdımelimden.Neyapayım,NikodimYegorıç,yumuşakyaratılışımyüzündengeliyorbütünbunlarbaşıma.—Pekuysalbirinsansınız,orasıdoğru.Şey,bençıkayımartık,başımbirden

ağırlaştıda...Nikodim Yegorıç son kez süpürgeyle gövdesine vurarak ter attı, ranzadan

aşağıindi.MakarTarasıçisederinderiniçiniçekti,elindekisüpürgeyidahabirhınçlasallamayabaşladı.

Page 43: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

ENTİPÜFTENBİRADAM

MemurNevırazimov bayramkutlamamektubunun karalamasını yazıyordu:«Sayın bayım, babamız, velinimetimiz! Bu kutsal günde size nice nicemutluluklar,sağlıklardilerim.Ailenizede...»Gazıbitmeküzereolanlambaisçıkarıyor,pisbirkokuyayılıyorduçevreye.

Nevırazimov'unkalem tutan elinin yanındabir hamamböceği göründü, şaşkınşaşkın şuraya buraya koşturmaya başladı. İki oda ötede kapıcı Paramonbayramlık çizmelerine üçüncü boyayı vuruyordu. Paramon bu işi öylesineciddiye almış olmalı ki, tükürük sesleri, fırça vuruşları Nevırazimov'unbulunduğunöbetçimemurodasındanduyulmaktaydı.Nevırazimov gözlerini isli tavana dikti, «Bu alçağa daha neler yazsam

acaba?»diyedüşünmeyebaşladı.Tavanaabajurunkoyugölgesidüşmüştü.Duvarlarınüstbölümlerinde içi toz

dolu kovuklar, aşağılarda ise bilmem hangi zamandan beri yenilenmeyenbadananınkirlibozrengidikkatiniçekti.Oandanöbetçiodasıgözüneöyleıssızgözüktü ki, yalnız kendine değil, hamam böceğine de acımaya başladı.Gerinerek şöyle düşündü: «Nöbetim biter bitmez ben çeker giderim. Ama şuzavallı hamamböceğibütünömrünüburadageçirmekzorundadır.Of, nasıl dacanımsıkılıyor!Çizmelerimimiboyasam,neyapsam?»Nevırazimov bir daha gerindi, sendeleye sendeleye odacı bölmesine doğru

yürüdü. Paramon çizmelerini boyamayı bırakmış; bir elinde fırça, öbür eliyleistavroz çıkararak pencerenin önünde duruyor, dışarıya kulak kabartıyordu.Nevırazimov'ugörüncegözlerinikocamankocamanaçtı,dikdikbakarak;—Çanlarçalıyor!Bayrambaşladı,bayram!dedi.Nevırazimovdayaklaştıpencereye.Serinilkbaharhavasıylabirliktepaskalya

çanlarının,yoldangeçenarabalarıngürültüsüsökünetti içeriye.Bircurcunadır,şamatadırbaşlamıştı.Bugürültüarasındaençokdikkatiçeken,enyakınkiliseçanınınincecikçınlamalarıileyakındakibirininkikirkikirgülüşüydü.Nevırazimov aşağıya, sıra sıra dizili kandiller arasından insan gölgelerinin

Page 44: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

süzülerekgeçtiğisokağabaktı.—Herkesdışarda.Milletsokağadökülmüş,sabahayininegidiyorlar,diyerek

içiniçekti.Bizimkilerkafayıçekmişlerdirşimdi,keyiflerincedolaşıyorlardır.Şugülüşmelere,şamatayabakın!Benzavallıdaböylebirgündetıkılmışımiçeriye!Üstelikheryıl,heryılaynışey!— Kim dedi size Zastupov'un nöbetini alın diye? Gezip eğlenmek varken

paraylabaşkasınınnöbetinitutuyorsunuz.Nedirzorunuz?Hepparahırsı!—Nehırsı,canım?Vereceğitoputopuikiruble,birdekravat.Benimkisihırs

değil,zorunluluk.İstemezmiydimbendearkadaşlarlabirliktetörenekatılayım,perhizbozayım,bolbolyiyipiçeyim,sonradagüzelbiruykuçekeyim?Şimdimasadaoturuyorolsam,paskalyaçöreğiyesem,semaverdençayiçsemhoşumagitmezmiydi?Yanımdadagüzellergüzeli birhanım!Birkadeh içer, yanağınıokşardım. Yaşamak diye ben buna derim. Benimki de yaşamak mı? Faytonlageçenşuhergeleyeimrenmezmisin?Şimdiburadapinekledurişte!—Herkesinyazgısıkendinegöre,İvanDanilıç.Tanrı'nınyardımıylabirgün

sizdemesleğinizdeyükselir,faytonlarlagezersiniz.— Ben mi? Yok, canım! Alayı bırak şimdi. Çatlasam, da patlasam da ben

altıncıbaremderecesindenilerigidemem.Eldediplomayokki!..—Onabakarsanbizimmüdüründediplomasıyok.—Orasıöyleamabizimkisiyüzbinrubleyiçarpmasınıbecerdi,ondansonra

müdürlüğü almak kolay. Ayrıca kalıbı da yerinde adamın. Benim gibikıtıpiyozlarakimmüdürlükverir?Üstelikbiçimsizbirsoyadımvar.[14]Kısacası,içindençıkılmazbirdurumdayım.isteryaşa,istergitkendinisuyaat!Nevırazimov pencereden çekildi, odada sıkıntılı sıkıntılı dolaşmaya başladı.

Çanların şamatası arttıkça artmıştı, dinlemek için pencerenin önünde durmayagerek yoktu.Kiliselerden, sokaktan taşan gürültü şiddetlendikçe duvarlar dahabir koyulaşıyor, lamba daha çok is salıyor gibiydi. Nevırazimov «Nöbettenkaçsammıacaba?»diyegeçirdiiçinden.Hoş,kaçsaelinenegeçerdiki?Dönüp,dolaşıp,sonundageneevinegelecekti;eviiseşunöbetodasındandahasıkıcıydı.Diyelim, bir günü keyifli, rahat geçirdi. Ya sonraki günler? Gene kirli, bozduvarlar,paraylatutulannöbetler,kutlamamektupları...Nevırazimovnöbetodasınınortasındadikildi,düşünceleredaldı.Yüreği yepyeni, güzel bir yaşam beklentisiyle sızlıyordu. O anda kendini

sokağa atmak, kaynaşan kalabalığa karışmak, çan sesleri, araba gürültüleriarasındakutlananpaskalyayortusunakatılmak içinbüyükbir istekduyuyordu.Zaman zaman çocukluğunda tattığı şeyleri yeniden yaşamak arzusu kabarırdıiçinde:Aileocağı,yakınlarınınbayramsevincindenışıldayanyüzleri,karbeyazı

Page 45: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

sofra örtüleri, baba evinin aydınlığı, sıcaklığı... Az önce sokaktan hızla geçenfaytonu,dairedenetçisininçalımsatarakgiydiğipaltosunu,başkansekreteriningöğsünü süsleyen altın saat kösteğini getirdi gözlerinin önüne. Arkadaşlarınınsıcacık yatağı, Stanislav nişanı, gıcır gıcır çizmeleri, dirseği yıpranmamışüniformalarıvardı.Yaonunnesivardı?Kendi kendine «Para mı çalsam, ne yapsam?» dedi. «Çalmak o kadar zor

değil, saklamak zor. Anlatılanlara bakılırsa çaldıkları parayla Amerika'yakaçanlar varmış. Peki, şuAmerika neresi? Çalmak dedin de, çalmak için bilediplomaister.»Çan sesleri kesilmişti. Yalnızca uzaklardan gelen araba takırtıları, bir de

Paramon'unöksürmeleriişitiliyordu.Nevırazimov'unyüreğinidolduransıkıntıyagelince, azalacağı yerde daha da artmıştı şimdi. Kalem odasındaki saat geceyarısınıvurdu.«Acababirinijurnalmıetsem?Proşkinarkadaşınıjurnalettiğiiçinyükseldi.»Nevırazimov masaya oturdu, düşüncelere daldı. Lambanın gazı bitmek

üzereydi,alevneredeysesönecekti,bolcaisçıkarıyordu.Masadayolunuşaşıranhamamböceğibiroyana,birbuyanakoşturupduruyordu.«Birini ihbar etmek kolay da jurnal yazısını nasıl yazacaksın? Proşkin'in

yaptığıgibi ikianlamaçekilensözcüklermikullansam?Amabenkim,bugibisözleribulmakkim?Öylebirhaltkarıştırırımki,sonundakabakbenimbaşımapatlar.Ondansonraçıkişiniçindençıkabilirsen...»Nevırazimov içine düştüğü sıkıntılı durumdan kurtulabilmek için yollar

ararkengözleriniyazdığımektupkaralamasınadikti.Bumektubugünahıkadarsevmediği, amaçokkorktuğubir adamagönderecekti.Onaltı ruble aylıklı biryerden, on sekiz rublelik bir yere geçirmesi için tamon yıldır dil döktüğü biradama...Öylesineöfkeliydiki,gözüneilişmekbahtsızlığınauğrayanhamamböceğine

avcuylapatlatıverdi.—Aliştesana,pishayvan!Demindenberinedolaşıpduruyorsun?Hamam böceği sırt üstü düştü, bacaklarını umutsuzca oynatmaya başladı.

Nevırazimovbirbacağından tuttuğugibipenceredendışarı fırlattıhayvanı.Çatdiyecamayapıştıezilmişböcek.Nevırazimov'uniçirahatlamıştı.

Page 46: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

SOYUNUNSONTÜRÜ

Güzel bir bahar sabahı, evinde konuk olarak kaldığım, süvariüsteğmenliğinden emekli, toprak ağası Dokukin ile ikimiz onun ninesindenkalmaikikoltuğakurulmuş; tembel tembeldışarısınıseyrediyorduk.Sıkıntıdanikimizindecanıburnundaydı.Dokukin;— Can sıkıntısından ne yapacağımı bilmiyorum. Allah kahretsin! diye

homurdandı.Benseyenidenyatıpuyumayıdüşünüyordum.Böyleceikidostcansıkıntısıüstünederindüşünceleredaldık.Haylizamandır

temizlik yüzü görmemiş, o nedenle üzerinde çeşitli renklerde hareler oluşmuşpencerecamındandışarıdakidurgundoğayısessizlikiçindeseyrederkenufakbirkıpırtı dikkatimizi çekti. Avlu kapısının arkasında, geçen yıldan kalma yaprakyığınının tepesinde duran horoz, bazen bir ayağını bazen ötekini kaldırmaklauğraştığısırada(ikisinibirdenkaldırmakistiyorduherhalde)ansızınkanatçırptı,arısokmuşçasınahavayafırladı.Dokukingüldü.—Birgelenvargaliba.Baribizegelselerdecansıkıntısındankurtulsak.Horozbizialdatmamıştı.Avlukapısındanönceyeşilhamutlubiratbaşı,sonra

bütün bir at gövdesi, ardından açılır kapanır örtüsü, uçma hazırlığındaki birböceğinkanatlarınıandıran,çirkinmiçirkin,kocaman,kapkarabiryaylıarabagözüktü. Araba avluya girince hantalca sola saptı; gıcırdayarak, takırtılarçıkararakahıradoğruyöneldi.İçindeikikişivardı:Birikadın,öbürüçelimsizbirerkek.Dokukinkorkudolugözlerleyüzümebakarkenşakağınıkaşıdı.— Tüh, kahretsin! Dertsiz başıma dert! Düşümde gördüğüm fırın boşuna

değilmiş!—Nevar?Gelenlerkim?Dokukinyerindenkalktı,sinirlisinirlidolaşmayabaşladı.

Page 47: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

— Kahrolasıları görür görmez yüreğim cız etti. İnsan kendi kız kardeşinekarşı akrabalık duyguları beslemez mi? Hayır, işte! Onunla karşılaşmaktansaormanda bir haydutla burun buruna gelmeyi yeğlerim. Dur bir dakika! Gidipsaklansak nasıl olur? Varsın Timoçka bir yalan kıvırsın. Toplantıya filangittiğimizisöylesin.Dokukin birkaç kez Timoçka'ya seslendi. Ancak saklanmamıza vakit

kalmamıştı.Birdakikasonraholdenfısıltılargelmeyebaşladı.Kalınkadınsesiinceerkeksesiylekarışıyordu.—Etekliğiminkıvrımlarınıdüzelt.Genesöylediğimpantolonugiymemişsin,

diyordukalınkadınsesi.—Lacivert pantolonumu amcanızVasili Antipıç'a vermiştiniz, benekliyi de

kışakadargiymememibuyurdunuz.Şalıgetireyimmi,yoksaaskıyamıasayım?diyorduinceerkeksesi.Ardındankapıaçıldı.Odayaönce,kırkyaşlarında,ipeklimavibirentarigiymiş,uzunboylu,şişman

bir hanım girdi. Çilli, kırmızı yüzünde öyle bir azamet vardı ki, Dokukin'inondanniçinhoşlanmadığınıhemenanladım.Arkasındandakısaboylu,sıskabiradam badi badi yürüyerek onu izledi. Adam benekli, dar bir redingot, bol birpantolon,kadifebiryelekgiymişti.Omuzlarıdaracıktı,sinekkaydıtıraşolmuştu,kızarık bir burnu vardı. Yeleğinin önünde incecik, altın bir saat kösteğisarkıyordu. Adamın giyiminde, tavır ve hareketlerinde, kızarık burnunda,çelimsiz bedeninde kölelik derecesine varan bir ezilmişlik, bir ürkeklikokunuyordu. Hışımla içeri dalan kadın bizi görmüyormuş gibi davranarakdoğrucakutsaltasvirlereyürüdü,oradaistavrozçıkarmayabaşladı.Aynızamandakocasınadönerek;—Hadisendeistavrozçıkarsana!dedi.Kırmızıyüzlü,çelimsizadamürktü,eliylegöğsündehaçişaretiyaptı.KadınduasınıbitirinceDokukin;—İzinverirseniztanıştırayım,dedi.AblamOlimpiadaYegorovnaHlıkinaile

EşiDosifeyAndreyiç.Budayakınarkadaşım...OlimpiadaYegorovnaelinivermeyebilegerekgörmedenuzatauzata;—Memnunoldum,dedi.Çokmemnunoldum.Birdakikakadarkonuşmadanoturduk.ArdındanOlimpiadaYegorovnaarkadaşımadöndü.— Sanırım, bizi beklemiyordunuz. Zaten ben de pek gelmek niyetinde

değildim.Ancaksoylularderneğibaşkanınagiderkensanadauğrayayımdedim.—Niçingidiyorsunuzbaşkana?

Page 48: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Kadınbaşıylakocasınıişaretetti.—Niçinolacak...Bizimkindenşikayetçiyim,gidipsöyleyeceğim.Dosifey Andreyiç gözlerini önüne indirdi, ayaklarını iskemlenin altında

topladı,çekineçekineavucununiçineöksürdü.—Neyaptıdaşikayetedeceksin?Kadıniçiniçekti.—Soyluolduğunuunutuyor.Bilmiyordeğilsin.Birzamanlarsanada,kendi

anasına-babasınadayakınmıştım.HattaöğütvermesiiçinpapazGrigori'yekadargötürdüm.Bendebirçokönlemaldımamaparaetmedi.Gördüğüngibi,dernekbaşkanınırahatsızetmekzorundakaldım.Başkaneyapabilirim?—Suçunedir?— Soyluluk kimliğine aldırdığı yok adamın. Hoş, içki kullanmaz, uysal,

saygılıdır, ama soyluluğunu unuttuktan sonra bunların ne değeri kalır?Baksanıza,karşımdakamburunuçıkarmış,oturuyor.Tıpkıbirdilektebulunmayagelmişdüşük rütbelibirmemurgibi...Soylubir insanböylemioturur?Adamgibiotur!işitiyormusun?DosifeyAndreyiçadamgibioturmakiçinboynunudikleştirdi,çenesiniyukarı

kaldırdı,korkakorka,kaşlarınınaltındankarısınabaktı.Suçişleyençocuklardabüyüklerine böyle bakarlar. Konuşmanın özel, aile arası bir içerik aldığınıgörerekkalkıpgitmeküzeredavrandım.BayanHlıkinabuhareketimigördü.— Zararı yok, oturun oturun! Gençlerin böyle şeyleri dinlemesinde yarar

vardır.Gerçibizlerbilginkişilerdeğiliz,genedesizdendahaçokşeylergörüpyaşadık.BizimkigibibiryaşantıyıTanrımherkesenasipeylesin.Sonrakardeşinedöndü.—Sevgilikardeşim,burayakadargelmişkenöğleyemeğinidebirlikteyeriz,

ne dersin?Herhalde bugün yemekleriniz perhiz yemeği[15] değildir.Günlerdençarşamba olduğunu unutmuşa benziyorsun. Söyle de bize perhiz yemeğihazırlasınlar.Hayvansalyağlapişirilmiş,etliyemekyemeyizbiz.Bunuböylecebilmişol!Dokukin,Tumoşa'yıçağırdı,perhizyemeğipişirmelerinisöyledi.Hlıkinakonuşmasınısürdürdü:—Yemeğimizi yer yemez başkana gideriz. Şuna göz kulak olması için dil

dökeceğim.Soylusınıfındanolanlarınyoldançıkmasınıönlemekonungörevidir.Dokukin;—YoksaDosifeyyolunumuşaşırdı?diyesordu.BayanHlıkinasomurttu.—Sanki ilkkezişitiyorsun.Hoş,senböyleşeylerealdırmazsınya...Kendin

Page 49: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

desoyluluğunubilenlerdendeğilsin.Durbakalım,birdegençbayasoralım.Banadöndü.— Söyler misiniz, soylu bir kişinin ne idüğü belirsiz insanlarla düşüp

kalkmasıdoğrumudur?—Örneğinkiminle?diyesordumbiranlıkduraksamadansonra.—Diyelim,tüccarGusevgibilerle.Bizimkibaşkasıyokmuşgibigidiponunla

damaoynuyor,yemekyiyor.Banakalsaoadamaeşiğimdeniçeriadımattırmam.Sonrabiryazıcıparçasıylaavaçıkıyorlar.Yakışıkalırmı?İnsanbiryazıcıylanekonuşabilir? Beyefendiciğim, eğer bilmek isterseniz söyleyeyim, bir yazıcıonunlakonuşmakşöyledursun,yanındaağzınıaçmayacüretetmemeli.DosifeyAndreyiççekineçekine;—Neyapayım,karakterimzayıf,diyesavundukendini.—Karakterizayıfmış...Bensanagösteririmkarakterzayıflığını!Soyadımızı

küçük düşürmeye ne hakkın var?Kocammısın nesin, dinlemem, rezil ederimben adamı! Anladın mı? Seni insan kılığına sokan benim! Aslında Hlıkinlersönmeye yüz tutmuş bir soydur, beyefendiciğim, ben köklü Dokukinlerailesinden gelip onunla evlendiğime göre kendisi bunu anlayıp bana değervermekzorundadır.Bilmekistersinizdiyesöylüyorum,bununadamolmasıiçinetekdolusuparaharcadım.Onumemurluğanasılsoktuğumusorundaanlatsın.Belkibilmekistersiniz,ilkrütbesinialmasınavıbanatamüçyüzrubleyepatladı.Deli miydim, ne zorum vardı? Sen, sersem tavuk, bütün bunlara senin içinkatlandığımı mı sanıyorsun? Nah sana! Soyumuz, ailemizin adıdır asıl değerverdiğim. Soyadımızın yüceliğini düşünmesem sen şimdi çoktan mutfakköşesindeçürümüştün.Bunuböylebil!ZavallıDosifeyAndreyiçağzınıaçmaksızındinliyor, rezaletçıkmasındanya

dakarısındankorktuğuiçinmi,bilemem,iskemlesindebüzüldükçebüzülüyordu.Şirret karısı ona yemek sırasında da rahat vermedi. Gözlerini üzerindenayırmıyor,herhareketinigözlüyordu.—Çorbanatuzek!Kaşıköyletutulmaz!Salatatabağınıbirazöteyeit,yoksa

ceketininyenibatacak!Gözlerinikırpıştırma!DosifeyAndreyiç yemeğini hızlı hızlı atıştırıyor; karısının bakışları altında,

boğa yılanının önüne bırakılan tavşan gibi dertop olmuş oturuyordu.Karısıylaikisi perhiz yemekleri yedikleri için bir yandan da gözleri bizim köftetabaklarındaydı.Yemekbitincekarısı;—Duaoku!Kardeşimeteşekküret!dedi.Sofradankalkarakdinlenmeküzereyatakodalarındanbirineçekildi.Ogider

Page 50: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

gitmezDokukinelleriylesaçlarınayapıştı,odadabiraşağıbiryukarıdolaşmayabaşladı.Soluğudaralarakeniştesine;— Sen ne bahtsız bir adammışsın, be kardeşim! dedi. Şurada bir saattir

birlikteyiz,genedecanımdanbezdirdibeni.Gece-gündüzyanındanayrılmayansen garibin durumu, kim bilir, nicedir? Sen talihsiz bir çilekeşsin. Bütüneziyetlerekatlanan,şeytanazabıçekenbirçilekeş!Dosifeygözlerinikırpıştırdı.—Neyaparsınız,karımserthuylubirkadındır.AmabenTanrımonukorusun

diye gece-gündüz dua ediyorum.Çünkü kendisinden iyilikten, sevgiden başkabirşeygörmedim.Dokukinumutsuzlukiçindeellerinisilkti.—Anlaşıldı,mahvolmuşbiradamsınsen.Şunabakın,nedurumlaradüşmüş!

Oysabirzamanlartoplantılardakalkıpkonuşurdu,ekinekmemakinesibileicatetmişti.Cadıkarıadamcağızıezipneyeçevirmiş!Yazık,çokyazık!Yatakodasındankadınınkalınsesiduyuldu:—Dosifey,necehennemdesin?Burayageldesineklerikov!DosifeyAndreyiçirkildi,ayaklarınınucunabasarakiçeriyeseğirtti.Dokukin

onunarkasından;—Tüh,yazıklarolsun!dedi.

Page 51: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

OTELDE

47no'luodadakalanalbaykarısıNaşatırinaöfkedenköpürerekotelsahibineşöylebağırdı:— Buraya baksanıza! Ya bize başka bir oda verirsiniz, ya da bu kahrolası

otelden çıkar giderim. Ne bu rezillik! Burası otel değil, batakhane! Yetişkinkızlarımvar,oysagece-gündüzçirkinsözlerdenbaşkasını işitmiyoruz.Adamıngecesi-gündüzübellideğil.Olacakşeymi?Bazenöyleyakasıaçılmadıkküfürlerediyorki,kulaklarımızı tıkamakzorundakalıyoruz.Arabacıdandabeter. İyikikızlarımdahaogibişeylerdenanlamıyorlar.Busözleriduymamakiçinoteldenmikaçalım?Alınişte,genezırvalamayabaşladı.Dinleyin!Bitişikodadankalın,kısıkbirerkeksesiyükseldi:—Bak,arkadaş,bendahailginçbirolayatanıkoldum.ÜsteğmenDrujkov'u

tanırsın,değilmi? İştebuüsteğmenbirgünbilardooynarkensarı topuköşeyesokmak için tam ayağını kaldırmıştı ki, «Cart!» diye bir ses.Biz önce bilardomasasınınçuhasıyırtıldısandık.Meğeradamınpantolonudikişyerindenboydanboya sökülmemiş mi? Bacağını havaya öyle kaldırmış ki, dikiş diye bir şeykalmamış.Kah-kah-kah!Oradabayanlardabulunuyorduosırada.Şusümüklüteğmen Okurin'in karısı da... Okurin küplere bindi. Karısının yanında bu nerezillik diye... Atışmaya başladılar. Bizimkileri bilirsin. Okurin, Drujkov'udüelloya çağırmak için aracılar gönderdi.Drujkov anasının gözü, aracılara derki... Kah-kah-kah! Aracılara der ki, gidin de pantolonu diken terziyi çağırındüelloya.Çünkübütünsuçonda.Kah-kah-kah!Pencereninönündeyumruklarınıçenelerinedayayarakoturan,albayıntombul

yanaklı kızları Lila ile Mila bu sözleri duyunca gözlerini yere indirdiler,kıpkırmızıoldular.Naşatırinaotelciye;—İştekendikulaklarınızla işittiniz,dedi.Sizegörebunlarınhiçönemiyok,

değilmi?Bakın,benalbaykarısıyım,kocamaskerlikşubesibaşkanıdır.Benimyanımdaarabacıağzıylaedebeaykırılaflaredilmesineizinveremem!

Page 52: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Ama, hanımefendi, sizin «arabacı» dediğiniz, bir süvari yüzbaşısı, soylutakımından...—Buadamsoyluluğunuarabacılargibikonuşacakderecedeunuttuysadaha

aşağıgörülecekbiridemektir.Kısacası,buradaboş laflaredeceğinize,gidindeönlemalın!— Hanımefendiciğim, ben ne yapabilirim ki! Yalnız siz değil, herkes

yakınıyor ondan, ama elimden bir şey gelmiyor. Odasına gidip. «Anibalİvanoviç!Buyaptığınızayıptır.Tanrı'dankorkun!»dediğimzamanyumruklarınısıkıp üzerime yürüyor. Rezilin biri. Sabah yataktan kalkınca don-gömlekkoridorlardadolaşıyor.Yatabancasınıçekipduvarlaraateşetmesinenedemeli?Gündüzşarapzıkkımlan,gecedurmadankağıtoyna!Oyundansonradakavga!Müşterilerimdenutanıyorum.—Peki,edepsizherifiniçinotelinizdençıkarmıyorsunuz?—Böyleleriniçıkarmakkolaymı?Üçaydanberiparaödediğiyok.Paradan

vazgeçtik,çıksıngitsin,onadarazıyım.Sulhyargıcındanodayıboşaltmasıiçinkarar çıkarttık. Ama o yargıtay falan diye uzattıkça uzatıyor. Başımıza belakesildi.Kendisinigörseniz,hiçdeböylebiri sanmazsınız.Genç,yakışıklı, aklıbaşında... İçki içmediği zamanlar ondan iyisini bulamazsınız.Geçenlerde ayıkkafaylaoturdu,bütüngünanasına-babasınamektupyazdı.Albayınkarısıiçiniçekti.—Yazıkoanneylebabaya!— Hem de ne yazık! Böyle bir haytanın anası-babası olmak hiç kimsenin

hoşunagitmez.Hergünhırçıkarıyor,oteldenkovuyoruz,mahkemeyeveriyoruz.Başımızınbelası!Albayınkarısıbirdahaiçiniçekti.—Karısıdanetalihsizmiş!—Evli değil ki, hanımefendiciğim.Her şeyi tamamda evlenmekmikaldı?

Kendibaşınıkurtarsındaoturup-kalkıpTanrı'yaduaetsin.Albayınkarısıodanıniçindeşöylebirdolaştı.—Evlideğilmidemiştiniz?—Değil,hanımefendiciğim...Bayah Naşatırina köşeden köşeye bir daha gitti, geldi, sonra düşünceli

düşünceli;—Hımmm!Demek,evlideğil,dedi.Hımmm...Kızlar,Mila,Lila,pencerenin

önünden çekilin, bakayım. Cereyanda durmayın. Ah, çok yazık! Aslan gibidelikanlıkendisiniböylesinesalıversin!Nedenacaba,dersiniz?Olumlubiretkialtında değildir de ondandır herhalde. Anası yanında olsa da yol gösterse.

Page 53: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Hanımıdayok...Elbetteböyleolur.Albayınkarısıbirazdüşündüktensonratatlıbirsesle;—Bakın,ikigözüm,dedi.Lütfenyüzbaşınınodasınagidipbenimadıma...o

türsözlerkullanmamasıiçinricadabulunun.Deyinki,AlbayNaşatırin'ineşiricaetti.Kendileri ikiyetişkinkızıylabirlikte47numaralıodadakalıyorlar.Burayayurtluklarındangelmişler...—Başüstüne,efendim.—«Albayınkızları»demeyiunutmayın.Hiçolmazsagelipözürdilesin.Biz

öğledensonrahepodamızdayız.Mila,pencereyikapat!OtelsahibigidinceMila;— Aman anne, bu serseriyi ne yapacaksınız? diye söylendi. Çağıracak

başkasınıbulamadınızmı?Sarhoş,kavgacı,it-kopuklaneişinizvar?—Ah,öyledeme,machère!iştehepaynışeyisöyleyesöyleyeevdekaldınız.

Ne yaparsınız? Kimseyi küçük görmeye gelmez. Bakarsınız, birinize kısmetçıkar.Tanrıherürünüyenilsindiyeyaratmıştır.Kızlarınıtepedentırnağagözdengeçirdi.—Kimbilir,belkidebirinizinalnınayazılmıştır.Neolur,neolmaz,üstünüzü

değiştirin!

Page 54: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

UNVANLARKALDIRILDI

Sutaşkınındansonrakigünlerdenbirinde,asteğmenliktenemeklitoprakağasıVıvertov, topoğrafya mühendisi Katavasov'u yurtluğunda (malikanesinde)ağırlamaktaydı. Yemeklerini yedikten sonra sıra günün olaylarını konuşmayageldi.Katavasov,kentteyaşayanbiriolarakVıvertov'a tazehaberlergetirmişti.Kolerasalgınından,savaştan,hattapaysenetlerininsongünlerdebirkapikdeğerkazanmamasındansözetti.Vıvertovyenibir şey işittikçeahçekiyor,«Demek,öyleha!Şunabakın!Vayvay!»gibisözlerleheyecanınıbelirtiyordu.Birazsonramerakedipsordu:—Omzunuzdarütbeişaretigöremiyorum,SemyonAntipıç.[16]Nedenacaba?Topoğrafya mühendisi hemen yanıt vermedi. Bir süre suskun oturduktan,

votkasınıyudumladıktansonraelinisalladı.—Boşverin,canım.Kaldırdılar...— Demeyin! Nasıl olur? Çoktandır gazete okuduğum yok, o yüzden

değişikleri öğrenemiyorum. Yoksa yalnız sivil bakanlıklarda mı kaldırdılarrütbeleri?Ne dersiniz?Eğer öyleyse bir bakıma iyi olmuş.Çünkü erler sizlerisubaylarlakarıştırıp selamveriyorlardı.Birbakımadakötü.Nedenderseniz,ogösteriş,osoylulukyokşimdikigiyiminizde.Topoğrafyamühendisielinibirdahasalladı.— Aman canım, dış görünüşün ne önemi var? Dereceniz korunsun da,

omzunuzdarütbenizolmuş,olmamışhepsibir.Ben böyle şeylere aldırmam. Ama size gelince, Pavel Antipıç, hakkınızı

yedikleriortada.Nedenliüzülsenizazdır.—Nasılyani?Kiminhakkınıyemişler?—Hani şu rütbenizinhakkıvarya,ondan sözediyorum.Gerçi asteğmenlik

küçükbir rütbe, genede anayurdunhizmetinde... bir subay... kanını akıtmıştır.Ne diye kaldırırlar unvanları, bilmem ki!Vıvertov'un beti benzi attı, gözlerinikocamankocamanaçtı,kekeleyerek;— Durun? Ne söylediğinizi anlamıyorum. Asteğmenliği kim kaldırabilir?

Page 55: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

dedi.—Ya!Haberiniz yok, demek ki...Asteğmenliğin kaldırıldığı konusunda bir

kararname çıkmıştı, okumadınızmı? Tek asteğmen kalmayacak orduda, böylebirrütbeyokartık.Görevbaşındakiasteğmenlerteğmenliğeyükseltildi,emekliolanlarise...Orasıbelirsizişte,isteyenistediğigibianlıyor.—Ya?Peki,benneyimöyleyse?— Tanrı'dan başkası bilemez ne olduğunuzu. Dedim ya, boşluktasınız.

Herkesinkendianlayışınakalmış.Vıvertovbaşkabirşeydahasormakistediysedesoramadı.Göğüsboşluğunda

birsoğumahissetti,dizlerininbağıçözüldü,diliağzındakaskatıkesildi.Osıradayediğisucuğuçiğneyemezoldu.Topoğrafyamühendisiiçiniçekti.—Hiçböyleyapmamalıydılar.Sivilbakanlıklarla ilgiliyapılanlaryerindedir

bence,amasizleredokunmamalıydılar.Yabancıbasınbunaneder,bilemem.— Anlamıyorum, kesinlikle anlamıyorum... Eğer ben şimdi asteğmen

değilsem neyim? Hiçbir rütbem kalmadı mı? Bir hiç miyim yani?Söylediklerinize bakılırsa, demek oluyor ki, önüne gelen bana kabalıkedebilecek,«sen»diyekonuşacak...—Orasınıbilememartık...Bizidetrenkondüktörüsanıyorlarrütbesizolunca.

Geçenlerdedemiryollarıbölgeamiriyeniusüldeapoletsizkaputuylaistasyondangeçiyormuş.Oradanbirgeneral«Kondüktörbey,trennezamankalkacak?»diyesormazmı?Neredeysekapışacaklarmış.Görüyorsunuz,kepazelik!Böyleşeylerbasına yansımaz, gene de herkes duyar. «Mızrak çuvala sığmaz» dememişlerboşuna.HaberdenzihniallakbullakolanVıvertovbirşeyyiyipiçemiyordu.Kendine

gelebilmek için bir bardak kvas istedi ancak kvası içemedi, boğazındadüğümlendi,bardağıgeriverdi.Emekli asteğmen topoğrafya mühendisini uğurladıktan sonra da odalara

sığamadı, düşünceler içinde dolaştı durdu.Geceleyin yatağa yattığında da hepiçiniçekti,düşündü.BirarakarısıArinaMatveyevaonudürttü.— Ne deliler gibi homurdanıp duruyorsun? Şuna bak, inlemesi bitmek

bilmiyor!Sankiçocukdoğuracak.Belkidesöylenenlerdoğrudeğildir.Paçavragibiyayılıpkalacağına,gitdebaşkayerlerdensorsoruştur.— Elinden rütbeni, unvanını alsalar sen de paçavraya dönerdin. Şuna bak,

yanımda kütük gibi uzanmış yatıyor! Paçavra kendinsin, anladın mı?Anayurdumuzuğrunakandökensendeğilsin,benim!

Page 56: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Bütün gece gözüne uyku girmeyen Vıvertov ertesi gün doru atını arabayakoştu, haberin doğruluk derecesini öğrenmek üzere yollara düştü.Önce birkaçkomşusuna uğrayacak, gerekirse ta soylular derneği başkanına çıkacaktı.İgnatyevokasabasındangeçerkenvaizPafnutiAmalikitianski'ye rastladı.Pederkilisedenevinedönüyor,arkasındanyürüyenzangocaelindekiasayıöfkeliöfkelisallayarakçıkışıyordu:«Aptalınbirisinsen,salak!Bunuböylebil!»Vıvertovyaylıarabasındanindi,kutsamasıiçinpapazayaklaştıeliniöptü.—Yortunuzkutluolsun,azizpeder.Ayindenmigeliyorsunuz?—Evet,sabahayininden.— Çok güzel. Göreviniz neyse onu yapıyorsunuz. Sizler ruhban sürüsünü

güdersiniz, bizler de elimizden geldiğince toprağı sürer ekeriz. Peder, bugünnişanlarınızıtakmamışsınız.Neden?Azizpederonuyanıtlayacağıyerdeelinisalladı,suratınıbirkarışasarakçekti

gitti.—Nişantakmakyasaklandı,dedizangoçonunarkasındanfısıltıyla.Öfkeli öfkeli uzaklaşan vaizi gözleriyle izleyenVıvertov'-un yüreği cız etti.

Topoğrafya mühendisinin getirdiği haber doğru çıkacağa benziyordu.Vıvertov'un uğradığı ilk yer, Binbaşı İjitsa'nın çiftlik evi oldu. Arabasıbinbaşının avlusuna girerken karşılaştığı görüntü şuydu: Sırtında sabahlığı,başında Müslüman fesiyle avlunun ortasında dikilen İjitsa yerinde tepinereköfkeyle elini-kolunu sallıyor; arabacısı Filka ise topallayan bir atı binbaşınınönündebirileribirgeriyürütüyordu.— İt herif! diye bağırıyordu binbaşı. Dolandırıcı! Serseri! Senin gibi

hergelelerincezasıipeçekilmektir!Alçak!TamosıradaVıvertov'ugördü.—O,hoşgelmişsiniz!Nasılsınız,bakalım?Söyleyin,lütfen,beğendinizmişu

durumu? Sahtekar, bir haftadır atın ayağı incinmiş de haber vermiyor. Bengörmesem,kimbilir,zavallınıntoynağınehalegelirdi!Bunlarinsandeğil,eşek!Böylelerine sopa çekmeyip de kime çekeceksiniz? Soruyorum size, kimeçekeceksiniz?Vıvertovbinbaşıyadoğruyürüdü.—Ooo!Atınızçokgüzelmiş!Üzüldüm,doğrusu...Peki,binbaşım,niçinbir

baytarçağırmıyorsunuz?Bizimköydebuiştenanlayanbirivar.Habergönderin,hemengelsin,binbaşım.İjitsapispissırıttı,Vıvertov'utaklitedercesine;—Binbaşım!Binbaşım!dedi.Şakanınsırasıdeğilşimdi.Benayağıincinenatımlauğraşıyorum,siz«binbaşım»diyetutturmuşsunuz.

Page 57: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Odanedemekoluyor,binbaşım,sizebaşkatürlünasılhitapedebilirim?—Nebinbaşısı?Binbaşımıyımkiben?—Nesinizöyleyse?—Benneredenbileyim?Tambiryıldırbinbaşılıkkalktı.Bilmiyormuydunuz

yoksa?Aydanmıgeldiniz,bekardeşim?Vıvertovkorkuylaİjitsa'yabaktı,kötübirşeyinönsezisiyleterbasanyüzünü

sildi.— Durun, bir dakika! Ne dediğinizi anlamadım. Binbaşılık önemli bir

rütbedir.Siznelersöylüyorsunuz?—Birzamanlaröyleydi.—Nasılyani?Üsteliksizinbunapekaldırdığınızyok.Eskibinbaşıelinisalladı;birşeyolmamışçasına,Filkaalçağınınatıntoynağını

nasıl zedelediğini anlatmaya koyuldu. Durumu uzun uzadıya, ayrıntılarıylaaçıklıyor, bununla da yetinmeyip, atın zedelenmiş ayağını havaya kaldırarak,bıcılgan yarasıyla, toynağa yapışmış gübre katmanıyla Vıvertov'un burnunadayıyordu. Ama Vıvertov açıklamalardan bir şey anlamadı, gösterilen şeylerebönbönbaktı,sonraneyaptığınınkendidefarkındaolmadanİjitsa'yavedaetti,arabasınaatladığıgibioradanuzaklaştı.—Şimdidosdoğrubaşkana!Çabuksür,körolası!Yapıştırkırbacı!Müsteşar rütbesindeki soylular derneği başkanı Yagodışev'in yurtluğu pek

uzakta değildi.Aradan bir saat bile geçmemişti ki,Vıvertov başkanın çalışmaodasında,yerlerekadareğilerekselamverdi.Kahvesini içerken«YeniZaman»gazetesi okuyanbaşkan,Vıvertov'ugörüncebaşıyla selamverdi, oturması içinyergösterdi.—Başkanhazretleri!diyebaşladıeskiasteğmen.Sizeunvanınızlahitapedip

kendimiderütbemletanıtmakisterdim.Ancaksondeğişikliklerdolayısıylanasıldavranacağımıbile...BaşkanVıvertov'unkonuşmasınıyarıdakesmişti.—Birdakika, saygıdeğerkardeşim.Öncebana«hazretleri»demeyibırakın.

Çokricaedeceğim.—Amanasılolur!Bizküçükrütbelilersize...— Sorun o değil... Bakın, gazetenin yazdığına göre (parmağıyla yazıyı

göstermek istedi, ancak parmağı kağıdı delerek öbür yandan çıktı) bizmüsteşarlarabundanböyle«hazretleri»denmeyecekmiş.Güvenilirkaynaklardanelde etmişler bu bilgiyi. Gördünüz, değil mi? «Hazretleri» onların olsun!Kimsedenistemiyoruz,demesinler!Yagodışev böyle diyerek masadan kalktı, odada cakalı cakalı dolaşmaya

Page 58: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

başladı. Vıvertov'un canı çok sıkkındı; derinden bir iç çekti, o sırada elindenşapkasıdüştü.«Buiştayukarılaratırmandığınagörebinbaşıların,asteğmenlerinneönemikalır?Eniyisiüzerindefazladurmadangitmek....»diyedüşündü..O hızla başkanın odasından çıkarken şapkasını düşürdüğü yerde unuttu. İki

saat sonra başı çıplak eve geldiğinde sararmış yüzünde bön bir anlatım vardı.Arabasındaninerken«Güneşideyerindenkaldırmışlarmıdır?»diyegökyüzünebaktı.OndakibudeğişikliğigörenkarısıVıvertov'usoruyağmurunatuttu,ancakadamcağızyalnızelinisallamaklayetindi.Birhaftayemedi, içmedi,uyumadı,odasındabirköşedenöbürünegezinerek

hepdüşündü.Bubirhaftadasuratızayıflayıpçöktü,bakışlarıanlamsızlaştı.Nebaşkalarıyla konuşuyor, ne de sorulara yanıt veriyordu. Karısıyla da öyle...Zavallı Arina Matveyevna'nın onu eski durumuna döndürmek için yapmadığıkalmadı. Kocasınamürver şerbeti içirdi, yiyeceklerine kandil yağı kattı, sıcaktuğlalara oturttu... Ancak hiçbirinin yararı olmadı. Sonunda onunla konuşursaaçılır, biraz aklı başına gelir diye peder Pafnuti'yi çağırdılar. Vaiz Vıvertov'lauzunsüreuğraştı;dünyaişlerininkötüyedeğil, iyiyegittiğineonuinandırmayaçalıştıysadahepsiboş...Bir sonuçeldeedemeden,emeğininkarşılığıolanbeşrubleyialarakevininyolunututtu.Bir hafta sonra Vıvertov'un dili çözüldü, denilebilir. Adam ansızın uşağı

İlyuşka'nınüzerineyürüdü.—Nediyesusuyorsunbeitoğluit?Hadi,benimlealayet,saygısızcadavran,

bumahvolmuşadamla«sen»diyekonuş!Hadi,dahaneduruyorsun?Bunları söyledikten sonra ağlamaya başladı, bir haftalık yeni bir suskunluk

dönemine girdi. Baktı, olmayacak, ArinaMatveyevna kocasından kan almayakarar verdi. Eve çağırdıkları sağlıkmemuru tam iki tabak kan boşalttı, bununüzerine Vıvertov sanki biraz rahatladı. Kan alınmasının ertesi günü karısınınyatağınayaklaştı.—Arina,bırakmayacağımbunuonlarınyanına.Kararımıverdim,anamınak

sütügibihelalrütbemisonunadeksavunacağım.Dinle,neyapacağımıanlatayımsana: Yüksek makamlardan birine dilekçe vereceğim, altına da «asteğmenVıvertov»diyeimzamıbasacağım.Anlıyorsun,değilmi,«AsteğmenVıvertov!»Saltinatolsundiye!Nederlersedesinler,vızgelirbana!BudüşünceVıvertov'unöylesinehoşunagittiki,neşesigerigeldi,iştahıbile

açıldı.Şimdikeyifleodadanodayadolaşıyor,yüzündealaylıbirgülümsemeylekendikendinesöyleniyor:—Asteğmenişte!AsteğmenVıvertov!Birdiyeceğinizvarmı?

Page 59: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

KARGA

Akşam üstü kentte dolaşmaya çıkan Teğmen Strekaçov saat 6'ya doğru üçkatlı, büyük bir evin önünden geçerken gözleri ikinci katın pembe pencereperdelerinetakıldı.Kendikendine«YahuburadamadamDuduoturmuyormuydu?Çoktanberidir

görüşmedik.Acabauğrayıphatırınısorsammı!»diyesöylendi.İyice kararını vermeden cebinden cüzdanını çıkardı, çekine çekine içine bir

gözattı.Cüzdanındagazyağıkokan,buruşukbirrubleilebirdüğme,ikidekapikvardı.Hepsibukadar.«Yetmez,amaziyanıyok.Birazoturur,laflarız...»dediiçinden.Bir dakika sonra Strekaçov madam Dudu'nun evinin keskin lavanta ve

gliserinlisabunkokususinmişhavasını,kabarıpinengüçlügöğsüylederinderiniçineçekmekteydi.Başkabirkokudahavardıhavada,ancakbununneolduğunuhemensöylemekolanaksızdı.Yalnızcakadınlarınyaşadıklarıevlerde rastlanan,kadınparfümüileerkekpurosununkarışımıbirşey...Askılıktabirkaçmantoileyağmurluk, bir de parıl parıl parlayan bir silindir şapka asılıydı. Salona girenteğmenbiryılöncegördüğüşeylerinaynısınıgördü:Üzerindeyıpranmışnotalarbulunan piyano, solmuş çiçeklerle dolu vazo, döşemede likör lekeleri...Salondakikapılardanbirioturmaodasına,ötekiisemadamDudu'nunyattığıyada Ofenbach'a çok benzeyen yaşlı dans öğretmeniyle piket oynadığı odayaaçılıyordu.Oturmaodasınabakılırsakapınınarkasındanpembetülörtüyleörtülübir yatağın ucu görülebilirdi. Orada madam Dudu'nun yetiştirmeleri Barb ileBlanşyatarlardı.Salonda kimsecikler yoktu. Teğmen oturma odasına yöneldi, içeri girince

tanımadığı biriyle karşılaştı.Yuvarlakmasanın arkasındaki kanepeye yayılarakoturanbirgençtibu.Gencindiksaçlarına,bulanıkgökgözlerine,alnındaki tertomurcuklarına bakılırsa onun az önce korkunç derecede karanlık, derin birçukurdangüçlükleçıkmışolduğunudüşünebilirdiniz.Giyimiisepekcafcaflıydı.Sırtındayeniütülenmişbir triko takım,ayaklarında tokalı rugan iskarpinler ile

Page 60: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

kırmızıçoraplarvardı;yeleğininönündeparlaksaatkösteğidikkatleriçekiyordu.Delikanlıyumruklarınıtombulyanaklarınadayamış,önündekisodaşişesineboşgözlerle bakıyordu durmadan. Önündeki masada ise birkaç şişe ile portakaldilimlerikonmuşbirtabakvardı.İçeri giren teğmeni görünce züppe genç gözlerini faltaşı gibi açtı, oturduğu

yerde apıştı kaldı. Onu güçlükle tanıyan Strekaçov ise şaşkınlıktan bir adımgeriledi.Karşısındakigenç,görevliolduğubirliğinyazıcısıFilenkov'danbaşkasıdeğildi. Daha o sabah berbat el yazısıyla yazdığı yazılarda bir sürü yanlışlaryaptığıiçinazarladığıerFilenkov'untakendisiydihemde.Filenkov elleriyle masaya dayandı, ağır ağır doğruldu. Gözlerini teğmenin

yüzündenayıramıyor,yüzükızarıpbozarıyordu.Strekaçov;—Seninburadaneişinvar?diyesordusertçe.Yazıcıgözleriniyereindirdi.— Ben mi, komutanım? Bir doğum günü dolayısıyla... Askerlik görevinde

herkesineşithaklarasahipolduğudüşünülürse...Teğmensesiniyükseltti:—Seninburadaişinne?Hemdebukılıkla!—Komutanım, biliyorum, suçluyum.Gene de zorunlu askerlik görevinde...

hakların eşitliği göz önüne alınınca... ayrıca okumuş bir kişi olarakmatmazelBarb'ınyaşgünündeerrütbesiylebulunmakistemedim.Köklübirailedengelme,saygınbiryurttaşım,komutanım.Onedenleadıma-sanımayakışanbirgiyimlegeldim.Filenkov,teğmeninbakışlarındakiöfkeningitgidealevlendiğinigörüncesesini

kesti, ensesine bir tokat beklercesine başını öne eğdi. Teğmen «Yıkılkarşımdan!»diyebağırmaküzere ağzını açmıştı ki, kanarya sarısı bir sabahlıkgiymiş bulunan, kaşları kalkık bir sarışın girdi içeriye. Kız teğmeni görürgörmezbirçığlıkkoyverdi:—Vasya!Sevgiliteğmenim...Yazıcı,Barb'ın(bayanDudu'nunikiyetiştirmesindenbiriydibu)teğmenlesıkı

fıkı olduğunu görünce toparlandı, kendine çeki düzen verdi. Az sonraparmaklarını açarak ayağa fırladı, ellerini-kollarını sallayarak, boğulurcasınabağırarakşunlarısöyledi:— Komutanım! Yaş günü dolayısıyla şu sevimli yaratığı kutlamaktan

mutlulukduymaktayım!Paris'tebileböyleleriazbulunur!Gördüğünüzgibiateşparçası, ateş! Üç yüz rubleye kıydım da bu sevimli güzelin yaş günündeüzerindekisabahlığıdiktirdim!Onundoğumgünüonuruna!

Page 61: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Teğmen,Flenkov'aaldırmaksızın;—Blanşnerede?diyesordukıza.AncaksorukendisiniilgilendirmediğihaldeFilenkovatıldı:— Şimdicik gelir, komutanım, şimdicik gelir! Ah, ne güzel bir parçadır o!

Vous comprenez au revoir consommé... Kostroma'dan bir tüccar gelmişti, tambeşyüzrubleyekıydıonun için.Beşyüzkaymebu,dilekolay!Amagönlümegöre olunca bin de veririm ben. Doğru değil mi, komutanım? Buyurun,şampanyaalın!Yazıcı teğmenileBarb'abirerkadehşampanyasundu,kendisi isevotka içti.

Teğmen şampanya kadehini tepesine dikti, aynı anda da yanlış bir iş yaptığınıanladı.— Sen biraz ileri gitmiyormusun, aslanım? Şimdi hemenDemyanov'a git,

seniyirmidörtsaathapseatsın!— Teğmenim, gördüğüm kadarıyla iyice gözünüzden düştüm. Nasıl olur,

komutanım,babam iyibirailedengelme, saygınbiryurttaştır.Devlettenaldığınişanları var. Şunu iyi bilin ki, vaftiz babam generaldir. Yazıcıyım diye benihayvan yerine koyuyorsunuz. Hadi, lütfen bir şampanya daha için. Şöyleköpüklü cinsinden... Barb, iç bakalım! Sıkılma, hepsinin parasını ödeyecekdurumdayız.Şimdiherkeseşit,generaloğludabir,tüccaroğluda.Askerlikleriniköylü çocuklarıyla birlikte yapıyorlar. Komutanım, ben lisede okudum, ticaretlisesinde de. Ama her yerden kovuldum. Barb, hadi içsene! Şuradan paraçıkarayım,istediğinkadarşampanyagetirt.Komutanım,birkadehdaha!Atmaca burunlu, şişmanca bir bayan, madam Dudu içeriye girdi o sırada.

Arkasından,Offenbach'abenzeyenVrondigözüktü.BirazsonraYunanburunlu,oldukçasertyüzlü,görünüşündenYahudiolduğuanlaşılanBlanşgeldi.Blanşondokuzyaşlarında,çıtıpıtı,kısaboylubirkızdı.Yazıcıortayabiryüzlükattı.— Var olun be, hepiniz var olun! Öyle heyecanlıyım ki, izin verin de şu

vazoyuparçaparçaedeyim!Madam Dudu her iffetli kızın iyi bir kısmet bulabileceğini, aslında genç

kızların içki içmesinin yakışık almayacağını, ama karşısındaki erkekler aklıbaşında insanlar oldukları için onlarla birlikte içmelerine izin verdiğini, başkabirileriolsakızlarınburadabulunmalarınabilegözyummayacağınıbildirdi.Şampanyadan, Blanş'ın yakınlığından başı dönen teğmen yazıcıyı çoktan

unutmuştu.Öteyandanyazıcıbasbasbağırıyordu:— Hani nerede müzik? Gelsin çalgıcılar! Yüz yirmi sayılı kararname

gereğincehepinizidansaçağırıyorum!

Page 62: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Kendi sesini tanımayan, bunları söyleyenin başkası olduğunu sanan yazıcıgittikçecoştu:— Susun! Şimdi hepiniz dans edeceksiniz! Ben ne söylersem yapın! Hadi

bakalım,dansa!Barb, Blanş, madam Dudu aralarında konuştular, yaşlı Vrondi piyanonun

başına geçti. Böylece dans başladı. Flenkov ayaklarını yere bir ölçü vururkendörtkadınbacağınınhoplayışınıizliyor,coştukçacoşuyordu.—Hadi,yavrum,oyna!Dahacanlı!Evet,evet,öyle!Durma!BirsüresonracümbürcemaatarabalarabinipArkadya'yayollandılar.Barbile

Filenkov,teğmenileBlanş,VrondiilemadamDuduayrıarabalarabinmişlerdi.Arkadya'yavarıncabirmasatutupmezeleriısmarladılar.içkilergelinceFlenkovöylesineçokiçtiki,çokgeçmedensesikısıldı,ellerinisallamayıbıraktı.Suratıdabirkarışasılmıştı.Ağlayacakmışgibigözlerinikırpıştırarak;—İnsanmıyım,neyimben?dedi.Hayır,hayır,birkargayım.Karga!Sonrakendikendisiylealayetmeyebaşladı:—Köklübirailedengelme,saygınbiryurtaşmış!Pöh!Senyurttaşfilandeğil,

düpedüzkargasın!İçtiği şampanyalardan başı dumanlanan teğmen onun farkında bile değildi.

Ancakbirarayazıcınınsarhoşsuratınıdumanlararasındaseçerekkaşlarınıçattı.—Asker,sendefazlailerigidiyorsun!Ama bunu söyledikten sonra düşünme yeteneğini yeniden yitirdi, onunla

kadehbiletokuşturdu.Arkadya'dan çıkıp Kristov gazinosuna gittiler. Burada madam Dudu

erkeklerin namus anlayışına tümüyle güvendiğini söyleyerek Vrondi'yle ikisigençlerdenayrıldılar.Gazinodakalanlarkendilerinegelmek içinkonyak, likör,kahve ısmarladılar. Peşinden kvas, votka, siyah havyar geldi.Havyarı suratınasürenyazıcı;—Benşimdiarapoldum!dedi.İstersenizbanaşeytandadiyebilirsiniz.Ertesisabahteğmenbaşındakurşungibibirağırlık,ağzındakurulukvealev

sıcaklığı olduğu halde birliğine yollandı. Flenkov, er üniformasıyla yazıcımasasındaoturuyor,titreyenelleriylebirtakımkağıtlarıdosyayayerleştiriyordu.Suratı asık, karmakarışıktı. Fırça gibi sert saçları taranmamıştı, göz kapaklarıuykusuzluktan kavuştu kavuşacaktı neredeyse.Yorgun yazıcı teğmeni görüncegüçlükle toparlanıp kalktı, içini çektikten sonra «hazırol»a geçti. Teğmeninöfkesi geçmemişti henüz, çakırkeyifliği de. Bununla birlikte yazıcıya aldırışetmedengitti,masasınaoturdu.Ondakikalıkbirsessizlikçöktüortalığa.Birarakomutan ile askerin bakışları karşılaştı; teğmenyazıcısınındumanlı gözlerinde

Page 63: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

kırmızı perdeleri, yaptıkları çılgın dansları, Arkadya'yı, Blanş'ın yüzünün yanduruşunu...herşeyi,herşeyigördü.AynıandaFlenkovmırıldanmayabaşladı:—Zorunluaskerlikgöreviniyaparkenprofesördebirdir,köylüde...Herkesin

eşitolduğu,özgürcekonuştuğubuçağda...Teğmen yazıcısını bir güzel pataklamak, hatta hapse tıkmak için yanıp

tutuşuyordu,ancakelinisallamaklayetindi;—Canıncehenneme!dediktensonraodasındançıktıgitti.

Page 64: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

ÇİZMELER

Piyano ayar ustasıMurkin, kulakları pamukla tıkalı, burnuna enfiye tütünütepmiş,tıraşlıyüzüsapsarıbirhalde,kaldığıpansiyonodasındankoridorafırladı;teneketıngırtısınıandırançatlaksesiylebağırmayabaşladı:—Semyon!Koridornöbetçisi!Adamın korkulu yüzüne bakınca geceleyin üzerine duvar yıkıldığını ya da

odasındahortlakgördüğünüsanırdınız.Koridornöbetçisikoşakoşageldi.— Nerelerdesin sen, yahu? Bilmiyor musun, ben romatizmalı, hasta bir

adamım!Nediyebeniyalınayakodadandışarı çıkmakzorundabırakıyorsun?Hani,neredebenimçizmelerim!Çabukalgetironları!Semyon, Murkin'in odasına girdi, çizmeleri boyayıp koyduğu yere baktı,

ensesinikaşıdı.Yerindeyoktuçizmeler.— Kahrolasılar nereye giderler? diye söylendi. Akşamleyin boyayıp işte

şurayakoymuştum.Hımm!Durun,bakayım!Dünbirazkafayıçekmiştim.Başkabirodayabırakmışolabilirim.Hemdetamsöylediğimgibi.AfanasiYegorıç,benonları başkasının odasına koydum vallahi. O kadar çok çizme var ki, Kafasıdumanlanınca şeytan bile çıkamaz işin içinden. Anlaşılan, bitişikteki tiyatrooyuncusubayanınodasınabırakmışım.— Gördün mü şimdi yaptığını? Ben şimdi senin yüzünden sabah sabah

hanımefendiyi rahatsız mı edeyim? Önemsiz bir şey için namuslu bir kadınuyandırılırmı?Murkin öksürerek, içini çeke çeke komşu odanın kapısına yaklaştı, usulca

vurdu.—Birdakikasonra;—Kimo?diyenbirkadınsesiduyuldu.Murkin, kibar bir bayanla konuşan nazik bir beyefendi duruşuna geçerek

üzgünbirsesle;— Benim, hanımefendi, dedi. Rahatsız ettiğim için özür dilerim. Hasta,

Page 65: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

romatizması azmış bir adamım.Doktorlar, hanımefendiciğim, ayaklarımı sıcaktutmamı salık verdiler. Üstelik az sonra general Şevelitsın'ın karısınınpiyanosunu akort etmek üzere gitmek zorundayım. Bu durumda nasılgidebilirim?—Nedediğinizianlamıyorum.Hangipiyanodansözediyorsunuz?—Piyanodeğil,hanımefendi,çizmelerim!Semyondediklerişukafasızherif,

çizmelerimiboyadıktansonragötürüpsizinodanızakoymuş.Biryanlışlık işte.Zahmetolmazsa,onlarıverirmisiniz?Azsonraiçeridenbirtakımhışırtılargeldi,birikaryoladanaşağıindi,ardından

şıpşıpterlikşıpırtılarıduyuldu.SonrakapıaralığındanuzanantombulbirkadıneliMurkin'inayaklarınındibineçizmelerinifırlattı.Piyanoayarcısıteşekküredipodasınayollandı.Çizmelerdenbiriniayağınageçirirken;—Çoktuhaf!diyesöylendi.Bu,sağayakçizmesinebenzemiyor.Dur,yahu,

bunların ikisi de sol. Bana bak, Semyon, benim çizmelerim değil bunlar.Benimkilerkırmızıkulaklıklı,üstelikyamasızdı.Bunlarsayırtıkpırtık,kulaksız.Semyonçizmelerihavayakaldırdı,gözlerininönündeeviripçevirdiktensonra

kaşlarınıçattı.Şaşıgözlerlebirkezdahabakarak(solgözüşaşıydı);—BunlarPavelAleksandroviç'inçizmeleridiyemırıldandı.—HangiPavelAleksandroviç?— Hani şu tiyatro oyuncusu var ya! Her salı gecesini pansiyonda geçirir.

Demek,kendininkilersanıpsizinkilerigiymiş...Benikiçizmeyidebayanınodasınakoymuşum,yanionunkileridesizinkileri

de...Çokkötü!—Öyleysegitdedeğiştir!Semyon;—Değiştirmi?diyerekgüldü.Nasıldeğiştiririm?Şimdibenonubulamamki!

Kimbilir,nereyedefolmuştur!Pansiyondanayrılalıbirsaatoluyor.—Neredeoturuyorbuadam?—Bilmiyorum.Her salı buraya gelir, öbür günler nerede kaldığını bilmem.

Burayagelipgeceyigeçirir,ondansonrageleceksalıyadekaradınsabul!—Domuz,gördünmüşimdiyaptığınişi?Peki,benşimdinehaltedeceğim?

General Şevelitsın'ın evine gitme zamanım geldi. Allah'ın cezası herif!Ayaklarımdonuyor.— Canım, çizmeleri sonra da değiştiririz. Şunları giyin, akşama dek

gideceğiniz yerlere gidin. isterseniz akşamleyin tiyatroya uğrayıp Blistanov'ubulursunuz. Eğer tiyatroya gitmek istemezseniz salıya değin beklemek

Page 66: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

zorundasınız.Burayayalnızsalıakşamlarıgelir.Piyanoayarcısıçizmeleritiksinetiksineelinealdı.—Peki,amaniçinbuçizmelerinikisidesol?—Neyapsın,adamcağız,elinenegeçerseonugiyiyor.Yoksulluktan...Tiyatro

oyuncusu parayı nereden bulsun? Bir gün ona, «Çizmelerinize diyecek yok,PavelAleksandroviç, onları nereden buldunuz!» diyecek oldum.Bana ne desebeğenirsiniz?«Kessesini!Sesinikesvekorkbenden!Benbuçizmelerlekont,dük rollerine çıkıyorum.» Garip adamlardır bunlar, boşuna «oyuncu»dememişler! Ben vali ya da merkez komutanı olsam toparlardım bu oyuncumilletini,tıkardımkodese.Murkin sonu gelmez oflamalarla, yüz buruşturmalarıyla iki sol çizmeyi

ayaklarınageçiripgeneralŞevelitsın'ınevineyollandı.Kentibirbaştanbirbaşadolaştı,birçokpiyanoakortetti.Ogünhepbirileriayaklarınagözlerinidikmiş,yamalı.çarpık topukluçizmelerinebakıyorgibigeldi.Bu ruhsaleziyetdışındabir de bedensel eziyete katlanmak zorunda kaldı: Geze geze sağ ayağının biryanınasırbağlamıştı.Akşamoluncatiyatronunyolunututtu.«MaviSakal»temsilediliyordu.Ancak

sonikiperdearalığında,odatanıdığıbirflütçününkayırmasıylaperdearkasınageçme fırsatını elde edebildi. Erkeklerin soyunma odasına geldiğinde erkekoyuncu takımının hepsini bir arada buldu. Kimisi giysi değiştiriyor, kimisimakyajyapıyor,kimisidesigaraiçiyordu.MaviSakaloyuncusu,KralBabeş'inyanındadikilmiş,elindekitabancayıgöstermekteydi.MaviSakal;—Satıyorum,albunu!dedi.Kursk'taşanseserigeçtielime.Sekizealmıştım,

sanaaltıyabırakırım...Ateşetmesinediyecekyok!—Dikkatetşuna!Doludeğilmi?Tamosıradaiçerigirenpiyanoayarustası;—MösyöBlistanov'ugörebilirmiyim?diyesorduçekineçekine.MaviSakalbaşınıonaçevirdi.—Benim.Neistiyorsunuz?Berikiyalvaranbirsesle;—Rahatsız ettiğim için özür dilerim, dedi.Romatizmalı, hasta bir adamım.

Doktorlarayaklarımısıcaktutmamısöylediler.İnanınbana!—Neistediğinizidahaaçıksöylermisiniz?—Şey...sizindebildiğinizgibi,bugeceyitüccarBuhtarev'inpansiyonunda,

64numaralıodadageçirdiniz.KralBabeşgülümseyerekkonuşmayakatıldı:

Page 67: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Siznesöylüyorsunuz?Ammadaattınız!64numaralıodadakarımkalıyor.Murkin;— Sabahleyin çizmelerimi arayıp da bulamadığım zaman bu beyefendinin

karınızın yanından ayrıldığını öğrendim. Koridor görevlisini çağırdım, adambana«Beyim,çizmeleriniziyanlışlıklabitişikodayakoymuşum.»dedi.Sarhoşunteki,neolacak,yanlışlıkyapmış.MaviSakal'adöndü.— İşte, beyefendi, siz de onun karısının yanından ayrılırken çizmelerimi

giymişsiniz.MaviSakalkaşlarınıçatarak;—Bunedemek?diyehomurdandı.Burayadedikoduyapmayamıgeldiniz?— Kesinlikle değil! Tanrı göstermesin! Beni anlamadınız, ben başka bir

şeydendeğil,çizmelerimdensözediyorum.64numaralıodadayatmakonurunaerişensizdeğilmisiniz?—Nezaman?—Geçengece.—Sizbenioradagördünüzmü?Murkin çok utanmıştı. Oraya oturup ayaklarındaki çizmeleri çabuk çabuk

çıkarırken;—Hayır,görmedim,dedi.Görmedimamabuçizmeleribanaonunkarısıattı.

Yanibenimkilerinyerine...—Gözlerinizlegörmedinizseböylesözlerinehaklasöylüyorsunuz?Benibir

yanabırakın,amaşuandayaptığınız,namuslubirkadınakaraçalmadır.Hemdekocasınınyanında...Tiyatrokulisibir andaana-babagününedöndü.KralBabeş,yani aşağılanan

koca, öfkeden kıpkırmızı kesilerek masaya var gücüyle bir yumruk indirdi.Yumruk öylesine şiddetliydi ki, bitişik soyunma bölmesindeki kadınoyunculardanikisibayıldı.MaviSakal,KralBabeş'e;—Yoksa bu alçağa sen demi inanıyorsun? dedi. ister misin onu şuracıkta

köpek gibi geberteyim? Beynini dağıtayım namuzsuzun! Ellerimle boğayım!İstermisin?O akşam kent parkında yazlık tiyatronun yakınlarında dolaşanlar, dördüncü

perdenin başlamasından önce, korkudan yüzü sararmış bir adamın ana yoldayalınayak,yıldırımhızıylakoştuğunu,arkasındandaMaviSakalgibigiyinmiş,elitabancalıbirininkovaladığınıanlatırlar.Daha sonra neler olduğunukimse görmemiş.Yalnız herkesin bildiği bir şey

Page 68: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

varsaodaMurkin'inBlistanov'lakarşılaşmasındansonratamikihaftahastanedeyattığıdır.Şimdi«Benhasta,romatizmalıbiradamım»sözlerininyanına«yaralı»sözcüğünüdeekliyormuş.

Page 69: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

SİNİRLER

Mimar Dimitri Vaksin yazlığına döndüğünde kentte katıldığı ispritizmagösterisinin etkisindeydi hâlâ. Soyunup tek başına yatağa girerken (bayanVaksina o geceyi Troitsa'da geçirecekti) gördüğü, işittiği şeyleri elindeolmaksızın anımsamaya başladı. Aslında gittiği yerde ispritizma denemesiyapılmamış, birbirinden korkunç öyküler anlatılmıştı. Genç bayanlardan biridurupdururkeninsanınaklındangeçenleriokuyacağınısöylemişti.Konudöndüdolaştı düşünceokumaktan ruhlara, ruhlardanhortlaklara, hortlaklardandadiridiri gömülenlere geçti. Akşama katılanlardan bir bay, mezarında bir yanındanöbüryanınadönenbirölüyleilgiliokuduğubiröyküyüanlattı.Vaksindebirçaytabağı isteyerek genç bayanlara ruhlarla nasıl konuşulacağını göstereceğinisöyledi. Çay tabağı verilince amcası Klavdi Mironoviç'in ruhunu çağırdı,«Amca, evi karımın üstüne yapma zamanı geldi mi?» diye sordu. Amcası da«Vaktindeyapılanherşeyiyidir.»diyeyanıtverdi.Vaksin yorganı başına çekerken, «Şu dünyada gizemli, bilinmeyen öyle

korkunçşeylervarki!Asılkorkunçolandaölülerdeğil, iştebubilinmezlik...»diyedüşünüyordu.Saatgeceninbirinivurdu.Vaksinyatağındadönerekbaşınıyorganınaltından

çıkardı,kandilinmavimsiışığınabaktı.Kandilinölgünparıltısıkutsaltasvirleri,karyolanıntamkarşısındaasılıduran,amcasıKlavdiMironoviç'inbüyükresminibellibelirsizaydınlatıyordu.Vaksin resme bakarken, «Bu yarı karanlıkta amcamın hayaleti geliverirse?»

diyegeçirdiiçinden.«Yok,yok,olmazöyleşey!»Hayalet ham kafaların uydurması, boş inançtan başka bir şey olmamakla

birlikteVaksinyorganıbaşınaçekti,gözlerinisımsıkıkapadı.Mezarındadönenceset geldi gözünün önüne; ölen kaynanasının, kendini asan bir arkadaşının,boğulan bir genç kızın görüntüleri canlandı hayalinde. Bu gibi karanlıkdüşünceleri zihninden kovmaya çalışıyor, o böyle yaptıkça hayaller daha canlıbirgörünüşkazanarakonaürpertiveriyordu.Sonundaiçinibirkorkusardı.

Page 70: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

«Bu ne biçim şey?Küçük bir çocuk gibi korkuyorsun. Aptalsın sen!» dedikendikendine.Duvarın öte yanından saatin «tik-tak...tik-tak...tik-tak» sesleri geliyordu.Bir

araköykilisesininçanıçaldı.Yavaş,hüzünlü,insanıniçiniezenbirçınlamaydıbu.Vaksin'inensesinde,sırtındatüyleridikendikenoldu.Tepesindebiriağırağırsoluk alıyormuş, sanki amcası fotoğrafının çerçevesinden çıkmış da onunüzerine abanmış gibi geldi.O anda içine bir ürküntü düştü, korkudandişlerinisıktı, soluğunu tuttu. Bu korku, pencereden bir mayıs böceği girmesi, gelipbaşınınüstündevınlamayabaşlamasıyla dayanılmazbir durumaldı, çıngırağınipiniçekti.Birdakikageçmedenkapınınarkasındanmürebbiyeninsesiniişitti:—DemetriOsipıç,waswollenSie?[17]Vaksinçoksevindi.—Ah, sizmisiniz, RozaliyaKarlovna?Niçin rahatsız oldunuz?Gavrila da

gelebilirdi.—Gavrila'yıkimkentegönderdi,Glafiradaakşamüzeribiryeregitti,daha

gelmedi.Evdekimseyok.WaswollenSiedoch?[18]— Şey, bacım, söylemek istediğim şu ki... Ee. niçin içeri girmiyorsunuz?

Utanacakbirşeyyok,karanlıkiçerisi...Şişman, kırmızı yanaklı Rozaliya Karlovna yatak odasına girdi, buyruk

bekleyenbirtavırladikildi.—Hadi,oturun,oturun...Şey,nediyecektim?Vaksinyangözleamcasınınresminebaktı.İçininyavaşyavaşdinginleştiğini

hissederek,«Onanedesemşimdi?»diyedüşündü.—Sizdenşunuricaedecektim...Yarınuşakkentegiderkenlütfensöylemeyi

unutmayında...sigarakağıdıalsın.Hadi,otursanıza!—Sigarakağıdımı?İyi.WaswollenSiedoch?[19]

—Ichwill...[20]Yok,yok,birşey istediğimyok.Hadi,oturun,canım!Belkiaklımaisteyeceğimbaşkabirşeygelir.— Bir kızın erkekler odasında oturmak yakışık almaz... Siz, görüyorum,

Demetri Osipıç, şaka yapıyor, yaramazlık ediyor. Sigara kağıdı içinuyandırılmaz.Benanlıyorşimdi...RozaliyaKarlova hızla geriye döndü, odadan çıktı gitti.Onunla konuşurken

biraz rahatlayan Vaksin korkaklığından dolayı utanarak yorganı başına çekti,gözleriniyumdu.Ondakikakadarböylegeçti,sonragenekafasınasaçmasapandüşünceler üşüşmeye başladı. O öfkeyle yere tükürdü, el yordamıyla kibritibuldu, gözlerini açmadan mumu yaktı. Ancak mum ışığının da bir yararı

Page 71: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

dokunmadı.Korkunundoldurduğuhayalgücüonaherköşedenbiribakıyormuş,fotoğraftakiamcasıgözkırpıyormuşgibişeylerdüşündürtüyordu.—Allahkahretsin,şuçıngırağıbirdahaçalayım!dedi.Hastalandığımısöyler,

damlaisterim.Böylediyerekçıngırağınipiniçekti.Ancakkarşılığındasesverençıkmadı.Bir

dahaçaldıçıngırağı,aynıandadakiliseninçanlarıuğulduyormuşgibikafasınıniçindeyankılaroluştu.DehşetiçindekalanVaksinsoğukterlerdökmeyebaşladı.Okorkuylayatakodasındandışarıfırladı,istavrozçıkarıpkorkaklığındanötürükendiniayıplayarak,yalınayak,iççamaşırlarıylamürebbiyeninodasınakoştu.Kapıyavurduktansonratitreyenbirsesle;— Rozaliya Karlovna! dedi. Rozaliya Karlovna! Uyu... uyuyor musunuz?

Ben...şey...hastayım...Damla...Tekyanıtyoktu.Heryerdederinbirsessizlikhükümsürüyordu.— Çok rica ediyorum, anlıyor musunuz? Rica ediyorum... Bu titizlik

nedendir,aklımermiyor...heleinsanhastalanırsa...Sizinyaşınızdaböyleşeyleregerekvarmı?— Görürsün, hanımına haber verecek! Namuslu kızlara rahat vermiyor

diyecek. Kont Ansik'lerde çalışıyordum, kont benden kibrit istedi, ben hemenanladı,baronezesöyledi.Bennamuslukız.—Öf,sizinnamusunuzdanbanane?Hastayım,diyorum.Damlaistiyorum...

Hastayım,hasta!—Sizinkarınıznamuslu,iyikadın.Sizdeonusevmeli.Ja!Temizkadın.Ben

onundüşmanıolmakistemez.!..—Sizaptalıntekisiniz,anladınızmı?Aptalınteki!Vaksin kapının kasasına dayandı, kollarını göğsüne kavuşturup korkusunun

geçmesini bekledi. Odasına dönecek durumda değildi, çünkü kandil ışığınınıpıldadığı,amcasınınçerçevesindengözlerinionadiktiğibirodayadönecekgücüyoktu;öteyandaniççamaşırlarıylamürebbiyeninodasınınönündedikilmekdeherbakımdanayıpbirhareketti.Yüzünükasayaçeviripdurdu,buseferdebirihafifçegömleğiniçekiyormuşgibigeldi.—Hay,Allahcezanıversin!RozaliyaKarlovna!Buseferhiçyanıtgelmedi.Vaksin kararsızca kapıyı açtı, içeri baktı. iffetli Alman kadını tasasız bir

uykuya dalmıştı. Küçük gece lambası onun iri, sağlık fışkıran gövdesininkabarıklıklarını aydınlatıyordu. Vaksin odaya girdi, kapının arkasında duranhasır örgü sandığın üzerine çöktü. Uyuyor da olsa canlı bir yaratığın yanındabulunmakiçinesuserpmişti.

Page 72: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

«Varsın uyusun Alman karısı. Şurada oturur, sabah olunca çıkar giderim.Şimdişafakerkensöküyor.»diyedüşündü.Sabaholmasınıbeklerkensandığınüstünekıvrıldı,elinibaşınınaltınakoyarak

düşünceleredaldı.«Şu sinir denen şey ne yamanmış! Okumuş, aklı eren bir insan olduğun

halde... şeytanınbile anlayamayacağı şeylerlekarşılaşıyorsun. insankendindenutançduyuyor!»Rozaliya Karlovna'nın sessiz, düzgün soluk alışlarına kulak kabarttıkça

büsbütündinginleşti.Sabah altıda Troitsa'dan dönen Vaksinin karısı, kocasını yatak odasında

bulamayınca, arabacının parasını vermek üzere ufak para istemek içinmürebbiyeninodasınagitti.İçeriye girince şu görüntüyle karşılaştı: Sıcaktan üzerindeki her şeyi atan

RozaliyaKarlovnakaryolasındasereserpeyatıyor,ondanbirkulaçötedehasırörgü sandığın üstüne kıvrılan kocası ise bir çocuk gibi mışıl mışıl uyuyordu.Ayaklarıçıplaktı,üstündeyalnıziççamaşırlarıvardı.Kadının ne dediğini, uyanan kocanın yüzünün ne denli alıklaştığını varın

sizler gözünüzün önüne getirin. Bana gelince, ben, güçsüz düşerek kalemielimdenbırakıyorum.

Page 73: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

YAZLIKÇILAR

Yenievlenmişbirçift,yazlıktakitrenistasyonununplatformundabiraşağıbiryukarı dolaşıyorlardı. Erkek kadının beline sarılmış, kadın erkeğe sokulmuştu;ikisideçokmutluydular.Göktekibulutparçalarıarasındanayonlarabakıpbakıpsomurtuyordu.Kimsenin işineyaramayan, can sıkıcıgençkızlığından[21]ötürüçok üzülüyor; yeni evli çifti kıskanıyor olmalıydı. Kımıltısız hava leylak,kuşkirazı kokularıyla doluydu. Tren yolunun ötesinden bir yelve kuşununçığlıklarıduyuluyordu...Gençkadın;— Ne kadar güzel, Saşa, öyle değil mi? dedi. İnsanın inanası gelmiyor,

düşteyimsanki.Şukarşıkikoruluğabak;nasıldingin,canayakın!Yaşususkun,dimdik telgraf direkleri ne kadar sevimli! Hem uçsuz bucaksız görünümüsüslüyor, hem de uzaklarda bir yerde insanlar... uygarlık olduğunuanımsatıyorlar. Rüzgarın yaklaşan tren gürültüsünü süpürüp getirmesi hoşunagitmiyormu?— Hoşuma gitmez olur mu? Şey, ellerin niçin böylesine sıcak Varya?

Herhaldeheyecandanolacak.Evdeakşamyemeğiolaraknevar?— Salata ile piliç kızartması... Piliç ikimize yeter. Ayrıca kentten sana

sardalyeileislibalıkgönderdiler.Ay,bulutlarınarkasınaçekildi.Yenievlilerinmutluluğuyalnızlığını,ormanlar,

tepelerardındakiyalnızdöşeğinianımsatmışolmalıydı...—Trengeliyor,nekadargüzel!dediVarya.Üç tane ışık saçan göz belirdi uzaktan. İstasyon şefi ortaya çıktı, raylar

arasındabirtakımişaretlambalarıyandı.Saşaesnedi.— Treni geçirir geçirmez eve gideriz, dedi. Ne güzel bir yaşantımız var

seninle,gerçekteninanasımgelmiyor!Korkunçbirkütle,gürültüçıkarmadanonlaradoğrusokularakansızındurdu.

Vagonların yarı aydınlık pencerelerinden uykulu yüzler, şapkalar, omuzlar

Page 74: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

gözüktü.Tamosıradavagonlarınbirindençığlıklaryükseldi:— Ah, ah! Varya kocasıyla birlikte bizi karşılamaya gelmiş! İşte şurada!

Varenka!Vareçka!Ah!Vagondan fırlayan iki kız çocuğu gelipVarya'nın boynuna asıldılar.Onların

ardından yaşlıca, tombul bir bayan ile şakakları ağarmış, sıska bir bay, kollarıyüklerledoluikiliseöğrencisi,birmürebbiye,mürebbiyeninarkasındanbirninesökünettiler.Şakaklarınakırdüşmüşsıskabay,Saşa'nınelinesarıldı.—Gördüğün gibi, geldik işte.Gözlerin yollarda kalmış olmalı.Gelmiyoruz

diye amcana çok kızmışsındır. Kolya, Kostya, Nina, Fifa! Gelin, çocuklar!Kuzeniniz Saşa'yı öpün! Çoluk çocuk toplanıp geldik işte, üç-dört günlüğünesizdeyiz.Umarım, yeriniz dar değildir. Sakın sıkılayımdemeyin, rahat hareketedin!Amcalarınıbütünailesiylebirliktegörüncegençevlilerdehşetedüştüler.Yaşlı

amcaileçocuklarıonlarıöpedursun,Saşa'nınaklındangeçenşunlardı:Yazlıktakiüçodayı,yastıkları,battaniyelerionlarabırakacaklar;küçükcanavarlarpilici,islibalığı, sardalyeleri, salatayı bir anda bitirdikleri gibi, çiçekleri koparacak,mürekkebi dökecek, gürültü patırtı edecekler; yengesi yazlıkta kaldığı sürecehastalığından dem vuracak (tenya düşürüyordu, göğsünde ağrısı vardı), vonFingirdeksoyundangelmebaronesolmaklaövünüpduracaktı.Saşagençkarısınanefretlebakarkenkulağınaşöylefısıldadı:—Sanageldilerbunlar...Allahkahretsin!Aynınefret,öfkeVarya'nınsolgunyüzündedevardı.—Hayır,sanageldiler.Çünkübenimdeğil,seninakrabaların!Konuklarayüzlerinidönüncegülümsediler.—Buyurun,buyurun,hoşgelmişsiniz!Bulutların arkasından ay yeniden gözüktü. Sanki gülümsüyor, akrabalarının

olmamasına seviniyor gibiydi. Öfkeli yüzünü konuklara göstermemek içinyüzünüöbüryanaçevirenSaşatatlıbirsesle;—Sefalargetirdiniz!Neiyiettinizdegeldiniz!dedi.

Page 75: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

NUMARACILAR

GeneralinkarısıMarfaPetrovnaPeçonkina,köylülerindeyişiylePeçonçiha,on yıldır homeopati[22] yöntemiyle hastalarını iyileştirmektedir. Mayıs ayınıngene bir salı sabahı hastalarına bakmaya başlar. Önündeki masada homeopatiilaçları,homeopatibaşvurukitabı,ilaçfaturalarıvardır.DuvardaaltınçerçeveleriçindePetersburglubirdoktorunmektupları ilepederAristarh'ın resmiasılıdır.MarfaPetrovna'yagörePetersburgludoktorçokünlü,büyükbirbilimadamıdır;pederAristarhiseonaallopati[23]yöntemininzararlarınıanlatıpasılbilimyolunugösteren kurtarıcısıdır. Çoğunluğu erkek olan hastalar evin girişinde oturmuş,beklemektedirler. Generalin karısı kokmuş çizme kokusu istemediği içinbekleyenlerinbir-ikisidışındatümününayaklarıçıplaktır.OnhastayabakmışolanMarfaPetrovnaonbirinciyiçağırır:—GavrilaGruzd.Kapı açılıyor, ama Gavrila Gruzd'un yerine, bayan Peçonkina'nın komşusu,

yoksullaşan çiftlik ağalarından, çipil gözlü, ufak tefek bir ihtiyar olanZamuhrişingiriyor.Adamsoylularıngiydiğitürdenşapkasınıkoltuğununaltınasokmuştur. İçeri girer girmez bastonunu köşeye dayıyor, generalin karısınayaklaşıyor,önündebirdizininüzerineçöküyor.BayanPeçonkinakızarıyor,yüzündebirkorkubeliriyor.—Odanesi?Odanesi,KuzmaKuzmiç?Tanrıaşkına!Yaşlıadamkadınınellerinesarılıyor.— Sağ kaldığım sürece size karşı başka türlü davranamam! Herkes diz

çöktüğümügörsün,sizbizimkurtarıcımeleğimiz,insansoyununvelinimetisiniz!Mademsizbanayaşamımıgeriverdiniz,doğruyolugösterdiniz,kuşkucuaklımıaydınlattınız,ben,sizkurtarıcımınönündedeğildizçökmek,kendimiateşebileatmaya hazırım. Ey öksüzlerin, kimsesizlerin anası! Artık hastalığımdankurtuldum,yenidendünyayageldim!Sizbirbüyücüsünüz!Generalinkarısımutluluktankıpkırmızıkesiliyor.—Çok... çokmemnun oldum.Bu sözleri işitmek ne hoş! Lütfen kalkın da

Page 76: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

şurayaoturun!Geçensalıgünüağırhastaydınız,nasıloldu,anlatırmısınız?Zamuhrişinbiriskemleyeçöküyor.— Hem de ne hastalık! Şimdi anımsamak bile istemiyorum. Bütün

eklemlerim, her yerim romatizmadan sızlıyordu. Sekiz yıl çektim bu derdi;geceler, gündüzler boyu göz açtırmadı bana, aziz kurtarıcım! Kaç doktorun,Kazan'da kaç profesörün kapısını aşındırdım! Çamur tedavisi gördüm,kaplıcalardakaldım,hepsiboş,boş!Buuğurdavarımıyoğumuharcadım,güzelmeleğimiz. Gittiğim doktorlar zarardan başka bir şey vermediler, hastalığımıdaha da pekiştirdiler. Haydutlar, yalnız para almasını biliyorlar; birine yararsağlamaya gelince, böyle bir dertleri yok. Bütün yaptıkları, uyduruk bir ilaçyazıp içirmek! Hepsi de canavar bu adamların! Kurtarıcı meleğimiz, sizolmasanızşimdibençoktanmezarıboylamıştım.Geçensalıburadanayrılırkenverdiğiniz minicik haplara baktım da, «Beni bunlar mı kurtaracak,müzminleşmiş dev hastalığımı bu kum tanecikleri mi geçirecek?» diyedüşündüm.İnançsızlığımaklımageldikçegülüyorumşimdi.Öyleişte,evevarırvarmaz hapı içtim, birden dindi bütün sızılarım. Sanki yoktu o acılar, elinizleçekip almıştınız.Karım gözlerini faltaşı gibi açmış, soruyor: «Karşımdaki senmisin. Kolya?» «Evet, dedim, benim!» İkimiz de kutsal tasvirin önünde dizçöktük,«Ey,uluTanrım,dileklerimizikabulet!»diyesizkurtarıcımeleğimizeduaettik.Zamuhrişin ceketinin yeniyle gözlerini siliyor, iskemleden kalkıyor, yeniden

dizçökmekistergibibirhareketyapıyor,amageneralinkarısıdurduruyoronu.Heyecandanyüzükıpkırmızıdır.GözlerinipederAristarh'ınresminedikerek;—Teşekküredeceksenizonaedin,diyor.Benonunnaçizbiraracısıyım.Evet,

bu,gerçekbirmucizedir.Sekizyıldırkökleşmişbirromatizmaufacıkskrofulozohapıylaiyileşsin,olacakşeydeğil!—Banaüçhapvermiştiniz.Biriniöğleyemeğindealıralmazgeçtiağrılarım.

İkincisiniakşamleyin,üçüncüsünüdeertesigünyuttum.Ogünbugünneağrımkaldı, ne sızım. Sanki o hastalıklı adam ben değilim. Oysa ölmek üzereydim,gelsindiyeMoskova'yaoğlumahabersalmıştım.Eybenimiyileştiricim,Tanrımsizeenbüyükaklıvermiş!Gördüğünüzgibiyürüyorum,cennettegibihissediyorumkendimi...Geçensalı

geldiğimde topallıyordum, şimdiyse istesem tavşan kovalarım... Yüz yıl dahayaşarımbu gidişle.Ancak bir eksiğimiz var, o da yoksulluğumuz. Sağlığımızıkazandıkkazanmasına,gelgelelimgeçimolmadıktansonrasağlıkne işeyarar?Yoksulluk belimizi büküyor... işte size bir örnek... Şimdi yulaf ekme zamanı.Ama tohum olmadıktan sonra nasıl ekersin? «Satın al» diyeceksiniz. İnsanın

Page 77: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

parasıolmadıktansonraneylealır?— Yulafı ben veririm, Kuzma Kuzmiç. Hadi, hadi, oturun yerinize. Beni

öylesinesevindirdiniz,öylemutlandırdınızki!Sizbanadeğil,bensizeteşekküretmeliyim.— Bizim en büyük sevincimiz sizsiniz! Tanrım övmüş de yaratmış sizi!

Yaptığınıziyiliklerenekadarsevinsenizyeridir!Oysabizgünahlılarınsevinecekbir şeyciği yok. Bizler entipüften, beceriksiz, bir işe yaramaz, ıvır zıvırinsanlarız... Soyluluk unvanı taşıyoruz, ama maddi durumumuz bakımındanköylü gibiyiz, hatta daha da beteriz.Oturduğumuz ev taştandır, sözümyabanaev.Çatımızaktıktansonrataşolmasınınneyararıvar?Çatıyıaktaracakkerestebulamadıktansonra.—Sizekeresteveririm,KuzmaKuzmiç.Zamuhrişinbirinek,enstitüyegirecekkızıiçintavsiyemektubukoparıyorbu

yolla. Generalin karısının cömertliğinden dolayı öylesine duygulanıyor ki,hıçkırığaboğularakyüzüçarpılıyor,mendiliniçıkarmakiçincebinedavranıyor...Cebindenmendillebirlikteçıkankırmızıbirkağıtparçasısessizceyeredüşüyor.— Ömür boyu duacınızım. Çocuklarıma, torunlarıma sizi unutmamalarını

söyleyeceğim. Böylece soydan soya geçecek... «Bakın, çocuklar,» diyeceğim«beniölmektenkurtarankadınbudur!»Oöylebirkadındırki...HastasınıuğurlayanbayanPeçonkinayaşdolugözlerle,göğsükabararakbir

sürepederAristarh'ınportresinebakıyor.Sonramutluluktantitreyenbakışlarla,okşarcasına ecza dolabını, homeopati kitaplarını, ilaç faturalarını, ölümdenkurtardığı adamın az önce oturduğu iskemleyi gözden geçiriyor. Derken,hastasının yere düşürdüğü kağıda ilişiyor bakışları. Kağıdı yerden alıyor,yavaşça açıyor. Geçen salı Zamuhrişin'e verdiği üç tane hap olduğu gibidurmakta...—Onaverdiğimhaplarbunlar.Kağıdıdaaynı.Açmamışbile.Öyleyseneyuttubuadam?Tuhaf,doğrusu...Benialdatacakdeğilya!İnsanları iyileştirmek için uğraştığı on yıl boyunca ilk kez kuşku düşüyor

içine... Sonraki hastaları çağırıyor sırayla ve onlarla hastalıkları üzerinekonuşurkendahaöncehiçdikkatetmediğişeylerinayrımınavarıyor.Birbiriylesözleşmişçesinehastalarönceonunmucizemsiiyileştirmebecerisini,tıpbilgisinigöklereçıkarıyorlar,allopatiyöntemiuygulayandoktorlaraveripveriştiriyorlar;sonra, heyecandan, mutluluktan generalin karısının yüzü kızarınca,gereksinmelerini sıralamayabaşlıyorlar.Biri buğday ekmek için toprak istiyor,öbürü yakacak odun, üçüncüsü hanımefendinin ormanlarında avlanma izni...Kadıncağız gözlerini kaldırıp, ona gerçeğin yolunu açan peder Aristarh'ın

Page 78: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

resminebakıyor.Yenibirgerçekyüreğinikemirmeyebaşlıyor.İnsanoğlunekurnazyaratıktır!

Page 79: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

YAYINBALIĞI

Biryazsabahı.Çevredeçıtçıkmıyor,uzaklardanbirçekirgeçızırtısı iledişibir kartalın ürkek ötüşü duyuluyor yalnızca. Gökyüzünde, saçılmış karlarıandıranhafifbulutlarkımıltısızduruyor.Yeniyapılmaktaolanırmakyunağının(hamamının) yanında, söğüt ağacının yeşil dalları altında uzun boylu, saçısakalınakarışmış,kızıl,kıvırcıksaçlısıskabirköylüolandülgerGerasimsuyuniçindeuğraşıpduruyor,oflayıppufluyor,gözlerinisıksıkaçıpkapayaraksöğütağacınınkökleri arasındanbir şeyçıkarmayaçalışıyor.Yüzü ter içindekalmış.Gerasim'in iki adım ilerisinde göğsüne dek suya dalan dülger Liubim ayaktadikiliyor. Liubim üç köşe yüzlü, Çinliler gibi çekik gözlü, kambur, genç birköylüdür. Suya ikisi de pantolonlarını, gömleklerini çıkarmadan girmişler. Birsaattenfazladırsudakaldıklarıiçinsoğuktanikisidemosmor.Sıtmatutmuşgibititreyenkamburköylü;—Niçin boyuna elini sokmuş, kurcalayıp duruyorsun? diye bağırır. Sen ne

kafasızmışsın!Sıkıtutupçeksene!İyitutmazsanelindenkayargider,kaçırırsın!Gerasimkarnındangelenkısık,boğuksesiylekarşılıkverir:—Kaçamaz,nereyekaçacak?Kökünaltınaiyicesıkışmış.Elimdenkaymasa

benyapacağımıbilirim.—Sendeonusolungacındanyakala!—Bulsamyakalayacağımsolungacından.Durbakalım,biryerinden tuttum.

Ah,dudağıymışelimegeçen.Isırıyorkerata!—Dudağından çekme,kaçırırsın!Sen en iyisi solungacındanyakala!Elinle

nediyeitiyorsun!Tanrıcezanıversin,nebudalaherifsinsen!İyitutşunu!— İyi tutmuş! Söylemesi kolay... Gel de kendin tut! Başımıza komutan

kesildin.Hadi,neduruyorsun,yapsana!?—Elimdengelsetutardım.Şukısacıkboyumlasuyuniçindenasıldururum?

Orasıderin.—Derinmerindeğil!Dalaryakalarsın!Kambur Liubim birkaç kulaçta Gernasim'e yaklaşır, dallara tutunur.

Page 80: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Ayaklarının üstünde durmaya çalışırsa da su onu boylar, birtakım havakabarcıklarıbelirirsuyunüstünde.Gözlerinibelertereköfkeliöfkeli;—Derinolduğunusöylememişmiydim?diyebağırır.Dur,seninboynunamı

otursam,neyapsam?— Canım, köklerin üstüne bassana! Bir sürü kök var orada, basamak

basamak!Kambur, birkaç dala birden tutunur, tabanıyla kökleri yoklayarak üzerlerine

çıkar.Dengesini sağlayıp yeni duruşunu sağlamlaştırdıktan sonra eğilir, ağzınasu kaçmamasına çalışarak sağ eliyle köklerin arasını araştırmaya girişir.Yosunlara takılan, köklerin üzerindeki su bitkilerinden kayan eli bir yengecindikenlikıskacınadokunur.—Birseneksiktin,şeytanalası!diyerekyengeciöfkeyle tuttuğugibikıyıya

fırlatır.SonundaeliGerasim'inelinedeğer,sonradaaşağıyakayaraksoğuk,kaygan

birşeyerastlar.Gülümseyerek;—Hah işte tuttum!der.Aman, nekocaman şeymiş!Sen elini çekbakalım,

ben onu şimdi... solungacından yakaladığım gibi... Dur, dirseğinle ne itipduruyorsun! Bir yakalayabilsem!Nasıl da kökün altına girmiş! Tutulacak yeriyok ki! Kafasına kadar ulaşamıyor insan... Yalnız karnı ele geliyor... Şuensemdeki sivrisineği gcbertsene, ısırıyor! Ben şimdi onu... solungacındanyakalarım...Yandandürt,yandan!Parmaklarınlaitele!Kambur,avurdunuşişiripsoluğunututar,gözlerinifaltaşıgibiaçar,parmakları

balığınsolungacınadeğiyormuşgibigelir...Derken,birdensoleliyletutunduğudallarkırılır,dengesiniyitirerekcumburlopsuyabatar.Kıyıyadoğrudalgadalgasuhalkalarıyayılır,düştüğüyerdenhavakabarcıklarıçıkar.Kambursuyüzüneçıkar,pofurdayarakdallaratutunur.Gerasimkısıksesiyle;—Boğulacaksın,beadam!Birdebendenseninhesabınısorarlar!der.Allah

cezanıversin,çekiloradandabençıkarayım!Sövüpsaymalarınbinibirpara!Biryandandagüneşyaktıkçayakar.Gölgeler

gitgidekısalır,salyangozundokungaçlarıgibiiçineçekilir.Güneşteısınanuzunboyluotlarkoyu,keskinbirbalkokusuyaymayabaşlarlar çevreye.Neredeyseöğle olacaktır, ama Gerasim ile Liubim söğüdün altında debelenipdurmaktadırlar. Boğuk pes ses ile soğuktan titreyen, çığlık çığlığa çıkan tenoryazgünününsessizliğinidurmadanbozar.

Page 81: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

— Solungacından çek, solungacından! Dur da ben biraz iteyim! Kocayumruğunu sokacağına parmağını sok, kaz kafa! Soldan yanaş, soldan!Görmüyormusun,sağdaderinçukurvar?Orayagirersencehennemiboylarsın!Dudağındansımsıkıtutşunu!Birkırbaçşaklar...ÇobanYefim'inyumuşakeğimliyokuştanaşağısulamaya

getirdiğisürü,tembeltembelsukıyısınainer.Tekgözlü,çarpıkağızlı,yaşlanıpçökmüş çoban, başı öne eğik, hep ayaklarının ucuna bakmaktadır. Suya öncekoyunlar,sonraatlar,ardındanineklergirer.Liubim'inbağırtısıduyulur:— Aşağıdan yukarı it şunu! Parmağını geçir! Sağır mısın, be adam! Tüh,

Allahsenikahretsin!—Nediroöyle?diyeseslenirYefim.—Yayınbalığı!Birtürlüçıkaramıyoruz!Köklerinarasınasaplanmış!Yandan

sokul,diyorum!Yanaş,yanaş!Yefimkısıkgözlerinibirsürebalıkavlayanlaradiker,sonraçarıklarınıçıkarır,

omzundan torbasını atar, gömleğini sıyırır... Sabırsızlıktan pantolonunusıyırmayavakitkalmaz, istavrozçıkardıktansonrasıska,güneşyanığıkollarınıikiyanaaçıpdengesinisağlayarakpantolonuylasuyadalar...Gömüklüsudaellimetrekadarilerlediktensonrayüzmeyebaşlar.—Durun,çocuklar,boşunauğraşmayınonunla,kaçırırsınız!Bu işbilmeden

olmaz!..Yefim iki dülgerin yanına varır, üçü birlikte birbirlerini dizleriyle,

dirsekleriyle iterek, sövüp sayarak, oflayıp puflayarak aynı yerde debelenipdururlar.KamburLiubimsuyutar;keskin,sürekliöksürüklerleortalığıbirbirinekatar.Kıyıdanbirbağırmaişitilirosırada:— Çoban nerede? Yefim, çoban bozuntusu! Hangi cehennemde bu adam?

Sürüsübahçeyegirdi!Çıkarın,çıkarınşunları!Neredebuyaşlıhaydut!Erkek bağırtıları kadın çığlıklarına karışır. Bey konağının kapısından toprak

ağası Andrey Andreyiç gözükür. Sırtında Acem işi sabahlığı, elinde gazetesivardır... Irmaktan gelen seslere doğru sorarcasına bakar, sonra çabuk çabukyunağaseğirtir.Söğüt ağacının dalları altında balık çıkarmaya çalışan üç kişinin ıslak

kafalarınıgörüncesertsertbağırır:— Ne oluyor orada! Kim durmadan bağırıyor? Siz ne uğraşıyorsunuz,

bakayım?Yefimbaşınıkaldırmadan,kekeleyerek;

Page 82: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Ba...ba...balıktutuyoruz,der.— Ben sana gösteririm balık tutmayı! Sürü bahçeye girmiş, sen balık

tutuyorsun!Yunaknezamanbitecek,iblisler?ikigündürçalışıyorsunuz,ortadabirşeyyok!Gerasimhırıltılısesiyle;— Bi... biter, der. Önümüzde uzun bir yaz var, daha çok yıkanırsın,

beyefendiciğim... Uf! Şu yayın balığı amma da uğraştırdı bizi! Kökün altınasaplanmış,yuvasındaymışgibirahat!Neöteyegidiyor,neberiye!Beyefendiningözleriçakmaklanır.—Yayınbalığımıdedin?Çabukçıkarsanızaşunu!—Biryarımrubleverirsindeğilmi,çıkarırsak?Senintüccarkarısıgibiiribir

yayınbalığı!Çabamızınkarşılığı...enazındanyarımrubleeder!Liubim,sıkmabalığı,ezersin!Aşağıdandayan!Bak,aslanım,köküyukarıkaldırbiraz!Yukarı,dediksana,aşağıdeğil,körşeytan!Ayaklarınızıkıpırdatmayın!Aradanbeş-ondakikageçer.Beyefendisabırsızlanır,konağadoğrudönerek;—Vasili!diyebağırır.Vaska!ÇabukbanaVasili'yiçağırın!AzsonraarabacıVasilikoşakoşagelir.Ağzındabirşeygevelemekte,ağırağır

solukalmaktadır.— Suya gir hemen! diye buyurur ona toprak ağası. Onlara yardım et de

yayınbalığınıçıkarsınlar.Bugidişlebirşeybecerecekleriyok!Vasiliçabucaksoyunur,suyadalar.— Ben... ben şimdi! Nerede, nerede balık? Hemen, şimdi, bir dakikada!

Yefim, sen uzaklaş oradan! Senin gibimoruğun harcı değil böyle işler! Hani,neredeyayınbalığı?Şimdiçıkarırımbenonu!Tamam!Çekinellerinizi!—Ellerimiziçekmekkolay.Hadi,çıkardagörelim,bakalım!—Balıköyleçıkarılmazki!Kafasındanyakalamakgerekir!—Amakafasıkökünaltında!Budalasende,bizneyapacağımızıbiliriz!—Çemkiripdurma,sopayıyersinsonraköpek!Yefim;—Beyefendininönündeböylelaflarsöylenirmi?diyemırıldanır.Arkadaşlar,

bugidişleçıkaramazsınızonu!İyicesaplanmış!Toprakağasısoyunmayadavranır.—Durun,bengeliyorum!Dörtsalakbirbalığıçıkaramıyorsunuz!AndreyAndreyiç soyunur, biraz terinin kurumasını bekler, sonra suya girer.

Ancakonunkarışmasıdabirsonucagötürmez.SonundaLiubimkararınıverir:—Kökükesmektenbaşta çıkar yol yok!Gerasim,git, baltayı getir!Baltayı

Page 83: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

verin,baltayı!AndreyAndreyiçsuyunaltındakiköklerebaltainişleriniduyunca;— Parmaklarınızı koparacaksınız! diye bağırır. Yefim, git buradan! Durun,

balığıbençıkaracağım!Sizinyiyeceğinizhaltdeğil!Kök kesilmiştir. Berikiler kökü kanırırken Andrey Andreyiç parmaklarının

balığınsolungacınagirişinibüyükbirkıvançlahisseder.—Çekiyorum,çocuklar!Tepemeüşüşmeyin!Durun,çekiyorum!Suyun üstünde kocaman bir yayınbalığı kafası, ardından bir arşın boyunda,

kapkaragövdesigözükür.Balıkkuyruğunuağırağırsallar,kurtulmayaçabalar.—Yağmayok!Kurtulamazsınartık!Yakayıeleverdinmi,dürzü?Yüzleretatlıbirgülümsemeyayılır.Yayınbalığınısessizlikiçindeseyrederler.Yefimgöğsünükaşıyarak;—Yamanbalık,doğrusu!der.Enazındandörtokkaçeker!Beyefendiadamahakverir:—Evet, bak, ciğerininasıl da şişiriyor!Sanki içindenbir şeykabarıyormuş

gibi...Ah!Ah!Yayınbalığıansızınkuyruğunuyukarıkıvırır,balıkyakalayıcılarkeskinbirsu

şapırtısı işitirler. Hepsi ellerini açarlar, ancak iş işten geçmiştir. Yayınbalığınıaradınsabulartık!

Page 84: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

ATLAİLGİLİSOYADI

Emekli korgeneral Buldeyev'in dişi ağrıyordu. Ağzını votkayla, konyaklaçalkaladı;ağrıyandişeafyon,terebentin,gazyağıbastırdı;ağzındasigaradumanıtuttu, yanağına tendürdiyot sürdü, kulağına alkollü pamuk tıkadı; ama bütünbunlarmidesinibulandırmaktanbaşkabirişeyaramadı.Dişdoktorugeldi,dişinikurcaladı, kinin yazdı, sonuçta bu da para etmedi. Dişini çekme önerisinegeneral razı olmuyordu. Evdekiler; karısı, çocukları, hizmetçileri, hatta ahçıyamağı Petka, hepsi, hepsi kendine göre bir çare öneriyordu. Bu aradaBuldeyev'inkahyasıgeldi,generalekendiniokutupüfletmesinisalıkverdi.—Sayın generalim! İlçemizde on yıl kadar önceYakovVasilyiç adında bir

tekel memuru çalışıyordu. Ağrıyan dişlere öyle bir okuyup üflüyordu ki,sormayın! Adam şöyle yüzünü pencereye döner, bir şeyler fısıldar, sağa solatükürür,ağrınızbıçaklakesilmişgibidiniverirdi.Böylekeskinnefesivardıişte!—Peki,neredeşimdi!— Tekelden çıkarıldıktan sonra Saratov'a yerleşti, kaynanasıyla oturuyor.

Bugün yalnız dişten sağlıyor geçimini. Dişi ağrıyan biri olursa doğruca onagider.Saratov'daoturanlaraevindebakar,başkakentteyaşayanlarada telgraflayardım ediyor. Sayın generalim, ona bir tel çekelim. Yani, «Tanrı'nın kuluAleksey'in dişi ağrıyor. Ağrısını geçirmenizi dileriz.» diye. Tedavi ücretini depostaylayollarsınız.—Boşlaflar!Dolandırıcılıkbu!—Sizgenededeneyinbirkerecik!Votkayapekdüşkündür.Kendikarısıyla

değil,birAlmankadınıylayaşıyor.Küfürcününtekidir,gelgelimkerametsahibiadamdır.Generalinkarısıyalvarmayabaşladı:—Telgraf çek, ne olur!Alyoşa,[24] telgraf çek!Biliyorum böyle okumalara

inanmazsınamabenkendiüzerimdedenedim.İnanmasandageneçek!Taşattındakolunmuyoruldu?Buldeyev;

Page 85: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

— Peki, çekelim, dedi. Kör olası öyle ağrıyor ki, değil tekel memuruna,şeytana bile telgraf çekilir! Of, anacığım, bittim! E, nerede oturuyor bu tekelmemuru?Hangiadreseçekeceğiz?Generalmasayaoturdu,kalemielinealdı.Kahya;—Onu Saratov'da tanımayan yoktur, dedi.Yazın, sayın generalim! Saratov

kenti...SayınBayYakovVasilyiç...Vasilyiç...—E,sonra?— Vasilyiç... Yakov Vasilyiç... soyadı... Bakın, soyadını unuttum. Neydi

soyadı?Deminburayagelirkenaklımdaydı...Durun!İvan Yevseyiç gözlerini tavana dikti, dudaklarını kıpırdatmaya başladı.

Generalinkarısısabırsızlıklabekliyordu.—Hadi,neduruyorsun,çabukdüşün!—Şimdi,şimdi...Vasilyiç,YakovVasilyiç!Unuttumsoyadını.Öylebasitbir

soyadı ki! Atla ilgiliydi. Kısrakov mu? Hayır, Kısrakov değil, Aygırov'dusanırım.Yok,odadeğil.İyicebiliyorum,biratçeşidiydi.Diliminucunda...—Tayiçolmasın?—Değil...Durun!Kısrakovski,Kısrakin,Enikov...—Buatladeğil,köpekleilgili...Tayciyevmiydi!—İdişevolmasın?—Hayır,İdişevdedeğil.—Beygirov,Beygirski...İğdişkeviçmiyoksa?Hayır,hiçbirideğil!—Peki,onanasılyazacağım?iyicebirdüşün,bakalım!—Şimdi,şimdi...Beygirkin...Taykin...Dorukin...Genaralinkarısı;—Doruyevolmasın?diyearayagirdi.—Hayırefendim.Dizginov...Yok,odadeğil...Çıktıaklımdan!Generalkızdı.— Tüh, Tanrı cezanı versin! Madem çıktı aklından, ne diye tavsiyede

bulunuyorsun?Hadi,yıkılkarşımdan!İvan Yevseyiç usulca çıktı, general ise yanağını tutarak odadan odaya

dolaşmayabaşladı. «Ah anacığım!Ah, anacığım!Gözümdünyayı görmüyor!»diyeinliyordu.Bahçeye çıkan kahya gözlerini göğe dikerek tekel memurunun soyadını

anımsamayaçalışıyordu:— Tayov... Tayevski... Tayciyenko... Hayır, bunların hiçbiri değil.

Beygirovski,Beygirliyev,Tayenko,Kısrakovski...Adamıbirazsonraefendisininyanınaçağırdılar.

Page 86: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

General;—Aklınageldimi?diyesordu.—Hayır,generalimanımsayamadım.—Atlıyevolmasın?YadaBeygirenko!Ha,nedersin?Evde herkes atla ilgili soyadı peşine düştü.Atların cinsleri, soyları, donları,

yaşları ele alındı; hatta yeleleri, toynakları, dizginleri bile unutulmadı... Evde,bahçede, uşaklar bölmesinde, mutfakta herkes bir aşağı, bir yukarı dolaşıyor,alınlarınıkaşıyaraksoyadıdüşünüyorlardı.Kahyayıikidebirkonağaçağırıpsoruyorlardı:—Hergeleyiç,Toynakin,Yağızovolmasın?İvanYevseyiç;—Hiçbirideğil!diyerekgözleriniyukarıkaldırıyor,yükseksesledüşünmesini

sürdürüyordu:«Atkin,Atski,Atov,Beygirçenko...»Çocuklarınodasından;—Baba,baba!diyeseslergeliyordu.Troykayiç!..Özengiyev!..Bütün konak ayaklanmıştı. Sabırsızlanan, acı çeken general soyadını

anımsayanabeş rublebağışlayacağına sözverdi. İvanYevseyiç'inpeşindenbirsürüinsandolaşıyordu.—Doruyenkomu?Eşkinovmu?Kırovskimi?diyesoruyorlardı.Akşamoldu,soyadıhâlâbulunamamıştı.Telgrafıçekemedenherkesyatmaya

gitti.Bütüngecegeneralingözüneuykugirmedi;inleye,inleyebirköşedenötekine

dolaştıdurdu.Sabahınüçünedoğrukonaktançıktı,kahyanınpenceresinevurdu.Ağlamaklıbirsesle;—Burakovmu?diyesordu.İvanYevseyiç;—Hayır,sayıngeneralim,Burakovdeğil,dedi.Ardındansuçluymuşgibiiçiniçekti.—Belkiadamınsoyadıatladeğilbaşkabirşeyleilgilidir,nedersin?—Kesinlikleatlailgili,sayıngeneralim!Kendiadımgibibiliyorum.—Sendeneunutkanbiradammışsın,bekardeşim!Busoyadı şimdibenim

içinherşeydendahaönemli.Öldüm,bittim!Sabaholurolmazgeneraldişçiyebiradamgönderdi.—Varsındişimiçeksin!Dahafazladayanamayacağım!Dişdoktoruağrıyandişiçekti.Ağrıderhalkesildi,generalderahatbirsoluk

aldı. Doktor işini bitirdikten sonra vizite ücretini ödediler, adam arabasınabinerek evinin yolunu tuttu. Avlu kapısından çıkınca tarlada kahyaya rastladı.

Page 87: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

İvanYevseyiçyolunkıyısındadurmuş,gözleriniayakuçlarınadikerekbirşeylerdüşünüyordu. Alnındaki buruşuklardan, dalgın bakışlarından koyu, üzücüdüşünceleregömüldüğübelliydi.«Demirkırov, Eğerliyev, Kadanov, Kulayev, Midilliyev...» diye söylenip

duruyordu.Dişçionadönerek;—İvanYevseyiç,dostum,sizdenbeşkileyulafalabilirmiyim?dedi.Köylüler

satıyorlar,amaonlarınkiçokkötü.İvanYevseyiçdişdoktorunaalıkalıkbaktı.Yüzündevahşicebirgülümseme

belirdi.Onahiçkarşılıkvermeden,kollarınıikiyanaaçaraköylebirkoşuşkoştuki,arkasındankuduzbirköpekkovalıyorsanırdınız.Generalinçalışmaodasınadaldı,avazıçıktığıncahaykırdı:— Buldum, buldum, sayın generalim! Tanrı razı olsun diş doktorundan!

Yulafov! Tekel memurunun soyadı Yulafov! Yulafov, generalim! TelgrafıYulafov'agönderin!General küçümseyen bir tavırla, yumruklarını çilik yaparak İvanYevseyiç'e

doğruuzattı.—Nahsana!Artıkseninatlailgilisoyadınagereksinmemyok!Nahsana!

Page 88: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

YOLUNUŞAŞIRANLAR

Karanlığa gömülmüş yazlık bir semt. Köy kilisesinin çanı gecenin 1'inivuruyor. İki avukat, Kozyavkin ile Layev, her ikisi de çakırkeyif, yalpalayayalpalayaormandançıkıyorlar,yazlıkevlerinedoğruyürüyorlar.Kozyafkindurupsoluklanarak;—Çokşükür,gelebildik,diyor.Şudurumumuzdaistasyondanburayadekbeş

fersah yol yürümek büyük bir başarıdır. Ah, öyle yoruldum ki! Arabacılar dasözleşmişlersanki,birinibilebulamazsın!Layev;—Petya,ikigözüm,diyor.Bendenpes!Öyleyoruldumki,beşdakikasonra

yatağagirmezsemölümçıkar.—Ne,yatmakmıdedin?Senaklınıkaçırmışsın,arkadaş!Yağmayok,önce

yemeğimiziyiyeceğiz,kırmızışarabımızıiçeceğiz,sonrauyuyacaksanuyursun.Veroçkada, bendedahaönceuyumana izinvermeyiz!..Şu evlilik iyi şeymiş,vallahi. Ama senin gibi ruhsuz herifler bundan ne anlarlar? Bak, şimdi benyorgunargınevedönüyorum,değilmi?Karıcığımbenikarşılar,önümeçayımıkoyar, yemeğimi getirir... Çok çalışmamdan, ona sevgi göstermemden ötürüteşekkür anlamında kara gözleriyle bana öyle tatlı, öyle okşayıcı bakar ki,yorgunluğumu da, kasa soyguncularını da, mahkemeyi de, temyizi deunuturum...Negüzelşuevlilik!—Bacaklarımtutmuyorsanki...Zorlayürüyorum...öyledesusadımki!—Canım,geldikişte...Yazlıkçılar evlerden birine yaklaşıyorlar, en uçtaki pencerenin önünde

duruyorlar.Kozyavkin;— Bizim yazlık bir tanedir, diyor. Yarın buranın görüntüsünü gözlerinle

göreceksin. E, pencereler karanlık. Anlaşılan, Vera beni beklemeden yatmış.Herhaldeşimdiyalnızyatarkengelmediğimeüzülüyordur.(Bastonlakanadıiter,pencere açılır.) Yürekli kadındır vallahi, pencereyi kapatmadan yatmış.

Page 89: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

(Pelerininiçıkarır,çantasıylabirliktepenceredeniçeriatar.)Çoksıcak!Hadigel,şarkı söyleyerekVera'yı güldürelim. (Söyler.) «Ay, karanlık göklerde yüzüyor.Ilgıt ılgıt esiyoryel...Esiyordadalları kıpırdatıyor»...Hadi, sende söylesene,Alyoşa! Hey, Veroçka, sana Şubert'in serenadını söyleyeyim mi? (Söyler.)«Benim şarkııım... özlem doluuu...» (Sesi öksürükle kesilir.) Tüh! Veroçka,Aksinya'yasöyledebizekapıyıaçsın! (Sessizlik)Vera'cığım,üşenmegüzelim,hadi,kalk!(Birtaşınüstüneçıkıppenceredeniçeribakar.)Verunçik,canımıniçi,ruhum,meleğim...Eşsizkarıcığımbenim...KalkdaAksinya'yakapıyıaçmasınısöyle!Biliyorum,uyumuyorsun.Sevgilim,nekadaryorulduğumuzubirbilsen!Hiç şaka yapacak durumda değiliz, ta istasyondan buraya yaya geldik. işitiyormusun?Ah,Allahkahretsin! (Pencereye tırmanmak ister,amaelleripervazdankurtulur.) Ama, Veroçka, belki de bu yaptığın, konuğumuzun hoşuna gitmez.Görüyorum,hâlâenstitülükıztavırlarınıbırakmamışsın,işingücünşakaetmek...Layevarayagiriyor:—BelkideVeraStepanovnagerçektenuyuyordur.—Uyuduğu filanyok!Belki degürültü çıkararakkomşuları uyandırmamızı

istiyor.Bak,kızmayabaşlıyorum,Vera!Gördünmübaşımızagelenleri!Alyoşa,gel,banaomuzverdeiçerigireyim!Senzatenşımarıkkızdanbaşkasıdeğilsin!işteokadar!..Alyoşa,omuzver!Layev oflayıp poflayarak Kozyavkin'i kaldırıyor. Beriki pencereye tırmanıp

odanınkaranlığındagözdenyitiyor.Birdakikasonraiçerdenduyuluyorsesi:—Vera,neredesin?Hay,aksişeytan!Birşeybulaştıelime!..İçeriden hışırtılar, kanat çırpmalar, tavuk gıdaklamaları geliyor. Layev,

Kozyavkin'in;—Budanesi?dediğiniişitiyor.Vera,butavuklardaneredençıktı?Hay,Allah

kahretsin,buradabirsürütavukvar!..Birdekuluçkayayatmışhindi...Gagalıyorkahpe!İki tavuk şamatayla kanat çırpıp pencereden dışarı fırlıyor, bağıra çağıra

sokaktakoşmayabaşlıyor.Kozyavkinağlamaklıbirsesle;— Alyoşa, biz başka bir eve girmişiz, diye söyleniyor. Nasıl da yanıldım!

Defolun,yerebatasıyaratıklar!—Öyleyseoradançabukçık!Beniişittinmi!Susadım,ölüyorum!..—Şimdi...Pelerinimleçantamıbulayımda...—Kibrityaksana!

Page 90: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

— Kibrit pelerinin cebinde. Buraya ne halt etmeye girdim ben de? Zatenbütün evler birbirine benziyor.Bu karanlıkta şeytan bile çıkamaz işin içinden.Aman,ay,hindiyanağımıgagaladı!Alçak!—Çabukçıkoradan!Yoksabizitavukhırsızısanacaklar!— Şimdi, şimdi... Ah, pelerinimi bir bulsam! Burada bir sürü paçavra var,

hangisipelerinim,anlayamıyorumki...Kibritiniatsana!—Bendekibritnegezer?—Eh,budurumadiyecekyok,doğrusu!Pelerinimi,çantamıalmadanbiryere

gitmem!Onlarıbulmalıyım!Layevkızıyorbusefer.—Anlamıyorum, insan oturduğu evi nasıl tanımaz? Sarhoş herif, sen de!..

Bununböyleolacağınıbilsem,seninlekesinlikleyolaçıkmazdım!Şimdiyedekçoktanevimegitmiş, rahat rahatuyumuştum.Artık işinyoksaeziyetçekdur!..Çokyorgunum,başımdönüyor...Öyledesusadımki!—Şimdi,şimdi...Dişinisıkbiraz.Korkma,ölmezsin!İri bir horoz haykırarak başının üstündenuçuyorLayev'in.Derin derin içini

çekenLayevumutsuzcaelinisallayarak,gidipbirtaşaoturuyor.Susuzluktaniçiyanmakta,gözkapaklarıkavuşmakta,başıkurşungibiağırlaşmaktadır...Birbeşdakika geçiyor aradan, sonra on, yirmi dakika... Kozyavkin hâlâ tavuklarladidişmektedir.—Piotr,hadisene!—Şimdi...Çantamıbulmuştum,geneyitirdim.Layevbaşını yumruklarınadayıyor, gözlerini yumuyor.Tavukgıdaklamaları

arttıkça artmaktadır. Kimsenin oturmadığı yazlığa yerleşen yaratıklar uçuşarakpenceredençıkıyorlar,baykuşlargibidönüyorlarLayev'intepesinde.Şamatadanadamcağızınkulaklarıçınlıyor,ruhuallakbullakoluyor.«Hayvan!» diye söyleniyor kendi kendine. «Evine çağırdı, şarap ile yoğurt

sözüverdi.Vazgeçtikhepsinden,nedir istasyondantacehennemindibine tabantepmek,tavukgıdaklamalarıdinlemek?»Öfkesi tepesine çıkan Layev çenesini yakasının arasına sokuyor, başını

çantasınınüstünekoyduktanbirsüresonrayavaşyavaşdinginleşiyor.Ardındanyorgunluk,yorgunluklabirlikteuykubastırıyor...TamosıradaKozyavkin'inutkudoluhaykırışıçınlıyorkulaklarında:—Yaşasın,çantamıbuldum!Şimdibirdepelerinimibuldummubuiştamam!

-Layevuykususırasındaköpekhavlamalarıduyuyor.Öncebirköpek,ardından

ikincisi, sonra bir sürü köpek havlamaya başlıyorlar. Köpek sesleri tavuk

Page 91: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

gıdaklamalarına karışınca garip kakafoni çıkıyor ortaya. Birisi Layev'eyaklaşıyor, bir şeyler soruyor. Sonra birilerinin başının üstünden atlayarakpencereden içeri girdiklerini, gürültü ettiklerini, bağrıştıklarını işitiyor. Elindefener,kırmızıetekliklibirkadıntepesindedikilerekonabirşeylersoruyor.—Bunlarıbanasöylemeyehakkınızyok!dediğiniduyuyorKozyavkin'in.—BenavukatKozyavkin!İştekartvizitim.Kalın,hırıltılıbirseskarşılıkveriyor:—Bananesizinkartınızdan!Bütüntavuklarıkaçırdınız,yumurtalarıezdiniz!

Ne yaptığınızı bilmiyormusunuz?Bugün-yarın hindi kuluçkası çıkacaktı, amaçiğnedinizhepsini!Kartvizitinizibenneyapayım,bayım?—Hayır,benizorlatutamazsınız!Bunaizinvermem!Layevgözleriniaçmayaçalışarak;Öyle susadım ki...» diye düşünüyor.Birinin üzerinden atlayarak pencereden

çıktığınıanlıyor.—SoyadımKozyavkin!Buradayazlıkköşkümvar,herkesbenitanır!—BizKozyavkindiyebirinitanımıyoruz.—Nasıltanımazsın!Çağırmuhtarı,obenibilir!— Kızmayın, bayım. Şimdi komiser gelecek... Burada oturan yazlıkçıları

tanırız,amasizihiçgörmedik.—Sennediyorsun?BeşyıldırGnilıyeViselki'deoturuyorum.—GnilıyeViselkimi!BurasıGnilıyeViselkideğil,Hilovo!Sizinorasısağda

kalır,kibritfabrikasınınarkasında.Buradandörtfersahuzaktadır...—Hay,Allahbenimcezamıversin!Demekki,yanlışyolasapmışız.İnsan ve tavuk bağrışmaları köpek havlamalarına karışıyor. Bu curcuna

arasındanKozyavkin‘inkonuşmasınıduyuyorLayev:—Hayır,hakkınızyokbuna!Zararınızneyseöderim!Benimkimolduğumu

öğreneceksiniz!Sesleryavaşyavaşuzaklaşıyor,Layevbirininomzundantutuponusarstığını

hissediyor...

Page 92: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

AVCI

Boğucu bir öğle sıcağı var havada. Gökyüzünde tek bulut arasanız dabulamazsınız.Güneşinkavurduğuotlaröylesineumutsuz,öylesinehüzünlüki,yağmur yağsa da yeşermeyecekleri belli. Ağaçlarının doruklarıyla bir şeygözetliyormuşçasınakımıltısızduranormanbirbeklentiiçindegibidir...Baltalık ormanın kıyısından yürüyen, kırmızı bir gömlek, yamalı bir bey

pantolonu, bol çizmeler giymiş, uzun boylu, dar omuzlu, kırk yaşlarında biradam sallana sallana ilerliyor.Yeşil orman adamın sağındadır, solunda ise gözalabildiğineuzananaltınbaşaklıçavdartarlasıvar.Adamınyüzükızarmış,terli...Güzel, sarı saçları üzerinde külhanbeyi tarzı duran dik kenarlı, jokey siperliklibeyaz kasketi, cömertliği tutmuş bir toprak ağasının armağanı olsa gerek.Omzundanarkasınasarkıttığısırtçantasınıniçindeörselenmişbiryabanhorozutaşımaktadır. Elinde horozları kalkık bir çifte tutuyor; önünde çalıları koklayakoklayailerleyen,kocamış,sıskaköpeğinedikmişgözlerini.Çepeçevreheryerbüyükbirsessizlikiçinde,çıtçıkmıyor...Canlıolannevarsasıcaktanbiryerleresinmişgibi...Avcıbirdenbirehafifbirsesişitiyor:—YegorVlasıç!İrkiliyor, kaşlarını çatarak çevresine bakınıyor.Yerdenbitmişçesine, ansızın,

otuz yaşlarında, solgun yüzlü, elinde orak tutan bir köylü kadını beliriyoryanında.Kadınavcınınyüzünebakmayaçalışırkenutangaçutangaçgülümsüyor.Horozlarıyavaşçaindirenavcı;—Aa,Pelageya,senmisin?diyesoruyor.Burayaneredenyolundüştü?—Köyümüzünkadınlarıburadaçalışıyorda...Bendeonlarla... ırgatolarak,

YegorVlasıç.YegorVlasıçböğürürgibi;—Hımm!dediktensonrayürümesinisürdürüyor.Pelageya da onun arkasından. Hiç konuşmaksızın yirmi adım kadar

ilerliyorlar. Arkadan avcının oynayan kürek kemiklerine, omuzlarına sevgiyle

Page 93: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

bakanPelageya;—Çoktandırsizigörmedim,YegorVlasıç,diyor.EvePaskalya'dabirkeresu

içmeye gelmiştiniz, sonra bir daha uğramadınız. O zamandan beri sizi hiçgörmedik.Ogelişinizde topu topubir dakika kalmıştınız,Tanrımbilir ya, pekkendinizdedeğildiniz...sarhoştunuz...Sövüpsaydınız,dayakattınız,gittiniz...Ozamandanberihepbekledim,bekledim,gelirsinizdiyegözlerimyoldakaldı.Ah,YegorVlasıç,niçingelmediniz?Neiyiolurdu!—Gelipdeseninyanındaneyapacağım?— Orası öyle, yapacak bir şey yok... Gene de ne olsa ev, görülecek işler

vardır.Evinbeyisizsiniz.Bakınhele,YegorVlasıç,nebüyükbiryabanhorozuvurmuşsunuz!Birazoturupdinlenseniz...Bütün bunları söylediği sürece kıkır kıkır gülüyor, gözleriniYegorVlasıç'ın

yüzünden ayırmıyor. Kadının ne kadar mutlu olduğu bakışlarındanokunmaktadır.Adamhiçistifinibozmuyor.—Oturmakmı!Eh,peki,oturalım.İkiçamfidanıarasındayerseçtiktensonraumursamazumursamaz;—E,senneayaktaduruyorsun?diyor.Otursana!Pelageya güneşin altında uzakça bir yere oturuyor, sevincinden utanırcasına

ağzını eliyle kapatıyor. Bir-iki dakika sessiz duruyorlar. Sonra Pelageya genealçaksesle;—Birkerecikolsungelseydiniz,diyor.Yegoriçiniçekerekkasketiniçıkarıyor.Yüzündekiterisiliyoryeniyle.—Niyegelecekmişim?Gerekyok...Birkaçsaatliğinegelipdeneyapacağım?

Seninaklınıkarıştırmaktanbaşkaneişeyarar?Köydesürekliyaşamayagelince,işte buna katlanamam... iyi bilirsin, şımartılmış bir adamım ben. Benimbulunduğumyerde rahatbirkaryola,güzelçay,kibarkonuşmalarolmalı...Herşeyieksiksizisterim.Oysaseninköyündeyoksulluktan,pisliktenbaşkanevar?Birgünbileyaşayamambenorada!Seninlebirlikteyaşamambuyurulsa,yaeviyakarım,yadacanımakıyarım,tamammı!Küçüklüğümdenberişımartılmışım.Neyapayım,böyleyimişte...—Peki,şimdineredeyaşıyorsunuz?— Dmitri İvanıç beyefendinin konağında avcıyım. Sofrasına av eti

getiriyorum.Aslındadahaçokbenikendizevkleriiçintutuyorlar.— Övünülecek bir iş değil, Yegor Vlasıç. Başkaları avcılıkla gönül

eğlendiriyorlar,oysasizciddibirmeslekmişgibidüşünüyorsunuz.HülyalıbakışlarınıgökyüzünedikenEgor;

Page 94: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Senbuiştenneanlarsın,aptalkarı!diyor.Benitanıdıntanıyalınebiçimbiradam olduğumu anlamadın gitti, ölünceye değin de anlamayacaksın. Seningözündebenyolunusapıtmışbirserseriyim.Aklıerenleriçinisekocabirilineniyi atıcısıyım. Efendiler bunu çok iyi anlamışlar. Geçenlerde derginin birindebenimleilgilibiryazıçıktı.Avcılıktakimsebenimleaşıkatamaz.Köydekitarlatapan işinden tiksinmeme gelince, bu benim şımarıklığımdan ya da gururumyüzünden değil. Küçük yaşımdan beri avdan, köpeklerden başka şeyleuğraşmadımki...Elimdentüfeğimialsalaroltayasarılırım,oltayıalsalaravcılığıellerimle yaparım. Param olduğu zamanlar at cambazlığıyla uğraştım, panayırpanayırdolaştım.Çokiyibilirsin,birköyerkeğiavcılığa,atcambazlığınagönülverdi mi, artık çiftçilik işinde ondan hayır gelmez. İnsanın içine özgürlükdüşüncesiyerleşmeyegörsün,oduyguyuonuniçindenbirdahaatamazsın.Aynıböyle beyefendiler de sahne oyunculuğuna ya da sanata merak sardıklarındaartık ne memur olabilirler, ne de çiftlik işinden anlarlar. Ama senin gibi aklıkısalaranlarmıbenimdediklerimden?—Anlarım,YegorVlasıç,niçinanlamayayım?—Anlamadığınşundanbelliki,hanineredeyseağlayacaksın.Pelageyayüzünüöbüryanaçeviriyor.—Yoo...ben....benağlamıyorum.Günahbanabuyaptıklarınız,YegorVlasıç.

Benimgibibahtsızbirkadınlabaribirgüncükbirlikteyaşasaydınız.On ikiyıloldusizinleevleneli.Ama...ogündenberiaramızdabirkerecik...aşkgeçmedi.Ben...ben...ağlamıyorum.YegorVlasıçsıkıntıylaelinikaşıyor.— Aşk mı dedin? Aramızda aşkın yeri olabilir mi? Biz ancak sözde karı-

kocayız.Sanagörebenele-avucasığmazbiradamım,banagöredesenaklıkısabir köylü karısısın. Birbirimizin dengi sayılırmıyız? Ben başıboşluğa alışmış,şımarık, istediği gibi gezip tozan bir adamım; sense elinden kazma-kürekdüşmeyen,kir-pasiçindedurmadançalışanbirırgatsın.Benavcılıktakendimienbirinci adam sayarken sen bana acıyarak bakıyorsun, birbirimize denk olabilirmiyiz?Pelageyahıçkırmayabaşlıyor.—Amabensizinnikahlıkarınızım,YegorVlasıc!— İsteyerek mi nikahlandık? Ne çabuk unuttun? Kont Sergey Pavlıç'a

teşekküretherşeydenönce.Kont,ondandahaiyibiravcıolduğumukıskandıdabir ay boyunca bana şarap içirdi. Bir insan sarhoş olunca bırakın evlenmeyi,dinindenbiledöndürülebilir.Odatuttu,öçalmakiçinbenisarhoşedipseninleevlendirdi. En iyi avcıyı bir sığırtmacın kızıyla... Madem sarhoşun biri

Page 95: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

olduğumu gördün, niçin vardın bana? Atalarımız gibi toprak kölesi değildin,karşı koyabilirdin. Doğaldır ki, sığırtmacın kızının avcıyla evlenmesi büyükşanstır;ancakiyidüşünmeliydin.İşteşimdiağladurbakalım,kendiniye,bitir...Kontbizimlealayetsin,senbaşınıtaştantaşavur!Ortalığa bir sessizlik çöküyor. Kesimlik ormandan üç yaban ördeği

havalanıyor o sırada. Avcı ördeklere bakıyor, belli belirsiz üç nokta olarakuzaklarda, ormanın ötesinde kayboluncaya değin gözlerini onlardan ayırmıyor.SonraPelageya'yadönerek;—E,sennasılsın,bakalım?Neylegeçiniyorsun?diyesoruyor.—Şimdilerde tarladaçalışıyorum.Kışındayetiştirmeyurdundançocukalıp

sütanneliğiyapıyorum,aydabirbuçukrubleveriyorlar.—Ya!..Yeniden bir sessizlik çöküyor. Ekin biçilen tarlalardan bir şarkı yükseliyor,

amabaşlamasıylabitmesibiroluyorçünkübusarısıcaktaşarkısöylemekkolaydeğil.—DediklerinegöreAkulinaiçinbirevyaptırmışsınız.Yegorsusuyor.—Gönlünüzündenginibuldunuz,demekki...Avcıgerinerek;—Talihineküs,bahtsızkadın!İsteristemezbunakatlanacaksın.Eh,artıkben

gideyim. Epeyce gevezelik ettik, geç kalıyorum. Akşama Boltovo'da olmamgerekiyor.Yegor doğrularak geriniyor, tüfeği kayışından omzuna asıyor. Pelageya da

kalkarken;—Köyenezamangelirsin?diyesoruyor,alçaksesle.—Gelipdeneyapayım?Ayıkkenzatengelmem,sarhoşolduğumzamanise

seninişineyaramam.İçincesinirlerimayağakalkıyor.Hadi,hoşçakal.—Gülegüle,YegorVlasıç.Yegorkasketiniensesineyıkıyor,köpeğineseslendiktensonrayolunadevam

ediyor. Geride kalan Pelageya ise avcının oynayan kürek kemiklerine, güçlüensesine,tasasız,tembeltembeladımatışlarınayerindenkıpırdamadanbakıyor.Hüzün,sevdadolubakışlarıkocasınıninceuzunbedenindedolaşırkenonuokşar,sever gibidir...Adamda karısının onu süzüşünü hissetmişçesine başını çeviripbakıyor. Ağzından tek sözcük çıkmamakla birlikte, Pelageya onun kalkıkomuzlarına bakarken kendisine bir şey söyleyeceğini anlıyor, çekine çekineyaklaşıyor,yalvarangözlerinionadikiyor.—Al,diyorYegor.

Page 96: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Kadının eline buruşmuş bir ruble sıkıştırdıktan sonra hızla yanındanuzaklaşıyor.Pelageyaçabukbirelhareketiyleparayıalırken;—Gülegüle,YegorVlasıç,diyor.Avcı düz bir şerit gibi uzayıp giden yolda yürümesini sürdürüyor. Solgun

yüzlü kadın ise kıpırtısız bir yontu gibi dikildiği yerden onun attığı her adımıizliyor. İşte kocasının kırmızı gömleği koyu renk pantolonuyla birleşti, adımatışlarıgörünmezoldu,köpeğiçizmeleriylekarışmayabaşladı.Tekgörünenşeybaşındaki kasketidir.Yegor ormana doğru keskin bir dönüş yapınca yeşilliklerarasındaartıkkasketidegörünmüyor.Pelageya;— Güle güle, Yegor Vlasıç, dedikten sonra beyaz kasketi bir kez daha

görebilmekiçinayakuçlarınınüzerindeyükseliyor.

Page 97: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

KUNDAKÇI

Sorgu yargıcının karşısında sıska mı sıska bir köylü duruyordu. Köylününsırtında evde dokunmuş bezden alacalı bulacak bir gömlek ile yamalı birpantolon vardı. Uzun sakalının kapladığı çopur yüzü, sarkık gür kaşlarınınaltından zorlukla seçilen gözleri, çoktandır tarak yüzü görmemiş karmakarışıksaçlarının bir şapka gibi örttüğü başı adama iri, öfkeli bir örümcek görünüşüveriyordu.Köylününayaklarıçıplaktı.Sorguyargıcı;—DenisGrigoryev,diyesözebaşlıyor.Yanımayaklaşdasorularımıyanıtla.

ButemmuzunyedisindedemiryolubekçisiİvanSemyonuvAkinfovsabahleyindemiryolunu denetlerken yüz kırk birinci kilometrede seni, raylarla traversleribirbirinebağlayancivata somunlarındanbirini sökerkenyakalamış. İşte somunşurada.Seninçıkardığınsomun.Öylemi?—Ha?—BekçiAkinfov'unanlattığıgibimioldu,diyorum.—Öyleolduya.—Peki,somununiçinçıkardın?—Ha?— Sen şu «ha»ları bırak da sorduklarıma yanıt ver. Somunu niçin

çıkarıyordun?Denisgözlerinitavanadikerekkısıkbirsesle;—Gerekmeseçıkarmazdım,diyor.—Somunneişineyararki?—Somunmu?Bizsomunuoltayapmadakullanırız.—Kimbubizdediğin?—Bizişte,halk.Klimovköyününadamlarıyani...—Bak,kardeşim,karşımageçipdeaptalnumarasıyapma,doğrudürüstyanıt

ver.Oltayıişekarıştırıpnekıvırttırıyorsun?Yalansöyleme!Denisgözlerinikırpıştırarakmırıldanıyor:

Page 98: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Anamdan doğdum doğalı yalan söylemedim de şimdimi söyleyeceğim?Oltaağırlıksızolurmubeyim?Oltayaküçükbirbalıkyadakurtgeçirbakalım,ağırlık olmazsa dibe gider mi? (Gülüyor) Hıı, bir de yalan söylüyormuşum!Suyun yüzünde yüzen yemden hayırmı gelir?Levrek, turnabalığı, yayınbalığıhep suyun dibinden gider, suyun yüzünde yalnız alabalık yakalanabilir. O dabindebir.Bizimırmaktaalabalıkbulunmaz.Genişsularıseveralabalık...—Şimdikonumuzalabalıkmı?Bunlarıneanlatıpduruyorsun?— Ha? Kendiniz sordunuz da... Bizim burada beyler de böyle avlarlar.

Parmakkadarçocuklarbileağırlıksızoltakullanmaz.Amaiştenanlamayanlarabirdiyeceğimyok.İnsanbudalaolursa...—Demek,senbusomunuoltayaağırlıktakmakiçinçıkardın?—Elbette,oyuncakdiyekullanacakdeğildimya!—Ağırlıkiçinkurşun,mermi,çivifilanbulamadınmı?— Kurşunu nereden bulacaksın? Satın almak gerekir. Çivi ise bir işe

yaramaz...Somundaniyisicansağlığı.Hemağırdır,hemdeliğivar.— Şuna bak, kendini aptal göstermeye çalışıyor! Sanki anasından dün

doğmuş, dünyadan haberi yok... Sersem herif, somun çıkarmanın ne gibikazalarayolaçabileceğinibilmiyormusun?Bekçigörmeseydikocakataryoldançıkar,birsürüinsanölürdü.Onlarınkatilisenolurdun!—Amanbeyim,siznelersöylüyorsunuz?Ben insanlarıniçinöldüreyimki?

Beni gavur ya da cani mi sandınız? Tanrı'ya şükür, efendiciğim, birisiniöldürmek şöyle dursun, böyle düşünceleri aklımıza bile getirmeden yaşadıkbugünedek.Tanrımkorusun,olacakşeymi?—Trenkazaları nasıl oluyor sanıyorsun? İki-üç somunçıkardınmı, al sana

birtrenkazası!Denisinanmazcasınagülümsüyor,gözlerinikısaraksorguyargıcınakuşkuyla

bakıyor.—Amanefendim,etmeyin,kaçyıldırköyhalkıraylardansomunçıkarıyorda

birşeyciklerolmuyor.Siz,trenraydançıkar,insanlarölür,diyorsunuz.Eğerbenray söksem ya da tren yolunun üstüne kalas koysaydım, o zaman başka. Birsomundanneçıkarki?—Nelafanlamazadamsınbe!Busomunlarraylarıtraveslerebağlıyor.— Anlıyorum, efendim. Biz somunların tümünü çıkarmıyoruz ki, bu işi

düşünerekyapıyoruz.Köylüesniyor,ağzınınüzerindeistavrozçıkarıyor.Sorguyargıcı;—Geçenyılburadabirtrenraydançıkmıştı,demekbuyüzdenoldu,diyor.

Page 99: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Nebuyurdunuz?—Dedimki,treninniçinyoldançıktığıanlaşılıyorşimdi.— Her şeye aklınızın erdiği nasıl da belli; okullarda boşuna dirsek

çürütmemişsiniz,iyiefendimbenim.Tanrımkimeakılvereceğinibilir.Nasıldaşıpdiyeanlayıverdiniz!Amabekçidenenadamkimki,birköylüparçası,sorupsoruşturmadanyakamayapıştı.Önce iyicesorupanlasaya!Sonracağıma,şunudayazın,beyefendiciğim!İkikezdişlerimevurdu,birdeağzıma!— Evinde arama yaptıklarında bir somun daha bulmuşlar. Onu ne zaman,

neredençıkardın?—Ha,şukırmızısandığındibindekisomunumusöylüyorsunuz?—Neredesakladığınınebileyim?Evindebulmuşlar.Nezamançıkardınonu?—Onubençıkarmadım,tekgözSemyon'unoğluİğnaşnaverdi.Yanisandığın

dibindekini.AvludakızağıniçindekinideMitrofan'laikimizçıkardık.—HangiMitrofan?— Mitrofan Petrov... Tanımıyor musunuz canım? Hani şu balık ağı örüp

beylere satan. Bu somunlar çok işine yarar da. Her ağ için on tane kadarkullanıyor.—Şimdibeni iyidinle...Cezayasasının180.maddesidemiryollarınakasıtlı

zararverildiği,buzararınyoldangeçen trenleri tehlikeye soktuğu, suçludabuhareketininbir felaketenedenolduğunubildiği taktirde...anlıyorsun,değilmi?Somun çıkarmanın sonunun neye varacağını bilmezlik edemezsin. Kısacasıböylebirsuçuncezasıkürektir,yaniprangayasürgün...—Benneredenbilirim,beyim?Bizlercahilinsanlarız.Siznediyorsanızodur.— Hadi şimdi bilmezlikten gelme! Her domuzluğa aklınız erer. Yalan

söylüyorsun.—Ne diye yalan söyleyeyim? İsterseniz köylülere sorun. Ağırlıksız yalnız

sudayakalarsınız,beğenmediğinizkayabalığıbileağırlıksızoltayagelmez.Sorguyargıcıgülümser.—Alabalığıunuttun.Ondanbirazdahaanlatsana!—Yokcanım,bizimırmaktaalabalıknegezer?Oltanınucunakelebektakıp

ağırlıksızsuyabıraktınmı,gelsegelsetatlısukefalitakılır,odabindebir.—Kesartıksesini!Birsessizlikbaşlıyor.Denisdurduğuyerdeayakdeğiştiriyor,gözlerinidikipmasayabakarkenorada

yeşilçuhaörtüyerineparlakbirgüneşvarmışgibigözlerinikırpıştırıyor.Sorguyargıcıisehabirebirşeyleryazmaktadır.BirsüresonraDenissoruyor:—Artıkgideyimmi?

Page 100: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Hayır,şimdisenitutuklayıpcezaevinegöndermekzorundayım.Gözlerini kırpıştırmayı şıp diye kesen Denis gür kaşlarını yukarı doğru

kaldırıyor,yargıcasorarcasınabakıyor.—Cezaevimidediniz?Nasılolur,beyim?Hiçvaktimyok.Hemenpanayıra

gidip Yegor'dan sattığım yağın parasını almam gerekiyor. Üç ruble alacağımvar...—Fazlakonuşma!— Cezaevinde ne işim var benim? Bir nedeni olsa giderim, ama durup

dururken niçin gideyim? Bir şey mi çaldım? Kavga mı ettim? Vergi borcumkaldığınısanıyorsanızmuhtarainanmayın,vergimemurunasorun.Bizimmuhtarimansızınbiridir.—Susdediksana!Denismırıldanıyor:— Zaten susuyorum. Allah beni çarpsın, muhtar hesapları yaparken

karıştırmadıysa... Biz üç kardeşiz. KuzmaGrigoryev, Yegor Grigoryev, bir debenDenisGrigoryev...Sorguyargıcı;—Yeter,çalışmamaengeloluyorsun!diyebağırıyor.Hey,Semyon,götürşu

adamıbaşımdan!İri-yarıikijandarmakolundantutupçıkarırlarkenDenisdurmadansöyleniyor:— Biz üç kardeşiz ama kimseden kimseye fayda yok. Kuzma borcunu

ödemedidiyegitsinDenis cezasını çeksin!Bunlarda sözümonayargıç!Bizimbeyefendigeneralşimdisağolsa,Tanrırahmeteyleye,şimdisizedünyanınkaçbucakolduğunugösterirdi.Yargıçdediğinyargıçlığınıbilmeli.Sırasındadayakdaatılır,amafolyok,yumurtayokken...

Page 101: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

DÜŞÜNÜR

Sıcak bir öğle üstü. Havada ne bir ses, ne bir kıpırtı... Doğa baştan başaTanrı'nınve insanlarınbaşı boşbıraktığı bir çiftliğebenziyor.CezaevimüdürüYaşkin'inevininönündekiuluıhlamurağacınınaşağısarkmışdallarıaltındaevsahibi ile konuğu ilçe eğitim müdürü Pimfov oturmaktadır. İkisi deceketsizdirler; gömleklerinin düğmelerini çözmüşler, yüzleri ter içinde,kıpkırmızı...İkisideöylebirgevşeklikiçindedirlerki,boğucusıcaktanbeyinleriuyuşmuş sanırsınız. Pimfov'un ekşimiş yüzünden tembellik akıyor; gözlerisüzülmüş,altdudağısarkmış.Yaşkin'ingözlerinde,alnındaiseazıcıkbircanlılıkbelirtisivar,kafasındanbir şeylergeçtiğianlaşılıyor. İkisidebirbirlerinebakıpbakıpsusarlar;sıkıntılarınıoflayıppuflayarak,avuçlarıylasineklerivurarakbelliederler.Masada bir votka şişesi, tel tel ayrılmış sığır eti, üzerine boz renk tuzekilmiş açık bir sardalye konservesi vardır. Birinci, ikinci, üçüncü kadehlerçoktaniçilmiş...Yaşkinbirdenbiresözebaşlıyor:—Evet,söylediğimgibi.Siznedersenizdeyin,FilipMaksimıç,Rusdilinde

gereğindenfazlanoktalamaişaretikullanılıyor.Bunları öyle beklenmedik bir anda söylemiştir ki, masanın dibinde miskin

miskinuyuklayanköpekirkiliyor,kuyruğunukısarakoradanuzaklaşıyor.Pimfovkadehindenbirsinekkanadıçıkardıktansonraaynıuyuşuklukiçinde;—Niçinöylesöylüyorsunuz?diyor.Doğru,çoknoktalamaişaretivaramaher

birininanlamı,yeriayrıdır.—Bırakın canım siz de!Bunca işarete ne gerek var?Bilgiçlik taslamaktan

başka? Her satırda on virgül kullanınca kendilerini akıllı sanıyorlar. ÖrneğinsavcıMerinovneredeysehersözcüktensonrabirvirgülkoyuyor.Bunagerekvarmı? «Sayın bay-virgül, mahpuslar-virgül...» Oldu mu şimdi? Yazıya şöyle birbakınca insanıngözlerininönündesinekleruçuşuyor.Kitaplardaöyle.Noktalıvirgül, iki nokta, tırnaktan geçilmiyor. Canın okumak istemez, vallahi! Kimizüppelerdetutar,birnoktayetmezmişgibiyanyanabirkaçtanekoyar.Neyararı

Page 102: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

varki!Pimfoviçiniçekerek;—Bilimöyleistiyor,diyor.—Bilimmi?Yokefendimyok!Akıl karıştırmak için, gösteriş için... Sözde

başkalarınıkandıracaklar.Örnekverecekolursakyabancıdillerde«yat»harfi[25]yoktur da bizde vardır... Bir gereği var mı, sorarım size? «Hleb» sözcüğünü«yat»layazmışımyada«e»ileyazmışım,neçıkar?Pimfovgüceniyor.—Nelersöylüyorsunuz,İlyaMartinıç?Hiç«hleb»«e»ileyazılırmı?Böyle

abuksabukşeyduymadım.Pimfovvotkasındanbiryudumiçiyor,gözlerinigücenikgücenikkırpıştırarak

yüzünüarkadaşındanbaşkayanaçevirıyor.Yaşkinkonuşmasınısürdürüyor:—Bu«yat»yüzünden azdayakyemedim.Hiçunutmam,bir günöğretmen

benitahtayakaldırdı,yazdırmayabaşladı.«Lekaruyehalvgorod».Ben«lekar»sözcüğünü «e» ile yazdım.Dövdü.Bir hafta sonra gene tahtaya kaldırdı, aynıtümceyi bir daha yazdırdı. Bu sefer «lekar»ı «yat» kullanarak yazdım. Genedövdü. Ben, «Niçin dövüyorsunuz, İvan Fomiç?» dedim. Burada «yat»yazılacağınıkendinizsöylemedinizmi?Odadediki:— O zaman yanılmışım. Dün bir bilimler akademisi üyesinin «lekar»

sözcüğündeki«yat»harfiüzerineyazdığıyazıyıokudum,artıkakademiyleaynıdüşüncedeyim.Gördünmübaşımagelenleri?BenimoğlanVasyutkadabu«yat»yüzündenazçekmedi.Beneğitimbakanıolsamöğretmenlere«yat»-lakafalarıbulandırmayıyasakederdim.Pimfoviçiniçekiyor,gözlerinikırpıştırıyor,ceketinigiymeyebaşlıyor.—Hoşçakalın!Benbilimekarşıbutarzkonuşmalarakatlanamam.Yaşkinarkadaşınınkolundantutuyor.— Şuna bak, hemen alındı. Yahu ben aramızda konuşma olsun diye

söylüyorumbunları...Hadi,oturdaiçkimiziiçelim.Hayli kırılmış olan Pimfov yerine oturuyor, içkisinden bir yudum alıyor,

yüzünüyanaçeviriyor.Birsessizlikçöküyorortalığa.Ahçı kadın, içinde bulaşık suyu olan bir tencereyle içki içenlerin önünden

geçiyor. Serpilen suyun hışırtısı, ıslanan köpeğin bağırışı işitiliyor. Pimfov'unölgün yüzü daha bir ekşiyor. Sanki bu yüz sıcaktan eriyiverecek, yeleğininüzerineakacakgibidir.Yaşkin'inalnındadaburuşmalargörülüyor.Teltelolmuşhaşlama ete gözlerini dikerek düşüncelere dalıyor. Onlar böyle otururlarken

Page 103: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

sakat bir gardiyan masaya yaklaşıyor, sürahinin içinde içki olup olmadığınabakıyor. Boş olduğunu görünce yenisini getiriyor. İki arkadaş içmelerinisürdürüyorlar.Yaşkinbirdenbire;—Evet,diyor.Pimfovürkerekarkadaşınabakıyor.Ondanyenisapıkçadüşüncelerbeklediği

içintedirginlikiçindedir.Yaşkinsürahiyedüşüncelidüşüncelibakarak;—Evet,diyorbirdaha.Bencebilimlerarasındadagereksizolanlarvar.Pimfovalçakseslesoruyor:—Yaninedemekistiyorsunuz?Hangibilimlergereksizsizce?—Hangisinisayayım?..İnsanoğlubilimlerleiçli-dışlıoldukçakendinibirşey

sanıyor. Bir çeşit böbürlenme duyuyor... Bana kalsa bilimlerin hepsini ipeçekerdim... Bak işte gene gücendi! Sen ne alıngan adamsın yahu, iki sözcükkonuşmayacakmıyız?Oturdaiçelim!Ahçı kadın yaklaşıyor, etli dirseklerini öfkeli öfkeli yana açarak iki dostun

önüne sebze çorbası dolu iki kase sürüyor. Höpürtüler, şapırtılar başlıyor. Osırada sanki yerden bitmişçesine üç köpek ile bir kedi ortaya çıkarakmasanındibinde dikiliyorlar, çorba içenlerin ağızlarına baygın baygın bakıyorlar.Çorbadan sonra sütlü lapa geliyor masaya. Feona tabakları masaya öyle birhınçla koyuyor ki, kaşıklar, ekmek kabukları yere dökülüyor. Lapayabaşlamadanönceikiarkadaşkonuşmaksızınbirerdubledahaiçiyorlar.Yaşkingeneansızın;—Budünyadaherşeygereksizdirzaten,diyebirdüşünceilerisürüyor.—Pimfov'un kaşığı dizine düşüyor, korku içinde bakıyorYaşkin'in yüzüne.

Onakarşıçıkmakistemektediramahemçakırkeyifolduğuiçin,hemdeağzınalapa tıktığından dilini döndüremiyor... Bu gibi durumlarda söylediği, «Nasılyani?Ne demek istiyorsunuz...» gibi laflar yerine ağzından yalnız bir böğürtüçıkıyor.Yaşkinkonuşmasınısürdürüyor:—Evet,her şeygereksizdir,bilimlerde... insanlarda... cezaevleride... lapa

da...hattasizbile... İyibir insansınız,Tanrı'yainanıyorsunuz,genedetümüylegereksizsiniz.Ceketinigiymeyeçalışan,amabirtürlükollarınınyerinitutturamayanPimfov;—Hoşçakalın,İlyaMartinıç,bengidiyorum,diyor.— Deminden beri tıkınıp karnımızı doyurduk, ama niye? İşte bu da

gereksizdi.Hepimizyemekyeriz,öteyandanniçinyediğimizibilmeyiz...Hemende alındı! Oturun canım, ne diye darılıyorsunuz? Konuşma olsun diye

Page 104: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

söylüyorumbunları.Gideceğinizbir yeryoknasıl olsa.Şuradaoturupkafalarıçekelim.Kadeh şakırtılarıyla birlikte ikisinin ahlayıp oflamalarından başka tek ses

çıkmıyor... Güneş batıya eğilmiştir artık, ıhlamur ağacının gölgesi uzadıkçauzuyor.Derken,Feonageliyor,oflayıppoflayarak,sertelhareketleriylemasanınyanına küçük bir halı seriyor. İki arkadaş son kadehlerini içtikten sonra, hiçkonuşmaksızınhalınınüzerineuzanıyorlar,birbirlerinesırtlarınıdönüpuyumayaçalışıyorlar.Pimfov;— Çok şükür, bugün sözü dünyanın yaratılışına, toplumsal sınıfların

ayrılmasına kadar götürmedi. Yoksa insanın saçları diken diken olur, Tanrı'yasığınmaktanbaşkaçarekalmazdı,diyedüşünüyor.

Page 105: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

AİLEBABASI

Bu durum çoğunlukla kumarda ütüldükten ya da mide sancılarınınbaşlamasına yol açan içkili eğlencelerden sonra olur. Stepan Stepanıç Jilinsabahleyin sıkıntılı bir ruh haliyle açar gözlerini. Ekşi suratının ezik, karmançorman, bön bir görünüşü vardır. Yüzünden düşen bin parça olur. Birinegücenmiş ya da bir şeyden tiksinti duyuyor sanırsınız. Kalkıp yavaş yavaşgiyinir, yavaş yavaş maden suyu içer, can sıkıntısından bir odadan ötekinedolaşmayabaşlar.Sabahlığınasarınıpsağa-solatükürüklersaçaraköfkeliöfkelihomurdanır:— Kimin kapıları kapatmadan bıraktığını bilmek isterdim! Hayvanlar! Bu

kâğıtların yerde ne işi var? Hemen toplayın! Evde yirmi tane hizmetçibulunduruyoruz, gene de dingonun ahırından farkı yok! Kapı zilini kim çalıpduruyor?Yolgeçenhanımıburası?Karısı;—BizimFedya'nınebeliğiniyapanAnfisaninegeldi,karşılığınıverir.—İşlerigüçleriyoktur,kapıkapıdolaşırlar...Lüpçüler!—Senideanlamaköylezorki,StepanStepanıç!Kendinçağırdın,şimdide

sövüpsayıyorsun.—Sövmüyorum ben, doğrusunu söylüyorum. Sen de bir iş yapmadan çene

çalacağınabirşeylerleuğraşsandaha iyiedersin!Eğerbukadınlarıanlıyorsamkahrolayım! Bütün gün aylak aylak oturmaktan nasıl da bıkmazlar? Kocalarıöküz gibi, hayvan gibi çalışsın, yaşam arkadaşı olacak karısı ise bir köşedeoturupelinibirişesürmeden,cansıkıntısıiçinde,kocasıylatartışmakiçinfırsatkollasın! Olacak şey mi yani? Bak karıcığım, bu enstitü alışkanlığındanvazgeçmezamanıçoktangeldi!Artıkenstitüöğrencisi,evinevlenecekcicikızıdeğilsin; annesin sen, kadınsın! Başını çevirirsin, değil mi? Öyledir işte, acıgerçekleridinlemekhoşagitmez!—Negariptir,acıgerçekleriyalnızmidesancıntuttuğuzamansöylersin.—Evet,başlabakayım,başladırdırlarına!

Page 106: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Düngenekafaçekmeyemigittin,yoksakâğıtoyunundamıütüldün?—Neçıkarcanımöyleolsa?Benimşunubunuyaptığımdansanane?Hesap

vermekzorundamıyım?Kumardadaüttürsemparabenimdeğilmi?Kendimeharcadığım,bueviçinharcananparadabenimparam.İşitiyormusunuz,benimparam!Busahneböyleceuzargider.Amaasılöğleyemeğinde,çolukçocuksofraya

oturduklarızamanStepanStepanıçkadaraklıbaşında, iyilikseven,hakgözetirve dilini tutmasını bilen bir adam yoktur yeryüzünde! Genellikle her şeyçorbadanbaşlar.Dahabirkaşıkalmıştırki,Jilinyüzünüburuşturur,çorbaiçmeyibırakır.—Bu ne biçim çorba? diye homurdanır. Anlaşılan karnımızı bundan böyle

dışarıdadoyuracağız.Karısıkaygılanır.—Nesivar?Beğenmedinmiçorbayı?—Bubulaşıksuyunuçorbadiyeiçmekiçinbilmeminsanınnasılbirmidesi

olmalı? Hem çok tuzlu, hem de berbat kokuyor. Üstelik soğan yerinetahtakurularıyüzüyorüzerinde...Sofradakikonukları,Anfisaİvanovna'yadöner:—Bunlar insanı deli eder! Her gün yemeklik almak için avuç dolusu para

harcarsın... kendini birçok şeyden yoksun kılarsın, buna karşılık sana neleryedirirler! Anlaşılan, memurluğu bırakıp onların yerine mutfağa girmemiistiyorlar.Çocuklarıneğiticisiçekineçekine;—Bugünçorbagüzel,der.Jilingözleriniöfkeliöfkelikısıpkadınabakar.— Ya, öyle mi dersiniz? Bununla birlikte herkesin zevki kendine göredir.

Genel olarak söylersek, sizinle benim birçok konuda zevklerimiz ayrılıyor.Diyelim, şu çocuğun davranışlarını siz çok beğeniyorsunuz. (Bunu derkengösterişli bir el hareketiyle oğlu Fedya'yı işaret eder.) Evet, siz onabayılıyorsunuzamaonugörüncebenimbütüncinlerimbaşımaüşüşüyor!Yedi yaşlarında, solgun, hastalıklı bir çocuk olan Fedya yemeğini bırakır,

gözleriniyereindirir.Yüzüdahabirsolgunlaşır.—Evet,sizonahayransınızamabenideliyedöndürüyor.Hangimizhaklıyız,

bilmem, amababasıolarakonudaha iyi tanıdığımı söylemeliyim.Bakın, nasıloturuyor?Terbiyeliçocuklarböylemiotururlar?Düzgünoturbakayım!Fedyaçenesiniyukarıkaldırıpboynunudik tutar.Böyleyapıncadahadoğru

oturduğunusanır.Gözleridedolmuştur.

Page 107: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

— Hadi, yemeğini ye! Kaşığını doğru tutmuyorsun. Bir gün senin yuvanıyapacağım, haylaz çocuk! Bir de ağlaması tutmazmı?Yüzüme dosdoğru bakbakayım!Fedyadosdoğrubakmayaçalışır,amayüzütitrer,gözlerineyaşlardolar.—Yaaa! Bir de ağlamak ha?Hem suçlu, hem de güçlü! Git, köşede dikil,

hayvan!Anneçocuğaarkaçıkar;—Amaönceyemeğiniyesin.— Yemek yiyemez! Böyle namussuz... Böyle yaramazların yemek yemeye

haklarıyok!Fedya'nın yüzü çarpılır, tüm bedeni sarsılır, sandalyesinden kayarak köşeye

gider.Babaazarlamayısürdürür:—Dahabukadarlakalmayacak!Mademterbiyenikimseüstlenmiyor,buişi

de ben üzerime alıyorum! Bak o zaman yemekte yaramazlık yapacak,zırlayabilecek misin? Seni eşek seni! Çalışacaksın, anlaşıldı mı, çalışacaksın!Bedavadanekmekyok!Adamolmakgerek,adaaam!AnneFransızcaolarak;— Tanrı aşkına, yeter artık! diye yalvarır. Bari yabancıların yanında yeme

bizi...Kocakarıherşeyiduyuyor,onunsayesindebütünkentişitecek...JilinRusça;—Benimyabancılardankorkumyok!karşılığınıverir.Anfisaİvanovnahaklı

olduğumu görmüyor mu? Senin düşüncene göre bu pis çocuğun gidişatındanmemnunmuolmalıyım?Onunbanakaçapatladığınıbilmiyormusun?Sen,pisçocuk, biliyor musun. senin için ne kadar para döküyorum? Yoksa ben parabasmamakinesimiyim?Parayısokaktanmıtopluyorum?Zırlama!Sus!İşitiyormusunbeni?Yoksa,alçak,sanatemizbirsopaçekeyimmiistiyorsun?Fedyabirçığlıkatar,sonrahüngürhüngürağlamayabaşlar.Sofradanfırlayıpkalkanannepeçeteyiatarak;— Bu kadarı da fazla! der. Şu evde ağız tadıyla yemek yendiği görülmüş

müdür?Seninbirlokmaekmeğinişteşuramdaduruyor!Boğazınıgösterir,mendilinigözlerinebastırarakyemekodasındançıkar.Jilinzorakibirgülümsemeyle;—Hemendegücenir,karşılığınıverir.Nazikyetişmişler...İşteböyle,Anfisa

İvanovna,budevirdedoğrusözükimsesevmiyor.Sonundasuçlubizolduk!Birkaç dakika sessizlik içinde geçer. Jilin gözlerini tabaklarda gezdirir,

kimseninçorbayadokunmadığınıgörüncederinderiniççeker,sonrabakışlarını

Page 108: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

eğitmenkadınınkızarmış,kaygılıyüzünediker.— Siz niçin yemiyorsunuz, Varvara Vasilyevna? Darıldınız demek! Orası

öyle. Doğru sözü kimse sevmiyor... Ama bağışlayın, benim yapım böyle,kimseye ikiyüzlülükedemem...Herzamangerçeğiolduğugibi söylerim. (içiniçeker)Artıkanlaşılıyorki,benimburadabulunuşumkimseninhoşunagitmiyor.Benburadaykenneyemekyiyebiliyorlar,nedekonuşuyorlar...Ehneyapalım?Gitmemidahaöncesöyleseydiniz,giderdim...Şimdidegiderim.Jiliniskemlesindenkalkar,gururlubiryürüyüşlekapıyayönelir.Hâlâağlayan

Fedya'nınyanındangeçerkendurur.Başınıgururlaarkayaatarak;— Bunca olup bitenden sonra artık serbestsiniz! Hiçbir şekilde eğitiminize

karışmıyorum, der. Elimi çektim sizlerden! Babanız olarak iyiliğiniziistediğimden sizi ve çekip çevirenlerinizi rahatsız ettiğim için özür dilerim.Bundanböylegeleceğinizleilgilibütünsorumluluğuüzerimdenatıyorum.Fedya çığlık atar, daha yüksek sesle zırlamaya başlar. Jilin azametle kapıya

döner,kendiyatakodasınagider.Öğleden sonra uykudan kalkan Jilin vicdan sızısı duymaya başlamıştır.

Karısından,oğlundan,Anfisaİvanovna'danutanır;öğleyemeğindeolupbitenlerianımsayarak dehşet içinde kalır. Ancak gururu öylesine yüksektir ki, içtendavranma yürekliliğini bulamaz kendinde; küskünlüğünü, homurdanmasınısürdürür.Ertesisabahuyandığındakeyfiyerindedir,yüzünüyıkarkenneşeyleıslıkçalar.

KahvesiniiçmeküzereyemekodasınagirerkenoradaoğluFedya'yıbulur.Fedyababasınıgörürgörmezayağakalkar,tedirgintedirginbakarçevresine.Jilinmasanınyanındangeçerkenneşeyle;—E, nasılsın bakalım, delikanlı der.Nevar, ne yok?Keyfin yerinde, değil

mi?Gelbakayım,yumurcak,babanıöp!Çocuk ciddi bir yüzle babasına yaklaşır, titreyen dudaklarını yanağına

dokundurduktansonrayanındanuzaklaşır,sessizceyerineoturur.

Page 109: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

ÖLÜ

Durgun bir ağustos gecesi. Kırlardan usul usul bir sis yükseliyor ve gözlegörülebilen her şeyi donuk bir örtüyle kaplıyor. Ayın aydınlattığı bu sis kâhuçsuz bucaksız, durgun bir deniz, kâh sonsuz beyaz bir duvar gibi gözüküyor.Havanemli, soğuk.Sabahadahabir sürüvakit var.Ormanınkıyısındangeçenyolun kenarında bir ateş yanmakta. Hemen oracıkta genç bir meşe ağacınınaltında, üzerine beyaz örtü örtülmüş bir ölü yatıyor.Ölünün göğsüne tahta birhaçkonulmuş,yanındaisebekleyenikikişivar.İkiköylü,köylülereyüklenenenağır,en tatsıznöbetbeklemegöreviniyerinegetirmektedirler.Biriuzunboylu,bıyıklarıyeni terlemiş,karakalınkaşlı,yırtıkpırtıkbirgocukgiymiş,ayaklarıçarıklı bir gençtir. Islak otların üzerine oturup ayaklarını uzatmış, bir şeylerleoyalanarak zaman öldürmeye çalışıyor. Onun boynunu eğip elindeki tahtaylauğraşmasındankaşıkyonttuğunuanlıyoruz.Durmadanburnunuçekiyor.İkincisi,zayıf, çopuryüzlü, seyrekbıyıklı,keçi sakallı,ufakyapılıbir ihtiyardır.Adamellerinidizlerininüzerinekoymuş,hiçkımıldanmadan,kayıtsızcaateşebakıyor.İkisininarasındaki,ikiköylününyüzlerinikızılaboyayaraktembeltembelyananküçük kır ateşi neredeyse sönmek üzere. Ortalık sessiz. Yalnızca bıçağınyonttuğutahtanıngıcırtısıileyananıslakkütüklerincızırtısıduyuluyor.—Hey,Sioma,uyuma!diyorgençköylü.Keçisakallıkekeliyor:—Ben...benuyumuyorum.—İyi...Tekbaşınakalıncainsankorkuyor.Baribirşeyleranlatsaydın.—Be...becerememki...—Negaripadamsınsen,Sioma!Seninyerindebirbaşkasıgüler,şarkısöyler,

olmadık şeyler anlatırdı. Tuhafsın vallahi! Bostan korkuluğu gibi oturuyor,gözlerini açıp ateşe bakıyorsun. Bir iki laf etmesini de mi bilmezsin? Sankikonuşmaktan korkuyorsun. Elli yaşındasın ama bir çocuk kadar aklın yok...Aklınınkıtlığındandolayıkendineacıbari!Keçisakallısuratınıasarak;

Page 110: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Acıyorum,diyor.— Ya senin budala oluşundan dolayı biz üzülmüyor muyuz? İyi yürekli,

ağzına içki komaz bir köylüsün. Ancak ne yazık ki aklın kıt. Hiç olmazsaTanrı'nın senden esirgediğini kendin tamamlasaydın... Aklını başına topla,Sioma,bunun içinuğraşbiraz...Bir yerde iyi bir söz işittiğindeonuanlamayaçalış, aklında tut, üzerinde düşün-taşın. Anlamadığın bir şeyle karşılaştığınzaman da kendini zorla, o şeyin girdisini-çıktısını kafanda tart. Kendinizorlamazsan eline bir şey geçmez. Tamam mı? Aklını başına toplamadığınsürecedünyayageldiğingibibudalagidersin...Birdenbire inlercesine uzayıp giden bir ses duyuluyor ormandan. Sanki

ağaçlardanbirininucundanbirşeykopupyaprakhışırtılarıiçindeyeredüşüyor...Bu ses boğuk boğuk yankılanıyor ormanda. Genç köylü irkiliyor, sorarcasınaarkadaşınabakıyor.Siomageneasıksuratlı;—Baykuş,küçükkuşlarıkovalıyor,diyor.—Sioma,kuşlarınsıcakülkeleregöçetmezamanıgeldimi?Nedersin?—Geldiya...—Sabahlarıhavanınsoğumasındanbelli.Çoksoğuk!Turnalarçabuküşüyen,

nazikyaratıklardır.Soğukhavalaronlar içinölümdemektir.Ben turnadeğilimamaçoküşüdüm.Ateşebirazodunatarmısın!Sioma ayağa kalkıyor, ormanın karanlığında gözden kayboluyor. O, çalılar

arasında uğraşıp kuru dalları kırarken arkadaşı elleriyle gözlerini kapıyor, hersesten ürperip korkuyor. Az sonra bir kucak çalı çırpı getiriyor Sioma, bunuateşin üstüne atıyor. Önce ince budakları kararsız kararsız yalayan alevler azsonrasankibuyrukalmışçasınabirdenbiredallarıbütünsarıyor;kızılaçalanbirışık orada oturan iki kişinin yüzünü, yolu, altında ölünün kol ve ayaklarınınkabarık kabarık gözüktüğü beyaz örtüyü, bunun üzerindeki haçı aydınlatıyor.Nöbet bekleyenler susmaktadır. Genç köylü boynunu daha çok eğiyor, sinirlisinirliişinisürdürüyor.Keçisakallıiseeskisigibigözleriniateştenayırmaksızınkıpırtısız durmakta.O sırada gecenin sessizliğinde ansızın bir ilahi duyuluyor;«Tanrı'nınevinisevmeyenlerondanutansınlar...»Ardındanayakseslerigeliyor.Yolda,ateşinkızılışıklarıaltındakısakeşişcüppesiilegenişkenarlıbirşapka

giymiş,omuzlarındayolçantasıbulunanbiradambekliyor.Adamkısıktizsesiyle?— Tanrım, hikmetinden sual olunmaz, diye başlıyor. Karanlıklar içinde bir

ateş gördüm, içim ürperdi. Önce gece yolcuları sandım, sonra, «Atlarınıgörmediğimigörenebiçimyolcubunlar?Sakınkötüruhlar,zenginlerinyolunu

Page 111: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

bekleyen haydutlar ya da putlara kurban sunan çingeneler olmasın?» dedim.İçimdenbirsesyükseldi.«Git!»dedi,«Tanrı'nınkuluFeodosi,gitdealınyazınneysekarşınaçıksın!»İncekanatlıpervanelergibiateşekoşupgeldim.İşteşimdikarşınızdaduruyor,dışgörünüşünüzdeniçiniziokuyorum.Siznekötüruhsunuz,nedeputperesttayfası.Tanrımyardımcısınızolsun!—Sağol!—Dinkardeşlerim,banayolgösterirmisiniz,Makuhintuğlafabrikasınanasıl

gidilir?—Çokyakındır.Buyoldandoğrucagit.İkifersahyürüdüktensonrakarşına

bizim köy, Ananova çıkar. Köyden hemen sağa dön, kıyıdan kıyıdan gidincefabrikayavarırsın.Ananova'danüçfersahötede.—Tanrımsizdenrazıolsun.Peki,sizburadaniçinoturuyorsunuz?—Nöbetçiyiz.Ölübekliyoruz...—Ne?Neölüsü?AmanTanrım!Keşiş haçı, beyaz örtüyü görüyor. Öylesine ürküyor ki irkilmekten kendini

alamıyor.Bubeklenmedikgörüntü onunüzerinde korkunçbir etki bırakmıştır.Şaşkınlıkiçinde,ağzıaçık,gözlerinibelertiyor,yerindeçakılmışgibiduruyor...Gözlerineinanamadığıiçinbirkaçdakikasusuyor,sonramırıldanmayabaşlıyor:— Tanrım! Kutsal Meryem Ana! Kimseye zararım dokunmadan yolumda

giderkennedirbubaşımagelenler!Gençköylüsoruyor:—Necisinizsiz?Papazsınıfındanmı?—Yo...yo...Manastırmanastırdolaşırımben...Mi...MihailPolikarpıç'ıtanır

mısın? Fabrika müdürü... Onların yeğeniyim. Tanrım, sen büyüksün! Neyapıyoruzdemiştinizburada?—Nöbetbekliyordu.Görevimizbu.Cüppeli,birelinigözlerininüzerindengeçiriyor.—Doğruya?Ölenkimlerden?—Biryolcu.—Yaşam böyledir işte... Eh, dostlarım, ben artık gitsem iyi olacak. Korku

çöktü içime, kardeşler...Ah, bilmezsiniz, her şeyden çokölülerdenkorkarım...Ne gariptir, değilmi?Bu adamyaşarken belki kimsenin aldırdığı yoktu.Amaşimdiölüpbedeniçürümeyebaşlayıncakarşısındatirtirtitriyoruz.Sankibüyükbirkomutanyadakutsalbirkişiymişgibi.Nasıloldu,yoksaöldürdülermionu?—Tanrıbilir.Belkiöldürmüşlerdir,belkidekendiliğindenölmüştür.—Doğru,doğru...Kimbilir,kardeşler,belkideruhuşuandacennetzevklerini

tadıyordur.

Page 112: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Gençköylü;—Ruhuhenüzbedenindenuzaklaşmaz,üçgünburalardadolaşır,diyor.—Hmm!Havadaçoksoğuk!Dişlerimtakırtakırbirbirinevuruyor...Demek,

dosdoğrugidilecekha?—Evet,köyekadar.Sonradasağasapar,hepkıyıdanyürürsün.— Kıyıdan mı? Peki... Ben de ne diye duruyorum daha? Yolcu yolunda

gerek...Hoşçakalın,kardeşler.Cüppelibirkaçadınıatıyor,sonraduruyor.— Gömülmesi için bir kapik bırakmayı unuttum. Din kardeşlerim, para

bırakabilirmiyim?—Senmanastırlarıdolaşıyorsun,bizdendahaiyibilirsin.Eceliylegittiysebu

para ruhunun kurtuluşuna yardım eder, ama kendini öldürdüyse günahtır,bırakma!—Doğru...Belkidekendiniöldürmüştür.İyisimi,parabendekalsın.Ah,ne

günahkarinsanlarız!Şimdibanabinrubleverselergeneburadaduramam.Hadi,hoşçakalın,kardeşler!Cüppeliyavaşyavaşuzaklaşıyor,yenidenduruyor,mırıldanıyor:— Ne yapsam acaba, bir türlü karar veremiyorum. Burada ateşin yanında

pineklemektençokkorkuyorum.Yalnızgitmekdeöyle,korkunç!Karanlıkyoldagözleriminönünehepölügelecek.Tanrı'mınbanaverdiğicezabu!Tambeşyüzfersahyolyürüdüm,başımabir şeygelmedide şimdi eveyaklaştığımsırada...Felaketebakın!Gidemiyorumişte.—Doğru,çokkorkunç!— Ne kurtlardan, ne haydutlardan, ne karanlıktan korkarım ama ölülerden

ödümpatlar.Korkuyorumişte,neyapayım?Dinkardeşlerim,yalvarırımsize,beniköyekadargeçirin.—Bizeölününyanındanayrılmayın,dediler.— Kimsecikler görmez ki, kardeşler! Vallahi görmez. Tanrım iyiliğinizin

karşılığını verir. Sakallı, ne olur, hadi beni götür! Ee, daha niçin susupoturuyorsun?Gençköylü;—Onunbirazaklıgeridir,diyor.—Götür,kardeşim,beşkapikveririm.Gençköylüensesinikaşıyor.—Beşkapikiyiydi,amabizeverilenbuyruköyle.Durbakalım,bizimaklıkıt

arkadaştekbaşınaoturursabengötürürüm.Sioma,kalırmısın?Siomakabuleder.

Page 113: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Kalırım...—Hadiöyleyse,gidelim.Gençköylüayağakalkıyor,cüppeliileyolakoyuluyor.Birdakikasonraayak

sesleri, konuşmalar işitilmez oluyor. Sioma gözlerini kapıyor, hafiftenuyuklamayabaşlıyor.Ateşsönmeküzeredir;ölüyükocaman,kapkarabirgölgekaplıyor.

Page 114: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

KADINLARINŞANSI

TümgeneralZapurıgin toprağaveriliyordu.Sıksıkkomuthaykırışlarınınvecenazemüziğininduyulduğuölüevinedörtbiryandan,rahmetliningötürülüşünügörmekisteyeninsanlarakınakıngeliyorlardı.İştebugelenlerarasındamemurProbkinveSvistkovilehanımlarıdavardı.Dört kişi yürüyüş koluna yaklaştıkları sırada ilçe emniyet amiri yardımcısı

onlarıdurduraraktatlı,yumuşakbirsesle;—Efendim,durun,giremezsiniz,dedi.Lütfenbirazgeriçekilin!Yalnızsize

değil, herkese söylüyorum aynı şeyi. Lütfen geri çekilin! Ama bayanlargeçebilirler...mesdames,sizlerbuyurun!Erkeklergiremezler...Lütfen!Probkinile Svistov'un eşleri emniyet amiri yardımcısının bu beklenmedik iltifatıkarşısında kızarıp bozardılar ama fırsat bu fırsattır deyip yürüyüşe katıldılar.Kocalarıiseyayaveatlılardanoluşanmeraklıkalabalığınınarkasında,yanyanadizilmişenseduvarınabakakaldılar.Onlardan uzaklaşan iki bayanın arkasından kıskançlıkla, hatta biraz nefretle

bakanProbkin;—Onlargeçti,bizkaldık,dedi.Busaçıuzunlarınheryerdeşanslarıaçıktır.

Bizerkeklereböylebirayrıcalıktanınmamıştıramaonlaratanınır.Söylermisin,kadınlarınbizdenfarkıne?Birsürükörinançtaşıyan,basbayağı

yaratıklardır,genedegeçmelerineizinverdilerişte.Seninlebenenüstderecedenmemurbileolsaksokmazlardıbizi.Probkin'inbusözlerikarşısındaemniyetamiriyardımcısısitemlisitemli;— Beyler, çok garip düşünceleriniz var, dedi. Şimdi sizleri de bıraksak

yürürken itişip kakışır, çirkin hareketler yaparsınız. Ama kadınların terbiyesiböyleşeylereizinvermez.Probkinöfkelendi;—Bırakınsizde,Allahaşkına!Kalabalıktailkitişenlerkadınlardır.Erkekler

düzeneuyarlar,oysakadınlargiyimleribozulmasındiyekollarını ikiyanaaçıpyanlarındakini iterler. Her zaman böyledir! Nedense kadın milleti her yerde

Page 115: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

şanslıdır. Öyle değil mi? Kadınlar askere alınmaz, danslı toplantılarda girişbiletlerivarmı,diyesorulmaz,bedenselcezalaraçarptırılmaz...Peki,bunlarıhakediyorlar mı? Bir bayan mendilini mi düşürdü - hemen alıp vereceksin,bulunduğun odaya mı girdi - kalkıp yer vereceksin, yanından mı ayrılıyor -dışarıyakadargeçireceksin...Birderütbelerielealalım!Senyadabirbaşkası,diyelim üst dereceden danışmanlığa yükselmek için ömür boyu yırtınır,didinirsin, ama bir cici kız bir danışmanla evlenince yarım saatte omutluluğaerişir.Prensyadakontunvanımıkazanmakistiyorsun,yabakanlıkyapacaksın,ya da Şipka'yı, bütün dünyayı fethedeceksin. Ama, Ulu Tanrı'm hoş görsün,Varenka ya daKatenka adında, ağzı henüz süt kokan bir genç kız bir kontunönünden eteğiyle sürünüp geçtiği ya da gözünü kısarak baktığı zaman kontesoluverir...Senşimdiilsekreterisin,değilmi?Buunvanıkazanmakiçinyıllarcaterdöktün,çalışaçalışacanınçıktı.YaseninMaryaFominşnaneyaptı?Nediyeodaseninleaynıunvanıtaşıyor?Birpapazkızıykenpatilsekreterliğine!Böyleyükselmeye can kurban! Oturt bakalım onu kendi masana, girenleri çıkanlaryerineyazmayacakmı?—Svistkov;bunakarşılıkkadınlaracıçekerekçocukdoğuruyor,dedi.— Aman ne önemli iş! İnsana kan kusturan bizim emirlerden birinin

karşısında dikilsin bakalım, çocuk doğurmak bunun yanında basit kalmayacakmı? Her yerde ayrıcalıkları vardır kadınların! Bir genel müdürün karşısındabizim çevreden bir genç kızın ya da kadının gösterdiği rahatlığı sen şubemüdürünün karşısında gösteremezsin. Evet, öyle... Senin Marya Fominşnamüsteşar beyefendinin koluna girmekten hiç çekinmez, ama görelim, senmüsteşarın yanına yaklaşabiliyor musun? Bizim apartmanda alt katta genelmüdürlükyapanbirprofesöroturur.GöğsündebirdeAnnanişanıvar.Aradabirkarısının adama şöyle bağırdığını işitiriz: «Sersem herif! Salak! Aptal!» Altı-üstü esnaf sınıfından gelme bir kadın! Adamın nikahlı karısı olduğu içinböylesine göz yumuluyor. Bir de nikahlı olmasa, yasadışı otursalar ne olurduacaba? Bir olayı ömrüm boyunca unutmayacağım. Az kaldı o yüzdenmahvolacaktım, verilmiş sadakamız varmış da kurtuldum. Anımsarsın, bizimgenelmüdürgeçenyıl köyündeki yazlığa iznegiderkenyazışmaları yürütmemiçin beni de yanına almıştı... bir saatte bitireceğim kolay bir görev. Günlükçalışmamıbitirinceyaormanadolaşmayaçıkaryadauşaklarbölmesinegönüleğlendirmeyegiderdim.Bilirsin,bizimgenelmüdürhiç evlenmedi.Evinde iseuşak,hizmetçiitsürüsügibi.Başlarındaçekipçevirecekkimsebulunmadığıiçinisteyenistediğiniyapar.Nasılolsaevinhanımıyok.AmaVeraNikitişnaadındabir kahya kadın var ki, her şey onun elinde. Genel müdürün çayını verir,

Page 116: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

yemeklerini hazırlatır, uşakların ensesindebozapişirir.Anlayacağın, berbatmıberbat,yılandilli, iblissülalesindenbirkadın.Şişman,kızarıksuratlı,çığırtkanmı çığırtkan!.. Birisine bağırmaya başladığı, vaveylayı kopardığı zaman Tanrıyardımcısı olsun. Bir de sövüp sayması var ki, bağırmaları onun yanında hiçkalır.Kadınkimseyegözaçtırmıyor,banadakankusturuyor...Dedimkikendikendime, bir gün nasıl olsa bir punduna getirir, seni genel müdüre bir güzelanlatırım. Adamcağız boğazına kadar işe gömüldüğü için senin ne haltlarkarıştırdığını, kendisini soyup uşakları susta durdurduğunu görmüyor; onungözünü açacağım. Adamın gözünü açmasına açtım ama neredeyse benimgözlerimsonsuzadekkapanacaktı.Şimdibileaklımageldikçeürperiyorum.O gün nasıl oldu, koridordan geçerken bir çığlık işittim. Önce domuz

boğazladıklarınısandım,amaiyicekulakverinceVeraNikitişna'nınbiriyleağızkavgası ettiğini anladım. Kadın, «Seni hayvan! Beş paralık herif! Allah'ınbelası?»diyebağırıyor.«Kimebağırıyorbukadın?»diyorumkendikendime.A,birdenegöreyim?Kapıaçılıncaiçeridenbizimgenelmüdürçıkmasınmı?Alıal, moru mor, gözleri faltaşı gibi açılmış, saçları şeytan üflemişçesine karmakarışık...Kadınbağırmasınısürdürüyor:«Pisherif!Süprüntü!»—Hadicanımsende!— Yalanım varsa gözüm çıksın! Onları öyle görünce beni bir ateş bastı.

Bizimki kurtuluşu odasına kaçmakta buldu, bense ne yapacağımı bilmez birdurumdakoridordadikile-kaldım.Basit,cahilbirköylükarısı,birahçıparçası,bir ırgatbeyefendiyebunlarısöyleyipböyledavransın!Olacakşeymi?«Bizimgenel müdür herhalde kadını basbayağı haşladı, kadın da kimseningörmemesindenyararlanıponaböylekarşılıkverdi.»diyedüşündüm.Benoradadururmuyum?Hemen fırladım yerimden. Kadının odasına girerek; «Be şirretkarı, yüksek dereceden bir memura böyle sözleri nasıl söylersin? Sen onukimseninarkaçıkmadığı,zavallıbir ihtiyarmısandın?»diyegiriştim,bununladayetinmeyipopufsuratınaikitokatpatlattım.Allahseniinandırsın,karıöylebir çığlık attı, öyle bir yaygara kopardı ki, yedimahalleyi ayağa kaldırdı.Benkulaklarımı tıkayıp ormana kaçtım. Aradan üç saat kadar geçti geçmedi, birçocukkoşakoşagelerek.«Sizibeyefendiçağırıyor.»dedi.Döndümeve,birdeodasına girdim ki, hiç sorma! Bizimki baba hindi gibi kabarmış, somurtupoturuyor.«—Benimevimdenehaltettinöyle?Utanmıyormusun?»diyebağırdı.«— Neden söz ediyorsunuz, beyefendi? Eğer Nikitişna'ya yaptıklarımı

söylüyorsanız,yerdengöğehaklıyım,sizikollamakiçinyaptım,»dedim.«—Başkasınınaileişlerinekarışmakseningörevinmi?»

Page 117: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Anlıyorsun, değil mi? Aile işleriymiş... Ondan sonra bana verip veriştirdi,demediğini bırakmadı. Bir sürü azarlamadan sonra birdenbire tavır değiştiripkahkahayıbasmazmı?«—Nasılcesaretedipdeonabunuyapabildin?dedi.Korkmadınmı?Pessana

vallahi!Genedeumarımbuolayaramızdakalır...Oankiöfkenianlıyorum,amabundanböyleevimdekalmanolanaksız.»Ya,işteböyle...Kendinibirşeysanankarınınburnunusürtmemebirtürlüakıl

erdiremedi.Kadınadamıngözleriniköretmişbasbayağı!Koskocagenelmüdür,Beyaz Kartal nişanı var, dairenin en büyük amiri, ama köylü karısına kulolmuş...Kimnedersedesin,kadınmilletininbüyükayrıcalıklarıvar.Hadi,çıkarşapkanı,generaligötürüyorlar...Amantanrım,neçokdanişanalmış!Yürüyüşekadınlarınkatılmasınaizinverdileramaonlarnişandanneanlar:Cenazemarşıçalmayabaşladı.

Page 118: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

AHÇIKIZEVLENİYOR

Yedi yaşlarında toraman bir oğlan olan Grişa mutfak kapısının önündedikilmiş,konuşulanlarıdinliyor,anahtardeliğindeniçeriyigözlüyordu.Onagöreolağanüstü, o güne değin görmediği bir şey geçiyordu mutfakta. Üstünde etkıyılan, soğan doğrananmasada sakallı, kızıl saçlı, uzun boylu, sağlamyapılı,burnunun ucunda iri bir ter damlası sarkan, arabacı yamçısı giymiş bir köylüoturmaktaydı.Adam sağ elinin beş parmağıyla çay tabağını kavramış, kıtlamaçayiçiyor;şekertopağınıdişiylekütürkütürkırdıkçaGrişa'nınsırtındakitüylerdikendikenduruyordu.Arabacınıntamkarşısınakirlibirtabureyeiseyaşlı,dadıAksinya Stepanovna kurulmuş, adamla birlikte çay içiyordu. Dadının yüzüciddiydi ama içten içe sevindiği belliydi. Yanda ahçı kız Pelageya vardı.Pelageyasözdeocağınbaşındauğraşıpduruyordu.Anlaşıldığınagöreasılamacıyüzünü oradakilerden gizlemekti. Gene de Grişa kızın yüzünün renkten rengegirdiğinifarketti.Alevkırmızısındantutun,ölüsarılığınakadardeğişiyorduburenkler. Pelageya titreyen elleriyle bıçakları, çatalları, odunları, ocak bezlerinitutuyor, oraya buraya gidip geliyor, homurdanıyor, kabı kacağı şıngırdatıyor,aslınabakılırsahiçbirişyaptığıyoktu.Oradadikildiğisürecebirkereolsunçayiçilenmasayadönüpbakmadı.Dadınınsorduklarınaisebaşınıçevirmeden,kesikkesik,sertyanıtlarverdi.Dadıarabacıyıağırlamayaçalışıyordu.—Hadi, buyurun,Danilo Semyonıç!Neden hep çay içiyorsunuz?Biraz da

votkaiçsenize!Böylediyerekarabacınınönüneküçükbirşişe ilebirkadehsürdü.Yüzünde

isesinsibiranlamvardı.Arabacıiçkiyikabuletmeyerek;—Hayır,içkikullanmam,dedi.Benizorlamayın,AksinyaStepanovna!—Nebiçimerkeksinizsiz!Hiçarabacıolurdaiçkiiçmezmi?Bekardediğin

içkisizyapamaz.Hadi,buyurun,buyurun!Arabacı yan gözle bir votka şişesine, bir de dadının sinsi yüzüne baktı. Bu

sıradaonunyüzüdedadınınkindendahaazsinsideğildi.Yüzü,«Yoo,benifaka

Page 119: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

bastıramazsın,cadıkarı!»dergibiydi.—Kesinlikle içmem, bizim işimiz bunugötürmez.Bir esnaf içebilir, çünkü

hepaynıyerdeoturur.Oysabizlerhepgözönünde, süreklihalkınarasındayız.Öyledeğilmi?Meyhaneyeuğramakistersin,birdebakmışsınatınçekipgitmiş.Sarhoş olursan daha da kötü; ya olduğun yerde uyuklarsın ya da yoldaysanarabadandüşersin.Bizimişimizböyle.—Gündenekadarkazanıyorsunuz,DaniloSemyonıç!— Gününe göre. Gün olur bir yeşil[26] kazanırsın, gün olur metelik bile

geçmez eline. Gün güne uymaz. Şu sıralar işler iyice kesat. Kendiniz debiliyorsunuz, sokaklarda arabadan bol bir şey yok. Ot ateş pahası, müşterilerderseniz,hepsicebidelik.Dahaucuzdiyeatlıtramvaylarabinmeyiyeğliyorlar.Gene de Tanrı'ya şükür, geçinip gidiyoruz. Karnımız tok, sırtımız pek.Kendimizden başka ikinci bir insanı da mutlu edebiliriz... (Yan gözlePelageya'yabakıyor.)Eğeronundabizdegönlüvarsa...Grişa daha ötesini duymadı. Çünkü kapıya gelen annesi onu çocuk odasına

göndererek;—Hadibakayım,gitdedersineçalış.Buradakonuşulanlar sanagöredeğil,

dedi.Grişa odasına dönünce okuma kitabını önüne koydu, ama kafasına bir şey

girmiyordu. Gördüğü, işittiği şeylerden sonra bin bir soru geliyordu aklına.«Ahçı kız evleniyor.» diye düşünüyordu. «Çok tuhaf, anlamıyorum, ne diyeevleniyor?Annembabamla,amcamınkızıVeroçka,PavelAndreyiç'leevlenmiş.Babam olsun, Pavel Andreyiç olsun evlenilebilecek kimseler. Onların altınköstekleri, güzel giysileri var, ayakkabıları da pırıl pırıl... Ama bu kırmızıburunlu, keçe çizmeli arabacının nesi var, bilmem ki! Öö! Dadım zavallıPelageya'nınonunlaevlenmesininiçinistiyoracaba?»Mutfaktaki konukgittikten sonraPelageyaodalaragirip çıkaraköteyi beriyi

temizlemeye başladı. Heyecanının yatışmadığı belliydi. Kırmızı yüzününkorkmuşbirgörünüşüvardı.Elindekisüpürgeyledöşemeyeüstünkörüdokunupgeçiyor, her köşeyi üst üste birkaç kez süpürüyordu. Grişa'nın annesininodasından da bir türlü ayrılmak istemedi. Anlaşılan, yalnızlık zor gelmiştikızcağıza.İçinidökecek,dertyanacakbiriniarıyordu.Grişa'nınannesininağzınıaçmadığınıgörünce;—Herşeybitti,diyehomurdandı.Hanımefendibaşınıönündekiişlemedenkaldırmaksızın;—İyibiradamabenziyor,içkisiyokmuş,ağırbaşlıbiri,karşılığınıverdi.Pelageyaöfkeylebirdenparladı:

Page 120: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Yeminederim,hanımefendiciğim,buadamlaevlenmemben!Kimnedersedesinevlenmem!—Aptallıketme!Küçükbirkızgibidavranıyorsun.Buişşakayagelmez.iyi

düşün-taşın. Böyle bağırmakla eline ne geçecek? Söyle bakalım, bu adamhoşunagidiyormu?Pelageyaezilipbüzülerek;—Aman,neler söylüyorsunuz,hanımefendiciğim?dedi.Onasıl söz?Böyle

şeysorulurmu?—Grişa,«Hoşumagitmiyor,deseya!»diyedüşündü.—Sendenenazlışeysin!Hoşunagidiyormu,gitmiyormu?—Şey,hanımefendiciğim,yaşlıbiraz...DadıöbürodadanPelageya'yaçıkıştı:—Neler uyduruyorsun bakayım orada! Daha kırkında bile yok. Hem genç

adamseninneyine?Yüzünebakıpbayrammıedeceksin?Evleniver,olsunbitsin.Pelageyagene;—Evlenmem!diyehırçınlaştı.— Saçmalama! Anlaşılan gönlünde beyler, paşalar yatıyor. Senin yerine

başkası olsa öpüp başına kordu böyle kısmeti. Sense «Evlenmem!» diyetutturmuşsun. Gözün hep yükseklerde; postacı, öğretmen istiyorsun. Biliyormusunuz, hanımefendi, Grişa'ya gelen öğretmen var ya, bu akılsız onayiyecekmişgibibakıyor.Senigidiutanmazseni!Hanımefendi,Pelageya'ya;—SenbuDanilo'yudahaöncegörmüşmüydün?diyesordu.— Nereden göreceğim? İlk olarak bugün karşılaştım. Aksinya nerelerden

getiripsardıbubelayıbaşıma?Pelageyaöğleyemeğinidağıtırkenmasadakilerarabacıdandolayıonatakılıp

kızdırıyorlardı.Kızcağızpancargibikızarıyor,zorlagülmeyeçalışıyordu.Grişa,«Anlaşılan,evlenmekayıp,çokayıpbirşey.»diyedüşündü.Ogünpişenyemeklerin tuzufazlakaçtı,piliçler iyikızartılmadığı içinkanlı

kanlıkaldı.ÜstelikPelageya ikidebirelindenkapkacak,çatal,bıçakdüşürdü.Neysekidurumunuanladıkları içinkimseonupaylamadı.YalnızbirkeresindeGrişa'nınbabasıdayanamayıppeçeteyifırlatarak;karısına;—Nedir sendeki bu herkesi evlendirme hevesi! Nene gerek? Bırak isteyen

istediğiyleevlensin!diyebağırdı.Yemekten sonra komşuların hizmetçileri, ahçı kadınlar mutfağa doluşmaya

başladılar. Akşama değin her yerde bir fiskos aldı yürüdü. Şaşılacak şey, buevlenmeolayınıneredenduymuşlardı!GeceyarısıuyananGrişaodasındadadı

Page 121: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

ile ahçı kızın fısıldaştıklarını işitti. Dadı. Pelageya'yı boyuna kandırmayaçalışıyor, beriki ise bir ağlıyor, bir gülüyordu. Daha sonra uyuyakalan GrişadüşündesarhoşbirejderhailebircadınınPelageya'yıkaçırdıklarınıgördü...Ertesi gün her şey dinginleşti, mutfaktaki yaşam, sanki arabacı diye biri

yeryüzündeyokmuşgibi, eskidurumunualdı.Yalnızaradabirdadıyeni şalınıomzunaatıp,utkulu(muzaffer),sertbir tavır takınıyor;galibagörüşmeiçinbiryerlere giderek birkaç saat ortada gözükmüyordu. Pelageya'nın arabacıyla yüzyüzegeldiğiyoktu.Adamınadınıandıklarındadaöfkelenerek;—Amansizde,boyudevrilsin!Heponumudüşüneceğim?diyebağırıyordu.Dadı ile Pelageya'nın büyük bir gayretle bir şeyler kesip biçtikleri bir gün

Grişa'nınannesimutfağagelerekPelageya'yadediki:— Bak kızım, bu adamla evlenmene bir şey dediğim yok, ancak şunu iyi

bilmeni isterim, evleneceğin kişi buraya girip çıkamaz. Çünkü mutfakta biryabancınınoturmasındanhoşlanmam.Dikkatetha,sakınunutma!Ayrıcaseningecelerievegelmenedeizinveremem.Bunudaiyicekafanasok!Ahçıkız;—Aman, ne diyorsunuz, hanımefendi? dedi.Başıma bakmanıza gerek yok,

patlasa da çatlasa da onun her istediğini yapmam! Başıma bela olduğuyetmiyormuşgibibirdekahrolasının...BirpazarsabahımutfağagözatanGrişaşaşkınlıktandonakaldı.Mutfak tıka

basa insan doluydu.Komşuların bütün ahçı kadınları, iki polis, bir başçavuş...Filka adındaki oğlan çocuğu bile oradaydı. Bu Filka çamaşırlığın çevresindenayrılmaz, hep köpeklerle düşer-kalkardı.Amao gün tertemiz yıkanıp saçlarınıtaramıştı,elindesırmaörtülükutsaltasvirlervardı.Pelageyamutfağınortasındadikiliyordu.Yenibirbasmaentarigiymiş,başınaçiçekler takmıştı.Yanında isearabacıyeralmıştı.Gelinlegüveyteriçindeydiler,yüzleripancargibikızarmıştı,durmadangözlerinikırpıştırıyorlardı.Uzunbirsessizliktensonrabaşçavuş;—Eh,artıkvakitgeldi,dedi.Pelageya yüzünü çarpıtarak hüngür hüngür ağlamaya başladı. Başçavuş

masadan kocaman bir ekmek aldı, dadının yanında durduktan sonra gelinlegüveyikutsamaişleminegirişti.Arabacıöncebaşçavuşayaklaştı,yerlerekadareğilip selam verdikten sonra elini öptü. Aynı saygılı eğilmeyi Aksinya'nınönünde de yaptı. Pelageya kurulmuş makine gibi arabacının hareketleriniyineliyordu.Derken,evindışkapısıaçıldı,içeriyesoğuklabirliktebeyazbirsisdoldu.Bütün kalabalık avluya sökün etti.Grişa ahçı kızın hıçkırıklarına kulakvererek; «Vah, zavallı, vah! Onu böyle nereye götürüyorlar? Annemle babamkurtarmayacaklarmıkızcağızı?diyedüşündü.

Page 122: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Nikahtansonraakşamadeğinçamaşırlıktaşarkılarsöylendi,armonikaçalındı.Grişa'nın annesi dadının ağzından votka kokusu geldiği için, bu düğünleryüzündensemaverkoyacakkimsebulamadığıiçinepeycekızıpköpürdü.GrişayatağınayattığızamanPelageyahâlâdönmemişti.«Zavallı, şimdi karanlıkta ağlıyordur. Arabacı da ona «Sus! Sus!» diye

çıkışıyordur.»dedikendikendine.Ertesi gün Pelageya gene mutfaktaydı. Arabacı da bir aralık içeri girip

Grişa'nınannesineteşekküretti,Pelageya'yasertsertbaktıktansonra;—Hanımefendi,bizimkinegözkulakolun,dedi.Annesininbabasınınyerini

tutuyorsunuz.AksinyaStepanovna,sizdeondangözünüzüayırmayın.Herşeyinyolunda yordamında olmasına dikkat edin... Yaramazlık filan etmesin. Sonra,hanımefendi, aylığına karşılık bana beş ruble verin lütfen. Yeni bir hamutalacağımda...Grişa'yıbirmeraktırsarmıştı.Ogünedeğinözgürce,kimseyehesapvermeden

yaşayanPelageya'nınkarşısınagöktendüşergibiadamçıkıyor,kızcağızınbütünhareketlerinekarıştığıgibionunüzerindebirtakımhaklareldeediyordu.Bundandolayı hayli canı sıkıldı. insan canavarlığının bu zavallı kurbanını yürekten,gözleri yaşararak kucaklamak isteği depreşti içinde. Kilerdeki elmalardan enbüyüğünüseçti,usulcamutfağagirdi.ElmayıPelageya'nınavcunasıkıştırdıktansonraokgibidışarıfırladı.

Page 123: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

PRİŞİBEYEVBAŞÇAVUŞ

—BaşçavuşPrişibeyev, sizeylülayınınüçündepolis Jigin'e,bucakbaşkanAlyapov'a,korucuYefimov'a,yaşlılarkuruluüyelerindenİvanovileGavrilov'a,bunlarındışındaaltıköylüyesözlevetavırlarınızlahakaretetmişsiniz,ayrıcailküç kişiye görevleri başındayken aşağılayıcı davranışlarda bulunmuşsunuz.Suçunuzukabulediyormusunuz?Tıraşı uzamış, buruşuk yüzlü bir adam olan başçavuş Prişibeyev hazırol

durumunda,kısık,boğukbirseslevehersözcüğünüzerinebasarak,komutverirgibi;—Sayınyargıçbeyefendi,dedi,yasanınilgilihükümlerinegörekonuyubütün

yönleriyle ortaya koymak gerekmektedir. Suçun bende olmadığını en baştasöylemeliyim.Buişler,Tanrımrahmeteylesin,bircesetyüzündençıkmıştır.Buayın üçünde eşim Anfisa ile birlikte ağır ağır, bize yakışacak bir ciddiyetleyürüyorduk.Kıyıyavarmıştıkki,baktım,bir ceset.Başınabüyükbirkalabalıktoplanmış, «Dağılın!» diye bağırdım. Ne hakla oraya toplanmışlardı? Yasadaböyle bir şey yazılı mıydı? Bunca insanın orada ne işi vardı? İşte o yüzdenkalabalığı itip kakmaya, evlerine gitmelerini söylemeye başladım. KorucuYefimov'adadağılmayanlarınensesinepatlatmasınıbuyurdum...—Durun bakayım, siz ne polissiniz, ne de bucak başkanı. Halkı dağıtmak

sizingörevinizdeğilki...Salonunherköşesinden;—Görevideğil,görevideğil! sesleriyükseldi.Buadamdanbize rahatyüzü

yok.Onbeşyıldırnelerçektik!Askerdendöndüdöneli...Bucaktançekipgitmekeniyisi.Herkesibıktırdı,canındanbezdirdi.Tanıkolarakdinlenenbucakbaşkanıda;— Doğrudur, sayın yargıç, dedi. Hepimiz şikayetçiyiz ondan, bize yaşama

hakkıvermiyor.Birdüğündernekyapsak,kutsaltasvirlerlebiryerdetoplansakhemen bağırıp çağırmaya, şamata çıkarmaya başlıyor.Kendine göre bir düzenkurmak bütün amacı. Çocukların kulaklarını çekiyor, kayınbabalarıymış gibi

Page 124: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

kadınları susta durduruyor. Demin de bir bir köy evlerini dolaşıyor, sağa solabuyruklaryağdırıyordu:Şarkısöylemeyin,ateşyakmayın...Sankişarkısöylemeyasağıvarmışülkede.Yargıç;— Sırası gelince sizin ifadenizi de alacağız, dedi. Şimdi Prişibeyev

konuşuyor.Devamedin,başçavuş.Başçavuşhırıltılısesiyleanlatmasınısürdürdü:—Başüstüne,sayınyargıç.Deminbuyurdunuzki,kalabalığıdağıtmakbenim

görevim değilmiş... Pek güzel... Ya düzensizlik olursa halkın kargaşalıkçıkarmasına göz mü yumulmalı? İnsanların istediklerini yapacakları neredeyazılı? Hayır, ben buna izin veremem! Ben onları dağıtmaya, düzensizliğiönlemeyeçalışmazsamkimsebuişiyapmaz.Çünkütoplumdüzeninibilenbaşkakimseyok.Sayınyargıcım,koskocabucaktahalka,sıradaninsanlarakarşınasıldavranılacağınıyalnızbenbilirim.Böyleşeylereaklım iyierer,köylüdeğilim,çavuşkenordudadepokomutanlığıyaptım.Varşova'daordukarargahındahizmetetmiş bir adamım. Emekliye ayrıldıktan sonra itfaiyede göreve devam ettim.Sonrahastalığımdandolayıoradandaayrıldım.Klasikerkekortaokulundagörevyaptım... Toplum düzenini benden iyi kim bilecek? Köylü denen kişi olupolacağıbasitbir insandır.Böyleşeylerdenanlamaz.Kendiçıkarınaolduğuiçinbenidinlemesigerekir.Örneğinşunuelealalım.Baktım,sahildekumunüstündeboğulmuş bir insan yatıyor. Kalabalığı dağıtırken onun orada niçin yattığınısordum.«Bunebiçimdüzendir,polis,görevininiçinyapmıyor?»diyesordum.Polis Jigin'edededimki:«Nedenüstlerinehabervermiyorsun?Belki rahmetlikendisiboğulmuştur,belkiSibiryakorkusuvardırişiniçinde.Çünkübircinayetolabilir.»AmaJiginbanamısındemiyor.Sigarasınıpüfürdetiyoryalnızca.«Sizbuyrukvermeyetkisinineredenaldınız?Buişlersiziilgilendirmez.Sizolmadanda görevimizi yaparız.» demez mi? Gördünüz mü şunun yediği naneyi?«Budala! Görevini yapmıyorsun işte! Yapsaydın böyle kayıtsız dikilipdurmazdın?» karşılığını verdim. Bunun üzerine, «Dün jandarma komutanınahaberverdim.»dedi.«Jandarmakomutanınınbuişleneilgisivar?Yasanınhangimaddesine dayanarak jandarmayı karıştırıyorsun? Birisi boğulmuşsa, kendiniasmışsasivilmakamlaradurumbildirilir.Savcılıkelkoyarböyleolaylara.Sorguyargıcı sorgulamaya başlar, mahkemeye gider.» Polis benim dediklerimi hemdinliyor,hemgülüyor.Köylülerdeöyle.Hepsigüldüler,sayınyargıç.Kitabaelbasarım ki güldüler. Bakın şu da, polis Jigin de... «Ne diye sırıtıpduruyorsunuz?»dedim.Polis,«Bugibi işleremahkemekarışmaz.»demezmi?Bunuişitincekanbeynimesıçradı.

Page 125: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Başçavuş,Jigin'edöndü:—Söyleşimdi,öylesöylemedinmi?—Evet,söyledim.— Hem de basit insanların yanında. «Sorgu yargıcı böyle işlere karışmaz.

Dahaönemsizişlergideroraya.»dediaçıkaçık.Herkesdeduydu.Bunuişitincebaşımdan kaynar sular döküldü sandım, tüylerim diken diken oldu. «Bir dahasöyle bakayım, bilmem neyin oğlu, bir daha söyle!» dedim. Aynı şeylerisöylemezmi?Bununüzerinebendebaşladım.Dedimki:«Sennehaklasorguyargıcı hakkında böyle konuşursun?Bir polissin sen, devlete karşı gelinirmi?Bilmiyor musun, bu çeşit sözler için, böyle yakışıksız davranışlar için sayınyargıçsizijandarmayagönderir?»Bucakbaşkanınada,«Bugibisiyasisözlerdendolayısayınyargıcınsenisürgünegöndereceğihiçaklınagelmedimi?»dedim.«Yargıçyetkisidışınaçıkamaz.Ancakönemsizişlerebakar.»demesinmi?Onunböyle söylediğini herkes duydu. «Bu sözlerinle devletin saygınlığına gölgedüşürüyorsun. Hele benimle alay etmeye kalkışma sakın! Ayağını denk al!Sonrasınakarışmamha!»diyebastırdım.Varşova'dagörevdeyken,sonraklasikerkek ortaokulunda görev yaparken uygunsuz sözler işitti mi hemen sokaktapolisarardım.Birinigörürgörmez,«Burayagelaslanım!»diyeçağırdıktansonraher şeyi bir bir anlatırdım. Ama burada kime anlatırsın? Artık iyiceöfkelenmiştim.Halkımızınbubaşıboşluk,saygısızlık içindekendisiniunutmasıçok dokundu bana. O öfkeyle kolları sıvamışım. Öyle çok değil, şöyle yoluyordamınca,hafiften...Sayınyargıç,sizekarşıbirdahaböylesözlersöylemeyekalkışmasınlardiye.İşteosıradabucakbaşkanınıkorumakiçinpolisisekarıştı.Neyapayım,polisedegirişmişim.Derken.işbüyüdü,sayınyargıç,isteristemezdayağa başvurdum... Eğer karşındaki budalaysa, ona dayak atmazsan günahıseninboynuna.Heletoplumdüzenidiyeönemlibirdurumvarsa...— Ama izin verin, bu düzensizliğe bakacak başkaları var. Bucak başkanı,

polis,korucunegüneduruyor?—Bunlarhangibirineyetişsin?Hemonlarbenimgördüğümgibigörmezler

ki.—Birtürlüanlamakistemiyorsunuz.Bu,sizingörevinizdeğil.—Nedediniz,nedediniz?Benimgörevimdeğilmi?Çokşaşırdımdoğrusu!

Ulu orta rezalet çıkarsınlar, ben karışmayayım, öyle mi? Yoksa onları övüpbaşımın üstüne mi koyaydım? Bakın, şarkı söylemeyi yasakladığım için sizeşikayete gelmişler. Şarkı karın doyurmaz ki. İşlerini-güçlerini bırakıp şarkısöylüyorlar.Birdegeceleriışıkyakıpoturmakadetiçıkardılar.Yatıp uyuyacakları yerde konuşup gülüşüyorlar. Defterimde hepsi yazılı,

Page 126: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

hepsi.—Neymişyazılıolan?—Işıkyakıpoturanlar.Prişibeyev cebinden yağlanmış bir kâğıt çıkardı, gözlüklerini takarak

okumayabaşladı:— Işıktaoturanköylülerin adlarıdır: İvanProhorov,SawaMikiforov,Piyotr

Petrov, asker karısı Sustrova. Bu dul kadın Semyon Kislov'la ahlaksızca,yasadışıbirlikteyaşıyor.İgnatSverçokbüyücülükleuğraşır,karısıisecadıolupgeceleribaşkalarınınineklerinisağar.Yargıç;—Yeterartık!dediktensonraöbürlerininifadelerinegeçti.Başçavuş Prişibeyev gözlüklerini alnına kaldırdı. Kendinden yana olmadığı

belliolanyargıcaşaşkınşaşkınbaktı.Patlakgözleriparlarkenburnukıpkırmızıolmuştur.Dönüptanıklarabakar.Yargıcınnediyebukadarheyecanlandığınıbirtürlüanlayamamaktadır.Salonunöbürucundanbastırılankahkahalarıngelmesionuşaşkınaçevirmiştir.Verilenhükümdeanlaşılmazbirşeydir:Birayhapis.Elleriniikiyanaaçarak;—Niçin,sayınyargıç?Hangiyasayadayanarak?diyesorar.Artık onun için dünyanın değiştiği apaçık ortadadır. Yaşanılması zor bir

dünya. Umutsuz, acı düşünceler doldurmuştur kafasına. Ama mahkemebinasından çıktıktan sonra köylülerin bir köşede toplanıp aralarındakonuştuklarını görünce her zamanki alışkanlığından kurtulamayarak ellerinihazıroldurumundayanlarınayapıştırırvehırıltılısesiyle;—Hey,oradakiler,dağılınbakalım!Hadievlerinize!diyebağırır.

Page 127: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

YABANELLERDE

Birpazargünükuşlukvakti.ToprakağasıKamışev,zenginkahvaltısofrasınaoturmuş,yavaşyavaşkahvaltıediyor.Üstü-başıtertemiz,sinekkaydıtıraşlı,ileriyaştabirFransızolanMösyöChampoundaonunlabirlikte.BuChampounbirzamanlar Kamışev'in evine eğitmen olarak gelmiş, onun oğullarını güzelFransızcakonuşma,dansetmeyönündenyetiştirdiktensonraçocuklarbüyüyüpsubayçıkıncaevdeyaşlıbirhaminnegibikalmıştı.Eskieğitmeningörevleriiyigiyinmek,lavantakokususürünmek,Kamışev'ingevezeliklerinidinlemek,yiyipiçmek,geceleriuyumaktanöteyegeçmiyordu.Buzahmetlerinekarşılıkyemesiiçmesi,yatacakyerisağlanmış,tutarıbelirsizbirdeaylıkbağlanmıştı.Kamışevkahvaltısırasındabiryandandagevezeliklerinisürdürüyor.Kalınca

hardalsürdüğüjambonparçasınıağzınatıktıktansonragözlerindebirikenyaşlarısilerek;—Öf anam, öf!Ağzımyandı!Bütün eklemlerimi sızlattı! diyor.Ama sizin

Fransızhardalındanbirkavanozdolusuyesenböylebirşeyolmaz.Champounuysaluysal;—Yok,canım,diyor.kimisiFransızlarınkini,kimisidesizinkiniseviyor.— Fransızlarınkini kim sevecek? Fransızlar kendileri seviyorsa ona bir

diyeceğim yok. Zaten Fransızlara ne verirseniz yerler. Kurbağa demez, sıçandemez,hamamböceğidemezmideye indirirler...Ö-ö-ö!Bakın, sizbu jambonubeğenmiyorsunuz, çünkü Rus malıdır. Ama önünüze bir cam parçası koyupbunun kızarmış bir Fransız ürünü olduğunu söyleseler dudaklarınızı şapırdataşapırdataiştahlayersiniz...sizegöreRusmalıolanherşeykötüdür.—Benböylebirşeysöylemedim.—Evet,RuslarınherşeyiberbatamaFransızlarınkinegelincec'esttresjoli.[27]

SizegöreFransa'dandahagüzelbirülkeyokturamabanasorarsanız. ..Elinizivicdanınızakoyupdasöyleyin,Fransanasılbiryerdir?Birkarış toprak!Bizimemniyet amirini oraya gönderseler bir ay geçmeden atanmasını ister, çünküdönüp devinecek yer bulamaz, yer dar gelir. Sizin Fransa'yı bir günde

Page 128: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

gezebilirsin, oysa bizim burada evden dışarı çıktın mı, yeryüzünün ucunubucağınıgöremezsin.Gitbabam,git!..—Orasıöyle,Rusyaçokbüyükülke.—Hah,şunubileydin!SizekalsaFransızlardanüstüninsanyok.Evet,bilgili

zeki bir ulus! Uygarlığınıza diyecek yok! Hepinizin iyi yetişmiş, görgülüinsanlar olduğunuzu kabul ediyorum. Kaba davranmazsınız; toplumda kadınayerverir,ıstakozuçatallayemez,yeretükürmezsiniz...Öteyandansizdebirruhyetersizliği vardır. Nasıl söyleyeyim, anlatamıyorum işte... Bir çeşit ruhsaleksiklik... Şöyle, tam deyimini bulamadım ama... (Parmaklarını oynatır) Birkitapta okumuştum, Fransız'ın aklı kitaplardan edinilmiştir, biz Ruslarınki isedoğuştan. Eğer bir Rus'u yolunca yordamınca eğitmiş olsanız değme profesöronunlaboyölçüşemez.Champounisteksizisteksiz;—Belkiöyledir,diyerekboyunbüküyor.—Yooo!Belkideğil,yüzdeyüzöyledir.Niyeyüzünüzüburuşturuyorsunuz?

Söylediğimbirgerçek.Ruszekasıyaratıcıdır.Ancakilerlemesiniistemezler,birde kendisi kendi değerini bilmez. Bir şey icat edince ya kırıp atar ya daoynasınlardiyeçocuklarınaverir.OysabirFransızsaçmasapanbirşeybulacakolsa böbürlenmesinden yanına varılmaz. Geçenlerde arabacı İona ağaçtan biradam oymuştu, ipinden çektin mi ayıp bir hareket yapıyordu. işte bu İonaövünmek şöyle dursun, icadına önem bile vermedi. Genelde Fransızları hiçbeğenmem... Ahlaksız bir ulustur! Dışardan bakınca insana benzetirsin, oysaköpekgibiyaşadıklarıkesin!Sizinevlenmenizielealalım.Bizdeevlenenerkekkarısının yanından bir daha ayrılmaz, onu yalnız bırakmaz. Oysa sizinkilerinyaptığını anlayan beri gelsin. Koca genç karısını tek başına bırakıp kahveyeyollanır, kadınsa eveFransız erkeklerini doldurur, haydi bakalımkankandansıoynamaya!ArtıkdayanamayanChampounöfkeyle;—Doğrudeğil!diyebağırıyor.Fransa'daailenindeğeriçokyüksektutulur.—Biliriz biz o değeri!Ne diye utanmadan savunuyorsunuz kendinizi!Yan

tutmayın, tamam mı? Bir kişi domuzsa, domuzdur denmeli! Fransızlarıtepeledikleri için Almanlara teşekkür etmeliyiz... Vallahi teşekkür etmeliyiz!Tanrıtuttuklarınıaltınetsin...Fransızyerindenfırlıyor,gözlerindenşimşekçakarak;— Bu durumda, mösyö, sizi anlamıyorum! diyor. Fransızlardan nefret

ettiğinizegörebeniniçinburadatutuyorsunuz?—Sizineyapmamıistersiniz?

Page 129: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—BırakırsanızFransa'yagiderim.—Ne-e-e!SiziFransa'yasokacaklarınımısanıyorsunuz?Vatanhainisinizsiz.

Bazen Napolyon'u, bazen de Gambetta'yı büyük adam saydığınıza göre sizikimseanlamayacaktır.Champoun,Fransızca;— Mösyö, şu anda duygularıma karşı takındığınız aşağılayıcı tavır

düşmanımınbile aklınagelmezdi!Aramızdaher şeybitmiştir! diyereköfkeyleelindekipeçeteyiburuşturuyor.Eliylegösterişlibirhareketyaptıktansonrapeçeteyikibarcamasayafırlatarak

gururluadımlarlaodadançıkıpgidiyor.Üç saat sonramasadaki servis değişiyor, uşaklar öğle yemeğini getiriyorlar,

Kamışev öğle yemeğine oturuyor. Oturuyor ama yemekten önce içtiği şarabınetkisiyle gevezelik etmek için içinde büyük bir istek duyuyor. Ne yazık kigevezeliklerinidinleyecekkimseyoktur,acıylakıvranıyor.Uşağaseslenerek;—AlfonsLüdovikoviçneyapıyor?diyesoruyor.—Valizinihazırlıyor,karşılığınıveriyoruşak.—Nesalak!Şununyaptığınabakın!KamışevböylesöylenerekFransız'ınodasınayollanıyor.Champounodasınınortasınaoturmuş;titreyenelleriyleçamaşırlarını,lavanta

şişelerini, dua kitaplarını, kravatlarını, askılarını valizine yerleştirmektedir...Yaşlı adamın dış görünüşünden, valizinden, karyolasından, masasından, herşeyinden bir incelik, zariflik akıyor. İri mavi gözlerinden yaşlar döküldüğünügörürKamışev.Toprakağasıbirazdikildiktensonra;—Nereyeböyle?diyesoruyor.Fransız'ınsesçıkarmamasıüzerineKamışevsürdürüyorkonuşmasını:—Demek, gitmek istiyorsunuz. Eh, ne yapalım, zorla güzellik olmaz. Sizi

zorla tutacakdeğilim...Ancakçokmerakettiğimbirşeyvar,pasaportsuznasılgideceksiniz? Şaşarım aklınıza! Biliyor musunuz, pasaportunuz kayboldu.Kâğıtların arasına bir yere sokmuştum, bulamıyorum... Siz de çok iyibiliyorsunuz ki, bizde pasaporta büyük önem verilir. Buradan beş fersahuzaklaşmadanyakayıeleverirsiniz.ChampounbaşınıkaldırıpKamışev'inyüzünekuşkuylabakıyor.— Ya... İşte böyle. Pasaportsuz dolaştığınızı yüzünüzden anlarlar. Hemen,

«Kimsin bakalım?» -«Alphons Champoun.»- «Sen gel de külahıma anlat.AlphonsChampoun'muş!

Page 130: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

SürgünkonvoyuilekısabirSibiryayolculuğunaçıkdaaklınbaşınagelsin!»—Şakaetmiyorsunuzya?— Niçin? Şaka etmem için bir neden mi var? Ancak «Beni uyarmadı»

demeyin, sonradanmızmızlık edipbanamektupyazmakyok,ha!Ayaklarınızaprangatakıpönümdengeçirdiklerindekılımıbilekıpırdatmam!Yüzü sararıp solan Champoun bir anda ayağa fırlıyor, daha bir irileşmiş

gözlerleodadadolaşmayabaşlıyor.Büyükbirumutsuzlukiçindebaşınıellerininarasınaalarak;—Nedirbubaşımagelenler?diyeinliyor.AmanTanrım!Yurdumuterketme

düşüncesininaklımdayerettiğiosaatelanetlerolsun!Kamışevsesinialçaltıyor.— Durun, canım, telaşlanmayın. Şaka yaptım size. Ne biçim adamsınız,

şakadandaanlamıyorsunuz.Sizinlebir-ikilafedelim,dedik.BusözlerüzerineChampounhemensakinleşiyor,neşesiyerinegeliyor.—Ah,dostum!inanınbana,Rusya'yada,sizede,çocuklarınızadagönülden

bağlıyım.Sizibırakacağımaöleyimdahaiyi.Genedehersözünüzbeniyürektenyaralıyor.—Hay,budala,hay!Fransızlaraatıptutuyorsambundansizene?Ağzımızdan

kötü bir söz çıktı diye herkes bize gücenecekse işimiz var demektir. Çoktuhafsınız,doğrusu!Bakın işte, tarlalarımızınyarıcısıLazar İsakiç'iörnekalın.Onaçıfıtdadiyorum,dahanelersöylüyorum,ceketimineteğindendomuzkulağıyapıpgösteriyorum,sakalınıçekiyorum...darılıyormuhiç?—Amaoköleruhlununteki.Birkapikuğrunayapmayacağıbayağılıkyoktur.—Eh,artıkyeter!Gidelimdeyemeğimiziyiyelim.Artıkbarıştıkdemektir.Champoun göz yaşlarıyla ıslanan yüzünü yeniden pudralıyor, Kamışev'le

birlikte yemek salonuna iniyor. Sessizlik içinde geçen birinci tabak yemektensonra ikinci tabakverilince aynı nakarat başlıyor.ZavallıChampoundaha çokacıçekeceğebenzer...

Page 131: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

UYKUSERSEMLİĞİ

Bölge mahkemesinde duruşma başlamış. Sanık sandalyesinde zimmet vesahtekarlıkla suçlanan, orta yaşlarda, ayyaş görünüşlü bir adam oturmaktadır.Dar göğüslü, sıska katip ince sesiyle iddianameyi okuyor ama okumasında nenokta var, ne virgül... Onun biteviye okuyuşu arı vızıltısını ya da derelerinşırıltısını andırmaktadır. Böyle durumlarda hayal kurmak, eski anılarıcanlandırmak, daha da iyisi şekerleme yapmak ne tatlıdır!.. Yargıçlar, jüriüyeleri, dinleyiciler sıkıntıdan uyuşup kalmışlar. Salonun içinde bir ölümsessizliğivar.Aradasıradakoridorlardantekdüzeayakseslerigeliyor.Üyelerdenbiri esnemesini engelleyemediği için yumruğunu ağzına dayayarak usulcaöksürüyor.Kıvırcıksaçlıbaşınıellerinedayayanavukatsessizcekestirmektedir.Katibin

vızıldayansesininetkisiylekarışandüşüncelerioradanorayadolaşıpduruyor.Ağırlaşangözkapaklarınızorluklaaralayanavukat;«Katibin burnu da ne kadar uzun! Zeki bir yüzü berbat etmek için bundan

daha iyisi düşünülemezdi. İnsanların burnu ikişer arşın olsaydı herhaldeyeryüzüne sığmazlardı, evlerini de ona göre daha geniş yaptırırlardı.» diyedüşünüyordu.Sineklerin ısırdığı bir at gibi başını silkeledikten sonra düşüncelere yeniden

dalıyor:«Bizimevdekilerşimdineyapıyorlaracaba?Busaattekarımda,kaynanamda

çocuklar da evdedirler.Oğlanla kız çalışma odama dalmışlardır.OğlumKolkakoltuğakurulur,göğsüylemasanınkenarınadayanarakbenimkâğıtlarınüzerineresimleryapar.Gözyerinenoktalarkonmuş,sivrikafalıbirat,kollarıyanaaçıkbir adam, eğri büğrü bir ev; işte sana resim.KızımZinka ise hemen yanında,başınıkâğıdadoğruuzatarakkardeşininçizdiklerinebakmayaçalışır.Kardeşine;—Hadi,hadi,birdebabamınresminiyapsana!diyeyalvarır.BununüzerineKolkabanaelatar.Nasılolsahazıradamresmivardır,bunabir

Page 132: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

sakal ekledin mi baba tamam demektir. Bu iş bitince Kolka yasa kitaplarınınyapraklarındabasılı resimaramayakoyulur.Zinkaisemasanınüstündeistediğigibi at oynatmakta serbesttir. Gözüne ilişen zile basar, mürekkep hokkasınıgörünce içine parmağını sokmadan duramaz,masanın çekmecesi kilitli değilseiçerisi alt-üst edilir... Masanın üstünde işleri bitince iki kardeş kendilerinikızılderili sanarak düşmanlarından saklanacak en uygun yerin benim masanınaltı olduğunu anımsarlar. Hemen masanın altına gizlenip avazları çıktığıncahaykırmaya başlarlar, orada debelenmeleri masadan bir vazo ya da lambadüşünceyedeğinsürer.Oandasütninekucağındaki,üçüncü«yapıtım»laoturmaodasındaağırağırdolaşmaktadır...Teknekazıntısıviyakviyakbağırırdurur...»Katibinvızıldamasısürmektedir:—«Kopalov'un,Açkasov'un,Zimakovski'nin,Çikina'nınhesaplarındayapılan

incelemedebukişilerinalmalarıgereken1425ruble41kapikfaizinkendilerineödenmediğigörülerek1883yılızimmettutarınaeklenmiştir...»Busıradaavukatındüşüncelerisugibiakıpgidiyor:«Şimdi belki evde yemeğe oturmuşlardır. Kaynanam, karımNadya, kaynım

Vasya, çocuklar her zamanki yerlerini alırlar. Kaynanamın yüzü o bilinen kütüzüntüyle karışık azametli görüntüsünü almıştır. Karım Nadya'nın çökkün,tazeliğini yitirmiş ama hâlâ beyaz, saydam yüzünde sofraya zorla oturtulmuşgibibiranlamokunur;birşeyyemez,hastagözükmeyeçalışır.Onundayüzündekaynanamın küt üzüntüsü vardır. Hem neden olmasın ki? Çocukların kaygısı,mutfakişleri,kocasınınçamaşırları,konuklar,kürkleredadanangüveler,gelen-gidenikarşılama,piyanoçalmahepsionunomuzlarındadır.Birbakımabirsürügörev,birbakımadaönemsizişler.AslındaNadyaileannesininyaptıklarıfazlabir şey yoktur. Bir gün can sıkıntısından çiçekleri sular ya da ahçı kadınlaatışırlarsa ondan sonra iki gün durmadan yorgunluktan sızlanarak cehennemyaşamısürdüklerinisöylerler...KaynımVasyasüklümpüklümyemeğiniyer,hepsomurtupoturur,çünküLatince'denbiralmıştır.Sessiz,uysalbirçocukturVasya,öteyandanöyleçokkundura,pantolon,kitapeskitirki,hepimizşaşarız!Kolkaile Zinka her zamanki gibi huysuzluk ederler, sirkeyle biber yemek isterler,birbirlerinimüzevirlerler,hemdesofradankaşık,çataldüşürürler.Bunlaraklımageldikçe başım dönüyor.Karımla kaynanamyemek adabına çok düşkündürler.Birisi dirseğini masaya dayasın, bıçağın sapını avucuyla kavrasın, yemeğibıçağın ucuyla almaya kalksın ya da hizmetçi tabağı sol taraf yerine sağdanversin,kızılcakıyametkopar.Oysabütünyemekler,bezelyelijambonbilepudrave karamela kokar... Yemekler öylesine lezzetsizdir ki, tiksine tiksine yersin.Bekarken yediğim o pilavlar, çorbalar nerede?Kaynanam ile karım aralarında

Page 133: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Fransızcakonuşurlar ama sözbenden açılıncaRusça'yadönerler, çünkübenimgibiduygusuz,acımasız,utanmaz,kababiradamkibarbirdilolanFransızca'yauygundüşmez.Karım;— ZavallıMişel'in açlıktan karnı zil çalıyordur, der. Sabahleyin ağzına tek

lokmakoymaksızınbirçayiçipmahkemeyekoştu...Kaynanamöfkesinigizlemez:—Boşuna üzülme, kızım.Böyleleri aç kalmazlar. Şimdiye kadar, kimbilir,

kaç kez büfeye koşmuştur. Mahkemede bir büfe açılmış, beş dakikada biryargıçtanduruşmayaaravermesiniisterler.Yemektensonrakaynanamlakarımmasraflarınkısılmasıüzerinekonuşurlar...

Hesap-kitapyapılır,yazılıpçizilir,sonundamasraflarınrezilliğiçıktığısonucunavarırlar.Ahçı kadın çağrılır, hesaplar yeniden gözden geçirilir, kadına bir sürüsitemdensonrabeşkapikiçintartışmabaşlar.Bunugözyaşları,zehirleyicisözlerizler. Daha sonra odaların temizlenmesine sıra gelir, mobilyaların yerlerideğiştirilir,bütünbunlariş-güçyokluğundanyapılmaktadır...Katipvızıltılıokumasınısürdürüyor:—«MemurÇerepkov, ifadesinde,811No'lualındınınkendisinegönderilmiş

olmasına karşın parasının ödenmediğini, bunu da daha o zaman söylediğinibelirtmiştir...»Avukatdüşünceleredalıyoryeniden:«Evdekidurumlarıiyicebirdüşünür,ölçüpbiçer,yenibaştandeğerlendirirsen

hepsine boş verip canlarını cehenneme gönderirsin. Bu sıkıntı ve bayağılıkbataklığında canından bezince bunalan ruhunun dinleneceği bir yer ararsın.Hemen soluğuNataşa'nın yanında alır ya da paran olursa çingenelerin yanınakoşarsın...Birandaunutulurbütünsıkıntılar!Kentdışında,şeytanınbilearayıpbulamayacağıbirköşede,ayrıbirodayakapanır,kanepeyeuzanırsın.Çingenelerçevrende hoplayıp zıplarlar, şarkı söylerler, hep bir ağızdan konuşurlar. Başdöndürücü, kudurgan, çılgın çingene kızı Glaşa bir anda ruhunu alt-üst eder.Glaşa,sevgili,tatlı,güzelGlaşa!Ah,odişler,gözler,omuzlar!..»Katip durmadan vızıldıyor, vızıldıyor, vızıldıyor... Katibin gözünün önünde

her şey birbirine karışmaya, kaybolmaya başlıyor. Yargıçlar, jüri üyeleriküçüldükçeküçülüyor,dinleyicilergözlerinealacabulacagözüküyor, tavanbiraşağı,biryukarıinipinipkalkıyor...Avukatındüşünceleridezıpzıpoynamayabaşlayarak bir anda kopuyor. Karısı Nadya, kaynanası, katibin burnu, sanıksandalyesindeki adam,Glaşa hep birlikte hoplayarak dönüyorlar, sonra gitgideuzaklaşıyorlar...

Page 134: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Avukatuykuyadalarken;«Güzel, çokgüzel!diyemırıldanıyor.Kanepeyeuzanırsın, çevreni saranher

şeydebirsıcaklık,rahatlıkvardır.BiryandanGlaşaşarkısöyler...»Sertbirses;—Bayavukat!diyesesleniyor.«Hoş, sıcak... Ne kaynana kalır, ne sütnine... Ne de pudra kokan çorba...

Glaşa,iyiyürekli,güzelGlaşa...»Aynısertsesyenidenbağırıyor:—Bayavukat!Avukat irkilerekgözlerini açıyor.KarşısındaGlaşa'nın iri, karagözleri onun

gözlerinin içine bakıyor, nemli kalın dudakları gülümsüyor, esmer, güzel yüzüışık saçıyor çevresine. Henüz aklını başına toplayamayan, aval aval bakanavukatbunubirdüşyadahayalsanarakusulcayerindendoğruluyor,ağzıaçık,çingenekızınabakıyor.Yargıç;—Bayavukat,tanığasoracakbirşeyinizvarmı?diyor.—Ha...şey...tanıkmıdediniz?Hayır,yok,soracaksorumyok...Avukat başını silkeliyor, böylece tümüyle uyanıyor. Karşısında duranın

gerçektençingenekızıGlaşaolduğunu,burayatanıklığaçağrıldığınıanlıyor.Yükseksesle;—Şey...özürdilerim...kendisinebazışeylersormakisterdim,diyor.SonraGlaşa'yadönüyor:—Tanık,sizKuzmiçov'unkorosundaçalışıyorsunuz.değilmi?Lütfensöyler

misiniz, sanık sizin lokantaya sık sık eğlenmeye gelir miydi? Anımsıyormusunuz,hesabınıkendisimiöderdi,yoksaonunyerinebaşkalarınınödediğideoluyormuydu?Teşekkürederim...Soracaklarımbukadar.Ardındanikibardaksuiçiyor,uykusersemliğibüsbütüngeçiyor...

Page 135: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

AYYAŞLIĞINİLACI

Ünlü güldürü oyuncusu Bay Feniksov-Dikobrazov II, birinci mevki özelkompartımanda tek başına yaptığı yolculuktan sonra temsillere katılmak üzereD. kentine geldi. Onu garda karşılayanlar aslında bu yolculuğun bir öncekiistasyonadeğinüçüncümevkidesürdüğünü,ancakoradaaldığıbiletle«gösteriş»için birinci mevkiye geçtiğini biliyorlardı. Mevsimin güz, havaların soğukolmasınakarşınünlüoyuncununsırtındakiyazlıkpardösüilebaşındakiayıbalığıderisi yıpranmış şapka herkesi şaşırtmakla birlikte onun mora çalan, uykuluyüzünü görür görmez büyük bir heyecan ve onunla tanışma isteği duydular.GüldürüoyuncusuFeniksov-DikobrazovII'yibaşroloynaması için tiyatrosunaçağıran Poçeçuyev konuğunu Rus geleneklerine göre üç kez öptükten sonradoğrucaevinegötürdü.Temsil, ünlüoyuncunungelişindenbirkaçgün sonrabaşlayacaktı, ancakhiç

de beklendiği gibi olmadı. Temsile bir gün kala tiyatroya yüzü solgun, saçlarıkarmakarışık gelen Poçeçuyev, Dikobrazov Il'nin piyeste oynayacak durumdaolmadığınıbildirdi.Saçlarınıyolarak;—Evet,oynayacakdurumdadeğil,dedi.Nasıl,beğendinizmi?Tambiraydır

kocamanharflerleDikobrazov'unbaşroldeçıkacağınıduyurduk,adamıöveövegöklere çıkardık, bir sürü bilet satıp para topladık... Şimdi de şunun yediğinaneyebak!Gidipkendimiasayımeniyisi!—Nedenoynamıyormuş?Neolduki?—İçmeyebaşladı,kahrolası!—Amancanım!Ayılırnasılolsa!— Ayılacağına gebersin daha iyi! Kendisini Moskova'dan tanırım, bir kere

zıkkımlanmayabaşlayıncaikiaydurmadaniçer.Ayyaşıntekidir,bilmezmiyim?Ayyaş!Benimkarayazgımböyledir...Nerdendeçattımbubelaya?Suçumnekibunlar geliyor başıma? Göklerin lanetine uğramak için ne yaptım ben?(Meslekten ağlatı (trajedi) oyuncusu olan Poçeçuyev yapısı dolayısıyla da

Page 136: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

trajediye yatkındı, o nedenle böyle acıklı sözler söylerken göğsünüyumruklamasıonaçokyakışıyordu.)Başımıkölegibikarabahtımındarbelerineuzattığımagörenekadariğrenç,aşağılık,bayağıbiryaratıkolmalıyım!TepesinelanetleryağanutanılasıMakar rolüylehayatına sonvermek, alnımabir kurşunsıkmakdahauygunkaçmazmı?Dahanebekliyorum,söyleyin,nebekliyorumben?Poçeçuyevyüzünüelleriylekapatarakpencereyedöndü.Gişebölmesindebilet

satıcısındanbaşkabirkaçoyuncuiletiyatrogörevlilerivardı.Budurumdaonanediyebilirlerdi ki? Bir-iki öğüt, yatıştırıcı sözler, umutlandırmalar... «Her şeyinsonu boştur», «boş ver canım», «aldırma» gibi filozofça ya da peygambercesözlerin ne anlamı olabilirdi? Bunca insan arasında derde derman konuşmayı,şişman,sıracalıbiradamolanbiletsatıcısıyaptı:— Prokl Lvoviç, dedi. Çok beğendiğiniz bu adamı tedavi etmeyi niçin

denemiyorsunuz?—Siznediyorsunuz?Ayyaşlığıntedavisivarmıki!—Odaişmi?Bizimberberayyaşlığıiyileştireneniyiyolubulmuş.Herkes

onageliyor.Çaresizlik içinde, saman çöpüne sarılmaktan medet uman Poçeçuyev çok

sevindi, az sonra tiyatro berberi Fiodor Grebeşkov'u buldu karşısında.Gözünüzünönüneuzunboylu,gözleriçukurlarınakaçınış,kösesakallı,ellerininrengi kahverengiye çalan bir adam getirin; buna, kemiklerine takılı yay vevidalarla hareket eden bir iskelet görüntüsü ekleyin; bu iskeletin üzerineeskimekten tiftiği çıkmış siyah bir takım elbise giydirin; işte size gerçek birGrebeşkovtablosu!Paçeçuyevberberi;—Nehaber,Fedya?diyekarşıladı.İşittiğimegöresen...şey...ayyaşlığıtedavi

ediyormuşsun. Senden görev olarak değil, dostluğumuza güvenerekDikobrazov'uiyileştirmeniisteyeceğim.Biliyorsun,içmeyebaşladıda...Grebeşkoviçkarartıcı,kalınsesiyle;— Ne olur, başıma böyle bir iş sarmayın! Sıradan oyuncuları, tüccarları,

memurlarıkendiyöntemimle iyileştirmişimdir,amaDikobrazovRusyaçapındaünlübiroyuncu...—Neolmuşöylebiroyuncuysa?—Ayyaşlığıtedavietmekiçinbütünorganlarda,eklemlerdebüyükbirsarsıntı

(şok) gerçekleştirmek gerekir. Ben onda da bu sarsıntıyı gerçekleştirmesinegerçekleştiririm ama tümüyle iyileşince yaptıklarımı gururuna yediremeyip,«Köpek,nehaklaelinisürdünbana?»diyerekhesapsormayakalkar.Bilirimben

Page 137: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

buünlükerataları!—Sakınha,böylebahanelerlebuiştensıyrılmayaçalışma!Hadi,şapkanıgiy,

hemengidiyoruz!ÇeyreksaatsonraGrebeşkov,Dikobrazov'unodasınagirdiğindeünlügüldürü

oyuncusu yatağında uzanmış yatıyor, tavandan sarkan lambaya öfkeli öfkelibakıyordu. Lambanın sallandığı filan yoktu amaDikobrazov II gözünü ondanayırmaksızınhomurdanıyordu:— Sen orada fır fır dönersin, ha! Ben sana dönmenin ne demek olduğunu

gösteririm,kahrolası!Sürahiyikırdığımgibisenidekırayımdagör!Aaa,tavanda dönüyor! Demek, gizli işler çeviriyorsunuz birlikte! Hey, lamba, sanasöylüyorum,hepsindenküçüksünamasenençokdönüyorsun!Durhele!Güldürü oyuncusu böyle diyerek yataktan kalktı, bu sırada çarşafı da

sürüklediğiiçinyanındakikomodindeduranbardaklarıdevirereksallanasallanalambayadoğruyöneldi.Ancakyarıyolavarmamıştıkiuzun,kemiklibiryaratığatosladı.Baygıngözlerinidevirerek;—Sendekimsin?diyegürledi.Necisin,neişinvarburada?Hadi,söyle!—Sanakimolduğumugöstereceğim.Çabukgiryatağına!Güldürü oyuncusu daha yatağına varmadan Grebeşkov kulaçlanıp adamın

ensesineöyleşiddetlibir tokatpatlattıki,beriki topaçgibidönedöneyatağınadevrildi.Dahaönceonuhiçkimsedövmemişolmalıydı,çünkütümsarhoşluğunakarşınGrebeşkov'aşaşırarak,hattabirazmeraklabaktı.—Banavurdunha,vurdun!Vurdun,demek?—Vurdumya!Dahavurayımistermisin?Berberikincikez,buseferDikobrazov'undişlerinepatlattı.Adamcağızıneyin

daha çok etkilediğini bilmiyorum, şiddetli vuruşlarmı, yoksa tattığı duygununyeniliğimi;ancakgözlerindebaygınbakışlaryerineaklınışığıparladı.Birandaayağa fırladıktan sonra öfkeden çok merakla karşısındaki solgun yüzlü, kirlisetreliadamısüzmeyebaşladı.—Kavgaediyorsun,demek?Üstelikgülüyorsunda?—Kapaçeneni!Busefersuratabirşamar.Neyeuğradığınışaşırangüldürüoyuncusukendini

savunmayaçalıştıysadaGrebeşkov'dangöğsünebiryumruklasuratınaikincibirşamardahaaldı.BitişikodadanPoçeçuyev'insesiduyuldu:—Birazyavaş,Feoka,dahayavaş!— Korkma, bir şey olmaz, Prokl Lvoviç! Bu iş bitince bana teşekkür

edecektir.

Page 138: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Arada bir güldürü oyuncusunun odasına göz atan Poçeçuyev ağlamaklı birsesle;— Gene de yavaş vur, diyordu. Senin aldırdığın yok ama benim tüylerim

diken diken oluyor. Hukuksal olarak ehil, kültürlü, tanınmış bir adamıgüpegündüz,üstelikkendiodasındadövüyorsun...Olacakşeymi?— Prokl Lvoviç, ben onu değil, içine yerleşmiş şeytanı dövüyorum. Hadi,

sakinleşin,gidinburadan!Fiodoryenidengüldürüoyuncusunaçullandı.—Yatyerine,iblis!Kıpırdama!Dediğimiduydunmu?Dikobrazovdehşetekapılmıştı.Dahaönceçevresindedönüpduran,onunkırıp

dökmesinehazırnevarsaşimdikarşısınageçmiş,onasaldırıyorgibiydi.—İmdat!diyebağırdı.Kurtaranyokmu?İmdat!—Daha çok bağıracaksın, şeytanın dölü! İşin başındayız henüz, daha neler

neler gelecek başına! Şimdi beni iyi dinle: Tek söz söyleyecek ya dakıpırdayacak olursan öldürürüm seni! Gözümü kırpmadan gebertirim! Üstelikseni koruyacak kimse de yok. Şimdi şurada top patlatsan kimse yardımınakoşmaz. Sakin sakin oturur, sesini kesersen sana votka bile veririm. İşte, bak,votka!Grebeşkov cebinden yarımlık bir votka şişesini çıkarıp oyuncunun burnuna

dayadı. Sarhoş oyuncu ise tutsağı olduğu nesneyi karşısında görünce yediğidayağı unuttuğu gibi, keyifle gülmeye başladı. Bunun üzerine Grebeşkovyeleğinincebindenkirlibirsabunparçasıçıkardı,bunuşişeniniçinesoktu.Votkaköpürüpkabarıncadaiçineaklınagelenbütünpislikleritıkmaişinegirişti.Aktardükkanlarında satılan, güherçile, nışadır, şap, Glauber tuzu, kükürt, reçinetüründennevarsahepsibirbiripeşindenşişeniniçinegirmeyebaşladı.Güldürüoyuncusu gözlerini Grebeşkov'a dikmişti, votka şişesiyle yaptığı şeylerdenbakışlarını ayıramıyordu. Berber en sonunda yaktığı bir paçavranın küllerinişişeyetıktı,bunlarıçalkalayıpyatağayaklaştı.Karışımdanyarımsubardağıdoldurarak;—Al,iç!dedi.Güldürü oyuncusu keyifle bir yudum içti, öksürerek boğazını temizledi,

anındadagözlerikocamankocamanaçıldı.Yüzüsoldu,alnınaterdamlacıklarıbirikti.—Dahaiç!dediGrebeşkov.—İçe...içemem!Du...dur!—İç,diyorum!Hadi!Gebertirimyoksa!Dikobrazov bardağı bitirince bir inilti koyverdi, boylu boyunca yastığın

Page 139: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

üstüne devrildi. Yarım dakika sonra kalktığında Fiodor «özel karışımın» nedereceetkiliolduğunuanlamışbulunuyordu.—Daha içeceksin! diye bağırdı. Bırak için dışına çıksın, böylesi daha iyi.

Haydi,içbakalım!Güldürü oyuncusu için gerçek işkence başlamıştı. Öğürtülerden içi dışına

çıkacakgibiydi.Yatağındadebelenipkendiniyerdenyereatarkenbiryandandadur durak bilmeyen amansız düşmanının ağır hareketlerini korkuyla izliyor,garipkarışımı içmek istemediğizamankafasınayumruklaryağıyordu.Böylecepeş peşe içkinin ardından yumruklar, yumrukların ardından içki geldi. Ünlügüldürü oyuncusu Feniksov-Dikobrazov II'nin zavallı bedeni o güne değin neböylesi bir aşağılamaya uğramış, ne de kendini böylesine güçsüz, savunmasızhissetmişti. Önceleri adamcağız yalnızca bağırıp karşısındakini azarlarkenzamanlayalvarmaya,budaçareolmayıncaağlamayabaşladı.Kapınınarkasındadikilip olanları gizlice izleyen Poçeçuyev daha fazla dayanamayarak odayadaldı.Ellerinisallayarak;—Defolşuradan,beherif!diyebağırdı.Topladığımızbiletparalarıyansın,şu

adamistediğigibizıkkımlansınamabırakdasonbulsunşuişkence!Kahrolası,geberteceksinadamı!Görmüyormusun,nehalleredüştü!Böyleolacağınıbilsemvallahibuişebulaşmazdım!—Oho,nevarbunda?Göreceksiniz,sonundakendisiteşekküredecek!Grebeşkovböyledediktensonragüldürüoyuncusunagirişti.—Sendahaburalardamısın?Alöyleyse!Akşamkaranlığıbastıranadeğinverdiveriştirdi.Kendisideyorgundüşmüş,

oyuncunundacanınıçıkarmıştı.Sonundaadamcağızodurumageldiki,inlemeyibilebırakıpyüzündebirkorkuylaöylecekatıldıkaldı.Katılmanınardındanuykuhalinebenzerbirşeyoldu.ErtesigünPoçeçuyev'i şaşırtanbir şeyoldu:Güldürüoyuncusuuykusundan

sapasağlamuyanmıştı.Budurumagöreölmemişdemekti.Adamcağızbönbönbakındı,çevresinibaygıngözlerlesüzdü,sonrayavaşyavaşaklıbaşınagelmeyebaşladı.— Her yerim neden böyle ağrıyor? dedi. Sanki üzerimden koca bir katar

geçmiş.Birazvotkaiçsemiyiolacak.Hey,kimvarorada?Votkagetir!OsıradakapınınarkasındaPoçeçuyevileGrebeşkovduruyorlardı.Poçeçuyevkorkuyla;—Votkaistediğinegöredahaiyileşmemiş,dedi.—Siznediyorsunuz,ProklLvoviç?Buhastalıktanbirgündekurtulunurmu?

Birhaftadaiyileşirseöpdebaşınakoy.Öylezayıfbünyelilervarki,beşgünde

Page 140: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

sonuç alırsınız, ama sizinki, maşallah, tüccarlar gibi dayanıklı. Kolay kolaycinleriiçindenkovamazsınız.Poçeçuyev;—Bunubanadahaönceniçinsöylemedin,gözüçıkası?diye inledi.Benne

talihsizadammışımki,başımabunlargeldi!Dahabenfelektennebekliyorum?Alnımabirkurşunsıkıpgebermekeniyisi!Yazgısıyla ilgilibeklentileriçok içkarartıcıolmaklabirliktearadanbirhafta

geçmeden Dikabrazov II oyunda oynamaya başladı ve bilet paralarını geriödemeye gerek kalmadı. Güldürü oyuncusunun makyajını yapan Grebeşkovonun başına öylesine büyük saygıyla dokunuyordu ki, onu bir gün önceaşağılayanadamınoolduğunainanmakgüçtü.Paçeçuyev;— Meğer adam dokuz canlıymış, dedi. Çektiği işkenceleri gördükçe beni

hafakanlar bastı, ama adam banamısın demediği gibi, Fedka iblisine teşekkürüstüne teşekkür ediyor, üstelik Moskova'ya, yanında götürmeye kalkıyor.Böylesibirşeygörülmüşdeğil!

Page 141: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

DEĞERLİKÖPEK

Orduya gönüllü girip uzun yıllar hizmet eden teğmen Dubov ile Knapsoturmuşlarkafaçekiyorlardı.DubovköpeğiMilka'yıKnaps'agöstererek;—Yamanbirköpek,bireşidahabulunmaz!dedi.Şununsuratınadikkatedin.

Yalnızsuratınabakıpbirsürüparaverirler.Meraklısınadüşseenazındanikiyüzruble eder. İnanmıyorsunuz, değil mi? Öyleyse köpekten anlamıyorsunuzdemektir.—Anlamasınaanlıyorumda...—En iyisindenzağar,safkanİngilizzağarı!Pusudayatmasını,kulaklarının

duyarlığını, koku almasını görmelisin! Hele o koku alması! Daha enikkenMilka'ya kaç ruble ödedim, biliyormusun?Tamı tamına yüz ruble! İşte böyleeşsiz bir köpektir bu.Milka!Seni edepsiz, seni yaramaz, gel bakayımburaya!Gelbenimyavrum,gelküçüğüm!Dubovköpeğikucaklayıpikikulağıarasındanöptü,busıradagözleriyaşardı.—Seni kimselere vermem... benim güzelim ... haydutum!Beni seviyorsun,

değilmi?Seviyormusun,Milka?Teğmenköpeğiniböyleokşarkenbirdenbağırdı:—Defolbakayımdışarı!Kirliayaklarınlaapoletlerimipislettin!Evet,Knaps,

dahaenikkenbunatamyüzelli rubleödedim,ya!Demekkibirdeğerivarmış.Ancakavlanacakvakitbulamıyorum.Zavallıköpeğimişeyaramamaktanhederoluyor,tümyeteneğisönüyor...İştebununiçinsatıyorumonu.Sizsatınalsanıza,Knaps!Yaşamboyubanaminnettarkalırsınız.Paranızazsa,neolacak,sizeyarıyarıyaindirimyaparım.Hadi,ellirubleödeyin.Sudanucuz!Knapsiçiniçekti.Hayır,dostum.Milka'nızerkekolsaydı,eh,ozamanbelkialırdım,ama...Teğmenşaşırdı.— Nasıl, Milka erkek değil mi? Knaps, kuzum, siz ne diyorsunuz? Milka

erkekdeğilmiş!Kah-kah-kah!Peki,sizceMilkaerkekdeğilsenedir?Kancıkmı?

Page 142: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Kah-kah-kah!Aşkolsun,doğrusu!Dahaerkekköpeklekancığıbirbirindenayırtetmesinibilmiyor!Knapsgücendi.— Siz bana körmüşüm ya da çocukmuşum gibi davranıyorsunuz. Milka

kancıkelbette.—Olduolacakbenimdekadınolduğumusöyleyinbari.Ah,Knaps,Knaps!

Bir de fen okulunu bitirmişsiniz! Hayır, iki gözüm, hu katıksız bir erkekköpektir.Hemdeherhangibirerkekköpektenkatkatüstün...Oysasiz...erkekköpekdeğil,diyorsunuz.Kah-kah-kah!— Bağışlayın ama, Mihail İvanoviç, siz beni aptal yerine koyuyorsunuz!

Doğrusu,çokgücümegitti!—Almazsanız almayın, gereği yok, canı cehenneme! Size laf anlatmak ne

zormuş!Neredeyse hayvanın kuyruğu yerine beşinci ayağı var, diyeceksiniz...Hayır, gereği yok, almayın! Size bir iyiliğim dokunsun istemiştim. Hey,Vahrameyev,konyakgetir!Emireri Vahrameyev yeniden konyak getirdi. İki arkadaş kadehlerini

doldurdular,düşünceyedaldılar.Yarımsaatsessizlikiçindegeçti.Sıkıntılısıkıntılışişeyebakanteğmensessizliğibozdu:—Hemkancık olsun ne çıkar?.. Şaşılacak şey!Böylesi daha iyi ya!Yavru

doğurur.Her enik en azından yirmi beş ruble eder.Kim olsa bu enikleri seveseve satın alır. Erkek köpeklerden ne diye bu kadar hoşlanıyorsunuz,anlamıyorum! Kancık köpekler bin kat daha iyidir. Köpeklerin dişisi sahibinedaha bağlıdır, minnettardır. Ama madem ki dişi köpekten bu kadarkorkuyorsunuz,sizdeyirmibeşrubleyealın!—Hayır,kuzum,birkapikbilevermem.Birkereköpeğegereksinmemyok,

ikincisişusıralarbeşparamyok.—Bunudahaönceniçinsöylemedin?Milka,gitburadan,defol!Emireri yağda pişmiş yumurta getirdi. İki arkadaş yumurtayı yemeye

koyuldular,tavayıtertemizyaptılar.Teğmendudaklarınısilerken;—Knaps,siziyi,dürüstbirinsansınız,dedi.Canınayandığımın,sizieliboş

göndermeyegönlüm razı olmuyor.Nediyeceğim,biliyormusunuz?Şuköpeğiparavermedenalıpgidin!Knapsiçiniçekti.—Alıpdanereyegötüreyim?Hemonunlakimuğraşacak?— Peki, gereği yok, gereği yok, efendim! Canı cehenneme! Ama nereye

gidiyorsunuz?Oturun!Knapsgerinerekayağakalktı,şapkasınıaldı.Esneyerek;

Page 143: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Artıkgitmevaktigeldi,dedi.Hadi,hoşçakalın!—Bekleyinbirazdasizigeçireyim.Dubov'la Knaps giyinip sokağa çıktılar, iki yüz adım kadar konuşmadan

yürüdüler.Birarateğmen;—Ne dersiniz, şu köpeği kime versem? diye başladı. Hiç tanıdığınız falan

yok mu? Gördünüz ya, cins bir köpek, güzel köpek. Ama benim işimeyaramıyor.—Nediyeyim,bilmemki!Benimburadanasıltanıdığımolabilir?Knaps'ın evine gelinceye değin iki ahbap tek sözcük konuşmadılar. Ancak

Knapsarkadaşınınelinisıkıpdışkapıyıaçtığızamanteğmenöksürdü,kararsızcasordu:—Acababuranınderiyüzücüleriköpekkabulederlermi?—Kesinbirşeysöyleyemem.Kabuledebilirler...— Yarın Vahrameyev'e vereyim de götürsün. Canı cehenneme, derisini

yüzsünler de kurtulayım! Pis köpek! iğrenç yaratık! Odaları kirlettiğiyetmiyormuşgibi,dünmutfaktakibütünetiziftlenmiş,aşağılıkhayvan!Cinsbirşeyolsaneyse,amanegezer!Sokakköpeğiiledomuzkırmasımıdırnedir?Eh,iyigeceler!Knaps;—İyigeceler,gülegüle,dedi.Dışkapıkapandı,teğmensokaktayalnızkaldı.

Page 144: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

YAZAR

Genç bir adam olmasına karşın sürdüğü fırtınalı yaşamdan dolayı hayliyıpranmış görünen, modaya uygun giyimli tüccar Yerşakov çeşitli çaylarınsatıldığıdükkânıylaiçiçebürosunda,yüksekçemasasındaoturmaktaydı.Genişaralıklı, süslü el yazısına, üzerine sinen ince puro kokusuna bakılırsa Avrupakültürüneyabancıolmadığıanlaşılabilirdi.Amadükkândanbirçocukiçerigirip;—Sizinyazargeldi,dediğizamankültürününderecesihemenortayaçıktı.—Ya!Çağıronuburaya!Amasöylemeyiunutmasakın,lastikayakkabılarını

dükkândabıraksındagelsin.Birdakika sonra saçı sakalı ağarmış,dazlakkafalı, paltosupırlımpırlımbir

ihtiyar süklüm püklüm içeri girdi. Soğuktan donmuş kızarık yüzünde az amasürekliiçkiiçeninsanlaraözgübirzayıflık,birgüvensizlikvardı.Yerşakoviçerigireninsuratınabakmaksızın;—Oooo!Saygılar!dedi.Nevar,neyok,bakalım,bayGeynim?Yerşakov«geni»[28]ve«Geyne»[29]sözcüklerinibirbirinekarıştırıp«Geynim»

diyebiraduydurmuştuyaşlıadamiçin.Geynim;—Ismarladığınızşeyigetirdim,efendim,hazır,dedi.—Bukadarçabukmu?— Zahar Semyonıç, insan üç gün içinde bir reklam değil, koca bir roman

yazabilir.Reklamiçinbirsaatbileyeter.— Bir saat mi dediniz? Oysa her zaman bir yıl çalışmış gibi yüksek ücret

istersiniz.Neyse,gösterinbakalım,neleryazdınız.Geynim cebinden kurşun kalemle yazılmış buruşuk birkaç kâğıt çıkardı,

masayayaklaştı.— Beyfendi, henüz karalama yaptım, taslak durumunda... Okuyayım da,

efendim, bir yanlış bulursanız, işaret buyurunuz.Yanlış yapmakdoğal bir şey,SemyonZaharıç...İnanırmısınız,üçmağazayabirdenreklamyazdım.BöylebirşeyShakespeare'inbileaklınıkarıştırırdı.

Page 145: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Geynim gözlüğünü taktı, kaşlarını kaldırdı, hüzünlü bir sesle şiir okur gibiokumayabaşladı:— «1885-1886 yılı üretimi Çin çaylarının bütün Avrupa ve Asya Rusyası

kentleri ileyabancıülkelerdağıtımcısıZ.S.Yerşakov.Şirketimiz1804yılındanberiçalışmaktadır.»Böylebaşlayangirişinçevresinisüsleyeceğim,armalariçinealacağım.Tüccarınbiriiçinbirreklamyazmıştım,adambununçevresiniçeşitlikentlerinarmalarıyladonatıpyayımlamış.Aynışeyisizdeyapabilirsiniz.BakınZaharSemyonıç,siziniçinşöylebirsüsdüşündüm:Aslanınağzındabirlir.Evet,reklamımızadevamedelim:«Müşterilerimizebirkaçsözümüzvar.Sayınbeyler!Ne son ayların siyasal olayları, ne her geçen gün toplumumuza egemen olanilgisizlik, ne de basınımızın en iyi kesiminin parmak bastığı Volga nehrisularınınçekilmeolayı, hiçbiri, hiçbiribizi telaşadüşürmez.Şirketimizinuzunyıllardır var oluşu ve müşterilerimiz yönünden kazandığımız güven, bize,sapasağlamyerimizi korumak, gerek çayyetiştiricileriyle ilişkilerimiz, gereksesiparişleri zamanında yerine ulaştırma bakımından kurduğumuz sistemisürdürmek olanağı vermektedir. Şirketimizin amacı yeterince belli olup şuanlamlı sözlerle anlatılabilir: iyi niyetlilik, ucuzluk, çabukluk!» Yerşakovsandalyesindekıpırdanarakyazarınsözünükesti:—Güzel,güzeldendeöte!Sizdenböylebirşeyyazacağınızıummuyordum,

doğrusu!Ustabiranlatımınızvar!Yalnız,dostum,şunuunutmayalım...Buradabir punduna getirip işi karıştırmak, daha doğrusu biraz hokkabazlık yapmakgerekiyor.Bizburadaşirketimizinşugünlerde1885-1886ürünütazebaharçayıgetirttiğini duyuruyoruz, değil mi? İşte bunun yanında yeni getirtilen körpeçaylarınüçyıldırdepomuzdabulunduğunuvurgulamak, amaaynı zamandabuçayların sözde daha geçen hafta Çin'den alındığını belirtmek bizim için çokuygundur.— Anlıyorum, efendim... Halk bu aykırılığın farkına varmayacaktır.

Duyurunun başında çayların yeni alındığını yazar, sonunda da şunları ekleriz:«Gümrüğüeskitarifeyegöreödenmişbüyükbirçaystoğumuzbulunduğundan,şirketimizhiçzararauğramadanbunlarıgeçenyılınfiyatıylasatmaktadır,vb...»Öbür sayfada ise fiyat listesi bulunur. Buraya yine arma ve süsler konulur.Bunların altında da büyük harflerle: «Yeni satın aldığımız çay üretimalanlarındangelen,baharınilkürünü,kokulu,seçilmişFuçan,Kiyahtin,Baykovçaylarının fiyat listesidir» deriz. Daha sonra, «Gerçek çay meraklılarınındikkatini Liyansin çaylarına çekeriz. Bunlar arasında en büyük sevgiyi «ÇinMarkası»,öbüradıyla«RakiplerinHasedi»çaylarıkazanmıştır.Fiyatı3ruble50kapiktir.Çiçekçaylarındanençok«BogdıhanGülü»nü(2ruble)ve«ÇinliKızın

Page 146: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

gözleri»ni (1 ruble 80 kapik) tavsiye ederiz.» diye belirtiriz. Fiyatların altındayapılan indirimlerden, verilecek ikramiyelerden söz ederiz. «Rakiplerimizinçoğumüşteriyi kendilerine çekmek için onların önüne aldatıcı ikramiye oltasıatarlar.Oysabizbusinirbozucuyöntemetümüylekarşıçıkıyor;rakiplerimizinkurbanlarına sundukları yaldızlı yemleri ikramiye biçiminde değil de, tümüylebedava olarak dağıtıyoruz. Bizden en az elli rublelik alışveriş yapanlaraşağıdakilerden birini seçmeye hak kazanırlar: Britanya madeninden birçaydanlık,100adetkartvizit,Moskovakentplanı,çıplakÇinlikızbiçimindeçaykavanozu, Veselçak İriyvı'ın yazdığı «Şaşkın Güvey ya da Gelin TekneninAltında»adlıöykükitabı,deriz.Geynim okumasını bitirdikten, birkaç düzeltme yaptıktan sonra reklam

yazısını temize çekip Yersakov'a verdi. Bunun ardından bir sessizlik çöktüortalığa. İkisideayıpbir işyapmışçasına, sıkıntılıbirdurumdahissediyorlardıkendilerini.NedensonraGeynimçekinereksordu:—Reklamınücretinişimdimilütfedeceksiniz,yoksasonramı?Yerşakovumursamazbirtavırla;—İstersenizşimdialabilirsiniz,dedi.Bizimmağazayauğra,istediğinmaldan

beşbuçukrublelikal,tamamdır.—Banaparaolarakversenizdahaiyiolur,ZaharSemyonıç.—Benimparaylaödemekgibibiralışkanlığımyoktur,Geynim.Yaptığı işin

karşılığını herkes çayla, şekerle alır. Sizlere de, başlarında bulunduğumşarkıcılarada,kapıcılaradaöyleyapıyorum.—Aman,ZaharSemyonoviç,benimişimikapıcıların,şarkıcılarınişiylenasıl

birtutarsınız?Benimyaptığım,kafaişi.— Ne iş ya! Biraz oturup çiziktirdin, hepsi o kadar! Yazı denilen şey ne

yenilir,neiçilir.Banakalsabirrublebileetmez!Geynimbirdengücendi.—Ya!..Yazıyazmakonusundakidüşüncelerinizeçokşaşırdım,doğrusu!Ne

yenilir, ne içilirmiş! Şu reklam yazısını yazarken ne denli acı çektiğimianlamıyorsunuz.Bir yandan yazdım, bir yandan da bütünRusya'yı aldattığımıhissettim.Paraveriniz,ZaharSemyonıç!—Ece,sendebıktırdınartık!Bukadardabaltaolmanınanlamıyok!—Peki,tozşekerolaraködeyinbari.Nasılolsasenindükkândakidelikanlılar

onubendenfuntusekizkapiğegeriyealırlar.Buiştensekizkapikkaybedeceğim,amaneyaparsın!Hadi,hoşçakalın!Geynim çıkmak üzere arkasını döndü, ama kapıya varınca bir an duraladı,

Page 147: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

üzgünbirsesle;—Rusya'yıaldatıyorum,dedi.TümRusya'yı!Birlokmaekmekiçinyurdumu

aldatıyorum!Ah!Bunlarısöylediktensonraçıkıpgitti.Yerşakovisepurosunuyaktı,odasınıniçi

kültürlübiradamkokusuyladahakeskinkokmayabaşladı.

Page 148: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

BUKADARIDAFAZLA

HaritamühendisiGlebGabriloviç Smirnov,Gniluşka istasyonunda trendenindi. Buradan ölçme için gideceği çiftliğe değin at üstünde 30-40 fersah dahayoluvardı.(Arabacısarhoş,atlarsıskadeğilsebuyol30fersahbilesürmez,amaarabacıkafayıçekmiş,atlaryorgunsa50'yigeçer.)Mühendisistasyonjandarmasına;—Lütfensöylermisiniz,buradapostaarabasıbulunurmu?diyesordu.—Ne?Postaarabasımı?İstersen100km.çepeçevredolaşburadadeğilposta

arabası,işeyararbirköpekbilebulamazsınız.Nereyegideceksinizki?—GeneralHohotov'unDevkino'dakiçiftliğine.Jandarmaesnedi.— Eh, madem öyle istasyonun arkasına gidin. Şansınız varsa orada avluda

yolcutaşıyanköylüarabacılarbulursunuz.Mühendis içini çekerek istasyonun arkasına yollandı. Orada uzun aramalar,

soruşturmalar,ikirciklersonundairiyapılı,somurtkan,çopuryüzlü,yırtıkpırtıkbircüppegiymiş,ayaklarındaeskiçarıklarbulunanbirköylüdekararkıldı.Adamınarabasınabinerken;—Senindenebiçimarabanvarmış,bekardeş!diyerekyüzünüburuşturdu.

Arkasıneresi,önüneresi,birtürlüanlaşılmıyor...—Bundaanlaşılmayacaknevar,beyim?Kısrağınkuyruğununbulunduğuyer

önü,zatınızınoturduğuyerdearkası...Kısrakgençolmaklabirliktesıskaydı;önbacaklarıikiyanaayrıktı,kulakları

ise ısırık içindeydi. Arabacı yerinden doğrulup ipten yapılmış kamçısıylavurunca kısrakçık başını salladı; arabacı bağırarak kamçıyı ikinci kezyapıştırınca araba gıcırdadı, sıtmaya tutulmuşçasına titredi. Üçüncü vuruştansonraarabasallandı,dördüncüsündensonrayerindenkıpırdandı.İçitaderindensarsılanmühendis;—Bütünyoluböylemigideceğiz?diyesordu.Rusköylüarabalarınınnasılolupdakaplumbağahızı ileböyle insanın içini

Page 149: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

dışınaçıkaransarsıntıyıbirleştirebildiğineakılermez.Köylühiçistifinibozmadı.—Korkmayın,beyim,gideriz.Kısrağımhemgenç,hemdeçeviktir...Hızını

alsındagörünonu.Ozamanistesenizdedurduramazsınız.Deh,kahrolası!Arabaistasyondançıktığındahavakararmayayüztutmuştu.Sağyandauçsuz

bucaksız, koyu renk bir ova uzanıyordu. Soğuktan kaskatı donmuş bir ova...Eğerbudüzlüktedurmadangidilirsevarıpvaracağınyercehennemdiherhalde.Ovanın son bulup gökyüzüyle birleştiği yerde soğuk güz güneşi son ışınlarınısaçıyordu... Sol yanda ise alacakaranlıkta tepecikler göze çarpıyordu. Bunlargeçen yıldan kalma ot yığınları ya da bir köyün evleri olmalıydı. Mühendis,arabacının geniş sırtından dolayı önünü göremiyordu. Ortalık sessizdi,dondurucubirayazvardı.Kaputununyakasıylakulaklarınıörtmeyeçalışanmühendisşöyledüşünmeye

başladı:«Amma da ıssızmış buralar! Ne bir ev var, ne de çakılı kazık! Tanrı

göstermeye,haydutlarsaldırıpsoysalarkimseduymaz...Hemarabacıdasağlamayakkabıya benzemiyor. Şunun kocaman sırtına bak! Böyle bir dağ adamıparmağınınucuyladokunsainsanıncanınıçıkarır.Yasuratınanedemeli?Kuşkuuyandırıyorinsanda.»Dayanamayıpsordu:—Hey,azizim,adınnesenin?—Benimmi?Klim.—E,Klim,sizinburalarnasılyerler?Tehlikelimi?Kötüolaylaroluyormu?—Tanrıyaşükür,olmuyor.Hemkimyapacakkötüşeyleri?—Eh,olayçıkmamasıiyi...Bengenedeneolur,neolmaz,yanımaüçtabanca

aldım,diyerekbiryalankıvırdı.Çokiyibilirsin,tabancabu,şakayagelmez.Onhaydutçıksakarşına,tümünühaklarsın...Havakararmıştı.Arababirdengıcırtılar,iniltiliseslerçıkararaksarsıldı;sanki

istemeyeistemeyesoladoğrusaptı.Mühendis;«Buadamnereyegötürüyorbeni?Dosdoğruyolumuzagiderkenbirdentuttuk,

solasaptık.Bakarsın,sapabiryeregötürür,ondansonravaybaşımagelenler!..»diyegeçirdiiçinden.Korkuylaşöyleseslendiarabacıya:— Dinle beni, buraların tehlikeli olmadığını söylemiştin, değil mi? Çok

yazık!.. Oysa ben haydutlarla uğraşmaktan zevk alırım... Sen benim zayıf,hastalıklıgörünüşümebakma,aslındaöküzgibigüçlüyümdür...Birkeresindeüç

Page 150: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

haydudun saldırısına uğramıştım. .. Bil bakalım, başlarına ne geldi?Haydutlardan birine yaradana sığınıp öyle bir patlattım ki, oracıkta can verdi.GeriyekalanikisiiseSibirya'yasürgünüboyladılar...Kollarımabugüçneredengeliyor, bilmiyorum...Örneğin seningibi iri yarı birini kollarımla tutup sıktımmı,canınıçıkarabilirim.Klimbaşınçeviripmühendisebaktı,gözlerinikırpıştırarakatınıkamçıladı.Mühendis;—İşteböyle, arkadaş,diyedevametti.Banaçatanınvayhaline!Haydudun

kolunu, bacağını kırmakla kalmam, mahkemeye de veririm. Bütün yargıçlar,savcılar ahbabımdır.Birmemurumben, devlet için gerekli bir adamım. .. İşteşimdi yola çıktım ya, bundan üstlerimin hepsinin haberi vardır. Bir kötülükgelmesindiyebeniadımadımizlerler.Yolboyuncabütünçalılıklarınarkasındabekçiler,polislerdikilmiştir.Böylekonuşurkenbirdenbireavazıçıktığıkadarbağırmayabaşladı:—Hey,durbakalım!Neresiburası?Beninereyegötürüyorsun?—Neresiolduğunugörmüyormusunuz?Ormanişte!Mühendis;«Gerçekten ormanmış» diye düşündü. «Ben de durup dururken korkuya

kapıldım.Neyse,heyecanımıbellietmemeliyim...Adamkorktuğumuanladıbile.Nedenböyle ikidebirdönüpbakmayabaşladı?Yoksakendikendinebirşeylermitasarlıyor?deminağırdanağırdangiderkenşimdinasılhızlandı!»—Hey,Klim,atıniçinböylehızlısürüyorsun?— Ben sürmüyorum ki, kendiliğinden tırısa kalktı... Dedim ya, bir kere

hızlandımıydı,istesendedurduramazsın...Ayağınaçabukolmasındankendidememnundeğilamaneyapsın?—Uyduruyorsun, arkadaş! Uydurduğun nasıl da belli! Sana bu kadar hızlı

gitmeni tavsiye etmem!Atı biraz yavaşlat bakalım. İşittinmi, yavaşlat dedimsana!—Nedenyavaşlatayım?— Öyle işte... İstasyondan, arkamdan dört arkadaşım daha gelecekti de...

Banayetişmelerigerekiyor...Ormanavarmadanyetişeceklerdi.Hepsideiriyarı,güçlü adamlardır. Yanlarında birer de tabanca var... E, niye öyle kıpırdanıpduruyorsun? İğne üstünde oturuyor gibisin. Hadi, söylesene, arkadaş! Banadönüp dönüp bakacak ne var? Suratımda merak edilecek bir şey mi buldunyoksa? Eğer tabancalarımı görmek istiyorsan... istersen buyur, çıkarıpgöstereyim.Buyur...Mühendis böyle diyerek ceplerini karıştırıyormuş gibi yaptı. Ve o anda da,

Page 151: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

bütün ödlekliğine karşın beklemediği bir durumla karşılaştı: Klim apar topararabadanaşağıatladığıgibidörtayaküstüormanadoğrukoşmayabaşladı.—Yetişin!Yetişin!diyebağırıyordu.Kahrolası,atıdaal,arabayıdaal!Yalnız

canımakıyma,yeter!İmdat!Hızla uzaklaşan ayak sesleri, ezilen çalı çırpının çıtırtısı duyuldu, sonra her

şeysessizleşti.Arabacıdanböylebirkarşılıkbeklemeyenmühendisilkişolarakatıdurdurdu,sonraarabayarahatçayerleşerekdüşünmeyebaşladı.«Kaçtı... Korktu, aptal herif! Peki, şimdi ben ne yapacağım?Kendi başıma

yola devam edemem, çünkü yolu bilmiyorum, üstelik arabayı çaldım sanırlar.Şimdineyapsamacaba?»—Klim!Klim!—Klim!diyekarşılıkverdiyankılananses.Bütün geceyi karanlık ormanda soğukta geçirerek, kurt ulumalarını, sıska

kısrağın pofurtularını dinlemek zorunda kalacağını düşününcemühendisin sırtıürperdi,sankibirisırtınısoğuktörpüyletörpülüyormuşgibigeldi.—Klimuşka!Yavrum,neredesin,Klimuşka!diyeseslendibirdaha.Mühendisböyleceikisaatkadarbağırdı.Artıksesikesilipisteristemezgeceyi

ormandageçirmeyerazıolduğuzamanhafifesintiningetirdiğibiriniltiduydu.—Klim!Senmisin,ikigözüm?Hadi,gidelim!—Amabe...beniöldürürsün!— Sana şaka yaptım, canım! Tanrı cezamı versin ki şaka yaptım! Bende

tabanca ne gezer! Korkumdan uydurdum bunu! Acı bana, gel gidelim.Donuyorum...Gerçek bir haydutun atı-arabayı alıp çoktan kayıplara karışacağını anlamış

olacakki,Klimormandançıktı,çekineçekinemühendiseyaklaştı.— Niçin korktun. budala? Ben... ben şaka etmiştim, sen de korkuverdin...

Hadi.binarabaya!Gidelim!Klimarabayabinerken;—Tanrımüstahakını versin, beyimdedi.Böyle yapacağını bilsemyüz altın

versenalmazdımseniarabaya.Korkudanneredeyseödümpatladı.Klim kısrağı kamçıladı. Araba titredi. Klim bir daha vurdu, araba sallandı.

Ancak dördüncü vuruştan sonra araba yerinden kıpırdanınca mühendiskulaklarınıpaltosununyakalarıylaörterekdüşünceleredaldı.Oandansonraneyol,nedeKlimartıkonakorkunçgelmiyordu.

Page 152: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

YAŞLILIK

MimarUzelkov,mezarlıkkilisesindeyapılacakbazıonarımlariçindoğduğukentegelmişti.Buradadoğmuş,okumuş,büyümüş,evlenmişti,amatrendeninipevlerebakıncakenti tanıyamadı...Değişmeyenbir şeyyokgibiydi.Bukenttenayrılıp Petersburg'a yerleştiği on sekiz yıl önce, şimdi garın bulunduğu yerdeçocuklar geleni avlarlardı. Ana caddeye çıkılan yerde «Viyana Oteli»yükselmekteydi,oysaeskidenburadaçirkinbirtahtaçituzayıpgiderdi.Amaneduvarlar, ne evler, ne de sokak görüntüleri insanlar kadar değişikliğeuğramamıştı. Oteldeki görevliyi sorguya çeken Uzelkov, anımsayabildiğiinsanlardanyarısınınyaöldüğünüyadayoksullaşarakunutulupgittiğiniöğrendi.Yaşlıgörevliyekendisihakkındadasorusordu;— Peki, Uzelkov'u anımsıyor musun? Mimar, hani karısından ayrılmıştı?

Svirebeyevsokağındabirevivardı...Tanırsınherhalde...—Yok,anımsamıyorum...—Nasılanımsamazsın,canım!Karısındanayrıldığısıradaşamatalıolmuştu,

arabacıların hepsi bilirler. Anımsamaya çalış bakalım! Boşanma işini avukatŞapkin üzerine almıştı... Tanınmış madrabaz Şapkin, kulüpte bir güzel sopaçekmişlerdihani,anımsadınmı?—İvanNikolayeviç'imisöylüyorsunuz?—Takendisi!Nasıl,sağmı,öldümü?—Tanrı'yaşükür,sağ.Şimdinoterlikyapıyorlar,kendibürolarıvar.Çok iyi

yaşıyorlar, Kirpiçni sokağında iki ev yaptırdılar. Geçenlerde kızlarınıevlendirdiler.Kaldığıotelodasındabir süredolaşanUzelkovbirazdüşündüktensonracan

sıkıntısından avukatı görmeye karar verdi. Otelden çıkıp yavaş adımlarlaKirpiçni sokağına saptığı zaman vakit öğleyi bulmuştu. Şapkin'i dairesindebulduğunda onu güçlükle tanıyabildi. Gençliğinde ince yapılı, hareketli,becerikli,saygısızbiravukatolansarhoşŞapkingitmiş;yerinealçakgönüllü,aksaçlı,sıskabirihtiyargelmişti.

Page 153: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Uzelkov;— Beni tanıyamadınız galiba, diye söze başladı. Unutmuşsunuz. Eski

müşterilerinizdenUzelkov'umben...—Uzelkovmu?HangiUzelkov?Ah,tamam!Şapkin eski müşterisini tanıyınca epeyce şaşırdı. Bunun ardından sorular,

anılaryağmayabaşladı.Eskiavukatçokheyecanlanmıştı.— Doğrusu, hiç beklemiyordum! Eh, size ne ikram edebilirim? Şampanya

istermisiniz?istiridyedegetirteyim!Ah,ikigözüm,vaktiylesayenizdeöyleçokparakazandımki,şimdisizeneikramedeceğimibilmiyorum!—Lütfen,benimiçinrahatsızolmayın,vaktimkısıtlı.Şimdigömütlüğegidip

kiliseyigözdengeçireceğim.Oradabirişaldımda...—Çokgüzel!Yer,içer,birliktegideriz.İyiatlarımvardır,siziorayagötürür,

kiliseyöneticisiyletanıştırırım...Göreceksiniz,işlerinizhemenyolunagirer.Şey,bakıyorumdabendençekiniyor,korkuyorgibisiniz...Şöyleyakınagelin!Artıkaramızda korkacak bir şey kalmadı... Kah-kah! Eskiden gerçekten kurnaz,açıkgözbiradamdım.Eliniveren-kolunukurtaramazdı.Amaşimdiçolukçocuğakarıştım,iyiceduruldum.Artıkevbarkedindik,yaşlandık,ölümübekliyoruz.İkiahbapyeyipiçtiler,birçiftatınçektiğikızağabinipkentdışına,gömütlüğe

yollandılar.Şapkinkızağayerleşince;— Hey, gidi günler, hey! dedi. Düşününce insanın inanası gelmiyor!

Karınızdanayrılışınızıanımsıyormusunuz?Aradanneredeyseyirmiyılgeçti,sizhepsiniunutmuşsunuzdur,amabendüngibianımsıyorum.Ah,boşanmadavanıziçinnekadaruğraştım!Diyorumya,becerikli,cerbezeli,açıkgözbiravukattım.Çapraşıkbir davayakalamak için can atardım.Özellikle vekalet ücreti yüksekolanları hiç kaçırmazdım... Örneğin, sizin davanız gibi... Bana ne kadarödemiştiniz?Beşbin rublemiydi, yoksa altı binmi? İnsanböylebir işlenasıluğraşmaz! Siz o zaman Petersburg'a taşınmıştınız; bütün işi bana bırakıp,istediğiniz gibi yapın, dediniz.Toprağı bol olası eski eşinizSofyaMihaylovnabir tüccar kızı ama gururlu mu gururlu bir kadındı. Onu kandırmak,boşanmanızın çabuklaşması için kabahati üzerine almasını sağlamak kolayolmadı. Ah, ne zahmetler çektim! Görüşmek için kapısını çaldığımdahizmetçisine bağırırdı; «Maşa, sana kaç kez söyledim, alçakları evime sokmadiye!»Ben ne yapar eder, ona yaklaşmaya çalışırdım.Mektupmu yazmadım,rastlantı sonucuymuş gibi sokakta karşısına mı çıkmadım! Ama hepsi boş...Sonraarayabaşkakişilersoktum.Buişuzadıkçauzadı,ancaksizboşanmaiçinon bin ruble ödemeyi kabul edince razı oldu. Dayanamadı on bin rubleye...

Page 154: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Ağladı,yüzümetükürdü,amateslimolupkabahatiüstünealdı.Uzelkov;—Yanılmıyorsambendenondeğil,onbeşbinrublealmıştı...Şapkinezilipbüzülmeyebaşladı.—Yanlışsöyledim,evet,onbeşbinrubleydi.Genedeolmuş-bitmişbirşey,

günahı gizlemenin gereği yok. On bini ona ödedim, beş bini de kendimeayırdım.Demekki,ikinizidekandırmışoluyorum.Geçmişbiriş,artıkutanacakdeğilim... Ayrıca sizden almayıp da kimden alacaktım, Boris Petroviç? Bunusizin anlayışınıza bırakıyorum... Siz varlıklı, sırtı pek bir müteahhitsiniz.Keyfiniz için evlenmiştiniz, keyfiniz istediği için de boşandınız. Çok parakazandığınızı biliyordum. Hiç unutmam, bir yapı işinden cebe yirmi binindirdiniz.Budurumagöresizdenbaşkakimdensızdıracaktım?Sizikıskanmamdacabası!Siz insanlarısoydukçaönünüzdeeğiliyorlardı,amabenbirkaçrubleistedim diye dayak yiyor, kulüpte tokatlanıyordum. Neyse bunları anımsamakneyeyarar?Unutmakeniyisi!—Lütfensöylermisiniz,SofyaMihaylovna'nınsonrakiyaşamınasılgeçti?—Onbinrubleylemi?Çokkötüydüdiyebilirim...Bilmemki,paramıgözünü

döndürmüştü, yoksa parayla satıldığı düşüncesine kapılıp gururu muayaklanmıştı,yoksasiziçoksevdiğindenmi,orasınıanlayamadım.Birdeniçkiyeverdikendini.Subaylarlabirliktekızaklarabinipparasınısaçıpsavuruyordu.İçkialemleri,cümbüşler,eğlentiler...Meyhaneyegeldiğizamanşaraptüründenhafifbir içki değil, içini yaksın, çabuk sarhoş etsin diye en sertinden konyak filaniçiyordu.—Evet,garipkadındıtoprağıbololası...Ondanazçekmedim.Birşeyekızdı

mı,küplerebinerdi.E,sonraneleroldu?— Aradan iki hafta mı geçti ne... Bir gün evde oturmuş, bir şeyler

karalıyordum.Birdenkapıaçıldı,SofyaMihaylovnaiçerigirdi.Fitilgibisarhoş.«Alınkahrolasıparalarınızı!»diyerekkocabirdesteyiyüzüme fırlattı.Paralarıtoplayıpsaydım,beşyüzrublesieksikti.Demekki,bukadarınısaçıpsavurmuş.—Peki,neyaptınızparayı?— Olmuş-bitmiş bir iş... gizleyecek değilim... cebe attım. Niye bana öyle

baktınız? Bekleyin, hepsi bu kadar değil. Bakın, daha neler oldu... Koca birroman, anlatmakla bitmez. .. Bir gün eve kötü bir durumda, kafam dumanlıdönmüştüm.Lambayıyakıncabir denegöreyim,kanapedeSofyaMihaylovnaoturmuyormu?Sankicehennemdençıkıpgelmişti;öylesinekarmaşıkduygulariçinde, sarhoş, kendini kaybetmiş... «Paralarımı geri verin, düşüncemideğiştirdim. Madem ki battım, iyice batayım, batağa gömüleyim! Hadi

Page 155: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

kımıldasanıza,alçak,verinparaları!»diyebağırıyor.Tambirrezalet!—Verdinizmibari?—Onrubleverdim,sanıyorum...Uzelkovyüzünüburuşturdu.—Öyleyapılırmı,canım?Veremediğinize,vermekistemediğinizegörebana

yazsaydınızbari...bilmiyordumbunu...Neredenbilebilirdimki?— Ne diye yazayım ki? Kendisi hastaneye yattığı sırada yazmıştır, diye

düşündüm.—Evet,yazdı,ancakosıralaryenidenevlenmeişleriyleöylesinedoluydum

ki,mektuplarabakacakdurumdadeğildim.AmasizSofya'yakarşıdüşmancabirtutumiçindedeğildiniz,kendisineniçinyardımetmediniz?— Şimdiki arşınla o günü ölçemeyiz, Boris Petroviç. O zamanki

düşüncelerimizbaşkaydı,şimdikibaşka...Şimdiolsaonabinrublebileverirdim,oysa o zaman on rubleyi dahi... karşılıksız vermedim.Kötü bir anı.Unutmalı,unutmalı...İştegömütlüğegeldik...Kızak gömütlüğün girişinde durdu. Uzelkov'la Şapkin kızaktan indiler,

gömütlüğegiripgenişyoldayürümeyebaşladılar.Çıplakvişne,akasyaağaçları,boz haçlar,mezar taşları kırağıdan ışıl ışıldı.Güneşin pırıltısı yerleri örten kirtaneciklerinde yansıyordu. Bütün gömütlükler gibi burası da günlük ve yenikazılmıştoprakkokuyordu.Uzelkov;—Bizimburasıçokgüzeldir,dedi.—Evet,amaneyazıkki,hırsızlarmezartaşlarınıçalıyorlar...İşteşusağdaki

dökmedemiranıtınarkasındaSofyaMihaylovnayatıyor.Görmekistermisiniz?İki arkadaş sağa saptılar, derin karları çiğneyerek dökme demir anıta doğru

ilerlediler.Uzelkovbeyazmermerdenbirmezartaşınıgöstererek;—İşteburası,dedi.Butaşımezarınabirteğmendiktirmiş.Uzelkovşapkasınıçıkarıncadazlakkafasıgüneşteparladı.OnabakıpŞapkinde şapkasını çıkarınca ikinci bir dazlakdaha çıktı ortaya.

Çevredegerçekbirmezarsessizliğivardı,birölüdurgunluğukaplamıştıheryeri.İkiarkadaşmezartaşınabakarkenderindüşünceleredaldılar,hiçkonuşmadılar.Şapkinsessizliği;—Yalnız başına uyuyor, diyerek bozdu.Kabahati üzerine aldığı, durmadan

konyakiçtiğiiçinartıküzülmüyordurda...Kabulediniz,BorisPetroviç!Uzelkovneşesizbirsesle;—Neyi?diyesordu.Şapkinkırsaçlarınıgösterdi.

Page 156: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Neyimi?Geçmiş günler ne kadar iğrenç olursa olsun, gene de bunlardan daha iyidir,

iştebunu...—Doğrusunusöyleyeyimmi?Eskidenecelsaatinihiçdüşünmezdim,ölümle

karşılaşacakolsamyüzünegülergeçerdim.Amaşimdi...Uzelkov'un içine bir hüzün çökmüştü. Bir zamanlar sevilmeyi istediği gibi

şimdidehıçkırahıçkıraağlamakistiyordu.Buağlamanınçokhoşunagideceğini,ruhuna bir ferahlık vereceğini hissediyordu. Gözlerine yaş yürümüş, ama biryumrukgelipboğazınatıkanmıştı.YanındaŞapkinvardı.Uzelkovbirbaşkasınınyanında yufka yüreklilik göstermekten çekindiği için geriye dönerek kiliseyedoğruyürüdü.Aradanikisaatgeçip,arkadaşıylabirliktekilisebaşkanıylagörüştüktensonra

birfırsatınıbularakağlamaküzeredoğrucaorayakoştu.İkide bir arkasına bakarak, bir hırsız gibi, sessizce mezara sokuldu. Küçük

beyazmezar taşı karşısında öylesine düşünceli, hüzünlü, suçsuz duruyordu ki!Sankialtındayatankocasındanayrılmış,sefihbirkadındeğilde,ufacık,masumbirkızçocuğuydu.Uzelkov,«Ağlamalı,durmadanağlamalı...»diyedüşündü.Ancakağlamaanıkaçmıştıartık. ..Gözlerininedenlikırpıştırsa,kendinine

denlizorlasadagözyaşlarıakmıyor,yumrugelipboğazınadurmuyordu.OradaondakikakadardikildiktensonraboşverircesineelinisallayıpŞapkin'iaramayagitti.

Page 157: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

FELAKET

Galçinbucağınıneniyiustası,aynızamandaenyolagelmezsarhoşuolarakün yapan tornacı Grigori Petrov, hasta karısını Çiftçiler Birliği hastanesinegötürmekte. Önünde otuz fersah kadar bir yol var. Ama ne yol! Bırakın enyaman posta sürücülerini, tornacı Grigori gibi bir haylazın baş edemeyeceğizorluklarla dolu... Karşıdan soğuk, ısırıcı bir rüzgâr esiyor. Ne yöne baksanızhavada kar bulutları savruluyor; öyle ki, karın yerden mi, yoksa gökten miyağdığını anlamak olanaksız. Karın oluşturduğu sis içerisinde ne kırlargözüküyor, ne telgraf direkleri, ne orman... Tipi karşıdan, kızağın üzerineabandığı zaman atın boyunduruğu bile görünmüyor.Çelimsiz, sıska kısrak zarzoryolalıyor;bütüngücünüdizboyukardanayaklarınıkurtarmak,başınıaşağı-yukarı sallamak için harcıyor sanki.Tornacının bir an önce hastaneye varmasıgerek.Oyüzdendurduğuyerdeduramıyor, oturduğuyerde ikidebir hopluyor,habireatıkırbaçlıyor.Biryandanda;— Matriona, ağlama canım ağlama, diye mırıldanıyor. Biraz dişini sık.

Hastaneyevarırvarmazgeçecekhastalığın...Pavelİvanoviçsanadamlaveriryadakanınıalır,odaolmazsalütfedipalkolleovdurur.Böğründekiağrıgeçiverirhemen... Pavel İvanoviç elinden geleni yapacaktır. Bağırıp çağırır, öfkesindentepinir ama hastasından yardımını esirgemez. İyi bir insandır, naziktir. Tanrımuzun ömürler versin... Biz varır varmaz odasından dışarı fırlayarak sövüpsaymayabaşlar.«Nasıl?Nedirseninbuyaptığın?Niçinzamanındagelmediniz?İşim-gücümköpekgibi,bütüngünsiziblislerleuğraşmakmı?Nedensabahleyingelmediniz?Defol!Gözümgörmesinseni!Hadi, yarın gelin!» Ben de derim ki: «Bay Doktor! Pavel İvanıç!

Beyefendiciğim!» Yürüsene be hayvan! Tanrı cezanı versin e mi! Yürü, iblisyürü!Deh!Tornaustasıatınıkırbaçlar,karşısınabakmadanmırıldanmasınısürdürür:—«Sayınbayım»derim,«istavrozüzerineyeminederimki,tanyeriatmadan

yolaçıktım.UluTanrı,Meryemana...öfkelenipbaşımabutipibelasınıçıkarırsa

Page 158: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

nasıl yetişirim zamanında? Bakın, kendiniz de görüyorsunuz! Atım cins birhayvan olsa bile işin içinden çıkamazdım, bir de benimgibi yüz karası olsa!»Pavel İvanıç kaşlarını çatar, bağırır. «Bilirim senin gibileri ben, her zaman birbahaneuydurursunuz!Helesenyokmusun,Grişka,nemalolduğunuöğrendimartık.Yol boyunca kimbilir kaçmeyhaneye uğramışsındır!»Ben de derimki:«Beyefendiciğim! Ben cani miyim, ya da dinsiz miyim ki, neredeyse ruhunuteslimedecekbirhastayıbırakıpmeyhaneyekoşayım!Siznediyorsunuz,beyim,Tanrı korusun! Yerle bir olsun mu meyhaneler!» O zaman Pavel ivanıç senihastaneyealmalarınıbuyuracaktır.Benayaklarınakapanıp,«Pavelİvanıç!Sayınefendim!Sizenekadar teşekkür etsemazdır.Bizimgibi budalaları hoşgörün,köylü takımıyız ne de olsa, ayıplamayın bizleri.Hepimizi dayaktan geçirsenizyeri vardır! Siz ki, bizlerle uğraşmaktan, bizim için karlı yolları tepmektenbıkmıyorsunuz.»derim.Odasankidövmekistiyormuşgibisertsertbakarbana,sonraderki:«Aptalherif,nediyeayaklarımakapanıyorsun?Votka içipsarhoşolacağınaailebaksana!Sanasopaçekmeli,sopa!»—«Haklısınız,Pavelİvanıçsopayı hak ettim. Ama nasıl olur da ayaklarınıza kapanmam? Siz bizimvelinimetimizsiniz, öz babamızsınız. Dinleyin beni, sayın efendim, size şerefsözü, yalan söylüyorsam yüzüme tükürün!Benim karı,Matriona ayağa kalkarkalkmazher istediğiniziyapacağımasözveriyorum.Herne isterseniz!Karelyakayınından sigara kutusu mu, kroket oyunu için top mu, en iyisinden kroketsopası mı?.. Hem de beş kuruş almadan yaparım. Sizin hatırınız için...Moskova'da sigara kutusu için en azından dört ruble alırlar sizden, ama benbedavayayapacağım.»Ozamandoktorgülerekderki:«Peki,peki,bilirim, iyiadamsın sen ama ayyaşın tekisin...» Görüyorsun, koca-karı, ben böyleefendilerle nasıl konuşulacağını bilirim. Kendisiyle konuşamayacağım efendiyoktur yeryüzünde. Allah vere de yolu şaşırmasak. Ama ne tipi! Göz gözügörmüyor!Tornacı durmadan söylenir, kendikendinekonuşur.Yüreğindekidayanılmaz

duyguları susturmak için konuştuğu bellidir. Ağzından dökülen sözlerin sonugelmez,amakafasındakidüşünceler,sorulardahaçoktur.Felaket birdenbire, beklemediği bir anda bastırmıştır tornacıyı. O yüzden

kendine gelememekte, aklını başına toparlayamamakta, durumukavrayamamaktadır. O güne değin tasasız, sorumsuz, içip içip kendindengeçerek yaşamıştır. Ne acı, ne de sevinç duyduğu bu düz yaşantı içindebirdenbire dayanılmaz bir kederle, karısının hastalığıyla karşılaşmıştır. Bukaygısız,aylak,ayyaşadamdurupdururkenbaşkasıiçinkoşturan,tasalı,yerindeduramayan,hattadoğaylaboğuşanbirisiolmakzorundakalmıştır.

Page 159: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Torna ustası başına gelen felaketin bir gün önce akşamleyin başladığınıanımsıyordu. Akşam her zamanki gibi eve sarhoş gelip eski alışkanlığı üzerekarısınasövüp,yumruksallamayabaşladığızamankadıncağızınbuazgınadamaogünedekbakmadığıgözlerlebaktığınıgörmüştü.Dahaöncelerikarısınınyaşlıgözleri ona durmadan dayak yiyen, yarı aç yarı tok köpeklerin acıklı, uysalbakışlarını anımsatırdı. Şimdi ise kutsal tasvirlerdeki azizlerin ya da cançekişenlerinbakışıylasertsert,hiçkıpırdamadanbakıyordu.İştebugarip,hoşagitmeyen bakış felaketin başlangıcı oldu. Ne yapacağını şaşıran tornacıkomşusuna bir sürü dil döktükten sonra atını aldı; şimdi de yaşlı karısınıhastaneye götürüyor, doktorun merhemlerle, tozlarla karısına eski bakışlarınıgeriyevereceğiniumuyor...Genemırıldanmasınısürdürür:—Bak,Matriona,şey...EğerPavelİvanoviçsenidövüpdövmediğimisorarsa

hiç dövmediğimi söyle, emi? Sana bir daha dayak atmayacağım. Haç üzerineyeminederim.Zatensenikızdığımiçindövmezdimki.Öyleişte,lafolsundiye...Acırımsana,bak,senihastaneyegötürüyorum,başkasıolsaaldırışbileetmezdi.Benseelimdengeleniyapıyorum.Butipideçokolduartık!Tanrı'nınyardımıylayolumuzu şaşırmasak bari... Böğürlerin ağrıyor mu? Matriona, ne diyesusuyorsun?Sanasordum,böğrünağrıyormu?Söylesene!Yaşlı karısının yüzünde karın düşer düşmez erimemesine şaşar; bu arada

karısının yüzünün uzamış gibi görünmesini, soluk boz, kirli balmumu rengialmasını,sertleşipciddileşmesinianlayamaz.Karısınınsuskunluğukarşısındagenedesöylenmesinisürdürür:— Sen de aptalın birisin, Matriona! Senin iyiliğin için yapıyorum hepsini.

Yemin ederim... Hadi, aptallık etme. Yoksa seni Pavel İvanıç'a götürmemvallahi!Dizginlerielindenbırakıpdüşünmeyebaşlar.Başınıçeviripkarısınınyüzüne

bakmaya karar veremez. Korkmaktadır bundan. Ona soru sorup karşılıkalamamaktan da korkmaktadır. En sonunda bu belirsizlikten kurtulmak içinyüzüne bakmadan karısının elini yoklar. Buz gibidir, taş gibi kıpırdamadandurmaktadır.—Ölmüş...Demekki,sonuböyleolacakmış.Ağlamaya başlar. Karısına acımaktan çok bir sıkıntı kaplar yüreğini. Şu

dünyada her şey ne çabuk olup bitiyor? Felaketin başlaması ile bitmesi bir!Onunlagereğigibiyaşamaya,içinidökmeye,onaacımayafırsatkalmadanölüpgittiişte.Gerçionunlakırkyılyaşamıştı,amabukırkyılbirsisiçindegeçmişti.İnsansarhoşluk,kavga,yoksullukiçindenasılyaşadığınıanlayamıyorki...Tam

Page 160: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

ona acıdığını, ona karşı suçlu olduğunu, onsuz edemeyeceğini anladığı andasankionakötülükolsundiyeölüvermişti.Eskigünlerianımsar:—Köyköydolaşıpekmekdilenirdi.Onubengönderirdim.Aptalkarı,onyıl

dahayaşasaneolurdu?Kimbilir,şimdibenimhakkımdanelerdüşünüyordur?E,nereye gidiyorum ben?Onu tedavi ettirmeye gerek yok artık, gömmek gerek.Hadi,geriyedönbakalım!Geriyedöner,atıtümgücüylekırbaçlar.Yolgitgidedahadaberbatlaşır.Atın

hamudu bile görünmez olmuştur. Arada bir kızağın bir çam fidanının üzerinegittiğinianlar,koyubirşeyellerinitırmalayıpgeçer,sonragözlerininönündeherşeyaçılır,gözalabildiğinebirbeyazlıkuzayıpgider.«Ah,yaşamayenidenbaşlayabilseydim!»diyedüşünürtornacı.ZenginbirevdenalıpevlendiğiMatriona'nınkırkyılöncegenç,güzel,neşeli

birkızolduğunuanımsar.Onu,sanatınagüvendikleriiçinvermişlerdirtornacıya.Mutluolmakiçintekeksikleriyoktur.Amafelaketebakınki,düğünertesigünükafayıçekipfırınınüstündesızarkalır,ogündenberidesankibirdahaayılamaz.Düğün bugünkü gibi hatırında, ama düğünden sonra olup bitenleri öldürseleranımsayamıyor. Yalnız zil-zurna sarhoş olup yattığını, karısını dövdüğünüanımsıyor,hepsiokadar.Kırkyılböyleceboşuboşunageçipgitmiştir...Beyaz kar bulutları zamanla boz bir renge dönüşüp koyulaşmaya başlar,

ardındanhavakararmayayüztutar.Tornacıbirdentoparlanır.— Nereye gidiyorum ben? Ölüyü gömmem gerekir, oysa ben hastaneye

gidiyorum.İyicesersemledim,anlaşılan.Tornacı atının yönünü yeniden değiştirir, kırbaçlamaya başlar. Kısrak tüm

gücünü toparlayarak hafif bir tırıs tutturur. Kırbaç kırbaç üstüne iner zavallıhayvanın sırtına. Bir ara arkadan bir tıkırtı duyulur. Tornacı başını arkayaçevirmeden bu sesin ne olduğunu anlar: Rahmetli karısının kızağın kenarınaçarpankafasınıntıkırtısıdırbu.Havagittikçekararır,rüzgârdahabirsoğuk,dahabirısırıcıolur.Tornacı, «Ah, yaşam yeni baştan başlasa!» diye düşünür. «Yeni bir torna

tezgahı edinerek siparişler alır, kazandığım parayı kocakarıya verirdim... Hey,gidi,hey!»Derken, dizginler elinden düşer. Nereye düştüğünü araştırır, yeniden eline

almakister,amatutamazdizginleri,elihareketetmemektedir...«Fark etmez, nasıl olsa at kendiliğinden gider, yolu biliyor... Şimdi biraz

uyuyabilirim. Eve varınca ölüyü gömer, duasını okuturuz. Ben en iyisi biraz

Page 161: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

yatayım»diyedüşünür.Gözlerini kapayıp uykuya dalar. Az sonra atın durduğunu anlar. Gözlerini

açar,önündeköyevineyadaotyığınınabenzeyenbirkaraltıgörür.Kızaktaninipişinaslınıöğrenmekisteramaüstündeöylebirgevşeklikvardır

ki,yerindenkımıldamaktansaolduğuyerdedonupkalmakdahauygungözükür.Böylecerahat,kaygısızbiruykuyadalar.Duvarları boyalı, büyük bir odada açar gözlerini. Pencereden içeri günün

parlak ışığı girmektedir. Tornacı karşısında birtakım insanlar görür. İlk işi,kendisini aklı başında, ne yapılması gerektiğini bilen bir adam olarakgöstermektir,bunungereğinianlar.— Bizim kocakarı için bir cenaze töreni düzenlemeliyiz. Papaza haber

vermeli,der.Birisisözünükeser:—Peki,peki.Senyerindenkıpırdamabakalım!Tornacıkarşısındadoktorugörünceşaşırır.—Amandoktor,Pavelİvanıç!Beyefendiciğim,velinimetimiz!..Yatağından aşağı atlamak, doktorun önünde yere kapanmak ister ama

ellerinin,ayaklarınınonudinlemediğinigörür.—Sayınefendim,ayaklarım,ellerimnerede?— Ayaklarına, ellerine çoktan veda ettin. Dondurmuşsun onları! Hadi,

ağlama,hadi...Niçinağlıyorsun?Yaşadığınkadaryaşadınartık,bunadaşükret!Altmışınavarmışsındırherhalde,budasanayeter!— Felaket, beyim, büyük felaket! Beni bağışlayın, beş yılcık daha

yaşasaydım!—Yaşayıpdaneyapacaksın?— At başkasının, onu geriye vermek gerek... Sonra bizim kocakarıyı

gömmeliyim...Dünyadaherşeyneçabukgeçipgidiyor?Beyefendiciğim!Pavel İvanıç! Karelya kayınından sigaralık, en iyisinden kroket topları

yaparımsize...Doktorelinisalladıktansonrakoğuştançıkar.TornacıyaTanrı'danrahmetler!

Page 162: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

AH,ŞUİNSANLAR!

— Paydos, bir daha içki içmeyeceğim!.. Asla! Aklımı başıma toplamazamanı çoktan geldi. Çalışmalı, insanlara hizmet etmeliyim. Aylık almasınıseviyorsan namusunla, bütün gücünle, vicdanının sesini dinleyerek çalış;dinlenmeyi, uykuyu bir yana bırakarak çalış, arkadaş! Beleşten aylık almayaiyicealıştın,iştetümkötülüklerinbaşıdabu...Kendi kendine bu tür birkaç öğüt daha veren başkondüktör Podtiagin, en

sonunda içten gelen bir çalışma dürtüsüyle kıpırdanıyor. Saat gecenin ikisiolmasına karşın kondüktörleri uykusundan uyandırıyor, onlarla birlikte biletkontrolünebaşlıyor.Zımbaaletinineşeyleşakırdatarak;—Billeeetleriniz!diyebağırıyor.Vagonların alaca karanlığına gömülerek uyuyan yolcular bu ses üzerine

irkiliyorlar,başlarınısilkeliyorlar,biletleriniuzatıyorlar.Podtiagin, ikinci mevki vagonda kürküne, battaniyesine sarınmış, çevresi

yastıklarladesteklenmişzayıf,kuruyapılıyolcuya;—Billeet!Billeetiniz!diyesesleniyor.Adamdan yanıt yok. Derin bir uykuya daldığı belli. Başkondüktör adamın

omuzunadokunuyor,sabırsızlıklayineliyor:—Billeetiniz!Yolcuirkiliyor,gözleriniaçıyor,korkudolubakışlarınıPodtiagin'edikiyor.—Ne?Kim?Ha?—Sizeadamgibisöyledik.Billeetiniz!Çabukolun!Zayıfadamağlamaklıbiryüzleinliyor:—AmanTanrım!Romatizmamazdı...Üç gündür uykusuzum, uyumak için

morfin almıştım, sizse bilet diye tutturdunuz! Sizin yaptığınız düpedüzacımasızlıktır. Bu hareketiniz insanlığa sığar mı? Uyumak için ne zorluklarçektiğimibilsenizböyleönemsizşeylerlebeni rahatsızetmezdiniz... İnsafsızlıkbu, çok anlamsız bir davranış!Gece yarısı biletimi ne yapacaksınız!Düpedüzsaçmalık!

Page 163: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Podtiaginbirangücenipgücenmemekonusundaikircikgeçiriyor,gücenmeyekararveriyor.—Bağırmayınbakayım!Burasımeyhanedeğil!—Meyhanedeinsanlarsizdendahaanlayışlıdır,beyim!Şimdibirdahanasıl

uyurum? Şaşılacak şey doğrusu! Birçok yabancı ülke gezdim, kimse biletsormadı.Buradaysasizlerisankişeytandürtüyor.Biletdebilet!..—Yabancıülkeleripekbeğeniyorsanızgidindeoradayaşayın!— Düpedüz saçmalık, beyefendi! Kömür kokusuyla, bunaltıcı sıcakla,

ardındanhavacereyanıylayolcularıncanınıçıkardığınızyetmiyormuşgibibirdeformalitelerleeziyetediyorsunuz!Beyefendinincanıbiletgörmekistemiş!Buneçalışkanlık böyle? Biletsizleri bulmak için yapsanız aklım erer, oysa trendekiyolcularınyarısıbiletsizgidiyor.Bununasılgörmezsiniz?Podtiaginparlıyor:— Beni dinleyin, bayım! Bağırmayı bırakmaz, yolcuları rahatsız ederseniz

sizitrendenindirmek,tutanakdüzenlemekzorundakalacağım!Buseferyolcularparlıyor:— Bu kadarı da fazla! Hasta adamdan ne istiyorsunuz, bayım? Baksanıza,

sizdeacımaduygusuyokmu?Podtiaginyelkenlerisuyaindiriyor.—Görmüyormusunuz, kendileri bana ağır sözler söylüyorlar. Peki, biletini

göstermezse göstermesin...Nasıl isterseniz...Ama siz de bilirsiniz ki, görevimbunu gerektiriyor... İsterseniz istasyon şefine bile sorabilirsiniz. .. Kimeistersenizsorun...Podtiagin omuzlarını silkiyor, hasta yolcunun yanından uzaklaşıyor. Önce

kendinigücendirilmiş,hattaaşağılanmışolarakhissediyor,amaiki-üçvagondangeçinceiçindevicdansızısınabenzeyenbirrahatsızlıkduyuyor.«Gerçektendehastabir adamıuyandırmamalıydım.»diyedüşünüyor.«Ama

benim bir suçum yok ki... Onlar sanıyorlar ki, bunu canım istediği için,keyfimden yapıyorum. Görevimin böyle gerektirdiğini anlamıyorlar.inanmıyorlarsaistasyonşefiniçağırayımdasorsunlar;»İşte bir istasyona geliyorlar. Tren beş dakika duruyor. Üçüncü kampanadan

önceyukarıdasözügeçenikincimevkivagonaPodtiagingiriyor.Arkasındandakırmızışapkalıistasyonşefi...Podtiagin;—İştebubay,diyesözebaşlıyor.Kendilerindenbiletisteyemezmişim,üstelik

hakaretettilerbana.Sayınşefim,şimdisizdenricaediyorum,kendilerineaçıklarmısınız:Görevimgerektirdiğiiçinmibiletistiyorum,yoksaboşyeremi?

Page 164: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Zayıfadamadönüyor:— Bayım! İşte istasyon şefi burada, bana inanmadığınıza göre ona

sorabilirsiniz.Zayıfadamarı sokmuşçasınahopluyor,gözleriniaçıyor, ağlamaklıbiryüzle

arkasınayaslanıyor.—AmanTanrım!Yeniuykuilacıalmıştım,tamuyumaküzereydimki,gene

karşımadikildi.Yalvarırımsize,hiçinsafınızyokmu?—İstasyonşefine sorabilirsiniz şimdi;bakalım,bilet sormaktahaklımıyım,

haksızmıyım!—Bukadarınadadayanılmaz!Alınbiletinizi,alın!Benbeşbiletdahasatın

alırım, yeter ki rahat uyuyayım! Siz hiç hasta olmadınız mı? Ne duygusuzadammışsınız!Subayüniformalıbiryolcu;—Budüpedüzalayetmektir!diyesinirleniyor.Adamcağızınüzerinebukadar

düşmenizebaşkaanlamveremiyorum!İstasyonşefiyüzünüburuşturarakPodtiagin'inkolundançekiyor.—Bırakıncanımadamınyakasını!Podtiaginomuzsilkerekistasyonşefininarkasındanyürüyor.Buişebirtürlü

akılerdirememektedir.Geldebuinsanlarayaran!Durumuanlasın,içirahatetsindiyeistasyonşefini

ayağınakadarçağırdık,amaodurmadansövüpsayıyor...»Başka bir istasyon, tren on dakika duruyor burada. ikinci kampanadan önce

Podtiagin istasyon büfesinin önünde durmuş, soda içerken yanına iki bayyaklaşıyor.Birininüstündemühendisüniformasıvar,ötekininsesubaykaputu.Mühendis;— Bakar mısınız, bay başkondüktör, diyor. Hasta bir yolcuya karşı

davranışınızoradabulunanları çok sinirlendirdi.Ben,mühendisPutski,bubayda... albay. Hemen o yolcudan özür dileyeceksiniz. Dilemezseniz ikimizin deyakındantanıdığıdemiryollarıhareketdairebaşkanınaşikayetedeceğizsizi.—Aman,efendim,ben...Baylarsizeşey...— Açıklama istemiyoruz. Şunu aklınızdan çıkarmayın, ondan özür

dileyeceksiniz.Buyolcubizimkorumamızaltındadır.—Peki,özürdileyebilirim.Mademöyleistiyorsunuz.Hadi,buyurun...Yarım saat sonra Podtiagin, hem yolcuyumemnun edecek, hem de kendini

küçükdüşürmeyecekbirözürtümcesitasarlayarakvagondaniçerigiriyor.Hastayolcuyayaklaşıyor.—Bayım,benidinlermisiniz,bayım!

Page 165: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Berikiirkilerekyerindenhopluyor.—Ne?Nevar?—Ben...şey...düşündümki...sizdenözürdilememgerekiyor...Hastayolcuiççekiyor,göğsünütutuyor.— Aman... biraz su! Üçüncü kez morfin tozu aldım, dalar gibi olmuştum.

Geneokarşımaçıktı.Tanrım,bueziyetnezamansonbulacak?—Ben...şey...bağışlayın...— Baksanıza! Beni bir istasyon sonra indirin... Artık bu kadarına

dayanamayacağım!Ölmeküzereyim...Vagondakiyolcularisyanediyorlar.—Bunealçaklık,nerezillik!Buradanhemendefolun!Başkasıylaalayetmek

pahalıyapatlayacaksize!Gidinburadan!Podtiagin elini silkeliyor, içini çekerekvagondandışarı çıkıyor.Görevlilerin

kaldığıbölmedebitkinbirdurumdamasayaçöküyor,kendikendinesızlanmayabaşlıyor:«Ah, şu insanlar! Hadi, gel de yaran onlara! Çalışabilirsen hevesle çalış

bakalım!İsteristemezherşeyeboşverir,kendiniiçkiyekaptırırsın.Çalışmazsınkızarlar,canlabaşlabirşeyyapmayakalkarsın,genekızarlar...İçmekeniyisi!»Podtiaginbirdikişteşişeninyarısınıbitiriyor;ondansonraartıkneçalışmayı,

negörevi,nenamusduygusunudüşünüyor.

Page 166: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

MIZRAKÇUVALASIĞMAZ

Aldığı imzasız ihbarmektubuüzerine ilçemerkeziN.yedenetlemeyeçıkanPiotr Pavloviç Posudin bütün gizlilik kurallarına uyarak sapa köy yollarınıseçiyordu.Bindiğiarabaherkesinkullandığıtürdendi.Yüzünüyakasınınarasınagizleyerek;«Görsünler, nasıl tepeden inme yapacağım!» diye hayal kuruyordu. «Rezil

herifler, bir sürü yolsuzluğa bulaşmışlar, yedikleri haltın gizli kalacağınısanıyorlar.Kah-kah!Tamzaferlerinikutladıklarısırada,«Çağırınbakayımfalanıfilanı!»dediğimzamanyüzlerindekikorkuyu,şaşkınlığıbirdüşünün!Kimbilir,nasılafallayacaklardır!Kah-kahkah!..»BöyleepeycehayalkurduktansonraPosudinarabacısıylakonuşmayabaşladı.

Şöhretpeşindekoşanherinsangibiöncekendisindensözaçtı:—Söylebakayım,Posudin'itanıyormusun?Arabacıgülümsedi.—Nasıltanımam?İyitanırızkendisini.—Peki,öyleniçingülümsüyorsun?— Tuhaf şey! En küçük yazıcıya kadar herkesi tanıdıktan sonra Posudin'i

niçintanımayayım?Herkestanısındiyeatanmışbizimbölgeye.—Orasıöyle...E,söylebakalım,sencenasılbiradamdırkendisi?Arabacıesnedi.—Zararsız... iyibirefendi, işinibiliyor...Burayaatanalıbiryılbileolmadı,

amabirsürüişbecerdi.—Negibi?—Tanrıondanrazıolsun,birçok iyi işyaptı.Demiryolunuburadangeçirtti,

bizi Hohriukov'dan kurtardı. Hohriukov denen adamın yapmadığı rezillikkalmamıştı. Hergelenin biriydi, madrabazdı, çevresindekiler hep onun suyunagiderlerdi.Posudingelirgelmezadamınsuyuısındı,şimdiartıkyokböylebiri.Ya,öyle işte.BizimPosudinyapmazböyleşeyleri, rüşvetyemez.Senonayüzruble,binrublever,genegeriçevirir,günahagirmekistemez...Asla!

Page 167: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Posudinneşelendi.«Tanrı'yaşükür!Hiçolmazsabenibuyöndeniyitanımışlar.Çoksevindirici!»

diyedüşündü.Arabacıanlatmasınısürdürdü:— Okumuş adamdır Posudin. Sonra kibirli değildir... Bizim arabacılar ona

şikayete gitmişlerdi, kibar beylerle konuşur gibi davranmış, hepsinin elinisıkmış, «Buyurun, oturun!» diyerek oturtmuş hepsini. Ateş gibi adam, çok daçalışkan...Fazlakonuşmayısevmez,amagözüüzerinizdedir.Yürüdüğünügörenolmamıştır, koşturur durur hep. Bizimkiler dertlerini açar açmaz, «Hemenarabayı hazırlasınlar!» diye bağırmış, doğruca yola koyulmuş. Geldi, işlerihemenhalletti.Birkapikbilealmadı.Eski savcıdankatkat iyi.Gerçiötekidekötüadamdeğildi.Gösterişli,azametliydi;bütün ildeondandahayüksekseslebağıran olmazdı. Bir yere denetlemeye çıktığı zaman sesi on fersah ötedenduyulurdu.Amadışarıdangörünüşte,çalışkanlıktaşimdikieskisindençokdahaüstündür.Üstelikeskisindendahaçokkafalı,dahaçokakıllı.Yalnızbirkusuruvardır...Heryöndeniyidirdebireksiği,ayyaşlığıdır.Posudin;«Hoppala!Budaoldumuya?»diyedüşündü.—Senneredenbiliyorsunbenim...şeyonunayyaşolduğunu?— Orası doğru, beyim, kendisini hiç sarhoş görmedim, yalan uyduracak

değilim ama öyle söylüyorlar. Gerçi onu sarhoş gören yok, gene de böylesöylentiler dolaşıyor işte... İnsanların yanında, baloya ya da bir toplantıyakatıldığında ağzına içki koymaz.Kendi evinde kafa çekiyormuş. Sabah uyanıruyanmaz ilk istediği bir kadeh içkiymiş. Uşağı birincisini getirince, hemenikincisiniistermiş...Böylecegünboyukafaçekermiş.Çekeramafarkınavaranaaşk olsun! Demek, kendini tutmasını biliyor. Oysa Hohriukov içtiği zamanyalnız insanlar değil, köpekler bile anlarlardı. Posudin'in burnu kızarsa bari!Çalışmaodasınakapanırmış,ondansonraçekbabamçek!..Başkalarıgörmesindiye çalışmamasasının çekmecesine bir lastik boru uydurmuş. Bu çekmecedeherzamanvotkahazırduruyormuş.Boruyaşöylebireğilipbirfırtçektinmi,gelkeyfimgel!Arabayabindiğindedeçantasındataşıyormuşiçkiyi...Posudindehşetiçindekaldı.«Nasıl öğrenmişler? Aman Tanrım, her şeyden haberleri var! Rezilliğin

daniskası!»—Kadınkonusundadaöyle...Köftehor!(Arabacıgüldü,başınıyanaçevirdi.)

Hovardanınteki!Ontanesiylebirdenilişkisivarbuyosmaların...İkisievindedir.Biri, şu Nastasya İvanovna, sözümona, evini çekip çeviriyor. Öteki de,

Page 168: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

kahrolasının adı neydi? Hah, Liudmila Samyonovna, sözde sekreter yerine...Ama Nastasya başta gelir. Her yerde onun sözü geçer... Posudin'i kukla gibioynatıyor. O ne derse o olur. Ondan korktukları kadar Posudin'denkorkmuyorlar... Kah-kah! Üçüncü sürtük de Kaçalnı sokağında oturur...Gördünüzya,kepazelik!Posudinkızardı.«Adlarıyla-sanlarıylabiliyor.Neredenöğrenmiş?Hemdekentebileinmeyen

birköylü,birarabacı!..Rezilliğinbukadarıfazla!iğrenç,korkunçbirşey!»Sinirlisinirli;—Bunlarıneredenöğrendin?diyesordu.— Herkesin ağzında... Gözlerimle görmedim, ama işittim. Hem öğrenmek

öyle zor bir şey değil ki... Uşağı ile seyisinin çenesi durmuyordur... BelkiNastasyadasokaksokakdolaşarakherkeseövünüyor,elinegeçirdiğimutluluğuuluortaanlatıyor.Gizli-kapaklışeyleriinsanlarıngözündensaklayamazsın.İştebununbirörneğidaha.Posudinsongünlerdegizligizlidenetlemeyegitmekgibibir adet çıkardı. Ondan önceki bir yere gitmek istedi mi, herkesin ta baştanhaberiolurdu.Yolaçıktığızamandaöylebirvelvele,öylebirşamatakopardıki,Tanrı koruya! Önden atlılar, yandan atlılar, arkadan atlılar... Gideceği yerevarınca da ilk işi iyi bir uyku çekmek, ardından zıkkımlanmak olurdu. Ensonundadabağırıpçağırarak sözde işinibitirirdi.Gözdağıvermek içinbağırıpçağırır, tepinir, sonra haydi gene uyumaya! Geri dönüşü de aynı şamata, aynıgürültü!Oysaşimdiki,kulağınabiryolsuzlukçalındımı,gizlice,çarçabukyolakoyulur. Kimse görmesin, anlamasın diye... Maskaralık! Sanki memurlarınhaberi olmayacak, trene bindiğini kimse görmeyecek! Trenden inince postaarabasınayadakibarcabirarabayabineceğiyerdebirköylününarabasınıtutar.Başını karılar gibi sarıp sarmalar, yolda sesinden tanımasınlar diye kocamışköpekler gibi hırlar. Bunları anlattıkları zaman gülmekten kırılırsın. Budala,sanki onu kimse tanımayacak! Bu işten anlayanların gözünden kaçar mısanıyorsunuz?Hementanırlar...—Peki,nasıltanıyorlar?— Basbayağı... Eskiden Hohriukov gizlice denetlemeye çıkacak bile olsa

elinin ağırlığından bir arabacılar onun kim olduğunu anlardı. Eğer müşteri,birimizin çenesineyumruk indirirse bil ki, buHohriukov'dur!Posudin'i ise birbakışta tanımak mümkün... Sıradan bir yolcu sanki, cakası, safsatası yoktur.Oysa Hohriukov'un cakasından yanına varılmazdı. Diyelim, posta menzildurağına geldi, araba tutacak; hemenhomurdanmaya başlar.Neymiş, efendim,içerisi pismiş, kokuyormuş, sıcakmış. soğukmuş!Piliç getir,meyvegetir, çeşit

Page 169: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

çeşit reçel hazırla... Posta duraklarında artık öğrenmişler; birisi kışın piliç ilemeyve isterse bil ki Hohriukov'dur. Gelgelelim Posudin sessiz mi sessiz biradamdır, menzil deynekçisiyle bile «azizim» diyerek konuşur. En entipüftenşeyleriçinezilebüzüledilektebulunur.Ayrıcaonunkokusudakendinegöredir.Yatağa bile kendi yöntemine göre yatar... Menzil durağında oracıktaki birkanepeye kıvrılır, çevresine lavanta serper, yastığının yanına üç mumdikmelerini ister. Yatar yatmaz kâğıtlarını okumaya başlar... Artık onun kimolduğunumenzildeynekçisideğil,kedilerbileanlar.Posudin;«Gerçekten,tamdediğigibi...Nasıldadahaöncebunuakıledemedim?»diye

düşündü.—Zatentanımakisteyen,böyleşeylerolmasadatanırPosudin'i.Gönderilen

telgraftan her şey açık-seçik bellidir... Sen istediğin kadar suratını sar-sarmala,istediğinkadarkendinibellietmemeyeçalış,varacağıyerdeçoktanyolaçıktığınıöğrenmişler,bekliyorlardır...Posudinbelkidahaevdendışarıadımınıatmamıştır,oysa gideceği yerde her şey hazırdır, buyursunlar efendim! Diyelim, suçüstüyapmaya,mahkemeyevermeyeyadaiştenelçektirmeyeniyetlidir,beriyandaniçten içealayederleronunla:«Beyefendiciğim,gördüğünüzgibigizlicebaskınyaptınız, oysa biz tertemiziz.» diye... Adamcağız ne yapsın? Sağına bakar,soluna bakar, geldiği gibi döner gider... Bununla da yetinmeyip görevbaşındakileriöver,ellerinisıkar,rahatsızettiğiiçinözürdiler...İşteböyle!Kah-kah!Sennesandınya?bayım,buradakilerkülyutmazlar.Şeytanakülahınıtersgiydirirler. Ustalıklarına baktıkça şaşar kalırsın. Örneğin, bugünkü olayı elealalım... Sabahleyin yolcu almak için istasyona gidiyordum. Baktım, istasyonbüfecisiYahudikarşıdankoşakoşageliyor.«Nereyeböyle,çıfıtcenapları!»diyesordum. «N. ilçesine şarapla meze götürüyorum. Orada bugün Posudin'ibekliyorlar.» dedi. Nasıl, gördün mü? Posudin belki daha yola çıkmayahazırlanıyordur ya da tanınmamak için suratını sarıp sarmalıyordur. Belki deyola çıkmıştır. Bunu hiç kimsenin bilmediğini sansın o. Buradaysa onun içinşarapda,balıkda,peynirde,çeşitlimezelerdehazır...E,bunanebuyrulur?O,belki şimdi yolda giderken şöyle düşünüyordur: «işiniz bitiktir, baylar!»Oysabayların buna aldırdıkları yok. Buyursun gelsin! Kirli çamaşırlar çoktangizlenmiştir!Posudinkısıkbirsesle;—Döngeri!Hemendön,hayvaaan!diyebağırdı.Şaşıranarabacıarabayıgeriçevirdi.

Page 170: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

TİYATROMÜDÜRÜDİVANINALTINDA

Sık sık kostüm değiştirilen bir vodvil oynanıyordu. Kutsal sanata tümyüreğiyle bağlı bulunan, genç, sevimli aktrisKlavdiyaMatveyevnaDolskaya-Kauçukova kendi giyinme odasına koşarak girdi; üstündeki çingene giysisiniatıphızlasüvarikostümügiymeyebaşladı.Süvarikostümüüzerindekırışıksız,düzgündursundiyeüstündenevarsahepsiniçıkarmış,Havaanamızıngiysisiylekalmıştı. Yetenekli aktris tümüyle soyunup hafif soğuktan büzüşerek süvaripantolonunueliyledüzeltmeyebaşlamıştıki,birininderinderiniççektiğiniişitti.Gözlerinikocamankocamanaçtı,sesekulakkabarttı.Birisigeneiççekti,hattabirşeylerfısıldadı:—EyUluTanrım,bizgünahkarlarıbağışla!Of,of!Bu işebir türlüakıl erdiremeyenaktris çevresinebakındı,giyinmeodasında

kuşkulanılacak bir şey göremeyince, içerideki tekmobilya olan divanın altını,herolasılığakarşıyoklamayakararverdi.A,birdenegörsün!Oradabiradamboyluboyuncauzanmışyatmıyormu?Korkuyladivanınyanındançekilenaktrissüvariceketiyleörtünerek;—Kim?Kimsiniz?diyehaykırdı.Divanınaltındanürkekbirsesşöylefısıldadı:—Benim...ben.Korkmayın,benim...Susun!Tavadakızartılanbir şeyincızırtısıgibi,burundangelenbu fısıltıyıdinleyen

aktris, divanın altında yatanın tiyatro müdürü İndiukov olduğunu anlamaktagecikmedi.Yüzüpancargibikızararak;—Sizha?diyebağırdı.Bunanasıl...nasılcesaretedersiniz?Demek,siz,koca

bunak,çoktandırburadasınız?Birbueksikti!İndiukovdazlakkafasınıdivanınaltındançıkardı.—Bak,şekerim...Yavrum...Güvercinim!Kızmayınbana,elmasım!İsterseniz

beniyılanezergibiayaklarınızınaltındaçiğneyin,amabağırmayın,neolur!Benbirşeygörmedim,görmüyorum,görmekdeistemiyorum.Diyebilirimki,boşuna

Page 171: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

örtünüyorsunuz, güvercinim, eşsiz güzelim! Bir ayağı çukurda olan şu yaşlıadamınsözünüdinleyin!Saltcanımıkurtarmakiçinburayaattımkendimi.Çokberbatbirdurumdayız!Görüyorsunuz,başımdakisaçlardikendikenoldu!KızımGlaşenka'nın kocası Prındin gelmişMoskova'dan. Şimdi tiyatroda beni arıyor,eline bir geçirirse öldürür. Korkudan elim-ayağım titriyor. Kızım Glaşenka'yıverdiğimyetmemişgibibirdeohaydudabeşbinrubleçeyizborcumvar.—Bundanbana ne?Hemenburadan defolup gideceksiniz.Yoksa sizin gibi

alçaklaraneyapacağımıbilirim!— Yavaş, ruhum, yavaş! Karşınızda diz çöküp rica ediyorum. Ondan

kurtulmakiçinsizinodanızdanbaşkaneredesaklanabilirdim?O,yalnızburaya,sizin odanıza girmeye cesaret edemez! Ne olur, yalvarıyorum size! Çok ricaediyorum. İki saat önce gördüm kendisini. Birinci perde oynanırken kulisteduruyordum; bir de baktım, seyirci salonundan sahneye doğru gelmiyor mu?Burayazorattımkendimi.— Aktris korku içinde; demek oluyor ki, dram oynandığı sürece

buradaydınız?dedi.Herşeyi...herşeyigördünüz?Tiyatromüdürüağlamayabaşladı.— Görüyorsunuz, korkudan tir tir titriyorum, yavrucuğum! Eline geçirirse

gebertir beni o alçak! Biliyorsunuz, bir keresinde Nijni'de bana ateş etmişti.Bütüngazeteleryazdı.—Artıkyeter!Yeter!Gidinburadan!Sıramgeldi,giyinipsahneyeçıkacağım.

Şimdihemendefolun!Yoksabağırırım,avazımçıktığıkadarhaykırırım,lambayıkafanızafırlatırım!— Susun! Siz benim biricik umudum, kurtarıcımsınız. Aylığınıza elli ruble

zamyaptım,yeterkikovmayınbeni!Tamelliruble!Aktrisbiryığıngiysiyleörtünerekbağırmakiçinkapıyadoğrukoştu.İndiukov

dizüstüsürünesürünearkasındangitti,kadınınçıplakbileğineyapıştı:—Yetmişbeşolsun,kovmayınbeni!Üstelikgelirinyarısısizinolmaküzere

adınızabirjübiledüzenleyeceğimdiyefısıldadıboğulurgibi.—Yalansöylüyorsunuz!— Yalansa kahrolayım! İşte şurada yemin ediyorum! İki kolum yanıma

düşsün doğru söylemiyorsam! Tam yetmiş beş ruble zam, bir de yarı yarıyajübilehakkı!Dolskaya-Kauçukovabirdakikakadarduraksadıktansonrakapınınyanından

geridöndü.Ağlamaklıbirsesle;—Yalansöylüyorsunuz,biliyorum,dedi.

Page 172: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Yalan söylüyorsam iki gözüm önüme aksın! Öbür dünyada cennet yüzügörmeyeyim!Hembensözüneinanılmayacakbiralçakmıyım?Aktrisrazıoldu.—Peki,amasözünüzüunutmayın!Hadi,girindivanınaltına!İndiukoviçiniçekti,tıslayatıslayadivanınaltınagirdi.Dolskaya-Kauçukova

dahızlı hızlı giyinmeyebaşladı.Odasında,divanın altındayabancıbir erkeğinbulunması onubir hayli utandırmakla, korkutmakla birlikte bunuyalnız kutsalsanataşkıuğrunakabulettiğidüşüncesionuiyiceyatıştırdığıiçinmüdüresövüpsaymayıbıraktı,hattaonakarşıbirçeşitacımaduydu.—Oradaüstünüzükirleteceksiniz,yavrumKuzmaAlekseyiç!Divanınaltına

birsürüşeykoyuyorum.Vodvilsonaerdi.Aktrisionbirkezalkışlarlasahneyeçağırdılar,kurdelelerle

süslü bir de buket sundular. Kurdelelerde, «Hep bizimle birlikte kalın!» diyeyazılıydı. Aktris alkışlardan sonra giyinme odasına dönerken perde arkasındaİndiukov'la karşılaştı. Müdürün üstü-başı toz içindeydi, giysileri buruşmuş,saçlarıkarışmıştı,amasevinçtenyüzüparlıyordu.Neşeyleelleriniovuşturarakaktriseyaklaştı.—Kah-kah-kah!..Ne tahminedersiniz,güvercinim?Benimgibibirbunakla

alayetsenizyeridir!Biliyormusunuz,meğeroadamPrındindeğilmiş!Kah-kah!Tanrıcezasınıversin,uzunkızılsakalınıgörünceyanılmışım...Prındin'insakalıaynıdır da. .. Bunadım işte, akıl mı kaldı bizde? Kah-kah! Boş yere rahatsızettim,güzelim!..—Amabanaverdiğinizsözüunutmayın!—Unuturmuyum?Hiçunutmadım,yavrum!AncakoadamPrındindeğilmiş

ki!BizPrındinüzerindeanlaşmıştık,oolmadığınagöresözümüniçintutayım?Prındinolsaydıdurumbaşkaydı,oysagördüğünüzgibiyanılmışım...BudalanınbiriniPrındinsandım.Aktriskızdı.—Sizinbuyaptığınızalçaklık!Neiğrenç!— Prındin olsaydı, sözümü tutmamı istemekte yerden göğe kadar hakkınız

vardı,amaoadamınkiminnesiolduğunuşeytanbilir!Belkibirkunduracıyadaterziydi.Bu durumagöre para verememki!Ben şerefli bir insanım, yavrum...İyiylekötüyübirbirindenayırırım.

Page 173: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

ÜNLEMİŞARETİ(NoelÖyküsü)

Baremin7.derecesindenkatipYefimFomiçPerekladinonoelgecesikendiniçokincitilmiş,hattahakareteuğramışhissederekyatağınagirdi.Karısıniçinincindiğinisorduğunda;—Benirahatbırak,ibliskarı!diyehomurdandı.İşin aslı, konuk gittikleri bir evde konuşmalar sırasında hayli tatsız, kırıcı

sözler dinlemek zorunda kalmasıydı. Konuşmalar başlangıçta genel olarakeğitiminönemiüzerindedönüpdolaşmış,oradanyavaşyavaşmemurzümresininöğrenim durumuna geçilmiş, bu konuda memurların acınacak bir düzeydeolduğundansözedilereksitemlekarışıkalayakadarvardırılmıştı. İşbukadarlakalsa gene iyi. Rusya'daki bütün toplantılarda olduğu gibi tartışma geneldençıkıpkişiliğedöküldü.OradakigençlerdenbiriPerekledin'e;— Örneğin sizi ele alalım, Yefim Fomiç, dedi. Sizin iyi sayılacak bir

memurluk dereceniz var. Peki, buna karşılık nasıl bir öğrenim gördüğünüzüsorabilirmiyim?Perekladinezilipbüzüldü.—Peköğrenimgördümsayılmaz.Amabenimfazlaokumamgerekmiyorki...

Yanlışsızyazıyazıyorsamobanayeter.—İyiamayanlışsızyazıyazmayıneredeöğrendiniz?—Alıştım, efendim... Kırk yıldır yaza yaza elim alıştı. Başlangıçta güçlük

çekmedim değil, zamanla yazdıkça yanlışlarımı düzelttim, şimdi düzgünyazıyorum.—Yanoktalamaişaretleri?—Eh,noktalamaişaretlerideöyle.Yerliyerindekullanıyorum.Gençmemurbozuldu.—Hmm!Amaalışmakbaşka,öğrenimgörmekbaşka.Noktalamaişaretlerini

yerinde kullanmak yetmez! Bunları bilerek, ne işe yaradıklarını anlayarakkoymalı. Virgülü ele alalım... Virgülü niçin kullandığınızı bilmelisiniz. Oysasizinkibasmakalıpbirşey.Makinegibikoygit,olacakşeymi?Perekladin sesini çıkarmadı, hatta alttan alan bir gülümsemeyle gülümsedi.

Page 174: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Amayatağındabukonuşmayıanımsarkenbütünbenliğinibüyükbiröfke,birkinkapladı. (Bunları söyleyen genç, bir müsteşarın oğlu olup 10. derecedenmemurdu.)«Kırk yıldır görevdeyim, kimse bana bir şey demedi de, bu herif kalktı,

başımaeleştiricikesildi!»diyordukendikendine.«Bilinçsizmişim.Basmakalıpmakine gibi yazıyormuşum! Hay, şeytanlar alsın seni, e mi! Senin gibiüniversitededirsekçürütmedimamasendendahaiyisiniyaparım!»Perekladin bildiği bütün sövgüleri eleştirmeninin adına sıraladıktan sonra

sıcacıkyorganınaltındayattıkçasinirleriyatıştı,sakinleşti.Uykuyadalarken;«Hepsinibiliyor,anlıyorum.Virgülkonulmasıgerekenyereikinoktaüstüste

koymadığımagörebiliyorumdemektir.Evet,böyle,küçükbey!..Önceçalışmalı,yaşamın gerçeklerini görmeli, sonra senden büyükleri eleştirmeyekalkmalısın...»diyedüşünüyordu.Gitgide uykusu koyulurken Perekladin'in kapalı gözlerinin önünde çakan

kırmızı bir virgül kapkara, gülümseyen bulut yığının arasından kayarak,kuyrukluyıldızgibigeçtigitti.Bununardındanbirvirgüldaha,birvirgüldaha...BöylecePerekladin'inhayaliniörtensonsuz,karanlıkbirperdeüzerindevirgülleruçuşmayabaşladı.Perekladin, uykunun etkisiyle bedeninin tatlı bir gevşekliğe gömüldüğünü

hissederek;«Alalım şu virgülleri.» diye düşündü. «Onları çok iyi biliyorum... Bak,

aslanım, istersen hepsine yer bulabilirim.Hem de bilerek, anlayarak; sandığıngibi rastgele değil... Beni bir gün sınavdan geçirirsen görürsün. Virgüllergereken,gerekmeyenheryerekonulabilir.Yazılanyazınedenlikarışıkolursaokadar virgül kullanmak gerekir. Virgülü «ki» bağlacının sonuna, «ama»bağlacının önüne koyabiliriz. Yazıda memurların adlarını sıralarken her birinivirgülleayırmakgerekir.Biliyoruzbunları...»Altınrengivirgülleruçuşarakbirkenaraçekildiler.Onlarınyerinikıvılcımları

andırannoktalaraldı.«Noktayagelince,noktayazınınsonunakonulur...Derinbirsolukalmakyada

okumaya ara verip dinleyenlere bakmakgerektiği yerdedenokta vardır.Uzuntümcelerde yazıyı okuyacak katip ağzı kurumasın diye arada bir nokta koyar.Bunundışındahiçbiryerdenoktakullanılmaz...»Virgülleryığınyığıngeliyor,noktalarlakarışarakhepbiraradadönüyorlardı.

Perekladinbirsürünoktalıvirgül,ikinoktagörüyordubucurcunaarasında...«Bunlarıdatanıyorum»diyorkendikendine.«Noktanınfazla,virgülüneksik

Page 175: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

geldiği yerde noktalı virgül kullanılır... «Fakat»tan ve «bununla birlikte»denönceolduğugibi...Peki,yaikinoktaüstüste?İkinoktaüstüstede«şöylekararverilmiştir»,«düşünülenşudur»gibisözcükkümelerindensonrakonulur...»Noktalıvirgüller,ikinoktaüstüstelerkaybolupgittiler.Onlarınardındansoru

işaretlerine sıra geldi.Bunlar dabulutların arasından fırlayarakdelice bir danstutturdular.«Soru işaretleri de ne ki? Bin tanesini getir, hepsine yer bulayım! Bir soru

sorulduğu ya da bir yazı hakkında bilgi edinilmek istendiği zaman kullanılır.«Falancayılıntahsisatfazlasıhangifaslaaktarılmıştır?»yada«Polismüdürlüğüadıgeçenbayanİvanova'yıgetirtemezmi?»gibi...Soru işaretleri kıvrık başlarını salladıktan sonra komut almışçasına dikleşip

birerünlemişaretinedönüşüverdiler.«Hmm!..Ünlemişaretlerimektuplardasıksıkkullanılır.«Sayınbay!»,«Paşa

hazretleri, babamız, velinimetimiz efendim!» diye başlar mektup başlıkları.Orasıöyle...Peki,yazışmalardaneredekullanacağız?»Ünlemişaretleridahabirdikleşerekbeklemeyekoyuldular...«Resmi yazışmalarda... şey... nasıldı hele? Hmm! Gerçekten, yazışmalarda

ünlem işaretlerini nerede, ne zaman koyacağız? Dur bakayım! Hele birdüşüneyim...Hmm!»Uykusu kaçan Perekladin gözlerini açarak öbür yanına döndü. Ama tam

gözlerini yeniden yumacağı sırada zihninin karanlık zemininde gene sıra sıraünlemişaretleribelirdi.Çağrılmadangelenbukonuklarızihnindenkovmayaçalışarak;«Tüh, Tanrı cezalarını versin!» diye düşündü. «Bunlar ne zaman, nerede

kullanılıyor?Unuttummuyoksa?Belkibugünedeğinhiçkullanmadım...»Perekladin kırk yıllık memurluk yaşamı boyunca yazdığı yazıları gözünün

önüne getirmeye çalıştı, ama bütün zihnini zorlamasına, alnını buruşturmasınakarşınhiçbirindeünlemişaretibulamadı.«Bu ne biçim şey! Kırk yıl yazı yazdım da bir tane bile ünlem işareti

kullanmadımmı?Hmm!Peki,busivrimeretneredekullanılır?»Ateş saçan ünlem işaretleri dizisinin arkasında eleştirmen gencin alayla

gülümseyen yüzünü gördü. İşaretler de gülümsemeye başlamıştı, en sonundahepsibirarayatoplanarakkocamanbirünlemişaretinedönüştü.Perekladinbaşınısallayarakgözleriniaçtı.«Tüh,kahrolasıcalar!Yarınsabaherkendenkiliseyeayinegitmemgerek,oysa

buşeytanoyunubir türlükafamdançıkmıyor!..Tanrıcezalarınıversin!Neredekonacağını nasıl bulacağım?Aldınmı şimdi alışkanlığı?Yılların deneyimi ne

Page 176: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

işineyaradı?Yoksakırkyılboyuncahiçünlemişaretikullanmadımmı?»Perekladin istavroz çıkardıktan sonra gözlerini yumdu, ama yumar yummaz

yenidenaçtı.Karanlıkzeminüzerindekocamanünlemişaretihâlâduruyordu.«Tüh!Böylegidersebütüngeceuyuyamayacağım!»Kız enstitüsünü bitirdiği için her fırsatta böbürlenen karısına başvurmaktan

başkaçıkaryolyoktu.—Marfuşa, Cicim! Yazılarda ne zaman ünlem işareti kullanıldığını biliyor

musun?—Bilmezolurmuyum?Enstitüdeboşunayediyılokumadımya!Dilbilgisini

ezbere bilirim. Bu işaret hitaplarda, birine seslenildiği zaman, kıvanç,öfke,sevinç, kızgınlık ve daha başka duygular anlatılmak istenildiğindekullanılır.Perekladin;«Öyle ya» diye düşündü. «Kıvanç, öfke, sevinç, kızgınlık, daha başka

duygular...»Düşüncelere daldı bizim katip... Kırk yıldır yazı yazmış, belki binlerce, on

binlercesayfadoldurmuştuamakıvanç,öfketüründenbirduyguyudilegetirenteksatıranımsamıyordu.«Daha başka duygular» diye düşünüyordu. «Resmi yazılarda duygunun ne

gereğivar?Onlarıenduygusuzadambileyazabilir...»Ateş saçan işaretin arkasında gene delikanlının yüzü gözüktü, alaylı alaylı

güldü.Perekladinyatağındadoğrularakoturdu.Başıağrıyordu,alnındasoğukterdamlacıkları birikmişti... Odanın bir köşesinde kandil ıpıl ıpıl yanıyor, odayıdolduran eşyalar kandil ışığında tertemiz, bayramlık bir neşe içinde bakıyorduona. Her şeyde bir ılıklık, kadın elinin sıcaklığı duyuluyordu. Gel gelelimmemurumuzun içinde bir tedirginlik, tifoya yakalanmış gibi bir ürperti vardı.Ünlem işareti ise artık kapalı gözlerinin karanlığında değil, hemen gözlerininönünde,odada,karısınıntuvaletmasasınınyanındadikiliyor,onabirhayaletgibialaylıalaylıgözkırpıyordu.BuhayaletsoğuksoluğunuPerakladin'inyüzüneüfleyerek;—Yazımakinesi!Makine!diyefısıldadı.Duygusuzbirodunsunsen!Memur yorganı başına çekti, yorganın altında gene aynı hayaleti gördü.

Yüzünü karısının omzuna dayadı, orada da onu gördü... Böylece Perekladinbütüngeceyiazap içindegeçirdi.Yalnızgeceolsagene iyi,hayaletgündüzderahatvermediadamcağıza.Perekladin'inbaktığıheryerdekarşısınadikiliyordu:Ayağına geçirdiği çizmelerin içinde, çay tabağında, göğsündeki Stanislavnişanında...

Page 177: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Perekladinbuarada;«Daha başka duygular» diye düşünüyordu. «Yazdıklarımda hiç duygu

olmadığı doğru... Şimdi amirimin evine gidip ziyaret defterine birkaç satırkaralayacağım.Peki,bunuyaparkenbirşeyduyacakmıyımiçimde?Yokcanım,negezer!Yanibirçeşitkutlamamakinesiyimben...»Perekladin sokağa çıkıp araba çağırdığında arabacının yerinde bir ünlem

işaretigörürgibioldu.Amirinin evine girince holde uşağın yerinde gene aynı işaretle karşılaştı.

Bütün bunlar ona kıvanç, kızgınlık, birçok başka duyguları anımsattı... İmzadefterininönündekidivitdeünlembiçiminialmıştı.Perekladindivitielinealıphokkayabatırdı,kutlamayazısınıyazdı,imzasınıattı:«YazıcılarşefiYefimPerekladin!!!»Adının sonuna koyduğu üç ünlem, sevincini, kızgınlığını, neşesini, öfkeden

deliyedönmesininegüzelanlatmıştı!Ünlemişaretlerinikoyarken;—Nahişte!Nahişte!diyehomurdanarakdivitinucunuiyicebastırmıştı.İştebuhayaletin sonuoldu.Ateş saçan işaret aradığını bulmuşçasınabirden

gözdensilindi.

Page 178: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

AYNA

Yılbaşı gecesi. Çiftlik sahibi generalin gece gündüz evlenmeyi düşünen,genç, güzel kızı Nelli yorgun, yarı kapalı gözlerle odasında aynaya bakıyor.Soluk,gerginyüzüelindekiaynagibikıpırtısız.Gerçektekinepekbenzemeyenaynadakigörüntüaslındayüzünün,elinin,aynı

çerçevesinin, dizi dizimumların aynadayansımasındanbaşkabir şeyolmayıp,dar bir koridor gibi derinlere doğru uzayıp gitmekte; bir sis bulutu içindesonsuzluğa uzanan kurşun rengi bir deniz havası vermektedir. Bu denizdalgalanıyor,hareleniyor,aradabirtankızıllığınabürünüyor.Nelli'nin kıpırtısız gözlerine, açık ağzına bakarak onun uykuda mı, yoksa

uyanıkmı olduğunu anlamak güç; gene de aynadaki yansımayı gördüğü belli.Aynada önce, tanımadığı birinin gülümsemesini, gözlerinin yumuşak, tatlıbakışlarını görüyor; bunun ardından, dalgalanan kurşun rengi zemin üzerindeyavaşyavaşbirerkeğinbaşı,sonrayüzü,sakalı,kaşlarıbeliriyor.Sonugelmezdüşlerinin,umutlarınınkonusuolanadamiştebudur.Nelli'ninalınyazısıolanbuadamonunherşeyidir:Yaşamınınanlamı,mutluluğu,geleceği,talihi,herşeyi...O olmasa kurşun rengi zemin tümüyle karanlık, boş, anlamsız kalırdı. Bununiçindir ki karşısında tatlı tatlı gülümseyen, güzel yüzü görünce büyük birmutluluk,nesözle,nedeyazıylaanlatılabilensarsıcı,tatlıbirheyecanduyuyor.Aynaya baktıkça onun sesini işitiyor; birlikte aynı çatı altında yaşadıklarını,yaşamının onunkiyle her gün biraz daha kaynaştığını düşlüyor. Kurşun rengizemin üzerinde aylar, yıllar akıp gidiyor; Nelli geleceğini açıklıkla, tümayrıntılarıylagörüyor.Bununla da kalmayıp aynada... kurşun rengi zemin üzerinde görüntüler ardı

ardınadeğişiyor.NellisoğukbirkışgecesiilçehükümettabibiStepanLukiç'inevinegidipkapısınıçaldığınıhayalediyor.Avlukapısınınarkasındabirköpek,hırıltılısesiyletembeltembelhavlamaktadır.Doktorunpenceresindeışıkyoktur,heryersessizlikiçindedir.—Tanrıaşkına...Tanrıaşkınaaçın!diyorNelli.

Page 179: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Avlu kapısı sonunda gıcırdayarak açılıyor, doktorun ahçısı kadın çıkıyoriçeriden.—Doktorevdemi?Ahçı kadın efendisini uyandırmaktan korkuyormuş gibi kolunu ağzına

dayayarak;— Uyuyorlar, diye fısıldıyor. Salgın hastalıkla savaş çalışmalarından yeni

döndüler.Uyandırmamamiçinsıkısıkıtembihettiler.Nelliahçıkadınınnedediğiniişitmiyor,onueliyleiterekçılgıngibidoktorun

evinden içeri dalıyor. Karanlık, havasız birkaç odayı geçip, yolunun üzerindebirkaçsandalyeyidevirdiktensonrayatakodasınagiriyor.StepanLukiçyalnızcaceketiniçıkarmış,sokakgiysisiyleolduğugibiyatağındayatmakta,dışarıuzamışdudaklarıyla avucunun içine soluk alıp vermektedir. Yanındaki komodininüstünde kısık bir gece lambası yanmakta... Nelli tek sözcük söylemeden birsandalyeyeçöküyor,ağlamayabaşlıyor.Tümbedeninisarsan,acılıbirağlamadırbu.Sonundadayanamayıp;—Kocam...kocamhasta!diyebiliyor.Stepan Lukiç'ten çıt yok. Ama ağır ağır yataktan doğruluyor, başını eline

dayadıktansonrakonuğunauykulu,kıpırtısızgözlerlebakıyor.HıçkırıklarınıgüçtutanNelli;— Kocam hasta! diyor bir daha. Tanrı aşkına gidelim! Çabuk! Mümkün

olduğukadarçabuk!Doktoravucunahohlayarak;—Ne?diyehomurdanıyor.— Gidelim, ne olur! Hemen gidelim! Yoksa... yoksa... söylemeye dilim

varmıyor.Tanrıaşkınagidelim!Nelli yüzü solgun, bitkin bir durumda, göz yaşlarını yutarak kocasının

birdenbirehastalandığını,kendisininbüyükbirkorkuyakapıldığınısoluksoluğaanlatıyor. Acıları bir taşı bile merhamete getirebilir, gel gelelim doktor hâlâyüzünebönbönbakmakta, avucunahohlamakta,yerindeputgibidurmaktadır.Doktorsonundaşöylemırıldanıyor:«Peki,yarıngelirim...»Nellikorkuiçinde;— Olmaz! diye bağırıyor. Biliyorum, kocam... tifoya yakalandı! Hemen,

şimdigitmemizgerek!Doktorgenemırıldanıyor:—Şey...bendeyenidöndüm...Üçgündürsalgınhastalıklarlauğraşıyorduk.

Hemyorgunum,hemdehasta...Kesinliklegidemem!Hastalıkbanadageçmiş

Page 180: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

olabilir...Bakın!BöylediyerekNelli'ningözünetermometreyidayıyor.—Ateşimnerdeysekırk...Kesinliklegidemem,kesinlikle!Oturacakdurumda

biledeğilim.Bağışlayınbeni,yatıpdinleneceğim...Yenidenyatağınauzanıyor.Nelliumutsuzlukiçindedir.— Size yalvarıyorum, doktor! diye inliyor. Tanrı aşkına yardım edin bana!

Sonbirçabagösterindegidelim.Emeğinizinkarşılığınıveririm.—AmanTanrım!Dedimya,gidecekdurumdadeğilim.Ah!Nelliyerindenfırlayıpayağakalkıyor,odadasinirlisinirlidolaşmayabaşlıyor.

Bütün istediği, doktora her şeyi anlatmak, durumunu onun kafasına sokmak!Öylesanıyorki,doktoronun,kocasınınedenlisevdiğini,şimdinedenlimutsuzolduğunuanlasayorgunluğunuda,hastalığınıdaunuturdu.Amabunuanlatacakgüzelkonuşmabecerisiyokturonda.StepanLukiç'in;—ÇiftçilerBirliğidoktorunagidin,dediğiniişitiyorbirara.—Gidemem!..Buradan yirmi beş kilometre uzakta oturur.Hem zaman kıt,

hemdeatlaryoladayanmaz.Bizdenburasıkırkkilometre tuttu,birokadardaÇiftçiler Birliği doktorundan eve... Hayır, olacak şey değil! Gidelim, StepanLukiç!Sizdenözveribekliyorum,gösterinyiğitliğinizi,acıyınbana!— Hay, Allah kahretsin!.. Ateşim var, diyorum, başım zonkluyor, ama bir

türlülafanlatamıyorumki!..Gidemem!Rahatbırakınbeni!..— Ama hastaya gitmek sizin görevinizdir. Gitmemezlik edemezsiniz.

Bencillik sizin bu yaptığınız. İnsan bir başkası için özveride bulunabilmelidir.Oysa siz gitmek istemiyorsunuz. Sizi mahkemeye vermekten başka çıkar yolyok!Nelli, hoşuna gitmeyen doktorun hak etmediği bir yalan kıvırdığının

farkındadır; öte yandan kocasının kurtuluşu için mantığı da, nezaketi de,başkasınaacımaduygusunudabiryanakoymaktanbaşkaçareyoktur...Verdiğigözdağına karşılık doktor hırsla bir bardak soğuk su içiyor... Zavallı Nelli!Yeniden bir dilenci gibi yalvarmaya, acındırmak için dil dökmeye başlıyor...Doktor sonunda razı oluyor. Ağır ağır yerinden doğruluyor, geriniyor, oflayıppofluyor,ceketiniarıyor...Nellionayardımederek;— İşte ceketiniz! diyor. İzin verin de ben giydireyim... Tamam... Gidelim

artık.Emeğinizinkarşılığınıalacaksınız...Ömrümoldukçaminnettarkalacağımsize.Ne sonu gelmez işkence! Doktor ceketini giydikten sonra gene yatıyor

Page 181: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

yatağına.Nellionukaldırıpholegötürüyor...Orada lastikayakkabılarla,kürklebirsürüuğraş,sıkıntı!Buseferdeşapkayokortada...EnsonundaNelliarabanıniçinde buluyor kendini. Yanında da doktor... Geriye kırk kilometreyi aşmakkalıyor.Böylecekocasınatıbbınyardımıulaşacak.Hertarafzifirikaranlık,gözgözügörmüyor...Soğukbir rüzgârbıçakgibikesiyor insanı.Tekerlerinaltındadonmuş toprak tümsekleri var. Arabacı ikide bir arabayı durduruyor, gideceğiyolukestirmeyeçalışıyor...Nelli ile doktor yol boyunca susuyorlar. Korkunç derecede sarsıntılı bir

yolculukturbu.Ancakonlarınnesoğuğuhissettiklerivar,nedesarsıntıyı...Nelli;—Çabuksürarabacı!diyesıkıştırıyorbiryandan.Sabahınüçünedoğrubitkinatlarevinavlusunagiriyorlar.Nelli,yakındaki tanıdığıavlukapısını, tapıncaklıkuyuyu,sırasıradiziliahır

veambarlarıgörüyor.Evinegelmişlerensonunda...StepanLukiç'iyemekodasındakanepeyeoturtanNelli;—Birdakika,benşimdigelirim,diyor.Sizbirazdinlenin,bendurumabakıp

geleyim...Bir dakika sonra kocasının yanından döndüğünde Nelli doktoru yatmış bir

haldebuluyor.Doktorkanepeyeuzanmış,birşeylermırıldanmakta.—Doktorcuğum,buyuruniçeri.—Domna'yasorun,Domna'ya!diyesaçmalıyordoktor.—Ne?—Toplantıdasöylemişlerdi...Vlasovsöyledi...Nediro?Kimsiniz?Nelli korku içinde doktorun da kocası gibi sayıkladığını anlıyor. Şimdi ne

yapmalı?Kararınıveriyorhemen:«ÇiftçilerBirliğidoktorunagitmeli!»Bunun ardından gene karanlık, keskin soğuk, rüzgâr, donmuş toprak

tümsekleri. Ruhu da, bedeni de sızılar, ağrılar içinde. Çektiği bu acılarınkarşılığınıödemeyekalleşdoğanınnegücüyeter,nedebaşkakandırmayollarıvardır...Nellikurşunrengizeminüzerindekocasınınherbaharborçkarşılığıçiftliğini

ipotek ettiği bankaya borç taksitlerini ödemek için para aradığını görüyor. Neonda uyku-tünek kalmıştır, ne de Nelli'de. İcra memurunun gelişlerinisavuşturmayaçalışırkenikisidebaşlarıçatlayanadekbirçaredüşünürler.İşteçocuklarınıdagörüyor.Üşütmeler,kızıl,kuşpalazıgibihastalıklar,okulda

aldıklarısıfırlar,ayrılıklar...Beş-altıyumurcaktanbiriölecektiryüzdeyüz...Kurşunrengizeminölümlerdendeuzakdeğildir.Ölümendoğalşeydir.Ama

Page 182: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

karı-kocaaynızamandaölmezlerki...İkisindenbirimutlakaöbürününöldüğünügörecektir.Nellikocasınınnasılöldüğünügözlerininönünegetirir.Bukorkunçfelakettümayrıntılarıylagözükürona.Tabut,mumlar,zangoç,hattaholdetabutustasının bıraktığı çamurlu ayak izleri gözlerinin önünde canlanır. Ölenkocasınınyüzüneşaşkınşaşkınbakarak;«Bütünbunlarniçin?Nedenböyleoluyor?»diyesorarkendikendine.O güne değin kocasıyla birlikte sürdürdükleri yaşam yalnızca bu ölüme

aptalca,saçmasapanbirhazırlıkmışgibigelir.Tamo sırada elindendüşenbir şey«çat»diyeyere çarpıyor.Nelli irkiliyor,

sıçrıyor, gözlerini kocaman kocaman açıyor. Bir aynanın ayaklarının dibinde,öbürününse eski yerinde, masada durduğunu görüyor. Alıp bakıyor aynaya.Solgun,ağlamışbiryüzgörüyoraynada.Kurşunrengizeminyokolmuşturartık.Hafifçeiçiniçekerek;«Galibauyuyakalmışım...»diyedüşünüyor.

Page 183: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

BAŞARISIZLIK

İlya Sergeyiç Peplov ile karısı Kleopatra Petrovna kapıya kulaklarınıdayamışlar,küçüksalondakonuşulanlarıdikkatledinliyorlardı.Orada ikigenç,kızları Nataşenka ile ortaokul öğretmeni Şçupkin, birbirlerine ilanı aşkediyorlardıherhalde.SabırsızlıktantitreyenPeplovelleriniovuşturarak;—Tamam,ağadüştü,diyefısıldadı.Beniiyidinle,Petrovna,duygulardansöz

açtıkları zaman sen duvardan kutsal tasviri indirirsin, hemen içeri girip onlarıkutsarız...Böyleceolupbittiyegetiririz.Mahkemeyeversebilekapanakısılmışdemektir.Artıknikahtankaçamaz!Kapının öte yanında şöyle bir konuşma geçiyordu: Elindeki kibriti kareli

pantolonunasürterekyakanŞçupkin;— Sizin ruhsal yapınızı bir yana bırakalım şimdi, dedi. O mektubu ben

yazmadım.Kızikidebiraynayabakıpyapmacıklıyapmacıklıkırıtarakkahkahaylagüldü.— Ya, öyle mi? El yazınızı bilmiyorum sanki! Hemen tanıdım! Çok

tuhafsınız,doğrusu!Kendinizbudenliçirkinyazıyazdığınızhaldenasıloluyordayazıdersiöğretmenliğiyapıyorsunuz?—Obaşka,bubaşka!Yazıdersindeasılönemliolanelyazısınındüzgünlüğü

değil, öğrencilerin terbiyesidir. Kiminin kafasına cetvel indirirsin, kimini dizüstü oturtursun.Düzgün yazı neymiş ki?Nekrasov bir ozandır, gel gelelim elyazısını görseniz şaşırırsınız. Nekrasov'un tüm yapıtlarında el yazısındanörneklervardır.—Ama sizNekrasov değilsiniz ki... (içini çeker)Beni bir ozan istese seve

sevevarırdım.Şiirlerindebenianlatırdıhep...—İstediğinizoysasizebendeşiiryazabilirim.—Hangikonulardayazarsınız,peki?—Sevgi konusunda, duygularımkonusunda, gözleriniz üzerine...Okudukça

bayılırdınız!Gözlerinizden seller gibi yaş akardı.Böyle güzel şiirler yazarsam

Page 184: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

eliniziöpmemeizinverirmisiniz?—Amanneönemlişey!Şimdibileöpebilirsiniz!Şçupkin yerinden fırladı, gözlerini kocamankocaman açarak, kızınmis gibi

sabunkokantombulelinedudaklarınıkondurdu.Peplov heyecandan sarardı, karısını dirseğiyle dürttü, ceketinin düğmelerini

iliklediktensonraçabukçabuk;—Tasviriindir!dedi.Giriyoruz!Hadi!Kapınınikikanadınıbirdenaçtı.Yaşarangözlerinikırpıştırarakellerinihavaya

kaldırdı.— Çocuklar! Tanrı sizleri kutsasın, çocuklarım! Yaşayın, meyve verin,

çoğalın!Annedemutlulukgözyaşlarıdöküyordu.—Bendekutsuyorum,diyefısıldadı.Mutluolun,sevgiliyavrularım!Şçupkin'edöndü.—Elimdenbiricikhazinemialıyorsunuz.Kızımısevin,onuincitmeyin.Şaşkınlıktan,korkudanŞçupkin'inağzıbirkarışaçıkkaldı.Anneilebabanın

baskınıöylebeklenmedikbirandaolmuştuki, teksözcüksöyleyecekdurumdadeğildi.İçindebulunduğudurumunşaşkınlığındankurtulamayarak;«Kapanakısıldık!

Sımsıkı yakaladılar! İşin bitik, arkadaş! Artık yakayı kurtaramazsın!» diyedüşündü.Bununardından,«Beniteslimalın,yenildim!»dercesineuysalcabaşınıuzattı.Baba;— İkinizi de kutsuyorum, diye mırıldanırken gözlerinden yaşlar akıyordu.

Nataşenka,kızım,yavuklununyanınageçbakalım.Sende,Petrovna,tasviriver!İştetambusıradababaağlamasınıkesti,kızgınlıktanyüzüallakbullakoldu.

Karısınaöfkeylebağırmayabaşladı:—Sersem!Kazkafalıkadın!Bunebiçimtasvir?..—Ah,anacığım,gördünmübaşımagelenleri!Ne olmuştu, dersiniz? Yazı öğretmeni çekine çekine başını kaldırdı ve

tuzaktan kurtulmuş olduğunu gördü. Anne o aceleyle duvardan kutsal tasviryerine yazar Lajeçnikov'un portresini indirmişti. Zavallı Peplov ile karısıKleopatraPetrovna,neyapacaklarını,nesöyleyeceklerinibilemezbirdurumda,ellerindeportre,ezilipbüzülerekayaktadikiliyorlardı.Yazıöğretmenikarışıklığıfırsatbilerekoradansıvıştı.

Page 185: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

ÇOCUKLAR

Anne,baba,Nadya teyzeevdeyoklardı.Heryerdeküçükkıratıyladolaşanyaşlı süvari subayının evine, vaftiz törenine gitmişlerdi. Grişa, Anya, Alyoşa,Sonya,ahçıkadınınoğluAndreyyemekodasındakimasadatombalaoynuyorlar,büyüklerin dönmesini bekliyorlardı. Doğrusunu söylemek gerekirse uyku saatiçoktan gelmişti. Ancak vaftiz edilen bebekle, törende yenen yemeklerle ilgilisorulacakbirsürüsoruvarkennasılyatılırdauyunur?Tavana asılı lambanın aydınlattığı masanın üstü tombala kartlarıyla, ceviz

kabuklarıyla,camparçacıklarıylakarmakarışık.Heroyuncununönündeikikartile rakamların üzerini kapatacak cam parçacıklarından oluşan birer yığınduruyor.İçindebeştanebirkapikgözükenbeyazbirtabaktammasanınortasınakonulmuş; bunun yanında ise yarısı ısırılmış bir elma, bir makas, içine cevizkabuğu atılmak üzere bırakılan büyük bir tabak... Tombala parayla oynanıyor.Kazanana birer kapik verilen oyunun birinci kuralı, hile yapanın oyundançıkarılması.Yemekodasındaoyunculardanbaşkakimsecikleryok.DadıAgafyaİvanovnaaşağıda,mutfaktaoturuyor,ahçıkadınabiçkiöğretiyor.Oyunoynayançocukların lise ikinci sınıföğrencisiağabeyleriVasya isesalondabirkanepeyeuzanmış,cansıkıntısındanpatlıyor.Şamatalı oyun sürüp gitmekte. En büyük heyecan Grişa'nın yüzünde

okunuyor.Grişa,saçlarıkökündenkazınmış,tombulyanaklı,zencilergibikalındudaklı,dokuzyaşında,ufak tefekbiroğlançocuğudur. İlkokul ikideokuduğuiçinhembüyük,hemdeçocuklarınenakıllısısayılıyor.Yalnızparaiçinoynadığıbelli. Tabakta kapikler olmasa çoktan yatıp uyumuştu. Ela gözleri öbüroyuncuların kartlarını kaygıyla, kıskançlıkla izliyor. Tıraşlı kafasının içinidolduran kaybetme korkusu, kıskançlık, birtakım parasal hesaplar yüzündenyerinde rahat oturamıyor, dikkatini bir konu üzerinde toplayamıyor; iğneüzerinde oturuyormuş gibi kıvranıp duruyor. Tombala yaptığı zaman paralarıçabukçabuktoplayıpcebeindiriyor.Grişa'nın sekiz yaşlarındaki, sivri çeneli, gözlerinde zeka kıvılcımları çakan

Page 186: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

kızkardeşiAnya'nındatombalayıbaşkasıkazanacakdiyeödüpatlıyor.Kızarıpbozarıyor, yüzü sararıyor, oyuncuların hareketlerini dikkatle izliyor. Onu asılilgilendirenparadeğildir.Şansınıniyigitmesinibirçeşitonursorunuyapmıştır.Teninin rengi ancak çok sağlıklı çocuklarda ya da pahalı yapma bebekler ilebonbon kutularındaki resimlerde görülen, altı yaşlarındaki, kıvırcık saçlı öbürkız kardaşi Sonya, yalnız oyun oynamak için tombala oynuyor. Küçük kızınyüzünden sevecenlik okunmakta. Kim kazanırsa kazansın, aynı şekildekahkahalarlagülüyor,alkışlıyor.TopaçgibitıknazbirçocukolanAlyoşaoflayıppofluyor,burnunuçekiyor,gözleriniiriiriaçarakkartlarabakıyor.Ondaneparakazanma hırsı, ne de onur kaygısı var... Masadan kovmasınlar, yatmayagöndermesinler, yeter. Görünüşte vurdumduymaz, ama içinin fıkır fıkırkaynadığı belli.Masaya tombala için değil, daha çok oyunda kaçınılmaz bazıdırlaşmalar görmek için oturmuştur. Çocuklardan biri ötekini döver ya dabirbirlerine söverlersepekhoşunagidiyor.Önündekicamparçalarını,kapikleriçalmalarındankorkmasamasadankalkıp içeri koşacak, çünküepeydir sıkışmışdurumda. Bu ufaklık yalnız birden ona kadar sayıları, bir de sıfırla bitenrakamları bildiği için onun yerine Anya cam parçalarını kartlara koyuyor.Beşincioyuncu,ahçıkadınınoğluAndrey,basmagömlekli,göğsündebakırhaçsallanan, marsık gibi bir oğlandır. Bu hastalıklı çocuğun ne kendininkazanmasına,nedebaşkalarınınbaşarısınaaldırdığıyok...Oyununaritmetiğine,basitfelsefesinedalıpgittiğiiçinhiçkımılmadanoturuyor,rakamlaradüşüncelidüşünceli bakıyor. Şu dünyada ne çok rakam vardı, bunları nasıl olup dabirbirleriylekarıştırmıyorlardı!SonyaileAlyoşadışındaçocuklarrakamlarısırayla,bağırabağıraokuyorlar.

Rakamların tekdüzeliğinden kurtulmak için her birine değişik bir terimuydurmuş,gülünçadlartakmışlar.Örneğin7'ye«ocakdemiri»,11'e«çiftesopa»,70'e«işibitmiş»,90'a«dede»diyorlar.Oyunbütüncanlılığıylasürüpgidiyor...Grişa,babasınınşapkasındansarımarkalarıçıkararakbağırıyor:—32,7-ocakdemiri,28-bizimikiz...Anya, Andrey'in 28'i kaçırdığını görüyor. Başka zaman olsa cam parçasını

koymasınısöylerdi,amaşimditabaktakikapiklerlebirlikteonurudasözkonusuolduğuiçinbunapekseviniyor.Grişaokumasınısürdürüyor:—23-işigüç,9.Sonyamasanınortasındakoşanbirböceğigörerek;—Hamamböceği,tamamböceği!diyebağırıyor.Ay,anacığım!Alyoşakalınlaştırdığısesiyle;

Page 187: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Sakınöldürme,diyor.Belkionundaçocuklarıvardır.Sonyagözleriniyürüyenböcektenayırmaksızınonunçocuklarınıdüşünüyor.

Kimbilirneminnacıkböceklerdir!Grişa, Anya'nın şimdiden iki çinkosu olduğunu üzüntüyle düşünerek

okumasınısürdürüyor:—Kırküç,bir,altı!Sonyagözlerinihoppabirkızgibideviriyor,kahkahaatıyor:—Tombala!Tombala!Oyuncularsuratlarınıekşitiyorlar.Grişa,Sonya'yakötükötübakıyor.—Durun,karşılaştıralım!diyor.Enbüyük,enakıllıolmanınverdiğiyetkiyleGrişasonsözüsöylemehakkını

görüyor kendinde. O nasıl isterse öyle olur. Sonya'nın kartları uzun uzuninceleniyor. Oyun arkadaşlarının üzülmelerine karşın ne yazık ki düzenbazlıketmediğianlaşılıyor.Bununüzerineyenibiroyunabaşlıyorlar.Anyakendikendinekonuşuyormuşgibi;—Dünbennegördüm,biliyormusunuz?diyor.FilipFilippıçgözkapaklarını

dışınaçevirincegözlerikıpkırımızıkesildi.Tıpkışeytangözlerigibi.Grişa;— Onu ben de gördüm, diyor. Sekiz. Bizim sınıfta bir çocuk var, o da

kulaklarınıkımıldatır.Yirmiyedi.AndreybakışlarınıGrişa'yadöndürüyor,birandüşündüktensonra;—Kulaklarımıbendekımıldatabilirim,diyor.—Hadi,kımıldatdagörelim!Andrey gözlerini, dudaklarını, parmaklarını oynatıyor; ona kulakları da

kımıldıyormuşgibigeliyor.Herkesibirgülmediralıyor.Sonraiçgeçiriyorbirara.—ŞuFilipFilippıçvarya,hiçiyiadamdeğil,diyor.Birdüşünün,dünansızın

bizimodayagirdi.Üstümdeyalnızgömlekvardı.Öyleutandımki!Grişaöncetabaktakiparalaraelatarak;—Çinko!Çinko!diyebağırıyor.İstersenizkarşılaştırın!AhçıkadınınoğluAndreygözlerini kendikartlarındankaldırıyor, beti benzi

sapsarıdır.—Bendahafazlaoynayamayacağım!diyor.—Niçin?—Çünkü...çünküparamkalmadı.—Evet,parasızoynanmaz!diyorGrişa.Andreyherolasılığakarşınbirdahaceplerinikarıştırıyor.Ceplerindeekmek

Page 188: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

kırıntılarından, ucu çentik bir kalemden başkasını bulamayınca dudaklarınıbüküyor.Dokunsanağlayacak.OnunüzgünbakışlarınadayanmayanSonya;—Seninyerinebenkorum,diyor.Amasonraödeyeceksin,tamammı?Paralarkonuyor,oyunsürüyor.Anyagözlerinifaltaşıgibiaçarak;— Galiba bir yerde çan çalıyor! diyor, Hepsi oyunu bırakıyor, gözlerini

kocamankocamanaçarakkaranlıkpencereleredikdikbakıyorlar.Odadayananlambanınışığıkaranlıktapencerenincamındanıpılıpılyansıyorbusırada.—Sanaöylegelmiş!diyorlar.Andreyde;—Çangeceleyinyalnızgömütlükteçalınır,diyedüşüncesiniaçıklıyor.—Niçinçalsınlarki?—Haydutlarkiliseyegirmesinlerdiye...Çansesindenkorkarlar.Sonyaheyecanlanıyor.—Haydutlarniçinkiliseyegirsinlerki?—Niçinmi?Bunubilmeyeceknevar?Bekçileriöldürmekiçin.Bir dakika kadar sessizlik içinde geçiyor. Herkes ürkek ürkek birbirine

bakıyor,sonraoyunyenidenbaşlıyor.BuseferkazananAlyoşa'dır.Andreykalınsesiyle;—Hileyaptı!diyordamdandüşercesine.—Yalansöylüyorsun!Hileyapmadım!Andrey'inbetibenzisararıyor,ağzıçarpılıyor,Alyoşa'nınkafasınabirşaplak

atıyor. Alyoşa öfkeyle gözlerini açıyor, yerinden fırlayıp bir dizini masayadayayarak Andrey'in yanağına bir şamar patlatıyor. İkisi birbirine birer şamardaha indirdikten sonra aynı anda bir zırlamadır tutturuyorlar. Böyle korkunçşeylere dayanamayan Sonya da ağlamaya başlıyor. Bunun üzerine yemekodasındahepbir ağızdanbir zırıltıkopuyor.Amasakınoyunbuağlamalardandolayı son buldu sanmayın. Aradan beş dakika geçmeden yeniden şenkahkahalar yükseliyor, herkes birbiriyle konuşmaya başlıyor. Suratlarındanağladıklarıbellidir,amabudurumgülmelerineengeldeğilki!Alyoşa'yagelince,kavgaçıktığıiçinçokmutludur.Bu sıradaodaya lise ikiöğrencisiVasyagiriyor.Can sıkıntısındanpatladığı,

uykulu,asıksuratındanokunuyorVasya'nın.Grişa elini sokunca cebinde paralar şıkırdıyor, bu da Vasya'nın tepesini

attırıyor.«Tüh!Bunerezillik!Çocuklaraparaverilirmihiç?Kumaroynamalarınagöz

yumuyorlarparmakkadarveletlerin!Amanneeğitim!Düpedüz rezillik!»diyedüşünüyor.

Page 189: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Ama çocuklar öyle zevkli oynuyorlar ki, içinde onlara katılarak şansınıdenemeisteğiuyanıyor.—Durun,bendeoynayacağım!diyor.—Koysendebirkapik!Vasyaceplerinikarıştırarak;—Şimdibulurum,diyor.Amabirkapiklikyok.Alınsizebirruble,bendebir

rublekoyuyorum.—Olmaz,birkapikkoyacaksın!Liselikızıyor:—Budalalar!Birrublekapiktendahadeğerlidir.Kimkazanırsabanaüstünü

verir.—Hayır,olmaz!Senoyundayoksun!Lise öğrencisi omuzlarını silkiyor, hizmetçiden bozuk para almak için

mutfağınyolunututuyor.Ancaktekkapikyokturondada.BununüzerinegeriyedönüpGrişa'yısıkıştırıyor.—Birrubleyiboz,diyor.Bozduğuniçinsanaüsteveririm.İstemiyormusun?

Öyleysebirrubleyekarşılıkonkapikver.Grişa kuşkulu kuşkuluVasya'ya bakıyor. Sakın bu bir hile olmasın? Cebini

yoklayarak;—Bozmam!diyor.Vasya öfkelenmeye başlıyor, sövüp sayıyor, oyunculara «salaklar, odun

kafalılar»diyeçıkışıyor.AncakdahasonraSonya;—Vasya,benseninyerinebirkapikkoyuyorum,diyor.Liselioturuyor,önüneikikartalıyor.Anyarakamlarıokumayabaşlıyor.BiraraGrişaheyecanlıbirsesle;—Yerebirkapikdüştü!Durun!diyebağırıyor.Lambayıindiripmasanınaltındabirkapiğibulmayaçalışıyorlar.Elleriyerdeki

tükürüklere, ceviz kabuklarına değerek her yeri arıyorlar, kafaları birbirinetosluyor, ama kapiği bir türlü bulamıyorlar. Yeniden aramaya koyuluyorlar.SonundaVasya,Grişa'nın elinden lambayı zorla alıpmasanın üstüne koyuyor.Grişa aramasını karanlıkta sürdürüyor. En sonunda buluyor düşürdüğü birkapiği.Oyuncularmasayaoturupyenidenoynamayabaşlıyorlar.TambusıradaAlyoşa;—Sonyauyumuş,diyor.Sonya kıvırcık başını kolunun üstüne koymuş, mışıl mışıl, tatlı tatlı

uyumaktadır. Sanırsınız, uyuyalı bir saat olmuş... Öteki çocuklar düşen kapiği

Page 190: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

ararlarken öylece dalmış, kendinden geçivermiş. Anya onu yemek odasındandışarıçıkarırken;—Gitdeanneminyatağınayat,diyor.Hadi,yürü!Hep birlikte onu içeri götürüyorlar, beş dakika sonra annenin yatağı

görülmeye değer bir görüntü alıyor: Sonya mışıl mışıl uyumakta, Alyoşahorluyor, Grişa ile Anya başlarını onların ayak uçlarına koymuş, onlar dauyuyorlar. Ahçı kadının oğlu oracıkta bir yere kıvrılıvermiş... Çocuklarınyanlarındaiseyenibiroyunakadartümdeğeriniyitirmişkapikleryeresaçılmış,duruyor...İyigeceler,çocuklar!

Page 191: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

ACI

«Kimeanlatsamderdimi?»Akşamınalacakaranlığıçökmüş...Sulu,irikartanelerihenüzyanmışsokak

fenerlerinin çevresinde uçuşuyor; ince, yumuşak bir örtü çamları, atlarınsırtlarını, omuzları, şapkaları yavaş yavaş kaplıyor. Arabacı İona Potapov birhayaletgibibembeyaz.Canlıbirvarlıknedenlibüzülebilirseodenlibüzülmüş,kızaktaki yerinde kımıldamaksızın oturuyor.Üzerine koca bir kar yığını düşseherhalde onu bile silkeleme gereği duymayacaktır. Beygiri de onun gibibembeyaz,kıpırtısız.Bukıpırtısızlığıyla,keskinköşeligörünüşüyle,ayaklarınınsopa gibi duruşuyla bir kapiğe satılan hamurdan yapma atlara benziyor. O dasahibigibiderindüşünceleredalmışolmalı.Sahandan,alıştığıobozumtırakkırgörüntülerindenkoparılıpburayaürkütücüışıklarla,hiçkesilmeyengürültülerle,öteye beriye koşuşturan insanlarla dolu bu kargaşalığın içerisine düşen biryaratıkböylederinderindüşünmeyipdeneyapsın?İona ile beygiri çoktandır böyle kımıldamadan duruyorlar. Arabacılar

hanından öğleye varmadan çıkıp buraya gelmişlerdi, ama henüz siftahyapmadılar.İştekentinüzerineakşamkaranlığıçöküyor.Fenerlerinışıklarıdahabircanlanıpparlıyor,sokağıngürültüsüarttıkçaartıyor.İonabirdenbire;—Hey,arabacı,Vıborgsemtine!diyebirsesişitiyor.Çok şaşırıyor, o sırada, karın birbirine yapıştırdığı kirpikleri arasından

kukuletalıkaputgiymişbirsubaygörüyor.Subay;— Vıborg semtine! diyor bir daha. Hey, uyuyor musun yoksa? Vıborg'a

gideceğiz!İona anladığını göstermek için dizginleri çekiyor. Bu çekişle birlikte

dizginleri, sırtı üzerindeki karlar patır patır dökülüyor. Subay biniyor kızağa.Arabacı dudaklarını şaplatarak bir kuğu gibi boynunu uzatıyor, yerindendoğruluyor, gereğinden fazla yaptığı bu hareketin ardından kamçısını sallıyor.

Page 192: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Beygircik de uzatıyor boynunu bir kuğu gibi, sopa dikliğindeki bacaklarınıkıvırıyor,istemeyeistemeyeyerindenkıpırdıyor...İona,biraşağı,biryukarıgidipgelenkaraltılardan;—Nereyesürüyorsun,ulan!Şeytanmıdürttüseni?Sağaal,sağa!gibilaflar

işitiyor.Bununüzerinekızaktakisubayöfkeleniyor:—Dahakızaksürmesiniöğrenememişsin!Sağasürseneşunu!Bir kupa arabacısının sürüsücü küfür savuruyor oradan, sokağı koşa koşa

geçerkenomzuylaİona'nınatınaçarpanbiryaya, İona'yaöfkeliöfkelibakıyor,kolundaki karları silkeliyor. İona iğne üzerinde oturur gibidir. Durmadankıpırdanıyor, dirseklerini geniş geniş açıyor, niçin burada bulunduğunuanlamamışçasınagözlerinifıldırfıldırdöndürüyor.Subaydurmadanşakayapıyoroturduğuyerden:— Şunlara bak! Alçak herifler sanki sözleşmişler gibi hepsi birden gelip

kızağaçarpmayayadaatınayaklarıaltınadüşmeyeçalışıyorlar!Öyledeğilmi?İona başını çevirip müşterisine bakıyor, dudaklarını kıpırdatıyor. Bir şeyler

söylemek istediği bellidir. Gelgelelim boğazından hırıltıdan başka bir sesçıkmıyor.—Nediyorsun?diyesoruyorsubay.İonagülümsüyormuşgibiağzınıçarpıtıyor,ıkınıpsıkınıyor,sonunda;—Beyefendi,şey...oğlumöldüde...Geçengün...—Hmmm!Nedenöldü?İonatümgövdesiylemüşterisinedönüyor.— Bilmem ki... Hummadan belki... Hastanede üç gün yattı, sonra öldü.

Tanrı'nınişi...Karanlıktanbaşkabirsesduyuluyor:—Yanakır,yana,dürzü!Gözüngörmüyormu?Nedenüstümüzesürüyorsun,

kocamışköpek?Müşteridebiryandan;—Çabuk sürsene!Buhızla sabahakadargideceğimizyerevaramayız!diye

çıkışıyor.Arabacı yeniden boynunu uzatıyor, yerinden doğruluyor, sözde cakalı bir

tavırlakırbacınısavuruyor.Bununardındanbirkaçkezdönüpmüşterisinebakıyor, acabaanlatacaklarını

dinleyecek mi, diye. Ama beriki gözlerini yummuş, dinlemeye hiç niyetligözükmüyor. Vıborg semtine varınca arabacı onu indiriyor, gidip birmeyhaneninönündeduruyor,genekıpırtısız,kızağınönünebüzülüyor.Sulukar

Page 193: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

onuda,atınıdabeyazaboyamayabaşlıyor.Saatlerbirbiriardındangeçiyor...Lastik ayakkaplarını yaya kaldırımına vura vura, şamatacı üç genç söverek

geçiyorlar yakından. Bunlardan ikisi ince, uzun boylu, üçüncüsü ise kısa,kambur.Kamburgenççatlaksesiyle;— Arabacı, Polis köprüsüne gideceğiz. Üçümüzü yirmi kapiğe götürür

müsün?diyesoruyor.İona dizginleri çekiyor, atı dehliyor. Yirmi kapik yeterli değildir, ama onun

parayaaldırdığıyoktur.Oandabirrubledeolsa,beşkapikde,hepsibirdironuniçin;yeterkimüşteribinsinkızağına.Gençlerbirbirinesöverek,itişipkalkışarakyaklaşıyorlar,üçübirdenkızağaatılıyorlar.Oturacakikikişilikyervardır,ancakbuna sonrakararvereceklerdir.Bir sürü tartışmadan,karşılıklı alayetmelerdensonrakamburunayaktadurmasınakararveriyorlar.Kambur,İona'nınarkasında,soluğunuonunensesinevererekdikiliyor.—Haydi, sür! diye bağırıyor titrek bir sesle.Kırbaçla bakalım!Hey, şunun

şapkasınabakın!BütünPetersburg'daarasandahakötüsünübulamazsın!İona;—Hı-hı-hı!diyegülüyor.Neyapalım,böylesinibulduk.—Böylesinibulduysanhızlı sür!Yoksabütünyolubuhızlamıgideceksin?

Enseköküneindiririmha!Uzunboylulardanbiri;—Başımçatlıyor,diyor.DünDukmasovlardaVaskailedörtşişekonyakiçtik.Ötekiuzunboylu;—Sendeneatıyorsunya!diyeçıkışıyor.—Tanrıcezamıversinkidoğrusöylüyorum.—Doğru,seninbusöylediğineköpeklerbilegüler!İona;—Hı-hı-hı!diyegülüyor.Beylerinneşesiyerinde.Kambursinirleniyor.—Bakşugözükörolasıcaya!Moruk,doğrudürüstsürecekmisinsen?Buna

gitmekmiderler?Hadi,kamçılaşunu,iyikamçıla!Dehle,körşeytan!Kambur,İona'nınarkasındahırıltılısesiyleçırpınıpdurmaktadır.Onunbağırıp

çağırmaları, sövmeleri, sokaktan gelip geçen yayalar İona'ya yalnızlığınıunutturuyor, gitgide içi rahatlıyor. Boğazını yırtarcasına bağıran, yakasıaçılmadıkküfürlersavurankambur,biraratıkanaraköksürmeyebaşlıyor.Uzunboylu iki arkadaşı ise Nadejda Petrovna adında bir kadınla ilgili uzun birkonuşmayadalıyorlar. İona bunu fırsat bilip arkasına dönüyor, onların sustuğu

Page 194: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

biranıyakalıyor;—Benimdeoğlumöldü...buhafta,diyor.Öksürmesikesilenkamburdudaklarınısilerek;—Birgünhepimizöleceğiz,diyekarşılıkveriyor.Hadi, arabayı hızlı sür! Beyler, biz bu gidişle gideceğimiz yere

varamayacağız!Buadambizinezamangötürecek?—Sendehafiftenpatlatensesine!—Hey,moruk,işitiyormusun?Ensenebirşamarindireyimmişimdi?Sizinle

uğraşıpdurmaktansayayagitmekdahaiyi!İşittinmibeni?Yoksasöylediklerimeboşmuveriyorsun?İonaensesineinentokadıpekhissetmez,şaplamasesiniduyaryalnızca.—Hı-hı-hı!Sizdepekneşelibeylermişsiniz.Tanrıuzunömürlerversin!Uzunboylulardanbiri?—Arabacı,evlimisin?diyesoruyor.— Ben mi? Hı-hı-hı! Neşeli efendiler! Şimdi bir tek karım var, o da kara

toprak...Hı-hı-k,mezar,mezar...Oğlumöldü,oysabenyaşıyorum.Şaşılacakiş!Ölümyanlışkapıçaldı.Banageleceğineoğlumageldi.İona oğlunun nasıl öldüğünü anlatmak için başını çeviriyor, ama o anda

kamburhafifçeiçiniçekerek;—Heleşükür,geldik,diyor.Kızaksürücüsüyirmikapiğinialıyor,birapartmanınkaranlıkgirişindegözden

kaybolan hovarda gençlerin arkasından uzun uzun bakıyor. Gene yalnızkalmıştır. İçindekisessizlikbüyüdükçebüyüyor,birsüreliğinesönmüşbulunanacısıyenidendepreşiyor,sıkışangöğsünüdahabüyükbirgüçleezmeyebaşlıyor.Acıyladolukaygılıgözlerinisokağınikiyanındanakıpgidenkalabalığadikerekşaşkınşaşkınbakıyor:Acababuncainsanarasındanonunderdinidinleyecekbirivarmıdır?Amakalabalıkneonu,neacısınıfarketmedenakıpgitmektedir.Acısıkorkunçtur, sınırsızdır. Adamcağıza öyle gelir ki, göğsü yarılıp içinden acısıfışkırsa bütün dünyayı kaplayacaktır. Gene de bu acıyı görmesi olanaksızdır.Öylesine küçük bir kabuğa sığmıştır ki, gündüz aydınlığında bile gözügörünmez...İona elinde zembil taşıyan bir kapıcı görüyor, onunla konuşmaya karar

veriyor.—Kuzum,saatkaç?diyesoruyor.—1O'ageliyor.Hey,niçindurdunburada?Hadi,çekbakalımkızağını!İonabirkaçadım ilerledikten sonraduruyor,kendiniyeniden içindeki acının

ellerine bırakıyor... Artık insanlarla konuşmayı gereksiz görmektedir. Ancak

Page 195: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

aradanbeşdakikageçmedenoturduğuyerdendoğruluyor,yüreğindekeskinbirsancı duymuşçasına başını silkeliyor, dizginleri çekiyor... Daha fazladayanamayacaktır.«Hanagitmekeniyisi!»diyedüşünüyor.Atı da onun düşüncesini anlamış gibi tırısa kalkıyor.Aradan bir buçuk saat

geçmeden handa, pis orta fırınının başında oturmaktadır. Fırının tepesindekidüzlükte,odanın tabanında,peykelerdebirsürü insanhorulhoruluyumaktadır.Dumanlı,boğucubirhavavar.İonauyuyanlarabakarakbaşınıkaşıyor.Hanaçokerken döndüğü için pişmanlık duyuyor. «Bugünkü arpa parasını bileçıkaramadım.Belkidesıkıntımbundandır.İşinibilen,hemkendini,hemdeatınıdoyuraninsanrahateder...»diyegeçiriyoriçinden.Köşede uyuyan genç bir arabacı doğruluyor, uyku sersemi, boğazını

temizleyerekiçmekiçinsukovasınauzanıyor.İona;—Sumuiçeceksin?diyesoruyor.—Öyleya...— Eh, afiyet olsun! Benim de oğlum öldü, kardeş. İşittinmi bilmem... Bu

hafta,hastanede...Öyleüzgünümki!Sözlerininneetkibıraktığınıanlamakiçindelikanlıyabakıyor,ancakgörülen

oki,hiçbiretkiyapmamıştır.Gençarabacıkafasınıyorganınaltınasokarsokmazuykuya dalıyor. Adamcağız içini çekiyor, başını kaşıyor... Genç arabacının suiçmeisteğikadarodakonuşmaihtiyacıduymaktadır.Oğulcuğuölelineredeysebirhaftayıbulacak.Amao,ölümolayınıgereğigibikimseylekonuşmadı...Uzunuzun, tüm ayrıntılarıyla anlatmalı. Oğlunun nasıl hastalandığını, nasıl acıçektiğini, ölmedenönceneler söylediğini, nasıl öldüğünübirilerineduyurmalı.Cenazetörenini,oğlunungiysilerinialmakiçinhastaneyegidişinidilegetirmeli.Kızı Anisa köyde tek başına kalmıştı. Bunun da sözünü etmeli. Dahakonuşulacak neler var, neler!.. Dinleyenler iç çekmeli, ah-vah etmeli... Bukonuda kadınlarla daha iyi konuşulur. Budaladırlar ama iki sözcükten sonragözlerindenyaşlarboşanır.İona,«Gidipatabakayım.»diyedüşünüyor.«Uyumakiçindahabirsürüvakit

var.Nezamanolsayataruyurum...»Giyiniyor, beygirini bağladığı ahıra gidiyor. Havaları, arpayı, zamanı

düşünüyor.Yalnızbaşınaykenoğlunuaklınagetirmemeyeçalışıyor.Yanındabiriolsaonunhakkındakonuşabilir,amatekbaşınaoğlunudüşünmek,onugözününönünegetirmekdayanılmazbiracıverecektir,bunubiliyor.Atınınışıldayangözlerinigörünce;

Page 196: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Kuru ot mu yiyorsun? diye soruyor. Ye bakalım. İşte böyle arpa parasıkazanamazsak ot yeriz, saman yeriz. Ne yaparsın?.. Ben artık kocadım.Durmadankızaksürecekgücümkalmadı...Şimdioğlumolsaboşotururmuydu?Gerçekarabacıydıo...Yaşasaydıbirşeymiolurdu?..İonabirsüresustuktansonrakonuşmayabaşlıyoryeniden?—Durumböyle, kısrakçığım...Kuzma İonıçyokartık...Tanrı toprağınıbol

etsin...Durupdururkenöldügitti.Düşünbirkere:Seninbir tayınvar,yavrun,senonunözanasısın...Birgünbakmışsın,birdenbireölüvermiş...Acımazmısın?Beygir otunu çiğniyor, sahibinin anlattıklarını dinlerken soluğunu onun

ellerineveriyor.İonakendiniiçindekiduygularakaptırıyor,anlattıkçaanlatıyor...

Page 197: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

DURUŞMADANÖNCEBİRGECE

Arabacı dönüp bana baktı, yolumuzun önünden koşarak geçen tavşanıkırbacıylagöstererek;—Kötüyeişarettir,beyciğim,dedi.İşe tavşankarışmasadageleceğiminpekumutvericiolmadığınıbiliyordum.

Çünkü iki kadınla evliydim, S. bölge mahkemesinde sanık sandalyesineoturtulmak üzere gidiyorum. Hava berbatmı berbattı. Öyle ıslanmış, üşümüş,arabanın sarsıntısından öylesine sersemlemiştim ki, gece yarısı menzil hanınavardığımda tepeden tırnağa kara bulanmış, iliklerime kadar ıslanmış, bir güzelsopaçekilmişbiraptalabenziyordum.Menzilhanındabenimaviçizgilidongiymiş,dazlakkafalı,gözlerindenuyku

akan, sırık gibi uzun boylu menzil deynekçisi karşıladı. Adamın bıyıkları taburun deliklerinden çıkıyordu, bundan dolayı koku alması son derece zorduherhalde. Oysa handa koklayacak güzel bir koku da yoktu hani. Menzildeynekçisi homurdanarak, oflayıp puflayarak, boynunu yakasının altındankaşıyarak hanın «yatılacak bölümünün» kapısını açtığı zaman burnumamühürmumu, ezilmiş tahtakurusu kokusuyla karışık, ekşi bir hava çarptı, az kaldıboğulacaktım. Boyasız tahta duvarları aydınlatan teneke bir lamba masanınüstündeçamçırasıgibiisçıkarıyordu.İçerigiripbavulumumasayabırakırken;—Öf,burasıneberbatkokuyor,senyör!dedim.Deynekçi havayı şöyle bir kokladı, söylediklerimin doğruluğuna

inanmamışçasınabaşınısalladı.Ensesinikaşıyarak:—Yok canım, her zamanki kendi kokusu, dedi. Soğuktan sıcağa girdiğiniz

için size öyle gelmiştir. Arabacılar atlarının yanında zıbarırlar, burada kalanbeylerisepiskokmazlar.Deynekçiyi savdıktan sonra, kısa bir süre de olsa kalacağımbuyeri gözden

geçirmeye koyuldum. Üzerinde yatacağım divan iki kişilik karyolagenişliğindeydi,muşambakaplıydı,buzgibidesoğuktu.Odadadivandanbaşka

Page 198: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

dökme demir büyük bir soba, demin sözünü ettiğim masa, kim bilir kiminbıraktığıkeçeçizmeler,küçükbirvalizveodayı ikiyebölenbirparavanvardı.Paravanın arkasında birisi mışıl mışıl uyuyordu. Böylece odayı gözdengeçirdikten sonra divana döşeği serip soyunmaya başladım. Bu arada burnumodanın kokusuna alışmıştı. Hoplayıp zıplayarak, gülümseyerek ceketimi,pantolonumu, çizmelerimi çıkardım; çıplak ayakla kalınca soğuktan daha birbüzüşerekdökmesobanınçevresindebirkaçkezdahazıpladım.Böylehoplayıpzıplamalarım beni biraz olsun ısıtmıştı. Şimdi geriye, divana uzanıp güzel biruykuçekmekkalıyordu.Amatamosıradaküçükbirolaylakarşılaştım,gözümistemeyeistemeyeparavanınarkasınakaydı,oandaiçinedüştüğümkorkuyubirdüşünün!Paravanın arkasında dağınık saçlı, kara gözlü, bütün dişlerini göstererek

sırıtan bir kadın vardı, üstelik bana bakıyordu. Kara kaşlarının kıpırdamasına,yanaklarının çukurlaşmasına bakılırsa gülüyor demekti. Utancımdan neyapacağımı şaşırdım. Benim kendisini gördüğümü anlayınca kadın da utanıpbaşınısakladı.Gözlerimisuçlusuçluönümeindirdim,divanayaklaştım,başımıkürkümünaltınasokupyattım.«Çokkötübirdurum!»diyedüşündüm.«Zıpladığımıgörmüşolmalı!Hiçiyi

yapmadım...»Gördüğüm yüzün çizgilerini zihnimde canlandırarak tatlı hayallere daldım.

Birbirinden güzel, çekici görüntüler gözümün önüne geldi ve... sanki bugünahkardüşünceleriminceremesiolaraksağyanağımdaşiddetli,yakıcıbiracıduydum.Yanağımıtuttum,amabirşeyyakalayamadım,bununlabirliktedurumuhemenanladım:Ezdiğimtahtakurusununpiskokusugelmiştiburnuma.Tamosırada;—Bu ne biçim şey? diyen bir kadın sesi duydum.Mendebur tahtakuruları,

amaçlarıbeniyiyipbitirmek!Demeköyle!Birdenaklımageldi,yolaçıkarkenyanımapiretozualmakgibi

biradetimvardı.Bugelişimdedebugüzelalışkanlığımabağlıkalmıştım.Bir-ikisaniyeiçerisindepiretozukoyduğumtenekekutuyuçantamdançıkardım.Şimdigeriye, «asalaklara» karşı kullanılan bu ilacı güzel yüzün sahibine sunmakkalıyordu,ondansonraahbaplıkçantadakeklikti.Amanasılsunacaktım?—Of,korkunçbirşey!Kadınınbuhaykırışıüzerineeldengeldiğincetatlıbirsesle;—Hanımefendi,dedim,anladığımagöretahtakurularısiziderahatsızediyor.

Bendepiretozuvar.Eğerarzubuyurulursa...—Ah,lütfedin!

Page 199: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Bensevinerek;— Öyleyse şimdi... diye mırıldandım. İzninizle kürkümü giyeyim. Hemen

getiriyorum.—Hayır,hayır...Paravanınüstündenverin,burayagirmeyin!—Paravanınüstündenvereceğimzaten.Saygısızlıkyapacakbirimisandınız

beni?—Neredenbileyim?Buradanherçeşitinsangelipgeçiyor.—Amansizde!Yanınızagelsemneçıkar?Bundabirşeyyokki!Doktorum

ben. (O anda böyle bir yalan kıvırmıştım.) Doktorlar, güvenlik mensupları,berberlerkişininözelyaşamınagirebilirler.—Gerçektendoktormusunuz?Ciddimisöylüyorsunuz?—Ciddiyim.Budurumagöretozugetirmemeizinvarmı?—Eh,mademkidoktorsunuz,peki...Amanediyezahmetedeceksiniz?Size

kocamıgönderebilirim.Sesinialçaltarak;— Fedya! dedi. Uyansana tombul herif! Kalk da paravanın öbür yanına

gidiver!Doktoröylesinenazikki,bizepiretozuvermeklütfundabulunuyor.Yanında kocasının bulunuşu haberi allak bullak etti beni. Kafama tokmak

yemişgibioldum.Herhaldetetiğebastığızamantüfeğiateşalmayanbiravcıdabenimoandayaşadığımduygularıyaşardı:Hemutanç,hemkendineacıma,hemdebüyükbirüzüntü...Kendimiöylesinekötühissettim,banaöylesineaşağılıkbiri gibi gözüktü ki, «Kurtarın beni!» diye bağırmama ramak kaldı. Bu herifzayıf, uzun boylu, elli yaşlarında biriydi. Dudaklarını memurlar gibi sıkmıştı,burnunda, alnında karmakarışık mor damarlar göze çarpıyordu, şakaklarıağarmıştı.Sırtındabirsabahlık,ayaklarındaterliklervardı.Bendenpiretozunualırken;—Çoknaziksiniz,doktor,dedi.Mersi...Nasıl,yoldasizidetipiyakaladımı?Benhemendivanauzanıpkürküöfkeylebaşımaçekerek;—Öyle!diyehomurdandım.—Ya!Vah,vah!Karısınınyanınadönmüştü.Zinoçka,burnundabir tahtakurusumuvarne?dediğiniduydum. İzinverde

alayımşunu!— Hemen al! Yakalayamadın mı? Tüh sana, koskoca 2. derece devlet

memurusun, herkes senden çekinir, ama bir tahtakurusunun hakkındangelemedim!—Zinoçka... yabancıların yanında böyle söylenirmi? (içini çekti) Sen hep

Page 200: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

böylesinzaten...Neyekızdığımıkendimdepekbilmeyerek;—Körolasıcalar!uyutmuyorlar!diyehomurdandım.Çok geçmeden karı-koca seslerini kestiler. Ben de gözlerimi yumdum,

uykumudağıtmamak içinbir şeydüşünmemeyeçalıştım.Ancakaradanyarım,hattabirsaatgeçtiğihaldebirtürlüuyuyamamıştım.Buaradakomşularımdabiryandanöbüryanadönerekfısıltıylasövüpsaymayabaşlamışlardı.Fedya'nın;—Şaşılacakiş!Piretozunundaetkisiolmadı,dediğiniişittim.Neçokmuşbu

mendeburlar! Doktor! Zinoçka sizden bir şey sormamı istiyor. Acaba butahtakurularınedenböylepiskokarlar?Konuşmaya başladı. Tahtakurularından, Rusya'nın kışından, zırnık kadar

anlamadığımtıptan,Edison'dansözettik.—Zinoçka,niçin sıkılıyorsun?Doktormuş...Utanmayagerekvarmı?Hadi,

soruver... Bunda çekinecek bir şey yok ki! Şervetsv'un bir yararı dokunmadı,belkibudoktorbirşeyyapar.—Kendinsor.SonundaFedyabanaseslendi:—Doktorbey,karımıngöğsündesıkışmavar.Öksürürken,nasılsöyleyeyim,

zorsolukalıyor.Sankiorayabirşeyyapışmışgibi...Kaçamaklıbiryanıtverdim.—Bukonuçokuzundur.Anlatmasızamanalır.—Uzunolsun,neçıkar?Nasılolsauyumuyoruz,birsürüvaktimizvar.Onu

birmuayeneedin, lütfen,üstadım.Ha,şunudabelirteyim,dahaönceSvertsovepeyce ilgilendi, baktı... Kendisi iyi bir insandır, ne bileyim, ama beninanmıyorum ona. İnanmıyorum işte... Anladığıma göre siz de pek bakmakistemiyorsunuz.Genedesizdençokricaedeceğim.Sizkarımımuayeneederkenbengidiphangörevlisinesöyleyeyim,bizesemaverkoysun.Fedya terliklerini şıkırdata şıkırdata dışarı çıktı. Ben de paravanın arkasına

girdim. Zinoçka geniş bir divanın üstünde yastıklara dayanarak oturmuş, bireliylegeceliğinindantelliyakasınıkapatmayaçalışıyordu.Benyanınailişerekyüzümüciddileştirdim.—Dilinizigösterinbakayım!Zinoçka dilini gösterirken güldü. Herkesinki gibi normal, kırmızı bir dili

vardı.Nabzınabakmakistedim.—Hmm!dedimnabzınıbulamadığımhalde.Onungülümseyenküçücükyüzünebakarakdahanegibi sorular sorduğumu

Page 201: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

anımsıyorum, yalnız muayenenin sonunda öyle sersemleyip aptallaşmıştım ki,hiçbirsorusoracakdurumdadeğildim.Sonundasemaverinçevresindeüçümüzoturupçayiçmeyebaşladığımızdabir

reçete yazmam gerektiği aklıma geldi. Ben de tuttum, tam tıp bilimininkurallarınauygunbirreçetedonattım:Reçete:BayanSiyelovaiçin.Sictransit0.05Gloriamundi1.05Aquadestillatae0.1[30]İkisaattebirçorbakaşığı

DoktorZaytsev

Ertesi sabah yol çantası elimde, yeni ahbaplarımdan bir daha görüşmemeküzereayrılmayahazırlanırken,Fedyaceketimindüğmesindentutmuş,10rublelikbirbanknotubanavermeyeçalışıyordu:— Yoo! Vizite parasını almak zorundasınız! Dürüstçe yapılan her görevin

karşılığını ödemek boynumun borcudur. Bir sürü dirsek çürüttünüz, deneyimedindiniz. Elde ettiğiniz bilgiler kan, ter pahasınadır. Ben bunları anlayaninsanım!Neyaparsınız,10rubleyiisteristemezaldım.Duruşmadanöncekigeceböylecesonbulmuşoluyordu.Duruşmasalonunun

kapısı açılıpmübaşir bana sanık sandalyesini gösterdiği zaman içimde uyananduyguları uzun uzun anlatacak değilim. Yalnızca şunu söyleyeyim ki, arkamadönüpdebinlercegözünbanaçevrildiğinigörünceelimdeolmaksızınsarardım,büyükbirsıkıntıduydum;jüriüyelerininazametli,ciddiyüzlerinebakarkenecelterleridöktüm...Ancak savcının oturduğu kırmızı çuha kaplı masaya gözüm kaydığında

içimdeki dehşeti anlatmaya ne benim gücüm yeter, ne de sizler ne kadarkorktuğumu tasavvur edebilirsiniz!Orada kimi görsembeğenirsiniz?Fedya'yı!Şu bizim Fedya'yı... O sırada bir şeyler yazıyordu. Ona bakarken aklımatahtakuruları, Zinoçka, yaptığımmuayene geldi ve değil soğuk terler dökmek,buzullar aktı sırtımdan aşağı... Fedya yazmasını bitirince başını kaldırıp baktıbana. Önce tanıyamamıştı, ama sonra göz bebekleri irileşti, alt çenesi sarktı,elleri titremeye başladı. Ardından ağır ağır doğruldu, kurşun ağırlığındakibakışlarınıyüzümedikti.Bilmemneden,bendeyerimdenkalktım,yiyecekmişgibionungözlerininiçinebakmayabaşladım.Mahkemebaşkanı:

Page 202: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Sanık,adınızı,soyadınızısöyleyin,dedi.Savcıyerineoturarakbirbardaksuiçti.Alnınaterdamlacıklarıbirikmişti.«Adamakıllıhaşlayacağabenziyor.»diyegeçirdimiçimden.Anlaşıldığı kadarıyla savcı beni esaslı bir cezaya çarptırmak isteyecekti.

Çünkü sinirli sinirli tanık ifadelerini karıştırıyor, sağa-sola çatıyor,homurdanıyordu.Eh, yazdıklarımaburada sonvermeliyim.Bunlarımahkeme salonunda, öğle

paydosusırasındayazdım...Azsonrasavcıiddianamesiniokuyacak.Nelerolacağınıozamangöreceğiz.

Page 203: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

TELAŞ

Enstitüyü yeni bitirmiş, gencecik bir kız olan Maşenka Pavletskaya,çocuklarına eğitmenlik yaptığı Kuşkin'lerin evine gezintiden döndüğü zamaniçeridebüyükbirtelaşlakarşılaştı.KendisinekapıyıaçanuşakMihaylovıstakozgibi kızarmıştı, heyecandan tir tir titriyordu. Maşenka üst kattan gürültülergeldiğini duyunca, «Herhalde hanımefendi sinir bunalımı geçiriyor ya dakocasıylakavgaetmiştir.»diyedüşündü.Holde, koridorlarda hizmetçi kızlarla karşılaştı. Bunlardan biri ağlıyordu.

Yukarıda tam odasına gireceği sırada evin efendisi Nikolay Sergeyiç'in apartopar oradan çıktığını gördü. Bu ufak tefek, yaşı geçkince, dazlak kafalı,yanakları sarkmış adamın yüzü kıpkırmızıydı, zangır zangır titriyordu. Adameğitmenkızıgörmedenyanındangeçti,ellerinikaldırarak;—Of, korkunç bir şey bu! diye bağırdı.Düpedüz terbiyesizlik!Böylesi bir

bayağılıkgörülmemiştir!Maşenkaodasına girer girmez, sonradangörme zengin ve tanınmış ailelerin

verdikleriylegeçinen,onlarabağımlı,boynueğikinsanlarınçokyakındanbildiğio duyguyu ilk kez, tüm acılığıyla duydu. Odasında arama yapmışlardı. Genişomuzlu,gürsiyahkaşlı,tombul,dörtköşeyüzlü,düzsaçlı,bellibelirsizbıyıklarıve kırmızı elleri olan, yüzünün görünüşüyle, tavırlarıyla köyden gelme ahçıkadınları andıran evin hanımı Fedosya Vasilyevna eğitmenin çekmecesininyanında duruyor; onun çantasından çıkardığı yün çilelerini, kâğıt tomarlarınıgerisin geriye yerine koyuyordu. Maşenka'nın ansızın gelişini herhalde hiçbeklemediği için başını çevirip onun sapsarı kesilen, şaşırmış yüzünü görüncebirazafalladı;—Pardon,diyemırıldandı.Dikkatsizliklekolumçarpıncadöküldüde...Birkaçşeydahahomurdandıktansonraeteğinihışırdatahışırdataodadançıktı.

Kızcağız odasını şaşkın bakışlarla gözden geçirdi. Olup bitenlerden bir şeyanlamıyor, ne diyeceğini bilemiyordu. Bu durum karşısında omuz silkti, amakorkudan da buz gibi kesildi. Fedosya Vasilyevna el çantasında ne arıyordu,

Page 204: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

kolunuçarpıpdüşürmüşsenediyeözürdilemişti?SonraNikolaySergeyiçniçinodasından apar topar, alı al,morumor çıkmıştı?Niçin çekmecesinin bir gözüdışarıda, pul ve ufaklık para koyduğu kumbarası açılmıştı? Kumbara açılmış,sonrayenidenkapamakiçinkilidihaylikurcalamışlardı.Kitaprafı,çekmeceninüstü, yatağı, her şey araştırmanın taze izlerini taşıyordu.Çamaşır sepetinde deaynıizlervardı.Gerçiçamaşırlardüzgünkatlanmıştı,amaevdençıkarkensepetiböyle bırakmadığını anımsıyordu. Demek ki, esaslı bir araştırma yapılmıştıodasında.Pekiamaneden?Neolmuştudaheryeriaramışlardı?Maşenkakapıyıaçan uşağın heyecanını, evde sürüp giden telaşı, hizmetçi kızın ağlamasınıgözününönünegetirdi.Aramanınbütünbunlarlabirilgisivarmıydı?Yoksaadıkorkunç bir işe mi karışmıştı? Maşenka sarardı, vücudu buz keserek çamaşırsepetininüzerineçöktü.Osıradabirhizmetçigirdiiçeriye.—Liza,şey...benimodamıniçinaraştırdıklarınıbiliyormusun?diyesordu.—Hanımefendininikibinrublelikiğnesikaybolduda...—İyiamabenimodamıniçinarıyorlar?—Yalnız sizinodanızıaramadılarki,gençbayan.Benidearadılar.Hemde

çırılçıplak soyup her yerime baktılar. Tanrı tanığım olsun ki bir suçum yok.Bırakın hanımefendinin iğnesini görmek, tuvalet masasının yanına bileyaklaşmadım.Polisedeaynışeyisöyleyeceğim.Eğitmeninşaşkınlığıgeçmiyordu.—Pekiamabenimodamdanneistiyorlar?—Sizediyorumya,iğneçalınmış...Hanımefendikendieliyleheryeritektek

aradı. Hatta kapıcı Mihaylo'nun odasını bile didik didik ettiler. Böyle rezillikgörülmemiş! Nikolay Sergeyiç aptal aptal bakıyor, elinden bir şey gelmiyor.Küçükhanım,korkudantitremenizegerekyok!Odanızdabirşeybulmadılarya!İğneyialmadığınızagöreniçinkorkacaksınız?Maşenkaöfkedenboğulacakgibiydi.— Ama Liza, aşağılayıcı bir durum bu! Düpedüz bayağılık, adice bir

davranış!Bendenkuşkulanmaya,eşyalarımıaramayanehaklarıvar?Lizaiçiniçekerek;—Ah,küçükhanım!dedi.başkasınınevindeyaşıyorsunuzneyazıkki.Gerçi

okumuş birisiniz, gene de biz hizmetçilerden ayrımınız ne? Baba evindeolsaydınızobaşka.Maşenkayatağayığıldı,acıacıağlamayabaşladı.Ogünedeğinhiçbirşeyona

buncaağırgelmemiş,buncabüyükbiraşağılamayauğramamıştı.Onungibi iyibireğitimgörmüş,inceruhlubirgençkızdankuşkulansınlar,sokakkadınıgibi

Page 205: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

eşyalarını arasınlar, olacak şey değildi! Bundan daha büyük bir aşağılamadüşünülemezdi. Şimdi bu incinme duygusuna bir de korku ekleniyordu: Onadahabaşkabirşeyyapabilirlermiydi?Çeşitçeşituygunsuzdurumlargeliyorduaklına. Hırsızlıktan kuşkulandıklarına göre onu tutuklayabilirler, çırılçıplaksoyup arayabilirler, daha da kötüsü suçlular konvoyu içinde sokaklardangeçirdikten sonra sıçanların cirit attığı rutubetli soğuk bir zindanakapatabilirlerdi. Aynı şey prenses Tarakanova'nın başına gelmemiş miydi? Ozamankimarkaçıkacaktıona?Anası-babasıuzakbirtaşrakentindeyaşıyorlardı,ona yardım edecek güçleri yoktu. Başkentte tek başına, çölde yaşar gibiyaşıyordu;nebirakrabasıvardı,neyakını.Neisterlerseyapabilirlerdiona.Maşenka titreyerek; «Yargıçlara, avukatlara gidip derdimi anlatayım.Yemin

eder,benimbirhırsızolamayacağımıaçıklarım.»diyedüşündü.Öğrencilik yıllarından kalma bir alışkanlıkla sofrada cebine koyup çamaşır

sepetindeki yatak çarşaflarının altına sakladığı kurabiyeler geldi aklına. Buküçükgizininartıkevsahiplerincebiliniyorolduğunudüşününcebedenineateşbastı, utancından yüzü kıpkırmızı kesildi. Karşılaştığı aşağılamanın, duyduğuutancın,korkununetkisiyleyüreğihızlıhızlıçarpmayabaşladı;yürekçarpıntılarışakaklarına,kollarına,kamınayayıldı.—Yemeğebuyurun,diyeseslendiler.«Gideyimmi,gitmeyeyimmi?»diyedüşündü.Saçlarını düzeltti, yüzünü ıslak havluyla sildi, yemek odasına indi. Yemeğe

başlamışlardı...Masanınbirucunaciddi,donukbakışlıFedosyaVasilyevnatümazametiylekurulmuştu,öbürucunadaNikolaySergeyiç.Konuklarlaçocuklarikiyana oturmuşlardı. Fraklı, beyaz eldivenli iki uşak hizmet ediyorlardı. Herkesevdebirolayınyaşandığını,hanımefendininüzgünolduğunubildiği içinkimsekonuşmuyor; ağız şapırtılarından, çatal, bıçak seslerinden başka bir şeyduyulmuyordu.Evinhanımıbitkin,üzgünbirsesle;—Üçüncüyemekne?diyerekkonuşmayabaşladı.—Rususulümersinbalığı,dediuşaklardanbiri.NikolaySergeyiç;— Fenya,[31] ben istemiştim, dedi çabuk çabuk. Canım çekmişti de... Ma

chere,eğerbeğenmezsengetirmesinler.Bizyesekdeolur,yemesekde...FedosyaVasilyevna kendisinin pişirilmesini istemediği yemekleri sevmezdi.

Oandakiüzüntüsündendolayıgözlerindenyaşlargeldi.AiledoktoruMamikov,elinihafifçehanımefendininelininüstünekoyuptatlıtatlıgülümseyerek;—Bırakalımheyecanlanmayı,dedi.Zatenyeterderecede sinirlisiniz. İğneyi

Page 206: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

unutungitsin.İnsansağlığıikibinrubledendahadeğerlidir.Evinhanımı,iribiryaşdamlasıyanağındansüzülürken;— Ben iki bin rubleye acımıyorum, dedi. Beni çileden çıkaran böyle bir

olayın olması. Evimde bir hırsızın yaşamasına katlanamam. Hiçbir şeyeacımıyorum, ama hırsızlığa göz yumamam... Bu bir nankörlüktür, benimiyiliğimiböylemiödüyorlar?Herkes başını önüne eğmiş tabağına bakarken,Maşenka'ya, hanımefendinin

busözleriüzerinebütüngözleronadikilmişgibigeldi.Biryumrugelipboğazınadurdu,mendiliyüzünebastırarakağlamayabaşladı.—Bağışlayın.Başımçokağrıyor,buradakalamayacağım,diyemırıldanarak

sofradankalktı.Sandalyeyibeceriksizce,gürültüyleittiğiiçinşaşkınlığıbüsbütünarttı,çabuk

çabukdışarıçıktı.NikolaySergeyiçyüzünüburuşturdu.— Tanrım, onun odasını niçin aradık sanki? dedi. Doğrusu, çok yersiz bir

davranış!FedosyaVasilyevna;—İğneyionunaldığınısöylemiyorum,diyekarşılıkverdi.Genedebukıziçin

güvenceverebilirmisin?Okumuşyoksullarapekgüvenemiyorum.—Fenya,kimnedersedesingereksizbirharekettibu.Benibağışlaamayasal

olarakdaaramayahakkınyoktur.— Ben yasa masa tanımıyorum. Bildiğim bir şey varsa, o da iğnemin

çalındığıdır.Çatalınıtabağavurdu,gözleriöfkedenparlayarak;— Ben bu iğneyi bulacağım! dedi. Siz yemeğinizi yiyin, benim işlerime

karışmayın!NikolaySergeyiçuysaluysalgözleriniönüneindirdi,içiniçekti.Maşenka odasında yatağına kapanmıştı. Artık ne korku, ne de utanç

duyuyordu. Şimdi yüreğini dağlayan bir istek vardı:Bu duygusuz, kibirli, bönoluşundan dolayı mutlu kadının, evin hanımının yanına gidip yanağınapatlatmak,patlatmak!Yatağında uzanıp soluğunu yastığa verirken en pahalı iğneyi alıp bu aptal

kadının suratına fırlatmanınne iyi olacağını düşünüyordu.FedosyaVasilyevnadenen bu yaratık yoksul düşüp köy köy dilenmeli, düşkünlüğün, başkasınabağımlıolmanınkorkunçluğunuanmalı,düşüncesizceincittiğibukız,Maşenkaona bir sadaka vermeliydi.Maşenka iyi bir mirasa konmayı, bir kupa arabasıalıp, kıskançlıktan çatlasın diye Fedosya Vasilyevna'nın penceresinin önünden

Page 207: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

geçmeyiöyleistediki!Fakatbütünbunlarbirhayaldi.Gerçekolanbirşeyvardı,odaburadanbiran

önce çekip gitmek, artık bir saat bile bu evde kalmamak... Gerçi işini, yeriniyitirip yoksul ailesinin yanına beş parasız dönmek ona korkunç bir şeygözüküyordu, ama başka ne yapabilirdi ki? Ne küçük odasını, ne de FedosyaVasilyevna'yıgözününgördüğüvardı;içinisıkıntıbasıyordu,boğulacakgibiydi.Hastalıkhastası,sahtesoylulukbudalasıFedosyaVasilyevnaonaöylesineiğrençgeliyordu ki, böyle bir kadının yaşıyor olmasından ötürü yeryüzünde her şeyanlamsız, kaba, değersiz görünüyordu. O öfkeyle yatağından fırladı, eşyasınıtoplamayabaşladı.OsıradakapınınarkasındanNikolaySergeyiç;—Girebilirmiyim?diyesordu.Sessizceyaklaşmıştıkapıya,aynıtatlı,yumuşaksesiyle;—Girebilirmiyim?dedibirdaha.—Girin!NikolaySergeyiçiçerigirincekapınınönündedikildi.Gençkızadonukdonuk

bakıyor, kızarmış burnu parlıyordu. Yürüyüşünden, ellerinin gevşekhareketindenyemeksırasındabiraiçtiğibellioluyordu.Çamaşırsepetinigöstererek;—Nedirbu?diyesordu.Maşenka;— Hazırlanıyorum, dedi. Bağışlayın, Nikolay Sergeyiç, ama daha fazla

kalamamburada.Yapılanaramabeniderindenyaraladı.—Evet,anlıyorum...genedesizboşuna...Niçingideceksinizki?Aradılarsa

nevarbunda?Biryerinizeksilmediki...Maşenkasuskun,eşyalarınıtoplamayısürdürüyordu.NikolaySergeyiç,sanki

«Daha neler söylesem?» dercesine düşünüp bıyıklarıyla bir süre oynadıktansonradahabiralttanaldı:—Anlıyorumsizi, genededahahoşgörülüolmalısınız.FedosyaVasilyevna

sinirli, günü gününe uymayan bir kadındır, onun fazla kusuruna bakmamakgerekir.Maşenkahepsusuyordu.—Eğeronakırıldıysanızözürdilerimsizden.Hadi,bağışlayınbizi!Maşenka karşılık vermedi, valizinin üstüne daha çok eğildi. Bu kararsız,

pısırıkadamınevdefazlabirönemiyoktu.Hizmetçilerbilebirsığıntıymışgibidavranırlardıona.Oyüzdenözürdilemesinindebiranlamıolamazdı.—Hımm!Sustuğunuzagöresöylediklerimyetersizkaldı.Budurumdakarım

Page 208: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

adına özür diliyorum.Evet, karım adına...Doğru. kibar davranmadı, bir soyluolarakitirafetmeliyim...NikolaySergeyiçbiraşağıbiryukarıdolaşırkeniçiniçekiyordu.—İstiyorsunuzkiiçimdahaçoksızlasın,vicdanazabıçekeyim...Maşenkagözleridoludolu,yüzünüadamaçevirdi.—NikolaySergeyiç,sizinbundabirsuçunuzolmadığınıbiliyorum.Niçinboş

yereacıçekesiniz?—Haklısınız.Genedesiz...şey...bizdengitmeyin.Ricaediyorum.Maşenka«hayır»anlamındabaşınısalladı.NikolaySergeyiçgelippencerenin

önündedurdu,camaparmağıylatrampetçalargibivurmayabaşladı.—Butüranlaşmazlıklarbeniçoküzüyor.Neistiyorsunuz,önünüzdedizmi

çökeyim? Biliyorum, gururunuz incindi, ağladınız, gitmeye hazırlanıyorsunuz.Ama benim de gururum var, bana hiç acımayacak mısınız? Yoksa günahçıkarırken bile itiraf edemeyeceğim şeyleri size söylememi mi istiyorsunuz?Hadi, söyleyin, bunu mu istiyorsunuz? Dinleyin beni, ölürken papaza itirafedemeyeceğimşeyisizeaçıklayacağım!Maşa'nın suskun durması karşısında Nikolay Sergeyiç bir çırpıda şunları

söyledi:—İğneyibenaldım.E,şimdimemnunmusunuz?Tatminoldunuzmu?Evet,

benaldım...Şimdiartıksizinsırdaşlığınızasığınıyorum.Tanrıaşkınakimseyenebirşeysöyleyin,nedeenufakdokundurmadabulunun!Şaşırmış,korkmuşolanMaşenkaeşyalarınıtoplamayısürdürüyor;elinegeçen

çamaşırları düzeltmeye çalışmaksızın bir valize, bir sepete tıkıştırıyordu.NikolaySergeyiç'in itirafından sonra bu evde bir dakika bile kalamazdı.Nasılolmuşdabugünedeğinonlarlabirlikteyaşayabilmişti?NikolaySergeyiçkısabirsuskunluktansonra;— Bunda şaşılacak bir şey yok, dedi. Çok basit bir olay... Paraya

gereksinmemvardı,karımisevermiyordu.Halbukibütünev, içindekieşyalarlabirliktebabamdankalma,MaryaAndereyevna.Hepsi,hepsibenimdir.Bu iğnedeannemdenkaldı.Amaohepsineelkoydu,üzerineçöreklendi...Kalkıpkarımımahkemeye veremem ya! Anlıyorsunuz, değil mi? Sizden özellikle ricaediyorum,benihoşgörünvekalınbizimle!Toutcomprendre,toutpardonner.[32]Kalacakmısınız?Maşatitremeyebaşladı,amakesinbirsesle;—Hayır!dedi.Ricaederim,üzerimedüşmeyin!NikolaySergeyiçvalizinyanındakisırayaçökerek;— Eh, Tanrı yardımcınız olsun, dedi. Açıkça söyleyeyim ki, gururu

Page 209: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

incinenleri,bundandolayı insanlaraküsüponlarıhorgörenleriseverim.Yaşamboyu şurada oturup öfkeli yüzünüzü seyredebilirim. Demek, kalmıyorsunuz?Anlıyorum, zaten başka türlü olamazdı... Evet, öyle... Siz kurtuldunuz amabenim neler çekeceğimi bir de bana sorun. Bu zindandan dışarı bir adım bileatamam...Çiftliklerdenbirinegitmeyekalksamkarşımakarımınbaşbelalarındanbirisiçıkacaktır.Kahyaların, tarımuzmanlarının topununTanrıcezasınıversin!Bütün işleri güçleri rehine koymak, rehinden kurtarmak...Balık avlayamaz, otçiğneyemez,ağaçkesemezsiniz...TamosıradaFedosyaVasilyevna'nınsesiduyuldu:—NikolaySergeyiç,neredesiniz?Agniye,beyefendiyiçağırsana!NikolaySergeyiçkapıyadoğruseğirtti.Giderken;—Demek,kalmıyorsunuz?dedi.Kalsaydınıziyiolurdu.Akşamlarıbiraraya

gelir,deredentepedenkonuşurduk.Nedersiniz?Kalın,kalıncanım.Sizgidinceevdeyüzünebakılacakkimsekalmayacak.Nekorkunçşey!Nikolay Sergeyiç'in yalvaran yüzü solgun, sürekli içmekten bitkindi. Ama

Maşenka «Hayır, olmaz anlamında başını salladı. Nikolay Sergeyiç çaresizlikiçindeelinisalladı.YarımsaatsonraMaşenkayoldaydı.

Page 210: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

ANYUTA

Lizbonotelininenucuzodasındabirköşedenöbürünedurmadanvoltaatantıp üçüncü sınıf öğrencisi Stepan Kloçkov habire dersini ezberlemeyeçalışıyordu.Busürekli,gerilimliçalışmadandolayıağzınıniçikurumuş,alnındairiterdamlalarıbirikmişti.Cam kenarları kar nakışlarıyla örtülü pencere önündeki bir taburede

Kloçkov'unmetresiAnyutaoturmaktaydı.Anyutayirmibeşyaşlarında,çelimsiz,ufak tefek, soluk yüzlü, uysal bakışlı, sarışın, gri gözlü bir kızcağızdı. Sırtınıkamburlaştırarak oturduğu yerde bir erkek gömleğinin yakasını kırmızı iplikleçabukçabuknakışişlemesinebakılırsaişihayliaceleydi.Koridordakisaatkısıksesiyle öğleden sonra ikiyi vurduğu halde oda henüz toplanmamıştı. Dertopolmuşyorgan,biryanafırlatılmışyastıklar,buruşmuşgiysiler,ortalığasaçılmışkitaplar, içinde sigara izmaritlerininyüzdüğü sabunlu suyladolu leğen,yerlereatılmış çöpler bile bile yapılmış izlenimi veren büyük bir dağınıklığıngöstergeleriydi.Kloçkovmırıldanarakezberliyordudersini:—Sağciğerüçbölümdenoluşur.Sınırları:Üstbölümöndegöğsündördüncü-

beşinci, yanda dördüncü kaburgalarına, arkada ise spina scapulse'ya kadaruzanır...Okuduklarını gözünde canlandırmaya çalışarak gözlerini tavana akciğerin

sınırlarınadikti.— Piyano tuşlarına benzer bu kemikler, dedi kendi kendine. Yerlerini

şaşırmamakiçiniyiceöğrenmekgerekir.Hemiskeletteincelemeli,hemdecanlıbedenüzerinde...Hey,Anyuta,birdakikagelirmisin!Kaburgalarınabakacağım.Anyuta elindeki işlemeyi bıraktı, bluzunu çıkardı, Kloçkov'un karşısında

dimdik durdu. Tıp öğrencisi kızın karşısına geçti, kaşlarını çatarak göğüskemiklerinisaymayabaşladı.—Hımın!Birincikaburgaköprücükkemiğininarkasındabulunduğundanele

gelmiyor... Şu ikincisi olacak... Şu üçüncü, şu da dördüncü... Kız, niye öyle

Page 211: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

büzüşüpduruyorsun?—Parmaklarınsoğukda..—Hadi,hadibirşeyolmaz.Kıpırdanmabakayım!Demek,buüçüncü,buda

dördüncü...Şunabak,sıskabirşeyamagenedekemiklerikolaycasayılmıyor...Şu ikinci, şu üçüncü... yok, yok, olmuyor, karıştırıyor insan.En iyisi yerleriniçizerekbelirlemek...Benimkömürümvardı.Verirmisin!Kömürparçasınıaldı,kızıngöğsündekemiklerhizasındabirkaçkoşutparalel

çizgiçizdi.— İşte bu güzel! Şimdi her şey gözümün önünde. Artık vurarak muayene

edebilirim.Hadi,kalkbakalım!Anyuta doğruldu, çenesini havaya kaldırdı. Kloçkov parmağıyla tık tık

vurarak muayene etme işine öylesine daldı ki, kızcağızın ellerinin, burnunun,dudaklarının soğuktan mosmor kesildiğinin farkına bile varmadı. Anyuta biryandan tir tir titriyor; bir yandan da sevgilisi tıp öğrencisi onun titrediğinigörerekkömürleçizgiçizmeyi,parmağıylavurmayıbırakacak,ondansonradasınavınıveremeyecekdiyeödüpatlıyordu.Kloçkovmuayeneyiyarıdakesti.— İyi, şimdi her şeyi anladım. Sen şurada otur da çizgiler silinmesin. Ben

birazdahaezberleyeceğim.Tıp öğrencisi yeniden odada dolaşarak ezberleme işine koyuldu. Anyuta

göğsündekikaraçizgilerle tıpkıderisidövmelivahşileri andırıyordu.Oturduğuyerdesoğuktanbüzüşüpderindüşünceleredalmıştı.Zatenpekazkonuşur,hepsusar,boyunadüşünürdü.Anyutaaltı-yediyıldırotelodalarındasürtmekteydi.Busıradabeş-altıbekâr

öğrenciyle birlikte yaşamıştı. Şimdi bunların hepsi de okulunu bitirip adamolmuş, sonra da aklı başında insanlara yakışır biçimde onu unutmuşlardı.Bunlardan biri Paris'e yerleşmişti; ikisi doktor, dördüncüsü de ressamdı.Söylenenlere bakılırsa beşincisi profesörlüğe yükselmişti, altıncısı iseKloşkov'du.Odayakındaüniversiteyibitirir,yaşamaatılırdı.Durumabakılırsageleceği parlak bir gençti. Herhalde büyük bir adam olurdu. Ama bugünküdurumu berbatmı berbattı. Tütünü, çayı tükenmiş, dört topak şekeri kalmıştı.Elindekiişlemeyibiranöncebitirmeli,onuısmarlayankişiyeteslimetmeliydi.Elinegeçecekparaylabirazçay,birazdatütünalırdı.Kapınınarkasından;—Girebilirmiyim?diyenbirsesduyuldu.Ressam Fetisov girdi içeriye. Genç adamKloçkov'a döndü, alnına dökülen

saçlarınınarasındanvahşicebakarak;

Page 212: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

— Sizden bir dileğim var, dedi. Lütfedin de güzel bayanınızı bana ikisaatliğine ödünç verin. Bir resim yapıyorum, çıplak kadın olmadan çalışmamyürümüyor.—Hayhay,dediKloçkov.Hadi,Anyuta,onunlagit.Anyuta;—Oradaneişimvarbenim?diyedirenecekoldu.—Hadi, canım! Adam seni sanat işi için istiyor, öyle ıvır zıvır şeyler için

değil.Elindengeldiktensonranedenyardımetmeyeceksin?Anyutagiyinmeyebaşladı.Kloçkov;—Peki,neüzerindeçalışıyorsunuz?diyesordu.—Kaçıkbirkadın resmi.Güzelbirkonuamabir türlüyürümüyor.Değişik

modellerüzerindeçalışmakgerek.Dünbirmodelbuldum,bacaklarımasmavi.«Niçin bacaklarınız mavi?» diye sorduğumda «Çorapların boyası çıkıyor daonuniçin.»demezmi?..Bakıyorum,durmadanezberliyorsunuz.Nemutlusize,sabırlıadamsınız.—Tıpöylebirnesneki,ezberlemedenolmuyor.— Ya!.. beni bağışlayın ama, Kloçkov, tıpkı bir domuz gibi yaşıyorsunuz.

Bunacanmıdayanır?—Nedemekistiyorsunuz?Başkatürlünasılyaşayabilirim?Babamdanayda

onikirublegeliyor.Bununladahaiyiyaşayındagörelim!Ressamtiksintiyleyüzünüburuşturdu.— Orası öyle ama gene de daha iyi yaşanabilir... Kültürlü bir insansınız,

kendinize göre zevkleriniz olmalı, öyle değilmi? Şuraya bakın, Tanrı koruya!Yataktoplanmamış,ortalığıpislikgötürüyor,dünküyemeklerhâlâtabaklarda...Pöf!Tıpöğrencisiezilipbüzülerek;—Doğru dedi. AmaAnyuta'nın bugün ortalığı toplamaya vakti olmadı. İşi

vardıbütüngün.RessamileAnyutaçıktıktansonraKloçkovsedireuzandı,dersiniezberlemeye

çalışırken farkında olmadan uyuyakaldı. Bir saat sonra uyandığında başınıyumruğuna dayadı, kara kara düşünmeye başladı. Ressamın, «kültürlü biradamınkendi zevkleriolmalı» sözleri aklınagelmişti.Oturduğuodagerçektenberbat, iğrenç gözüktü gözlerine. Şöyle bir düşününce geleceğini zihnindecanlandırdı. Hastalarını özel çalışma odasında kabul edecek, ona yaraşan birkadın olan karısıyla baş başa, geniş yemek odasında çayını içecekti. Oysaşuradaki,üzerindesigaraizmaritlerininyüzdüğüsuyladoluleğeniğrenilecekbirşeydi.Anyutadagözüneçirkin,pasaklı,zavallıgözüküyordu.Ondanhemen,ne

Page 213: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

pahasına olursa olsun, hiç gecikmeden ayrılmalıydı. Anyuta ressamınatelyesindendönüpmantosunuçıkarıncaKloçkovayağakalktı,ciddibirsesle;— Dinle, dostum, dedi. Otur da dinle beni. Artık ayrılmamız gerekiyor.

Kısacası,seninledahafazlaoturmakistemiyorum.Kadıncağızressamınatelyesindenyorgun,bitkindönmüştü.Ayaktauzunsüre

modellik etmekten dolayı yüzü sanki uzamış, çökmüş, çenesi daha birsivrilmişti.Öğrencininsözlerinekarşılıkvermediysededudaklarıtitredi.—Er ya da geç nasıl olsa ayrılacaktık, diye sürdürdü konuşmasını öğrenci.

Seniyibirinsansın.Üstelikçokanlayışlısın,anlarsın...Anyutamantosunuyenidengiydi,yakasınanakışişlediğigömleğisessizcebir

kâğıda sardı, iğneyi, ipliği topladı. O sırada pencerenin önünde gördüğü dörttopakşekerioradanalarakmasaya,kitaplarınyanınakoydu.—Bu sizindir... şeker... dedikten sonra göz yaşlarını gizlemek için arkasını

döndü.Kloçkov;—Nedenağlıyorsun?dedi.Nedeolsautanmıştı.Odadabirileri,birgeridolaşarak;— Tuhaf kadınsın, doğrusu, diye sürdürdü konuşmasını. Sonunda ister

istemez ayrılacağımızı kendin de biliyorsun. Ömür boyu birlikte yaşayacakdeğiliz...Anyuta çıkınını toplamış, vedalaşmak üzere yüzünü ona dönmüştü.Öğrenci

birdenacıdıkadına.«Bir hafta daha kalsa ne çıkar?» diye geçirdi içinden. «Varsın, kalsın. O

zamanpılısınıpırtısınıtoplayıpgitmesinisöylerim.»Aynıandadayufkayürekliliğindendolayıkendisinekızarakbağırdı:—Ne dikiliyorsun orada!Gideceksen git, gitmeyeceksenmantonu çıkar da

kal!Anyutasessizcemantosunuçıkardı,sessizceburnunusildi,genesessizceher

zamanki yerine, pencerenin önünde duran taburenin yanına yollandı. Bununüzerineöğrenciderskitabınıelinealdı,eskisigibiodanınbirköşesindenöbürünedolaşmayabaşladı.—Sağciğerüçbölümdenoluşur.Sınırları:Üstbölümöndegöğsündördüncü-

beşincisi,yandadördüncükaburgalarına...diyeezberlemesinisürdürdü.Koridordanbirininavazıçıktığıncabağırdığıişitildi:—Grigori!Semaverigetir!

Page 214: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

İVANMATVEYİÇ

Akşamınsaataltısı...OldukçaünlüRusbilimadamlarındanbiri-amayalnızcabilgin diyelim- çalışma odasında oturuyor, sinirli sinirli tırnaklarını kemiriyor.İkidebirsaatinebakarak;— Bu kadarı da rezillik! diyor. Başkasının zamanına, emeğine böylesine

saygısızlıkolamaz!İngiltere'deolsaböylebirherifmetelikkazanamaz,acındangeberirdi.Neyse,gelsindeozamangörüşürüz!Birinederdinianlatmak,içindekiöfkeyionunlapaylaşmakisteğiylekarısının

odasınayaklaşıyor,kapıyıvurarak;—Katya,dinlebeni!diyebağırıyor.PiotrDanilıç'ıgörürsensöyle,namuslu

insanlar böyle davranmaz! Ayıp, ayıp! Bir yazıcı salık verdi, kimin salıkverdiğinden haberi yok!Bulduğu delikanlı şaşmaz bir biçimde iki-üç saat geçgeliyor işe!Böyle yazıcı görülmüşmü!Benim iki-üç saatim başkasının iki-üçyılındandahadeğerlidir.Helebirgelsin,onaağzınınpayınıvereceğim.Parasınıödemedenkapıdışarıetmezsembendeadamdeğilim!Böyleinsanlarakibarlıkdeğmez!—Senhergünböylesöylersin,genedeobildiğiniokur.— Ama bugün kararımı verdim. Onun yüzünden yitirdiğim zaman yeter!

Kusurabakmazsanbudelikanlıyaenkabaküfürleriedeceğim!Sonunda zil çalar. Bizim bilgin ciddi bir yüz takınarak yerinden doğrulur,

kafasını biraz geriye atarak antreye girer. Orada, askının yanında yazıcı İvanMatveyiçdurmaktadır.İvanMatveyiçonsekiz,ondokuzyaşlarındadır;yumurtabiçiminde bir yüzü vardır, bıyıkları yeni çıkmaktadır. Sırtındaki palto hayliyıpranmış, çizmelerinin üstüne lastik giymemiştir. İçeri yeni girdiği için soluksoluğa çizmelerini paspasa silerken içinden beyaz çorabı görünen deliklerihizmetçiye göstermemeye çalışır. Bilgini görünce ancak çocuklarda, çok safinsanlardagörülenoyayvan,birazdabudalacagülümsemesiylegüler.Islak,irieliniuzatarak;—A,günaydın!der.Nasıl,boğazınızgeçtimi?

Page 215: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Bilginbiradımgeriler,ikielininparmaklarınıbirbirinekenetleyerek,titreyenbirsesle;—İvanMatveyiç!İvanMatveyiç!diyesinirlendiğinibellieder.Sonrayazıcınınüstüneatılır,onuomuzlarındanyakalayaraksarsmayabaşlar.— Nedir sizden bu çektiğim? Korkunç, aşağılık bir adamsınız! Beni ne

durumasoktuğunuzugörün!Benimlealayediyor,açıkçaeğleniyorsunuz!İvanMatveyiç'inyüzündenhâlâsilinmeyengülümsemeyebakılırsabambaşka

birkarşılamabeklediğianlaşılmaktadır.Amabilgininmüthişöfkelenensuratınıgörünceyumurtabiçimindekiyüzüdahabiruzar,ağzışaşkınlıkiçindeaçılır.—E...Birşeymioldu...Bilginellerinisilkeler.— Üstelik soruyorsunuz. Zamanın benim için ne denli değerli olduğunu

bildiğiniz halde işe gecikiyorsunuz hep. Bakın, gene iki saat geç kaldınız.Tanrı'dankorkunuzdamıyok?..İvanMatveyiçatkısınıkararsızkararsızçözerken;—Amabenşimdievdengelmiyorum,diyemırıldanır.Teyzemlerdeisimgünü

vardı da. Altı fersah uzakta otururlar teyzemler. Doğrudan doğruya evdengelseydimböylegeçkalmazdım.— Düşünün bir kere, İvan Matveyiç, bu davranışınızda mantık var mı?

Burada sizi görev bekliyor, üstelik ivedi bir iş var; siz isim günlerinde,teyzelerdesürtüyorsunuz!Çabukçıkarınşuatkınızı!Çekilirşeydeğil,doğrusu!Bilginböylediyerekyenidenyazıcınınüstüneatılır,atkısınıçözmesineyardım

eder.—Şunabakın,tıpkıkocakarılargibisiniz!Hadi,gelin.Çabukolun,lütfen!Kirli, buruşuk mendiline sümkürdükten sonra boz ceketini düzelten İvan

Matveyiç, salondan, yemek odasından geçerek çalışma odasına girer. Buradaçoktandır onu oturacağı yer, yazacağı kâğıtlar, hatta içeceği sigaralarbeklemektedir.Ellerinisabırsızlıklaoğuşturanbilgin;— Hadi, oturun! der. Ne çekilmez adamsınız! İşin çok ivedi olduğunu

bildiğinizhaldegeçkalıyorsunuz.Hadi,yazınbakalım!Neredekalmıştık?İvanMatveyiç alçaklı-yüksekli kesilmiş sert saçlarını sıvazlar, kalemi eline

alır.Bilginodanınbirköşesindenötekinegidipgelirkendüşüncelerinitoplamayaçalışır.Yazdırmayabaşlarensonunda:—Konununaslışudurki...virgül...kimitemelşekiller,yok,yokformlardiye

yazın... yazdınız mı?.. yalnızca kendilerinin anlatıldığı ve biçim bulduklarıilkelerin özüyle koşullandırılmıştır... Satırbaşı, nokta koymayı unutmayın...

Page 216: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Siyasal olmaktan çok toplumsal özellik taşıyan, özellik taşıyan bu formlarbelirginbirbiçimdebağımsızlığıtemsiletmektedirler...İvanMatyeviç;—Şimdiliseöğrencileriningiydiğiokulformasıepeydeğişik,bozrenk,dedi.

Oysabenimöğrenciliğimsırasındabizüniformagiyerdik.Bilginöfkelenir.— Lütfen bunları bırakın da yazın!.. bağımsızlığı temsil etmektedirler...

Halkın yaşamını düzenlemekten çok devletin işleyişiyle ilgili değişiklikleregelince... virgül... bunların ulusal bir nitelik taşıdığı. .. son beş sözcük tırnakiçinde yazılacak... söylenemez. Şey, siz okul konusunda bir şey mi söylemekistemiştiniz?—Evet,bizokuldabaşkatürlüformagiyerdik.—Ya,demeköyle...Okulubırakalıçokoldumu?— Size dün söylemiştim ya... Lise birden ayrıldım. Üç yıldır gitmiyorum

okula.Bilgin,yazıcınınyazdığısatırlarıgözdengeçirir.—Peki,nediyebıraktınızokulu?—Ailesorunlarıdolayısıyla.— Sizi durmadan uyaracak mıyım, İvan Matveyiç, sözcükleri niçin uzata

uzatayazıyorsunuz?Birsatırdakırkharftenazolmamalı.İvanMatveyiçalınır.—Bilebileyaptığımımısanıyorsunuz?Kimisatırlardadakırktanfazlaharf

var. İsterseniz sayın. Bile bile uzattığımı düşünüyorsanız paramdankesebilirsiniz.—Durun,canım,benonudemekistemedim.Ammadanezaketsizinsansınız!

Bir şey oldu mu, hemen para konusunu açıyorsunuz. Önemli olan, şey, İvanMatveyiç ... bir işi düzgün yapmaktır. Özenli, düzgün çalışmaya siz dealışmalısınız.Osıradahizmetçibirtepsiüzerindeikibardakçayileküçükbirsepettekuru

kurabiyeler getirir. İvanMatveyiç iki eliyle birden bardağını alıp beceriksizce,hemen içmeye koyulur. Çay çok sıcaktır. Dudaklarını yakmamak için küçükküçükyudumlarlaiçmeyeçalışır.Birkurabiye,ardındanikincisini,üçüncüsünüalır. Bilgine utana utana bakarak dördüncüsüne uzatır elini. Höpürdeterek çayiçmesi, ağzını iştahla şapırdatması, kaşlarının öbür adamlarınki gibi kalkıpkalkıpinmesibilginiçiledençıkarır.—Yemeniziçabukbitirin!Zamanımdeğerlidir!der.— Siz konuşmaya devam edin. Hem içer, hem yazarım ben. Doğrusunu

Page 217: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

söyleyeyimmi,çokacıkmışım...—Bütünyoluyayayürüdüğünüzegöreacıkmışolmalısınız.—Havadaöylekötüki!Bumevsimdebizimorada ilkbaharkokularıgelir.

Karlareridiğiiçingölekleroluşuradımbaşı.—Güneydenmisinizsiz?—Evet, Don bölgesindenim.Mart geldimi, bizde ilkbahar geldi demektir.

Amaburalarhâlâsoğuk,herkespaltoylageziyor.Bizimoralardaotlarçıkmıştır.Havaiyicekuruduğuiçinkayakovuklarındaörümcekavlayabilirsiniz.—Örümcekmi?Niçin?İvanMatveyiçiçiniçeker.— Hiç. Yapacak başka bir şey olmadığı için... Örümcek yakalamak

eğlencelidir.Biripliğebirazkatransürer,kayanınkovuğunasarkıtırsınız.Dipteavını bekleyen örümceğe dokundurdukça hayvan kızar, ayaklarıyla ipliğiyakalar, böylece ipliğe yapışır kalır... Bir tas dolusu kaya örümceği yakalayıparalarınabirtanecellatörümceksaldınızmıseyreyleyineğlenceyi.Birkavgadırbaşlar.—Nedirbucellatörümcek?— Örümceğin bir başka türü. Kavgaya tutuştuklarında yüz tane kaya

örümceğininhakkındangelir.—Ya!Demek,öyle!..Neysebizyazmamızısürdürelim.Neredekalmıştık?Bilginyirmisayfadahayazdırır,sonraoturduğuyerdederindüşünceleredalar.Bilginböyledüşünedursun,İvanMatveyiçyazmayahazırbeklerkenboynunu

ileri uzatarak gömlek yakasını düzeltmeye çalışır. Kravatının bağıgevşediğinden,düğmeninbiriaçıldığındanyakasıikidebirdeyanakaymaktadır.Bilginbiraratoparlanır.—Hımm...Demek,henüzbirişeyerleşemediniz,İvanMatveyiç?—Hayır, şimdi iş bulmak kolay değil... Biliyormusunuz, gönüllü askerliği

düşünüyorumsonzamanlarda,babamsabireczaneyegirmemisalıkveriyor.—Hımm...Okulubitiripüniversiteyegirsenizdahaiyiolur.Sınavlarçetindir

ama sabırla, sürekli çalışmayla verebilirsiniz. Çalışın, daha çok okuyun. Çokkitapokurmusunuz?İvanMatveyiçbirsigarayakar.—Doğrusunusöylemekgerekirsefazlaokumuyorum.—Turgenyev'denokudunuzmuhiç?—Hayır.—Gogol'den?—Gogol'denmi?Şey...Okumadım...

Page 218: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Ayıp değil mi, İvanMatveyiç ? Bakın, iyi bir gençsiniz, birçok olumluyönünüz var, ama siz... Gogol'ü bile okumamışsınız. Okuyun lütfen! Sizekitaplarımıveririm.Mutlakaokuyun.Yoksakavgaederiz.Yeniden sessizlik başlar. Bilgin yumuşak bir divana uzanarak düşüncelere

dalar,İvanMatveyiçiseyakasınıbırakarakbuseferçizmelerinedikergözlerini.Tabanlarının altındaki karların erimesinden dolayı yerde iki su göleğininbirikmesionuutandırır.Bilgin;—Bugünkafamıpektoplayamıyorum,diyemırıldanır.Şey,İvanMatveyiç,

kuşyakalamayısevermisiniz?—Güzünyaparızbizbuişi.Buradayakalayamıyorumamabizimoradahep

tutardık.—Hımm.İyi...Bizyazımızadönsekiyiolacak.Bilginokararlılıklaayağakalkar,ancakonsatırkadardikteettirdiktensonra

genedivanaoturur.—Olmuyor.Bizeniyisibuişiyarınsabahabırakalım.Yarınsabahagelin,e

mi?Saatdokuzadoğru...Geçkalırsanızkarışmam!İvanMatveyiç kalemini bırakır, masadan kalkar, gidip başka bir iskemleye

oturur. Beş dakika kadar sessizlik içinde geçer. Bu sırada gitme zamanınıngeldiğini,buradagereksizyereoturduğunudüşünür.Üstelikgereksizbiridirde...Oysa bilginin çalışma odası öyle aydınlık, sıcak, öyle rahat ki! İçtiği çayın,yediği kurabiyelerin tadı damağındadır. Eve gitmeyi düşünmek bile yüreğinisızlatır. Evde yoksulluk, açlık, soğuk vardır; hırçın bir baba boyuna herkesiazarlardurur.Busessizliktetasasızotururken,üstelikörümceklerden,kuşlardankonuşurkenşimdiorada...Bilginsaatinebakar,elinebirkitapalır.İvanMatveyiçtoparlanıphemenayağakalkar.—Şey,banaGogol'üverecekmisiniz?—Vereceğim,vereceğim.Amanediyeaceleediyorsunuz,dostum?Oturun,

birşeyleranlatın...İvanMatveyiçoturur,yüzüne tatlıbirgülümsemeyayılır.Hemenhemenher

akşam böyledir bu. Bilginin odasında otururken onun sesinde, bakışlarındayumuşak, çekici, babacan bir yakınlık duyar. Hatta öyle dakikalar olur ki,bilgininkendisine iyicealıştığını,yakındanbağlandığınıanlar.Eğerbilginonugeç kaldığı için azarlıyorsa, bu, kaya örümceklerini, Don kıyısında sukuşuyavrularınınasılyakaladığınıanlatmasınıözlediğindendir.

Page 219: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

CADI

Vakit gece yarısına gelmişti. Zangoç Saveli Gıkin, kilise bekçi odasındakikocamanyatağındayatıyor,herzamantavuklarlabirlikteuyuduğuhaldebusefergözünü kırpmıyordu. Çeşitli renklerde basma parçalarından dikilen kirliyorganınınbirucundankızılsertsaçlıbaşı,öbürucundaniseçoktandırsuyüzügörmemişiriayaklarıçıkmıştı.Kulaklarıdışarıdakopanfırtınadadır.Bekçiodasıkiliseavlusununkıyısındaolduğuiçinodanıntekpenceresikırlarabakıyordu.Vekırlarda gerçek bir savaş vardı. Kimin kimi kökünden kazımaya çalıştığıbilinmeyen bu amansız savaşta ortalığı kasıp kavuran fırtınaya, fırtınanınuğultusunabakılırsabirilerininbüyükacıçektiğibelliydi.Kahredici,amansızbirgüçkırlardabirilerininpeşindekoşuyor,ormanda,kiliseninçatısındaazgınazgınuğulduyor, yumruklarıyla pencere camlarını dövüyor, önüne ne gelirse saçıpsavuruyor; bu gücün ezdiği çevrede ne varsa inleyip ağlıyordu... Acıklıağlayışlarpencerenindışında,çatınıntepesinde,ocağıniçinde,heryerdeydi.Buağlamalardaimdatçağrısındançok,birelem,artıkgeçkalındığı,kurtuluşumudukalmadığı sızlanması vardı. incecik buzla kaplı kar yığınlarının, çıplak ağaçdallarının üstünü göz yaşı damlacıkları örtmüştü; çamur ve erimiş karlardanoluşankoyu,sıvışıkbirmaddeyolları,cılgalarıkaplamıştı.Sözünkısası,buzlarçözülmekteydi,ancakgeceninkaranlığındagökyüzüaşağıdaolanlarıgörmediğiiçinbiryandaniri, tazekar tanelerinibuzuçözülen toprağınüstüneyağdırıyor,yağdırıyordu. Bir yandan da rüzgâr uğulduyordu durmadan... Şiddetli rüzgâryeredüşenkarlararahatvermiyor,karanlıktaistediğiyönesavuruyordu.İşte Gıkin bu şamataya kulak kabartırken somurtuyordu. Onu asıl

kaygılandıran, bu şamatanın sonunun neye varacağını, bunun kimin başınınaltındançıktığınıbilmesi,enazındantahminetmesiydi.Yorganınaltındanparmağıylabirilerinegözdağıvererek;—Biliyorum!Herşeyibiliyorum!diyehomurdandı.Karısı Raisa Nilovna pencerenin önünde bir tabureye oturmuştu. İkinci bir

taburenin üstünde duran teneke gaz lambası, aydınlatma gücüne olan inancını

Page 220: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

yitirmiş bir halde, zangocun karısının geniş omuzlarını bedeninin iştah açıcıkabarıklıklarını,ucuyerisüpürenkalınsaçörgüsünüfersizbirışıklaölgünölgünaydınlatıyordu.Kabaketendençuvaldikiyorduzangocunkarısı.Ellerininçabukçabuk çalışmasına karşın gözlerinin, kaşlarının, etli dudaklarının, beyazboynununduruşunabakılırsa,bumekanik,tekdüzeişinakışınakendinikaptırangövdesiuykuyadalmışgibiydi.Kadınyorulanboynunudinlendirmekiçinaradabirbaşınıdikleştiriyor,dışarıdakopankarfırtınasınıgörmekamacıylapencereyebakıyor, sonra yeniden işine koyuluyordu. Kalkık burunlu, yanakları gamzeligüzelyüzündenebir istek,nehüzün,nede sevinçokuyabilirdiniz.Öyledeğilmidir, su püskürtmeyen bir fıskiyeli havuzun da tüm güzelliğine karşın hiçbiranlamıyoktur.Kadıniştebirçuvalıbitirdi.Onuyanaattıktansonratatlıtatlıgerindi,donuk,

durağan bakışlarını pencereye dikti. Camlar dışarıdan damlalarla, kısa ömürlükar tanecikleriyle örtülüydü. Yağan karlar camın üstüne yapışıyor, zangocunkarısınabiranbaktıktansonraeriyordu...—Hadi,geldeyat!dedizangoç,karısına.Kadındansesçıkmadı.Ancakbirdenkirpiklerikıpırdandı,gözlerindedikkatin

ışığı parladı. Yorganın altından karısının yüzündeki değişiklikleri gözleyenzangoç;—Neo?Birşeymivar?diyesordu.—Hiç...birilerievedoğruyaklaşıyormuşgibigeldide...Zangoç elleriyle, ayaklarıyla üstündeki yorganı bir anda fırlattı, yatağın

kıyısına diz üstü çöküp bön bön karısına baktı. Lambanın ürkek ışığı adamınçopur,kıllıyüzünüaydınlattı,oradankarışık,sertsaçlarınörttüğübaşınakaydı.—İşitiyormusun?dedikadın.Tipinin tekdüze uğultusu arasından kulakların güç duyabileceği, çınlamayla

karışık bir inilti, bir sivrisineğin sokmak isteyip de fırsat verilmediği zamanöfkelenmesinebenzerbirvızıldamabellibelirsizişitiliyordu:Savelitopuklarıüzerineoturarak;—Postaarabası,dedi.Kiliseninüçfersahilerisindenpostayolugeçmekteydi.Yoldankiliseyönüne

rüzgârestiğindebekçikulübesindenarabaçıngıraklarıduyulurdu.Zangocunkarısıiçiniçekti.—AmanTanrım,buhavadayolaçıkılırmı?—Devletişi...İstesende,istemesendeçıkacaksın...İnildemebirarakesildi.—Uzaklaştılar!dediSaveliyatağınauzanarak.

Page 221: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Ancak yorganı tepesine çekmeye fırsat bulamadan küçük bir çıngırak sesibelirgin bir biçimde çalındı kulağına. Bunun üzerine karısına kaygıyla baktı,yataktan aşağı atladı, iki yana devrile devrile yürüyerek ocağın yanına vardı.Çıngırakbuaradabirkeredahaçınladı,sonrakoparılmışgibisustu.Zangoçkarısınagözlerinidikti.—Bak,şimdiişitilmiyor.Daha böyle der demez bir rüzgâr dalgası pencereye yüklendi, inleyen, ince

çıngıraksesinidebirliktegetirdi.Zangocun beti benzi attı, çıplak ayaklarıyla odada dolanmaya başladı.

Karısınayanyanbakarak,hırıltılıbirsesle;— Posta arabası yolunu şaşırmış, dönüp duruyor, dedi. İşitmiyor musun,

dönüpduruyor.Bi...biliyorumben.Anlamıyormuyumsanıyorsun?Tanrı senincezanıversin!Kadıngözlerinipenceredenayırmaksızın;—Neyibiliyormuşsunbakayım?diyesordu.—Şeytanınkızı,hepsiseninbaşınınaltındançıkıyor!Seninişinbütünbunlar,

kahrolası!Karfırtınasınıçıkarttın,postaarabasınayolunuşaşırttın!Hepsinisenyaptın!Sen!Kadınsakinbirsesle;—Salak,aklınıoynatmışsın!dedi.—Çoktandır anladım nemal olduğunu. Daha evlendiğimiz ilk gün farkına

varmıştım,kancıkköpeğintekisinsen!Kadınistavrozçıkararakomuzlarınıbüzdü.—Tühsana!Hadisendeistavrozçıkar,aptalherif!Zangoç gömleğinin eteğine çabuk çabuk burnunu sildi, sonra boğuk,

ağlamaklıbirsesle;—Cadısın cadı! Benim karım olarak ruhban sınıfı unvanı taşısan da senin

hakkında inandığım gerçeği haykıracağım: Malın gözüsün sen! Tanrım benikorusun,esirgesin!Öyledeğilmisin?GeçenyılDanyalpeygamberyortusundagene böyle tipi çıkmıştı da yapı ustası bize ısınmaya gelmişti. Unuttun mu?Sonrabaşkabir seferinde,AzizElekseygünü ırmaktabuzlarçatladı, ilçepolisamiri çıktı karışımıza. Kahrolası, bütün gece seninle çene çaldı, ertesi sabahsuratına baktığımda avurtlarının çöktüğünü, gözünün çevresinde halkalaroluştuğunugördüm.Bunanedersin?GeneSpasovkayortusundaikikezfırtınaçıktı, ikisinde de geceyi geçirmek üzere eve bir avcı uğradı. Yaptıklarınıgörmedim mi sanıyorsun o kahrolasıyla? Utancından kıpkırmızı kesilmiştin.Hadi,kendinisavunbakalım!

Page 222: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Neyapmışımdagörmüşsün?—Ya,demeköyle!BukışNoelyortusuöncesindegece-gündüzkesilmeyen

tipi sırasında soylular derneği yazıcısı yolunu şaşırıp bize uğramıştı hani!Unuttunmu?Bir yazıcı parçasına tenezzül edecekkadar düştün sen!Sümüklübirşeytanyüzündeniçindeoturduğumuzkutsaltapınağıkirletmeyedeğermiydi?Pis herif, bir şeye benzese bari! Boynu eğri, suratı çıbanlar içinde! Tüh sana,ibliskarı!Zangoç dudaklarını sildi, sızlanmalarına ara vererek dışarıya kulak kabarttı.

Çıngırak sesi duyulmuyordu artık. Bir ara bekçi odasının çatısında rüzgâryenidenuğuldadı,uğultuylabirliktedışarıdanşıngırtılargeldi.—Şimdideaynı,diyesürdürdükonuşmasınıSaveli.Postaarabasınınyolunu

şaşırması boşuna değil. Suratıma tükürsünler ki, seni arıyorlar. Şeytan seninyardımcın, işini iyi biliyor! Posta arabasını döndürüp dolaştırıp burayagetirecektir.Biliyorum!Dahaöncegördümgözlerimle!Şehvetdüşkünü,iblisindölü, benden saklayamazsın! Tipi çıkar çıkmaz aklından neler geçtiğinianlamıştım!Kadınalaylıalaylıgüldü.—Aptal herif! Akılsız kafana bakılırsa tipileri, fırtınaları ben çıkarıyorum,

öylemi?—Benimle alay et bakalım! Sen çıkar ya da çıkarma, damarlarında şehvet

oynamayabaşlayıncahavalarınbozduğunugörmüyormuyumsanıyorsun?Havabozulunca da salağın biri bizim evin yolunu tutuyor. Her seferinde böyleolduğunagöresebepsensin!Zangoç, sözlerinin etkisini artırmak için parmağını dudaklarına bastırdı, sol

gözünükapattı,şarkısöylercesine;—Akılsızkarı!Yezidindölü!dedi.Sencadıdeğil,normalbirinsanolsaydın,

yapıustasının,avcının,yazıcınınadamkılığınagirmişşeytanolduğunuanlamazmıydın?Söyle,anlamazmıydın?KocasınaacıyarakbakanRaisaiçiniçekti.— Sen iyice dangalağın biriymişsin, Saveli! Babamın sağlığında gene bu

kilisedeotururduk; sara illetindenkurtulmak içinçevreköylerden,çiftliklerdensürüyleinsangelirdievimize.Hergünbirkaçkişiuğrardıdakimseonlarışeytandiye suçlamazdı. Şimdi kötü havalarda ısınmak için birinin yolu bize düşsekafanatürlütürlüşeylergeliyor.Aklınaşaşayım,emi!KarısınınmantığıSaveli'yibiransarstı.Çıplakayaklarınıikiyanaaçtı,başını

önüne eğdi, düşüncelere daldı. Aslında tahminlerinin doğruluğundan tümüyleemin değildi; karısının içten, telaşsız ses tonu onu aklına gelenlerden kuşkuya

Page 223: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

düşürmüştü şimdi. Bununla birlikte kısa bir değerlendirme sonunda kendinitoparlayarakkafasınısalladı.—Gelenleryaşlı,hantaladamlarolsageneneyse.Hepsidegenç,malıngözü!

Niçinböyleoluyor?Amaçlarıdaısınmakdeğil,gönüleğlendirmek!Bak,kadın,yeryüzündekarımilletindendahakurnazyaratıkyoktur!Kafalarındaserçeninkikadar işe yarar beyin bulamazsın, ama kurnazlığa gelince! Meryem Anakurtarsınseni! iştepostaarabasıçıngıraklarıduyuluyor.Kar fırtınasıçıktığındaaklındangeçenlerianlatmıştım!Örümceğintohumu,genecadılığınıyaptın!Zangocunkarısınınsabrıtaştı.— Kahrolası, sen benim başımın belası mısın? Zift gibi yapıştın, rahat

bırakmıyorsun!—Rahatbırakmamya!Eğerbugecegeneöylebirşeyolursa...Beniiyidinle,

Tanrı korusun, öyle bir şeyolursa, sabahkalkar kalkmazDyakovo'nunyolunututar, peder Nikodim'e bir bir anlatırım. Derim ki, «Peder Nikodim, benibağışlayın, karım cadıdır.» «Nasıl?» diye soracaktır. «Nasılmı? Söyleyeyim...Böyle böyle... » İşte o zaman çıra gibi yandığın gündür!Yalnız öbür dünyadadeğil,budünyadadaçekeceklerinvar.Seningibikarılarhakkındaduakitabındabilesözedilmesiboşunadeğil!Tam o sırada pencerenin dışında öyle bir gürültü koptu ki, Saveli irkilerek

yüzüsarardı.Karısıdahopladıyerinden,yüzüsapsarıkesildi.Titrek,tokbirsesin;—Tanrı aşkına içeri alın, donduk! dediği duyuldu. İçeride biri varmı?Bir

iyilikyapın,birazısınalım.Yolumuzuşaşırdık!PencereyebakmaktankorkanRaisa;—Kimsiniz?diyesordu.—Postasürücüleri!dediikincibirses.Savelielinisalladı.— Tam benim dediğim gibi! Doğru söylememiş miyim? Gene cadılığını

gösterdin.Gözleriminiçinebakbenim!Zangoç yatağın önünde iki kez zıpladı, kuştüyü döşeğin üstüne devrildi,

burnundanöfkeylesoluyarakyüzünüduvaradöndü.Azsonrasırtınasoğukbirhavadalgasıçarptı.Kapınıngıcırdamasınınardındaneşiktetepedentırnağakarabelenmişuzunboylubiradambelirdi.Onunarkasındanbirikincisisüzüldü.—Çuvallarıdagetireyimmi?diyesorduikincisi.—Dışardabırakacakdeğilizya!Bunları söyleyen birincisi başlığını çözmeye başladı, ancak çözme işini

bitirmeden şapkasıyla birlikte başından sıyırdı, öfkeyle ocağın yanına fırlattı.

Page 224: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Sonrapaltosunuçıkardı,onudaocağadoğruattı,kimseyleselamlaşmadanodadagezinmeyebaşladı.Gençbirpostagörevlisiydibu.Sapsarısaçlarıvardı,yıpranmışresmibirceket

giymişti, kırmızı deri çizmeleri çamur içindeydi. Gezinerek biraz ısındıktansonragelipmasayaoturdu,ayaklarınıçuvallaradoğruuzattı,başınıyumruğunadayadı. Kaşlarında, bıyıklarında, değirmi sakalında karlar erimeye başlamıştı.Yolda çekilen sıkıntıların, acının, korkunun izlerini taşıyan, kırmızı beneklerlekaplı,yorgunluktansolgun,öfkedençarpılmışyüzügenedegüzeldi.Postacıgözleriniduvarlardadolaştırdıktansonra,sıcakbirodadabulunuşuna

inanmıyormuşçasına;—Bubizimkisiköpekyaşantısı!dedi.Azkaldıyoldageberiyorduk.Işığınızı

görmesek, kim bilir, başımıza neler gelirdi! Sonumuzun ne olacağınıkestiremiyorum.Durdurakbilmeden,köpeklergibikoşturuyoruz...Zangocunkarısınaşöylebirgözattı,sesinialçaltarak;—Burasıneresi?Nereyegeldikbiz?diyesordu.Zangocunkarısıkızardı,eliayağıdolaştı.—GulyayevTepesiderlerburaya.GeneralKalinovski'ninyurtluğudur.Genç postacı, sırtında kocaman, meşin bir çuval, kapıdan içeri girmek için

uğraşanpostasürücüsüne;—İşitiyormusun,Stepan?dedi.GulyayevTepesi'negelmişiz.—Ooo!Nekadaruzaklaşmışızyoldan!Ahçekergibi,kısıkbirseslebunlarısöyleyenpostasürücüsüdışarıçıktı,az

sonra biraz daha küçük ikinci bir çuval getirdi, sonra yeniden çıktı, Rusmasallarınıkonualaneskigravürlerdekiyiğitsavaşçıkılıçlarınınbenzeri,meşinkılıf içindeuzunenlibirpostacıkılıcıylabirliktegeridöndü.Çuvallarıduvarındibineyerleştirdiktensonradışarıçıktı,piposunuiçmeyebaşladı.Zangocunkarısı;—Yoldangeldiniz,belkiçayiçmekistersiniz,dedi.Postacınınkaşlarıçatıldı.—Çay içmeye vakitmi var ki?Biraz ısınıp kendimize gelince hemen yola

çıkacağız. Posta trenine yetişmemiz gerekiyor. On dakikacık otursak yeter...Zahmetolmazsabizeyolugösterirmisiniz?Zangocunkarısıiçiniçekti.—Şansınızdan,havadaöyleberbatki!—Ya,öyle...Şey,kimlerdensinizsiz?— Biz mi? Buralıyız, kilisede kalıyoruz. Kocam din görevlisiydi... Bakın,

kendisi şurada yatıyor... Saveli, hadi kalk da gelenlere «Hoş geldiniz!» de!

Page 225: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Eskiden cemaatli bir kiliseydi burası. Cemaat kalmayınca bir buçuk yıl önceçalışırkiliseliktençıkarıldı,kocamınzangoçlukkadrosudakalktı.Şimdikiliseyikoruyoruz. Burası çiftlikken beyefendi vardı, uşakları, ırgatları için bir kilisegerekliydi.ÇünküenyakınköyMarkovkaburayabeşfersahuzaklıktadır.Şimdibekçilikediyoruzişte.Zangocun karısının anlattıklarından postacı, Saveli, generalin karısına gitse,

ondanbir tavsiyeyazısı alıp ilçedeki başpapazagötürsekendisineyeni, iyi birgörevverilebileceğiniöğrendi.Amatembelbiradamdıkocası,ayrıcageneralinkarısınagitmeyekorkuyordu.—Genederuhbansınıfındansayılırız,diyeiçiniçektizangocunkarısı.—Peki,neylegeçiniyorsunuz?— Kilisenin bostanı var, sonracığıma ot biçip satıyoruz. Ancak bunlardan

elimizde fazla bir şey kalmıyor.Diyadkin köyünün papazı vardır, aç gözlüdürçok,bütünyortulardaayinikimseciklerebırakmaz,üç-beşkuruşkazancımızadagözdikti.Kimegidipşikayetedeceğizki!Saveliyattığıyerden;— Yalan söylüyorsun! dedi hırıltılı sesiyle. Peder Nikodim aziz gibi bir

adamdır,kiliseninışığıdır.Nealırsahakkıylaalır.Postacıgüldü.—Oo!Seninkisiammadaöfkeliymiş!Evleneliçokoldumu?— Geçtiğimiz pazar günü dördüncü yılı doldurdu. Eskiden bu kilisenin

zangocu babamdı, kendisi rahmetli olunca yerinin başkasına gitmemesi içinpiskoposluğa başvurdular, bekar bir zangocun gönderilmesini istediler. Ben deonunlaevlendim.PostacısırtıdönükduranSaveli'ye;—Oo,demekbir taşla ikikuşvurdun!dedi.Hembabasınınyerineoturdun,

hemkızınıaldın.Sabırsızca bacağını oynatan Saveli duvara daha çok sokuldu. Postacı ise

masadan kalktı, birkaç kez gerindikten sonra gelip posta çuvalının üzerineoturdu.Oradabirsüredüşündü,eliyleçuvalımıncıkladı,kılıcınyerinideğiştirdi,birbacağınıaşağısarkıtarakboyluboyuncauzandı.Birkolunubaşınınaltınakoyupgözlerinikapatarak;—Bizimkisiköpekyaşantısı,dedi.Düşmanımabileböylebiryaşamıtavsiye

etmem.Ortalığa bir sessizlik çöktü. Saveli'nin burnundan çıkan tısıltıdan, ölçülü ve

ağır ağır soluk alan postacının her soluk verişte boğazından kopan «kıh-kıh»seslerindenbaşkabirşeyişitilmiyordu.Sankiadamınboğazındabirtekerarada

Page 226: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

birgıcırdayarakdönüyorgibiydi.Aşağısarkıkbacağı titrerkençuvalınüstündehışırtılarçıkarıyordu.YorganınaltındanyüzünüodayaçevirenSaveli içeriyigözetlemeyekoyuldu.

Karısıtaburedeoturuyor,başınıellerinedayamışbirdurumdapostacınınyüzünebakıyordu.Şaşırmış,hattakorkmuşbirininkıpırtısızbirbakışıvardı.—Niyeöylegözünüdikmişbakıyorsun?dediöfkeliöfkeli.—Sanane?Yatyattığınyerde!Bunu derken gözünü bir an olsun sarışın adamdan ayırmamıştı. Saveli

göğsünde biriken havayı bütün hıncıyla dışarı püskürttü, gerisin geriye sertçeduvaradöndü.Birkaçdakikasonrayenidenkıpırdandı,dizüstügelipyatağaoturdu,kollarını

yastığadayayarakkarısınayanyanabaktı.Karısıgeneöylekıpırtısız,postacıyabakıyordu.Yanaklarısoluklaşmıştı,amabakışlarındagaripbiralevyalazlanıyorgibiydi. Saveli yatağından karın üstü yere kaydı, sürüne sürüne postacıyayaklaşıpyüzünübirmendilleörttü.—Nedenörttün?diyesordukarısı.—Gözlerineışıkdüşmesindiye.—Öyleyseışığısöndürsende...Zangoç,karısınakuşkuylabaktı,avurtlarınışişiriplambayayaklaştı,amason

andaüflemektencayarakelinisalladı.— Gene şeytanca bir sinsilik düşünüyorsun, değil mi? Ah, yeryüzünde

kadındandahakurnazbiryaratıkvarmı?Kadınsıkıntıylayüzünüburuşturdu.—Seniuzunetekliiblisseni!Bak,bensananeleryapacağım!Böylediyerekdahaumursamazbir tavır takındı,yenidengözlerinipostacıya

dikti.Yüzününkapalıolmasınefarkederdiki?Onuilgilendirenyalnızyüzüdeğil,

bu yeni adamın tüm görünüşüydü. Postacının geniş, güçlü bir göğsü vardı;kolları düzgün ve biçimliydi; kaslı, düzgün bacakları ise Saveli'nin çırpı gibibacaklarından daha güzel, daha erkeksiydi. İkisini yan yana koyupkarşılaştırmayıbiledüşünemezdi.AradankısabirzamangeçinceSaveli;—Benuzunetekli,iblisolabilirim,amabuadamlarınburadakalmasınagerek

yok!dedi.Evet...Bunlardevletişiyapıyorlar,alıkoydukdiyesonrabizisorumlututarlar.Postacıysanişiniyap!Nediyekıvrılıpyatıyorsun?Dışarıyaseslendi:— Hey, arabacı! Adın nedir, bilmiyorum! Kalk bakalım, posta götürürken

Page 227: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

yatılmaz!Gerekiyorsasizeyolugösteririz!Odadaşöylebirdolanıppostacınınyanınasokuldu,kolunuçekti.— Bey! Bey! Yola çıkacaksanız geç kalmayın! Gitmeyecekseniz burada

uyunmaz!Postacısıçradı,oturdu,çevresinibulanıkgözlerlesüzdü;yenidenyattı.Saveliadamınkolundanbirdahaçekti.— Ne zaman gideceğinizi soruyorum! Zamanında yerine ulaştırmanız için

postayısizeteslimetmişler.İşitiyormusunuz?Yolgöstereyim!Postacı gözlerini açtı. Kısa tatlı bir uykuyla ısınmış, gevşemiş olarak, ama

henüz uykusu iyice açılmaksızın, sisler içinde zangocun karısının kar beyazıboynunu,kıpırtısız,yapışkanbakışlarınıgördü;sankidüşteymişçesinegözleriniyumdu,gülümsedi...Buaradakadının;— Bu havada nereye gideceksiniz? Tatlı uykunuzu bölmeyin, rahatınıza

bakın!diyenyumuşaksesiniduydu.Gözlerini yeniden açtığında zangocun karısının gamzelerini gördü, nerede

bulunduğunu, her şeyi anımsadı. Karanlık, soğuk havada yola çıkacaklarınıdüşününcetüyleriürperdi,olduğuyerdebüzülüpkaldı.Esneyerek;—Nasılolsageçkaldık.Beşdakikadahakestirsemneçıkar?dedi.Dışardansürücününsesigeliyordu;—Belkizamanındayetişiriz.Böylehavalarda,bakarsın,trendegecikir.Postacıdoğruldu,gerindi,paltosunugiymeyebaşladı.Konukların gitmeye hazırlandıklarını gören Saveli neredeyse keyfinden

hoplayacaktı.İçerigirenpostasürücüsüçuvallardanbirinitutupkaldırırken;—Bizebirazyardımedecekmisin?diyesordu.Zangoç bir sıçrayışta adamın yanına vardı, birlikte posta yükünü dışarı

çıkardılar. Bu sırada postacı başlığının bağını çözmek için uğraşıyordu.Zangocun karısı ise gözlerini alamıyordu sarışın gencin yüzünden, fırsat bulsaadamıniçinegirecekgibiydi.—Çaybileiçmediniz,dedi.—İçmesineiçerdimde,görüyorsun,hazırlığabaşladılar.Geciktiktinasılolsa.Kadınonunkolunututtu,gözleriniyereindirerek;—Gitmeyin,kalın!diyefısıldadı.En sonunda düğümü çözen postacı kararsızlık içindeydi, başlığı kolunun

üzerindenaşırdı,bekledi.Kadınınyanındanayrılmakistemiyordubir türlü, ılık

Page 228: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

birduyguuyandıiçinde.—Boynunnekadarbeyaz!dedi.Elini uzatıp iki parmağıyla kadının boynuna dokundu. Onun karşı

koymadığınıgörünceeliniboynuna,omzunasürdü.—Ah,sen...—Kalın...Çayiçerdik...Avludanarabacınınbağırtısıduyuldu:— Nereye koyuyorsun? Ne beceriksiz adamsın, be! Şunu yanlamasına

koysana!—Kalınişte...Tipidenasıluğulduyor!dedizangocunkarısı.Henüz tümüyle uykusu açılmamış, uykunun insana verdiği tatlı gevşekliği

üzerindenatamamışolanpostacınınbenliğinikarşıkonulmazbiristeksardı.Bu,öylebiristektiki,uğrunaçuvallar,postatrenleri,herşey,herşeyunutulabilirdi.Kaçmakyadabiryeresaklanmak istiyormuşçasına,korku içindekapıyabaktı,kadınıbelindenyakaladı,söndürmekamacıylalambayadoğrueğildi,amatamosırada dışarıdan ayak patırtıları duyuldu, eşikte arabacının karaltısı göründü.Onunarkasından iseSavelibakıyordu...Postacıçabucakkadınınbelinibıraktı,düşünceleriçindedikildikaldı...—Herşeyhazır!dediarabasürücüsü.Postacı bir an bekledi, sonra tümüyle uyanmışçasına başını sertçe silkti,

arabacınınarkasındanyürüdü.Zangocunkarısıodadatekbaşınakalmıştı.Avludanarabasürücüsünün;—Hadi,bindeyolugöster!dediğiniişitti.Öncebirçıngırak,ardındanikincisi,üçüncüsütembeltembelçınladı;çıngırak

sesleriincebiripgibibekçiodasındanileridoğruuzadıgitti.Buseslergitgideuzaklaşıpkesilincezangocunkarısıdurduğuyerdenyekindi,

odanın içinde sinirli sinirli dolanmaya başladı. Öfkeden çarpılan yüzü öncesarıydı, sonra kıpkırımızı kesildi. Soluk alışları nefretten sıklaştıkça sıklaşıyor,gözleri azgın, vahşi bir öfkeyle parlıyordu. Odada böyle dolaşırken kızgındemirlekorkutulupkafesindedörtdönenbirdişikaplanabenzetilebilirdi.Kadınbirandurupiçindeyaşadığıodayagözgezdirdi.Üzerindekuştüyübir

şilte,bozrenksertyastıklar,yorganveıvırzıvırbirsürüpaçavranınoluşturduğu,duvar boyunca uzanan yatak neredeyse odanın yarısını kaplıyordu. ZangoçSaveli aklına esip de saçını yağladığı zaman kafasının biçimi tıpkı böylekarmakarışık, çirkin bir paçavra topağına dönüşürdü. Yatakla kapı arasında,tepesindedizidiziçömleklerin,kirlibezlerinasılıdurduğuRusfırınıvardı.AzöncedışarıçıkanSavelideiçindeolmaküzereodadabulunanherşeyinanılmaz

Page 229: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

derecede pasaklı, yağlı, isliydi; işte bütün bunlar arasında kar beyazı gerdanlı,yumuşak tenli bir kadın görmek gerçekten şaşırtıcıydı. Raisa yatağa doğruyürüdü; orada ne varsa hepsini dağıtmak, parçalamak, ayaklarıyla çiğnemekniyetiyleeliniuzattıysadasankielininbupisliğebulaşmasındankorkmuşçasınageriyeçekildi,odadadolaşmasınısürdürdü.İki saat kadar sonra kocası kara bulanmış, yorgunluktan bitmiş halde geri

döndüğünde kadın soyunmuş olarak yatakta yatıyordu.Gözleri kapalı olmaklabirlikte yüzündekiminik kıpırtılardan zangoç onun uyumadığını anladı. Ertesisabaha dek dilini tutup karısına tek söz söylememeye karar verdiği haldedayanamadı,acıacıgülerek;—Boşunabüyücülükyaptın!Gittiişte!dedi.Kadın sesini çıkarmadı, ancak çenesi titriyordu. Zangoç ağır ağır soyundu,

karısınınüstündenaşarakduvardibine,yorganınaltınakıvrıldı.— Peder Nikodim'e senin nasıl bir kadın olduğunu anlatacağım yarın!

Görürsün!Obunusöylersöylemezkadındöndü,gözleriateşsaçarak:— Senden de bıktım, şu odadan da! dedi. Karısıymışım! Git de ormanda

kendine karı ara!Çatlayası! Tembelliğin, pasaklılığın yetmiyormuş gibi bir debaşımabelakesildin!—Hadi,sus,sus!Uyu!Kadınhıçkırahıçkıraağlıyordu.— Ne kadar da bahtsızmışım! Karşıma sen çıkmasan bir tüccarla, okumuş

biriyle evlenebilirdim.Hiçolmazsa severdimonukocamdiye!Boyudevrilesi,karlaraltındakalaydın,donupgebereydinbari!Böyleceuzun süre ağladı.Sonraderin derin iç çekerekdinginleşti.Dışarıda

kar fırtınası esip savuruyordu eskisi gibi. Fırında, fırın bacasında, duvarlarınarkasında sanki birileri ağlıyordu. Saveli'ye sorsanız bu ağıt onun içinden,kulaklarından gelmekteydi. Karısıyla ilgili tahminlerinin doğruluğuna o gecetümüyle inanmıştı. Şeytanların yardımıyla fırtınalara, posta arabalarınahükmettiğindenkuşkusukalmamıştıartık.Ancakneüzücüdürki,bugizemlilik,budoğaüstü,vahşigüç,yanındayatanbukadınadahaönceayrımınavarmadığı,anlaşılmaz bir güzellik veriyordu. Aptallığına doymasın, kendisi bile farketmedenonuşiirleştiripyüceltmiş,böylecekarısıolacakbukadıntenipürüzsüz,beyaz,ulaşılmazbiryaratıkolmuştubirden.—Cadı!dediöfkeyle.Tühsana,iğrençkadın!Genedekarısınındinginleşmesini,düzgünaralıklarlasolukalmasınıbekledi,

o iyice sessizleşince parmaklarıyla onun beyaz ensesine dokundu, eliyle kalın

Page 230: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

saç örgüsünü tuttu...Kadın hiçbirini hissetmiyor gibiydi.O zaman yüreklendi,boynunuokşamayabaşladı.Ozamankadın;—Çekelini!diyerekdirseğiyleburunköküneöylebir indirdiki,gözlerinde

kıvılcımlarçaktı.Burnundakiağrıazsonrageçtiysedeiçindekiacıkolaykolaydinmedi.

Page 231: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

KÜÇÜKBİRŞAKA

Kış,durubiröğleüstü...Havaayazmıayaz,bastığımızheryerdekarkıtırkıtır ediyor.KolumagirmişbulunanNadenka'nın şakaklarındaki saçdemetleri,üst dudağındaki ayva tüyleri kırağı tutmuş. Yüksekçe bir tepenin üstündedurmaktayız. Bastığımız yerden aşağılara doğru uzanan eğimde güneş ışınlarıaynadaparlargibiparlıyor.Hemenyanımızdaaçıkrenkkırmızıçuhaylakaplıbirkızakvar.—Hadi,kayalım,NadejdaPetrovna,diyorumyalvarırcasına.Birkerecik,ne

olur!..Korkmayın,ikimizedebirşeyciklerolmaz!Ancak Nadejda Petrovna korkuyor. Ayaklarına geçirdiği küçük lastik

ayakkabılar ile buz tutmuş yamacın bittiği yerin arası ona uçurum gibigözüküyor.Korkunç, ölçülemez derinlikte bir uçurum!Aşağıya baktığı zamanya da kızağa binmemizi söylediğinde içini bir ürperti kaplıyor, sanki soluğukesiliyor. Bir kerecik aşağıya kadar kaysak ne olur? Herhalde ölür, korkudanaklınıoynatır!—Yalvarırım!diyorum.Korkmanızgerekmez!Sizinkiödleklik,tabansızlık!Sonunda razı oluyor, ama yaşamını tehlikeye atarak önerimi kabul ettiğini

yüzünden okuyorum. Onu kızağa, önüme oturtup belinden kavrıyorum. Yüzüsoluk,tirtirtitriyor.Birlikteuçurumdanaşağıyuvarlanıyoruzsanki.Kurşun gibi uçuyor kızağımız. Yırtılan hava yüzümüze çarpıyor,

kulaklarımızda ıslık çalıyor, uğulduyor, öfkesinden yüzümüzü kırbaçlayıpçimdikliyor, sanki kellemizi gövdemizden koparmaya çalışıyor. Rüzgârınşiddetinden soluk almak bile zor. Sanki iblisin biri pençesinin altına almış,böğüre böğüre cehenneme sürüklüyor bizi. Çevremizde nereye baksak upuzunbirçizgihalindegeriyedoğruhızlauzaklaşıyor.Birandayokolacakmışızgibibirduyguyakapılıyoruz.Birara;—Siziseviyorum,Nadya!diyorumalçaksesle.Kızağımızınkoşturmasıyavaşlıyor,rüzgârınuğultusu,kızağınkardaçıkardığı

Page 232: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

hışırtı gitgidekorkunçolmaktançıkıyor, soluğumuzdaralmıyor artık.Yamacındibinegelmişiz.Nadenkayarı ölü, yarı diri.Amayüzü solgun, güçlükle solukalıyor.Kalkmasınayardımediyorum.Korkudolu,kocamangözlerlebanabakarak;—Taşçatlasabirdahakaymam!diyor.Kesinlikle!Azkaldıölüyordum!Birsüresonrakendinegeliyor,gözleriminiçinesorarcasınabakmayabaşlıyor:

Azönceduyduğuüçsözcüğübenmisöylemiştim,yoksarüzgârınuğultusundaonaöylemigelmişti?Bensesigaramıtüttürerekyanındadikiliyor,eldivenlerimiinceliyordum.Genekolumagiriyor,tepeninçevresindegezintiyeçıkıyoruz.Belliki,bilmece

rahatını kaçırmış. O sözler söylenmiş miydi, yoksa söylenmemiş mi? Bu bironur,gurur,yaşam,mutluluksorunu;çokönemli,yeryüzününenönemlisorunu!Kızcağızsabırsızlıkiçinde,hüzünle,derineişleyenbakışlarıylabakıyoryüzüme;sorularımagelişigüzelyanıtlarveriyor,birşeysöylermiyimdiyebekliyor...Ah,o tatlıyüzdekikıpırtılar!Kendikendisiyle savaştığıbelli.Bir şeyler söylemek,sorusormakistiyor,ancakgereklisözübulamıyor.Utanıyor,sıkılıyor,çekiniyor.Sevincisoruyusormasınıengelliyor...Yüzümebakmaksızın;—Sizenediyeceğim,biliyormusunuz?diyor.—Neymişdiyeceğiniz?—Hadi...birdahakayalım.Merdivenden tepeye tırmanıyoruz. Yüzü soluk, titreyen kızı gene önüme

oturtuyorum,korkunçuçurumdanaşağıbirdahakayıyoruz.Rüzgâruluyor,kızakvıjırdıyor...Hızımız,uğultunundoruğaçıktığıandaalçaksesleyeniden;—Siziseviyorum,Nadenka!diyorum.Kızağımız durduğundaNadenka az önce kayarak indiğimiz tepeye şöyle bir

göz atıyor, uzun uzun yüzüme bakıyor, sesimi dinliyor. Ben aldırmazgörünüyorum, hiçbir şey belli etmiyorum. Onun tüm duruşundan, hattamanşonundan, başlığından şaşkınlık okunuyor. Sanki yüzünde şunlar yazılı:«Neleroluyor?Osözlerisöyleyenkim?Senmi,yoksaöylemigeldibana?»Bubilinmezlikonutedirginediyor,sabrınıtaşırıyor.Kızcağızöylesineşaşkın

ki,sorularımayanıtveremiyor,somurtuyorhep.Dokunsanağlayacak...—Evegitsekmi?Nedersin?diyesoruyorum.Nadenkekızararak;—Şey...kızaklakaymakçokhoşumagitti.Birdahaçıkalımmı?diyor.Demek, kızakla kaymak «hoşuna gitmiş»? Oysa kızağa üçüncü kez

bindiğimizde yüzünün gene soluklaştığını, korkudan soluğunun daraldığını,

Page 233: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

titrediğinigörüyorum.Aşağı doğru kaymaya başladığımızda dönüp yüzüme bakıyor, dudak

kıpırtılarını izliyor. Ama ben ağzımı mendille kapatıp öksürüyorum. Yamacınortayerinevardığımızdabirfırsatınıbulup;—Siziseviyorum,Nadya!diyefısıldıyorum.Bilmece bilmece olarak kalıyor. Nadenka susuyor, düşüncelere dalıyor...

Kayakyerindenonuevinegötürürkensankiayaklarıgerigerigidiyor,yürüyüşüağırlaşıyor. Aynı sözleri bir daha söylememi beklediği belli. Yüreğininsızladığını; «Bu sözleri rüzgâr söylememiştir, ayrıca söylemiş olmasını daistemiyorum.»dememekiçinkendinizortuttuğunugörüyorum.Ertesisabahşöylebirpuslageçiyorelime:«Bugünkaymayagidersenizbeni

dealın.N.»BöylecehergünbirliktekaymayaçıkıyoruzNadenkaile.Kızağımızaşağıdoğruhızlauçarkenalçaksesleaynısözlerimırıldanıyorum:—Siziseviyorum,Nadya!Şaraba, morfine alışır gibi çok geçmeden bu tümceye de alışıyor Nadenka

onsuzyaşayamazoluyor.Doğrusu,kendimiziboşluğabırakırkengenekorkudanödü patlıyor; ancak bu korku, tehlike duygusu, hâlâ bir bilmece olarak kalan,yüreğinihoplatansevgisözlerineayrıbirçekicilikkatıyor.Kuşkulandığıikişeyvar gene: Ben ve rüzgâr. Ona sevgi sözleri fısıldayanın bunlardan hangisiolduğunubilmemeklebirlikteartıkonuniçinbununbirönemiyokgibidir.Hangikadehteniçerseiçsin,nefarkeder?İşsarhoşolmada...Biröğleüstükayakyerinetekbaşımagittim.Kalabalığınarasınakarıştığımda

Nadenka'nındaorayageldiğini,gözleriylebeniaradığınıgördüm.Sonrayalnızbaşına korka korka merdivenden tepeye tırmanmaya başladı. Öylesinekorkuyorduki,hemdenasıl!Yüzükâğıtgibibembeyaz,titriyor,amaasılmayagidergibi yürüyorgenede.Arkasınabakmadan,kararlı adımlarlayürüyor...Obüyüleyici, tatlı sözleri ben yokken de işitip işitmeyeceğini anlamak istediğibelli.Yüzü soluk, korkudan ağzı açık, kızağa bindiğini, gözlerini yumduğunu,dünyayla son kez vedalaşırcasına kızağı hareket ettirdiğini görüyorum. «Jjjt»diye bir ses çıkarıyor kızak. Onun hızla aşağı kayarken o sözleri işitipişitmediğini bilmiyorum. Ancak kızaktan yorgun, bitkin bir durumda indiğinianlıyorum. Yüzünden okuduğuma göre aşk sözlerini işitip işitmediğindenkendisi de emin değil. Aşağı kayarken duyduğu korku işitmek, ayırt etmek,anlamakyeteneğiniyoketmişolmalı.Ama işte ilkbahar geliyor,mart ayındayız.Güneş ışınları daha çok okşuyor

insanı.Bizimbuztutmuştepemizkoyulaşıyor,parıltısınıyitiriyor,karlarıeriyor.Artıkkayamıyoruz.ZavallıNadya'nınosözleriişiteceğiyeryokortada,osözleri

Page 234: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

fısıldayanneyseoda...Çünkükızakkayamadığımıziçinrüzgârdeliceesmiyor,bense Petersburg'a gitmeye hazırlanıyorum. Belki uzun süreliğine, belkitemelli...Yola çıkmadan birkaç gün önce bir akşam üstü evimizin küçük bahçesinde

oturuyorum. Bahçemiz Nadya'nın oturduğu evin bahçesinden, tepesine sivriçivilerçakılıyüksekbirtahtaperdeyleayrılmıştı.Havaoldukçasoğuk,gübreninaltındaerimemişkarlarvar,ağaçlarhenüzuyanmamış...Genedeortalıktabaharkokusu duyuluyor, kargalar tünemeden önce şamatalı çığlıklar atıyorlar. Tahtaçite yaklaşıp aradaki yarıktan uzun uzun baktığımda, evlerinin önündekimerdiveneçıkanNadya'nınözlemdolu,hüzünlübakışlarınıgökyüzünediktiğinigörüyorum.Baharyeli solgun,kederlekaplıyüzünüyalıyor.Oradadurduğusürecekarlı

tepeden aşağı inerken kükreyen rüzgârda işittiği üç sözcüğü anımsıyor, yüzüdahabirhüzünleniyor,yanaklarındangözyaşları süzülüyor.Kızcağızbusözleribirdahayinelemesinidilercesineikielinibirdenileriye,rüzgâradoğruuzatıyor.Benesintininarttığıbiranıkollayıp;—Siziseviyorum,Nadya!diyefısıldıyorum.Nadenka'nınbirdennasıldeğiştiğinigörmeliydiniz!Bir çığlıkatıyor,yüzüne

gülümsemeyayılıyor,esintiyekarşıelleriniuzatıyor.Osıradaöylesinesevinçli,öylesinemutlu,öylesinegüzelki!..Bensegidipeşyalarımıhazırlamayabaşlıyorum.Buolayınüzerindenuzunyıllargeçti.Nadenkaevlişimdi...Onukocayazorla

mı verdiler, yoksa kendi isteğiyle mi vardı, orası pek önemli değil. Kocasısoylularbirliğiyazmanıdır,üçdeçocuklarıvar...Birzamanlarbirliktekaymayagittiğimiz, rüzgârın kulaklarına fısıldadığı «Sizi seviyorum, Nadenka! »sözcükleriunutulmuşdeğil.Bu,yaşamınınenmutlu,enheyecanverici,engüzelanısıdır...Yaşımınilerlediğibugünbusözlerionaniçinsöylediğimi,onaniçinböylebir

şakayaptığımıanlamıyorum...

Page 235: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

AGAFYA

S. ilçesinde bulunduğum dinlence günlerimde sık sık Dubov bostanlarınauğrar, bostan bekçisi Savva Stukaç, kısa adıyla Savka'yla birlikte vakitgeçirirdim. «Büyük» balık avına çıkışlarımda bu bostanlar benim en sevdiğimyerdi; evden ayrılırken hangi gün ve saatte geri döneceğimi bilmediğim içinyanına her türlü balık takımını, yiyeceklerimi alırdım. Doğrusunu söylemekgerekirse,balıkavcılığındançokkaygısızdolaşmak,gelişigüzelyemekyemek,Savka'yla söyleşmek, sessiz geceler boyunca doğayla haşhaşa kalmak hoşumagiderdi.Savkayirmibeşyaşlarında,iriyapılı,yakışıklı,kayagibidayanıklıbirdelikanlıydı.Okuma-yazmabilmesindenmidirnedir,aklıbaşında,kafasıçalışanbiri olarak tanınır, ağzına içkinin damlasını koymaz, gel gelelim gençliği,sağlamlığı yanında hiçbir işe yaramazdı. Siz onun sırım gibi kaslarının güçlügörünüşünebakmayın,bukaslardagevşekliğin, tembelliğindikalasıbulunurdu.Köydeannesiylebirlikteoturduğubirevivardı,onlarabiraztoprakdaverilmişti,amao tarlasını ekipbiçmediği gibi, başkabir işledeuğraşmazdı.Yaşlı annesievlerden sadaka toplayarak yaşardı, kendisi ise tıpkı doğadaki kuşlar gibiydi,sabahtanöğleyinneyiyeceğiaklınabilegelmezdi.Onungücünün,iradesininyada annesine karşı yüreğinde acıma duygusunun olmadığını sanmayın. Onunbütün eksikliği, çalışma isteği duymaması, çalışmanın yararlı bir şey olduğubilincini taşımamasıydı. Duruşundan büyük bir vurdumduymazlık, iliğineişlemiş, sanat derecesine varan bir amaçsız yaşama zevki, kılını kıpırdatmamaisteği okunurdu. Sağlıklı bedeni kas gücünü kullanmayı gerektiren bir çabayayönlenirse, onun, kimsenin bedenine yaramayan kazıklar yontmak ya dakadınlarlayarışakoşturmaktüründen,biramacı,sonucuolmayansaçmaişlerleuğraştığını görürdünüz. Hiç kıpırdanmadan oturmak ya da yatmak en sevdiğişeydi.Onunhepaynınoktayabakaraksaatlercekımıldanmadandurduğunuçokgörmüşümdür.Önüneçabuk,anidenbirhareketyapmafırsatıçıkar,içindedebiristekuyanırsaancakozamankocabedeninihareketettirirdi.Kaçanbirköpeğikuyruğundan yakalamak, bir kadının başından örtüsünü kapmak, geniş bir

Page 236: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

çukurun üstünden atlamak gibi... Kendiliğinden anlaşılacağı üzere, bu hareketkıtlığı yüzünden Savka'nın üstü-başı dökülüyordu, yaşantısı da tembellerin enkötüsüydü. Sağa-sola borçları iyice artınca bu sağlıklı, genç adamı ÇiftçilerBirliğiyalnızyaşlıadamlarınyapacağıbirişle,köybostanlarınınkorkuluğundanbaşkabirşeyolmayanbekçiliklegörevlendirdi.Vaktindenöncekocadıdiyeonunlanekadaralayederlerseetsinler,onunbuna

aldırdığı yoktu. Bekçilik görevi ona sessizlik içinde, yerinden kıpırdanmadangözlemefırsatveren,yaratılışınaenuygunişti.Güzelmayıs akşamlarından birinde gene Savka'yla birlikte olma şansı geçti

elime.Hiçunutmam,içindenmisgibikuruotkokularıgelenalacığın(çardağın)önüne serili eski, yırtıkbir yaygınınüzerineuzanmıştım.Yastıkyerine ellerimbaşımın altında, ilerilere bakıyordum. Ayak ucumda bir yaba. Yabanın birazötesindeSavka'nınsıskaköpeğiKutkakoyubirlekegibigözüküyordugözüme,köpeğin birkaç kulaç ilerisinde ise toprak, ırmak yatağına inen dik yarlakesiliyordu.Yattığımyerdenırmağıgöremiyordum,amabuyakadayükselensıkçalıların tepeleri ile karşı kıyının kıvrıla kıvrıla uzanan çentikli görüntüsünüseçebiliyordum. Daha da ilerde koyu bir tepenin yamaçlarında Savka'nınoturduğu köyün, ürkmüş çil yavruları gibi iç içe girmiş evleri görülüyordu.Tepeninardında,batangüneşinkızıllığıvardı.Solgunkızıllıktangeriyeincebirşerit kalmıştı, bu şerit de külle örtülen kor parçası gibi ince bir sis perdesiyleörtülüydü.Bostanınsağyanındaansızınçıkanbaharesintilerinden irkilereksakinsakin

hışırdayan bir kızılağaç korusu, solunda ise sonsuzmuş gibi gözüken tarlalaruzanıyordu. Ovanın bitiminde, toprakla gökyüzünün birbirine karıştığı yerdeparlak bir kır ateşi ışıl ışıl parlıyordu. Biraz ötede Savka yere bağdaş kurupoturmuştu; başı önüne eğik, dalgın, köpeği Kutka'ya bakıyordu. Ucundayemleriyle oltalarımız çoktan ırmağın derinliklerine salındığı için bize oturupdinlenmekten başka bir şey kalmıyordu. Hiçbir zaman çalışıp yorulmayanSavka'nınçoksevdiğibirşeydidinlenmek.Tankızıllığısönmemiştihenüz,bahargecesisevecen,dinginleştiriciokşayışlarıylayavaşyavaşdoğayısarıyordu.Çevrede her şey derin bir uykuya dalmış gibiydi, bu sessizlikte, adını

bilmediğimbirkuşkoruluktayürekparalayıcıbirçığlıklabağırıyordudurmadan.Önce «Onları gördün mü?» diye öttüğünü düşünüyordunuz, sonra kendisorusunakendisiyanıtveriyordu:«Gördüm!Gördüm!Gördüm!»—Bubaharniçinbülbüllerötmüyor?»diyesordumSavka'ya.Ağırağırbanadoğrudöndü.Yüzhatlarıiriamaaydınlık,anlamlı,kadınlarınki

gibiyumuşaktı.Uysal,süzgüngözlerlekoruya,ırmakkıyısındakiçalılarabaktı,

Page 237: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

ağırağırcebindenbirdüdükçıkardı,ağzınasokarakdişibülbülötüşüyleşakıdı.Ona yanıt verircesine, hemen ırmağın karşı kıyısından bir yelve kuşunun kısaötüşleriduyuldu.— İşte size bülbül, dedi Savka alaylı bir gülüşle. Cirik-cirik-cirik! Sanki

balığınoltayavuruşugibi.Odakendisinibülbülmüsanıyor,nedir?—Kimnedersedesin,yelveninötüşünüseviyorum,dedim.Göçsırasındabu

kuşlaruçmazlar,yerdesekerekilerlerler.Yalnızırmakların,denizlerinüzerindenuçarlar.Savkadurmadancıvıldayanyelvekuşundanyanadönerek;—Ammadaötüyor!dedisaygılıbirtavırla.Arkadaşımın iyi bir dinleyici olduğunu bildiğimden, avcılık kitaplarından

yelveyle ilgili bütün öğrendiklerimi anlattım. Yelvelerden kuşların göçünegeçtimçaktırmadan.Savkabenitümdikkatiyledinliyor,keyiflegülümsüyordu.—Acabahangiülkeyidahaçokbenimsemişlerdirbukuşlar?dedi.Bizimkini

mi,göçtükleriyerlerimi?— Elbette bizimkini, karşılığını verdim. Asıl yurtları burasıdır, yavrularını

buradaçıkarıpyetiştirirler,orayaancakkışın,donmamakiçingöçerler.—Ne ilginç şeyler!Hangikonuyuaçsanız insanmerakladinliyor. İnsanmı

olur,kuşlarmı,işteşuradadurantaşmı,hepsininkendinegörebiraklıvar!Ah,beyim,sizinbugünburayauğrayacağınızıbilsemkadınagelmemesinisöylerdim.Gelmeyiçokistemiştide...—Amancanım,odanedemek?Sizeengelolacakdeğilim.Giderkorulukta

yatarımbende...— Öyle şey mi olur? Bugün gelmeyip yarın gelse geberecek değildi ya!..

Şuradaoturupkonuşmalarımızıdinleyin.Amadinlemez.Sümüğünüçekerdurur.Yanındadoğrudürüstkonuşamazsınız.—GeneDarya'yımıbekliyorsun?diyesordum.—Hayır,bugüngelmeyiisteyenbirbaşkası...AgafyaStrelçiha...Savka bunları, tütünden ya da yemekten söz eder gibi her zamanki

vurdumduymaztavrıylaöylesakinbirseslesöylemiştiki,şaşkınlıktanyerimdenhopladım. Agafya Strelçiha'yı iyi tanıyordum... Bir yıl kadar önce demiryolumakasçısı olan genç, yiğit bir adamla evlenmişti. Köyde otururlar, kocasıgecelerigörevibittiğindeevegelirdi.—Bak,arkadaş,dedim.Kadınlarlailişkilerininsonundabaşınabirişgelecek.—Neyapalım...Gelirsegelsin...BirazsonraSavkaşunlarıekledi:—Kaç kez söyledim bu kadınlara, ama dinlemiyorlar beni...Kendi dertleri

Page 238: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

yetmiyorakılsızların.İkimizdesustuk.Bu arada hava karardıkça karardı, çevremizdeki nesnelerin dış çizgileri

karanlıkta eridi gitti. Tepenin arkasındaki aydınlık şerit iyice söndü, art ardaçıkan yıldızlar ışıltılarını artırdı... Cırcır böceklerinin iç bayıltıcı, tekdüzecırıltıları, yelvenin cıvıltısı, bıldırcının çığlıkları çevremizi saran sessizliğibozmak şöyle dursun, daha da çok tekdüzeleştiriyordu. Ötenler, cıvıldayanlar,vırıldayanlar sanki böcekler, kuşlar değildi de gökyüzünden bize bakanyıldızlardı.SessizliğiilkbozanSavkaoldu.Bakışlarınıkaraköpeğindenbanaçevirerek;—Beyim,gördüğümkadarıylacanınızsıkılıyor.Gelin,yemeğimiziyiyelim,

dedi.Benim yanıtımı beklemeksizin karın üstü sürünerek alaçığa girdi, orada bir

yerleri karıştırdı, bu arada alaçık hışır hışır ederek sallandı, gene karın üstüsürünesürünegeriyeçıktı,önümebenimgetirdiğimbirşişevotkailetoprakbirçanak koydu. Çanağın içinde ateşte pişmiş yumurta, yağa banılmış, çavdarunundanpide,kara ekmekdilimlerigibi şeylervardı. İri öğütülmüşboz renklikayatuzuna,yağlıpideye,lastiksertliğindekiyumurtalarakarşınyemeğimiznekadarlezzetliydi!Çanağıişaretettim.—Yalnızbaşınayaşıyorsunamayiyeceklerinçokbol!dedim.Bütünbunlar

neredengeliyor?—Kadınlargetiriyorlar...—Onlaraneveriyorsunki?—Hiç...Banaacıdıklarıiçin...Yalnız yiyecekleri değil, üstünde giydikleri de kadın «acıma»sının izlerini

taşıyordu.Ogünüzerindeyünörgüyenibirkuşak,kirliboynunataktığı,ucundabakır bir haç sarkan parlak kırmızı bir kaytan vardı. Cinsi latifin Savka'yadüşkünlüğünü,Savka'nınisebukonudakonuşmakistemediğinibildiğimdenonabirdahasorusormadım.Ayrıcakonuşacakfazlabirzamanımızdakalmamıştı...Çünkü artıracağımız yemeği sabırla beklerken yanımızda dolanıp duranKutkabir ara kulaklarını dikerek hırlamaya başladı. Biz de uzaklardan gelen, kesikkesikşuşıpırtılarıduyduk.—Birigeçittengeçiyor,dediSavka.Birkaç dakika sonra Kutka yeniden hırladı, öksürüyormuş gibi garip sesler

çıkardı.—Hoşt!diyebağırdıSavka.

Page 239: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Karanlıktabirininürkekayaktıpırtılarıişitildi,azsonradakoruluktanberibirkadın karaltısı belirdi. Karanlığa karşın gelenin Agafya Strelçiha olduğunuanladım.Kadınçekingençekingenbizeyaklaştı,birazilerdedurdu,derindeniçgeçirdi. Tıkanıp yorulması yalnız hızlı yürümekten dolayı değildi; gece vaktiırmak geçidinden geçmenin verdiği korku, tatsız duygular da onu yormuşolmalıydı.Alaçığınyanındabiryerineikikişibirdengörüncehafifbirçığlıkattı,biradımgeriledi.Savkaağzınapidedenkopardığıbirparçayısokarken;—O!Senmisin?dedi.—Benim,ben...Yakovsanaselamsöyledi,şunudavermemiistedi...Böylediyerekiçindebirşeylerinbulunduğubirçıkınbıraktıyere,banadayan

yanbaktı.—Yakov selam söylemişti!..Hadi, yalan kıvırmana gerek yok.Bey buraya

niçingeldiğinibiliyorsenin.Oturdakonuğumuzol.Agafya bir daha bana yan yan baktı, çekine çekine oturdu. Uzun bir

sessizliktensonraSavka;—Bendeartıkgelmeyeceğinisandımdı...E,birşeyleryiyecekmisin?Yoksa

içkimivereyim?—Onudaneredençıkardın?Beniçkicimiyim?—Hadi,hadiiçişte...İçinısınır,açılırsın...Savkaçarpıkbirbardaklakadınabirazvotkaverdi.Berikiiçkiyiyavaşyavaş

içti,yanınabirşeyalmadı,pufdiyebirsesçıkardı.Kadının getirdiği çıkını çözen Savka sesine şakacı, hoşgörülü bir hava

vererek;—Genebirşeylergetirmişsin,dedi.Kadınkısmıgetirmedenedemez.Börek

ilepatates...Yüzünübanadöndü,içiniçekti.— İyi yaşıyorlar vallahi! Bütün köyde bunlardan başka patates kimsede

kalmamıştır!Karanlıkta Agafya'nın yüzünü görmemekle birlikte omuzlarının, başının

duruşundan onun gözlerini Savka'nın yüzünden ayıramadığını anladım. Böylebir buluşmada üçüncü kişi olmak istemediğim için onların yanından gitmeyekarar verdim. Ancak tam o sırada koruluktan bir bülbül alçak sesle yavaştanyavaşaötmeyebaşladı.Azsonraseslertizleşti,böylecesesineayarverenbülbülötüşlerinisürdürdü.YerindensıçrayanSavkakulakkabarttı.—Dünkübülbülbu!Durhele!

Page 240: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Böyledediktensonrayerindenfırladı,koruluğadoğrukoştu.Benarkasındanbağırdım:—Yahubukuşlanealıpveremediğinvar?Rahatbırakhayvanı!Savka «Bağırmayın!» dercesine elini salladı, karanlıkta gözden kayboldu.

Canı isteyince en iyisinden avcı kesilirdi, gel gelelim bu yeteneği de bütünenerjisigibiboşaharcanıyordu.Tembellikörneğibiradamolmasıyanındabütünavcılık tutkusunu yararsız numaralarla öldürdüğü söylenebilirdi. Söz gelimi,bülbüllerieliyleyakalamayaçalışır, turnabalığınıav tüfeğiylevurmayakalkar,küçükbalıklarıkocamanoltaylatutmakiçinsaatlerceırmakkıyısındadikilirdi.İkimiz baş başa kalınca Agafya birkaç kez öksürdü, eliyle alnını sıvazladı.

İçtiği bir kadeh votkadan çakır keyif olduğu belliydi. Uzun bir suskunluktansonra,dahafazlasusmanınayıpolacağıdüşüncesiyle;—İşlernasılgidiyor,Agaşa?diyesordum.—Nasılolsun...Geçinipgidiyoruzişte...Sonrafısıltıylabirden;—Kimseyesöylemezsiniz,değilmi,bey?dedi.— Öyle şey mi olur? Ama çok korkusuz davranıyorsun, Agaşa. Ya kocan

öğrenirse?—Yakov'unhaberiolmazki...—Öğreniverirse,diyorum.—Yok,öğrenemez...Ondanönceevdeolurum.Şimdihatboyundadır,posta

treninigeçirdiktensonradönereve.Treningeçişiburadanişitilir.Agafya alnını eliyle bir kez daha sıvazladı, Savka'nın gidiş yönüne doğru

baktı. Bülbülün cıvıldaması sürüyordu. Bir gece kuşu yeri süpürerek yaklaştı,bizi görünce birden havaya fırladı, kanatlarını hışırtıyla çırpa çırpa ırmakyönündeuçtugitti.Neden sonra bülbül sustu amaSavka dönmek bilmiyordu.Agafya oturduğu

yerdendoğruldu,birazgezindi,yenidenoturdu.—Nedir bu yaptığı? dedi sabırsızlık içinde. Tren onun dönüşünü beklemez

ki...Benfazlakalamam,giderim...—Savka!Savka!diyebağırdımbirkaçkez.Ancak sesimin yankısı bile yanıt vermedi. Agafya tedirginlik içinde

kıpırdandı,yerindendoğruldu.Sesiheyecandantitreyerek;—Gitmezamanıartık,dedi.Trenneredeysegelecek.Geçişsaatiniiyibilirim.Kadıncağız yanılmamıştı. Çeyrek saat bile geçmeden uzaktan bir gürültü

koptu. Bunun üzerine Agafya bakışlarını koruluğa dikti, ellerini kıpır kıpıroynatmayabaşladı.Sinirlisinirligülerek;

Page 241: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

— Nerde kaldı bu adam? dedi. Kör şeytan alıp onu bir yerlere götürmüşolmalı.Gideyimartıkben,bey.Dahafazlakalamam!Buaradatrengürültüsüiyicebelirginleşmişti.Tekerleklerinraylardaçıkardığı

tıkırtılar lokomotifin puflamalarından ayırt edilebiliyordu. İşte düdük sesiduyuldu, katar gümbürdeyerek köprünün üzerinden geçti, bir dakika sonraortalıksessizleşti.Agafyasabırsızlanarak;—Birkaçdakikadahabekleyeceğimonu,dedi.Neyapayım,bekleyeyimbari!En sonunda karanlıkta gözüktü Savka. Kabarık bostan toprağının üstünde

çıplak ayaklarıyla patırtı çıkarmadan yürüyor, alçak sesle bir şeylermırıldanıyordu.Yanımızagelince;— Buna da şans derler! diyerek güldü. Yakalamak için iyice yakınına

sokuldum,elimikaldırdım, tamosıradasusuvermesinmiköpek?Hani,bülbülötmesiniseverdi?Birdahaöterdiyeçokbekledimamaötmediişte...Bendeeliboşgeriyedöndüm...SavkaböylediyerekAgafya'nınyanınabeceriksizceyeredevrildi,dengesini

sağlamakiçinkadınınbelineikieliylebirdensarıldı.Buarada;—Teyzeniöldürmüşümgibinesomurtupduruyorsun?diyetakıldıAgafya'ya.Bütün sadeliğine, yumuşak yürekliliğine karşın Savka kadınları küçük

görürdü. Onlara umursamaz davranır, tepeden bakar, hatta kendisine karşıbesledikleriduygulardanötürüişiaşağılayıcıalaylarakadarvardırırdı.Kimbilir,belki de bu umursamaz, aşağılayıcı tavırlar onun köylü Dulsiniya'lar[33]üzerindekigüçlü,karşıkonulmazetkisininnedenlerindenbiriydi.Düzgünyapılı,yakışıklı bir gençti; gözlerinde her zaman, küçük gördüğü kadınlara bakarkenbile okşayıcı bir parıltı yanardı; ancak kadınlar üzerindeki etkisini yalnız bugörünenözellikleriyleaçıklamakzordur.Kadınlarınyüreğinieritendışgörünüşüve kendine özgü davranışları yanında, herhalde, hayatta dikiş tutturamamışolması,babaocağındanköybostanınasürgünedilmesigibiacınacakdurumlardaroloynuyordu.Savka,Agafya'nınbelinesarılmışolarak;— Hadi, beyefendiye buraya niçin geldiğini anlat! dedi. Ne duruyorsun,

anlatsana,kocasınınsevgilikarısı!Kah-kah-kah!..Eee,Agaşakardeş,birazdahavotkaistermisin?Ayağa kalktım, karıklar arasından yolumu seçerek bostanın içerisine doğru

yürüdüm.Karıklarkaranlıktakocaman,basıkmezarlargibigözüküyordu.Yeni

Page 242: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

sürülmüş toprak ve çiylerin nemlendirdiği taze bitki kokusu yayılıyordubostandan. Soldaki kırmızı ışık parıldamasını sürdürüyor, sanki banagülümsüyormuşgibihoşbirbiçimdeıpılıpılediyordu.Arkadanmutlubirkahkahaçınladı.KahkahayıatanAgafya'ydı.«Peki,tren?»dedimkendikendime.«Trengelipgeçeliçokoldu.»Bir süre daha oyalandıktan sonra alaçığa döndüm. Savka bağdaş kurup

oturmuş,tekhecelisözcüklerdenoluşanalçakseslibirşarkıtutturmuştu.Agafyaisevotkanın,Savka'nınküçükdüşürücüokşamalarının,boğucuhavanınetkisiylesarhoş, delikanlının yanına uzanmış yatarken ikide bir yüzünü onun dizinesürüyordu. Kendini duygularının koyuluğuna kaptırdığından benim gelişiminfarkınabilevarmadı.—HeyAgaşa!dedim.Trengeleliçokoldu.Savkatoparlandı,başınısalladı.—Evet,gitmezamanıngeldi.Neuzanmışyatıyorsun,utanmazkarı?Kadın irkildi, başını Savka'nın dizinden kaldırdı, bana şöyle bir baktıktan

sonragenedelikanlıyasokuldu.—Gitmezamanıngeçiyor!dedimbirdaha.Bununüzerineyattığıyerdedöndü,birdizininüstündedoğruldu...Kimbilir,

ne acılar çekiyordu! Karanlıkta gördüğüm kadarıyla duruşu kendi kendisiyleboğuşmasının, kararsızlığının bir belirtisiydi. Bir an toparlanıp ayağa kalkmaküzeregövdesini doğrultuyor, hemenardındankarşı konulmaz, amansızbir güçonugeriyeiterekdelikanlınınkollarınaatıyordu.GöğüstengelenvahşibirkahkahaylaAgafya;—Boşverinona!dedi.Bu kahkahalarda onun akılsızca kararlılığı, güçsüzlüğü, yüreğindeki acı

okunuyordu.Benusulcakoruluğayöneldim,oradanırmakkıyısınaindim.Oltalarımızsuya

salınmış duruyordu. Irmak uykuya dalmıştı. Uzun saplı, kadifeyumuşaklığındaki bir çiçek uyumadığını göstermek isteyen bir çocuk gibiyanağımasüründü.Ben,yapacağımbaşkabirşeyolmadığıiçinoltalardanbirininipine dokundum. İp gevşek bir biçimde gerildi, sarktı. Bu, oltada balıkolmadığını gösteriyordu... Karanlıkta ne köy, ne de karşı kıyı gözüküyordu.Köydeki evlerden birinin ışığı yandı, sonra hemen söndü. Karanlıkta elyordamıyla gündüzleyin gördüğüm çukuru buldum, koltuğa oturur gibi orayakuruldum. Uzun süre kalkmadım oradan... Yıldızlar yavaş yavaş puslandılar,parıltılarını yitirdiler. Serin bir esinti uykularından uyanan söğütlerinyapraklarınasürünerekgeçti...

Page 243: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Köydenbirininboğukboğukbağırdığıduyuldu:—A-gaf-ya!Agafya!Evine dönen tedirgin koca karısını arıyordu. O sırada bostandan bir

kahkahanın ortalığı çınlattığını işittim. Sabahleyin başına geleceklerin acısınıtattığı mutlulukla, şimdiden çıkarmak isteyen, sarhoş kendini unutmuş birkadınınkahkahalarıydıbunlar.Oradauyuyakalmışım...GözümüaçtığımdaomzumdanbenihafifhafifsarsanSavka'yıyanımdaoturur

buldum. Irmak, ırmağın iki sahili, koruluk, ağaçlar, kırlar çiğin serinliğindetaptaze,yemyeşil,sabahgüneşindepırılpırıldı.Henüzyükselengüneşağaçlarınincegövdeleriarasındansüzülereksırtımı,okşuyordu.Savkaalaycıbirgülüşle;—Balıkmıavlıyorsun?dedi.Kalkınhadi!Yerimden doğruldum, tatlı tatlı gerindim, uykusunu atan ciğerlerim mis

kokulu,nemlihavayıderinderiniçineçekti.—Agaşagittimi?diyesordumSavka'ya.Savkaırmakgeçidinedoğruuzattıelini.—Bak,orada!Eteğini hafifçe toplamış, saçı başı dağılmış, başörtüsü yana kaymış bir

durumdaAgafyaağıradımlarlaırmağıgeçiyordu.Ancaksankiayaklarıgerigerigidiyordu.GözlerinikısarakkadınabakanSavka;— Kedi işlediği suçu bilir! dedi. Kuyruğunu nasıl da kısmış, görmüyor

musunuz? Kadın milleti kedi gibi arsızdır ama tavşan gibi de ödlektir... Dünbirkaçkezsöylediğimizhaldetoparlanıpgitmedi.Şimdikocasındançekeceklerivar.Benide...bucakmerkezindeelinkarısınıbaştançıkardımdiyeeşeksudangelinceyekadardöverler...Karşıya geçen Agafya tarlalardan geçip köyün yolunu tuttu. Başlangıçta

kararlı gözüken adımları zamanla heyecandan, korkudan yavaşladı; kadıncağızbiraradurdu,ürküntüiçindegeriyebaktı,derinbirsolukaldı.Savka arkada, kadının çiy düşmüş otlar üzerinde bıraktığı açık yeşil ayak

izlerinebakarak,hüzünlübirgülümsemeyle;—Çokkorktuğubelli!dedi.Canıevedönmekistemiyor.Görmüyormusunuz,

kocasıbirsaattiryolunugözlüyor!Savkabunlarıgülümseyereksöylemişti,amabenimyüreğimcızetti.Köydeki

sonuncu evin önünde dikilen Yakov gözlerini karısına dikmiş, onun evedönmesini bekliyordu. Kıpırtısızdı, yerinde kazık gibi çakılmıştı. Karısına

Page 244: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

bakarken ne düşünüyordu acaba? Onunla yüz yüze geldiklerinde nelersöyleyecekti? Agafya biraz daha durdu, bir daha geriye dönüp baktı, yürüdü.Bizdenyardımistiyorgibiydi.Böylegaripbiryürüyüşükimsedegörmemiştim.Ne yakılarda, ne sarhoşlarda... Kocasının bakışlarının içine işlediği belliydi.Yürürkeneğrilerçiziyor,dizlerinikırıpkollarınıaçarakaynıyerdesayıyor,hattageri geri geliyordu.Yüz adım kadar yürümüştü ki, bir kez daha geriye dönüpbaktı,oracığaoturdu.Savka'ya;—Oturdaçalılarınarkasınagizlenbari!dedim.Kocasınınsenigörmesinden

korkmuyormusun?— Karısının kimin yanından döndüğünü bilmiyor mu sanıyorsunuz? Gece

yarısıkarılarbostanalahanatoplamayamıgiderler?Herkesinbildiğibirşey...Dönüp Savka'nın yüzüne baktım. Solgundu, hayvanların eziyet çekişini

seyredeninsanlardakigibiküçükdüşürücübiracımaylaburuşmuştu...—Avcıpostderdinde,koyuncanderdinde,dedi.Agafya ayağa fırladı, başını hızla silkti, cesur adımlarla kocasına doğru

yürüdü.Bütüngücünütoplamış,neyapmasıgerektiğinekararvermişti...

Page 245: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

BAHARDA

Karlarhenüztopraktankalkmadı,amainsanıngönlübaharıçekiyor.Ağırbirhastalıktan ayağa kalktığınızda bulanık önsezilerin yüreğinizde kıpırdandığı,durupdururkengülümsediğinizomutlulukdurumunutatmışsınızdır.Görüldüğükadarıyla şimdi doğa da böyle bir durumu yaşıyor. Toprak henüz buz gibi,ayaklarınızınaltındaçamurlakarışıkvıcıkvıcıkkarvar,oysaherşeydensevinç,mutluluk,neşefışkırıyor...Gökyüzüöylesineaçık,öylesineduruki,yüksekçebirgüvercinliğe ya da çan kulesine çıkıp baksanız dünyanın öbür ucunugöreceğinizi sanırsınız.Güneş ışıl ışıl parıldarken ışınları serçelerle birlikte subirikintilerindeyıkanır.Deresularıkoyulaşıpkabarmıştır,bugün-yarınselolupgürleyecektir. Ağaçlar henüz çıplaktır çıplak olmasına, gel gelelim capcanlısolumaktadır.Bumevsimde elde süpürgeyle, kürekle hendeklerde çamurlu su kovalamak,

derelere kağıttan sandal salmakya da ökçenizle buzdadelik açmaknehoştur!Gökyüzüne güvercin uçurmak, ağaçlara tırmanmak, yüksek dallara sığırcıkyuvası asmak da... Bu mutlu zamanda her şey güzeldir. Özellikle gençseniz,doğayı seviyorsanız, huysuz, kaprisli değilseniz, işiniz dolayısıyla sabahtanakşamadekdörtduvararasındaoturmuyorsanız...Eğerhastaysanız,kapalıbirişyerindeçürüyorsanız,esinperileriyletanışmıyorsanızozamankötü!Aslındabaharmevsimindeesinperileriyletanışolmakpekönemlideğildir.Sıradaninsanlarınbilenegüzelşeylerhissettiklerinebirbakın!İştebahçıvan

Panteley Petroviç sabah sabah geniş kenarlı hasır şapkasını başına geçirmiş,bahçeyolundayürürkenbulduğusigaraizmaritinidudaklarınailiştirmiş,konağınmutfak penceresi önünde dikilip elini beline dayayarak, ahçıya bir gün öncealdığı çizmeyi ballandıra ballandıra anlatıyor. Kıvrak, ince bedeni -bu yüzdenkonaktaki uşaklar ona «şıvgın» derler- kendinden ne denli memnun, mutluolduğunu anlatmaya yetiyor. Doğaya, ona olan üstünlüğünün bilinciyle bakar;hattabakışlarındaonunefendisi,buyurucusuolduğunugösterenbirküçümsemevardır. Bahçede çalışırken ya da serada otururken bitki dünyasının kimselerin

Page 246: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

bilmediğigizleriniçözmesindendolayıgururduyduğunuhissedersiniz.Doğanınbüyüleyicigüzelliklerledolu,görkemli,buyurucubirgüçolduğunu;

onunkarşısında insangururununboyuneğmesigerektiğinibuadamaanlatmakboşunadır.Doğanınbütüngizlerini,büyülerini,mucizelerinibildiğinisanır;onagöre şu güzel bahar, seranın yanındaki küçük evde oturan, çocuklarına yağsızçorbaiçirençökükgöğüslü,sıskakarısıgibionunkulu-kölesidir.Ya avcı İvanZaharov?Sırtına eski püskü ceketini giymiş, çıplak ayaklarına

çizmelerinigeçirmiş;ahırınönündetersçevrilifıçınınüstündeeskimantarlardantüfeğinetıkaçkesmektedir.Avhazırlığıyaptığıbelli.Oandazihninde,geçeceğidaryolların,üzerindenatlayacağıderelerin,buztutmuşsudoluçukurlarınresmiçizilidir. Gözünü kapar kapamaz, altında tüfeğiyle pür dikkat bekleyeceği,beklerken heyecandan, akşam serinliğinden ürpereceği, düzgün, yüksek ağaçdizisini görür. Çullukların çığlıkları, pusuda dikilirken yakındaki manastırdaayininbaşladığınıbildirençanseslerikulaklarınaçalınır...Öylemutludur,öylederecesizbirsevinçiçindedirki,sormayın!ŞimdidegeneralStremouhov'unkonağındaçalışan,yazıcımıdesem,yönetim

yardımcısımıdesem, şugençadama,MakarDenisıç'abirbakın!Bahçıvandanikikatfazlaücretalır,beyazgömlekgöğüslüğütakar,pahalıtütüniçer,sırtıpek,karnıtoktur,generallekarşılaştıklarındaonuniripırlantayüzüklü,beyaz,tombulelinisıkmaktankıvançduyar.Odaçokmutludur,hemdenasıl!Koltuğununaltındakitaplarıeksikolmaz,aldığıdergilereyıldayirmibeşruble

öderyazar,yazar,durmadanyazar...Akşamlarıyemeklerdensonraherkesyatağayattığında hep yazar, yazdıklarını bir sandığa kilitler... Bu sandıkta, en dipteözenle katlanmış pantolonları, gömlekleri durur; bunların üstünde ambalajıyırtılmamış bir paket tütün, on kadar ilaç kutusu, kan kırmızısı bir atkı, sarıkağıda sarılı bir tane gliserinli sabun ile bir sürü ıvır zıvır vardır. En üstte iseyazıp yazıp biriktirdiği kağıtlar, «Bizim ilimiz» dergisinin birkaç nüshasısandığın kenarından taşacak gibidir. Dergilerde Makar Denisıç'ın öykülerini,gönderdiği haberleri okuyabilirsiniz. İlçe halkı onu yazın adamı, ozan olaraktanıdıkları için ona özenli davranırlar, ancak pek sevmezler. Onun normal biradamgibikonuşmadığını,normalbiradamgibiyürümediğini,normalbiradamgibi sigara içmediğini söylerler. Gerçekten bir gün mahkemede tanık olarakdinlenirkengereksizyereyazınlauğraştığınıkaçırıvermişağzından,sonradaonutavukçalmaklasuçluyorlarmışgibiyüzükıpkırmızıkesilmiş.İşteşimdilacivertpaltosunu,peluşşapkasınıgiymişolarakelindebastonuyla

bahçedeyürüyor...Beş-onadımattıktansonraduruyor,gözlerinigöğedikiyoryadaköknardalınakonmuşyaşlıkargayıdikkatlesüzüyor...

Page 247: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Bahçıvan ellerini beline dayamış duruyor, avcının yüzünde sert bir anlatımvar,MakarDenisıçiseyürürkenbirdenikiyebükülerekkorkakorkaöksürüyor.Bakışlarından anlaşıldığına göre, bahar onu nemiyle, güzellikleriyle canındanbezdirmişolmalı.Aslındaadamınyüreğikorkudolu.Coşku,sevinç,umutyerinebahar onda birtakım bulanık istekler doğurmaktadır; bu istekler onu tedirginetmekte,oyüzdenneyapmasıgerektiğinibilemedenyürümektedir.Gerçektenneyapmasıgerekiyorbuadamın?GeneralStremouhov'unansızın;—Merhaba, Makar Denisıç! diye seslendiğini duyuyor. Henüz postaneden

gelmedilermi?—Hayır,gelmediler,beyefendi.MakarDenisıçböyledediktensonra,yüzündensağlıkfışkırangeneralinküçük

kızıylabirliktekurulduğukupaarabasınısüzüyor.—Şuhavanıngüzelliğinebakın!Handiysebahargeldi!diyorgeneral.—Nasıl,gezintiyemiçıktınız?Görüyorum,baharsizideetkilemiş!Oysabakışlarından:«Biliyorum,yeteneksiz,sıradanadamınbirisinsen!»diye

okunuyor.Generaldizginleresarılırken;—Ah,azizim,diyesürdürüyorkonuşmasını.—Sabahkahvesiniiçerkenöylegüzelbiryazıokudumki!İkisayfacık,küçük

birşey,gelgelelimonegüzellik!NeyazıkkiFransızcabilmiyorsunuz,bilsenizsizedeverirdim.Kısaca, beş-on sözcükle yazının içeriğini anlatıyor; Makar Denisıç ise onu

dinlerken,küçücük,güzelyazılaryazanFransızyazarınınkendisiolmamasındandolayı suçlanıyormuş gibi rahatsızlık duyuyor... Generalin arabası gözdenkaybolduktansonra,«Yazıdanebulmuş!Bayat,basmakalıpbirkonusuvar.Oysabenimyazılarımıniçeriğidahazengindir...»diyedüşünüyor.Aynıandada içinibirkurtkemirmeyebaşlıyor.Yazarlarınonuruçoğunlukla

yaralıdır,sızlardurur.Buderdetutulanlarnekuşlarınötüşleriniişitir,negüneşinışıltısınıgörür,nedebaharı ayrımsar...Bütünbedenininkasılıpbüzülmesi içinyarasına hafif bir dokunmak yeterlidir. Onuru zedelenen Makar Denisıçyürümesini sürdürüyor, bahçe kapısını geçip çamurlu yola giriyor. Bubentsovadındabiriyolda,yüksekarabasınıniçindehoplayazıplayagitmektedir.—Yazarabizdensaygılar!diyebağırıyorBubentsov.MakarDenisıçbiryazıcıyadayönetimyardımcısıolsaonaböylegelişigüzel,

özensiz davranmazlardı herhalde; ama o bir yazardır, yeteneksiz, sıradan biryazar...

Page 248: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

BayBubentsovgibilersanattananlamazlar,böyleşeylerlefazlailgilenmezler;öte yandan yeteneksiz, sıradan sanatçılarla karşılaştıklarında katı, acımasızolurlar. Onlar herkesi bağışlamaya, hoş görmeye hazırdırlar, ama el yazılarınısandıkta saklayanMakargibi başarısız, garip insanları değil!Bahçıvandeğerlibirsüsbitkisinikırmış,birsürüpahalıbitkiyiyanlışlıklaçürütmüştür;generalinelinden bir iş gelmez, başkalarının kazancıyla geçinir; bay Bubentsov sulhyargıcı olduğu sıralar ayda birmahkemeye uğrar, görevini yürütürken kekeler,yasalarıbirbirinekarıştırır,saçmalıklaryapardı.Amabütünbunlarhoşgörülür,farkına varılmaz; önemsiz şiirler, öyküler yazan yeteneksiz Makar'a gelincesusulmaz, kusurları yüzüne vurulmadan, iğneleyici bir şeyler söylenmedengeçilmez...Generalinbaldızıhizmetçikızlarınyanaklarınaşamaratarmış,kağıtoynarken

çamaşırcı kadınlar gibi küfredermiş, papazın karısı kumar borçlarının üzerineyatarmış, toprak ağası Filyugin toprak ağası Sivobrazov'un köpeğini çalmış...Bunlarla kimse ilgilenmez, ama «Bizim İlimiz» dergisinin geçenlerde MakarDenisıç'ın berbat bir öyküsünü geri çevirmesi bütün ilçenin ağzına sakız oldu,adama demediklerini bırakmadılar, tefe koydular, «Makarcağız» diyerekacıdıklarınıbelirttiler.Biryazarumduklarıgibiyazmazsa«ne»umduklarınıkimsesöylemezona;—Herifebakın,genesaçmasapanşeyleryazmış!derler.Kimsenin onu anlamadığı, anlamak istemediği, anlayamadığı düşüncesi

baharda Makar'ın mutlu olmasını engeller. Eğer onu anlasalar her şeyindüzeleceğinisanır.Ancakbütünilçedekimseokumadığınayadagerektiğikadarokumadığına göre onun yetenekli bir yazar olup olmadığını kim anlayacak?OkuduğuFransızcayazınındeğersiz,bayağı,bayat,basmakalıpbirşeyolduğunugeneralinkafasınanasıl sokacaklar?Eğer adamböyleyazılardanbaşkabir şeyokumadıysabunuonanasılanlatacaklar?HelekadınlarMakarDenisıç'ışöylekızdırıyorlar:— An, Makar Denisıç! Dün pazar yerinde bulunmadığınız için çok yazık

oldu. İki adam öyle gülünç bir kavgaya tutuştular ki, siz olsanız bir güzelbetimlerdiniz.Bütünbunlarelbetteönemsizşeylerdir,bilgebirkişialdırmazgeçerdi,ancak

Makar böyle şeylerden çok gocunur. Ruhu yalnızlık, eşi-dostu olmama, cansıkıntısı duygularıyla dolar; büyük günahkarların, yalnızlık çekenlerinsıkıntısıyla kıvranır. Şu bahçıvan gibi ellerini beline dayayıp dikildiğini kimsegörmemiştironun.Yıldabirkaçkezormandayadayoldagiderkenyadabirtrenvagonunda yolculuk ederken kendisi gibi başarısız, garip bir adamla

Page 249: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

karşılaştığında hem o, hem de karşısındaki birden canlanırlar, birbirleriningözlerininiçinebakarakkonuşmayadalarlar.Onlarıncoştuklarını,tartıştıklarını,kahkahaattıklarını,neşelendiklerinigörenlerikisinidedelisanırlar.Seyrekyaşananbudakikalarbilegeneldekötüsonuçlanır.HemMakar,hem

de karşısındaki başarısız kişi birbirlerinin değerini, yeteneğini kabul etmezler,birbirlerinikıskanaraknefretduyarlar,birbirlerinesinirlenirler,sonundadüşmanayrılırlar. Böylece bu kişilerin gençliği yıpranır, tükenir; dostluğa, ruhdinginliğine yabancı, sevinçsiz, sevgisiz bir hal alır. Asık suratlı Makar'ınakşamlarıherkesyatıncaesinperisiylebuluşmasındabetimlediğigüzellikleruçargider.Gençliklebirliktebaharcoşkusundandaeserkalmaz.

Page 250: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

KIRTASİYECİLİKArşivdebiraraştırma

«İçindebulunduğumuz8kasımgünüköyümüzde ikierkekçocuktahastalıkgörüldüğü,çocuklarınbuhastalığıgittikleriokuldankaptıkları,öbürçocuklarındaboğazlarındayanma,bedenlerinde lekelergözlendiği,her ikiçocuğunJarovÇiftçilerBirliğiYatılıOkulu'ndaokuduklarıbilgilerinearzolunur.Saygılarımla.

19Kasım1885KurnosovoKöyüMuhtarı

YefimKirilov»

«N.İlçesiÇiftçilerBirliğiTabibiG.Raduşnıy'a

Kurnosovoköyümuhtarının19kasımtarihliihbarıüzerine,bütünbelirtilerinkızılolduğunugösterdiğisalgına,bilimingereklerineuyularakenkısazamandason verilmesinin sağlanması için derhal anılan köye gitmenizi; yukarıda adıgeçen muhtarın ihbarından hastalığın Jarov Çiftçiler Birliği Yatılı Okulu'ndabaşladığıanlaşıldığından,bunoktayıdaayrıcagözönündebulundurmanızıricaederim.

4Aralık1885S.Parkin

ÇiftçilerBirliğiBaşkanıy.»

«N.İlçesiII.BölgeJandarmaKomutanlığı'na

ÇiftçilerBirliğiBaşkanlığı'nınilişiktegönderdiğim4Aralık1885tarihve102sayılı yazısındabildirildiğinegöre JarovÇiftçilerBirliğiYatılıOkulu'ndakızılsalgını başladığından, bu hastalık son buluncaya değin adı geçen okulunkapatılmasınaemirverilmesinisaygılarımlaarzederim.

13Aralık1885G.Raduşnıy

ÇiftçilerBirliğiTabibi»

«N.İlçesiII.BölgeJandarmaKomutanlığı

Page 251: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

No.1011

JarovÇiftçilerBirliğiYatılıOkulMüdürlüğü'ne

ÇiftçilerBirliğiTabibiG.Raduşnıy'ınyazdığı13Aralık1885tarihliyazıdanKurnosovo köyü çocuklarında kızıl hastalığı ya da halk deyimiyle kuşpalazıgörüldüğü anlaşılmaktadır. Yazıda da belirtildiği gibi, hızla yayılmakta olanhastalığın ürkütücü sonuçlar vermesinin önüne geçilmesi ve salgınındurdurulmasıiçinyasanıngerektirdiğiönlemlerialmakkaçınılmazolduğundan,Jarov Çiftçiler Birliği Yatılı Okulu öğrencilerinin, bu azgın hastalık tümüyleortadan kaldırılıncaya değin evlerine dağıtılmalarını, bundan sonraki önlemlerialabilmem bakımından da sonucun tarafıma bildirilmesini saygılarımla ricaederim.

2Ocak1886II.BölgeJandarma

KomutanıPodprunin»

«N.İliMilliEğitimMüdürlüğüilköğretimMüfettişliği'ne

JarovÇiftçilerBirliğiYatılıOkulMüdürüFortiyanski'nindilekçesidir.2 Ocak 1886 tarih ve 1011 sayılı Jandarma Komutanlığı yazısından

okulumuzda kızıl salgını başlamış olduğunu işbu dilekçeyle bilgilerinizesunarım.

12Ocak1886ÖğretmenFortiyanski»

«N.ilçesiII.BölgeJandarmaKomutanlığı'na

Kızıl salgını bir aydan beri durdurulmuş bulunduğundan, geçici olarakkapatılan Jarov Çiftçiler Birliği Yatılı Okulu'nun yeniden açılmasında bizimyönümüzden herhangi bir sakınca kalmadığını, bu konuyu iki kez ÇiftçilerBirliği Başkanlığı'na ilettiğimi, şimdi de size duyurarak, bundan böyle aynıkonudaki yazışmalarınızı İlçe Hükümet Tabipliği ile yürütmenizi, benimÇiftçilerBirliği'yleyoğunişlerimbulunduğunuarzederim.Sabahtan akşama dek kendi çalışmalarımızla doluyuz, o nedenle bürokratik

işlemlerinizevakitayıramayacağız.26Ocak1886G.Raduşnıy

ÇiftçilerBirliğiTabibi»

Page 252: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

«ilJandarmaKomutanlığıYüceKatına

Çiftçiler Birliği Tabibi Raduşnıy'ın 26 Ocak 1886 tarihli, 31 sayılı yazısıtarafınızdan incelenmek üzere ekte sunulmuştur. Bay Raduşnıy'ın, resmi biryazıda kullandığı «bürokratik işlemler» gibi yersiz ve son derece küçültücüsözlerindendolayımahkemeyeverilmesinigörüşlerinearzederim.

8Şubat1886II.BölgeJandarma

KomutanıPodprunin»

İl Jandarma Komutanının II. Bölge Jandarma Komutanına yazdığı özelmektuptan: «Aleksey Manuiloviç, yazınızı geriye gönderiyorum. DoktorRaduşnıy hakkındaki sürekli yakınmalarınıza lütfen son verin. Böyle birçekişme, kişilerle ilişkilerinde uyumlu, ılımlı olması gereken bir emniyetgörevlisi için hoş karşılanamaz.Raduşnıy'ın yazısına gelince, bunda aykırı birtutum göremiyorum. Jarov Çiftçiler Birliği Okulu'ndaki kızıl salgınındanhaberim var. Milli Eğitim Kumlu'nun ilk toplantısında, bu uygunsuzyazışmaların asıl sorumlusu saydığım Fortiyanski ile ilgili bir raporsunacağım..»

«N.İliİlköğretimMüfettişliği810

JarovÇiftçilerBirliğiYatılıOkulMüdürlüğüne

İlgi:12Ocak1886tarihliyazınız

Okulunuzda derslerin derhal kesilmesini, kızıl hastalığının daha fazlayayılmamasıiçinöğrencilerinevlerinegönderilmeleriniricaederim.

22Şubat1886İlköğretimMüfettişi

İ.Jiletkin»

Jarov Çiftçiler Birliği Yatılı Okulu'ndaki salgın hastalık hakkında bütün buyazıları okuduktan sonra (bunlardan başka 28 yazı daha vardır) «İlHaberleri»gazetesinin 36. sayısında çıkan aşağıdaki yazıyı da okuyunca birçok konudaaydınlanmışolacaksınız..«... Çocuk ölümlerinin olağanüstü artışıyla ilgili sorunu bir kenara bırakıp

Page 253: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

şimdi daha neşeli, daha eğlendirici bir konuya geçelim. Dün aziz MihailArhistratiga kilisesinde tanınmış kağıt fabrikatörü M. nin kızı ile kentimizsaygıdeğer hemşerilerinden K.nın nikahı kıyılmıştır. Nikahı piskopos KliopGvozdev ile katedralin öbür ruhani görevlileri birlikte kıymışlardır. TöreneKrasnoperovkilisesikorosudakatılmıştır.Yenievlilergençlikleri,güzellikleriylegözkamaştırıyordu.SöylendiğinegöreBayK.drahomaolarakbirmilyonruble,ayrıca içinde bir de hara olmak üzere, hayalimizi güney ülkelerine çeken,palmiye ve ananasların yetiştiği bir serası bulunan Blagoduşnoye çiftliğinekonmuştur.Yeni evliler nikah töreninden hemen sonra bir Avrupa ülkesine balayına

çıkmışlardır.»Kağıtfabrikatörüolmaknehoş,değilmi?

Page 254: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

KABUS

Köy İşleri Yürütme Kurulu üyesi Kunin, başkent Petersburg'dan köyüBorisovo'ya döndüğünde ilk işi atlı bir ulak gönderip köy papazı YakovSmirnov'uçiftlikevineçağırmakoldu.Kuninotuzyaşlarındagençbiradamdı.Beşsaatkadarsonrapapazgeldi.EviningirişindepapazıkarşılayanKunin;— Tanıştığımıza memnun oldum, peder, dedi. Artık bir yıldır bu görevi

yürüttüğüme göre tanışmamızın zamanı geldi kanısındayım. Buyurun, şöylegeçin.Şey...çokdagençmişsiniz...Kaçyaşındasınız?—Yirmisekiz,efendim.Peder böyle dedikten sonra uzatılan eli yavaşça sıktı, her nedense yüzü

kızardı.Kunin konuğuyla birlikte çalışma odasına girdi; onu hemen incelemeye

koyularak,«Nekadınsı,çirkinbiryüzüvar!»diyegeçirdiiçinden.Gerçekten pederin yüzü kadınsı özellikler taşıyordu: Ucu kalkık bir burun,

parlak kırmızı yanaklar, iri çakır gözler, zor seçilen, seyrek kaşlar... Bıyıklarıyeni terlemeye başlamıştı. Sakalına gelince, buna sakal demek için bin tanıkisterdi.Tarakla taramaya, fırçayla fırçalamayagelmez,ancakkıllarıyolunabilirbirsakal.Sankionupapazkılığınasokmakisteyenmakyajustasıyüzünesakalyapıştırırkenişiyarıdabırakmışgibiaraara,kimiyerdeiyiceseyrelmiş...Sırtınadahindibakahvesirenginde,iriyamalıbircüppegiymişti.Eteğine sıçramış çamur lekelerine gözlerini diken Kunin: «Garip bir adam.

Birininevineilkkezgeliyor,amagiyiminealdırdığıyok.»diyegeçirdiaklından.Koltuğumasayadahabiryaklaştırarak,nazikolmaktançoklaubalibirtavırla;—Oturun,peder.Lütfenoturun,dedi.Yumruğunun içine öksüren peder Yakov koltuğun bir ucuna beceriksizce

iliştikten sonra ellerini dizlerinin üstüne koydu.Kısa boyu, dar omuzları, terlikırmızı yüzüyle Kunin'in üzerinde hiç de iyi bir izlenim bırakmamıştı. KuninRusya'da onun gibi zavallı, mıymıntı adamın duruşundan, ellerini dizlerinekoyuşundanbirçeşitgurureksikliği,hattadalkavuklukokunuyordu.

Page 255: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

KoltuğununarkasınayaslananKunin;—Bakın, peder, dedi. Sizi buraya bir işi görüşmek için çağırdım.Görevim

dolayısıyla bana, yaptığınız yararlı çalışmalara katkıda bulunmak gibi hoş birsorumluluk düşüyor. Petersburg'dan döndüğümde çalışma masamın üstündeSoylularBirliğiBaşkanı'nınbirmektubunubuldum.YegorDmitriyeviçyakındaköyümüzdeaçacağınızkiliseokulununkorumasınıüzerimealmamıistiyor.Bunayürekten sevindiğimi belirtmeliyim her şeyden önce... Başkanın önerisinicoşkuyladestekliyorum!Kuninbunlarısöylediktensonraayağakalktı,çalışmaodasındabirkaçturattı.— Bununla birlikte maddi olanaklarımın sınırlı olduğunu biliyorsunuzdur,

elbetteYegorDmitriyeviç.Çiftliğimrehinaltındadır,geçimimiyalnızcayürütmekuruluüyeliği aylığımla sağlıyorum.Budurumagörebenimyönümdenbüyükbiryardımabelbağlamamalısınız.Genedeelimdengeleniyapacağım.Okulunezamanaçmayıdüşünüyorsunz,peder?—Yeterliparamızolduğunda...—Şimdiliknekadarvar?—Hemenhemenhiç,efendim.Dernekteköylüleryetişenerkeknüfusbaşına

yıldaotuzkapiktoplamayakararverdiler,ancakbununsözdenbaşkabirdeğeriyokşuanda.Oysailkeldeikiyüzrublemizolmalıydı.— Hımm! Ne yazık ki bende bu kadar yok. Yolculuk için bütün paramı

harcadım,üstelikborçaldım.Gelin,birliktebirçıkışyolubulalım.Kunin yüksek sesle düşünmeye başladı. Pedere düşüncelerini açıklıyor,

gözlerini onun yüzüne dikerek kendisini onaylayıp onaylamadığını anlamayaçalışıyordu.Ancak papazın yüzü kıpırtısız, çekingen, tedirgin durduğu için buyüzdenbir şeyokuyamadı. İnsanonunyüzünebakarken,Kunin'inçokakıllıcaşeyler söylediğini, ama adamın bunları anlamadan, nezaket gereği dinlediğinisanabilirdi. Bir yandan da konuşmaları kavrayamadığının anlaşılmasındankorkuyorgibiydi.«Zavallıcık, geri zekalının teki! Bönlüğü yanında son derece de çekingen!»

diyedüşündüKunin.PederYakov,uşakçalışmaodasınatepsiyleikibardakçayilegevrekdolubir

tabak getirince biraz canlandı, hatta gülümsedi. Bardağını alır almaz çayınıiçmeyekoyuldu.Kuninyükseksesledüşünmesinisürdürdü:—Ne dersiniz, metropolite durumu bir yazıyla bildirsekmi? Biliyorsunuz,

kiliseokuluaçılmasınınebizgündemegetirdik,nedeÇiftçilerBirliği;bu,kiliseüst yönetiminin önerisidir. Öneriyi getirdiklerine göre parasını da bulsunlar.

Page 256: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Şimdi anımsıyorum, bir yerde okumuştum, patrikliğin bu konuya ayrılan birödeneğiolacak.Sizinbilginizvarmı?PederYakovçayiçmeişinekendiniöylesinekaptırmıştıki,soruyayanıtbile

vermedi.Neden sonra çakır gözleriniKunin'in yüzüne dikti, bir süre düşündü,sonrasankisoruyuancakozamananlamışgibibaşını«hayır»anlamındasalladı.Tıkındığışeylerdenaldığıhayvancazevkigösteren,basitinsanlaraözgübirifadekaplamıştıyüzünü.Lokmalarıyutarkenzevktenkendindengeçiyorgibiydi.Çayıson damlasına dek içince bardağı masaya bıraktı, sonra yeniden aldı, dibinebaktıktan sonra eski yerine koydu.Çayın bittiğinden eminolmuştu, yüzündekitümneşesilindi...Kunindahasonrapapazın tabaktanbirgevrekdahaaldığını,ucundan bir ısırık kopardıktan sonra elinde evirip çevirirken ansızın cebinesoktuğunugördü.«İşte bu, bir din adamına hiç yakışmaz! Papazlara özgü bir açgözlülükmü,

yoksaçocukçabirdavranışmı?»diyesöylendi.Konuğuna bir bardak çay daha ikram ettikten sonra onu evin kapısına dek

geçirdi, ardından geriye dönüp kanepeye uzandı. Orada yattığı sürece pederinondauyandırdığıtatsızduygularkapladıtümbenliğini.«Netuhafbiradam!»diyedüşünüyordu.«İlkeldavranışlarıolan,pis,pasaklı,

kaba,aptal,belkidesarhoş!..AmanTanrım,birpapaz,birdinadamıbu!Halkıbunlarmıeğitecek?Yardımcısızangoçherayininbaşlangıcında«Azizpeder,buinsanlarıkutsa!»dediğizamanonunlaiçiniçinalayediyorolmalı.Azizpederebakın! Onuru, kendine saygısı olmayan, eğitimsiz, okul çocukları gibi cebinegizlicegevreksaklayanbirpapaz!Tüh!..Buherifiköykilisesinepapazatarkenonunnasılbiradamolduğunuanlamamışmı?Başlarınapapazdiyeböylelerinigönderdiklerinegörehalkıneyerinekoyuyorlardinilerigelenleri?Halkiçinasılgerekliolan...»KuninRuspapazlarınınnasılkişilerolmalarıgerektiğinidüşünmeyekoyuldu.«Ben papaz olsam... İyi yetişmiş, halkı seven papazların büyük yararı

dokunacaktır.Enazındanşukiliseokuluçoktanaçılırdı.Yavaazvermeişi?Birpapaziçtenbirinsansa,görevinesevgiylesarılırsavaazvermesırasındainsanlarıeğitecek,ruhlarınızenginleştirecektir.»Bu düşüncelerle gözlerini kapadı, bir vaaz metni tasarlamaya başladı. Az

sonramasayaoturdu,tasarladıklarınıyazmayakoyuldu.«Şukızılsaçlıpapazavereyimdekilisedeokusun.»dedi.İlk pazar gününün sabahı arabasına atlayarak Sinkovo köyü kilisesine

yollandı. Hem okul açma işini görüşecek, hem de kiliseyi gezecekti. Yollarınçamurolmasınakarşınhavaçokgüzeldi. Işıl ışılbirgüneşvardı.Parlakışınlar

Page 257: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

şurada-burada kalan kar birikintilerinde yansıyarak insanın gözünükamaştırıyordu. Kar yığınları toprakla vedalaşmadan önce keskin parıltılarıylainsanları körleştirmek istiyor gibiydi, çevrelerinde ise öbeköbekkışlık ekinlerfilizlenmişti. Tarlaların üstünde kargalar uçuyordu kurumlu kurumlu. Yerekonmak isteyen bir karga süzülerek alçalıyor, durmadan önce birkaç kezsekiyordu.Kunin'in yaklaştığı kilise kurşun rengi, köhne bir yapıydı. Önünde, bir

zamanlar beyaza boyanmış, sonraları boyası döküle döküle araba okunabenzemiş iki ince sütun vardı.Giriş kapısının üstündeki aziz tasviri bozularakkoyubirlekeyedönüşmüştü.BueskilikKunin'iniçinedokundu,duygulandırdı.Başını huzur içinde öne eğdi, içeri girdi. Sabah ayini henüz başlamıştı.Kamburunuçıkararakoturanyaşlızangoçanlaşılmasızor,hırıltılı tenorsesiyledua okuyordu. Peder Yakov ise günlük dumanı saçan kabı sallayarak cemaatarasında tek başına dolaşmaktaydı. Eğer kilisenin döküntü durumu ta girişteKunin'in içinedokunmasaydı,pederYakov'ugörüncekendini tutamaz,gülerdi.Çünkükısa boylupapazın sırtındayıpranmış sarı kumaştan, buruşuk, uzunbircüppevardı.Cüppeokadaruzunduki,eteğiyerdesürünüyordu.Kilise yarı yarıya boştu.Kunin'i asıl şaşırtan, cemaatin yalnızca yaşlılardan,

çocuklardanoluşmasıydı.Peki,çalışmayaşındakiinsanlarnedengelmemişlerdi?Neredeydigençler,köyünerkekleri?Kuninbir süredikilerekonlarınyüzlerinedikkatlice bakınca yaşlı sandığı insanların genç olduklarını anladı. Bununlabirliktebugözaldanmasınafazlabirönemvermedi.Kilisenin içi de dışarısı gibi kapkaraydı ve dökülüyordu. Kutsal tasvir

köşesinde,koyuduvarlardaistutmamış,zamanınyıkıntısınauğramamışelkadaryeryoktu.Pencereçokluğunakarşınbaştanbaşagrirenkleregemendi,oyüzdeniçerisialacakaranlıktı.Kunin«Ruhutemizolanburadagüzelduaeder.Roma'daSaint-Petrokatedrali

insanı nasıl görkemiyle sarsıyorsa burası da dinginliği, sadeliğiyle etkiliyor.»diyedüşündü.NevarkipederYakovayiniçinkürsüyeçıktığındaKunin'iniçindekiduaetme

isteği toz olup uçtu. Ruhban okulunu bitirir bitirmez kiliseye atanan bu gençpapaz henüz dinsel hizmetlerin gerektirdiği havayı bulamamıştı. Yüksek sesledua okurken hangi ses tonuyla, ince bir tenorla mı, yoksa kalın bir basla mıokuyacağındakararkılamıyor;beceriksizceselamveriyor,cennetkapısınısertçeaçıp kapıyordu. Belli ki hasta, üstelik sağır olan yaşlı zangoç, papazınkonuşmalarını işitemediği için ayin süresince aralarında ufak tefek bir sürüanlaşmazlık çıktı. Diyelim, peder Yakov belli bir dua okurken, zangoç başka

Page 258: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

şeylersöylüyoryadapederYakovduasınıçoktanbitirdiğihaldezangoçkulağınıkürsüyedoğruçevirerekpapazınnesöylediğini işitmeyeçalışıyordu.Takibirieteğindençekiponuuyarıncayadeğin...Zangocunkesikkesikçıkan,hastalıklı,titreyen,kısık,pepemebirkonuşmasıvardı.Uyumsuzluğundikalasıminicikbirçocukla koro arasında yaşandı. Başı koro bölmesinin parmaklığı arkasındangözükmeyen çocuköyle tiz bir sesle ilahi okuyorduki, kutsal havayı özelliklebozmaya çalıştığını sanırdınız. Kunin bir süre daha dikilip dinledikten sonrasigara içmek için dışarı çıktı. Tüm umutları kırılmış, neredeyse kurşun rengikiliseyidüşmancasüzmeyebaşlamıştı.İçiniçekerek;—Halk arasında dindarca duyguların azaldığından yakınıyorlar, dedi.Daha

olmasınmı?Heleböylepapazlarıkiliselerinbaşınasardıkça...Kunin kiliseye üç kez daha girdi, ancak her seferinde kendini temiz havaya

atmaisteğiduydu.Ayinsonbuluncadadoğrucapapazıgörmeyegitti.PederYakov'uneviötekiköyevlerindenpekfarklıdeğildi.Damınınüstündeki

saplardahadüzgüncedöşenmişti,birdepencerelerdeperdeciklervardı,hepsiokadar. Peder onu aydınlık, küçük bir odaya götürdü. Odanın tabanı balçıklasıvanmıştı, duvarları en ucuzundan kağıtla kaplıydı. Çerçeveli birkaç fotoğraf,duvar saatinin pandülüne takılı makas gibi birkaç süs özlemine karşın odanınyoksulluğu şaşırtıyordu insanı. Hele mobilyalara şöyle bir bakınca pederYakov'unevevdolaşıpeşyadilendiğinisandı.Biryerdenüçbacaklıyuvarlakbirmasa,başkayerdenbir tabure,birbaşkasındanarkalığı iyicegeriyeyatmışbiriskemle, dördüncüsünden dik arkalıklı, ama çökük oturaklı başka bir iskemle,beşincisinden düz arkalıklı, oturma yeri delik deşik olmuş bir kanepebozuntusu...Kanepebozuntusukoyukırmızıyayeniboyandığıiçinodadakiboyakokusuinsanınburnunundireğinikırıyordu.Şapkasınıduvardakikocaman,biçimsizbirçiviyeasanpapaz;—Kilisemizeilkkezmigeliyorsunuz?diyesordu.—Evet,ilkkez.Peder,şey...konumuzagirmedenöncebirbardakçayiçebilir

miyiz?Dilim-damağımkurudu.Peder gözlerini kırpıştırdı, boğazını temizler gibi sesler çıkararak arkadaki

bölmeyegirdi.Oradafısıldaşmalarbaşladı.«Karısıylagörüşüyorolmalı.Bukızılsaçlınınnasılbirkarısıvaracaba?»diye

geçirdiiçinden.Az sonra peder bölmeden çıktı; yüzü terlemiş, kızarmıştı; gülümsemeye

çalışarakgelipKunin'inkarşısına,kanepeninkenarınailişti.Konuğununyüzünebakmamayaçalışıyordu.

Page 259: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Semaverihemenkoyacaklar,dedi.«AmanTanrım,dahasemaveribileyakmamışlar.Şimdiişinyoksabekledur!»

diyedüşündüKunin.— Size metropolite göndereceğimiz mektubun karalamasını getirdim.

İstersenizsizdebirşeylereklersiniz.—Peki,efendim.Bir sessizlik oldu. Peder Yakov ikide bir arka bölmeye korkulu bakışlar

fırlatıyor,saçlarınıdüzeltiyor,mendiliyleburnunutemizliyordu.—Bugünhavaçokgüzel,değilmiefendim?dedibirara.—Evet...Ha,birşeysöyleyecektim...Dünilginçbiryazıokudum.Birkentin

ÇiftçilerBirliğibütünokullarınınyönetiminimetropolitliğebırakmış.Önemlibirkarar!Kuninböyledediktensonraayağakalktı,tabanıbalçıklasıvalıodadabiraşağı

biryukarıdolaşarakseslidüşünmesinisürdürdü.—Eğer din adamları Tanrı'nın onlara çağrısına uyar, görevlerinin bilinciyle

çalışırlarsa bunda bir şey yok. Ne yazık ki, ben, eğitimleri, ahlaksal değerleribakımından papazlık şurada dursun, yazıcı erlik dahi yapamayacak papazlartanıdım.Siz debilirsiniz, kötübir papazkötübir öğretmendendaha çok zararverirokula.Kuninkamburunuçıkarıpoturanpederebaktı.Adamcağızkoyudüşüncelere

daldığınagöreonudinlemiyorolmalıydı.—Yakov,gelirmisin!Bunuodanınöbürucundansöyleyenbirkadındı.Pederirkildi,arkabölmeye

geçti.Oradagenefısıldaşmalarbaşladı.Kunin çay içme isteğiyle kıvranıyordu. Saatine baktı. «Hayır, daha fazla

bekleyemeyeceğim.Anladığımkadarıyla ben burada istenmeyenbir konuğum.Adambenimlebirçift lafetmedengözlerinikırpıştırıpduruyor...»diyegeçirdiiçinden.Şapkasını aldı, papazın dönmesini bekledikten sonra oradan ayrıldı. Eve

giderkenöfkeyle;— Sabahı boşuna harcadım, diye söylendi. Herif kütüğün biri, hem de

yontulmamışından! O kim, öğretmenlik kim? Hayır, bu adamla hiçbir işyürümez!SoylularBirliğiBaşkanıköypapazınınnasılbiriolduğunubilse,okulaçtırmaktaaceleetmezdi.Önceuygunbirpapazbulsun,sonraokulaçmakkolay.KuninpederYakov'akarşıartıknefrettenbaşkabirşeyduymuyordu.Adamın

karikatüre benzeyen zavallı görünüşü, buruşuk uzun cüppesi, kadınsı yüzü,kilisede dinsel görevini yürütüşü, yaşama tarzı, amirlere gösterilen cinsten

Page 260: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

saygısı, ezikliği; dadısının anlattığı masallarla korunduğu için o güne değinyüreğindesaklıkalandinselduygularını incitmişti.Adamınkendisininyapmasıgereken işlereKunin'ingösterdiği içten, sıcak ilgiyekarşın soğukdavranışları,dikkatsizliğibağışlanacaktürdendeğildi.AynıgününakşamıKuninevindebirodadanötekinedolaştı,düşünüptaşındı,

sonramasaya oturdu vemetropolite birmektup yazdı.Metropolitten okul içinonayını, gerekli parasal desteği istedikten sonra köy papazıyla ilgili içten,naçizane düşüncelerini dile getirdi: «Genç, yeterince olgunlaşmamış bir kişi,sanırım içkidekullanıyor.Geneldebelirtirsek,Rushalkınınyüzyıllarboyubirdinadamındanbeklemeyealıştığışeylerikesinlikleveremez...»Mektububitirincerahatladı,iyibirişyapmışolmanınbilinciyleyatağınayattı.Pazartesi sabahı henüz yatarken peder Yakov'un geldiğini haber verdiler.

Kalkmaya üşendiği için uşağa evde olmadığını söylemesini bildirdi. Salı günütoplantılara katılmak üzere köyden ayrıldı, ancak cumartesi günü dönebildi.Oyokkenpederhergünonugörmeyegelmiş.«Bizimgevreklerçokhoşunagitmişolmalı!»diyedüşündüKunin.Peder pazar günü akşama doğru yeniden geldi. Bu sefer yalnız cüppesinin

eteklerideğil,şapkasıdaçamurabulaşmıştı.İlkgeldiğindekigibigenekırmızıyüzüteriçindeydi,genekanepeninkenarına

ilişerek oturdu.Kunin okul konusunu açmamaya, çenesini boşuna yormamayakararlıydı.—PavelMihayloviç,dersyardımcımalzemelerininçizelgesinigetirdim,dedi

pederYakov.—Teşekkürederim.Ancakdurumdananlaşıldığınagöre,peder,malzemeçizelgesinigetirmekiçin

gelmemişti buraya. Bütün bedeni çekingenliğini açığa vurmakla birliktekafasında ansızın yeni bir düşünce doğmuş insanların kararlılığı okunuyorduyüzünden.Çokönemli,söylenmesigereklibirşeyiaçıklamakiçinçekingenliğiniyenmeyeçalıştığıbelliydi.Kuninsinirlendi:«Beadam,söyleyeceğinbirşeyvarsahemensöyle!Nediye

süzülüpduruyorsun?Seninleuğraşacakvaktimyok!»Peder, yersiz suskunluğunu bağışlatmak, içinde geçen çatışmayı onun

gözündensaklamak içinzorlagülümsemeyeçalıştı,ancakkırmızı, terliyüzüneyapıştırdığı bu yapmacık gülümseme çakır gözlerinin kıpırtısız bakışlarıylabağdaşacak gibi değildi. Kunin'in içinden bir nefret duygusu kabardı, yüzünüöbüryanaçevirdi.—Kusurabakmayın,peder.Hemengitmemgerekiyor.

Page 261: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Peder, uyurken biri onu dürtükleyip uyandırmış gibi irkildi, yüzündegülümsemesi eksilmeksizin, utangaç utangaç cüppesinin eteklerini kavuşturdu.AdamakarşıduyduğutümnefretekarşınKuninacıdıona,katıdavranışınıbirazyumuşatmakiçin;—Başkabirzamangelirsiniz,dedi.Çokricaedeceğim...Şey... sizevermek

istediğimbirşeyvar.Geçenlerdeesin(ilham)geldi,oturupikivaazkaraladım.Vereyimdebirbakın.İşinizeyararsacemaateokursunuz.—Peki,efendim.Alayım...Peder bir süre daha ayakta süklüm püklüm dikildi, cüppesinin önünü

kavuşturmaklauğraştı,ancakbirdenkararınıvererekgülümsemeyibıraktı,başınıdikleştirdi.Sesiningürçıkmasına,sözlerininiyianlaşılmasınaçalışarak;—PavelMihayloviç!dedi.—Birşeymisöyleyeceksiniz?— İşittiğime göre yazıcınıza işten el çektirmişsiniz... yenisini

arıyormuşsunuz...—Evet...Yoksatavsiyeedeceğinizbirimivar?—Bakın,şey...buişibanaveremezmisiniz?Kuninşaşırdı.—Papazlıkişinibırakıyormusunuz,peder?Pederinyüzüsarardı,tümbedenititredi.— Hayır, hayır... Allah korusun! Eğer böyle bir şeyden kuşkulanıyorsanız

istemez!Benasılişiminyanında,gelirimibirazartırmakistemiştimde.Amasizöyledüşünüyorsanızgerekmez!Unutungitsin!—Geliriniziartırmakmıdediniz?Amabenyazıcıiçinaydayalnızyirmiruble

ödüyorum.Pederçevresinebakındı.—Tanrım,benonrubleyederazıyım.Banayeterdeartarbile!Bakıyorumda

çokşaşırdınız,herkesşaşırıyorzaten.«Açgözlü,doymakbilmezpapaz,paralarıne yapıyor?» diye. Aç gözlü olduğumu ben de biliyorum, bu yüzdenayıplıyorum, cezalandırıyorum kendimi. İnsanların yüzüne bakmaktanutanıyorum...Ancakaçıkyürekliolacağımsizekarşı,Tanrıtanığımdır.Pederderinbirsolukaldı.—Yolda gelirken günah çıkarma türünden bir konuşma hazırlamıştım, ama

hepsi aklımdan çıktı. Şimdi kimi sözleri anımsamaya çalışacağım. Kilisedekigörevimdenyıldaelimeyüzellirublegeçiyor.Sizebuparayınasılharcadığımıanlatacağım. Ruhban okulunda okuyan kardeşime yılda altmış ruble

Page 262: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

gönderiyorum. Gerçi yatılı okul, her şey kilise örgütünden, gene de kağıdı,diviti...Kuninelinisalladı—Tamam, tamam, inanıyorum.Buaçıklamalarıniçinyapıyorsunuzbilmem

ki!Papazın açık yürekliliği, gözlerinin ıslak parlaklığı karşısında yüreğinde

büyükbirağırlıkduyuyor,neyapacağınıbilemiyordu.— Görevim dolayısıyla kilise örgütüne katkı payımın hepsini ödeyemedim

henüz.İkiyüzrubleisteniyorbenden,aydaonrublegönderiyorum.Budurumdaelimde ne kadar kalıyor, dersiniz? Bütün bunlardan başka bir de PederAvraami'yeaydaüçruble...—HangipederAvraami?— Benden önceki Sinkovo kilisesi papazı. Karakter zayıflığı nedeniyle

görevdenalmışlardı.Aldılaramaburadangitmedi,köydeyaşıyor.Gidecekbaşkayeri yok... Adamcağız karnını nasıl doyuracak? Yaşlı bir insan ama başınısokacağıbirev,sırtınagiyimgerek.Budurumdadilensinmi?Hayır,buna izinveremem!Durumunubilebilegünahagirmişolurum!Boğazınadekborçiçinde,elinebirkaçrublevermedenedemem!Oturduğu yerden fırlayıp ayağa kalktı, gözlerini döşemeden ayırmaksızın

odanıniçindedörtdönmeyebaşladı.Ellerinibirindiripbirkaldırıyordu.—Tanrım,nedirbubaşımızagelenler?Mademinancınzayıftı,dayanıksızbir

insandın,nediyeböylebirgöreviüzerinealdın?Tanrım,günahlarınıbağışlabuzayıfkulunun!Onunyüzündenbençekiyorum!—Peder,okadarüzülmeyin!— Benim durumum da zor, PavelMihayloviç! Açlık canıma tak etti, artık

dayanamayacağım! Biliyorum, el açıp dilensem verirler, ama yapamam!Vicdanım sızlar. Köylüden sadaka mı isteyeceğim! Durumlarını siz debiliyorsunuz. Dilenciden yardım dilenmek, öyle şey olur mu! Birazvarlıklılardan, toprak ağalarından istesem, buna da gururum el vermiyor...Utanıyorum...Elinisalladı,sinirlisinirlibaşınıkaşıdı..— Utanıyorum ki, hem de nasıl utanıyorum! İnsanların yoksulluğumu

görmelerini istemem, gururuma dokunur. Pavel Mihayloviç, bize geldiğinizdeevdeçayyoktu.Kırıntısıbileyoktu,oysasizesöyleyemedim,sakladım.İşteşugiysimden,papazlıkcüppesindendeutanıyorum.Diyeceksinizki,papazlarabugururyakışırmı?Odada Kunin yokmuş gibi gelip ortada dikildi aynı tarz konuşmasını

Page 263: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

sürdürdü:—Hadi ben açlığa, utanca dişimi sıkıp dayandım, ama benim bir de karım

var! Onu iyi bir evden gelin getirdim! Elini sıcak sudan soğuk suyasokturmazlardı. Beyaz ekmekle çay içmeye, temiz çarşaflarda yatmayaalışmıştı... Baba evinde piyano çalardı... Çok gençtir daha, yirmi yaşında bileyoktur... Gönlü giyinmek, gezmek, konu komşuya gitmek ister. Oysa ahçıkadındanbeterdirgiyim-kuşamı,sokaktabaşkalarınagöstermektenutanıyorum.Tanrım,nedirbenimgünahım!Tekavuntusuvar,odagittiğimyerlerdenmeyve,gevrekgetirirsemonlarıyemek...Pederikielinibirdensaçlarınınarasınadaldırdı.—Budurumagöreilişkilerimizaşkadeğil,acımayadayanıyordemektir.Onu

gördükçe içim paralanıyor. Bu nasıl bir şeydir, Tanrım, anlamıyorum! Tutupgazetelereyazsaminanmazlar!Peki,nezamanbitecekbütünbuçektiklerim?Kuninpapazınsestonundankorkarak;—Tamamartık,kesin!diyebağırdı.Yaşamaböylesinekötümserbakmamak

gerekir!Pedersarhoşgibiydi.—PavelMihayloviç,çoközürdilerim!Benimsöylediklerimealdırmayınsiz!

Boşverin!Ancakbenkendimisuçlayacağım,herzamansuçlayacağım!Çevresinebakındı,şöylefısıldadı:— Bir sabah Sinkovo'dan çıkmış, Luçkovo köyüne gidiyordum. Baktım,

ırmakkıyısındabirkadınbirşeyleryapıyor.İyiceyaklaşıncanegöreyim?Belkiinanmayacaksınız!DoktorİvanSergeyiç'inkarısıçömelmiş,çamaşırduruluyor.Demekoluyorki,kimseciklergörmesindiyesabahınerkenvaktindeköydenbirfersah uzağa gitmiş. Bu da gururundan işte. Benim yakından geçerkenyoksulluğunu gördüğümü anlayınca yüzü kıpkırmızı kesildi. Ben telaşlanıpkorktum, yardım etmek için yanına koştum, ama o, yırtık gömleklerinigörmeyeyimdiyeneyapacağınıbilemiyordu.Kuninoturdu,korkuiçindepederinsolgunyüzünebakmayabaşladı.—Buanlattıklarınızinanılacakgibideğil,peder!—Gerçektenöyle,PavelMihayloviç?Birdoktorhanımının ırmakkıyısında

çamaşırdurulamasıolacakşeymi?Hiçbirülkedeböylesigörülmemiştir!Benbirpapaz,birdingörevlisiolarakböyleşeyleriönlemekisterdim.Amaelimdennegelir? Tam tersine, kocasına bedavadan muayene olmaya çalışıyorum!Söylediğiniz gibi, inanılması zor bir şey bu! İnanılması zor! Ayin sırasındakürsüden bakarım; cemaati, açlık çeken peder Avraami'yi, karımı görürüm.Aklıma çamaşır çalkalayan doktor karısı, kadının soğuk sudan moraran elleri

Page 264: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

gelir.Bütünbunlarıdüşünürkenherşeyiunutaraksalakgibidikilirkalırım.Takizangoçseslenipbeniuyarmasın!Pederyenidenodadadolaşmayabaşladı.Ellerinisallayarak;— Ulu Tanrım! dedi. Kutsal erenler! Hoş görün, din hizmetinde de

aksaklıklarım oluyor... Siz okuldan söz ediyorsunuz, oysa ben bir şeyanlamaksızın karşınızda heykel gibi dikiliyorum. Kafamda yalnız yeme-içmedüşüncesivar.Kilisededeöyle.Pederinbirdenaklıbaşınageldi.— Şey... ben ne yapıyorum? Bir yere gitmeniz gerekiyordu. Bağışlayın,

dalmışım...Kunin sessizce papazın elini sıktı, onu kapıya dek uğurladı, odasına

döndüktensonrapenceredenbakmayabaşladı.PederYakovevdençıkıncagenişkenarlı, kızıl tüylü şapkasını kafasına geçirdi, başını önüne eğerek sessizceyürüdü.Azöncekiiçtenliğindenötürüutanmışgibiydi.«Arabasıdaortalıktagözükmüyor.»dedikendikendine.Pederinonahergelişindetaköydenburayayayayürüdüğünüdüşünmekbile

istemiyordu. Tam altı fersah yol, üstelik çamura bata-çıka! Kunin, pederuzaklaşırkenöncearabacıAndrey'in,sonraParamonadındakierkekçocuğunsubirikintileriüzerindenatlayarak,pederinüzerineçamursıçratarakkutsamasıiçinyanınayaklaştıklarını gördü.Peder şapkasını çıkardı,Andrey'i kutsadı, çocuğudakutsadıktansonrabaşınıokşadı.Kunin eliyle yüzünü sıvazladı, bu sırada elinebir ıslaklık geldi. Pencereden

uzaklaşarak odayı gözden geçirmeye başladı. Papazın ezik, ürkek sesikulaklarında çınlıyordu... O sırada masanın üzerine takıldı bakışları. Bereketversin, peder,Kunin'in onun için yazdığı vaazları unutmuştu.Hemen kağıtlarıaldı,parçaparçaetti,masanınaltınafırlattı.Kanepeyeçökerek;— Adamcağızın durumunu bilmiyordum! diye inledi. Bir yıldır Köy işleri

Kurul üyesiyim, sorgu yargıcıyım, okul komitesinde görevliyim, hiçbirindenhaberim yok. Kör kuklanın tekiyim ben! Ona çabuk yardım yetiştirmeliyim!Çabuk!Azap içinde kıvranıyor, şakaklarını ovuşturuyor, zihnini düşünmeye

zorluyordu.— Ayın yirmisinde aylığımı alır almaz pedere, doktorun karısına iyi bir

bahane bulup ulaştırırım... Pedere evde bir ayin düzenletirim, doktora da birhastalıkuydurur,muayeneyegiderim.Böylecegururlarınadokunacakbirdurumçıkmaz.PederAvraami'yedeyardımederim...Parmakhesabıyapıncaelinegeçecekparanınçiftlikyöneticisinin,hizmetçive

Page 265: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

uşakların ücretlerini, et getiren köylüye de parasını ödemeye zor yeteceğinianladı. Kabul etmek istemese de bu böyleydi. İster istemez eski günlere gittizihni. Daha yirmi yaşında toy delikanlıyken orospulara en pahalı yelpazelerivermiş, arabacısına günde on ruble bağışlamış, şöhrete düşkünlüğü yüzündentiyatro aktrislerini armağanlara boğmuş, kısa sürede babasının mülkününaltındangiripüstündençıkmıştı.Ah,şimdioüçrublelikler,onrubleliklerelindeolsaneçokişeyararlardı!«Peder Avraami ayda üç rubleyle geçiniyormuş! Bir rubleye papazın karısı

kendine bir gömlek diktirir, doktorun karısı çamaşırcı kadın tutardı! Ama neolursaolsunyardımedeceğimonlara,biryolunubulacağım!»Metropoliteyazdığıraporgeldiaklınabirden,ayazatutulmuşgibitümbedeni

sarsıldı.Böylebir şeyyapmışolmasınıanımsamasıonabüyükbirutançverdi.Hemkendinekarşı,hemdegörünmeyenbirgerçeğekarşıazapvericibirutanç!İyiniyetli,amafazlasıylakarnıtok,azdüşünenbirininyararlıbiretkinlikiçin

içtengelençabasıböylebaşladı,böylebitti...

Page 266: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

AHŞUKADINLAR

N. iliHalk EğitimMerkeziMüdürü, kendini gönlü yüce, adaletli bir insansayanFiodorPetroviç,öğretmenVremenski'yleodasındagörüşüyordu.—Hayır, bayVremenski, budurumda istifanızı vermenizgerekiyor.Sizinki

gibibirsesleartıköğretmenlikyapılmaz.Nasıloldudakaybettinizsesinizi?Öğretmenhomurdanırgibi;—Terliterlisoğukbiraiçtim,müdürbey,dedi.—Ah, çok yazık olmuş! On dört yıl hizmet et, sonra başına bu iş gelsin!

İnsanınmesleğini bırakmasına bazen ne saçma şeyler sebep oluyor? Şimdi neyapmakniyetindesiniz?Öğretmenyanıtvermedi.—Çolukçocuğunuzvarmı?—Karım,ikideçocuk,müdürbey.Ortalığa bir sessizlik çöktü. Masasından kalkan müdür heyecanla odasında

gezinmeyebaşladı.—Hakkınızda nasıl bir karar vereceğimi ben de bilmiyorum. Öğretmenliği

sürdüremezsiniz,emekliliğinizededahaçokvar.Şimdisizisokağasalsam,bunadagönlümrazıdeğil.Sizartıkbizdenbirisiniz,ondörtyıllıkgörevdensonrasizeyardımetmekboynumuzunborcu.Amanasılyardımedeceğizsize?Siziniçinneyapabiliriz?Hadi,benimdurumumagirindesöyleyin,neyapabilirizsiziniçin?Bir sessizlik oldu. Müdür odasında dolaşarak düşünüyor, öğretmen ise

iskemleninkenarınailişmiş,büyükbirüzüntüiçindegenedüşünüyordu.Derken,birdenmüdürünyüzüaydınlandı,hattasevincindenparmaklarınıçıtırdattı.— Şaşıyorum, nasıl oldu daha önce aklıma gelmedi! Bakın, size ne

önereceğim!Bizim yetimler yurdunda posta hizmetleri gören kişi önümüzdekihaftagörevindenayrılıyor.istersenizoişisizeverelim.Nedersiniz?MüdürdenböylebiryardımbeklemeyenVremenski'ningözleriparladı.—Öyleysedilekçeniziyazınhemen!Bugüngöndeririz...Vremenski'yi odasından gönderenFiodor Petroviç rahat bir soluk aldı, hatta

Page 267: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

büyük bir kıvanç duydu, çünkü karşısında kederinden iki büklüm olmuş, hımhımsesiylekonuşanöğretmendenkurtulmuş;bununyanında,boşalanbirgöreviuygunbirinevererekdürüst,vicdanlı,iyiyüreklibirinsanınyapmasıgerekenenadaletlidavranışıgöstermişti.Ancakbukeyiflidurumuzunsürmedi.Evegelipyemekiçinsofrayaoturduğundakarısıbirden;—Ah,nasıldaaklımdançıktı!dedi.DünNinaSergeyevnabizeuğradığında

birdelikanlıiçinsendengörevvermeniistemişti.Yetimleryurdundaboşbiryeraçılıyormuş,öylemi?Müdürünsuratıasıldı.— Açılıyor ama orasını başka birine söz verdik. Ayrıca benim koyduğum

kurallarıbiliyorsun.Kimseyetorpilyok!—Biliyorum,genedeNinaSergeyevnaiçinbiristisnayapabilirsin,değilmi?

Bizi yakın bir akrabasıymışız gibi sever, oysa bizim ona bugüne değin tekiyiliğimizdokunmadı.Oyüzdenbuisteğimigeriçevirme,Fedya!Hemonuçoküzersin,hemdebeni...—Görevivereceğimizadamınadıne?—Polzuhin.—KimmişbuPolzuhin?GeçenyılbaşıeğlencesindeÇadskirolüneçıkangenç

olmasın?Oysakesinliklevermem!Müdüryemekyemeyibıraktı.—Olmazdiyorum!Tanrıyazdıysabozsun!—Amaniçin?— Bak, anacığım, genç bir adam kadınlar aracılığıyla iş yaptırmaya

kalkışıyorsaciğeribeşparaetmez.Niyekendisidümdüzbanagelmiyor?Yemekten sonra müdür kanepeye uzandı, postadan çıkan gazeteleri,

mektupları gözden geçirmeye başladı. Belediye başkanının karısından da birmektupvardı,şunlarıyazıyordu:«Değerli Fiodor Petroviç! Bir keresinde bana insan uzmanı olduğumu,

kişilerin yüreklerini okuduğumu söylemiştiniz. Şimdi bunu kanıtlamanın tamsırası.BugünlerdesizeyetimleryurdundakipostacılıkgöreviiçinK.N.Polzuhinadındabirisigelecek,kendisimükemmelbirgençtir.Eğerbukonudabirkatkıdabulunursanızyanılmadığımıgöreceksiniz.»Müdür;—Kesinlikleolmaz!Tanrıkorusun!diyehaykırdı.Ondan sonra Polzuhin'e görev verilmesini isteyenmektuplardan her gün en

azındanbirtanegeldi.Birgündekoyubirtakımgiymiş,etinedolgun,jokeylergibi tıraş olmuş bir genç, Polzuhin'in kendisi çıkageldi.Müdür gencin isteğini

Page 268: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

dinlediktensonrasoğukbirsesle;—Resmiişlerleilgiligörüşmeleribüromdayapıyorum,dedi.— Özür dilerim, müdür bey. Beni buraya gönderen, sizin de yakından

tanıdığınızkişilerburayabaşvurmamısöylemişlerdi.Müdürgencinsivriuçluiskarpinlerininefretlesüzdü.—Ya,öylemi?Bildiğimkadarıylababanızvarlıklıbiriolduğuiçinçalışmaya

gereksinmenizyokmuş.Budurumdaazücretliböylebirişiniçinistiyorsunuz?—Ücretiiçindeğil...Devletgörevidiyeistiyorum.—Ya!..Bana öyle geliyor ki, bir ay sonra oradan bıkıp ayrılırsınız, oysa o

görevimeslekolarakbenimseyipgeçiminisağlayacakyoksulinsanlarvar.—Bıkmam,beyefendi.Şerefsözüveriyorumki,çokçalışacağım!Müdürdahafazladayanamayıppatladı:—Banabakarmısınız!Nediyedahaöncekendinizdoğrudanbaşvurmadınız

daarayabayanlarıkoyuponlarırahatsızettiniz?Bunlarısöylerkenyüzündenefretdolubirgülümsemevardı.Polzuhinkızardı.— Efendim, buna kızacağınızı bilmiyordum. Aracıların tavsiye

mektuplarındanhoşlanmıyorsanızsizeiyihizmetbelgesiverebilirim.Böylediyerekcebindençıkardığıbirkağıdımüdüreuzattı.Yazıcıların resmi

bir dille yazdığı belgenin altında valinin imzası vardı. Belli ki vali de yazıyıokumadan,yapışkanbirkadınınısrarındankurtulmakiçinimzalamıştı.Müdüryazıyısonunadekokudu,içiniçekerek;—Eh,yapacakbaşkabirşeykalmadı,dedi. ister istemezvalininbuyruğuna

uyacağız...Yarındilekçeniziverin.Başkaneyapabilirizki?Polzuhingittiktensonradaöfkeyletepinmeyebaşladı:— Değersiz yaratık! Sonunda amacına erdin, değil mi! Karıların eteğine

tutunmaktanutanmıyorsun!Hayvan!Pismendebur!Böyle haykırdıktan sonra adamın çıktığı kapıya doğru bir tükürük fırlattı.

Ancaktamosıradadefterdarınhanımıkapıdaniçeriadımınıatmıştı.— Şöyle bir uğramıştım, müdür bey, diye başladı kadın. Bir dakikacığına

yerinize oturun da beni dinleyin. işittiğime göre boş bir görev yeri varmışyetimleryurdunda.Polzuhinadındabirgençbugün-yarınsizebaşvuracak...Defterdarın hanımı şakıyadursun, müdür, düşüp bayılmak üzere olan bir

adamınbulanık,kayanbakışlarıylaonusüzüyor,nezaketgereğigülümsüyordu.Ertesi gün Vremenski okula geldiğinde adamcağıza ne söyleyeceğine uzun

süre karar veremedi. Öğretmenin karşısında ezilip büzülüyor, konuşurken dilitutuluyor, söylenecek en uygun sözü bir türlü bulamıyordu. Belki de özürdilemeli, gerçeği olduğu gibi anlatmalıydı, ama kulakları kızardı, sarhoş gibi

Page 269: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

kekeledi, karşısındaki adam kendisinin astı olduğu halde içine düştüğüdurumdan dolayı sıkıntısı arttıkça arttı. Sonunda dayanamayıp masayayumruğunuindirdi,ayağafırladı,bağırmayabaşladı:—Siziniçinverecekgörevyok!Evet,yok!Beniyalnızbırakın!Artıkcanımı

sıkıyorsunuz!Yakamıkoyverinderahatbirsolukalayım!Böyledediktensonramüdürodasındançıktıgitti.

Page 270: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

KIŞKIRTILMIŞDUYGULAR

Aşağıda anlatacaklarımız, birkaç gün önce Moskova bölge mahkemesindegeçmiştir. O gün mahkemede geceleyen halk jürisi üyeleri yatmadan önceinsanınkışkırtılanduygularıüzerinekonuşuyorlardı.Konu,geçirdiğikorkunçbirolaydansonrabirdenbirekekemeolduğunu,hattasaçlarınınağardığınısöyleyenbir tanığın bu sözlerinin akla gelmesi üzerine açılmıştı. Jüri üyeleri uyumadanönce orada bulunan herkesten, kendi başından geçmiş, korkulu bir olayıanlatmasınıistediler.İnsanömrükısaydı,genedeşöyleyadaböyle,muhakkakkorkunçbirolaylakarşılaşmıştıyaşamıboyunca.Jüriüyelerindenbiri,nasılboğulmatehlikesiatlattığını;öbürü,tekdoktor,tek

eczacı bulunmayan bir kasabada soda yerine çocuğuna tuzruhu içirerekzehirlenmesinenedenoluşunuanlattılar.Olaydaçocukölmemiş,amababasıazkalsınaklınıoynatayazmış.Yaşıokadardageçkinolmayan,fakathastalıklıbirüye de kendini öldürme girişimlerinden söz etti. Birisinde beynine kurşunsıkarak,ikincisindeisetreninaltınaatlayarak...Şıkgiyimli,şişman,ufaktefekbirüyedeşunlarıanlattı:— O sıralar olsa olsa yirmi üç-yirmi dört yaşlarındaydım, bir kıza gönül

vermiştim, evlenmek üzereydik... Unutmadan söyleyeyim, o genç kız şimdikarımdır. Bugünkü aklım olsa gencecik yaşımda evlendiğim için kendime birgüzel sopaçektirirdim, ancakogünNataşa evlenmeönerimigeri çevirse, kimbilir, neler olurdu bana! Aramızda gerçek bir aşk vardı, birbirimiz için yanıptutuşuyorduk,çılgınlargibiydikikimizde...Ben yüreğimi dolduran sevgiden boğulacak durumdaydım. Nereye

gideceğimi,aşkımınasılanlatacağımıbilemiyor;arkadaşlarıma,evdekiuşaklarahep ondan söz ediyordum.Mutlu kişiler bence dünyanın en sıkıcı insanlarıdır,şimdiaklımageldikçeyaptıklarımdanutanıyorum...Arkadaşlarım arasında mesleğine yeni başlamış bir avukat vardı. Şimdi

kendisibütünRusya'daünlüdür,onuherkestanırvekarşılaşınca,saygıylaşapkaçıkarırlar. Oysa o zamanlar yeni yeni güç topluyor, zenginlik yolunda hızla

Page 271: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

ilerliyordu.İştebuarkadaşımlahaftadabir-ikikezgörüşürdük.Evinegittiğimdeikimizdedivanauzanır,başlardıkfelsefeyapmaya...Ona gittiğim bir gün gene filozofça söyleşilerimizi sürdürürken ben

avukatlığın çok nankör bir meslek olduğu savını ortaya attım. Kanıtlamakistediğimnoktaşuydu:Birduruşmadasanığınifadesialındıktansonrasavcıda,savunmandagereksiz kişiler durumunadüşüyorlar,mahkemeyeyardımetmekşöyledursun,işlerikarıştırıyorlardı.Çünküaklıbaşındabiryargıç,birjüriüyesibaşının üstündeki tavanın beyaz olduğuna, sanık İvan'ın suçlu ya da suçsuzolduğuna avukatın, savcının katkısı olmaksızın karar verebilirdi. Demostenesbilegelsedöndüremezdionlarıkararlarından.Diyelim,bıyıklarımkaraykenkızılolduğu konusunda kim beni ikna edebilirdi? Güzel konuşan bir söylevci beniduygulandırıp ağlatır, ancak gerçeklere dayanan görüşlerimde, kanılarımdahiçbir değişiklik yapamazdı. Avukat arkadaşım henüz çaylağın, salağın biriolduğumu, çocukça şeyler söylediğimi ileri sürdü.Onungörüşünegöre gerçekkabul ettiğimiz kanılar bilgili, dürüst insanların çabası sonucunda oluşuyordu.İkinci bir konu da insan yeteneğinin karşı konulmaz bir doğa gücü olduğu;yeteneğin, değil ikinci sınıf esnaf ve tüccar türünden entipüften kişilerinkanılarını,kasırgaolupensağlamkayalarınbileun-ufakedebileceğiydi.Güneşegözkırpmadanbakmakyadarüzgarıdurdurmaknasılolanaksızsainsanoğlununyeteneklebaşaçıkmasıdaöyleydi.Sadebirölümlü,sözüngücüyleinanmışilkelinsanların binlercesini Hıristiyan yapabilirdi. Evet, Odisseus yeryüzününinanmışbirkişisiydiamaSirenlerkarşısındapesetmişti.Tarihbugibiörneklerledoluydu,yaşamımızdadaaynıörneklereadımbaşırastlayabilirdik;böyleolmasazeki, yetenekli insanların aptallar, yeteneksizler karşısında bir üstünlükleriolamazdı.Ben kendi görüşümde direniyor, kanının her türlü yetenekten daha güçlü

olduğunu savunuyordum. Oysa aslında kanı nedir, yetenek nedir, tam olarakanladığımyoktu.Konuşmuşolmakiçinkonuşuyordumişte...— Seni ele alalım, dedi avukat arkadaşım. Şu anda nişanlının bir melek,

kendinin de kentin en mutlu insanı olduğun kanısını taşıyorsun. Ben de sanadiyorumki, seni şumasayaoturtupnişanlına retmektubuyazman içinonbeş-yirmidakikauğraşmamyetecektir.Gülmeyebaşladım.Arkadaşım;— Gülme, dedi. Ciddi söylüyorum. Bu işe girişirsem yirmi dakika sonra

evlenmeniyetindencayar,bukararıverdiğiniçindemutluolursun.Gerçibenimoderecebiryeteneğimyok,sendesanıldığıkadargüçlüdeğilsin...—Hadi,durma,birdene!dedim.

Page 272: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Yokcanım,gerekvarmı?Lafolsundiyesöyledim.Seniyibirçocuksun,seningibibirarkadaşımıacımasızbirdenemedengeçirmekistemem.Ayrıcaşuandagünümdedeğilim.Akşam yemeğine oturduk. İçtiğimiz şarap, nişanlım Nataşa ile ilgili

düşüncelerim, ona olan sevgim çok geçmeden yüreğimi gençlik, mutlulukduygularıyladoldurdu.Mutluluğumöylesinebüyüktüki,karşımdaoturanyeşilgözlüavukatsönük,ufak tefek,sıradanbirvarlıkolarakgözüktügözüme.Onadurmadansataşıyordum.—Hadi,denedegörelim!Niçindenemiyorsun?Arkadaşım başını salladı, yüzünü buruşturdu. Canını sıkmaya başladığımı

anladım.— Biliyorum, denemeden sonra bana teşekkür edip kurtarıcın olduğumu

söyleyeceksin,dedi.Ancaknişanlınolankızıdadüşünmekgerek.Senisevdiğibelli,onureddetmenacıçekmesineyolaçacak.Öylesinegüzelbirkızki, sanaimreniyorum!Avukatiçiniçekipşarabındanbiryudumaldı,nişanlımıngüzelliklerinisayıp

dökmeyebaşladı.Olağanüstübirbetimlemeyetisivardı.Kadınınkirpikleriyadaserçe parmağı üzerine durmadan konuşabilirdi. Ben ağzımı açmış, onu hayranhayrandinliyordum.— Yaşam boyunca nice kızlar, kadınlar gördüm, ama bir dostun olarak

şerefimle söyleyeyim ki, Natalya Andreyevna gibisine rastlamadım. O, eşi azbulunur bir inci tanesidir.Kuşkusuz onun da ufak tefek kusurları var, gene debüyüleyicibirgençkızseninnişanlın.Bu sözlerle birlikte nişanlımın kusurlarını saymaya başladı. Şu anda

düşünüyorum da genelde kadınların eksiklerinden, zayıf yanlarından sözediyordu, ama bana sanki hep Nataşa‘yı anlatıyormuş gibi geliyordu. Ancaknişanlımın ucu kalkık burnu, bağırarak konuşması, çığlıklı kahkahaları,nazlanmaları türünden beğenmediğim yönlerine hayranmış gibi bir tavıriçindeydi. Bütün bu özellikler ona göre çok sevimli, ince, kadınsı şeylerdi.Övücü tutumu ben farkına varmadan yavaş yavaş babacan öğütlere, ardındanküçümseyici alaylara dönüştü.Duruşmada filan olsak, yanımızdamahkemeninyargıcı bulunsa onu durdurabilirdi elbet, böyle biri olmadığı için avukatarkadaşımkonuştukçakonuşuyordu.Benağzımıbileaçamıyordum,hoş,açsamelimdennegelirdiki?Arkadaşım aslında herkesin bildiği, basmakalıp şeylerden söz ediyordu.

Sözlerininağısıisedahaçokbunlarısöyleyişbiçimindeydi.Hemdenekahrolasısöyleyiş biçimleri! Onu dinlerken bir sözcüğün, söylenme tarzına, söyleyiş

Page 273: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

biçiminegörebinlercedeğişikanlam,incelikkazandığınainandım.Şimdionunkullandığıkonuşmatarzını,biçiminisizeaktaracakdurumdadeğilim.Ancakşukadarını söyleyeyim:Onudinlerkendurmadanodayı arşınlıyor, onunlabirlikteöfkeleniyor,nefretediyor,çiledençıkıyordum...Hattagözlerindeyaşlarlabenimçok daha iyi şeylere layık, büyük bir insan olduğumu, ilerde, evliliğinengelleyeceği, önemli şeyler başaracağımı söyleyince ona tüm benliğimleinandım.Elimiiçtenliklesıkarak;—Bak,dostum!dedi.Yalvarıyorumsana,vakitvarkendurdurbuevlilikişini!

Bukahredici,akılalmazyanlışlıktanTanrısenikorusun!Gençliğineacı,aklınıbaşınatopla!İster inanın, ister inanmayın, hemen oracıkta oturdum, nişanlıma onunla

evlenmeyeceğimi bildiren bir mektup yazdım. Büyük bir yanlışlığı düzeltmefırsatını kaçırmadığım için nasıl seviniyordum! Mektubu zarfa koyupyapıştırdım, postaya vermek üzere sokağa fırladım. Avukat arkadaşım dabenimlebirlikte.Mektuppostakutusununkaranlığındagözdenyittikten sonraarkadaşımbeni

öveövegöklereçıkardı.—Aferin!Senicandankutlarım!Benideçoksevindirdin.Yaptığınınekadar

beğendiğimibilemezsin!.Birlikteonadımyürüdük-yürümedik,buseferşöylekonuşmayabaşladı:— Elbette evliliğin çok iyi yönleri vardır. Beni ele alırsak, evlenmeden

edememben.Tuttu, gelecekteki yaşamını anlatmaya başladı. Onu dinlerken bir bekarın

yalnızbaşınasüreceğirezilceyaşambanaçekilmezgözüktü.Evleneceği kadınla ilgili öyle coşkulu sözler söylüyor, evlilik yaşamının

zevklerinden öyle hayranlıkla, içten gelerek konuşuyordu ki, evinin kapısınavardığımızdabüyükbirumutsuzluğakapıldım.— Bana ne büyük bir kötülük ettiğini anlıyor musun, arkadaş? dedim.

Mahvettin beni, mahvettin! Beni o kahrolası mektubu yazmayazorlamamalıydın!Okızıdeligibiseviyorum.Bir yandan nişanlımı sevdiğimi yeminle söylerken, bir yandan da

davranışımdan ötürü kendime lanetler yağdırıyordum. O sırada yüreğimeçöreklenen duygular gibisini tanımamışımdır yaşam boyunca.Neler çektiğimi,neacılartattığımıbirbenbilirim.Eğerbiradamçıksadabanaiyilikyapmakiçinelimebirtabancaverse,sevesevekurşunuşakağımasıkardım.Nedensonraavukatgülmeyebaşladı,omzumutapışladı.

Page 274: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

— Yeter, hadi! Ağlamayı bırak! Korkma, nişanlın o mektubu almayacak.Biliyorsun, zarfın üstüne adresi ben yazdım. O karmakarışık adresi bulup damektubu veremezler. Sana bir ders olsun: Anlamadığın bir konuda tartışmayakalkma!Benimsöyleyeceklerimbukadar,baylar...Beşinci jüriüyesi iskemlesindeoturuşunudüzeltti,öyküsünüanlatmaküzere

ağzınıaçmıştıki,Spaskikulesininsaatiçalmayabaşladı.Jüriüyelerindenbiri;— Tam on iki, dedi. Baylar, yargıladığımız sanığın şu anda yaşadığı

duyguların derecesi kaçtır, dersiniz? Bu katil şimdi mahkemenin tutukluodasında geceliyor, oturuyor ya da yatıyor, elbette ki gözünü kırpmaksızın şugonksesinekulakveriyor.Nelerdüşünüyor,hangihayallerzihnineüşüşmüştürbuadamın,söylermisiniz?Jüri üyeleri «kışkırtılmış duygular»ı birdenbire unutmuş olmalılar. Hatta

nişanlısına mektup yazan arkadaşlarının yaşadıkları da önemsiz, eğlendiriciolmaktanuzakgözükmüştürherhalde.Çünkükimsebirşeyanlatmak istemedi,derinbirsessizliğegömüldüler,yatmaküzerehazırlandılar...

Page 275: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

TANIDIKBİRERKEK

Güzel bayan Vanda ya da pasaportunda belirtildiğine göre, «fahri yurttaş»NastasyaKanavkinahastanedentaburcuedildiğindeogünedeğinkarşılaşmadığıbirdurumadüştü.Nesığınacağıbiryeri,nedeparasıvardı.Neyapacaktışimdi?İlk iş olarak rehin sandığına gitti, biricik değerli eşyası olan zümrüt taşlı

yüzüğünü rehin bıraktı. Karşılığında bir ruble ödediler, ama bununla nealınabilirdiki?Buparaylamodayauygunbirbluz,kabarıkbirşapkayadatunçrenkli bir çift iskarpin vermezlerdi. Bu duruma göre kendini çıplakmış gibihissedecektibayanVanda.Onusırtındakisadeentariylegörünceyalnızinsanlardeğil, atlar, köpekler bile güleceklerdi. İşte bundan dolayı karnını nasıldoyuracağını, geceyi nerede geçireceğini unutup giyim-kuşamını düşünmeyebaşladı.«Hiç olmazsa tanıdık bir erkeğe rastlasam. Biraz para alabilirim... Hiçbiri

vermezliketmezlerbana,çünkü...»diyegeçirdiiçinden.Ancakkarşısınatanıdığıhiçbirerkekçıkmadı.Gerçi«Rönesans»agitseonları

orada bulabilirdi ama bu kılıkla, şapkasız onu sokarlar mıydı «Rönesans»ınkapısından içeri? Ne yapmalıydı? En sonunda dolaşmaktan da, oturupbeklemekten de, düşünmekten de bıkan Vanda son çareye başvurmaya kararverdi:Dosdoğrutanıdığıbirerkeğinevinegidipparaisteyecekti.«Kimin evine gitmeli?» diye sordu kendi kendine. «Mişa'ya gitsem olmaz,

evlidir...Kızılsaçlıihtiyariseiştendönmemiştir...»Bundan üç ay önce kendisine bir bilezik bağışlayan, başka gün ise kulüpte

başındanaşağıbirbardakbiradöktüğüAlmandönmesidişhekimiFinkelgeldihatırına.Onuanımsaranımsamazçoksevindi.Finkel'inevinegiderken;«Yüzdeyüz verir. Vermesin de göreyim! Evindeki bütün lambaları kırarım!» diyedüşünüyordu.Adamın evine yaklaştığı sırada planı hazırdı. Kahkahalarla gülerek

merdivenlerdenyukarıkoşacak,apartoparmuayeneodasınadaldıktansonra25ruble isteyecekti... Tam elini çıngırağa uzattığında planı kafasından uçup gitti,bir ürkeklik, bir heyecan kapladı yüreğini. Eskiden böyle şeylerle hiç

Page 276: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

karşılaşmazdı. Sarhoş erkeklerin bulunduğu topluluklarda gözü pek olur, hattaküstahlaşırdı. Oysa şimdi basit entarisiyle dilenci kılığında cesareti kırıldıbirdenbire.Birçeşitkorku,utanmaduyuyor,kendiniküçükgörüyordu.Çıngırağıçalmayıgözealamadı.«Belkidebeniunutmuştur.Tıpkıbirdilenci,

birsokakkadınıgibinasılgirerimoraya!»diyedüşündü.Sonraçekineçekineçaldıçıngırağı.Kapıarkasındaayaksesleriduyuldu,kapıyıaçanbiruşaktı.Vanda;—Doktorevdemi?diyesordu.Uşak«evet»deseydisevinecekti,ancakberikiyanıtyerineholeyürüdü,orada

kadının mantosunu çıkardı. Merdiven çok cafcaflı, çok şatafatlı gözüktüVanda'nıngözüne,amabütünbuşatafatınarasındaençokhoşunagidenbüyükboy aynasıydı. Ne yazık ki, aynanın tam ortasına kabarık şapkası başınısüslemeyen,modayauygunbirbluzu, tunçrenkli iskarpinleriolmayansefilbirkadın yerleşmişti. Vanda'yı asıl şaşırtan, sırtındaki yoksul giysisiyle dikişçikızlara ya da çamaşırcı kadınlara benzediği bu sırada çekingenlik duyması,kendinde eski gözü peklikten, küstahlıktan eser kalmamasıydı. Artık kendikendineVandadeğil,eskisigibiNastasyaKanavkinademeyehazırdı.Hastabakıcıkadınonumuayeneodasınagötürerek;—Buyurun,oturun,dedi.Doktorşimdigelir.Vandakoltuğaotururkenşöyledüşünüyordu:«Eniyisibenkendisindenborç

paraisterim.Ayıpsayılmaz,çünkütanıdığıbirkişiyim.Amahastabakıcıyokkenistesemçokiyiolur.Onunönündesöylemekuygunkaçarmı,bilmem.Odanediyeburadadikilipduruyor?»Beşdakikasonrakapıaçıldı,Finkel içerigirdi.Uzunboylu, tombulyanaklı,

patlakgözlüesmerbiradamdı.Yanakları,gözleri,karnı,genişkalçaları,herşeyi,her şeyi tokolduğunugösteriyordu;budaöylesineacımasız, iticibir şeydiki!Oysa «Rönesans'ta» olsun, Alman kulübünde olsun çevresine neşe saçar,kadınlaraparayıesirgemez,şakalarınadakatlanırdı.(Vandabaşındanbirbardakbirayı döktüğünde yalnızca gülümsemiş, gözdağı verircesine parmağınısallamıştı.)Şimdiysesuratıbirkarışasık,uykulu, insana tepedenbakan,soğukbirtavrıvardı;ağzındabirşeyçiğniyordu.Vanda'nınyüzünebakmadan;—Nediristeğiniz?diyesordu.Vandahastabakıcıkadınınasıksuratına,onutanımadığıbesbelliFinkel'intok

görünüşünebaktı,kızardı.Dişhekimisabırsızlığınıgizlemeksizinbirdaha;

Page 277: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

—Biristeğinizmivar?dedi.Vandamırıldandı.—Diş...dişlerimağrıyor...—Ya!Hangidişiniz?Nerede?Vandaçürükbirdişiolduğunuanımsadı.—Aşağıda,sağda...—Hımm!Ağzınızıaçındabirbakayım.Finkelkaşlarınıçattı,soluğunututarakhastadişiincelemeyekoyuldu.Dişibir

demirçubuklakurcalayarak;—Ağrıyormu?diyesordu.Vandayalancıktan.—Ağrıyor,dedi.Busıradada«Anımsatayımmıoanı?Benitanırkuşkusuz...Amahastabakıcı?

Niçinburadaduruyor?»diyedüşünüyordu.Finkelbirdenbiresoluğunututuplokomotifgibionunağzınavermeyebaşladı.

Sonra;—Dişinizidoldurmayıtavsiyeetmem,dedi.Budişinizdenartıkhayırgelmez.Dişi bir süre daha kurcaladıktan, Vanda'nın dudaklarını, diş etlerini tütün

kokanparmaklarıylakirlettiktensonrasoluğunubirdahatuttu,ağzınasoğukbirşey soktu. Vanda ansızın korkunç bir ağrı duydu, haykırarak Finkel'in elinesarıldı.Dişhekimi;— Zarar yok, zarar yok! diye mırıldandı. Korkmayın. Bu dişten size zaten

hayırgelmezdi.Acıyadayanmalısınız.Çıkardığı dişi tütünden sararmış kanlı parmaklarıyla Vanda'nın gözlerine

doğruuzattı.Hastabakıcıdayanlarınagelerekağzınabirçanaktuttu.—Evevarıncaağzınızısoğuksuylaçalkalarsınız,kanamahemendurur.Finkel, karışısındakinin çekip giderek onu rahat bırakmasını bekleyen bir

adamtavrıylasessizcedikildi.Vandakapıyayöneldi.—Hoşçakalın!dedidışarıçıkarken.Finkelgülümsedi.—Şey...Benimviziteparası?Vandayeniaklıbaşınagelmişçesine;—Ha,evet!dedi.Kızardı,zümrütyüzüğünekarşılıkaldığıbirrubleyiAlmandönmeyeverdi.Sokağa çıkınca eskisinden daha çok utanç duymaya başladı, ama artık

Page 278: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

yoksulluğundan dolayı utanmıyordu. Başında kabarık şapka, sırtında modayauygunbluzolmadığınınayrımındabiledeğildi.Durmadanyerekantükürüyordu.Her kanlı tükürük ona çirkin, canından bezdiren yaşamını, şimdiye değinkatlandığı, şimdiden sonra da yarın, bir hafta, bir yıl boyunca, ölünceyedeğinkatlanacağıaşağılamalarıanımsatıyordu.—AmanTanrım,nekorkunç!Neazapvericibiryaşam!diyemırıldandı.Ama ertesi gün gene «Rönesans»taydı, çılgınca dans ediyordu. Başında

kabarık bir şapka, sırtında modaya uygun bir bluz, ayaklarında tunç rengiiskarpinlervardı.AkşamyemeğineonuKazanlıbirtüccargetirmişti.

Page 279: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

MUTLUADAM

Yolcu katarı Nikolayev demiryolu şebekesinin Bologoye istasyonundanhareket ediyor. İkinci mevki «sigara içenler» vagonunun alaca karanlığınagömülmüşbeşyolcuuyumaküzereler.Dahayemekleriniyeniyemişler,şimdidebaşlarınıkanepelerinarkasınadayayarakuyumayaçalışıyorlar.Çıtçıkmıyor...Birdenbirevagonunkapısıaçılıyor,içeriyeuzunboylu,sırıkgibiinceuzunbir

adam giriyor. Başında kızıl bir şapka, sırtında operetlerde ve Jül Vern'inromanlarındaraslananmuhabirlerinkigibişıkbirpaltovar.Adamkompartımanınortasındaduruyor,gözlerinikısıpburnundansoluyarak,

kanepelerdeuyumayaçalışanlarabakıyor,bakıyor...—Hayır,burasıdadeğil,diye söyleniyorkendikendine.Tüh,Tanrı cezamı

versin!Nebiçimşeybu?Benimkompartımanbudadeğil!İçeridekiyolculardanbirionudikkatlicesüzdüktensonrasevinçlebağırıyor:—İvanAlekseyiç!Bunerastlantıböyle?Nerelerdesinizyahu?Sırığı andıran İvan Alekseyiç irkiliyor, yolcuya bön bön bakıyor, sevinçle

haykırıyor:— Vay Piotr Petroviç! Şükür görüştürene! Aynı trende yolculuk ettiğimizi

bilmiyordum.—E,nasılsınız,bakalım?— Eh, şöyle böyle... Ama dostum, ben bizim vagonu kaybettim, bir türlü

bulamıyorum.Neaptaladammışımben?Banatemizbirsopaçekmeli.Sırık boylu İvan Alekseyiç dikildiği yerde şöyle bir sallanıyor, sırıtarak

konuşmasınısürdürüyor:—Demek,böyleşeylerdeolurmuş!İkincikampanadansonrakonyakiçmek

için trenden inmiştim. Konyağı içtik içmesine de «Bir sonraki istasyon hayliuzak,beneniyisibirdubledahaiçeyim.»derkenüçüncükampanavurdu.Deligibi koştum, rastgele bir vagona atladım. Şimdi rica ederek soruyorum, benbudalanıntekideğilimdeneyim?PiotrPetroviç;

Page 280: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

— Bakıyorum da, keyfiniz yerinde, diye takılıyor. Hadi, geçin de şöyleoturun!—Yok,yok!Bengideyimdekendivagonumuarayayım.Hadihoşçakalın!— Bu karanlıkta ola ki sahanlıktan aşağı yuvarlanırsınız. Şimdi oturun,

istasyonageldiğinizdevagonunuzubulursunuz.İvan Alekseyiç içini çekerek kararsızca Piotr Petroviç'in karşısına oturuyor.

Çokheyecanlıolduğubellidir,iğneüzerineoturmuşgibikıpırdanıpdurmaktadır.—Nereyegidiyorsunuz?diyesoruyorPiotrPetroviç.—Benmi?Gidiyoruzişte...ucubucağıolmayanbiryere...Kafamdaöylebir

karmaşa var ki, nereye gittiğimi ben de bilmiyorum. Alın yazım nereyegötürürse ben de oraya ... Kah-kah-kah! Mutlu budalalara rastladınız mı hiç,dostum? Rastlamadınız mı? Öyleyse yüzüme dikkatlice bakın! Karşınızdainsanlarınenmutlusuduruyor.Evet,yüzümdenherşeyanlaşılmıyormu?—Yani,şey...birazanlaşılıyor...—Öyleyseyüzümdeçokbudalacabiranlamolsagerek.Neyazıkki,elimde

bir ayna yok, olsa suratımı doya doya seyrederdim. Ama hayli salaklaştığımıhissediyorum.Yeminederimöyle,kah-kah-kah!Balayıgezisineçıktım,anlıyormusunuz?Benanasınıngözüdeğildeneyim?—Ya,demekevlendiniz,öylemi?—Nedemezsiniz,hemdebugün!Kilisedençıkıncadosdoğrutreneatladık.Kutlamalar,herzamankisorularbirbirinikovalıyor.PiotrPetroviçgülerek;—Bak,sen!diyor.Boşuboşunaböyleşıkgiyinmemişsiniz!— Evet, daha şiirsel olsun diye lavanta bile süründüm. Ah, nasıl

heyecanlıyım!Nebirderdimvar,nede tasam!Yalnızca şöylegaripbirduyguiçimde... anlatmak için söz bulamıyorum... Mutluluk mu desem, ne desem?Doğdumdoğalıböylebirduygutatmadım...İvanAlekseyiçgözlerinikapıyor,başınıoynatıyor.— Evet, çok mutluyum... Şöyle bir düşünsenize!.. Şimdi kompartımanıma

gideceğim.Orada,kanepede,pencereninyanındabana tümbenliğiylebağlıbirinsan oturuyor olacak. Şarışın,minik burunlu, küçük küçük parmaklı...Canımbenim, meleğim! Bir tanem, şekerim!..Ya o ayakları!.. Tanrım! Ayak deyinceaklınıza bizim salapuryalarımız gelmesin!Onlar şöyleminicik, büyü gibi, düşgibi şeyler... insanın onları yiyiveresi geliyor. Hoş, siz böyle şeylerden pekanlamazsınızya!..Çünkümaddeyetaparsınız.Hemenirdelemeye,şu-budemeyekalkışırsınız. Ruhsuz bekarlardan başka ne beklenir? Neyse, evlenince benianımsarsınız. İvan Alekseyeviç, dersiniz, şimdi kim bilir, nerelerdedir... Evet,

Page 281: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

biraz sonra vagonuma gideceğim. Orada beni sabırsızlıkla bekleyen biri var.Şimdi gelecek, diye zevk duyuyordur. Gülümseyen bir yüzle beni karşılar.Karşısınaotururum,oküçükçenesiniikiparmağımlatutarım.İvanAlekseyeviçbaşınıaşağıdanyukarıyadoğruoynatarakmutlulukdolubir

seslekikirdiyor.—Sonrabaşınıonunomzunakoyar,elinibelinedolarsın.Kompartımanda çıt yoktur. Şiir gibi bir alaca karanlık... Ah, o anda tüm

dünyayı kucaklamak isterdim. Piotr Petroviç, sizi kucaklamama izin verirmisiniz?—Hay,hay!İki arkadaş öbür yolcuların gülüşmeleri arasında kucaklaşıyorlar. Yeni evli

adamçokmutludur,konuşmasınısürdürür:— Ondan sonra da budalalığı son kertesine vardırmak ya da romanlarda

yazıldığıgibi,ozancaduygularınıkamçılamakiçinbüfeyegiderekbirkaçkadehyuvarlarsın.Ozamankafanda,göğsündeöyleşeylerolurki,bununemasallardaokursun,nedebaşkabiryerde...Benbirhiç sayılabilecek,ufacıkbir insanım,ama şimdi önümde hiçbir sınır tanımıyorum. Benliğimde bütün evrenikucaklayabilirim...Yeni evlinin mutluluğundan etkilenen yolcular onun kıvancını paylaşırlar,

gözlerinebirdahauykugirmez.Deminkitekdinleyicininyanınaşimdidörtkişidaha eklenmeştir. İvan Alekseyeviç iğne üstündeymiş gibi durmadankıpırdanıyor, çevresine neşe saçıyor, kollarını sallıyor, dili çözüldükçeçözülüyor...Omakaralarıkoyverdikçeyolculardakahkahalarıatıyorlar.İvanAlekseyeviç;— Bu işlerde en önemlisi, baylar, diyor, elden geldiğince az düşünmektir.

Bütün o irdelemelerimirdelemeleri bırakmalı. Canın içmek istiyorsa iç gitsin,kardeşim! Yararlıymış, zararlıymış, felsefe yürütme! Felsefe de, ruhbilim decehennemindibine!Yenievli,osıradakoridordangeçenkondüktöre;— Azizim, diyor, 209 numaralı kompartımanın önünden geçerken boz

şapkasında kuş tüyü bulunan bir bayan göreceksiniz. Ona benim buradaolduğumusöylermisiniz?—Başüstüne,amabutrende209numaralıkompartımanyok,219var.—Varsın219olsun,hepsibir.Obayanadeyinki,kocanızsapasağlamdır.İvanAlekseyeviçbaşınıtutarakinliyor:—Kocası...karım...Nezamandanberi?Kocasıymışım!Kah-kah-kah!..Sana

temizbirsopaatmalıdagörmelisinkocalığı!Hay,kocabudala,hay!Yao?Daha

Page 282: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

dünküçücükbirkızdı.Sümüklüböcek!İnanasımgelmiyor!Yolculardanbiri;—Bu zamandamutlu birini görmek tuhaf bir şey, diyor. Beyaz fil görmek

gibi.Öylesineazrastlanıyorkiböylebirinsana!..İvanAlekseyeviç;— İyi ama suç kimin? diyerek sivri uçlu iskarpinlerini ileri uzatıyor.Mutlu

olamıyorsanız kabahat gene sizin. Evet, ne sandınız ya? insan denen yaratıkkendi yazgısını kendi çizer. İsterseniz siz de mutlu olabilirsiniz, amaistemiyorsunuzki...Sizısrarla,inatlakendimutluluğunuzdankaçıyorsunuz.—Ammadayaptınızha!Yaninasılkaçıyoruz?—Basbayağı!Doğa,insanoğlunabellibiryaşagelincesevmesinibuyurmuş.

Budönemgeldimi, sevsevebildiğinkadar,oysakimsenindoğanınbuyruğunudinlediği yok... Neyi bekliyorlar, anlamıyorum. Sonra, efendim, yurttaşlıkyasasında... normal bir yurttaşın evlenmesi gereklidir, deniliyor... Evlenmeyenbir insan mutlu olamaz. Öyleyse zamanı gelince, hiç durma, evlen! Bu işiuzatmakta yarar yok. Ama siz evlenmiyorsunuz ki... Tanrı bilir, neyibekliyorsunuz. Kutsal kitabımızda da şarap insanların ruhuna neşe verir, diyeyazmaktadır. Yani keyfin yerindeyse, daha çok keyiflenmek istiyorsan hiçdurma,hemenbüfeyegit,kafayıçek!Enönemlisibilgiçlik taslamamaktır.Herşeyinbirölçüsüvar,kalıbına,ölçüsünegöredavran!—Demininsanınkendimutluluğununyaratıcısıolduğunusöylediniz.Çürük

birdişyadakaynananızbumutluluğunuçupgitmesinesebepoluyorsanebiçimbir yaratıcıymış o? Bence mutluluk rastlantıya bağlıdır. Şu anda başımızaKukuyev'dekigibibirtrenkazasıgelseböylekonuşamazdınız...Yenievliitirazediyor:—Amma da saçmaladınız! Böyle kazalar yılda bir kez olur.Ayraca benim

öyle rastlantıdan falan korktuğum yok, çünkü rastlantı olması için bir nedenbulunmalı. Cehennemin dibine gitsin rastlantılar! Bunu konuşmak bileistemiyorum!E,küçükbiristasyonageliyoruz,sanırım.PiotrPetroviç;—Nereyegidiyorsunuz, bakalım?diye soruyor.Moskova'yamıyoksadaha

güneydebiryeremi?—Ammayaptınız!Kuzeyegidenbirinasılolurdagüneydebiryeregider?—İyiamaMoskovakuzeyedüşmezki!İvanAlekseyeviç;—Biliyorum,diyor.BindiğimiztrenPetersburg'agidiyor.—NePetersburg'u?Moskova'yagidiyoruz,azizim,Moskova'ya!

Page 283: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

Yenievlişaşkın.—YaninasılMoskova'ya?—Tuhaf!Sizbiletinizinereyealdınız?—Petersburg'a.—Sizikutlarım!Başkatrenebinmişsiniz.Yarım dakika sessizlik içinde geçiyor. Yeni evli ayağa kalkarak oradakilere

alıkalıkbakıyor.PiotrPetroviç;—Evet,evet,azizim,sizBologoye'deyanlıştreneatlamışsınız,diyeaçıklıyor.

Nasıloldudagüneyegidentrenebindiniz?İvan Alekseyeviç sararıyor, başını ellerinin arasına alarak kompartımanın

içindehızlıhızlıdolaşmayabaşlıyor.— Ah, koca budala! diye söyleniyor öfkeyle. Alçak herif, azrail tez elden

canını alsın, e mi! Peki, şimdi ben ne yapacağım? Karım öteki trende kaldı.Oradabekliyor,sabırsızlanıyor...Bense...bense...Ah,kakavanherif!Yeni evli kendini kanepenin üzerine bırakıyor, nasırına basmışlar gibi

kıvranıyor.— Dünyanın en mutsuz insanıyım ben! Şimdi ne yapayım ben? Ne

yapabilirim?Yolcularonuavutmayaçabalıyorlar.—Hadi, canım!Üzülmeyin, önemsiz şeyler bunlar...Karınıza telgraf çekin,

kendiniz de arkadan gelen eksprese atlayın! Böylece fazla gecikmeden onayetişirsiniz.Mutluluğununyaratıcısıyenievliağlamaklıbirsesle;—Ekspresmi?diye inliyor.Ekspresebinmek için parayı neredenbulayım?

Paramınhepsikarımdaydı!Kahkahalarla gülen yolcular az sonra aralarında fısıldaşıyorlar, para

toplayarakmutluadamınbiletücretinidenkleştiriyorlar.

Page 284: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

[←]

1.Dereceoğlu.

[←]

2.Ağaçgil.(Ç.N.)

[←]

3.Kendinetükürengil.

[←]

4.Tasmalıgil.(Ç.N.)

[←]

5.Çıplakbalıkoğlu.

[←]

6.Tükürenoğlu.(Ç.N.)

[←]

7.Fazlatuzlanmışgil.(Ç.N.)

[←]

8.Kirlielgil.(Ç.N.)

[←]

9.Sertoğlu.(ÇN.)

[←]

Page 285: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

10.Beşdağlı.(Ç.N.)

[←]

11.Çocukkenvaftizisırasındayanındabulunupgelininvaftizbabasıolankişiaynızamandagüveyinbabasıdasayılıyor.(Ç.N.)

[←]

12.Daşenka'nınbüyükleriçinkullanılanasıladı.(Ç.N.)

[←]

13.Liriktenor.

[←]

14.Nevırazimov:Anlatılmasızor.(Ç.N.)

[←]

15.Perhizayında,oruçtutulurkenyenilenetsizyemekler.(Ç.N.)

[←]

16.ÇarlıkRusyası'ndaherbakanlığınözelüniforması,hermemurunbaremderecesinigösterenrütbesivardı.(Ç.N.)

[←]

17.Neistiyorsunuz?(Al.)

[←]

18.Başkaneistiyorsunuz?(Al.)

[←]

Page 286: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

19.Neistiyorsunuz?Başkaneistiyorsunuz?(Al.)

[←]

20.İstiyorumki...(Al.)

[←]

21.Ay,Ruslardadişibirvarlıkolarakdüşünülüyor.(Ç.N.)

[←]

22.Fazlasıverilincesağlıklıinsanahastalıkgetirenbirilacın,azıylaohastalığıiyileştirmeyöntemi.(Ç.N.)

[←]

23.Homeopiyönteminintersibiriyileştirmebiçimi.(Ç.N.)

[←]

24.Aleksey.

[←]

25.EkimDevrimiöncesikullanılıpsonradankaldırılan«e»sesibenzeriniverenharf.(Ç.N.)

[←]

26.Üçrublelikbanknot.

[←]

27.Çokgüzel.

[←]

Page 287: Bütün Öyküler 2 (1885-1886) - okumedya.comağzını, yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık aptal herif ne yaptı? Tuttu beni mahkemeye

28.Geni:dahi.

[←]

29.Geyne(Heine):ÜnlüAlmanozanı.

[←]

30.Latincesözcüklerinanlamı:Böylegeçer.-Dünyaşöhreti.-Arıtılmışsu.

[←]

31.Fedosya.(Ç.N.)

[←]

32.Herşeyianlayanbağışlar.(Fr.)

[←]

33.DonKişot'unsevgilisi.(Ç.N.)