biyo-politik ve anatomo-politik kavramları bağlamında haber analizi
TRANSCRIPT
T.C.AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ
İLETİŞİM FAKÜLTESİ
İLETİŞİM VE TOPLUM
Biyo-politik ve Anatomo-politik kavramları bağlamında haber analizi
Ömür TALAY
ANTALYA
"Günümüzde iktidarın beden üzerine ayrı, fakat birbiriyle ilişkili iki yoldan
müdahalesi var: tek tek bedenlerle ilgilenen beden disiplinleri (anatomo-politika) ve
insan türünün bedenine bir bütün olarak yaklaşan nüfus düzenlemeleri (biyo-
politika). Medyada güzel ve sağlıklı bedenlere düzülen övgüler, askeri talimler,
okullardaki beden eğitimi dersleri, kıyafet yönetmelikleri, tıbbın bedene
müdahaleleri, doğum kontrolleri, yerlerinden edilip başka yerlere taşınan insanlar,
iktidarın panoptikonu ile durmadan denetlenen bedenler, genetik olarak tasarlanan
bedenler, cinsel metalara dönüşen bedenler; aslında toplumsal alanda anatomo-
politika ile biyo-politikanın iç içe geçtiğine tanıklık edebiliyoruz. İktidar bedeni
fethetmeye kalkışıyor; sağlıklı bedenler üzerinde inatçı ve titiz bir çalışma
yürüterek, bireysel bedenin arzulanabilir kılınmasına çalışıyor."
"Biyo- iktidar, Foucault’nun yönetebilirlik adını verdiği şeyin doğasında
gerçekleşmiş olan bir dizi dönüşümü içerir. Biyo- iktidar iki ana biçimde gelişmiştir;
1- İnsan bedenine bir makine olarak yaklaşan birinci biçimi disiplinci bir
iktidardır; amacı bedeni disipline etmek, yeteneklerini geliştirmek ve ekonomik
denetim sistemleriyle bütünleştirmektir.
2- İkinci biçimiyse insan bedenine bir doğal tür olarak yaklaşır ve nüfusu
düzenleyici bir denetim üzerinde yoğunlaşır. Biyo-iktidar kapitalizmin gelişmesinde
vazgeçilmez bir unsur ve olmazsa olmaz bir koşuldur."
"Foucault’ya göre biyo-iktidar, kapitalizmin bedenlerin üretim süreçlerinin
içine şırınga edilişi ve nüfus olgusunun iktisadi süreçlere göre ayarlanışı
olmaksızın mümkün olmazdı. Biyo-iktidarın amacının iki bileşeni vardır; İnsanın
bedeni ve nüfus iktisadı olarak biyokapitalizm . Burada iki kutuplu bir stratejiye
ulaşılır: Nüfusun biyo-politiği ve bedenin anatomo-politiği."
1
Edirne'de obeziteyle mücadele ile ilgili haberde Michel Foucault'nun
anatomo-politik kavramı karşımıza çıkmaktadır. İnsan hayatının üzerinde iktidar
kurma, disiplinci iktidarın anatamo-politik kavramının özünü oluşturmaktadır.
"İktidar beden üzerinde yoğunlaşır, bireyselleştirici etkiler yaratır, hem yararlı hem
de uysal kılınması gereken güçlerin kaynağı olarak bedeni manipüle eder." (Michel
Foucault Toplumu Savunmak Gerekir, 2002: 254-255) Michel Foucault
hastalanma oranını değiştirmek, bu oranı düşürmek, yaşamı uzatmak gerekir
derken iktidarın bedeni ele geçirme çabasında olduğunu ifade etmektedir.
2
Haberde asansör kullanımı ile ilgili olarak, kurumda asansörlerin ilk üç katta
durmayacağı, bu katlara yürüyerek çıkılması durumunda obeziteyle mücadele
edileceği savunulmaktadır. İktidarın beden üzerindeki bu tutumu, insanların
tercihlerini hiçe sayarak, beden üzerinde bir güvenlik mekanizması oluşturmaya
yöneliktir. Oysa ki kurumda hamile, yaşlı ya da engelli vatandaşların da
bulunabileceği düşülmemiştir. Vatandaşların tercihleri, özgürce bu hakkını
kullanabilmesi, obeziteyle mücadele adı altında merdivenlere yönlendirilmesi
disiplinci beden teknolojisinin bir örneğidir.
3
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın yeni yılda uygulayacağı
düzenlemelerle ilgili haberde, ilk haberde olduğu gibi Michel Foucault'nun
anatomo-politik kavramı görülmektedir. Michel Foucault anatomo-politiğin
bireylerin bedenlerini yararlı fabrika ellerine dönüştürdüğünü söylerken, insan
bedenine makine gibi yaklaştığını vurgular. İktidar, salça ve sofralık zeytinlerde
bulunan tuz oranını azaltarak insan bedeninin yıpranması engellemiş olacak,
yaşam kalitesini artıracak ve fabrikalarında daha sağlıklı ve daha uzun süre
çalıştıracaktır. Kısacası kapitalizmin çarklarını döndürecek bireyler yaratmış
olacaktır.
4
5
Hükümet Kürtajda Frene Bastı başlıklı haberde Michel Foucault'un biyo-
politik kavramı görülmektedir. Michel Foucault biyo-politiği, "Nüfusun biyo-politiği
insan türünün, biyolojik süreçlerinin zemini olarak hizmet veren beden üzerine
yoğunlaşır. Üreme, doğum, ölüm, sağlık düzeyi, ölüm yaş ortalaması yerleşim ve
göç. Bunlar biyo-politiği ilgilendiren ana sorunsallardır." şeklinde açıklamıştır.
"Bedene değil yaşama odaklı bir teknoloji var; Bir Nüfusa özgü kitle
etmenlerini bir araya getiren, canlı bir kitlede meydana gelebilen tehlikeli olaylar
dizisini denetlemeye çalışan bir teknoloji." (Michel Foucault Toplumu Savunmak
Gerekir, 2002: 255) "Hastalık sigortası ya da yaşlılık sigortası sistemleri; nüfustaki
ortalama yaş süresinin en yüksek düzeye çıkarılmasını sağlayan sağlık kuralları;
bizzat kent örgütlenmesinin cinsellik üzerindeki baskıları, yani döllenme; ailelerin
sağlığı üzerinde kurulan baskılar; çocuklara gösterilen bakımlar; öğrenim oranı vb
Demek ki disiplinci mekanizmalar ve düzenleştirici mekanizmalar söz konusu."
(Michel Foucault Toplumu Savunmak Gerekir, 2002: 257)
Ülkemizde İktidarın nüfus üzerindeki etkisi Foucault'un dediği gibi özellikle
üreme, doğum, ölüm üzerine yoğunlaşmıştır. Haberde iktidarın kürtaj oranını
düşürmek üzere çalışmalar yürüttüğü görülmektedir. Kürtajın katı kurallar
getirilerek sınırlandırılması ya da denetim altına alınmaya çalışılması, beden
üzerinden nüfusa müdahalenin örneğidir. Sezaryen doğumla ilgili olarak da kişinin
özgürce karar verebileceği bir durum olmasına, ayrıca gebelik döneminde hassas
durumda olabilecek annenin psikolojik-fizyolojik durumu bilinmemesine rağmen
tüm bunlar göz ardı edilmiştir. Sezaryen doğumun sağlık açısından bebekler için
daha önemli olduğu tabi ki göz ardı edilemeyecek bir durumdur ancak Foucault,
iktidarın meselesi tam olarak toplum değil, beden-birey değil "yeni bedendir"
demektedir ki iktidarın ilgilendiği tamda budur.
6
Erdoğan: 3 çocuğu vatana hibe edin başlıklı haberde dönemin Başbakanı
Recep Tayyip Erdoğan'ın sıklıkla dile getirdiği en az 3 çocuk söylemi karşımıza
çıkmaktadır. Michel Foucault'un biyo-politikle ilgili şu sözü akıllara gelmektedir:
"Hastalanma oranını değiştirmek, düşürmek gerekecektir; yaşamı uzatmak
gerekecektir; doğum oranını artırmak gerekecektir." (Michel Foucault Toplumu
Savunmak Gerekir, 2002: 252)
Doğum oranı biyo-politik kavramı çerçevesinde iktidarın nüfus üzerindeki
müdahale zeminini oluşturur. Haberde Recep Tayyip Erdoğan'ın "Bu milletin güçlü
olması lazım. O da nerden geçiyor? İnsan denilen o şerefli mahlukattan geçiyor."
şeklindeki söylemi bir önceki haberde de bahsi geçen iktidarın toplumla ilgisinin
olmadığı, yeni bir bedenle ilgili olduğudur. Toplumun nasıl yaşadığı iktidarın
meselesi değildir. Mesele ne kadar çok çalışabilecek işgücü olduğu ve kapitalizmin
çarklarını döndürebilecek iş gücünün olduğudur.
7