bahar 2015, say› 17 issn: 2146-4820 panoramapanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa...

76
Mooc’lar›n K›sa Hikayesi Yarat›c›l›k ve Yenileflim Kartopuyla U¤urland› ISSN: 2146-4820 Bahar 2015, Say› 17 PANoRaMA Kadir Has Üniversitesi Spor Çal›flmalar› Merkezi, UEFA ile anlaflma imzalayarak Avrupa çap›nda düzenlenecek UEFA Futbol Hukuku Program›’n›n lider akademik orta¤› oldu. Kadir Has Üniversitesi Lider Akademik Ortak

Upload: others

Post on 24-Jan-2020

0 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

Moo

c’la

r›n

K›sa

Hik

ayes

i

Yara

t›c›l›

k ve

Yen

ilefli

m

Kart

opuy

la U

¤url

and›

ISSN: 2146-4820Bahar 2015, Say› 17

PANoRaMA

Kadir Has Üniversitesi Spor Çal›flmalar› Merkezi,UEFA ile anlaflma imzalayarak Avrupa çap›nda düzenlenecekUEFA Futbol Hukuku Program›’n›n lider akademik orta¤› oldu.

Kadir Has ÜniversitesiLider Akademik Ortak

Page 2: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

“Yeryüzündeki flartlar›n düzelmesi, sadece bilimsel bulufllardan çok,ahlâkl› bir yaflama düzeninin gerçekleflmesine ba¤l›d›r.”

Albert Einstein

Page 3: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

01

03 Sunufl

04 “Mecbur ‹nsan›”n Yazar› ile ‹ki Buçuk Günün An›s›naÖ¤r. Gör. Dr. fiehnaz fiiflmano¤lu fiimflek

Kekemelikten büyük deyifl ustal›¤›na evrilen; a¤›tlar›n, destanlar›n, türkülerin büyük dengbêjiYaflar Kemal’siz Anadolu topraklar›n›n kültür bahçesi daha bir ›ss›z, tats›z, renksiz ve kokusuz.

08 Kadir Has Üstün Baflar› Ödülü fierif Mardin’e VerildiHaber: Khas Haber Merkezi

Bu y›l “Toplum-Siyaset-Ekonomi” alan›nda verilen “Üstün Baflar› Ödülü”nün sahibiProf. Dr. fierif Mardin; “Gelecek Vadeden Bilim ‹nsan› Ödülü”nün sahibi Doç. Dr. fiener Aktürk

oldu.

13 ‹nsan Kendisiyle Oldu¤u Her Düzeyde Yaln›z ve Kalabal›kHaber: Khas Haber Merkezi

Kadir Has Üniversitesi Rektör Yard›mc›s› Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman’›n yöneticili¤inive küratörlü¤ünü üstlendi¤i Galeri KHAS “Yaln›z ve Kalabal›k” isimli sergi ile 1 Nisan’da aç›ld›.

20 De¤erlerimizin Bafl›na “Önce ‹nsan Hayat› Gelir” CümlesiniYazmazsak

Dr. Ayten Görgün Smith

Bireyin varl›¤›, “grup sa¤ kal›m›”na ba¤l›. Kendine benzeyen gruba kendini ait hissediyor;benzemeyene ise de¤il. Kendine benzeyeni grup içinde tutuyor; kendine benzemeyeni grup

d›fl› b›rak›yor.

24 Genifl Karadeniz Havzas›ndan Uluslararas› Sisteme MeydanOkumalar

Prof. Dr. Mustafa Ayd›n

Bu yaz› K›r›m’›n bir y›l önce Rusya taraf›ndan iflgalinden yola ç›k›larakbölgesel geliflmelerin uluslararas› sistemdeki izdüflümleri ortaya koymaya çal›fl›yor.

28 Kar Maskeli Bilgisayar Mühendisi Cihatç› John ve Ifi‹D Dosyas›Mithat Bereket

Ifi‹D’in ünlü yapt›¤› infazc›s›, ilk olarak geçen A¤ustos ay›ndainternette paylafl›lan bir videoda Amerikal› gazeteci James Foley’i öldürürken görülmüfltü.

32 UEFA Futbol Hukuku Program›’n›n Lider Akademik Orta¤› KadirHas Üniversitesi Oldu.

Röportaj: Emir Güney

Kadir Has Üniversitesi Spor Çal›flmalar› Merkezi’nin, UEFA ile imzalad›¤› e¤itim ortakl›¤›anlaflmas› çerçevesinde uluslararas› “Futbol Hukuku Program›” Ekim 2015’te bafllayacak.

35 Yarat›c›l›k ve Yenileflim Üzerine E¤itim SohbetleriProf. Dr. fiirin Tekinay

Yarat›c›l›k insan beyninin bir ifllevi, yeni fikir ve iliflkileri bulma yetene¤i;inovasyon (yenileflim) ise yarat›c›l›¤› yarara ve de¤ere dönüfltürmenin yöntemidir.

38 Fabrika K›zlar› Deklanflöre Bast›, Foto¤raflar› Ünlüler Kaleme Ald›Haber: Khas Haber Merkezi

Kadir Has Üniversitesi Komfluluk Hakk› Projesi’nde bu y›l Cibali bölgesinde yaflayan ve çal›flan10 genç k›z›n objektifinden “Fabrika K›z›” hikâyesi, foto¤raf karelerine yans›d›.

Page 4: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

02

Bahar 2015, Say› 17

Kadir Has Üniversitesi ad›naSahibi-Genel Yay›n Yönetmeni

Mustafa Ayd›n

Sorumlu Yaz› ‹flleri MüdürüAyten Görgün Smith

Yay›n KuruluBülent Çapl›

G. Didem ÖnalHasan Bülent Kahraman

‹smail Hakk› PolatMithat BereketSevda Alankufl

fiehnaz fiiflmano¤lu fiimflek

Tasar›mHande Çal›k Bafl

Foto¤rafUlafl Tosun

ÇeviriN. Buket Cengiz

Bask›G.M. Matbaac›l›k ve Ticaret A.fi.

100 Y›l Mah. MAS-S‹T 1. Cad. No.8834204 Ba¤c›lar-‹stanbul

0 212 629 00 24

Bask› TarihiMayıs 2015

Yönetim YeriKadir Has ÜniversitesiKadir Has Kampüsü34083 Cibali ‹stanbul

‹letiflim0 212 533 65 32

[email protected]

Yay›n TürüUlusal-Süreli-3 ayda 1 yay›nlan›r

PANoRaMA

ISSN: 2146-4820

Bu dergide yay›nlanan yaz› ve foto¤raflar›n tüm haklar›

PANORAMA Khas Dergisi’ne aittir. Önceden yaz›l› izin

al›nmaks›z›n hiçbir iletiflim, kopyalama ve yay›n arac› kullan›larak

yeniden yay›nlanamaz, ço¤alt›lamaz, da¤›t›lamaz, sat›lamaz

veya herhangi bir flekilde kamunun ücretli/ücretsiz kullan›m›na

sunulamaz. Akademik yay›n ve haber amaçl› al›nt›lar bu kural›n

d›fl›ndad›r. Bu dergide yay›nlanan yaz›larda belirtilen fikirler

yaln›zca yazar/yazarlar›na aittir.

48 Bir Araya Getirilmesi Çaba Gerektiren ‹ki Kavram: Giriflimcilik veÜniversiteÖ¤r. Gör. ‹smail Hakk› Polat

‹fl kariyerinin önemli bir bölümü giriflimcilik ve flirket yöneticili¤iyle geçmifl ve akademik unvan›olmamas›na karfl›n Coventry Üniversitesi’nin rektörlü¤üne atanan John Latham anlat›yor.

50 Kitlesel Aç›k Çevrimiçi Ders-Mooc’lar›n K›sa Hikâyesi‹pek ‹li Erdo¤mufl

MIT, Stanford, Harvard gibi dünya s›ralamas›nda önde gelen üniversitelerden “MOOC”larla (MassiveOpen Online Course: Kitlesel Aç›k Çevrimiçi Ders) sadece bir kullan›c› ad›na sahip olarak ders almakmümkün.

54 Yeni Medyada Okuryazar Olmak ya da OlmamakHaber: Kyra Mengefl

Türkiye’de yaflanan siyasi geliflmeler, tekelleflen medya, yeni medyan›n yükselifli alternatif medyay›alternatif olmaktan çok etik anlamda zorunlu olmas› gereken bir alan haline getirmifltir.

56 Obama’ya Seçim Kazand›ran Sosyal Medya Ekibi ‹stanbul’daDr. Gülfem Saydan Sanver

“Seçim kampanyalar› döneminde aday›n yapaca¤› en büyük hatalardan biri dijitali ihmal etmek.”Bu sözleri söyleyen Obama’n›n 2012 Dijital Kampanya Direktörü Teddy Goff ve ekibin di¤er üyeleri‹stanbul’daydılar.

59 “Türk Sinemas› ‹çin Hala Bir Umut Var.”Röportaj: Kyra Mengefl

Almanya’daki Türk vatandafllar› üzerinden göç olgusunu anlatt›¤› üç sinema filminin yönetmeni TevfikBafler ile Türkiye-Almanya hatt›nda bir senarist ve yönetmen bak›fl aç›s› alt›nda geçmifl ve günümüzsinemas› üzerinden bir röportaj gerçeklefltirdik.

62 Hayat Bir Performanst›r, Sanat Yap›lmaz Yaflan›rDoç. Dr. Murat Akser

Kuzey ‹rlanda’n›n baflkenti Belfast’ta Ulster University bünyesinde 2015’in mart ay›nda Sanat veTasar›m Festivali’ne grafik, mimari, animasyon, illüstrasyon, heykel ve performans sanat› dallar›ndadünyaca ünlü sanatç›lar kat›ld›.

64 Ya¤muru da Serbest B›rakt›m, Art›k ‹stedi¤i Kadar Ya¤s›nArpaslan Budak

Yazar bir gece ans›z›n uyan›r, kendine düflünme f›rsat› bile vermeden giyinip soka¤a ç›kar; havabiraz so¤uk gibidir, yar› ayd›nl›k ucu buca¤› görünmeyen sokaklarda geride b›rakt›¤› hiçbir fleyyokmufl gibi yürümeye bafllar.

67 Tabutunun Üzerine Annesinin Koydu¤u Kartopuyla U¤urland›Uzman N. Buket Cengiz

Nuh Köklü, 17 fiubat’ta arkadafllar›yla kartopu oynad›¤› esnada, mahalledeki bir esnaf›n cam›nakartapu isabet etmesi sonucu ç›kan tart›flmada öldürüldü.

70 12. Haliç Kürek Yar›fllar›’n›n fiampiyonu, Kadir Has Üniversitesi KürekTak›m› OlduHaber: Derya Özkara

6 kulvarl› 1000 metrelik Haliç Parkuru’nda yedi tak›m›n yar›flt›¤› 12. Kadir Has Üniversitesi KürekYar›fllar›’nda Kadir Has Üniversitesi Kürek Tak›m› 30 puanla birinci oldu.

Page 5: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

SUNUS

03

De¤erli okurlar,

Kadir Has Üniversitesi olarak yaln›zca bilim yapmak ve mezunlar vermek de¤il, hayat›n her alan›ndaüzerimize düflen görevleri lay›k›yla yerine getirmek istiyoruz. Yine yepyeni bir ortakl›¤a imza att›k. 16.say›m›z›n kapa¤› Türkiye’de kültür alan›nda çal›flan ilk UNESCO Kürsüsü’nün Kadir Has Üniversitesi’ndekurulmas› idi. Bu say›m›z›n kapak konusu ise, Kadir Has Üniversitesi Spor Çal›flmalar› Merkezi’ninUEFA ile anlaflma imzalayarak, Avrupa çap›nda düzenlenecek UEFA Futbol Hukuku Program›’n›nlider akademik orta¤› olmas›.

Üniversitemizin kurucusu merhum Kadir Has’›n ad›na verilen 11. Kadir Has Ödülleri’ni titiz birde¤erlendirme sonucunda bu y›l ‘toplum-siyaset-ekonomi’ alanlar›nda önemli çal›flmalara imza atm›fliki isme; sosyolog-siyaset bilimçi Prof. Dr. fierif Mardin ile Koç Üniversitesi ö¤retim üyesi Doç. Dr.fiener Aktürk’e verdik.

Üniversite olarak hem kimli¤imizle hem de merkez kampüsümüzün özgün ve farkl› mimarisiyle flehrinsanat hayat›n›n içinde olmay›, katk› yapmay› hep önemli görevlerimiz aras›nda gördük. Bu kapsamda,ça¤dafl sanat konusunda çal›flan yerli yabanc› kurum, sanatç›lar ilgili di¤er çevrelerin buluflaca¤› birplatform olarak tasarlad›¤›m›z Galeri Khas’›n aç›l›fl›n› 1 Nisan’da gerçeklefltirdik. Galeri’nin ilk sergisininküratörlü¤ünü Khas Rektör Yard›mc›s› Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman üstlendi.

‹letiflim Fakültesi taraf›ndan 2009’da aç›lan Türkiye’nin ilk Yeni Medya Bölümü, kendisine yükledi¤imizalan› gelifltirme sorumlulu¤u ile birey, kurum ve kurulufllar›n yeni medya araçlar›n› etkin biçimdekullan›p, siber mekan üzerindeki içerik ve iletiflimi gelifltirerek yönetecek uzmanlar yetifltirmeye devamediyor. En son düzenledikleri II. Yeni Medya Kongresi internet üzerinden canl› yay›nla genifl kitlelereulaflt› ve Yeni Medya okuryazarl›¤›n›n ne oldu¤unu sadece sunulan bildiriler ile de¤il, sunum yöntemlerive genifl kitlelere ulaflma araçlar›yla da gösterdi.

Bu y›l Kadir Has Kürek Tak›m› önemli baflar›lara imza att›. Son dönemde 12. Kadir Has ÜniversitesiHaliç Kürek Yar›fllar›’nda üniversiteler kategorisinde tak›m olarak birinci oldu; Türkiye fiampiyonas›1. ve 2. eleme etaplar›nda kat›ld›¤› tüm tekne kategorilerinde dereceye girdi; ve son olarak Kadir Has-Koç Üniversiteleri Haliç Dostluk Kupas›’n› kazand›. Tak›mla ilgili bir habere de bu say›m›zda yerveriyoruz.

Khas Komfluluk Hakk› Projesi’nde ise bu y›l Cibali bölgesinde yaflayan ve çal›flan 10 genç k›za foto¤rafe¤itimi verdik, onlar›n objektifinden yans›yan kareleri tan›nm›fl sanatç› ve yazarlar›n kaleme almalar›n›ard›ndan da “Fabrika K›z›” foto¤raf sergisi ile halkla buluflmalar›n› sa¤lad›k.

Bu say›da, ilk olman›n ve yeniye imza atman›n hakl› gururunu bizlere yaflatan bize has “baflar›öykülerimiz”in yan›s›ra bilim, sanat ve kültüre iliflkin rengarenk yaz›lar da okuma f›rsat› bulacaks›n›z.

Keyifle okuman›z ve yaz say›m›zda görüflmek dile¤iyle esen kal›n.

‹lk Olman›n veYeniye ‹mza Atman›n Hakl› Gururu

Page 6: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

04

Gözleri kocaman çocuklar için değer...Mücadeleye değer...

Bir hayat pahasına da olsa, değer...

Yaşar Kemal

Fot

oğra

f: O

kan

Güz

elce

- M

illiye

t

Page 7: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

05

“MECBUR ‹NSAN”INYAZARI ‹LE

‹K‹ BUÇUK GÜNÜN ANISINAÖğr. Gör. Dr. Şehnaz ŞİŞMANOĞLU ŞİMŞEK

Khas Türk dil i koordinatörü

Üç buçuk yafl›nda talihsiz bir b›çak darbesiylebir gözü kör olan, öteki gözüyle babas›n›nöldürülmesine tan›kl›k eden, kekemeliktenbüyük deyifl ustal›¤›na, ozanl›¤a evrilen;a¤›tlar›n, destanlar›n, türkülerin büyükdengbêji… Kitaplar›n› okudukça insan›n cümlekötülüklerden ar›nd›¤› yazar, Yaflar Kemal…

2002 yılıydı. Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü’ndeyüksek lisans öğrencisiydim. Bölüm yeni kurulmuştu ve yalnızcaedebiyat dışında farklı alanlardan öğrenci almakla kalmıyor,öğrencilerin bütün mesailerini edebiyata ayırabilmelerini olanaklıkılmak üzere onlara burs da sağlıyordu. Çoğumuz idealistedebiyatçılar ve geleceğin müstakbel eleştirmenleri veakademisyenleri olarak Türkiye için epeyce “lüks” sayılabilecek buortamda dersler ve ödevlerle hemhal olmanın dışında bir yandanda sempozyumlar ve paneller düzenleyerek önemli yazarları veentelektüelleri yakından tanıma fırsatı buluyorduk. Kendisini deçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât SaitHalman hocamız, bir gün bizden bir grup öğrenciyi yanına çağırarakTürk Edebiyatı Merkezi’nin Uluslararası Yaşar Kemal Sempozyumudüzenleyeceğini müjdeledi. O gün orada toplananlar, düzenlemekomitesi üyeleri olacaktı. Ağır görevlerden biri de bana aitti. Büyük

yazar Yaşar Kemal’e Bilkent Üniversitesi Fahri doktora unvanıverecekti ve Talât Hoca, İnsani Bilimler ve Edebiyat FakültesiDekanı Prof. Dr. Bülent Bozkurt’un yazarı tanıtan konuşmasınıbenim hazırlamamı istiyordu. Nedense başımdan aşağı kaynarsular dökülmüştü. Evet, Yaşar Kemal’i tanıyordum, biliyordum,okuyordum ama oldukça kalabalık bir edebiyat seyircisininkarşısında yazarı takdim edecek nitelikli bir konuşma hazırlamak,o güne kadar söylenenleri tekrar etmemek, klişeye düşmemek,“hayatı, sanatı ve eserleri” kolaycılığına kapılmamak, hepsindenönemlisi de Talât Hoca’ya mahcup olmamak gibi üstesindengelmesi zor bazı kriterler üşüştü hemen aklıma. “Ne zamanayazmam gerekiyor hocam?” diye Talât Hoca’ya sorduğumda da“yarın verirsin işte” demesin mi? Heyecandan iyice kıpkırmızıolduğumu hatırlıyorum.

Hemen kütüphaneye koştum, Yaşar Kemal’e dair bulabildiğimneredeyse bütün yayınları aldım, okudum, okudum, okudum…O gece sabaha kadar istenen konuşmayı hazırladım. Konuşmanınbir kısmının zaten yazarın biyografisinden oluştuğunu söylersem,toy bir master öğrencisi olarak ne kadar ince eleyip sık dokuduğumutahmin edersiniz…Yazıyı Yaşar Kemal’in bir romanında geçen“uğurböcekleri”yle noktaladığımı hatırlıyorum hayal meyal.Maalesef şu anda o konuşmanın metni bende mevcut değil.Muhtemelen şimdi evde duran disketlerin birinde duruyor. (Gençokurlara not: Siz siz olun yazılarınızı sistematik bir şekilde arşivleyinki, günün birinde aradığınızda hemen bulasınız!)

Page 8: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

06

Fotoğraf: Bilge Akkaya

Yıl 2002. Yaşar Kemal, Karıncanın Su İçtiği romanını imzalarken.

Page 9: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

07

arkalarda olan Hilmi Hoca’nın da elini kaldırıp “buradayım YaşarAbi” diye seslendiğini hatırlıyorum da salonda uzun süre gülüşmelerdevam etmişti. Sanırım o günü, salondaki dinleyiciler akademiksunumlardan çok yazarın da müdahil olduğu bu tatlı atışmalarve sohbetlerle hatırlayacak.

Yaşar Kemal’i yalnızca öğrenciler ve akademisyenler değil,sempozyum boyunca üniversite kampüsünde çalışan işçiler debüyük bir hayranlık ve sevgiyle kucakladılar. Mahcup ve ürkekbiçimde yazara yaklaşarak, onun elinden öpmek isteyenleri veyazarın onların başını şefkatle okşamasını hiç unutmayacağım.Edebiyatına, yazarlığına hayran olduğumuz ancak tanışınca hayalkırıklığına uğradığımız ne çok yazar, sanatçı vardır… İşte onlardanbiri olmadığını bir kez daha göstermişti büyük yazar. Yoksulun,işçinin, köylünün, Anadolu insanının, her şeyden önce de kendideyişiyle “mecbur insan”ın yazarı. Gazete manşetlerinin de çokdoğru bir tespitle vurguladıkları gibi, cenazesinde onu sonyolculuğuna uğurlamaya gelenler arasında en çok okurları, YaşarKemal’in “mecbur insanları” vardı sanırım.

Üç buçuk yaşında talihsiz bir bıçak darbesiyle bir gözü kör olan,öteki gözüyle babasının öldürülmesine tanıklık eden, kekemeliktenbüyük deyiş ustalığına, ozanlığa evrilen; ağıtların, destanların,türkülerin büyük dengbêji Yaşar Kemal…. O, bugün artık devlettelevizyonlarında bile tartışılan, konuşulan meseleleri 1995 yılındaDer Spiegel dergisinde yazdığında Devlet GüvenlikMahkemesi’nde yargılanmıştı; insan hakları ihlallerinde, Türkiyedar zamanlardan geçerken hep sahnedeydi. Türkiye yazarınıyargılamaktan ona ödül vermeye evrildi belki; ama yazarın sonyaptığı konuşmalarından birinde hatırlattığı gibi, yeryüzündekiacılar katlanarak artıyor.

Bilkent’teki fahri doktora konuşmasını şöyle bitirmiş Yaşar Kemal:“Sözümü bitirirken ne demem gerek, ben buldum bile: Dünyabin bir çiçekten oluşmuş bir kültür bahçesidir: Bin bir renkli, binbir kokulu. O bahçeden bir çiçek koparılırsa, insanlık da birrengini, bir kokusunu yitirecektir.” Yaşar Kemal’le birlikte biz engüzel kokulu, en renkli çiçeklerimizden birini yitirdik; şimdi dahaıssız, daha yoksul ve daha tatsız olacak Anadolu toprakları.

Büyük romancının son konuşmalarından biri ise, okurları ve onusevenler için bir vasiyet niteliği taşıyor. Kasım 2014’te BilgiÜniversitesi’nin kendisine ‘fahri doktora’ unvanı vermek içindüzenlediği törene sağlık sorunları nedeniyle katılmayan YaşarKemal şunları söylemişti: “Bir, benim kitaplarımı okuyan katilolmasın, savaş düşmanı olsun. İki, insanın insanı sömürmesinekarşı çıksın. Kimse kimseyi aşağılayamasın. Kimse kimseyi asimileedemesin. İnsanları asimile etmeye can atan devletlere, hükümetlereolanak verilmesin. Benim kitaplarımı okuyanlar bilsinler ki, birkültürü yok edenlerin kendi kültürleri, insanlıkları ellerindenuçmuş gitmiştir. Benim kitaplarımı okuyanlar yoksullarla birlikolsunlar, yoksulluk bütün insanlığın utancıdır. Benim kitaplarımıokuyanlar cümle kötülüklerden arınsınlar."

Ertesi gün sabahtan heyecanla bölüme koşturup, Talât Hoca’yakonuşmayı gösterdim, şöyle bir göz atıp “tamam” dedi. Asıl güzelhaberse, birkaç gün sonra bana ulaşacaktı. Talât Hoca, YaşarKemal’e konuşmayı okumuş; Yaşar Kemal de çok beğendiğinibelirterek, kimin yazdığını sormuştu. Tahmin edilebileceği üzeredünyalar benim olmuştu; dilin ustasının yazdıklarınızıbeğenmesinden daha değerli ne olabilirdi ki?

Sempozyuma gelince, iki gün süren etkinlik süresince ABD, Fransa,İngiltere ve Türkiye’den katılan yazar ve akademisyenler YaşarKemal’in edebiyatı üzerine 20’ye yakın bildiri sundular. Programçerçevesinde Yaşar Kemal’in yapıtlarından okumalara ve dramatikcanlandırmalara da yer verildi; büyük usta, hayatında ilk kez,dinleyicilere eserinden bir bölüm okudu. 17 Mayıs akşamı, BilkentÜniversitesi konser salonunda Yaşar Kemal onuruna türküler,şarkılar ve aryaların seslendirildiği bir konser düzenlendi. 18 Mayıssabahı ise Bilkent Senfoni Orkestrası’nın konseriyle başlayanprogramda Yaşar Kemal’e fahri doktora unvanı verildi.

Sempozyumun tüm oturumlarını izleyen Yaşar Kemal, birçokoturumda söz alarak yorumlarını konuklarla ve konuşmacılarlapaylaştı. Bu haliyle Yaşar Kemal, akademik toplantının formatınısohbete dönüştürmekteki ustalığını sergiliyordu. Gençliğinde okulubırakıp kütüphanede çalışmaya başladığını ve bu sayede çok sayıdatarih kitabı okuma fırsatı bulduğunu söyledi. Romancının herromanında dilini değiştirmesinin zorunlu olduğunu düşünen YaşarKemal, yapıtlarında hem dili hem de kültürü farklı şekillerdekurguladığını, böylelikle kendini yinelemediğini dile getirerekromanın bir süre sonra kendi kendini yarattığını ifade etti. Edebiyatyapıtlarında kadınların temsili konusuna da değinen yazar, “özgürolmayan bir dünyada kadın da özgür olamaz” diyerek yapıtlarındakikadın karakterlerin özgür ve güçlü olduklarını vurguladı.

Belleğim beni yanıltmıyorsa, sanırım sempozyumun ilk günüydü.Heyecanla büyük ustanın yanına giderek kendimi tanıttım; beğendiğikonuşmayı utana sıkıla benim hazırlamış olduğumu söyledim.Gülümseyerek, sıcak bir ifadeyle şöyle dedi bana: “Nereden öğrendinsen bu lafları?” Sonradan çok kullanacağım bir espri olacaktı bucümle. Ölümünden sonra yazılan yazılarda da sıkça ifade edildiğigibi doğallığıyla, samimiyetiyle tipik bir Yaşar Kemal cümlesiydiaslında. Yakın arkadaşlarım Bilge Akkaya ve Müge Canpolat isesempozyumun işleyişinde aksaklık yaşanmaması için yazarı süreklitakipteydi. Yaşar Kemal Müge’ye “sen yine burada mısın karakız?” diye takılmıştı program boyunca. Sempozyum sırasında dabu sıcak tavra yakından tanıklık ettik. Akademik toplantılarda çoksık rastlamadığımız bir biçimde, büyük yazar tebliğler sunulurkenkonuşmacıların sözünü kesiyor ve kendi yorumlarını söylüyordu.Amfi şeklindeki kocaman salonda, en önde oturarak kimi zamanbütün heybetiyle ayağa kalkıyor, çoğu zaman mikrofonsuz, yüzünüdinleyicilere dönüyor; ya sunumda tartışılan bir meseleye açıklıkgetiriyor ya da konuyla ilgili bir anısını anlatıyordu. Bir ara yineayağa kalkmış bölüm hocalarımızdan Hilmi Yavuz’a seslenerek“Hilmi, neredesin? Bak bunu sen de bilirsin!” dediğini; o sırada

Page 10: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

08

11. KAD‹R HASÜSTÜN BAfiARI ÖDÜLÜfiER‹F MARD‹N’E VER‹LD‹Haber: Khas Haber MerkeziFotoğraf: Ulaş TOSUN

Page 11: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

09

Türkiye’nin eğitim gönüllüsü Kadir Has’ınadına verilen “Kadir Has Ödülleri” bu yıl 11.kez sahiplerini buldu. Kadir HasÜniversitesi’nde Kadir Has ÜniversitesiMütevelli Heyeti Başkanı Can Has ve KadirHas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. MustafaAydın’ın evsahipliğinde düzenlenen ödültöreninde Kadir Has Vakfı Başkanı Nuri Hasile Kadir Has Üniversitesi öğetim üyeleri,öğrenciler, Has Ailesi ile iş dünyasının önemliisimleri hazır bulundu.

Bu y›l 11. kez gerçeklefltirilen Kadir Has Ödülleri’nde“Üstün Baflar› Ödülü”nü alan Prof. Dr. fierif Mardin, dinsosyolojisi; siyaset sosyolojisi; tarihsel sosyoloji, Osmanl›‹mparatorlu¤u, Osmanl› dönemi entelektüel tarihialan›ndaki çal›flmalar›yla tan›n›yor. Prof. Dr. fierif Mardin,son 50 y›lda sosyal bilimler alan›na yapt›¤› ulusal veuluslararas› düzeydeki büyük katk›lar›, eserlerinin birerklasik olarak henüz afl›lamamas›, kitap ve makalelerinindüflünce tarihi alan›na sa¤lad›¤› büyük katk›lar,çal›flmalar›n›n 盤›r aç›c› derinli¤i, geniflli¤i ve uzunsolu¤u ile oldu¤u kadar kiflili¤i ile de akademik çevredebelirleyici olmas›, bir kuflak akademisyen için rol modelkabul edilmesi nedeniyle ödüle lay›k görüldü.

“Gelecek Vadeden Bilim ‹nsan› Ödülü”ne lay›k görülenDoç. Dr. fiener Aktürk, akademik yaflam›n›n erken birevresinde yapt›¤› çal›flmalar›, bu çal›flmalar›n uluslararas›alanda sa¤lad›¤› baflar›, temel çal›flma alan› olanuluslararas› iliflkilerle s›n›rl› kalmay›p makale vekitaplar›nda, sosyal bilimler dünyas›n›n farkl› alanlar›ndakisorunlara yan›t arama çabas› nedeniyle ödüle lay›kgörüldü. 2009 y›l›ndan bu yana Koç Üniversitesi ‹ktisadive ‹dari Bilimler Fakültesi Uluslararas› ‹liflkiler Bölümü'ndeö¤retim üyesi olarak görev yapmakta olan Aktürk,karfl›laflt›rmal› siyaset etnik politikalar ve milliyetçilik;Rusya, Do¤u Avrupa, Avrasya siyaseti ve nitelikselaraflt›rma yöntemleri konular›nda lisans ve lisansüstüdersler veriyor.

Türkiye’nin e¤itim gönüllüsü Kadir Has’›n ad›na verilen “KadirHas Ödülleri” sahiplerini buldu. 11. Kadir Has Ödülleri toplum-siyaset-ekonomi alanlar›nda önemli çal›flmalara imza atm›fliki isme verildi. Bu y›l “Toplum-Siyaset-Ekonomi” alan›ndaverilen “Üstün Baflar› Ödülü”nün sahibi Prof. Dr. fierif Mardinoldu. “Gelecek Vadeden Bilim ‹nsan› Ödülü”ne ise KoçÜniversitesi ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültesi Uluslararas›‹liflkiler Bölümü ö¤retim üyesi Doç. Dr. fiener Aktürk lay›kgörüldü.

Page 12: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

10

Kadir Has Üniversitesi taraf›ndan, üniversitenin kurucusu hay›rsever ifladam› Kadir Has’›n ismini yaflatmaküzere bafllat›lan ve 11. kez verilen Kadir Has Ödülleri’nin bu y›lki konusu “Toplum-Siyaset-Ekonomi” olarak

belirlenmiflti. Bu y›l “Üstün Baflar› Ödülü” verilen isme 20 bin dolar ve “berat” takdim edildi. GelecekVadeden Bilim ‹nsan› Ödülü’nün sahibi olan baflar›l› isim ise 10 bin dolar ve “berat” ald›.

Kadir Has Üniversitesi Mütevelli Heyeti Baflkan›Can Has, Kadir Has’›n üniversiteyi kurmayakarar verirken, bu kurumun topluma bilimselbilginin yol göstermesini istedi¤ini belirterekflöyle konufltu: “Kadir Has, insan›n gelece¤inisadece insan›n bilinci ayd›nlats›n istiyordu.Bilimin s›çrama yapt›¤› her dönemde felsefeninde güçlü hamleler yapt›¤›n› biliyordu. Bugünküdünyan›n temel gerçeklikleri iletiflim ve biliflimteknolojisinin olanaklar›yla önemli de¤iflikliklergeçiriyor. Üniversitemiz bünyesinde araflt›rmayapan, bilimsel çal›flmalarla yeni teknolojilerin,bilimin geliflmesine gayret eden bilim insanlar›n›hep destekledik ve istedik ki üniversitemizd›fl›ndan da; de¤erli bilim insanlar›n›nçal›flmalar›na katk› sa¤layal›m. Kadir HasÖdülleri bu anlay›fl›n ürünü olarak do¤du.”

Page 13: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

11

Kadir Has Vakf› Baflkan› Nuri Has törendeyapt›¤› konuflmada, “Kadir Has ve onungibi hay›rseverler, Modern TürkiyeCumhuriyeti’nin ilk ifladamlar›yd›. Ortakhedefleri de memleketleri ve halklar›ylabirlikte büyümekti. Kadir Has Vakf›’n›ns›f›rdan kurup da Türkiye’ye arma¤anetti¤i okullar›n, hastanelerin, müzelerin,spor tesislerinin say›s› 60’a yaklaflt›.Bunlar için harcanan rakam yar›m milyardolar› aflt›. Bugün, vakf›m›z Türkiye’ninmaddi kaynaklar yönünden en güçlüvak›flar› aras›ndad›r. Ülkemiz için endo¤ru projeleri, profesyonel biryönetimle, büyük ba¤l›l›klagerçeklefltiriyoruz” dedi.

Page 14: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

12

“Toplum-Siyaset-Ekonomi” alan›nda verilen11. Kadir Has Ödülleri De¤erlendirme Kurulu:

• Prof. Dr. Mustafa Ayd›n (Kadir Has Üniversitesi Rektörü)• Prof. Dr. Nilüfer Göle (École des hautes études en sciences sociales ö¤retim üyesi)

• Prof. Dr. Haldun N. Gülalp (Y›ld›z Teknik Üniversitesi emekli ö¤retim üyesi)• Prof. Dr. fiükrü Hanio¤lu (Princeton University ö¤retim üyesi ve Kadir Has Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyesi)

• Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman (Kadir Has Üniversitesi Rektör Yard›mc›s›)• Prof. Dr. Ça¤lar Keyder (Bo¤aziçi Üniversitesi ve Binghamton University ö¤retim üyesi)

• Prof. Dr. Ayd›n U¤ur (‹stanbul Bilgi Üniversitesi ö¤retim üyesi)

Kadir Has’›n en büyük ve önemli eseri olarak gördü¤ü Kadir HasÜniversitesi’nin bugün emin ve kararl› ad›mlarla devam etti¤inibelirten Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Ayd›nflöyle konufltu: “Üniversitemiz, kuruluflunun 18. y›l›nda, 5 bindenfazla ö¤rencisi ile her geçen gün baflar›lar›n› art›rmakta vehedeflerini yükseltmektedir. Art›k içsellefltirmifl oldu¤umuz süreklidönüflüm, geliflme ve ilerleme süreci ile kazand›¤›m›z büyükdinamizm, bizi sürekli ileriye götürüyor. Bu de¤iflim ve geliflim,bizi sürekli olarak hedeflerimizi gözden geçirmeye ve hep dahaiyiye ulaflmaya zorluyor. E¤itim ve ö¤retim çal›flmalar›m›z›n yan›s›ra araflt›rma ve gelifltirme faaliyetlerine ayr› bir önem veriyoruz.Toplumumuzun sesini dinleyerek ve dünyay› yak›ndan takipederek sürekli yeni projeler gelifltiriyoruz. Memleket ve dünyameselelerine katk› sa¤lamak, çözümler üretmek, alternatiflersunmak için çal›fl›yoruz. Bugün 11.’sini takdim edece¤imiz KadirHas Ödülleri de, baflar›lar› ödüllendirmenin genel olarak zay›fkald›¤› ülkemizde, ulusal ve uluslararas› düzeyde önemli baflar›laraimza atm›fl, Türkiye’nin ve uluslararas› toplumun gelifliminekatk›da bulunmufl kifli ve kurumlar›n› ödüllendirerekdesteklemeyi amaçlamaktad›r.”

Page 15: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

13

‹NSAN KEND‹S‹YLEOLDU⁄UHER DÜZEYDEYALNIZ ve KALABALIKHABER: Khas Haber Merkezi

Page 16: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

14

Hem kimli¤iyle hem de özgün vefarkl› mimarisiyle flehrin sanathayat›na yeni ivme getirmeyihedefleyen Galeri KHAS, ilkserginin de küratörlü¤ünüüstlenen Kadir Has ÜniversitesiRektör Yard›mc›s› Hasan BülentKahraman’›n katk›lar›yla, ça¤daflsanat konusunda çal›flan yerliyabanc› kurumlar›n, sanatç›lar›nve ilgili di¤er çevrelerin bulufltu¤ubir platform olarak tasarland›.

1 Nisan’da sanatseverlerle buluşan, 30 Nisan’akadar açık kalan ve Kadir Has ÜniversitesiRektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan BülentKahraman’ın artnivo.com tarafından temsiledilen genç sanatçıların işlerinden oluşturduğu “Yalnız ve Kalabalık” adını taşıyan sergide 10sanatçının yeni medya işlerine odaklanılıyor.Sergide; Can Akgümüş, Alper Aydın, Basako,Zeynep Beler, Hasan Deniz, Sibel Diker, MeteErsöz, Hayal İncedoğan, Erdal İnci ve JacquelineRoditi’nin fotoğraf, video ve neon işleri yeralıyor.

Prof. Dr. Kahraman, yeni medyaya odaklandığıişlerde, serginin temasını şu şekilde açıklıyor:“İnsan kendisiyle olduğu her düzeyde yalnız.Ama yalnızlığına tahammülü yok insanın. Fizikevreninde de ruhsal dünyasında da yalnızlığınısevmiyor. Yalnızlığında direnmesi, insanınpatolojik bir durumu sadece ama yalnızlığındanda vazgeçmek istemeyen bir yanı var. Gene defelsefe tekil insanı hiç tanımlamadı fakat onutoplumsal varlık olarak nitelendirmesini bildi....Bir de kentler var. Sokak, meydan ve apartmandairesinden oluşuyor kentler. Atomistik ve çoğul.Kent toplumsallığın ve atomizmin mekanı.Üstelik biliyoruz: Kalabalıklar içinde yalnızolmak mümkün; ama kalabalıkların yalnızolduğu söylenemiyorsa, neden? Kalabalıkyalnızlık, yenilmek mi demek, ezilenler midemek, kıyıda kenarda kalmış olanlar mı demek?Hamlet ‘olmak ya da olmamak/mesele bu’diyordu. Ne demek istiyordu, ‘olmak’ derken,yalnız olmak mı, kalabalık olmak mı? Hâlâmesele o! O nedenle: Kent şimdi, belki de, ençok, bu demek: Yalnız ve kalabalık... Yalnız vekalabalık: Büyük savaş. Daima.”

Sergi online olarak da artnivo.com üzerindende gezilebilir. Detaylı bilgi için [email protected] iletişime geçilebilir.

Sanatç›: Zeynep BelerEser: 8Tarih: 2011Eser hakk›nda: Zeytinburnu metrobüs dura¤› ve çevresindeki trafi¤in farkl› günlerve saatlerde çekilmifl statik bir video kolaj›d›r. ‹stanbul trafi¤inin ve daha geniflanlamda flehrin kendisinin, sonuçsuzca ‘sekiz çizmekte’ veya bir deli¤e ak›p gitmekteoldu¤u illüzyonunu yarat›r. Zar zor kald›rabildi¤i bir nüfus yükünün alt›ndaki flehrin,bu nüfusu oradan oraya tafl›rkenki ak›fl› flehrin baz› yerlerinde “dipsiz bir kuyu” gibibir niteli¤e bürünür, insanlar sanki beraberce kaybolup giderler ve yerlerine hemenbir otobüs dolusu yenisi gelir.

Sanatç›: Sibel DikerEser: Tuzlu ToprakTarih: 2011Tür: Tek kanal video, 5’56’’ (loop), 1stereo ses band›, 4 beyaz derin çerçeveiçinde 4 C-print.Boyut: 72 cm x 50 cm x 4 cm (x4)Eser hakk›nda: Bir video ve dörtfoto¤raftan oluflan bu yerlefltirmeninç›k›fl noktas› “non-place” kavram›üzerine kuruludur. Frans›z sosyologMarc Augé’ye göre “non-place” insan›nanonim kald›¤›, iliflkisel ve tarihsel ba¤›nimkansız oldugu çeflitli geçifl alanlar›d›r(bofl arazi, inflaat alan›, otel,havaalan›...). ‹stanbul’un sürekli de¤iflenmimari dokusu ve say›s›z yap bozfaaliyetlerinden, inflaatlar›ndan veyap›laflma anlay›fl›ndan yola ç›k›lm›flt›r.Gerçekçi ve kimi zaman sert bir sürecesahip olan video, çeflitli inflaat alanlar›

Tür: HD video projeksiyonuBoyut: 8’15”-2/3 + 1 Edisyon

ve betonla kaplanm›fl manzaralar s›ral›yorken, yaflad›¤›m›z flehrin görsel fliddetinive hibrit yap›s›n› göz önüne koyuyor. Videoya nazaran daha hayali bir boyut tafl›yanfoto¤raflarda ise, denizi terk etmifl ve denize bakan bir bahriyeli yer al›yor. Böylecezaman› geçmifl ve edas›n› kaybetmifl bu denizci figürü, büyük flehirlerdekiyabanc›laflma ve yaln›zlaflma duygular›na vurgu yapmaktad›r.

Page 17: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

15

Sanatç›: Can AkgümüflEser: DomaTarih: 2014Tür: C-print, pleksiglasBoyut: 90 x 162 cm-3 + 2EdisyonEser hakk›nda: Modernitedennasibini alan uygarl›k,kendisinden ve do¤adanuzaklafl›rken güç, iktidar vegösteriflin gölgesine s›¤›nmay›tercih eder. Estetik vekusursuzluk yükselmeninmottosuna dönüflürken gücünüsimetriden almaktad›r. Doma;tekinsiz manzaralar karfl›s›nda'yükselen' medeniyeti vedönüfltürdü¤ü do¤ay›günümüzden referanslarkullanarak kurgulay›p bir aradagöstermektedir.

Sanatç›: BasakoEser: ‹simsizTarih: 2014Eser hakk›nda: Bir süredir yaflad›¤›m flehrin bir parças› ve belle¤i olmufl binalar› belgeliyorum. Onlar›n insanlar gibi ruhu olan, yaflayan,hatta bizi izleyen ve bizden ilgi isteyen varl›klar oldu¤unu düflünüyorum. Benim yaflad›¤›m flehir durmadan de¤ifliyor, y›k›l›yor ve yerineyenisi yap›l›yor. Ben de¤iflmeyeni görmek ve göstermek istiyorum. Bu seri ifllerim ise, baflka bir metropolde belgeledi¤im modern binalar›nimgelerinden yapt›¤›m kolajlardan olufluyor. Nehir boyunca yürürken gördü¤üm bu binalar›n önünde, güzel havan›n ve ö¤le aras›n›n tad›n›ç›karan çal›flanlar, h›zl›ca birfleyler at›flt›r›yorlar. Bu kibirli koca yap›lar›n gölgesinde belki de günün en keyifli anlar›n› geçiriyorlar. Birazdanofislerine, ekranlar›n›n bafl›na dönecekler. Ayn› mekanda birçok insan birbirlerinin yüzüne bakmadan çal›flacak, ifl ç›k›fl› evlerine dönecekve ertesi gün tekrar buraya geri gelecekler. Ben ise otelime dönerken metroya bir sel gibi akan bu kalabal›¤›n içinde, onlar›n ritminibozmadan ilerlemeye çal›flaca¤›m.

Tür: Ka¤›da kolajBoyut: 48 x 33 cm

Page 18: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

16

Sanatç›: Alper Ayd›nEser: Tafllar›n Gerçek Ölçütü IITarih: 2012Tür: Kayal›klar üzerine su bazl› boya, Diasec bask›Boyut: 120 x 80 cm-5 + 1 EdisyonEser hakk›nda: Çal›flmada do¤an›n içerisindekikayalara rakamsal müdahalelerde bulunuldu. Seçilenbu yer rakamlar›n gerçek anlamda uygulanabilece¤i,bilinçli olarak seçilmifl bir mekand›r. Bumüdahalelerin her biri tek tek hesaplanarak üzerinebeyaz su bazl› boya ile tafllara zarar vermeyecekflekilde yaz›lm›flt›r. Rakamlar› hayat›n içerisindekibir tak›m nesnelerin de¤erini biçmek için insanlaryaratm›flt›r. ‹nsanlar›n yaratm›fl oldu¤u burakamlarla, do¤a üzerindeki amorf fleylerin üzerineaktar›m›yla, insanlarla do¤a aras›nda bir diyalogkurmak amaçlanm›flt›r. Bu durum hayat› boyuncao sahilden geçenler ve seyirciler üzerinde paradoksalbir durum yaratm›flt›r. Yine burada anlams›zdenilebilecek fleylerin kilolar› tart›l›p üzerine yaz›larakinsanlar›n hayat›m›z›n içindeki birçok fleye bir s›n›rkoyup o fleyi ölçütleriyle de¤erlendirip s›n›flaraay›rmas›ndan kaynaklanmaktad›r. Do¤al nesnelerinölçülmesiyle toplumun meta alg›s›na karfl› birtepkidir.

Sanatç›: Mete ErsözEser: Braille I

Tarih: 2010Tür: Lightbox

Boyut: 105 x 70 cmEser hakk›nda: Bu binada daha fazla bir yaln›zl›kvard› sanki. Braille alfabesiyle yaz›lm›fl hikayesiyle

karanl›kta, yine karanl›ktan gelecek ellerindokunufluyla anlafl›lmay›, yaln›zl›¤›n› paylaflmay›

beklercesine...

Page 19: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

17

Sanatç›: Jacqueline RoditiEser: DaydreamTarih: 2014Tür: Fine art bask›Boyut: 60 x 90 cm-2 /5 + 1 Edisyon

Sanatç›: Hayal ‹ncedo¤anEser: Bir ihtimal daha var

Tarih: 2015Tür: Ifl›kl› neon yerlefltirme

Boyut: 90 x 160 cm-2 + 1 EdisyonEser hakk›nda:

“olmak ya da olmamakişte bütün mesele bu…”

William Shakespeare, (1599-1601)

Shakespeare’in Hamlet’indeki bu meflhur cümlenin baflka birçok esere daha ilham verdi¤ini biliyoruz. Yaklafl›kdört yüzy›l önce yaz›lm›fl olan eserdeki cümlenin bu kadar biliniyor olmas› tesadüf de¤il, felsefe ve varolufl ileilgili derin anlamlar tafl›yor olmas›. Yüzy›llar sonra Can Yücel Hamlet’i içsellefltirip bizim kültürümüzle sindirerek,yine çok iyi bildi¤imiz bir flark›n›n sözleriyle yeniden yorumluyordu.. ‘‘bir ihtimal daha var’’ ya da yine ‹ngilizce’yeçevirecek olursak “there is one more possibility”... Tek bafl›na ele ald›¤›m›zda kendi içinde yeni bir olas›l›k veumut vadeden cümle, flark›n›n devam› nedeniyle bizim kültürümüz için tam tersi bir alg› ile kaç›n›lmaz sonudüflündürüyor. Bu durum, flark›lar›n kültüre etkisinin asl›nda ne kadar güçlü oldu¤unu bir kez daha gösteriyor.Farkl› dillerde farkl› kültürlerde baflka ça¤r›fl›mlar yapabilen bu ifade kendi içinde umut ve umutsuzlu¤u birdentafl›yor… Yüzy›llar öncesinde bir kitab›n sayfalar›nda gördü¤ümüz bir cümleden esinli bir bugün yeni medya birmalzemeyle yorumlamaksa adeta zamanlar ve kültürleraras› geçifl düflüncesini pekifltiriyor.

Eser hakk›nda: Daydream isimlikolajda, Paris Pompidou müzesininönünde kendini flehrins›k›flm›fll›¤›ndan, müzeninkalabal›¤›ndan kaç›p denizlere atmakisteyen bir kad›n anlat›l›yor. Uçmayankufllar, bo¤ucu hava, bitiflik binalarlaçevrili depresif bir k›fl gününde,sanatç›y› temsil eden kad›n, kendinidönüp dolafl›p buldu¤u flehirdeumursamaz ve mutlu bir haldedenizlere b›rak›yor. Nü Kad›n›n kolaj›niçinde, müzenin d›fl›nda yer almas›müzelerdeki nü kad›n figürlerinçoklu¤una gönderme yap›yor.

Page 20: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

18

Sanatç›: Hasan DenizEser: ‹simsizTarih: 2013Tür: Fineart ka¤›da arflivsel pigment bask›Boyut: 50 x 75 cm-2/6 + 2 EdisyonEser hakk›nda: AKM, Galatasaray Lisesi’yle birlikte en çok iliflki kurdu¤um bina. ‹lk konserime burada, büyük salonda gittim. Japon Nooyunu görselleri üzerine, anlafl›lmas› bir çocuk için çok da kolay olmayan bir üçlüydü. Ortaokul ve lise y›llar›nda, cumartesi sabahlar›düzenli olarak takip etti¤im Senfoni Orkestras› konserlerinde, biraz da tak›nt›l› bir flekilde her sene ayn› koltu¤u, ‹-16'y› almaya çal›flmam›,bugün bakt›¤›mda buray› herhangi bir salon gibi de¤il, yaflayan bireylerinden biri oldu¤um ev gibi görüp kendi alan›m› oluflturma içgüdüsügibi görüyorum. Bina, belirsiz tadilat sebebiyle çevrilmeden akl›mda kalan son resimler; k›r›k cam kap›lar, dönerek inilen merdivenindehfletli yaln›zl›¤› ve naylonla sar›lm›fl bir Muhsin (Ertu¤rul) Bey büstü. Bu benim ve ça¤dafllar›m›n “zamans›z” klasöründe tuttu¤u foto¤raf,Gezi olaylar›nda AKM’ye girilip bayrak as›lan ilk saatlerde çekildi. Bina bugün, bir uzak karakol gibi amac›yla ilgisi olmadan, dönemi vede¤erlerine neredeyse düflmanca bir tav›r al›n›p simgelefltirilerek, “de¤iflen” ‹stanbul’u seyrediyor.

Sanatç›: Erdal ‹nciEser: SpookyTarih: 2013Tür: Tek kanal video loopBoyut: Full HD 5'-2/3 + 1 Edisyon

Page 21: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

19

“ÜN‹VERS‹TEN‹NHER ANLAMDAK‹B‹R‹K‹M‹N‹ÇA⁄DAfi SANATDÜNYASI ‹LEBULUfiTURACA⁄IZ.”

RÖPORTAJ: Özge ERCANKhas Sosyal medya uzmanı

Bu proje ile Türkiye ça¤dafl sanat ortam› için neler yapmay›planl›yorsunuz?Onu zaman gösterir. Çağdaş sanat ortamı bugün önceden tasarlanırbir alan değil ama benim müşahade ettiğim birkaç zayıf yanı var.Birincisi genç sanat, yenilikçi sanat hala ilgi bekliyor. İkincisi bu sahaeleştirmene henüz yeteri kadar zemin açmadı. Galeri KHAS bu ikialana yeni bir katkı sağlarsa işlevini yerine getirmiş olur. Kaldı ki, burasıbir üniversite. Üniversite sonsuz bir gelecek ve bellek demektir.

‹lk sergi için Artnivo ile çal›fl›yorsunuz, nas›l bir iflbirli¤iniz var?Onların genç sanata dönük birikimlerinden yararlanıyoruz. Çağdaşdünyanın sanal araçlarını kullanıyorlar. Hatta bu onların alametifarikası.Biz de onların bu güçleriyle kendi gücümüzü ve olanağımızıbirleştiriyoruz.

Cibali’deki eski bir tütün fabrikas› bir galeri için ilginç bir mekan.Bu oluflumla bölgede üniversite olarak bafllatt›¤›n›z de¤iflimdönüflüm dönemi ile devam eden süreç nas›l bir flekle bürünecek?Bölgeyle ilişkimiz zaten devam ediyor. Ama çağdaş sanat o ilgiyioluşturan bileşenlerden daha farklı özelliklere sahip. Hemen bir katılımbeklemek zor. Ayrıca burada didaktik bir yaklaşım içinde de olmayacağızama gerek sergilerin içerikleri gerekse mekanın kendisi bu ilişkiyi farklıdüzeylerde üretecek.

Sergi boyunca etkinlikler düzenlenecek mi, nas›l bir konseptdüflünüyorsunuz?Her sergide farklı etkinlikler düzenleyeceğiz. Yukarıda da belirttim.Burası bir platform. Ben küratörü ve yöneticisi olacağım. Bu işlerimiyaparken akademik kimliğimden, eleştirmenliğimden uzak kalamam.Burası bir üniversite. Dolayısıyla sergilerin etrafına öreceğimiz takımyıldız sergilerin kendileri kadar önemli olacak.

1884 y›l›ndan 1997 y›l›na kadar Tekel CibaliTütün Fabrikas› olarak kullan›lan Kadir HasÜniversitesi Cibali Kampüsü, 2015 y›l›ndaGaleri KHAS’›n aç›l›flı ile ça¤dafl sanat›nmerkezi haline geliyor. Kadir Has ÜniversitesiRektör Yard›mc›s› Prof. Dr. Hasan BülentKahraman’›n yöneticili¤ini üstlendi¤i GaleriKHAS, 1 Nisan’da “Yaln›z ve Kalabal›k” isimlisergi ile sanatseverlere “Merhaba” dedi. ‹lkserginin küratörlü¤ünü de üstlenen Prof. Dr.Hasan Bülent Kahraman ile Galeri KHAS’›konufltuk:

Kadir Has Üniversitesi bünyesinde neden bir galeri açmakistediniz?Kadir Has Üniversitesi’nin sanat eğitimi, tasarım eğitimi, konumu,her anlamdaki birikimiyle çağdaş sanat dünyasını buluşturmakistedik. Galeriyi aynı zamanda bütün bu kesimlerin bir arayageldiği bir platform olarak tasarladık.

Galeri KHAS ile neler hedefliyorsunuz?Buluşmalar. En önemlisi bu. Galeri KHAS pasif bir sergi mekanıolsun istemedik. Belirttiğim gibi çok çeşitli kesimlerin bir arayageldiği, etkileşimli, üretken bir zemin olmasını bekliyoruz. Ödünsüzbir biçimde çağdaş sanatla iç içe olacağız. Bu demektir ki, çokzengin, hatta çok karmaşık bir ilişki ağının ortasındayız.

Page 22: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

20

Page 23: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

21

Dr. Ayten GÖRGÜN SMITHKhas Yayın koordinatörü

DE⁄ERLER‹M‹Z‹N BAfiINA“ÖNCE ‹NSAN HAYATI GEL‹R”

CÜMLES‹N‹ YAZMAZSAK

Page 24: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

22

12 yafl›ndaki Ceylan’›n okuldangelip koyunlar› otlatmayagitmeden önce annesine söyledi¤ison sözler “makarna piflirir misin?”oldu. Bir müddet sonra anneSaliha d›flar›da bir patlama sesiduydu. K›z›n›n havan topuylavurulmufl bedeni ve elbiselerimetrekarelerce alana yay›lm›flt›.Diyarbak›r’›n Lice ilçesine ba¤l› fienlik

mezras› s›n›r›, 28 Eylül 2009.

Kalekol-karakol ve baraj inflaat›nakarfl› protesto eylemlerinin ikihaftad›r sürdü¤ü Lice’de üç kifliöldürüldü. Diyarbak›r’›n Liceilçesindeki 2. Hava KuvvetleriKomutanl›¤›’n›n bahçesindekibayrak gönderden indirildi.

7 ve 9 Haziran 2014.

Her iki olayda da Türkiye us yarıklığı yaşadı. Biri “devlet katildir,kendi göz yaşlarında boğulmaya mahkumdur” dedi, diğeri “devletekatil diyenler! Sizden ala katil mi var bebek katilleri” dedi. Her ikitaraf da birbirinin arkasından şu soruyu sordu:

“Kimlerdenmiş?”

Sordular, sordular ki kolay kamplaştırdılar, kolay dışladılar,ötekileştirdiler. Olumsuz, hep suyun diğer yakasındaki oldu. Olumluise biz.

Kişilik psikolojisi ve sosyal psikoloji bu tutuma “yükleme” diyor.Olaylar, kendimiz ve başkalarının davranışlarını açıklarken, kendimiziçin “iyi nedensellik” başkaları için “kötü nedensellik” yüklemeyeçalışırmışız.

Bu da bir “temel yükleme hatası”olarak kabul ediliyor.

Neden böyle bir hata yapıyoruz? Çünkü bireyin varlığı, “grup sağkalımı”na bağlı. Kendine benzeyen gruba kendini ait hissediyor;benzemeyene ise değil. Kendine benzeyeni grup içinde tutuyor;kendine benzemeyeni grup dışı bırakıyor.

Bu öyle bir durum ki, birey türdeşlerini kayırabilmesi için oyunaayrışıkları da almalı. Örneğin sahnede ben, bana benzeyenin yanısıra bana benzemeyen olmalı ki, ben, beni ve bana benzeyenidiğerlerinden ayrıştırabileyim.

Belirli gruplara ait olanlar hakkında sahip olduğumuz bilgileridüzenlememize yardım olan hazır bilişsel şemalar vardır zihnimizde.Otomatik vasıflandırma yapar bu şemalar. Yani bir kişi yahut birkonu uzun uzun düşünmeden bir an evvel karar vermemizi(stereotipleştirme) sağlar. Hayatımızdaki bizi rahatsız eden kanıtları(kişi, kurum, topluluk gibi…) eko sistemimizin dışına atalım ki sağkalabilelim.

Stereotipleştirmenin bir sonraki safhasında olumsuz duygular,düşünceler ve inanışlar yani önyargı bekler bizleri. Önyargıylabirlikte de “ayrımcılık” türer.

Türkiye’nin ve evrenin huzuru ve barış için farklılıklara saygı vehoşgörü; değişim-gelişim-yeniliğe açıklık ve ayak uydurma; diyalogkurabilme, karşılıklı anlayış gibi evrensel erdemleri düstur edinmekkutupları eritecektir diye düşünüyorum, ben de.

Değerlerimizin en başına “önce insan hayatı gelir” cümlesiniyazmazsak, anneler çocuklarının parçalanmış bedenlerini topraktantoplamaya, ekran başında Türk bayrağının gönderden indirilişiniizleyenler “orada olsaydım, gözümü kırpmadan bayrağı indireniöldürürdüm” demeye devam edecekler. Türk bayrağı da öfke venefrete hakim bir toprağın göğünde dalgalanmaya…

Not: Yazarın bu yazısı 12 Haziran 2014’te www.diken.com.tr deyayınlanmıştır.

Page 25: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

23

Fotoğraf: Abdullah M. BOZOĞLAN

Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü

4. sınıf öğrencisi

“Derin bir boflluktu bu asl›nda. Derine indikçe güzelli¤ini keflfedebilece¤imiz…”

Page 26: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

24

Page 27: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

25

GEN‹fi KARADEN‹ZHAVZASINDANULUSLARARASI S‹STEMEMEYDAN OKUMALAR

Prof. Dr. Mustafa AYDINRektör

Genifl Karadeniz havzas›nda yaflanan siyasiistikrars›zl›klar, 1989’da Berlin Duvar›’n›ny›k›lmas› ve 1991’de Sovyetler Birli¤i’ninda¤›lmas› ile sona eren So¤uk Savafl’›nard›ndan uluslararas› sistemi zorlayan en ciddis›k›nt›lar›n bafl›nda geliyor. Rusya ve Bat›’y›(Avrupa Birli¤i ve ABD) 21. yüzy›lda bir kezdaha karfl› karfl›ya getiren son Ukrayna krizive takip eden bölgesel gerilimlerin post-modernbir So¤uk Savafl’›n habercisi olup olmad›¤›son dönemde uluslararas› kamuoyunu giderekdaha çok meflgul eden bir soruya dönüflmüfldurumda. Bu yaz›da k›saca K›r›m’›n bir y›lönce Rusya taraf›ndan iflgalinden yola ç›karak,bölgesel geliflmelerin uluslararas› sistemdekiiz düflümlerini ortaya koymaya çal›flaca¤›m.

Hatırlanacağı üzere, Kasım 2013’te dönemin CumhurbaşkanıViktor Yanukoviç’in, ülkesinin uzun süredir AB ile müzakereetmekte olduğu kapsamlı ticaret anlaşmasını büyük ölçüdeRusya’nın baskısıyla son dakikada imzalamaktan kaçınması üzerine,başta başkent Kiev, tüm Ukrayna’da kitlesel protesto gösterileribaşlamıştı. Yaşanan gerginlik, AB ile bütünleşmeyi destekleyenbatı ve kuzey Ukrayna ile anadili Rusça olanların yoğun olarakyaşadıkları ve Rusya ile sıkı ilişkilerin geliştirilmesini destekleyendoğu ve güney Ukrayna arasında zaten uzun süredir var olansosyal-kültürel ayrışmayı daha da keskinleştirdi.

Aylar süren gösterilerin ardından, 22 Şubat’ta UkraynaParlamentosu tarafından görevinden azledilen ve Rusya’ya kaçaneski Cumhurbaşkanı Yanukoviç’in Rusya Federasyonu DevletBaşkanı Vladimir Putin’e yazdığı bir mektupla, kendinden sonraKiev’de iktidara gelenleri “eşkıya” olarak nitelendirmesi ve doğuve güney Ukrayna’da sivilleri korumak ve düzeni sağlamak içinRusya’nın müdahale etmesini istemesi, daha sonra anlaşılacağıüzere uzun dönemli bir planlama ve hazırlığın hayata geçmesineimkan tanıdı. Yanukoviç’in bu girişimi ve Rusya’nın takip edenmüdahalesi, sadece Ukrayna’da iç savaşa varacak çatışmalarıtetiklemekle kalmadı, çok kısa sürede tüm Karadeniz coğrafyasında

Page 28: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

26

siyasi-askeri dengeleri sarsacak bir krize ve ardından da uluslararasısistemin yerleşik kurallarına meydan okuyan bir girişime yolaçarak, Soğuk Savaş günlerini hatırlatan bir süreci başlattı.

Alandaki gelişmelere bakacak olursak; Mart ayı boyunca birtaraftan Rusya, Ukrayna ile olan sınırına asker yığıp manevralargerçekleştirirken, diğer taraftan Ukrayna’nın doğu ve güneybölgelerinde yerleşik etnik Ruslardan oluşturulduğu iddia edilenmilis güçleri, bulundukları yerlerde kontrolü ele geçirmeyebaşladılar. Öte yandan, ellerindeki silahlar, kullandıkları askeritaktikler, kıyafetleri ile hal ve tavırları, bölgede fiili kontrolü elegeçirenlerin basit yerel milisler olduğu söylemi hakkında ciddikuşkuların oluşmasına neden oldu. Bu arada, Ukrayna ile yapılmışanlaşmalar kapsamında Kırım’da konuşlu Rus askerlerinin devreyegirerek, hızla Kırım yarımadasını kontrol altına almaları ve tümuluslararası itirazlar ve Ukraynalıların boykotuna rağmen 16Mart’ta Kırım’ın Rusya ile birleşmesi kararının çıkacağı birreferandum yapılmasını sağlamaları, sürecin çok öncedensoğukkanlılıkla planladığı ve Ukrayna’daki gerginliğin oluşturduğufırsat ortamında hayata geçirildiğini açıkça ortaya koydu.

Nitekim, Rusya Devlet Başkanı Putin de iki gün sonra, “KırımÖzerk Cumhuriyeti” yönetimiyle imzaladığı birleşme anlaşmasıyla,21. yüzyılın ilk ilhakını neredeyse hiç kurşun atmadan gerçekleştirdi.Kırım’ın ilhakının ardından özellikle etnik Rusların çoğunluğuoluşturduğu Donetsk ve Luhansk bölgelerinde Ukrayna askerlerive Rusya yanlısı ayrılıkçı gruplar arasında alevlenen çatışmalarsonucunda bu bölgeler fiilen Ukrayna’nın kontrolünden çıktı. Herne kadar uluslararası tepkiler ve girişimler bu noktada krizi birmiktar soğuttuysa da, Ukrayna’nın siyasi geleceği, Karadeniz’dekigüçler dengesi ve uluslararası sistemin evrimi konusundaki endişelerhala canlılığını koruyor.

Rusya’nın stratejik konumdaki Kırım’ı ilhakı ve tüm çabalararağmen Rusya’yla bütünleşme yanlısı ayrılıkçılar ile Ukraynabirlikleri arasında yaşanan çatışmalar mevcut bölgesel ve küreseldengeleri sarsmaya devam ediyor. SSCB’nin dağılmasının ardındanzayıflayan ama son yıllarda Putin liderliğinde yeniden güçtoplayarak yakın çevresinde etkili olmaya yönelik politikalarizlemeye başlayan Rusya’nın Ukrayna krizinde oynadığı rol,NATO ve AB’nin doğu genişlemesinin önünü kesecek şekilde Rusmilliyetçiliğiyle perçinlenmiş bir “yakın çevre” stratejisinin hayatageçirildiğine işaret ediyor.

Görünen o ki, geleneksel nüfuz alanlarında yaşayan halkların Batıile bütünleşmelerinin önüne geçme, hatta bu bölgeleri yenidenRusya nüfuzu altına alma hedefiyle hareket eden Rusya, Karadenizhavzası ve Kafkasya’da sıcak ve donmuş çatışma alanlarında Rusyayanlısı rejimlerin güçlenmesi adına askeri, siyasive ekonomikaraçlarla harmanlanmış bir politika izliyor.

Yeni politikanın ilk habercisi, aslında daha Yakın Çevre Doktriniilan edilmeden, Temmuz 1992’de Rusya’nın, Moldova’nınTransdinyester bölgesindeki ayrılıkçı gruplarla hükümet güçleriarasında çıkan çatışmalara müdahil olmasaydı 1992’de bölgeyekonuşlanan Rus birlikleri hala geri çekilmedi. Etnik Rusların nüfusunciddi bir bölümünü oluşturduğu ve tüm arabuluculuk çabalarınakarşın, bugüne kadar çözülemeyen Transdinyester sorunu, Rusya’nıntakip eden dönemde bu bölgede atacağı diğer adımların habercisigibiydi. Yakın çevre stratejisi kapsamında aradan geçen sürede, genişKaradeniz coğrafyasında oluşan “don(durul)muş ihtilaflar” meselesiRusya’nın bölgede etkinliğini sürdürmesinin önemli bir aracı olarakkullanıldı.

Daha yakın dönemde, Ağustos 2008’de Rusya’nın Güney Osetya’yıGürcistan’a karşı savunmak üzere Gürcistan topraklarını işgaletmesiyle başlayan süreç, “donmuş ihtilafların” aslında pek de öyleolmadıklarını ve Rusya istediği zaman ısıtılabildiklerini ortaya koydu.Rusya karşısında hızla çöken Gürcü savunmasının ardından imzalananateşkes sonrası, Güney Osetya ve Abhazya bağımsızlıklarını ilanettiler ve Rusya tarafından da tanındılar. Osetya’da başlayançatışmaları kimin nasıl ve neden çıkardığı tartışması bir yana,Rusya’nın tüm bu gelişmelerdeki rolü ve Batı’nın bu müdahalelereRusya’yı geriletecek anlamlı bir tepki verememesi, pek çok uzmanaçısından Kırım’ın Mart 2014’de ilhakına giden süreci başlatangelişme oldu.

Bu bağlamda, Ukrayna krizi, bir taraftan Batılı kurumların (NATOve AB) doğuya doğru genişleme ve bütünleşme politikalarını etkisizhale getirirken, diğer taraftan Rusya’nın yakın çevre doktrinine uygunşekilde eski Sovyet bölgelerinde etkin nüfuz alanları oluşturmayabaşlamasını da sağladı. Tüm bunlar yavaş da olsa Batı’da Rusya’nınizlediği politikalar hakkındaki kuşkuları artırırken, özellikle Kırım’ınilhakından sonra artık Rusya’nın durdurulması gerektiği söyleminide güçlü bir şekilde gündeme getirdi. Nitekim, Almanya BaşbakanıAngela Merkel de, Aralık 2014’de yaptığı bir açıklamada, Rusya’nınAB ile kendi iradeleriyle bütünleşmek isteyen bölge ülkelerine zorlukçıkardığını ve bazı Batı Balkan ülkelerinde ekonomik ve siyasibağımlılıklar yaratmaya çalıştığını ifade ederek, ilk kez açıkça Rusyakarşıtı bir pozisyon aldı ve Kırım’ın ilhakı dolayısıyla gündeme gelenRusya’ya yönelik ekonomik yaptırımların uygulanmasında bu günekadar AB ülkelerini bir bütün olarak tutmakta etkili oldu.

Bu noktada, yeni nesil Doğu-Batı çekişmesinin keskin ideolojikkarşıtlıklardan ziyade güç temelli bir alan etkinliği mücadelesiüzerinden yaşanmakta olduğu tespitinde bulunmak önemli. Gerekekonomik yapısıyla giderek küresel sistemin bir parçası halinegelen Rusya’nın ekonomik çıkarları, gerekse enerji bağımlılığıçerçevesinde Rusya’yla siyasi ve ekonomik düzeyde yakın ilişkilerinisürdürmesi gereken AB’nin çıkarları göz önünde bulundurulduğunda,

Page 29: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

27

karşılıklı bağımlılıklar tarafları şimdilik düşmanca bir dilkullanmaktan alıkoyuyor. Bu kapsamda, gelinen noktada,Soğuk Savaş döneminin ideolojik kamplaşmasından ziyade,enerji politikaları, ekonomik baskılar, silahlanma yarışı ve“Batı değerleri” ile Rus milliyetçiliği eksenine oturmakta olanbir ayrışmadan bahsetmek mümkün.

Rusya için ekonomik baskı araçlarının tepesinde hiç kuşkusuzenerji yer alıyor. Nitekim, AB Komisyonu tarafından Haziran2014’de Kırım’ın ilhakına tepki olarak kabul edilen Rusya’yakarşı ekonomik yaptırımlar paketinin hemen ardındanRusya’nın enerji devi Gasprom, Ukrayna ve Beyaz Rusyagibi transit ülkeler üzerinden AB üyesi ülkelere ulaşan doğalgazsevkiyatını Polonya, Avusturya ve Slovakya’yı kapsayacakşekilde azalttığını açıkladı. Bu noktada, Ukrayna ile ilişkilerindeetkin bir pozitif koşulluluk mekanizmasını hayata geçiremeyenve 2014 boyunca anlamlı bir kriz yönetimi yapamayan ABülkelerinin Rusya’ya olan enerji bağımlılıklarının, “Batı”cephesini AB ve ABD’nin Rusya’ya karşı etkin bir biçimdehareket eden monolog bir blok olmaktan alıkoyduğunu datespit etmek lazım. Gerek doğu genişlemesi sonrası Rusya’ylasınırdaş olması, gerekse sürdürülebilir enerji arzı noktasındaRus doğalgazına ihtiyacı, AB’yi Rusya’ya karşı daha temkinliolmaya zorluyor. Diğer taraftan 2008 finans krizinin ardındantoparlanma belirtileri gösteren ABD’nin Rus doğalgazınabağımlılığı bulunmaması ve ekonomik bir dev haline gelenÇin’i kontrol altında tutma hedefine odaklanmasının da Batıkampında siyasi ve ekonomik öncelikler konusunda ayrışmayaneden olduğu söylenebilir.

Yine de Ukrayna üzerinde gelişen olaylar Batı’yı belli ölçüdehareketlendirmiş gözüküyor. En azından uluslararası sistemingeleceğine yönelik tartışmalar şimdilerde Batı kurumlarındadaha yoğun şekilde gündemde. Ukrayna, Moldova ya daGürcistan örneklerinde görüldüğü gibi, Soğuk Savaş sonrasıulus devletleşme sürecinde yaşanan pek çok etnik, dilsel,sosyo-kültürel ve tarihsel ayrışmalar geniş Karadenizhavzasında siyasi istikrarsızlıklara zemin hazırlamışsa da,donmuş çatışmaları yeniden alevlendirenin büyük ölçüdeRusya ile Batı arasında bölgede yaşanan nüfuz mücadelesiolduğu görülüyor. Yeni bir soğuk savaş mı başlıyortartışmalarını bir yana bırakacak olursak, Ukrayna krizindenakılda kalacakların başında modern uluslararası sistemişekillendiren “iç işlere karışmama”, “eşit egemenlik” ve“toprak bütünlüğüne saygı” prensipleri üzerine kuruluVestfalya sisteminin ciddi şekilde yara aldığı olgusu geliyor.Yeni tehditler, fırsatlar ve bağımlılıklar barındıran modernuluslararası siyasal sistemin bundan sonra nasıl bir yönedoğru evrileceğini ise hep birlikte izleyeceğiz.

Page 30: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

KAR MASKEL‹B‹LG‹SAYAR MÜHEND‹S‹C‹HATÇI JOHN ve Ifi‹D DOSYASI

28

Mithat BEREKETKhas Pusula akademisi

Page 31: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

29

Onu sevenlerin; onu örnek alanlar›n say›s›bir hayli fazla...O adeta yeni bir “anti-kahraman”!Ezilen, toplum d›fl›na itilen müslümanlar›n yada ifl güç sahibi olan; fakat, “Kapitalist Bat›”taraf›ndan sömürüldü¤üne inanan geliflmekteolan Ortado¤u halklar›n›n yeni idolü...Baz› savaflç›lar onun videolar›n› izlediktensonra örgüte kat›lmaya karar verdi. O,Avrupa’daki Genç Müslümanlar› ve özelliklede, flu veya bu flekilde, “toplum d›fl›na itilmifl”leriçekmek için kullan›lan bir flöhret. Onu örgüt,ünlü yapt› ve flimdi de kullan›yor...

Evet, yazının başlığında adı yazıyor... IŞİD’in “tanınmış” infazcısı“Cihatçı John”...

Bu adam, ilk olarak geçen Ağustos ayında internette paylaşılanbir videoda Amerikalı gazeteci James Foley’i öldürürkengörülmüştü.

Aynı IŞİD militanı daha sonra da, Amerikalı gazeteci StevenSotloff, İngiliz yardım görevlisi David Haines, İngiliz taksi şoförüAlan Henning ve “Peter” olarak bilinen Amerikan yardım görevlisiAbdülrahman Kassig’i da öldürürken görüldü.

Sürekli olarak kar maskesi takıyor; böylelikle yüzünü hepgizliyordu...

Japon rehineler Haruna Yukawa ve Kenji Goto'nun geçen ayöldürülmeden önce paylaşılan videolarında da aynı, kar maskeliadam görülüyordu...

İşte, haftalarca İngiltere’de, medyanın gündemini bu, “CihadçıJohn” oluşturdu. Nasıl tartışılmasın ki? İngiliz basını, infazlarsırasında İngilizceyi BBC aksanıyla mükemmel konuşan ve Batılıliderlere mesajlar, daha doğrusu “tehdit”ler yollayan bu adamıngerçek adının Muhammed Emwazi olduğunu ortaya çıkardı.Emwazi, Londra’da yaşayan Kuveyt doğumlu bir İngilizvatandaşıydı.

Washington Post gazetesine konuşan arkadaşları, Emwazi’ninWestminster Üniversitesi’nde bilgisayar programcılığı eğitimigördüğünü söylüyorlardı. Gazetenin haberine göre, EmwaziSuriye’ye 2012 yılında gitmiş olabilirdi...

Kısacası, aslen “bilgisayar mühendisi” olan bir “cellat”; bir“terörist”!.

Nasıl olmuştu da, “uygarlığın başkenti” olduğu söylenen (ve öyleolduğu da genel kabul gören) bir kentte yaşamış, buradaki okullaragitmiş; hatta, başarılı olmuş biri azılı bir IŞİD militanı halinegelmişti? İngiltere’nin o çok övündüğü eğitim sisteminden, lise veüniversitelerinden; kendine has “değerlere” sahip kültüründen,nasıl olup da böyle bir “vahşi” ve “ilkel” bir “terörist cellat”çıkmıştı? Bu inanılmaz bir durumdu...

Daha da vahimi, Cihadçı John’u bir kahraman olarak gören;onun gibi olmak isteyen ve bunun için de evlerinden, ailelerindenkaçıp Suriye yollarına düşen yüzlerce; belki de binlerce gençvardı... Geçtiğimiz ay Türkiye üzerinden Suriye’ye gitmek isterkengörüntülenen 3 genç kız gibileri, İngiliz basınının sürekli tartıştığı“başrol” oyuncularıydı, adeta...

Yanıtlanmayı bekleyen bir diğer önemli soruysa şu: MuhammedEmwazi’yi IŞİD mi acımasız bir katile dönüştürdü, yoksa zateniçinde olan bazı dürtüler Suriye’deki iç-savaş sırasında açığa mıçıktı?

Son olarak, dikkatinizi çekerim, Muhammed Emwazi’ye takılanlakap “Cihatçı John”; yani, “Cihatçı Emwazi” ya da ne bileyim,“Cihatçı Yunus” veya “Cihatçı Abdül” filan değil... Yani, birteröriste verilen Batılı bir isim... İlk başta doğrudan “Müslümanolmayan” bir kültürü çağrıştıran bir isim...

Dikkat... Bu IŞİD’çilere, “radikal İslamcı fanatiklerden oluşan birgrup sunni”, demek aslında çok yanıltıcı. Çünkü, IŞİD’de dahafazlası var... Zaten örgütü biraz daha yakından incelediğinizdeadeta bir bürokratik yapıya; bir devlet mekanizmasınaulaşıyorsunuz.

DEVLET ‹Ç‹N TERÖR“Bu ne biçim bir ara başlık. Günümüzde, böyle bir şey mümkünmü? Bir terör örgütü nasıl olur da bir devlet olmaya çalışır?”, diyesorgulamaya başladığınızı duyar gibi oluyorum. Ancak, yaşananson olayları, Ortadoğu ve Arap coğrafyasında hergün adetayeniden bozulan ve kurulan yeni dengeleri gözönüne aldığınızdave “IŞİD Dosyası”na biraz daha yakından bakınca, hiçbir şeyintesadüf olmadığını; bütün yaşananların, yeni bir devlet kurmakamacı etrafında yoğunlaştığını fark ediyorsunuz.

Öyle ya, “bir örgüt ya da bir grup insan, terörü kullanarak;zulmederek; insanları korkutarak bir devlet haline nasıl gelebilirki? Devlet dediğin aksine, merhametli, şevkatli ve adil olur”, diyedüşünebilirsiniz…

Page 32: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

30

Ama, pek öyle düşünmeyenler de var... Onlar tam tersi görüşte…Sanki, Arap Dünyası ve Ortadoğu halklarına korku salmanın,buralarda “otorite” ve “saygı” oluşturmak için gerekli olduğunainanıyorlar. Hatta, onlara göre, bu coğrafyada bunu sağlamanınve dünya sahnesinde ciddi”ye alınmanın başka yolu yok. Özellikle,Avrupalılar ve Amerikalılar bu dilden iyi anlıyorlar ve terörünevlerine kadar ulaştığını görünce sizi, gerçekten, ciddiye alıyorlar.

IŞİD, Aralık ayında Suriye’nin Rakka kentinde uçağını düşürdüktensonra esir aldığı 26 yaşındaki Ürdünlü pilot Muaz Kesasibe’yidemir bir parmaklığın içinde diri diri yaktı…

Bununla da kalmadı bir hayvan gibi kafeslenen ve cayır cayıryakılan pilotun videosunu dev ekranlardan halka defalarca izletti…İzleyiciler arasında çocuklar da vardı… IŞİD’in işkence ederekadam öldürmesine ve diğer pek çok insan hakları ihlaline, dünyakamuoyu, ne yazık ki alıştı. Ancak kafeste adam yakma rezaletibardağı taşıran son damla oldu…

IŞİD, tüm dünyaya İslam’ı ve Müslümanlığı çok farklı gösteriyor.Öyle ya, bu görüntüleri izleyen herkes şöyle düşünüyor: “BirMüslümanı bile böyle soğukkanlı bir şekilde cayır cayır yakabilensözde dindarlar, başka dinden insanlara kimbilir neler yaparlar?”Bu açıdan IŞİD’in “İslamiyet” adına yaptığı her türlü barbarlıkİslam dinine yapılmış bir hakarettir; iftiradır; kötülüktür…

Oysa İslam’da bir düşmana, savaş ortamında bile, işkence yapmakyasaktır. Ayrıca, savaşta bile olsa kadınlara, çocuklara ve silahsızinsanlara dokunmak günahtır.

IŞİD, en son hareketiyle tartışmasız bir terör örgütü olduğunu veİslamla hiçbir ilgisi olmadığını bir kez daha kanıtlamış oldu.

IŞİD’in rehin tuttuğu Ürdünlü pilot Kesasibe’yi öldürmesininardından Ürdün de pilotla takas edilmesi planlanan El Kaide’li“intihar bombacısı” Sacide Rişavi’yi idam etti.

Asıl önemlisi, IŞİD tarafından 3 Şubat 2015 gecesi yayınlanan veÜrdünlü rehin pilot Muaz Kesasibe’nin yakılarak öldürülmegörüntülerini içeren video, örgütün uyguladığı vahşeti kamuoyunaanlatma stratejisinde değişikliğe gittiğini gösteriyordu.

Kesasibe’nin infazı öncesinde IŞİD, “dinin esaslarına aykırı”saydığı Suriyeli ve Iraklı toplulukları zorla sınır dışı etmektentutun, o grupların dini mekanlarını tahrip etmeye ve kadınlarınıköleleştirmeye kadar farklı zulüm yöntemlerine dayalı bir stratejiuyguluyordu. Örgütün çarmıha germe, kafa kesme, eşcinselleriyüksek binalardan atma şeklindeki idam metotlarının her birininkendi başına gaddarca olması bir yana, bu eylemlerin ilerideyayınlanmak üzere videoya kaydedilerek belgelendirilmesi, hemörgütün esas taraftarlarına kararlılık aşılama hem de düşmanlarıkorkutma amacına hizmet ediyordu.

IŞİD, uyguladığı şiddetin sıradan olmadığını; kafa keserek başladığı

vahşi eylemlerini insanları diri diri yakmaya vardırabileceğinigöstermenin derdindeydi. Örgütün, daha önce Amerikan ve İngilizvatandaşlarını idam etmesinde amaç, ABD ve İngiltere liderlerinimanipüle edip tepki göstermelerini ve IŞİD karşısındaki gelişmişordularına rağmen, örgütün misilleme yapma imkanına sahipolduğunu kabullenmelerini sağlamaktı.

Son idam olayında da aynı “patoloji” söz konusu. Örgüt bu kez deÜrdün Kralı’nı nasıl manipüle edebildiğini gösteriyor. Ürdün halkınıikiye ayırıyor, kutuplaştırıyor: bir yanda “IŞİD’le daha sert savaşalım”,diyenler; öte yanda “IŞİD’e karşı çıkmak bizim işimiz değil”, şeklindedüşünenler…

Öyle görünüyor ki, IŞİD, uyguladığı şiddetin sıradan olmadığını,kafa keserek başladığı vahşi eylemlerini insanları diri diri yakmayakadar vardırabileceğini göstermenin derdinde. Zira örgütün hesabınagöre, bıçak ya da kılıçla kafa kesmek, dehşete düşürmek istediğikesimlere bu yöntemin artık rutine bağlandığı izlenimini verebilir.

Kesasibe vakasında yakarak öldürme yöntemine başvurulmasınınnedeni, daha büyük bir şok yaratmaktı. Olay, IŞİD’in idamlarıgösteriye dönüştürmeyi takıntı haline getirdiğinin; insanları (buörnekte bilhassa Ürdün kamuoyunu) her seferinde şok edipdüşünmeye sevk edecek yeni yollar aradığının bir göstergesi.Unutmayalım ki IŞİD, Suriye’deki iç savaş ortamından yararlanarak,ülkenin doğusunda ve Türkiye sınırında etkinliğini arttırdı; Irak’tada Sünniler’in kalesi olarak bilinen Anbar eyaletindeki Felluce veRamadi şehirlerini ele geçirdi. Kısacası, belli oluyor ki, örgüt, Irak’ınbatısı ile Suriye’nin doğusu arasında bir devlet kurmayı hedefliyor.

Evet, bu sisteme “devletleşme” diyebiliriz. IŞİD, hakkındaki tümraporlarda, “dünyanın en zengin ve en iyi silahlanmış terör örgütü”deniyor. Örgüt, kontrolüne geçen yerlerde elektrik, su, kanalizasyonve hatta posta gibi hizmetlerin sürmesi için ciddi boyutta insan vefinans kaynağı ayırıyor. Sağlık kurumları, yargı ve belediye hizmetlerisüreklilik içinde. Yeni yol inşası, otobüs vb. toplu taşıma sistemi,erkek çocuklara özel okul açılması, hibe programlarıyla küçükişletmelere destek de IŞİD’in düzenli çalışma alanları içerisinde. Bukurumsallaşmada “üst düzey” yöneticiler de genellikle yerlerinikoruyorlar. Örgüt, tamamen kendine özgü; Şeriat yorumları çoksert ve kanlı cezalara karar verebilen bir mahkeme sistemine sahip.IŞİD’in “şeriat eğitimi” verdiği kendi polis teşkilatını kurduğu daileri sürülüyor. Öte yandan örgüt, Suriye’de fakir ve özellikle deaçlık sınırında yaşayan bölgelere, düzenli ekmek dağıtımı yapıyor.Bir süredir IŞİD kontrolündeki Suriye-Rakka’da da halkın “Esaddöneminden daha az vergi ödemekten memnun olduğu”, rüşvetinortadan kalktığı gibi haberler New York Times tarafından bileyazıldı.

IŞİD’in lideri Bağdadi, kendisini “İslami devletin halifesi” olaraktakdim ederken bilim adamları, akademisyenler, imamlar, yargıçlar,doktorlar, mühendisler, askerî ve bürokratik tecrübesi olanlardansözde devletlerine destek istemekten de geri kalmıyor.

Page 33: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

31

Örgüt, 2007’de tüm Irak çapında patlayıcı yüklü arabalar ve canlıbombalarla terör faaliyetlerini genişletti. O yıl 1.900 kişi katledildi.2008’de Musul, Bakuba, Bağdat ve Telafer’de faaliyet gösterenIŞİD, 520 kişiyi katletti. 2009’daysa katledilenlerin sayısı 630’ubulmuştu. 2010’da ağırlıklı olarak Musul, Bağdat, Diyala ve Şiihacıların mekânı Kerbela’yı hedef alan IŞİD, yaklaşık 700 kişiyikatletti.

Nisan 2010’da örgütün liderlerinden El-Mısri ve El-BağdadiAmerikan kuvvetleri tarafından öldürülünce, Mayıs 2010’da halenbu görevi sürdüren Ebu Bekir El-Bağdadi örgütün başına geçti.2011’de Bağdat, Kerbela, Selahaddin ve Samarra IŞİD’inhedefindeydi ve 320 kişi katledildi…

ABD, 15 Aralık 2011’de Irak’tan askerlerini çekti. 2012 yılındaIrak, dünyada terörün ilk sıraya yükseldiği ülke haline gelirkenBasra ve Selahaddin şehirlerinde ve bunların civarındakisaldırılarda 770 kişi katledilmişti. 21 Temmuz’da örgüt lideriBağdadi, bu kez, taarruz niteliğindeki emrini veriyordu: “DuvarlarıKırın!”

2013’de Musul’da etkili olmaya başlayan IŞİD, ABD tarafındanher ay verilen 8 milyon dolarlık yardım parasının peşindeydi.Kasım 2013’de, ABD, Irak Başbakanı Maliki’nin ABD ziyaretisırasında IŞİD’le mücadele için Irak’a roket ve insansız hava aracıgönderdi.

Ocak 2014 başlarında IŞİD, Ramadi ve Felluce kentlerindekontrolü ele aldı. Felluce’deyse Sünni aşiret liderleri, bölgesel polisgücüyle birlikte, bölgenin güvenlik sorumluluğunu devraldılar.

Bağdadi’nin emri üzerine örgüt, 2014 Haziran başlarında,“Yıldırım Taarruzu” ile Irak’ın 2’nci büyük kenti Musul’a saldırdı.Kent birkaç gün içinde ele geçirildikten sonra, Sünnilerin yoğunolduğu Ninova, Selahaddin ve Anbar da ele geçirildi. Irak ordusubu taarruzlar karşısında savaşamayacak haldeydi. Haberlere göre,IŞİD’in Musul taarruzu sırasında yaklaşık 30 bin kişilik Irak ordusukaçmıştı. IŞİD savaşçıları ise tahminen 800 kişiydi. Bununsonucunda terk edilen Irak silahlı kuvvetlerine ait garnizondakiABD yardımı Black-Hawk helikopterleri, diğer hava araçları vesilah sistemleri de IŞİD’in eline geçmişti.

IŞİD böylece Haziran 2014 başlarında, sadece Bağdat’a ulaşımhatları üzerinde kontrolü değil, aynı zamanda komşu olduğuTürkiye sınırı yakınlarından itibaren Fırat Nehri’ni takiben sınırıngüneydoğusuna kadar uzanan 320 km’lik hattın çoğunluğunukontrol etmeye başlamıştı. “Halka korku salan, saldırılarıylabölgede mezhep çatışmasını körükleyen” IŞİD, iç savaşkarışıklığından istifadeyle Suriye’nin doğusunda ve Türkiye ileolan sınır boyunca etkinliğini arttırmış, Irak’ta da Sünniler’inkalesi olarak bilinen Anbar eyaletindeki Felluce ve Ramadişehirlerini de ele geçirmişti. İşte, IŞİD’in bu tavrı, “Irak’ın batısıile Suriye’nin doğusu” arasında bir devlet kurmayı hedeflediğinigösteriyordu…

İşte, bu örgüt şimdi “devletleşmek” konusunda “kendinden emin;ama “vahşi” ve “gaddar” adımlarla ilerliyor.

İngiliz Telegraph gazetesi, IŞİD’in finans kaynakları, savaştaktikleri, hedefleri ve yönetimi konusunda özetle şu bilgileriyayınladı:

“Mali güç: IŞİD, son altı ayda toplam 1.2 milyar sterlin (4.3milyar TL) değerinde nakit elde etti.

Silahlar: Uzmanlara göre, örgütte Rus yapımı 30 adet T-55 ve5 ila 10 adet T-72 tankı bulunuyor. Uzun menzilli topları veGrad tipi roketatarları da var. Humvee tipi zırhlı keşif araçlarıkullanıyorlar ve bir düzine de helikoptere sahipler…

YEN‹ B‹R KOMfiU (MU?)Bu gidişle çok değil, en fazla 5 yıl içinde, Türkiye’nin güney vegüneydoğusunda artık yeni bir komşusu olabilir. Kendisini “Halife”ilan eden Bağdadi’nin liderliğinde, eski Irak, Suriye ve hattaÜrdün topraklarının önemli bir bölümünü kaplayan, bayrağısimsiyah renkli radikal bir İslam Devleti...

Kendine özgü “Şeriat Kanunları”yla yönetilen bu ülkenin tekve temel mezhebi de bu bölgelerdeki Sünni Müslümanlar’danoluşacak. Nasıl ki, Suudi Arabistan’da Vahabizm öndeyse; nasılki, İran’ın çoğunluğu Şiilerden oluşuyorsa; bu da Sünniler’inkurduğu bir devlet olacak... Adını da artık tüm dünya biliyor:IŞİD.

Evet, gidişat bu yönde. IŞİD, Batılılara göre “terörü”;Müslümanlara göreyse “cihad”ı kullanıp, “devlet olma” yolundaemin adımlarla ilerliyor.

IŞİD, 2004’te ABD işgali altındaki Irak’ta Ebu Musab el-Zerkavitarafından kuruldu. Nisan 2004’te “Tevhid ve Cihat” adıylakurulan organizasyon, aynı zamanda “Zerkavi Grubu” olarakda anılıyordu. Ekim 2004’te yeni bir isim alan örgüt, el-Kaideve elebaşısı Usame bin Ladin’e bağlılık için resmen başvurdu.Bin Ladin 27 Aralık 2005’te bu grubu tanıdığı gibi, Zerkavi’yide Irak’taki temsilcisi tayin etti.

El-Kaide’nin Irak uzantısı bu örgütün adı değişimlere uğradı.2006’da başlarında “Mücahitler Şûra Konseyi” adı altında yenibir birim kuruldu ve başına Ebu Abdullah El-Reşit El-Bağdadigetirildi. Haziran 2006’da Zerkavi’nin öldürülmesinden sonra,Ebu Eyub El-Mısri örgütün liderliğini devraldı. Ekim 2006’daörgüt adını “Irak İslam Devleti” (IİD) şeklinde değiştirdi. Otarihten itibaren de sözde bir kabine tarafından yönetilmeyebaşladı. Bağdat’ın Sünni kesiminde, El-Anbar, Diyala, Selahaddin,Kerkük, Ninova ile El-Vasit ve Babil’de, hatta, Irak Kürt bölgesindebile “İslam Devleti” duyurusu yapıldı. Ardından da örgütün çoksayıda ölüm ve yaralanmalarla sonuçlanan terör faaliyetleridevam etti. Bu bağlamda 2006’da Bağdat, Kerbela, Tuzhurmatuve Kufa’da 440 kişi katledildi…

Page 34: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

32

Kadir Has Üniversitesi Spor Çalışmaları Merkezi Kurucu üyesi ve UEFA Tahkim Kurulu üyesi Dr. Levent Bıçakcı

Page 35: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

33

“UEFA FUTBOL HUKUKUPROGRAMI’NINL‹DER AKADEM‹K ORTA⁄IKAD‹R HAS ÜN‹VERS‹TES‹ OLDU.”Röportaj: Emir GÜNEYKhas Spor çalışmaları merkezi müdürüFotoğraf: ULAŞ TOSUN

Kadir Has Üniversitesi Spor Çal›flmalar›Merkezi geçti¤imiz ay içerisinde Avrupa FutbolFederasyonlar› Birli¤i (UEFA) ile bir e¤itimortakl›¤› anlaflmas›na imza att›. ‘UEFA FutbolHukuku Program›’ ismiyle düzenlenecek olanbu e¤itim program› Ekim 2015’te bafllayacak.Kadir Has Üniversitesi’nin ‘lider akademik ortak’statüsünde olaca¤› programdaki di¤er ortaküniversiteler ise ‹talya’dan Padova Üniversitesive ‹spanya’dan Rey Juan Carlos Üniversitesiolacak.

Son 20 yılda hızlı bir büyüme içerisinde olan futbol sektöründebu büyümeye paralel olarak açılan davalar ve hukukiuyuşmazlıkların da sayısı bir hayli artmış durumda. Khas SporÇalışmaları Merkezi kurucu üyesi ve UEFA Tahkim Kurulu üyesiDr. Levent Bıçakcı ile UEFA Futbol Hukuku Programı hakkındakonuştuk:

Avrupa Futbol Federasyonlar› Birli¤i (UEFA) “UEFA FutbolHukuku Program›”ad›yla bir e¤itim program›gerçeklefltirece¤ini duyurdu. Kadir Has Üniversitesi de buuluslararas› program›n üç ortak üniversitesinden biri olacak.

Sizce UEFA neden böyle bir programa ihtiyaç duydu?UEFA bir süredir uluslararası futbol alanında açılan dava sayılarınınartış hızından ciddi şekilde endişe duymaktaydı. UEFA Kontrol,Etik ve Disiplin Birimi’nin kulüplere ve federasyonlara verdiğicezaların hem sayısı hem de ağırlığı her geçen gün artmakta. Buhususta da tabii ki özellikle kulüp ve federasyonların avukat ve hukukdanışmanlarına ciddi sorumluluklar düşüyor. Zira kesilen bu cezalarınen temel nedeni, UEFA üye federasyonlarının ve Avrupa futbolkulüplerinin hukuki konularda yeterli bilgiye sahip olmamaları vedolayısıyla hukuki düzenlemeleri ihlal etmeleridir.

Bu nedenle, UEFA bu noktada önemli bir adım atmış ve Avrupafutbolunda çalışan profesyonellerin eğitilmesi için bir girişimdebulunmuştur. UEFA Futbol Hukuku Programı sayesinde büyükresimde futbol organizasyonlarının güvenilirliği ve profesyonelliğiartacak, uluslararası federasyonlar ve CAS nezdinde devam edendavaların sayısıda gün geçtikçe azalacaktır.

Peki neden Kadir Has Üniversitesi?Bildiğiniz gibi Kadir Has Üniversitesi olarak 2005 yılında merhumKadir Has’ın da büyük desteği sayesinde Türkiye CumhuriyetiYüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) onaylı ilk Spor Hukuku Araştırmave Uygulama Merkezi’ni kurduk. Kurulduğu günden beri yalnızcaspor hukuku alanında değil, spor ve sosyal bilimlerin kesiştiği tümalanlarda eğitimler veren ve yayınlar yapan merkezimizin ismini2012 yılında değiştirerek Spor Çalışmaları Merkezi haline getirdik.Böylece sadece spor hukuku alanında değil, spor yönetimi ve spor

Page 36: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

34

ve Spor, İsviçre Hukukuna Giriş, Avrupa Konseyi ve Spor gibikonular aktarılacak.

Programın ikinci modülünün gerçekleşeceği Padova Üniversitesi’ndekiseminer başlığı ise “Uluslararası Transfer Yönetmelikleri” olacak.İtalya’daki program kapsamında ise verilecek derslerin bazılarıDayanışma Bedeli Sistemi, Küçüklerin Uluslararası Transferi veOyuncu Statüleri’dir.

İspanya’daki “Diğer Futbol Kuralları ve Yönetmelikleri” başlıklıüçüncü modülde ise UEFA Finansal Fair Play Sistemi, DopingleMücadele, Futbolda Disiplin Süreçleri ve Fikri Haklar gibi dahaayrıntılı, spesifik konular ele alınacak.

Programın kapanış modülü niteliğindeki UEFA merkezindegerçekleşecek eğitimin ana başlığı CAS Sistemi ve Süreçleri olacak.Bu bölümde genel kapsamda CAS yargılaması ve yargılama sırasındakarşılaşılan sorunlar, süreçler ve ilgili uygulamalar ele alınacak.

UEFA, bu programın hayata geçirilmesinde tek başına hareketetmek yerine, spor hukuku alanında çalışmalar sürdüren ve bualanda Avrupa genelinde başarılı konferanslar, eğitim ve sertifikaprogramları gerçekleştiren akademisyenler, profesyoneller veuzmanlardan destek alma yoluna gitmiştir. Dolayısıyla alanlarındaAvrupa’nın ve büyük ihtimalle de dünyanın en iyileri programdaeğitim verecekler. Detaylı ders programı için UEFA’[email protected] mail adresinden ulaşabilir veya Spor ÇalışmalarıMerkezi’nin websitesini ziyaret edebilirsiniz.

Bu eğitim programı oldukça yoğun çalışan profesyonellere hitapettiği ve seminerler Avrupa’nın 4 farklı ülkesinde gerçekleşeceği için20 günlük bir eğitim süreci dahilinde toplamda 120 saatlik eğitimverilecek. Eğitimin sonunda katılımcıların sertifikalarına hakkazanabilmeleri için yapılacak sözlü ve yazılı testlerde de başarılıolmaları gerekiyor.

Programa baflvurmak için ne yapmak gerekiyor?Başvuru süreciyle ilgili tüm detaylı bilgiyi UEFA’nın ve üniversitemizinwebsitesinde bulabilirsiniz. Ancak bu seneki programın başvuru sontarihinin 30 Haziran 2015 olduğunu unutmayın. Ayrıca açılacakolan 20 kişilik kontenjandan en az birinin mutlaka ülkemizden birhukukçu olmasının hem ülke futbolu hem de katılacak kişi için çokfaydalı olacağına inanıyorum.

Son olarak önemli bir konuya değinmek ve bu vesileyle üniversitemiziçin son derece kıymetli bir ismi, Kadir Has Bey’i yeri gelmişkenanmak isterim. Engin vizyonu ile sporun gelişmesinden büyükmemnuniyet duyan ve spor merkezimizin açılmasına ilişkin teklifitereddütsüz kabul eden sporun büyük destekçisi, üniversitemizinkurucusu merhum Kadir Has Beyefendi bugün yaşasaydı, UEFAve diğer üniversiteler ile olan bu işbirliğimizden büyük mutlulukduyardı. Bir kez daha kendisini buradan şükranla anıyorum.

medyası alanlarında da çok değerli hocalarımızın özverili katkılarıylaverdiğimiz eğitimlerle Türkiye’nin ilk ve tek spor çalışmalarımerkezi konumuna geldik. Ayrıca uluslararası konferanslar vepanellerde birçok defa UEFA’dan eğitmenleri de üniversitemizdekonuk ettik ve kendileri her gelişlerinde eğitimimizin kalitesindenövgüyle söz ettiler. Yani uzun yıllara dayanan bir dayanışmamızsöz konusu. UEFA Futbol Hukuku Programı da bu dayanışma vegüven ortamının bir çıktısıdır.

Bize biraz da ‘UEFA Futbol Hukuku Program›’n›n yap›s›ndanve içeri¤inden bahseder misiniz? Programdan kimlerfaydalanabilecek?Bu programın en önemli özelliği toplam dört modülden oluşuyorolması. Her iki yılda bir düzenlenecek eğitimler Ekim-Ocak-Nisan-Eylül aylarında verilecek olan beşer günlük eğitimlerden oluşuyor.Bu eğitimler Kadir Has Üniversitesi’nin yanı sıra diğer ortaküniversiteler olan İspanya’nın en tanınmış Üniversitesi Rey JuanCarlos (Madrid) ve İtalya’nın en eski Padova Üniversitesi (Padova)bünyesinde gerçekleştirilecek. Son modül ise UEFA’nın merkezbinasında yani İsviçre’nin Nyon kentinde yapılacak. Programınilk modülü ise 26-30 Ekim 2015 tarihleri arasında İstanbul’daKadir Has Üniversitesi’nde gerçekleştirilecek. Sonrasındakatılımcılar sırasıyla Ocak 2016’da Padova, Nisan 2016’da Madridve Eylül 2016’de UEFA Merkezi’nin bulunduğu Nyon’da derslergörecekler.

Programın öncelikli hedef kitlesi UEFA üye federasyonlarındaçalışan hukukçular ve uzmanlar olacak. Zaten programın çıkışamacının uluslararası alandaki ihtilaf ve dosya sayılarının azaltılmasıolduğunu unutmayalım. Bu kişilerin yanı sıra program, Avrupa’dakifutbol kulüplerinde çalışan hukukçulara ve futbol alanında çalışandiğer kişilere de bu programda yer olacak. İlk eğitim programıiçin UEFA 20 kişilik kontenjan öngörüyor. Toplam kontenjanın160’ı, yani 12 kişi üye federasyonların çalışanlarına, kalan sekizkişilik kontenjan ise futbol kulüplerinde ve futbol hukuku alanındaçalışan diğer kişilere ayrılmış durumda.

Programın tüm modüllerini başarıyla tamamlayan katılımcılaraEylül 2016’da UEFA Genel Merkezi’nde gerçekleşecek mezuniyettöreninde hem sertifikaları hem de Kadir Has Üniversitesitarafından sağlanacak olan 10AKTS kredileri verilecek. Böyleceprogram mezunları Avrupa’daki herhangi bir üniversitede lisansüstü eğitim almayı düşünürlerse bu kredileri kullanabilecekler.Kadir Has Üniversitesi hem bu programın sertifikasını veren hemde bu krediyi sağlayan kurum olduğu için programın ‘lider akademikortağı’ statüsünde olduğunu da belirtmeden geçmeyelim.

Program dahilinde hangi alanlarda e¤itimler verilecek? Bue¤itimleri kimler verecek?Dört modülden oluşacak programın ilk modülü Kadir HasÜniversitesi’nde gerçekleşecek ve konu başlığı “Futbol HukukunaGiriş” olacak. Bu genel başlık altında katılımcılara Avrupa Hukuku

MODÜLLER‹N TAR‹H VE YERLER‹26 – 30 Ekim 2015, ‹stanbul.18 – 22 Ocak 2016, Padova.18 – 22 Nisan 2016, Madrid.

12 – 15 Eylül 2016, Nyon.

Page 37: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

35

YARATICILIK VEYEN‹LEfi‹M ÜZER‹NEE⁄‹T‹M SOHBETLER‹

Prof. Dr. Şirin TEKİNAYKhas öğretim üyesi

Page 38: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

36

Bu y›lki Dünya Mühendislik E¤itimi Forumu’nda(WEEF 2014) bir panelin sonunda moderatörün“sizce yenileflim (inovasyon) ö¤retilebilir mi?”sorusunu s›radan, hatta beylik bulmuflken,gelen yan›tla irkildim (beynimde çakandüflünceleri parantez içinde ekleyerekiletiyorum): “Hmm, zor bir soru (hay›r, yan›t›bilinen, gayet kolay bir soru!), san›r›minovasyon baz› koflullarda güçlükle de olsaö¤retilebilir (o koflullar hangileridir, güçlüklernelerdir? Sistemati¤i gelifltirilmifl, de¤iflikkitlelere yönelik e¤itim programlar› halihaz›rdabaflar›yla sunulmakta!), ama yarat›c›l›k, iflte obaflka mesele, yarat›c›l›k ö¤retilemez, azbulunan bir yetenektir (hay›r, insan›n do¤as›ndavar olan bir yetenektir!).”

Yanıtı veren meslektaşım bu forumda, mühendislik müfredatı,fakülte yönetimi gibi konularda konuşan biri; ama görünen o kimaalesef eğitimci değil. Üstelik panele ayrılan 10 dakikalık süreaşılmış, soru panelin ana konusuyla uzaktan ilgili, diye bu sözlerizleyicilerden umduğum tepkiyi de almadı. Moderatör usulenteşekkür etti ve kibar alkışlarla kahve molasına geçildi. Ben kendipayıma, o ana kadar en azından eğitimle ilgili kimselerin bildiğinive hemfikir olduğunu sandığım tanımları yeniden yapmak vetartışmayı doğru temeller üzerinde açmak ödevini üstlenerekçıktım.

Bu yazıyı ödevimin bir adımı olarak yazarken, eğitime gönül veömür vermiş değerli meslektaşlarımla yıllar içinde yaptığımsohbetlerden yola çıkıyorum; bilgilendirici olduğu kadar zevklibulduğum kaynaklara değiniyorum.

Öncelikle basitçe temel tanımlarla başlayalım: yaratıcılık insanbeyninin bir işlevidir, yeni fikir ve ilişkileri bulma yeteneğidir.Hemen her konuda olduğu gibi eğitimle, çalışmayla, deneyimle,özendirmeyle, ödüllendirmeyle işlenir, gelişir, parlar. Örneğin,kurduğumuz her cümle, yakıştırdığımız her niteleyici, yaptığımızher benzeti ve yürüttüğümüz tahmin bir yaratıdır. Yenileşim(innovation) ise, kavramların anlaşılırlığını artırmak için Türkçelerini

kullanmakta özen gösteren değerli hocamız Prof. Dr. Ali RızaKaylan’ın duru tanımıyla, “yaratıcılık artı uygulama”dır (1).Uygulamanın, yani yaratıcılığı yarara ve değere dönüştürmeninyöntemleri de elbette öğretilebilir.

O halde neden hala yaratıcılığın az bulunan bir yetenek olduğusöylenebiliyor, öğretilip öğretilemeyeceği tartışılıyor? Bu tartışmayıbence en hoş irdeleyip özetleyen Sayın Tınaz Titiz Bey’dir (2).İstihdam, Bilim ve Teknolojiden sorumlu Devlet Bakanlığı dahilönemli hizmetlerde bulunmuş ve halen ülkemizin sorun çözmeyeteneğini geliştirme misyonuyla çalışan Tınaz Bey, “yaratıcılığınasıl öğretsek?” sorusunu “ne yapsak da tatlılardaki tuzdankurtulsak?” sorusuna benzetir; asıl yapılması gerekenin tatlıya baştantuz koymamak, yani doğal yaratıcılığı bastırmamak, yaratıcılığıödüllendirmeyen, özendirmeyen, beslemeyen, tek tip, baskıcı, ezbercieğitim sisteminden kurtulmak olduğunu savunur. Üniversitelerdeya da yetişkinlere yönelik eğitim programlarında yaratıcılığı öğretmeyeçalışmanın, tatlıdaki istenmeyen tuz tadını yok etmek için su veyalimon eklemeye eşdeğer olduğunu anlatır. Cenk Doğru, OtomotivSanayi’nde uzun yıllar Genel Müdürlük pozisyonunda bulunmuşve insan kaynakları yönetimi alanında da engin deneyimi olanYüksek Endüstri Mühendisi bir arkadaşım. Uluslararası akreditasyonasahip eğitimlerden geçtikten sonra, birikimlerini Profesyonel Koçve Liderlik Eğitmeni olarak paylaşıyor. Cenk Bey (3), kendiyaratıcılığına inanmayan gençlerle ve yöneticilerle yaptığıçalışmalarda onları tek tek özdeğerlerine döndürüp yeteneklerinifark etmelerini sağlamaktan mutluluk duyan elleri öpülesi bireğitimci.

Madem herkes yaratıcı doğuyor, neden yalnızca az sayıda dahisivriliyor, şöhret ve para kazanıyor? Bu sorunun yanıtı içinde; dikkatlibakınca “dahi” dediklerimizin aslında üstün insanlar olmadığınıgörüyoruz. Araştırmacı yazar Malcolm Gladwell, (4) “ÇizgininDışındakiler (Outliers)” adlı kitabında pek çok alanda “dahi”dediğimiz kimselerin (iş adamlarının, sporcuların, bilişim gurularının)doğup büyüdükleri ortamları, erken yaşta elde ettikleri fırsatlarıinceler. Onlarca örneği birbiri ardı sıra ayrıntıyla araştırır, yetiştiklerikoşulların yaşıtlarının koşulları arasındaki sıradışılığını anlatır. BillGates’in, Steve Jobs’ın üniversiteyi bitirmemiş olmalarını yaratıcılığıneğitimden geçmediğine kanıt diye gösterip duranların bu iki çalışkanve hırslı adamı çocukluklarından itibaren sarıp sarmalayan özgürlüğüve olanakları incelemesi gerekir. Gladwell, yıldız sporcuların biledoğumgünü yılın ilk yarısında olup okula yaşıtlarından altı ayakadar büyük başlamış olanlardan çıktığını saptar; dört-altı yaşlarındayarım yaşın ne kadar büyük bir fark olduğunu vurgulayarak buavantajın daha sonra kapanması gitgide zorlaşan bir ara açtığınıortaya koyar.

Page 39: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

37

Yaratıcılık ve yenileşimden söz açılmışken, son zamanlarda popülerolan tasarım ve girişimcilik olgularına değinmek gerekir. “Tasarım”deyince aklınıza ne geliyor? Pekiyi, ya “girişimcilik” neleriçağrıştırıyor? Son 10 yılda her ikisinin de artarak yarışmalarıyapılıyor, eğitimleri veriliyor, üniversitelerin bu alanlarda üstlenmesigereken roller tartışılıyor. Ancak maalesef “kaymaklama (5)”dediğimiz yüzeysel algılama sendromu yüzünden tasarımın vegirişimciliğin tanımları, algının öznelliğiyle zedeleniyor. Örneğin,günlük dilde, belki ünlü modacılar yüzünden “tasarım,” markacılığı,hatta lüksü çağrıştıran bir anlam (“dizayn”) kazanıyor, sonra da“endüstriyel tasarım, sanatsal tasarım, mühendislik tasarımı,otomotiv tasarımı” gibi ayrımlarla nitelendirilmesi gerekiyor.Girişimcilik ise atılgan, hatta saldırgan bir davranış biçimiymişgibi kullanılıyor, arkasındaki düzenli adımlarla harcanan emek veeğitim (iş modeli, hukuku, muhasebesi, pazar araştırması, vs) gözardı ediliyor. Yaratıcı tasarımların yenileşime ve girişimlere; birdiğer deyişle düşüncenin değere dönüşmesinde işleyen sürecineğitimini veren Prof. Dr. Ali Beba, (6) yazılarında kalıcı vesürdürülebilir yaratıcılıktan söz eder. Prof. Beba, değerliyenileşimden ve yenilikçilikten oluşan “ticat (“ticari icat”)” sözünüyaratmıştır.

Son 10 yıldır, teknolojiye; yaratıcılığı ürüne dönüştürecek üretimaraçlarına erişimin demokratikleşmesi için dünyanın birçok yerindebir sivil toplum hareketine tanık olmaktayız. Bu heyecan vericigelişme, açık erişimin, ortak tasarımın, işbirlikçi girişimlerin hükümsürmeye başladığı şu günleri getiriyor. Sayısal teknolojinin mümkünkıldığı, artık doğanın parçası olarak algıladığımız kişisel iletişimve bilişim, yalnızca soyut bilgiyi değil bilginin fiziksel temsilini deönce yerel sonra da bireysel üretime doğru evirmekte. 20. yüzyılınKarmaşıklık Teorisi’ne damgasını vuran ünlü ekonomist BrianArthur (7), bu evrimin, birer dahinin beyninden şans eseri çıkanbuluşlarla değil, sonsuz iletişim ve etkileşimle bir mercan kayasınınbüyümesi gibi gerçekleştiğini anlatır.

Sonuç olarak yaratıcılığı efsanevi, ulaşılmaz, ender görmektenvazgeçip çocuklarımızın, öğrencilerimizin ve en önce kendimizin;her birimizin sahip olduğumuz öz değerlerimize güvenmeli, ileriyebırakacak başka hiçbir gerçek sermayemiz olmadığı için de iyibakmalı, geliştirmeli, üretmeli ve paylaşmalıyız. Bu yolda yapıcıçalışmaların yolu engelleri yıkmaktan geçiyor: çocukların hayalgücünü, oyunlarını, oyuncaklarını özgür bırakmak; öğrenciliğindeneysel, sorgulayıcı, devingen bir iş olduğunu ve ömür boyusürdüğünü anlamak; çok sesliliği, farklılığı, katılımı kutlayarakarttırmak; üretmeyi ve paylaşmayı başarı saymak gerek.

Kaynakça:

(1) Ali Rıza Kaylan, “Mühendislik Eğitiminin Dünü, Bugünü, Yarını Değişim Dinamikleri,”29. Mühendislik Dekanları Konseyi Toplantısı, Elazığ 24.10.2014.

(2) Tınaz Titiz, “Sorunların İntikamı: Çözemeyeni Çözerler!” Pegem Akademi,ISBN: 978-605-364-138-4.

(3) Cenk Doğru, “Koçun Keşif Günlüğü” yazıları , kocunkesifgunlugu.blogspot.com.

(4) Malcolm Gladwell, “Outliers,” Black Bay Books, ISBN: 13: 978-0316017930.

(5) Nazan Özenç Uçak “Bilgi: Çok Yüzlü Bir Kavram,” Türk Kütüphaneciliği24, 4 (2010), 705-722.

(6) Ali Beba, Girişimcilik İklimi Dergisi “Akıl Teri” köşe yazıları.

(7) Brian Arthur, “The Nature of Technology: What it is and How it Evolves,” Penguin Books,ISBN: 13:978-1416544067.

Page 40: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

38

Page 41: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

FABR‹KA KIZLARIDEKLANfiÖRE BASTI,FOTO⁄RAFLARIÜNLÜLER KALEME ALDI

Haber: Khas Haber Merkezi

Kadir Has Üniversitesi Komfluluk Hakk›Projesi’nde bu y›l Cibali bölgesinde yaflayanve çal›flan k›z çocuklar›n›n objektifinden“Fabrika K›z›” hikayesi, foto¤raf karelerineyans›d›. Kadir Has Üniversitesi’nde foto¤rafe¤itimi alan 10 genç k›z›n hayatlar›na,hayallerine ve korkular›na dair çekti¤i kareler,Kadir Has Üniversitesi Fabrika K›z› Sergisi’ndeünlülerin kaleminden ç›kan kelimeler ile sesbuldu.

Kadir Has Üniversitesi tarafından her yıl farklı bir konu başlığıile gerçekleştirilen Komşuluk Hakkı Fotoğraf Eğitimi Projesi buyıl Cibali Bölgesi’nde yaşayan veya çalışan 10 genç kızın yer aldığıFabrika Kızı temasıyla gerçekleşti. Proje kapsamında Cibalibölgesinde oturan ve çalışan işçi kızlara, proje koordinatörü UlaşTosun tarafından iki ay boyunca belgesel fotoğraf dersleri verildi.Ardından başta iş hayatları olmak üzere gündelik hayatlarınıfotoğraflamaları sağlandı. Çalışmanın sonunda ise fotoğraflar“Fabrika Kızı” sergisinde bir araya getirildi. Üniversitesi’nin CibaliKampüsü’nde 11 Mart’ta açılışı yapılan Fabrika Kızı FotoğrafSergisi 1 Nisan’a kadar açık kaldı.

Serginin açılışında, sanatçı Bora Ayanoğlu’nun, bugün Kadir HasÜniversitesi Cibali Kampüsü olan Cibali Tütün Fabrikası’ndaçalışan bir kadının gazetedeki resminden etkilenerek 1969 yılındayazdığı “Fabrika Kızı” adlı şarkısını seslendirmesi ile de yıllaröncesine gidildi.

Sergi açılışında konuşma yapan Kadir Has Üniversitesi İletişimFakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevda Alankuş, “Cibali, yani bir

zamanlar tütün fabrikasının tam merkezinde bulunduğumahallemiz, bir mikro kozmos olarak, her coğrafyadan, her yaştankadının evi, sokağı, iş yeri, okulu. Bir sosyal sorumluluk projesiolarak hayata geçirdiğimiz bu proje ile biz, mahallemizinkadınlarının hülyalarının, sabırlarının, dirençlerinin, emeklerinin,kendi ayakları üzerinde durma mücadelelerinin görünürkılınmasına katkıda bulunmak istedik. Burada gördüğünüzfotoğraflarla 10 genç kadın, bizleri çoğu zaman dostça ağırlamayansokaklara, sokak aralarına sıkışmış minyatür parklara, merdivenaltı işliklere, ev içlerine mercek tutuyor. Dilerim, bu projenin kadındostu mahalleler, kentler, sokaklar ve evler için bilinçoluşturulmasına ufacık bir katkısı olur” dedi.

Serginin sponsorluğunu yapan Canon Eurasia’nın SürdürülebilirlikMüdürü Karen Lensink ise projeyle ilgili olarak şunları söyledi:“Canon Eurasia, Türkiye’de, çevrenin korunması vesürdürülebilirlik konusunda çocukları bilinçlendirmek vebilgilendirmek için ‘Canon Objektifinden Çevre’ konulu bir okulprogramını 2011 yılında hayata geçirdi. Bu program kapsamındaAnadolu’da birçok ili ziyaret ettik ve Kadir Has Üniversitesi ilegerçekleştirdiğimiz Fabrika Kızı sosyal sorumluluk projesine destekolmaktan dolayı onur duyuyoruz.”

Sergide yer alan fotoğraflar, ünlülerin kaleminden öyküleştirildi.Bora Ayanoğlu, Sezen Aksu, Kadir Has Üniversitesi RektörYardımcısı Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman, Kadir HasÜniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevda Alankuş,gazeteci Burcu Aktaş, Karin Karakaşlı, Pınar Öğünç, CüneytÖzdemir ve Aret Vartanyan ile yazar ve senarist GayeBoralıoğlu’nın kaleminden akan yorumlar genç kızların vizöründenyansıyan fotoğrafları konuşturdu.

Fabrika Kızları’na projenin sponsoru Canon Eurasia tarafındantemin edilen fotoğraf makineleri ile Kadir Has Üniversitesi temelfotoğraf eğitimi sertifikaları sunuldu.

Page 42: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

40

10 FOTO⁄RAF-10 GENÇ KIZ-TEK KADER• Sibel Soylu (18) ailesinin geçimine yard›mc›olmak ve e¤itim ald›¤› aflç›l›k okulunun ücretinikarfl›lamak üzere e¤itim hayat›n› yar›da b›rakmak

zorunda kalm›fl.• fieymanur Zatero¤lu (19) tezgahtarl›k yap›yor.• Gözde Sezgin (17) garson olarak çal›fl›yor.

• Zeynep Aytan (16) bir atölyede bardaktemizleyerek aile bütçesine katk› sa¤l›yor.

• Emine Kurflun (19) ve Dilek Kurflun (16)kardefllerden Emine bir atölyede bardak boyuyor,

Dilek bir konfeksiyon firmas›nda çal›flarakhayat›n› kazan›yor.

• Hatice Akyüz (16) hem okuyup hem çal›fl›yor,• Dilek Aytekin (21) tafleron bir firmada

temizlikçi ve görme engelli day›s›na bak›yor.• fiilan Toksöy (18) ve Emine Toksöy (19)

kardefller bardak çanak gibi porselenlerin üzeriniboyayarak desen ekliyor, aile bütçesine katk›da

bulunuyorlar.• Kübra Akdemir (15) Fabrika K›zlar›’n›n en

küçü¤ü, hem okuyup hem çal›fl›yor.

Page 43: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

41

SEZEN AKSU-Sanatç›(Foto¤raf: Sibel Soylu)

Dünya yorgun düflürdü¤ünde, kendi dünyas›na s›¤›n›r, kendi hayaldünyas›nda soluklan›r insan… En çok da çocuk...

Bedenin ne kadar küçükse, kurulan dünya da inad›na o kadarbüyük olur… ‹mkans›z yoktur orada, uzak yoktur; olmaz, olmaz…

Hayal kurmak, çocuklar›n çok daha özgürce kullanabildi¤i,zamans›zl›¤a ve mekans›zl›¤a aç›k bir bilettir….

BORA AYANO⁄LU-Sanatç›(Foto¤raf: fieymanurZatero¤lu)

‹flçi kardeflim fieymanur’unçekti¤i foto¤rafa bak›nca tekrar

hat›rl›yorum Fabrika K›z›’n›;

Bir evi olsun ister, bir de içmeyenkocas›

Tanr› ne verirse geçinir, gider

Yeter ki mutlu olsun yuvas›..

Demifltim, o y›llarda ben degençtim, dile kolay nerdeyse 50

y›l geçmifl üzerinden. Kara birpla¤a okudum ilk, sonra radyo

mikrofonuna. Sevildi, konserlerdesöyledim, kameralara söyledim,zaman de¤iflti önce kasete sonra

cd’ye okudum.

Ümit ederim bu çocuklar, hersabah fabrikalara de¤il okullara

yollanana ve yar›nlar› umutdolana kadar dillerinden düflmez

Fabrika K›zlar›n›n flark›s›.

Page 44: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

42

ARAT VARTANYAN-Yazar(Foto¤raf: Zeynep Aytan)

Yorgun da olsa gözler, yaflam›n getirip götürdüklerinin izlerini tafl›sada yüzdeki çizgiler, her kad›n›n yüre¤inde tafl›d›¤› güzellikler

keflfedilmeyi bekler. A盤a ç›kar bazen bir kemençe t›n›s›nda, bazenbir ‹stanbul hoflsedas›nda. Her kad›n, bir dünya tafl›r yüre¤inde…

Sevgiyle kucaklanmay›, sarmalanmay› hak eden, sana seniyans›tan…

CÜNEYT ÖZDEM‹R-Gazeteci(Foto¤raf: Emine Kurflun)

Hemen her gün en az bir ya da bir kaç tane kad›ncinayeti, erkek terörü önüme geliyor. Haber

merkezinde hepimiz biraz çaresizlik biraz dasuçlulukla bu cinayetlere nas›l bir çözüm olaca¤›n›

kara kara düflünüp duruyoruz. Ço¤u zamane¤itim flart ad›ndaki uzak bir ülkeden medet

umuyoruz. Bu karamsarl›ktan dolay› da ço¤uzaman görmezden geliyoruz. Bu foto¤rafa

bakarken içimden ‘iflte’ dedim ‘günün birindeTürkiye’de kad›n cinayetlerini de engellemenin

yollar›ndan biri, kad›nlar›n hayat›n içinekat›lmalar›..’ Bu da kad›nlar›n üretkenlikleri veekonomik ba¤›ms›zl›klar› ile mümkün. Bundany›llar önce mikro kredinin kad›nlar›n hayat›nda

yaratt›¤› büyük de¤iflimleri gördü¤ümde hayranolmufltum. fiafl›rm›fl, bu kadar küçük dokunufllar›n yaratt›¤› farkl›l›klar karfl›s›nda etkilenmifltim. Buatölye kimin, bu biraz mahçup biraz da utanarakfoto¤raf çektiren kad›n›n ad› ne bilmiyorum. Ancak

ben bu foto¤rafa bakt›¤›m zaman çal›flkan,üretken, mutlu bir kad›n görüyorum. Ba¤›ms›z

ve özgür bir kad›n… Günün birinde Türkiye özgürbir ülke olacaksa kad›nlar›n› özgürlefltirerek ve

elbette yaflatarak olacak.

Page 45: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

43

GAYE BORALIO⁄LU-Yazar/Senarist(Foto¤raf: Dilek Aytekin)

Dünya çukur.

Yukar› ç›kmak için...yakay› gövdeye, cepleri cekete,

al› mora,

yast›¤› rüyaya, denizi buluta,hayali dünyaya,

olmaz› olura...

önce teyellemek sonra dikmeklaz›m Dilek Abla.

Eh, gerisini sen düflün.

PINAR Ö⁄ÜNÇ-Gazeteci(Foto¤raf: Dilek Kurflun)fiimdi o geldi akl›ma... Gelin gitti¤im

ev sobal›yd› benim.Kay›npederimin f›t›¤› vard›, e

kaynanalar nazl›. Ben yakard›msobay›,

yakmayacaks›n da n’olacak? Camlardemir çerçeveli, yan duvar kuzeye

bak›yor. Sobay› harlasan bile meselaben tek bir gün evde terliksiz

dolaflt›¤›m› hat›rlamam. Tafl öyleemerdi ki buzu, çocu¤un olmaz, idrar

zoru yapar en hafifinden.Sonra kendi evimize ç›kt›k biz,

aman›n o ne so¤uk. Çorab›n üstüneyün

patikle giyiyordum o zaman terlikleri.Bir numara büyük almak laz›md›,

yoksa girmez ayak. fiimdi kombisivar k›z›m›n evinde. Düz ince çoraplayere bas için ürpermez. Sigaray› da

içerde içiyorum valla. Yeri geliraçars›n cam›, havalan›r. fiahsi kombi

neticede.

Page 46: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

44

KAR‹N KARAKAfiLI-Gazeteci(Foto¤raf: Gözde Özkorkmaz)Bismiflah, Allah AllahEflikten geçtim, huzuruna geldim. Dünyay› kap›n›nönünde b›rakt›m da geldim.Kendimi bulmaya geldim. Burada herkesle birim.Kendimi kaybetmeye geldim. Burada her fleyimlehiçim.Tavanlar bilir sustuklar›m›. Her gece bir onlaraanlatt›klar›m›. Bir Allah›n bildi¤ini ald›m da geldim.Medet Allah›m medetGel derdime derman eyle‹stemekten korkmamay› senden ö¤rendim. fiükretmeyi,umut etmeyi senden.Verebileceklerimi verecek cesaret, alacaklar›m› bilmeyehikmet, edeceklerimi eylemeye kudretalmaya geldim.Çok sevdim, anlam› kem gözlerden sak›nmak içingeldim.Dünya unutturuyor bana beni. Unuttuklar›m›hat›rlamaya, bildiklerimi duymaya geldim.Sen duy sesimi Allah›m. Var olmak için yok olmayageldim.Pirler aflk›na, erenler demine Hüü.Gerçe¤e Hüü.Allah›m kofl yard›ma.Beni sak›n hakikatimden ay›rma.

BURCU AKTAfi-Gazeteci(Foto¤raf: Hatice Akyüz)

Babas› zordu, kocas› ondan da zor bir adam ç›km›flt›.Bir Haydar’›n evinden öbür Haydar’›n evine gitti¤inde

üzerine giydi¤i yelek iki beden küçüldü, evin üçpenceresi yetmez oldu nefes almak için. Her ifli yokufla

süren kocas›yla bir ömür geçerken k›z›na tutundu.

Page 47: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

45

HASAN BÜLENT KAHRAMAN-Khas Rektör Yard›mc›s›(Foto¤raf: fiilan Toksoy)

Ne kadar çok hayatlar›m›z...

Bir genç k›z taraf›ndan çekilmifl bu resme uzun süredir bak›yorum. Dönüp dönüpbak›yorum. ‹çimi ac›tan bir fleyler buluyorum bu resimde. Foto¤raflar›n daima ac›verdiklerini biliyorum. Sevmedim hiçbir zaman görüntülere bakmay›. Sadece yitip

gideni de¤il, ço¤u zaman tan›kl›k etmek istemediklerimi de buldu¤um için görüntülerdefoto¤raflar daima uza¤›mda kald›lar. Hat›rlamak insan›n belle¤inde oldu¤u, kald›¤›

kadar›yla lezzetli. Veya de¤il...

Ama ac› verene dönmenin de bir çekicili¤i var. O nedenle dönüyorum bu görüntüye.Ve akl›ma üflüflen say›s›z düflünceyi örgütlemeye çal›fl›yorum. Bu kadar zengin, bu

kadar çok katman› olan, bu kadar kapsaml› görüntü insan› bo¤uyor.

Hayatlar var burada. Do¤al. Hayat›n içinden çekilmifl bir foto¤raf bu. Yoksulluk var.Tam yoksulluk de¤il. Hayat›n darl›¤› diyelim. Ölçülülü¤ü. Hayat›n getirdi¤i k›s›tlamalar.

Kesiflen yaflant›lar! Hayat›n görkemini o yarat›r. Çok hayat›n kesiflmesi. Ve bu foto¤raf›ngücü de oradan kaynaklan›yor.

‹flte, bir mekan. ‹ki ayr› hayat. Kutsall›¤›n dünyas›yla güncel, s›radan ve dünyevi olan›niç içe geçifli. As›l dü¤üm bu. Tevekkül, teslimiyet ve belki de onun sa¤lanmas› için

hayata yönelik tutku. ‹ki gencin heyecan› ve namaz k›lan insan›n sükuneti. Nimetinhaz›rlan›fl› ve onu nasip eden Tanr›’n›n mevcudiyeti; bereket... Kuflaklar ve farklar ve

çokluk...

Bütün bunlar asl›nda mekan›n ço¤ullu¤u. Son kertede bir mekan görüntüsü bu. Kutsal›ve dünyevi olan› bir araya getirip mekan›n alçakgönüllü ama hakim iktidar›n› vurguluyor

bu foto¤raf. Hayatlar o mekana gömülü. Gene de: mekan insand›r.

Ne kadar çok, hayatlar›m›z...

Page 48: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

46

SEVDA ALANKUfi-Khas ‹letiflim Fakültesi Dekan›(Foto¤raf: Kübra Akdemir)

Palimpsest; silinip silinip üzerine defalarca yaz›labilen; ama yaz›lanlar›n hiçbir zamantam olarak kaybolmad›¤›, silinemedi¤i, bir kadim zamanlar “ka¤›d›”… J. Derrida’n›n

kullan›m›nda, anlam›n metinleraras›l›¤›na, bir özün yoklu¤una, ötekinin hep buradal›¤›na,ben ile birli¤ine, fark olarak yok edilemezli¤ine dair bir metafor….

Cibali; mekanlar›, insanlar›, dilleri üst üste, yan yana, alt alta palimpsest gibi yaz›lm›fl,dokunmufl bir semt…hem ve hep Bizans, Osmanl›, Ermeni, Rum, Yahudi, Türk, Kürt,

Alevi, Laz, flimdilerde Suriyeli Arap…

Cibali’de kimbilir hangi kadim mekana “karfl›” yükseltilmifl, onu silmeye yeltenmifl,palimpsest gibi “modern” bir duvar….; “sevgisinden can› yanan birinin “seni seviyorum”uile, “ötekinin” kimbilir hangi aflk, hasret, yoksulluk ac›s›yla yürekten kopmufl “Daye Zore”

(“Zor be Anne”)’si birbirine dokunuyor, birbirini dokuyor…araya di¤erleri de kar›fl›yor,s›z›yor….

Duvar›n önünde çocuk coflkusuyla, umursamazl›¤›yla çember oluflturmufl befl k›z;nerelerden geldiklerini ve nerelere gideceklerini, birbirlerinden, Cibali’nin üst üste yaz›lm›fltarihinden, annelerinden, baflka kad›nlardan, hangi silinmeyen izleri devrald›klar›n› ve

hangilerini b›rakacaklar›n›, bilmiyoruz….

Foto¤raf› çeken, an› yakalayarak, bir yandan iz(ler)i kaydederken, kendi iz(ler)ini deb›rakan, belki de sür(dür)en Kübra; hem Cibalili, hem de Siirtli… Ailesinde Arap, Kürt,

Türk hepsi varm›fl ve mutlaka daha da ço¤u….

Page 49: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

47

Fotoğraf: Abdullah M. BOZOĞLAN

Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü

4. sınıf öğrencisi

“Yorulduk. Tek ihtiyac›m›z olan yaslanabilece¤imiz bir omuzdu sadece…”

Page 50: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

48

Page 51: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

49

“Yerel, ulusal, bölgesel ve küresel değişimlere süratle uyum sağlayan bir eğitim vegirişimcilik ortamı yaratabilmek. Üniversite, kurulduğu 1843’ten beri konjonktüreldeğişimler sonucu birçok kriz yaşamasına karşın her seferinde zamana ayakuydurabilecek dönüşümü gerçekleştirebilmiş. Coventry şehrinin ticari dinamiklerini,bunun İngiliz ticaret ve ekonomisine katkısını ve bunun İngiltere’nin küreseldüzlemdeki rekabet gücüne yansımasını hep birlikte düşünüp değerlendirebilenyapıda bir girişimci üniversiteyiz biz. Üniversitemizdeki TeknoPark sayesindeakademisyenlerimizin disiplinlerarası çalışma becerisini arttırmanın yanı sıraöğrencilerimizi de girişimcilik ve yenilikçilik süreçlerine dahil edebiliyoruz ve businerji bizim gerek Coventry şehri, gerek İngiltere ve hatta uluslararası ölçektecazibemizi arttırmakta.”

Coventry Üniversitesi’nin Bilgisayar Mühendisliği Bölümü mezunuolan, iş kariyerinin önemli bir bölümü girişimcilik ve şirket yöneticiliğiylegeçmiş ve akademik bir unvanı olmamasına karşın rektörlüğüneatandığı üniversiteyi bir şirket gibi yöneten (yönetmesi istenen)Latham’ın verdiği mesajlar, aslında bir araya getirilmesi çok zorluçabalar gerektiren iki kavram olan üniversite ile girişimciliğin, sadeceeğitim boyutunda değil onun ötesindeki birçok faktörlerle de elealınmasının gerekliliğini kanıtlar nitelikte.

Bir başka deyişle,

* Girişimciliği sadece akademisyenlerin öğrencilere verdiği ders,teknoparkı da şirketlere vergi teşviki sayesinde kira geliri olarak gören,

* Girişimcilik-yenilikçilik kriterleri fon aldığı kurumları kağıt üzerindememnun etmekle sınırlı,

* Girişimcilik ve yenilikçilik projeleri kampüsünün olduğu yöreninihtiyaçlarına sırtını dönen, ülkesinin ekonomisine ticari ve inovatifsıçrama boyutunda değer katmayan ve ülkesinin küresel alandakirekabet gücüne katkı sağlamayan üniversiteler,

bir zahmet bu sevdadan vazgeçsin ve yüksek öğretimin gelenekselihtiyaçlarına yanıt vermeye odaklansınlar. İnanın toplumsal katkılarıdaha fazla olur!

Giriflimcilik, e¤itimle kazan›labilecek bir teorikve pratik çal›flmalar bütünü mü, yoksa dahafazlas›na m› ihtiyaç var? Bu soruya bak›nCoventry Üniversitesi Rektörü John Lathamnas›l cevap veriyor:

“Giriflimcilik ve Yenilikçilik e¤itimi ve ifl sonuçlar›aç›s›ndan ‹ngiltere’nin en iyi 3 üniversitesiaras›nday›z. Di¤er ikisi Oxford ve Cambridge!”

Kadir Has Üniversitesi Girişimcilik ve Yenilikçilik Merkezi’nindavetlisi olarak öğrencilere bir konferans veren Coventry ÜniversitesiRektörü John Latham, konuşmasının hemen başında bu sözlerisöylediği sırada, elimde akıllı telefon, seminerin canlı yayın linkinipaylaşıyordum. İçimden geçen “Yok artık!” tarzı bir düşünceyleelimdeki telefonu cebime koydum ve konuşmaya odaklandım.

Slaytlarda birbirinin peşi sıra akan rakamlar inanılacak gibi değildi;2014 yılı itibarıyla her yıl 600 yeni iş girişimini bünyesine kabuleden ve bunların %15 civarının ticari sıçrama (spin-out) yaptığı,irili ufaklı 10.000 şirketle yaptıkları işlerden yılda 250 milyon poundgelir elde eden ve bu gelirin 50 milyonunu da geliştirme bütçesiolarak ayıran kurumun bu başarısının altında ise Rektör Latham’ınbir sonraki slaytta beyan ettiği üniversitenin “misyonu” yatıyordu;

“Dinamik, küresel ve girişimci bir üniversite”.

“Türkiye dahil birçok ülkede sizinkine benzer bir misyon belirleyipyola çıkan bir sürü girişimci üniversite var; ama çoğu böylesigörkemli sonuçlara ulaşamıyor. Sizi bunlardan ayıran fark ne peki?”

John Latham konferans sonrası yaptığımız özel sohbetimizde busorumun yanıtına şöyle ilginç bir karşılık verdi:

B‹R ARAYA GET‹R‹LMES‹ÇABA GEREKT‹REN ‹K‹ KAVRAM:G‹R‹fi‹MC‹L‹K VE ÜN‹VERS‹TEİsmail Hakkı POLATKhas öğretim görevlisi

Page 52: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

50

K‹TLESEL AÇIKÇEVR‹M‹Ç‹ DERS-“MOOC”LARINKISA H‹KAYES‹

İpek İli ERDOĞMUŞKhas Eğitim Teknoloji leri Koordinatörü

Page 53: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

51

MIT, Stanford, Harvard gibi dünyas›ralamas›nda önde gelen üniversitelerdenkim ders almak istemez ki? Hem de herhangibir ön koflul veya ödeme olmadan, kampüsegitmek zorunda kalmadan! Bu üniversitelerinkurdu¤u “MOOC”larla (Massive Open OnlineCourse: Kitlesel Aç›k Çevrimiçi Ders) art›k bumümkün; hem de sadece bir kullan›c› ad›nasahip olman›z yeterli.

Nas›l bafllad›?Aslında “MOOC”lar çok uzun bir geçmişe sahip değil. Her şey2011 yılında Pennsylvania, Princeton, Stanford ve Michiganüniversitelerinin bir araya gelerek, herkese açık, ücretsiz onlinedersler açmaya karar vermesiyle başlıyor. Ardından, 2012 yılındaMassachusetts Institute of Technology ve Harvard üniversiteleride aynı şekilde güç birliği yapıyorlar. Bu şekilde dünyanın öndegelen üniversitelerinin başlattığı hareket “Kitlesel Açık ÇevrimiçiDers”ler, İngilizce kısa adıyla “MOOC”lar (Massive Open OnlineCourse) olarak karşımıza çıkmış oluyor.

“MOOC”ların geçmişine baktığımızda, uzaktan ve dijitaleğitimdeki gelişmelerin ve 2000’li yıllarda başlayan açık dersmalzemeleri akımının bu dersler üzerinde büyük etkisi olduğunugörüyoruz.

2000-07 2008 2009 2010 2011 2012 2013

Open Education

OpenSource

Software

Open UniversityOpen Learn

OpenContent

MITOpen Course Ware

OER Connectivist MOOC(cMOOC)

Stanford MOOC(xMOOC)

MITedX

Udacity

Coursera

Future Learn

Kaynak: Yuan and Powell (2013), MOOCs and Open Education: Implications for Higher Education

“MOOC”ları açık ders malzemelerinden ve yükseköğretimkurumlarındaki elektronik derslerden ayıran bazı özellikler var.Açık ders malzemelerinden ayıran özelliği; “MOOC”un başlangıçve bitiş noktasının olması. İçeriği önceden belirlenmiş, üniversiteseviyesinde ve birbirini takip eden konularla verilen bir ders.Üniversitelerde verilen elektronik derslerden ayıran özelliği ise;herhangi bir ön koşul veya bir kuruma kayıt şartının olmaması.

Nas›l iflliyor?“MOOC”lar web tabanlı platformlar üzerinden zaman ve mekankısıtlaması olmaksızın çok büyük kitlelere hitap edecek şekildetasarlanmışlar. Dersleri alabilmek için platform üzerinde birkullanıcı hesabı oluşturmanız ve derse kayıt olmanız gerekiyor.

Derslerin içeriğinde genellikle 45 dakika ila 1 saatlik uzunluğundaders videoları yerine, konu başlıklarına ait 15 dakikalık kısa videolaryer almakta. Derse kayıtlı kişilerin dersi tamamlayarak sertifikaalmaları mümkün. Buna hak kazanabilmek için ise, bir takımaktiviteleri tamamlamanız gerekli. Bu amaçla, sistem üzerindeödev, sınav gibi aktiviteleri gerçekleştirebilmek için değerlendirmearaçları yer alıyor. Bunun yanında, tartışma platformu gibi sosyalöğrenme araçları da kullanılmakta. Böylece, derse kayıtlı kişilerbirbirleriyle konulara dair bilgi paylaşımında bulunabiliyorlar.

Hedef Kitle Kim?Aslında, “MOOC”lar, yükseköğretimin, bu öğrenimi görmekisteyen herkese internet aracılığıyla ulaşabilmesi düşüncesiylebaşladı. Böylece, yükseköğretimin demokratikleşmesi

Page 54: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

52

amaçlanmaktaydı. Bu bağlamda; hedef kitle, tüm dünyadayükseköğrenim almak isteyip de alamayan üniversite çağındakiinsanlar olarak düşünülebilir. Ancak; geçtiğimiz üç yıl gösterdi ki,“MOOC”lara ilgi gösteren insanların büyük bir kısmı üniversitemezunu, iş sahibi kişiler.

“MOOC”lara yükseköğretim kurumları açısından bakıldığında,yöntem ve içerik kaynağı olarak hedef kitlesine öğretim üyeleride girmekte. Bazı öğretim üyeleri öğretim yöntemleri konusundaaçılan derslere kayıt olup kişisel gelişim sağlarken bazı öğretimüyeleri de derslerinde “MOOC”ların kaynaklarından yararlanıyor.

En Bilinen “MOOC” Platformlar›Coursera (www.coursera.org): 2012 yılında StanfordÜniversitesi’nden iki öğretim üyesi (Daphne Koller ve AndrewNg) tarafından eğitim teknolojileri hizmetleri vermek üzerekurulmuş olan bir firma. 30’dan fazla üniversite ile işbirliği yaparakiçerik üretmek için geliştirdikleri platform üzerinden online derslersunmaya başladılar. 2015 yılı itibariyle 12 milyona yakın kullanıcısı,işbirliği yaptıkları 114 kuruluş ve kendi platformları üzerindeaçtıkları 850’ye yakın ders var.

edX (www.edx.org): 2012 yılında MIT ve Harvard üniversitelerininişbirliği ile kuruldu. edX kar amacı gütmeyen bir kuruluş vekullandığı platform da açık kaynak kodlu bir yazılıma sahip. Bugün60'dan fazla kurum ve kuruluş edX platformunda ders açıyor.2014 yılı sonu itibariyle kullanıcı sayısı yaklaşık 3 milyon, açılanders sayısı 300 dolaylarında.

FutureLearn (www.futurelearn.com): 2012 yılında, İngiltere’de“The Open University” tarafından kurulan platform, bugün farklıülkelerden 40 partner ile işbirliği içinde. Diğer “MOOC”platformlarından farklı olarak partnerleri arasında yükseköğretimkurumları dışında kalan organizasyonlar da var.

Udacity (www.udacity.com): 2012 yılında Stanford'dan üç öğretimüyesi (Sebastian Thrun, Mike Sokolsky, David Stavens) ve sonradanVirginia Üniversitesi'nden katılan bir öğretim üyesi (David Evans)tarafından kuruldu. 2014 yılı sonu itibariyle kullanıcı sayısı yaklaşık1.6 milyon.

Udemy (www.udemy.com): 2010 yılında Eren Bali ve OktayÇağlar tarafından kuruldu. Diğer platformlardan farkı, derslerinkurum ve kuruluşlar adına hazırlanması yerine konusunda uzmankişilerin bireysel olarak ders tasarlayıp açmasına izin vermesi.Web sitesi üzerinden paylaştıkları bilgiye göre; platforma kayıtlıkişi sayısı 6 milyona ulaşmış durumda. Platform üzerinden 25 binkadar ders veriliyor.

“MOOC”lara Dair Alternatif Görüfller“MOOC” üzerine yapılan tartışmalar; bu dersleri sunanplatformların iş modelleri, yükseköğretim kurumları ve bu derslerialan kişilere etkileri üzerinde yoğunlaşıyor.

“MOOC” platformları ticari -kar amacı güden ve ticari olmayan- kar amacı gütmeyen kuruluşlar olarak ikiye ayrılıyor. Varlıklarınısürdürebilmeleri; ticari olanlar için gelir elde etmeye dayanırken,ticari olmayanlar için bu platformları destekleyen kuruluşlarınolmasını gerektirmekte. Bu durumda platformların iş modelleride farklılaşıyor. Ticari olanlar gerek yükseköğretim kurumlarınagerek bireylere ders hizmetini ücretli sunabiliyor. Ticariolmayanlardan da ücretli ders paketleri sunarak program sonundabir derece veya sertifika verenler mevcut. Örneğin; Courserakullanıcılara “uzmanlaşma paketleri” (specializations) sunarken,Udacity “Nanodegree” terimini kullanarak karşımıza farklı paketlerçıkarıyor. Gelinen aşamada, platformların iş modellerinibelirlemesinde en önemli etken, katılımcı kitlesinin özellikleriolacak gibi görünüyor.

Dersleri alan kişiler açısından “MOOC”lara katılımın etkilerinide söz konusu kitlenin özelliklerine göre değerlendirmemizgerekiyor. edX platformu için yapılan araştırmada “MOOC”larakatılanların büyük çoğunluğunun üniversite mezunu olduğugörülüyor.

Pennsylvania Üniversitesi’nde yapılan çalışmada da benzer sonuçlarortaya çıkmış. Peki eğitimli insanlar bu dersleri neden takip ediyor?Büyük çoğunluğun amacı, bu derslerden elde ettiği bilgilerle işinidaha iyi yapabilmek. Bazı kişiler bu dersleri aldıklarında daha iyibir iş bulacağına inanıyor. Bugün; bazı firmaların çalışanlarınabelli konularda eğitim vermek için “MOOC”ları kullanması dakişilerin bu düşüncesini destekler nitelikte. Bir diğer amaç ise;dersi alan diğer kişilerle tanışma, fikir alışverişinde bulunmaimkanlarından faydalanarak profesyonel çevreyi genişletme isteği.

“MOOC”ların yükseköğretim kurumlarına etkilerini iki noktadatoplayabiliriz: Yükseköğrenim modellerindeki olası değişimlereayak uydurma ve kurumların platformlarda yer alma kararları.“MOOC”ların, yükseköğrenim modellerini tamamıyladeğiştireceğine inanan bir kesim olmasına karşılık, yeni bir modelolmadığını ve var olan modellerin uyarlaması olduğunu savunanlarda var. Yükseköğrenimi tümüyle değiştireceğine inanan kesim,daha da ileri giderek, “MOOC”ların yükseköğretim kurumlarınınvarlığını tehlikeye sokacağını iddia ediyor. Ancak; bu iddia şimdilikçok da gerçekçi görünmüyor. Bu bağlamda, yükseköğretimkurumlarının bu platformlarda kendilerini konumlandırma kararları

Page 55: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

53

önem kazanıyor. Üniversiteler açısından herhangi bir “MOOC”platformunda yer almanın faydası ne olacak? Bu konu, birkaçbaşlık altında özetlenebilir. İlk olarak, bu platformlara katılmanınüniversitelerin tanınırlılığını arttırdığı belirtiliyor. İkinci başlığıonline ders verme deneyimi kazanan öğretim üyeleri açısındandeğerlendirebiliriz. Öğretim üyeleri, öğretimde yeni yöntemlerikullanarak farklı bir deneyim kazanırken, aynı zamanda öğrenmeve öğretme üzerindeki araştırmalarını da arttırabilir. Son olarak;bu platformlarda açılan derslerin aynı zamanda üniversitedekimevcut öğrencilere de açılması maliyetlerin azaltılmasınıkolaylaştırıyor. Elbette tüm bu faydaları elde edebilmenin önkoşulu; üniversitelerin kaliteli “MOOC” sunması.

Şu anda yükseköğretim kurumları, konuya üç farklı şekildeyaklaşıyor: Platformlara aktif katılma, bazı “MOOC”ları üniversitebünyesindeki programlarda kredi olarak saydırma ve tamamenuzak durma.

Son SözlerBuraya kadar “MOOC”ların hep olumlu özelliklerinden bahsettim.“Acaba içinde hiç olumsuzluk barındırmıyor mu?” diyedüşünebilirsiniz. Elbette barındırıyor.

Beklenen etkiyi yaratmadığını savunan bir kesim var. Araştırmalaragöre, “MOOC”ları tamamlayanların sayısı çok düşük. Bu durumdaplatformlara kayıtlı kişi sayısına değil açılan dersleritamamlayanların sayısına bakmak gerekiyor. Kişiler platforma vehatta derse kayıt yaptırmalarına rağmen derslerden fayda sağlamakiçin gerekli olan etkinlikleri tamamlamadıklarında söz konusudersin bu kişilere katacağı olumlu etkiler de azalmış oluyor.

Hedef kitleye bakılırsa, başlangıç amacından oldukça saptığınısöyleyebiliriz. Amaç, üniversite çağındaki yükseköğrenim görmekisteyip buna sahip olamayan kişilere bu hakkı vermekti. Ancak;bugün, dersleri alanlara baktığımızda iş sahibi, üniversite mezunukişilerle karşılaşıyoruz. Bu durum olumsuzluk olarakdeğerlendirilmese de; “MOOC”ların çıkış noktasındaki amaçtanuzaklaştığını ifade etmiş oluyor. Bunun yanında; platformlardakipek çok ders İngilizce; yerelleşmeye çalışan platformlar olsa daderslerin yerel dillere çevrilerek yayınlanması uzun zaman alacakgibi görünüyor.

Sonuç olarak, “MOOC”lar yükseköğretime alternatif olmaktançok, yaşam boyu eğitim kavramının bir parçası olarak profesyonelhayatı destekleyecek gibi görünüyor. Böyle bir trendin varlığınıyoksaymamız ise pek mümkün değil. Bu trendin hangi noktayaulaşacağını ise zaman gösterecek.

Page 56: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

54

Kyra MENGEŞHaber: Khas l isans öğrencisi

YEN‹ MEDYADAOKURYAZAR OLMAKYA DA OLMAMAK

‹zleyicilerin mesajadaha kolay ulaflmas›n›sa¤lay›p mesajlar›ndaha iyi analizedilmesine veyorumlanmas›naolanak sa¤layan yenimedya okuryazarl›¤›bu toplumsaldönüflümde alternatifmedyaya da kaynakl›ketmektedir.

Kadir Has Üniversitesi ileAlternatif Bilişim Derneği’ninortaklaşa düzenlediği II. YeniMedya Kongresi 26-27 Şubattarihleri arasında Kadir HasKampüsü’nde yapıldı. Temanın“Yeni Medya Okuryazarlığı”olduğu kongrede birçok oturumve atölye gerçekleştirildi.

Kongrenin bu seneki temasıkullanıcılara bilgi ve becerikazandırarak yeni medyayı etiktemeller üzerine kuran yenimedya okuryazarlığıydı. Bilgitoplumundan ağ toplumunageçtiğimiz günümüz dünyasındatoplumsal anlamdahayatlarımızda yer edinmiş olanyeni medya kavramıokuryazarlığın yanında birçoksoruyu da beraberinde getiriyor.Bu açıdan akademisyenlerinyanı sıra farklı sektörlerden pekçok kişinin de katıldığıkongrenin açılış konuşmalarınıKadir Has Üniversitesi İletişimFakültesi Dekanı Prof. Dr. SevdaAlankuş ile Alternatif BilişimDerneği Başkanı Ali Rıza Keleşyaptı. Prof. Alankuşkonuşmasında yeni medyanınetkisinin her konuda küresel

Page 57: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

55

kurtulmak isteyen gazeteciler için alternatif bir alan oluşturmuşdurumda.

Türkiye’de yaşanan siyasi gelişmeler, tekelleşen medya, yeni medyanınyükselişi alternatif medyayı alternatif olmaktan çok etik anlamdazorunlu olması gereken bir alan haline getirmiştir. Etkin şekildekullandığımız sosyal ağlardan günümüze yayılmış olan katılımcıhaber siteleri Castells’in de dediği gibi Enformasyon Çağı’nınbittiğini artık Ağ Toplumu’nun başladığını bize kanıtlar niteliktedir.Ancak içinde bulunduğumuz Ağ Toplumu birçok açıdan yeni medyaokuryazarlığında eksiklikler yaşamaktadır. Dijital kapsama ve dijitalyetkinlik konularında yeterli olmayan toplum haberin 5N+1K’sınıanlamlandırmayabilmektedir. Anındalık, etkileşim, çoklu medya,hipermetin gibi özelliklere sahip olması gereken alternatif alanlarbu konuda geçiş yapmaya çalışan konvansiyonel medyadan dahabaşarılı olabilmektedir. Teknolojik cihazlara olan erişiminkolaylaşması insanların istedikleri hedefler doğrultusunda farklımedya araçlarına alternatif bakış açıları katmalarına da olanaksağlamıştır. Kullanıcı türevli içerik bu noktada devreye girmişustream, vine, blog gibi alanlarda kolektif içerikler üretilmeyebaşlanmıştır.

Bütün bu noktalardan sonra artık hayatımızın vazgeçilmez birparçası olan yeni medya ile var olması gereken şey yeni medyaokuryazarlığına eleştirel bir bakış getirebilmektir. Gelenekselmesajların yeniden anlamlandırılması sürecinde o alandan gelmekteolan ötekileştirilmiş bireylerin yeniden göz ardı edilmesi, sansüreuğraması yeni medya mecrasında da devam etmektedir. Buna önlemolarak yapılması gereken şey yeni medya okuryazarlığına sahipolmaktır. Yeni Medya Kongresi’nin ele aldığı oturumlar ve atölyelersonrası yayınlanan sonuç bildirgesinde yeni medya okuryazarlığı“Yeni medya okuryazarlığı teknik ya da salt pedagojik bir meseledeğildir. Daha ziyade aktif ve katılımcı yurttaşlık, demokratik veçoğulcu bir toplumsal ve siyasal düzen ile önyargılar ve nefrettenarındırılmış bir iletişim zemininin kurulmasını hedefleyen politikbir duruştur. Bu anlamda yeni medya okuryazarlığı çok farklıdisiplinlerin, çok farklı kaygıların, bireylerin, kurum ve kuruluşlarınkesişim noktasında yer alan çok boyutlu ve çok ortaklı bir süreçtir.”şeklinde açıklanarak “Her türlü medya okuryazarlığına ilişkin verioluşturmak üzere nicel ve nitel araştırmaların yapılmasını özendirmekgereklidir, bu konuda araştırma desteklerini arttırmak üzere konuyatarafların ve ortakların katılımıyla bilim politikası geliştirilmelidir.Akademinin bilgi üretimindeki rolü bu bağlamda önemlidir.” denildi.

boyutlarda olduğunu ve gerek günlük hayatta gerek profesyonelhayatta yeni medya ile iç içe olduğumuzu aktardı. Keleş ise yenimedyada ifade özgürlüğü problemine değinerek bu mecrada okuryazar olmanın önemini vurguladı.

Hem akademik hem aktivist dünyayı bir araya getiren kongrededijital aktivizm, dijital gözetim, katılımcı yurttaşlık, yeni medyayayıncılığı gibi birçok farklı konuda oturumlar gerçekleştirilirkenveri gazeteciliği, dijital çağda doğrulama ve yeni medya sanatlarıüzerine de atölyeler gerçekleştirildi.

Günümüzün başlıca iletişim kaynağı haline gelmiş olan yeni medyagerek yazılı gerek görsel boyutlarda yeni medya okuryazarlığınıhayatımıza soktu. İzleyicilerin mesaja daha kolay ulaşmasınısağlayıp mesajların daha iyi analiz edilmesine ve yorumlanmasınaolanak sağlayan yeni medya okuryazarlığı bu toplumsal dönüşümdealternatif medyaya da kaynaklık etmektedir. İnternet, cep telefonugibi araçları içeren yeni medya, kullanımı açısından alternatifmedyada önemli bir rol üstlenmektedir. Yeni iletişim teknolojilerigözetim, sansür gibi kötü özelliklere sahip olsa da sesini duyurmakisteyen bireyler tarafından politize edilmiş bir alan olma özelliğinede sahip. Yeni medyayı her ne kadar “doğuştan” demokratik biralan olarak görsek de Yeni Medya Okuryazarlığı ve KatılımcıYurttaşlık: Sorunlar, Paradigmalar, Uygulamalar sunumundaBurak Özçetin’in belirttiği gibi aslında yeni medyayı katılımcı vedemokratik yapan vatandaşların siyasi iradeleridir. Vatandaşlıkpratiğinin de derinden değiştiği “bağlantılı” vatandaşlar ile birliktealternatif mecralar kurulmaya başlanmıştır.

Yurttaşların herhangi bir kampanya, bir fikir, bir medya ürünüiçin çevrimiçi olarak finansal katkı sağladıkları bir finansmanmodeli olan kitlesel fonlama tekniği ile de kendisini geliştirebilenbu mecra farklı analiz katmanlarına sahip. Türkiye’de KitleselFonlama Kampanyaları: Kültürel Bir İnceleme sunumundaSuncem Koçer kitlesel fonlamanın teknolojik bir süreci varkenkültürel, sosyal, siyasal boyutları da olduğuna değinerek bukampanyaların internette nasıl dolaşıma girdiğine ve hangi türdekiürünlerin kitlesel fonlanmaya daha müsait olduğuna T24 kitleselfonlama kampanyası üzerinden örnek verdi. Crowdsourcing’inTürkiye’deki uygulamasından bir örnek olan T24 Okur Fonu busayede binin üzerinde destekçi kazanmış, yüz bin liranın üzerindede para toplamıştır. Projelerin hayata geçmelerine ve sürdürülebilirolmalarına olanak sağlayan kitlesel fonlama örnekleri tekelleşmeden

‹nternet üzerinde canl›yay›n ile de takip edilebilen

2 günlük kongredetoplamda 51 sunum, 6atölye çal›flmas› yap›ld›.

481 kiflinin kat›ld›¤› kongreiçin aç›lm›fl olan

#YeniMedya2015 etiketine1.521 tweet at›ld›.

Dijital Ça¤da Do¤rulamaatölyesinde Mehmet

Atakan Foça yanl›fl bilgininortalama 6 dakikada ortaya

ç›kt›¤›n› söyleyerek“‹nternetteki yanl›fllara budo¤ru de¤il diyoruz amado¤rusunu söyleyerek

arflivleme de yapm›yoruz.”dedi.

71 yazara ait 51 bildirideyeni medya okuryazarl›¤›

kapsam›nda LGBT‹bireylerin, kad›nlar›n, sivil

toplum kurulufllar›n›n,siyasi partilerin, müzelerin,flehirlerin, gazetelerin yeni

medya kullan›mlar›tart›fl›ld›.

‹nternet TeknolojileriDerne¤i kurucusu Doç. Dr.Mustafa Akgül Türkiye’deinovasyona ciddi yat›r›mlar

yap›lmas›na ra¤mens›ralamada 130 ülke

aras›nda 120’nin üzerineç›kamad›¤›m›z› belirtti.

Page 58: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

56

OBAMA’YASEÇ‹M KAZANDIRANSOSYAL MEDYA EK‹B‹‹STANBUL’DA ‹D‹

Dr. Gülfem SAYDAN SANVERSiyasal i letişim danışmanı

Page 59: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

57

ABD Baflkan› Barack Obama’n›n efsanevi 2012seçim kampanyas› direktörleri 6 Mart 2015tarihinde ‹stanbul Ritz Carlton Oteli’nde ElementStrateji Yönetimi’nin düzenledi¤i “Hedef: HedefKitle” konferans›nda bulufltu.

7 Haziran öncesi nefesler tutuldu ve seçim maratonuna girildi.Seçim kampanyaları da her seçim döneminde olduğu gibi yinetartışmaların odak noktasını oluşturmaya başladı. Hangi partininhangi ajansla çalışacağı, sloganı, kullanacakları söylemler büyükbir merak konusu olurken yine her seçim döneminde olduğu gibi“kampanya seçim kazandırır mı?” sorusu da tartışma konularıarasına girdi.

Kamuoyu bu tartışmaları yaparken biz de Element Strateji Yönetimiolarak, 6 Mart 2015 tarihinde İstanbul Ritz Carlton Oteli’nde“Hedef: Hedef Kitle” konferansını düzenleyerek Barack Obama’nınefsanevi 2012 seçim kampanyasının önemli aktörlerinin bizlerlekampanya tecrübelerini paylaşmalarını istedik. Amacımız, hemkampanyalarının bilinmeyen arka planlarını göstermek, hem deseçim kampanyalarında kullanılan iletişim strateji ve taktiklerinindiğer alanlardaki uygulanabilirliklerine de dikkat çekmekti.

Konferansa Barack Obama'nın 2012 Başkanlık Seçimleri ulusalsaha direktörü görevini yürüten Jeremy Bird, Obama’nın 2012Dijital Kampanya Direktörü Teddy Goff, Twitter'ın Asya DirektörüPeter Greenberger, Boris Yeltsin’in imaj danışmanı Igor Mintusov,Bill Clinton'ın Batı Eyaletleri Kampanya Sorumlusu ve BarackObama’nın Denver/Colorado anketörü Rick Ridder, uluslararasıödüllü Anketör Joannie Braden ve Türkiye’den Bahattin Yücel,Haluk Şahin, Mehveş Evin, Volkan Karsan, İzmir Tolga ve GökhanYücel katıldı.

Konferans, adından da anlaşılabileceği üzere, hedef kitleyi bulma,doğru mesajları, içerikleri üretme ve hedef kitleye doğru kanaldanulaşabilme sorunsalı üzerine odaklandı. Sahada, dijitalde ve sosyalmedyada farklı kazanma kurallarının da anlatımı ile başarılı birkampanyanın tüm ayaklarını bütünsel bir bakış açısıylakatılımcılarımız ile paylaşmak istedik. Tüm gün süren konferanstanTürkiye için de çıkarılacak çok konu başlığı bulunuyor.

Yerel Liderler YaratmakKonferansın ilk konuşmacısı, Barack Obama’nın 2012 seçimkampanyasında 2.2 milyon gönüllü toplayarak dünyanın en büyükgönüllü organizasyonunu oluşturan ve bu rakamla Obama’nın“gönüllülerle seçim kazandı” efsanesini yaratan Ulusal SahaDirektörü Jeremy Bird yerel düzeyde liderler yaratmanın öneminive başarılı bir saha organizasyonu için kaçınılmazlığını vurguladı.İnsanların kampanyaya olan bağlılıklarını arttırmanın kampanyaiçin önemini anlatan Bird, yerel düzeyde yetkilendirmeninseçmenlerle daha kişisel bir ilişki kurmayı kolaylaştırdığını ifadeetti.

Seçmenle Kiflisel ‹liflki Kurmak2013 yılında Fortune dergisinin, önümüzdeki yıllarda geleceğişekillendirecek 40 yaşından genç en etkili 40 yönetici (40 under40) arasında gösterilen Bird, başarılı bir kampanyanın en temelayaklarından birinin de seçmenlerin kim olduğunu anlamak veseçmenle kişisel bir iletişime geçilmesi olduğunu ifade etti. Sahaçalışmalarının kişisel ilişki kurmadaki önemine değinerek seçmenesadece ulaşmanın yeterli olmadığını, seçmenin sorunlarını vebeklentilerini ilk ağızdan dinlenmesi gerektiğini de ekledi.

“Günefl Batmayan ‹mparatorluk: Twitter”Konferansa Singapur’dan canlı video-konferans ile katılan Twitter’ınAsya Direktörü Peter Greenberger‘ın “Güneş Batmayanİmparatorluk” olarak nitelediği Twitter’ın 288+ milyon aylık aktifkullanıcısı, 500+ milyon sabit kullanıcısı ile dünyanın en etkilisosyal medya araçlarından biri olduğu bilinen bir gerçek.Greenberger, ilk 1 milyar tweet’e ulaşmanın 3 yıl, 2 ay, 1 günsürdüğünü oysa şimdi her 2 günde 1 milyar tweete ulaşıldığınısöylemesi ile zaten Twitter’ın sunduğu fırsatları tahmin etmekdinleyiciler açısından da daha kolaylaştı. Eskiden cevap vermekiçin haber süresi kavramı varken artık bu süre Twitter sayesindesaniyelere ve 140 karaktere inmesi de bize ulaşılan rakamınnedenlerini anlamaya yetiyor.

“Twitter sadece sosyal bir ağ değil, bir konuşma platformu”Twitter bize kişilerin ilgi alanlarını gösterdiğini, böylece kullanıcılarhakkında birçok bilgi öğrenebildiğini vurgulayan Greenberger kimkimi takip ediyor, hangi hesaplarla bağ kuruyor, ne hakkında tweet

Page 60: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

58

atıyor gibi birçok bilgi sayesinde kullanıcıların ilgi alanlarının veprofillerinin çıkarılmasının mümkün olduğunu da ekledi. Twitter’daolan herkesin platformdaki herkese ulaşması da Twitter’ın dialoglaraaçık olmak istediğinin ve bir konuşma platformu olduğunun da entemel göstergesi.

Twitter’da Takipçi Say›s› Artt›rman›n ‹pucuTwitter deyince takipçi sayısından bahsetmemek mümküngözükmüyor. Daha fazla kişi tarafından takip edilmenin yollarıülkeden ülkeye ve konjonktüre bağlı olmakla beraber gerçek birkişi izlenimi vermek, samimi bir ses tonu kullanmak, görsellerietkili kullanmak, doğru zamanda doğru mesajı iletmek, olabildiğincegüncel olmak ve hashtag kullanmak Greenberger’a göre takipçisayısı arttırmanın olmazsa olmazları arasında sayılabilir.

Slogan Mesaj De¤ildirABD eski başkanı Bill Clinton’ın başkanlık seçim sürecinde BatıEyaletleri Kampanya Organizasyon Sorumlusu olarak görev yapanuzman anketör Rick Ridder ve Meksika, İngiltere, Avustralya,İspanya, İsveç gibi ülkelerdeki siyasi kampanyalarda etkin görevleralan uluslararası ödüllü anketör Joannie Braden konferansın ilgiçeken konuşmacıları arasındaydı. “Ridder/Braden” danışmanlıkfirmasının da kurucuları olan ikili hedef kitleyi bulma ve bu kitleyeyönelik mesaj üretme yöntemleri üzerinde durdu.

Slogan ve mesajın farklı olduğunun defalarca altını çizen Ridderiyi bir mesaj oluşturmakta kilit önem taşıyan dört unsuru“karşılaştırmalı ifade”, “vizyon”, “değerler” ve “gerçek sorunlar”olarak ifade etti. Hedef kitleye özellikle onlar açısından önem veanlam taşıyan konulardan bahsetmek gerektiğinin altını çizenRidder ihtiyaç analizinin önemini de vurguladı.

Mesajda SadelikBraden da mesajın, kitleleri ikna etmek için kullanılan, dürüstbilgilerin bir parçası olduğunu söyleyerek mesajın adayın ne içinmücadele ettiğinizi gösterdiğini bu nedenle hedef kitleye evhayvanlarından ekonomiye kadar her konuda mesajverebileceğinden bahsetti. Mesaj iletmede sadeliğe dikkat çekenBraden, tüm kavramları, temaları açıklamaya çalışmanın sözcüklerarasında boğulma anlamına geleceğinden bahsetti.

Dijital’de S›k›c› Olmay›nKonferansın bir önemli konuşmacısı da Barack Obama’nın 2012Dijital Kampanya Direktörü Teddy Goff ’tu. Time Dergisi tarafından“Dünyayı değiştiren 30 yaşın altındaki 30 kişi” arasında gösterilenBarack Obama’nın 2012 Seçimleri Dijital Direktörü Teddy Goff,Obama için yürüttüğü kampanyada, internet üzerinden 690 milyondoların üzerinde bağış toplamış, 1 milyondan fazla seçmen kaydetmişti.Facebook’ta 45 milyon, Twitter’da 33 milyon takipçi toplamasıyla daObama’ya “Sosyal Medyada Kazanan Başkan” unvanını dakazandırmıştı.

Goff ’a göre dijitalin olmazsa olmaz birinci temel kuralı sıkıcı olmamak.Siyasetin genellikle toplum tarafından sıkıcı ve tekdüze bulunduğunuancak kendisinin buna asla katılmadığını söyledi. Seçmenlere sıkıcıolmayan, yer yer komik yer yer de eğlenceli içerikler sunmanın başarıyıyakalamanın en temel formüllerinden biri olduğunu söyleyen Goff,eğlenceli içeriklerle de hedef kitleye ilham verici ve bilgi verici biriletişim yapılabileceğini söyledi.

Haber Bülteni Yerine Sosyal MedyaKampanya döneminde adayların yapacağı en büyük hatalardanbirinin dijitali ihmal etmek olacağını söyleyen Goff dijital alandaözgün ve sahici olmanın ve insanı öne çıkarmanın öneminden bahsetti.İnsanların eskiden haber bültenlerini takip ettiğini, oysa şimdi haberalmanın en önemli mecralarından birinin sosyal medya olduğunusöyleyen Goff sosyal medyada hesabı olmayan yaşlı insanların datorunlarının hesaplarının olduğunu, dolayısı ile haberlerin de yineburadan yayılabileceğini ekledi.

Dijitalde Baflar›n›n Üç S›rr›Teddy Goff ’a göre, iyi bir iletişim yakalamak için yapılması gerekenen önemli üç kural eğlenceli içerik oluşturmak, ağlar üzerindenkomüniteler kurarak güven inşa etmek ve bireysel iletişimi hedeflemek.

Hedef: Hedef Kitle konferansı bize bir kez daha gösterdi ki başarılıbir siyasal iletişim kampanyasının sihirli bir formülü yok ve başarıancak birçok farklı faktörün entegrasyonu ile sağlanabilir. Başarılı birkampanya iyi bir aday, güçlü ve somut mesajlar, dijital ve sahaçalışmalarının entegrasyonu gibi birçok faktöre bağlı olabileceği gibiseçmen davranışlarının da psikolojik boyutlarının incelenmesi gerekiyor.

Page 61: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

59

“TÜRK S‹NEMASI ‹Ç‹NHALA B‹R UMUT VAR.”

Röportaj: Kyra MENGEŞKhas Lisans öğrencisiFotoğraf: Abdullah BOZOĞLAN

Almanya’daki Türkvatandafllar› üzerindengöç olgusunu anlatt›¤› üçsinema filmi ile çeflitliödüller kazanm›fl olanyönetmen Tevfik Baflerile Türkiye-Almanyahatt›nda bir senarist veyönetmen olarak, geçmiflve günümüz sinemas›üzerine 40 metrekaredende küçük bir odadanKap›kule’nin d›fl›naaç›lan bir röportajgerçeklefltirdik:

Türkiye’den Almanya’yayaflanan iflçi göçünün sosyolojiksonuçlar›n› filmlerinizde görmekmümkün. O dönemlerdenbugüne toplumsal olarak nas›lbir de¤iflim yafland›¤›n›düflünüyorsunuz?Hiçbir değişim yaşandığınızannetmiyorum. Filmlerim birincijenerasyonu yahut ikinci jenerasyonukonu alıyordu. Onlar aynıdüşüncede kaldılar. Onlarınçocuklarındaki değişimi Fatih Akıngibi Almanya’da yaşayan Türkgençlerimizin filmlerinde görüyoruz.

Tevfik Başer, 2003’ten bu yana Kadir Has Üniversitesi İletişim FakültesiRadyo, Televizyon ve Sinema Bölümü’nde sinema ve fotoğraf dersleri vermektedir.

Page 62: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

60

40 Metrekare Almanya filminde eve kilitlenmifl bir hayatgörüyoruz. O dönem Türk vatandafl› göçmenler içinAlmanya ‘‘kilitli bir odayd›’’ diyebilir miyiz?Bir kişinin hikayesi anlatıldığı için genelleyemeyiz. Film, büyükşehirgörmeden büyükşehre gitmiş insanların dramı. Almanya’nın nekadar dışında kalırlarsa o kadar kendi kültürlerini koruyacaklarınainanan bir kesimden bahsediyoruz. O yüzden her toplum gittiğiyerde kendi kültürünü kurmak için bir gettolaşmanın içine girer.Bizim için Berlin’de Kreuzberg’te, Hamburg’ta Altona’da olduğugibi.

Filmlerinizde Yaman Okay, Zuhal Olcay, Müflfik Kentergibi güçlü oyuncular dikkat çekiyor. Karakterlerinizin yarat›msürecini olufltururken oyuncu seçiminde dikkat ettikleriniznelerdir?Kasta uygun oyuncu seçmeye çalışıyorum. Birinci filmdeTürkiye’den bir tiyatro oyuncusu getirmiştim. Ancak oyunundantatmin olmadığım için yerine Özay Fecht’i bulmuştum. Filmlerinibildiğim için Zuhal Olcay’da hiç zorlanmadım. Bilinen bir oyuncuolduğu için Müşfik (Kenter) Abi için de aynı şey geçerlidir. ZatenMüşfik Abi’nin anne tarafından bir İngilizce eğitimi vardır. Hemyabancı bir ülkedeki çekimlerde İngilizce bilmesi işimize yaradığıiçin hem de çok iyi bir oyuncu olduğu için onu tercih ettim.

Filmlerinizin senaryosu ile kulland›¤›n›z mekan ve çekimteknikleri aras›nda nas›l bir ba¤lam kuruyorsunuz?Üç filmi de izole edilmiş mekanlarda çektim. 40 MetrekareAlmanya’da kamera evin dışına çıkmıyor. Yanlış Cennete Veda’dahapishane izole edilmiş bir yer. Kamera yine biraz içeride vedışarıda. Elveda Yabancı bir adada geçiyor. O adada da bir içve dış var. Orası da sularla çevrildiği için karadan izole olmuşdurumda. Bu adada insanların yaşam alanlarının daralmasınıanlatmak için med-cezir kullanıldı. Yani suların yükselmesi vebu insanların yaşam alanlarının yok olması sembolize edildi.

Filmleriniz günümüz festivallerinde halen gösteriliyor. Birçoködül alm›fl olan filmlerinizden sonra film çekmeyi nedenb›rakt›n›z?Film çekmeyi bırakmadım. Ben çekmek istediğim filmleriyapamadığım için film çekemedim. Artık göç filmleri değil başkafilmler de yapmak istedim. Onlara da para bulamadım. İki üçtane deneme yaptım, yine para bulamayınca başka işler yapmayabaşladım.

Bu aflamada akademisyenli¤e nas›l karar verdiniz?Film yapamayınca size gelen bir teklif varsa gidiyorsunuz ookulda ders vermeye başlıyorsunuz. 1991 senesinde Stuttgart’takifilm akademisi Baden Wurtenberg’de ders vermeye başladım.Oradan buraya kadar geldi. Ama o arada Almanya’ya göç olayını

anlatan Dilekler Zamanı filminin senaryosunu yazdım. Bu senaryoAlmanya’nın en önemli TV ödüllerinde birincilik aldı.

Senaristin hikayeyi yazarken inand›r›c› olmas› için atmas›gereken ad›mlar hakk›ndaki önerileriniz nelerdir?Senarist hikayesinin ne kadar inandırıcı olduğunu hikayesiçekildikten sonra görür. Ancak diyalogların ve filmin inandırıcıolup olmadığı tabii ki yönetmenin ne kadar inandırıcı çektiğine,nasıl bir kast olduğuna ve diyalogların kulağa yaşayan diyaloglarmı yoksa ağaçtan kesilmiş diyaloglar olarak mı geldiğine göredeğişir. Bunları ancak film çıktığı zaman görürsünüz, o zamanda geç olur.

Sizce Oscar, Golden Globe, Sundance Film Festivallerigibi ödül törenleri filmleri derecelendirme konusunda nekadar do¤ru kriterler oluyor?Söylemiş olduğunuz üç isim de Amerikan sinemasının kendifilmlerine “körlerle sağırlar birbirini ağırlar” muhabbetinekoydukları ödüllerdir. Onun bizimle hiçbir alakası yok. İngilizcekonuşmayanlarla Amerika’yı bir yerde ayırmak lazım. BenceCannes, Berlin ve Venedik Film Festivalleri dünyanın en önemli3 büyük festivalidir. Bu festivaller dünya sineması için Oscar’dandaha önemlidir. Artık o kadar çok festival var ki takip bileedemiyorsunuz. Türkiye’de bunların içinde en önemlileri Antalyave Adana Film Festivalleri’dir. Bunlar Türk filmlerine büyükağırlık vermişlerdir. !f ve İstanbul Film Festivali de daha çokuluslararası olmasına karşın Türk filmlerine az da olsa yervermektedir.

Geçmiflten günümüze ilerleyen sinema teknikleri veteknolojisi ile birlikte bu kadar yat›r›m yap›lmas›na ra¤mensizce neden günümüz Türk sinemas›nda ayn› oranda dahayap›c› ve sanatsal filmler yap›lm›yor?Daha çekilmesin de ne olsun? Nuri Bilge Ceylan, Cannes FilmFestivali’nde 5 kere ödül aldı. Demek ki Kapıkule’nin dışınaçıkan filmler yapılabiliyormuş. Sayıca az tabii ki de; ama bundanevvel Türkiye’yi temsil eden Yılmaz Güney vardı. Erden Kıral’ınHakkari’de Bir Mevsim ve Bereketli Topraklar Üzerinde filmleriAvrupa’da festivallerde gösterilmiş, tanınan filmlerdir. Bir dönemaraya boşluk girdi; ama ondan sonra yeni Türk sinemasındaNuri Bilge Ceylan’ın başı çektiği sinemacıları başarılı buluyorum.Kapıkule’nin dışına çıkmakta zorluklar var; ama bu da aşılacaktır.Dijital teknolojide artık film yapmak eskisi kadar zor olmadığındanTürk sineması için hala bir umut var.

Günümüzde artan tan›t›m araçlar› ve yeni medya ile birliktesizce yönetmenlerin izleyici kitlesine ulaflmas› daha m›kolay hale geldi?Sinema zor iş. Çünkü sinema birtakım büyük güçlerin elinde

Page 63: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

61

olan bir şey. Amerikalılar bir sürü ülkede sinemaları kendi filmleriiçin kapattıklarından Almanya’da bir müddet Alman filmcilerikendi filmlerini gösterecek sinema bulamıyorlardı. Türkiye’dede bir müddet öyle gitti ama bugün ticari filmlerin başarısındandolayı diğer küçük filmler de küçük Avrupa sinemalarında veyahutda Beyoğlu’nda açılan alternatif sinemalarda gösterim şansıbuluyorlar. Sinemada iyi bir gişeye ulaşabilmek zor bir kulvardır.Reklam bütçeleri, tanıtım bunun içine giriyor. Seyirci daha çokticari filmleri seçtiği için diğer filmlerin şansı biraz daha az oluyor;ama onun yanında artık bugün internette ya da DVD sektöründeo filmleri görme imkanını buluyoruz. Küçük bütçeli filmlerindiğer ana akım filmlerle bir yarış içine girmemesi gerekir. MeselaNuri Bilge Ceylan’ın bile yapmış olduğu filmler bu kadar ödülalmasına rağmen eskiden 30 binlerde, 40 binlerde dolaşırkenbugün 200 bin seyircinin üzerine çıkmıştır.

Farkl› üniversiteler sinema e¤itimi için farkl› ekollerbelirliyorlar. Bu noktada sinema sektöründe yer almakisteyen genç bireylerin sizce takip etmeleri gereken noktalarnelerdir?Öğrencilerime mezun olduktan sonra başkalarının filmleri içinuğraşmak yerine gidip kendi filmlerini yapmalarını öneriyorum.Yani 3-5 kişi bir araya gelirsiniz, film şirketi kurarsınız, ufakfilmler çekersiniz. Müzik kliplerine başlayabilirsiniz, arkasındankısa filmler çekersiniz. Bunlar sizin referansınız olur ve uzunmetraja geçersiniz. Dijital teknolojinin çıkmasıyla bu işler artıkyapılabilir olmaya başladı. O yüzden de çekilebilir filmlerinsenaryolarına çalışıp o filmleri çekmeliler. Derviş Zaim, SerdarAkar, Yeşim Ustaoğlu gibi örnekler önümüzde. Nuri Bilge Ceylan’ızaten söylemeye gerek yok. Kasaba, Mayıs Sıkıntısı, Uzak, İklimlergibi kendisinin, karısının, annesinin, babasının, akrabalarınınoynadığı filmler çekerek bugün buraya geldi. Benim önerimbüyük bütçeli filmlere girip de senelerce finans bulacağım diyeuğraşacaklarına küçük bütçeli filmlerle film piyasasına girerekkendilerini ispat etmeleri.

Türkiye’de yer alan S‹YAD gibi sinema platformlar›n› nas›lbuluyorsunuz?SİYAD çok büyüktür. Oturmuş en eski sinema yazarları derneğidir.O kadar çok üyesi vardır ki kendi içlerinde de çatışmaları vardır.O yüzden çok iyi yazarlar da, eleştirilerini beğenmediğim yazarlarda var.

Yeni dönemde yapmay› planlad›¤›n›z projeler var m›?Benim çekmecemi açarsanız 10-15 tane senaryomun olduğunugörürsünüz; ama insan yarı zamanlı film yapamıyor. Hem öğretimgörevliliği yapıp hem hafta sonu film çekimi olmuyor. Dahagencim, bir gün belki tekrar film yaparım ama şimdilik öyle birplanım yok.

YÖNETMEN‹N ÖDÜLLER‹40 Metrekare Almanya

• Cannes Film Festivali 1986 Unesco Ödülü• Locarno Film Festivali 1987 Gümüfl Leopar Ödülü• Rotterdam Film Festivali 1987 En ‹yi Film Ödülü

• Alman Film Ödülleri 1987 En ‹yi Film Ödülü

Yanl›fl Cennete Veda• 39. Uluslararas› Berlin Film Festivali Yar›flma Bölümü’ne

Almanya ad›na kat›ld›.• Grand Prix Filmfestival Strasbourg 1989• Seyirci Ödülü Salso Filmfestivali 1989

• Civis Ödülü Köln 1990

Elveda Yabanc›• 44. Uluslararas› Cannes Film Festivali Yar›flma

Bölümü’ne Almanya ad›na kat›ld›.• En ‹yi Yönetmen Ödülü Garda Filmfestival Verona 1991

Dilekler Zaman›• Adolf Grimme Ödülü 2005

Page 64: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

62

HAYAT B‹R PERFORMANSTIR,SANAT YAPILMAZ YAfiANIR

Doç. Dr. Murat AKSERUniversity of Ulster öğretim üyesi

Page 65: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

63

olan Belfast’ın iki önemli sanayisi tekstil ve gemi yapımı olmuş. Titanikgemisi Belfast’taki tersanelerde yapılıp denize indirilmiş. Burada bugünleri anımsamak için iki anıt var. Biri Titanik Müzesi diğeri iseSamson ve Goliath adındaki iki vinç. Harland and Wolf şirketinin devbinaları ise günümüzde sinema sektörü için kullanılıyor. Taht Oyunları(Game of Thrones) dizisi Belfast’ta Titanic Stüdyolarında çekiliyor.

Belfast’ın bir özelliği de popüler müzisyenlere olan sevginin ifadesiolan taklit grupların (tribute band) cenneti oluşu. Hemen her günbilinen bir grubun hayran grubundan oluşan ve onlar gibi giyinenşarkılarını söyleyen gruplar Belfast barlarında çıkıyor. Gerçek gruplarda sessiz sedasız dünya konser turlarının ilk deneme ayağı olarakBelfast’tan geçiyorlar. Öyle ki Muse ve Postmodern Jukebox konserlerisessizce yapıldı ancak hemen sonraki hafta Muse taklit grubu Musestkonserinin afişleri tüm şehri donattı.

Belfast’ın mezhep çatışmalarının korku saldığı sokaklarında bugünuluslararası sanat festivalleri yapılmakta. Eski İrlanda dört ana parçadankrallıklara ayrılmış. Bunlardan Kuzey İrlanda’yı kapsayan bölgeninadı Ulster. Ulster adı popüler bir kahvaltı tipinden siyasal görüşe kadarhayatın her yanında kullanılmakta. Belfast’ta Ulster Tasarım ve SanatFestivali de adını burdan almış. Festival bu yıl oldukça dolu geçti.

Sanat ve Tasarım festivalinde ise yer alan en dikkat çekici performansMarilyn Arsem’den geldi. Sanatçı ‘‘Zamanı İşaretle’’ (Marking TimeVI) başlıklı çalışmasında minimal, mekana odaklı ve fark edilmemeninfarkındalığı üzerinden yorumlayan performansı gerçekleştirdi.Performans sanatının ne olduğunu bilmeyenler için özetleyelim. 1960’larkonsept sanatı, kökeni futuristlerin teatral sunumlarına giden sürrealistve dadaistlerden etkilenen bir sanat tipi. Sanatçının bedeni fikirleriniifade etmek için kullandığı bir alan. Dans, pandomim ve farklı ifadebiçimleriyle kendini beklenmedik yerlerde plansız biçimde doğaçlamagösteren bir sanat. Joseph Beuys ve Marina Abramovic bu dalınöncüleri. Performans tek defada gerçekleşen ve eseri yenidenüretilemeyen bir sanat. Bir kere gerçekleşen performans zaman vemekan olarak eşsizlik taşıyor. Ancak filme alınırsa ve fotoğrafı çekilirsemekanda o an olmayanlarca bilinebiliyor. Ortada bir senaryo bir metinyok, dramatik etkiden çok içerik öne çıkıyor. Amaç seyircinin kendiyaşamı ve toplumla ilgi ezberini bozmak ve onları kendilerinisorgulatmak. Seyirci/katılımcı ile doğrudan bir iletişim sözkonusu.Performans sanatı çeşitli türleriyle uluslararası alanda Almanya’daFluxus, İngiltere’de Gilbert ve George’un canlı heykelleriyle uluslararasıçeşitlilik gösteriyor. Türkiye’den Şükran Moral, Nil Yalter, NezaketEkici, Gülhatun Yıldırım gibi performans sanatçıları faal olarakçalışmalarına devam ediyor. Gezi protestoları sırasında Duran Adameylemi ile dikkat çeken Erdem Gündüz’ün de yaptığı bu duruş tipikbir performans sanatı eseriydi.

Belfast Sanat ve Tasarım Festivali’nde Marilyn Arsem’in yanındaAmanda Coogan ve Alastair MacLennan de çeşitli performanslardabulundular. Festivalin diğer öne çıkan sanatçıları Pauline Cummins,Sinead Keogh, Mads Floor Andersen, Hugh O'Donnell, JenniferHanley, Fergus Byrne, Helge Meyer, Paddy Bloomer, Wahshi Kuhi ,Peter Morgan Barnes, Christoff, Gillen Aliansyah, Caniago ve MauriceBlok oldular.

Halkının her daim sembolik sokak performansı yaptığı Belfast’ta, TahtOyunları karakterleri olarak giyinip dilenenlerin yanısıra sokakta saatöğrencileriyle performans yapan sanatçıların içiçe yeraldığı Belfastsanat yapmıyor, onu yaşıyor.

Kuzey ‹rlanda’n›n baflkenti Belfast’ta UlsterUniversity bünyesinde 2015’in mart ay›ndaSanat ve Tasar›m Festivali düzenlendi. Festivalegrafik, mimari, animasyon, illüstrasyon, heykelve performans sanat› dallar›nda dünyaca ünlüsanatç›lar kat›ld›. Belfast tam bir festivaller flehri:müzik, sinema ve di¤er sanat dallar›nda y›lboyunca festivaller var. Belfast’›n yak›ntarihinden gelen çat›flma ve ac›lar da kentindokusunda sanat ve yaflam›n performanslayo¤ruldu¤u bir ortam yarat›yor.

Kuzey İrlanda’nın başkenti Belfast’ın 10 bin yıllık bir geçmişi var.Kelt dilinde Béal Feirste “Nehrin Ağzı” anlamında kullanılıyor. Şehrinaltından nehir geçmekte. Bu durum yüksek bina veya metro yapımınıgüçleştiriyor. Gene de İrlanda adasının en yüksek binaları (ObelTower) Belfast’ta bulunuyor. Dünyada uzaydan görülebilen en eskiinsan yapımı anıt da Belfast’ta bulunuyor. Giant’s Ring yani “DevinYüzüğü” adı verilen insan yapımı taşlardan oluşan bir daire Belfast’ınhemen dışında bir turistik alan olarak ilgi görüyor. İrlanda adasınınkuzeydoğusunda bulunan Belfast’ın ana yerlileri Keltler. İngilizlerinadaya gelişi görece olarak yakın. Kral James’in İrlanda adasını ilhaketmesi ve adayı koloni olarak tarıma açması ile beraber Belfast1600’lü yıllarda gelişiyor. 19. yüzyılda sanayi devriminin gözdeşehirlerinden olan Belfast göç alıyor ve büyüyor. 1950’li yıllara kadardevam eden bu büyüme bundan sonra sekteye uğruyor. Tekstil vegemi yapımı iş yerleri kapanmaya başlayınca şehir de boşalıyor.Bugün hala pek çok tarihi boş bina restore edilerek oteledönüştürülüyor.

Adanın kuzeyi ve güneyi, 1920’de İngiliz-İrlanda savaşı sırasındagerçekleşiyor. Belfast kuzeyde kurulan İngiltere’ye bağlı yeni otonombir bölgenin başkenti. Şehrin hemen güneyinde olan İrlandaCumhuriyeti ile olan ilişkisi ikircikli. 1940’larda 2. Dünya Savaşısırasında Alman savaş uçaklarının Belfast şehrini bombalaması ileçıkan yangınlar o dönemde tarafsız olan İrlanda Cumhuriyeti’ndengelen itfaiye araçları tarafından söndürülüyor. İrlanda bu yardımınınbedelini de Dublin şehrinin Alman uçakları tarafından bombalanmasıile ödüyor. 1970’li yıllarda vatandaşlık eşit hakları için mücadeleveren Katolikler ile İngiltere’ye bağlı kalan protestanlar arasında içsavaş çıkıyor. Bu iç savaşın halk arasındaki popüler adı ise KargaşaDönemi (The Troubles).

Belfast’ta çatışmalar döneminden kalma en ilginç öge şehri ayıranmezhep duvarları. Her akşam saat altıdan sabah altıya belirlimahallerde iki mezhebe üye vatandaşları birbirinden ayırmak içinçekilen duvarların kapıları kilitleniyor. Bu duvarların üzerinde çoksayıda siyasal içerikli resim (mural) bulunmakta. Duvar resimleridışında Belfast’ta sembolik performanslar her gün yaşanıyor. Heryıl protestanlar Orange Day günü Katolikler St. Patrick’s günügösteriler yapıyorlar. Şehir merkezinde belediye binası önündebirbirine karşı İngiltere ve İrlanda bayrakları açarak hararetlitartışmalara giren vatandaşları her gün görmek mümkün.Şehrin merkezi ise mimari olarak Victoria dönemi sanatını yansıtanihtişamlı binalarla dolu. Bunların en öne çıkanı ise Belediye binası.Harland and Wolf şirketi uzun yıllar boyunca Belfast’takitersanelerde dünyanın en büyük gemilerini üretmiş. Bir işçi şehri

Page 66: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

64

Arpaslan BUDAKKhas Lisans öğrencisi

YA⁄MURU DASERBESTBIRAKTIM,ARTIK ‹STED‹⁄‹KADAR YA⁄SIN

Page 67: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

65

Bir gece ans›z›n uyand›m. Kendime düflünmef›rsat› bile vermeden giyinip soka¤a att›mkendimi. Hava biraz so¤uk gibiydi. Yürümeyebafllad›m. Ne yalan söyleyeyim, bu hoflumagitti. Geride b›rakt›¤›m hiçbir fley yokmufl gibiyürüyordum, o yar› ayd›nl›k ucu buca¤›görünmeyen sokaklarda.

Gökyüzünü kendime öylesine yakın hissediyordum ki dokunsamparmaklarımda gezeceği hissi içimde oluşuyordu. Yürüdükçegökyüzündeki rengin tonunda gerçekleşen değişimihissedebiliyordum. Önce koyu griydi, martıların rengini hatırlatangrimsi bir hava vardı ki bu yürüyüşün bazı şeyleri unutabilmemiçin güzel bir başlangıç olabileceği düşüncesi her dakika içimdebir dem daha artıyordu. Yoksa geçmiş diye bir şey yok, o içimdehiçbir zaman olmamış, ben mi uyduruyordum onu? Bildiğim tekşey vardı: Varsa da yoksa da kendimi ona yakın hissetmemdi.Sanki çok uzun yıllar onunla birlikte yaşamış, birlikte düşlergörmüştüm. Hayatımı o düşün renkleriyle boyayıp kendime farklıbir dünya tasarlamıştım, eksik olarak gördüğüm ya da zanları daiçinde barındıran her şeyi bu düşün dışında tutarak.

Kendimi iyi hissetmiyorum. Bu sorunu derinlerde, öncelerdearamaya çalışıyorum bir şekilde. Geriye dönüş toprağında kalangizli, değerli bir parçayı aramak kadar zor ve yorucu bir iş aslında.Bazen yanlış yer kazılır, rahatsız edilmemesi gereken başka anılarortaya çıkar. Bu da başka bir sorun oluşturur benim için. Tekrartekrar kazmak gerekir ki doğru şey bulunabilsin. İşte buydu tümyaptığım, eskiye gidip kendimi bulma çabası. Çünkü şimdikibende ben kalmadığını fark ettikten sonra yaşadım geçmişe dönükhikâyemi. Onun olmadığı zamanlara doğru ilerledim,ilerleyebildiğim kadar. O zaman belki bulabilirdim kendimi,bilincimi, kendime ait olan her şeyi.

Bir bedel ödediğimin çoktandır farkındayım -belki de dahafazlası-. Geçmiş hayatımdaki insana verdiğim acıların aynısınışimdi ben çekiyorum. Yaptıklarım ve yapacaklarıma karşılık birbedel bu, şimdi de ruhu beni bırakmıyor, köşe bucak kaçıyorumondan. O yüzyıllarca vermiş olduğum acının bedelini ödemektenkaçıyorum, kaçarken de aklımda hep aynı şey, nasıl kurtulacağımınyollarını arıyorum.

Bu köşeye sıkışmışlık hissinden nasıl olur da kaçabilir, bu labirenttennasıl çıkabilirim? O benim için duygu gemime aldığım fazla yükgibiydi bu saatten sonra. Tutkuyla bağlı olduğum o insana tümbunları anlatamam, bir imgeden ibaret artık. Belki de bu yüzyıliçinde geçmişi aramam gerekiyor. Fakat her şeyden önceuyumalıyım. Uyumak, olanları bir kez daha düşünmek için verilenbir fırsat gibi, yola çıkmadan önce yapılan son hazırlık gibi.Bunların ötesinde uyumak, aşklardan, sevinçlerden, belki de tüm

yaşananlardan daha güzel... Cezbedici bir özelliği var.

Sabahın 5:30’unda uyandım. Gün yeni yeni ağarmaya başlıyor,havadaki sis yavaş yavaş dağılıyor ama yağmur çiseleyerek yağmayadevam ediyordu. Bunun bir rüya olduğunu düşünüyorum çünküuyanmadan önce bir sürü rüyanın içinde farklı yerlerde farklışeyler yapmakla meşguldüm. Ayrıca bu saatte uyanmak zor, hemde kendi kendime. Kısa bir süre sonra fark ediyorum ki aklımdaolan ne varsa sanki uyandığımı fark edip tekrar geliyorlar. Saatlerceyatakta bunu düşündüm ancak üzerime çöken bu düşünce yığınıkalkıp bir şeyler yapmam için beni engelliyordu. Bunu dağıtmanıntek bir yolu vardı ki geçmişe ait o şeyi bulup oradan çıkarmak.

Ve saatler sonra kütüphanenin yolunu tutarak -çünkü bana yolgösterecek kaynaklar sadece orada- o zamana ait hatırlayıpbilmem gereken ne varsa onları bulmak için gerekli şeyleri veanıları arıyorum. Kitaplar içinden o döneme ait bulduğum nehatıra varsa hepsini çıkarıyorum. Hayal gördüğümü sandığım oanlardaki görüntülerden kendime bir yol belirlemeye çalışıyorum.Artık o döneme ait yanımda yol gösterici birçok kitap var. Sayfalarıaralarken içindeki küçük notları da göz önüne alıyorum. Bildiğimisandığım aslında bilmediğim, gözden kaçırdığım küçük ipuçlarıyladolu kitaplar. Onca zamandır aradığım ve bilmek istediğimşeylerin birçoğunu küçük notlar tamamlıyordu; telefon numaraları,adresler, sokak isimleri, tebessümler, kaçamak bakışlar, tendekalan izler, şarkının nakaratında düşünülmeyi bekleyen cümleler,sokak lambalarının kaldırımlara yazdığı okunması zor yazılar...

Kitabı karıştırdıkça olaylar daha da gerçekçi bir hal alıyordu,sayfaların içinde gezinen insanların bana bir şeyler fısıldamasıbeni biraz daha rahatlatıyordu -belki bana yol gösterebilirler-.Okudukça beliriyordu çağrışımlar gerçekçi bir hal alıyordu.

Kitaba biraz daha yaklaşıp baktığım zaman oradaki birisi benio ana çağırıyordu, yüzünü tam seçemiyorum ama bana süreklidoğru sayfayı açtığımı ve aradığım şeylerin orada olduğunu ısrarlasöylüyordu. Kimdi bu acaba ve nereden biliyordu ne aradığımıki beni o ana çağırıyordu? Bildiği önemli bir şeyler vardı, belkide onca zamandır aradığım şeyi şimdi bulacaktım. Fakatkorkuyordum, bir kitabın içine girme fikri bana hem korkutucuhem de heyecan verici geliyordu. Girmeliydim.

Yaz tazeliğini koruyordu. Her şey yaşadığım şekildeydi. O kuşlaro zaman da uçuyordu, o bulut yine oradaydı, toprak hala çimenkokuyordu, şimdiki gibi. Filmlerde olduğu gibi siyah beyaz solukbir manzarayla karşılaşacağımı zannettim ama öyle olmadı. Herşeyi eskisi gibi görmek içimdeki korkuyu biraz olsun azaltmıştı.O yabancının kim olduğunu hala bilmiyordum. Görebileceğimbir mesafede fakat uzaktaydı. Bir anda yanımda beliriverdi. İştebu korkutucuydu, gerçekte böyle olmuyordu çünkü. Kendimcekitaptaki ya da geçmişte kalan şeylerin şimdiki gibi olduğunudüşünmeye başladığım anda tabularım yıkılmıştı. Ona bununnasıl mümkün olduğunu sordum, aslında cevabı basitti: Bunun

Page 68: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

66

Kendime ait bir ipucu, yakınlarda bulabileceğim ufak bir belirti.Benimle bu kadar rahat konuşması bende şüphe uyandırıyorduaslında, içimde ona ait taşıdığım heyecanı ona bakıncagöremiyordum. Az odaklanmalıydım olanlara, bana hiç tahminedemeyeceğim hiçbir zaman da önemsemediğim toz bulutlarındanbu günü tekrar göstermişti. O gün masanın bu tozundanşikâyetçiydim ama yolumu bulabilmem için bana bir göstergeoldu sonradan.

Aradığım çözümü onu tekrar gördüğümde bulacağımı sanırdım.Fakat tekrar karşımda olmasına rağmen çözüm giderek daha dakarmaşık bir hal alıyordu. Onu tekrar görmenin böylesine birbedelinin olacağını hiç düşünemezdim. Belki de benden böylebir şey söyleyeceğimi beklemiyordu. Gittikçe karmaşık bir halegelen bu andan kurtulmak istiyordum. Çözümüm sandığım şeyiterk etmek, bulduğumu zannederken daha da uzaklaştığımıanladım. Biraz şaşırmış, biraz da endişeliydi, belki de istemiyordugitmemi. Ama daha kaç yüzyıl bir kitabın bir kaç sayfasındayaşamaya devam edebilirdim ki? O anı her yazdığımda, her hayalettiğimde zaten ben oradaydım. Ama tek farkı o yoktu. Bunuanladı, cevabı basitti: “Yazmak” dedi. Gördüklerimi, hayalettiklerimi, o anda düşündüklerimi ve o ana ait ne varsa tozlumasanın üzerine hızlı hızlı yazdım. Ona güvenmek zorundaydım,başka seçeneğim yoktu. Belki bu yaptığım beni başka bir kitabınbaşka bir anına götürecekti. Sadece yazıyordum, hatırladıklarımıve toz bulutunda oluşan hatırlayamadığım ayrıntıları bile.

Sanırım yine haklıydı. Yavaş yavaş yazmaya devam ettikçeçevremde gördüğüm ne varsa giderek bulanık bir hal alıyordu.Yağmur damlasının değdiği yer eriyordu adeta. Yazımı bitirmeyeyakın masa da çoktan kaybolmaya başlamıştı bile. Umursamıyor,yazmaya devam ediyordum. Yavaş yavaş o da silinmeye başladı.Onu yazarken en sona bıraktım, ama çoktan silinmeye başlamıştıbile. Rüzgâr uzun saçlarının yüzünün kapanmasına nedenoluyordu. Bir ara duraksadım, son kez ona baktım. Bir silüethalindeydi. Saçlarına uzattım elini, saçının uç kısmı boyalı o uzunsaçlarına. “Devam et!” dedi. Huşu dolu gözlerle son kez onabaktıktan sonra devam ettim yazmaya. Artık o yoktu, düşenyağmur damlalarını bile göremez oldum. Sadece yağmurun sesikaldı geride.

Kitapların içinde birçok âlem vardır derlerdi de inanmazdımiçine girmeden önce. Şimdi odamda oturmuş kendimi bunlarıönümdeki deftere yazarken bulduğumda buna şaşırmadım okitabın içinde tüm bu olanlardan sonra. Haklıydı, artık kitabıniçinde değil, odamda masanın başında bunları yazıyorum. Yağmuryağmaya devam ediyor. Belki ben oradayken yağmaya başladıbelki de oradan bana kalan tek hatıra. O haklı çıktı. Belki o halakitabın içinde aynı yerde duruyor, bundan emin değilim. Yağmuruda serbest bıraktım, artık istediği kadar yağsın.

kitap içinde sıkışmış bir andan ibaret olduğu için bu şekilde başkaşeylerin de olacağını söyledi, tıpkı hayallerde ya da rüyalarda olduğugibi. Bu konuda ona hak verdim, belki de burada her ne kadarkendimi gerçek gibi hissetsem de belki de ben de burada birhayaldim, geçmiştim ya da onun gibi bir şey. Bunu düşünmek içinvaktim olacaktı, olanları olacakları görerek buna karar verecektim.Daha önemli bir şey vardı, beni neden buraya çağırdı ona sormak.Fakat daha bunu sormadan “gidelim” dedi, sanki ne soracağımıanlamış gibi. Buna şaşırmadım, olanlara giderek alışıyordum.

Oradan ayrıldık, neresi olduğunu tam olarak bilmediğim ya dahatırlayamadığım. Bir anda nehrin kenarında kurulu iskeleye gittiko yabancının yanıma geldiği gibi, bir anda. Nehre en yakın masanınrenkli sandalyelerine oturduk balıkları görebiliyor, uzaktan gelendenizin sesini sessizlikte rahatça duyabiliyordum. Bu işin eğlenceliolacağını düşünmeye başladım fakat bu uzun sürmedi. Çünküzaman geçtikçe o yabancının kim olduğunu hatırlamaya başladım.Bu uzun zamandır kaçtığım o kişinin ta kendisiydi! Ben ondankaçtım hem de aylarca. Aklıma geldiğinde aklımdan kaçtım,duygulardan kaçtım, başka yerlere, başka sokaklara, başka yerlere...Onca zamandır kaçarak kendisini unutmaya çalıştığım kişi tam dakarşımda oturmuş bana bakıyordu. Neden diye başlayan sorumusoramadan anlatmaya başladı. Huşu içinde ona bakıyor, neanlatacağını merakla bekliyordum. Tozlu masaya bir şeyler çizmeyebaşladı. Ne yaptığını anlamadım ilk başta, ondan tüm bu olanlarınbir açıklamasını beklerken o masaya bir şeyler çizmeye devamediyordu. Çizmeye devam ettikçe daha anlaşılabilir bir şekil ortayaçıkıyordu. Yanımızdan akıp giden nehri, hemen arkamızda kalantahtadan yapılmış küçük kulübeyi, oturduğumuz sandalyeleri, nehrindiğer tarafında bulunan kavak ağaçlarını ve beni çizdi. Kendisihariç etrafımda gördüğüm her şeyin aynısı masanın üzerinde ufakçizgilerle betimlenmişti. Ve bir anda masaya üfleyerek çizdiği herşeyi bir anda toz bulutu halinde gözümün önüne geldi. O tozdanparçalar tıpkı bu sayfalarda olduğu gibi hareket etmeye başladı.Geçmişteki o günü yani içinde bulunduğum bu anı canlandırmayabaşladı -duymaya başladığım müzik, o gün de bu çalıyordu-. Sadeceizliyordum, her şey geçmişte olduğu gibiydi. Hatırlayamadıklarımıda gördüm, gözden kaçan ya da umursamadığım küçük ayrıntılar.O günü sonuna kadar izledim toz bulutunun içinde.

Yavaş yavaş dağılıyordu toz bulutu. Ne olduğunu sordum, eliyleyukarıyı gösterdi. Yağmur çiseliyordu. Evet, o gün de böyle olmuştu.Güneşli bir günden sonra ansızın yağmaya başlayan yağmur.Dudaklarıma ve saçlarıma düşen yağmuru hissedebiliyordum. Çokgerçekçiydi, en az benim kadar.

Sanki daha öncesinde beraber birçok defa bir şeyler yapmış olmanınverdiği rahatlıkla benimle konuşuyordu. Tüm bu olanların nedeninisorgularken, bu sırada ne düşündüğümü soruyor, şarkıda “Artıkbeni duymadığını bilmiyorum” diyor, yağmur hala çiseliyordu. Birdamla düştü.

Page 69: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

67

TABUTUNUNÜZER‹NEANNES‹N‹NKOYDU⁄UKARTOPUYLAU⁄URLANDI

Uzman N. Buket CENGİZKhas Yazı merkezi

Nuh Köklü, 17 fiubat’taarkadafllar›yla kartopu oynad›¤›esnada, mahalledeki bir esnaf›ncam›na kartopu isabet etmesisonucu ç›kan tart›flmada öldürüldü.

Page 70: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

68

Köklü’nün ölümünün ardından Yeldeğirmeni Dayanışması’ndanyapılan açıklamada şu ifadeye yer verildi: “Bu bir nefret cinayetidir!Neşe içinde kartopu oynayan, kadınlı-erkekli bir gruba duyulannefretin sonucuydu bu olay. Esnafa polislik yetkisi veren iktidarınyarattığı bir ölümdü…” Köklü’nün öldürülmesinden kısa bir süresonra, cinayette katile mahalleden bir başka esnafın da yardımdabulunduğu ortaya çıktı. Köklü ve arkadaşlarının YeldeğirmeniDayanışması’ndan insanlar oldukları mahalle esnafınca biliniyordu.Çoğunluk’tan insanlar olmadıkları her hallerinden belliydi. Okatillerin bu insanların çocuksu neşesi karşısında bu kadar öfkeyledolaşabilmesinin altında yatan da bu değil miydi? Peki ya, buöfkeyi bu kadar pervasızca kusmaya cesaret edebilmesini sağlayanne idi? Bu, başka yazıların konusu; bu yazı ise ülkemiz basınemekçilerinin sendikal haklar mücadelesi, dolayısıyla sınıfmücadelesi tarihinde saygıyla anılacak bir gazeteci olarak NuhKöklü’den kısaca bahsetmeyi amaçlıyor. Köklü’nün hikayesiniTürkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Uğur Güçve Genel Sekreteri Mustafa Kuleli’ye sorduk:

ATV-Sabah Grevi’nin En Renkli Simalar›ndanUğur Güç, Köklü’nün 2007’den beri TGS’nin aktif bir üyesiolduğunu belirterek başlıyor ondan bahsetmeye. Bu tarih, Sabah-ATV örgütlenmesinin filizlendiği döneme denk geliyor. İkisi desendikanın işyeri temsilcisi olan Güç ve Köklü, sendikadaki birtoplantıda tanışırlar. Güç, Köklü’nün bir aktivist olduğunun veişçi hareketinin her türlü eylemi içerisinde yer aldığının altınıçiziyor. Sabah-ATV grevinde işten ilk atılanlardan biri olmuşKöklü: Tabii, sendikal gerekçeyle değil, “performans düşüklüğü”bahanesi ile, işinde çok başarılı olduğu herkes tarafından görülüpbilinirken… Köklü’yle birlikte üç kişi daha işten atılınca işyerinintavrının çok olumsuz olacağı belli olmuş; o zaman “bu pankartıburaya mutlaka asmalıyız” diye konuşmuşlar, yani “bu işyerindegrev var” pankartını.

“Grev pankartı asılırken Nuh resmi bir grevci olamamıştı amaherkesten önce grev önlüğünü giyenlerden ve bunu çok isteyenarkadaşlardan birisiydi. Grevin ilk gününün sonunda ‘bu pankartıburaya astık ya bu da yeter’ demişti. Çünkü 30 yıldır basınsektöründe bir grev yapılmamıştı. 80 darbesi sonunda bu işkolunda hiçbir örgütlenme süreci, toplu sözleşme süreci ya dagrev yaşanmamıştı. Bu yüzden bizim için çok önemliydi bu grev”diye vurguluyor Güç.

Neflesi Hiç Eksik Olmayan Bir Bas›n EmekçisiSabah grubunda sendikanın işyeri örgütlenme yetkisinikazanmasının TMSF sürecinde olduğunu, bu sürecin sonundagrubun iktidara yakın bir patrona satılmasının ardından sendikalbaskıların başlamış olduğunu ekleyip şunları söylüyor Güç: “Nuh,

Köklü, hayat›n›n son gününde, birkaçsaat sonra onu öldürecek olan

esnaftan sokak kedilerini beslemekiçin mama alm›flt›. Köklü ve

arkadafllar›n›n üyeleri oldu¤uYelde¤irmeni Dayan›flmas›’n›n

faaliyetleri aras›nda “Ne AVM nesüpermarket, esnaftan al›flverifl et”

kampanyas› da bulunuyor...

Cinayetin ifllendi¤i KarakolhaneCaddesi’nin ad›n›n Nuh Köklü Caddesi,

grubun kartopu oynad›¤› Beyda¤›Soka¤›’n›n ad›n›n da Kartopu Soka¤›olarak de¤ifltirilmesi için bafllatt›klar›

imza kampanyas› destek bekliyor.

Hani hepimize dayat›lan bir yaflam var yaorta s›n›f; çal›fl›lacak ifller belli, senden

beklenenler belli… Hiç o dünyayaeyvallah’› olmayan biriydi, kaç yafl›na

gelirse gelsin, hep istedi¤i gibi yaflayan…

Page 71: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

69

bu boyutunun medyada yer almadığını sadece birkaç internetsitesinde belirtildiğini söylüyor. Sendikanın bu konunun peşindennasıl gideceğini sorduğumuzda Kuleli, adli boyutta sendikanınavukatlarının olayın takibinde olduğunu, duruşmaya da sendikaolarak üyeleriyle beraber katılacaklarını, katil zanlısının olabileceken ağır cezayı alması için ellerinden geleni yapacaklarını söylüyor.Kuleli, Köklü’nün mirasının yaşatılması konusunda ise şunlarısöylüyor: “İsmini yaşatmak için özel bir şey yapacağız; ödülolabilir, bir salona isminin verilmesi olabilir. Yayınlarımızda onaözel sayfalar ayırıyoruz. İnternet’te Nuh’a özel bir multimedyasayfa yapacağız; onun görüntüleri, fotoğrafları, yazdıkları;tanıklıklarla beraber…”

Kuleli, Köklü’yle geçirdiği zaman boyunca hissettiklerini ise şöyleaçıklıyor: “Gerçekten örnek bir üyeyi kaybettik. Kişilere küstüzaman zaman, ama sendikaya asla küsmedi. İnsanlar kolektif birşey yapma konusunda zayıftır; hemen kişiselleşir, kızılır, küsülür,gidilir. Nuh asla öyle değildi. Ne olursa olsun; grevdeki arkadaşınada küsmüş olabilir, ATV-Sabah’da greve çıkmayana da küsmüşolabilir, sendikasının yönetimine de küsmüş olabilir ama aslaörgütlü olma fikrinden geri adım atmadı. Müthiş mücadeleci,asla kendisini öne çıkarmayan, kolektiviteyi önemseyen bir adam…Ben bu kadar fark etmemiştim, öldükten sonra baktık fotoğraflara,görüntülere… İnsanın bir tane tek fotoğrafı olmaz mı? Yok;adamın bir tane tek başına fotoğrafı yok, hep iki kişinin içinde,üç kişinin içinde, yüz kişinin içinde… Hep kalabalıklar içindemutlu hisseden, rahat eden; çok sosyal; sendika dışında da; yensiniçilsin, edebiyattan bahsedilsin, Latin Amerika’dan bahsedilsin,futboldan bahsedilsin sabahlara kadar… Çok an’ı yaşayan, canıne isterse onu yapan. Mesela, NTV’de çalışırken, kafama estiben güneye gidip kafa dinleyeceğim diye giderken Kadıköy’egeçtiğinde bir arkadaşıyla karşılaşıp, muhabbete başlayıp iki günüonun yanında geçirip geri dönmüş! Çok genç ruhlu… Hanihepimize dayatılan bir yaşam var ya orta sınıf; çalışılacak işlerbelli, senden beklenenler belli… Hiç o dünyaya eyvallah’ı olmayanbiriydi, kaç yaşına gelirse gelsin, hep istediği gibi yaşayan… “Nuh Köklü, kırklarında bir adam, bir çocuk coşkusuyla kartopuoynarken bıçaklanmış yaralı halde hastaneye yetiştirilirken sonsözleri “ne olur bu bir rüya olsun” oldu… Daha parçası olunacakpek çok dayanışma, anlatılacak pek çok Latin Amerika hikayesivardı. Edebiyattan, futboldan konuşurken sabahlara kadaruzayacak daha çok dost meclisleri… Dolu dolu yaşadığı hayatı,ne yazık ki o karlı İstanbul gününde sona erdi… Bu dünyanınonun gibilere bu kadar ihtiyacı varken toprağa gömülen o, geridekalan ise camım kırılacak bahanesiyle eline bıçağını alıp insanlarınüstüne saldıranlar oldu. Nuh Köklü, tabutunun üstüne annesininkoyduğu bir kartopuyla sonsuzluğa uğurlandı. Karlar eridi…Onurlu anısı ile Köklü, ülkedeki tüm demokrat insanlar içinölümsüz olacak.

bu grevin baş aktörlerinden birisiydi.” Tüm medyaya yansımasıendişesiyle grevi gazeteler yazmadığı, televizyonlar söylemediğiiçin her hafta İstiklal Caddesi’nde yürüyüş yaptıklarını ve kendihazırladıkları grev gazetesini halka dağıttıklarını söyleyen Güç,ekliyor: “Nuh da bu yürüyüşlerin en renkli simalarından birisiydi.Bir yürüyüşte slogan attırdıysa diğer yürüyüşte grev gazetesinidağıtmak için gönüllü olurdu. Başka yürüyüşte basın açıklamasınıokurdu. Böyle çok sevecen, daima neşesi eksik olmayan birarkadaşımızdı… Moralimizin en bozuk olduğu anda bizigüldürecek, neşelendirecek bir şeyler bulurdu illa... Hayatı birazdaha az ciddiye almamız gerektiğini söyleyen biriydi… Temizbir arkadaşımızdı. Birçok insanın sendikadan istifa ettiği ortamdahiçbir şekilde sendikadan istifa etmeyip her çalıştığı yerde bununda mücadelesini veren bir arkadaşımızdı…” Güç, Köklü’nüngazeteciliğine ilişkin de şöyle söylüyor: “Güzel yazılar yazardı.Yazdığı yazılar okunurdu.”

İspanyolca bilen Nuh Köklü, Che Guevara’nın mirasının izlerinisürmek için Güney Amerika’da uzun seyahatlerde bulunmuş;oralardaki aktivizmle ilgili yazılar yazmış. “Her buluşmamızdaondan bir Güney Amerika macerası dinlerdik” diye ekliyor Güç,artık hatıraya dönüşmüş anları hüzünlü bir gülümseyişlehatırlarken...

Nuh Son Gününe Kadar Buradayd›Mustafa Kuleli ise NTV’de Nuh Köklü ile birlikte çalışmış;Köklü’nün NTV’den performans gerekçesiyle atılmış olduğunu,ama asıl nedenin orada da sendikal faaliyetlerine devam etmesiolduğunu vurguluyor. Köklü’nün ölümüne ilişkin NTV’de yapılanhaberlerde ise “bir dönem NTV’de çalışmış olduğu” belirtilmişsadece. Medyada Köklü cinayetinin sıradan bir adli vak’a, üçüncüsayfa haberi olarak görüldüğünün altını çiziyor Kuleli. Oysaki,yazının girişinde de belirtildiği gibi, bu korkunç olay aslındaörtülü bir nefret cinayeti. Önümüzdeki masayı işarete ederek,“Nuh son gününe kadar buradaydı, bu masadaydı” diyor Kuleli.Sabah grubundan atıldıktan bir süre sonra NTV’de çalışmayabaşlayan, buradan da insanları sendikaya üye yaptığı için çıkarılanKöklü’nün son dönemde sendikada İşsiz GazetecilerKomisyonu’nunda çalıştığını ekliyor. Sendikaya üye olma şartıaranmadan, tüm işsiz gazetecilere açık olan bu komisyonunüyeleri internet üzerinde bir haber sitesi yapmak, ajans kurmak,dergi çıkarmak, bir gazeteci kooperatifi oluşturmak gibi olasılıklariçeren fikirleri tartışmış ve ilk aşamada haber sitesini başlatmaküzere kısa bir süre önce karar vermiş.

‹nsan›n Bir Tane Tek Foto¤raf› Olmaz m›?Kuleli; Köklü cinayetinin bir bankamatiğin kamera görüntülerinegirmiş ama bu görüntülerin ortadan kaybedilmiş olduğunu; olayın

Page 72: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

70

12. HAL‹Ç KÜREKYARIfiLARININfiAMP‹YONUKAD‹R HASÜN‹VERS‹TES‹KÜREK TAKIMIOLDUHaber: Derya ÖzkaraKhas lisans öğrencisi

Bu y›l 12.’si düzenlenen Kadir HasÜniversitesi Kürek Yar›fllar›’nda KadirHas Üniversitesi Kürek Tak›m› 30 puanlarakiplerini geride b›rakarak birinci oldu.

Üniversiteler ve Türkiye Kulüplerarası Türkiye KürekŞampiyonası 21 Mart’ta Haliç’te yapıldı. 6 kulvarlı 1000metrelik yarışta yedi takım yarıştı. Kadir Has ÜniversitesiKürek Takımı’nın 8 tekne kategorisinde katıldığı yarıştaBoğaziçi Üniversitesi Kürek Takımı, İstanbul TicaretÜniversitesi Kürek Takımı, Koç Üniversitesi KürekTakımı ile birlikte Fenerbahçe, Şişecam Çayırova ve TürkBalıkadamlar kürek takımları mücadele etti.

Yarışın ardından düzenlenen ödül töreni, Türkiye KürekFederasyonu Başkanı İlhami İşseven, Kadir HasÜniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aydın vesporcuların katılımıyla gerçekleşti.

Kadir Has Üniversitesi, kupasını İlhami İşseven’in elindenaldı. Ödül töreninde konuşma yapan İşseven Haliç’in susporları merkezi olması yönündeki çabalara federasyonolarak destek verdiklerini ve bu kapsamda üniversitelerleişbirliği içinde olduklarını söyledi.

Page 73: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

71

Kürekleri Kesintisiz SudaKhas Kürek Tak›m› bu sezon için antrenmanlar›na 2014 Ekim tarihinde bafllad›. Sezon

bafl›nda haftada dört olan antrenman say›s› yedi olarak devam ediyor. Tak›m, su antrenman›yapmak için sabah 7’de toplan›p Haliç Parkuru’na ç›k›yor. Derslerin bitiminden sonra daakflam 5’te Spor Salonu’nda toplanan tak›m bir antrenman da burada yap›yor. Tak›m, tümy›l boyunca hafta sonu, olumsuz hava koflulu ve tatil gözetmeden antrenmanlar› aksatmadan

devam ediyor.

Rakipsiz Kürek Tak›m›Khas Kürek Tak›m›, 2014 sezonu içerisinde Türkiye Kürek Federasyonutakviminde yer alan Türkiye Kupas› yar›fllar›na kat›ld› ve üçüncü olarak

tamamlad›. 2014 y›l› içerisinde Türkiye fiampiyonas› yar›fllar›na da kat›lantak›m çeflitli dereceler ald›.

2015 y›l› itibari ile düzenlenen Türkiye fiampiyonas› 1. ve 2. Eleme etaplar›n›kat›ld›¤› tüm tekne kategorilerinde dereceye girerek geçti.

Mu¤la Köyce¤iz’de gerçeklefltirilen Büyükler Kürek fiampiyonas› 1. Etapyar›fllar› 8 Mart 2015’te tamamland›. Kadir Has Üniversitesi Kürek Tak›m›,

flampiyonay› 4-’de üçüncü, 1X’de dördüncü ve 8+’da birinci olarak tamamlad›.

18-19 Nisan tarihlerinde düzenlenen Final Yar›fllar›na kat›lma hakk› kazanantak›m, turnuvayı Erkekler kategorisinide üçüncü olarak tamamlad›.

Yar›fl kategorileri içerisinde birçok derecelere de sahip olan tak›m en son 3May›s’ta düzenlenen Kadir Has Üniversitesi-Koç Üniversitesi 8+(sekiz tek

dümencili) yar›fl›na girdi. Bu y›l dördüncüsü düzenlenen yar›fl çekiflmeli geçti.Haliç Dostluk Kupas›'n› kazanan tak›m Khas Kürek Tak›m› oldu.

Page 74: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

72

Khas Kürek Tak›m› Sporcular›• Funda Çölmekçio¤lu: Uygulamal› Bilimler Yüksekokulu ö¤rencisi. ‹ki y›ld›r tak›mda.• Burak Dilsiz: Khas Sertifika Program› ö¤rencisi. Tak›ma bu y›l kat›ld›. ÖncesindeGalatasaray Spor Kulübü Kürek Tak›m›’nda yer alan sporcu Milli Tak›m’da ve Türkiye

fiampiyonalar›’nda birçok baflar›ya sahip.• Mehmet Gökhun Karagöz: Hukuk Fakültesi ö¤rencisi. Galatasaray Spor Kulübü

Kürek Tak›m›’nda ve Milli Tak›m’da yer alan ö¤renci birçok baflar›ya sahip.• Cihat Yasin Sevinç: Hukuk Bölümü ö¤rencisi ve iki y›ld›r tak›mda.

• Ozan Demirdelen: ‹letiflim Fakultesi ö¤rencisi ve dört y›ld›r tak›mda.• Bu¤ra Akyüz: ‹letiflim Fakültesi ö¤rencisi ve iki y›ld›r tak›mda.• Yi¤it ‹tmeç: ‹letiflim Fakültesi ö¤rencisi ve dört y›ld›r tak›mda.

• Özgür Borazan: ‹letiflim Fakültesi ö¤rencisi ve iki y›ld›r tak›mda.• Do¤ukan Bingöl: Hukuk Fakültesi ö¤rencisi ve befl y›ld›r tak›mda. Ayr›ca tak›m

kaptan› ve tak›m›n en eski sporcusu.

Baflar›l› Tak›m›n Antrenörü Kim?Burkay Günay, Kadir Has Üniversitesi Spor E¤itmenive Kürek Tak›m› antrenörü. Marmara Üniversitesi

mezunu olan Günay, ana branfl› olan Kürek dal›ndauzun y›llar Fenerbahçe ve Milli Tak›m’da yar›flm›fl vehalen Milli Tak›m Antrenörlü¤ü de yap›yor. Ayr›ca,

Triatlon, Maraton ve Da¤ Bisikleti branfllar›yla da hemsporcu hem de antrenör olarak ilgilenen Günay’ın bu

spor dallar›nda da çeflitli baflar›lar› mevcut.

Page 75: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

Fotoğraf: Abdullah M. BOZOĞLAN

Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü

4. sınıf öğrencisi

“Enerjimiz varken kofluflturduk; çocuklar gibi…”

Page 76: Bahar 2015, Say› 17 ISSN: 2146-4820 PANoRaMApanorama.khas.edu.tr/uploads/pdf/17-sayi.pdfçok kısa bir süre önce kaybettiğimiz değerli kültür insanı Talât Sait Halman hocamız,

facebook.com/Khasedutr twitter.com/khasedutr

0 212 533 65 [email protected]

www.khas.edu.tr

Kadir Has Üniversitesi Kadir Has Kampüsü 34083 Cibali ‹stanbul