‘un aylık ek˚d˚r. dosya: ·uzaktan eğ˛t˛m ned˛r? uzaktan eĞİtİm … · 2020. 4. 30. ·...

17
Mayıs 2020 ‘un aylık ekdr. [email protected] Sayı:1 sayfa8 Bülten’ çıkarırken Şu uzaktan eğtm bze çok mu uzak?! “Okul Gereksnmmz Sürüyor” “Uzaktan Eğtm: Okul ve Ünverstelern Yerne Küresel E-Dktasyon”. Korona Karuna Korona(*) Ayhan URAL: Merhaba herkese. Benim adım Ali Utku İLERİ. 7 Aralık 2009 tarihinde dünyaya geldim. Burdur’un Ağlasun ilçesinde yaşıyorum. Ağlasun’un harika bir doğası vardır. Genellikle insanlar tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır- lar. Özellikle cevizi ve gülü ile tanınmıştır. Ağlasun adının nereden geldiğini soracak olursanız eğer, birkaç rivayetten söz edilir... Devamı 14’de Kentlere inen ayılar, geyikler, tilkiler, maymunlar ve nice çeşit hayvan; kıyılara kadar gelen yunuslar aynı soruları soruyorlar: “Ne olmuş bu insanlara? Herkes nerede? Birşeyler olmuş ama ne olmuş?”... Devamı 6’da MEB ve YÖK, olguyu salt akademk br eyleme ndrgeye- rek çalışmalarını derslere yoğunlaştırmıştır. Oysa yaşanı- lan süreç, bütün eğtm bleşenlern pskolojk, sosyal, kültürel ve ekonomk olarak da etklemştr... Devamı 5’de Karantna Dönemnde Anne-Babalara Önerler Çocuklarımızın eğtm hayatın- dan ve sosyal yaşamdan kısmen uzak kaldığı bu günler, avanta- ja çevrecek vellermz, çocuk- larının bu dönemden gelşerek çıkmalarını sağlayacaklardır .... Devamı 11’de Korona Günlernde Neolberal Br Tuzak: Uzaktan Eğtm Korona günleri küresel düzey- de uzaktan-online eğitim seçeneğini gündeme getirdi. Amerika ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu birçok ülke, dijital yollardan evlere öğretim servisi yapmaya çalışıyor... Devamı 12’de Büyük br umutla yen br yayına merhaba dyoruz. Bundan böyle Mektepl Gazete’nn bülten, Mektepl Bülten olarak ayda br, sz değerl okurlara mümkün olduğunca özel dosyalar hazırlamak styoruz. İlk sayımızda uzaktan eğtm ele alalım dedk. İknc sayımızın dosya konusu da, “Okulsuz Toplum Mümkün Mü?” olacak. Malum, bütün dünya halkları, halyle öğrencler de korona vrüs nedenyle evlernde zorunlu veya gönüllü karantna altında. Neredeyse çoğu kurumun şleyş aksamış, hatta durmuş vazyette. Okullar da öyle. Yüzyıllar çnde şekllenen, okulda örgün bçmde, yüz yüze ve alabldğne sosyalleşlerek yapılan öğretm şu anda yapamıyo- ruz. Okullarımız kapalı, öğretmen ve öğrenclermz evlernde, TV ya da blgsayarları başındalar. Dar br alanda hayatımızı dame ettrmeye çalışıyoruz. ... Devamı 7’de dosya: UZAKTAN EĞİTİM EDİ TÖR DEN ·Uzaktan Eğtm Nedr? ·Sayılar/İstatstkler ·Ülke Deneymler ·Sonuçlar Mete AKOĞUZ: Şok: “Okulumu İstyorum!” Konuk Yazar Br Çocuğun Gözüyle Uzaktan Eğtm Eğitim, bir yönüyle insanların temel haklarına erişebilme ve onları kullanabilmelerinin hem temeli hem de bu uğurda yürüttüğü bir mücadeledir. Ayrıca, insanın, toplum içinde onun parçası ama ondan özerk kalabilen varlık olmasının da yoludur... Devamı 13’de Murat KAYMAK: Adnan GÜMÜŞ: Ulaş BAŞAR GEZGİN: Bülent AVCI: Al Utku İLERİ: Devamı 2’de Kemal İNAL

Upload: others

Post on 31-Aug-2020

1 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ‘un aylık ek˚d˚r. dosya: ·Uzaktan Eğ˛t˛m Ned˛r? UZAKTAN EĞİTİM … · 2020. 4. 30. · Mayıs 2020 Sayı:1 ‘un aylık ek˚d˚r. mektepl˚gazete@gma˚l.com sayfa 8 Bülten’˜

Mayıs 2020‘un aylık ek�d�r. mektepl�gazete@gma�l.comSayı:1

sayfa8

Bülten’� çıkarırkenŞu uzaktan eğ�t�m b�ze çok mu uzak?!

“Okul Gereks�n�m�m�zSürüyor”

“Uzaktan Eğ�t�m: Okul ve Ün�vers�teler�nYer�ne KüreselE-D�ktasyon”.

Korona KarunaKorona(*)

AyhanURAL:

Merhaba herkese. Benim adım Ali Utku İLERİ. 7 Aralık 2009 tarihinde dünyaya geldim. Burdur’un Ağlasun ilçesinde yaşıyorum. Ağlasun’un harika bir doğası vardır. Genellikle insanlar tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır-lar. Özellikle cevizi ve gülü ile tanınmıştır. Ağlasun adının nereden geldiğini soracak olursanız eğer, birkaç rivayetten söz edilir...

Devamı 14’de

Kentlere inen ayılar, geyikler, tilkiler, maymunlar ve nice çeşit hayvan; kıyılara kadar gelen yunuslar aynı soruları soruyorlar: “Ne olmuş bu insanlara? Herkes nerede? Birşeyler olmuş ama ne olmuş?”...

Devamı 6’da

MEB ve YÖK, olguyu salt akadem�k b�r eyleme �nd�rgeye-rek çalışmalarını derslere yoğunlaştırmıştır. Oysa yaşanı-lan süreç, bütün eğ�t�m b�leşenler�n� ps�koloj�k, sosyal, kültürel ve ekonom�k olarak da etk�lem�şt�r...

Devamı 5’de

Karant�na Dönem�ndeAnne-Babalara Öner�lerÇocuklarımızın eğ�t�m hayatın-dan ve sosyal yaşamdan kısmen uzak kaldığı bu günler�, avanta-ja çev�recek vel�ler�m�z, çocuk-larının bu dönemden gel�şerek çıkmalarını sağlayacaklardır....

Devamı 11’de

Korona Günler�ndeNeol�beral B�r Tuzak:Uzaktan Eğ�t�mKorona günleri küresel düzey-de uzaktan-online eğitim seçeneğini gündeme getirdi. Amerika ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu birçok ülke, dijital yollardan evlere öğretim servisi yapmaya çalışıyor...

Devamı 12’de

Büyük b�r umutla yen� b�r yayına merhaba d�yoruz. Bundan böyle Mektepl� Gazete’n�n bülten�, Mektepl� Bülten olarak ayda b�r, s�z değerl� okurlara mümkün olduğunca özel dosyalar hazırlamak �st�yoruz. İlk sayımızda uzaktan eğ�t�m� ele alalım ded�k. İk�nc� sayımızın dosya konusu da, “Okulsuz Toplum Mümkün Mü?” olacak.

Malum, bütün dünya halkları, hal�yle öğrenc�ler de korona v�rüs neden�yle evler�nde zorunlu veya gönüllü karant�na altında. Neredeyse çoğu kurumun �şley�ş� aksamış, hatta durmuş vaz�yette. Okullar da öyle. Yüzyıllar �ç�nde şek�llenen, okulda örgün b�ç�mde, yüz yüze ve alab�ld�ğ�ne sosyalleş�lerek yapılan öğret�m� şu anda yapamıyo-ruz. Okullarımız kapalı, öğretmen ve öğrenc�ler�m�z evler�nde, TV ya da b�lg�sayarları başındalar. Dar b�r alanda hayatımızı �dame ett�rmeye çalışıyoruz. ...

Devamı 7’de

dosya:UZAKTAN EĞİTİM

EDİTÖRDEN

·Uzaktan Eğ�t�m Ned�r?

·Sayılar/İstat�st�kler

·Ülke Deney�mler�

·Sonuçlar

MeteAKOĞUZ:

Şok:“Okulumu İst�yorum!”

Konuk Yazar

B�r Çocuğun GözüyleUzaktan Eğ�t�m

Eğitim, bir yönüyle insanların temel haklarına erişebilme ve onları kullanabilmelerinin hem temeli hem de bu uğurda yürüttüğü bir mücadeledir. Ayrıca, insanın, toplum içinde onun parçası ama ondan özerk kalabilen varlık olmasının da yoludur...

Devamı 13’de

MuratKAYMAK:

AdnanGÜMÜŞ:

Ulaş BAŞAR GEZGİN:

BülentAVCI: Al� Utku

İLERİ:

Devamı 2’de

KemalİNAL

Page 2: ‘un aylık ek˚d˚r. dosya: ·Uzaktan Eğ˛t˛m Ned˛r? UZAKTAN EĞİTİM … · 2020. 4. 30. · Mayıs 2020 Sayı:1 ‘un aylık ek˚d˚r. mektepl˚gazete@gma˚l.com sayfa 8 Bülten’˜

Çukurova Ün�vers�tes� öğret�m üyes� Prof. Dr. Adnan Gümüş �le uzaktan eğ�t�m�nk�m� olumsuz yönler� üzer�ne konuştuk:

“UZAKTAN EĞİTİM:OKUL VE ÜNİVERSİTELERİN YERİNEKÜRESEL E-DİKTASYON”

Soru: Adnan hocam s�z çok uzun yıllardır eğ�t�me eleşt�rel bakan b�r akadem�syen ve aydınsınız. Bu çerçevede “uzaktan eğ�t�m” veya “e-eğ�t�m” konusunda da k�m� öneml� gördüğünüz sakıncalar olduğunu �ler� sürüyorsunuz. Bunları kabaca b�rkaç başlık altında toplayıp b�ze aktarır mısınız?

“Uzaktan” Olan B�r Yol Ancak Örgün Eğ�t�m Değ�l, Üstten, Tek Yanlı D�ktasyon Olur, Okulu Tasf�ye Eder”

Uzaktan eğ�t�m� �k� açıdan değerlend�reb�l�r�z.1) Mevcut örgün eğ�t�m (okulda eğ�t�m, �y� kötü yanlarıyla yüz yüze b�r araya gelerek eğ�t�m) �le kıyaslayarak, 2) Eğ�t�m f�kr� veya örgün eğ�t�m�n �şlevler�yle �lg�l� ortak ölçüler� d�kkate alarak.

Kemal İnal’ın b�r yazısında bel�rtt�ğ� üzere, Türk�ye’de eğ�t�m f�kr� yok (daha dar anlamda AKP’n�n eğ�t�m f�kr� yok) ded�ğ�n�z eğ�t�m f�kr�, eğ�t�m �des�, b�r kavram değ�l, kavramdan öte eğ�t�m� eğ�t�m yapan hem b�r töz veya öz hem de b�r telos, b�r amaç, b�r �deald�r.

Eğ�t�m f�kr�, �des� veya eğ�t�m amaçları “olumludur”; çocuklara, gençlere, topluma “kötü” şey öğret�le-mez; böyle yapılırsa bu kötülük olur, kötürümleşt�r-mek olur, ş�ddet olur ama eğ�t�m sayılamaz. “Ben çocukları gel�şt�rmeyeceğ�m” dersen�z, buna “eğ�t�m” denemez, ancak baskılama, engelleme veya başka b�r şey deneb�l�r.

Eğ�t�m f�kr� “olumlu” kazanımlardır; Sokrates’te de, Rousseau’da da, Hegel’de de, Marx’ta da, Dewey’de de, P�aget’de de… çocuğun ve toplulukların kend�n� gerçekleşt�rmes�, mevcut potans�yeller�n� açığa çıkarması, gerçekleşt�rmes�ne, dahası gel�şt�rme-s�, ufkunun açılmasına, beden ve el�n�n daha da becer�kl� hale gelmes�ne, yatkınlaşmasına, güzele, �y�ye yönelmes�ne da�rd�r.

Eğ�t�m f�kr�, eks�ltme, azaltma, uzaklaştır-ma değ�l, yaşatmaya ve yaşama yaklaştırmaya, bunların gel�şt�r�lmes�, artırılmasına da�rd�r.

Bu eğ�t�m f�kr�, ne yapılırsa hayata geç�r�lecek, nasıl gerçekleşt�r�lecek?

B. Russell eğ�t�mle �lg�l� üç ana �şlevden söz eder:

•B�lg� b�r�k�m�n�n aktarımı,•Zekâ (entelektüel, kafa) ve el-beden becer�ler�n� gel�şt�rmes�,•Duyarlılık kazandırması.

Ar�stoteles’e kadar g�dersek, “yaşamak” b�lmekt�r, ayırdına varmaktır, “algılamak ve düşünmek”t�r. Algılamadığınız, b�lmed�ğ�-n�z, düşünmed�ğ�n�z şeyler� yaşamış olmazsınız. Eğ�t�m ve ahlak, bunları sadece b�reysel yaşamak değ�l, d�ğerler� �ç�n, “dostlar �ç�n” de �stemekt�r. Onların da yaşamasını yan� �drak etmes�, b�lmes�, düşünmes�n� �stemekt�r.

Bunları “eleşt�rel eğ�t�m” anlayışında, b�l�msel eğ�t�m anlayışlarında göreb�l�yoruz.

M�ll� Eğ�t�m Temel Kanunu da, �ç�ne bol bol başka �deoloj�k ve kap�tal�st laflar eklese de, sonuçta bu temel amaçları saymak, kabul etmek zorunda kalıyor.

Uzaktan eğ�t�m, onl�ne veya e-eğ�t�m, TV’den eğ�t�m, mevcut örgün eğ�t�mle �lg�l� sorunlu olan ne varsa düzeltm�yor, bu ortak ölçüler açısından aynı sakıncaları bu kez onl�ne altında sürdürüyor.

Örgün eğ�t�mle �lg�l� en öne çıkan eleşt�r�ler, “okulun çocukların kend�s�n� gerçekleşt�rmes� �ç�n gerekl� şartları yeter�nce taşımadığı”, dahası “ufuk açıcı, eleşt�rel” değ�l, “tutucu, muhafazakâr” olması; dahası çocukları baskılaması, engellemes� �d�.Uzaktan eğ�t�m bu sorunlu kısımları olduğu g�b� taşıyor, dahası bunlara çok daha fazlasını ekl�yor.

Nasıl çok daha fazlasını ekl�yor, önce genel b�r özetleme yapayım, sonra �çer�ğ�n� b�raz açalım.

“Uzaktan” Eğ�t�m Yaşamı “Sanallaştırıyor”, Öğrenc�y� ve Yaşantıyı “Uzaklaştırıyor”

Eğ�t�m f�kr�, çocuğun, k�ş�n�n kend�n�, potans�yeller�-n� gerçekleşt�rmes� ve gel�şt�rmes� �se, örgün eğ�t�m�n en öneml� �şlevler�, buna uygun ortam ve kazanım sağlamak �se, e-eğ�t�m adı üstünde tüm bunları uzaklaştırıyor.

En etk�l� öğrenme, ek b�r çaba sarf etmeden yaşamın �ç�nde öğrenmed�r; en güzel

örneğ�, yürümey�, konuşmayı, d�l becer�ler�n�, b�rl�kte yaşamayı

öğrenmed�r; b�yoloj�k olgunlaşma �le sınırlı değ�ld�r bunlar; çoğu

aynı zamanda sosyal ve b�l�şsel b�r süreç, bu kez entelektüel,

sosyal, moral, estet�k olgunlaşmadır.

Eğ�t�m, d�yalog, yaşantı, topluluk oluşturma (akran gruplar, öğrenc� veya öğretmen grupları, mahalle, sokak grupları olma veya oluşturma) yoluyla b�zzat yaparak yaşayarak öğrenmed�r.

Okullara yönel�k en öneml� eleşt�r�, “yaşam alanı” değ�l de, “yapay” b�r alan mı oluşturduğu, yaşama hazırlamayıp yaşamdan kopardığı �le �lg�l� eleşt�r�ler-d�r k�, okulun kend�s�n�n b�r sosyal alan, b�r yaşam alanı olduğu unutulmaktadır. Öneml� olan, bu yaşam alanının b�z� neyle karşılaştırdığı, bu yaşam alanının doldurulması, gen�şlet�lmes�, canlandırılması �le �lg�l�d�r.

Uzaktan eğ�t�m b�r yaşam alanı değ�l, daha n�tel�kl� hale get�reb�leceğ�m�z, çocuğun en n�tel�kl� yaşam alanından mahrum olmasıdır. Hele de yoksul ve yoksun kes�mler�n yaşamdan tümden uzaklaşması, haneye, a�leye mahkûm hale gelmes�d�r.

Gençler�n akran grupları ve dayanışması �le bulacakları, anne-baba ve öğretmenlerden özerkleşmes�n�n yolunun tıkanmasıdır, boşluğa, kaderler�ne tesl�m ed�lmes�d�r.

Toplumun canlı sosyal hafızası, kültürün, b�l�nc�n sosyal taşıyıcıları sayılab�lecek öğretmenler�n tasf�ye ed�lmes�d�r.

Daha adından anlaşılacağa üzere “uzaktan” eğ�t�md�r. “Uzaktan” oluşu;

•Okulun tasf�yes�ne,•Öğretmen�n tasf�yes�ne,•Öğrenc�n�n tasf�yes�ne,•B�r araya gelmen�n, akran gruplarının, ortak somut mekânların tasf�yes�ne yol açacağını,•Toplum oluşu, d�yalogu örseleyeceğ�n� öngöreb�l�-r�z.

“Açıktan” Eğ�t�m: Yeter�nce Kötü Deney�m�m�z Var

1970’lerde mektuplu eğ�t�m, YÖK sonrası açık öğret�m geld�. Ş�md� sıra e-eğ�t�mde. Bunlara bakarsak;

•Mektuplu öğret�m h�ç olmadı. •Açıköğret�m deney�m� fena değ�l ama h�çb�r şek�lde

örgün sayılmaz, farklı durumlara, �k�nc� ün�vers�teye b�raz daha uygun sayılır.•Açık l�se ve meslek l�seler�, ancak okul çağını geçm�ş k�ş�lere b�r m�ktar uygun,

okul çağındak�ler �ç�n h�ç de uygun değ�l.

•Açık ortaokul daha da sıkıntılı, y�ne ancak okul çağını geçm�şler �ç�n b�r yol

olab�l�r.•İlkokul veya temel eğ�t�mde açık eğ�t�m, e-eğ�t�m h�çb�r şek�lde uygun değ�l.

Kaldı k� yen� öner� daha başka b�r formda, örgünün yer�ne öner�l�yor.

Sanallık: Akranlığı, Real�tey�, Mekânı, Tar�hsell�ğ�, Toplumsallığı, Yaşantıyı, Yaşamı Ortadan Kaldırmak

Israrla vurgulamaya çalışıyorum: Sanallık; hele de çok erken yaşlardak�, �lkokul yaşlarında, ortaokul yaşlarında, hemen tüm yaşlarda sanallık; b�oseksüel gel�ş�m�, ps�kososyal gel�ş�m�, b�l�şsel gel�ş�m�, eleşt�rel düşünmey�, �nsan olmayı, b�rl�kte yaşamayı, et�ğ�-ahlakı, real�tey�, mekânı, tar�hsell�ğ�-kültürü… daha burada henüz saymamız ve tümden öngörme-m�z mümkün olmayan daha pek çok olası etk� ve sonucu �çermekted�r. E-eğ�t�m, tüm bu sakıncaları artırmaktadır.

İnsanın b�r araya gelmeden �nsan, kültür ve toplum olma şansı yoktur. Sevg�, saygı b�zzat yaşantıdır, öğrenme ve eğ�t�m b�zzat yaşantıdır, ahlak b�r d�ğer� �le b�rl�ktel�k, b�rl�kte yaşamaktır, yaşatmaktır.

Okulda Öğrenc�ler Arasındak� Akran Gruplaşma-ları, Öğretmenler Arasındak�, Okullar Arasındak� Gruplaşmalar Eleşt�rel Düşüncey�, Çoğulculuğu Sağlıyordu, Ş�md� Tasf�ye Oluyor

Açıktan eğ�t�m�n, e-eğ�t�m�n belk� de çok görünme-yen çok kötü b�r etk�s�, eleşt�rel düşünce ve demokras�ye olacaktır.

Mevcut durumumuzda eleşt�rel düşüncen�n oluşum alanları, okullarda öğrenc� akran gruplaşmaları, ün�vers�te gençl�ğ�, öğretmen odaları, send�ka ve meslek kuruluşları �le farklı dernek ve farklı part� türü oluşumlardır.

Bunların �ç�nde farklılıkların b�rl�kte yaşanacağı ve eleşt�rel düşünceye en öneml� ortamı okul ve ün�vers�teler, buralardak� akran gruplaşmaları, öğretmenler arasındak� farklı görüş ve d�yaloglar yaşatmakta �d�, tüm bunların tasf�ye olması, çoğulculuğun tasf�ye olmasıdır, demokras�n�n tasf�ye olması demekt�r.

Soru: E-eğ�t�me �l�şk�n yakınlarda yen� b�r kavram gel�şt�rd�n�z: “e-d�ktasyon”. B�ze bu kavramın ne �fade ett�ğ�n� açıklayab�l�r m�s�n�z?

Daha e-eğ�t�m veya EBA üzer�nden, telev�zyon kanalları üzer�nden süreç başlatılmamışken, yaratacağı sonuçları yazmıştım. E-eğ�t�m�n her ne kadar geç�c� olarak veya destekley�c� olarak yararlanılab�lecek palyat�f yollardan b�r� olmakla beraber, hem örgün eğ�t�m�n yer�ne geçemeyeceğ� hem de yukarıdan, merkez�, toptancı b�r “d�ktasyon” olacağı konusunda görüşler�m� paylaşmıştım.

“e-D�ktasyon” ter�mleşt�rmes�, hem “d�kta” hem de “süreç” �fades� olarak, “d�kta” söylem�n, hâk�m �deoloj�n�n tümden merkez� ve tek yönlü olarak çocuklara, gençlere, tüm topluma dayatılmasını �fade etmek anlamında yapılmıştır. Ben�m ter�m öner�m “e-d�ktasyon”dur.

e-D�ktasyon ter�mleşt�rmes�nde hem Lat�nceye, İng�l�zceye hem de d�dakt�k eğ�t�m anlayışına gönderme bulunmaktadır.

‘D�ctat�on’ (d�kte ett�rme) tek taraflı yazdırmayı �fade etmekted�r.

D�dakt�k yukarıdan, yaygın gelenek ve değerler�n (yukarıdak�ler�n) alttak�lere (öğrenenlere, genç nes�llere) aktarılması anlamındadır.

Körleşt�rme, D�ktasyon, e-D�ktas-yon Eğ�t�m Değ�ld�r

Eğ�t�m olmayan ned�r d�ye sorulursa, bunun en başında körleşt�rme, kötürümleşt�rme gel�r. B�lg�y� kötürümleşt�rme, becer�ler� kötürümleşt�rme, duyarlılıkları körleşt�rme eğ�t�m değ�l, eğ�t�m karşıtıdır.

Eğer tüm okul, öğretmen ve öğrenc�ler�n “merkezden” tümden kontrolü, d�l�n ve prat�ğ�n de kontrolü �sten�yorsa, “medya” ve “e-d�ktasyon”dan daha etk�l� b�r yol yoktur.

E-eğ�t�m eğ�t�m�n kontrolü değ�l, dahası tümden ele geç�r�lmes�, tümden merkezden organ�zasyonudur.

Sansürden ve Kontrolden Öte Faş�zm, Toptan Ele Geç�rme Otor�ter rej�mler sansür rej�mler�d�r.

Faş�zm kontrol etmez, l�nç eder. Total�ter rej�mler, tüm medyanın, tüm k�tapların, kursların, okulların, felsefen�n, sanatın, b�l�m�n, düşüncen�n, görüş oluşturmanın �kt�darca bel�rlenmes�d�r, kontrol değ�l b�zzat yönet�lmes�d�r, b�zzat dayatılmasıdır.

Otor�ter rej�mler kontrol ve sansür rej�mler�d�r. Total�ter rej�mler tümünün ele geç�r�lmes�d�r.

E-eğ�t�m, tüm eğ�t�m� toptancı b�r şek�lde ele geç�rmekted�r.

EBA, Telev�zyon, e-D�ktasyonda Karşılaşmacalar: AKP, İhvan, Ensar, Menz�l…

B�r meslektaşım e-eğ�t�m �ç�n öneml� olan �çer�k, öneml� olan “karşılaşmacalar” d�yor. Çocukların, gençler�n, tüm toplumun neyle karşılaştığı, karşılaşmacalar çok öneml�.

Dersler�n daha �lk gününden ne olduğu, neyle karşılaşıldığı anlaşıldı: Menderes, 15 Temmuz D�nc� Darbe ve D�nc� Karşı Darbe, AKP, Ensar, Menz�l…

Ne d�yalog ne de b�lg� becer� gel�ş�m� ne de evrene, doğaya, �nsana, topluma duyarlılık esas alınmaktadır; tüm yapılmak �stenen, b�lg�, akıl ve teknoloj�y� sadece araç düzey�nde kullanıp normat�f değerler�, kend� normlarını, d�nce bel�rlenm�ş b�r kafa yapılanmasını sağlamaktır.

Özetle ben�m gördüğüm, ortada eğ�t�m f�kr� yok ama d�n f�kr� açıktır. E-teknoloj� tüm okul ve materyal�n ele geç�r�lmes� ve merkezden yönet�lmes� �mkânını vermekted�r. Ger�ye kalan farklı görüşler� de, okulu, öğretmen�, öğrenc�y� de ortadan kaldırmaktadır.

Ulusal Düzey�n Ötes�nde

Küresel e-D�ktasyon

Uzaktan olduğundan uzaktak� merkezlerden, yukarıdak� merkezlerden kontrolü artıracağı da açık. Bu e veya onl�ne’lığın b�r eğ�t�m sayılamayacağı, b�zzat “uzaktan d�ktasyon” olacağı; böyle b�r e-eğ�t�m başta bakanlık, hükümet veya devlet olmak üzere dahası küresel google türü f�rmaların vena NSA

türü küresel güçler�n onl�ne üzer�nden merkez� eş�ts�z h�yerarş�k bağımlılaş-

tırıcı b�r toptancılığına, Foucault’nun panopt�konuna,

toptan merkez� gözet�m�ne ve �kt�darına doğru r�skler�,

dahası daha yakın tehd�tler�, bugünden bakarsak doğrudan olumsuzlukları taşıdığı söyleneb�l�r.

Okulun, Öğretmen�n, Ün�vers�ten�n Yer�ne

Onl�ne Küresel Eğ�t�m S�teler� Geçecekt�r: e-MBA

Zamanla en canlı sunumlar ve tekn�k olanaklar büyük onl�ne eğ�t�m

s�teler�ne geçecekt�r. Bunların örnekler� daha ş�md�den yaygınlaşmaktadır. E-MBA programla-rı 2025 b�n dolarları bulan e-Yüksek L�sans D�ploması dağıtmakta, bunda ulusal değ�l küresel “marka”, f�rma veya ün�vers�teler çok avantajlı durumda bulunmaktadır.

Ulusalın Küresel�n Taşeronluğunu Yapması

UAÖLP-Uluslararası önl�sans ve l�sans programları yıllardır yapılmaya çalışılmakta, ODTÜ, İTÜ b�le bu tür programlara ortaklık ederek küresel sermayeye taşeronluk yapmaktadır. Dört yılda 40-50 b�n dolara varan mal�yetler çıkarmakta, bunun büyük kısmını İng�ltere ve ABD ün�vers�teler�ne aktarmaktadır.

Onl�ne eğ�t�mde, eMBA’da küresel güçler, taşeron okul veya ün�vers�teye b�le �ht�yaç duymamaktadır.

Bu durum g�derek ortaöğret�me, tüm eğ�t�m kademeler�ne yaygınlaştırılmaktadır.

Soru: S�z “e-eğ�t�m” sürec�nde merkezden dayatılan çeş�tl� süreçler�n (d�ktalık, propaganda vb.) olduğunu/olacağını öngörüyorsunuz. Bu durum, e-eğ�t�m�n kend� doğası ve yapısından �ler� gelen b�r durum mu, yoksa s�yas� �rade ve �deoloj�k yapının b�r dayatması mı? Hesaplanmış İrrasyonal�te ve D�dakt�k: Eğ�t�m Değ�l Uzaktan “e-D�ktasyon”

Çukurova’da Belk� 10 B�n Ders B�r Haftada Sanal Ortama Aktarıldı

Hayretle �zl�yorum k�, hep�m�z, b�r öğret�m üyes� olarak ben b�r gecede kend�m� sanal eğ�t�mde buldum. Sadece Çukurova Ün�vers�tes�nde yaklaşık 7 b�n ders veya şube, tam sayısını b�lm�yorum ama l�sansüstü �le b�rl�kte belk� 10 b�n ders b�r hafta zarfında sanal ortama, M�crosoft Teams veya Perculus’a aktarıldı.

Meğer tüm hazırlıklar tamammış, aslında çoktandır da uygulanıyormuş.

Bu hazırlıklar b�r terc�h ve program dâh�l�nde �şl�yor, �şlet�l�yor. Okul da e-eğ�t�m de b�r gecede olup b�tm�yor; daha çok s�yas�, �rad� konulardır, sosyal süreçlerd�r. Bu “sosyal” veya “�rad�” oluşları “�rrasyonal�tes�n�” ortadan kaldırmaz.

Bu konuları felsefec� Celal Gürbüz �le de çok konuşuyor, tartışıyoruz. Ortaklaştığımız nokta, ortada hesaplanmış b�r �rrasyonal�ten�n olduğudur.

V�rüsün tanınması, �nsanın �ş�; v�rüsün �nsana ve canlı yaşama etk�ler�n�n araştırılması ve denet�m� de y�ne onun farkında olan �nsanın �ş� sayılır.

Yan� v�rüs değ�lse de �nsan, aynı zamanda b�l�nçl� b�r varlık. Et�k pol�t�k b�r varlık. B�yof�zyoloj�s� dışında eylemler�n� kend�s� planlı programlı hazırlamak durumunda. Bunu nasıl yapacağının �rad� özgürlüğü kadar sorumluluklarını da taşımak durumunda. İnsanı �nsan yapan müdr�k�nse, düşünmes�, aklı, b�l�nc�, buluşları, �catları sayılır.

Korona v�rüsten ölen �nsanın ölümünden, eğer uygun tedb�rler alınsaydı hastalığa yakalanmayacak ve ölmeyecekse, bu durumda onun ölümünden korona v�rüs değ�l, kend� almadığı tedb�rler sorumlu sayılır.

Ben�m kanaat�m, ortada “b�l�nçl�” denemese de �rad� b�r �rrasyonal�te var.

e-Eğ�t�m; hesaplanmış, �rad� �rrasyonal�ted�r. Aslında eğ�t�m değ�l; hesaplanmış, ayarlanmış, düzenlenm�ş propagandalar, d�kte ed�lecekler, d�ktasyondur.

NSA-CIA’nın, YÖK’ün ve MEB’�n Ajandası: e-Eğ�t�m Adıyla e-D�ktasyon

Daha önce de yazmıştım. Snowden olayı tek başına �nternet ve mobeseler üzer�nden hang� sanal denet�mler�n yapıldığını, B�gData üzer�nden nasıl dünyanın küresel çaplı ajan kuruluşlarca denetlend�-ğ�n� anlatmaya yeter artar. Mob�l telefon ve �nternet zaten b�r proje olarak yaygınlaştırıldı, tüm dünya nüfusu doğrudan �zlemeye, sadece �zleme değ�l, etk� altına ve yönlend�rmeye alındı.

Türk�ye’ye ve eğ�t�m ayağına gel�rsek, YÖK yıllardır zaten yükün çoğunu AÖF ve uzaktan eğ�t�mlere yıkmıştı.

Bazı ün�vers�telerde Türk D�l� g�b� ortak zorunlu bazı dersler e-eğ�t�mle ver�l�yordu. Sanal ortamda uzaktan eğ�t�mle tezs�z paralı programlar, uzaktan paralı e-MBA’lar zaten yaygınlaşmaya başlamıştı.

Daha salgın çıkmamışken, b�r yıl önces�nde, Bakan Selçuk, Ortaöğret�m Projes�nde ders yer�ne sayılacak sanal ortamda alınacak sert�f�kalardan söz ed�yordu.

e-Eğ�t�m, ben�m adlandırmamla e-D�ktasyon �ç�n zaten şartlar hazırlanmıştı, yaygınlaştırılıyordu, salgın büyük b�r fırsat yarattı.

Soru: E-eğ�t�m sürec�nde öğrenc�ler ve öğretmenler ne tür kötü deney�mler yaşayab�l�rler?

Öğrenc� ve a�leler yakınıyor. Okulönces� zaten olmuyor, �lkokul olamıyor, ortaokul ve l�seler, en başta yoksullar hem donatıdan hem de bu sanallıktan b�r şey anlamıyor. Yoksul ve yoksun okulda güç durumda �d�, ş�md� daha da zorlanıyor.

Ün�vers�te öğrenc�ler�nden b�rkaç deney�m aktarırsam;

•Uzaktan ders çalışmak zor,•İnternet, b�lg�sayar bağlantıları sorunlu, bu b�ze külfet hal�ne geld�, bazı arkadaşlarımız h�ç s�teye g�rem�yor, dersler� �zleyem�yor,•Dersler hızla anlatılıp geç�l�yor,•Görüş, f�k�r alış ver�ş� yok,•Sosyal çevre kalmadı, arkadaşlardan uzaklaştık,•Staj, uygulama yapılamıyor.Yukarıda değ�nd�m.•Okulun,•Öğretmen�n,•Öğrenc�n�n tasf�yes� en ağır sonuçlardır.

•En büyük kötülük d�yalog kaybıdır, •Akran gruplarının kaybıdır, arkadaş grupları �le b�rl�kte sosyal yanımız kaybolmaktadır.En kötüsü �se, tüm bu süreçlerle b�rl�kte eleşt�rel düşünce örselenmekted�r, eleşt�rel düşüncen�n yeşereceğ� ortamlar dezenfekte ed�lmekted�r, demokrat�k düşünce tasf�ye ed�lmekted�r.

Soru: E-eğ�t�m veya uzaktan eğ�t�m�n b�z eleşt�rel pedagoglar �ç�n dönüştürücü b�r potans�yel� var mıdır? Varsa ned�r?

Uzaktan, hele de kayıtlı ve merkez� b�r s�stemle yapılan etk�nl�kler e-d�ktasyon olmakla b�rl�kte örgün eğ�t�m kadar etk�l� değ�ld�r. Buradan negasyonun negasyonu öngörülerde bulunulab�l�r. Öğrenc� ve a�leler, e-eğ�t�m aldıkları �ç�n değ�l de, hem okuldan hem de okul ortamı veya örgün eğ�t�mden uzaklaştıkları �ç�n, ayrıca telev�zyon yer�ne sanal alanlarda farklı karşılaşmacalar olası hale geld�ğ� �ç�n merkez� denet�m ve aşılamadan b�r m�ktar özerkleşeb�l�rler.

Ancak bu düzens�z ve korunaksız sokaklar, tar�katlar ve uyuşturucu çeteler� başta olmak üzere çok farklı r�sk ve tehd�tlere de açık bulunmaktadır.

Okulsuzluk m�kroda yerel güçler�n, taşranın, eşrafın, sokak çeteler�n�n alan kazanmasına açıktır.

Eğ�t�m�n yerell�ğ�, ulusallığının zayıflaması, küresel güçler�n alan kazanmasına açıktır.

En öneml�s� �se, n�tel�kl� karşılaşmacalar �ç�n okul ve derslerden daha etk�l� b�r yol yöntem henüz bulunmamaktadır.

e-Eğ�t�m, en �y� n�yetle okumaya çalışırsak,

•B�r yoldur. Karşılıklı d�yaloga açık, b�l�msel eleşt�rel çoğulcu olmak kaydıyla, örgünün yer�ne geçmemek kaydıyla yararlanılab�l�r.•D�yalog yoksa, eğ�t�m sayılmaz.•Yapılan a) B�lg� kazandırmıyor ve b) becer� gel�şt�rm�yor, c) olumlu duyarlılık kazandırmı-

yorsa eğ�t�m değ�ld�r.

Soru: E-eğ�t�m sürec� güçlen�p, Ivan Ill�ch’�n hayal ett�ğ� “Okulsuz Toplum”a yol açab�l�r m�?

Ill�ch’İn “Okulsuz Toplum”u �deoloj�k olmayan, okula ve müfredata sıkışmadan, yaşamın �ç�nde etk�l� öğrenme arzusundan kaynaklanıyor. Okulun tasf�yes�, ütopya g�b� sunuluyor ama bu b�r ütopya olamaz; olsa olsa J.S.M�ll ’�n �fade ett�ğ� d�stopya olur. Çünkü bunun tek b�r yolu var, çocuk ve a�leler�n bu �ş� götürmes�, yan� onların �rades�ne bırakılması. Bu kasıtlı �radec�l�k yan� voluntar�zmd�r k�, her tür şartın redded�lmes� anlamında b�rey�n �rades�n�n mutlaklaştırılması, anarş�zme varır veya l�beral b�reyc�l�k (ferd�yetç�l�k) öne çıkar. İk� durumda da ortak şartlar ve dayanışma yok sayıldığından hâk�m güç ana bel�rley�c� olmaya, �sted�ğ� g�b� at koşturma-ya devam eder.

İkt�dar eleşt�r�s� yapılırken, yaşamın kaynağı olan gücün olumsuzlanması; devlet�n veya �kt�darın eğ�t�m� �deoloj�k araç hal�ne get�rmes� eleşt�r�l�rken b�lg�, becer� ve duyarlılıkların gel�şt�r�ld�ğ� örgün eğ�t�m�n veya okulun olumsuzlanması, doğru öncüllerden yanlış sonuç çıkarmaya varmaktadır.

A öncülü doğru, B öncülü de doğru, o zaman C çıkarımı doğrudur sonucu çıkarılamaz.

Mevcut okullar ajans konumundadır; �deoloj�k aygıttır demekle, o halde okulları kapatalım veya okulsuz toplum daha �y�d�r sonucu çıkmaz.

Okuldan beklent�m�z b�lg�, becer� ve duyarlılık kazanmaksa; dolayısıyla dezavantajlı çocuklar ve gençler de bu yolla az-çok b�r şeyler öğrenecek ve kend�ler�n� gel�şt�reb�lecekse, eş�ts�z toplumlarda bunu dar gel�rl� yoksul a�leler�n kend� başına yapma

şansı yoksa, okulsuz toplum eş�ts�zl�kler�n azaldığı değ�l, barbarlığın arttığı, yoksula değ�l egemen olana yarayan b�r kötü model olacaktır.

Özetle, ben�n gördüğüm ve kanaat�m, okulsuz, ün�vers�tes�z b�r toplumun daha eleşt�rel, daha özgür, daha eş�tl�kç� b�r toplum olmayacağıdır.

J.-J. Rousseau, “yasasızlık, güçlünün �ş�ne gelecekse, ben yasadan yanayım” d�yordu.

Daha önce de yazdım. Okulsuzluk, egemen�n, dahası küresel sermayen�n �ş�ne gelecekt�r. Ulus ve ulusal düzeydek� sosyal�zasyondan, dahası orta sınıf kültürünün, dolayısıyla sosyal hakların da savunucu-su konumundak� öğretmenlerden kurtulmuş olacaktır; okulu, öğretmenl�ğ�, akran gruplarını tasf�ye edecek çıplak, donanımsız ve tek başına kalmış çocukları ve haneler� b�zzat doğrudan ele geç�rme, �sted�ğ� g�b� b�ç�mlend�rme şansı yakalamış olmaktadır.

Sanal eğ�t�mde yerel veya ulusal sosyal�zasyon zayıflayacak veya çok dağınık hale gelecekt�r. D�ğer yandan küresel �nternet serv�s sağlayıcıların doğrudan etk�s�, google, netfl�x, facebook, youtube g�b� kanalların ve küresel sanal sert�f�ka ve d�plomaların etk�s� artacaktır, küresel güçler�n �stem ve etk�ler�, açık veya örtülü �let�ş�m�n etk�ler� artacaktır.

Okul, uluslaşma ve kamulaşmanın en temel aracı ve formuydu; e-eğ�t�mle bu süreç zayıflayacaktır.

Okulun sosyal�zasyonun temel ajanı olma özell�ğ�n� kaybetmes�yle kamusallık da zayıflayacak g�b� gözüküyor. Ortak deney�mlere, ortak yaşantılara dayalı b�r gruplaşma veya topluluk oluşturma zayıfladığında benc�lleşme daha da artacaktır.

Benc�lleşme �le b�rl�kte �nsanın ayrılmaz parçası olan sosyal yanının zayıflaması, anom�ler� artıracaktır.Okullar arasında eş�ts�zl�kler var, okul bu eş�ts�zl�kler� sürdürüyor, ancak kap�tal�st b�r toplumda y�ne de okullar, alt kes�mden b�r kısım a�le ve çocuklar �ç�n de bazı fırsatlar sunuyor, müfredatlar sınıf ve zümreler arasında bell� oranda ortak b�r kültür sağlıyordu. Ş�md� her tür eş�ts�zl�k daha da artacak, sanal olanakları tak�p edemeyen dar gel�rl� kes�mler daha da yoksullaşacak, okulların tasf�yes� veya uzaktan eğ�t�m yoksulların b�r grubunun eğ�t�m yoluyla sınıf atlama umutlarını tümden yok edecek, eleşt�rel düşünce �ç�n uygun �kl�mler zayıflayacak, küresel veya merkez� e-d�ktasyon tepe yapacaktır.

Adnan hocam verd�ğ�n�z yanıtlar ve b�ze zaman ayırdığınız �ç�n s�ze Mektepl� Bülten adına çok teşekkür eder�z.

Page 3: ‘un aylık ek˚d˚r. dosya: ·Uzaktan Eğ˛t˛m Ned˛r? UZAKTAN EĞİTİM … · 2020. 4. 30. · Mayıs 2020 Sayı:1 ‘un aylık ek˚d˚r. mektepl˚gazete@gma˚l.com sayfa 8 Bülten’˜

Soru: Adnan hocam s�z çok uzun yıllardır eğ�t�me eleşt�rel bakan b�r akadem�syen ve aydınsınız. Bu çerçevede “uzaktan eğ�t�m” veya “e-eğ�t�m” konusunda da k�m� öneml� gördüğünüz sakıncalar olduğunu �ler� sürüyorsunuz. Bunları kabaca b�rkaç başlık altında toplayıp b�ze aktarır mısınız?

“Uzaktan” Olan B�r Yol Ancak Örgün Eğ�t�m Değ�l, Üstten, Tek Yanlı D�ktasyon Olur, Okulu Tasf�ye Eder”

Uzaktan eğ�t�m� �k� açıdan değerlend�reb�l�r�z.1) Mevcut örgün eğ�t�m (okulda eğ�t�m, �y� kötü yanlarıyla yüz yüze b�r araya gelerek eğ�t�m) �le kıyaslayarak, 2) Eğ�t�m f�kr� veya örgün eğ�t�m�n �şlevler�yle �lg�l� ortak ölçüler� d�kkate alarak.

Kemal İnal’ın b�r yazısında bel�rtt�ğ� üzere, Türk�ye’de eğ�t�m f�kr� yok (daha dar anlamda AKP’n�n eğ�t�m f�kr� yok) ded�ğ�n�z eğ�t�m f�kr�, eğ�t�m �des�, b�r kavram değ�l, kavramdan öte eğ�t�m� eğ�t�m yapan hem b�r töz veya öz hem de b�r telos, b�r amaç, b�r �deald�r.

Eğ�t�m f�kr�, �des� veya eğ�t�m amaçları “olumludur”; çocuklara, gençlere, topluma “kötü” şey öğret�le-mez; böyle yapılırsa bu kötülük olur, kötürümleşt�r-mek olur, ş�ddet olur ama eğ�t�m sayılamaz. “Ben çocukları gel�şt�rmeyeceğ�m” dersen�z, buna “eğ�t�m” denemez, ancak baskılama, engelleme veya başka b�r şey deneb�l�r.

Eğ�t�m f�kr� “olumlu” kazanımlardır; Sokrates’te de, Rousseau’da da, Hegel’de de, Marx’ta da, Dewey’de de, P�aget’de de… çocuğun ve toplulukların kend�n� gerçekleşt�rmes�, mevcut potans�yeller�n� açığa çıkarması, gerçekleşt�rmes�ne, dahası gel�şt�rme-s�, ufkunun açılmasına, beden ve el�n�n daha da becer�kl� hale gelmes�ne, yatkınlaşmasına, güzele, �y�ye yönelmes�ne da�rd�r.

Eğ�t�m f�kr�, eks�ltme, azaltma, uzaklaştır-ma değ�l, yaşatmaya ve yaşama yaklaştırmaya, bunların gel�şt�r�lmes�, artırılmasına da�rd�r.

Bu eğ�t�m f�kr�, ne yapılırsa hayata geç�r�lecek, nasıl gerçekleşt�r�lecek?

B. Russell eğ�t�mle �lg�l� üç ana �şlevden söz eder:

•B�lg� b�r�k�m�n�n aktarımı,•Zekâ (entelektüel, kafa) ve el-beden becer�ler�n� gel�şt�rmes�,•Duyarlılık kazandırması.

Ar�stoteles’e kadar g�dersek, “yaşamak” b�lmekt�r, ayırdına varmaktır, “algılamak ve düşünmek”t�r. Algılamadığınız, b�lmed�ğ�-n�z, düşünmed�ğ�n�z şeyler� yaşamış olmazsınız. Eğ�t�m ve ahlak, bunları sadece b�reysel yaşamak değ�l, d�ğerler� �ç�n, “dostlar �ç�n” de �stemekt�r. Onların da yaşamasını yan� �drak etmes�, b�lmes�, düşünmes�n� �stemekt�r.

Bunları “eleşt�rel eğ�t�m” anlayışında, b�l�msel eğ�t�m anlayışlarında göreb�l�yoruz.

M�ll� Eğ�t�m Temel Kanunu da, �ç�ne bol bol başka �deoloj�k ve kap�tal�st laflar eklese de, sonuçta bu temel amaçları saymak, kabul etmek zorunda kalıyor.

Uzaktan eğ�t�m, onl�ne veya e-eğ�t�m, TV’den eğ�t�m, mevcut örgün eğ�t�mle �lg�l� sorunlu olan ne varsa düzeltm�yor, bu ortak ölçüler açısından aynı sakıncaları bu kez onl�ne altında sürdürüyor.

Örgün eğ�t�mle �lg�l� en öne çıkan eleşt�r�ler, “okulun çocukların kend�s�n� gerçekleşt�rmes� �ç�n gerekl� şartları yeter�nce taşımadığı”, dahası “ufuk açıcı, eleşt�rel” değ�l, “tutucu, muhafazakâr” olması; dahası çocukları baskılaması, engellemes� �d�.Uzaktan eğ�t�m bu sorunlu kısımları olduğu g�b� taşıyor, dahası bunlara çok daha fazlasını ekl�yor.

Nasıl çok daha fazlasını ekl�yor, önce genel b�r özetleme yapayım, sonra �çer�ğ�n� b�raz açalım.

“Uzaktan” Eğ�t�m Yaşamı “Sanallaştırıyor”, Öğrenc�y� ve Yaşantıyı “Uzaklaştırıyor”

Eğ�t�m f�kr�, çocuğun, k�ş�n�n kend�n�, potans�yeller�-n� gerçekleşt�rmes� ve gel�şt�rmes� �se, örgün eğ�t�m�n en öneml� �şlevler�, buna uygun ortam ve kazanım sağlamak �se, e-eğ�t�m adı üstünde tüm bunları uzaklaştırıyor.

En etk�l� öğrenme, ek b�r çaba sarf etmeden yaşamın �ç�nde öğrenmed�r; en güzel

örneğ�, yürümey�, konuşmayı, d�l becer�ler�n�, b�rl�kte yaşamayı

öğrenmed�r; b�yoloj�k olgunlaşma �le sınırlı değ�ld�r bunlar; çoğu

aynı zamanda sosyal ve b�l�şsel b�r süreç, bu kez entelektüel,

sosyal, moral, estet�k olgunlaşmadır.

Eğ�t�m, d�yalog, yaşantı, topluluk oluşturma (akran gruplar, öğrenc� veya öğretmen grupları, mahalle, sokak grupları olma veya oluşturma) yoluyla b�zzat yaparak yaşayarak öğrenmed�r.

Okullara yönel�k en öneml� eleşt�r�, “yaşam alanı” değ�l de, “yapay” b�r alan mı oluşturduğu, yaşama hazırlamayıp yaşamdan kopardığı �le �lg�l� eleşt�r�ler-d�r k�, okulun kend�s�n�n b�r sosyal alan, b�r yaşam alanı olduğu unutulmaktadır. Öneml� olan, bu yaşam alanının b�z� neyle karşılaştırdığı, bu yaşam alanının doldurulması, gen�şlet�lmes�, canlandırılması �le �lg�l�d�r.

Uzaktan eğ�t�m b�r yaşam alanı değ�l, daha n�tel�kl� hale get�reb�leceğ�m�z, çocuğun en n�tel�kl� yaşam alanından mahrum olmasıdır. Hele de yoksul ve yoksun kes�mler�n yaşamdan tümden uzaklaşması, haneye, a�leye mahkûm hale gelmes�d�r.

Gençler�n akran grupları ve dayanışması �le bulacakları, anne-baba ve öğretmenlerden özerkleşmes�n�n yolunun tıkanmasıdır, boşluğa, kaderler�ne tesl�m ed�lmes�d�r.

Toplumun canlı sosyal hafızası, kültürün, b�l�nc�n sosyal taşıyıcıları sayılab�lecek öğretmenler�n tasf�ye ed�lmes�d�r.

Daha adından anlaşılacağa üzere “uzaktan” eğ�t�md�r. “Uzaktan” oluşu;

•Okulun tasf�yes�ne,•Öğretmen�n tasf�yes�ne,•Öğrenc�n�n tasf�yes�ne,•B�r araya gelmen�n, akran gruplarının, ortak somut mekânların tasf�yes�ne yol açacağını,•Toplum oluşu, d�yalogu örseleyeceğ�n� öngöreb�l�-r�z.

“Açıktan” Eğ�t�m: Yeter�nce Kötü Deney�m�m�z Var

1970’lerde mektuplu eğ�t�m, YÖK sonrası açık öğret�m geld�. Ş�md� sıra e-eğ�t�mde. Bunlara bakarsak;

•Mektuplu öğret�m h�ç olmadı. •Açıköğret�m deney�m� fena değ�l ama h�çb�r şek�lde

örgün sayılmaz, farklı durumlara, �k�nc� ün�vers�teye b�raz daha uygun sayılır.•Açık l�se ve meslek l�seler�, ancak okul çağını geçm�ş k�ş�lere b�r m�ktar uygun,

okul çağındak�ler �ç�n h�ç de uygun değ�l.

•Açık ortaokul daha da sıkıntılı, y�ne ancak okul çağını geçm�şler �ç�n b�r yol

olab�l�r.•İlkokul veya temel eğ�t�mde açık eğ�t�m, e-eğ�t�m h�çb�r şek�lde uygun değ�l.

Kaldı k� yen� öner� daha başka b�r formda, örgünün yer�ne öner�l�yor.

Sanallık: Akranlığı, Real�tey�, Mekânı, Tar�hsell�ğ�, Toplumsallığı, Yaşantıyı, Yaşamı Ortadan Kaldırmak

Israrla vurgulamaya çalışıyorum: Sanallık; hele de çok erken yaşlardak�, �lkokul yaşlarında, ortaokul yaşlarında, hemen tüm yaşlarda sanallık; b�oseksüel gel�ş�m�, ps�kososyal gel�ş�m�, b�l�şsel gel�ş�m�, eleşt�rel düşünmey�, �nsan olmayı, b�rl�kte yaşamayı, et�ğ�-ahlakı, real�tey�, mekânı, tar�hsell�ğ�-kültürü… daha burada henüz saymamız ve tümden öngörme-m�z mümkün olmayan daha pek çok olası etk� ve sonucu �çermekted�r. E-eğ�t�m, tüm bu sakıncaları artırmaktadır.

İnsanın b�r araya gelmeden �nsan, kültür ve toplum olma şansı yoktur. Sevg�, saygı b�zzat yaşantıdır, öğrenme ve eğ�t�m b�zzat yaşantıdır, ahlak b�r d�ğer� �le b�rl�ktel�k, b�rl�kte yaşamaktır, yaşatmaktır.

Okulda Öğrenc�ler Arasındak� Akran Gruplaşma-ları, Öğretmenler Arasındak�, Okullar Arasındak� Gruplaşmalar Eleşt�rel Düşüncey�, Çoğulculuğu Sağlıyordu, Ş�md� Tasf�ye Oluyor

Açıktan eğ�t�m�n, e-eğ�t�m�n belk� de çok görünme-yen çok kötü b�r etk�s�, eleşt�rel düşünce ve demokras�ye olacaktır.

Mevcut durumumuzda eleşt�rel düşüncen�n oluşum alanları, okullarda öğrenc� akran gruplaşmaları, ün�vers�te gençl�ğ�, öğretmen odaları, send�ka ve meslek kuruluşları �le farklı dernek ve farklı part� türü oluşumlardır.

Bunların �ç�nde farklılıkların b�rl�kte yaşanacağı ve eleşt�rel düşünceye en öneml� ortamı okul ve ün�vers�teler, buralardak� akran gruplaşmaları, öğretmenler arasındak� farklı görüş ve d�yaloglar yaşatmakta �d�, tüm bunların tasf�ye olması, çoğulculuğun tasf�ye olmasıdır, demokras�n�n tasf�ye olması demekt�r.

Soru: E-eğ�t�me �l�şk�n yakınlarda yen� b�r kavram gel�şt�rd�n�z: “e-d�ktasyon”. B�ze bu kavramın ne �fade ett�ğ�n� açıklayab�l�r m�s�n�z?

Daha e-eğ�t�m veya EBA üzer�nden, telev�zyon kanalları üzer�nden süreç başlatılmamışken, yaratacağı sonuçları yazmıştım. E-eğ�t�m�n her ne kadar geç�c� olarak veya destekley�c� olarak yararlanılab�lecek palyat�f yollardan b�r� olmakla beraber, hem örgün eğ�t�m�n yer�ne geçemeyeceğ� hem de yukarıdan, merkez�, toptancı b�r “d�ktasyon” olacağı konusunda görüşler�m� paylaşmıştım.

“e-D�ktasyon” ter�mleşt�rmes�, hem “d�kta” hem de “süreç” �fades� olarak, “d�kta” söylem�n, hâk�m �deoloj�n�n tümden merkez� ve tek yönlü olarak çocuklara, gençlere, tüm topluma dayatılmasını �fade etmek anlamında yapılmıştır. Ben�m ter�m öner�m “e-d�ktasyon”dur.

e-D�ktasyon ter�mleşt�rmes�nde hem Lat�nceye, İng�l�zceye hem de d�dakt�k eğ�t�m anlayışına gönderme bulunmaktadır.

‘D�ctat�on’ (d�kte ett�rme) tek taraflı yazdırmayı �fade etmekted�r.

D�dakt�k yukarıdan, yaygın gelenek ve değerler�n (yukarıdak�ler�n) alttak�lere (öğrenenlere, genç nes�llere) aktarılması anlamındadır.

Körleşt�rme, D�ktasyon, e-D�ktas-yon Eğ�t�m Değ�ld�r

Eğ�t�m olmayan ned�r d�ye sorulursa, bunun en başında körleşt�rme, kötürümleşt�rme gel�r. B�lg�y� kötürümleşt�rme, becer�ler� kötürümleşt�rme, duyarlılıkları körleşt�rme eğ�t�m değ�l, eğ�t�m karşıtıdır.

Eğer tüm okul, öğretmen ve öğrenc�ler�n “merkezden” tümden kontrolü, d�l�n ve prat�ğ�n de kontrolü �sten�yorsa, “medya” ve “e-d�ktasyon”dan daha etk�l� b�r yol yoktur.

E-eğ�t�m eğ�t�m�n kontrolü değ�l, dahası tümden ele geç�r�lmes�, tümden merkezden organ�zasyonudur.

Sansürden ve Kontrolden Öte Faş�zm, Toptan Ele Geç�rme Otor�ter rej�mler sansür rej�mler�d�r.

Faş�zm kontrol etmez, l�nç eder. Total�ter rej�mler, tüm medyanın, tüm k�tapların, kursların, okulların, felsefen�n, sanatın, b�l�m�n, düşüncen�n, görüş oluşturmanın �kt�darca bel�rlenmes�d�r, kontrol değ�l b�zzat yönet�lmes�d�r, b�zzat dayatılmasıdır.

Otor�ter rej�mler kontrol ve sansür rej�mler�d�r. Total�ter rej�mler tümünün ele geç�r�lmes�d�r.

E-eğ�t�m, tüm eğ�t�m� toptancı b�r şek�lde ele geç�rmekted�r.

EBA, Telev�zyon, e-D�ktasyonda Karşılaşmacalar: AKP, İhvan, Ensar, Menz�l…

B�r meslektaşım e-eğ�t�m �ç�n öneml� olan �çer�k, öneml� olan “karşılaşmacalar” d�yor. Çocukların, gençler�n, tüm toplumun neyle karşılaştığı, karşılaşmacalar çok öneml�.

Dersler�n daha �lk gününden ne olduğu, neyle karşılaşıldığı anlaşıldı: Menderes, 15 Temmuz D�nc� Darbe ve D�nc� Karşı Darbe, AKP, Ensar, Menz�l…

Ne d�yalog ne de b�lg� becer� gel�ş�m� ne de evrene, doğaya, �nsana, topluma duyarlılık esas alınmaktadır; tüm yapılmak �stenen, b�lg�, akıl ve teknoloj�y� sadece araç düzey�nde kullanıp normat�f değerler�, kend� normlarını, d�nce bel�rlenm�ş b�r kafa yapılanmasını sağlamaktır.

Özetle ben�m gördüğüm, ortada eğ�t�m f�kr� yok ama d�n f�kr� açıktır. E-teknoloj� tüm okul ve materyal�n ele geç�r�lmes� ve merkezden yönet�lmes� �mkânını vermekted�r. Ger�ye kalan farklı görüşler� de, okulu, öğretmen�, öğrenc�y� de ortadan kaldırmaktadır.

Ulusal Düzey�n Ötes�nde

Küresel e-D�ktasyon

Uzaktan olduğundan uzaktak� merkezlerden, yukarıdak� merkezlerden kontrolü artıracağı da açık. Bu e veya onl�ne’lığın b�r eğ�t�m sayılamayacağı, b�zzat “uzaktan d�ktasyon” olacağı; böyle b�r e-eğ�t�m başta bakanlık, hükümet veya devlet olmak üzere dahası küresel google türü f�rmaların vena NSA

türü küresel güçler�n onl�ne üzer�nden merkez� eş�ts�z h�yerarş�k bağımlılaş-

tırıcı b�r toptancılığına, Foucault’nun panopt�konuna,

toptan merkez� gözet�m�ne ve �kt�darına doğru r�skler�,

dahası daha yakın tehd�tler�, bugünden bakarsak doğrudan olumsuzlukları taşıdığı söyleneb�l�r.

Okulun, Öğretmen�n, Ün�vers�ten�n Yer�ne

Onl�ne Küresel Eğ�t�m S�teler� Geçecekt�r: e-MBA

Zamanla en canlı sunumlar ve tekn�k olanaklar büyük onl�ne eğ�t�m

s�teler�ne geçecekt�r. Bunların örnekler� daha ş�md�den yaygınlaşmaktadır. E-MBA programla-rı 2025 b�n dolarları bulan e-Yüksek L�sans D�ploması dağıtmakta, bunda ulusal değ�l küresel “marka”, f�rma veya ün�vers�teler çok avantajlı durumda bulunmaktadır.

Ulusalın Küresel�n Taşeronluğunu Yapması

UAÖLP-Uluslararası önl�sans ve l�sans programları yıllardır yapılmaya çalışılmakta, ODTÜ, İTÜ b�le bu tür programlara ortaklık ederek küresel sermayeye taşeronluk yapmaktadır. Dört yılda 40-50 b�n dolara varan mal�yetler çıkarmakta, bunun büyük kısmını İng�ltere ve ABD ün�vers�teler�ne aktarmaktadır.

Onl�ne eğ�t�mde, eMBA’da küresel güçler, taşeron okul veya ün�vers�teye b�le �ht�yaç duymamaktadır.

Bu durum g�derek ortaöğret�me, tüm eğ�t�m kademeler�ne yaygınlaştırılmaktadır.

Soru: S�z “e-eğ�t�m” sürec�nde merkezden dayatılan çeş�tl� süreçler�n (d�ktalık, propaganda vb.) olduğunu/olacağını öngörüyorsunuz. Bu durum, e-eğ�t�m�n kend� doğası ve yapısından �ler� gelen b�r durum mu, yoksa s�yas� �rade ve �deoloj�k yapının b�r dayatması mı? Hesaplanmış İrrasyonal�te ve D�dakt�k: Eğ�t�m Değ�l Uzaktan “e-D�ktasyon”

Çukurova’da Belk� 10 B�n Ders B�r Haftada Sanal Ortama Aktarıldı

Hayretle �zl�yorum k�, hep�m�z, b�r öğret�m üyes� olarak ben b�r gecede kend�m� sanal eğ�t�mde buldum. Sadece Çukurova Ün�vers�tes�nde yaklaşık 7 b�n ders veya şube, tam sayısını b�lm�yorum ama l�sansüstü �le b�rl�kte belk� 10 b�n ders b�r hafta zarfında sanal ortama, M�crosoft Teams veya Perculus’a aktarıldı.

Meğer tüm hazırlıklar tamammış, aslında çoktandır da uygulanıyormuş.

Bu hazırlıklar b�r terc�h ve program dâh�l�nde �şl�yor, �şlet�l�yor. Okul da e-eğ�t�m de b�r gecede olup b�tm�yor; daha çok s�yas�, �rad� konulardır, sosyal süreçlerd�r. Bu “sosyal” veya “�rad�” oluşları “�rrasyonal�tes�n�” ortadan kaldırmaz.

Bu konuları felsefec� Celal Gürbüz �le de çok konuşuyor, tartışıyoruz. Ortaklaştığımız nokta, ortada hesaplanmış b�r �rrasyonal�ten�n olduğudur.

V�rüsün tanınması, �nsanın �ş�; v�rüsün �nsana ve canlı yaşama etk�ler�n�n araştırılması ve denet�m� de y�ne onun farkında olan �nsanın �ş� sayılır.

Yan� v�rüs değ�lse de �nsan, aynı zamanda b�l�nçl� b�r varlık. Et�k pol�t�k b�r varlık. B�yof�zyoloj�s� dışında eylemler�n� kend�s� planlı programlı hazırlamak durumunda. Bunu nasıl yapacağının �rad� özgürlüğü kadar sorumluluklarını da taşımak durumunda. İnsanı �nsan yapan müdr�k�nse, düşünmes�, aklı, b�l�nc�, buluşları, �catları sayılır.

Korona v�rüsten ölen �nsanın ölümünden, eğer uygun tedb�rler alınsaydı hastalığa yakalanmayacak ve ölmeyecekse, bu durumda onun ölümünden korona v�rüs değ�l, kend� almadığı tedb�rler sorumlu sayılır.

Ben�m kanaat�m, ortada “b�l�nçl�” denemese de �rad� b�r �rrasyonal�te var.

e-Eğ�t�m; hesaplanmış, �rad� �rrasyonal�ted�r. Aslında eğ�t�m değ�l; hesaplanmış, ayarlanmış, düzenlenm�ş propagandalar, d�kte ed�lecekler, d�ktasyondur.

NSA-CIA’nın, YÖK’ün ve MEB’�n Ajandası: e-Eğ�t�m Adıyla e-D�ktasyon

Daha önce de yazmıştım. Snowden olayı tek başına �nternet ve mobeseler üzer�nden hang� sanal denet�mler�n yapıldığını, B�gData üzer�nden nasıl dünyanın küresel çaplı ajan kuruluşlarca denetlend�-ğ�n� anlatmaya yeter artar. Mob�l telefon ve �nternet zaten b�r proje olarak yaygınlaştırıldı, tüm dünya nüfusu doğrudan �zlemeye, sadece �zleme değ�l, etk� altına ve yönlend�rmeye alındı.

Türk�ye’ye ve eğ�t�m ayağına gel�rsek, YÖK yıllardır zaten yükün çoğunu AÖF ve uzaktan eğ�t�mlere yıkmıştı.

Bazı ün�vers�telerde Türk D�l� g�b� ortak zorunlu bazı dersler e-eğ�t�mle ver�l�yordu. Sanal ortamda uzaktan eğ�t�mle tezs�z paralı programlar, uzaktan paralı e-MBA’lar zaten yaygınlaşmaya başlamıştı.

Daha salgın çıkmamışken, b�r yıl önces�nde, Bakan Selçuk, Ortaöğret�m Projes�nde ders yer�ne sayılacak sanal ortamda alınacak sert�f�kalardan söz ed�yordu.

e-Eğ�t�m, ben�m adlandırmamla e-D�ktasyon �ç�n zaten şartlar hazırlanmıştı, yaygınlaştırılıyordu, salgın büyük b�r fırsat yarattı.

Soru: E-eğ�t�m sürec�nde öğrenc�ler ve öğretmenler ne tür kötü deney�mler yaşayab�l�rler?

Öğrenc� ve a�leler yakınıyor. Okulönces� zaten olmuyor, �lkokul olamıyor, ortaokul ve l�seler, en başta yoksullar hem donatıdan hem de bu sanallıktan b�r şey anlamıyor. Yoksul ve yoksun okulda güç durumda �d�, ş�md� daha da zorlanıyor.

Ün�vers�te öğrenc�ler�nden b�rkaç deney�m aktarırsam;

•Uzaktan ders çalışmak zor,•İnternet, b�lg�sayar bağlantıları sorunlu, bu b�ze külfet hal�ne geld�, bazı arkadaşlarımız h�ç s�teye g�rem�yor, dersler� �zleyem�yor,•Dersler hızla anlatılıp geç�l�yor,•Görüş, f�k�r alış ver�ş� yok,•Sosyal çevre kalmadı, arkadaşlardan uzaklaştık,•Staj, uygulama yapılamıyor.Yukarıda değ�nd�m.•Okulun,•Öğretmen�n,•Öğrenc�n�n tasf�yes� en ağır sonuçlardır.

•En büyük kötülük d�yalog kaybıdır, •Akran gruplarının kaybıdır, arkadaş grupları �le b�rl�kte sosyal yanımız kaybolmaktadır.En kötüsü �se, tüm bu süreçlerle b�rl�kte eleşt�rel düşünce örselenmekted�r, eleşt�rel düşüncen�n yeşereceğ� ortamlar dezenfekte ed�lmekted�r, demokrat�k düşünce tasf�ye ed�lmekted�r.

Soru: E-eğ�t�m veya uzaktan eğ�t�m�n b�z eleşt�rel pedagoglar �ç�n dönüştürücü b�r potans�yel� var mıdır? Varsa ned�r?

Uzaktan, hele de kayıtlı ve merkez� b�r s�stemle yapılan etk�nl�kler e-d�ktasyon olmakla b�rl�kte örgün eğ�t�m kadar etk�l� değ�ld�r. Buradan negasyonun negasyonu öngörülerde bulunulab�l�r. Öğrenc� ve a�leler, e-eğ�t�m aldıkları �ç�n değ�l de, hem okuldan hem de okul ortamı veya örgün eğ�t�mden uzaklaştıkları �ç�n, ayrıca telev�zyon yer�ne sanal alanlarda farklı karşılaşmacalar olası hale geld�ğ� �ç�n merkez� denet�m ve aşılamadan b�r m�ktar özerkleşeb�l�rler.

Ancak bu düzens�z ve korunaksız sokaklar, tar�katlar ve uyuşturucu çeteler� başta olmak üzere çok farklı r�sk ve tehd�tlere de açık bulunmaktadır.

Okulsuzluk m�kroda yerel güçler�n, taşranın, eşrafın, sokak çeteler�n�n alan kazanmasına açıktır.

Eğ�t�m�n yerell�ğ�, ulusallığının zayıflaması, küresel güçler�n alan kazanmasına açıktır.

En öneml�s� �se, n�tel�kl� karşılaşmacalar �ç�n okul ve derslerden daha etk�l� b�r yol yöntem henüz bulunmamaktadır.

e-Eğ�t�m, en �y� n�yetle okumaya çalışırsak,

•B�r yoldur. Karşılıklı d�yaloga açık, b�l�msel eleşt�rel çoğulcu olmak kaydıyla, örgünün yer�ne geçmemek kaydıyla yararlanılab�l�r.•D�yalog yoksa, eğ�t�m sayılmaz.•Yapılan a) B�lg� kazandırmıyor ve b) becer� gel�şt�rm�yor, c) olumlu duyarlılık kazandırmı-

yorsa eğ�t�m değ�ld�r.

Soru: E-eğ�t�m sürec� güçlen�p, Ivan Ill�ch’�n hayal ett�ğ� “Okulsuz Toplum”a yol açab�l�r m�?

Ill�ch’İn “Okulsuz Toplum”u �deoloj�k olmayan, okula ve müfredata sıkışmadan, yaşamın �ç�nde etk�l� öğrenme arzusundan kaynaklanıyor. Okulun tasf�yes�, ütopya g�b� sunuluyor ama bu b�r ütopya olamaz; olsa olsa J.S.M�ll ’�n �fade ett�ğ� d�stopya olur. Çünkü bunun tek b�r yolu var, çocuk ve a�leler�n bu �ş� götürmes�, yan� onların �rades�ne bırakılması. Bu kasıtlı �radec�l�k yan� voluntar�zmd�r k�, her tür şartın redded�lmes� anlamında b�rey�n �rades�n�n mutlaklaştırılması, anarş�zme varır veya l�beral b�reyc�l�k (ferd�yetç�l�k) öne çıkar. İk� durumda da ortak şartlar ve dayanışma yok sayıldığından hâk�m güç ana bel�rley�c� olmaya, �sted�ğ� g�b� at koşturma-ya devam eder.

İkt�dar eleşt�r�s� yapılırken, yaşamın kaynağı olan gücün olumsuzlanması; devlet�n veya �kt�darın eğ�t�m� �deoloj�k araç hal�ne get�rmes� eleşt�r�l�rken b�lg�, becer� ve duyarlılıkların gel�şt�r�ld�ğ� örgün eğ�t�m�n veya okulun olumsuzlanması, doğru öncüllerden yanlış sonuç çıkarmaya varmaktadır.

A öncülü doğru, B öncülü de doğru, o zaman C çıkarımı doğrudur sonucu çıkarılamaz.

Mevcut okullar ajans konumundadır; �deoloj�k aygıttır demekle, o halde okulları kapatalım veya okulsuz toplum daha �y�d�r sonucu çıkmaz.

Okuldan beklent�m�z b�lg�, becer� ve duyarlılık kazanmaksa; dolayısıyla dezavantajlı çocuklar ve gençler de bu yolla az-çok b�r şeyler öğrenecek ve kend�ler�n� gel�şt�reb�lecekse, eş�ts�z toplumlarda bunu dar gel�rl� yoksul a�leler�n kend� başına yapma

şansı yoksa, okulsuz toplum eş�ts�zl�kler�n azaldığı değ�l, barbarlığın arttığı, yoksula değ�l egemen olana yarayan b�r kötü model olacaktır.

Özetle, ben�n gördüğüm ve kanaat�m, okulsuz, ün�vers�tes�z b�r toplumun daha eleşt�rel, daha özgür, daha eş�tl�kç� b�r toplum olmayacağıdır.

J.-J. Rousseau, “yasasızlık, güçlünün �ş�ne gelecekse, ben yasadan yanayım” d�yordu.

Daha önce de yazdım. Okulsuzluk, egemen�n, dahası küresel sermayen�n �ş�ne gelecekt�r. Ulus ve ulusal düzeydek� sosyal�zasyondan, dahası orta sınıf kültürünün, dolayısıyla sosyal hakların da savunucu-su konumundak� öğretmenlerden kurtulmuş olacaktır; okulu, öğretmenl�ğ�, akran gruplarını tasf�ye edecek çıplak, donanımsız ve tek başına kalmış çocukları ve haneler� b�zzat doğrudan ele geç�rme, �sted�ğ� g�b� b�ç�mlend�rme şansı yakalamış olmaktadır.

Sanal eğ�t�mde yerel veya ulusal sosyal�zasyon zayıflayacak veya çok dağınık hale gelecekt�r. D�ğer yandan küresel �nternet serv�s sağlayıcıların doğrudan etk�s�, google, netfl�x, facebook, youtube g�b� kanalların ve küresel sanal sert�f�ka ve d�plomaların etk�s� artacaktır, küresel güçler�n �stem ve etk�ler�, açık veya örtülü �let�ş�m�n etk�ler� artacaktır.

Okul, uluslaşma ve kamulaşmanın en temel aracı ve formuydu; e-eğ�t�mle bu süreç zayıflayacaktır.

Okulun sosyal�zasyonun temel ajanı olma özell�ğ�n� kaybetmes�yle kamusallık da zayıflayacak g�b� gözüküyor. Ortak deney�mlere, ortak yaşantılara dayalı b�r gruplaşma veya topluluk oluşturma zayıfladığında benc�lleşme daha da artacaktır.

Benc�lleşme �le b�rl�kte �nsanın ayrılmaz parçası olan sosyal yanının zayıflaması, anom�ler� artıracaktır.Okullar arasında eş�ts�zl�kler var, okul bu eş�ts�zl�kler� sürdürüyor, ancak kap�tal�st b�r toplumda y�ne de okullar, alt kes�mden b�r kısım a�le ve çocuklar �ç�n de bazı fırsatlar sunuyor, müfredatlar sınıf ve zümreler arasında bell� oranda ortak b�r kültür sağlıyordu. Ş�md� her tür eş�ts�zl�k daha da artacak, sanal olanakları tak�p edemeyen dar gel�rl� kes�mler daha da yoksullaşacak, okulların tasf�yes� veya uzaktan eğ�t�m yoksulların b�r grubunun eğ�t�m yoluyla sınıf atlama umutlarını tümden yok edecek, eleşt�rel düşünce �ç�n uygun �kl�mler zayıflayacak, küresel veya merkez� e-d�ktasyon tepe yapacaktır.

Adnan hocam verd�ğ�n�z yanıtlar ve b�ze zaman ayırdığınız �ç�n s�ze Mektepl� Bülten adına çok teşekkür eder�z.

UAÖLP-Uluslararası önl�sans ve l�sans

programları yıllardır yapılmaya çalışılmakta,

ODTÜ, İTÜ b�le bu tür programlara ortaklık ederek

küresel sermayeye taşeronluk yapmaktadır.

Page 4: ‘un aylık ek˚d˚r. dosya: ·Uzaktan Eğ˛t˛m Ned˛r? UZAKTAN EĞİTİM … · 2020. 4. 30. · Mayıs 2020 Sayı:1 ‘un aylık ek˚d˚r. mektepl˚gazete@gma˚l.com sayfa 8 Bülten’˜

Soru: Adnan hocam s�z çok uzun yıllardır eğ�t�me eleşt�rel bakan b�r akadem�syen ve aydınsınız. Bu çerçevede “uzaktan eğ�t�m” veya “e-eğ�t�m” konusunda da k�m� öneml� gördüğünüz sakıncalar olduğunu �ler� sürüyorsunuz. Bunları kabaca b�rkaç başlık altında toplayıp b�ze aktarır mısınız?

“Uzaktan” Olan B�r Yol Ancak Örgün Eğ�t�m Değ�l, Üstten, Tek Yanlı D�ktasyon Olur, Okulu Tasf�ye Eder”

Uzaktan eğ�t�m� �k� açıdan değerlend�reb�l�r�z.1) Mevcut örgün eğ�t�m (okulda eğ�t�m, �y� kötü yanlarıyla yüz yüze b�r araya gelerek eğ�t�m) �le kıyaslayarak, 2) Eğ�t�m f�kr� veya örgün eğ�t�m�n �şlevler�yle �lg�l� ortak ölçüler� d�kkate alarak.

Kemal İnal’ın b�r yazısında bel�rtt�ğ� üzere, Türk�ye’de eğ�t�m f�kr� yok (daha dar anlamda AKP’n�n eğ�t�m f�kr� yok) ded�ğ�n�z eğ�t�m f�kr�, eğ�t�m �des�, b�r kavram değ�l, kavramdan öte eğ�t�m� eğ�t�m yapan hem b�r töz veya öz hem de b�r telos, b�r amaç, b�r �deald�r.

Eğ�t�m f�kr�, �des� veya eğ�t�m amaçları “olumludur”; çocuklara, gençlere, topluma “kötü” şey öğret�le-mez; böyle yapılırsa bu kötülük olur, kötürümleşt�r-mek olur, ş�ddet olur ama eğ�t�m sayılamaz. “Ben çocukları gel�şt�rmeyeceğ�m” dersen�z, buna “eğ�t�m” denemez, ancak baskılama, engelleme veya başka b�r şey deneb�l�r.

Eğ�t�m f�kr� “olumlu” kazanımlardır; Sokrates’te de, Rousseau’da da, Hegel’de de, Marx’ta da, Dewey’de de, P�aget’de de… çocuğun ve toplulukların kend�n� gerçekleşt�rmes�, mevcut potans�yeller�n� açığa çıkarması, gerçekleşt�rmes�ne, dahası gel�şt�rme-s�, ufkunun açılmasına, beden ve el�n�n daha da becer�kl� hale gelmes�ne, yatkınlaşmasına, güzele, �y�ye yönelmes�ne da�rd�r.

Eğ�t�m f�kr�, eks�ltme, azaltma, uzaklaştır-ma değ�l, yaşatmaya ve yaşama yaklaştırmaya, bunların gel�şt�r�lmes�, artırılmasına da�rd�r.

Bu eğ�t�m f�kr�, ne yapılırsa hayata geç�r�lecek, nasıl gerçekleşt�r�lecek?

B. Russell eğ�t�mle �lg�l� üç ana �şlevden söz eder:

•B�lg� b�r�k�m�n�n aktarımı,•Zekâ (entelektüel, kafa) ve el-beden becer�ler�n� gel�şt�rmes�,•Duyarlılık kazandırması.

Ar�stoteles’e kadar g�dersek, “yaşamak” b�lmekt�r, ayırdına varmaktır, “algılamak ve düşünmek”t�r. Algılamadığınız, b�lmed�ğ�-n�z, düşünmed�ğ�n�z şeyler� yaşamış olmazsınız. Eğ�t�m ve ahlak, bunları sadece b�reysel yaşamak değ�l, d�ğerler� �ç�n, “dostlar �ç�n” de �stemekt�r. Onların da yaşamasını yan� �drak etmes�, b�lmes�, düşünmes�n� �stemekt�r.

Bunları “eleşt�rel eğ�t�m” anlayışında, b�l�msel eğ�t�m anlayışlarında göreb�l�yoruz.

M�ll� Eğ�t�m Temel Kanunu da, �ç�ne bol bol başka �deoloj�k ve kap�tal�st laflar eklese de, sonuçta bu temel amaçları saymak, kabul etmek zorunda kalıyor.

Uzaktan eğ�t�m, onl�ne veya e-eğ�t�m, TV’den eğ�t�m, mevcut örgün eğ�t�mle �lg�l� sorunlu olan ne varsa düzeltm�yor, bu ortak ölçüler açısından aynı sakıncaları bu kez onl�ne altında sürdürüyor.

Örgün eğ�t�mle �lg�l� en öne çıkan eleşt�r�ler, “okulun çocukların kend�s�n� gerçekleşt�rmes� �ç�n gerekl� şartları yeter�nce taşımadığı”, dahası “ufuk açıcı, eleşt�rel” değ�l, “tutucu, muhafazakâr” olması; dahası çocukları baskılaması, engellemes� �d�.Uzaktan eğ�t�m bu sorunlu kısımları olduğu g�b� taşıyor, dahası bunlara çok daha fazlasını ekl�yor.

Nasıl çok daha fazlasını ekl�yor, önce genel b�r özetleme yapayım, sonra �çer�ğ�n� b�raz açalım.

“Uzaktan” Eğ�t�m Yaşamı “Sanallaştırıyor”, Öğrenc�y� ve Yaşantıyı “Uzaklaştırıyor”

Eğ�t�m f�kr�, çocuğun, k�ş�n�n kend�n�, potans�yeller�-n� gerçekleşt�rmes� ve gel�şt�rmes� �se, örgün eğ�t�m�n en öneml� �şlevler�, buna uygun ortam ve kazanım sağlamak �se, e-eğ�t�m adı üstünde tüm bunları uzaklaştırıyor.

En etk�l� öğrenme, ek b�r çaba sarf etmeden yaşamın �ç�nde öğrenmed�r; en güzel

örneğ�, yürümey�, konuşmayı, d�l becer�ler�n�, b�rl�kte yaşamayı

öğrenmed�r; b�yoloj�k olgunlaşma �le sınırlı değ�ld�r bunlar; çoğu

aynı zamanda sosyal ve b�l�şsel b�r süreç, bu kez entelektüel,

sosyal, moral, estet�k olgunlaşmadır.

Eğ�t�m, d�yalog, yaşantı, topluluk oluşturma (akran gruplar, öğrenc� veya öğretmen grupları, mahalle, sokak grupları olma veya oluşturma) yoluyla b�zzat yaparak yaşayarak öğrenmed�r.

Okullara yönel�k en öneml� eleşt�r�, “yaşam alanı” değ�l de, “yapay” b�r alan mı oluşturduğu, yaşama hazırlamayıp yaşamdan kopardığı �le �lg�l� eleşt�r�ler-d�r k�, okulun kend�s�n�n b�r sosyal alan, b�r yaşam alanı olduğu unutulmaktadır. Öneml� olan, bu yaşam alanının b�z� neyle karşılaştırdığı, bu yaşam alanının doldurulması, gen�şlet�lmes�, canlandırılması �le �lg�l�d�r.

Uzaktan eğ�t�m b�r yaşam alanı değ�l, daha n�tel�kl� hale get�reb�leceğ�m�z, çocuğun en n�tel�kl� yaşam alanından mahrum olmasıdır. Hele de yoksul ve yoksun kes�mler�n yaşamdan tümden uzaklaşması, haneye, a�leye mahkûm hale gelmes�d�r.

Gençler�n akran grupları ve dayanışması �le bulacakları, anne-baba ve öğretmenlerden özerkleşmes�n�n yolunun tıkanmasıdır, boşluğa, kaderler�ne tesl�m ed�lmes�d�r.

Toplumun canlı sosyal hafızası, kültürün, b�l�nc�n sosyal taşıyıcıları sayılab�lecek öğretmenler�n tasf�ye ed�lmes�d�r.

Daha adından anlaşılacağa üzere “uzaktan” eğ�t�md�r. “Uzaktan” oluşu;

•Okulun tasf�yes�ne,•Öğretmen�n tasf�yes�ne,•Öğrenc�n�n tasf�yes�ne,•B�r araya gelmen�n, akran gruplarının, ortak somut mekânların tasf�yes�ne yol açacağını,•Toplum oluşu, d�yalogu örseleyeceğ�n� öngöreb�l�-r�z.

“Açıktan” Eğ�t�m: Yeter�nce Kötü Deney�m�m�z Var

1970’lerde mektuplu eğ�t�m, YÖK sonrası açık öğret�m geld�. Ş�md� sıra e-eğ�t�mde. Bunlara bakarsak;

•Mektuplu öğret�m h�ç olmadı. •Açıköğret�m deney�m� fena değ�l ama h�çb�r şek�lde

örgün sayılmaz, farklı durumlara, �k�nc� ün�vers�teye b�raz daha uygun sayılır.•Açık l�se ve meslek l�seler�, ancak okul çağını geçm�ş k�ş�lere b�r m�ktar uygun,

okul çağındak�ler �ç�n h�ç de uygun değ�l.

•Açık ortaokul daha da sıkıntılı, y�ne ancak okul çağını geçm�şler �ç�n b�r yol

olab�l�r.•İlkokul veya temel eğ�t�mde açık eğ�t�m, e-eğ�t�m h�çb�r şek�lde uygun değ�l.

Kaldı k� yen� öner� daha başka b�r formda, örgünün yer�ne öner�l�yor.

Sanallık: Akranlığı, Real�tey�, Mekânı, Tar�hsell�ğ�, Toplumsallığı, Yaşantıyı, Yaşamı Ortadan Kaldırmak

Israrla vurgulamaya çalışıyorum: Sanallık; hele de çok erken yaşlardak�, �lkokul yaşlarında, ortaokul yaşlarında, hemen tüm yaşlarda sanallık; b�oseksüel gel�ş�m�, ps�kososyal gel�ş�m�, b�l�şsel gel�ş�m�, eleşt�rel düşünmey�, �nsan olmayı, b�rl�kte yaşamayı, et�ğ�-ahlakı, real�tey�, mekânı, tar�hsell�ğ�-kültürü… daha burada henüz saymamız ve tümden öngörme-m�z mümkün olmayan daha pek çok olası etk� ve sonucu �çermekted�r. E-eğ�t�m, tüm bu sakıncaları artırmaktadır.

İnsanın b�r araya gelmeden �nsan, kültür ve toplum olma şansı yoktur. Sevg�, saygı b�zzat yaşantıdır, öğrenme ve eğ�t�m b�zzat yaşantıdır, ahlak b�r d�ğer� �le b�rl�ktel�k, b�rl�kte yaşamaktır, yaşatmaktır.

Okulda Öğrenc�ler Arasındak� Akran Gruplaşma-ları, Öğretmenler Arasındak�, Okullar Arasındak� Gruplaşmalar Eleşt�rel Düşüncey�, Çoğulculuğu Sağlıyordu, Ş�md� Tasf�ye Oluyor

Açıktan eğ�t�m�n, e-eğ�t�m�n belk� de çok görünme-yen çok kötü b�r etk�s�, eleşt�rel düşünce ve demokras�ye olacaktır.

Mevcut durumumuzda eleşt�rel düşüncen�n oluşum alanları, okullarda öğrenc� akran gruplaşmaları, ün�vers�te gençl�ğ�, öğretmen odaları, send�ka ve meslek kuruluşları �le farklı dernek ve farklı part� türü oluşumlardır.

Bunların �ç�nde farklılıkların b�rl�kte yaşanacağı ve eleşt�rel düşünceye en öneml� ortamı okul ve ün�vers�teler, buralardak� akran gruplaşmaları, öğretmenler arasındak� farklı görüş ve d�yaloglar yaşatmakta �d�, tüm bunların tasf�ye olması, çoğulculuğun tasf�ye olmasıdır, demokras�n�n tasf�ye olması demekt�r.

Soru: E-eğ�t�me �l�şk�n yakınlarda yen� b�r kavram gel�şt�rd�n�z: “e-d�ktasyon”. B�ze bu kavramın ne �fade ett�ğ�n� açıklayab�l�r m�s�n�z?

Daha e-eğ�t�m veya EBA üzer�nden, telev�zyon kanalları üzer�nden süreç başlatılmamışken, yaratacağı sonuçları yazmıştım. E-eğ�t�m�n her ne kadar geç�c� olarak veya destekley�c� olarak yararlanılab�lecek palyat�f yollardan b�r� olmakla beraber, hem örgün eğ�t�m�n yer�ne geçemeyeceğ� hem de yukarıdan, merkez�, toptancı b�r “d�ktasyon” olacağı konusunda görüşler�m� paylaşmıştım.

“e-D�ktasyon” ter�mleşt�rmes�, hem “d�kta” hem de “süreç” �fades� olarak, “d�kta” söylem�n, hâk�m �deoloj�n�n tümden merkez� ve tek yönlü olarak çocuklara, gençlere, tüm topluma dayatılmasını �fade etmek anlamında yapılmıştır. Ben�m ter�m öner�m “e-d�ktasyon”dur.

e-D�ktasyon ter�mleşt�rmes�nde hem Lat�nceye, İng�l�zceye hem de d�dakt�k eğ�t�m anlayışına gönderme bulunmaktadır.

‘D�ctat�on’ (d�kte ett�rme) tek taraflı yazdırmayı �fade etmekted�r.

D�dakt�k yukarıdan, yaygın gelenek ve değerler�n (yukarıdak�ler�n) alttak�lere (öğrenenlere, genç nes�llere) aktarılması anlamındadır.

Körleşt�rme, D�ktasyon, e-D�ktas-yon Eğ�t�m Değ�ld�r

Eğ�t�m olmayan ned�r d�ye sorulursa, bunun en başında körleşt�rme, kötürümleşt�rme gel�r. B�lg�y� kötürümleşt�rme, becer�ler� kötürümleşt�rme, duyarlılıkları körleşt�rme eğ�t�m değ�l, eğ�t�m karşıtıdır.

Eğer tüm okul, öğretmen ve öğrenc�ler�n “merkezden” tümden kontrolü, d�l�n ve prat�ğ�n de kontrolü �sten�yorsa, “medya” ve “e-d�ktasyon”dan daha etk�l� b�r yol yoktur.

E-eğ�t�m eğ�t�m�n kontrolü değ�l, dahası tümden ele geç�r�lmes�, tümden merkezden organ�zasyonudur.

Sansürden ve Kontrolden Öte Faş�zm, Toptan Ele Geç�rme Otor�ter rej�mler sansür rej�mler�d�r.

Faş�zm kontrol etmez, l�nç eder. Total�ter rej�mler, tüm medyanın, tüm k�tapların, kursların, okulların, felsefen�n, sanatın, b�l�m�n, düşüncen�n, görüş oluşturmanın �kt�darca bel�rlenmes�d�r, kontrol değ�l b�zzat yönet�lmes�d�r, b�zzat dayatılmasıdır.

Otor�ter rej�mler kontrol ve sansür rej�mler�d�r. Total�ter rej�mler tümünün ele geç�r�lmes�d�r.

E-eğ�t�m, tüm eğ�t�m� toptancı b�r şek�lde ele geç�rmekted�r.

EBA, Telev�zyon, e-D�ktasyonda Karşılaşmacalar: AKP, İhvan, Ensar, Menz�l…

B�r meslektaşım e-eğ�t�m �ç�n öneml� olan �çer�k, öneml� olan “karşılaşmacalar” d�yor. Çocukların, gençler�n, tüm toplumun neyle karşılaştığı, karşılaşmacalar çok öneml�.

Dersler�n daha �lk gününden ne olduğu, neyle karşılaşıldığı anlaşıldı: Menderes, 15 Temmuz D�nc� Darbe ve D�nc� Karşı Darbe, AKP, Ensar, Menz�l…

Ne d�yalog ne de b�lg� becer� gel�ş�m� ne de evrene, doğaya, �nsana, topluma duyarlılık esas alınmaktadır; tüm yapılmak �stenen, b�lg�, akıl ve teknoloj�y� sadece araç düzey�nde kullanıp normat�f değerler�, kend� normlarını, d�nce bel�rlenm�ş b�r kafa yapılanmasını sağlamaktır.

Özetle ben�m gördüğüm, ortada eğ�t�m f�kr� yok ama d�n f�kr� açıktır. E-teknoloj� tüm okul ve materyal�n ele geç�r�lmes� ve merkezden yönet�lmes� �mkânını vermekted�r. Ger�ye kalan farklı görüşler� de, okulu, öğretmen�, öğrenc�y� de ortadan kaldırmaktadır.

Ulusal Düzey�n Ötes�nde

Küresel e-D�ktasyon

Uzaktan olduğundan uzaktak� merkezlerden, yukarıdak� merkezlerden kontrolü artıracağı da açık. Bu e veya onl�ne’lığın b�r eğ�t�m sayılamayacağı, b�zzat “uzaktan d�ktasyon” olacağı; böyle b�r e-eğ�t�m başta bakanlık, hükümet veya devlet olmak üzere dahası küresel google türü f�rmaların vena NSA

türü küresel güçler�n onl�ne üzer�nden merkez� eş�ts�z h�yerarş�k bağımlılaş-

tırıcı b�r toptancılığına, Foucault’nun panopt�konuna,

toptan merkez� gözet�m�ne ve �kt�darına doğru r�skler�,

dahası daha yakın tehd�tler�, bugünden bakarsak doğrudan olumsuzlukları taşıdığı söyleneb�l�r.

Okulun, Öğretmen�n, Ün�vers�ten�n Yer�ne

Onl�ne Küresel Eğ�t�m S�teler� Geçecekt�r: e-MBA

Zamanla en canlı sunumlar ve tekn�k olanaklar büyük onl�ne eğ�t�m

s�teler�ne geçecekt�r. Bunların örnekler� daha ş�md�den yaygınlaşmaktadır. E-MBA programla-rı 2025 b�n dolarları bulan e-Yüksek L�sans D�ploması dağıtmakta, bunda ulusal değ�l küresel “marka”, f�rma veya ün�vers�teler çok avantajlı durumda bulunmaktadır.

Ulusalın Küresel�n Taşeronluğunu Yapması

UAÖLP-Uluslararası önl�sans ve l�sans programları yıllardır yapılmaya çalışılmakta, ODTÜ, İTÜ b�le bu tür programlara ortaklık ederek küresel sermayeye taşeronluk yapmaktadır. Dört yılda 40-50 b�n dolara varan mal�yetler çıkarmakta, bunun büyük kısmını İng�ltere ve ABD ün�vers�teler�ne aktarmaktadır.

Onl�ne eğ�t�mde, eMBA’da küresel güçler, taşeron okul veya ün�vers�teye b�le �ht�yaç duymamaktadır.

Bu durum g�derek ortaöğret�me, tüm eğ�t�m kademeler�ne yaygınlaştırılmaktadır.

Soru: S�z “e-eğ�t�m” sürec�nde merkezden dayatılan çeş�tl� süreçler�n (d�ktalık, propaganda vb.) olduğunu/olacağını öngörüyorsunuz. Bu durum, e-eğ�t�m�n kend� doğası ve yapısından �ler� gelen b�r durum mu, yoksa s�yas� �rade ve �deoloj�k yapının b�r dayatması mı? Hesaplanmış İrrasyonal�te ve D�dakt�k: Eğ�t�m Değ�l Uzaktan “e-D�ktasyon”

Çukurova’da Belk� 10 B�n Ders B�r Haftada Sanal Ortama Aktarıldı

Hayretle �zl�yorum k�, hep�m�z, b�r öğret�m üyes� olarak ben b�r gecede kend�m� sanal eğ�t�mde buldum. Sadece Çukurova Ün�vers�tes�nde yaklaşık 7 b�n ders veya şube, tam sayısını b�lm�yorum ama l�sansüstü �le b�rl�kte belk� 10 b�n ders b�r hafta zarfında sanal ortama, M�crosoft Teams veya Perculus’a aktarıldı.

Meğer tüm hazırlıklar tamammış, aslında çoktandır da uygulanıyormuş.

Bu hazırlıklar b�r terc�h ve program dâh�l�nde �şl�yor, �şlet�l�yor. Okul da e-eğ�t�m de b�r gecede olup b�tm�yor; daha çok s�yas�, �rad� konulardır, sosyal süreçlerd�r. Bu “sosyal” veya “�rad�” oluşları “�rrasyonal�tes�n�” ortadan kaldırmaz.

Bu konuları felsefec� Celal Gürbüz �le de çok konuşuyor, tartışıyoruz. Ortaklaştığımız nokta, ortada hesaplanmış b�r �rrasyonal�ten�n olduğudur.

V�rüsün tanınması, �nsanın �ş�; v�rüsün �nsana ve canlı yaşama etk�ler�n�n araştırılması ve denet�m� de y�ne onun farkında olan �nsanın �ş� sayılır.

Yan� v�rüs değ�lse de �nsan, aynı zamanda b�l�nçl� b�r varlık. Et�k pol�t�k b�r varlık. B�yof�zyoloj�s� dışında eylemler�n� kend�s� planlı programlı hazırlamak durumunda. Bunu nasıl yapacağının �rad� özgürlüğü kadar sorumluluklarını da taşımak durumunda. İnsanı �nsan yapan müdr�k�nse, düşünmes�, aklı, b�l�nc�, buluşları, �catları sayılır.

Korona v�rüsten ölen �nsanın ölümünden, eğer uygun tedb�rler alınsaydı hastalığa yakalanmayacak ve ölmeyecekse, bu durumda onun ölümünden korona v�rüs değ�l, kend� almadığı tedb�rler sorumlu sayılır.

Ben�m kanaat�m, ortada “b�l�nçl�” denemese de �rad� b�r �rrasyonal�te var.

e-Eğ�t�m; hesaplanmış, �rad� �rrasyonal�ted�r. Aslında eğ�t�m değ�l; hesaplanmış, ayarlanmış, düzenlenm�ş propagandalar, d�kte ed�lecekler, d�ktasyondur.

NSA-CIA’nın, YÖK’ün ve MEB’�n Ajandası: e-Eğ�t�m Adıyla e-D�ktasyon

Daha önce de yazmıştım. Snowden olayı tek başına �nternet ve mobeseler üzer�nden hang� sanal denet�mler�n yapıldığını, B�gData üzer�nden nasıl dünyanın küresel çaplı ajan kuruluşlarca denetlend�-ğ�n� anlatmaya yeter artar. Mob�l telefon ve �nternet zaten b�r proje olarak yaygınlaştırıldı, tüm dünya nüfusu doğrudan �zlemeye, sadece �zleme değ�l, etk� altına ve yönlend�rmeye alındı.

Türk�ye’ye ve eğ�t�m ayağına gel�rsek, YÖK yıllardır zaten yükün çoğunu AÖF ve uzaktan eğ�t�mlere yıkmıştı.

Bazı ün�vers�telerde Türk D�l� g�b� ortak zorunlu bazı dersler e-eğ�t�mle ver�l�yordu. Sanal ortamda uzaktan eğ�t�mle tezs�z paralı programlar, uzaktan paralı e-MBA’lar zaten yaygınlaşmaya başlamıştı.

Daha salgın çıkmamışken, b�r yıl önces�nde, Bakan Selçuk, Ortaöğret�m Projes�nde ders yer�ne sayılacak sanal ortamda alınacak sert�f�kalardan söz ed�yordu.

e-Eğ�t�m, ben�m adlandırmamla e-D�ktasyon �ç�n zaten şartlar hazırlanmıştı, yaygınlaştırılıyordu, salgın büyük b�r fırsat yarattı.

Soru: E-eğ�t�m sürec�nde öğrenc�ler ve öğretmenler ne tür kötü deney�mler yaşayab�l�rler?

Öğrenc� ve a�leler yakınıyor. Okulönces� zaten olmuyor, �lkokul olamıyor, ortaokul ve l�seler, en başta yoksullar hem donatıdan hem de bu sanallıktan b�r şey anlamıyor. Yoksul ve yoksun okulda güç durumda �d�, ş�md� daha da zorlanıyor.

Ün�vers�te öğrenc�ler�nden b�rkaç deney�m aktarırsam;

•Uzaktan ders çalışmak zor,•İnternet, b�lg�sayar bağlantıları sorunlu, bu b�ze külfet hal�ne geld�, bazı arkadaşlarımız h�ç s�teye g�rem�yor, dersler� �zleyem�yor,•Dersler hızla anlatılıp geç�l�yor,•Görüş, f�k�r alış ver�ş� yok,•Sosyal çevre kalmadı, arkadaşlardan uzaklaştık,•Staj, uygulama yapılamıyor.Yukarıda değ�nd�m.•Okulun,•Öğretmen�n,•Öğrenc�n�n tasf�yes� en ağır sonuçlardır.

•En büyük kötülük d�yalog kaybıdır, •Akran gruplarının kaybıdır, arkadaş grupları �le b�rl�kte sosyal yanımız kaybolmaktadır.En kötüsü �se, tüm bu süreçlerle b�rl�kte eleşt�rel düşünce örselenmekted�r, eleşt�rel düşüncen�n yeşereceğ� ortamlar dezenfekte ed�lmekted�r, demokrat�k düşünce tasf�ye ed�lmekted�r.

Soru: E-eğ�t�m veya uzaktan eğ�t�m�n b�z eleşt�rel pedagoglar �ç�n dönüştürücü b�r potans�yel� var mıdır? Varsa ned�r?

Uzaktan, hele de kayıtlı ve merkez� b�r s�stemle yapılan etk�nl�kler e-d�ktasyon olmakla b�rl�kte örgün eğ�t�m kadar etk�l� değ�ld�r. Buradan negasyonun negasyonu öngörülerde bulunulab�l�r. Öğrenc� ve a�leler, e-eğ�t�m aldıkları �ç�n değ�l de, hem okuldan hem de okul ortamı veya örgün eğ�t�mden uzaklaştıkları �ç�n, ayrıca telev�zyon yer�ne sanal alanlarda farklı karşılaşmacalar olası hale geld�ğ� �ç�n merkez� denet�m ve aşılamadan b�r m�ktar özerkleşeb�l�rler.

Ancak bu düzens�z ve korunaksız sokaklar, tar�katlar ve uyuşturucu çeteler� başta olmak üzere çok farklı r�sk ve tehd�tlere de açık bulunmaktadır.

Okulsuzluk m�kroda yerel güçler�n, taşranın, eşrafın, sokak çeteler�n�n alan kazanmasına açıktır.

Eğ�t�m�n yerell�ğ�, ulusallığının zayıflaması, küresel güçler�n alan kazanmasına açıktır.

En öneml�s� �se, n�tel�kl� karşılaşmacalar �ç�n okul ve derslerden daha etk�l� b�r yol yöntem henüz bulunmamaktadır.

e-Eğ�t�m, en �y� n�yetle okumaya çalışırsak,

•B�r yoldur. Karşılıklı d�yaloga açık, b�l�msel eleşt�rel çoğulcu olmak kaydıyla, örgünün yer�ne geçmemek kaydıyla yararlanılab�l�r.•D�yalog yoksa, eğ�t�m sayılmaz.•Yapılan a) B�lg� kazandırmıyor ve b) becer� gel�şt�rm�yor, c) olumlu duyarlılık kazandırmı-

yorsa eğ�t�m değ�ld�r.

Soru: E-eğ�t�m sürec� güçlen�p, Ivan Ill�ch’�n hayal ett�ğ� “Okulsuz Toplum”a yol açab�l�r m�?

Ill�ch’İn “Okulsuz Toplum”u �deoloj�k olmayan, okula ve müfredata sıkışmadan, yaşamın �ç�nde etk�l� öğrenme arzusundan kaynaklanıyor. Okulun tasf�yes�, ütopya g�b� sunuluyor ama bu b�r ütopya olamaz; olsa olsa J.S.M�ll ’�n �fade ett�ğ� d�stopya olur. Çünkü bunun tek b�r yolu var, çocuk ve a�leler�n bu �ş� götürmes�, yan� onların �rades�ne bırakılması. Bu kasıtlı �radec�l�k yan� voluntar�zmd�r k�, her tür şartın redded�lmes� anlamında b�rey�n �rades�n�n mutlaklaştırılması, anarş�zme varır veya l�beral b�reyc�l�k (ferd�yetç�l�k) öne çıkar. İk� durumda da ortak şartlar ve dayanışma yok sayıldığından hâk�m güç ana bel�rley�c� olmaya, �sted�ğ� g�b� at koşturma-ya devam eder.

İkt�dar eleşt�r�s� yapılırken, yaşamın kaynağı olan gücün olumsuzlanması; devlet�n veya �kt�darın eğ�t�m� �deoloj�k araç hal�ne get�rmes� eleşt�r�l�rken b�lg�, becer� ve duyarlılıkların gel�şt�r�ld�ğ� örgün eğ�t�m�n veya okulun olumsuzlanması, doğru öncüllerden yanlış sonuç çıkarmaya varmaktadır.

A öncülü doğru, B öncülü de doğru, o zaman C çıkarımı doğrudur sonucu çıkarılamaz.

Mevcut okullar ajans konumundadır; �deoloj�k aygıttır demekle, o halde okulları kapatalım veya okulsuz toplum daha �y�d�r sonucu çıkmaz.

Okuldan beklent�m�z b�lg�, becer� ve duyarlılık kazanmaksa; dolayısıyla dezavantajlı çocuklar ve gençler de bu yolla az-çok b�r şeyler öğrenecek ve kend�ler�n� gel�şt�reb�lecekse, eş�ts�z toplumlarda bunu dar gel�rl� yoksul a�leler�n kend� başına yapma

şansı yoksa, okulsuz toplum eş�ts�zl�kler�n azaldığı değ�l, barbarlığın arttığı, yoksula değ�l egemen olana yarayan b�r kötü model olacaktır.

Özetle, ben�n gördüğüm ve kanaat�m, okulsuz, ün�vers�tes�z b�r toplumun daha eleşt�rel, daha özgür, daha eş�tl�kç� b�r toplum olmayacağıdır.

J.-J. Rousseau, “yasasızlık, güçlünün �ş�ne gelecekse, ben yasadan yanayım” d�yordu.

Daha önce de yazdım. Okulsuzluk, egemen�n, dahası küresel sermayen�n �ş�ne gelecekt�r. Ulus ve ulusal düzeydek� sosyal�zasyondan, dahası orta sınıf kültürünün, dolayısıyla sosyal hakların da savunucu-su konumundak� öğretmenlerden kurtulmuş olacaktır; okulu, öğretmenl�ğ�, akran gruplarını tasf�ye edecek çıplak, donanımsız ve tek başına kalmış çocukları ve haneler� b�zzat doğrudan ele geç�rme, �sted�ğ� g�b� b�ç�mlend�rme şansı yakalamış olmaktadır.

Sanal eğ�t�mde yerel veya ulusal sosyal�zasyon zayıflayacak veya çok dağınık hale gelecekt�r. D�ğer yandan küresel �nternet serv�s sağlayıcıların doğrudan etk�s�, google, netfl�x, facebook, youtube g�b� kanalların ve küresel sanal sert�f�ka ve d�plomaların etk�s� artacaktır, küresel güçler�n �stem ve etk�ler�, açık veya örtülü �let�ş�m�n etk�ler� artacaktır.

Okul, uluslaşma ve kamulaşmanın en temel aracı ve formuydu; e-eğ�t�mle bu süreç zayıflayacaktır.

Okulun sosyal�zasyonun temel ajanı olma özell�ğ�n� kaybetmes�yle kamusallık da zayıflayacak g�b� gözüküyor. Ortak deney�mlere, ortak yaşantılara dayalı b�r gruplaşma veya topluluk oluşturma zayıfladığında benc�lleşme daha da artacaktır.

Benc�lleşme �le b�rl�kte �nsanın ayrılmaz parçası olan sosyal yanının zayıflaması, anom�ler� artıracaktır.Okullar arasında eş�ts�zl�kler var, okul bu eş�ts�zl�kler� sürdürüyor, ancak kap�tal�st b�r toplumda y�ne de okullar, alt kes�mden b�r kısım a�le ve çocuklar �ç�n de bazı fırsatlar sunuyor, müfredatlar sınıf ve zümreler arasında bell� oranda ortak b�r kültür sağlıyordu. Ş�md� her tür eş�ts�zl�k daha da artacak, sanal olanakları tak�p edemeyen dar gel�rl� kes�mler daha da yoksullaşacak, okulların tasf�yes� veya uzaktan eğ�t�m yoksulların b�r grubunun eğ�t�m yoluyla sınıf atlama umutlarını tümden yok edecek, eleşt�rel düşünce �ç�n uygun �kl�mler zayıflayacak, küresel veya merkez� e-d�ktasyon tepe yapacaktır.

Adnan hocam verd�ğ�n�z yanıtlar ve b�ze zaman ayırdığınız �ç�n s�ze Mektepl� Bülten adına çok teşekkür eder�z.

e-D�ktasyon �ç�n zaten şartlar

hazırlanmıştı, yaygınlaştırılıyordu,

salgın büyük b�r fırsat yarattı.

Page 5: ‘un aylık ek˚d˚r. dosya: ·Uzaktan Eğ˛t˛m Ned˛r? UZAKTAN EĞİTİM … · 2020. 4. 30. · Mayıs 2020 Sayı:1 ‘un aylık ek˚d˚r. mektepl˚gazete@gma˚l.com sayfa 8 Bülten’˜

Soru: Ayhan hocam s�z Gaz� Ün�vers�tes�’nde son yıllarda eleşt�rel pedagoj� alanında çalışmalar yapıyor, ders ve konferanslar ver�yorsunuz. Türk�ye’n�n MEB aracılığıyla s�steme soktuğu uzaktan eğ�t�m veya e-eğ�t�me baktığınızda, yolunda g�den ve g�tmeyen hang� noktalar olduğunu görüyorsunuz?

Öncel�kle yaşadığımız sürec�, olağanüstü b�r dönem olarak tanımlamamız gerek�yor. Konuyu ele alış ve yorumlamamızda bu durumu göz ardı etmemel�y�z d�ye düşünüyorum. Yaşam hakkı, b�rey ve toplum sağlığının temel öncel�ğ�m�z olduğu tartışılamaz. Dolayısıyla olağanüstü durumlarda b�reysel ve toplumsal olarak bu öncel�kler�m�z� gözetmem�z gerek�yor. Bunun �ç�n de eğ�t�m-öğret�m örgütler�nce yürütülmekte olan örgün eğ�t�m�n kes�lmes� -durdurulması- yaşamsal b�r gerekl�l�kt�. Bu kararın alınma sürec� ve zamanına �l�şk�n tartışmalar yapılmakta. Ancak yeterl� b�lg�ye sah�p olmadığım-dan farklı b�r değerlend�rme yapmam olanaksız. Okullardak� eğ�t�m-öğret�m�n kes�lmes� kararıyla MEB ve YÖK, olanaklar ölçüsünde b�r �kame çalışması başlatıp uygulamaya koydu. Uzaktan eğ�t�m ve/veya uzaktan öğret�m şekl�nde �fade ed�len uygulama, yarattığı yen� tartışmalar �le sürdürülmekted�r. Bu genel g�r�şten sonra sorunuza dönecek olursam; bugünkü gel�şmelerden bağımsız olarak uzaktan eğ�t�m�n örgün eğ�t�m�n yer�ne kullanılamayacağını düşünmektey�m. Daha çok yet�şk�n eğ�t�m�nde kullanılab�lecek b�r yöntem olarak b�lenen uzaktan eğ�t�me �l�şk�n ayrıca b�r tartışma yapab�l�r�z. Ancak buradak� durum geç�c� b�r uygulama olarak değerlend�r�lmel�d�r. MEB ve YÖK’ün konuya �l�şk�n tepk�s�n�, �k� yönlü değerlend�rmek gerekmekted�r. İlk�, her �k� örgütün tak�p etmekte olduğu akadem�k takv�m�n gerçekleşt�r�lmes�ne �l�şk�n yapılan teh�r, �ptal ve yen�den düzenlemeler�n değerlend�r�lmes�-d�r. İk�nc�s� �se bu süreçte planlanan ve gerçekleşt�r�-len faal�yetler�n �çer�ğ�n�n değerlend�r�lmes�ne yönel�kt�r. Böylece, ele aldığımız uzaktan eğ�t�m faal�yet�n�n sınırları; �lg�l� dönemde süreçten etk�lenen öğrenc�ler�n -vel�ler�n- akadem�k takv�mden kaynaklı herhang� b�r hak kaybı yaşamamaları ve eğ�t�m-öğret�m �çer�kler�ne �l�şk�n faal�yetler�n eks�ks�z tamamlanmasıyla �lg�l� görünmekted�r. Oysa sürec�n çok yönlü ve karmaşık

oluşundan kaynaklı olarak görünmeyen boyutlarının da olduğunu kabul

etmel�y�z. Bu açıdan uzaktan eğ�t�m

uygula-

masının yaratmış olduğu sonuçları b�r çırpıda �fade etmek olanaklı değ�ld�r. Yolunda g�den ve g�tmeyen-ler� hep b�rl�kte yaşıyoruz ve yaşayacağız da. Olağan akadem�k takv�mler�n dışına çıkılacağı aş�kâr. Bu koşullarda akadem�k takv�me uygunluğu sağlamak çok olanaklı görünmüyor, hükümet�n salgının seyr�n� yönetme potans�yel�ne göre akadem�k takv�m bel�rs�zl�ğ�n� koruyor. Bunun yarattığı b�rçok sorun �le karşılaşab�l�yoruz. Eğ�t�m-öğret�m faal�yetler�n�n �çer�ğ�ne �l�şk�n yaşanılan sorunlar da mevcut. Bunların olması normal ancak karar süreçler� ve uygulamanın şeffaf ve katılımcı yöntemlerle yapılmasının gerekl�l�ğ� de b�r başka sorun olarak görülmekte. B�rtakım bel�rs�zl�kler�n olması farklı anlaşılmalar ve yorumlar da yaratab�lmekte. Bu yüzden sürec�n etk�l� yönet�lmes� �ç�n eğ�t�m b�leşenler�n�n katılımı ve desteğ�n�n alınması gerekmekte.MEB ve YÖK, olguyu salt akadem�k b�r eyleme �nd�rgeyerek çalışmalarını derslere yoğunlaştırmıştır. Oysa yaşanılan süreç, bütün eğ�t�m b�leşenler�n� ps�koloj�k, sosyal, kültürel ve ekonom�k olarak da etk�lem�şt�r. Öğretmene, öğrenc�ye, vel�ye ve d�ğerler�ne, ortaya çıkan yen� görev, rol, sorumluluk ve koşullara �l�şk�n ps�koloj�k ve sosyal destek sağlanmamıştır. B�rey ve toplum sağlığının tehd�t altında olduğu, korku, kaygı ve end�şen�n kol gezd�ğ� b�r sürec� bütüncül değerlend�rmek gerekmekted�r. Akadem�k çalışmaları sürdüreb�lmen�n gerekt�rd�ğ� sağlıklı ve güvende olma hal�, bütüncül olarak sağlanmadan uzaktan eğ�t�m yapıyor olmak, sadece yapmış olmakla sonuçlanır. En bas�t�nden MEB ve YÖK bütün öğrenc�lere, ps�koloj�k, sosyal ve ekonom�k destek programları uygulayab�lmel�yd�. Buna gereks�n�m duyduğumuz bütün çıplaklığıyla ortada. Ekonom�k destekle �lg�l� somut öner�m; MEB ve YÖK, bütün öğrenc�ler�ne ve/veya a�leler�ne -en azından teknoloj�k olanaklardan yoksun olanlara- b�r tablet/b�lg�sayar ve sınırsız �nternet er�ş�m olanağı sunab�lmel�yd�. Bu öner�ye bütçe olanaklarının kısıtlığıyla �lg�l� olarak karşı çıkacaklara, bu desteğ�n mal�yet�n�n FATİH Projes�yle kamu denet�m� dışına çıkarılıp kullanılan devasa bütçeler�n yanında devede kulak kalacağını ve sosyal devlet olmanın gerekler�n� hatırlatmak �ster�m.

Soru: Okul bazında, yüz yüze ve canlı sosyalleşmeye dayalı olmayan b�r

e-eğ�t�m sürec�nde öğrenc�ler hang� noktalarda eks�k

kalab�l�rler?

H�çb�r zaman ve koşulda uzaktan eğ�t�m�n okul eğ�t�m�n�n yer�n� tutamayacağını düşünüyorum. Bu sorunun yanıtı, okul örgütünü oluş ve gel�ş�m süreçler�yle ele almayı, okulun �şlev�n� –�şlevler�n�- de açıklamayı gerekt�r�r. Bu da çok gen�ş b�r tartışma gerekt�r�r. Ancak kabaca, genel okulun ortaya çıkışı ve �şlev�ne �l�şk�n kısa b�r hatırlatma yapmakta yarar olab�l�r. Aydınlanma Çağıyla b�rl�kte ortaya çıkan gel�şmeler -Fransız Devr�m�, Sanay� Devr�m� g�b�- genel okulun doğmasını sağlamıştır. Daha sonrak� süreçte �se eğ�t�m�n temel b�r hak olarak uluslararası antlaşmalarda güvence altına alınması –B�rleşm�ş M�lletler, İnsan Hakları Sözleşmes�, Çocuk Haklarına Da�r Sözleşme- okulun b�reysel ve toplumsal �şlev�ne öneml� katkılar yapmıştır. Genel okul b�r özgürleşme ve toplumsallaşma ortamı ve alanı olarak kurgulan-mış ve kurulmuştur. Ancak, kap�tal�zm okulun bu temel �şlev�n� ortadan kaldırarak, onu toplumsal sınıflar arasındak� eş�ts�zl�kler� yen�den üreten ve der�nleşt�ren b�r yapıya taşımıştır. Klas�k eğ�t�m felsefes� ve anal�t�k eğ�t�m felsefeler�n�n b�reş�m� olarak �fade ed�len eleşt�rel eğ�t�m felsefes�, eğ�t�m� b�r özgürleşme prat�ğ� olarak tanımlamaktadır. Eleşt�rel pedagoj�, bu özgürleşmen�n de ancak öğreten ve öğrenen�n de özne olab�ld�ğ� ortamlardak� d�yaloglarıyla oluşab�leceğ�n� �fade etmekted�r. H�çb�r yöntem ve uygulamanın, okuldak� -dersl�k- bu d�yaloğun yer�n� alamayacağı açıktır. Bu gerekçeyle, �ler� teknoloj� olanaklarının kullanılmasıyla örgün eğ�t�m�n yer�ne �kame ed�lmeye çalışılan uzaktan öğrenme redded�leb�l�r. Uzaktan öğret�m �le �nsanlar arası �l�şk�, �let�ş�m ve etk�leş�m �nsansızlaştırılarak elektron�k ve mekan�k b�r sürece taşınmıştır. Ant�k Yunandan günümüze eğ�t�m�n, �nsanın yüksel�ş�, tamamlanışı, �nsanlaşması, doğaya/doğasına hazırlanması, kültürlenmes�, toplumsallaşması, özgürleşmes�, davranış değ�şt�rmes� şekl�ndek� tanımlarını karşılamaktan yoksun b�r uzaktan eğ�t�m -öğret�m- örgün eğ�t�me �kame ed�lemez. Daha önce de bel�rtt�ğ�m üzere, yet�şk�n eğ�t�m� sürec�nde kullanılab�lecek uzaktan eğ�t�m yöntem�n�n, bütün eğ�t�m kademeler� �ç�n öner�lmes� ve uygulanması, �nsanın gel�ş�m dönemler�ne �l�şk�n gereks�n�mler�n� görmezden gelmek anlamı taşır. Eleşt�rel pedagoj�, eğ�t�mdek� eş�ts�zl�kler�, eğ�t�m hakkı �hlaller�n�, eğ�t�mdek� dışlanmaları, toplumsal sınıflar arası

eş�ts�zl�kler�, bu eş�ts�zl�kler�n kaynaklarını sorgulamayı, anlamayı, ortadan kaldırmayı

hedeflemekted�r. Eleşt�rel pedagoj�, öğrenc�n�n kend�s�n�n ve d�ğerler�n�n yaşantısını etk�leyen bütün değ�şkenler� anlamasını destekleyen sorgulamalar �çer�r. Öğret�m programları, öğret�m yöntemler�, öğrenme kaynakları, etk�nl�k ve prat�kler bütünüyle b�rey�n yaşamını anlamasıyla �lg�l� olmaldır.

Soru: Uzaktan eğ�t�mle b�rl�kte eğ�t�m alanında yen� b�r parad�gmat�k değ�ş�m�n

ar�fes�nde olduğumuzu söyleyeb�l�r m�y�z? K�m� yen� değ�ş�m, olgu ve kavramlarla karşılaşma-mız mümkün mü?

Böyle b�r değ�ş�m beklent�s� �çer�s�nde değ�l�m. Evet, bu yönde tartışmalar yapılmakta. Ancak, bunların çoğu felsef�, �deoloj�k ve kuramsal b�r dayanağı olmayan, yüzeysel ve heyecandan müteşekk�l söylemler. Oysa okul ve onunla b�rl�kte oluşan yapı ve �l�şk�ler, çok güçlü ve yerleş�k kavramlarla varlığını sürdürmekte. Genel okulu çok güçlü b�r sosyal örgüt olarak görmektey�m. Okul öyle kolay kolay yok ed�leb�lecek b�r örgüt

değ�l. Kap�tal�zm, genel okulu -eş�tl�kç�, toplumcu- amacından saptırarak kötüye kullanımını sürdürmek-

Gaz� Ün�vers�tes�, Gaz� Eğ�t�m Fakültes� Öğret�m Üyes� Dr. Ayhan Ural �le uzaktan eğ�t�m konusundaMektepl� Bülten olarak k�m� sorulara yanıt aradık:

“OKUL GEREKSİNİMİMİZ SÜRÜYOR”te, dolayısıyla böyle g�tmes�n�n b�r mahsuru yok egemen �deoloj� �ç�n. Ancak burada eş�tl�kç�, toplumcu okulu savunanlar �ç�n öneml� b�r sorumluluk ve mücadele alanı doğmuştur. Bu süreç ez�lenlere b�r b�l�nç kazandırma fırsatı sunmuş, kap�tal�zm�n genel okulu nasıl da kötüye kullandığını gösterm�şt�r. İnsanca yaşama mücadeles� �ç�n güçlü b�r dayanışmanın gerekl�l�ğ�n� ortaya koymuştur. B�rey ve toplum olarak okula yönel�k gereks�n�m�m�z son bulmamıştır. Eş�tl�kç� ve toplumcu okulu b�r yaşam alanı olarak var etmel� ve gel�şt�rmel�y�z. Geç�c� olarak ulaşılamaz olması, onun yok olduğu veya olacağı anlamına gelmez. Onun varlığını veya yokluğunu, ona yönel�k �stem�m�z bel�rler. Özgürleşme ve toplumsallaşmamızı aynı anda destekleyen b�r başka seçenek henüz keşfed�lmed�. Yaşadığımız koşullar �se böyles� b�r değ�ş�m yaratacak n�tel�kte değ�l. B�r olguya ulaşılamıyor olması, onun olmadığı anlamına gelmemel�. Ancak bunu fırsata dönüştürmek �steyenler de olab�lecek-t�r. Okulu yok etmey� düşüneb�l�rler, deneyeb�l�rler ancak, görünen o k�, onun �şlev� daha sürecek g�b�.

Soru: E-eğ�t�m�n uzaktan da olsa, eleşt�rel b�r bakış açısı üreteb�lmes� mümkün mü?

Bunu olanaksız görmüyorum ancak zor b�r süreç. Eleşt�rel bakış, özgürleş�m sürec�yle �lg�l�. Bunu, b�r aydınlanma sürec� olarak ele almak gerek�r. Aydınlanma �nsanın erg�n olamama durumundan kurtuluşu olarak tanımlanır ve düşünmeyle, anlamayla, öğrenmeyle, yaşantıyla ulaşab�leceğ�m�z b�r gel�ş�m düzey�d�r. Eleşt�rel bakış deney�mled�ğ�-m�z her koşul ve ortamda gerçekleşeb�l�r. Eğ�t�m sürec�ndek� doğal gerçekleş�m�ne �l�şk�n yukarıda açıklama yaptım, özne – özne �l�şk�s�yle oluşan d�yalog ortamına yan� yüz yüze �l�şk�ye, okula, sınıfa gereks�n�m duyar. Eleşt�rel b�l�nç, yaşamı sorgula-

mayla �l�şk�l� gel�ş�r, örgün eğ�t�m yoluyla b�l�msel süreç becer�ler�n�n desteklenmes�, b�reyde anlama, açıklama, yordama ve kontrol etme eylemler�n� gel�şt�r�r. Uzaktan öğret�m�n �çer�ğ�n� b�l�msel eğ�t�m �lkeler�ne uygun olarak oluşturab�l�rsen�z eleşt�rel b�r bakış açısı kazandırab�l�rs�n�z. Ancak kullanılan öğret�m programı ve öğret�m yöntem�, karşı çıkma, reddetme, yapı sökümü, �t�raz, yen�den kurma, eleşt�r�, öner� ve benzer� tartışma olanaklarını da sunmalıdır.

Soru: Öğrenc�ler �le öğretmenler arasında gerçekle-şen bu yen� b�ç�m�yle eğ�t�m�n dolayımlanmasında k�m� mekan�k araçların/ortamların (TV, b�lg�sayar, �nternet ortamı, sanal materyaller vb.) güçlü ve zayıf tarafları nelerd�r?

Uzaktan eğ�t�m, eğ�t�me ekonom�zmle yaklaşanlar �ç�n öneml� b�r mal�yet düşürücü olanak olarak değerlend�r�lmekte. Bu yaklaşımı, mal�yetç� yaklaşım olarak da �s�mlend�r�yoruz. Bu yaklaşım eğ�t�m�n hak olduğu düşünces�ne zarar vermekted�r. Er�ş�m�n kolay olması avantaj olarak göster�lmekte ancak öğrenmen�n teknoloj�den -araç gereç- ve ortamdan bağımsız gerçekleşt�ğ�n� göz ardı etmemel�y�z. Buradak� yanılsama, öğrenmeye odaklanılması gerek�rken araç-gereç ve ortama odaklanılmasıdır. Bunu �steyen, teknoloj� üret�c�ler� olab�l�r ancak bunu �stemeyen eğ�t�m b�l�mc�ler de olmalı. Ne mutlu k� varlar. Dolayısıyla öğrenmey� pedagoj�k b�r süreç olarak değerlend�rmel�y�z. Ayrıca eğ�t�m�n de sosyoloj�k, pol�t�k, antropoloj�k, felsef� ve kültürel b�r alan olduğunu unutmamalıyız. Eğ�t�mde teknoloj�k araç ve olanakların kullanılması, pedagoj�n�n �lkeler� doğrultusunda kolaylaştırıcı olarak değerlend�r�lmel�d�r. Uzaktan eğ�t�m sürec�nde kullanılan araçların �nsanın yabancılaşma-sına yol açab�leceğ� düşünces�n� göz ardı etmemel�-y�z. Alanı teknoloj� üret�c�ler� ve onların satın

alab�ld�kler� sözüm ona b�l�mc� ve eğ�t�mb�l�mc�lere terk etmemel�y�z.

Soru: Ill�ch’�n “Okulsuz Toplum” ütopyası bu g�d�şle gerçekleş�r m�? Yoksa y�ne esk�ye aynı şek�lde döner m�y�z?

Ill�ch, okulsuz toplum söylem�yle kap�tal�st okulun yaratmış olduğu sorunlara d�kkat çekmekted�r. Ill�ch’�n bu eleşt�r�s� haklıdır da. Ancak okulu, demokrat�k, b�l�msel, lâ�k, eş�tl�kç�, parasız, toplumcu olarak kurab�l�rsek, orası b�rey�n gereks�n�m duyduğu özgürleş�m ve toplumsallaşma-sının desteklenmes�n� gerçekleşt�ren b�r örgüt olab�l�r. Bunun örnekler�, Fransız Devr�m�, Türk Devr�m� ve Küba Devr�mler�n�n kurmuş oldukları cumhur�yet okullarında gerçekleşt�r�leb�lm�şt�r. Sonuç olarak, karşı karşıya olduğumuz durumun küresel b�r buhrana yol açab�leceğ�n� ve bundan da daha çok yoksulların, ez�lenler�n etk�leneceğ�n� �fade etmek �ster�m. Olgunun -senaryonun- merkez�ndek� �deoloj�ler olan kap�tal�zm ve emperyal�zm, durumdan vaz�fe çıkarıp yen� sömürü alanları yaratab�leceğ�nden daha çok özgürleş�m ve toplumsallaşmaya gereks�n�m vardır. Dayanışmayı örgütlemen�n en temel aracı eğ�t�m olduğu �ç�n özell�kle temel eğ�t�m� ve onun temel �şlev� olan temel yaşam becer�ler�n�n desteklenmes�n� terk etmemel�, askıya almamalı, kusurlu b�r hale get�rmemel�y�z. Devletler�n asl� görev� olan yurttaşların sağlık, eğ�t�m ve güvenl�k gereks�n�mle-r�n� eş�tl�kç� b�r anlayışla yer�ne get�rmes�n� tartışmanın dışında tutmamız gerekmekte ve bu yöndek� çabaları desteklemel�y�z. Bunu yaparken de b�l�m�, özell�kle de eğ�t�m b�l�m�n� �şe koşmalıyız. Eğ�t�m pol�t�kalarının oluşturulmasında, çözümlen-mes�nde ve eğ�t�m sorunlarının ele alınışında, eğ�t�m felsefeler�, eğ�t�m �deoloj�ler� ve eğ�t�m kuramların-dan yararlanab�lmel�y�z.

Page 6: ‘un aylık ek˚d˚r. dosya: ·Uzaktan Eğ˛t˛m Ned˛r? UZAKTAN EĞİTİM … · 2020. 4. 30. · Mayıs 2020 Sayı:1 ‘un aylık ek˚d˚r. mektepl˚gazete@gma˚l.com sayfa 8 Bülten’˜

Soru: Ayhan hocam s�z Gaz� Ün�vers�tes�’nde son yıllarda eleşt�rel pedagoj� alanında çalışmalar yapıyor, ders ve konferanslar ver�yorsunuz. Türk�ye’n�n MEB aracılığıyla s�steme soktuğu uzaktan eğ�t�m veya e-eğ�t�me baktığınızda, yolunda g�den ve g�tmeyen hang� noktalar olduğunu görüyorsunuz?

Öncel�kle yaşadığımız sürec�, olağanüstü b�r dönem olarak tanımlamamız gerek�yor. Konuyu ele alış ve yorumlamamızda bu durumu göz ardı etmemel�y�z d�ye düşünüyorum. Yaşam hakkı, b�rey ve toplum sağlığının temel öncel�ğ�m�z olduğu tartışılamaz. Dolayısıyla olağanüstü durumlarda b�reysel ve toplumsal olarak bu öncel�kler�m�z� gözetmem�z gerek�yor. Bunun �ç�n de eğ�t�m-öğret�m örgütler�nce yürütülmekte olan örgün eğ�t�m�n kes�lmes� -durdurulması- yaşamsal b�r gerekl�l�kt�. Bu kararın alınma sürec� ve zamanına �l�şk�n tartışmalar yapılmakta. Ancak yeterl� b�lg�ye sah�p olmadığım-dan farklı b�r değerlend�rme yapmam olanaksız. Okullardak� eğ�t�m-öğret�m�n kes�lmes� kararıyla MEB ve YÖK, olanaklar ölçüsünde b�r �kame çalışması başlatıp uygulamaya koydu. Uzaktan eğ�t�m ve/veya uzaktan öğret�m şekl�nde �fade ed�len uygulama, yarattığı yen� tartışmalar �le sürdürülmekted�r. Bu genel g�r�şten sonra sorunuza dönecek olursam; bugünkü gel�şmelerden bağımsız olarak uzaktan eğ�t�m�n örgün eğ�t�m�n yer�ne kullanılamayacağını düşünmektey�m. Daha çok yet�şk�n eğ�t�m�nde kullanılab�lecek b�r yöntem olarak b�lenen uzaktan eğ�t�me �l�şk�n ayrıca b�r tartışma yapab�l�r�z. Ancak buradak� durum geç�c� b�r uygulama olarak değerlend�r�lmel�d�r. MEB ve YÖK’ün konuya �l�şk�n tepk�s�n�, �k� yönlü değerlend�rmek gerekmekted�r. İlk�, her �k� örgütün tak�p etmekte olduğu akadem�k takv�m�n gerçekleşt�r�lmes�ne �l�şk�n yapılan teh�r, �ptal ve yen�den düzenlemeler�n değerlend�r�lmes�-d�r. İk�nc�s� �se bu süreçte planlanan ve gerçekleşt�r�-len faal�yetler�n �çer�ğ�n�n değerlend�r�lmes�ne yönel�kt�r. Böylece, ele aldığımız uzaktan eğ�t�m faal�yet�n�n sınırları; �lg�l� dönemde süreçten etk�lenen öğrenc�ler�n -vel�ler�n- akadem�k takv�mden kaynaklı herhang� b�r hak kaybı yaşamamaları ve eğ�t�m-öğret�m �çer�kler�ne �l�şk�n faal�yetler�n eks�ks�z tamamlanmasıyla �lg�l� görünmekted�r. Oysa sürec�n çok yönlü ve karmaşık

oluşundan kaynaklı olarak görünmeyen boyutlarının da olduğunu kabul

etmel�y�z. Bu açıdan uzaktan eğ�t�m

uygula-

masının yaratmış olduğu sonuçları b�r çırpıda �fade etmek olanaklı değ�ld�r. Yolunda g�den ve g�tmeyen-ler� hep b�rl�kte yaşıyoruz ve yaşayacağız da. Olağan akadem�k takv�mler�n dışına çıkılacağı aş�kâr. Bu koşullarda akadem�k takv�me uygunluğu sağlamak çok olanaklı görünmüyor, hükümet�n salgının seyr�n� yönetme potans�yel�ne göre akadem�k takv�m bel�rs�zl�ğ�n� koruyor. Bunun yarattığı b�rçok sorun �le karşılaşab�l�yoruz. Eğ�t�m-öğret�m faal�yetler�n�n �çer�ğ�ne �l�şk�n yaşanılan sorunlar da mevcut. Bunların olması normal ancak karar süreçler� ve uygulamanın şeffaf ve katılımcı yöntemlerle yapılmasının gerekl�l�ğ� de b�r başka sorun olarak görülmekte. B�rtakım bel�rs�zl�kler�n olması farklı anlaşılmalar ve yorumlar da yaratab�lmekte. Bu yüzden sürec�n etk�l� yönet�lmes� �ç�n eğ�t�m b�leşenler�n�n katılımı ve desteğ�n�n alınması gerekmekte.MEB ve YÖK, olguyu salt akadem�k b�r eyleme �nd�rgeyerek çalışmalarını derslere yoğunlaştırmıştır. Oysa yaşanılan süreç, bütün eğ�t�m b�leşenler�n� ps�koloj�k, sosyal, kültürel ve ekonom�k olarak da etk�lem�şt�r. Öğretmene, öğrenc�ye, vel�ye ve d�ğerler�ne, ortaya çıkan yen� görev, rol, sorumluluk ve koşullara �l�şk�n ps�koloj�k ve sosyal destek sağlanmamıştır. B�rey ve toplum sağlığının tehd�t altında olduğu, korku, kaygı ve end�şen�n kol gezd�ğ� b�r sürec� bütüncül değerlend�rmek gerekmekted�r. Akadem�k çalışmaları sürdüreb�lmen�n gerekt�rd�ğ� sağlıklı ve güvende olma hal�, bütüncül olarak sağlanmadan uzaktan eğ�t�m yapıyor olmak, sadece yapmış olmakla sonuçlanır. En bas�t�nden MEB ve YÖK bütün öğrenc�lere, ps�koloj�k, sosyal ve ekonom�k destek programları uygulayab�lmel�yd�. Buna gereks�n�m duyduğumuz bütün çıplaklığıyla ortada. Ekonom�k destekle �lg�l� somut öner�m; MEB ve YÖK, bütün öğrenc�ler�ne ve/veya a�leler�ne -en azından teknoloj�k olanaklardan yoksun olanlara- b�r tablet/b�lg�sayar ve sınırsız �nternet er�ş�m olanağı sunab�lmel�yd�. Bu öner�ye bütçe olanaklarının kısıtlığıyla �lg�l� olarak karşı çıkacaklara, bu desteğ�n mal�yet�n�n FATİH Projes�yle kamu denet�m� dışına çıkarılıp kullanılan devasa bütçeler�n yanında devede kulak kalacağını ve sosyal devlet olmanın gerekler�n� hatırlatmak �ster�m.

Soru: Okul bazında, yüz yüze ve canlı sosyalleşmeye dayalı olmayan b�r

e-eğ�t�m sürec�nde öğrenc�ler hang� noktalarda eks�k

kalab�l�rler?

H�çb�r zaman ve koşulda uzaktan eğ�t�m�n okul eğ�t�m�n�n yer�n� tutamayacağını düşünüyorum. Bu sorunun yanıtı, okul örgütünü oluş ve gel�ş�m süreçler�yle ele almayı, okulun �şlev�n� –�şlevler�n�- de açıklamayı gerekt�r�r. Bu da çok gen�ş b�r tartışma gerekt�r�r. Ancak kabaca, genel okulun ortaya çıkışı ve �şlev�ne �l�şk�n kısa b�r hatırlatma yapmakta yarar olab�l�r. Aydınlanma Çağıyla b�rl�kte ortaya çıkan gel�şmeler -Fransız Devr�m�, Sanay� Devr�m� g�b�- genel okulun doğmasını sağlamıştır. Daha sonrak� süreçte �se eğ�t�m�n temel b�r hak olarak uluslararası antlaşmalarda güvence altına alınması –B�rleşm�ş M�lletler, İnsan Hakları Sözleşmes�, Çocuk Haklarına Da�r Sözleşme- okulun b�reysel ve toplumsal �şlev�ne öneml� katkılar yapmıştır. Genel okul b�r özgürleşme ve toplumsallaşma ortamı ve alanı olarak kurgulan-mış ve kurulmuştur. Ancak, kap�tal�zm okulun bu temel �şlev�n� ortadan kaldırarak, onu toplumsal sınıflar arasındak� eş�ts�zl�kler� yen�den üreten ve der�nleşt�ren b�r yapıya taşımıştır. Klas�k eğ�t�m felsefes� ve anal�t�k eğ�t�m felsefeler�n�n b�reş�m� olarak �fade ed�len eleşt�rel eğ�t�m felsefes�, eğ�t�m� b�r özgürleşme prat�ğ� olarak tanımlamaktadır. Eleşt�rel pedagoj�, bu özgürleşmen�n de ancak öğreten ve öğrenen�n de özne olab�ld�ğ� ortamlardak� d�yaloglarıyla oluşab�leceğ�n� �fade etmekted�r. H�çb�r yöntem ve uygulamanın, okuldak� -dersl�k- bu d�yaloğun yer�n� alamayacağı açıktır. Bu gerekçeyle, �ler� teknoloj� olanaklarının kullanılmasıyla örgün eğ�t�m�n yer�ne �kame ed�lmeye çalışılan uzaktan öğrenme redded�leb�l�r. Uzaktan öğret�m �le �nsanlar arası �l�şk�, �let�ş�m ve etk�leş�m �nsansızlaştırılarak elektron�k ve mekan�k b�r sürece taşınmıştır. Ant�k Yunandan günümüze eğ�t�m�n, �nsanın yüksel�ş�, tamamlanışı, �nsanlaşması, doğaya/doğasına hazırlanması, kültürlenmes�, toplumsallaşması, özgürleşmes�, davranış değ�şt�rmes� şekl�ndek� tanımlarını karşılamaktan yoksun b�r uzaktan eğ�t�m -öğret�m- örgün eğ�t�me �kame ed�lemez. Daha önce de bel�rtt�ğ�m üzere, yet�şk�n eğ�t�m� sürec�nde kullanılab�lecek uzaktan eğ�t�m yöntem�n�n, bütün eğ�t�m kademeler� �ç�n öner�lmes� ve uygulanması, �nsanın gel�ş�m dönemler�ne �l�şk�n gereks�n�mler�n� görmezden gelmek anlamı taşır. Eleşt�rel pedagoj�, eğ�t�mdek� eş�ts�zl�kler�, eğ�t�m hakkı �hlaller�n�, eğ�t�mdek� dışlanmaları, toplumsal sınıflar arası

eş�ts�zl�kler�, bu eş�ts�zl�kler�n kaynaklarını sorgulamayı, anlamayı, ortadan kaldırmayı

hedeflemekted�r. Eleşt�rel pedagoj�, öğrenc�n�n kend�s�n�n ve d�ğerler�n�n yaşantısını etk�leyen bütün değ�şkenler� anlamasını destekleyen sorgulamalar �çer�r. Öğret�m programları, öğret�m yöntemler�, öğrenme kaynakları, etk�nl�k ve prat�kler bütünüyle b�rey�n yaşamını anlamasıyla �lg�l� olmaldır.

Soru: Uzaktan eğ�t�mle b�rl�kte eğ�t�m alanında yen� b�r parad�gmat�k değ�ş�m�n

ar�fes�nde olduğumuzu söyleyeb�l�r m�y�z? K�m� yen� değ�ş�m, olgu ve kavramlarla karşılaşma-mız mümkün mü?

Böyle b�r değ�ş�m beklent�s� �çer�s�nde değ�l�m. Evet, bu yönde tartışmalar yapılmakta. Ancak, bunların çoğu felsef�, �deoloj�k ve kuramsal b�r dayanağı olmayan, yüzeysel ve heyecandan müteşekk�l söylemler. Oysa okul ve onunla b�rl�kte oluşan yapı ve �l�şk�ler, çok güçlü ve yerleş�k kavramlarla varlığını sürdürmekte. Genel okulu çok güçlü b�r sosyal örgüt olarak görmektey�m. Okul öyle kolay kolay yok ed�leb�lecek b�r örgüt

değ�l. Kap�tal�zm, genel okulu -eş�tl�kç�, toplumcu- amacından saptırarak kötüye kullanımını sürdürmek-

Korona Karuna Korona(*) Ulaş BAŞAR GEZGİN

te, dolayısıyla böyle g�tmes�n�n b�r mahsuru yok egemen �deoloj� �ç�n. Ancak burada eş�tl�kç�, toplumcu okulu savunanlar �ç�n öneml� b�r sorumluluk ve mücadele alanı doğmuştur. Bu süreç ez�lenlere b�r b�l�nç kazandırma fırsatı sunmuş, kap�tal�zm�n genel okulu nasıl da kötüye kullandığını gösterm�şt�r. İnsanca yaşama mücadeles� �ç�n güçlü b�r dayanışmanın gerekl�l�ğ�n� ortaya koymuştur. B�rey ve toplum olarak okula yönel�k gereks�n�m�m�z son bulmamıştır. Eş�tl�kç� ve toplumcu okulu b�r yaşam alanı olarak var etmel� ve gel�şt�rmel�y�z. Geç�c� olarak ulaşılamaz olması, onun yok olduğu veya olacağı anlamına gelmez. Onun varlığını veya yokluğunu, ona yönel�k �stem�m�z bel�rler. Özgürleşme ve toplumsallaşmamızı aynı anda destekleyen b�r başka seçenek henüz keşfed�lmed�. Yaşadığımız koşullar �se böyles� b�r değ�ş�m yaratacak n�tel�kte değ�l. B�r olguya ulaşılamıyor olması, onun olmadığı anlamına gelmemel�. Ancak bunu fırsata dönüştürmek �steyenler de olab�lecek-t�r. Okulu yok etmey� düşüneb�l�rler, deneyeb�l�rler ancak, görünen o k�, onun �şlev� daha sürecek g�b�.

Soru: E-eğ�t�m�n uzaktan da olsa, eleşt�rel b�r bakış açısı üreteb�lmes� mümkün mü?

Bunu olanaksız görmüyorum ancak zor b�r süreç. Eleşt�rel bakış, özgürleş�m sürec�yle �lg�l�. Bunu, b�r aydınlanma sürec� olarak ele almak gerek�r. Aydınlanma �nsanın erg�n olamama durumundan kurtuluşu olarak tanımlanır ve düşünmeyle, anlamayla, öğrenmeyle, yaşantıyla ulaşab�leceğ�m�z b�r gel�ş�m düzey�d�r. Eleşt�rel bakış deney�mled�ğ�-m�z her koşul ve ortamda gerçekleşeb�l�r. Eğ�t�m sürec�ndek� doğal gerçekleş�m�ne �l�şk�n yukarıda açıklama yaptım, özne – özne �l�şk�s�yle oluşan d�yalog ortamına yan� yüz yüze �l�şk�ye, okula, sınıfa gereks�n�m duyar. Eleşt�rel b�l�nç, yaşamı sorgula-

mayla �l�şk�l� gel�ş�r, örgün eğ�t�m yoluyla b�l�msel süreç becer�ler�n�n desteklenmes�, b�reyde anlama, açıklama, yordama ve kontrol etme eylemler�n� gel�şt�r�r. Uzaktan öğret�m�n �çer�ğ�n� b�l�msel eğ�t�m �lkeler�ne uygun olarak oluşturab�l�rsen�z eleşt�rel b�r bakış açısı kazandırab�l�rs�n�z. Ancak kullanılan öğret�m programı ve öğret�m yöntem�, karşı çıkma, reddetme, yapı sökümü, �t�raz, yen�den kurma, eleşt�r�, öner� ve benzer� tartışma olanaklarını da sunmalıdır.

Soru: Öğrenc�ler �le öğretmenler arasında gerçekle-şen bu yen� b�ç�m�yle eğ�t�m�n dolayımlanmasında k�m� mekan�k araçların/ortamların (TV, b�lg�sayar, �nternet ortamı, sanal materyaller vb.) güçlü ve zayıf tarafları nelerd�r?

Uzaktan eğ�t�m, eğ�t�me ekonom�zmle yaklaşanlar �ç�n öneml� b�r mal�yet düşürücü olanak olarak değerlend�r�lmekte. Bu yaklaşımı, mal�yetç� yaklaşım olarak da �s�mlend�r�yoruz. Bu yaklaşım eğ�t�m�n hak olduğu düşünces�ne zarar vermekted�r. Er�ş�m�n kolay olması avantaj olarak göster�lmekte ancak öğrenmen�n teknoloj�den -araç gereç- ve ortamdan bağımsız gerçekleşt�ğ�n� göz ardı etmemel�y�z. Buradak� yanılsama, öğrenmeye odaklanılması gerek�rken araç-gereç ve ortama odaklanılmasıdır. Bunu �steyen, teknoloj� üret�c�ler� olab�l�r ancak bunu �stemeyen eğ�t�m b�l�mc�ler de olmalı. Ne mutlu k� varlar. Dolayısıyla öğrenmey� pedagoj�k b�r süreç olarak değerlend�rmel�y�z. Ayrıca eğ�t�m�n de sosyoloj�k, pol�t�k, antropoloj�k, felsef� ve kültürel b�r alan olduğunu unutmamalıyız. Eğ�t�mde teknoloj�k araç ve olanakların kullanılması, pedagoj�n�n �lkeler� doğrultusunda kolaylaştırıcı olarak değerlend�r�lmel�d�r. Uzaktan eğ�t�m sürec�nde kullanılan araçların �nsanın yabancılaşma-sına yol açab�leceğ� düşünces�n� göz ardı etmemel�-y�z. Alanı teknoloj� üret�c�ler� ve onların satın

alab�ld�kler� sözüm ona b�l�mc� ve eğ�t�mb�l�mc�lere terk etmemel�y�z.

Soru: Ill�ch’�n “Okulsuz Toplum” ütopyası bu g�d�şle gerçekleş�r m�? Yoksa y�ne esk�ye aynı şek�lde döner m�y�z?

Ill�ch, okulsuz toplum söylem�yle kap�tal�st okulun yaratmış olduğu sorunlara d�kkat çekmekted�r. Ill�ch’�n bu eleşt�r�s� haklıdır da. Ancak okulu, demokrat�k, b�l�msel, lâ�k, eş�tl�kç�, parasız, toplumcu olarak kurab�l�rsek, orası b�rey�n gereks�n�m duyduğu özgürleş�m ve toplumsallaşma-sının desteklenmes�n� gerçekleşt�ren b�r örgüt olab�l�r. Bunun örnekler�, Fransız Devr�m�, Türk Devr�m� ve Küba Devr�mler�n�n kurmuş oldukları cumhur�yet okullarında gerçekleşt�r�leb�lm�şt�r. Sonuç olarak, karşı karşıya olduğumuz durumun küresel b�r buhrana yol açab�leceğ�n� ve bundan da daha çok yoksulların, ez�lenler�n etk�leneceğ�n� �fade etmek �ster�m. Olgunun -senaryonun- merkez�ndek� �deoloj�ler olan kap�tal�zm ve emperyal�zm, durumdan vaz�fe çıkarıp yen� sömürü alanları yaratab�leceğ�nden daha çok özgürleş�m ve toplumsallaşmaya gereks�n�m vardır. Dayanışmayı örgütlemen�n en temel aracı eğ�t�m olduğu �ç�n özell�kle temel eğ�t�m� ve onun temel �şlev� olan temel yaşam becer�ler�n�n desteklenmes�n� terk etmemel�, askıya almamalı, kusurlu b�r hale get�rmemel�y�z. Devletler�n asl� görev� olan yurttaşların sağlık, eğ�t�m ve güvenl�k gereks�n�mle-r�n� eş�tl�kç� b�r anlayışla yer�ne get�rmes�n� tartışmanın dışında tutmamız gerekmekte ve bu yöndek� çabaları desteklemel�y�z. Bunu yaparken de b�l�m�, özell�kle de eğ�t�m b�l�m�n� �şe koşmalıyız. Eğ�t�m pol�t�kalarının oluşturulmasında, çözümlen-mes�nde ve eğ�t�m sorunlarının ele alınışında, eğ�t�m felsefeler�, eğ�t�m �deoloj�ler� ve eğ�t�m kuramların-dan yararlanab�lmel�y�z.

Kentlere �nen ayılar, gey�kler, t�lk�ler, maymunlar ve n�ce çeş�t hayvan; kıyılara kadar gelen yunuslar aynı soruları soruyorlar: “Ne olmuş bu �nsanlara? Herkes nerede? B�rşeyler olmuş ama ne olmuş?” Onların olmasa da, k�m�ler�n�n aklına b�r nükleer savaş sonrasında taş devr�ne dönme olasılığı gelm�ş olmalı... Öyle ya, bu kadar sess�zl�ğe şaşırmakta haklılar hayvanlar...

Gerçekten ne olmuştu �nsanlara? Doğayı fethett�ğ�n� söyleyen �nsansoyu, doğaya yen�lm�ş oluyordu. Dışarıda çalışmak zorunda kalan �nsanlar ted�rg�nd� ve evde kend�n� karant�naya alanlarsa sıkıntıdan patlıyorlardı. Bu öyle b�r dönemd� k�, sokağa çıkma yasağına “özgürlükler�m�z el�m�zden alınıyor” d�ye haklı olarak karşı çıkacak muhalefet�n kend�s� sokağa çıkma yasağı �st�yordu. İşte sevg�l� hayvancıklar, sess�zl�ğ�m�z tam da bundan... Ama bunun hep böyle süreceğ�n� sanmayın. B�r aşı bulundu mu ger�s� çorap söküğü g�b� gel�r... Ama bulunur mu? Her hastalığa çare bulamamış k� �nsansoyu; ne malum bunun �ç�n bulacağı... Hem zaten bulunsa da, 7 m�lyar �ç�n aşı üretmek çok uzun zaman alır. O zamana kadar çek�l�ş m� yaparlar açık artırma mı artık, “aşıya �lk k�mler er�şecek” sorunsalı �ç�n...Çünkü zamanla yarışıyor olacak hastalar...

Bu sorularla dolu olan 64 yaşındak� çalışan artık dayanamadı... Nüfusta kend�s�n� büyük yazdırmışlardı; o nedenle 64 yaşında olmasına karşın dışarı çıkamıyordu. Aylar sonra çıktı, güneşe başka b�r gözle baktı ve meydanlara ve den�ze ve kulelere, köprülere, ağaçlara... Herşey yerl� yer�nde �se de, �nsanlar çok değ�şm�şt�.

İşte bu da, bugün 20. doğum günü olan genç. Bu, ç�fte özel b�r gün onun �ç�n. Bugün dışarı çıkab�lecek. Ama ne yapacak? Her yer kapalı neredeyse... Yapılacak ne kaldı k�...

İşte şurada aşıklar, sosyal mesafel� yürüyorlar. Aşk nasıl olacak böyle günlerde? Daha fazla güvene m� dayanacak...

Eğ�t�mler devam ed�yor evden, �şler devam ed�yor evden ve dışarıdan. Sağlığın, dışarının, f�z�ksel yakınlığın önem�n� anladığımız günler... Pek� ders çıkarır mı �nsanlık? Kâr hırsıyla vahş� hayvanların yaşam alanlarını daraltmaya devam eder m�? Devam eder eğer kap�tal�zm değ�l de Ç�n sorumlu görülecek-se... Sosyal medyada nefret söylem� gırla...

Hayat ne zaman normale döner? Herkes�n sorduğu soru bu... Ne zaman normald� k� hayat... Bu v�rüs �nsanlığın büyüklük yanılsamasını tam ortasından vurmamışsa ne yapmıştır?.. Hayat zaten normal değ�ld�, dünya batıyordu, küresel ısınmaydı, buzların er�mes�yd�... Yok yoktu... O zaman normald� de ş�md� m� normal değ�l... Hep�m�z ödüyoruz bedel�n�... Hep�m�z m�? K�m�m�z daha çok, k�m�m�z daha az...

Komplocuları sık sık anmaya gerek yok; ya pek� ‘doğal seç�l�m’ d�yenler; “sağlıklı olanlar ayakta kalacak” d�yenler? Herkes sağlıklı besleneb�l�yor mu b�r kere? Ya pek� ruh sağlıkları? K�m daha umutluysa bu süreçte kazasız belasız kurtulmayacak mı? Pek� ama nasıl umutlanab�l�r�z? Dünya savaşlarında b�le o kadar yıkıma karşın umutlu olan �nsanlık bu kez neden bu kadar umutsuz? Suçluluk h�ss� de var belk�...

Ama yayınevler� batmasın. Çokça k�tap var basılması gereken. K�m�ler� �ç�n umudun kaynağı, k�taplarda yer alan düşünceler... Beklenen�n ters�ne, bütün bu d�j�tal çağ eğ�l�mler�, ortadan kaldıramadı k�tabı ve ona olan özlem�... K�m� basılı k�m� sanal sürümlerden okusa da, k�tap düşünces� ölmed�, yalnızca b�ç�m değ�şt�rd�. Esk�den pap�rüslere yazılıyorsa ş�md� de s�l�konla yazılıyor... K�tap demek, yazar(lar)ın derd�n� uzun uzun anlatab�lecekler� b�r mecra demek... Ne yazarlık b�ter �nsanlaşma serüven�nde ne okurluk... Ş�md� bu

v�rüslü günlerde daha fazla k�tap zamanı...

O eller! O tar�hönces� mağarasındak� el �zler�! B�zden ne kalacak ger�ye? Onlardan el �zler� kalmış en azından... B�zdense ver� �zler� kalacak, büyük ve küçük ver� �zler�... Öyle de böyle de b�r sonu var herşey�n... B�r arada tevekkül, tedb�r, kabullenme...

Herhalde �nternets�z b�r çağda bu salgın geçmek b�lmezd�. Nasıl durab�l�rd� �nsanlar b�r arada uzun süre? Gerç� �lk �nsanlar tam da bunu yaptılar Buz Çağı’ndan korunmak �ç�n ve de vahş� hayvanlardan... Vahş� b�r v�rüse karşı mücadelede onlar kadar çares�z�z, b�r arpa boyu b�le yol g�tmem�ş�z �nsanlaşma serüven�m�zde...

İnsanlığın yatacak yer� yok, soluyacak havası yok böyle g�derse... Hang� dersler �nsanlığı bu darboğaz-dan, bu ş�şe ağzından çıkaracak? Kamulaştırmalar mı? Büyük devlete dönüş mü? Ya pek� ş�rketlere ne olacak? Irmaklara, den�zlere atık akıtanlara? Aynı tas aynı hamam mı? “Suçlayın Ç�n’� ve devam ed�n” d�yecek doğa b�ze kızgınlıkla ve baştak� hayvanlar...

Hayvanlar... Onların b�lgel�ğ� lazım �nsanlığa... İnsan doğasına �l�şk�n kötücül çıkarsamalar, �nsanı hayvan özell�kler�nden arındırmaya çalışıyor. “Doğa yasası”, “kurtlar kanunu”, “orman kanunu” den�yor. Ayakta kalanların dayanışanlar olduğu unutuluyor k�m� zaman... Bu salgında da öyle...

Belk� bugünler�n de kazananları vardır. Bunu çok sonra anlayacağız. Yen� güçler doğarken esk�ler�nden k�m�ler� çöküşü görecek. Ya b�z neres�nde olacağız kurulacak dünyanın? Bunu öngörmes� de zor...

(*) Karuna, Sanskr�tçe’de merhamet anlamında. B�ze merhamet et Korona...

Page 7: ‘un aylık ek˚d˚r. dosya: ·Uzaktan Eğ˛t˛m Ned˛r? UZAKTAN EĞİTİM … · 2020. 4. 30. · Mayıs 2020 Sayı:1 ‘un aylık ek˚d˚r. mektepl˚gazete@gma˚l.com sayfa 8 Bülten’˜

Şu uzaktan eğ�t�m b�ze çok mu uzak?!Bülten’� çıkarırken

EDİTÖRDEN

Kemal İNAL

Büyük b�r umutla yen� b�r yayına merhaba d�yoruz. Bundan böyle Mektepl� Gazete’n�n bülten�, Mektepl� Bülten olarak ayda b�r, s�z değerl� okurlara mümkün olduğunca özel dosyalar hazırlamak �st�yoruz. İlk sayımızda uzaktan eğ�t�m� ele alalım ded�k. İk�nc� sayımızın dosya konusu da, “Okulsuz Toplum Mümkün Mü?” olacak.

Malum, bütün dünya halkları, hal�yle öğrenc�ler de korona v�rüs neden�yle evler�nde zorunlu veya gönüllü karant�na altında. Neredeyse çoğu kurumun �şley�ş� aksamış, hatta durmuş vaz�yette. Okullar da öyle. Yüzyıllar �ç�nde şek�llenen, okulda örgün b�ç�mde, yüz yüze ve alab�ld�ğ�ne sosyalleş�lerek yapılan öğret�m� şu anda yapamıyoruz. Okullarımız kapalı, öğretmen ve öğrenc�ler�m�z evler�nde, TV ya da b�lg�sayarları başındalar. Dar b�r alanda hayatımızı �dame ett�rmeye çalışıyoruz. Onca korku, kaygı ve bel�rs�zl�kle baş ederek. Okul avlusu �ç�nde sosyalleş�len öğret�mden “sosyal mesafe” den�len, �nsanların v�rüs tehl�kes� neden�yle b�rb�rler�yle f�z�k� temaslarını asgar�ye �nd�rd�kler� b�r dönem yaşıyoruz. Hal�yle, “uzaktan”, “sanal” veya “onl�ne” (çevr�m�ç�) den�len b�r öğret�m aşamasına geçt�k. V�rüs salgını önces� öğretmen�m�-z� karşımızda, canlı olarak �zlerken ş�md� onu ekranda görüyoruz. Tanımadığımız b�rçok öğretmen, uzman ve tekn�k personel ekranlardan b�z� eğ�tmeye çalışıyor. Ders k�taplarımızın, çeş�tl� eğ�t�m materyaller�m�z�n, sınavlarımızın, ödevler�m�z�n heps� ekranda. Ekran bazlı eğ�t�me geçt�k. Eğ�t�m �ş�n� medya kurumu üstlend�. Hal�yle öğretmen �le öğrenc�n�n arasına b�r mak�ne g�rm�ş durumda. Mak�ne, eğ�t�m� dolayımlıyor; yan�, konuları b�r b�lg�sayar veya TV üzer�nden öğren�yoruz. Buna uzaktan eğ�t�m den�l�yor; uzaktan derken, öğretmen ve öğrenc�ler�n her b�r�n�n farklı noktalarda (kent, semt, ev veya mekânlarda) olduğu b�r eğ�t�m sürec�n� yaşıyoruz. Tab�� h�ç k�mse bu v�rüs salgınına hazır olmadığı �ç�n eğ�t�m s�stemler� de bu özel, olağanüstü ve at�p�k sürece tam anlamıyla hazır değ�ld� veya hemen uyarlanamadı. Gelen eleşt�r�lere göre ülkem�zde uzaktan eğ�t�m�n eks�k veya aksayan yönler� şöyle:

-Er�ş�m: Yoksul, ücra veya kent merkez�ler�ne uzak yerlerde yaşayan pek çok öğrenc�n�n b�lg�sayar, �nternet veya TV �mkânı olmadığı �ç�n uzaktan eğ�t�m bütün öğrenc�lere er�şem�yor.

-Deney�m: Yaşça küçük, deney�ms�z ve b�lg�s�z öğrenc�ler, uzaktan eğ�t�m programlarına kayıt olmaktan dersler� �zlemek �ç�n gerekl� tekn�k bağlantıları kurmaya değ�n çeş�tl� sorunlar yaşıyorlar.

-İçer�k: MEB’�n s�steme yükled�ğ� �çer�kler değ�ş�k açılardan (zeng�nl�k, kal�te, çeş�t, zamanın ruhuna uygunluk, prat�kl�k vb.) yeterl� bulunmayab�l�yor.

-Öğretme: Öğretmenler ekrandan ders anlatırlarken yeter�nce deney�ml� b�r prof�l serg�leyemeyeb�l�yor, genell�kle önler�ndek� ekrandan yazılanları okumakla yet�n�yorlar.

-Ders: Ülken�n �nternet altyapısı yeterl� olmadığı �ç�n bağlantı sık sık kopuyor, k�m� öğrenc�ler dersler�n b�r kısmını kaçırab�l�yor.

-Öğrenme: Dersler çok hızlı geç�ld�ğ� �ç�n k�m� geç öğrenen öğrenc�ler konuları yeter�nce, doğru ve kalıcı b�ç�mde öğrenemeyeb�l�yorlar.

-Materyal: Etk�nl�k yapmak �ç�n evde yeterl� materyal (kağıt, boya takımı vb.) olmayab�l�yor, kırtas�ye g�b� er�ş�m noktaları da kapalı olduğu �ç�n gerekl� materyal bulmakta sorun yaşanab�l�yor. -Mekân: Köye g�den öğrenc�ler, pek çok �mkândan mahrum oldukları �ç�n uzaktan eğ�t�me er�şem�yor-lar.

-Merkez�l�k: Dersler merkez� s�steme yüklen�yor, dolayısıyla öğretmen�n�n tarzına alışkın olan öğrenc�ler bu yen� yöntem� gar�psey�p yeter�nce başarılı olamayab�l�yorlar.

-Özel: Okullarında aldıkları özel, b�reysel ve at�p�k eğ�t�mle b�r ölçüde çeş�tl� engeller� (d�kkat eks�kl�ğ�, h�perakt�v�te, ot�zm vb.) aşılan, kend�ler� �ç�n değ�ş�k programlar yapılan özel öğrenc�ler�n durumu bel�rs�zl�ğ�n� koruyor.

Bu sorunları artırmak mümkün. Aslında en gel�şm�ş Batılı s�stemler b�le uygulamada yeters�zl�k yaşayab�l�yor z�ra h�ç k�mse bu derece olumsuz, yaygın ve etk�l� b�r salgını beklem�yordu. Ancak 1960’lardan bu yana gel�şt�r�len �nternet g�b� �ler� b�r teknoloj�ye dayalı uzaktan eğ�t�m ş�md�ye değ�n epey mesafe kat etm�şt�. Çoğu ün�vers�te bu konuda uzmanlaşmıştı. Öğrenc�ler�n yanı sıra yet�şk�nlere de eğ�t�mler vereb�lecek düzeye geleb�lm�şt�. Tab��, söz konusu olan bütün dünya, hatta m�lyarlarca �nsan olunca, bu özel, olağanüstü duruma hazırlıklı b�r s�stem beklenemezd�. Fakat asıl sorun şu: E-eğ�t�m, onl�ne veya uzaktan eğ�t�m eğer epey b�r süre, v�rüs salgını yüzünden sürmek zorunda kalırsa, eğ�t�m�n klas�k, geleneksel pek çok �şlev� yer�ne get�r�lemeye-cekt�r. Şöyle k�, eğ�t�m, “b�lg� öğrenme”, “değer �çselleşt�rme” ve “davranış gel�şt�rme”n�n bell� b�r

sosyall�k kalıpları etrafından gerçekleşt�ğ� son derece olumsal b�r �l�şk� model�n� gerekt�r�r. Olumsal derken, farklı bağlamları, değ�ş�k yaklaşımları, özel durumları, eğ�l�msel şartları d�kkate almayı gerekt�ren b�r şeyden bahsed�yorum. Özel öğrenc� olma, geç öğrenme, derslere farklı tepk� verme, standart dışı davranma g�b� t�p�k olmayan durumlarda öğretmenler, deney�m, b�lg� ve yaklaşımlarına göre hemen çözüm üreteb�l�yorlardı. Bazen öğrenme b�r bakışla gerçekleşeb�l�-yordu. Jest, m�m�k, f�z�k� davranış, tavır veya tutumlar, öğretmen nezd�nde eğ�t�m�n b�r parçasıdır. H�çb�r şey, ne ekran bazlı sanal eğ�t�m ne de s�mülasyon, canlı öğret�m�n yer�n� tutamaz. Ş�md� ekran başındak� küçük öğrenc�ler� bu şek�lde tak�p etmek mümkün değ�l. Öğrenc�n�n dersl�k �ç�ndek� oturuşu, hâl ve tavırları, jestler� vb. hep öğretmen�n eğ�t�m sürec�nde d�kkat ett�ğ� durumlardır. Bu yüzden eğ�t�m, �nsan�

duruma yönel�kt�r. Oysa araya mak�ne üzer�nden merkez�, sab�t ve b�rörnek ders, materyal, öğret�m tarzı g�rd�ğ�nde, öğrenc�dek� olumsallıkları (çeş�tl�l�k, farklılık, değ�şkenl�k vb.) yakalamak mümkün değ�l. Her öğrenc�, adem-� merkez� b�r gerçekl�kt�r. Kend�ne özgüdür. Ayrı b�r benl�kt�r. Onların heps�ne aynı programı uygulamak, öğrenmen�n etk�l� olmasını engelleyeb�l�r. Kaldı k�, dersl�k �ç� öğrenme ortamında öğrenc�ler arası �şb�rl�ğ�, dayanışma ve yardımlaşma, uzaktan eğ�t�mde ortadan kalkıyor. Ama en öneml�s�, eğ�t�m�n sosyalleşt�rme �şlev�n�n gerçekleşmemes�. Sosyolog Durkhe�m, her okulun toplumun b�r m�nyatürü olmak bakımından kolekt�f b�l�nc� üretmedek� �şlevsell�ğ�ne d�kkat çekm�şt�. Ş�md� kolekt�f b�l�nç mümkün değ�l; her öğrenc�, mak�nen�n veya medya ortamının (TV, cep telefonu, b�lg�sayar vb.) başında �zole b�r tekl�k hal�ne geld�. Öğretmen�n canlı konuşması, ekrandan gelen metal�k seslere bıraktı yer�n�. İzolasyon öğrenmey� engelled�ğ� g�b� sosyal ps�koloj�k sorunlar da yaratab�l�r. Toplumsal çöküntüyü engelleyen, �nsanın �nsana muhtaçlığıdır. Klas�k eğ�t�m model�, öğret�m� sosyalleşt�rerek yan� dersl�kler �cat ed�p b�rden fazla öğrenc�y� aynı mekâna toplayarak bu tür sorunları çözmüştü. Ş�md� �se bambaşka b�r durumu yaşıyoruz.

Bütün bu sorunlar aşılab�l�r m�? Bunu zamanla göreceğ�z. Umarım bu �ş�n altından başarıyla kalkarız. Bu başarıya ulaşmak �ç�n de b�z�m Mektepl� Bülten g�b� platformlarda üret�len eleşt�rel b�lg�ler�n uyarıcı olarak d�kkate alınması �y� olur. Evet, okuduğunuz Mektepl� Bülten’�n b�r numaralı görev�, yanlışları eleşt�r�p doğrusunu göstermekt�r. Her okurumuzu, okumanın yanı sıra aynı zamanda Mektepl� Bülten’�m�ze yazmaya, deney�mler�n� paylaşmaya, eleşt�r� ve öner�lerde bulunmaya davet ed�yoruz. İy� okumalar.

Page 8: ‘un aylık ek˚d˚r. dosya: ·Uzaktan Eğ˛t˛m Ned˛r? UZAKTAN EĞİTİM … · 2020. 4. 30. · Mayıs 2020 Sayı:1 ‘un aylık ek˚d˚r. mektepl˚gazete@gma˚l.com sayfa 8 Bülten’˜

DÜNYADA UZAKTAN EĞİTİM VE OKULLAREğ�t�m uzmanı Prof. Dr. Em�n Kar�p’e göre N�san ayı başından �t�baren dünyada 193 ülke tüm okullarını yüz yüze örgün eğ�t�me kapattı. Bu okullarda 1 m�lyar 724 m�lyondan fazla öğrenc� öğren�m görmekted�r. Uzaktan öğrenme, basılı öğret�m materyaller�, radyo ve TV yayınları, çevr�m�ç� öğret�m �çer�kler� veya çevr�m�ç� etk�leş�ml� canlı dersler g�b� araçlar kullanıma sokuldu. Şu anda uzaktan eğ�t�m model ve araçları, öğrenc�ler�n uzun döneml� öğrenme kayıplarının ortaya çıkmasını önlemek �ç�n devreye sokuldu. Ancak k�m� ülkeler (Ç�n, Dan�marka, Norveç, Fransa, Almanya, Avusturya) okullarını, ya tümüyle ya da kısmen, bell� önlemler çerçeves�nde yen�den açmaya hazırlanmaktadır. İsveç g�b� k�m� ülkeler �se, yüz yüze örgün öğret�me bell� önlemler dâh�l�nde ara vermeks�z�n en başından �t�baren devam etmekted�r. Dolayısıyla ülkeler, duruma göre b�rb�rler�nden farklı önlemler almaktadırlar.

TÜRKİYE’DE UZAKTAN EĞİTİMTürk�ye, 23 Mart’a okullarını kapatarak uzaktan öğret�me geçm�şt�. Alınan �lk karara göre okullar N�san sonuna değ�n kapalı kalacaktı. Ün�vers�teler �se �k�nc� yarıyılı kapatmış, dönem sonuna değ�n uzaktan eğ�t�me geçm�şt�. Türk�ye’n�n nüfusu yaklaşık 83 m�lyon. Örgün eğ�t�mdek� öğrenc� sayısı 25 m�lyon 650 b�n. Yükseköğret�mde 7,5 m�lyon; okul önces�, �lk, orta ve l�sedek� öğrenc� sayısı �se 18 m�lyon. Uzaktan eğ�t�m alması gereken �lk, orta ve l�se öğrenc� sayısı �se 16 m�lyon 550 b�n. Eğ�t�m uzmanı Em�n Kar�p’e göre ortaokul ve l�se düzey�nde 1 m�lyon 579 b�n öğrenc�ye “açık öğret�m” verme deney�m�m�z var. Ün�vers�te düzey�nde �se açık öğret�me devam eden öğrenc� sayısı, 3 m�lyon 963 b�n. Kar�p uyarmaktadır: Ancak açık öğret�m veya uzaktan öğret�m, ölçme değerlend�rme dah�l bütün boyutlarıyla uzaktan eğ�t�m olarak tasarlanmamıştır. B�r başka sorun da, uzaktan öğrenme araçlarıyla ver�len dersler�n nasıl kred�lend�r�leceğ�; bu sorun, K-12 sev�yes�nde bel�rs�zl�ğ�n� korumaktadır. Kar�p’e göre: “Uzaktan öğrenme araçları üzer�nden alınan dersler�n ölçme ve değerlend�rmes�n�n nasıl olacağı, okulların dönem�n ger�ye kalan kısmında kapalı olması hal�nde �k�nc� yarıyıl dersler�nden nasıl geçm�ş sayılacakları veya nasıl sorumlu tutulacakları b�l�nm�yor.” Fakat b�r de sorunun a�lesel hazırlık kısmı var. Kar�p’e göre a�leler b�r anda kend�ler�n� evde çocuklarına öğretmenl�k yaparken buldular. Pek çok a�le, buna hazırlıksız olduğu �ç�n çocuğuna nasıl destek olacağı veya onun öğrenmes� �ç�n neler yapab�lece-ğ�n�n stres� altına g�rd�. Bu nedenle bu tür a�lelere stresle nasıl başa çıkılab�leceğ� konusunda çevr�m�ç� pedagoj�k desteğ�n sağlanması gerek�yor.

Mektepl� Bülten-Kov�d-19 salgını neden�yle b�rçok ülke g�b� Türk�ye de 23 Mart 2020 tar�h�nde uzaktan eğ�t�m model�ne geçt�. İlk ve orta öğret�mdek� resm� ve özel okullarda kayıtlı 18 m�lyon 108 b�n 860 öğrenc�ye MEB’e bağlı EBA (Eğ�t�m B�l�ş�m Ağı) üzer�nden er�ş�lmes� amaçlandı. Ancak yapılan araştırmalar ve ortaya çıkan bulgular, er�ş�m ve s�stem�n �şley�ş� bakımından h�ç de �y� sonuçlar alındığını gösterm�yor. Ortaya çıkan en öneml� sonuç, eş�ts�zl�kle �lg�l�. Türk�ye’n�n eğ�t�mdek� eş�ts�zl�k har�tası, uzaktan eğ�t�m konusuyla b�rl�kte b�r kez daha ortaya çıktı. Örgün eğ�t�mde sağlanamayan eş�tl�k ve hakkan�yet, d�j�tal eğ�t�mde de sağlanamamış görünüyor, en azından şu ana dek. Adına �ster “fırsat eş�ts�zl�ğ�” �sterse “sınıfsal ayrımcılık” den�ls�n, dezavantajlı öğrenc�ler�n uzaktan eğ�t�m model�n�n �ç�nde yer alacak �mkânları yok. Bu bağlamda eğ�t�m uzmanı Al� Taştan’a göre M�ll� Eğ�t�m Bakanı Sayın Z�ya Selçuk, öğrenc�ler�m�z�n yaklaşık % 20’s�n�n �nternet� olmadığını açıkladı. Buna göre 3 m�lyon 621 b�n 772 öğrenc�, uzaktan eğ�t�m alamamaktadır. Üstel�k bu rakama ev�nde TV olmayan % 5’l�k öğrenc� oranı dâh�l değ�ld�r. Dolayısıyla, Taştan’a göre MEB, uzaktan eğ�t�me hazır değ�l z�ra s�stemde yeterl� �çer�k yok. Taştan ayrıca, öğrenc�ler�n kazanım testler�n�n yeters�z olduğunu, ders �çer�kler�n�n Tal�m ve Terb�ye Kurulu’nun denet�m�nden geçmed�ğ�n�, önceden b�r hazırlık yapılmadığı �ç�n ders sunularının n�tel�k arz etmed�ğ�n�, günlük 20’şer dak�kalık 2 ders yapılmasının yeterl� olmadığını, özell�kle sınava g�recek 8. ve 12. sınıf öğrenc�ler� �ç�n yeterl� �çer�ğ�n bulunmadığını, özel gereks�n�ml� çocuklara yönel�k plan yapılmadığını da öne sürmekted�r. Y�ne Taştan’a göre �nternet, tekn�k donanım veya TV’s� olmayan yaklaşık 7 m�lyon öğrenc�n�n uzaktan eğ�t�m s�stem�nden h�ç yararlanamadığı tahm�n ed�lmekted�r. Ankara, İstanbul g�b� büyük kentlerde b�le öğrenc�ler�n sadece % 65’�n�n EBA’dan faydalandığı tahm�n ed�lmekted�r.

Yan� Türk�ye, d�j�tal veya elektron�k altyapının kullanılarak yapılması gereken uzaktan eğ�t�me hem er�ş�m hem de �çer�k açısından pek de hazır değ�l görünmekted�r. Pek�, neden? Kuşkusuz bu durum, devlet�n eğ�t�m pol�t�kalarıyla yakından �lg�l�d�r. Bugüne değ�n dünyanın bu yöne g�tt�ğ�n�n, böyles� g�d�ş�n daha da hızlanacağının ver�ler� ortadayken, bu

yönde pek yatırım yapılmadığı görülüyor. Yan� ne örgün eğ�t�m� becere-b�l�yoruz ne de yaygın ve d�j�tal eğ�t�m�. MEB pol�t�kalarının bu yönde gerçekleşmes� �ç�n doğru pol�t�kaları destekleyecek deney�ml� kadrolar, d�j�tal �çer�k gel�şt�recek deney�mde uzmanlar, bu bağlamda sağlam b�r ek�p çalışması, yurt dışından es�nlenme, yen� modeller� �zleme g�b� �şler ya yeter�nce yapılmadı ya da yapıldı ama eşgüdümlenemed�. Oysa Türk�ye’n�n bu konuda �y� yet�şm�ş �şgücü, deney�m ve b�r�k�m� var. B�lhassa yurt dışında yet�şm�ş çeş�tl� kadroların olduğu b�l�n�yor. Ancak bu yet�şm�ş �nsangücü, başta hükümet�n yanlış pol�t�kaları yüzünden olmak üzere, çeş�tl� nedenlerle ya yurt dışında çalışmayı seçt�ler ya da Türk�ye’ye dönünce özel sektörde çalışmayı terc�h ett�ler.

Fakat asıl sorun, uzaktan eğ�t�m alan m�lyonlarca öğrenc�n�n bu yen� s�steme önceden hazırlanmamış olmalarıdır. Cov�d-19 g�b� b�r pandem�k afete benzer afetler�n �ler�de yen�den ortaya çıkacağı düşünülerek karar ver�c�ler�n b�r an evvel uzaktan eğ�t�m model�n� yetk�nleşt�rmes� gerek�yor. MEB, daha Mart ayı başında bu �şe hazırız dem�şt�. Muhteme-len bunu da �y� n�yetle �ler� sürmüştü. Ancak ortaya çıkan sorunlar, s�stem�n oturmadığı yönünde. O yüzden bu yıl büyük ölçüde deneme-ya-nılma ve sınama dönem� olacak. MEB, öğrenc�ler, vel�ler ve özel eğ�t�m kurumlarının bu deney�mden ders çıkaracaklarını tahm�n etmek �st�yoruz. S�stem�n oturması demek, öncel�kle 18 m�lyon �lk, orta ve l�se, 7 m�lyon yüksek öğret�m öğrenc�s�n�n uzaktan eğ�t�m �mkânlarına er�şeb�lmes� demekt�r. Yanı sıra, güvenl�, yeterl� ve hızlı �nternet er�ş�m� �mkânı olmalı. Öte yandan �çer�kler�n kal�te düzey� artırılmalı, canlı veya banttan anlatılan derslerde yaratıcı tekn�kler kullanılarak öğren�m düzeyler� yükselt�lmel�d�r. Örgün öğret�m�n pek çok �mkânından (yüz yüze etk�leş�mden çeş�tl� canlı tekn�klere değ�n) yoksun olan d�j�tal öğret�m� �lg� çek�c�, canlı ve etk�l� kılıcı yen� yaklaşım ve modeller üret�lmel�d�r. Aks� takd�rde öğrenc�n�n moral ve mot�vasyonu zamanla düşecek, s�stem b�r �şe yaramayacaktır. Bu bağlamda MEB, kend� b�leşenler� olan öğretmen, öğrenc� ve vel�ler başta olmak üzere b�leşen-ler�ne da�r gen�ş çaplı b�r araştırma yapıp daha etk�l� b�r model�n nasıl kurulacağı üzer�ne pol�t�ka gel�şt�rmel�d�r.

dosya:UZAKTAN EĞİTİM

Page 9: ‘un aylık ek˚d˚r. dosya: ·Uzaktan Eğ˛t˛m Ned˛r? UZAKTAN EĞİTİM … · 2020. 4. 30. · Mayıs 2020 Sayı:1 ‘un aylık ek˚d˚r. mektepl˚gazete@gma˚l.com sayfa 8 Bülten’˜

UZAKTAN EĞİTİMİN AVANTAJLARI

OKULSUZ TOPLUM MÜMKÜN MÜ?

-İçer�k: S�steme hemen �çer�k yükley�p çıkarmak mümkün. İçer�kler� merkezden bürokrat ve teknokratlar g�reb�leceğ� g�b�, öğretmenler de s�steme �çer�k yükleyeb�l-mekted�r.

-Prat�kl�k: S�stemdek� b�r arıza, eks�kl�k veya yanlışlık, �zley�c� öğrenc� ve vel�ler�n anında uyarısıyla g�der�leb�lmekted�r.

-Er�ş�m: S�steme m�lyonlarca öğrenc� ulaşab�lmekted�r.

-Modüler: İçer�kler, bell� programlar çerçeves�nde b�rb�rler�n�n yer�ne kullanılab�l-mekted�r.

-Tak�p: Elektron�k ortamda hang� �çer�ğ�n ne oranda �zlend�ğ� tak�p ed�leb�lmekted�r.

-Değerlend�rme: İçer�kler�n çeş�tl� değerlend�rme şek�ller�nde (e-ölçme g�b�) yapılab�lmes�ne �mkan sağlayab�lmekted�r.

Uzaktan eğ�t�m, esk� b�r tartışmayı b�r kere daha gündeme get�rd�. Acaba okulları kaldırıp tümüyle elektron�k ortamda eğ�t�m yapab�l�r m�y�z? Bu soru, aslında �ler�de �nsan emeğ�n� gereks�zleşt�ren robotlarla üret�m hayatına geç�leb�leceğ� öngörüsüne veya kehanet�ne dayanmaktadır. Tarımdan sonra sanay� devr�m�yle mak�neler�n �cat ed�ld�ğ�, bu sayede üret�mde ver�m�n arttığı �dd�a ed�l�yor. Ş�md� de ver�m� mak�neler�n mak�nes� olan robotların daha da artıracağı beklent�s�n� b�rçok b�l�m �nsanı d�llend�rd�. İnsan emeğ�ne gerek duymayan robotlarla üret�m yapılacağı kehanet�n�n b�r benzer� de eğ�t�mde yapılmaktadır. 1970’ler�n başlarında Ivan Ill�ch, “Okulsuz Toplum” adlı yapıtında okul kurumuna b�rçok açıdan (baskı, tüket�m, doktr�nasyon, kalıplaştırma vb.) karşı çıkıp okul olmadan da eğ�t�m yapılab�leceğ�n� �ler� sürmüştü. Ill�ch’e göre �nsanlar, aslında pek çok b�lg�y� okulda değ�l, hayatın �ç�nde öğrenmekted�rler. Öğrend�kler�n� de b�rb�rler�ne, okulu araya sokmadan aktarab�lmekted�rler. Ill�ch, bu durumu ver� alıp çeş�tl� medyaların (radyo, TV, posta, o dönemde yen� gel�şmekte olan b�lg�sayar vb.) aracılığıyla �nsanların bu ortamlarda b�r araya gel�p becer�ler�n� aktarıp paylaşab�lecekler� öğren�m ağlarını kurab�lecekler�n� �dd�a etm�şt�. Ş�md� şu Cov�d-19 pandem�s�nde evler�m�ze kapalı kalmışken Ill�ch’�n öngörüsünün gerçekleşt�ğ�n� söyleyeb�l�r m�y�z? Belk� şunu d�yeb�l�r�z: İnsanlar, zaten son y�rm� yıldır b�lg�sayar ve �nternet, b�lhassa sosyal medya ve çeş�tl� telefon uygulamalarıyla b�lg�, becer� ve yetenekler�n� b�rb�rler�yle paylaşab�lmekteyd�ler. Fakat klas�k görüşçüler, yan� okulu savunanlara göre, uzaktan, sanal, e-eğ�t�m veya d�j�tal öğret�m okulun yer�n� asla tutamaz. Çünkü �nsan, sosyal b�r varlıktır; hatta çocuklar ancak çocukların �ç�nde, canlı-kanlı, yüz yüze öğreneb�l�rler. Ötek� türlü eğ�t�mde �se çocuk, yüz yüze eğ�t�m�n sağladığı �mkânlara er�şemed�ğ� �ç�n travmalar yaşayab�l�r. Sosyalleşmes� eks�k kalab�l�r. Toplumsal kurallara uymakta zorluk çekeb�l�r. Bu da, öğrenme-s�nde kayıplar yaşanmasına yol açab�l�r.

BİR UZAKTAN EĞİTİM ARAŞTIRMASI

B�nom, 23 Mart 2020 tar�h�nde Türk�ye’de başlayan uzaktan eğ�t�m�n öğrenc� ve vel�ler tarafından nasıl algılandığını araştırmış. Araştırmaya çocukları �lköğret�m ve ortaöğret�m düzey�nde okuyan vel�ler �le ün�vers�te öğrenc�ler� olmak üzere toplam 1205 k�ş� katılmış. Yaklaşık b�r aylık uzaktan eğ�t�m deney�m� sonunda 18-21 N�san 2020 tar�hler� arasında mob�l anket yöntem�yle yapılan araştırmada, uzaktan eğ�t�me da�r algı, uyum sağlama, yaşanan sorunlar ve end�şe düzeyler� g�b� boyutlarda bulgular elde ed�lm�ş.

BULGULAR:

-Araştırmaya katılan her 10 öğrenc�den 9’u uzaktan eğ�t�me devam ed�yor. -Özel okul öğrenc�ler� daha uzun sürelerle eğ�t�m alıyor.-Günlük eğ�t�m süres� 2 saat�n üzer�nde. Devlet okullarında 2 saat olan ortalama süre, özel okullarda 4 saate kadar çıkıyor. -Okullar eğ�t�mler�nde en çok kend� platformlarını ve Zoom’u kullanıyor. -Kamu alanındak� �lk ve orta öğret�m sev�yes�ndek� öğrenc�ler�n % 97’s� en çok EBA üzer�nden bağlanıyor. -Özel �lk ve orta öğret�m okullarındak� öğrenc�ler en çok Zoom (% 30), �k�nc� olarak okulun kend� platformu (% 18) üzer�nden eğ�t�m alıyor. -Özel okullardan öğrenc�ler�n % 30’u da EBA üzer�nden eğ�t�m alıyor. -Ün�vers�tel� öğrenc�ler�n en çok kullandıkları platformlar: Okulların kend� platformları (% 37), Zoom (% 25) ve Adobe Connect (% 13).-Uzaktan eğ�t�me bağlanma: B�lg�sayar üzer�nden (% 40), EBA (% 30), telefon (% 21). -Telefon �le eğ�t�m alanlar daha çok ün�vers�tel� öğrenc�ler.-En çok b�lg�sayar kullananlar, özel okul öğrenc�ler�d�r. İlk ve orta öğret�m düzey�nde % 72, ün�vers�te düzey�nde �se % 76. İlk ve orta öğret�m çağındak� devlet okulu öğrenc�ler� �se eğ�t�me b�lg�sayar er�ş�m�nde en düşük oranı oluşturuyor: % 26. Bu öğrenc�ler�n % 49’unun �lk alternat�f� TV.

-Uzaktan eğ�t�me uyum sağlayanlar, çoğunluğu oluşturuyor. Öğrenc�ler�n % 63’ü s�steme uyum sağladığını söylem�ş. Uyum sağlayanlar �lk ve orta öğret�m düzey�nde % 65, ün�vers�te düzey�nde �se % 61. -Vel�ler�n çocuklarına eşl�k etme düzey� en çok �lk ve orta öğret�mde: % 59. -Uzaktan eğ�t�mde en çok bağlantı, odaklanma ve eğ�t�m �çer�ğ�n�n yeters�z olduğu sorunları yaşanıyor. İlk ve orta öğret�mde bu sorunlara, ebeveyn�n eşl�k etmes� sorunu da eklen�yor. H�ç sorun yaşamadığını söyleyenler�n oranı % 35 ve bu kes�m �ç�nde daha çok özel okul öğrenc�ler� bulunuyor. -Uzaktan eğ�t�m model�n� başarılı bulanlar çoğunlukta: % 63. Okul sev�yes� yükseld�kçe model� başarısız bulanlar artmaktadır. -Türk�ye’n�n uzaktan eğ�t�me yeter�nce hazır olmadığını söyleyenler�n oranı % 58. -Uzaktan eğ�t�m�n sürekl� devam etmes�n� �steyenler�n oranı sadece % 16. Bu model�n v�rüs tehl�kes� kalkana kadar sürmes� gerekt�ğ�n� söyleyenler�n oranı �se % 43. -Genelde öğrenc� ve vel�ler�n büyük çoğunluğu ( % 62), uzaktan eğ�t�m b�tse b�le, d�j�tal altyapının tüm eğ�t�m süreçler�ne dâh�l ed�lmes� ve ver�m alınması gerekt�ğ�n� düşünüyor. -Eğ�t�m hayatından en çok l�sel�ler end�şel�. End�şe düzey� l�sel�lerde % 81.

BULGULARIN YORUMLANMASI

-Uzaktan eğ�t�m model�ne çeş�tl� araçlar üzer�nden katılım düzey� oldukça yüksek olsa da, k�m� sorunların (bağlantı, altyapı vb.) hala deva etmes�, s�stem�n tam anlamıyla oturmadığını göster�yor. -S�stem veya modele �l�şk�n end�şe düzey�n�n çok yüksek olması, model�n oturmamışlığı �le �lg�l� olsa gerek. -Öğrenc� ve vel�lere örgün eğ�t�mle �lg�l� kıyaslamalı b�r soru sorulmaması eks�k ve man�dardır. Oysa örgün yüz yüze eğ�t�m �le d�j�tal uzaktan eğ�t�m karşılaştırması yaptırılab�l�r ve böylece �k�s� arasındak� farklar bulunab�l�rd�.

-Uzaktan eğ�t�m konusunda özel okulların kamu/devlet okullarından daha donanımlı, hazırlıklı ve ver�ml� olduğu görülmekted�r. Bu da, kamu �le özel arasındak� eş�ts�zl�ğ� b�r kez daha gözler önüne sermekted�r. -Araştırma �ç�n dengel� ve tems�l gücü yüksek b�r örneklem seç�lmed�ğ� �dd�a ed�leb�l�r. Z�ra Türk�ye’de epey b�r öğrenc� uzaktan eğ�t�m alacak en temel �mkânlara b�le sah�p değ�ld�r. Bu kes�m�n de durumu ölçüleb�l�r ve �k� grup arasında b�r kıyaslama yapılab�l�rd�.

UZAKTAN EĞİTİMİN DEZAVANTAJLARI-Yüzyüze eğ�t�m: Uzaktan eğ�t�m�n yüz yüze, canlı ve sosyal öğret�m�n yer�n� tutamayacağı �ler� sürülmekted�r.

-Somutluk: Okulda, dersl�k ortamında ve öğretmen �le öğrenc�ler�n bedensel, duygusal ve z�h�nsel özell�kler�n�n devreye sokulmasıyla örgün eğ�t�m�n avantajları, uzaktan eğ�t�m �le aktarılamamaktadır.

-S�nerj�: Okul ortamında öğrenc�ler�n b�r arada olmasıyla yaratılan pedagoj�k s�nerj�, uzaktan eğ�t�mde söz konusu değ�ld�r.

-Ver�ml�l�k: Uzaktan eğ�t�mde ver�ml�l�k % 30’lara kadar düşmekted�r. Eğ�t�mc� Al� Taştan’a göre buna MEB’�n s�stem�nde yaşanan olumsuzluklar da eklend�ğ�nde, maks�mum % 20 oranında b�r ver�m elde ed�lecekt�r. Taştan’a göre sürec�n uzaması, öğrenc�ler� EBA ve TRT üzer�nden yapılan eğ�t�mden de uzaklaştırmaya başlamıştır.

Page 10: ‘un aylık ek˚d˚r. dosya: ·Uzaktan Eğ˛t˛m Ned˛r? UZAKTAN EĞİTİM … · 2020. 4. 30. · Mayıs 2020 Sayı:1 ‘un aylık ek˚d˚r. mektepl˚gazete@gma˚l.com sayfa 8 Bülten’˜

ZOOM MESELESİ

Uzaktan eğ�t�m başladığında eğ�t�mc� ve öğrenc�ler�n b�r kısmı hemen Zoom programını kullanmıştı. Ancak kısa b�r süre sonra MEB bazı nedenlerden dolayı Zoom’un kullanılmasını öğretmen ve öğrenc�lere pek uygun görmem�şt�. MEB, Zoom, Skype g�b� programlar yer�ne

öğretmen ve öğrenc�ler�nden EBA’yı kullanmasını �stem�şt�. Tam da bu arada Zoom’un güvenl� olmadığı �ler� sürülmüştü. Bunun böyle olup olmadığını tartışmadan önce Zoom’un ne olduğunu b�lmem�z gerek�yor.

“Zoom V�deo Commun�cat�ons”, merkez� ABD Cal�forn�a’da bulunan ve bulut �let�ş�m kullanılarak özel yazılımlarla uzaktan konuşmaya dayalı görsel konferans, ders vb h�zmetler� sunan b�r ş�rkett�r. Zoom, v�deo konferans, çevr�m�ç� toplantı-lar, sohbet ve mob�l �şb�rl�ğ�n� b�rleşt�ren, �let�ş�m yazılım �mkânını sağlamaktadır. Öğretmen, akadem�syen ve öğrenc�ler, EBA veya ün�vers�ten�n kend� özel altyapısının yeters�z olduğunu düşündükler� durumlarda Zoom’u eğ�t�m� kolaylaştıran b�r seçenek olarak kullanmaya başlamışlardır. Özell�kle �lk ve orta öğret�mdek� öğretmenler, Zoom’u öğrenc�ler�n konularından uzak kalmaması �ç�n

öğrenc�ler�yle �let�ş�m kurmak adına kullanmışlardır. Kısa sürede Zoom programını m�lyonlarca �nsan �nd�rm�şt�r. Zoom meseles�n�n b�rkaç boyutu var. İlk olarak, bu programın güvenl� olmadığı k�m�ler� tarafından �dd�a ed�lmekted�r. Buna göre Zoom’u kullanan öğrenc�ler�n görüntüler�n�n k�m� karanlık odaklar tarafından kötü amaçlar �ç�n kullanılab�leceğ� �dd�a ed�lm�şt�. İk�nc� olarak, bu programı kullananların kred� kartı hesaplarına er�ş�l�p hesaplarının boşaltılacağı öne sürülmüştü. Bu çerçevede Almanya, bu programın uygulanmasını yasaklamıştı. Alman yetk�l�ler, güvenl�k ve ver� zaf�yet� neden�yle Zoom uygulamasının kullanımının uygun olmadığına karar verm�şt�. ABD’de de Zoom’un güvenl�k engel�ne takıldığı �ler� sürülmüştü. N�tek�m b�r habere göre New York C�ty’de bulunan bölge okullarındak� öğrenc�ler�n Zoom kullanımı yasaklanmıştı.

Güvenl�k, ver�ler�n üçüncü k�ş�lere aktarılması vb. problemler�ne rağmen Zoom, aslında uzaktan eğ�t�m konusunda b�rçok �mkân �çermekted�r. Çevr�m�ç� ders yapmak, ders planlama, toplantı yapma, derse katılma g�b� �mkânlar kullanılarak çok sayıda k�ş� aynı anda bu program üzer�nden tek b�r ekran üzer�nden ortak ağa bağlanıp katılab�lmekted�r.

EBA’NIN ARTILARI VE EKSİLERİ

UZAKTAN EĞİTİMDE EŞİTSİZLİK SORUNU

UZAKTAN EĞİTİM KONUSUNDA NE YAPMALI?

OECD RAPORUNA GÖRE TÜRKİYE’NİNUZAKTAN EĞİTİM KARNESİ

ARTILARI-S�stem�n arkasında devlet gücünün/tekel�n�n olması,-S�stem�n yürümes�n� sağlayacak tekn�k kadronun bulunması,-Öğretmenler�n s�stem�n yürütülmes�nde eğ�t�mc�, �çer�k yükley�c�, yanlışları aktarıcı/düzelt�c� olarak �şlev görmeler�,-TRT’n�n �let�mde ücrets�z altyapı (kanal, kadro, �let�ş�m vb.) sağlaması,-Tekn�k altyapının değ�şt�r�leb�lmes�,-Yurt dışından uzmanlardan tekn�k destek alınab�lmes�.

EKSİLERİ -Öğrenc� ve öğretmenler�n EBA’ya g�rmekte zorlanmaları, MEB’�n EBA bağlamında uzaktan eğ�t�m konusunda hazırlıksız olması ve yeterl� deney�me sah�p olmaması,-Ders süreler�n�n 20’şer dak�ka ve 2 ders olmasının yeterl� bulunmaması,-Çocukların denetlenememes�,-Değerlend�rme s�stemler�n�n olmaması, ders sunularından sonra dönüt alınamaması,-İçer�kler�n yeters�z oluşu, b�lhassa meslek� ve tekn�k l�seler�n �çer�kler�n�n çok yeters�z bulunması,-B�lg�sayar ve �nternet� olmayan dezavantajlı grupta bulunan öğrenc�ler �ç�n herhang� b�r tedb�r alınmaması,-Zamanla ekrana yabancılaşma tehl�kes�n�n olması,-İçer�kle sosyal etk�leş�m�n kurulamaması,-Öğretmenler�n �çer�kler� otomat�k, yaratıcılıktan yoksun b�ç�mde sunmaları �ht�mal�n�n bel�rmes�,-Eleşt�rel �çer�kler�n yer almaması.

EBA yan� Eğ�t�m B�l�ş�m Ağı, MEB tarafından kurulmuş olan sosyal n�tel�kl� eğ�tsel elektron�k �çer�k ağıdır. EBA, MEB’e bağlı Yen�l�k ve Eğ�t�m Teknoloj�ler� Genel Müdürlüğü tarafından, öğretmen ve öğrenc�ler�n F@TİH Projes� kapsamında gereks�n�m duydukları ders materyaller�n� çevr�m�ç� (onl�ne) olarak sunmak �ç�n tasarlanmıştır. Y�ne bu kurum tarafından �şlet�lmekted�r.

OECD’n�n “Kov�d-19 Salgınında Eğ�t�m” adlı raporu, Türk�ye’de eğ�t�m konusunda b�r fırsat eş�ts�zl�ğ� olduğunu ortaya çıkardı. Rapora göre Türk�ye, uzaktan eğ�t�me er�ş�m konusunda 77 ülke arasında 49. sırada yer aldı. Belarus’un b�r�nc�, Hollanda’nın �k�nc� ve Ukrayna’nın üçüncü olduğu sıralamada Azerbaycan ve Bosna Hersek b�le Türk�ye’n�n üzer�nde bulunuyor. Rapora göre �nternete bağlantı sıralamasında 77 ülke arasında 70. sıradayız. Türk�ye’de öğrenc�ler�n % 30’unun b�lg�sayara er�ş�m� yok ve bu bağlamda 77 ülke arasında 64. sırada yer alıyor. Türk�ye’de avantajlı okullarda okuyan öğrenc�ler�n b�lg�sayara er�ş�m oranı % 90.

Bu rapor, Türk�ye’n�n bütün o F@TİH g�b� süksel�, çokça para harcanan, her öğrenc�ye tablet b�lg�sayar ver�ld�ğ�, okulların akıllı tahta �le donatıldığı �dd�a ed�len pol�t�kalarına rağmen uzaktan eğ�t�m veya d�j�tal öğret�m konusunda durumunun h�ç de �y� olmadığını göstermekted�r. Pek�, tablet b�lg�sayar, akıllı tahta, �nternet altyapısı �ç�n harcandığı �dd�a ed�len onca para nereye g�tt�? S�stem neden bunca zamandır tam randımanıyla kurulamadı? Yıllardır böyles� b�r v�rüs salgını olacağı d�llend�r�l�rken hükümet, neden d�j�tal öğret�m altyapısını kurmadı veya kurmakta gec�kt�? B�lg�sayar ve �nternet er�ş�m� olmayan m�lyonlarca çocuğun veya dezavantajlı öğrenc�n�n aksayan yönler� ve eğ�t�m açıkları nasıl telaf� ed�lecek? Soruları artırmak mümkün. Fakat cevapların ver�leb�leceğ� meçhul.

Y�ne de çok geç kalınmış sayılmaz z�ra Cov�d-19 pandem�s�n�n ne zaman kontrol altına alınacağı bell� değ�l. O yüzden önümüzdek� yıl da kr�z�n devam edeb�leceğ� öngörüsüyle hareket ed�lmel� ve b�lg�sayar, �nternet g�b� eğ�t�m araçlarından yoksun olan öğrenc�ler�n dezavantajları g�der�lmel�d�r. Aks� takd�rde, eğ�t�mde eş�ts�zl�ğ�n d�ğer boyutlarına (sınıfsal, c�nsel, d�lsel, bölgesel vd.) teknoloj�k eş�ts�zl�k de eklenecekt�r.

Pek çok uluslar arası kuruluş, gerek kr�z esnasında gerekse sonrasında eğ�t�mde eş�ts�zl�kler�n der�nleşeb�leceğ� uyarısında bulunmaktadır. Zaten b�rçok yoksul ülkede her türlü eş�ts�zl�ğ�n yanı sıra eğ�t�mde en temel �mkânlar sağlanamadığı �ç�n çeş�tl� sorunlar yaşanıyor. İç�leb�l�r su b�le bulamayan çocukların kırsal bölgelerde onl�ne eğ�t�m alması h�ç mümkün değ�l. Dolayısıyla bu yoksul ülkeler�n yoksul, �y� beslenemeyen, en temel �ht�yaçları b�le karşılanamayan çocukların, bırakın uzaktan eğ�t�m almayı, Cov�d-19 yüzünden hayatta kalmaları b�le muc�ze

olurr. Gerek gel�şm�ş gerekse gel�şmem�ş ülkelerde dezavantajlı, engell�, öğrenme güçlü bulunan, çeş�tl� konularda travma yaşamış b�r takım özel öğrenc� grupları-nın öğrenme açıklarının nasıl telaf� ed�leceğ� hala bel�rs�z. Öte yandan, ekonom�k kr�z, yoksul ülkeler�n eğ�t�me daha da az bütçe ayırmasına yol açacağı �ç�n bu özel öğrenc�ler�n sıkıntıları artacaktır. Ayrıca, evde kalmanın, sosyal �l�şk�lerden yalıtılmanın, açık ve tem�z havada çıkıp hareket edememen�n çocuklar üzer�nde yaratacağı sorunların da nasıl çözüleceğ� konusu bel�rs�zl�ğ�n� koruyor.

Eğ�t�m uzmanı Al� Taştan’a göre şunlar yapılmalıdır:

•Örgün eğ�t�m kapsamındak� çocukların tamamı sokağa çıkma yasağı kapsamında oldukları �ç�n öncel�kl� olarak ps�koloj�k destek ve rehberl�k �çer�kl� programlara yer ver�lmel�.•Salgın sonrası mutlaka telaf� eğ�t�mler� yapılmalı. Öğretmenler dersler�ne kaldıkları yerden devam etmel�.•L�selere ve ün�vers�telere sınavsız g�r�ş �ç�n hazırlık yapılmalı.•Tüm öğrenc�lere �nternet ücrets�z olmalı.•Ev�nde tekn�k donanımı (b�lg�sayar-telev�zyon) olmayan çocuklara destek ver�lmel�.•F@t�h Projes� �ç�n ayrılan bütçe �le öğrenc�ler�n tekn�k donanımları tamamlan-malı. (Proje kapsamında dağıtılan 1 m�lyon 437 b�n tablet buhar olmuş durumda. Bu tabletler�n tam da bu dönemde kullanılması gerekmekted�r. İht�yaç olmadığı dönemde 1 m�lyon 437 b�n tablet dağıtan MEB, bu zor günlerde çocuklarımızı

yalnız bırakmamalı.)•İht�yaç sah�b� öğrenc�lere, bu dönemde okumaları �ç�n, sev�yeler�ne uygun k�tap yardımı yapılmalı.•Sınavlara hazırlanan öğrenc�lere kazanım kavrama testler� ulaştırmalı.•Eğ�t�m-öğret�me ara ver�len şu dönemde tüm okulları dezenfekte ederek bakıma �ht�yacı olan okulların tuvaletler�ndek� eks�kler� g�der�lmel�. •Ülke genel�nde 12 b�n 809 özel okulda 1 m�lyon 440 b�n 577 öğrenc� eğ�t�m- öğret�m görüyor. Bu süreçte öğrenc�ler�n okula g�tmemes� neden�yle vel�ler, haklı olarak okul taks�tler�n� ödem�yorlar. Taks�tler�n ödenmemes� neden�yle önümüz-dek� günlerde yüzlerce özel okulun �flasın eş�ğ�ne gelmes� beklen�yor. Bu nedenle 2020-2021 eğ�t�m-öğret�m yılında özel okullardan devlet okullarına b�r yönel�ş olma �ht�mal�ne karşı tedb�r alınmalı.•TÜRGEV-TÜGVA-ENSAR-İLİM YAYMA g�b� sözde kuruluşların yurtlarının geç�c� olarak Sağlık Bakanlığına devred�lmes� sağlanmalı.

Page 11: ‘un aylık ek˚d˚r. dosya: ·Uzaktan Eğ˛t˛m Ned˛r? UZAKTAN EĞİTİM … · 2020. 4. 30. · Mayıs 2020 Sayı:1 ‘un aylık ek˚d˚r. mektepl˚gazete@gma˚l.com sayfa 8 Bülten’˜

Karant�na Dönem�ndeAnne-Babalara Öner�ler Mete AKOĞUZ

Dışarı çıkamadığımız şu koronav�rüs günler�nde, s�zler de sevg�l� öğrenc�ler�m�zle b�rl�kte evler�n�zde çeş�tl� etk�nl�kler yapmak zorunda kaldınız.

Çocuklarımızın eğ�t�m hayatından ve sosyal yaşamdan kısmen uzak kaldığı bu günler�, avantaja çev�recek vel�ler�m�z, çocuklarının bu dönemden gel�şerek çıkmalarını sağlayacaklardır.

B�r örnek h�kâyeden bahsetmek �st�yorum. Danışmanlık yaptığım vel�lere sık sık anlattığım bu h�kâye, kelebeğ�n yaşam döngüsüyle �lg�l�d�r.

B�r tırtıl, kelebeğe dönüşmek üzere kozasını örmüş. Uzun b�r zaman geç�p, gel�ş�m�n�n sonuna yaklaştığı dönemde, oradan geçen b�r k�ş�, kozanın �ç�ndek� hareketl�l�ğ� görmüş ve kelebeğ�n çıkmaya uğraştığını sanmış. Ve tırnağıyla onun çabasına yardım etmek �ç�n kozayı kenarından yırtarak, kanatlarının dışarı çıkmasını sağlamış. Bu k�ş�n�n yardımıyla kelebek kozadan kolayca çıkmış, daha sonra kanat çırpmaya çalışmış ancak uçamamış.

Çünkü çevres�ndek� kozayı yırtmak �ç�n çaba gösteren kelebeğ�n, kanat kasları kozayı zorlarken gel�şmekte ve böylece uçmaya hazır hale gelmekte-d�r.

Kelebeğe yardım olsun d�ye �y� n�yetle kozayı yırtan k�ş�, aslında ona kötülük yapmıştır.B�zler de çocuklarımızın kanatlarının gel�ş�p sağlıklı b�r şek�lde uçmaları �ç�n onların kend� başlarına �ş yapmalarına fırsat vermel� ve gel�ş�mler�n� engelleyecek hareketlerden kaçınmalıyız.

Çocuklarımızın kend� sorumluluklarını almalarını, kend� �şler�n� kend�ler�n�n görmeler�n� sağlamalıyız.

B�rçok ebeveyn, çeş�tl� düşüncelerle çocuğun yapması gereken pek çok şey� onun yer�ne yaparak (örneğ�n yemeğ�n� yed�rerek, yazılarını yazarak, res�mler�n� boyayarak) onun gel�şmes�n� engelled�ğ�-n�n farkında değ�ld�r. Çocuğun �lerleyen zamanda hayata atıldığında ayakları üzer�nde durmasını engelleyen bu davranışlar, çocuklara büyük zararlar vermekted�r.

Ben �ç�nde bulunduğumuz şu günler� de, kozamızı örerek dış dünyadan gelecek tehl�kelerden korunduğumuz ve kend�m�z� gel�şt�rerek günü geld�ğ�nde kanatlarımızı açıp uçacağımız günlere benzet�yorum.

Çocuğumuza bu günlerde vereceğ�m�z z�h�nsel ve d�ğer becer�ler�n� gel�şt�recek katkılar, �ler�de onun daha rahat uçmasını sağlayacak kanatlarının gel�şmes�ne fırsat olarak değerlend�r�lmel�d�r.Buradan hareketle evde kaldığımız şu günlerde çocuklarla neler yapılab�l�neceğ� konusunda b�raz b�lg� aktarmak �st�yorum.

İlk başta b�raz öncek� aktardığım h�kaye paralel�nde, kend� sorumluluklarını yer�ne get�receğ� mot�vasyo-nu oluşturmalıyız.

Bunun �ç�n öncel�kle hem ev �ç�ndek� hem de öğrenc�m�z�n kend� �şler�nde uygulanab�lecek gerçekç� b�r haftalık plan yapmalıyız.

Bu plan, ebeveynler�n yapıp, çocukların uygulayaca-

ğı b�r plan değ�l, evde bulunan herkes�n b�rl�kte yaptığı b�r plan olmalıdır. Bu plan, abartılı ve uygulanamayacak b�r plan olmamalıdır. Herkes�n rahatlıkla yapacağı gerçekl�kte olmalıdır.

Çocuğunuzun kend� yapmak �sted�ğ� etk�nl�kler� sınırları bel�rlenm�ş ölçüde kabul ed�p, büyükçe yazılı b�r met�n hal�ne get�rerek, ev�n görünen b�r yer�ne asmalıyız.

Çocuğun yapab�leceğ� �şler�n �ç�ne evdek� yemek, tem�zl�k vb. �şlere yardım edeceğ� b�r planlama yapmalı, görevler�n� bel�rlenen zamanda yer�ne get�rmes� �ç�n fırsat tanımalıyız.

Özell�kle ders çalışma bahanes�yle evdek� sorumluluklarından kaçmasına fırsat vermeyecek, anlaşmalar yapılmış b�r plan, b�r süre sonra key�fl� b�r uygulamaya dönüşecekt�r.

Bu planın �ç�nde ders çalışma ve oyun vb. zamanları da çok net olarak bel�rtmel� ve zamanları hatırlat-mak �ç�n alarm vb. uygulamalarla adapte olmasını ve �t�razların ortadan kalkmasını sağlamalıyız.

Bu plan çerçeves�nde çocuğumuzla b�rl�kte yapacağımız etk�nl�kler�n damlaya damlaya göl olacağını ve bu günlerde öğren�lenler�n gelecekte çok başka boyutlara dönüşeb�leceğ�n� de unutmama-lı ve b�rl�kte yapılacak etk�nl�klere de yer vermel�y�z. Bu etk�nl�klerle �lg�l� her yaş grubuna uygun b�rçok uygulama �nternette bulunmaktadır. Özell�kle youtube ve p�nterest’te örnekler�yle anlatımlar bulunmaktadır.

Bu etk�nl�kler� yaparken, çocuğunuzun yaptığı her şey�n öneml� olduğunu unutmayın. Onların bahçeden bulduğu b�r taşı boyayarak yaptığı da b�r sanattır. Bunu översen�z, �ler�de onun farklı yaratıcı düşünceler gel�şt�rmes�ne neden olursunuz.

B�r kez b�le kend� yet�şk�n bakışınızla çocuğunuzun eser�ne burun kıvırdığınızda, onun kend� başına b�r şeyler yapmaya devam etmes�n� ve yaratıcılığının gel�şmes�n� engellers�n�z. Aks�ne yaptığı şeyler�n güzel olduğunu bel�rtt�ğ�n�zde, daha farklı ve yen� buluşlar yapmasının yolunu açarsınız.

B�rl�kte yapacağınız çalışmalar �ç�ne oyun oynamak, res�m ç�zmek, spor yapmak, belgesel �zlemek g�b� etk�nl�kler� ekled�ğ�n�zde, paylaşımlarınız daha da gen�şleyecekt�r.

Etk�nl�kler dışında çocuklarımızın ve a�lem�z�n akıl sağlığını korumak �ç�n gerçekleşt�receğ�m�z davranışlar üzer�nde de durmak �st�yorum. İç�nde bulunduğumuz günler b�z�m de kaygı duyduğumuz günlerd�r. A�lem�ze, çocuklarımıza, çevrem�ze karşı sorumluluklarımızın arttığı b�r dönem yaşıyoruz.

Kaygılarımızı çevrem�ze yansıtmaktan kaçınarak, onların da kaygılanmasını engellemel�y�z.Ev kuralları ve dış temas konusunda sak�n konuşma-lar yaparak, b�l�nçl� davranışlar gel�şt�rmeler�n� sağlamalıyız.

Gerg�nl�ğ� artıran haberler� �zlemey� en aza �nd�rmel�, sosyal medya paylaşımlarını çok gerekmed�kçe çevrem�ze �letmemel�y�z.Mevcut durumla �lg�l� başkalarını suçlayıcı

konuşmalardan vazgeç�p durumu normalleşt�rmel�-y�z.

Bu süreçte a�lem�z�n ve kend�m�z�n akıl sağlığını korumak, öncel�kl� görev�m�z olmalı, geleceğe umutla bakmaktan vazgeçmemel�y�z.

İlk başta bel�rtt�ğ�m g�b�, bu dönemden kend�m�z ve a�lem�z�n d�ğer b�reyler�yle b�rl�kte gel�şerek çıkacak yöntem ve uygulamaları s�steml� b�r şek�lde uygulayarak, bu günler� sağlıklı olarak atlatmak en temel meselem�z olmalıdır.

Ebeveyn olarak şunlara d�kkat etmel�y�z:- Ev kuralları ve dış temas kuralları b�rl�kte ver�l�p, sorumlu davranışın önem�n�n kavranılması sağlanmalı, h�jyen kurallarına uymayı alışkanlık hal�ne get�recek davranışlarda bulunulmalıdır. -Cov�d-19 �le �lg�l� olarak başkaları suçlanmamalı, b�r şek�lde çevredek� etk�lenm�ş k�ş�ler ve kuruluşlar hakkında olumsuz ve önyargılı konuşmalarda bulunmamalıdır.- Pan�k görüntüsü vermemel�, sak�n kalınırsa daha sağlıklı atlatılacağı h�ssett�r�lmel�d�r. - Sohbet saatler� oluşturarak genel konularda mot�ve ed�c� b�lg� paylaşılmalı ve çocuğa da söz hakkı vererek demokrat�k b�r a�le paylaşımı yapılmalıdır. - Gerg�nl�ğ� artıran haberler� �zleme en aza �nd�rmel�, sosyal medya paylaşımlarını göz önüne çıkararak moral bozmaktan vazgeç�lmemel�d�r.- Akıl sağlığını korumak, öncel�kl� görev�m�z olmalı, geleceğe umutla bakmaktan vazgeçmemel�y�z.- A�le �ç�ndek� k�ş�ler�n b�rkaç günde b�r b�ld�ğ� b�r konuda b�lg� aktaracağı toplantılar yapılmalıdır.- B�rl�kte etk�nl�kler düzenlenmel�d�r. - B�rkaç günde b�r, b�r arada konser �zlenmel�d�r. - Günün bel�rl� saatler�nde çocuğun beğend�ğ� tv programı b�rl�kte seyred�lmel�d�r. - A�le b�reyler� ve çocukların b�lg� k�rl�l�ğ�nden etk�lenmeyeceğ� ortamlar yaratılmalı, onların ps�koloj�k sağlığını koruyacak konuşmalar yapılmalı-dır.- A�len�n her b�r b�rey�n�n kend�n� güvende h�ssetmes�n� sağlayacak konuşma örgüsü oluşturma-ya özell�kle yet�şk�nler�n d�kkat etmes� gerek�r. İy�mser ve hoşgörülü olunmalıdır. - Salgın sonrasına hazırlanmaya yönel�k mot�vasyon-la b�rl�kte evde bulunan zamanı geleceğe yatırım olarak değerlend�recek ve damlaya damlaya göl olacak b�r�k�me dönüştürecek b�lg� b�r�k�m� sağlamaya çalışmalıdır.- Zaman �ç�nde ertelenm�ş b�reysel veya toplu yapılacak �şler� uygun zaman ayırarak gerçekleşt�r-mel�d�r. - zamanım yok d�yeb�lme şansı kalmadı, çocukla ver�ml� vak�t geç�rme ve onun gel�ş�m�ne katkı sağlama zamanımız artık var.-ev zaman ç�zelges� yapılmalı, gerçekç� ve evdek� herkes�n b�rl�kte karar vereceğ� planlama olmalı, gerekt�ğ�nde esnemel�- çocukların b�lg�sayar oyunları vb. Zaman ç�zelges�nde yer almalı- sürekl� her b�r b�rey�n z�h�nsel ve hareketle meşgul olacağı b�r planlama yapılmalı-ev �ç�nde �şbölümü yapılarak, bazı sorumlulukların paylaşılması

Page 12: ‘un aylık ek˚d˚r. dosya: ·Uzaktan Eğ˛t˛m Ned˛r? UZAKTAN EĞİTİM … · 2020. 4. 30. · Mayıs 2020 Sayı:1 ‘un aylık ek˚d˚r. mektepl˚gazete@gma˚l.com sayfa 8 Bülten’˜

Korona günler� küresel düzeyde uzaktan-onl�ne eğ�t�m seçeneğ�n� gündeme get�rd�. Amer�ka ve Türk�ye’n�n de �ç�nde bulunduğu b�rçok ülke, d�j�tal yollardan evlere öğret�m serv�s� yapmaya çalışıyor. Fakat bu durum, korona günler�yle sınırlı olacağa benzem�yor. Uzaktan öğret�m küresel el�tler�n ve dev teknoloj� f�rmalarının tasarladığı şekl�yle son derece baskıcı (oppress�ve) ve yabancılaştırıcı b�ç�m ve �çer�ğe sah�p.

1. Küresel dünyanın efend�ler�, v�rüs salgınını fırsat b�l�p örgün kamu eğ�t�m�n� (educat�on) tamamen ortadan kaldırıp yer�ne onl�ne öğret�m� (tra�n�ng) koymayı amaçlamaktadır. Onl�ne-uzaktan öğret�m, h�ç b�r şek�lde yüz yüze yapılan örgün eğ�t�m�n yer�n� alamaz; eğ�t�m kes�nl�kle uzaktan-onl�ne yapılab�lecek b�r şey değ�ld�r. Vel�ler, öğrenc�ler, eğ�t�mc�ler ve en gen�ş anlamıyla küresel dünyanın vatandaşları, bu noktayı kırmızı ç�zg� olarak çekmel� ve mevzuyu oradan doğru konuşmalı ve tartışmalıdır.

2. Uzaktan öğret�m küresel dünyanın efend�ler�n�n son 30-40 yıldır hayata geç�rmeye çalıştığı neol�beral pol�t�ka ve uygulamaların b�r parçasıdır. Öğretmen� mak�na (b�lg�sayar) �le değ�şt�r�p, eğ�t�m�n özgünlüğünü ve toplumsal yönünü yok ederek merkez� olarak rahat kontrol ed�leb�len b�r şekle sokmayı amaçlamaktadır. Bu mahkumlara hap�shanede tek t�p elb�se g�yd�rmek türünden b�r tek-t�pleşt�rme ve aynılaştırma çabasıdır.

3. Bugünlerde büyük teknoloj� f�rmaları, okullara uzaktan-eğ�t�m yazılımları satmak �ç�n sıraya g�rm�ş vaz�yetteler. Amer�ka’da B�ll Gates g�b� teknoloj� devler�, çoktan tezgâhlarını kurmuşlardı zaten; korona v�rüsü son vuruşu yapma şansı verd�. Türk�ye’de eğ�t�m bakanlığının bu t�p �haleler� Ensar vakfı benzer� kurumlara vermes� k�mseye sürpr�z olmayacaktır. Bu, uzun vadede öğretmelere ayrılan bütçen�n (sosyal yatırım) özel ş�rketlere (sermaye) aktarılması planının b�r ayağını teşk�l edecekt�r.

4. Eğ�t�m son tahl�lde sosyal b�r olgudur. Yüz yüze yapılan örgün eğ�t�mde, öğrenc�ler b�rb�rler�nden ve b�rl�kte öğren�rler. Bu, onların çok yönlü sosyal, ruhsal, b�l�şsel ve f�z�ksel gel�ş�m� açısından olmazsa olmazdır. Ve bu sosyokültürel gel�ş�m, demokrat�k b�r toplumun altyapılarından b�r�d�r. H�ç b�r onl�ne öğret�m bunun yer�n� tutamaz. Onl�ne öğret�mle sosyal yönler� zayıf, atom�ze olmuş, zomb� tütünden kuşaklar yet�şt�reb�l�rs�n�z.

5. Onl�ne öğret�m genel olarak yönet�c� sınıflara (küresel dünyanın efend�ler�ne) müfredatı ve öğrenc�-öğretmen �l�şk�s�n� kontrol etmek ve baskı altında tutmak �ç�n olağanüstü fırsatlar tanır: Neol�beral düzen�n önce otor�terleşmeye ve g�derek faş�zme dönüşmes�n�n b�r boyutunun, uzaktan öğret�m türünden d�j�tal dünyaya geç�şle destekleneceğ� anlaşılıyor.

6. Korona günler�nde eğ�t�mc� olarak çalıştığım Amer�ka’da okulların onl�ne eğ�t�me geçme çabaları, kap�tal�st Amer�ka’nın halı altına süpürdüğü b�r sürü adalets�zl�ğ� tekrar gündeme get�rd�; d�ğer ülkelerde de benzer durumlar mevcut. Sosyal ve ekonom�k eş�ts�zl�ğ�n eğ�t�me nasıl yansıdığını b�r kez daha gösterd�. Yoksul bölgelerdek� öğrenc�ler�n b�rçoğunun �nternet er�ş�m� ve b�lg�sayarlarının olmadığı ortaya çıktı. Ve zaten b�l�nen b�r olgu b�r kere daha tey�t ed�lm�ş oldu: Sosyoekonom�k eş�tl�k ve adalet�n olmadığı b�r toplumda eğ�t�mde fırsat eş�tl�ğ� türünden söylemler, �ç� boş l�beral retor�klerden �barett�r.

7.Uzaktan (onl�ne) öğret�m�n baskıcı ve yabancılaştırıcı potans�yeller�n�n her yönüyle araştırılıp ortaya konulması şart. Aynı şek�lde, uzaktan öğren�me yönel�k teknoloj�k �mkânların özgürleşt�r�c� b�r eğ�t�m-öğret�m çabalarına nasıl ve ne şek�lde destek olab�leceğ�n�n yollarının da araştırılması gerekl�. Yan� eleşt�rel pedagoj�n�n b�r alt başlığı olarak eleşt�rel d�j�tal öğret�m, üzer�ne kolekt�f b�r şek�lde kafa yormak durumundayız.

Korona Günler�ndeNeol�beral B�r Tuzak:

Uzaktan Eğ�t�m

*öğrenc�y�z, müşter� değ�l

Bülent AVCI

*

Page 13: ‘un aylık ek˚d˚r. dosya: ·Uzaktan Eğ˛t˛m Ned˛r? UZAKTAN EĞİTİM … · 2020. 4. 30. · Mayıs 2020 Sayı:1 ‘un aylık ek˚d˚r. mektepl˚gazete@gma˚l.com sayfa 8 Bülten’˜

Şok: “Okulumu İst�yorum!”Murat KAYMAK

Eğ�t�m, b�r yönüyle �nsanların temel haklarına er�şeb�lme ve onları kullanab�lmeler�n�n hem temel� hem de bu uğurda yürüttüğü b�r mücadeled�r. Ayrıca, �nsanın, toplum �ç�nde onun parçası ama ondan özerk kalab�len varlık olmasının da yoludur. Bu nedenle eğ�t�m�n kes�nt�ye uğraması, (yaşam boyu süren) bu mücadeles�n�n, var olma yolunun sekteye uğraması, kes�lmes� anlamına gel�r. Cov�d-19 pandem�s� neden�yle ülkelerdek� örgün, yüz yüze eğ�t�m faal�yetler�n�n durdurulması, �nsanın eğ�t�m mücadeles�nde bugüne kadar, genelde �k�nc�l düzeyde kalan d�j�tal ya da esk� dey�mle uzaktan eğ�t�m araçlarının etk�l� b�ç�mde hayatımıza g�rmes�ne neden oldu.

Bu durum, esk� b�r tartışmanın yen�den gündeme gelmes�n� sağladı. Özell�kle 70’l� yılların başında hız kazanan bu tartışmada, teknoloj�dek� gel�şmeler ve bunların yaşamı b�ç�mlend�rmes�ne etk�s� üzer�nden gelecekte okulun, ya tümüyle ortadan kalkacağı ya da bazı �şlevler�n� başka kurumlara bırakab�leceğ� öne sürülmüştü. Hatta daha �ler� g�d�lerek, okulsuz, öğretmens�z, robotların, �nternet s�teler�n�n, v�deo kanallarının, TV programlarının yaşamı b�ç�mlend�rd�ğ� b�r dünya tasavvur ed�lm�şt�.

Bu konuyu tartışanlardan b�r� Alv�n Toffler olmuştu. 1970 yılında yayınladığı “Gelecek Korkusu/Şok” adlı çalışmasında eğ�t�me ayırdığı bölümde “�nsanın �ş� fabr�kalardan, kalabalık bürolardan, topluluğa ve eve doğru kayacaktır” tesp�t�nde bulunmuştu. Toffler’ın yaptığı elbette ortada h�çb�r şey yokken, gelecek öngörüsünde bulunmak anlamına gelen kâh�nl�k değ�ld�. Onun yaptığı, gel�şmeye kaynaklık eden teknoloj�ye, mak�nelere, onların yaşamı nasıl etk�led�ğ�ne yönel�k gözlemler�n�n b�r sonucuydu. Eğ�t�me da�r öngörüler�, kend� �ç�nde çel�şk�l�yd�. B�r taraftan sanay� toplumunun parad�gmasının ortaya çıkan yen� toplumun gel�ş�p serp�lmes�ne engel olduğunu bel�rt�rken, geleceğ�n eğ�t�m�n� tıpkı sanay� toplumunda olduğu g�b� ekonom� üzer�ne oturtmaktaydı. Eğ�t�m�n amacını uyum ve ekonom�k açıdan kend�ne yeterl� olmak b�ç�m�nde �fade etm�şt�. Toffler okulun geleceğ� üzer�ne tezler�n� tartışırken, eğ�t�m düzey� arttıkça vel�ler�n okulun üstlend�ğ� bazı sorumlulukları kend�ler�n�n üstleneceğ�n� �ler� sürmüştü. Hatta b�raz daha �ler� g�d�p bu ana- babaların çocuklarını okul eğ�t�m�nden çek�p, evler�nde kend�ler� eğ�t�m vereb�l�r, buna yöneleb�l�rler dem�şt�. Bu öngörüde bulunurken d a y a n a ğ ı , b�lg�sayara dayalı b�r

eğ�t�m �le elektron�k v�deo kayıtları ve h o l o g r a f � d e k � gel�şmeler�n bu tür v e l � l e r � d e s t e k l e y e c e ğ � n � düşünmüş olmasıydı. Hatta bu sayede o k u l , a n n e - b a b a l a r ı n yeters�z kalacakları alanların telaf�s� �ç�n g�d�leb�lecek yer olab�l�rd�. Toffler, sanay� t o p l u m u n d a kalıcı yer ed�nen “ s a n a y � � n s a n ı ” n ı m a k � n e y l e

b�ç�mlend�rm�şt�. Geleceğ�n �ler� sanay� toplumunda eğ�t�m�n amacı, �nsanları geç�c� topluluklara, adhokras�lere uygun olarak eğ�tmek olmalıdır. Oysa yapılan, çocuğu, değ�şmeyen, farklılaşmayan, sınıf den�len örgütsel çevre �ç�nde tutmaktır. Bu durum üst sınıflara çıktıkça da değ�şmez. D�ğer örgüt b�ç�mler�yle �lg�l� deney�mler kazanamadıklarından Toffler, çocukların, “çok yönlü olab�lme eğ�t�m�n�” alamadıklarını �ler� sürer.

Toffler’�n anal�zler�, eğ�t�m s�stem�n�n arka planındak� toplumsal ve b�l�msel, düşünsel gel�ş�m �le toplumların kend� �çsel d�nam�kler�ne değ�l de, daha çok teknoloj�dek� gel�şmeler ve bunun ekonom� üzer�nden toplumsal yaşama olan etk�s�ne dayanır. Ayrıca toplumların tar�h�n� tarım ve sanay� devr�m� g�b� �k� temel devr�me �nd�rgemes�, onun, gelecek anal�zler�n�n gerçekleşeb�l�r öngörü olab�lmes�n� engellem�şt�r. Ama bu durum, onun açtığı yolu yürüyenler�n hızını kesmed�ğ� g�b� başta eğ�t�m olmak üzere her alanda teknoloj� ve ekonom�y� kutsayan gelecek anal�zler�n�n çoğalmasına yol açmıştır. Bugünün sorunlarını arka cebe koyup, gerçeğ� gelecek olarak okumak g�b� hastalıklı b�r hal�n oluşmasına büyük katkısı olmuştur. Ama öte yandan olumlu d�yeb�leceğ�m�z b�r katkısı oldu. Toffler ve benzerler�n�n yazdıkları, pol�t�k karar alıcılar olmak üzere, entelektüellerde sürekl� b�r geleceğe hazır olma �nancını güçlend�rm�şt�r. Bu �nancın gereğ� olarak geleceğe hazırlanmak, �nsanın kend�s�ne odaklanmaktan çok, okullarda en �ler� teknoloj�y� kullanmak ve geleceğ�n teknoloj�ler�n� yaratmak anlamına gelse de, olumlu b�r katkı olarak görüleb�l�r. Bu nedenle bütün toplumlarda karar alıcılar, eğ�t�m� ve okul ortamını önce b�lg�sayarla, ardından da �nternetle buluşturmaya yönel�k g�r�ş�mlerde ve yatırımlarda bulundular.

Türk�ye’de seksenl� ve doksanlı yılların eğ�t�m tartışmalarında kend� eğ�t�m s�stem�m�ze yönel�k eleşt�r�lerde bulunanların temel tez�, Türk�ye’dek� okulların çocuklarımızı geleceğ�n eğ�t�m�ne hazırlamadığıydı. Örneğ�n, en kısa zamanda çocuklarımızın b�lg�sayar temell� b�r eğ�t�mle tanışması gerekt�ğ� söylen�rd�. M�ll� Eğ�t�m Bakanları, Bakanlık bütçes�n� TBMM Plan Bütçe Kom�syonları’na sunarken kıvançla anlattıkları bölüm, da�ma b�lg�sayar, sonrasında da �nternet olmuştur. Benzer durum, eğ�t�mc�ler�m�zde de yaygındı. Onlar da 80’l� yılların başlarından �t�baren “Çok yakın gelecekte… çocuklar, gençler okula g�tmeyeb�l�r” öngörüsünde bulunuyorlardı.

B�rçok eğ�t�mc�n�n teknoloj�, özell�kle de b�lg�sayar teknoloj�ler� konusunda uyarılarına rağmen, yerleş�k egemen anlayışa göre geleceğ� yakalamak, çocuklarımızı bu araçla buluşturmaktan geç�yordu. Doksanlı yıllar, bütün okulları b�lg�sayarla donatma, 2000’l� yıllar �nternete kavuşturmayla, 2010’lu yıllar da okul ve eğ�t�m �çer�kler�n�n d�j�talleşt�r�lmes�yle geçt�. 2020’n�n Cov�d-19 pandem�s�yle başlaması, okulların haklı olarak bu gerekçeyle kapatılması, d�j�tal eğ�t�m�n devreye g�rmes�ne neden oldu. 30 yıldır geleceğ� yakalama mücadeles�n�n tam da meyves�n� vereceğ� b�r ortam oluştu. Ortada okul yok ama eğ�t�m vardı. Öğretmen, dokunan, varlığı h�ssed�len, duyguları düşünceler�, ses ve m�m�kler�nden anlık olarak anlaşılan ve kend�s�yle

etk�leş�me geç�len b�r� olmaktan çıkmıştı ama y�ne de vardı.

Başta da söyled�ğ�m�z g�b� eğ�t�m, �nsanın kend�s�n� var etme mücadeles�yd�; kes�nt�ye uğraması söz konusu olamazdı. Dolayısıyla, okulun olmadığı yerde de devam etmel�yd�, ett�r�lmel�yd�. Öğretmenler, vel�ler, d�ğer kamu çalışanları seferber oldular. 30 yıldır anlatılan, geleceğ�n eğ�t�m�ne b�r çırpıda geç�verm�şt�k. İlk haftanın sonrasında durumun h�ç de �sten�ld�ğ� g�b� g�tmed�ğ� görüldü. Vel�ler, öğretmenler, yetk�l�ler ‘olmuyor’ demeye başladılar. Okulsuz, teknoloj�ye dayalı eğ�t�m�n, okulun yer�n� almadığı d�le get�r�l�r oldu.

Yaşanan durum �lg�nç b�ç�mde Toffler’�n k�tabının başlığını çağrıştırıyor. Değ�ş�mdek� hızlanmanın, teknoloj�dek� �lerlemen�n yarattığı “ŞOK/Gelecek Korkusu” öncek�ne, kalkması gerekene, dört elle sarılma duygusu yarattı. Geleceğ�m�z�n okulu olan e-öğrenme ortamlarından okulumu �st�yorum noktasına geld�k. Bunun neden böyle olduğu üzer�ne eğ�t�mdek� değ�şmey� sadece teknoloj� ve ekonom� üzer�nde düşünen bey�nler mutlaka b�r şeyler söyleyeceklerd�r. En azından teknoloj� altyapımızın yeters�zl�ğ�nden, organ�zasyon becer�ks�zl�ğ�m�zden dem vurab�l�rler. Her ne kadar altyapı ve organ�zasyon yeters�zl�kler�nde haklı da olsalar, temel eğ�t�mde, uzaktan e-eğ�t�m�n okul yer�ne �kame ed�lmes�, onun yer�n� ve tam ve eks�ks�z alması mümkün değ�ld�r. Uzaktan e-eğ�t�m geçm�şte olduğu g�b� destekley�c� ve tamamlayıcı rolünü yer�ne get�reb�l�r ama okulun yer�n� alamaz. Bunun neden�, vel�ler�n bu olağanüstü süreçte ş�kâyet düzey�nde d�le get�rd�kler�ne bakılırsa, çocukların TV başında derslere yeter�nce konsantre olamamalarıdır. Bazı eğ�t�mc�lere göre �se anne-babalar, çocuklarını yeter�nce TV dersler�ne, WhatsApp buluşmalarına hazırlayamıyorlar.

Yaşamakta olduğumuz sürec�n üzer�nde uzun zaman duracağız. Eğ�t�m kurumlarının geleceğ�n�n nasıl şek�lleneceğ� üzer�ne epey b�r deney�me, b�r�k�me yaşayarak sah�p oluyoruz. Buradan sağlıklı, kalıcı çıkarımlar yapab�lmek �ç�n fotoğrafı bütün yönler�yle görmeye çalışmalıyız. Özell�kle pandem�n�n sonlanması ve okulların açılması, b�ze okul �le uzaktan e-eğ�t�m üzer�ne kend� deney�mler�m�z üzer�nden karşılaştırma �mkânı verecek. Elbette bu sadece Türk�ye’ye özgü olmayacak. Dünya’da da durum farklı olmadığına göre, bugüne kadar eğ�t�m+ekonom�+teknoloj� üzer�nden �nsanı merkeze almaktan uzaklaşan eğ�t�m anlayışlarının sorgulanmasına yönel�k güçlü beklent�lere sah�p olab�leceğ�z.

Bu değerlend�rme ışığında, “e-eğ�t�m, neden okulun yer�n� alamaz?” sorusuna tekrar dönmeye çalışayım.

Bu konuda çok sayıda neden �ler� sürüleb�l�r. Ama ben bunlardan sadece �k�s�n� hatırlatacağım.

B�r�nc�s�, okulun öğrenme kurumu değ�l, çocukların sosyal varlık olarak toplumsallaştıkları yerler olması neden�yle uzaktan e-eğ�t�m, okulun yer�n� alamaz. Çünkü çocuklar, a�lede büyümekle b�rl�kte artan nüfus ve kentlerdek� d�key yerleş�m alanları, çocukların toplumsallaşmalarında a�le+sokak+okul sacayağından sokağı çıkarmış durumda. Sokağın sosyalleşt�r�c� etk�s�n�n neredeyse tümüyle kalkması, çocukların kend� yaşıtlarıyla b�rl�kte sosyalleşmeler�n�n sadece eğ�t�m kurumlarına havale ed�lmes�ne neden oldu. TV, b�lg�sayar ve sanal dünya üzer�nden gerçekleşen sosyalleşmen�n çocukların sokak ve okullarda ed�nd�kler� değerler� kazandırmadığı, hatta olumsuz etk�lerde bulunduğu sıkça tekrar ed�lmekted�r. Özell�kle �nternet bağımlılığı üzer�ne söylenenler bu durumu kanıtlamaktadır.

İk�nc�s�, b�l�şsel ps�koloj�n�n öğrenme üzer�ne ortaya koyduğu b�lg�lere dayanmaktadır.

Dan�el T. W�l�ngham’ın “Çocuklar Okulu Neden Sevmez?” adlı k�tabındak� bölümlerden b�r�n�n başlığı, “Öğrenc�ler neden telev�zyonda gördükler� her şey� hatırlarken ben�m söyled�ğ�m her şey� unutuyor?” b�ç�m�nded�r. Ş�md� aynı soruyu (hem öğretmen hem de vel� olarak) ters�ne çev�rerek yen�den sormak �st�yorum: “Öğrenc�ler neden EBA TV’de �zled�kler� ders� hatırlamıyorlar da, sınıfta öğretmen�n söyled�kler�n� hatırlıyorlar?”

Sorunun cevabı b�l�şsel ps�kolog olarak Dan�el T. W�l�ngham’ın yazdıklarında yer alıyor.

Öğrenme büyük ölçüde hafızadan ger� çağırma, yan� hatırlama �şlem�n�n eks�ks�z, sorunsuz gerçekleşmes� olarak görüldüğünde, doğal olarak hafıza s�stem�m�z�n nasıl �şled�ğ�n� b�lmek öneml� hale gelmekted�r. Okullarda, öğret�m tekn�kler� ve b�lg�ler�n aktarım b�ç�m� büyük ölçüde b�l�şsel ps�koloj�, bey�n araştırmalarının sonuçlarına dayanır.

W�l�ngham, b�l�şsel ps�kolog olarak “hafıza s�stem�m�z�n” düşünmeye bağlı olarak b�lg�ler� depoladığı ve kalıcı hale get�rd�ğ� b�lg�s�nden hareket ed�yor. Devamla, “öğrenc�ler her ne düşünürlerse onu hatırlarlar” b�lg�s�n� b�z�mle paylaşmaktadır. Öğrenc�lere ney�, nasıl, hang� araçlarla, hang� ortamda öğreteceğ�m�z kadar öğrenc�ler�n öğrend�kler� şeyler üzer�ne düşünmeler� noktasına da odaklanmamız gerek�r. Böyle b�r odaklanma, e-okul ortamlarının en azından temel eğ�t�m aşamasındak� çocuklarda �sten�len öğrenmen�n okul kadar başarılı olmadığını gösterecekt�r. H�ç değ�lse okulda b�r sonrak� derse çocuklar öğretmen�n anlattığı fıkrayı, yaptığı şakayı, sınıf arkadaşının yaptıklarını hatırlıyordu. E-öğrenme ortamlarının bunu b�le başaramadığını görmüş olduk.

Page 14: ‘un aylık ek˚d˚r. dosya: ·Uzaktan Eğ˛t˛m Ned˛r? UZAKTAN EĞİTİM … · 2020. 4. 30. · Mayıs 2020 Sayı:1 ‘un aylık ek˚d˚r. mektepl˚gazete@gma˚l.com sayfa 8 Bülten’˜

Eğ�t�m, b�r yönüyle �nsanların temel haklarına er�şeb�lme ve onları kullanab�lmeler�n�n hem temel� hem de bu uğurda yürüttüğü b�r mücadeled�r. Ayrıca, �nsanın, toplum �ç�nde onun parçası ama ondan özerk kalab�len varlık olmasının da yoludur. Bu nedenle eğ�t�m�n kes�nt�ye uğraması, (yaşam boyu süren) bu mücadeles�n�n, var olma yolunun sekteye uğraması, kes�lmes� anlamına gel�r. Cov�d-19 pandem�s� neden�yle ülkelerdek� örgün, yüz yüze eğ�t�m faal�yetler�n�n durdurulması, �nsanın eğ�t�m mücadeles�nde bugüne kadar, genelde �k�nc�l düzeyde kalan d�j�tal ya da esk� dey�mle uzaktan eğ�t�m araçlarının etk�l� b�ç�mde hayatımıza g�rmes�ne neden oldu.

Bu durum, esk� b�r tartışmanın yen�den gündeme gelmes�n� sağladı. Özell�kle 70’l� yılların başında hız kazanan bu tartışmada, teknoloj�dek� gel�şmeler ve bunların yaşamı b�ç�mlend�rmes�ne etk�s� üzer�nden gelecekte okulun, ya tümüyle ortadan kalkacağı ya da bazı �şlevler�n� başka kurumlara bırakab�leceğ� öne sürülmüştü. Hatta daha �ler� g�d�lerek, okulsuz, öğretmens�z, robotların, �nternet s�teler�n�n, v�deo kanallarının, TV programlarının yaşamı b�ç�mlend�rd�ğ� b�r dünya tasavvur ed�lm�şt�.

Bu konuyu tartışanlardan b�r� Alv�n Toffler olmuştu. 1970 yılında yayınladığı “Gelecek Korkusu/Şok” adlı çalışmasında eğ�t�me ayırdığı bölümde “�nsanın �ş� fabr�kalardan, kalabalık bürolardan, topluluğa ve eve doğru kayacaktır” tesp�t�nde bulunmuştu. Toffler’ın yaptığı elbette ortada h�çb�r şey yokken, gelecek öngörüsünde bulunmak anlamına gelen kâh�nl�k değ�ld�. Onun yaptığı, gel�şmeye kaynaklık eden teknoloj�ye, mak�nelere, onların yaşamı nasıl etk�led�ğ�ne yönel�k gözlemler�n�n b�r sonucuydu. Eğ�t�me da�r öngörüler�, kend� �ç�nde çel�şk�l�yd�. B�r taraftan sanay� toplumunun parad�gmasının ortaya çıkan yen� toplumun gel�ş�p serp�lmes�ne engel olduğunu bel�rt�rken, geleceğ�n eğ�t�m�n� tıpkı sanay� toplumunda olduğu g�b� ekonom� üzer�ne oturtmaktaydı. Eğ�t�m�n amacını uyum ve ekonom�k açıdan kend�ne yeterl� olmak b�ç�m�nde �fade etm�şt�. Toffler okulun geleceğ� üzer�ne tezler�n� tartışırken, eğ�t�m düzey� arttıkça vel�ler�n okulun üstlend�ğ� bazı sorumlulukları kend�ler�n�n üstleneceğ�n� �ler� sürmüştü. Hatta b�raz daha �ler� g�d�p bu ana- babaların çocuklarını okul eğ�t�m�nden çek�p, evler�nde kend�ler� eğ�t�m vereb�l�r, buna yöneleb�l�rler dem�şt�. Bu öngörüde bulunurken d a y a n a ğ ı , b�lg�sayara dayalı b�r

eğ�t�m �le elektron�k v�deo kayıtları ve h o l o g r a f � d e k � gel�şmeler�n bu tür v e l � l e r � d e s t e k l e y e c e ğ � n � düşünmüş olmasıydı. Hatta bu sayede o k u l , a n n e - b a b a l a r ı n yeters�z kalacakları alanların telaf�s� �ç�n g�d�leb�lecek yer olab�l�rd�. Toffler, sanay� t o p l u m u n d a kalıcı yer ed�nen “ s a n a y � � n s a n ı ” n ı m a k � n e y l e

b�ç�mlend�rm�şt�. Geleceğ�n �ler� sanay� toplumunda eğ�t�m�n amacı, �nsanları geç�c� topluluklara, adhokras�lere uygun olarak eğ�tmek olmalıdır. Oysa yapılan, çocuğu, değ�şmeyen, farklılaşmayan, sınıf den�len örgütsel çevre �ç�nde tutmaktır. Bu durum üst sınıflara çıktıkça da değ�şmez. D�ğer örgüt b�ç�mler�yle �lg�l� deney�mler kazanamadıklarından Toffler, çocukların, “çok yönlü olab�lme eğ�t�m�n�” alamadıklarını �ler� sürer.

Toffler’�n anal�zler�, eğ�t�m s�stem�n�n arka planındak� toplumsal ve b�l�msel, düşünsel gel�ş�m �le toplumların kend� �çsel d�nam�kler�ne değ�l de, daha çok teknoloj�dek� gel�şmeler ve bunun ekonom� üzer�nden toplumsal yaşama olan etk�s�ne dayanır. Ayrıca toplumların tar�h�n� tarım ve sanay� devr�m� g�b� �k� temel devr�me �nd�rgemes�, onun, gelecek anal�zler�n�n gerçekleşeb�l�r öngörü olab�lmes�n� engellem�şt�r. Ama bu durum, onun açtığı yolu yürüyenler�n hızını kesmed�ğ� g�b� başta eğ�t�m olmak üzere her alanda teknoloj� ve ekonom�y� kutsayan gelecek anal�zler�n�n çoğalmasına yol açmıştır. Bugünün sorunlarını arka cebe koyup, gerçeğ� gelecek olarak okumak g�b� hastalıklı b�r hal�n oluşmasına büyük katkısı olmuştur. Ama öte yandan olumlu d�yeb�leceğ�m�z b�r katkısı oldu. Toffler ve benzerler�n�n yazdıkları, pol�t�k karar alıcılar olmak üzere, entelektüellerde sürekl� b�r geleceğe hazır olma �nancını güçlend�rm�şt�r. Bu �nancın gereğ� olarak geleceğe hazırlanmak, �nsanın kend�s�ne odaklanmaktan çok, okullarda en �ler� teknoloj�y� kullanmak ve geleceğ�n teknoloj�ler�n� yaratmak anlamına gelse de, olumlu b�r katkı olarak görüleb�l�r. Bu nedenle bütün toplumlarda karar alıcılar, eğ�t�m� ve okul ortamını önce b�lg�sayarla, ardından da �nternetle buluşturmaya yönel�k g�r�ş�mlerde ve yatırımlarda bulundular.

Türk�ye’de seksenl� ve doksanlı yılların eğ�t�m tartışmalarında kend� eğ�t�m s�stem�m�ze yönel�k eleşt�r�lerde bulunanların temel tez�, Türk�ye’dek� okulların çocuklarımızı geleceğ�n eğ�t�m�ne hazırlamadığıydı. Örneğ�n, en kısa zamanda çocuklarımızın b�lg�sayar temell� b�r eğ�t�mle tanışması gerekt�ğ� söylen�rd�. M�ll� Eğ�t�m Bakanları, Bakanlık bütçes�n� TBMM Plan Bütçe Kom�syonları’na sunarken kıvançla anlattıkları bölüm, da�ma b�lg�sayar, sonrasında da �nternet olmuştur. Benzer durum, eğ�t�mc�ler�m�zde de yaygındı. Onlar da 80’l� yılların başlarından �t�baren “Çok yakın gelecekte… çocuklar, gençler okula g�tmeyeb�l�r” öngörüsünde bulunuyorlardı.

B�rçok eğ�t�mc�n�n teknoloj�, özell�kle de b�lg�sayar teknoloj�ler� konusunda uyarılarına rağmen, yerleş�k egemen anlayışa göre geleceğ� yakalamak, çocuklarımızı bu araçla buluşturmaktan geç�yordu. Doksanlı yıllar, bütün okulları b�lg�sayarla donatma, 2000’l� yıllar �nternete kavuşturmayla, 2010’lu yıllar da okul ve eğ�t�m �çer�kler�n�n d�j�talleşt�r�lmes�yle geçt�. 2020’n�n Cov�d-19 pandem�s�yle başlaması, okulların haklı olarak bu gerekçeyle kapatılması, d�j�tal eğ�t�m�n devreye g�rmes�ne neden oldu. 30 yıldır geleceğ� yakalama mücadeles�n�n tam da meyves�n� vereceğ� b�r ortam oluştu. Ortada okul yok ama eğ�t�m vardı. Öğretmen, dokunan, varlığı h�ssed�len, duyguları düşünceler�, ses ve m�m�kler�nden anlık olarak anlaşılan ve kend�s�yle

etk�leş�me geç�len b�r� olmaktan çıkmıştı ama y�ne de vardı.

Başta da söyled�ğ�m�z g�b� eğ�t�m, �nsanın kend�s�n� var etme mücadeles�yd�; kes�nt�ye uğraması söz konusu olamazdı. Dolayısıyla, okulun olmadığı yerde de devam etmel�yd�, ett�r�lmel�yd�. Öğretmenler, vel�ler, d�ğer kamu çalışanları seferber oldular. 30 yıldır anlatılan, geleceğ�n eğ�t�m�ne b�r çırpıda geç�verm�şt�k. İlk haftanın sonrasında durumun h�ç de �sten�ld�ğ� g�b� g�tmed�ğ� görüldü. Vel�ler, öğretmenler, yetk�l�ler ‘olmuyor’ demeye başladılar. Okulsuz, teknoloj�ye dayalı eğ�t�m�n, okulun yer�n� almadığı d�le get�r�l�r oldu.

Yaşanan durum �lg�nç b�ç�mde Toffler’�n k�tabının başlığını çağrıştırıyor. Değ�ş�mdek� hızlanmanın, teknoloj�dek� �lerlemen�n yarattığı “ŞOK/Gelecek Korkusu” öncek�ne, kalkması gerekene, dört elle sarılma duygusu yarattı. Geleceğ�m�z�n okulu olan e-öğrenme ortamlarından okulumu �st�yorum noktasına geld�k. Bunun neden böyle olduğu üzer�ne eğ�t�mdek� değ�şmey� sadece teknoloj� ve ekonom� üzer�nde düşünen bey�nler mutlaka b�r şeyler söyleyeceklerd�r. En azından teknoloj� altyapımızın yeters�zl�ğ�nden, organ�zasyon becer�ks�zl�ğ�m�zden dem vurab�l�rler. Her ne kadar altyapı ve organ�zasyon yeters�zl�kler�nde haklı da olsalar, temel eğ�t�mde, uzaktan e-eğ�t�m�n okul yer�ne �kame ed�lmes�, onun yer�n� ve tam ve eks�ks�z alması mümkün değ�ld�r. Uzaktan e-eğ�t�m geçm�şte olduğu g�b� destekley�c� ve tamamlayıcı rolünü yer�ne get�reb�l�r ama okulun yer�n� alamaz. Bunun neden�, vel�ler�n bu olağanüstü süreçte ş�kâyet düzey�nde d�le get�rd�kler�ne bakılırsa, çocukların TV başında derslere yeter�nce konsantre olamamalarıdır. Bazı eğ�t�mc�lere göre �se anne-babalar, çocuklarını yeter�nce TV dersler�ne, WhatsApp buluşmalarına hazırlayamıyorlar.

Yaşamakta olduğumuz sürec�n üzer�nde uzun zaman duracağız. Eğ�t�m kurumlarının geleceğ�n�n nasıl şek�lleneceğ� üzer�ne epey b�r deney�me, b�r�k�me yaşayarak sah�p oluyoruz. Buradan sağlıklı, kalıcı çıkarımlar yapab�lmek �ç�n fotoğrafı bütün yönler�yle görmeye çalışmalıyız. Özell�kle pandem�n�n sonlanması ve okulların açılması, b�ze okul �le uzaktan e-eğ�t�m üzer�ne kend� deney�mler�m�z üzer�nden karşılaştırma �mkânı verecek. Elbette bu sadece Türk�ye’ye özgü olmayacak. Dünya’da da durum farklı olmadığına göre, bugüne kadar eğ�t�m+ekonom�+teknoloj� üzer�nden �nsanı merkeze almaktan uzaklaşan eğ�t�m anlayışlarının sorgulanmasına yönel�k güçlü beklent�lere sah�p olab�leceğ�z.

Bu değerlend�rme ışığında, “e-eğ�t�m, neden okulun yer�n� alamaz?” sorusuna tekrar dönmeye çalışayım.

Bu konuda çok sayıda neden �ler� sürüleb�l�r. Ama ben bunlardan sadece �k�s�n� hatırlatacağım.

B�r�nc�s�, okulun öğrenme kurumu değ�l, çocukların sosyal varlık olarak toplumsallaştıkları yerler olması neden�yle uzaktan e-eğ�t�m, okulun yer�n� alamaz. Çünkü çocuklar, a�lede büyümekle b�rl�kte artan nüfus ve kentlerdek� d�key yerleş�m alanları, çocukların toplumsallaşmalarında a�le+sokak+okul sacayağından sokağı çıkarmış durumda. Sokağın sosyalleşt�r�c� etk�s�n�n neredeyse tümüyle kalkması, çocukların kend� yaşıtlarıyla b�rl�kte sosyalleşmeler�n�n sadece eğ�t�m kurumlarına havale ed�lmes�ne neden oldu. TV, b�lg�sayar ve sanal dünya üzer�nden gerçekleşen sosyalleşmen�n çocukların sokak ve okullarda ed�nd�kler� değerler� kazandırmadığı, hatta olumsuz etk�lerde bulunduğu sıkça tekrar ed�lmekted�r. Özell�kle �nternet bağımlılığı üzer�ne söylenenler bu durumu kanıtlamaktadır.

İk�nc�s�, b�l�şsel ps�koloj�n�n öğrenme üzer�ne ortaya koyduğu b�lg�lere dayanmaktadır.

Dan�el T. W�l�ngham’ın “Çocuklar Okulu Neden Sevmez?” adlı k�tabındak� bölümlerden b�r�n�n başlığı, “Öğrenc�ler neden telev�zyonda gördükler� her şey� hatırlarken ben�m söyled�ğ�m her şey� unutuyor?” b�ç�m�nded�r. Ş�md� aynı soruyu (hem öğretmen hem de vel� olarak) ters�ne çev�rerek yen�den sormak �st�yorum: “Öğrenc�ler neden EBA TV’de �zled�kler� ders� hatırlamıyorlar da, sınıfta öğretmen�n söyled�kler�n� hatırlıyorlar?”

Sorunun cevabı b�l�şsel ps�kolog olarak Dan�el T. W�l�ngham’ın yazdıklarında yer alıyor.

Öğrenme büyük ölçüde hafızadan ger� çağırma, yan� hatırlama �şlem�n�n eks�ks�z, sorunsuz gerçekleşmes� olarak görüldüğünde, doğal olarak hafıza s�stem�m�z�n nasıl �şled�ğ�n� b�lmek öneml� hale gelmekted�r. Okullarda, öğret�m tekn�kler� ve b�lg�ler�n aktarım b�ç�m� büyük ölçüde b�l�şsel ps�koloj�, bey�n araştırmalarının sonuçlarına dayanır.

W�l�ngham, b�l�şsel ps�kolog olarak “hafıza s�stem�m�z�n” düşünmeye bağlı olarak b�lg�ler� depoladığı ve kalıcı hale get�rd�ğ� b�lg�s�nden hareket ed�yor. Devamla, “öğrenc�ler her ne düşünürlerse onu hatırlarlar” b�lg�s�n� b�z�mle paylaşmaktadır. Öğrenc�lere ney�, nasıl, hang� araçlarla, hang� ortamda öğreteceğ�m�z kadar öğrenc�ler�n öğrend�kler� şeyler üzer�ne düşünmeler� noktasına da odaklanmamız gerek�r. Böyle b�r odaklanma, e-okul ortamlarının en azından temel eğ�t�m aşamasındak� çocuklarda �sten�len öğrenmen�n okul kadar başarılı olmadığını gösterecekt�r. H�ç değ�lse okulda b�r sonrak� derse çocuklar öğretmen�n anlattığı fıkrayı, yaptığı şakayı, sınıf arkadaşının yaptıklarını hatırlıyordu. E-öğrenme ortamlarının bunu b�le başaramadığını görmüş olduk.

Konuk Yazar...Al� Utku İLERİ

“Mektepl� Bülten olarak bu �lk sayımızda seçt�ğ�m�z dosya konusunun muhatabı olan öğrenc�ler�n de ses� duyulsun �sted�k. Bu nedenle Burdur’un küçük, ş�r�n �lçes� Ağlasun’dan 11 yaşındak� Utku’nun da uzaktan eğ�t�m konusunda ne düşündüğünü öğrenmek �sted�k. Utku’nun bu güzel yazı-mektubunu s�zlerle paylaşmak hoş olacaktır. S�z anne-babaların, vel�ler�n, yanı sıra öğrenc�ler�n bu zor süreçte neler düşündükler� b�z�m �ç�n çok öneml�. Neler düşünüp ne tür duygular h�ssett�ğ�n�z�, yaşadıklarınızı b�ze yazmanızı �st�yoruz.”

Merhaba herkese. Ben�m adım Al� Utku İLERİ. 7 Aralık 2009 tar�h�nde dünyaya geld�m. Burdur’un Ağlasun �lçes�nde yaşıyorum. Ağlasun’un har�ka b�r doğası vardır. Genell�kle �nsanlar tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadırlar. Özell�kle cev�z� ve gülü �le tanınmıştır. Ağlasun adının nereden geld�ğ�n� soracak olursanız eğer, b�rkaç r�vayetten söz ed�l�r. Söylent�ye göre Büyük İskender b�rçok yer� ele geç�rmes�ne rağmen, b�r türlü bugünkü adı Ağlasun olan Sagalassos’u ele geç�remem�şt�r. Sonunda amacına ulaşmış ama en �y� askerler�n�, yardımcılarını kaybetm�ş ve bunun �ç�n ağlamaktadır. Durumu öğrenen İskender’�n annes� “Sagalassos’u ele geç�rd�k ya, ağlarsa ağlasın.” dem�şt�r.

Burada yaşamaktan memnunum. Çünkü Burdur, Isparta ve Antalya’ya yakın b�r mesafedey�z. Ekonom�k olarak gel�şmem�ş de olsa, doğası bozulmamış, doğal ve tar�h� güzell�kler� zeng�n b�r �lçed�r. İnsanlar “Emekl� memleket�” dese de her ne kadar tam olarak ne demek �stend�ğ�n� anlamasam da ben çok sev�yorum.

Ancak son zamanlarda ortaya çıkan Corona V�rüs tehd�d� herkes g�b� ben�m de yaşamımı olumsuz etk�led�. Okullar uzaktan eğ�t�me geçt�. Arkadaşlarımı, öğretmen�m� görem�yorum. Sokağa çıkıp esk�s� g�b� oyun oynayamıyorum. Pencereden baksam k�mse de geçm�yor. Evde herkes g�b� ben�m de canım sıkılıyor. Eba uzaktan eğ�t�m programını �zl�yorum, ama �let�ş�m kuramıyorum ders anlatan öğretmenle. Parmak kaldırıp soru soramıyorum k�. Sınıftak� arkadaşlarımın zaman zaman yaptıkları gürültüyü, öğretmen�m�z�n “Çocuklar, sess�z olun!” demes�n� özlüyorum.

Eba uzaktan eğ�t�m b�z�m �ç�n �y�. Ama herkes�n b�lg�sayarı yok. Olanların �nternet bağlantısı sınırlı ya da Eba’ya g�rmek çok zor. Telev�zyonlardan �zlenmek zorunda kalınıyor.

Umarım bu yaşadığımız durum b�r an önce b�ter ve ben hem sınıfıma kavuşurum hem de esk�s� g�b� dışarıda oyun oynayab�l�r�m. Teşekkür eder�m.

24/04/2020Al� Utku İLERİ

Page 15: ‘un aylık ek˚d˚r. dosya: ·Uzaktan Eğ˛t˛m Ned˛r? UZAKTAN EĞİTİM … · 2020. 4. 30. · Mayıs 2020 Sayı:1 ‘un aylık ek˚d˚r. mektepl˚gazete@gma˚l.com sayfa 8 Bülten’˜

TELAFİ EDİLEBİLECEK OLANA DEĞİL,EDİLEMEYECEK OLANA ODAKLANMAK Hal�s ÖZERK

Akaryakıt �stasyonlarında, yakıt pompasının aracımıza yakıt aktarıp aktarmadığını nasıl anlarız? Pompanın bağlı olduğu mak�nedek� numaratör bölümünde bulunan numaralar; ÖNCELİKLE KURUŞLAR BASAMAĞI dönüyorsa...

Kuruşlar basamağı dönmeden ve döngüsünü tamamlamadan b�r sonrak� basamağın (yan� "b�rler" basamağı olan l�ralar hanes�n�n) harekete geçmes� mümkün değ�ld�r. İk�nc� basamak da döngüsünü tamamlamadan üçüncü basamağın (yan� "onlar" basamağının), üçüncü basamak da döngüsünü tamamlamadan dördüncü basamağın (yan� "yüzler" basamağının) harekete geçmes� olası değ�ld�r.

Dolayısıyla durumumuza, konumumuza ya da “beklent�ler�m�ze” bağlı olarak hang� basamakta olmayı arzu edersek edel�m ya da hang� basamağı hedeflesek hedefleyel�m, UNUTMAYALIM Kİ "BİRİNCİ BASAMAĞA" HEP BAĞLIYIZDIR!... Arzularımız ya da beklent�ler�m�z doğrultusunda b�zler hedefler�m�ze ulaşmaya mot�ve oluruz. Mot�v, en temel anlamda “organ�zmayı harekete geç�ren kuvvet” olarak tanımlanır. Bu bağlamda mot�vler �k�ye ayrılır, b�r�nc�s� f�zyoloj�k mot�vlerd�r (k� bunlara dürtü adı ver�l�r) ve f�zyoloj�k mot�vler f�zyoloj�k �ht�yaçlarımızla (açlık, susuzluk, c�nsell�k, nefes almak g�b� �ht�yaçlarımızla) �lg�l�d�r. İk�nc�s� �se sosyal mot�vlerd�r k� bu da �ç�nde yaşadığımız kültürün normlarıyla ve/veya evrensel normlarla (sevme ve sev�lme, sev�lenlerle ve yakınlarla huzurlu b�r yaşam sürme, takd�r ed�lme, saygı görme, dürüstlük, meden� cesaret, adalet, utanma, şeh�t olma vb. normlarla) �lg�l�d�r.

B�reyler�n “Yaşamın özü ned�r?” ya da “Hayatın anlamı ned�r?” sorusuna verd�kler� yanıtların �se en temelde ve ağırlıklı olarak “Sevd�kler�mle sağlıklı ve mutlu b�r yaşam sürmek” şekl�nde olduğu görülür. “Her şey�n başı sağlık” sözü de bu bağlamda boşuna değ�ld�r. Yan� aslında, b�reyler yaşamın koşturmacısı �ç�nde veya bazen hırslarının akıllarının önüne geçt�ğ�n�n farkında olmadıkları zamanlarda unutmuş olsalar da evrensel olan b�r gerçek vardır k� o da şudur: EN TEMEL VE İLK BASAMAKTA OLAN FİZYOLOJİK VE PSİKOLOJİK İHTİYAÇLAR TATMİN EDİLMEDEN DİĞER İHTİYAÇ-LARA SAĞLIKLI BİR BİÇİMDE GEÇİLEMEZ; GEÇİLDİĞİ ZANNEDİLSE DE BU BÜYÜK BİR YANILGIDIR!

B�reyler�n yaşamında yaşam anlayışına göre bu �k� mot�v karşı karşıya geld�ğ�nde b�r� d�ğer�ne gal�p gel�r. Örneğ�n b�rey d�lenmektense açlıktan ölmey� terc�h edeb�l�r veya evladı uğruna, vatan uğruna canından b�le vazgeçeb�l�r (yan� sosyal mot�v f�zyoloj�k mot�ve üstün geleb�l�r). Ya da sağlığı, mutluluğu veya onuru uğruna tüm servet�nden de makamlardan da vazgeçeb�l�r. Socrates’�n At�na kralına (Academ�a’dan atılmasına, y�yecek b�r lokma ekmeğe muhtaç olmasına rağmen, At�na kralının “gençler�n kafasını karıştırmaktan vazgeç sen� vez�r�m yapayım” demes�ne rağmen) “Ben�m kend�m� lâyık gördüğüm makamın yanında s�z�n vez�rl�ğ�n�z�n ne önem� var k�?” demes� örneğ�nde olduğu g�b�...

İnsan evladının temel �ht�yaçları konusunda b�rçok b�l�m dalı �ç�nde yer alan ve gerek bu b�l�m dallarında öğren�m görmüş gerekse kend� özel �lg�ler� neden�yle b�reyler�n b�ld�kler� öneml� b�r kuram vardır: Ps�koloj� b�l�m� �ç�nde hem Hüman�zm ekolünün hem de Sosyal Öğrenme Kuramlarının �ç�nde yer alan "MASLOW' UN İHTİYAÇLAR

HİYERARŞİSİ" kuramı.

Bu kurama göre �nsanların temel �ht�yaçları vardır. Bunlar önem sırasına göre sıralanırlar ve b�r� g�der�lmeden d�ğer�n� geç�lmes� pek mümkün değ�ld�r. Geç�l�yor g�b� görünse de b�rey sonrak� aşamada y�ne öncek� aşamada g�der�lmem�ş olan �ht�yaçlarının "tahs�latı" �le uğraşır.

Bu �ht�yaçlar şunlardır (önem sırasına göre):

1. F�zyoloj�k �ht�yaçlar: Hayatta Kalma ve yaşamı devam ett�rme �le �lg�l� tüm �ht�yaçlardır (yeme, �çme, c�nsell�k, sağlıklı olma ve sağlıklı kalma �ht�yacı)

2. Güvenl�k İht�yacı: B�rey�n kend�n� güvende h�ssetmes� �le �lg�l� tüm �ht�yaçlardır (barınma, g�y�nme, hastalıklardan, tehl�kelerden korunma g�b� temel �ht�yaçlar).

3. A�t Olma ve Sev�lme İht�yacı: Öncel�kle b�r a�leye, akrabalara, dostluklardan ve arkadaşlıklar-dan oluşan b�r sosyal çevreye, b�r meslek grubuna, b�r �deoloj�ye veya dünya görüşüne uyan b�r gruba a�t olduğunu h�ssetme, a�t olduğunu düşündüğü sosyal çevredek� b�reyler tarafından da sev�ld�ğ�n� h�ssetme �le �lg�l� tüm �ht�yaçları �fade eder.

4. Saygı İht�yacı: Öncel�kle a�le ve akraba olarak yakınlarından saygı görme, sonrasında dostların-dan, arkadaşlarından ve meslektaşlarından ya da a�t olduğunu düşündüğü grup üyeler�nden oluşan sosyal çevreden saygı görme �ht�yacını �fade eder.

5. Kend�n� Gerçekleşt�rme �ht�yacı: B�rey�n daha çok mesleğ�yle veya �ş�yle �l�nt�l� olarak, etk�nl�kte bulunuyor olma, b�r konuma gelm�ş olma, b�r statü elde etm�ş olma, alanda kalıcı eserler ortaya koymuş olma ya da herhang� b�r yolla “adını duyurmuş olma” d�ğer b�r anlamda "yaşamda �z bırakmış olma" �ht�yacını �fade eder. Eğ�t�m-öğre-t�m etk�nl�kler�, öğrenme davranışları bu �ht�yaç alanı �ç�nde (yan� son basamakta) yer alır.

Maslow'a göre: "KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRMİŞ BİREY OLABİLMEK İÇİN HİYERARŞİK OLARAK DİZİLMİŞ BU İHTİYAÇLAR İÇİNDE ÖNCELİKLE EN ALTTA BULUNAN FİZYOLOJİK İHTİYAÇLARIN (b�r�nc� basamaktak� �ht�yacın) KARŞILANMIŞ OLMASI GEREKİR. HER BİR İHTİYAÇ TATMİN EDİLDİĞİNDE, HİYERARŞİDE KENDİNDEN BİR YUKARIDA BULUNAN DİĞER İHTİYACI ZATEN HAREKETE GEÇİRİR".

Kl�n�k Ps�koloj�de çok öneml� olan GERÇEKLİK TERAPİSİ KURAMI'na göre de (kuramın babası W�ll�am Glasser'dır);

İNSANIN EVRENSEL ve GENETİK olan BEŞ TEMEL PSİKOLOJİK İHTİYACI VARDIR; bunlar şöyle sıralanır.1. Hayatta kalma (yaşamın sürdürülmes�) �ht�yacı,2. A�t olma �ht�yacı,3. Güçlü olma �ht�yacı,4. Özgür olma �ht�yacı,5. Eğlenme �ht�yacı.

Glasser’a göre davranışlarımızı bu temel �ht�yaç ve �stekler� gerçekleşt�rmek üzere seçer�z.

Mental Bozukluklar da duygusal bozukluklar da b�reyler�n bu �ht�yaçlarından b�r�n� ya da daha çoğunu karşılamama ya da karşılayamaması durumlarında ortaya çıkar.

İlk �ht�yaç (Hayatta Kalma İht�yacı) Maslow'un açıklamalarıyla büyük b�r oranda örtüştüğü �ç�n burada yazmaya gerek duymuyorum.

Ancak �k�nc� �ht�yaç olan A�t Olma İht�yacı konusunda şu �k� özell�k Glasser tarafından vurgulanır:

a) Sevme ve sev�lme �ht�yacında veya değ�l ve’n�n altı ç�z�l�r, yan� �k�s�n�n beraber olması gerekt�ğ� vurgulanır.b) Kend�m�z�n ve başkalarının gözünde değerl� olduğumuzu h�ssetme �ht�yacı (burada da ve ek�n�n altı ç�z�lerek her �k�s�n�n b�rl�kte olması gerekt�ğ�, yanı sıra değerl�l�ğ�n b�rey�n önce kend�nden başlaması gerekt�ğ� vurgulanır. Çünkü bu durumun aks�ne b�rey�n BAŞARISIZ KİMLİK gel�şt�receğ� �fade ed�l�r. Buradak� başarı kel�mes� �le de kes�nl�kle akadem�k başarı değ�l, k�ş�l�k ve karakter bağlamın-dak� başarı vurgulanır.

D�ğerler� �se şöyle açıklanır:

3. Güçlü Olma İht�yacı: Öncel�kl� k�ş�l�k özell�kler� ve evrensel değerlere bağlı olarak karakter özell�kler�nde yeterl� olma ve özgüven sah�b� olma �ht�yaçlarını bel�rt�r. B�r �şe sah�p olma, eğ�t�m�n get�rd�ğ� b�r unvana sah�p olma �se bunların temel�nde gerçekleşt�ğ� oranda sağlıklı ve fonks�yoneld�r.

Glasser’a göre, �nsanlar el�ndek�lerden fazlasını elde etmekten haz duyarlar. İl�şk�lerde �lk önce a�t olma, sonra güçlü olma �steğ� bel�r�r. Bu da �l�şk�y� kontrole dönüşür. Eğer k� güçlü olma �ht�yacı dış dünyayı kontrol etmeye yönel�yorsa ya da kontrol ed�yorsa bu durum, k�ş�ye zarar ver�r. 4. Özgür Olma İht�yacı: Sorumluluk alma, seç�m yapma, kend�n� yönlend�rme �ht�yacıdır. Fakat bazen, güçlü olma �ht�yacı �le özgür olma �ht�yacı b�rb�r�yle çel�ş�r. Bunun neden� gücün özgürlüğü sınırlandırmasıdır. Örneğ�n, �y� b�r meslek �ç�n veya meslek� alanda başkaları tarafından "ONANMAK İÇİN" b�rçok şeyden vazgeçeb�l�r �nsanlar...

Ya da başkasının b�z�m üzer�m�zdek� gücü, b�z�m özgürlüğümüze tehd�t olab�l�r.

Glasser’a göre, �nsanlar, etk�l� olmayan kararları özgürlük, a�t olma ve güçlü olma �ht�yaçlarını yok etme pahasına ver�rler.

5. Eğlenme İht�yacı: Eğlenme; z�h�nsel ve duygusal olarak hoş zaman geç�rme �ht�yacıdır. İl�şk�ler�n devamlılığını sağlar. Karşılanması en kolay �ht�yaçtır. Fakat �l�şk�lerdek� sorun �lk önce eğlenceye zarar ver�r.

Coronav�rüs neden�yle tüm dünyayla b�rl�kte b�z�m de yaşadığımız ps�koloj�k atmosferde, özell�kle sağlık ve eğ�t�m-öğret�m alanında dey�m yer�ndeyse üst yönet�c�ler�n sözlü ya da yazılı açıklamalarının alandak� çoğu uygulayıcılar (doğrudan veya dolaylı uygulayıcılar) tarafından hatalı anlamalara, farklı yorumlamalara ve (belk� de en öneml�s�) yazının başlarında bel�rtt�ğ�m İHTİYAÇLARA (!?) bağlı olarak “�p�n ucunun” kaçırıldığı uygulamalara dönüştürüldüğü ve dönüştüğü kanaat�ndey�m. Burada hem eğ�t�mc� k�ml�ğ�m hem kl�n�k ps�kolog k�ml�ğ�mle özell�kle eğ�t�m-öğret�m alanında yaşananlara, �l�nt�l� olarak da ps�koloj�k sağlık

konusuna yer vermey� gerekl� görüyorum. Gerek YÖK Başkanımız Sn. Yekta SARAÇ tarafından gerekse M�ll� Eğ�t�m Bakanımız Sn. Prof. Dr. Z�ya SELÇUK tarafından, yaşanan olağanüstü ortamda, devlet�n �şley�ş�nde devamlılık esastır prens�b�nden hareketle, öğrenc�ler�n kend�ler�n� �hmal ed�lm�ş olarak görmemeler�, öğren�mler�yle �lg�l� bağlarını koparmamaları amacıyla eğ�t�mc�ler�n de bu süreçte zaten gerekenler� yapacaklarına olan �nançlarıyla eğ�t�m-öğret�m faal�yetler�n�n onl�ne olarak yürütülmes� uygun bulunmuş, karar ver�lm�ş, planlanmış ve eldek� �mkanlar ölçüsünde uygulama-ya konulmuştur. Bu oldukça yer�nde, olumlu, sağlıklı ve gerekl� b�r uygulamadır. Ancak…

Gerek YÖK’e bağlı resm� ve vakıf ün�vers�teler�n�n çoğunda, gerekse MEB’ e bağlı resm� ve özel okulların çoğunda ve neredeyse tüm kademeler�nde sank� b�rb�rler�yle yarışırcasına, �ş�n özünün ve �y� n�yet�n kaybed�ld�ğ�, k�m�n hang� tekn�k ve yöntemlerle güya “farklılık” yaratacağı düşünülen (?) etk�nl�klerle ön plana geçmen�n öneml� hale geld�ğ� b�r sürece g�r�lm�ş görülüyor. Yan� adeta n�tel�ğ�n yer�ne n�cel�ğ�n geçmeye başladığı b�r süreç yaşanmaya başladı. Çünkü bazı okul yönet�c�ler�n�n, öğret�m kadrolarını dah�l ett�kler� whatsApp gruplarındak� �let�ler mobb�ng boyutunu aşmış durumda… Denk okullar arasındak�, s�steme g�r�lme sayıları, s�stemdek� doküman sayıları, s�stemdek� öğrenc� ve öğretmen sayıları, tamamlanan ödevler, sorular, çalışmalar vs. değ�şkenler�ne göre graf�kler�n� öğretmenler�yle paylaşan, graf�kler�n�n �lçe m�ll� eğ�t�m ve �l m�ll� eğ�t�m müdürler� tarafından her an görüldüğü ve değerlend�r�ld�ğ�n�, d�ğer okullara göre ya ger�de oldukları �ç�n ya da d�ğer okullarının önüne geçmeler� gerekt�ğ� (!?) �ç�n neredeyse öğretmen�n-den her saat onl�ne eğ�t�mle �lg�l� b�r şeyler �steyen bunu �sterken de oldukça �nc�t�c� ve emr�vak� �fadeler kullanan bazı okul yönet�c�ler�n�n sayısı artmaya başlamış durumda. Bununla yet�nmey�p okul vel�ler�n� arayan, vel�lerden de öğretmen� aramasını �steyen bazı okul yönet�c�ler� de bu g�d�şata eklemlenmeye başlamış durumda. Bunun sonucu olarak; öğretmenler� adeta “tac�z” ederces�ne arayan, eğ�t�mc�l�kle h�çb�r meslek� formasyonları olmadığı halde eğ�t�mle �lg�l� “b�l�rk�ş�” olmaya soyunan ve ne acıdır k� asıl böyle b�r dönemde çocuğunun �ht�yaç duyduğu ebeveynl�k tutum ve davranışını unutup kend�nce “Fahr� Öğretmen”l�k rolüne g�ren öğrenc� vel�ler� de (ne yazık k�) görülmeye başlamış durumda.

Hatta öğretmen�nden, sınıf rehber öğretmen� olduğu sınıftak� öğrenc�ler�n�n her b�r�n�n anne babasını sabah saat�nde (EBA dersler�n�n başlayaca-ğı saatten çok önce) telefonla arayarak çocukların uyandırılmasını �steyen okul yönet�c�ler�n�n davranışları da, yüksek öğret�m kademes�nde b�r “yet�şk�n” olarak değerlend�r�len öğrenc�ler�, bölüm başkanlarının ya da bölümdek� öğret�m üyeler�n�n telefonla arayarak senkron�ze derse (eş zamanlı canlı derse) katılımlarının sağlanmasını �steyen fakülte veya yüksek okul müdürler�n�n davranışları eğ�t�mc�ler tarafından tüm ülkeye yayılacak şek�lde konuşulur durumda. İş�n düşündürücü yanı �se MEB Sn. Prof. Dr. Z�ya Selçuk’ un, kurulan s�stemle ve yapılacaklar �lg�l� olarak net ve olması gereken açıklamalarına, ayrıca EBA s�stem�nde bu açıklama-ların detaylı anlatımına rağmen… B�zler çek�nmeden ve �çtenl�kle “vatan sana canım feda” d�yoruz. Aynı şek�lde evladını kaybeden b�r baba ya da anne “vatan sağ olsun” d�yor, çünkü; vatan yoksa, başta özgürlükler olmak üzere, çok şey kaybed�lm�ş demekt�r. Çocuklarımız, kaç kez değ�şen eğ�t�m s�stem� �le yıllarını kaybett�ler, değ�şen sınav s�stemler� neden�yle çalışma stratej�ler�n� kaybett�-ler, çalınan sınav soruları neden�yle hayaller�n� kaybett�ler, Anadolu l�seler� ve ün�vers�teye g�r�şte değ�şen puanlama s�stemler� neden�yle emekler�n�

kaybett�ler, okul yönet�c�ler�n�n, öğretmenler�n, anne babaların ve d�ğer ebeveynler�n sürekl� baskıları doğrultusunda okuldak� dersler, özel dersler, dershane dersler� arasında koşuşturup çocukluklarını yaşamayı, gençl�kler�n� h�ssetmey� ve en öneml�s� yaşamdan tat almayı kaybett�ler… Ş�md� de korona v�rüs neden�yle eğ�t�m-öğret�me ara ver�lmes�, sank� ölüm kalım meseles�ym�ş g�b�, sank� bu süreç daha sonrak� yıllarda telaf� ed�lemez-m�ş g�b�, sank� her an ölümle burun buruna değ�lm�ş�z g�b� YANİ SANKİ BİRŞEY YOKMUŞ g�b�, b�r taraftan okul, b�r taraftan öğretmen, b�r taraftan anne ve baba baskısıyla, artık �y�ce �p�n ucunun kaçırıldığı b�r hal alan onl�ne derslere, bu çocukları-mız ve gençler�m�z�n uyum sağlamalarını bekl�yoruz. Bu denl� kayıplar yaşattığımız bu çocuklarımıza ve gençler�m�ze artık CANINIZ SAĞOLSUN demem�z gerekm�yor mu?... Çünkü y�ne b�r şeyler kaybed�yorlar;

•Çoktan hak ett�kler� nefeslenmey�,•Yaşananlardan hareketle hayatı sorgulayıp, hayatın anlamına �l�şk�n çıkarımlar yapmayı,•A�le ve ev kavramına öneml� ve değerl� anlamlar yüklemey�,•Anney�, babayı, kardeş� h�ssetmey�, hafızalarında yıllar yılı kalacak ve gelecek nes�llere aktaracakları beraberce güzel yaşantıları yaşamayı,•İnsan �l�şk�ler�ne ve İNSAN OLMAYA da�r farkında-lıklar gel�şt�rmey�,•Sabır gel�şt�rmey�, beklemey� öğrenmey�, •Gel�p geç�c� olanla kalıcı olanı ayırt etmey�,•Yaşamını belk� de bunlardan hareketle yen�den kurgulamayı…

Ve bunu b�zler yapıyoruz, hem de güya eğ�t�m adına asıl yaşam eğ�t�m�n� eller�nden alarak…

Okullarımız her geçen gün salt �şletmeym�ş g�b� b�r mantıkla ele alınıp yürütülmeye başlamış durumda. Bu FELSEFESİZ ENDÜSTRİLEŞMENİN b�r sonucudur.

İşletmeler ağırlıklı olarak maddesel ürün ortaya çıkarırlar ya da müşter�ye yönel�k h�zmet ortaya koyarlar. Halbuk� eğ�t�mdek� ürün; �nsanın düşünces�n�n, duygularının, davranışının, kültürleş-mes�n�n, sosyalleşmes�n�n ve k�ş�l�ğ�n�n eğ�t�m�d�r. Yan� eğ�t�mdek� temel gerçek İNSANDIR!.. İnsanın eğ�t�m� de süreçler� ve aynı zamanda süreçler�n bütünlüğünü gerekt�r�r. Yan� eğ�t�m, “mola”lardan oluşur, sıkıştırmaya gelmez… Aynı zamanda eğ�t�m sayılardan çok kal�teye endeksl�d�r. Bu nedenle bu sürede her gün kaç onl�ne ders yaptığınız, kaç canlı ders gerçekleşt�rd�ğ�n�z, bu dersler�n kaç saat olduğu, s�steme kaç doküman yükled�ğ�n�z, kaç sınav yaptığınız, kaç ödev verd�ğ�n�z vs… bunlar eğ�t�mden çok ölçme �le �lg�l�d�r. Yan� “okullar, okul yönet�c�ler�, öğretmenler arasında adeta yarışa dönüştürülmüş s�stem�n sayılarından öteye b�r anlam taşımaz…

Hele hele, h�çb�r öğretmenl�k formasyonu olmayan anne babaları (olsalar b�le) ne yazık k� bu �şe dah�l ederek onların asıl fonks�yonlarını ortaya koymaları-nı zedelemek, dolayısıyla anne baba-çocuk �let�ş�m�n� hasara uğratmak; çok büyük b�r olasılıkla onarılmaz hasarlar olarak karşımıza çıkacaktır… Herbart tarafından 18.yy. da şöyle tanımlanmıştır.

“Eğ�t�m, çocuk ruhunu uyarmak, onu kend� arzularımıza boyun eğd�rmek ve vakt�nden önce, gelecek yılların end�şeler� �ç�ne sokmak �ç�n güven ve sevg� bağlarını zorla kabul ett�rerek, çocuğun huzurunu bozmak sanatıdır”.

Pek�, “Eğ�t�m” �le “Öğret�m” kavramları arasındak� farklılık ve benzerl�k gösteren özell�kler� nelerd�r?

Eğ�t�m; genel anlamda, k�ş�l�ğ�n gel�şmes�ne yardım eden ve b�rey�n �ht�yaçlarını göz önüne alarak b�rey�

yet�şk�n yaşama hazırlayan gerekl� b�lg�, becer� ve olumlu davranışlar kazandırmayı amaçlayan b�r süreçt�r. Öğret�m �se; eğ�t�m�n, genell�kle okullarda (veya sosyal b�r kurumda) planlı ve programlı olarak yürütülen kısmıdır. Eğ�t�m �le öğret�m kavramları arasındak� farkları şöyle sıralayab�l�r�z:

•Öğret�mde meslek� eğ�t�m görmüş b�r�n�n fonks�yonu esastır; yan� öğretmen�n... •Öğret�mde b�lg� aktarma �ş�, öğrenc�n�n öğrenmes�, kavraması ve davranışa dönüştürmes� �ç�n sadece araçtır!.. Bu bağlamda öğrenme; “Tekrarlar ve yaşantılar sonucu b�lg� oluşturma ve davranışta sürekl� ve kalıcı değ�ş�kl�kler oluşturma sürec�d�r” şekl�nde tanımlanır.• Eğ�t�m bu b�lg� aktarma �ş�n� şek�llend�rmekt�r, dolayısıyla c�dd� b�r formasyonu ve yaratıcılığı gerekt�r�r. •Öğret�m mak�ne �le de yapılab�l�r. Ancak eğ�t�m�n vazgeç�lmez aracı �nsandır. •Öğret�m b�rey�n ruh sağlığını fazla d�kkate almaz. Eğ�t�mde �se ruh sağlığı temel konulardan b�r�s�d�r. •Öğret�m�n sanatsal yönü yoktur, halbuk� b�lg�y� aktarma, yoğurma, �şleme şek�ller� açısından eğ�t�m aynı zamanda b�r sanattır. Dolayısıyla eğ�t�mc�l�k sanatçılık ruhunu gerekt�r�r. •B�lg� aktarmada “�let�m” vardır, eğ�t�mde �se “�let�ş�m”… •Öğret�m h�zmetler�nde genell�kle zorunluluklar söz konusudur, eğ�t�mde �se zorunluluklar yoktur.•Öğret�mde sayısal ölçme vardır (örneğ�n not verme); eğ�t�mde �se değerlend�rme vardır (sayısal ver�ler kullanılmayab�l�r).•Öğret�m daha çok nesnel dünyaya a�tt�r. Eğ�t�m �se b�rey�n �ç dünyasına h�tap eder.

Bu farklar neden�yled�r k� öğretmenl�k, eğ�t�mc�l�ğ� olab�ld�ğ�nce �ç�nde barındıran b�r meslekt�r her önüne gelen�n �cra edeb�leceğ� b�r meslek değ�ld�r!...

Son zamanlarda yaşananlar �se oldukça düşündürü-cü: Öğretmen olan annes�ne kend�n� fark ett�reb�l-mek �ç�n çamaşır suyu �çen, balkondan atlamakla tehd�t eden, boğazına bıçak dayayan, tekrar altını ıslatmaya, altına kaka yapmaya başlayan çocukları-mız var.

Ağırlıklı olarak özel okullarda çalışıp mesleğ� bırakmak �steyen, öğrenc�ler�ne onl�ne ders yoğunluğu neden�yle kend� çocuğunu unutup, “annel�ğ�mden utanır hale geld�m” d�yen öğretmen-ler var. Öğretmen�n onl�ne ders anlatma b�ç�m�n� beğenme-y�p (!?), kend� aralarında para toplayarak öğretmene sınıf yazı tahtası alan ve kargo �le gönderen, matemat�k ders�n� ç�z�m yaparak daha �y� anlatsın (!?) düşünces�yle y�ne kend� aralarında para toplayıp graf�k ç�zmeye elver�şl� laptop alan, özel kamera, özel m�krofon alan, zoom programıyla ders yapsın d�ye programa ücretl� olarak kayıt yaptırıp öğretmen� kullanması �ç�n dayatmada bulunan, canlı dersler� “kend�ler�nce yeter�nce yapmadığı tesp�t ed�len” öğretmen �s�mler�n� b�rb�rler� arasında yazışan ve hatta bu öğretmenler� okul müdürüne ve �lçe m�ll� eğ�t�m müdürüne ş�kâyet eden vel�ler var. Vel� endeksl� okul yönett�ğ� �ç�n vel�ler�n memnun�-yet� adına, öğretmenler�ne her gün defalarca whatsApp mesajları atarak mob�ng uygulayan, anlattıkları dersler� öğrenc�ler�n d�nled�ğ�n� kanıtlamaları �ç�n ders b�ter b�tmez öğrenc�ler�n not aldıkları defterler�n res�mler�n� whatsApp hesabın-dan öğretmenler�ne göndermeler�n� �steyen okul yönet�c�ler� var.

Varoluşçu Felsefede ele alındığı b�ç�m�yle, “kend�l�ğ�n�” oluşturamadığı �ç�n ne yazık k� yıllarca

var ed�lmeye endekslenerek yaşam sürmey� “yaşam st�l�” olarak ben�msem�ş, bu yolla fark ed�ld�ğ�n� “öğrenm�ş”, öğrenc� ve okul yönet�c�ler�nden “ruhsal okşanma” onayı almak adına, eğ�t�mc�l�kler�n� unutarak tüm enerj�ler�n� onl�ne derslere ve bu derslerde “göster�” yapmaya çalışan, sayıları az da olsa öğretmenler var.

Büyük önder Atatürk, gençl�ğe cumhur�yet�m�z� emanet etm�ş, b�z bu gençl�ğe kend�ler�ne a�t olan sınıf dersler�n� b�le emanet etm�yoruz… Sonra da onlardan, kend�ler�ne a�t sorumlulukları yer�ne get�rmeler�n�, dış d�s�pl�n yer�ne �ç d�s�pl�n gel�şt�rmeler�n� bekl�yoruz… Böyle yaparsak daha çok bekler�z…

•Ev hanımlığı b�r statü, b�r meslek değ�ld�r. Bu nedenle ev hanımı konumundak� anneler� b�r statü, b�r konum elde etme �ht�yacı duyarlar. Tam da bu dönem� fırsat b�l�p, okul yönet�c�ler� hatta m�ll� eğ�t�m bakanı anne babalara b�r görev yükled�ğ� �ç�n hemen hemen h�çb�r şey b�lmed�kler� öğretmenl�k mesleğ�ne tab�r yer�ndeyse “balıklama daldılar”. Acaba devlet�m�z ev hanımlığını “Ev koord�natörlü-ğü” sıfatı �le meslek olarak kabul etseyd�, bununla �lg�l� anneler� b�r eğ�t�mden geç�r�p b�r de resm� belge verseyd�. Bu �craatları neden�yle belgey� aldıkları tar�hten �t�baren s�gortaları başlasa ve bunun karşılığında b�r de maaş alsalardı, meslekler�-ne �l�şk�n görev yetk� ve sorumluluklar tanımlanmış olsaydı, bunun dışındak� �craatları �se tesp�t ed�lmes� durumunda “görev �hlal� ve suç” sayılsaydı, çocuklara da bu görev �hlal� durumunda ş�kayet etme hakkı tanınsaydı, böyle davranırlar mıydı?...

•B�r matemat�k mühend�s� b�le matemat�kle �lg�l� çok şey b�lse de matemat�k öğretmenl�ğ� yapamaz! Hatta fen edeb�yat fakültes�nden mezun olan gençler�m�z b�le öğretmenl�k formasyonları olmadığı �ç�n ülkem�zde öğretmen olarak çalışamıyorlar, hatta müracaat b�le edem�yorlar. Örneğ�n Edeb�yat Fakültes� Türk D�l� ve Edeb�yatı bölümünden mezun b�r genç Türk D�l� ve Edeb�yatı öğretmenl�ğ� yapamıyor, Tar�h Bölümüm mezunu b�r genç Tar�h öğretmenl�ğ� yapamıyor, İng�l�z D�l� ve Edeb�yatı bölümünden mezun olan b�r genç İng�l�zce öğretmenl�ğ� yapamıyor, Fen fakültes� F�z�k bölümünden mezun olan b�r genç F�z�k öğretmenl�ğ� yapamıyor. Çünkü öğretmenl�k b�r formasyon �ş�d�r ve b�rçok becer�y�, yeteneğ� gerekt�r�r. Durum böyle �ken öğretmenl�kle �lg�l� h�çb�r yüksek öğren�m� olmayan, üstüne üstlük formasyonu da bulunmayan anne babalara bu görev nasıl yükleneb�-l�r k�…

Güzel b�r atasözümüz vardır:

“Görgülü kuşlar gördüğünü �şler, görgüsüz kuşlar ne gördü k� ne �şler”

Buradan hareketle annelere mesajım:

Annel�k rolünüz, çocuklarınız �ç�n başka h�çb�r şey �le yer� doldurulamayacak b�r roldür. Çocuklarınızı tam da bu dönemde tam da en çok �ht�yaç duydukları sevg� ve �lg�y� vermen�z�n zamanıdır, lütfen; k�m ne görev yüklerse yükles�n belk� de dünyanın en öneml� görev�n� çocuklarınızın ps�koloj�k sağlıkları ve aranızdak� sağlıklı �let�ş�m� yok saymak pahasına eller�n�zden almalarına ş�ddetle karşı çıkın!... Unutmayın, öğretmenler�n s�ze, çocuklarınıza nasıl annel�k yapacağınıza �l�şk�n söz söyleme yeterl�l�kler� de yetk�nl�kler� vardır ancak s�z�n öğretmenlere �şler�n� nasıl yapacaklarına �l�şk�n söz söylemeye ya da �şler�ne müdahale etmeye yeterl�l�ğ�n�z de yoktur yetk�nl�ğ�n�z de yoktur!

Devlet yetk�l�ler� ve b�l�m �nsanları b�z�m ve tüm �nsanların sağlığı �ç�n nasıl “Evde kalın” çağrısında bulunuyorlarsa, ben de s�zlere şu çağrıda bulunuyo-rum,

Lütfen, “ANNE OLUN, ANNELİKTA KALIN!”

Bu bağlamda benzer çağrıyı öğretmenlere de yapmak �ster�m:

SİZLER ÖĞRETMENSİNİZ, ÖĞRETMENLİKTE KALIN”

Okul yönet�c�ler�ne çağrım �se;

“Eğ�t�m-öğret�m�n vazgeç�lmez unsuru öğretmen �ken, anlamsız b�r yarışa kend�n�z� kaptırıp, vel� odaklı çalışmalar yaparak gönüller�n� kırdığınız öğretmenlerden, gelecek eğ�t�m-öğret�m dönem�n-de nasıl ver�m alacaksınız? Öğretmenlere “b�z�m �ç�n değerl�s�n�z” mesajını nasıl vereceks�n�z, versen�z de nasıl �nandıracaksınız?... Dolayısıyla �darec�l�k geçm�şte kaldı;

“İDARE ETMEYİN, YÖNETİN VE YÖNETİCİLİKTE KALIN”

Öğrenme Ps�koloj�s�'nde öneml� b�r prens�p vardır:

Öğrenme faal�yet� öğreten ve öğrenenle �l�şk�l�d�r ve bunun gerçekleşmes�n�n en temel unsuru HEM ÖĞRETMENİN ÖĞRETMEYE HAZIR BULUNUŞLUK DÜZEYİ HEM DE ÖĞRENCİNİN ÖĞRENMEYE HAZIR BULUNUŞLUK DÜZEYİDİR; b�l�şsel, duygusal, sosyal ve dev�nsel olarak…

İç�nde yaşadığımız ve hemen herkes�n hastalanma-mak ve sağlıkla olmaya odaklandığı b�r dönemde kaç eğ�t�mc�n�n ve/veya kaç öğrenc�n�n bu süreç yaşanmıyormuşçasına, tüm yaşananları b�r kenara bırakarak; b�l�şsel, duygusal ve sosyal olarak etk�n ve ver�ml� b�r b�ç�mde öğretmeye ya da öğrenmeye hazır bulunuşluluğundan bahsed�leb�l�r?...

Öğrenme kuramının öneml� �s�mler�nden Thornd�-ke’ın hazır bulunuşlukla �lg�l� olarak “B�rey, etk�nl�ğ� yapmaya hazır değ�lse ve etk�nl�ğ� yapmaya zorlanırsa bu durum b�reyde kızgınlığa neden olur” sözünü de unutmamak gerek�r…

HAZIR BULUNUŞLUK DÜZEYİNİN EN TEMEL BELİRLEYİCİSİ MOTİVASYON ve mot�vasyonun bel�rley�c� gücü durumunda olan İHTİYAÇLAR’ dır. Yan� organ�zma EN TEMEL İHTİYACI NE İSE ONUNLA İLGİLİ HAREKET GEÇER VE ONUNLA İLGİLİ MOTİVASYONEL DAVRANIŞTA BULUNUR!...

B�zler �sted�ğ�m�z kadar bu mot�vasyonu başka b�r alana taşımaya çalışalım beyhuded�r ve KENDİMİZİ DE BAŞKALARINI DA ALDATMAKTAN ÖTEYE GEÇMEZ VE BAŞKA BİR ANLAMA DA GELMEZ. Üstel�k SAĞLIKSIZDIR!...

Çünkü ÖĞRETME VE ÖĞRENME FAALİYETİ MESLEKİ BİR FAALİYETTİR ve d�kkat edersen�z Maslow'un �ht�yaçlar h�yerarş�s�nde SON SIRADADIR!

Dolayısıyla �ç�nde yaşadığımız sürec�n tüm toplum b�reyler� �ç�n travmat�k olduğu tartışma götürmez b�r gerçekt�r. Çünkü travmat�k olay, b�reyler�n yaşamında öneml� değ�ş�kler meydana get�ren, yaşamsal bütünlüğü bozan olaylar (doğal afetler, savaş, �şkence, hastalık, hastalık salgını, yakınların kaybı, traf�k kazası vb. durumlar) olarak tanımlanır. Bunu da b�reyler�n dört şek�lde yaşadığı açıklanır; a)Doğrudan maruz kalma (yaşadığımız süreçte hastalığın herhang� b�r sürec�n� yaşayanlar, yakınlarını kaybedenler),b)Olayı yaşayan k�ş�ler� tanıyor olma ya da olayı yaşayan k�ş�ler� yardım davranışında bulunma (örneğ�n, sağlık çalışanları)c)Tanıdıklarının başına geld�ğ�n� öğrenme (bu hemen herkes �ç�n geçerl�)d)Olayın sev�ms�z ayrıntıları �le aşırı düzeyde karşı

karşıya kalma (K�tle �let�ş�m araçlarında, sosyal medya yer alan haberler).Görüleceğ� üzere aslında hemen herkes tüm süreçler�n çoğunu yaşıyor durumda…

Travmat�k olaylardan etk�lenme durumunda �se şu bozukluların görülmes� yüksek olasılıktır:a)Akut Stres Bozukluğu,b)Travma Sonrası Stres Bozukluğuc)Sürekl� Kaygı Bozukluğud)Ps�kosomat�k Bozukluklar

Yan� �ç�nde yaşadığımız sürec�n ardından büyük olasılıkla (bazı değ�şkenlere bağlı olarak) öneml� b�r oranda bu bozuklukları konuşuyor olacağız…

Sağlık alanında, dünyadak� ve ülkem�zdek� hemen hemen bütün b�l�m �nsanları ısrarla, alınan önlemlere ek olarak bağışıklık s�stem� üzer�nde duruyorlar. Tam da bu noktada belk� de gözden kaçırılan en öneml� konu şudur. Ps�koloj�k dayanıklılığın, bağışıklık s�stem� üzer�nde çok öneml� b�r etk�s� vardır.

Ps�koloj�k Dayanıklılık; b�rey�n sosyal kaynaklarını (a�le, arkadaşlar), sosyal yeterl�l�ğ�n� (dışadönüklük, �let�ş�m becer�ler�, k�ş�lerarası �l�şk�lerde esnekl�k, yakın �l�şk� kurab�lme becer�s�), k�ş�sel kaynaklarını (özgüven, umut, yaşama �l�şk�n gerçekç� b�r yönel�m) aynı anda değerlend�rmeye olanak veren özell�k olarak tanımlanır. Travmat�k tüm olaylarda b�rey�n bu özell�ğ�n� kullanmasına çalışılır ve bu özell�ğ�n� güçlend�rmes�ne önem ver�l�r. Bu demekt�r k� b�rey�n ps�koloj�k dayanıklılığını; a�le �l�şk�ler�n�, arkadaş �l�şk�ler�n�, sosyal etk�leş�mler�n� doyum sağlayacak ve zevk verecek şek�lde (yüz yüze veya �let�ş�m araçları yoluyla) gel�şt�rmek, yapılab�lecek en sağlıklı, en olumlu ve en akılcı tutumdur. Bunun aks�ne ps�koloj�k dayanıklılığı azaltacak etk�nl�klere gereğ�nden fazla yer vermek, üstel�k bu etk�nl�kler� doyum sağlamaz ve zevk vermez b�r hale dönüştür-mek en başta eğ�t�mc�lerde ve sonrasında öğrenc�-lerde telaf�s� mümkün olmayacak durumlar yaşanmasına neden olab�lecekt�r. Çünkü yüz yüze eğ�t�mle gerçekleşemeyen etk�nl�kler�n telaf�s�n�n mutlaka yolu vardır, zamanı vardır, şekl� vardır ancak ps�koloj�k veya f�zyoloj�k b�r bozukluğun telaf�s� oldukça güçtür (örneğ�n b�r tans�yon hastalığına neden olmak, b�r felce neden olmak, ağır depres�f bozukluğa veya kaygı bozukluğuna neden olmak vb.) bazı durumların telaf�s� �mkânsızlık düzey�nde güçtür hatta h�ç arzu ed�lmeyen b�r can kaybının telaf�s� �se mümkün değ�ld�r…

Bütün bu nedenlerle, böyle b�r süreçte TELAFİ EDİLEBİLECEK DURUMLARA DEĞİL EDİLEMEYECEK OLAN DURUMLARA ODAKLANMANIN GEREKLİ olduğu unutulmamalıdır.

Buna ek olarak şu soruların da hatırdan çıkartılma-ması gerekt�ğ� düşünces�ndey�m:

Bunları ne �ç�n yapıyorum?•Var ed�len b�r �nsan olmak �ç�n m�? Yan� “üst makamlar” tarafından onay almak ve ps�koloj�k olarak “okşanmak” �ç�n m�? Yan� “Fark ed�lme Açlığı”nı mı g�der�yorum?•Varolan b�r �nsan olmak �ç�n m�? Bu sorudan önce şunun sorulması ön koşuldur: “Ben K�m�m?”… •Hayatımın özü ned�r?•Hayatımın özünde k�mler var? •Hayatımın özündek� bu k�ş�lerle anlamlı ve doyum sağlayan �l�şk�ler yaşıyor muyum?

Yaşadığımız süreç tam da bu sorularla yüzleşmek �ç�n yan� yaşamı öneml� ve anlamlı kılmamız �ç�n bulunmaz b�r fırsat değ�l m�?... Bu fırsatı, telaf� ed�leb�l�r etk�nl�klerle doldurarak kaçırmayalım…

Sağlıcakla kalın.

Page 16: ‘un aylık ek˚d˚r. dosya: ·Uzaktan Eğ˛t˛m Ned˛r? UZAKTAN EĞİTİM … · 2020. 4. 30. · Mayıs 2020 Sayı:1 ‘un aylık ek˚d˚r. mektepl˚gazete@gma˚l.com sayfa 8 Bülten’˜

Akaryakıt �stasyonlarında, yakıt pompasının aracımıza yakıt aktarıp aktarmadığını nasıl anlarız? Pompanın bağlı olduğu mak�nedek� numaratör bölümünde bulunan numaralar; ÖNCELİKLE KURUŞLAR BASAMAĞI dönüyorsa...

Kuruşlar basamağı dönmeden ve döngüsünü tamamlamadan b�r sonrak� basamağın (yan� "b�rler" basamağı olan l�ralar hanes�n�n) harekete geçmes� mümkün değ�ld�r. İk�nc� basamak da döngüsünü tamamlamadan üçüncü basamağın (yan� "onlar" basamağının), üçüncü basamak da döngüsünü tamamlamadan dördüncü basamağın (yan� "yüzler" basamağının) harekete geçmes� olası değ�ld�r.

Dolayısıyla durumumuza, konumumuza ya da “beklent�ler�m�ze” bağlı olarak hang� basamakta olmayı arzu edersek edel�m ya da hang� basamağı hedeflesek hedefleyel�m, UNUTMAYALIM Kİ "BİRİNCİ BASAMAĞA" HEP BAĞLIYIZDIR!... Arzularımız ya da beklent�ler�m�z doğrultusunda b�zler hedefler�m�ze ulaşmaya mot�ve oluruz. Mot�v, en temel anlamda “organ�zmayı harekete geç�ren kuvvet” olarak tanımlanır. Bu bağlamda mot�vler �k�ye ayrılır, b�r�nc�s� f�zyoloj�k mot�vlerd�r (k� bunlara dürtü adı ver�l�r) ve f�zyoloj�k mot�vler f�zyoloj�k �ht�yaçlarımızla (açlık, susuzluk, c�nsell�k, nefes almak g�b� �ht�yaçlarımızla) �lg�l�d�r. İk�nc�s� �se sosyal mot�vlerd�r k� bu da �ç�nde yaşadığımız kültürün normlarıyla ve/veya evrensel normlarla (sevme ve sev�lme, sev�lenlerle ve yakınlarla huzurlu b�r yaşam sürme, takd�r ed�lme, saygı görme, dürüstlük, meden� cesaret, adalet, utanma, şeh�t olma vb. normlarla) �lg�l�d�r.

B�reyler�n “Yaşamın özü ned�r?” ya da “Hayatın anlamı ned�r?” sorusuna verd�kler� yanıtların �se en temelde ve ağırlıklı olarak “Sevd�kler�mle sağlıklı ve mutlu b�r yaşam sürmek” şekl�nde olduğu görülür. “Her şey�n başı sağlık” sözü de bu bağlamda boşuna değ�ld�r. Yan� aslında, b�reyler yaşamın koşturmacısı �ç�nde veya bazen hırslarının akıllarının önüne geçt�ğ�n�n farkında olmadıkları zamanlarda unutmuş olsalar da evrensel olan b�r gerçek vardır k� o da şudur: EN TEMEL VE İLK BASAMAKTA OLAN FİZYOLOJİK VE PSİKOLOJİK İHTİYAÇLAR TATMİN EDİLMEDEN DİĞER İHTİYAÇ-LARA SAĞLIKLI BİR BİÇİMDE GEÇİLEMEZ; GEÇİLDİĞİ ZANNEDİLSE DE BU BÜYÜK BİR YANILGIDIR!

B�reyler�n yaşamında yaşam anlayışına göre bu �k� mot�v karşı karşıya geld�ğ�nde b�r� d�ğer�ne gal�p gel�r. Örneğ�n b�rey d�lenmektense açlıktan ölmey� terc�h edeb�l�r veya evladı uğruna, vatan uğruna canından b�le vazgeçeb�l�r (yan� sosyal mot�v f�zyoloj�k mot�ve üstün geleb�l�r). Ya da sağlığı, mutluluğu veya onuru uğruna tüm servet�nden de makamlardan da vazgeçeb�l�r. Socrates’�n At�na kralına (Academ�a’dan atılmasına, y�yecek b�r lokma ekmeğe muhtaç olmasına rağmen, At�na kralının “gençler�n kafasını karıştırmaktan vazgeç sen� vez�r�m yapayım” demes�ne rağmen) “Ben�m kend�m� lâyık gördüğüm makamın yanında s�z�n vez�rl�ğ�n�z�n ne önem� var k�?” demes� örneğ�nde olduğu g�b�...

İnsan evladının temel �ht�yaçları konusunda b�rçok b�l�m dalı �ç�nde yer alan ve gerek bu b�l�m dallarında öğren�m görmüş gerekse kend� özel �lg�ler� neden�yle b�reyler�n b�ld�kler� öneml� b�r kuram vardır: Ps�koloj� b�l�m� �ç�nde hem Hüman�zm ekolünün hem de Sosyal Öğrenme Kuramlarının �ç�nde yer alan "MASLOW' UN İHTİYAÇLAR

HİYERARŞİSİ" kuramı.

Bu kurama göre �nsanların temel �ht�yaçları vardır. Bunlar önem sırasına göre sıralanırlar ve b�r� g�der�lmeden d�ğer�n� geç�lmes� pek mümkün değ�ld�r. Geç�l�yor g�b� görünse de b�rey sonrak� aşamada y�ne öncek� aşamada g�der�lmem�ş olan �ht�yaçlarının "tahs�latı" �le uğraşır.

Bu �ht�yaçlar şunlardır (önem sırasına göre):

1. F�zyoloj�k �ht�yaçlar: Hayatta Kalma ve yaşamı devam ett�rme �le �lg�l� tüm �ht�yaçlardır (yeme, �çme, c�nsell�k, sağlıklı olma ve sağlıklı kalma �ht�yacı)

2. Güvenl�k İht�yacı: B�rey�n kend�n� güvende h�ssetmes� �le �lg�l� tüm �ht�yaçlardır (barınma, g�y�nme, hastalıklardan, tehl�kelerden korunma g�b� temel �ht�yaçlar).

3. A�t Olma ve Sev�lme İht�yacı: Öncel�kle b�r a�leye, akrabalara, dostluklardan ve arkadaşlıklar-dan oluşan b�r sosyal çevreye, b�r meslek grubuna, b�r �deoloj�ye veya dünya görüşüne uyan b�r gruba a�t olduğunu h�ssetme, a�t olduğunu düşündüğü sosyal çevredek� b�reyler tarafından da sev�ld�ğ�n� h�ssetme �le �lg�l� tüm �ht�yaçları �fade eder.

4. Saygı İht�yacı: Öncel�kle a�le ve akraba olarak yakınlarından saygı görme, sonrasında dostların-dan, arkadaşlarından ve meslektaşlarından ya da a�t olduğunu düşündüğü grup üyeler�nden oluşan sosyal çevreden saygı görme �ht�yacını �fade eder.

5. Kend�n� Gerçekleşt�rme �ht�yacı: B�rey�n daha çok mesleğ�yle veya �ş�yle �l�nt�l� olarak, etk�nl�kte bulunuyor olma, b�r konuma gelm�ş olma, b�r statü elde etm�ş olma, alanda kalıcı eserler ortaya koymuş olma ya da herhang� b�r yolla “adını duyurmuş olma” d�ğer b�r anlamda "yaşamda �z bırakmış olma" �ht�yacını �fade eder. Eğ�t�m-öğre-t�m etk�nl�kler�, öğrenme davranışları bu �ht�yaç alanı �ç�nde (yan� son basamakta) yer alır.

Maslow'a göre: "KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRMİŞ BİREY OLABİLMEK İÇİN HİYERARŞİK OLARAK DİZİLMİŞ BU İHTİYAÇLAR İÇİNDE ÖNCELİKLE EN ALTTA BULUNAN FİZYOLOJİK İHTİYAÇLARIN (b�r�nc� basamaktak� �ht�yacın) KARŞILANMIŞ OLMASI GEREKİR. HER BİR İHTİYAÇ TATMİN EDİLDİĞİNDE, HİYERARŞİDE KENDİNDEN BİR YUKARIDA BULUNAN DİĞER İHTİYACI ZATEN HAREKETE GEÇİRİR".

Kl�n�k Ps�koloj�de çok öneml� olan GERÇEKLİK TERAPİSİ KURAMI'na göre de (kuramın babası W�ll�am Glasser'dır);

İNSANIN EVRENSEL ve GENETİK olan BEŞ TEMEL PSİKOLOJİK İHTİYACI VARDIR; bunlar şöyle sıralanır.1. Hayatta kalma (yaşamın sürdürülmes�) �ht�yacı,2. A�t olma �ht�yacı,3. Güçlü olma �ht�yacı,4. Özgür olma �ht�yacı,5. Eğlenme �ht�yacı.

Glasser’a göre davranışlarımızı bu temel �ht�yaç ve �stekler� gerçekleşt�rmek üzere seçer�z.

Mental Bozukluklar da duygusal bozukluklar da b�reyler�n bu �ht�yaçlarından b�r�n� ya da daha çoğunu karşılamama ya da karşılayamaması durumlarında ortaya çıkar.

İlk �ht�yaç (Hayatta Kalma İht�yacı) Maslow'un açıklamalarıyla büyük b�r oranda örtüştüğü �ç�n burada yazmaya gerek duymuyorum.

Ancak �k�nc� �ht�yaç olan A�t Olma İht�yacı konusunda şu �k� özell�k Glasser tarafından vurgulanır:

a) Sevme ve sev�lme �ht�yacında veya değ�l ve’n�n altı ç�z�l�r, yan� �k�s�n�n beraber olması gerekt�ğ� vurgulanır.b) Kend�m�z�n ve başkalarının gözünde değerl� olduğumuzu h�ssetme �ht�yacı (burada da ve ek�n�n altı ç�z�lerek her �k�s�n�n b�rl�kte olması gerekt�ğ�, yanı sıra değerl�l�ğ�n b�rey�n önce kend�nden başlaması gerekt�ğ� vurgulanır. Çünkü bu durumun aks�ne b�rey�n BAŞARISIZ KİMLİK gel�şt�receğ� �fade ed�l�r. Buradak� başarı kel�mes� �le de kes�nl�kle akadem�k başarı değ�l, k�ş�l�k ve karakter bağlamın-dak� başarı vurgulanır.

D�ğerler� �se şöyle açıklanır:

3. Güçlü Olma İht�yacı: Öncel�kl� k�ş�l�k özell�kler� ve evrensel değerlere bağlı olarak karakter özell�kler�nde yeterl� olma ve özgüven sah�b� olma �ht�yaçlarını bel�rt�r. B�r �şe sah�p olma, eğ�t�m�n get�rd�ğ� b�r unvana sah�p olma �se bunların temel�nde gerçekleşt�ğ� oranda sağlıklı ve fonks�yoneld�r.

Glasser’a göre, �nsanlar el�ndek�lerden fazlasını elde etmekten haz duyarlar. İl�şk�lerde �lk önce a�t olma, sonra güçlü olma �steğ� bel�r�r. Bu da �l�şk�y� kontrole dönüşür. Eğer k� güçlü olma �ht�yacı dış dünyayı kontrol etmeye yönel�yorsa ya da kontrol ed�yorsa bu durum, k�ş�ye zarar ver�r. 4. Özgür Olma İht�yacı: Sorumluluk alma, seç�m yapma, kend�n� yönlend�rme �ht�yacıdır. Fakat bazen, güçlü olma �ht�yacı �le özgür olma �ht�yacı b�rb�r�yle çel�ş�r. Bunun neden� gücün özgürlüğü sınırlandırmasıdır. Örneğ�n, �y� b�r meslek �ç�n veya meslek� alanda başkaları tarafından "ONANMAK İÇİN" b�rçok şeyden vazgeçeb�l�r �nsanlar...

Ya da başkasının b�z�m üzer�m�zdek� gücü, b�z�m özgürlüğümüze tehd�t olab�l�r.

Glasser’a göre, �nsanlar, etk�l� olmayan kararları özgürlük, a�t olma ve güçlü olma �ht�yaçlarını yok etme pahasına ver�rler.

5. Eğlenme İht�yacı: Eğlenme; z�h�nsel ve duygusal olarak hoş zaman geç�rme �ht�yacıdır. İl�şk�ler�n devamlılığını sağlar. Karşılanması en kolay �ht�yaçtır. Fakat �l�şk�lerdek� sorun �lk önce eğlenceye zarar ver�r.

Coronav�rüs neden�yle tüm dünyayla b�rl�kte b�z�m de yaşadığımız ps�koloj�k atmosferde, özell�kle sağlık ve eğ�t�m-öğret�m alanında dey�m yer�ndeyse üst yönet�c�ler�n sözlü ya da yazılı açıklamalarının alandak� çoğu uygulayıcılar (doğrudan veya dolaylı uygulayıcılar) tarafından hatalı anlamalara, farklı yorumlamalara ve (belk� de en öneml�s�) yazının başlarında bel�rtt�ğ�m İHTİYAÇLARA (!?) bağlı olarak “�p�n ucunun” kaçırıldığı uygulamalara dönüştürüldüğü ve dönüştüğü kanaat�ndey�m. Burada hem eğ�t�mc� k�ml�ğ�m hem kl�n�k ps�kolog k�ml�ğ�mle özell�kle eğ�t�m-öğret�m alanında yaşananlara, �l�nt�l� olarak da ps�koloj�k sağlık

konusuna yer vermey� gerekl� görüyorum. Gerek YÖK Başkanımız Sn. Yekta SARAÇ tarafından gerekse M�ll� Eğ�t�m Bakanımız Sn. Prof. Dr. Z�ya SELÇUK tarafından, yaşanan olağanüstü ortamda, devlet�n �şley�ş�nde devamlılık esastır prens�b�nden hareketle, öğrenc�ler�n kend�ler�n� �hmal ed�lm�ş olarak görmemeler�, öğren�mler�yle �lg�l� bağlarını koparmamaları amacıyla eğ�t�mc�ler�n de bu süreçte zaten gerekenler� yapacaklarına olan �nançlarıyla eğ�t�m-öğret�m faal�yetler�n�n onl�ne olarak yürütülmes� uygun bulunmuş, karar ver�lm�ş, planlanmış ve eldek� �mkanlar ölçüsünde uygulama-ya konulmuştur. Bu oldukça yer�nde, olumlu, sağlıklı ve gerekl� b�r uygulamadır. Ancak…

Gerek YÖK’e bağlı resm� ve vakıf ün�vers�teler�n�n çoğunda, gerekse MEB’ e bağlı resm� ve özel okulların çoğunda ve neredeyse tüm kademeler�nde sank� b�rb�rler�yle yarışırcasına, �ş�n özünün ve �y� n�yet�n kaybed�ld�ğ�, k�m�n hang� tekn�k ve yöntemlerle güya “farklılık” yaratacağı düşünülen (?) etk�nl�klerle ön plana geçmen�n öneml� hale geld�ğ� b�r sürece g�r�lm�ş görülüyor. Yan� adeta n�tel�ğ�n yer�ne n�cel�ğ�n geçmeye başladığı b�r süreç yaşanmaya başladı. Çünkü bazı okul yönet�c�ler�n�n, öğret�m kadrolarını dah�l ett�kler� whatsApp gruplarındak� �let�ler mobb�ng boyutunu aşmış durumda… Denk okullar arasındak�, s�steme g�r�lme sayıları, s�stemdek� doküman sayıları, s�stemdek� öğrenc� ve öğretmen sayıları, tamamlanan ödevler, sorular, çalışmalar vs. değ�şkenler�ne göre graf�kler�n� öğretmenler�yle paylaşan, graf�kler�n�n �lçe m�ll� eğ�t�m ve �l m�ll� eğ�t�m müdürler� tarafından her an görüldüğü ve değerlend�r�ld�ğ�n�, d�ğer okullara göre ya ger�de oldukları �ç�n ya da d�ğer okullarının önüne geçmeler� gerekt�ğ� (!?) �ç�n neredeyse öğretmen�n-den her saat onl�ne eğ�t�mle �lg�l� b�r şeyler �steyen bunu �sterken de oldukça �nc�t�c� ve emr�vak� �fadeler kullanan bazı okul yönet�c�ler�n�n sayısı artmaya başlamış durumda. Bununla yet�nmey�p okul vel�ler�n� arayan, vel�lerden de öğretmen� aramasını �steyen bazı okul yönet�c�ler� de bu g�d�şata eklemlenmeye başlamış durumda. Bunun sonucu olarak; öğretmenler� adeta “tac�z” ederces�ne arayan, eğ�t�mc�l�kle h�çb�r meslek� formasyonları olmadığı halde eğ�t�mle �lg�l� “b�l�rk�ş�” olmaya soyunan ve ne acıdır k� asıl böyle b�r dönemde çocuğunun �ht�yaç duyduğu ebeveynl�k tutum ve davranışını unutup kend�nce “Fahr� Öğretmen”l�k rolüne g�ren öğrenc� vel�ler� de (ne yazık k�) görülmeye başlamış durumda.

Hatta öğretmen�nden, sınıf rehber öğretmen� olduğu sınıftak� öğrenc�ler�n�n her b�r�n�n anne babasını sabah saat�nde (EBA dersler�n�n başlayaca-ğı saatten çok önce) telefonla arayarak çocukların uyandırılmasını �steyen okul yönet�c�ler�n�n davranışları da, yüksek öğret�m kademes�nde b�r “yet�şk�n” olarak değerlend�r�len öğrenc�ler�, bölüm başkanlarının ya da bölümdek� öğret�m üyeler�n�n telefonla arayarak senkron�ze derse (eş zamanlı canlı derse) katılımlarının sağlanmasını �steyen fakülte veya yüksek okul müdürler�n�n davranışları eğ�t�mc�ler tarafından tüm ülkeye yayılacak şek�lde konuşulur durumda. İş�n düşündürücü yanı �se MEB Sn. Prof. Dr. Z�ya Selçuk’ un, kurulan s�stemle ve yapılacaklar �lg�l� olarak net ve olması gereken açıklamalarına, ayrıca EBA s�stem�nde bu açıklama-ların detaylı anlatımına rağmen… B�zler çek�nmeden ve �çtenl�kle “vatan sana canım feda” d�yoruz. Aynı şek�lde evladını kaybeden b�r baba ya da anne “vatan sağ olsun” d�yor, çünkü; vatan yoksa, başta özgürlükler olmak üzere, çok şey kaybed�lm�ş demekt�r. Çocuklarımız, kaç kez değ�şen eğ�t�m s�stem� �le yıllarını kaybett�ler, değ�şen sınav s�stemler� neden�yle çalışma stratej�ler�n� kaybett�-ler, çalınan sınav soruları neden�yle hayaller�n� kaybett�ler, Anadolu l�seler� ve ün�vers�teye g�r�şte değ�şen puanlama s�stemler� neden�yle emekler�n�

kaybett�ler, okul yönet�c�ler�n�n, öğretmenler�n, anne babaların ve d�ğer ebeveynler�n sürekl� baskıları doğrultusunda okuldak� dersler, özel dersler, dershane dersler� arasında koşuşturup çocukluklarını yaşamayı, gençl�kler�n� h�ssetmey� ve en öneml�s� yaşamdan tat almayı kaybett�ler… Ş�md� de korona v�rüs neden�yle eğ�t�m-öğret�me ara ver�lmes�, sank� ölüm kalım meseles�ym�ş g�b�, sank� bu süreç daha sonrak� yıllarda telaf� ed�lemez-m�ş g�b�, sank� her an ölümle burun buruna değ�lm�ş�z g�b� YANİ SANKİ BİRŞEY YOKMUŞ g�b�, b�r taraftan okul, b�r taraftan öğretmen, b�r taraftan anne ve baba baskısıyla, artık �y�ce �p�n ucunun kaçırıldığı b�r hal alan onl�ne derslere, bu çocukları-mız ve gençler�m�z�n uyum sağlamalarını bekl�yoruz. Bu denl� kayıplar yaşattığımız bu çocuklarımıza ve gençler�m�ze artık CANINIZ SAĞOLSUN demem�z gerekm�yor mu?... Çünkü y�ne b�r şeyler kaybed�yorlar;

•Çoktan hak ett�kler� nefeslenmey�,•Yaşananlardan hareketle hayatı sorgulayıp, hayatın anlamına �l�şk�n çıkarımlar yapmayı,•A�le ve ev kavramına öneml� ve değerl� anlamlar yüklemey�,•Anney�, babayı, kardeş� h�ssetmey�, hafızalarında yıllar yılı kalacak ve gelecek nes�llere aktaracakları beraberce güzel yaşantıları yaşamayı,•İnsan �l�şk�ler�ne ve İNSAN OLMAYA da�r farkında-lıklar gel�şt�rmey�,•Sabır gel�şt�rmey�, beklemey� öğrenmey�, •Gel�p geç�c� olanla kalıcı olanı ayırt etmey�,•Yaşamını belk� de bunlardan hareketle yen�den kurgulamayı…

Ve bunu b�zler yapıyoruz, hem de güya eğ�t�m adına asıl yaşam eğ�t�m�n� eller�nden alarak…

Okullarımız her geçen gün salt �şletmeym�ş g�b� b�r mantıkla ele alınıp yürütülmeye başlamış durumda. Bu FELSEFESİZ ENDÜSTRİLEŞMENİN b�r sonucudur.

İşletmeler ağırlıklı olarak maddesel ürün ortaya çıkarırlar ya da müşter�ye yönel�k h�zmet ortaya koyarlar. Halbuk� eğ�t�mdek� ürün; �nsanın düşünces�n�n, duygularının, davranışının, kültürleş-mes�n�n, sosyalleşmes�n�n ve k�ş�l�ğ�n�n eğ�t�m�d�r. Yan� eğ�t�mdek� temel gerçek İNSANDIR!.. İnsanın eğ�t�m� de süreçler� ve aynı zamanda süreçler�n bütünlüğünü gerekt�r�r. Yan� eğ�t�m, “mola”lardan oluşur, sıkıştırmaya gelmez… Aynı zamanda eğ�t�m sayılardan çok kal�teye endeksl�d�r. Bu nedenle bu sürede her gün kaç onl�ne ders yaptığınız, kaç canlı ders gerçekleşt�rd�ğ�n�z, bu dersler�n kaç saat olduğu, s�steme kaç doküman yükled�ğ�n�z, kaç sınav yaptığınız, kaç ödev verd�ğ�n�z vs… bunlar eğ�t�mden çok ölçme �le �lg�l�d�r. Yan� “okullar, okul yönet�c�ler�, öğretmenler arasında adeta yarışa dönüştürülmüş s�stem�n sayılarından öteye b�r anlam taşımaz…

Hele hele, h�çb�r öğretmenl�k formasyonu olmayan anne babaları (olsalar b�le) ne yazık k� bu �şe dah�l ederek onların asıl fonks�yonlarını ortaya koymaları-nı zedelemek, dolayısıyla anne baba-çocuk �let�ş�m�n� hasara uğratmak; çok büyük b�r olasılıkla onarılmaz hasarlar olarak karşımıza çıkacaktır… Herbart tarafından 18.yy. da şöyle tanımlanmıştır.

“Eğ�t�m, çocuk ruhunu uyarmak, onu kend� arzularımıza boyun eğd�rmek ve vakt�nden önce, gelecek yılların end�şeler� �ç�ne sokmak �ç�n güven ve sevg� bağlarını zorla kabul ett�rerek, çocuğun huzurunu bozmak sanatıdır”.

Pek�, “Eğ�t�m” �le “Öğret�m” kavramları arasındak� farklılık ve benzerl�k gösteren özell�kler� nelerd�r?

Eğ�t�m; genel anlamda, k�ş�l�ğ�n gel�şmes�ne yardım eden ve b�rey�n �ht�yaçlarını göz önüne alarak b�rey�

yet�şk�n yaşama hazırlayan gerekl� b�lg�, becer� ve olumlu davranışlar kazandırmayı amaçlayan b�r süreçt�r. Öğret�m �se; eğ�t�m�n, genell�kle okullarda (veya sosyal b�r kurumda) planlı ve programlı olarak yürütülen kısmıdır. Eğ�t�m �le öğret�m kavramları arasındak� farkları şöyle sıralayab�l�r�z:

•Öğret�mde meslek� eğ�t�m görmüş b�r�n�n fonks�yonu esastır; yan� öğretmen�n... •Öğret�mde b�lg� aktarma �ş�, öğrenc�n�n öğrenmes�, kavraması ve davranışa dönüştürmes� �ç�n sadece araçtır!.. Bu bağlamda öğrenme; “Tekrarlar ve yaşantılar sonucu b�lg� oluşturma ve davranışta sürekl� ve kalıcı değ�ş�kl�kler oluşturma sürec�d�r” şekl�nde tanımlanır.• Eğ�t�m bu b�lg� aktarma �ş�n� şek�llend�rmekt�r, dolayısıyla c�dd� b�r formasyonu ve yaratıcılığı gerekt�r�r. •Öğret�m mak�ne �le de yapılab�l�r. Ancak eğ�t�m�n vazgeç�lmez aracı �nsandır. •Öğret�m b�rey�n ruh sağlığını fazla d�kkate almaz. Eğ�t�mde �se ruh sağlığı temel konulardan b�r�s�d�r. •Öğret�m�n sanatsal yönü yoktur, halbuk� b�lg�y� aktarma, yoğurma, �şleme şek�ller� açısından eğ�t�m aynı zamanda b�r sanattır. Dolayısıyla eğ�t�mc�l�k sanatçılık ruhunu gerekt�r�r. •B�lg� aktarmada “�let�m” vardır, eğ�t�mde �se “�let�ş�m”… •Öğret�m h�zmetler�nde genell�kle zorunluluklar söz konusudur, eğ�t�mde �se zorunluluklar yoktur.•Öğret�mde sayısal ölçme vardır (örneğ�n not verme); eğ�t�mde �se değerlend�rme vardır (sayısal ver�ler kullanılmayab�l�r).•Öğret�m daha çok nesnel dünyaya a�tt�r. Eğ�t�m �se b�rey�n �ç dünyasına h�tap eder.

Bu farklar neden�yled�r k� öğretmenl�k, eğ�t�mc�l�ğ� olab�ld�ğ�nce �ç�nde barındıran b�r meslekt�r her önüne gelen�n �cra edeb�leceğ� b�r meslek değ�ld�r!...

Son zamanlarda yaşananlar �se oldukça düşündürü-cü: Öğretmen olan annes�ne kend�n� fark ett�reb�l-mek �ç�n çamaşır suyu �çen, balkondan atlamakla tehd�t eden, boğazına bıçak dayayan, tekrar altını ıslatmaya, altına kaka yapmaya başlayan çocukları-mız var.

Ağırlıklı olarak özel okullarda çalışıp mesleğ� bırakmak �steyen, öğrenc�ler�ne onl�ne ders yoğunluğu neden�yle kend� çocuğunu unutup, “annel�ğ�mden utanır hale geld�m” d�yen öğretmen-ler var. Öğretmen�n onl�ne ders anlatma b�ç�m�n� beğenme-y�p (!?), kend� aralarında para toplayarak öğretmene sınıf yazı tahtası alan ve kargo �le gönderen, matemat�k ders�n� ç�z�m yaparak daha �y� anlatsın (!?) düşünces�yle y�ne kend� aralarında para toplayıp graf�k ç�zmeye elver�şl� laptop alan, özel kamera, özel m�krofon alan, zoom programıyla ders yapsın d�ye programa ücretl� olarak kayıt yaptırıp öğretmen� kullanması �ç�n dayatmada bulunan, canlı dersler� “kend�ler�nce yeter�nce yapmadığı tesp�t ed�len” öğretmen �s�mler�n� b�rb�rler� arasında yazışan ve hatta bu öğretmenler� okul müdürüne ve �lçe m�ll� eğ�t�m müdürüne ş�kâyet eden vel�ler var. Vel� endeksl� okul yönett�ğ� �ç�n vel�ler�n memnun�-yet� adına, öğretmenler�ne her gün defalarca whatsApp mesajları atarak mob�ng uygulayan, anlattıkları dersler� öğrenc�ler�n d�nled�ğ�n� kanıtlamaları �ç�n ders b�ter b�tmez öğrenc�ler�n not aldıkları defterler�n res�mler�n� whatsApp hesabın-dan öğretmenler�ne göndermeler�n� �steyen okul yönet�c�ler� var.

Varoluşçu Felsefede ele alındığı b�ç�m�yle, “kend�l�ğ�n�” oluşturamadığı �ç�n ne yazık k� yıllarca

var ed�lmeye endekslenerek yaşam sürmey� “yaşam st�l�” olarak ben�msem�ş, bu yolla fark ed�ld�ğ�n� “öğrenm�ş”, öğrenc� ve okul yönet�c�ler�nden “ruhsal okşanma” onayı almak adına, eğ�t�mc�l�kler�n� unutarak tüm enerj�ler�n� onl�ne derslere ve bu derslerde “göster�” yapmaya çalışan, sayıları az da olsa öğretmenler var.

Büyük önder Atatürk, gençl�ğe cumhur�yet�m�z� emanet etm�ş, b�z bu gençl�ğe kend�ler�ne a�t olan sınıf dersler�n� b�le emanet etm�yoruz… Sonra da onlardan, kend�ler�ne a�t sorumlulukları yer�ne get�rmeler�n�, dış d�s�pl�n yer�ne �ç d�s�pl�n gel�şt�rmeler�n� bekl�yoruz… Böyle yaparsak daha çok bekler�z…

•Ev hanımlığı b�r statü, b�r meslek değ�ld�r. Bu nedenle ev hanımı konumundak� anneler� b�r statü, b�r konum elde etme �ht�yacı duyarlar. Tam da bu dönem� fırsat b�l�p, okul yönet�c�ler� hatta m�ll� eğ�t�m bakanı anne babalara b�r görev yükled�ğ� �ç�n hemen hemen h�çb�r şey b�lmed�kler� öğretmenl�k mesleğ�ne tab�r yer�ndeyse “balıklama daldılar”. Acaba devlet�m�z ev hanımlığını “Ev koord�natörlü-ğü” sıfatı �le meslek olarak kabul etseyd�, bununla �lg�l� anneler� b�r eğ�t�mden geç�r�p b�r de resm� belge verseyd�. Bu �craatları neden�yle belgey� aldıkları tar�hten �t�baren s�gortaları başlasa ve bunun karşılığında b�r de maaş alsalardı, meslekler�-ne �l�şk�n görev yetk� ve sorumluluklar tanımlanmış olsaydı, bunun dışındak� �craatları �se tesp�t ed�lmes� durumunda “görev �hlal� ve suç” sayılsaydı, çocuklara da bu görev �hlal� durumunda ş�kayet etme hakkı tanınsaydı, böyle davranırlar mıydı?...

•B�r matemat�k mühend�s� b�le matemat�kle �lg�l� çok şey b�lse de matemat�k öğretmenl�ğ� yapamaz! Hatta fen edeb�yat fakültes�nden mezun olan gençler�m�z b�le öğretmenl�k formasyonları olmadığı �ç�n ülkem�zde öğretmen olarak çalışamıyorlar, hatta müracaat b�le edem�yorlar. Örneğ�n Edeb�yat Fakültes� Türk D�l� ve Edeb�yatı bölümünden mezun b�r genç Türk D�l� ve Edeb�yatı öğretmenl�ğ� yapamıyor, Tar�h Bölümüm mezunu b�r genç Tar�h öğretmenl�ğ� yapamıyor, İng�l�z D�l� ve Edeb�yatı bölümünden mezun olan b�r genç İng�l�zce öğretmenl�ğ� yapamıyor, Fen fakültes� F�z�k bölümünden mezun olan b�r genç F�z�k öğretmenl�ğ� yapamıyor. Çünkü öğretmenl�k b�r formasyon �ş�d�r ve b�rçok becer�y�, yeteneğ� gerekt�r�r. Durum böyle �ken öğretmenl�kle �lg�l� h�çb�r yüksek öğren�m� olmayan, üstüne üstlük formasyonu da bulunmayan anne babalara bu görev nasıl yükleneb�-l�r k�…

Güzel b�r atasözümüz vardır:

“Görgülü kuşlar gördüğünü �şler, görgüsüz kuşlar ne gördü k� ne �şler”

Buradan hareketle annelere mesajım:

Annel�k rolünüz, çocuklarınız �ç�n başka h�çb�r şey �le yer� doldurulamayacak b�r roldür. Çocuklarınızı tam da bu dönemde tam da en çok �ht�yaç duydukları sevg� ve �lg�y� vermen�z�n zamanıdır, lütfen; k�m ne görev yüklerse yükles�n belk� de dünyanın en öneml� görev�n� çocuklarınızın ps�koloj�k sağlıkları ve aranızdak� sağlıklı �let�ş�m� yok saymak pahasına eller�n�zden almalarına ş�ddetle karşı çıkın!... Unutmayın, öğretmenler�n s�ze, çocuklarınıza nasıl annel�k yapacağınıza �l�şk�n söz söyleme yeterl�l�kler� de yetk�nl�kler� vardır ancak s�z�n öğretmenlere �şler�n� nasıl yapacaklarına �l�şk�n söz söylemeye ya da �şler�ne müdahale etmeye yeterl�l�ğ�n�z de yoktur yetk�nl�ğ�n�z de yoktur!

Devlet yetk�l�ler� ve b�l�m �nsanları b�z�m ve tüm �nsanların sağlığı �ç�n nasıl “Evde kalın” çağrısında bulunuyorlarsa, ben de s�zlere şu çağrıda bulunuyo-rum,

Lütfen, “ANNE OLUN, ANNELİKTA KALIN!”

Bu bağlamda benzer çağrıyı öğretmenlere de yapmak �ster�m:

SİZLER ÖĞRETMENSİNİZ, ÖĞRETMENLİKTE KALIN”

Okul yönet�c�ler�ne çağrım �se;

“Eğ�t�m-öğret�m�n vazgeç�lmez unsuru öğretmen �ken, anlamsız b�r yarışa kend�n�z� kaptırıp, vel� odaklı çalışmalar yaparak gönüller�n� kırdığınız öğretmenlerden, gelecek eğ�t�m-öğret�m dönem�n-de nasıl ver�m alacaksınız? Öğretmenlere “b�z�m �ç�n değerl�s�n�z” mesajını nasıl vereceks�n�z, versen�z de nasıl �nandıracaksınız?... Dolayısıyla �darec�l�k geçm�şte kaldı;

“İDARE ETMEYİN, YÖNETİN VE YÖNETİCİLİKTE KALIN”

Öğrenme Ps�koloj�s�'nde öneml� b�r prens�p vardır:

Öğrenme faal�yet� öğreten ve öğrenenle �l�şk�l�d�r ve bunun gerçekleşmes�n�n en temel unsuru HEM ÖĞRETMENİN ÖĞRETMEYE HAZIR BULUNUŞLUK DÜZEYİ HEM DE ÖĞRENCİNİN ÖĞRENMEYE HAZIR BULUNUŞLUK DÜZEYİDİR; b�l�şsel, duygusal, sosyal ve dev�nsel olarak…

İç�nde yaşadığımız ve hemen herkes�n hastalanma-mak ve sağlıkla olmaya odaklandığı b�r dönemde kaç eğ�t�mc�n�n ve/veya kaç öğrenc�n�n bu süreç yaşanmıyormuşçasına, tüm yaşananları b�r kenara bırakarak; b�l�şsel, duygusal ve sosyal olarak etk�n ve ver�ml� b�r b�ç�mde öğretmeye ya da öğrenmeye hazır bulunuşluluğundan bahsed�leb�l�r?...

Öğrenme kuramının öneml� �s�mler�nden Thornd�-ke’ın hazır bulunuşlukla �lg�l� olarak “B�rey, etk�nl�ğ� yapmaya hazır değ�lse ve etk�nl�ğ� yapmaya zorlanırsa bu durum b�reyde kızgınlığa neden olur” sözünü de unutmamak gerek�r…

HAZIR BULUNUŞLUK DÜZEYİNİN EN TEMEL BELİRLEYİCİSİ MOTİVASYON ve mot�vasyonun bel�rley�c� gücü durumunda olan İHTİYAÇLAR’ dır. Yan� organ�zma EN TEMEL İHTİYACI NE İSE ONUNLA İLGİLİ HAREKET GEÇER VE ONUNLA İLGİLİ MOTİVASYONEL DAVRANIŞTA BULUNUR!...

B�zler �sted�ğ�m�z kadar bu mot�vasyonu başka b�r alana taşımaya çalışalım beyhuded�r ve KENDİMİZİ DE BAŞKALARINI DA ALDATMAKTAN ÖTEYE GEÇMEZ VE BAŞKA BİR ANLAMA DA GELMEZ. Üstel�k SAĞLIKSIZDIR!...

Çünkü ÖĞRETME VE ÖĞRENME FAALİYETİ MESLEKİ BİR FAALİYETTİR ve d�kkat edersen�z Maslow'un �ht�yaçlar h�yerarş�s�nde SON SIRADADIR!

Dolayısıyla �ç�nde yaşadığımız sürec�n tüm toplum b�reyler� �ç�n travmat�k olduğu tartışma götürmez b�r gerçekt�r. Çünkü travmat�k olay, b�reyler�n yaşamında öneml� değ�ş�kler meydana get�ren, yaşamsal bütünlüğü bozan olaylar (doğal afetler, savaş, �şkence, hastalık, hastalık salgını, yakınların kaybı, traf�k kazası vb. durumlar) olarak tanımlanır. Bunu da b�reyler�n dört şek�lde yaşadığı açıklanır; a)Doğrudan maruz kalma (yaşadığımız süreçte hastalığın herhang� b�r sürec�n� yaşayanlar, yakınlarını kaybedenler),b)Olayı yaşayan k�ş�ler� tanıyor olma ya da olayı yaşayan k�ş�ler� yardım davranışında bulunma (örneğ�n, sağlık çalışanları)c)Tanıdıklarının başına geld�ğ�n� öğrenme (bu hemen herkes �ç�n geçerl�)d)Olayın sev�ms�z ayrıntıları �le aşırı düzeyde karşı

karşıya kalma (K�tle �let�ş�m araçlarında, sosyal medya yer alan haberler).Görüleceğ� üzere aslında hemen herkes tüm süreçler�n çoğunu yaşıyor durumda…

Travmat�k olaylardan etk�lenme durumunda �se şu bozukluların görülmes� yüksek olasılıktır:a)Akut Stres Bozukluğu,b)Travma Sonrası Stres Bozukluğuc)Sürekl� Kaygı Bozukluğud)Ps�kosomat�k Bozukluklar

Yan� �ç�nde yaşadığımız sürec�n ardından büyük olasılıkla (bazı değ�şkenlere bağlı olarak) öneml� b�r oranda bu bozuklukları konuşuyor olacağız…

Sağlık alanında, dünyadak� ve ülkem�zdek� hemen hemen bütün b�l�m �nsanları ısrarla, alınan önlemlere ek olarak bağışıklık s�stem� üzer�nde duruyorlar. Tam da bu noktada belk� de gözden kaçırılan en öneml� konu şudur. Ps�koloj�k dayanıklılığın, bağışıklık s�stem� üzer�nde çok öneml� b�r etk�s� vardır.

Ps�koloj�k Dayanıklılık; b�rey�n sosyal kaynaklarını (a�le, arkadaşlar), sosyal yeterl�l�ğ�n� (dışadönüklük, �let�ş�m becer�ler�, k�ş�lerarası �l�şk�lerde esnekl�k, yakın �l�şk� kurab�lme becer�s�), k�ş�sel kaynaklarını (özgüven, umut, yaşama �l�şk�n gerçekç� b�r yönel�m) aynı anda değerlend�rmeye olanak veren özell�k olarak tanımlanır. Travmat�k tüm olaylarda b�rey�n bu özell�ğ�n� kullanmasına çalışılır ve bu özell�ğ�n� güçlend�rmes�ne önem ver�l�r. Bu demekt�r k� b�rey�n ps�koloj�k dayanıklılığını; a�le �l�şk�ler�n�, arkadaş �l�şk�ler�n�, sosyal etk�leş�mler�n� doyum sağlayacak ve zevk verecek şek�lde (yüz yüze veya �let�ş�m araçları yoluyla) gel�şt�rmek, yapılab�lecek en sağlıklı, en olumlu ve en akılcı tutumdur. Bunun aks�ne ps�koloj�k dayanıklılığı azaltacak etk�nl�klere gereğ�nden fazla yer vermek, üstel�k bu etk�nl�kler� doyum sağlamaz ve zevk vermez b�r hale dönüştür-mek en başta eğ�t�mc�lerde ve sonrasında öğrenc�-lerde telaf�s� mümkün olmayacak durumlar yaşanmasına neden olab�lecekt�r. Çünkü yüz yüze eğ�t�mle gerçekleşemeyen etk�nl�kler�n telaf�s�n�n mutlaka yolu vardır, zamanı vardır, şekl� vardır ancak ps�koloj�k veya f�zyoloj�k b�r bozukluğun telaf�s� oldukça güçtür (örneğ�n b�r tans�yon hastalığına neden olmak, b�r felce neden olmak, ağır depres�f bozukluğa veya kaygı bozukluğuna neden olmak vb.) bazı durumların telaf�s� �mkânsızlık düzey�nde güçtür hatta h�ç arzu ed�lmeyen b�r can kaybının telaf�s� �se mümkün değ�ld�r…

Bütün bu nedenlerle, böyle b�r süreçte TELAFİ EDİLEBİLECEK DURUMLARA DEĞİL EDİLEMEYECEK OLAN DURUMLARA ODAKLANMANIN GEREKLİ olduğu unutulmamalıdır.

Buna ek olarak şu soruların da hatırdan çıkartılma-ması gerekt�ğ� düşünces�ndey�m:

Bunları ne �ç�n yapıyorum?•Var ed�len b�r �nsan olmak �ç�n m�? Yan� “üst makamlar” tarafından onay almak ve ps�koloj�k olarak “okşanmak” �ç�n m�? Yan� “Fark ed�lme Açlığı”nı mı g�der�yorum?•Varolan b�r �nsan olmak �ç�n m�? Bu sorudan önce şunun sorulması ön koşuldur: “Ben K�m�m?”… •Hayatımın özü ned�r?•Hayatımın özünde k�mler var? •Hayatımın özündek� bu k�ş�lerle anlamlı ve doyum sağlayan �l�şk�ler yaşıyor muyum?

Yaşadığımız süreç tam da bu sorularla yüzleşmek �ç�n yan� yaşamı öneml� ve anlamlı kılmamız �ç�n bulunmaz b�r fırsat değ�l m�?... Bu fırsatı, telaf� ed�leb�l�r etk�nl�klerle doldurarak kaçırmayalım…

Sağlıcakla kalın.

Page 17: ‘un aylık ek˚d˚r. dosya: ·Uzaktan Eğ˛t˛m Ned˛r? UZAKTAN EĞİTİM … · 2020. 4. 30. · Mayıs 2020 Sayı:1 ‘un aylık ek˚d˚r. mektepl˚gazete@gma˚l.com sayfa 8 Bülten’˜

Akaryakıt �stasyonlarında, yakıt pompasının aracımıza yakıt aktarıp aktarmadığını nasıl anlarız? Pompanın bağlı olduğu mak�nedek� numaratör bölümünde bulunan numaralar; ÖNCELİKLE KURUŞLAR BASAMAĞI dönüyorsa...

Kuruşlar basamağı dönmeden ve döngüsünü tamamlamadan b�r sonrak� basamağın (yan� "b�rler" basamağı olan l�ralar hanes�n�n) harekete geçmes� mümkün değ�ld�r. İk�nc� basamak da döngüsünü tamamlamadan üçüncü basamağın (yan� "onlar" basamağının), üçüncü basamak da döngüsünü tamamlamadan dördüncü basamağın (yan� "yüzler" basamağının) harekete geçmes� olası değ�ld�r.

Dolayısıyla durumumuza, konumumuza ya da “beklent�ler�m�ze” bağlı olarak hang� basamakta olmayı arzu edersek edel�m ya da hang� basamağı hedeflesek hedefleyel�m, UNUTMAYALIM Kİ "BİRİNCİ BASAMAĞA" HEP BAĞLIYIZDIR!... Arzularımız ya da beklent�ler�m�z doğrultusunda b�zler hedefler�m�ze ulaşmaya mot�ve oluruz. Mot�v, en temel anlamda “organ�zmayı harekete geç�ren kuvvet” olarak tanımlanır. Bu bağlamda mot�vler �k�ye ayrılır, b�r�nc�s� f�zyoloj�k mot�vlerd�r (k� bunlara dürtü adı ver�l�r) ve f�zyoloj�k mot�vler f�zyoloj�k �ht�yaçlarımızla (açlık, susuzluk, c�nsell�k, nefes almak g�b� �ht�yaçlarımızla) �lg�l�d�r. İk�nc�s� �se sosyal mot�vlerd�r k� bu da �ç�nde yaşadığımız kültürün normlarıyla ve/veya evrensel normlarla (sevme ve sev�lme, sev�lenlerle ve yakınlarla huzurlu b�r yaşam sürme, takd�r ed�lme, saygı görme, dürüstlük, meden� cesaret, adalet, utanma, şeh�t olma vb. normlarla) �lg�l�d�r.

B�reyler�n “Yaşamın özü ned�r?” ya da “Hayatın anlamı ned�r?” sorusuna verd�kler� yanıtların �se en temelde ve ağırlıklı olarak “Sevd�kler�mle sağlıklı ve mutlu b�r yaşam sürmek” şekl�nde olduğu görülür. “Her şey�n başı sağlık” sözü de bu bağlamda boşuna değ�ld�r. Yan� aslında, b�reyler yaşamın koşturmacısı �ç�nde veya bazen hırslarının akıllarının önüne geçt�ğ�n�n farkında olmadıkları zamanlarda unutmuş olsalar da evrensel olan b�r gerçek vardır k� o da şudur: EN TEMEL VE İLK BASAMAKTA OLAN FİZYOLOJİK VE PSİKOLOJİK İHTİYAÇLAR TATMİN EDİLMEDEN DİĞER İHTİYAÇ-LARA SAĞLIKLI BİR BİÇİMDE GEÇİLEMEZ; GEÇİLDİĞİ ZANNEDİLSE DE BU BÜYÜK BİR YANILGIDIR!

B�reyler�n yaşamında yaşam anlayışına göre bu �k� mot�v karşı karşıya geld�ğ�nde b�r� d�ğer�ne gal�p gel�r. Örneğ�n b�rey d�lenmektense açlıktan ölmey� terc�h edeb�l�r veya evladı uğruna, vatan uğruna canından b�le vazgeçeb�l�r (yan� sosyal mot�v f�zyoloj�k mot�ve üstün geleb�l�r). Ya da sağlığı, mutluluğu veya onuru uğruna tüm servet�nden de makamlardan da vazgeçeb�l�r. Socrates’�n At�na kralına (Academ�a’dan atılmasına, y�yecek b�r lokma ekmeğe muhtaç olmasına rağmen, At�na kralının “gençler�n kafasını karıştırmaktan vazgeç sen� vez�r�m yapayım” demes�ne rağmen) “Ben�m kend�m� lâyık gördüğüm makamın yanında s�z�n vez�rl�ğ�n�z�n ne önem� var k�?” demes� örneğ�nde olduğu g�b�...

İnsan evladının temel �ht�yaçları konusunda b�rçok b�l�m dalı �ç�nde yer alan ve gerek bu b�l�m dallarında öğren�m görmüş gerekse kend� özel �lg�ler� neden�yle b�reyler�n b�ld�kler� öneml� b�r kuram vardır: Ps�koloj� b�l�m� �ç�nde hem Hüman�zm ekolünün hem de Sosyal Öğrenme Kuramlarının �ç�nde yer alan "MASLOW' UN İHTİYAÇLAR

HİYERARŞİSİ" kuramı.

Bu kurama göre �nsanların temel �ht�yaçları vardır. Bunlar önem sırasına göre sıralanırlar ve b�r� g�der�lmeden d�ğer�n� geç�lmes� pek mümkün değ�ld�r. Geç�l�yor g�b� görünse de b�rey sonrak� aşamada y�ne öncek� aşamada g�der�lmem�ş olan �ht�yaçlarının "tahs�latı" �le uğraşır.

Bu �ht�yaçlar şunlardır (önem sırasına göre):

1. F�zyoloj�k �ht�yaçlar: Hayatta Kalma ve yaşamı devam ett�rme �le �lg�l� tüm �ht�yaçlardır (yeme, �çme, c�nsell�k, sağlıklı olma ve sağlıklı kalma �ht�yacı)

2. Güvenl�k İht�yacı: B�rey�n kend�n� güvende h�ssetmes� �le �lg�l� tüm �ht�yaçlardır (barınma, g�y�nme, hastalıklardan, tehl�kelerden korunma g�b� temel �ht�yaçlar).

3. A�t Olma ve Sev�lme İht�yacı: Öncel�kle b�r a�leye, akrabalara, dostluklardan ve arkadaşlıklar-dan oluşan b�r sosyal çevreye, b�r meslek grubuna, b�r �deoloj�ye veya dünya görüşüne uyan b�r gruba a�t olduğunu h�ssetme, a�t olduğunu düşündüğü sosyal çevredek� b�reyler tarafından da sev�ld�ğ�n� h�ssetme �le �lg�l� tüm �ht�yaçları �fade eder.

4. Saygı İht�yacı: Öncel�kle a�le ve akraba olarak yakınlarından saygı görme, sonrasında dostların-dan, arkadaşlarından ve meslektaşlarından ya da a�t olduğunu düşündüğü grup üyeler�nden oluşan sosyal çevreden saygı görme �ht�yacını �fade eder.

5. Kend�n� Gerçekleşt�rme �ht�yacı: B�rey�n daha çok mesleğ�yle veya �ş�yle �l�nt�l� olarak, etk�nl�kte bulunuyor olma, b�r konuma gelm�ş olma, b�r statü elde etm�ş olma, alanda kalıcı eserler ortaya koymuş olma ya da herhang� b�r yolla “adını duyurmuş olma” d�ğer b�r anlamda "yaşamda �z bırakmış olma" �ht�yacını �fade eder. Eğ�t�m-öğre-t�m etk�nl�kler�, öğrenme davranışları bu �ht�yaç alanı �ç�nde (yan� son basamakta) yer alır.

Maslow'a göre: "KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRMİŞ BİREY OLABİLMEK İÇİN HİYERARŞİK OLARAK DİZİLMİŞ BU İHTİYAÇLAR İÇİNDE ÖNCELİKLE EN ALTTA BULUNAN FİZYOLOJİK İHTİYAÇLARIN (b�r�nc� basamaktak� �ht�yacın) KARŞILANMIŞ OLMASI GEREKİR. HER BİR İHTİYAÇ TATMİN EDİLDİĞİNDE, HİYERARŞİDE KENDİNDEN BİR YUKARIDA BULUNAN DİĞER İHTİYACI ZATEN HAREKETE GEÇİRİR".

Kl�n�k Ps�koloj�de çok öneml� olan GERÇEKLİK TERAPİSİ KURAMI'na göre de (kuramın babası W�ll�am Glasser'dır);

İNSANIN EVRENSEL ve GENETİK olan BEŞ TEMEL PSİKOLOJİK İHTİYACI VARDIR; bunlar şöyle sıralanır.1. Hayatta kalma (yaşamın sürdürülmes�) �ht�yacı,2. A�t olma �ht�yacı,3. Güçlü olma �ht�yacı,4. Özgür olma �ht�yacı,5. Eğlenme �ht�yacı.

Glasser’a göre davranışlarımızı bu temel �ht�yaç ve �stekler� gerçekleşt�rmek üzere seçer�z.

Mental Bozukluklar da duygusal bozukluklar da b�reyler�n bu �ht�yaçlarından b�r�n� ya da daha çoğunu karşılamama ya da karşılayamaması durumlarında ortaya çıkar.

İlk �ht�yaç (Hayatta Kalma İht�yacı) Maslow'un açıklamalarıyla büyük b�r oranda örtüştüğü �ç�n burada yazmaya gerek duymuyorum.

Ancak �k�nc� �ht�yaç olan A�t Olma İht�yacı konusunda şu �k� özell�k Glasser tarafından vurgulanır:

a) Sevme ve sev�lme �ht�yacında veya değ�l ve’n�n altı ç�z�l�r, yan� �k�s�n�n beraber olması gerekt�ğ� vurgulanır.b) Kend�m�z�n ve başkalarının gözünde değerl� olduğumuzu h�ssetme �ht�yacı (burada da ve ek�n�n altı ç�z�lerek her �k�s�n�n b�rl�kte olması gerekt�ğ�, yanı sıra değerl�l�ğ�n b�rey�n önce kend�nden başlaması gerekt�ğ� vurgulanır. Çünkü bu durumun aks�ne b�rey�n BAŞARISIZ KİMLİK gel�şt�receğ� �fade ed�l�r. Buradak� başarı kel�mes� �le de kes�nl�kle akadem�k başarı değ�l, k�ş�l�k ve karakter bağlamın-dak� başarı vurgulanır.

D�ğerler� �se şöyle açıklanır:

3. Güçlü Olma İht�yacı: Öncel�kl� k�ş�l�k özell�kler� ve evrensel değerlere bağlı olarak karakter özell�kler�nde yeterl� olma ve özgüven sah�b� olma �ht�yaçlarını bel�rt�r. B�r �şe sah�p olma, eğ�t�m�n get�rd�ğ� b�r unvana sah�p olma �se bunların temel�nde gerçekleşt�ğ� oranda sağlıklı ve fonks�yoneld�r.

Glasser’a göre, �nsanlar el�ndek�lerden fazlasını elde etmekten haz duyarlar. İl�şk�lerde �lk önce a�t olma, sonra güçlü olma �steğ� bel�r�r. Bu da �l�şk�y� kontrole dönüşür. Eğer k� güçlü olma �ht�yacı dış dünyayı kontrol etmeye yönel�yorsa ya da kontrol ed�yorsa bu durum, k�ş�ye zarar ver�r. 4. Özgür Olma İht�yacı: Sorumluluk alma, seç�m yapma, kend�n� yönlend�rme �ht�yacıdır. Fakat bazen, güçlü olma �ht�yacı �le özgür olma �ht�yacı b�rb�r�yle çel�ş�r. Bunun neden� gücün özgürlüğü sınırlandırmasıdır. Örneğ�n, �y� b�r meslek �ç�n veya meslek� alanda başkaları tarafından "ONANMAK İÇİN" b�rçok şeyden vazgeçeb�l�r �nsanlar...

Ya da başkasının b�z�m üzer�m�zdek� gücü, b�z�m özgürlüğümüze tehd�t olab�l�r.

Glasser’a göre, �nsanlar, etk�l� olmayan kararları özgürlük, a�t olma ve güçlü olma �ht�yaçlarını yok etme pahasına ver�rler.

5. Eğlenme İht�yacı: Eğlenme; z�h�nsel ve duygusal olarak hoş zaman geç�rme �ht�yacıdır. İl�şk�ler�n devamlılığını sağlar. Karşılanması en kolay �ht�yaçtır. Fakat �l�şk�lerdek� sorun �lk önce eğlenceye zarar ver�r.

Coronav�rüs neden�yle tüm dünyayla b�rl�kte b�z�m de yaşadığımız ps�koloj�k atmosferde, özell�kle sağlık ve eğ�t�m-öğret�m alanında dey�m yer�ndeyse üst yönet�c�ler�n sözlü ya da yazılı açıklamalarının alandak� çoğu uygulayıcılar (doğrudan veya dolaylı uygulayıcılar) tarafından hatalı anlamalara, farklı yorumlamalara ve (belk� de en öneml�s�) yazının başlarında bel�rtt�ğ�m İHTİYAÇLARA (!?) bağlı olarak “�p�n ucunun” kaçırıldığı uygulamalara dönüştürüldüğü ve dönüştüğü kanaat�ndey�m. Burada hem eğ�t�mc� k�ml�ğ�m hem kl�n�k ps�kolog k�ml�ğ�mle özell�kle eğ�t�m-öğret�m alanında yaşananlara, �l�nt�l� olarak da ps�koloj�k sağlık

konusuna yer vermey� gerekl� görüyorum. Gerek YÖK Başkanımız Sn. Yekta SARAÇ tarafından gerekse M�ll� Eğ�t�m Bakanımız Sn. Prof. Dr. Z�ya SELÇUK tarafından, yaşanan olağanüstü ortamda, devlet�n �şley�ş�nde devamlılık esastır prens�b�nden hareketle, öğrenc�ler�n kend�ler�n� �hmal ed�lm�ş olarak görmemeler�, öğren�mler�yle �lg�l� bağlarını koparmamaları amacıyla eğ�t�mc�ler�n de bu süreçte zaten gerekenler� yapacaklarına olan �nançlarıyla eğ�t�m-öğret�m faal�yetler�n�n onl�ne olarak yürütülmes� uygun bulunmuş, karar ver�lm�ş, planlanmış ve eldek� �mkanlar ölçüsünde uygulama-ya konulmuştur. Bu oldukça yer�nde, olumlu, sağlıklı ve gerekl� b�r uygulamadır. Ancak…

Gerek YÖK’e bağlı resm� ve vakıf ün�vers�teler�n�n çoğunda, gerekse MEB’ e bağlı resm� ve özel okulların çoğunda ve neredeyse tüm kademeler�nde sank� b�rb�rler�yle yarışırcasına, �ş�n özünün ve �y� n�yet�n kaybed�ld�ğ�, k�m�n hang� tekn�k ve yöntemlerle güya “farklılık” yaratacağı düşünülen (?) etk�nl�klerle ön plana geçmen�n öneml� hale geld�ğ� b�r sürece g�r�lm�ş görülüyor. Yan� adeta n�tel�ğ�n yer�ne n�cel�ğ�n geçmeye başladığı b�r süreç yaşanmaya başladı. Çünkü bazı okul yönet�c�ler�n�n, öğret�m kadrolarını dah�l ett�kler� whatsApp gruplarındak� �let�ler mobb�ng boyutunu aşmış durumda… Denk okullar arasındak�, s�steme g�r�lme sayıları, s�stemdek� doküman sayıları, s�stemdek� öğrenc� ve öğretmen sayıları, tamamlanan ödevler, sorular, çalışmalar vs. değ�şkenler�ne göre graf�kler�n� öğretmenler�yle paylaşan, graf�kler�n�n �lçe m�ll� eğ�t�m ve �l m�ll� eğ�t�m müdürler� tarafından her an görüldüğü ve değerlend�r�ld�ğ�n�, d�ğer okullara göre ya ger�de oldukları �ç�n ya da d�ğer okullarının önüne geçmeler� gerekt�ğ� (!?) �ç�n neredeyse öğretmen�n-den her saat onl�ne eğ�t�mle �lg�l� b�r şeyler �steyen bunu �sterken de oldukça �nc�t�c� ve emr�vak� �fadeler kullanan bazı okul yönet�c�ler�n�n sayısı artmaya başlamış durumda. Bununla yet�nmey�p okul vel�ler�n� arayan, vel�lerden de öğretmen� aramasını �steyen bazı okul yönet�c�ler� de bu g�d�şata eklemlenmeye başlamış durumda. Bunun sonucu olarak; öğretmenler� adeta “tac�z” ederces�ne arayan, eğ�t�mc�l�kle h�çb�r meslek� formasyonları olmadığı halde eğ�t�mle �lg�l� “b�l�rk�ş�” olmaya soyunan ve ne acıdır k� asıl böyle b�r dönemde çocuğunun �ht�yaç duyduğu ebeveynl�k tutum ve davranışını unutup kend�nce “Fahr� Öğretmen”l�k rolüne g�ren öğrenc� vel�ler� de (ne yazık k�) görülmeye başlamış durumda.

Hatta öğretmen�nden, sınıf rehber öğretmen� olduğu sınıftak� öğrenc�ler�n�n her b�r�n�n anne babasını sabah saat�nde (EBA dersler�n�n başlayaca-ğı saatten çok önce) telefonla arayarak çocukların uyandırılmasını �steyen okul yönet�c�ler�n�n davranışları da, yüksek öğret�m kademes�nde b�r “yet�şk�n” olarak değerlend�r�len öğrenc�ler�, bölüm başkanlarının ya da bölümdek� öğret�m üyeler�n�n telefonla arayarak senkron�ze derse (eş zamanlı canlı derse) katılımlarının sağlanmasını �steyen fakülte veya yüksek okul müdürler�n�n davranışları eğ�t�mc�ler tarafından tüm ülkeye yayılacak şek�lde konuşulur durumda. İş�n düşündürücü yanı �se MEB Sn. Prof. Dr. Z�ya Selçuk’ un, kurulan s�stemle ve yapılacaklar �lg�l� olarak net ve olması gereken açıklamalarına, ayrıca EBA s�stem�nde bu açıklama-ların detaylı anlatımına rağmen… B�zler çek�nmeden ve �çtenl�kle “vatan sana canım feda” d�yoruz. Aynı şek�lde evladını kaybeden b�r baba ya da anne “vatan sağ olsun” d�yor, çünkü; vatan yoksa, başta özgürlükler olmak üzere, çok şey kaybed�lm�ş demekt�r. Çocuklarımız, kaç kez değ�şen eğ�t�m s�stem� �le yıllarını kaybett�ler, değ�şen sınav s�stemler� neden�yle çalışma stratej�ler�n� kaybett�-ler, çalınan sınav soruları neden�yle hayaller�n� kaybett�ler, Anadolu l�seler� ve ün�vers�teye g�r�şte değ�şen puanlama s�stemler� neden�yle emekler�n�

kaybett�ler, okul yönet�c�ler�n�n, öğretmenler�n, anne babaların ve d�ğer ebeveynler�n sürekl� baskıları doğrultusunda okuldak� dersler, özel dersler, dershane dersler� arasında koşuşturup çocukluklarını yaşamayı, gençl�kler�n� h�ssetmey� ve en öneml�s� yaşamdan tat almayı kaybett�ler… Ş�md� de korona v�rüs neden�yle eğ�t�m-öğret�me ara ver�lmes�, sank� ölüm kalım meseles�ym�ş g�b�, sank� bu süreç daha sonrak� yıllarda telaf� ed�lemez-m�ş g�b�, sank� her an ölümle burun buruna değ�lm�ş�z g�b� YANİ SANKİ BİRŞEY YOKMUŞ g�b�, b�r taraftan okul, b�r taraftan öğretmen, b�r taraftan anne ve baba baskısıyla, artık �y�ce �p�n ucunun kaçırıldığı b�r hal alan onl�ne derslere, bu çocukları-mız ve gençler�m�z�n uyum sağlamalarını bekl�yoruz. Bu denl� kayıplar yaşattığımız bu çocuklarımıza ve gençler�m�ze artık CANINIZ SAĞOLSUN demem�z gerekm�yor mu?... Çünkü y�ne b�r şeyler kaybed�yorlar;

•Çoktan hak ett�kler� nefeslenmey�,•Yaşananlardan hareketle hayatı sorgulayıp, hayatın anlamına �l�şk�n çıkarımlar yapmayı,•A�le ve ev kavramına öneml� ve değerl� anlamlar yüklemey�,•Anney�, babayı, kardeş� h�ssetmey�, hafızalarında yıllar yılı kalacak ve gelecek nes�llere aktaracakları beraberce güzel yaşantıları yaşamayı,•İnsan �l�şk�ler�ne ve İNSAN OLMAYA da�r farkında-lıklar gel�şt�rmey�,•Sabır gel�şt�rmey�, beklemey� öğrenmey�, •Gel�p geç�c� olanla kalıcı olanı ayırt etmey�,•Yaşamını belk� de bunlardan hareketle yen�den kurgulamayı…

Ve bunu b�zler yapıyoruz, hem de güya eğ�t�m adına asıl yaşam eğ�t�m�n� eller�nden alarak…

Okullarımız her geçen gün salt �şletmeym�ş g�b� b�r mantıkla ele alınıp yürütülmeye başlamış durumda. Bu FELSEFESİZ ENDÜSTRİLEŞMENİN b�r sonucudur.

İşletmeler ağırlıklı olarak maddesel ürün ortaya çıkarırlar ya da müşter�ye yönel�k h�zmet ortaya koyarlar. Halbuk� eğ�t�mdek� ürün; �nsanın düşünces�n�n, duygularının, davranışının, kültürleş-mes�n�n, sosyalleşmes�n�n ve k�ş�l�ğ�n�n eğ�t�m�d�r. Yan� eğ�t�mdek� temel gerçek İNSANDIR!.. İnsanın eğ�t�m� de süreçler� ve aynı zamanda süreçler�n bütünlüğünü gerekt�r�r. Yan� eğ�t�m, “mola”lardan oluşur, sıkıştırmaya gelmez… Aynı zamanda eğ�t�m sayılardan çok kal�teye endeksl�d�r. Bu nedenle bu sürede her gün kaç onl�ne ders yaptığınız, kaç canlı ders gerçekleşt�rd�ğ�n�z, bu dersler�n kaç saat olduğu, s�steme kaç doküman yükled�ğ�n�z, kaç sınav yaptığınız, kaç ödev verd�ğ�n�z vs… bunlar eğ�t�mden çok ölçme �le �lg�l�d�r. Yan� “okullar, okul yönet�c�ler�, öğretmenler arasında adeta yarışa dönüştürülmüş s�stem�n sayılarından öteye b�r anlam taşımaz…

Hele hele, h�çb�r öğretmenl�k formasyonu olmayan anne babaları (olsalar b�le) ne yazık k� bu �şe dah�l ederek onların asıl fonks�yonlarını ortaya koymaları-nı zedelemek, dolayısıyla anne baba-çocuk �let�ş�m�n� hasara uğratmak; çok büyük b�r olasılıkla onarılmaz hasarlar olarak karşımıza çıkacaktır… Herbart tarafından 18.yy. da şöyle tanımlanmıştır.

“Eğ�t�m, çocuk ruhunu uyarmak, onu kend� arzularımıza boyun eğd�rmek ve vakt�nden önce, gelecek yılların end�şeler� �ç�ne sokmak �ç�n güven ve sevg� bağlarını zorla kabul ett�rerek, çocuğun huzurunu bozmak sanatıdır”.

Pek�, “Eğ�t�m” �le “Öğret�m” kavramları arasındak� farklılık ve benzerl�k gösteren özell�kler� nelerd�r?

Eğ�t�m; genel anlamda, k�ş�l�ğ�n gel�şmes�ne yardım eden ve b�rey�n �ht�yaçlarını göz önüne alarak b�rey�

yet�şk�n yaşama hazırlayan gerekl� b�lg�, becer� ve olumlu davranışlar kazandırmayı amaçlayan b�r süreçt�r. Öğret�m �se; eğ�t�m�n, genell�kle okullarda (veya sosyal b�r kurumda) planlı ve programlı olarak yürütülen kısmıdır. Eğ�t�m �le öğret�m kavramları arasındak� farkları şöyle sıralayab�l�r�z:

•Öğret�mde meslek� eğ�t�m görmüş b�r�n�n fonks�yonu esastır; yan� öğretmen�n... •Öğret�mde b�lg� aktarma �ş�, öğrenc�n�n öğrenmes�, kavraması ve davranışa dönüştürmes� �ç�n sadece araçtır!.. Bu bağlamda öğrenme; “Tekrarlar ve yaşantılar sonucu b�lg� oluşturma ve davranışta sürekl� ve kalıcı değ�ş�kl�kler oluşturma sürec�d�r” şekl�nde tanımlanır.• Eğ�t�m bu b�lg� aktarma �ş�n� şek�llend�rmekt�r, dolayısıyla c�dd� b�r formasyonu ve yaratıcılığı gerekt�r�r. •Öğret�m mak�ne �le de yapılab�l�r. Ancak eğ�t�m�n vazgeç�lmez aracı �nsandır. •Öğret�m b�rey�n ruh sağlığını fazla d�kkate almaz. Eğ�t�mde �se ruh sağlığı temel konulardan b�r�s�d�r. •Öğret�m�n sanatsal yönü yoktur, halbuk� b�lg�y� aktarma, yoğurma, �şleme şek�ller� açısından eğ�t�m aynı zamanda b�r sanattır. Dolayısıyla eğ�t�mc�l�k sanatçılık ruhunu gerekt�r�r. •B�lg� aktarmada “�let�m” vardır, eğ�t�mde �se “�let�ş�m”… •Öğret�m h�zmetler�nde genell�kle zorunluluklar söz konusudur, eğ�t�mde �se zorunluluklar yoktur.•Öğret�mde sayısal ölçme vardır (örneğ�n not verme); eğ�t�mde �se değerlend�rme vardır (sayısal ver�ler kullanılmayab�l�r).•Öğret�m daha çok nesnel dünyaya a�tt�r. Eğ�t�m �se b�rey�n �ç dünyasına h�tap eder.

Bu farklar neden�yled�r k� öğretmenl�k, eğ�t�mc�l�ğ� olab�ld�ğ�nce �ç�nde barındıran b�r meslekt�r her önüne gelen�n �cra edeb�leceğ� b�r meslek değ�ld�r!...

Son zamanlarda yaşananlar �se oldukça düşündürü-cü: Öğretmen olan annes�ne kend�n� fark ett�reb�l-mek �ç�n çamaşır suyu �çen, balkondan atlamakla tehd�t eden, boğazına bıçak dayayan, tekrar altını ıslatmaya, altına kaka yapmaya başlayan çocukları-mız var.

Ağırlıklı olarak özel okullarda çalışıp mesleğ� bırakmak �steyen, öğrenc�ler�ne onl�ne ders yoğunluğu neden�yle kend� çocuğunu unutup, “annel�ğ�mden utanır hale geld�m” d�yen öğretmen-ler var. Öğretmen�n onl�ne ders anlatma b�ç�m�n� beğenme-y�p (!?), kend� aralarında para toplayarak öğretmene sınıf yazı tahtası alan ve kargo �le gönderen, matemat�k ders�n� ç�z�m yaparak daha �y� anlatsın (!?) düşünces�yle y�ne kend� aralarında para toplayıp graf�k ç�zmeye elver�şl� laptop alan, özel kamera, özel m�krofon alan, zoom programıyla ders yapsın d�ye programa ücretl� olarak kayıt yaptırıp öğretmen� kullanması �ç�n dayatmada bulunan, canlı dersler� “kend�ler�nce yeter�nce yapmadığı tesp�t ed�len” öğretmen �s�mler�n� b�rb�rler� arasında yazışan ve hatta bu öğretmenler� okul müdürüne ve �lçe m�ll� eğ�t�m müdürüne ş�kâyet eden vel�ler var. Vel� endeksl� okul yönett�ğ� �ç�n vel�ler�n memnun�-yet� adına, öğretmenler�ne her gün defalarca whatsApp mesajları atarak mob�ng uygulayan, anlattıkları dersler� öğrenc�ler�n d�nled�ğ�n� kanıtlamaları �ç�n ders b�ter b�tmez öğrenc�ler�n not aldıkları defterler�n res�mler�n� whatsApp hesabın-dan öğretmenler�ne göndermeler�n� �steyen okul yönet�c�ler� var.

Varoluşçu Felsefede ele alındığı b�ç�m�yle, “kend�l�ğ�n�” oluşturamadığı �ç�n ne yazık k� yıllarca

var ed�lmeye endekslenerek yaşam sürmey� “yaşam st�l�” olarak ben�msem�ş, bu yolla fark ed�ld�ğ�n� “öğrenm�ş”, öğrenc� ve okul yönet�c�ler�nden “ruhsal okşanma” onayı almak adına, eğ�t�mc�l�kler�n� unutarak tüm enerj�ler�n� onl�ne derslere ve bu derslerde “göster�” yapmaya çalışan, sayıları az da olsa öğretmenler var.

Büyük önder Atatürk, gençl�ğe cumhur�yet�m�z� emanet etm�ş, b�z bu gençl�ğe kend�ler�ne a�t olan sınıf dersler�n� b�le emanet etm�yoruz… Sonra da onlardan, kend�ler�ne a�t sorumlulukları yer�ne get�rmeler�n�, dış d�s�pl�n yer�ne �ç d�s�pl�n gel�şt�rmeler�n� bekl�yoruz… Böyle yaparsak daha çok bekler�z…

•Ev hanımlığı b�r statü, b�r meslek değ�ld�r. Bu nedenle ev hanımı konumundak� anneler� b�r statü, b�r konum elde etme �ht�yacı duyarlar. Tam da bu dönem� fırsat b�l�p, okul yönet�c�ler� hatta m�ll� eğ�t�m bakanı anne babalara b�r görev yükled�ğ� �ç�n hemen hemen h�çb�r şey b�lmed�kler� öğretmenl�k mesleğ�ne tab�r yer�ndeyse “balıklama daldılar”. Acaba devlet�m�z ev hanımlığını “Ev koord�natörlü-ğü” sıfatı �le meslek olarak kabul etseyd�, bununla �lg�l� anneler� b�r eğ�t�mden geç�r�p b�r de resm� belge verseyd�. Bu �craatları neden�yle belgey� aldıkları tar�hten �t�baren s�gortaları başlasa ve bunun karşılığında b�r de maaş alsalardı, meslekler�-ne �l�şk�n görev yetk� ve sorumluluklar tanımlanmış olsaydı, bunun dışındak� �craatları �se tesp�t ed�lmes� durumunda “görev �hlal� ve suç” sayılsaydı, çocuklara da bu görev �hlal� durumunda ş�kayet etme hakkı tanınsaydı, böyle davranırlar mıydı?...

•B�r matemat�k mühend�s� b�le matemat�kle �lg�l� çok şey b�lse de matemat�k öğretmenl�ğ� yapamaz! Hatta fen edeb�yat fakültes�nden mezun olan gençler�m�z b�le öğretmenl�k formasyonları olmadığı �ç�n ülkem�zde öğretmen olarak çalışamıyorlar, hatta müracaat b�le edem�yorlar. Örneğ�n Edeb�yat Fakültes� Türk D�l� ve Edeb�yatı bölümünden mezun b�r genç Türk D�l� ve Edeb�yatı öğretmenl�ğ� yapamıyor, Tar�h Bölümüm mezunu b�r genç Tar�h öğretmenl�ğ� yapamıyor, İng�l�z D�l� ve Edeb�yatı bölümünden mezun olan b�r genç İng�l�zce öğretmenl�ğ� yapamıyor, Fen fakültes� F�z�k bölümünden mezun olan b�r genç F�z�k öğretmenl�ğ� yapamıyor. Çünkü öğretmenl�k b�r formasyon �ş�d�r ve b�rçok becer�y�, yeteneğ� gerekt�r�r. Durum böyle �ken öğretmenl�kle �lg�l� h�çb�r yüksek öğren�m� olmayan, üstüne üstlük formasyonu da bulunmayan anne babalara bu görev nasıl yükleneb�-l�r k�…

Güzel b�r atasözümüz vardır:

“Görgülü kuşlar gördüğünü �şler, görgüsüz kuşlar ne gördü k� ne �şler”

Buradan hareketle annelere mesajım:

Annel�k rolünüz, çocuklarınız �ç�n başka h�çb�r şey �le yer� doldurulamayacak b�r roldür. Çocuklarınızı tam da bu dönemde tam da en çok �ht�yaç duydukları sevg� ve �lg�y� vermen�z�n zamanıdır, lütfen; k�m ne görev yüklerse yükles�n belk� de dünyanın en öneml� görev�n� çocuklarınızın ps�koloj�k sağlıkları ve aranızdak� sağlıklı �let�ş�m� yok saymak pahasına eller�n�zden almalarına ş�ddetle karşı çıkın!... Unutmayın, öğretmenler�n s�ze, çocuklarınıza nasıl annel�k yapacağınıza �l�şk�n söz söyleme yeterl�l�kler� de yetk�nl�kler� vardır ancak s�z�n öğretmenlere �şler�n� nasıl yapacaklarına �l�şk�n söz söylemeye ya da �şler�ne müdahale etmeye yeterl�l�ğ�n�z de yoktur yetk�nl�ğ�n�z de yoktur!

Devlet yetk�l�ler� ve b�l�m �nsanları b�z�m ve tüm �nsanların sağlığı �ç�n nasıl “Evde kalın” çağrısında bulunuyorlarsa, ben de s�zlere şu çağrıda bulunuyo-rum,

Lütfen, “ANNE OLUN, ANNELİKTA KALIN!”

Bu bağlamda benzer çağrıyı öğretmenlere de yapmak �ster�m:

SİZLER ÖĞRETMENSİNİZ, ÖĞRETMENLİKTE KALIN”

Okul yönet�c�ler�ne çağrım �se;

“Eğ�t�m-öğret�m�n vazgeç�lmez unsuru öğretmen �ken, anlamsız b�r yarışa kend�n�z� kaptırıp, vel� odaklı çalışmalar yaparak gönüller�n� kırdığınız öğretmenlerden, gelecek eğ�t�m-öğret�m dönem�n-de nasıl ver�m alacaksınız? Öğretmenlere “b�z�m �ç�n değerl�s�n�z” mesajını nasıl vereceks�n�z, versen�z de nasıl �nandıracaksınız?... Dolayısıyla �darec�l�k geçm�şte kaldı;

“İDARE ETMEYİN, YÖNETİN VE YÖNETİCİLİKTE KALIN”

Öğrenme Ps�koloj�s�'nde öneml� b�r prens�p vardır:

Öğrenme faal�yet� öğreten ve öğrenenle �l�şk�l�d�r ve bunun gerçekleşmes�n�n en temel unsuru HEM ÖĞRETMENİN ÖĞRETMEYE HAZIR BULUNUŞLUK DÜZEYİ HEM DE ÖĞRENCİNİN ÖĞRENMEYE HAZIR BULUNUŞLUK DÜZEYİDİR; b�l�şsel, duygusal, sosyal ve dev�nsel olarak…

İç�nde yaşadığımız ve hemen herkes�n hastalanma-mak ve sağlıkla olmaya odaklandığı b�r dönemde kaç eğ�t�mc�n�n ve/veya kaç öğrenc�n�n bu süreç yaşanmıyormuşçasına, tüm yaşananları b�r kenara bırakarak; b�l�şsel, duygusal ve sosyal olarak etk�n ve ver�ml� b�r b�ç�mde öğretmeye ya da öğrenmeye hazır bulunuşluluğundan bahsed�leb�l�r?...

Öğrenme kuramının öneml� �s�mler�nden Thornd�-ke’ın hazır bulunuşlukla �lg�l� olarak “B�rey, etk�nl�ğ� yapmaya hazır değ�lse ve etk�nl�ğ� yapmaya zorlanırsa bu durum b�reyde kızgınlığa neden olur” sözünü de unutmamak gerek�r…

HAZIR BULUNUŞLUK DÜZEYİNİN EN TEMEL BELİRLEYİCİSİ MOTİVASYON ve mot�vasyonun bel�rley�c� gücü durumunda olan İHTİYAÇLAR’ dır. Yan� organ�zma EN TEMEL İHTİYACI NE İSE ONUNLA İLGİLİ HAREKET GEÇER VE ONUNLA İLGİLİ MOTİVASYONEL DAVRANIŞTA BULUNUR!...

B�zler �sted�ğ�m�z kadar bu mot�vasyonu başka b�r alana taşımaya çalışalım beyhuded�r ve KENDİMİZİ DE BAŞKALARINI DA ALDATMAKTAN ÖTEYE GEÇMEZ VE BAŞKA BİR ANLAMA DA GELMEZ. Üstel�k SAĞLIKSIZDIR!...

Çünkü ÖĞRETME VE ÖĞRENME FAALİYETİ MESLEKİ BİR FAALİYETTİR ve d�kkat edersen�z Maslow'un �ht�yaçlar h�yerarş�s�nde SON SIRADADIR!

Dolayısıyla �ç�nde yaşadığımız sürec�n tüm toplum b�reyler� �ç�n travmat�k olduğu tartışma götürmez b�r gerçekt�r. Çünkü travmat�k olay, b�reyler�n yaşamında öneml� değ�ş�kler meydana get�ren, yaşamsal bütünlüğü bozan olaylar (doğal afetler, savaş, �şkence, hastalık, hastalık salgını, yakınların kaybı, traf�k kazası vb. durumlar) olarak tanımlanır. Bunu da b�reyler�n dört şek�lde yaşadığı açıklanır; a)Doğrudan maruz kalma (yaşadığımız süreçte hastalığın herhang� b�r sürec�n� yaşayanlar, yakınlarını kaybedenler),b)Olayı yaşayan k�ş�ler� tanıyor olma ya da olayı yaşayan k�ş�ler� yardım davranışında bulunma (örneğ�n, sağlık çalışanları)c)Tanıdıklarının başına geld�ğ�n� öğrenme (bu hemen herkes �ç�n geçerl�)d)Olayın sev�ms�z ayrıntıları �le aşırı düzeyde karşı

karşıya kalma (K�tle �let�ş�m araçlarında, sosyal medya yer alan haberler).Görüleceğ� üzere aslında hemen herkes tüm süreçler�n çoğunu yaşıyor durumda…

Travmat�k olaylardan etk�lenme durumunda �se şu bozukluların görülmes� yüksek olasılıktır:a)Akut Stres Bozukluğu,b)Travma Sonrası Stres Bozukluğuc)Sürekl� Kaygı Bozukluğud)Ps�kosomat�k Bozukluklar

Yan� �ç�nde yaşadığımız sürec�n ardından büyük olasılıkla (bazı değ�şkenlere bağlı olarak) öneml� b�r oranda bu bozuklukları konuşuyor olacağız…

Sağlık alanında, dünyadak� ve ülkem�zdek� hemen hemen bütün b�l�m �nsanları ısrarla, alınan önlemlere ek olarak bağışıklık s�stem� üzer�nde duruyorlar. Tam da bu noktada belk� de gözden kaçırılan en öneml� konu şudur. Ps�koloj�k dayanıklılığın, bağışıklık s�stem� üzer�nde çok öneml� b�r etk�s� vardır.

Ps�koloj�k Dayanıklılık; b�rey�n sosyal kaynaklarını (a�le, arkadaşlar), sosyal yeterl�l�ğ�n� (dışadönüklük, �let�ş�m becer�ler�, k�ş�lerarası �l�şk�lerde esnekl�k, yakın �l�şk� kurab�lme becer�s�), k�ş�sel kaynaklarını (özgüven, umut, yaşama �l�şk�n gerçekç� b�r yönel�m) aynı anda değerlend�rmeye olanak veren özell�k olarak tanımlanır. Travmat�k tüm olaylarda b�rey�n bu özell�ğ�n� kullanmasına çalışılır ve bu özell�ğ�n� güçlend�rmes�ne önem ver�l�r. Bu demekt�r k� b�rey�n ps�koloj�k dayanıklılığını; a�le �l�şk�ler�n�, arkadaş �l�şk�ler�n�, sosyal etk�leş�mler�n� doyum sağlayacak ve zevk verecek şek�lde (yüz yüze veya �let�ş�m araçları yoluyla) gel�şt�rmek, yapılab�lecek en sağlıklı, en olumlu ve en akılcı tutumdur. Bunun aks�ne ps�koloj�k dayanıklılığı azaltacak etk�nl�klere gereğ�nden fazla yer vermek, üstel�k bu etk�nl�kler� doyum sağlamaz ve zevk vermez b�r hale dönüştür-mek en başta eğ�t�mc�lerde ve sonrasında öğrenc�-lerde telaf�s� mümkün olmayacak durumlar yaşanmasına neden olab�lecekt�r. Çünkü yüz yüze eğ�t�mle gerçekleşemeyen etk�nl�kler�n telaf�s�n�n mutlaka yolu vardır, zamanı vardır, şekl� vardır ancak ps�koloj�k veya f�zyoloj�k b�r bozukluğun telaf�s� oldukça güçtür (örneğ�n b�r tans�yon hastalığına neden olmak, b�r felce neden olmak, ağır depres�f bozukluğa veya kaygı bozukluğuna neden olmak vb.) bazı durumların telaf�s� �mkânsızlık düzey�nde güçtür hatta h�ç arzu ed�lmeyen b�r can kaybının telaf�s� �se mümkün değ�ld�r…

Bütün bu nedenlerle, böyle b�r süreçte TELAFİ EDİLEBİLECEK DURUMLARA DEĞİL EDİLEMEYECEK OLAN DURUMLARA ODAKLANMANIN GEREKLİ olduğu unutulmamalıdır.

Buna ek olarak şu soruların da hatırdan çıkartılma-ması gerekt�ğ� düşünces�ndey�m:

Bunları ne �ç�n yapıyorum?•Var ed�len b�r �nsan olmak �ç�n m�? Yan� “üst makamlar” tarafından onay almak ve ps�koloj�k olarak “okşanmak” �ç�n m�? Yan� “Fark ed�lme Açlığı”nı mı g�der�yorum?•Varolan b�r �nsan olmak �ç�n m�? Bu sorudan önce şunun sorulması ön koşuldur: “Ben K�m�m?”… •Hayatımın özü ned�r?•Hayatımın özünde k�mler var? •Hayatımın özündek� bu k�ş�lerle anlamlı ve doyum sağlayan �l�şk�ler yaşıyor muyum?

Yaşadığımız süreç tam da bu sorularla yüzleşmek �ç�n yan� yaşamı öneml� ve anlamlı kılmamız �ç�n bulunmaz b�r fırsat değ�l m�?... Bu fırsatı, telaf� ed�leb�l�r etk�nl�klerle doldurarak kaçırmayalım…

Sağlıcakla kalın.