at terbiyesi-tercüme

75
AT TERBİYESİ Yazar: ROBERT WEİR Tercüme: AYTEKİN TUĞRA YALÇINKAYA

Upload: aytekin27

Post on 29-Jun-2015

631 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: At Terbiyesi-Tercüme

AT TERBİYESİ

Yazar: ROBERT WEİR

Tercüme: AYTEKİN TUĞRA YALÇINKAYA

Page 2: At Terbiyesi-Tercüme

ÂdiyâtSuresi Bismillâhirrahmânirrâhîm.

Vel'âdiyâti dabhân. Felmûriyâti kadhân. Felmuğîrâti subhân. Feeserne bihî

nek'ân. Fevesatne bihî cem'an. İnnel'insâne lirabbihî lekenûd. Ve innehu'alâ

zâlike leşehîd. Ve innehu lihubbilhayri leşedîd. Efelâ ya'lemü izâ bu'sire mâ

fîlkubur.Ve hussile mâ fîssudûr. İnne rabbehüm bihim yevmeizin lehabîr.

Meali Bismillâhirrahmânirrahîm.

1. Harıl harıl koşanlara,

2. (Nallarıyla) çakarak kıvılcım saçanlara,

3. (Ansızın) sabah baskını yapanlara,

4. Orada tozu dumana katanlara,

5. Derken orada bir topluluğun ta ortasına girenlere yemin ederim ki ,

6. Şüphesiz insan, Rabbine karşı pek nankördür.

7. Şüphesiz buna kendisi de şahittir ,

8. Ve o, mal sevgisine de aşırı derecede düşkündür.

9. Kabirlerde bulunanların diriltilip dışarı atıldığını düşünmez mi?

10. Ve kalplerde gizlenenler ortaya konduğu zaman ,

11. Şüphesiz Rableri o gün onlardan tamamıyle haberdar

Page 3: At Terbiyesi-Tercüme

Önsöz

Bu kitapçık, 1891 yılında yazılmış ‘Badminton Library of Sports and

Pastimes’ isimli, atçılığın birçok yönünü ele alan bir kitabın, Robert Weir

tarafından yazılmış; bir atın nasıl terbiye edileceğini anlatan birkaç

bölümünün çevirisini içermektedir.

Üzengiyi ve eyeri icat etmiş ve dünyaya atçılığın ne olduğunu

göstermiş bir milletin evlatları olarak hem de bunlarla her fırsatta hamasi

sözlerle övünmemize rağmen; Ülkemizde atçılığın durumu dendiğinde;

teknolojik ilerlemeye bağlı olarak geleneksel usullerin unutulmuş olması

ve diğer bir çok alanda olduğu gibi atçılığı da Avrupalılardan öğrenmek

gibi acınası bir hal sözkonusudur.

Atçılık yalnız bir atı beslemek ve ondan çeşitli işlerde istifade etmek

değildir, daha çok bunların hangi usullerle yapıldığıyla ilgilidir.

Bu kitapçık atçılığı yahut biniciliği öğrenmek isteyen ve bunu

binicilik okullarından ya da kulüplerinden öğrenme imkanı olmayan yani

kendibaşına bu iş hakkında bilgi sahibi olmaya çalışan yahut köyünde,

kasabasında halihazırda bir ata sahip olarak, babadan gördüğü yöntemlerle

atçılığı devam ettiren insanların istifadesine sunulmuştur.

Şanlı bir atçılık tarihinin mirasçısı olduğumuzu söyleyeceksek atçılık

hakkında hiç olmazsa belli başlı meseleleri Türkçe ifade edebilmemiz

gerekir. Bu sebeple bu kitapçığı, kendi öz binicilik terimlerimizle ve

deyimlerimizle tercüme etmeye gayret ettim. Mesela, bugün Türkiye’de

herkesin bildiği ve kullandığı batı kökenli ‘galop’ yerine aynı manaya

gelen ve binlerce yıldır kullanılan fakat unutulmaya yüz tutmuş ılgarı ve

yine batı kökenli canter’dan devşirme ‘kenter’ yerine eşkini tercih ettim.

Daha açıklayıcı olması için anlatılan konuyla ilgili internette bulduğum

resimlerden faydalandım. Bu çevirinin kendi kültür dünyamızı ve atçılık

tecrübemizi yansıtması için gerekli gayreti gösterdiğime inanıyorum.

Aytekin Tuğra Yalçınkaya

Page 4: At Terbiyesi-Tercüme

İçindekiler:

Adiyat Suresi

Önsöz

Genç Atın Terbiyesi : 1

Çılbır Çalışması 7

Ata İlk Biniş 18

Binicilik Tavsiyeleri : 22

Bükme yahut Baldıra Yumşatma 27

Geriye Dizginleme 33

Eşkin yahut Toplu Dörtnal 35

Tırıs 41

Engel Atlama 44

Gem Takılması 50

Kapıların Dışına 56

Ilgar 58

Ceza 60

Türk Eyeri Resimleri : 66

Page 5: At Terbiyesi-Tercüme

GENÇ ATIN TERBİYESİ

Genç bir atla çalışmaya başlanıldığında gözönünde bulundurulması

gereken ilk hususiyetler hayvanın yaşı, kuvveti ve terbiye edilecek halidir

ki önceden nelere alıştırıldığı ve doğal mizacının birleşimidir. Bazı genç

atlar başından itibaren güzel huylu, sakin, zeki ve kendinden beklenileni

yapmaya o kadar hazırdır ki seyisi ona nadiren hata yaptırabilir. Diğerleri

yine tabii olarak sinirli ve kuşkulu, kendisiyle ilgilenirken büyük dikkat

gösterilmeye muhtaç haldedirler.

Başlangıçta en önemli şey atın güvenini kazanmak ve ona zarar

vermeyeceğini anlamasını sağlamak. Yılkı çayırdan yahut harman yerinden

(yahut daha önce nerde idiyse) ilk yakalandığında, başkırdırılması için,

mümkünse geniş tenha bir ahırda kendibaşına bırakılmalı ve ona bakacak

sakin, kararlı bir adam seçilmeli. Bol havalandırması olmalı fakat fazla

yemlenmemeli. Aslında; başlangıçta nadiren pek az tahıl yemeli; bir avuç

dolusu tahıl danesinden ibaret nemli kepeğin içine konduğu kuru ot,

oldukça yeterlidir. Hayvanın beslenmesine muazzam dikkat gösterilmelidir.

İlk yakalandığında bir miktar kuru tahıl yemesine izin verilirse, kesinlikle

eğitimini aksatacak şekilde hasta olur ve çalışmaya başlamak için gerekli

zindeliğe erişinceye kadar bayağı zaman geçer. Atlara elde idman

yaptırılması gerekir bunun içindir ki biraz olsun kondisyona girinceye

kadar hergün kısa bir süre, yalın sade bir başlık yahut burunduruk takılı

halde onu kapalı kapıların dışına, ağılına çıkartın ve atın günlük tahıl iznini

derece derece arttırın. Eğer atınızı çayır, samanlık yahut harman yeri gibi

otu bol yere salıyorsanız yakaladıktan sonra günde bir yahut iki kez hafif

dozda egzersiz tavsiye edilir. Bu zaman zarfında ahır içinde kendine

sezsizce elle dokundurtuyor olmalı ve seyisliğinde bir başlangıç yapılmış

olmalı. Ayağını kaldırmak için teslim etmeye ikna edilmiş olmalı. Eğer

seyis uygun tavır ile işe girişirse nerdeyse bütün atlar kendini elletmeye

izin verir. Fakat ürkütücü, tereddüt ettirici bir tavır ile yapılması birçok

durumda; atı sinirli şüpheci ve sonunda kötü huylu hatta saldırgan

yapabilir.

Page 6: At Terbiyesi-Tercüme

At yemliğe yahut askıya kısa bağlanmamalı, başı tamamen serbest

olmalı. Genç bir atın ısırma teşebbüsünden fazlaca korkmaya lüzum

yoktur; bu sonradan öğrenilen bir alışkanlıktır ve genelde kötü muamelenin

sonucudur. Eğer tekmelemeye niyetli görünüyorsa bu kusurun işaretini

vermesine sebep olan şeyi yaparak onu rahatsız etmeye devam etmeyin.

Başmevkiine geçin ve size daha fazla alışıncaya kadar orda kalın. Genç bir

atın ilk defa ellenmesinde yol alırken; tabi ki başından ve boynundan

başlayın: Atınızı pohpohlayın; ona el çırpma sesini andıracak şekilde fiske

vurmayın ki bu onu muhtemelen ürkütür. Tüylerini doğru yönde düzeltin

ve onunla konuşmaya devam ederek, yavaşça boynunun ve omuzlarının

altına doğru yakın tarafı boyunca elinizi kaydırın. Eğer fazla aldırış

etmezse, elinizi aşağıya yakın ön ayağına sakin fakat kararlı bir şekilde

kaydırın; çok hafif temasların atı gıdıkladığını rahatsız ettiğini daima

akılda tutun; özellikle alıngan bir mizacı varsa. Bu çeşit şeylerle fazla

canının sıkılmaması gerekir, özellikle bunlara umulduğu üzere; gönülden

katlanmaya niyetli değilse; 10 dakika veya çeyrek saat yeteri uzunluktadır.

Sonra onu yemleyin ve 2-3 saat yahut bir sonraki yem vaktine kadar yalnız

bırakın. Kademe kademe vücudunun ve azalarının her yanını aynı usulle

birinden diğerine geçerek ta ki aldırış etmeyinceye kadar elleyin.

Ön ayağın kaldırılmasında; diz ve toynak arasına at ayağını kaldırsın

diye sertçe vurmaktan kaçının. Bu muhtemelen atı sürçtürecek (dizinin

Page 7: At Terbiyesi-Tercüme

üzerine indirecektir). Topuğundan ısrarla tutun ve fazla güç kullanmadan

deneyin ve ayağını elinize verdirtin. Dizini büktürmeye izin verirse ilk

sefer için oldukça yeterlidir, yavaşça ayağını yere bırakın, atınızı

pohpohlayın, bir süre için yalnız bırakın. Eğer ayağını elinizde tutmaya

devam etme teşebbüsünde bulunursanız genellikle sizinle kavga etmesine

sebep olursunuz ve gelecek sefer bu alıştırmayı tamamlamak daha fazla

zaman alır. İlk gün yakın ön ayağı denemek yeterlidir. Yapabilirseniz ertesi

gün her iki önayağı da kaldırın. Bir sonraki günde yakın arka ayağı

kaldırın. Burda insanların genelde yaptığı en büyük hata attan çok uzakta

durmaları ve böyle yaparak sıklıkla tepiklenmeleri. Terbiyeci kendini atın

vücuduna bitişik tutmalı ve arka ayaklara uzanabilecek ve yapışıp

tutabilecek kadar yakınında durmalıdır: bu durumda eğer at tekme atarsa,

fazla yaralayamaz; tekme değse bile sadece bir itme olarak hissedilir.

Halbuki uzakta durması durumunda darbenin tüm şiddetine maruz

kalacaktır. Çoğu at arka ayağını kaldırmada önden daha beceriksizdir.

Eminim ki; bunun sebebi birçok durumda ilk deneme yapılırken gösterilen

korkakça tavırlardır. Atın bi yanından öbür yandaki arka ayağı kaldırmak

için de çaba gösterilmemeli. Ata ne yapacaksan yahut ne yapmasını

istiyorsan, ne kadar basit bir yöntem tatbik ederek işe girişirsen o kadar

iyidir, daha büyük bir ihtimalle ne istediğini anlayacak ve yürekten

yapacaktır. Tabi ki; gövdesi ve bacakları iyice ellenilinceye ve at bunlara

aldırış etmez oluncaya dek, ayağın kaldırılmasına teşebbüs edilmemelidir.

Bunların hepsi tek bi kişi tarafından; mümkünse atın terbiyesi boyunca

seyisliğini yapacak, yemleyecek ve hayvanla ilgilenecek kişi tarafından

yapılmalı; akla uygundur ki at ona başkalarından daha arkadaşça bir tavırla

bakmaya eğimli olacaktır.

Bütün bunların üstesinden gelinceye kadar kaç zaman geçer söylemek

imkansız, önceden dediğim gibi; bazı atlar nerdeyse bir günde istekle her

şeyi hallederken, farklı mizaçtaki diğerlerinin ellenmeye tahammül etmesi

en sabırla, yürekten ama azimle muamele edilen haftalara malolabilir. Ne

zaman at ahırda sakince durup, seyislik edilmesine izin verir, ayağını

kaldırtır ve yıkatırsa; eğitiminde hatırı sayılır bir ilerleme yapılmış

demektir. Bu süre içinde atın vücudunda fazla yara varsa 40 boğum kadar

kantaron otu kazanda kaynatılıp suyuyla atın vücudu yıkanır. Bu yaraları

hızla iyileştirecektir.

Nallama bazan o kadar da büyük bir mesele değildir. Aslında tedirgin

olmayacağından emin olana dek; ayağına çekiç vurarak atın terbiyesine

başlamamak, daha iyidir. Bu olayda da yine aynı esas gözönünde tutulmalı:

bir kere tedirgin edilmiş atın güvenini tazelemek, ilk seferde sakince tatbik

edilmiş işten herzaman daha fazla zaman kaybına sebep olur. Ağır işe

Page 8: At Terbiyesi-Tercüme

koşulmaya başlayana kadar önden nallasan bile arka nalları olmasa daha

iyidir. Genç bir atı nallayacak olan nalbant, oldukça sakin, mesleğinden

adamakıllı anlayan, işine patırtısız bir şekilde girişecek, zamanını verecek

bir adam olmalı. Nalbanta geçen zaman için ödenen fazladan ücret,

sonunda nal başına ödenen ve aceleye getirilmiş işten çok daha ucuz

olacaktır. En küçük bir şüphe bile yoktur ki; ilk seferinde mesleğin yanlış

tatbik edilmesinden çoğu at hayatının geri kalanında zor nallanır. İlk defa

ayağına nal çakılan attan ne beklenildiği konusundaki bilgisizlik yüzünden

sıklıkla at zulüm görür; ama ihtimal; nasıl anlayabilir ki?

Bütün bunlar yapılmışken at ahırında bağlanmaya da alışmış olmalı.

Bu amaçla yaygın kullanılan alınsalıksız deri ahır yularını tavsiye ederim.

Alınsalıksız

Deri Yular

Önceden kullanılmış olan biri tercih edilir, çünkü yumşak ve yenisinden

daha bükülgendir. Alınkayışı olmayan yular çünkü (özellikle sinirli atlarda)

alınkayışı döndüğünde yahut kulağa doğru kaydığında, ki böyle olması

muhtemeldir, son derece rahatsız edicidir. Yuları atın kafasında tutmak

gerçekten gereksizdir. Alınsalığın tavlada ki tek kullanım yeri başlığın eğer

gevşekse geriye kayması ve

yeleye sürtmesini önlemektir.

Bunu önlemek; düşünceme

göre, alınsalığın kulaklara

kayıp atı sinirlendirmesini

önlemekten çok daha önemli

değildir. Önce sadece gün

içinde kısa süre için ve

yaramazlık yapmadığına

bakarak olan biri

yakınındayken bağlı kalmalı.

Muhtemelen tereddüt edecek ve

sınırlanmaktan kurtulmaya çalışacaktır fakat seyisi gönlünü yapmaya

mahir olur ve çok kısa bağlanmaz ise sonunda kendisine kabul ettirecektir.

Page 9: At Terbiyesi-Tercüme

Atı ahırında bağlamak için kullanılan dizginler deri ya da kendir olmalı.

Zincire kesinlikle karşıyım; çok fazla ses çıkarıp çekingen bir atı

korkutmaya sebebolur. Bunun yanı sıra topuğunu üstüne basarsa, zincir, bir

kural olarak, derinin yahut kendirin yaptığından daha büyük yara yapar.

Ayrıca; bağlamak için geniş ahşap bir kütüğü, ince dökme demir olana

tercih ederim. Bazı genç atlar kütükle oynamayı alışganlık haline getirir ve

sonuç genellikle şişmiş ayak bilekleridir ki ahşap kütük kullanıldığında

olduğunu zannetmiyorum.

Bunların çoğu ahırda yapılmıştı, tayı diğer atlarla beraber kalması için

tavlaya götürün. Başlangıçta onu mümkün mertebe giriş kapısından uzakta,

köşedeki bir odaya koyun; böylece tavlaya giren herkesin önünden

geçmesiyle sinirlenmeyecektir veya daha iyisi ahır odalarının bol olduğunu

farzederek iki yanında birer oda boş bırakarak köşenin yanındaki odaya

koyun. Ümit vaad eden çok sayıda genç süvari atı gördüm ki görünüşçe

berbat halde diğer atla arasında boş oda bırakılmadan ahıra konulmuş;

odanın darlığı yüzünden, iki tarafında ki kazıklara tekme atmayı öğrenmiş,

iç dizini berbat yaralarla kaplamış. Bir at bu çeşit eğlenceler edindiğinde en

kötü tarafı, her vuruşunda ata büyük acı vermesine rağmen bunu yapmaya

inatla devam etmesidir, her nekadar başka bir attan, bir yahut iki oda uzağa

yerleştirsende. Daha önceden ifade edildiği gibi, yapılacak en iyi şey,

başlangıçta her iki tarafında bir boş oda bırakmaktır; yahut oda eksikliği

yüzünden atının bu alışkanlığı kazanmasına izin vermek zorunda

kaldıysan, onu yalnız başına alışkanlığını unutana kadar tekrar tenhada ki

ahırına koy.

Şimdi atın bir yuvarlamayla durabilmeye alıştırılması iyi olur. Genç

atlarda sıklıkla çalışmaya başlamadan önce olan şişkinliği önlemeye

yardım eder ve bundan sonra gelecek olan eyere bir ilk adım olur.

Yuvarlamanın takılmasına büyük özen gösterilmeli. Atın sırtını koruması

için altına yastık yahut bez gibi bişey konulmalı ve üzerine yuvarlama

yavaşça serilmeli serbest uçlarının atın ayaklarına çarpmamasına dikkat

edilmeli, yoksa atın moralini bozması olasıdır. Yuvarlamayı bağlamak için;

bir kişi atın yakın tarafında durmalı, derece derece ve sakince sadece bir

kayış, kafi derecede sıkı tokalanmalı ve sonra diğer kayış aynı uzunlukta

iliklenmeli. Kayışlar sıra ile her seferinde bir delik sıkılaştırılmalı ki at

yuvarlamanın vücudunun etrafında olduğunu hissedebilsin. İlk birkaç gün

kayışları sıkılaştırmaya teşebbüs edilmemelidir. Atın onun takılmasına ve

sonra çıkarılmasına müsaade etmesi yeterlidir. Kuvvetle muhtemeldir ki

genç bir at kendini sıkıca sarılmiş (kolanlanmış) olarak bulduktan sonra

fırlayıp gider. Bu sebepten ne kadar sakin yapılırsa o kadar iyi olur; üzerine

harcanan zaman israf edilmiş sayılmaz.

Page 10: At Terbiyesi-Tercüme

Eğer at bu işlemden tedirgin olmaya fazlaca eğilimli ise buna tavlada

ısrar etmeyin, fakat okulunda işine başlayana kadar erteleyin. Şimdi atın

ahırında katlanılabilir bir sükunet içinde ve sağlıklı, kondisyonda olduğunu

farzederek; ki bunların hepsi atla başka herhangi bir şey denenmeden önce

şart olmalı, artık at çılbır derslerine başlamalıdır.

resim: çılbır kuşağı, Yuvarlama

(ing: roller)

Page 11: At Terbiyesi-Tercüme

ÇILBIR ÇALIŞMASI

Birçok binicinin atın çılbırlanması gerektiğine hiç de

inanmadığından sözedilebilir ve gerçekten haklıdırlar; iş düzgünce ve

meseleyi anlayan biri tarafından yapılmadığı takdirde...

Diğer yandan, genç bir at doğru düzgün çılbıra alınırsa, eğitiminin

temelini elde etmiş olur, bundan ötürü toy, zekasız bir hayvandan, endamı

ve yeteneği hangi maksada en fazla yakıştırıldıysa, o alanda; gittikçe

becerikli, zeki bir hizmetkar ve sahibinin arkadaşı olmasına sebebiyet verir.

Tek maksadının zavallı hayvan tamamen tükenene kadar küçük bir daire

etrafında kamçılayarak döndürüp durmak ve sonra üzerine binmek, yahut

bunu yapmaya çalışmak olduğu gibi bir fikre sahipmiş gibi görünen cahil

adamlar tarafından, kırsal kesimde sıklıkla uygulandığını gördüğüm,

çılbırın kötüye kullanımından daha zalimce hiçbir şeyin olamayacağını

düşünüyorum. Hiç şüphe yok ki; yüzlerce genç at bu yolla perişan ediliyor,

onların sahipleride sonuç olarak cılbır çalışmasını yasaklıyorlar hem de

hayvanlarına muntazam muamele edilip edilmediğini ortaya çıkarma

zahmetine asla girmeden, halbuki atları tamamen yetenekli bir adam

tarafından dikkatlice cılbırda idman yaptırılsa ve at olması gerektiğince

derslerinde iyi çalışsa ve gelişse, hüküm bambaşka bir yönde olurdu.

Zannediyorum ki ata başkırdırılması için bir okul (atmeydanı)

mümkündür: ve bu amaçla kullanılan binanın boyutları ve şekli konusunda

söylenecek olan, mekan mevzusu dışında bir mesele yoktur. Bütün askeri

binicilik okulları dikdörtgendir, en iyiside yaklaşık 45x15 metre

ebatlarındadır. Şimdi askeri okulların ebatlarında kusur bulmayacağım;

eminim ki genellikle yerine getirmeleri gereken her amacı üzerinde

muntazaman geliştiremezler. Bununla birlikte: acemi erleri talim ettirmek

yahut askeri bir okulun ihtiyacı olan başka herhangi bir görev için değil de

yalnızca genç atları çalıştırmak amacıyla bir okul inşa edecek olsaydım,

kare şeklinde inşa ederdim. Köşeler birbirinden eşit uzaklıkta olurdu. Kısa

uçlara yeniden gelmeden önce, uzun kenar boyunca ki mesafeyi atların kısa

kenardan üç defa fazla yürümek zorunda olduğu halde; dar sonlarda

birbirine yakın mesafede olan iki dönüş yapmayı zorunlu kılan; uzun

dikdörgen okulun durumunda olmazdı. Ayrıca çılbır sırasında da eğer

meydan kare olursa, at bütün yolu dönerken kenarlardan eşit uzaklıkta

olacağından, uzun ve dar meydanda olduğu gibi, merkezi geçerken ki aynı

savuşma imkanını elde edemez tabi atı çılbıra alırken merkezi tutarsanız.

Kare okulun aleyhine tek bir şey vardır ki çok büyük olmadığı takdirde

yalnız bir at, tek seferde çılbıra alınabilir halbuki uzun dikdörtgen okulda

her biri bir sonda iki at birlikte çılbıra alınabilir. Yine de ben kare okulu

tercih ederim ve eğer yer genişse her iki tarafı 35'er metre uzunlukta inşa

Page 12: At Terbiyesi-Tercüme

ederdim. İlk dersin yapılacağı gün at; kantarmalı başlıkla birkaç sefer

cılbırda döndürüleceği okuluna sakince getirilmeli, onu mekana biraz

alıştıracak biçimde. Aslında önceki günlük idmanlarında birkaç kez oranın

etrafınca döndürülmüş olsa daha iyi olurdu. Daha sonra çılbır edileceği

dairenin merkezine getirilmeli. Çılbır burunduruğu atın kafasına sade

başlıkla aynı usulle takılır ama merkez ve alt kayışları kopçalanmadan

önce, daha önce takılmış olan biniş başlığının yanak bölümlerinin altından

geçirilmelidir.

Resim: idman başlığı, çılbır başlığı yahut burunduruk (ing: cavesson)

İdman başlığının sabitlenmesine gelince: burun deliğinin yaklaşık 10

cm üzerinde konumlanmalı; eğer daha yüksek olursa gücünü kaybeder ve

daha alçakta olursa solunum; ihtimal etkilenir ve aslında gerektiğinden

fazla atı acıtmadan ve sinirlendirmeden yeterince sıkı bağlanmalı ki atın

duraksaması durumunda (yuların çekilmesiyle) kulaklarının üzerinden

çekmiş olmakta bir tehlike olmasın. Üç kayışın tepesi boğazkayışı gibi etki

eder ve küçük başları olan soylu atlarda daha önce belirtilen zarardan

korunmak için kararınca sıkı bağlanması gerekir. Ortadaki, üç kayıştan en

sıkı bağlanması gerekenidir ki başlığı atın kafasında düz tutsun. Atı sola

doğru çılbır ettiğini ve atın senden kurtulmaya çalıştığını farzedersek; eğer

merkez kayışı çok gevşek olursa, öbür taraftaki yanak kayışı atın gözüne

doğru kayacaktır. Üç kayıştan alttaki, idman başlığını yerinde tutmaya

Page 13: At Terbiyesi-Tercüme

yardım eder fakat kısmen dizginlemeyle aynı tarzda olacak şekilde çok sıkı

olmamalıdır. İdman başlığının atın kafasına takılmasında; başlığı

gereğinden fazla rahatsız edici etmemek için dikkat gösterilmeli, yelesi ve

perçemi düzgünce altından çıkarılmalı ve cılbırbaşlığı ile altındaki

kantarmalı başlığın alın kayışları uygun şekilde kulağın altında olmalı.

resim:

anahtarlı ağız kantarma

Genç atın terbiyesi için en iyi kantarma çeşiti sıradan, düz, anahtarlı,

ağız kantarmadır. Kullanılan kantarmaların çoğunun kusuru ağızlıkta

yeterince uzun olmamalarıdır. Doğru uzunluk; biniş sırasında, ağızdaki

dilimler boyunca güzel ve uzun bir çekişe izin vermesi amacıyla yaklaşık

20 cm'dir. Bununla birlikte çılbır çalışmasında; eğer yeteri uzunluktaysa

kantarmanın yanlarda, çılbır başlığının burun bölümünün altına takılması

muhtemel değildir. Bu takılma çok kısa olduğunda ortaya çıkar. Tabi ki dar

ağzı olan soylu atlarda daha kısaları yapılabilir, fakat bu uzunluk genelde

gerekenidir ve yarım santim kısa olmasındansa 2 santim uzun olması daha

iyidir. Kantarmanın ağızlık kısmının çok ince olmasıda yine yanlıştır; 6,5

cm kadar yuvarlak olmalıdır. Kantarma, atın ağzının köşelerini

buruşturmayacak kadar alçakta olmalıdır ve anahtarlar, atı onlarla

oynamaya cesaretlendirecek şekilde hemen hemen alt dişe değmelidir.

Çılbırbaşlığı ve kantarmanın düzgünce takılmış olmasıyla; yuvarlama da

artık takılabilir ve merkezden eşit uzaklıkta her iki yanında, kenar

dizginlerinin iliklenebileceği birer toka olmalıdır, ayrıca üstte, tokaların

arasında yarıyolda, ortada bir de çengel bulunmalıdır ki kantarmanın

dizginleri bağlanabilsin. Sadece yerinde duracak kadar sıkı bağlanması

gereken yuvarlamanın altına, atın sırtına bir eyeraltı keçesi (terlik,

yağırlık), katlanmış kilim yahut battaniye yerleştirilmelidir; tavlada olduğu

gibi burda da yuvarlamanın yerleştirilmesinde gerekli özenin gösterildiği

aynı yöntem geçerlidir, özellikle at yuvarlamayla durmaya

alıştırılamadıysa. Kenar dizginleri şimdi kantarma halkasına takılmalıdır

Page 14: At Terbiyesi-Tercüme

fakat bunu yaparken ata kendini taşıtmaya teşebbüs edilmemelidir.

Hususiyetle belirtilmeli ki atın bu derslerde ileri gitmesini isteyeceksiniz

fakat başı sınırlanmışsa, büyük ihtimalle yapmayacaktır. Dizginler bu

yüzden her iki tarafta eşit uzunlukta olmalı, ama oldukça gevşek, aslında

bütün uzunluğunca yuvarlamanın tepesinde sabitlenmiş olan kantarmanın

dizginleriyle aynı uzunlukta olmalı. Başlarken çok sıkı olacağına, birkaç

gün tamamen dizginlerden vazgeçilip çıkarılsa ve yalnız çılbır

burunduruğu kullanılsa daha iyi olur.

Bütün donanımın giydirilmesi ve çılbır çalışması için iki adam gereklidir,

ama önümüzde yapılacak daha çok iş var; alışkın olmayan bir atla bir şey

yapmak istediğinde ne kadar az insan olursa o kadar iyi olur. Bir adam onu

tutmaya öbürü donanımı yerleştirmeye oldukça yeterlidir. En önemlisi; atın

terbiyesinde kullanılan bütün donanım, mümkün olan en iyi çalışma

durumunda tutulmalıdır. Deriler sık sık iyice yağlanarak bükülgenliği

arttırılmalı, böylece kolay ve düzgün çalışmaları sağlanmalı. Kayışı;

koyvermek yahut toplamak isterken, takılı bulmak ve yalnız silkelemeyle

çözülebilmesi en münasip olmayan durumdur, çoğu zaman atı

heyecanlandırır hem de tam sen onu özellikle sakin tutmak isterken. Atı

tutan kişi atın yakın tarafında (atın arkasından bakıldığında solunda)

durmalıdır takriben atın başıyla aynı çizgi üzerinde yani sol önünde

olmalıdır; burunduruk dizginlerinin boş ucu, artan kısmıyla beraber sol

elinde sarılmış olarak durmalı, atı; dizginlerin bağlanması gereken idman

başlığının merkez halkasından (yakın tarafın halkasına değil) yaklaşık 45

cm uzağından sağ elinde tutmalı. Donanımı giydirecek kişi işine sakince

girişmeli, atın bi tarafından öbürüne geçmesi gerektiğinde, daima atı tutan

kişinin çevresinden atın önünden geçmelidir, arkasından asla.

Bunların hepsi yapılır yapılmaz at derhal ileriye başçekilmemelidir, bir

kaç dakika durmasına izin verilmeli, pohpohlanmalı ve sonra herşeyin

Page 15: At Terbiyesi-Tercüme

yolunda olduğuna tamamen ikna olduğunda, atı birkaç adım ileri yürüt,

durdur, sonra başladığın yere; dairenin merkezine geri getir. Atı yine 1-2 dk

durdur, sonra tekrar sakince ileri yürüt, takip etmeye eğilimli olmayan atın

başçekilmesinden anlaşılması gereken şudur: adam arkasına dönmemeli ve

geriye doğru yürümemeli ve sürekli atın gözünün içine bakarak onu

ardınca çekmeye çalışmamalı fakat hoşnutlukla ikna ederek atı yanında

yürütmeye çalışmalıdır. Dönüp ata bakılırsa kuvvetle muhtemeldir ki at

yürümemeye inat eder.

Page 16: At Terbiyesi-Tercüme

Şimdi at daire etrafınca birkaç kez sürülmeli ve atın şimdiye dek

çalıştırıldığı her şeye, yakın tarafından başlanmasının bir gelenek haline

geldiği üzre, sola doğru sürülmeli ki süren adam hala atın yakın tarafında

bulunmuş olsun. Öbür adam kısa mesafe arkadan atı takip etmeli, atla

tamamen aynı yere basarak değil ama sol arkasından devam ederek, ve

eğer at durmaya niyet ederse ona elini göstermeli ve ya gerekirse kamçıyı.

Dairesel olarak yürürken, atı süren kişi kademe kademe biraz daha fazla

dizgini ata vermelidir. Atın yürüdüğü daireyi hep aynı büyüklükte tutarak,

fakat kendi yürüdüğü daireyi küçülterek, böylece attan biraz uzağa kaçar,

ama kendi yönünü atın omzuyla mümkün olduğunca bir çizgi üzerinde

tutmalı ve sonra at hoşça yürekten yürüyorsa, sakince tırısa teşvik

edilebilir. Kamçılı adam gerektiğinde kamçısını göstererek atı dairenin

tamamen dışında tutmalıdır. At adımını artırdıkça, dizgini tutan adam

kendini hayvanın omzuyla bir hizada tutmak için biraz daha hızlı yürümek

zorundadır; ama asla genelde yapıldığı gibi hareketsiz durup ata kendi

etrafında bir daire çizdirerek yahut çizmesini bekleyerek, yahut neye

meyilliyse onu yapmasına göz yumarak değil. Daire etrafında birkaç devir

tırısta, sonra yürüme başlangıçta yeterlidir. Fakat atı tırıstan yürüyüşe

geçirirken, dizginlerinden çekmeyi denemeyin; eğer yaparsanız sadece

başını sola doğru çekmiş olursunuz, tabi sağrısıda sağa doğru gider ve sen

de ata daha ilk derste bir şekil verme fırsatını kaybedersin.

Onu durdurmak için, çılbır başlığının ipini hafifçe salla ve uzun, teskin

edici bir sesle şu sözü söyle '' Y-Ü-R-Ü! '' , dizgini kısaltmaktansa birazcık

daha ver, kısa süre içinde ondan neyi beklediğini anlayacak ve yapacaktır,

sonra o yürürken, azar azar dizgini sol eline yine kangal halinde sar ve

Page 17: At Terbiyesi-Tercüme

onu kendine doğru çağır. İlk seferde seni anlamayabilir ve durdurmak için

öbür tarafına doğru hareket etme yardımını almak gerekli olabilir, sonra

ona doğru yürümende gerekebilir ama tam birkaç dersten sonra, çağrıldığı

vakit gelmeye ancak hazır halde olacaktır. Atı merkeze götürdüğünde onu

pohpohla, bir iki dakika durmasına izin verdikten sonra birkaç kez daire

etrafında sağa doğru sür. Şimdiye kadar at hep yakın taraftan sürülmeye

alışık olduğundan, bu yönde diğeri gibi gitmeye çokta hazır olmayacağının

kabulü makuldür; ama genelde biraz dil döküp ikna edilerek ondan ne

istediğini çabucak anlayacak hale gelecektir ve sola sürüldüğü gibi sağada

sürülecektir. İlk gün idare eder şekilde yürümezse, sabırsız olmayın;

muhtemelen sonrakinde daha uysal olacaktır. Yol etrafınca kendisi

tatminkar şekilde yürümedikçe, onu tırısa teşfik etmeyin yahut dizgini

fazlaca veripte attan çok uzağa kaçmayın, veya at sol dizgine dönmek için

sık sık kendi sağına dönmeye çalışacaktır. İlk birkaç ders tümüyle 20

dakikadan fazla sürmemelidir. Atınızı pohpohlayın, donanımı çıkarın, kısa

süre hava alması için bırakın ve sonra ahırına gönderin. Çılbır dizgini

dokuma kement olmalıdır, böylesi adi bir halattan daha hafiftir ve kangal

şeklinde sarılması daha kolaydır. Yaklaşık 14 metre uzunlukta olmalıdır.

Ertesi gün büyük ihtimalle atı derslerini yapmaya daha istekli

bulacaksınız ve kendinden talep edileni daha iyi anlayacaktır. At aceleye

getirilmemeli ve fazla hızlı gitmeye çalışırsa, kenar dizginleri biraz

kısaltılabilir. Fakat bir kural olarak görülecektir ki; onunla konuşarak

teskin etmek ve kamçıyı sakin tutmak, muntazam ve daimi adımlara atı

mecbur etmenin en iyi bir vasıtasıdır. Aslında, az bir dersten sonra

yürümeyi ve tırısı derhal öğrenecektir. Her şeyden önce, öğrencinizi

inciten, çılbırbaşlığı dizginini aniden çekmekten sakının. Başlangıçta esas

amaç; atı sakin ve kararlı bir tırısta yürütmek ve onu kendinden iyice

uzakta tutmaktır çünkü çok dar bir dairede atın çılbırlanması; iç ayaklara

çok fazla ağırlık binmek suretiyle atı fazlaca incitir. Yaklaşık 40-45 metre

çevresi olan bir daire en iyisidir, eğer meydanın genişliği müsait ise.

Dizgini elinde tutan adam dahi küçük bir daireyi yürümeli, herzaman

dikkatini, ata ve kendi yönünü atın omzuyla bir hizada tutmaya vererek;

kamçılı adam daha büyük bir daire yürümelidir; sola çılbır edilirken

kamçıyı sağ elinde ve sağa çılbır ederken sol elde tutarak. Bir kamçının

çılbır çalışmasında düzgünce kullanılması çoğu insanın düşündüğünden

daha fazla maharet gerektirir; nerdeyse her zaman hareket halinde

tutulmalı, gerektiğinden fazla ses çıkarmadan nazikçe kullanılmalı. Eğer at

miskinlik etmeye eğilim gösterirse ve adımlarını yavaşlatırsa yahut

durmaya çalışırsa, kamçı arkadan gösterilmeli ki kendini işe versin yahut

kurnazlık eder ve etrafına alakadar olmazsa, kamçıyla kolanın arkasından

Page 18: At Terbiyesi-Tercüme

hafifçe dokunulmalıdır. Eğer daireyi kesmeye niyet ederse, atı dışarda

tutmak için kamçı daha önden gösterilmeli bunun için adam çılbır

dizginine yakın durmalı ve gerektiği şekilde kamçıyı yukardan yahut

aşağıdan göstermelidir. At adımlarını aceleye getirirse, kamçı sakin,

gürültüsüz tutulmalı, kamçı darbeleriyle yürünen alan boyunca atın izi

sürülerek. Fakat ilk birkaç dersten sonra çoğu atta, kamçının sakince

nerdeyse sürekli hareket eder halde tutulması gerekli bulunacaktır.

Atın yuvarlamada derslerini sakince yaptığını farzedersek, şimdi

eyerlenmelidir. Bunu yapmanın en iyi yeri okulunda derslerinin bir kısmını

yaptıktan sonradır. Eyerlemeye yuvarlamanın takılmasıyla aynı usulle

girişilmelidir. Eğer at yuvarlamada işine gönülden katlandıysa

eyerlenmesinde de genelde büyük mesele çıkartmaz. Bütün atların eyeri

sırtının aynı kısmında taşıyacağını düşünmek yanlıştır. Süvari birliğinde

erlere öğretilir ki; ön tarafında omzun hareketinin arkasında, el genişliğince

boşluk olmalı ve hiç şüphe yok ki, bu binit atların çoğu için makuldür; ama

farzı muhal eyerleyeceğin genç bir atın karnı fıçı şeklinde şişkin; eğer eyeri

doğru yere koyarsan, at 100 metre gitmeden öne doğru kayar ve kolan çok

gevşer, bu yüzden en iyisi, her şeyden önce, atın sırtında tabii yapısıyla

eyeri büyük ihtimalle taşıyacağı yere koymaktır ve kolanı sadece eyeri

orda tutmaya yetecek kadar sıkmaktır. Üzengi kayışı ve demiri eyerden

tamamen çıkarılmalı ve atın sırtına binmeye hazır olana kadar

takılmamalıdır. Üzengi demirinin sallanması ve attığı her adımda atın

dirseğine çarpması kötü olur, ve onları sıkılaştırsan bile herzaman aşağı

kayması muhtemeldir yani düşünceme göre başlangıçta ne olursa olsun en

iyisi, çıkarılmalıdır.

Eyerle birlikte kuskunda kullanılacaksa; takacak

adam attan fazla uzak durmamalıdır aksi takdirde arka

ayağın kaldırılmasında gözönünde bulundurulması

gerektiği şekilde; kendini tekmeletmesi olasıdır, atı

zapteden kişi atın kafasını biraz sola bükerek tutmalı;

böylece tekme atması durumunda sağrısını sağa doğru

fırlatır. Kuskunun yakın tarafta kuyruk kökünün

yakınında bir tokası olmalı böylece daha kolay

bağlanabilir. Kuyruk tüylerden çekilerek kaldırılmamalı,

sağ el kuyruk kökü altına yerleştirilmeli ve kuyruk bu

yolla kaldırılmalı, kuskun altına sol elle yerleştirilmeli ve

kopçalanmalı fakat kopça bağlanmadan önce iki tarafta

kuyruk tüyünün olmadığına bakılması gerekir. Sonra

kuyruğu yine sakince aşağı bırakın. Kuskunun çok uzun

olması bir hatadır, çünkü at kuyruğunu salladığında,

Page 19: At Terbiyesi-Tercüme

kuyruk tüyünü altına sokma ihtimali, düzgünce yerleştirilmiş bir

kuskundakinden çok daha fazladır ve bu, kuskunun çok kısa olması

durumundakinden daha büyük ihtimalle, atı tekme attırmaya sebep

olacaktır. Yerine münasip şekilde oturtulduğunda; kuskun, elinizi atın

sağrısında altına sokmaya izin vermelidir. Uzunluk kuskun giydirilmeden

önce epey yakın şekilde ölçülebilir böylece sonradan fazla bir tadilat

gerekmez. Bir ata binicilik amaçlı bir kuskun takılacağını düşünemiyorum,

fakat ağır işe koşulması durumunda buna da alışık olmalıdır.

Yuvarlama eyer üzerine takılmalı, kenar dizginleri önce ki gibi, aynı

yöntemle bağlanmalı, aynı ders tekrarlanmalı. At geliştikçe kenar dizginleri

derece derece her ders kısaltılmalı böylece ata kantarmayı ve ağzını

tutmayı öğretmiş oluruz fakat atı kafasını taşımasını istediğiniz bir

pozisyonda bağlamaya teşebbüs edilmemelidir. Dizginler atın ağzını

hissetmeye yetecek kadar kısa olmalı ve işine devam ettirilmelidir ki

kantarmaya yaslanmasına izin vermek olmaz. Her çılbır dersinden sonra at,

dairenin merkezine getirildiğinde, 4 ayağın her biri üzerine basarak

dikdörtgen şeklinde durdurulmalı, iki yana azıcık bükülmeli ve ayrıca işi

bitmeden önce bir yahut iki adım geriye yürütülmeli.

Genç atların çılbıra alınmasında çatalağaçların çok büyük faydası

vardır, özellikle yuvarlamada kendilerini düzgün bir pozisyonda

taşıyamayan atlara. Kenar dizginlerinin bağlanabilmesi için farklı

yüksekliklerde kopçaları olan, tahtadan yapılan çatalağaçlar tercih edilir. At

daha iyi çalıştırılır ve kauçuktan yahut sünebilecek başka herhangi bir

malzemeden yapılmış olanda verdiği sonuçtan; ki at bunlarda burnuyla

çektirerek dizgini istediği kadar uzatabilir, halbuki eski ahşap ve deri

kullanıldığında bunları sündüremeyeceğinden, böyle olduğunu anlayınca

da, daha iyi ilerleme sağlanır. Tabi anlaşılacaktır ki; at sanki bir kusuru

varmış da cendereye koyarmış gibi bağlanılmayacak; özellikle uyuşuk bir

tabiatı varsa, bu durumda sırf kantarmaya dayanır ve hiç iyi yapmaz...

Page 20: At Terbiyesi-Tercüme

Eğer at, başını çok yüksekte ve burnunu ilerde tutuyorsa, dizginler

alçakta bağlanmalı fakat çoğu vakada cılız genç atlar boyunlarını çok

alçakta taşımaya eğilimlidirler, bu durumda dizginler yükseğerek

bağlanmalı ama herzaman akılda tutulmalıdır ki ata, oraya öylece

bağlayarak, düzgün pozisyonda kendini taşıtmayacaksınız.

İç dizgin diğerinden biraz kısa olmalı ki hayvanı çalıştırdığımız tarafa

biraz bükdürmeyi deneyelim. Çatalağaçta iki çift dizgin kullanılmasının,

çılbır çalışmasında başını dışarıya kaçırmaya çalışan atlarda çok işe

yaradığı görülecektir. Biri sadece bir çift dizgin kullanılıyor olduğu

durumda bağlanacağından biraz yukarıya ve öbürü epeyce aşağıya bağlanır

böylece dizginler çok kısalaştırılmadan, at pekala zahmetten kaçamayacak

ve hemen hemen başını gereken pozisyona getirmeye ve kendi kendine

geme alışmaya zorlanır, henüz orda bağlı değil. Fazla sonuç elde

edilemeyen at için, gün boyunca bir ya da iki saat ahırında dönüp

dolaşırken, çatalağaca bağlanması güzel bir şeydir tabi, fakat uygulaması

yaygın olan, resimde görüldüğü şekliyle bir hatadır; kantarmayı ve çatalları

tak, kenar dizginlerini kopçala ve işini yapması için atı kendibaşına bırak.

Meslekten anlayan biri yanında durmalıdır ve vaziyete uygun olarak;

üzerine yaslanmaya eğilimliyse ağzındaki kantarmanın yerini değiştirerek

(yuvarlama halkalarına ve çatalağaca bağlı dizginleri gevşeterek) ve dört

ayağının herbiri üzerinde dikdörtgen şeklinde durdurarak, atı çalışmaya

Page 21: At Terbiyesi-Tercüme

devam ettirmelidir, bunu yaparken;(resimdeki gibi) üç ayağının üzerinde

ağırlığını taşımasına ve kantarmaya yaslanıp uyuklamasına asla izin

verilmemelidir.

Gelişme göstermeyen atlarda çabuk cevap veren başka bir usulde kenar

dizginlerine bağlanacak olan bir düz kantarmayı takmak ve aynı zamanda

dizginsiz serbest duran ağızlama kantarmayı da takmaktır böylece

anahtarlar atın alt dişlerine ulaşır. Bu genelde atı onlarla oynamaya ve

kendini geme alıştırmaya teşvik edici bir etkiye sahiptir.

Düz

Kantarma

Ata kendini düzgün bir şekil ile taşıttırılmasında, çok dikkat edilmesi

gerekir; bundan doğruca anlaşılan odur ki; bazı atlar tabii olarak iyi

şekillenmiştir.Tabiatın çokta cömert davranmadığı diğerlerinin şekli ise,

kendilerini düzgünce taşımayı çok ağrı verici kılmaktadır ve eğer

birdenbire doğal olmayan bir duruşa zorlanırlarsa, kızmalarına çokta

şaşırmamak gerekir halbuki her seferinde biraz daha fazlası istense,

sonunda gerekli olanı yapmaya sıklıkla ulaşacaktır.Öyle atlarda var ki; çok

kötü şekil ve yapılarından dolayı, asla yeterince iyileştirilemeyeceklerdir,

böylesi hakkında da sadece denilebilir ki: onların yeri eyer altı değildir.

Şimdi atın çılbır çalışmasında işini oldukça iyi yaptığını; bu demektir

ki, vücud azalarını rahatça kullandığı, iki yana düzgün, devamlı kararda

tırısa kalktığını, gerektiğinde yürüdüğünü, kendini düzgün duruşuyla

oldukça iyi taşıdığını ve sinirlilik belirtisi göstermediğini farzedersek: at

sırtına binilmeye uygundur.

Page 22: At Terbiyesi-Tercüme

ATA İLK BİNİŞ

Genç atın üzerine ilk defa; çılbır çalışmasında her zaman ki dersini

yaptıktan sonra çıkılmalıdır. Dairenin merkezine getirilmeli, çatalağaç

yahut yuvarlama çıkarılmalı -bu esnada öğrencinin pohpohlanılması- ve

üzengilerin aşağı salınması (bir iki gün önceden eyere takılmalıydı ama

sabitlenmiş olarak) Kolana da bakılmalı; büyük ihtimalle bir delik

daraltılması gerekecek. Atın üstüne çıkacak kişi mahmuzsuz olmalıdır; ne

kadar iyi bir binici olduğu hiç farketmez. Ata binildiğinde herhangi birşey

yapması durumunda adamın kısmen oturuşunu çözecek ve mahmuzlarıyla

ata sarılacak biçimde, mahmuzla kazara vurulabilecek bir tekme kuvvetle

muhtemeldir ki, atı acıdan mahvedecek ve aynı zamanda şımartacak yahut

ne olursa olsun kayda değer bir zaman derslerinde ilerlemesini

önleyecektir. At kamçıyı da istemez; kamçı atı sadece korkutabilir. Birkaç

gün, atın tavlaya gönderilmesinden önce, yakın taraf üzengisi aşağı

salındıktan sonra, üzengi kayışının yüksek yerinden tutarak ve çekerek,

aniden çekerek silkelemeden hafifçe bir ağırlık taşıtılmalı ve eğer at buna

pekala dayandıysa, eli üzengi demirine yerleştirerek ve yakın tarafta

ağırlığa biraz alıştıracak şekilde bastırılmalıdır. Eğer at fazla sinirlilik

gösterirse -atın yularını tutan bunu en iyi değerlendirecek kişidir- başka

nedenlerle ihtiyacı olmasa bile sırtında bişey olmasına alıştıracak biçimde

birkaç sefer çatalağaç takılmalıydı.

Ata ilk defa binileceğinde fazladan bir adam gerekir; atın ön ayağıyla

bir çizgi üzerinde atın öte tarafında (ölü taraf) durmalı, sağ eliyle kantarma

başlığının yanak kayışından tutmalı (dizginlerden değil), sol eliyle üzengi

kayışının yüksek yerinden tutmalı ve ata çıkacak olan kişinin ağırlığı yakın

taraf üzengisine bindiğinde eyerin yakın tarafa yatmasını önlemek için kafi

bir ağırlığı taşıtacak şekilde bastırmalı. Atı çılbır başlığı dizginleriyle

zapteden kişi, atın üzerine çıkılırken doğrudan atın önünde durmamalı eğer

durursa; ve at öne doğru ani bir fırlama yaparsa, adam çok güzel bir, yere

devrilme fırsatını elde eder, yani atın sol önünde durmalı ve çılbır

çalışmasında ki ilk dersine hazırlanırken ki usulle dizginleri tutmalıdır. Ata

dikkatle bakmalı, eğer işinden tamamen anlıyorsa, hayvanın herhangi bir

sakarlığa yol açıp açmayacağını, birçok durumda muhtemelen ne

yapacağını söyleyebilmelidir.Atın üstüne çıkacak adam emirleri ondan

almalıdır ve emirler oldukça alçak seste fısıldayarak verilmelidir. Acele

yahut tereddüte benzer herşeyden hususiyetle kaçınılacak.Atın üstüne

çıkacak kişi üzengi uzunluğunu koluyla ölçebilir, böylece sonradan bir

değişiklik gerekmez.Atı pohpohladıktan -bile bile belirtilen ve tekrarlanan

bir husus olarak- sonra kendi topukları atınkinden 1,5 ayak uzakta olacak

Page 23: At Terbiyesi-Tercüme

şekilde, atın ön ayaklarıyla aynı hizaya geçmelidir ve sol eliyle atın ağzını

hissetmeyecek şekilde kantarma dizginlerini tutmalı, sonra avuç içi

boyunca dizginlerle beraber yelenin güzel bir buklesini sıkıca kavramalı,

başparmağın etrafında kıvırdıktan sonra üzengiyi sessizce tutmalı bir

dakika beklemeli. Adam; tabi anlaşılacak ki; bacakları yeterince uzun, sağ

ayağı yerde kararlı ve sıkı dururken, sıçramadan sol ayağını kaldırmasını

ve üzengiye yerleştirmesini mümkün kılacak kadar yeteri esneklikte biri,

dizini sıkıca eyer kanatlarının ortasına yerleştirmek zorundadır: ayağın

burnuyla atın karnına hiçbir şekilde dokunmamamak için diz iyice

bükülmüş olarak, sağ elini sessizce eyer kaşına taşır, sıkıca tutar ve orda

yeniden ara verir. İdman başlığı dizgini ile atı tutan adam devam etmek için

güvenli olup olmadığını diğer ikisinden daha iyi söyleyebilecektir ve eğer

bir şüphesi varsa yumşakça aşağıya inmesini söylemelidir; ayak üzengiden

sessizce çıkarılmalıdır, eller yeleyi ve eyer kaşını bırakır. At önceki gibi

başlamak üzere bir süre bekletilir. Atın uysal olduğunu farzedersek ve

umut verici bir şekilde sözümüz 'ç-ı-k' olsaydı, atın üstüne çıkmakta olan

kişi sessizce ve azar azar kendini üzengi üstünde yükseltirdi. At her ne

kadar sakinmiş gibi görünsede, adamın hiçbir şekilde atın üstüne birden

çıkıverme serbestisi yoktur. Fakat iki eli ile sürekli kendini (öbür taraftaki

adam öte tarafın üzengi kayışına asılarak eyeri atın sırtında dik tutarken)

yukarı çekmeli ve dizini eyer kanadına sıkıca basılı tutarak sağ ayağın üstü

sola eşit olana kadar, vücut nerdeyse dik olacak şekilde kendini yukarıya

kaldırmalı ve sonra emir için yine durmalı. Eğer bi şüphe varsa, 'i-n!'

denilmiştir, ve sağ ayak yere tekrar basana kadar yavaşça vücudunu aşağı

indirecektir ama herşey memnuniyet verici bir şekilde gerçekleşmişse, emir

'b-i-n' olacak, sağ bacağını dokunmamaya dikkat ederek sağrı üzerinden

geçirir, ve aynı anda sağ elini eyerin ön kaşına yerleştirir ki eyere yavaşça

oturmuş olur.Ölü taraftaki adam sağ ayağın üzengiye sokulmasına yardım

eder. Eyere oturunca; her iki eline bir dizgin aldıktan sonra, tamamen

hareketsiz oturmak zorundadır, hayvanın üzerinde çok az bir kontrolü

olduğunu hatırında tutarak ve kendini bütünüyle çılbır başlığının

dizginlerini tutan adamın eline bırakarak. Üçüncü adam atın başından

ayrılabilir, atı çılbır başlığının dizginlerini tutan adamın ellerine bırakarak;

ki o da ata laf etmeli, çılbıra başladığı zaman kullandığı yatıştırıcı ses

tonuyla atı pohpohlamalıdır: doğru kullanıldığında adamın sesinin, çoğu

insanın farkında olduğundan bir hayli fazla etkisi vardır ve Köroğlu'nun

kırata söylediği güzellemeler düşünüldüğünde atçılığımızda bunun en

güzel misalleri var;

Alma gözlü, kız perçemli kırat!

Page 24: At Terbiyesi-Tercüme

Atı yedecek yani başçekecek kişi uyanık olmak zorunda, eğer at aniden

ileri sıçramaya teşebbüs ederse, yuların zamanında yukarı doğru keskince

çekilmesi çoğu vakada atı durduracaktır, fakat adam hazırlıksız

yakalanırsa, at başlangıcı yapar ve başını ön ayaklarının arasına alırsa;

kolayca kaldırılamaz ve genelde bu durum binici için acıyla sonlanır ve

suçun atta olduğu söylenebilir mi? Eğer atın üzerine ilk çıkıldığında geriye

koşmaya eğilimli ise, yine üçüncü bir kişinin, atın arkasına geçip devam

ettirilmesinde yardımı olabilir.

Atın bu çileli sınava sukunetle boyun eğdiğini farzederek; binildikten

sonra, birkaç dakika tamamen sakince durmasına izin verilmeli, ve bir kez

daha pohpohlanmalı. Sonra birkaç adım ileri güdülmeli. Eğer hoşça

yürürse, durdurun ve yine pohpohlayın. Olasıdır ki; mükemmel bir

sükunetle üzerine çıkılmasına izin verdiği halde, tek bir adımı başarması

için dünyanın dilini dökseniz gene de ikna olmaz.Bu durumda sakince sola

doğru döndürerek ve sonra bu yöne başçekerek bazen istediğinizi elde

edersiniz, fakat şunun da hatırda tutulması iyi olur ki, bir at yenice

binilmesinin ardından hareket etmeyi inatla reddediyorsa, yürümeye karar

verdikten sonra, sıklıkla beklenildiğinden daha çabuk hareket eder.

Sırtında uzun süre ağırlı taşıttırılarak çok fazla yorulmamalı. Bir kaç

dakika yeterlidir ve sonra üzerinden inilmeli. Üzerine çıkarken gösterilen

özenin aynısı inerken de gösterilmeli; vücud yere alçalırken sol ayak burnu

ile karnına dokunmaktan özellikle kaçınılmalı. Eğer binici atı bu şekilde

yaygaraya verirse; aynen üzerine çıkarken olduğu gibi atın yaramazlık

yapması olasıdır.Tabi ki bu tamamen atın mizacına ve bazı şeylerin nasıl

bir tavırla gerçekleştiğine bağlıdır; her şey bir günde yapılmış olsa

Page 25: At Terbiyesi-Tercüme

bile.Sinirli atlar genelde özel bir sabır ve özen gerektirirler, birkaç fazladan

ders isteyebilirler, fakat daha emin olunabilecek hiçbir şey yoktur ki acele

ettirmek yapılabilecek muhtemel en büyük hatadır. Binilirken ve inilirken

atı sakin tutmak en gerekli bir tavırdır. Ata başkırdırmanın bu en önemli

bölümüne azami çaba ve sabır gösterilmelidir.

Üzerine çıkılmasının zor olduğu bir ata sahip olmak kadar uygunsuz

bişey yoktur, ama böylesiyle de çokça karşılaşılır ve genel bir kural olarak

sebep hayvana sağduyulu muamele edilmemiş olmasıdır. Üzerine

çıkıldıktan sonra her zaman kısa bir süre durmasına izin verilmeli ve sonra

makul bir kararda (yürüyüş hızı) sakince başlatılmalı.

At herhangi bir korku yahut sinir göstermeden binilip inilmeye rıza

gösterene kadar aynı ders çalışılmalı ve at binicisini uslu uslu alanın

çevresince taşıyana dek çılbır başlığından vazgeçilmemeli. Çılbır dizgini

ilk defa çıkarıldığı zaman atı durdurup bir de tören düzenlemenin gereği

yoktur. Atın başını çeken kişi, onunla beraber dönerek yürürken, sessizce

dizgini başlıktan çözer ve azar azar ondan uzaklaşarak dairevi olarak

merkeze doğru yürümeye devam eder, attan inilene kadar çılbır başlığını

atın kafasında takılı halde, atı ve binicisini (dairenin merkezinden izlemek

şartıyla) kendi hallerine bırakır.

Page 26: At Terbiyesi-Tercüme

BİNİCİLİK TAVSİYELERİ

Atın çalışma için oldukça iyi kondisyonda olduğunu farzedersek, her

gün düzenli olarak 1 saat gibi bi süre, kantarma takılı olarak sürülmelidir.

Her at kendisinden beklenilen herşeyi yapmaya, gemden önce kantarmayla

eğitilebilir, böyle olmasının sebebi kantarmada yardımların at için daha

sade olması ve gemde olduğundan daha kolayca anlaşılır olmasıdır, ayrıca

yardımlar daha az katıdırlar ve sonuç olarak; at daha fazla bir istekle

yardımlara uyar. Bundan başka bir çok genç at, özellikle cılız olanları,

başlarını çok fazla alçaktan taşımaya eğilimlidirler, eğer onların başlarını

yükseltmek yerine ve kendilerini düzgünce taşımayı öğretmek yerine,

erkenden (gemle) dizginlenirlerse hiç bir şekilde bir daha ayağa

kaldırılamazlar ve böylesinin sırtındayken; ömürleri boyunca, sanki

herzaman bir tepeden aşağıya iniyorlarmış gibi giderler. Asla gerektiği gibi

omuzlarını kullanmayı öğrenemezler. Öte yandan başını çok yukarıda

tutmaya eğilimli, burnunu dışarı uzatan bir at, eğer düzgünce binilirse,

burnunu düşürür, kantarmasını ağızlar ki bunları eğer gemlenerek

binilseydi yapmazdı, hele ilk derslerinde kesinlikle yapmazdı. Binici şimdi

elinde dizginle beraber bir kamçı yahut ince bir sopa taşımalı. Hangi elde

tutulsa da solda durmalıymış(!), ancak bir elinden diğerine değiştirme

lüzumu olduğunda, elaltından yani hissettirmeden yapılmalı ki gereksiz

savuruşlar atı korkutabilir.Atlar herzaman sol tarafa ya kaçar yahut gitmeyi

reddeder diye düşünülür; ve böyle yapmalarının sebebi kamçının her

zaman sağ elde kullanılmasıdır; bu sebeple olabilir, fakat şüpheli... Kamçı

kaba biniciler dışında süvarilerde çok az kullanılırdı, ve atlar inatla yoldan

saptıklarında yahut istenileni red ettiklerinde, binici bir eliyle kullandığıyla

aynı sıklıkta, öbürüyle de kullanırdı.Atın terbiyesinin bu aşamasında;

'kamçı taşıyan adam'dan maksat; bineği olur olmaz cazalandırmak değil,

fakat sadece yürümeye devam ettirmektir, eğer durmaya çokça eğilimli ise,

omuzdan aşağıya sessiz bir fiskeyle, dizgini aynı uzunlukta tutarak ki bunu

eğer kamçıyı kolanın arkasından kullanırsa yapamaz; kolan arkası kamçı

cezalandırmak için kullanıldığında uygun yerdir.

Atın sırtına binildikten ve çılbır dizginleri çıkarıldıktan sonraki ilk

derslerde amaç; ata yürüyüşünde adımlarını uzun uzun serbestçe attırmak

olmalıdır bunun için dizginler onu çok fazla sınırlayacak biçimde çok kısa

olmamalıdır. Bir atın erkenden itaat altına alınamayacağının söylendiğini

çok sık duydum, bu söz ata binen kişinin; her seferinde atın ne derece

nüfuzaltına alınacağını tamamen bilen, mükemmel bir atçı olduğunu

farzedersek yeterince doğrudur; fakat at sonunda ağırlığı taşımaya alışık

olarak yetişinceye ve azalarını altında tatlı bir serbestiyetle kullanıncaya

Page 27: At Terbiyesi-Tercüme

kadar onlara olabildiğince fazla hürriyet vererek, atın eğitimini aceleye

getirmeyecek çok az kişi vardır. Bunun tamamen anlaşılması gerekir ki at

şu ana kadar binicinin baldır yardımlarından hiç birşey anlamamaktadır,

bunlar atı hareket halinde tutmak için kullanılmamalıdır, aslında çoğu

zaman baldırların sıkılması niyet edilenin tam da tersi etkiye sahiptir, atı

yürür halde tutacağına tamamen durmasına sebep olur.

Atı durmaktan alıkoymaya bişey gerekliyse yahut uyuşuksa ileri

kıpırdatmak için; kamçıyla omuzdan aşağı bir fiske ve ya genişçe bir el

hareketi ve dille damaktan '' cık-cık! '' sesi başlangıçta baldırların

kapatılmasından daha iyi bir etkiye sahiptir. Binici, atı güvenle yürüyüşe

geçmeye cesaretlendirmeli ve at bunu yaptığında, binici biraz daha fazla

onu kavrayacak şekilde, azar azar dizginleri kısaltabilir. Kantarmayla

binilirken her iki elde bir dizgin tutarak sürülmeli, omuzların altında

dirsekleri güzelce kapatarak ve eller birbirinden 15 cm ayrık duracak

şekilde; dizgin elde sıkıca tutulmalı, at sürekli olarak dizginleri kendine

doğru çekerken, ellerin hafif olduğunu düşünmek yanlıştır. Hafif el; esner,

yani uyum sağlar, fakat atın, dizginleri istediği gibi ellerin arasından çekip

almasına izin vermez. At kendini çok alçakta taşımaya eğilimli ise; ata

başmevkiğini kaldırtacak ve başını uygun yerde taşıtacak şekilde eller biraz

yukarı kaldırılmalı.

Atın duruşu uygun şekilde yerleştiğinde, yelesi ve başmevkii kaldırılmış,

boynu yay şeklinde kıvrılmış, ve burnu nerdeyse kulaklarının altında

olmalı. Eğer atın vücudu boyunca bir çizgi çizecek olursan, burnu hemen

hemen kuyruğunun üstüyle aynı çizgide olmalı. Atın burnunu çok fazla

içeri çekdirmeye çalışmak da bir hatadır. Bir çok atın böyle olduğu

görülebilir, öyle bir biçimde yerleştirilmiş ki burunları nerdeyse

göğüslerine değecek ve bazı insanlar bunun iyi göründüğünü düşünüyor.

Böyle hayvanlar, bir kural olarak; binilmeye ne güvenlidir ne rahat. Feraset

sahibi bir atçı, burnunu biraz fazladan dışarı alarak kendini taşıyan atla

yapılan binişi tercih eder. Tırısta; yürüyüş kararını düzenli ve canlı tutmaya

çalış, fakat heyecanlandırmadan, ve at tırısta çok uzun tutulmamalı. Alanın

köşelerini çok dik dönmesi istenmemeli, daire üzerinde ki gibi yuvarlatarak

dönüp geçmesine izin verilmeli. Tırıstan sonra kısa süre yürü ve dur, at için

dersi sırasında bir ve ya iki kez inilip binilmesi iyi bir tecrübedir. Kötü

şekillenmiş atlarda ki dalgın durmaya çok eğilimlidirler, eller alçakta

tutulmalı, dizginler sadece ağızlarını hissetmeye yetecek kadar kısa olmalı,

bir çok vakada burunlarını düşürürler ve kantarmaya uyum sağlarlar. Fakat

binici özellikle başlangıçta, atı bastırmaya çalışmak gibi bir hatayı

yapmamak zorundadır.

Page 28: At Terbiyesi-Tercüme

Bu sınıf atlarda bir çift koşu dizgininin çok muazzam yardımı vardır.

Yaklaşık 5.5 metre uzunlukta olmalıdır. Eğer çok uzun olurlarsa ve at

söylendiği şekliyle 'dizginde kısa' olursa, dizginin artan kısmının, binicinin

ayaklarına dolaşması muhtemeldir. Eğer uzun boyunlu bir atta dizgin çok

kısa kalırsa, at 'omuz-içeri' ve ya 'yanaşma' için büküldüğünde dizgin

salıvermeye yeterli olmayacaktır. Merkezinde bir toka olmalı ve iki ucunda

birer toka ve kayışucu kendine tokalanacak şekilde iğnesi ve deliği olmalı.

Koşu dizgininin takılmasında; merkez kopçası atın boynuna

yerleştirilmeli böylece dizgin eşit şekilde bölünür ve uçları her iki yanda

dışardan içeriye kantarma halkasından geçirilir, kolana ya da idman

kuşağına geri döndürülür ve eyer kanatlarının hemen altında bağlanır.

Burası, eyerin önünde bir yere bağlanmalarından daha iyidir. Binici

kantarma dizginleriyle beraber bunlarıda her iki elinde tutmalı,

birbirlerinden ayrı tutmak için küçük parmak aralarına alınarak: koşu

dizgini dışarda olmalı. Kantarma dizgini koşu dizgininden epeyce

küçüktür, aslında ilk kullanıldığında koşu dizgininin ağırlığı nerdeyse

yeterlidir. Eğer atın başını onunla çok fazla gerdirmeyi denersen,

yararından çok zarar verirsin, halbuki sağduyulu kullanılsa kötü

şekillenmiş bir ata kendini doğru taşımayı öğretmekte müthiş istifade

edilir. Binici iyice anlamalıdır ki, genç, toy bir atın, binicinin elinde

bunalması durumunda, başına asılmanın ve var gücünle çekmenin zerre

kadar faydası olmaz. O bunu yaparsa, at da büyük ihtimalle daha da inatla

kantarmaya dayanır ve başını gevşetmek yerine adımlarını hızlandırır.

Kantarmayı yavaşça ağzındaki çubukları boyunca kıpırdatarak yahut

birçok defa hayvana başını tamamen vererek, dayanacak hiç birşeyi

olmadığını anladığı anda kendi mutabakatı ile durdurulacaktır. Bu tarz

şeyler meydana geldiğinde at durdurulmalı ve kısa süre dururken biraz

uyum sağlayacak şekilde dizgin çekilip geme alıştırılmalı, sonra yine

Page 29: At Terbiyesi-Tercüme

denenmeli. Fakat genelde en iyi çare bilinen, at bu aşamadayken elde

çalışırken fazla sıkılmaya eğilimli olduğundan, çılbır çalışmasına geri

göndermek ve çatalağaçta çalışmasına güzelce devam ettirmektir. Bir kural

olarak bu istenen etkiye sahiptir. Binici eğer ona kısa canlı bir tırıs ve sonra

yürüyüş, durma ve dururken birazda dizgin çekip geme alıştırma şeklinde

idman yaptırsa, at yorgunluktan bitene kadar devamlı çalıştırıldığından;

daha fazla ilerleme kaydedecektir, çünkü ikinci durumda ele dayanacağına

eminiz.

Ata kantarmayı ağızlatırken (alıştırırken) yahut atı bükerken,

kantarma sağa doğru sonra da sola, silkme şeklinde aniden çekilmemeli, atı

ağzındaki çubuklar boyunca desteklemek için elinden geleni yaparmış gibi,

ama hareket halinde yahut dururken, kantarma ağız boyunca uzun bir

çekişle hareket ettirilmeli, ve bir iki saniye orda tutulmalı, sonra yine

yavaşça öbür tarafa doğru, vs. Binici ferasetini kullanarak; atın şekline

göre ve atın kendini doğal olarak nasıl taşımaya mütemayil olduğuna göre,

ellerini yükseltir yahut alçaltır. Eller nerdeyse herzaman çalışarak, hafifçe

kantarmayı hareket ettirir, böylece atın ağzı canlı tutulmalı ve ele

dayanmasına izin verilmemeli. Fakat her zaman akılda tutulmalı ki; bu

amaca atın ağzı acıtılarak erişilmeyecek ve genelde çok eski kantarma

kullanılarak bu yapılır; ki eklemlerinde çentikler oluşmuştur, bu sebeple

ağzın köşeleri bu çentiklere kısdırılır ve tabi oldukça ağrıtır. Şimdi atın

rahatça yürüdüğünü, tırısa kalktığını farzedersek azar azar baldırların

basıncına alıştırılmalıdır, bu; at cevap verdiğinde, arka ayaklarını daha

fazla altına aldırma, başmevkiini kaldırtma, yani ata; kendini toplatma

etkisine sahiptir; fakat burda baldırların düzgünce tatbik edilmesinde

nerdeyse dizgin kullanılmasındakiyle aynı seviyede büyük maharet

gerekir. Binici asla baldırları atın yanına tekme atarak uygulamamalıdır bu

baldırlardan korkmasına sebebolur ve ondan kaçmaya yönlendirir. Ayrıca

binici atın sırtında olduğu süre boyunca, topuklarını dayayıp baldırlarıyla

ata sarılmamalıdır da; bu atın basınca duyarsızlaşmasına sebep olur ve

doğal olarak en küçük bir cevap vermeden, kendine tutunulmasını doğru ve

uygun zanneder. Binici baldırlarını, önce sıkıp sonra gevşetme şeklinde

uygulamalı, aynen ellerinde dizgini verip aldığı gibi. Bazı hantal, ağır atlar

baldırın baskısını anlayıp cevap verene kadar bayağı bir zaman geçer:

diğer asil mizaçtaki hafif, faal atlar nerdeyse daha ilk seferinde yardımı

tanırlar ve çalışmaya devam ettirilmek için çok az baldır yardımı

gerektirirler. Genelde; bacakları kullanmanın en iyi zamanı at kararlı bir

tırısa kalktığındadır; sonra dizginlerle biraz daha fazla atı kavrayın, hafif

kuvvetli ama yavaşça baldırları basın, bu genelde atı biraz daha çevik adım

attırır ve hiç olmazsa ilk seferinde arka ayaklarını daha fazla altına çeker.

Page 30: At Terbiyesi-Tercüme

Tabi ki hiçbir adam bir diğerine el ve baldır yardımlarının ne kadar

kuvvetli olması gerektiğini söyleyemez. Yeterli bir eleştirmen başka birinin

genç bir atı, ve ya, aslında; herhangi bir atı sürüşünü seyretse, atın

binicinin verdiğinden daha fazlasına yahut azına ihtiyacı olduğunu

görebilir fakat her atçı kendisi keşfetmeli ve atının işini düzgün yapıp

yapmadığının hükmünü verebilmeli, sonra ata sağa ve sola dönme

denemesi yaptırılmalı, yürüyerek ve sonra tırısta, binici atı çok dar

döndürmeyi denememeye özen göstermeli, ama dönmesi için geniş alan

vermeli - Aslında yarım daire yaparak döndürülmeli-. At dönüşte tabi ki

dış baldırla ve dizginle desteklenmeli ve iç baldırın basıncıyla o yöne

devam ettirilmeli. Başlangıçta kare bir dönüş beklenmeyecek: aslında

binici başlangıçta atının dizginleri hissedip itaat etmesiyle ve reddetmeden

yahut durmaya teşebbüs etmeden ele dönmesiyle tatmin olmalıdır, ki çok

fazlası istenirse, büyük ihtimalle bunları reddetmeye yatkın olacaktır.

Binici atının yardımları anladığı ve seve seve uyduğundan ikna olana dek

bu basit ders devam ettirilmeli: bu demek ola ki; at binilip inilirken sakin

ve kararlı bir şekilde duruyor, acele etmeden canlı ve etkin bir kararda

tırısa kalkıyor, kendini epey düzgünce konumlayarak taşıyor, her iki ele

hoşça ve tez dönüyor. Sonra, herzaman farzolunduğu üzere; atın sağlığı ve

kondüsyonu iyi durumda ise, terbiyesinde ki diğer safhaya terfi ettirilebilir.

Page 31: At Terbiyesi-Tercüme

BÜKME yahut BALDIRA YUMŞATMA

Bu eğer düzgünce icra edilirse, atın eğitiminde elde edeceği en faydalı

derstir, fakat beceriksizce yapılırsa yahut at acele ettirilirse, terbiyesi

müddetince, hiç bir vakit yoktur ki; daha büyük ihtimalle istenileni

reddetsin ve kızgınlık göstersin. Hiç şüphe yok ki, bir çok insanın atının

tam anlamıyla terbiye edilmesine itirazının sebebi; uygunsuzca binilmiş

olması nedeniyle azdırılmış, mahfedilmiş atlara sahip olmalarıdır. Zira

hiçbir at terbiye edilmiş denemez ki, her iki yana hoşça bükülmüyorsa ve

iki yana yapması istendiğinde 'yanaşma' yapmıyorsa; üstelik bu hayvanı iki

yanına çok fazla yumşatır ve itaatkarlaştırır, ve kesindir ki avcı yahut binek

hiçbir at, daha kötü herhangi bir hayvan haline gelmez, çünkü ona

binicinin baldırlarına itaat etmesi öğretilmiş olunmaktadır. Bilakis, en

iyisini başarmak için müthiş uğraşacak, daha rahat binilecek ve sonuçta

daha kıymetli olacaktır. Bir süvari atında şüphesiz bu vazgeçilmezdir.

Bu dersin başlangıcında; attan kısa sürede çok fazlasını istemediğine

binici çok dikkat etmelidir ve at kendinden istenen işi anında, sakince

görmüyorsa sabrını kaybetmemeye mecburdur.Tabi ki hantal, ağır, aptal

hayvanlar canlı, endişesiz zeki yaratıklardan terbiyecinin hissesince daha

fazla sabır ve azim gerektirirler, fazlaca zaman verilmeli ve kötü

davranılmamalı, yahut görevlerini alelade yapmaya zorlanmamalıdırlar. At

dururken başı sakince sağa ve sola bükülerek hazırlanmalı, büküm

kulakların hemen arkasında ensenin başladığı yerde oluşturulmalı, ve bunu

elde etmenin yolu bükümün sağa istenildiğini farzederek, sağ dizgini

nazikçe hissetmektir, ama sol dizginde hala hafif bir temas devam

ettirilmelidir ve at her iki baldırın basıncıyla istenilen yana zorlanmalıdır

öyle ki geriye kaçmasınlar yahut üç ayak üstünde durmasınlar: at her dört

ayağı üstünde kare durdurulmalıdır. Atın başını sırf sağa, sola döndürmenin

ve arka ayaklarının üzerinde gevşemesine izin vermenin hiç bir faydası

yoktur. Başını fırlatarak döndürmesine de izin verilmemeli; ama yavaşça

binicinin lüzumlu olduğunu düşündüğü miktarda -daha fazlası değil-

bükülmesi talebedilmelidir. Fazla uzun bükülü tutulmamalı ve sonra başı,

sol dizginle hissedecek bir temasla, sağa büküldüğü miktarca azar azar

yavaşça yine öne döndürülmeli. Bir çok vakada at kararlı tutulan elin

tarafına çok kısa sürede dönerken, yukarda belirtilen yöntemle iç dizgini

hissedişiyle bükülmeye hoşça alışamayan atlarda; binici, iç elini sıkı ve

alçakta tutarak, baldırını gerekli gördüğü kadar dayayarak, dış elini biraz

kaldırarak ve hafifçe kullanarak, istediğini elde edecektir. İç ve ya dış

elden bahsedildiğinde anlaşılmalıdır ki; bükülmenin istendiği yahut

dönüşün yapılacağı taraf, herzaman iç eldir.

Page 32: At Terbiyesi-Tercüme

Bu tırısta yürüdükten sonra, durdurulduğu süre zarfında sıkça

çalışılmalıdır; at isteyerek ve hoşça iki ele büküldüğü zaman artık baş ve

kıç ayakları etrafında dönüş denetilmelidir. Bu ikisinden başayağında

dönüş en basit olandır, ve bu sebepten genellikle ilk denenendir. Sağ

dizginde olduğunu farzedelim, bu demek ki; okulun etrafında sağa doğru

dönülüyor, at sakince durdurulmalı ve bir iki saniye bekledikten sonra bu

yönde bir dönüş yapılmalı. Sağ dizgin iç-el kalmalıdır, ve el alçak tutulmalı

ve sol baldırın basıncı atın sağrısını adım adım başı etrafınca at yarı yola

gelene kadar döndürmelidir. At sonra alanın çitlerine karşı bakıyor olacak;

orda durdur ve pohpohla, sonra başladığı yöntemle dönüşü tamamlamaya

gayret et. Sağ baldır, atın solun basıncıyla kaçıp gitmesini önleyecek

şekilde kapalı tutulmalıdır. Sol el biraz yükseltilmeli ve dönüşün yapıldığı

süre boyunca atın ağzını hissetmeyi sürdürmelidir ve bu yapılırken sol

baldır biraz geri çekilebilir. Bu derste, at sol bacak basıncından arka

ayaklarıyla adım atmadığı zaman, kamçının faydası olabilir; yavaşça

kolanın arkasından fiske vurulur. Sol dizgin etrafınca dönmede el ve baldır

yardımları tabi olarak sadece ters çevrilir, kamçı diğer elde taşınarak, sol

sağın ve sağ solun yerini alır.

Bir kural olarak, anlaşılacaktır ki; at birkez dış baldırın basıncından

kaçıp, sağrısını etrafında çevirerek adım atmaya başlayınca, bundan telaşla

kaçmaya eğilimli olacaktır ve bununla hiç te iyi yapmış olmaz. Bu yüzden

binici iç baldırlarını kullanarak, mecazi manasıyla, atın dizginlerini elinde

tutmalı ve herzaman yaklaşık yarı yolda bir süre durdurulmalı. Baş mevkii

etrafında dönüş düzgünce yapılmışsa, iç ön ayak yerden kalkmamıştır, ve

at kendi etrafında dönüşü tamamlayana kadar büküm bozulmamalıdır;

aslında at sağrısının etrafında döndüğünü görmeli, fakat mantıken tabi ki;

ilk birkaç sefer denerken oldukça doğru yapılacağı umulmayacak.

Kıçayağı etrafında sağa dönüşte arka ayaklar sağ baldırla desteklenip

durdurulur, başmevkii sağ dizginle döndürülür fakat burda binicinin sağ

dizgini fazla kudretle hissetmemeye çok dikkatli olması gerekecek, eğer

böyle yaparsa at başmevkiini çevirmek yerine, büyük ihtimalle geriye

doğru kaçacaktır; sol baldır kuvvetle kapatılmalı, atın kıçayaklarını sola

fırlatmasını önlemeye yetecek kadar, ve sol dizginin hafifçe hissedilmesi

sürdürülmeli. Başlangıçta sol el kaldırılmalı ve sol dizginin atın boynuna

basıncı faydalı olabilir fakat bu ilk birkaç seferden sonra yahut at ne

istendiğini anlar anlamaz bırakılmalıdır.Burda sağ baldır kıçayağının

muntazaman yatıştırılması için biraz geri çekilebilir, hayvanın iç arka ayağı

dönüş boyunca kaldırtılmamalı, ve sağa büküm sürdürülmeli,

başayaklarında dönüşte olduğu gibi yaklaşık yarı yolda durdurulmalıdır.

Bu dersin ata öğretilmesinde binicinin büyük sabrı gereklidir, hareketten

Page 33: At Terbiyesi-Tercüme

tiksinecek ve bunalacak şekilde dönmeye devam ettirilmemelidir hem de

güzelce vazifesini üstlenmese bile; bırakın önüne gitsin, alan etrafınca

birkaç kez tırısa kaldırın, pohpohlayın sonra tekrar deneyin.

Başmevkii ve kıç baldırları etrafında atın oldukça iyi dönmesi

mecburiyetiyle; bundan sonra ‘Baldıra Yumşatma’ ve akabinde 'omuz-

içeri' denetilebilir.

At, gittiği yönün aksine boyun tepesinde hafif bir vaziyetin dışında,

nerdeyse doğrudur ve binici atın iç taraftaki gözünü ve burun deliğini

hafifçe görebilir.İç ayaklar dıştaki ayakların önünden çaprazlanır.

Baldıra yumşatma toplu çalışmaya hazır olmadan önce atın eğitimine

dahil edilmelidir. Daha ileri seviyedeki omuz-içeri hareketi ile birlikte bir

atı serbestlik, esneklik, kararların düzenliliği ve hareketlerin uyumu,

hafifliği ve kolaylığı amacıyla yumşak, rahat ve serbest hale getirmenin en

iyi yoludur.

At omuz içeri'de düzgünce yerleştirildiğinde,

vücudu başından kuyruğuna nerdeyse dairenin

üçte birini teşkil edecek şekilde bükülmelidir.

Fakat insanların kafi derece anlayamadıkları

hataları; hareketin faydası genelde yapılış

şeklidir; atlarını bu yöntemle yerleştireceklerine,

başmevkiini çok fazla içeri alıyorlar öyleki at

nerdeyse kare şekline gelip, her halükarda netice

olarak çok az bir büküm, o da olursa,

gerçekleşiyor. Atın hala sağ dizginde çalıştığını

Page 34: At Terbiyesi-Tercüme

farzederek; başmevkii sağ dizgini hissederek içeri alınmalı ve sol baldır at

sağa kaçmaya eğilimliyken ki üslupla kapatılmalı; at bu pozisyondayken

sağ baldır kapatılmalı ve omuzlara, büküm sağa devam ettirilirken, sol

dizginle öndelik edilmeli, böylece at soluna (yanına) rağbet edip ilerlerken

yine de hala sağına bakar ve bükülür.Sol dizgin ata öndelik eder sağ dizgin

büker; sağ baldırın basıncı ata ayaklarını çaprazlatır (her iki baş ve kıç

ayağıyla yapabilmeli); ve sol baldır sağın basıncından telaşla kaçmasını

önler yahut elin arkasında geriye doğru kaçmasını; böylece baş ve arka

ayakları farklı iki çizgi üzerinde hareket eder, ileri yahut geri gitmeden.

Atın acele etmesine izin verilmemesi gerekir ve iki dizgin de hissedilerek

ve sol baldır kapatılarak bu pozisyonda sıkça durdurulmalıdır ama baldırın

kapatılması atın durdurulmasında dizginin hissedilmesinden daha etkili

olmalıdır.

Bütün bunları atın bir seferde anlaması ve istenildiği ilk seferde

yapmaya razı olması muhtemel değildir. Ders sakince ve azar azar ele

alınmalı, başlangıçta hangi tarafa çalışılırsa çalışılsın ilave büküm azar azar

elde edilmeli, ayaklarını çaprazlaması hiç istenmeden ve adımına (yürüyüş

kararına) bakılmaksızın, sonra başmevkiği gittikçe biraz daha fazla içeri

alınarak ve dış dizginle sadece birkaç adım sürülür ve yine önüne gitmesi

için bırakılır. Sonra başmevkiği yine içeri alınır ve durdurulur ve bu

pozisyonda dururken çalıştırdığımız ele bükeriz ve bir kaç adım yürütürüz

ve sonra yine öne doğru süreriz. İlk derslerde bir kaç adım elde edersen,

tatmin ol, ve her seferinde biraz daha fazlasını iste ta ki durmaya teşebbüs

etmeden istediğini tamamen başarıncaya kadar, fakat herşeyden önce atla

bir çekişmeye girmekten kaçın.

At sakin ve kararlı bir şekilde iki ele omuz içeri'de çalıştığında; şimdi

attan 'Yanaşma' icra etmesi taleb edilebilir ve bu omuz-içeri ile

başlatılmalıdır.

Sağ dizginde çalıştığını, yine,

farzederek; asla atın pozisyonunu

değiştirmeden, sağ baldırı nerdeyse

tamamen kaldır (uzaklaştır), sol

baldırı kapat, ve dene, sağ dizginle

omuzlarına öndelik ederek, at omuz

içeri'deyken durduğu aynı pozisyonda

meydanın karşısına 'yanaşma' yaptır.

Büyük ihtimalle meydanın karşısına

geçmek yerine başlangıçta çok azını

başaracak; fakat gerekli doğrultuda

Page 35: At Terbiyesi-Tercüme

gittiği müddetçe, memnun olunmalı, sadece, eğer mümkünse, karşı tarafa

ulaşıncaya kadar sağa doğru olan bükümü sürdür, ve sonra sola değiştir,

önüne gitmesine izin ver, ve atı pohpohla. 'Yanaşma'; 'Omuz-içeriden' şu

bakımdan farklıdır; omuz-içeri'de at gittiği yönün zıddına bakar ve

bükülür, halbuki yanaşmada aynı yöne gider ve bakar ve bükülür ayrıca

omuz-içeride çalışırken dönüş yapmada, başayağında yapılır, iç dizgin iç-el

kalarak, ve iç baldır sağrıyı döndürmesine rağmen, yanaşmada; bütün

dönüşler atın kıç ayağı etrafında yapılır, iç baldır arka ayakları tutar, ve iç

dizgin atın başmevkiini etrafında çevirir.

'Omuz-dışarı yanaşma' atın başı okulun yanlarına doğru bir yanaşmayla

ve köşelerde dönüşleri kıç ayaklarında yaparak çalışılır. At omuz-içeriden

bu pozisyona dışarıya doğru döndürülerek getirilir. bu demek ola ki; eğer

sağ omuz içeriye çalışılıyorsa, sola dönülür, ve sola dönerek tekrar omuz

içeriye getirilir; ve bu durumda at dönüşü merkezinde yapmalıdır, adamın

vücudu dönüş sırasında ve sonrasında, dönüşe başlamadan önce ki aynı

çizgi üzerinde olmalıdır.Atın baş ve arka ayakları ters yöne dönerken tam

bir daire çizer.

Yahut 'omuz-dışarı yanaşmadan', meydanın karşısına veya ortasına

'yanaşma' arzu edilebilir, bu durumda binici sadece arka ayaklarda bir

dönüş yapar, ve atı başı yana dönükken ki aynı pozisyonda yanaşmaya

devam etirir. Okulun karşı kenarına yahut sonuna varıldığında, atı öbür

dizginde omuz-içeri'ye almak isterse, yapılacak ilk şey atın başının

pozisyonunu sağdan sola yahut soldan sağa değiştirmektir, olur ki: ön

ayakları durdur, ve sağrıyı dönüşü baş ayaklarında yapacak şekilde sakince

çevir; omuzlara dış dizginle öndelik et. 'Yarı-yanaşma' tam yapılan

yanaşmadan farklıdır, çünkü yanaşmada at ayaklarını çaprazlar, halbuki

yarı-yanaşmada at sadece bir ayağını diğerinin önüne yerleştirerek yarım

çapraz adım atmış olur, böylece hangi ele çalışıyorsa o yönde daha fazla

yol katetmiş olur, bu sebeple binicinin yarı-yanaşmada daha fazla iç baldır

kullanması gerekir, ve tamda ki kadar fazla olmayan dış baldır kullanır.

Yarı-yanaşma, at daha fazla geliştirildiğinde, eşkinde yapılacak olan

çok güzel bir idmandır, fakat ata tabiki önce yürüyüşte öğretilmelidir.

Yukarıda sözü edilen bükme derslerinin tamamı tırısta yapılabilir, ama

binicinin kendisi birinci sınıf bir atçı olmadıkça, ve esnek ve hazır bir atı

olmadıkça, bunu yürüyüşte yapmaktan hoşnut olsa iyi olur aksi takdirde

ihtimal, faydasından çok zarar verebilir. Binici ayrıca ders boyunca, atın,

binicinin niyetini tahmin etme (ve önce davranma) yoluna gitmediğine

dikkat etmek zorundadır. Herzaman aynı şeyi okulun belirli bir bölümünde

yapmaktan kaçınmalıdır aksi takdirde at bunu kendi başına yapmaya

başlayacaktır, baldırların kapatılmasından ve dizginleri hissetmekten

Page 36: At Terbiyesi-Tercüme

kurtulmak için, ve bu iyi ilerlemenin tersi demektir. Binici ayrıca;

yanaşmada olsun, 'yarı-yanaşmada' veya 'omuz-içeride' atını düzgünce

yerleştirdiğine, omuzlara her zaman öndelik etmeye, ve atın ondan ne

istendiğini birkez anlaması sağlandığında, dizginlere ayak uydurtulacağına,

ve işten kaytarıp böylece elden geride kalmasına izin vermemeye dikkat

etmelidir.

Page 37: At Terbiyesi-Tercüme

GERİYE DİZGİNLEME

Geriye dizginleme; atın çalıştırılmasında en faydalı ve önemli derstir,

çünkü sadece atın geriye adım atması sıkça arzu edildiği için değil,

binicinin kendisini tamda olması gereken yere oturtabilmesini mümkün

kıldığı, ama aynı zamanda özellikle kötü, ağır omuzları olan, önü zayıf ve

alçakta olan, ve sonuç olarak elde ağır olmaya eğilimli atların durumunda,

başmevkilerini yükseltir, ve başka herhangi bişeyden daha iyi kendini

toplamayı öğretir.Bu terbiyesinde çok erken başlatılmamalıdır, hayvana ilk

öğretilecek şeyler önüne dosdoğru serbestçe gitmek, ve ağırlığı taşımak, ve

arkasından dizgin temasına ve baldırların kapatılmasına ki bunu yapması

bükme dersinde öğretildi itaat etmektir. Geriye dizginlemeye başlarken,

çılbır dersleri süresince binici halen yapmadıysa, attan inmeli, gayet aşikar

ki; at için, üstünde biniciyle yapmaktansa sırtından ağırlık alınmış halde

çok daha kolaydır. Adam kendini atın önüne konumlamalı, her bir eline bir

kantarma dizgini almalı, kantarma halkasının yaklaşık 7-8 cm uzağından

atın ağzında ki çubuklara dik olarak yavaşça bastırmalı. Eğer at uyum

sağlarsa, ve sakince ve hoşça geriye giderse, aman ne ala!

Atı pohpohla, bikaç adım önüne yürüt, ve tekrarla. Diğer yandan, oldukça

muhtemeldir ki, kendini sıkıca dikecek, ve buna ayak direyecek, ve ağzına

ne kadar bastırılsada geriye tek bir adım atmaya ikna edilemeyecektir. Bu

durumda yapılacak en iyi şey atı evin yan tarafına bordalamaktır, yakın

kantarma dizginini sol eline al, ve sağ elinde bir kamçıyla göğsüne

gösterişli bir fiske vur, ki genelde arzu edilen etkiye sahiptir öyleki geriye

bir kaç adım atacaktır ve bunu yapmaya bir kez ikna edildiğinde, eğer çok

fazla sıkıştırıp suistimal edilmezse, bir kaç ders içinde oldukça kolay

öğrenecektir. Her ata serbestçe geriye adımlama; üzerinden inildiğinde,

arkasında bir adamla bunu yapması talebedilmeden önce öğretilmelidir, ve

yaptığında adam atın sırtına tekrar binebilir, ve birkaç adım elde etmeyi

deneyebilir. Geriye dizginlemede, atın hiç bir zaman geriye denetim dışı

kaçmasına izin verilmemelidir ki genç atların çoğunun kazanmaya eğilimli

olduğu bir alışkanlıktır bu, ki dizginleri hissetmekten ve baldırların

kapatılmasından kurtulmayı amaçlar, at baldırlarla başlığına tamamen itaat

eder halde tutulmalıdır. Kıçını sağa ya da sola atmasına izin verilmemeli

fakat tamamen düz bir çizgide 'geriye dizgin' öğretilmelidir ve ileri

giderkenki gibi geriye doğru da pürüzsüz ahenkli bir kararda

adımlamalıdır.

Durdurulduğunda; ki geriye dizginlerken sıkça yapılması gerekir, her

dört ayağının üstünde eşit şekilde basmalıdır ve genç atların, eğer güzelce

dikkat ettirilmezlerse, bunu yapmaya çok eğilimli oldukları üzre, ayakları

Page 38: At Terbiyesi-Tercüme

gelişi güzel serpilmemelidir. Eller hafif olmalı fakat içinde dizginler sıkıca

tutulmalıdır, ve her adımdan sonra esnemelidir. Kuvvetle muhtemeldir ki;

baldırların basıncıyla desteklenmemiş ellerin donuk, ağır şekilde hissedilişi

atın, geriye dizginlerken reddetmesine sebep olacaktır. Atın başı mümkün

olduğunca aynı pozisyonunda, öne giderken tutulduğu konuma yakın

tutulmalıdır. Çoğu at, geriye dizginde başlarını çok alçaltma ve kantarmayı

ağızda gevşek tutma alışkanlığındadır, elden geri kalmak için; bunu

yapmalarına izin verilmemelidir; bu alıştırma onlara çok iyi yaramasına

rağmen nerdeyse hiç yapmayadabilirler. Böylesi için en iyi çare,

baldırlarla atın denetimi sürdürülürken her birkaç adımda bir durdurmak

ve sonra yine devam etmektir. Diğerleri başlarını çok fazla kaldırmaya ve

burunlarını dışarı çıkarmaya ve ön ayaklarını önünde dışarıya doğru

konumlandırmaya eğilimlidirler. O bu pozisyondayken bir atı geriye

dizginlemeye çalışmanın en küçük bi faydası olmaz; geriye güçlükle adım

atacağından, ve bunu yapmaya zorlamak atı sadece daha fazla inatçı yapar.

Bu durumda da en iyisi attan inmek ve biraz daha sırtında ağırlık olmadan

idman yaptırmaktır ve ya atı biraz nüfuz altına almak için birkaç adım ileri

hareket ettirip; sonra durdur ve yeniden dene, baldırın basıncının

dizginlerin hissedilmesinden önce uygulanması gerektiği akılda tutarak

çünkü gayet açıktır ki; ağız önce hissedilirse, ağırlık nerdeyse tamamen

arka ayaklara atılır, iç dizini bükmesini gayet zorlaştıracak şekilde, halbuki

baldırları ilkin kapatarak, at yularına itaatkarlaşır, dengesini tutar, ve bunu

kolaylıkla yapar. Attan inilmesi bazen faydalıdır, binildiğinde at geriye

dizginlenmeye çok ayak dirediğinde, binilmeden önce tavsiye edilenler

yapılır fakat hayvanı geri adım atmaya başını kaldırarak, burnuna

dayanarak zorlamamak gerekir aksine herzaman önce yerleştirilmelidir.

Burda dikkat edilecek birşey daha var, atın binici üzerindeyken geriye

dizginlenmeye isteksizlik göstermesi durumunda; ki at belki geride

yeterince elverişli değildir, ve her nekadar at bu çalışmaya değin işini

oldukça iyi yapmış olsada ve fazla bişey görülmemiş, eğer varsa, bir

işareti, henüz bunu yapması istendiğinde uymayabilir, ve bu irade

eksikliğinden olmayabilir. Eğer bu reddinin sebebi olarak tesbit edilmişse;

biniciliktense, hayatını kazanması için başka bir işe koşulmasının daha iyi

olup olmayacağı sahibinin takdirine bırakılması gerekir. Her halukarda,

atın bunda iyileşme ihtimalinin olup olmadığına dair bir veteriner hekimin

fikri alınmalıdır.

Bu ders de, evvel ki gibi, çok uzun sürdürülmemeli fakat atın şimdiye

kadar yapmayı öğrendikleriyle çeşitlendirilmelidir ve oldukça iyi

yaptığında, bundan sonra eşkin öğretilebilir.

Page 39: At Terbiyesi-Tercüme

EŞKİN yahut TOPLU DÖRTNAL

Eşkin geniş bir dairede başlatılmalı, veya, eğer okulu dairenin iyi bir

büyüklükte olmasına izin vermeyecek kadar darsa, binanın etrafında

giderken fakat köşeleri yuvarlatarak yapılabilir. İlk derslerde tırıstan,

eşkine geçilmeli. Daire etrafınca birkaç kez durmadan tırısta gidildikten

sonra hız azar azar arttırılmalı ve at iki baldırın uygulanmasıyla, dış baldır

daha kudretli olacak, eşkine teşvik edilmeli.

Binici altındaki atı hissederek, doğruca çıkmasını sağlamak için atı eşkin

gitmeye zorlayacağı hemen hemen tam zamana hüküm verebilmelidir bu

demek ki atın iç ayakları önde olacak şekilde. Görülecektir ki; bu fırsat

çoğu defa tam da bilfiil köşelerden birini yuvarlatıp geçerken kendini

gösterir, yahut merkezinden geçip okulun kenarına gelindiğinde. Genç atın

eşkinde ki ilk derslerinde, en iyisi, dizginleri hissederek başmevkiini

kaldırmaya çalışmak yerine, baldırlarını kapatırken aynı zamanda ele

(dönülen tarafa) uyum sağlamaktır, ve atın eşkine doğru başlamasını

Page 40: At Terbiyesi-Tercüme

sağlamak için gerekli anda baldırların uygulanmasına güvenilecektir. Olur

ki, at yanlış kalkışı yapacaktır, bu demek ki; dış ayakları önde gider, bunu

yaptırmamaya çok dikkat edilmesi gerekir. Yürüyüşünü sakince tırısa

düşürmesine izin verilmeli, ve bir müddet yahut iki tur tırısta gittikten

sonra tekrar denenir.

İlk denemede at ittifakıyla ve usulünce kaptırıp giderse, baldırları yakın

tutarak yürüyüşü tırısa düşürmesine mani olacak şekilde daire etrafınca bir

kaç kez dolaş, sonra sakince tırıs git, yürüt, ve dur, ve atı pohpohla, sonra

kısa bir süre için başarısının ödülü olarak ve bunu sezdirecek şekilde başını

tamamen bırak, çünkü eşkin gidişin ilk derslerinde attan istediğini fazla

fazla almaya gerek yoktur.Bunun akabinde, at dinlendikten sonra, kısa süre

bükme dersini çalıştır ve birkaç adım geriye dizginledikten sonra, atı ele

güzelce itaat ettirerek, yine daire üzerine yerleştir ve öncekiyle aynı usulde

diğer yönde daire etrafınca eşkin giderek birkaç adım elde etmeyi dene.

Eşkine atı çekip çıkartırken; atın gergin tarafını değiştirmeyi düzgünce

gerçekleştirecek şekilde, çok ani yapılmamasına çok büyük dikkat

gösterilmelidir. Çoğu genç at eşkini ilk öğrenirken kaba ve beceriksizce

bir tarza bürünüp gider ve bu binici tarafından atı erkenden toplamaya

çalışarak geliştirilemez. Kural olarak, başlangıçta binicinin baldırlarıyla

çok fazla desteklenmesi ve elleriyle çok fazla engellen-me-mesi gerekir

fakat bu çok sık meydana gelir, özellikle at genç atların genel koşuşundan

biraz daha fazla kabaca gidiyorsa, bu atın haddinden çok fazla elle

sınırlanmasını getirir, basit bir sebepten dolayı; hantal, gevşek gidiş şekli

üzerinde oturulmayı zorlaştırdığından ve buna binaen binici, oturuşunu

tutabilmeyi kolaylaştırmak için atın ağzına çok fazla ağırlık yüklemek

eğilimindedir. Birkaç ders sonra dizginler tedricen kısaltılabilir, atın

başmevkii daha fazla kaldırılabilir, ve adım, derece derece biraz daha

yavaşlatılabilir ta ki hayvan, niyet edildiği belirli amaca hizmet etmeye

uygun hale gelene dek. Eğer onunla avlanılacaksa, çok fazla toplamak

gerekli değildir ama eğer binek ve ya süvari atı edilecekse pek az

toplanabilir, buna rağmen adım çok kısa olmamalıdır, hiçbir şekilde atın

tabii yaylanmasına müdahale söz konusu olamaz ve söylendiği gibi ata

kalas gibi bir hareket tarzı verilmemelidir.

Eşkin, atın gittiği en kolay adım kararı olmasına rağmen; bu demek ki,

öğretildikten ve düzgünce toplandıktan sonra, hiçbir adım yoktur ki, at

daha büyük ihtimalle işinden kaytarsın ve dizginden geri kalsın ve bu

genelde binicinin düşüncesinden kaynaklanır, çünkü atı bu adımda oldukça

iyi ve düzgün gittiğinden, pekala idare eder deyip, rahatlayıp üstüne

düşmez; fakat birçok durumda, tecrübesiz biniciye bu adımda mükemmel

görünen atlar gerçekte çok kötüdür, ve işlerini yaptırmak için ve dizgine

Page 41: At Terbiyesi-Tercüme

uyar tutmak için diğerlerinden daha fazla baldır yardımı isterler.

At daire üzerinde her iki ele oldukça iyi eşkin gittiğinde okulu etrafında

da aynı adımda döndürülmeli ve değişim okulun karşı kenarına uzun bir

meyil yaparak denenmelidir.Binici burda atından değişimi yapmasını

ansızın, beklenmedik bir şekilde istememeye dikkat etmeli, ama karşı

kenara ulaşılınca önce atı sakince tırısa çekmeli, ve diğer elde attan eşkini

istemeden önce o elde daireye yerleştirmeli.

Resim: Eşkin sırasında;

Havada Ayak Değiştirme

1,2 ve 3 te at sağ eşkinde

4'te eşkinde ayak değişimi meydana

gelmekte, dört ayağın da pozisyonu

değişmektedir ve sağ arka

ayak öne konulur

5'inci durumda sağ arka ayağı

üzerinde sol eşkine atılmaktadır

Bazı atlar, eşkin derslerinin bu bölümünde az bir idmandan sonra,

binicinin yardımlarının uygulanmasından kaçmak için ayaklarını çok erken

değiştirme yoluna gidiyorlar. Tabi ki buna izin verilmemelidir. Hatta atın

ayağını değiştirmesine diğer dizgine geldiğinde bile müsaade edilmemesi

gerekir, ta ki binici tarafından bunu yapması istenene kadar ve bu; atların

değişimi tahmin etmeleri durumunda, kısa sürede bir eğim yaptıktan sonra

aynı ayakta gitmeye devam ettirmek, yanlış da olsa iyi bir idmandır ve

sonra yarım bir duruş yap ve düzgün ayağa değiştir. Nerdeyse bütün atlar

belirli bir tarafta eşkin gitmeyi diğerine tercih ederler. Bir ata sağa doğru

eşkin gitmeyi öğretmenin sol tarafa öğretmekten daha zor olduğu ve

aslında atların genelinin sola eşkini tercih ettiği ama sağ tarafa eşkinin de

öğretilmesinin gerektiği sıkça söylenir.Tecrübeler bunun doğruluğunu

nadiren isbat eder; bir çok at kesinlikle sağa olduğu kadar sola da

beceriksizdir ve yapılacak en iyi şey; böylesine diğer tarafa bir veriliyorsa,

tutuk yahut beceriksiz oldukları tarafa iki ders vermektir ta ki her iki ele

eşit başarıyla eşkin gitsin. Bu atlar belirli bir ele eşkin giderken ağır ve

beceriksiz olduklarında yaygın bir alıştırmadır. Eğer bu tesadüfen sol taraf

Page 42: At Terbiyesi-Tercüme

ise, binicisi bunu başlarını sağa kıvırarak ve baldırları yaklaştırarak yahut

eşkine doğru ayakla atılmalarını sağlamak için bu pozisyonda

mahmuzlayarak yaptırmaya çalışabilir, ve hiç şüphe yok ki birçok durumda

çabaları başarıya ulaşır ama bu atı idare etmenin en adil olmayan yoludur

çünkü at dengesini muhakkak bir miktar kaybedecek ve gerginleşmeye çok

eğilimli olacaktır; bundan başka, bu pozisyondayken ayaklarını

çaprazlamak zorunda olduğundan, büyük ihtimalle yan tarafına düşecektir,

ve binici eğer baldırıyla sıkıştırırsa ki büyük ihtimalle böyle bir yıkılmada

yapılır, bi daha ki sefer muhtemelen başka bir yolunu deneyecektir.

Eğer bir at çok beceriksizse başı dairenin dışına doğru döndürülebilir

fakat büküm çalıştığı ele sürdürülmelidir, omuz-dışarı geçiş çalışılırken ki

gibi, ama iç dizgin ata öndelik etmelidir, ve eşkine düzgünce atıldığında,

arka ayaklar önün izini takip etmelidir, ve at her iki baldırla güzelce

desteklenmelidir, özellikle dış baldırla, eşkin gitmeye devam ettirilecek ve

değiştirmesini önleyecek şekilde. Birçok at, özellikle adi cinsler, dimdik

ağır omuzları olur, hoşça eşkin gitmeden önce uzun zaman isterler, ve

bunda şaşılacak bişey yoktur, çünkü bu onlar için, daha iyi şekildeki daha

iyi cinslere göre fazla ağır bir iştir.Böyle atlar gerçekten binek atlarının

yerini hiç bir şekilde alamaz. Eğer onların bir adamı taşıması niyetlenirse

çoğunlukla iyi şekillenmiş olandan büyük mikyasta fazla zamana ihtiyaç

duyarlar, ve binicileri bir seferde azıyla memnun olmalıdır, sıkça durdurup

bükerek ve birkaç adım geriye dizginleyerek, sonra yine denenmelidir.

Bazı atlar -hem de iyi şekilliler- eşkinde başlarını çok aşağıda tutma ve

ele asılma alışkanlığını kazanır.Bu genelde önceki kötü binişlerden

kaynaklanır ve binici tarafından, sıkça geri dizginleyerek ve baldırlarla

işlerine düzgünce devam ettirilerek düzeltilmelidir. Bazı atlar yine bu

adımda, diğer adımlarda olduğu gibi, burunlarını dışarı çıkartma ve

başlarını çok yüksekte taşıma eğilimindedir. Bunlar ellerin alçakta

tutulmasına ve çok fazla olmayan baldır yardımına ihtiyaç duyarlar çünkü

sıkça karşılaşılan bu hatalı gidiş şekli elinde alıkoyduğundan daha fazla

baldırlarıyla ileri sürdüğünden; binici tarafından meydana getirilir. Her iki

durumda atlar için geriye dizginlemeden daha iyi bir düzeltme yoktur;

toplanmış olarak eşkin gitmediklerinde yahut olması gerektiğince

kendilerini taşımadıklarında. Eğer düzgünce yapılırsa başlarını çok alçakta

taşıyan böylelerine başmevkilerini yükselttirir, kıç kalçasını altına aldırır,

ve onları tamamen ele hafifletir; tersi durumda atın burnunu kulağının

altına daha fazla aldırma etkisine sahiptir ve yularıyla kavga etmek yerine,

binicinin eliyle daha fazla uzlaşmayı öğretir. At oldukça düzgün toplanana

kadar denenmemesi gereken, eşkinde dönme sırasında at her iki baldırla ele

iyice itaate devam ettirilmeli, dışta ki tabi ki bu durumda, tırısta

Page 43: At Terbiyesi-Tercüme

yapılmasından daha muhtemel olan kıçın dışarı atılmasını önlemek için,

daha kudretli olacak. Atın dönüşte genç atların sıkça eğilimli olduğu acele

etme durumuna izin verilmemelidir. Binici dönüşü, dümdüz ileri

giderkenkinden daha yavaş bir adımda yapmalıdır atın omuzlarına

yüklenmesini önleyecek şekilde başmevkiini iyice yükselterek ve dönmesi

için bolca alan vererek ta ki eşkininde iyice bir dengeye ulaşacağı zamana

kadar.

Tabi ki şu an atı eşkine başlamadan önce daireye koymak gerekli

olmayacak ve ya herzaman tırıstan başlamak, ama önüne doğru giderken

yürüyüşten eşkine kaldırma denenebilir ve sıkça eşkinden tırısa

geçirilmelidir.At bu yürüyüşe koşulduğunda yapabildiğince hızla tırısa

kaldırılmalıdır binici baldırlarıyla atı serbestçe adımlatmaya teşvik ederek

ve aynı zamanda eliyle sınırlamalıdır; eğer bir at dersinin bu kısmını iyi

yaparsa binicisi atın başlığına uyduğundan emin olabilir.Bir ata toplanmış

olarak eşkin gitmeyi öğretmenin atın tırısta ki adımını bozduğunu söyleyen

insanlar iyice bilmeli ki aslında bu çeşit hiç bir sonuç doğmaz.Şüphesiz

pek çok at kötü binilmesi yüzünden gevşek, yukarı sıçrayarak ve dizgin

gerisinde eşkin gitmeye başlarlar ve bu adım kararında gitmeyi tırısa

yeğlerler ama bu hemen hemen istisnasız binicinin atı kendini her

adımında işine vermiş halde tutmamasından kaynaklanır ve buna en iyi

çare eşkinde atı sıkıca çalıştıracak şekilde baldırlarla yularına iyice uyumda

tutmaktır. Birçok durumda at kısa zaman içinde tırıs gitmekten ve

serbestçe tırıs gitmekten memnun olacaktır.

Bükme dersinde önceden belirtildiği gibi, eşkinde yapılan yarı-yanaşma

genç atın terbiyesinde yapılacak çok iyi bir idmandır ve eğimden

başlatılmalıdır.

Eğim yönünde yapılan yarım dönüşten sonra, diyelim ki sağa, sol

baldır atın sağrısını tutacak şekilde biraz daha fazla sıkıca kapatılmalı.

Tabi ki başta atın yarım yanaşmayı düzgünce yapması beklenilmeyecek, bu

demek ki, bir ayağını diğerinin önüne yerleştirerek bacakların yarım çapraz

olması, bunu yapması da istenilmeyecek, fakat yarım yanaşmanın

yapılacağı ele büküm sürdüldüğü sürece, ve ata yapması istenilenler biraz

olsun anlatılabildiği sürece, binicisi bunlarla yetinmelidir.At bunu

yapmanın düzgün bir yolunu başarana kadar, denediğimiz her seferinde

biraz fazlası istenilebilir. Burda en çok yapılan hata, iç dizginle ata öndelik

etmek yerine, binici dış dizgini hissederek atın sağrısını kontrol etmeye

uydurmaya çalışmasıdır, yeni yöne atını çevirene kadar beklemek ve sonra

dış baldırı kapatarak biraz daha düzgün konumlandırmayı denemek

yerine.Tabi ki atın başı sağa çekilirse sağrısının da sola gideceği açıktır ve

deneyimsiz atçılar yarı yanaşmaya başladıklarında çoğu zaman bu metodla

Page 44: At Terbiyesi-Tercüme

çalışırlar; fakat büyük bir hata yaparlar, çünkü bu şekilde binilen genç bir

at çoğu durumda kendinden ne istendiğini anlamaz, ve binici birkaç

denemeden sonra anlar ki, atı ilk yaptığı zamanki gibi bir daha bunu

yapamaz, eğer daha önce ifade edildiği gibi eğimden başlamış olsaydı,

hayvana ne yapmasını istediğini göstermiş olurdu, ve bunu büyük ihtimalle

yapmaya mecbur ederdi, aklını karıştırmak ve belki tamamen reddetmesine

sebep olmak yerine. Eğer yarı yanaşma doğru yapılırsa at sağına yahut

soluna gittiğiyle aynı miktarda önüne de mesafe kateder. Çalıştığı ele

bükülmesi gerekir ve yarı yanaşma tamamlanana kadar diğer ayağa

değiştirmesine izin verilmemelidir. Her iki baldırla işine uygun olarak

düzgünce binilmesi gerekir, bacaklarını yarım çaprazlatmak için ve sağrıyı

meyilli bir istikamette gitmeye devam ettirmek için dışbaldır daha kudretli,

iç baldır ele (yöne) uygun devam ettirecek şekilde.

1-Yürüme (Adeta)

. -ing: Walk

2-Tırıs

(Adi ve Hafif Süratli)

-ing: Trot

3-EŞKİN

(Toplu Dörtnal)

-ing: Canter

. 4-ILGAR

(Hücum Dörtnalı)

-ing: Gallop

Üstte Atın Dört Tabî Adım Kararı

(Sol ve Sağ yan gidiş için)

Page 45: At Terbiyesi-Tercüme

TIRIS (Süratli)

Tırısın iki uç şekli vardır: toplanma ve uzanma.En yüksek toplanmaya

erişildiğinde at yerinde sayar ve her adımda ancak bir toynak genişliği ileri

gider. Buna 'Yerinde Sayma' yahut Eşeleme Tırıs (Piaffe) da denilir çünkü

at yeri toynaklarıyla eşelermiş gibi görünür. Bu ata önce elde

öğretilmelidir. Aşama aşama önce toplanır ve adımını yarım adıma

düşürmesi istenir ve ancak uzun zaman sonra (1 yıl sürebilir) yerinde

sayma başlar. Buna ulaşılamasa bile dersler atın eğitiminde çok faydalıdır.

Page 46: At Terbiyesi-Tercüme

Yerinde sayma yalnız tırısta değil eşkin yani toplu dörtnal adım kararında

da yapılabilir zira cirit meydanlarında bu, ustalıkla sergilenmektedir.

AHESTE: (ing:Passage, Geçiş) toplanmış ve süzülürken yükselen bir

tırıs çeşitidir.Adımlar biraz ileri, ama uzun bir süzülme süresi ile

atılır.Aslında at doğada serbest haldeyken de bu adım kararını gösterir.

Öğreğine yani kendi sürüsüne üstünlüğünü göstermeye çalışan bir aygır bu

şekilde yürümektedir.

Page 47: At Terbiyesi-Tercüme

'Aheste' süvariler tarafından eskiden gurur ve asalet göstergesi olarak

törenlerde, devlet ricalinin ve halkın önünden geçerken kullanılırdı.

Aheste'de tecrüben yoksa bunu tecrübeli bir at üzerinde öğrenmen gerekir.

Ahestede ki; 'ileri ve yukarı' hissiyatı geliştikçe kendi atını da bunu

yapmaya teşvik edebilirsin. Hazırlık olarak binici piaf'dan ileri toplu tırısa

geçerek sürmeyi çalışabilir. Sonra binici piaffe'dan atın ileri gidici tırısa

geçmesini daha fazla yukarı yaylanmasını isteyerek yaptırır ve zamanla bu

geliştirilir. Binici Aheste giderken atın sırtıyla irtibatını kaybetmemeli;

oturuşu atın sırtının sallanmasını takib etmelidir. Bunu şöyle tasavvur

edebilirsin: senin oturuşun bir el ve atın sırtı bir top.

Topu aynı yerde zıplatmak: Piaffe ile mukayese edilebilir

Topu ileri doğru fırlatabilirsin: bu kudretli bir uzatılmış tırıstır

Topu yavaşça ileri giderken fakat kudretle daha yukarı zıplatabilirsin bu

da Aheste ile mukayese edilebilir.

Page 48: At Terbiyesi-Tercüme

ENGEL ATLAMA

Binicilik amaçlı kullanılan hiçbir at, eğer atlama öğretilmemişse

terbiye edilmiştir denilemez.

Binicilik okulu, at kapıların dışında kıraçta keşfedip üzerinden

geçirileceği çeşitli engellerle karşılaşmayacağından, böylesi bir talim için

en iyi bir mekan değildir ama okulda ki sırık yahut dilme kütük engel

olarak, başlarken çok güzel bir şeydir.Atlamada ki ilk ders attan inilmiş

olarak verilmelidir, çılbır başlığı takılmış olarak, sırtında bir adamla

yapması istenmeden önce yalnız başına engelin üzerinden atlamaya

alışması adil olandır. Başı oldukça serbest olmalı; esasen başlık önce

tamamen çıkarılabilir. Sırık yere koyulmalı, ve üzerinden birkaç sefer

sakince yürütülmeli.

At her ne kadar tamamen uygun şekilde üstünden adım atabilse de,

atlamayı tercih edebilir ve böyle yaparsa, daha fazlası en iyisidir. Eğer at

bunda utangaçlık gösterirse, biraz dil döküp tatlılıkla ikna etmenin,

utangaçlığın üstesinden gelmenin en emin yolu olduğu anlaşılacaktır.

Herşeyden evvel, kamçıyı uzakta tut; konuşarak geçirilen kısa bir süre ve

atı teşvik etmek, bu işin zorlanarak suistimal edilmesindense sınırsız fayda

ifa eder. Sakince yerde ki sırığın üstünden ata başçekilirken, engel ilk

yuvasına takılabilir, ki mani yüksekliği yerden sadece yaklaşık 45 cm'e

tekabül etmeli ama tatlı sıkı tutturulmalı ki üzerinden adım atılırken at eğer

adımını tamamen açık ara kurtaramazsa, mani aşağı inmesin tabi epey sert

çarpmazsa. Sırık, atın kendini fazlaca yaralayamaması için samanla yahut

başka bir yumşak malzemeyle iyice sarılmalı.Üzerinden sıçranacak sırığın

katırtırnağı benzeri bitkilerle sarılması alışılmış bir uygulamadır ki bu daha

sonrası için iyi bir hazırlıktır, atlamanın öğretildiği sıra, tembel olan atın

engeli kurtaracak kadar yeteri yükseklikte atlamasına sebep olur, ama

etrafına saman veya kuru ot bağlanması genç bir atla başlarken en iyisidir.

At, sırığın üzerinden bir günde üç yahut dört seferden fazla, adım

atmaya dahi zorlanmamalıdır ve bu da alışılmış dersleri bittiğinde,

tavlasına gönderilmeden hemen önce yapılmalı, atı kayıtsız ve

baştansavma çalışmaya itecek daha muhtemel hiçbir şey yoktur, eğer aynı

şeyin üstünden uzun süre tekrar tekrar geçilmeye devam edilirse. Sırığın

üstünden aşmaya alıştığında, çılbır dizgini çıkarılmalıdır, ve bir daire

çizdirilmelidir, üzerinde tırıs giderek. Eğer üzerinden sadece tırıs geçerse,

kafi bulunmalı, ve eğer bunu oldukça istekli yaparsa, ertesi gün sırığı bir

üst deliğe takılabilir ve büyük ihtimalle bunun üstünden atlayacaktır.

Üstünden geçtiği müddetçe ne kadar beceriksizce ve hantalca yapsa da hiç

Page 49: At Terbiyesi-Tercüme

aldırma.Birkaç kez tekrarla, atı pohpohla, ve bırak tavlasına gitsin. Çılbırda

yaklaşık 90 cm yükseklikte ki sırığın üstünden serbestçe atladığında, çılbır

başlığı çıkarılabilir ve üstüne binerek sürülebilir.Bir at çılbırda sırık

üstünden aşırılırken, bunu yapan kişi çılbır dizginini sırıkları taşıyan

direklerin üstünden zamanında kaldırmaya dikkat etmelidir; atın büyük

ihtimalle yürümemeye inat etmesine sebep olan bu takılmasından

kaçınmak için. Bunu güzelce yapabilmek gerçekten bir marifet ister. Eğer

adam, at sırığa vardığında, sırıkla yaklaşık aynı hizada ise bu kolayca

yapılabilir, fakat adam atın önüne gelmesini sağlarsa, kesin orda bir çekme,

silkeleme vardır ve bundan, dizgin direği kurtarsa dahi, kaçınılmalıdır.

yuların direğe takılmasından kaçınılmalı

At sırık üzerinden ilk defa sürüleceğinde engel tekrar ilk deliğine

alçaltılmalı, binici sıçrama sırasında yahut az bir mesafe sonra atın ağzına

en küçük bir engellemeyle bile müdahale etmemeye azami dikkat etmelidir

ve eğer at hiç sıçramaz ise fakat sadece üstünden tırıs geçerse, hayal

kırıklığı olmamalı, bi daha ki sefer baldırlar biraz daha sıkı kapatılır büyük

ihtimalle bu atın dizlerini bükdürecek, başmevkiini kaldıracak ve üzerinden

yaylanmasına sebep olacaktır.Nerdeyse bütün genç atlar başlangıçta

beceriksiz ve uygunsuz bir üslubla atlarlar, ve eğitimli bir atta olandan

daha zor üzerinde oturulurlar. Binici bu yüzden, oturuşunu korumak için

Page 50: At Terbiyesi-Tercüme

atın ağzına asılmaktan kaçınacak şekilde, vücudunun belden itibaren

oynamasına izin vererek, sıkı oturmaya ve baldırlarını yakın tutmaya

hazırlıklı olmak zorundadır. Engeli geçtikten birkaç at boyu sonra, sakince

atı topla ve de pohpohla. Bu birkaç gün devam ettirilmeli, yahut at bu alçak

engel üstünden, binicisini hoşça ve kendisi için sıkıntısızca taşıyana kadar.

Ve sonra sırık azar azar, delik delik yükseltilmeli ta ki atın engeli rahatça

kurtarmaya yetebileceğine hükmedildiği yükseklikte oluncaya kadar.

Atlamada acele ettirmek çok kötü bir hatadır ve eğer durulmaz ise şu kesin

ki er ya da geç binicinin ve atın canı yanacaktır. Bu çok tehlikeli alışkanlığı

öğrenen atların büyük çoğunluğu bunu ilk derslerinde kırbaçlanmış

olmaları ve sırık üzerinden, veya hangi engeli aşmaya denendilerse,

üstünden atlamaya acele ettirilmelerinden yaparlar, halbuki üstünden

sakince yürütülmek gerekirdi. Telaşın olduğu bir çok durumda ata kötü

muamele ile çok iyi bişey(!) öğretilir, kaçınabilmek için herkesin

endişelendiği bir şey, çözmek için müthiş sabır ve uzun zaman gerekdiren

bir hata. Aşırı huysuz mizaçta ki bazı atlar ilk defa istenmiş olsa bile

atlarken aceleyle fırlama eğilimindedirler.Bu durumda en iyi çare mümkün

olduğunca az dikkat çekmek ve fakat başlarını salmak; nereye gittiklerini

görebilmeleri için ve zamanında, kötü bişey olmayacağını anladıkları

zaman kendi mutabakatı ile bazı şeyleri daha soğukkanlılıkla karşılama

yolunu tutacaklardır. Bununla birlikte daha fazla at zalimce kullanımdan

kaynaklanan korkuyla daha fazla telaşlanarak, genç olanda diğer başka

sebeplerden daha fazla, ve böylesi için yapılacak en iyi şey, nerdeyse

maniye kadar yürütmek, durdurmak ve her bir kaç adımda pohpohlamaktır,

lüzuma göre bir yahut iki adım geriye dizginlemek ve yine ileri gitmek,

sonra yaklaşık üç atboyu mesafe içinde, mani yüksekliğine bağlı olarak (ki

bu amaç için alçakta olmalı), başını bırak ve bunu kendibaşına yapmasına

izin ver; engel üstünden aştıktan sonra pohpohla, ve böylece zamanında

sakince atlatılabilir. Diğer taraftan mükemmelce atlayabilen birçok at var

ki; tabiyatı tembel ve savsaktır.Binicinin baldırının hemen arkasından,

güzel bir kamçıyla ani ve keskin iki yahut üç iniş, biraz canlandırmak ve

gerekli gayreti sarf ettirtmek için böylelerine en iyi tedavidir.Bir at

atlatılmak için cezalandırılmak zorunda olduğunda, en iyisi sırtında ki

adam bunu yapmalıdır, eğer ki atının başını dik tutabilmek için iki elinide

kullanmak zorunda değilse ve o zaman ayakta duran bir adam elinde çılbır

kamçısıyla (biniş kamçısından çok daha uzun) ona yardım edebilir;

kamçının bir darbesi tembel hayvan üstünde mahmuzdan daha fazla etkili

olacaktır.

Birçok insan, at eğer atlamada tembel ise onu yere indirmenin iyi

geleceğine inanır ve hiç şüphe yok ki, bir at düşürüldüğünde bidaha ki

Page 51: At Terbiyesi-Tercüme

sefer yüksekten atlamaya özel bir dikkat gösterecektir fakat genç bir atla

bunu yapmakta ciddi sakıncalar vardır. İlkin genç olanlar fazladan

cesaretlendirilmelidirler ve fazlası istenmemeli, atlamada iyice tecrübe

kazanmaları beklenmeli.Bir atın ağzına (özellikle genç atın) asılmak onun

atlamasını engellemenin en emin yolu olmasına rağmen; binici tarafından

üstünden geçirilmek istendiği yere çekilmeli ve yine de elle ve baldırla

sıçrayana kadar sıkıca sürülmeli, binici atın sıçramaya niyetli olduğuna

tamamen emin olmadan ellerini esnetmemelidir. Sıkça duyulur, birisinin

atını en sıradışı bir yolla çok yüksek alışılmamış çitlerin üzerinden

kaldırdığı falan, fakat bu kaldırmanın nasıl oluştuğu bir sırdır. Kabul

edilebilir ki iyi bir atçının atını kararlı bir şekilde sürüp, baldırlarını

kuvvetle kapatıp, yahut kamçı veya mahmuzu tam zamanında kullanarak,

atını en iyi gayreti göstermeye teşvik ederek... Ama: burda onu 'kaldırmak'

diye bişey yoktur. Ve gerçekte basitçe atın ağzına tutunurken bir çok

insanın kendilerini atını kaldırdığına ikna etmeye çalışmasını anlamak

mümkün değildir.

Kaçınma yani red, hem de at iyi ve serbest bir atlayıcı olduğu halde,

başka herhangi bir şeyden daha fazla binici tarafındaki sinirlilikten

kaynaklanır, hemde sıkça. Çoğu at, birkez güzelce atlamaya

alıştırıldığında, başka bişeyden ziyade zevk almayı tercih eder ve bundan

fazla hoşlanmayanları bile nadiren atlamaktan kaçınır, eğer tereddütsüz,

kararlı sürülürler ve üstünden aşmanın onun için imkansız olduğu bişeyin

üstünden atlaması istenmezse. Atı bir kez atlamaya sevk ettikten sonra

binicinin fikrini değiştirdiği bir kaç vaka en iyi bir atlayıcının bir

reddediciye dönüştürülmesinin sanki en emin yolu olduğu anlaşılacaktır.

At binicisini tatmin ederek okuldaki sırıktan atladığında, kapıların

dışına çıkarılmalıdır, yine çılbır başlığını tak, ve kısa çitlerin üzerinden

yedeğinde sür, hendekler de dahil, veya aslında yol boyunca makul türde

herne çıkarsa, tedricen büyüklere götürerek, ondan istenebilecek her çeşit

çitin üstünden atlamaya alışıncaya kadar, ve güvenli ve rahatça yapana

kadar. Sonra engel lerin üstünden binerek sürülmeli, önce kısa olanla

başlayarak, ve sonra gene büyüklerle devam ederek; herhangi tecrübeli bir

binici atını ne zaman atlattığını söyleyebilir... tabi kavrayabildiği kadar ve

bununla memnun olmalıdır. Hiç şüphe yok ki, bazan at heycandan sakin

olduğu zaman geçmeyi denemeyeceği yerlerden geçer, veya binicisi ondan

denemesini isteyecek olur, fakat genç at eğitilirken binici atın görece

rahatlıkla yapabileceğinden fazlasını istememeye dikkat etmelidir.Atın

herhangi bir çitin üstünden sürülürken ki adım kararı ile ilgili hiç bir katı

ve acil kural belirlenemez, bu binicinin takdirine bırakılacak bir meseledir,

atının serbest mi yoksa savsak bir atlayıcı mı olduğuna göre takdir

Page 52: At Terbiyesi-Tercüme

kendisinindir, acele ettirmemek şartıyla. Fakat bu bir kural olarak

anlaşılmalı ki, at sık ormanda çok hızlı ve sulak arazide çok yavaş

sürülemez. Ayrıca çalı ve hendek üstünden sürerken: adım kararı; hendek,

atın yere konduğu tarafta ise, yerden kalkılan tarafta olduğu zaman ki

adımdan biraz daha hızlı olmalı.

Genç bir ata atlamanın çılbır başlığıyla, üstüne binilmeksizin

öğretilmesi; uzun bir çift dizginin arkadan kullanılarak atın sürülmesinden

daha iyi bir yoldur ki at kısa bir çit üstünden serbestçe atladığı durumda

yere konduğu anda, durdurulmadan takip edilebilmesi için sıradışı zinde

bir adam gerekeceği açıktır halbuki çılbır başlığıyla ve yaklaşık 15 metre

dizgin ipiyle ortalama hareketlilikte bir adam atla beraber kısa çitleri

oldukça yakın aşabilir ve çılbır dizginini biraz daha fazla ata vererek,

atlamanın hemen sonrasında ani müdahale gerekmez, atı engellemez.

Page 53: At Terbiyesi-Tercüme
Page 54: At Terbiyesi-Tercüme

GEM TAKILMASI

Atın kantarmada önceki bütün derslerini muntazaman geçtiği

düşünüldüğünde, şimdi gemlenebilir; ve burda ilk yapılacak şey

bulunabilecek en hafif gemi seçmektir, gemin kemeri ne kadar alçak olursa

o kadar iyidir, aslında gemde hiç kemer olmamalı, ama atın dilinin sanki

altında uzanması için ağızlık kısmı, tam merkezde azıcık eğilmiş olacak.

Gemin ağızda yeterince geniş olmasına dikkat edilmeli, öyle ki ağzın

yanlarına baskı yapmasın yahut dudakları kısdırmasın; aynı zamanda çok

geniş olmayacak zira olursa ağızlık kısmı aynı anda atın ağzında ki

çubuklarda her iki yanda tamamen eşit taşınmaz, fakat bi taraftan öbürüne

devamlı bastıracaktır ve böylece binicinin yardımlarını belirsizleştirecektir.

Şu da ayrıca hatırlanmalı ki; yanak kısmı ve ya gemin dalları ne kadar uzun

olursa gem o kadar sert olur. Bu yüzden genç bi at için gem seçerken son

derece kısa yanak kısmı olan arzu edilir. Kantarmayla tamamen aynı

prensipte çalışan ve aynı usulle takılan bridoon, atın ağzına

yerleştirilmeden önce gemin ağızlık kısmının üstüne konmalıdır.

Gemin takılmasıyla ilgili, süvari talimatnamelerinde saptanmış şu

genel yönergeden daha iyisi yoktur; ''gem, ağızlık kısmı aygırın ağzında en

alt köpek dişinden 2.5 cm yukarda ve kısrağın köşedeki dişinden 5 cm

yukarda olacak şekilde takılacak''. Ağzı kendine özgü ve tuhaf şekilli bazı

atlar, gemin ağızlık kısmının biraz yukarı yahut aşağı yerleştirilmesini

gerektirirler ve atın dalgın gezmeye eğilimli olduğu durumda gem burda

belirtilenden biraz daha aşağıya takılmalıdır ama şu da akılda tutulmalı ki,

gem indirilerek daha da sertleştirilmiş olur, bu yüzden böyle binerken elin

daha fazla hafifletilmesi gerekir.

Kantarmada düzgünce hazırlanmış genç bir ata ilk sefer gem

takılacağında, sıradan basit çift dizginli başlıktan daha iyisi yoktur tabi

düzgünce takılması şartıyla. İşleyişi sade ve at için, istenen asıl şeyin ne

olduğunu anlaması daha kolaydır.

Page 55: At Terbiyesi-Tercüme

yukarda: çift dizginleme (dizginleme gemi ve başlık kantarması birlikte)

sağda: dizgin yahut alıkoyma gemi

Page 56: At Terbiyesi-Tercüme

Dizgin gemi ata takılmadan önce üzerinde pürüzlü bağlantıların olup

olmadığı gözden geçirilmeli, bir süre kullanılmış olanda sıkça karşılaşılır.

Eğer dizgin gemi tek kullanılacak ise, bağlantıları genişlemiş ve incelmiş

yani aşınmış olanı kullanma; çünkü böylesi sanki bi bıçak gibi kesicidir.

Dizginleme çift olacaksa, atın ağzına nihayi olarak takmadan önce her

bağlantının yerine tamamen uyup uymadığını büküp çevirerek kontrol et

zira böyle değilse dizginleme at için rahat olmaz, arzu edildiği gibi gemin

çene etrafında düzgün bir dayanağı olmaz. Bunu takarken iki parmağın

kolayca çeneyle arasına girmesine müsaade ettiğine bakılmalı. Çenenin

boşluğunda durduğu ve alt dudaktan aşağı düşmediği sürece, başlangıçta;

nadiren, çok gevşek olabilir. Buna karşın bi süre sonra gemde binilirken;

dizgin gemi, iki parmaktan fazlasına izin verecek şekilde bağlanmamalı,

ama bağlantıların oldukça düzgün olmasına imtina edilmeli.

Binmeye alışık olsun ve ya olmasın herkes mükemmelce farkında

olmak mecburiyetindedir ki kantarma ve gemin etkileri birbirinden

tamamen farklıdır. Kantarma doğrudan atın ağzı ve dili üstünde ki

çubuklara etki ederken gem; dizginler kısaltıldığında : ağızlık kısmının

ağızda çubuklar üstünde baskı yapmasına ek olarak yanak kayışının alt

kısmı ileri çekilir ve gerdirilir bu alt çeneyi kavrayan dizgin gemini ve

zincirini sıkılaştırır ki kantarmadan çok daha serttir. Bu yüzden binici,

gemdeki ilk derslerde bunu kabaca zalimane kullanmaktan kaçınabilecek

kadar çok ta öyle dikkatli olamaz fakat atın gemin temasını anlaması

sağlanacak ve itaat ettirecek şekilde olabildiğince sade bir tarzda başlamak

zorundadır.En iyisi attan inilmiş olarak başlanmasıdır.

Başlığın giydirilmesiyle ve ata göre düzgünce uydurulmasıyla birlikte,

adam atın yakın tarafında durmalı, yüzü ata dönük, topuk mesafesi uzakta,

sanki ata binecekmiş gibi aynı konumda, sadece bu sefer eyere karşı

durmak yerine atın başına yakın, gem ve ince kantarma dizginleri atın

boynunda gevşekçe dururken; sağ elini sakince dizginlerin altından

geçirmeli ve sağ gem dizginini kavramalı, gem halkasının yaklaşık 10 cm

uzağından, aynı anda sol gem dizginini halkaya yakın ve yavaşça sol eline

alarak, sağ eli biraz geriye çekerek ve sol eli ileri, gemi atın ağzında

döndür, sağa az bir büküm elde edecek şekilde. Bunu hoşça yaptığında, atı

tekrar doğrultmalı, pohpohla, ve öbür tarafına geçerek aynı şeyi sol

tarafına tekrarla. Atı gemde bükerken, onunla oynamaya teşebbüs etmeyin

çünkü bunu yaparken mutlaka bir silkeleme olur, ama ağızda çubuklar

boyunca azar azar çevirin, tam da ata kabul ettirmeye yetecek bir basınçla

ve sonra atı pohpohlayın. Bir kaç gün ata binmeden, bükmeyle kısa bir süre

geçirmenin; binildiğinde atın gemine nazikçe katlanmasını sağlamaya en

iyi yardımcı olduğu anlaşılacaktır. Gem takıldıktan sonra ata ilk defa

Page 57: At Terbiyesi-Tercüme

binilirken, binici bunu sadece bridoonda yapmalı, ve her iki elinde bir gem

ve bridoon dizginini tutmalı, küçük parmak aralarına alınarak,kantarma ve

koşu dizgininin birlikte kullanılarak binildiği zaman ki usulle, ve tamamen

bridoon dizgini ile sür, gem dizginini tam atın başını sallamaya

niyetlendiği durumdaki kadar kısa tut, böylece gemde çok fazla bir oynama

olmayacak ve gem dizginini başının üstünden sallamasıyla bir tehlike

olmaz. Gemlendikten sonra bir kaç gün boyunca devamlı düz ileri

çalışmasında tutulmalı, gem temasına itaat etmeye alışana kadar, ve

mutabakatını arttırana kadar; gem dizginleri derece derece kısaltılmalı ta ki

at başlığına itaatkar yürür kıldırılana dek. Binici dört dizgini de eşit

hissederek sürmeye başladığında, at kantarmada daha önce öğretilen

derslere hergün yeniden koşulmalı. Sıkça durdurulmalı, fazla yorulmasın

diye, ve bir seferde her hangi bir dersi çok uzun sürdürmemeye dikkat

edilmeli, atı tiksindirecek şekilde, ya reddetmesiyle sonlanacaktır yahut

baştan savma bi yolla geçiştirmeye çalışacaktır ki bu arzu edilen manaya

haiz değildir.

Bu genç atçının başına sıkça gelir, bütün olası niyetlerin en iyileriyle

birlikte, atı kesinlikle hoşuna gitmeyen bir dersin belirli bir parçasında

tutar ta ki atı hasta edene ve yorana kadar ve reddedene kadar. Bir çok

durumda adamın da tabi sinirleri bozulur. Kavga çıkar ve bu durumda

binici herzaman en iyisini elde edemez; atı sabrı belki de kudreti tamamen

tükenene kadar aynı şeyin basmakalıp tekrarıyla yormaz ise, binici bi daha

ki talebinde muhtemelen istediğini alacaktır. At, dört dizginle vazifesini

tatminkar şekilde ifa edene kadar, yalnız gemle binilmeye teşebbüs

edilmemelidir ve sonra hafif elleri ve bağımsız, mükemmel bir oturuşu

olan sadece çok iyi bir atçı tarafından böyle binilmeli. Öyle bir binici ki;

her dönüşte, gerekli yeni yöne atın başını çekmek için, iç bridoon dizginini

kullanacak. Sadece gemle (kantarmasız) sürülürken, dizginleri tutmanın en

iyi yolunun ne olduğuyla ilgili fikirlerde farklılıklar vardır: ama suvarilerin

tatbik ettiğinden daha iyisi yoktur.

Sol elin küçük parmağı dizginlerin arasında, dizginler el ayasının

tamamı boyunca serilir, işaret parmağı üstüne yaslanır. Üzerine baş

parmak kapatılır fakat başparmak sadece gem dizgini üzerine basar. Sağ el

herzaman iki yanda da bridoon dizginlerine yardım etmeğe hazır olmalı.

Bu tarz biniş sadece, iyi terbiye edilmiş bir baskın atında askeri amaçla

tatbik edilmeli zira binicinin silahlarını kullanabilmesi için sağ elinin

serbestiyeti zaruridir. Fakat bütün sıradan amaçlar için atlar dört dizginle

sürülmelidir. Bu metodla binici atın ağzını canlı tutar, ve at sadece gemle

sürüldüğündekinden daha fazla başlığına itaatkar kıldırılır; buna mukabil

at çok iyi terbiye edilmemişse ve binici atı gemle sürmeye alışmamışsa,

Page 58: At Terbiyesi-Tercüme

bridoonu kullanmazsa atı yalnış dizginle döndürmeye nafile çaba

sarfetmesi büyük olasılıktır: ki bu atın ağzını da, mizacını da geliştirmez.

Kullanılan çok miktarda değişik şekillerde gem vardır; daha fazla ya

da daha az sert olabilir, ve hiç şüphesiz düzgünce terbiye edilmemiş yahut

başkırdırıldıktan sonra kötü binilmiş; kontrol altında tutmak için, özellikle

telaşlandığında, sıradışı bişey gerektiren, bir çok at var. Fakat bir çok

durumda gem hafifledikçe, ve bu sebeple atın katlanmak zorunda olduğu

acı azaldıkça, at daha bir hoşnutlukla gidecektir. Bir adam, atın onu tutmak

için sıradan çift dizginli başlıktan daha sert bir şey istediği, kanaatine

vardığında, kemeri daha yüksek olan bir gem alarak başlayabilir. Sonra

yine daha yükseğini ve bundan silkme geme kadar ve devam edip gider;

(Enenmiş bir boğayı tutmaya yetecek kadar sert olan yığınla çeşiti vardır,

eğer kudret ve kullanılmasıyla hayvana verilen acının miktarı yahut zulüm

hayvanı tutacaksa...) bulabileceği en sert gemi bulana kadar ve at yine de

ipini çekiştirecektir.

Resim: Silkme gem at yedekteyken kullanılır (ing: Chifney)

Fakat aynı atı yeniden önceki sıradan çift dizginli başlığına koş, sırtında

sabır sahibi ve iyi elleri olan birisi olsun ve at çok daha hoşnut

yürüyecektir çene kıran gemlerle yürüdüğünden. Hareketli ağızlık kısmı

olanlar bir çok atta çabuk cevap verir; ille de çok sert değildirler ve ağızlık

yukarı aşağı hareket ettikçe atı onlarla oynamaya cesaretlendirir, ve ağzını

canlı tutmasına yardım eder. Genç at ilk defa gemleneceğinde ağızlık

kısmı sabit bir gem olması en iyisidir.

Oynarlı ağızlıklar, bir süre kullanıldıktan sonra, eklemlerde açılma olur,

ve eğer bakılmamışsa, atın ağzını sıkıştırma ihtimali vardır.

Pelhamın sakıncası: sıkça sadece bridoonu kullanmak istenebilir ve

gemle, bridoonun ağızlık kısmının bir olması; bunların ayrı olmalarından

daha uygunsuzdur. Ayrıca Pelhamın ağızlık kısmı kantarma gibi ortada

Page 59: At Terbiyesi-Tercüme

mafsallıdır ve gem dizginleri kısaltıldığında atın ağzını çubuklar arasında

sıkıştırma etkisi yapar, eşit şekilde taşınması gerekirken.

İyi ağzı olmayan atlar için, burunsalığı olan başlıklar sıkça kullanılır ve

düşünceme göre daha sert gem kullanmaktan daha iyi etkiye sahiptir.

Kullanılırken, gem başlığının yanak kısmında olmalıdır ve bridoon

başlığının altında, atın ağzını çok fazla açmasını engellemeye yardım

edecek şekilde yeterince alçakta ve sıkı kopçalanmalı ama aynı zamanda

solumaya mani olmamalı. Martingal başını çok fazla kaldırmaya eğilimli

atlarda iyi sonuç verir ve sıkça kullanılır.Koşu martingalı kullanılmalı;

herbir kayışının ucunda birer olmak üzere, 2 halkası olan, diğer ucu göğüs

kayışına bağlanan; her bir halkanın içinden bir kantarma dizgini

geçirilerek ve dizgin kantarmaya bilindiği şekilde kopçalanır.

Resim: solda: Koşu Martingalı, sağda: Daimi martingal

Daimi(kalıcı) Martingal, binicilik amaçlı, bir ata takılabilecek,

kesinlikle en gereksiz ve tehlikeli şeydir. Atın fena bir halde sürçtüğünü

farzet, kendini kurtarmaya çalışırken yapacağı ilk şey; başını yukarı

kaldırmaktır fakat üstünde bir daimi martingalı varsa bunu yapar yapmaz

ağzında aniden durdurulur hemde başının serbest olması gerektiği bir

anda.Sonuç büyük ihtimalle kırılmış bir çift dizdir halbuki bu martingalla

bağlanılmış olmasa, biraz çekişmeden sonra her türlü kurtarılırdı.Aklı

başında hiç bir adam at üstünde böyle bir engelleme varken herhangi bir

büyüklükteki çitin üzerinden atlamayı denemez.

Bu araçların hiç biri genç bir atı gemlerken zaruri değildir. Kötü

terbiye edilmiş veya sonradan şımartılmış olanlara binilirken çok

kullanılırlar.

Page 60: At Terbiyesi-Tercüme

KAPILARIN DIŞINA

Önceki derslerin nerdeyse bütün talimatları genç atın okulda ki

çalışması için verilmiş olsada, vaziyete göre atın kısa süre için kapıların

dışında sürülmemesi için hiçbir sebep yoktur.Aslında bu at yeterince

geliştiği anda arzu edilir ve binici at üstünde yeterli kontrolü olduğunu

hisseder ki okuldaki derslerinden sonra hergün kısa bir süre dışarı

çıkarılmalıdır. At çok güçlü değilse ve okulda ki dersinin onun için yeterli

olacağı görülmüşse, okulda ki bir günlük dersinin atlanması tavsiye edilir

ve sonra bunun yerine onu dışarı çıkar.

Genç atlar, dışarı ilk çıkarıldıklarında, doğal olarak çevrelerine

bakmaya eğilimli olurlar ve sonuç olarak dikkatleri kesin bir miktar

binicisinden uzaklaşır. Önüne yeterince iyi gittiği müddetçe,

meraklarından da hoşnut olunacaktır.

Eğer ilerde atı muhtemelen korkutacak bişey görürsen geri döndürme

çünkü senin gördüğün anda görmemiş olması muhtemeldir.Atın dikkatini

çekmeden geniş bir açıyla manevra yap, eğer atı daha fazla kavramaya

başlarsan onu sadece şüphelendirirsin. Gezinti sırasında, mümkünse aynı

şeyle yeniden karşılaş, ve bu sefer biraz daha yakınından geç, hiç bir

şekilde, at utangaçsa, binici hayvanın başını korktuğu nesneye doğru

çevirtmeye zorlamamalıdır.Eğer bir göz atmayı isteyecek kadar yeterince

meraklıysa, pek ala! Bırak yapsın; fakat özellikle genç atta asla korktuğu

şeye doğru başını sertçe çevirmeyin ve ona doğru zorlamayı denemeyin.

Eğer böyle yaparsan emin ol; atı, cezalandırılmış olmaktan dolayı, aynı

nesneyi bir daha gördüğü zaman daha fazla korkutacak olan, bir kavgaya

sebep olursun. Halbuki onu yaygaraya veren şeyden başını biraz uzağa

çevirerek ve ata herşeyin yolunda olduğunu düşündürtecek şekilde

mümkün olduğunca kendin de umarsamazsan, at büyük ihtimalle nesnenin

yanından geçecektir, adımını biraz arttırmaktan başka belki hiçbir şey

yapmayarak ve korkmaya sebep olmadığını anladığı zaman, en küçük

aldırış etmeyecektir.

Genç atların okul dışında ki ilk derslerinde görülen belki en yaygın

kusurları, ağılından ayrılmakta ki gönülsüzlükleridir. Genç atların

herzaman diğerlerinin refakatinde olmayı isteme alıkanlığını

kazanmalarına izin vermenin anlaşılır sakıncaları vardır; yine de evde

kalmaya istekli bir atla başlarken, en iyisi birkaç gün onunla beraber sakin,

yaşlı bir beygirde birisini göndermektir, sadece yol göstersin diye.

Page 61: At Terbiyesi-Tercüme

Nerdeyse bütün genç atlar takib edecektir, yahut başka biriyle oldukça

serbest yürüyecektir, yine de bir çok durumda başının eve doğru

çevrildiğini anladığı anda yürüyüş tarzında belirgin bir iyileşme olacaktır.

Tabi ki başlangıçta uygun olan en sakin yol seçilmeli fakat binici atını

herzaman aynı günlük devriyeye çıkarma yanlışını yapmamak zorundadır,

özellikle at kurnaz cinstense, çünkü at çok çabuk alışılmış yolu tanıyacak

ve başka bir yöne gitmeye kararlı bir itiraz gösterecektir. Birkaç kez dışarı

çıktıktan sonra aynı kesin rotaya göndermektense biraz daha uzun bir

sefere yahut kötü bir yola katlanmak daha iyidir.Bundan başka iyi yollara

ve kötülerine, sakin ve işlek olanlara alıştırılması gerekmektedir.

Anlaşılacaktır ki atlar eve dönme isteğinden çabuk kurtulacaklardır, eğer

binici farklı rotaları seçerek ve sıkça başka yöne döndürerek, atın eve gidip

gitmediğini bilemeyecek şekilde yolunu kaybetmesini sağlayabilirse. Yaşlı

atta ki adam, genç atla beraber birinin gitmesi gerektiğini farzederek,

tedricen uzaklaşmalı, bazen genç olana önde gitme fırsatı vererek, ta ki

takibetmeğe yahut önderlik etmeğe istekli olana kadar ve sonra

yoldaşından vazgeçilebilir. Atlar dışarda, okulda ki gibi dizginine itaat

ettirerek sürülmeli; atı binicinin el ve baldırlarına itaatkar ve canlı ve zeki

yaptığı düşüncesiyle verilmiş olan okulda ki derslerde ki gibi ve her at bu

canlılığı ve itaate hazır olmayı muhafaza edecektir eğer tamamen işine

uygun tutulursa, bundan atın asla bir dakika rahat etmeyeceği ve

binildikten sonra inilene kadar herzaman hırpalanacağı

anlaşılmayacak.Fakat çok iyi terbiye edilmiş herhangi bir at, eğer bir süre

için işinden kaytarmasına izin verilirse, binicisini istismar edecektir, ve

yeniden işine koşulmadan önce mühim bir müşkülat çıkaracaktır.

Page 62: At Terbiyesi-Tercüme

ILGAR (Hücum Dörtnalı)

Her ne kadar; ata okulunda yürümesi, tırıs ve eşkin gitmesi ve kendini

düzgünce taşıması öğretildiysede henüz şimdiye dek atın adımını ılgara

uzatması, eriştirmesi hakkında hiçbir şey söylenmedi, fakat kapıların

dışında bir süre binildiğinde ve herhangi utangaçlıktan yahut başka herne

kusuru vardıysa kurtulduğunda, vaziyete göre, gidişi iyi ve yumşaksa, Ilgar

etmeye koşulmalı. Bu yapılırken, sıkça görüldüğü şekliyle binici,

dizginlerin tüm uzunluğuyla ata başını tamamen verip, baldırlarını duvar

saatinin sarkacı gibi sallayarak, atı ileriye hızla koşturmak için

tekmelemeyecek bilakis adım kararı eşkinden tedricen arttırılmalıdır ve

nekadar hızlı olduğu mesele değildir, at baldırlarla dizginine uydurtularak

binilmeli. Anlaşılacak ki; at eğer bu yolla işine uygun olarak binilirse adım

uzatıldığında, at daha fazla ilerleme kaydedecektir, bu demek ki; dizgini

bütün uzunluğunca almasına ve kendi yoluna gitmesine izin verildiği

durumda katedeceğinden daha fazla mesafeyi daha az zamanda

katedecektir; bununla birlikte, düzgünce binildiğinde, efendisi için daha

rahat ve güvenli olacaktır. Fakat binici, eğer; sıkça yapıldığı gibi, sadece

hayvanın başına asılıyorsa, atını 'başlığına itaatkar kıldırarak' sürdüğü

fikrine kapılmamalı. Ilgardan sonra dizgini çekerken de, adım tedricen

düşürülmeli, binici eyerde güzelce otururken, eller alçakta tutulmalı (atın

başını alçakta tutup elde sıkılmaya eğilimli olduğu durum hariç, tabi o

zaman eller yükseltilmeli) ve baldırlar kapatılmalı. Düzgünce terbiye

edilmiş bir at tabi ki kötü terbiye edilmiş olandan daha kısa dizginlenip

durdurulabilir. Fakat aynı zamanda çok kısa sürede durmak için bir

gereklilik yoksa bu tavsiye edilmez zira at çok iyi dengelenmeli,

toplanmalı ve dizgine itaatkar kıldırılmalı, atı aniden durdurmak kesin bir

miktar atı gerecektir ve anlaşılması asla sevilmeyen bir şeydir ki; tam

hoşunuza gitmesi için ona çektirdiğiniz pek çok acıdan sonra, atınız topal

olmuştur. Tabi ki öyle durumlar var ki mümkün olduğunca çabuk atın

durdurulması mecburdur, belki talihsiz birinin üstünde veya üstüne

sürmekten kaçınmak için, fakat bunlar çok sık olan hadiseler değildir ve

mecbur kalındığında, denemek için zaman gelmiş demektir.

Birçok genç at, yakın arkasından diğer atların ılgar etmesine yahut

kendisini geçmesine ısrarlı bir şekilde itiraz eder. Bu bazen sinirden olur,

ve bazen yoldaşı kadar hızlı gitme tabii temayülünden başka bişey

değildir, yüksek ruhtan kaynaklanan, ve ya eğlenceye katılma isteğinden.

Page 63: At Terbiyesi-Tercüme

Sinirli olan böylelerinde en iyi çare başka birinin sakin bir atla makul bir

adım kararında sıkça atın yanından geçmesidir, kısa mesafe yakınından ve

azar azar aranızdaki alanı azaltarak ta ki at yoldaşının iyice yakınından

geçmesine alışana kadar. Sinirli attaki binici atı pohpohlamalı böylece

genelde atın yanından geçene dikkat kesilmesini tam zamanında

engellemiş olur. Diğer durumda binicinin yapması gereken tek şey, atın

dikkatini kendi üzerinde toplamasını sağlamaktır; kantarmayı hafifçe atın

ağzı boyunca hareket ettirerek diğer at yanından geçerken ve atın başını

yukarda tut ki arkadan gelene tekme atmasını önleyebilesin. Fakat bu çeşit

şeyler başka bişeyden ziyade atın çömezliğinden kaynaklanır. Ve biraz

fazladan yapılacak dersler atı sakin tutmada faydalı bulunacaktır.

Genç bir atın bazen geliştirebildiği en kötü kusur, başka bir hayvanın

ona doğru hızlı bir adımla geldiğini görünce; aniden geriye dönmektir;

çoğu vakada önce yarım şaha kalkarak. Böyle bişey olduğunda atın gözü

muayene edilmeli, çünki yakını-görmezlik buna sebep olabilir, bu

durumda ona doğru beklenmedik şekilde gelen başka herşeye yine aynı

tepkiyi vermeye mütemayil olacaktır, bir sayfa beyaz kağıt gibi, bir su

hüzmesi gibi yahut bu çeşit herşey. Eğer gözlerinin sağlam olduğu

bulunduysa, ve nitekim sadece çevik adımlarla yürüyen başka bir atla

karşılaştığında arkasına dönüyorsa, başka bir at arkasından ılgar ettiğinde

sinirlenen atın durumunda tavsiye edilen tedavi denenmelidir tabi sadece

yoldaşı arkasından yetişip geçmek yerine onunla karşılaşmalı ve yüzyüze

gelmeliler. Bu çeşit şeyleri yapan atlar başlarını karşılaştıkları attan uzağa

döndürmeğe çalıştıklarından, binici iç dizgin ve dış baldırla bineğini

zamanında kaytarmaktan alıkoymaya hazır olmalıdır.Tabi ki bu kusurlar bir

günde çözülmez, fakat bir at ta tasvip edilemez çok tehlikeli ve sakarca

huylardır ve eğer genç atlarda zamanında tatbik edilirse, genelde anlatılan

tedavi tamamdır. Binicinin hissesince bıkmaz bir sabır gerekir, ve diğer

atlının aceleyle, öğrencinin üzerine, çok ani veya çok hızlı hamle

etmemesi zaruridir.

Page 64: At Terbiyesi-Tercüme

CEZA

Genç ata verilen bütün derslerde cezalandırmadan nadiren bahsedildi,

asla gerekli olmadığından değil, fakat mümkünse ata gereken herşey onsuz

öğretilmelidir. Ama en iyi niyetli bir adam bile bazen cezaya başvurmak

zorunda kalacaktır. Eğer cezalandırma gereği asla ama asla ortaya

çıkmadıysa; o at, bütün derslerine yürekten katlanmış çok iyi, mutedil bir

attır ve çokça sabreden bir binici tarafından çok iyi binilmiş demektir.

Eğer bu olmadıysa, daha da fazla itimat binici tarafından oluşturulacaktır.

Cezalandırılmaktan genelde kaçan atların sınıfı, eğer iyi ellerde

olursa, koçak, kaygısız bir hayvan, oldukça terbiyeli haylazlıktan uzaktır.

Tavladan dışarı her zaman zinde çıkar ve gün boyunca hemen hemen aynı

kalır; fakat iyi binici olmayan insanların elinde bu kaygısızlık sıkça hoşa

gitmez ve at bunun için cezalandırılır. Burdan şu anlaşılmamalı, Eğer bi at

işten kaçmak için inat ediyorsa, binici ona başını verecek ve dizlerinin

arasına aldıracak ve zıplamasına yahut onu üstünden atana kadar çifte

atmasına göz yumacak: fakat şu kesin ki atların kaygısız olmaları sıkça

suistimal ediliyor halbuki gereken herşey; sadece başladıktan sonra birkaç

dakika birazcık sıkı kapalı binilmesiyken. Bu üstüne binildiğinde her

zaman zıplama alışkanlığını kazanmış; hakkında daha başka şeylerin

söyleneceği bir ata uygulanmaz, ama sadece biraz körpe ve yukarda ki; işin

dışında olan atın durumunda geçerlidir.

Cezalandırma gerçekten gerekli olduğunda; hangi çeşit cezanın daha

etkili olduğuna dair değişik fikirler vardır: kamçı yahut mahmuz. Bununla

ilgili hiçbir kural belirlenemez. Bu atın mizacına ve ne için

cezalandırılacağına bağlıdır. Herşeyden önce, binici atın ne istendiğini

doğru anladığından tamamen emin olmalıdır ve bu inatçılık yahut

tembellik gemdeki bir kusurdan mı neşet etmektedir? Yahut isteneni

yapmaya mani, herhangi bir fiziksel yetersizlikten. Eğer binici atın bir

dersten diğerine çok çabuk geçirildiğini düşünürse ve bunun neticesi

reddettiğini, gerekliyse atı baştaki derse döndür, ama atın ondan ne

istendiğini tamamen anladığına ikna olur olmaz ve bunun sadece işten

kaytarmak için sergilenen kurnazlık ve inattan olduğunu, o zaman ne kadar

çabuk cezalandırılırsa o kadar iyi olur. Burda en yaygın hata, cezalandırma

icra edilirken, binicinin kendini asabi bir haleti ruhiyeye kaptırması, ve bu

halinin cezayı basiretle icra etmeye uygun bir durumda olmamasıdır ki bu

şartlarda sakince yapılabileceği zamana dek atı yalnız bırakmak daha

Page 65: At Terbiyesi-Tercüme

iyidir. Cezanın gerekli olduğu birçok durumda; elden geri kalan atlarda

böyle olduğu anlaşılacaktır, demem o ki; binicinin el ve baldır yardımlarına

yeterince itaatkar olmayanlarda. Binici atın ağzını hafifçe hissedeceğine ki

bütün adım kararlarında herzaman böyle yapmalı, atı baldırlarının

arasından sarkıtırmış gibi ve gemi atın ağzında gevşekçe salıverir, asla atı

zapt etmeyerek. Eğer geriye dizginlemeye teşebbüs edilirse ve bu yolla

zaptedilmeye çalışılırsa, başını alçaltır ve geriye koşar veya başını yukarı

atar ve şaha kalkar; eğer tırısa kaldırılırsa ve binici baldırlarıyla atını

başlığına uygun gitmeye teşvik ederse, aniden at sıçrayarak yapılan bir

usulle eşkine çıkar ve bu belki de atı başlığına oturtmanın ve onu

zaptetmenin en iyi zamanıdır. Binici burda çok kat'i olmak zorunda, ellerini

alçakta ve parmaklarını dizginlere sıkıca bastırarak tutmalı; sonra baldırlar

da kudretle kapatılmalı ve eğer bu atı başlığına uydurmak için istenen

etkiye haiz olamadıysa baldırların aşağı kısmı biraz daha geriye sürüklenir

ve bacaklar önce uzağa çekilmeden, kolan arkasından her iki mahmuz

sertçe uygulanır, eller hala sıkı tutulurken. Mahmuzun uygulandığı an; eğer

eller esnerse, at sadece hızlanmış bir adımla önüne gider, cezadan

kaçınmak için, hala başlığına uymayarak, halbuki eller esnemeden sıkıca

tutulursa, hayvan gemine atılır.

İstenen sonuç her zaman ilk seferde elde edilemez, ama binici atının

gidişinde bir ilerleme olduğu hükmünü verebilmeli, ve sonra bunu daha

fazla ceza olmaksızın devam ettirmeye çalışmalı. Sıkça kasıtsız yapılan bir

şey olan; topukların sürüklenmesi ve atı mahmuzla gıdıklamak, özellikle

bükme derslerinde, genç bir ata tekme atmayı öğretmenin belki en emin

yoludur. Fakat mahmuzla hiç dokunulmadığı halde tekme atan atlar da sık

karşılaşılan bir vakadır ve eğer böyle yaparlarsa, tekme attığı yanda ki

mahmuz tereddüt gösterilmeden sertçe uygulanmalıdır. Eğer bu tavsiye

zamanında tutulursa; at nadiren alışkanlığında ısrar eder. Ama

başıboşluğunu sürdürmesine izin verilirse, bunu pekiştirir ve bu huyun

kökünü kurutmak daha fazla ceza ve biraz zaman gerektirir.

Şaha kalkma bir atın gösterebileceği en tehlikeli kusur şeklidir ve bu

kesin bir işarettir ki: hayvan elden geridedir. Denebilir ki: elden geri

olduğu zaman müstesna; bir at asla şaha kalkmaz meğer ki beklenmedik

bir başlangıç yahut korkunun sonucu olmadıkça. Bunun en kötü tarafı belki

çözmesi en zor kusur şeklidir çünkü atın korkusu herşeyden önce gelir.

Böyle atları terbiye etmenin değişik yolları vardır yahut bunu denemenin.

Bazı insanlar at başını kaldırdığında su dolu bir keseyi başının üstüne

koymayı tavsiye eder bazıları durdurup yolun kenarına çekme taraftarıdır.

İlk çare için, ahır kapısına su dolu bir keseyi asarsın muhtemelen oluşacak

sürekli bir etki için; bu atı o an için hayrete düşürecektir fakat bi daha ki

Page 66: At Terbiyesi-Tercüme

sefer bunu yapmaya heveslendiğinde büyük ihtimal yine şahlanacaktır. Atı

yolun kenarına çekmek hakkında denebilirki bu binici tarafında epey

cesaret ve beceri isteyen birşeydir ve herkes böylesine bir tecrübeyi arzu

etmez. Yapıldığında: sonuç; hem at hem binici için, tehlikeyi mazur

göstermeye yeter derecede tatminkar değildir. Eğer binici bunu yapmak

istiyorsa yolu şudur; at yükselirken, sağ ayağı üzengiden çıkarmak, ve sol

el atın yelesindeyken dizginleri sağ elde tutmaktır. At nerdeyse dimdik

olduğunda yahut genelde yükseldiği kadar yüksekliğe geldiğinde sol ayağı

da çıkar ve gem dizginleriyle keskin bir çekiş yap aynı anda sol elle

bastırılır ki binicinin uzağa sıçramasına yardım edecektir, fakat önce

söylendiği gibi çok tehlikelidir ve kusurun kökünü ortadan kaldırmaz

üstelik eğer at gerisin geriye düşerse büyük ihtimalle başını çok sert

çarpacak ve sonuç olarak anında ölecektir. Böyle durumlar binici hayvanı

kasıtsız olarak çektiğinde de meydana gelir.

Silkme gemlerine güvenilemez: atlar bu gemlerle nerdeyse bunlar

olmadığında ki kadar kolayca şaha kalkar. Şahlanacak atı sürmek zorunda

olan adam atın ağzına iyi bir kantarma koymaktan daha iyisini yapamaz ve

bir çift koşu dizgini ki alışıldık şekliyle yan tarafta yuvarlamaya yahut

kolana bağlanmayacak fakat atın ön ayaklarının arasına getirilecek ve

altında bağlanacak. Eğer hala yukarı kalkıyorsa, yapılacak en iyi şey ve en

güvenlisi, dizginleri biraz koyver(bolart), başını tamamen bırakmadığına

veya aşağıya bastırmadığına emin olacak şekilde, öne yaslanarak vücudun

dengesini sürdürecek şekilde ve baldırları kapalı tutarak. Aşağıya eğildiğini

anladığın anda, uyanık ol, ve ön ayak yere dokunmadan önce iki mahmuzu

uygulayarak atı önüne gönder, ve onu yürümeye tamamen sevk ettikten

sonra başını kavrayarak onu bu şekilde tut; ama ağzını çok fazla

zaptetmeden önce, atı önüne sür yoksa muhtemelen tekrar başını kaldırmış

olacaksın. Burda mahmuzlar kamçıdan daha iyidir eğer at onlardan

serbestçe kaçıyorsa, eğer böyle değilse, bir kamçı veya dişbudak dalı, ama

binicinin tek eliyle sürmesi gerektiğinden, kamçı kullanmak aslında

mahzurludur. Eğer binicinin çılbır kamçısında becerikli yayan bir adamı

varsa, yardım alınabilir, ama gerekeni binicinin yapması arzu edilir.

Hayvan ön ayağını vurup kalkarken, adam asla atının kendisiyle beraber

geriye gitmesinden korkmamalı; dengesini güzelce koruduğu müddetçe,

fakat ön ayaklarının altına düşmekten sakın. Sonra binici başının çaresine

bakmaya hazır olmalı çünkü at büyük ihtimalle taraf değiştirecek yahut

geri gidecek yahut yan tarafına yıkılacak. Bazı insanlar şaha kaldırılan

atların bazı durumlarda biniciden kurtulmak için kasden kendilerini yere

yıktıkları düşüncesiyle meşguldürler, fakat bu saçmalıktır. Dizgin

temasından kurtulmaya çalıştığı zaman şahlanmayı keşfetmiş olsa da yine

Page 67: At Terbiyesi-Tercüme

de gerisin geri yıkılmaktan eyerde ki adam kadar korkar. At dengesini

koruduğu müddetçe ve dizginleri tutan binici tarafından çekilmediği

sürece, atın bunu kasden yapma tehlikesi fazla değildir.

Tabi ki zayıf beli ve dizleri olan atlar eyerin arkasında kudretli olanlardan

daha büyük ihtimalle düşeceklerdir. Fakat bu sebepten yıkıldıklarında

genellikle bir yana yıkılırlar, nadiren dümdüz karşıya. Şahlanan böyle bir

atla başa çıkmanın en iyi yolu, bunu yaptığında kendi haline bırakmaktır

ama kendine gelince önüne sürerek onu cezalandır ve sonra ele itaatkar tut.

Tepinme, atların sergileyebileceği çok çirkin bir huydur, genelde ilk

derslerde ki kötü eyerlemeden kaynaklanır. Eğer ki at aceleyle

eyerlenmişse ve kolan aniden sıkılaştırılmışsa, ilk derslerde salık verildiği

üzere; delik delik tedricen çekilmek yerine, genç at büyük ihtimalle sırtı

etrafında kendini hırpalayacak, zıplamaların etkisiyle, kolanı yırtacak ve

eyerden kurtulacaktır. Bu bir kez yapıldığında, hiç şüphe yok ki at

yaptığını yeniden tecrübe etmeye çalışacaktır. Eğer bu ilk derslerde olursa,

tabi ki daha fazla zaman verilecek, ve derslerin başarılmasında daha

dikkatli ol, ama gerekli özen her zaman gösterilmez ve atlar alışkanlığında

müzminleşir. Ayrıca uzun zamandan beri eyere alıştırılmış olsa bile; hala

tepinen atlarla sık sık karşılaşılır. Attan belki herşey telaşla istendi. Sırtına

eyer fırlatıldı ve kolanlandı, başlık takıldı, aniden dışarı çıkarıldı ve binildi.

Belki midesi daha yeni yemlendiğinden şişti ve çok rahatsız hissetti,

binicinin topuklarını yahut mahmuzlarını uygulaması yüzünden, en iyi

adım kararıyla başlayacağına, binicisine

itiraz etme serbestiyetini kazandı,

hayatında belki ilk defa, başını

silkeleyip çekerek, ön ayaklarının

arasına alıp, sırtını yuvarlatıp, üstünde

oturulacak çok az yer bırakarak ve

bütün bu lafı-güzaftan daha az zamanda,

binicisinden kurtuldu. Yaklaşık 2 veya 3

tepinme bunu yapar, bir kural olarak, ilk

seferinde, sahibi için; eğer kurban oysa,

hazırlıksız yakalanması nerdeyse kesindir ve herşey çok çabuk son bulur,

en azından bu vakada. Kuvvetle muhtemeldir, eğer binici kendini

toparladığı anda ata yeniden binerse, sanki hiçbir şey olmamış gibi at

sakince kaptırıp gidebilir. Fakat herşeye rağmen binici iyice emin olabilir

ki hayvan bunu hatırlayacaktır, ve aynı şeyi tekrar tekrar yapacaktır, galip

geldiği sürece, hemde düzgünce eyerlenmiş ve telaşsız, dikkatlice binilmiş

olsa bile.

Page 68: At Terbiyesi-Tercüme

Bazen tepinmeye sebep olunan diğer bir yolda, tedavisine geçmeden önce

burda bahsedilmesi iyi olabilir, eyer takılmadan önceki inceleme sırasında

yeterince dikkatin gösterilmemesidir. Eyer yastığının kaplaması yeni

çakılırken, bir mıh kaplamadan çıkık kalmış olabilir. Binici ata binmeden

önce etraflıca bakabilir ve bir kusur görmemiş olabilir, buna rağmen atın

epey huzursuz olduğunu fark edecek. Fakat bişeyin yanlış olduğunu

anlamadan önce atının sırtında çok fazla durdurulmayacaktır ve eyeri

çıkartıp eyer yastığını (10 numara) inceleyerek sebebi bulabilir. Bir mıhın

atın sırtına feci bir şekilde batması vakasında bu geçerlidir. Seyisler ve

atlarla birşeyler yapmak zorunda olan herkes, atın giymek zorunda olduğu

herşeyi çok fazla inceleyemezler. Bir çok vakada; böyle eziyet edilmiş bir

atın binicisi, bir şeyin unutulduğunu anlayacaktır; aynen aceleyle

eyerlediği, çok sıkı kolanladığı ve daha önce tarif edildiği gibi ata aniden

bindiği vakalarda ki gibi, bu demek ki; binicisini düşürerek veya birinden

kurtulmak için yapması gereken bildiği herşeyi yaparak.

Bu çeşit eğlenceleri edinen bir atla başetmenin en iyi yolu; eğer iyi

eyerleyip ve üstüne binmeden önce bir süre durmasına izin vermek istenen

etkiye sahip olamadıysa, ata bir çılbır başlığı takmak ve üstüne binerken

onu iyi bir adama tutturmaktır çünkü atlar dışarı ilk çıkarılıp ve binilirken

nerdeyse herzaman tepinip sıçrarlar. Üstüne binildikten sonra kısa süre

durmasına izin ver sonra sakince ileri başçek, aslında ona, aynen genç ata

ik defa binildiğinde ki yöntemle muamele et. At eğer başını aşağıya

indirmeye teşebbüs ederse; çılbır başlığını tutan adam zamanında

yakalayacak şekilde tetikte olmalı ve yuları keskince yukarı asılarak atı

Page 69: At Terbiyesi-Tercüme

bundan men etmeli. Sonra biraz atı sakince sür, ta ki arkasını iyice indirene

dek böylece çılbır başlığı çıkarılabilir. Bu herzaman meseleyi yoluna

koymaz, özellikle at birkaç kez tepinmekten kazançlı çıkdıysa. At herşeyi

unutmuş gibi görünebilir ve biriki gün arzu edildiği gibi yürümüş olabilir

ve sonra hiç bir sebep yokken, görülebilecek, hiç olmadığı kadar kötüsü

olabilir. Bir at birkez başını kurtardığında, eğer gerçekten tepinmeye

niyetlendiyse ve eğer yeterince uzun süre devam ederse en iyi bir adamı

bile sırtından atacaktır. Bu kimin borusunun daha uzun süre öteceğine

bağlı bir meseledir. Bu çeşit bir yabaniyi ıslah edecek en iyi ceza çeşiti,

çılbır kamçılı bir yayan yardımcı kullanmaktır. Adam atı ileri sürmek için

kamçıyı kullanırken, çılbır başlığını tutan adam da; at başını kurtarmaya

çalışırsa biniciye yardım etmeli. Binici iki eline de muhtaçtır;

mahmuzlarını kullanabilir, ama iyi kullanıldığında, kamçının acısı ve

sesiyle aynı etkiye sahip olamaz. Bu cezalandırma usulü çok katı

görülebilir, fakat at dirençli olduğunda sıkı tedbirlerin alınmasını

gerektirir.Böyle kararlılıkla verilmiş bir iki ders; bunun tekrar tekrar, yarım

yamalak yapılmasındansa, at üzerinde, daha iyi ve uzun süren bir etkiye

sahibolacaktır. Hayvan oyunda birkaç kez kendini yenilmiş bulduğunda,

muhtemelen umudunu kaybedecektir; ama hala dikkatle eyerlenmeye ve

sakince binilmeye ihtiyacı olacak, çünkü ne zaman etkili bir şekilde tedavi

olduğundan tamamen emin olmak zordur.

Genç atın ilk derslerinde hiçbir suretle cezaya başvurulmamalıdır.

Mümkün olan her yolla cesaretlendirilmeli ve ondan istenenler

öğretilmelidir; fakat başkırdırılmasının sonuna doğru, atın kurnaz ve

tembel bir hayvan oluvermesiyle sıksık karşılaşılır ve kesinlikle biraz ceza

gereklidir, özellikle çoğu zaman miskinleşmeye eğilimli seviyesiz atlarda.

Yaşlı atlarda, sert cezalar gerekli olduğunda, kusur genelde birinci seviyede

binicinindir yahut atın bakımını yapanların. Bunun gerekliliği asla ortaya

çıkarılmamalı, ama bu olduğunda, ata karşı katı bir tutum gibi görünsede,

derhal kararlılıkla ele alınmalı (yedeğe) bu onun için daha iyidir; binici

bunun yapılması gerektiğine ikna olduğu an, bu faydalı disiplin

ertelenmeli ta ki at kötü huyunu pekiştirene kadar ve bunun sonucu olarak

daha da sert cezalandırılması zaruridir. Ceza, yine de, herzaman basiretle

uygulanmalı ve istenen etki gerçekleştiğinde, at yine cesaretlendirilmelidir.

Allah(c.c.) 'nün yarattığı güzel bir hayvan olan bütün tarih boyunca

bizlere bineklik ve yoldaşlık etmiş atlara, gene Adiyat suresindeki sınırlar

içinde, gereken sevgiyi ve de sabrı göstermemiz dileğiyle.

SON

Page 70: At Terbiyesi-Tercüme

Viyana müzesinde Kara Mustafa Paşa’ya ait olduğu idda edilen Türk Eyeri

Page 71: At Terbiyesi-Tercüme

Türk Sipahisi Mısırda saraçtan gem satın alırken

Page 72: At Terbiyesi-Tercüme

Kremlin Müzesinde Rus Çarına

Hediye edilmiş Türk eyeri

Amerikada müzede Orta Asya yapımı bir eyer

Kaşgar Eyerleri

Page 73: At Terbiyesi-Tercüme

Dresden Müzesinde Türk eyeri Tarnow Müzesi Türk Eyeri

Poznan ulusal müzesi Türk eyeri 17. Yüzyıl

Page 74: At Terbiyesi-Tercüme

Eyerin iskeleti; Eyer Kaltağı

Almanya Karlsruhede Türk Eyeri

Page 75: At Terbiyesi-Tercüme

ÜZENGİ RESİMLERİ