araŞtirma ve mesleklerİ gelİŞtİrme mÜdÜrlÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek mayıs 2014...

31
1 AR&GE B Ü L T E N 2014 TEMMUZ İÇİNDEKİLER Sunuş ----------------------------------------------------------------------------------------------------- 2 Orman Ürünleri Sanayi-------------------------------------------------------------------------------4 Nurel KILIÇ Sağlık Turizminde Mevzuat ve Teşvikler-----------------------------------------------------12 Müge ÜNAL Eğitimde Yeni Yaklaşım: E-Öğrenme----------------------------------------------------------20 Melisa KORKMAZ Dünyada ve Türkiye’de Özel Güvenlik Sektörü -------------------------------------------25 Ahmet YETİM ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ SEKTÖREL

Upload: others

Post on 29-May-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2009 ARALIK - SUNUŞ

1

AR&GE B Ü L T E N

2014 TEMMUZ

İÇİNDEKİLER

Sunuş ----------------------------------------------------------------------------------------------------- 2

Orman Ürünleri Sanayi-------------------------------------------------------------------------------4 Nurel KILIÇ Sağlık Turizminde Mevzuat ve Teşvikler-----------------------------------------------------12 Müge ÜNAL Eğitimde Yeni Yaklaşım: E-Öğrenme----------------------------------------------------------20 Melisa KORKMAZ Dünyada ve Türkiye’de Özel Güvenlik Sektörü -------------------------------------------25 Ahmet YETİM

ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ

SEKTÖREL

Page 2: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ SUNUŞ

2

Değerli Üyelerimiz, Dünyanın bir tarafında ülkeler arası çatışmalar devam ediyor. Irak, Suriye, Filistin, Libya ve Ukrayna’da yaşananlar dünya ekonomisini ve barışını olumsuz etkiliyor. Irak’ta giderek yükselen tansiyon uluslararası piyasalara da yansıyor. Çatışma haberleri özellikle petrol yatırımcılarının odağında çünkü Irak OPEC’in ikinci büyük petrol tedarikçisi konumunda. Irak’taki gerilim petrol fiyatını olumsuz etkileyebilir. Filistin de ise sivillerin ölümü dünyanın tepkisini çekiyor. Dileğimiz en kısa zamanda Ortadoğu’daki sorunların çözülerek barışa yönelik adımlar atılması. Ülkemiz ekonomisinde ise önemli gelişmeler yaşanıyor. Para Politikası Kurulu, politika faiz oranını Temmuz ayında 50 puan indirerek % 8,25’e çekti. Ekonomistler, Merkez Bankasının faizleri indirmeye devam etmesi halinde; kurların yukarı doğru hareketleneceğini, sonrasında ise yine yüksek faiz artışını içeren döngüye girebileceğimizi söylüyorlar. Irak'taki durum Arap ülkelerine yapılan ihracatı zorlaştırıyor, Ortadoğu’da yaşanan belirsizlikler de Türkiye ihracatını zor durumda bırakıyor. Suriye, Irak ve Rusya ile ihracatımızın yaklaşık %40 oranında düştüğü görülüyor. Ama bu dezavantaja rağmen pazar çeşitlendirmesi sayesinde 2014 başından bu yana her ay ihracatımız artış gösteriyor. İthalat rakamlarında ise gerileme var. Buna bağlı olarak dış ticaret açığı geriliyor, ihracatın ithalatı karşılama oranı yükseliyor. Cari açık son 5 ay içerisinde 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık turizmi, e-öğrenim ve özel güvenlik sektörü konularını değerlendirdik. Bültenimizin sektörel bölümünde yer alan konuların başlıkları şu şekildedir:

Orman Ürünleri Sanayi,

Sağlık Turizminde Mevzuat ve Teşvikler,

Eğitimde Yeni Yaklaşım: E-Öğrenme,

Dünyada ve Türkiye’de Özel Güvenlik Sektörü Odamız Araştırma ve Meslekleri Geliştirme Müdürlüğü uzmanları tarafından hazırlanan AR&GE Bülten'in üyelerimize, kamu otoritelerine ve ilgililere yararlı olacağını umuyor, bol kazançlı günler diliyoruz. Ekrem DEMİRTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı

Page 3: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ– SEKTÖREL

3

Ülkemizin 207.630 km2’si orman alanıdır. Bunun verimli orman niteliğindeki 100.270 km2’lik kısmından her yıl ortalama 10 milyon metreküp endüstriyel odun üretimi yapılmaktadır.

Orman ürünleri sanayisi; odun hammaddesini bükme, yarma, kesme, soyma, biçme, yongalama, liflendirme, yapıştırma, presleme, buharlama, kurutma, emprenye vb. işlemlerle değiştirmek suretiyle yarı mamul veya mamul üreten, ayrıca orman ağaç ve diğer bitkilerinden elde edilen ürünleri işleyerek uygun diğer sanayi dallarına hammadde üreten ve gerektiğinde birbirinin mamullerini hammadde olarak kullanabilen entegre nitelikte bir sanayi dalıdır. Orman ürünleri sanayisi üç ana grupta sınıflandırılabilir.

1- Birincil İmalat Sanayi Kereste Endüstrisi Levha endüstrisi (kaplama, kontrplak, kontratabla, yonga levha, lif levha vb.) Kağıt hamuru ve kağıt endüstrisi

2- İkincil İmalat Sanayi Birinci imalat sanayisinin mamul ve yarı mamullerini hammadde olarak kullanan parke, doğrama, mobilya, prefabrik ev üretimi vb.

3- Diğer Orman Ürünleri Sanayi Müzik aletleri, ayakkabı kalıbı, ahşap oyuncak, ahşap torna mamulleri, kalem sanayi vb.’dir.

Dünyada ortalama olarak kesilen ağaçların yarısı yakacak olarak diğer yarısı da kâğıt imalatında ve çeşitli işlerde kereste olarak kullanılmaktadır.

ORMAN ÜRÜNLERİ SANAYİ

Nurel KILIÇ

Page 4: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

4

Kereste endüstrisinde hammaddenin maliyete etkisi fazla olduğundan hammadde konusu önemli faktördür. Ağaç malzeme günümüzde hem masif hem de odun kompozitleri olarak çok geniş ve değişik alanlarda değerlendirilmektedir. Masif ağaç malzemenin yapısı, geniş yüzey gerektiren kullanım yerlerinde yetersiz kalması ve ekonomik nedenler nedeniyle odun hammaddesinden teknik yollarla yonga levha, lif levha, kontrplak vb. ahşap levhalar üretilmektedir. Türkiye’de yonga levha ve lif levha endüstrileri 1950’li yıllarda kurulmuştur. Özellikle, şehirlerin yeniden yapılandırılması çalışmalarında geniş boyutlu malzemeye duyulan ihtiyaç nedeniyle yonga levha ve lif levha endüstrileri hızla gelişmiştir. Üretim için gereken hammadde temini ve ürünlerin pazarlanmasına bağlı olarak ilişkide bulunulan sektörler ilişki yoğunluklarına göre; mobilya sektörü, ormancılık, tutkal ve kimyasal madde üretim sektörü, kereste fabrikaları ve marangozlar, kâğıt sektörü, inşaat sektörü, dekorasyon, odun tüccarları, petrol ürünleri satıcıları, otomotiv sektörü, enerji, profil üreticileri, orman-köy kooperatifleri, çimento üretim sektörü, metal sanayii, boya, cila, izolasyon gereçleri, cam ve benzeri gereçler, kapı, pencere doğramaları ve madeni aksamları olarak sıralanmaktadır. Kereste üretimi; kullanımı oldukça artan ahşaptan üretilen parke, laminat, lamine ve masif parke olmak üzere üç şekilde adlandırılmaktadır. Mobilya sektörünün önemli girdilerinden biri olan ahşap kaplama malzemelerinin üretiminde genel olarak kesme kaplama teknolojisi kullanılmaktadır. Ülkemizde sektörde üretim yapan firmaların büyük bir bölümü Marmara Bölgesi’nde (% 80’i) bulunmakta, bu bölgeyi %15 ile İç Anadolu Bölgesi izlemektedir. Yaş ve kuru sistemlerle kontrplak üretim yöntemleri olmasına rağmen daha çok kuru sistemle kontrplak üretimi yapılmaktadır.

Kullanıldığı yerler olarak; İnşaat sektöründe; beton kalıbı, parke altı kontrplak, çiftliklerde iç duvar yapılarında, iç duvar ve dış duvarlarda döşeme ve kaplama malzemesi olarak, tarım ürünlerinin depolanması için sandık yapımında, merdiven basamaklarında, çatı yapımında, şantiye işleri için levhalarda, endüstriyel zeminlerde, depo için zeminlerde, kalıp sistemlerinde, ara bölme levhasında, platformlarda, yaya geçitlerinde, köprülerde, çocuk oyun bahçelerinde,

Page 5: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

5

Mobilya üretiminde; mobilya için yan ve alt panellerde, mobilya yüzey çalışmasında, Ulaştırma sektöründe; tır, treyler, römorklar, kamyonet ve otobüsler, konteynerler, römorkların duvar, tavan ve iç kaplamasında, LNG taşıyıcılarında, membran tankları için yalıtım panelleri tamamlayıcısı, Ambalaj sektöründe; ahşap sandık, yüksek kaliteli paketleme, düşük kaliteli ambalaj ve reklam stantları, trafik işaretleri ve göstergelerde, Türkiye’deki ahşap kaplama fabrikalarında ceviz, karaağaç, dişbudak, meşe, kayın, kavak, çam, çınar ve akçaağaç gibi yerli ağaçlarımızdan başka bazı yabancı türlerden okume, abaçhi, sapelli, sipo, makore, zigana, avodire, moringui, teak, meranti, sereya gibi türler de ahşap kaplama levhaları elde etmek amacıyla kullanılmaktadır.

1. Dünyadaki Durum Dünyanın toplam ormanlık alanı yaklaşık dört milyar hektar (ha) olup, toplam karasal alanın % 31’ini oluşturmaktadır. Mevcut ormanların yaklaşık % 95’i doğal ormanlardan, % 5’i ise plantasyonlardan oluşmaktadır. En fazla orman alanına sahip kıtalar ve toplam dünya orman alanına oranları itibariyle; Avrupa % 46, Kuzey ve Orta Amerika % 25,7 ve Afrika % 21,8’dir. Orman bakımından dünyanın en zengin beş ülkesi olan Rusya Federasyonu, Brezilya, Kanada, ABD, Çin dünya toplam ormanlık alanlarının yarısına sahiptir. Dünya yuvarlak odun üretimi yıllık 3,4 milyar m³ civarında olup bunun % 53’ü yakacak odun, % 47’si endüstriyel odundur. Yakacak odunun yaklaşık % 90’ı gelişmekte olan ülkeler tarafından üretilip tüketilmekte iken endüstriyel odun üretiminin % 79’u gelişmiş ülkeler tarafından üretilmektedir. Endüstriyel odun üretiminde belli başlı ülkeler sırasıyla; ABD, Kanada, Rusya Federasyonu, Brezilya ve Çin Halk Cumhuriyeti’dir. Yakacak odun üretim ve tüketiminde belli başlı ülkeler; Hindistan, Çin Halk Cumhuriyeti, Brezilya ve Endonezya’dır. Dünyadaki yıllık uluslararası endüstriyel odun ticareti 123 milyon m³, yakacak odun ticareti ise 2,5 milyon m³ civarında gerçekleşmektedir. Son yıllarda Çin Halk Cumhuriyeti ithalatçı olarak öne çıkmış, Fransa ve Almanya da ihracat artışı ile dikkat çekmektedir. Endüstriyel odunda beli başlı ihracatçı ülkeler; Rusya Federasyonu, ABD, Yeni Zelanda, Malezya, Kanada ve Almanya iken ithalatçı ülkeler arasında Çin, Japonya, Finlandiya ve İsveç gibi ülkeler yer almaktadır. Dünya kereste üretimi, 2010 ve 2011 yılları arasında 362 milyon m³, dünya kereste ihracatı ise 2010 yılında 28,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.

Page 6: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

6

Dünya kereste ihracatı 2006 yılında 32,8 milyar dolar düzeyinde iken, 2010’da 28,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Dünya kereste ihracatının % 16,9’u Kanada, % 11,4’ü İsveç ve % 10,4’ü de Rusya Federasyonu tarafından yapılmaktadır. Bu ülkelerden sonra en yüksek payı sırasıyla ABD (% 7,7) ve Almanya (% 6,4) almaktadır. Türkiye ise 178 ülke arasında 69. sırada kereste ihracatçısı olarak yer almaktadır.1 Dünya kontrplak üretiminin, 2010 ve 2011 arasında 88 milyon m³ civarında gerçekleştiği tahmin edilmektedir. Dünya kontrplak ihracatının; 2006–2010 yılları arasında inişli çıkışlı bir eğilim izlediği tespit edilmiş ve 2010’da 12,1 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Dünya kontrplak ithalatı son beş yılda % 8,6 gerileyerek 2010 yılında 11,6 milyar dolara düşmüştür. Yapılan değerlendirmeler; gelişmiş ülkeler başta olmak üzere bazı ülke ve bölgelerde ormansızlaşmanın stabilize edildiği, hatta orman alanlarının bir miktar artmakta olduğu (Avrupa’da yıllık ortalama 881 bin ha), buna karşılık gelişmekte olan ülkelerin ağırlıkta olduğu çoğu ülke ve bölgelerde ormansızlaşmanın halen devam ettiği tespit edilmiştir. Forest Resources Assessment (FRA) 2010 Raporu’na göre; dünyada orman alanlarındaki azalma geçtiğimiz 10 yıl içinde (2000-2010) yıllık ortalama 5,2 milyon hektar olurken, Türkiye son 10 yılda yaptığı ağaçlandırma ve rehabilitasyon çalışmaları ile orman varlığını artıran ülkeler arasında üst sıralarda yer almıştır. 2 Dünyanın ağaç ve kağıt üretiminin % 90’ını yapan 43 ülkenin üye olduğu ‘’Uluslararası Orman ve Kağıt Dernekleri Konseyi’’ bilgilerine göre; dünya orman ürünleri sanayi 470 milyar dolardan daha fazla hacme sahip olup, bu sektörde 14 milyonun üzerinde kişi istihdam edilmektedir. Sektörün 2023 yılında 1 trilyon dolar düzeyinde bir büyüklüğe ulaşacağı öngörülmektedir.

2. Ülkemizdeki Mevcut Durum Birçok ülkenin toplam yüzölçümünden daha fazla orman varlığına sahip olan Türkiye’nin ormanlık alanı % 26’dır. Yaklaşık 300.000 kişiye istihdam imkânı sağlayan “Türkiye Ağaç Mamulleri ve Orman Ürünleri Sektörü”nün büyüklüğü 19 milyar dolar değerindedir. Türkiye’de kereste üretimi 2010 ve 2011 yılları arasında 6,2 milyon m³ olarak gerçekleşmiştir. Türkiye, 166 ülke arasından 13. üretici olarak yerini almış ve dünya üretiminden % 1,6 oranında pay almıştır.

1 Trademap, 2011.

2 “Türkiye’de Kereste ve Parke Endüstrisinin Durumu, Sorunları ve Çözüm Önerileri, Mustafa Hilmi

ÇOLAKOĞLU, Doktora Tezi, (Mobilya ve Dekorasyon Eğitimi), Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ocak 2014.

Page 7: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

7

Türkiye’deki kereste ve parke üretimi ile ilgili toplam işyeri sayısı 2011 yılı itibariyle 3.469, çalışanların sayısı ise 15.405’tir. Türkiye 15 milyon dolar ile 178 ülke arasında 69. sırada kereste ihracatçısı olarak yer almaktadır. Kereste ithalatının ise 132,3 milyon dolara kadar çıktığı tespit edilmiştir. Kontrplak üretiminde 126 ülke arasından 200 bin m³ üretim ve % 0,1 pay ile 35. sırada, ahşap kaplamada 100 bin m³ üretim ile dünyada 25. sırada yer almaktadır. Türkiye’de levha sektörünün toplam üretim kapasitesi yaklaşık 9 milyon m³ olup, 2011 yılı üretim miktarı 7,5 milyon m³ (4 milyon m³ yonga levha ve OSB, 3,5 milyon m³ lif levha) düzeyindedir. Dünya levha ihracatı, 2010’da 15,1 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye ise, 139 ihracatçı arasında 318.682 milyon dolarla 13. levha ihracatçısı olarak dünya levha pazarındaki yerini almıştır. Türkiye’nin levha ithalatı, 2010 yılında yaklaşık 326 milyon dolar düzeyinde gerçekleşmiştir.

3. Dış Ticaret 2012 yılında Türkiye ağaç mamulleri ve orman ürünleri ihracatı, 2011 yılına göre yaklaşık % 14’lük bir artışla 3 milyar 865 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Sektörün 2012 yılı Türkiye toplam ihracatındaki payı % 2,5 olmuştur. 2012 yılında en çok ağaç mamulleri ve orman ürünleri ihracatı yapılan başlıca ülkeler Irak, İran, Azerbaycan, Libya, Almanya, İngiltere, Gürcistan, Türkmenistan, Mısır ve Rusya Federasyonu’dur. Dünya’da sektör ihracatı 2000-2008 döneminde 1,5 kat büyümüştür. Aynı dönemde Türkiye’nin sektör ihracatı 7 kat büyümüştür. 2008 yılı itibariyle Türkiye’nin toplam ağaç ve orman ürünleri ihracatı (gemi hariç) 2,95 milyar dolar düzeyine ulaşmıştır. 2012 yılı ağaç mamulleri ve orman ürünleri sektörü ihracatı iller bazında incelendiğinde; İstanbul’un 1,6 milyar dolar ile ilk sırada yer aldığı ve bir önceki yılın aynı dönemine göre sektör ihracatında değer bazında % 9,5 artış yaşandığı tespit edilmiştir. Türkiye’de bu yılın ilk iki ayında ağaç ve orman ürünleri ihracatı, 2013 yılının aynı dönemine göre % 13,8'lik artışla 707 milyon 211 bin dolara yükselmiştir. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre; ağaç ve orman ürünleri sektöründe ihracat yapan firmalar, ocak-şubat aylarındaki performansını geçen yıla göre % 13,8 artırmıştır. Sektör, söz konusu dönemdeki 707 milyon 211 bin dolarlık dış satımla ülke ihracatının % 2,9'unu karşılamıştır. Sektörde en fazla ihracat yapan iller dağılımında ilk sırada yer alan İstanbul, bu sektördeki dış satımını geçen yılın aynı dönemine göre % 16,9 artışla 312 milyon 400 bin dolara çıkarmıştır.

Page 8: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

8

Bu şehri 78 milyon 105 bin dolarla İzmir, 68 milyon 188 bin dolarla Bursa, 47 milyon 700 bin dolarla Kayseri, 31 milyon 477 bin dolarla Gaziantep izlemiştir. Ocak-Şubat döneminde ihracat yapılan ülkeler arasında ilk sıralarda 111 milyon 798 bin dolarla Irak, 62 milyon 311 bin dolarla İran, 47 milyon 771 bin dolarla Libya, 44 milyon 662 bin dolarla Azerbaycan-Nahçıvan yer almıştır. Geçen ay ise ağaç ve orman ürünleri ihracatı, 2013'ün aynı ayına göre % 10,1'lik artışla 344 milyon 577 bin dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’de kereste ithalatı, 2000-2010 yılları arasında inişli çıkışlı bir eğilim göstermiştir. 2000 yılında 33 milyon dolar olarak gerçekleşirken 2010’da bu değerin % 300 artarak 132,3 milyon dolara kadar çıktığı tespit edilmiştir. 2010 yılında Türkiye, kereste ithalatının % 30,5’ini Rusya Federasyonu’ndan, % 25,5’ini ise Ukrayna’dan yapmıştır. Rusya Federasyonu ve Ukrayna’dan sonra Türkiye’nin en çok kereste ithal ettiği ülkeler sırasıyla Romanya (% 9,9), Kamerun (% 8,5) ve Bulgaristan (% 4,9) olmuştur. Dünya kereste ithalatının % 13,1’ini 3,8 milyar dolarlık değeriyle Çin Halk Cumhuriyeti yapmaktadır. Onu sırasıyla ABD (% 12,2), Japonya (% 7,8), İngiltere (% 6,2) ve İtalya (% 5,8) takip etmektedir. Türkiye ise 223 kereste ithalatçısı arasında 37. sırada yer almaktadır. 3

4. Sonuç Hammaddenin % 12’sine tekabül eden 900 bin ton odun işleme artığı ve bir o kadar da (tapulu kesim ve kavak ve benzeri şekilde) özel sektörden odun temin edilmekte, geriye kalan 4 milyon tonun üzerindeki % 54’lük odun hammaddesi ormanlarımızdan sağlanmaktadır. Orman ürünleri sektörünün genelinde yeni kapasite oluşumu için gelecek dönemde planlanmış yatırımlara ilişkin yeterli ve detaylı bilgi bulunmamaktadır. Ancak, özellikle kereste, parke ve kaplama sektörlerinde gitgide zorlaşan rekabet şartları, atölye tipi üretim yapan işletmelerin fabrika tipi üretime geçmeleri için yeni teknoloji içeren yatırımlara yönelmelerini zorunlu kılmaktadır. Bu durum toplam kurulu işletme sayısında azalma (kapanma veya birleşme nedeniyle), orta ölçekli ve modern teknolojiyle üretim yapan ihracata yönelik yatırımlarda artış ve kurumsal bir dönüşüm olarak ortaya çıkmaktadır. Bu dönüşüm yatırımları süreci öz kaynakların ve teşviklerin yetersizliği, kredi maliyetlerinin pahalılığı nedenleri ile yapılamamakta ya da yavaş seyretmektedir.

3 (2010 Yılı Trademap verileri.) “Türkiye’de Kereste ve Parke Endüstrisinin Durumu, Sorunları ve

Çözüm Önerileri, Mustafa Hilmi ÇOLAKOĞLU, Doktora Tezi, (Mobilya ve Dekorasyon Eğitimi), Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ocak 2014.

Page 9: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

9

Teknoloji bakımından, CNC kontrollü tezgahlar ile kurutma, buharlama ve emprenye tesislerine yatırım yapılması, bölgesel kalkınmayı ve teşviklerin esas alınması, sektör kuruluşlarının desteklenmesi sektöre özel avantajlar sağlayacaktır. Ormanlarımızdan kereste-parke ve kaplama-kontrplak sanayisinin talebine uygun nitelikte tomruk yeterince üretilmemektedir. Ülkemizde kereste üretiminin yaklaşık % 70’i inşaat, % 20’si mobilya, % 10’u ise ambalaj ve diğer sektörlerde kullanılmaktadır. Kişi başına kereste tüketimi 0,075-0,085 m3 arasında değişmekte olup, (İsrail’in yıllık tüketim miktarı, Türkiye’ye yakın değerde iken İsveç, Finlandiya, Norveç, Kanada ve Amerika’da 0,40-0,50 m3/yıl olup Türkiye’nin kişi başına tüketimin ortalama beş katıdır.) üretim girdileri; hammadde açısından tomruk ana maliyet kalemini (% 78) oluşturmaktadır. Boya, vernik, demir ve çelik, metal eşya vb. maddeler ise diğer harcama kalemleridir. İşçilik, enerji ve işletme giderleri ise kereste üretim maliyetinde diğer önemli maliyet unsurlarıdır. Türkiye’de tomruk işleme, kereste ve parke üretim makinelerinin tamamı üretilmektedir. Masif parkenin yanı sıra son yıllarda ülkemizde dünyadaki gelişmelere paralel olarak lamine parke ve laminat parke kullanımı yaygınlaşmaktadır. Kereste sektörü işletme sayısı ve çalışan sayısı bakımından Adana, Ankara, Bolu, Bursa, Bartın, Giresun, Isparta, İçel, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Ordu, Sakarya, Samsun ve Düzce illerinde gelişmiş olup sadece işletme sayısı bakımından Düzce, Samsun, Bolu ve Adana illeri; çalışan işçi sayısı bakımından ise Düzce, Bolu, Ankara, Adana, İzmir, Samsun ve Kocaeli illeri ön plana çıkmaktadır. Kereste üretiminde kullanılan hammaddeler içinde tüketilen değer açısından tomruk % 63,3 ile birinci sırada gelmektedir. Parke üretiminde tüketilen değer açısından % 96,08 ile tomruk ana maliyet unsurudur. Ülkemizin tomruk ithalatının ortalama % 66’sı BDT ülkelerinden, % 15’ini OECD ülkelerinden yapılmaktadır. Sektörde tomruktan parkeye kadar uzanan üretim hattında ondört kadar farklı makine kullanılabilmektedir. Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa illerinde yoğunlaşan makine üreticileri entegre bir kereste ve parke fabrikası kurulabilmesi için gerekli tüm makine ve ekipmanları üretebilmektedir. Yerli hammadde temininde karşılaşılan güçlüklerden dolayı üretimdeki açıkların ithalat yoluyla karşılanma zorunluluğu, ülke ekonomisi ve orman kaynaklarımızdan yeterince yararlanamama yanında kaynak israfına da yol açmaktadır. Bu nedenle, verimsiz ve bozuk orman alanları yeniden düzenlenerek, standartlara uygun üretime öncelik verilmesi önemlidir. Özel ormancılığın teşviki ve yaygınlaştırılması, hızlı büyüyen endüstriyel ağaç türlerine öncelik verilmesi çözüm için önemli katkı olarak değerlendirilmektedir. Devlet ormanlarının sertifikalanması, sertifikalı üretimin arttırılması kaliteli üretim açısından zorunluluk arz etmektedir.

Page 10: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

10

Türkiye’nin kereste sektörü ve diğer alt sektörlerin; pazar talebi kendi kaynaklarımızdan üretilen kereste ve diğer üretim girdileri ile karşılanamamaktadır. Ürünlerin fiyatları çok yüksek, buna karşın bazı ürünlerin kaliteleri ihtiyaca cevap verememektedir. Son yıllarda ithalat yoluyla daha ucuza temin edilen ürünlerle karşılanan bu ihtiyacın uzun vadede çözümüne yönelik çalışmalara gidilmesi önem kazanmaktadır. Kaplama ve kontrplak sektörü, ülkemizde ahşap kaplama malzemeleri sektöründe tam kapasite ile çalışamamakta olup, bunun en önemli nedenlerinin başında talep yetersizliği, hammadde yetersizliği ve finansman sıkıntısı gösterilmektedir. Yonga ve lif levha sektörü, sektörde faaliyet gösteren kuruluşların çoğunluğu TSE kalite yeterlilik belgesi ve TSE uygunluk belgelerini almış olup üretimlerinde standartlara uymaktadırlar. Ayrıca bazıları ISO 9001, ISO 9002, ISO 14000, OHSAS 18001 ve SA 8000 standart belgelerine sahiptir. Sektördeki kapasite kullanım oranları yonga levha için % 80, lif levha için ise % 97’dir. Kuruluşların çoğunluğu TSE kalite yeterlilik ve TSE uygunluk belgeleri, bazıları ise ISO 9001,ISO 9002, ISO 14000, OHSAS 18001 ve SA 8000 standart belgeleri almışlardır. Buna göre, sektörün kaliteli üretim yaparak rekabet gücünü koruduğu söylenebilir. Dış ticarette (ihracat-ithalat) ve iç tüketimde daha çok kamu alımlarında aranan kalite analiz ve testlerinin yapılabildiği kontrol ve AR-GE laboratuarları bulunmamakta ya da yetersiz kalmaktadır. Bu doğrultuda, kapsamlı olarak üniversitelerde veya özel sektörde orman ürünlerine yönelik hizmet verecek test ve analiz laboratuarları ya da sektör kuruluşlarında yeterli cihaz-aletler ile donatılmış laboratuarlar oluşturulmalı, ürünlerin standartlara uygunluğu konusunda sürekli bir geri besleme sağlanmalıdır. Ortak bir bilgi bankası kurularak işletmelerin bu sisteme entegre olması sağlanmalıdır. Sektörün ihracattaki en önemli problemlerinden biri enerji sorunudur. Enerji maliyeti Avrupa ülkelerine kıyasla yüksektir. Bu durum rekabeti olumsuz yönde etkilemektedir. Rusya Federasyonu, Azerbaycan, Cezayir, İran tarafından Türk ürünlerine yüksek oranlı gümrük vergileri uygulanmaktadır. Dünya pazarlarında sektörün rekabet gücünü arttırmak için hammadde maliyeti üzerindeki bu ilave vergilerin kaldırılması, Rusya Federasyonu, Azerbaycan, Cezayir, İran tarafından Türk ürünlerine uygulanan yüksek oranlı gümrük vergisinin düşürülmesi için çalışmalar yapılmalıdır. Ülkemizdeki enerji fiyatlarının gelişmiş ülkelere oranla yüksek olması nedeniyle sektörün rekabet gücünün korunması için enerji fiyatlandırmasının revize edilmesi sanayicinin rekabet gücünü arttıracaktır. Ayrıca, KDV tevkifatının yeniden gözden geçirilmesi, 1.000 TL’lik alt sınırın 5.000 TL’ye yükseltilmesi ve tevkifat oranlarında mali müşavir onayı gerektiren 4.000 TL’lik limitin de 8.000 TL’ye yükseltilmesi önemlidir.

Page 11: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

11

Orman İşletme Müdürlüklerinin işletme depolarından ve dikili kesim tabir edilen özel alanlardan yükleme yapılan araçların tüm depolarda kantar olmamasından dolayı tonaj ayarlaması büyük sıkıntı yaratmakta olup, üyelerimizi mağdur etmektedir. Konuyla ilgili olarak Orman İşletme Müdürlüklerinden sevk olunan araçlara tonaj ceza istisnası sağlanmalıdır, Ayrıca, kapalı araçlarla ilgili yapılan son düzenleme ile maksimum yüksekliğin 4.08m’ye düşürülmesi, sektörde faaliyet gösteren ve aracı bulunan firmaları mağdur etmiştir. Düzenlemenin gözden geçirilerek, araç yüksekliğinde eski uygulamaya dönülmesinin sağlanması önemlidir. AB ülkelerinde tomruk ve endüstriyel odun hammaddesinin kaynağında uygulanan KDV oranının AB mevzuatına uyum çerçevesinde düşürülmesi gerekmektedir. Bu sorun, sanayicinin ihracat ve iç piyasada rekabet gücünü zayıflatmakta ve finansman temininde önemli sorun yaratmaktadır. Tüm alt sektörler itibariyle; özellikle Rusya, Türkî devletler, İran gibi ülkelere yapılacak ağaç mamulleri ve orman ürünleri ihracatını kolaylaştıracak serbest ticaret anlaşmalarının hayata geçirilmesi, Eximbank’ın sektöre uygun uzun vadeli kredi modeli geliştirmesi, rakip ülkelerin yaptığı gibi alıcıya finansman yapacak modeller geliştirmesi düşünülmelidir. Teşvikler konusunda küçük ve orta ölçekli firmaların daha fazla bilgilendirilmesi sağlanmalı ve bu firmaların teşvik kullanabilmesi için teşvikler cazip hale getirilmelidir. Sonuç olarak; Ar-Ge, ihracat ve fuarların teşvik edilmesi, teknik eleman sayısının artması, istihdam üzerindeki vergilerin azaltılması, girdi kalitesinin yükseltilmesi, sertifikalı ürün kullanımının yaygınlaşması ve çevre konularına önem verilmesi sektörün rekabet gücünü artıracaktır. KOSGEB tarafından işletmelere sağlanan yurtiçi-yurtdışı fuar katılımı, fuar ziyareti, kongre, konferans, sempozyum, panel katılımı vb. amaçlı desteklerden sektörün daha yoğun olarak yararlanması önerilmektedir. Sektör kuruluşlarına yeni teknolojilerin kullanılması, işletmelerin fabrika ölçekli üretime geçmeleri, ürün çeşitliliği ve sertifikalı ürün satışının artması konusunda gerekli destek verilmesi de önemlidir. Yararlanılan Kaynaklar:

Mustafa Hilmi ÇOLAKOĞLU, “Türkiye’de Kereste ve Parke Endüstrisinin Durumu, Sorunları ve Çözüm Önerileri”, Doktora Tezi, (Mobilya ve Dekorasyon Eğitimi), Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ocak 2014.

Uzm. Ercan EKTİ, “Endüstriyel Orman Ürünleri 2013”, T.C. Doğu Marmara Kalkınma Ajansı, Düzce Yatırım Destek Ofisi.

Orman Ürünleri Sanayi Bilgi Notu.

Ağaç ve Orman Ürünleri Sektörü, Mart 2010, Türkiye İhracatçılar Meclisi.

Page 12: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

12

Küreselleşme sürecinde, ülkeler arasında işbirliğinin artması, seyahat özgürlüklerinin ve imkanlarının artması, ulaşımda maddi manevi kolaylıklar sağlanması dünyada sağlık turizmi kavramının önemini giderek artırmıştır. Kitle turizmi ile gelen yabancı turistin bıraktığı gelir ortalama 750-800 dolar iken, sağlık turizmi amacı ile gelen turistin bıraktığı gelir çok daha fazladır.

Sağlık turizmi alanında en çok tercih edilen ülkeler; Hindistan, Küba, Kosta Rika, Tayland, Singapur, Kolombiya, Malezya, Almanya ve Güney Kore’dir. Sağlık turizminde diş, göz, estetik, kalp-damar ve eklem protezleri, kısırlık tedavisi, tüp bebek, cerrahi girişimler ön plana çıkmaktadır. İleri teknolojili modern altyapıya sahip olması, sağlık bakım hizmetlerinin kalite standartlarının yüksek olması, ulaşım kolaylığı sağlık turizminde önde olan ülkelerin ortak özellikleridir. Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere bir çok gelişmiş ülkede;

Yaşlı nüfusun fazla olması,

Tatil alışkanlığı da olan bu turist kitlesinin gezerken aynı zamanda kronik hastalıklarına da çare bulma isteği olması,

Ülkelerindeki sağlık maliyetleri yüksek olması,

Tedavi için uzun süre beklemek zorunda olmaları Az gelişmiş ülkelerde de, sağlık sistemlerinin yeterli düzeyde olmaması gibi sebepler ülkemizin sağlık turizminde sahip olduğu fırsatlar olarak değerlendirilebilmektedir. Ülkemizin coğrafi konumunun avantajı da sektör için önemlidir.

SAĞLIK TURİZMİNDE MEVZUAT VE TEŞVİKLER

Müge ÜNAL

Page 13: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

13

Sağlık turizmi;

Termal Turizm

Medikal Turizm

Yaşlı ve Engelli Turizmi kavramlarını barındırmaktadır. Ayrıca uluslararası hasta sınıflaması Sağlık Bakanlığı tarafından aşağıdaki şekilde yapılmıştır;

İkamet ettiği yerden başka bir yere sağlık kazanmak amacıyla seyahat eden kişilere “Medikal Turist”,

Tatilleri esnasında acil veya plansız sağlık hizmeti almak zorunda kalan turistlere “Turistin Sağlığı Kapsamında Hizmet Alan Hasta”,

Sağlık Bakanlığının da bazı ülkelerle sağlıkla ilgili birçok alanda yapmış olduğu ikili anlaşmalar kapsamında Türkiye’ye gelen kişilere “Sağlık Alanında İkili Anlaşmalı Ülkelerden Gelen Hasta”,

Sosyal güvenlik kuruluşları arası anlaşma kapsamında birbirlerinin sağlık hizmetleri olanaklarından yararlanma amacıyla Türkiye’ye gelen kişilere “Sosyal Güvenlik Kurumuyla Anlaşmalı Ülkelerden Gelen Hasta”

denilmektedir. Sağlık turizminde ülkemiz son yıllarda atağa geçmiştir. Son yıllarda yapılan yatırımlarla, sağlık turizmi alanında daha çok söz sahibi olunmaktadır. 2008 yılında 74 bin, 2009 yılında 94 bin, 2010 yılında 110 bin, 2011 yılında 156 bin olan sağlık turisti sayısı 2012 yılında 262 bine ulaşmıştır. Bu sayının 218 bini özel sağlık kuruluşlarına gelmiş olup, 43 bini kamu sağlık kuruluşlarına gelmiştir. İleriki yıllarda bu sayının artması beklenmektedir. 2011 yılında ülkelere göre bakıldığında ülkemize sağlık turizmi ile gelen ülkeler arasında ilk 10 sırada Almanya, Bulgaristan, Azerbeycan, Irak, Romanya, Libya, İngiltere, Hollanda, Rusya ve ABD gelmektedir. Türkiye Onuncu Kalkınma Planı 2014-2018: Sağlık Turizminin Geliştirilmesi Programında program hedefleri arasında;

Termal turizmde 100.000 yatak kapasitesinin oluşturulması,

Termal turizmde 1.500.000 (600.000 tedavi amaçlı) yabancı termal turiste hizmet sunulması,

Termal turizmde 3 milyar dolar gelir elde edilmesi,

Medikal turizmde dünyanın ilk 5 destinasyonu içerisinde olunması,

750.000 medikal yabancı hastanın tedavi edilmesi,

Mmedikal turizmde 5,6 milyar dolar gelir elde edilmesi,

Page 14: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

14

İleri yaş turizminde 10 bin yatak kapasitesi oluşturulması,

İleri yaş turizminde 150.000 yabancı turistin ülkemizi ziyaret etmesi,

İleri yaş turizminde 750 milyon dolar gelir elde edilmesi hususları yer almaktadır. Ülkemize gelen medikal turistler daha çok göz hastalıkları, ortopedi ve travmatoloji, iç hastalıkları, kulak, burun ve boğaz hastalıkları ve kadın hastalıkları ve doğum ile genel cerrahi kliniklerini ve onkoloji branşını tercih etmektedirler. İzmir sağlık turizmi açısından yeterli iklime sahiptir. Dünya Turizm Örgütü 2015 yılında, sağlık amaçlı seyahat edecek kişi sayısının 20 milyon kişiye ulaşacağını belirtmektedir. Günümüz itibariyle dünya sağlık turizmi hacmi 100 milyar dolardır. İzmir turizm potansiyeline sahip bir kenttir. Gelen turist sayılarına bakıldığında Mayıs-Ekim döneminde İzmir’e turistlerin daha yoğun olarak geldiği gözlenmektedir. Sağlık turizmindeki turistlerin hem tedavi hem de tatil amacı olduğu için beklentileri, aynı zamanda yarattığı katma değer de yüksektir. Sağlık turizmi döviz kazandırıcı önemli bir faaliyet olup, turizm potansiyeli bulunan bir kent olarak İzmir’in diğer alternatif turizm türleri ile cazibesinin artırılması, yılın 12 ayında turizmin canlanmasını sağlayacaktır. Sağlık turizminde karşılaşılan riskler;

Bilgiye erişimde yaşanan sıkıntılar,

İletişim sıkıntısı,

Tecrübesiz veya yeterli tecrübeye sahip olmayan kişilerin sektöre dahil olmaları,

Tedavi öncesi ve sonrası hizmette yaşanan sıkıntılar,

Mevzuatın yeterli olmayışı,

Destek verilmemesi,

Tedavi konusunda (artılar-eksiler) hastaların doğru bir şekilde bilgilendirilmemeleri,

Kültürler arası uyuşmazlık,

Uluslararası standartlara uyumda problem yaşama,

Tedavi için yurtdışını tercih etmede yaşanan zorluklar, olarak sayılmaktadır.

Bilgiye erişimde yaşanan sıkıntılar ve iletişim sıkıntısı konusunda başka bir ülkeye tedavi amacıyla giden bir hastanın özel durum ve talepleri “Uluslararası Hasta Birimi” tarafından karşılanmaktadır. Sağlık Bakanlığı’na bağlı, 7 gün 24 saat hizmet veren Çağrı Merkezi’nde Almanca, Arapça, İngilizce ve Rusça dillerinde hizmet verilmektedir.

Page 15: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

15

Ülkemizde mevzuat alanında ve destek verilmesi aşamasında son yıllarda olumlu adımlar gözlenmiştir. T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü 26.09.2013 tarihli “Konaklama Tesisleri Bünyesinde Kurulacak Sağlık Tesisleri” konulu genelgede; Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan işletme veya yatırım belgesi almış konaklama tesislerinde açılacak sağlık üniteleri başvuruları ve işleyişine ilişkin hususlar yer almaktadır. Konaklama tesisinin bulunduğu ilde faaliyet gösteren herhangi bir özel sağlık kuruluşuna bağlı olarak, bu özel sağlık kuruluşunun kadro ve kapasitesini kullanarak başvuru yapılabileceği, bir özel sağlık kuruluşunun, en fazla kadrolu hekim sayısı kadar konaklama tesisinde sağlık ünitesi açabileceği, bağımsız olarak açılmak istenen sağlık ünitelerinin planlama kapsamında ve hekim sorumluluğunda kurulup işletilebileceği ve her iki işletme türünde başvuru koşulları ve açılma şartlarına ve denetimine ilişkin hususlar belirtilmiştir. İlgili genelgeye göre, konaklama tesisinde açılacak sağlık ünitesi ve birimler, sadece konaklama tesisinde konaklayanlara sağlık hizmeti sunabilecektir, konaklama tesisinde konaklayan kişiler dışındakilere bu kapsamda hizmet verilemeyecektir. 23.07.2013 tarihli ve 25541 sayılı Bakan Onayı ile yürürlüğe konulan “Sağlık Turizmi ve Turist Sağlığı Kapsamında Sunulacak Sağlık Hizmetleri Hakkında Yönerge”de ülkemize yurtdışından gelen uluslararası hastalar ile turistlere, kamu ve özel sağlık kuruluşlarında sunulacak sağlık hizmetlerinin usul ve esaslarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Yönerge, 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na tabi olmayan; yurtdışında ikamet eden ve Türkiye’de oturma izni almamış, ülkemize belirli bir süre için eğitim amacı dışında yasal yollarla giriş yapmış olan kişilere sunulacak sağlık hizmetlerini kapsamaktadır.

31 Aralık 2012 tarih ve 28514 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Kurumlar Vergisi Genel Tebliği” (Seri No: 7)’de; 10.5. no’lu “Türkiye’den yurtdışı mukimi kişi ve kurumlara verilen hizmetler” bölümünde;

Page 16: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

16

6322 sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi Kanununun 10’uncu maddesine eklenen (ğ) bendi ile 15/6/2012 tarihinden itibaren uygulanmak üzere Türkiye’de yerleşmiş olmayan kişilerle, iş yeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara Türkiye’de verilen ve münhasıran yurt dışında yararlanılan mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi ve veri saklama hizmeti alanlarında faaliyette bulunan hizmet işletmeleriyle ilgili bakanlığın izni ve denetimine tabi olarak eğitim ve sağlık alanında faaliyet gösteren ve Türkiye’de yerleşmiş olmayan kişilere hizmet veren işletmelerin münhasıran bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazancın % 50’sinin beyan edilen kurum kazancından indirilebileceği hüküm altına alındığı ifade edilmiştir. Ayrıca söz konusu tebliğin 10.5.2.1. “İndirimden faydalanabilecek şirketlerin ana sözleşmelerinde yazılı esas faaliyet konusu” bölümünde; Sağlık Bakanlığınca ruhsatlandırılmış olmak şartıyla sağlık turizmi ile uğraşan işletmelerin de indirimden faydalanmasının mümkün olduğu ifade edilmiştir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 89. Maddesinde 15.06.2012 tarihinde yapılan bir değişiklik ile ilgili bakanlığın izni ve denetimine tabi olarak eğitim ve sağlık alanında faaliyet gösteren ve Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilere hizmet veren işletmelerin münhasıran bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazancın % 50'si gelir vergisi matrahının tespitinde, gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirlerden indirilmektedir. Ekonomi Bakanlığı’nın 2012 yılında yayınladığı “Döviz Kazandırıcı Hizmet Ticaretinin Desteklenmesi” tebliği kapsamında sağlık turizmi sektöründe faaliyet gösteren kurumlara verilen desteklere yer verilmiştir.

Pazara giriş desteği kapsamında, sağlık kuruluşları, sağlık turizmi şirketleri veya işbirliği kuruluşlarının sektör, ülke, uluslararası mevzuat veya yatırım konularında satın alacakları veya hazırlatacakları raporlara ilişkin giderler; sağlık turizmi şirketleri ve sağlık kuruluşları için % 60 oranında ve yıllık toplam en fazla 100.000 ABD Doları tutarında, işbirliği kuruluşları için % 70 oranında ve yıllık toplam en fazla 300.000 ABD Doları tutarında karşılanır.

Yurt dışı tanıtım desteği kapsamında, yurt dışında düzenlenen fuar, kongre, konferans ve/veya bağımsız tanıtım programı kapsamında yapılan tanıtımlara ilişkin sponsorluk, reklam, tanıtım, danışmanlık, katılım ve organizasyon giderleri; sağlık kuruluşları veya sağlık turizmi şirketleri için % 50 oranında ve yıllık toplam en fazla 300.000 ABD Doları tutarında, işbirliği kuruluşları için %70 oranında ve yıllık toplam en fazla 500.000 ABD Doları tutarında karşılanır.

Page 17: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

17

Sağlık kuruluşları, sağlık turizmi şirketleri ve işbirliği kuruluşlarının yurt dışında düzenlenen fuar, kongre veya konferanslara ilişkin katılım maliyetleri; etkinlik başına % 70 oranında ve en fazla 15.000 ABD Doları tutarında karşılanır. Sağlık kuruluşları, sağlık turizmi şirketleri ve işbirliği kuruluşlarının arama motorlarında yapacakları, arama ağı reklamları da dâhil olmak üzere reklam ve tanıtım giderleri; % 50 oranında ve sağlık kuruluşu, sağlık turizmi şirketi veya işbirliği kuruluşu başına yıllık en fazla 100.000 ABD Doları tutarında karşılanır.

Yurt dışı birim desteği kapsamında, sağlık kuruluşlarının, sağlık turizmi şirketlerinin veya işbirliği kuruluşlarının doğrudan veya yurt dışında faaliyet gösteren şirketleri ya da şubeleri aracılığıyla açtıkları birimlerin kira giderleri 4 (dört) yıl süresince karşılanır. Bu madde kapsamında; sağlık kuruluşları ve sağlık turizmi şirketleri her bir birim başına % 60 oranında ve yıllık en fazla 200.000 ABD Doları tutarında, işbirliği kuruluşları her birim başına % 70 oranında ve yıllık 300.000 ABD Doları tutarında desteklenir.

Belgelendirme desteği kapsamında, sağlık kuruluşlarının uluslararası teknik mevzuata uyum sağlamak veya yurt dışı pazarlara girmek amacıyla aldıkları belge, sertifika veya akreditasyona ilişkin alım, yenileme ve danışmanlık giderleri; her bir belge, sertifika veya akreditasyon türü için % 50 oranında ve en fazla 50.000 ABD Doları tutarında karşılanır.

Ticaret heyeti ve alım heyeti destekleri kapsamında, bir ticaret heyeti veya alım heyeti programı kapsamında; her bir katılımcının ulaşım ve konaklama giderleri ile programa ilişkin reklam, pazarlama, danışmanlık, tanıtım ve organizasyon giderleri % 70 oranında ve program başına en fazla 150.000 ABD Doları tutarında karşılanır.

Danışmanlık desteği kapsamında, sağlık turizmi şirketleri veya sağlık kuruluşlarının Bakanlığın ön onay verdiği konularda satın aldıkları danışmanlık hizmetlerine ilişkin giderler % 50 oranında ve yıllık en fazla 200.000 ABD Doları tutarında karşılanır.

T.C. Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından 13/06/2011 tarihinde yayınlanan “Sağlık Turizmi ve Turistin Sağlığı Kapsamında Sunulacak Sağlık Hizmetleri” konulu 2011/41 no’lu genelgede; Yurt dışında yaşayanlara ve ülkemizi ziyaret eden turistlere birçok hastanemizde sağlık hizmeti sunma imkânımız bulunduğu ve bu tür sağlık hizmetleri talep edenlere, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve milletler arası ikili anlaşmalar kapsamının dışında farklı prensiplerde sağlık hizmeti sunulmasının uygun ve gerekli görüldüğü ifade edilmiştir.

Page 18: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

18

Söz konusu genelge kapsamında sağlık hizmeti sunulacak kişilerin aşağıda belirtilen Sağlık Turizmi kapsamında sağlık hizmeti almak için yurtdışından ülkemizi tercih eden kişiler ve ülkemize turizm amaçlı gelen turistlerin tatilleri esnasında yeni gelişen acil tedaviyi gerektiren Turistin Sağlığı kapsamında sağlık hizmetleri alacak kişiler olarak iki ana başlıkta değerlendirileceği belirtilmiş ve bu kapsamda yapılacak iş ve işlemler ile ilgili düzenlemelere yer verilmiştir. Sağlık Bakanlığı Sağlık Turizmi Daire Başkanlığı tarafından yayınlanan 2012 yılı Faaliyet Raporunda devam eden mevzuat çalışmaları olarak;

Sağlık Serbest yönetmeliği,

Aracı kurumlar ve sağlık turizmi süreçleri mevzuatı,

Kür ve rehabilitasyon hizmetleri mevzuatı ve medikal SPA mevzuatı,

Nihai olarak genel ve geniş kapsamlı sağlık turizminin usul ve esaslarını belirleyen genel bir yönetmelik

olarak maddelenmiştir. Yabancı hastalara hizmet vermek için planlanan Sağlık Serbest Bölgelerinde, işletmeciler için birçok vergi avantajı imkanı bulunabilecek (SSK primi, KDV, kurumlar vergisi vb vergilerden muafiyet) ve yatırımcı için ucuz altyapı ve yatırım imkanı sağlanacaktır. Sağlık Serbest Bölgelerinin avantajları arasında ayrıca;

Başvuru ve faaliyet süresince her türlü bürokrasi en aza indirilir,

Serbest bölgede sağlanan teşvik ve avantajlardan yerli ve yabancı bütün yatırımcılar eşit olarak yararlanır,

Ülkemizdeki bazı mevzuatlar serbest bölgede uygulanmayabilir,

% 100 yabancı yatırımcı gelebilir maddeleri yer almaktadır. Sonuç olarak; sağlık turizmi döviz kazandırıcı önemli bir faaliyettir, ülkemizin cari açığına destek olabilecek bir kaynaktır. Dünyada turizm pastasından pay alan ülke sayısı giderek artmakta, bu noktada ürün çeşitliliğine gidip, kendilerini farklılaştıracak yeni yöntemler geliştiren kentler, ülkeler ön plana çıkabilecektir. Turizm sektöründe insanlar yeni arayışlar içerindedir ve alternatif turizm türlerine olan ilgi giderek artmaktadır. Turizm arzının doğru ve etkin bir şekilde kullanılması sektörü 12 ay canlı tutacak ve ülkemiz ekonomisine de artı bir değer olacaktır. Son yıllarda sağlık turizminde özellikle yatırım yapılması yönünde mevzuat ve teşvik anlamında olumlu gelişmeler göze çarpmaktadır, yatırımların uluslararası kurallara uygunluğunun yanı sıra sigorta mevzuatı, seyahat acentalarının işleyişi, tıbbi uyuşmazlıklarda ortaya çıkacak hukuki sorunların giderilmesi gibi konularda da çalışmalar yapılması, eksiklerin giderilmesi önem teşkil etmektedir.

Page 19: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

19

Nitekim, Türkiye Onuncu Kalkınma Planı’nda 2014-2018: Sağlık Turizminin Geliştirilmesi Programında; program bileşenleri arasında “Sağlık Turizmine Yönelik Kurumsal ve Hukuki Altyapının Geliştirilmesi” hususu sektörün olumlu gidişatına ivme kazandıracaktır. Her sektörde olduğu gibi sağlık turizmi ile ilgili de hizmetlerin doğru planlanması, gerekli izinlerin verilmesi, sağlık turizmi ile ilgili iş ve işlemlerin ilgili kurum ve kuruluşlarla koordineli olarak yürütülmesi son derece önemlidir. Ayrıca ülkemizde sağlık turizminde ivme kazandırılması, sektörde lider ülke haline gelebilmesi, bu durumu sürdürebilmesi için; turizm sektörünü ilgilendiren tüm kurum ve kuruluşlar ile ilgili sağlık kuruluşlarının işbirliği yapması, sadece tıp alanında değil diğer birçok sektörde de (konaklama, ulaşım, sigorta, seyahat acenteleri, pazarlama..) atılım yapılması, sektörler arası entegrasyonun sağlanması gerekmektedir. Kaynaklar:

www.saglik.gov.tr/saglikturizmi

Sağlık Bakanlık Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü- Türkiye Medikal Turizm Değerlendirme Raporu 2012

T.C Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sağlık Turizmi Daire Başkanlığı Sağlık Turizmi 2012 Faaliyet Raporu

T.C. Sağlık Bakanlığı “Sağlık Turizminde Süreçler Ve Aracı Kuruluşlar Araştırma Raporu” 2012

Sağlık Bakanlık Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü- Türkiye Medikal Turizm Değerlendirme Raporu 2013

Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı- Sağlık Turizmi Sektör Raporu- Mayıs 2013

Page 20: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

20

Her geçen gün hızla gelişen teknoloji ve küreselleşmenin etkisiyle bilgi toplumu haline gelen ülkeler, sürdürülebilir bir büyüme için en önemli kaynakları olan beşeri sermayenin/ insanın, niteliğinin iyileştirilmesine son derece önem vermektedir. Diğer taraftan bilginin kolay, hızlı ve düşük

maliyetle akışına olanak sağlayan iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, birçok alanda olduğu gibi eğitim sektöründe de oldukça büyük etkiler yaratmış, bu etkiler de eğitim faaliyetlerinde yeni ufukların açılmasına olanak tanımıştır. Bu yeni ufuk, başta internet olmak üzere bilgi ve iletişim teknolojileri kullanılarak, bilgisayar ağları ve internet üzerinden yürütülen yeni bir öğrenme yolu olan e-öğrenmeyi karşımıza çıkarmıştır.

1. E-Öğrenme 1980’lerin sonunda ortaya çıkan WWW (World Wide Web), bilginin paylaştırılması ve ulaştırılması amacıyla yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Diğer taraftan, günümüz küresel ekonomisi içinde artık firmalar, organizasyonlar ve dahi hükümetler, global ölçekte sahip oldukları işgücünün yetenek ve becerisini artırmak için daha etkin ve daha dinamik yollar bulmak zorunda kalmaktadır. Çağın gerisinde kalmak istemeyen kurumlar, çalışanlarının dünyadaki gelişmelere ve değişimlere uyum sağlaması, bilgi ve birikimlerinin arttırılması amacıyla e-öğrenmeyi seçmektedir. E-öğrenme insanların kişisel kariyerlerini geliştirmelerinde, işgücünün hizmet içi eğitimlerinde, yeni işe alınan kişilerin işe adaptasyonları için sağlanan eğitim programlarında uygulanmaktadır.

EĞİTİMDE YENİ YAKLAŞIM: E-ÖĞRENME

Melisa KORKMAZ

Page 21: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

21

Bu yeni öğrenme teknolojisinin devamlı/hızlı bir şekilde değişmesi ve gelişmesi en karakteristik özelliğidir. Ders kitabı ve kara tahta gibi geleneksel öğretme araçlarının yüzlerce yılda geliştiği göz önünde bulundurulduğunda yeni teknolojilerin 10 yıldan daha az bir zaman diliminde ortaya çıkması son derece dikkat çekicidir. E-öğrenme, internet/intranet ya da bir bilgisayar ağı bulunan platform üzerinden sunulan web-tabanlı bir eğitim sistemi olarak tanımlanabilmektedir. E-öğrenme ve sınıf tabanlı öğrenme arasındaki en temel farklılık, eğitimin aktarıldığı vasıtadır. Geleneksel öğrenmede öğretmen, öğrenme ortamını etkin bir şekilde kontrol edebilir; öğretmenin yeteneği, kişiliği, niteliği, ders materyalini kullanma şekli öğrenme-öğretme performansını etkiler. E-öğrenmede ise öğretmenin öğrenme ortamına müdahale etmesi mümkün değildir. Bu durum, öğrenilecek konunun içeriğinin önemini arttırmaktadır. Yani teknolojinin benzer olduğu durumda içerik, e-öğrenme metodunun başarısını etkileyen tek unsur haline gelmektedir.

1.1. E-Öğrenmenin Avantajları Sınıf ihtiyacı ortadan kalkar: İnternet üzerinden öğrenme, fiziksel sınıf ihtiyacını ortadan kaldırmaktadır. E-Öğrenme, “nerede, ne zaman ve ne istersen öğren” yaklaşımı ile öğrenme kavramına yenilik getirmiştir. İnternet veya intranet teknolojileri kullanılarak gerçekleştirilen e-öğrenme, öğretmen ve öğrencinin fiziksel olarak aynı ortamda bulunmadığı bir eğitim olanağı sunmaktadır. Bu sayede öğrenciler, derse katılmak için sınıfa gitmek zorunda kalmazlar. Bu metottan yararlanmak için sadece e-öğrenme hizmeti veren kurumun internet sitesine ulaşılması ve kayıt olunması yeterlidir. Diğer yandan, e-öğrenme ile eğitim sırasında kullanılacak olan materyallere internetten online olarak ulaşılabilir. Genel olarak değerlendirildiğinde, eğitimin alınacağı sınıfa ulaşım zorunluluğu kalmaması nedeniyle trafik problemi bir ölçüde ortadan kalkar, park sorunu hafifler. E-öğrenme vasıtasıyla öğrenciler, kendi evlerinde stressiz bir şekilde eğitim alabilirler. İstedikleri anda istedikleri yerde büyük online kütüphanelere ulaşabilirler. Hücresel modemlerin kullanılmasıyla da geleneksel telefon hattı ve ağ bağlantısına ihtiyaç duyulmadan öğrenme faaliyetinde bulunabilirler. Zaman serbestisi sağlar: E-öğrenme ile öğrenci, öğrenim programını kendi iş programına uygun olarak belirler. Öncelikli olarak işine gidebilir, daha sonra evine gelip ev işlerini organize ettikten sonra eğitimini sürdürebilir.

Page 22: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

22

Daha etkin bir öğrenme gerçekleşir: E-öğrenmede, resimler, sesler, yazı çalışmaları kullanılarak konu içeriği çeşitlendirilir. Sohbet odaları, tartışma tahtası, e-mail kullanılarak diğer öğrenciler ve öğretmenle etkileşim yaratılır; hızlı geribildirim sağlanır. Bu sayede, bilgilerin zihinde tutulma oranı artar. Bazı araştırmalar, e-öğrenmenin daha hızlı ve etkin olduğunu ortaya çıkarmıştır. Hatırlama oranı kitap okumada % 20 iken, bu oran e-öğrenme gibi çoklu etkileşimli öğrenmede % 40’a kadar çıkabilmektedir.

Öğrenci materyal konusunda da daha etkindir: E-öğrenme ile öğrenciler, kendi ihtiyaçlarına göre öğrenme materyallerini özelleştirebilirler. Bu, öğrencilere öğrenme sürecini daha fazla kontrol edebilme olanağı sunar. Bu yaklaşımıyla e-öğrenme, öğrenci merkezlidir. Öğrenci konuyu öğrenene kadar, konu üzerinde çalışabilir. Zaman sınırsızdır. Herkes kendi hızında öğrenebilir. Öğrenci, konuyu anlamadığı zaman, iletişim araçlarını kullanarak öğretmen ve diğer öğrenciler ile bağlantı kurabilir. Doğru ve istenilen kaynağa kısa sürede erişebilir.

Ayrıca öğrenim materyalleri, hızlı değişen koşullara uygun olarak kısa sürede güncellenebilir. E-öğrenme, öğretmenlere de esneklik sağlar: Öğretmen, eğer internet bağlantısı mevcut ise öğrencilere sorular sorabilir, öğrencilerle sohbet edebilir ve öğrencilerin sorularını cevaplayabilir. E-öğrenme maliyet yönünden avantajlıdır: Günümüzde hemen hemen tüm bilgisayarlarda modem ve ücretsiz bir tarayıcı (browser) bulunmaktadır. Bu durum, sistem kurulumunu göreceli olarak düşürmektedir. Özellikle dağınık yapıda bulunan organizasyonlar için ulaşım ve konaklama maliyetlerini önemli derecede azaltır. Yapılan çalışmalar kurumların, e-öğrenme ile maliyetlerinde % 30-% 70 arasında bir kaynak tasarrufu yapabildiklerini göstermektedir. E-öğrenme etkin geri bildirim sağlar: E-öğrenme kapsamında kişisel testler ile öğrenci kendi kendini sınayabilir. Kişinin tüm öğrenim faaliyetleri raporlanabilir. Ölçme değerlendirme sistemleri ile verilen eğitimlerin etkinliği de ölçülerek eğitimin verimliliğinin arttırılması için iyileştirici çalışmalar yapılır ve öğrenciye geri bildirimde bulunulur.

1.2. E-Öğrenmenin Dezavantajları Materyallerin içeriklerinin zenginleştirilmesinin maliyetleri yüksektir: E-öğrenmede kullanılan materyallerinin geliştirilmesi yüksek maliyetlere yol açabilir. Özellikle içeriğin resimler, videolar, animasyonlar v.b. kullanılarak zenginleştirilmesinin maliyeti yüksek olabilir.

Page 23: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

23

Fiziksel etkileşimi engeller: Öğrenciler, öğretmenden ve sınıf arkadaşlarından yalıtılmış olma hissine kapılabilirler. Çünkü e-öğrenme, öğrenci ile öğretmen ve diğer öğrenciler arasındaki fiziksel etkileşimi ortadan kaldırmaktadır. Laboratuar uygulamalarının simule edilmesi zordur: Bazı laboratuar uygulamalarının sanal ortamda simule edilmesi oldukça zordur. Bu durum özellikle fen bilimleri alanında e-öğrenme faaliyetine katılmak isteyenler açısından olumsuz bir durumdur. E-öğrenmenin sağlıklı yürütülebilmesi için bilgisayar bilgisi gerekmektedir: Online öğrenme yazılımının kullanımı, bilgisayar dosyalarının yönetimi başlangıç seviyesinde bilgisayar bilgisine sahip olan öğrenciler için karmaşık gelebilir.

2. Dünyada ve Türkiye’de E-Öğrenme Dünyada e-öğrenme, 1998 yılından beri uygulanmaktadır. ABD ve Avrupa bu pazarın % 70’ini oluşturmaktadır. ABD’deki kurumların % 80’ine yakını online eğitim kullanırken Asya’da ise artış gösteren bir grafik gözlemlenmektedir. Vietnam ve Malezya bu alanda en hızlı büyüyen pazarlardır. Dünyada e-öğrenme pazarının hacminin 2015 yılında 107 milyar dolara ulaşacağı; 2018 yılına kadar da 169 milyar dolara yükseleceği öngörülmektedir. 2019 yılına gelindiğinde ise tüm üniversite öğrencilerinin % 50’sinin online eğitim alması öngörülmektedir. Ülkemizde de 2000’li yıllardan itibaren internetin tabana hızlı ve güçlü bir şekilde yayılması ve toplumdaki bilgisayar okur-yazar oranındaki artış ile birlikte e-öğrenme de kullanılmaya başlanmıştır. Ülkemizde 85 üniversitede açık öğretim ve uzaktan eğitim programı uygulanmaktadır. Bu programlar kapsamında 1.5 milyon e-öğrenme kullanıcısı online eğitim almaktadır. Ülkemizde e-öğrenme pazarı hızla büyümektedir. Genç nüfusumuz sayesinde de Türkiye’nin, e-öğrenme konusunda büyük bir potansiyeli bulunmaktadır. Sonuç Teknolojinin hızla geliştiği günümüz rekabet koşullarında başarının sürekli olarak sağlanabilmesi için firmalar, daha hızlı, daha esnek olabilmek ve sürekli yeni beceriler kazanabilmek için e-öğrenmeyi etkin bir şekilde kullanmalıdır. Ancak, e-öğrenmede, özellikle teknik desteğin kısıtlı olması durumunda, bilgisayarların ve internetin, eğitim kalitesinin iyileştirilmesine yeterli katkısı görülememektedir.

Page 24: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

24

Bu açıdan değerlendirildiğinde, teknoloji harcamalarının, donanım, yazılım ve ağ bağlantısı gibi altyapı yatırımları ile sistemin etkin bir şekilde uygulanabilmesi için gerekli olan teknik destek arasında dengeli bir şekilde yapılması gerekmektedir. E-öğrenme, sınıf tabanlı öğrenmeyi tamamlayıcı bir şekilde kullanılırsa çok daha verimli olacaktır. Ancak, öğrencilerin ve öğretmenlerin bilgisayarların ve internetin öğretim amacıyla kullanabilmeleri için eğitilmeleri gerekmektedir. E-öğrenme, ülkelerin eğitim kalitesinin arttırılmasında önemli bir potansiyele sahiptir. Bu potansiyelin kullanılabilmesi, ulusal bir eğitim politikası belirlenmesine ve teknolojiyi ve sunduğu olanakları da içeren, bir eğitim reformu yapılmasına bağlıdır. Türkiye açısından değerlendirildiğinde ise e-öğrenmenin oldukça yeni bir kavram olduğu görülmektedir. Üniversitelerde açık öğretim ve uzaktan öğretim gibi metotlarla kullanıldığı görülse de, kullanıcı sayısının ilerleyen yıllarda ülkemizin sahip olduğu genç nüfus nedeniyle hızla artacağı düşünülmektedir. Türk eğitim sistemi, günümüz küresel ekonomisinin rekabet koşullarına uygun yetişmiş, nitelikli insan gücünün eğitimi için bilgi ve iletişim teknolojilerinin sunduğu olanaklardan en üst seviyede yararlanmalıdır. Kaynakça

Aslan, Özgür. “Öğrenmenin Yeni Yolu: E-Öğrenme” Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:16, Sayı:2, Sayfa: 121-131, 2006, http://web.firat.edu.tr/sosyalbil/dergi/arsiv/cilt16/sayi2/121-131.pdf (Erişim Tarihi: 24 Haziran 2014)

Gökdaş, İbrahim ve Kayri Murat, “E-Öğrenme ve Türkiye Açısından Sorunlar, Çözüm Önerileri” Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt:2 Sayı, 2 http://efdergi.yyu.edu.tr/makaleler/cilt_II/ozetler/ig_mkayri.htm (Erişim Tarihi: 24 Haziran 2014)

Duran, Nazan, Önal Ata ve Ceylan, Kurtuluş. “E-Öğrenme ve Kurumsal Eğitimde Yeni Yaklaşım Öğrenim Yönetim Sistemleri” http://ab.org.tr/ab06/bildiri/165.pdf (Erişim Tarihi: 24 Haziran 2014)

http://www.dunya.com/turkiye-kara-cahil-kaldi-231888h.htm (Erişim Tarihi: 27 Haziran 2014)

Page 25: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

25

1830’lu yıllarda Amerika’da atlı posta arabalarının korunması amacı ile başlayan güvenlik ve koruma hizmetleri, zaman içinde dünya genelinde pek çok ülkede gelişerek yaygınlaşmıştır. Bugün özel güvenlik endüstrisi tüm dünyada hızla büyüme kaydetmekte, özel güvenlik görevlisi istihdamı, polis istihdamından daha hızlı artmaktadır. Dünyada kayıtlı özel güvenlik görevlisi sayısı son 20-30 yılda ortalama % 200-300 oranlarına varan artışlar göstererek 20 milyon civarına ulaşmıştır. Dünyanın muhtelif ülkelerinde faaliyette olan özel güvenlik firmalarının 2012 yılında, ortalama değer olarak 100 milyar dolardan daha fazla bir pazar payına ulaştığı belirtilmektedir. Avrupa Birliği ülkelerinde özel güvenlik sektörü 1,7 milyon çalışanı, 50.000 şirketi ve 15 milyar € yıllık geliri ile önemli bir sektördür.

İngiltere 220 bin kişi ile güvenlik sektöründe istihdam açısından Avrupa lideridir. Ülkemizde ise güvenlik hizmetleri 1981 yılına kadar resmi kolluk görevlileri (Jandarma, polis, bekçi) ile sağlanmaktaydı. 1981 yılında çıkarılan 2495 sayılı kanunla birlikte özel güvenlik dönemi resmen başlamış, bazı kurum ve kuruluşlarda özel güvenlik teşkilatlarının kurulması çalışmaları da ivme kazanmıştır.

2004 yılında başlayan dönem ise 5188 sayılı kanunla başlayan ve halihazırdaki özel güvenlik hizmetlerinin esas ve usullerinin belirlendiği üçüncü evreyi temsil etmektedir.

DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE ÖZEL GÜVENLİK SEKTÖRÜ

Ahmet YETİM

Page 26: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

26

Son 30 yılı aşkın süreçte özel güvenlik hizmetlerinin; kişi koruma, site koruma, baraj güvenliği, banka güvenliği, AVM güvenliği, tren, para nakli, altın nakli, fabrika, rafineri, petrol - doğal gaz boru hatları güvenliği, hastane ve okul güvenliği, turizm güvenliği, tarihi bölge, yapı, müze güvenliği, spor karşılaşmaları, gösteri-müzik etkinliği güvenliği gibi geniş bir yelpazeye yayıldığı görülmektedir. Bugün Türkiye'deki özel güvenlik sektörü elektronik sistemler de dahil olmak üzere 3 milyar doların üzerinde ve yaklaşık 7 milyar lira iş hacmine sahip bir pazarı temsil etmektedir. Sadece fiziki güvenlikteki iş hacmi yaklaşık 6 milyar lirayı, alarm güvenlik sistemleri pazarı ise 1 milyar lirayı bulmaktadır.

Özellikle 10/6/2004 tarihinde çıkarılan 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun, özel güvenlik şirketlerinin kurulmasında ve faaliyet artışında tam bir milat olmuş, bu alandaki şirketlerin faaliyet izin belgesi alma başvurularında adeta patlama yaratmıştır. (Tablo-1)

2004 yılında 21 olan faaliyet izin belgesi alan özel güvenlik şirketi sayısı, yasanın çıkmasının ardından % 2.247,6 artış göstererek 493’e fırlamıştır. 2006 yılında bu sayı 276’ya, 2007’de 143’e, 2008’de 113’e gerilemiştir. 2009’da az bir sıçramayla 125’e çıkan şirket sayısı, bundan sonra gerileme ağırlıklı bir trend sergilemiş, 2010’da 123, 2011’de 83, 2012’de 108, 2013’de 107 olmuştur. 2014’ün ilk üç ayında 26 olarak gerçekleşen faaliyet izin belgesi alan şirket sayısının yılın tamamında 100 civarında gerçekleşmesi beklenmektedir. Tablo-1: Özel Güvenlik Kurumlarından Faaliyet İzni Alan Şirket Sayıları

Yıllar 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014

F.İ.B. Alan Şirket Sayısı

21 493 276 143 113 125 123 83 108 107 26

Faal Özel Güvenlik Şirketlerinin Yıllara Göre Toplamı

21 512 782 914 1.005 1.108 1.212 1.247 1.279 1.299 1.306

Kapanan Şirket Sayısı

0 2 6 11 22 22 19 48 76 87 19

Kaynak: Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Güvenlik Dairesi Başkanlığı, Ankara, 31.03.2014.

Page 27: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

27

Tabloda dikkati çeken nokta 2004’te hayli düşük olan izin belgesi alımı, 5188 Sayılı Özel Güvenlik Yasası’nın çıkmasından sonraki yıl patlama yapmış, sonraki yıllarda ise ortalama 100 civarında gerçekleşmiştir. Kapanan şirket sayısı, 2004 yılından 2014 yılı ilk üç ayındaki veriler itibariyle 312 olarak gerçekleşmiştir. Kapanan şirket sayısının en fazla olduğu yıllar ise 2011, 2012 ve 2013 yıllarıdır. Bu yıllarda kapanan şirket sayıları sırasıyla 48, 76 ve 87 olmuştur. Kapanan şirketler de dikkate alındığında 2014 yılı ilk üç ayında toplam 1.306 şirket faal durumda bulunmaktadır. Bu yıllarda kapanan firmaların artmasının temel nedenleri arasında; firma sayılarındaki artış ve buna bağlı olarak artan rekabet, hızla gerileyen kar marjları ve giderek daralan pazar payları önemli etkenler arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Avrupa ve diğer yurtdışı kaynaklı şirketlerin de piyasaya giriş yapması rekabet artışı sonucunda bir kısım yerli firmaların piyasadan çekilmesine neden olmaktadır. Diğer taraftan bazı firmaların sermaye yetersizliği ve hizmet kalitesinin gerektirdiği fiziki, bilgi ve personel donanımlarına sahip olmadaki yetersizlikler de şirket kapanışlarındaki diğer faktörler olmuştur. Kamu ve özel kurum-kuruluşlar arasında özel güvenlik ihtiyacı son 10 yılda dalgalı seyir göstermekle birlikte artış göstermiş ve 65.187’ye çıkmıştır. (Tablo-2) 2004 yılı itibariyle 12.450 olan özel güvenlik izni olan yer sayısı, 2014 yılı ilk çeyreği itibariyle tüm yıllar toplamında 65.187’ye yükselmiştir. Özel güvenlik firmalarının özel güvenlik ihtiyacının en fazla olduğu yıl olan 2004 yılındaki talebi baz alarak, pozisyon aldıkları ve talebi de dikkate alarak faaliyet belgesi başvurusu ve alımını hızlandırdıkları görülmektedir. Bu da firma sayılarıyla birlikte personel istihdamı artışını da beraberinde getirmektedir. 2004 yılı verisi bulunmayan sertifika alan özel güvenlik görevlisi toplam sayısı 2005’te 76.587 iken, 2006, 2008, 2009 ve 2010, 2011, 2012 ve 2013 yıllarında 100 bin eşiğinin üzerinde gerçekleşmiş ve 2014 ilk çeyreğinde tüm yıllar toplamı olarak 1.147.241’e yükselmiştir. Sertifika alan özel güvenlik görevlilerinin 640.475’i özel güvenlik görevlisi kimliği almaya hak kazanmış olup, 460.073 kişiye özel güvenlik görevlisi kadrosu tahsis edilmiştir.

Page 28: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

28

Tablo-2: Yıllar İtibariyle Özel Güvenlik Kurumları ve Özel Güvenlik Görevlileri İstatistikleri

Yıllar 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014

Özel Güvenlik İzni Olan Yer Sayısı

12.450 7.078 6.280 2.852 5.608 8.638 4.595 6.134 4.648 2.762 4.142

Sertifika Alan Ö.G.G. Sayısı

- 76.587 137.584 97.854 103.446 138.883 136.192 142.267 125.379 108.589 80.460

Kimlik Alan Ö.G.G. Sayısı

57.855 59.303 57.011 41.640 60.681 74.851 76.626 58.685 71.337 38.132 44.354

Tahsis Edilen Ö.G.G. Kadrosu

57.855 28.287 42.350 32.584 40.768 53.916 41.900 42.768 61.192 18.903 39.550

Mevcut Ö.G.G. Sayısı

- 23.458 32.547 24.978 24.663 30.270 22.901 8.825 23.118 19.036 7.506

Alarm Merkezi Sayısı

- 114 17 19 44 30 45 33 2

Kaynak: Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Güvenlik Dairesi Başkanlığı, 31.03.2014. Bugün ülkemizde kamu ve resmi işyerlerinde 217.302 özel güvenlik görevlisi görev almakta olup, bunun tahsis edilen özel güvenlik kadrosuna oranı % 47,2’dir. Yine Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Güvenlik İdaresi Başkanlığı verilerine göre, Türkiye'de toplam 1 milyon 147 bin 241 özel güvenlik görevlisinden, 217 bin 302'si fiilen çalışmaktadır. Faaliyet belgeli 1.618 güvenlik şirketinden faal olan 1.306 şirkette yılda ortalama 25 ilâ 30 bin güvenlik görevlisinin ek istihdamı sağlanıyor ve sektörün yıllık faaliyet karı ise % 2 gibi oldukça düşük düzeyde gerçekleşiyor. Ülkemizde 2014 yılı ilk çeyreği itibariyle faaliyet izin belgesi alan özel güvenlik eğitimi veren kurum sayısı 760 olup bunların 546’sı faal eğitim vermektedir. Kendi güvenliğini sağlamak üzere özel güvenlik izni alan yer sayısı 53.635’tir. Alarm merkezi sayısı ise 304’tür. 2012 yılı itibariyle özel güvenlik şirketlerinin bölgeler bazında dağılımı ise şu şekildedir: Marmara Bölgesi: 578 İç Anadolu Bölgesi: 247 Akdeniz Bölgesi: 122 Ege Bölgesi: 126 Karadeniz Bölgesi: 137 Doğu Anadolu Bölgesi: 89

Page 29: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

29

Güneydoğu Anadolu Bölgesi: 82’dir. Toplam: 1.381 Kapatılan: 104 Buna göre; Marmara Bölgesi toplamdaki % 42’lik payı ile ilk sırada yer almakta, onu %18’lik oran ile İç Anadolu Bölgesi izlemektedir. Ege Bölgesinin payı ise % 9,1 olup dağılımda Karadeniz bölgesinin ardından 4. sırada yer almaktadır. Özel Güvenlik Sektörünün Sorunları Sektörün geleceğine dönük ihtiyaçların analizi yapıldığında, bugün karşılaşılan en ciddi sorunun nitelikli çalışan bulabilmek olduğunu görüyoruz. Mevcut düzenlemelere göre “temel eğitim” alanlar özel güvenlik sektöründe çalışabilmek için aranan asgari şartı yerine getirmiş olmaktadırlar. Ancak bundan sonraki kademeler için bir düzenleme henüz yapılmamıştır. Sektörde güvenlik şirketleri arasında oluşan rekabet ve neredeyse sıfır karla alınan ihaleler hem sektördeki işletmeleri hem de sektörde çalışan özel güvenlik görevlilerini mağdur etmektedir. Avrupa özel güvenlik sektöründe yıllık 15 milyar euro civarında bir ciro oluşmaktadır. Türkiye’de istihdam edilen özel güvenlik elemanı sayısının büyüklüğüne rağmen Avrupa’daki emsalleri ile karşılaştırıldığında oluşan ciro miktarının hayli düşük olması ülkemizde uygulanan düşük ücret politikasının bir sonucudur. Ülkemizde uygulanan düşük fiyat politikaları personel ücretleri ve hizmetin kalitesini düşürmektedir. Sektörün çözüm bekleyen diğer sorunları arasında ise;

Ekonomik açıdan zor durumda olan firmalar adına vergi ve SSK borçlarının taksitlendirilmesine veya ertelenmesi,

Kamu İhale Kurumu Kanunu esasları doğrultusunda yapılan hizmet alım ihalelerinde % 5’lik teşvik tutarı kamu ile iş yapan firmaların hak edişlerinden kesilmemesi,

Özel güvenlik personeli için yaptırılan mali mesuliyet sigortasının işverene maliyetinin düşürülmesi,

Kalifiye işlerde vasıf farkı uygulamasının Sağlık Bakanlığına bağlı kurumlarda

da uygulanması,

Sağlık Bakanlığı’nca yayınlanan Genelgeler ile Kamu İhale Kanunu arasındaki çelişkiler nedeniyle yaşanan sorunların ortadan kalkması için Sağlık Bakanlığı’nın hizmet alımlarında belirlediği kâr miktarının Kamu İhale Kanunu’na uygun olarak yapılmasına yönelik girişimlerde bulunulması,

İhaleyi açan kuruma; hizmet kalitesinin artırılması açısından daha önce mal ve hizmet satın aldığı firmayı (aşırı düşük veya fahiş fiyat olmaması koşulu ile) tercih etme hakkının tanınmasına yönelik girişimde bulunulması,

Page 30: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ – SEKTÖREL

30

İşveren üzerindeki kıdem tazminatı kesinti oranının yüzde 8’den yüzde 2’ye düşürülmesi, kıdem tazminatının asgari işçilik maliyeti içerisinde yer almasının sağlanması

bulunmaktadır. KAYNAKÇA

Vatan Gazetesi, 6.12.2012.

Türkiye Özel Güvenlik Hizmetleri Meclisi Sektör Raporu, .Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, 2012.

II. Ulusal Özel Güvenlik Sempozyumu.

Habertürk 24 Şubat 2012, Serpil Yılmaz.

Hürriyet Gazetesi, 17.07.2014.

www.dunya.com

www.sgk.gov.tr

www.ozelguvenlik.pol.tr

Ahmet YETİM, Ar-Ge Bülten, 2011 Eylül.

Page 31: ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ · 12,5 milyar dolar gerileyerek Mayıs 2014 itibariyle 52,6 milyar dolara indi. Bu ay Bültenimizde orman ürünleri, sağlık

AR&GE BÜLTEN 2014 TEMMUZ

31

SORULARINIZ, YORUMLARINIZ VE

İSTEKLERİNİZ İÇİN

ARAŞTIRMA VE MESLEKLERİ GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ 2014 TEMMUZ BÜLTEN EKİBİ

Birol EFE Tel: 498 42 36 E-Mail: [email protected]

Günnur ALTINTAŞ Tel: 498 42 45 E-Mail: [email protected]

Nurel KILIÇ Tel: 498 42 38 E-Mail: [email protected]

Ahmet YETİM Tel: 498 43 45 E-Mail: [email protected]

Müge ÜNAL Tel: 498 41 48 E-Mail: [email protected]

Melisa KORKMAZ Tel: 498 41 03 E-Mail: [email protected]

Hande UZUNOĞLU Tel: 498 43 61 E-Mail: [email protected]

WEB

http://www.izto.org.tr/IZTO/TC/IZTO+Bilgi/bulten/

FAX

+90 (232) 498 46 35

E-MAIL

[email protected]