arapkirli hÜseyin avni 7

3
den 36.000 top üretiliyor ve bun- büyük Bitlis, Van, Erzurum, Diyarbekir, Elaziz, Erzincan, Antep gibi civar Buna boyanabilmesi için gerekli olan boya Avrupa'dan ithal ediliyor, sabun ve gerekli maddeler ise Halep ve Antep'ten getirtiliyordu. Ticari paralel ola- rak Arapkir"in nüfusu da hayli Vital Cuinet, Arapkir sekiz köyü toplam nüfu- sunun ise 58.540 müslüman, 10.967 ristiyan olmak üzere 69.507 yazar. yirmi cami, bir tek- ke, medrese, on müslümanlara ait otuz iki mektebi, bir türbe, kilise, bir dört han, ve yer kaydeder. 1301 (1884) tarihli salnameye göre ka- sabada 15.157 nüfus varken 1312 ( 1894) tarihinde 23.872 müslüman ve 7472 rist iyan olmak üzere toplam 31.344 nü- fus bulunuyordu. tarihli salname- de Arapkir'de yirmi dokuz mahalle, sek- sen sekiz köy, 415 dükkan ve han, otuz cami ve mescid, otuz sekiz mektep, dört medrese, bir tekke, on bir kilise, dört hamam, 8911 bahçe ve arsa, otuz ve fabrika kay- dedilmektedir. 1. Dünya Arapkir bü- yük bir iktisadi sa- zirai sahalar, ve bahçeler harap Cumhuriyet döneminde de küçük bir kasaba halin- de 1935'te nü- fusu 6810 olarak tesbit ancak Malatya, ile yol Cum- huriyet'in ilk dönemlerinde Sivas- Erzu- rum, Sivas- Malatya ya- geçmesi gibi sebeplerle bir içerisine Fakat Arapkir'den önemli bir nüfus, için il merkeziyle büyük göç et- Bundan nüfusu zaman za- man 1927 da 6782 olarak tesbit edilen kasaba nü- fusu 1935'te 6810'a 1980'de ise 8630 olan nüfus 1985 8531 'e nüfusu ise 1980'de 22.634 iken 1985'te 21.194'e Arapkir tarihi eser olduk- ça zengindir. Ancak bugün bunlardan pek Kalesinden ço - Eski Arapkir'de yer alan bu eserler- den XIV. Ulu- cami, dönemde tahmin edilen hankah, yine Akkoyunlular döne- mine tarihlenen ve Eski Arapkir"de Os- man mahallesinde bulunan Yeni- cami ve 1694'te Cafer tamir ettirilen Cafer Camii (181 7' de tekrar tamir mahalle- sinde bulunan Mirliva Ahmed Ca- mii, 1816'da istanbul emini ve saray Gümrükçü Osman cami (BA, KK-Ruus. nr. 138. s. 339), Arapkir· Rakka Valisi Vezir Yusuf Yusuf Camii ve- ya EmTr Yusuf Camii (BA, KK-Ruus. nr. 24, s. 105). Hasan Bey Camii, Mes- cidi, Medresesi ve Türbesi, ali kapucular Mirahur Mehmed Camii, Mustafa Kü- tüphanesi olarak Molla Eyüp Camii, Osman mahallesindeki Os- man mahallesin- de 1806'da Hama- Yeni Arapkir'de Ço- mahallesinde yer alan ve 1893'te Camii ve hemen ya- türbe, kubbesi olmakla birlikte halen ayakta kalan tarihi eser- lerdendi r. Arapkir ilçesinin merkez (eskiden Mutmur) bir daha Yüzölçümü 956 km 2 olan ilçenin 1985 göre nüfusu 21 .194, nüfus ise 22 idi. BA, TO, nr. 64, s. 671·713; nr. 998, s. 92- 101; BA, KK-Ruus, nr. 24, s. 105, 277; nr. 27, s. 58; nr. 28, s. 3; nr. 32, s. 42; nr. 34, s. 456; nr. 138, s. 339; nr. 141, s. 29; ibn Bibi, Teva- rfl)-i Al -i Se/cal!: M. Th . Houtsma). Leiden 1902, IV, 21 O; Kati b Çelebi, Cihannüma, s. 624; Evliya Çelebi. Seyahatname, lll, 215-216; Ch. Texier. Asie Mine u re, Paris 1862, s. 589; Cuinet. ll, 358·361; Ma'maretülazfz Vilayeti Salnamesi (1301), s. lll, 123, 127-128; a.e. (13 1 2). s. 120-121; a.e. (1325), s. 182-187; i. Metin Kunt. Sancaktan Eyalete (1550-1650), istanbul 1978, s. 130, 139 ; Sesim Darkot. "Arapkir", 1, 553-554; M.Streck -[F.Taesch- ner], "'Arabkir", E/ 2 (ing.). 1 , 603. L YusuF HALAÇOGLU ARAPKiRLi HÜSEYiN ' (1864-1954) Son devir din alimi, huzur dersleri mukarriri, dersiam. _j Arapkir'in Hezenek mahallesinde du (Ocak 1864) Arapkir ulema- Molla Hasan olarak Ka- ra Mehmed Hasan Fehmi Efendi'- dir. tahsiline çok küçük baba- Kerim. ilm-i hal, ahlak ARAPKiRLi S EYiN AVNi ve Arapça okuyarak Hüseyin Avni, Arapkir merkezindeki ibtidaT ve bitirdi. Daha sonra Arapkir ls- Medresesi'ne devam ede- rek müderris Mustafa Fevzi Efendi'den icazet (Temmuz 1886) istan- bul'a gitti ve Bayburtlu Hüseyin Hüsnü Efendi ile hülislam Bodrumlu ömer Lutfi Efendi'- nin derslerine devam ederek her ikisin- den de icazet (4 Mart 887) Arapkirli Hüseyin Avni'nin sicil dosya- belirlenen ilk resmi görevi, Üskü- dar Askeri ka- vaid-i Osmaniyye ve imla (4 1 887) Bu arada, Ür- yanTzade Ahmed Esad Efendi da ruQs gös- termesi Üzerine kendisine dersiam un- verildi ve Camii· nde ders akutmaya 888) Tatil günleri de dahil olmak üzere on üç bu ders seksen talebe- ye icazet verdi ve bu dola- liyakat ma- ile taltif edildi (8 Ekim 190 Be- Camii'ndeki umuma dersleri- ni Askeri diyesi'nde de Arapça Hüseyin Avni ilk tedris faaliyetini ica- zet vererek bitirdikten sonra ders ver- me yeni dersiamlara telifle olmak de talebelerinin üzerine bu ve Laleli Camii'nde yeniden ders okut- maya Bu ikinci dönem ders- lerine devam eden büyük bir talebe gru- buna daha icazet verdi: bu ilmi faaliyeti sebebiyle de Osmani ile ödüllen- dirildi ( 1906). RuOs nan birçok müderris kendisine üzerine Camii'nde 1902 özel dersleri de üç kadar sürdü. Hüseyin Avni Efendi Ders Vekaleti ve Meclis-i Mesalih-i Talebe Fatih Sahri Medresesi Arabiyye mü- Encümeni aza- ilmiyye Encümeni Darü'l-hilafeti'l-aliyye Medresesi'ne Medresetü'l- Mütehassisin ·in um um ve medrese ile Darül- Osmani Aliye ilm-ikelam gibi önemli ilmi ve idari görevlerde bulundu. 17 1918 ·de Darü'l-hikmeti'l-islamiyye aza- bir süre sonra reis (26 Eylül 919) ve iki ay sonra da bu mües- sesenin tayin edilen Arapkir- 329

Upload: others

Post on 04-Nov-2021

18 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ARAPKiRLi HÜSEYiN AVNi 7

den 36.000 top kumaş üretiliyor ve bun­ların büyük kısmı Bitlis, Van, Erzurum, Diyarbekir, Elaziz, Erzincan, Antep gibi civar şehirlere satılıyordu. Buna karşılık ipliğin boyanabilmesi için gerekli olan boya Avrupa'dan ithal ediliyor, sabun ve diğer gerekli bazı maddeler ise Halep ve Antep'ten getirtiliyordu.

Ticari hayatın gelişmesine paralel ola­rak Arapkir"in nüfusu da hayli artmış­tır. Vital Cuinet, Arapkir kazasının altmış

sekiz köyü bulunduğunu, toplam nüfu­sunun ise 58.540 müslüman, 10.967 hı­ristiyan olmak üzere 69.507 olduğunu yazar. Ayrıca şehirde yirmi cami, bir tek­ke, altı medrese, on altısı müslümanlara ait otuz iki sıbyan mektebi, bir türbe, beş kilise, bir manastır, dört han, çeşme ve hamamların yer aldığını kaydeder. 1301 (1884) tarihli salnameye göre ka­sabada 15.157 nüfus varken 1312 ( 1894) tarihinde 23.872 müslüman ve 7472 hı­ristiyan olmak üzere toplam 31.344 nü­fus bulunuyordu. Aynı tarihli salname­de Arapkir'de yirmi dokuz mahalle, sek­sen sekiz köy, 415 dükkan ve han, otuz beş cami ve mescid, otuz sekiz mektep, dört medrese, bir tekke, on bir kilise, dört hamam, 8911 bahçe ve arsa, otuz altı değirmen ve fabrika bulunduğu kay­dedilmektedir.

1. Dünya Savaşı sırasında Arapkir bü­yük bir iktisadi sarsıntıya uğramış, sa­nayileşme durmuş, zirai sahalar, bağ ve bahçeler harap olmuştur. Cumhuriyet döneminde de küçük bir kasaba halin­de varlığını sürdürmüştür. 1935'te nü­fusu 6810 olarak tesbit edilmiş, ancak Malatya, Elazığ ile yol bağlantıları, Cum­huriyet'in ilk dönemlerinde Sivas- Erzu­rum, Sivas- Malatya demiryollarının ya­kınından geçmesi gibi sebeplerle kısmi bir gelişme içerisine girmiştir. Fakat Arapkir'den önemli sayıda bir nüfus, iş için il merkeziyle büyük şehirlere göç et­miştir. Bundan dolayı nüfusu zaman za­man düşüş göstermiştir. 1927 sayımın­da 6782 olarak tesbit edilen kasaba nü­fusu 1935'te 6810'a çıkmış, 1980'de ise 8630 olan nüfus 1985 sayımında 8531 'e düşmüştür. İlçenin nüfusu ise 1980'de 22.634 iken 1985'te 21.194'e inmiştir.

Arapkir tarihi eser bakımından olduk­ça zengindir. Ancak bugün bunlardan pek azı ayaktadır. Kalesinden başka ço­ğu Eski Arapkir'de yer alan bu eserler­den XIV. yüzyılda yapıldığı sanılan Ulu­cami, aynı dönemde yapıldığı tahmin edilen hankah, yine Akkoyunlular döne­mine tarihlenen ve Eski Arapkir"de Os-

man Paşa mahallesinde bulunan Yeni­cami ve 1694'te Cafer Paşa tarafından tamir ettirilen Cafer Paşa Camii (181 7' de tekrar tamir görmüştür). isaoğlu mahalle­sinde bulunan Mirliva Ahmed Paşa Ca­mii, 1816'da istanbul gümrüğü emini ve saray kapucubaşılarından Gümrükçü Osman Paşa tarafından yaptırılan cami (BA, KK-Ruus. nr. 138. s. 339), Arapkir· Çarşısı'ndaki Rakka Valisi Vezir Yusuf Paşa'nın yaptırdığı Yusuf Paşa Camii ve­ya EmTr Yusuf Camii (BA, KK-Ruus. nr. 24, s. 105). Şeyh Hasan Bey Camii, Mes­cidi, Medresesi ve Türbesi, Dergah-ı ali kapucular kethüdası Mirahur Mehmed Ağa Camii, lspanakçı Mustafa Paşa Kü­tüphanesi olarak tanınan Molla Eyüp Camii, Osman Paşa mahallesindeki Os­man Paşa Hamamı, isaoğlu mahallesin­de 1806'da inşa etiiriimiş Çarşı Hama­rnı sayılabilir. Ayrıca Yeni Arapkir'de Ço­banlı mahallesinde yer alan ve 1893'te yaptırılan Çobanlı Camii ve hemen ya­nındaki türbe, kubbesi yıkılmış olmakla birlikte halen ayakta kalan tarihi eser­lerdendir.

Arapkir ilçesinin merkez bucağından başka Taşdelen (eskiden Mutmur) adlı bir bucağı daha vardır. Yüzölçümü 956 km 2

olan ilçenin 1985 sayımına göre nüfusu 21 .194, nüfus yoğunluğu ise 22 idi.

BİBLİYOGRAFYA:

BA, TO, nr. 64, s. 671·713; nr. 998, s. 92-101; BA, KK-Ruus, nr. 24, s. 105, 277; nr. 27, s. 58; nr. 28, s. 3; nr. 32, s. 42; nr. 34, s. 456; nr. 138, s. 339; nr. 141, s. 29; ibn Bibi, Teva­rfl)-i Al-i Se/cal!: (nşr. M. Th . Houtsma). Leiden 1902, IV, 21 O; Kati b Çelebi, Cihannüma, s. 624; Evliya Çelebi. Seyahatname, lll, 215-216; Ch. Texier. Asie Mine u re, Paris 1862, s. 589; Cuinet. ll, 358 ·361; Ma'maretülazfz Vilayeti Salnamesi (1301), s. lll, 123, 127-128; a.e. (13 12). s. 120-121; a.e. (1325), s. 182-187; i. Metin Kunt. Sancaktan Eyalete (1550-1650), istanbul 1978, s. 130, 139 ; Sesim Darkot. "Arapkir", İA, 1, 553-554; M.Streck -[F.Taesch­ner], "'Arabkir", E/2 (ing.). 1, 603.

L

~ YusuF HALAÇOGLU

ARAPKiRLi HÜSEYiN AVNİ

' (1864-1954)

Son devir din alimi, huzur dersleri mukarriri,

dersiam. _j

Arapkir'in Hezenek mahallesinde doğ­du (Ocak 1864) Babası, Arapkir ulema­sından Molla Hasan olarak tanınan Ka­ra Mehmed oğlu' Hasan Fehmi Efendi'­dir. İlk tahsiline çok küçük yaşta baba­sından Kur'an-ı Kerim. ilm-i hal, ahlak

ARAPKiRLi HÜSEYiN AVNi

ve Arapça okuyarak başlayan Hüseyin Avni, Arapkir merkezindeki ibtidaT ve rüşdiyeyi bitirdi. Daha sonra Arapkir ls­panakçızade Medresesi'ne devam ede­rek müderris Mustafa Fevzi Efendi'den icazet aldı (Temmuz 1886) Aynı yıl istan­bul'a gitti ve Beyazıt dersiamlarından

Bayburtlu Hüseyin Hüsnü Efendi ile Şey­hülislam Bodrumlu ömer Lutfi Efendi'­nin derslerine devam ederek her ikisin­den de icazet aldı (4 Mart ı 887)

Arapkirli Hüseyin Avni'nin sicil dosya­sından belirlenen ilk resmi görevi, Üskü­dar Toptaşı Askeri Rüşdiyesi'ndeki ka­vaid-i Osmaniyye ve imla muallimliğidir (4 Şubat 1887) Bu arada, Şeyhülislam Ür­yanTzade Ahmed Esad Efendi zamanın­da açılan ruQs imtihanında başarı gös­termesi Üzerine kendisine dersiam un­vanı verildi ve Beyazıt Camii· nde ders akutmaya başladı (ı Mayıs ı 888) Tatil günleri de dahil olmak üzere aralıksız

on üç yıl sürdürdüğü bu ders halkasına katılanlar arasından seksen beş talebe­ye icazet verdi ve bu başarısından dola­yı padişah tarafından altın liyakat ma­dalyası ile taltif edildi (8 Ekim 190 ı ). Be­yazıt Camii'ndeki umuma açık dersleri­ni yürüttüğü sırada Beşiktaş Askeri Rüş­diyesi'nde de Arapça muallimliği yaptı .

Hüseyin Avni ilk tedris faaliyetini ica­zet vererek bitirdikten sonra ders ver­me işini yeni dersiamlara bırakıp telifle meşgul olmak istemişse de talebelerinin ısrarı üzerine bu kararından vazgeçmiş ve Laleli Camii'nde yeniden ders okut­maya başlamıştır. Bu ikinci dönem ders­lerine devam eden büyük bir talebe gru­buna daha icazet verdi: bu ilmi faaliyeti sebebiyle de nişan-ı Osmani ile ödüllen­dirildi ( 1906). RuOs imtihanına hazırla­

nan birçok müderris adayının kendisine başvurması üzerine Beyazıt Camii'nde 1902 yılında başlattığı özel dersleri de üç yıl kadar sürdü.

Hüseyin Avni Efendi Ders Vekaleti ve Meclis-i Mesalih-i Talebe azalığı. Fatih Sahri Medresesi edebiyyat-ı Arabiyye mü­derrisliği, ŞOra-yı İlmiyye Encümeni aza­lığı. ıstılahat-ı ilmiyye Encümeni azalığı, Darü'l- hilafeti'l-aliyye Medresesi'ne bağ­lı Medresetü'l- Mütehassisin ·in um um müdürlüğü ve aynı medrese ile Darül­fünOn-ı Osmani Ulum- ı Aliye Şubesi'nin ilm-ikelam müderrisliği gibi önemli ilmi ve idari görevlerde bulundu. 17 Ağustos 1918 ·de Darü'l-hikmeti'l- islamiyye aza­lığına, bir süre sonra reis vekilliğine (26 Eylül ı 919) ve iki ay sonra da bu mües­sesenin reisliğine tayin edilen Arapkir-

329

Page 2: ARAPKiRLi HÜSEYiN AVNi 7

ARAPKiRLi HÜSEYiN AVNi

li· Hüseyin Avni, bu teşkilatın 14 Kasım 1922'de lağvedilmesi üzerine Süleyma­niye Medresesi'ne ilm-i kelam müderrisi oldu. Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile med­reseler lağvedilince Darülfünun ilahiyat Fakültesi hadis tarihi müderrisliğine ge­tirildi (ll Ekim 1926) ve bu fakültenin ka­patılmasına kadar (ı Ağustos 193 3) bu­rada görev yaptı.

1 Haziran 1934 'te emekli olan Hüse­yin Avni hayatının bundan sonraki dö­nemini Erenköy Sahra-yı Cedid'de bulu­nan köşkünde kitapları arasında geçirdi. ilerleyen yaşı dolayısıyla Beyazıt ve çev­resindeki ilim muhitine gidip gelmekte güçlük çekince Laleli'ye taşındı. 11 Ma­yıs 1954'te vefat etti ve Edirnekapı Şe­hitliği ·ne defnedildi.

Hüseyin Avni, Hocası Beyazıt dersiam­larından Deveiili Ali Rıza Efendi'nin kızı

Mevhibe Hanım'la evlenmiş, bu evlilik­ten Mehmet Sadettin, Hasan Fehmi, Ah­met Rıfkı ve Hüseyin Zeki adlarında dört çocuğu olmuştur. ilk eşinin vefatı üzeri­ne hocasının diğer kızı Hatice Fahrünni­sa Hanım · la evlenmiş ve bu evlilikten ömer Aydın adlı bir oğlu daha dünyaya gelmiştir. ilgili kanundan sonra Kara­mehmetoğlu soyadını alan Hüseyin Av­ni'nin 833 kitaptan oluşan ve üzerlerin­deki not ve işaretlerden kendisinin dik­katle mütalaa ettiği anlaşılan özel kü­tüphanesi varisieri tarafından istanbul Yüksek islam Enstitüsü (MÜ ilahiyat Fa­kültesi) Kütüphanesi ' ne bağışlanmıştır.

Sa h ra-yı Cedid ' de varisierince bağışla­

nan bir arsa üzerinde Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yaptırılan Arapkirli Hü­seyin Avni Camii 25 Mart 1990 tarihin­de ibadete açılmıştır.

Yakın talebelerinden M. Hazmi Tura'­nın ifadesiyle, "metin bir hafıza ve sü­ratli bir intikale sahip, tam bir zühd ve takva abidesi olan" Arapkiriı , Arap ve Fars edebiyatıarına vakıf, bu dilleri en zor ibareleri dahi rah atlıkla çözebilecek derecede iyi bilen bir alim di ( Göldağ ı, s. 18) Her yılın ramazan ayında padişah ve erkanının huzurunda yapılan huzur ders­lerine başlangıçta muhatap •, sonraları ise mııkarrir* sıfatıyla iştirak eden seç­kin kişilerden biriydi. Kaynaklar, onun bu derslerdeki takrirlerinin padişah ve diğer katılanlar tarafından takdirle ta­kip edildiğini belirtmektedir. Arapkirli Hüseyin Avni, Darülfünun ilahiyat Fakül­tesi tedris heyeti tarafından hazırlandı­

ğı bildir ilerek dönemin bazı basın or­ganlarında yayımlanan (20 Haziran 1928), geniş yankı ve tepkiler uyandıran. ha­zırlayıcıları ve imza sahipleri konusu he-

330

·:-/_.:.,.;,·_l...:.4•lJL~, ,;.:V.~ rJ_ • ....;.,"': '-J j..,.._ 1

· .. :..'r:'··: ,'). ·:~~ıJ~--~e__....v.:._{ı::r( ı:

. ~-'/'..ı ,:.;..'":"'.:J ~J~ ıJ!--:t:~·..:...._,- s.­

'·l '-' ._.r.: ... ,:.,(._'. ı ... _,.u..:_v, ı....:----- ~ ~c--:.....r

.. ~---· .,..1" .. ~' ~:_.ıJ.;,~·J)tr•: .1 -:--

.._...,.:.·· ... ,.....;...~ -·~·~, .. .... .-.: .... '-l;J ... _:, .. ·~~:;::~ ..

1 ·" 1\• _ .. ,,. ~ \ ' 1 • ~ .~.. ... ...:: "' ,.._ ' ....

/j~ _•.,; ........ . .;. • . 1•:.-:· L' lı----&, ..... ~.~ .. ~ .. -.. ~-~~-~ ........ _,,"'~ . ...... .-~

Arapkirli Hüseyin Avni, Kayıd/ı Kauaid· i i'rab ad l ı eserinin iç kapağ ı ve kendisinin memuriyete giris s ı ras ı nda doldurduğ u

hal tercümesi evrakl (Oi yanet i şle r i Başkan l ıgı Sicll Arş i v\)

nüz tam anlamıyla açıklığa kavuşmamış olan "Din! Isiahat Beyannamesi"nde im­zasının bulunduğu gerekçesiyle eleştiril­mektedir. Ancak onun fikri ve ilmi şah­siyetini değerlendirirken içinde yetişti­ği ve yaşadığı dönem gözden uzak tu­tulmamalıdır. O, Saltanat Meşrutiyet

ve Cumhuriyet dönemlerini idrak etmiş,

her dönemin Türk toplumunda bıraktı­ğı izleri, sebep olduğu kültür değişme­lerini bizzat yaşamıştır. Kendisinin yeni hadise ve cereyanlar karşısında bağlı

bulunduğu değerleri muhafaza ettiği

ancak bazı zaruri değişm_eler karşısında

tarafsız kalamadığı söylenebilir.

Eserleri. 1. en-Na~dü'r-rôyic li-di bô­ceti'n- Netô, i c. Birgivi'nin nahivle ilgili meşhur eseri İzhôrü'l -esrôr'ın önemli şerhlerinden biri olan Şeyh Mustafa Ada­lı 'ya ait N eta, icü 'l- efkôr' ın giriş bölü­müne yapılmış bir şerhtir (istanbu l 1307) . 2. Şer }ı u '1-~aşideti 'n-m1niyyeti'l-Büs­tiyye. Ebü'I-Feth ei-Büsti'ye ait ahlaki

mahiyetteki el-~asidetü 'n-nı1niyye 'nin şerhidir (i stanbul 13121 3. Ta cli~üt cale'l­~aşideti'l-lômiyye. ibnü'l.-Verdi'nin et­Tuhfetü 'l- verdiyye i i müşkilôti 'l-i crôb adlı nahivle ilgili 163 beyitlik kasidesi­nin zor anlaşılan bazı yönlerini kısa not­tarla açıklayari bir eserdir (i stanbul 1306) .

4. İlm-i K eWm Dersl eri. Müenifin Da­rülfünün-ı Osmani'nin ulüm- ı aliye-i df­niyye şubesinde okuttuğu kelam ders­lerine ait notlarıdır. Dôrü.lfünı1n Ders­l eri adlı külliyat içinde yayımlanmıştır (istanbul 1331). s. Kayıdlı Kavôid-i İ 'rôb. ibn Hişam'ın nahivle ilgili el -rrab can kavô cidi'l-i crôb adlı muhtasar eserinin değişik yazma nüshalarından elde edil­miş sağlam bir metninin. talebenin an­lamasını kolaylaştıracak notlarla neşre­dilmiş şeklidir (istanbul 1306). Arapkirli '­nin bu çalışması, döneminin edisyon kri­tiğine bir örnek olarak kabul edilebilir.

Ayrıca şeyhülislamlık makamının resmi yayın organı olan Ceri de- i İlmiyye'de

Page 3: ARAPKiRLi HÜSEYiN AVNi 7

seri halinde yayımianmış kelamla ilgili makaleleri de bulunmaktadır.

Müellif. Diyanet işleri Başkanlığı Arşİ­vi'nde bulunan özlük dosyasındaki ter­cüme-i hal evrakında, ders takrirleri sı­rasında yazdığı yayımlanmam ış Şerh - i

Şevahid-i Sa 'deddin adlı bir eseri da­ha bulunduğunu belirtir. Ayrıca Darül­fünun ilahiyat Fakültesi 'nde hadis ilmi tarihi dersini okuturken kaleme aldığı

yayımlanmamış notlarının da bulundu­ğu talebesi M. Hazmi Tura tarafından kaydedilmektedir ( Göldağı, s. 20 ).

BİBLİYOGRAFYA :

Dersiam Hüseyin Avni Karamehmetoğ lu ' nun

Özlük Dosyası, Diyanet İ ş leri Başkanlığı Sicil Arşivi, Dosya no: 150 ; ilmiyye Salnames i, s. 109, 145, 162-163, 174 ; Salname- i Devlet-i A liyye- i Osmaniyye (1 333· 1334), İstanbul 1334, s. 139 ; Mehmet Ali Ayni. Darülfünun Tarihi, İs · tanbul 1927, s. 74 ; Vakit (20 Haziran 1928); Büy ük Doğu, 111 / 61 , İstanbul 1947, s. 13· 14 ; [Yusuf Ziya Yörükan] , "Dini İnkılap ve İsiahat Hakkında", islam· Türk Ansiklopedisi Mec· muas ı, ll , nr. 73, s. 9·1 O; Mehmet Hazmi Tura. "Arapgir'in Tarihimize Verdiği Büyüklerden : İstanbul Dersifun M üderrislerinden M erhum Hüseyin Avni Karamehmetoğlu " , Göldağı

(Arapgir Kültür Derneği yayı nı . haz. Fethi Neş'et Gemuhluoğlu - Vahit Gedikoğlu ). İstanbul 1955, 1, 16-20; Ebü'I -Uia Mardin. H uz ür Ders­leri, İstanbul 1966, 11 ·111 , 127·132; Sadık Albay­rak. Son Devrin islam Akademisi Dar·ül Hik­met-il islamiye, İstanbul 1973, s. 164-165 ; a.mlf.. Sari Devir Osmanlı Uleması, İstanbul 1980, ll , 113; Veli Ertan - Hasan Küçük. Cum­huriyet Devrinde Din Eğitimi, Din Müessese· leri ve Din Alim/eri, İstanbul 1976, s. 76 · 78 ; Türk iye Maarif Tarih i, V, 1963 -1964 ; Hüseyin Atay. Osmanlılarda Yüksek Din Eğitimi, İstan · bul 1983, s. 129 ; ismaii.Kara. Türkiye'de is­lamcı/ık Düşünces i, İstanbul 1987, ll , 499.

liJ M ETiN YuRDAGÜR

ARAPzADE ALİ DEDE

L (bk. ALİ DEDE. Arapzade).

_j

ı ı ARAPzADE ATAULIAH EFENDi

(ö. 1199/ 1785)

L Osmanlı şeyhülislamı.

_j

1132 (1720) yılında doğdu. lll. Ahmed devrinde uzun süre padişah imamlığı.

şehzadeler hocalığı ve Rumeli kazasker­liği görevlerinde bulunan Arapzade Ab­durrahman Efendi'nin oğludur. Medre­se t ahsilini tamamladıktan sonra on se­kiz yaşında müderris oldu. On yedi yıl

Ahi Çelebi, Üsküdar. Güzelhisar, Aydın. Gelibolu ve Tırnova naibliklerinde bu-

I undu ~ 1170'te ( 1756-57) Halep kadılı­

ğına tayin edildi; kısa bir mazuliyetten sonra Edirne kadılığı payesini aldı. Daha sonra 1769-1779 yılları arasında Mek­ke ve istanbul kadılıklarında bulundu. 1781'de Anadolu kazaskeri oldu. Ardın­dan. önce Rumeli kazaskerliğ i payesini aldı , sonra da fiilen Rumeli kazaskerli­ğine getirildi. Ataullah Efendi. 14 Şaban 1199'da (22 Haziran 1785) ivaz Paşaza­de ibrahim Beyefendi'nin yerine şeyhü­lislam tayin edildi. Şeyhülislamlık ma­kamında ancak iki ay kadar kalabildL Kısa bir süre sonra yakalandığı hastalık­tan kurtulamayarak 16 Şewal 1199'da (22 Ağustos 1785) vefat etti. Sedefçi­ler'de ( Ça rşıkapı ) Sinan Paşa Medresesi haziresine babasının yanına defnedildi. Bu aileden birçok kişinin mezar taşı bu~ lunduğu halde Ataullah Efendi'nin me­zar taşı kaybolmuştur. Kaynakların mü­tevazi. halim selim ve insaflı biri olarak bahsettikleri Ataullah Efendi'nin her­hangi bir eseri bilinmemektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

Devhatü 'l·meşayih, s. 109 ; Cevdet. Tarih, lll , 149·150 ; ilmiyye Sa lnamesi, s. 553 ; Sicill-i Osmanf, lll , 477; Turan Aktürk. Arabzade Aile· si ve Bu Ailenin Diğer A ileler ile Vücuda Ge· tirdiği Sıhrf Münasebetler (lisans tezi, 1943). iü Ed. Fak., s. 15· 18. r.iJ .

[llll!J MEHMET !PŞİRLİ

L

ARAPzADE MEHMED ARiF EFENDi

(1740 - 1826)

Osmanlı şeyhülislamı. _j

1152 ( 1740) yılında doğdu . Şeyhülis­

Iam Ataullah Efendi'nin oğludur. Med­rese tahsilini tamamladıktan sonra kısa zamanda mahreç* ve bilad-ı erbaa (bk.

KADI) derecelerini geçerek 178S'te Ye­nişehr- i Fener, bir süre sonra Mekke ka­dısı, 1789'da da istanbul kadısı oldu. 179S'te Anadolu. 1800'de Rumeli kazas­kerliğine tayin edildi. Kısa bir süre ma­zuliyetten sonra ikinci defa bu göreve getirildi. lll. Selim'in tahttan indirilerek yerine IV. Mustafa'nın padişah olmasın­dan sonra şeyhülislamlık makamında da değişiklik yapıldı ve Şerifzade Mehmed Ataullah Efendi'nin yerine Arif Efendi şeyhülislam oldu (21 Temmuz 1808) Yir­mi beş gün gibi çok kısa süren şeyhülis­Iamlık dönemi oldukça buhranlı geçti. Bu sırada istanbul'a gelen Alemdar Mus­tafa Paşa lll. Selim'i tekrar tahta çıkar­maya teşebbüs ederek Çelebi Mustafa Paşa'dan zorla sadaret mührünü aldı .

Arapzade Mehmed

Arif Efendi'nin

Ça rş ı kap ı 'da

Sinan Pa sa

Medresesi haziresindeki

mezar tası­

Beyaz ıt 1 istanbu l

ARARAT

Diğer taraftan IV. Mustafa'yı tahttan in­dirmek için saraya baskı yapmaya başla­yan Alemdar. Arif Efendi'ye de padişaha bu hususu bildirme görevini verdi. An­cak şeyhülislam böyle bir görevi üstlen­mekte tereddüt gösterince Alemdar'ın hakaretine uğradı. Durumu bildirmek üzere padişahın huzuruna çıktığı zaman da iki yüzlülük ve Alemdar taraftarlığı ile suçlandı. Her iki taraftan görmüş ol­duğu hakaret üzerine büyük bir şaşkın­lığa düşen Arif Efendi. sonunda kendisi­ni toparlayarak padişahın tepkisini Alem­dar' a bildirdi. Bunun üzerine Alemdar saraya yaptığı baskında lll. Selim'in ce­sedi ile karşılaşmış, gelişen olaylar so­nunda IV. Mustafa ' yı tahttan i ndirerek yerine ll. Mahmud'u çıkarmıştı ( 28 Tem­muz 1808) . Saltanat değişikliğinden son­ra 1 S Ağustos 1808 ·de Arif Efendi de azledilmiştir. Bundan sonraki hayatını

talebe yetiştirerek, ilim ve hatla uğra­şarak geçirmişti r. Özellikle ta 'lik yazıda maharet sahibi olmuş. istinsah ettiği on kadar mushafı Ravza-i Mut ahhara'ya göndermişti r. 14 Mayıs 1826 ·da istan­bul'da ölen Arif Efendi Çarşıkapı 'da ba­bası ve diğer bazı yakınlarının bulundu­ğu Sinan Paşa Medresesi haziresine def­nedilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA :

Devhatü 'l·meşayih, s. 120·122; Cevdet. Ta· rih, VIII , 30 ; XII , 141·142; ilmiyye Salnames i, s. 573-575; Pakalın. 1, 79 ; iTA, 1, 498-500.

L

li ME HMET İPŞİRLİ

ARARAT

(bk. AGRI DAGI). _j

331