antalya tarım dergisi 4. sayı

140
Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Yıl:5 Sayı:9 Nisan - Mayıs - Haziran 2012 Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü DÖRT MEVSİM TARIM DÖRT MEVSİM TARIM Yıl:5 Sayı:9 Nisan - Mayıs - Haziran 2012 Bakan Mehdi Eker; “Expo bizim için çok önemli” Elmalı Seracılığın yeni adresi

Upload: rkrenklikalem-medyagrubu

Post on 31-Mar-2016

278 views

Category:

Documents


3 download

DESCRIPTION

Magazine, Culture

TRANSCRIPT

Page 1: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl MüdürlüğüYıl:5 Sayı:9 Nisan - Mayıs - Haziran 2012Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl MüdürlüğüDÖRT MEVSİM TARIMDÖRT MEVSİM TARIMYıl:5 Sayı:9 Nisan - Mayıs - Haziran 2012

Bakan Mehdi Eker; “Expo bizim için çok önemli”

ElmalıSeracılığın yeni adresi

Page 2: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı
Page 3: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

1Dört Mevsim Tarım

Page 4: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

2 Dört Mevsim Tarım

Örnek ProjeGıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan-lığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı, Cumhuriyet tarihimizin çok güzel bir projesine ortak imza atarak, uygulamaya koydular. Ge-lişme çağındaki çocuklarımızı süt ile buluşturarak, onların fiziksel ve zihinsel yönden daha sağlıklı, daha yaratıcı ve yetenekli olmalarını sağla-mak için Okul Sütü Programını baş-lattılar. Bu proje desteklenmesi gere-ken bir çalışma. Okul Sütü Programı ile ilköğretim okulu öğrencilerinin dengeli beslenme suretiyle gelişme oranlarının artırılması ve mevsimsel süt arzı fazlalığının değerlendirilerek üretimde istikrarın sağlanması amaç-lanmaktadır.

Okul Sütü Programı 2012 yılı için-de ana sınıfından beşinci sınıfa kadar ilköğretim öğrencilerini kapsamak-ta olup bu proje ile ülke genelinde 32 bin 574 okulda dağıtılacak olan UHT süt, 7 milyon 200 bin öğren-ciye 200 mililitrelik kutular halinde ulaştırılacaktır. İlimizde ise Okul Sütü Programı 632 ilköğretim oku-

lunda, 182.714 öğrenciye süt dağıtı-mıyla gerçekleştirilecektir.

Program çerçevesinde dağıtılan süt-lerin tamamı UHT süt niteliğinde-dir. UHT süt en az 135 ˚C`de 2-4 saniye arası, uygun zaman ve sıcak-lık kombinasyonunda kısa süreli akış altında uygulanan ısıl işlemdir. Bu işlem sonucunda süt oda sıcaklığın-da saklanabilen steril bir ürün haline gelmiştir ve bünyesinde normal de-polama şartlarında bozulmaya neden olacak tüm mikroorganizmalar ve sporları yok edilmiştir. UHT İçme Sütü; oda koşullarında uzun süre saklanabilir, soğuk zincir gerektirmez ve uzak mesafelere sevki kolaydır.

Doğada yaşayan tüm memeli hay-vanlar ve insanların dünyaya geldik-leri anda karşılaştıkları ilk yiyecek ve içecek süttür. Yaşamaları ve gelişme-leri için ihtiyaçları olan tüm besin elementlerini, ebeveynden gelecek genetik karakterlerini ve bağışıklık sistemlerinin gelişmesini anne sütü-ne borçludurlar. Süt insanların sağ-

lıklı ve dengeli beslenebilmeleri için hayati öneme sahip hayvansal prote-inlerin başlıca kaynaklarından birisi-dir. Süt proteini hücre ve dokuların oluşmasında yıpranan kısımların onarılmasında rol oynayarak büyü-me ve gelişmeyi, daha ileriki yaşlarda ise hücre yenilenmesini sağlar. Saç ve tırnakların oluşumunda önemli rol oynar. Kasların işlevlerini yerine getirmesine yardım eder. Soyut dü-şünme, kavramlaştırma, genelleme, problem çözme gibi zihinsel faaliyet-ler açısından büyük önem taşır. Sü-tün içindeki minerallerin en önemlisi olan kalsiyum ise, çocuklarda kemik ve dişlerin gelişimini önemli ölçüde etkiler. İnsan sağlığı açısından bu kadar önemli olan kalsiyumun süt ve süt ürünleri tüketilmeden doğal yolla alınması çok zordur. Süt sağ-lıklı ve dengeli beslenme açısından vazgeçilmez olan vitaminlerin bir-çoğunu içerir. Yaşamsal amino asit-leri içeren yüksek değerli süt prote-ini, yağ asitlerini içeren süt yağı, bir çok mineral madde ve vitamini ile süt, doğanın harika bir gıdası olarak

Page 5: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

3Dört Mevsim Tarım

kabul edilir. Sütün besin öğesi içeri-ği elde edildiği hayvan türüne göre farklılık göstermektedir. Ortalama % 88’i su olan inek sütü 100’den fazla farklı bileşen içermektedir. Süt ve süt ürünleri; protein, kalsiyum, fosfor, A vitamini, bazı B vitaminleri (özellikle riboflavin, B12 ) için iyi bir kaynaktır. Süt sadece çocukların değil hami-le kadınların ve kemik erimesi olan insanların da temel besini ve tedavi kaynağıdır. Özellikle yaz aylarında alınacak bir bardak soğuk süt serinle-mek için insanlara verilecek en güzel ikramlardan biridir.

Okul sütü programı aslında yeteri kadar süt içmediğimizin, vücudu-muzda laktoz enzimi eksikliğinin de bir göstergesi oldu. Kişi başı süt tüketimimiz 24 kg civarında, AB ül-kelerinde ise 94 Kg. Bu ve benzeri projelerin bugüne kadar uygulanma-masının sonucunu bugün yaşıyoruz. Çocuklarımızın gazlı ve kolalı içe-ceklere olan alışkanlığı ve bağımlılı-ğı ile doğal besinlere ne kadar uzak kaldığımızın bir göstergesi bu sonuç.

Sağlıklı bireylerin yeterli ve dengeli beslenmesi için tüketilmesi önerilen süt miktarı yaş, cinsiyet ve fizyolojik duruma (büyüme ve gelişme dönemi, gebelik, emziklilik, yaşlılık) göre de-ğişiklik göstermektedir. Ulusal Süt ve Süt Ürünleri Konseyi’nin yayınladığı Beslenme Rehberi’nde 2-4 porsiyon (bir porsiyon: bir orta boy su bardağı 200 ml) ve Türkiye’ye Özgü Beslen-me Rehberi’nde yetişkin bireylerin 2 porsiyon, çocuklar, adölesan dönemi gençler, gebe ve emzikli kadınlarla menopoz sonrası kadınların 3-4 por-siyon tüketmeleri önerilmektedir.

Her yaş grubu için son derece önemli bir besin maddesi olan sütün gelece-ğimiz olan çocuklara ulaştırılmasına katkı sağlayan Okul Sütü Programı son derece önemli ve yerinde bir pro-jedir. Daha sağlıklı nesiller için bu önemli besini sizler de tüketmeye özen gösterin ama mutlaka sağlıklı ve güvenilir ürünleri tercih edin.

Bedrullah Erçin İl Müdür V.

Page 6: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

4 Dört Mevsim Tarım

Antalya Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü adına

İmtiyaz SahibiBedrullah ERÇİNİl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü

Yayın EditörüDerya BİLGİN - Gürsel CİNGÖZBasın ve Halkla İlişkiler Birimi

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mehmet YORAN

YAYIN KURULU

Ahmet UYMAZİl Müdür Yardımcısı

Ali Ulvi BÜYÜKSOYKoordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdürü

İzzet KAŞKırsal Kalkınma ve ÖrgütlenmeŞube Müdürü

Kadri BİLİCİHayvan Sağlığı, Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürü

Mehmet ŞENBitkisel Üretim ve Sağlığı Şube Müdürü

Remzi TÜLÜİdari Mali İşler Şube Müdürü

Salih TOROSTarımsal Alt yapı ve Arazi Değerlendirme Şube Müdürü

Veysel ÇELİKGıda ve Yem Şube Müdürü

DANIŞMA KURULU

Prof.Dr.Osman KARAGÜZELAkdeniz Üni.Ziraat Fak.Dekanı

Doç.Dr. Yılmaz EMREAkdeniz Su Ürünleri Arşt. Ürt. Eğt. Enst. Md.

Dr.Abdullah ÜnlüBatı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitü Müdür V.

Çetin Osman BUDAKAntalya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı

Ali ÇANDIRAntalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı

Faruk KURNAZİl Kontrol Laboratuvar Müdürü

M.Uğur AKAZirai Karantina Müdürü

Mustafa SATICIAntalya İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı

Halil ORDUZiraat Odası Başkanı

YAYINA HAZIRLIK GRUBU

Handan ÖZKANSelma COŞGUNReyhan ÇALIKAbdi TÜRKERSerpil KOZAN

Antalya İl Gıda Tarım ve Hayvancılık MüdürlüğüVatan Bulvarı Sedir Mahallesi Tarım Kampüsü ANTALYA

Tel : 0242 345 28 20 (3 Hat)Fax : 0242 346 67 80www.antalya-tarim.gov.tr

Ajans BaşkanıÖzer KESTANE

Yayın Koordinatörü Sibel HEKİMOĞLU

Grafik TasarımSibel KAŞIKÇINeslihan EDİZ

Haber MerkeziÖzgür ÖNDER (Antalya Temsilcisi)Derya ŞAHİNSüleyman DUMANSerap GÜZELCAN

REKLAM / ADVERTISING

Reklam Koordinatörü Derya ÇOLAK

Müşteri Temsilcileri İrfan IŞIK - Hakan KÜL Dilem ŞANLI

MuhasebeDila Emral AYDIN

Renkli Kalem Medya Grubu Antalya Temsilciliği

Elmalı Mahallesi Hükümet Caddesi Sıdıka İş Merkezi Kat:2 No:18 Muratpaşa / ANTALYA0242.242 03 05www.renklikalem.com.tr e-posta:[email protected]

Yayın Türü: Süreli Yerel

Baskı Yeri : Lamineks Matbaacılık Dijital Baskı İşl. San ve Tic.Ltd.ŞtiTel: 0 232 433 33 55

Baskı Tarihi: 03.07.2012

YAPIM / PRODUCTION

Dergimizde yayınlanan yazılar kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Yayınlanan makalelerin kaynaklarına İl Müdürlüğünden ulaşılabilir.

Kapak Fotoğrafı: Erden CANTÜRK 3.Tarım ve İnsan Konulu Ulusal Fotoğraf Yarışması

Page 7: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

5Dört Mevsim Tarım

İÇİNDEKİLER

14

16

18

21

28

32

36

40

48

54

56

70

72

84

98

110

Antalya Tanıtım Filmi Görücüye Çıktı

78. Anadolu Sohbetleri Antalya’da yapıldı

Uluslararası Un Kongresi

Stratejik Plan Lansman Toplantısı

Gen Kaynaklarını Korumak

Mera ve yaylaklarda otlatma mevsimi

Okul Sütündeki Gerçekler

Gıda Güvenliği Eylem Kurulu

Şarabın Anavatanı Elmalı’dan Bir Dünya Markası Doğuyor

2012’de tarıma 41,7 milyon lira ödenek

Baraj ve göletlerde kültür balıkçılığı

Dondurma yediğinizden emin misiniz?

İlk EXPO Organizasyonumuz ‘’EXPO 2016 Antalya’’

Seracılığın yeni adresi Elmalı

Otelleri için kurduğu Rani Çiftliği ile kaliteyi yükseltti

Eski Elmalı Evleriyle Geçmişe Tatlı Bir Esinti

Page 8: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

6 Dört Mevsim Tarım

Venlo’da Türk bahçesi…

Antalya’da 2016 yılında ya-pılacak botanik temalı Expo’nun 2012 yılı etkinliği,

Hollanda Venlo’nun ev sahipliğinde gerçekleşiyor. Venlo’da düzenlenen Floriade Expo 2012 Sergisi’nde yer alan Türk bahçesinin açılışı, 19 Ni-san 2012 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Hollanda Kraliçesi Beatrix tarafından yapıldı.

Türk bahçesinin açılışına, aralarında

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Avrupa Birli-ği Bakanı Egemen Bağış ile millet-vekillerinin de bulunduğu 150 kişilik Antalya heyeti de katıldı. Kraliçe Beatrix, Türk bahçesine hayran kal-dı. Orta Anadolu Süs Bitkileri ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Baş-kanı Osman Bağdatlıoğlu tarafın-dan Cumhurbaşkanı Gül ve Kraliçe Beatrix’e, Antalya’daki EXPO 2016 ile ilgili sunum yapıldı.

Page 9: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

7Dört Mevsim Tarım

Page 10: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

8 Dört Mevsim Tarım

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının

yeni binası hizmete açıldıAçılış törenine katılan Başbakan Erdoğan, ‘’Bakanlığımız kendine ait hizmet

binasıyla bundan böyle ülkemizin gıda ve tarım üretimi ve denetiminde

inşallah bölgede ve dünyada çok farklı yerini alacaktır’’ dedi.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının yeni binası, tö-renle hizmete açıldı. Törene,

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra Gümrük ve Ticaret Baka-nı Hayati Yazıcı, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ile Ener-ji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız katıldı.

Törende konuşan Başbakan Erdoğan, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan-lığının tarihinde ilk defa kendisine ait bir hizmet binasına kavuştuğunu belirterek, ‘’Bakanlığımız kendine ait hizmet binasıyla bundan böyle ülke-mizin gıda ve tarım üretimi ve dene-timinde inşallah bölgede ve dünyada çok farklı yerini alacaktır’’ dedi. ‘’İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’’ inan-cıyla sağlıklı gıda ve ürün noktasında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan-lığının çok farklı imkan ve teknolo-jiyle hizmetlerini sürdürdüğünü ifade eden Başbakan Erdoğan, ‘’Bakanlığı-mızın bundan sonraki süreçte sivil toplum kuruluşlarıyla el birliği içe-risinde inşallah insanımızın sağlıklı geleceğine çok daha güçlü adımlar atacağı müjdesini verebilirim’’ şek-linde konuştu. Yeni hizmet binasının

üretici ve tüketici birliği için hayırlı olmasını dileyen Başbakan Erdoğan; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Çevre ve Şehircilik Ba-kanı Erdoğan Bayraktar, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı ile kur-delayı kesti.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, bina açılışının ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Gümrük ve Ticaret Bakanı Haya-ti Yazıcı, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ile Çevre ve Şehircilik Baka-

nı Erdoğan Bayraktar’a yeni hizmet binasını gezdirdi. Bakan Eker, bası-na kapalı gerçekleşen gezi sırasında Başbakan Erdoğan’a yurdun çeşitli bölgelerinden gelen sebze tohumları ile “Tarım ve İnsan” konulu fotoğraf yarışmasında dereceye giren fotoğ-raflar hediye etti.

Bu gezinin ardından, Başbakan Er-doğan, bakanlar ile birlikte binanın bahçesine ağaç dikti. Başbakan Er-doğan, ağacın dikimi sırasında, ‘’Bu güzel mavi ladin hayırlı olsun’’ te-mennisiyle ilk toprağı attı.

Page 11: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

9Dört Mevsim Tarım

Page 12: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

10 Dört Mevsim Tarım

Bakan Eker;

“Expo bizimiçin çok önemli”APIH Bahar Toplantısı ile 11 Uluslararası Çiçek Soğanları

ve Çok Yıllık Otsular Sempozyumu Antalya’da yapıldı.

Uluslararası Bahçe Bitkileri Üreticileri Birliği –AIPH Bahar Toplantısı ile Ulus-

lararası Bahçe Bitkileri Bilimi Der-neği- ISHS 11. Uluslararası Çiçek Soğanları ve Çok Yıllık Otsular Sempozyumun açılışı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in katılımıyla yapıldı. Sempoz-yumda, Antalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak, AIPH Başkanı Dooke Faber, Akdeniz Üniversitesi Rek-tör Yrd. Prof. Dr. Muharrem Certel, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakül-tesi Bahçe Bitkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. İbrahim Baktır ile 20 ülke ve 50 uluslararası katılımcı yer aldı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Baka-nı Mehmet Mehdi Eker, yaptığı konuşmada, söz konusu iki toplan-tı için de Antalya’nın doğru bir yer olduğunu belirterek, şunları söyledi:

Page 13: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

11Dört Mevsim Tarım

‘’Antalya ili sadece tarihin, binler-ce yıllık birikimin merkezi değil, Türkiye’nin turizm potansiyelinin de önemli bölümüne sahip olan bir yer. Bu topraklar yeryüzünde hu-bubat başta olmak üzere birçok süs bitkisinin de anavatanıdır. Bu top-raklar yeryüzündeki 12 bin endemik bitki türünün 4 binini barındıran bir coğrafya. Tüm Avrupa kıtasında 2 bin 400 endemik bitki türü var-ken, Türkiye’nin sahip olduğu en-demik bitki türü, önemini ve değe-rini açıkça ortaya koymaktadır. Bu potansiyelin insanlığın gelecekteki gıda güvenliğini teminat altına alma yanında, doğal dengenin korunma-sı ile estetik ihtiyaçları karşılayaca-ğı bir gerçektir. Biz Bakanlık olarak bu potansiyeli daha iyi değerlen-dirme ve insanlığın yararı yönünde kullanmak için çaba içerisindeyiz.’’

Potansiyelimizin farkındayız Türk tarım sektörünün son 10 yıl içinde tarımsal hasıla bakımından dünyada 11. sırada iken dünya 7.’ si düzeyine yükseldiğini hatırlatan Bakan Eker, Türkiye’nin tarımsal hasılasının 23 milyar dolardan 62 milyar dolara yükseldiğini, bunu Bir-leşmiş Milletler ve OECD’nin ra-kamlarının söylediğini belirtti. Eker, ‘’Avrupa ülkeleri içerisinde 1. sıraya, 190 dünya ülkesi içinde ise 7. sıraya yükseldik. Sadece önümüzde büyük kıta ülkeleri var. Biz potansiyelimi-zin farkındayız ve bu potansiyeli her gün biraz daha iyi kullanma gayreti içindeyiz. Endemik bitkilerin insan-lık için ne kadar önemli olduğunu da biliyoruz. Bu alanda her gün bi-raz daha mesafe kat ediyoruz” dedi. Süs bitkileri sektörünün her gün

biraz daha gelişen bir sektör ko-numunda olduğunu belirten Bakan Eker; “Tüm bunlarla Antalya’nın ve yer aldığı bölgenin bu alandaki kapasite ve imkanlarını kullanıp, bu varlığı dünya ile paylaşmak ve insanlığın ortak kültür mirası içi-ne yerleştirip bunu da sunma ça-bası içindeyiz. Expo 2016 bizim için aynı zamanda böyle bir amaç ve hedeftir. Hükümet olarak bu kararlığı sizlerle bir kez daha teyit etmek istiyorum. Onun içi bugün buradayım. EXPO 2016 bizim için önemli, teması itibariyle de önemli. Çünkü çocuk temasının ilave edil-mesini özellikle biz istedik. Ço-cuklara bayram ilan eden tek ülke bizim ülkemiz. Çocuk insanlığın ortak geleceği ve umudunu ifade ediyor. Çiçek ise insanın estetik ihtiyaçlarını simgeliyor. Çiçek in-sanlığın kültür mirası ve biyolojik hayatına değer katan bir varlık-tır, bir değerdir” şeklinde konuştu. EXPO ile ilgili Bakanlık nezdinde çalışmaların sürdüğünü kaydeden

Page 14: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

12 Dört Mevsim Tarım

Bakan Eker, Antalya’nın yanın-da olduklarını bildirdi. Bilim in-sanlarının da akademik perspektif ve evrensel düşünce ve projelerle büyük katkısı olacağına inandı-ğını vurgulayan Eker, ‘’Antalya’yı önemsiyoruz. Burada biz Bakanlık olarak önemli bir araştırma merke-zine sahibiz. Batı Akdeniz Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü. BATEM bizim önemli enstitülerimizden biri-sidir. 2010 yılında Itri ve Tıbbı Bit-kiler Araştırma Merkezi’ni de açtık. Tıpta, kozmetikte kullanılan birçok bitki ile hazırlanan birçok preparat olduğunu biliyoruz. Bu araştırma-ların daha geniş kapsamda yürütül-mesi için bu merkezi kurduk” dedi.

Bakan Eker, şöyle devam etti: “EXPO’ya bütün gücümüzle hazırla-nıyoruz. Bunun sorumluluğunu taşı-yoruz. Çiçek ve çocuk gibi iki kutsal varlığın sembolü ile düzenlenmesi de çok önemli. EXPO tüm dünya ülke-lerine de bir imkân sunuyor. Bu dün-yada birlikte yaşıyorsak, bu kültürde hepimiz paydaşız. Dünyanın neresin-de olursak olalım bu küreyi daha ya-şanılır bir hale getirmemiz lazım. Bu faaliyetler böyle bir ulvi amaca hiz-met etmekte. Kanunumuz inşallah çok kısa bir süre içinde çıkacak v e hazırlıklarımızı hızla sürdüre-ceğiz. Bu süreçte dünya-daki organizasyonları da izleyeceğiz. Dünyanın bu alandaki tecrübe-sinde de istifade ede-ceğiz.”

2013 yılında Antalya hipodroma kavuşacak Antalya’nın seracılıkta da çok önemli bir yeri olduğunu vurgulayan

Bakan Eker; Antalya’nın toplam ihracatının yarısından fazlasını yani 572 milyon dolarlık kısmı tarım ürünlerinden oluşmakta. Gerek sera ürünleri, gerek süs bitkileri var bunun içinde. Bakanlık olarak Antalya’nın tarihi kültürel değerlerinden biri olan atçılığın gelişmesi için Döşemealtı ilçesinde 800 dönüm arazide Hipodrom kurulacak. 2013 yılında arazi

tahsisi ve diğer işlemlerin tamamlanmasının

ardından Antalya önemli bir müesseseye

kavuşacak. Atçılıkta da önemli bir merkez olacak Antalya”.

İki etkinliğin de Antalya’da

yapılmasının kendileri için çok önemli olduğunu yineleyen Bakan Eker; “Geofitlerle ilgili en önemli projeyi biz yürütüyoruz. Türkiye’deki süs bitkilerinin tespiti, kayıt altına alınması ve tabiatta yabani olan ve miktarı azalan türlerin tekrar bulundukları ortamda yetiştirilmesi

Eker : “Bu topraklar

yeryüzündeki 12 bin

endemik bitki türünün

4 binini barındıran bir

coğrafya’’

Page 15: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

13Dört Mevsim Tarım

ile ilgili çalışmalar yapıyoruz. Hep birlikte daha güzel bir Antalya, hep birlikte daha güzel bir Türkiye ve dünya için çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu. Cennet il AntalyaAntalya’nın üç mevsim bahar, bir mevsim kışı yaşayan cennet bir il olduğunu bildiren Antalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak ise 2 milyon nüfusu barındıran kentin yılda 11 milyon turist ağırladığını, yaklaşık 5-6 milyon da yerli turistin bulun-duğunu söyledi. Vali Dr. Altıpar-mak, ‘’500 bin yatak kapasitemiz var. Bunu özellikle söyleme nedenim şu. Otellerimizin çocuk temasına sahip olması. Çocuklu aileler büyük oran-da bizim otellerimizi tercih etmekte, bu otellerde Türk mutfağının zengin tatlarını deneme şansı bulmaktadır. Keşfedilmemiş onlarca mağaraları ile kumu denizi özel koruma alanları ile cennet bir il Antalya. Doğa güzellik-lerinin yanı sıra tarihi güzellikleri ile de öne çıkmakta, Perge, Thermesos gibi yüzlerce tarihi kalıntıya ev sa-hipliği yapmaktadır’’ diye konuştu. Antalya’nın 500 endemik bitki ba-rındırdığını, örtü altı varlığının %38’inin bu kentte bulunduğunu ifade eden Vali Altıparmak, Türkiye tarımsal ihracatının %20’sinin, kes-me çiçek ihracatının ise %80’inin de Antalya’dan yapıldığını bildirdi. Vali Dr. Altıparmak, ‘’Bunları Expo’ya neden talip olduğumu-zu ve ilimizi tanıtmak için anlat-tım. Bu manada heyecanımız çok büyük. Bayrağı Paris’te devraldık. Sayın Bakanın önderliğinde sizle-re çok güzel bir Expo’yu sunacağız. Sizlerin de bu Expo’da ülkelerinizi

tanıtmak için aramızda bulunması bizim için çok önemli” diye konuştu. Antalya bahçebitkilerinin başkenti Faber şöyle devam etti: ‘’Türkiye geçtiğimiz mali krizleri atlattı. Bitki ve çiçek ihracatında çok önemli bir ülke. Asya ve Avrupa’nın ortasında olan bir ülke Antalya. İstihdamda bu alanda artış yaşıyor. Antalya bahçe bitkilerinin başkenti. Expo 2016’ya ev sahipliği yapacak. Eğer tüm bu

söylediklerimiz doğruysa neden yeşil kent gelişiminde önemli rol oynamasın. 2016 ile bunu hep birlikte göreceğiz. Bahçe bitkileri sektörü Türkiye’de bir sistem değişikliğine ihtiyaç duyuyor. Antalya’da bilgi, birikim ve üretim potansiyeli var, artık öncü bir il konuma geçmeli. Antalya’nın önünde zorlu bir yol var ama ben 2016’ının çok başarılı geçeceğine inanıyorum. Bizim tecrübelerimizden bu noktada faydalanmanız çok önemli”.

Page 16: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

14 Dört Mevsim Tarım

Antalya tanıtım filmi görücüye çıktıÇekimlerinde 90 kişilik bir ekibin çalıştığı ve 120 bin avroya mal olan Antalya tanıtım filmi lansman toplantısı, Vali Altıparmak başkanlığında gerçekleştirildi.

Antalya tanıtım filmi lansman toplantısı, Antalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak başkanlı-

ğında gerçekleştirildi. Toplantıya Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müs-teşar Yardımcısı Erdal Celal Sumay-taoğlu, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof.Dr. Mustafa Akaydın, Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Kültür ve Turizm Bakanlığı Daire Başkanı Hidayet Memişoğlu, İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdür V. Bedrullah Erçin, İl Kültür Turizm Müdürü İbrahim Acar, Süs Bitkileri ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı

Osman Bağdatlıoğlu, Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Çe-tin Osman Budak, Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sek.Yrd. Cemal Öcal ve çok sayıda basın mensubu katıldı. Çekimlerinde 90 kişilik ekibin çalıştığı ve 120 bin avroya mal olan filmde, yaş-ları 4 ile 10 arasında değişen çeşitli ülke çocukları, EXPO 2016’yı hazırlıyor.

Tanıtım filminin yapımında emeği ge-çenlere teşekkür eden Vali Dr. Ahmet Altıparmak, filmin amacına ulaşması için kentte düzenlenen tüm organizas-

yonlarda gösterilmesi gerektiğini söy-ledi. EXPO 2016’nın kamunun, yerel güçlerin ve basının katkısı olmadan tek başına yürütülebilecek bir organi-zasyon olmadığını kaydeden Vali Altı-parmak; ‘’Bu noktada uyum ve ahenk içinde hareket ediyoruz. Bir gecikme var gibi görünse de, bu yasa tasarısı noktasında beklememizden kaynakla-nıyor. Çalışmalarımıza hızlı bir şekilde devam ediyoruz” dedi.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Erdal Celal Su-maytaoğlu ise Bakanlığın 639 Sayılı KHK ile yeniden yapılandırılırken, 90 dakikaya kadar kamu spotu yayınla-ma hakkına yer verdiğini hatırlatarak, Antalya tanıtım filminin Bakanlığın diğer faaliyetlerinin yanında RTÜK’e de kamu spotu olarak gönderileceğini söyledi.

Antalya Valisi Dr Ahmet Altıparmak ise Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’a ulaştırılmak üzere hazırla-nan tanıtım filmini, Kültür ve Turizm Bakanlığı Daire Başkanı Hidayet Memişoğlu’na teslim etti. Memişoğlu filmin farklı platformlarda yayınlan-ması noktasında gerekli desteği vere-ceklerini kaydetti.

Page 17: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

15Dört Mevsim Tarım

Akdeniz Organize Sanayi Bölgesi Akdeniz Bulvarı No:2 AntalyaTel: +90 242 258 18 80 - Fax: +90 242 258 18 85 - www.esasligrup.com.tr

Lezzette Esaslı Marka

Page 18: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

16 Dört Mevsim Tarım

78. Anadolu Sohbetleri Antalya’da yapıldıAntalya, bu yıl 78’incisi düzenlenen Anadolu Sohbetleri’ne sekizinci kez ev

sahipliği yaptı. Toplantıda söz alan konuşmacılar dünyadaki EXPO’lardan

örnekler vererek, hazırlık sürecinde Antalya’da yapılması gerekenleri anlattı.

Page 19: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

17Dört Mevsim Tarım

Garanti Bankası tarafından dü-zenlenen Anadolu Sohbet-leri, EXPO 2016 teması ile

Antalya’da gerçekleştirildi. Toplantıya Antalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak, Antalya Milletvekili Sadık Badak, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müste-şar Yardımcısı Erdal Celal Sumaytaoğ-lu, Uluslararası Bahçe Üreticileri Der-neği (AIPH) Başkanı Doeke Faber ve çok sayıda davetli katıldı.

AIPH Başkanı Doeke Faber, EXPO’nun tarihi süreci hakkında bil-gi verdi. Antalya’nın imajının EXPO ile güçleneceğini vurgulayan Faber; “İnsanların mutlu yaşamak için yeşil alanlara ihtiyacı var. EXPO’lar da yeşil alanların, parkların oluşturulması için bir fırsat. Bu organizasyon Antalya’da yaşayan insanlar için yeşil alanlar, ço-cuklar için oyun ve spor alanları oluş-turulmasına ön ayak olacak. Antalya bu süreçten sonra Türkiye’nin incisi olacak. Organizasyonun başarıya ulaşması için halkın da sürece katılması büyük önem taşıyor” dedi.

EXPO için Antalya’nın daha iyi bir altyapıya ihtiyacı olduğunu belirten International Destination Strategies yönetici ortağı Hans Van Driem ise şöyle konuştu; “Gün sizin günün üz, karar vermeniz yeni yollar inşa etmeniz gerekli ve bunlar için Ankara’dan daha fazla ödenek gelmesi gerekiyor. Ar-tık tartışacak vakit yok. Unutmayın ki, 2016 sadece bir başlangıç, sonuç değil. Organizasyon Antalya’da istihdam artı-şı yaratacak. Örneğin 82.5 milyon avro yatırımla gerçekleşen ve 2 milyon kişi-

nin ziyaret ettiği Hollanda EXPO’sun-da bin kişi istihdam edildi.” Bu projenin milli bir proje olduğunu kaydeden Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müs-teşar Yardımcısı Erdal Celal Sumayta-oğlu, EXPO Kanunu hazırlanırken 74 kurum ve kuruluştan görüş istendiğini, bunların 24 tanesinin kamu kurumu, 50 tanesinin ise sivil toplum kuruluşu olduğunu söyledi. İstanbul Bilgi Üni-versitesi İİBF öğretim üyesi Prof. Dr. Asaf Savaş Akat moderatörlüğünde gerçekleştirilen Anadolu Sohbetleri’nin ikinci oturumunda ise Antalya Vali-si Dr. Ahmet Altıparmak, Büyükşe-hir Belediye Başkanı Prof.Dr.Mustafa

Akaydın, ATSO Başkanı Çetin Osman Budak katılımcılardan gelen soruları ya-nıtladı. Soru-cevap bölümünde konuyla ilgili görüşlerini bildiren Antalya Valisi Dr.Ahmet Altıparmak, EXPO’nun ulusal mahiyette bir proje olduğuna dik-kat çekti. Vali Altıparmak, organizasyon sayesinde inşa edilecek kalıcı eserlerin Antalya için çok önemli olduğunu be-lirterek, “Her türlü faaliyet ve yapılaş-ma il, ilçe ve bölgeyi kapsayacak şekil-de yapılmalı. Planlama ve bütçeleme konularına büyük özen gösterilmeli. Bu süreçte şehrin imajını kirletecek herhangi bir olay yaşanmaması için de dikkatli olunmalı” dedi.

Page 20: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

18 Dört Mevsim Tarım

Türkiye Un sanayicileri Fe-derasyonu –TUDAF 2012 Uluslararası Buğday, Un,

Ekmek Kongre ve Sergisinin açı-lışı, 30 Mart 2012 tarihinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Meh-met Mehdi Eker’in katıldığı törenle Antalya’da gerçekleştirildi.

Yerli ve yabancı 610 kişinin katıl-dığı kongrenin açılışında konuşan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, ekmek isra-fının çok ciddi boyutlarda olduğuna ve israfı önlemeye yönelik olarak ko-nunun tarafları ile birlikte kampanya başlatacaklarına dikkat çekti. Buğdayın anavatanının Anadolu olduğunu vurgulayan Bakan Eker, sözlerini şöyle sürdürdü: “Coğraf-ya tarımı, tarım beslenmeyi tayin

eder ve beslenme ile birlikte birçok unsuru ve kültürü belirler. Mesele-ye bu açıdan bakıldığında bu top-raklar yeryüzünde bugün dünyanın gıda ürünlerinden birini teşkil eden buğday için çok önemli. Güneydoğu Anadolu Bölgesi buğdayın anavata-nı. Buğdayın bu topraklarda 27 çeşit yabani akrabası vardır. Buğday bizim kültürümüzün bir parçasıdır. “

Buğdaydakalite ve verim arttıBundan 9 sene önce 9.3 milyon hektar alanda buğday üretimi ya-pıldığını ve 19.5 milyon ton buğday üretildiğini kaydeden Bakan Eker, o dönemlerde emgili dane oranının %4’lerde olduğunu, süne ile uçakla mücadelenin kullanıldığını ve ilaçla-mada sadece buğday ve süne için 900 ton kimyasal harcandığını, sertifikalı

tohuma destek ve önem verilmemesi nedeniyle 75 bin sertifikalı tohumun kullanıldığını, bunun da %10 oranına denk geldiğini anlattı. Bakan Eker, ‘’Biz her iki konuyla ilgili de tedbirler aldık. Süne müca-delesinde havadan ilaçlamayı son-landırdık. Otu, suyu, insanı, hayvanı zehirleyen bu 900 ton ilaç miktarı 100 tona düştü. Sertifikalı tohu-mu destekleme kapsamına aldık ve 2011’de kullanılan miktar 400 bin tonun üzerine çıktı. Buğdayın kali-tesi ve miktarı arttı. 2011 yılında 7.9 milyon hektar alanda 21.8 milyon ton buğday üretildi. TÜİK 2011 yılı kesin rakamlarını açıkladı. Buna göre 2011 yılında 35 milyon ton hubu-bat üretilmiş Türkiye’de. Bunun 21.8 milyon tonu buğday diğerleri de arpa ve diğerleri” dedi.

Bakan Eker: ‘’Ekmek israfını önlemeye

yönelik kampanya başlatacağız.’’

UluslararasıUn Kongresi

Page 21: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

19Dört Mevsim Tarım

Un ihracatındadünya birincisiyiz Sektörün 2002 yılında ilk onda bile olmadığını vurgulayan Bakan Eker; bugünkü durumda sanayicilerin büyük gayret ve başarılarının bulunduğunu söyledi. Eker, Türkiye’de tohumluk, yem, ekmek, makarna tüketimi için 18 milyon ton buğday kullanıldığını, geriye kalan 3 milyon tonun ihraç edildiğini belirtti. Eker, ‘’Ama bu yetmiyor, sanayicilerimizin dünya pazarları ile belirli bağlantıları var, üstüne hammadde ithalatı yapılıp, işlenip dünyaya satılıyor. 2005’ ten beri alınan tedbirler ile sektörümüzün de gayretleri ile en çok buğday unu ihraç eden ülke haline geldik. 2011’ de Türkiye 1. oldu. 1.99 milyon ton un, 404 bin ton makarna, 123 bin ton bulgur, 49 bin ton irmik ve 285 bin ton bisküvi ihracatı ile 19, 9 milyar dolar ihracat geliri elde ettik’’ diye konuştu. Birçok sektörde cari açık yaşanırken gıda ve tarım alanında dış ticaret fazlası olduğuna dikkat çeken Bakan Eker, 4 milyar dolar ticaret fazlası olduğunu ve bunun önemli kısmını hububat mamullerinin oluşturduğunu söyledi. Fındığı geride bırakarak 1. sıraya yükselinUn sanayicilerini bir kez daha kutlayan ve her türlü konuda kendilerine destek vermeye ha-zır olduklarını kaydeden Bakan Eker, sanayicilerden 2012 yı-lında fındığı geride bırakarak, 1. sıraya yükselmelerini istedi.

Lisanslıdepoculuğun geliştirilmesiBuğday ticaretinde bazı düzenle-meler getirdiklerini, lisanslı depo-cululuğu hayata geçirdiklerini ve bunu yaygınlaştırmaya çalıştıkları-nı kaydeden Bakan Eker; ‘’Bu sade-ce depolama faaliyeti olarak sınırlı kalmamalı. Borsa senetlerinin işlem gördüğü piyasadaki gibi işlem gör-

mesini istiyoruz. Böylece ürün do-laşımı azalacak, kalite kaybına yol açacak uygulamalardan kaçınılacak ve etkin bir piyasa olacak” dedi.

Türk milleti için bir sembol niteli-ği taşıyan ekmeğin, tüketiciler için oldukça önemli bir besin olduğuna işaret eden Bakan Eker, aynı za-manda ekmeğin çağın insanlarının maruz kaldığı şeker, tansiyon, obe-zite gibi hastalıklarda da etkili ol-duğunu düşündüklerini, bu neden-le obezite ile mücadele kapsamında

kepek miktarının artırılması, tuz oranın azaltılması ve ekmek sa-tış noktalarında tam buğday ek-meğinin satışının zorunlu hale getirilmesi ile ilgili standart-ları oluşturduklarını kaydetti.

Yılda 550 bin tonekmek israf ediliyorEkmekte israfın da çok ciddi boyutlarda olduğuna dikkat çeken Bakan Eker; bunun önlenmesi konusunda bir

kampanya başlatacaklarını bildir-di. Eker, konuyla ilgili araştırma yaptırdıklarını, israfın boyutunun günlük 6 milyon adet ekmek ol-duğunu, bunun 1500 ton ekme-ğe denk geldiğini, yıllık israfın 550 bin tonu bulduğunu söyledi.

Eker, ‘’Bunun değerine bakıldığın-da toplam ihraç ettiğimiz un kadar değeri var. Bir yılda Türkiye’nin ihraç ettiği un kadar israf ediyo-ruz. Karlı bir iş değil. Bizim inan-cımızda da, tüm dinlerde de israf men edilen, tavsiye edilmeyen, is-

Eker: ‘’Bir yılda Türkiye’nin ihraç ettiği

un kadar israf ediyoruz. Bizim inancımızda da, tüm dinlerde de israf men edilen, tavsiye

edilmeyen, istenmeyen bir davranıştır. Konuyla

ilgili önümüzdeki süreçte daha çok çaba göstermemiz lazım’’

Page 22: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

20 Dört Mevsim Tarım

tenmeyen bir davranıştır. Bizim bu konuyla ilgili önümüzdeki süreçte daha çok çaba göstermemiz lazım. Bu kampanyaya tüm paydaşların iş-tirak etmesini arzu ediyoruz” dedi.

TUSAF Yönetim Kurulu Başka-nı Erhan Özmen ise ISO’nun ilk 500’ünde 5 adet, ilk 1000’de 10 adet firması ile dünya un ih-racatının lideri konumunda bu-lunan un sanayicisinin, 2005 yılından beri Türkiye Un Sanayi-cileri Federasyonu ve Orta Ana-dolu İhracatçılar Birliğinin ver-diği kurumsal destek ile Türkiye ekonomisinin gösterdiği per-formansa uyum sağlama içinde olduğunu söyledi. Özmen, Türk

ununun son yıllarda uluslararası marka olma yolunda çok önemli ilerlemeler kaydettiğini, dünya-daki lider ülkelerle rekabet eder konuma gelindiğini bildirdi. Öz-men, ihracat yapan firma sayısı-nın 209’a yükseldiğini, 7 yıl önce aynı miktar un ihraç ederek 425 milyon dolarlık satış elde eder-ken, 2011 yıl sonu itibariyle bu rakamın iki katının aşılmış ol-masının, emtia fiyatlarındaki ar-tışın yanı sıra ihracatın yurt dışı pazar kabiliyetini nasıl geliştirdi-ğini ortaya koyduğunu bildirdi.

Bakan Eker, açılıştan sonra sergi alanını gezerek, stant kuran fir-maları ziyaret etti.

Türk ununun son

yıllarda uluslararası

marka olma

yolunda çok önemli

ilerlemeler kaydettiği,

dünyadaki lider

ülkelerle rekabet eder

konuma gelindiği

bildirildi.

Page 23: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

21Dört Mevsim Tarım

Stratejik Plan Lansman Toplantısı Antalya İli Tarım Stratejik Planının

Hazırlanması Projesi” toplantıyla tanıtıldı.

Antalya İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlü-ğü tarafından hazırla-

nan ve Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı’nın 2011 yılı Doğrudan Faaliyet Desteği Programı kapsa-mında desteklenmeye hak kaza-nan “Antalya İli Tarım Stratejik Planının Hazırlanması Projesi” tanıtım toplantısı yapıldı. Pro-je tanıtım toplantısına Antalya Vali Yardımcısı Mehmet Yavuz, İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Mü-dür V. Bedrullah Erçin, Antalya İl Kontrol Laboratuvar Müdürü Fa-ruk Kurnaz, Zirai Karantina Mü-dürü Uğur Aka, ilçe müdürleri ile kamu kurumlarının temsilcileri katıldı.

2011 yılında sektör paydaşları ile birlikte Antalya Tarım Master planının hazırlandığını belirten İl Müdür V. Bedrullah Erçin, 2012 yılında hazırlanacak tarım strate-jik planı ile sektörün güçlü ve za-yıf yönlerinin ortaya koyulacağını, burada yer alacak bilgilerin yatı-rımcılara yön vereceğini kaydetti.

Projenin amacını “Antalya İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün 2012-2016 yılı arasındaki hedeflerini belirlemek, gelişmesini ölçmek, stratejik ko-nularını tespit etmek ve bu strate-jilerin denetleme mekanizmasını oluşturmak” olarak ifade eden Proje Koordinatörü Ahmet Bakartepe ise proje ile Antalya tarımına yatırım yapmak isteyen girişimcilere ve ta-rımsal öğretime veri tabanı oluştu-rulacağını söyledi.

Stratejik planlamanın, stratejik yöne-timin bir aşaması olduğunu ifade eden Bakartepe, 67 bin 242 lira olan proje bütçesinin 46 bin 820 lirasının destek-lendiğini ve projenin 3 ay süreceğini kaydetti. Bakartepe, proje kapsamında resmi kurum ve kuruluşlar, sivil top-lum kuruluşları ihracatçılar, tedarikçi-ler, üreticiler, tüketicilerden oluşan 622 paydaş kişi ve kuruluşa ulaşılacağını ve yapılacak anketlerin hizmet satın alımı yoluyla özel bir kuruluşça objektif ola-rak değerlendirileceğini söyledi.

Page 24: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

22 Dört Mevsim Tarım

Sütün çocuk gelişimindeki etkisi göz önünde bulundurularak, Baş-bakan Recep Tayyip Erdoğan’ın

talimatıyla başlatılan; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Milli Eğitim Ba-kanlığı ve Sağlık Bakanlığı işbirliğiyle uygulamaya koyulan Okul Sütü Projesi kapsamında süt dağıtımı gerçekleştirildi. Cengiz Topel İlköğretim Okulu’ndaki dağıtım programına katılan Antalya Va-lisi Dr. Ahmet Altıparmak, proje kapsa-mında 632 ilköğretim okulunda 182 bin 714 öğrenciye süt dağıtımı yapıldığını kaydetti.

Vali Altıparmak, sütün çocukların bes-lenmesindeki önemi nedeniyle hayata geçirilen uygulamanın özellikle yaz ayla-rında süt fiyatlarında oluşan istikrarsızlı-ğı da önleyeceğini ve üretimde istikrara katkı sağlayacağını söyledi.

Burdur, Isparta ve Antalya bölgesini kap-sayan uygulamalarda, Antalya’da faaliyet gösteren Yörükoğlu Süt ve Ürünlerinin yüklendiği program süresince 730 bin 856 litre süt dağıtımı yapıldı. Eğitim yılı sonunda kadar devam eden Okul Sütü Programı, ana sınıfından beşinci sınıfa kadar ilköğretim öğrencilerini kapsıyor.

Okul Sütü, Akıl Küpü

Page 25: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

23Dört Mevsim Tarım

Dünya Süt Günü, Antalya İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlü-ğü tarafından Özdilek Alışveriş

Merkezi’nde düzenlenen bir etkinlikle kut-landı. Kutlamaya İl Müdürü V. Bedrullah Erçin, İl Sağlık Müdürü Adem Bilgin, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Süleyman Eryılmaz ve öğrenciler katıldı.

Mehmet Kemal Dedeman İlköğretim Okulu öğrencileri tarafından sergilenen halk oyunları gösterisi ile başlayan etkin-likte konuşan Erçin, Uluslararası Sütçülük Federasyonu’nun 1956 yılında aldığı bir karar gereği 21 Mayıs’ın tüm üye ülkelerde Dünya Süt Günü olarak kutlandığını anım-sattı.

1991 yılından itibaren 21 Mayıs’ı izleyen haftanın Türkiye’de “Süt Haftası” olarak kutlandığını ifade eden Erçin, sütün besle-yici özellikleri nedeniyle çok önemli bir gıda olduğuna dikkat çekti. Erçin, süt tüketimini artırmak amacıyla üç Bakanlığın Okul Sütü kampanyasını başlattığını hatırlattı.

Dünya süt günü etkinlikleri çerçevesinde Mehmet Kemal Dedeman İ.Ö.O. öğrenci-leri arasında düzenlenen resim yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödülleri verilir-ken resim sergisinin de açılışı yapıldı. Hedi-ye töreninin ardından resim sergisini gezen davetlilere Özdilek AVM girişinde Yörü-koğlu, Pınar, Ekici, Algida ve Aynes firma-ları tarafından süt ürünleri ikram edildi.

Dünya Süt Günü kutlandı

Page 26: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

24 Dört Mevsim Tarım

UlusalSüt Zirvesi 2012

İzmir’de gerçekleşen Ulusal Süt Zirvesi 2012 Süt ve Süt Endüst-risi Konferansı’na katılan Bakan

Eker, Bakanlık olarak et ve süt üreti-cileri ile tüketicilerini koruma amaçlı

bir düzenleyici kurumu oluştur-ma çalışmalarında son aşa-

malara geldiklerini ifade etti. Bu kurumun piyasayı

gerektiğinde regüle ede-ceğini, ani fiyat deği-şikliklerinden hem üreticileri hem de tü-keticileri koruyacağını

söyleyen Bakan Eker, geçmişte ‘üvey evlat’ ola-

rak görülen ve tarım teşviklerinin sade-

ce yüzde 4’ünü alabilen hayvan-cılık sektörü-nü geliştirmek

için de strate-

ji geliştirdiklerini vurguladı. Bakan Eker, yapılan düzenlemelerle tarım destekleri içinde hayvancılığın oranı-nı yüzde 27-28 düzeyine getirdikle-rini bildirerek, son 3 yılda koyun ve keçi sayısında önemli artış olduğunu kaydetti. Anadolu coğrafyasının kü-çükbaş hayvan yetiştiriciliğine daha uygun olması nedeniyle, büyükbaş hayvan ıslahına önem verdiklerini anlatan Bakan Eker, saf ırk oranı-nın çoğalmasına paralel verimliliğin de artığını belirtti. Hayvan ithalatı nedeniyle eleştirildiklerini, oysa ırk ıslahı amacıyla ithalatın 1925’te ilk kez yapılmaya başladığını kaydeden Bakan Eker, hayvancılıkta daha da ilerlemek için en öncelikli konunun işletmelerin büyütülmesi olduğunu ifade etti. Son sekiz yılda bu yönde ciddi çalışmaların yapıldığını anlatan Bakan Eker, bu dönemde 50 ve daha fazla büyükbaş hayvanı olan 20 bin yeni işletme kurulduğunu dile getirdi.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Türkiye’nin

2016 Uluslararası Süt Zirvesi’ne talip olduğunu açıkladı.

Page 27: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

25Dört Mevsim Tarım

Bakan Eker, Türkiye’nin 2016 yılın-da Uluslar arası Süt Zirvesi’ne talip olduğunu belirterek, “Türkiye’nin bu organizasyona ev sahibi olma hakkı-nı kazanması durumunda, İzmir’in evsahipliği yapması, bu kente yakışa-caktır’’ dedi.

Toplantıda konuşan Ulusal Süt Kon-seyi Başkan Yardımcısı ve Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölüm Başkanı Muhittin Özder, Okul Sütü Projesi’nin 36 ül-kede uygulandığını, Tayland’da üre-tilen sütün yüzde 25’inin okullarda dağıtıldığını belirterek, ‘’Türkiye’de üretilen sütün yüzde 5 ile 7’si okul-larda dağıtılacak. Bu göz ardı edil-memeli’’ dedi.

Ulusal Süt Konseyi olarak Okul Sütü Projesi’ni desteklediklerini, ‘gençle-rin sağlıklı gelişimi ile düzenli tüke-tim alışkanlığına sahip olmalarının’ konseyin temel hedefleri arasında bulunduğunu vurgulayan Özder, süt üretiminde istikrarın sağlanmasını da amaçladıklarını ifade etti. Özder, ‘’Okul Sütü Projesi 85 ülkede uygu-landı, 36 ülkede halen uygulanmak-ta. Tayland’da ülke içi üretilen sütün yüzde 25’i, ABD’de ise yüzde 7’si okullarda dağıtılıyor. Türkiye’de ise bu yüzde 5-7 arasında’’ diye konuştu.

Gürcistan Acara Özerk Bölgesi Ta-rım Bakanı Donari Surmanidze de, çok uygun iklim ve coğrafyaya sahip bölgelerinde hayvancılık, süt ürünleri ve tavukçuluk alanlarında ciddi yatı-rımlara ihtiyaç duyulduğunu belirte-rek, Türk girişimcileri, bölgeye yatı-rım yapmaya davet etti.İzmir Valisi Cahit Kıraç da, İzmir’de

günde 300 bin çocuğa süt içirme-ye devam ettiklerini, bu uygulama-nın sürmesini istediklerini kaydetti. İzmir’in önemli bir tarım ve hay-vancılık kenti olduğuna işaret eden Kıraç, sığır sütünün yüzde 9’nun bu kentte üretildiğini vurguladı.

İzmir’de günde 3 bin ton süt üretil-diğini açıklayan Kıraç, ‘’İzmir, süt üretimi ve endüstrisinin önemli ak-törlerinden biridir. 2016 yılındaki Uluslarararası Süt Zirvesi için en uygun kentin İzmir olduğunu düşü-nüyorum. Buradan aday olduğumuzu ilan ediyorum’’ dedi.

Ulusal Süt Konseyi Başkanı Harun Çamlı ise Dünya Süt Konferansı’nın 2016 yılında düzenlenmesi için hü-kümetten destek istedi. Çamlı, ba-kanlığın, hayvancılığın gelişimi için attığı adımları ve hayata geçirdiği ya-sal düzenlemeleri desteklediklerini, üreticilerin, Okul Sütü projesinin de-

vam etmesini istediklerini kaydetti.İzmir Ticaret Borsası Başkan Vekili Barış Kocagöz ise bazı sorunların or-taya çıktığı sektörün geleceğine şekil verilmesi gerektiğini belirterek, sek-tör konseylerinin de güçlendirilmesi-ni istediklerini vurguladı.

İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş da, sütün temel gıda mad-desi olduğunu anlatarak, hükümetin gıda sektöründe birçok yenilik getir-diğini kaydetti. Düzenlenme tarihi-nin 2013 yılına çekilmesini istediği Uluslararası Dünya Süt Zirvesi’nin İstanbul yerine İzmir’de yapılmasını beklediklerini açıklayan Demirtaş, ‘’Efes Kongre Merkezi iki ay sonra hizmete giriyor. Bu zirveyi burada yapalım. Biz oda olarak buna destek olacağımızı söylüyoruz. Pınar firması da destek olacaktır. En mükemmel zirveyi 2013 yılında sütün başkenti İzmir’de rahatlıkla yaparız’’ diye ko-nuştu.

Page 28: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

26 Dört Mevsim Tarım

Antalya İl Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdür V. Bedrullah Erçin, gıda

üretimi yapan işletmelerin, 5996 Sayılı Kanun hükümlerince bir yıl

içerisinde kayıt ve onay işlemlerini tamamlamaları gerektiğini belirtti.

Antalya İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğüne bağlı Gıda ve Yem Şubesi,

17 Nisan’da Antalya’nın Alanya, El-malı, Gazipaşa, Korkuteli, Manavgat ve Serik ilçelerinde faaliyet gösteren mandıra ve süt işleme tesislerine yö-nelik bilgilendirme toplantısı düzen-ledi.

5996 Sayılı kanun hükümlerince bir yıl içersinde kayıt ve onay işlemleri-nin tamamlaması gerektiği bildirildi.

Gıda güvenliğindeyeni dönem Son günlerde Gıda Ta-rım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından mevzuata aykırı durum- l a r ı n tespitinin kamuoyu ile paylaşıl-masını değerlendiren Erçin; “Es-kiden tağşiş yapan, sakıncalı ürün üreten firmalar ifşa edilemiyordu. Bu işletmelere cezai işlem uygu-lanıyordu, ancak ‘kol kırılır yen içinde kalır’ anlayışı vardı. Yeni yasa ile birlikte artık kamuoyuna açıklama yapılabiliyor” dedi.

Onay belgesi almayanların faaliyetleri durdurulabilir Gıda ve Yem Şube Müdürü Vey-sel Çelik ise şöyle konuştu: “Bu güne kadar yasal olarak üretim izni ve gıda sicili alarak faaliyet gösteren tesislerin yeni yasa ile birlikte yılsonuna kadar belgele-rini onay belgesine dönüştürme-

leri gerekmektedir. Bu belgenin tesislere kazandırılabilmesi için yapısal, sistemsel düzenleme-lerde bulunması gerekmektedir. Yılsonuna kadar onay belgesi al-mayan tesislerin faaliyeti durdu-rulması gündeme gelecektir.”

Sorumluluk işletmeciye ait Açılış konuşmaların ardından katılımcılara süt işleyen tesisle-rin onay işlemleri ile ilgili bilgi veren Gıda Kontrol Görevlisi

Ümit Okudur, denetimlerin tüm işletmelerde aynı sis-tematikle yapıldığını söy-ledi. Sorumluluğun önce-likle gıda işletmecisine ait

olduğuna dikkat çeken Okudur, gıda güvenilirliğinin gıda zinci-ri boyunca sağlanması ve soğuk zincirin korunması gerektiğini ifade etti. Okudur, tehlike ana-lizi ve kritik kontrol noktaları/HACCP ilkelerine dayanan pro-sedürlerin iyi hijyen uygulamala-rı ile birlikte uygulanmasından, gıda işletmecisinin sorumluluğu olduğunu vurguladı.

Süt işleme tesisleribilgilendirildi

Page 29: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

27Dört Mevsim Tarım

Suda Yaşam Dergisi tarafın-dan düzenlenen “Türkiye III. Su Ürünleri Semineri”

7 Mayıs tarihinde Akdeniz Su Ürünleri Eğitim ve Araştırma Enstitüsü’nde yapıldı. Kıbrıs ve Türkiye’de düzenlenen seminer-de, sektörün sorunları ve çözüm yolları ele alındı. Türkiye III. Su Ürünleri Semineri’nin açılış toplantısına Antalya Gıda Ta-rım ve Hayvancılık Müdür Ve-kili Bedrullah Erçin, Akdeniz Su Ürünleri Eğitim ve Araştır-ma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Yılmaz Emre’nin yanı sıra ko-operatif ve birlik başkanları ile çok sayıda şirket yetkilileri ka-tıldı.

Seminerde konuşan Akdeniz Su Ürünleri Eğitim ve Araş-tırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Yılmaz Emre, dünyada 144 milyon ton balık üretimi ya-pıldığını kaydetti. Bu rakamın yüzde 61’inin avcılıktan, yüz-de 39’unun ise yetiştiricilikten elde edildiğine dikkat çeken Emre, “Diğer yandan Avrupa Birliği’nde 6.4 milyon ton balık

üretimi bulunmaktadır. Bunun yüzde 80 ‘i avcılık, yüzde 20’si de yetiştiriciliktir. Ülkemizde 2010 yılı değerlerine bakacak olursak 653 bin ton üretimin yüzde 26’sı avcılıktan, yüzde 74’ü ise yetiş-tiricilikten elde edilmektedir” diye konuştu.

Üretimavcılığın önüne geçiyor Antalya Gıda Tarım ve Hayvan-cılık Müdür Vekili Bedrullah Erçin ise Türkiye’deki su ürün-leri üretiminin yaklaşık yüzde 50’sini hamsinin oluşturduğunu söyledi. Su ürünlerinin isteni-len düzeyde gelişemediğini ifa-de eden Erçin, şöyle konuştu: “Bakanlığımızın 639 Sayılı yeni teşkilat yasasıyla Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlü-ğü kuruldu. En önemli hadise-lerden bir tanesi, kiralamaların artık il müdürlükleri tarafından yapılıyor olması. Ayrıca balıkçı barınağı ve araştırma gemisi de Antalya açısından olumlu geliş-meler.”

Erçin, her geçen yıl üretimin av-cılığın önüne geçtiğini belirtti. 1995 yılında yüzde 2 olan balık üretiminin şu an yüzde 26 ora-nına ulaştığını kaydeden Erçin “Avrupa’da yetiştiricilik sektör-leri içerisinde en hızlı büyüyen sektör, su ürünleri sektörüdür” dedi.

Su ürünleriDoç. Dr. Yılmaz Emre dünyada 144 milyon ton balık üretimi

yapıldığına, bunun yüzde 61’inin avcılıktan, yüzde 39’unun ise

yetiştiricilikten elde edildiğine dikkat çekti

Page 30: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

28 Dört Mevsim Tarım

Hızlı nüfus artışı ve ekono-mik baskı, geleneksel tarım sistemlerindeki değişimi

hızlandırırken, y e r l i

ırkların ıslahı, kültür ırkları ile me-lezlenmesi yolu ile verimlerinin ar-tırılmasına yönelik çalışmalar hız kazanmıştır. Buna bağlı olarak da varyasyon tür, ırk ve gen kayıpla-rı nedeniyle giderek önemli ölçüde azalmaktadır.

Yılda 27 bin bitki ve hayvan türü yok olmakla birlikte yeryüzün-

deki gen kayıplarının büyük bölümü bitkiler, omurgasız-lar, deniz ve tatlı su faunası, sürüngenler, kuşlar ve diğer

yaban hayvanlarında meydana gel-

mektedir. Ülkemizde bitkisel gen kaynaklarının yanı sıra tüm dünyada tanınan Ankara Keçisi, Ankara Kedi-si, Ankara Tavşanı ve Kangal Köpeği günümüzün en popüler canlıları ara-sında yer almaktadırlar. Ankara’dan adını alan Ankara Tavşanı artık yok olmuştur. Buna karşılık Fransa’da ye-tiştirilmesi ve ıslah çalışmaları devam etmektedir.

Hayvan genetik kaynakları, biyolojik çeşitliliğin bir unsuru olup, insanların gıda ve tarım alanında ihtiyaç duydu-ğu talebi karşılamaktadır. Özellikle çiftlik hayvanları genetik kaynakları-

Gen Kaynaklarını KorumakYılda 27 bin bitki ve hayvan türü yok olmakla birlikte

yeryüzündeki gen kayıplarının büyük bölümü bitkiler,

omurgasızlar, deniz ve tatlı su faunası, sürüngenler, kuşlar

ve diğer yaban hayvanlarında meydana gelmektedir.

Gökhan Kum/ Ziraat Yüksek Mühendisi-Antalya İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü

Page 31: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

29Dört Mevsim Tarım

nın yok olması, doğrudan insan yaşa-mı ile ilişkilidir ve konunun ekolojik yönü yanında sosyo-ekonomik yönü de bulunmaktadır.

Yerli ırklar yetiştirildikleri çevrenin özel koşulları sonucu ortaya çıkmış, verimleri düşük olmakla birlikte özgün niteliklere sahip, dayanıklı, kanaatkâr, yetersiz çevre koşulların-da yaşamlarını sürdürüp, üreyebilen hayvanlardır. Bu ırkların yok olması, sahip oldukları özgün niteliklerin de yok olması anlamındadır. Gelecekte ortaya çıkabilecek değişikliklerin bu özelliklerin hangisine gereksinme yaratacağını şimdiden tahmin etmek olanaksızdır. Gen kaynaklarının bu-gün bilinmeyen veya saptanmamış olan olası yararlı özellikleri, ancak bunların varlıklarını sürdürmeleri halinde elde tutulabilir ve gerektiğin-de insanlığın hizmetine sunulabilir.

Zararlı gibi görünen her canlının ekolojik dengede bir görevi vardır ve korunması gerekir. Hayvansal gen kaynaklarının korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması ile ilgili tüm sorumluluğun Gıda, Tarım ve Hay-vancılık Bakanlığına ait olduğunu düşünmek, büyük ölçüde kolaycılık olarak nitelendirilebilir. Gen kaynak-larının korunması; kurum, kuruluş, yönetici ve duyarlı yurttaşların iyi niyet ve özverilerine bırakılamayacak kadar önemli bir konu olup, milli bir

dava olarak algılanması gerekir. Bu nedenle konunun önemi ilgili tüm çevrelerce kavranmalı, farklı kaynak-lar koruma çalışmaları bağlamında devreye sokulmalıdır.

Halk elinde yetiştirilmekte olan ve yok olma tehdidi altında bulunan koyun, keçi, arı, manda ve sığır ırk-larının ve bölgesel tiplerinin küçük koruma sürüleri halinde doğal yayıl-ma alanı olan bölge ve illerde koru-ma altına alınması, 24.02.2011 tarih-li ve 27856 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2011/1430 sayılı 2011 Yılında Yapılacak Tarımsal Destek-lemelere İlişkin kararda yer almıştır. Program, 24/02/2005 tarih ve 25765 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Hayvancılığın Desteklenmesi Hak-

kında Karar (2011/26) gereği 2011-2015 yılları arasında 5 yıl süre ile uy-gulanacaktır.

Yerinde Koruma ve geliştirme ama-cıyla destekleme kapsamına alınan ırklar ve doğal yayılma alanı olan iller içerisinde Antalya ilimizde Honamlı keçisi yer almakta olup, farklı bölge-lerde yer alan 37 işletmede 6.300 baş Honamlı keçisi, 36 işletmede 6.300 baş kıl keçisi olmak üzere 12.600 baş keçi, Yetiştirici Birliği, Üniversite, Enstitü ve Bakanlık ortaklaşa çalış-masıyla Proje kapsamına alınmıştır. Proje ile ırkın; kendi doğal yayılma bölgesinde korunmasının yanında genetik kaynakların gelecek nesillere aktarılması da sağlanmış olacaktır.

Page 32: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

30 Dört Mevsim Tarım

Tarım Reformu Genel Mü-dürlüğü, Projeler ve Kredi-lendirme Daire Başkanlığı

tarafından ikincisi düzenlenen Da-mızlık Hayvan Seçim Kursu, 24-27 Nisan 2012 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi. Kursun ilki 2-7 Nisan 2012 tarihlerinde gerçekleştirilmişti.

Kursun açılışına ziraat mühendis-leri ve veteriner hekimler katıldı. Açılışta konuşan Kırsal Kalkın-ma ve Örgütlenme Şube Mü-dürü İzzet Kaş,“Zooteknist ve veteriner hekimler olarak bura-daki konuların birçoğu sizlerin uzmanlık konusu olabilir, an-cak damızlık hayvan seçiminin iyi yönetilmesi halinde diğer parçalar da iyi yönetilecektir. O nedenle bu kurs çok önemli” dedi.

Projeler ve Kredilendirme Dai-re Başkanı Yavuz Er, 1998-2002 yılları arasında 287 kooperatife 87 milyon TL, 2002-2011 yılları arasında ise 1840 kooperatife 1.9 milyar TL kredi desteği sağlandı-ğını ve kredi oranının 20 kattan fazla arttığını kaydetti. Son yıllar-da kredi talebi yapan kooperatif-

lerin % 95’inin hayvancılık tesisi kurmak istediklerini belirten Er, 2011 yılında 12 bin damızlık sığır ve 21 bin damızlık koyun alımı gerçekleştirildiğini, % 3 oranında sera ve % 2 oranında da özel pro-jeler için kredi talebinde bulunul-duğunu söyledi.

“Kooperatiflerin bilgi ve desteğinize ihtiyacı var”Kooperatifleri hayvancılığa yönel-ten nedenlerin neler olduğunun araştırılması gerektiğini ifade eden Er; “ Yüzde 95 oranında hayvan-cılık tesisi kuran kooperatif ortak-larının ileride sorun yaşamamaları için borçlanarak aldıkları hayvan-ları seçerken sizlerin desteğinize

ve bilgisine ihtiyaç duymaktadırlar. Burada bulunan ve sizlere sunum yapacak olan uzmanlar, bir işletme-nin en kısa zamanda en yüksek gelirin ve sağlıklı ürünlerin elde edilebilmesi için hayvan ölçüleri, hayvan sağlığı, hayvan refahı ve benzeri konularda mevzuat hazırlamakta ve standartlar oluşturmaktadır” dedi.

Beş gün süren eğitimde katılımcılara damızlık hayvan seçimi ve teslimin-de hayvan hastalıkları yönünden dikkat edilmesi gereken hususlar, sığırlarda dış görünüşe göre değer-lendirme ve damızlık düve seçimi, koyun ırkları konularında bilgi ve-rildi.

Damızlık hayvan seçim kursu…

Page 33: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

31Dört Mevsim Tarım

Hayvancılığa rekor destek

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, hayvancılıkta uygu-

lanacak yeni teşviklerle ilgili Polatlı Arpaç Besicilik İşletmesi’nde açıkla-malarda bulundu. Türkiye’de hayvan-cılığın geçmişte ‘üvey evlat’ muame-lesi gördüğünü belirten Bakan Eker, 2002 yılında toplam tarımsal destek-lerin yüzde 4’ünü oluşturan hayvan-cılık desteklerinin payını yüzde 28’e çıkardıklarını dile getirdi. 2012 yılın-da ilk defa etçi damızlık sığır başına 350 lira destek verileceğini vurgula-yan Bakan Eker, besilik hayvan ba-şına da 300 lira ödeme yapılacağını söyledi. Besicilik desteği için toplam 450 milyon lira kaynak ayrıldığının altını çizen Bakan Eker, “Erkek besi danası kayıtlıysa, kulağına küpe ta-kılmışsa, 3 ay önce beslemeye alınmış ve götürüp kestiriliyorsa, hayvan ba-şına 300 lira destek veriyoruz.’’ dedi.

Koyun-keçi desteğinin 15’ten 18 li-raya çıktığını anlatan Bakan Eker, arıcılık desteği kapsamında kovan başına 8 lira destek verileceğini dile getirdi. İpek böceğine verilecek des-

teği kutu başına 30 lira olarak belir-lediklerini vurgulayan Bakan Eker, tiftik için ise kilogram başına 17 lira destek ödemesi yapılacağını açıkladı.

2011 yılında 335 milyon lira olan süt desteğinin bu yıl da devam edeceğini belirten Bakan Eker,

2009 da 5 bin ton olan süt tozu alım desteği için bu yıl 19 bin 500 ton kota ayrıldığını ifade etti. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, 2012 yılı ta-rımsal destekleme bütçesinin yüzde 28’i olan 2 milyar 113 milyon liranın hayvancılığa ayrıldığını söyledi.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, 2012 yılı tarımsal

destekleme bütçesinin yüzde 28’i olan 2 milyar 113 milyon liranın

hayvancılığa ayrıldığını söyledi.

Page 34: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

32 Dört Mevsim Tarım

Biyolojik yaşam çemberinde temel öğe konumundaki mera ve yaylaklarımız,

hayvancılık sektörünün hammaddesini oluşturan kaliteli kaba yemin de

ucuz ve vazgeçilmez kaynağıdır.

1998 yılında yasalaşarak yürürlüğe giren 4342 Sayılı Mera Kanunu ile doğal mirasımız, hayvancılığın vaz-geçilmezlerinden olan mera ve yay-laklarımızın kullanımları, sürdüre-bilirlik ve ortak kullanım esasları da göz önünde bulundurularak, koruma altına alınmıştır.Ülkemizin büyük bir bölümünde hayvancılık, meraya dayalı olarak yürütülmektedir Meralarımız ve yay-laklarımız yaşam kültürümüzün bir parçası olmasının yanı sıra kaliteli kaba yemin kaynağı olarak buğdaygil ve baklagilleri bir karışım halinde en güzel şekilde sunan vazgeçilmez do-ğal kaynaklarımızdır. Mera ve yaylak-larımız, biyolojik yaşam çemberinde temel öğe konumundadır. Öncelikli yaşam alanı olmasının yanı sıra başka bitkisel üretim modelinin mümkün olmadığı alanlarda vazgeçilmez özel-likleri ile mera ve yaylaklarımız, hay-vancılık sektörünün hammaddesini oluşturan kaliteli kaba yemin ucuz ve vazgeçilmez kaynağıdır. Bu alan-lar, hayvanların mide mikroflorası için gerekli maddeleri içermektedir,

ayrıca mineral ve vitamin kaynakları olması nedeniyle hayvanların verim ve üreme performanslarını da olumlu etkilemektedirler.

Ülkemizdeki meraların % 65 i zayıf, % 25 i orta, % 10’u ise iyi ve çok iyi vasıflı meralardan oluşmaktadır.

Mevcut hayvan varlığımızın şu anda

47 milyon ton kaliteli kaba yem ih-tiyacı bulunmaktadır. Ülkemizdeki kaba yem açığı 2000’li yıllarda 16.6 milyon ton iken, son yıllarda bu açık gerek yem bitkileri desteklemeleri gerekse mera ıslahları ile 3.2 milyon tona kadar gerilemiştir. Ülkemizde üretilen kaba yemin yaklaşık 12 mil-yon tonu ise çayır ve meralarımızdan gelmektedir.

Mera ve yaylaklarda otlatma mevsimi

Özgün Talan- Ziraat Mühendisi Antalya İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü

Page 35: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

33Dört Mevsim Tarım

Çayır, mera ve yaylaklardan maksi-mum verimin alınabilmesi ve sürdü-rülebilirliğinin sağlanmasının başın-da otlatma mevsimine doğru şekilde uyulması gelmektedir. Meralarda ot-latma mevsiminin düzenlenmesinde-ki amaç; vejetasyon, toprak ile diğer doğal kaynakların korunması ve mak-simum düzeyde hayvansal ürün elde edilmesidir. Bu amaca ise otlatma mevsimine uyulması, otlatma kapasi-tesine ve uygun hayvan türleri ile uni-form otlatma yapılarak ulaşılabilinir.Mera ve yaylaklarda bulunan bitkile-rin, yılın her mevsiminde, büyüme ve gelişme dönemlerinin her aşamasında otlatmaya gösterdikleri direnç farklı-dır. Bundan dolayı bitkilerden otlat-madan zarar görmeyecekleri dönemde yararlanılması esastır. Mera bitkileri-nin otlatmadan zarar gördükleri (kri-tik dönemler) ve görmedikleri dö-nemler (otlatma mevsimi) mevcuttur.

Mera ve yaylaklarda bulunan bitkiler, kış dönemlerinde uyku dönemlerindedirler ve yem üret-mezler, ayrıca bu alanlar genel-likle nemli veya karla kaplıdır. Bu dönemde yapılacak otlatma, bitki örtüsüne ciddi zararlar verir. Bir de kış dönemi haricinde bitki ör-tüsünün otlatmaya karşı duyarlı olduğu ve otlatmadan etkilen-diği dönemler (kritik periyotlar) vardır. Bu dönemlerde kesinlikle otlatma yapılmamalı ve otlatma-ya ara verilmelidir. Kritik peri-yotlar; İlkbahar Kritik periyodu, Yaz Kritik periyodu ve Sonbahar Kritik periyodu olarak 3 döneme ayrılır.

İlkbahar kritik periyodunda; Bitki-ler uyanmaya başlayarak yeni yap-

rak ve dallar oluştururlar. Bu dö-nem bitkilerin en duyarlı oldukları dönemdir. Bu dönemde bitkiler yedek besin depolarını kullanır-lar ve büyüme döneminde de ye-dek besin depolarlar. Bu dönemde yapılan otlatmaya erken otlatma denmektedir.

Yaz kritik periyodu; Bitkilerin ne-sillerinin devamı için tohum ol-gunlaştırmaya başladıkları dönem-dir, bu dönemde yapılacak otlatma ile gelecekleri tehlikeye girer. Bu dönemde kesinlikle otlatma bas-kısı azaltılmalı veya otlatmaya ara verilmelidir.

Sonbahar Kritik Periyodu; Bitkiler kış boyunca yaşamlarını sürdü-recekleri ve ilkbaharda büyüme-yi başlatacakları dönemlerdeki besinleri depolamak zorundadır. Bu işlemlerin gerçekleşebilmesi için bu dönmede otlatmaya ara verilmelidir. Mera bitkilerinin zarar görmeden otlatılabileceği

ve yeterli yem ürettikleri, otlatma olgunluğuna ulaştıkları İlkbahar Kritik periyodu sonu ile Sonba-har Kritik periyodunun başladığı dönem arasında kalan kısımdaki zaman dilimine Otlatma Mevsi-mi demekteyiz.

‘Yaylak ve Meraların Kullanımı, Korunması ve Göçer Hayvan Hareketleri’nin belirlendiği An-talya Valiliğinin 2012/1 Sayılı Genelgesi uyarınca ilimizde otlat-ma mevsimi, sahil kesimlerindeki mera ve yaylaklarda 20 Nisan’da başlayıp 15 Ekim’de, yayla kesim-lerinde ise 20 Mayıs’ta başlayıp 15 Ekim’de sona ermektedir Eko-nomik hayvancılığın vazgeçil-mezi, gelecek nesillerden emanet aldığımız doğal mirasımız mera ve yaylaklarımızın korunması, sürdürülebilirliğinin sağlanması ile bu alanlardan maksimum ve-rim alınabilmesinin yolu, otlatma mevsimine doğru şekilde uymak-tan geçmektedir.

Page 36: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

34 Dört Mevsim Tarım

Antalya’da gerçekleştirilen toplantıda, il genelinde

41 bin 320 dekar mera alanının ıslah edildiği bildirildi.

Mera Islah ve Amenaj-man Projeleri Değer-lendirme Kurulu, İl

Müdürlüklerince hazırlanarak gönderilen projeleri değerlen-dirmek üzere 11-13 Mayıs 2012 tarihleri arasında Antalya’da toplandı. Toplantıya Çayır Mera Daire Başkanı Mesut Akdamar,

Antalya İl Gıda, Tarım ve Hay-vancılık Müdür Yrd. Mehmet Yoran, Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürü Mehmet Şen ile 26 İl Müdürlüğünden konu uzmanı ziraat mühendis-leri, 6 üniversiteden birer öğre-tim üyesi, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdür-

lüğünden uzmanlar katıldı. Antalya’da 2004-2009 yılları arasında 9 mera ıslah ve ame-najman projesi hazırlandığını belirten Antalya İl Gıda, Ta-rım ve Hayvancılık Müdür Yrd. Mehmet Yoran; Aksu- Yenidu-manlar, Döşemealtı-Aşağıoba/Yağca, Elmalı-Eymir ve Korku-

Mera ıslah ve amenajmanprojeleri değerlendirildi…

Page 37: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

35Dört Mevsim Tarım

teli-Küçükköy projelerinin biti-rildiğini, Döşemealtı-Kovanlık, Elmalı-Imırcık, İbradı-Eynif ve Aksu-Yurtpınar projelerinin ise devam ettiğini kaydetti.

8 köy ve beldede Mera Yönetim Birliği kurulduğunu belirten Yoran, 41 bin 320 dekar mera alanının ıslah edildiğini söyledi.

Hayvansal üretimde en önemli girdiyi oluşturan kaliteli kaba yemin en ucuz ve en kolay temin edildiği kaynakların çayır ve meralar olduğunu belirten Ça-yır Mera Daire Başkanı Mesut Akdamar ise bu ihtiyacın karşı-lanması için çayır mera alanla-rının ıslahının yapılması ve yem bitkileri ekiliş alanlarının artı-rılması gerektiğini vurguladı.

Hayvancılığın gelişmesi için kaba yem açığının mutlaka ka-patılması gerektiğini belirten Akdamar, şöyle devam etti; “4342 Sayılı Mera Kanunu ile ana amaç, hem mera miktarını artırmak hem de yapılacak ıslah

çalışmaları ile verim ve kalite-yi yakalamaktır. Böylece çayır, mera, yaylak ve kışlak alanla-rında ıslah çalışmaları başlatı-larak, ot veriminin ve kalitenin artırılması sağlanacaktır. Diğer taraftan kaba yem pahalı girdi olmaktan çıkarılacaktır.”

“932 mera ıslah veamenajman projesi”Mera kanunu çerçevesinde tes-pit ve tahdit çalışması biten mera, yaylak ve kışlaklarda ot-

latma kapasitesinin artırılma-sı, ot kalitesinin iyileştirilmesi amacıyla üniversite ve araştırma enstitüleriyle işbirliği yapılarak, Mera Islah ve Amenajman pro-jeleri uygulandığını ifade eden Akdamar, 4 milyon 238 bin 973 dekar alanda 932 proje uygulan-dığını söyledi.

Uygulanan projelerle bitki ve-jetasyonu, toprak ve diğer kay-nakların korunması ve geliştiril-mesinin sağlanacağını kaydeden Akdamar; “Meralardaki ot ve-rimi artacak, maksimum hay-vansal ürünler elde edilerek, bü-yükbaş ve küçükbaş hayvanların ihtiyacı olan kaba yem büyük öl-çüde karşılanmış olacaktır. Ay-rıca ıslah çalışmaları sonucunda meralar erozyon tehlikesinden kurtulacaktır” diye konuştu.

Üç gün süren toplantıda illerin uyguladıkları projelerin sunum-ları yapılarak kurul tarafından değerlendirildi.

Page 38: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

36 Dört Mevsim Tarım

Okul Sütündeki GerçeklerOkul sütlerinin sağlıklı olduğu konusunda en küçük bir şüphe dahi

yoktur ve çocuklarımızın bu değerli besini mutlaka tüketmesi gerekir.

Sütün faydalarını yıllardır her ortamda duymuş veya okumu-şuzdur, bu faydalar neredeyse

saymakla bitirilemez. Ancak buna karşılık az da olsa sütün zararlarının anlatıldığı yayınlar da yok değildir. Özellikle çocuklarımızın beslenme-sinde çok önemli olan ve bilinçli ai-lelerin çok tükettiği bir besin olması nedeni ile ister istemez süt hakkında-ki olumsuz yayınlar aşırı ilgi çeker. Halkı sağlıklı ve eğitimli olan ülkeler diğerlerinden kesinlikle daha öndedir. Bu bilinen gerçek nedeni ile bilinçli ülkeler, halklarının sağlığı ve eğitimi-ne en büyük kaynağı ayırırlar. Sağlıklı olmanın temel koşulu ise tartışmasız olarak sağlıklı beslenmedir. Sağlıklı beslenen toplumların bireyleri daha zeki, daha başarılı ve daha yaratıcı olmaktadır. Kısacası bir ülkeye zarar vermek istiyorsanız bunun en kısa ve en kolay yolu, halkının sağlıklı beslen-mesini engellemektir. Halkımızın en önemli beslenme sorunlarından birisi hayvansal protein tüketimimizin dü-şük olmasıdır. Yani sağlıklı beslene-bilmek için gerekenden daha az hay-vansal protein tüketiyoruz. Peki, en

önemli ve kolay ulaşılabilir hayvansal protein kaynağımız nedir? Bu soru-nun ilk ve tartışmasız tek cevabı ‘süt’ tür. Doğrudan marketten alınarak bir-kaç dakikada tüketilebilen en önemli kaynak süt ve ürünleridir. Böylesine önemli ve değerli bir besini yeterli ve doğrulanmış veriler elde etmeden, karalamak veya en azından toplum-da şüphe yaratmak, ciddi bir vicdani ve yasal sorumluluk altına girmektir. Süt ve ürünleri çok önemli faydaları-nın yanında ender de olsa kimi insan vücudunda bazı tepkilere neden ola-bilmektedir. Örneğin, sütte bulunan süt şekeri laktozun insan vücudunda sindirimini sağlayan laktaz enzimi, bazı insanlarda yeterince salgılanma-maktadır. Bu da laktoz intoleransı de-nen ve mide bulantısı, karın ağrısı, şiş-kinlik gibi hafif belirtiler gösterebilen bir duruma neden olur. Birçok insan aç karnına ve hızlıca süt içtikten sonra bu belirtileri hafifçe hissetse de genel-likle önemsemez. Bu durumdaki birey sayısı genetik olarak ülkeler arasında farklılık gösterir. Ama bu durumu gıda zehirlenmesi ile karıştırmamak ve belirtiler çok rahatsız edici değilse

Ümit Okudur/Ziraat Mühendisi-Antalya İl Gıda, Tarım Ve Hayvancılık Müdürlüğü

Okul sütü uygulaması için

en uygun süt UHT süttür.

Page 39: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

37Dört Mevsim Tarım

süt tüketmekten vazgeçmemek gere-kir. Çünkü süt şekeri laktoz özellikle çocukların beyin gelişimi için önemli bir bileşendir.(Anne sütündeki oranı, inek sütünden çok daha yüksektir.) Çok sorulan sorulardan birisi de bes-lenme açısından süt ürünlerinin içme sütü yerine geçip geçemeyeceğidir. Süt de, süt ürünleri de çok faydalı ve tüke-tilmesi çok önemli besinler olmasına rağmen bir engel yoksa süt içmekten vazgeçmemek daha doğru olacaktır. Süt ürünleri süt yerine tüketilebilirse de tam olarak yerine geçemez.

Süt, yoğurt ve peynir gibi ürünlere işlenirken fermentasyona uğraması veya üretim prosesleri nedeniyle süt ürünlerindeki laktoz miktarı azalır. Rahatsız edici düzeyde laktoz intole-ransı olan kişiler süt ürünlerini tüke-tebilirler.

Okullarda süt dağıtımı02.05.2012 tarihi itibarı ile ilimizde-ki 632 ilköğretim okulunda 182.700 öğrenciye 200ml’lik kutularda uzun ömürlü UHT tam yağlı süt dağıtıl-maya başlanmıştır. Bu sütlerin ve am-balajlarının tüm özellikleri önceden uzmanlar tarafından belirlenmiş ve Bakanlığımızca tedarik şartnamele-rinde belirtilmiştir. Burada hemen belirtmek gerekir ki, UHT sütler pi-yasada genellikle yarım yağlı ve yağlı tiplerde satılmasına rağmen süt yağı-nın yüksek besin değerinden dolayı okul sütleri, tam yağlı olarak üretil-mektedir. Okul sütleri üretildiği fab-rikada sürekli olarak bakanlık kontrol görevlilerinin gözetiminde üretilmek-te ve üretilen her parti okul sütünden numuneler alınarak, mikrobiyolojik ve kimyasal analizleri yaptırılmaktadır. Tüm bu kontrollere rağmen dağıtım yapılan okullarda en küçük bir şüp-he durumunda dahi o okuldaki süt gözetim altına alınmakta ve hemen analize gönderilmektedir. Bugüne

kadar ilimizde alınan süt numunele-rinin hiçbirinde olağan dışı bir tes-pit yapılmamış, tüm analiz sonuçları uygun bulunmuştur. İlimizde tedbir olarak sağlık kurumlarına gönderilen öğrencilerimizin hiçbirine doktorlar tarafından yapılan muayene ve tetkik-lerden sonra “Gıda Zehirlenmesi” ta-nısı konmamıştır. Okul sütü progra-mıyla gündemde olan bilgi kirliliğini ortadan kaldırmak için birkaç tanımı da iyi kavramak gerekmektedir. İki ana grup içme sütü bulunmaktadır. Günlük süt de denen pastörize sütler düşük derecelerde ısıtıldığından içeri-sindeki zararlı bakteriler yok edilmiş, zararsız olan ancak sütü bozabilen bazı bakterilerin ise bulunabildiği süt-lerdir. Bu nedenle pastörize sütlerin soğuk zincir içerisinde yani sürekli 4oC’de tutulup bu sıcaklıkta taşınması gerekir ve bozulmadan ancak birkaç gün dayanabilir.

UHT olarak tanımlanan ve soğuk zincir denen buzdolabı sıcaklığında muhafaza edilme zorunluluğu bulun-mayan uzun ömürlü sütler ise oda sı-caklığında 6 aya kadar hiçbir bozulma olmadan muhafaza edilebilmektedir. Yine de okul sütlerine önlem olarak 4 ay raf ömrü verilmektedir. Ancak bu kadar uzun süre dayanması herhangi bir katkı içermesinden değil, üretim teknolojisindendir. UHT sütler %100 doğal ve hiçbir katkı maddesi içerme-yen son derece güvenilir sütlerdir. Bu sütler, birkaç saniye 135oC üzerindeki sıcaklıklarda tutulup hemen soğutulur ve aseptik, yani mikroorganizmalar-dan arındırılmış ortamda paketlenir. İçerisinde mikroorganizma kalmadı-ğından ve özel ambalajı içerisine mik-roorganizma giremediğinden dolayı son derece doğal olmasına rağmen açılmadığı sürece uzun süre bozulma-dan kalabilir. Çok kısa bir süre ısıtıl-dığı için de besin değerinde önemli bir azalma olmadan dayanıklı hale

getirilmiş olur. UHT sütler, pastörize sütler gibi özel muhafaza sıcaklıkları (4oC’) gerektirmez, oda sıcaklığında muhafaza edilebilir. Bu özelliklerin-den dolayı okul sütü uygulaması için en uygun süt UHT süttür.

Sonuç olarak; Okul sütü birçok ül-kenin uzun yıllardır uyguladığı ve halkların sağlıklı beslenme alışkanlı-ğı kazanması açısından hayati değeri olan çok önemli bir uygulamadır. En önemlisi çocuklarımıza sağlıklı bes-lenme alışkanlığı kazandırması ile birlikte ülkemiz hayvancılığı ve süt sektörüne de olumlu katkıları ola-caktır. Her gün milyonlarca kutu süt dağıtılmaktadır. İlk günlerde rahat-sızlandığını belirten öğrencilerimizin sayısı ile dağıtılan süt sayısı birlikte değerlendirildiğinde ve çocuk davra-nışları ile süte olabilecek hassasiyetleri düşünüldüğünde, oranın ne kadar kü-çük ve doğal olduğu daha iyi anlaşı-lacaktır. Bu kadar büyük miktarda süt değil, sadece su dağıtılsa bile birçok öğrencinin içtiği sudan rahatsızlan-dığını beyan etmesi şaşırtıcı olmaz. Projenin başladığı ilk günlerdeki ra-hatsızlanma vakalarının sayısı, sonra-ki günlerde dağıtım devam etmesine rağmen neredeyse yok denecek kadar azalmıştır. Okul sütlerinin sağlıklı ol-duğu konusunda en küçük bir şüphe dahi yoktur ve çocuklarımızın bu de-ğerli besini mutlaka tüketmesi gerekir. Bu konu, bilimsel platformdan başka platformlara çekilmemesi gereken ve başka amaçlarla istismar edilemeye-cek kadar hassas bir konudur.

Üretiminden dağıtımına ve kontro-lüne kadar bu kadar özen gösterilen bu önemli projeyi eleştirmeden önce mutlaka iyi araştırmak ve çocukları-mızı bu değerli besinden soğutarak onlara zarar vermemek konusunda gerekli hassasiyeti göstermek her ke-simin görevi olmalıdır.

Page 40: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

38 Dört Mevsim Tarım

Antalya birincisi Korkuteli’ndenKadın Çiftçiler Yarışıyor Bilgi ve Proje Yarışması Antalya il finali yapıldı.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından bu yıl 9.’su düzenlenen “Kadın

Çiftçiler Yarışıyor” Bilgi ve Proje Yarışması Antalya il finali, 28 Mart 2012 tarihinde Yenimahalle Kül-tür Merkezi’nde düzenlendi. Prog-rama, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Antalya Valisi Dr.Ahmet Altıparmak, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Celal Sumaytaoğlu, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcile-ri ile çok sayıda kadın çiftçi katıldı. İl finalinde dereceye girenleri kutlayarak ödüllerini veren Bakan Eker, ‘’Üreticilerimizle iftihar edi-yoruz. Eğer bunlar bir de başımı-zın tacı kadınlar ise o zaman daha çok iftihar ediyoruz. Bu program ile bir kez daha üretimin gelişme-sine katkı sağladığımızı görmek-teyiz. Eğitime verdiği ivme de bu yarışma programının ne kadar doğru bir proje olduğunu orta-ya koymaktadır. Bakanlık olarak kadın çiftçilerin bilgi düzeyinin yükselmesini, daha verimli üretim

yapmalarını ve ekonomik olarak gelirlerinin artmasını önemsiyo-ruz. Her zaman kadın çiftçilerin yanındayız’’ diye konuştu.

Kadınlara pozitif ayrımcılık Tarih, turizm ve tarımda Antalya’nın öncü bir il olduğuna dikkat çeken Eker, tarımda meydana gelen bü-yümede kadın çiftçilerin önemli bir paya sahip olduklarını söyledi. Ka-dınların toplumun sigortası olduğu-

nu vurgulayan Eker, “O nedenle on-ları ne kadar çok sayar, destek verirsek Türkiye’ye de o kadar destek vermiş oluruz’’ dedi. Bakan Eker, kadın çiftçilerin çoğunlukta ortak olduğu kooperatiflere ve kadınların hazırla-dığı kırsal kalkınma projelerine ay-rıca destek verdiklerini ifade ederek, “Pozitif ayrımcılık diyorlar ya, biz Bakanlık olarak kadın çiftçilere pozi-tif ayrımcılık yapıyoruz. Onlara daha çok destek veriyoruz. Sizlerin yardı-

Page 41: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

39Dört Mevsim Tarım

mı ile Antalya tarımı daha iyi nok-taya gelecek inşallah” diye konuştu.

Kadınlar tarladaerkekler kahvede Programda konuşan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Antalya İl Müdür V. Bedrullah Erçin, toprağı, havayı, suyu kirletmeden güvenilir ve sürdü-rülebilir gıda arzı sunmanın yolunun eğitimden geçtiğini söyledi. Yaptıkları eğitim faaliyetlerinde, tarım faaliyetlerine katılan kadın oranını yüzde 70 olarak tespit et-tiklerini belirten Erçin, şöyle devam etti; “Kadınların yeniliğe daha yatkın olduklarını, kanunlara erkeklerden daha çok riayet ettiklerini, gıdanın gerçek sahibi ve yöneticisi olduk-larını tespit ettik. Kadın Çiftçiler Yarışıyor Bilgi ve Proje Yarışması kapsamında kadın çiftçilerimiz iki defa Türkiye birinciliği, 4 defa da bölge birincisi oldu. Antalya tarım-da bir marka ve en büyük sahibi de kadınlarımız. Çünkü ben onları hiç kahvede görmedim. Onlar üretim-deyken erkekler kahvedeydi.” 8 yıllık süre içinde bin 425 kadın çiftçinin yarışmaya katıldığını açık-layan Erçin, bu sayının kadınların yeniliğe açıklığının göstergesi oldu-ğunu kaydetti. Antalya Vali Yardım-cısı Hakkı Loğoğlu da, Antalya’daki tarımsal kalkınmada en büyük emek sahibinin kadınlar olduğunu söyledi. Törende katkı veren kurumlara plaketlerini veren Antalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak, birinci olan kadın çiftçiyi kutladı. Bakan Eker’eDöşemealtı halısı Yarışmada 8 kadın çiftçi hayvancılık,

meyvecilik, sebzecilik ve gıda alanla-rında yöneltilen 15 soruyu yanıtladı. Yarışmanın birincisi 15 sorudan 13 soruyu doğru yanıtlayarak, 130 puan alan Korkuteli’nden Döne Kocabey oldu. Konyaaltı’ndan Adile Kök 120 puanla ikinciliği, Elmalı’dan Ayşe Çoban üçüncülüğü elde etti. Bakan Eker birinciye 2 bin, ikinciye bin 500, üçüncüye ise bin TL’lik hediye çeklerini verdi. Yarışmanın birincisi Döne Kocabey de, Bakan Eker’e Dö-şemealtı halısı hediye etti.

Bakan Eker: ‘’Pozitif ayrımcılık diyorlar

ya, biz Bakanlık olarak kadın

çiftçilere pozitif ayrımcılık yapıyoruz.

Onlara daha çok destek veriyoruz.’’

Page 42: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

40 Dört Mevsim Tarım

Antalya İli Gıda Güvenliği Eylem Kurulu 2012 yılının ilk toplantısı, Antalya Vali

Yardımcısı Hakkı Loğoğlu başkan-lığında kurul üyelerinin katılımıy-la yapıldı. Toplantının açılışında konuşan Antalya Vali Yardımcısı Hakkı Loğoğlu; “Gıda güvenli-ğinde en ufak problemde Antalya akla gelmektedir. Gıda üretimi ve ihracatında Antalya çok önemli bir il. O nedenle gıda güvenliğine Antalya’da çok daha önem vermeli-yiz. Gıda ile ilgili problem çok hızlı biçimde yayılabiliyor. Antalya ül-kenin en güvenli gıdasının tüketen illerinden birisidir. İstisnai olarak ufak tefek olumsuz şeyler yaşana-biliyor ama bunun da tedbirini alı-yoruz. Bal konusunda da akla gelen illerden biri Antalya” dedi.

Gıda konusunun ulusal öncelik olarak gündemde yer aldığına dik-kat çeken Antalya İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdür V. Bedrul-lah Erçin ise Türkiye’nin diğer il-lerinde olmayan Gıda Güvenliği Eylem Kurulunun, 2005 yılından

Gıda Güvenliği Eylem KuruluAntalya’nın Türkiye’nin en güvenli gıdasını tüketen illerden birisi olduğu bildirildi.

Page 43: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

41Dört Mevsim Tarım

itibaren düzenli olarak toplandığı-nı ve önemli kararlar aldığını bil-dirdi. Erçin; “6 yılda 37 toplantıda 145 karar aldık. 5996 Sayılı kanu-nun uygulamaya girmesiyle birincil üretim ve tüketim yerlerinin, yani tarladan sofraya olan zincirin iyi biçimde tamamlandığını görmek-teyiz’’ dedi.

Okul kantinlerine yönelik olarak 2011 yılında 154 okul kantin ve ye-mekhanesine hijyen eğitimi verildi-ğini belirten Erçin, okul denetimle-ri kapsamında ise 2011 yılında 606 denetimde 5, 2012 yılındaki 2 ay içinde ise 185 okul kantini deneti-minde 5 cezai işlem uygulandığını söyledi.

Yeni kanunla birlikte hizmetiçi ve sektöre yönelik eğitimlerin devam edeceğini vurgulayan Erçin; “6 hizmetiçi eğitimde 453 personele eğitim verdik. 2 ay içinde 10 sektör toplantısı düzenledik ve bu toplan-tılara 372 kişi katıldı. Bu bir baş-langıç aslında. Bu eğitimler artarak devam edecek” diye konuştu.

Alo Gıda şikayetleri arttı2 ay içinde Bevex ve Food Product fuarlarının düzenlendiğini ve her ikisine de kurum olarak katılım sağlandığını kaydeden Erçin, genel kapsamda 2011’de 1637 denetimde 139 cezai işlem uygulandığını bil-dirdi. Erçin, Alo Gıda hattına ise 2 ay içinde 597 şikayet geldiğini be-lirterek, ‘’Geçtiğimiz yıl ise yaklaşık 2000 şikayet gelmişti. Bu yılın ilk 2 ayını geçtiğimiz yıla göre oranlar-sak çok daha fazla şikayet gelmiş.

Bu rakam bu yıl şikayetlerde artış yaşanacağının şimdiden göstergesi” dedi.

Beyaz bayrakla ilgili patent ensti-tüsüne müracaatta bulundukları-nı ifade eden Erçin, 6 aylık süreci beklediklerini, süre sonunda itiraz gelmezse beyaz bayrağın patent al-mış bir belge olacağını kaydetti. Bal denetimleri ile ilgili olarak ülke çapında 3 internet ve TV üzerinden satış yapan firmalarla ilgili gerekli duyurunun Bakanlık tarafından yapıldığına dikkat çeken Erçin, İl Müdürlüğü olarak da internet ara-cılığı ile satış yapan firmanın balın-dan numune alındığını, ancak her-hangi bir olumsuzluk çıkmadığını söyledi.

Erçin, şöyle devam etti; “Antalya’da 2011 yılında balla ilgili 936 dene-

timde 57 numune alındı, 18 nu-mune olumsuzdu. 2012 de ise 101 denetim ve 9 numune alındı ve olumsuz numune çıkmadı”.

Pestisitlerle ilgili çalışmalara da değinen, Erçin 2011 yılında 12 bin 405 numuneden 135’inde olumsuzluk yaşandığını, gerek-li cezai işlemin uygulandığını, üzümle ilgili AB’den herhangi bir bildirim almadıklarını kay-detti..

Toplantıda, Gıda ve Yem Şube Müdürü Veysel Çelik, 5996 sayılı mevzuat kapsamında yayınlanan yönetmelikler, Ziraat Mühendi-si Ahmet Arslan Ekmek Tebliği, Antalya Börekçiler, Yufkacılar Esnaf ve Sanatkar Odası Başkanı Hüseyin Şimşek odanın sorun ve çözüm önerileri ile ilgili katılım-cılara bilgi verdi.

Page 44: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

42 Dört Mevsim Tarım

Tohumculuğunsorunları ele alındıTürkiye Tohumcular Birliği İstişare Toplantısı’nda sahada yaşanan sorun ve aksaklıklar ile çözüm yolları ele alındı.

Türkiye Tohumcular Birli-ği İstişare Toplantısı 9-11 Mayıs 2012 tarihleri ara-

sında Antalya’nın Manavgat ilçe-sinde gerçekleştirildi. Toplantının açılışında konuşan Birlik Başka-nı Hakkı Şafak Ses, tarımda çok önemli bir alt sektör olan tohumla ilgili kamu nitelikli birliklerin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından çıkarılan Tohumculuk Kanunu ile Bitki Islahçı Hakları Kanunu’nun ardından kuruldu-ğunu söyledi. Bu düzenlemelerin ardından 7 kamu nitelikli alt birlik kurulduğunu ifade eden Ses, “Ka-munun şu anda kullandığı yetkileri devralmak üzere yetkilendirilen bir birliğiz. Bakanlık ana stratejisinde ve vizyonunda ufku açıcı rol oynar-ken, STK’lar da belirleyici rol üst-lendi” dedi. Ses, tohumlara etiket verilmesi iş-lemini Birlik olarak kendilerinin devraldığını, saha denetimleri ala-

nındaki devirle ilgili ise protokol aşamasında olduklarını kaydetti. Çı-kan yönetmelikler ile sahada önleri-nin açıldığını ifade eden Ses, yanlış anlaşmalardan dolayı zaman zaman Bakanlık, İl Müdürlükleri ve üreti-ciler arasında sıkıntılar yaşandığını, bu sorunların bazen Bakanlığın ve İl Müdürlüklerinin düzenlemeleri ile bazen de Birliklerin uygulamala-rı ile ortadan kalktığını söyledi.

Birliğe üye olmayansatış yapamazBitkisel üretimde uluslararası güç ve kuvvet kazanmanın bu üç birimin birlikte çalışması ile mümkün ola-bileceğini vurgulayan Ses, “Hepimi-zin temel ortak paydası milletimiz için kendi sahamızda güçlü olmak için çalışmalar yapmak. 5553 sayı-lı yasadan önce uluslararası zemine çıkacak gücümüz yoktu. Bu kanunla artık bunu gerçekleştirilebiliyoruz. Türkiye topraklarına dikilen fide, fidan, tohum üretenler, eğer alt bir-

Page 45: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

43Dört Mevsim Tarım

liklere üye değilse satış yapma hakkı yok. Bu kanuni bir zorunluluk” diye konuştu. Fide, tohum, fidan üreten ve dağıtımı ile satışını yapanlara ilişkin denetim-le ilgili yetki devrini aldıktan son-ra yaptıkları tespitleri gereği için İl Müdürlüklerine, bilgi için ise Bakan-lığa göndereceklerini belirten Ses, “Bu sektörün birliği, dirliği ve gücü alınacak karar ve tedbirlere bağlı. Yönetmelikler çıkıyor, ancak sahada anlaşılması ile ilgili sıkıntılar yaşanı-yor. Aynı zamanda sahada çalışan her arkadaşımız, kavramlar konusunda aynı bilgiye sahip değil” dedi. Ses, medyada zaman zaman GDO ve kalıntı ile ilgili çıkan haberlerin insanlarda önyargıya ve yiyip içtikle-rine şüpheyle yaklaşmalarına neden olduğunu belirterek, “Bu durumda üretim düşüyor. Yatırımcılar yatırım yapmaktan vazgeçiyor. Yeni serma-yeler girmekten vazgeçiyor. Bununla ilgili hepimiz çalışmalar yapmalıyız çünkü hepimiz aynı gemideyiz. Bu sektörün bir adım daha ileri gitmesi için sorumluluklarımız var” diye ko-nuştu. Amaç kaliteli bir sistemBitkisel Üretim Genel Müdürlüğün-den Koordinatör Alper Şahin, son yıllarda tarım sektörünün tüm dün-yada olduğu gibi Türkiye’de de daha aktif bir hale geldiğini belirtti.

Şahin, “Bakanlığımız eskiden eğitim ve yayım ağırlıklı çalışmalar yapar-ken son yıllarda piyasa denetimleri ön planda tutulmakta ve bu yönde çalış-malar yapılmakta. Son 10 yılda çıkarı-lan 14 kanunun 4 tanesi tohumculuk-

la ilgili. Tohumculuk sektörü sürekli üreten, dinamik, hareketli ve kanunu olan bir sektör. Ancak devlet hiçbir zaman denetim yetkisini tam olarak devretmez. Üst denetim mekaniz-masında yerini alır. Bu yapılan çalış-malar özel sektörün kendi içinde oto kontrolünü sağlaması ve iş yükünüzü hafifletmek içindir. Yetki devrinden sonra da denetimi yapanların deneti-mi yine Bakanlığımız tarafından ger-çekleştirilecek. Burada amaç, kaliteli

bir sistem kurmak” diye konuştu.Antalya İl Gıda, Tarım ve Hay-vancılık Müdürlüğü, Bitkisel Üre-tim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürü Mehmet Şen de, üyelikteki %0,3 oranının tekrar gözden geçirilme-si gerektiğini, bu oranın üreticileri üye olmaktan alıkoyduğunu söyledi. Katılımcılar, üç gün süren toplantıda sahada yaşanan sıkıntıları, problem-ler, aksaklıklar ve çözüm önerileri ile ilgili olan görüşlerini dile getirdi.

Page 46: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

44 Dört Mevsim Tarım

Sahte içki ile mücadeleKemer’de yapılan toplantıda, şüpheli görülen alkollü içkilerin tüketilmemesi uyarısında bulunuldu.

Kemer İlçe Gıda,Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile Kemer Turistik İşletmeciler

ve Otelciler Birliğinin (KETOB) ortaklaşa düzenlediği “Sahte içki ile Mücadele” konulu toplantı, Kemer Rose Resort Otel’de gerçekleştirildi. Toplantıya, KETOB Başkanı Tay-yar Gül, Kemer İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Veteriner İbra-him Zeytinciler ile gıda kontrol gö-revlileri, Kemer ve bölgesinde hizmet veren otellerin gıda yetkilileri katıldı.

Turizmin insan odaklı bir sektör olduğunu belirten KETOB Başka-nı Tayyar Gül, “ Bu nedenle eğitim diğer sektörlere göre bizim sektörü-müzde daha büyük önem taşımakta ve yeni gelen uygulamalara çok hızlı bir şekilde geçilmesi gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında eğitim, turiz-min en büyük ihtiyaçlarından birisi-dir” diye konuştu.

Antalya Valiliği ve İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafın-dan hazırlanan broşür hakkında bilgi veren Kemer İlçe Müdürü İbrahim Zeytinciler, ‘’Şüpheli görülen amba-laja sahip alkollü içkileri tüketmeyin’’ uyarısı yer alan broşürde, kapağın üzerinde Gelir İdaresi Başkanlığı ve TAPDK logolarını taşıyan bandrol

bulunmayan, bandrolü yırtık veya yıpranmış olan şişelerin alınmaması gerektiği söyledi.

Bandrol üzerindeki logoların yukarı aşağı hareket ettirildiğinde ve farklı açılardan bakıldığında mavi, turku-vaz renk dönüşümü olduğuna dikkat çeken Zeytinciler; şu uyarılarda bu-lundu: ‘’Kapağı açık olan alkollü ürü-nü satın almaktan kaçının. Kapağı kapalı olan, ancak daha önce açılmış ve bir şekilde yapıştırılarak tekrar ka-patılmış izlenimi veren şişelerdeki al-kollü ürünleri kesinlikle tüketmeyin. Kapağında enjektör deliğine benzer delik bulunan şişeleri almayın. Şi-şenin daha önce kullanılmış olup olmadığına veya bu izlenimi verip vermediğine bakın. Üzerinde kirli, yırtık, yıpranmış etiket bulunan şişeli ürünleri almayın. Şişesinin arka yü-zünde tüketiciyi bilgilendirme amaç-lı Türkçe etiket bulunup bulunmadığına dikkat edin. Etiket üzerin-de üretici veya ithalatçı firma adı veya ad-resini kont-rol edin.’’

‘’Mutlaka fiş ve fatura alın’’Alkollü içki satın alırken mutlaka fiş veya fatura edinilmesi gerekti-ğini vurgulayan Zeytinciler; alkollü içki ile enerji içeceklerinin birlikte tüketilmemesi gerektiğini kaydetti. Zeytinciler, şöyle devam etti; “Ürün kapak kodu ve boyun kodu birbiri-ni tutmalıdır. İçki şişesinin üzerinde mutlaka hologram bulunmalıdır. İçki dağıtımcılarının toptan dağıtım ruh-satlarının olup olmadığını kontrol ediniz. İthal içkilerin ithalat izin bel-gelerini, kontrol belgelerini ve analiz raporlarını isteyiniz.’’ Zeytinciler, bal ve tereyağını tüketime sunan iş yer-leri ve otellerde de numune alınıp ilgili laboratuara gönderileceğini söyledi.

Page 47: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

45Dört Mevsim Tarım

Tarımın kalbi yine Antalya’da atacakTürk tarımının nabzının attığı, yabancı alım heyetleri ile iş anlaşmalarının imzalandığı, Growtech Eurasia bu yıl 5-8 Aralık tarihleri arasında gerçekleşecek.

Türk tarım sektörünün bu-luşma noktası olan ve bu yıl 12.’si düzenlenecek olan

Avrasya’nın en etkin tarımsal ihtisas fuarı Growtech Eurasia Uluslararası Sera, Tarım Ekipmanları ve Tekno-lojileri Fuarı, bu yıl 5 -8 Aralık 2012 tarihleri arasında gerçekleşecek. Antal-ya Expo Center’da düzenlenecek olan fuara, Türkiye’nin yanı sıra dünyanın dört bir yanında tarım alanında faaliyet gösteren firmaların katılması bekle-niyor. Geçen yıl fuara 156’sı uluslara-rası olmak üzere 630 yerli ve yabancı firmanın katıldığı fuarda, 66 bin 324 ziyaretçi, sektördeki son gelişmeleri yakından takip etme imkânı bulmuştu. Growtech Eurasia bu yıl, 40 bin metre-karelik alanda 30 ülkeden 650’nin üze-rinde ulusal ve uluslararası katılımcıya ev sahipliği yaparak, önemli iş fırsatları sunacak. Almanya, Fransa, Hollanda, İngiltere, İspanya gibi katılımlara ek olarak, İran ilk kez fuara katılacak. Bu yıl 70 binin üzerinde ulusal ve ulusla-rarası profesyonel ziyaretçi ağırlamaya hazırlanan Growtech Eurasia; tohum-culuk, fidecilik, örtü altı sebzecilik, modern meyvecilik, sera teknolojileri, sulama sistemleri, bitki besleme, bitki koruma, projelendirme ve ambalajlama gibi katılımcı profili ile tarım sektörü-nün en son ürün ve hizmetlerini bir araya getirecek.

Alım heyetleri de geliyorFuar bünyesinde Ekonomi Bakan-lığının desteği ve Antalya İhracatçı Birlikleri, Azerbaycan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan, Cezayir, Fas, Gürcistan, Irak, İran, Kazakistan, Kır-gızistan, Kuveyt, Macaristan, Mısır, Polonya, Romanya, Sudan, Tacikistan, Tunus, Türkmenistan, Ürdün ile alım heyeti organizasyonu düzenlenecek. Bu heyetler Türkiye’de işbirliği olanak-larını araştırmak ve fırsatları yerinde incelemek için Growtech fuarı sıra-sında Türk firmalarıyla ikili görüşme-ler gerçekleştirecek. Tarım sektörüne yenilikler getirecek ve tarımsal üreti-

min katma değer kazanmasına fayda sağlayacak çalışmalara yönelik olarak, Growtech Eurasia 2012 kapsamında bu yıl beşinci kez, Growtech Tarım Ödülleri verilecek. Fuar ziyaretçileri-nin son model traktör, telefon, tele-vizyon kazanma şansını yakalayacağı Growtech Eurasia, Türk tarım sek-törünün başarılarını sergileyeceği bir gövde gösterisine hazırlanıyor. Giriş-te kayıt yaptıranlara verilecek kupon ile çekilişe katılabilecek olan Grow-tech ziyaretçilerinden şanslı bir kişi, fuar alanında sergilenecek traktör ile birçok hediyenin sahibi olma fırsatını elde edecek.

Page 48: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

46 Dört Mevsim Tarım

Çilek, ülkemizde yakın bir geçmişe kadar sadece sınırlı

bölgelerde yetiştirilirken, günümüzde üzümsü meyveler

içerisinde önemli paya sahip ürünlerin başında gelmektedir.

Çilek dünyada ve ülkemiz-de ekonomik olarak yetiş-tiriciliği yapılan, alan ve

üretim miktarı açısından her geçen gün artış gösteren meyve türlerin-den birisidir. Dünyada önemli çilek yetiştiriciliği yapan ülkeler ve bu ül-kelerin yıllara göre üretim miktarları Tablo 1’de verilmiştir. Bu tablodan, yıllara göre üretim miktarları ince-lendiğinde; ABD’nin ilk sırada yer aldığı, Türkiye’nin ise 2009 ve 2010 yıllarında İspanya’yı geride bırakarak üretim bakımından ikinci sıraya yük-seldiği görülmektedir.

Çilek, ülkemizde yakın bir geçmi-şe kadar sadece sınırlı bölgelerde yetiştirilirken, günümüzde üzüm-sü meyveler içerisinde önemli paya sahip ürünlerin başında gelmekte-dir. Ülkemizin iklim koşulları göz önüne alındığında özellikle erkenci yetiştiricilik açısından Akdeniz Böl-gesi önemli bir potansiyele sahiptir. Akdeniz Bölgesi’nde ise Antalya ve çevresi özelikle örtü altı çilek yetiş-tiriciliği bakımından büyük bir avan-taja sahiptir. Üretim bakımından ise son beş yıllık veriler incelendiğinde;

Türkiye’de üretilen toplam çileğin yıllara göre değişmekle birlikte % 9-11’nin ilimizden karşılandığı Tab-lo 2’de görülmektedir. İlimizde ise çilek yetiştiriciliği yoğun olarak Ga-zipaşa, Aksu ve Kepez ilçelerinde yo-ğunlaşmıştır. 2010 yılı TUİK verile-rine göre; Gazipaşa İlçesi’nde 27.825 ton, Aksu İlçesi’nde 3.150 ton, Ke-pez İlçesi’nde 340 ton çilek üretimi yapılmaktadır.

Çilek Çeşitleri Çilek yetiştiriciliğine başlamadan önce, pazar durumu iyi incelenme-lidir. Amaca uygun olarak, sofralık veya sanayiye yönelik çeşitlerden pazar şansı yüksek olan çeşitlerle ye-tiştiriciliğe başlanmalıdır. Çeşit seçi-minde, kullanım amacı yanında, böl-geye uygunluğu, verimliliği, hastalık ve zararlılara dayanıklılığı, taşımaya elverişli olması dikkate alınmalıdır. Adaptasyon açısından örtü altı ye-tiştiriciliğine uygun çeşit düşünülü-yorsa erkencilik ön plana çıkmalıdır. Bazı bölgeler için ise son turfanda hasat önemlidir. Çeşit yanında, is-mine doğru, hastalık ve zararlılardan ari fide materyali kullanımı da verim ve kaliteyi direkt olarak etkileyen önemli faktörlerden birisidir.

Ülkemizde yetiştiriciliği yapılan çe-şitlerin başında Camarosa gelmekte-dir. Bunun yanında, Chandler, Dorit, Douglas, Sweet Charlie, Selva, Festi-val, Camino Real, Kabarla Ventana ve Albion, yetiştiriciliği yapılan diğer bazı yabancı çeşitlerdir. Yabancı çe-şitler yanında, ülkemizde Araştırma Enstitüleri, Çukurova Üniversitesi

Çilek Yetiştiriciliği

Fazilet SARI/Ziraat Mühendisi-Antalya İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü

Page 49: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

47Dört Mevsim Tarım

ve özel sektör tarafından geliştirilen ülkemiz ekolojisine uygun bazı yer-li çilek çeşitleri de bulunmaktadır. Bunlar arasında, Kaşka, Sevgi, Ebru, Ata, Eren, Doruk, Hilal, Bolverim, Yalova, Seyhun, Ceyhun’u sayabiliriz.

Dikim Zamanları1- İlkbahar Dikimi: Kışları soğuk geçen bölgelerde genellikle nisan ayında yapılan dikim şeklidir. Bu dikimde, frigo fideler veya fidelikte bekletilen fideler kullanılır. Bu bit-kilerden, dikimin ilk yılında çok az meyve elde edilmekte ve esas ürün ertesi yıl alınmaktadır

2-Yaz Dikimi: Temmuz-Ağustos aylarında frigo fidelerle yapılır. Di-kimden hemen sonra açan çiçekler ve kollar bitkinin daha kuvvetli büyü-mesini sağlamak için koparılır. Böl-genin ekolojisine göre değişmekle birlikte, bu bitkiler Şubat-Mart ay-larında bol çiçek açar ve meyve ver-meye başlar. Akdeniz kıyı kesiminde ürün Haziran- Temmuz ayına kadar devam eder. Bu dikim sisteminde de-kara 5.000-7.000 fide kullanılmakta-dır.

3- Sonbahar Dikimi: Fidelikten sökülen taze fidelerle Eylül ayında yapılan dikim şeklidir. Bu dikimde erken meyve elde edilmesine karşın, meyve verim frigodan daha düşük olur. Bu dikim örtü atı yetiştiriciliği için uygundur. Bitkilerin erken açan çiçeklerin kış aylarında meydana ge-len donlardan korunması için sera üstünden yağmurlama, sera içini ısıt-ma, ısı perdeleri çekilmesi gibi ön-lemlerin alınması gerekmektedir.

4-Kış Dikimi: Kışları ılık geçen yö-

relerde Ekim-Kasım aylarında taze fidelerle yapılan dikim şeklidir. Verim oldukça düşüktür, birinci yıl 1-1.5 ton, ikinci yıl kültürel önlemlerin iyi yapılması, hastalık zararlı ve yabancı otlarla iyi mücadele edilmesi halin-de 4-5 ton ürün alınabilir. Akdeniz Bölgesi’nde kış dikimi için en uygun zaman Ekim 15 - Kasım 15 arası-dır. Açıkta Mart ortasından itibaren ürün alınmaya başlanır, alçak ve yük-sek tüneller altında üretim yapılırsa, açıkta yetiştiriciliğe göre yaklaşık 15 -30 günlük erkencilik sağlanır.

5- Tüplü Taze Fide Dikimi: Bu yöntemle fidelikte Mayıs-Haziran aylarında ilk oluşan kollardan elde edilen yavru bitkiler steril yetiştirme ortamlarında küçük plastik torba-larda mistleme altında köklendirilir ve Temmuz-Ağustos aylarında esas

yerlerine dikilir. Erkencilikte birinci sırayı alır, verim yönünden de yaz di-kimi kadar verimlidir.

Ülkemiz koşullarında çok geniş eko-lojilerde üretme şansı olan çileğin, amaca uygun çeşit seçildiği takdirde, sahilden yayla kesimine kadar tüm alanlarda yetiştirilmesi mümkündür. Bu nedenle özellikle yayla kesimle-rinde nötr gün çeşitleri, sahil kesim-lerinde ise kısa gün çeşitlerinin yay-gınlaştırılması ile üretim alanları ve miktarının artacağı düşünülmekte-dir. Ülkemizde kısa gün çeşitlerinden yaygın olarak Camarosa kullanıl-maktadır. Bunun yanında Chandler, Oso Grande, Sweet Charlie, Festival çeşitleri de kısa gün bitkisi olarak pa-zarda yer bulmaktadır. Nötr gün çe-şitleri olarak; Seascape, Selva, Albion, Aromas, Kabarla dikkat çekmektedir.

Ülkeler Yıllar 2006 2007 2008 2009 2010

ABD 1.090.436 1.133.703 1.148.530 1.270.640 1.292.780 Türkiye 211.127 250.316 261.078 291.996 299.940 İspanya 330.485 263.900 263.900 263.700 275.300 Mısır 128.349 174.414 200.254 242.776 238.432 Güney Kore 205.307 203.227 203.227 203.772 231.803 Meksika 191.843 176.396 207.485 233.041 226.657 Japonya 190.700 193.000 193.000 184.700 177.500 Polonya 193.666 174.578 200.723 198.907 176.748

Tablo 1. Dünya’da çilek yetiştiriciliği yapan ülkeler ve yıllara göre üretim miktarları (ton)

Yıllar Türkiye Antalya Antalya Üretim Üretim /Türkiye

2006 211.127 20.180 9

2007 250.316 22.595 9

2008 261.078 26.020 10

2009 291.996 27.439 9

2010 299.940 31.851 11

Tablo 2. Türkiye ve Antalya’da çileğin yıllara göre üretim miktarları (ton)

Page 50: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

48 Dört Mevsim Tarım

Antalya Finikeli bir narenciye üreticisi olan Burak Özkan tarafından alınan bir kararla temel-

leri atılan Likya Şarapları, tarihte şa-rap üretim merkezi konumunda olan Elmalı’nın uygun iklim koşullarında ve bereketli topraklarında filizle-nerek, önemli bir konuma yükseldi. Elmalı’yı eski günlerinde olduğu gibi yine şarapçılığın merkezi konumuna getirmeyi amaçlayan Özkan Şarap-çılık Yönetim Kurulu Başkanı Burak Özkan’ın göl kenarında satın aldığı 400 dekar araziyle atılan ilk adım, Likya şaraplarının doğuşunu hazırla-dı. Satın aldığı arazide dünyaca ünlü cinslerde üzüm üretmeye başlayan Özkan, 10 yıl süren çalışmaların ardından 1999 yılında ilk üzüm

bağlarını dikti. Likya markasıyla üretilen şaraplar ilk 3 yılda Avrupa’da 53 madalya kazanarak, Antalya’nın ve Türkiye’nin yüz akı oldu. İngiltere ve ABD’de ekonomi ile işletme eği-timini tamamladıktan sonra mem-leketi Antalya’nın Finike ilçesine geri dönen Burak Özkan, narenciye üretiminin yanı sırsa “farklı ne ya-pabiliriz” sorusuna cevap aramaya başladı. Antalya bölgesinin tarihte bağcılık ve şarapçılık merkezi oldu-ğunu bilen Özkan, bu yönde yerel bir lezzetin oluşturulması gerektiğine karar verdi. Şarap üretiminde karar kılan Özkan, 1998 yılında Antalya ile özdeşleşecek, sofrayı dolduracak

kaliteli bir şarap üretmek amacıyla üzüm yetiştirebileceği arazi ara-maya başladı.

Şarabın anavatanı Elmalı’dan bir dünya markası doğuyor Kaliteli şarap üretmek için 10 yıl bekleyen Özkan Şarapçılık,

bugün Likya ve kentlerinin adlarını taşıyan 6 alt markada 20

çeşit şarapla lüks otel ve restoranlarda sofraları süslüyor.

Page 51: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

49Dört Mevsim Tarım

En uygun yer Elmalı Kaliteli üzüm yetiştirebilmek için ikliminden toprak yapısına, ya-ğış miktarından yüksekliğe kadar nasıl bir araziye ihtiyaç duyul-duğunu araştıran Burak Özkan, elde ettiği veriler sonucu 1999 yılında aradığı yerin Elmalı ilçe-si olduğuna karar verdi. Elmalı’da Bayralar Köyü’ndeki Avlan Gölü kenarında ve Kışla Köyü’nde ki Karagöl kenarında 400 dekar ara-zi satın alan Özkan, dünyanın en iyi üzüm cinslerinin dikimini yaptı. Ekonomi ve işletme eğiti-mi alan Özkan, başarılı olabilmek için üzüm ve şarap konusunda da eğitim alması gerektiğine inana-rak, yeniden İngiltere’nin yolunu tuttu.

Önce bilimsel araştırma sonra yatırım İngiltere’de şarap eğitimi alan Özkan, Antalya’ya döndükten sonra çalışma-larına ağırlık verdi. Şarap üretimi ön-cesinde işi şansa bırakmayan Özkan, toprak, su ve yağış analizlerini içeren her türlü bilimsel çalışmayı da yaptır-dı. Göl kenarındaki arazilerine 1999 yılında üzüm bağlarını diken Burak Özkan, aldığı eğitim sonucu üzümün kaliteli olabilmesi için 7 yaşını aş-mış olması gerçeğinden yola çıkarak, 2007 yılına kadar bekledi. 2007 yılı hasat mevsimine gelindiğinde topla-dığı üzümlerle ilk şarabını yaptı. An-cak şarabın olgunlaşması için bu kez 2 yıl daha beklemesi gerekti. 2009 yılına gelindiğinde Burak Özkan’ın Likya şarapları piyasada yerini aldı.

Likya Şarapları’nın ünü tüm dünyaya yayıldı. İngiltere Kraliçesi’nin baş şarap danışmanı,

Financial Times’te Likya şarapları ile

ilgili bir makale kaleme alarak, bu şarapların gelecek vaat ettiğini yazdı.

Page 52: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

50 Dört Mevsim Tarım

Kalite için 10 yıl bekledi Üzüm bağı dikeceği alanı aylarca araştıran ve ilk şarap için 10 yıl bek-leyen Özkan, sonunda sabrının ve emeğinin karşılığını almaya başladı. Dünyaca tanınır bir Antalya mar-kası oluşturma yolundaki çabaları-nın karşılığında Likya şarapları ilk 3 yılında İngiltere, Fransa, Belçika ve Avusturya’da 53 madalya kazan-dı. Anadolu markaları yarışmasında gelen üçüncülük ise şirketi birinciliğe ulaşma yolunda hırslandırdı. İngilte-re Kraliçesi’nin baş şarap danışma-nının Finansal Times’deki yazısında gelecek vadeden şaraplar arasında Likya’yı da göstermesi, manevi an-lamda emeklerin karşılığı oldu.

Eskiden şarap merkeziydi Özkan Şarapçılık Yönetim Kurulu

Başkanı Burak Özkan, “Elmalı ta-rihte şarapçılığın merkezi konumun-daydı. Ancak Cumhuriyet tarihinde Akdeniz’de, şarapçılık, bağcılık yok. Antalya’ya özgü yerel bir lezzetin olması gerektiğine inandık. Sofrayı dolduran, kaliteli bir şarap üretme-miz gerektiğini düşündük ve bunun için yola çıktık. Sıcak olduğu için sahil kesimi, şarap bağcılığı için uy-gun değildi. Biz de yüksek rakımlı ilçelerde araştırma yaparak en uygun yerin Elmalı olduğunu gördük. En uygun üzüm cinsini de tespit ettikten sonra Fransa’dan siparişini verdik ve Elmalı’da bağını oluşturduk” dedi.

Şaraplık üzümün adresi Elmalı’nın coğrafi ve iklimsel olarak şarap bağcılığı için pek çok avanta-jı bulunduğunu ifade eden Özkan

“Elmalı’nın en büyük özelliği yazın gece gündüz sıcaklık farkının 30 de-receye kadar ulaşması. Yazın gündüz-leri yeterince güneşli ve sıcak oluyor. Geceleri ise serin geçiyor ve sıcaklık 10 derece civarında seyrediyor. Kış aylarında ise bölgede kar yağışı ger-çekleşiyor. Kar nedeniyle asma soğuk ihtiyacını da gideriyor. Kar toprakta su olarak depolandığı için sulamaya gerek kalmıyor. Yağmur da aşırı yağ-madığı için şarap bağcılığı için uygun bir ortam oluşuyor. Tüm bunlar üzü-mün aromasını daha güzel yapıyor. Şarabın kalitesini olumlu yönde etki-liyor” diye konuştu.

Lüks otel ve restoranlarda Üzüm bağının sulanması halinde şıra konsantrasyonunun düştüğünü kay-deden Burak Özkan, üzümün kaliteli

Page 53: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

51Dört Mevsim Tarım

olabilmesi için 7 yıl beklemek gerek-tiğini, kendilerinin de bunu yaptığı-nı söyledi. Özkan, şöyle devam etti: ‘’Beklememiz bununla da sınırlı kal-madı. 7 yıl aradan sonra ilk üzümü yetiştirdik ve ilk şarabımızı ürettik. Bu kez şarabın olgunlaşması için 2 yıl daha bekledik. İyi şarap üretmek için tam 10 yıl bekledik. Ardından 2009 yılında piyasadaki yerimizi al-dık. Şu an lüks otellere ve restoran-lara satış yapıyoruz. Likya markasıyla 6 alt markada 20 çeşit şarabımız var. Şaraplarımıza Likya ve kentlerinin isimlerini verdik.”.

Bu yıl 300 bin şişe şarap üretilecek Yılda 200 bin şişe şarap ürettiklerini kaydeden Özkan, bu yıl yeni üretim alanlarının ve artan pazar paylarıyla

üretim miktarını 300 bin şişeye çı-karacaklarını söyledi. Bugüne kadar 6 milyon avro tutarında yatırım yap-tıklarını kaydeden Özkan, toplam istihdam sayısının ise 30 olduğunu ifade etti. Hasat döneminde iş verilen günü birlik işçilerle birlikte istihdam sayılarının 100’e yaklaştığını belirten Özkan, Likya şaraplarının Antal-ya, Bodrum ve İstanbul’un yanı sıra İngiltere’de de sofraları süslediğini söyledi.

Elmalı yine şarap merkezi olacak Tarihte şarap üretim merkezinin Anadolu olduğuna dikkat çeken Özkan şöyle dedi: “Elmalı ve çevre-si dünyada ilk kez şarap üretimi ile anılan bölge. Bu nedenle Anadolu şarap üretiminde hak ettiği yere gel-

Anadolu markaları yarışmasında üçüncülükle

ödüllendirilen Likya Şarapları,

Avrupa’da 53 madalya kazanarak

başarısını tescilletmiş oldu.

Page 54: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

52 Dört Mevsim Tarım

meli. Bunun için çalışıyoruz. Kalecik Karası, Öküzgözü, Boğazkara yerli kaliteli cins üzümlerimiz. Biz de bu cinslere büyük önem veriyoruz. Bir çoban dağda tek kalmış bir üzüm bağı gösterdi. Cinsinin Acıkara ol-duğunu, Elmalı’da tek olduğunu ve eskiden Elmalı’da şarap üretiminde kullanılan ve bölgede yaygın olarak yetiştirilen bir cins olduğunu öğren-dik. Tek asmadan 15 dönüm alanda şimdi Acıkara üzümü yetiştiriyoruz. Amacımız Anadolu’ya özgü yeni bir tat oluşturmak” dedi.

Acıkara üzümünden ilk şarap bu yıl üretilecek Acıkara üzümünden ilk şarabın bu yıl hasat döneminden sonra üretile-ceğini kaydeden Özkan, “Dünyada sadece bizim ürettiğimiz, Antalya’ya

özgü bir şarap olacak. Bu tarz üzüm-leri keşfetmenin önemli olduğunu düşünüyoruz. Merzifon’da yok ol-maya yüz tutmuş Merzifon Kara-sı üzümünden de şarap üreteceğiz. Bağların dikimini yaptık. Anadolu şarapçılığına 2 tür kazandırsak bizim için kardır. Bağlarımız ve fabrikamız sayesinde Elmalı’da turizm hareketli-liği de sağladık. Günü birlik turlarla turistler bağlarımızı görmeye, şarabı-mızı tatmaya geliyor” dedi.

Likya şarapları Elmalı’nın adını dün-yaya duyurmanın yanı sıra bölgedeki kıraç toprakların değerlenmesini de sağladı. Yıllardır boş duran araziler, Likya şaraplarının üretime geçme-siyle birlikte değerlenmeye ve üre-timde kullanılmaya başladı. Burak Özkan, “Kıraç topraklar bağcılık

potansiyeli nedeniyle en değerli ara-ziler oldu. Ayrıca bağcılık sayesinde bu topraklar erozyona karşı da koru-nuyor. Başarılı bir projeyle Elmalı’da şarapçılık gelişebilir. Böylece Elmalı 30-40 yıl sonra dünyaca tanınan bir ilçe olabilir” diye konuştu.

Kraliçe bile beğendi Burak Özkan, elde edilen başarılarla ilgili olarak “İlk 3 yılımızda Fransa, İngiltere, Belçika ve Avusturya’da 53 madalya kazandık. Anadolu mar-kaları yarışmasında üçüncü olduk. İngiltere Kraliçesi’nin baş şarap danışmanı Likya Şarapları ile ilgili olarak Finansal Times’ta bir makale yazarak, şarabımızdan övgüyle söz etti. Likya şaraplarının gelecek vaat ettiğini ifade etti. Bu bizim için bü-yük övünç kaynağı oldu” dedi.

Page 55: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

53Dört Mevsim Tarım

Page 56: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

54 Dört Mevsim Tarım

Antalya Valiliği İl Koor-dinasyon Kurulu 2. Dö-nem toplantısı, Antalya

Valisi Dr. Ahmet Altıparmak başkanlığında yapıldı. Toplantıya belediye başkanları, kaymakam-lar ve kurum müdürleri katıldı.

Tarım ve Turizmin Antalya’nın baş aktörü olduğunu kaydeden Antalya Valisi Dr. Ahmet Al-tıparmak, yaptığı konuşmada, havayolu ile 26 milyon turistin geldiği 2011 yılı sezonun başarılı geçtiğini belirtti. Tarım ve tu-rizmi Antalya’nın baş sektörleri olarak nitelendiren Altıparmak, “Bu sezonda rezervasyonlar ge-çen yıla göre daha yüksek. Ancak bir türlü müşteriye güvenli bir ortam sağlayamadık. Bunu sağlamak için turizm tesislerine yönelik dene-timlerimiz devam edecek. Gayemiz kimseye ceza yazmak değil, gayemiz tesislerin yasalara uygun işlemlerini yürütmelerini sağlamak” dedi.

2011 yılı yatırımlarının genel değer-lendirilmesini yapan Vali Altıparmak,

2012 yılı yatırım programı hakkında da şu bilgileri verdi: “Kesinleşen 51 proje için 5 milyar lira ödenek ayrıl-dı. Bütçenin sektörlere dağılımı ise şöyle; tarım sektörüne 41,7 milyon lira, enerji sektörüne 3,1 milyon lira, ulaştırma sektörüne 45,1 milyon lira, turizm sektörüne 6 milyon lira, eği-tim sektörüne 24 milyon lira, sağlık sektörüne 34 milyon lira, diğer kamu

hizmetleri sektörüne de 111 milyon lira ödenek ayrıldı.”

Toplantıda, Antalya İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Mü-dür V. Bedrullah Erçin de, müdürlüğün faaliyetleri, pro-jeleri ve yatırımları hakkında kurul üyelerine bilgi verdi. Erçin, tarım sektörünün 73 milyon nüfus ile 30 milyon turistin ihtiyacını karşılama-nın yanında bin 525 ürün ile 184 ülkeye 12.7 milyar do-larlık ihracat gerçekleştirdi-ğini kaydetti. Antalya ilinin tarımsal üretim değerinin 8 milyar 774 milyon TL’ye ulaştığını belirten Erçin, kentin ihracatında tarımın

payının yüzde 53 olduğuna dikkat çekti. 2011 yılı genel bütçe yatırım-ları kapsamında 88 milyon liraya mal olan 51 projenin gerçekleştirildiğini söyleyen Erçin, yürütülen projeler hakkında bilgi verdi. Erçin, ayrıca 3 AB projesi, 2 BAKA projesinde yer aldıklarını ve sonuçlanmasını bekle-dikleri 2 proje olduğunu ifade etti.

2012’de tarıma 41,7 milyon lira ödenekAntalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak, Antalya Valiliği İl

Koordinasyon Kurulu 2. Dönem toplantısında 2012 yılı yatırım

programında tarıma 41,7 milyon lira ödenek ayrıldığını açıkladı.

Page 57: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

55Dört Mevsim Tarım

Üniversitede gıda güvenliği paneli Akdeniz Üniversitesi, AISESEC ve Antalya İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından düzenlenen Gıda Güvenliği ve Tarım Zirvesi, Akdeniz Üniversitesi’nde yapıldı.

Panelin oturum başkanlığını yapan Antalya İl Gıda Ta-rım ve Hayvancılık Müdür

V. Bedrullah Erçin, üretim sürecinde havayı, suyu ve toprağı kirletmeden gelecek nesillere ulaştırmanın öne-mine dikkat çekti. İnsanlara sunulan ürünün gıda güvenliği koşullarının tam olarak sağlanmış olması gerek-tiğine vurgu yapan Erçin, toplumun her kesiminin farklı beklentiler için-de olduğunu, bakanlığın ise üretimin sürdürülebilirliği ve güvenilir gıda

için çalışmalar yaptığını kaydetti. Antalya İl Gıda, Tarım ve Hayvan-cılık Müdürlüğü Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürlüğü’nden Peyzaj Yük. Mimarı Başak Calayer ise organik tarımın gelişimi hakkın-da bilgi verdi. Organik tarımın çev-reye zarar vermeden üretim yapmak olduğunu belirten Calayer, organik tarım uygulamalarının ilk olarak Av-rupa ve ABD’de başladığına, 2009 yılında 160 ülkede 37.2 milyon hek-tar alanda organik üretim yapıldığına

dikkat çekti. Türkiye’de organik üre-timin ilk olarak 1984-1985 yıllarında incir ve üzümde gerçekleştirildiğini belirten Calayer, 2010 yılı verilerine göre Türkiye’de 42 bin 97 üreticinin, 216 üründe 510 bin hektar alanda organik tarım yaptığını kaydetti.

Calayer, organik tarım üretimin-de artış yaşanmasına rağmen iste-nilen düzeyde olmadığını belirtti. Antalya’da 1999 yılında 19 kişinin organik üretim yaptığını söyleyen Calayer, 2010 yılında bu sayının 48’e yükseldiğini ve 100’e yakın üründe organik üretimin gerçekleştiğini ifa-de etti. Organik tarım yapabilmek için kontrol ve sertifiksayon kuruluş-larına başvurulması gerektiğini belir-ten Calayer üretici ile organik tarım sözleşmesi imzalanmasının ardından bir geçiş sürecine ihtiyaç duyulduğu-nu, bu sürenin ise ürüne göre değiş-tiğini söyledi.

Bioglobal Teknik Koordinatörü Songül Çetin, firma olarak kalıntısız üretimi desteklediklerini belirtti.

Page 58: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

56 Dört Mevsim Tarım

Barajlar genelde enerji ve sulama amacıyla inşa edil-mektedir. Ancak bunların dışında balıkçılık amacıy-

la da kullanılmaktadır. Ülkemizde elektrik üretimi ve sulama amaçlı ya-pılan baraj ve göletlerin su ürünlerine kazandırılması hedefiyle 08.06.2004 tarihinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Mülga Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve Tarımsal Üre-tim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü arasında protokol imzalanmıştır.

Barajların balıkçılıkta kullanılmasın-da iki yöntem uygulanmaktadır. Bi-rinci yöntem bu rezervuarların uygun türlerle balıklandırılması, diğer yön-tem ise yüzer ağ kafeslerde su ürün-leri yetiştiriciliğidir. Balıklandırma çalışmaları uzun yıllardan bu yana yapılmaktadır. Ancak barajların kafes

balıkçılığında kullanılması, 1980’li yıllarda başlamıştır.

Barajlarda kafes balıkçılığında; ilk kuruluş maliyetinin karada kurulan beton havuzlarda su ürünleri yetiş-tiriciliğine göre düşük olması, birim alandan elde edilen ürünün yüksek olması (derinlikten dolayı), taşına-bilir olması gibi özellikleri nedeniyle üstünlük sağlamaktadır. Kafes balık-çılığı maliyeti, karada kurulan beton havuz balıkçılığı maliyetinin 1/3’ü kadardır.

Baraj göllerinde yapılan su ürünleri yetiştiriciliğinde, özellikle alabalık yetiştiriciliğinde, su sıcaklığının (su sıcaklığının 20 ºC altında 15-18 ºC ‘ye yakın) periyot döneminde hızlı bir büyüme performansı sağlaması, bu metodu barajlarda avantajlı bir

yöntem haline getirmiştir. Dolayı-sıyla barajlarda 4’er aylık dönemler halinde 20-30 gr. ağırlığında kafes-lere atılan balıklar rahatlıkla 250 gr porsiyonluk balık haline gelmektedir. Karada beton havuzlarda yılda bir dönem üretim yapılırken, barajlarda yılda 2 dönem balık üretimi yapıla-bilmektedir.

Kafes işletmelerinin inşaat süreleri-nin kısa ve yapım maliyetinin, karada kurulan tesis inşaat maliyetine göre daha düşük olması ve balıktaki yem değerlendirmesinin yüksek olma-sı nedeni ile baraj - göletlerde balık üretimine talep artmaktadır. İlimizde yapılan baraj ve göletlerin minimum su alanları yaklaşık 273 hektardır. Barajı besleyen kaynakların debisi, baraj alanı, derinliği vb. kriterler göz önüne alındığında ilimizde yaklaşık

Baraj ve göletlerde kültür balıkçılığıBarajlarda kurulacak yüzer ağ kafeslerde alabalık çiftlikleri; yatırım maliyeti

ve yem değerlerinin düşüklüğü, üretim sezonunun kısalığı, taşınabilir olması ve

birim alandan daha (derinlik) fazla üretime imkan sağlaması açısından avantajlı

bir su ürünleri yetiştiricilik yöntemidir

Yazı: Yaşar ÖZKAN/Su Ürünleri Mühendisi Antalya İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü

Page 59: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

57Dört Mevsim Tarım

5000 - 7000 ton /yıl kapasitede ba-lık üretimi potansiyeli oluşmaktadır. Bu potansiyelin hayata geçirilmesi durumunda ilimizde istihdam sahası ve milli ekonomiye 30 milyon ve 42 milyon TL katkı sağlanacaktır.

Sonuç olarak barajlarda kurulacak yüzer ağ kafeslerde alabalık çiftlik-leri; yatırım maliyeti ve yem değer-lerinin düşüklüğü, üretim sezonu-nun kısa olması, taşınabilirliği ve birim alandan daha (derinlik) fazla üretime imkan sağlaması açısından avantajlı bir su ürünleri yetiştiricilik yöntemidir.

Rezervuar Adı Minimum Baraj Alanı ( ha) Maksimum Baraj Alanı ( ha)

Alakır Barajı 130,00 452,00

Korkuteli Barajı 49,00 266,00

Çay boğazı Barajı 17,80 226,00

Ekşili Göleti 1,60 45,30

Koz ağacı Göleti 7,40 38,00

Dikenli Göleti 2,40 14,00

Yelten Göleti 5,10 14,70

Hatipler Göleti 2,00 15,80

Yeşil Yayla Göleti 6,50 24,50

Osman Kalfalar Göleti 37,60 72,00

Hacı bekar Göleti 9,00 30,00

Toptaş Göleti 4,56 11,91

TOPLAM 272,96 1210,21

Antalya ilinde yetiştiricilik yapılan baraj ve göletler

Page 60: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

58 Dört Mevsim Tarım

Gündoğmuş balları Torosların kokusunu taşıyor Torosların en yüksek platosunda bulunan Gündoğmuş,

yıllık 78 tonluk kaliteli çam ve çiçek balı üretimi ile dikkat çekiyor.

Antalya’nın kuzeydoğusunda bulunan ve ormanlarla kap-lı, dağlık engebeli bir arazi

yapısına sahip olan Gündoğmuş, ta-rım arazisi bakımından kısıtlı olması nedeniyle arıcılık ve hayvancılık ile ön plana çıkıyor. Tarımsal üretimin teras şeklindeki alanlarda yapıldığı ilçede tarım arazileri ağırlıklı olarak Alara Çayı çevresindeki düzlüklerde yer alıyor. Bölgede Akdeniz iklimi-nin hâkim olmasına karşın kış ayla-

rında karasal iklim hüküm sürüyor. Gündoğmuş’ta kış aylarında hava sı-caklığı sıfırın altına iniyor ve şiddet-li don görülüyor. Antalya genelinde tarımsal gelirin en düşük olduğu ilçe olan Gündoğmuş, hayvancılık ve arı-cılık alanında ön plana çıkıyor.

Gündoğmuş’ta 2 bin 600 koyun, 2 bin 100 sığır, 21 bin 500 keçi, 6 bin 500 de arı kovanı bulunuyor. İlçenin yıllık bal üretim miktarı ise 78 ton.

Alara Çayı üzerindeki 3 ayrı balık çiftliğinde yılda 200 bin adedin üze-rinde alabalık üretiliyor. Toplam 105 bin 915 dekar tarım arazisi bulunan Gündoğmuş’ta, üretim yapılan alan-ların yüzde 95’i, 5 dekarın altında.

Çam ve çiçek balının merkeziTarım arazilerinin yetersiz olması ne-deniyle ilçede arıcılık önemli bir yere sahip. İlçe genelinde 2011 yılı itiba-riyle 6 bin 500 arı kovanı bulunuyor

Page 61: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

59Dört Mevsim Tarım

ve üretilen bal miktarı 78 ton. Gün-doğmuş Bal Üreticileri Birliği, il ge-nelinde 102 üyeyle en fazla üyesi olan birlik olarak faaliyet gösteriyor. Or-manlarla kaplı olan Gündoğmuş’un arıcılık için uygun olması nedeniyle özellikle yaz aylarında ilçeye Alanya, Manavgat gibi ilçelerden de arıcılar geliyor. Toroslara kovanlarını yerleş-tiren arıcıların sayısı yaz aylarında 15 bin kovana kadar ulaşıyor. Toroslar’da 2 bin metre yüksekliğe kadar çıkan ve kovanlarını yerleştiren arıcılar, Geyik Dağları’nın yaz aylarında doğaya renk katan endemik bitkilerinden çi-çek balı elde ediyor.

Yiyenin boğazını yakan hakiki çiçek balı Kışın sona ermesi ve yaz mevsiminin kendini iyiden iyiye hissettirmesiyle birlikte arıcılar da çalışmalarına hız veriyor. Yaz boyunca Gündoğmuş’un çamlarla kaplı ormanlarındaki tüm boşluklar arı kovanlarıyla doluyor. Yörenin endemik bitkileri, Gündoğ-muş dağlarının güzelliğine güzellik katarken, arılar da çiçekleri dolaş-maya başlıyor. Arılar, çiçekler kadar çam ağaçlarına da konarak bal ya-pıyor. Yaz aylarında Gündoğmuş’ta, kış aylarında ise Alanya’da arıcılık yapan 52 yaşındaki Hüseyin Akın, baharın gelmesiyle birlikte arıları-nı Gündoğmuş’a getirdiğini söylü-yor. Arıcılığı babasından öğrenen ve küçük yaşlardan bu yana arıcılık yapan Akın, “Kış aylarında arıları-ma Alanya’nın Çakallar köyünde bakıyorum. Baharın gelmesiyle bir-likte Gündoğmuş’a geliyorum. Bir müddet sonra arılarımı Toroslar’ın zirvesindeki Geyik Dağı’na götüre-ceğim. Geyik Dağı’nın 2000-2400 metre yüksekliğinde bulunan Yenice Yaylası’na. Yaylada her yer çiçek olur.

Arılarım o çiçeklerden hakiki çiçek balı yapar. Geçimimi bu balı satarak sağlıyorum” diye konuştu.

Yaylada hayvancılıkTarım arazilerinin yetersiz olma-sı, arıcılığın yanında hayvancılığın da yaygın olmasına neden oluyor. Gündoğmuş ekonomisinde hayvan-cılık önemli bir yere sahip. İlçenin dört bir yanında arı kovanlarının yanı sıra ağılları da görmek müm-kün. Gündoğmuş’ta hayvancılıkla uğraşan İbrahim Özdemir, “Sebze meyve yetiştirecek arazim yok. Bu nedenle hayvancılıkla uğraşıyorum. 50’nin üzerinde damızlık koyu-num var. Burası Senir Çaltı mevkisi, Gündoğmuş’un merası. Hayvanların otlamasına imkan olduğu için bura-

dayız. Toroslar’daki karlar eridiğinde Çaşır Yaylası’na çıkacağız. Hayvan-larımıza yaz ayları boyunca orada bakacağız. Yaylada karlar eridiğinde her yer yemyeşil olur. Koyunlarımız otlakta yayıldığı için yem masrafımız olmaz. Biz de sıcak havaları yaylada geçiririz. Ekim ayı geldiğinde hava-lar yaylada soğumaya başladığında, yeniden Gündoğmuş’a geliriz” dedi.

Balın kalitesini artıran tesisGündoğmuş Kaymakamlığı ve An-talya İl Özel İdaresi, 300 bin lira yatırımla Gündoğmuş’a bal paketle-me tesisi kurdu. Tesiste işlenen bal, Gündoğmuş markasıyla tüketiciye sunuluyor. Burada işlenen bal hem donmuyor hem de kalitesi artıyor.2008 yılında hizmete giren tesis,

Page 62: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

60 Dört Mevsim Tarım

Gündoğmuşlu arıcıların yanı sıra diğer ilçe ve illerin arıcılarına da hizmet veriyor. Tesise gelen bal, pa-ketlenmeden önce analiz için la-boratuara gönderiliyor. Tahlillerin sorunsuz çıkmasının ardından balın paketleme işlemi başlıyor. Bal paket-lenmeden önce kazanlarda 43 dere-cede ısıtılıyor. Isıtılmış bal süzgeçten geçiyor ve diğer kazana aktarılıyor. Süzgeçten geçen balın içindeki po-lenler ve köpüğü makine aracılığıyla el değmeden alınıyor. Polenlerinin alınması balın ilerleyen dönemler-de donmamasını sağlıyor. Isıtıldık-tan sonra süzme işlemiyle polenleri alınan bal, bu kez farklı bir kazana alınıyor. Bal burada 24 saat dinlen-dirildikten sonra paketleniyor. Pa-ketlenen bal Gündoğmuş markasıyla tüketiciye sunuluyor.

30 ton işleme kapasiteli Gündoğmuş Bal Üreticileri Birliği Başkanı Hasan Eren, bal paketleme tesisinin Antalya İl Özel İdaresi ve Gündoğmuş Kaymakamlığı tara-fından hizmete açıldığını kaydetti.

Tesisin 300 bin liraya yapıldığını bildiren Birlik Başkanı Hasan Eren, “Yılda 30 ton bal işleme ve paketle-me kapasitesine sahibiz. Ancak tesis arıcılardan yeterli ilgiyi göremedi. Yılda 30 ton paketleme kapasitemiz olmasına rağmen, geçen yıl 3 ton bal paketleyebildik. Arıcılar, tesisin öne-mini tam olarak kavrayamadığı için gereken ilgiyi göstermiyorlar. Bizde arıcılara tesisin önemini anlatarak, paketlenen bal miktarını artırmaya çalışıyoruz” dedi.

Yapılan işlemin önemini bilenle-rin her yıl ballarını paketlettirmek için tesise geldiğini kaydeden Birlik Başkanı Hasan Eren, “İstanbul’dan tüccar geliyor. Yöreden satın aldığı balları paketlettiriyor. Gündoğmuş markasıyla İstanbul’da satıyor. An-cak biz kendi yöremizden bu ilgiyi göremedik. Arıcıları tesise alıştırma-ya çalışıyoruz. Henüz tesis beklenen oranda çalışmıyor. Bunu aşmaya ça-lışıyoruz. Bölgede çok sayıda arıcı olmasına rağmen ballarını paketlet-tiren arıcı sayısı 15” diye konuştu.

Yaz mevsimi

ile birlikte

Gündoğmuş’un

çamlarla kaplı

ormanlarındaki

tüm boşluklar arı

kovanlarıyla doluyor.

Yörenin endemik

bitkileri Gündoğmuş

dağlarının

güzelliğine güzellik

katarken, arılar

da bal yapmak için

çiçekleri dolaşmaya

başlıyor.

Page 63: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

61Dört Mevsim Tarım

Mehmet Özeren Gündoğmuş Belediye Başkanı

“Gündoğmuş, sahildeki ilçelerde seracılık başlamadan önce bölgeyi besleyen yayla ilçelerinden birisiydi. Burada yetişen sebze ve meyveler, sahildeki insanlara gönderiliyordu ve Gündoğmuş, sebze meyve deposu olarak görülüyordu. Ama kapalı eko-nomiye uygun bir üretim modeli ge-lişmişti. Yani herkes kendi ihtiyacını karşılayacak şekilde üretim yapıyor-du. Bir alanda uzmanlaşmak yerine arazisinde her türlü ürünü yetiştir-meye çalışıyordu. Gündoğmuş’ta orman arazisinin çok olması, geriye kalan arazilerin de tarıma çok müsa-it olmaması en büyük sıkıntıdır. Bu nedenle yeterince tarımsal üretim yapılamıyor. Buna rağmen ilçemizde meyvecilik yapılıyor. İnsanlar kazan-dığı parayla geçimini sağlayamayın-ca göç etmek zorunda kalıyor. Biz bu durumu tersine çevirmek için Gün-doğmuş Belediyesi olarak çalışmalar yapıyoruz. Halkımızı, arazisinde her ürünü yetiştirmek yerine bir üründe uzmanlaşmaya yöneltmeye çalışıyo-

ruz. Ayrıca ilçenin güneybatısında 1300 dönüm büyüklüğünde bir arazi var. Çok verimli bir arazi ama su ol-madığı için meyvecilik yapılamıyor. Belediye olarak bu araziyi değerlen-dirmek için suya ihtiyaç olduğunu DSİ Bölge Müdürlüğüne ve An-talya Milletvekilimiz Sadık Badak’a aktardık. Onlar da araziye teknik eleman gönderdi ve sulama proje-si için ön inceleme yaptırdı. Sonuç olumlu çıktı ve sulama sağlandığı zaman üretimin olacağı, kısmen de olsa göçün duracağı görüşüne varıl-dı. Bu arazinin su ihtiyacını karşı-layacak bir gölet yapılacak. Göletin nereye yapılacağı belirlendi. İlçenin güneyinde 400 bin metreküp su toplayacak ve araziyi damlama su-lama ile sulayacak gölet için uygun-luk raporu verildi. Gölet şu an proje aşamasında. Projenin 2012 yılında tamamlanmasını ve 2013 yılında ihaleye çıkmasını bekliyoruz. Bu arazi sulanırsa burada meyvecilik yapılabilir. Kayısı ve üzüm yetiştiri-ciliğine uygun bir arazi. Bu sayede ilçeden göç bir nebze olsun engel-leneceği gibi göç edenlerin bir kıs-mı da geri gelebilir. Sulama göleti

Gündoğmuş için son derece faydalı bir proje olacak. Sulama göleti ka-dar önem verdiğimiz bir projemiz de arıcılık. Dünyada çam balı sadece Yunanistan ve Türkiye’de üretiliyor. Türkiye, çam balının yüzde 90’nını üretiyor. Muğla ve Aydın bölgesinde çam balı çok üretiliyor. Gündoğmuş da orman varlığı açısından çok zen-gin. ‘Biz de neden olmasın’ dedik. Muğla Üniversitesinden gelen ho-calarımız ile çalışma yaptık. Çam balının yapımını sağlayan bir böcek çeşidi getirttik. Bu böcekler deneme amacıyla ağaçlara asıldı ve olumlu sonuç alındı. Bu böceklerin sayısını artırmak istiyoruz. Çam ağaçlarına yerleşen böceklerin dışkılarını yiyen arılar, çam balının oluşmasını sağlı-yor. Bölgede daha fazla çam balı üre-tilmesi ve arıcılığın daha da gelişmesi için bu projeyi de destekliyoruz. Her iki projeyle ilçede tarımı geliştirmek istiyoruz. Halkımızın geçimini sağ-lamasından ziyade hayat standart-larını yükseltecek oranda kazanç sağlamasını amaçlıyoruz. Bu sayede ilçemizin göç vermesini engellemek, Gündoğmuş’ta tarımı geliştirmek en büyük hedefimiz.”

Page 64: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

62 Dört Mevsim Tarım

İbrahim Özkan Gündoğmuş Kaymakamı

Antalya’nın doğusunda ve iç ke-simlerde yer alan Gündoğmuş, Geyik Dağları’nda bulunur. Or-

manlık ve dağlık bir coğrafyaya sahip olan Gündoğmuş’ta enge-beli arazi yapısı nedeniyle tarım alanları sınırlıdır. Gündoğmuş’un tarım arazilerinin yüzde 95’i 0 ila 5 dekar büyüklüğündedir. Bu ne-denle tarım teras şeklindeki kü-çük alanlarda yapılır. Köylerde-ki 2 bin 372 dekar arazide kısmi olarak sebze yetiştirilmektedir. Sebze üretimi de çiftçinin kendi ihtiyacını karşılamaya yöneliktir. İlçemizdeki 5 bin 361 dekar tarım arazisinde ise meyve üretimi yapıl-maktadır. Meyvecilikte ekonomik açıdan önemli yer tutan ürünler üzüm, zeytin ve kirazdır. Gündoğ-muş köylerinde hayvancılık önem-li yer tutmaktadır. Arıcılık da ilçe ekonomisinde önemli bir yere sa-hiptir. Arıcılık ve bal Gündoğmuş halkının geleneksel geçim kaynak-larından birisidir. Önceki yıllarda

arıcılık amatör olarak yapılır ve üretilen bal pazara çıkartılmadan evlerde tüketilirdi. Ancak 1980’li yıllardan sonra bal pazara arz edil-meye başlandı ve geçim kayna-ğı olarak daha fazla ilgi görmeye başladı. Buna paralel olarak sektör, bir taraftan modernize olurken, bir taraftan da il çapında ağırlığını his-settirmeye başladı. Gündoğmuş’ta 6 bin 500 arı kovanı ve yıllık 78 ton bal üretimi vardır. Rakamlar kıyas-landığında arıcılığın ilçe için önemi daha iyi anlaşılacaktır. İlçemizde arıcıların ballarını el değmeden pa-ketlemesi için 2010 yılında bal pa-ketleme tesisi yapıldı. Gündoğmuş Bal Üreticileri Birliğine ait tesiste üreticilerimiz ballarını el değme-den paketleyerek, satışa sunmakta-dır. Tesisten ilçedeki arıcıların yanı sıra çevre ilçelerde bulunan arıcılar da faydalanmaktadır.

Rakamlarla Gündoğmuş Tarımı

Ürün adı Üretim Alanı (Dekar) Üretim Miktarı (Ton)Domates 550 1595Biber 140 116Patlıcan 27 54Hıyar 5 7Zeytin 1996 216Ceviz 110 180Badem 3650 (Ağaç) 62Elma 108 274 Armut 5280 (Ağaç) 79Kiraz 387 60Şeftali-Nektarin 3500 (Ağaç) 70Buğday 3541 4209Arpa 185 156Kekik 5 (Hektar) 20

Page 65: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

63Dört Mevsim Tarım

Page 66: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

64 Dört Mevsim Tarım

Balıkçı Barınağı’nda 366 tekne barınacak Antalya İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdür Yardımcısı Mehmet Yoran,

hayvansal protein ihtiyacı dikkate alındığında su ürünlerinin alternatif

bir gıda kaynağı olarak öneminin giderek artacağını söyledi.

Antalya İl Balıkçılık ve Su Ürünleri Koordinasyon Kurulu’nun 30’uncu top-

lantısı, 3 Mayıs 2012 tarihinde An-talya İl Gıda Tarım ve Hayvancı-lık Müdürlüğü’nde Vali Yardımcısı Hakkı Loğoğlu’nun başkanlığında yapıldı.

Toplantının açılışında konuşan İl Müdür Yardımcısı Mehmet Yoran, dünyada insan tüketiminde kullanı-lan hayvansal proteinin yüzde 25’inin su kaynaklı olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Önümüzdeki ilk on beş yıl içerisinde dünyadaki ihtiyaç duyulan proteinin yüzde 40’ının su ürünlerinden temin edileceği tahmin edilmektedir. Uzmanlarca yapılan analizler, dünyada gıda üretiminin yılda yüzde 1,2 oranında, talebin ise yüzde 1,3 oranında artacağını göstermektedir. Hayvansal protein ihtiyacı dikkate alındığında su ürün-lerinin alternatif bir gıda kaynağı ol-duğu, bulunduğu yerden çok ileri gi-

deceği görülmektedir. Tarımın diğer kollarına nazaran kar oranı yüksek olmakla birlikte su ürünleri avcılığı ve yetiştiriciliği riskli ve zahmetli bir sektördür”.

893 ana mendirek Yüksek Mimar Mevlüde Dönmez, Antalya balıkçı barınağı ile ilgili ça-lışmaların kamuoyunun takibinde devam ettiğini söyledi. Barınağın yerinin özel olması nedeniyle çalış-maların çok dikkatli bir biçimde sür-dürüldüğünü vurgulayan Dönmez, “Balıkçı barınağımızda 893 metre ana mendirek ve 310 metre tali men-direkle korunan 11,17 hektar su ala-nı ve 5,65 hektar dolgu ile kazanılan geri saha alanı bulunmaktadır” dedi. Balıkçı barınağının kullanım amacı-nın her tip ve tonajda gemiye hizmet vermek olduğunu belirten Dönmez, barınakta 160 metre uzunluğunda, 4 metre eninde, minimum 4 metre de-rinlikte, 4 adet yüzer iskele bulunaca-ğını ve bu hizmetten karada 220 adet

Page 67: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

65Dört Mevsim Tarım

ve denizde 366 adet balıkçı teknesi-nin faydalanacağını kaydetti. Hayvan Sağlığı Yetiştiriciliği ve Su ürünleri Şube Müdürlüğünde gö-revli Su Ürünleri Mühendisi Erkan Biçer ise Akdeniz’de belirtilen yerler dışında kalan karasularında, sahilden itibaren 2 mil içerisinde dip trolü ile su ürünleri avcılığının yasak olduğu-nu belirtti. Konu ile ilgili olarak Mü-dürlüğün görüşünün bu mesafenin 3 mil olması gerektiği yönünde oldu-ğunu ifade eden Biçer bütün avcılık gemileri için bölgesel av yasaklarının tespit edilmesi ve bölgesel avcılığın zorunlu hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.

Av yasağı 1 Şubat-1 Haziran arasında olmalı Ülke genelinde uygulanan 15 Ni-san -31 Ağustos tarihli yasağın, Akdeniz’de 1 Şubat -1 Haziran ola-rak uygulanması gerektiğine dikkat çeken Biçer, “Avlanmanın serbest olduğu dönemde bölgemizdeki balık türleri havyarlıdır. Bu şekilde uygula-nan yasaklar bölgemizde sürdürüle-bilir balıkçılığı olumsuz etkilemekte-dir. Bölgesel avcılık getirildiğinde av baskısını dengede tutmak için balıkçı gemilerine bölgesel avcılık zorun-luluğu getirilmelidir. Kolyoz balığı Mart ayı içerisinde, Sarıkuyruk ba-lığı ise Mayıs-Haziran döneminde yumurtalıdır” diye konuştu.

Hayvan Sağlığı Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürlüğü’nde gö-revli Su Ürünleri Mühendisi Yaşar Özkan da, su ürünleri yetiştiriciliği yatırımlarında ihtiyaç duyulan su ve

su alanları ile deniz ve iç sulardaki su ürünleri istihsal hakkı kiralama işlemlerinin, İl Müdürlükleri tara-fından yürütüldüğünü söyledi. Öz-kan, ‘’Projeye dayalı olarak su ve su alanları on beş yıla kadar kiraya ve-rilir. Kira süresi ve bedelleri; üretim yerinin özellikleri dikkate alınarak, İl Müdürlüğü’nce tespit edilir. İl

Müdürlüğü ile kiracı arasında, şart-name ve kira sözleşmesi düzenlenir. Projenin onayını müteakip otuz gün içerisinde müteşebbis tarafından kiralama işleminin yapılması esas-tır. Bu süre içerisinde kiralamanın yapılmaması durumunda proje Ba-kanlık veya İl Müdürlüğünce iptal edilir” dedi.

Page 68: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

66 Dört Mevsim Tarım

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, ‘’Sığırcılığı geliştireceğiz

verimli, dünyayla yarışabilir hale getireceğiz ama asla küçükbaş

hayvancılıktan da vazgeçmemeliyiz’’ dedi.

Türkiye Damızlık Sığır Yetiş-tiricileri Merkez Birliği’nin 6. Olağan Genel Kuru-

lu toplantısına katılan Bakan Eker, burada yaptığı konuşmada, birliğin 15-16 yıllık bir geçmişi bulunduğu-nu ifade etti. Bakan Eker, sığırcılıkta ıslah ve verim çalışmalarında birlik-lerin belirleyici rolüne dikkati çekti.

Dünyayla rekabet edecek verimlilikte üretim yapmak, süt, et verecek hay-vanlar yetiştirmek için ölçek ekono-misine ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Bakan Eker, “Bunun için önce-likle hayvanın verim kayıtlarının, soy kütüklerinin tutulması lazım. Bütün bunlar için 1995-96’lara kadar Tür-kiye bekledi. 1995-96 yıllarında

başlayan çabayla yavaş yavaş bir or-ganizasyon oluştu. Bugün bu orga-nizasyon 130 bin üyeye ulaştı.’’ diye konuştu. Soy kütüğüne kayıtlı sığır sayısının göreve geldikleri dönemde 178 bin dolayında olduğunu, 8-9 yıl içinde rakamın 2 milyon 556 bine ulaştığını ifade eden Bakan Eker, 3 milyon 118 bin hayvanın da ön soy

Bakan Eker: “Küçükbaş hayvancılıktanvazgeçmemeliyiz”

Page 69: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

67Dört Mevsim Tarım

kütüğüne kayıtlı hale geldiğini kay-detti.

Sığır sayısı ve süt verimliliğinde artışKültür ırkının taşıdığı öneme işaret eden Bakan Eker, göreve geldiklerin-de kültür ırkının toplam sığır varlığı içindeki oranının yüzde 18 civarın-da olduğunu, oranın bugün yüzde 40’lara ulaştığını belirtti. Hayvancı-lıkla ilgili teşviklerin de bu süreçte artış gösterdiğini ifade eden Bakan Eker, Türkiye’de geçmişte tarımın di-ğer sektörler arasında, hayvancılığın da tarım içinde ‘üvey evlat’ muame-lesi gördüğünü, ancak bu algıyı de-ğiştirdiklerini söyledi. Bakan Eker, tarımsal destek içinde hayvancılığın payını yüzde 4’ten yüzde 28’e çıkar-dıklarını belirterek, 2012 yılı için belirlenen 7,6 milyar liralık tarımsal desteğin, 2 milyar 160 milyon lirasını hayvancılık desteklerinin oluşturdu-

ğunu kaydetti. 2012 yılında ilk defa etçi damızlık sığır başına 350 lira destek verileceğini, besilik hayvan başına da 300 lira ödeme yapılaca-ğını ifade eden Bakan Eker, sektöre yönelik diğer destekler ve projeler hakkında bilgi aktardı. Sığır sayısı ve süt verimliliğinde de artış meydana geldiğini anlatan Bakan Mehdi Eker, tarımda ölçek ekonomisine doğru yol alındığını, 2002’de 50’den fazla bü-yükbaş hayvan bulunan işletme sayı-sının 4 bin olduğunu, rakamın bugün 24 bine ulaştığını kaydetti.

Bakan Eker, üzerinde çalıştıkları konular hakkında bilgi verirken de, meraların hayvancılık işletmelerine kiraya verilmesinin gündemlerinde yer aldığını söyledi.

Küçükbaş hayvancılığın önemine de değinen Bakan Eker, küçükbaş hay-vancılığın Türkiye’nin vazgeçemeye-

ceği, vazgeçmemesi gereken bir alan olduğunu vurguladı. Kentleşmenin, köyden kente göçün en fazla zarar verdiği alanların başında küçükbaş hayvancılığın geldiğini dile getiren Bakan Eker, ‘’Biz koyun ve keçi ye-tiştiricilerinin de hem örgütlenmele-rine yardımcı olmak hem destekleme kapsamına almak suretiyle üretimin kalitesinin artırılması çabasını orta-ya koyduk. Türkiye’de geçtiğimiz yıl 23 milyon anaç koyun kaydedildi, küpe takıldı. Bu bir ara 16-17 mil-yonlara düşmüştü. Burada da önemli bir gelişme sağlandı’’ dedi. Anadolu coğrafyasında küçükbaş hayvan ye-tiştiriciliğinin sadece üretim kaynağı olarak değil, çevre dengesi, erozyonla mücadele açısından da önem taşıdı-ğını belirten Bakan Eker, ‘’Sığırcı-lığı geliştireceğiz, verimli, dünyayla yarışabilir hale getireceğiz ama asla küçükbaş hayvancılıktan da vazgeç-memeliyiz’’ dedi

Page 70: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

68 Dört Mevsim Tarım

Bakanlık temsilcileri eğitimi

Bakanlık Temsilcileri Eğiti-mi, Antalya’da gerçekleştiril-di. Antalya İl Gıda, Tarım

ve Hayvancılık Müdür V. Bedrullah Erçin, toplantıda yaptığı konuşmada, “Isparta, Burdur ve Antalya illeri et ve kemik gibidir. O nedenle bu top-lantıyı birlikte yapmaya karar verdik” dedi.

Antalya’da kooperatiflerle ilgili ye-terli ve istenen noktada çalışma ve projeler yapılamadığını belirten Er-çin; “282 kooperatif ve Antalya’da sadece 15-20’si ile proje uyguluyoruz. Geriye kalanların ise sadece yıllık genel kurullarını yapıyoruz. Koope-ratifleri nasıl aktifleştirebiliriz bunu tartışmalıyız” diye konuştu.

Toplantı düzenlenmesi fikrinin Antalya’dan çıktığını ve kendilerinin bunu memnuniyetle kabul ettiğini belirten Isparta İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Sıdık İpek ise kooperatiflerin insanların bir araya gelip birlikte iş yapabilme kabiliyeti olduğunu belirtti. Isparta’da 46 koo-peratif projesi uyguladıklarını ifade eden İpek, ‘’20 tanesi 2011 yılında. Kooperatif üyeleri, yönetim ve de-netim arasında zaman zaman gü-

vensizlikler ortaya çıkmakta. Bunu gidermek bizim görevimiz. Bakanlık çalışmaları hakkında bilgilendirmek de bizim görevimiz. Mevzuata hakim olma noktasında bu eğitimin yararlı olacağına inanıyorum” dedi.

Bakanlığın yeniden yapılanması ile birlikte genel müdürlüğün görev ala-nının genişlediğini ve kompleks bir hal aldığını belirten Tarım Reformu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Özgün de şunları kaydetti:

“Şubelerinize ismini veren örgütlen-me ile yeniden yapılanma sürecine girdik. Eski Teşkilatlanma ve Des-tekleme Genel Müdürlüğü altında

çalışmalarımızı yürütürken, şimdi Tarım Reformu Genel Müdürlüğü çatısı altında daha kompleks bir yapı içerisinde çalışmaktayız. Ülke gene-linde 16 bin tane ziraat odası, vakıf, dernek ve kooperatif var. Bunların genel kurullarına bakanlık temsilci-si olarak katılmaktasınız. Bakanlık adına çok önemli bir görev yapmak-tasınız. (Derya içindedir, deryayı bil-mezler) sözü çok doğru bir söz. Bu işin içindeyiz, ancak bunun önemi-nin farkında değiliz. Burada verile-cek bilgileri can kulağı ile dinleyin. Genel kurul tutanaklarını eksiksiz tutun, aksi takdirde ticaret sicilinde onayını yaptıramazsınız.”

Antalya’da gerçekleştirilen toplantıda,

bakanlığın tarım politikaları ele alındı.

Page 71: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

69Dört Mevsim Tarım

Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Çalıştayı Antalya Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Abdullah Ünlü, artan pazar ihtiyacı nedeniyle tıbbi bitkilerin tarımında ciddi gelişmeler yaşandığını ifade etti.

Batı Akdeniz Bölgesinde Tıb-bi ve Aromatik Bitkilerin Korunması ve Üretiminin

Yaygınlaştırılması projesi kapsamın-daki başlangıç çalıştayı, 14-16 Mayıs 2012 tarihleri arasında Antalya’da yapıldı. Antalya Batı Akdeniz Ta-rımsal Araştırma Enstitüsü Müdü-rü Dr. Abdullah Ünlü, Türkiye’nin coğrafi konumu nedeniyle zengin bir floraya sahip olduğunu belirte-rek, dünyada tedavi amacıyla kul-lanılan bitki sayısının 20 bin adet olduğunu kaydetti. Bu bitkilerden 4 bininin yaygın şekilde kullanıldı-ğını ifade eden Ünlü, “Avrupa’da ise 2 bin tıbbi bitkinin ticareti yapıl-maktadır. Tıbbi ve aromatik bitki-lerin ticaretinde doğadan toplanan bitkiler, önemli bir yer tutmaktadır. Bu bitkilerin bir kısmı çeşitli ülke-lerde nesli tükenen bitkiler olarak ilan edilmiş ve koruma altına alın-mıştır. Bu bitkilerin ticareti için çeşitli uluslararası anlaşmalar ya-pılmıştır. Artan pazar ihtiyacının karşılanması amacıyla tıbbi bitkile-rin tarımı ilgi görmeye başlamış ve özellikle ilaç sanayinde hammadde olarak kullanılan bitkilerin tarı-mında ciddi gelişmeler yaşanmıştır” diye konuştu.

Türkiye 12’inci sırada Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Abdullah Ünlü, Türkiye’nin tıbbi aromatik bitki ihracatı yapan ülkeler ara-sında yüzde 5’lik payla 12’inci sı-rada yer aldığını söyledi. Dr. Ünlü, Bu bitkiler arasında Türkiye’nin ihracatında önemli yer tutan bit-kilerin yüzde 42,4 ile kekik, yüzde 22,1 ile defneyaprağı, yüzde 10,3 ile anason, yüzde 7,5 ile kimyon ve %4,2 ile rezene olduğunu ifade etti.

Dünyada tedavi

amacıyla kullanılan

bitki sayısının 20

bin adet olduğu

kaydedildi.

Page 72: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

70 Dört Mevsim Tarım

Dondurma yediğinizden emin misiniz?Günümüz dondurmalarında süt oranı gittikçe azaltılıp, daha uzun ömürlü olan diğer

katkı maddeleri ve aromalar, özellikle de çikolata adı altında pralin oranı artırılmaktadır.

Dondurmanın ilk olarak 3000 yıl önce Çinliler ta-rafından üretildiği tahmin

edilmektedir. Kesin olmamakla be-raber Azteklerin 15. yüzyılda dağ-ların tepelerinden aldıkları karları, yemeklerini ve içeceklerini soğutmak için kullandıkları düşünülmektedir. Portekizlilerin ve İtalyanların, Latin Amerika’ya gelmesi ile kar ve şekeri karıştırarak, bir çeşit dondurma yap-mayı öğrenen bu ülkeler, vanilyalı ve çikolatalı dondurmanın bulunuşuna da yol açarlar. 17. yüzyılda Fransa ve Büyük Britanya’da buzlu ürünler yay-gınlaşmış; 19. yüzyılda Londra, Paris ve New York gibi kentlerde, cadde-lerde dondurma üretimi ve tüketimi artmıştır. 1920’li yıllarda Avrupa’da endüstriyel dondurma üretimi baş-lamış, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra endüstriyel dondurma üretimi, Avrupa’da hızlı bir gelişim göster-miştir.Anadolu’da ise Osmanlı İmparator-luğunun ilk yıllarında yüksek düz-lüklerinden toplanan karın, üzüm suyu ile karıştırılarak dondurma

benzeri buzlu tatlılar yapıldığı bilin-mektedir. 17. yüzyılda Anadolu’nun birçok yerlerinde dondurma yeme alışkanlığı artmıştır. Bunun nedeni, klasik yöntemlerle ve kol yardımı ile Maraş dondurması ve buna benzer dondurma üretiminin gelişerek, bu ürünü satan pastanelerin ve küçük dondurma üretim yerlerinin sayısı-nın artmasıdır.

Günümüzde dondurma; süt ve/veya süt ürünlerini, içme suyu, şeker ve izin verilen katkı maddelerini bulun-duran, istenildiğinde salep, yumurta ve/veya yumurta ürünlerini, aroma maddeleri ve çeşni maddeleri gibi bileşenleri içerebilen bir karışımın (dondurma miksi), pastörizasyon sonrası, tekniğine uygun olarak işlen-mesi ve dondurulması ile elde edilen yumuşak halde ya da sertleştirildik-ten sonra tüketime sunulan üründür. Dondurmada çeşni olarak kuruyemiş, meyve püresi, meyve konsantresi, bal, kahve, kakao ve çikolata kullanılır. Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’ne göre “Dondurma Tebliği” ve “Yeni-

Sevgi ÇEVİK / Ziraat Mühendisi - Antalya İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü

Gerçek dondurmanın

ayırt edilmesinin

tek yolu, etiket

bilgilerinin içindekiler

kısmının okunması

ve bizim ne satın

almak istediğimizdir.

Kısacası, dondurma

yemek isteyen tüketici

ürün etiketinde

‘DONDURMA’

ifadesini aramalıdır.

Page 73: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

71Dört Mevsim Tarım

lebilir Buzlu Ürünler Tebliği” olmak üzere iki ayrı tebliğ mevcuttur.

Çocukluğumuzun dondurması süt, şeker ve salepten oluşurdu. Piyasada satılan değişik marka dondurmala-rının etiket bilgileri incelendiğin-de; ürün adı, firmanın adı ve “ICE CREAM” adı altında satılan ürünler, dikkat çekici bir şekilde yazılmakta-dır. Ambalajlarının üzerinde bulunan ürünlerin içindekiler kısmında: su, şeker, süt kreması, glikoz şurubu, yağ-sız süttozu, peyniraltı suyu tozu, bit-kisel yağ, tatlandırıcı, kıvam artırıcılar (guar gam, karboksimetil selüloz), sahlep, emülgatör (mono ve digli-seridler), aroma (vanilin) vb girdiler mevcuttur. Günümüzde piyasada sa-tışa sunulan bu ürünlerin bir kısmının aslında dondurma değil, içinde süt bile barındırmayan ‘yenilebilir buzlu ürünler’ olduğu etiket bilgilerinden görülebilmektedir. Günümüz don-durmalarında süt oranı gittikçe azaltı-lıp, daha uzun ömürlü olan diğer katkı maddeleri ve aromalar, özellikle de çi-kolata adı altında pralin oranı arttırıl-maktadır. Gerçek dondurmanın ayırt edilmesinin tek yolu, etiket bilgileri-nin içindekiler kısmının okunması ve bizim ne satın almak istediğimizdir. Kısacası dondurma yemek isteyen tü-ketici, ürün etiketinde ‘DONDUR-MA’ ifadesini aramalıdır.

Dondurma da diğer gıdalar gibi tek-nolojiden ve piyasa rekabetinden na-sibini almıştır. Son yıllarda özel sek-tör ve Avrupa’nın büyük şirketleri bir yandan endüstriyel dondurma üretimi için ülkemizde yaptıkları yatırımlar ve reklamlar sonucunda sektörde geliş-meyi sağlarken, diğer yandan küçük üretici ve pastanecilerin rekabet gücü-nü kırmıştır. Ancak yerli üreticiler ge-

leneksel Maraş dondurma üretimi ile önemli bir başarı sağlayabilmiş, sağ-lıklı üretimin yanında ihracatı da ge-liştirebilmişlerdir. Gelişmiş ülkelerin, modern dondurma üretim tesisleri

sayesinde dünyada ve ülkemizde pa-zara olan hâkimiyetleri artarak devam etmektedir. Endüstriyel dondurma üreticileri bu kadar gelişme sağlarken, bazı firmalar, işletmelerine hiç taze süt alımı olmadan dondurma adı altın-da sütlü buz ve buzlu dondurmaları, ucuza üretim sağladığı gibi paketleme, pazarlama, dağıtım olanakları saye-sinde lider konumuna gelmişlerdir.

Dondurma, yalnızca çocukların değil, 7’den 70’e her yaş grubunun sevdiği bir tatlı çeşididir. Dondurmanın esas yapısını süt oluşturur. Bu nedenle süt-lerin içermiş olduğu besin öğelerine benzer oranda kalsiyum, fosfor, pro-tein, riboflavin (B2), A vitamini ve diğer esansiyel amino asitlerin besin öğelerini içerir. 100 gr sütlü dondur-ma yaklaşık olarak 148 mg kalsiyum içerir. Çocuklar dondurma yiyerek, günlük kalsiyum gereksinmelerini karşılayabilirler. Çocuklar için, yaz aylarında kalsiyum gereksinmelerini karşılamak genellikle bu aylarda az süt tükettikleri için daha zordur. Süt ve türevleri (peynir, yoğurt vb.) gibi “en iyi kalsiyum kaynağı” olarak bili-nen besinlerin yanı sıra sütten hazır-lanmış olan dondurmayı tüketmek, çocukların kalsiyum gereksinmesine katkı sağlayacaktır.

Dondurmayı tüketirken dikkat etme-miz gereken en önemli nokta, sağlık ve hijyen kurallarına uygun hazırlan-mış olmasıdır. Özellikle dondurma-nın yapıldığı karışımın pastörize edil-mesi ve hazırlanırken mikrobiyolojik bulaşmanın önlenmesi gereklidir. Süt içerdiğinden dolayı, dondurma, mik-roorganizmaların gelişmesi için çok iyi bir ortamdır. Bu nedenle çok kolay bozulabilir ve sağlığı tehdit edecek duruma gelebilir.

Dondurmayı

tüketirken dikkat

etmemiz gereken

en önemli nokta,

sağlık ve hijyen

kurallarına uygun

hazırlanmış

olmasıdır.

Page 74: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

72 Dört Mevsim Tarım

Çiçek ve Çocuk temalı uluslararası EXPO 2016 Antalya Botanik

Organizasyonu bir marka olan Antalya için büyük bir sınav olacaktır.

İlk EXPO Organizasyonumuz

‘’EXPO 2016 Antalya’’

Her türlü çağdaş teknoloji ve altyapı hizmetleri kullanı-larak oluşturulan EXPO

organizasyonları ve bu organizas-yonlarda gösterilen başarı, ülkelerin gelişmişlik düzeyini ortaya koymak-tadır. Çiçek ve Çocuk temalı ulusla-rarası EXPO 2016 Antalya Botanik Organizasyonu bir marka olan An-talya için büyük bir sınav olacaktır.EXPO 2016 Antalya Botanik Or-ganizasyon şeması ortaya çıktıkça yelpazesinin ne kadar geniş oldu-ğu görülmektedir. Bizim kendimize soracağımız soru; ulusal ölçekte bu kadar büyük bir organizasyon için nasıl katkıda bulunabiliriz ve orga-nizasyonun neresinde olabileceği-miz olmalıdır. EXPO 2016 Antalya Botanik Organizasyonu için çıkması beklenen EXPO Kanunu ile belirle-nen görevler dışında toplum olarak EXPO bilincinin oluşması ve ben-zer örnekler incelenerek görevler üstlenilmesi faydalı olacaktır. Resmi Kurumların çalışmalarına, toplum olarak, bir marka olan Antalya için katkı sağlanması gerekmektedir. Sı-

navı geçebilmek için dersimizi iyi çalışmamız faydalı olacaktır, zira bu Türkiye’de ilk defa yapılacak ulusla-rarası ölçekte çok büyük bir sınav.

EXPO, organizasyonlar sonrasında kentin simgesi anıtsal yapılar bırakır. Antalya şehrinin uluslararası simgesi olacak anıtsal bir yapı, EXPO orga-nizasyonu ile şehrimize kazandırıla-caktır. Geçmişteki EXPO örnekleri

incelendiğinde temaya uygun anıtsal yapılar, o ülke ve kentlerle hatırlan-maktadır.

İngiltere Kraliçesi Victoria’nın eşi olan Prens Albert tarafından ortaya atılmış olan uluslararası organizas-yon fikri, 1851 yılında Londra’da tüm ulusların ve her türlü sektörün davet edildiği “Büyük Sergi” adıy-la başlamış ve devamında insanlığa her düzenlendiğinde farklı bir tema ile ekonomi, bilim, teknoloji ve kül-türel paylaşım imkânını sunan en büyük platform özelliğini koruyarak bugünlere ulaşmıştır. Ünlü Crystal Palace Binası, EXPO için özel olarak inşa edilmiştir. En çok bilinen ör-nek, Paris’teki Eiffel Kulesi’dir. Eiffel Kulesi 1887 ile 1889 yılları arasında Gustave Eiffel’in firması tarafından, Paris fuarı için inşa edilmiştir. Bugün Fransa’nın simgesi, turizm merkezi olarak gelir kaynağıdır. Birçok film ve romana konu olmuş bir simgedir. 1939 New York Dünya Fuarı, 1939 ile 1940 tarihleri arasında New York şehrinin Queens bölgesinde yer alan

Şule Özkan /Ziraat Mühendisi-Antalya İl Gıda, Tarım Ve Hayvancılık Müdürlüğü

Page 75: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

73Dört Mevsim Tarım

toplam 492 hektar alan da bugüne kadar dünyada gerçekleşmiş en bü-yük dünya fuarıdır. Dünyanın dört bir yanından farklı ülkeler bu fuara katılmış ve yaklaşık 44 milyon kişi bu fuarı gezmiştir. Sloganı “Yeni Günün Doğuşu” olan bu fuar, dünya fuarları arasında teması gelecek odaklı olan ilk fuar olmuştur.Expo’58 veya Brüksel Dünya Fuarı, 17 Nisan 1958 ile 19 Ekim 1958 ta-rihleri arasında Belçika’nın başkenti Brüksel’de gerçekleşmiş bir dünya fuarıdır. Brüksel şehrinin yedi kilo-metre kuzey batısında yer alan Hey-sel Plateau adı verilen bölgesinde yaklaşık 15.000 işçinin üç yıl boyun-ca çalışmasıyla 2 km²’lik alana yayıl-mıştır. Brüksel’de gerçekleşmiş olan Expo’35’den kalma birçok yapı, bu dünya fuarı için de kullanıldı. Atom Anıtı, bu organizasyon için yapıldı.1986 Vancouver EXPO organizasyo-nu ise Kanada’da yapılmış ve tema-sı “Dokunmak İstediğimiz Dönen Dünya” olmuştur. 1970 Osaka Ja-ponya EXPO organizasyonunun te-ması ise “İnsanlığın Uyum ve Geliş-mesi.” Japonya’da ilk defa yapılan bu EXPO, 6 ay açık tutulmuştur. Güneş Kulesi Binası, Osaka Expo için yapıl-mış ve halen şehrin simgesi olmaya devam etmektedir.

1992 Sevilla Dünya Fuarının teması “Keşif Çağı“olmuştur. Bu uluslararası EXPO’ya 108 ülke katılmış, 6 ay açık kalmıştır. Kristof Kolomb’un Ame-rika Yolculuğu’nun 500. yılı kutlan-mıştır. Sevilla Expo Organizasyonu için yapılmış olan köprü, şehrin sem-bolü haline gelmiştir. 2000 Hanover Almanya EXPO organizasyonunun teması “İnsanoğlu, Doğa, Teknoloji ve Gelişme” olmuştur. 1600 dönüm

üzerine kurulan EXPO 5 ay açık kalmış, 187 ülke katılmıştır. 2010 Shanghai EXPO organizasyonu ise ‘’Şehir Yaşamı Daha Güzelleştiriyor’’ temasıyla düzenlenmiştir. Dünya fuarlarında insanlığın birçok buluşu ile bilim ve teknoloji alanlarındaki başarılar sergilenmiştir. EXPO orga-nizasyonları sonrasında kentimizin

simgesi olacak anıtsal yapının, daha önceki örnekler dikkate alınarak değerlendirilmesi faydalı olacaktır. Antalya şehrinin uluslararası simge-si haline gelecek anıtsal bir yapının, “Çiçek ve Çocuk” temasına uygun olmasına ve bir marka olan Antalya şehrini temsil etmesine dikkat edil-mesi gerekmektedir..

Page 76: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

74 Dört Mevsim Tarım

Üreticinin en büyük destekçisi: ELMİSKOKurulduğu 1971 yılından bu yana üreticilere önemli hizmetler veren ve

geçtiğimiz yıl üyelerine 500’er TL pay dağıtan ELMİSKO’nun hedefi, yeni bir

soğuk hava deposu ve plastik ambalaj fabrikası kurmak.

Elmalı’nın en büyük üre-tici örgütlerinden olan S.S. Elmalı ve Çevresi

Tarımsal Kalkınma Kooperati-fi (ELMİSKO), 41 yıldır ilçe-nin dört bir yanındaki üreticiyi güçlendirmek, desteklemek ve ürünlerini değerlendirmek için faaliyetlerini sürdürüyor. Yaptığı çalışmalarla kâr eden bir koope-ratif haline gelen ELMİSKO, geçtiğimiz yıl üyelerine elde et-tiği kazançtan kişi başı 500’er lira olmak üzere toplam 760 bin lira kâr payı dağıttı.

ELMİSKO, kuruluşunun ardın-dan ilk olarak elma üreticisinin, ürünlerini koruyup muhafaza

edeceği, raf ömrünü ve pazara arz süresini uzatacağı bir soğuk hava deposu kurdu. O dönemki adıyla Tarım ve Köyişleri Bakanlığının yatırım programından alınan destek ile soğuk hava deposu-nun yapımına Beyler Köyü’nde başlandı. Takvimler 1984’ü gösterdiğinde ELMİSKO’nun Elmalı’nın tüm köylerinde ta-rımsal faaliyette bulunan 515 üyesine hizmet vereceği yılda 5 bin ton kapasiteli soğuk hava deposu hizmete girdi.

Zaman içerisinde artan talebe cevap veremez hale gelen soğuk hava deposunda kapasite artı-rımı gerekli hale geldi. Yapılan Salih Kurubaş

Page 77: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

75Dört Mevsim Tarım

yeni yatırımlarla birlikte soğuk hava deposunun kapasitesi yılda 10 bin tona çıkarıldı. Bakanlı-ğın rehabilitasyon programından da yararlanan ELMİSKO, 2009 yılında 850 bin lira kredi kul-lanarak soğuk hava deposunun makine ve ekipmanını rehabilite etti ve günümüz şartlarına uygun hale getirdi.

Süt üretimineELMİSKO desteği Sadece elma üreticilerine hizmet vermekle sınırlı kalmayan EL-MİSKO, ilçenin süt üretim ka-pasitesi doğrultusunda da önemli adımlar attı. İlçenin güney girişi-ne kurulan fabrika ile süt ürün-leri işlenmeye, ELMİSKO mar-kasıyla ayran, tereyağı, yoğurt ve peynir üretilmeye başlandı.

Pazarlama ağı yerine kendi satış mağazalarını açmayı tercih eden ELMİSKO, Elmalı’nın yanı sıra Antalya kent merkezinde 14, Fi-

nike, Kumluca, Hasyurt, Demre, Kaş ve Kalkan’da birer satış nok-tası ile süt ürünlerini tüketiciyle buluşturdu. Bu sayede yılda 300 ton süt işlenerek, hem üretici-nin ürünü değerlendirildi hem de bölgede süt üreticiliği teşvik edildi. Sütler, bölgenin muhtelif yerlerine kurulan modern cihaz-lar ile donatılmış toplama mer-

kezlerinden alınıyor.Toplama merkezlerinden alınan sütler teknolojik koşullarda pas-törize süt mamulüne dönüştürü-lüyor ve pazara sürülüyor.

Yeni soğukhava deposu yolda ELMİSKO Başkanı Salih Ku-rubaş, amaçlarının bölge üretici-sine her alanda destek sağlamak olduğuna dikkat çekiyor. 515 üyesi bulunan kooperatifin üye-lerine 12 yıldan bu yana mazot ve gübre desteği gibi ayni yardım yaptığını ifade eden Kurubaş, şunları kaydetti:

“Soğuk hava depomuzda üye-lerimizin elma ve armutları de-polanıyor. Soğuk hava depomuz sayesinde ortaklarımızın daha düşük fiyata bu hizmetten ya-rarlanmasını sağlıyoruz. Aynı zamanda fiyat politikamız ile piyasayı dengeliyoruz. Elmalı’da elma ve armut üretim miktarının her geçen yıl artması nedeniyle

Page 78: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

76 Dört Mevsim Tarım

yeni soğuk hava deposuna ihtiyaç duyuyoruz.Bu çerçevede Kışla Köyü’nde yeni soğuk hava de-posu yapmayı planlıyoruz. Yeni soğuk hava depomuz ilk etap-ta 3 bin tonluk olacak. Yakla-şık olarak 1.5 milyon liraya mal

olacak. Şu anda soğuk hava de-posunun imar planları ve zemin etütleri yapılıyor. 2014 yılında inşaatı tamamlamayı ve soğuk hava deposunu hizmete açmayı planlıyoruz” diye konuştu.

Plastik ambalajfabrikası da yapılacak Beyler Köyü’ndeki soğuk hava deposunun bulunduğu alanda meyve boylama ve paketleme tesislerinin de olduğunu kayde-den ELMİSKO Başkanı Salih Kurubaş, “Üyelerimizin plastik ambalaj ihtiyacını karşılaya-cak yeni bir tesis daha yapmayı planlıyoruz. Meyve üreticisi her yıl plastik ambalaj yani üreti-ciler arasındaki yaygın adıyla kasa alıyor. Şu an en çok kul-lanılan kasanın tanesi 2 lira 20 kuruş. Kasalar bir daha geri dönmediği için üyelerimiz her yıl küçümsenemeyecek oranda plastik ambalaja para ödüyor. Biz bu tesisi hayata geçirerek ortaklarımıza daha düşük fiyata plastik ambalaj sağlamak isti-yoruz” dedi.

Page 79: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

77Dört Mevsim Tarım

Page 80: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

78 Dört Mevsim Tarım

Monosodyum Glutamate (MSG)

Dünyada en çok bilinen ve kullanılan lezzet artırıcısı olan monosodyum gluto-

mat (MSG), L-glutamik asitin bir sodyum tuzudur. Et, tavuk, peynir ve bazı sebzeler gibi proteince zengin gıdalarda bulunan glutomat, insan vücudunda doğal olarak üretilmekte, beyin gibi çeşitli organlarla kaslarda önemli roller oynamaktadır. Besin-lerde doğal olarak bulunmasının yanı sıra, sonradanda birçok gıdaya ekle-nebilmektedir.

Monosodyum glutamatın ticari üre-timi 1909 da başladı. Geçmişte doğal proteinlerin, mesela buğday gluteni, hidrolizi yolu ile üretiliyordu. Şimdi ise bakteriyel fermantasyon yolu ile üretilmektedir. Bakteri (Corynebac-terium Glutamicus) fermantasyon substratı olarak şeker, melas ya da nişasta içeren sıvı bir ortamda üreti-lir. Bakteriler, fermantasyon yoluyla glutamik asit üretir ve ortama ve-

rirler. Glutamik asit ortamda birikir ve daha sonra filtrasyonla ayrıştırılır, saflaştırılır ve nötralizasyon ile MSG’ a dönüştürülür. Daha sonra ekstra bir saflaştırma, kristalizasyon ve ku-rutma ile beyaz bir toz haline gelir. Bu haliyle MSG, gıda sanayinde E 621 kodu ile kullanılan bir gıda katkı maddesidir.

MSG, üreticilere ürün formülasyo-nundaki temel bileşenlerin miktarını azaltma imkânı vermektedir. (Örne-ğin tavuk çorbasında daha az tavuk kullanılarak, istenilen tada ulaşma gibi…). Günümüzde Monosodyum Glutamate, dört temel tada (tatlı, tuzlu, acı ve ekşi) ek olarak beşinci tat olarak kabul edilir. MSG; et, ba-lık, tavuk, hazır çorbalar, salata sosları ve cipslerde yaygın olarak kullanılan bir aroma artırıcıdır. Çorbalar, sosis ve diğer et ürünleri, balık ve diğer su ürünleri, sebzeler, süt ürünleri ve ba-harat karışımları gibi birçok işlenmiş

Lezzet artırıcı MSG, üreticilere ürün formülasyonundaki temel bileşenlerin miktarını azaltma imkânı verir. Günümüzde Monosodyum Glutamate, dört temel tada (tatlı, tuzlu, acı ve ekşi) ek olarak beşinci tat olarak kabul edilir.

Tülin EROL/Gıda Mühendisi-Manavgat Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü

WHO ve FAO

tarafından

monosodyum

glutamat, güvenli

bir katkı maddesi

olarak kabul

edilmektedir.

Page 81: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

79Dört Mevsim Tarım

gıdada kullanılmaktadır. Yiyeceklerin lezzetinin ağız papillalarından alın-masını düzenler. Kendisi tatlı-tuzlu lezzettedir. Acılığı azaltmaz, antiok-sidan etkili değildir. Ürünlere kendi tat ve kokusunu aşılamaz, zaten var olan tat ve kokuyu yükseltir. pH 5-7 değerleri arasında etkisi yüksektir ve asitlik arttıkça bu etkide azalma gö-rülür. Baharatın sucukta neden ol-duğu keskin lezzeti hafifletir. Ayrıca sucuk içerisindeki baharatın aroma ve lezzetinin düzeltilmesinde gluta-matın katkısı vardır. Ürünlere genel olarak %0,1-0,8 oranları arasında katılır. Türk Gıda Kodeksi Renklen-diriciler ve Tatlandırıcılar Dışındaki Gıda Katkı Maddeleri Tebliği’nde izin verilen maksimum kullanma dozu ise 10 g/ kg’dır.

MSG’nin sağlık üzerine etkileri pek çok bilim adamı tarafından araştırıl-mıştır. Yapılan araştırmalarda görüş ayrılıkları ortaya çıkmıştır.

70’li yılların ortasında Chinese Res-taurant Syndrome /Çin Restoranı Sendromu” isminde bir mit ortaya çıkmıştır. Bu iddianın savunucula-rı, Çin yemeklerinde ekstra lezzet kazanmak için harici olarak bol-ca kullanılan MSG’nin müşteriler üzerinde, özellikle de ertesi gün baş dönmesi, halsizlik, ishal, ateşlenme gibi yan etkileri olduğunu ileri sü-rerek, günümüze kadar olan süreçte geniş bir kamuoyu yaratmıştır. An-cak daha sonra bu tür şikâyetleri olan insanların alerjik bünyeli insanlar olduğu ve ortaya çıkan rahatsızlık-lardan MSG’nin tek başına sorumlu

olmadığı açıklanmıştır. 2003 yılında Avustralya Yeni Zelanda Gıda Stan-dartları (FSANZ) MSG’nin güvenli olduğunu sistemik reaksiyonlarla so-nuçlanan herhangi bir hastalığa ya da ölüme sebep olmayacağını açık-lamıştır. Özellikle astım hastası olan çok az sayıda insanın glutamata karşı duyarlı olabileceği belirtilmiştir.

Dünya Sağlık Örgütü WHO ve FAO tarafından monosodyum glu-tamat, güvenli bir katkı maddesi olarak kabul edilmektedir. Ancak, kimi bilim adamlarına göre, özellikle çocuk, yaşlı ve hasta insanların gıda-larda doğal olarak bulunan glutamat dışında ilave olarak vücuda alma-sının sakıncalı olduğu savu-nulmaktadır.

MSG’ın sağlığa etki-lerini değerlendiren birçok farklı deneyin bir özeti Raif ve arka-daşları tarafından 2000 yılında yayınlandı. Bu yayınların sonuçlarına bakacak olursak; MSG güvenli bir gıda katkı maddesi olarak sayılabi-lir. Ne epidemiyolojik ne de karşıt fikirli çalışmalar MSG’ın istenmeyen bir reaksiyona neden olduğu şeklinde bir sonuca ulaştı-lar. Bazı deneyler göster-miştir ki; MSG’ye kar-şı reaksiyon verdiğini söyleyen insanlarda, başka bir gıda olmadan tek başına yüksek doz-

da MSG alındığı zaman bazı kişisel semptomlar ortaya çıkmıştır. Ancak gerçek şu ki, bu semptomlar çok en-derdir, ne ciddi ne de ısrarcıdır ve bu reaksiyonlar monosodyum glutamat gıdalarla birlikte alındığında ortaya çıkmamaktadır.

Şu sonuca varılabilir ki, glutamat alımı genel çoğunluk için güvenlidir. Ancak doğru hazırlanmış etiketler, MSG eklenmiş gıdaları tercih etme-yen insanlara bu tür gıdalardan ko-runma olanağı sağlar.

Page 82: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

80 Dört Mevsim Tarım

Var olduklarından bu yana verdikleri güven duygusu ve sadakatleriyle dost olan,

özellikle çocukların gelişiminde bü-yük rol oynayan hayvanlar, son yıl-larda sıkça insanlara da bulaşan has-talıklarla gündeme gelmeye başladı. Hayvanlar telef olurken, onlardan bulaşan hastalıklar nedeniyle de in-sanlar risk altında bulunuyor.

Kist Hidatik Nedir? Köpeklerde bulunan bir parazittir. İnsanlara bulaştığı takdirde karaci-ğer, akciğer, beyin gibi organlarda içi su dolu keseler oluşturması ile mey-dana gelen bir hastalıktır.

Morfoloji: Bu parazitin olgun şek-li köpeklerin en uzun, silahlı tenyası olan Taenia hydatigena’dır. Rumi-nantlardaki (geviş getiren hayvan) larvası ise içeriye dönük tek scolxli sycticercus şeklinde olup, halk ara-sında buna su kesesi denir. Bunlar

adı geçen hayvanların mesenika ve peritonunda 5 cm’ye kadar çapta içi su ile dolu şeffaf bir zarla sınırlı ola-rak bulunurlar.

Biyolojisi: Köpeklerin dışkısı ile dışarı atılan yumurtaların sayısı 15 günde toplam 600’e ulaşır. Toprak-ta, suda, idrarda ve bitkiler üzerin-de haftalarca canlılığını yitirmeden canlı kalan ekinokok, serbest kalan onkosfer bağırsak cidarını delip, kanla karaciğere geçer. Bilhassa genç hayvanların karaciğerinde yumurta-ları ara konakçıları olan koyun, sığır ve insan tarafından ağız yoluyla alı-narak, ara konakların midelerinde bulunan asit salgısı ile yumurtanın kabuğu eriyerek serbest hale gelir. Semptom olarak daha çok görülen parazitin geçtiği yerlerde cerahatlan-mış (irinleşmiş) izler ve zikzaklardan kolayca tanınabilir. Daha sonra kara-ciğeri terk edip, yukarda özeliklerini belirttiğimiz şekilde içi su dolu kese-

Kedi ve köpekler yılda en az iki üç defa veteriner hekim kontrolünden

geçirilerek, uygun ilaçla uygun zamanda ve uygun dozda iç ve

dış parazit mücadelesi yapılmalıdır.

Sevimli dostlarımızdan geçen hastalık:

Kist Hidatik Cysticercosis (Taenia Hydatigena)(Echinococcus)

Güven duygusu ve sadakatleriyle özellikle çocukların gelişiminde büyük rol oynayan hayvanlar, son yıllarda insanlara da bulaşan hastalıklarıyla gündeme gelmeye başladılar. Ancak gerekli önlemler alınırsa korkmamıza gerek yok.

Reşat YILMAZ/Veteriner Hekim-Antalya İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü

Page 83: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

81Dört Mevsim Tarım

cikler halinde periton boşluğundaki ebatlarına ulaşırlar. Su keselerinin köpekler tarafından alınması ile ke-seler içinde bulunan larva tekrar ol-gun hale geçer.

Semptomlar: Karaciğerden geçer-ken miktarları fazla olduğundan bu-rada bozukluklar yapabilirler ve buna bağlı olarak da araz görülebilir. Orayı terk ettikten sonra hiçbir araz görül-mez, ancak parazitin varlığı otopside belli olur.

Patojenitesi: Larva şekilleri kara-ciğerden geçiş anında çok sayıda olduklarında tehlikelidir, mikropla-rın girmelerini ve bunun sonucunda akut hepatisten ölümleri hazırlaya-bilir. Karaciğeri terk edip su kesesi

haline gelenlerin patojen bir durumu yoktur.

Profilaksi (Korunma): Hijyen şart-ların yeterli düzeyde sağlanamadı-ğı durumlarda sağlığımız açısından sorunlar yaşayabiliriz. Eve alınan hayvanlar mutlaka veteriner kont-rolünde alınmalıdır. İlaçlamalar ve aşılamalara kesinlikle veteriner he-kim önerisi doğrultusunca devam edilmelidir. Kedi ve köpekler yılda en az iki, üç defa veteriner hekim kont-rolünden geçirilerek, uygun ilaçla uy-gun zamanda ve uygun dozda iç ve dış parazit mücadelesi yapılmalıdır. Parazit taşıma ihtimali olan ev hay-vanlarının, ilaçlanmalı temizliklerine dikkat edilmelidir. Bazı durumlarda dış ortamların ve evlerin de ilaçlan-

ması gerekebilir. Parazitten ari olan ev hayvanları kakası ile yumurtaların etrafa bulaşmasının önüne geçilmiş olunur.

Kedi ve köpekler 6 haftalık olduk-tan sonra veteriner hekime müraacat edilerek, sırası ile aşılamaları yapıl-malıdır. Kedi ve köpeklere çiğ ve en-fekte et ve sakatat yedirilmemelidir. Enfekte ruminantların et ve saka-tatları, kedi ve köpeklere verilmediği zaman su keseleri içindeki larvalar da imha edilerek kedi ve köpeklerin en-feksiyonu almasının önüne geçilmiş olur. Kedi ve köpeklerimizi doğada sahipleri tarafından dolaştırılırken dışkılama olduğu durumlarda bunun ortamda bırakılmaması, eldiven gi-yilerek toplanması uygundur. Kaka-

Page 84: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

82 Dört Mevsim Tarım

da bulunan yumurtaları ara konakçı olan ruminantlar tarafından ve in-sanlar tarafından alınmasının önü-ne geçilebileceği gibi aynı zamanda çevremizin kirlenmesini de önlemiş oluruz. Kapalı ortamlarda bu hay-vanlar eşyalar üzerine kaka ve çişle-rini yaptıkları zaman temizlenerek, uygun bir dezenfektanla dezenfekte edilmelidir.

Yine arakonakçı olan ruminantlar, yılda en az iki defa veteriner hekim kontrolünden geçirilerek erken ilk-bahar ve geç sonbaharda iç ve dış parazit mücadelesi yanında sırası ile koruyucu aşılamaları yapılmalıdır. Mecbur kalmadıkça mezbaha dı-şında kesim yapılmamalıdır. Kurban bayramı ya da mecburi kesimlerde uygun bir kesim yeri seçilmeli, ke-simden sonra atıklar uygun bir şe-kilde imha edilerek, kesim yeri yı-kanmalı, uygun bir dezenfektanla temizlenmelidir. Kedi ve köpeklerin gezindiği yerlerde parazit bulaşık olacağı göz önünde bulundurularak, ruminantlar otlatılmamalıdır. Yine sebze ve meyvelere parazit bir şekilde bulaşabileceği düşünülerek, çok dik-katli yıkanarak tüketilmelidir.

Kedi ve köpek gibi hayvanların anüs bölgesini kaşıntı dolayısıyla ağızla-rını sürüp paraziti bulaştırabileceği düşünmeli, hayvanlarla dostluğumuz sırasında kendi sağlığımızı da koru-maya özen göstererek, bize parazi-tin bulaşmasının önüne geçebiliriz. Onların yemek yedikleri kapların ayrı olmasına dikkat etmeliyiz. Kedi ve köpeğe ellerimizi temas ettirdi-ğimiz zaman ellerimizi temizce yı-kamalıyız. Dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri de, bir sorunla karşılaşmadan hayatımızın içinde olan bu dostlarımızın yaşantı-sına daha yakından ilgi göstermek ve gerekli tedbirleri almaktır. Yukarda saydığımız önlemleri aldıktan sona sevimli dostlarımız olan kedi ve kö-pekten hastalık ya da parazit geçer diyerek kesinlikle korkmamıza gerek yoktur.

Hastalık insanlara nasıl bulaşır?• Paraziti taşıyan köpeklerin dışkısı ile parazitin yumurtaları etrafa saçılır. • Kurumuş köpek dışkısı içindeki yu-murtalar toz halinde uçuşur ve rüzgar ile dağılarak yiyecek ve içeceklerinin üzerine konabilir.

• Meyve sebze gibi yiyecekler ve içe-cekler bu dışkılarla kirlenir.• Bu şekilde kirlenmiş yiyecek ve içe-ceklerin tüketilmesi,• Parazitli köpeklerin sevilmesi sıra-sında ellere bulaşan parazit yumurta-larının ağızdan alınması,• Havaya karışan parazit yumurtala-rının solunumla alınması ile hastalık insanlara bulaşabilmektedir. Kist hidadikten nasıl korunulur?• Hastalıktan korunmanın temel şar-tı, köpeklere çiğ gıdaların kesinlikle verilmemesidir.• Kişisel temizlik ilkelerine dikkat edilmeli, • İçme ve kullanma suları temiz ol-malı,• Çiğ yenen sebze ve meyveler bol su ile iyice yıkandıktan sonra tüketilme-lidir.• Kesilen veya ölen hayvanların içi su dolu keseleri bulunduran organları etrafa gelişigüzel atılmamalıdır.• Bu organlar köpeklerin ve diğer et-çil hayvanların ulaşamayacağı şekilde gömülerek bertaraf edilmelidir.• Özellikle Kurban bayramlarında bu hususlar daha çok önem kazanmak-tadır.

Page 85: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

83Dört Mevsim Tarım

Antalya Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdür-lüğü ve Muratpaşa Bele-

diyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri ile birlikte 25 Nisan 2012 tarihin-de Topçular Mahallesi’nde kaçak peynir üretim yerinde denetim yapıldı.

Yapılan denetimde işyerinde üç odalı bir binada çuvallara pey-nir basıldığı (üretim faaliyetinde) ve hijyenik koşullar sağlanmadan insan sağlığını tehlikeye sokacak ürünler üretildiği tespit edildi.

Bu üretimlerin İl Müdürlüğünden herhangi bir onay belgesi almadan yapıldığı, pazarlardan toplanan bozuk tarihi geçmiş süt ürünleri-nin işyerinde işlenerek tekrar piya-saya verildiği belirlendi. İşletmenin 5996 sayılı kanun gereği onaysız faaliyet göstermesi ve üretilmiş ürünlerle, tüm girdilerinin insan tüketimine uygun olmaması nede-niyle tüm ürünlerine el koyularak 16 ton süt ürünü imha edildi. İşyeri hakkında 5996 sayılı Kanun gereği işlem yapıldı.

16 ton kaçak süt ürünü imha edildiYapılan denetimde işyerinde üç odalı bir binada çuvallara peynir

basıldığı ve hijyenik koşullar sağlanmadan insan sağlığını tehlikeye

sokacak ürünler üretildiği tespit edildi.

Page 86: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

84 Dört Mevsim Tarım

Seracılığın yeni adresi

ElmalıVerimli topraklara ve geniş bir tarımsal üretim yelpazesine sahip Elmalı’da

tarla bitkilerinden meyveciliğe, açıkta sebze üretiminden hayvancılığa,

arıcılıktan kültür balıkçılığına tüm tarımsal üretim türleri bulunuyor

Page 87: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

85Dört Mevsim Tarım

Antalya’nın kuzeyinde yer alan ve ekonomisi tarıma dayalı olan Elmalı’nın ve-

rimli toprakları geniş bir tarımsal üretim yelpazesine sahip. Elmalı’da tarla bitkilerinden meyveciliğe, açık-ta sebze üretiminden hayvancılığa, arıcılıktan kültür balıkçılığına kadar tüm tarımsal üretim türleri bulunu-yor. Ancak son yıllarda Elmalı’nın tarımsal üretimi, Kaymakamlığın öncülüğünde başlatılan seracılık gi-rişimleri ile yeni bir soluk kazandı. Elmalı Kaymakamlığı tarafından 2001 yılında Sosyal Yardımlaşma ve Daya-nışma Vakfı aracılığıyla 12 üreticiye ücretsiz dağıtılan sera demirleri, il-çenin tarımsal üretim zincirine yeni bir halka daha ekledi. Sahil şeridine ve hava sıcaklığının yüksek olduğu bölgelere özgü olduğu sanılan seracı-lığın yaylalarda da yapılabileceğinin görülmesi, Elmalı’da örtü altı sebze üretiminin her yıl katlanarak artma-sını sağladı. 2001 yılında dağıtılan

demirler sonrasında kurulan seraların başarılı olması, 2006 yılında 256 kişiye daha demir dağıtılarak yeni seraların yapılmasına neden oldu. 2008 yılına gelindiğinde ise dağıtılana yeni de-mirlerle sera yapan üretici sayısı 984’e ulaştı. Günümüzde Elmalı’da 3 bin üreticinin 5 bin dekar serası oluştu. 10 bin kişi istihdam ediliyor Elmalı köylerindeki üreticilerin yanı sıra tarım alanında faaliyet gösteren firmalar da ilçede 30 ila 50 dönüm büyüklüklerde seralar yaparak üretime başladı. Yıllar önce tarla bitkilerinin yetiştiği, açıkta sebzeciliğin yapıldığı topraklarda bugün artık seralar yükse-liyor. Seracılık Elmalı’nın 42 köyü ile 2 beldesinde de yapılıyor. Ancak seralar çoğunlukla Eskihisar, Gölova, Bozhö-yük ve Zümrütova köylerinde bulunu-yor. İlçenin dört bir yanındaki seralarda yaklaşık 10 bin kişinin istihdam edildi-ği ifade ediliyor. Seracılığın bölgeye en büyük katkısının ise seralarda çalışmak üzere sahil kesimine göç eden Elma-

lılıların, geri dönerek kendi arazilerin-de bu işi yapmaya başlamaları olduğu belirtiliyor. Tersine göçün yaşanmaya başladığı bölgede, sahil ilçelerinde se-racılık yapan üreticiler yazın kendi top-raklarına kurdukları seralar ile yaz-kış tarım sektöründen kazanç elde etmeye de başladı. Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü yetkilileri, yaz ayla-rında açıkta sebze üretiminin yapıldığı Elmalı’da seralarda sebze üretimi ger-çekleştirilmesinin nedeninin seralarda, bilimsel teknikler uygulandığında açık-ta yetiştirilen sebzelerden 2-3 kat daha fazla verim alınması olduğunu söyledi. İlçe genelindeki 5 bin dekar seranın 4 bin 500 dekarında domates yetiştirili-yor ve üretilen 58 bin 500 ton üründen 23 milyon 400 bin lira gelir elde edili-yor. Elmalı’daki 450 dekar serada 2700 ton hıyar, 50 dekar serada da 150 ton biber yetiştiriliyor. Elmalı’daki seralar-dan hıyar üretiminden 1 milyon 80 bin lira, biber üretiminden ise 105 bin lira kazanç sağlanıyor.

Page 88: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

86 Dört Mevsim Tarım

Türkiye’nin meyvefidanları Elmalı’dan Verimli topraklara sahip Elmalı’nın tarım yapılan arazilerinin beşte biri meyve bahçeleri ile kaplı. İlçede meyve üretiminin bu derece yaygın olması meyve fidancılığının gelişmesi sonu-cunu da doğuruyor. Seracılığın yaygın olduğu bölgeler-deki fide tesisleri gibi Elmalı’da da fidan yetiştiren tesislerin sayısı her geçen gün artmaya başladı. Elmalı Belediyesinin de bodur meyve fidanı

üretme tesisinin bulunduğu ilçedeki fidan yetiştiren işletme sayısı kısa sürede 18’e ulaştı. Tesislerde ağırlıklı olarak bodur elma ve bodur armut fidanı yetiştirilmekle birlikte her türlü meyve fidanı bulunuyor. Bodur meyve fidanı yetiştirmede marka olan Elmalı, Türkiye’nin üretim potansiyelinin yüz-de 80’ini elinde bulunduruyor. Özel firmalar tarafından Elmalı’da yılda 1 milyon 200 bin adet bodur meyve fidanı yetiştiriliyor ve ilçe ekonomisine bu sektörden yılda 3.5 milyon liralık bir katkı sağlanıyor. İlçede yetiştirilen bodur meyve fidanları Türkiye’nin her yerine gönderilirken, başta Türki Cumhuriyetler olmak üzere yurt dışı-na da ihraç ediliyor. İlk kez siyah havuç üretildiGeniş bir tarımsal üretim potansiyeline sahip olan Elmalı, hem çiftçisi hem de arazi ve iklim yapısıyla yeni ürünlere de açık bir bölge olarak dikkat çekiyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü, tarımsal üretim çeşitliliğini zenginleş-

tirmek için çalışmalarını sürdürüyor. Bu çerçevede geçtiğimiz yıl uygula-nan bir proje çerçevesinde Elmalı’da ilk kez siyah havuç üretimi yapıldı. Elmalı’nın Gökpınar Köyü’nde ger-çekleşen siyah havuç üretimi başarıy-la sonuçlandı ve herhangi bir sorunla karşılaşılmadan ürünün hasadı yapıldı. Gökpınar Köyü’nün 5 farklı bölgesin-de gerçekleşen siyah havucun pazar-lanmasında da sorun yaşanmadı. Boya üretimi yapan firmalar, siyah havuçları bekletmeden satın alarak üreticinin emeklerini boşa çıkarmadı. Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü, proje-yi bu yıl da sürdürmeyi planlıyor.

Kendi yemlerinikendileri üretiyorGıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Mü-dürlüğü tarafından Elmalı’da ilk kez üretimi yapılan ürünler arasında yem bitkisi tritikale de yer alıyor. İlçede hayvancılığın gelişmiş olması, üreti-ciler için yeme ulaşmayı önemli kı-

Page 89: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

87Dört Mevsim Tarım

lıyor. Üreticinin hayvanlarını besle-mesi ve yeme harcadığı parayı en aza indirmesini amaçlayan Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü, bu çerçevede ilk kez tritikale ekimi yap-tırdı. Geçtiğimiz yıl sonbaharda eki-mi yapılan yem bitkisinin bu yıl yaz aylarında ilk hasadı gerçekleştirilecek. Buğday ve çavdarın melezi olan yem bitkisi, suyun olmadığı fakir tarım alanları için en uygun ürünlerin ba-şında geliyor. Buğday ve arpanın kaliteli olmadığı bölgelerde kalite-li sonuç veren bu bitkiler, büyük ve küçükbaş hayvanlara yediriliyor. El-malı köylerinde Müdürlük tarafın-dan 350 dekar alana tritikale dikimi yapıldı. Temmuz ayında biçimi yapı-lacak yem bitkisinden dekarda 500 kilograma yakın verim elde edilme-si bekleniyor. Hayvancılıkla uğraşan üreticinin en büyük gider kalemle-rinden olan yem sorununu çözmek ve hayvancılıkla uğraşan üreticinin giderlerinin azaltılması için sula-

namayan, verimsiz arazilerde yem bitkisi tritikale üretilmesi öneriliyor. Elmanın başkenti Tarımsal üretim yelpazesi oldukça geniş olan ve adını üretilen elma-nın bolluğundan ve kalitesinden alan Elmalı’da, elma üretimi kent ekonomi-sinde önemli bir yere sahip. 2011 yılı verilerine göre Elmalı’da, 93 bin 539 dekar arazide üretilen 96 bin 840 ton elmadan 58 milyon 104 bin lira gelir elde edildi. Elma üretiminin halen bü-yük önem taşıdığı ilçede son yıllarda bodur meyve fidancılığının gelişmesiy-le birlikte yeni dikim yapılan alanlar-daki türler de değişmeye başladı. Artık ilçede onlarca yıl önce dikilen starking ve golden cinsi elma ağaçlarının yerini bodur elmalar alıyor. Starking ve golden cinsi elma ağaçlarının ekonomik öm-rünü doldurması nedeniyle sökülerek yerine bodur elma fidanları dikiliyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Mü-dürlüğü verilerine göre, ilçedeki elma

bahçelerinin yüzde 40’ı bodur ve yarı bodur ağaçlardan oluşuyor. Bodur elma fidanlarının klasik türlere göre tercih edilmesinin en önemli nedeni olarak veriminin yüksek olması gös-teriliyor. Klasik türlerden dekara 20 tane, bodur fidandan ise 200 - 250 tane dikilebiliyor. Bodur elma fidan-ları ikinci yıldan sonra meyve vermeye başlıyor ve dördüncü yılında verimli dönemine ulaşıyor. Artık sökülmeye başlanan klasik türlerde ise verim al-mak için 10 yıl beklemek gerekiyor.

Page 90: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

88 Dört Mevsim Tarım

Meyvecilikgelişmeye devam ediyor Elmalı’nın verimli ovalarında bitkisel üretim ve açıkta sebze üretiminin yanı sıra meyve üretimi gerçekleşiyor. Meyvecilikte elma üretimi ilk sırada yer alsa da armut, üzüm, erik, kayısı, kiraz, vişne, şeftali, ayva, ceviz ve badem de üretilen meyveler arasında yer alıyor. Elma üretiminden sonra armut, üzüm ve ceviz üretimi listenin üst sıralarında yer alırken, diğer mey-

ve türlerinin üretimi de her yıl artıyor. Elmalı’da 103 bin 939 dekar alanda üretilen 113 bin 882 ton meyveden yılda 82 milyon 19 bin 400 lira gelir elde ediliyor. Bodur meyve bahçele-rinin sayısının artmasıyla birlikte bu rakamın her yıl artması bekleniyor.

Leblebininsırrı kaliteli nohut Elmalı, meyve ve sebze üretimi-nin yanı sıra tarla bitkisi üretimi

ve özellikle de kaliteli leblebisi ile tanınan bir ilçe. Elmalı leblebisi-nin kalitesi, ustalarının yeteneği kadar verimli topraklarında yeti-şen nohudun kalitesinden de kay-naklanıyor. Tarla bitkisi üretimi-nin en az meyvecilik ve seracılık kadar önemli olduğu ilçede 407 bin dekar alanda 234 bin 488 ton tarla bitkisi üretimi gerçekleşiyor ve bu üretimden yılda 114 milyon 696 bin lira gelir elde ediliyor.

Elmalı’da Meyvecilik İstatistiği

Ürünün Adı Üretim Alanı (da) Üretim Miktarı (ton) Üretim Değeri (TL)Elma 93.539 96.840 58.104.000Armut 2.100 8.000 8.000.000Üzüm 4.330 5.228 5.228.000Erik 700 480 480.000Kayısı 340 365 365.000Kiraz 220 210 630.000Vişne 330 354 212.400Şeftali 1.400 800 800.000Ayva 650 500 400.000Ceviz 320 260 1.300.0000Badem 10 1,3 6.500Toplam 103.939 113.882 82.019.400

Page 91: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

89Dört Mevsim Tarım

Ürünün Adı Üretim Alanı (da) Üretim Miktarı (ton) Üretim Değeri (TL)Buğday 170.000 59.500 29.750.000Arpma 105.00 31.500 15.750.000Nohut 95.00 14.250 42.750.000K.fasulye 3.000 690 3.450.000Ş.Pancarı 13.300 96.640 10.410.000Anason 3.000 300 1.200.000Patates 1.500 6.000 3.000.000Yulaf 200 60 30.000Ayçiçeği (Yağlık) 1.000 150 105.000Fiğ (Dane) 320 260 1.300.0000Fiğ (Yeşil Ot) 10 1,3 6.500Soğan (Kuru) 103.939 113.882 82.019.400Sarımsak (Kuru) 900 900 3.600.000Mısır (Hasıl) 1. Ekiliş 300 900 540.000Mısır (Hasıl) 2. Ekiliş 100 230 138.000Mısır (Silaj) 1. Ekiliş 3.500 12.250 1.225.000Mısır (Silaj) 2. Ekiliş 2.000 6.000 600.000Yonca (Yeşil Ot) 1.000 600 180.000Toplam 407.000 234.488 114.696.000

Elmalı’nın Bitkisel Üretim İstatistiği

Elmalı’da üretilen tarla bitkile-rinin başında nohut geliyor. 105 bin dekar alanda yılda 14 bin 250 ton nohut yetişiyor ve bu üretimden 42 milyon 750 bin lira kazanç sağlanıyor. Nohut-tan sonra Elmalı’da bitkisel üre-tim olarak buğday ikinci sırada yer alıyor. 170 bin dekar alanda üretilen 59 bin 500 ton buğday ve elde edilen 29 milyon 750 bin lira gelir, buğdayın ilçe ekono-misi için ne kadar önemli oldu-ğunu gösteriyor. İlçede buğday, arpa ve nohudun dışında şeker pancarından anasona, sarımsak-tan soğana, silajlık mısırdan pa-tatese kadar onlarca tarla bitkisi yetişiyor.

Biyolojik mücadele başladıElmalı Gıda Tarım Hayvancılık İlçe Müdürlüğü, zirai ilaç kalıntısına ne-den olmamak ve zararlıların biyolojik mücadeleyle de yok edilebileceğini göstermek için bir çalışma başlattı. Başarıyla sonuçlanan çalışma çerçe-vesinde zararlılar ilaç kullanılmadan yok edildi. Üreticinin dikkatini çeken uygulamanın tüm seralara yayılma-sı amaçlanıyor.Elmalı’da seracılığın hızla gelişmesiyle birlikte örtü altı tarım alanlarında biyolojik mücadele başladı. Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü, seracılığın yaygın olduğu yerlerde meydana gelen zirai ilaç kalıntısı sorununun Elmalı’da da yaşanmaması için üreticileri biyolojik mücadeleye yönlendirmeye çalışıyor.

Bu çerçevede geçen yıl Yuva ve Akçay beldeleri ile Zümtürova, Bozhöyük ve Eskihisar’da bulunan 240 dekar serada biyolojik mücadele uygulandı. Beyazsinek, kırmızı örümcek ve tuta için gerçekleşen biyolojik mücadelede başarılı sonuç alındı.

Başarıyla sonuçlandı Üreticiyi bilinçlendirme ve ilaç kul-lanmadan da zararlılarla mücadelenin gerçekleşebileceğini göstermeyi amaç-layan uygulama çerçevesinde birçok zararlı yok edildi ve zirai ilaç kulla-nılmadan sezon kapatıldı. Biyolojik mücadele hakkında bilgi veren Elmalı Gıda Tarım Hayvancılık İlçe Müdürü Veteriner Hekim Celal Çelik, “Biyolo-jik mücadeleden çok iyi sonuç aldık.

Page 92: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

90 Dört Mevsim Tarım

Page 93: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

91Dört Mevsim Tarım

“Elmalı’nın tarımve hayvancılıktayakaladığı ivme sürecek” “Antalya’yı sadece deniz ve sahil kıyı-larından ibaret bir tarım şehri olarak görmek, büyük bir yanılgı ve haksızlık olur. Antalya’da tarım denince bilgi ve birikime sahip herkes Elmalı’yı işaret edecektir. Elmalı’nın 1 milyon 630 bin

dekarlık yüzölçümünün 593 bin 350 dekarı tarım arazisidir. 40 bin 41 olan ilçe nüfusunun ise 25 bin 408’i tarım-sal nüfustur. Tarım alanlarımızın 407 bin dekarında tarla bitkisi yetiştirilir. 103 bin 939 dekar arazide meyvecilik, 67 bin 390 dekar arazide ise sebzecilik yapılır. Elmalı ekonomisi her yıl ta-rımsal faaliyetlerden 337 milyon 155 bin 400 lira gibi küçümsenmeyecek bir oranda gelir elde etmektedir. Be-reketli topraklar üzerinde kurulmuş olan Elmalımız bugünlerde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ta-rafından projelendirilen 5 bin dekar alana kurulu seralarla, alabildiğine uzanan elma bahçeleri, üzüm bağları, çeşitli meyve türleri, büyükbaş hay-vancılığa yönelik projeleri, Çayboğazı barajı, modern soğuk hava tesisleri ve meyve üretim tesisleri ile büyük bir

ivme kazanmıştır. Öte yandan üre-timde bilimsel yöntemleri kullanma-ya başlayan, organik tarıma, biyolojik mücadeleye önem veren, damlama sulamaya geçiş sürecindeki bilinçli çiftçileri tarım ve hayvancılık alanın-da elde ettiği bu ivmeyi artırma eği-limindedir. Likyalılara kadar uzanan bereketin merkezi topraklarıyla asır-lar boyu dünyanın en güzel ve en gör-kemli bağlarının yetiştiği Elmalımız; tarım ve hayvancılıkta uygulanan yeni teşvik ve tekniklerle çok önemli bir potansiyele sahip olmuştur. Bugünler-de sorun olarak karşımızda bulunan tarımda sulamaya dönük aksaklıklar, tasnif ve paketleme sorunları, kalite-li sunum ve pazarlama sıkıntısı da el ve güç birliği ile aşıldığı takdirde, bu yükseliş trendi sürecek ve kısa sürede meyvelerini vermeye başlayacaktır.”

“Soğuk hava deposuaçığını kapatacağız”“Adından da anlaşılacağı gibi Elma-lı, elma üretiminin yoğun olduğu bir ilçedir. Ancak Elmalı’da elmanın yanı sıra akla gelen her türlü sebze ve meyve yetişir. Elmalı’nın verimli toprakların-da her türlü tarımsal üretim gerçek-leşir. Belediye olarak biz de ilçemizin tarımsal üretimine destek olmak için ‘Bodur Fidan Üretim Çiftliği Projesi’ni

hayata geçirdik. Projemizin başarıya ulaşması sonucu Türkiye’de ilk kez bir belediye kurduğu çiftlik ile bodur mey-ve fidanı yetiştirmiş oldu. 2002 yılında İsrailli bir firma ile ortak kurduğumuz çiftlikte ağırlıklı olarak bodur elma fidanı yetiştiriyoruz. Fidanlığı kurup, fidan yetiştirmeye başlamamızla bir-likte ilçemizde bodur meyve üretimi de gelişti. Bayralar Köyü’ndeki 100 dekar alana kurulu olan fidan üretim tesisi-miz sayesinde ilçemizde modern mey-vecilik hızla gelişmeye başladı. İlçe ge-nelindeki elma bahçelerinin yüzde 40’ı tesisi kurduktan sonra yenilendi. Klasik elma ağaçlarının yerini bodur elma fi-danları aldı. Fidan üretme tesisini kur-duktan sonra belediyenin bu girişimi özel sektöre örnek oldu ve birçok firma ilçemizde fidan yetiştirmeye başladı. Şu anda yılda 500 bin fidan üretiyor ve ilçemizin yanı sıra Türkiye’nin dört bir yanına bu fidanları satıyoruz. Fidan

yetiştiriciliği asli görevimiz olmasa da halkımıza örnek olmak için böyle bir girişimde bulunduk. Bodur meyve fi-danı üreterek destek olduğumuz halkı-mıza tarımsal anlamda destek olmaya devam edeceğiz. Elmalı’ya 10 bin ton kapasiteli bir de soğuk hava deposu kurmak istiyoruz. Çünkü ilçede çok sa-yıda soğuk hava deposu olmasına rağ-men bu alanda hala açık var. Derdimiz diğer tesis işletmecileri ile rekabet ede-rek, bu alandan da kazanç elde etmek değil, ilçemizdeki soğuk hava deposu açığını bir nebze de olsa kapatmaktır. Soğuk hava depomuz atmosfer kont-rollü olacak ve depoya konulan meyve burada 2-3 yıl kalabilecek. Bu sayede üretici, ürünü o sezon para etmese de satmak zorunda kalmayacak ve bekle-diği şartlar oluşuncaya kadar ürününü depoda tutabilecek. Köylü ve çiftçi bir belediye başkanı olarak ilçe tarımına verdiğimiz destek sürecek.”

Hüseyin AltıntaşElmalı Belediye Başkanı

Mehmet Murat ÇekmenElmalı Kaymakamı

Page 94: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

92 Dört Mevsim Tarım

Zirai ilaç kullanmadan sezonu kapat-tık. Uygulamanın başarı ile sonuçlan-dığını gören üreticilerimiz biyolojik mücadele ile ilgilenmeye başladılar” dedi.

Bitki strese girdiÇelik, “Gözlemlerimiz sonucunda ilaç kullanmadığımız seralarda bitkinin daha çabuk büyüdüğünü gördük. İlaç kullanılan seralarda kimyasallar nede-niyle bitki strese giriyor ve biyolojik mücadele yapılan seralardaki bitkiler

kadar çabuk büyümüyor. İlçemizdeki seralarda üretilen domateslerde zirai ilaç kalıntısı olmaması, halkımızın sağlıklı ürün tüketmesi ve ihracat-ta sıkıntı yaşanmaması için biyolojik mücadeleyi tüm seralarda gerçekleştir-meye çalışacağız” diye konuştu.

Hayvansal üretimden 8 milyon gelir Tarımsal üretim alanında çeşitliliğin ya-şandığı Elmalı’da hayvancılık da önemli bir yere sahip. İlçede 70 bin kıl keçisi, 35 bin koyun,13 bin 500 sığır, 16 bin500 kanatlı ve 23 bin 331 adet de arı kovanı bulunuyor. İlçede hayvancılığın bu ka-dar gelişmiş olması nedeniyle, hayvansal ürün üretim miktarı da küçümseneme-yecek bir orana ulaşmış durumda. Süt üretimi hayvansal ürünlerin arasında 17.2 ton ile ilk sırada yer alıyor. Süt üretimini 3 milyon 600 bin adet ile yu-murta üretimi izliyor. İlçede hayvansal üretimden geçen yıl 18 milyon 111 bin 450 lira gelir elde edilmesi sektörün ne kadar gelişmiş olduğunu gösteriyor.

Sıra Ürün Üretim Üretim DeğeriNo (Kg) (TL)1 Süt 17.200.000 13.760.0002 Bal 88.800 132.2003 Kırmızı Et 300.000 3.600.0004 Yumurta (Adet) 3.600.000 468.0005 Deri (Adet) 9.000 90.0006 Beyaz Et (Kültür Balığı) 12.250 61.250Toplam 21.210.050 18.111.450

Hayvan Ürün Üretim İstatistiğiDoğal, katkısız haliyle tüm satış noktalarında!

Page 95: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

93Dört Mevsim Tarım

Doğal, katkısız haliyle tüm satış noktalarında!

Page 96: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

94 Dört Mevsim Tarım

Son yüzyılda inanılmaz bir şe-kilde sanayileşen ve kentleşen dünyanın en büyük sorunları

arasına beslenme ihtiyacının karşı-lanması girdi. Gıda maddelerinin üretimi ve temini kadar son dö-nemde güvenli ve sağlıklı olması da hayati önem taşımaya başladı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Ba-kanlığının halk sağlığına verdiği önem, Antalya’nın ihracat potan-siyelinin her yıl artması, çağa uy-gun bir laboratuar gereksinimini gündeme getirdi. Antalya’da 1968 yılında kurulan ve Güllük Caddesi üzerindeki binasında hizmet ve-ren laboratuardan daha kapsamlı ve modern bir laboratuara ihtiyaç duyuldu ve bu çerçevede çalışma-lar hız kazandı. Antalya Toptancı Hal Kompleksi içinde yer bulun-masının ardından inşaat çalışmala-

rına başlandı ve 2006 yılı sonunda 2500 metrekare kapalı alana sahip, çağın gereksinimlerini karşıla-yan modern Antalya Gıda Kont-rol Laboratuarı hizmete açıldı.

En gözde laboratuarlardanToplam 55 teknik personeli ile hiz-met veren Antalya Gıda Kontrol Laboratuarı; işlenmiş ya da işlenme-miş her türlü gıda maddesinin, yem

Halk sağlığının ve ihracatın garantisiÇağın gereksinimlerine göre yenilenen ve uzman teknik personelin

yanı sıra modern cihazlarla donatılan Antalya Gıda Kontrol

Laboratuarı ihracatın garantisi, halk sağlığının koruyucusu oldu.

Page 97: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

95Dört Mevsim Tarım

ve yem maddelerinin, işletme suları-nın analizini yapabiliyor.

Antalya Gıda Kontrol Laboratuarı-nın alt birimleri arasında ise fiziksel analiz laboratuarı, kimyasal ve yem analiz laboratuarı, biotekni labora-tuarı ve kalıntı laboratuarı, mineral analiz laboratuarı, katkı laboratuarı, mikrobiyoloji ve mikro toksin labo-ratuarı ve tohumluk kontrol labora-tuarı yer alıyor. Antalya Gıda Kont-rol Laboratuarı, Türkiye’deki 41 laboratuar arasında numune sayısı ve teknik donanım açısından ilk 5 laboratuar arasında yer alıyor. Çağa uygun, modern cihazlarla donatıl-mış laboratuar, Antalya ve komşu illerin yanı sıra Türkiye’nin 4 bir yanından numune alıyor ve kısa sü-rede analizlerini yaparak sonucunu teslim ediyor. 7 gün 24 saat iş başındalarAntalya Gıda Kontrol Labora-tuarı Müdürü Veteriner Hekim Faruk Kurnaz, laboratuarın 7 gün 24 saat esasına göre çalıştığını kaydetti. Kentin yaş sebze meyve ihracat potansiyeli nedeniyle la-boratuarda mesai saatleri dışında sürekli nöbetçi teknik eleman ol-duğunu kaydeden Kurnaz, şunları kaydetti: “Bize gelen numunenin analizini en kısa zamanda yapıp sonucu ilgiliye teslim ediyoruz. Normalde bir numunenin analizini yarım saatte yapı-yoruz. Ancak ilimizde sebze meyve ihracatının gelişmiş-liğinden dolayı yoğunluk var. Ama bu yoğunluğa rağmen aynı gün içerisinde sonuçları teslim ediyoruz. İhracat ne-deniyle gıda denetimi ağırlıklı

çalışıyoruz. Pestisit, yani zirai ilaç kalıntısı analizi yapıyoruz. Pestisit ana-lizinde numune sayısı olarak Türkiye’nin ilk 5 laboratuarı ara-

sındayız.”Her türlü analiz yapılıyorLaboratuardaki cihazların çağın teknolojisine göre sürekli yenilen-diğini bildiren Kurnaz, son olarak döner sermayeden elde ettikleri ge-lirle pestisit analizinde kullanılan 550 bin liraya LC-MS-MS cihazı alındığını kaydetti. Laboratuarda gerçekleşen analiz sayıları ile ilgili de bilgi veren Kurnaz, “2011 yılın-da 12 bin 298 gıda numunesi geldi. Bu numunelere toplam 41 bin 675 analiz yapıldı. Ayrıca 198 yem nu-munesi geldi ve 478 analiz yapıldı. Toplam 351 su numunesine yapılan analiz sayısı ise 3 bin 636. Ayrıca Antalya’da et ve GDO analizinin

yapıldığı tek laboratuar burası. Ama Antalya’nın sebze meyve ihracatındaki potansiyelinden dolayı ağırlıklı olarak pestisit alanında analiz yapıyoruz” dedi. Kalıntının zararı çokHalk arasında zirai ilaç kalın-tısı olarak bilinen pestisitin

Faruk Kurnaz

Page 98: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

96 Dört Mevsim Tarım

2007 Yılı

2008 Yılı

2009 Yılı

2010 Yılı

2011 Yılı

2006 Yılı

Numune Cinsi NumuneMiktarı Analiz SayısıResmi 840 20.718İthalat-İhracat 1.049 86.932Özel İstek 556 4.175Diğer 30 66TOPLAM 2.475 11.891

Numune Cinsi Numune Miktarı Analiz SayısıResmi 1.239 5.992İthalat-İhracat 1.984 8.221Özel İstek 665 2.065Diğer 15 15TOPLAM 3.903 16.293

Numune Cinsi Numune Miktarı Analiz SayısıResmi 2.492 11.335İthalat-İhracat 3.216 17.000Özel İstek 1.057 2.919Diğer 10 78TOPLAM 6.775 31.332

Numune Cinsi Numune Miktarı Analiz SayısıResmi 6.418 17.691İthalat-İhracat 5.409 24.707Özel İstek 1.011 3.391TOPLAM 12.838 45.789

Numune Cinsi Numune Miktarı Analiz SayısıResmi 3.271 11.534İthalat-İhracat 5.473 18.251Özel İstek 1.257 3.491TOPLAM 10.101 33.276

Numune Cinsi Numune Miktarı Analiz SayısıResmi 4.289 13.210İthalat-İhracat 4.022 16.847Özel İstek 1.091 3.620Diğer 13 54TOPLAM 9.415 33.731

zararlarına da değinen Kurnaz, “Pestisitin insan sağlığına iki tür etkisi var. Bunlardan birinci-si akut etki, ikincisi kronik etki. Akut etki aşırı ilaçlı gıdanın tü-ketilmesinden kaynaklanıyor. Aşırı ilaçlı gıdadan zehirlenilebi-liniyor. Kronik etkide ise sürekli ilaçlı gıda tüketen kişinin vücu-dunda kimyasal madde birikiyor. İlerleyen zamanda kanser gibi rahatsızlıklar yaşanabiliyor’’ dedi. Bu olumsuzlukların yaşanmaması için denetimlerin gerektiğini bil-diren Kurnaz, ‘’Biz de Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ile çalışmalar yaparak, sürekli deneti-mi sağlıyoruz. Hasattan sonra nu-munenin analizini yaptığımız gibi ihraç edilecek ürünün de analizini yapıyoruz” şeklinde konuştu.

Domatesteki kalıntı sorunu büyük ölçüde çözüldüHalk sağlığını korumak, ihracatta sorun yaşanmaması için özverili bir şekilde çalıştıklarını kaydeden Kurnaz, Rusya’ya ihraç edilen her ürünü analiz ettiklerini bildirdi. Kurnaz, ‘’Avrupa’ya giden her 20 tırdan 1 numune alarak analiz edi-yoruz. Ciddi çalışmalar sonucunda domatesteki kalıntı sorunu büyük ölçüde çözüldü. Geçmişe göre ciddi yol alındı. Kalıntı değerleri Avrupa oranlarının altına inmeye başladı. Şuan domateste pestisite rastlanan numune yüzde 1’in altına düştü. Daha önce her yüz numunenin yüzde 10-15’inde pestisite rastlanı-yordu. Şimdi bu oran yüzde 1” dedi.

Page 99: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

97Dört Mevsim Tarım

Güneşin lezzetini işliyorlarEntegre tesislerinde yağlı tohumları işleyerek dünya standartlarında yağ

üreten Antalya Yağ Sanayi ve Gençer Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı

Orhan Gençer, bölgede ayçiçeği üretiminin katlanarak artacağını belirtti.

“Güneşin kenti Antalya’da güneşin lezzetini işliyoruz’’sloganı ile yarım asra yakın zamandır faaliyette bu-lunan Antalya Yağ Sanayi, artan ka-pasitesi, yeni kurulan rafine tesisi ve sözleşmeli tarım uygulamalarıyla böl-geye ve ülkeye hizmet vermeye devam ediyor. Antalya’nın ilk sanayi tesisle-rinden olan kuruluş, 40 bin metrekare kapalı alanda ayçiçeği, soya ve yağlı tohumları işleyerek, OECD ve EEC standartlarında ham yağ, nötr yağ, ra-fine ve vinterize yağ üretiyor.

Günde 350 ton yağlı tohum işleme kapasitesine sahip modern tesislerde, Antalya Yağ Sanayi ve Gençer Gru-bu Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Gençer’le sohbet ettik. Yatırımlara devam ettiklerini, yeni rafine tesisinin kurulmakta olduğunu belirten Orhan Gençer, şunları kaydetti:

‘’Tesisimiz modern, üretim kapasite-miz oldukça yüksek. Tek sıkıntımız bölgemizde yağlı tohum üretiminin yapılmıyor olması. Geçtiğimiz yıllar-da fabrikamızın ihtiyacı olan ayçiçeği-nin tamamına yakınını yurt dışından ithal ettik. Ülkemizde üretilen yağlı tohumlar, maalesef toplam ihtiyacımı-zın yarısını karşılamaya ancak yetiyor.

Ancak bu oran Akdeniz Bölgesi’nde daha da düşük. Bu konuyu artık milli bir mesele olarak değerlendirip, 2012 yılında hem kendi ihtiyacımızın bir bölümünü sağlamak hem de çiftçile-rimizi alışılageldik tahıl üretiminden kurtarmak için yoğun bir çalışma baş-lattık.’’

Adana ve Konya bölgesinde her yıl daha fazla çiftçinin Ayçiçek tohumu ürettiğini, 6 yıl önce ayçiçeği ekim

alanı sıfırken, geçen yıl Adana da 140 bin, Konyada 150 bin ton ayçiçek üre-tildiğini ifade eden Gençer, ‘’Çünkü yüksek ayçiçeği fiyatları, fark ödeme desteği, sertifikalı tohum desteği gibi avantajlar sayesinde artık ayçiçeği ve soya yetiştirmek tahıl üretmekten çok daha karlı’’ diye konuştu.

2011 yılı boyunca, çiftçilerle birebir yapılan görüşmeler sonucu 2012 yı-lında 30 bin dekarın üzerinde alanda ayçiçeği yetiştirilmesini sağladıklarını belirten Orhan Gençer, Antalya Yağ Sanayi ve Gen Bio olarak, çiftçilere tohum desteği ve üretecekleri mah-sule alım garantisi verdiklerini söyle-di. Gençer, ‘’Bu sayede çiftçilerimiz, masrafını dahi çıkartmayan tahıl üre-timinden, karlı ayçiçek üretimine geç-miş oldular. Emeğinin karşılığını alan, yüzü gülen çiftçiler sayesinde; bölge-deki ayçiçek üretiminin her geçen yıl katlanarak artacağına eminiz. Böyle-likle tüm Antalya bölgesi, kendi top-rağından yetişmiş, kendi fabrikasında üretilmiş ve şişelenmiş eski güvenilir markası Aylin Ayçiçek yağına kavu-şacak. Aylin yağlarını tekrar raflarda görmek hepimiz için büyük bir sevinç ve gurur kaynağı olacak” dedi.

Page 100: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

98 Dört Mevsim Tarım

Otelleri için kurduğu Rani Çiftliği ile kaliteyi yükseltti Turizmci Yılmaz Sezer’in, sahip olduğu otellerin süt, peynir ve sebze-

meyve ihtiyacını karşılamak amacıyla Antalya’nın Manavgat ilçesine bağlı

Evrenseki beldesinde kurduğu Rani Çiftliği, kısa süre içerisinde kuruluş

amacını aşarak, diğer otellerin ihtiyacını da karşılar hale geldi.

Antalya Dört Mevsim Tarım Dergisi olarak bu sayımızın ‘Başarı hikâyesi’ bölümünde

turizmci Yılmaz Sezer’e yer verdik. Afyonkarahisar’ın Emirdağ ilçesin-de 1938 yılında dünyaya gelen Sezer, Ankara Hukuk Fakültesi’nden me-zun olduktan sonra avukatlık yapma-ya başladı. Avukatlığa bir türlü ısına-maması ve aklının hep ticarette olması nedeniyle 10 yıllık meslek hayatına son veren Sezer, iş yaşamına atıldı. Manifatura, gayrimenkul, inşaat ve otobüs yapımı gibi birçok alanda faaliyet gösteren Sezer, Eskişehir’de satın aldığı otel ile turizm sektörü-ne adım attı. Ardından bir otel de İstanbul’da alan Sezer, 1986 yılında turizmin hızla gelişmeye başladı-ğını görünce Manavgat bölgesinde otel yatırımlarına başladı. Turizmin büyümesi ile birlikte artan sorunlar çerçevesinde misafirlerine sağlıklı ve kaliteli yiyecekler sunabilmek için 1994 yılında tarım sektörüne de ya-tırım yaptı. 200 bin dekararaziye kurulduEvrenseki beldesinde satın aldığı

yaklaşık 200 bin dekar arazi üze-rine Rani Çiftliği’ni kuran Yılmaz Sezer, burada her türlü et, süt, pey-nir çeşitleri, sebze ve meyveleri do-ğal yollarla üretmeye başladı. Bugün Rani Çiftliği’nde, 2 bin küçükbaş, binin üzerinde büyükbaş, 105 man-da ile süt üretimi yapılıyor. Rani Çiftliği’nde küçükbaş hayvanlardan haftada 3 buçuk ile 4 ton, büyük-baş hayvanlardan 4 buçuk ile 5 ton,

mandalardan ise 1 buçuk ton süt alı-nıyor. Veteriner hekim kontrolünde bilimsel olarak hayvancılık yapılan çiftlikte, süt üretiminin ardından peynir üretimine de başlandı. Öte yandan çiftlikteki 21 bin adet mey-ve ağacı ile seralarda organik ürün-ler yetiştiriliyor. Otelleriiçin kurdu,örnek oldu Çiftliği ve çalışmaları hakkında bilgi veren Yılmaz Sezer, “Otelle-rimizin tüm süt, peynir, et, sebze ve meyve ihtiyacını çiftlikten kar-şılıyoruz. Ayrıca sera atıkları ve hayvan atıklarını değerlendirmek için biogaz tesisi kurduk. Elde edi-len biogazdan elektrik enerjisi ve sıcak su üretiyoruz. Ayrıca biogaz tesisinden organik gübre elde edi-yoruz” dedi. Sağmal küçük ve bü-yükbaş hayvanlardan alınan sütten çiftliğe kurdukları mandıra ile pey-nir de ürettiklerini belirten Sezer, “Mandırada İtalyan, Fransız, Hol-landa ve Almanya kökenli peynirler üretiyoruz. Bu peynirler ithal edili-yordu. Bizim üretime başlamamızla birlikte ithalatı bitti” dedi.

Yılmaz Sezer

Page 101: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

99Dört Mevsim Tarım

ArtıkAntalya’da üretiliyorlarSezer’in otelinde konaklayan misa-firlerine daha kaliteli ve sağlıklı ürün-ler yedirmek için üretmeye başladığı yabancı kökenli peynirlerin arasında Hollanda’nın Gouda, Edam, Maas-dam, Fransa’nın Camembert, Brie, Mimolette, İsviçre’nin Emmental, İtalya’nın Mozzarella, Mascarpone, Permasan, İngiltere’nin de Cheddar peynirleri yer alıyor. Sezer “Günde 600 kilo peynir üretiyoruz. Otelle-rimizde bu peynirlerin sadece 60 kilosu tüketiliyor. Biz de arz faz-lası peynirleri diğer otellere pa-zarlıyoruz. Bizim sayemizde otel-ler kalite yükseltti” diye konuştu. Avrupalı ustalarYıllık 250 ton Avrupa kökenli peynir ürettiklerini kaydeden Se-zer şöyle konuştu: “Üretilen pey-nirin rakamsal değeri 5 milyon dolar. Bizim sayemizde Tür-kiye, 5 milyon dolarlık peynir ithalatından vazgeçti. Bu raka-mı daha da artırmayı hedefli-yoruz. Ustalarımızı yetiştirmek için Avrupa’dan peynir ustaları getiriyorum. 75 yaşındayım, hala ‘Türkiye için ne yapabilirim’ diye uğraşıyorum. Alt yapı yatırımla-rını tamamladık. Bundan sonraki aşamada çevre köylerdeki üretici-lerle sözleşmeli üretim yapmayı planlıyoruz.” Hayvan dışkısındanelektrik üretimi Rani Çiftliği’nin faaliyetleri sadece sebze, meyve, et, süt ve süt ürünleri üretiminden ibaret değil. Çiftlikte hayvanların ve tarım alanlarının atıklarından

elektrik enerjisi de üretiliyor. Hay-vanların dışkıları, bitkisel atıklar, çiftliğe kurulan tesiste önce biogaz haline getiriliyor. Ardından elde edilen biogazdan elektrik üretiliyor. Hayvan varlığının fazla oldu-ğu tesiste elektrik üretimi de küçümsenmeyecek oranda. Rani Çiftliği, saatte 500 kw elektrik enerjisi üretiyor. Ayrıca biogaz tesisinde işlenen hayvansal ve bitkisel atıklar organik gübreye

dönüşüyor. Günlük 150 ton organik gübre, çiftlikteki bahçelerde kullanılıyor. Elektrik üretimi sırasın-da jeneratörün ısısından yararlanılarak sıcak su da elde ediliyor.

Kaliteli kaymak için manda yetiştiriliyorRani Çiftliği, Antalya’nın tek manda yetiştirilen çift-liği olarak da dikkat çe-

kiyor. Yaklaşık 30 yıl önce Afyonkarahisar’da 20 bin manda olduğunu kaydeden Sezer, “Şimdi bu sayı yok denecek kadar az. Eskiden halk kaymak yerdi. Şimdi krema yiyor. Çünkü man-da kalmadı. Bizim 150 mandamız var. Antalya’da bizden başka manda ye-

tiştiren yok. Angusları da ilk biz getirdik. Şimdi Sa-kız Adası’ndan Sakız ko-yunu getiriyoruz. Süt ve-rimi fazla olan bir koyun bu. Ayrıca Osmanlı sara-yından Sakız koyunundan başka koyun eti yenmezdi. Bu türün yetiştiriciliğini de yaygınlaştıracağız” dedi.

Rani Çiftliği’nde Avrupa’ya özgü peynir

türleri üretmeye başlayan Yılmaz Sezer, bu ürünlerin ithalatının

önemli oranda azalmasını sağladı.

Page 102: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

100 Dört Mevsim Tarım

Tarım Sigortaları ve Doğal Afetler Eğitimi yapıldı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Tarım Sigortaları ve Doğal

Afetler Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen Tarım Sigortaları

ve Doğal Afetler Eğitim Semineri Antalya’da yapıldı

Eğitim seminerinin açılışın-da konuşan Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdür V.

Bedrullah Erçin, afetlerin ardından kamu görevlilerinin halkın yanında olması gerektiğini ifade etti. Her konuda hazırlıklı olmanın önemi-ne dikkat çeken Erçin “Doğal Afet biriminde çalışan arkadaşlarımızın görev ve sorumluluğu çok önemli-dir. Birinci sorumluluğumuz, afetin meydana geldiği yerde olmaktır. Orada olmanız sizin çalıştığınızı, Bakanlığın çalıştığını gösterir”dedi.

Tarım Sigortaları ve Doğal Afetler Daire Başkan V. Bekir Engürülü, Tarım Sigortaları, Afet İşleri, Küre-sel İklim Değişikliği ve Kuraklık bi-rimlerinin bir araya getirilerek, Tarım Sigortaları ve Doğal Afetler Daire Başkanlığının kurulduğunu söyledi. Engürülü, başkanlığın amacının ta-rım sigortası çalışmalarını koordine etmek, meydana gelen afetlerde 2090

Sayılı kanunu uygulamak ve küre-sel iklim değişikliği ile ilgili uyum çalışmalarını yürütürken kuraklıkla mücadele stratejisi eylem planının gereklilikleri yapmak olarak açıkladı.

İki gün süren eğitimde, katılımcılara 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanu-nu Uygulamaları, 2090 sayılı Tabii

Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Ka-nun Uygulamaları, 4081 sayılı Çift-çi Mallarının Korunması Hakkında Kanun, Tarımsal Kuraklıkla Müca-dele Stratejisi ve Eylem Planı Faa-liyetleri ile Küresel İklim Değişikli-ği ve Tarıma Etkileri hakkında bilgi verildi.

Page 103: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

101Dört Mevsim Tarım

Page 104: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

102 Dört Mevsim Tarım

Üreticinin imdadınafaydalı böcekler yetiştiTurunçgil ve nar üreticilerinin kâbusu olan unlu bit, BATEM

tarafından üretilen faydalı böceklerle ortadan kalkıyor.

Unlu bit, turunçgil ve nar üreticisinin kâbusu olmak-tan çıkıyor. BATEM, unlu

bit düşmanı 3 milyon 600 bin adet faydalı böceği Haziran ila Kasım ay-ları arasında üretici ile buluşturacak.

Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü (BATEM), Antalya’da 1965 yılında başlattığı biyolojik mü-cadeleyi, 47 yıldır aralıksız bir şekilde sürdürüyor.BATEM, 1965 yılından bu yana turunçgilde ve narda gö-rülen zararlı böcek unlu bite karşı faydalı böcek predatör ve parazitoit üreterek, düşük fiyatla üreticiye sa-tıyor. Bu şekilde bir yandan nar ve turunçgil üreticisi desteklenirken, bir yandan da biyolojik mücade-lenin gelişmesine katkı sağlanıyor.

BATEM tarafından yürütülen ça-

lışmalar çerçevesinde biyolojik mü-cadelede kullanılmak üzere bugüne kadar 36 milyon 300 bin 13 predatör, 48 milyon 209 bin 800 adet de para-zitoit üretildi. Üretilen faydalı böcek-ler, Antalya’nın yanı sıra Fethiye’den Hatay’a kadar olan bölümdeki tüm turunçgil üreticilerine satılacak.

BATEM, biyolojik çalışma çerçeve-sinde bu yıl Antalya İl Özel İdaresi ile faydalı böcek üretmek için or-tak bir çalışma başlattı. Antalya İl Özel İdaresi’nin maddi, BATEM’in ise teknik desteği ile narenciye ve narda görünen unlu bite karşı bi-yolojik mücadelede kullanılmak üzere faydalı böcek üretimine baş-landı. BATEM’in Antalya Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdür-lüğü Kampusu içindeki tesislerin-de ürettiği faydalı böcekler, üreti-ciye teslim edilme aşamasına geldi.

3 milyon 600bin böcek üretildiBATEM, Antalya İl Özel İdare-si ile gerçekleştirdiği çalışma çer-çevesinde bu yıl 1 milyon 600 bin adet faydalı böcek predatör, 2 mil-yon adet de zararlı parazitoit ürete-cek. Mart ve Haziran ayı arasında yoğun bir şekilde üretilen bu bö-cekler, Haziran ayından itibaren Kasım ayı sonuna kadar küçük ra-kamlar karşılığı üreticilere satılacak.

BATEM Müdür Vekili Dr. Abdul-lah Ünlü, nar ve narenciye biyolojik mücadelesinde kullanılan faydalı böceklerin zirai ilaç kalıntısını ön-lediği gibi, zararlıların neden olduğu verim kaybına da son verdiğini söy-ledi. Ünlü, faydalı böceklerin doğada bulunduğuna ve zararlı böceklerin baş düşmanı olduğuna dikkat çe-kerek, “Eğer zararlı böceklere karşı

Page 105: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

103Dört Mevsim Tarım

zirai ilaçla mücadele edilirse faydalı böcekler de ölüyor. Böylece zararlı böceği yok edeceğiz derken, onla-rın baş düşmanı faydalı böcekleri de yok ediyoruz. Bir sonraki yıl zararlı böcekler yine oluşuyor. Ama faydalı böcek oluşmuyor. Çünkü kış aylarını doğada geçiremiyor. Doğal dengeyi yok etmemek için faydalı böcekleri kullan-malıyız. Biyolojik mücadele yöntemlerini tercih etmeliyiz” dedi. Üreticinin yanındaFaydalı böceklerin tarihi ile il-gili bilgi de veren Ünlü, şunları kaydetti: “Biyolojik mücadele, zararlı ile mücadelede doğal düşmanların kullanılmasıdır. Dünyada biyolojik mücadele 1700-1800 yıllarda, ülkemiz-de ise 1900’lü yıllarda Sultan Abdülhamit’in emriyle başla-mıştır. Cumhuriyet döneminde Antalya’da Biyolojik Mücadele Araştırma Enstitüsü kurulmuş-

tur. Antalya’da 1965 yılından bu yana turunçgil unlu bitine karşı faydalı böcek üretilmektedir. Turunçgilde görülen unlu bit, narda da görüldüğü için bu faydalı böcekler nar bahçele-rinde de kullanılmaktadır.”

100 ton ürünü yok ediyor BATEM Müdür Vekili Dr. Ab-dullah Ünlü, il genelinde bulunan 50 bin dekar alanda 4 milyon 413 bin 307 adet turunçgil ağacından toplam 552 bin 289 ton ürün elde edildiğini kaydetti. Turunçgilin en önemli zararlısının unlu bit olduğu-nu ifade eden Ünlü, “Önlem alın-mazsa bu zararlı yüzde 30 oranında verim kaybına neden oluyor. İlimiz-de sadece turunçgilde, zamanında ve

tekniğine uygun biyolojik mücadele gerçekleşirse yaklaşık 100 ton ürü-nün kaybı engellenebilir. Bu nedenle mücadele, özellikle biyolojik müca-dele şart” dedi. Sebzede de biyolojik mücadele çalışmaları olduğunu bildiren Ünlü, “Üreticimiz bu alanda biyolojik mücadeleye alışık olmadığı için yaygınlaştıramadık. Talep oluş-tuğunda sebzeye yönelik de faydalı böcek üretimini yaygınlaştıracağız” diye konuştu.

Unlu bitindoğadaki düşmanları BATEM tarafından üretilen fay-dalı böcek predatör 4-5 milimetre boyunda ve 3-4 milimetre eninde-dir. Baş ve vücut sonu kırmızımsı kahverengi, diğer kısımlar ise parlak siyahtır. Vücudu küçük sa-rımsı kıllarla kaplı bir gelin böceği türüdür. Predatör böceğin ergin

ve larvaları unlu bit yumurtası yiyerek beslenir. Yaklaşık 3 ay yaşayan predatör, ömrü boyunca 27 bin 493 adet unlu bit yumur-tası yer. Bu sayede turunçgilde verim kaybına neden olan unlu bite yaşam şansı tanımaz. Yine BATEM tarafından üretilen faydalı böcek parazitoit, 1-2 milimetre boyunda arıcıklardır. Erginleri sarımsı esmer bal rengindedir. Genelikle sıçra-yarak hareket eden parazitoit, tatlımsı madde ile beslenir. Dişiler yumurtalarını unlu bitin üzerine bırakır. Bu sayede üzerine yumurta bırakılan unlu bit ölür. Ömrü 1 ay olan para-zitoit, yaşamı boyunca üzerine yumurta bıraktığı 250-300 unlu biti öldürür. Bu böcek de doğada kış ayını geçiremez.

Dr. Abdullah Ünlü

Page 106: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

104 Dört Mevsim Tarım

Entegre ve KontrollüÜrün Yönetimi Çalıştayı2017 yılına kadar tüm bitkisel üretimde %20 entegre

mücadeleye geçmenin hedeflendiği bildirildi.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gıda ve Kont-rol Genel Müdürlüğü ko-

ordinasyonunda tarladan sofraya güvenilir gıda arzının sağlanması, taze meyve ve sebzede ihracat ve iç tüketimde kalıntı sorununun yaşan-maması, bitki, insan ve çevre sağlığı hedefi doğrultusunda yapılan yasal düzenlemelerin sistemli bir şekilde ve program halinde uygulamaya ak-tarılması amacı ile 2010 yılında baş-

layan “Entegre ve Kontrollü Ürün Yönetimi” çalışması kapsamında Antalya’da 9- 11 Nisan 2012 tarihle-ri arasında geniş katılımlı bir çalıştay düzenlendi.

2012-2013 yıllarında yürütülmek üzere Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü tarafından kabul gö-ren ve desteklenen proje kapsamın-da düzenlenen çalıştaya, Gıda Ta-rım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda

ve Kontrol Genel Müdürü Prof.Dr. İrfan Erol, Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Ge-nel Müdürü Abdullah Kutlu, Bitki Sağlığı ve Karantina Daire Başkanı Dr.Nevzat Birişik, Antalya İl Müdür V. Bedrullah Erçin ile araştırma ens-titüleri ve il müdürlüklerinde EKÜY projesinden sorumlu personel katıldı.

Beslenirken zehirlenmeyi kimsenin istemeyeceğini belirterek sözlerine

Page 107: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

105Dört Mevsim Tarım

başlayan Bitki Sağlığı ve Karantina Daire Başkanı Dr.Nevzat Birişik, ‘’Ürettiğiniz ürünü hastalık ve zarar-lılardan koruma çabamız tarihin ba-şından beri var. İnsanoğlu toplayıcılık yaptığı dönemde de böcek ve hasta-lıklarla mücadele ediyordu, bugün de bunu yapmak zorunda. Fakat bunu yaparken gelecek nesillerin üretim yapacağı alanı imha etmek, doğma-mış nesillerin sağlığını bozmak hiç kimsenin hakkı değildir. İşte bu so-runu çözmek için üretilmiş bütüncül yaklaşımın adı entegre mücadeledir’’ dedi. Bitki hastalıkları ile mücadele için kültürel ve biyolojik mücadele yöntemlerinin, en sonda da kimyasal mücadele yöntemlerinin kullanılması gerektiğini bildiren Birişik, entegre mücadelenin, bunun bütün halinde değerlendirildiği, bilgi esaslı hastalık ve zararlının alanda sürekli kontrol edilerek, zarar vermeyecek seviyenin altında tutulmasını ifade ettiğini kaydetti.

“İlaçlamayapmakbu işin kolay yolu”Birişik, şöyle devam etti: “Diğer canlılarla bir arada yaşamak duru-mundayız ve onlara zarar verme-den üretim yapmamız gerekiyor. Yoğun bilgi ve işbirliği gerektiren bir uygulama entegre mücadele ve o nedenle zor. Hastalık ve zararlı ile mücadelede çok kolay uygula-nan ilaçlama. Gidip ilaç alırsınız ve ilacı uygularsınız, bu kolay ola-nı. Zor olanı ise hastalık ve zara-lılar ile ilgili bilgi sahibi olup, her gün onları takip ederek bilinçli bir mücadeleyi yapmak. Ürünle-rimizin imajının her gün piyasada eksik ve yanlış beyanlarla zedelen-memesi için işbirliği şart. Bu pro-

jede hedefimiz 2017 yılına kadar tüm bitkisel üretimde %20 entegre mücadeleye geçmek. Bakanlık ola-rak bu projenin dışında da tedbirler alıyoruz. Biyoteknik mücadele yön-temleri kullanmak ve biyolojik mü-cadele destekleri olmak üzere çok önemli destekler veriyoruz. Yarın geç olmadan nesillerimize bırak-mak üzere teslim aldığımız emane-ti daha fazla kirletmeden üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmek zorundayız” diye konuştu.

“Kalıntı sorununun çözümü için önemli bir adım”Çevreye duyarlı, doğal kaynakla-rı korumayı hedefleyen, gıda gü-venilirliğini sağlayan uygulamayı önemsediklerini bildiren Kutlu; ‘’Bu uygulamanın kısa ve orta vadede yay-gınlaşacağı aşikârdır. Üretimi artıra-cak, doğaya dost üretim metotlarının yaygınlaşması noktasında desteğe devam edeceğiz. Bu projenin halk sağlığına katkısı çok büyük olacak-tır. Bu proje ile kalıntı sorunu için de büyük bir adım atılmıştır” dedi.

“Gıda stratejik bir alandır”Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlı-ğı, Gıda ve Kontrol Genel Müdü-rü Prof.Dr. İrfan Erol ise Türkiye’de stratejik yaklaşım kelimesinin pek yerini bulmadığını, gıdanın stratejik bir alan olduğunu kaydetti. Bilim Teknoloji Yüksek Kurulunda gıda, su ve enerjinin stratejik olarak tanım-landığını, TÜBİTAK nezdinde bir rapor hazırlandığını ifade eden Erol, gıda ile ilgili kısa, orta ve uzun vadede yapılacak çalışmaların çerçevesinin

Prof. Dr. İrfan Erol

Page 108: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

106 Dört Mevsim Tarım

çizildiğini söyledi. Erol, ‘’Gıda kay-naklı hastalıklar tüm dünyada önem-li yer tutmakta. Dünya Sağlık Örgü-tüne göre 1.8 milyon insan, çoğu 6 yaşın altındaki çocuklar olmak üzere gıda kaynaklı hastalıklar nedeniyle yaşamını yitirmekte. Ürün güvenliği tüm dünyanın gündeminde ve bu ça-lışmanın sonuçları insanlık için çok önemli. Biyolojik mücadele ön plana çıkmalı, aksi halde kirletmeye devam edeceğiz” dedi.

“İhracat ve iç tüketime uygun olmayan ürüne müsamaha şansımız yok”Genel Müdür Erol, şöyle devam etti; “5996 Sayılı kanunda temel yakla-şım, çiftlikten sofraya gıda güvenli-ği. Asıl kontrol edilmesi gereken yer tarladır. Çünkü son ürün kontrolü ile sorunu engelleyemezsiniz. Bunun için sorumluluk sahamız çok büyük ve bunu yerine getirmek durumun-dayız. İhracat ve iç tüketime uygun olmayan ürüne müsamaha şansımız yok. Eğer bunu yaparsak gıda güven-liği kelimesi bizim için bir şablon bir klişe olarak kalır. O nedenle bu pro-

jeyi önemsiyorum. Bu projenin yay-gınlaştırılması ve benimsenmesi çok önemli. Bu projenin FAO ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin de iştiraki ile yürütülmesi, projenin başarısını artı-racaktır.”

Biyolojik mücadele uygulayan çiftçiye ziyaretÇalıştay nedeniyle Antalya’da bulu-nan katılımcılar, Manavgat ilçesinde topraksız tarımda domates üretimi yapan bir üreticinin serasında incele-melerde bulunarak, üretim hakkında bilgi aldı. Katılımcılar, Aksu ilçesi Kurşunlu köyünde biyolojik müca-dele uygulayan üreticinin serasında düzenlenen “Entegre ve Kontrollü Ürün Yönetimi ile Biyolojik Müca-dele’’ etkinliğine de katıldı.

Antalya Gıda, Tarım ve Hayvan-cılık İl Müdür V. Bedrullah Erçin, Kurşunlu köyünde 2 yıldır biyolojik mücadelenin uygulandığı Musa ve Bayram Dönmez kardeşlere ait 25 dönümlük serada, çalışmalarla ilgili bilgi verdi. Erçin; “Sezon boyunca 15 kez ilaçlama yapılacakken, örne-

ğin bu serada iki kez ilaçlama oldu. İlaç ve işçilik maliyetleri göz önüne alındığında çok daha az maliyetli bir uygulama. Sonuç ise kalıntısız ve gü-venilir ürün” dedi.

Nevzat Birişik ise Türkiye’de tarımsal üretimdeki biyolojik mücadeleyi en iyi yapan ilin Antalya olduğunu be-lirtti. İlaç kalıntısı nedeniyle tarım-sal ürünlerde zaman zaman ihracat sıkıntısı yaşandığını ve tüketicinin de satın aldığı meyve sebze ile ilgi-li kaygılar taşıdığını aktaran Birişik, ilaç kalıntısını önlemek amacıyla biyolojik mücadelenin yaygınlaş-ması gerektiğini söyledi.

Biyolojik mücadelede Bakanlık tarafından yapılan desteklemenin çiftçiler açısından yeterli olma-dığını dile getiren Birişik, “Sayın Bakanımız detaylı biçimde açıkla-yacaktır. Ama bu sene geçen yıla göre ayırdığımız para 5 kat artmış durumda. Yani geçen yıl devlet ola-rak biz 3 milyon lira destek verir-ken, bu yıl bunu 15 milyon liraya çıkardık” dedi.

Page 109: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

107Dört Mevsim Tarım

C M Y CM MY CY CMY K

Page 110: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

108 Dört Mevsim Tarım

Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdür

V. Erçin, ‘’2011 sonunda kalıntı oranı

yüzde 1 seviyesinde. Her şeyden önce

insanımıza daha sağlıklı gıdalar

yedirmiş olduk’’

Akdeniz’in Kalbinde Yaş Seb-ze Meyve Pazarlama konulu eğitim programının ikincisi,

Antalya’nın Kumluca ilçesinde yapıldı.Kumluca Belediye Başkanı Hüsamet-tin Çetinkaya, eğitimin açılış konuş-masında, kalıntı konusunun dünyanın her yerinde sorun olduğunu belirterek, ‘’Bulgaristan’da yapılan görüşmelerde bilinen gerçeği size aktarmak istiyorum. Bulgaristan’a giren ürünler içerisinde ka-lıntı miktarı en az olan ülke Türkiye’dir, % 1’i bile bulmamaktadır’’ dedi.

Antalya Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdür V. Bedrullah Erçin ise dünyada insanların iki tane temel sorunu bulun-duğunu ifade ederek, ‘’Bunlardan bir ta-nesi yeterli gıda meselesi, 1900’lü yılların sonundan 2000’li yılların başına kadar

dünyanın temel sorunu yeterli gıdaya sa-hip olmamaktı. 2000’li yıllardan itibaren dünyadaki sistem değişti. Afrika gibi ül-kelerde yeterli gıda meselesi sorun olma-ya devam etmekle birlikte, Türkiye ve AB gibi ülkelerde yeterli gıda kavramı yerini güvenilir gıdaya bırakmaya başladı. Do-layısıyla 2000’li yıllardan sonra bizim AB ile yaşadığımız problemlerin odak nok-tası, yeterli ürün kavramının yerine gü-venilir ürün kavramının bırakmasından kaynaklanan meseledir’’ diye konuştu.

2002 yılı Nisan ayını Türkiye ve AB için milat olarak nitelendiren Erçin, Alman-ya’daki bir marketteki biberlerde çıkan metamidofoz maddesinden sonra bir sü-recin başladığını, bu süreçle birlikte Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca bir-çok tedbir ve kararlar alındığını belirtti.

Erçin, şöyle devam etti:

‘’Antalya olarak EUROPGAP protokolü ve HACCP eylem planı hazırladık. 2004 yılında Resmi Gazete’de belki Türkiye’de İTU karaları yayınlanmamıştı Antalya’da YMS ve kesme çiçek yetiştirirciliğinde iyi tarım uygulamaları kararlarını 2004 yılında Resmi Gazete’de yayımlayarak, 1 Şubat 2004 yılında uygulamaya koyduk. Bununla ilgili bir takım projeler yapmaya başladık, özellikle tarımsal ürünlerdeki zirai ilaç kalıntılarının önlemesi ile ilgili projeleri uygulamaya başladık ve Bakan-lığımız 2004 yılında zirai ilaç bayilerin-de barkot uygulamasıyla ilgili karar aldı. O tarihten itibaren kontrollü örtü altı üretime geçiş konusunda ürün oluşum merkezinin uygulanması, bombus arısı desteklemesi gibi desteklemeler, geçmişe

Akdeniz’in KalbindeYaş Sebze Meyve Pazarlama

Page 111: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

109Dört Mevsim Tarım

gittiğimiz zaman 2004 yılında uygulan-maya başladı.’’

Antalya Valiliği, İl Gıda Tarım ve Hay-vancılık Müdürlüğü, İl Özel idaresi ve Üniversite işbirliği ile coğrafi bilgi sis-temlerini uygulayarak, seralardaki sera kurallarının tespiti ile ilgili bir çalış-manın başlatıldığını ifade eden Erçin, daha sonra Organik Tarım Kanunu’nun yayınlandığını, bu konuda çalışmalar yapıldığını belirtti. Erçin, ‘’2004 yılında tarım gönüllüleri projesini başlattık. Bu proje bugün Targel projesi adını almış-tır. Türkiye genelinde 7500 tane Targel personeli, köylerde istihdam edilmiştir. Antalya’da 156 tane Targel personeli arkadaşımız bizzat köylerde çalışmakta olup, yaklaşık 350 köyden sorumludur’’ dedi. İki tane AB projesi uyguladıklarını belirten Erçin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kaliteli ve Standardizasyon Ürün Pro-jesi ve kalıntısız güvenli örtü altı üretimi için kurumsal altyapının güçlendirilmesi ile ilgili 2005-2006 yıllarında iki proje uyguladık. Tarımsal Yayım ve Danış-manlık sistemi yeni yönetmelikle birlik-te 2006 yılında devreye girdi. 2008-2009 yılında bir takım kararlar ve uygulamalar başladı. Özellikle bitki koruma ürünleri-nin reçete ile satılması ile ilgili bir konu yeni yönetmelikle yasal zorunluluk ha-line geldi. Zirai ilaç satmanın yanı sıra uygulayanlara da sertifika verilmesi sü-recini başlattık. Bitkisel ürünlerde kul-lanılan kimyasalların kayıt altına alın-ması ve izlenmesi ile ilgili 2009-2010 yıllarında AB projesini Antalya’da uy-guladık. Özellikle AB de yasaklanan 73 tane riskli etken maddenin kaldırılması ile ilgili kararlar aldık. 2010 yılında örtü altı üretimin kayıt altına alınması des-teklemeleri genişletildi. Entegre kont-rollü ürün yönetimi projesini pilot bölge

olarak Kumluca’da başlattık ve uygula-maya koyduk.’’. ‘’Bu kadar çalışma sonrasında neredey-dik nereye geldik’’ diyen Erçin, 2002 Nisan ayında 158 numuneden 35’inde kalıntı çıktığını, bunun oranının % 22 olduğunu, 2011 sonunda 12405 numu-neden 135 tanesinde kalıntıya rastlan-dığını, bunun oranının ise %1 seviye-sinde bulunduğunu anlattı. Erçin, ‘’O tarihlerde ihracatımız 81 milyon 712 bin liraymış, bugün ise 458 milyon TL’ye çıktı. Her şeyden önce ken-di insanımıza daha güvenli ve daha

sağlıklı gıdalar yedirmiş olduk. Bu süreç devam edecek, devam etmesi gerekiyor’’ diye konuştu. Projede işti-rakçi olarak yer aldıklarını belirten AÜ Kumluca MYO Müdürü Doç.Dr. Sah-riye Sönmez ise herkese katılımlarından dolayı teşekkürlerini sundu.

Eğitimde, katılımcılara proje tanıtımı, AB ve ortak tarım politikası üzerine genel bilgi, AB’de perakendecilik ve tü-ketici talebi, AB’de güvenilir gıda ko-şulları ve kuralları hakkında bilgiler verildi.

Page 112: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

110 Dört Mevsim Tarım

Ev lafzı içimi ısıtan bir kavramdır. Paylaşımın, sıcaklığın, aile olmanın,

saygı ve sevgiye ait tüm tecrü-belerin ilk örneklerinin yaşan-dığı, edebe dair ilk derslerin alındığı, sorunların paylaşım içerisinde büyümeden çözül-düğü, 2. ve 3. kuşak ile aynı mekan içerisinde, doğal bir öğ-retim mekanizmasının yaşatıl-dığı sıcak bir yuva.

Ya eski evler… Cumbalı, sar-dunya, gül, karanfil, fesleğenler ile süslü, belki fakir, ancak hu-zur ve mutluluk kokan bahçe-si ile ev sakinlerini barındıran, onların, o zamanki haleti ru-hiyelerini günümüze yansıtan canım evler…

Şu aralar koruma altına alınan eski Osmanlı ev dokusunun birer yansıması olarak görebi-leceğimiz; cumbaları, eski tip pencereleri ve parlak renkleri ile ilçeyi süsleyen, süslemele-rindeki stilize ağaçları, çiçek motifleri ve altı köşeli yıldızla-rıyla Anadolu kültürünü yan-sıtan eşsiz örnekleri ile ahşap Elmalı evleri…

Elmalı Antalya’nın en eski me-deniyetine sahip ve dolayısıyla en zengin kültürel motiflerini barındıran ilçelerinden biri. Birikerek ve devrederek gelen bu zenginlik, duygularda ve duyguların bir yansıması ola-rak evlerde de kendini göste-riyor. Eski Elmalı evlerine her

Eski Elmalı Evleriyle Geçmişe Tatlı Bir EsintiElmalı Antalya’nın en eski medeniyetine sahip ve dolayısıyla en

zengin kültürel motiflerini barındıran ilçelerinden biri. Birikerek

ve devrederek gelen bu zenginlik, duygularda ve duyguların bir

yansıması olarak evlerde de kendini gösteriyor.

Reyhan ÇALIK/ Ekonomist - Antalya İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü

Page 113: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

111Dört Mevsim Tarım

bakışımda; görünüşün bu sı-caklığı beni arkadaki duygulara götürür. Bundan dolayı Elmalı özel bir ilçedir benim için. Bu eşsiz motifleri barındıran evler, şüphesiz eşsiz duyguları yaşa-yan, yaşatan manevi bir biriki-min yansımasıdır.

Elmalı bölgesi toprakları, içe-risinde pek çok ereni barın-dırarak yöreye manevi bir aşk kaynağı olmuştur. Elmalıyı Elmalı yapan zahirdeki muh-teşemliğin arka planındaki bu manevi aşk erenleridir. Aşka aç bir kalp sürekli kendini do-yuracak bir sığınak arayarak, onun peşinden koşar, onun ekmeğinden, suyundan ru-

hundan beslenir. Ortaya eşsiz derecede mütevazı, iç dünyası zengin, erdemi sonsuz, Kamil Allah aşıkları çıkar. Evler bu güzelliği barındırır. Onlara ev

sahipliği yapar. Onlarla ağlar, onlarla güler, onlarla dertle-şir, onlarla büyür, olgunlaşır ve onlar gibi olur. Onların ruhu-nu, duygusunu, samimiyetini

Page 114: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

112 Dört Mevsim Tarım

ve onların her birini bir motif olarak alır bünyesine ve bize sunar. Karşımıza, tüm bunları içinde barındıran, baktığımız-da zahir ile batıni güzelliği bir arada bize yansıtan muhteşem yapılar çıkar.

Zaman geçtikçe ev içerisin-de yaşayan birey sayısı azaldı. Geniş ailelerden, çekirdek ai-leye bir geçiş yaşadık. Gelirler arttı geçmişe göre, ama evle-rimizdeki muhabbetlerimiz, paylaşımlarımız, azaldı mı ne? Kabımız, kacağımız, eşyaları-mız elektronikleşti, modern-leşti ama ninelerimizin yaptığı sütlacın tadını hiçbir tatlıdan alamaz olduk. TV’lerimiz, ka-meralarımız, videolarımız arttı ama dedelerimizin radyolardan dinlediği ajansın verdiği o tıl-sımlı hava yok artık. Lüks otel-lerde, yurt dışında bayram ta-tilleri geçiriyoruz belki, ancak mütevazı evlerimizin bahçe-sinde, lavanta kokuları arasın-da semaverin dumanı altında hazırlanan kahvaltı masasın-da, evin erkeklerinin bayram namazından çıkıp gelmelerini beklediğimiz kadar mutlu mu-yuz?

Ayrıntılara boğularak yorgun-laştırılmış, strese gark edilmiş, bize biçilmiş bir hayatı yaşar-ken, asıl mutluluk kaynakları-nı geçmişe gömüyor ve böylesi yazılarda anıp iç geçiriyoruz. Her şeyin anlamı muhabbet ve sevgide odaklanıyor. Ve bun-ları içerisinde barındıran ley-

lak kokulu eski evlerimizde. Elmalı evlerinin bu çağrıştır-maları, sıcak paylaşımların ya-şandığı bir yuvaya olan özlem, insanımızın ve toplumumuzun özlemi, geçmişe olan özlem.

Dedelerimizin mirasına ve öl-mez değerlerimize sahip çıka-rak, onurlu bir gelecek için onu çocuklarımıza teslim edelim. Ta ki, onlar da kendi çocukla-rına teslim etsinler..

Page 115: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

113Dört Mevsim Tarım

“Kontrolsüz İlaçlamaya İnat Yaşasın Hayat”

Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Mer-kezi Başkanlığı tarafından

desteklenen “Kontrolsüz İlaçlamaya İnat Yaşasın Hayat” isimli projenin açılışı, düzenlenen törenle yapıldı. Gençlik Projeleri Eylem 1.2 gençlik girişimleri kapsamında Elmalı Eski-hisar Köyü Çevre Gönüllüleri Genç-lik Grubu tarafından sunulan proje, geniş bir katılımla tanıtıldı. Projenin bütçesinin 4200 Avro olduğu ve 6 ay süreceği bildirildi.

Elmalı Belediye Başkanı Hüseyin Altıntaş, zirai ilaçların kullanımının önemine dikkat çekti. Eskihisar köyünde yaşayan 3’ü kız 5’ i er-kek genç bireyden oluşan proje grubu, törende projenin amacı ve faaliyetler hakkında bilgi ver-di. Proje grubunu temsilen söz alan Aziz Bircan, eğitimlerde zirai mücadele uygulayıcısı çift-çilere, ilaç uygularken maske, gözlük, tulum ve eldiven kul-lanmaları gerektiğini anlatmayı ve kullanım alışkanlığını kazan-dırmayı amaçladıklarını söyledi. Proje grup üyelerinden Hatice Yurt-seven ve İpek Sarıca ise proje ile örtü altı ve tarımsal işletmelerde çalışan-ların, insanların ve gelecek nesillerin sağlığını korumak için üreticileri bi-linçlendirmeyi istediklerini bildirdi.

“Zirai mücadeleilaç ambalajları toplanıp imha edilecek”Proje grup üyelerinden Hanife Bir-can da, kimyasal ilaç kalıntılarının hemen her türlü çevresel objede bulunabildiğini ifade ederek, ‘’Ama-cımız çevre boyutu ile ilgili farkın-dalığı sağlamak, eğitimler vermek. Eskihisar İlköğretim Okulu ziyaret edilerek, öğrencilere bilgi verilecek. Tarımla uğraşan tüm evlere mek-tuplar yazılıp, zirai mücadele ilaç-larının kontrolsüz kullanımının in-sana, çevreye ve hayvanlara zararları anlatılacak, grup üyeleri ve katılım-cılarla il merkezine tiyatroya gidile-cek, Eskihisar köyü tarım arazileri dolaşılacak. Atık durumda bulunan boş zirai mücadele ambalajları top-lanıp imha edilecek ve eğitimler ve-rilecek” dedi.

“Üreticilere maske,tulum hediye edildi”Etkinlik kapsamırda 3 çiftçiye zi-rai mücadele uygulaması yaparken kullanılacak filtreli koruyucu mas-ke, 11 çiftçiye ilaçlama tulumu ve özel bir ilaç firmasından hediyeler verildi. Ayrıca program kapsamın-da düzenlenen İnsan ve Çevre ko-nulu kompozisyon yarışmasında birinci olan Eskihisar İlköğretim Okulu 8. Sınıf öğrencisi Hayriye Fidan’a ödülü olan diz üstü bilgisa-yarı, Elmalı Belediye Başkanı Hü-seyin Altıntaş tarafından hediye edildi. Zirai Mücadele İlaçları ve Çevre konulu resim yarışmasında birinci olan Eskihisar İlköğretim Okulu 5 .Sınıf Öğrencisi Akın Ka-raca da, ödülü olan fotoğraf maki-nesini Yuva Belediye Başkanı Hü-seyin Şahin’den aldı.

Page 116: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

114 Dört Mevsim Tarım

Sera varlığının büyük bölümü eski teknolojiEski seraların acilen modernize edilmesi, bunun için de üreticiye faizsiz

kredi verilmesi gerektiğini belirten Antalya Ziraat Odası Başkanı Halil

Ordu’ya göre, depremde yıkılma riski taşıyan binalar kentsel dönüşümle

nasıl yenilenecekse, aynı sistem seralarda da olmalı.

Dört Mevsim Tarım Der-gisi olarak bu sayımızda Antalya Ziraat Odası Baş-

kanı Halil Ordu ile söyleşi yaptık. Antalya’nın tarım potansiyelini de-ğerlendiren Ordu, odanın çalışma-ları hakkında da bilgi verdi. Son 3 yıldır 100 binin üzerinde zeytin fi-danı dağıttıklarını kaydeden Ordu,

bu sayede sulanamayan, seracılığa, meyveciliğe uygun olmayan arazileri ekonomiye kazandırdıklarını kaydet-ti. Depremde yıkılma riski taşıyan binaların kentsel dönüşüme tabi tu-tulacak olmasına değinen Ordu, aynı sistemin çağın teknolojisine ayak uy-duramayan seralarda da uygulanma-sını istedi.

Sayın Başkan Antalya’nın tarım potansiyelini değerlendirebilir mi-siniz?ORDU:Akdeniz kuşağında yer alan Antalya, ılıman iklimi nedeniyle 4 mevsim tarımın yapıldığı bir kent. Türkiye’nin örtü altı sebze üretim merkezidir. Antalya’daki seralarda yetiştirilen sebzeler, Türkiye’nin yanı

Page 117: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

115Dört Mevsim Tarım

sıra dünyanın dört bir yanındaki kentlere gönderiliyor. Bizim oda ola-rak ağırlıklı çalışmalarımız da örtü altı üretimine yönelik. Eskiden An-talya denince akla narenciye üretimi geliyordu. Şimdi narenciyenin yanına bir de turfanda sebze üretimi eklen-di. Herkesin de bildiği gibi Demre, Kumluca, Kaş, Finike, Antalya, Ma-navgat, Serik, Alanya ve Gazipaşa örtü altı tarımın yoğun yapıldığı yer-ler.

Sahilde seracılık hâkim. İç kesim-lerde durum nasıl?ORDU:Sahilden iç kesimlere gidil-dikçe meyvecilik, hayvancılık yaygın-laşıyor. Son dönemde Elmalı’da da küçümsenmeyecek oranda örtü altı üretimi başladı.

Örtü altı üretim ile ilgili çalışmala-rınız nelerdir?ORDU:Örtü altı sebze üretiminde iyi tarım uygulamaları ile ilgili çalış-malar yapıyoruz. Üreticilerin sağlıklı, ilaç kalıntısı olmayan, kaliteli ürün yetiştirmelerini sağlamaları için ça-lışıyoruz. Üreticilerin, tüketicinin ta-lebine karşılık verecek şekilde üretim yapmalarını sağlamaya çalışıyoruz. İhracatla ilgili bir sorun olduğunda üretici ile Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü arasında köprü olmaya çalışıyoruz. Tüketicinin neyi talep et-tiği çok önemlidir. Bu yönde yaşanan gelişmeleri üreticiye aktarıyoruz. İl Müdürlüğü ve diğer odalarla koordi-neli bir şekilde çalışıyoruz.

Oda olarak zeytin fidanı dağıtıyor-sunuz. Bu konuda da bilgi verir mi-siniz?ORDU:Antalya’da 3 yıldır zeytin fidanı dağıtıyoruz. Bu güne kadar

dağıttığımız zeytin fidanı sayısı 100 bini geçti. Çalışmalarımız sonucunda 5 bin dekarın üzerinde alana fidan di-kimi yaptık. Zeytin fidanı dikimi için özellikle sahil kesimini değil, kırsalı tercih ettik. Sulanamayan, seracılığa, meyveciliğe uygun olmayan arazileri tercih ettik. Buradaki amacımız da, kullanılmayan arazileri ekonomiye kazandırmak.

Hangi tür zeytin fidanı dağıtılıyor?ORDU:Zeytin fidanlarını Balıke-sir ve Bursa’dan getirtiyoruz. Üreti-ciye dağıttığımız zeytinlerin yüzde 80’i Gemlik, yüzde 20’si ise Ayvalık. Gemlik, sofralık ve yağlık zeytin çe-şididir. Ayvalık ise yağ çeşidi.

3 yıldır zeytin dikiliyor ürün alın-maya başladı mı?ORDU:3 yıl önce dikilen zeytinler-den bu yıl ürün alınmaya başlanır. Tam verim için birkaç yıla daha ihtiyaç var. Dikilen fidanlardan ağaç başına 1 ki-logram zeytin alınsa 100 ton yapar. Bu da sezonda piyasaya ekstradan 100 ton zeytin girecek anlamını taşır.

Bu yıl ne zaman ne kadar fidan da-ğıtılacak?ORDU:Ekim ayından itibaren üreticiler sipariş vermeye başlar. Kasım ve Aralık ayında da fidan-lar dağıtılmaya başlar. Bu yıl 20 bin fidan dağıtırız. Yaklaşık olarak bin dönüme yakın araziye dikimi yapılır. Her yıl aynı oranda hedef-lediğimiz toprak yapısında boş yer kalmayıncaya kadar fidan dikimini gerçekleştireceğiz.

Antalya’yı zeytincilik bölgesi mi ya-pacaksınız?ORDU:Antalya tarihi boyunca hep zeytin yetiştirilen bir bölgey-di. Termessos’tan, Olimpos’a zey-tinyağı nakledilen ahşap bir kanal olduğunu öğrendik. Termessos’tan, Olimpos’a nakledilen zeytinyağları gemilerle başka yerleşim bölgele-rine götürülüyordu. Bu yağlar sof-rada ve kandillerde kullanılıyordu. Zeytin bölgenin ürünü zaten. Ter-messos kavşağını geçtikten sonra Yenice gelir. Yenice’de zeytinlikler rahatça görülebilir.

Page 118: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

116 Dört Mevsim Tarım

Antalya’da tarım yapılabilecek hala boş araziler var. Buralar nasıl de-ğerlendirilebilir?ORDU:Özelikle Kepez ve Döşemealtı’nda tarıma uygun arazi miktarı fazla. Buralarda nar bahçeleri var, zeytinlikler var. Hayvancılık da yapılıyor. Boş arazilerde hava sıcak-lığının birkaç derece düşük olması nedeniyle seracılık uygun olmayabi-lir. Ama buralarda meyvecilik, zey-tincilik, hayvancılık yapılabilir. Nar üretimi arttı. Bu nedenle kayısı yetiş-tirilebilir. Buralarda piyasası olan her türlü ürün yetiştirilebilir.

Antalya tarımının en önemli çözüm bekleyen konusu nedir?ORDU:Sera varlığımızın büyük bölü-mü eski teknolojiye sahip. Bu seraların acilen teknolojiye uygun hale getiril-mesi gerekiyor. 1980’li, 1970’li yıllar-dan kalma seralarımız var. Bu seralar yüksek değil. Çok basıklar bu nedenle acilen modernize edilmesi gerekiyor.

Çözüm öneriniz nedir, ne yapılabilir? ORDU:Yasal bir düzenleme ile çağın gerisinde kalmış seraların modernizasyonu için üreticiye kre-di verilebilir. Faizsiz kredi ile üre-tici seralarını yeniler. Son teknoloji seraları tarıma kazandırmamız la-zım. Kırcami ve Aksu’da 1980’ler-den, 1970’lerden kalma seralar var. O zamanki teknoloji geriydi. Alçak tavanlı, havalandırması az seralar yapıldı. Bu hastalıklara, hastalıkla mücadele için atılan ilaçlarda kalıntıya neden oldu. Bu nedenle acilen seraların modernize edilmesi lazım. Bunun için de üre-ticiye faizsiz kredi verilmeli.

Kentsel dönüşüm gibi seralarda dö-nüşüm istiyorsunuz öyle mi?ORDU: Deprem riski taşıyan bi-nalar kentsel dönüşüm çerçeve-sinde yenilenecek. Bu seralar da çürük bina gibi insanlar için teh-

likeli. Üretici sağlıklı ürün istiyor. Bunun için çağın şartlarına uy-gun yeni seralar yapılmalı. Yasal düzenleme ile eski seraları söküp, daha düzgün seralar yaparsak üre-tici de kazanır. Benim çok önce yaptırdığım 3 dönüm bir seram var. Havalandırması sorunlu, tava-nı basık. Sürekli bitkilerde hastalık oluyor. İlaçla mücadele ediyoruz. Yeni yaptırdığım bir seram daha var. Tavanı yüksek ve tavanından havalandırmalı. Eski sera kadar hastalıkla mücadele etmediğim gibi daha çok verim alıyorum.

Beklentinize yönelik bir çalışma var mı?ORDU: Antalya Ticaret Borsası bu yönde bir çalışma yapıyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdür-lüğü de çalışma yapıyor. Üretici-nin seralarını modernize etmesi için 0 faizli krediye yönelik bir çalışma bu.

Page 119: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

117Dört Mevsim Tarım

Antalya İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile İlçe Müdürlükleri tarafından

Antalya’nın Kumluca, Aksu, Kepez, Konayaltı, Serik, Alanya ilçelerinde 18 üreticinin 6 ton 596 kg biberi imha edildi.

Domates, elma ve turunçgillerde ruh-

satlı olan Pyridaben aktif maddeli pestisitin tavsiye dışı olarak biberde kullanılması ve laboratuar analiz so-nuçlarına göre maksimum rezidu li-mitlerinin üzerinde kalıntı tespit edil-mesi üzerine 6 ton 596 kg biber imha edildi. Üreticilere 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri Bitki Sağlığı Gıda ve Yem Kanununa göre yasal işlem uygulandı.

Antalya’da 6 ton 596 kg biber imha edildi…

Page 120: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

118 Dört Mevsim Tarım

Sanilab adıyla kurulduktan sonra SGS bünyesine katılan ve SGS Antalya

Gıda Kontrol Laboratuarı adını alan kuruluş, bugün ülkenin en büyük gıda

kontrol zincirine sahip. Bu zincirin operasyonları ise 130’u aşkın uzman

tarafından yürütülüyor.

Antalya’da 3 yıl önce Sani-lab adıyla kurulan ve 2011 yılında 140 ülkede faali-

yet gösteren SGS bünyesine katılan SGS Antalya Gıda Kontrol Labo-ratuarı, bugün konusunda uzman personeli ve en son teknolojiye sahip cihazları ile bir çok alanda hizmet veriyor. SGS Antalya Gıda Labo-

ratuarı Müdürü Necati Altındiş ile laboratuarın çalışmaları konusunda söyleşide bulunduk.

SGS Antalya Gıda Kontrol Labo-ratuarı ne zaman kuruldu? Bünye-sinde kaç kişiyle hizmet veriyor?ALTINDİŞ:2009 yılında Sanilab adıyla kurulan laboratuarımız, 2011

yılında SGS bünyesine katıldı ve SGS Antalya Gıda Kontrol Laboratuarı adını aldı. SGS bugün Türkiye’nin en büyük gıda kontrol laboratuarı zinci-rine sahip ve bu zincirin operasyon-larını 130’u aşkın uzman yürütmekte. 7 teknik, 4 idari toplam 11 personeli ile Antalya ve çevresine hizmet veren laboratuarımız, ülke gıda kontrol labo-

Gıda Kontrol Laboratuarı kalitenin adresi

Page 121: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

119Dört Mevsim Tarım

ratuarı zinciri kurma vizyonunun bir parçası olarak Antalya dışında İstan-bul, Mersin ve Hatay illerinde 4 gıda kontrol laboratuarına daha sahip.

Gıda endüstrisine sunduğu özel testler var mı? Varsa bunlardan bahsedebilir misiniz?ALTINDİŞ:Gıda, Tarım ve Hay-vancılık Bakanlığından izinli olarak, Rusya Federasyonu ve Avrupa Birli-ğine ihraç edilen yaş meyve ve sebze-lerin analizlerini yapmaya yetkili olan SGS Antalya Gıda Kontrol Labora-tuarı, 400’den fazla pestisit kalıntısı analizi yapma yetkisine sahiptir. Kap-sam anlamında lider olduğumuz bu alanda, pestisit etken madde analiz sayısını 500’e çıkarmayı hedefliyoruz. “Gıda Mikrobiyolojisi” ve “Havuz Suyu Analizleri” için de yetki alma çalışmalarımız devam etmekte. Mik-robiyolojik analizlere başladığımızda, gıda sektörü analizlerinin yanında turizm sektörünün ihtiyaç duyduğu içme-kullanma suyu, havuz suyu ve gıda ürünlerinin tüm analizlerini de laboratuarımızda yapıyor olacağız.

SGS Antalya Gıda Kontrol La-boratuvarlarını (teknoloji, insan kaynağı, test çeşitliliği, vb.) diğer laboratuvarlardan ayıran özellikleri nelerdir?ALTINDİŞ:SGS Antalya Gıda Kontrol Laboratuvarı, alt yapı ve teknolojik olarak en üst düzeyde ci-hazlara sahip. Teknolojik gelişmeleri sürekli takip ediyor ve hedeflerimizi bu gelişmelere göre revize ediyoruz. Antalya’da yapılamayan analizler için, SGS bünyesindeki İstanbul, Mersin, Hatay ve hatta yurtdışı laboratuarla-rımızdan da yararlanabiliyoruz. SGS olarak gıda laboratuarları zincirine

sahip olduğumuz için müşterilerimi-zin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek hizmetleri, paket halinde veya ihtiyaca uygun şekilde tek kaynaktan çözebili-yoruz. Örneğin; gıda güvenliği analiz-leri yanında, hijyen denetimi, gözetim, belgelendirme gibi hizmetleri tek bir noktadan sunabiliyoruz. SGS Antalya Gıda Kontrol Laboratuarı olarak Gıda

Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Sağ-lık Bakanlığı gibi otoritelerin oluştur-duğu yönetmeliklere, Türk Akreditas-yon Kurumu (TÜRKAK) gibi özerk kuruluşların akreditasyon kurallarına ve bunlara ek olarak SGS’nin global standartlarına uygun hizmet sunuyo-ruz. SGS’nin tüm bu otoritelerin yanı sıra kendi standartlarını da gözeterek

Page 122: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

120 Dört Mevsim Tarım

hizmet sunması, hizmet kalitesini artı-rıyor. Örnek olarak, Bakanlıklar ya da TÜRKAK, Uluslararası Karşılaştırma Testleri’ne yılda bir kez katılmayı ye-terli görürken, SGS standartları gereği biz, yılda 2, 3 hatta zaman zaman 4 kez Uluslararası Karşılaştırma Testleri’ne katılıyoruz. SGS insan kaynakları poli-tikaları gereğince, uzman gücü önem-lidir, çalışanların uzmanlığı, SGS’nin asıl gücüdür. Personel alımları, SGS İnsan Kaynakları Bölümü tarafından, titizlikle gerçekleştirilir. SGS ailesine katılan çalışanlar, düzenli olarak hem uzmanlığına hem de kişisel gelişimine yönelik eğitimlere katılır.

SGS’nin Antalya’da olma nedeni ve hedefleri nelerdir?ALTINDİŞ: Antalya ve yakın çev-resinin ağırlıklı olarak hizmet ticareti yaptığını göz önüne aldığımızda bi-zim öncelikli hedef sektörümüz olan gıda ve turizm sektörü ile örtüşmekte.

Gıda analizlerinin yanı sıra hijyen ser-vis denetim hizmetlerimizle bölgedeki ihtiyaca cevap veriyoruz. Ayrıca yeni fırsatları yakından takip ediyor ve sek-törlerin ihtiyaç duyduğu test, gözetim ve denetim hizmetlerini tek kaynaktan sunuyoruz.

Sektör açısından bakıldığında bir liman şehrinde hizmet veriyor olunması önemli mi?ALTINDİŞ:SGS hizmetleri ile ulus-lararası ticareti kolaylaştırıyor. SGS Türkiye Tüketici Ürünleri Bölümü, hizmet verdiği markaların etkinliğini artıracak, riskini azaltacak, tüm ima-lat ve tedarik aşamalarında firmaların karşısına çıkacak sözleşmeye bağlı ya da yasal gereksinimlere uygunluğunu sağlayacak tek ve konsolide bir kaynak sağlayarak, uluslararası ticareti hız-landırıyor, süreci kolaylaştırıyor. Hiz-metlerimizi göz önüne alırsak liman şehrinde olmak ve hizmeti ihtiyaç

duyulan noktada sunabilmek, gıda ve turizm sektörü açısından büyük avan-taj sağlıyor. Ayrıca laboratuarlarımız Avrupa’daki laboratuarlara göre mali-yet avantajına sahip. Avrupalı üretici tarafından da tercih ediliyoruz. Dola-yısıyla liman şehrinde olmak bu ko-nuda müşterilerimize fiyat ve zaman avantajı sağlıyor.

Türkiye dışında hizmet verilen ül-keler var mı?ALTINDİŞ:SGS, Türkiye dâhil olmak üzere toplam 140 ülkede faaliyet göste-riyor. Ancak zaman zaman SGS’nin ofis ve laboratuarlarının bulunduğu ülkelere dahi hizmet ihracatında bulunuyoruz. Yukarıda da belirttiğimiz gibi fiyat ve zaman avantajı nedeniyle SGS Türki-ye Tüketici Ürünleri Bölümü, Avrupalı üreticilere de hizmet sunuyor. Farklı ül-kelerdeki SGS kuruluşları düzenli olarak SGS Türkiye Tüketici Ürünleri Bölü-münden hizmet alıyor.

Page 123: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

121Dört Mevsim Tarım

İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdür-

lüğü Enformasyon Birimi ulusal ola-rak yayın yapmakta olan televizyon kanalında hazırladığı TV programı ile tarım ve gıda sektörünü, tarım ke-simini ilgilendiren birbirinden farklı birçok konuyu, tarım kesimiyle, üre-ticilerle ve tüketicilerle buluşturuyor. Programlarda yetiştiricilik teknikle-rinden, yeni teknolojilere, gıda sağ-lığı ve gıda güvenliğinden denetim-lere, Bakanlığın desteklemelerinden projelerine kadar çok geniş yelpazede pek çok konuya değinilerek üreticile-re ışık tutuluyor.

Eğitim ve yayım çalışmalarının vazgeçilmez bir parçası olan görsel basınının üretici bilgilenmesi ve bilinçlenmesinde çok büyük öne-mi olduğunun bilincinde olan İl Müdürlüğü yıl boyunca hazırladığı TV programları ile üreticilere yeni ufuklar açıyor. İl Müdürlüğü’nde çalışan konu uzmanları, öğretim üyeleri, tarım kuruluşları ve özel sektör temsilcilerinin, üreticilerin

ve ihracatçıların konuk olarak ka-tıldığı programlarda izleyicilerden telefon ve SMS yoluyla gelen so-rulara da yanıt veriliyor.

Akdeniz TV’de her hafta salı günü, Gürsel Cingöz ile Tarımviz-yon (canlı) saat 19:15’da.

Televizyon Programları İle Tarımın Nabzını Tutuyoruz…

Page 124: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

122 Dört Mevsim Tarım

HABER HABER HABER HABER

Gübre Denetçileri Eğitimi

Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü Bitki Besleme ve Teknoloji Geliştir-me Dairesi Başkanlığı tarafından üçüncüsü düzenlenen Gübre Denet-çileri Eğitim Toplantısı, Antalya’da yapıldı. Tarım denildiğinde herke-sin kendi penceresinden farklı bir şey algıladığını belirten Gıda Tarım Hayvancılık İl Müdür V. Bedrullah Erçin, şöyle devam etti: “Tarım, Türkiye’nin uluslar arasında rekabet şansının olduğu tek sektördür. Bu anlamda bakıldığında tarım sektörünü ihracatın yapıldığı sektör olarak görüyorum. Gayri Safi Milli Hasıla ile ülke ekonomisinin en dinamik sektörüdür” dedi. Erçin, üretim yerlerinde kullanılan girdilerin sağlıklı ve güvenli olmasıyla ilgili çok geniş bir sorumluluk sahalarının bulundu-ğunu belirtti. Eğitimde katılımcılara, organik ve kimyevi gübre yönet-meliği, bayi denetimleri ve denetimden sonra yapılacak olan işlemler hakkında bilgi verildi.

Mera Kanunu uygulamaları

Mera Kanunu Uygulamalarına İlişkin Mevzuat Çalışma Toplantısı, Antalya’da gerçekleştirildi. Mera ile ilgili metot birliği toplantıları yapıl-masının, talimat ve tebliğlerin daha gerçekçi çıkması anlamında faydalı olacağını düşündüğünü kaydeden İl Müdür V. Bedrullah Erçin, “Bunu tohumculukta çok güzel başardık. Bu toplantı ile merada neleri başar-dık, neleri yapamadık bir swot analizi gerektiğini düşünüyorum. Ot be-deli ile ilgili iller arasında farklı uygulamalar var. Bu toplantıda spesifik konular bazında tartışılmalı” dedi. Mera kiralamalarına sıcak baktığını ifade eden Erçin; kiralamaların profesyonelleşmesi gerektiğini, halkın ve kullanıcıların katılımının önemli olduğunu söyledi. Sonuca odaklı bir toplantı olmasını planlayarak katılımcı sayısını sınırlı tuttuklarını belirten Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü Çayır Mera Daire Başkanı Mesut Akdamar ise “Biz mera ailesiyiz. Ortak akıl bulmak için buradayız” dedi.

Antalya İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü çalışanlarına yönelik olarak ‘’Son Kale’’ adlı seminer düzenlendi. TOÇBİRSEN Antalya Şube Başkanlığı tarafından organize edilen eğitimde, Sosyolog Yusuf Özkan Özburun tarafından katılımcılara aile içi iletişim konusunda bilgi verildi. Sosyolog Yusuf Özkan Özburun, eğitimin başlığının Son Kale olarak adlandırılmasındaki sebebi şöyle açıkladı: ‘’Atalarımız için Çanakkale son kaleydi. Bizler için ise son kale ailemiz olmalı. Bilindiği üze-re toplumun temel direği olan ailedeki bireyler, gelişen teknoloji ile birbirlerinden uzaklaşmaya başladı. Ruhumuzu tedavi edebileceğimiz tek yer ailedir. O nedenle aile içi iletişim çok önemlidir.’’

Son kale…

Page 125: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

123Dört Mevsim Tarım

HABER HABER HABER HABER

Tohum Kontrolörlük Eğitimi 12-17 Mart 2012 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi. Eğitimin açılışına Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü Tohumculuk Daire Başkanlığından Musa Kozan, Antalya Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdür V. Bedrullah Erçin ve 108 teknik personel katıldı. Açılışta konuşan Musa Kozan, “Tohumculuk sektö-ründe son 10 yılda çok büyük gelişmeler oldu. Rakamlara baktığımızda tohumluk üretimimiz 145 bin tondan 635 bin tona yükselmiştir. İhra-catımıza baktığımızda 17 milyon dolardan 109 milyon dolara yükseldi-ğini görüyoruz” dedi. Erçin ise Türkiye’nin son yıllarda sebze tohumu ithal eder hale geldiğini belirterek, “Antalya’daki sebze tohumu üreti-mini dikkate aldığımızda ithalat yapmaya gerek kalmamıştır. 40’ın üzerinde ülkeye sebze tohumu ihraç etmeye başladık. Bir zamanlar bizim için İsrail ve Hollanda ne ise, bugün Orta Asya’daki ülkeler için Türkiye aynı konuma gelmiştir. Bunu hep beraber başardık. Bakanlık olarak en başarılı olduğumuz sektörlerden birisi tohumculuk sektörüdür. Bu noktada sizler çok önemlisiniz” diye konuştu. Beş gün süren eğitimde katılımcılara, Tohumluk Kontrolör Yönetmeliği Uygula-ması, Tohum Veri Yönetim Sistemi, Tohumluk Beyannameleri Verilmesi ve Kabul İşlemleri, Sertifikasyon Sistemi, Bitki Çeşitlerinin Kayıt Altına Alınması, Bitki Sağlığı Standartları gibi konularda bilgi veridi.

“40’tan fazla ülkeye sebze tohumu ihraç ediyoruz”

Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen “Su Ürünleri Değerlendirme Toplantısı’’, Antalya’da yapıldı. 2011 yılı çalış-ma ve faaliyetlerinin değerlendirildiği ve 2012 yılında yapılması planlanan faaliyetlerin ve hedeflerin belirlendiği toplantıya, Balıkçılık ve Su Ürün-leri Genel Müdürü Dr. Durali Koçak, ilgili daire başkanları, İl Müdür-leri, Antalya İl Müdür Yardımcısı Mehmet Yoran, Hayvan Sağlığı ve Su Ürünleri Şube Müdürleri ile uzman personel katıldı. Dr. Durali Koçak, açılışta yaptığı konuşmada, yeni kurulan Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğünün yasadışı avcılıkla mücadele konusunda etkin denetimler yapması gerektiği yönünde kamuoyunda bir beklenti oluştuğunu söyledi. Artan beklentiler nedeniyle İl Müdürleri ve Şube Müdürlerinin konuya daha fazla önem vermeleri gerektiğini vurgulayan Koçak, çözüme yönelik davranılması gerektiğini belirtti.

Su ürünleri değerlendirme toplantısı yapıldı

Page 126: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

124 Dört Mevsim Tarım

Antalya’nın ilçelerinde tarımsal konularda bilgi vermek üzere düzenlenen eğitimler devam ediyor. İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün tüm şubelerinden konu uzmanı teknik personelin katımlıyla gerçekleştirilen eğitimlerde, kırsal kalkınma yatırımlarından desteklemelere, yetiştiricilikten mücadeleye kadar pek çok önemli konuda bilgilendirme yapılıyor. İlçelerde TARGEL projesi kapsamında görev yapan ziraat mühendisi ve veteriner he-kimlerin de katıldığı toplantılar kapsamında Mart-Nisan-Mayıs ayları içersinde 16 ilçede 32 köyde çiftçi toplantıları düzenlendi. İl Müdürlüğü ile İlçe Müdürlüklerinin birlikte organize ettiği top-lantılarda, arı hastalık ve zararlıları ile mücadele, meyve ağaçlarında budama ve ceviz ağaçlarında aşılama, meyve yetiştiriciliği, hastalık ve zararlıları ile mücadele, sulama, gübreleme ve budama, hayvan besleme, hastalık ve zararlıları ile mücadele, sera konstrüksiyonu, sera yerinin seçimi, iklimsel özelliklerin sera tasarımında etkinliği, elmada karaleke mücadelesi ve yöntemleri, EKÜY projesi, pestisit kalıntısı, solarizasyon, sera artıklarının değerlendirilmesi, organik tarım metodu ile üretim, organik tarımda sertifikasyon ve organik tarımda kullanılabilecek kimyasallar ile Bakanlık Kayıt Sistemleri konularında bilgi verildi. Toplantılarda üreticilerden gelen sorular da yanıtlanarak, yanlış uygulamalara dikkat çekildi.

Çiftçi eğitimleri devam ediyor

HABER HABER HABER HABER

Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüklerinde görev alan 81 avu-kat, Belek’te bir araya geldi. Kabahatler Kanunu, Adli ve İdari Dava Takibi, 639 Sayılı KHK, 659 Sayılı KHK,44483 Sayılı Kanun ve Genel Müdürlükler çalışmalarının ele alındığı eğitim toplantısının açılışına, Personel Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Ünal Yılmaz, Antalya İl Müdür V. Bedrullah Erçin ve illerde görev yapan 81 avu-kat katıldı. İl Müdür V.Bedrullah Erçin, yaptığı konuşmada, yıllardır İl Müdürlükleri bünyesinde ihtiyacı duyulan avukatların göreve baş-lamasının, birçok hukuki konunda yaşanan sorunların çözümünde yarar sağlayacağını belirtti. Erçin, “Kanunu bilmek yetmiyor, yönet-melikleri, talimatları da bilmek gerekiyor ama tüm bunları bilmek de yetmiyor, çünkü uygulamanın içinde olmazsan, kanun, yönetmelik ya da talimatları bilmenin de bir önemi kalmıyor” dedi. Personel Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Ünal Yılmaz ise ‘’İlk etapta 81 İl Mü-dürlüğünde bir avukatla başladık. İlerleyen dönemlerde bu sayıyı art-tırmak istiyoruz’’ dedi. Yılmaz, avukatların hukuki her türlü konuda illerde tek yetkili olacaklarını vurguladı.

İl Tarım Müdürlüklerinde görev alan 81 avukat Antalya’da

Page 127: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

125Dört Mevsim Tarım

HABER HABER HABER HABER

TÜDKİYEB Türkiye Damızlık Koyun- Keçi Yetiştiricileri Mer-kez Birliği’nin Mevzuat ve Muhasebe ile ilgili eğitim toplantısı, üç gün süreyle Antalya’da gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Antalya Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdür V. Bedrullah Erçin, Türkiye’de koyun keçi yetiştiricileri birliklerinin önemine deği-nerek, “Ülkenin sütünü büyük baş hayvandan, etini ise küçükbaş hayvandan sağlarız. Türkiye’de sorunlara baktığınız zaman süt sorunu var mı, yok. Türkiye’de et sorunu var. Bu sorunu çözmek için yurtdışından et ithalatları yapıyoruz. Büyük baş hayvan ithal ediyoruz. Aslında bunun çözümü ülkemizdeki küçükbaş hayvan varlığıyla, sizlerin ve bizlerin yapacağı ortak çalışmalarla gideri-lecek” dedi.

Damızlık koyun- keçi yetiştiriciliği başkanları bir araya geldi

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı kuruluş müdürlükleri, idari ve mali işler şefleri hizmet içi eğitim toplantısı için Antalya’da bir araya geldi. Eğitimin açılışında konuşan İdari İşler ve Koordinasyon Daire Baş-kan V. Mustafa Aktaş, her kademedeki personelin teknik eğitimler yanın-da kişisel gelişim, motivasyon konularında önümüzdeki süreçte de eğitime tabi tutulacağını ve hedeflerinin personele çok yönlü bir hizmet içi eğitim vermek olduğunu söyledi.

Antalya’da bir araya geldiler

Antalya Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünün 2012 yılı hedefleri içerisinde yer alan Süs Bitkileri Sektöründe Üretimi Artırma Projesi kap-samında toplantı düzenlendi. Toplantıya Antalya Gıda Tarım ve Hayvan-cılık İl Müdür V. Bedrullah Erçin, BATEM, Orta Anadolu Süs Bitkileri ve Mamulleri İhracatçı Birlikleri, Antalya Ticaret Borsası, T.C. Ziraat Ban-kası Antalya Tarımsal Bankacılık Şubesi, Akdeniz Süs Bitkileri Üreticileri Derneği yetkilileri ile özel sektör temsilcileri katıldı. Toplantıda firmalar, sektörün sıkıntılarını anlatarak özellikle arazi tahsisleri, kredi sistemleri konularında taleplerini dile getirirken, sorunların çözümü için sektörün birlikte hareket etmesi, bölgesel ürün desenlerinin belirlenmesi, AR-GE çalışmalarına ağırlık verilmesi, Biyolojik Çeşitlilik Parkı’nın oluşturulması ile ilgili çalışmalar yapılması gerektiği konusunda fikir birliğine varıldı.

Süs Bitkileri Üretimini Artırma Projesi

Page 128: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

126 Dört Mevsim Tarım

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2012 yılı programı kap-samında düzenlenen “Et Ürünleri Hijyen Kontrolü Eğitimi” Kemer’de gerçekleştirildi. Eğitime Burdur, Denizli, Diyarbakır, Eskişehir, Isparta, Kastamonu, Kırşehir, Konya illerinden ve İl/ İlçe Müdürlüklerinden et ürünleri hijyen kontrolünde görevli ve-teriner hekim ve mühendisler katıldı.

İl Müdürlüğü Gıda ve Yem Şube Müdürlüğü kontrol görevlileri Murat Gökçek, Ümit Okudur ve Ziya Günal tarafından verilen eğitimin birinci bölümünde; 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’ndaki gıda güvenilirliği yak-laşımı, hayvansal gıdalara ilişkin yasal düzenlemeler, et ürünleri ve et ürünleri üretim tesislerindeki hijyen kriterleri, resmi kontroller ve gıda güvenilirliğini sağlamada gıda güvenlik sistemlerinin yeri, önemi ve yasal zorunluluklar konusunda bilgi verildi. Eğitimin üçüncü gününde ise et ürünleri üretim tesisinde yapılan çalışmada verilen teorik bilgiler pratiğe geçirildi.

Et ürünleri hijyen kontrolü eğitimi verildi

HABER HABER HABER HABER

Kemer İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile Antalya Gıda Ta-rım ve Hayvancılık Müdürlüğünün işbirliği ile Kemer’de Palmiye Kırmızı Böceği eğitim toplantısı düzenlendi. Toplantıya Kemer İlçe Gıda Ta-rım ve Hayvancılık Müdürü İbrahim Zeytinciler, Ulusal Tarım Ens-titüsü Yetkilisi Fransız Uzman Mr. Michel Ferry, Antalya Gıda Tarım Hayvancılık Müdürlüğünde görevli Palmiye Kırmızı Böceği konusunda çalışma yapan Ziraat Mühendisi Nesrin Çağırgan, Handan Özkan ve konusunda uzman teknik personel katıldı.

Uzun yıllardan bu yana Palmiye Kırmızı Böceği hakkında araştırma ya-pan Ferry, bu böceğin başta hurma ağacı olmak üzere birçok palmiye tü-rüne en çok zarar veren canlı olduğunu söyledi. Yumurtadan çıkan larva-ların, ağacın gövdesini zayıflatarak bir yıl içinde ölümüne neden olduğunu söyleyen Ferry “Bu zararlı böceklerle savaşmak için buradayız. Kemer il-çesinde de her turizmcinin ve otel sahibinin bu işe el atması gerekiyor. Sadece bir otelin bu konu ile ilgili mücadele vermesinin pek bir anlamı olmaz. Entegre bir mücadele verilmesi gerekiyor” dedi.

Palmiye kırmızı böceği uyarısı

Page 129: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

127Dört Mevsim Tarım

Hayvan Sağlığı, Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürlüğü çalışanları ile Antalya Veteriner Hekimler Odası Yönetim Kurulu üye-leri, düzenlenen bilgi alışverişi toplantısında bir araya geldi. Toplantıya İl Müdür Yardımcısı Mehmet Yoran, Şube Müdürü Kadri Bilici ile Veteriner Hekimler Odası Başkanı Muammer Saygılı katıldı. Toplantıda 5996 Sayılı “Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu” hakkında değerlendirme yapıldı. Veteriner Hekimler Odası Başkanı Muammer Saygılı, bu tür toplantıların Antalya hayvancılığı açısından çok önemli katkıları olduğunu belirtti. Hayvancılıkla ilgili düzenledikleri eğitimlerin oldukça verimli geçtiğini belirten Şube Müdürü Kadri Bilici ise 2012 yılında daha fazla eğitim düzenleyeceklerini söyledi. Toplantıda, Antalya’da serbest olarak çalışan veteriner hekimlerin 5996 Sayılı Kanun gereğince yeni yayınlanan yönetmelikler hakkında 4 merkezde düzenlenecek eğitimler ile bilgilendirilmesi karara bağlandı.

Veteriner hekimlere eğitim

Antalya MÜSİAD tarafından organize edilen 5996 Sayılı Kanunla ilgi-li yönetmeliklerin tanıtımı ve yeni gıda güvenilirliği yaklaşımı toplantısı, Antalya MÜSİAD Şube Başkanı Abdullah Aykut ve MÜSİAD üyeleri-nin katılımıyla yapıldı. Katılımcılara Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Mü-dürlüğü, Gıda ve Yem Şube Müdürlüğünde görevli Veteriner Hekim Ziya Günal tarafından 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu ve bu kanun kapsamında yayınlanan yeni yönetmeliklerle ilgili bilgiler verildi. Bilgilendirme toplantısı üyeler tarafından, işyerlerinin kayıt ve onaylarını yaptırmaları, merdiven altı üretimin önüne geçilmesi, gıda işletme-lerinin resmi kontrollerinde uyulan kurallar, risk esaslı denetim uygulaması, ürün kriterleri, tüketicinin korunması, gıdaların etiketlenmesi, tüketicilerin bilgilendirilmesi, gıdalarda tespit edilen uygunsuzluk durumunda Bakanlıkça kamuoyunun bilgilendirilmesi ve yönetmeliklerde bildirilen geçiş süreleri ve bu sürelerde gıda işletmelerinin sorumluluklarıyla ilgili sorularının cevaplanmasıyla sona erdi.

MÜSİAD üyelerine gıda mevzuatı eğitimi…

HABER HABER HABER HABER

Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından 2012 yılı Hizmetiçi Eğitim Programı kapsamında Manavgat ilçesinde Yem Mevzu-atı ve Yem Kontrol Faaliyetleri konulu toplantı yapıldı. 4 gün süren toplantıya, 41 ilin şube müdürleri ve konusunda uzman personel katıldı. Yem Daire Başkanlığından konu uzmanları ile Gıda Kontrol Laboratuarlarından teknik personelin katılımıy-la iki grup halinde yapılan toplantıda, mevcut sorunlarla ilgili bilgi alışverişinde bulunuldu. Katılımcılara, yeni yayınlanan yem mevzuatı, yemlerde GDO, Biyogüvenlik Mevzuatı, HACCP, etiketleme konuları hakkında bilgi verildi.

Yem Toplantısı

Page 130: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

128 Dört Mevsim Tarım

HABER HABER HABER HABER

Organik tarımla ilgili tüketici bilincinin oluşturulması amacıyla Antalya İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından düzenlenen eğitimlerin ilki, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği’nde yapıldı. 8 Mart Dünya Ka-dınlar Günü kutlaması nedeniyle bir araya gelen dernek üyelerine yönelik olarak yapılan sunumda, organik tarımın ne olduğu, nasıl ortaya çıktığı, tüketicilerin organik ürünleri alırken nelere dikkat etmesi gerektiği gibi konularda bilgi verildi. Antalya İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şubesi Organik Tarım Biriminde görevli Ziraat Mühendisi Dr. Nurdan Topakçı ve Gıda ve Yem Şubesinden Ziraat Mühendisi Hürriyet Atçakarlar tarafından verilen eğitimde katılımcıların soruları da yanıtlandı.

İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürlüğü tarafından belediyelerde görevli zabıtalara yönelik organik tarım eğitimi düzenlendi. Kemer Belediyesi toplantı salonunda organize edilen eğitime, Kemer Belediyesi Zabıta Müdü-rü İsmail Ceylan ve 25 zabıta memuru katıldı.

Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürlüğünde görevli ziraat mühendisleri Başak Calayer ve Hakan Eski tarafından verilen eği-timde, zabıtaların özellikle pazar yerlerinde yaptıkları denetimlerde dikkat etmeleri gereken konular hakkında bilgi verildi. Pazar yerle-rinde organik ürünlerin ayrı bir bölümde satışa sunulması gerektiği-nin vurgulandığı eğitimde, organik tarım nedir, ürünler nasıl organik sertifika alabilir, organik ürünlerin satışında tüketicileri yanıltıcı nok-talar ve bunları önlemek için neler yapılması gerektiği anlatıldı.

Zabıta Müdürü İsmail Ceylan, “Böyle bir eğitim bizler için çok önem-li, bizler de nihayetinde birer tüketiciyiz. Kemere bağlı Çıralı’da organik ürünler yetiştirilmesi ve bu ürünlerin bizlere ulaşması noktasında bizler de her türlü desteği vermeğe hazırız” dedi. Tüm katılımcıların ilgiyle dinledi-ği eğitim sonunda zabıtaların soruları yanıtlandı.

Tüketiciler organik tarım konusunda bilinçlendiriliyor

Zabıtalara organik tarım eğitimi

Page 131: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

129Dört Mevsim Tarım

Antalya Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Koordinasyon ve Ta-rımsal Veriler Şubesi tarafından düzenlenen Tarımsal Yayım ve Danışman-lık Hizmetleri konulu eğitim toplantısı, 9 Mayıs 2012 tarihinde yapıldı. Eğitim toplantısına, Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdürü Ali Ulvi Büyüksoy, Tarımsal Yayım ve Danışmanlık belgesi alan 18 kişi ve merkez ilçelerden gelen 43 personel katıldı. Toplantıda konuşan Büyüksoy, tarımsal danışmanlık desteği başlamadan önce verilen eğitim çalışmaları sonucunda Antalya’da 500 kişinin sertifika aldığını, ancak yetki almış 18 danışman bulunduğunu söyledi. Büyüksoy, “Bakanlığın asıl yapmak istedi-ği, eğitim ve yayımı danışmanlık sistemine, yani serbest tarım danışmanla-rına bırakmak. İllerde yapmış olduğum çalışmalarda çiftçilere serbest tarım danışmanlarıyla sözleşme yapmalarını ve ilaç bayilerinden daha bilinçli ilaç alabileceklerini söylüyorum” diye konuştu.

Tarımsal danışmanlık eğitimi

13.Geleneksel Tarım ve Seracılık Festivali etkinlikleri kapsamında, “Sera Ürünlerinde Güvenilir Gıda” konulu sempozyumu Antalya’nın Kumluca ilçesinde yapıldı. Kumluca Kaymakamı Salih Işık, seracılığın Kumluca’nın bel kemiği olduğunu belirterek, ilçenin büyük bölümünü tarımın ve örtü altı üretimin oluşturduğunu kaydetti. Kumluca’daki üretimin birçok ülkeye örnek olduğunu bildiren Işık, bunun ilçedeki tarım sektörü paydaşlarının değişime çabuk ayak uydurması ve dünya standartlarında üretim yapılma-sından kaynaklandığını söyledi. Sempozyum, iki oturum halinde gerçek-leştirildi. A.Ü.Kumluca M.Y.O. Müdürü Doç. Dr.Sahriye Sönmez baş-kanlığında başlayan birinci oturumda Prof. Dr. Mustafa Erkan Örtüaltı Yetiştiriciliğinde İyi Tarım Uygulamaları ve Kalıntısız Yetiştiricilik, Kop-pert Genel Müdürü Ali Eroğlu Biyolojik Mücadele, Yrd. Doç. Dr.Bülent Şık Pestisitler ve Gıda Güvenliği konularında bilgiler verdi. Oturum baş-kanlığını Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Arslan’ın yaptığı sempozyumun ikinci bölü-münde, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Çiftçi Eğitimi ve Yayım Daire Başkan V.Selman Eren “Tarım Danışmanlığı”, Ziraat Mühendisi Kadir Melan “Entegre üretim yönetimi”, ziraat mühendisleri Yalçın Ocak ve Mehmet Sena Turabi de “Zirai mücadelede yeni yasal düzenlemeler”, Zirai Mücadele İlaçları Üreticileri Derneği Başkanı Murat Kantarcı ise “Bitki koruma ürünleri ve gıda güvenliği” konularında bilgiler verdi. Sem-pozyum sonunda 13. Geleneksel Tarım ve Seracılık Festivali etkinlikleri kapsamında düzenlenen Sebze Teşvik Yarışması’nda dereceye giren çift-çilere ödülleri verildi.

Sera Ürünlerinde Güvenilir Gıda Sempozyumu

HABER HABER HABER HABER

Page 132: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

130 Dört Mevsim Tarım

HABER HABER HABER HABER

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Eğitim Yayım ve Yayınlar Dairesi Başkanlığı tarafından geçen yıl üçüncüsü düzenlenen “Tarım ve İnsan” te-malı fotoğraf yarışmasında dereceye giren fotoğraflar ile sergilenmeye değer görülen fotoğraflar, 8-9-10 Mayıs 2012 tarihlerinde Özdilek Park AVM’de sergilenmeye başladı. Bu yıl dördüncüsü düzenlenen 4.Ulusal Fotoğraf Ya-rışmasına katılmak isteyenler ise 13 Temmuz 2012 tarihine kadar müracaatta bulunabilecek. Yarışma genel, öğrenci, çiftçi, Bakanlık çalışanları, Denizbank çalışanları olmak üzere beş kategoride düzenleniyor. Genel kategoride bi-rincilik için 4 bin TL, ikincilik ödülü 3 bin TL, üçüncülük ödülü 2 bin TL, çiftçi kategorisi, öğrenci ve Bakanlık çalışanı özel ödülü 2 bin TL olmak üzere 15 bin TL ödül dağıtılacak. Denizbank çalışanları özel ödülü olarak ise yayın seti hediye edilecek. Yarışma ile ilgili detaylı bilgiye ve başvuru formuna www.tarimyayin.gov.tr adresinden ulaşılabilir.

Tarım ve İnsan konulu fotoğraf sergisi…

Arı yetiştiriciliği eğitimi yapıldı

Azize Kahraman Halk Eğitim Merkezi ve Antalya Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünün ortaklaşa düzenlediği Arı Yetiştiriciliği Eğitimi, 02 -19 Nisan 2012 tarihlerinde Antalya Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünde yapıldı. Eğitimin açılışında konuşan Hayvan Sağlığı Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürü Kadri Bilici, “Arıcılık ve arıcılığın ürünü olan bal, hepinizin bildiği gibi çok değerli bir besin maddesidir. Bakanlık olarak bizim sorumluluğumuz, tarladan sofraya olduğu gibi petekten sofraya kontrolü sağlamaktır. Bu sebeple burada göreceğiniz eğitimden sonra daha güvenli bal üretimi konusunda bilgi sahibi olmanızı temenni ediyorum” dedi.

39 kursiyerin katıldığı eğitimde kursiyerlere; Hayvan Sağlığı Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürlüğünde görevli Ziraat Mühendisi Selma Coşgun ve Veteriner Sağlık Teknikeri Abdullah Kaya tarafından; arıcılığın tarihçesi, ekonomideki yeri ve önemi, bal arısının zoolojik sistemdeki yeri, dünyada ve Türkiye’de bal arısı ırkları anlatıldı. Eğitimde ayrıca, arılarda yaşam düzeni, arı ürünleri, arılarda ilkbahar ve yaz bakımı, ballı bitkiler, gezginci arıcılık, arılar-da sonbahar bakımı ve kışlatılması, arı hastalık ve zararlıları konularında bilgi verildi.

Page 133: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

131Dört Mevsim Tarım

Gıda Güvenliği Bilgi Sistemi Eğitimi (GGBS) Antalya’da yapıldı. Gıda Gü-venliği Bilgi Sistemi (GGBS) ve 5996 Sayılı Kanun kapsamında yayımlanmış olan Gıdanın ve Yemin Resmi Kontrolüne İlişkin Yönetmeliğin ve bu yönet-melik kapsamında hazırlanmış olan prosedürlerin GGBS’de uygulanması ile ilgili olarak Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen eğiti-me, 81 İl Müdürlüğünde konusunda uzman personel, bazı kamu ve özel gıda laboratuarlarının temsilcileri katıldı. Bakanlık temsilcileri, GGBS’ye verilerin doğru olarak kaydedilmesinin büyük önem arz ettiğini, çok yakında mevzuat gereği sistemdeki bazı bilgilerin kamuoyuna da sunulacağını ifade etti. Ayrıca Bakanlığın yürüttüğü gıda, yem ile ilgili her türlü işlemlere ve istatistiklere sistem sayesinde ulaşılabileceği kaydedildi. Toplantıda, GGBS ile ilgili olarak genel bir eğitimin ardından onay/kayıt işlemleri, yem, bitkisel ve hayvansal ürünler ithalat-ihracat konularında mevzuat ve sistem hakkında katılımcılara bilgi verildi.

GGBS Eğitimi

HABER HABER HABER HABER

Ekonomi bölümü öğrencileri İl Müdürlüğünde…

Ana arı denetimleri

Akdeniz Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğrencileri, Gıda Tarım ve Hayvan-cılık İl Müdür V. Bedrullah Erçin ve Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürü Mehmet Şen ile bir araya geldi. Bedrullah Erçin, yaptığı konuşmada, ziraat mühendislerinin üretimden, sağlıklı ve güvenilir ürün elde edilmesinden sorumlu olduklarını kaydetti. Üreticilerin özellikle kayıt tutma noktasında bazı eksiklikler bulunduğunu hatırlatan Erçin, ‘’Hiçbir şeyin evrakını tutmuyoruz. İstatistikî verilerin tutulması da sizinle alakalı. Hangi ürünü ektik, ne kadar ilaç kullandık, ne kadar ürün hasat ettik bilmiyoruz. Yabancılar bunu çok iyi yapıyor. Sizler işin içine girince bunları iyi tutmanız lazım. Bu önünüzdeki 3-5 yıl, planlama yapma noktasında büyük önem taşımaktadır” dedi.Erçin, öğrencilere sistemli çalışmaları noktasında tavsiyelerde bulundu.

Antalya İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, Hayvan Sağlığı, Su ürün-leri ve Yetiştiriciliği Şube Müdürlüğü tarafından kayıtlı ve gezginci olarak Antalya’ya gelen ve sezonun ilk ana arılarını bölgede üreten 13 ana arı üretim işletmesinde, 2-4 Mayıs 2012 tarihleri arasında denetim yapıldı. Denetimler-de, ana arıların yetiştirileceği koloninin damızlık özellikleri, aşılanan larva yaşı, ana arının yetiştirilme yöntemi, başlatıcı ve bitirici kolonilerin popülâsyonu, bir koloniye transfer edilen larva sayısı, ana arı yetiştirme mevsimi, erkek arı popülâsyonu varlığı, kolonilerin beslenmesi konularında incelemelerde bulu-nuldu.

Page 134: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

132 Dört Mevsim Tarım

İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, İl Kontrol La-boratuvar Müdürlüğü, Akdeniz Su Ürünleri Eğitim ve Araştırma Enstitüsü çalışanları, aileleri ile birlikte Kepez Belediyesi Tiyatrosu tarafından Erdem Bayazıt Kültür Merkezi’nde sahnelenen ‘’Hacıyatmaz’’ oyununda bir araya geldi. Cevat Fehmi Başkut’un yazdığı, Abdullah Sürekli’nin yönettiği ve KBT oyuncularının rol aldığı iki perdelik “Ha-cıyatmaz” oyununu izlemek için bir araya gelen çalışanlar, hoşça vakit geçirdi.

Gıda Güvenliği Eylem Kurulu’nun almış olduğu kararla “En İyi Denetçi Tüketicidir” ilkesiyle yaşama geçirilen Gönüllü Gıda Mü-fettişliği Eğitimi’nin 26’ıncısı düzenlendi. Üç ayrı grup halinde ya-pılan eğitimde katılımcılara 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu, Gıda Güvenliği Eylem Kurulu Yö-nergesi ve Gönüllü Gıda Müfettişliği Görev ve Çalışma Yönerge-si, TGK Genel Etiketleme, Ambalajlama Kuralları Yönetmeliği, Güvenli Gıda Depolama ve Sergileme, personel hijyeni ve gıda hazırlama konularında bilgi verildi. Ayrıca mikroorganizmalar ve önemi, gıda zehirlenmeleri, okul kantinlerinde aranan teknik ve hijyenik şartlar, Alo Gıda 174, gıda müfettişinin taşıması gereken şartlar ve gıda müfettişinin görevleri ile ilgili olarak da eğitim ve-rildi.

Proje uygulamaya girdiği günden itibaren 26’ıncısı düzenlenen eğitimle birlikte Antalya’da Gönüllü Gıda Müfettişi sayısı 650’ye ulaştı.

Tiyatroda buluştular

Gönüllü gıda müfettişi sayısı 650’ye ulaştı

HABER HABER HABER HABER

Page 135: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

133Dört Mevsim Tarım

Tarımspor 2011-2012 futbol sezonunda Birinci Amatör Küme B Grubu’nda oynadı-

ğı 14 maçta 11 galibiyet 2 beraber-lik ve 1 mağlubiyet sonucunda elde ettiği 35 puanla birinci olarak Süper Amatör Küme’ye yükseldi.

Tarımspor şampiyonluğunu, İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlü-ğü Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen bir geceyle kutladı. Geceye, Antalya Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdür V. Bedrullah Erçin, Batı Akdeniz Ta-rımsal Araştırma Enstitüsü Müdür V. Abdullah Ünlü, Zirai Karantina Müdürü Uğur Aka, şube müdürleri, ASFK Başkanı Metin Bulut, İl Ha-kem Kurulu Başkanı Ahmet Akyurt, Futbol İl Temsilcisi İsmail Şener, Antalyaspor Alt Yapı Koordinatörü Saadettin Sincalıoğlu, Antalya’nın önde gelen tarım firmalarının sahip-leri ve yetkilileri ile Tarımspor dele-geleri katıldı.

Gecede konuşan Tarımspor Baş-kanı Mehmet Özdöl, takımı başarısından dolayı kutlarken, Tarımspor Antrenörü Hakan Bodur’a özverili çalışmalarından, İl Müdür V. Bedrullah Erçin’e desteklerinden ve kuruluşlara ise sağladıkları katkıdan dolayı teşek-

kür etti. Gecenin sonunda Erçin, ASFK Başkanı Metin Bulut’a, Tarımspor Başkanı Mehmet Öz-döl ise futbolculara madalyalarını verirken, Tarımspor kalecisi Onur Alkan kendileri için düzenlenen gece için teşekkür ederek, forma-sını Erçin’e hediye etti.

Tarımspor şampiyonluğu kutladı

Page 136: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

134 Dört Mevsim Tarım

Tadı damaklarda kalan çörek helva Elmalı’nın yerel lezzetlerinin başında çörek helva geliyor.

Tadı damaklarda kalan çörek helva, Elmalılı ustaların

hünerli ellerinde ayrı bir gevrekliğe ve kıvama ulaşıyor.

Elmalı mutfağının yerel tatlarından çörek helva-nın ünü, eşsiz lezzeti ile ilçe sınırlarını aşıyor. Çö-

ven suyu, şeker, beyaz ve kavrulmuş kırmızı susamdan yapılan ve ilçe-nin hediyelik ürünleri arasında ye-rini alan çörek helvayı bir tadan bir daha unutamıyor.

Likyalılara kadar uzanan köklü geç-mişi ve her türlü tarım ürününün yetiştirildiği bereketli toprakları ile Antalya’nın kuzeyinde yer alan bin 80 rakımlı Elmalı, kültürü, sanatı, dini ve mimari özelliklerinin yanı sıra mutfağı ile de dikkat çekiyor. Elmalı mutfağında önemli bir yere sahip olan yerel lezzetlerin başında ise çörek helva geliyor. Çörek helva, Afyonkarahisar, Manisa ve İzmir’de de yapılıyor, ancak Elmalılı ustaların

ellerinde bambaşka bir tada sahip oluyor. Hünerli ustaların ellerinden çıkan çörek helva, ilçenin hediyelik

ürünleri arasına girmiş durumda. İl-çeyi ziyarete gelenler mutlaka yanla-rında çörek helva götürüyor.

Page 137: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

135Dört Mevsim Tarım

Dede mesleği Elmalı’nın tarihi çarşısında de-desinden ve babasından aldığı ustalık bayrağını 1984 yılından bu yana başarılı bir şekilde taşı-yan Ahmet Millioğlu, yöreye has çörek helva imalatının incelikle-rine dikkat çekiyor. Şeker, çöven suyu ve susamdan yapılan çörek helvanın yapımına şeker ve çö-ven suyunun karıştırılması ile başlandığını söyleyen Millioğlu tarifine şu şekilde devam ediyor: “Bu karışım katılaşıncaya kadar kaynatılır. Çörek helvamızın ka-rışımı katılaştığı zaman içine bu kez kavrulmuş kırmızı susam ek-lenir. Daha sonra katılaşan karı-şım elle şekillendirilir ve üzerine beyaz susam serpilir. Son olarak helvalar tepsiye yerleştirilerek soğumaya bırakılır.”

Sırrı kavrulmuş kırmızı susamda Elmalı’da yapılan çörek helvanın diğer bölgelerdekine göre daha lez-zetli bulunmasının sırrının kavrul-muş susamda olduğunu ifade eden helva ustası Millioğlu “Çörek hel-vaya lezzet veren içindeki kavrul-muş kırmızı susamdır. Eğer kırmızı susam kavrulmadan çörek helvaya konulursa lezzetli olmaz. Tadı ya-van olur, yiyen tadına varamaz’’ di-yor.

Mide dostu çöven Çörek helvanın, yapımında kulla-nılan malzemeler nedeniyle sağlıklı bir yiyecek olduğuna vurgu yapan Ahmet Millioğlu, özellikle çövenin mide hastalıklarına çok iyi geldiğini söylüyor ve şunları ekliyor: “Bölge-mizde mide hastalığı bulunan ya da

verem, kanser gibi hastalıklara ya-kalananlar çöven suyu içer. Uzman-lar, çövenin özellikle mide için çok faydalı olduğunu söylüyor. Havuç gibi bir bitki olan çövenin otu top-rağın üzerinde, kendisi ise toprağın altında olur. Çöven, Elmalı dağ-larında, yükseklerde yetişir. Bahar aylarında dağ köylerinde yaşayanlar çöven toplar.”

İlçeyi ziyarete gelenler mutlaka

yakınlarına çörek helva götürüyor.

Page 138: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı

136 Dört Mevsim Tarım

BASINDA BİZ

Page 139: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı
Page 140: Antalya Tarım dergisi 4. Sayı