anadolu beylikler dünyası, açık, eski türk edebiyalında ...200 ı; feridun emecen, İlk...

11
lerden Bir Ses: Di uan ue Balkanlar- da Türk Üzerine Makaleler, Ankara 1997, s. Saha ma Törenlerinin Eyüp Sultan Külliyesi ile Ya- Çevresine If. Eyüp Sultan Sem- pozyumu istanbul s. 82; Hü- seyin Top, Meuleui Usul ue istanbul 200 Feridun Emecen, ue Anadolu Beylikler istanbul 200 s. Nilgün Eski Türk Meuleuilik Etkisi ue Meuleui (do ktora tezi, 2002). Gazi Üni versitesi Sosyal Bilimler Ens- titüsü; Sezai Küçük, Son istanbul 2003, s. 37 -324 ; H. Zübeyr "Mevlevilik'te Matbah Terbiyesi" , TY, sy. 27 ( 19 27). s. 280 -286; Ekrem "istanbul'un Mistik Kültüründe Mevlev!haneler, Yeni Mevlevihanesi", sy. 4, istanbul s. a.mlf .. "Mevlevilik", V, 422-430; Resuhi Baykara. " Mevlana Tekkes i N Tarih- ll / istanbul s. 478-479; H. Ritter. "Neue Litteratur über Maulana Calaluddln RUmi und seinen Order", Oriens, XIII-XIV 96 s. 342- 354; F. Nafiz Uz! u k, "M ev ievi Hilafetnameleri", VD, IX 97 s. G. W. Gawrych, Galib and Selim 111: Mevlevism and the Nizam-i Cedid", IJTS, IV/1 ( s. Nejat Gö- yünç. Devletinde Mevleviler", TTK Bel/elen , LV 99 s. 352-360; A. Nezih Galitekin. Rusühi Ankara vi veRisale-i Muhtasara-i Usul-i Nazenin", Yedi Vlll/56, istanbul s. 89-95. L !il BARiHÜDA TANRlKORUR ve Hz. Peygamber'in dönümünde töreniere verilen isim; bu törenlerde okunmak üzere eserlerin ortak _j Sözlükte yeri ve an- gelen mevlid kelimesi, Hz. Pey- gamber'le ilgili za- manla tasawuf çevrelerinde olmak üzere Arap velllerin dönümlerini de kapsayacak kilde bir anlam Mev- sim kelimesi de Arap ülkelerinde hem mevlidi hem bayram ifade eden bir mana Resul-i Ekrem. tarihçilerinin ço- göre Yemen valisi Eb- rehe'nin Kabe'yi üzere Mekke'ye ve Fil denilen meydana Bu hu- susta riva- yet edilir. Araplar'da "nesi" göz önüne alanlara göre bu tarih miladi 569, göre ise 570 veya 571 'dir. Yi- ne genellikle kabul göre Reblü- lewel 12'sinde ve gündüz dünyaya O ilkbahar mevsimine rast- layan bu iki, sekiz, on veya on yedinci gününde dair rivayetlerle sa- baha dünyaya dair riva- yetler de (ibn Keslr, I, 98-203; m!, 1, 40 -405; DiA, XI II, 7 pa- zartesi günü ise daha sahih riva- yetlere b k.). gününün miladi takvim e göre 20 Nisan'a denk gibi bu- nun ileri sürenler de ( ibn Keslr, I, 20 405) Hz. Peygamber'in onun do- gibi Hule- fa-yi dönemiyle Emevl ve Abbas! devirlerinde de mevlidle ilgili bir uygula- maya Esasen ilk iki halife fetih hareketleriyle son iki halife döneminde iç ka - hüküm sürmesi ve Emevl ile Abbas! yönetimlerinde de Resuluilah so- yuna destek gelecek se- bebiyle böyle bir kutlamaya uygun Devleti kuru- lunca. soyundan geldiklerini söyledikleri Hz. Peygamber'in dönümü Mu iz- Li diniilah döneminden (972-975) itibaren resmen kutlanmaya Bunun Hz. Ali, Hasan. Hüseyin ve o günkü halifenin mevlidleriy- le (mevalid-i sitte) receb, ve ramazan kandiller, ramazan ve kurban kutlamalar bu dönemde zengin bir (bk. ibnü't-Tuveyr, s. 21 1-223). törenlerde ön- ceden gerekli reblülev- vel 12. gününde sabahtan mak üzere kadar 300 tepsi helva ve daidduat olmak üze- re kurra , hatipler ve görevlilere da- Halifenin ve görevli- ler topluca Ezher Camii'ne gider. burada hatim okunduktan sonra "manzara" verilen tören yerine geçerlerdi. Kah ire va- lisi düzeni üzere önceden yerini Halife de maiyetiyle birlikte gelir, önce ve daha sonra Tören Kur'an tilavetiyle Enver (Hakim), Ezher ve Akmer ca- mileri hatipleri birer hutbe okuyup halife için dua ederlerdi. Bu kurra tilave- tini sürdürürdü. Hutbelerden sonra hali- fe törendekileri tekrar res- ml kutlama olurdu. mevlid de bu (a.g.e., M EV Li D s. 217-21 9; lll , 576; Makrlzl, 1, 433). Bu üst düzey görevli- lerin bir devlet töreni çerçevesin- de ve bir (Shinar, s. 373). Özellikle Sünni kutlarnalara bilinmektedir (ER, IX, 292). Hz. Peygam- ber'in ve Ehl-i beyt'in dönüm- lerinin dini hassasiyet da siyasi da önem ta- Halifeler üzerinde nüfuzu bulunan ve yönetime hakim olan Bedr el- Cemall'den sonra onun yerinevezir olan Efdal, Halife Müsta'li-Billah zama- 094- O Hz. Hasan ve Hüseyin'in mevlidleri dört mevlidi yasak- ancak Efdal'in ölümüyle gelen Me'mun el-Bataihl. Amir- Biahka- millah devrinde 51 7 (1123) bu tö- renleri tekrar Eyyubller birçok bayram ve tören mevlide de özen ve bunu evlerinde Ancak Selahad- din-i EyyQbl'nin Erbil Ata- begi Begteginli Muzafferüddin Kökböri 90- 23 3) m evli di büyük törenlerle ye- niden kutlamaya bt Cevzl'nin bir kutlama 5000 koyun. 10.000 tavuk, 100 at 100.000 ta bak yemek ve 30.000 tepsi helva kaydetmesi törene ka- bir fikir vermek- tedir. Ulema ve tasawuf ehlinin ileri ge- lenleri bu törenlerde bulunur, Kök- böri kendilerine hil'atler giydirirve hedi- yeler verirdi. Sufiler de vaktinden fec- re kadar zikir ve sema meclisleri düzen- lerdi. Hankahta 800-1 000 kadar sufi top- lan Kökböri de yer Her m evli d törenleri için harcanan pa- 300.000 kaydedil- mektedir (Mir'atü'z-zaman , Vlll. 681, 683; s. 43-44; 439-440) Hallikan muharremden üzere reblülewel kadar Musul, Cezlre. Sincar. Nusaybin gibi Acem memleketlerinden Erbil'e birçok fakih, sufi, vaiz, kurra ve etti- belirtir. Törenierin yerde sultan, ümera ve devletin ileri ge- lenleri için her biri dört veya bölüm- den meydana gelen yirmi kadar ba- (kubbe) da süslenir, hepsine ve gölge oyunu aynatan gruplar yer- Kökböri her gün ikindi nama- sonra da seyrederdi. Hz. Pey- 475

Upload: others

Post on 08-Mar-2021

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Anadolu Beylikler Dünyası, Açık, Eski Türk Edebiyalında ...200 ı; Feridun Emecen, İlk Osmanlılar u e Batı Anadolu Beylikler Dünyası, istanbul 200 ı , s. ı33-ı49; Nilgün

lerden Bir Ses: Di uan Edebiyatı u e Balkanlar­da Türk Edebiyatı Üzerine Makaleler, Ankara 1997, s. 2ı4-220; Saha Tanınan, "Kılıç Kuşan­

ma Törenlerinin Eyüp Sultan Külliyesi ile Ya­kın Çevresine Yansıması" , If. Eyüp Sultan Sem­pozyumu (Tebliğler), istanbul ı998, s. 82; Hü­seyin Top, Meuleui Usul ue Adabı, istanbul 200 ı; Feridun Emecen, İlk Osmanlılar u e Batı Anadolu Beylikler Dünyası, istanbul 200 ı , s. ı33-ı49; Nilgün Açık, Eski Türk Edebiyalında Meuleuilik Etkisi ue Meuleui Şairleri (doktora tezi, 2002). Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Ens­titüsü; Sezai Küçük, Meuleuiliğin Son Yüzyılı, istanbul 2003, s. 37 -324 ; H. Zübeyr Koşay, "Mevlevilik'te Matbah Terbiyesi" , TY, sy. 27 ( 1927). s. 280 -286 ; Ekrem Iş ı n. "istanbul'un Mistik Kültüründe Mevlev!haneler, Yeni Kapı Mevlevihanesi", İstanbul, sy. 4, istanbul ı993, s. ı19-ı3ı; a.mlf .. "Mevlevilik", DBİsl.A, V, 422-430; Resuhi Baykara. "Mevlana Tekkes i Teşkilatı N asıldı?", Tarih- Coğrafya Dünyası, ll / ı2, istanbul ı959, s. 478-479; H. Ritter. "Neue Litteratur über Maulana Calaluddln RUmi und seinen Order", Oriens, XIII-XIV (ı 96 ı). s. 342-354; F. Nafiz Uz! u k, "M evievi Hilafetnameleri", VD, IX (ı 97 ı). s. 384-4ı2; G. W. Gawrych, "Şeyh Galib and Selim 111: Mevlevism and the Nizam-i Cedid", IJTS, IV/1 ( ı 987). s. 9ı-ıı4; Nejat Gö­yünç. "Osmanlı Devletinde Mevleviler", TTK Bel/elen , LV /2ı3 (ı 99 ı) . s . 352-360; A. Nezih Galitekin. "İsmail Rusühi Ankara vi veRisale-i Muhtasara-i Müfıde-i Usul-i Tarikat-ı Nazenin", Yedi İklim, Vlll/56, istanbul ı994, s. 89-95.

L

!il BARiHÜDA TANRlKORUR

MEVLİD ( ..ı.J~I )

İslam edebiyatı ve sanatında Hz. Peygamber'in

doğum yıl dönümünde yapılan töreniere verilen isim; bu törenlerde okunmak üzere yazılmış eserlerin ortak adı.

_j

Sözlükte "doğum yeri ve zamanı" an­lamına gelen mevlid kelimesi, Hz. Pey­gamber'le ilgili asıl kullanımı yanında za­manla tasawuf çevrelerinde Mısır başta

olmak üzere Arap dünyasında velllerin doğum yıl dönümlerini de kapsayacak şe­kilde geniş bir anlam kazanmıştır. Mev­sim kelimesi de Arap ülkelerinde hem mevlidi hem diğer bayram kutlamalarını ifade eden geniş bir mana taşır.

Resul-i Ekrem. İslam tarihçilerinin ço­ğuna göre Habeşistan'ın Yemen valisi Eb­rehe'nin Kabe'yi yıkmak üzere Mekke'ye saldırdığı ve Fil Vak'ası denilen olayın meydana geldiği yıl doğmuştur. Bu hu­susta görüş ayrılığının bulunmadığı riva­yet edilir. Araplar'da "nesi" geleneğini göz önüne alanlara göre bu tarih miladi 569, diğerlerine göre ise 570 veya 571 'dir. Yi­ne genellikle kabul edildiğine göre Reblü-

lewel ayının 12'sinde ve gündüz dünyaya gelmiştir. O yıl ilkbahar mevsimine rast­layan bu ayın iki, sekiz, on veya on yedinci gününde doğduğuna dair rivayetlerle sa­baha karşı dünyaya geldiğine dair riva­yetler de vardır (ibn Keslr, I, ı 98-203; Şa­m!, 1, 40 ı -405; DiA, XI II, 7 ı) Doğumun pa­zartesi günü olduğu ise daha sahih riva­yetlere dayanmaktadır (aş. b k.). Ayrıca doğum gününün miladi takvim e göre 20 Nisan'a denk geldiği söylendiği gibi bu­nun doğru olmadığını ileri sürenler de bulunmaktadır ( ibn Keslr, I, 20 ı; Şam!, ı.

405)

Hz. Peygamber'in sağlığında onun do­ğum yıldönümü kutlanmadığı gibi Hule­fa-yi Raşidln dönemiyle Emevl ve Abbas! devirlerinde de mevlidle ilgili bir uygula­maya rastlanmamaktadır. Esasen ilk iki halife zamanında fetih hareketleriyle uğ­raşılması. son iki halife döneminde iç ka­rı şıklıkların hüküm sürmesi ve Emevl ile Abbas! yönetimlerinde de Resuluilah so­yuna destek anlamına gelecek olması se­bebiyle böyle bir kutlamaya şartlar uygun değildi. M ısır'da Şii Fatımf Devleti kuru­lunca. soyundan geldiklerini söyledikleri Hz. Peygamber'in doğum yıl dönümü Mu iz- Li diniilah döneminden (972-975) itibaren resmen kutlanmaya başlanmış­tır. Bunun yanında Hz. Ali, Fatıma, Hasan. Hüseyin ve o günkü halifenin mevlidleriy­le (mevalid-i sitte) receb, şaban ve ramazan aylarındaki kandiller, ramazan ve kurban bayramlarıyla diğer bazı kutlamalar bu dönemde zengin bir şölen geleneği oluş­turmuştur (bk. ibnü't-Tuveyr, s. 21 1-223).

Fatımiler zamanındaki törenlerde ön­ceden gerekli hazırlıklar yapılır. reblülev­vel ayının 12. gününde sabahtan başla­mak üzere öğleye kadar 300 tepsi helva kadılkudat ve daidduat başta olmak üze­re kurra, hatipler ve diğer görevlilere da­ğıtılırdı. Halifenin öğle namazını kılması­nın ardından kadılkudat ve diğer görevli­ler topluca Ezher Camii'ne gider. burada hatim okunduktan sonra "manzara" adı verilen tören yerine geçerlerdi. Kah i re va­lisi düzeni sağlamak üzere önceden yerini alırdı. Halife de maiyetiyle birlikte gelir, önce kadılkudatı. ardından sahibülbabı ve daha sonra diğerlerini selamlardı. Tören Kur'an tilavetiyle başlardı; ardından sıra­sıyla Enver (Hakim), Ezher ve Akmer ca­mileri hatipleri birer hutbe okuyup halife için dua ederlerdi. Bu sırada kurra tilave­tini sürdürürdü. Hutbelerden sonra hali­fe törendekileri tekrar selamlayınca res­ml kutlama tamamlanmış olurdu. Diğer beş mevlid de bu şekilde kutlanırdı (a.g.e.,

M EV Li D

s. 217-21 9; Kalkaşendl, lll , 576; Makrlzl, 1, 433). Bu kutlamaların üst düzey görevli­lerin katıldığı bir devlet töreni çerçevesin­de yapıldığı ve halkın geniş bir katılımının olmadığı anlaşılmaktadır (Shinar, s. 373). Özellikle Sünni çoğunluğun kutlarnalara iştirak etmediği bilinmektedir (ER, IX, 292). Fatımfler zamanında Hz. Peygam­ber'in ve Ehl-i beyt'in doğum yıl dönüm­lerinin kutlanması dini hassasiyet yanın­da siyasi meşruiyet açısından da önem ta­şıyordu. Halifeler üzerinde geniş nüfuzu bulunan ve yönetime hakim olan Bedr el­Cemall'den sonra onun yerinevezir olan oğlu Efdal, Halife Müsta'li-Billah zama­nında (ı 094- ı ı O ı) Hz. Hasan ve Hüseyin'in mevlidleri dışındaki dört mevlidi yasak­lamış. ancak Efdal'in ölümüyle vezirliğe gelen Me'mun el-Bataihl. Amir- Biahka­millah devrinde 51 7 ( 1123) yılında bu tö­renleri tekrar başlatmıştır.

Eyyubller zamanında birçok bayram ve tören kaldırıldığından mevlide de özen gösterilmediği ve halkın bunu evlerinde kutladığı anlaşılmaktadır. Ancak Selahad­din-i EyyQbl'nin kayınbiraderi Erbil Ata­begi Begteginli Muzafferüddin Kökböri (ı ı 90- ı 2 3 3) m evli di büyük törenlerle ye­niden kutlamaya başlamıştır. Sı bt İbnü'l­Cevzl'nin bir kutlama sırasında 5000 koyun. 10.000 tavuk, 100 at kesilmiş, 100.000 ta bak yemek ve 30.000 tepsi helva dağıtıldığını kaydetmesi törene ka­tılanların sayısı hakkında bir fikir vermek­tedir. Ulema ve tasawuf ehlinin ileri ge­lenleri bu törenlerde hazır bulunur, Kök­böri kendilerine hil'atler giydirirve hedi­yeler verirdi. Sufiler de öğle vaktinden fec­re kadar zikir ve sema meclisleri düzen­lerdi. Hankahta 800-1 000 kadar sufi top­lan ır. Kökböri de aralarında yer alırdı. Her yıl m evli d törenleri için harcanan pa­ranın 300.000 dinarı bulduğu kaydedil­mektedir (Mir'atü'z-zaman, Vlll. 681, 683; Süyutı. s. 43-44; Şam!. ı. 439-440) İbn Hallikan muharremden başlamak üzere reblülewel ayına kadar Bağdat. Musul, Cezlre. Sincar. Nusaybin gibi şehirlerle Acem memleketlerinden Erbil'e birçok fakih, sufi, vaiz, kurra ve şairinakın etti­ğini belirtir. Törenierin yapılacağı yerde sultan, ümera ve devletin diğer ileri ge­lenleri için her biri dört veya beş bölüm­den meydana gelen yirmi kadar ahşap ba­rınak (kubbe) yapılaraksafer ayı başların­da süslenir, hepsine ayrı ayrı çalgıcı ve şar­kıcılarla gölge oyunu aynatan gruplar yer­leştirilirdi. Kökböri her gün ikindi nama­zından sonra barınakları dolaşıp halkın da katıldığı eğlenceleri seyrederdi. Hz. Pey-

475

Page 2: Anadolu Beylikler Dünyası, Açık, Eski Türk Edebiyalında ...200 ı; Feridun Emecen, İlk Osmanlılar u e Batı Anadolu Beylikler Dünyası, istanbul 200 ı , s. ı33-ı49; Nilgün

M EVLi D

gamber'in doğum günüyle ilgili farklı gö­rüşler sebebiyle bir yıl reblülewelin seki­zinde, bir yıl da on ikisinde kutlanan mev­lidden iki gün önce çok sayıda kurbanlık hayvan meydana getirilerek kesilir ve ka­zanlar kaynatılırdı. Mevlid gecesi Erbil Ka­lesi'nde akşam namazının ardından zikir ve sema meclisi düzenlenir, sultan da mum alayı ile hankaha gelirdi. Hil'atler mevlid sabahı süfilerin elleri üzerinde ka­leden hankaha getirilir, ayan ve halkın

hazır bulunduğu geniş bir meydanda or­du geçit resmi yapar, vaaz verilir, bu sıra­da hil'atler dağıtılır, yemekler yenirdi. Ak­şam yine hankahta zikir ve sema meclisi düzenlenirdi. Sona eren kutlamaların ar­dından misafirler memleketlerine dön­meye başiardı ( Vefeyat, IV, 117-119; Shi­nar, s. 374ı. Endülüslü muhaddis ve ta­rihçi İbn Dihye ei-Kelbl. 604 (1207) yılın­da Erbil'e uğradığında Hz. Peygamber'in doğum yıl dönümünün büyük törenlerle kutlandığını görünce et-Tenvir ii mevli­di's-sirdci'l-münir adlı eserini yazarak Muzafferüddin Kökböri'ye takdim etmiş. Kökböri de kendisine 1 000 dinar ihsanda bulunmuştur (İbn Hallikan, lll, 449-450; SüyOtT, S. 42-43ı.

Kökböri zamanındaki kutlamaların Fa­tımller'den farklı olarak hazırlıklarıyla bir­likte uzun bir zaman dilimine yayıldığı, bir şenlik havası içinde halkın geniş katılı­mıyla gerçekleştiği ve merasimlerde özel­likle tarikat mensuplarının rolü dikkat çekmektedir. Ebü Şame ei-Makdisl, mev­lid kutlamasını ilk önce Musullu süfi Ömer b. Muhammed ei-Mella'ın kendi zaviye­sinde yaptığını. Kökböri'nin de bunu ör­nek alarak m evli d törenlerini başiattığını belirtir ki (ei-Ba'iş, s. 96; Şam! , ı. 443ı bu husus söz konusu törenlerde tasawuf er­babının rolünü de açıklar. Mevlid uygula­masını ilk defa Kökböri'nin başlattığına dair bazı kaynaklarda zikredilen görüş ise (SüyOtT, s. 42; Şam!, ı. 439ı bu kutlama­ların geniş katılımit özelliğinden kaynak­lanmış olmalıdır.

Endülüslü seyyah İbn Cübeyr. 579'da ( 1183 ı Mekke'de gördüklerini anlatırken ResOl-i Ekrem'in doğum yıl dönümünde doğduğu evin ziyarete açıldığını belirtir ( er-Ri/:ıle, s. 92; Mekke'deki kutlamalar için ayrıca bk. Kaptein, LXIX/2 [ 1992], s. 193-203ı. Bu ev daha önce Harünürreşld'in an­nesi Hayzüran tarafından tamir ettirilip mescide çevrilmişti (İbn Keslr, I, 2ooı.

Memlükler döneminde Mısır'da mev­lid kutlamaları bütün ihtişamıyla devam etmiştir. Reblülewel ayının girişinden iti­baren başlatılan kutlamalar sırasında do-

476

nanma mensupları tarafından Kahire Ka­lesi' nde kurulan tören çadırı en güzel ku­maşlardan yapılır. içine değerli yaygılar serilir, koltuklar konurdu. Mevlid günü ikindi namazından sonra Mısır Abbas! ha­lifesi, dört mezhebin başkadıları , ilim ve tasawuf ehli, emirler ve kumandanlar, devlet adamları, halkın ileri gelenleri, komşu ülkelerden gelen temsilciler kale­ye gelerek tören çadırındaki yerlerini alır­lardı. önce Kur'an tilavet edilir, ardından vaazlar verilir, tarikat mensupları tarafın­dan zikir ve evradlar okunur, daha sonra yemek yen irdi. Bu sırada sultana tebrik­ler sunulur, o da devlet ricalin e, u lema ve tasawuf ehline hil 'at ve hediyeler verir, muhtaçlara da sadaka dağıtılırdı. Bu dö­nemde en muhteşem törenierin ei-Me­likü'l-Eşref Kayıtbay zamanında ( 1468-1496 ı yapıldığı kaydedilmektedir.

Memlükler'den itibaren başta Ahmed el-Bedevi ve İbrahim ed-Desüki gibi böl­genin tanınmış velileri olmak üzere diğer önde gelen şahsiyetlerin doğum yıl dö­nümleri için de mevlid terimi kullanılma­ya başlanmiştır (Geoffroy, s. ıo6ı. Çoğu­nun ölüm tarihi bilinmediğinden bu mev­lid törenlerinin önemli bir kısmı velllerin ölüm yıl dönümünde yapılırdı. Velinin şah­siyetine bağlı olarak törenler bir gece, bir gün, bir hafta veya sekiz gün devam ettiği gibi bir kısmı küçük bir semtte ya­h utyerleşim merkezinde, bazıları da bü­yük şehirlerde ve bölgesel çapta i cra edi­lirdi. Mesela Ahmed el-Bedevi'nin ranta'­daki mevlidi, tarikat mensuplarının uzak memleketlerden gelerek katıldıkları en kalabalık merasimlerden biriydi (Winter, s. ı 79-180 ı. Evli ya Çelebi, başta Ahmed ei-Bedevl. İbrahim ed-Desüki, İbrahim Gülşenlve İmam Şafii'nin mevlidleri olmak üzere birçok mevlid hakkında bilgi ver­mektedir (Seyahatname, X, 463-476ı .

Mevlid sahibinin kişiliği, kutlamaların ma­hiyeti vb. sebeplerle töreniere katılanla­rın özellikleri de farklılık arzediyordu. İ Imi kişiliği ağır basan şahsiyetlerin mevlidi­ne özellikle u lema. katılırken mesela süfi şair İbnü'l-Farız'ın mevlidinde daha çok fakir kesimler, İbrahim Gülşenl'nin mevli­dinde ise Türkler başta olmak üzere seç­kinler bulunmuştu (Winter, s. 180). Mı­sır'da Fransız hakimiyeti döneminde Na­kibüleşraf Halil ei-Bekrl'nin evinde mev­lid kutlamalarının yapıldığı ve Napol­yon'un bunlara katıldığı belirtilmektedir (Abdurrahman er-Rafil, s. 254-255). Eski ihtişamını ve resmi desteğini kaybetmiş olsa da bu mevlid törenleri günümüzde de devam etmektedir.

Kuzey Afrika'da (Mağribı önceleri mev­lid kutlama adeti yokken bunlar ilk defa kadı ve muhaddis Ebü'I-Abbas Ahmed b. Muhammed b. Hüseyin es-Sebtl ei-Azefi ( ö. 633/1236ı tarafından halkın hıristiyan

bayramlarını kutlamasını önlemek ama­cıyla icra edilmeye başlanmıştır. Azefi'nin yazmaya başlayıp tamamlayamadığı ed­Dürrü '1-muna:,ı::,ı:am ii mevlidi'n-nebiy­yi'l-mu'a:.ı;:.ı;am adlı eserini oğlu ve Sebte hakimi Ebü'I-Kasım Muhammed b. Ah­med ei-Azefi ikmal etmiştir (Makkar!, I, 39, 243; II, 374-376; Ef2 Suppl. [İng.], s. III ı. Bu devirde özel bir ilgi gösterilen uy-

. gulama zamanla Kuzey Afrika ve Endü­lüs'te yaygınlık kazanmış. hükümdarlar ve yöneticiler mevlid kutlarnalarına büyük önem vermiştir. Mevlidin ilk defa Fas Sa'­dller Sultanı Ebü'I-Abbas Ahmed el-Man­sOr zamanında ( 1578-1603ı resmi bayram olarak kutlanmaya başlandığına dair bilgi (Ali ei-CündT, s. l41 ı yanlış olup bu hata Makkarl'ye atıf yapılmasından da anlaşı­lacağı üzere isim benzerliğinden kaynak­lan mıştır. Nitekim Makkarl daha önce M erini Hükümdan E bO İnan ( 1348-13 58 ı tarafından her yıl mevlid kutlamaları ya­pıldığını (Ezharü'r-riyaz, 1, 39), Cezayir'­de Abdülvadller (ZeyyanTier) Hükümdan l l. Ebu Hammü Musa b. Yusuf'tan ( I359-1389ı söz edilirken onun zamanında ve daha önce Mağrib ve Endülüs hükümdar­larının mevlid kutlarnalarına özen göster­diklerini kaydetmektedir (a.g.e., I, 243ı. AncakAhmed el-MansOr'un başşehir Me­rakeş'te mevlidi Eyyübller döneminde Er­bil' de yapıldığı gibi görkemli törenlerle kutladığı (FiştaiT, s. 235-252; İfrenl, s. 145-157; Shinar, s. 378 - 38oı . bu konuda Os­manlılar'a özendiği ve hatta soyundan geldiklerini söyledikleri Hz. Peygamber'in mevlidine onlardan daha çok önem ver­diğini göstermeye çalıştığı (İbrahim Ha­rekat, s. 259), Ebü HarnınO'nun da kutla­maları son derece gösterişli tören ve eğ­lencelerle yaptığı , kendisinin her yıl Re­sOl-i Ekrem'i öven ve ilk defa bu törenler sırasında okunan bir kaside yazdığı bilin­mektedir (Makkar!, 1, 243-245ı. Alevller hanedanına mensup hükümdarlardan Mevlay Abdurrahman ( 1822-1859ı ve Mevlay Hasan'ın da (1873-1894ı göste­rişli kutlamalar düzenledikleri kaydedilir (Shinar, s. 381-382ı. Fatımller'de olduğu gibi Fas'taki Sa'dller ve Alevller gibi şerif sülalesinden gelen hükümdarlar için de mevlid kutlamaları aynı zamanda siyasi bir prestü unsuruydu. Mevlid kutlamala­rı, Malikifukahasının sert muhalefeti se­bebiyle Tunus'ta Hafsller sarayında Fas'-

Page 3: Anadolu Beylikler Dünyası, Açık, Eski Türk Edebiyalında ...200 ı; Feridun Emecen, İlk Osmanlılar u e Batı Anadolu Beylikler Dünyası, istanbul 200 ı , s. ı33-ı49; Nilgün

takinden yaklaşık bir asır sonra Sultan E bO Faris Abdülaiiz el-Mütevekkil devrin­de (1394-1434) yapılabilmiştir (Shinar, s. 394; bu ülkede çeşitli dönemlerdeki kutla­malar için bk. Muhammed b. el-Hoca, s. 236-246) Özellikle Tunus'ta Osmanlı ha­kimiyetindeki son beylik olan Hüseynller zamanında Osmanlılar örnek alınarak mevlid bir devlet törenine dönüştürül­müştür. Tunus'ta Fransız işgali dönemin­de bu kutlamalar devam etmiş , hatta sö­mürge valisi de töreniere katılmıştır (Ka­vas, s. 563).

Osmanlı hükümdan lll. Murad. 996 (1588) yılında merasimle mevlid kutla­malarını başiatmakla birlikte resmi olma­sa da Osmanlı Devleti'nde kutlamaların bundan önceki dönemlerde de yapıldığı, bilinmektedir. Sultan Ahmed Camii'nde­ki kutlamalarda padişah. sadrazam. şey­hülislam, vezirler. Anadolu ve Rumeli ka­zaskerleri. diğer mülki" ve askeri erkan la ulema resmi kıyafetleriyle hazır bulunur­du (aş. bk.). Balkanlar'ın fethiyle birlikte bu coğrafyada da mevlid törenleri yapıl­maya başlanmış olmalıdır. Zira Saraybos­na'daki Gazi Hüsrev Bey Camii'nin 938 ( 1531) tarihli vakfiyesinde mevlid için yıl­da 300 dirhem tahsisat ayrıldığı görül­mekte, bölgedeki diğer camilere ait vak­fiyelerde veya şahsi vasiyetnamelerde de benzeri kayıtlara rastlanmaktadır (Okiç, sy ı 119761. s. 23, 36-37)

Eyüp Sabri Paşa'nın kaydettiğine göre Reblülewelin 12'si Medine'de resmi tatil olup kaleden toplar atılır ve o gün d ük­kanlar açılmazdı. insanlar güzel elbiseler giyerek dolaşır ve birbirini tebrik eder. bu gece Mescid-i Nebevl'de ihya edilirdi. Sa­baha karşı Bab-ı Nisa önünde toplanılır. burada kurulan kürsü üzerinde güneşin doğmasıyla birlikte beş hatipten ilki bir hadis okuyup padişah için dua eder. di­ğerleri sırasıyla mevlidin viladet. rada ve hicret bahirlerini okurlar, sonuncusu dua ederdi. Daha sonra halk ikram edilen şer­beti içip dağılırdı (Mir'atü 'l-Haremeyn, ll, 101-102). Mevlid kutlaması1910yılından itibaren Osmanlı Devleti'nde resmi bay­ramiara dahil ediidiyse de Cumhuriyet'in ilanından sonra kaldırılmıştır. Osmanlı­lar'dan günümüze uzanan mevlid gelene­ğinde törenler büyük bir ciddiyetle yerine getirilirken Mısır ve Kuzey Afrika gibi böl­gelerde görülen ve dini ölçüleri zedeleyen uygulamalardan titizlikle kaçınılmıştır.

Günümüzde mevlid, Suudi Arabistan hariç Kuzey Afrika'dan Endonezya'ya ka­dar islam ülkelerinde -bazılarında resmi, bazılarında gayri resmi olarak- yaygın bi-

çimde kutlanmaktadır. Türkiye'de yalnız ramazan ve kurban bayramları resmi bayram kabul edilmekte, gerek mevlid gerek diğer mübarek gün ve geceler mü­nasebetiyle camilerde, evlerde ibadet actabı içinde Kur'an-ı Kerim, Süleyman Çelebi'nin mevlidi, kaside ve ilahiler okun­maktadır. Son yıllarda Diyanet işleri Baş­kanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı'nın ortak­laşa düzenlemesiyle Hz. Peygamber'in mevlidi "Kutlu Doğum Haftası" adıyla Türkiye'de, Türk dünyasında ve Balkan­lar'da çok yönlü etkinliklerle kutlanmak­tadır.

Mevlid kutlamaları sırasında ResOl-i Ek­rem'in doğumunu anlatan, bu vesileyle methini de içeren ve genel olarak "mev­lid", Kuzey Afrika'da ise "mevlidiyye" ola­rak anılan şiirlerin okunması gelenek ha­lini almıştır. Bunların en meşhurları ara­sında Arap dünyasında Ka'b b. Züheyr'in Kaşidetü'l-bürde'si; Büsiri'nin aynı ad­la da anılan el-Kevakibü'd-dürriyye ii med]Ji {tayri'l-beriyye ve el-Kaşide ­

tü'l-hemziyye'si ile Şemseddin ibnü'l­Cezerl'nin Mevlidü 'n-nebi, Ca'fer b. Ha­san el-Serzenci'nin el-'hdü '1-cevher' i (Mevlidü 'n-nebi); Türk dünyasında Süley­man Çelebi'nin Vesiletü'n-necdt'ı anıla­bilir. Ayrıca mevlid kutlamalarında okun­mak üzere Arapça yazılmış yüzlerce şiirle Büsiri ve Serzenci'nin eserlerinin çeşitli dillere yapılan tercümeleri yanında diğer müslüman milletierin dillerinde de bir­çok mevlid kaleme alınmıştır.

Fıkhi Hükmü. Hz. Peygamber zamanın­da ve ondan sonraki birkaç asır boyunca kutlanmayan mevlidin dini açıdan meşru­iyeti ulema arasında tartışılmıştır. Maliki fakihi ibnü'l-Hac el-Abderl (ö. 737/1336)

bid'at konularına geniş yer verdiği el­Med{tal adlı eserinde mevlidin ResOlui­lah devrinde ve ona son derece bağlı olan ashap ve tabiln (Selef) zamanında kutlan­madığını , dolayıs ıyla bid'at olduğunu söy­leyerek mevcut uygulamalara şiddetle karşı çıkar. Ayrıca kutlamalar sırasında kı­raat, zikir ve ibadet yanında çalgı çalınıp şarkı söylenmesinin, kadın ve erkeklerin bir arada bulunmasının da dinin yasakla­dığı hususlar olduğunu anlatır ve mevli­din harama vesile kılındığını belirtir. iba­det yapılması. ziyafet verilmesi. hadis vb. oku n ması halinde bile bunların mevlid ni­yetiyle icrasının bid'at olduğunu kayde­den ibnü'l-Hac buna karşılık kutlama ni­yeti taşımaksızın oruç tutulmasını ve Hz. Peygamber'in doğduğu bu ayın saygınlı­ğına uygun davranılmasını tavsiye eder (ll, 2-33)

M EVLi D

ibnü' l-Hacc'ın çağdaşı olan bir diğer bir Maliki alimi Taceddin Ömer b. Ali el-Lah­ml el -Fakihanl de mevlidi bid'at-ı seyyie kabul ederek ona karşı çıkmış ve el-Mev­rid fi'l-keldm 'ala 'ameli'l-mevlid adıyla bir risale kaleme almıştır. VenşeriSı. son­raki Maliki ulemasından mevlide karşı çı­kanların görüşlerine yer verirken genellik­le olumsuz uygulama örneklerine atıfta bulunmuştur ( el-Mi'yarü '1-mu'rib, ı . ı 60-

161; VII , 99-1 O 1; IX, 252). ibn MerzOk el­Hatlb, mevlid konusunda Mağrib ulema­sının olumlu ve olumsuz yönde iki yakla­şımda bulunduğunu . bu gecede iyi arnel­lerde bulunup kötü davranışlardan sakın­manın en uygun tavır olduğunu belirtir (Ahmed Baba et-Tinbüktl, s. 296-297).

Mevlid gecesinin mi Kadir gecesinin mi daha üstün olduğu konusundaki tartış­mada ibn MerzOk'un ilkini tercih ettiği kaydedilir ki (Venşerisl , VIII , 255; bu konu­da ayrıca b k. Muhammad Ha dj- Sadok, ll , 279-280) kendisi bu görüşünü açıkladığı bir de risale yazmıştır (a ş. bk.). Bid'atları hasene ve seyyie diye ikiye ayırmayan ibn Teymiyye (el-Fetava'l-kübra, ı . 372) . onu takip eden Vehhabl uleması ve Muham­med Abduh gibi çağdaş ıslahatçı alimler de mevlid kutlarnalarına karşı çıkmışlar­dır. M. Reşld Rıza. Mısır'da mevlidlerde görülen çirkin uygulamaları eleştirir ve ulemayı bu konuda sessiz kalmaları yü­zünden kınar. Bununla birlikte mevlid kutlamasının bizzat kendisine değil bu vesileyle işlenen kötülüklere karşı olduğu­nu belirtir ve bu uygulamalardan kurtu­luş yollarını gösterir (bk. bibl) . Vehhabl geleneğine mensup çağdaş alimlerden Suudi Arabistan müftüsü Muhammed b. ibrahim Ali Şeyh. Abdülazlz b. Abdullah b. Baz. Hammüd b. Abdullah et-Tüveycirl gibi şahsiyetler her çeşit mevlid kutla­masına karşı çıkarak bu konuda risaleler kaleme almışlardır (Resa'il fi /:ıükmi'L-il:ı­tifal bi'l-mevlidi'n-nebevf, 1-11, Ri ya d ı 419/

1998) . Kuzey Afrika'da Cezayi r gibi bazı ülkelerde ıslahatçı alimler mevlidin gele­neksel şeklini eleştirmişlerse de yeni ne­sillerde inanç ve milli şuuru n güçlenmesi için mevlidi yeni birtakım etkinliklerle kutlama yolunu benimsemişlerdir (Shi­nar, s. 400 vd .).

EbO Şame el-Makdisl (ö 665/ 1267). ibn Abbad en-Nefzl er-Rundl, Şemseddin ib­nü'l-Cezerl, ibn Nasırüddin ed- Dımaşki, ibn Hacer el-Askalanl, ibn Hacer el-Hey­teml, Şemseddin es-Sehfıvl. Celaleddin es-SüyOtl, Şehabeddin Ahmed b. Mu­hammed el-Kastallanl ve Muhammed b. YOsuf eş-Şaml gibi alimler ise Hz. Pey-

477

Page 4: Anadolu Beylikler Dünyası, Açık, Eski Türk Edebiyalında ...200 ı; Feridun Emecen, İlk Osmanlılar u e Batı Anadolu Beylikler Dünyası, istanbul 200 ı , s. ı33-ı49; Nilgün

M EVLi D

gamber'in dünyaya gelmesi sebebiyle sevinmenin, onun doğum günü müna­sebetiyle muhtaçlara yardımda bu­lunmanın. ResGl-i Ekrem'e dair şiirler okumanın. güzel elbiseler giyerek sevinç gösterisinde bu lunmanın birer güzel amel olduğunu. dolayısıyla mevlid kutlamala­rının bid'at-ı hasene sayılması. halk ara­sında görülen ve dinen hoş karşılanma­yan davranışların bundan ayrı düşünüle­rek önlenmesi gerektiğini belirtmişlerdir (Şam i, ı. 439-454; Ali ei-Cündt, s. 129-133)

SüyGtl, Jjüsnü'l-ma]Jşid ti'ameli'l-mev­lid adlı risalesinde ibnü'I-Hac ile Fakiha­nt'nin eleştirilerine cevap verir ve yukarı­da adı geçen alimlerden bazılarının gö­rüşleriyle kendi kanaatini destekler.

Bu alimiere göre Hz. Peygamber ken­disine pazartesi günü oruç tutmanın fa­zileti sorulduğunda, "Bu benim doğdu­ğum ve bana vahiy indirilen gündür" di­yerek (Müsned, V. 297, 299; Müslim, "Şı­yam", 197; EbO DavOd, "Şavm", 54) bir ba­kıma bugüne önem atfetmiştir. Resul-i Ekrem. Medine'de yahudilerin 1 O muhar­remde oruç tuttuğunu görünce sebebini sormuş. onların bunun Firavun'un bo­ğulduğu ve Hz. Musa'nın kurtulduğu gün olduğunu söylemeleri üzerine kendisinin bunu yapmaya daha layık olduğunu belir­terek oruç tutmuş ve ashaba da oruç tut­malarını tavsiye etmiştir (Buhar!, "Şavm", 69; Müslim, "Şıyam", 127-128). Bu husus, belli bir günde bir nimete nail olma veya beladan kurtulma sebebiyle o günü an­ma ve şükür nişanesi olarak salih arnel­lerde bulunmanın iyi bir davranış olduğu­nu gösterir (Şam!. ı. 444 ). Sehavt de hı­ristiyanların kendi peygamberlerinin do­ğum gününü büyük bir bayram halinde kutladıklarını belirterek müslümanların böyle bir kutlamaya daha layık olduklarını söyler (et-Tibrü'l-mesbuk, s. 14) .

Mevlid kutlarnalarına olumlu bakan alimler, kendisine Hz. Peygamber'in do­ğum haberini getiren Süveybe adlı köle­sini azat eden EbG Leheb'in. ölümünden sonra ailesinden biri tarafından rüyada görülerek bu davranışı sebebiyle her pa­zartesi gecesi azabının hafifletildiğini ona söylediğine dair bir haberi (BuharT, "Ni­kal:ı". 20; Şam!. ı. 444-445). ayrıca içinde Resulullah'a vahiy indirildiğİnden Kur'an'­da Kadir gecesine atfedilen önemin bü­tün insanlığa rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber'in dünyaya geldiği gün için öncelikle geçerli olacağı hususunu da görüşlerine dayanak olarak gösterirler (Muhammad Hadj-Sadok, ll, 278-279) .

478

Ancak iman etmeden ölenlerin bütün arnellerinin ahirette boşa gideceği ne dair ayetlerin (ei-Maide 5/5; ei-En'am 6/88;

Hud 11/16) delil gösterilmesi yanında rü­ya üzerine hüküm dayandırılamayacağı ve Kadir gecesinin önemi hakkındaki ilahi teyidin mevlid hakkında söz konusu olma­dığ ı ileri sürülerek bu gerekçelere karşı çıkılmıştır.

Mevlide karşı olan alimierin bu yakla­şımlarında kendi zaman larındaki kutla­malarda görülen olumsuz davranışların büyük rolü vardır. ibnü'I-Hacc'ın Mısır'­daki uygulamalara yaptığı atıflar yanın­da tarihçi Cebertt'nin (ö. 1240/ 1825) kendi zamanındaki mevlid kutlamalarının evli­yanın kabirierini ziyaret yanında ticaret. gezi ve eğlence gibi amaçlar taşıdığını ( 'Aca'ibü ' i-aşar, ıv. 3). her meşrepten bid'at ve tarikat ehlinin katıldığı tören­lerde şiir, zikir ve çalgı seslerinin birbirine karıştığını, camiierin adeta alışveriş. soh­bet, oyun ve eğlence mekanı haline geti­rildiğini. bu mekanların yeniJip içilen şey­

lerle kirletildiğini, erkeklerle kadınlar ara­sında hoş olmayan davranışlar görüldü­ğünü belirtmesi de (a.g.e., lll, 39-40) ule­manın Mısır'da mevlid kutlamaları konu­sundaki eleştirilerini haklı çıkaracak mahi­yettediL Hatta Cebertl. Şeyh Abdülveh­hab b. Abdüsselam el-Afifi'nin mevlidin­den söz ederken çevredeki şehirlerden gelen bazı kimselerin her türlü fuhşu irtikap ettiklerini. ulemanın ve önde ge­len şahsiyetlerin bunlara karşı çıkmadan kutlarnalara katılmasının onay anlamı taşıyacağını belirterek onları ağır şekilde eleştirir (a.g.e., 1, 220) .

Mevlidin dini hükmünden ve mevlid kutlamalarından bahseden müstakil eser­lerden bazıları şunlardır: ibn Dihye el­Kelbl. et-Tenvir ii mevlidi's-siraci'l-mü­nir; Taceddin ömer b. Ali el-Fakihanl, el­Mevrid fi'l-kelam 'aJQ 'ameli'l-mevlid; Ebü'l-Kasım el-Azefi, ed-Dürrü'l -muna:;:;­:;:;am ii mevlidi'n-nebiyyi'l-mu'a:;:;:;:;am; ibn Merzuk el-Hatlb. Cene'l-cenneteyn ii şerefi (fa2li)'l-leyleteyn (mevlid ve Ka­dir geceleri hakkındadır); ibn Nasırüddin ed- Dımaşki, el-Mevridü'ş-şadi ii mev­lidi'l-hadi ve bunun muhtasarı el-Laf­:;:;ü'r-ra'* ii mevlidi {J.ayri'l-{J.alc1'i}J; ibn Hacer el-Heyteml. Mevlidü'n-nebi; Sü­yutl. Jjüsnü'l-ma]Jşid ti'ameli'l-mevlid; Muhammed b. Ahmed el-Kastallanl. İt­}Jatü 'r-ruvat bi-?,ikri'l-mevlid ve'l-vefat; Şemseddin es-Sehavl, el-Fa{J.rü'l-'alevi fi'l-mevlidi'n -nebevi; Ali el-Karl. el­Mevridü'r-revi fi'l-mevlidi'n -nebevi;

Fethullah b. Ebu Bekir el-Bennanl. Fet­}Jullah ii mevlidi {].ayri {J.al]Jillah; J. W. McPherson, The Moulids of Egypt(Cairo 1941 ); Gustave Edmund von Grunebaum. Muhammadan Festivals (London 1976);

Nico Kaptein. Muhammad's Birthday Festival (Leyde 1993).

BİBLİYOGRAFYA :

Müsned, V, 297, 299 ; Buharl, "Şavm" , 69, "NikaJ:ı", 20; Müslim. "Şıyam", 127-128, 197; Ebü Davüd, "Şavm", 54; İbn Cübeyr. er-Ril;ıle, Kahire 1400/1980, s. 91-92; İbnü 't-1\ıveyr, Nüz­hetü '1-mu~leteyn fi ai]bari 'd-devleteyn (nşr.

Eymen Fuad Seyyid ). Stuttgart 1412/1992, s. 211-223; S ı bt ibnü 'I-Cevzl. Mir'atü'z-zaman, VIII , 681, 683; Ebu Şam e ei-Makdisl. el-Ba'iş

'ala inkari 'l-bida' ve'l-l;ıavadiş (nş[ Meşhur Ha­san Selman). Riyad 1410/1990, s. 95-96; İbn Hall ikan. Ve{eyat, lll, 449-450; IV, 117 -119; ibn Teymiyye, el-Fetava '1-kübra, Kahire 1384/1965, 1, 372; ibnü'I-Hac ei-Abderl, el-Medf:!al, Kahire 1401 / 1981 , ll, 2-33; İbn Keslr. es-Sire, 1, 198-203; İbn Hacer ei-Heyteml. el-Fetava '1-/:ıadişiy­ye, Beyrut, ts., s. 150; Kalkaşendl. Şubl;ıu'l-a'şa (Şemseddin). lll, 576; Makrlzl, e l-ljıtat, 1, 432-433; ll, 290, 291; Sehavl, et-Tibrü'l-mesbük, Kahire, ts., s. 13-14; Süyütl.ljüsnü 'l-ma~şid{f

'ameli'l-mevlid(n ş r. Mu stafa Abdü lkadir Ata). Beyrut 1405/1985; Venşerlsl, el-Mi'yarü 'l-mu'­rib(n ş r. Muhammed Haccl). Beyrut 1401/ 1981 , 1, 160-161; VII, 99-101; VIII, 255; IX, 252; XII, 48-49; Şamı. Sübülü'l-hüda, ı , 401-408,439-454; Fiştall. Menahilil'ş-şafa (n şr. Abdülkerlm Küreyyim), Ra bat 1972, s . 235-252; Ahmed Ba­ba et-Tinbüktl. Neylü'l-ibtihac, Trablus 1408/ 1989, s. 296-297; Makkarl. Ezharü 'r-riytı2:(nş[

Said Ahmed A'rab v.dğr.). Rabat 1398/1978, 1, 39, 243-245; ll, 374-376; Evliya Çelebi, Seya­hatname, X, 463-476; ifrenl. Nüzhetü'l-l;ıadi bi-ai]bari mülüki'l-~arni'l-1.1adi(n ş r. O. Houdas). Paris 1888, s. 145-157; Cebertl. 'Aca'ibü'l-aşar (Bulak), I, 220; lll , 39-40; IV, 3; Teşrifat-ı Kadime, s. 2-10; Mir'atü'l-Haremeyn, ll , 101-102; Mu­hammad Hadj-Sadok, " Le mav lid d 'apres le mufti-poete d'Alger ıbn Ammar", Melanges Louis Massignon, Damas 1957, ll, 269-292; P. Shinar. "Traditional and Reformist Mawlid Ce­lebrations in the Maghrib", Studies in Memory o{Gaston Wiet (ed. Myrian Rosen-Ayalon). Jeru­salem 1977, s. 371-413; Necla Pekolcay, f\1evlid, istanbul 1980, s. 19-33; Abdurrahman er-Rafil. Tarfi]u 'l-l;ıareketi'l-~aumiyye ve tetauvüru ni­?ami'l-l;ıükm {f Mışr, Kahire 1401/1981, s. 254-255; Kamil Toygar. "Türkiye'de Mevlid Çevre­sinde Meydana Gelen Folklorik Unsurlar" , ll. Milletlerarası Türk Falklor Kongresi Bildirileri, Ankara 1982, IV, 517-534; Ali ei-Cündl, Nefl:ıu'l­ezhar {1 mevlidi'l-mui]tar, Kahire 1406/1985; Muhammed b. el-Hoca, Şa{al;ıat min tarii]i Tünis (nşr. Hammad! es-Sa hill- e\-Cllanl b. Yahya). Beyrut 1986, s. 236-246; İbrahim Harekat. es­Siyase ue'l-müctema' fi 'l-'aşri 's-Sa'df, Darül­beyza 1408/1987, s. 259; M. Winter. Egyptian Society underOttoman Rule: 1517-1798, Lon­don 1992, s. 175-184; E. Geoffroy, Le sou{isme en Egypte et en Syrie sousles demiers mame­louks et /es premiers ottomans, Damas 1995, s. 105-107; ismail b. Muhammed ei-Ensarl, el­~avlü'l-faşl {1 l;ıükmi'l-il;ıti{al bi-mevlidi i]ayri'r­rüsül, Riyad 1416/1995; Resa'il {1 l;ıükmi'l-i/:ı-

Page 5: Anadolu Beylikler Dünyası, Açık, Eski Türk Edebiyalında ...200 ı; Feridun Emecen, İlk Osmanlılar u e Batı Anadolu Beylikler Dünyası, istanbul 200 ı , s. ı33-ı49; Nilgün

tifal bi'l-meulidi'n-nebeui, Riyad 1419/1998, 1-11 ; Reşid Rıza, "el-Mevalid ev el-me'ari.Z", el­Menar, 1/5, Kahire 1315-16, s. 79-87; a.mlf., "Münkeratü'l-mevalid", a.e.,l/6 , s . 93-101; a.mlf., "Keyfe's-sebil", a.e., 1/7, s. 112-119; M. Tayyib Okiç, "Çeşitli Dillerde Mevlidler ve Süley­man Çelebi Mevlidinin Tercemeleri", İİFD, sy. 1, Ankara 1976, s. 17-78; N. Kaptein. "Materials for the History of the Prophet Muhammad's Birthday", /si., LXIX/2 (1992), s. 193-203; Y. Frenkel, "Mav !id al-Nabi at the Court of Sultan AJ:ımad al-Manşür al-Sa'di", Jerusalem Studies in Arabic and Islam, XIX, Jerusalem 1995, s. I 57 -172; A. Schussman. "The Legitimacy and Nature of Mav !id al-Nabi (Analysis of a Fatwa)", lslamic Law and Society, V/2, Leiden 1998, s. 2I4-234; Ahmet Kavas, "Afrika'da Mevlid Kut­lamaları " , Diyanet ilmi Dergi, Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) özel sayısı, Ankara 2000, s. 559-574; H. Fuchs- Necla Pekolcay, "Mevlid", İA, VIII, 17 I -176; H. Fuchs- [E de Jong], "Maw­lid", EF (ing.). VI, 895-897; J. Knappert. "Maw­lid", a.e., VI, 897 ; J . D. Latham, '"Azafi", E/2

Suppl. (ing.). s. I 1 I; D. F. Eickelman. "Mawlid", ER, IX, 292-293; Fadwa El Guindi. "Mawlid" , The Oxford Encyclopedia of the Modern Isla­mi c World, New York I995, lll, 79-82; Mustafa Fayda, "Fil Vak'ası", DİA, XII I, 71.

li] AHMET ÖZEL

Osmanlılar'da Mevlid Törenleri . Os­manlı teşrifatında, Hz. Peygamber'in do­ğum günü kabul edilen 12 Reblülewel'de düzenlenen törenierin başlangıcı hakkın­da kesin bilgi yoktur. Bazı vakfiyelerdeki kayıtlardan hareketle bunu Osman Gazi'­ye kadar götürenler varsa da (Ali Seydi Bey, s. 15 ı) genel görüş, bu törenierin Ka­nuni Sultan Süleyman döneminden itiba­ren saray protokolünde yer almaya baş­ladığı ve lll. M ur ad zamanında tamamen resmlleştiği şeklindedir. Selanikl'nin kay­dına göre, Sigetvar seferisırasında (974/ ı 566) Kanuni Sultan Süleyman'ın vefatı­nın saklanmaya çalışıldığı bir ortamda pa­di şahın atağında 12 Reblülewel gecesi mevlid okunmuş, ertesi gece de sadra­zamın çadırında tekrarlanmıştır (Tarih, s. 36). Yine Selanikl'den, 12 Reblülewel 996'da (ı o Şubat 1588) Resul-i Ekrem'in doğum günü münasebetiyle padişahın (III. Murad) bütün minarelerde kandil ya­kılmasını ve cam ilerde, mescidlerde m ev­li d okunmasını emrettiği öğrenilmekte­dir (a.g.e., s. ı 97- I 98). Bu emir mevlid ge­cesi nin o tarihte resmen kutlandığının kanıtıdır.

Mevlid törenlerini saray, konak ve ev­lerde yapılanlarla padişahın katıldığı mev­lid alayı denilen merasim yürüyüşünün ardından bir selatin camisinde yapılanlar olmak üzere iki grupta ele almak müm­kündür. Topkapı Sarayı'ndaki törenierin bazan Ağalar Camii'nde, bazan da Çinili

Köşk'te. sonraki yıllarda ise başta Sultan Ahmed Camii olmak üzere Eminönü Va­lide Sultan, Eyüp Sultan, Beyazıt. Nusre­tiye ve Yıldız camilerinde gerçekleştiril­diği bilinmektedir. Mevlid gününden ön­ce protakale dahil devlet adamlarına da­vetiyeler gönderilir. ne zaman hangi ca­mide hazır bulunacakları bildirilerek da­vetlilerin tören kıyafetleriyle belirtilen sa­atte yerlerini almaları sağlanırdı. Osmanlı teşrifatında padişahın. merasim erkanı ve muhafızlarının katılımıyla saraydan belli bir güzergahı takiben başka bir ye­re gidiş gelişini ifade etmek için "alay" ke­limesi kullanıldığından mevlid okunacak camiye gidip gelmesine de "m evli d alayı'' deniliyordu. Ancak bu tabir zamanla da­ha geniş anlamda kullanılıp reblülewelin on ikinci günü sarayda ve camide yapılan törenierin tamamını kapsamına almıştır.

Mevlid alayı camiye yaklaştığında mü­ezzin mahfilinde Feth süresi okunmaya başlar. süre tamamlandığı sırada padi­şahın mahfil-i hümayuna geldiğini belli etmek için kafesin küçük penceresi açılır ve cemaat ayağa kalkarak bulunduğu yer­de saygıyla eğilirdi. Müezzin mahfilinde "muarrif" denilen görevlinin Hz. Peygam­ber'in özelliklerini belirten "ta'rif"i oku­masının ardından Ayasofya ve Sultan Ah­med camilerinin vaizleriyle o caminin vai­zi sırayla kürsüye çıkıp kısa birer vaaz ve­rirlerdi; kendilerine de kürsüden indikten sonra bazı armağanlarla birlikte birer sa­m ur kürk veya ferace hediye edilirdi. Ay­rıca her vaizin kürsüye çıkışı sırasında ce­maate şerbet ve buhur sunulurdu. Ar­dından Süleyman Çelebi'nin Mevlid'inin okunmasına başlanır ve birinci mevlid­han ilk bahri bitirip kürsüden inince ken­disine hil'at giydirilirdi. İkinci mevlidhan. "Geldi bir ak kuş kanadıyla revan 1 Arka­mı sığadı kuwetle heman" beytini okur­ken herkes hürmeten ayağa kalkardı. Bu esnada mahfil-i hümayun tarafında per­de arkasında bekleyen müjdecibaşı Mek­ke emirinin gönderdiği mektubu sadra­zamın önüne koyar, sadrazarnın işaretiyle relsülküttab onu alarak müjdecibaşıyla birlikte padişahın huzuruna girerdi. Da­rüssaade ağası da mektubu kesesinden çıkarıp kendisine geri verir. o da okurdu. Daha sonra aynı zamanda Haremeyn na­zırı olan Darüssaade ağasına sam ur kürk, relsülküttab ile müjdecibaşıya hil'at giy­dirilirdi. Ardından padişah Medine'den gönderilen hurmanın bir miktarını peşkir ağ ası eliyle sadrazama yollar. o da birka­çını alıp bir ikisini şeyhülislama verdikten sonra kalanını vezirlere ve orada bulunan

M EVLi D

diğer devlet erkanına dağıttırırdı; bu iş tamamlanınca peşkir ağasına bir miktar bahşiş verilirdi.

İkinci mevlidhan okumasını bitirip kür­süden inince hil 'atini ve armağanlarını alır, yerine üçüncü mevlidhan çıkardı. Bu sırada Sultan Ahmed Camii'nin mütevel­lisi sadrazamın. Ayasofya Camii'nin müte­vellisi şeyhülislamın, diğer vakıfların mü­tevellileri de vezirlerle defterdar. nişancı gibi devlet büyüklerinin ve ulemanın önü­ne şeker tablaları koyar, zamanı gelince de derecelerine göre zağarcıbaşı, saksoncu­başı. muhzır ağa ve diğer ocaklılar bun­ları kaldırırdı. Üçüncü mevlidhanın ve ar­kasından mevlid duası yapan duahanın kürsüden inip hil'at ve hediyelerini alma­larından sonra tören tamamlanırdı. Sad­razam ve yüksek rütbeli devlet rica! i ca­miden çıkıp atiarına binerek abctest çeş­melerinin önündeki alanda padişahı se­lamlamak üzere beklerlerdi. Padişah da yine at üstünde bekleyenierin önünden geçerken selamlanır ve alkış çavuşlarının alkışlarıyla uğurlanıp yine geldiği yoldan mevlid alayı ile saraya d önerdi. Sadrazam ve şeyhülislamla diğer devlet büyükleri de kendi maiyetleriyle ve daha küçük çaplı törenlerle konaklarına giderlerdi.

Sarayda veya padişahın katılımıyla ca­mide büyük törenlerle ve çok pahalı he­diyeler dağıtılarak okutulan mevlidlerden başka hemen her devlet adamının ve zen­ginin konağında, camilerle, mescidlerde ve halktan kimselerin evlerinde de mev­lidler okutulurdu. 1850-1918 yılları ara­sında yaşayan ve U mür-ı Mülkiyye Nazırı Pertev Paşa'nın tarunu olan Abdülaziz Bey, kendisinin de içinde büyüdüğü anlaşı­lan bir paşa konağındaki mevlidleri özetle şöyle anlatmaktadır: Hz. Peygamber'in doğum hikayesi daima geceleri okundu­ğu için o gece tezkereler yazılarak davet edilen misafirlere mükellef yemekler ha­zırlanır. sofralar kurulur ve üzerlerinde her çeşit meyve bulundurulurdu; ayrıca ev halkıyla misafirlere yetecek sayıda renkli kağıt külahlar içinde elvan şeker­leri hazırlanırdı. Konağın üst kat safasının iki yanına pamuk şilteler ve üzerlerine kenarları sırma saçaklı kırmızı Trablus ih­ramları serilirdi. Safanın ortasında üze­rine şal geçirilmiş bir minderle önüne se­def işlemeli, üstü ağır bir şalla örtülü bir rahle, iki tarafına iki büyük gümüş şam­dan ve biraz uzağa da sırma işlemeli ör­tülerle kaplı iki küçük sehpa üzerine gü­müş buhurdanlar yerleştirilirdi. Safanın karşısına hanımlar için boydan boya ka­fes çekilir. arkasına yine şilteler serilirdi.

479

Page 6: Anadolu Beylikler Dünyası, Açık, Eski Türk Edebiyalında ...200 ı; Feridun Emecen, İlk Osmanlılar u e Batı Anadolu Beylikler Dünyası, istanbul 200 ı , s. ı33-ı49; Nilgün

M EV Li D

Akşama doğru avizeler ve billur kandiller yakılır, davetliler geldikçe takım takım odalara alınarak önce kahve ve çubuk ik­ram edilir, ardından yemeğe kaldırılırlar­dı. Yatsı vakti gelince safada cemaatle na­maz kılınır. sonra ev sahibi ve misafirler önceden hazırlanan şilteler üzerine. mev­lidhan rahlenin önündeki mindere, tev­şlhhanlar da yarım daire halinde onun önüne otururlardı. Bu arada ev halkı ve hanımlar da yerlerini alırlar. buhurdanlar yakılır ve mevlid-i şerif kıraatine başlanır­dı. Ara verilen yerlerde tevşlhhanlar na't-ı şerif ve ilahiler okur! ardı. Mevlid sonuna kadar diz çökmüş durumda sessizce din­lenir. sıra Hz. Peygamber'in doğum anına gelince ayağa kalkılır ve salatü selam ge­tirilerek tekrar oturulurdu. Ardından ko­n ağın hizmetinde bulunan ağalar gümüş gülabdanlardan dinleyenlerin ellerine sı­rayla gül suyu serper ve önlerine bağladık­ları elvan futalar içindeki şeker külahia­rını ikişer ikişer dağıtırlardı. Kapaklı el­mastıraş bardaklarla şerbet ikramının arkasından mevlidin okunması sona erin­ce kahve ve çubuklar içilir. ardından her­kes evine giderdi. Mevlidhana ·ve tevşlh­hanlara ayrı ayrı atıyyeler verilir ve uzak­ta oturanlar o gece konakta misafir edi­lirdi. Mevlidhana atıyyeden başka sırma başlı beyaz bir çevre ile bir mintanlık ku­maş verilmesi de adettendi.

BİBLİYOGRAFYA :

ibn Hallikan. Vefeyatü'l-a'yan, Bulak 1299, ll, 550, 620; a.e., Beyrut 1397/1977, lll, 499; Makr1z1. el-/jı(at, 1, 490 vd.; Selanikl. Tarih (İp­şirli ı. s. 36, 197 -198; Raşid, Tarih, ı. ı 06; lll, 115; Çelebizade Asım. Tarih, istanbul 1282, s. 310-311, 416-417; Tay/esanizade Hafız Abdullah Efendi Tarihi : İstanbul'un Uzun Dört Yılı (haz. Feridun M. Emecen). istanbul2003, s. 122, 182; Tayyarzade Ata Bey. Tarih, istanbul 1291-93,

· ı-lll, tür.yer.; Teşrifat-ı Kadime, tür.yer.; Hızır il­yas. Tarih-i EnderCın: Letaif-i Enderun (haz: Ca­hit Kayra). istanbul 1987, tür. yer.; Ahmed Rasim, Menakıb-ı İslam, istanbul 1325, 1, 40-43; Corcl Zeydan. Medeniyyet-i İslamiyye Tarihi (tre. Zeki Mugamiz). istanbul 1330, V, 251; Ali Seydi Bey. Teşrifat ve Teşkilat-ı Kadimemiz (haz. Niyazi Ahmet Banoğlu). istanbul, ts. (Tercüman 1001 Te­mel Eser). s. 151-152; Abdülaziz Bey, Osmanlı Adet, Merasim ve Tabir/eri. Toplum Hayatı (haz. Kazım Arısan-Duygu A. Günay). istanbul 1995, s. 247-248; Tarik Gazetesi, sy. 972, istanbul13 Rebiülevvel 1304; Midhat Sertoğlu, "Osmanlı İmparatorluğu Devrinde M ev !id Alay ı" , Hayat Tarih Mecmuası, Xll/4, istanbul 1976, s. 45-49; Muhammed Nahl1, "Tunus'ta Mevlid" (tre. Mehmet Şeker). Diyanet ilmi Dergi, XXll/2, An­kara 1986, s. 59-64; Abdülkadir Özcan. "Os­manlılar'da Kandil Geceleri" , Tarih ve Medeni­yet, sy. 6, istanbul 1994, s. 45-46; H. Fuchs­Necla Pekolcay. "Mevlid", İA, VIII, 173-174; Pa­kalın, ll, 521-522. Iii MEHMET ŞEKER

480

D ARAP EDEBİYATI. Arap edebiya­tında mevlid, Hz. Peygamber için yazılan medih türündeki şiirleri ifade ettiği gibi onun doğumu. hayatı. isimleri hasais ve şemaili, faziletleri, mucizeleri ve gazveleri gibi konularını kapsayan slret türü eser­ler için de kulanılmaktadır.

604 (1207) yılında Erbil Atabegi Mu­zafferüddin Kökböri tarafından düzenle­nen ihtişamlı mevlid kutlamalarında okunmak üzere İbn Dihye el-Kelbl'nin mensur olarak kaleme aldığı ve sonunda bir methiyenin de bulunduğu et-Tenvir ii mevlidi's-siraci'l-münir adlı eseri şöh­retinden dolayı ilk m evli d kitabı olarak ka­bul edilmiştir ( yazması için b k. Ahlwardt, IX, 128). Halbuki ondan çok önce de bu türde bazı eserler kaleme alınmıştır. Ali b. Hamza ei-Kisal'ye (ö. 189/805) nisbet edilen slret formunda bir eserle Vakıdl'ye (ö . 207/823) aitMevlidü'l-VCılpdima'a'ş­şer]J 'ale't-temam adlı manzumenin yaz­maları Berlin Kraliyet Kütüphanesi'n­de bulunmaktadır (a.g.e., IX, 115) . Mu­hammed b. İshak ei-Müseyyebl'nin (ö.

236/850) bir mevlid yazdığı (Okiç, sy. 1

119761. s. 22), Ebü'I-Kasım Abdülvahid b. Muhammed ei-Mutarriz'in ( ö. 4391104 7) kaleme aldığı kasidenin Bağdat'taki mev­lid kutlamalarında okunduğu belirtil­mektedir (TA, XXIV. 87). Aynı şekilde Gaz­zall'ye bir m evli d kitabı nisbet edildiği gibi Ebü'l-Ferec İbnü'l-Cevzl'nin Mevlidü'n­nebi'si de meşhurdur (Kahire 1300). Do­layısıyla Arap edebiyatında "mevlid" teri­mi ll. (VIII.) yüzyılın sonlarına doğru or­taya çıkmış, mevlid literatürü İbn Dihye'­den çok önce başlayıp geliş miştir. Bunun­la birlikte ilk zamanlarda mevlid terimi­nin "tarih ve siyer" anlamına geldiği de ileri sürmüştür (Zeki Mübarek, s. 244).

İbn Dihye'nin çağdaşlarından Ebü'I-Ab­bas Ahmed ei-Azefi'nin yazmaya başladı­ğı ed-Dürrü'l-munaz;z;am ii mevlidi'n­nebiyyi'l-mu'az;z;am'ını oğlu Ebü'l-Ka­sım Muhammed b. Ahmed el-Azefi ta­mamlamıştır. M evli d alanında telif edilen eserler arasında Ebu Muhammed Hasan b. Ali İbnü'I-Kattan ei-Merraküşl'nin. için­de seçme mevlid metinlerinin de yer aldığı Kitabü'l-MesmO. 'at, Muhyiddin İbnü'I­Arabl'nin Men]fabetü mevlidi'n-nebi (Süleymani ye Ktp., Nazif Paşa , nr. 685; Ahlwardt, IX, ll 7) ve el-Mevlidü '1-cis­mani ve'r-ru]Jani, İbn Tuğru(l) Bek et­Türkl'nin (Ebu Ca'fer ömer b. Eyyub ed­Dımaşkl) ed-Dürrü'n-naz;im ii mevli­di'n-nebiyyi'l-kerim (Hediyyetü 'l-'arifin, ı. 787). Ahmed b. Ali ei-Gırnatl'nin :ç;ıJ­lü'l-gamame ii mevlidi seyyidi Tihdme

(Ahlwardt, IX, 128). İbn Akile'nin Risale iimevlidi'n-nebi(Süleymaniye Ktp., Sa­liha Hatun, nr. I ı ı). İbn Allan'ın Mevri­dü'ş-şafa ii mevlidi'l-Muştafa (Sü ley­maniye Ktp., Bağdatlı Vehbi Efendi. nr. ı 143). Ahmed b. Muhammed ei-Kastal­lanl'nin Mevlidü'n-nebi( eserin Muham­med b. Ömer en-Nevevl tarafından el-İb­rfzü 'd-dani fi mevlidi seyyidina fv!ui'}.am­med el-'Adnani adıyla yapılan bir ihtisarı vardır IKahire 12991). Muhammed b. Ca'­fer ei-Kettanl'nin el-Mevlidü'n-nebevi (Fas ve Ra bat'ta birçok baskısı yapılmış­tır), Muhammed b. Ahmed ei-Kurtubl'­nin el-İ'ldm ii ma'rifeti mevlidi'l-Muş­tata (TSMK, nr. 443), Ebu Zer ei-Halebl'­nin Mevlidü'n-nebiyyi'l-a'z;am (Beya­zıt Devlet Ktp., nr. 7886/2). Ebü'I-Hasan ei­Kasasl ei-Bekrl'nin Kitabü'l-Envar ii mevlidi'n-nebiyyi'l-mul].tô.r (Kitabü'l­Enuar ue miftal'}.u 'i-esrar, Kitabü İnti/s:ali enuari meulidi'l-fv!uştafa; Ahlwardt, IX, ı 20; Brockelmann, eserin başka kütüpha­nelerdeki yazmalarını verdiği gibi birçok defa basılmış olduğunu da belirtmektedir, GAL Suppl., I, 616) adlı eserleriyle Ar us lakabıyla anılan Abdürrahlm b. Ahmed el­Bu ral el-Yemeni'nin el- 'A.rO.s (fv!eulidü 'n­nebi) ismiyle bilinen eserini (Kahire 1280, 1298, 130 I; nşr. Ahmed el-Mellcl, Kah i re 1314) zikretmek mümkündür. Daha son­ra da birçok m evli d kitabı telif edilmiştir. Mevlidü 'n-nebl dışında Hz. Ali, Fatıma, Hasan. Hüseyin, Şii imamları, tarikat şey­hi ve önderleri için de mevlidler telif edil­miş olması bu türdeki eserlerin artma­sında etkili olmuştur. Emev!ler devrinde Kümeyt ei-Esedl, Seyyid ei-Himyerl. Di'­bil ei-Huzal; Abbasller zamanında Mer­van b. Ebu Hafsa. Ebu Dülame. Mutl' b. İyas ve Selm ei-Hasir gibi Şii şairlerinin Ehl-i beyt ve Hz. Peygamber için yazdığı methiyeler bu tür mevlidler için ilham kaynağı teşkil etmiştir.

Genel olarak mevlid müellifleri, başta Ka'b b. Züheyr'in [\aşidetü'l-bürde'si ol­mak üzere bu eserin çok sayıdaki nazlre­leriyle Hassan b. Sabit'in Resuluilah için yazdığı şiirlerden. Abdullah b. Revaha ve diğer bazı sahabilerin nazmettiği methi­yelerden ilham almıştır. Ali Fehmi Cabiç, sahabenin bu şiirlerini lfüsnü'ş-şı]Jabe ii şer]Ji eş'ari'ş-şa]Jabe adlı eserinin 1. cildinde toplamıştır (İstanbul 1324). An­cak mevlidlerin mevzu itibariyle asıl kay­nağını siyer, megazl ve şernail kitapları oluşturur. Bunların başında İbn İshak'ın es-Sire 'siyle İ bn Hişam'ın es-Siretü'n­nebeviyye'si ve Ebu lsa et-Tirmizl'nin Şema'ilü 'n-nebi'si gelir.

Page 7: Anadolu Beylikler Dünyası, Açık, Eski Türk Edebiyalında ...200 ı; Feridun Emecen, İlk Osmanlılar u e Batı Anadolu Beylikler Dünyası, istanbul 200 ı , s. ı33-ı49; Nilgün

Hükümdarların doğum yıldönümü mü­nasebetiyle mevlid telifi ve okunması ilde­ti (mevlidü'l-imami' l - hazır) Fatımiier ve Ab­dülvadller'le başlamıştır. Şia geleneğinde

Hz. Hüseyin için tutulan matemle ResGl-i Ekrem'in doğum yıl dönümünde yaşana­cak sevinç olgularının çelişmesinden ol­malıdır ki İran'da mevlid eserlerine nadir rastlanır. Muhammed b. Mes'Gd el-Kaze­rGnl'nin Arapça el-Münte~a min sireti 'l­mevlidi'n-nebiyyi'l-Muştafa adlı ese­riyle bunun. oğlu Afifüddin el-KazerGnl tarafından yapılan Farsça çevirisi Terce­me-i Mevlid-i Muştafa (TA, XXIV, 87). Süzen! ve Hasan b. Fethullah'ın ResGlul­lah için nazmettikleri medih manzume­leri kutlamalarda okunuyordu (Abbas ei­Cerrar'f. ez-Zecelfi'l-Magrib, s. 467-468).

Arap dünyasında Hz. Peygamber'in do­ğumu münasebetiyle eski zamanlardan beri birer mevlid gibi okunmakta olan şi­irlerin başında Ka'b b. Züheyr'in manzu­mesiyle bunun nazlreleri gelir. Büsiri'nin Kaşidetü'l-Bür'e ile Hemziyye ve Mu­çfariyye kasideleri bunu takip eder. Ayrıca daha çok Mağrib'de tanınan Muhammed b. Ebu Bekir eş-Şukratlsl'nin Lamiyye'­siyle (Brockelmann, GAL, ı. 268; Suppl., 1. 473) Bağdatlı Ya'küb es-Sarsarl'nin met­hiyeleride (GAL, 1. 250; Suppl., ı. 443) meşhurdur.

Günümüzde Arap dünyasında , Hindis­tan'da ve Güneydoğu Asya İslam ülkele­riyle bütün Afrika İslam ülkelerinde Arap­ça's ı ve çeşitli dillerdeki tercümeleriyle en çok okunan mevlid, Medine Müftüsü Ca'fer b. Hasan el-Berzencl'nin M evli­dü 'n-nebi (Mevlidü 'l-Berzencf, el-'İ~dü'l­cevher tr mevlidi 'n-nebiyyi 'l-ezher) adlı eseridir ( Bombay 1273; Kah i re 1290. 1307).

Ja:JidJJ•%.;;;~,;~:-hı!!5?~ı

Doğu Afrika sahillerinde ise Abdurrah­man İbnü'd-Deyba' ez-Zebldl'nin el-Mev­lidü 'ş-şerif ve Somali'de Ebü'I-Hasan NG­reddin 'in 'Unvanü'ş-şerif adlı mevlidleri meşhurdur. Afrika Sevahill dilinde de çok sayıda mevlid kitabı bulunmaktadır. Şe­rif el-Mansabl'nin bu dilde yazılmış Kita­bü'I-Mevlid'i Almanca'ya tercüme edil­miştir (Scharifi Mansabu, Kitabu Mava­lid, Berl in 1935) .

Arapça mevlidler şekil ve muhteva ba­kımından birbirine benzer. Sadece men­sur veya sadece manzum olanlar yanında bu eserlerin çoğunda mensur ve manzum parçalar birbirini izler. Genellikle Hz. Pey­gamber için salavat getirilmesini ifade eden nakarat beyitleri manzum ve men­sur parçaları birbirine bağlar. Bunlar lafız ve mana itibariyle kolay anlaşılır ve duy­gusal olduğundan halk üzerinde büyük tesir icra eder. Mevlidlerin sonunda zikir­ler ve dualar yer alır.

Mensur mevlidlerde veya mevlidlerin mensur kısımlarında seciler. hayal ve tas­virlerle bezenmiş. mübalağalarla dolu hissi ve edebi bir anlatım hakimdir. An­cak İbn Hacer el-Heyteml, Ali el-Karl ve M. Reşld Rıza'nın mevlidlerinde görüldü­ğü gibi kaynaklara dayanan. abartısız ,

gerçekçi. duygusallığa fazla yer verme­yen, didaktik metinler de bulunmaktadır.

Arapça mevlidlerin muhtevasını ana hatlarıyla ResUl-i Ekrem'in nurunun ya­ratılışı. diğer peygamberlerden intikal ederek ona ulaşması, annesinin hamile kalması . babasının vefatı. doğumu sıra­

sında veya bundan önce ve sonra mey­dana gelen harikulade olaylar, Halime'­nin yanına verilmesi. Halime'nin şahit ol­duğu olağan üstü hadiseler, vasıfları, şe-

..r ~

'(,;;!,~~P.f17-f":'#.))'~}./.)JJW.idi.rt:J• ~vrf?-j _,t.J.i.J.:;f/(!._p~Y.;,t,;y{[rJits_p!! ·~i.Jfo.J,j.h,fiiJ 4J('~Ji ~.utp~,..~,.,_~,.,~ ~~p•r;/u.,..f"..J~P I,/y_,tj.!...;Jı {!;..,.fJJ.V'JIIt(I'.Jı/;ili.~'-r.J; ... ç'AI-

~..;,wGCJWIIA;-'r~~vıJ,..."' ı.j;J~1C'!P-"fiv:,.L:.J'~~'ı:--wj~ı4ıV~!PJ!J.P'v!JJ..:~ ~V'JJI;j,...'?f6/Jv.,_,.....ı~p

~ "':'dtt;{J".JJ(,.bVIıri#O.J,.i{V 4J;:....--r/.!ii'-;'tf~!..ifP-4:J.fAII .~tJ ;.;u.~v.o:v-,;..,o.,JJ-~'"'.J;;J" ,ll~

.. '.J;;:.J .,· IJ;JHJ

.:.W'f>'»lı/'ft.,J.:u,.;'!;i,PJAI.JJ'ıJJt'J

tfl?:f.,!J'..;,yı..r?'-<rJ''.t/Wı'!J,.iJ'v ~J.-.JUicr.,,J'~JU;.:-?'N-,<:fii

rM? 't.f;)'-,ıwıJ,)$!.J ıf.!Gvı,JJ''JJ "'-'pP

ftı/1:-tJvJ.J:V., .J.f..,.r/;1!.:..:)' :-J.I ..p;,~.tfJ-v,~~ ~ıV!;;'v,:,>._,f-IJ':.;i~ 'if;;jp,,...y)11f;M!"~wt'.f-"t" .;~.vt?·&~P.;.JvL->.~tj ~

, _ p 1 <+ . ;/!liAA:l.I(JJ/Ui .Jı.:{ • ...:~,;At.<!~t.:/.. -~ .,...<-~ ~,-;:..:jjv'f.?ff-Vil.,v•:.J!O/u '=~-J!J.4ı~r,.-J~tid.,.:/.L11J)'J,J~J • 0/.J'yii.P../J;;ft~~~il'j.I.J-?'.J_,JJ 1~ J~J:;?V}:dıpi~~~'r/'Jf7P// 0--'7-/!

~Vf.:.P_kv~~J:~yb.i J.iV-''0:0'-'ıJ! .JiJlJI~ )!iıt'--?CJ 'J

;, tf ı,./VJ-...:vi.i.,.,J.ıtq:ir.J_,;.:.ı'.! • t: - . - . . .

~/

lbn Hacer eı - Heytemi'nin

Meulid'inin ilk iki sayfas ı

(Süleymaniye Ktp., Esad Eıendi ,

nr. 448

M EVLi D

maili. ahlakı. nübüweti ve bunun alamet­leri. mucizeleri. isra ve mi'rac. tebliği ve gazveleri, evlenmesi. çocukları, vefatı teş­kil eder. Ancak bunlar, başta tasawuf ve tarikat erbabının yazdıkları olmak üzere Arapça m eviidierin çoğunda zayıf rivayet­ler ve hurafelerle yüklü abartılı bir anla­tımla dile getirilir.

V. (Xl. ) yüzyıldan itibaren Mağrib ve En­dülüs'te Hz. Peygamber'in doğum yıl dö­nümü münasebetiyle sultan saraylarında düzenlenen kutlamalarda saray şairleri tarafından nazmedilip okunan. içerik ba­kımından diğer mevlidlerde yer alan ko­nulara temas eden övgü şiirlerini de özel bir mevlid türü olarak kabul etmek müm­kündür. Bu kasidelere "mevlidiyye, mlla­diyye, ldiyye" ve halk tabiriyle "mGIGdiyye" gibi adlar verilmiştir. Mevlidiyyeler pren­sip olarak saray şairleri tarafından naz­medilmekle birlikte zaman zaman sara­yın ileri gelen ricali. vezir, kadı, müftü, ka­tip ve edipler tarafından da yazılmıştır. Lisanüddin İbnü'l-Hatlb . İbn MerzGk, İbn Zümrek ve Abdurrahman İbn HaldOn gi­bi, şahsiyetler mevlidiyye nazmedenlerin başında yer almaktadır. Ancak bu eser­lerden çok azı zamanımıza intikal etmiş­tir. Makkarl ve İfrenl tarafından tesbit edilmiş mevlidiyyeler 761-768 ( 1360-1367) yılları arasındaki kısa bir dönemle Fas Merlnl Sultanı Ebu Salim İbrahim ve Gırnata Nasrl Sultanı V. Muhammed Gani-Billah devirlerini (1 354-1 359, 1362-1391) kapsamaktadır. Abdülazlz el-Fişta­ll ile İ freni. Sa'dller döneminde ve özellik­le Ahmed el-MansGr zamanında ( 1578-1603) kadı Ebü'l-Kasım eş-Şatıbl. müftü Abdülvahid b. Ahmed ei-Hasenl, vezir Ali eş-Şeyzaml. katip Muhammed el-Fiştall, kadı Muhammed el-Hevzall. fakih ve edip Hasan el-Mesfıvl gibi isimlerin mevlidiyye­lerini zikretmektedir (Menahilü 'ş-şafa, s . 235-252; Nüzhetü ' 1-f:ıadl, s. 145-157).

VIII. (XIV.) yüzyılda Gırnata Nasrl m elik­lerinin Elhamra Sarayı'nda düzenledikleri mevlid kutlamalarında nazmedilip okun­muş mevlidiyyeler konusunda V. Muham­med döneminin özel bir yeri vardır. Bu devirden kalan on bir mevlidiyyenin altısı İbn Zümrek'e aittir. Ahmed Selml. İbn Zümrek'in mevlidiyyelerini derleyip yayım­lamıştır (Hesperis,XLIIIII956]. s. 335-435). Nasrl hanedamndan Ebü'l-Velld İb­nü'l-Ahmer de birçok mevlidiyye nazmet­miş. Neşiru fera'idi'I-cüman adlı eseri­nin sonunda iki mevlidiyyesine yer ver­miştir (bk bi bl) . İbn Zeydan, el-Yümnü'l­vefir isimli antolojisinde (Fas 1342/ 1924)

Mevlay Yusuf b. Hasan zamanında ( 1912-

481

Page 8: Anadolu Beylikler Dünyası, Açık, Eski Türk Edebiyalında ...200 ı; Feridun Emecen, İlk Osmanlılar u e Batı Anadolu Beylikler Dünyası, istanbul 200 ı , s. ı33-ı49; Nilgün

M EVLi D

1927) okunmuş mevlidiyyeleri kaydetmiş­tir. Mağrib'de müveşşah tarzında mevli­diyye yazanlar arasında İbn Zakfır. İbnü'I­Hac Muhammed b. İdrls ei-Amravl. İb­nü'I-Hac es-Süleml, İbnü't-Tayyib el-Ale­ml ve İ dr! s es-Sinan! gibi şairler görülür.

Mevlidiyyeler şekil itibariyle genellikle planlı kasideye uyar. Ancak giriş (neslb ve rahll) kısmında peygamber aşkı. Medine'­ye hayall yolculukla Mekke'de hac vazife­sinin ifası söz konusu edilir. Medih kıs­mında da diğer mevlid metinlerinde ol­duğu gibi Hz. Peygamber'in doğumu ve siretiyle ilgili temalar işlenir. Sonuç kıs­mında ise sarayında mevlidiyyenin okun­duğu hükümdarla veliahdı ve ailesi övü­lür; kaside onlara hayır dua ile bitirilir. Halk şairlerinin mevlidiyyelerinde ise hü­kümdara övgü kısmı yer almaz.

BİBLİYOGRAFYA :

Kamus Tercümesi, "Mevlid", ll , 62; Süleyman Çelebi, Meulid(nşr. Faruk Kad ri Timurtaş). istan­bul 1970, neşredenin önsözü, s. lll-IV; ibn Dihye ei-Kelbl. el-Mutrib (n ş r. ibrahim ei-Ebyarl v.dğr.). Kahire 1954, neşredenin girişi, s. 16; ibnü'I-Ah­mer. Neşirü fera'idi'l-cüman (n ş r. M. Rıdvan ed­Daye). Beyrut 1967, neşredenin girişi, s. 47 -48, 175-176, 186-188; ibn Haldun. et-Ta'rifbi'bn ljaldün, Beyrut 1979, s. 72-76, 89-92; MakkarL Nef/:ıu'(-tib, VI, 449-451, 510-515; ifreni. Nüz­hetü 'l-/:ıti.di bi-ai]bti.ri mülüki'l-karni 'l-/:ıti.di (nşr.

O. Houdas). Paris 1888,s. 145-157;Aii Paşa Mü­barek. el-ljıtatü 't-tevfiklyye, Kahire 1980, 1, 226-231; Ahlwardt. Verzeichnis,IX, 115, 117, 118, 120, 128; Zeki Mübarek, el-Meda'i/:tu 'n-ne­beviyye fi'l-edebi 'l-'Arabi, Sayda- Beyrut, ts. (ei-Mektebetü'l -asriyye). s. 244-253; Brockel­mann. GAL, I, 250, 268; Suppl., 1, 443, 473, 616 ; Hediyyetü 'l-'arifin, 1, 787 ; Ahmed Emin. Kamüsü'l-'adat ue't-tekalfd, Kahire 1953, s. 387-398; Muhammed Hadj Sadok. "Le mawlid d'apres le mufti-poete d'Alger ıbn Ammar", Melanges Louis Massignon, Damascus 1957, II, 269-292; Abbas ei-Cerrari. ez-Zecel fi'l-Magrib, Rabat 1970, s. 466-472; a.mlf., el-Edebü'l-Mag­ribf, Rabat 1986, ı, 141-167; Abdülaziz ei-Fiştali. Menfthilü 'ş-şafa(nş r. Abdülkertın Küreyyim). Ra­bat 1972, s. 235-252; Hikmet Ali ei-Evsi, el-Ede­bü 'l-Endelüsf, Kahire 1976, s. 235-237; Şevki Dayf. Tarii]u 'l-edeb , V, 409, 414-416; VI, 351-352, 363-365, 760-766; IX, 297-301; Abdülka­dir Zimame. Ebü'l-Velfd İbnü'l-A/;tmer, Darül­beyza 1399/1979, s. 172-177; Cevdet er-Rikabi, el-Edebü'l-'Arabf mine 'l-in/;tidar ile'l-izdirftr, Dımaşk 1403/1983, s. 178-184; M. Mecid es­Said, eş-Şi'r {f 'ahdi 'l-Murabıtfn, Beyrut 1985, s. 269-277; Ahmed Fevzi ei-Hib, el-l:fareketü'ş­şi'riyye, Beyrut 1406/1986, s. 100-125; Fevzi Sa'd İsa, eş-Şi'rü'l-Endelüsf, İskenderiye 1991, s. 21-23; 1. Goldziher. "Le culte des saints chez !es musulmans", RHR, II (1891). s. 257-351; M. Ben Cheneb, "Poeme en l'honneur du prophete", RAfr. , LIV (1910). s. 182-190; E. Sidaway. "Les manifestations religieuses de l'Egypte moder­ne", Anthropos,XVIII-XIX, Boenos Aires 1923-24, s. 278-296; Ab u Chama, "Origine du maw­lid" , Bul/etin d'etudes arabes, V, Paris 1945, s. 147 vd.; A. Salmi, "Le genre des poemes de

482

nativite (mawludiyya-s) dans le royaume de Grenade et au Maroc du XIII ' au XVII' siecle : Les mawlidiyyat d'Ibn Zamrak", Hesperis, sy. XLIII, Paris 1956, s. 335-435; a.mlf .. "Mawli­diyya", Ef2 (Fr.). VI, 889-890; M. Tayyib Okiç, "Çeşitli Dillerde Mevlidler ve Süleyman Çelebi Mevlidinin Tercemeleri" , İİFD, sy. 1 (I 976). s. 22; Ahmet Kavas. "Afrika'da Mevlid Uygulamalan", Diyanet ilmi Dergi, Peygamberimiz Hz. Muham­med (SAV) özel sayısı, Ankara 2000, s. 559-574; H. Fuchs- Necla Pekolcay, "Mevlid", İA, VIII, 172-174; H. Fuchs-[F. deJong]. "Mawlid" , Ef2 (Fr.). VI , 886-888; J . Knappert. "Mawlid" , a.e. , VI, 888-889; İsmet Parmaksızoğlu. "Mev­lid" , TA , XXIV, 87; İsmail Durmuş. "İbn Züm­rek", DİA, XX, 472-473. r:;iJ .

l!'!l IsMAiL DuRMUŞ

O TÜRK EDEBİYATI. Diğer İslam ede­biyatiarına nisbetle m eviidierin Türk ede­biyatında ayrı bir yeri vardır. Çoğunlukla manzum kaleme alınan bu eserler. Türk halkının peygamber sevgisinin bir gös­tergesi olarak sayı itibariyle de dini tür­lerin hiç birinde görülmeyecek zengin­liktedir. Süleyman Çelebi 'nin nazmetti­ği mevlidin herkes tarafından beğeniJip okunmasından dolayı bu konu sonraki yıllarda da çokça işlenmiştir.

İlk Türkçe mevlid metni hakkında kay­naklarda açık bilgi yer almamakta ve Sü­leyman Çelebi'nin 812'de (1409) kaleme aldığı Vesiletü'n-necô.t adlı mesnevinin ilk mevlid olduğu görüşü yaygın bir şekil­de kabul görmektedir. Ancak bundan ön­ce Türkçe yazılmış mevlid benzeri eserle­rin varlığı da bilinmektedir. Bunlardan biri Ahmed Fakih'e (ö . 650/1252) ait Çarhnô.­me olup Vesiletü'n-necô.t'ın hatime kıs­mında Çarhnô.me'dekine benzer ifadeler yer alır. Süleyman Çelebi'den kısa bir süre önce Erzurum! u Mustafa Darlr'in yazdığı

Süleyman Çelebi 'nin

Vesiletü'n-necat adlı mevlidinin en eski ta ri h li

nüshasının

lik iki sayfası (Süleymaniye K tp.,

Ayasofya, nr. 3485)

manzum-mensur eseri Tercüme-i Si­yer-i N ebi de (yazılışı: 790/ 1388) yer yer mevlidi hatırlatmaktadır. Şiirlerin yanı

sıra mensur kısımdaki bazı ilavelerle Da­rlr'in yaptığı bu tercüme bir telif mahiye­tindedir. Eserdeki manzum kısımlar bir m evli d metninden çok farklı olmadığı gi­bi Vesiletü'n-necô.t'ın bazı yerleri de Da­rlr'in eseriyle ciddi benzerlikler göster­mektedir. Bu sebeple Darlr'in siyerindeki manzum kısımların Türk edebiyatındaki ilk mevlid metni olması gerektiği ileri sü­rülmüştür.

Türkçe'de kaleme alınan mevlidlerin sayısı 200 civarındadır. Bunl.ar üzerinde yapılan çalışmalar bir kısmının Süleyman Çelebi'nin eserine aynen benzediğini, bir kısmının bazı motifler yönünden ayrılık gösterdiğini . geri kalanların ise tamamen farklı olduğunu ortaya koymuştur (Süley­man Çelebi , Vesfletü 'n-necat: Mevlid 1 nşr.

Pekolcay. Ankara 1993 J. s. 38).

Türkçe mevlid metinlerinin çoğu aru­zun "failatün failatün failün" kalıbıyla ve mesnevi tarzında yazılmıştır. Ortalama 600-1400 beyitten oluşan m eviidierde ge­nellikle Hz. Peygamber'in doğumu üzerin­de durulmakta, ardından mi'racı ele alın­makta. çeşitli mucizeleri anlatılmakta ,

daha sonra vefatından bahsedilmektedir. Bu eserlerin hemen hepsi Ehl-i sünnet inancı doğrultusunda kaleme alınmış. yer yer ayet ve hadislerden iktibaslarla, tel­mihlerle desteklenmiş. birtakım iddiala­rın aksine çoğunda bid'at denebilecek fi­kirlere yer verilmemiştir. Vesiletü'n-ne­cô.t'ın ve diğer bazı mevlidlerin sonundaki "Hikaye-i Deve. Hikaye-i Geyik, Hikaye-i Güvercin" gibi Hz. Peygamber'e nisbet

1\ •r."

Page 9: Anadolu Beylikler Dünyası, Açık, Eski Türk Edebiyalında ...200 ı; Feridun Emecen, İlk Osmanlılar u e Batı Anadolu Beylikler Dünyası, istanbul 200 ı , s. ı33-ı49; Nilgün

edilen bazı mucizevi olaylara dair hikayeler eseriere sonradan ilave edilen destani man­zumelerdir ve bunların asıl mevlid me­tinleriyle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.

M eviidier umumiyetle tevhid, münacat ve na't ile (bazılarında ashab-ı ki rama, çe­har-ya r-ı güzine methiye ile) başlamakta.

kilinatın zuhur kaynağı olan nur- ı Muham­medi'den bahsedilerek Hz. Peygamber'in doğumuna geçilmekte, onun mi'racı ve diğer mucizelerinin anlatılmasının ardın­dan vefatı konusuna yer verilmekte. en sonunda ResGl-i Ekrem ve ashabı başta olmak üzere eseri yazan, okuyan ve din­leyenler için bir dua ile sona ermektedir. Hemen her faslın bitiminde içinde Hz. Peygamber'e salatın da bulunduğu tek­rar beyitleri yer almaktadır. Bu beyitler Vesiletü'n-necat'ta. "Haşre dek ger de­nilirse bu kelam 1 N içe haşrola bu olmaya tamam 1 Ger dilersiz bulasız oddan ne­cat 1 Aşk ile derd ile eydin es-salat"; Şern­seddin Sivasl'nin mevlidinde, "Olmak is­tersen hablbe aşina 1 Ver salatı bul onun­la ruşena" şeklindedir.

Araştırmalar sonunda mevlid metinle­rinden yetmişinin şairi tesbit edilmiştir: XV. yüzyıl : Süleyman Çelebi (ya zı! ı ş ı : 812/ 1409, bk.MEVLİD). Arif ( yazılı ş ı : 842/1438). Kerim! (yazı !ı ş ı: 863/1459; Beyazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 1693; Süley­maniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3723; DTCF Ktp., İsmail Saib Sencer, nr. 4574). Ahmed (yazı !ışı : 873/1468-69; Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 1642; Süleymaniye Ktp., Şe h id Ali Pa­şa, nr. 883, 1956; İÜ Ktp., TY, nr. 23 14; Bur­sa il Halk K tp., nr. 502), Hafi (yazılışı: 883/ 1478; çok hacimli olan bu mevlid üzerin­de La le Tu ral ve Şecaattin Tu ral birer yük­sek lisans tezi yapmışlardır [1991 , 1993, MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü[). Hocaoğlu (yazılışı: 883/1478: iü Ed. Fak. Türkoloji Se­miner Kitaplığı, nr. 40 18; Yüksel Ger eser üzerinde bir mezuniyet tezi hazırlamıştır, İÜ Türki yat Enstitüsü, tez nr. 1049). Si­nanoğlu (yazılışı: 884/1479; Süleymaniye Ktp., Kasidecizade Süleyman Sırrı, nr. 418; DTCF Ktp ., nr. 9). Gülşen'i-i Saruhanl (ö. 888/1483'ten sonra). Cefayl (yazı !ışı : 889/ 1484, Cefay!'nin Dekayıku'L-hakayıkadlı mesnevisinin sonunda yer alan bir m ev li d olup başlıkla rı Süleyman Çelebi'nin ese­rine çok benzemektedir; bk. Azmi Bilgin, "Das Da[5ay* al-I:Ia[5ayıl5 von Cefayl", fl1eterialia Turcica, XXIII[Göttingen 20021. s. 111-118). Mustafaoğlu (yazılışı : 896/ 1491). Ebülhayr İpsalalı (yazı !ışı : 897/1492; Millet Ktp., nr. 1365, 1366: DTCF Ktp., is­mail Saib Sencer, nr. 4791; bu mevlid üze­rinde Süleyman Bülbül bir mezuniyet tezi

hazırlamı ştır, İÜ Türkiyat Enstitüsü, tez nr. 1032). Yahya (ö. 90111496; Beyazıt Devlet Ktp ., nr. 5308), Emir! (Sü leymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 3827).

XVI. yüzyıl: Halil (yazılışı: 907/1501; Sü­leymaniye Ktp., Yahya Efendi, nr. 4464; DTCF Ktp., nr. 698, İ s mail Sa i b Sencer, nr. 5308/1). Hamdullah Harndi (Akşemsed­dinzade, yazılışı: 900/1494-95; Hacı Selim Ağa Ktp., Kemankeş Emir Hoca, nr. 18; İÜ Ktp., TY, nr. 1980; TDK Ktp., nr 289; British Museum, Or., nr. 1163; Nurten Ersoyeser üzerinde bir mezuniyet tezi hazırlamıştır,

DTCF Ktp, nr. 52). Zati (ö. 953/1546). Mu­hibbl (ö. 965/1558; Süleymaniye K tp., La­leli , nr. 3756). Şemsi (yazılışı: 988/1580; eser üzerinde Hasan Aksoy bir doktora ça­lışması yapmıştır, bk. bibl.), Hasan Bahri (Karesili, ö. 994/1586; Keşfü'?-?Unün, Il, 1910). Abdi(İÜ Ktp., TY, nr. 7361). Bihiştl (İÜ Ktp., TY, nr. 7398; Aygül İpek bu mevlid üzerinde bir mezuniyet tezi hazırlamıştır ;

iü Türkiyat Enstitüsü, tez nr. 1971 ), Meh­med H eva! (KanGnTSultan Süleyman devri sadrazamlarından İbrahim Paşa için To­kat'ta nazmedilmi şt ir ; Süleymaniye Ktp., Lala İ s mail , nr. 376). Şahidünnayl (Millet Ktp., Manzum, nr. 1347, 1349, 1370; Süley­maniye K tp., Mihrişah Sultan, nr. 319; iü Ktp., TY, nr. 7339; TSMK, Hazine, nr. 1246). ŞehldT (İÜ Ed. Fak. Türkoloji Seminer Ki­taplığı, nr. 4018; DTCF Ktp., M. Çon, nr. 28, 698), Visall Ali Çelebi (TDK Ktp ., nr. 17/99; bu m ev li d üzerinde N ezahat Papuççu bir mezuniyet tezi hazırlamıştır, DTCF Ktp., nr. 325) .

XVII. yüzyıl: Abdurrahman An karavi ( ö. 1107/ 1695-96). Kuloğlu, Muradi (Bursa Müzesi Ktp., nr. 37) .

XVIII. yüzyii: Dede Mehmed Efendi (ö. 114 7/ 1734; N uruosmaniye Ktp., nr. 3218, eser Dede fl1evlidi diye tanınmaktadır).

Süleyman Çelebi'nin 927 (15211

istinsah tarihli Meulid'inin ilk iki sayfa sı

(Süleymaniye K tp., Fatih, nr . 5430)

M EVLi D

Nahlfi (ö. 1151 / 1738; Süleymaniye Ktp., Aşir Efendi. nr. 323, Hamidiye, nr. 252; eser üzerinde Abdülkadir Arpacı mezuniyet tezi 1 iü Türkiyat Enstitüsü, tez nr. 12081, Yusuf Karaca yüksek lisans tezi ı 1997, AÜ Sos­yal Bilimler Enstitüsü ı hazırlamıştı r). Ah­med Mürşidl (Diyarbekirli, ö. 1174/1760-61). Selahaddin Uşşakl (ö. 1195/ 1781) , Bekal (Darendeli, ö. 120011786). Beyzade Mustafa (ö. 1200/ 1786; eser matbudur [İs­tanbull264J, Selami Mustafa Efendi (Sü­leymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 444) .

XIX. yüzyıl: Hasan ilmi (Kozanlı. yazı !ı ş ı : 122611811, İ stanbul'da basılan eserin baskı tarihi belli değildir). Halil Siirdl (ö. 1843). Ragıb Efendi (ö. 1848; Hacı Selim Ağa Ktp, AzizMahmud HüdayT, nr. 1453) . Ta­hir Ağa (es-Seyyid Mehmed Tahir, yazılı­şı: 1279/1862-63, eser 1326'da ı 1910] ba­sılmış olup baskı yeri belli değildir). Ka­ml (Şaban AmidT, yazılışı: 1279/ 1862-63; Süleymaniye Ktp., Kadızade Burhaneddin, nr. 146/4), Mehmed Salih Nihanl (i stan­bul 1308). Edirne Müftüsü Fevzi Efendi (ö. 1900; bahir aralarında okunacak tev­şThleri de kendine ait olmak üzere iki Türk­çe, bir Arapça mevlid yazmıştır; bu eser­ler matbu olup biri hariç baskı yeri ve ta­rihleri belli değildir). Keşfi- i Saruhanl (ö. 1900; Mehmed Gökalp, "Keşfı'nin Mev­lid-i Nebevlsi", Türk Dünyası Araştırma­Lan, sy. 94 ı 19951. s. 205-225), Rif'at (Ma­nastırlı, ö. 1907 ı?Jl .

Ne zaman yazıldığı tesbit edilemeyen mevlidlerin şairleri de şunlardır: Abdül­kadir Necip (Bursa Eski Yazma ve Basma Eserler Ktp., Orhan Gazi, nr. 622), Akif (Bursalı). Akli, Cebri. Aşık Çelebi, Gulaml. HatTb-i Ayasofya Hamdullah b. Hayreddin (Süleymaniye Ktp., Fatih, nr. 4510). Hüse­yin Efendi, İbrahim Kadem (el-Hac, eser istanbul'da Mekteb-i Sanayi Mattaası'nda

483

Page 10: Anadolu Beylikler Dünyası, Açık, Eski Türk Edebiyalında ...200 ı; Feridun Emecen, İlk Osmanlılar u e Batı Anadolu Beylikler Dünyası, istanbul 200 ı , s. ı33-ı49; Nilgün

M EVLi D

v+.--~ b t_U. ..!.f-oi~X)~

~~w HafızAli'nin

Arnavutça

Mevlid-i Şerif adlı mevlid tercümesinin 2. baskısının kapagı

listanbul1327l

basılmış olup baskı tarihi belli değildir). İbrahim Nazif Karamanl, Keşfi-i Samat­yevl, Mehmed Hasan. Muhammed Ham­di el-Hüseynl. Muhammed Hamza (Arap vaiz, Süleymaniye K tp., Pertev Paşa, nr. 440; Keşfü '?-?Unun, I I, I 9 I O), Mustafa (Bursalı, kitapçı). Neslmi. Nuri (Yasinci­zade). Osman Feyzi Efendi, Osman Sira­ceddin (Erzurumlu). Re'fet Efendi (Beya­zıt Devlet Ktp., nr. 5306), Şahidi (bu mev­lidlerin nüshaları ve şai rl eri için ayrıca bk. Osmanlt Müelli{leri, Il, 222; Keşfü '?-?Unun, Il , 19 I O; Mazıoğlu , VIII[ I 974J,s. 3 I -62; Sü­leyman Çe lebi , Vesiletü'n-Necat: Mevlid

[n şr. Pekolcay, Ankara 19931. s. 40-43 ).

Mevlidler içinde Süleyman Çelebi'nin eseri bir sehl-i mümteni olarak ayrı bir değer taşımaktadır. Hamdullah Harndi'­nin sade Türkçe ile yazmaya özel gayret gösterdiğini belirttiği Ahmediyye'si bil­hassa edebi kıymeti bakımından önemli bir eserdir. Süleyman Çelebi 'nin mesne­visinden sonra en fazla tanınan mevlid. Halvetiyye tarikatının Şemsiyye kolunun kurucusu olmasının da tesiriyle tasawu­fi özellikler taşıyan Şemseddin Sivasl'nin eseridir.

BİBLİYOGRAFYA :

Süleyman Çelebi. Vesfletü'n-necat: Mevlid (nş[ Ahmed Ateş ). Ankara 1954; a.e. (nşr. Faruk Kad ri Timurtaş). istanbul 1970; a.e. (nşr. Necla Pekolcay). istanbul 1980; a.e. (nşr. Necla Pekol­cay), Ankara 1993, tür. yer.; Ahmed Fakih, Çarh­name(nş[ Mecdut Mansuroğlu). istanbul 1956; Osmanlı Müelli{leri, ll , 222, 445; Keş{ü '?-?Unfın,

ll, 1910; Necla Pekolcay, Türkçe Mevlid Metin­leri (doktora tezi, 1 950). iü Ed. Fak.; a .mlf., "Sü­leyman Çelebi Mevlidi Metni ve Menşei Mese­lesi". TDED, VI (I 955). s. 39-64; a.mlf.- H. Fuchs. "Mevlid" , iA , Yili, 174-176; Ahmed Ay­mutlu, Süleyman Çelebi ve Mevlid-i Şerif, is­tanbul 1958; Hasan Aksoy, Şemseddin Sivasi, Hayatı, Eserleri ve Mevlidi: Tenkit/i N eş ir ( dok­tora tezi , I 984). MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; a.mlf .• "Türk Edebiyatında Mevlidler", Türkler (nş[ H. Celal Güzel v.dğr.), Ankara 2002, Xl, 758-761; a.mlf., "Mevlid", TDEA, VI, 315-319; R. Bahar Akarpınar. Türk Kültüründe Dini Tören­ler ve Mevlid Kutlamaları (doktora tezi, ı 999).

484

Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü­sü; Nihad Sami Banarlı, "Büyük Nazireler Mev­lid ve Mevlid'de Milli Çizgiler", istanbul Yüksek islam Enstitüsü Derg isi, istanbul 1962 (ayrı ba­s ım) ; Hasibe Mazıoğlu , "Türk Edebiyatında Mev­lidYazanŞairler", TD, Vl/1 (1974). s . 31-62; M. Tayyib Okiç, " Çeşitli Dillerde Mevlidler ve Sü­leyman Çelebi Mevlidinin Tercemeleri", iiFD, sy. 1 (ı 975). s. 17-78; Mehmet Gökalp, "Keşfı'­nin M evlid-i Nebevisi", TDA, sy. 94 (I 995). s. 205-225; Mustafa Uzun. "Fevzi Efendi, Edirne Müftüsü", DiA, XII, 509. !Al

[!l!lliJ HASAN AKSOY

o MÜ SİKİ. Türk dini mOsikisinde mev­lid, özellikle Osmanlı coğrafyasında yoğun bir ilgi gören Süleyman Çelebi'nin Vesile­tü'n-necat adlı mesnevisinin besteli veya kendine has bir şekilde irticalen okunma­sını ve bu maksatla yapılan törenleri ifa­de eder. Eserin başta Hz. Peygamber'in doğum yıldönümü (mevlid kandili). müba­rek gün ve geceler (kandiller) olmak üze­re din büyüklerini anma. ölüm. doğum, sünnet, evlenme. hac ibadetini yerine ge­tirme vb. olayların ardından sevinç ve üzüntülerin beraberce paylaşılması için düzenlenen toplantılarda okunınası yay­gın bir adet haline gelmiştir. Sadettin Nüzhet Ergun gibi bazı araştırmacılar, Vesiletü'n-necat'ın bizzat Süleyman Çe­lebi veya Sinaneddin Yusuf tarafından bestelenmiş olabileceğini kaydetmektedir (Türk MusikisiAntolojisi, ı. 13. 17). Ancak eserin bugün bilinen yegane bestekarı Sursalı Sekban'dır (XVII. yüzyıl). Mevlidin bu bestesi XIX. yüzyılın sonlarına kadar okunmuş. zamanla unutulmaya yüz tu­tunca Mutafzade Ahmed Efendi gibi mG­sikişinaslar bu besteyi öğretmek için uğ­raşmışsa da ilgisizlik sonucu unutulmuş­tur. El yazması bazı mevlid nüshalarında mısraların yanına yazılan ve o mısrada ta­kip edilmesi gereken makam seyirlerini işaret eden makam isimleri eski besteli mevlidin izlerini taşıyan önemli kayıtlar olarak günümüze ulaşmıştır.

Mevlid manzumesinin her bölümü (ba­hir) mevlidhan denilen bir kişi tarafından. bahirler arasındaki tevşlhler de tevşlh­han grubunca okunur. Bahirler arasında belli bir makam sıralaması takip edilerek gerçekleştirilen mevlid icrasında genel­likle şöyle bir seyir takip edilir: Önce saba. çargah , dügah veya şevkutarab maka­mından tilavet edilen Kur'an-ı Kerim veya bir tevşlhle mevlid töreni açılır. Daha son­ra yine aynı makam da bir kaside okunup, "Allah adın zikredelim ewela" mısraıyla başlayan "Tevhid" veya "Münacat" bahri ne saba makamıyla girilir. Saba zemzeme. bestenigar, dügah. çargah. şevkutarab.

muhayyer, uşşak. isfahan. tahir- bGselik. hüseynl veya acem-aşiran , acem-kürdl gibi makamlara geçkiler yapılarak. "Her ki diler bu duada buluna 1 Fatiha ihsan ede ben kul una" mısraının ardından mev­lidhanın yüksek sesle söylediği , "Merhum ve mağfur Süleyman Çelebi'nin ve kaf­fe-i ehl-i lmanın ruhu için el-Fatiha" cüm­lesini takiben okunan Fatiha'dan sonra bahir tamamlanır.

"Hak Teala çün yarattı Ad em 'i" mısraıy­la başlayan "Nur" bahrine hicaz maka­mıyla girilir. Eviç, ferahnak, segah. müs­tear, şehnaz, karcığar. tahir- b uselik ma­kamlarında geçkilerin yer aldığı bu bahir de hicazla sona erer; ardından topluca salavat getirilir. Mevlidin üçüncü bahri . "Amine Hatun Muhammed anesi" mısra­ıyla başlayan "Viladet" (Veladet) bahridir. Rast makamıyla başlayan bu bahirde ni­şaburek, sGzidilara, segah, nihavend veya sGzinak, mahur. hüzzam, saba, uşşak ve­ya hicaz, kürdlllhicazkar. isfahan makam­ları gösterildikten sonra yine rast ile ka­rar kılınır; okunan saifıtü selamı kısa bir dua takip eder. Bu bahirde, "İ ndiler gök­ten melekler saf saf" mısraında gerdani­ye perdesinden girip mahur nağmeleriyle meyan yapmak. "Bu gelen ilm-i ledün sultan ıdır " mısraını kürdlli -hicazkar. "Amine eydür çü vakt oldu tamam" ınıs­raını da isfahan makamında okumak adettir. "Yaratılmış cümle oldu şaduman"

mısraıyla başlayan "Merhaba" bahrine hüseynl ile girilip pencgah. uşşak gibi ma­kamlara geçkiler yapıldıktan sonra segah veya hüzzamda karar kılınır ; ardından sa­latü selam getirilir. Mevlidin "Mi'rac" bah­rine. "Söyleşirken Cebrail ile kelam" mıs­raıyla girilir. Hüzzam, segah, ırak. karcı­

ğar, saba, eviç, hicaz. nihavend. sGzidil ve kürdlli- hicazkar makamiarına geçkiler yapıldıktan sonra segah makamıyla karar kılınmasının ardından yine saifıtü selam getirilir. Uzun süredir pek okunmayan "Vefat" bahri de hicaz. n eva. uşşak ve ba­yatl makamlarından okunmaktaydı. M ev­li din son bölümü olan "Dua" bahrine uş­şak makamıyla girilir. "Ya ilahi ol Muham­med hakkıyçün" mısraıyla başlayan bu bölümde komşu makamlarda gezinildik­ten, bu arada saba ve bestenigar makam­Iarına da geçkiler yapıldıktan sonra, "Rah­metullahi aleyhim ecmaln" mısraıyla hü­seynl makamında mevlid bitirilir. Ardın­dan okunan Kur'an-ı Kerim ve yapılan dua ile mevlid kıraati ve töreni tamamlanır.

Son zamanlara kadar mevlid bahirleri arasında mevlidhanların kaside okuduğu bilinmektedir. Bir bahrin bitiminin ardın-

Page 11: Anadolu Beylikler Dünyası, Açık, Eski Türk Edebiyalında ...200 ı; Feridun Emecen, İlk Osmanlılar u e Batı Anadolu Beylikler Dünyası, istanbul 200 ı , s. ı33-ı49; Nilgün

·b« ~\(..:.<\41.J.ıl :ı*~/)1~ ıS-:- tll:i,l~~:/kml (i~o,;,ı~:»ı:J~ lk<<~:.~ı.>~> w.-~~ ,,

·~, 3)i,\..~J~ ~~'r.H.sii &:--

=~J (:.,~~)(.ııı ~~.i.\;., iJ-.' .ıcoı,eu.ıc- 1 --=..::__o.:__

~ <l<",_,ıJ.ır,ı;~ .. ~~j~~ ~ ~4Jıb~ 'ı - -- ' - --l ı.S:-'- .::,ı~,ı,.u,. ~1\.ı.M~J~M~'(., }f ~.J?~MI~~V: ~~\.'i»~ \P\.ı ö,ı:.ll.yc ll zi..li,)y":'t.s\i..

t:.:'~\.:J.),)~ ,s;- ji.<ll~\4\.~m~ ~.JIJ-~:,.;_,:J ~l.ı,l .) &.->' .:o:l:.ı-J·~~&r .. - r 1 ,

~:..; ~~,j~~~-1 ~l.:.l!V,.ıiJI~ ı:;\;\_,.~;.~ı.~o~ıoS..i '»U:.I<~i:.ı.ı\ıL.JJ ~u.~ıJ,IJ.i- .. ~, - '

~~..),\~ ~Jı:ı,.ı.xs-~~.ı:.::ı ,bJ', ·,;,....~ \~..ı,: ~.i.ıP.cil"~.;.s\ bf~i·~I~L~!,.o \s'\.ı;\)i\~,r.ı.ı ,'fiJ> ~

~~~~~ '(.(_ i

L. ~,.,);~,;..~ 5J.~\~'~~\ . ~~.U,~,I..J,\ · ~

ı ~ ~j \bi~l<.ı:ılJ~r- '6(~t,.v~ ---~.J.JI~)..iıl A~>'!.U.ı~ ~ı Bir el yazmas ı güfte mecmuas ı nda Ves!letü 'n-necat ' ın baş l a ng ı cı nda ve son bölümünde. m ıs ra kenarl arı na makam ad­l arını n tesbit edilm iş metni (Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 1286, vr. 8', 9', 16')

dan okunacak bahrin makamında Kur­'i~ın-ı Kerim veya tevşih (baza n ikisi bir­den) oku nur, mevlidhan da önce bir kasi­de okuyup ardından bahre girerdi. Son yıllarda ise bazı mevlidhanların bir mü­nasebet düşürerek bahir içerisinde kasi­de okudukları görülmektedir. Ancak bu durumda kaside ile bahrin konuları ve edebi seviyesi arasında bir uyurnun bu­lunmasına dikkat etmek gerekir.

Kaynaklarda, Süleyman Çelebi mevlidi­nin sadece istanbul'da Koca Mustafa Pa­şa Sünbül Efendi Dergahı'nda okunduğu belirtilen bir başka bestesinden de söz edilmektedir. Yakın dönemlere kadar okunan bu eserin özelliği , her beytin ar­dından tevşihhanlar tarafından Allah'ın

"hay" isminin peş peşe iki defa tekrar edilmesiydi. Ancak bu kelimedeki "h" harfiyle Türkçe'de "evet" manasma ge­len "hayhay" kelimesindeki "h"nin aynı şe­kilde telaffuz edilmesi mana karışıklığına sebep olmaktayd ı. Mesela, "Gece gündüz i şler i isyan kamu 1 Korkarım kim yerleri ola tamu" beytinden sonra söylenen "hay hay" nakaratı manaya pek uygun düş­ınediğinden bu zikirli mevlidin okunması terkedilmiştir.

Türk mOsikisinde öteden beri mevlid­hanlıkla şöhret bulmuş pek çok mQsiki­şinas yetişmiştir. XVIII. yüzyıldaki meş­hur mevlidhanlar arasında Emir Buhari Camii hatibi hattat ve şair Hafız ŞühQdi Mehmed Efendi , Beşiktaş'ta Sinan Paşa Tekkesi şeyhi Mustafa Rıza Efendi , dini eserler bestekarı Çalilkzade Şeyh Musta­fa Efendi. Zeyrek Camii müezzini Hüse­yin Dede en önemlilerindendiL XIX. yüz-

yılda istanbul'da mevlidhanlıkla tanınmış hatızlardan Aksaraylı Ama Hafız Hasan Efendi. hünkar mevlidhanı Fındıkith Hacı Hakkı Efendi , hünkar imam ı Hafız Yusuf Efendi, Enderunlu Hafız Hüsnü Efendi , Bedevi şeyhi Ali Baba, Hafız Aşir, Beyler­beyi Camii hatibi Rifat Bey, Selimiye ha­tibi Şeyh Ömer Efendi , Hopçuzade Meh­med Şakir Efendi. Balat Sünbüli Dergahı şeyhi Kemal Efendi. Hüdayi Tekkesi şeyhi Mehmed Ruşen Efendi. Mutafzade Ah­med Efendi ve Mehmed Akif'in (Ersoy) bir şiiriyle kıraatin i ölümsüzleştirdiği Said Paşa imamı diye bilinen Hasan Rıza Efen­di özellikle zikredilmesi gereken isimler­dir.

Son dönemin önemli mevlidhanları ara­sında başta Hafız Sami olmak üzere h ün­kar mevlidhanı Boyabatlı Mustafa Şevki Efendi, Süleymaniye Camii başmüezzini Hafız Kemal Efendi, Beyoğlu Ağa Camii imamı Hasan Rıza Efendi, Muhyiddin Ta­nık, Hafız Burhan, Mecit Sesi gür. Esat Ge­red e, Yeraltı Camii imamı Ali Üsküdarlı , Hüseyin Sebilci , Kazım Büyükaksoy; gü­nümüz mevlidhanları arasında ise Halil ibrahim Çanakkaleli. Aziz Bahriyeli, Fevzi Mısır, Emin Işık, Zeki Altun ( ö. 1999 ) ve Kani Kara ca ( ö . 2004) bilhassa belirtil­melidir.

M evli d manzumesi son devir hattat ve mQsikişinaslarından Kemal Batanay ta­rafından yeniden bestelen miş , Kani Kara­ca'nın meşkettiği bu bestenin notası he­nüz neşredilmediğinden okunması yay­gınlaşmamıştır. Ayrıca bestekar Sadettin Kaynak'ın bir m evli d bestesinden bahse­dilmekteyse de henüz ortaya çıkmamıştır.

M EVLi D

XX. yüzyıl mevlidhanlarının mevlid met­nine kendi zevklerince eklemeler yaparak okumaları tahrifata sebep olduğundan tasvip edilecek bir uygulama değildir.

BİBLİYOGRAFYA :

Divan Edebiyatı Müzesi. Revnakoğlu Dosya­l a rı , nr. 230 ; Beliğ , Güldeste, s. 525 -526; Meh­med Akif Ersoy, Safahat (nş r. M. Ertuğ ru l Düz­dağ). İstanbul 1987, s. 467-471; Sadettin Nüz­het Ergun, Türk Musik isi A n to loj isi, istanbul 1942-43 , ı, 12-1 3 , 17, 25; ll , 44 1, 471 , 6 54 -656; Ali Rıza Sağman , Mev lid Nası l Okunur? ve Mevlidhanlar, İ stanbul 195 1; Kazım Baykal, Süleyman Çeleb i ve Mev lid ( n şr. Ka dir At lan­soy). Bursa 1999; Tahirülmevlevi, "Rebiülevvel ve Mevlid-i Şe rif'', Mah{il, sy. 5, İ sta nbul 1339, s . 79-81 ; Köprülüzacte Mehmed Fuad, "Mevlid Merasimi", Tevhid-i E{ktı r, 5 Receb 134 0 1 4 Mart 1922; Necla Pekolcay, "Süleyman Çelebi Mevlidi, Metni ve Menşei Meselesi", TDED, VI (ı 955 ). s. 39-64; Halil Can. "Dini M us iki" , MM, sy. 292 ( 1974). s. 22-23; sy. 293 ( 1974). s. 17-19; Ömer Tuğrul İnançer. "Dini Musiki", DBist.A, lll , 58 (maddenin yazım ı nda Bekir Sıdkı Sez­gin'den a lın an şifa hl bilgilerden de fayda lanıl ­

mı ştır ).

~ NuRi Ö zcAN

L

MEVLİD (...ll~ )

Süleyman Çelebi 'nin (ö. 825/ 1422)

asıl adı Vesiletü'n-neciit olan meşhur eseri.

Süleyman Çelebi Bursa'da doğdu. Hak­kındaki bilgiler kısa ve çelişkilidir. Bazı yazma nüshalarda yer alan, "Yiğitlik dahi geçti şöyle hoca 1 Erişti şastlık u oldu ko­ca" beyti, müellif in 812 'de ( 1409) naz­mettiği m eviidi altmış yaşında iken kale­me aldığını gösterdiğinden onun doğum tarihini 752 ( 1351 ) olarak kabul etmek mümkündür. Süleyman Çelebi 'nin . Ah­med Paşa 'nın oğlu ve Orhan Gazi'nin si­lah arkadaşı olup Fuşılşü 'l -J:ıikem'e bir şerh yazan Şeyh Mahmud'un tarunu ol­duğu , Orhan Gazi'nin bu zat a iznik'te bir

medrese yaptırmış bulunduğu şeklindeki kayıtlardan onun ilimle uğraşan kültürlü bir aileden geldiği anlaşılmakta . taşı dığı

"Çelebi" unvanı da aynı zamanda arif ve kamil bir kimse olduğunu ortaya koymak­tadır. Süleyman Çelebi 'nin dini ilimiere vukufunu eserinde işlediği konuları ayet ve hadislerle ustaca desteklemesi de gös­termektedir. Kaynaklar onun Yıldırım Ba­yezid devrinde bir süre Divan-ı Hümayun imamlığı yaptığını , 802'de ( 1400) inşası

tamamlanan Bursa Ulucamii imamlığına Emir Buhari'nin tavsiyesiyle getirildiğini nakleder. M evievi veya Halveti olduğu ileri

485