Çalgi bakim onarim ders notlaridosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet...

64
ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARI

Upload: others

Post on 08-Feb-2020

12 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARI

Page 2: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

1

İÇİNDEKİLER

ARP .......................................................................................................................................................... 2

BAĞLAMA ................................................................................................................................................ 5

TAR ........................................................................................................................................................ 11

MANDOLİN ............................................................................................................................................ 13

GİTAR ..................................................................................................................................................... 19

PİYANO .................................................................................................................................................. 24

FAGOT .................................................................................................................................................... 31

FLÜT ....................................................................................................................................................... 34

OBUA ..................................................................................................................................................... 39

SAKSAFON ............................................................................................................................................. 44

KEMAN ................................................................................................................................................... 47

VİYOLA ................................................................................................................................................... 56

VİYOLONSEL ........................................................................................................................................... 57

KONTRBAS ............................................................................................................................................. 60

KAYNAKÇA ............................................................................................................................................. 62

Page 3: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

2

ARP

Uzunluğu182cm olan, hem ezgi, hem de armoni (çok sesli, akor) çalabilen tek, telli

çalgıdır. Diatonik bir çalgıdır. Notası, iki dizeğe yazılır: üstteki dizeğe yazılan notalar,

ikinci çizgi sol anahtarı, alttaki dizeğe yazılan notalar dördüncü çizgi Fa anahtarı

yazılır. Orkestralarda, çoklukla bir partisi bulunur. Solo ve eşlik görevi verilir (özellikle

armoni ve eşlik çalgısıdır). Zengin bir anlatım gücü vardır.

Arp, parmak ucu ile çalınan bir çalgıdır. Telleri parmak ucu ile çekilerek çalınır.

Kromatik sesler kullanılmaz. Glissando ve eksik yedili akorları çok kullanılır. Kalın tel,

pirinçle kaplamalı ipek saçaklı çelikten, orta ve ince ses telleri ise gerilmiş

bağırsaktandır.

Arpın belli başlı bölümleri şunlardır: a) Dizi seslerinin karşılığı olan yedi pedalın tutturulduğu oluk haznesi b) Çınlama kasası c) Sütun ve konsol. Arpın 47 teli ve yedi pedalı vardır. Pedalların yardımıyla tellerin sesi değiştirilebilir. Bu pedallar üç ayrı konuma getirilebilir. Böylece bir nota diyez ve bemol olabilir. Notaları birbirinden ayırabilmek için notalara çeşitli renkler verilir; do telleri kırmızı, fa telleri ise siyah mavi veya koyu mavidir.(Yener, 2000)

Page 4: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

3

Arp çalan kimsenin kulağı çok sağlam olmalıdır. Çünkü çalgısını daima akort edecektir, Bu bir zorunluluktur. Kolların uzun, parmak uçlarının yağlı ve etli olması aranılacak doğal nitelikler arasındadır. Baş parmağın ikinci boğumu da, incelenmeye değer, arkaya çok eğilip bükülmesi sakıncalı olabilir.

Bünye de fiziki bir kusur olmaması gerekir. Arp kulakla gözü kendine çeviren bir etki sağlar, bu nedenle çalış ve tutuş biçiminde zerafet olmalıdır, bu çok önemlidir (bayan çalıcılar için en uygun çalgıdır).

Bu çalgıya başlangıç yaşı (fiziki koşullar uygunsa) sekiz-on olabilir. Müzik bilgisi olmak koşuluyla daha geç yaşta da başlanabilir. Günlük çalışma, başlangıçta on beşer dakika olmak ve aralıklarla çalışmak üzere bir saat, daha sonraları iki, üç ve dört saate çıkabilir. Altı saati geçmek doğru değildir. Bu konuda Raphael Hartenot, "öğrenci özellikle parmaklarının boğumlarına bakmalıdır. Bunlar gayet büyük bir uysallık isterler. Ellerin adaleleri yorulmağa başladığı zaman derhal çalışmayı bırakmalıdır" diyor. Değiştirme işaretleri için pedalları kullanmak çok önemli bir iştir, bu nedenle çalınacak parçanın önceden incelenmesi gerekir.

Arp, kesinlikle orkestranın bir armoni ve eşlik çalgısıdır. Çok kez partisyonlarda bir

harp vardır (iki, üç tane yazıldığına da rastlanmaktadır). Harpın esas görevi; akorlar

ve onların oluşturduğu biçimleri çalmaktır. Harp iki elle çalınır. Ancak her el yalnız

dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki elin çok açılmamasını

sağlar. Harpta akorlar daima arpej biçiminde çalınır (eğer aynen isteniyorsa senza

arpeggio yazılmalıdır). Kalın ve orta ses tellerinin ötümü çabuk kesilmez bu nedenle,

akor değişikliğinde el kapanarak susturulmalıdır. Kromatik yürüyüşler için pedal

değiştirmek gerekir. Harpın bir özelliği de glissando çalışıdır. Dizi glissandoları sesleri

karıştırır (kalın ve orta ses tellerinde), bu nedenle ince ses tellerinde (PP) de

kullanılır. (F) dizi glissandosu özel bir etki sağlamak için ancak kalın tellerde

yapılması gerekir. Glissandolar çabuk yapıldığı ölçüde kuvvetlidir. Harp yumuşak ve

şairane rengiyle, her çeşit ayırtılarda (nüanslarda) iyi sonuçlar verir. Harpla yapılan

pizzicato, telli çalgılardaki anlatımdan uzak, yalnız renk öğesi niteliği taşır. Vurma

çalgıları ile de çok iyi birleşirler. Etkili bir duyuluş sağlanır. Yaylılar, ritmik etki

bakımından açıklık ve güzel bir ses sağlar. Pizzicatoyu uzatmakla bıkkınlık

verilebileceği unutulmamalıdır (Çalışır, tarihsiz)

İnsanlık tarihiyle neredeyse paralel gelişen arpın esin kaynağının avlanmak olduğu

söylenegelir. Avcının yayından fırlayan okla birlikte çıkan sesin büyüsüne kapılan

insan o eğik biçimin içerisine birden çok tel yerleştirme yoluyla farklı sesler elde

etmiştir. Zaman içerisinde biçimin kapanarak sağlam bir üçgen yapı oluşturduğuna

Azteklerden Mezopotamya’ya, Afrika’dan Çin’e tüm eski medeniyetlerde tanık oluruz.

Gittikçe güçlenen bu yapının içine en eski zamanlardan bugüne çoğunlukla hayvan

bağırsaklardan elde edilen teller gerilmiştir. Ancak bu büyüyen yapı enstrümanın

doğayla bütünlüğünü engellememiş, en eski edebiyat örneklerinden günümüze kalan

tasvirlerde yer alan sesinin su berraklığındaki özelliğini bütünüyle korumuştur. Arpın

bu huzur veren büyüleyici sesi, doğanın bağrından kopmuş, modern teknolojinin

Page 5: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

4

katkılarını da içine alarak değişmeyen heykelimsi görselliğiyle hem bir halk çalgısı,

hem de konser salonlarında aranılan bir enstrüman olarak günümüze kadar gelmiştir.

Yaşadığımız topraklar üzerinde onsekizinci yüzyıla kadar varlığını “çeng” adı altında

sürdürmüş olan çalgının değişik versiyonları birçok minyautürde görülür.

Ön Asya ve Mısır' da çok eski çağlardan beri kullanılan (M.Ö.3000 yıllarından kaldığı

sanılan Harp'lar bulunmuştur), bu çalgının ilkel yapımları üstündeki önemli

değişiklikler Ortaçağda başladı. Önceleri Ortaçağın üçgen biçimindeki harpları çok

beğenildi, fakat diatonik ses dizisi, Rönesans' ın kromatik müziği ile bağdaşmadı.

Bunun üzerine, İrlanda ve İtalya' da iki ve üç sıra telli kromatik harplar denendi;

Monteverdi (1567-1643) Orfeo operasında (1607) modülasyona elverişli bir harp

kullandı. Sonra bu biçime, telleri yarım ses indirecek çengelli bir araç ekledi (1660).

Daha sonra, Hochbrücker bu çengelleri, çalgının dibine yerleştirdiği pedallarla

çalıştırdı-pedalları çengellere bağlayan sistem sütunun içinden geçiyordu - (1720).

Erard, çengel veya payanda sistemi yerine çatal sistemini uygulayarak çalgıda bir

yenilik oluşturdu (1811).Bugünkü gelişmesine on dokuzuncu yüzyılda ulaştı.

(http://www.toplumdusmani.net/modules/wordbook/entry.php?entryID=7173)

Türkiye’de Arp

Arplar, birbirlerinden bağımsız olarak farklı kültürlerin ve coğrafyaların içinde

geliştiklerinden dolayı biçimleri, ebatları ve tınıları bakımından büyük çeşitlilik

gösterirler. Türkiye’de 1950’lerden başlayarak konservatuvar eğitimi kapsamına

alınan arp, bu kurumların öncelikli olarak senfoni ve opera orkestralarında yer almak

üzere profesyonel müzisyen yetiştirme misyonuyla bağlantılı olarak ülkemizde

sadece pedallı versiyonuyla bilinmiştir. Pedallı arplar çalgının orkestralarda ve konser

salonlarında gördüğümüz en büyük, en gösterişli ve en maaliyetli örnekleridir. Elli yılı

aşkın bir süre boyunca göz önünde sadece bu arpların bulunuşu, ülkemizde arba

yönelebilecek en ufak amatör ilgiyi engellemiş olsa gerek ki, özellikle her yaştan

amatör ve çocuklar için uygun “mandallı” olarak tanımladığımız küçük arplar çok

yakın bir zaman kadar neredeyse hiç kullanılmamıştı. Mandallı arplar Kelt

geleneğinden çıkan bir halk çalgısıdır. Küçük ebatları kolay taşınmalarını sağladığı

gibi, pedallı arplardaki gibi yüklü bir mekanizmalarının olmayışından dolayı çok daha

ekonomiktirler de.

Arp eğitiminin konservatuarlarla sınırlı kalması, bu kurumların arba sadece pedallı

versiyonu çizgisinde yaklaşmaları, çalgıların kolay temin edilmeyişi ve de amatör

ilginin oluşturulamamasından dolayı Türkiye’de arp ne yazık ki dar bir çerçeveye

sıkışmış ve marjinal bir çalgı olarak algılanmıştır. (Pancaroğlu, 2007)

Page 6: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

5

BAĞLAMA

Bağlama Tarihi

Bağlama benzeri çalgıların, literatürdeki adı, "lut" olarak geçmektedir. Lut adı, arapça

"el-ud"dan gelmektedir. Endülüs kültürü aracılığıyla bu isim Avrupa kültürüne geçmiş

ve lut, lavta gibi adlara dönüşmüştür.

Telli çalgılar içinde bir familya olarak lutlar, "uzun lutlar" ve "kısa lutlar" olarak iki ana

kategoriye ayrılmaktadır. Uzun lutlarda ana özellik, gövdelerinin dar, küçük ve

saplarının uzun olması iken, kısa lutlarda gövdeler geniş, büyük ve saplar da kısadır.

Uzun saplı lutların tarihsel olarak görüldükleri ilk kaynak, MÖ. 3. bine ait, Akad devri

silindir mühürleridir.

Özellikle MÖ. 2. binden başlayarak, küçük yapılı uzun saplı lutlar, Doğu Akdeniz,

Mezopotamya ve Doğu Asya'da bulunmuştur.Bu türlerin bilinen en eski örnekleri,

MÖ. 1730-1580 tarihlerinde Mısır' da görülmüştür. Bunlar saplarının uç kısmına

doğru sivrilen örneklerdir. Çeşitli arkeolojik kaynaklarda, çalgının, üzerine bağlanmış

bir mızrapla veya çalanın bileğine bağlanmış bir tel aracılığıyla çalındığı

görülmektedir.

Bağlama benzeri çalgıların Anadolu'da bulunan en eski örnekleri ise, MÖ. 1680-1375

tarihlerinde, Eski Hitit Dönemi'ne aittir. Ayrıca, Zincirli ve Kargamış'ta (G. Antep) da,

Geç Hitit Dönemi'ne ait çeşitli kabartma taş levhalar üzerinde de bu tip çalgılara

rastlanmıştır. Bu tür çalgıların Frigler ve Lidyalılarca kullanıldığı bilinmekteyse de,

Urartu kaynakları hala açıklık kazanmamıştır.

Bizans döneminde, 5. yüzyıla ait mozaikler üzerinde, "pandura" adı verilen, üç telli ve

perdesiz örneklere rastlanmaktadır. Bu ve perdesiz örneklere rastlanmaktadır. Bu

mozaik, Selçukluların Anadolu'ya gelişinden önce de, bu tür çalgıların Anadolu'da

kullanılmakta olduğunu bizlere göstermektedir. L. Picken'a göre, uzun saplı lutların

asıl kaynak yeri, Suriye ve çevresidir. Bu tip çalgılar, olasılıkla 2500 yıl önce Asya'ya

Page 7: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

6

geçmişti. Çünkü 2.ve 3.yy. larda, benzer çalgılara Çin'de de rastlanmaktaydı.

Bağlama benzeri çalgıların batıya yeniden getirilişleri, Türkler aracılığıyla olmuştur.

Asya Türkleri arasında, bağlamaya benzeyen ilk örnekler, eski Kırgız Türklerinin

yerleşim alanı olan Hakas bölgesinde bulunmuştur. İki telli olan bu örneklerin

perdeleri yoktur. Bu çalgının perdeli örneklerine günümüzde "dutar (ikitelli)"

denilmektedir. Genel olarak Asya Türkleri, bağlama tipli telli çalgılara "kopuz" yada

"komıs" adını vermektedir. Asya kopuzlarında, tel sayısı ikiden fazla olanlara da

(tanbura anlamında) "dambra" ya da "dombra" denilmektedir. Gürcüler, bu tip

çalgılara "pandur" demektedirler. Bu ilişki ve benzerlikler, "pandura" ile "tanbura"

arasındaki paralelliğe ve yaygınlığa dikkatimizi çekmektedir. Balkanlarda, tambura,

buzuki (bozuk), dvotelnik (ikitelli), kitelis (ikitelli, çiftetelli) adı verilen örneklere

rastlanmaktadır.

Günümüzde özellikle Balkanlardan başlayarak, Anadolu, Suriye Irak, Gürcistan,

Ermenistan Azerbaycan ve Asya'ya uzanan bölgede karşımıza çıkan bu tür çalgıların

yayılmasında, Osmanlı Türkleri'nin de etkili olduğu anlaşılmaktadır. Özellikle batıya

doğru olan yayılma, hemen tümüyle Osmanlılar eliyle sağlanmıştır

Anadolu'da, bağlama ailesi çalgıların, olağanüstü bir çeşitlilik sunması ve hemen her

yörede kullanılması, çalgının "yerli"liği adına önemlidir. Anadolu sazlarında, bu türden

çalgıların adlandırılmasında, farklı yöntemler uygulanmıştır. Sözgelimi tel sayısına

göre, boyutuna göre, çalındığı akorda, hatta çalındığı yere göre yapılan

adlandırmalar vardır.

Tel sayısına göre yapılan adlamada, önceleri arapça-farsça adlamalar yaygınken

(dütar, setar, cıhartar, pençtar, şeştar gibi), bunun yerini, türkçe adlamalar almıştır.

Anadolu sazları arasında, adları, "ikitelli"den "onikitelli"ye kadar değişen örnekler

saptanmıştır. Bu arada, tel sayılarına göre yapılan adlamanın yerini, giderek çalgının

boyuna, çalındığı akorda yada çalındığı yere göre yapılan adlamanın aldığı görülür.

Sözgelimi cura, ırızva, bağlama, bozuk, tanbura, çöğür, divan sazı, meydan sazı gibi

adlar, hep çalgının boyutunu esas alan bir anlayışın örnekleridir. Bağlama, bozuk,

abdal gibi adlar, özel bir boyut bildirmenin yanısıra, belirli bir akort türüne de işaret

etmektedir. Divan sazı, meydan sazı gibi örnekler, çalgının icra edildiği, mekansal

büyüklüğe de çağrışım yapmaktadır.

Anadolu sazlarındaki bu adlamaların tarihsel gelişimini incelerken, yararlanılan

önemli kaynakların başında, halk ozanlarının şiirleri gelmektedir.

Yunus Emre'den (13.yy.) başlayarak, kopuz, çeşte (şeştar-altıtelli), tanbura, cura,

bağlama, çögür, gibi adların, sıkça bu metinlerde geçtiği görülür. Kazak Abdal,

Kaygusuz Abdal, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Köroğlu, Dadaloğlu, Emrah, Kerem

gibi daha pekçok ozan, hayatlarını paylaşan, bu "sadık dost" için, şiirler

Page 8: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

7

söylemişlerdir.

Yapısal ve Akustik Açıdan Bağlama

Bağlamada Ağaç Kullanımı :

Dut ağacı bağlamanın en yaygın ve en eski malzemesidir. Bu seçim boşuna olmayıp,

dutun bağlamaya hem görsel hem de akustik açıdan yakıştığı bir gerçektir. Asya da

kullanılan bağlama benzeri çalgıların da temel malzemesi gene dut ağacıdır. Ancak

son çeyrek yüzyıl içinde mevcut ağaç potansiyelinin bilinçsizce harcanması ve

yabancı ağaçların girmesiyle birlikte dut kullanımı azalmış ve başka ağaçlardan da

tekne yapılmaya başlanmıştır. Tekne yapımında kullanılan yerli ağaçlar arasında

gürgen (kayın), kestane, karaağaç, ceviz ağacı gelmektedir. Yabancı ağaçlar

arasında vengi, paduk, gül, maun sıkça görülür. Teknede kullanılacak ağacın

gözenekli, gevrek, en az orta sertlikte, rezonans yapabilecek nitelikte olmalıdır. Adı

geçen ağaçlardan özellikle dut, karaağaç, vengi, paduk, maun ve ceviz teknede iyi

sonuç vermektedir.

Bağlama yapımının tarihsel gelişimi incelendiğinde bundan yarım yüzyıl öncesine

kadar bağlama teknesinin sap ile aynı ağaçtan, yekpare olarak yapıldığı ve genel

görünüm itibariyle cura-bağlama veya en fazla tanbura boyutlarında olduğu görülür.

Eski bağlamaların ağızları dar, formları köşelidir. Çoğunlukla ses deliği yoktur veya

delik(ler) ses tahtası üzerindedir. Sapın ve teknenin yekpare olmasının yanısıra ses

tahtası olarak da dut ağacı kullanımı yaygındır. Yekpare sap-tekne geleneği halen

Fethiyeli Ramazan Güngör Usta (aynı zamanda şelpe tekniğinin çok önemli bir

icracısıdır) tarafından sürdürülmektedir. Şehirleşme süreci ile birlikte bağlamanın

tekne, sap ve ses tahtası ayrı parçalardan ve ağaçlardan yapılmaya başlanmıştır.

TEKNE:

Tekne formu önceleri küçük, dar ağızlı ve sivri modelli iken özellikle seksenli yıllardan

sonra derinlik ve ağız genişliği anlamında büyüyüp, arka kesit itibariyle U

görünümlüleştiği ve daha dolgunlaştığı görülür. Bunda kısa saplı bağlamanın

yaygınlaşmasının büyük rolü vardır. Diğer taraftan, teknedeki bu değişikliğin bir

sebebi de volüm konusunda zayıf kalan bağlamanın bu dezavantajının giderilmesi

amacıdır. Özellikle ellilerden itibaren şehirleşen bağlama hem volüm problemini

çözmek için tekne ve sap boyu olarak büyümüş (divan ve meydan sazı) hem de tek

boyutun veremediği tonları elde edebilmek amacıyla büyümeye ilaveten

küçülmüştür(cura). Sapta kırma açısı da bu sıralarda kullanılmaya başlanmıştır.

Ancak konuyu netleştirmek açısından şu tarihsel ve mantıksal doğrunun altını çizmek

gerekir; bağlama karakteri itibariyle dar ağızlı, ağız genişliğinden 1-2 cm kadar fazla

derinlikli, profilden hafif sivri, arkadan V görünümlü ve uzun saplı bir çalgıdır.

Page 9: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

8

SES TAHTASI :

Göğüs, döş veya kapak adlarıyla da anılan ses tahtası, bağlama da akustik işlev

üstlenmiş, hayati bir bölümdür. Alan itibariyle ud, gitar, tanbur gibi çalgıların ses

tahtalarından daha dar ve kalınlık olarak kalın olduğundan niteliği ve takılma şekli

son derece önemlidir. Öyle ki bu saydığımız unsurlardaki ufak olumsuzluklar

bağlamanın hassas akustik dengesini etkiler. Bunların yanısıra bağlamadaki ses

tahtasının balkonsuz ve tellerin hemen hiçbir telli çalgıda bulunmayacak kadar ince

olması da bu oluşturulması zor dengeye ilave zorluk katmaktadır.

Ses tahtasında kullanılan ağaçlar ladin ve köknardır. Son zamanlarda aslen gitar

ses tahtası olarak kullanılan koyu ve açık renkli sedir ağaçları da takılmaya

başlanmıştır.

Bağlama ses tahtasının en önemli özelliği de iki yönde bombeli olmasıdır. Bombe

bir taraftan tahtanın tellerin yükü altında çökmesini önler diğer taraftan da tınıya bas-

tiz dengesi açısından karakter kazandırır. Söz konusu bombelerin yanal olanı tekne

ağzına verilen hafif kubbemsi eğime tahtanın ısıtılıp eğilerek oturtulması yoluyla elde

edilir. Diğer bombe ise doğrusaldır (sap yönündedir) ve takılış esnasında kanca ile

tahtanın kastırılmasıyla elde edilir. Bağlamanın tarihi boyunca bombe kullanımı

incelendiğinde eski çalgılarda bombeye çok önem verildiği hatta bugünkü kullanımına

göre oldukça abartıldığı gözlemlenir.

SAP :

Kol diye de adlandırılan sap, bağlamanın fiziksel olarak işlev üstlenmiş bir

bölümüdür. Genellikle akgürgen (kayagürgeni), sarıgürgen (kayın) ve akçaağaçtan

(kelebek) yapılmakla birlikte eski çalgılarda eriğin de kullanıldığı da görülür. Prensip

itibariyle sap olarak kullanılacak ağacın gözeneksiz cinsten, homojen nitelikli ve özgül

ağırlığı fazla olması gerekir. Saplık ağaç en az birkaç sene bekletilmiş olmalıdır.

Ağacın üzerinde budak, hare veya düğüm bulunmamalıdır. İyi bir saplık ağacın

özelliği liflerinin kesintiye uğramaksızın ve mümkün olduğunca doğrusal olmasıdır.

Ayrıca estetik görünüm de tercih edilmelidir.

AKUSTİK AÇIDAN BAĞLAMA :

Bağlamanın akustik işleve sahip üç bölümü vardır: Bunlar; "tekne", "ses tahtası" ve

"orta eşiktir". Bağlamada rezonans, tezenenin telleri tınlatmasıyla elde edilir. Tınlayan

teller orta eşik yoluyla ses tahtasını, ses tahtası da tekneyi tınlatır. Bu hareket bu

aşamadan sonra geriye döner ve teknenin ses tahtasını tınlatması, onun da telleri

Page 10: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

9

tınlatmasıyla bir etkileşime dönüşür. Bağlamada ses, akustik elemanlar arasında iki

türlü yayılır; "ağaçtan ağaca" ve "havadan (boşluktan) ağaca". Şüphesiz ağaçtan

ağaca yayılım daha güçlü ve önemlidir. Genel olarak arkadan U ve V kesitli olmak

üzere iki tip tekne vardır. Başka birçok özellik de etkilemekle birlikte U kesitli tekneler

daha dolgun ve bas karakterli; V kesitliler de tiz karakterli ses üretir. Bağlama teknesi

bir çeşit rezonatördür. Teknede tizler ses tahtası ile yarı derinlik arasında, baslar da

teknenin sırt ve dip kısmında tınlar. Dolayısıyla sırt ve dip kalınlığı çok ince

teknelerde baslar koftur.

Teknenin yanaklarını hafif içeri doğru kıvrık olması sese lezzet katıcı bir özelliktir.

Profilden 'yarım armut' şeklinde tarif edilen bağlama formunun yarım daire şekline

yaklaşmaması gereklidir. Profilden, dolgun sırt ve boyun kesiti akustik açıdan ölü

bölgelerdir. Sesin odaklanması ancak form, ağız genişliği ve derinliğin

kombinasyonuyla sağlanır. Fazla derinlik sesin içerde kalmasına (dolayısıyla boğuk

ve kof olmasına), az derinlik de önde veya dışarda tınlamasına (dolayısıyla çok

bağırtkan ve boş, renksiz tınlamasına) sebep olur. Tekne kalınlığı yanaklarda 3

mm.den az olmamalıdır. Bu kalınlık sırt ve dipte en fazla 3,5 mm, ses deliği

çevresinde 5mm. civarında olmalıdır.

Ses tahtasının her bölümü aynı derecede tınlamaz. En rahat ve fazla tınlayan kısım

bir (tanbura düşünüldüğünde) ortada, bir insan eli büyüklüğündedir. Bir ses

tahtasında yanal ve doğrusal olmak üzere iki bombe olmalıdır. Bu bombeler gerek

gözle gerekse cetvel veya mastar yardımıyla görülebilir. Tahta kalınlığı küçük

boylarda en ince yerde (sapa yakın dar kısım) 3mm den az, en kalın yerde (arka

kısım) 5 mm den kalın olmamalıdır. Orta ve büyük boy bağlamalarda bu ölçülere 1-

1,5 mm eklenmelidir.

Orta eşik yumuşak (kelebek, porsuk) veya sert ağaçlardan (kızılcık, şimşir, çalı)

yapılabilir. Bu tercih bağlamanın bas-tiz dengesindeki zaaflara göre yapılmalıdır. Aşırı

parlak, tizleri baskın çalgılarda yumuşak ağaç basları açar. Diğer yandan boğuk

tonları sert eşik kullanarak açmak mümkündür. Orta eşiğin üstte sert, altta yumuşak

ağaç kullanılarak iki katlı yapılması da mümkündür. Bu tip eşik de basları açıcı

özelliktedir. Eşiğin tellerin altına gelmeyen kısımlarını oyarak boşaltmanın iç

sürtünmeyi azaltmak açısından faydası vardır. Ayrıca tellerin bastığı ağız kısmının ve

eşik tabanının geniş olması basları, dar olması da tizleri destekler.

Her çalgıda olduğu gibi bağlamada da kullanılan cilanın önemi çok büyüktür.

Gomolak cila ve selülozik vernik tercih edilmeli, sap dışında hiçbir bölgede polyester

kullanılmamalıdır.

BAĞLAMANIN ÖLÇÜLERİ :

Page 11: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

10

Bağlama hiçbir çalgıda görülemeyecek derecede farklı boyutlarda yapılan bir çalgıdır.

Bağlamanın boyutları anlamında (aynı zamanda kullanılan malzeme itibariyle de)

standarda sahip olamayışı "konar-göçer yaşam orijini"ne sahip olmasındandır. Oyma

tekne geleneği de standardizasyonu zorlaştıran bir diğer sebeptir. İlk bakışta bu bir

dezavantaj gibi görünmekle birlikte, bu durum icracıya oldukça geniş bir tını yelpazesi

sunar. Bugün kullandığımız bağlamaların boyutları, 20 ile 52 cm arasında

değişmektedir. Kabaca, 20 ile 30 cm tekne boyu arası "cura", 30-35 arası "dede

bağlama", 36-44 arası "tanbura", 44-47 arası "çöğür" ("abdal sazı" da denir) ve 48 ve

üstü "divan" olarak adlandırılır.

Bağlamanın sap uzunluğu TEKNE BOYU X 4/3 şeklinde formülize edilebilir. Köprü

diye de tabir edilen orta eşik TEKNE BOYU / 5 mesafesine konulur. Ancak bu

kuralları ufak toleranslarla esnetmek mümkündür.

İYİ BAĞLAMANIN ÖZELLİKLERİ :

Akustik olarak iyi bir bağlama uzun tınlamalı, iyi bir ses rengine ve dengesine

olmalıdır. Yapısal olarak kusurlu olmamalıdır. Kusurlu bir bağlama akustik açıdan da

zaaflıdır. Sapında esneme (atma), ses tahtasında çökme olmamalıdır. Orta eşik

(köprü) yüksekliği makul olmalıdır. Bağlama aynı zamanda estetik boyutu olan bir

çalgıdır. Orantılı boyutları olan, işçiliği iyi bir bağlama zarif bir tablo gibidir.

BAĞLAMANIN BAKIMI :

İyi bir icracı olmanın önemli bir şartı çalgıyı iyi tanımak ve onun ihtiyaçlarını

karşılayabilmektir. Bağlama bir insanın rahat edebileceği ortam ve hava şartlarında

kullanılmalı ve saklanmalıdır. Nem, aşırı sıcak ve soğuktan korunmalıdır.

Bağlamadaki ağacın, kesilmiş olmasına rağmen hala canlı bir organizma gibi

davranabileceği (çalışabileceği), en kuru ağacın bile %3-4 oranında yaş olduğu

unutulmamalıdır. Çalgının telleri kullanım sıklığı da gözetilerek 3 ayda bir mutlaka

değiştirilmeli, teller değiştirilirken bağlama 'polish' ile temizlenip parlatılmalıdır.

Bağlama kullanılmadığı zamanlar asılarak bekletilmemeli, bu esnada teller asla ve

asla gevşetilmemelidir. (www.esermuzik.com)

Page 12: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

11

TAR

Azeri Türklerinin telli ve mızraplı çalgısıdır.Tar” sözünün Farsça

sözlük anlamı tel, ip demektir. Diğer musiki aletleri gibi modern

tarın da kendinden önceki eski telli çalgılar oluşmuş ve yüzyıllar

boyunca gelişmiş olması doğaldır.

Kendisinden önceki türlerine dayanarak yapılmış ve gelişmiştir.

Azerbaycan’da ‘müzisyenler beşiği’ olarak tanınan ünlü müzik

yenilikçisi ve tarzen Mirze Sadık Esedoğlu tarın yapısında ciddi

değişiklikler gerçekleştirmiş, tellerin sayısını 5’ten 11 e cıkarmıştır.

O, tar çalma şeklinde yenilik getirtmiş ve daha önce diz üzerinde

çalınan tarı göğse dayalı olarak çalmaya başlamıştır.O zamandan

bugüne kadar bu tar Azerbaycan tarı olarak tanınmaktadır.

Merkez Asya’da, İran’da yayılmış 2 telli anlamına gelen dütar –

3telli anlamına gelen setar-4 telli anlamına gelen çartar -5 telli

anlamına gelen penctar ve 6 telli anlamına gelen şeştar aynı zamanda Uygurların

kullandıkları huştar aletleri tarın çeşitli türleridir. (www. turkmusikisi.com)

Teknesi, büyükleri birbirinden farklı iki çanaktan oluşmaktadır ve genellikle dut

ağacından yapılmaktadır. Göğüs kısmı üzerine manda veya sığır yüreğinin zarı

gelmektedir. Sap kısmı sert ağaçtan yapılmaktadır ve üzerine misinadan perdeler

bağlanmaktadır. Bunlardan başka çalınan ezginin kalın ve güçlü perdelerine

akortlanan dem telleri vardır. Tezene ile tambur tarzına yakın bir tarzda çalınır.

(http://www.turkcebilgi.com/ansiklopedi/tar)

Modern tar ifacılığı 20. yüzyılda daha güçlü gelişim dönemine girmiştir. Böylelikle

1931 yılında Ü. Hacıbeyov ve M.Magomayev’in teşebbüsüyle ilk notalı halk çalgıları

orkestrasında tar öncül enstrüman olarak yerini almıştır.

TARIN YAPISI

Azerbaycan tarı 3 kısımdan oluşur:

Page 13: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

12

1. Çanak

2. Kol

3. Tepe

Tarın çanağı dut, kol ve tepesi ise ceviz ağaçlarından yapılmaktadır.

Aletin uzunluğu 850 mm, çanağının boyu 165 mm, eni ise 185 mm dir.

Çanağın üzeri öküz kalbinin kurutulmuş zarı ile kaplanmaktadır.

Çeşitli çaplarda olan tarın 11 metal teli vardır.

Tar’ın akort sistemi:alt telden başlayarak ‘Do’ ,’Sol’,’Do’ ve zenk telleri ‘sol ve

do’dur.

Tar’ın notası dizek üzerinde ikinci çizgi ‘DO’ anahtarına yazılır.Kullanım alanı

yaklaşık olarak 2,5-3 oktav kadardır.

Kemik ve ya ebonitten yapılmış mızrapla çalınmakta tarın ses aralığı küçük

oktavın ‘do’ sesinden ikinci oktavın ‘la’ sesine kadardır.

Tar üzerinde iki ana gurup tel bulunmaktadır. Birinci guruptaki teller melodi

çalımında kullanılmaktadır ve ikişerli olmak üzere üç gurup telden

oluşmaktadır. Diğer gurup teller ise Kök ve Zeng adı verilen, çalınan makama

göre akort edilen ve tınının zenginleşmesini sağlayan tellerdir. (www.

turkmusikisi.com)

Page 14: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

13

MANDOLİN

Mandolin(Alm., Mandoline, Fr., Mandoline, İng.,

Mandolin, İta., Mandolino), yaklaşık bin yıldan beri

yapısını biraz değiştirerek günümüze kadar gelen

lauta ailesinden olan bir enstrümandır. Küçük, kısa

boylu, 8 perdeli ud olarak tanımlanabilir ve dört çift

tellidir. Ud, tellerin titreşimi sayesinde ses çıkaran

bir enstrümandır. Udun neslinden gelmiş olan

mandolin ilk müzikal enstrümanlardan biridir. Orta

Asya’da pandura, Arap Yarımadası’nda dambura,

bizde bağlama-tambur, Avrupa’da pandolina-

mandola denilen bu eski çalgı 17. yüzyılda aldığı

yeni biçimi ile mandolin olarak tanımlanmaktadır.

18.yüzyılda gelişip çeşitli İtalyan kentlerinde değişik

biçimlerde üretilmiştir. Bunlardan Napoli’de yapılan

modeli mandolinin temel tipi hâline geldi. Biçim ve

oranlarının belirlenmesinde Napoli çalgı yapımcısı

Pasquale Vinaccia’nın (1806 – 1882) büyük payı oldu.

Mandolin yaylı çalgılar gibi geniş bir aileye sahiptir. Mandolin, mandola, çello

mandolin, bas mandolin. Mandolin orkestraları henüz ülkemizde gelişmediğinden

çeşitlerini bulmak imkansızdır. Mandolin ve halk çalgıları, yapıları bakımından

birbirlerine benzerlik gösterseler de yapılışları ve ses yetenekleri ile birbirlerinden

ayrılırlar. Mandolin lut ailesinin modern üyelerinden biridir. Ve gitar da mandolinin

yakın akrabalarındandır. Gitar ile mandolin arasındaki en önemli fark; gitarın diğer

yaylı çalgılara göre daha fazla çok seslilik içermesidir. Mandolin daha basit bir çalgı

olduğundan müzikle henüz yeni tanışanlar için daha kolay öğrenilir bir çalgıdır.

Mandolin mızrapla çalındığı zaman iyi ses verir. Ancak modern mandolinler de

genellikle pena kullanılmıştır.

Mandolinin Biçimleri

Oval biçimli

Armut biçimli

Gitar biçimli

Elektronik olarak

Mandolin Biçim Özellikleri

Page 15: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

14

Düz Altlı Mandolinler: Çeşitli ağaç türlerinden istenilen modellerde yapılırlar. Alt

tablasının düz oluşu özellikle küçük yaşta mandolin çalmaya başlayan çocukların

rahat kullanmalarına imkân sağlayacak niteliklerde yapılmıştır.

Yuvarlak

Yuvarlak Altlı Mandolinler: Yuvarlak altlı mandolinler düz

altlı mandolinlere göre fazla işçilik isteyen ve daha pahalıya mal olan, özellikleri ile küçük yaştaki çocukların çalgısı olmaktan çok

yalkın bir çalgı olarak kullanılmaktadır.

Yuvarlak altlı mandolinler iki şekilde yapılırlar.

1.Parçalı: Alta gelen yuvarlak kısımlar simetrik ve estetik görünüşünü sağlayacak

şekilde sert ve renkli ağaçlardan simetrik geniş parçalar kullanılarak yapılırlar.

2.Dilimli: Özel olarak seçilen renkli ağaç türlerinden hazırlanan parçalar mandolin

kalıplarında simetrik gelecek şekilde alıştırılıp birbirine sırası ile sıcak tutkalla yapıştırılarak yapılır.

Mandolinin Kısımları

Mandolin Yanlığı: Sert ağaçlardan yapılır. İstenilen ağaçtan kesilmiş parça

kalıplarda kıvrılır. Yanlık takozları mandolinin yapı ve biçimini oluşturur.

Mandolin Üst Tablası: Ses verme özelliği fazla olan ağaçlardan yapılmalıdır.

Fazla rezonansa gelme imkânı ile yapılacak çalgının ses verme yeteneğini arttırır.

Mandolin Alt Tablası: Sert ağaç türlerinden 2,5 mm kalınlığında yapılır. Mandolin

üst tablaları ölçüsündedir.

Mandolin Sapı: Mandolinin perdelerinin bulunduğu kısımdır. Orta sertlikteki

ağaçtan yapılır. İçinde mandolin sap gerilim mekanizması bulunur.

Mandolin perdeliği: Sapa bağlanan, notaların yerlerini belirleyen misinalardır.

Page 16: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

15

Mandolin Baş Eşiği: Sert gereçlerden yapılır. Mandolin baş eşiğinin görevi tellerin

perdelikten yüksekliğini ve tel aralıklarını düzenlemektir. Çalgının çalınma imkânını sağlar.

Mandolin Ses Eşiği: Mandolin ses tablası üzerinde baş eşikten itibaren tel boylarını

saptayıp tel yüksekliğini ve tel aralıklarını düzenler.

Mandolin Tel Takacağı: Mandolin tel takacağı ince saç levhalar halindeki pirinç ve

benzeri madensel gereçlerden istenilen ölçü ve modellerde, kalıplara alınarak yapılır.

Mandolin Siperliği: Mandolin göğsüne, yani ses deliğinin etrafını çevreleyecek ve

göze hoş görünecek şekilde kaplamadan veya mika cinsi ve benzeri gereçlerden istenilen şekillerde yapılır.

Mandolin Telleri: Eskiden at kılı ve bağırsaktan yapılırdı. Şimdi ise çelikten

yapılmaktadır. Mandoline kalından inceye doğru Sol – Re – La – Mi telleri, ikişer olarak 8 tel takılır. Mandolinde iki eşik arasındaki tel boyu ölçüsü 32.7 cm olmalıdır.

Irish Bouzouki

Page 17: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

16

Page 18: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

17

Mandolin Yaparken Kullanılacak Ağacın Seçimi

Mandolin yaparken kullanılan ağacın kuru olması gerekir. Müzik aletleri yapımcılığında kullanılan ağaç malzemelerin uzun süre yapımcıda kalmasında fayda vardır. Böylece hem malzemenin kullanılacağı yere göre hazırlanması kolaylaşır, hemde bu malzemenin önceden kullanılarak deneme sonuçlarının alınmasına ve sonraki kullanımlarda daha olumlu sonuçlar almasına imkan verir. Bu sebeple her enstrüman için sınırlı miktarda ağaç alınması yerine toptan malzeme alınarak kullanılan yerin seçilmesi önemlidir. Enstrüman yapımcılığında kaliteli ve istenilen ses kalitesi vermesi açısından doğal kurutma yöntemiyle kurutulmuş ağaçlar kullanılmalıdır.

Mandolin Yapımı İçin Uygun Ağaçlar

Mandolin Yanlıkları Için Uygun Ağaç: Gürgen, ceviz, maun, pelesenk,

akçaağaç gibi sert ağaçlardan yapılmaktadır.

Pelesenk Ağacı Akçaağaç Ağacı Ceviz Ağacı

Mandolin Üst Tablası: Ladin ağacının içerisinde reçine miktarı azdır. Bu nedenle

diğer ağaçlardan daha fazla ses verir. Bu nedenle mandolin üst tablası(ses tablası) ladin ağacından yapılmaktadır.

Ladin Ağacı

Page 19: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

18

Mandolin Alt Tablası Ladin ağacından yapılmaktadır.

Mandolin Sapı: Gürgen ıhlamur gibi ağaçlardan yapılır. Hafif olması ve az

çalışması nedeni ile ıhlamur ağacından yapılması salık verilir.

Gürgen Ağacı

Kullanılacak Tutkalların Özellikleri

Mandolin yapımında akustik özelliklerinden dolayı glüten tutkalı kullanılmaktadır. Tutkallama yaparken yapıştırılacak parçalar yağsız ve tozsuz olmalıdır. Tutkal yoğunluğu kullanılacak yere göre değişkenlik göstermelidir. Tutkal kalınlık yapmamalıdır ve yapıştırdıktan sonra tekrar ayırıp yapıştırma işlemi yapılmamalıdır. Geri dönüşümü kolay olduğu için tercih edilir. Çözücüsü ispirto ve alkoldür. Sıcak olarak uygulanır bir kabın içerisine konularak ateşte ısıtılır ve eridikten sonra yüzeye uygulanır. Çok emen yerde ince tutkal sürülmelidir.

Page 20: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

19

-------------------------------------------------------------------------------------

GİTAR

T elli bir çalgı olan gitar, 5 telli olarak Mezopotamya'da ortaya

çıkmış, daha sonra 6. tel eklenerek geliştirilmiştir.

1940 yılında ilk elektro gitar geliştirilmiş ve seri üretimine

geçilmiştir. Pek çok türü olan bu çalgının başlıca türleri şunlardır:

elektro gitar, klasik gitar, akustik gitar, bas gitar. Gitar, pena veya

tırnaklarla çalınır.

Batı ülkeleri içerisinde bir egzotik müzik olarak görülmektedir.

Gitar ve Lut çoğu zaman birbirleri ile karıştırılmaktadır. Aynı

kuşaktan gelen çalgılar birbirlerine çok benzemektedir. Gitar aile

bakımından gerçek Lut (Lavta) ailesine aittir. Ayrıca kendine

ait özel bir formu olduğu bilinmektedir. Gitarın en son uğradığı yer

18.yy’da Afrika’dır. Buraya Portekizliler tarafından getirilmiştir. Antik devletlerde hemen

hemen tüm lut ailesinin düzenli olarak kullanıldığı, karakteristik özelliklerinin ise zamanla

geliştiği görülmemektedir. Yapılan araştırmalarda bulunan en eski gitar doğuda bulunmuştur

ve “Guitarra Morisca” adı verilen bu çalgı 13.yy’a ait bir latin gitarıdır. Her araştırılan yolun

sonunda gitarın batı ülkelerinde kilitlendiğini görürüz. Örneğin Greklere doğru bir gidiş

yaparsak “Kithara”ya rastlarız. Eski kültürde tıpkı Mısır kültürü gibi Lut da önemli bir yer teşkil

etmiştir. Lut olarak gelişim gösteren bu çalgı daha sonra gitar karakterine dönüşmüştür.

Gitarın 8.yy’da Arapların İspanya’daki hakimiyetleri sırasında Arap kültüründen etkilendiği de

bilinmektedir. Dört ayrı büyüklükte olan bu enstrümanlardan biri küçük formda olup diğerleri

buna bağlı olarak büyümektedir. En küçüğü olarak bilinen enstrüman “Kairo” adında 85 cm

uzunluğundadır. Daha sonra bu çalgı “Jeremias” adını almıştır. Bunu takip eden üç çalgının

boyutları çok açık şekilde belirlenmiştir. (bkz. Şekil Abb.2) Başka bir dört telli çalgı

Heilderberg Mısır Antolojisi Enstitüsü tarafından bulunup Metropolitan müzesine (Newyork)

verilmiştir. Bu çalgı 92 cm. boyundadır. Bu iki çalgının tahminen 4-8.yy’lara ait olduğu

sanılmaktadır. Bu zamana ait bir çok aynı kökenli çalgı serisinde ses yansıtıcı deliklerin

küçük olduğunu görmekteyiz. Küçük olan enstrümanın Küçük olan enstrümanın bilinen bir

küçüğü daha vardır. Bu da 41 cm. civarındadır. Bundan daha büyük olan diğer enstrümanlar

büyüklüklerine göre sıralanmışlardır. Bunların hepsi Lut ailesine ait olmasına rağmen , tekne

ve genel görünüm açısından orijinal , fakat garip bir tarihi gelişim göstermiştir.

Page 21: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

20

BATI ÜLKELERİNDE GİTAR

Gitar 13.yy’dan beri Avrupa’da kullanılan bir çalgı olmuştur. Ancak, soy bakımından burada

yeterince açık bir kimliğe sahip değildir. İsmini büyük ihtimalle Yunanlılardan almıştır. Biraz

geriye doğru gidildiğinde formal yönden “Gitara”ya bir hayli benzediği ,ancak çok fazla

değişim gösterdiği görülür. Araplarda ve İranlılarda “Sitar” adını almıştır. Geleneksel

çalgılarla bağlantı kurulduğu zaman oval teknesi itibari ile “Tambur”a benzediği görülür. Bir

yandan da “Guitarra Morisca” yı hatırlatan bu çalgı 143.yy’ın ikinci yarısında ilk kez Alfonso

El Sabio‘nun minyatürlerinde Cantigas de Maria adı altında resimlenmiştir. Üzerinde uzun bir

boyun ve anlaşılmaz bir tekne donanımı daire şeklindeki ön deliğin içinde yer almıştır. Aynı

özellikleri “Guitarra Latina”da ve aynı formları da modern gitarda görmekteyiz. Bahsettiğimiz

enstrüman İspanyol şair Juan Ruiz’de Hita (Libro de Amor) adlı eserinde “Guitarra

Morisca”da olduğu gibi keskin ton ve çılgın seslerin bulunduğu çalgı diye bir bağlantı kurulara

kanlatılmıştır. Sadece aynı çalgıyı çalanlar, yani yorumcu kesim ilk kez 1349’da

Normandiya’da görülmüştür. Gitarın değişik tipleri ve formları vardır. Bu değişik formları

tanımak gerekir. Örneğin bir enstrüman üzerinde çalışırken akort kulaklarının bağlantısı,sap

kısmı için kullanılan ağaç gibi ayrıntıları az çok bilmek gerekmektedir.

Gitarın modernleşmeye başlaması 1484’de Tine Toris ‘de olmuş ve “Hisponorum İnvento”

adını almıştır. İspanyada Vihuela, İtalyada Viola ismini almıştır. Bunu takip eden yıllarda

güneye doğru 1540’da Fransa’ya, sonra tamamen güneye ve batı Avrupa’ya kaymıştır.

Bundan sonra gitar çıplak elle kullanılmaya başlanmış, sistemli hale gelmiştir. Böyle bir

sistemi ilk kullananlardan birisi Karl Geiringer’dir. Gitar değişik ülkelerde değişik adlar

almıştır. Bunlar:Gitara, Gitara Latina, Guiterre Latine, Guitarra Morisca, Guiterre Moresche,

Guitarra Sracenica, Vihuleda de Penola, Guintarra, Qinterne, Lutina Guiterne, Kitarra,

Chitara, Chitare, Guitarre,Gitarre... Form olarak günümüz gitarı, belirli normlara sahiptir.

(http://www.turkcebilgi.com/ansiklopedi/gitar)

GİTAR TÜRLERİ:

Klasik gitar

Klasik gitar, gitar türlerinin en ilkeli ve sadesi olarak tanımlanabilir. Gitarın gövdesinin

ortasında ses deliği denilen yuvarlak bir boşluk bulunur. Gitarın telleri titreştiğinde gövdenin

içinde bulunan hava titreşir ve tek çıkış noktası olan bu yuvarlak boşluktan dışarı ses olarak

geri çıkar. Klasik gitarda; kalın 3 tel, ipek üzerine sarılmış çelik, ince 3 tel ise naylondur.

Genellikle parmak ile çalınır. Klasik gitarda sağ elin görevi daha fazladır. Sağ eli kullanarak

gitarda çok farklı ritim ve harmonikler oluşturulabilir. Genelde klasik ve flamenko tarzı

müziklerde kullanılır.

Page 22: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

21

Elektro gitar [

Elektro gitar çok basit bir tanımla tellerin titreşimini gövdesinde bulunan manyetikler

sayesinde elektrik akımına çeviren ve bir amfi yardımıyla akımı yüksek seviyede sese

dönüştürebilen gitar türüdür. Diğer gitarlarla elektro gitarların kısımları aynıdır. Ek

olarak elektro gitar için birkaç bölüm daha eklenebilir. Bunlar: Tremolo kolu,

manyetikler, ses ve bas ayarı, switch

Manyetik

Elektro gitarda veya manyetik takılmış klasik ya da akustik gitarda teldeki titreşimlerin

algılandığı kısımdır. Manyetik alanda telin titreşiminin içerideki bir sargıda akım

oluşturması prensibi ile çalışır. Çift halinde (Humbucker) ya da tek (Single) olabilir.

Bazı manyetikler amplifikatöre çıkış sağlamadan sinyali yükseltebilirler.

Pasif Manyetikler

Ses titreşimlerini elektrik sinyaline herhangi bir elektronik değişime uğratmadan

dönüşmesini sağlayan manyetik türüdür. En sık kullanılan manyetik türü olup, sesin

tınısı (frekans cevabı) sadece manyetiğin bazı fiziksel özelliklerine (yüksekliğine,

mıknatısına, sargısına) bağlıdır.

Aktif Manyetiker

Bu manyetikler ses titreşimlerini bazı elektronik devreler ile bozulmaya uğratan

manyetiklerdir. Sinyali, içerisindeki güç kaynağını (genelde bu bir pildir) kullanarak

pre-amp ile güçlendiren, aktif filtrelerle ve gömülü equalizerlar ile sinyalin

özgününden farklı olarak enstrumandan çıkmasını sağlayan manyetiklerdir.

Çalışma prensibine göre 3 tip manyetik vardır:

1. Manyetik

2. Piezoelektrik

3. Çoklu-Bölünmüş Manyetikler (Polifonik)

Tremolo kolu

Tremolo kolu, gitarın eşik bölümünün bitiminde bulunur. Bu kolu öne veya arkaya

gevşeterek tellerden farklı ses çıkartılması sağlanır. Klavye yönüne doğru

gevşetilerek kalın, eşik yönüne gevşetilerek daha ince seslerle efekt elde edilebilir.

Akustik gitar [

Görünüş itibariyle klasik gitarı andıran akustik gitarın gövdesi, klasik gitardan biraz

daha şişman ve basıktır. Daha dar bir sapa ve çelikten yapılmış

tellere sahip olması, akustik gitarın klasik gitarla arasındaki en

büyük farktır. Tellerin çelikten olması, akustik gitarın klasik gitardan

daha basınçlı gergin bir sapa sahip olmasını ve sesinin klasik

Page 23: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

22

gitardan daha sert ve temiz çıkmasını sağlar. Genellikle akustik gitarların en kalın 4

teli sarımlı çelik, diğer 2 teli ise sarımsız çeliktir. Akustik gitarlar

genellikle penayla çalınır. Rock, Blues, ve Caz müzik türlerinde çok kullanılan bir gitar

türüdür

Bas Gitar

Çalışma prensibi elektro gitara benzer. Fakat sesi normal gitarlardan 1 oktav kalındır.

Portede bas gitar için Fa anahtarı kullanılır. Değişik çeşitlerde bas gitarlarda

bulunmaktadır: genelde 4 telli, 12 telli, 6 telli, 7 telli, 5 telli, perdesiz,

Perdesiz Gitar

Ara sesleri verebilmek için yapılmıştır. Normal gitara çok benzese de oldukça farklı

bir ses rengine sahiptir. Perdesiz gitarı 1976 yılında Erkan OĞUR, Türk müziği

seslerine olan ihtiyacı için üretmiştir. Daha sonraları perdesiz elektrik gitar, 8 telli

perdesiz gitar, çift saplı elektrik ve klasik perdesiz/perdeli gibi farklı modelleri

üretilmiştir.

Gitarın Kısımları

1. Headstock

2. Eşik

3. Gitar kulakları

4. Perdeler

Page 24: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

23

5. Truss rod

6. Perde işaretleri

7. Sap

8. Topuk (Akustik) – Neckjoint (Elektro)

9. Gövde

10. Manyetikler

11. Elektronikler

12. Köprü

13. Pickguard

14. Arka kısım

15. Sound board

16. Body sides (ribs)

17. Ses deliği

18. Teller

19. Saddle

20. Klavye

Sap

Gitarın klavyesinin de bulunduğu kısımdır. Bu klavyede perdeler bulunur. Klasik

gitardan hem kalınlık hem de genişlik açısından daha ince olan elektro gitar klavyesi ise genelde 18 ile 24 arasında perde sayısına sahiptir. Genellikle sapın içinden truss

rod adı verilen bir metal ayar çubuğu geçer. Zamanla eğilebilen bu sap, bir vida

yardımı ile eski haline geri getirilebilir. Akort burguları en uçta bulunur ve genellikle

metal bir aksama sahiptir.

Köprü

Gitarda telleri gövdeye bağlayan kısımdır. Zamanla değişim geçirmiş olmakla

beraber, değişik çeşitleri de mevcuttur. Köprü, sabit ya da oynar olabilir. Oynar

köprülü gitarlarda köprü bir kol (tremolo kolu) yardımı ile ileri geri hareket ettirilebilir.

Bu ileri veya geri harekette köprüye bağlı olan teller gerilir ya da gevşer. Tellerin

gerilip gevşemesi telden çıkan sesi etkileyeceğinden gitardan farklı notalar elde

edilebilir. Köprüler genelde metalden yapılır. Köprünün baz ayarlarına dikkat

edilmelidir, tellerden birinin kopması halinde elektro gitar geri dönüşü olmayan hasar

görebilir.

Eşik

Gitarın sapında, telleri akort burgularına gitmeden önce sonlandıran kısımdır.

Genelde ucuz gitarlarda plastikten oluşur. Ayrıca kemikten veya farklı malzemelerden

yapılanlar da mevcuttur.(http://tr.wikipedia.org/wiki/Gitar)

Page 25: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

24

PİYANO

Piyano, tuşlu bir çalgıdır. Tuşlarına basıldığında, sahip olduğu karmaşık çekiçli

mekanizma sayesinde tellere vurarak ses verir.

Piyano imalatında ahşap, metal ve çuha/keçe olmak üzere 3 ana materyal kullanılır.

Ahşap malzeme hem Armoni (ses) tablası (sound board) olarak, hem iç mekanizma

parçalarında hem de dış bölüm de mobilya olarak kullanılır

Armoni (Ses) Tablası Piyanonun en önemli temel malzemelerindendir. Piyanonun

arka bölümünde montajlıdır. Görevi , tokmaklanıp titreşimle elde edilen sesi temiz

hale getirmek ve yükseltmektir. Çok kaliteli sedir cinsi özel kurutulmaya tabi tutulmuş

çok özel ağaçlardan imal edilir. Piyanonun en nazik malzemelerindendir. Metal ve

demir materyaller piyanonun iç kısmında kasnak, teller ve mekanizma içinde

kullanılır.

Yapım biçimi ile duvar (konsol) ve kuyruklu (salon / konser / grand) adı verilen

çeşitleri vardır. Piyano kelimesi İtalyanca "Güçlü ve Hafif sesli klavsen (harpsikord) -

gravicembalo col piano e forte" 'den gelir. Pianoforte olarak adlandırılması da

bundandır. Atası, klavsenden en önemli farkı, tuşa basarken uygulanan kuvvete göre

çıkan sesin şiddetinin de aynı yönde değişken olmasıdır. İlk tuşu La-0, son tuşu Do-8

olma üzere toplam 88 tuştan oluşur.

Page 26: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

25

Piyanonun çekiç mekanizması:

1) Tuş, 2) tuş ayarı, 3) şövale, 4) eşapman ayarı, 5) eşapman kolu, 6) çekiç kenar

vidası, 7) tekrarlama vidası, 8) çekiç sapı, 9) tekrarlama kolu, 10) çekiç başı, 11)

çekiç yakalayıcı, 12) susturucu kiriş çatalı, 13) susturucu kirişi, 14) susturucu kaşığı,

15) susturucu, 16) tel, 17) madenî plaka, 18) zımba, 19) akort çivisi, 20) çivi yatağı.

PEDALLAR:

Page 27: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

26

Pedal, piyanodan çıkan sesin sönmesine engel olan, tınlama süresini uzatan, onu

kuruluktan uzaklaştıran bir araçtır. Piyanoda çalınan bir yapıt, ancak pedal yardımıyla

elde edilebilen daha farklı renk ile tınılarla zenginleştirilebilir. Etkili bir biçimde

yorumlanabilir. Gerçekten de pedal kullanmadan bir yapıta bestecinin yansıtmak

istediği ruh ile karakteri vermek ya da piyanoda şarkı söyler gibi bir çalış biçimi elde

etmek neredeyse olanaksız gibidir. Ayrıca, sağlam bir tuşe geliştirilmesinde de

pedalın büyük katkısı vardır.Günümüzdeki piyanolarda bulunan sağ pedal İskoçyalı

bir piyano yapımcısı olan John Broadwood tarafından icad edilerek, 1783’te piyano

klavyesine uyarlanmıştır. Bazı konser piyanolarında var olup, seyrek olarak kullanılan

orta pedalı (Sostenuto Pedal) ise 1862’ de Claude Montal bulmuş, Steinway de

geliştirmiştir.

Sağ Pedal; pedal grubunun sağında yer alır. En sık kullanılan pedaldır. Sağ pedal

sonoriteyi kontrol eder. Bu pedala basıldığında, tellerin üzerinde titreşimi engelleyen

susturucu görevi yapan keçeler yukarı kaldırılarak sesin volümü kısmen güçlendirilir,

böylece ses zenginleşir. Bu pedalın öteki bir amacı da, piyaniste klavyede eliyle

ulaşamayacağı uzaklıktaki notaları “legato”, demek ki bağlı çalabilme olanağını

sağlamaktır. Nota yazımında, sağ pedalın kullanılması gereken yerler ”*ped*”

işaretleriyle gösterilir.

Sağ pedalın 3 tür kullanma biçimi vardır :

1. Piyanoda hiçbir şey çalmadan önce pedala basma

2. Nota ile aynı zamanda pedala basma.

3. Notadan hemen sonra pedala basma

Orta pedal (“sostenuto”); pedal grubunun ortasında yer alır. Steinway tarafından

geliştirilmiştir. Bazı kuyruklu piyanolarda bulunur. Piyanoda uzatılması gereken

sesleri tutmak için kullanılır. Orta pedalın katkıları çok önemlidir. Bu pedal sayesinde,

genelde bastaki sesler uzatılabilirken ince registirdeki (ses alanı) notalar rahat bir

biçimde çalınabilmektedir. Neuhaus’a göre, “sol pedal piyaniste sadece üçüncü bir

elin çalabileceği, ince temiz bir yorum olanağını kazandırır”.

Piyanonun Tarihçesi

Floransalı Bartolomeo Cristofori 1711 yılında "Piyano e forte" hem hafif hem kuvvetli

çalınabilir adlı yeni bir müzik aleti icat etti.Bu çalgı üzerinde hem hafif seslerin hem de

kuvvetli seslerin çıkartılması olanaklıydı.Bunun için adına italyanca "hafif ve kuvvetli"

anlamına gelen "Piyano e forte" dendi.

Yeni bir icat sayılan piyanonun sesleri meşin kaplı küçük seslerin tuşlar aracılığıyla

harekete geçirilerek tellere vurması ile elde ediliyordu.Aletin mekanizması sesler

Page 28: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

27

sayısında küçük çekiçler ,o çekiçleri harekete geçiren manivelalar ve bir de tellerin

titremesini durduran susturucu çuha bölümü bulunuyordu.

Piyanonun temelini oluşturan çekiç mekanizmasını Cristofori''den önce iki kişi

tarafından icat edildiği öne sürülmüştür.Biri Marius adındaki Fransız klavsen

yapımcısıydı.1716 yılında "clavecin a maillet" (çekiçli klavsen)adını taktığı dört

mekanizma modelini Paris akademesinde sunmuştu.Marius''un klavsen aletine çekiçli

mekanizmalı koymaktan amacı klavsende mızrap olarak kullanılan ve çabuk eskiyen

tüy uçlarının değiştirilme zorluğunu ortadan kaldırmaktı.

Schroter adındaki Alman müzikçi ise yeni mekanizmanın mucidinin kendisi olduğunu

söylemiştir.1721''de Dresten Sarayına gönderdiği iki piyano mekanizması modelinin

pratikte değeri olmamakla birlikte tarihsel önemi vardır.

Almanya da Freiburg kentinde Silbermann adında birisi 1726''da iki piyano yaparak

Cristofori''nin icat ettiği mekanizmayı kullanmaya başlamıştı.Silbermann her iki

piyanoyu J.S.Bash''a gösterdiyse de Bach bunların ince seslerinin zayıfladığından ve

tuşların sertliğinden şikayet etmiştir.Silbermann bu yolda ki çalışmalarını sürdürerek

Bacn''ın övgülerini kazanmayı başarmıştı.

İlk piyanolar,biçim bakımından o zamanın klavikordlarına benzediğinden

kuyrukluydu.Ünlü org yapımcısı Frederici,dört köşe piyanoyu icat etti.Zumpe adını

taşıyan Alman klavikord yapımcısı Londra da dört köşe piyanoyu çok sayıda imal

ederek İngiltere''ye yaydı.En eski Zumpe piyanosunun yapılış tarihi 1766''dır.

1762 yılında büyük Bach''ın oğlu Cristian Bach Londra''ya geldi.Klavsenci ustalar

artık piyano yapmaya başlamışlardı.Bunların Backers adındaki Hollandalı usta

,özellikle Cristofori''nin mekanizmasını geliştirerek(tuşun sonuna ayarlanabilen bir

vida ekiyle)"ingiliz mekanizması"nı icat etti.Broadwood adında bir ingiliz ustası da bu

mekanizmanın oluşmasında Backers''e yardım etmiş ve sonradan aynı sistemi

Broadwood piyanolarında kullanmıştır.

1770 yılına kadar piyano için eser yazılmamasının nedeni piyano sesinin klavsene

göre cılız ve tuşesinin sert oluşudur.Piyano için eser veren ilk besteci Muzio

CELEMENTİ''dir.1773 de henüz on sekiz yaşındayken piyano için üç sonat

yazmıştır.Böylelikle piyano çalma tekniğinin temelleri atılmış oldu.

Londra o tarihlerde piyano ve klavsen yapımında çok ileri düzeydeydi.Zumpe''nin dört

köşe piyanolarından sonra Backers''in ve Broadwood''un piyanoları yayılmaya

başlamıştı.Bir yandan da başkentte Kirkman ve Shudi klavseni en gelişkin durumuna

getirmeyi başarmışlardı.Piyano ile bu soylu çalgı arasındaki rekabet C.Bach,Schroter

ve Celementi''nin klavsen yerine piyanoyu kullanmaları,bu aletin yapımcılarını

yüreklendirmişti.

Broadwood, tuşlar ve mekanizmaya bazı yenilikler getirerek, 1783''te piyano için iki

pedal kullanılmaya başlanmış oldu.Pedallardan biri basıldığı zaman, teller üzerindeki

Page 29: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

28

ses söndürücü çuhalar tümüyle kalkıyor,öteki pedal kullanılırsa teller üzerine titremeyi

azaltan bir kumaş parçası yapışıyordu.

Öte yandan Viyana da Stein adında bir yapımcı yeni bir mekanizma kullanarak

piyano üretmeye başladı.1777''de Mozart bu piyanolardan birini görmüş ve öteki

piyanolara olan üstünlüğünü babasına yazdığı mektupta belirtmişti.Sonun da Stain''in

damadı Andreas Steicher mekanizmayı geliştirerek 1794''te Viyana piyanolarını

yapmaya başladı.

Mozart, Anton Walter''in piyanolarını yeğliyordu.Haydn,Schanz piyanolarında

çalışıyordu.Bu iki piyano yapımcısı hem Stein''ın kopyalarını yapmışlar hem de İngiliz

dört köşe piyanolarına öykünmüşlerdir.

Paris''te İngiliz piyanoları piyasaya egemendi.1777 de Erard ilk köşe Fransız

piyanosunu yapmayı başardı.Fıransız Devrimi yüzünden Erard Londra''ya

kaçmıştı.1796 da yeniden Fransa''ya döndü.İcat ettiği mekanizmanın beratını 1794''te

Londra da almıştı.Mekanizması,Stain''in geliştirdiği Alman mekanizmasını

andırıyordu.Fakat Erard,daha çok çifte mekanizmalı arp aleti ile ilgilendiğinden

piyano yapımına pek önem vermemiş ve xvııı. Yüzyıl İngiliz ve Viyana piyanolarının

tekeli altında kapanmıştır.

Piyano yapımcılarını uzun uzun düşündürmüş olan bir başka sorunda ,gergin tellere

dayanabilecek kasnağın yapılmasıydı.Özellikle kalın tellerin gerginliği, kasnak

üzerinde yüksek basınçlar doğurduğundan tahta yerine çelik kullanılması uygun

görülmüş ve 1788''de ki piyanolardan başlayarak tellerin çelik kasnaklar üzerine

gerilmesine geçilmişti.

1808 de Erard çift maşalı (douple echapement)mekanizmayı buldu.Piyano

yapımcılığı tarihinde bir devrim sağlayan bu mekanizmayı yeğeni Pierre Erard

geliştirerek 1821''de "tekerrürlü mekanizma"yı yaptı.Günümüzde ki kuyruklu

piyanolarda kullanılan mekanizma böylelikle Pierre Erard tarafından 1821''de icat

edilmiş oldu.

Tekerrürlü mekanizmanın icadı Hummel ve Lizst de dahil bir çok piyanistin piyanoya

daha rağbet etmesine neden oldu.1830 yılında Thalberg özellikle bu piyanoların

üstünlüğünü onayladı.Almanya''da Blüthner Paris''te Pleyel,Kriegelstein ve Herz,

Londra''da Collard,Hopkinson,Ramsay and Kind ve Southwell,New York''da Steinway

piyano fabrikaları hep tekerrürlü mekanizmayı bazı değişikliklerle kullanmaya

başladılar.

Bundan sonra piyanonun değişik parçaları, ayrı ayrı incelenerek ve laboratuar da

çalışılarak geliştirilmiş sonunda üstün nitelikli çalgılar yapılmıştır.

Modern piyanonun ses genişliği kalın la''dan ince do''ya kadar olmak üzere yedi oktav

ve bir minör üçlüyü kapsamaktadır.Bununla birlikte, klasik piyano edebiyatını çalmaya

altı buçuk oktav yetmektedir.

Page 30: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

29

Tuşların sertliği sorunu üzerinde piyano fabrikaları çok durmuşlar ve bu sorunun

çözülmesi için teknik açıdan çaba göstermişlerdir.Modern bir piyanonun tuşesi,

piyanisti yoracak ölçüde sert olmamalı öte yandan parmakları dayanıksız ve zayıf

bırakacak kadar da yumuşak olmamalıdır.

Özellikle Stainway piyanolarında bulunan ve sesleri uzatmaya yarayan üçüncü bir

pedal, ilk olarak 1862 yılında Montal adında bir Fransız tarafından

kullanılmıştır.Yararları belli sayıda eserin icrasında görüldüğü için, genelde piyano

fabrikaları bu pedal yerine, piyanistlerin fazla gürültü yapmadan çalışabilmeleri

amacıyla sesleri hafifleten özel bir üçüncü pedal kullanılmıştır.

Günümüzün gelişkin ve üstün kaliteli çalgıları sayesinde, eserlerin ifadesi açısından

piyanist için kaynaklar artmıştır.Büyük konser salonlarının berrak ve dolgun sesli

piyanoları fabrika laboratuarlarında ki teknisyenlerin yıllarca süren çabaları ve

deneyimleri sonucudur.

PİYANO’NUN KORUNMASI, BAKIMI, TEMİZLİĞİ ve DOĞRU KULLANIMI

Piyano çok özel ve nazik bir müzik aletidir. Isı değişimlerinden ,nemden ,direkt güneş

ışığınden ve soğuk/sıcak hava akımlarından (cereyan) hemen etkilenir.

Piyano imalatında 3 materyal kullanılır. Ahşap, metal ve çuha/keçe.

Ahşap malzeme hem Armoni (ses) tablası (sound board) olarak, hem iç mekanizma

parçalarında hem de dış bölüm de mobilya olarak kullanılır.

Armoni (Ses) Tablası Piyanonun en önemli temel malzemelerindendir. Piyanonun

arka bölümünde montajlıdır.Görevi , tokmaklanıp titreşimle elde edilen sesi temiz

hale getirmek ve yükseltmektir.(Amplifize etmek) Çok kaliteli sedir cinsi özel

kurutulmaya tabi tutulmuş çok özel ağaçlardan imal edilir.Piyanonun en nazik

malzemelerindendir.

Bu nedenle aşırı rutubet den, aşırı sıcak ve soğuktan ve de aşırı kuru havadan

korumak gerekir. Piyano Kalorifer peteği ve Baca geçen duvar gibi yerlere kesinlikle

yakın olmamalıdır. Direkt Güneş ışığına maruz kalabilecek yerler ve hava akımının

etkili olduğu Balkon kapısı veya dışa açılan pencere de aynı yasaklı alanlardır. Yani

nem kadar çok kuru bir ortamda aynı derecede zararlıdır. Ama kesinlikle piyanonun

içine sulu bir kap koymayınız.

Metal ve demir materyaller Piyanonun iç kısmında kasnak, teller ve mekanizma

içinde kullanılır. Bilindiği gibi nem ve aşırı rutubet metal malzeme düşmanıdır.

Korozyona (paslanma)sebep olur. Kaldı ki piyanonun 440 hz frekans ile akort

edilmesi 219 telde (bazı piyanolarda 218-220 ) 20-22 ton çekim gücü oluşturur. Aşırı

ısı değişikliği genleşmeye neden olacağından bu durum tellerin iyi kaynaşmaması

nedeniyle hem akort sorunlarına hem de tellerin sık sık kopmasına neden olur.

Page 31: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

30

Piyanonun bir diğer temel malzemesi de kumaş cinsi çuha ve keçedir. Tokmaklar ve

susturucular bu malzemeler kullanılarak elde edilir. Malum olduğu üzre bu tür

materyallerin de düşmanları Güve gibi ve diğer kumaş yiyen böcek ve kelebek cinsi

haşarattır. Bunlara da önlem olarak kışlık ve yazlık giysilere uygulanan naftalin veya

bu işi görebilen böcek savar kullanmak faydalıdır.

Özet olarak:Piyano Bakımı,Temizliği ve kullanım özellikleri

1- Piano rutubetsiz , ısısı sık sık aşırı bir şekilde değişmeyen bir ortamda

bulunmalıdır.

Yani ne aşırı nemli nede aşırı kuru ortam olmamalı. Stabil olan ısı ve orta nemli bir

ortam en iyi alandır. Piayano’nun yanında Okaliptus cinsi bir çiçek veya bir bitki

bulunması çok kuru ortamlar için bir çare olabilir.

2- Duvara 5-10 cm.aralık olmalı.Duvara sıfır yapıştırılmış halde olmamalı.

3- İki kapı veya iki pencere arasına , bacaya veya kalorifer peteğine yakın olmamalı.

4- Direk güneş ışığına maruz kalmamalı. Bu durum hem piyanonun ses tahtasına

,hem akort sistemine hem de mobilyasına zarar verecektir.

5- Piyanonun içine küçük bir kese ile naftalin veya güve savar gibi ilaç koyunuz etkisi

geçince de yenileyiniz.

6- Temizlik nedeniyle piyano yerinden oynatılmamalıdır. Akort sistemi zarar

görür.(Bazı markalarda yeni icat edilen tekerlek sitemiyle bu sorun halledilmiştir.)

7- Günümüz piyano’larında genellikle polyester boya kullanılmaktadır. Temizlik eski

bir penye bezle hafif nemli olarak yapılmalıdır. Piyanonun iç temizliği Akordör

tarafından yapılmalıdır.

8- Akort ve genel bakım her yıl kalorifer veya diğer ısınma araçlarının kullanıma

başlanmasından 15-20 gün sonra yapılmalıdır.(Akort yapıldıktan sonra 6 saat piyano

çalınmamalıdır) Bu bakım sanıldığı kadar çok masraflı bir iş değildir.Yöreye göre 50$

ila 100$ makul fiyatlardır.

9- Piyano çalınmadığı zamanlarda ön kapağı kapalı tutmak faydalıdır. Uzun süre açık

bırakılması ön bölümde boya tonunun değişikliğine ve de piyanonun içine toz

girmesine sebep olacaktır.

10- Yüksek seviye ve uzun süre piyano çalanlara , eksersiz çalışmalarını Piyanonun

farklı bölümleri kullanarak yapmaları önerilir.Hep aynı bölümler kullanılarak yapılan

eksersiz çalışmaları bir müddet sonra piyanonun bazı bölümlerinde fazla kullanımdan

ötürü problem (balans sorunu)yaratacaktır.( Fenmen, 1999)

Page 32: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

31

FAGOT

Fagot 17 yüzyılda Fransa'da ağaçtan oyularak yapılmış, tek parçalı bir enstrüman olarak ortaya çıkmıştır Modern Fransız Fagot’u, 19 yy ortalarında, Buffet-Crampon isimli bir Fransız firması tarafından geliştirilmiştir Alman Fagot’u ise Wilhelm Heckel isimli bir imalatçı tarafından geliştirilmiştir Avrupa’nın çeşitli yerlerinde farklı türlerde çalınmaktadır Bu çalgı Türkiye'ye ilk kez, Fagot adı ile Tanzimat döneminde İstanbul' a gelmiştir Obuanın da atası olduğu kabul edilir Fagot iki dilli bir enstrümandır Toplamda 2 5 metreye yakın silindirik ahşap tüpten yapılmıştır Bass parça, tenor parça, çift parça ve çan parça olmak üzere 4 bağlantı parçasından oluşur Fagot üzerinde 8 delik ve 10 tuş bulunur Müzisyen dilli parçadan üfleyerek ve tuşlarla ton değiştirerek enstrümanı çalar Fagot ve obua çalanlar çift kamış kullanırlar ve hepsi de kendileri tarafından elde yapılır

Fagot çok farklı yerlerde kullanılabilir Obua gibi olmakla birlikte çok farklı bir sesi vardır Çokdüşük ve çok yüksek sesleri çalabilir Sevimli ve yüksek duyguların ileticisidir Besteciler onun için sıksık sololar yazar ve bunların çoğu da komiktir, çünkü fagot eğlendirici soloları çok rahatlıkla ifade edebilir Fakat aynı zamanda Stravinsky ‘nin 'Rite of Spring' adlı eserindeki kederli açılışın gerilimini de yansıtabilir Fagot için yazan önemli bestecilere gelince; en önemli konçerto Mozart' a aittir Yine; Vivaldi, Carl Maria von Weber, Wagner, Berlioz gibi besteciler de çok iyi eserler yazmışlardır Çalgıya başlamak için 16 ile 20 yaşları arası uygundur Kusursuz ön dişlerin olması ve dudak yapısının düzgün olması aranılan özelliklerdir Yapısı Ana hatlarıyla fagot, konik biçimde oyulmuş ve ikiye katlanmış bir borunun geliştirilmiş halidir. Genellikle akçaağaçtan yapılır. Dört parçanın birleşmesinden oluşur. Kanat. Çizme. (çift borulu bölüm) Bas. (veya Uzun) Kalak. Çizme bölümü en alttadır. Çizmenin içi yan yana oyulmuş ve alttan birbirine "U"

Page 33: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

32

şeklinde bağlanmış iki borudan oluşur. Çizmenin üzerine kanat ve bas bölümü yan yana takılır. Bas bölümün üstüne de kalak eklenir. Kanat bölümünün en üstüne "S" şeklinde kıvrılmış metal bir boru takılır. "Es borusu" denilen bu borunun ucuna da Kor angle ninkinden biraz daha büyük olan çift kamışlı ağızlık takılır. Sol el yukarıda, yan yana olan kanat ve bas bölümlerinin perdelerini denetleyebilecek şekilde, sağ el ise aşağıdaki çizme bölümünü üzerindeki perdeleri kullanabilecek şekilde tutulur. Bu tutuş, en üstteki kalak bölüğmü sol omuz yönğne, en alttaki çizme bölümü ise sağ kalça yönüne olmak üzere çapraz biçimdedir. Fagot, çalıcının böynuna takılan bir askı ile desteklenir. Boehm mekanizması fagotta başarılı olmamıştır. Günümüzde genellikle iki sistem vardır. Alman Heckel (Heykel okunur) sistemi ve Fransız Buffet (Büfe okunur) sistemi. Alman sistemi fagotlar daha yaygındır. Fagot aktarımsız bir çalgıdır. Nota üzerinde yazılan sesleri çıkarır. Kalın sesleri için Fa anahtarı, ince sesler için dördüncü çizgi Do anahtarı kullanılır. Ses genişliği İkinci ek çizgideki Si bemol sesinden itibaren incelerek neredeyse 4 oktavlık bir ses alanına sahiptir. Bu ses genişliği içerisindeki diatonik ve kromatik bütün sesler elde edilir. En ince seslerin çalınması oldukça güçtür. En ince (Do anahtarı, ikinci ek çizgideki) Si bemol sesinden sonraki sesler pek kullanılmaz. Fagotun esas sesleri en kalın sesi olan Si bemol'den dördüncü çizgideki Fa notasına kadar olan bölümdür. Bu seslerden sonraki sesler ikinci doğuşkanlar olarak (bir oktav incesi) elde edilirler. Daha incedeki sesler için esas seslerin üçüncü doğuşkanları (1 oktav ve tam 5'li aralık) olarak elde edilirler. Tüm tahta nefeslilerde olduğu gibi, fagotta da özellikle ince seslerin elde edilme şekli çalıcıya ya da çalgının yapısına bağlıdır. Tınlama bölgeleri Fagor, üç farklı tınlama bölgesine sahiptir. Kalın ses bölgesi: En kalın sesi olan Si bemolden bir oktav incesindeki Si bemol sesine kadar olan kısımdır. Koyu, dolgun ve zengin bir tınısı vardır. En kalın beş aralık içindeki sesleri kısık sesle çalmak çok güçtür. Orta ses bölgesi: Dizek üzerinde ikinci aralıktaki Do'dan, bir oktav incesindeki birinci ek çizgi do'ya kadar olan kısımdır. Bu sesler soluk, kuru, yumuşak, ağırbaşlı ve bağlı pasajlarda bariton insan sesini andıran bir tını özelliği gösterir. İnce ses bölgesi: Birinci ek çizgi üzerindeki Re'den ve ondan sonreki ince notalardır. Sesler inceldikçe yoğunlaşır, En ince sesleri kaba ve rahatsız edici olabilir. Teknik olanakları Obua'da olduğu gibi, fagotta da çift dil ve üç dil olanaksızdır. Tril ve tremololar bakımından diğer üflemeli çalgılara göre oranla daha kısıtlıdır. Bunların dışında, oldukça hızlı tempolarda bağlı veya dilli, diatonişk ve kromatik pasajlar, arpejler, hızlı tekrarlanan notalar ve stakato (İt. staccato) olarak geniş aralıklı atlamalar rahatlıkla çalınır.

Page 34: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

33

Orkestradaki en önemli görevleri Fagot orkestrada tek başına veya bas klarnet ile birlikte tahta nefesli grubun çaldığı armonilerin bas partisini çalmakla beraber sık sık viyolonsellerle de unison çalarak, yaylı çalgıların bas seslerini güçlendirmek ya da farklı bir karakter yaratmak için kullanılır. Her zaman bir bas çalgısı olarak kullanılmaz. Çoğu zaman da orta ses bölgesinde arka plan akorların orta partilerini doldurur. Ayrıca solo olarak, yerinde kullanıldığı zaman çok etkileyicidir. Özellikle orta ses bölgelerinde legato pasajlarda ciddi, ağırbaşlı bir hava yaratır. Diğer yandan stakato pasajlarda esprili bir etki sağlayabilir.(http://www.istanbul.edu.tr/yuksekokullar/konservatuvar/turk/instruments/fagot/fagot.htm)

Page 35: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

34

FLÜT

Flüt, üç parçanın birleşiminden oluşan bir enstrümandır.

1. Baş (ya da ağızlık)

2. Gövde

3. Kuyruk

Bu müzik aletinin satın alınırken verilen bir temizleme çubuğu bulunur. Çalgının

başına pamuk konularak flütün içi temizlenir Çalgının baş bölümünde bir üfleme deliği

vardır. Bu nedenle bu bölüme "ağızlık" da denir. Üfleme deliği çalıcının alt dudağına

dayalıdır. Sağ omuz yönünde, yere koşut olarak tutulur. Sol el ağızlık tarafında, sağ

el ise kuyruk tarafında tutulur. İki elin baş parmağı alttan flütü destekler. Flütün

borusu silindir şeklindedir. Çapı 1,9 cm'dir. Flüt ağızlıktan başlayarak kapalı uca dek

67,2 cm'dir.

Günümüzde nikel, gümüş, altın gibi madenlerden yapılmaktadır. Fakat XX. yy.'lın

başlarına kadar abanoz, nar gibi sert ağaçlardan yapılırdı. Metal olduğu halde tahta

nefesli çalgılar grubu üyesidir. Bunun nedeni ses renginin tahta tınısı vermesi ve

diğer tahta nefesliler ile iyi kaynaşması ve ses elde ediliş yönteminin tahta

enstrümanlar gibi olmasındandır. Tahta flütün en önemli özelliği tatlı, yuvarlak ve

olgun olmasıydı. Metal alaşımlardan yapılmaya başlamasıyla bu özelliklerini büyük

ölçüde yitiren flüt daha çevik, ses niteliği yönünden ise parlaklık kazanmıştır. Özellikle

ince sesler metalden yapılan flütlerde daha kolay ve güvenlidir.

Böhm Sistemi

XIX. yy. ortalarına dek, flütte bu günkü perde sistemi yoktu. Çalgının gövdesindeki

delikler parmak uçları ile kapatılarak sesler elde ediliyordu. Fakat daha iyi seslerin

Page 36: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

35

elde edilebilmesi ve tam bir entonasyon için bu deliklerin arasındaki uzaklığın daha

geniş olması gerekiyordu. Theobald Boehm adlı alman flütçü bu gün ufak geliştirimler

dışında halen kullanılmakta olan sistemi buldu. Kendi adıyla "Boehm Sistemi" olarak

adlandırılan bu sistem, güzel ses niteliği ve tam bir entonasyon için, deliklerin

sesbilim "Akustik" yönünden doğru yerlere ve istenilen genişlikte açılmasını

sağlamıştır. Delikler üzerine, doğal olarak açık duran kapaklar yerleştirilmiştir. Çalıcı,

tüm delikleri kapaklar, miller, yaylar ve perdeler sayesinde kontrol etme olanağı

bulmaktadır.

Ses genişliği

Notalar flüt için sol anahtarı ile yazılır. Üç oktavlık bir genişliği vardır ve bu sınırlar

içinde her türlü kromatik ve diyatonik sesler elde edilir. En incedeki birkaç ses çok

sert ve kulakları rahatsız edici olduğundan pek kullanılmaz ya da orkestranın hep

birlikte çaldığı kısımlarda kullanılır.

Tınlama bölgeleri

Tüm çalgıların ve özellikle de tahta nefesli çalgıların ses genişliği içinde kendine özgü

bir ses rengi olmakla birlikte kalın, orta ve ince sesleri arasında tını ayrılıkları görülür.

Bu tını ayrılıkları ancak dinleme yoluyla en iyi biçimde anlaşılabilir ve birbirinden ayırt

edilebilir. Bununla birlikte, değişik tınlayan ses bölgeleri için, aşağıdan yukarıya bir

izlenim edinilmesini sağlayıcı birkaç söz söylenebilir.

Kalın ses bölgesi

En kalın sesler ılık, pürüzlü, kadifemsi ve havalı biçimde tınlayabilir. Tek olarak

duyulduğunda çok etkili ve dokunaklıdır. Yalnız, bu sesler başka çalgılar tarafından

kolayca örtülebileceğinden, orkestralamanın buna göre olması gerekir.

Orta ses bölgesi

Birinci ve ikinci oktav içerisindeki la sesleri arasında kalan oktavdır. Bu sesler oldukça

yumuşak ve tatlı duyulur. En güzel ezgiler, doğayı ya da kırları yansıtan flüt soloları

bu ses genişliği içerisinde yazılabilir.

İnce ses bölgesi

İkinci oktav içerisindeki la notasından sonraki ince seslerdir. Sesler yukarı doğru

çıktıkça sesler parlaklaşır. Bu ses bölgesinde çalınan ezgiler, huzurlu ve sakin bir

hava yaratır. En ince sesler ise çok gür ve parlaktır. Besteciler tiz sesleri kullanmak

istediklerinde çoğunlukla pikolo flüt kullanmışlardır.

Orkestradaki Görevleri

Flüte orkestrada solo olarak, geniş, cantabile (şarkı söylenir gibi çalınan)

melodilerden en hızlı pasajlara dek her türlü görev verilebilir. Tatlı,

Page 37: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

36

duygusal, pastoral (doğayı yansıtan) ezgiler daha çok orta ses bölgesinde verilir, kuş

cıvıltıları, neşeli melodiler ve çocuksu pasajlar daha çok ince oktavlarına yazılır. Diğer

tahta nefesli çalgılar ile çok uyumludur, iyi kaynaşır. Arka planda gerek armoniyi uzun

seslerle ve çeşitli eşlik figürleri biçiminde sağlamakta çok kullanışlıdır. Tutti çalınan

kısımlarda ana melodinin kemanlarda olduğu durumlarda ya kemanlarla birlikte ya da

bir oktav tizlerde aynı melodiyi çalarak zenginlik sağlar.

Teknik Özellikleri

Flüt tüm üflemeli çalgılar içinde en çevik ve en hünerli çalgıdır, çalamayacağı çok az

şey vardır. Kromatik ve diatonik ezgiler, arpejler, uçarı ve gösterişli pasajlar, bağlı ve

dilli olarak çok hızlı tempolarda çalınabilir. Ayrıca, yakın ve uzak atlamalı aralıkların

tekrar tekrar gelişleri, stakato (staccato İt.), tril, tremolo, grupetto ve benzeri teknikler

flütte çok kolay çalınabilir. Tek dil, çift dil, üç dil ve kurbağa dili tekniği rahatlıkla

yapılır.

Flütün crescendo (kreşendo okunur) ve decrescendo (dekreşendo okunur) olanakları, diğer

çalgılara göre büyük ölçüde kısıtlıdır. Bazı tril ve tremololar ise olanaksızdır. Özellikle ince

seslerdeki gür pasajların çalımında çok nefes harcanması gerektiği için cümle yapısı, flütçüye

arada bir nefes alma ihtiyacını giderecek nitelikte boşluklar

içermelidir.(http://tr.wikipedia.org/wiki/Fl%C3%BCt)

Yan Flütün Kullanılması, Bakımı ve Onarımı

Üç parçadan oluşan yan flütün parçaları takılıp sökülürken aşağıdaki açıklamalara

dikkat edilmelidir.

1. Parçalar takılıp sökülürken delikler üzerindeki kapaklar baskı altında

bırakılmamalıdır. Bunun için de kapakların olmadığı yerlerden tutularak takılıp

sökülmelidir.

Bazı flütlerin başlık ve gövde bölümünün birleştiği yerde ayar çizgileri vardır.

Resimde bu çizgiler yuvarlaklar içine alınarak gösterilmiştir. Her iki parça üzerindeki

bu çizgiler aynı hizada olmalıdır. Ayar çizgilerinin olmadığı bazı flütlerde, flütün birinci

Page 38: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

37

ve ikinci parçası yani başlık ile gövdesi takılırken, başlıktaki üfleme deliği ile

gövdedeki delikler aynı hizaya getirilmelidir.

2. Gövde ile kuyruk takılıp sökülürken de yine mekanizmanın ayarlarının

bozulmaması için parçalar kapakların olmadığı üst kısımlardan tutulmalıdır.

Bu iki parçanın deliklerinin ayarlanması, flütü çalacak kişinin sağ el serçe parmağına

göre yapılır. Bunun için standart bir ayar söz konusu olmamakla beraber, gövdenin

delikleriyle kuyruğun perdelerinin bağlı olduğu eksen milinin aynı hizada

olması önerilmektedir.

3.Yan flütün sürtünen yüzeylerinin çok az vazelinle yağlanması, parçaların rahat

takılıp sökülmesini, hava sızdırmasının ve aşınmasının önlenmesini sağlayacaktır.

Yağlama işleminin hangi sıklıkla yapılacağını kullanan kişinin belirlemelidir.

Flüt sökülüp çantasına koyulurken, yağlanan eklemlerin etrafı kirletmemesi ve bir

sonraki kullanımda tekrar iş görebilmesi için koruyucu bileziklerle muhafaza altına

alındıktan sonra çantaya yerleştirilmelidir.

4. Delikleri örten kapakların bağlı bulunduğu mekanizma, eksen milleriyle gövdeye

monte edilmiştir. Bu miller üzerinde hareket eden her parça, en az yılda bir kez

yağlanmalıdır. Ancak bu işlem yapılırken çok ince makine yağı kullanılmalıdır. İnce

bir kürdan yardımıyla yapılabilecek bu işlem sırasında, yağın dışarılara

bulaşmamasına dikkat edilmelidir. Aksi halde bu yağ bulaşığının üzerinde toplanan

tozların temizliği zor olur ve de temizlik sırasında mekanizma zarar görebilir.

5. Hareketli olan mekanizmanın gövde üzerine temas eden ayaklarının ses

çıkarmaması için altlarına mantardan yastıklar koyulmuştur. Bu yastıkların düşmesi

halinde, bir şişe mantarı bulup uygun bir parça keserek düşen yastığın yerine

yapıştırabilirsiniz.

6. Nadiren görülmekle beraber mekanizma üzerindeki çelik yayların kırıldığı durumlar

mümkün olabilir. Yapacağınız tek işlem, uygun kalınlıkta bir dikiş iğnesini ısıtıp, bir

miktar sertliğini giderdikten sonra uzunluğunu ayarlayarak kırılanın yerine takmaktır.

Page 39: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

38

7. Kapakların altındaki güderi denilen üzeri ince zarla kaplanmış keçe yastıklar, takım

halinde satılır. Yan flüt alırken yedek güderi takımı almanız gerekli değildir. Çünkü iyi

korunan bir güderinin ömrü, bir insan ömründen uzundur.

8. Nefesli çalgıların hepsinde çalışma sonrası temizlik yapılması zorunludur. Üfleme

sırasında nefesteki buharın soğuk yüzeyle temas etmesi sonucu oluşan su

damlacıklarının kullanım sonrası kurulanarak giderilmesi gerekir. Bunun için

silgi(temizleme) çubuğunun üzerindeki deliğe pamuklu ince bir tülbent parçası

geçirilir. Birkaç kez çubuğun üzerine sarılır. Flütün içerisine rahatlıkla girip çıkabilecek

kalınlığa getirildikten sonra her parçanın içi iyice kurulanır. Bu temizleme işlemi

esnasında, bezin eklem yerlerindeki vazelinle yağlanmış iç ve dış yüzeylere

değmemesi gerekir. Aksi halde yağ tabakası temizlendiğinden, her kullanımda eklem

yerlerini yeniden yağlama gibi gereksiz bir işlemi yapmak durumunda kalırsınız.

Çalışma sonrası temizlenmeyen flütlerin içindeki buhar kötü kokuya yol açar. Her

şeyden önemlisi aracın kirlenmesi güderilerin ıslanarak bozulmasına, ses kalitesinin

düşmesiyle birlikte de ömrünün kısalmasına yol açar. Flütün içinin temizliğinde

sentetik kumaş kullanılmamalı, su emiciliği fazla olduğundan dolayı pamuklu

kumaşlar tercih edilmelidir.(http://flutler.com/category/yan-flut/yan-flutun-kullanilmasi-

bakimi-ve-onarimi/)

Page 40: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

39

OBUA

Obua, nefesli çalgılar ailesinden bir müzik aletidir. 1170 yılından önce "hautbois" denilen

obuanın sözcük kökeni Fransızca'dan İngilizce'ye geçen HAUT ("yüksek") ve BOIS (ahşap

nefesli çalgı) bileşik kelimesinden türetilmiştir. Obua, ağız ve hava basıncıyla çalınır.

(http://tr.wikipedia.org/wiki/Obua)

Alm., Hoboe veya Oboe

Fr., Hautbois

İng., Oboe

İta., Oboe

Yapıldığı ses : Do

Uzunluğu : 60 cm.

Çift kamışlı soluklu bir çalgıdır.

Notası, ikinci çizgi sol açkısı ile yazılır.

Diyapazona göre duyuluşu, aynıdır.

Orkestra ve Armoni Muzikalarında, iki partisi bulunur.

Solo ve eşlik görevi verilir.

Ses rengi, dokunaklı ve çobanlamadır.

Çalgının ağızlık bölümünde birbirine yapışık, ortası soluk geçmesi için aralıklı iki kamış

Page 41: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

40

vardır. Bu kamış bölümü ağza alınır, sol el yukarıda ve sağ el aşağıda ses deliklerini

kapatacak biçimde az eğimli olarak, yere doğru tutulur. Dudakların; ince, nazik, dişlerin;

düzgün ve eksiksiz (ön dişler) olması, aranılan nitelikler arasındadır. Bu çalgıya başlamak

için, onbeş yaş iyi, iki-üç yıl öncesi zararlı, onsekizden yukarısı da gecikmiş olur. Her gün, üç-

altı saat çalışılabilir.

Obua, Şalümo adı verilen eski kamışlı bir çalgının gelişmesinden oluşmuştur. Bugünkü

bilinen gelişmesi, özellikle onsekizinci yüzyılda başlamış, Triebert, Sellner, Boehm, Gautrot,

Bleuzet ve Buffet gibi çalgı yapıcılarının çalışmaları sonucu sağlanmıştır. Osmanlı

Döneminde kullanılan Zurna çalgısının olması, obuanın gelişmesinde büyük rol oynamıştır.

Obua, abanoz, şimşir, grendiye, sedirağacı gibi dayanıklı ağaçlardan ve ebonitten yapıla

gelmiştir. Bugün de, dayanıklı ağaçlardan ve ebonitten yapılmakta olan Obuaların, açkı

dizgesi; gümüş kaplama olarak yapılmaktadır. (http://www.melodik.net/calgi/index.asp?id=4)

Obuada iki tane oktav perdesi vardır. Bu perdeler kullanıldığında birinci oktavdaki esas

seslerin doğuşkanları elde edilir.

Tını Bölgeleri: değişik tını özelliği olan üç bölüme ayrılır.

1) Kalın ses bölgesi: Si bemol’den fa’ya kadar olan en kalın sesleri kaba, madeni ve

nezlelidir.

2) Orta ses bölgesi: Fa’dan bir oktav ve bir tam dörtlü yukarıya kadar obuanın en güzel ve en

çok kullanılan sesleridir.

3) İnce ses bölgesi: Si bemol’ün incesindeki sesler, zayıf, soluk bir karakter kazanırlar. En

incedeki birkaç ses sert ve elde edilmesi zor seslerdir.

(http://www.deu.edu.tr/DEUWeb/Icerik/Icerik.php?KOD=4704)

Obua ses özelliği ile ilk olarak, büyük organist ve besteci J.S.Bach (1685 - 1750)' ın

beğenisini kazanmış, çobanlama, kır ve köy duygularım deyi görevi bu besteci eliyle ona

verilmiştir. Obuanın ses dizisindeki sesleri; kalın bölümde acıklı ve boğuk, orta bölümde

dokunaklı ve parlak, ince ve en ince bölümde ise, yeğin ve keskindir. Genel olarak, bir renk

çalgısıdır. Armoni Muzikalarında bu erekle kullanılır. Sesleri güçsüz olduğundan, özellikle

açık yerlerde verilen dinletilerde bir ezgi çalgısı olarak, solo görev vermek doğru değildir.

Çünkü, sesi duyulmayacak kadar güçsüz çıkar (açık yerlerde). Sesinin bu güçsüzlüğünden

dolayı onun Orkestra veya Armoni Muzikasına sesinin gürlüğü ile sağlayacağı yararlılık değil,

renk çalgısı olarak düşünülmesi daha yerinde olur. Ancak, verilmesi zorunlu olan bu biçim

Page 42: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

41

görevlerde, surdin takılmış Trompetlerle desteklenmelidir. Kalın ses bölümü, özel erekle veya

Gayda benzetilerinde olmak üzere seyrek olarak yalnız kullanılır. Kalın bölüm sesleri, Mi b

Klarnet, Büyük Klarnet Korno ve Bassonların kalın bölüm sesleri ile birleştiğinde, acıklı ve

dokunaklı bir etki bırakır. En kullanışlı sesleri, orta bölüm sesleridir, özellikle bu bölüm,

çobanlama deyilerde başarılıdır.

Obualar, dizge oluşumu ve yeteneği bakımından, tutti (hep birlikte) lerde bütün dizimlerde

çalabilir. Ancak, bu çalgıya bestecilerin solo olarak verecekleri görevlerde, dizim başlıklarının

üç diyez ve üç bemolden çoğunu taşımaması zorunluluğu vardır. Si b Büyük Klarnet ve

Büyük Flüt eşliğinde, ezgisel düzenler verilebilir. Her görevde onun ezgisel ses rengi

düşünülmelidir. Solo görevlerinde de çabuk geçişli ezgilerden çok, geniş seslerle

oluşturulmuş duyguların deyisi verilmelidir.

Obuanın ses rengindeki çekicilik, dinleyenin kulağındaki etki ile birlikte gözleri de üzerine

çekecek niteliktedir. Onun duygulan, sıcak ve içtenlikle deyi gücü, hiç bir soluklu çalgıda

yoktur. Senfonik ve sahne bestelerinde, Gayda benzetileri ve çoban yaşamı onun sesleriyle,

zihnimizde canlanır. Onun görevi daima ses rengi ve çobanlama deyi gücü göz önünde

tutularak, hız derecesi orta olan ezgilerde olmalıdır.

Obua sololarına, Mi b veya Si b Klarnetler, Alto Saksafon, Basson, Korno, Kornet, Büğlü,

surdin takılmış Trompet gibi çalgılar da eklenebilir. Büyük Flüt ile veya Küçük Flüt ile de

yapacağı işbirliği, iyi, etkili bir sonuca ulaşır. Genellikle iki Obua partisi yazılır.

Obualara aynı sesler veya iki bölümlü uzun ses eşlikleri de verilir. Bu uzun sesler bazen

Flütler veya kamışlı çalgılar, yahut Trompet ve Kornet ile çiftlenir. Besteciler Obua partilerini

diğer birinci bölüm çalgılarla desteklemeye zorunludur. Yalnız birinci Obuaya verilmiş olan

eşliksiz veya sınırlı bir eşlik ile düşünülmüş görevler, çoklukla iki oboist ile çalınmalıdır.

Obua, solo olarak Senfoni Orkestrasında, Armoni Muzikalarında, soluklular beşlisinde,

kamışlılar üçlüsünde vb., topluluklarda yer alır. Onun tatlı, dokunaklı rengi, bestecinin

çobanlama duygularını dinleyiciye ileten önemli bir özellik taşır. Bu duyguların deyi çalgısı

olarak, Obua; güzel ezgiler ve sağlam çalıcılarla dinletilerde yerini aynı güç ve renkle

dolduracaktır. (Feridun ÇALIŞIR "Çalgı Bilgisi" Kitabı.)

TEKNİK ÖZELLİKLERİ:

Bağlı veya dilli her türlü pasaj tek dille hızlı çalınabilir. Ancak çok hızlı, gösterişli ve parlak

pasajlar obuanın tekniğine ve ses rengine uygun değildir. Küçük karakteristik ve cantabile

ezgiler teknik ve ses rengi bakımından obuaya daha uygundur.

Page 43: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

42

ORKESTRADAKİ GÖREVLERİ:

Orkestradaki en önemli görevi solo olarak geniş “cantabile” ezgileri çalmaktır. Kısa, anlamlı

ezgilerde sık sık yer verilir. Geri plan armonisinde diğer tahta üflemeli çalgılar ile, dengeli

kurulmuş akorlarda görev alır. Esprili bir etki için kalın seslerde “staccato” pasajlar verilebilir.

ÇEŞİTLERİ:

Korangle: Obuadan biraz büyük, kalın sesli bir obuadır. Mekanizması ve tekniği obuayla

aynıdır. Kalak bölümü ampulü andıran yumru biçimindedir. En üstteki kamışın takıldığı ince

boru parçası çalıcıya doğru eğiktir. Çift kamışlı ağızlık obuanınkinden büyüktür. Aktarımlı bir

çalgıdır, yani yazılan ses duyulandan farklıdır. Do üflendiği zaman tam beşli aşağıdaki fa

duyulur.

En kalın sesleri obua gibi kaba değil daha yumuşaktır. Bu yüzden orkestradaki en önemli

görevi duygulu ve acılı pasajları solo olarak çalmaktır. Arka plan armonisinde diğer tahta

üflemeliler ile görev alır.

Obua Damur: Obua ailesinden, orkestrada sürekli olmayan, ender kullanılan bir çalgıdır.

Obuadan daha büyük, korangleden daha küçüktür. Ses genişliği koranglenin aynısı, kalak

bölümü de korangledeki gibi yumru biçimindedir. Yazılı sesin küçük üçlü kalınını duyurur,

yani la çalgıdır. Ses rengi, tüm ses genişliği içinde çok tatlı ve yumuşaktır.

Heykelfon: Çok ender kullanılan başka bir obua çeşididir. Ses genişliği korangle gibidir. Yazılı

sesin bir oktav kalınını duyurur. Kalın seslerden yararlanmak için kullanılır.

(http://www.deu.edu.tr/DEUWeb/Icerik/Icerik.php?KOD=4704)

BAKIMI

Günlük Bakım: Günlük çalışma sonunda, çalgının kamış bölümü ve gövdesinin içerisindeki

soluk birikintileri ile üzerindeki tozun silinip temizlenmesi ve eklem mantarlarının vazelinle

yağlanmasıdır.

Page 44: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

43

Aylık Bakım: Günlük bakım işleminden sonra çalgının sökülerek temizlenip yağlanmasıdır.

Bu bakımda çalıcı; eğimi bozulan veya kırılan yayları ve ayar ile bağlantısı olmayıp tek

çalışan perde güdenlerini değiştirebilir.

Genel Bakım: Günlük ve aylık bakımların dışında kalan işlemlerdir. Çalgı onarım

teknisyenleri tarafından yapılır. Çalgının tüm olarak bakımıdır ki, güderi ve yayların

değiştirilmesi, vida, mantar ve keçe ayarlarının yapılması gibi işlemleri kapsar.

Bu çalgıları temizlemek için çalıcının, her kutuda bulunan yumuşak tüylü fırçayı

kullanması gerekir. Bu çalgıların içini demir bir çubukla silmek kesin olarak yasaktır. Çalıcının

yumuşak tüylü fırçayı her zaman kutusunda bulundurması zorunludur. Eğer bu fırça yitirilmiş

ise, yenisi gelene dek temizleme işlemi; bir ucuna mantar veya güderi (ağırlık olarak)

bağlanan, bir ipin diğer ucuna yumuşak bir bez parçası bağlanıp, ipin ağırlıklı ucu çalgının

içeri sine sarkıtılarak bezin çekilmesi biçiminde yapılır. Soluk birikintilerinin etkisiyle,

güdenlerin çabuk çürümesini önlemek için, bu temizliğin her çalışma sonunda aksatılmadan

yapılması gerekir. Kamışlar her çalışma sonunda özenle silinmeli ve korunmalıdır.

Önemli klasik obua yapıtları:

Wolfgang Amadeus Mozart, Oboe Concerto in C major, Quartet in F major

Antonio Vivaldi, at least 15 oboe concerto

Antonio Pasculli, oboe concertos for oboe and piano/orchestra

Johann Sebastian Bach, Brandenburg concertos nos. 1 and 2, Concerto for Violin and oboe, lost oboe concerti, numerous oboe obbligato lines in the sacred and secular cantatas

Tomaso Albinoni, Oboe (and two-oboe) Concerti

George Frideric Handel, The Arrival of the Queen of Sheba, Oboe Concerti and Sonatas

Georg Philipp Telemann, Oboe Concerti and Sonatas, trio sonatas for oboe, recorder and basso continuo

Richard Strauss, Oboe Concerto

Joseph Haydn (spurious), Oboe Concerto in C major

Page 45: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

44

SAKSAFON

Değisik boyuttaki saksafonlar değişik tonlarda sesler çıkarırlar.

Örneğin bu bariton saksafon tenor saksafona göre daha alçak

tonları, alto saksafona göreyse bir oktav daha alçak tonlari

çıkarabilir

Saksafon çoğunlukla pirinçten yapılan, koni ve “S”

biçiminde olan, ağızındaki kamışla ses çıkaran bir çalgıdır.

1840’li Yillarda, Adolphe Sax’ca bulunmuştur. Saksafon

genellikle pop ve caz müziği ile ilişkilendirilse de, önceleri

klasik batı müziği ve ordu müziği çalgısı olarak tasarlanmıştı.

TARİHÇESİ

Saksafon, 1840’ların başında Paris’te yaşayan Belçika’lı müzik aygıtları yapımcısı ve

klarnetçi Antoine-Joseph 'Adolphe' Sax tarafından tasarlandı. ‘’Saksafon’’ adı da

“sax’ın sesi” anlamını taşır. Sax’ın 1846’da patentini aldığı konusunda değişik

görüşler öne sürülse de, en olası olanı, ophicleide çalgısına klarnet ağızlığı

eklenmesiyle ortaya çıktığıdır. Gerçekten de sax, babasının klarnet ve ophicleide

üretilen fabrikasında yıllarca çalışmıştır.

Sax’ın 1846’da aldığı patentten sonraki yirmi yıl boyunca, saksafon yalnızca Sax’ın

fabrikasınca üretildi. 1866’de, patent süresinin bitiminden sonra saksafonda öteki

üreticilerce bir çok değişiklik yapıldı.

YAPISI

Page 46: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

45

Saksafon klarnetinkine benzer. Klarnetteki gibi,içi yuvarlak ya da dört köşe oyulmuş,

tek kamışlı ağızlık kullanır. Tuş sistemi ise aynı olmasa da flütle benzerlik gösterir.

Saksafon, metalden yapılan bir enstrüman olmasına rağmen, yapısı ve kökeni gereği,

bakır üflemeli değil, tahta üflemeli çalgılar arasında sayılır.

Saksafonlar çoğunlukla pirinçten yapılıp, üzerlerine saydam vernik, altın ya da gümüş

ile kaplama yapılır. Vernik ya da öteki kaplamalar pirincin paslanmasını önlediği gibi,

ses niteliğinin artmasını ve çalgının görüntüsünün ilgi çekici olmasını sağlarlar.

Değişik dönemlerde, saksafon yapımında plastik ve tahta gibi değişik gereçler de

denenmiştir. 1930 öncesinde saksafonların verniklenmeden ya da kaplama

yapılmadan satışa sunulmaları yaygındı. 1960’lara dek ise, bazı saksafonlar ucuz

olmaları bakımından gümüşle değil, nikelle kaplanırdı.

Ağızlık

Tenor saksafon için iki ağızlık

Ağızlıklar kauçuk, plastik ya da metal gibi değişik gereçlerden yapılırlar. Ender olarak

da tahta ve cam olanları da bulunur. Bazıları, metal ağızlıkların yaygın olan plastik

ağızlıklara göre daha “canlı” ses çıkardığı, ötekilerse de ses tonundaki değişikliklerin

ağızlıkta kullanılan gereçten değil, biçiminden geldiği kanısındadırlar. İçleri içbükey

olarak oyulmuş ağızlıklar Adolphe Sax’ın özgün tasarımına daha yakın olup, daha

Page 47: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

46

yumuşak tonlarda ses çıkardıkları için klasik batı müziği saksafoncularınca

yeğlenirler.

Kamışlar

Klarnet gibi saksafon da ses çıkarmak için tek kamış kullanır. saksafon kamışları

klarnettekilere oranla daha geniş olurlar. Değişik saksafon çeşitleri (alto, tenor, vb)

değişik boyutlarda kamışlar kullanırlar. Her çalgıcı kendi biçemine uygun kamışı

birçok üreticinin ürünleri arasından seçebilir. Kamışların ses gücü, 1 ile 6 arasındaki

sayılarca ölçülendirilmiştir. Yine değişik üreticilerin tıpkı ölçülendirmeyi kullandıklarını

söylemek güçtür. Örneğin Rico’nun 3 sayılı kamışı Vandoren’in 3 sayılı kamışına

oranla çok daha yumuşaktır.

ÇEŞİTLERİ

Saksafon topluluğunun, en büyüğünden en küçüğüne on

üyesi; kontrabas, bas, bariton,tenor, C-ezgi, alto, F mezzo-soprano, soprano, C

soprano, sopranino saksafon olarak sayılabilir.

Soprano, Alto, Tenor ile Bariton saksafonlar en çok kullanılan saksafonlardır. Bazı

orkestralarda arada sırada Bas saksafonun da kullanıldığı olur.

Saksafon çalmaya yeni başlayanlar genellikle alto saksafondan başlayıp, deneyim

kazandıktan sonra tenor ya da bariton ile çalmayı sürdürürler. Alto saksafon özellikle

klasik batı müziği alanında tutulur. Çalması daha zor olan soprano ise 1960’lardan

sonra caz müziğinde belli ölçüde yaygınlaşmıstır. Bas, sopranino ya da kontrabas

saksafonlar günümüzde üretilse de, büyük saksafon orkestraları dışında ender olarak

kullanılırlar ve daha çok özel ilgi duyanlara

seslenirler.(http://tr.wikipedia.org/wiki/Saksafon)

Page 48: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

47

KEMAN

________________________________________________________________

Keman, Viyola ve viyolonselin de bulunduğu violin ailesinin en küçük ve en yüksek tondan

çalan üyesidir. Akord sesleri pesten tize sol, re, la, mi'dir. Keman yayına arşe denir. Arşede

yapay ya da gerçek at kılının yanı sıra ham misina olarak adlandırılan bir madde de

kullanılabilir.

Almanca Geige, Fransızca Violon, İngilizce Violin, İtalyanca Violino dur. Uzunluğu 60 cm'dir.

Yayla çalınan telli bir çalgıdır. Notası, ikinci çizgi Sol açkısı ile yazılır. Orkestralarda, genel

olarak (Solo, I, II) üç partisi bulunur.Solo ve eşlik görevi verilir (özellikle bir solo çalgıdır).

Hiçbir çalgıda olmayan ses rengiyle, çok zengin bir anlatım gücü vardır.

35 ile 36 cm arasında değişen bir gövdesi vardır. Küçük ve hafif bir çalgı olmakla birlikte,

ortalama 84 ayrı parçanın bir araya getirilmesiyle yapılır. Genellikle iki cm kalınlığında bir

çam veya akağaç’tan oyma kalemi ve rende kullanılarak biçime sokulur. Keman’ın bir

gövdesi ve buna bağlı bir sapı vardır. Gövde göğüs tahtası ya da tabla denen üst kapak , alt

kapak ve onları birleştiren yanlık adlı verilen bir kasnaktan oluşur. Tellerin köprü aracılığıyla

gövdeye yaptığı basınca direnebilmesi alt ve üst kapaklara hafif bir kavis verilmiştir.

Sapın ucundaki burgulara( kulak) sarılarak bağlana teller bir eşikten (köprü) geçerek

gövdenin ucundaki kuyruk bölümüne bağlanır. Köprü tellerin titreşimini üst kapağa iletir.

Burgu yuvalarına yerleştirilen kulaklar tellerin istenilen ölçüde gerilmesini sağlar. Gövdenin

içine boydan boya yerleştirilmiş bas çubuğu ya da bas kirişi denen bir çıta, eşiğin tam altında

da can direği denilen bir takoz bulunur. Bas çubuğu sesin tınılanmasına, can direği de ses

titreşimlerinin alt kapağa iletilmesine yardımcı olur. Üst kapak üzerinde ” f ” biçimindeki iki

Page 49: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

48

ses deliği ses titreşimlerinin gövdeden dışarı çıkmasını sağlar. Dış etkilerden korunabilmesi

için yapımı tamamlandıktan sonra özel karışımlı bir tutkalla cilalanır, cila aynı zamanda

Keman’ın ses tınısını belirleyen önemli bir öğedir.

TARİHÇESİ

Keman gibi yaylı enstrümanların kökeni, Orta Asya göçebe atlı kültürlerinden

gelmektedir; Kazak Kopuzu buna örnek olarak gösterilebilir. Tüm bu enstrümanların telleri

günümüzde de olduğu gibi hala daha at kılından yapılmaktadır. Bu müzik aletleri, Orta

Asya'dan ipek yolu aracılığıyla, Çin'e, Hindistan'a ve Orta Doğu'ya yayılmıştır. Orta

Doğu'da Bizans, lir adı altında ilkel bir keman çeşidi geliştirmiştir. Günümüz anlamdaki keman

ilk olarak 14.yüzyılda Kuzey İtalya'da ortaya çıktı. bu dönemden sonra keman Avrupa'da

yayıldı. İlk keman yapımcılarının Rebec, Rönesans de Fer tarafından Ortaçağ'da İtalya'da

Lira da Braci, Fransa'da Viel adlarıyla kullanılan yaylı çalgılar Keman'ın atası sayılır.

Lavignac, Keman'ın Türklerin Kemençe'i guz (Oğuz Kemençesinden) alındığını yazar. Bazı

kaynaklarda ise Arapların Rebab'ından geliştirildiği öne sürülmüştür. 16.ve 17. yüzyıldaki

Keman yapım ustaları Nicolo Amati, Paolo Maggini, Giuseppe Guarneru,

Antonio Stradivarius Keman'a son şeklini vermişlerdir. Keman asıl biçimi korumakla birlikte 19.

yüzyılda , bazı değişikliklere uğradı. Çağdaş kemanda gövde ve sap daha uzun, köprü daha

yüksektir.( http://tr.wikipedia.org/wiki/Keman)

KEMANIN BAKIMI VE KORUNMASI

Sıcaklık ve Nem:

Sıcaklık ve nem seviyeleri yazdan kışa büyük değişiklik gösterir. Telli çalgılar ağaç esaslı

yapıdadır ve yazın nemlenir ve genişler, kışın kurur ve daralır. Genişleme ve daralma

beraberinde uğultu ve cızırtı getireceği gibi çatlama ve açılmalara da getirebilir.

Aşağıdakileri yaparak nem ile ilgili sorunları en aza indirebiliriz:

1. Kuru kış aylarında evi nemlendirmeliyiz. Enstrumanlar için ideal nemlilik birçok

bölgede %30 - % 40'dır. Çoğu evde ilave nemlendirme gerekebilir.Bunu buharla veya

"evoparatif fitil" ile sağlayabiliriz.

2. Yıl boyunca sabit nemi korumak gerek. Klima veya nem alıcı yazın yardımcı olacaktır.

Page 50: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

49

3. Nemlilik normalin altına düştüğünde ya nem veren enstruman kılıfı keman satan

dükkanlardan temin edilebilir.

4. Kemanı aşırı sıcakta bırakmamalıyız.Örneğin arabada hiçbir zaman bırakmamalıyız.

Burgular:

Sertlik ve kayganlık en genel problemlerdir. Sorunların arkasında üç ana neden vardır:

1. Mevsimsel nem değişimleri

2. Yanlış açılan tel deliği

3. Kötü kulak uyumu

Sertleşmiş burgunun sertleşmesinin nedeni sıklıkla yüksek nem nedeniyle genişlemesi veya

burgu yağ eksikliğidir.

Temizleme:

Düzenli olarak tozlanmayı önleyici kılıflarla tozlanma önlenebilir. Eğer yay aşırı reçilenirse

sonuçta kumlu / hışırtılı bir ses elde edilir ve reçine tozu yayda kalıntı bıraktığında bu da

sesin azalmasına yol açar. Bu durumda her çalışmada yayın reçinelenmesine gerek yoktur.

Yay temizleme işlemi için "polish" yumuşak bir cila olduğundan en çok tercih edilen üründür.

Teller:

Tellerin değişimi enstrumanın çalınabilirliği ve potansiyeli açısından önemlidir.Enstruman sık

çalınmıyorsa teller kolaylıkla sıcaklık ve parlaklığını kaybeder. Aktif çalanlar her 6 ayda bir tel

değiştirirler. Öğrenciler bu işlemi yılda bir yaparlar.

Tel değişikliği yaparken her zaman her seferde bir telin değişikliğinin yapılması ve köprünün

ileri geri oynamadığından emin olunması gereklidir. Keman telleri köprü vasıtasıyla kemana

temas ettiğinden ve köprünün de teller sayesinde ayakta durduğundan ve can direğinin de

köprü sayesinde ayakta durabildiğini hesapladığımızda kesinlikle tel değişimini bir anda değil

Page 51: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

50

teker teker yapmamız gerektiğini unutmamalıyız. Tel değiştirirken önce 4. teli, sonra 1. teli,

sonra 2 ve 3. telleri değiştirmek ideal sıralama olacaktır. Böylece olumsuz hiçbir durum

gerçekleşmeyecektir.

*Keman telleri, performans açısından ambalajın içinden çıktığı haliyle tercih edilmez.

Tellerin açılma süreleri vardır. Usta kemancılar sıklıkla tel açarlar ve yeni tellerini o şekilde

muhafaza ederler. Her tel değişikliğinde bu tel açma işlemini yapmak önemlidir.

Köprü:

Köprü kırılgandır ve herhangi bir tutkal ile sabit değildir, bu da ciddi olarak köprünün bir yöne

eğilmesine yol açar. Düzenli kontrol, bir köprünün ömrünü uzatmak için yapılacak en iyi

şeydir. Köprüyü düzeltme işlemi; kemanı iki bacağınız arasına alarak ne fazla sıkarak ne de

kayacak kadar gevşek bırakarak, öne arkaya hareket ettirerek gerçekleşir.Bu yolla köprünün

düz ve dik olması sağlanır. Bir yöne eğilen köprülere bu yolla müdahale edilir fakat bel veren

köprülere yapılacak bir işlem yoktur ve değişmesi gerekir.

Enstrüman Ayar ve Onarım:

Açılmalar:

Kuru koşullar ( Kış Mevsimi) istenmeyen sesler oluşturabilir, sap-tuş,alt ve üst kapakların

açılmasına neden olabilir. Bunlardan alt ve üst kapak açıldığında kontrolsüz ses yükselmesi

ve cızırtı olur.

Geleneksel keman yapımcı ve tamircileri yapıştırma yoluna gider. Yeni tekniklerde tahtaya

tahtayla dikiş atma teknikleri uygulanmaktadır.

Tutkalların yapışması saatler hatta günler sürer ve elin ısısı ve terleme sonucunda çoğu

zaman yeniden açılması söz konusu olabilir.

Çatlaklar:

Küçük çatlaklar gözle görülemeyebilir ve çabuk tamir edilir. Şüphelenilen durumlarda

enstrumana paralel olarak sağ ve sol olmak üzere aynı noktalarına vurarak sesi dinleme

yoluyla çatlakları tespit edebiliriz. Ciddi çatlaklar için biraz önce değindiğimiz gibi yama ve iç

kilit teknikleri ile çatlakları tamir edebiliriz.

Page 52: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

51

Can direği

Kemanın içindeki can direği ses performansı açısından en önemli parçalardan biridir.Can

direği çalgının her noktasına dokunması gerekiyor.Can direği göğüs tahtasına tamamen ters

olacak.Eğer aynı yönde olursa çatlamalar oluşur.

Köprü:

Köprü yapımı can direği gibi bilgi birikimi ile olur. Enstrümanın ses kalitesi için önemli ve

hassas kesim ve nişangeç gerektirir.

Her köprü yapımcısı köprüyü tamamladıktan sonra imzasını köprüye işler.

Klavye:

Abanoz çok yoğun ahşap olmasına rağmen, aşırı çalma sonucu aşınma belirtileri gösterir.

Luthierlerin yapacağı soyma işlemi ile birkaç sefer tuşe tasviye edilebilir.Fakat bu işlem çok

kez tekrarlanamaz, çok yıpranmış ve deforme olmuş tuşenin değişmesi gerekir.

Tuşe'deki deformasyon sesin gürlük derecesini çok etkilemez ama ciddi entonasyon

problemlerine yol açar.

Yay Bakım ve Onarım:

Sopa

Her zaman ve her kullanımdan sonra yay üzerinde kılları gevşetmek çok önemlidir. Aksi

takdirde, zaman içinde gerginlikle birlikte sopa sola doğru eğrilir ve yay dengesi kaybolur.

Birçok tekniğe cevap veremez.

Kıllar:

Page 53: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

52

Kılları gevşetme işlemi kılın ömrünü uzatır. Kıllar esnek yapıya sahip olduklarından,

gevşetilmediğinde yavaş yavaş uzamaya ve sıkılığını kaybetmeye başlar ve bir zaman sonra

kıl uzunluğu artık sıkılaşamayacak raddeye varınca da kılları değiştirmek gerekir.

Kıl değiştirme işlemi aktif çalanlar için 3 ayda bir, öğrenciler için 6 ayda birdir.

KEMAN MALZEMELERİ VE ÖZELLİKLERİ

Keman yapımcılarının, bugüne kadar elde ettikleri tecrübeler sonucu akustik şartların en iyi

şekilde elde edildiği malzemeler saptanmıştır.. 18. yy. Ikinci yarısına kadar estetik, teknik,

ses kalitesi bakımından en iyi sonuçlar 2 ağaç türünün birlikte kullanılmasıyla ortayaçıktığı

anşalıldı.

1. Kelebek Ağacı (akçaağaç)

2. Çam Ağacı ( Ladin)

Bütün yaylıların ön kısmı ( üst kapak) ses üretme amacına yönelik olarak düzenlenir. Kalın

tellerde sesin büyütülmesi ve parlatılması için basbalkon denilen yardımcı akustik elemanı

ilave edilir. Ayrıca can direği adı verilen ses çubuğu çalgının iç kısmına yerşetirilerek ses

dalgalarını bütün gövdeye yayılmasını sağlar.

Sözü edilen çam türü ladin yüksek bölgelerde yetişmektedir. Örneğin Tirol Dağları, Karpat

Dağları, Pireneler; Karadeniz Bölgesi :)

Kelebek Ağacı : Türkiye'de dağınık bölgelerde, Gürgen ormanlarında rastlanır.Orta

Avrupa'da ise eski Yugoslavya özellikle Bosna'daki dağlarda en iyi cinsleri yetişmektedir.

Ayrıca Kanada'da yetiştirilen bir cinsi şeker yapımında kullanılıyor.

Bu iki ağacın Ormancılık literatüründeki adları şöyle:

Akçaağaç : Acer Psudoplatanus ( latince)

Ladin : Picea Excelsa (latince)

Diğer kullanılan malzemeler: Abanoz ( Tuş- Kuyruk -Anahatar yapımında)

Peleseng: ( kuyruk- Anahtar- Çenelik)

Şimşir Ağacı ( kuyruk- anahtar )

bazen de Armut ağacı.

İç bölümlerde gövdedeki parçaların durması için 4 tane tahta takoz var.

Page 54: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

53

Ladin dışında Kavak,söğüt ve Ihlamur Ağacından da yapılabiliyor.

Yaylılar genellikle 60-70 parçanın birleşiminden meydana gelir.

Köprü kelebek ağacından yapılır.

Ladin dışındaki çam ağaçları çok reçine olduğu için kuıllanılmıyor.

AKUSTİK :

Köprü: Gövdeye yaptığı basınç : 12 Kg

Sert bir tahta ( köprü) mat sesli bir çalgıya parlaklık getirir.

Sert sesli enstrumana da yumuşak bir tahta takılır.Böylelikle denge kurulur.

Sert bazlı öprünün tınlaması için inceltilmesi yanlıştır.İnceltilmesinden çok, üzerindeki

deliklerin büyütülüp küçültülmesiyle denge sağlanır.

Teller: Gövdeye yaptığı basınç : 28-30 Kg

Mi teline bazen fildişi isteniyor.Sesin parlaması ve telin kesmemesi için.

Köprüde 1. tel ile 3. tel noktaları ile, 2. tel ve 4. tel noktaları aynı olmalıdır.

Köprüde telin kestiği yer aşınmasını önlemek için güderi konur ya da kurşun kalemle çizilir.

Can direği ve bas balkon simetrik olmalı. İkisi de f deliğini kesmemeli.Orta noktadan

uzaklıklar eşit olmalı. Bass balkon kendi boyunca akort edilir, yoksa 1. ve 4. pozisyon farkı

olur.

Higrometre: Ses kutusu içindeki hava 50 ile 70 derece arasında olmalı. Her mevsim ortalama

60 derece idealdir.

CİLA: 2 Türlü cila vardır: Alkollü ve Yağlı

Page 55: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

54

Günümüzde çabuk olması için alkollü cila kullanılır.

Alkollü cila 10-15 kat sürülür ve her cila arasında birkaç gün ara verilir.

Yağlı cila ise en fazla 5 kat sürülür. Yağlı cila, ağır, koyu ve kalındır ( bal gibi)

Her kat için en az 1 ay, bazen 3-6 ay sürebilir.Yağlı cilanın efekti daha büyüktür.

Cila Yapımında Kullanılan Malzemeler:

Reçineler:

Mastik ( damla sakızı)

Benzone

Sandarak (sert)

Sandragon (kırmızı yumuşak reçine)

Kehribar (sarı, eriyince kırmızı oluyor)

Venedik Terebentini ( yumuşak)

Kopal ( çok sert)

Elemi ( yumuşak)

Dammar ( sert)

Boyalar:

kök boya (kızıl)

Kurcuma (sarı) zerdeçal

Gummi Gutti ( sarı)

Asphol ( kahverengi)

Caccuscacti ( mavi-kırmızı) kaktüs tohumu

Alkanna ( Mavi- kırmızı )

Ratania ( kırmızı)

Orlean (kırmızı)

Yağlar:

Lavanta Yağı

Biberiye Yağı

Terebentin Yağı

Bu maddeleri birbirine karıştırmak için porselen veya ısıya dayanıklı cam kaseler kullanılır.

Terazi de gereklidir ( hesaplama yapmak için)

Page 56: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

55

Keman ve Yay Bakımında Kullanılan Pratik Malzemeler:

1-) Zippo Çakmak Gazı ( Ön ve Arka Kapak, Abanoz Olmayan Çenelik, Kuyruk)

2-) Alkol ( Abanoz olan herşey : Tuşe, Kulaklar, Çenelik, Kuyruk )

3-) Kaput Bezi veya Kağıt Havlu ( temizleme işlemini pamukku bez yerine tercih ederiz.)

4-) Pronto Balmumlu Ahşap yüzey temizleyici ( Büyük marketlerde çok ender bulunur)

5-) Viol ( tüm keman satan dükkanlarda mevcuttur.) ( Ön - Arka kapak)

6-) Terebantin ( ressam ve luthierlerde bulunur.) ( Ön - Arka kapak)

7-) Baldo pirinç ( Rezonans Kutusu : Kemanın iç temzliği için)

8-) Kurşun Kalem veya Vazelin ( Kulaklar için)

9-) Bebek Yağı ( Temizleme sonrası Tuşe'nin kayganlaşması için)

(Tunalı, 2002)

Page 57: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

56

VİYOLA

Viyola, yaylı çalgılar ailesinin ikincisidir ve şekli kemana benzemekle beraber

kemandan biraz daha büyüktür. Fiziki yapısı kemana çok benzer. Gövde uzunluğu 41

– 45 cm civarındadır.

Notaları üçüncü çizgi ‘do’ anahtarıyla yazılır. İnce seslerde ‘sol’ anahtarı kullanılır.

Viyolanın da dört teli vardır ve tam beşli aralıklarla DO, SOL, RE, LA olarak akort

edilir.

Viyola teknik açıdan da kemana çok benzer. Parmak ve yay tekniği, pozisyonlar ve

değişik ses renklerini elde etme yöntemleri kemandan farksızdır. Fakat viyolanın

genelde koyu, derin ve can alıcı bir ses rengi vardır.

Tellerin her biri kendine özgü bir kişilik taşır. La telinden elde edilen sesler, tatlı ve

ılımlı duyulur. Re telinin gösterişsiz ama yumuşak bir rengi vardır. Sol teli çok zengin

tınılar üretir, en alttaki Do teli, özgün ses rengiyle, ciddi ve egemen bir yol göstericidir.

Hoşgörüyü ve güven veren duyarlılığı anımsatır. Derinden gelen alto sesiyle viyola

acıyı, hüznü ve sevdayı anlatmakta etkilidir. Kimi zaman sertliğe varabilen ince

seslerle, ürkütücü çığlıkları duyururken, kimi zaman tatlı bir öğütçülüğe yönelir.

Bu özellikleri içeren viyolaya, orkestrada armoni eşliğinin orta partilerini seslendirme

görevi verilir. Çünkü viyolanın ses alanı, orkestranın ses alanının tam ortasındadır.

Kimi zaman özelliklerinden faydalanmak için bu çalgıya karakteristik ezgileri

seslendirme görevi de verilir. Viyolanın bakım ve onarımı keman ile

aynıdır.(http://tr.wikipedia.org/wiki/Viyola)

Page 58: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

57

VİYOLONSEL

Viyolonsel (ya da çello) (violoncello ya da cello), 16. yüzyıl'da ilk

örnekleri Fransa'da ortaya çıkan, esasen şekli kadın vücudunu

andıran yaylı bir çalgıdır. Bu çalgının atası 'Viola da gamba' adı

verilen perdeli bir çalgıdır. Viyolonsel, Keman, viyola ve

kontrbas ile aynı ailedendir. Keman ile viyolonselin şekilleri

büyük oranda birbirini andırsa da boyutları çok farklıdır.

Karşıdan bakıldığında gövdesinin orta bölümünde bulunan ve el

yazısı ile 'f' harfini andıran 2 ses deliği vardır. Yayın tellere

teması ile titreşen tellerden çıkan ses, gövdenin içindeki havayı

titreştirerek bu deliklerden geri döner.

Tellerinin adları (Bastan Tize doğru)

do -sol -re –la

Görüldüğü üzere 5 li akort sistemi uygulanmaktadır. 7 pozisyon a kadar numaralandırılır.

Daha sonrası

7. pozisyon

ve de ilerisi

olarak geçer.

Yapısı

Page 59: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

58

Viyolonselin kullanım açısından belli başlı bölümleri (ögeleri) vardır. Bunlar : gövde, yanlıklar,

fdelikleri, pik, kuyruk (tel takacağı), kuyruk kirişi, fiksler (madensel burgular), tuşe (sap), tuşe

tahtası (boyun), üst eşik, eşik (köprü), salyangoz (baş), burgular ve burgu kutusundan oluşur.

Yayın bölümleri ise; çubuk, kıllar, vida, uç,tutak (sarma) ve topuktur.

Viyolonsel, ağaçtan yapılır ve yapımında akustik hesaplar kullanılır. ; ses titreşimini sağlayan

üst tabla (göğüs) ile arka tabla (sırt) ve bunları çevreleyen yanlıklardan oluşur. Üst tabla,

ladin ağacından; arka tabla, yanlıklar, sap, eşik akça ağaçtan; tuşe, burgular ve kuyruk ise

abanoz ağacındanyapılır. Viyolonselin gövdesi, standart boyutlara göre 75 ile 76 cm

arasında değişmektedir. Üst tablada,ses eşiğinin iki yanında bulunan , içeride oluşan

tınıyıdışarı verir. , kendini kuşatanbesleme takozları (tuşe tahtası-boyun) ile kasnaklara

pekişerek zarif bir kıvrımla son bulur.

Akort ve çalınışı

Çalarken pus yani baş parmak hariç geri kalan 4 parmak kullanılır. Başparmakta kullanılır.

Parmaklar sırasıyla pus hariç 1. 2. 3. ve 4. parmaklar olarak adlandırılır. Başparmak, ilk

başlarda pek kullanılmamakla beraber teknik ilerledikçe müziğe dahil edilir. 7. pozisyon ve de

ilerisinde daha doğrusu pus kullanılırsa 4. parmak yani serçe parmak nadiren kullanılır. 7.

pozisyon ve ilerisinde pus daha sık kullanılır.

Viyolonsel, kulak dediğimiz kısımdan akort edilir büyük akortlar buradan yapılır. İnce ayar

akortları fix dediğimiz küçük metal parçalardan yapılır. Parmaklar, tuşe değilen siyah bölgeye

konur. Köprüyle (eşik de denir) tuşenin arasındaki boşluktan arşe yardımıyla çalınır.Seslerin

net çıkması için arşenin biraz sert bastırılması gerekir keman ve viyolaya göre çünkü

viyolonselin telleri daha kalındır.Parçalara göre arada parmakla da çalınabilir.Arşe yerine sağ

elimizle genelde işaret parmağımızın ucuyla teli çekerek çalınır. (bu tekniğe pizzicato denir)

Hem solo çalgı olarak hem de eşlikte olağanüstü başarı gösteren viyolonselin notaları

dördüncü çizgi ‘fa’ anahtarıyla yazılır. İnce sesler için dördüncü çizgi ‘do’ anahtarı, daha ince

sesler için sol anahtarı kullanılır. Bu çalgının telleri viyoladan bir oktav daha kalın ses verir.

Pizzicato çalındığında keman ve viyoladan daha dolgun tınlar.

Kemandan oldukça büyük olan viyolonselin yay tekniği keman ve viyoladan değişiktir.

Kemanla aynı aileden geldiği için yine dört telli bir çalgıdır. En ince tel olan La teli, yoğun

renk özelliklerine sahiptir.Tutkulu, coşkulu ve dokunaklı melodiler, bu tel için yazılır. Re teli;

daha yumuşak, kırgın ve içe dönük tınılar üretir. Sol ve Do tellerinin ise birbirine yakın

görkemli ve olgun tınıları vardır.

Orkestrada viyolonsel gurubunun öncelikli işlevi, genelde kontrabasla birlikte bas partisini

seslendirmektir. Bu olağanüstü tını zenginliğindeki çalgıyı yalnızca bir bas çalgısı olarak

algılamak yanlıştır. Temalar, eşlik figürleri ve orkestraya canlılık katan hızlı ve teknik güçlükte

her çeşit pasaj, viyolonselin görev alanındadır. Etkili tınısına duyulan güvenç dolayısıyla

Page 60: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

59

viyolonsel gurubuna ana temayı duyurma görevi de verilir. Viyolonsel grup şefi tarafından

yorumlanan solo partilere de sıkça verilir.

Bir eserin ana temasını dile getirmekte hiçbir çalgı, viyolonsel kadar insan sesine yakın

olamaz.

Çalgıların hiçbiri, yürekten gelen sesleri onun gibi içtenlikle anlatamaz. Viyolonsel, insan

sesinin üç türünü de ses alanında toplamıştır. Tenorla gençliği, baritonla olgunluğu, basla

ciddiyeti ve egemenliği yansıtır. İnce sesleri veren la telinin, yükselen duyguları belirten

soluklu bir anlatımı vardır. Ortadaki iki tel, içtenlikli sesiyle ılımlı duyguları anlatır. Do teli ise

gizemli ezgiler taşıyan tınısıyla son derece etkileyicidir.

(http://www.muzikent.net/forum/viyolonsel-%C3%A7ello/viyolonsel-hakk%C4%B1nda-genel-bilgi)

Page 61: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

60

KONTRBAS

___________________________________________________________________

Kontr(a)bas Çift bas (yaylı bas veya bas keman veya kontrbas) olarak tanınan bu enstrüman,

keman ailesinin en büyük ve en pes sesleri veren üyesidir. Genelde 1,80 m boyunda olup 4

teli vardır. Bazılarında bir telin uzatılıp tonu tizleştiren bir düzenek vardır. Ses çıkarmak için

müzisyen bir eliyle perdelerde dolaşırken diğeriyle telleri çeker veya üzerinde yay gezdirir.

Bottesini, bu çalgı için görkemli konçertolar bestelemiştir. Kontrbas, özellikle caz müziğin

vazgeçilmez çalgısı olmuştur. Kontrabas Violone adı verilen bir rönesans çalgısından

türemiştir. Üç telli baslar 18. ve 19. yy da çok yaygındılar ve bugün de Doğu Avrupa halk

müziğinde kullanılmaktadırlar. 19.yy gelene kadar bası çalmanın tek yolu dışa eğimli bir

yaydı. Daha sonraları müzisyenler telleri çekmeyi ve içe dönük yayla da ses çıkartmayı

keşfettiler. Baslar orkestra ve oda müziklerinde kullanılagelmiştir. Bugün de caz ve diğer

popüler müzik türlerinde önemli bir ritm aletidir. Telli Kontrbas çalmak için, kemanda aranılan

niteliklere, uzun boylu, olmak, dayanıklı bir bünyeye ve sağlam bir el ile birbirinden ayrılmış

parmaklara sahip olmak gibi koşullar eklenebilir. Bu çalgıya başlamak için on altı yaş iyidir.

Çalıcısına alkış toplamayan tek çalgıdır denilse yanlış bir yargıdan söz edilmemiş olur.

Dolayısıyla her ne olursa olsun, moralinizi bozmayın. Eşlik çalgısı olması nedeniyle (çok

yararlı ve gerekli olmasına rağmen) silik bir nitelik taşır. Günde üç veya dört saat çalışmak

gerekir. Her çalgı gibi fedakârlık ve azim ister. Daha çok bir orkestra çalgısı olarak tanınan

Telli Kontrbasın armoni müzik alanında kullanılışı pek yaygın değildir. Genellikle Do tonunda

düzenlenir. Bazen Re b tonunda da düzenlendiği olur. Notası, dördüncü çizgi Fa açkısı ile

yazılır. Duyuluşu, çaldığı notanın bir sekizli aşağısındandır. Telleri: Mi, La, Re, Sol olarak

akort edilir. Bir partisi bulunur. Çoklukla partisinin, Saxhorn-Kontrbas ile birlikte (üst üste)

yazıldığı görülür. Bu durumlarda, üstteki parti; Saxhorn-Kontrbasın, alttaki ise; Telli

Kontrbasındır. Saxhorn-Kontrbasla çalınamayan kalın sesler, Telli Kontrbasla çalınır. Armoni

muzıkalarında kullanılışı zorunlu olmamakla beraber, saxhorn-kontrbaslara katılışındaki

tatlılık, tahta çalgıların basını katlaması çok yararlıdır. Pizzicato ve tirilleme görevi verilir.

Page 62: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

61

Bunlardan ilki, parmakla çekilerek, ikincisi ise arşe ile yapılır. Boyu, ortalama 180

santimetredir. Notası, dördüncü çizgi Fa açkısı ile yazılır. Orkestra ve Armoni Muzıkalarında

bir partisi bulunur. Duyuluşu bir sekizli aşağıdandır. Eşlik görevi verilir. Ses rengi, tok ve

donuktur. Telleri; Mi, La, Re, Sol olarak akort edilir.

Ses Dizisi Genişliği

Yaylı çalgılar içinde içinde hareket yeteneği ve incelik bakımından en sonda düşünülmesi

gerekir. Çok nadiren solo görevi verilir. Seslerinin tokluğu ve duyuluşundaki donukluğu

nedeniyle, solo ezgiler için elverişli değildir. Bunun için viyolonsellerle sesdaş ve sekizli

katlamasıyla kullanılırlar. Teller kalınlaştıkça pizzicatonun çabukluğu azalır. Bu nedenle, Telli

Kontrbas pizzicatolan kemanınki gibi çabuk olamaz. Ses aralığı üç buçuk oktavdan fazladır.

Bakımı Yaylı çalgılar (Keman, Viyola, Viyolonsel, Telli Kontrbas) için ilk söylenecek şey çok

rutubetli ya da sıcak hava koşullarında uzun sure bırakmaktan kesin olarak sakınılmalıdır.

ikinci olarak her çalışma sonunda mutlaka keman ve viyola kutusuna yerleştirilmeli, düşme

ya da sert bir cisme çarpma tehlikesi önlenmelidir. Teller her çalıcı tarafından kolaylıkla

değiştirilebilir, ancak akort işlemini sık sık tekrarlayarak kulaklarla (akort düğmeleri) gereksiz

yere oynamanın pek doğru olmayacağı düşünülmelidir. Yay (Arşe) Yay, yaylı çalgıların

ayrılmaz parçasıdır. Sert ağaçtan yapılmış hafif eğik bir çubuğun iki ucu arasına gerilmiş at

kuyruğu demetinden oluşur. Yay; alt baştan sağ elle tutularak çalınır. Bu alt başa topuk, üst

başa ise uç' ya da tepe' denir. Yayların uzunlukları 70 ile 75 cm arasında değişir. Yay iki

şekilde tutulur, birincisi avuç içi aşağıya gelecek şekilde üstten - ki buna Fransız stili yay

denir. İkinci ise avuç içi yukarıya gelecek şekilde alttan - buna da Alman stili diyoruz.

Yalnızca kontrbas yayı Alman stiliyle çalınır. Diğer çalgılarda yay Fransız stilinde tutulur.

Standart kontrbas günümüzün en büyük enstrümanlarından biridir. Ancak dünyanın gelmiş

geçmiş en büyük kontrbası, 4,9 metre uzunluğundadır ve Paul de Wit tarafından Cincinnati

Müzik Festivali kutlamaları için 1889 yılında yapılmıştır.

(www.muzikportali.com www.melodik.net www.tarhanmuzik.com www.istanbul.edu.tr www.deu.ed

u.tr sitelerinden alıntılar içermektedir. )

Page 63: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

62

KAYNAKÇA

ALAPINAR, Azar (2003). Keman Yapım Tarihi, Ankara

Ana Britannica, (1990), Telli Çalgılar.

ÇALIŞIR, Feridun. "Çalgı Bilgisi", Yeni Dağarcık Yayınları, Ankara

FENMEN, Mithat (1999). Pianistin El Kitabı, Müzik Ansiklopedisi Yayınları

KARADAĞ, Çiğdem, (2006), Mandolin Yapımı, İTÜ Lisans Tezi,

İstanbul. Orkestra Dergisi, No.219, İstanbul, 1991

PANCAROĞLU, Şirin (2007). Çoluk Çocuk Dergisi Mayıs 2007- sayı:70

SAY, Ahmet(2006). Müziğin Kitabı

TUNALI, Ecevit (2002). M.S.G.S.Ü.Dev. Kons. Çalgı Bakımı dersi notları

YENER, Faruk(2000). Müzik

www.esermuzik.com

http://www.istanbul.edu.tr/yuksekokullar/konservatuvar/turk/instruments/fagot/f

agot.htm

http://www.frmartuklu.net/muzik-turleri-ve-enstrumanlari/32211-fagot-nedir-

fagot-ne-ise-yarar-fagot-muzik-aleti-hakkinda.html

www.supermeydan.net/forum/forum31/thread33239.html

www.blogcu.com/etiket/fagotun+tarihçesi

www.bassoonresource.org/

library.thinkquest.org/5116/bassoon.htm

http://translate.google.com.tr/translate?hl=tr&langpair=en|tr&u=http://library.thinkquest.org/5116/bassoon.htm

http://www.toplumdusmani.net/modules/wordbook/entry.php?entryID=7173

http://tr.wikipedia.org/wiki/Fl%C3%BCt

http://flutler.com/category/yan-flut/yan-flutun-kullanilmasi-bakimi-ve-onarimi/

http://www.turkcebilgi.com/ansiklopedi/gitar

http://tr.wikipedia.org/wiki/Gitar

Page 64: ÇALGI BAKIM ONARIM DERS NOTLARIdosya.marmara.edu.tr/aef/mzo/2013-2014 duyurular/İsmet ARICI/CALGI... · dört nota çalabilir, bu nedenle akorların sık yazılmış olması iki

63

http://tr.wikipedia.org/wiki/Keman

www.zaretandsonsviolins.com

www.internationalviolin.com

www.guivier.com

http://tr.wikipedia.org/wiki/Viyola

http://www.thesoundpost.com/en/info/violin-cares

www.muzikportali.com

www.melodik.net

www.tarhanmuzik.com

www.istanbul.edu.tr

www.deu.edu.tr

http://www.deu.edu.tr/DEUWeb/Icerik/Icerik.php?KOD=4704

http://www.melodik.net/calgi/index.asp?id=4

http://www.melodik.net/calgi/index.asp?id=4

http://tr.wikipedia.org/wiki/Obua

http://tr.wikipedia.org/wiki/Saksafon

http://tr.wikipedia.org/wiki/Saksafon

http://www. turkmusikisi.com

http://www.turkcebilgi.com/ansiklopedi/tar)

http://tr.wikipedia.org/wiki/Viyola

http://www.muzikent.net/forum/viyolonsel-%C3%A7ello/viyolonsel-

hakk%C4%B1nda-genel-bilgi

http://tr.wikipedia.org/wiki/Mandolin Mart 2013

http://www.luth.org/plans/instrument_plans.html Mart (2013)