akp isparta İl başkanı osman zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf...

58
www.yuruyus-info.org [email protected] [email protected] Haftalık Dergi Sayı: 37 22 Ekim 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus-info.org ! ! ! !! ! ! ! ! ! ! ! ! ! AKP Bu Dünyanın Ayağa Kalkmasını Engelleyemediği Gibi Yerine Oturmasını da Sağlayamaz! Kopkoyu Sansüre Rağmen, ONLAR Dünyayı Ayağa Kaldırdılar. Ne Zaman Oturacağına Sadece ve Sadece ONLAR Karar Verebilir. FAŞİZM SÜRDÜKÇE DİRENİŞ HEP OLACAK! DİRENİŞÇİLER DÜNYAYI HEP AYAĞA KALDIRACAK! KEYFİ TUTUKLAMALARLA, BASKI VE ZULÜMLE DÜNYAYI SUSTURAMADINIZ, SUSTURAMAYACAKSINIZ! 244 GÜNDÜR DİRENEN MİMAR ALEV ŞAHİN: “Ağaç kökü de yemeyeceğiz; bu vatanı, bu halkı da size yedirtmeyeceğiz!” AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen memurlarla ilgili 'Ne yer ne içerler' yönünde tartışmalar olduğunu belirterek: "Ağaç kökü yesinler" dedi.

Upload: others

Post on 07-Jun-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

www.yuruyus-info.org

[email protected]

yu

ruy

us

.biz

@g

ma

il.co

m

Haftalık DergiSayı: 37

22 Ekim 2017Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s-in

fo.o

rg

AKP Bu Dünyanın Ayağa Kalkmasını Engelleyemediği Gibi Yerine Oturmasını da Sağlayamaz!Kopkoyu Sansüre Rağmen, ONLAR Dünyayı Ayağa Kaldırdılar.

Ne Zaman Oturacağına Sadece ve Sadece ONLAR Karar Verebilir.FAŞİZM SÜRDÜKÇE DİRENİŞ HEP OLACAK!

DİRENİŞÇİLER DÜNYAYI HEP AYAĞA KALDIRACAK!KEYFİ TUTUKLAMALARLA, BASKI VE ZULÜMLE DÜNYAYI SUSTURAMADINIZ, SUSTURAMAYACAKSINIZ!

244 GÜNDÜR DİRENENMİMAR ALEV ŞAHİN:

“Ağaç kökü deyemeyeceğiz;

bu vatanı,bu halkı da size

yedirtmeyeceğiz!”

AKP Isparta İl Başkanı OsmanZabun, kamudan ihraç edilenmemurlarla ilgili 'Ne yer neiçerler' yönünde tartışmalarolduğunu belirterek:"Ağaç kökü yesinler" dedi.

Page 2: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

www.yuruyus-info.org [email protected]

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Elif ERSOYAdres: Bozkurt Mah. Baysungur Sok.Muratoğlu Çarşısı 14 D Şişli - İSTANBULOfset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel: (0-212) 536 93 45

Mail: [email protected]

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık Sanayi Cad.

Altay Sok. No: 10 Çobançeşme /

Yenibosna / İST.

Tel: (0-212) 452 23 02

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

TASFİYECİLİK KENDİNİ NASIL GÖSTERİR? İdeolojimizi tasfiye etmek istiyorlar.

Dilimizi tasfiye etmek istiyorlar. Direniş geleneklerimizi tasfiye etmek istiyorlar.

Örgüt anlayışımızı tasfiye etmek istiyorlar. Ahlakımızı, kültürümüzü tasfiye etmek istiyorlar.

Nihayetinde devrimi ve devrimcileri tasfiye etmek istiyorlar.Kimisi aleni yapıyor bunu, kimi sinsice... -Proletarya diktatörlüğü reddedilecekti.

-Devrimci şiddete dayanan devrimin temel yolu terk edilecekti. -Yeraltı örgütlenmesi reddedilecekti.

-Bağımsızlık düşünceleri yerine, globalizm teorileri veemperyalistlerle bütünleşme konulacaktı.

-Devrimci iktidar hedefi yerine, burjuva muhalefet misyonuüstlenilecekti.

Kısacası, devrimin temel düşüncesi ve hedeflerinin hepsi birşekilde tasfiye edilecekti.

-Bu düzenin, ruhunu burjuvaziye satmış, özünü yitirmiş birsola ihtiyacı vardır. Zira, sömürü ve zulüm altında öfkeleri

büyüyen yoksulların kendi deyimleriyle gecekondulardan gelipgırtlaklarını kesmelerinden korkuyorlar... İşte bu yüzden, o

yoksulları devrimcileştirerek düzenin karşısına çıkartan devrimciharekete "alternatif" olarak, ezilenlerin

öfkesini yumuşatıp düzene çekecek bir "sol"a ihtiyaçları vardır.Tasfiyecilik bu noktada ortaya çıkar. Tasfiyeciliğin

örgütlenmiş hali olarak reformizm bu noktada devreye sokulur.

DEVRİMİN VE DEVRİMCİLİĞİN TASFİYESİNE İZİNVERMEYECEĞİZ.

DEVRİMCİLİK; 1- DİRENMEKTİR.

2- BEDEL ÖDEMEKTİR.3- UZLAŞMAMAKTIRB

Mesele Bir Anıt Değil Bunu Düşman da Çok İyi Biliyor.Mesele Anıtlaşan Bir Direniş

Düşman ANITIN ALTINDA EzildiDersim'de Kemal Babaya Yoldaş Olan

Seyit Rıza Heykeli’nin Karşısında Diz ÇöktüDuşmanın Korkusu,

Onun Daha Evvel Defalarca Yaşadığı Siyasi Yenilgisidir!

AKP’nin Faşist Polisi, Yüksel Caddesi’ndeİnsan Hakları Anıtı’nın Etrafına Çelik Duvar Ördü!

Page 3: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

ii ç i n d e k i l e r21 Halkın Hukuk Bürosu: Şimdi

‘Faşizme karşı omuz omuza’olma zamanı

23 Sloganlarımız-Geleneklerimiz:

24 Mahalleler: Duvarıyla,sokağıyla, havasıyla, suyuyla,bu mahalleler bizim

26 Kondumuzu Yıkanın VillasınıYıkarız: Soygunculara elimiziverirsek, sadece kolumuzudeğil her şeyimizi kaptırırız!

28 Milisler, MahalleninŞahanlarıdır: Silahımız taştır,sopadır, öfkeli bir bakıştır

30 Halk Meclisleri: Ele aldığımızsorunları sonuna kadar takipedeceğiz

32 İki Sınıf - İki İdeoloji: İşgüvenliği, iş sağlığı

34 TAYAD’lı Ailelerden:Ömürlerini verenleri, umudubüyütenleri sahiplenelim

35 Liseliyiz Biz: Okullarımızı,geleceğimizi faşist AKP’ninaçgözlülüğüne terketmeyeceğiz!

36 Gençleri yozlaşmaya karşıörgütleyecek tek güç

devrimcilerdir!

37 Kelimelerimiz: Asıl siz teslimolun!

38 Sorunlar-Çözümler: Halka

8 Devrimciliğin Köşe Taşları:İlkeli ve kurallı olmakgeleceğimizi garantilemektir

9 Kürdistan’da Tek Yol Devrim:ABD’den alınan 3500 tırsilah ile gerilla savaşıyürütülemez. Gerillasilahlanmış halktır,profesyonellerden olmaz!

12 HDP Eş Genel Başkanı Serpil

Kemalbay: “İktidarın enkorktuğu şey bir mücadelehattının gelişmesi. Nuriye veSemih gibi her yeri mücadelealanı yapacağız”

14 1900’lerden 2000’lereKurtuluş Savaşımız:Gönüllü onyediler...

17 Kökleri halkın içinde 30 yıllık

bir gelenek: HHB 4. bölüm

4 Tayyip Erdoğan: “Ülkemizdebirileri terör örgütleriyle ilişkisiolan ve kamudan ihraç edilenöğretmenler için dünyayı ayağakaldırıyor.” Dünyayı ayağakaldıran Nuriye ve Semih’inbaşlattıkları direniştir, nezaman oturacağına da direnişkarar verir!

DÜNYAYI AYAĞA KALDIRANNURİYE VE SEMİH’İN

BAŞLATTIKLARI DİRENİŞTİR!

güvensizlik

39 Ülkemizde Gençlik

40 Devrimcilik Akıl Tamirciliğidir:Burjuvazi devrimcileri kıskanır!Kıskançlığının nedeni sosyalizmin

ideolojik üstünlüğüdür!

41 Biz Diyoruz ki: Vatan topraklarınıABD emperyalizmine satan faşistAKP iktidarının onuru, haysiyeti,ahlakı yoktur!

42 Yeni İnsan: Eleştiri-özeleştiriyegüvenmeli ve inanmalıdır

44 Halkın Sanatçıları: ŞeyhBedreddin Oyunu’nun temeloyuncularının hepsi tutuklu!

46 Özgür Tutsaklardan: 10 soruda TTE

48 Grup Yorum’a, Halkın AvukatlarınaÖzgürlük!

49 Sevgi ve zulme teslim olmamairadesinden daha güçlü birdirenme kaynağı yoktur!

50 HDP’yi NATO-PA yardımcılığınagötüren ideolojik zemin,teslimiyetin zeminidir

52 Avrupa’da Yürüyüş

55 Avrupa’daki Biz: Eğlenceanlayışından spora kadar kendialternatiflerimizi yaratıyoruz!

56 Yitirdiklerimiz

58 Rehber Yürüyüş dergisi okuyalım,okutalım!

Mehmet Amcamız,Küçükarmutlu da, Feridun Osmanağaoğlu Gazi Cemevi nde

NURİYE VE SEMİH İÇİNSÜRESİZ AÇLIK GREVİNDE...Mehmet Amca: 0553 169 14 78Feridun Osmanağaoğlu: 0537 815 38 09ARAYIP DİRENİŞE DESTEK OLALIM

Page 4: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

Tayyip Erdoğan, CumhurbaşkanlığıKülliyesi�Beştepe Millet Kültür ve KongreMerkezi'inde�2017-2018 Akademik YılAçılış Töreni konuşmasında; "Ülkemizdebirileri terör örgütüyle ilişkisi olan vekamudan ihraç edilen öğretmenler içindünyayı ayağa kaldırıyor." dedi.

Doğru, Nuriye ve Semih'in direnişiyledünya ayağa kalkmıştır. Bu direnişin ha-berinin yapılmasını dahi AKP iktidarınınyasaklamış olması, Nuriye ve Semih'inisimlerinin bile yasaklanmış olması dadirenişin dünyayı ayağa kaldırmasını en-gelleyemedi.

Yanlış, dünyayı ayağa kaldıran, "birileri" değil, Nuriye ve Semih'in di-renişleridir. Dünyayı ayağa kaldıran, fa-şizmin zulmüdür, faşizmin öğretmenleriişten çıkarmasıdır. Ama tek başına budünyayı ayağa kaldırmaya yetmez. Dün-yayı ayağa kaldıran, faşizmin bu zulmükarşısında susmayan iki öğretmendir.Nuriye ve Semih'in faşizmin zulmü kar-şısında susmaması, sinmemesi direnme-sidir. Dünyayı ayağa kaldıran bu iki öğ-retmenin faşizmin zulmüne karşı beden-lerini açlığa yatırmaları, hayatlarını ortayakoyarak direnmeleridir. Nuriye ve Semih,faşizmin zulmüne karşı halkların talep-lerine önderlik ettiler. Nuriye ve Semih'indirenişinde halkların gördüğü, sadece

iki öğretmenin işleri için yaptıkları direnişdeğildir; halkların Nuriye ve Semih'indirenişinde gördükleri, iki öğretmeninfaşizmin sömürü düzenine, baskı ve zul-müne karşı halkların taleplerine önderlikeden, halkların faşizme karşı direnişiiçin bedenlerini açlığa yatıran iki öğret-menin direnişidir. Halkların bu direniştegördüğü, halkın kurtuluş mücadelesineönderlik eden iki öğretmendir.

Faşizm; baskı, zulüm, yalan, demagoji,terörle halkı sindirip, susturmak ister.Faşizmin yönetme biçimi budur. Karşı-sında sinmiş, susmuş bir halk görmekister. Ama faşizmin karşısında bir halkdireniyorsa, faşizm orada güçsüzdür, ye-nilgiye mahkumdur. Nuriye ve Semih'indirenişleri, Cepheliler’in direnişi, faşizminhalkı sindirmesinin, susturmasının önünegeçmiştir. Reformizm, oportünizm dahil,halkın çeşitli kesimleri bu direnişle so-kaklara çıkmaya başlamış, faşizmin sal-dırılarına karşı direnilebileceğini gör-müşlerdir. Faşizmin güçsüzlüğünü, faşistteröre rağmen sokaklara çıkılabileceğini,bedeller ödenerek direnilebileceğini gör-müşlerdir. CHP'ye "Adalet yürüyüşü"yaptıran, Nuriye ve Semih'in direnişleridir.

Nuriye ve Semih'in direnişleri mil-yonlara ulaşmıştır. Milyonların desteğinisağlamıştır. Bunun yanında Türkiye'de

Tayyip Erdoğan:

"Ülkemizde birileri terör örgütüyleilişkisi olan ve kamudan ihraç edilen

öğretmenler içindünyayı ayağa kaldırıyor."

İki eğitimcinin haksız yereişten atılmalarını protesto içinbaşlattıkları, basit bir direnişintaleplerini karşılamaktan bileaciz faşist bir iktidar karşısında,bu direniş büyük bir irade sa-vaşına dönüşmüştür. Direnmehakkını savunan, direnme hak-kının geleceğini savunan bir di-renişe dönüşmüştür.

Bu kadar basit ve hemenkarşılanabilir talepler için ikieğitimciyi açlık grevi yapmak,şimdilerde ise ölüme gitmek zo-runda bırakan faşist iktidarınkendisi bu direnişin dünyayayayılmasının zeminini yarat-mıştır.

Dünya ayağa kalktı. Ne za-man oturacağına sadece ve sa-dece Nuriye ve Semih kararverebilir. Direnişin sahibi on-lardır. Onlar da kendilerineboyun eğdirmek için tüm buzulmün yapıldığını biliyor vebize sesleniyorlar; "Başara-mayacaklar" diyorlar.

Onların bu seslenişi karşı-sında, faşizmin gözaltıları, tu-tuklamaları hiçbir şey ifadeetmeyecektir. Nuriye ve Se-mih'in direnme kararlılığı,milyonları harekete geçirmegücündedir. Faşizmin tutuk-layarak bitiremeyeceği kadarbüyük bir halk gücünü hare-kete geçirmiştir.

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ4

Page 5: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

ve dünyada bu milyonların eylemleryapmasını, direnişin bir parçası halinegelmesini sağlamıştır. Çünkü, halklarfaşizme karşı direnecek, faşizme karşıörgütlenecek bir önderliğe ihtiyaçduymaktadırlar. Nuriye ve Semih'indirenişinde bu önderliği görmüşlerdir.

Nuriye ve Semih'in direnişinde,faşizme karşı direnen, savaşan birideolojiyi görmüşlerdir.

Faşizme karşı direnme kararlılığınıgörmüşlerdir.

Göstermelik bir iki protesto değil,faşizmi yenme ve taleplerini kabulettirme kararlılığını görmüşlerdir.

Nuriye ve Semih isminin dahiAKP faşizminin korkulu rüyası halinegelmesi bundandır. Faşizmin tam birsuskunluk yaratmak istediği, bununiçin OHAL adı altında, her türlü hak-sızlığın, hukuksuzluğun, keyfiliğinhalka karşı terör estirmek için kulla-nıldığı koşullarda, Nuriye ve Semih'indirenişi, Cephe’nin ülkenin hemenher alanında halkın direnişine önderliketmesi, faşizmin bu politikasını boşaçıkarmıştır.

Faşizm işçilere, kamu emekçilerinesaldırıyor, Cepheliler direniyor.

Faşizm, avukatlara saldırıyor, Cep-heliler direniyor.

Faşizm, gecekondu mahalleleri-mize saldırıyor, Cepheliler direniyor.

Faşizm, derneklerimize, dergi bü-rolarımıza, kurumlarımıza saldırıyor,Cepheliler direniyor.

Faşizm, gençliğe saldırıyor, Cep-

heliler direniyor. Nuriye ve Se-

mih, faşizm ve di-reniş gerçeğininiçindedir. Faşiz-me karşı direnişinen önünde yürü-me misyonunuüstlenmişlerdir.

Ve faşizminyaratmak istediğisonuç tersine çev-rilmiştir. AKP fa-şizmi, karşısında

susmuş, yenilmiş, sinmiş kitleler değil,direnen bir halk görmüştür. Ayağakalkmış olan halk kitleleri, milyonlarAKP faşizminin ve Tayyip Erdoğan'ınkorkulu rüyası haline gelmiştir. Bukorkuyla saldırıyor direnişe, bu kor-kuyla direnişi bitirmek için her türlübaskıyı yapıyor, saldırıyor, işkenceyapıyor, tutukluyor, sokağa çıkmayı,en basit açıklamaları dahi yasaklıyor.Ama korkusunun büyüklüğü faşistiktidarlarının sonunun gelmesini en-gellemeye yetmiyor, yetmeyecek.

Nuriye ve Semih'in tutuklanması,tutsaklık koşullarında yapılan eziyetler,yıldırma politikası da sonuç verme-miştir. Tersine Nuriye ve Semih'indirenme güçlerini büyütmüş, faşizmekarşı başlattıkları direnişin gücünüve önemini daha fazla görmelerinisağlamış, kararlılıklarını bilemiştir.AKP faşizmi bu kararlılık karşısındayeniktir, diz çökecektir.

Faşizmin Zulmü Ne KadarBüyük Olursa Olsun, HalklarFaşizmin Zulmüne KarşıDirenebilir, Zafer Kazanabilir

Halkların bu direnişte gördüğü,faşizmin zulmü ne kadar büyük olursaolsun, halklar bu zulme karşı direne-bilir, faşizmin karşısında bedenleriylebarikat örebilir, faşizme karşı halklarkazanabilir gerçeği olmuştur.

Halkların bu direnişte gördükleri,faşizmin zulmünün büyüklüğününyanında, güçsüzlüğüdür. Faşizm, iki

öğretmenin haklı taleplerini karşıla-yabilecek güçte değildir. AKP faşiz-minin Nuriye ve Semih'i işten çıkar-ması da, Nuriye ve Semih'in başlat-tıkları direniş karşısında, taleplerinikabul etmemekte direnmesi de faşiz-min güçlülüğünü değil, tersine za-yıflığını, güçsüzlüğünü, halkın ör-gütlenmesinden, hakları için müca-delesinden duyduğu korkuyu göste-riyor. Faşizm, en küçük bir eylemdeyıkılma korkusu duyacak kadar güç-süzdür. Haziran Ayaklanması faşizminkorkulu rüyası olmuştur, Nuriye veSemih'in direnişinde de yeni bir halkayaklanması korkusu yaşadıklarınısık sık dile getirmişlerdir.

Faşizm o kadar güçsüzdür ki, yalanve demagojiye başvurarak yönetmekister. Nuriye ve Semih, devrimci kim-likleri nedeniyle işten atıldılar. Faşistdüzenin parçası olmadıkları için iştenatıldılar. Ama faşizm, bu açıklıkladavranamamıştır. Çünkü, devrimcilikmeşru, faşizm gayrı-meşrudur. FaşistAKP iktidarı, Nuriye ve Semih'i dev-rimci öğretmenler oldukları için iştenattığını söyleyememiştir. Bunun meşruolmadığının bilincindedir. Buna karşıhalkın göstereceği tepkiden korkmuş-tur. Yalanların arkasına sığınarak zul-

Onların bu seslenişi karşısın-da, faşizmin gözaltıları, tutuk-lamaları hiçbir şey ifade etme-yecektir. Nuriye ve Semih'in di-renme kararlılığı, milyonları ha-rekete geçirme gücündedir. Fa-şizmin tutuklayarak bitiremeye-ceği kadar büyük bir halk gücünüharekete geçirmiştir.

Onların bu seslenişi karşısın-da, faşizm yenilmiştir. İrade sa-vaşını Nuriye ve Semih'in direnişikazanmıştır. Onların “faşizm ba-şaramayacak, haklarımızı alanakadar direneceğiz” diyen irade-leri kazanmıştır.

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

5YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde

Page 6: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

münü meşrulaştırmaya çalışmıştır.Nuriye ve Semih'i Fethullahçı olduk-ları gibi komik bile olmayan iddialarlaişten attılar. Gayrı-meşruluklarını eskiiktidar ortakları Fethullahçılığı kul-lanarak meşrulaştırmak istediler. Dün-ya halkları, bu sahtekarlığa direneniki öğretmen için ayağa kalkmıştır.

Dünya halklarının ayağa kalkışı,faşizmin zulmüne tepki, öfkedir.

Dünya halklarının ayağa kalkışı,faşizmin gayrı-meşruluğu karşısında,meşru ve haklı olanı sahiplenme vedesteklemedir.

Dünya halklarının ayağa kalkışı,faşizmin yenilebilirliği umududur.

İki eğitimcinin haksız yere iştenatılmalarını protesto için başlattıkları,basit bir direnişin taleplerini karşıla-maktan bile aciz faşist bir iktidar kar-şısında, bu direniş büyük bir iradesavaşına dönüşmüştür. Direnme hak-kını savunan, direnme hakkının geleceğini savunan bir direnişe dö-nüşmüştür.

Bu kadar basit ve hemen karşıla-nabilir talepler için iki eğitimciyiaçlık grevi yapmak, şimdilerde iseölüme gitmek zorunda bırakan faşistiktidarın kendisi bu direnişin dünyayayayılmasının zeminini yaratmıştır. Bukadar basit talepler için Türkiye'deiki eğitimci ölüme yürürken, dünyanınbuna duyarsız kalması mümkün de-ğildir.

Bu öyle bir tablo ki, en basit haklariçin bile ölmek zorunda kalıyor in-sanlarımız. Nuriye ve Semih, işlerinegeri dönebilmek için açlık grevi yap-mak, ölüme yürümek zorunda kalı-yorlar. Berkin Elvan'ın, Dilek Doğan'ınkatillerinin cezalandırılması için can-larını verdi insanlarımız. Faşizm, hal-kın en haklı taleplerini bile kanla bas-tırıyor, en küçük bir hakkımızı almakiçin ölümü göze almak zorunda kalı-yoruz.

Faşizm, iki eğitimcinin ölüme yü-rüyen direnişleri karşısında bile, basitbir talebi karşılamaktan aciz durum-dadır. Nuriye ve Semih'in direnişleri,dünyanın ayağa kalkışı karşısında bilebasit iki talebi karşılamayan, bunuhalkı teslim almak için irade savaşıolarak gören faşizmin halkın hiçbirkesiminin en basit taleplerini bile kar-

şılaması söz konusudeğildir. Halk bu di-renişle, faşizme karşıdirenmekten, faşizmiyenmekten başka biryolumuzun olmadığınıda görmüştür.

Berkin'in hesabısorulsun diye, GülerZere tedavi olabilsindiye yine dünya ayağakalkmıştı. Yine aynıfaşizm gerçeği ile karşıkarşıya kalmıştır halk-lar. Faşizmin zulmü-nün, adaletsizliğininbüyüklüğü karşısındaayağa kalkmıştır.

Burada belirleyici iki neden vardır.Birincisi, faşizmin zulmünün büyük-lüğüdür. İkincisi ona karşı direnişinbüyüklüğü, faşizmin zulmünü halklarıngündemine sokması, faşizmi yenmeumudu yaratabilmesidir.

Dünyayı Ayağa KaldıranDireniştir, Ne ZamanOturacağına daDireniş Karar Verir

Dünyayı ayağa da kaldırır bu di-reniş, dünyayı başınıza da yıkar. Ayağakalkanın ne zaman oturacağına yinekendisi karar verir. Bunca saldırı bo-şuna.

Dünyayı, bu sansür, bu kopkoyusansür koşullarında ayağa kaldırıyoruz.Tek bir kelime, cümle haber olamıyor,dünyayı ayağa kaldırdığı için TayyipErdoğan'ın tüm Türkiye önünde sal-dırdığı direniş. Sanki yok.

Sanki Nuriye ve Semih yok. Sanki Nuriye ve Semih açlık gre-

vinde ölüme yaklaşmamış. Sanki günde iki kez Yüksel Cad-

desi’nde insanlarımız saldırıya uğra-mıyor, gözaltına alınmıyor, kafaları,gözleri kırılmıyor.

Sanki Nuriye ve Semih'in direnişinigölgeleyebilmek için, kırabilmek için16 avukatı aynı anda gözaltına alın-mıyor, işkenceden geçirilmiyor, 14avukatı tutuklanmıyor... Direnişin tür-küsünü yapan İdil Kültür Merkeziçalışanları ve Grup Yorum üyeleri tu-tuklanmıyor.

Sanki AKP büyük bir acz içinde

bir itirafçının eteklerine tutunmuş;direnişe, direnişin yoldaşlarına sal-dırmıyor, insanları onar onar gözaltınaalıp, işkence etmiyor, kız-kardeşlerinitecavüz ile tehdit etmiyor, onlarcainsanı haksız-hukuksuz tutuklamıyor.

Bırakalım adaleti, hukukun esamesiokunmaz iken çırılçıplak soyulupteşhir edilenler, 70-80 yaşındaki an-neler saldırıya uğradığı halde, "saldı-rıyor" diye açılan davalar, analarınyerlerde sürüklenmesi, Nuriye'nin jan-darmalar önünde tuvaletini yapmakzorunda bırakılması hiç ama hiçbirşey basının, medyanın haberleri arasınagirmiyor.

Bu yaşananların her biri tek başınaönemli haberlerdir. Basın, faşist po-litikanın hizmetine sokulmuştur. Kimibunu faşizmin bir parçası olarak gö-nüllü yapmakta, kimisi faşizmin zul-münden sindiği, korktuğu için yap-maktadır. Faşizmin "terör" demagojisihalk ile faşizm arasındaki bu temelçatışmada, burjuva basını kendi safına,faşizmin safına yerleştirmiştir. Basının7 yıl süren Büyük Ölüm Orucu Dire-nişi’ne karşı sansürle, yok sayaraksavaşması gibi, bugün de faşist AKPiktidarının yanında aynı yöntemlerle,Nuriye ve Semih'in direnişinin ye-nilmesi için savaşmaktadır.

Bu koyu sansüre karşı bu direnişhaklılığı, tarihselliği ile her tür duvarıaşıp dünya halklarına ulaşıyorsa dahaTayyip Erdoğan çok kürsülerden şi-kayetlenecektir katiller sürüsüne. Üni-versitelerden valilere, muhtarlardanbelediye başkanlarına Tayyip Erdo-

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ6

Page 7: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

ğan'ın her gün kürsüye çıkıp nutukattığı kim varsa, AKP faşizminin san-sür politikasının ortağı olarak, direnişinhaberini dahi yapmayan kim varsa,hepsi AKP faşizminin katliamlarınınortağıdır, katilleridir. Tayyip Erdoğansahibi olduğu bu katiller sürüsüne şi-kayetlenmeye devam edebilir.

Ama bu dünyanın ayağa kalmasınıengellemediği gibi, yerine oturmasınıda sağlamayacaktır. Dünya ayağakalktı. Ne zaman oturacağına sadeceve sadece Nuriye ve Semih karar ve-rebilir. Direnişin sahibi onlardır. Onlarda kendilerine boyun eğdirmek içintüm bu zulmün yapıldığını biliyor vebize sesleniyorlar; "Başaramayacaklar"diyorlar.

Onların bu seslenişi karşısında,faşizmin gözaltıları, tutuklamaları hiç-bir şey ifade etmeyecektir. Nuriye veSemih'in direnme kararlılığı, milyon-ları harekete geçirme gücündedir. Fa-şizmin tutuklayarak bitiremeyeceğikadar büyük bir halk gücünü hareketegeçirmiştir.

Onların bu seslenişi karşısında,faşizm yenilmiştir. İrade savaşını Nu-riye ve Semih'in direnişi kazanmıştır.Onların “faşizm başaramayacak, hak-larımızı alana kadar direneceğiz”diyen iradeleri kazanmıştır.

Dünya Halk CephelilerinDirenişiyle, Önderliğiyle Ayağa

Kalkmıştır Bu ÖnderlikFaşizmin Sonunu DaGetirecektir

Dünyayı ayağa kaldıran Nuriyeve Semih’i hiç bırakmayan Halk Cep-heliler’dir. Halk Cepheliler’in faşizmekarşı direnme geleneği, Halk Cephe-liler’in yoldaşlarını, direnişi sahip-lenme bilinci ve yoldaşlık duygularıdır.

Dünyayı ayağa kaldıran, Halk Cep-heliler’in mücadele bilinci, kararlılığı,bedel ödemekten kaçınmamasıdır.

Dünyayı ayağa kaldıran Halk Cep-heliler’in, her koşulda faşizme karşıdirenme ve savaşma cüreti, faşizmiyenebileceklerine duydukları sarsılmazinançtır.

Dünyayı ayağa kaldıran Halk Cep-heliler’in halka duydukları güvendir.

Dünyayı ayağa kaldıran Nuriyeve Semih’in yoldaşları Halk Cephe-liler... Direniş için, direnenler içinkendilerine ve birbirlerine şu sözüvermişlerdir: "Nuriye ve Semih ka-zanana kadar uyku uyumayacağız".

Bu tarihsel direniş, zulme karşıkararlılıkla yürüyen, ülkede koca kocaörgütleri ve sendikaları korkutup sin-diren, hareketsizleştiren OHAL'i, birpaçavra gibi bir kenara fırlatan direniş,Türkiye'nin geleceğini belirleme mis-yonunu da yüklenmiştir.

Direniş dünya halklarını ayağakaldırmıştır, çünkü, halklar faşizme

karşı direnecek, örgütlenecek kanalarıyor. "Faşizmin zulmü büyük, bubaskı karşısında direnilemez" diyen,reformist, oportünist teoriler iflas et-miştir. Faşizmin zulmünün büyüklüğü,tersine milyonların bir direniş etrafındabirleşmesini sağlamıştır. Halklar, fa-şizm gerçeği ile böyle çıplak karşı-laştıklarında, buna karşı örgütlenme,mücadele etme bilincine de daha hızlıulaşmışlardır. Sorun halkların direni-şine önderlik etme misyonunun üst-lenilmesidir. Halkların örgütlenmekve savaşmak için aradığı kanal ola-bilme sorunudur. Halkların faşizmekarşı direnişine, örgütlenmesine ön-cülük eden, yol gösteren şimdi Nuri-yelerdir. Nuriye ve Semih'in direni-şinin milyonlar tarafından sahiplenil-mesi bundandır.

Bu sahiplenme, milyonların direnişetrafında kenetlenmesi, halkların kendigüçlerini görmelerini de sağlamıştır.

Halk Cepheliler’in misyonu, halkınfaşizme karşı direnmesine, örgütlen-mesine önderlik etmektir. Cephe, hal-kın her kesimini, bağımsızlık ve de-mokrasi talepleri etrafında birleştire-cek, faşizme karşı savaştıracaktır.

Halk, bu talepler etrafında gücünübirleştirecek, savaşacak ve artık em-peryalizmin işgal ettiği, sömürgeleş-tirdiği bir ülkede faşizmle yönetilmeyede son verecektir.

Bu direnişin Türkiye halklarınıngeleceğini belirleme misyonu da bu-radadır. Türkiye halkı, faşizm karşı-sında susup sinecek mi? Yoksa, fa-şizme karşı direnecek, örgütlenecekve savaşacak mı? Türkiye halkınınkaderini belirleyecek olan budur. Nu-riye ve Semih'in başlattıkları direniş,halkın direnişine, örgütlenmesine vesavaşına önderlik etmektedir. Bu di-reniş çizgisi, bu direnme kararlılığı,bu direnişe önderlik eden ideoloji et-rafında birleşen Türkiye halkı, faşizmitarihin çöp sepetine atacaktır.

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

7YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde

Page 8: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

-Bir devrimcinin geleceğini ilkekurallar belirler, yoksa şekilsiz, hertarafa çekilebilen bir tarz hakim olur.İlke ve kurallı olmak, hem iç hem dışdüşmana karşı savaşta olmazsa ol-mazdır.

-Bir devrimci, kuralların, ilkelerinmantığı, mutlaka kavramalıdır. Kav-ramadığında mekanik bir tarz hakimolur.

-Bir devrimci ilke ve kurallarımızıtüm insanlarımıza kavratmalıdır. İdeo-lojimizin gücü ilke ve kurallarımızdır.

-Bir devrimcinin tüm kişisel eği-limleri, farklılıkları ilke ve kuralları-mızla şekle girer, ortak bir yaşam bi-çimi haline gelir.

-Her devrimcinin sadece kendi de-neyimini yaşaması gerekmez, dene-yimlerle dolu bir tarihimiz var bu ta-rihten öğrenmelidir

Her ilke-kural bir deneyimle ortayaçıkmaştır.

-Bir devrimci ilke ve kurallı oldu-ğunda hataları en aza indirecektir. birdefadan birşey olmaz anlayışı düşmanayarar, devrimci bir tarz değildir.

-Bir devrimcinin ilk hatası, sonhatası olabilir bu ciddiyetle kurallıolmalıyız. Kuralsızlık düşmana açık

vermektir. Kurallar başkaları tarafındankonulmuş gereksiz uygulamalar de-ğildir.

-Bir devrimci kural ve ilkelerimizinezbere de olsa öğrenmeli ve uymalıdır.Ama asıl olan mantığını da kavrama-lıdır.

-Bir devrimci ilke ve kuralları iç-selleştirdiğinde, bu durum davranış-larında ve konuşmalarında somutla-nacaktır.

-Bir devrimci ilkeli ve kurallı ya-şamak için kendisini aşmada ve ye-nilemede ısrarcı olmalıdır. İlke vekurallar birer şablon değildir, halkıniçinden, değer ve geleneklerinden çık-mıştır.

-Bir devrimcinin bakış açısınınürünü ilke ve kurallardır. Bakış açısınıntemeli, halkın çıkarına olup olmamasıve devrimi geliştirip geliştirmemesiolmalıdır.

-Bir devrimcinin tıkandığı, zor-landığı, kararsız kaldığı ve anlık ge-lişen durumlarda, ilke ve kurallar pu-sulası olacaktır.

-Bir devrimci dediğini yapmalı,yaptığını savunmalıdır .

-Bir devrimci elbette tek biçimlive tek düze bir hat izleyerek geliş-

meyecektir. İlke ve kurallarımızın ba-zıları savaşın ve gelişen boyutlarınabağlı olarak gereksizleşecek, eskiye-cektir. Savaşın boyutlarına, evrelerineve ihtiyaçlarına göre gereksizleşen,eskiyen ilke ve kuralların yerlerine,ihtiyaca cevap veren yaşamıyla uyumgösteren yeni ve gerekli olan ilke vekurallar gündeme gelecektir.

-Bir devrimci düşmana daha etkilive güçlü darbeler vurma ve kendigücünü koruma, büyütme ve de gi-derek daha geniş alanlara açılma pers-pektifiyle hareket ederek, mücadeleninbüyütmek için ilke ve kurallarımızatam, kesin ve mutlak bir biçimde uy-mak zorundadır.

-Bir devrimci unutmamalıdır ki,bu ilke ve kurallar yoldaşlarının kan-can pahasına sürdüregeldikleri mü-cadelenin canlı pratiği içinden çık-mıştır. Bu açıdan bu ilke ve kurallar,acı deney-tecrübe ve derslerle dolubir içeriktedir. Evet her ilke ve kuralbize mutlaka veya kesin olarak uy-mamız gerekenleri anlatır. Tersi du-rumun yani ilke ve kurallarımızdantaviz verme, onları iğdiş etmenin so-nuçlarını acı bir deneycilik yaşamakolacağı tartışılmaz bir gerçektir.

İlkeli ve Kurallı OlmakGeleceğimizi Garantilemektir

Grup Yorum İçin Çek-Gönder, Yayınlayalım!Grup Yorum, yapılan tutuklamalara, baskılara karşı

başlattığı “çek, gönder, yayınlayalım” kampanyası ileilgili 18 Ekim’de yazılı açıklama yayınlayarak şu sözlereyer verdi;

“Son 1 yılda defalarca kez kurumumuz basıldı. Nere-deyse tutuklanmayan üyemiz kalmadı, tahliye olanlar datekrar tutuklandı. Konserlerimiz yasaklandı, albümümüzünimza gününe gelenler gözaltına alınıp tutuklandı.

Tüm bu baskılara ve saldırılara karşı çözümsüz kal-madık, teslim olmadık, olmuyoruz. Kurumumuz talanmı edildi, en geç 1-2 gün içerisinde tekrar toparladık.Enstrümanlarımızı mı kırdılar; kırık enstrümanlarımızlaklip çekip faşizmi rezil rüsva ettik. Üyelerimiz mi tutuk-landı, korolarımızdan yeni Yorumcular yetiştirdik, tutsakYorumcular da hapishanede üretimlerine devam etti.Konserlerimiz mi yasaklandı, çıktık yoksul mahallelerdekikonduların tepesine, dam konserleri verdik. Bundan

sonra da böyle olacak.Peki kimlerle yaptık? Mao'nun dediği; "Ne olursa

olsun hiçbir gücün ezemeyeceği, gerçekten yıkılmazolan kale" ile. Yani halkla. Yani sizlerle...

Grup Yorum'a yapılan saldırıları milyonlara duyurmakiçin de herkesin yapabileceği bir şeyler vardır diye düşü-nüyoruz. Bir Yorum şarkısı çalıp-söylemek, Grup Yorumyazılamaları yapmak gibi... Ki bu örnekler daha da çoğ-altılabilir. Bu konuda sizlerin yaratıcılığınıza inancımızsonsuz...

Halkı için yaşayan, halkı için düşünen, halkı içinsanat yapan, halkın evlatlarıyız biz. Gücümüzü de halkı-mızdan alırız. O nedenle 32 yıldır bitirememişlerdir Yo-rum'u. O nedenle Grup Yorum halktır susturulamaz di-yoruz.

Grup Yorum için yaptıklarınızı çekip Facebook say-famıza (facebook.com/grupyorum1985) gönderin, ya-yınlayalım.”

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ8

Page 9: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

Yukarıda alıntısını koyduğumuz spottaKCK yöneticilerinden Murat Karayılan"Günümüz savaşlarında ancak yetişmiş-profesyonel askerler savaşabilirler..." di-yor.

Bu doğru değildir. Bunu kabul etmekhalk savaşlarını reddetmektir. Gerillasavaşını terk etmektir.

Gerilla halktan oluşur. Gerilla silah-lanmış halktır, gerilla savaşı halkın sa-vaşıdır.Gerilla hiçbir zaman profesyo-nelleşmiş askerlerden oluşmamıştır, olu-şamaz. Düşmanın teknik askeri gücününkarşısına onun sahip olduğu silahlarasahip olarak çıkamayız. Profesyonel bir-likler kurarak çıkamayız. Egemenlerinprofesyonel birliklerinin karşılığı pro-fesyonel olmak değildir.

Halk savaşında ezilen halklarla sö-mürücü egemenler arasındaki askeri,

teknik, ekonomik güç dengeleri hiçbirdönem eşit olmamıştır. Gerilla savaşıveren bütün örgütler, partiler, ordularbunu bilirler. Gerilla savaşını ortaya çı-kartan da esasında bu güç dengesizliğidir.

Gerilla savaşının özü budur: Ken-dinden çok daha güçlü egemenlerin dü-zenli ordularına karşı halkın kendi ola-naklarıyla, yöntem ve taktikleriyle sa-vaşmalarıdır.

Düşman askeri, teknik, ekonomikher türlü olanağa sahiptir. Devrimcilerise halkın olanakları ne ise onunla sa-vaşırlar. Gerilla, düşman güçleriyle kı-yaslandığında diyebiliriz ki, olanaksız-lıkların savaşçısıdır.

Egemenlerin tankına, topuna, uçağına,tüfeğine karşı halklar en küçük, en basitsilahlarla direnmişler, hatta çoğu zamantek silahları sadece bedenleri olmuştur.

Düşman en son teknolojiyle silahla-nırken, halkların silahlanması, bıçak ta-şıması dahi yasaklanmıştır.

Ancak yine de halkların savaşı dur-durulamamıştır.

Halklar her dönem, kendi olanakla-rıyla, kendi silahlarıyla, düşmandan al-dıklarıyla egemenlere karşı savaşmanınbir yolunu bulmuş ve savaşmışlardır.

Bugün de öyle olmak zorundadır.Egemenlerle koşullarımızın aynı olmasınıistemek egemenlere karşı savaşılama-yacağını farklı biçimlerde ifade etmektir.

Evet, bugün kırlarda düşmanın savaşgücünü büyük oranda İHA'lar, SİHA'larve onların koordinasyonuyla hareketeden savaş uçakları oluşturmaktadır. An-cak bu demek değildir ki, düşmana on-ların olanaklarıyla karşı koyabiliriz, on-ların olanaklarına sahip değilsek savaşı

sürdüremeyiz. Bu anlayış yanlıştır, bu anlayış sa-

vaştan kaçışı getirir.Emperyalizme diz çöktüren muzaffer

Vietnamlı Komutan General Giap şöylediyor:

"Bizim askeri sanatımız, silahlı kuv-vetleri, teçhizat ve teknik bakımdan, hâlâzayıf olan fakat, maddi açıdan çok dahagüçlü bulunan bir düşmana karşı çar-pışmak için ayaklanan, küçük bir ulusunaskeri sanatıdır.

Bu, niteliği MADDİ gücü MORALgüçle yenmek, GÜÇLÜ olanı GÜÇSÜZolanla yenmek, MODERN olanı İLKELolanla yenmek, saldırgan emperyalist-lerin modern ordularını, halkın yurt-severliği ve devrimi tam olarak ger-çekleştirmek azmiyle yenmek olan biraskeri sanattır.

Bizim askeri sanatımız, güçlü birdüşmanı yenme amacıyla, strateji, harekatve taktiklere ilişkin birçok sorunu başa-rıyla çözümledi." (Giap, Halk SavaşınınAskeri Sanatı, syf:182)

Maddi gücü moral güçle, güçlü olanıgüçsüz olanla, modern olanı ilkel olanla,emperyalistlerin modern ordularını, halkınyurtseverliği ve azmiyle yenmek olaraközetlenen bu savaşın bir diğer adı; UZUNSÜRELİ HALK SAVAŞIDIR.

Vietnam halkı, Fransız sömürgeci-lerine ve dünyanın en gelişmiş teknolo-jisine, en güçlü maddi imkanlarına veen büyük ordusuna sahip ABD emper-yalizmine karşı savaşmış ve zafer ka-zanmıştır. Bu zafer, dünya askeri tarihiningördüğü en yoğun hava bombardıman-larına, herşeyi yakıp kavuran Napalmbombalarına, kimyasal silahlara karşı

ABD’den Alınan 3500 Tır Silah ile Gerilla Savaşı Yürütülemez. Ancak İşgalci Ordular Profesyonel Olabilir. Halk Orduları Profesyonellerden Oluşamaz.

Halk Ordusu Büyük Silahlarla Değil, İnancı ve Tarihsel-Siyasal Haklılığı ile Savaşır.GERİLLA SİLAHLANMIŞ HALKTIR! PROFESYONEL OLAMAZ!

"Tüm dünyada savaşlarda birdeğişim söz konusudur. Yeni savaşlardateknoloji ve elektroteknik çok kullanıl-maktadır. Bunun için artık savaşlardaklasik-sıradan yöntemler tutmadığıgibi, sıradan askerler de artık savaşa-mamaktadırlar.

Günümüz savaşlarında ancak ye-tişmiş-profesyonel askerler savaşabi-lirler. Gerilla bu savaşları kazanabilirama eskinin klasik yöntemleriyle bunuyapamaz. Gerilla kendisini çok dahafazla yetiştirmeli, çok daha bilinçli ol-malı, çok daha disiplinli olmalı, birhayalet gibi sessiz, fırtına gibi keskinolmalı ki vurduğu zaman tam sonuçalabilsin. Şimdi biz bunun üzerindeyoğunlaşıyoruz." (KCK Yönetim KuruluÜyesi, Murat Karayılan, 2 Ekim 2017)

Tek Yol DevrimTek Yol DevrimKürdistan’daKürdistan’da

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

9YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde

Page 10: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

kazanılmıştır. Karayılan, "AKP-MHP devleti bugün,

teknik, istihbarat ve psikolojik yöntemlerlesavaşıyor. Teknik nedir? Havadan vuruşsistemi, yani uçaklardır. Şu an Kürdis-tan’da yaşanan savaşın yüzde 90’ı uçak-larla gerçekleşiyor. Yani uçaklarla sa-vaşıyorlar. Karada bir şey yoktur." diyor.

Emperyalizmin hava saldırıları yenibir durum değildir. İkinci Paylaşım Sa-vaşında Leningrad kuşatması 900 günsürüyor ve Hitler hava saldırıları ve açlıkla1 milyon Sovyet halkını katlediyor. 1milyon insanını kaybeden Sovyet halkıaçlığa ve hava saldırılarına karşı direni-lemez dememiştir. Zaferi kazanan Almanfaşizmi değil direnen Sovyet halkları ol-muştur.

Gerek Fransız emperyalizminin, gerekABD emperyalizminin Vietnam'da kul-landığı bombalar, napalm gazları halenbütün savaşlarda kullanılan bombalariçin bir kıyaslama konusudur.

Kimyasal maddelerle Vietnam top-raklarındaki bütün canlılar yok ediliyordu.Gökyüzünden tabiri caizse ölüm yağı-yordu.... 85 miligramı New York'un tü-münü yok edecek Dioksin adlı maddeden170 kg, on yıl sonra bile sakat doğumlarayol açan Orange Agent adlı zehirli gazdan40 milyon litre, 1961-1971 yılları arasında90 milyon litre zehirli gaz, savaş heli-kopterlerinden püskürtüldü. Aralık1972'de 12 gün içinde yapılan hava sal-dırılarında 40 bin ton bomba kullanılarakülke harabeye çevrildi. Vietnam halkınınbu savaşta ödediği bedellerin rakamlaradökülmüş halinde şunlar vardı; 83 binsakat, 8 bin felç, 30 bin kör, 10 bin sağırve 13 milyon 457 bin 882 ölü...

Emperyalist ABD'nin Vietnam’da enbüyük katliamları yaptığı yıllar savaşıda kaybetmeye en yakın olduğu yıllarolmuştur. ABD, tüm teknolojik, maddiolanaklarını sürmüştür savaşa ancak Vi-etnam halkının yaratıcılığı, kahramanlığıkarşısında savaşı kaybetmekten kurtu-lamamıştır.

Vietnam Halk Kurtuluş Ordusu'nunelinde hava bombardımanını engelleye-cek, uçaklara karşı savaşacak uçak filolarıyoktur. ONLAR DA emperyalizmingüçlü silahlarının olduğu hava üslerinibasarak, UÇAKLARI YERDE imhaederek, hava saldırılarını büyük orandaboşa çıkartmışlardır. Yeraltında yüzlerce

kilometrelik tüneller ve sığınaklar kazarakkimyasal gazlardan, hava saldırılarındankorunmuşlardır.

Vietnam halkı, “düşmanın uçaklarıvar, bizim yok, düşmanın napalm bombasıvar, kimyasal gaz kullanıyor savaşamayız”dememiş ve savaşı cüretle, kararlılık veyaratıcılıkla sürdürmüşlerdir.

Vatanları emperyalizmin işgali altında.Emperyalizmi kovmadan kurtuluş yok.Emperyalizmi kovmak için savaşma ka-rarlılığı ve azmi olduğu sürece düşmanıyenmenin yol ve yöntemlerini savaşıniçinde savaşarak buluyorlar. Vietnamhalkının savaşma kararlılığı ve kazana-cağına inancı olmasa bunları başaramazdı.

Ellerindeki en büyük silahları, vatansevgileri, yurtseverlik bilinci ve savaşmakararlılıklarıdır. ABD emperyalizmi busilahlarla yenilmiş, zafer bu silahlarlakazanılmıştır.

ABD'nin birinci Irak saldırısı veikinci Irak işagali yine ABD'nin en sonteknolojiyle yaptığı saldırılar olmuştur.

Emperyalistler Suriye'de Esad ikti-darını yıkmak için bütün teknolojisinisürmüşlerdir savaş alanına.

Afganistan'ın işgalinde ABD askerleriakıllı bombalarının,hayalet uçaklarınıngucune guvenerek kerpiç evleri bomba-larken, tum kustahlıklarıyla “kendimifutbol maçında gibi hissediyorum” di-yordu.

“Bir milyon dolar değerinde fuzelerinvuracağı çapta ve değerde hedefler yok”diyerek Afgan halkını, onların yoksul-luğunu kuçumsuyorlardı.

Irak da, Afganistan da emperyalistlerinbataklığı olmuştur. Amerika buralardaİHA'sından, SİHA'sına her türlü silahıkullanmıştır ve kullanmaktadır. Ancakhiçbir cephede zafer kazandığı söylene-mez.

Karayılan diyor ki, "Gerilla bu sa-vaşları kazanabilir ama eskinin klasikyöntemleriyle bunu yapamaz..."

Savaşma kararlılığı ve azmi olmadanbir savaş kazanılamaz. Yöntem, araç,gereç savaşın içinde çözülecek sorunlardır.Karayılan savaşı kazanmayı daha baştan"eskinin klasik yöntemleri" diye şartlarabağlamaktadır. Gerilla savaşının kaza-nacağına inancı yok Karayılan'ın.

Ancak "eskinin klasik yöntemleri"terk edilirse "kazanabilir" diyor. Kazan-mayı bir olasılık olarak görüyor.

Bu ruh halindeki bir gerilla savaşınınkazanma şansı yoktur. Kaldı ki, bu durumKürt milliyetçi hareket için yeni birdurum da değildir.

Kendi Gücüne, Kendi Halkınaİnanmayanlar, DüşmanınGücünü Abartırlar, SırtlarınıYaslayacak Güç Ararlar

Küçük burjuva milliyetçiliği ideolojikolarak güçsüzdür.İstikrarlı, kararlı birşekilde halkların kurtuluş mücadelesineöncülük yapamaz. Güce tapar. Kendihalkına, ideolojisine güvenmez. Hepsırtlarını yaslayacakları güçler ararlar.Kürt milliyetçi hareketin tarihi de ideo-lojisine uygun olarak seyretmiştir.

90'lı yılların başında Sosyalist ülke-lerdeki karşı-devrimlerle birlikte sırtlarınıyaslayacakları yeni güçler aramışlar veesas olarak da savaştıkları oligarşiyleuzlaşma çizgisine girmişlerdir. BağımsızKürdistan'ı kuracaklarına olan inançlarınıyitirmişlerdir.

Küçük burjuva milliyetçiliği ideolojikolarak yenilmiştir. Karayılan'ın "Gerillabu savaşları eskinin klasik yöntemleriylekazanamaz" demesi bugüne ilişkin birdurum değildir.

PKK yöneticileri yıllar öncesindensavaşın "pata durumuna" geldiğini vekimsenin kazanamayacığını söylemek-teydiler.

Pata durumunu kabul eden bir gerillasavaşı asla kazanamaz.

Teknolojiye Karşı Halk Bugün düşmanın savaş uçaklarını,

helikopterlerini, İHA'larını düşürecek,etkisiz hale getirecek silahlarımız da,teknolojimiz de yoktur. Hiçbir zamanda o olanaklarımız olmayacaktır.

Bunun olmasını beklemek, bununhayallerini kurmak, savaştan kaçmakdemektir. Silahların gücüne tapmak de-mektir. Halk savaşını, Politikleşmiş AskeriSavaş Stratejisi'ni kavramamak demektir.

Politikleşmiş Askeri Savaş Stratejisi,emperyalizmin yeni sömürgecilik dö-neminin Halk Savaşı stratejisidir. Tekraredersek:

Halk Savaşı stratejisi, - Maddi olanı moral güçle yenmek - Güçlü olanı güçsüz olanla yenmek - Modern olanı ilkel olanla yenmek - Emperyalistlerin modern ordularını,

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ110

Page 11: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

halkın yurtseverliği ve devrimi gerçek-leştirme azmiyle yenmektir.

Savaş, iradelerin çarpışmasıdır. Herkoşul altında savaşma iradesini sağlayacakolan ideolojik netliktir. İdeolojik netliğiolmayanlar savaşamaz, uzlaşır.

“Savaş Gerçeği” ÜzerineÇarpıtmalara Beynimizi Teslim Etmeyeceğiz!

1- Tüm ulusal ve sosyal kurtuluş sa-vaşları, bir tarafın zaferi bir tarafın ye-nilgisi ile biter:

"Savaşın kazananı olmaz" diyor Kürtmilliyetçileri. Bu sözler, tarihin inkaredilmesi, halk kurtuluş savaşlarının büyükbedellerle kazanılmış zaferlerinin yoksayılmasıdır. Doğru değildir. Bu anlayışasahip bir hareket savaşamaz da, kazana-maz da. Daha baştan kazanacağına olaninancını yitirmiştir ve tek hedefi düşmanlauzlaşmaktır.

Kürt milliyetçi hareket, on yıllardıroligarşiyle uzlaşmak için savaşmaktadır.Emperyalizmle çoktan uzlaşmış ve aynıittifaklar içinde yer almaktadır.

2- “Pata durumu”; bir tarafın zaferdenvazgeçip kaybetmeyi kabul etmesi, yaniteslim olmasıdır.

Kürt milliyetçi hareketi, savaşın gel-diği aşamayı "pata durumu" olarak tarifetmektedir. Yani “ne biz onları yenebilirizne de onlar bizi yenebilir” diyor. “Patadurumu” diye bir şey yoktur. Hedeftenvazgeçmek vardır. Teslimiyeti gizlemekiçin “iki tarafın da birbirini yenmedurumu yok!” gerekçesini uyduruyorlar.

Sonuç olarak vardıkları nokta yineoligarşiyle uzlaşmaktır.

El Salvador'da FMLN, ülkenin ne-redeyse yarısını gerilla güçlerinin denetimialtına almışken “biz onları yenemiyoruz,onlar da bizi” diye özetlenen “pata du-rumu” bakış açısından dolayı, iktidarıhedefleyen bir siyasi cüret ve askeristrateji geliştiremeyip, sonuçta teslimolma noktasına gelmiştir. “Pata durumu”tespiti, iktidar iddiası ve perspektifindenvazgeçmektir.

3- Düşmanın geliştirdiği her politikaya

ve yönteme kendi politikamız ve yön-temlerimizle cevap vermek, savaşın vaz-geçilmez kurallarındandır.

Bugün Kürdistan'da gerillanın verdiğikayıplara bakarak kimse umutsuzluğakapılmasın.

Oligarşinin "şu kadar teröristi etkisizhale getirdik. İHA'larla şu kadar sığınağıtespit ettik, savaş uçaklarıyla sığınakla-rında vurduk, imha ettik" gibi haberlerebakarak kimse oligarşinin olanaklarını,teknolojisini, İHA'larını kafasında bü-yütmesin. Gerilla savaşının mümkün ol-madığını düşüncesine kapılmasın. Oligarşihaberleriyle, operasyonlarıyla, katliam-larıyla bu havayı yaymaya çalışıyor.

Devrim ve karşı-devrim arasındakimücadelede, bir taraf bir yöntem geliş-tirdiğinde, diğer taraf da onu boşa çıka-racak bir yöntem geliştirir. Düşmanınhiçbir saldırısına, yöntemine karşı poli-tikasız kalmamak esastır. İHA'lara karşıda savaşın kendi içinde çözümler geli-şecektir. Bugünkü pratik durumda, yanlışolan, PKK'nin milliyetçilik temelindekigerilla anlayışıdır: Bu gerilla, politik birmücadele vermeyen, eylemini tamamen“askeri” amaçlarla sınırlı tutan, onda da“kolaycı” olana yönelen, yüzlerce kilolukbombalarla “ses getirmek”ten öteye geç-meyen, sekiz ay sığınakta yaşayan, köy-lülüğü örgütlemeyen, savaşmak için “bü-yük ve çok sayıda silaha” yaslanan birgerillacılık tarzıdır. Halkı savaşa katma-yan, halka güvensiz, sırtını emperyalistlereyaslayan bir gerilla anlayışıdır. Bu tarz,düşmanın saldırılarına karşı bir politikave yöntem geliştirememekte, varlığınıancak şehirlerde patlattığı ve halka zararveren yüzlerce kiloluk bombalarla gös-terebilmektedir. Bu tarzın, ne teknik, nepolitik ne de askeri olarak düşmanınsaldırısına karşı alternatif geliştirebilmesimümkün değildir.

4- Kayıp vermeden, bedeller öde-meden zafer kazanmak mümkün değildir.

Zafer kazanmak için daha büyük be-delleri göze almak zorunludur. Dünyadevrim tarihleri bunu bize göstermiştir.Ödediğimiz bedeller, ödeyeceklerimizinyanında daha çok küçüktür.

Vietnam'ın dünya halklarına kazan-dırdığı tarihi zaferler, SEKİZ YILDA1.5 milyon Vietnamlının ölümüne ma-lolmuştur.

Sovyetler Birliği'nin Alman faşizminiyenilgiye uğratması ve işgalden kurtul-maları, resmi rakamlara göre 22 milyonSovyet vatandaşının ölümüne malol-muştur. Bir'den 22 milyona kadar saymak166 gün sürüyor… Düşünün ölümleri...

Çin'den Küba'ya, Nikaragua'ya kadartüm devrimlerde, Endonezya'dan Hin-distan'a, El Salvador'dan Kolombiya'yakadar, ulusal ve sosyal kurtuluş uğrunahalkın savaştığı tüm ülkelerde büyükbedeller ödendi. Küba devrimi, “kısasürede zafere ulaşmış” bir devrim olarakbilinir; 1956 1959 yılları arasında Küba'da,Batista diktatörlüğünün ABD'li kontr-gerilla uzmanlarıyla birlikte yürüttüğüoperasyonlarda 60 bin Kübalı katledildi.Endonezya'da 1965'de Amerikan em-peryalizmi ve işbirlikçi Suharto dikta-törlüğü, halkın mücadelesinin büyümesinidurdurmak için, bir yıl içinde 1 milyonEndonezyalı'yı katlettiler.

Halkların özgürlüğünün ve vatanı-mızın bağımsızlığının başka da bir yoluyok.

Adalet ve özgürlüğü, bağımsızlık,demokrasi ve sosyalizmi, egemen sınıflarbize altın tepside sunmayacaklar.

Gerillaya karşı, gerillayı sarıp sar-malayan halka tüm güçleriyle saldırsalarda, yukarıda bir kısmı aktarılan katliamlarıgerçekleştirseler de, bir çok yerde halk-ların zaferine engel olamadılar. Rusya'nınçarları, Çin'in imparatorları yıkılıp gittiler.Vietnam'da, dünyanın en büyük askerigücüne sahip Amerika, köpekler gibikuyruğunu bacaklarının arasına kıstırıpkaçmak zorunda kaldı.

Küba'da gerillalar, zafer naralarıylaHavana'ya girerken, Batista ancak kaçıpcanını kurtarabildi. Nikaragua'nın faşistdiktatörü Somoza'nın sonu da aynı oldu.Dünya defalarca tanık oldu ki, şehirdeve kırda gerilla savaşını birleştirebilen,halkı savaşa katan, halkı savaştıran doğrubir önderlikle, zafer uzak değildir.

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

111YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde

Page 12: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

HDP Eş Genel Başkanı SerpilKemalbay, 1 Ağustos'ta, 2,5 ay önce,İstanbul Kadıköy’deki Yoğurtçu Par-kı’nda gerçekleştirilen “Vicdan veAdalet Nöbeti”nde şöyle bir konuşmayapmıştı:

“İktidarın en korktuğu şey birmücadele hattının gelişmesi. Nuriyeve Semih gibi her yeri mücadelealanı yapacağız.”

Aradan geçen sürede, böyle birpratik görmedik.

Baştan Sona Kopyacılık veİcazetçilikle Şekillenen"Nöbet"lerdenNuriye ve Semih Çıkmaz!

“Vicdan ve Adalet Nöbeti”,HDP'nin politikasızlığı sürerken,CHP'nin "adalet" yürüyüşünün genişbir kesimde destek bulması üzerine,adeta taklitçi, kopyacı bir anlayışlaalınan bir karar olmuştur.

İÇERİĞİ, icazetçidir. Hala ikti-darın vicdanına seslenmektedirler.

BİÇİMİ, icazetçidir. Daha eyleminilk durağı olan Diyarbakır'da, polisintüm dayatmaları kabul edilmiş, kit-leden tecrit edilmek kabul edilmiş,

halktan kopuk bir eylem tarzı ortayaçıkmıştır.

Serpil Kemalbay'ın yukarıda ak-tardığımız konuşmasını yaptığı İs-tanbul'daki "nöbet" eylemi de aynışekilde olmuştur:

"Kadıköy’deki Yoğurtçu Parkı’ndatutulmaya başlayan nöbet için park,Diyarbakır’da olduğu gibi polis ab-lukasına alındı. HDP’li yöneticilerve gazeteciler dışında parka giriş-çıkışa izin verilmedi."

"Nöbet" eylemleri, daha sonra daDiyarbakır ve İstanbuldaki gibi devametti; tamamen polisin çizdiği sınırlariçinde devam eden bu eylemler, kim-seyi ayağa kaldırmadı, kaldıramazdıda.

Çünkü nöbet eylemini gerçekleş-tirenler, hiç de öyle "ayağa kalkmış","hesap soran" bir havada değillerdi.

Tam tersine, polis ablukası altındahala mizahi demeçler veriliyor, kitapokunuyor, yaşanan katliamlarla, bas-kıların boyutlarıyla hiç ilgisi olmayanbir tablo sergileniyor.

Nöbetler Ne Oldu?HDP Ne Yapıyor?

Mesela Gerillalar Çırılçıplak Soyulup TeşhirEdilirken Neredeydiler?

İstanbul’daki adalet nöbetinde,sonrası için bir program açıklanmıştı.

Bu çerçevede birkaç miting ger-çekleştirdiler ama sonra yine bir ses-sizlik. Oligarşi milletvekilleriyle adetatop gibi oynamaya devam ediyor,tutukluyor, bırakıyor, tutukluyor, bı-rakıyor, bu politika karşışında halaTBMM Meclis Grubunda yapılanhaftalık konuşmalarla yetinen biracizlik tablosu var.

Faşist katiller, gerillaları çırılçıplakbırakıp bu görüntüleri de basına yol-layıp, onları küçük düşürmeye çalı-şırken, HDP'lilerin yine bir şey yap-tığını gören duyan olmadı.

Birçok gelişme karşısında görülensessizlik, tavırsızlık, çıplak bırakılıpteşhir edilen gerillalar için de devametti.

Nuriye ve Semih GibiYapmak Kimler İçinMümkün? HDP'liler,Nuriye ve Semih GibiYapabilir Mi?

HDP’nin Adalet Nöbeti’yle ortayakoyduğu muhalefet, kelimenin tamanlamıyla polisin iradesine teslimedilmiş, adalet mücadelesinin ve di-renişin karikatürize edildiği bir çiz-gidir.

Düşmanla çatışmayı, hem de Nu-riye ve Semih gibi ölümüne çatışmayıgöze almadan, faşizm koşullarındahiçbir şey yapılamaz.

Bu halktan kopuklukla, bu ica-zetçilikle kimse Nuriye ve Semiholamaz, onlar gibi direnemez, onlar

NURİYE VE SEMİH OLMAK DİRENME POLİTİKASINA SAHİP OLMAKTIR NURİYE VE SEMİH OLMAK İcazetçilik Yerine Meşruluk, Reformizm Yerine Devrimcilik, Yasak Savmacılık Yerine Sorumluluk, Uzlaşmacılık Yerine Militanlıktır!

HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay:“İktidarın en korktuğu şey bir mücadelehattının gelişmesi. Nuriye ve Semih gibiher yeri mücadele alanı yapacağız”.

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ12

Page 13: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

gibi ülkeyi ve dünyayı ayağa kaldı-ramaz.

Sorun, Cepheliler’in daha cesurve fedakar olması, HDP'lilerin korkakolması değildir. Sorun, ideolojik vepolitiktir. HDP çizgisinin devrimcibir politikaya sahip olmamasıdır.

Elbette HDP saflarından da, başkasaflardan da Nuriyeler ve Semihlerçıkabilmelidir. Ancak bu, niyetlerle,demeçlerle, sadece istemekle ger-çekleşemez. Faşizm koşullarında,emperyalizme bağımlı bir ülkedemücadele ederken, direnmenin te-melleri, ilkeleri var.

Anti-emperyalist olmadan, anti-faşist olmadan, faşizme hangi görüntüaltında olursa olsun ve hangi süreçteolursa olsun, her koşulda karşı çık-madan direnilemiyor.

HDP'den neden bir Nuriye Semihçıkmadığının veya çıkamayacağınınen temel ve ideolojik açıklaması,buradadır. Emperyalizmle uzlaşan,uzlaşmanın ötesine geçip onun karaordusu olan, emperyalizmin politi-kalarının halklar açısından "iyi" ol-duğunu savunabilen, faşist bir dü-zende, iktidara dokunmadan, iktidarınniteliğini değiştirmeden, birlikte ya-şanabileceğinin politikasını yapanbir partiden, militan bir direniş çizgisiçıkmaz. Bizim tüm direnişlerimizinmaddi temeli, tüm militanlığımızınkaynağı, anti-emperyalist, anti-faşistmücadelemizdir. Dünya halklarınınbu iki baş düşmanıyla -EMPERYA-

LİZM VE FAŞİZMLE- mücadeleettiğimizin bilincidir.

Nuriye ve SemihOlmak,"Her Koşulda"Direnebilmek, Her KoşuldaSözünü Söyleyebilmek,Her Koşulda Bir PolitikayaSahip Olmaktır

HDP, programını büyük bir şaşaaile açıkladı, belli gazetelerde prog-ramları çarşaf çarşaf yayınlandı amasonuç yok. Ne olduğunu bile bilmi-yoruz. Bir açıklama, niye sonlandır-dıklarına, ya da sonlandırıp sonlan-dırmadıklarına, ne yapacaklarına dairbir açıklama bile yok.

Nuriye ve Semih ise, bu zor ko-şullarda, sürekli sansür, sürekli ziyaretengeli, sürekli baskı koşullarında,mektuplarına el koyulurken, telefon-ları “emekçi” kelimesi nedeniyle ke-silirken, halklara mesaj gönderiyorlar.Hücrelerden dışarıya "Direniyoruz,zulme boyun eğmeyeceğiz" mesajınıgönderiyorlar. Mesajları dışarıda in-sanların dilinde slogan oluyor.

Direnişlerinin durumu hakkındaher koşulda bilgi veriyorlar. Çünküonlar sorumluluk duyuyorlar, ken-dilerine, direnişlerine ve artık tümgeleceğini yüklendikleri halka karşısorumluluk duyuyorlar.

Çünkü onlar, yasak savmacı bireylem içinde değiller.

HDP'lilerin büyük iddia ile baş-

lattıkları eylemin, bu şekilde halktankopuk bir şekilde yapılmasını niçinkabul ettiler? Bu konuda halka biraçıklamaları var mı?

Tutuklu milletvekilleriyle ilgili,tutuklu belediye başkanlarıyla ilgilineden bir tek eylem yapmıyorlar, bukonuda HDP'nin halka bir açıkla-masını duyan, bilen var mı? Evetneden bir şey yapmıyorlar?

"Yapacak gücümüz yok" mu di-yorlar?

"Bu dönemde eylem yapmak doğ-ru değil" mi diyorlar?

"Tırmandırmamak gerekir" mi di-yorlar?

Eylemsizlikleriyle AKP'ye ken-dilerini kanıtlayıp, ne kadar uzlaşmacı,diyalogcu olduklarını kanıtlayıp, ye-niden AKP'yi masaya oturmaya iknaedeceklerini mi sanıyorlar?

Bu her adımında pasifizmin teo-risinin yapıldığı eylemlerle, emper-yalizmin ve faşizmin vicdanını etki-leyebileceklerini mi sanıyorlar?

HDP'nin politikası nedir, bilenvar mı?

Politikasızlıktan Nuriyeler, Se-mihler çıkmaz.

HDP'lilerin içinde de, KHK ileişten atılan 150 bin kamu emekçisininiçinde de, elbette bir çok Nuriyeler,Semihler var; onları ortaya çıkaran,ideolojik netlik ve devrimci politi-kadır.

HDP'de olmayan budur.

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

13YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde

Page 14: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

Yunan ordusu İzmir'i işgal edince,düşmana karşı ilk toplu ve örgütlü di-reniş, Ayvalık - Burhaniye - Havran -Edremit yöresinde başlamıştı.

Yarbay Ali Bey komutasındaki YüzYetmiş İkinci Alay, Ayvalık'ta bulunu-yordu. Yunan işgal-cilerine karşı direnmekararı alınınca, YüzYetmiş İkinci Alayda Ayvalık'tan çekildi.Karaağaç Köyü’negeldi. KaraağaçKöyü, Yüz Yetmişİkinci Alay'ın karar-gâhı oldu.

O günlerde kurul-muş olan Müdafaa-iHukuk Cemiyeti(Hakları SavunmaDerneği), Yüzyetmi-şikinci Alay'dan baş-ka bir de sivil gönüllülerden oluşacakmilis alayının kurulmasına karar ver-mişti. Milis alayı kuruldu. Eskiden sa-vaşlarda bulunmuş, askerliğini yapıpbitirmiş, yani savaş deneyimleri olansiviller milis alayına gönüllü yazılmayabaşladılar.

Pelit Köyü’nden Mehmet Bey, bumilis alayının komutanlığını üstlendi.Kurulan milis alayının üç taburu sa-vunma bölgelerine yerleştirildi. Köy-lülerin, milis alayına gönüllü yazılmalarıiçin köylere haber salındı. Eli silah tu-tabilenler, yurt savunması için gönüllüaskerliğe çağrılıyordu. Çağrıyı duyanlarakın akın Burhaniye’ye gelmeye baş-lamışlardı. Bunların çoğu, Büyük Dünya

Savaşı’ndan daha yeni dönmüş gazilerdi.İçlerinde yaraları daha yeni kapanmışolanlar, savaş sakatları, kolsuzlar, to-pallar bile vardı. O denli çok geliyorlardıki, Burhaniye’de Kuvvay-ı Milliye’ninyazmanı olan Hüseyin Hüsnü, bu gö-

nüllülerin künyelerinideftere yazmaya ye-tişemiyordu. YazmanHüseyin Hüsnü de birsavaş gazisiydi. Bü-yük Dünya Sava-şı’nda dört yıl yedeksubay olarak savaş-mıştı. Terhis olup damemleketi Burhani-ye’ye döneli dahadört ay olmuştu.

Gönüllü asker ya-zılmaya gelen köylü-lerin çoğunun üstü-başı bitik, giysileri

yırtık pırtıktı, pek çoğu yalınayaktı.

Bir gün Yazman Hüseyin Hüsnü,yirmiye yakın köylüyü, gönüllü defterineyazmıştı. Ama onlar gitmiyorlardı. İç-lerinden biri, utana sıkıla, başını yerdenkaldırmadan, çok alçak sesle, fısıldargibi "Ayakkabı" dedi.

Hiçbirinin ayakkabısı yoktu. İşgal-cilere karşı yurtlarını savunmak içinsavaşa gönüllü gidecek olan bu yiğitler,sanki kendilerine apartıman bağışlan-masını istiyorlarmışçasına sıkılarakayakkabı istiyorlardı.

Gönüllü asker yazılanların ayakka-bılarını kavaf (hazır ayakkabı satıcısı)Kaleli Hacı Mehmet Efendi vermek-

GGÖNÜLLÜ ONYEDİLER

“Silahsızdeğilim. Elimde

tırpanımvar ya”

Sınıf bilinci, halk sev-gisi, tarih bilinci ise vatansevgisidir.

Vatan, büyük evimizdir.

Vatan, tarihimiz, isyan-larımız, bağımsızlık ve öz-gürlük şiarımız, namusu-muz, onurumuz, şehitle-rimiz ve mezarlarımız, yer-altındaki ve yerüstündekizenginliklerimiz, türküle-rimiz ve oyunlarımız, ye-diğimiz yemek, içtiğimizsu, içimize çektiğimiz ha-vadır.

Peki ne kadar tanıyoruzvatanımızı? Tarihini ne ka-dar tanıyoruz? Hangi zen-ginliklere sahip olduğu-muzu biliyor muyuz ger-çekten?

Bu vatanın vatan ol-masındaki önemli döne-meçlerden biri, 1919-1923Anadolu Kurtuluş Sava-şı’dır.

Vatanımız bugün yineemperyalist işgal altında.KURTULUŞ SAVAŞIMIZsürüyor.

1900’lerde ve 2000’ler-de, bu savaşın her ikisin-de de, kahramanlarımızvar, kahramanlıklar var.Bu sayfada işte onları an-latmaya devam ediyoruz.

1900’lerden 2000’lere

KURTULUŞ SAVAŞIMIZ

Destan Destan Anadolu

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ14

Page 15: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

teydi. Her istenişte, dükkanındaki ayakkabıları, para al-madan gönüllü askerlere vermişti. Ama artık onun dük-kanında da ayakkabı kalmamıştı.

Yazman Hüseyin Hüsnü belki bir çare bulunur diyeyine kavaf Kaleli Hacı Mehmet Efendi’ye gidip,

-Hacı Mehmet dayı, yüz çift ayakkabı daha eksiğimizvar! dedi.

Hacı Mehmet Efendi, eliyle dükkânının içini göste-rip:

—İçerde ne varsa, hadi hepsini alın! dedi.

Dükkanda yüz çift ayakkabı yoktu. Olanlarını verdiktensonra,

—Kaygılanmayın, gerisini de yaptırırız... dedi.

...

Birgün Karalar Köyü’nden onyedi köylü, gönüllüyazılmak için Burhaniye’ye gelmişti. Bunların başındaHalil Çavuş vardı. Halil Çavuş, Çanakkale Savaşı’ndabulunmuş bir gaziydi. Çanakkale Savaşı’nda üç yara al-mıştı. Birlikte geldiği köylüsü olan on yedi kişi deBüyük Savaş’tan yeni dönmüştü. Kimi Galiçya’da, kimiKafkasya’da, kimi Kanal’da, çölde savaşmıştı.

On yedi gönüllü, Yazman Hüseyin Hüsnü’nün masa-sının önüne geldi. Bunların da üstbaşları bitik giysileriyırtıktı, yalınayaktılar. Önde duran Halil Çavuş,

— Gönüllü yazılmaya geldik, cepheye gideceğiz!dedi. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Şükrü Hoca-efendi, bunların da öbür gönüllüler gibi ayakkabı isteye-ceklerini bildiğinden, verecek ayakkabı da olmadığındanbüyük bir can sıkıntısıyla sertelerek;

— İyi ya işte, gideceksiniz künyenizi yazdırın, gidin!dedi.

Halil Çavuş,

— Ya silah? diye sordu.

Demek bunlar, ayakkabı değil, silah istiyordu. Silahlarıolsa, yalınayak da cepheye gidecek, savaşa gireceklerdi.Ama onlara verecek silah yoktu. Ne yapacağını bilemeyenŞükrü Hocaefendi, baskın çıkabilmek için bu kez dahada yapmacık bir sertlikle bağırdı:

— Hele şunlara bak! Nasıl askere gidecekmişsinizsiz böyle? Hani silahlarınız sizin?

Koca yiğit Halil Çavuş, sanki suçluymuş gibi,

— Silahımız yok... dedi.

Bu kez Şükrü Hocaefendi daha bir diklenerek,

— Ne demek silahımız yok? Silahsız asker olur mube? Köyünüzde odun kesmez misiniz siz? Evlerinizdenacak da mı yok sizin?

Hadi koşun evlerinize de, nacaklarınızı kapın gelin!

Karalar Köyü, Burhaniye’ye bir günlük yoldur. Oyalınayak on yedi yiğit, geriye dönüp köylerinin yolunututtular.

Dört yıl boyunca Büyük Savaş’ta bulunmuş olanYazman Hüseyin Hüsnü, Başkan Şükrü Hocaefendi’ye,

— Hoca enişte, ne diye bu adamları silahsız cepheyegönderiyorsun? diye sordu.

Şükrü Hocaefendi,

— Sen anlamazsın, dedi.

Az sonra da şöyle açıkladı:

— Başka ne yapabilirim? Hele bir cepheye gitsinler.Gitsinler de, hiç olmazsa düşmana kalabalık görünsünler.Nasıl olsa bir kolayını bulurlar, silahsız kalmaz onlar.Bir silahlı erimiz şehit düşünce, hemen şehit arkadaşlarınınsilahını kapar, silahlanırlar.

Ertesi gün, Karalar Köyü’nden o on yedi köylü yineyayan yapıldak Burhaniye’ye dönmüştü. Nice savaşlaragirip çıkmış olan Yazman Hüseyin Hüsnü onları karşısındagörünce, kendini tutamayıp gülümsedi. Çünkü onlarıngörünüşleri hiç de gülünmeyecek gibi değildi.

Pekçok savaşa katılmış olan bu adamlar, evlerindenaldıkları nacakları tüfek gibi omuzlarına asmışlardı. Baş-larında duran Halil Çavuş’un omuzundaysa tırpan vardı.

Halil Çavuş,

— Evde aradım taradım, nacağı bitürlü bulamadım.Ne yapayım, ben de tırpanı aldım geldim. Tırpan daişimi görür... diyordu.

Bunun üzerine, Yazman Hüseyin Hüsnü dayanamayıpHalil Çavuş’a şöyle dedi:

—Bre Halil Çavuş, sen ki bunca savaşa girip çıkmışadamsın; döğüşü, savaşı iyi bilirsin. Karşımızdaki Yunanaskerlerinin İngiliz malı kasalı tüfekleri var; bilirsin, do-kuzlu tüfekler... Sen böyle silahsız, bir tırpanla onlarakarşı ne yapacaksın?

Halil Çavuş şu yanıtı verdi:

— Silahsız değilim ki... Cepheye gider gitmez, hemenbu gece, gönüllü nöbete girer, gece nöbeti tutarım. Nö-betteyken, gecenin karanlığında süzülür, düşman içineatlarım. Elimde tırpanım var ya... Önüme çıkan ilkdüşman askerinin kellesine bir tırpan çalar, alırım elindentüfeğini... İşte silahlandım gitti.

Halil Çavuş’un arkadaşları da söze atıldılar:

— Bizim de nacaklarımız var ya... Sen hiç kaygılanmaEfendi, biz bir kolayını bulur silahlanırız.

Karalar Köyü’nden o on yedi yiğit, gönüllü yazıldıktansonra, omuzlarında nacaklarla tırpanla cepheye yöneldiler,

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

115YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde

Page 16: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

savaşa girdiler, düşmanın karşısına dikildiler.

Yazman Hüseyin Hüsnü çok merak ettiği için, bu onyedi yiğidin ne olduğunu, sonlarını öğrenmek istedi,onları izledi. Gerçekten de Halil Çavuş’la iki köylüsü,daha cepheye gittikleri ilk gece gönüllü nöbet tutup,düşmandan tüfek almayı başarmıştı. Ama onlardan biri,daha o gece şehit düşmüştü.

Bilindiği gibi, savaş Kuvayi Milliye’nin zaferiyle so-

nuçlandı. Ama bu on yedi yiğit savaşçının hiçbiri köyünedönemedi.

Burhaniye Kurtuluş Savaşı’mıza 1364 asker vermiş,bunlardan 964’ü şehit düşmüştü. Sağ dönen 400 savaşçınında çoğu elden, ayaktan, gözden yoksun kalmış savaş ga-zisiydi.

(Yukarıdaki anlatım Aziz Nesin'in "Borçlu Oldukla-rımız" kitabından yararlanılmıştır)

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ116

ON YEDİLER’DENNE ÖĞRENDİK:

Kurtuluş Savaşı mazlum halklarımızı emper-yalizmin boyunduruğundan kurtarma savaşıydı veo süreçte kurtardı da. Ama sonrası gelmedi, gele-mezdi. Çünkü Kurtuluş Savaşı’nın önderliği sosyalistbir önderlik değildi.

Kurtuluş Savaşı’nda vatan savunmasına Ana-dolu’nun yoksul halkı koşmuştur. Vatanı kurtarmasavaşında cepheye koşanlar, küçük hesaplar yap-madılar. Kendilerini feda etme temelinde samimimibir gidişti bu. “Düşmanın topu tüfeği her çeşitsilahı var, biz bu halimizle ne yapabiliriz” de de-mediler. “Düşman ülkeyi işgal etmiş, tek benimgitmemle ne olabilir, ne yapabiliriz” diye sızlan-madılar. Gün cepheye koşma, emperyalizmi kovmagünüydü.

Bu sayfada okuduğunuz "Gönüllü On Yediler”intüm yoksulluklarına, yoksunluklarına rağmen Kur-tuluş Savaşı’na katılmaları, emperyalizme karşıdirenişleri ders verir niteliktedir.

Ülke işgale uğramışken küçük hesaplar yapmanın,kişisel kaygılarla hareket etmenin zamanı değildi.Tüm samimiyetleriyle "Onyediler" de gönüllüsavaşa koştular. İlk başta silahın kendilerine veri-leceğini düşünmüşlerdi ama silah yoktu. Evdeneleri varsa almaları gerektiğine dair bir ön bilgikendilerine yetti. Hemen eve koşup nacaklarını,tırpanı alıp döndüler. Bu onlarda, nasıl silah sahibiolmaları gerektiği fikrini de yaratmıştı. Ve öylehareket ettiler. Anadolu Kurtuluş Savaşı’nda sava-şanlar, büyük şair Nazim Hikmet'in deyimiyle"korkak, cesur, cahil, hakim ve çocukturlar”…İşte emperyalizmi kovan, kurtuluş savaşını kazananda bu halkımızdı. Ne korkaklık, ne cahillik, ne ço-cukluk düşmanı kovma mücadelesinin önüne geç-memiştir.

Bugün yine diyoruz ki, ülkemiz emperyalizminişgali altındadır. Emperyalizmin işbirlikçisi siyasiiktidar "terörle mücadele" adı altında emperyalizmleolan işbirliğinin üstünü örtmeye çalışıyor. Dev-rimcilere, halkın her kesimine saldırılarını enpervasız bir şekilde sürdürüyor. Devrimcilere düşengörev, her şeyi silaha çevirme bilinciyle halkı ör-gütlemek, mücadeleyi sürdürmek, yükseltmektir.

Nasıl ki dün Halil Çavuşlar her şeyi silaha dön-üştürdülerse, bugün de emperyalizmi kovmak,yerli işbirlikçilerini devirmek için bir kurtuluş sa-vaşına ihtiyaç vardır. Ve bizim için de, her şeyisilaha çevirmenin zamanıdır. Halkımız korkaktırsavaşmaz, yeterince silahımız yok vb. gerekçelerinarkasına sığınmadan, halkı örgütleme ve savaştırmaçabasına ciddiyetle sarılmalıyız. Unutmayalım ki,düşmana karşı savaşta, her şey silaha çevrilebilir.Silah yeri geldiğinde taştır, sopadır. Mermisi bitenbir silahın düşmanın eline geçmemesi için parça-lamaktır. Bizim tarihimizde bunun örnekleri mev-cuttur. Bir tanesini belirtelim: Hatice Aşık, dünyahalklarının baş düşmanı Amerika'nın İstanbul Baş-konsolusluğu’na Suruç Katliamı’nın hesabını sormakiçin bir arkadaşıyla silahlı eylem gerçekleştirirken,geri dönüşte meydana gelen çatışmada mermisibitince karşısındaki eli silahlı halk düşmanı polisin“teslim ol” çağrısına kayıtsız kalmayarak, yerdekitaşlardan atıyor ve sloganlarıyla cevap veriyordu.

Grup Yorum'un bir parçasında geçen dörtlüktam da anlatmak istediğimizi anlatıyor:

“Taş sopa benzin elde silahtır

Gücümüz vatana sevdamızdandır

Onurlu özgür bir vatan için

Savaşmak namus borcumuzdur”

“Emperyalizmin Açık İşgaline Karşı KurtuluşSavaşı Verenlerin Yolundan Yürüyoruz!” dü-şüncemizden vazgeçmediğimizi belirtiyoruz. On-yedilerin yolundan….

Page 17: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

Siyasi dava kavramı, adi davalardanfarklı olarak, klasik bir “suç” yargıla-masının değil çoğunlukla yargılamanıngerçekleştiği hukuk sistemini de içerenbir düzen değişikliği talebinin “yargı-landığı” davaları ifade eder. Yani önün-de-sonunda mevcut düzenin değişmesigerektiği düşüncesinin ve bu düşüncenineyleme geçmesinin “ceza” tehdidiyleengellenmeye çalışıldığı davalardır bun-lar. Bu nedenle siyasi davalarda adidavalardaki gibi klasik “suç ve suçlu”kavramları söz konusu değildir.

Hatta siyasi davalarda “suç” ve “suç-lu” kavramları yer değiştrmiştir.

Bu davalarda, yargılamayı yapan“bağımsız”, “tarafsız” olduğu söylenenhakimler ya da savcılar değildir gerçekte.

Onlar sadece “özel olarak görevlendi-rilmiş birer komisyon”durlar. Gerçekteyargılamayı yapan, mevcut hukuk dü-zenin sınırlarını da belirleyen, yasalarıyapan, bu yasaları kimin, nasıl uygula-yacağını, yasalara uyulmadığında yap-tırımların ne olacağını belirleyen, ege-men sınıfın temsilcileridir. Bu nedenlesiyasi davalarda yargılayan-yargılananayrışması, mevcut toplumsal düzendekisınıf ayrışmasının bir görünümüdür.Yani ezen-ezilen, sömüren-sömürülenşeklindeki sınıf ayrımı burada yargıla-yan-yargılanan ayrımına dönüşmüştür.Yargılayan taraf, yargılamanın ne şekildeyapılacağını da belirleyen egemen sı-nıftır. Bugün bu sınıf burjuvazidir.

Bugün siyasi davalar burjuvazinin

sınıf egemenliğine son vermeyi amaç-layan düşüncelerin ve eylemlerin, bur-juvazinin tayin ettiği komisyonlar (mah-kemeler, hakimler, savcılar) eliyle veyine burjuvazinin koyduğu kurallar çer-çevesinde, yani burjuva hukukuna göre“yargılandığı” davalardır.

Kısaca, örneklerle de anlatmaya ça-lışacağımız gibi, siyasi davalar, ikisınıfın karşı karşıya geldiği bir savaşmevzisidir. Örnek olarak vereceğimizbu davaların ortak özelliği egemenlerinmahkemelerinin ezilenlerin kürsüsü ha-line getirilmesidir.

ŞEYH BEDREDDİN DAVASIElbette “siyasi dava” kavramının

tarihsel geçmişi çok daha eskilere da-yanır. İlk siyasi dava örneği olarak So-

Sevgili okurlarımız;

Devrimci avukatlığın ulke-mizdeki en önemli temsilcileriolan, adalet mucadelesinin ilerive örgutlu bir mevzisi olan HalkınHukuk Burosu’na yönelik son“operasyon” sonrası başladığımızgeçmişten bugune devrimci avu-katlığın köşe taşlarını ve tarihseltemellerini ele aldığımız dizimizebu hafta da devam ediyoruz.

Önceki bölumde; geçmiştenbugune dunya ve ulkemizde avu-katların devrimci mucadelelerekatılımı ve avukat olan devrimciönderleri ele almıştık. Bununlabirlikte; avukat kimdir, avukatlıknasıl ortaya çıkmıştır, geçmiştenbugune nasıl bir gelişim geçir-miştir, avukatın “aydın” olmamisyonu nedir ve bu misyonunpratikte yansıması nasıldır gibikonularda kısa bir tarihsel ha-tırlatma yapmıştık.

Dizimizin bu bölumundeise binlerce yıllık sınıf

mucadeleleri tarihi boyunca amaasıl olarak Komunist Manifes-to’nun yayınlandığı 1848’denbugune sınıflar mucadelesininmahkeme salonlarındaki yansı-ması olan ve bugune de ışık tutan“siyasi davaları” ele alacağız. Butarihin köşe taşı sayılabilecekŞeyh Bedreddin, Lois Blanqui,Wilhelm Liebknecht, Dimitrov,Rosenbergler, Sacco Vanzet, Cas-tro, Heimarkt ve diğerlerinin yar-gılamalarını, kısaca yakın sayı-labilecek bir tarihsel sureç içindebugune ışık tutan dava örnekle-rini kısaca ele alacağız.

Konuya girmeden önce kısacaşunu ifade etmek gerekir: Bu da-vaların hepsinin ortak özelliğisınıf mucadelesinin doğrudanyansıması olmaları, “yargılayan”egemenlerin mahkemelerinin,“yargılanan” tarafından ezilen-lerin kursusu haline getirilmesi-dir.

KÖKLERİ HALKIN İÇİNDE

30 YILLIKBİR GELENEK:

HALKIN HUKUK BÜROSU

4

SINIF SAVAŞININ KÜRSÜLERİ:

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

17YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde

SİYASİ DAVALAR-1

İKİ SINIFIN, İKİ İDEOLOJİNİN SAVAŞ MEVZİSİ SİYASİ DAVALAR

Page 18: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

krates’in yargılanmasıverilir. Davayla ilgilibilgiler çok sınırlıdırancak bilinen, doğru-luğu kabul edilen So-krates’in bu davadayaşadığı dönemin

mevcut siyasi düzenini eleştirdiği, fi-kirlerini savunmaya devam ettiği, bununsonucunda baldıran zehiri içirilerekölümle cezalandırıldığıdır.

Ülkemizde, Anadolu topraklarındada geçmişten bugüne sayısız siyasidava örnekleri sergilenmiştr.

Bunlardan ilki ve en önemlisi dü-şünceleri ve eylemleriyle Osmanlı ege-menlerinin sömürü düzenini hedefleyenŞeyh Bedreddin’in yargılandığı davadır.Bu davanın da bugünküsiyasal davalargibi iki tarafı vardır. Bir yanda Osmanlıegemenleri, öbür yanda Osmanlı ege-menlerinin sömürüsü ve zulmü altındainleyen yoksul halk vardır.

Dava görünürde Bedreddin’in pey-gamberlik iddiasında bulunduğu id-diasına ve Bedreddin’in ve müritleriningüttüğü davanın bir “dinden sapma”olduğu temeline dayandırılmaya çalı-şılmıştr. Ancak ne gerçek sebep Bed-reddin’in peygamberlik iddiasında bu-lunmasıdır ne de davanın temeli bir

dinden sapma olayıdır. Dava Bedred-din’in eyleme dönüşen fikirlerinin Os-manlı egemenlerinde yarattığı korkununürünüdür ve davanın gerçek temeliBedreddin’den ve müritlerinden öçalma, fikirlerinin yayılmasını engellemeisteğidir.

Şeyh Bedreddin bu davada; peygam-berlik iddiasını reddetmiş, bugünkü sos-yalist düşüncenin ilk örneği sayılabilecek,“ortaklar düzeni” adını verdikleri sınıfsız,sömürüsüz bir toplumsal düzen kurmayıhedefeyen düşüncelerini ve bu düşünceleriuğruna gerçekleştrdikleri eylemleri sa-vunmuştur. Bedreddin “Mademki fetvabize aid verin ki basak bağrına mührü-müzü…” diyerek bitirdiği savunmasınınsonucunda idama mahkum edilmiş veSEREZ’İN ESNAF ÇARŞISI’NDA ası-larak idam edilmiştir.

BABEUF DAVASIBedreddin’in, ölümü pahasına sa-

vunduğu, sınıfsız, sömürüsüz bir düzeniifade eden “sosyalist” fikirler tarihiçinde gelişimini sürdürmüş, birçokeylemde kendini göstermiştir. Niteliğiniyazı dizimizin 3. bölümünde ifade et-tiğimiz 1789 Fransız Burjuva Devrimibunlardan biridir.

Fransız Devrimi’nin önderlerindenve Eşitler Birliği Üyesi Babeuf, sırtını

işçi sınıfına dayamış, sosyalizm dü-şüncesinin ilk savunucularından biriolmuştur. Niteliğini tam olarak bilme-mekle birlikte, insanın insan tarafındansömürülmesine son vermeyi, eğitimdeve çalışmada insanlar arasında eşitliğigerçekleştirmeyi, zengini ve yoksuluolmayan bir toplumsal düzeni kurmayıhedeflemiştir.

Devrimin hemen ertesinde, halkaihanet eden burjuvazi ve onun temsil-cilerinden oluşan direktuvar rejimininmahkemeleri, bu düşünceleri nedeniyleBabeuf’u ölümle cezalandırmıştır.

Babeuf’un diğer Eşitler Birliği üye-leri ile birlikte yargılandığı dava datipik bir siyasi dava örneğidir.

Eşitler Birliği üyelerine yüklenmekistenen suç "Cumhuriyetin iç güvenli-ğini, hükümeti ve III. Yıl Anayasası'nıyıkmayı amaçlamak” tır. Polis sorgususırasında da hiçkimsenin adını verme-den davranışlarının meşruluğunu sa-vunan Babeuf, bu suçlamaya da olumlukarşılık vermiştir: "Bugünkü hükü-metin halkı ezdiğini kesinlikle bildi-ğimden, onu devirmek uğruna elimdengeleni yapardım. Cumhuriyetin tümdemokratlarıyla bu amaçla ilişki kur-dum. Zalimleri yıkmaya yönelik herçare meşrudur. Burada kullanılacak

ŞEYH BEDREDDİN DİYOR Kİ;““Hukuk... Niye gerekmiş�r acaba? İn‐

sanların davranışlarına yasak koymak zo‐runluğu nereden doğmuştur? Haklı, haksızsözcükleri neden türe�lmiş�r? Bizce, asılyanıtlanması gereken sorular bunlardır...

Yoksa, bir kutsal kitabın, bazı bölümlerini tanık gös‐tererek, kişisel yorumlara girmek, sorunu çözemez.

Tarihin çok eski dönemlerinde, bir açıkgöz çıkıpöteki insanların emeklerini sömürerek, kendisinin on‐lardan daha az çalışıp daha iyi yaşayacağını düşünm‐üştür. Düşündükten sonra da bunu uygulama alanınakoymuştur. Onlardan önce silah yapmış, onlardandaha güçlü duruma gelmiş�r. Gelen de, sömürü baş‐lamış�r...

İşte o ilk zorba insanlar üzerinde egemenlik kurduğuanda hukuk doğmuştur. Neden mi?

Haksızlığın olmadığı yerde, haklılar da olamaz. Ozaman, hukukun bir gereği yoktur.

Herkes eşit, herkes üre�ğinin tam karşılığını alanda,haksızlık söz konusu olamaz. Olmayan da, haklının,

haksızın ayrılması gereği duyulmaz. Böyle sözcüklerbile olmaz o dilde... Öyleyse, ilk hukukun başlangıcı,ilk sömürgenin ortaya çıkmasıdır... Şimdi, sorunudaha belirgin bir biçimde yürütebiliriz... Demek ki,hukuk, ilk haksızlıkla birlikte kendinin gerekli olduğunuduyurmuştur.

Öyleyse gelişmesi nice olmaktadır? Haksızlıklarınartması, çeşitlenmesi, çoğalması ve sömürünün dur‐maksızın işlemesi ile... O zaman, her dalda, sömürününgirdiği her noktada bir haksızlık belirmektedir... Vedahi hukuk, bu haksızlığı, insanların kabul edebileceğibir düzeye indirgemek için var olmaktadır…

Hukuk, sömürünün, egemen adına işlemesi vemümkün olduğunca çoğalmasını sağlayan" bir kurallartoplamıdır... Açıkça bellidir ki, ilk hukuk, sömürgenin,sömürüsünü daha sağlam sürdürmesini sağlamak içinkonulmuştur. Çünkü ilk yasaklardan biri, efendininbuyruğuna kayıtsız uyulması gereğini savunur...” (ErolToy, Azap Ortakları)

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ18

Page 19: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

olan araçlar hak-kında ayrıntılı bilgivermek bana düş-mez."

Babeuf, daha ilkduruşmadan başla-yarak, "hükümetten

bağımsız olmadığı" gerekçesiyle Yük-sek Mahkeme’nin yetkisiz olduğunuiddia etmiş, halkı temsil eden yargıçlartalep etmiştir. Çünkü ona göre "Halkıilgilendiren bir davada, hüküm vermeyetkisi halkındır, ya da halkın seçtiğibir mahkemenindir…”

Babeuf’un savunmasının bir diğerönemli yanı da her fırsatta halka olangüvenini ve sevgisini ifade etmesidir.Örneğin savunmasında, "Bizi duyan,bizi dinlemekte olan yalnız yargıçlarınızdeğildir. Başka insanlar da bizi dinliyor.Halk da bizim burada söylediklerimizleilgilidir. Her ağzımızı açtığımızda, sankio buradaymış gibi konuşmalıyız... Bizdavamızı tüm halkın önünde savun-maktayız..." demiştir.

Savunmasının sonunda Babeuf, ta-rihsel ve siyasal haklılığın gücüyle di-rektuvar rejiminin temsilcilerine şöyleseslenmiştir bu kürsüden: "Eylemderolüm ne olursa olsun, halkı ezenlerekarşı komplo hazırlamak suçundanen ağır cezaya çarptırılmayı kabul edi-yorum. Çünkü eğer niyet söz konusuise, kimse onlara karşı benden dahaderin bir nefret duymamıştır. İnancımodur ki bu suç, tüm Fransızların ortaksuçudur, hiç değilse Fransızların na-muslu kalan bölümünün; yığınlarınyoksulluğu üzerine kurulan küçük birazınlığın mutluluğunu sağlayan, o iğ-renç düzeni istemeyenlerin ortak suçu.Suç sayılan eyleme katılmam tam birinanç ve bilinçledir, ve dava arkadaş-larımın durumu da benim gibidir."

Birkaç zayıf karakterli kişilik dışındaBabeuf’un dava arkadaşları da aynı yoluizlemiş, davalarını savunmuştur. Hak-larında yeterince delil olmaması sebebiylesuçu reddedip cezadan kurtulabilecekdurumda olmalarına rağmen onlar sonunakadar kendilerine politik ve devrimci

bir savunma çizgisi çizmeyi seçmiştir.Onların örneği bugün de siyasi savun-manın temel geleneklerinin kurulmasındaöncü niteliği taşımaktadır.

BLANQUİ DAVASITarihin tekerleğinin ileriye doğru

hareketi devam etmiş, sosyalist fikirleriyiden iyiye ete kemiğe bürünmeyebaşlamıştı. 1848’de Marks ve Engels’inKomünist Manifesto’yu yazmalarıylabu ete kemiğe bürünme hali bilimseltemellerine de oturmuştu. Bu dönemAvrupa’nın 1848 devrimleriyle sarsıldığıyıllardı. Fransa’da sarsıntının ağır ol-duğu, Marks’ın sözünü ettiği komünizmhayaletinin burjuvazinin tepesinde do-laştığı ülkelerden biriydi.

Blanqui, daha 1832'nin Ocak ayında,"Halkın Dostları" derneğinden 15 Cum-huriyetçi ile birlikte Seine Ağır CezaMahkemesi huzurunda yargılanmış, mes-lekleri sorulduğunda Blanqui, "Proleter"diye cevap vermişti. Savunmasını politikbir temele oturtan Blanqui, kişisel sa-vunma yapmak yerine sınıfsal bir sa-vunma yapmayı tercih etmişti. “Buusanmaz suçlayıcı, yargıçlarının başıüzerinden sözcüsü olduğunu kesinliklebildiği yığınlara sesleniyordu. Onunsavunması kişisel değil, sınıfsaldı. Kimsekendi davasında, rejimi ve baskıyı yar-gılamayı ondan iyi başaramadı.” (Mar-cel Willard, Babeuf’tan Dimitrov’a Sos-yalist Savunmalar, Syf. 26)

1848 Devrimi Blanqui’ı özgürlüğünekavuşturmuştu. Ama uzun zaman içindeğil. Birçok eyleme katılmaya devameden Blanqui, kısa süre sonra tekrartutsak düşmüş, uzun yıllar sürecek biresaret süreci yeniden başlamıştı.

Duruşmalar, 7 Mart 1849'da, Bo-urges'da başladı. Blanqui, orada bulu-nanların başları üzerinden Fransız hal-kına, tanıdığı ve istediği tek yargıçolan Fransız halkına sesleniyordu: "Sa-yın yargıçlar, şimdi sizin karşınızdayım.Ama muhatabım siz değilsiniz; ses-lendiğim, tek güvenilir yargılayıcı,verdiği kararların dönüşü olmayanFransız halkıdır."

Blanqui'ninki salt politik bir savun-madır: "Mahkemeye politikacılar ola-rak getirildik, o halde politikacı gibikendimizi savunmamız gerekir."

Ertesi gün sanıklar, özel olarak budava için kurulduğu sırıtan YüksekMahkeme'ye güvensizliklerini bildirdiler.Raspail ustaca, abartılı bir incelik vesaygı taşıyan konuşmasını yapıyor, Blan-qui ise dolambaçlı yollardan gitmiyor,kendi doğal yargıçlarını istiyordu: "Sizkendinize mahkeme mi diyorsunuz?Size, ancak özel bir komisyon olduğu-nuzu söylememe ve bunu kanıtlamamaizin vereceksiniz. Öç alma hırsıyla dav-ranan bir hegemonyanın tasarladığıtehlikeli bir araçsınız siz."(Marcel Wil-lard, Babeuf’tan Dimitrov’a SosyalistSavunmalar, Syf. 28)

Bu “yargılama” sonunda 10 yıl ağırhapse mahkum olan Blanqui, 15 Ağustos1859'da çıktıktan sonra mücadelesinedevam eder. 14 Haziran 1861'de SeineCeza Mahkemesi’ne çıktığında, Başkankendisine, 25 yıl hapislikten sonra halaaynı düşünceleri savunmakta kararlıolup olmadığını sorduğunda: "Kesin-likle!" diye cevap verir "Ölene dek!"

WİLHELM LİEBKNECHTDAVASI

Alman tarihinin 1870-1914 yıllarıarasındaki dönemine denk düşen Bis-marck ve II. Wilhelm meşrutiyeti dö-nemine damga vuran baba oğul ikidevrimci Wilhelm ve dava arkadaşıAugust Bebel yargılamaları da önemlisiyasi davalardandır.

Rosa Luxemburg ile birlikte 1918Alman devrimci hareketinin önderliğiniyapan ve karşı devrimci hareket tara-fından katledilen Karl Liebknecht’in debabası olan Wilhelm Liebknecht, 1870'teve 71'de, August Bebel ile birlikte Mec-lis’e getirilen savaş kredileri önerisineoy vermeyi iki kez reddettikleri için va-tana ihanet ile suçlanırlar.

Wilhelm Liebknecht, saldırıya sal-dırıyla cevap verir, dördüncü duruşmadakapitalist sisteme karşı tutumunu ortayakoyar ve bu sistemin etkilerini tahlil

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

119YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde

Page 20: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

eder: "Emekleri ile değeri yara-tanlar ve ulusal zenginliği üre-tenler yoksullaşıyor, başkalarınıçalıştıranlar ve ulusal birikimikendi tekellerinde tutanlar zen-ginleşiyor."

Ama savcı, kuramdan çok, sa-nıkların bu kuramı uygulamak veyeni bir sosyal düzen kurmak içingiriştikleri eyleme saldırmaktadır.Vatana ihanet olarak nitelendirdiğişey özellikle onların etnernasyona-listlikleridir.

Savunmasını şöyle sürdürürWilhelm Liebknecht: "Bugünküeşitsiz düzenin sürmesinde çıkarıolanlar, insanlığın gelişmesinekarşı duranlar; bir tek böylelerienternasyonalizmin ana ilkesinekarşı olabilir ve bu ilkede vatanaihanet bulunduğu görüşüne sap-lanabilir. Ama bu ilkeye karşı çık-mak umutsuzca bir davranıştır.Enternasyonalin ilkesi, tıpkı in-sanlık gibi ölümsüzdür. Bu du-rumda, enternasyonalizm idealinigerçekleştirmek için bugünkü"düzen"i devirmek gerekmez mi?Bu düzen doğal bir yasayla dev-rilecektir.” (Marcel Willard, Ba-beuf’tan Dimitrov’a Sosyalist Sa-vunmalar, Syf. 53)

Savunmalarının mahkeme baş-kanı tarafından sürekli olarak ke-silmesini protesto ederek artık ko-nuşmayacağını söyleyen WilhelmLiebknecht, daha sonra yazılı olaraksunduğu savunmasında şöyle der:"Ama varacağınız hüküm biziminançlarımızı değiştirmeyecektir.Bizi yıllarca yatmak üzere zindanagönderin, ama oradan çıkacağımızgün bizi yeniden mahkum etmenizgerekecek. Çünkü, biz o gün debugün olduğumuz kadar “suçlu”olacağız. Bizleri, bizim şahısları-mızı hapishaneye yollayabilirsiniz.Ama sosyalizmi yollayamazsınız.O, bizim üstümüzde olduğu gibisizin de üstünüzdedir."

sürecek…

1 Ayda 66 Tutuklama!12 Eylül günü sabaha karşı yapılan

baskınlarla birlikte AKP faşizmi, DHKP-C operasyonları adı altında 70’e yakıninsanı gözaltına aldı ve tutukladı. TutuklananHalk Cepheliler, savcılıkça ifadeleri bilealınmadan tutuklamaya sevk edildi.

Göstermelik dahi olsa yargılamanıngereği yerine getirilmeden, gözaltılarınbirini bile atlamadan hepsi için kararverildi. Tabi ki faşizmin hakimi hiç sek-tirmeden rolünü oynadı ve yaşlı, hasta de-meden herkesi tutukladı.

6 Ekim sabahı yapılan ve 24 kişiningözaltına alındığı, birçok evin basıldığıoperasyonda ise emperyalizmin işbirlik-çileri, Halk Cephesi’nin emperyalizmekarşı mücadelesini büyüttüğü Anti-Em-peryalist Cephe’yi yargılamaya kalktı. 5arkadaşımız, çeşitli dönemlerde yurtdışındakatıldığı faaliyetler gerekçe gösterilerektutuklandı.

Yöneltilen suçlama, emperyalizminOrtadoğu’daki en önemli müttefiki AKP’nintüm dünya halklarından ve devrimcilerdenkorkusunu yansıtmaktadır.

AKP faşizmine göre 2 milyon insanınkatıldığı, Fransız Komünist Partisi’nin ör-gütlediği Humanité Festivali’ne katılmakSUÇ!

Yılda 2 kez kapılarını dünya halklarınaaçan Kore Demokratik Halk Cumhuriye-ti’ne gitmek SUÇ!

Emperyalistlerin 6 yıldır Suriye’de bi-tiremedikleri direnişe destek için Şam’agitmek SUÇ!

Lübnan’da yapılan Tecrite Karşı Mü-cadele Sempozyumu’na katılmak SUÇ!

Türkiye’de Emperyalist SaldırganlığaKarşı Halkların Birliği Sempozyumu'nakatılmak SUÇ!

Tüm dünya halklarını emperyalist sal-dırganlığa karşı birliğe çağırdığımız, gündengüne büyüttüğümüz Anti-Emperyalist Cep-he içinde faaliyet yürütmek SUÇ!

Faşizmin halklara düşmanlığı öylesinebüyük ki; gece yarısı işi gücü belli, okulunagiden, her gün adliyede avukatlık yapaninsanları yurtdışına gidip-geldiği için örgütadına görüşmeler yapmak suçlamasıylatutuklayabiliyor.

AKP’ye göre suç listesi öylesine uzunki... Biz dünya halkları nefes alıp versek,suç diye önümüze koyup tutuklayacaklarneredeyse! Kendi canını kurtarmanın der-dindeki bir alçağın ifadeleri üzerine kur-gulanan bir dosya ile 66 insan yalnızca 1ay içinde tutuklandı.

Anti-Emperyalist Cephe’yi suç sayanemperyalizmin işbirlikçilerine karşı çağ-rımız, tüm emekçi dünya halklarınadır!

Faşizm halkın en direngen kesimlerinesaldırıyor. Hem devrimcileri hem de dev-rimcilere kapısını açmış, onlara güvenmişhalktan insanları pervasızca tutukluyor.Emperyalizmin, siyonizmin memurlarıyaptıkları operasyonla AEC’yi bitirmeyeçalışıyor. Ve ellerindeki tek delil, pasa-portlara kendi yetkililerinin bastığı mü-hürlerdir!

Tekrar ediyoruz; faşizm bir operasyonyaptı diye halkların sindiği dünyanın ne-resinde görülmüş?

Nerede görülmüş tutsaklık ile müca-delenin son bulduğu?

Dünyanın her yerinde kurulan ABDüslerinin elbette bir sebebi var! Emperya-listlerin tüm dünya halklarından çalınmış,Kuzey Kore topraklarına denk düşen alan-lara yayılmasının elbette bir sebebi var!Örgütsüz ve umutsuz kalmış halkların sö-mürülmesi karşısındaki tek güç AEColduğu için tutuklandılar! Faşizmin mah-kemesinde yargılamaya çalıştığı AECdünya halklarının tek umududur. ÇünküAEC emperyalizmin en küçük ayrımlarınıdahi kullanarak halkları birbirine savaştırmapolitikasına karşı, ‘Emperyalizme KarşıEn Geniş Kesimlerle Ortak Mücadele' he-defiyle çalışmalarını sürdürmektedir...

Bugün emperyalizmin en sadık işbir-likçisi AKP faşizminin AEC’ye yönelensaldırısı bizi sarsmadı, sarsamaz...

Biz bütün dünya halklarının birikmişsınıf kinine sahibiz! Spartaküslerin, ParisKomüncülerinin, Sovyet halklarının, Ana-dolu’da Pir Sultanlar'ın soyundan geliyoruz.Katletmekle bitiremedikleri umudu, tut-saklıkla da bitiremezler. Çünkü bizim se-simiz Kolombiya dağlarında, Kore yarı-madasında, Balkanlar'da ve Anadolu’da,Filistin’de... Direniş ateşini bu saldırılarladurduramazlar! Emperyalizme karşı sa-vaşmaya ve AEC’yi büyütmeye devamedeceğiz!

Emperyalizmin Kurbanı Değil, CelladıOlacağız!

Emperyalizm Yenilecek Direnen HalklarKazanacak!

Anti-Emperyalist Olmak Suç Değil-dir!

ABD Defol, Bu Topraklar Bizim!Halk Cephesi Uluslararası İlişkiler

Komitesi12.10.2017

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ20

Anti-Emperyalist Cephe ile Mücadelemiz Sürecek!

Page 21: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

Büromuza yönelik saldırının üze-rinden bir ayı aşkın bir zaman geçti.15 avukat arkadaşımız hala tutsak.Fiziksel işkencelere, tecrit işkenceside eklenmiş durumda. Şimdilik tutsakolmayan arkadaşlarımızın avukatlıkyapmaları da hukuka aykırı kısıtlamakararlarıyla engellenmeye çalışılıyor.Ayrıca hakkımızda yürütülen başkasoruşturmalar olduğunu da biliyoruz.Siyasi şube polislerinin takip, tacizve tehditleri de devam ediyor.

Büromuza yönelik saldırıdan kısabir süre sonra, avukatlara yönelik“terör operasyonu” adı altında yenibir saldırı daha gerçekleşti. Saldırınınbu seferki hedefi Mersin’de ÇağdaşHukukçular Derneği üye ve yöneti-cilerinin de olduğu 8 avukat arka-daşımızdı. 8 meslektaşımız, basit bir“propaganda” suçlaması nedeniyleevleri ve büroları basılarak gözaltınaalındılar. Keyfi şekilde günlerce göz-altında tutulup fiziki ve psikolojikişkenceye maruz bırakıldılar. Dahasonra çıkarıldıkları savcılıktan serbestbırakıldılar.

Bu “büyük operasyon”da gözal-tına alınan meslektaşlarımıza yönel-tilen suçlamalar arasında, Cumhuriyetgazetesinin tutuklu avukatları içinÇağlayan Adliyesi’nde yapılan adaletnöbeti eylemleri de vardı. “Bu eylemekatılma amacınız neydi, eylemi kimorganize etti, Kemal Aytaç’ı neredentanıyorsunuz, Kemal Aytaç bu eyle-min talimatını kimden almaktadır”ve benzeri sorular sorularak avukat-ların -üstelik adliye içinde düzenliolarak yaptıkları- en sıradan daya-nışma eylemleri bile kriminalize edi-

lip buradan suç yaratılmaya çalışılı-yor.

Elbette saldırı yalnızca avukatlara,avukatların içinde de özel, sınırlı birçevreye; “marjinal”, “radikal” olan-lara değil giderek herkesi içine alan,bütün halka yönelik bir saldırıdır.Kısaca faşizm gemi azıya almış, ay-rım gözetmeksizin herkese saldırıyor.Biçimi, yoğunluğu, zamanlaması de-ğişmekle birlikte özünde halkın herkesimi bu saldırının aynı oranda he-defi durumundadır.

Saldırının kimden başladığının,faşizmin kime, ne zaman ve ne kadarsaldırdığının bir önemi yok. Bunlartali yanlardır. Asıl olan şudur; faşizm,saldırılarına karşı örgütlü bir tepkiyiengellemek, düşmanlarının birlik ol-masının önüne geçmek için saldırı-larının hedeflerini görünürde daral-tıyor, saldırılarını herkese değil tektek kişilere veya şu ya da bu örgüte,partiye, gruba yöneltiyor, yoğunlaş-tırıyor.

Böylece saldırının “şimdilik” doğ-rudan hedefi olmayanlar da, bu du-rumun hep bu şekilde sürebileceğişeklinde bir yanılsama yaratıyor,kendilerini saldırının muhatabı olarakgörmelerini engelliyor. Bu da saldırıkarşısında tavırsız kalmayı veya sal-dırı ile orantılı bir tavır ortaya ko-yamamayı, çoğu zaman saldırınınhedefi olanlar da “destek ve daya-nışma” ile sınırlı bir tepkiyi berabe-rinde getiriyor.

Kısaca faşizm, onlarca yılın bi-rikimiyle “böl-parçala-yönet” poli-tikasını bir kez daha sergiliyor. Üs-

telik saldırının herkese yönelik ol-duğu, hiçkimsenin eğilmeden, başıdik durup aynı zamanda bu saldırı-ların dışında kalmasının mümkünolmadığı bu kadar açık görülebili-yorken bu politikasından hala sonuçalabiliyor.

Şu çok açıktır; bugün saldırı hal-kın en ileri unsurlarına, en örgütlü,en direngen olanlarına yönelmiş veyoğunlaşmış durumdadır ancak sal-dırının asıl hedefi onlar değildir.Onlar nezdinde bütün bir halka sal-dırılmaktadır. Teslim alınmak, boyuneğdirilmek istenen bütün bir halktır.

O halde ne yapmalı?

Yapılması gereken şey çok açık:Faşizmin gün geçtikçe artan saldırı-larına karşı öncelikle dayanışmayıbüyütmeliyiz. Çünkü emperyalizminve faşizmin saldırıları karşısında da-yanışma hakların en güçlü silahıdır.Ancak bugün gelinen noktada da-yanışma, faşizmin saldırılarını dur-durmak için yetmemektir. Bu nedenleortak bir cephe örgütlemeli, faşizmekarşı güçlü bir direniş hattı örmeliyiz.Yani “faşizme karşı omuz omuza”sloganını, slogan olmaktan çıkarıpsomut bir eylem, hatta yaşam biçimihaline getirmeliyiz.

Peki, bu somutluğu nasıl sağla-yacağız? Faşizme karşı nasıl omuzomuza olacağız?

Sorunun cevabı çok basit: Saldırıkime yönelmiş olursa olsun onunladayanışma içinde olmalı, faşizminsaldırdığı yerde; saldırdığı kişi, kurumya da örgüt çevresinde kenetleniporayı bir direnişin odağı haline ge-

ŞİMDİ “FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA”OLMA ZAMANI!

DAYANIŞMAYI BÜYÜTELİM,BİRLİKTE MÜCADELEYİ YÜKSELTELİM!

FAŞİZM AYRIM GÖZETMEKSİZİN HERKESE SALDIRIYOR!Halkın HukukBürosu

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

221YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde

Page 22: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

tirmeliyiz. Böyle bir süreçte kimsenin“biz aynı düşünmüyoruz, biz aynışeyleri savunmuyoruz”, “aynı ma-halleden değiliz”, “farkımızı koyduk,iyi oldu” deme lüksü yoktur. Bu ba-kışın yanlış olduğu, kimseyi kurtar-madığı -yakın tarihimizde- tecrübeylesabittir.

Bugün avukatlar cephesinde sal-dırının odağında biz varız. Yani HalkınHukuk Bürosu var. Bunun nedenlerinitekrar tekrar yazmaya gerek yok. Kı-saca “faşizme karşı omuz omuza”sloganını somutlamaya çalışan pra-tiğimiz nedeniyle hedef olduğumuzusöyleyebiliriz. O halde yapılması ge-reken şey de “faşizme karşı omuzomuza” diyerek bu saldırıya karşıbüromuzu savunmak, büromuzun et-rafında bir direniş hattı örgütlemektir.

Altını bir kez daha çiziyoruz ki;bunun için kimsenin bizimle aynıdüşünmesi gerekmiyor. Aynı düşün-meyebilir, hatta çok ağır, çok serteleştiriler de olabilir. Ama bu durum,faşizmin bugün bize yönelen ama as-lında herkesi hedef alan saldırılarınakarşı birlik olmanın, ortak bir cepheoluşturmanın, faşizme karşı birlikte,omuz omuza direnmenin önündeengel olmamalıdır. Bu devrimci, de-mokrat olmanın asgari gereğidir.

Geçen hafta da söylediğimiz gibi,“…dayanışmanın ve direnişin biçim-leri değişebilir. Herkes aynı orandadirenecek, aynı şeyleri yapacak diyebir kural yok. Herkes yapabildiğikadar ama bilimsel doğrularla yapar.Bunun için değişik yol ve yöntemlerbulunabilir. Burada asıl olan saldırıyadirenmek gerektiği, direnmenin ge-reklilikten öte zorunluluk olduğu fik-rinde ortaklaşmaktır. Bunun için ya-pılan her şey, atılan her adım de-ğerlidir...”

Bugün bu konuda küçük, müte-vazi ama önemli bir adım atılmıştır.Geçtiğimiz hafta, “BUGÜN HAL-KIN HUKUK BÜROSUNU BENAÇIYORUM” adı verilen bir kam-panya başlamıştır. Kampanya çer-çevesinde, her gün, birçok konudabizimle “aynı düşünmeyen” ancakfaşizme karşı mücadelede “zorunluolarak yan yana durduğumuz” bir

avukat arkadaşımız büromuzu açıyor,nöbet tutuyor, telefonlarımıza bakıyor,müvekkillerimize yardımcı olmayaçalışıyor. Bunun pratik bir gereklilikolup olmadığı, pratik faydası bulunupbulunmadığı bir yana simgesel birönemi olduğu, yukarıda ifade etmeyeçalıştığımız gerçeklikler ve gerekli-likler birlikte düşünüldüğünde çokdeğerli olduğu ortada. Şimdi yapma-mız gereken bu kampanyayı, dahasıkampanyanın odağında olan faşizminsaldırılarına karşı “dayanışma ve bir-likte mücadele” bilincini büyütmektir.

Sonuç olarak;

1-Bugün büromuza yönelen sal-dırılar yalnızca avukatlara, avukatlarıniçinde de özel, sınırlı bir çevreye;“marjinal”, “radikal” olanlara değilgiderek herkesi içine alan, bütünhalka yönelik bir saldırıdır.

2-Faşizm, saldırılarına karşı örgütlübir tepkiyi engellemek, “düşman”la-rının birlik olmasının önüne, karşısındaoluşabilecek cepheyi daraltmak içinsaldırılarını herkese değil tek tek ki-şilere veya şu ya da bu örgüte, partiye,gruba yöneltiyor, yoğunlaştırıyor.

3-Dayanışma halkların en güçlüsilahıdır. Saldırı kime yönelmiş olursaolsun onunla dayanışma içinde olmalı,faşizmin saldırdığı yerde; saldırdığıkişi, kurum ya da örgüt çevresindekenetlenip orayı bir direnişin odağıhaline getirmeliyiz.

4-Herkes yapabildiği kadar amabilimsel doğrularla, faşizme karşımücadelenin içinde olmalı, faşizmekarşı omuz omuza mücadeleyi bü-yütmeliyiz.

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ22

Page 23: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

Sloganlarımız:FAŞİZMİN AHLAKI

YOKTUR; FAŞİZMYENİLMEYE MAHKUMDUR;

- Yüzlerce Gün Aç Olan Beden-lere İşkence Yapmak Ahlaksızlıktır!

- Şehitlerimizin Resimlerinin Üze-rine Küfür Yazmak Ahlaksızlıktır!

- Gözaltına Aldıklarını ÇırılçıplakSoyup İşkence Yapmak Ahlaksız-lıktır!

- Ahlaksızlık, Baskı ve Terör Fa-şizmin Karakteridir!

- Faşizm Halkın Değerlerine Sal-dırıyor, Çünkü Faşizm Halk Düş-manıdır!

- Faşizm Direnen Halk Karşı-sında Yenilmeye Mahkumdur!

- Halk En Büyük Güçtür, FaşizmiYenecektir!

- Baskı, Terör ve İşkence Faşiz-min Ömrünü Uzatmaya Yetmeye-cektir!

- Faşizmin Hiçbir Politikası Kriz-lerine Çare Olamayacak, HalkınTepkisini Etkisizleştiremeyecektir!

- Faşizmin Adaletsiz ve AhlaksızDüzenini Savaşarak Yıkacağız!

DİRENENLERE BOYUNEĞDİREMEYECEKSİNİZ;

- Direnenler Değil; Faşizm, Nu-riye ve Semih'in Direnişi KarşısındaBoyun Eğecek!

- Faşizm Değil, Onuru ve Ekmeğiİçin Direnenler Kazanacak!

- Hakkını Savunanlar Boyun Eğ-meyecek!

- İşi, Emeği, Onuru İçin Dire-nenlere Boyun Eğdiremeyeceksiniz!

- Nuriye Boyun Eğmeyecek, 80Milyon Halk Boyun Eğmeyecek!

Geleneklerimiz: - İşkencelerde Direnmek, Halkına, Vatanına, Yoldaşlarına

İhanet Etmemek; Sınıflar mücadelesi tarihi boyunca egemen sınıflar her zaman işkenceye

başvurmuşlardır. Ayaklanmaları, başkaldırıları, direnişleri bitirmek içinbaşvurdukları yöntemdir. Ayaklanmaları içten çökertmek, ayaklanmalarıniçinde ihaneti açığa çıkarmak istemektedirler. Devrimcilere de bupolitikayla yıllarca saldırıyorlar. Gözaltına alınan devrimcileri baskıyla,işkenceyle ifade vermeyi; yoldaşlarını, halkın özgürlük, vatanın bağımsızlıkmücadelesine ihanet etmeyi dayatıyorlar.

İtirafçılık devrimcilerin kabul edeceği bir şey değildir. Bunun içindirenir, en ağır işkenceleri görür teslim olmaz. İtirafçılığı kabul etmez.Çünkü bilir ki halkımız itirafçıları sevmez, kendi içinde kabul etmez,yüzüne tükürür. İtirafçılık ihanettir, iftiracılıktır. Vatanına, halkına,yoldaşlarına, mücadeleye, inandığın tüm değerlere ihanettir. İtirafçıla-şanlar bütün bu değerlere ihanet ederler. İtirafçıların hiçbir değerikalmaz, çürümeye yok olmaya mahkumdurlar.

Sadece itirafçılaşanlar mı işkence görüyor, onlara daha ağır mıişkence yapılıyor da dayanamayıp ihanete başvuruyorlar? Hayır,bunlar zayıf kişilikli, korkak, bencil, özünde kişiliksiz olanlardır.Binlerce devrimci işkence görmüştür ama bir elin parmaklarını geçmez.Çünkü yaratılan bir gelenek vardır. Değerlerine sahip çıkmak, vatanını,halkını, yoldaşlarını, mücadeleyi satmamak vardır bu gelenekte. Bununiçin en ağır işkencelere katlanıp, başı dik çıkılmıştır işkence tezgahla-rından.

Tarih boyunca iftiralarla, itirafçılarla sonuç almaya çalışmıştır ege-menler. Dersim Ayaklanması’nda, Seyit Rıza'nın yeğeni Rayber'i satınaldılar. Rayber halkına ihanet etmiştir. Tarih sayfaları ihaneti değil,direnişi yazmıştır. Rayber’in adı tarih sayfalarında ihanetle anılırken,Seyit Rıza ve Dersim halkı direnip savaştı ve kahramanlığıyla tarihyazmıştır.

İtirafçılaşan hainlerin de sonu bellidir. Hapishanelerde kafalarınakurşun sıkılmıştır, bir köşeye sıkıştırılıp şişlenmiştir. Devlet, işi bittiğindebir kenara atar ve kendi çeteleri tarafından öldürtür itirafçıları. Bubütün itirafçılar için geçerlidir. Devletin seninle işi bittiğinde sonunbellidir.

Yalnızca bedel ödemeyi göze alanlar, halkını ve vatanını sevenler,mücadelenin haklılığına ve meşruluğuna, devrime ve zafere inananlar,faşizmin baskı ve işkencelerine karşı direnebilirler. İşkencelere teslimolmazlar.

İhaneti ve ihanetçileri asla unutmayacağız. İhanetlere karşı da mü-cadele edecek, hesabını soracağız. Tarih ihanet edenleri değil, direnenleriyazacaktır.

Sloganlarımız Tank Kadar Güçlüdür Geleneklerimiz Yıkılmaz Bir Kaledir

SLOGANLARIMIZ//GELENEKLERİMİZ

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

23YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde

Page 24: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

Mahallelerden iki haber:

Duvarlardaki yazıları silmeye ge-len katillere İkitelli'de Dev-Genç’lilerve Halk Cepheliler barikat kurarak,taş ve sloganlarla karşılık verdiler.

8 Ekim'de de İkitelli’de katil po-lislerin sildiği yazılamalar Cephelilertarafından yeniden yazıldı.

Bu haberde, "bütün yoksul ma-halleler bizim olacak" kararlılığı var-dır. Mesele bir yazının yazılmasındaveya silinmesinde değil, oradaki iradesavaşındadır. Oligarşi, hayatın heralanında olduğu gibi, mahallelerdede devrimcileri yok etmeyi, halk ör-gütlülüklerini dağıtmayı hedefliyor.

Biz bunun karşısına devrim id-diamızla, devrimci kararlılığımızlaçıkıyoruz. Bunun karşısına halk ör-gütlülükleri ve halkın yaratıcılığıylaçıkıyoruz.

"Bu mahalle bizim" sözü, bir id-dianın, kararlılığın ifadesidir. Devrim

iddiamızın, halkı örgütleme id-diamızın ve bunu hangi koşul al-tında olursa olsun gerçekleştirme

kararlılığımızın ifadesidir.

Bu iddia ve kararlılık kendini;

- Mahallenin duvarlarındaki ya-zılarda gösterir.

- Mahallenin dört bir yanına asılanpankartlarda gösterir.

- Mahallenin her yanındaki afiş-lerde kendini gösterir.

- "Bu Mahalle Bizim" iddiasınınen sağlam göstergelerinden biri, omahallede bir "MECLİS" olup ol-mamasıdır. Meclisi olmayan mahallebizim değildir.

- En az bunun kadar önemli öl-çülerden biri, o mahallenin bir Mİ-LİS'i olup olmamasıdır.

- Her an oligarşinin resmi ve sivilfaşist güçlerinin, mafyacı çetelerininsaldırı tehdidi altındaki mahalleler,nöbetçileriyle, devriyeleriyle bizimdir.Nöbetçiler ve devriyeler, halkın ör-gütlülüğünün ve o mahallenin "bizim"

olmasının önemli göstergelerindenbiridir.

- Bir mahallenin bizim olup ol-madığı, katiller sürüsünün mahalleyegiriş çıkışlarından belli olur. Bizimmahallelerimize canlarının istediğigibi girip çıkamazlar. Korkuyla do-laşırlar. Çoğunlukla teneke kutula-rından dışarı çıkamazlar.

O mahalle bizimse, herhangi birgün, bizim mahallemize giren birkişi, duvarlardaki yazılarla, pankart-larla, afişlerle karşılaşabilmeli. Dahagirer girmez, "ha, bu mahallede dev-rimciler var" diye düşünmeli.

Fakat sadece bu kadar değil. Gi-derek, sadece mahallenin bu dış gö-rünüşünden değil, insanların yaşa-mından davranışlarına kadar bir çoközelliğiyle de belli olmalı "bizimmahalle".

O mahallenin başka bir mahalleolduğu, o mahallede devrimcilerinolduğu, "havasından, suyundan" belliolmalı.

Duvarıyla, Sokağıyla, Havasıyla, Suyuyla

BU MAHALLELER BİZİM

Devrimci kişilikAncak dünyayı

fethetme iddiası vecoşkusuna sahip

olanlar halkıörgütleyebilir ve

iktidar içinsavaşabilirler.

Sonuç almak,komiteler ve

toplantılarla elealdığımız sorunlardasüreklilik, ısrar veistikrar sağlamakla

mümkündür.

El attığımız hiçbirkonuyu

kendiliğindenciliğebırakmamalıyız.

Yöntemimiz ısrar,aracımız, komiteler ve

toplantılardır.

Bir işi takip için, birkomiteye, kişiye

sorumluluk vermeliyiz.

Sorumluluğunu nasılyerine getireceğiniöncesinden ayrıntılı

anlatmalıyız.

yöntem ve araç

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ24

Page 25: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

Mesela, insanların davranışların-dan, yardımseverliğinden, yol gös-tericiliğinden belli olmalı.

Kimse bizim mahallelerimizdetorbacıları görmemeli.

Kimse, köşe başlarını tutup halkıtehdit eden, haraç kesen mafya çete-lerini görmemeli.

Kimse bizim mahallelerimizdekadınlara laf atıldığına tanık olma-malı.

Mahallenin devrimcileri, devrim-cilere sempati duyan gençleri, mec-lisçileri, hepsi mahallenin doğal gü-venlikçileri, doğal yardım görevli-leridir.

Bir mahallede böyle bir dönüşümüsağlamak elbette kolay değildir vekısa vadeli bir iş değildir. Ama bizbunu da hedeflemeliyiz. Bu bizim"alternatif" olma iddiamızın, sosyalistolma iddiamızın bugüne yansıyanyanlarından biri olacaktır.

Kapitalizm hakimken, faşizm iş-

başındayken, mahallelerde topyekünbir dönüşümden söz etmiyoruz el-bette. Fakat o doğrultuda mücadeleetmek, hem kapitalist sisteme, faşizmekarşı mücadeledir; hem sosyalist al-ternatiflerimizi bugünden hayatın içi-ne bir hedef olarak yerleştirmektir.

Sosyalizmin mahalleleri nasıl ola-cak, insanların bu konuda bilinçlen-mesi, bir düşünce sahibi olmasıdır.

Mahalle bizimse, duvarlar bizim-dir. Duvarlardaki yazılar da bizimdir.Katiller el uzatamaz o yazılara. Uzat-maya kalktıklarında tıpkı İkitelli'deolduğu gibi, Cepheliler karşılar onları.

Yazıları silerlerse, o yazılar 24saat geçmeden yeniden yerine yazılır.

İkitelli'de yine 8 Ekimde yozlaş-maya karşı mücadele şehitlerini an-mak için iki kızılbayrak asılmıştı vebu konudaki açıklamanın başlığı şöy-leydi: "İkitelli Sokaklarında KızılBayraklarımız Dalgalanacak!"

Bu bütün mahalleler için geçerli

bir slogandır.

Pankartımızı indirdiklerinde ye-nisini asmak, afişlerimizi söktükle-rinde tekrar o duvarları afişlerle do-natmak, mahallelerdeki düşmanlairade çatışmasının çeşitli biçimleridir.

Fakat asıl çatışma, halkı örgütleyipörgütleyememektedir. Çünkü polisin,düzen partilerinin, mafyanın tümamacı, devrimcilerin mahallelerdeyoksul halkı örgütlemesinin, poli-tikleştirmesinin ve devrimcileştirme-sinin önüne geçmektir.

Dolayısıyla "bütün mahalleler bi-zim olacak" iddiası, her şeyden önceo mahallede halk örgütlenmeleri ya-ratmak iddiasıdır. Bunu gerçekleşti-rebildiğimiz ölçüde, hiçbir düşmansaldırısı, hiçbir düşman yöntemi, omahalleyi bizden alamaz. O mahal-lenin her sokağını, her metrekaresiniişgal etseler bile, halk örgütlülükle-rimiz varsa, milislerimiz varsa, omahalle yine de bizimdir.

Direnmemenin teorisini yapanlar, bu teoriyisonuna kadar savunamazlar.

Bu teorilerle bir süre kendilerini varedebilir, birsüreliğine onlarla kafaları karıştırabilirler.

Ama direnmemenin sonu bataklık olduğu için,bir noktadan sonra savunamaz hale gelecekleri ke-

sindir.

Bataklığa varıncaya kadar onları bırakmayız.

Bataklığa düşmelerini ve boğulmalarını engel-lemeye çalışırız. O noktaya kadar kimseden umutkesmeyiz. Onları halk saflarına kazanmayı esasalırız.

Ama buna rağmen oraya gitmesini engelleye-mediklerimizi, bir noktadan sonra bizi de bataklığasürüklememeleri için bırakırız.

ideolojik mücadele

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

25YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde

Page 26: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

AKP iktidarı, dozerleri, kepçeleridayayıp yıkamadığı yerlerde, halkı al-datarak, olmayacak vaatlerde bulunarak,pembe rüyalara bulanmış konut proje-lerini sunarak, sonuç almaya çalışıyor.

AKP'li belediyelerin ev ev dolaşarakyapmaya çalıştıkları, halkın kafasında"acaba anlaşsak daha mı iyi olur?" so-rusunu uyandırmak ve direnme politikasıkonusunda kuşku yaratmaktır.

Bir yıkım saldırısı olan "Kentseldönüşüm" projesinde elini uzatan, ko-lunu değil, her şeyini kaptırır.

Bu bir yıkım, tasfiye ve talan poli-tikasıdır.

Yıkımla:

BİR, halk örgütlülüklerinin olduğu,devrimcilerin olduğu mahalleleri yoketmek.

İKİ, yoksul halkın elindeki değerliarazileri ele geçirmek

ÜÇ, ele geçirdikleriyle rant dağıt-mak.

Yani "kentsel dönüşüm" saldırısı,hem siyasi, ekonomik, sosyal, kültürelbir çok amaca birden yönelen birsaldırı politikasıdır.

Bu politikayı sürdüren TOKİ'yi ta-nımak bile, nasıl bir yağma ile karşıkarşıya olduğumuzu gösterir.

Soygun Düzeninin SoyguncuŞirketi: TOKİ

TOKİ ne demek?

Toplu Konut İdaresi.

Fakat aslında bu adlandırmayı şöyledeğiştirmek gerekir:

TOPLU YAĞMA VE TALANİDARESİ.

TOKİ'nin tam olarak yaptığı budur.

Hiç ev yapmıyor mu?

Yapıyor.

Ama evlerin yapım amacı da zaten

yağma ve talan.

TOKİ evleri nasıl yapıyor?

Binalar, "Toplu Konut İdaresi Ha-sılat Paylaşımı Modeli" adı verilenbir sistemle yapılıyor.

Bu sistem nasıl işliyor?

TOKİ veya belediye, bir inşaat şir-ketine arsa buluyor.

Bir inşaat şirketi de bu arsaya bi-nalar yapıyor. Yapılan binalar, arsanınfiyatı ve binaların maliyeti hesaplanarakbölüşülüyor.

Örneğin: TOKİ, bir arsa buldu, de-ğeri 30 lira.

İnşaat şirketi de bu arsa üzerinde100 ev yaptı ve evler için 79 lira har-cama yaptı.

Bu durumda 100 evin 30'u TO-Kİ’ye, 70'i inşaat şirketine kalıyor.

Modelin hesabı bu.

Peki soygun nerede?

TOKİ, arsa değerlerini düşük gös-terip, bina maliyetlerini yüksek gös-teriyor. Mesela 40 liralık arsanın de-ğerini 10 lira, 60 liralık maliyeti de90 lira diye gösteriyor.

Bu hesaba göre, yapılan 100 binanın90'ı tekellere veriliyor, 10'u TOKİ’yekalıyor.

Burada asıl amaç BİNALARI YA-PAN İNŞAAT TEKELLERİNİ ZEN-GİNLEŞTİRMEK OLDUĞU İÇİN,yağma talan mekanizması böyle işli-yor.

Sadece 7 Projede,774 Milyonluk Soygun

"Mesela İstanbul'da bir arsa var.yılbaşında 109 Trilyon değerlendiril-miş, ihaleden hemen önce bedeli 57milyona düşürülüyor. Onlarca arsaiçin bu işlem yapılıyor.

Sayıştay 7 tane örnek proje alıyor

ve 7 örnek projede kamuya ait maliyetidüşürülerek, yandaş müteahhitlere aitinşaat maliyetleri de şişirilerek, devleteverilen zararın 774 Milyon olduğunutespit ediyorlar. Sadece 7 proje ince-leniyor, ortaya çıkan zarar 774 milyonLira... Bunun gibi onlarca proje var.Ve onlarca projeye harcanmış mil-yonlarca dolar kaynak var. Hepsindeaynı işlem yapılmış durumda."(24.12.2014, ODA-TV)

Soygunun boyutu işte bu ölçüdedir.

Yukarıdaki rakamlar, Sayıştay so-ruşturmasının RESMİ sonuçlarıdır.

Peki bu soygun bu kadar aleni ol-duğuna göre, soygunu yapanlar, soy-gunun sorumlularına ne oldu?

HİÇBİR ŞEY!

774 MİLYONLUK soygunu yapanTOKİ yöneticileri işlerinin(!) başın-dalar.

TOKİ'ye bakan Bakan, koltuğundaoturmaya devam ediyor.

Çünkü TOKİ SOYGUNU, merkezibir soygundur. AKP'nin hükümet po-litikasıdır.

Kentsel dönüşüm politikası, sırt-lanların, çakalların, leş yiyici akba-baların politikasıdır.

Gecekondulara da işte bu soygun-cular gelmekte ve "tatlı dil" ve "yalanvaatlerle" yoksul halkı aldatmaya ça-lışmaktadırlar.

Halkımız, çakallara, sırtlanlara, ak-babalara kanmayalım!

TOKİ'nin İçinde OlduğuBütün Projelerde"Aldatma" Vardır

Yukarıda bir Sayıştay Raporu ak-tardık.

Şimdi de bir Yargıtay kararı akta-racağız.

Küçükçekmece'de kentsel dönüşüm

SOYGUNCULARAELİMİZİ VERİRSEK,

SADECE KOLUMUZU DEĞİL,HER ŞEYİMİZİ KAPTIRIRIZ!

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ26

Page 27: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

yıkımı yapılacaktır.

Önce belediye başkanı Aziz Yeniayhalkla görüşerek halkı aldatma ope-rasyonunu başlatır.

Sonra, arsaların değerini düşürmekiçin manevralar yapılır.

"Arsa sahiplerinin ellerini ve kol-larını bağlamak üzere arsaların fonk-siyonunu değiştirip "ticaret artı konut"olan durumu eğitim alanına çevirdiğiiçin arsa sahipleri bir şey yapamazhale gelirler."

Ardından da TOKİ devreye girerve arsalara yok pahasına el konulmayaçalışılır.

TOKİ'nin Sulukule'de, Derbent’teyaptığı hep aynıdır.

"Halkalı'da lüks konutlar" iddiasıyla

kandırılan yoksul insanlar, evlerindençıkarılmışlar, sonra kendilerine Hal-kalı'da her yanı dökülen daireler ve-rilmiş, ama bir süre sonra bir kısmıoraların kirasını da ödeyemedikleriiçin, evsiz kalmış, kendilerine yenikondular yapmaya çalışmışlardır.

Vaatleri, AldatmacalarıElimizin Tersiyle İtipÖrgütlenelim!

TOKİ'yle ilgili, AKP'nin halkı al-datma politikalarıyla ilgili sayfalarcayazılabilir. Son çarpıcı örnek AKP'ninsağlık politikalarının gerçek yüzününçıkmış olmasıdır.

AKP "sağlık reformunu" halk daözel hastanelere gidebilecek sloganıyla

gerçekleştirmiş, yapılan düzenlemeylede bir süreliğine bu mümkün kılın-mıştır. Biz ise o zaman bu düzenle-melerin, sağlığı tamamen ticarileştir-mek için bir geçiş olduğunu söyledik.Bugün artık sağlık, altından kalkılamazbir maddi yük haline gelmiştir.

"Halkı kötü evlerden" kurtarmakgerekçesiyle gündeme getirilen KentselDönüşüm de böyle bir aldatmacadır.

Sömürü soygun talan üzerine kuruluhiçbir iktidar, halkın iyiliğini düşün-mez.

Aldatılmamanın, sokakta bırakıl-mamanın tek yolu, soygunculara eli-mizi uzatmamak, ellerimizi birbirimizeuzatmak, gücümüzü birleştirmek vedirenmektir.

İkitelli'de Halk Cepheliler ve halk,çetelere ve mahalleye saldırı girişimlerinekarşı nöbet tuttu. Ve katil polisler tara-fından indirilen kızıl bayraklar tekrarasıldı. Akşam Beşkat bölgesinde katilpolisler zırhlılarıyla kızıl bayrakları in-direnleri korumaya geldi. Halk Cephe-lilerin çağrısıyla halktan 200 kişi kızılbayrakları indirenlerden hesap sormakiçin sokağa indi. Bir sonraki gün iseİkitelli sokaklarında yozlaşmaya karşımücadelede şehit düşen Kemal Delenve Birol Karasu isimleri yankılandı.Sabaha karşı, Beşkat üzerinde kalan 2adet kızıl bayrağı toplamaya gelen 3katil zırhlı akrebe, olay yerinden geçenCephe Milisleri, 3 el ateş ederek fla-maları toplamalarını engelledi. Katillerancak sabah flamaları alabildiler. 12Ekim'de ise Dereyolu bölgesinden geçenkatil polislerin zırhlı araçları devrimcilertarafından taşlarla ve sloganlarla ko-vuldu. Mahallede, kızıl bayrakları in-deren şerefsizleri, katil polisler evlerininönünde bekleyerek korumaya devametti. Akşam saatlerinde kızıl bayrakları

indirenlerden ve devrimcilere küfre-denlerden Hüseyin Coşkun isimli şahsıHalk Cepheliler çağırdı. 300 kişilikhalkın önünde özür dilemesini ve kızılbayrağı indirenlere yardım etmesininyanlış olduğu, devrimcilere hakaret veküfür ettiği için özür dilemesi halkakarşı bağırarak bunları söylenmesi is-tendi. Hüseyin Coşkun isimli şahıs aji-tasyondan sonra bir Halk Cephelinin"kelimelerimi tekrar edeceksin" demesiüzerine aynı kelimeleri tekrarladı!

"Halka karşı küfrettiğim ve haka-retler savurduğum için, devrimcilereel kaldırdığım ve kızıl bayrakları in-direnlerle beraber hareket edip dev-rimcilerin arkasından konuştuğumiçin, devrimcilerin boğazını sıktığımiçin… Yozlaşmaya karşı mücadeleveren Kemal Delen'e, Birol Karasu'yave diğer mücadele verenlere hakaretettiğim için, devrimcilerin yanındabulunmadığım için tüm devrimcilerdenve daha kanı o bayrakta kurumamışhalk savaşçısı Sıla için halkımızdanözür diliyorum! " dedi. Hakaret eden

şahıs tokatlanarak cezalandırıldı.

Değerlerimize Saldıranları AfEtmeyeceğiz

İstanbul İkitelli Mahallesi BeşkatBölgesi’nde daha önceden devrimcilereküfür eden ve sosyalizmin kızıl bayra-ğını indirerek hakaretlerde bulunan ikiahlaksız, Halk Cepheliler tarafındanteşhir edilmişti. Bunun ardından teşhiredilenlerden biri 14 Ekim’de HalkCephelilerden, değerlere hakaret ettiğiiçin ve devrim şehitlerine saygısızlı-ğından dolayı devrimci yoldaşlardanözür dileyerek kızıl bayrağı öptü.

Kızıl Bayraklarımıza El Sürenlerin Kolunu KıracağızYozlaşmaya ve Çeteleşmeye İzin Vermeyeceğiz

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

27YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde

Page 28: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

Sınıflar müca-delesinde, silah üs-tünlüğü, sonucubelirlemez. Öyleolsaydı tarihte hiç-bir devrim müm-kün olmazdı. Öyleolsaydı, tarihte,

hiçbir imparatorluk yıkılmazdı, hiçbiriktidar yerini bir başka iktidara bı-rakmazdı. Silah, her şeyi belirliyorolsaydı, silah üstünlüğüne sahip olan-lar, ilelebet yerlerinde kalırlardı.

Tarih bize, bunun böyle olmadığınıgösteriyor.

Nice imparatorluklar, padişahlık-lar, krallıklar yıkılıp gittiler. Nicefaşist diktatörlük, onca silahlarınarağmen, halk kurtuluş savaşları kar-şısında dayanamadılar.

Düşman saldırısı karşısında silahıolmayan bir halk ne yapar; dirgenini,yabasını, kazmasını, küreğini alıpkendine silah yapar.

Dirgen, yaba, eskiden harmandakullanılan, ucu sivri tarım araçlarıydı.Silahın olmadığı yerde, en etkili si-lahtı. Süngü gibiydi.

Silahın olmaması direnme ve sa-vaşma kararlılığında olan hiçbir halkınönünde engel olamaz.

Emperyalistler arası Birinci Pay-laşım Savaşı’nda, Anadolu KurtuluşSavaşı’nda tarih şu örnekleri kay-detmiştir: Mesela elde yeterli silahyoktur, ama savaşmak isteyen dahaçoktur; silahsız askerler, cepheye gi-derler, ve vurulup düşenlerin silahınıalıp savaşmaya devam ederler.

Mermilerin bittiği yerde, süngüsilahtır. Makinalı tüfeklerden çıkanmermilerin vızır vızır havada uçtuğuyerde, bir av tüfeğiyle de savaşıldığınatanık olmuştur savaş meydanları.

Bütün bu örneklerin gösterdiği

savaşma iradesi, silah üstünlüğündendaha üstün bir güçtür.

Halklar açısından esas olan, silahınpolitik anlamı ve işlevidir.

Mesela, faşist katillerin tenekekutuları mahallelere girdiğinde, onlarataş atmak da, en az kurşunlar kadaretkilidir.

Belki düşmana fiziki bir kayıpverdirmez o taşlar, ancak düşmana,orada istenmediğini, dost olarak, kur-tarıcı olarak görülmediğini en açıkbiçimde gösterir.

Öfkeli bir bakış bile yeri gelir,halkın, halk milislerinin silahı olur.O öfkeli bakış, düşmanı moral olarakvurur.

O bakış, zulüm ne kadar büyükolursa olsun, zalimlerin ne kadar as-keri üstünlüğü olursa olsun, halklarıteslim alamayacağının en net ifadesiolur.

Mahallelerimizi savunacağız.Kimdir milis? Silahlanmış halktır.Halk ne kadar silahlanırsa, milis okadar büyür. Mahallelerdeki halkdüşmanlarına karşı, halkın müdahaleve mücadele gücüdür. Milis saye-sindedir ki, halk düşmanları, mahal-lelerde istediklerini yapamazar.

Kimdir mahallelerdeki düşmanlar?Polis, jandarma, uyuşturucu tacirleri,fuhuş yaptıranlar, faizciler- tefeciler,muhbirler.. ilk başta aklımıza gelen-lerdir.

Bunların her biri, halka her düş-manlık yapmaya kalktıklarında milisikarşılarında bulmalılar. Bu halk düş-manları, halka karşı bir faaliyet yü-rütürken, karşılarına her an bir milisinçıkabileceğini, her an yazılı, sözlü,taşlı bir müdahaleye maruz kalacağınıbilmelidir.

Direnen bir halkın elinde taş dasilahtır, sopa da silahtır, kazma da

silahtır... Direnen bir halk için, be-denlerimiz de bir silahtır, açlığımızda bir silahtır.

Mesele, hangi silahla olursa olsun,faşizmin karşısına çıkabilme ve osilahı kullanabilme cesaretini gös-termektedir.

Silahı hep karademir sanma

Apo, Fatih, Hasan, Haydar

patladı zulmün orta yerine

yüreğin

bilincin

bedenin elde silahtır şimdi

Beden silahımızdır şimdi

cephanemiz sınırsız açlık

ölüm eylem olsun bize

nerede silahsız kaldık ki...

Eğer, doğru hedefe yöneliyorsakve eğer düşmana ateş etme cüretimizvarsa, bir taş bile elimizde etkili birsilaha dönüşür; yok düşmanı doğrutanımlamıyorsak veya düşmanlarasaldırma cüretimiz yoksa, elimizdeonlarca kaleşnikof da olsa, onlarcabomba da olsa, bir işe yaramaz. Birhalk deyişinin dediği gibi: "Eğer ateşedemiyorsak silah bizim neyimize."

Fakat savaşma, ateş etme cüretve kararlılığına sahip olanlar, silahlarıyoksa da onu bulurlar. "Ya faşizmeteslim olacağız, ya silah bulacağız."

Milisler, silah konusunda, düş-mana karşı araçlar bulup geliştirmekonusunda, çok daha yaratıcı olabi-lirler. Halkı işin içine kattığımızda,halkın yaratıcılığı etkili savaş araçlarıda bulacaktır.

Gerçek güç silahların çıkardığıseste değil, onları yöneten düşünce-lerdedir.

Düşüncelerin zayıf ya da yanlışolduğu yerde silahlar nihai hedefe

SİLAHIMIZTAŞTIR, SOPADIR,

ÖFKELİ BİR BAKIŞTIR! MİLİSLER MAHALLENİN ŞAHANLARIDIR

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ28

Page 29: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

varmayı sağlaya-maz; rotasını şaşırırsağa sola vurmayave etkisizleşmeyeyol açar. Ulusal vetoplumsal mücade-

leler tarihi bunların çokça örneği iledoludur.

İdeolojimiz nettir.

Bu anlamda milisin rotası danettir. Hedefleri de nettir. Milisinönündeki adım, bu netlik doğrultu-sunda sopayla, taşla, neyle olursa

olsun, silahlanmak, silahlanmayı yay-gınlaştırmak, halkın en basit silahlarlada olsa, halk düşmanlarına karşı di-renmesini ve saldırmasını sağlamaktır.

Mahallelerde yıllardır yapılan di-renişler, ve son olarak Haziran Ayak-lanması, milis ve halkın silahlanmasıaçısından çarpıcı örneklerle doludur:Tencere kapağından yapılmış man-cınıklar, sopalar, sapanlar, pet şişe-lerden yapılmış gaz maskeleri, mo-lotoflar, tazyikli sular karşısında be-denlerle kurulan barikatlar, halkınmücadelesini zenginleştiren araçlar

olmuşlardır. Kimse orada sapanın,taşın meşruluğunu tartışmamıştır.

Burada esas olan, halkın şiddetininmeşruluğudur. Halklar açısından şid-det haktır ve şiddete başvurmak meş-rudur. "Halkın şiddeti ekmek, adaletve özgürlük kadar haktır."

Halkın düzen karşısındaki gücü,kitlesel örgütlülüğü ve askeri örgüt-lülükleridir.

Halk milis olarak örgütlendiğinde,gücü, gün gelir elindeki taştan sopa-dan, gün gelir, silahtan kaynaklanır.

İzmir Halk Cephesi 13 Ekim'de Türkan Saylan KültürMerkezi önünde her Cuma 19.30'da düzenlenen “NuriyeGülmen Semih Özakça’nın Talepleri Kabul Edilsin!Zorla Müdahale Cinayettir, Cinayete Ortak Olmayacağız,Yaşatacağız!” konulu basın açıklamasında şunlara de-ğinildi: "...26 Eylül’de Ankara Numune Hastanesi’nekaçırılan Nuriye Gülmen’in sağlık koşulları ise giderekkötüleşiyor. Zorla müdahale için kaçırıldığı hastanedekendisine refakatçı verilmediği için insani ihtiyaçlarınıkarşılayamıyor. Bir yandan da Soysuz, bilincinin ka-panması durumunda müdahale izni verildiğini söylüyordoktorlara… Bir bakanın izninin hiçbir önemi yok. Bi-liyoruz ki bilinci kapanan birinin son ver-diği beyan esastır. Aksi işkencedir, insanlıksuçudur. Nuriye Gülmen müdahaleyi ke-sinlikle reddettiğini ve açlık grevine devamedeceğini beyan etmiştir... Çünkü onlarNuriye ve Semih gibi binlerce insanı birgecede işlerinden edenler insanları ek-mekleriyle terbiye etmeye çalışanlar, insanyaşamının ceplerine indirdikleri paralardandaha değerli olduğunu kavrayamazlar.Yağma, talan ve rant peşinde koşanlar el-bette yeni projelerini açıklarken hiçbirişçi-emekçiyi düşünmeyeceklerdir. Geç-tiğimiz günlerde Aliağa’da TÜPRAŞ’tapatlayan bir tanker nedeniyle dört işçiyaşamını yitirdi, iki işçi ise ağır yaralandıo sıralarda enerji Bakanı gülerek yeniprojelerini anlatmaktaydı patlamanın he-

men ardından çıkıp açıklamayı yapan bir yetkili ise işindurmadığını söylemekten başka bir şey diyemedi. Onlardeğil miydi ki öldürülen işçilerin sayısını doğru vermektendahi korkan? Onlar değil miydi işsizlik rakamlarıylaoynayarak yapay bir refah seviyesi yakalamaya çalışan?Elbette onlar. Onların derdi rakamlardır, hangi okuldanmezun olduğu bile belli olmayan birilerinin rakamlarüzerinde bu kadar oynaması ise ironiden başka bir şeydeğildir. Dirilerek Nuriye ve Semih’in taleplerini hay-kırmaya devam ediyoruz ve devam edeceğiz!” denildi.Açıklamanın okunmasının ardından şiirler okunarak ey-leme son verildi. Eyleme 15 kişi katıldı.

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

29YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde* Nazife Onay, tutukluluğunun 75. gününde

Zorla Müdahale Cinayettir,Cinayete Ortak Olmayacağız, Yaşatacağız!

Page 30: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

Biz "protestocu" değiliz. Evet,bu ülkede halka karşı işlenen suçları,katliamları, işkenceleri, iş katliam-larını, hepsini protesto ediyoruz veetmeye devam edeceğiz.

Fakat bununla yetinmemeliyiz.

Meclisler olarak bir sorunu elealdık mı, sonuna kadar takipçisi ol-malıyız.

Bunu nasıl yapacağız?

- Birincisi; ele aldığımız sorun-larda sonuç almayı hedeflemeliyiz.

- İkincisi, çözümler geliştirmeliyiz.

SONUNA KADAR GİTMEK

Diyelim ki mahalleden bir insa-nımız katledildi. Biz katletdilmesiniprotesto ettik. Ama meclis olarakgörevimiz, sorumluluğumuz oradabitmez. Tersine o noktadan itibarenbir çok sorumluluğumuz ortaya çıkar.

- Maddi manevi her açıdan aileninyanında olmak, meclisler olarak busorumluluklarımızdan biridir. Bir

Halk Meclisi, Ailelerin Ailesidir. Herailenin hısımı, akrabası, en yakınıMeclistir.

- Sonra o katliamı, her yerde, herzeminde teşhir etmek, duyurmak gö-revi vardır. Sadece bizim biliyor ol-mamız ve bizim protesto etmemizyetmez. Bu anlamda, katliamı teşhiretmek için halk toplantılarından duvaryazılarına, demokratik kurumları zi-yarete kadar, her yönteme başvurupkonuyu takip etmeyi sürdürmeliyiz.

- Katliamla ilgili dava açılmasıiçin mücadele, dava açıldıktan sonrakatillerin cezalandırılması için mü-cadele.. şeklinde ele alabilmeliyiz.

SONUNA KADAR TAKİPÇİSİOLMAK

Örneği bir katliam üzerinden ver-dik.

Fakat bu ele aldığımız her konudaböyledir.

Diyelim mahalledeki bir alt yapısorunu için, bir sokağın kanalizasyonu

için dilekçe topladık ve belediyeyeverdik. Bu defa onun takipçisi olmakgerekir. Belediye bir söz verdiyse,onun takipçisi olmak gerekir.

Bu bizim hem kitle nezdinde,hem düşman nezdinde ciddiyetimiz-dir.

Belediye bir söz verdiğinde veardından sözünü verdiği o işi zama-nında yapmadığında, eğer biz tavıralmazsak, takip etmez, gidip hesabınısormazsak, gerektiğinde yeni eylem-lerle o sözü takip etmezsek, bizikimse ciddiye almaz. Söz verir veyapmazlar.

HER AİLENİN EN YAKIN AK-RABASI MECLİS OLABİLMELİ

Halk Meclisleri, "doğumda, dü-ğünde, cenazede, hastanede, hapis-hanede" mahalle halkının yanındaolacaktır. Bu sadece basit bir "ziyaret"meselesi olarak görülmemelidir. "Dü-ğün oldu ziyaret ettik, cenaze oldubaşsağlığına gittik" ilişkisinin ötesinde

Ele Aldığımız Sorunları SONUNA KADAR Takİp Edeceğİz!

İLLE KAVGA

Nuriye ve Semih direnişine yönelikher saldırıda, iktidarın çaresizliğini vedirenişin gücünü bir kez daha görüyoruz.

Bir yanda devlet, bir yanda iki di-renişçi...

Devlet, iki direnişçinin direnişinikıramıyor.

Çünkü onlar haklı.

Çünkü onlar doğru bir politikayıuyguluyorlar.

Çünkü bu direnişte Halk Cephesivar.

Çaldığımız her kapıda, önceliklebu gücü anlatmalıyız.

Tutukluyorlar. Sokaklardan kaçırı-yorlar.

İçerideki Yorum elemanlarının sa-yısı, dışarıdakilerden fazla.

Ama dışarıda halk var.

Ve yorum halktır.

Yorumu dinlemeye devam edelim.

Çaldığımız her kapıda, İLLE KAVGAalbümünü anlatalım, tanıtalım, satalım.

İlle kavga, kavganın özünü ne kadariyi anlatıyor.

Baskılar, tutuklamalar, BİZİM SE-SİMİZİ BOĞMAYA YETMEZ.

BİZİ SUSTURMAYA YETMEZ.

Çaldığımız her kapıya önerecekle-rimiz:

Nuriye-Semih'in mahkemesine ka-tılalım.

Bir albüm alın, "ille kavga" deyinsiz de.

Yorumcularla dayanışma için onlaramektup yazalım, Kültür Bakanlığınaprotesto için mail yazalım, faceboktanprotesto edelim, hesap soralım.

YENİLMEZ TEK GÜÇ HALKIN GÜCÜDÜR

Atasözü:Yalnız taş

duvar olmazÇat Kapı Her Eve GirmektirÇat Kapı tüm halkı devrime katmaktır

Haftanın Çat KapıGündemi

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ30

Page 31: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

Devrimci TutsaklarıPsikolojik BaskılarlaTeslim Alamayacaksınız!

Devrimci Özgür Tutsak olan İsmailAkkol’a, Silivri Hapishanesi’nin ah-laksız gardiyanları tarafından “bugünekadar niçin intihar etmedin?” diyesoru sorulmuştur. Bunun üzerine nasılintihar edeceğinin yöntemlerini an-latmışlardır. Konuyla ilgili 12 Ekim’deyazılı açıklama yapan TAYAD’lı Ai-leler kısaca şu sözlere yer verdi; “…Psikolojik baskı yöntemleri uygulu-yorlar. İsmail Akkol’un başına gele-bilecek her şeyden hapishane idaresisorumludur.”

Suçlu Değil Devrimciyiz Tek TipElbise Giymeyeceğiz

İstanbul TAYAD’lı Aileler 14

Ekim’de Taksim Galatasaray Lisesiönünde, emperyalizmin ve uşağıAKP’nin Tek Tip Elbise (TTE) poli-tikasına karşı basın açıklaması yaptı.Halkın ilgi gösterdiği ve alkışlarladestek verdiği gözlendi. Yapılan açık-lamada ise kısaca şu sözlere yer ve-rildi;

“Hapishanelerde saldırılar, sürgünsevkler, işkenceler devam ediyor, tektip elbise öncesi deneyebilecekleritüm yöntemleri deniyorlar. Bizler TA-YAD’lı Aileler olarak diyoruz ki; tümçabalarınız nafile, biz köklerimiziAnadolu topraklarına salmışız, bizbu vatanın evlatlarıyız, sizin emper-yalist ağababalarınız giydiremedi bizeTTE’yi, ne yapsanız da giymeyeceğiz.TTE devrimci tutsakları kişiliksiz-leştirme politikasıdır, beyinleri teslim

almanın aracı olarak dayatılıyor. Be-yinlerimizi size teslim etmeyeceğiz.Sımsıkı sarılacağız Anadolu toprak-larına belki bedenlerimiz düşecekçok sevdiğimiz Anadolu topraklarınaama TTE giymeyeceğiz. TTE giymekölümdür. Kendi ölüm fermanımızıimzalamayacağız.

Bizler bugüne kadar nasıl diren-diysek hapishanelerde yine aynı şekildedireneceğiz öleceğiz ama asla teslimolmayacağız. Buradan Amerika veuşaklarına sesleniyoruz, 7 yıl F tipi ha-pishane politikanıza karşı nasıl diren-diysek 138 kez ölüp teslim olmadıysakşimdi de değil 7 yıl gerekirse 70 yıl di-reneceğiz. Yeni gelenekler yaratacağıztek tip elbise politikanıza teslim olma-yacağız. Şimdiden haykırıyoruz yaşasındireniş yaşasın zafer…”

bir bağı olabilmeli meclislerin. Ka-pitalizm, her türlü ilişkiye çıkarcılığıhakim kılmıştır. Halkın akrabalıkilişkileri bile bencil, bireyci yaşamkültürü karşısında yenilmektedir.Halk Meclisleri işte bu boşluğu dol-duracaktır. Halkın birbiriyle ilişki-lerini, Meclisin halkla ilişkilerini çı-karcılığın ötesine taşıyacak, yakını,kimsesi olmayanların kimsesi ola-caktır. Halk Meclisi, her ailenin enyakın akrabası olabilmelidir. Her so-rununu ilk paylaşacağı yer olabil-melidir. Bu, her sorunun takipçisiolmakla mümkündür.

ALTERNATİF OLMAK İÇİNHER KONUDA ISRARCI OL-MALIYIZ

Mesele ortaya bir ALTERNATİFkoymaktır. Halkın ve devrimcilerinalternatifini koymaktır.

Her konuda meclis olarak yapa-bileceğimiz bir şey vardır.

Elbette bir çok sorun bu düzeniçinde çözümsüzdür. Sorunların tammanasıyla bu düzen içinde çözüle-

meyeceğini de biz söylüyoruz. Fakatkendi paylaşımımız, dayanışmamız,örgütlülüğümüz ve yaratıcılığımızla,asgari anlamda yapabileceklerimizve çözebileceklerimiz de vardır.

Bir başka örnek üzerinden devamedelim. Oligarşinin hükümetleri de,belediyeleri de yoksul halkı depremkarşısında yalnız bırakmıştır. Yüz-binlerce insanın ölümünden sözedil-mektedir ve hükümetlerin, beledi-yelerin bunun karşısında hiçbir ön-lemi, çalışması, planı, programı yok-tur.

Halk Meclisleri, bir bildiriyle,açıklamayla bu durumu protesto ede-bilir ve kınayabilir. Bunu yapmalıdırda.

Fakat bunu yapmakla kalmama-lıdır.

Sonraki adımda, deprem konu-sunda halkı bilinçlendirmek, halkıncan güvenliğini asgari ölçüde olsasağlayabilmek, depremle ilgili somuttaleplerimizin karşılanması için be-lediyelere baskı yapmak çerçevesindebir çok çalışma yapılabilir.

Belediyeler ve soyguncu, yağmacıinşaat tekelleri, deprem korunmaalanlarına el koydularsa halk olarakGazi'de, Okmeydanı'nda ne yapaca-ğımıza halkla birlikte toplanıp kararverebiliriz; kendi korunma alanları-mızı, kendi korunma yöntemlerimizibelirleyebiliriz.

SONUÇ OLARAK;

Bütün bunlar yapılabilir.

Yapabilmenin ön koşulu,

1- Sorunları, konuları, sadece pro-testocu bir bakış açısıyla ele alma-mak.

2- SONUÇ ALICI, SORUN ÇÖ-ZÜCÜ bir hedefe sahip olmak.

3- ALTERNATİF OLMA iddiasınıtaşımak. Yaptığımız her işte, ilgilen-diğimiz her konuda, bu iddiamız so-mutlanmalı.

Halk Meclisleri, mücadelesini buçizgide geliştirdiğinde, bulunduğumahalledeki tüm halkın meclisi olmayolunda büyük adımlarla ilerleye-cektir.

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

31YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde

Page 32: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

Şırnak’ta bir kömür ocağında çök-me oldu ve 7 işçi katledildi.

Enerji Bakanlığı, "Kömür ocağıruhsatsız, kaçak çalışıyor." diye açık-lama yaptı.

Açıklama, kapitalizmin suçlarınıörtbas etmek için yaptığı klasik biraçıklamadır.

Açıklama, yalandır. Kapitalizmyalancıdır.

İşçinin can güvenliğini hiç dü-şünmediklerini gizlemek için, ocakkaçaktı diyorlar. Yalan:

Şırnak'ta, göçüğün olduğu yerdekiocaklar, söz konusu maden alanındacan güvenliği olmadığı için 2013'tekapatıldı.

Fakat, Cudi dağı eteklerindeki buocaklar, 2014'de tekrar faaliyete gir-diler.

"Kaçak" olarak mı?

Kesinlikle hayır.

Burada, bu "kaçak" ocaklarda,kaç işçi çalışıyor biliyor musunuz?

Orada 3 binin üzerinde işçi çalı-şıyor.

Yanlış okumadınız; 3 bin kişininçalıştığı ocaklardan söz ediyoruz.

Hemen her yıl, onlarca işçi öldübu ocaklarda. Bunların haberleri ba-sında yer aldı.

Enerji Sanayi ve Maden KömürEmekçileri Sendikası Genel BaşkanıMustafa Şenoğlu, Temmuz 2014'deyaptığı açıklamada şöyle demişti:

"Şırnaktaki maden ocaklarında

ölenleri gizli gizli gömüyorlar".

Hangi kaçaktan söz ediliyor?

Sanki bir bakkal dükkanından, birseyyar satıcıdan sözediyor.

Koskoca bir alan ve alanda da birdeğil, bir çok kömür ocağı çalışıyor.

Binlerce işçi her gün gelip gidiyor,yüzlerce kamyon vızır vızır çalışıyor.Kaçakmış!!!

Sorun kapitalizmin tarzıdır.

Göz göre göre "kaçak" olmasıne demektir?

- Hiçbir iş güvenliği koşulununyerine getirilmemesi demektir.

Tabii ne gaz ölçümü var, ne debaşka bir güvenlik önlemi.

(Sosyalizmde iş güvenliği olmayanişyerleri, üretime devam edemez.)

Ocağın kaçak olması ne demek-tir?

- İşçilerin sigortasının olmamasıdemektir.

(Sosyalizmde bu tek bir işçi içinbile mümkün değildir.)

Ocağın kaçak olması, iş kazaları-nın örtbas edilmesi demektir.

Sosyalizmde bu düşünülemez bile.

Son zamanlarda, burjuva basındada iş kazalarına çokça yer veriliyor.

Fakat bu kazaların nedeni sorgu-lanmıyor.

Kazaların nedeninin çarpık kapi-talizm olduğu örtbas edilip, bir kaçkişi suçlanıyor.

Şimdi diyelim ki, Şırnak'ta 7 iş-çinin katledildiği ocakta görevli mü-hendisi tutukladılar, ne değişecek?

Şu başlık, durumu özetliyor: "Tür-kiye ölümlü iş kazalarında dünyadaüçüncü, Avrupa’da birinci sırada!"

KAPİTALİZMDE İŞ GÜVEN-LİĞİNİ ORTADAN KALDIRAN,BİZZAT KAPİTALİZMİN AŞIRIKAR HIRSIDIR.

ÖLÜMLERDEN, maliyetleri dü-

şürmek için, işçilerin can güvenliğiniortadan kaldıran KAPİTALİZM SO-RUMLUDUR.

DÜNYADA DURUM: Dünyadaher 3 dakikada bir iş kazası, her 4saatte bir de ölümlü iş kazası meydanageliyor.� İş kazalarının yüzde 98’likkısmı işveren ve personel ihmalindenkaynaklanıyor. Bu kazaların yüzde50’si çok kolay önlenebilir kazalardır.

NEDEN ÖNLENEMİYOR? Ce-vap; kapitalizmin kar hırsı.

Bugün iş kazası denilince, yenisömürge ülkelerdeki durum ortayakonulup, iş güvenliğinin sağlandığıülkelere örnek olarak da bazı em-peryalistler gösteriliyor.

TAM BİR ÇARPITMA.

İş güvenliği ve iş sağlığı konu-sunda "önde gelen ülkeler arasındasayılan Avustralya, Almanya, İngiltereve bazı AB ülkelerinin halen ulaşa-madığı düzeylere, başta SovyetlerBirliği olmak üzere, pek çok sosyalistülke ON YILLAR ÖNCE ULAŞ-MIŞTIR.

- KAPİTALİZMİN VE SOSYA-LİZMİN İŞ GÜVENLİĞİ VE İŞÇİSAĞLIĞI ÖLÇÜLERİ BİLE FARK-LIDIR:

- "Çalışma ortamlarında toksikmaddeler için azami kabul edilebiliryoğunlukların belirlenmesi" konu-sunda kapitalist ülkelerle sosyalistülkeler arasında temel bir fark vardır.Kapitalizm, örneğin 5 birim zehirnormaldir derken, sosyalist ülkelerbunu en altta tutmuşlar, örneğin 2birime kadar izin vermişlerdir.

- "SSCB’de çevre ve işçi sağlığıstandartları genelde mevcut teknolojive ekonomik fizibilite dikkate alın-maksızın, yalnızca sağlık etkileri te-melinde belirlenmektedir. Bu durumABD’deki standart belirleme politi-kalarıya taban tabana zıttır."

Yani kapitalizm "koşulları" ge-rekçe gösterip işçi sağlığını hiçe sa-

İŞ GÜVENLİĞİ, İŞÇİ SAĞLIĞI İşçinin Güvenliği de Sağlığı da

Kapitalizmin Umrunda Değildir!düzen devrimkapitalizm sosyalizm

geçmiş gelecek

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ32

Page 33: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

yarken, sosyalizm, koşulları işçi sağ-lığına göre ayarlamaktadır.

- SUÇLU KİM?

İş kazalarında, kapitalistler, yüz-süzce emekçileri suçlayıp, onlarındikkatli olmadıklarını, kurallara uy-madıklarını iddia ederler.

Oysa aşırı çalışma ve aşırı mesaiile işçileri yorgun, dikkatsiz hale ge-tiren kendileridir.

Oysa Sovyetler Birliği'nde dahadevrimin ilk yıllarında:

- 16-18 yaşlar arası ergenler içinçalışma günü 6 saate indirilmiştir;18 yaşın altındaki gençler için tehlikeliolarak kabul edilen bazı mesleklerbu yaş kitlesi için yasaklanmıştır.

- 11.11.1917 tarihinde kabul edilenilk kararnameler ile 8 saatlik çalışmagünü kabul edilmiştir. Bu kararnameyegöre Rusya’da çalışma haftada 48saat ile sınırlandırılmıştır. Böyle birkarar dünyada ilk kez alınmıştır. (Ör-neğin, ABD bunu ancak 1938 yılındakabul etmiştir.)

- Stalin'in milyonlarca emekçiyeverdiği müjde ile devrimin 10. yıl-dönümü olan 1927 yılında ise işgünü, ücret aynı kalmak şartıyla 7saate indirilmiştir.

- Gece vardiyaları için ise mesai6 saattir. Daha sonra ağır ve tehlikeliişlerde çalışan işçiler için mesai günde6 saate, bazı kategorilerde (örneğincıva sanayi) 4 saate indirilmiştir.

- Sovyetler Birliği'nde 15 Kasım

1922’de kabul edi-len İş Mevzuatı'nagöre:

"Hiçbir sanayitesisi veya işlik sen-dikalar ve sağlıkotoritelerinin onayıalınmadan inşa edi-lemez".

"Hiçbir tesis işmüfettişi ve hijyenmüfettişi tarafındanincelenmeden hiz-

mete giremez."

- En fazla iş kazasının olduğusektörlerin başında gelen inşaat sek-törüyle ilgili, olarak Sovyetler Birli-ği'nde gelişen teknolojiye göre sürekliyeni yasal düzenlemeler yapılmıştır.

- Sovyetler Birliği'nde iş kazalarınıönlemekte en temel nokta, işyerlerininve çalışma koşullarının denetlenme-sinin büyük ölçüde işçi örgütlerineve dev bir müfettişler ordusuna bıra-kılmış olmasıdır.

- "İş yerlerinde işyerinin büyük-lüğüne göre 7–17 üyeden oluşanemek koruma komiteleri vardır. Bukomiteler işyerindeki makine koru-yucularını, havalandırmayı, iş-günüihlallerini vs. denetlerler."

- SSCB’deki 25 sendikanın hep-sinin Emek Koruma Bölümü vardır.Bölüm’ün işlevlerinden biri �emek-çileri �işçi �sağlığı �ve �güvenliği �ala-nında �eğitmektir.

KAPİTALİZM, İŞ GÜVEN-LİĞİNE "MALİYET ARTIRICIUNSUR" OLARAK BAKAR.

SOSYALİZMDE İSE BUDOĞRUDAN EMEKÇİYEVERİLEN DEĞERLE İLGİLİBİR SORUNDUR.

İş Güvenliği, sorunu, işyer-lerine asılan "başınıza baret gi-yin" tabelalarıyla sağlanamaz.Kapitalizm, bunun dışında işgüvenliğine harcanacak parayıgereksiz masraf, maliyet artırıcı

unsur sayar. Aşağıdaki tablo, sosya-lizmin iş güvenliğini hangi bakış açı-sıyla ele aldığını gösterir:

"1930'ların ortasında iş güvenliğialanında başlayan enstitüleşme buyıllarda da sürmektedir. Bu enstitülerleeşgüdümlü çalışan sendikalar bulun-makta, tüm bunların yanında AğırSanayi Bakanlığı'na bağlı olan Gü-venlik Teknolojisi bölümü yalnızca1935 yılında 180 farklı güvenlik aracıgeliştirmiş, ülkedeki 25 Tıp Enstitüsüile birlikte çalışmıştır. 50'lı yıllardabütün sağlık kuruluşlarının büyüksağlık komplekslerinde toplanmasıişçi sağlığı hizmetlerine de yansımış,60'larda Sağlık Bakanlığı'na bağlı 12Sanayi Hijyeni ve Meslek HastalıklarıEnstitüsü yapılandırılmıştır."

İşte bütün bunların sonucunda,SSCB'den Küba'ya bütün sosyalistülkelerde iş kazası sayısı düşmüş,kapitalizmin "meslek hastalıkları"diye meşrulaştırdığı hastalıklar mi-numum seviyeye indirilmiştir.

Bunun sonucunda sosyalist ülke-lerde yaşam süresi hızla büyümüştür.

İş kazalarına, işçi sağlığına ilişkinistatistiklerde, burjuva basın yayınorganları, kurumları, sosyalist ülkelereyer vermeseler de gerçek budur.

Tüm kapitalistler, iş kazalarınıönleme konusunda, sosyalistlerin ar-dından nal toplamışlardır.

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

333YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde

Page 34: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

ÖMÜRLERİNİ VERENLERİ, UMUDU BÜYÜTENLERİ SAHİPLENELİM...

Tayad’lı Aileler

Yazımıza başlarken Özgür Tut-saklar kimdir, öncelikle Özgür Tut-sakların kendilerinden dinleyelim.

Özgür Tutsak Kimdir ?“Biz, Anadolu toprağında emper-

yalizme ve faşizme karşı savaşırkentutsak düşmüş halktan insanlarız.

Önderimizin ifadesiyle söylersek"Biz bu toprağın insanıyız. Halkız.Halktan biriyiz. Halkın öncüsüyüz."

Tutsak alınmamızın nedeni, bizimbu niteliğimizdir.

Esaret koşullarında bu niteliği-mizin ezilip yok edilmeye çalışıldığınıbiliyoruz. Ama bugüne kadar irade-mizi ezdirmedik, bundan sonra daezilmesine izin vermeyeceğiz. ÖzgürTutsaklık, tarihe kanla yazılan birgeleneğe dönüşmüştür. Buca, Üm-raniye, Ulucanlar Direnişleri, '96Ölüm Orucu ve 2000-2007'de BüyükDirenişimiz’i yaratan ve daha nicedirenişlerimizi de yaratacak olan iştebu Özgür Tutsaklık geleneğidir.

Özgür Tutsak, her koşulda halkiçin üreterek, kendisini ve yoldaşlarınıeğiterek ve feda ruhuyla direnerekdevrime yürüyen tutsaktır.

Özgür Tutsağın tarihsel görevi,bulunduğu her yerde ve her koşuldabu devrimi örgütlemektir”(ÖzgürTutsak Tüzüğü’nden)

Her gün operasyonlar devam edi-yor, tutsaklara saldırılar devam edi-yor.

20-25 gardiyanın saldırısına uğ-rayan tutsaklarımız, domuz bağı iş-kencesiyle, süngerli odalara atılaraksindirilmeye çalışılıyor.

Özgür Tutsaklar hep başı dik dur-dular düşmanın karşısında. Onuru,adaleti temsil etmekten asla vazgeç-mediler.

Tutsaklara Mektup Yazalım, Neden mi?

Hapishanelerde mektubun ayrıbir önemi vardır. Dışarıdan gelen bir

haber, yoldaşından aldığı bir selamtutsağı daha güçlü kılar. Dışarıylaya da içerideki ve dışarıdaki yoldaş-larıyla en büyük bağları, paylaşımaraçlarıdır mektuplar. Coşkumuzu,sevincimizi, acımızı tüm hissettik-lerimizi, üretimlerimizi yani kısacasıtüm yaşadıklarımızı mektup üzerindenpaylaşırız. Mektuplar bu yönüyle ha-pishanelerdeki tecriti kırma aracı-mızdır. Çünkü mektuplarla dayanış-mayı arttırırız. Mektuplarımız sadeceiletişim araçlarımız değil aynı za-manda eğitim araçlarımızdır da. Pay-laşımlarımızla hem öğrenir hem öğ-retiriz. İşte tüm bu saydıklarımızdandolayı düşman mektuplarımıza sal-dırır. Çünkü tecritte bizi güçlü tutacakhiçbir şeyin olmasını istemez.

Özgür Tutsaklara Kitap Gönderelim Neden Mi?

Özgür Tutsaklar, tecridin karan-lığında kitapların ışığıyla aydınlanır.Okumak en temel çalışmalarındanbirisidir tutsağın. Okumazsa paslanır,düşünceleri bulanır. Okudukça, yaz-dıkça, ürettikçe bilenir, berraklaşır,sistematize eder okuduklarını. Dünyahalklarının sömürü ve zalimden kur-tuluş kavgasında, tarihe ve dolayısıylakitaplara da yazdığı büyük bir birikimvar. Bu birikimi okumak bizi zen-ginleştirir, okuduklarımız tutsakla-rımıza örnek olur. Bu nedenle tut-saklarımıza kitaplarımızı gönderme-

liyiz.

Biz TAYAD'lı Aileler Olarak Ne Yapacağız Evlatlarımız İçin?

Halka gitmeliyiz, kapı kapı anlat-malıyız evlatlarımız neden tutsak düş-tüler, neden ömürlerini veriyorlar.

Evlatlarımızı mektuplarla, görüş-çülerle, kitaplarla sahiplenmeliyiz.

Evlatlarımızın sahiplenilmesi içinçağrılar yapmalıyız.

HALKIMIZ! ÖMÜRLERİNİSİZLER İÇİN VEREN EVLATLA-RINIZ İÇİN BİR MEKTUP DASEN YAZ.

HALKIMIZ ÖZGÜR TUTSAK-LARA SENDE BİR KİTAP GÖN-DER.

Onlar Özgür Tutsaklar. Buca'da,Ümraniye'de, Ulucanlar'da katledi-lenler. Katillerin üzerine direnişleyürüyenler. En güzel türküleri bu di-renişlerde söyleyip ölüm kusan nam-lular altında halaya duranlar. Onlar,tutsaklıkta özgür olanlar.

Özgür Tutsaklar, 30 yıllık direniştarihleri ile Buca'da Ümraniye'deUlucanlar'da ölüm oruçlarında halkınnamusu, yüz akı, onuru oldular.

Özgür olmak, özgür kalmak, özgüryaşamak için...

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ34

Page 35: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

Liseliyiz Biz

Sultan Beyazıt döneminden beri okul olarak kalmayıbaşarabilen İstanbul'da Şişli Endüstri Meslek Lisesi rantçıAKP’nin palazlandırdığı inşaat tekellerinin kurbanı oluyor.

Şişli Endüstri Meslek Lisesi yıkılarak,yerine Taş Yapı isimli AKP'nin palaz-landırdığı inşaat tekeli tarafından otelve rezidans yapılacak. Şişli'de 4 bin öğ-renci öğrenim görüyor. Şişli EndüstriMeslek Lisesi öğrencileri yıkımdan dolayıKurtuluş Ortaokuluna gönderilecek. Kur-tuluş Ortaokulu öğrencileri ise MahmutŞevket Paşa Ortaokulu’na gönderilecek.Tüm bu gelişmelerin su yüzene çıkma-sının ardından öğrenciler ve veliler 12Ekimde Kurtuluş Ortaokulu önünde top-landılar. Ellerinde pankartlar, dillerindesloganlar okulları için aileler ve öğrencilerdirenişe başladı. Çocuklarının başkaokula gitmemesi için imza kampanyasıdahi başlatan veliler “Okulumuzu bı-rakmak istemiyoruz” “Kurtuluş Ortaokulubizimdir” diyerek slogan yazan dövizlerle,pankartlarla eylem gerçekleştirdiler. Ai-leler okullarının ellerinden alınmasınakarşı çıkarak, "bizi duymayacaklarsabiz Milli Eğitim Müdürlüğüne, valiliğegideceğiz. Yine duymazlarsa oturma ey-lemi yapmaya devam edeceğiz..."diyor.“Aileler bize sormadılar? Bu kararı nasılaldılar?” diye soruyorlar.

Faşist AKP için ne ailelerin ne öğ-rencilerin ne de eğitimin bir önemiyoktur. Bugün ülkemizde eğitim halktankopuktur. Sene ortasında katil TayyipErdoğan’ın bir tek sözüyle sınav sisteminideğiştirdiler. Yerine aniden, şekilsiz, öğ-rencilerin ne olduğunu dahi anlamadığı,ilk defa denenecek bir sınav sistemi ge-tirdiler. Bunu yaparken sınava hazırlananmilyonlarca öğrenciyi düşünmediler.Şimdi de eğitim öğretim yeni başlamış-ken, sırf tekeller para kazansın diye 3Ortaokulu birden ayaklandırıyor altüstediyorlar. AKP’nin inşaat tekelleri para

kazansın diye İstanbul’un en iyi, en güzel yerlerini kendipalazlandırdığı şirketlere peşkeş çekti. Koca İstanbul’uinşaat şantiyesine çevirdiler. Her köşede mantar gibi inşaat

şirketleri türedi ve hızla yayıldı. AKP halkiçin değil, tekellerin çıkarı için iktidardadır.Bu yüzden halkın çıkarını değil tekellerinçıkarını ve menfaatini korumakla görevlidir.

Faşizmin eğitim ile iyi yetkin düşünensorgulayan bilimsel düşünen insan yetiş-tirme derdi yoktur. Bu yüzden okullaraimamları hoca diye atayabilir, bu yüzdensene ortasında okulları yıkabilir, bu yüzdensene ortasında sınav sistemini değiştirebi-lirler. Binlerce öğretmen açığı varken, ata-ması yapılmayan onbinlerce öğretmen var.Bunların yanında KHK adı altında Nuriyeve Semih gibi aydın, öğrencilerinden başkadünyaları olmayan öğretmenleri eğitimcileriişten atabilir yerine AKP’nin saçma sapanmüfredatını, öğrencilere veli nimet gibisunan gerici öğretmenleri tutabilirler.

16 Ekim günü Şişli Endüstri MeslekLisesi’nin rezidans yapılmasına okullarınıntaşınmasına tepki gösteren öğrencilerepolis saldırdı. Öğrencilere işkence yaparakbir öğrenciyi gözaltına aldılar.

Bir yanda okulları için mücadele edenveliler ve öğrenciler, bir yanda AKP,AKP’nin inşaat tekelleri ve polis. Polisinöğrenciye kalkan elleri halkın değil tekel-lerin hizmetindedir. Düşmanca okullarınıisteyen öğrencileri yerlerde sürükleyenpolis de tıpkı köpekliğini yaptığı iktidargibi halkın değil paranın hizmetindedir.

Okullarımızı da geleceğimizi de faşistAKP’nin açgözlülüğüne terk etmeyelim.Okullarımıza öğretmenlerimize sahip çı-kalım.

Halktan yana bir an olsun düşünmeyentekellerin iktidarı AKP’ye okullarımızdabizim için direnen öğretmenlerimizde bi-zimdir diyelim. Halkı öğrencileri düşün-meyenlere karşı örgütlenmekten, bir ol-maktan başka çare yoktur.

OKULLARIMIZI, GELECEĞİMİZİFAŞİST AKP’NİN AÇGÖZLÜLÜĞÜNE TERK ETMEYECEĞİZ!

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

35YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Biz Liseli Dev-Genç’lileriz

� Çürümenin içindebüyümek istemiyoruz.

� Uyuşturucu bataklığındabüyümek istemiyoruz.

� Üniversite kapılarındaadaletsizlik istemiyoruz.

� Büyüdüğümüzde işsizlikbataklığında boğulmakistemiyoruz

� Bunun için, demokratikbir lise istiyoruz.

� Demokratik bir lise için,özgür, bağımsız bir ülke is-tiyoruz.

� Bunun için, bu yaşta,

BU KAVGADABİZ DE VARIZ!

� Liseliyiz biz... Genciz, çokgenç... Ama yüreklerimizbüyük.Erken olgunlaşıyoruz biz.Bu ülke, bu düzen erkenbüyümek zorundabırakıyor bizi.

� İşte bu yüzden,BU KAVGADABİZ DE VARIZ!

Bu Kavgada Biz de Varız!

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz varız!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde

Page 36: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmazve İçişleri Bakanı Süleyman Soylubu sene okullara 10 bin polis görev-lendireceğini açıkladı. Milli EğitimBakanı Yılmaz; “geleceğin teminatıolan çocukların daha sağlıklı güvenliortamda eğitim almasının kalitelieğitim için olmazsa olmaz unsurlar-dan birisi olduğunu belirterek, şöylekonuştu:

“Daha önce İçişleri Bakanlığımızbütün illerimizde riskli olarak belir-lemiş oldukları okulların kameralarlagüvenlik alanı içerisine alınması ko-nusunda mutabakata varmıştık. Bukonuda çalışmalar başlamıştı. Şimdibu kamerayla sağlanan güvenliğeilave olarak Çalışma ve Sosyal Gü-venlik Bakanımızın da katkısıyla vekararıyla yaklaşık 10 bin tane gü-venlik elemanı alacağız. Valiliklercebelirlenen riskli okullarda bunları is-tihdam edeceğiz. Gerekçesi nedir?Evlatlarımızı daha güvenli bir ortamdaokullara gelişte veya çıkışta herhangibir zararlı unsurla karşılaşmaması,muhatap olmaması için bir ortakçalışma gerçekleştirdik.”( 11.10.2017HÜRRİYET)

Soysuz Süleyman ve Milli EğitimBakanının tek kaygısı “geleceğin te-minatı olan çocukların sağlıklı vegüvenli bir ortamda eğitim görmesi”imiş.

Peki AKP iktidarı döneminde ço-cuklarımız ne kadar “sağlıklı ve gü-

venli” koşullar-da yaşıyor?

T ü r k i y eİstatistik Kuru-mu (TÜİK) ve-rilerine göre2002’den 2016yılına kadar fu-huş yüzde 790,uyuşturucu ba-ğımlılığı yüzde678, çocuklarıncinsel istismarıyüzde 434 ora-

nında arttı.

Adalet verileri, yıldaortalama 8 bin çocuğuncinsel olarak istismaredildiğini ortaya koyu-yor. Bu, günde 21 çocukdemek! TÜİK verilerinegöre, 2015 yılında Tür-kiye’de işlenen suçlarınyüzde 46’sı çocuklarakarşı işlenirken çocuğaşiddet ve cinsel istismaröne çıkıyor.

AKP iktidarı döneminde çocukistismarı 3 kat arttı! Çocuğun cinselistismarında Türkiye dünya listesinde3’üncü sırada. Bu konuda davalarınneredeyse yarısı cezasızlıkla sonuç-landı.

Faşist AKP iktidarı dönemindebaşta bonzai olmak üzere uyuşturucupatlama yaptı.

AKP iktidarında, 2013’te 2009’agöre en büyük artış yüzde 658,7 ilebir veya birden fazla sentetik uyuş-turucu madde kullanan çocuklarınsayısında gerçekleşmiştir. Yaş gruplarıitibariyle ise en hızlı artış, 11 yaş vealtındaki çocuklarda görülürken, özel-likle de bonzaiye başlama yaşı gittikçedüşüyor.

Sokaklarda her gün uyuşturucukomasına girmiş halde görünen genç-ler AKP iktidarının ürünüdür.

Şimdi kalkmış güvenlik ve sağ-lıktan bahsediyorlar.

Asıl çocuklarımızı uyuşturucu çe-telerinin hamisi AKP iktidarındankorumalıyız.

“1994-2013 döneminde uyuştu-rucuyla bağlantılı suçlardan dolayıİstanbul’da cezaevine girenlerin sa-yısında yüzde 1543 (15.4 kat) artışyaşandı ama İstanbul’da uyuşturucukullanımı azalmadı, aksine arttı.”

Tüm bu veriler gösteriyor ki Tür-kiye’de ne eğitim ne de yasalar ço-cuklarımızı korumuyor. KatilAKP’nin böyle bir derdi de yok.

Kız çocuklarının evlendirilmesininönünü açan imam ve müftülere ev-lendirme yetkisinin tartışıldığı bugünlerde, katil AKP’nin bakanlarıhangi çocukların kimden korunma-sından bahsediyor.

Okullara 10 bin polisin alınması-nın asıl amacı devrimcilerin okullardaörgütlenmesinin önüne geçmektir.Tüm bu yozlaşma çöküntüsüne karşıdevrimcilerin liselileri örgütleyece-ğinin korkusudur. Okulları halk sev-gisinden uzak, polislerle doldurma,liselileri baskı altına alma yöntemidir.

Daha yeni okullarını kaybetme-mek için mücadele eden Şişli EndüstriMeslek Lisesi öğrencilerine saldıranpolis kimin polisidir? Kimin polisikimi koruyacak?

SONUÇ OLARAK uyuşturucuyuyaygınlaştıran, uyuşturucu patronlarınıçetelerini koruyup kollayan AKP ikti-darıdır. Çocuklarımızı, gençlerimiziuyuşturucudan yozlaşmadan kurtaracakolan bu bataklığın asıl sahibi AKP de-ğildir. AKP’nin yarattığı bataklığı ku-rutmaya kararlı devrimcilerdir. Dev-rimcileri ne okullardan ne de öğrenci-lerden polisler ile uzaklaştıramayacaklar.

Gençlerin sağlıklı ve güvenli birsistemde yaşaması için faşizme karşımücadelemiz sürecek. AKP ve onungibi tüm iktidarların bataklığa dö-nüştürdüğü bu sistemi bu düzeni yı-kacağız.

Bu bataklıktan örgütlenen genç-lerimizle cennet yaratacağız. Bunuhiçbir güç engelleyemeyecek!

ÇOCUKLARIMIZI UYUŞTURUCU VE YOZLAŞMA BATAĞINA İTEN AKP İKTİDARIDIR!

GENÇLERİMİZİ YOZLAŞMAYA KARŞI ÖRGÜTLEYECEK TEK GÜÇ

DEVRİMCİLERDİR!

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ336

Page 37: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

İlk olarak kuşatılmış Cephe savaş-çılarının ağzından duyuldu bu söz.

Büyük bir cüretti her şeyden önce.Teorik ve siyasi olarak ise, meşrulukbilincinin en özlü ifadesidir.

Meşruluğa ilişkin bugüne kadarsöylenmiş en güçlü sözdür.

İki sınıf karşı karşıyadır.

İki sınıf savaş halindedir.

Bir taraf; devlet, kendini yasal,karşısındakileri yasadışı, kendisinimeşru, karşısındakileri gayri-meşru,kendisini haklı, karşısındakini haksızgörmekte ve bu bakış açısıyla ken-disine baş kaldıranlara, silah sıkanlara"teslim olun" çağrısı yapmaktadır.

İşte bu noktada, devrimci bunutersine çevirir.

"ASIL SİZ TESLİM OLUN".

Niye? Çünkü, meşru olan biziz.

Siz meşru değilsiniz. Çünküsömürü meşru değildir.

Siz sömürü düzenini savunuyor-sunuz.

Sömürü düzeni için silah kulla-nıyorsunuz.

Silahlarınızı bırakın ve teslimolun.

Bu slogan, bu söz, sadece askerialanda geçerli değildir.

Düşmanın bize kendi meşrulu-ğunu dayattığı her şeyin karşısına,bu güçlü mantığımızla ve meşrulu-ğumuzla çıkabiliriz.

Gösteri, örgütlenme hakkımızdır,buna engel olanlar meşru değildir;her yerde bıkmadan tekrarlayabilirizbunu.

Gerektiğinde coplar altındayken..

Okulda faşist, gerici derslere karşıçıkabilir, "gerçekleri öğretmelerini"isteyebiliriz.

Bir gösteride, "yasalara uyma-mızı" isteyen polise, yasaları siz yap-tınız, bu sizin yasalarınız, diyebili-riz.

Sendikada, yasalara uymamızıisteyen sendikacıya, emekçiler adına,bu yasaklara karşı çıkmanın kendigörevleri olduğunu hatırlatabiliriz.

"Direnişi bırakın" diyene, "asılsiz zulmü bırakın" demeliyiz.

"Açlık grevine katılmıyorum,doğru bulmuyorum" diyene, açlıkgrevi bir biçimdir, sorunun özüdirenmektir, direnmeyi doğrubulup bulmadığınız önemli diye-bilmeliyiz.

Biz meşruyuz.

Biz haklıyız.

Biz doğruyuz.

Bunları biz temsil ediyoruz.

Bunlarla çelişen her şey, yan-lıştır.

Asıl SizTeslim Olun!

�DİLİMİZİ GÜÇLENDİRELİM, ZENGİNLEŞTİRELİM!�Meşru olan biziz!

�Gücümüzü meşruluğumuzdan alıyoruz.

�Meşruluklarına inananlar, boyun eğmez.

İzmir'de TutukluMadenciler Tahliye Edildi

İzmir’de tutuklu olan maden işçileri ve devrimcilerinyargılandığı mahkeme 11 Ekim'de İzmir 15. Ağır CezaMahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya yoğun katılım olmasınedeniyle duruşma salonu değiştirildi. Polyak Madencilikönünde işlerini isteyen işçilere destek açıklamaları veyoksul madenci çocuklar için yaz okulu çalışmaları yap-manın, gözaltında susma hakkını kullanmanın suç olarak

gösterilmeye çalışıldığı duruşmada, tutuklu maden işçileri;“13 Mayıs 2014 tarihinde 301 maden işçisi hayatınıkaybetti. Biz de yeni katliamlar olmasın, madencilerin vemaden ocaklarının sorunlarına dikkat çekelim diye birdernek kurduk. Soma Katliamı’nda akrabalarımız, çocuklukarkadaşlarımız öldü. Cenazelerini ocaktan kendimizçıkardık” dediler. Duruşma sonunda Çiğdem Şenyiğit,Gökhan Ayaydın, Volkan Çetin, Gürdoğan İşçi, Fırat Kaya,Turgut Onur ve Mehmet Ter tahliye edildiler. Ancaktahliye edilenlerden Çiğdem Şenyiğit ve Mehmet Ter,hapishane çıkışında tekrar gözaltına alındılar.

kavganın ve hayatınSAVAŞÇILARI

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

37YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde

Page 38: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

“150 bin kişi atılmış, hiçbiri direnmiyor, kendi çıkarını sa-vunmayanı kimse savunamaz...

Kürdistan'da o kadar katliam var, halkın sesi çıkmıyor... Bu kadar yalanı, dolanı nasıl görmüyorlar... Gidip gidip yine kendilerini soyana zulmedene oy veriyor-

lar.”Bunlar, halka inanmayanların, güvenmeyenlerin sıklıkla

rastladığımız cümleleridir; tüm bu cümlelerin sonu, "bu halkiçin değmez" diye biter.

Bu bakış açısının sahipleri, halkın direnebileceğine inanmıyor. Halkın devrim yapabileceğine inanmıyor. Halka güvenmiyor. Halka güvenmemek, halkın hiçbir şey yapamayacağını

düşünmek, burjuvaziye ait bir düşüncedir. Küçük burjuvazi deböyle düşünür.

Bu düşünce, "halk için" herhangi bir düşünce veya idealiçin, insanların hiçbir fedakarlıkta bulunmasına değmeyeceğiBİREYCİLİĞİYLE devam eder.

Bu düşünce, halkların binlerce yıllık isyanlar, direnişler,savaşlar tarihinin inkarıdır. Bu düşünce, halkların tarih boyuncakazandığı zaferlerin inkarıdır. Milyonlarca insanın, ayaklan-malarda, halk kurtuluş savaşlarında, 2. Emperyalist PaylaşımSavaşı’nda, halkların özgür olabilmesi için kendini feda ettiğigerçeğinin inkarıdır.

Halkların şu veya bu zamanda, baskılar karşısında sessiz,tavırsız kalması da tarihi bir olgudur. Kendi içinde nedenlerivardır. Kitle mücadelesi ilerler, geriler. Halklar, bazen baskının,terörün altında geriye çekilir, bazen kurşunların üzerine yürürler.

SINIF BİLİNCİ, bize, halkın şu veya bu dönem tavrı neolursa olsun, tarihi yapanın halk olduğunu söyler. Tarih boyuncaölen ve öldüren, yıkan ve yapan odur, savaşan odur.

TARİH BİLİNCİ, bize, halktan asla umut kesilmemesi ge-rektiğini gösterir. Çünkü halklar, tarihin kaydettiği bütün büyükkahramanlıkların, bütün büyük savaşların, bütün büyük feda-karlıkların sahibidir.

Halka, devrime, sosyalizme inanç bir bütündür. Biri diğerini besler. Halka inanmak ve güvenmek, burada temel bir rol oynar. Halka inanmıyorsanız, devrime inanmak bir şey ifade

etmez. Çünkü devrimi yapacak güç halktır ve halka inanmı-yorsanız, bu halktan bir şey olmaz diyorsanız, devrimi yapacakbir güç de ortada yok demektir.

Halka güvenmek, halkın örgütlenebileceğine inanmaktır. Tersi ise, halka güvenmeyenler, bu halk örgütlenmez diye

düşünür ve halkı örgütlemezler. Halka güvenmeyenler, örgüt-lemek için halka gidemezler. Kendi güçsüzlüğünü, inançsızlığınıhalkın güçsüzlüğü, inançsızlığı gibi göstermeye çalışırlar.

Halka güvenle kendine güven arasında da yakın, kopmazbir bağ vardır.

Halka güvensizlik aslında kendine güvensizliktir. Kendigüçsüzlüklerini, kendi korkularını halka malederek açıklarlar.Kendi korkuları vardır, halk korkuyor derler. Kendileri hazırdeğildir, halk hazır değil derler. Kendileri legalizme doğru yolalacaklardır; halkın legal partiye ihtiyacı var derler.

Tarihsel, sınıfsal olarak biliyoruz ki;

1- Devrim kitlelerin eseridir. 2- Politika, kitlelerle ve silahlarla yapılır. Dolayısıyla, halka güveni olmayanlar, veya kalmayanlar,

devrim iddiasını sürdürümeyeceği gibi, politika yapamaz halegelirler. Hiçbir konuda politika üretemezler. Emperyalizmin,oligarşinin tüm saldırıları karşısında "kitle yapmaz, kitlegelmez, kitle korkar" diye düşünecekleri için bir politika ge-liştiremezler.

"Olanak, güç her şey kitlelerdedir. Kitlelere gitmeyenlerhiçbir şeye sahip olamazlar. Giderek umutsuz, iddiasız, yorgunolurlar." Dayı'nın dediği gibi, bir yerde umutsuzluk, iddiasızlıkvarsa, kökeninde halka güvensizlik, halk ve vatan sevgisininolmaması veya zayıflaması vardır.

Halka güvensizliği ifade edenler, halkın direnmediğini,mücadele etmediğini söyleyenler, ya tarih bilmiyordur, yabildiğini inkar ediyordur ya da devrimcilerle halk arasına kalınbir çizgi çekiyordur.

Bu ülkenin halkının 1977'lerden bu yana yaşadıklarını birhatırlayalım. Sivil faşist terör, cuntalar, idamlar, infazlar, yüz-binlerce kişinin işkencelerden geçirilmesi, tutuklanması, ha-pishanelerde saldırılar, kaybetmeler, faili meçhuller, 1977 1Mayısı’ndan bu yana süregelen kitlesel katliamlar... karşısındabu halkın direnmediğini, mücadele etmediğini kim iddiaedebilir?

Bütün bunlardan sonra ve hala bu ülkede halkın kurtuluşmücadelesi sürüyor mu? Sürüyor?

Bunca badireye rağmen, hala bu halk içinden devrimcilerçıkarıyor.

Bitmeyen, yenilmeyen, tükenmeyen halktır. Halka güvenmek, halktan güç almaktır. Sınıf bilincinden

ve tarih bilincinden beslenmektir. Halka güvensizleşenlerindevrimciliği, bitme sürecine girmiş demektir.

Burjuva ideolojisi, kimseye güvenmemeyi öğretir ve önerir."Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin" sözü, burjuvaideolojisinin en özet halidir. Güvensizlik, kuşkuculuk, biline-mezcilik, insanları, halkları belirsiz, kuşkucu bir ortamasürükler. Tek tek insanların ve halkların birleşmesini önler.

Burjuvazi, - Kendimize güvensiz olmamızı istiyor; ÇÜNKÜ kendimize

güvenmezsek, kimseye de güvenimizin olmayacağını, iradesiz,inisiyatifsiz, edilgen kişilikler haline gelineceğini bilir.

Burjuvazi, - Halka güvensiz olmamızı istiyor; ÇÜNKÜ, halka güvenin

olmadığı yerde, kimse devrimcilik yapmaz. Düzen için birtehlike kalmaz.

Burjuva ideolojisine karşı, biz diyoruz ki, kendine güven, yoldaşlarına güven, örgüte güven, halkına güven! Yazımızı, Lenin'in sözleriyle bitirelim: "Yalnızca halka güvenen, halkın yaratıcı gücüne güvenen,

halkın yaratıcı gücünü keşfetmeye çalışan galip gelecek veiktidar olacaktır."

SSORUNLAR / ÇÖZÜMLERSORUNLAR / ÇÖZÜMLER

Sorun: Halka Güvensizlik Çözüm: Sınıf ve Tarih Bilinci

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ38

Page 39: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

Gençlik Her Adımında Direnişi DuyuruyorAnkara Dev-Genç’liler, 9 Mart’tan itibaren açlık grevinde olan kamu emekçileri

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın 20 Ekim'de görülecek mahkemesi için birçok yerdeçağrı çalışması yaptı. Yapılan çalışmalar kapsamında 12-18 Ekim arasında, BatıkentMesa, Ergazi, Gölbaşı Gazi Üniversitesi çevresinde Kamu Emekçileri Cephesi imzalıpullamalardan 420 adet yapıldı ve 200 adet bildiri dağıtılarak halk mahkemeye çağrıldı.

Okumak Savaşımızın Bir Parçasıdır!Kütahya Dev-Genç 15 Ekim’de okuma grubu düzenledi. Çalışmada, “Hayatın İçindeki

Teori – 1” kitabının “Laiklik Nedir?” bölümü okundu. Ardından konu üzerine tartışıldı.Şu sıralar gündem yapılan laiklik konusu hakkında; “Laikliğin ortaya çıkışı nasıl olmuştur?Ülkemizde laikliğin gelişimi nasıldır ve bugün ne durumdadır? Devrimcilerin laikliğebakışı nasıl olmalıdır?” gibi konular üzerinde tartışıldı. Üç kişinin katıldığı çalışmadaDev-Genç’liler haftaya aynı gün “Kemalizm” konusu üzerine tar-tışmak üzere sözleşip programı sonlandırdı.

Direnen Özgür Tutsaklarımızı Halka Anlatacağızİstanbul Ümraniye’de Dev-Genç’liler 15 Ekim’de bölgede ya-

zılama çalışması yaptı. Ümraniye ve Ünalan’da yapılan çalışmalardaNuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın yanı sıra tutsak Dev-Genç’liler için de özgürlük ve haklarının iadesini konu alansloganlar duvarlara işlendi.

FOSEM Gerçeklerin GözündenSergilerini Halkla Buluşturuyor

Fotoğraf ve Sinema Emekçileri (FOSEM), İs-tanbul Armutlu Mahallesi’nde her yıl düzenlenenGüz Şenliği programı kapsamında, “Grup Yorum –Halkın Hukuk Bürosu Avukatları – Kentsel Dönü-şüme Karşı”, “İlle Kavga – Halkın Avukatları Onu-rumuzdur – Evimizi Yıkanın Villasını Yıkarız” baş-lıklarıyla 14 Ekim’de 3 ayrı sergi açtı. FOSEM'inyaptığı açıklamada şunlar söylendi:

“FOSEM olarak bizim de çalışmalarımızı yü-rüttüğümüz İdil Kültür Merkezi, 24 Eylül’de katilpolis tarafından bir kez daha basıldı. 11 ayda 4. kezbasılan kültür merkezimizden, arkadaşlarımız işkenceile gözaltına alınmış, 4 arkadaşımız tutuklanmıştı.11 ay içinde toplamda 12 arkadaşımız haksız vehukuksuzca tutuklandı.

Halkın Hukuk Bürosu İstanbul Şubesi ve AnkaraŞubesi 12 Eylül günü katil polisler tarafından basıldıve günlerce süren gözaltı sonrası 15 avukat tutuklandı.Nuriye ve Semih’in faşizm ile halk arasında kurduğubarikata omuz verdikleri için, ezilenlerin, sömürü-lenlerin avukatları oldukları için halkın avukatlarıtutuklandı. Sergilerimizi tüm mahallelere yayacağız.Faşizme karşı direnmeye, halk için sanat yapmayadevam edeceğiz.”

Gelenekselleşen Armutlu Güz Şenliği’nin buyıl 14.’sü düzenlendi. Güz Şenliği’nde birçok sanatçısahne aldı. 'Kentsel Dönüşüm'e karşı panel ile 13Ekim’de başlayan etkinlik, 15 Ekim akşamı GrupYorum konseri ile sona erdi. Üç gün boyunca sürenprogramda sinevizyon gösterimleri, tiyatro oyunları,çocuk oyunlarının yanı sıra birçok ünlü sanatçınınkatıldığı etkinlikler yapıldı.

Okmeydanı’ndaAşure Programı Polisin Tacizlerine RağmenYapıldı

Okmeydanı Halk Meclisi’ningeleneksel olarak her yıl yaptığıaşure programı bu yıl 15Ekim'de yapıldı. OkmeydanıSibel Yalçın Parkı çay ocağındayapılan aşure dağıtımına, polisinakrep tipi zırhlı araçla tacizive korkutma çabalarına rağmenprogram sürdürüldü.

Ülkemizde Gençlik

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

339YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde

“Bir Dev Genç’linin Nuriye ve Semih İçinYazdığı Şiir”AÇLIĞA DOYMAKUmut doyuruyor açlığa yatmış bedenleriniZafere olan inanç büyüyor düşlerindeÖfke ile bileniyor sevdaları, ışık oluyor köhne karanlığaYarınlara güneşli sabahlara gülümsüyor iki yiğit canİki beden iki yürekMilyonların onuru, ekmeği için yürüyor zulmün zorbalığın

üzerineYarım kalmış sevdalar için çalınan ekmek, onur, aş içinEsmer yüzlü çocukların kursağında bırakılan hevesler için

yürüyor faşizmin üzerineYalnız NURİYE‐SEMİH olarak değilBerkin olup,Dilek olup yürüyor.Al Şafaklarda Bahtiyar olupAsıl siz teslim olun diye haykıran Sibel olup yürüyor.NURİYE‐SEMİH insanlık olup dikiliyor karşımızaBir kez daha hatırlatıyor Adalete açlığımızıDireniyorlar, halkları Adalete doyurmak içinDoymak nedir bilmeyen puştların sofrasına, gecesine kabus

olup dikiliyorlar.Cennet yapabilmek için vatanı, halkla büyütüyorlar

açlıklarını.Zafere olan inançları, doyuruyor bedenlerini.Bize de bu inancı kuşanıp zafere doğru yol almak düşüyor...

Page 40: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

Biz devrimciler, dünyanın kendine en güvenli insan-larıyız. Bu güvenimiz, ideolojik güvenimizden, ideolojimizegüvenimizden gelir. İnancı, güveni, umudu, büyütmenintek yolu; ideolojik olarak güçlenmektir.

Çünkü ideolojimiz birçok deneyden geçmiş ve defalarcadoğrulanmıştır. Devrimden önce veya sonra ideolojimizegüvenmeliyiz.

Dayı Fransa’da gözaltına alındığında kendisini sorgu-layan yargıç ile tartışır. Sorgu yargıcının odasına girdiğiandan itibaren tavrı çok netti. Sorgu yargıcı, anti-terördavaları şefidir. Ağzında bir sakız. Sigara içiyor. Dayısakızı çıkartmasını söyler. “Amerikalıları taklit etmeyin”diye de tavsiyede bulunur.

Sigarasını ya söndürmesini ya da kendisinin de sigaraiçeceğini söyler.

Epeyce bir tartışır hakim ile, sonunda sorgu hakimiDayı’ya sigara vermektense kendi sigarasını söndürür.Ve başlar; “Dursun Karataş sen kaç kişinin ölüm emriniverdin şimdiye kadar?” “Kaç hakimin, polisin, savcınınöldürülmesi kararını verdin?” diye sorar.

Dayı; “Siz varken bize laf söylemek düşmez, en yakıntarihinizden başlayalım; Cezayir’de kaç Cezayirliyi öldürdünüz,bir buçuk milyon Cezayirliyi öldürdünüz” der.

Sorgu yargıcı yılların sömürgeci, hakim tavrı ile devamediyor, ezmeye çalışıyor Dayı’yı ama o kadar güçsüz ki,tuz buz oluyor söylediği her şey...

“Kes sesini soruları ben sorarım” diyerek bağırmayabaşlar.

Dayı devam eder; “Siz bizi kıskanıyorsunuz” der, “Bunedenle bizim karşımızda duyduğunuz aşağılık kompleksinedeni ile böyle saldırgansınız” der.

Sorgu yargıcı şaşkındır; “Sizi mi? Türkiyelileri mikıskanıyorum? Komik” der, yargıç.

“Hayır”, der Dayı “Sosyalistleri, devrimcileri kıska-nıyorsunuz.” “Siz 131 yıl, tam yüz otuz bir yıl kestiniz,öldürdünüz Cezayirlileri, Cezayir Fransa’nın bir parçasıdır,dediniz. Ne oldu 131 yıl öldüre öldüre, bir buçuk milyonuöldüre öldüre kabul ettiremediniz, onlar biz Arabız dedi.Biz sosyalistler ise; Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkıvardır, ister bir arada yaşar, ister ayrılır biz birlikteolmalarını tercih ederiz, sizin gibi katil emperyalistlerekarşı gücümüz bölünmesin diyedir ama ayrılacağım dersede destekleriz deriz… İşte siz bunu kıskanıyorsunuz; bizhalklara güveniyoruz, siz korkuyorsunuz. Bu nedenle sizde derin bir aşağılık duygusu vardır…” diye devam eder.

Bizim ideolojimizin çok üstün bir ideoloji olduğuna,üstünlüğünü insana ve halka ve Marksist-Leninist ideolojiyegüvenden aldığını biliyoruz. Bu nedenle ideolojik güvenher şeyin üstündedir.

DEVRİMCİ İDEOLOJİNİN BURJUVA İDEOLOJİSİ KARŞISINDAÜSTÜNLÜĞÜNÜ GÖSTEREN 10 SÖZ

1‐ Devrimciler dünyanın en soylu damarıdır.2‐ Devrimciler dünyanın en mutlu, en huzurlu

insanlarıdır.3‐ Burjuvazi, bencilliğin, bireyciliğin, çıkarcılığın

temsilcisi; devrimcilik hesapsız, hilesiz, hurdasızyaşamaktır.

4‐ Burjuva ideolojisi, çözümsüzlük, bunalım, mo‐ralsizlik, umutsuzluktur. Devrimcilik, çözüm veumuttur.

5‐ Burjuva ideolojisi halkı soymaktır. Devrimcilik,halkı sevmektir.

6‐ Burjuva ideolojisi emperyalizme bağımlılık vevatan hainliğidir. Devrimcilik, vatan sevgisi ve ba‐ğımsızlık için savaştır.

7‐ Burjuva ideolojisi, haksızlık, adaletsizlik,eşitsizlik demektir. Devrimcilik, eşitlik ve adalettir.

8‐ Açlık, yoksulluk, işsizlik, sömürü, ırkçılık, fuhuş,kumar, uyuşturucu, burjuvaziyle özdeştir. Devrimcilik,insanlığın bu kötülükler karşısındaki onurlu direni‐şidir.

9‐ Burjuva ideolojisi çürümüşlüktür. Devrimcilik,vicdani, ahlaki ve siyasi olarak temiz kalabilmektir.

10‐ Burjuva ideolojisi, kötüdür ve tüm kötülüklerinanasıdır. Devrimcilik, güzeldir ve tüm güzelliklerinebesidir.

GÜCÜMÜN KAYNAĞIUmutsuzluk kaçar türkülerimden Ölüm orada yer bulmaz kendine Orada umut, direniş ve güç Ateş, inat ve öfke -Nasıl başardın bunu, şu günlerde Acı kapı kapı dolaşmadayken? -Gelecek düşüncesidir koruyan beni Emekçi halktır bana güç veren

Yan Raynis

4+3

aklımızdİyalektİk

materyalİzmdİrDEVRİMCİLİK AKIL TAMİRCİLİĞİDİR

BURJUVAZİ DEVRİMCİLERİ KISKANIR! KISKANÇLIĞININ NEDENİ SOSYALİZMİN İDEOLOJİK ÜSTÜNLÜĞÜDÜR!

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

40

Page 41: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

��Biz diyoruz ki; Katil AKP iktidarısürekli "Amerika'ya kafa tutuyor" görü-nümünde. Hatta kaba bir biçimde verdiği örnek ile Ecevit vd. düzen politikacılarını aşağılayıpkendisinin onlardan farklı olduğunu göstermek istiyor. Bakmayın katil Tayyip Erdoğan'ın öyle kafatutmasına. Yalan söylüyor ve demagoji yapıyor. Tayyip Erdoğan Amerika'ya karşı olmaz, olamaz.AKP ABD'nin bizzat kurduğu bir partidir. Bir ABD projesidir. AKP'yi Amerika'da ve Amerika'nın izniile kurdular. Tayyip, Amerika ve emperyalistlerin izni ve desteği ile iktidara geldi.

�Biz diyoruz ki; İşbirlikçi AKP iktidarı, ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi için yarattığı vemodel olarak Müslüman ülkelere sunduğu bir projedir. Katil AKP iktidarı, Afganistan'da, Irak'ta,Libya'da, Suriye'de hep ABD ne istediyse anında yaptı. Amerika’nın Ortadoğu'ya yaptığı saldırı,kar ve petrol hırsı içindir. Çünkü, krize giren ekonomisine çıkış yolu bulmak için Ortadoğuhalkının kanı üzerinden hesaplar yapıyor. Onbinlerce, yüzbinlerce insan Amerika'nın karı içingözden çıkarılamaz. Amerikan emperyalizmi için insanın hiçbir değeri yoktur. AKP iktidarı da,topraklarımızı satılığa çıkarmış, askerlerin kanı karşılığı alacağı parada anlaşmıştır. Ülke çıkarlarıböyle korunmaz ama, ancak böyle satılır.

�Biz diyoruz ki;Yalancı AKP iktidarı anti-emperyalist ya da anti-Amerikancı değildir. AKPiktidarı sömürücü, faşist bir iktidardır. Yeni sömürge bir ülkenin iktidarı olduğu gibi, ABD'ye değilkarşı çıkmak, boyun eğmek zorunda kalan bir durumdadır. AKP'nin ABD emperyalizmine olangönüllü bağımlılığı, onursuzluk ve çıkar ilişkisine tabidir. ABD’ye, oligarşiye verilen güvenceler,Beyaz Saray'ın kapılarını aşındırmalar, IMF’ye karşı değiliz demeçleri yetmiyor. ABD yetkililerininde dediği gibi; “Ya bizden yanasın, ya bize karşı!’ AKP iktidarı, ABD'ye, emperyalizme veoligarşiye tam itaat ederek tarafını göstermektedir.

�Biz diyoruz ki;AKP birçok alanda ABD'ye bağlıdır. Karşı çıkamaz. Ülkemizde bulunanyüzlerce sayıdaki ABD tekeliyle, borçlarla göbekten bağımlıdır karşı çıkamaz. Amerika ile ülkemizarasında imzalanan sömürü anlaşmalarına, ülkemizi Amerika'nın çiftliği haline getiren askeri an-laşmalara, hükümetlerin politikalarından, harcamaların hangi alanlara kaydırılmasına, hangi ürününüretileceğinden, hangi ülkeden ne ithal edileceğine kadar her konuda müdahalesine hiçbir itirazlarıolmamakla beraber, Amerika'nın yıllardır ülkemizde devrimcilerin ve dünya halklarının,katledilmesine, hapislere atılmasına ve işkence görmelerine sessiz kalmışlar ve bu politikalarınyürütülmesinde birinci derecede görev almışlardır.

�Biz diyoruz ki; AKP yeni sömürge bir ülkenin faşist iktidarıdır. ABD eyaleti gibidir karşı çı-kamaz.Riyakar AKP iktidarı bu ülkeyi sermayenin çıkarları adına yönetiyor. ABD emrediyor, oyerine getiriyor. ABD'nin, oligarşinin isteklerinin yerine gelmesi için de, halktan “fedakarlık”adıyla daha fazla yoksullaşmaya boyun eğmesi isteniyor, ses çıkaranlar ise susturulmaya çalışılıyor.Fedakarlık demagojilerinin ne boyuta ulaşacağının çarpıcı bir örneğini eski AKP MilletvekiliSaffet Benli ifade etmişti. AKP’li vekil, asla sermayenin ve kendilerinin içinde olmadığı “herkese”,fedakarlık düştüğünden dem vurarak; memurların cumartesileri de çalışmasını, haftalık mesainin40’tan 48 saate çıkarılmasını istemişti.

�Biz diyoruz ki; AKP ülkemizdeki 35 milyon metrekare ABD üs toprağından ABD'yi söküpatamaz, atmaz. Türkiye’de neredeyse 40'tan fazla Amerikan üssü bulunuyor. ABD emperyalizmikendilerine kar getirecek ve sömürebileceği yeni ülkeleri bu 40'tan fazla üslerle vurabilecek. Yanı-başımızdaki halkları bombalayacak uçaklar, bizim topraklarımızdan kalkacak. Askerler, ABD im-paratorluğu istedi diye kan dökecek, kanı dökülecek. AKP iktidarı da, topraklarımızı satılığaçıkarmış, askerlerin kanı karşılığı alacağı parada anlaşmıştır. Para için onurunu, haysiyetini,ahlakını satıyor faşist AKP iktidarı.

VATAN TOPRAKLARINI ABD EMPERYALİZMİNE SATANFAŞİST AKP İKTİDARININ ONURU,

HAYSİYETİ, AHLAKI YOKTUR!Biz Diyoruz ki;�

41

Page 42: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

Sosyalizmi, kapitalizmden ayırantemel ilkelerden birisi, eleştiri-özeleş-tiridir. Kapitalizm özeleştiri yapma-dığından kendini yenileyemez ve ge-liştiremez. Kapitalizm hasta, can çe-kişiyor. Kendi mezarını kendisi kazıyorve ölmeye mahkumdur. Sosyalizm isekendini devamlı yeniler ve geliştirir,çünkü eleştiri-özeleştiri mekanizmasınıçalıştırır. Yaptığı hatalardan derslerçıkarır ve düzeltir. Eksik bıraktıklarınıeleştiri-özeleştiri ile tamamlar. Kendinitanır, ve hep nasıl daha iyi yapabilirimdiye düşünür. Kendine güvenir çünküyaptığı yanlışlardan korkmaz, yanlış-lardan öğrenir ve doğrusunu bulupdoğruyu koyar yerine. Gizli saklı birşey yoktur. Sosyalizmde sorunlar üze-rine birlikte tartışılır, eleştirilir ve iknayöntemi ile doğru düşünceleri pekiş-tirebilir, yanlış düşünceleri altedebilirve sorunları tam anlamıyla çözebilir.

Eleştiri ve Özeleştiri Nedir?Eleştiri, kullanılan yanlış bir yön-

temin tespitidir. Bu tespiti yaparkenyerine doğrusunu koymak gerekir.Yani bir sonucun değişmesi için ne-denini değiştirmeliyiz. Bu durumdayöntemimizi gözden geçirmemiz ge-rekir. "Nedenini bilmeden sonucu de-ğiştirmeye kalkışmak ahmaklıktır"(Albert Einstein) Dayı da bunu birazdaha geliştirmiş ve demiş ki: "AHMAKDEĞİL DEVRİMCİ OL."

Eleştiri ve özeleştiri; hayatın, dev-rimin sorunlarını, siyasi ve örgütsel ha-taları ortaya çıkarır ve düzeltir. Eleştirive özeleştiri, devrimci mücadelenin,devrimci örgütlerin tek tek taraftarların,sempatizanların, üyelerin, kadrolarıngelişiminde bir adım öne çıkmalarınısağlayan, yaşadığımız sorunların ne-denleriyle çözümlerini ortaya koyan biraraçtır. İdeolojik mücadele konusundakien önemli silahımız eleştiri-özeleştiridir.İdeolojik mücadele burjuvazinin kir-lettiklerini temizlemektir. Eleştiri-öze-leştiri ise bu işlemin etkili bir mücadele

aracıdır. Devrimciler kendi aralarındakiçelişkilerin çözümünde, eleştiri-özeleş-tiriye başvururlar.

Devrimcilik; yoldaşının eksikliğinieleştirip, kendi eksikliğinde de özeleştiriyapabilmek ve devrimci için eleştirive özeleştirinin namus olduğunu bil-mektir.

Eleştirilmeyen Her YanlışMeşrulaşır!

Devrimci ideoloji yanlışı, eğri duranher şeyi düzeltir. Burjuva ideolojisiylecepheden savaşır. Eleştirmekten korkmazçünkü bilir eleştirinin, sevginin ve eme-ğin en yoğunlaşmış hali olduğunu. Açıkve cüretli bir şekilde her yanlışla mü-cadele eder ve hayat bulmasına izinvermez. Devrimci ideoloji gücünü eleştirive özeleştiriden alır. Eleştiri ve özeleştiriile kendisini ve çevresini devamlı ge-liştirir, her düştüğünde daha güçlü kalkarayağa. Kimsenin arkasından konuşmazveya “bundan adam olmaz” deyip geç-mez. Yanlışları tespit eder ve nedenleriylebirlikte doğruları anlatıp ikna temelindetartışır. Eleştirilmeyen her yanlış meş-rulaşır, meşrulaşan her yanlış bizi geri-letir, bizi gerileten her yanlış, çelişkilerinderinleşmesine neden olur ve bu yanlışdevrimciliği bırakıp, çürümeye kadargidebilir. Bundan dolayı önemlidir yan-lışları düzeltmek, arkadaşlarımızı ge-liştirmek. Çünkü biz onların yanlışlarınıdüzeltmezsek, bunun sonuçları düzenegeri dönmeye kadar gidebilir.

Özeleştiri Yap Kendini Tanı!Bir devrimcinin kendini tanıması

önemlidir ve kendini tanıyabilmesiiçin özeleştirel olması gerekir. Zaaf-larımızla, geriliklerimizle ya da ya-pamadıklarımızla kavga etmeliyiz vebunlardan korkmamalıyız. Cüretle buyanlışlarımızın üzerine yürüyüp onlarıdeğiştirmeliyiz. Zaaflarımızla hesap-laşmak bizim güçsüz olduğumuz an-lamına değil tam tersine güçlü oldu-ğumuz anlamına gelir. Zaaflarıyla sa-vaşamamak güçsüzlüktür çünkü. Herdevrimci kendisiyle ve yanlışlarıylakavga etmelidir. Bunları yapabilmek

için kendimizi tanımalıyız, kendimizitanımak için her şeyi açıkça ortayakoymalıyız ve özeleştiri yapmalıyız,çünkü kavga etmeyenler, emeği sev-meyenler bir ömür boyu devrimcilikyapamazlar. Kendini tanımama, ken-dine yabancılaşmadır. Kendimizi ta-nımalıyız ve zaaflarımızla savaşmalıyız,onları tek tek düşüncelerimizden, yap-tıklarımızdan söküp atmalıyız. Öze-leştiri, bunu yapabilmemiz için en iyiyöntemdir. Özeleştiri yaparak yeni in-sana ulaşabiliriz.

- Özeleştiri kendini tanımaktır.

- Özeleştiri yanlışlarla savaşmaktır.

- Özeleştiri gelişimin anasıdır.

- Özeleştiri yeni insandır.

- Özeleştiri namustur.

- Özeleştiri yapmayan namussuz-dur.

- Özeleştiriye inanmayan da na-mussuzdur.

Eleştiri - ÖzeleştiriDevrimcinin Silahıdır!

Geçmişin özeleştirisinin gücü, ge-leceğin ne kadar güçlü kurulacağınıbelirler. Dayının öğrettiği en önemlikural budur.

Eleştiri-özeleştiriyi şu başlıklarlaele alacağız:

a-Neyi nasıl yapıyoruz?

b-Yapamadıklarımız neler?

c-Neden Yapamadık?

d-Nasıl yapacağız?

Hiçbir ayrıntının üstünden atlama-dan hesaplaşmadıkça kendimizi tekrareder dururuz. Kendini tekrar SIRA-DANLAŞMAKTIR.

Sıradanlaşmak YOZLAŞMADIR.YOZLAŞMA ÇÜRÜMEDİR. Sadecekendini değiştirenler dünyayı değişti-rebilir. Kendini değiştiremeyenler dün-yayı da değiştiremez. Önce kendimizideğiştirmeyi başaracağız.

Gerçek bir özeleştiri, geleceği kur-ma iddiasıdır.Bu ise bir sorgulamaylaelde edilir. Moralimizi bozmamalıyızama yaptığımızın ideolojik temellerini

YENİ İNSAN ELEŞTİRİ‐ÖZELEŞTİRİYEGÜVENMELİ VE İNANMALIDIRYENİYENİ

İNSANİNSAN

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ442

Page 43: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

anlatabilmeliyiz. Baştan savma değil.

Eleştiri- özeleştiri ciddi bir şekildeyapılmalıdır.

Sonuç olarak:1- Sosyalizmi, kapitalizmden ayıran

temel ilkelerden birisi eleştiri - özeleş-tiridir. Bu yöntem bizim kendimizi de-

vamlı geliştirmemizi sağlar ve güçlükılar.

2- Eleştiri, yanlış bir yöntemin yerinedoğrusunu nedenleriyle anlatıp koy-maktır. Geliştirmektir, sevginin ve eme-ğin en yoğunlaşmış halidir.

3- İnsanın kendini tanıması ve de-ğiştirmesi özeleştiri yöntemi ile müm-

kündür. Zaaflarımızdan korkmadan,onlarla savaşıp onların devrimci doğ-rulardan yana çözülmesini sağlamalıyız.

4- Özeleştiri yöntemi ile geçmişimizitahlil edip nasıl daha iyi yapacağımızınderslerini çıkarmalıyız. Eleştiri-özeleştiriişini baştan savma değil, ciddi birşekilde yapmalıyız ki sonuç alalım.

Nuriye Gülmen ve Semih Özak-ça'nın mahkemesine çağrı için İstan-bul'da ve Anadolu'da çalışmalar tümhızıyla devam ediyor. Direnişin ruhuylaSemih'in ve Nuriye’nin sesini heralana taşımaya ses olmaya devam edi-yoruz. Mahkemeye çağrı için son birhaftada yapılan çalışmalar:

İSTANBUL:Sarıgazi Halk Meclisi: 16 Ekim'de

Sarıgazi'de birçok yere Nuriye ve Semihiçin yazılamalar yapıldı.

13 Ekim’de Sarıgazi’de NazımHikmet Parkı, Pir Sultan Abdal Parkıve cem evi çevresine Nuriye ve Semihiçin dövizler asıldı. “Nuriye ve SemihOnurumuzdur!”, “Nuriye Ve SemihYalnız Değildir!”, “Nuriye Ve Semih’iSavunmak İçin Mahkemeye Çağırı-yoruz!”, “Nuriye Semih İçin 20Ekim’de Tüm Halkımızı MahkemeyeSahiplenmeye Çağırıyoruz!” yazılı dö-vizler asıldı. 14 Ekim'de Sarıgazi Cu-martesi Pazarında Nuriye Semih’inmahkemesine çağrı amaçlı 250 bildirihalka ulaştırıldı. 17 Ekim'de ise Sarı-gazi Demokrasi Caddesi’nde Nuriyeve Semih’in mahkemesine çağrı amaçlı50 bildiri halka ulaştırıldı.

Bahçe l iev lerHalk Cephesi: Za-fer Mahallesi'nde 12Ekim'de Halk Cep-heliler tarafından, Nu-riye ve Semih mah-kemesine çağrı için"Faşizme Karşı 20

Ekim'de Ankara'da Nuriye ve Semih’leBirlikte Olalım/ Halk Cephesi" yazılıpankart asıldı. 14 Ekim'de Zafer ve So-ğanlı mahallelerinde de pullamalar ya-pıldı, dövizler asıldı ve Ankara'ya çağrıbildirisi dağıtıldı. Halkla mahkeme üze-rine sohbet edilirken ayrıca komplolarlaHalk Cephesi'ne yönelik polis operas-yonları anlatıldı. 16 Ekim'de SoğanlıMahallesi'nde "Faşizme Karşı KurulanBir Barikattır Nuriye ve Semih-HalkCephesi" yazılı pankart asıldı.

Okmeydanı Halk Cephesi: 14Ekim'de son dönemde yapılan tutuklamaterörü ve işbirlikçiliği teşhir eden veNuriye ve Semih'in direnişini destekleyenyazılamalar yapıldı. Halkın matbaasınanakşedilen sloganlar şunlardır: "Sayıl-mayız Parmak İle Tükenmeyiz Tutuk-lamak İle!", "110 Değil Milyonlarız BizKazanacağız!", "Tarih Bizi Yazacak Nu-riye ve Semih Kazanacak!", "İşbirlikçilikYapmak Şerefsizliktir!", "Berk ErcanDevletin Sümüklü Mendilidir!"

Armutlu Halk Cephesi: 17Ekim'de Nuriye ve Semih'in mahke-mesine çağrı için çalışmalar yapıldı.Yapılan çalışmalarda 1 adet pankartasılırken, mahallenin çeşitli yerlerine'20 Ekim'de Nuriye Semih için SincanAdliyesine', 'Nu-Se', 'Zaferi AçlığımızlaKazanacağız' yazılamaları yapıldı. Ay-rıca 4000 adet kuşlama yapıldı.

ANADOLU:Ankara Devrimci İşçi Hareketi:

Açlık grevindeki kamu emekçileri Nuriye

ve Semih'in 20 Ekim'de yapılacak mah-kemelerine çağrı olarak 14 Ekim'deSeyranbağları'nda 'Kamu EmekçileriCephesi' imzalı 500 adet pullama yapıldı.Çalışmaya 4 kişi katıldı. 12 Ekim'deyapılan çalışmada ise Misket Mahalle-si'nde 100 adet “Kamu Emekçileri Cep-hesi” imzalı pullama çalışması yapıldı.

Ankara Halk Cephesi: Dikmen'deHalk Cephesi tarafından açlık grevindekiemekçiler Nuriye ve Semih'in 20 Ekim'deSincan Adliyesi’nde yapılacak mahke-melerine çağrı olarak 14 Ekim'de 50adet afiş, 50 adet 'Kamu EmekçileriCephesi' imzalı pullama ve 3 adet 'HalkCephesi' imzalı ozalit yapıştırıldı. Birsonraki gün Tuzluçayır'da yapılan ça-lışmada 750 adet 'Kamu EmekçileriCephesi' imzalı pullama yapıştırıldı.Aynı çalışmada aynı imzalı bildiri dedağıtıldı. 16 Ekim'de 100.Yıl Mahallesive civarında 500 pullama yapıştırıldı.

Kamu Emekçileri Cephesi: An-kara Küçükesat ve çevresinde Nuriyeve Semih'in 20 Ekim’de görülecekdavasına davet ve Numune Hastane-si'ne Nuriye Gülmen'i sahiplenmekiçin çatkapı ve pullama çalışması ya-pıldı. 16 Ekim'de Ankara 100. YılMahallesi Semt Pazarı'nda çağrı amaçlı150 adet bildiri dağıtıldı. 17 Ekim'deise yapılan çalışma 300 pullama ya-pıştırılırken ayrıca 150 bildiri dağıtıldı.18 Ekim'de 100.Yıl Mahallesi ve ci-varında Nuriye ve Semih için 500’eyakın pullama yapıştırıldı.

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

43YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde

Direnişimizi ve Zaferimizi Engelleyemeyeceksiniz!Bir Kez Daha Direnenlerin Karşısında Diz Çökeceksiniz!

Bahçelievler

Ankara

Page 44: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

İDİL HALK TİYATROSU'NUN ŞEYH BEDREDDİN OYUNU'NUNTEMEL OYUNCULARININ HEPSİ TUTUKLU!600 YILLIK KORKUNUZ NEDENİ İLE TUTUKLUYORSUNUZ DİRENİŞ TARİHİNİ TUTUKLAYAMAZSINIZ!

Faşizm korkuyor, çünkü ŞeyhBedreddin 600 yıldır süren halkınöfkesini taşıyor. Şeyh Bedreddin hal-kın 600 yıllık hasretinin, adalet öz-lemlerinin, isteklerinin sesidir. Yok-sulluğun, açlığın, zulmün, baskınınsorumlulularının isimleri değişmişolsa da, var olan sınıflar mücadelesi,ekmek, adalet ve özgürlük kavgası,bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizmiçin savaşımız sürüyor. Bu ekmekkavgamızın, adalet isteğimizin veözgür bir dünya düşümüzün tiyat-rosudur. Bu yüzden Şeyh BedreddinOyunu'nun temel oyuncularını tu-tukluyorlar. Şeyh Bedreddin isminibütün kitaplardan siliyorlar, çünküŞeyh Bedreddin kendi iktidarlarıiçin bir tehlike oluşturuyor.

Örgütlü mücadeleyi savunan birHALK ÖNDERİ'DİR çünkü ŞeyhBedreddin. TARİHİMİZDİR! ŞeyhBedreddi'nin kurduğu "ortaklar",kolektivizmi 600 yıl önce hayata ge-çirmiştir. "YARİN YANAĞINDANGAYRİ, PAYLAŞMAK İÇİN HERŞEYİ" budur Şeyh Bedreddin’infelsefesi. Toprağı birlikte biçmek, to-humu birlikte ekmek, sorunları bir-likte çözmek, zalime karşı birliktedirenmek ve savaşmak. İdil Halk Ti-yatrosu da Şeyh Bedreddin oyunuda bu felsefeyi yeniden üreterek, halkadeğerlerini hatırlatıyor ve yenidenhayat veriyor. Faşizm bu düşüncedenkorkuyor, çünkü bugün de sömürü,yoksulluk ve katliamlar sürüyor.

BUGÜN EMPERYALİZM OS-MANLI'NIN YERİNİ ALMIŞTIR.BUGÜN OLİGARŞİDİR SULTAN-LARIN, BEYLERİN, AĞALARINYERİNİ ALANLAR.

Bugün 80 milyonluk Türkiyehalklarının 16 milyonu aç yatıp, açkalkıyor. Bugün, faşizm bir kararlagözünün yaşına bakmadan 150 binakademisyeni işinden ihraç ediyor,kimsenin emeğine bir değer vermi-yor. Emeğine sahip çıkanları tutuk-

luyor. Bugün oligarşinin kulları katilpolisler sarhoş olduklarından dolayıHakkari’de bir evin duvarını yıkıp,iki çocuğun ölümüne sebep oluyorve tahliye ediliyor.

ADALETSİZLİK, SÖMÜRÜ,AÇLIK bugün de devam ediyor. Buyüzden bizler Şeyh Bedreddin’ in ti-yatrosunu oynamaya devam edeceğiz,istedikleri kadar saldırabilirler, iş-kence yapabilirler, tutuklayabilirler.Biz bu oyunu oynamazsak o zamanşerefimize, ahlakımıza, namusumuzasaldırmış oluruz, kendimize işkenceyapmış oluruz, o zaman kendimizikendimiz hapis etmiş oluruz. Zalimeboyun eğmek tarihimizde yazmıyorve bundan sonra da yazmasına izinvermeyeceğiz. Biz Şeyh Bedreddingibi savaşacağız ve örgütleneceğiz.Bu çarkı döndüren halkın emekçielleri ise, bu çarkı kırmasını da biliriz.

"Ortaklar'daki hakikat düzenin-de herkes gücü, yeteneği oranındaçalışıp üretiyor, ihtiyaçları oranındaalıyordu. Yalnızca dinler ve halklardeğil, kadınlar da erkekler de eşittirburada." (Şeyh Bedreddin )

Neden televizyonlardaki dizioyuncuları değil de İDİL HALK Tİ-YATROSU oyuncuları tutuklanıyor?Çünkü İdil Halk Tiyatrosu bir halkönderinin tiyatrosunu oynuyor. Hal-ka yol, yöntem gösteriyor. Umut,moral, coşku veriyor. Halka, koşul-ları değiştirme gücü veriyor. Halkıörgütlenmeye çağırıyor ve düşmanınkim olduğunu söylüyor. Ekmeğimizikimin çaldığını, emeğimizin kimlertarafından sömürüldüğünü, nedenkendi vatanımızda açlık ve yoksullukiçinde yaşamak zorunda olduğumu-zu anlatıyor. Bu yüzden İdil HalkTiyatrosu’ nun temel oyuncuları tu-tuklu bulunuyor, çünkü faşizm kor-kuyor ve bu korku her geçen gündaha da büyüyor.

BİLGİ GÜÇTÜR, BİLGİ Sİ-LAHTIR, DOĞRU BİLGİ ÖRGÜT-LENMENİN NEDENİDİR. (Şeyh

Bedreddin)

"Biz dilemekteyiz ki, kulun kulakulluğu son bulsun. İnsan emeğiegemenliklerin en yücesi, en değerlisihaline gelsin. Yeryüzündeki tüm sö-mürü çarkları kırılsın." (Şeyh Bed-reddin)

Şeyh Bedreddin'in yaşadığı yıllarOsmanlı Beyliği'nin, beylikten çıkıpdevlet olmaya çalıştığı yıllardır. Buyıllarda Osmanlı egemenliğini kılıcınıhalkın üzerine savurarak kurar vebüyümeye başlar. Bir devlet olmayabaşlar. Halktan çalarak, yağma vetalan ile gelir kaynağını sağlar. Os-manoğulları giderek gücü kendi elin-de toplamaya, halktan aldığı para-larla saraylarda soytarılarıyla eğ-lence peşinde koşarak yaşamayabaşlar. Osmanlı egemenleri mal vemülklerini kendi aralarında payla-şamadıkları için kendi içlerinde birsavaş yürütürken, onlar için üretenve emek veren halka tek tanıdıklarıhak, sömürülme hakkıdır. Halkıhem kendisi için üretmesinin, hemde toplanan vergilerle kendisininbir kölesi haline getiriyor. Savaşlarlabirlikte halk yoksulluk ve sefaletiçinde yaşar. Sömürülmeye mahkumedilen halk, örgütsüz olduğundanve örgütlü olan ahilerin de baskıylasusturulmasından sonra büyük biracı içinde yaşar. Egemenler bugünde olduğu gibi halkın örgütlenme-sinden korktukları için en ufak birörgütlenmede halka saldırır ve buörgütlenmeyi akıttığı kan ile sus-turmaya çalışır. Zulüm, katliam,baskı ve saldırılar ezenlerin halkısusturmak için kullandığı yöntemdir.Bu yaşananlar bugün de farklı de-ğildir. Faşizmle bize saldıran ege-menler, bugün de halkın örgütlen-mesinden korkuyor, çünkü örgütlübir halk karşısında yenilmeye mah-kum olduklarının bilincindeler. Buyüzden halkı örgütsüzlüğüyle birliktecahil bırakırlar. Bilginin gücününfarkında olduklarından sadece kendi

HALKIN SANATÇILARI

44

Page 45: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

çıkarları için kullanırlar ve sadecesaraylara, saltanatlara hizmet etmesinisağlarlar. Halkın dini duygularını kul-lanarak, onlara yoksulluğun, sömü-rünün, zulmün "kader" olduğunuanlatır ve katlanmasını ister. Körükörüne kendine itaat eden bir halkister egemenler. Örgütsüzlüğün ge-tirdiği sonuçla halkın zalime, beylerine,ağalarına ve sultanlarına baş kaldı-rışları ve hesap sorma girişimleri hepboşa çıkar.

BİR HALK ÖNDERİ

Şeyh Bedreddin 1364 veya 1365yıllarında doğmuş ve ilk adı Mah-mut'tur. Bedreddin'nin babası İsrailBey bürokrasi içinde, anası ise beykızıdır. Bedreddin de devlete hizmeteden bir bilim adamı olması için eği-tilir. Bedreddin egemen sınıfın içindebüyür. Bu sayede egemenlerin yaşa-

mına, katliamlarına ve sömürülerineyakından tanık olur. Kendisini bilimeadar ve egemenlerin gerçekte bilimdüşmanı olduğunu görür. Çünkü bi-lim; insan sevgisinden, haktan, ada-letten geçer. Çünkü halkın elinde olanbilim baskının, sömürünün sorumlu-ları olan egemenlerin sonunu getirecekolan silahtır.

Bu motivasyonla bilgi için, gerçeğeulaşmak için kentleri, ülkeleri dolaşırve bilginlerle tanışır. Egemenlere karşıdüşüncelerinin olgunlaşmaya başladığıyer Bursa'dır. Yıldırım Beyazıt ileGermiyan Beyinin kızı Devlet Ha-tun'un düğünü yapılır. Yağmadan,çapuldan, sömürüden kazanılan malve mülk ile hazırlanan bu binbir gös-terişli düğüne Şeyh Bedreddin de ça-ğırılır. Ama o " egemenin israfını gör-mek için mi çağırırsınız beni" yanıtınıverir. Halkın parasının beylerin zevki

için harcanmasına üzülür.

Şeyh Bedreddin şanda, şöhrettegözü yoktur. O bir bilim adamı olarakbilgisini derinleştirmenin peşindedir.Ve bunun için Mısır’a kadar gider.Orada Şeyh Ahlati ile karşılaşmasıasıl olarak Bedreddin’in halkın önderiolmasına giden yolun başlangıcıdır.Düzene hizmet eden bilim adamı oradaolacak ve yeni bir hayat, bir önderdoğacaktır artık.

"Sömürünün olmadığı, insanın in-sana kulluk etmediği, toprağın ve tümüretim aletlerinin herkesin ortak malıhaline geldiği, kardeşçe bölüşümünegemen olduğu bir düzen kurmaktıamaçları. Zorbalığın yerine dirlik dü-zenliğini, çıkarcılığın yerine hak eşit-liğini hedeflediler." (Şeyh Bedredd-din)

KIZIL MASKELİLER

Halkın Sesi TVEmekçilerinden Açıklama

Haber Sitemiz (halkinsesitv.org)Gerçekleri Halka Ulaştırdığımız İçinKapatıldı!

Halkın Sesi TV Susturulamaz!Gerçekler Susmaz, Susturulamaz!

"Bütün dünyada, nerede kapitalistvarsa orada basın özgürlüğü; gazete satınalma özgürlüğü, yazar satın alma özgür-lüğü, rüşvet, halkın görüşünü satın almave burjuvazinin yararına saptırma öz-gürlüğü anlamına gelir." V. I. Lenin

Kapitalizmde basın özgürlüğü yoktur.Kapitalizmde “basın özgürlüğü” emper-yalizmin katliamlarına, işgallerine yalanhaberlerle zemin hazırlama, sömürüsünümeşrulaştırma, dünya halklarını yozlaş-tırma özgürlüğüdür...

Halka gerçekleri anlattığımız habersitemiz “halkinsesitv.org”, Türkiye’dehali hazırda mahkeme kararıyla engel-lenmiş durumdadır. Ancak faşizme veemperyalizme bu yetmemiş olacak ki,bu defa sitemize ait alan adı, alan adınısağlayan şirket tarafından askıya alındı.Böylece “halkinsesitv.org” adıyla yayınyapmamız engellenmeye çalışıldı. Sitemizbu nedenle 12 Ekim gününden itibarenyayına kapatılmış durumdadır.

Alan adını sağlayan şirket açıklama-

sında “DHKP-C terör örgütünün ağzıylayayın yapıldığı, terör örgütü propagandasıyapıldığı bildirildi” diyor gerekçe ola-rak.

Halkın Sesi TV olarak, HALKINHABERLERİNİ yapıyoruz, sadece vesadece GERÇEKLERİ yazıyoruz. Asılsizin burjuva medya şirketleriniz, enbüyük teröristlerin; tüm dünyayı katliamve işgalleriyle kana bulayan, vahşi sö-mürüsüyle dünya halklarını aç-yoksul-işsiz bırakan başta ABD olmak üzereemperyalistlerin YALANLARINI yazı-yorlar. En büyük teröristlerle aynı ağızdanyayın yapıyorlar. Sizin burjuva medyaşirketleriniz en büyük teröristler olanABD emperyalizminin, İsrail’in ve diğeremperyalist ülkelerin Ortadoğu’da vedünyanın her yerindeki katliamlarını, iş-gallerini, tecavüzlerini, işkencelerini ya-lanlarıyla meşrulaştıran, suçlarını aklayanyayınlar yaptılar-yapıyorlar.

Emperyalizmin, faşizmin ahlakı yoktur.Burjuvazinin basını; emperyalizmin, fa-şizmin ahlaksızlıklarını halka göstermez,yok sayar, aklamaya çalışır. Muğla’dagözaltına alınan 5 kişinin çırılçıplak so-yulması faşizmin ahlaksızlığıdır. Bunugizleyen, yok sayan burjuva medyanınahlaksızlığıdır, çürümüşlüğüdür, halkdüşmanlığıdır!

Evinde katledilen genç kızlarımızı“çatışmada öldürüldü”, uyuşturucuyakarşı verdiği mücadelede çeteler tarafından

katledilen Hasan Feritler’imizi “Çete he-saplaşmasında öldürüldü” diye veren, 14yaşında katledilen Berkinler’imizden,katlettikleri çocuklarımızdan terörist çı-karmaya çalışan bu faşist düzenin vemedyasının ahlaksızlığıdır.

Kürdistan’da şehirler yok edilirken,aylarca sokağa çıkma yasakları uygula-nırken, cenazeler sokaklarda çürümeye bı-rakılırken, bodrumlarda mahsur kalan in-sanlar katledilirken sessiz kalan; yaşananvahşeti, faşizmin zulmünü “terörle müca-dele” diye veren burjuvazinin medyasıdır.

Biz halkın tarafındayız! Safımız em-peryalizme ve faşizme karşı mücadeleedenlerin safıdır!..

Gerçekleri halka ulaştırmamızı hiçbirgüç engelleyemez. Susmayacak, sesimizidaha da yükseltecek, siz engellemeyeçalıştıkça daha fazla insana ulaştıracağızgerçekleri.

Baskılarınız, Sansürünüz DevrimciBasını Yıldıramaz!

Halka Gerçekleri Anlatmaya DevamEdiyoruz!

Devrimci Basın Susturulamaz!Halkın Sesi TV EmekçileriNot: Halkın Sesi TV yayınlarını aşa-

ğıdaki adreslerden takip edebilirsiniz:https://halkinsesitv16.blogspot.comhttps://www.facebook.com/halkin-

sesitv16/https://twitter.com/halkinsesitvrdy

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

445

Page 46: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

1- TTE Nedir?

CEVAP: TTE hapishanelerdekitutuklu ve hükümlüleri diğer insan-lardan ayırmak için uygulanan, özüitibariyle bir “kimlik” işlevi de gören“suçlu elbisesi” dir. Egemenlerintutsakların kimliklerini ve kişilikleriniezme araçlarındandır.

2- Egemenler TTE’ye neden ih-tiyaç duyar?

CEVAP: TTE’nin asıl işlevi kişininkişiliğini ezmek, ona her an “suçlu”olduğunu hatırlatmak, aynı zamandahalk karşısında da küçük düşürmektir.Bu yanıyla TTE ceza içinde ceza veaşağılama uygulamasıdır. Öte yan-dan “suçlu” elbiseyi üzerinde taşıdığıher an, egemenin hakimiyetini dekabul etmiş olmaktadır ki, bu ege-menlerin “ceza” anlayışının temelnoktasıdır.

3- Siyasi tutsaklara yönelik TTEdayatmasının amacı nedir?

CEVAP: Egemenlerin siyasi tut-saklara yönelik TTE dayatması,TTE’nin bu genel işlevinin yanı sıradevrimci mücadeleyi kriminalize etmeamacı da taşır. TTE ile devrimci,yurtsever tutsaklar sırada, birer “adisuçlu” derecesine indirilerek itibar-sızlaştırılmak istenir. Bu nedenle TTEsadece tutsağa değil, esas olarakdevrimci mücadelenin kendine yönelikbir saldırıdır.

4- Siyasi Tutsaklara yönelik TTEuygulaması bugüne kadar hangiülkelerde denendi?

CEVAP: Başta tecrit olmak üzeredevrimci mücadeleyi engellemek için

geliştirilen birçok özel sistemli yön-tem gibi, TTE’yi de sistemli bir po-litika şeklinde ilk kez uygulamaya,başlayan Nazilerdi. 2 EmperyalistPaylaşım savaşı sonrası ABD’nin

başını çektiği emperyalist bloğu Nazifaşistlerinden miras aldığı uygula-malardan biri de TTE oldu. Sonrakiyıllarda emperyalist ülkelerin nere-deyse tamamında ve Uruguay, Perugibi Güney Amerika ülkeleri baştaolmak üzere birçok yeni- sömürgeülkede ulusal ve sosyal kurtuluş ha-reketini teslim alma politikalarınınbir aracı olarak, TTE devreye ko-nuldu. Halen de birçok ülkede TTEuygulaması sürmektedir.

5- Dünyada siyasi tutsaklarınTTE’ye karşı gerçekleştirdiği dire-nişler var mıdır?

CEVAP: Dünya ülkelerinde dev-rimci-yurtsever tutsakların TTE’yekarşı direnişi, esas olarak, emperya-lizmin ve işbirlikçilerinin o ülkedekidevrimci hareketi yok etme ve teslimalma politikalarına karşı koyuşundanbağımsız ele alınamaz. Bu politikalarakarşı koymaya, ideolojik netliğini ko-yamayanlar TTE’nin işlevini ve ama-cını bilmekle beraber buna karşı etkilibir direniş gösteremediler. TTE’ye vetutsakların siyasi kimliğine yöneliksaldırıya karşı tüm dünyada sesiniduyuran ilk etkili direniş ise, İngilte-re’nin H Bloklarında İRA tutsaklarıncaörgütlenen “Ölüm Orucu direnişidir.1981 yılında başlayan direnişte, ara-larında Bobby Sands’ın da bulunduğu10 IRA tutsağı şehit düştü. Bunu takipeden bir güçlü direniş ise ülkemizdedevrimci tutsakların gerçekleştirdiğive 4 şehit verilen 1984 Ölüm Orucudirenişidir.

6- Ülkemizde TTE ilk kez ne za-man uygulamaya konuldu?

CEVAP: Ülkemizde TTE ilk kez12 Eylül faşist cuntasının ardından

gündeme geldi. Cunta bu uygula-mayla hapishanelere doldurduğu dev-rimci tutsakları teslim almak, irade-lerini ezmek ve onlar üzerinden tümhalka mesaj vererek, halkın devrim-cilere inancını ve güvenini yok etmekistiyordu. 1982 yılından itibaren uy-gulanmaya başlayan TTE, 1984 yı-lında tüm hapishanelerde uygulamayasokuldu. Hem fiziki olarak, hem deelbiseleri toplanan tutsaklar TTEgiymeye zorlandılar.

7- Cuntanın TTE dayatmasınadevrimci Tutsakların cevabı ne oldu?

CEVAP: TTE’nin anlamı, işlevive cuntanın bu saldırıyla neyi amaç-ladığının farkında olan devrimci tut-saklar en başından itibaren TTE’yigiymeyeceklerini, siyasi kimliklerineyönelik her saldırı gibi bu saldırıyıda kabul etmeyeceklerini ilan ettiler.Elbiselerinin zorla alınmasına di-rendiler. “İşkenclere, ceza tehditlerine,savunma dahil birçok haktan yoksunbırakılmalarına rağmen TTE”yi giy-mediler. Zorla giydirildiğinde, ilkfırsatta çıkarıp yırttılar. Çünkü dev-rimci tutsaklar TTE’ye karşı direnişin,devrimci kimliklerini, düşüncelerinive ideallerini savunmak demek ol-duğunun bilincindeydiler.

TTE’ye karşı direnişin en üst noktasıise 1984 Ölüm Orucu direnişi oldu.Devrimci Sol ve TİKB davası tutsak-larınca gerçekleştirilen bu direnişteDevrimci Sol davasında, AbdullahMeral, Haydar Başbağ ve Tasan Telciile TİKB davasından M. Fatih Öktül-müş şehit düştüler. Bu direnişte dev-rimci tutsaklar canları pahasına daolsa TTE’yi asla kabul etmeyeceklerinitüm dünyaya göstererek faşizmi siyasiyenilgiye uğrattılar.

8- Diğer Sol”un TTE”ye karşıtavrı ne oldu?

CEVAP: TTE ilk gündeme geldigi

Özgür TutsaklardanÖzgür Tutsaklardan

MERHABA,DEĞİŞİK HAPİSHANELERDEN TTE KONUSUNDA DÜŞÜNCELERİNİ ALMAYI SÜRDÜRÜYORUZ. ELİMİZE ULAŞAN BİR BAŞKA SORU-CEVAP YAZISINIAŞAĞIDA YAYINLIYORUZ.ELİMİZE GEÇTİKÇE YAYINLAMAYI SÜRDÜRECEĞİZ.

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ46

Page 47: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

andan itibaren istinasız bütün sol bu-nun siyasi kimliğe yönelik bir saldırıolduğu ve asla kabul edilmeyeceğinoktasında birleşiyordu. Büyük birkesim TTE’yi kabul etmeyecekleriniaçıkladılar. TTE’yi fiilen uygulamayabaşladıktan sonra da direnişe geçenleroldu. Fakat sol bu saldırının ideolojikboyutunu ve muhtevasını kavramaktauzaktı. Nitekim saldırının şiddetininartmasıyla birlikte Devrimci Sol veTİKB tutsakları dışındaki solun tamamıçeşitli bahanelerle direnişin dışınadüştü. Başlangıçta “mavi kefen” de-dikleri TTE’leri giydiler.

9- TTE dayatması ne zaman venasıl son buldu?

CEVAP: Cunta ve sonrasındaANAP iktidarı, tüm işkencelerine,saldırı ve tehditlerine rağmen Dev-rimci Sol tutsaklarına hiçbir zaman

TTE giydiremedi. Metris ve Sağmal-cılar hapishanelerinde devrimci tut-saklar TTE’yi kabul etmedikleri içinyıllarca mahkeme, aile ziyareti, avukatvb. hiçbir yere çıkarılmadılar. Bunarağmen tutsakların “iradesini kıra-mayan faşizm 1986 yılından itibarenTTE dayatmasını esnetmek zorundakaldı. Bu yenilginin ardından faşizmTTE uygulamasını sonraki yıllardapeyder pey kaldırdı. 1989 yılında ya-yınladığı 1 Ağustos Genelgesiyle tek-rar gündeme getirdi. Ama başlayandireniş sonucu uygulamadan vazgeçti.

10- AKP iktidarı bugün TTE”yigetirerek neyi amaçlıyor?

CEVAP: AKP iktidarı bugünTTE’yi her ne kadar FETÖ üzerindengündeme getirmeye hazırlansa da,bu saldırının asıl hedefi devrimcitutsakların teslim alınması, iradele-

rinin ezilmesidir. Çünkü AKP faşizmide kendisine en büyük düşman ve ik-tidarına en büyük tehdit olarak dev-rimcileri görmektedir. Bu nedenleAKP, TTE’yi ilk olarak 2004 yılında,TMK , CGTİHK gibi yasalar da kap-samlı değişiklik yapılırken gündemegetirmiş, fakat Büyük Direniş’in halasürdüğü bir dönemde, kamuoyundada oluşan duyarlılığın da etkisiyle ogün bu saldırının sonuçlarını gözealamayarak, yasaya son hali verilir-ken TTE’yle ilgili kısımları çıkarmışama aklından çıkarmamıştı. Bugünuygun ortamı yakaladığını düşünenAKP, bu dayatmayı bir kez daha gün-deme getirmiştir. Ancak evdeki hesapyine çarşıya uymayacak, TTE’yi fiilenuygulamaya kalkması durumundayaşayacağı akıbet cuntacılardan farklıolmayacaktır.

SULTAN IŞIKLI

KANDIRA 1 NOLU HAPİSHANESİ

DİLEKÇEADALET BAKANLIĞI’NA ANKARA

Konu: Tek Tip Elbiseyi KabulEtmiyoruz.

FETÖ yaygarasıyla başlayan saldırılar 1 yıldır sürüyor.Şimdi Tek Tip Elbise dayatmasıyla Kenan Evren’in dahiyapamadığını yapmaya çalışan AKP iktidarı halkları teslimalma politikalarını üretirken bizi hesap etmiyor. Bu ülkedebiz var oldukça direneceğiz. Hapishanelerin direniş mevzisiolmasını bugüne kadar ne işkenceyle ne katliamlarla ne ce-zalarla engelleyemediniz. TTE ile de engelleyemeyeceksiniz.TTE onursuzluktur, teslimiyettir, bu adaletsiz düzendir, em-peryalizmin çürümüşlüğüdür. TTE işkencedir. Bu dayatmayıkabul etmiyoruz. 1980 faşist cuntasında TTE’leri parçalayarak,her türlü bedeli ödeyerek nasıl kazandıysak yine biz kaza-nacağız. Bakanlığınız, bu devlet kendi tarihinden derslerçıkarmıyor. Ancak biz tarihsel görevimizi tarihimizden al-dığımız güçle yerine getirecek, direneceğiz. Ve bize aslaTTE giydiremeyeceksiniz. Emperyalizmin F Tipi hücrelerindebir kez daha yeneceğiz. Emperyalizmin ve faşizmin elbiselerini

giymeyecek, asla teslim olmayacağız. Yeni yasalar, yönet-melikler, KHK’ler çıkartın, direnişimiz karşısında hüküm-süzdür. Bu nedenle uyarıyoruz; TTE dayatmasını kabul et-miyoruz, giymeyeceğiz.

TAYAD’lı Mesude DemirelHastaneye Kaldırıldı

TAYAD’lı Ailelerden Mesude Anamız, 16 Ekim’derahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı. Mesude AnamızMaslak’ta bulunan Acıbadem Hastanesi Acil servistedostları ve yoldaşlarıyla. Kendisine ve büyük ailemizegeçmiş olsun diyor, bir an önce sağlığına kavuşmasınıdiliyoruz.

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

47YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde

Page 48: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

Egemenler, halkımız için, gençliğimiz için birÖRNEK oluşturan müziğimizden, sanatımızdan

korkuyorlar. Egemenler ve onların ideolojikalandaki uşakları yazarlar-gazeteciler-sanatçılar

politikacılar-diplomatlar... Örnekoluşturamadıkları gibi saldırıyorlar da,

karalıyorlar da… Bizim sanatımız devrime vedevrimcilere yönelik iftira ve saldırılara sadececevap vermek değil, AYNI ZAMANDA YOZ VE

ÇÜRÜMÜŞ BURJUVA KÜLTÜRÜNE KARŞICEPHEDEN saldırıya geçmektir.

TUTSAK GRUP YORUM ÜYELERİ VE İDİL KÜLTÜR MERKEZİ ÇALIŞANLARI: Meral Gökoğlu,Özgür Gültekin, İlyas Kazan, Bahar Kurt, Dilan Ekin, Dilan Poyraz, Bergün Varan, Betül Varan, Helin Bölek, SultanGökçek, Fırat Kıl, Taylan Gültekin

‘A ÖZGÜRLÜK

Hukuk açısından iki önemli nokta akıldan çıkarılmamalıdır:Birincisi, ülkemizdeki hukuk, faşizmin hukukudur. Biçimsel olarak kimi

burjuva demokratik hakların varlığı, bu hukuku burjuva demokrasisinin hukuku yapmaz.

İkincisi, hukuk ve adalet bir mücadele zeminidir; uygulanan hukuk ne olursa olsun, halk bu zeminde bir mücadeleden

asla geri durmamalıdır. Bu zemindeki mücadele, nihai anlamda burjuvahukukunu aşan bir perspektifle sürdürülmelidir.

TUTSAK HALKIN AVUKATLARI: Şükriye Erden, Ebru Timtik, Barkın Timtik,Özgür Yılmaz, Behiç Aşçı, Ayşegül Çağatay, Süleyman Gökten, Aycan Çiçek,Naciye Demir, Zehra Özdemir, Yağmur Ereren, Aytaç Ünsal, Didem Ünsal,Engin Gökoğlu, Ahmet Mandacı

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK

Page 49: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

“BEN SAVUNMAYAPMAKTANKAÇINMIYORUM.SAVUNMANIN, ALENİYETİLKESİNE, SAVUNMA

HAKKIMA UYULARAKMAHKEMEDE ALINMASINIİSTİYORUM. BUKOŞULLARDA SAVUNMAYAPMAYACAĞIM.

HALKLARIN DUYMASINI,ANNEMİN DUYMASINI,KHK İLE İHRAÇ EDİLENYÜZLERCE İNSANINDUYMASINI İSTİYORUM.BENİ BURADANGETİRMEYECEKLER, SİZTAHLİYE EDİN. BENGELİP SÖZÜMÜSÖYLERİM.”(İfade almak için

Numune Hastanesi’negiden mahkeme heyetineNuriye Gülmen’in verdiğicevaptır)

SEVGİ VE ZULME TESLİM OLMAMA İRADESİNDEN DAHA GÜÇLÜ BİR DİRENME KAYNAĞI YOKTUR

İÇERİDE NURİYE VE SEMİH,DIŞARIDA YOLDAŞLARI

FAŞİZMİN HER TÜRLÜ BASKISINA,SALDIRISINA, DİRENİŞİ BİTİRME

ÇABALARINA RAĞMEN DİRENİYOR.BU İRADE, BU SAHİPLENME,

BU SEVGİ, BU BAĞILILIK MUTLAKA KAZANACAK

Page 50: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

HDP Diyarbakır Milletvekili ZiyaPir, NATO 2017 Bükreş oturumundaNATO-PA Güvenlik ve Teknoloji Eği-limleri Üst Komite Başkan Yardım-cılığı'na seçildi.

Ziya Pir geçtiğimiz yılda NATO-PA Güvenlik ve Teknoloji EğilimleriAlt Komite Başkan Yardımcılığı yap-mıştı.

Bükreş'te gerçekleşen ilginç diğerbir olay da Ziya Pir'i başkan yardım-cılığına önerenin Hollanda sağ partiolması idi. Yazımızın ana konusu buolmadığı için bu meseleye sadece de-ğinip geçeceğiz.

Kürt halkının kurtuluşu için mücadeleverdiğini iddia eden HDP açısındanNATO-PA başkan yardımcılığına atan-mış olmak, Kürt halkı için verildiğiiddia edilen kurtuluş mücadelesinde birutanç sayfasıdır. Ancak HDP'nin utanmaduygusu kalmamıştır. Haber "olağanüstübir gelişme" olarak lanse edilirken, asılolağanüstü yanın, HDP'nin teslimiyettegeldiği son noktada olduğunun görülmesigerekirdi. Bu teslimiyetin zemini 90'lıyıllarda atıldı ve bugüne gelindi. Em-peryalizme karşı silah sıkmamakla övü-nen, çözümü emperyalizmde arayan,Kürt devleti kurulacaksa da ABD'ninkuracağı bir devletin peşinden koşanKürt milliyetçileri için de, NATO içindebir koltukçuk kapmak, elbette kendiideolojik şekillenmeleri içinde övünü-lecek bir durum halini almıştır.

NATO-PA YardımcılığınaAtanmak Gurur DeğilUtançtır

HDP'nin bugün geldiği ideolojikzeminin tohumlarının nerelerde atıl-dığına ve filizlenmeye başladığınaAbdullah Öcalan'ın 1996 yılında ver-diği bir röportajından alıntı ile bakalım;

“- Şimdi Amerika silahlı mücade-leyi terörizm olarak görüyor. Bu so-runun siyasi yöntemle çözülmesiniistiyor. Bu ABD görüşü üzerine dü-şünceleriniz nedir?

- Öcalan: Amerika Kürt sorununu

gerçekten siyasi yöntemle çözeceksebiz bir gün bile savaşmak istemeyiz.Üstümüze gelmezlerse biz de onlarınüstüne gitmeyeceğiz. Hem de kayıtsızşartsız fakat Türkiye’nin de buna uy-ması ve güçlerini üzerimize saldırt-maması gerekir.

- Yani siz diyorsunuz ki, silahlısavaştan vazgeçmemizin şartı, Ame-rika, Avrupa ülkeleriyle birlikte Kürtsorununa ilişkin kuzey Kürdistan’dabarışın tesisi için bir siyasi çözümplanı getirsin kabul edelim.

- Öcalan: Tabi eğer böyle planlarıvar ise, yürütmek istiyorsa biz bunahazırız. Şartsız bu planı teyit ederiz,bizden istenileni yapacağız.” (ÖzgürHalk, 15 Şubat 1996, s.19)

Yapılan bu röportajdan yola çı-karsak Kürt milliyetçilerinin ABD veAvrupa emperyalizminden beklenti-lerinin neler olduğu da aslında ortayaçıkıyor. O zamandan bu zamana söy-lemde, dolayısıyla kafa yapısında birdeğişiklik olmamış. Kürt sorununuancak ABD çözer ve bu çözüme ko-şulsuz razı gelinir. Bu ideolojik şe-killeniş adım adım yukarıdan aşağıyaişlenmiştir.

Beklenti de uyulacak koşul da or-tadadır. Silahlı mücadelenin yürütülmenedeni; ABD ve Avrupa emperyalist-lerinin güdümü, onayı ve desteği ilekurulacak bir toprak parçasıdır. Ba-ğımsızlık hayali çoktan zihinlerdensilinmiştir. Eğer beklenti yerine gelirse,silahlı mücadelenin yürütülme zeminide ortadan kalkar.

Bağımsızlıktan federasyona, oradanözerkliğe derken ABD'nin silahıyla,NATO-PA'da yardımcı koltuğuylayine yıllardır beklendiği ve AbdullahÖcalan'ın birçok yazı ve röportajındadeğindiği gibi ABD'nin "çözdüğü"bir sürece girilmiştir. Kısacası; dünyahalklarının baş düşmanı ABD "kur-tarıcı" ve "sorun çözücü", halklarıkatleden NATO'dan kapılan bir kol-tukta "gurur" kaynağı haline gelmiştir.Hatta NATO'ya “bağlanmanın” teorisi

yapılmıştır. “Kürtler artık daha fazla Amerikan

ve İngiliz askerlerine bağlanmak is-tiyorlar. Türk askerlerinden hoşnutdeğiller. Yani Türklerden hoşnut de-ğiller.

(...) Gerçekte ABD’ye bağlanma, İn-

gilizlere bağlanma bir ileri adımdır.Türkiye’ye bağlanma, İran’a bağlanmadaha geridir. Irak’a bağlanma dahageridir. BM’ye dolayısıyla ABD’yebağlanma belli oranlarda ilerici birbağlanmadır. Yani despot ve kötü birkocadan daha demokrat bir kocayabağlanmaktır. (...) Tercihimiz değildir.Fakat diğer bir eğilim de gelişecektir.Özgürlük eğilimi gelişecektir. Dola-yısıyla bağımlılık zayıflayacak, öz-gürlük, bağımsızlık eğilimi güçlene-cektir.” (Rafet Ballı, Kürt Dosyası,Öcalan’la Görüşme, s. 246)

"Despot bir kocadan daha demokratbir koca" olan NATO'nun ya daNATO-PA yardımcılığı koltuğununkanlı tarihine bir göz atacak olursak;

NATO tüm dünya halklarının kur-tuluş mücadelesine karşı emperyalistlerve işbirlikçilerinin oluşturduğu birsavaş örgütüdür.

2. Emperyalist Paylaşım savaşısonrası ABD'nin öncülüğünde Avrupaemperyalistleri, Avrupa'da ve dünyadagelişebilecek ayaklanma ve devrimlerikontra faaliyetlerle durdurmanın ze-minini hazırladılar. 2. Paylaşım Savaşısonrası Kore ve Çin'inde sosyalistbloka eklenmesi ile birlikte dünyanınüçte biri emperyalizmin pazar ala-nından çıkarken, yine devrimini yap-mış ülkeler aynı zamanda tüm dünyadaezilen halklara umut ve kendi dev-rimlerini gerçekleştirme yolunda kı-lavuz oldular.

Emperyalist ülkeler hem kendi dü-zenlerini sürdürmek, hem de sosyalistbloku askeri anlamda kuşatabilmekiçin ABD'nin öncülüğünde Batı Avrupaülkeleri ile birlikte 1949 yılında NA-TO'yu (Kuzey Atlantik Savunma Paktı)

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ550

NATO BİR EMPERYALİST KURUMDUR, EMPERYALİZMİN DÜNYADAKİ İŞGAL GÜCÜ VE HALKLARI ZAPTURAPT ALTINA ALDIĞI KATİLLER SÜRÜSÜDÜR!Hiçbir Devrimci, İlerici ve Demokrat, NATO’yu Onaylayamaz, NATO Temsilciliğine Atanamaz...HDP'yi NATO-PA Yardımcılığına Götüren İdeolojik Zemin, Teslimiyetin Zeminidir

Page 51: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

kurdu. "Komünizm tehlikesine" karşı ku-

rulan NATO; ideolojik, politik ve askerialanda dünyanın neresinde bir "komü-nizm tehlikesi" gördüyse saldırdı. Busavaşta emperyalizmin çıkarlarını ko-rumak için yasal, yasa dışı kurumlarlakarşı devrimci faaliyetlerini yürütmeküzere geniş bir organizasyon ağı kurdu.

- Legal alanda; kalkınma enstitüleri,enformasyon merkezleri, stratejik araş-tırmalar yapan kurumlarla, ayrıca medyaiçinde, sendika ve siyasi partileri yön-lendirerek, anti-komünist propagandayıörgütlemek gibi işlevler üstlenen ör-gütlenmeler, işçi hareketlerini kontrolaltına almakla görevli kadro yetiştirenenstitüler, gizli ya da açık biçimde NA-TO’ya bağlı olarak faaliyet yürüten or-ganizasyonlardandır.

- Uluslararası otomotiv ve petroltekellerinin, bankaların, ITT, IBM gibidev tekellerin bazı ülkelerdeki yönetimorganizasyonları da NATO’ya bağlıkurumlarla iç içe çalışırlar.

- Ayrıca emperyalistlerin tarih bo-yunca edindiği tüm karşı-devrimci de-neyimleri kullanan NATO, üye ülkelerinkontrgerilla faaliyetlerini ve devletlerinide bu anlayışa göre şekillendirmiştir.

- NATO'nun kanlı suç tarihinde on-larca faşist darbe, yüzlerce katliam,binlerce provokasyon eylemi, on bin-lerce suikast, milyonlarca insanın iş-kence görmüş bedeni ve cesedi vardır.

- NATO'nun kontrgerilla örgütlen-mesinin çalışmaları içerisinde adamöldürme, bombalama, silahlı soygun,işkence, adam kaçırma, rehin almaalı-koyma, kundakçılık, sabotaj, yalan pro-paganda, yalan haber yayma, zorbalık,şantaj gibi yöntemler vardır. Bu yön-temler ülkemizde ve halk kurtuluş mü-cadelesi veren dünyanın hemen her ül-kesinde uygulanmıştır ve uygulanmak-tadır.

- NATO üyesi devletlerin yasal or-dularının yanı sıra NATO ile bağlantılıgizli orduları ve gizli silah depolarıbulunmaktadır. Devlet uzantısı bu gizliörgütlenmeler, ülkenin işgal ya da

saldırı durumunda “özel savaş” tek-nikleri uygulayarak “vatan savunması”yapacak “direniş” örgütleri olduklarısöylenerek meşrulaştırılmaya çalışıl-maktadır. Yani NATO üyesi ülkelerdedevrimci hareketlere karşı kullanılmaküzere gizli ordular bulunmakta ve “teh-didin” seviyesine göre bu örgütlenmelerdevreye sokulmaktadır.

- Yukarıda saydığımız yöntemler dı-şında NATO açık askeri operasyonlarda yapmıştır. Yugoslavya'nın bölünüpparçalanmasını garanti altına almak için1999’da Yugoslavya'yı bombalamıştır.

- 11 Eylül'de El Kaide'nin NewYork'taki ikiz kulelere karşı eyleminibahane ederek Afganistan'ı işgal etmiştir.

Ülkeler, örgütler, kişiler kara listeyealınıp terörist ilan edilmiş. Bu kap-samdan tüm emperyalist ülkeler dev-rimcilere, ulusal kurtuluş mücadelesiveren örgüt ve kişilere yönelik cadıavı başlatmış, yıllara varan hapis cezalarıvermiştir.

- Irak'ta 1 milyon insanın ölümüneneden olan işgali gerçekleştiren de,Suriye'de kanlı iç savaşı başlatıp des-tekleyen de, başta ABD olmak üzereNATO üyesi emperyalistlerdir. AyrıcaNATO’nun kendisi, eğitim adı altındakurumsal olarak da Irak işgalinde roloynamıştır.

- Kaddafi'nin devrilmesi ve Libya'nınkanlı bir iç savaşa sürüklenmesindeülkeyi havadan bombalayan ve karşıdevrimci çeteleri silahlandıran NA-TO'dur.

- NATO aynı zamanda "korsanlığıönlemek" adı altında Somali açıkla-rındaki savaş gemileri ile Ortadoğu'dakontrolü elde tutmaya çalışmaktadır.

- Ukrayna'da Nazi artığı çeteleri veırkçılığı gizlemeye gerek duymayanfarklı çete örgütlenmelerini siyasi, askerive finansal olarak desteklemektedir.

Türkiye'de NATO'nun halklara vedevrimci örgütlere yönelik düşman faa-liyetleri;

- Türkiye'de faşist örgütlenmeleriçindeki gençliği örgütleyip, komandokamplarında eğiterek devrimci gençliğin

üzerine saldırtılması. - Komünizmle Mücadele Dernek-

leri’nin, 6 Filo'ya karşı eylem yapandevrimci öğrencilere saldırmasını İs-lamcıları kullanarak örgütlemesi

- Birçok aydının faili meçhul cina-yetlerde katledilmesinin, 1977 1 MayısKatliamı’nın, faşist çetelerin silahlan-dırılmasının, Maraş, Çorum katliam-larının arkasında, NATO komutasındakikontrgerilla vardır.

- ABD'nin "bizim çocuklar" diyerekdesteklediği 12 Eylül darbesi ve darbesürecinde yaşanan ölüm, katliam, iş-kence, kayıp, idamların sorumlusu iş-birlikçi faşist cuntacılar ve NATO'dur.

- 90'lı yıllarda işlenen faali meçhulcinayetler, kayıplar, işkenceli katliamlar,Kürt halkına yönelik köy yakma, bo-şaltma vb. tüm kontrgerilla faaliyetle-rinin bizzat örgütleyicisi NATO'ya bağlıkontrgerilla örgütlenmeleridir.

Sonuç olarak; NATO dünya halklarına karşı ABD

ve Avrupa emperyalistlerinin kurduğuve işbirlikçi devletlerle üye sayısınıartırarak bir örümcek ağı gibi dünyayıkuşattığı bir suç örgütlenmesidir.

NATO içinde alınan her görev; iş-lenen ve işlenecek olan suçların ortaklığıdemektir. HDP'nin geldiği nokta bugünbudur. Dünya halklarının düşmanlarıile Kürt halkının çıkarı adına bir ara-dadır. Bu gerçeklik elbette HDP tara-fından da bilinmektedir, fakat teslimiyetonları düşmanla aynı safta yer almayakadar getirmiştir.

Bu nedenle; Kürt milliyetçiliğinin bugün koşulsuz

teslimiyet zemininden çıkmasının tekkoşulu da, anti-emperyalist bir zemindedüşmana karşı silahlı mücadele yürüt-mesinden ve Kürt halkının tam bağım-sızlık mücadelesi vermesinden geçer.

Kürt halkının gerçek kurtuluşu anti-emperyalist, anti-oligarşik mücadeledengeçer.

Kürt halkının kurtuluşu enternas-yonalist olmaktan, dünya halklarını en-ternasyonalist bir sevgi ile sevmektenve bağlı olmaktan geçer.

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

551YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde

Page 52: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

� YunanistanSelanik Şehrinde Nuriyeve Semih İçin PanelDüzenlendi

11 Ekim akşamı saat 18.00’deSelanik Aristoteles Üniversitesisahasında Fizik Fakültesi’ndebilgilendirme paneli yapıldı. HalkCepheliler’in oluşturduğu veiçinde Anarşist ve Sol Gruplarında bulunduğu platformun dü-zenlediği bilgilendirme paneline74 kişi katıldı.

Panel alanı 18 Ekim’de ya-pılacak olan yürüyüşün afişleriyledonatıldı.

İlk sözü komite aldı ve ya-şanan sürece dair bilgi verdi.

Daha sonra Türkiye’ye Nu-riye ve Semih’in 28 Eylül’degörülen mahkemesine giden solbir örgütün temsilcisi YunanlıEğitim Emekçisi orada gördük-leri, yaşadıkları üzerine coşkulubir konuşma yaptı.

Daha sonra Aristoteles Üni-versitesi akademisyenlerindenbir konuşmacıya söz verildi. Ge-nel süreç ve mücadelenin seyriüzerine açıklamalarda bulundu.

Ardından Ankara’da açlıkgrevinin 150. günlerinde olanEsra Özakça ile telefon bağlantısıüzerinden iletişime geçildi.Esra’nın anlatımları parça parçaYunancaya çevrildi. Ve EsraÖzakça’nın konuşmasının biti-minde Yunanlılar, Türkçe olarak“Yaşasın Halkların Dayanışması”sloganı ve alkışlarla açlık grevidirenişçisini selamladılar.

Daha sonra yine açlık grevidirenişçisi Feridun Osmanağa-oğlu ile telefon bağlantısı yapıl-dı.

Daha sonra Yunan anarşist-lerinin önemli isimlerinden, tut-sak olan Kosta Gürnarı’nın yazılımesajı okundu. En son sözü ko-mite adına alan bir Halk Cepheli

hem yürüyüşe hem de Cuma veCumartesi konsolosluk önündeyapılacak olan eylemlere çağrıdabulunarak toplantıyı sonlandır-dı.

Selanik’te Türkiye Konsolosluğu Önünde Nuriye ve Semih İçin 2 Gün Üst Üste Eylemler

13 Ekim cuma günü Türki-ye'nin Selanik Konsolosluğuönünde yine faşizmi protesto,Nuriye ve Semih ile dayanışmaeylemleri yapıldı.

Saat 12.00'da başlayan ey-lemlerde açılan dayanışma ko-mitesi imzalı pankartta "Türki-ye’deki açlık grevi 200 gününüstünde. Açlık grevcileri Nuriyeve Semih’in bütün talepleri kabuledilsin ve hemen serbest bıra-kılsınlar" yazılıydı.

14 Ekim Cumartesi günü ise1 saatin üstünde süren eylemde100 bildiri dağıtıldı. Türkiye’dengelen 3 otobüs insanın geçtiğiyola ve genel olarak tüm çevreye600 adet kuşlama yapıldı.

� AlmanyaEssen'de Nuriye ve Semihİçin Bildiri

EKA`nın (Essen Eğitim veKültür Atölyesi) Ekim ayı prog-ramı içerisinde yer alan bildiridağıtımı bugün Almanya'nın Es-sen şehrinde Rathaus Galeria`nınönünde yapıldı. Türkçe ve Al-manca yazılı olan bildirileri Ga-leria'nın önünde iki EKA çalışanıdağıttı.

Nuriye Gülmen ve SemihÖzakça 217 gündür açlığın koy-nundalar. AKP faşizmine, geri-ciliğine karşı direnişteler. Nuriyeve Semih’in yaşaması için yap-tığımız bildiri dağıtımında toplam70 adet bildiri dağıtıldı.

Gülaferıt Ünsal'a

Av ru pa’daDünyanın HerYerinde Biz Varız!

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ52

Page 53: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

Cezaevinde Irkçı Saldırı8 Ekim günü özgür tutsak Gülaferit

Ünsal kaldığı Berlin Lichtenberg Ceza-evinde ırkçı ve uyuşturucu bağımlısıolan adli bir tutuklu tarafından saldırıyauğradı.

Uzun süreden beri bu kadın GülaferitÜnsal'ı sürekli tehdit ederek "pis terörist","pis yabancı" gibi sözlerle taciz ederken,gardiyanlar da görmezden geliyordu.

Buna karşı Gülaferit Ünsal birkaçkez dilekçeyle cezaevi müdürüne şikayettebulunmuştur.

Cezaevi hiçbir uygulamada bulun-mayarak, saldırıya davetiye çıkarmıştır.

Kavga günü önce sesli sataşma olduğuhalde, kavgada karşılıklı bağırma olduğuhalde hiçbir gardiyan ortalıkta yoktur.

Gülaferit Ünsal bu saldırıda yaralan-mış ve cezaevi revirinde tedavi görmüş-tür.

Tedavi sonrası Gülaferit tek kişilikhücre cezasıyla bir kez de cezaevi tara-fından cezalandırılmıştır. Ta ki 2 günsonra avukatıyla telefonla görüşmesisonrasında, avukatın itirazı üzerine kal-dırılmıştır.Hamburg: 9 Ekim 2017 Pazartesigünü Hamburg´un Altona semtindeNuriye ve Semih’in direnişlerine des-tek için yaptığımız eyleme 19 kişi ka-tıldı. Eylemde Almanca ve Türkçe bil-dirilerimizi dağıtarak Grup Yorum şar-kıları söyledik hep birlikte.

Haftada üç gün olan eylemlerimizde11 Ekim 2017 Çarşamba günü, yapmışolduğumuz destek eylemine yine ilgiyoğundu.Hagen: 11 Ekim 2017 Cuma günüHagen çarşısında stant açılarak bildiridağıtıldı. Nuriye Gülmen ve SemihÖzakça'nın açlık grevi 217 gününe gi-rerken destekler de devam ediyor.

Nuriye ve Semih'in direnişini sahip-lenmek, taleplerini Almanya'daki Tür-kiyelilere ve Alman halkına anlatmakiçin eylemlerimizi sürdürüyoruz. Türkiyelibir öğretmen, özel olarak standın fotoğ-raflarını çekip bu konuyla ilgilenen öğ-retmen arkadaşlarının sitesinde yayınla-

yacağını söyledi. Yine Alman MLPD'libir kadın konuyla ilgili bilgisi olduğunubelirtti, sohbet etti. Stant ve bildiri dağı-tımına 8 kişi katıldı. Nuriye ve Semih'isahiplenmeye devam edeceğiz. Dortmund: Ergani Spor Grubu olarakhaftalık spor etkinliklerimize devam edi-yoruz. Düzenin bize sunduğu boş eğlenceanlayışına karşı biz kendi kültürümüzüyaratıyoruz. 14 Ekim Cumartesi günüDortmund'da bir araya gelerek futbolmaçı düzenledik. 10 kişinin katıldığıhalı saha maçında iki takım kuruldu.Kıran kırana geçen futbol maçı yaklaşık2 saat sürdü.

Mannheim: Uzun bir aradan sonra16 Ekim günü Almanya’da MannheimHalk Cepheliler geleneksel kahvaltı sof-rasında buluştular. Bir arkadaşımızın vebir gencimizin kısa doğum günü kutla-masıyla renklenen kahvaltıda; son sürecingenel değerlendirmesinden sonra yapı-lacak ve yapılması düşünülen etkinliklerüzerinde konuşuldu. Aylık program çı-karıldı.

Nuriye ve Semih’in daha çok sahip-lenilmesi her pazartesi Heidelberg Bis-marckplatz´da saat 18:00’de MLPD ileyapılan eyleme, her perşembe AHİMönündeki eyleme ve yapılacak diğer ey-lemlere daha yoğun katılımın yanı sıraHalk Meclislerinde örgütlenme çağrılarıyapıldı.

Heidelberg: Mannheim Halk Cep-hesi MLPD (Alman Marksist KomünistPartisi) dostlarıyla 16. Ekim günü Hei-delberg Bismarckplatz´da Nuriye ve Se-mih için dayanışma eyleminde "AçıkMikrofon" kürsüsünde halka Nuriye veSemih ile dayanışma ve 20 Ekim´deolan mahkemenin çağrısı yapıldı.

Duisburg Erzincan Ulalar`da ya-pılacak Pir Sultan Abdal KültürMerkezi`yle ilgili Yardım Konseri 14Ekim`de Duisburg`da yapıldı. Halk Cep-heliler `de 220 gündür açlık grevi dire-nişinde olan Nuriye Gülmen-SemihÖzakça için stand açtılar.

Bielfeld:Almanyan'ın Bielfeld şehrinde Nuriye

ve Semih için her çarşamba düzenliolarak sürdürülen destek eylemine 11Ekim çarşamba günü 15.00-17.00 saatleriarasında devam edildi.

Jahnplatz-Commerzbank önünde ger-çekleşen eylemde sesli duyurular yapıldı.300 adet Almanca bildiri dağıtıldı. İkisaat devam eden eyleme otuzun üzerindeinsan katıldı.

BIR-KAR ve Anadolu Federasyonutarafından ortaklaşa organize edilmekteolan destek eylemlerine, diğer duyarlıkişi ve kurumların da desteği sağlanarak21 Ekim cumartesi günü bir yürüyüş iledevam edilecek.

� BelçikaBrüksel’de Nu-Se Mitingi

OHAL ile Mücadele Komitesinintertiplediği ve Belçika Alevi DernekleriFederasyonu’nun da desteklediği miting14 Ekim Cumartesi günü Brüksel Centralistasyonu önünde yapıldı. Belçika’nıniki büyük TV kanalının da kameralarıile hazır bulunduğu miting esnasındaOHAL ile Mücadele Komitesi temsilcileriile röportajlar yapıldı. “Bugün Nuriyeve Semih’in isminin bile yasaklandığıyerde biz bu isimleri haykırmaktan vaz-geçmeyeceğiz” dedikten sonra defalarcaartık slogan olan NURİYE-SEMİH isim-leri haykırıldı. “Nuriye ve Semih bizimsahiplenmemiz ile direnişlerini direnişimizbilmemiz ile yaşayacak ve kazanacak,kazanacağız. Onlar direnişe başlarkendirenişi zafere taşıyacak olanın, onlarınsevenlerinin sahipleneceklerine olan gü-venleri olduğunu her seferinde hatırlat-tılar.

Halayların çekildiği ve sanatçı TanarÇatalpınar’ın türküleri ile devam edenmitingde genç sanatçı Ümit’in de okuduğudireniş türküleri beğeni ile dinlendi. Ka-rikatürist İsmail Kızıl Doğan’ın yere çi-zimler yapması ile herkesin eline bir te-beşir alarak, Nuriye ve Semih ile ilgiliiçinden geçenleri yere çizmesi gelip ge-çenlerin ilgisini topladı.

� İngiltere

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

553YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde

Page 54: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

İngiltere’deki Adalet ve ÖzgürlükÇadırımız 50. Gününde

İngiltere’nin başkenti Londra’da,Özgürlük ve ADALET çadırımızla Nu-riye ve Semihlerimizi direnişlerinin216. Gününde de, sahiplenmeye vehalklarımıza anlatmaya devam ediyo-ruz.

İngiltere’ye geleli 3 yıl olmuş Tür-kiyeli genç bir kadın ziyaretçimizle ta-nıştık ve sohbetimiz oldu. Nuriye veSemih’in direnişinin ilk günlerini bili-yormuş ama direnişin devam ettiğinibilmiyordu. Direniş nasıl bu kadarsürdü ve nasıl dayanıyorlar gibi sorularıoldu. Ama hayranlık içindeydi. Anadoluhalklarımızdan biriydi.

Pir Sultan Kültür Merkezi’ndeTüm Ezilen Sömürülen HalklarınZalimlere Karşı Direnişin TarihiOlan Kerbela Anıldı!

“15 Ekim Pazar Günü yapılan buyıl ki Aşure mizi Hakikat direnişçileriolan Nuriye ve Semihlerimizle bütün-leştiriyoruz. Çünkü Kerbela’dan Yük-sel’e MAĞDUR VE MAZLUMUNSÖMÜRÜCÜ VE ZALİMLEREKARŞI MÜCADELESİ GÜNÜMÜZ-DE DE DEVAM EDİYOR...

Bu nedenle tarihte olduğu gibi gü-nümüzde de Kerbela ateşini yüreği-mizde taşımak, Kerbelanın ruhuylahalkımızı aşuremizi ve adalet kavgamızıpaylaşmaya çağırıyoruz” denilerek çağ-rıyla kitlelere duyurulan Aşure, pazargünü yapıldı.

Yerel gazeteler ve radyolardan du-yurular yapıldığı gibi, en önemlisi dekulaktan kulağa, dilden dile, gönüldengönüle duyuruldu.

Duyanlar geldi, gelen hemen herkesbir şeylerini kattılar sahiplendiler. Engüzel yanı da halkımızın emeklerinive ruhlarını katmalarıydı.

Bu ruhu ve coşkuyu da veren Nuriyeve Semihlerin direnişi ve boyun eğmeyişleriydi. Onun için bu yıl kiaşuremiz daha anlamlıydı.

Çünkü Kerbela tarihte kalmamış,Kerbela katliamları ülkemizde ve dünyada devam ediyor.

Çünkü; ama aynı zamanda Kerbeladirenişi İmam Hüseyin ve 72 iki yol-daşının direnişiyle de bitmemiştir.

Çünkü; Kerbela’da, Muaviye’nin

zulmüne karşıbiat etmeyen bay-rağı günümüzYezid’i; işbirlikçigerici faşist AKPdevletine karşıAdalet savaşçılarıNuriye ve Semih-lerin ellerinde dal-galanıyorlardı.

Ve tüm em-peryalist sömürü-cü zalimlere karşıda Hak ve Öz-gürlükler müca-delesininde nasılvereceğini öğre-tiyorlardı denelidi.İngiltere Adalet ve ÖzgürlükÇadırı

İngiltere’nin başkenti Londra’da,Özgürlük ve adalet çadırımızla Nuriyeve Semihlerimizi direnişlerinin 217,218, 219, 220 ve 221. günlerinde de,sahiplenmeye ve halklarımıza anlatmayakesintisiz devam ediliyor. Bu meşruve adalete susamış milyonların adınahaykırılan bu sesi kimse susturamazartık. Çünkü arkasında köklü bir tarihve geleneklerine yeni gelenekler ekle-yerek yoluna devam eden hakikat sa-vaşçıları var. Bizler de On’ların tarihive onurlu direnişlerine bulunduğumuzyerlerde seslerini duyurma sorumlulu-ğunu yerine getirme onurunu taşıyoruz.

Bu zincir kırılacak ve kara dumandağılacak. Bunu biliyor ve buna inanı-yoruz. Zaferlerde taçlandırdığmızdabu onur hepimizin olacak denildi

� AvusturyaTutsak Ailesi ZiyaretiAvusturya Halk Cephesi tutuklanan

Grup Yorum üyelerinden Özgür ZaferGültekin`in ailesini ziyarete gitti.

Yapılan ziyarette Grup Yorum’ayapılan baskılar ve direniş konuşuldu.Özgür’ün ailesi ile yapılan baskılarakarşı nasıl direneceğimiz konusundagörüş alışverişi yapıldı. Destek ve da-yanışma için yapılabilecekler konu-şuldu.

Grup Yorum’un yapılan son bas-kınlarla birlikte 8 üyesi, bir korocusututsak ve bir elemanı da gözaltında.

İtirafçı (İftiracı) İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alınanlar Tutuklandı

İtirafçı (iftiracı) Berk Ercan’ın poliseverdiği ifadelere dayanılarak yapılanbaskınlarda gözaltına alınanlardan 11kişi, 11 ve 12 Ekim’de mahkemeye çı-karıldı. Mahkemeye çıkarılanların tümühukuksuzca tutuklandı. Tutuklananlarınisimleri:

Aysun Kaşdaş, Haydar Yıldırım, AyşeLerzan Caner, Hasan Kaşkır, NevzatÖzer, Hatice Kalkan, Onur Duran, CemalŞahin, Cengiz Kırlangıç, Deniz Kocamış,Harran Aydın, Ali İhsan Kaya, CihanKeşkek, Emine Cansever, Ezgi DilanBalcı, İsmail Cengiz Mumcu, Naim Fey-zullah Eminoğlu, Okan Özer, Onur Bilgiç,Öznur Çetin, Şevket Avcı, Gülten Matur,Özgür Karakaya, Çiğdem Şenyiğit.

Haklıyız Kazanacağız!

Umudun Sesini HalkaUlaştırmaya Umut

Olmaya Devam EdiyoruzEsenyurt Balıkyolu ve Salı Pazarı böl-

gelerinde 13 Ekim'de umudun sesi YürüyüşDergisi esnaflara ulaştırıldı. Yapılan çalış-mada, esnafların problemleri hakkında ko-nuşmalar yapıldı. 1 saat süren çalışmada40 dergi halka ulaştırıldı.

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ554

Page 55: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

Avrupa'da yaşıyoruz ve hayatımızı nekadar dirensek de, ne yazık ki kapitalizmşu veya bu şekilde şekillendiriyor, şekil-lendirmeye çalışıyor.

Biz ise, Halk Cepheliler olarak bunadirenmeye çalışıyoruz. Neyle, nasıl di-renmeye çalışıyoruz? Veya bu direnç nok-talarımızı nasıl güçlendirecek, nasıl bü-yüteceğiz?

İşte bu noktada bizi koruyacak, güç-lendirecek araçlardan birini, SPOR ko-nusunu ele alacağız.

Kapitalizm halka güzel olan hiçbirşey veremiyor, veremez de.

Biz devrimciler ise kültürümüzle, ah-lakımızla kısacası her şeyimizle olduğugibi sporumuz ve spora bakış açımızlada alternatifiz. Halkların, her şeyin engüzelini yaşayacağı yer devrim ve sos-yalizmdir.

Bugün ise bunu nasıl ele alacağız,bugünden yarınları nasıl yakın kılacağız?

Elbette bu kişisel olarak, bedenselsağlığımız ve aktifliğimiz için, diğer ta-raftan devrimin gelişimi açısından ele al-mamız zorunlu bir konudur.

Kapitalizm o hale getirmiştir ki bizi;bir taraftan ye iç derken, diğer taraftanyediklerini içtiklerini eritmek için defitness merkezlerini sunuyor önümüze.

Bu durum o kadar çarpıcıdır ki; büyükalışveriş merkezlerine girdiğinizde, pa-ramızı sonuna kadar harcamamız için herşey mevcuttur.

Yiyeceğiz, içeceğiz, giyeceğiz... tabiibu kadar yiyip-içme karşısında bunlarıda yine aynı alışveriş merkezlerindekispor merkezlerinde eriteceğiz. Kapitalizminyine o kıyafetlerine girebilmek, örnekgösterdikleri mankenlere benzeyebilmekiçin spor merkezlerinde bu sefer yedikle-rimizi eriteceğiz. O mankenlere, sanatçılarabenzeyeceğiz.

İşte bugün kapitalizm spor anlayışıbir taraftan erkekler için futbolla cendereiçine alınmışken, diğer taraftan kadınlaraçısından da spor (fitness) merkezlerinehapsedilmiştir.

Elbette spora kimse karşı çıkamaz,spor merkezlerine de karşı çıkmıyoruzama kapitalizm neyi neden yapıyor bunuortaya koymak, buna eleştirel bakmamızgerekiyor. Eleştirel bakmadığımız da neolur, sağlığımız konusunda bile kapita-lizmin oyuncağı haline geliriz. Buna gel-meyeceğiz.

Spor, evet düzenli yapacağız, amaamacımız kendimizi kanıtlamak veya ka-pitalizmin örnek gösterdiği mankenlergibi olmak değil. Elbette öncelikle sağlıkbaşta olmak üzere, estetiğimize de önemvereceğiz.

İşte bu noktada biz de Avrupa HalkCepheliler olarak spor konusunda da al-ternatiflerimizi yaratmaya çalışıyoruz.

Türkiye'deki Berkan Abatay-589 SporMerkezimizle bunun örneklerini yaratırken,spor merkezleri dışında da bulunduğumuzher yeri spor merkezi haline getiriyoruz.

Kendimizi spor merkezleriyle sınır-lamıyor, paramızı spor merkezleri konu-sunda da tekelleşmiş patronlara vermi-

yoruz.Bulunduğumuz yerlerde halkçı yön-

temlerle spor yapmayı temel davranışşekli haline getiriyor, getirmeye çalışıyor,herkesi de buna davet ediyoruz.

Evet mümkün olduğunca açık havadayapmaya çalışsak da, yapamadığımız nok-tada kaldığımız evlerde de kendi vücu-dumuzu ağırlık olarak kullanarak sporyapıyoruz..

Bazen üç kişi, bazen 10 kişi oluyo-ruz.

Ama spor yapmaktan vazgeçmiyor,kendi alternatiflerimizi yaratmakta ısrarediyoruz.

Bu noktada Ergani Aslan Spor Grubuolarak yaptığımız hareketler dışında, futbolmaçlarına başladık.

Herkesi de bulunduğu her yerde kendispor grubunu oluşturmaya, sporu da dev-rimci bir tarzda ele almaya çağırıyoruz..

Kendi alternatiflerimizi yaratmalıyız..Yaratırken, faşizme karşı kavgada nasılbirlik- beraberliği sağlıyor, dayanışmaiçinde oluyorsak spor konusunda da aynışekilde sahiplenmeli ve dayanışma içeri-sinde olmalıyız.

Yeniyi yaratacağız, elbette ki sancılıgeçecektir. Bu konuda tüm ailelerimizibu çalışmamızı desteklemeye, katılmaya,bulundukları yerde kendi gruplarını oluş-turmaya çalışıyoruz.

Sevdadan fedaya gelenekler yaratı-yoruz. Eğlence anlayışından, spora kadarkendi tarzımızı, kendi kültürümüzü ya-ratmalıyız.

Emperyalizmin kültürel, sosyal, siyasalkuşatmasına karşı sesimizi birbirimizinsesine katıp büyüteceğiz.. Yayacağız dörtbir yana... Bizim ulaşamadığımız yeresesimiz ulaşacak..

Biz varız diyeceğiz; evet eğlencedede, sporda da. Biz varız ve biz kapita-lizmden daha iyi yaparız. Çünkü biz insaniçin yapacağız. Çünkü biz para için yap-mayacağız.

22 Ekim2017

Yürüyüş

Sayı: 37

555YERİNE OTURMASINI DA SAĞLAYAMAZ!

Dergimizin 37. sayısının yayınlandığı 22 Ekim 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 228. günündeler

*Yüksel Direnişi 348. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 153. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 244. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 113. gününde - *Feridun Osmanağaoğlu açlık grevinin 70. gününde

SPOR;

İnsanları disipline eder.

Sağlıklarını düzeltir.

Sağlam, becerikli, engellerle savaş-mayı başaran, geleceğe güvenle bakaninsanların yaratılmasında önemli biretkendir.

Düşünceleri disipline eder.

İnsanları çalışmaya alıştırır.

Bu yüzden; spor-kültür-fizik halkarasında yayılmalıdır.

Bu yüzden spor faaliyetlerini geneldevrimci faaliyetlerimizle birlikte elealmalıyız.

Halka yararı olan her şeyin dev-rimciliğin bir parçası olduğunu bil-meliyiz.

AVRUPA’dakiBİZ

Eğlence Anlayışından Spora Kadar Kendi Alternatiflerimizi Yaratıyoruz! ALTERNATİFLERİMİZİ BÜYÜTÜP, YAYGINLAŞTIRALIM!

KAVGA DA, HAYATTIN HER ALANINDA BİZ DE VARIZ DİYELİM!

Page 56: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

“... emperyalizm ve işbirlikçileri asla ama asla halkınkurtuluş mücadelesini boğamayacaktır. Asla ama asla sosyalizmidealini yok edemeyecekler...” Eyüp Samur

30 Ekim - 5 Kasım

Necdet PİŞMİŞLER:1955 Bursa doğumlu olan Necdet, devrimci dü-

şüncelerle lise yıllarında tanıştı. 1974-75 yıllarındaİstanbul’da Cephelilerin saflarında mücadeleye katıldı.Liseli Dev-Genç ve Bursa mahalli alan sorumluluğunuüstlendi. 1980’de tutsak düştü. Tutsaklığına firareylemi ile son verdikten sonra, kır örgütlenmesindegörevlendirildi. Devrimci hareketin kır gerillası ge-

leneğinin yaratıcılarından biri olarak, 5 Kasım 1981’de OrduAybastı’da jandarmayla girdiği çatışmada şehit düştü.

Numan KAYGUSUZ:1956 doğumludur. Yıldız DMMA'da

Dev-Genç saflarında mücadele ediyordu.4 Kasım 1978'de İstanbul

Şehremini'de faşistler tarafından kaçırılıpişkenceyle katledildi.

Numan Kaygusuz

Necdet Pişmişler

Hikmet KURU, Alaattin GENÇ, Ahmet ÇOBAN, KadirDOĞAN:

Karadeniz’in yoksul köylü ailelerinin çocuklarıydı. Devrim mü-cadelesine gönül vermiş, devrimci hareketin mücadelesine katılmışlardı.Halkın devrimci uyanışını faşist terörle boğmak isteyenler tarafındanKasım 1979’da Ordu Aybastı’da faşistler tarafından katledildiler.

Hikmet Kuru Alaattin Genç Ahmet Çoban Kadir Doğan

Ahmet ARIÖZ,Orhan Veli SAYDEMİR:Vatan dergisinin dağıtımcısı ve

aynı zamanda bir tutsak yakını olanAhmet ile Vatan okuru olan Orhan,devrimci düşüncelerin yayılmasıiçin çalışan devrimcilerdi. 3 Kasım1999'da Isparta'da geçirdikleri trafik

kazasında yaşamlarını yitirdiler.Ahmet Arıöz, Isparta’da halkın devrimci mücadelesini örgüt-

lemeye, halka devrimci düşünceleri taşımaya çalışan bir taraftardı.Aynı zamanda bir tutsak yakınıydı.

Orhan Veli Saydemir, devrimci hareketin taraftarıydı. Gericiliğe,faşizme karşı devrimci düşüncelerin yayılması için çaba gösterenbir devrimciydi.

Ahmet Arıöz

Arzu GÜLER, Sultan YILDIZ, Bülent DURGAÇ,Barış KAŞ:

5 Kasım 2001’de, oligarşinin Küçükarmutlu’dakidireniş evine gerçekleştirdiği katliamda şehit düştüler.

8 Mart 1978 Tunceli Hozat doğumlu olan Arzu,1992’de mücadeleye katıldı. İstanbul Bahçelievler’deDevrimci Halk Güçleri içinde mücadelesini sürdürürken,F Tiplerinin gündeme gelmesi üzerine, 4 Haziran 2001’deTAYAD’lıların İkinci Ölüm Orucu Ekibi’nde taktığı kızılbandını, şehit düşene kadar onurla taşıdı.

20 Şubat 1973 Sivas-Kangal’ın Topardıç Köyü’ndedoğan Sultan, Kırşehir’de Gazi Üniversitesi EğitimFakültesi öğrencisiyken mücadelede yer aldı. 1999'da İs-tanbul’da Kurtuluş gazetesinde çalışmaya başladı. 2000’deise, F Tipi hapishanelere karşı TAYAD’lıların içindeydi.Küçükarmutlu’nun ölüm oruçlarının sürdürüldüğü bir di-reniş mahallesi olmasıyla, onun mücadele alanı da Küçü-karmutlu oldu.

25 Eylül 1974, Kahramanmaraş, Afşin, ÇomudüzKöyü’nde doğan Bülent, 1991’de mücadeleye katıldı.Mersin’de 1993’te tutsak düştü. 1996 Ölüm Orucu’ndaBirinci Ekip’te yer aldı. 19 Aralık 2000 Katliamı’ndaBursa Hapishanesi’ndeydi. 13 Ekim 2001’de Adli Tıp ra-poruyla Edirne F Tipi’nden tahliye edildi. Küçükarmutlu’dakatledildiğinde tahliye edileli henüz iki hafta olmuştu.

1981 Dersim Pertek Doğrultay Köyü’nde doğan Barış,çocukluğundan itibaren devrimcileri, gerillaları tanıdı.Akrabalarından tutsaklar vardı, kendisi de mücadeleiçinde iki kez kısa süreli tutsaklıklar yaşadı. 2000 ÖlümOrucu Direnişi sürecinde, Küçükarmutlu’daki direnişçileredestek olmak için Dersim’den Küçükarmutlu’ya gelmişti.İnandığı değerler uğruna ölümsüzleşti.

Orhan Veli Saydemir

Arzu Güler sesleniyor: Ben Arzu'yum hey Arzuduyun beni kapamayın gözlerinizitıkamayın kulaklarınızıArmutlunun orta yerine

serdim bedenimiaçlı�a verdim ömrümüku� olup ötemem camınızda

siz beni duymadıkça

çiçek olup açamam bahçenizde siz beni görmedikçe

ü�ürüm ü�ürüm ü�ürüm toprakaltında

siz duyarsız oldukçatohum olup dü�tüm de topra�afidan olup ye�erememey halkımsizler adımı anmadıkça

Arzu Güler Sultan Yıldız Bülent Durgaç Barış Kaş

Page 57: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

Devrimin isimsiz kahramanları vardır. Onların geriye bı-raktığı büyük bir miras olmasına rağmen adları duyulmamışolarak sessiz, sade ve mütevazi, ölümü karşılarlar. Bir sugibidir hayatları, akar... akar... Nehire ulaşmak için kendi ya-taklarında sabırsız ve kararlıca ilerler.

Barış KAŞ yoldaşımız da devrimin isimsiz kahramanla-rındandır. Dersim'in Pertek ilçesi -Doğrultay Köyü'nde 1981yılında hayata merhaba der Barış... Küçük yaşta devrimcileritanır. Akrabalarından şehit düşenler vardır. Ve köylerine, ev-lerine gerillalar gelir gider. Amcası da Dersim İbrahimErdoğan Kır SPB gerillasıdır. Büyük bir gerilla sevgisi vardırBarış'ın. Dersim’in çocuklarının gerillaya olan özlemi herkestarafından bilinir ama Barış'ın sevgisi daha bir başkaydı. Ge-rillaya katılabilmek için ilginç yöntemler bulurdu. Bir günköylerine giden gerillaya, yine katılma talebini iletir. Alın-mayacağını anlayıp ısrar etmek ister fakat köylüler olduğundanısrarcı da olamaz. Bunun üzerine gündüz gerillaları arazidebulup ısrarlarını sürdürmek ister ve bütün gerillaların ayakkabıizlerini detaylıca inceler. Sabah daha kimse uykudan uyanmadanBarış kalkar ve köyün içine girip izleri aramaya başlar. Yazolmasına rağmen izleri bulur. Adeta yerde sürünerek izleritakip eder ve gerillaların kaldığı araziye gider. Birlik komutanıbir bakar ki Barış iz sürüp kendilerine doğru geliyor. Hemenyakalayıp Barış'ı bir meşenin köküne bağlar. Ama Barışbunu dinler mi? Gerilla özlemi öyle ağır basar ki ne yapıpedip ısrarını sürdürür.

96 yılında kısa süreli bir tutsaklık yaşar. Malatya Hapis-hanesi’nde Parti-Cephe koğuşunda 3 ay kadar tutsak kalır.Saflığı ile kısa sürede yoldaşlarının gönlünde taht kurar.

Ne tutsaklıklar, ne gözaltılar ne işkenceler Barış'ın Parti-Cephe'ye olan sevgisini, bağlılığını hiç eksiltmez. Armutlu'yagitmeden önce kısa bir süre yine tutsaklık yaşar. Kürt milli-yetçilerinin koğuşuna konulur. Malatya Hapishanesi'nde 19Aralık Katliamı gerçekleşmiş, tutsaklar F tipi hapishanelerekapatılmıştır. Günler ölüm haberleriyle geçer. Barış Malatya'danve Dersim'de gerilladan tanıdığı yoldaşlarına mektup yazar."Sizi çok seviyorum, sizi çok özledim"lerle doludur hermektubu. Bu sevgi ve bağlılıktır onu Armutlu'ya götüren.

Tahliye olduktan sonra Armutlu'ya koşar Barış. Armutlu’yagelişini şöyle anlatır:

"Baba Armutlu'ya geleceğimi biliyordu. Kaçmayayımdiye kapıyı üzerime kilitliyor. Birgün açık duran penceredenatladım o karanlıkta ilk bulduğum ayakkabıyı giyip evdenuzaklaştım. O gece dışarıda yattım. Sabah erkenden arabayaatladım önce Bursa'ya gittim. Oradan nasıl gelebileceğimi,yolu öğrendim... Yol parasını ise sattığım peynir parasındantoplayarak bankada biriktirdim..."

Armutlu'ya geldiğinde çok şaşırır ve bir o kadar da coş-kuludur; "Ben burasını böyle bilmiyordum kafamda farklıdüşünüyordum. Bizim oradaki gibi bir ev, jandarması, polisi

silahlarıyla çembere kuşatıyorlar, kimse içeri girip çıkmıyorama içeride bizimkiler direniyorlar diye düşünüyordum.

Ama burası çok farklı. Bırak evi kuşatmalarını mahalleyegiremiyorlar" sözleriyle coşkusunu ifade eder.

Çok kısa sürede bütün nöbetçilerin gönlünü kazanmayıbaşarır. Şakacılığı, sevgi-saygı ve fedakarlığıyla nöbetçi yol-daşlarının çoğunu etkiler. Geldiğinde ayağında terlik, üzerindeise yıpranmış bir elbise vardır. Defalarca ayakkabı ve elbisealması söylenmesine rağmen o bu parayla bakkala koşuyorsigara, ekmek alıp barikatlara dağıtıyordu. "Yoldaşlarım"kelimesini dolu dolu tüm yüreğiyle hissedercesine söylüyor-du.

En son Sultan Yıldız, ayakkabı ve elbise alması içinçarşıya yollar Barış'ı. O ise gidip bankada biriktirdiği parayısorumlu arkadaşa verir. Elbise ve ayakkabı niye almadındiye sorulduğunda; "Şu an onun zamanı değil her gün bir ca-nımızı uğurluyoruz. Araba, cenaze masrafları için para gere-kiyor. Yoldaşlarımız canını bizim için feda ediyor, parayaihtiyaç var, nasıl alabilirim?" der.

Nöbette yoldaşlarının çayını dolduruyor, sigarasını yakı-yordu. Sürekli ayakta kalıp daha uzun süreli nöbet tutmakistiyordu. Armutlu'ya geldikten bir süre sonra ilk kez direnişevine gider Barış. Orada direnişçilerin coşkusu, inancı vekararlılığı onu çok etkilemiş. Kapıya çıkar çıkmaz "YOL-DAŞLAR ZAFER BİZİMDİR" diye haykırır. Nöbetçiler birsaldırı mı oldu diye hemen kapıya koşarlar. Barış'ı görüncerahatlarlar. O duygu yoğunluğuyla bağırmıştır Barış.

Ölüm orucu yıldönümü etkinliklerinde ön barikatta görevalır Barış. Sultan "Tanımadığınız hiçkimseyi almayın" der.Devrimci basından bir muhabir gelir. Barış, onu kenara çekip"Kimsin, nereden geliyorsun, burada tanıdığın kim var?"diye referans ister ama muhabir bilgi vermez. Barikattanöbetçi bir arkadaş muhabiri tanıdığını söyler ama muhabironu tanımamaktadır. Sultan'a haber verirler. Ve o gelenekadar da içeriye bırakmaz muhabiri Barış.

5 Kasım'dan kısa bir süre önce yoğun yağmurların etkisive ayağında ayakkabı olmamasından dolayı rahatsızlanmış,çok kötü üşütmüştür. Dinlenebilmesi için bir eve götürürlerama kabullenmez; "Buraya yatmaya değil nöbet tutup yol-daşlarımızı, direnişi, direnişçilerimizi korumaya geldim. Sizyatırıyorsunuz" diye isyanını dile getirir.

5 Kasım günü bir grup ile beraber eğitim çalışmasındadırBarış. Saldırı haberini alınca koşup gelir ve taşlarla, molotoflarladalar çatışmanın ortasına. Saatlerce direnişten sonra tamamenevin önüne çekilinir. Kurşun, gaz bombaları sağanak yağmurgibi üzerlerine düşerken, düşmanın sıktığı gaz bombaları heryanına çarparken Barış, buna aldırmıyor düşmana taş atıyordu.Dağ gibi heybetliydi gövdesi. Bedenini yoldaşlarına siper edi-yordu.

Barış'ın bu tavrı yoldaşlarına moral veriyordu. Sakınmadanbombaları karşılıyor, taş-molotof atıyordu. En son direniş evetaşınmıştı artık. Hiçbir tereddüt yaşamadan içeri girip coşku veneşe ile barikatı kurmaya çabalar. Eve atılan gaz bombaları veyanıcı maddelerden dolayı yangın çıkar. Arka odaya geçiporada direnişe devam ederler. Saatlerce süren direnişten sonraBarış yoldaşlarıyla birlikte direnerek şehit düşer. Nasıl başladıysaöyle bitirir. Coşku dolu, kararlı ve direnişçi.

Bir yoldaşı Barış Kaş’ı anlatıyor:

“YOLDAŞLAR, ZAFER BİZİMDİR...”

Anıları Mirasımız

Page 58: AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen içerler' …yuruyus.biz › pdf › pdf › EOKY037.pdf · birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç

Yayın hayatımıza başladığımız an-dan bugüne, halka gerçekleri ulaştırma,dünya ve ülkemizde yaşananları dev-rimci bir bakış açısıyla halka ulaştırma,halkın mücadelesinin önünde engelolan oportünist, reformist, Kürt milli-yetçisi her türden burjuva ideolojisiylesavaşma görevimizi yerine getiriyoruz.Devrimci yayın çizgisinde yeni gele-nekler yarattık. Saldırılar karşısındadoğru olanı yazmaktan vazgeçmedik.Gelişen her olay karşısında 5N – 1Kperspektifiyle halkı aldatmayı değil,her tür bedel pahasına doğruyu aktar-mayı ilke edindik.

Ülkemizde ve dünyada halklaradair, emperyalizmin ve faşizmin saldırıve politikalarına dair o kadar çok ge-lişme oluyor ki, bunları yıllar içindeartan sayfalarımızdan görmek bilemümkün. Her konuda söyleyecek birsözümüz elbette var. Ancak sınırlı sa-yıda sayfada hepsini söylebilmemizmümkün değil. Ki şu an 60 sayfaçıkan dergimiz günlük maişet derdiiçindeki halkımızın okumak için bu-labileceği zamanın çok üstünde.

Ancak gerçekler gözlerimizi ay-dınlatan ışıktır. Bilgi güçtür. Bu so-rumlulukla Emperyalizme ve Oligar-şiye Karşı Yürüyüş isimli dergimizihem özetleyen, hem içindeki yazılarıtanıtan Rehber Yürüyüş isimli YÜ-RÜYÜŞ öncüsü dergimizi internetüzerinden haftalık olarak yayınlamayabaşladık.

Rehber Yürüyüş, asıl olarak haftalıkçıkardığımız Emperyalizme ve Oli-garşiye Karşı Yürüyüş Dergisi’ninözet halidir. Genel olarak perspektifyazılarımızı ele alır. Dergimizin baş-yazısı, Biz Diyoruz Ki köşesi, Dev-rimciliğin Köşe Taşları, devrim mü-cadelesini kararlılıkla sürdüren HalkCephesi alanlarının güncel yazıları,şu an sürmekte olan ve AKP’nin ikti-darını sarsan direniş ile ilgili konularRehber Yürüyüş’te yer verilen bazıkonuları.

Rehber Yürüyüş’ü takip etmek is-teyenler HALKIN SESİ TV sitesindenRehber Yürüyüş’e ulaşabilir. Yinesesli olarak dergimizde çıkan yazılardinlene bilir. Ayrıca her hafta Yürüyüş

dergimizin tanıtım kur-gusu da yayında ola-cağı için yayınımızımilyonlarca kişiyeulaştırma imkanımızolacak.

Emperyalist sistembize okumaktan, araş-tırmaktan ve hatta bi-rebir diyalogdan dahialıkoyuyor. Sosyalmedya hesaplarındabile 140 harf karakte-riyle insanların düşün-celerini yazmaya mah-kum ediyor. “İnsanla-rın iki cümleyle ken-dilerini anlatabilmesi”diyerek meşru ve sı-radan gösteriyor, yeninesli birikimsiz, sade-ce emojilerle anlaşa-bilen hale getirmek is-tiyor.

Bunu kabul ede-meyiz. Bizim kelime-lerimiz, dilimiz, tarihe satır satır iş-lenen yazılarımız var. Bu yazılarıyazabilmek, bu günlere kadar mu-hafaza edebilmek için bedeller öde-dik. Bize “Yaşasın… Ölümsüzdür”sloganını bile yasaklamaya çalıştılar.Bütün yasakları elimizin tersiyleittik. Şimdi de bunu kabul etmiyo-ruz.

Biz her yolu deneyip halka anla-tacağız. Rehber Yürüyüş bunun için-dir. Tüm halk okuyacak, öğrenecek,öğretecek, tartışacak, gelişecek vegerisi hayat.

Rehber Yürüyüş’e nasıl ula-şacağız?

Rehber Yürüyüş dergisi, yukarıdada belirttiğimiz gibi, Emperyalizmeve Oligarşiye Karşı Yürüyüş Dergi-si’nin özet halidir. Yani ek olarak mat-baada basılmamaktadır. Ulaşabilmekiçin Halkın Sesi TV internet sitesin-den, Twitter ve Facebook sayfalarındanulaşabilirsiniz.

http://halkinsesitv16.blogspot.com/2017/10/rehber-yuruyus-dergisi-35-says.html

REHBER YÜRÜYÜŞ Dergisi Okuyalım, Okutalım

Yürüyüş

22 Ekim2017

Sayı: 37

AKP, BU DÜNYANIN AYAĞA KALKMASINI ENGELLEYEMEDİĞİ GİBİ58

Baskılara TutuklamalaraRağmen Halk SanatçılığınıSürdüreceğiz!

İdil Halk Tiyatrosu oyuncuları 11Ekim’de, İstanbul Okmeydanı İdil KültürMerkezi’nde bir araya gelerek toplantıdüzenledi. Yapılan toplantıya ‘Bedreddin’oyunu ekibi katılım sağladı. Toplantıdafaşizmin İdil Kültür Merkezi üzerindekibaskılarından, oyuncuların tutuklanma-sından ve bugün devrimci sanatçıların,oyuncuların görevleri üzerine sohbetedildi. Son olarak da ileriki günlerdesahnelenecek olan ‘Bedrettin’den Ber-kin’e Hakikat Savaşı’ oyunu için provatarihleri belirlenerek 11 kişinin katıldığıtoplantı sonlandırıldı.