a.b.d. diŞ İlİŞkİler polİtİkasi gündemİ · pdf filedergiler İngilizce,...

46
A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ CİLT 8 A.B.D. DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI ELEKTRONİK DERGİSİ SAYI 1 AMERİKAN ENTERNASYONALİZMİ Ağustos 2003 1

Upload: ledung

Post on 06-Feb-2018

243 views

Category:

Documents


5 download

TRANSCRIPT

Page 1: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI

GÜNDEMİ

CİLT 8 A.B.D. DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI ELEKTRONİK DERGİSİ SAYI 1

AMERİKAN ENTERNASYONALİZMİ

Ağustos 2003

1

Page 2: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

AMERİKAN ENTERNASYONALİZMİ Vatandaşlarının ve ideallerinin yeryüzündeki tüm milletlere ulaşması Amerika’nın hem gururu hem de armağanıdır. Evrensel özgürlük, eşitlik ve refah rüyasından yola çıkarak farklı kültürlerin, fikrin, bakış açısının ve yeteneğin birarada yoğurulduğu bir ülke haline gelmemiz, bize kuvvetli olmayı sürdürmemizi sağlayan zengin bir çeşitlilik bahşetmiştir. Bu güçten doğan büyük sorumluluk ve arzu sayesinde uluslararası toplum ile sürekli etkileşim görevini üstlenmiş bulunuyoruz. Şunu söylemekten gurur duyuyoruz: Amerikan tarzı; dünyadaki özgürlüğü, demokrasiyi, serbest ticareti ve gelişmeyi desteklemektir. Bugüne kadar çok acı çekmiş insanlara güvenlik sağlamaktır. Birlikte daha barışcı bir geleceğe ve daha çok refaha ulaşmak için diğer uluslara esin kaynağı olmak ve onlardan esinlenmektir. Bütün bunlar sadece sözcüklerde kalacak değildir; Amerikalılar tüm bu hayalleri gerçeğe dönüştürmeye kararlıdırlar. Uluslar ve hükümetler arasındaki farklılıklar kaçınılmazdır. Ama bu farklılıklar Amerikan tekyanlılığı ve dışlanmışlığı ile eşit sayılmamalıdır. Deneyimlerimiz ve ilgi alanlarımız bizim bazen, bazı şeyleri daha değişik bir şekilde görmemize neden olabilir. Kendi açımızdan, ana prensiplerimizden ödün vermemizi gerektireceğine inandığımız herhangi bir fikirbirliğine katılmamayı yeğleyebiliriz. Aynı şekilde, başka ulusların da kendi temel prensiplerinden ödün vermelerini gerektirecek bir fikir birliğine katılmalarını beklemeyiz. Bir konu hakkında kesin ve güçlü hisler duyuyorsak en önde yer alırız. Bununla beraber, A.B.D. her zaman uluslararası anlaşmayı sağlamayı amaçlar ve bunun da en iyi kanıtı A.B.D.’nin tüm dünyada ve bütün kıtalarda müttefikleri ve ortakları ile gerçekleştirdiği yoğun işbirliğidir. Sizlere, Amerika’nın kapsamlı işbirliği gerçekleştirme geçmişini, fikirlerini ve liderliğini örnekleyecek ve temel prensiplerimize sadık kalarak global sorumluluğa nasıl ulaşmaya çalıştığımızı gösterecek olan bu elektronik dergiye hoş geldiniz diyorum. Bunları sizler gibi Amerikan Enternasyonalizmi’ne inanan başkaları ile de paylaşacağınızı umuyorum. Colin L. Powell Dışişleri Bakanı A.B.D. Dış İlişkiler Gündemi – A.B.D. Dışişleri Bakanlığı Elektronik Dergisi - Cilt 8 - Sayı 1 - Ağustos 2003

2

Page 3: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ Dışişleri Bakanlığı Elektronik Dergisi

AMERİKAN ENTERNASYONALİZMİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ Amerikan Enternasyonalizmi: Özgürlük, Demokrasi ve Gelişmeyi Desteklemek 5 Kim R. Holmes Uluslararası Organizasyon İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı ULUSLARARASI TEŞKİLATLAR İLE ÇALIŞMAK Birleşmiş Milletler ve Çok Yanlı Amerikan Diplomasisi: Daha İyi Bir Dünya İçin İlkeler ve Öncelikler 8 Kim R. Holmes Uluslararası Organizasyon İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı AMERİKA’NIN GLOBAL EKONOMİDEKİ ROLÜ Dünya Ekonomisinde Amerika’nın Rolünü Anlamak 12 Kevin A. Hassett Ekonomi Politikası Direktörü, American Enterprise Instıtute (Amerikan Girişim Enstitüsü) James K. Glassman Konuk Profesör, American Enterprise Institute ve Washington Post Yazarı Ticaret Rüzgarlarını Serbest Bırakmak: Lego-Blok Yaklaşımı (Building-Block Approach) 16 Büyükelçi Robert Zoellick A.B.D. Ticaret Heyeti Temsilcisi Terörist Finansmanını Durdurmak için Gösterilen Global Çaba 21 Jimmy Gurulé Hukuk Profesörü, Notre Dame Hukuk Fakültesi, Notre Dame Üniversitesi DEMOKRATİK İDEALLERİ VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİNİ GELİŞTİRMEK Bir Işık Tutmak: Tüm Dünyada Demokrasiyi Güçlendirmek için Amerikan Çabası 25 Paula Dobriansky Global İlişkilerden Sorumlu Müsteşar Demokrasi İçin Dünya Çapında Bir Hareket Gerçekleştirmek: Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü 28 Carl Gershman Demokrasi için Ulusal Bağış Fonu Başkanı (National Endowment for Democracy)

3

Page 4: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

GLOBAL DEĞERLER Toplum Sağlığı Sınır Tanımaz 31 Tommy Thompson Sağlık ve Beşeri Hizmetler Bakanı Uluslararası Liderlik: Sorumlu Çevre Politikası 35 John Turner Okyanuslar, Uluslararası Çevrecilik ve Bilim Konularından Sorumlu Bakan Yardımcısı Amerikan Sivil Toplum Kuruluşları’nın Uluslararası Uzantıları 39 Robert Kellett Mercy Corps Online Yöneticisi İLAVE OKUMA REHBERİ Bibliografya ve Konuyla İlgili İnternet Siteleri 42 A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ Dışişleri Bakanlığı Elektronik Dergisi Cilt 8, Sayı 1, Ağustos, 2003 A.B.D. Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Enformasyon Programları Dairesi, kitlelere A.B.D. politikası, toplumu ve değerlerini anlatan bilgi ve hizmetleri sunar. Sözkonusu büro, yayınladığı beş elektronik dergide A.B.D.ve uluslararası toplumun önemli konularına değinmektedir. Dergiler, Ekonomik Bakış Açıları; Global Konular; Demokrasi Konuları; A.B.D. Dış İlişkiler Gündemi ve Amerikan Toplumu ve Değerleri başlıkları altında toplanmış olup A.B.D. politikasını analiz ve yorumlar eşliğinde sunmaktadır. Dergiler İngilizce, Fransızca, ve İspanyolca yayınlanmakta olup bazı seçme bölümler Arapça ve Rusça olarak da sağlanmaktadır. İngilizce dergiler genelde ayda bir, çevirileri ise derginin yayınından itibaren iki - dört hafta içerisinde yayınlanır. Dergilerde yayınlanan fikirler A.B.D. hükümet politikasını ve görüşlerini tam olarak yansıtmayabilir. A.B.D. hükümeti bu konuların içeriğinden ve ilgili Internet sitelerinin yayınlarından dolayı hiç bir sorumluluk almaz, bu konulardaki sorumluluk tamamen o sitelerin yayıncılarına aittir. Dergilerde yer alan yazıların, aksine bir telif hakkı hükmü olmadıkça tekrar yayınlanmalarına ve başka bir dile çevrilmelerine bir engel bulunmaz. Fotoğrafların tekrar yayınlanmaları için ait oldukları mercilerden izin alınmasını gerekir. Dergilerin son ve daha önceki sayıları ile, gelecek sayıların programına Uluslararası Enformasyon Programları Bölümü’ne ait http://usinfo.state.gov/journals/journals.htm sitesinden ulaşılabilir. Dergiler online transfer edilebilir, yüklenebilir ve basılabilir gibi çeşitli elektronik formatlarda hazırlanmıştır. Öneri ve eleştirilerinizi en yakınınızdaki A.B.D. Büyükelçilikleri’ne veya editoryal ofislere iletebilirsiniz: Editor, U.S. Foreign Policy Agenda

4

Page 5: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

Political Security – IIP/T/PS U.S. Department of State 301 4th Street, S.W. Washington, D.C. 20547 United States of America e-mail: [email protected] A.B.D. Dış İlişkiler Gündemi’nin bu sayısına Uluslararası Enformasyon Programları Bölümü’nün Uluslararası Internet Ana Sayfası’nda aşağıda belirtilen internet sitesinden ulaşabilirsiniz: http://usinfo.state.gov/journals/itps/0801/ijpe/ijpe0801.htm Yayıncı Judith Siegel Yayın Yönetmeni Michael T.Scanlin Genel Yayın Yönetmeni David Anthony Denny Katkıda Bulunanlar Brenda Butler Jennifer Flahive Soo Jung Han Merle David Kellerhals, Jr. Margaret Ann McKay Jody Rose Platt Jacquelyn S. Porth Jay Richter Christopher Siefken Kaynak Danışmanları Samuel Moncrief Anderson Camille Lyon Rebacca Ford Mitchell Vivian Stahl Liliana Vivanco Program Asistanı Tracy Nelson Görsel Yönetmen Min-Chih Yao Grafik Asistanı Sylvia Scott Editoryal Kurul George Clack Robert Holden Judith S. Siegel

5

Page 6: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

ÖNSÖZ AMERİKAN ENTERNASYONALİZMİ: ÖZGÜRLÜK, DEMOKRASİ VE GELİŞMEYİ DESTEKLEMEK

Kim R. Holmes Uluslararası Organizasyon İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı

Kim R. Holmes, “Amerikan enternasyonalizmi, koruyucu ve de yayılmacı olmadan, özgürlüğün korunması, fırsatların tanınıp yaygınlaştırılması, insanın saygınlığını, özgürlüğünü, refah ve barışı, yurtiçi ve yurtdışında destekler.” diyor. Holmes, A.B.D.’nin bu amaçları destekleyen tavrının derginin içeriğindeki yazılardan anlaşılacağını, zira bu yazıların Amerika’nın dünya ile olan ilişkisinin son derece belirleyici örneklerini içerdiğini söylüyor. Barış, refah ve özgürlük – bu temel ilkeler Amerikan enternasyonalizmi denilen benzersiz dış ilişkiler politikasının işlerliğini sağlar. Biz Amerikalıların geleneksel olarak temel ilkelerden hareketle konuşma özgürlüğünü, seçme hakkını, din özgürlüğünü ve özgür basını desteklemesi, sıklıkla diktatör ve ideologları rahatsız etmektedir. Özgür olmayan toplumların liderlerinin aksine biz inanıyoruz ki, ekonomik ve siyasal özgürlük, insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar olmamalıdır; bunlar her kadının ve erkeğin hakkı olarak korunmalı ve desteklenmelidir. Başkan Bush, West Point’de 2002 mezunlarına yaptığı konuşmada Amerikan enternasyonalizmini şöyle anlatmıştır: “Milletimizin amaçları her zaman savunmamızdan daha önde gelmiştir. Adil ve özgürlüğü savunan bir barış için daima savaşmaya hazırız. Barışı savunmak için teröristlerle ve zalimlerle savaşacağız. Barışı korumak için büyük güçler arasında fevkalade ilişkiler geliştireceğiz. Ve her kıtada özgür ve açık toplumlar oluşmasını destekleyerek barışı yaygınlaştıracağız. Bu adil barışı gerçekleştirmek Amerika’nın görevidir.” Amerikalılar bu olağanüstü görevi anlıyorlar. İşte bundan dolayı Başkan’a terörizm ile savaşması, Afgan halkını Taliban’dan ve Iraklıları Saddam Hüseyin’in ürkütücü rejiminden kurtarması için böyle güçlü bir destek veriliyor. Bugünkü Amerikan değerleri, Amerika’nın 2. Dünya Savaşı’nı kazanmasını sağlayan azmi ve savaştan perişan çıkmış milletini yeniden yapılandırmaya kendini adaması ile aynı doğrultudadır. Aynı değerler Soğuk Savaş süresince de bizim gayretlerimize rehber olmuştur. Tüm insanların özgür olmasına dair içimizde var olan istek, bize zaman, yetenek ve yaşam bakımından çok şey kazandırmıştır. Amerika çoğunlukla başarılı olmuştur. Henry Kissinger’in Ulusal Güvenlik Danışmanı görevinde iken söylediği gibi, “Bir dış ilişkiler politikası, dahiyane bile olsa, sadece bir kaç kişinin kafasında şekillenmiş ama hiç kimsenin yüreğinde yer almamışsa, o politikanın başarılı olmasına olanak yoktur.” Amerikan enternasyonalizminin başarılı olmasının nedeni, onu oluşturan değer ve ilkelerin zaten milyonların yüreğinde yer almasındandır. Bu değerler sadece Amerika’ya özgü olmayıp aynı zamanda global ve evrensel değerlerdir. Bu değerler belirli kültürel normları dayatmazlar, bunun

6

Page 7: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

yerine her topluma uyacak araçlar ve özgürlük çerçevesinde, o toplumun kültürüne, etnik karakterine ve dini inançlarına göre şekillenirler. Tarih göstermiştir ki, en kuvvetli, en dengeli, hoşgörülü ve müreffeh ülkeler, her zaman evrensel insan haklarına, hukuk düzenine ve demokrasiye saygı gösterenlerdir. İnsan haklarının ve temel özgürlüklerin desteklenmesi uluslararası toplumun her üyesinin ulusal çıkarı kapsamındadır, zira barışı koruyabilen, ekonomik gelişmeyi sağlayan, uluslarası terörizm ve suç ile savaşan, insani krizler yaşamayan ve global çevreyi geliştiren devletler her zaman insan haklarına saygılı hükümetler tarafından yönetilenlerdir. Amerikan enternasyonalizmi, koruyucu ve yayılmacı olmadan, özgürlüğün korunması, fırsatların tanınıp yaygınlaştırılması, insan saygınlığını, özgürlüğünü, refahı, barışı yurtiçi ve dışında desteklemektedir. Amerika bir yere müdahalede bulunduğu zaman, bunu isteksiz olarak yapmış ve ancak gerekli olduğu kadar orada kalmıştır. Biz genelde ülkeleri bulduğumuzdan daha iyi koşullarda bırakmaya gayret ederiz. Yardıma acilen ihtiyacı olanlara, biz her zaman, gerek aleni ve gerekse özel olarak, insani yardımda bulunuruz. Birleşmiş Milletler sistemi kapsamındaki hareketlerimiz de bu hedeflerimizi ve tüm diğer ilgi konularımızı ilerletmek amacını gütmektedir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, İnsan Hakları Komisyonu, Barış Koruyuculuğu veya diğer özel konular çerçevesinde, hangi kapsamda olursa olsun, Birleşmiş Milletler’in çalışmalarının daha etkili olması için gayret gösteririz. Bizim temel ilkelerimiz ve değerlerimiz sadece hükümetimizin uyguladığı iki yönlü ve çok taraflı politikadan değil, ayrıca Amerikan vatandaşlarının özel sektörde, dini gruplarda, ve sivil toplum örgütleri kapsamında, dünyada özgürlüğü desteklemek ve fırsatları öne çıkarmak için verdikleri günlük çabalardan da anlaşılmaktadır. Bazıları bizim amaçlarımızı şüphe ile karşılasa da, Amerikan enternasyonalizmi bazıları tarafından bir eleştiri kriteri olarak görülse de, bizim ilkelere ve değerlere olan bağlılığımızın boşa gitmediğinin farkındayız. Amerikan enternasyonalizmi katı bir doktrin değildir; zaman zaman dünyanın karşılaştığı problemlere acil çözüm getirmeye çalışan bir başkanın karakterine büründüğü görülmüştür. Başkan Bush’un “Amerikan enternasyonalizmi” gerçek ve global terörist tehditlerine, salgın hastalıklara, fakirliğe ve diğer benzeri olaylara bir karşılık olduğu için, Amerikalılarda yankı bulmaktadır. Bu sebeplerle Amerikalılar, Başkan Bush’un masum insanları El-Kaide ve diğer teröristlerin kitle imha silahlarının pençesinden kurtarma, özgürlüğü destekleme, Millenium Challenge Account gibi yeni girişimlerle refah seviyesini yükseltme çabalarını, HIV/AIDS gibi ölümcül salgın hastalıklarla savaşmak için Global Fon’a ve benzeri programlara binlerce dolarlık yatırım vaadini desteklemektedir. Amerikan enternasyonalizmi en iyi şekilde A.B.D.’nin eylemleri ile açıklanabilir. İlerdeki yazılarda Amerika’nın dünya sorunları ile olan ilişkisinin somut örneklerini görebileceksiniz. Bu yazı dizisine Amerika’nın Birleşmiş Milletler ile olan çok taraflı ilişkisine yön veren, özgürlüğü, demokrasiyi, barışı ve refahı desteklemeye dair ilke ve önceliklerinin açıklanması ile başlıyoruz. Ekonomist Kevin Hassett ve akademisyen James Glassman Amerikan ticaret politikasının, kendi ticaret bütçemizde açık yaratması pahasına, dünya ekonomisine

7

Page 8: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

ve gelişmekte olan ülkelere olan katkılarını tartışıyorlar. A.B.D. Ticaret Heyeti Temsilcisi Robert Zoellick, özgürleştirme ve ticaret anlaşmaları kapsamında Amerika’nın “Lego-Blok Yaklaşımı”nın (Building-Block Approach) özgürlüğü, refahı, ve güvenliği nasıl desteklediğini anlatıyor. Eski Hazine Müsteşarı, Notre Dame Üniversitesi Hukuk Profesörü Jimmy Gurulé, A.B.D. dış ilişkiler politikasının uluslararası bir işbirliği oluşturarak, teröristlerin finansmanını etkili bir şekilde engellemesini inceliyor. Dışişleri Müsteşarı Paula Dobriansky ve Demokrasi için Ulusal Bağış Fonu Başkanı (NED) Carl Gershman, yazılarında Amerika’nın, özgürlüğün yaygınlaşması için gösterdiği çabalardan sözediyor. Her iki yazı da çabalarımızın etkisini, demokratik olmayan bazı ülkelerde bizim etkimizle gelişen örgütlerin varlığını ve Demokrasi için Ulusal Bağış Fonu gibi sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarını anlatıyor. Sağlık ve Beşeri Hizmetler Bakanı Tommy Thompson, Amerika’nın, SARS gibi toplum tehditleri ile savaşmak için ve dünya sağlığını daha iyiye götürmek için uluslararası önlemler geliştirdiğini ve SARS gibi toplumları felakete sürükleyen hastalıkları dünya yüzünden silmeyi amaçladığını yazıyor. Dünya Sağlığı Erken Uyarı Girişimi (Early Warning Global Health Initiative) ile Sağlık ve Beşeri Hizmetler Bakanlığı, Dünya Sağlık Güvenlik Girişimi (HHS Global Health Security Initiative) gibi bu amaçla çalışan girişimlerin çabalarını inceliyor. Çevre tehditleri ve felaketlerinin sınırının olmadığı bilinen bir gerçek. Okyanuslar, Uluslararası Çevre ve Bilimsel İşlerden Sorumlu Bakan Yardımcısı John Turner, Amerika’nın, dünya kaynaklarını koruma altına almaya ve çevreye zararlı kimyasal maddelerin kullanımını azaltmaya yönelik uluslararası bir proje geliştirme çabalarına değiniyor. Son olarak, Mercy Corps’tan Robert Kellett, fakirliği yenmeye ve insanlara politik ve ekonomik özgürlüklerini kazandırmak için uğraşan Amerikan sivil toplum örgütlerinin çalışmalarına açıklık getiriyor. Bu konuda tabii ki daha pek çok şey yazılabilir. Fakat bu yazıların ışığında altında da Amerikan enternasyonalizminin tek yönlü olmaktan çok uzak olduğunu görebiliriz. Amerikalılar özgürlüğün, barışın ve refahın evrensel ilkeler olduğuna ve hür ülkelerin, bunu diğer ülkelere anlatma sorumluluğu taşıdığına inanıyorlar. Başkan Bush’un dediği ve bu yazılarda anlatılan çok taraflı politikaların belirttiği gibi “Hiçbir ülke bu ilkelerin sahibi değildir ve hiçbir ülke bu ilkelerden muaf değildir. Bizim diğer insanlara zorla kendi kültürümüzü benimsetmek gibi bir amacımız yok. Amerika, uzlaşılması mümkün olmayan ve insan haysiyetini kırıcı istemler karşısında daima kararlı olacaktır.” Dostlarımız ve müttefiklerimizle birlikte, her zaman terörü yenmeye, açlığı, hastalıkları ve baskıyı tüm dünyadan yoketmeye ve özgürlüğü ve demokrasinin sunduğu fırsat olanaklarını yaymak için çalışmaya devam edeceğiz. A.B.D. Dış İlişkiler Gündemi - A.B.D. Dışişleri Bakanlığı Elektronik Dergisi - Cilt 8 - Sayı 1- Ağustos 2003

8

Page 9: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

ULUSLARARASI ORGANİZASYONLAR İLE ÇALIŞMAK BİRLEŞMİŞ MİLLETLER VE ÇOK YANLI AMERİKAN DİPLOMASİSİ: DAHA İYİ BİR DÜNYA İÇİN İLKELER VE ÖNCELİKLER

Kim R. Holmes Uluslararası Organizasyon İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı

Uluslararası Organizasyon İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Kim Holmes, A.B.D.’nin Birleşmiş Milletler Teşkilatı’ndaki hareket tarzının üç ilkeye dayandığını söylemektedir. Ve şöyle eklemektedir: “Amerika, Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın, onu kuranların vizyonu doğrultusunda; boş vaadler yerine etkili ve sonuç getirici bir çok taraflılıkla; ve Birleşmiş Milletler kaynaklarının iyi yönetimini sağlayarak hareket etmesini öngörmektedir.” Dünyanın her köşesindeki uluslar, siyasal özgürlük ve serbest pazar, teknoloji ve ticaret, ve büyük güçler arasındaki barışın mümkün kıldığı benzeri olmayan bir zaman diliminde yaşamaktalar. Buna karşın, hem doğal hem de insan yapımı olağanüstü problemlerin ve artan tehlikelerin de boy gösterdiği bir devredeyiz. HIV/AIDS gibi salgın hastalıklar milyonlarca insana ölüm getirip toplumlara felaket saçıyorlar. Çok fazla sayıda insan hala en temel insan haklarından ve iyi bir gelecekten yoksun olarak yozlaşmış dikta rejimleri altında yaşam sürüyorlar. Son olarak, zamanımızın en büyük tehditi olan teröristler ve despotlar, özgürlüğün yaygınlaşmasından korkarak, özgür toplumları yıkmak için çalışıyorlar. Dünyanın her köşesinde inanılmaz sayıda masum insan öldürüyorlar. Ayrıca kimyasal, biyolojik ve nükleer silahlarla teçhizatlanıp kadın-erkek, herkesin önem verdiği değerleri yok etmek için daha büyük felaketlere bile yol açmak amacındalar. Bu hükümetin en önemli amaçlarından biri, bir yandan zamanımızın dış ilişkiler politikasını başarı ile uygularken, diğer yandan da daha çok insanın demokrasi ve özgürlüğün nimetleriyle tanışmasını sağlamaktır. Bunu sağlamak için de çok taraflı diplomasinin gereğine inanıyoruz. İster Birleşmiş Milletler kapsamında, ister Kuzey ve Güney Amerika Devletleri Teşkilatı’nda (Organization of American States), Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Forum’unda veya A.B.D.’nin katılımcı bulunduğu herhangi bir diğer uluslararası organizasyonda olsun, diplomatlarımız çağımızın sorunlarına çare bulmak için tüm gayretleri ile diğer ülkelerle işbirliği halindeler. Başkan Bush’un dediği gibi: “Terörün yok edilmesinden başlayarak, hastalık ve açlığın mağlup edilmesi, insan özgürlüğün yaygınlaştırılmasına kadar bu konular Amerika’nın dünyadaki gündemidir. Bunu başarmak için de dost ve müttefiklerimizin aklına, önerilerine ve yardımına gerek duymaktayız.” Bush yönetimi, etkili çok taraflılığın daima belirgin, saygıdeğer ve ulaşılabilir bir nedeni olması inancındadır. Çok taraflılığın övgüye değer büyük hedeflerden çok, günümüz problemlerine yönelik pratik eylemlerle, ulaşılabilir sonuçlara varması amaçlanmaktadır. Fikirbirliği hem istenilen bir şeydir, hem de potansiyel olarak faydalıdır. Fakat fikirbirliğinin sağlanması dünyadaki insanların özgürlük, barış, ekonomik ve sağlık konularında gereksinim duyduğu fırsatlar pahasına olmamalıdır görüşünü taşımaktayız.

9

Page 10: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

Uluslararası kuruluşun her üyesi, her zaman, her konuda fikirbirliğine varamamaktadır. Buna karşın, Birleşmiş Milletler üyelerinin iyi niyet çerçevesinde bir sonuca varmak için birbirlerine karşı sorumlu olduklarına inanıyoruz. A.B.D. bu iyi niyeti, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ndeki tartışmalı konularda fikir birliğine varmak için uzlaşma sağlayarak defalarca göstermiştir. Geçtiğimiz yıl, Amerika’nın tüm gayretine karşın, Güvenlik Konseyi Irak’a karşı kuvvet kullanmak için fikirbirliğine varamamıştır. Buna karşın, son savaştan hem önce hem de sonra, A.B.D. diğer konsey üyelerinden önemli konularda onay almayı başarmıştır. İlk olarak, 1441 no’lu karar (8 Kasım 2002) ile Irak’ın uluslararası sorumluluklarını ihlalinin durdurulması yoksa ciddi sonuçlarına katlanması öngörülmüştür. İkinci olarak, Irak’ın kurtulmasından sonra alınan 1483 no’lu karar (22 Mayıs 2003) ile Birleşmiş Milletler’in on yıllık yaptırımları kaldırılmış; Irak’ın hükümet kurulana kadar koalisyon tarafından yönetilmesi kararlaştırılmış ve Birleşmiş Milletler’in koalisyon ile işbirliği yaparak Iraklılara daha iyi bir gelecek hazırlaması karara bağlanmıştır. Amerika, mümkün olan her zaman, etkili Güvenlik Konseyi eylemi yaratmak için çalışmaktadır. Ayrıca pek çok Birleşmiş Milletler komitesine büyük miktarda finansal yardım aktararak açları doyurmaktan, doğal felaketleri haber verecek erken uyarı sistemleri kurmaya veya uluslararası posta sistemleri geliştirmeye kadar, çeşitli konularda daha iyi bir dünya yaratmayı amaçlamaktadır. İLKELER Birleşmiş Milletler’in uzmanlaşmış komisyonları her zaman başarılı girişimlerde bulunmuşlardır. Ama zaman zaman bazı girişimler de başarısızlıkla sonuçlanmıştır. A.B.D.nin ulaşmaya çalıştığı hedef başarı oranının yükseltilmesidir. Amerika’nın Birleşmiş Milletler ile olan ilişkisi üç temel ilke, yani kısaca çok taraflılık doğrultusunda yürütülür: Birinci İlke: Amerika, Birleşmiş Milletler’in, bu organizasyonu kuranların vizyonuna uygun olarak çalışmasını ve yürütülmesini istemektedir. Bunun için de tüm Birleşmiş Milletler üyelerinin, uluslararası barışa ve güvenliğe katkıda bulunarak, vatandaşlarına özgürlük, sağlık ve ekonomik fırsatlar yaratması gereğine dayanmaktadır. Bu istek doğrultusunda, Amerikalılar, Irak’ın Birleşmiş Milletler kararlarına uymasını öngörmekten, Doğu Timor’da demokrasi ve barışı desteklemeye veya SARS virüsü ile savaşmaya kadar, konu ne olursa olsun, kendi liderlerinden Birleşmiş Milletler’in, kendi vizyonuna ve kuruluş ilkelerine sadık kalmasını sağlamasını beklemektedirler. Bush yönetimi, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nun son oturumu esnasında da, bu “sonuç getirici” politikayı uygulamıştır. Dünyanın en ciddi insan hakları ihlalcilerinden biri olan Libya’ya karşıtlığımızı belirtiğimiz zaman, dayanağımızın Birleşmiş Milletler’in kuruluş ilkeleri ve Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi olduğunu belirtmiştik. Şimdi bu problemli ulusu yapılandırmaya çalışırken, onun kendi potansiyeline ulaşması ve milyonlarca kadın, erkek ve çocuğun mahrum bırakıldığı siyasal ve bireysel haklarını elde etmeleri için uğraşıyoruz. İnsan Hakları

10

Page 11: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

Komisyonu kendi değerlerine sadık kaldığı sürece Amerika’da ve dünyanın her tarafında ona destek olacak iyi niyeti bulacaktır. İkinci İlke: Biz etkili çok taraflılık arayışındayız. Çok taraflılık politikası boş vaadlerden daha fazlasını gerçekleştirmelidir; barışı, özgürlüğü, gelişmeyi, sağlığı ve insani yardımı bireylere somut olarak ulaştırmalıdır. Birleşmiş Milletler komisyonları başarılı oldukça, Amerika mutlu olacaktır. Ama yetersiz kaldıkları sürece, Amerika bunu açıkça belirtecek ve diğer ulusların da belirtmesini bekleyecektir. Aynı zamanda, A.B.D. nasıl kendi savunması için harekete hazırsa, Güvenlik Konseyi’nin alacağı ortak kararlarda da şiddeti engellemek ve özgürlüğü desteklemek için yer almakta duraksamayacaktır. Üçüncü İlke: Birleşmiş Milletler kaynaklarının iyi kullanılmasını istiyoruz. Birleşmiş Milletler kaynaklarını akıllıca kullanmalıdır. Yardım, ulaşması gereken insanlara ulaştırılmalıdır. A.B.D. diğer üyelerle birlikte, Birleşmiş Milletler kaynaklarının ve finansmanının akılcı yönetimine ve planlanan programlarının doğru yolu izlemesine yardımcı olmaya hazırdır. Amerika, Birleşmiş Milletler’i daha etkili ve verimli kılmak için daima desteklemeye devam edecektir. ÖNCELİKLER A.B.D.’nin ilişkisini belirleyen bu üç ilke beraberinde beş Amerikan önceliğini gündeme getirmektedir: Birinci Öncelik: Barışın sağlanması ile savaş ve despotizm tehditi altında olan masumların korunması gibi konular Birleşmiş Milletler üyelerinin karşılaşacakları ana konulardır. Teröristler ve Saddam Hüseyin gibi kendi komşularına bile saldırmış olan agresif diktatörler, uluslararası güvenlik için bir tehdit oluşturmaktadırlar. Bundan dolayı, önümüzdeki yıl A.B.D. aşağıda sıralananlara öncelik verecektir:

- Uluslararası barışa ve güvenliğe karşı yapılacak tüm tehditler çerçevesinde, özellikle terrörist ve kitle imha silahlarına sahip yasadışı rejimlere karşı Güvenlik Konseyi’nin etkisini kuvvetlendirmek.

- Terörle savaş için Birleşmiş Milletler üyelerinin kapasitelerini daha etkin hale

getirmek.

- Eşit görev ve yük dağılımını sağlamak ve özellikle Afrika gibi Birleşmiş Milletler’in son derece aktif olduğu yerlerde kan dökülmesinin önlenmesi ve barışın korunması için daha etkili hareket etmek.

- Başkan Bush’un terörizme son vererek daha demokratik ve barışcı bir Orta Doğu yaratma amacına uygun bir Arap-İsrail anlaşması önermek. Amerika bu amaçları doğrultusunda Birleşmiş Milletler ile işbirliğine devam edecek ve Birleşmiş Milletler’in tüm forumlarında Israil lehine, Israil’in hakkı olan fakat elde edemediği adil davranışın sağlanmasına gayret gösterecektir. İkinci Öncelik: Çok taraflılık politikasını demokrasinin, özgürlüğün ve iyi yönetimin hizmetine vermek. Bu hedefler tüm Birleşmiş Milletler aktivitelerinin ortak amacı olmalıdır. Gerek Meksika, Monterrey’deki 2002 Uluslararası Finansman Geliştirme

11

Page 12: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

Konferansı’nda ve gerekse Güney Afrika, Johannesburg’daki Sürdürülebilir Gelişme Dünya Zirvesi’nde Amerika, vatandaşlarına özgürlük tanımayan ve onların temel gereksinimlerine saygı göstermeyen hükümetlerin, aynı zamanda halklarını fakirliğe de mecbur ettiği görüşünü uluslararası platforma getirmişti. Bu tür hükümetler genellikle uluslararası şiddetin kaynağı olmaktadırlar. Halbuki, ülkelerinde hukuk düzeni uygulayan milletler, ekonomik gelişme için gerekli koşulları da yaratmış olduklarından, uluslararası barışcı bir düzenin mihenk taşlarından biri haline gelmektedirler. Bundan dolayı, A.B.D., Birleşmiş Milletler sisteminin, özgürlüğü desteklemeyi, hukuk düzeni ve iyi yönetimi düzenin ayrılmaz bir parçası olarak kabul etmesinin, gerekli bir öncelik olduğunu savunmaktadır. Bu çerçevede A.B.D., Birleşmiş Milletler’in, yeni kurulan demokrasileri desteklemesi, yargıçların yetiştirilmesi, hukuk düzeninin benimsenmesi ve yolsuzluğun giderilmesi çerçevesindeki çabalarına daima yardımcı olacaktır. Üçüncü Öncelik: Acil yardıma gerek duyan ulus ve bireylere yardım ulaştırılması. A.B.D., Birleşmiş Milletler’in insani yardım politikasını ve uygulamasını hep övgüyle karşılamıştır. Biz, Birleşmiş Milletler’in açlığa ve fakirliğe karşı uygulamalarına, mültecilere yaptığı yardımlara ve HIV/AIDS gibi hastalıklara karşı verdiği çabalara her zaman destek olmaya devam edecegiz. Ayrıca, sadece 2002 yılındaki katkımızın $929 milyon olduğu Dünya Yiyecek Programı uygulamasında en önde gelen bağışçı olmayı da sürdüreceğiz. Diğer ülkelerin de Birleşmiş Milletler’in böyle önemli uygulamalarına bizim gibi eli açık yaklaşımlarda bulunmasını umuyoruz. Dördüncü Öncelik: Sonuça yönelik ekonomik gelişmeyi ilerletmek. Gerek Meksika, Monterrey’deki 2002 Uluslararası Finansman Geliştirme Konferansı’nda gerekse Güney Afrika, Johannesburg’daki Sürdürülebilir Gelişme Dünya Zirve’sinde Amerika, gelişmekte olan ülkelerde ekonomik büyümeyi sağlayacak noktalarda bir fikirbirliği oluşmasını sağlamıştır. Sürdürülebilir gelişme, insanlara hukuk düzeni ve ekonomik özgürlüğün yanısıra, piyasa güçlerinin aksine değil, onlarla birlikte çalışmanın getireceği sonuçtur. Yılların deneyimine dayanarak, yapılacak yabancı finansal yardımın, ancak hükümetler gerekli reformları uyguladıkları takdirde büyümeyi destekleyebildiği söylenebilir. A.B.D. günümüzde, B.M. Geliştirme Programı ve B.M. Çevre Programı gibi Birleşmiş Milletler komisyonlarının tüm uygulamalarına Monterrey ilkelerinin uyarlanabilmesi için Birleşmiş Milletler üyeleri ile bağlantı halindedir. Ayrıca Amerika, dünyanın en fakir yerlerinde ekonomik gelişmeyi desteklemede ve gıda güvenliğini sağlamada biyoteknolojinin önemini uluslararası platformda anlatmaya çalışmaktadır. Beşinci Öncelik: Birleşmiş Milletler’i reform yapmaya ikna etme çabaları. Temel ilkelerin üzerinde yoğunlaşma, kuruluş misyonlarına sadık kalma ve bağışları akıllıca kullanma uygulamaları, yalnızca Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nı daha ileriye götürmekle kalmayacak, aynı zamanda kuruluşun gerek Amerika içinde gerekse tüm dünyadaki güvenilirliğini ve desteğini arttıracaktır. A.B.D. diğer üyelerle birlikte çalışarak, başarı düzeyi düşük komisyonlarda reform yapmak ve günün koşullarindan uzak kalmış programları sona erdirmek amacındadır. Ayrıca, biz sadece Birleşmiş Milletler’in ideallerini benimsemiş olan üyelerin, kuruluş içinde liderlik pozisyonlarına getirilmesi görüşündeyiz.

12

Page 13: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

SONUÇ Başkan Bush’un görüşü aynen şöyledir: Çok taraflılık; özgürlüğün, sürdürülebilir gelişmenin, sağlıklı halkların ve kalıcı barışın hizmetindedir. Dışişleri Bakanı Colin L. Powell ve Amerikan diplomatlarının her gün diğer ülkelerin diplomatları ile çeşitli toplantılarda uyguladıkları çalışmalar da bu doğrultudadır. Özgürlüğü yaygınlaştırmak, ekonomik gelişmeyi desteklemek, ölümcül hastalıklarla savaşmak veya barışı sağlamaya çalışmak gibi hedeflerin hangisi sözkonusu olursa olsun, şunu bilmeliyiz ki, bu hedeflerin herhangi birini gerçekleştirmek, diğerlerinin de başarılı olmasına bağlıdır. Her büyük amaç, bir döngü yaratarak bir diğerini de peşinden sürükler. Eğer A.B.D. ve diğer uluslar bu yapıcı çok taraflılık politikasını birlikte uygularlarsa, sıradan kadın, erkek ve çocukların yaşam koşullarını daha iyiye götürebilirler. Başkan Bush ve Dışişleri Bakanı Colin L. Powell iyi niyet ve çalışma ile, bu amaçta başarılı olacaklarından eminlerdir. A.B.D. Dış İlişkiler Gündemi – A.B.D. Dışişleri Bakanlığı Elektronik Dergisi - Cilt 8 - Sayı 1 - Ağustos 2003

13

Page 14: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

GLOBAL EKONOMİDE AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN ROLÜNÜ ANLAMAK

Kevin A. Hassett Ekonomi Politikası Direktörü, American Enterprise Instıtute

(Amerikan Girişim Enstitüsü) James K. Glassman

Konuk Profesör, American Enterprise Institute ve Washington Post Yazarı Eski A.B.D.Federal Rezerv Kurulu Kıdemli Ekonomisti ve Amerikan Girişim Enstitüsü Ekonomi Politikası Direktörü Kevin Hassett ve Amerikan Girişim Enstitüsü Konuk Profesörü, Washington Post yazarı James Glassman, “Dünya serbest pazarından en başta fayda sağlayanların zengin ülkeler ve başarılı şirketler olduğu inancı tamamiyle saçmalıktır.” diyorlar. Yazılarında, A.B.D.’nin bütçe açığının %44’ünün, A.B.D.’nin gelişmekte olan ülkelerle yaptığı ticaretten kaynaklandığını ve global ticaret hacminde meydana gelecek herhangi bir yavaşlamanın en çok gelişmekte olan ulusları etkileyeceğini belirtiyorlar. Herhangi bir ülkenin, A.B.D.’nin bugün olduğu gibi dünya ekonomisine egemen olması tarihte çok ender rastlanan bir olaydır. A.B.D’nin ürettiği mallar ve hizmetler – Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GDP) – 2002 yılında $10 trilyonu aşmıştır. Bu, hemen A.B.D.’yi izleyen beş ülkenin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’sının toplamından daha fazladır. Özetle, A.B.D. dünya nüfusunun 1/20’sine sahip olarak, dünya üretiminin üçte birini ve geçen yıllık büyümenin de beşte üçünü gerçekleştirmiştir. A.B.D. ekonomisinde metropol alanlardaki üretim, ülkelerin tek başına yaptıkları üretimden daha fazladır. Örneğin, 2002 yılında, Chicago’nun Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’sı Avustralya’nınki ile eşitti. Boston’ınki ise Taiwan, Dallas’ınki Suudi Arabistan, San Francisco’nunki Hong Kong ve Milwaukee’ninki ise Pakistan ile eşdeğerdi. Bu denli üstün bir pozisyonun diğer ülkeler tarafından zaman zaman kıskançlık ve kızgınlıkla karşılanmasının doğal oluşuna karşın gerçek şu ki, ekonomi hiç bir zaman “sıfıra sıfır, elde var sıfır” tarzı bir oyun değildir. Birbirine ticaretle bağlı bir dünyada, A.B.D.’nin kazanması için diğer ülkelerin de refah içinde olması gereklidir; diğer ülkeler kazanıyorsa o zaman A.B.D. de refah içinde olacaktır. Ticaret iki yönlü bir sokak gibidir. Tüketiciler ithal edilen mallardan faydalanırlar, çünkü bu sayede daha üstün kalite mal ya da daha ucuz fiyat seçenekleri bulurlar. Üreticiler (iş sahipleri ve çalışanları) ise ihraç mallardan faydalanırlar. Bu da onlara daha çok müşteri ve hizmet sağlar. 2002 yılında, gelişmekte olan ülkelerden A.B.D.’ne ithal edilen mallar $317 milyar tutmuştur. (A.B.D. dünyadaki gelişmekte olan ülkelerden ithalat yapan en büyük tek pazardır.) A.B.D.’nin aynı ülkelere yaptığı ihracat ise $130 milyar civarındaydı. İthalat ve ihracat aynı derecede önemlidir ama aradaki farka dikkatinizi çekmek isteriz; A.B.D.’nin gerçekleşen $187 milyarlık bütçe açığı buradan kaynaklanmaktadır. Bu toplam bütçe açığının %44’üne karşılık gelmektedir.

14

Page 15: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

Özetle, A.B.D. sözkonusu gelişmekte olan ülkeler olduğunda, sattığından fazlasını satın almaktadır. Bir kaç örnek verebiliriz: Geçtiğimiz yıl, Filipinler A.B.D.’ne $11 milyarlık mal satıp $7 milyarlık mal almış, yani A.B.D.’ye $4 milyarlık bütçe açığı yaratmıştır. Malezya’nın A.B.D.’ne sattığı mallar, aldığı mallardan $14 milyar daha fazladır. Kore’nin A.B.D. ile farkı Kore lehine $13 milyar, Brezilya’nın ise Brezilya lehine $3 milyardır. Şaşırtıcı olabilir ama yüksek teknoloji şu anda gelişmekte olan ülkelerin en büyük ihracat malzemesidir. Bilgi ve iletişim teknolojisi, gelişmekte olan ülkelerin ihracatlarında $325 milyarlık kaynak kökenli mallara ve $405 milyarlık düşük teknoloji hacmine karşın $450 milyarlık bir hacim yaratmış durumdadır. A.B.D., gelişmekte olan ülkelerden sadece yüzlerce milyar dolar değerinde mal almakla kalmayıp ayrıca aynı ülkelere yüklü miktarda yatırım da yapmaktadır. Afrika’daki her sekiz dolarlık yabancı yatırımın üç doları A.B.D’den gelmektedir – bu oran diğer ülkelerin yatırımından çok daha fazladır. (ikinci sırada olan Fransa’nın yatırımı %18 tutmaktadır ki bu, A.B.D.’nin yatırımının yarısından daha azdır.) 1996 ve 2000 yılları arasında A.B.D.’nin Afrika’daki yatırımı $9.2 milyar, Fransa’nın $4.4 milyar ve İngiltere’nin $3.3 milyar olarak gözükmektedir. Son 20 yıllık sürede finans piyasalarının serbestleştirilmesi ve entegrasyonu, sermayenin tüm dünyada en iyi şekilde değerlendirilmesine neden olmuştur. Columbia Üniversitesi’nden Geert Bekaert ve iki meslektaşı tarafından bu yıl yayınlanan akademik raporda, özsermaye piyasa serbestleştirilmesinin, ortalama olarak beş yıllık bir süre içinde yıllık reel ekonomik büyümede yüzde bir oranda artış sağladığı belirtilmektedir. Yazarlar, bu rakkamın sürpriz olacak derecede büyük olduğuna dikkat çekmektedirler. (Zira Gayri Safi Milli Hasıla büyümesi yılda sadece yüzde 3 olarak belirlenmektedir). ‘Serbestleştirme’, yabancı yatırımcıların diğer ülkelerin menkul kıymetlerine, borsasına yatırım yapabilmesi anlamını taşıyor. Araştırmalara göre, serbestleştirmeden en fazla kar eden ülkeler – gelişmekte olan ülkeler gibi – diğer konularda en geride olsalar bile, makro-ekonomik reformları uygulamakta ilerici davrananlar olmaktadır. Örneğin, Hindistan’da, serbestleştimeyi izleyen beş yıl içinde, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla yıllık ortalama yüzde 5.7’lik bir artış göstermiştir. Serbestleştirmeden önceki beş yıllık ortalama yüzde 3.2 idi. Tayland’ın ortalama beş yıllık büyümesi borsanın serbestleştirilmesinden önce yüzde 3.5 iken serbestleştirmeden sonra yüzde 8.7 olmuştur. Bu demek değildir ki, tüm gelişmekte olan ülkeler aynı büyüme oranına kavuşmuşlardır ama ortalama olarak büyüme artmış ve artışlar görünür boyutta olmuştur. Şunu eklemek gerekir ki, yatırım da iki yönlü bir sokaktır. A.B.D. dengeli ve güvenli bir yatırım beldesi olduğundan, sermaye yatırımlarının (borsa, menkul kıymetler, gayrimenkul kıymetler ve çeşitli iş yatırımları) odak noktası durumundadır. Bu yatırım akışı A.B.D. için gerekli ithalatı oluşturarak, A.B.D.’nin de kendi büyük ticaret açıklarını karşılayabilmesini sağlamaktadır. A.B.D.’deki yatırımlardan kaynaklanan gelir, genellikle yabancı girişimciler ve yatırımcılar tarafından kendi ülkelerinde yeni iş kaynakları açmak veya varolan işlerini büyütmek için kullanılmaktadır. Bu, A.B.D.’yi, dünya ekonomisine güç veren bir çeşit makina konumuna getirmektedir.

15

Page 16: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

A.B.D.’nin başarısı, kendi özkaynaklarından veya kalabalık nüfusundan kaynaklanmaz, asıl gücü insanlarının, çok düşük oranda hükümet müdahalesi ile, yalnız veya grup oluşturak kendi seçimlerini yapabilecekleri (nerede çalışacakları, ne satın alacakları, ne ödeyecekleri) serbest-pazar sisteminden gelir. Sermaye ve iş gücü daima en verimli olacakları yeri yeğler. Bundan dolayı da araştırmalar serbest ekonomi ve başarı oranı arasında daima direkt bağlantı göstermiştir. Geniş anlamda çok taraflı veya iki yönlü ticaret anlaşmaları çerçevesinde uygulanan serbest ticaret, refaha giden yoldaki en önemli etkendir. Serbest ticaretin gelişmekte olan ülkelere olan faydaları, orantılı olarak, örneğin A.B.D.’ne olduğundan daha büyüktür. Rotterdam Erasmus Üniversitesi’nden Joseph Francois’e göre yeni global ticaret anlaşmaları, eğer uygulanabilirlerse, gelişmekte olan ülkelere yıllık $90 - $190 milyarlık gelir yaratacaktır. Dünya Bankası’nın son araştırmaları, küreselleşme ile entegre olan gelişmekte olan ülkelerin, aynı entegrasyonu göstermeyen ülkelere oranla, üç buçuk kere daha fazla büyüme gösterdiğini gözler önüne sermiştir. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’ın da söylediği gibi “Fakirler çok fazla küreselleşme olduğundan fakir kalmıyorlar, çok az olduğundan dolayı fakir kalıyorlar”. Uruguay Yuvarlak Masa Toplantısı’nda uygulamaya konulan serbest ticaret buna iyi bir örnek oluşturmaktadır. Bu uygulama ile, altı yıl içinde gelişmekte olan ülkelerin ihracatları $1 trilyon hacminde artış göstererek, 2002 yılında toplam $2.4 trilyona ulaşmıştır. Bu süre içinde A.B.D.’nin ithalatındaki artış %82 olmuştur. Nedenini anlamak zor değildir: Bu ithalatın beşte üçü A.B.D.’ye gümrüksüz olarak giriş yapmıştır. Uzun vadeli ekonomik büyümenin kesin koşulu, global ekonomiye katılmak ve ticaret sisteminin içine girmektir. Buna karşın, A.B.D. Uluslararası Geliştirme Dairesi (USAID)’in 2002 yılında $850 milyar olan yiyecek yardımı bütçesi, bu yıl $1.2 milyara yükseltilmiştir. A.B.D., Afrika’nın güney kesiminde uygulanan Dünya Gıda Programı kapsamında dünyadaki en büyük bağışçı olmakla birlikte, bir yandan da Orta Amerika, Sudan ve başka çeşitli bölgelere yapılan acil yardımlarda bulunmuştur. Ayrıca, Bill ve Melinda Gates Vakfı gibi özel yardım kuruluşları da fakirlik ve açlık ile savaşmak için milyarca dolar bağış yapmaktadır. Dünya serbest pazarından en çok fayda elde edenlerin zengin ülkeler ve başarılı şirketlerin olduğu inancı tamamiyle saçmalıktır. A.B.D., dünya ticaret platformundan aşağı inse de refah içinde olmaya devam edecektir. Hatta, tüm ticaretini durdursa bile, kişi başı $30.000’i aşan Gayri Safi Yurtiçi Hasıla ile A.B.D. yüksek yaşam standardını koruyabilecektir. Tek olasılık, sadece A.B.D.’deki yaşam koşullarının 2003 yılı düzeyinden 90’ların ortalarının düzeyine düşmesidir. Fakat, eğer ticaret durursa veya yavaşlarsa, asıl perişan olacak olanlar gelişmekte olan ülkelerdir. Vatandaşları uygun fiyatlara iyi kalite malları alamaz hale gelirler ve küçük ülkeler pazarlarını büyük ölçüde artırmaktan yoksun kalırlar. A.B.D., dünyanın en büyük ekonomisine sahip olmanın getirdiği sorumluluğun bilincindedir. Yabancı ülkelere Amerikan pazarlarına girme olanağı tanıyarak ve diğer ülkeleri daha fazla açılmaya iterek A.B.D., gelişmekte olan ülkelerin büyümesinde kilit nokta durumundadır.

16

Page 17: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

Bu yazılarda yayınlanan fikirler yazarlara ait olup, A.B.D. hükümet politikasını ve görüşlerini tam olarak yansıtmayabilir. A.B.D.’DEKİ BELLİ BAŞLI METROPOL ALANLARIN DİĞER ÜLKELERLE GAYRI SAFI YURTİÇİ HASILA (GDP) KARŞILAŞTIRMASI Sıra Metro Alan GSYH

(milyar) Ülke GSYH(milyar)

1 New York, NY 523.43 Hindistan 502.42 2 Chicago, IL 389.46 Avustralya 399.09 3 Los Angeles-Long

Beach,CA 373.77 Avustralya 399.09

4 Boston,MA-NH 285.92 Taiwan 281.51 5 Washington-DC -

MD-VA-WV 282.18 Taiwan 281.51

6 Houston,TX 212.88 Avusturya 206.2 7 Philadelphia,PA 210.6 Avusturya 206.2 8 Atlanta,GA 210.2 Avusturya 206.2 9 Dallas,TX 195.72 Suudi

Arabistan 190.98

10 Detroit,MI 179.31 Türkiye 182.83 11 SanFrancisco,CA 155.56 Hong Kong 162.98 12 San Jose,CA 153.49 Hong Kong 162.98 13 Minneapolis-

St.Paul, MN-WI 145.6 Yunanistan 133.24

14 Seattle-Bellevue,WA

138.18 Yunanistan 133.24

15 Orange County, CA

137.73 Yunanistan 133.24

16 Phoenix-Mesa, AZ 132.38 Finlandiya 132.23 17 San Diego, CA 119.26 Irlanda 121.8 18 Newark, NJ 109.41 Iran 106.39 19 Oakland, CA 108.7 Iran 106.39 20 Baltimore, MD 106.33 Iran 106.39 Kaynak: Economy.com’dan Dismal Scientist

17

YakınDoğu &Kuzey Afrika

GSYH (milyar) Metro Alan GSYH (milyar)

Suudi Arabistan 190.98 Dallas, TX 195.72 Iran 106.39 Baltimore, MD 106.33 B. Arap Emirliği 71.24 Riverside- San

Bernardino, CA 70.26

Pakistan 65.14 Milwaukee- Waukesha, WI

64.19

Page 18: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

Cezayir 54.15 Fort Lauderdale, FL

54.39

Kuveyt 33.22 Omaha, NE-IA 33.52 Suriye 22.14 Des Moines, IA 22 Tunus 21.25 Ann Arbor, MI 21.3 Libya 19.74 Columbia, SC 20.08 Lübnan 17.33 Bakersfield, CA 17.47 Katar 17.26 Fort Wayne, IN 17.12 Yemen 10.04 Springfield, MO 10.02 Ürdün 9.3 Tallahassee, FL 9.27 Bahreyn 8.51 Newburgh, NY 8.56

Kaynak: Economy.com’dan Dismal Scientist

A.B.D. Dış İlişkiler Gündemi – A.B.D. Dışişleri Bakanlığı Elektronik Dergisi - Cilt 8 - Sayı 1 - Ağustos 2003

18

Page 19: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

TİCARET RÜZGARLARINI SERBEST BIRAKMAK: LEGO-BLOK YAKLAŞIMI (BUILDING BLOCK APPROACH)

Büyükelçi Robert Zoellick A.B.D. Ticaret Heyeti Temsilcisi

Başkan Bush’un Bakanı ve A.B.D. Ticaret Elçisi Robert B. Zoellick’e göre, “Dünyanın bir ucundan diğer ucuna serbest ticaret uygulaması gerçekleştirmek çok zor bir olaydır. Buna karşın, Amerika bu işte kararlıdır”. Zoellick, 1989-92 arasında gerçekleşen Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) görüşmelerinde ve Uruguay Yuvarlak Masa Toplantısı’nda görev almıştır. Aşağıda, Zoellick’in, Economist dergisinin 7-13 Aralık 2002 sayısı için yazmış olduğu makaleden alıntılar bulacaksınız. Başkan Bush’un birinci başkanlık dönemi yarıya ulaşırken, Amerikan ticaret politikası hakkındaki yorumlarda bir değişiklik ortaya çıkmıştır: Artık tartışma A.B.D.’nin serbest ticareti ilerletip ilerletmediği üzerinde değil, nasıl ilerlettiği sorusuna dönüşmüştür. Amerika, amacının serbest ticareti dünya çapında, bölgesel ve ikili olmak üzere geliştirmek niyetiyle Amerika içinde destek toplamak olduğunu açıkça belirtmiştir. Birkaç cephede birden hareket eden A.B.D., serbestleştirme içinde yeni rekabetler yaratarak gelişmekte olan ülkelerin gereksinimlerini hedefleyip yepyeni bir politik dinamizm gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Amerika’nın ticaret politikası bizim geniş açılı ekonomik, siyasal ve güvenlik konulardaki hedeflerimizle de bağlantılıdır. Bu entellektüel entegrasyon bazı ticaret duayenlerini şaşırtabilir ama bu, 1945’den sonraki yapılanma ile düz bağlantılıdır. Hatta kökeni Boston Limanı’na İngiliz çayı döken protestoculara kadar dayanır. Ülkemizi ayakta tutmak için ticaret stratejimizin de temel ilke ve değerlerimizle ve aynı zamanda ekonomik çıkarlarımızla bağdaşması gerekir. Dış ülkelerde etkili olabilmek için küçük veya büyük tüm ticaret ortaklarımıza kulak vermemiz ve onlardan öğrenmemiz zorunludur. Başkan Bush, global bir lider olmak için ülkedeki ticaret politikasını değiştirmek zorunda kalmıştır. Ticaret konusunda destek isteyen her Amerikan Başkanı, korumacıların, globalizasyon karşıtlarının ve partizanlığın üstesinden gelmelidir. Buna karşın, Başkan herhangi bir ekonomik yavaşlama veya terörizm ile dikkatini dağıtmak zorunda kalmamıştır. Başkan Bush, Kongre’nin önemli ticaret yetkilerini yeniden düzenleyen 2002 Ticaret Kanunu’nun yasalaştırılmasını istemiştir. Cumhuriyetçiler ve ticaret yanlısı Demokratlar, çevre ve işgücü ticareti konularında korumacılık ve egemenlik haklarına dokunmadan bir uzlaşmaya varmışlardır. Gerek duyana hemen sağlanacak bir ödenek de içeren yasa, ithalat/ihracat vergilerini, gelişmekte olan ülkelerden yapılacak $20 milyarlık tahmini ithalat beklentisi ile sıfıra indirmiştir. Kongrede koalisyon elde etmek için, yönetimin A.B.D.’nin çıkarlarını korumak amacıyla, uluslararası kurallar bazında hareket edeceğini göstermesi gerekmekteydi. Amerika’nın ithalat/ihracat vergileri ortalaması yüzde 1.6 olduğundan, düşük limitler için geçerli olan Kongre desteği, yönetimin diğer ülkeler tarafından uygulanan kuralları uygulayıp uygulamamasına bağlıdır. Senato’dan bir Cumhuriyetçi liderin bana söylediğine göre, yönetimin uluslararası kuralları uygulamadaki geçmişi, Başkan’a daha kapsamlı yetki tanınması için en güçlü neden olmuştur. Başkan Bush’un ülkede uluslararası kurallar çerçevesinde daha serbest bir ticaret uygulaması için gösterdiği ısrarcı tutum, Amerika’nın tüm dünyada serbest ticareti destekleme gücünü arttırmıştır. DOHA’DAKİ GÖREV Dünya Ticaret Teşkilatı’nın Seattle’da yaşadığı çöküşün hemen sonrasında yönetime gelen Bush hükümeti, yeni bir global ticaret uygulamasının gerektiğinin bilincindeydi. Avrupa Birliği ve diğerleri ile birlikte çalışarak, Doha Geliştirme Gündemi’nin (Doha Development Agenda) tüm zorluklara karşın yürürlüğe konulmasına yardımcı olduk. Bu arada Taiwan ve Çin’in Dünya Ticaret Teşkilatı’na üye olmaları kuruluşun kuvvetlenmesine yardımcı olurken, Rusya’yı üye yapma çabaları da sürdürülmektedir. A.B.D., kararlaştırılmış bitim süresi olan 2005 sonuna kadar Doha Geliştirme Gündemi’ni tamamlamakta kararlıdır. Dünya Ticaret Teşkilatı’nın ana hedefi olan pazar girişlerini açarak büyümeyi gerçekleştirebilmek için tarım, endüstri ve tüketici malları ile ilgili teklifler hazırlamış bulunmaktayız.

19

Page 20: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

Tarım alanında Amerika’nın amacı, sübvansiyonlarla ithalat/ihracat vergilerini entegre ederek onları çok daha aşağıya çekmek ve zamanla tamamen yok etmektir. Uruguay’da yapılan en son dünya ticaret görüşmelerinde, yüksek ve asimetrik sübvansiyonlar ve ithalat/ihracat vergileri, zamanla kontrol altına alınabilme amacıyla kabul edilmiştir. Örneğin, Amerika, Avrupa Birliği’nin, Amerika’dakinin üç katı fazla olan üretim çarpıtan sübvansiyonlarını, ekonomideki tarım mikyasının eşit oranda olmasına karşın kabul etmiştir. Dünya Ticaret Teşkilatı limitleri dahilinde $123 milyara kadar her türlü yiyecek ve çiftçilik vergisini altı yıla kadar yetkilendiren çiftçilik yasası, Amerika’nın tarım sübvansiyonunu tek taraflı olarak kesmeyeceğini ispat etmiştir. Fakat Amerikan çiftçileri ve Kongre, sünvansiyonun kesilmesinin tüm ülkeler tarafından aynı anda uygulanması görüşündedir. A.B.D., tarım ödemelerinin en korkuncu ve en çarpığı olan ihracat sübvansiyonlarının kaldırılması düşüncesindedir. Tarim üretimini çarpıtan global sübvansiyonları $100 milyar civarında düşürebilirsek, kendi limitimizi de yarı yarıya indirmiş olacağız. Eğer global tarım vergisini %60’tan %15’e çekebilirsek, Amerikan ortalaması da % 12’den % 5’e düşecektir. A.B.D., tarım vergilerinin ve çarpık sübvansiyonların tamamiyle kaldırılması için bir tarih üzerinde anlaşılmasını öngörmektedir. Mamul eşyalar konusundaki Amerikan önerisi, dünyayı, ithalat/ihracat vergilerinden 2015 yılında tamamen serbest kılacak niteliktedir. Bu sektör 1947 yılında yapılan Ticaret ve Tarife Genel Anlaşması’nı (GATT) hazırlayanlar tarafından ilk hedeflenen sektördür. Şimdi 50 yıllık çalışmanın sonucunda, dünyadaki ticaret emtiasının yarısı ithalat/ihracat vergisinden arındırılmış durumda olduğundan, artık işi tamamlamak zamanının geldiğine inanmaktayız. Sıfır ithalat/ihracat vergisi sayesinde, gelişmekte olan ülkelerin mamul eşya üreticileri eşit koşullarda rekabet edecek duruma geleceklerdir. Bu öneri, birbirlerine %70 ithalat/ihracat vergisi ödeme zorluğu çeken gelişmekte olan ülkeler arasındaki engelleri de kaldıracaktır. Tarım ve mamul eşyalara yönelik engellerin kalkması ile, gelişmekte olan ülkelerin gelirleri $500 milyarın üzerinde artış gösterecektir. Ticaret hizmetleri bazındaki Amerikan önerisi ise, uluslararası ekonomide yeni gündeme gelen bir sektörün büyüme ve gelişmesini sağlayacaktır. Hizmetler, Amerikan ekonomisinin üçte ikisini ve çalışma hacmimizin % 80’ini oluşturan bir sektör iken, dünya ticaretinin ancak % 20’sine karşılık gelmektedir. Dünya Bankası’nın hesaplarına göre, hizmetler konusunda engellerin kaldırılması, sadece gelişmekte olan ülkelere $900 milyar fayda sağlayacaktır. A.B.D. gelişmekte olan ülkelerin serbest ticarete ulaşma aşamasında karşılaştıkları sorunlarla da ilgildir. Gelişmekte olan ülkelerin ticaret görüşmelerine katılma kapasitelerini arttırmak, kuralların uygulanması ve fırsatların yakalanabilmesini sağlamak için, A.B.D. bu yıl, bu ülkelere $368 milyon harcamıştır. A.B.D, Inter-Amerikan Geliştirme Bankası (Inter-American Development Bank) ile ticaretin entegrasyonu ve finans konularında ortaklık yapmış olup Dünya Bankası ile Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) beyanlarını kaynaklarla desteklemelerini beklemektedir. Doha’da karara bağlandığı gibi, global fikri mülkiyet ve telif hakları kurallarındaki esneklikler fakir ülkelerin HIV/AIDS, verem, sıtma ve diğer salgın hastalıklar ile savaşmak için alacakları ilaçların üretim lisanlarına sahip olmalarına olanak tanıyabilir. Ayrıca, A.B.D. fakir ülke ve bölgelerin, kendi üretemedikleri takdirde, dışarıda üretilmiş ilaçları elde etmelerine yardımcı olmayı arzu etmektedir. Ancak diğer ilaç endüstrisi sahibi ülkelerin de bu anlaşmalara özel koşullar ekleyerek, geleceğin ilaçlarının üretiminde faydalı olacak araştırmalar bazında, fikri mülkiyet ve telif hakları haklarının korunmasını baltalamamaları gerekmektedir. Doha görüşmelerinde, gelişmekte olan ülkeler için özel muamele uygulamaları gündeme gelmiştir. Buna karşın esnek geçişler ve özel gereksinimler sürekli bir korumacılığa dönüşüp dejenere olmamalıdır. Ticaret engellerini gizleyen ‘iyi niyet’ hareketleri, en fakir insanlara fiyat artışı getirirken, rakiplere de maliyet yükselterek, diğer gelişmekte olan ülkelere üretici firmalardan yapılacak ihracata mani olmaktadır. Oxfam gibi sivil toplum örgütlerinin artık gelişme için ticaretin önemini farkına varmalarından memnunluk duymaktayız. Ama bu kuruluşların şunu da bilmeleri gerekir ki, bu faydaların sağlanması, ülkedeki ithalat engellerinin kaldırılması, ihracatın desteklenmesi ve rekabetin güçlendirilmesi ile bağlantılıdır. Dünya Ticaret Teşkilatı gelişmekte olan ülkelere ihracat bazında yardımı, önceki nesillerin uyguladığı eski sömürgecilik ticaretinden farklı olarak sağlayacaktır.

20

Page 21: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

BİR ORTAK OLARAK AVRUPA Afrikalı bir bakanın geçenlerde söylediği gibi, A.B.D.’nin ve Avrupa’nın, Dünya Ticaret Teşkilatı çerçevesinde bir konu üzerinde anlaşmaları durumunda başarı kesin olmasa bile gerçekleşmesi beklenebilir. Saygıdeğer meslektaşım Avrupa Birliği ticaret yetkilisi Pascal Lamy’nin de aynen benim kadar Doha görüşmelerinin tamamlanması için çaba vermekte olduğundan hiç şüphem yoktur. A.B.D. ve Avrupa Birliği, ticaretin serbestleştirilmesini ortak amaç olarak benimsemiş olmalarına karşın değişik yöntemler uygulamaktadırlar. Avrupa Birliği’ne göre, A.B.D., pazara giriş ana gündemi çerçevesinde ticareti serbestleştirerek Dünya Ticaret Teşkilatı’nı “derinleştirmeyi” amaçlamaktadır. Avrupa Birliği’nin farklı gündemi ise Dünya Ticaret Teşkilatı mandasını daha çok konuyu kapsayacak yeni uygulamalarla “genişletmektir.”’ Bir Asyalı meslektaşımın belirttiği gibi, Avrupa Birliği dünyayı Avrupa’nın yakın geçmişinin gözleriyle görmekte ve küreselleşme için uluslar-üstü bir yönetim şekli gerçekleştirmek amacını gütmektedir. Bu arada, gelişmekte olan pek çok ülke Dünya Ticaret Teşkilatı’na yeni konuların eklenmesini istememekte ve şu andaki önceliğimizin daha fazla ticaret ile yatırımı kamçılamak olduğuna inanmaktadır. Avrupa Birliği’nin bu yeni kural ve kurumları eklemek pahasına, engellerin kaldırılmasından feragat etmesi de risk içermektedir. A.B.D., Doha’da “derinleştirme” yanlıları ile “genişletme” yanlıları arasındaki uçurumu yakınlaştırmayı, Avrupa Birliği’nin tarım alanında harekete geçmek için daha geniş çapta bir gündeme gerek duymasi nedeniyle başarmıştır. Tarım alanında daha geniş bir gündem, aynı zamanda gelişmekte olan ülkeler için de öncelik taşıyan bir konudur. Avrupa Birliği, tarım, mamul mal ve hizmetler alanlarında ticareti serbestleştirmeyi kabul ettiği sürece, A.B.D. de Avrupa Birliği’nin amaçlarına yönelik hareket etmeyi sürdürecektir. Emin olmamız gereken nokta, görüşülecek herhangi bir yeni konu ve uygulamanın, özgür ülkelerin haklarına dokunmadan serbest pazarı geliştirmeye, Dünya Ticaret Teşkilatı’nda şeffaflık yaratmaya ve ticareti büyütmeye yönelik olmasıdır. Avrupa’nın bir başka bakış açısı da – Hayek’in malların hükümet kontrolünden değil de, pazardan hızla geçirilmesini öneren “spontane hareket” fikridir. Amerika ve Avrupa işbirliği yapsalar bile Doha gündeminin başarıyla tamamlanması kolay değildir. (Japonya’nın pirinç kotasını düşürmek amacıyla yaptığı son tarım önerisi, maalesef Japonya’nın ticarete olan sıfıra-sıfır-elde-var-sıfır yaklaşımın tipik bir örneğidir.) Bununla beraber gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ticaret bakanlarının oluşturduğu ağı görmek ve beraber çalıştıklarını bilmek son derece ümit verici bir durumdur. Dünya Ticaret Teşkilatı’nın bir karara varabilmesi için 144 üyesinin de fikir birliği içinde olması gerekmektedir. Herhangi bir ülke – ekonomik veya politik bir nedenle – Doha gündemini bir anda durdurabilir. Amerika’nın serbest pazarlara yönelik yaklaşımında herhangi bir vetoyu sessizce kabullenmeyeceği ortadadır. Biz serbest ticaret yanlısı reformcuları desteklemek istemekteyiz. Diğerleri ileriye doğru adım atmak istemiyorlarsa bile A.B.D, isteyenlerle birlikte daha ileriye gidecektir. Diğerlerinin de pazarlarını açacakları, önerilerini serbestleştirmeye hazır oldukları ve eleştirilerini yapıcılıkla tamamlayacakları zamanı bize bildirmeleri gerekmektedir. Bazı ticaret uzmanları Amerika’nın şeffaflık istemesinin üzerinde durup önemsiz tartışmalar yaratmaktadırlar. Onlara bakış açılarını genişletmelerini öneriyorum. Serbest ticareti destekleyen koalisyonu kuvvetlendirmemiz gerekmektedir. Şu anda idareyi ülkemizdeki korumacılara veya yabancı ülkelerdeki “hayır” diyenlere teslim etmemiz çok kötü sonuçlar doğuracaktır. Milletler Cemiyeti, Birleşmiş Milletler, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası’nda da önceden gördüğümüz gibi, uluslararası kuruluşların onları harekete geçirecek liderlere ihtiyacı vardır. NAFTA VE TAKLİTÇİLERİ Başarı şansını yakalayabilmek için A.B.D., bölgesel ve ikili serbest ticaret anlaşmalarını devreye sokmak istemektedir. Bu anlaşmalar ekonomik reform, ticaret, gelişme, yatırım, özgür kuruluşlar ve güvenlik konularında kuvvetli bağlar kurmayı sağlayacaklardır. Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) Amerika’nin Meksika ile arasındaki ticareti üçe, Kanada ile arasındaki ticareti de neredeyse ikiye katlamakla kalmamış, aynı zamanda her üç üye ülkeyi de ayrı ayrı uluslararası alanda daha rekabetçi hale getirmiştir. NAFTA hem gelişmekte olan ülkelerin hem de gelişmiş ülkelerin

21

Page 22: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

serbest ticaretten kazanç sağlayacağını ispat etmiştir. NAFTA sayesinde Meksika 1994 finansal krizini kolaylıkla atlatabilmiş ve ülke tekrar bir global ekonomik rekabetçi güç olarak yerini alarak demokratik bir toplum haline dönüşmüştür. Çok tuhaftır ki, Amerika’nın bölgesel ve karşılıklı serbest ticaret görüşmeleri çerçevesinde uyguladığı “rekabete dayanan serbestleştirmeyi” eleştiren bazı Avrupa kökenli yayınlar, Avrupa Birliği’nin 30 adet benzer anlaşma gerçekleştirdiği devrede suskun kalmışlardır. Şu anda A.B.D.’nin sadece 3 adet gerçekleştirilmiş anlaşması bulunmaktadır ama azimle çalışmaya devam ettiğimizi söyleyebiliriz. Kongre’nin Başkan’a yetki vermesinden itibaren A.B.D., Singapur ve Şili ile serbest ticaret anlaşmaları imzalamıştır. Ayrıca A.B.D., Orta Amerika Ekonomik Birliği üyesi beş ülke, Güney Afrika Gümrük Birliği üyesi beş ülke, Fas ve Avustralya ile serbest ticaret görüşmelerine başlamış bulunmaktadır. Bundan başka 34 demokratik ülke ile birlikte Amerika Serbest Ticaret Alanı’nı kurma yolunda bağlantılarımız devam etmektedir. Bu toplantılara Brezilya ile beraber eş-başkanlık yaparak başarıya ulaşmayı hedeflemekteyiz. Serbest ticaret gündemimiz çevreye sinyallar vermektedir: Her bölge ile – Güney Amerika, Sahra Afrikası, Asya Pasifik, Arap Dünyası -, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler ile serbest ticarete açık olduğumuz sinyallerini göndermekteyiz. Bütün bu bölge ve ülkelerle ticari ilişkiler kurmak istiyoruz. Aynı derecede önemli olarak, bizim serbest ticaret ortaklarımız da, gelişmiş veya gelişmekte olduklarına bakmadan kendi ülkelerinde son derece cesur bir şekilde serbest pazar oluşturup bunu ekonomik reformlarla bağlantılı hale getirmektedirler. İşte bu yönetimlere özellikle yardımcı olmak amacındayız. Avrupa kökenli bir yayın aracı geçenlerde Amerika’nın ticari bariyerlerinin zaten düşük olduğunu ve dolayısıyla A.B.D.’nin diğer ülkelere vereceklerinin çok az olduğunu iddia etmiştir. Gerçekte ise pazar testleri bunun tam aksini göstermektedir, zira ülkeler görüşmelere katılmak için sıraya girmiş durumdadırlar. Bu ülkeler, büyük ve dinamik Amerikan pazarının önemli bir ekonomik etken olduğunun bilincindedirler. Amerikan serbest ticaret anlaşmaları kapsamlı ve yüksek standartlı olduğundan, bu anlaşmalardaki ortaklarımız da, global bir tedarik zincirinin yatırım yapmak için elverişli alanları haline gelmekte ve iş yapmak için gelecek vaadeden pazarlar haline dönüşmektedirler. Serbest ticaret anlaşması yaptığımız ortaklarımızla A.B.D. Uluslararası Geliştirme Kuruluşu (USAID) ve çok taraflı kalkınma bankaları çercevesinde çalışmaya devam ederek serbestleştirmeyi sektör bazındaki reformlarla bağlantılı hale getirmek amacındayız. Örneğin, Fas ile, Dünya Bankası yardımı çerçevesinde, tahıldan meyve ve sebze üretimine nasıl dönüş yapacağını ve bu konuda verebileceğimiz desteği görüşmekteyiz. Afrika’nın güneyi ve Orta Amerika’da ise serbest ticaret anlaşmalarımız bölgesel entegrasyonu destekleyip rekabetteki bariyerleri düşürerek daha kapsamlı bir yatırım pazarı olanağı sağlarken aynı zamanda daha geniş bir politik işbirliğine de yol açmaktadır. Halen pek çok ülke bizimle serbest ticaret anlaşması hazırlayabilmek için pazar ve ticaret reformları yapmaya çalışmaktadır. Singapur ile olan serbest ticaret anlaşmamızın gösterdiği gibi, anlaşmalarımız yüksek standartlar sağlama ve yeniliklere açılma konularında da örnek oluşturmaktadır. A.B.D. – Singapur Serbest Ticaret Anlaşması, e-ticaret, fikri mülkiyet ve telif hakları, işgücü ve çevrecilik standartlarında ve tomrukçuluk servisleri gibi alanlarda da ilerleme sağlamaktadır. Diğer ülkeler ile yoğun bir şekilde serbest ticaret anlaşması çalışmalarına devam ettikçe, A.B.D. değişik bakış açıları ve iyi ortaklıklar hakkında da deneyim kazanmaktadır. Serbest ticaret ortaklarımız açık pazarlar konusundaki yeni global koalisyonun öncüleridir. Serbest ticaret ortaklarımız ülkemizdeki serbest ticaretin de yaygınlaştırılması konusunda bize yardımcı olmaktadırlar. Her görüşme, meclis üyelerinin ve halkın, serbest ticaretin, tarih, coğrafya, güvenlik ve diğer bağlamlardaki pratik faydalarını görmelerini sağlamaktadır. Amerikan siyasetinde şöyle bir deyim vardır: “Hiç ile bir şeyi yenemezsin.” Amerikan gündeminin, korumacıların dogması olan pazarların kapatılması yerine açılmasını amaçlamaktayız. Gerekçe demokrasi, güvenlik, ekonomik entegrasyon veya serbest ticaret olsun, reform destekçileri, kapsamlı bir amaca doğru, istekli ortaklarla çalışarak, koalisyonlar kurarak ve zamanla işbirliği çevresini yaygınlaştırarak adım adım ilerleyebilirler. Günümüzdeki pazarların entegrasyon ağına olan gereksinmeleri gibi, bizim de çeşitli ticari, ekonomik, geliştirmeci ve politik konularda güçlü olabilmemiz

22

Page 23: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

için karşılıklı destek sağlayan ticaret anlaşması ağına ihtiyacımız bulunmaktadır. A.B.D. bu Lego- Blok Yaklaşımı’nı serbest ticarete uygulayarak, Dünya Ticaret Teşkilatı çerçevesinde, ticaret alanındaki global engelleri aşmaya çalışmaktadır. Amerikan ekonomisinin büyüklüğünün ve cazibesinin yarattığı kaldıraç gücünün de etkisiyle, rekabeti şeffaflıkla birleştirerek, dünyayı kapsamlı serbest ticaret hedefine yakınlaştırmak amacındayız. A.B.D. Dış İlişkiler Gündemi – A.B.D. Dışişleri Bakanlığı Elektronik Dergisi - Cilt 8 - Sayı 1 - Ağustos 2003 TERÖRİST FİNANSMANINI DURDURMAK İÇİN SARFEDİLEN GLOBAL ÇABA

Jimmy Gurulé Hukuk Profesörü, Notre Dame Hukuk Fakültesi, Notre Dame Üniversitesi

Terör eylemlerini gerçekleştirenlere karşı şavaşırken, nihai başarı elde etmek için tüm ülkelerin aktif desteğine gerek duyulduğunu belirten Notre Dame Üniversitesi Hukuk Profesörü Jimmy Gurulé, Bush yönetiminin ilk iki yılında Hazine Müsteşarlığı görevini üstlenmiştir. Terörizm konusundaki uluslararası ittifakların son derece önemli olduğuna ve teröristlerin varlıklarının çoğunlukla Amerika dışında bulunduğuna dikkati çeken Gurulé, teröristlere finansman yaratan kaynakların global olmasından dolayı, teröristlerin kimliklerinin saptanması ve kaynaklardan faydalanmalarını engelleyecek girişimlerin de global olması inancındadır. 11 Eylül 2001 tarihindeki terörist saldırılarından sonra, A.B.D. yönetiminin terörizme karşı stratejisinin önemli bir bölümü teröristlerin kimliği saptamak, terörist organizasyonların finansal ağını bozmak ve parçalamak üzerinde yoğunlaşmıştır. Terörist finansmanını durdurmak için harcanan çaba temelde önleyici bir tedbirdir. Temelde diyebiliriz ki, eğer A.B.D. global toplumun desteği ile terör eylemlerinin finansmanını sağlayan fonların transferlerini engelleyebilirse, aynı zamanda ilerideki terör eylemlerini ve binlerce masum insanın ölümünü de engellemiş olacaktır. Başkan George W. Bush, 24 Eylül 2001 tarihinde yapmış olduğu bir konuşmada terörizme karşı asıl savaşın finansal platformda yapılacağını belirterek şöyle demiştir: “Bugün, global terör ağının finansal yapısına ilk darbeyi vurmuş bulunuyoruz. Elimizin altındaki her kaynağı, her diplomasi ve istihbarat aracını, her türlü kanuni yaptırımı ve her finansal etkiyi terörizme karşı açmış olduğumuz savaşta kulanmaya kararlıyız. Teröristleri aç ve parasız bırakmak, onları birbirlerine düşürmek, saklandıkları emin yerlerden çıkartıp adalete teslim etmek için gereken her şeyi yapacağız.” A.B.D. ‘NİN TERRÖRİST EYLEMİNE KARŞI HUKUKİ DAYANAĞI Başkan Bush, 23 Eylül 2001 tarihinde, terörün mali destekçilerine ilk darbeyi 13224 sayılı kararname ile vurmuştur. Uluslararası Acil Ekonomik Güç Kanunu (IEEPA) çerçevesinde çıkartılan bu kararname, A.B.D.’ye karşı yabancı uyruklu teröristler tarafından yapılan terör eylemleri konusunu kapsamaktadır. Sözkonusu kararname ile A.B.D., Amerikan mahkemeleri kararları doğrultusunda, gerektiğinde mal varlıklarını dondurmaya ve teröristler veya terör organizasyonları ile bağlantılı olduğu sanılan finansal işlemleri durdurmaya yetkili kılınmıştır. Özellikle bu karar doğrultusunda, A.B.D. Başkanı, Dışişleri Bakanı, ve Hazine Bakanı tarafından terör bağlantılı veya A.B.D. milli güvenliği, dış siyaseti veya ekonomisi için sakıncalı olarak belirlenecek tüm yabancıların, yabancı grupların ve varlıkların Amerika’daki mal varlıklarını ve finansal işlemlerini bloke etme olanağını elde etmiştir. Kararname ayrıca yukarıdaki terör bağlantılı veya riskli gruplarla ilişkili üçüncü şahısların da, belirli gruplarla olan

23

Page 24: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

finansal işlemlerini durdurmaya ve A.B.D. vatandaşlarını, bu gruplar ve şahıslarla iş yapmaktan menetmeye yetkilidir. 13224 sayılı kararname, mal varlıkları terörizm bağlantısından dolayı bloke edilmiş 27 şahıs ve kuruluşun listesini kapsamaktadır. SONUÇLAR 13224 sayılı kararname kapsamında, 281 kişinin ve kuruluşun toplam $138 milyonu dondurulmuş bulunmaktadır. Bu şahıs ve grupların arasında Usame bin Ladin, yardımcıları, terörist operasyon mensupları, finansçıları ve dünyanın her yerinden aracılar bulunmaktadır. Ayrıca, sözkonusu kararname El Kaide, Real IRA, Parlayan Yol (Shining Path), ETA, Doğu Türkistan İslam Hareketi, Hamas ve Hizbullah gibi dünyanın her yanından terörist grupları kapsamaktadır. Bloke edilen $138 milyondan $36.4 milyon’u A.B.D. içinde 23 Temmuz 2003 tarihinde dondurulmuştur, geri kalan $101.6 milyon ise uluslararası toplum tarafından dondurulmuş bulunmaktadır. Terörizme karşı açılmış olan savaşın başarısı sadece bloke edilmiş mal varlıkları ile ölçülmemelidir. Artık uluslararası bankacılık sistemi, teröristler için güvenerek kullanabilecekleri durumda bulunmadığından, teröristler daha kolay farkedilebilecek yollardan para transferi yapmaya başlamak zorunda kalmışlardır. İşin bir de caydırıcı tarafı ortaya çıkmış bulunmaktadır; terör organizasyonlarına finansal yardımda bulunan bazı şahıslar, terörist olarak nitelendirilmeleri ve mal varlıklarının dondurulması korkusuyla kendilerini artık geriye çekmişlerdir. Ayrıca, terörist ağı tamamen parçalanmış durumdadır ki bu da teröristlerin parçaları tekrar yerine koyup terör eylemleri için para toplamalarını güçleştirmiş bulunmaktadır. Örneğin, Kasım 2001’de, A.B.D. Benevolence International Foundation adı altında çalışan ve yıllardır El Kaide’ye para temin eden yozlaşmış bir Müslüman yardım kuruluşunun mal varlığını dondurmuş bulunmaktadır. ULUSLARARASI ÇABALAR Terörist finansman ağları global olduklarından, bunları ortaya çıkartma ve teröristleri finanse etmelerini engelleme çabaları da global olmak zorundadır. Ayrıca, teröristlerin mal varlıklarının, para akışının ve bunlara ait kanıtların büyük kısmının A.B.D. dışında olmasından dolayı, terörizme karşı uluslararası ittifakların kurulması zorunludur. Uluslararası işbirliğinin önemini anlamış olan A.B.D., gerek Birleşmiş Milletler ve gerekse çeşitli çok taraflı kuruluşlar aracılığı ile mal varlıklarının dondurulması konusunda çalışmakta, ayrıca ikili bazda uluslararası standartları yükseltmeyi amaçlayarak, terörist finansmanı ile savaş konusunda protokoller uygulanması için uğraş vermektedir. Şunu da belirtmekte yarar vardır: 172 ülke, A.B.D. Hazine Bakanlığı listesindeki isimlerden tümü veya bazıları hakkında mal varlıklarını dondurma kararı almış bulumaktadır. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER Birleşmiş Milletler, teröristleri finansal destekten yoksun bırakmayı amaçlayan global stratejide çok önemli bir rol oynamıştır. 28 Eylül 2001 tarihinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi oybirliği ile tüm üyelerinin teröristlerin mal varlıkları ve ekonomik kaynaklarını ivedilikle dondurmasını öngören 1373 sayılı kararnameyi kabul etmiştir. 16 Ocak 2002 tarihinde Güvenlik Konseyi, Taliban, Usame bin Ladin ve El Kaide’ye karşı yaptırımların arttırılarak devamını öngeren 1390 sayılı kararnameyi kabul etmiştir. Sözkonusu yaptırımlar 1999 yılında kabul edilen 1267 sayılı ve 2000 yılında kabul edilen 1333 sayılı kararların devamı niteliğindedir. 15 Ekim 1999 tarihinde yürürlüğe giren 1267 sayılı karar ise Taliban bağlantılı mal varlıklarının dondurulmasını öngörmekteydi. 19 Aralık 2000 tarihinde B.M. Güvenlik Konseyi 1333 sayılı kararı kabul ederek Usame bin Ladin ve El Kaide’ye ait tüm mal varlığı ve finansal fonları durdurma kararı almıştır. 1267 sayılı karar çerçevesinde B.M. Güvenlik Konseyi’nin tüm üyelerinin katılımı ile kurulan B.M. Yaptırım Komitesi, Taliban, Usame bin Ladin ve El Kaide bağlantılı mal varlıklarının dondurulması ve kontrol altına alınmasında son derece etkin bir rol oynamıştır. Hedeflenen teröristler ve terör grupları 1267 B.M. Yaptırım Komitesi’ne iletilerek komitenin listesinde yer almaları sağlanmaktadır. Herhangi bir ismin Birleşmiş Milletler listesinde yeralmasından sonra, tüm Birleşmiş Milletler üyelerinin o isme ait mal varlığını dondurma zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.

24

Page 25: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

A.B.D., 1267 Yaptırım Komitesi ile her zaman yakın ilişki içinde bulunmuştur. Örneğin, 13224 sayılı yürütme yetkisinden önce, terör gruplarının ve teröristlerin isimleri 1267 Yaptırım Komitesi’ne Birleşmiş Milletler nezdindeki A.B.D. misyonu tarafından iletilmekteydi. Yaptırım Komitesi üyelerinden herhangi biri verilen isme itiraz etmediği takdirde, isim veya isimler listeye eklenerek onlara ait olan mal varlıkları dünya çapında bloke edilmektedir. AVRUPA BİRLİĞİ Avrupa Birliği ve A.B.D. teröristlere karşı her zaman birlikte çalışmış ve birinin terörist olarak nitelediği grup ve şahıslar diğeri tarafından da kabul edilmiştir. Örneğin, Ağustos 2002’de İtalya ve A.B.D., B.M. Yaptırım Komitesi’ne El Kaide bağlantılı 25 isim ileterek bunlara ait mal varlıklarının tüm dünyada bloke edilmesini sağlamışlardır. Ayrıca Şubat 2002 tarihinde A.B.D. ve İspanya, Bask terörist grubu ETA bağlantılı 21 isim iletmişlerdir. G7/G8 G7 Grubu Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları (A.B.D., Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve Kanada) da terörizmin finansal bağlantılarını kesmekte son derece etkin rol oynamışlardır. 6 Ekim 2001 tarihinde G7 yeni bir karar uygulamasına başlamış ve Nisan 2002’de tüm dünyada mal varlıklarının dondurulması önerisiyle 10 isimlik bir listeyi Birleşmiş Milletler’e sunmuştur. Eylül 2002 tarihinde ise terörist finansmanı konulu bir yıllık rapor yayınlamıştır. Haziran 2002’de, G8 (Rusya ve G7 ülkeleri) Dışişleri Bakanları, 1373 sayılı Birleşmiş Milletler kararının tüm gereklerine uyularak yerine getirilmesi ve terörist finansmanı hakkındaki Finansal Eylem Görev Gücü (Financial Action Task Force) üzerine sekiz öneriyi de içeren kontr-terörizm ile ilgili tüm önerileri tekrar gözden geçirerek onaylamıştır. FİNANSAL EYLEM GÖREV GÜCÜ (FATF) Terörist finansmanına karşı savaşta uluslararası işbirliğinin güzel bir örneği Finansal Eylem Görev Gücü uygulamasıdır. Finansal Eylem Görev Gücü, kara para aklamaya karşı hukuki ve düzenleyici standartlar ile uygulamaların getirildiği ilk uluslararası girişimdir. G7 tarafından 1989’da gündeme alınmış ve şu anda beş kıtada 31 üyesi olan bir oluşum haline gelmiştir. Finansal Eylem Görev Gücü, kara para aklanmasını durdurmak isteyen ülkeler için uluslararası standartlar içeren 40 Temel Uygulama Önerisi yayınlamıştır. 11 Eylül 2001 tarihindeki terörist saldırılar sonrasında, Finansal Eylem Görev Gücü, mandasını genişleterek terörist finansmanını da gündemine katmıştır. Özellikle, eklenen sekiz öneri diğer 40 öneri ile birleştirildiğinde, terörist finasmanının ortaya çıkarılması, karşı önlem alınması ve bastırılması için gerekli temel ortaya konulmaktadır. Bu sekiz öneriden biri, ülkelerin teröristlere destek amacıyla oluşturulmuş finansal kaynakların feshedilmesini yasallaştıran çalışmalarını teşvik etmektedir. Finansal Eylem Görev Gücü bu önerilerin uygulanmasını yakından izlemektedir. Ayrıca tüm üyelerini, üye olmayanlar ile birlikte bir anket cevaplamaya davet ederek katılımcı ülkelerin ne kadar teknik desteğe gerek duyduklarını belirlemeyi amaçlamıştır. Son olarak, Finansal Eylem Görev Gücü kendi bünyesinde sadece terörist aktiviteler ile ilgilenecek bir Terörist Finansmanı Çalışma Grubu oluşturmuştur. Bu Çalışma Grubu, A.B.D ve İspanya tarafından eşbaşkanlıkla yürütülmektedir. İKİLİ ÇABALAR A.B.D. pek çok ülke ile terörist finasmanı konusunda ikili çalışmalar yürütmektedir. Örneğin, Orta Doğu ülkeleri ile yapmış olduğu çalışmalar Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Mısır ve Katar’ın kara para aklamaya karşı yasama uygulamaları ile sonuçlanmıştır. Kuveyt ve Suudi Arabistan bağış kurumlarının finansal akışlarını kontrol altına almışlardır. Ayrıca, Eylül 2002’de Suudi Arabistan, El Kaide’nin mal varlığının dondurulması için A.B.D. ile birlikte Birleşmiş Milletler 1267 Yaptırım Komitesi’ne başvuruda bulunmuştur.

25

Page 26: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

GELECEKTEKİ MÜCADELELER 11 Eylül saldırılarının ikinci yıldönümüne yaklaştığımız şu günlerde, asıl mücadelemiz terorıst finansmanını durdurma çabalarımızı kuvvetlendirmek için yeni ve yaratıcı uygulamalar gerçekleştirmektir. Uluslararası toplum bu konuda tüm olanaklarını seferber etmek zorunluluğundadır. Son olarak, İslam ülkeleri de bünyelerindeki bağış kurumlarını kontrol altında tutarak terörizme para akışının durdurulması için gereken titizliği göstermelidirler. Bu yazılarda yayınlanan fikirler yazarlara ait olup A.B.D. hükümet politikasını ve görüşlerini tam olarak yansıtmayabilir. A.B.D. Dış İlişkiler Gündemi – A.B.D. Dışişleri Bakanlığı Elektronik Dergisi - Cilt 8 - Sayı 1 - Ağustos 2003 DEMOKRATİK İDEALLERİ VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİNİ GELİŞTİRMEK BİR IŞIK TUTMAK: TÜM DÜNYADA DEMOKRASİYİ GÜÇLENDİRMEK İÇİN AMERİKAN ÇABASI

Paula Dobriansky Global İlişkilerden Sorumlu Müsteşar

Global İlişkilerden Sorumlu Müsteşar Paula Dobriansky, A.B.D.’nin yeni doğmuş demokrasilerin gelişimine yardımcı olmak için insanların özgürce, sağlıklı ve üretken bir yaşam sürecekleri, ekonomik olarak daha varlıklı ve daha güvenli bir dünyanın oluşmasını arzuladığını belirtmektedir. Aynı zamanda, vatandaşlarına temel özgürlükleri yasaklayan hükümetlere de Amerika’nın yol gösterici bir ışık tutmak azminde olduğunu eklemektedir. Amerikan yaşam tarzı, özgürlüğün garanti edildiği demokratik bir hükümet yönetimine dayanmaktadır. A.B.D., demokrasinin vazgeçilmezliği ilkesinden hareket ederek diğer hükümetlere ve onların vatandaşlarına demokratik gelişme açısından her türlü yardımı yapmaya hazırdır. Bu bağlamda, A.B.D. hükümeti ve Amerikan vatandaşları, aktif bir şekilde tüm dünyada demokratik yapılandırmayı sağlamak, yeni kurulan demokrasileri desteklemek ve vatandaşlarını temel özgürlüklerden yoksun bırakan hükümetlere yol göstermek için ışık tutmaya kararlıdırlar. Global olarak demokrasinin yaygınlaşması sadece sözkonusu ülkelerin vatandaşlarına değil diğer demokratik ülkelere ve uluslararası sisteme de fayda sağlamaktadır. A.B.D., demokrasilerin global topluluğunu genişletmekle ve yeni demokrasilerin doğmasına yardımcı olmakla, bireylerin daha güvenli ve varlıklı bir dünyada, daha özgürce yaşayıp iyi, sağlıklı ve üretken yaşam koşullarına kavuşacağı inancındadır. Edinilmiş deneyimler, demokratik kökenli yönetimlerin; barışı, güvenliği, açık pazarları desteklemekte, insan haklarını ve temel özgürlükleri korumakta, uluslararası suç ve terörizme karşı savaşmakta daha güçlü ortaklar olduklarını bize öğretmiştir. Demokrasiler, insan yapımı krizlerin atlatılmasında daha donanımlı; politika, ekonomi ve yurttaşlık konularında ise daha beceriklidirler. Demokrasiler, daha hoşgörülü olup değişik kültür, ırk ve dinlerden olan toplumların beraberce barış içinde yaşamalarını sağlamakta daha başarılıdırlar. Demokrasiler, çevreciliğe daha fazla önem vermekte, sürdürülebilir gelişme ve fakirliği yok etme hedeflerinde daha kararlıdırlar. Özetle, demokrasinin yaygınlaşması dünyadaki herkesin çıkarınadır. A.B.D. bu inancında yalnız değildir, bu çabası sayısız ortakları tarafından desteklenmektedir. Demokratik amaçlar ve değerler çeşitli yollardan beslenebilirler. A.B.D. hükümeti, demokrasinin değişik ülkelerde farklı etnik, dini ve kültürel tarzlarda oluşmasını, demokrasinin çeşitli yüzleri olarak tanıyıp kabul etmektedir.

26

Page 27: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

Demokratik yönetimler çeşitlilik gösterirken, temel unsurları ve değerleri tutarlı ve aynıdır. Demokrasiler vatandaşlarının ve diğer tüm bireylerin temel özgürlüklerini ve insan haklarını koruyarak saygı gösterirler. Demokratik kuruluşlar ülke insanlarının lehine çalışırlar, halkına karşı sorumlu olarak, açıklık ve şeffaflıkla hareket ederler. Hukuk düzeni hükümetin ve vatandaşların hareketlerini yönlendirir, anlaşmazlıkların giderilmesi için mekanizmalar geliştirir. Yönetim gücü tek bir kurum veya bireyin herhangi bir konuya gereksiz yoğunlaşmasını gerektirmeyecek şekilde yayılmış ve donatılmıştır. Daha geniş bir ifade ile, iyi bir yönetim ülkenin kaynaklarını tüm vatandaşlarının yararlanacağı, yaşam koşullarını geliştireceği ve amaçlarına erişmelerine olanak sağlayacağı şekilde yönetir. Özgür basın, aktif sivil toplum örgütleri ve okumuş bir vatandaş kitlesi içeren canlı ve enerjik bir toplum, her demokrasinin gelişmesi ve hükümetleri sorumlu kılınması için gerekli unsurlardır. Bireylerin yaşamında özel bir bölümün varlığını ve bu bölümün hükümetin idaresinden özgür olduğunu kabul etmek, her özgürlükçü yönetimin temel ilkelerinden biridir. A.B.D. hükümeti global demokratik ülkeler topluluğunu genişletmek ve yeni demokrasileri desteklemek için bazı araçlara başvurur. A.B.D. geçen yıl dünyadaki demokratikleşme çabalarını desteklemek için yargıçlar ve avukatların eğitimi, sivil toplum örgütlerinin desteklenmesi, gazetecilerin eğitimi, siyasi partilerin örgütlenmesi, seçimlerin yürütülmesi ve kurumların kuvvetlendirilmesi için $700 milyondan fazla destek vermiştir. Desteğimiz genellikle iki taraflı olmakla beraber, biz aynı zamanda hem uluslararası hem de çok taraflı borç veren kuruluşlar bazında çalışmaktayız. Çok taraflı programlarda, şeffaflık, sorumluluk, aktif yurttaşlık ilişkisi ve eğitimi gibi temel demokratik ilkeleri savunmaktayız. A.B.D. aynı zamanda, sesleri kısılmış toplumlar adına sesini yükseltmeye de devam etmektedir. Hükümetimiz vatandaşlarını fikirlerini ifade etme ve dini vecibelerini yerine getirme haklarından yoksun bırakan, kendi yönetimlerini seçme özgürlüğü tanımayan rejimelere her zaman karşı olmuştur. Gerek tek başına ve gerekse Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu çerçevesinde, A.B.D. her zaman insan haklarına uluslararası standartlarda saygı duyulması ilkesinin savunucusu olmuştur. Dışişleri Bakanlığı’nca yılda bir yayınlanan “İnsan Hakları Uygulamaları Hakkında Ülke Raporları”, demokrasinin özünde yeralan özgürlükleri koruma prensibine bağlılıkları açısından hükümetlerin gösterdiği gelişmeye ışık tutmaktadır. Demokrasi için Ulusal Bağış Teşkilatı (National Endowment Fund for Democracy) gibi, yirmi yıldır demokratik ilkeler konusunda ödün vermeden çalışmakta olan organizasyonların çabaları, dünyada demokratik hareketin ilerlemesinde itici bir güç sağlamıştır. Hükümetlerin vatandaşlarına karşı duyarlı olmadığı ülkelerde, A.B.D. en temel özgürlükler için savaş veren sivil toplum örgütlerine ve eylemcilere destek vermektedir. A.B.D., bu bireylerin istedikleri şekilde yönetilme; aileleri, toplumları ve ülkelerinin gelişmesinde söz sahibi olma isteklerini desteklemektedir. Hükümetlerin baskısının aşırı olarak arttığı olağandışı durumlarda ise A.B.D., demokratik değişimi sağlamak için ekonomik yaptırımlar, seyahat yasakları ve zalimlerin suçlanması da dahil olmak üzere, çeşitli baskı yöntemleri kullanmaya hazırdır. A.B.D.’nin Burma askeri rejimine karşı olan tavrı bunun iyi bir örneğidir. Sözkonusu demokrasi yanlısı yöntemlerin kullanılmasında, A.B.D. her zaman diğer ülkelerin de kendisine katılmasını, böylece bölgesel ve global çerçevede bir destek oluşmasını amaçlamaktadır. Dinamik demeçlerin, ikili ve çok taraflı destek ve eylemlerin yanısıra, A.B.D.’nin dünya çapında demokrasiyi desteklemek ve yaygınlaştırmak için geliştirdiği çok sayıda girişimleri de bulunmaktadır. Kendine özgü bir hareket olan Demokrasiler Topluluğu (Community of Democracies) bu girişimlerden biri olup dünyadaki demokratik ülkeleri bir araya getirerek, yeni demokrasiler için gelişim ve destek sağlamayı amaçlar. Dünyada bölgesel, dilbilimsel ve dini konular çerçevesinde ülkeleri bir araya getiren pek çok organizasyon bulunmasına karşın, Demokrasiler Topluluğu sadece demokrasiyi geliştirme ilkesine bağlılıklarını temel alarak ülkeleri biraraya getirir. Öncelikle bu ortak ilkeyi kabul eden ülkeler, paylaştıkları diğer ilkelerin uygulamaya geçirilmesine kendilerini adamışlardır. Demokrasiyi geliştirmek için yonlü olanakların kullanılması fikrine bağlılığımız sayesinde A.B.D., bu çabada liderlik rolünü korumaktadır. Biz her zaman temel demokratik ilkeleri paylaşan ülkeler arasındaki işbirliğini güçlendirmenin önemine inanarak destek sağlamaktayız.

27

Page 28: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

Geçtiğimiz Kasım ayında Seoul’de Demokrasiler Topluluğu’nun bakanlar düzeyindeki ikinci toplantısında, 100’den fazla ülke, 2000 yılında Varşova’daki Demokrasiler Topluluğu Toplantısı’nda beyan edilmiş olan ilkelerin dinamik yaklaşımlı uygulama programı olan Seoul Eylem Planı’na destek vermiştir. Sözkonusu ülkeler, bölgesel işbirliğini kuvvetlendirmenin, demokrasi karşısına çıkan sorunları dengeleyebilmenin, yurttaşlık eğitimi, iyi yönetim ve hukuk düzenine verilecek desteğin, gönüllü hizmetlerin arttırılmasının ve demokrasiye yardım çabalarında işbirliğinin önemini belirtmişlerdir. Geçtiğimiz Haziran ayında, A.B.D. hükümeti, hepsi Kuzey ve Güney Amerika Devletleri veya Afrika Birliği üyesi olan 14 Afrika ve Güney Amerika ülkesini misafir ederek, kendi bölge ve ülkelerinde demokrasiye yönelik tehditlere nasıl karşı duracaklarını ve demokratik kurumları nasıl kuvvetlendireceklerini görüşmüştür. Botswana’dan Şili’ye, Jamaika’dan Senegal’e kadar tüm ülkeler kendi bölge ve ülkelerindeki problemleri açık ve dürüst bir şekilde görüşme fırsatı verildiğinden dolayı son derece memnun olmuşlardır. A.B.D.’deki diğer bir önemli girişim de Başkan Bush tarafından Şubat 2002’de tanıtımı yapılan Millennium Challenge Account (MCA)’dır. Bu girişim şu anda geçerli olan ana geliştirme yardımını önümüzdeki üç yıl içinde %50 arttırarak, 2006 yılında yıllık $5 milyarlık bir fona ulaştırmış olacaktır. Bu, daha çok mali kaynak sağlama konusu değildir. Sadece bizim demokrasiye adanmışlığımızın bir göstergesi ve aynı zamanda, gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkeleri biraraya getiren, ortaklığa bağlı ve geliştirmeye yönelik tarihi nitelikte yeni bir vizyondur. Bu girişim adil olarak yönetilmek isteği duyan, kendi insanlarına yatırım yapan ve ekonomik gelişmeyi arzulayan ülkelere, gerek duydukları mali desteği sağlayacaktır. Girişimin tek amacı büyümeyi ve başarıyı destekleyerek global ölçüde fakirliğe son vermektir. Millennium Challenge Account, adil yönetimin, hukuk düzeninin, yozlaşmanın sona erdirilmesi ve insan hakları ile temel özgürlüklerin korunmasının vazgeçilmez birer ilke olduklarının bilincindedir. Kadın hakları konusunda ayrıca çok duyarlı davranarak, kadınlara hakları olan politik, hukuki ve ekonomik eşitliği sağlamak amacındadır. Girişim; adil siyasi ve ekonomik yönetimin hem özgürlükler hem de refah konusunda demokrasilere temel oluşturduğunun bilincindedir. Hukuk düzeninin egemen olduğu şeffaf ve sorumlu yönetimler, etkili kamu ve özel sektörlerin devreye girerek yaşam standartlarını yükseltmelerini sağlarlar. Millennium Challenge Account’un da belirttiği gibi, A.B.D.’nin demokrasiye olan adanmışlığı dış ilişkiler politikamızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Sürdürülebilir Gelişme Dünya Zirvesi gibi çeşitli çok taraflı forumlarda A.B.D., diğer ülkelerle demokrasi bazındaki gelişmenin, kapsamlı gelişme ile entegrasyonu için çalışmalar yapmaktadır. Bu konu bizim dışişleri politikamız, bilhassa A.B.D. – Orta Doğu Ortaklık Girişimi, Irak ve Afganistan ile olan ilişkilerimiz açısından çok önemlidir. A.B.D. bunun insanları fakirlikten kurtarmak, insan hakkı ihlallerine son vermek ve insanların kendi geleceklerine sahip çıkmalarını sağlamak için ümit verici olduğunun bilincindedir. A.B.D., dünyayı daha güvenli, varlıklı ve barışçı yapma vizyonumuzu paylaşan hükümetler ve sivil toplum örgütleri ile çalışmaya devam edecektir. Beraberce demokrasiyi dünyanın bir ucundan diğerine yayacağımıza olan inancımız sonsuzdur.

28

Page 29: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

A.B.D. Dış İlişkiler Gündemi – A.B.D. Dışişleri Bakanlığı Elektronik Dergisi - Cilt 8 - Sayı 1 - Ağustos 2003 DEMOKRASİ İÇİN DÜNYA ÇAPINDA BİR HAREKET GERÇEKLEŞTİRMEK: SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN ROLÜ

Carl Gershman Demokrasi için Ulusal Bağış Fonu Başkanı (National Endowment for Democracy)

1984’ten beri Demokrasi için Ulusal Bağış Fonu’nun Başkanı olan Carl Gersham, bu kuruluşun dünyadaki demokrasiyi geliştirmek adına her alanda çaba gösteren yüzlerce gruba destek verdiğini belirtmektedir. Ulusal Bağış Fonu, 1983 yılında kurulmuş olan özel, kar amacı gütmeyen ve bütün dünyada demokrasinin yaygınlaştırılmasını amaçlayan bir sivil toplum örgütü olup tarafsız ve hiçbir partiye bağlı olmayan bir yönetim kurulu tarafından yönetilmektedir. Asya, Afrika, Orta ve Doğu Avrupa, Güney Amerika, Orta Doğu ve eski Sovyetler Birliği’nde demokrasi taraftarı yüzlerce gruba maddi destek sağlamaktadır. Demokratikleşme sürecinde yaşanan zorluklardan, dünyadaki dikta rejimlerinin sürüp gitmesinden, başı İslami radikalizmin çektiği anti-demokratik ideolojilerin ve politik hareketlerin artmasından yakınmak son yıllarda moda olmuştur. Bu yeni moda karamsarlık, dünyanın demokratikleşme sürecinde ümit vaadeden, beklenmedik olmakla birlikte, çok önemli bir gelişmeyi gözardı etmektedir. Sherlock Holmes’un hikayesindeki havlamayan köpek misali, bu gelişme olup biten değil, aksine henüz gerçekleşmemiş olan bir şeydir – yani siyasal bilimci Samuel Huntington’un demokrasinin “üçüncü dalgası” olarak adlandırdığı otoriter dirilişin göstergesi olan bir ters dalganın eksikliğidir. Üçüncü dalga, 1974 Portekiz ihtilali sonrasında, dünyada demokrasinin yaygınlaştığı yirmi yıl boyunca demokrasilerin 41’den 76’ya veya 117’ye çıktığı dönem ile ilgilidir. Amerikan Devrimi ile başlayıp Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar süren birinci dalga ve İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda başlayan ikinci dalgadan sonra, dünyada demokrasi belirgin bir gerileme yaşamıştır. Birinci gerileme 1920’lerde ve 1930’larda faşizm ve komünizmin yükselmesi ile başlamış; ikinci gerileme ise 1960’larda ve 1970’lerin başında Afrika’daki kırılgan yeni demokrasilerinin parti ve askeri diktatörlüklere yenik düşmesi ile yaşanmıştır. Buna benzer nedenlerle geçtiğimiz on yıl içinde de üçüncü dalganın yaşanması beklenirken, bu gerçekleşmemiştir. Larry Diamond’ın, Özgürlük Evi (Freedom House) tarafından yılda bir yayınlanan “Dünyada Özgürlük Araştırması”’ndaki verilere dayanarak belirttiği gibi, üçüncü dalga süresince yaşayan 125 demokrasiden sadece 14’ü otoriter rejim haline gelmiş ve bunların dokuzunda da demokrasiye dönülmüştür. Demokrasi bazındaki gelişme birçok otoriter rejim sonrasında yavaşladığından, önde gelen akademisyenler yarı-otoriter veya karma rejimlerden sözetmeye başlamışlardır - ki bu da resmin o kadar iç açıcı olmadığının bir göstergesidir. Buna karşın durgunluk gerileme ile karşılaştırıldığında çok daha iyi olduğundan ve yeni oluşan demokrasilerin pek çoğu da yollarına devam ettiklerinden, biz ümit veren gelişmeler sürecinde olduğumuza inanmaktayız. Şu günlerde egemen görünen demokrasiye dönüşte etkili olan faktörlerden biri, demokrasi karşısında çok güçlü birer rakip olan faşizm ve komünizm gibi, evrensel amaçlı anti-demokratik ideolojilerin

29

Page 30: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

eksikliğidir. Daha da önemli bir faktör, dünyadaki insanların günlük yaşamlarında demokrasinin evrenselliğine can vererek, onun gerçekliğini onaylayan oluşumdur. Bu faktör, sivil demokratik hareketlerin zayıf veya hiç olmadığı kültürlerden gelen sıradan insanların, kendi yaşamlarını tehlikeye atmak pahasına, insan haklarına saygılı ve özgür toplumlar kurmak isteğinden kaynaklanmaktadır. Bu tarz oluşumlar dünyadaki yeni değişimin bir parçası olup diktatörlük rejimine dönüşün de en güçlü engelleridir. Yarım çeyrek yüzyıl önce, bu oluşumlar belki sadece komünist ülkerin yabancı topraklarda yaşayan muhaliflerinin veya geleneksel bilgeliğe karşı çıkarak gelişmekte olan ülkelerin demokrasiye gerek duyduklarına inanan izole edilmiş ‘üçüncü dünya demokratlarının dışında, hemen hiç yok gibiydiler. Ama, 80’lere gelindiğinde, Polonya’daki Dayanışma Hareketi ortaya çıktı, tüm Orta Avrupa boyunca ve Sovyetler Birliği’nde bile, bağımsız kültür ve medya grupları ve insan hakları ile azınlık hakları arayan gruplar oluşmaya başladı. Üçüncü dalga hız kazandıkça, Asya, Afrika ve Güney Amerika’da da demokratik reform arayan bazı gruplar, örneğin Filipinler’deki Özgür Seçim için Ulusal Hareket (NAMFREL), Güney Afrika’daki Demokratik Alternatif Enstitüsü (IDASA), Uganda’daki İnsan Hakları Eylemcileri, Arjantin’deki kadın hakları organizasyonu Conciencia, Paraguay’daki Radyo Nanduti, Panama’daki Ulusal Yurttaşlık Seferi ve Şili’deki Özgür Seçim Hareketi gibi oluşumlar ortaya çıktı ve bu gruplara kısa zamanda yüzlerce, hatta binlerce insan katıldı. Bu gruplar halen Doğu ve Güney Asya, Güney Amerika, Afrika, Orta Avrupa, eski Sovyetler Birliği’nin Avrasya kesimi ve Orta Doğu’da bulunmaktadırlar. Aralarından yüzlercesi Ulusal Bağış Fonu tarafından demokrasiyi geliştirmek adına pek çok alanda desteklenmektedir. Grupların çoğu insan hakları konusunda uğraş vermekte; sadece gözlem, araştırma ve uluslararası topluma haber ulaştırma bazında değil, ayrıca hukuki yardım, toplum eğitimi ve hukuksal reform konularında da çalışmaktadırlar. Bazıları ise gençleri eğiterek politik sürece katılımlarını sağlamak, kadınları yeni iletişim teknolojileri hakkında eğiterek motive etmek, hakları konusunda bilgilendirmek, aileiçi şiddet ve sosyo-ekonomik ayrımcılığa karşı korumak üzerine yoğunlaşmaktadırlar. Yurttaşlık eğitimi, özellikle derin bölünmeler yaşayan ülkelerde, ihtilafların çözümü ve barış eğitiminde olduğu gibi hem resmi okul düzeyinde hem de toplum bazında çok geniş bir çalışma alanını içine almaktadır. Bağımsız medyanın desteklenmesi de ayrıca bir öncelik olup bağımsız yayınların sürdürülmesinden, radyolara, masa üstü yayıncılık eğitiminden, internet bağlantılarına, araştırmacı gazetecilikten, bu gazetecilerin sindirilmesini ve şiddete maruz kalmalarını önlemeye kadar pek çok şeyi kapsamaktadır. Siyasi partilerin gelişimi, seçimlerin eğitilmiş gözlemciler tarafından izlenmesi ve seçmen kaydı olmayanların oylarının da sayılabilmesi gibi, çok kritik bir çalışma alanıdır. İyi yönetişimi teşvik eden, yolsuzlukla savaşan, ekonomik yatırım ve büyümeyi destekleyici bir yasal ve siyasi ortamın gelişimine yardımcı olan çeşitli düşünce kuruluşları ve iş çevreleri de bulunmaktadır. Ayrıca işçilerin haklarını koruyan ve onlara kendi refah düzeylerini de etkileyen hükümet ve uluslararası finans politikaları şekillenirken seslerini duyurma fırsatı sağlayan işçi sendikaları da vardır. Bundan başka yerel yönetimleri kuvvetlendirmek ve hükümeti her aşamada sorumlu kılmak isteyenler, sivilleri ulusal koruma için eğitenler ve ordunun siyasete karışmasını istemeyenler de bulunmaktadır. Bu saydıklarımız sivil toplum örgütleri tarafından tüm dünyada yürütülen aktivitelerin önemini azaltmamaktadır. Özellikle vurgulamak gerekir ki, bu aktivitelerin hepsi sözkonusu grupların kendileri tarafından başlatıldığı ve geliştirildiği için o ülkeye ve yerel duruma ait belli sorunlara hitap edecek şekli almışlardır. Bundan dolayı, diktatörlükle yönetilen ülkelerde, programlar insan haklarını savunma ve özgür bilgi akışını sağlama gibi kapalı sistemlerde en gerçekleştirilebilir görünen konular üzerinde yoğunlaşmaktadır. Yarı-otoriter rejimlerde, programlar daha çok bağımsız sivil toplum örgütlerine ve medyaya tanınan siyasi alana yönlendirilerek siyasi parti ve gruplar ile birlikte baskın durumda olan devlete karşı daha birleşmiş bir muhalefet oluşturulmasına çalışılır. Gelişmekte olan demokrasilerde yolsuzlukla savaş, devlet memurlarının performanslarının izlenmesi, hükümetin her alanda topluma karşı sorumlu kılınması ve hukuk düzeninin kuvvetlendirilmesi gibi konular vurgulanmaktadır. Savaştan yıkılmış ve ihtilaftan yeni çıkmiş toplumlarda ise, sivil toplum örgütleri şiddete gem vurmak, uzlaşmayı sağlamak, azınlık haklarına ve çoğunluğa hoşgörülü ve saygılı bir düzen kurmak için uğraş verirler. Ayrıca Orta Doğu ve diğer bölgelerdeki Müslüman ülkelerde çeşitli programlar; İslam dini ile çoğulculuk, vatandaşlık ve demokrasi gibi modern kavramları uzlaştıran kadın hakları ve liberal düşüncenin geliştirilmesi üzerinde durmaktadır.

30

Page 31: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

Bu geniş sivil toplum örgüt ağı son onbeş yıl içinde gelişmiş demokrasilerde rastlanan bir bağış ve destek kurumları sistemi çerçevesinde gelişmiştir. Günümüzde devlet geliştirme daireleri, elçilikler ve hatta dışişleri bakanlıkları gibi, demokrasiye destek hizmeti sağlamaktadırlar. Birleşmiş Milletler Geliştirme Programı ve Birleşmiş Milletler’in başka bölümleri gibi çok taraflı kuruluşlar ile Kuzey ve Güney Amerika Devletleri Organizasyonu, Avrupa Birliği, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı gibi bölgesel organizasyonlar da bu çalışmaya katılmışlardır. Sözkonusu devlet daireleri ve çok taraflı kuruluşlar, sivil toplum örgütlerine yardımcı olmakla birlikte, çoğunlukla hükümet reformları üzerinde çalışmaktadırlar. Fakat hükümetler genelde bağımsız sivil toplum örgütlerine destek vermekte zorlandıkları için bu destek çoğunlukla iki büyük Amerikan partisini, ticaret sendikalarını ve iş çevrelerini temsil eden Ulusal Bağış Fonu ve ona ait dört temel enstitü gibi kamusal fonları kullanan çeşitli demokrasi ve parti örgütleri tarafından sağlanmaktadır. Günümüzde Kanada ve Avrupa ülkelerinde Ulusal Bağış Fonu’na benzer bir çok kurum ortaya çıkarak benzerlerinden Asya’daki ilki de Taiwan’da yapılanmıştır. Ayrıca, bu alanda önemli rol oynayan Ford Vakfı ve hayırsever George Soros tarafından kurulmuş vakıflar gibi özel fonları kullanan pek çok kuruluş da bulunmaktadır. Eski komünist ülkeler ile gelişmekte olan ülkelerde demokratik kurumların büyümesi ve yerleşmiş demokrasilerdeki yardım kuruluşlarının desteği, çağdaş siyasi yapılanmanın yepyeni bir unsurudur. Bunların etkisini ölçmek için henüz çok erken olsa da, otoriter ve yarı-otoriter hükümetler üzerindeki demokratik baskıyı arttırdıklarını, reformların yapılmasını sağladıkları ve hükümetlerin geriletici adımlarını engelledikleri görüşündeyiz. Buna karşın özellikle iki önemli alanda daha yapılacak çok şeyin olduğu da bir gerçektir. İlk olarak, yerleşmiş demokrasiler, demokrasinin gelişimi açısından ağırlıklarını ortaya koymak amacıyla; yozlaşmış hükümetlerin tavrını etkilemek için eşgüdümlü stratejiler geliştirmekten demokratik değişimler adına barışçı yöntemlerle çalışan grupların güçlendirilmesine kadar yeni yollar bulmak zorundadırlar. Demokrasiler Topluluğu (Community of Democracies) yeni stratejilerin geliştirilebileceği bir forum hazırlığındadır. İkinci olarak, sivil toplum örgütleri kendi ağ kurma ve yardımlaşma kapasitelerini kuvvetlendirmeli, deneyimlerini paylaşmalı, kanuni takibata uğrayıp tehlikede olanları korumalı, bölgesel ve uluslarası düzeyde daha yoğun bir ortak amaç altında birleşerek ilerlemelidirler. Bu konuda Dünya Demokrasi Hareketi (World Movement for Democracy - WMD) diye bilinen yeni bir global hareket başlamış bulunmaktadır. Birlikte ele alınırsa, Demokrasiler Topluluğu ve Dünya Demokrasi Hareketi, işbirliği içinde, yukarıdan hükümetler bazında ve aşağıdan sivil toplum örgütleri kapsamında baskı gerçekleştirerek, yeni kurulan demokrasilere yerleşme ve halklara demokrasinin nimetlerinden faydalanma olanağı yaratabilir. Bunun dördüncü bir demokrasi dalgasına neden olup olamayacağını söylemek olanaksız olmakla beraber, şu da bir gerçektir ki, buna yakın bir gelişme bile dünyayı daha güvenli ve daha barışçı kılacaktır. Bu yazılarda yayınlanan fikirler yazarlara ait olup A.B.D. hükümet politikasını ve görüşlerini tam olarak yansıtmayabilir.

31

Page 32: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

A.B.D. Dış İlişkiler Gündemi – A.B.D. Dışişleri Bakanlığı Elektronik Dergisi - Cilt 8 - Sayı 1 - Ağustos 2003 GLOBAL DEĞERLER TOPLUM SAĞLIĞI SINIR TANIMAZ

Tommy G. Thompson A.B.D. Sağlık ve Beşeri Hizmetler Bakanı

Global toplum sağlığının doğası gereğince çok taraflı bir uğraş olduğunu belirten Wisconsin Eski Valisi, şimdiki Sağlık ve Beşeri Hizmetler Bakanı Tommy G. Thompson, A.B.D.’nin global sağlık konusundaki çalışmalara liderlik yaparak katkıda bulunabileceğini, ama tek başına bu işi başarmasına olanak olmadığını vurguluyor. “Tüm insanların eşit yaratılmış olduklari, Yaradan tarafından Yaşamak, Özgürlük ve Mutluluğu Aramak gibi vazgeçilmez haklarla donatıldıkları gerçeğinin aşikar olduğunu kabul etmekteyiz.”

Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi Temmuz 4, 1776’da kabul edilmiştir. Amerikalılar, insan haklarına olan inançlarını ülkenin kuruluş aşamasında beyan etmişler ve o günden bugüne kadar, dünyadaki yardıma muhtaç kişilere - askerler, misyonerler, ekonomik danışmanlar, Barış Gücü programları, ticaret ve öğrenci değişimi çerçevesinde - yardımı görev edinmişlerdir. Her ne kadar toplum sağlığı yukarıda sözü edilenler arasında değilse de, bu konu Amerika’nın uğraş verdiği dünyadaki en kritik cephelerden biridir. Sağlık ve Beşeri Hizmetler Bakanı olarak Amerika’nın yurtdışındaki önemli bir misyonunu yerine getirmek ayrıcalığına sahip bulunuyorum. Toplum sağlığı hiçbir sınır ve siyaset tanımaz. Geçtiğimiz yıllar içinde AIDS’in Afrika’dan bizim şehirlerimize kadar uzandığını, SARS adı verilen akut solunum sendromunun şok edici bir hız ile Çin ve Kuzey Amerika’ya yayıldığını, Batı Nil virüsünün bir şekilde Atlantik’i aşarak kıtamızda yavaş bir yayılma gösterdiğini, ve A.B.D içinde veremi kontrol altına almak için kilit noktanın yurtdışından gelen ya da yurtdışına giden ziyaretçilerin kontrolünden geçtiğini görmüş ve yaşamış bulunuyoruz. Toplum sağlığına yönelik çabalarımızda en vazgeçilmez etken, dost ülkelerin yardımları, işbirliği ve katılımlarıdır. A.B.D. global sağlık konusundaki çalışmalara liderlik yaparak katkıda bulunabilir ama tek başına bu işi başarmasına olanak yoktur. Dost ülkeler ile olan işbirliğimizin en somut örneğini SARS salgını esnasında yaşadık. Bu hastalıkla savaşmak için, A.B.D. sağlık görevlileri Çin, Singapur, Tayland, Taiwan ve Vietnam gibi ülkelerle işbirliği içine girerek bu ülkelerde görev yaptılar. Amerika durumu kontrol altına almak için hemen bir kaç acil önlem ile salgını Amerikan topraklarında ciddi bir tehlike yaratmadan yenmeyi amaçladı. En önemli noktalardan biri tıbbi personel ve salgın hastalık uzmanlarının Çin’e gönderilmesi konusuydu. 7 Mayıs tarihinde, Çin’e SARS ile savaşması için Başkanlık emriyle $500.000’lık yardım gönderildi. Bu deneyimin sonucunda A.B.D., Çin ile kalıcı ve kapsamlı bir işbirliğine girmiş olup sadece SARS çerçevesinde değil, hepatit, HIV/AIDS, tüberküloz ve kanser gibi hastalıklar da dahil olmak üzere, Çin’in çeşitli toplum sağlığı alanlarında yapılanmasına yardımcı olmaktadır. Sağlık ve Beşeri Hizmetler Bakanlığı çalışanları Çin’deki meslektaşları ile “gribe karşı savaş” çerçevesinde köklü bir işbirliği içindedirler. Ayrıca SARS krizi esnasında kurulan bağlara da dayanarak toplum sağlığı için uzun süreli bir işbirliği yapmak ümidindeyiz.

32

Page 33: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

Bu, etkili ve sürekli bir yanıt vermektir. Fakat şunu vurgulamalıyım ki, Çinli meslektaşlarımızın ortaklığı olmadan bu işbirliğini yürütmemiz olanaksızdır. Bütün bunlar Amerika’nın toplum sağlığı konusunda ülkeler ile yaptığı iş birliğinin bir göstergesidir. SARS salgını esnasında aldığımız dersleri ileriye dönük olarak kullanmaya kararlıyız. Bu hastalığın teşhis aşamasındaki gecikme son derece belirgindir ve bir daha asla yaşanmamalıdır. Bundan dolayı, Amerika, Dünya Sağlığı Erken Uyarı Girişimi’ni devreye sokarak, laboratuar teknisyenlerini ve salgın hastalık uzmanlarını eğitme, idare ve gözetim faaliyetlerini güçlendirme, iletişimi kuvvetlendirme ve laboratuar koşullarını geliştirme çalışmalarına başlamış bulunmaktadır. Sözkonusu girişim, Dünya Sağlık Teşkilatı Global Salgın Uyarı ve Tepki Ağı’nın dünya çapında gerçekleştirdiği çok önemli çalışmalarını tamamlamayı ve arttırmayı amaçlamaktadır. Çabuk yanıt verebilme konusunda daha fazla olanak için kaynaklar yaratmak çabasındayız. Ayrıca, kendi bakanlığımdan daha pek çok sayıda toplum sağlığı uzmanının eğitim, kılavuzluk, ve teknoloji transferi konularında yardımcı olmasını sağlamaya çalışmaktayız. Amacımız, sözkonusu olan ülkelerde var olan programların üzerine yenilerini ekleyerek, bölgesel olarak yararlanılabilecek en hızlı gelişmeyi elde etmektir. Dünya Sağlığı Erken Uyarı Girişimi ile yetinmek niyetinde olmadığımızdan, Sağlık ve Beşeri Hizmetler Bakanlığı’nın Dünya Sağlığı Güvenlik Girişimi’ni devreye sokmuş bulunuyoruz. Bu girişimin amacı A.B.D. dışındaki stratejik bölgelerde dost ülkelerle birlikte klinik, salgın, laboratuar ve iletişim alanlarında bir işbirliği ağı kurmaktır. Bu işbirliği ağı daha erken ve etkili teşhis ile biyolojik tehlikelere karşı daha kısa sürede tepki vererek tedavi bulmamızı sağlayacak olup insanların güvenliği konusunda büyük farklar yaratabilecektir. Bütün bunlara karşın, bu çabalar dost ve müttefik ülkelerin işbirliği olmadan yapılması olanaksız olan aşamalardır. Global toplum sağlığı, doğası gereğince, çok taraflı bir organizasyon gerektirmektedir. SARS ve erken uyarı sisteminden yola çıkarak, dost ve müttefiklerimizle birlikte dünyanın gerek duyan her köşesine temel sağlık hizmetleri götürmeyi amaçlamaktayız. Bunun çok belirgin bir örneği yeni özgürlüğe kavuşmuş olan Afganistan’dır. A.B.D., Afganistan’daki geçici hükümetle birlikte çalışarak, yıllardır acı ve yokluk çekmiş olan Afganlılara ümit ve sağlık götürmek çabasındadır. Geçtiğimiz Nisan’da, Kabul’de yenilenen Rabia Balkhi Kadın Hastahanesi’nin açılış töreninde bulunduğumu size gururla söylemek isterim. Rabia Balkhi, Afgan kadınları için son derece önemli bir tesis olarak 36,000 hastaya hizmet vermekte ve günde 40’dan fazla bebeğin dünyaya gelmesine yardımcı olmaktadır. Hastanenin yeniden yapılandırılması A.B.D. Sağlık ve Beşeri Hizmetler Bakanlığı, Savunma Bakanlığı ve Afgan hükümeti tarafından gerçekleştirilmiş olup Afgan kadınlarına sağlık ve ümit vaadeden ilk adım olarak tarihte yerini almıştır. Başkan Bush, Kongre’den Rabia Balkhi ve ayrıca Kabul dışındaki dört bağlantılı tesise harcanmak üzere $5 milyon talep etmiştir. Rabia Balkhi’nin temel gereksinimleri karşılandığında, hastanedeki doktor ve hemşireleri eğitmeye, hastahane yönetimine ve dört bağlantılı kliniğin çalışmasına katkıda bulunma aşamasına gelinmiş olunacaktır. Dört bağlantılı klinikten her biri, ana ve çocuk sağlığı konuları da dahil olmak üzere, her türlü sağlık hizmetini yerine getirecek doktor, hemşire ve ebe kadrolarına sahip olacaktır. Amacımız, ana ve çocuk sağlığı konularında tüm Afgan toplumuna ışık tutup yol gösterecek ve sağlık hizmeti verecek personeli eğitmektir. Bu küçük bir adım olabilir , ama unutmamak gerekir ki, bu sadece ilk adımdır. Bu klinikleri çalışır hale getirdiğimizde ve uzak köylerdeki kadınlara doğum öncesi hizmeti sunulmasını mümkün kıldığımızda, sadece Afgan kadınlarına değil, bu köklü ülkeyi seven ve onu daha özgür, daha iyi hale getirmek isteği taşıyan her erkeğine, kadınına ve çocuğuna yardım ettiğimizin bilincinde olacağız. Bunlar, Afganlıların, Avrupa, Asya, ve Kuzey Amerika ülkelerinin yardım ve işbirliği olmaksızın yapılacak eylemler değildir, ve hepsinin emeği, ortak amacımız için vazgeçilmez bir unsur oluşturmaktadır. Son olarak, Amerika’nın ülke dışındaki önemli faaliyetlerinden birine, yeryüzünde AIDS ile olan savaşa değinmek istiyorum. Bu, hem Başkanımız için hem de dünya için, sadece insanlık nedenlerinden dolayı son derece önemli bir misyondur.

33

Page 34: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

Gelişmekte olan ülkelerde, özellikle Afrika’da AIDS, barışı ve istikrarı tehdit eden bir tehlikedir; AIDS nesilleri ortadan kaldırarak toplumları öksüz bırakmakta ve ülkeleri sakat bırakmaktadır. Geçen yıl üç milyon insanın ölümüne neden olan AIDS’in önümüzdeki yirmi yıl içinde de 68 milyon insanın ölümüne yol açacağı tahmin edilmektedir. Bu ölümlerin 55 milyonu Afrika’da olacaktır. Aynı zamanda, ortalama yaşam uzunluğu da düşüş göstermektedir. Botswana’da doğan bir çocuğun 40’ıncı yaşını göreceği pek az bir olasılıktır. Bundan dolayı, dünya ülkeleri, sivil toplum örgütleri ve yerel gruplar ile biraraya gelerek, Dünya AIDS, Tüberküloz ve Sıtma ile Savaş Fonu’nu kurmuşlardır. Krizin olağanüstü boyutları gösterilen çabanın da olağanüstü olmasını gerekli kılmaktadır. Sözkonusu fon AIDS ile olan savaşta vazgeçilmez bir etkendir. Gerçek bir kamu ve özel sektör ortaklığı olarak, darboğazda olan toplum ve ülkelere gerek duydukları mali desteği sağlar. Bu destek sayesinde sağlık ve tıbbi alanda yapılanmalar gerçekleşmekte, aileler mücadele için bir şansa sahip olmakta ve, en önemlisi, hayatlar kurtarılmaktadır. Geçtiğimiz Ocak ayında bu fonun başkanı seçilmek şerefine nail oldum. Başkan olarak, fonun 92 ülkede 153 projesinin onaylanmış olduğunu ve bu kapsamda Nisan 2002 tarihinden itibaren $1.5 milyar bütçe ayrıldığını belirtmekten memnuniyet duyarım. Fonun, 58 ülke ile $660 milyondan fazla tutan imzalanmış bağış anlaşmaları bulunmaktadır. Şimdiye kadar bu miktarın $56 milyon kadarı toplanmıştır ve para akışı hızlanarak devam etmektedir. Fonun kuruluşundan bu yana geçen bir yıldan fazla bir süre içinde anti-virus tedavisi konusunda ilk yardımı alan Haiti halkıdır. Şüphesiz, bu fonu yaşatmak tüm ülkelerin desteğine ve isteğine bağlıdır. Amerika’nın bu konuda başı çektiğini gururla söylemek isterim. Başlangıç olarak, A.B.D. Global Fonun en büyük bağışçısı durumundadır. Fakat bu buzdağının sadece görünen kısmıdır. Başkan Bush, geçen Ocak’taki Ulusa Sesleniş Konuşması’nda, ”AIDS Yardımı için Acil Plan” kapsamındaki 5 yıl süreli $15 milyarlık bütçenin global düzeyde AIDS ile savaşta önemli bir katkı sağlayacağını açıklamıştır. Bu kaynak, Afrika ve Karayipler’de AIDS’den en çok etkilenen14 ülkenin bu hastalık ile savaşmasına yardımcı olacaktır. Bu acil plan çerçevesinde pek çok iş başarmayı ummaktayız: İlk olarak, hedef ülkelerde tahmin edilen yeni vakaların yüzde 60’ına eşit olan 7 milyon yeni vakayı önlemek istiyoruz. Bu girişim gönüllü testler ve danışmanlık da içeren geniş çapta koruma çabaları gerektirecektir. Tedavinin sağlanması, bireylerin teste tabi tutulmalarını teşvik ederek koruyucu çabaların gerçekleşmesine yardımcı olacaktır. İkinci olarak, 2 milyon civarında HIV virüsü almış bireyi tedavi etmek amacındayız. Anti-virüs tedavisindeki son gelişmeler sayesinde, Başkan’ın açıkladığı Acil Plan, en fakir ve en çok gerek duyan ülkelerde tedavinin uygulanması için atılan global düzeydeki ilk adım olacaktır. Son olarak, 10 milyon HIV bulaşmış birey ve öksüze yardım eli uzatmak istemekteyiz. Acil Plan çerçevesinde şu anki bütçede yıllık $1 milyar olan uluslararası düzeydeki HIV/AIDS yardım payını üçe katlayacaktır. Şunu vurgulamalıyım ki, Başkan’ın açıkladığı Acil Plan doğrudan Global Fon’un misyonuna hizmet vermektedir. Plan, Global Fon için ek olarak $1 milyar kapsadığından, A.B.D. toplam bağış miktarını $1.65 milyara yükseltmektedir. Bizim ve diğer ülkelerin çok taraflı çabaları Global Fon’un çalışmalarına temel oluşturmaktadır. Hepimiz aynı savaşı vermekteyiz, aynı insanlara hizmet etmek gayreti içindeyiz ve bunu hep birlikte yapmaktayız. Bizim dünya için görüşümüz, kendi ülkemiz için olana paralel şekilde zengin, iyimser ve heyecan vericidir. Dış ülkeler için olan görüşümüz insani boyuttan öte değildir. Tarih, vicdan ve değerli Amerikan mirası bizim bundan daha azını yapmamızı engeller. Eski Başkan Ronald Reagan’ın dediği gibi “Gelişme ve insanlık için gösterdiğimiz çabalar tamamen bize kalmış bir konudur. Bir gün torunlarımız dönüp yaptıklarımıza baktıklarında, bizim sadece özgürlük ateşini parlak tuttuğumuzu değil, aynı zamanda onun sıcaklığını da bizden öncekilerden daha etkili hale getirmiş olduğumuzu söyleyebileceklerdir.”

34

Page 35: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

Biz bu başarıya, tüm dünyadaki dost ve müttefiklerimizle birlikte çalışarak ulaşmaktayız. A.B.D. Dış İlişkiler Gündemi – A.B.D. Dışişleri Bakanlığı Elektronik Dergisi – Cilt 8 - Sayı 1 - Ağustos 2003

35

Page 36: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

ULUSLARARASI LİDERLİK SAĞLAMAK: SORUMLU ÇEVRE POLİTİKASI

John F. Turner Okyanuslar, Uluslararası Çevrecilik ve Bilim Konularında Sorumlu Bakan Yardımcısı Okyanuslar, Uluslararası Çevrecilik ve Bilim Konularında Sorumlu Bakan Yardımcısı John Turner’a

göre Bush hükümeti, dünyanın doğal kaynaklarını sorumlu çevre politikaları ile korumaya kendini

adamıştır ki bu politikalar kapsamında sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek, tropikal ormanları

korumak, zehirli kimyasal maddelerin kullanımını kontrol altına alarak azaltmak, ve iklim değişikliğine

yenilikçi yaklaşımlar getirmek bulunmaktadır. John Turner bu görevinden önce, kamu ve özel

mülkiyetteki kara ve su kaynaklarının korunması için kar amacı gütmeden çalışan ulusal bir teşkilat

olan Koruma Fonu’nun (Conservation Fund) Başkanı ve Genel Yöneticisi olarak hizmet vermekteydi.

Her gün artan dünya nüfusu; önemli doğal havzaların farklı şekillerde kullanılması; hava, su, kara kaynaklarının bozulması; ve istilacı türlerin doğal olmayan habitatlarda yaygınlaşması dünyanın doğal kaynakları için ve bu kaynaklara yiyecek, yakıt, barinma, ilaç, ekonomik ve sosyal refahımız açısından gerek duyan bizler için büyük tehlike oluşturmaktadır. Çevre sorunlarından bir çoğu hiçbir sınır tanımadan, Amerikalıların sağlığını, refahını ve hatta ulusal güvenliğini tehdit etmektedir. Dünyadaki insanlar enerji maddelerine, temiz suya, yiyeceğe ve yaşanılacak bir çevreye sahip olmadıklarında, ortaya çıkacak ekonomik istikrarsızlık ve politik kargaşanın sonuçları bizim ülkemizde de pahalı bir barış korumacılığı ve kayıp pazarlar şeklinde hissedilecektir. Böcek ilacı karışmış hava ve yiyecekler, kirli hava, istilacı bitki ve hayvan türleri bizim ekonomimizi ve refahımızı da etkileyebilir. Sürdürülemeyen kalkınma için teşvik yaratan ve pazarları çarpıtan politikalar problemleri daha da büyütmektedir. Bunları kontrol etmek ve doğal kaynakları sürdürülebilir bir iyi idare altında tutabilmek, dünyadaki tüm ülkelerin işbirliğini ve adanmışlığını gerektiren bir çabadır. Nüfusun yarısının günde $2’dan daha aza geçindiği, milyarlarca insanın temiz su, kanalizasyon ve elektrikten uzak yaşadığı bir dünyada sorumlu politika, sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek olmalıdır. Bu, bir yandan çevreyi koruma altına alırken, diğer yandan da sosyal ve ekonomik gelişmeyi uygulamak demektir. 2002 yılında yapılan Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Zirvesi’nde, uluslararası ve ülkeler bazında iyi yönetişimin zorunlu olduğu görüşünde birleşilmiştir. Yozlaşmanın bulunduğu, pazarların kapalı, özel mülkün korunmasız ve özel anlaşmaların geçersiz olduğu durumlarda sürdürülebilir kalkınma elde edilemez. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin açık pazarlar, iyi işleyen teşkilatlar ve hukuki düzen ilkelerini dayandıracakları iyi yönetişim temeline gereksinmeleri vardır. Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Zirvesi’nde, ilgili tüm birimlerin – devlet, sivil toplum ve özel sektör olarak – bir bütünlük içinde çalışması gereği vurgulanmıştır. Zirve esnasında, A.B.D., işbirliği içinde çalışarak üzerinde önemle durulması gereken konuları ortaya koymuştur. Bunlara beş yeni alanda imzaya dayanan ortaklık anlaşmaları - sağlık (HIV/AIDS, sıtma, tüberküloz); su (Fakirler için Su projesi); enerji (Temiz Enerji Girişimi); açlık (Afrika’da Açlığı Yenme Girişimi) ve ormanlar (Kongo Havzası Orman Ortaklığı) – dahil olup ayrıca okyanuslar, biyoçeşitlilik, sürdürülebilir tarım, barındırma, coğrafi bilgilenme, ve eğitim konularında da başlatılmış girişimlerdir bulunmaktadır. Başkan Bush, sürdürülebilir kalkınmaya destek vermeyi, ulusal güvenlik programının önemli bir parçası haline getirmiştir. 5 Şubat tarihinde, Kongre’ye Millennium Challenge Account girişimini sunduğunda, bu girişim için “ülkeleri yaygın bir fırsat ve girişimcilik çemberine çekmenin güçlü bir yolu” ifadesini kullanmıştır. $5 milyarlık Millennium Girişimi, Kongre onayını aldıktan sonra, A.B.D. ile adil hükümetlere sahip, insanlarına yatırım yapan ve ekonomik özgürlüğü destekleyen, gelişmekte olan ülkelerin gerçek ortaklığı şeklinde gerçekleşecektir. Millennium Girişimi, uluslararası liderliğimiz altında sürdürülebilir kalkınmaya finansal destek sağlamayı hedeflemektedir. Ayrıca A.B.D., gelişmekte olan ülkelere çevre konularında yardım sağlayan dünyanın en büyük finansal çevrecilik örgütü Global

36

Page 37: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

Çevre Kuruluşu’nun (Global Environment Facility) en önde gelen bağışcısı durumdadır. Bush yönetimi Global Çevre Kuruluşu’na önümüzdeki dört yıl içinde $500 milyon bağış yapmayı taahhüt etmiş bulunmaktadır. A.B.D. uluslararası çevrecilik politikasında liderlik rolü oynamaktadır. Tüm dünyada toksik kimyasal maddeleri kontrol altına almak için aktif bir çaba içindeyiz. A.B.D. çevrecilik anlaşmalarını serbest ticaret anlaşmaları ile ilişkilendirerek, çevrecilik ve ekonomik politikaları entegre etme yolunu açmıştır. Ayrıca A.B.D. önemli habitatların, nesli azalmış hayvan ve bitki türlerinin korunmasında da etkin bir rol üstlenmiştir. Tüm dünyada, burada özetlenemeyecek kadar çok yönde gelişmeyi, ticareti ve çevre korumacılığını yakından izlemekte ve bu konularda çalışmaktadır. Amacımız, insanlar için daha sağlıklı olan doğal hayata ve insanlara habitatlar sunan, eko-sistemleri gelişmiş daha müreffeh bir dünya sağlamaktır. A.B.D. toksik kimyasal maddelerin ve böcek ilaçlarının kullanımını azaltmayı hedefleyen ulusulararası girişimlerde de kilit oyunculardan biridir. Çabaları sayesinde kalıcı organik kirletici maddeler (Persistent Organic Pollutants - POPs) konusunda yapılan Stockholm Konferansı bir anlaşmayla sonuçlanmıştır. Organik kirletici maddeler çevrede uzun süre kaldıkları ve atmosfer ile okyanuslar aracılığıyla da taşınabildikleri için zehirli etkileri olan kimyasallardır. En problemli kalıcı kirletici maddeler, A.B.D ve diğer gelişmiş ülkeler tarafından terkedilmiş oldukları halde, başka ülkeler tarafından hala büyük miktarlarda kullanılmaktadırlar. Stockholm Konferansı’nda varılan anlaşmaya göre, en tehlikeli 12 kalıcı kirletici maddenin kullanımından zaman içinde vazgeçilmesi gerekmektedir, ayrıca bu listeye gelecekte diğerlerinin de eklenmesi beklenmektedir. Bush yönetimi Stockholm Konferansı kararlarına büyük öncelik tanıyarak, uyum sağlayan yasaların düzenlenmesi amacıyla konuyu A.B.D. Senatosu’na sunmuş bulunmaktadır. Civa emisyonu da çok taraflı uluslararası işbirliği gerektiren ayrı bir konudur. Civa, yiyecek zincirinde işlem gördükçe bir birikim oluşturur, ayrıca bazı türlerde çok yoğun miktarda bulunmaktadır. Genellikle, fazla civa yoğunluğu taşıyan balık ve deniz memelileri ile beslenen, Kuzey Kutbu civarında yaşayanların daha fazla risk altında oldukları bilinmektedir. Geçtiğimiz aylarda A.B.D. gelişmekte olan ülkelere özellikle elektrik ve kimyasal santrallerindeki civa emisyonunu azaltmaları konusunda yardımcı olmak amacıyla yeni bir program başlatmıştır. Son iki yıl içinde A.B.D. bu amaç için $1 milyon fon ayırmış bulunmaktadır. A.B.D., ticaret ve çevrecilik konularındaki çalışmaları sayesinde, ekonomi ve çevre politikalarının entegrasyonunun sağlanmasına yardımcı olmuştur. 1990’ların başında A.B.D., çevre faktörlerinin Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) kapsamına alınmasını öneren ilk ülkedir. Son iki yıl boyunca Bush yönetimi, gittikçe artan sayıda ülke ile yapılan serbest ticaret anlaşmalarında karşılıklı olarak çevre konusunda işbirliğini destekleyen hükümlerin konulmasını garanti altına almaya çalışmıştır. Şili ve Singapur ile yaptığımız son ticari anlaşmalarda bu ülkelerin güçlü çevre politikaları uygulama çabalarını destekleyen yan anlaşmaları da imzalamış bulunmaktayız. Ayrıca orman korumacılığında da giderek artan aktif bir rol oynamaktayız. En son Çevrecilik Araştırma Raporları’nda, kerestelerin yasadışı yollardan Singapur’dan transit gönderilmesi konusunda “Yasadışı Keresteciliği Önlemede A.B.D.’nin Liderlik Rolü” başlıklı bir yazı çıkmıştır. Bush yönetimi yasadışı keresteciliği ve bağlantılı ticareti önlemeyi global bir öncelik olarak ele almaktadır. A.B.D., 2001 yılında Endonezya ve Dünya Bankası tarafından bakanlar düzeyinde yapılan Orman Yasaları Yönetimi ve Uygulaması Konferansı’nın en önde gelen sponsoru olmuştur. Konferans bitiminde açıklanan tarihi bildiri ise bu konularla savaşmak için politik irade ve adanmışlığımızı tazelemiştir. Önümüzdeki Ekim ayında Kamerun’un Yaounde kentinde bakanlar düzeyinde Afrika Orman Yasaları Yönetimi ve Uygulaması Konferansı düzenlenecektir. Ayrıca yine bakanlar düzeyinde yapılacak olan Latin Amerika Konferansı’nın hazırlıkları da sürmektedir. 2002 yılında, Başkan Bush Dışişleri Bakanı Colin Powell’ı “gelişmekte olan ülkelerdeki biyolojik çeşitliliği yokeden ve milyonlarca ton sera gazının atmosfere yayılmasına neden olan yasadışı keresteciliğin durdurulmasına yardım etmek için yeni girişimlerde” bulunmak üzere görevlendirmiştir. Bu amaçla, gelişmekte olan ülkelerin, ticaret ve ormancılık sektöründeki yozlaşma ile yakından ilintili olan yasadışı kerestecilikle savaşmaları için stratejik bir girişim yaratmış bulunmaktayız. Departmanımın ilk önceliklerinden biri, ormanlar konusunda geniş kapsamlı bir işbirliği kurulmasıydı. Bu çerçevede Güney Afrika’nın teklifi üzerine Kongo havzasını ele alan bir ortaklık başlatmış

37

Page 38: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

bulunmaktayız. Bu ortaklığı, Johannesburg’da Eylül 2002’de yapılan Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Zirvesi’nde dünyaya duyurduk. Kongo Havzası Orman Girişimi Ortaklığı zirvenin başarılı olayları arasında yerini almış bulunmaktadır. Bu girişim, Afrika’nın tehdit altındaki ormanlarının ve tükenmeye yüz tutmuş hayvan ve bitki türlerinin korunmasına ve fakirliği alt etmesine yardımcı olacaktır. Sözkonusu girişim, olağanüstü bir başarıyla, 29 hükümetin, uluslararası teşkilatın, çevrecilik ve iş sektöründen organizasyonların tropik ormanların korunması amacımıza katılımını sağlamış bulunmaktadır. Yine bu girişim çerçevesinde bölgede yaşayanlara sürdürülebilir yaşam, daha güçlü teşkilatlar, geliştirilmiş doğal kaynak yönetimi, park ve korunmuş alanlar ağı sağlanması amaçlanmaktadır. Tropikal Ormanları Koruma Yasası, A.B.D.’ye gelişmekte olan ülkelerdeki ormanları korumak için borç indirimi ve borca-karşı-doğa değiş tokuşu konularında resmi pazarlık yapmak yetkisi tanımaktadır. Belirli borçlardan kurtulmak için bu ülkelerin söz konusu borç karşılığı bir harcamayı yerel ormanları korumaya ayırmaları gerekmektedir. Şu ana dek sonuçlandırılmış olan Tropikal Ormanları Koruma Yasası anlaşmaları çerçevesinde toplam altı ülkede bu anlaşmaların geçerli olduğu süre boyunca orman korumacılığına $60.3 milyon yatırım yapılması öngörülmektedir. Denizlerin yağmur ormanları diye anılan mercan kayalıkları dünyadaki en fazla biyolojik çeşitlilik gösteren türleri barındıran ekosistemler arasındadır. Mercan kayalıkları, önemli balık habitatları olmalarının ötesinde, insanlara yiyecek ve işgücü sağlar, kıyı kesimlerini açık denizlerin şiddetinden korur ve önemli turist merkezleri olma ayrıcalığını yaşarlar. Mercan kayalıklarında yaşanmakta olan bozulmaya karşı A.B.D. harekete geçerek diğer ülkelerle birlikte “Uluslararası Mercan Kayalıkları Girişimi”’ni (International Coral Reef Initiative) kurmuştur. Bu alanda ilk ortak çalışma örneği olan Uluslararası Mercan Kayalıkları Girişimi, ekosistemlerini korumak amacıyla, hükümetleri ve ilgilileri mercan kayalıkları üzerine bilimsel yaklaşımda bulunmak adına seferber etmiştir. Nesli Azalmış Yabani Flora ve Fauna Türlerinin Uluslararası Ticaret Anlaşması (The Convention on International Trade in Endangered Species of Wild Flora and Fauna –CITES), bugüne kadar yapılmış olan en eski ve en başarılı uluslararası çevre anlaşmalarından biridir. Bu anlaşma çerçevesinde yillar boyunca filler, krokodiller, balinalar ve kaplanlar dahil olmak üzere, düzinelerce hayvan türü yok olmanın kıyısından geriye dönmüştür. Kurucu üyelerden biri olan A.B.D. bu konuda hala aktif bir rol oynamaya devam etmektedir. Kasım 2002 tarihinde yapılan ilgili tarafların 12. Konferansı çerçevesinde, A.B.D. Minke ve Bryde balinalarının korunmasına yönelik tedbirlerin gevşetilmesine karşı çıkmıştır. Bu konuyla ilintili olarak A.B.D., tekrar başlayan Afrika fildişi ticareti hakkındaki endişesini belirterek, fazla fil nüfusu olan ülkeler için dikkatli bir ihracat programı önermiştir. Ayrıca ticari değeri yüksek olan Şili Levreği (Chilean Sea Bass) ve Büyük Yapraklı Abanoz Ağacı (Bigleaf Mahogany) ticaretinde, yasadışı balık avları ve ağaç kesimleri konusundaki kaygılarını da dile getirmiştir. Başkan Bush iklim değişimleri konusunda da A.B.D.’nin yeni girişimlere katılmasını öngörmektedir. Bush yönetimi, ekonominin boyutu ile orantılı olarak, önümüzdeki on yıl içinde yurtiçi sera gazı etkisini %18 civarında azaltmanın yollarını araştırmaktadır. Bu strateji, A.B.D.nin sera gazı etkisini azaltmasını, durdurmasını ve tekrar sağlıklı bir büyümeye yol açmasını izleme fırsatı doğuracaktır. Son 14 yıl süresince A.B.D. dünya iklim değişiklikleri konusundaki araştırmalara $20 milyardan fazla yatırım yapma öncülüğünü taşımaktadır. Bush yönetimi, bu çerçevede dost ve müttefik ülkelerle birlikte hidrojen de dahil olmak üzere temiz enerji teknolojileri, yakıt hücreleri, temiz kömür teknolojisi, ve karbon tutma ve depolama konularında çalışmalar yürütmektedir. Ayrıca A.B.D., sera etkisini insan müdahalesinden koruyarak sabit bir düzeyde dengelemek çabası veren Birleşmiş Milletler İklim Değişimi Çerçeve Konvansiyonu (United Nations Framework Convention on Climate Change) kapsamında da çalışmalarına devam etmektedir. A.B.D. iklim değişimi konusunda bilimsel, teknik ve sosyo-ekonomik veriler toplayan uluslararası bir teşkilat olan Devletlerarası İklim Değişimi Paneli’nin önde gelen üyelerinden biridir. Haziran 2001’den bu yana Dışişleri Bakanlığı A.B.D.nin diğer ülkelerle olan iklim değişimi konusundaki işbirliğine enerji konusundan, el koyma işlemleri ve uygulanacak politikalara kadar her kapsamda hız vermiştir. A.B.D.’nin bu çerçevede işbirliği yaptığı ülkeler Avustralya, Kanada, Çin, yedi ayrı Orta Amerika ülkesi, Hindistan, İtalya, Japonya, Yeni Zelanda, Kore Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, ve Avrupa Birliği’dir. 31 Temmuz’da A.B.D. Dışişleri Bakanlığı Dünya Gözlem Zirvesi’ne (Earth Observation Summit) ev sahipliği yapmıştır. Toplantıda, ekonomik ve global çevre problemlerini

38

Page 39: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

anlayıp bunlarla başa çıkabilmek için dünya çapında entegre bir gözlem sisteminin geliştirilmesi gündeme getirilmiştir. Müreffeh toplumlar insan sağlığı ve doğal habitatlar bazında çevrenin korunması için daha fazla kaynak yönlendirme olanağına sahiptirler. A.B.D dünya insanlarına, doğal hayata ve yanlış kullanımlardan dolayı tehdit altındaki çok sayıdaki ekosistemlerin korunması ve sürdürülebilir bir gelecek temini kapsamındaki çalışmalarına devam etmektedir. Dünya politikalarımızı geliştirirken çevre konusundaki hedeflerimizi kaybetmeyeceğimiz kesindir. A.B.D. Dış İlişkiler Gündemi - A.B.D. Dışişleri Bakanlığı Elektronik Dergisi - Cilt 8 - Sayı 1 - Ağustos 2003 AMERİKAN SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN ULUSLARARASI UZANTILARI

Robert Kellett Mercy Corps Online Yöneticisi

Mercy Corps’un Online Yöneticisi ve Portland, Oregon’da serbest çalışan bir yazar olan Robert Kellett’a göre, A.B.D. ve diğer ülkelerdeki sivil toplum örgütleri, demokrasiyi, ekonomik gelişmeyi ve uzun vadeli istikrarı dünya çapında desteklemektedirler. Mercy Corps, kar amacı gütmeyen ve “zorlukları, fakirliği ve baskıyı azaltarak insanların daha güvenli, üretken ve adil toplumlarda yaşamalarına yardımcı olmayı hedefleyen” bir teşkilattır. Teşkilat şu anda, A.B.D. de dahil olmak üzere, 30’dan fazla ülkede 5 milyondan fazla insana yardım sağlamaktadır.

39

Page 40: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

İbrahim, yürüyüşten nefret ediyordu. Vatanı olan Eritre’de 11 yaşındaki İbrahim hergün güneş doğmadan uyanıp kendisini 3 saat ve 11 kilometreden sonra okuluna götürecek olan ıssız yolda saatlerce yürümek zorundaydı. Yorgun ve bitkin bir şekilde okula vardığında, onu nasır tutmuş ayaklarının acısından daha çok rahatsız eden şey midesindeki boşluk ve açlık hissiydi. Bu fakir ve kuraklıktan perişan olmuş Doğu Afrika ülkesinde, İbrahim’in ailesi de, tüm diğer çocuklara olduğu gibi, ona ancak günde bir öğün yemek verebiliyordu. Bundan dolayı da İbrahim’in kendi başının çaresine bakması ve bir lokma yemek yiyebilmesi için günde 20 kilometreden fazla yol yürüdükten sonra akşamı beklemesi gerekmekteydi. Onur listesinde olduğu ve öğretmenleri tarafından tüm okuldaki en zeki ve başarılı çocuklardan biri olarak tanımlandığı halde İbrahim’in artık dayanacak gücü kalmamıştı. “Çalışacak ve bir şeyler öğrenecek halim kalmamıştı. Evde kalıp bir lokma yemek yemeği tercih ediyordum.” diyordu İbrahim. Büyüyünce doktor olma isteği ise daha ergenlik çağına girmeden yok olmak üzereydi. Mart 2002 tarihinde, A.B.D. Portland, Oregon kökenli Mercy Corps adlı sivil toplum örgütü, İbrahim gibi çocuklara yönelik bir okul beslenme programı uygulamasını başlatmıştır. Program kapsamında, Eritre’deki 54.000 okul çocuğuna yüksek enerji içeren bisküviler sağlanmaktadır. Bunun sonucunda çocukların okula devam ve okul başarısında tüm ülkede dramatik bir artış gözlenmiştir. İbrahim için okulda verilen yiyecek inanılmaz bir değişiklik yaratmıştır. İbrahim tekrar okuluna dönmüş ve sınıfının en yüksek notlarını almaya başlamıştır. Okul beslenme programının ana amacı aç çocuklara yiyecek temin ederek eğitimlerini sürdürmelerini sağlamak olmakla beraber, hemen göze çarpmayan ama aynı derecede önemli olan bir başka amacı da bulunmaktadır. Yardımsevenler Gücü (Mercy Corps) çalışanları her gün, Vizyon Eritre (Vision Erıtrea) adlı toplumu geliştirmeye yönelik programlar üzerinde yoğunlaşan yerel Eritre sivil toplum örgütü ve Eritre Eğitim Bakanlığı mensupları ile birlikte çalışmaktadırlar. Hep birlikte Okul-Aile Birlikleri’ni eğitmeye yardımcı olarak ebeveynlerin çocuklarının eğitimine ve toplumun geleceğine daha çok katkıda bulunmalarını sağlamaktadırlar. Bu bilgi akışının faydaları, Mercy Corps programları ve yarım düzine kadar Amerikan kökenli kuruluşun Eritre’deki çalışmalarının sona ermesinden çok daha öteye uzanacaktır. Mercy Corps Başkan Yardımcısı Nancy Lindborg şöyle demiştir: “Yıllar süren çalışmaların sonucunda Amerikan sivil toplum örgütleri şunun bilincine varmışlardır: Herhangi bir sağlık, eğitim, tarım reformu veya ekonomik gelişme bazındaki programın etkili olması için – bu ister acil bir yardım ister uzun vadeli programlar olsun – herşeyden önce sağlıklı yurttaşlık bilgisine sahip bir toplum gerekmektedir. Bir ülkenin yerel teşkilatları, hükümet yetkilileri, diğer sivil toplum örgütleri ve özel sektörü ile birlikte çalıştığımızda, onların kendi problemlerinin aciliyetini daha doğru olarak tanımlayacak pozisyonda olduklarına inanmaktayız. Asıl hedef, toplum içinde rol sahibi olanların birbirleriyle doğru ve pozitif şekilde etkileşimlerini sağlayarak problemleri barış çerçevesinde çözümlemektir.” İçinde bulunduğumuz hızlı iletişim çağında, savaşlar ve felaketler uydular aracılığı ile hepimizin evindeki ekranlara taşınırken Amerikan sivil toplum örgütlerinin çalışmalarını sadece acil yardım sağlamakla özdeşleştirmemiz doğaldır. Amerikan yardımsevenleri dünyanın her tarafında çok zor ve yıpratıcı koşullar altında felaketlerden zor kurtulmuş veya savaştan çıkmış bireylere ve ailelere yardım götürmektedirler. A.B.D. sivil toplum örgütleri acil yiyecek, su ve ilaç yardımları ile her yıl yüzbinlerce insanın hayatını kurtarmaktadırlar. Televizyonlarda sık görülmeyen ve gazetelerde yazılmayan ise A.B.D. sivil toplum örgütleri ile onlarla çalışan yerel sivil toplum örgütlerinin demokrasiyi, ekonomik gelişmeyi ve uzun vadeli istikrarı desteklemek için dünya çapında verdikleri çabalardır. Afrika’da AIDS eğitimi veren programlardan Balkanlar’da mikro-kredi verilmesine ya da eski Sovyetler Birliği’nde sağlanan demokrasi desteğine kadar, A.B.D. sivil toplum örgütleri milyonlarca insanın yaşamlarının daha iyiye gitmesi çerçevesinde çok önemli bir rol üstlenmişlerdir.

40

Page 41: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

A.B.D. kökenli, uluslararası gelişim ve insani yardım çercevesinde çalışan sivil toplum örgütlerinin en büyük oluşumu olan InterAction, gelişmekte olan ülkelerde çeşitli programlar yürüten 150’den fazla üye kuruluştan oluşmaktadır. Bu üye kuruluşlar herkes için sosyal adalet ve saygınlık kavramlarını geliştirerek bireylerin fakirlik, dışlanma ve zorluklara karşı direnmesine yardımcı olmaktadırlar. InterAction Başkanı Mary McClymont geçen yıl yapılan bir röportajda şöyle demiştir: “Çiçek hastalığı 1977’den beri ortadan kalkmış; son 30 yıl içinde okuma yazma bilmeyenlerin oranı %20 azaltılmış; yaşam süresi 20 yıl daha uzamış, Afrika’da yüzbinlerce insanı öldüren nehir körlüğü neredeyse Afrika’dan tamamen silinmiş bulunmaktadır. İşte bütün bunlar geliştirme amaçlı yardım çerçevesinde ortaya çıkmıştır.” A.B.D. sivil toplum örgütleri genel olarak siyasi açıdan bağımsız ve tarafsız olmayı amaçlarlar. Bu örgütler, ulusulararası projeler için şirketlerden, hükümetlerden, inanç gruplarından, A.B.D. devlet dairelerinden ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlardan destek alırlar. Buna ek olarak, sivil toplum örgütleri Amerikan bireylerinden ve özel bağışçılardan toplanan yıllık $3 milyar gibi bir gelirin de sahibidirler. A.B.D. sivil toplum örgütlerinin son on yıl içinde bireylere ve gruplara yetki vermek konusunda önemli rol oynadığı bir bölge de Orta Asya’dır. Orta Asya’daki sivil toplumlar Sovyetler Birliği’nin 1991’de dağılmasını izleyen on yıl içinde tamamen olmasa bile gelişme yoluna girmişlerdir. 1980’lerin sonunda ve 1990’ların başındaki bir kaç dağınık vatandaş grubundan, bugün 10.000 adet toplum amaçlı küçük girişim ile tam gün çalışan personel barındıran çok ofisli bölgesel sivil toplum örgütleri doğmuştur. Sonuç olarak, fiziksel engelliler, yalnız anneler, yaşlılar, mülteciler, etnik kökenli azınlıklar gibi çoğu zaman dışlanmış olan bireyler ve gruplar da yerel sivil toplum örgütlerinin kurulması sayesinde seslerini duyurabilmişlerdir. Böylece bu sivil toplum örgütleri de A.B.D. sivil toplum kuruluşlarından direkt fon yardımı, eğitim ve teknik destek alarak Orta Asya sivil toplum oluşumunu daha kuvvetli bir noktaya taşımışlardır. A.B.D. ve yerel sivil toplum örgütlerinin ortak çabalarının sonuçları, Özbekistan, Tajikistan ve Kırgızistan sınırları arasındaki Ferghana Vadisi diye bilinen, fakir ve etnik olarak çeşitlilik arzeden bölgede yakından görülebilmektedir. Ferghana Vadisi’nde yaşayan insanlar Sovyetler Birliği’nin çözülmesinden sonra kendi paylarına düşen zorluklara katlanmış olup halen temiz su, yeterli sağlık hizmeti ve düzgün okullardan yoksun olarak yaşamaktadırlar. Yerel ve ulusal yönetimlerin yetişemediği yerlerde toplumlar genellikle idareyi kendi ellerine alırlar. Bazı A.B.D. sivil toplum örgütlerinin sağladığı bağışlar ve teknik destek çerçevesinde, Ferghana Vadisi halkı, okulları onarmaya, etnik kökenli sorunlarını çözmeye, fiziksel engelli çocuklara bakım sağlamaya, hukuki özgürlüğe ve çocuklar için daha iyi bir geleceğe yönelmeye başlamışlardır. Orta Amerika’da da, A.B.D. sivil toplum örgütleri kentsel ve kırsal alanlardaki toplumlarla çalışarak, yerel kuruluşları kuvvetlendirmeye ve bireylerin kendilerine yardım etmelerini öğrenmelerine çalışmaktadırlar. Bebek ve anne ölümlerinin çok yüksek olduğu bu bölgede, sağlık hizmetleri ve sağlık eğitimi kapsamında bir gelişme yaşanmaktadır. Atlanta, Georgia kökenli sivil toplum örgütü olan CARE, çok yakın bir zamanda, Guatemala’da bir anne-çocuk sağlığı programı tamamlamış ve bunun sonucunda Baja Verapez ve Alta Verapez’deki sağlık hizmetlerinde gözle görülür bir iyileşme gözlenmiştir. Guatemala Sağlık Bakanlığı ile birlikte yapılan bu çalışma kapsamında, diğer bireyleri de eğitmeleri amacı ile, kadınlara anne ve çocuk sağlığı hakkında eğitim sağlanmıştır. Programın sürekli olacak sonuçlarından biri de, kurulmuş olan 53 klinik sayesinde 22.400 aileye sağlık yardımının uzun yıllar boyu sağlanması olacaktır. Bugünden başlayarak, bölgede doğacak çocukların yaşama daha iyi bir başlangıç yapacakları ve gelecek için daha donanımlı olacakları kesindir. Sonuç olarak, ister Orta Amerika’da sağlık konusunu, ister Afrika’daki açlığa çözüm konusunu hedeflemiş olsun; bir gelişim programının başarılı sayılabilmesi için, yardım sağlayan sivil toplum örgütünün bölgeyi terk etmesinden uzun süre sonra da, programın sürdürülebilirliğini koruması gerekmektedir. A.B.D. sivil toplum örgütleri, yerel kuruluşlar, toplumlar, hükümetler ve bireyler ile

41

Page 42: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

birlikte ülkelerinde daha adil, varlıklı ve barışçı bir ortam yaratmak için çalışmaktadırlar. Bu işbirliklerin sonuçları bugün belirgin olarak görülmektedir ve insanlar tarafından uzun yıllar boyunca da hissedilecektir. Aşağıda belirtilen internet siteleri A.B.D. sivil toplum örgütlerinin uluslararası düzeydeki programları hakkında bilgi çermektedir: www.interaction.org www.alertnet.org www.reliefweb.int Bu yazılarda yayınlanan fikirler yazarlara ait olup A.B.D. hükümet politikasını ve görüşlerini tam olarak yansıtmayabilir. A.B.D. Dış İlişkiler Gündemi - A.B.D. Dışişleri Bakanlığı Elektronik Dergisi - Cilt 8 - Sayı 1 - Ağustos 2003 İLAVE OKUMA REHBERİ

AMERİKAN ENTERNASYONALİZMİ

BİBLİOGRAFYA

A.B.D. Dışişleri Bakanlığı aşağıda belirtilen kaynakların bulunurluğu ve içerikleri hakkında hiçbir sorumluluk kabul etmez; bu sorumluluk tümüyle temin edenlere aittir. Bose, Meena. AMERİKAN DIŞİŞLERİ POLİTİKASINI BİÇİMLENDİRMEK: ÇOK YÖNLÜLÜK, TEK YÖNLÜLÜĞE KARŞI (SHAPING U.S. FOREIGN POLICY – MULTILITERALISM VS. UNILATERALISM)

42

Page 43: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

Dışişleri Politikası Derneği/Princeton Toplantısı, Princeton, NJ, 9 Mayıs 2003 (Foreign Policy Association/Princeton Town Hall Meeting) Carothers, Thomas. DEMOKRASİYİ DESTEKLEMEK VE TERÖRLE SAVAŞMAK (PROMOTING DEMOCRACY AND FIGHTING TERROR) Foreign Affairs, Cilt 82, sayı: 1, Ocak/Şubat 2003, s. 84-97 Cowen, Tyler. KÜLTÜRÜN KADERİ (THE FATE OF CULTURE) The Wilson Quarterly, cilt 26, sayı:4, Sonbahar 2002, s. 78-84 Crossette, Barbara. “Yalnız veya Birlikte: A.B.D. ve Dünya” – BÜYÜK KARARLAR 2003. (Alone or Together: The U.S. and the World” in GREAT DECISIONS 2003 New York: Dışişleri Politikası Birliği, 2003. 112s. (Foreign Policy Association) Daalder, Ivo H.; Lindsay, James M. SİYASETİN GLOBALİZASYONU: YENİ YÜZYILDA AMERİKAN DIŞİŞLERİ POLİTİKASI (THE GLOBALIZATION OF POLITICS: AMERICAN FOREIGN POLICY FOR A NEW CENTURY) The Brookings Review, cilt 21, sayı:1, Kış 2003, s. 12-17 Daalder, Ivo H.; Lindsay, James M.; Steinberg, James B. ZOR SEÇİMLER:ULUSAL GÜVENLİK VE TERÖRİZM İLE SAVAŞ (HARD CHOICES: NATIONAL SECURITY AND THE WAR ON TERRORISM) Current History, cilt 101, sayı.659, Aralık 2002, s. 409-413 Denoon, David. AMERİKAN DIŞİŞLERİ POLİTİKASINI BİÇİMLENDİRMEK: ÇOK YÖNLÜLÜK, TEK YÖNLÜLÜĞE KARŞI. (SHAPING U.S. FOREIGN POLICY – MULTILITERALISM VS. UNILATERALISM) Dışişleri Politikası Birliği/ Princeton Belediye Binası Toplantısı, Princeton, NJ, 9 Mayıs 2003 (Foreign Policy Association/Princeton Town Hall Meeting) Diamond, Larry. EVRENSEL DEMOKRASİ? (UNIVERSAL DEMOCRACY?) Policy Review, sayı 119, Haziran/Temmuz 2003, s. 3-25 Feldman, Stacy. DEMOKRASİYİ DESTEKLEMEK (PROMOTING DEMOCRACY) Journal of International Affairs,,cilt 56, sayı:2, İlkbahar 2003, s. 49-156 Gaddis, John Lewis. BÜYÜK BİR DEĞİŞİM STRATEJİSİ (A GRAND STRATEGY OF TRANSFORMATION) Foreign Policy, sayı:133, Kasım/Aralık 2002, s. 50-57 Il-whan, Oh. AMERİKAN ENTERNASYONALİZMİNİ UYGULAMAK: BUSH YÖNETİMİNDE A.B.D. – GÜNEY KORE İLİŞKİLERİ (EXERCISING AMERICAN INTERNATIONALISM: U.S.-NORTH KOREA RELATIONS DURING THE BUSH ADMINISTRATION) East Asian Review, cilt 14, sayı:3, Sonbahar 2002, s. 3-20 Kugler, Richard L. GLOBAL DÜNYA İÇİN AMERİKAN TARZI ENTERNASYONALİZM (A DISTINCTLY AMERICAN INTERNATIONALISM FOR A GLOBALIZED WORLD) U.S. Foreign Policy Agenda: National Security Strategy:A New Era, cilt 7, sayı 4, Aralık 2002, s. 36-40

43

Page 44: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

Legraine, Philippe. KÜLTÜREL GLOBALİZASYON AMERİKANLAŞMA DEĞİLDİR (CULTURAL GLOBALIZATION IS NOT AMERICANIZATION) The Chronicle of Higher Education, cilt 49, sayı: 35, 9 Mayıs 2003, s. B7-B10) Lieber, Keir A.; Lieber, Robert J. BUSH’UN ULUSAL GÜVENLİK STRATEJİSİ (THE BUSH NATIONAL SECURITY STRATEGY) U.S.Foreign Policy Agenda:National Security Strategy:A New Era, cilt 7, sayı: 4, Aralık 2002, s. 32-35) Murachvik, Joshua. BUSH MANİFESTOSU (THE BUSH MANIFESTO) Commentary, cilt 114, sayı: 5, Aralık 2002, s. 23-30) Nau, Henry R. ÜLKE DIŞINDA EVDE OLMAK: AMERİKAN DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASINDA KİMLİK VE GÜÇ (AT HOME ABROAD: IDENTITY AND POWER IN AMERICAN FOREIGN POLICY) Ithaca, NY: Cornell Üniversitesi, 2002, 314s. Nye, Joseph S., Jr. AMERİKAN GÜCÜNÜN PARADOKSU: DÜNYANIN TEK SÜPERGÜCÜ NEDEN TEK BAŞINA YAPAMIYOR (THE PARADOX OF AMERICAN POWER: WHY THE WORLD’S ONLY SUPERPOWER CAN’T GO IT ALONE) Oxford, Ingiltere, Oxford Üniversitesi, 2002. 240 s. Record, Jeffrey. BUSH DOKTRİNİ VE IRAK İLE SAVAŞ (THE BUSH DOCTRINE AND WAR WITH IRAQ) Parameters, cilt 33, sayı:1 İlkbahar 2003, s. 4-21 A.B.D. Ulusal Güvenlik Konseyi (U.S. National Security). “Amerika’nın Uluslararası Stratejisi’ne Bakış.” - ). AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN ULUSAL GÜVENLİK STRATEJİSİ (Overview of America’s International Strategy in THE NATIONAL SECURITY STRATEGY OF THE UNITED STATES OF AMERICA) Washington: Hükümet Matbaa Ofisi, Eylül 2002, 35s. Waller, J. Michael. SERBEST DÜNYA GÜVENLİĞİ İÇİN BUSH DOKTRİNİ (BUSH DOCTRINE ON FREE-WORLD SAFETY) Insight on the News, cilt 18, sayı: 38, 15 Ekim 2002, s. 30-32

44

Page 45: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

A.B.D. Dış İlişkiler Gündemi - A.B.D. Dışişleri Bakanlığı Elektronik Dergisi - Cilt 8 - Sayı 1 - Ağustos 2003 İLAVE OKUMA REHBERİ

AMERİKAN ENTERNASYONALİZMİ

ÖNEMLİ İNTERNET SİTELERİ

A.B.D. Dışişleri Bakanlığı aşağıda belirtilen kaynakların bulunurluğu ve içerikleri hakkında hiçbir sorumluluk kabul etmez; bu sorumluluk tümüyle temin edenlere aittir. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu (U.N Commision on Human Rights) http://www.unhchr.ch/html/menu2/2/chr.htm Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilimsel ve Kültürel Organizasyonu (U.N. Educational, Scientific and Cultural Organization - UNESCO) http://www.unesco.org/ A.B.D. Uluslararası Geliştirme Dairesi (U.S. Agency for International Development) http://www.usaid.gov/ A.B.D ve APEC (The U.S. and APEC) http://usinfo.state.gov/regional/ea/apec/ A.B.D.ve Uluslararası Para Fonu (The U.S. and IMF) http://www.imf.org/external/country/USA/index.htm A.B.D. Tarım Bakanlığı: Tarım Dış İlişkileri Birimi (Department of Agriculture: Foreign Agricultural Service) http://www.fas.usda.gov/ A.B.D.Dışişleri Bakanlığı: Uluslararası Organizasyon İşleri Birimi (U.S. Department of State: Bureau of International Organization Affairs) http://www.state.gov/p/io/ A.B.D. Dışişleri Bakanlığı: Uluslararası Sağlık İşleri (U.S. Department of State: International Health Affairs) http://www.state.gov/g/oes/hlth/ A.B.D.Dışişleri Bakanlığı: Uluslararası Enformasyon Programları: Demokrasiler Toplumu (U.S. Department of State: International Information Programs: Community of Democracies) http://usinfo.state.gov/topical/rights/cd.htm A.B.D. Dışişleri Bakanlığı: Uluslararası Enformasyon Programları: Dış İlişkilerde Başkan Bush (U.S. Department of State: International Information Programs: President Bush on Foreign Affairs) http://usinfo.state.gov/products/pubs/presbush/foraf.htm

45

Page 46: A.B.D. DIŞ İLİŞKİLER POLİTİKASI GÜNDEMİ · PDF fileDergiler İngilizce, Fransızca, ... insan hakları ve fırsatlar sadece seçilen elit bir zümreye sunulacak ayrıcalıklar

A.B.D. Dışişleri Bakanlığı: Uluslararası Enformasyon Programları: Orta Doğu: Gelecek için Vizyon (U.S. Department of State: International Information Programs: The Middle East: A Vision for the Future) http://usinfo.state.gov/regional/nea/summit/ A.B.D. Dışişleri Bakanlığı: Uluslararası Enformasyon Programları: A.B.D. ve B.M. (U.S. Department of State: International Information Programs: The U.S. and the U.N.) http://usinfo.state.gov/topical/pol/usandun/ A.B.D. Dışişleri Bakanlığı: Uluslararası Enformasyon Programları: NATO içinde A.B.D. (U.S. Department of State: International Information Programs: The U.S. in NATO) http://usinfo.state.gov/topical/pol/nato/ A.B.D. Dışişleri Bakanlığı: Uluslararası Enformasyon Programları: Dünya Ekonomik Forumu (U.S. Department of State: International Information Programs: The World Economic Forum) http://usinfo.state.gov/regional/nea/summit/0613uswef.htm A.B.D. Dışişleri Bakanlığı: A.B.D. ve OAS (U.S. Department of State: The U.S. and the OAS) http://www.stae.gov/p/wha/rt/oas/ A.B.D. Dışişleri Bakanlığı: A.B.D. ve B.M. (U.S. Department of State: The U.S. and the U.N.) http://www.state.gov/p/io/un/ Viyana Uluslararası Organizasyonlar A.B.D. Misyonu (U.S. Mission to International Organizations in Vienna) http://www.usun-vienna.usia.co.at/ NATO A.B.D. Misyonu (U.S. Mission to NATO) http://www.nato.int/usa/ Avrupa Birliğİ A.B.D. Misyonu (U.S. Mission to the European Union) http://www.useu.be/ Birleşmiş Milletler A.B.D. Misyonu (U.S. Mission to the U.N.) http://www.un.int/usa/ Cenevre – Birleşmiş Milletler A.B.D. Misyonu (U.S. Mission to the U.N. in Geneva) http://usmission.ch/index.html Roma – Birleşmiş Milletler A.B.D. Misyonu (U.S. Mission to the U.N. in Rome) http://usembassy.it/usunrome/ A.B.D. Barış Gücü (U.S. Peace Corps) http://www.peacecorps.gov/ A.B.D. Ticaret ve Geliştirme Dairesi (U.S. Trade and Development Agency) http://www.tda.gov/ Dünya Sağlık Teşkilatı: A.B.D. (World Health Organization: U.S.) http://www.who.int/country/usa/en/ A.B.D. Dış İlişkiler Gündemi - A.B.D. Dışişleri Bakanlığı Elektronik Dergisi - Cilt 8 - Sayı 1 - Ağustos 2003

46