6 mart / nisan · pdf file · 2014-07-05teor‹de do¤rultu 5. ... dini...

78
Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. fiti. Ad›na ‹mtiyaz Sahibi Müge Molval› Sorumlu Yaz›iflleri Müdürü: Müge Molval› Yönetim Yeri: Çak›ra¤a Mah. Sorguçcu Sok. Birfiliz Apt. No: 15/9 Aksaray - ‹stanbul Tel: (0212) 633 62 02 Faks: (0212) 589 16 36 e-mail: [email protected] Hesap No: Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. fiti. Yap› Kredi Sirkeci fiubesi 6278-6 Teknik Haz›rl›k: Etkin Ajans Tel: (0212) 621 81 66 - (0212) 621 81 68 Bask›: Ceren Ofset Tel: (0212) 613 10 77 Da¤›t›m: B‹RYAY 6 Mart / Nisan

Upload: lenhi

Post on 18-Feb-2018

220 views

Category:

Documents


3 download

TRANSCRIPT

Page 1: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. fiti. Ad›na ‹mtiyaz Sahibi Müge Molval›

Sorumlu Yaz›iflleri Müdürü: Müge Molval›Yönetim Yeri: Çak›ra¤a Mah. Sorguçcu Sok. Birfiliz Apt. No: 15/9 Aksaray - ‹stanbul

Tel: (0212) 633 62 02 Faks: (0212) 589 16 36 e-mail: [email protected] No: Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. fiti. Yap› Kredi Sirkeci fiubesi 6278-6

Teknik Haz›rl›k: Etkin Ajans Tel: (0212) 621 81 66 - (0212) 621 81 68Bask›: Ceren Ofset Tel: (0212) 613 10 77 Da¤›t›m: B‹RYAY

6

Mart / Nisan

Page 2: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

ÖDP Deneyiminin Sonu Ço¤ulcuParti Modelinin ‹flas›

Manifesto’da Küreselleflme

11 Eylül’ün GölgesindeOrtado¤u’da Yeni Düzen

Bergama’daki Geliflmelerin Ifl›¤›nda‹flçi S›n›f› ve Politika

Komün ve Marksizm

Noam Chomsky Teorinin Neresinde?

Bolflevizm 100 Yafl›nda

AB-Türkiye ‹liflkilerinin Seyri

7

15

20

33

39

48

59

69

Page 3: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

TEOR‹DE Do¤rultu

Aflk söz konusu olunca, ayr›lmak da, birleflmek kadar “yaflamsal” bir ihtiyaçtan do¤uyor.12 Eylül tasfiyecili¤inin bask›s› alt›nda yaflamsal ihtiyaçlardan kaynakl› “görücü usulü”birlikten do¤an ÖDP aflk›, AB’ci liberalizmin bask›s› alt›nda “sosyal demokrat usulü” ay-r›l›kla noktaland›. O da “yaflamsal” bir ihtiyaçt›. “Örgüt olmayan örgüt”ten “parti olmayanparti”ye s›çrayan ÖDP’nin düfltü¤ü yer burjuvazinin tam kuca¤› oluyor. Yani iflçi s›n›f› veezilenlerin yaflamsal ihtiyaçlar›ndan en uzak yere. Bu son mant›k izdivac›ndan nas›l biraflk do¤acak hep birlikte görece¤iz. Biz ise ÖDP’nin bu sosyal demokratlaflma hamlesininteflhrini iflçi ve emekçi y›¤›nlara göstermeyi sürdürece¤iz.

***

“Dinazor”lu¤a devam! Bu say›m›zda “Manifesto’da Küreselleflme”yi aramaya çal›flt›k. Ma-nifesto’daki teori, küreselleflme ideologlar›n›n sözde “bilim”sel gerçekte flarlatanl›ktan iba-ret bütün temel tezlerini yerle bir etmek için yetti ve artt› bile. Burjuva ekonomi politi¤i,toplumsal geliflmenin yasalar›ndan (son tahlilde ekonomik geliflmenin) kuduz köpe¤in›fl›ktan korkmas› gibi korkuyor. Neoliberalizmin insanl›¤›n gelece¤ine ait her fleye ideolo-jik olarak azg›nca sald›rmas› tam da bundan kaynaklan›yor. Manifesto’nun kapitalizmdenkomünizme geçiflin tarihsel zorunlulu¤una dayanan teorisinin burjuvazinin yüzelli y›ld›rrüyalar›n› terketmeyen “hayalet” olmas› bofluna de¤il. Korkutmaya devam!

***

“11 Eylül’ün Gölgesinde Ortado¤u’da Yeni Düzen” kurmaya çal›flan ABD emperyalizmi,belas›n› bulman›n tafllar›n› da döflemifl oluyor asl›nda. Filistin direniflinin, emperyalizminOrtado¤u’daki vurucu gücü siyonizme kök söktürmesi “yeni düzen”nin akibetinin ne ola-ca¤›n›n güçlü bir iflareti de¤il mi? 11 Eylül’ün gölgesine s›¤›nan ABD, Filistin’de oldu¤u gi-bi, özgürlük ve onur mücadelesi için aya¤a kalkan iflçi s›n›f› ve ezilen halklar›n kavurucudevrim ateflinden kurtulamayacakt›r.

***

Burjuva iflçi siyaseti; bu illet, iflçi s›n›f›n›n devrimci enerjisini yutan bir “kara delik” olma-ya devam ediyor. “Bergama’daki Geliflmelerin Ifl›¤›nda ‹flçi S›n›f› ve Politika” yaz›m›z, bugerçe¤i, çok güncel ve çarp›c› bir verisinden hareketle çözümlüyor. T. Maden-‹fl ve Normandy iflçileri, Bergama köylülerine karfl›! S›n›f iflbirli¤i anlay›fl›n›n ya-ratt›¤› bu utanç verici tabloda kuflkusuz ki komünist öncünün iflçi s›n›f› hareketine müda-hale ve yön vermedeki yetmezlik ve zaaflar›n›n kayna¤›na iliflkin elefltiri de mevcut. “Ka-ra delik”i t›kayacak aray›fllar›n çözmesi gereken dü¤üm ise elefltirinin kendisinden ç›k›yor.“Her somut durumda bu yolu bulabilmek, yaln›zca sözle de¤il, eylemli, pratik bir kuvvet-le bu yolda yürüyebilmek…”

***

5TEOR‹DE do¤rultu

Page 4: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

Berlin duvar›n›n y›k›l›fl› ve molozlar›n› kapitalist pazar›n sürüm metas› haline gelip h›zla tüketi-lifli, burjuva ideolojisinin tarihi “yutma” al›flkanl›¤›ndan olsa gerekti. “Komün ve Marksizm” ya-z›m›z, 1871 Paris Komünü’nün temel derslerinden hareket ederek, marksizmin “özünde devrim-ci ve elefltirel” yönteminin uygulan›fl›n› ele al›yor. Marksist tarih anlay›fl›n› Komün’ün süzgecin-den geçirerek, iflçi s›n›f›n›n kurtulufl mücadelesinin güncel teorik ihtiyaçlar›n›n çözümü bakm›n-dan yöntem perspektifi sunmaya çal›fl›yor. “Tarihi anlamak için onu yaratmak gerekir”e kendi-ni bilinçli olarak ba¤laman›n teorik çabas› da denilebilir. Burjuvazinin “yuttuklar›”n›n 21. yüz-y›lda burnundan getirilmesi için zorunlu bir çaba bu.

***

Neyse ki Chomsky ben “marksistim” demiyor. O zaman “Noam Chomsky Teorinin Neresinde?”oldu¤unu marksizmin görüfl aç›s›ndan incelemek de bize düflüyor. Bu önemli çünkü, anarflizmideolojisi, burjuva ekonomi politi¤in küçük burjuva elefltirisinden ve yorumundan do¤du¤u için,tarihsel ve teorik olarak ona ba¤l› olmaktan kurtulamaz. Chomsky gibi “radikal” bir ayd›n›n, 21.yüzy›l›n ça¤dafl normlar›yla bezenmifl görüfllerinin popülaritesini tafl›sa da, bu neredeyse ça¤daflkapitalizm kadar eski bir teorik do¤rudur.

***

“Bolflevizm 100 Yafl›nda” yaz›m›z Lenin’in ünlü “Ne Yapmal›?” broflüründe ortaya koydu¤u gö-rüfllerinin tarihsel ayr›flt›r›c› dinami¤ini inceliyor. Devrimin güncelli¤i sorununa yaklafl›m fark›ve bunun teori, politika, örgüt yap›s›na do¤rudan yans›yan içeri¤i, Lenin’in önderli¤inde kuru-lan bolflevizmin siyasal bir ak›m olarak Rusya’dan dünyaya yay›lmas›n›n zeminidir. Rusya’damarksizm 1905 Devrimi öncesinde bolflevizm ve menflevizm fleklinde iki ana ak›ma ayr›flmas›,20. yüzy›l›n tüm seyri boyunca ve bugün sosyalizm mücadelesinin dünyasal ölçekli turnusoluolmaya devam etmektedir. “Devrimin güncelli¤i” sürdü¤üne göre…

***

Emperyalist güç merkezlerinin Türkiye üzerindeki hegemonya mücadelesi sürüyor. “AB-Türkiye‹liflkilerinin Seyri” çal›flmas› bu hegemonya mücadelesinin tarihsel arka plan›n› geniflçe ele al-may› amaçl›yor. Taktik boyutlu güncel çat›flmalar›n en tam anlafl›labilmesi bak›m›ndan farkl›güçlerin (her iki taraf›n kendi içinde de farkl› olan) stratejik konumlan›fl›n› çözümlemek temelönemdedir.

Gelecek say›da buluflmak dile¤iyle…

6 TEOR‹DE do¤rultu

Page 5: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

AfiK B‹TT‹

MEDYA tekellerinin de yard›m›yla ken-dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. Bir ya-n›lsamayd› yarat›lmak istenen ve bir ölçüdebaflar›ld›. Oysa aflk› en iyi devrimciler bilir.Çünkü aflk için tutku gerekir. Ve tutkusuzdevrimcilik olamaz. Devrim tutkusu, aflkla-r›n en büyü¤üdür. Yenilgilere yenilenleriçinse ne devrimcilik ve ne de aflk olanakl›-d›r. Önce 12 Eylül tasfiyecili¤inin, sonra da89/90 çözülüfl ve çöküflünün açt›¤› yeniuluslararas› gericilik ve ikinci bir tasfiyeci-lik dalgas›n›n yaratt›¤›, ilkinin üzerine bi-nen yeni ideolojik politik k›r›lman›n ürünüve eseriydi ÖDP*. Öncellerinin, en baflta daDY ve TBKP’nin baflat tutkusu, dolu dizgin

burjuva düzene kaç›flt›. Her bak›mdan bur-juva yasall›¤a s›¤›nma ve teslimiyet çizgisinegiriyorlard›. Devrimcili¤i bir an önce kur-tulmalar› gereken bir yük gibi görenlerin,burjuvaziye yaslanmadan ayakta duramaya-cak hale gelenlerin aflk› olamazd›. Ama“aflk” orta s›n›fa hitap eden bir simge olarakisabetle seçilmiflti. Üstelik devrimcilik eti-keti de korunacakt›. “Devrimin ve aflk›npartisi” söylemi, kapitalizmin imaj dünyas›-na baflar›yla uyum sa¤l›yor, ÖDP’ye roman-tik bir devrimcilik havas› veriyordu. Peki,ÖDP’de devrimci olan ne vard›?

Devrimci olmad›¤› her önemli politiksorunda, hatta her ad›m›nda kendini a盤avurdu. Aflk m› dediniz? Geçiniz. Görünüflegöre ÖDP, “ço¤ulculu¤a” afl›kt›. Bunun sah-

7TEOR‹DE do¤rultu

Yol ayr›m› ve iflas› getiren, koflul-layan faflist rejimle politik özgür-lük için mücadele eden politik vetoplumsal güçler aras›ndaki flid-detli mücadelenin ÖDP’yi dünkü

konumunda duramaz hale getire-rek ayr›flt›rmas›d›r.

ÖDP Deneyiminin Sonu

Ço¤ulcu Parti

Modelinin ‹flas›

*)Proleter Do¤rultu dergisinde “küçük burjuva reformcu liberal parti” olarak ÖDP’nin marksist bir analizi yap›l-m›flt›r. Bak›n›z, Say› 11, Temmuz-A¤ustos 1997

Page 6: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

te oldu¤unun a盤a ç›kmas› için yanl›zcabirkaç y›l gerekti. Cicim y›llar›n›n arkas›n-dan zaten politik bir meta olan “ço¤ulcu-luk” aflk› da tükendi. Ço¤ullardan ço¤unlukolan›, az›nl›k ço¤ullarla aflka son vermeyekarar verdi ve politikan›n kendi gerçekleri“ço¤ulculuk” aflk›n› bitirdi.

“Ço¤ulculuk”, ÖDP’nin ay›r›c› çizgileriiçerisinde bütün ötekilere bask›n, damgas›-n› vuran yand›r. Çünkü flayet bir ÖDP ol-duysa, bu her fleyden önce, “ço¤ulcu parti”anlay›fl›n›n sonucudur. Di¤er bir anlat›mlaço¤ulculuk ÖDP’nin kurulufl felsefesi veonu var eden parti anlay›fl›d›r. Bu nedenle-

dir ki, ÖDP deneyiminin ulaflt›¤› sonucu,“bir ço¤ulcu parti modeli”nin iflas›yla ta-n›mlamak tamamen do¤ru ve yerindedir.

ÖDP’nin kendi öncellerine ayr›flarakda¤›lmas› sürecinde taraflar›n karfl›l›kl› id-dialar› da esasen bu tan›y› do¤rular nitelik-tedir. Bütün taraflar halen ço¤ulculu¤u sa-hiplenmekte ve fakat özellikle ÖDP’yi elin-de tutanlar ço¤ulculu¤a “monolitik” bir yo-rum getirmeye çal›flmaktad›rlar.

ÖDP’nin var oluflunu ve iflas›n› “ço¤ul-cu parti modeli” temelinde aç›klama ve çö-zümleme, onu var eden ideolojik/teorik te-melin ve programatik çerçevenin, keza s›-n›fsal ve siyasal durufl ve ya konumlan›fl›nönemsiz, ihmal edilebilir oldu¤u vb, anla-m›na gelmez. Fakat bütün bunlar da esasenÖDP deneyiminde “ço¤ulcu parti modeli”anlay›fl›nda verilidir. Parti modeli, salt ör-gütsel veya teknik bir sorun gibi görülemez.

Esasen tüm örgütsel anlay›fl ve durufllar› po-litik çizgi belirlemektedir. 12 Eylül dönemi-ni takip eden ‘80’lerin ikinci yar›s›nda gelifl-tirilen “ço¤ulcu parti modeli” tasfiyecili¤indölledi¤i bir yeni ideolojik/teorik yönelimive politik çizgi aray›fl›n› kristalize etmekte-dir.

ÖDP deneyiminin iflas› örgütsel sorun-lar biçimini alm›fl olsa da bütün taraflar,ÖDP’deki geliflmelerden az çok bilgisi olanherkes, gerçekte sorunun politik oldu¤unu,farkl› politik e¤ilimlerin çat›flt›¤›n› ve “ço-¤ulcu parti modeli” içerisinde birlikte yürü-yemeyecek uzlaflmazl›k noktas›na geldi¤inibiliyor. Bugün ÖDP kabu¤u içerisinde ka-lanlar ya da ÖDP’yi ele geçirenler, politikolarak gerileme sürecinde art›k dünkü nok-tada kalmak istemiyorlar. Ufuk Uras do¤rusöylüyor; “ÖDP kabuk de¤ifltiriyor”. ÖDP’yiele geçiren ço¤unluk geriye do¤ru bir ham-le daha yap›yor. Tamamen sosyal demokrat-lafl›yor. Bu “geliflme” daha do¤rusu geriyesavrulma, tamamen ÖDP’nin var oldu¤u dö-nemin en belirgin politik çat›flmalar›na ba¤-l›d›r. Yol ayr›m› ve iflas› getiren, koflullayanfaflist rejimle politik özgürlük için mücade-le eden politik ve toplumsal güçler aras›n-daki fliddetli mücadelenin ÖDP’yi dünkükonumunda duramaz hale getirerek ayr›fl-t›rmas›d›r. Bu politik ayr›flma, yaln›zca ço-¤ulcu parti anlay›fl ve modelinin politik e¤i-lim farkl›l›klar›na dayanan az çok istikrarl›iç yap›lar› olan farkl› politik gruplar›, yap›-lar› birarada tutmaya yetmeyece¤ini, her içkriz ve iç iktidar çat›flmas›n›n parçalanmapotansiyel tehdidiyle yüklü oldu¤unu bü-tün aç›kl›¤›yla ortaya ç›kartm›flt›r.

ÇO⁄ULCU PART‹ MODEL‹N‹N‹DEOLOJ‹K ARKA PLANI

Tövbekarlar›, tasfiyeci DY döneklerini,devrimcilikle reformculuk aras›nda bocala-yan tasfiyecileri ÖDP’de buluflturan patikayolu, “ço¤ulcu parti modeli” döflemiflti.ÖDP öncellerinden Kurtulufl grubu 12 Ey-lül döneminin yenilgi ve tasfiyecili¤ini enderinden yaflayan devrimci gruplar›n

8 TEOR‹DE do¤rultu

Yaln›z bafl›na ayakta durma taka-tinden yoksunluk gerçekli¤indenkaynaklanan, kimsenin kendi ba-fl›na bir fley yapamayaca¤› tespitve analizlerinde somutlaflan derinkaramsarl›k, ço¤ulcu parti anlay›-fl›n›n ana kayna¤› olmufltur.

Page 7: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

DY’den sonra bafl›nda gelir. Ço¤ulcu partimodeli, yeni bir düflünce olmamakla birlik-te, yeniden keflfedilerek güncellefltirilmesive teorize edilmesi daha çok Kurtulufl gru-buna aittir. Nitekim, ÖDP’den tasfiyesi da-yat›lanlardan eski Kurtulufl grubunun deva-m› olan SEP (Sosyalist Eylem Platformu)ÖDP’nin kurulufl felsefesindeki flekliyle ço-¤ulculu¤u sahiplenen gruptur. Kurtuluflgrubunun 12 Eylül cuntas›ndan sonra tasfi-yecili¤e yat›fl›n›n ‘80’lerin ikinci yar›s›ndansonra verdi¤i ideolojik-teorik sonuçlar›noda¤›nda ço¤ulcu parti modeli durur. Ço-¤ulcu parti modeli devrimci bir geliflmeninde¤il, her fleyden önce yenilgi ve tasfiyecili-¤in yaratt›¤› k›r›lma ve gerilemenin ürünü-dür. Proletarya sosyalizmi ve marksizm-le-ninizimden derinden etkilenmifl küçük bur-juva devrimcisi Kurtulufl grubu, askeri faflistdiktatörlü¤ün bunalt›c› politik ve ideolojikterörü alt›nda, yenilginin muhasebesi, sos-yalizm ve proletarya diktatörlü¤ü deneyim-lerinin incelenmesi vb, sorunlar› gündemi-ne alm›fl, yaflamakta oldu¤u ideolojik ve po-litik k›r›lma ile girdi¤i reformist dönüflümetekabül eden ço¤ulcu parti modelini teorizeetmifltir. Karikatürize edilmifl leninist partimodeline karfl› savafl›m ekseninde “gelifltiri-len” ço¤ulcu parti modeli burjuva liberaliz-minin, burjuva ço¤ulculu¤un sosyalist de-mokrasi sosuna bat›r›lm›fl bir versiyonudur.

Ço¤ulcu parti modeli esasen ço¤ulcusosyalizm anlay›fl›n›n sonucu ve uzant›s›d›r.

Politik ço¤ulculu¤un olmamas›, Kurtu-lufl ve ÖDP’yi oluflturan bilumum tasfiyecigruplar›n 20. yüzy›l sosyalizm ve proletaryadiktatörlü¤ü deneyimlerine yönelttikleri te-mel elefltiri olmufl, sosyalizm ve proletaryadiktatörlü¤ü anlay›fl› liberalize edilerek,burjuvazi ve burjuva partiler için meflruiyetve yaflama hakk›n›n tan›nd›¤› bir küçükburjuva sosyalizm anlay›fl› gelifltirilmifltir.“Demokrasi” kavram›n›n s›n›fsal içeri¤ininboflalt›larak s›n›flar üstü demokrasi anlay›-fl›n›n gelifltirilmesiyle bir bak›ma ÖDP prog-ram›n›n da temelleri at›lm›flt›r.

Ço¤ulcu sosyalizm anlay›fl› t›pk› burju-

vazinin oldu¤u gibi proletaryan›n da birçokpartisinin olabilece¤i ve olmas› gerekti¤i,proletarya içerisindeki mesleki vb, farkl›l›k-larla gerekçelendirilerek teorize edilmifltir.Böylece marksist öncü parti ö¤retisi rededi-lerek de ço¤ulcu parti anlay›fl›n›n yolu aç›l-m›flt›r. Öncü parti anlay›fl›n›n reddi, parti-nin s›n›fsal kimli¤inin belirsizlefltirilmesiyleel ele gitmifl, ideolojik bak›mdan devrimci-likten reformizme dönüflü/geçifli mahmuz-lam›flt›r.

Fakat ço¤ulcu sosyalizm savunucular›kendi partilerini kurma enerji, yetenek vekararl›l›¤›n› de gösterememifllerdir. Bu on-lar›n politik karars›zl›¤›n›n bir yans›mas› ol-du¤u kadar, ço¤ulcu parti aray›fllar›n›n bafl-lang›ç veya hareket noktalar›ndan birisidir.Yaln›z bafl›na ayakta durma takatinden yok-sunluk gerçekli¤inden kaynaklanan, kimse-nin kendi bafl›na bir fley yapamayaca¤› tes-pit ve analizlerinde somutlaflan derin ka-ramsarl›k, ço¤ulcu parti anlay›fl›n›n anakayna¤› olmufltur. ÖDP’yi oluflturan gruplarkendi bafllar›na yollar›na devam edecek,ayakta duracak takatten yoksunlard›, bu-nunla birlikte hiçbirinin kendini da¤›tmaya,grubundan vazgeçmeye de niyeti yoktu. Ço-¤ulcu parti daha bafltan, varl›¤›n› tehditeden iç çeliflkisiyle yüklüydü.

12 Eylül koflullar›nda içerideki DY ön-

9TEOR‹DE do¤rultu

Page 8: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

derleri bir daha zindanlara girmeme karar›-n› gelecekteki politik yönelimlerinin temelbafllang›c› ilan etmifllerdi. TKP’nin TBKP’yegeçifli ve ÖDP öncellerinin dolu dizgin ille-galiteden kaç›fl›, programatik çerçeve ve po-litik çizgi bak›mlar›ndan da yasall›¤a tesli-miyetle sonuçlanacakt›. Yasall›k mücadele-nin hem içeri¤ini ve hem de yöntem ve araç-lar›n› belirleyecekti. Yanl›zca diktatörlü¤ünvar olan hukuki çerçevesine ba¤l›l›k de¤il,ayn› zamanda diktatörlü¤ün yönetici, karar-laflt›r›c› kurumlar›n›n günlük geliflmelereiliflkin tav›rlar› da ÖDP’nin hareket alan›n›ns›n›rlar›n› belirleyecekti… Fakat özellikleflunu vurgulayabiliriz ki, ço¤ulcu parti anla-y›fl›n›n yap›sal dokusu yasall›kla yüklüdür.Hem zaten ço¤ulcu partinin kuruluflu vevarl›¤›n›n illegal olmas› düflünülemez bile.Ço¤ulcu parti, tan›k oldu¤umuz gibi birmücadele örgütü de¤il bir laf de¤irmenidir.

Fakat burjuvazinin çok de¤erli yard›mve deste¤i olmadan ÖDP gibi ço¤ulcu birparti kurulamazd›. Hay›r burada daha kuru-luflundan bafllayarak ÖDP ile medya tekelle-ri vas›tas›yla büyük burjuvazi aras›nda ku-rulan z›mni ittifak› söz konusu yapm›yoruz.Çok daha önemli ve temel bir gerçe¤i vur-gulamak istiyoruz. ÖDP, bir bak›ma terörlemücadele yasas›n›n çocu¤udur. Terörle mü-cadele yasas›, di¤er fleylerin yan› s›raTCK’n›n 141 ve 142. maddelerinin iptali veinfaz düzenlemeleriyle birlefltirilmifltir. Ha-t›rlanaca¤› gibi “Terörle Mücadele Yasas›y-la” yap›lan infaz düzenlemesi ile Kürt dev-rimciler düzenlemenin d›fl›nda b›rak›l›yor-lard›. Burjuvazinin bu iki ad›m› Kürt ulusaldevrimi karfl›s›nda “solu” rüflvetle sat›n al-ma giriflimiydi. Ve bu, ÖDP prati¤inde kar-fl›l›¤›n› buldu. Her fleyden önce ÖDP’nin iz-ledi¤i sosyal soven çizgi, bunlar›n karfl›l›¤›olmufltur. Fakat ÖDP içerisinde DY ve TKPçevresi özellikle g›rtla¤›na kadar sosyal flo-venizme batan kesimlerdir. Zaten ÖDP’deonlar da kalm›flt›r. Yeni sosyal demokrasi-nin tohumlar› Kürt ulusal devrimine karfl›burjuvazi ve faflist rejim taraf›ndan yasall›k-la sat›n al›nm›fllard›r.

PART‹ OLMAYAN PART‹

“Parti olmayan parti” bize, DY önderle-rinin, DY’nin bir örgüt olmad›¤›n› kan›tla-mak için DAL’da ve s›k›yönetim mahkeme-lerinde harcad›klar› çabalar› hat›rlat›yor.DY de “örgüt olmayan örgüt”tü. “Parti ol-mayan parti”, ÖDP Genel Baflkan’› UfukUras’›n tan›m›d›r. Biz flunu ekleyece¤iz:“Parti olmayan parti”, parti de¤ildir gerçek-te. U.U’nun parti olmayan parti tan›m› biryönüyle ÖDP’nin politik flekilsizli¤ini, belkemiksizli¤ini ve tabii politik karars›zl›¤›n›ele vermektedir. Di¤er yönüyle ise örgütselbak›mdan partileflemedi¤ini. Esasen birgruplar koalisyonu olarak kurulan ÖDP hepöyle kalm›fl ve hiçbir zaman gerçekte partiolamam›flt›r. Yaflad›¤› tasfiyelerden sonraflimdi, ÖDP’nin bir parti olmas› art›k dahaolanakl›d›r. U.U. bunu anlam›fl olacak ki,parolas›n› de¤ifltirerek, “parti gibi parti”ningenel baflkan› olma iste¤ini ilan ederek tas-fiye hareketinin bafl›na geçmifltir.

Belki de ÖDP parti olmaya en çok‘96/’97 sürecinde yaklaflm›fl, fakat yine degruplar koalisyonu olmay› aflamam›flt›r.ÖDP’yi ancak gerçekten ciddi, kapsaml› vesüre¤enli¤i sa¤lanm›fl, hedefledi¤i toplum-sal kesimlerle bu temelde buluflan ve kadroyap›s›n› siyasal savafl›m içerisinde yap›lan-d›r›p kaynaflt›rabilecek bir politik pratikpartilefltirebilirdi. Çünkü onu önceleyengruplar, ÖDP politik prati¤i içerisinde bü-yük ölçüde çözülmeden ÖDP partileflemez-di. Susurluk sonras› dönemde eylem tarz› vesimgeleriyle ÖDP, orta s›n›fla ba¤lar kurma-y›, büyük burjuvazinin medya deste¤ini dearkalayarak bir ölçüde baflard›. ‘96 1 May›-s›’n›n ard›ndan antifaflist kitle hareketinin›l›ml› bir çizgiye yönelifli ÖDP’nin o dönemelde etti¤i geliflmenin itici gücü olmufltur.Fakat sifon çekerek, süpürerek çetelere kar-fl› mücadele yürüten ÖDP, 28 fiubat süre-cinde MGK politikalar›n›n dümenine girdi-¤i için “ba¤›ms›zl›¤›n›” ve orta s›n›fla kur-du¤u ba¤› daha partileflemeden kaybetmifl-tir. Partileflmeye en çok bu dönemde yaklafl-m›fl, ama yine de ÖDP onu oluflturan grup-lar›n koalisyonu olarak kalm›flt›r. Esasen

10 TEOR‹DE do¤rultu

Page 9: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

Türkiye ve Kuzey Kürdistan’›n sert politikgerçekleri, derinlemesine ve geri dönülmezbiçimde burjuva yasall›¤a biat etmifl lafz›devrimci gerçekte reformist, “çapulcu” biryap›n›n varl›¤›na çok fazla olanak tan›ma-maktad›r.

ÖDP’N‹N ROLÜ

‘95/’96 gerçekli¤i içerisinde kurulanÖDP küçük burjuva reformcu liberal birparti olarak rolünü baflar›yla oynam›flt›r.Antifaflist hareketin belirgin bir flekilde ko-münist ve devrimci parti ve örgütlere yönel-di¤i koflullarda ÖDP daha ilk andan baflla-yarak hareketin devrimci bir çizgide gelifli-minin önünü kesme çizgisi izlemifltir. Gazibaflkald›r›s›n›n hemen sonras›nda ÖDP, içe-risinde etkin oldu¤u emekçi memur sendi-kalar›n› “yurtseverlik” ve “yurt sevgisi” ge-rekçesiyle Nisan mitingini iptal ederek kitlehareketinin devrimci yükseliflinin önünükeserek, itfaiyeci rolünü sergilemifl, burju-vaziye de¤erli bir hizmet sunarak, rüfltünüispata çal›flm›flt›r.

Bir partinin s›n›fsal/siyasal kimli¤i vepolitik savafl›mda oynad›¤› rol her fleydenönce eylemleriyle aç›klanmal›d›r. ÖDP ger-çekli¤i bak›m›ndan 96 1 May›s› sonras› ta-k›nd›¤› tav›r oldukça çarp›c›d›r. Üç devrim-cinin katledilmesi gerçe¤i orta yerdeykenÖDP ve yandafllar› komünist ve devrimciharekete karfl› “vandalistler” kampanyas›açm›fl, antifaflist kitlelere karfl› medya tekel-leriyle bir çeflit ittifak kurmufltur. Antifaflistkitle hareketinin ›l›ml› bir çizgiye çekilme-sinde 1 May›s katliam›n›n yan› s›ra bu ide-olojik/psikolojik terör kampanyas› da bü-yük bir rol oynam›flt›r.

‹flçi s›n›f›n›n ‘89 bahar at›l›m›n›n ateflle-di¤i emekçi memur hareketi 90’lar›n ilk ya-r›s› boyunca geliflmifl, sonra ulaflt›¤› yüksek-likten ileri s›çrayamad›¤› için bürokratikle-flerek çürümeye yüz tutmufltur. Emekçi me-mur hareketinin ve onun merkezi örgütüKESK’in gücü, emekçi memurlar›n KESKd›fl›nda kalan kitlelerini harekete geçirmekve keza iflçi sendikalar›n› ve iflçi s›n›f› ve

emekçi memur y›¤›nlar›n›n birleflik kitle ha-reketinin gelifltirilmesi için kullan›lmad›¤›için sendika hakk›n› almas›na karfl›n grev vetoplu sözleflme hakk›n› kazanamam›flt›r.KESK içerisinde en a¤›rl›kl› e¤ilim olan vebüyük ölçüde damgas›n› vuran ÖDP bu ge-liflmeden birinci derecede sorumludur.

ÖDP çizgisi KESK’i ve emekçi memur hare-ketini sürekli devletle uzlaflma çizgisinesokmufl, hareketin ›l›ml›, kabul edilebilir s›-n›rlar içerisinde kalmas› için çal›flm›flt›r. Re-formizmin kitle hareketini yat›flt›r›c›l›k biçi-mindeki itfaiyeci rolü, emekçi memur hare-ketinde ÖDP ve onun uzant›s› DSD taraf›n-dan oynanm›flt›r. Grev ve toplu sözleflmehakk› fiili grevin örgütlenmesi yolundandevlete dayat›larak elde edilebilecekken veKESK bu güce sahipken, ÖDP reformizmitaraf›ndan hareket, yasall›¤a hapsedilerekpasifize edilmifl, önlenmifltir. Emekçi me-mur hareketinin iç dinamiklerinin oyalay›-c›, sonuç alma kararl›l›k ve yönelimindenyoksun eylem çizgisi ile yat›flt›r›larak sön-dürülmesi ve devrimci dinamiklerin sendi-kal kurullardan tasfiyesi en baflta ÖDP re-formizminin marifetidir.

11TEOR‹DE do¤rultu

ÖDP, bir bak›ma terörle mücadeleyasas›n›n çocu¤udur. Hat›rlanaca¤›gibi “Terörle Mücadele Yasas›yla”yap›lan infaz düzenlemesi ile Kürt

devrimciler düzenlemenin d›fl›nda b›-rak›l›yorlard›. Burjuvazinin bu iki

ad›m› Kürt ulusal devrimi karfl›s›nda“solu” rüflvetle sat›n alma giriflimiy-di. Ve bu, ÖDP prati¤inde karfl›l›¤›n›

buldu. Her fleyden önce ÖDP’nin izle-di¤i sosyal soven çizgi, bunlar›n kar-

fl›l›¤› olmufltur.

Page 10: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

Kuflkusuz ÖDP devlete en büyük hiz-meti Kürt ulusal devrimine karfl› sosyal flo-venizmi örgütleyerek sunmufltur. Emekçimemur hareketinde ve keza ayd›n ve sanat-ç›lar, orta s›n›f›n kentli ayd›nlanm›fl kesim-leri aras›ndaki yayg›n ve görece güçlü etkisidikkate al›nd›¤›nda Kürt ulusal devrimi kar-fl›s›nda ÖDP’nin oynad›¤› sosyal floven, re-formist rolün önem ve a¤›rl›¤› daha iyi anla-fl›l›r. O her fleyden önce söz konusu kesim-ler üzerindeki sosyal floven etkisiyle komü-nist ve devrimci harekete yönelmesini önle-

mekle kalmam›fl, ama bu kesimler üzerindesosyal flovenizmin derinleflerek kök salma-s›n› da örgütlemifltir. ‘98 Ekim’inden Abdul-lah Öcalan’›n emperyalist haydutlar taraf›n-dan kaç›r›l›p Türk militarizmine teslim edil-mesine kadar uzanan, faflist rejimin birTürk-Kürt bo¤azlaflmas›n› k›flk›rtt›¤› ve so-kaklarda faflist güruhlar›n linç giriflimleriiçin harekete geçirildi¤i, Kürt ulusal devri-mi ile Türk sömürgecili¤i aras›ndaki çeliflki-nin had safhada keskinleflti¤i dönemde,ÖDP ölü böcek taklidi yaparak, antifaflist y›-¤›nlar›n Kürt ulusal devriminin ezilmesiniseyretmesini örgütlemifl, bunun da ötesindebir sinik ödlekler toplulu¤u gibi, parti bina-lar›n› yurtseverlere kapatarak bir bak›maKürt ulusal devrimini arkadan hançerlemifl-tir. Etkiledi¤i antifaflist güçleri kontrol al-t›nda tutup hareketsizli¤e sürükleyerek,burjuvaziye buradan çok daha de¤erli birhizmet sunmufltur. ‘99 seçimlerinde yurtse-

verlerle ittifaktan kaç›narak da ÖDP sosyalfloven reformist rolünü hakk›yla oynam›flt›r.ÖDP Kürt ulusal kitle hareketi içerisinde re-formizmi körükleme ve örgütleme kanalla-r›ndan birisi olarak halen hareketin devrim-ci ateflinin düflürülmesi için elinden geleniyapmaktad›r.

Özellikle AB üyeli¤i karfl›s›nda tak›nd›-¤› tutumla ÖDP, y›¤›nlar›n antiemperyalistbilincini buland›rm›fl, burjuva egemenli¤ikoflullar› alt›nda “Eme¤in Avrupas›” gibi ta-mamen sahte ve içi bofl slogan ve politika-larla, daha do¤rusu politikas›zl›kla, AB em-peryalistleri hakk›nda ve keza AB üyeli¤i iledemokrasi gelece¤i hayalini yaym›fl, anaya-sal ve demokratik yan›lsamalar yaratmaktanöte bir fley yapmam›flt›r.

Kurulufl aflamas›nda gerek Gazi baflkal-d›r›s› ve gerekse 96 1 May›s› karfl›nda tak›n-d›¤› ideolojik politik tav›rlarla, komünist vedevrimci harekete karfl› duruflunu ortayakoyan ÖDP’de perde, komünist ve devrimciharekete karfl› ald›¤› en pespaye tav›rla ka-panm›flt›r. “Ço¤ulculuk” aflk›, faflizmin F ti-pi hücre tecrit sald›r›s› karfl›s›nda iflas ede-rek atomize olmufltur. Faflizmin kanl› hücretecrit sald›r›s› ve komünist ve devrimci ha-reketin bafl e¤mez direnifli, bu sert çat›flmaÖDP’yi ödlekler ve devrimci hareketle daya-n›flma cüreti gösterenler olarak politik ba-k›mdan ayr›flt›rm›flt›r. Kongresinde zindan-larla dayan›flma karar› alan, ama böylesinesert bir çarp›flmay› beklemeyen ÖDP, faflistkatliam ve bükülmez direnifl gerçekli¤i kar-fl›s›nda flaflk›nl›¤a yuvarlanm›fl, çat›flman›nen keskin aflamas›nda kendini bütünüyleçat›flman›n d›fl›na ç›kartmak için ç›rp›nm›fl,durumun keskinli¤i buna imkan tan›mad›¤›için çatlam›flt›r. ÖDP, tam bir politik iflas›yaflaman›n yan› s›ra, Genel Baflkan› U.U,arac›l›¤›yla utanç verici bir düflkünlük sergi-lemifltir. Bay U.U. 22 Aral›k 2000 tarihinde,yani zindanlardan yan›k et kokular› yükse-lirken, faflist eskilerinden Taha Akyol’unCCN Türk’teki “E¤risi Do¤rusu” program›-na ç›karak zindan direniflini ve ölüm orucueylemini mahkûm etmesi ÖDP’nin maneviölümü olmufltur. U.U, zindan direnifli ve

12 TEOR‹DE do¤rultu

Page 11: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

ölüm orucu eylemini mahkûm etmekle dekalmam›fl ayn› zamanda ÖDP içerisinde,zindan direnifliyle dayan›flanlar› da mah-kûm etmifl, parti içi mücadelede iflbirlikcimedya tekeli ve faflist eskisi Taha Akyol ilebir çeflit ittifak kurmufltur. Uras, faflist katli-am› örtmek için devlete sundu¤u bu gönü-llü hizmetiyle ne kadar övünse azd›r. Fakatbu ayn› zamanda ÖDP için kesin bir döne-meç anlam›na da gelmektedir.

ÖSP’N‹N SOSYAL DEMOKRATLAfiMA HAMLES‹

Do¤rudur, “ÖDP kabuk at›yor”. Hücretecrit sald›r›s› karfl›s›nda nihai olarak devle-tin yan›nda yer alan ÖDP, buna muhalefeteden ÖDP içi gruplar›n tasfiyesi ile kendisoluna bütün kap›lar›n› kapatmakta, ayn›zamanda sa¤a do¤ru aç›l›m›n zeminini deoluflturmaktad›r. SEP ve di¤erlerinin tasfi-yesinden sonra ÖDP, dünkü ÖDP’den baflkabir fleydir. Art›k daha aç›k biçimde AB’ciolabilir, Baykallar, Karayalç›nlar ve di¤erle-ri ile her düzeyde buluflmaya yönelebilir.

ÖDP’yi bafltan beri elinde tutan eskiDY’ci dönekler kli¤i, ÖDP içi muhaliflerintasfiyesini dayatarak, dünkü ÖDP’yi de tas-fiye etmifltir. Bu örgütsel operasyon2002’nin bafl›nda sonuçlanm›flt›r. DY’ci dö-nekler kli¤i soyal demokratlaflma yolundakendilerine fren olan ve ÖDP’yi bir ölçüdekendi soluna aç›k tutan çevre ve gruplar›tasfiye ederek önünü açm›flt›r. Küçük bur-juva liberal reformist bir çizgiden Kauskistsosyal demokrat bir çizgiye geçifl bütün un-surlar›yla belirginleflmifl de¤ildir. Devrimcilafazanl›k kuflkusuz terkedilmeyecektir,ama temel olan yap›lm›fl, komünist ve dev-rimci hareketle kal›n ve afl›lmaz bir mesafeoluflturulmufltur. Bu bütünüyle bir ideolo-jik/politik tasfiye operasyonudur. DönekDY kli¤i ÖDP içerisinden kendi soluna tas-fiyeyi dayatarak, U.Uras’›n dedi¤i gibi, “ka-buk atm›fl”, içerisinde sosyal demokrat çiz-ginin geliflece¤i bir kabuk oluflturulmufltur.

Fakat sosyal demokrat çizginin nitele-yici renkleri henüz belirginleflmifl de¤ildir.

Esasen bu yanl›zca onlar›n istenç ve iradesi-ne de ba¤l› de¤ildir. Modern revizyonizminçöküflü, SSCB’nin da¤›l›fl›yla iki kutupludünyan›n son bulmas› sosyal demokrasiyiyanl›zca ideolojik ve örgütsel de¤il ayn› za-manda politik krize de sürüklemifltir. Sosyaldemokrasi, Türkiye’de esasen bir ideolojikve örgütsel gelene¤e sahip de¤ildir. Bunun-la birlikte, DY ve TKP döneklerinin ulusla-raras› sosyal demokrasinin birikimine sahip

olduklar› da kuflku götürmez. Burjuvazi, ye-ni kabu¤u ile ÖDP’de sosyal demokrasiningeliflece¤i iyi bir sera elde etmifltir. Ama sos-yal demokrasinin yeni çizgilerinin nas›l be-lirginleflece¤i sorunu s›n›f savafl›m›n›n geli-flim seyri taraf›ndan belirlenecek, burjuvazi-nin Terörle Mücadele Yasas›’yla sat›n ald›¤›sosyal demokrat tohumlar meyveye dura-cakt›r.

Kuflkusuz sosyal demokrat çizgi s›n›fiflbirli¤i temeli üzerinde yükselecek, parla-menterist ve tamamen yasalc› olacakt›r. Öz-gün teorik ve programatik çerçevesi, örgüt-sel yap›lan›fl› ortaya ç›km›fl bafllang›ç unsur-lar›na karfl›n zaman içerisinde ve muhteme-len bir dizi krizler, takiben belirginleflecek-tir.

Eski DY’ciler kli¤i ÖDP içerisinde ken-di sollar›n› tasfiye ederken, ÖDP’nin kuru-lufl felsefesindeki flekliyle ço¤ulculu¤u da

13TEOR‹DE do¤rultu

“Parti olmayan parti” bize, DYönderlerinin, DY’nin bir örgüt

olmad›¤›n› kan›tlamak için DAL’da ves›k›yönetim mahkemelerinde har-

cad›klar› çabalar› hat›rlat›yor. DY de“örgüt olmayan örgüt”tü. “Parti

olmayan parti”, ÖDP Genel Baflkan’›Ufuk Uras’›n tan›m›d›r. Biz flunu

ekleyece¤iz: “Parti olmayan parti”,parti de¤ildir gerçekte.

Page 12: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

tasfiye ettiler. ÖDP içerisindeki eki DY’cile-ri tan›mlayan Özgürlükçü Sosyalizm Plat-formu, 8 Ocak 2001’de ÖDP üyelerine ya-y›nlad›¤› duyuruda bunu ortaya koymufltur:

“Farkl› yap›lar›n ‘çat› partisi’ alt›ndabiraraya gelmesi fikrine dayal› bir parti mo-delinin, hiçbir parti organ› taraf›ndan kararaba¤lanmad›¤› halde aç›kça uygulanmas› partihukukunun çi¤nenmesi anlam›na gelmektedir.Daha vahimi, bu durum ÖDP projesinden vaz-geçildi¤ini de aç›kça göstermektedir.

Söz konusu örgütsel yaklafl›m› savunan-lar, parti politikalar›n› ve kararlar›n› sistemliolarak çi¤nemektedir. Bu davran›fl› sergile-yenlerle ÖDP projesini savununlar›n ortakyürüyüfl olanaklar› kalmam›flt›r.

Partinin yetkili organlar› SEP’in siyasalve örgütsel tutumu sonucu do¤an bu tabloyaseyirci kalmad›¤›n› aç›kça gösteren bir karar-l›l›kla çözüm üretmesi gerekmektedir.”

Bundan sonra SEP’in halledilmesi, ör-güt ve parti hukuku sorununa indirgenerektasfiye dayat›lm›flt›r.

ÖDP Mu¤la ‹l Örgütü, ÖSP’nin ço¤ul-culu¤una daha aç›k bir yorum getirmifltir:

“Biz 9 ilçe örgütü ve 800’e yak›n üyesiolan bir il örgütü olarak diyoruz ki: Art›k par-ti içi particikleri-adac›klar› istemiyoruz. Gör-dük ki, bizim ço¤ulculuk dedi¤imiz ilkeyi an-lamam›fl-anlamak istememifller.”

“Monolitik parti” anlay›fl›na karfl› savafliçerisinde kurulan ço¤ulcu ÖDP, kendinioluflturan ço¤ullar›n› çözüp aflarak “parti gi-bi parti” olamay›nca, en büyük ço¤ul tara-f›ndan “parti gibi parti” haline getirilmekiçin tasfiye edilerek “monolitik”lefltirilmifl-tir. Ço¤ulculuk anlay›fl›na getirilen resmiyorum, ÖDP’yi elinde tutan dönek DYkli¤inin di¤erlerin tasfiye etmesidir. Sosyaldemokratlaflma yolunda engelsiz ilerleyebil-mek için ihtiyaç duyduklar› kabuk,ÖDP’nin kurulufl felsefesindeki, “çat› partiço¤ulculu¤u”nun tasfiyesiyle elde edilmifl-tir. Bu, ileride bay U.U’nun tasfiyesini dekapsayarak “abi partisi” tekilli¤ine de¤inulaflabilecek bir aç›l›md›r.

SEP’‹N HAL‹ PÜR MELAL-‹Kuflkusuz SEP’çi arkadafllar›n faflizmin

F tipi hücre tecrit sald›r›s› karfl›s›nda komü-nist ve devrimci hareketle dayan›flmas›n›, bubabta dönek eski DY gericilerine karfl› karar-l› bir tutum tak›nmalar›n› anlaml› buluyo-ruz. Bu esasen onlar›n ‘80’lerin ikinci yar›-s›ndan beri reformizmle devrimcilik aras›n-da sallanan, zaman zaman devrimci ve ko-münist harekete yaklaflan, ama burjuva de-mokrasisi platformuna dayanmalar› nede-niyle genel olarak reformistlere yaslanan, ya-salc› ve parlamenterist bir çizgide durdukla-r› gerçe¤ini ortadan kald›rm›yor. ÖDP içeri-sindeki, özellikle bu son mücadelenin onlar›bir ölçüde devrimci harekete do¤ru itti¤i dü-flünülebilir. Bu do¤ru olmakla birlikte onlar,ÖDP içerisinde ÖDP’yi bafltan beri elinde tu-tan ÖSP kli¤i ile kapsaml› bir ideolojik mü-cadeleden kaç›nm›fllard›r. Kürt ulusal hare-ketiyle iliflkilenme sorununun ÖDP içerisin-de uzlaflmazl›k yaratmam›fl olmas›, SEP’çile-rin sosyal flovenizmin etkisi alt›ndakald›klar›n› gösteren en kesin veridir.SEP’in, ÖSP ile kapsaml› bir ideolojik müca-dele gelifltirmek flura da kals›n, böyle bir yö-nelime bile girmemifl olmas›, onunla afla¤›yukar› ayn› yasalc›, burjuva demokratik plat-formda bulunmas›ndan baflka flekilde aç›kla-namaz.

SEP’in ÖSP ile aflk›n›n son bulmas›,SEP’in devrimci aç›l›m ve hamlesinin sonu-cu de¤ildir. SEP’in bugün komünist ve dev-rimci güçlere yak›n durmas› olumlu bir fleyolmakla birlikte yan›lt›c› olmamal›, onun si-yasal/s›n›fsal kimli¤i ve programatik, ideolo-jik/teorik platformu hakk›nda hayaller uyan-d›rmamal›d›r.

Unutulmamal› ki, bugün ayr›lmak vebir parti kurulufluna yönelmek zorunda kal-d›larsa bu, SEP’çi arkadafllar›n de¤il, kendiniÖDP içerisinde ÖSP olarak tan›mlayan eskiDY’ci döneklerin gerici sosyal demokratlafl-ma kararl›l›¤›n›n sonucudur.

Marksist leninist komünistler, SEP veÖDP’den kopan di¤er güçlerle ideolojikmücadele görevlerini gözden kaç›rmaks›z›neylem birli¤i ve ortak mücadele imkanlar›n›de¤erlendireceklerdir.■

14 TEOR‹DE do¤rultu

Page 13: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

B‹L‹MSEL sosyalizmin kurucular› Marksve Engels, kapitalizmsiz bir dünya öngörüsüneulafl›p, komünist teoriyi materyalist tarih anla-y›fl› zemininde ayaklar› üzerine diktiklerinde,proletaryan›n ba¤›ms›z siyasal hareketi emekle-me aflamas›ndan henüz yeni ç›k›yordu. Bu te-ori, iflçi hareketinin savaflç› ileri ö¤eleri taraf›n-dan k›smen tan›n›yor, genifl kitleler bak›m›n-dan ise bilinmiyordu bile. Bu durum Manifes-to’nun ilan edilmesinden çok sonralar›, I. En-ternasyonal’in kurulufl y›llar›na, esasen ilk iflçiiktidar›n›n ilan edildi¤i 1871 Paris Komü-nü’nden bile sonra radikal biçimde de¤iflimeu¤rad›.

Ama daha o zaman, Manifesto’nun ilanedildi¤i 1848’de burjuvazi, “tüm tarihsel hare-keti” sürükleyen kuvvet olarak Avrupa’dan bafl-latt›¤› (Bat› Avrupa’dan) kofluyu bütün dünya-ya do¤ru sürdürüyordu. Büyük Frans›z Devri-mi’nden (1789) beri kendi ça¤›n› ilan etmifl ol-man›n gönenci içindeki burjuvazi için dünya

art›k kanatlar›n›n alt›ndayd›. Ve uçtu¤u irtifahayli yüksekti. Ne kadar m›? Makine ve buha-r›n büyük sanayinin bacas›ndan f›flk›rtt›¤› du-manlar›n eriflebildi¤i yere kadar. Yani, tümdünyaya yay›lm›fl hammadde kaynaklar›n›nkufl bak›fl› görülebilece¤i kadar yükse¤e. Burju-vazinin ufku, daha ondokuzuncu yüzy›l›n orta-lar›nda “dünyasal”laflm›flt›. Kapitalist üretimbiçimi, burjuvazinin bu ufkunun maddi kayna-¤› olarak, dünya co¤rafyas›na h›zla yay›l›yor,Avrupa, dünyaya, dünya kapitalizme ak›yordu.

Proletaryan›n hareketi belki yeni yürüme-ye bafllam›flt› ama, bir önceki yüzy›l›n (esasen16. yüzy›lda bafllayan) tafl›d›¤› kapitalist evrim-sel birikiminin haz›r verili koflullar›na s›rt›n›dayayan burjuvazi, Manifesto’lu y›llarda, yük-seliflinin doruklar›na do¤ru t›rman›fla geçmifltibile. Manifesto teorik olarak dünyaya “hakim-di”, ama burjuvazi de pratik olarak. Kan›t› Ma-nifesto’nun kendisinde var; “Büyük sanayi,Amerika’n›n haz›rlad›¤› dünya pazar›n› kurdu.

15TEOR‹DE do¤rultu

Manifesto’da Küreselleflme

Uzay, henüz o gün, sermaye tara-f›ndan tehdit edilmekten, Marks’›nteorik olarak önceden öngördü¤üzaman aral›¤› kadar, yani yüzy›l

uzakta kal›yordu. Marks ne kahin-di, ne de bir kehanette bulundu.

Çünkü o, gözlerini yeryüzüne, kapi-talist topluma ve onun iflleyifl yasa-lar›n›n incelenmesine dikmiflti. Ma-

nifesto, o günün kapitalist toplumu-nun somut teorik tasvirini yapt›.

Page 14: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

Dünya pazar›, ticarete, gemicili¤e, kara komüni-kasyonuna ölçüsüz bir geliflme kazand›rd›. Bu ge-liflmede, sanayinin yay›lmas›n› etkiledi; ve sana-yinin, ticaretin, gemicili¤in, demiryollar›n›n ge-nifllemesine orant›l› olarak, burjuvazi de ayn›oranda geliflti, sermayesini art›rd›, ortaça¤dankalma bütün s›n›rlar› geri plana itti.”

Büyük sanayive dünya pazar›; buiki bileflen, modernkapitalist üretimçizgisinin tarihselolarak oluflmuflvektörel kuvvetle-ridir. Ve kapitaliz-min, serbest reka-betçi dönemi için-deki dünyasallafl-mas›n› sürükleyicigüçleri olmufllar-d›r. Biz buna kapi-talist geliflim çizgi-sinin ilk büyük dö-nüflümü, ya da ayn›anlama gelmeküzere, burjuvazininbugün küresellefl-me olarak adland›r-may› tercih etti¤i(bu bilinçli bir ide-olojik tutum oldu-¤u ve daha sonraele alaca¤›m›z içinflimdilik geçiyoruz)kapitalizmin birdünya sisteminedönüflmesinin ilk girifl ad›m› diyoruz.

19. yüzy›l›n bafllang›ç y›llar› kapitalizmindünya sistemine evrilmesinin somutlaflt›¤› za-man kesiti olsa da, bir üretim biçimi olarak ka-pitalizmin bafllang›c›ndan itibaren dünyasallafl-ma e¤ilimine sahip oldu¤u bilinmektedir. Bubilimsel gerçe¤in bilgisini Marks’a borçluyuz.Sermayenin ak›flkan yap›s› (hareketi), Marks’›nKapital’de çözümledi¤i içsel yasalar›na dayal›olarak, do¤du¤u yerelin s›n›rlar›n›n d›fl›na do¤-ru hareketini tarihsel olarak koflullamaktad›r.Sermaye kiflisel de¤il, toplumsal bir güç oldu-¤una göre, o, sahibinin keyfilik s›n›rlar›na ba¤-l› de¤il, toplumsal geliflmenin ekonomik yasa-lar›na ba¤l› olarak hareket edecek, sahibini bile

peflinden sürükleyecektir.

Nereye kadar m›?

Günümüzün dünyas›nda sermayenin,uzay bofllu¤unu bile azami kâr h›rs›yla ve aç-gözlülü¤üyle doldurmaya u¤raflt›¤›na, orayado¤ru her geçen gün daha fazla akt›¤›na tan›k-

l›k etti¤imize göre, pra-tik bak›mdan s›n›r›nucunu aç›k b›rakmaktayarar var. Zaten Marks’taManifesto’da öyle yap›-yor ve flunu yaz›yordu:“Ürünleri için sürekli ge-niflleyen bir sürüm gerek-sinmesi, burjuvaziyi, yer-kürenin dört bir yan›ndakoval›yor. Her yere git-mek, her yere yerleflmek,her yerde ba¤lant›lar kur-mak zorundad›r.”

Ama teorik bak›m-dan bu s›n›r var ve Mani-festo’da gösterilmifltirde: Kapitalist özel mül-kiyetin ortadan kald›r›l-mas›. Manifesto, son sözolarak, bütün dünya ifl-çilerine “birlefliniz” diyeça¤r› yapt›¤›nda, bu, ka-pitalizmin ba¤r›nda, onuy›kacak ve ortadan kal-d›racak toplumsal güçle-rin de tarihsel olarakoluflmufl oldu¤unun te-orik ilan› anlam›na geli-yordu ayn› zamanda.

Dünyasallaflan burjuvaziyi ortadan kald›rmakiçin proletaryan›n dünyasal birli¤i.

Uzay, henüz o gün, sermaye taraf›ndantehdit edilmekten, Marks’›n teorik olarak önce-den öngördü¤ü zaman aral›¤› kadar, yani yüz-y›l uzakta kal›yordu. Marks ne kahindi, ne debir kehanette bulundu. Çünkü o, gözlerini yer-yüzüne, kapitalist topluma ve onun iflleyifl ya-salar›n›n incelenmesine dikmiflti. Manifesto, ogünün kapitalist toplumunun somut teorik tas-virini yapt›. Bugünün küreselleflmecileri ve on-lar›n en “seçkin” teorisyen ve ideologlar›, b›ra-kal›m insanl›¤a bir toplumsal ç›k›fl göstermeyi,kapitalizmin kör ve vahfli yasalar›na boyun e¤il-

16 TEOR‹DE do¤rultu

Page 15: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

mesi gerekti¤i d›fl›nda gerçek hiçbir fley söyle-yemiyorlar. Ya da tek gerçek teori ve ideolojile-ri budur art›k; teorisiz ve ideolojisizlerdir asl›n-da. Böyle oldu¤u için küreselleflmeyi, “tarih-siz”li¤in zeminine oturtarak “izah” edebiliyor-lar ancak; gerçekte tarihsizdirler de. Fukuya-ma’n›n “tarihin sonu” olarak ortaya att›¤›“tez”in, dünya burjuvazisinin k›sa sürede gizlidini haline gelmifl olmas›n›n tek izah› bu olu-yor. Nedeni basit; çünkü yürüttükleri “ak›l” flu-nu demifl oluyor; kapitalizmi y›kmaya gerekyok, çünkü sosyalizm y›k›ld›, kapitalizmsiz birsosyalizm felaket olurdu, sosyalizmsiz kapita-lizm ise, zaten eski kapitalizm olmazd›. Tarihyeni bir aflamaya s›çrad› ve yok oldu! Eski kav-galara (s›n›f kavgalar›na) gerek kalmad› art›k;flimdi herkes eskiden elinde ne kalm›flsa onubüyütmeye çal›flmal›. Çünkü art›k “bilgi ça¤›n-day›z” ve bu, her fleyi de¤ifltirme gücüne sahiptek kuvvettir.

Bu yavan akl›n (ve felsefenin) kayna¤›, ta-bii ki somut kapitalizmin küresel gerçekleri de-¤il, burjuvazinin bak›p bak›p konufltu¤u “ide-alist küre”sinin “gerçek”leridir. Hegelci idealiz-min iki yüzy›l sonra yeniden burjuvazinin im-dada ça¤r›lmas›n›n ve yeni versiyonlar›n›n seriüretimine bafllan›lmas›n›n tesadüf olmad›¤›aç›k. Sermaye, yerküreyi afl›p, uzaya ç›k›nca,felsefesi de uçuyor haliyle. Ama biz yerküremi-ze geri dönelim ve Marks’›n gözüyle kapitaliz-min dünyasallaflmas›n›n tarihsel geliflimini izle-meye devam edelim.

Bu evrimin, ikinci büyük dönüflüm hare-keti 19. yüzy›l›n sonlar›-20. yüzy›l›n bafllar›ndaortaya ç›km›flt›r. Bizim, kapitalizmin dünya sis-temine dönüflmesinin ikinci geçifl noktas› ola-rak gördü¤ümüz bu dönemin temel özelli¤iserbest rekabetten, tekelci rekabete geçifltir.Dünya pazar› art›k dev tekellerin ve tröstlerinhegemonya savafllar›n›n arenas› haline gelmiflbulunuyordu. Lenin “Kapitalizmin en yüksekaflamas›: Emperyalizm” adl› çal›flmas›nda bugeliflimin teorisini oluflturmufl ve tekellerin, ka-pitalist üretim sürecinin gelifliminin belirli biraflamas›nda tarihsel ve zorunlu olarak olufltuk-lar›n› aç›klam›flt›r. Burada temel etken serma-yenin ve üretimin merkezileflme ve yo¤unlaflmadüzeyidir. Merkezileflme ve yo¤unlaflma kapita-lizmin kendi dinamiklerinin hareketiyle ilerle-yen bir e¤ilim olarak Marks taraf›ndan çok ön-celeri zaten bir formülasyona kavuflturulmufl ve

Manifesto’da da gösterilmifltir. Kapitalizmin üçana özelli¤i biçiminde gelifltirilen bu formülas-yon; üretim araçlar›n›n az elde toplanmas›n›,eme¤in toplumsal emek olarak örgütlenmesinive dünya pazar›n›n oluflmas›na dayand›r›lmak-tad›r.

Lenin’in yapt›¤›, Marks’›n yöntemine ba¤l›kalarak, o günün kapitalizminin ulaflt›¤› aflama-n›n somut tasvirini yapmak olmufltur. Buradabir hat›rlatmaya ihtiyaç var; biz ne özellikleMarks’›n ne de Lenin’in kapitalizmin dünyas›y-la ilgili çözümlemelerinin ve ulaflt›¤› di¤er so-nuçlar›n tüm içeri¤iyle bafll› bafl›na ilgilenme-yece¤iz. Çünkü bu yaz›n›n ana ekseni, kapita-

lizmin dünyasallaflma çizgisinin, kendi iç dina-mikleri ve yap›s›na dayal› evriminin genel yön-leriyle göstermeye çal›fl›lmas› olacakt›r.

Burada ilerlemeye devam etti¤imizde te-kelci rekabet döneminde de kapitalizmin üç te-mel özelli¤i olarak belirlenen faktörün sürekli-li¤ini korudu¤unu görüyoruz. Geliflim, bu fak-törlerin düfley ve yatay düzlemde derinleflme-siyle yeni nitelikler kazanm›fl olmalar›d›r. Ser-best rekabetçi dönemde sermayenin merkezi-leflmesi ve yo¤unlaflmas› esas olarak “ulusal” s›-n›rlar içinde geliflirken, dünya pazar›, birkaçgeliflkin kapitalist devletin sanayi ürünlerininsürüm gücüyle ilerliyordu. Ulusal pazarlar›nbirbirleriyle iliflkisi, mal al›flveriflinin, yani tica-ri sermayenin dünya pazar›ndaki dolafl›m gücükadard›. Meta ihrac› tüm bu dönemin ana un-suruydu. Ama bu süreç Manifesto’da da belirtil-di¤i gibi; “Burjuvazi, dünya pazar›n› kendisi sö-mürmekte, bütün ülkelerin üretimine ve tüketimi-ne kozmopolit bir nitelik” vermeye ve “Eski yerel

17TEOR‹DE do¤rultu

Bugünün küreselleflmecileri ve on-lar›n en “seçkin” teorisyen ve ide-ologlar›, teorisiz ve ideolojisizler-

dir asl›nda. Böyle oldu¤u için küre-selleflmeyi, “tarihsiz”li¤in zeminineoturtarak “izah” edebiliyorlar an-

cak; gerçekte tarihsizdirler de.

Page 16: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

ve ulusal içe kapanakl›l›¤›n›n ve kendi kendineyeterlili¤in yerine, uluslar›n çok yönlü iliflkileri,çok yönlü karfl›l›kl› ba¤›ml›l›¤›” geçirmeye yeti-yordu.

“Karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k” vurgusunun bugünküreselleflmecilerinin literatüründe sihirli birkavram olarak iflgördü¤ünü hat›rlad›¤›m›zda,liberalizmin ideologlar›n›n neden s›k s›kMarks’›n bile “yard›m›”na baflvurduklar›n› da-ha iyi anl›yoruz. Marks’› kendilerine “kan›t”olarak göstermek, burjuvazinin yüzelli y›l bo-

yunca baflvurdu¤u klasik bir hilesidir. Özellik-le de sovyetlerin da¤›lmas›yla birlikte Lenin’ekarfl› Marks’› (tabii devrimci Marks’› de¤il, “ik-tisatç›” Marks’›) savunmak biçiminde yo¤unla-flan bu hilenin, burjuvazi için, kökleri EkimDevrimi’nde sakl› tarihsel nedenleri var. Çünkü1917 Ekim Sosyalist Devrimi, kapitalizmin ge-liflim evriminin tekel egemenli¤inde süren dün-yasal çizgisini k›ran ve dünya pazar›n›n parça-lanmas›na yol açan, lanetli bir giriflimdi burju-vazi için. Ama gerçekten de tam öyle oldu; me-ta ihrac›n›n yan›s›ra mali ve finans sermayesi-nin öne ç›kmas›yla ve dünya pazar›n›n dev te-kelci güçler taraf›ndan paylafl›lmas›yla ola¤a-nüstü h›zlanan “karfl›l›kl› ba¤›ml›l›¤a” dayal›kapitalist dünya iliflkilerinden, büyük bir co¤-rafya parças› kopar›lm›fl oluyordu. II. DünyaSavafl›’n›n sonuçlar› da bu parçay› önemli ölçü-de büyütünce kapitalizmin genel krizi de, I.Dünya Savafl› sonras›na oranla katlanarak de-rinleflmifl oluyordu.

Modern kapitalist üretim sürecinin tümgeliflme seyri boyunca ve dolay›s›yla dünyasalbir sistem oluflu içindeki bütün ilerleme çizgi-sine efllik eden bir di¤er olgu da, krizlerdir.Kriz (bunal›m) kapitalizmin öz çocu¤udur veonu bo¤azlayarak kurtulma flans› da ne yaz›k kiyoktur. Daha da ötesi, afl›r› üretim krizleri,“ulusal” ekonomilerin s›n›rlar›n› aflt›¤› ya dakapitalist büyük metropol ekonomileri tuttu¤uoranda dünyasal bazda y›k›mlara yol açmakta-d›r. Fakat bu ayn› zamanda sermayenin merke-zileflmesinde daha yüksek bir yo¤unlaflma h›z›-na dönüflerek, kapitalist üretim sürecinin ge-nifllemesine itilim kazand›rmaktad›r. Böylecedünya pazar› yeniden ve yeniden kapitalizm ta-raf›ndan ele geçirilmekte, döngü yeni bir krizlebulufluncaya kadar ucu aç›k olarak kalmakta-d›r.

Kapitalizmin dünyasal geliflim sürecinintemel dönemeç efliklerinin hepsinin öngünün-de krizsel (bunal›m) süreçlerin varl›¤› dikkatçekmektedir. S›n›flar mücadelesinin ulaflt›¤› altüst edici bask›n›n zorunluluklar›, hegemonyac›savafl siyasetinin dünyasal ihtiyaçlar›, bilimselgeliflmenin teknoloji arac›l›¤›yla üretim süreci-ne yo¤un giriflinin yaratt›¤› de¤iflimler vb. fak-törlerin bazen tek tek bazen de bileflik biçimler-de sözünü etti¤imiz dönüflüm süreçlerine eflliketti¤ini belirtmemiz gerekiyor. Her somut afla-mada bunlar›n hangisinin/hangilerinin belirle-yici roller oynad›¤› ve hangi biçimlerde a盤aç›kt›¤›n›n incelenmesi ayr› bir çal›flma konusu-dur ve bu yaz›m›z›n amac›n›n d›fl›nda kal›yor.

Fakat krizlerin rolü de dahil olmak üzerede¤indi¤imiz dinamiklerin diyalekti¤inin 20.yüzy›l›n son çeyre¤inde de iflledi¤ini ve bizimüçüncü geçifl efli¤i olarak belirledi¤imiz kapital-izmin dünyasallaflma dönüflümünün yenievresini haz›rlad›¤›n› görüyoruz. ‘89-’91çöküflüyle bu süreç büyük bir itilimkazanm›flt›r. “Küreselleflme”, bugünü de kapsa-yan de¤iflimlerin burjuva dilindeki genel ide-olojik karfl›l›¤› oluyor.

Küreselleflmeci ideologlar›n, özellikle deonlar›n bir zamanlar Kapital’i “yalay›p yutmufl”Marks “uzman›” eski tüfek, yeni liberal olanla-r›n›n krizler konusunda “iktisatç›” Marks’› bukez “yard›ma” ça¤›rmamalar›/ça¤›ramamalar›pek e¤lendirici oluyor do¤rusu. Böyle durum-larda Marks’› susarak öldürmeyi tercih ediyor-lar, yine klasik bir hile olarak. Ama Marks, ba-

18 TEOR‹DE do¤rultu

Kendi tezlerinin iç mant›¤›ylaçeliflmeyi göze alma pahas›na “afl›r›eylem” halinde olan küreselleflmeideologlar›n› peflinden sürükleyenkuvvet nedir acaba? Apaç›k, gerçekbir ekonomik hareketin gücüdür bu;kapitalist dünyan›n hareketi, onunemperyalizm aflamas›n›n bugünküihtiyaçlar›ndan do¤an harekettir.

Page 17: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

k›n Komünist Manifesto’da, daha 1848’de nas›lkonufluyor, krizlerle ilgili olarak: “Peki, burju-vazi bu bunal›mlar› (krizleri, TD) nas›l atlat›-yor? Bir yandan üretici güçleri kitlesel olarakzorla yok ederek; öte yandan yeni pazarlar ele ge-çirerek ve eskilerini daha kapsaml› biçimde sö-mürerek. Yani, daha çok yönlü ve daha büyük bu-nal›mlar haz›rlayarak ve bunal›mlar› önleyenaraçlar› azaltarak.”

Küreselleflme ideolojisi kapitalizmin krizi-nin marksist teorisi karfl›s›nda suskun kalsa da,krizin reel dinamiklerinin konuflturdu¤u çelifl-kiler karfl›s›nda susmay› tercih etmiyor. Etmi-yor ancak, bu kez daha ileri giderek “intihar et-meye” yelteniyor (tam da dört dörtlük bir bur-juva ideolojik tutum olarak, en radikal bireyselkurtulufl yolunu seçip, bütün çeliflkileri çözme! eylemine yöneliyor) ve emek ve sermayeninart›k üretim arac› olmaktan ç›kt›¤›n› iddia edi-yor. Eh zaten öyle kriz falan da olmayacakt›r.fiu dünyan›n son 10-15 y›l›nda olan bitenler iseküreselleflmenin bütün yap›s›yla henüz otur-mam›fl olmas›ndan kaynaklanan ve geliflmeleredirenen eski dünyadan kalan geçici ve arizi so-runlar olarak yaflanmaktad›r. Süreç tamamla-n›nca kapitalizme de gerek kalmayacakt›r(emek ve sermaye üretim arac› olmaktan ç›kt›-¤› için) ve dünya “kapitalizm ötesi toplum”latam olarak kucaklaflacakt›r; yaflas›n mutlak kü-reselleflme!

Anlafl›lan o ki, 21. yüzy›lda ufku uzayaulaflm›fl burjuvazi, oradan, dünyay› tam “küre-sel” görüyor. Ama zaten “fizik dünyan›n” hare-ketini inceleyen bilim disiplinleri bunu teorikolarak çoktan kan›tlam›fllard›. fiarlatanlar d›fl›n-da, bilime dayal› bir tart›flma yap›lm›yor art›kbu konuda.

Peki ama dünya uzaydan de¤il de, içeridennas›l görünüyor; tam “küresel” mi? Toplumsaldünyan›n hareketi de kesin olarak küresellefl-mifl durumda m›? Bu hareketi inceleyen tarihbilimi hangi sonuçlara ulaflm›fl bulunuyor? Te-ori iflini bitirdi mi bu konuda?

Öyle olmad›¤› ortada. “Tarihin sonu”nuilan edip “toplumsal dünyan›n” bundan sonra-ki hareketini küresel teorisizli¤e mahkum et-meye kalk›flan flarlatanlar var oldu¤una göre,bizim için teorinin yükü çok a¤›rlaflm›fl demek-tir. Üstelik bu tezin sahipleri ve izleyicileri kü-reselleflmeyi, kendi iddialar›n›n kan›t›na dönü-

flen bir geliflme/durum olarak kabul edip gös-terdikleri için sorunun de¤iflik boyutlar›yla eleal›nmas› bir zorunlulu¤a yol aç›yor bizim bak›-m›m›zdan. Ancak tek neden bu, ya da hepsibundan ibaret de¤il. Küresel teorisizli¤in ide-ologlar›, toplumsal dünyan›n “tarihsiz” hareke-tinden ideolojik bir hareket üretiyorlar ve onubütün güç ve olanaklar›yla savunmaya, yayma-ya ve örgütlemeye devam ediyorlar. Kendi tez-lerinin iç mant›¤›yla çeliflmeyi göze alma paha-s›na “afl›r› eylem” halinde olan küreselleflmeideologlar›n› peflinden sürükleyen kuvvet nediracaba? Apaç›k, gerçek bir ekonomik hareketingücüdür bu; kapitalist dünyan›n hareketi, onunemperyalizm aflamas›n›n bugünkü ihtiyaçlar›n-dan do¤an harekettir. fiimdilerde buna neolibe-ralizmin ekonomi politi¤i deniyor. “Tarihin so-nu”nun geldi¤i yerden neoliberalizmin ideolo-jik hareketi bafll›yor.

Burjuvazinin yüzelli y›l sonra cesaret edipKomünist Manifesto’yla giriflti¤i rövanflta salla-d›¤› ideolojik yumruk iflte bu! Zavall› burjuva-zi! 150 y›l önce “komünizm hayaleti” korku-suyla ava ç›kt›¤›nda, Paris Komünü’yle iflçi s›n›-f›ndan okkal› bir yumruk yemifl, Ekim SosyalistDevrimi’nin darbesiyle yere serilmifl, büyük an-tifaflist savafl›m›n zaferiyle neredeyse havlu ata-cak hale gelmiflti.

Kruflçev revizyonist kli¤inin SSCB’de ikti-dar› ele geçirmesiyle bafllayan ve sosyalizmingeçici yenilgisiyle sonuçlanan gerileme süreci-ne pek güvendi¤i belli olan burjuvazi, 21. yüz-y›l›n maç›n› kendi kalesi sand›¤› küreselleflmeringinde oynamak istiyor. Komünizm davas›seve seve ç›kacakt›r mücadeleye. Burjuvazininunuttu¤u; küreselleflme ringinde seyircilerinezici ço¤unlu¤u yine bizden, iflçi s›n›f› veemekçiler olacak. Ve Manifesto, dö¤üflen prole-taryan›n akl›.

‹flçi s›n›f› Manifesto’nun son sözünü iflaretetti¤i yolda ve 20 yüzy›l›n sosyalizm mücadele-sinin ve prati¤inin devrimci elefltirel birikimi-nin kazan›mlar›yla ilerleyerek, burjuva küresel-leflmesine karfl› proletarya enternasyonalizminiayaklar›n›n üzerine tekrar dikecektir. Toplum-sal dünyan›n hareketinin teorik emri 21. yüz-y›lda da komünistler için hâlâ budur. Bu kezproletaryan›n yumru¤u daha okkal› gelecek;tam nakavt!■

19TEOR‹DE do¤rultu

Page 18: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

20 TEOR‹DE do¤rultu

Afganistan iflgaliyle Orta Asya, Hazarbölgesini paylaflmada yeni bir ad›m

at›ld›. ABD bölge ülkelerinde, Kafkas-lar’da, Gürcistan’a uzanan hatta as-keri üsler kurarak yerleflmeye çal›fl›-

yor. Ortado¤u’ya ABD, ‹ngiltere ve ‹s-rail büyük bir askeri y›¤›nak yapt›lar.

AMER‹KA’DA ‹kiz Kuleler y›k›l›p Penta-gon vurulunca bütün dünya hayretler içindekald›. ABD Devlet Baflkan› George W. Bush sa-atlerce gökyüzünde as›l› kal›rken, emperya-listler flaflk›nl›k içinde New York’ta yükselendumanlar› izliyordu. Bu flok bask›n beklenme-dik bir dönemde bütün bir Amerikan rüyas›-n›n bitifl düdü¤ünü çald›. Henüz son de¤il el-bet, ama imparatorluk düflünün gerçe¤e dö-nüflmeyece¤i, Amerikan emperyalizminin ni-hai sona do¤ru ilerleyece¤ini ilan etti 11 Eylül.

W. Bush, olay›n ard›ndan, 15 Eylül günü“ulusa seslenifl” konuflmas›nda, “ABD’ye savaflaçanlar, kendi y›k›mlar›n› kendi elleriyle seç-mifllerdir” diyerek zay›fl›klar›n›n üstünü ka-rarl›l›k mesajlar›yla örtmeye çal›flt›. Ak›l hoca-lar›ndan Samuel P. Huntington ise, yaflad›kla-r› gerçe¤i, “Ölmekten korkmayan insanlar›n du-rufl ve davran›fllar›n› nas›l de¤ifltirebilece¤imizibilemiyorum” sözleriyle tan›ml›yordu.

Nas›l olmas›n ki? Tam da bütün dünya-

n›n iktidar erkini kendilerinde toplad›klar›n›sand›klar› ve büyük Amerikan rüyas›na yatt›k-lar› bir dönemde, emperyalist kapitalizminegemenlik sembolü olan Dünya Ticaret Mer-kezi ve dünyan›n her bölgesini savafla bo¤acaksilah gücüne sahip ABD’nin askeri gücününsembolü olarak da Pentagon, bütün güvenliksistemine karfl›n vuruldu. ‹ki milyon asker,500 bin polis, 900 bin özel güvenlik görevlisi,330 milyar dolarl›k savunma bütçesiyle dün-yan›n en güçlü ordusu, emperyalizmin merke-zi, ABD’nin kalbini korumaya yetmedi. “Öl-mekten korkmayan insanlar›n” gücü ve irade-si her türlü teknolojik donan›ma üstün geldi.

DE⁄‹fiEN DENGELER

I. ve II. Dünya Savafllar›, dönemlerininsorunlar›n› bir biçimiyle çözdü. 1989/’90 olay-lar›ndan sonra SB’nin da¤›lmas›yla çok büyükbir boflluk olufltu. ‹ki kutuplu denge durumu

11 Eylül’ün GölgesindeOrtado¤u’da Yeni Düzen

Page 19: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

bozuldu. Dünyan›n yeni statüsü ise henüz fle-killenmedi. Çok kutuplu sürece geçifl hali ya-flan›yor. Bunun netleflmesi bafllam›fl ve devamedecek bir dizi çat›flma ve hegemonya müca-delesi sonras›nda olacakt›r.

II. Dünya Savafl›’ndan sonra on y›llarcadevam eden statüko SB’nin da¤›lmas›yla bozu-lunca ortaya ç›kan tabloda ganimetin kimlertaraf›ndan paylafl›laca¤›, emperyalist politika-n›n temeli oldu. Do¤u Avrupa’y› Almanya ses-siz sedas›z yuttu. Balkanlar paylafl›larak yenibir statüye kavuflturuldu. Ama henüz Kafkas-lar, Hazar bölgesi ve Ortado¤u sorunlar› çö-zülmüfl de¤il. Afganistan iflgaliyle Orta Asya,Hazar bölgesini paylaflmada yeni bir ad›m at›l-d›. ABD bölge ülkelerinde, Kafkaslar’da, Gür-cistan’a uzanan hatta askeri üsler kurarak yer-leflmeye çal›fl›yor. Ortado¤u’ya ABD, ‹ngiltereve ‹srail büyük bir askeri y›¤›nak yapt›lar. Em-peryalistler do¤rudan karfl› karfl›ya gelmemiflolsalar da aralar›ndaki çeliflkiler keskinlefl-mektedir. Çetin bir bölge olan Ortado¤u, ege-menlik çeliflkilerinin keskinleflmesinde önplandad›r.

Bu durum yer yer bölgesel güçleri öne ç›-kar›yor. Önümüzdeki dönem hegemonya yar›-fl›nda, ittifaklar›n alaca¤› biçim ve çat›flmalar›ngeliflim seyrine ba¤l› kimi emperyalistler böl-gesel güçler durumuna gerilerken, kimi bölge-sel güçler de öne ç›kacak ve oluflacak yeni sta-tükoda rol oynayacaklard›r.

Egemenlik savafl›nda ABD militarist ka-rakterini güçlendiriyor. Yeni statükoyu olufl-turmada askeri siyaseti devreye sokuyor. ‹flbir-likçileri arac›l›¤›yla yapt›¤›n› flimdi do¤rudankuvvetleri, askeri hegemonyas› ile yap›yor.

Rus ‹mparatorlu¤u’nun –sonradan y›k›-m›n› da getiren– zafer sarhofllu¤una tutuldu¤ubir dönemde onun lirik coflkusuna kap›lan al-çak ruhlu ozan Derjavin, “sana ittifak›n ne ge-re¤i var/ ilerle ey Rus, evren senindir” diyor-du. fiimdi Amerikan stratejistleri de, çürüme-nin mikrobunu büyüten kendi devletlerininecelini halklara havale edecek ça¤r›y› yap›yor,“ilerle ey Yankee, f›rsat senindir” diyorlar.Amerikan d›fl politikas›n›n oluflturulmas›ndarol oynayan stratejist Zbigniew Brzezinski,1990 sonras› dönemde iki kutuplu denge du-rumu bozulunca ABD’nin mutlak egemenli¤iiçin, “En acil görev, hiçbir devlet ya da devletler

birlefliminin Amerika Birleflik Devletleri’ni Av-rasya’dan atma, ya da hatta onun belirleyici ha-kemlik rolünü önemli ölçüde azaltma kapasitesi-ni elde etmemesini sa¤lamakt›r” diyor.

‹flte SB’nin da¤›lmas›yla birlikte Ameri-kan d›fl politikas›na, jeopolitik stratejisine yönveren bak›fl aç›s› budur. 11 Eylül, bu politika-y› sonuçlar›na vard›rmada askeri kuvvetleridaha do¤rudan ve etkili kullanmaya gerekçeolmufltur.

Amerikan emperyalizmi, iktisadi a¤›rl›¤›-n› ve elindeki askeri kuvveti, dünya egemenli-¤inde do¤an bofllu¤u tek bafl›na doldurmak vekendi yörüngesinde kurdu¤u bölgesel ittifak-larla tek merkezi güç olarak egemenli¤ini inflaetmek istiyor. ABD, dünyan›n belli bafll› em-peryalist devletleriyle iliflkiyi “merkezi ortak-l›k” düzeyinde ele alm›yor. Almanya, Fransa,Japonya, Çin ve Rusya gibi öne ç›km›fl emper-yalist devletleri dünya egemenli¤inde politikamerkezinin d›fl›na ç›karmak ve bölge devletle-ri olarak konumland›rmak istiyor. Bu devlet-leri dünya egemenlik planlar›n›n d›fl›nda tuta-rak, birçok cepheden s›k›flt›r›p etkisizlefltire-rek seçeneksiz b›rakmak, bunlarla bölge düze-yinde ittifaklar kurmak ABD d›fl politikas›n›nyeni dönem ittifak stratejisidir.

Amerikan emperyalizmi di¤er emperya-list ülkeleri do¤rudan karfl›s›na alarak de¤il,onlarla iliflkiler kurarak, farkl› ittifaklara yö-

21TEOR‹DE do¤rultu

Page 20: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

nelmesini önlemeye çal›flarak müdahaleler ge-lifltirmeye çal›fl›yor. ABD, dünyan›n birçokbölgesinde tek bafl›na askeri gücüne dayana-rak egemenlik kurup kal›c›laflt›ramaz. Bu ne-denle bölge düzeyinde devletlerle “ortakl›k”kurmak, paylafl›m ittifaklar› oluflturmak zo-rundad›r. Nüfuz alanlar› üzerinde egemenli¤i-ni de bölgesel ve daha lokal düzeyde kurul-mufl ittifaklarla yürütebilecektir. ABD, ulusla-raras› çat›flmalar ve nüfuz egemenli¤inde buülkelerin mutlak olarak siyasal liderli¤inin ka-bulü, ba¤›ml›laflt›r›lm›fl iflbirli¤i içinde, askeriolarak birinin di¤erine müdahalesini engelle-

yecek bir hamilik, koruma statüsü elde etmekve oturtmak istiyor. Bölgesel güçler aras›ndadenge durumu yaratmak da bu nedenle önem-lidir.

Keza ABD’nin egemenlik kurmada engelteflkil eden bölge devletlerini hizaya sokmastratejisi, sadece bir hükümet de¤iflikli¤i ola-rak hedefte de¤ildir. ABD’nin dayatt›¤› sistemedirenen merkezleri “rehabilite” etme hesab›-n›n yan› s›ra rejim ve kimi devletlerde s›n›rde¤ifliklikleri de gündemdedir. “Komünizmtehlikesi” ve Sovyetler Birli¤i’ne karfl› gelifltiri-len yeflil hat, karfl› silaha dönüflmüfltür. “De¤i-flim”in merkezinde yer alan Ortado¤u’da sis-tem bu bak›mdan da gözden geçirilmektedir.En baflta Irak ve hatta ‹ran ile Suudi Arabistanyaflanacak bu gözden geçirmede Türkiye mo-deline uygun olarak gerçekleflecek “laiklefltir-me” operasyonuyla rejim de¤iflikliklerinin he-defindeler. ABD, bir ölçüde kaynaflm›fl ve an-

tiamerikanc› bir karakter alm›fl islam kimli¤i-ni çözme, “Bat› de¤erleri” karfl›s›nda tutucula-flan toplumsal taban› liberalize ederek kitledede¤iflim yaratmay› hedeflemektedir. Ortado-¤u’da tutunabilmenin bir yolu da buradan ge-çecektir.

K›sacas› Ortado¤u egemenlik için ilk he-def bölge, ama ayn› zamanda iktidar de¤iflik-liklerine paralel yaflanacak rejim de¤ifliklikleribak›m›ndan da hedeftedir. Irak, her bak›mdankobay olarak de¤erlendirilecektir, ama etkisiSuudi Arabistan, ‹ran ve M›s›r gibi ülkelerdenas›l olacak henüz a盤a ç›km›fl de¤ildir.

Bütün bu politikalar›n uygulanmas›ndasorun oluflturan bafll›ca güç ise, ‹ngiltere’nind›fl›nda oldu¤u, ama Almanya ve Fransa ittifa-k›n›n öncülü¤üne dayal› AB’dir. ‹srail ve ‹ngil-tere (ki ‹ngiltere’nin de önemli itirazlar› oldu-¤u görülüyor) d›fl›nda dünyan›n çok genifl birkesimi ABD’ye karfl›, ama ittifak oluflturam›-yorlar. AB, bir yandan ABD’nin geniflleme vehegemonya kurma çal›flmas›na do¤rudan cep-he almayarak pasif bir tutum tak›n›yor, amadi¤er taraftan ABD egemenli¤ini de kabul et-miyor. Rusya’n›n hoflnutsuzlu¤u da dikkateal›nd›¤›nda AB-Rusya buluflmas›n›n olas›l›kdahilinde oldu¤u ABD egemen burjuvazisininhesaplar› aras›ndad›r.

ORTADO⁄U’DA YA⁄LI PAZAR

‹ngiliz emperyalizminin dünya egemenli-¤i stratejisini çizerken gelifltirdi¤i bir kavramolarak Ortado¤u; Irak, ‹ran, Suriye, Türkiye,‹srail, Filistin, Lübnan, Kuveyt, Ürdün, Katar,Bahreyn, Umman, Birleflik Arap Emirlikleri(BAE), Yemen, Suudi Arabistan ve M›s›r’danoluflmaktad›r.

Ortado¤u’nun yüzölçümü 6 milyon 848bin km2 dir. Nüfusu, dünya nüfusunun 6 mil-yar› aflt›¤› bu dönemde 300 milyon gibi biraz›nl›¤› oluflturmaktad›r. Büyük ço¤unlu¤uArap’t›r. Topraklar çorak, yaflam ço¤unluklabozk›r eteklerinde ve vahalarda sürdürülmek-tedir.

Peki, Osmanl›, ‹ngiliz ve Frans›z iflgalleribaflta gelmek üzere II. Dünya Savafl›’na kadarhep iflgal yaflam›fl ve ço¤unlu¤u ancak savaflsonras›nda ba¤›ms›zlaflm›fl Ortado¤u ülkeleri-

22 TEOR‹DE do¤rultu

Amerikan emperyalizmi di¤er emper-yalist ülkeleri do¤rudan karfl›s›naalarak de¤il, onlarla iliflkiler kura-rak, farkl› ittifaklara yönelmesini ön-lemeye çal›flarak müdahaleler gelifl-tirmeye çal›fl›yor. ABD, dünyan›n bir-çok bölgesinde tek bafl›na askeri gü-cüne dayanarak egemenlik kurupkal›c›laflt›ramaz.

Page 21: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

ni ve bu topraklar› emperyalistlerin ilgi mer-kezi haline getiren nedir?

Ortado¤u, Bat› ile Çin-Japonya’ya uzananUzakdo¤u aras›nda köprü durumundad›r. Ay-n› zamanda Asya, Afrika ve Avrupa k›talar›n›nbuluflma noktas›d›r. Bir taraftan büyük karakütleleri, di¤er taraftan Akdeniz ve Hint Ok-yanuslar› ile çevrilmifltir. Ortado¤u’yu önemlik›lan temel faktörlerden biri de birçok nokta-ya ba¤lant›y› oluflturan bu co¤rafyas›d›r.

‹kincisi ise sanayileflmenin vazgeçilmezg›das›, enerji kayna¤› olan petroldür. Dünyadaenerji tüketiminin yar›s› petrolden karfl›lan-maktad›r. Ortado¤u dünyada bilinen petrolrezervlerinin yüzde 68’ine sahiptir. Belli bafll›ülkeler ihtiyaçlar›n›n önemli bir bölümünüKörfez’den almaktad›r. Yeni petrol alanlar›naulaflamazsa ABD’nin petrol rezervlerinin 10y›lda tükenece¤i belirtilmektedir. Çin, Hindis-tan gibi h›zla sanayileflmekte olan ülkelerinpetrole ihtiyac› sürekli artmaktad›r. Bu iki ger-çekten yola ç›karsak petrol ve enerji kaynakla-r›na hakimiyet emperyalist sistemin gelece¤iüzerinde söz sahibi olmak, otorite kurmak de-mektir. Ayr›ca, Kafkasya, Hazar Bölgesi enerjikaynaklar›n›n sevkiyat güzergah› olmas› dabölgenin önemini art›ran bir di¤er faktör.

ORTADO⁄U’YA AC‹L MÜDAHALE

Demek ki bugün ABD’nin Ortado¤u’yamüdahalesinde iki temel hedef gözetilmekte-dir. Bunlardan biri giderek daha fazla önemkazanan petrolün üretim ve da¤›l›m›n›n de-netlenmesi, tafl›ma yollar›n›n güvenli¤ininsa¤lanmas›d›r. Di¤eri, Ortado¤u’nun jeostrate-jik aç›dan rakiplerinin önünü kesmede oyna-yaca¤› roldür.

‹ran devriminin ard›ndan Ortado¤u’dakiegemenli¤i zora girince, dönemin ABD DevletBaflkan› Jimmy Carter, 23 Ocak 1980’de böl-gedeki amaçlar›n› dile getirdi¤i bir aç›klama-da; “Herhangi bir d›fl güç taraf›ndan Körfez pet-rolünü kontrol etmeye yönelik giriflim ABD’ninhayati ç›karlar›na sald›r› olarak kabul edilecekve askeri güç dahil her türlü araçla savuflturula-cakt›r” diyordu.

Uluslararas› dengeler de¤iflti. Geliflmekteolan ülke ekonomilerinin petrole ba¤›ml›l›¤›

artt›. Bu durum dikkate al›nd›¤›nda, söz konu-su ülke ekonomilerini etkileme ve denetleme-de bir inisiyatif alan› oluflturacak dünyan›nbüyük petrol rezervine sahip Ortado¤u’daABD’nin elini aç›k tutmas› gerekiyor. Jimmy

Carter, “ABD’nin hayati ç›karlar›” bak›m›ndanKörfez petrolünü savafl nedeni sayacaklar›n›ilan etmiflti. Savafl uzman› ABD’li stratejistlerde kurulan egemenli¤in pekifltirilmesi veABD’nin otoritesine direnen merkezlerin çö-kertilmesi için zaman›n geldi¤ini ilan ettiler.

Zbigniew Brzezinski 11 Eylül’den 14 günsonra 25 Eylül 2001’de The Wall Street Jour-nal’de yay›mlanan makalesinde; “Genel hatla-r›yla, ABD’nin sald›r›lara karfl›l›k vermek içinkendisine uzun vadeli, orta vadeli ve acil hedef-ler belirlemesi gerekmektedir. Uzun vadeli kar-fl›l›k, hem ülke içi güvenli¤ini güçlendirecek hemde teröristlerin siyasal deste¤ini kurutacak biruluslararas› koalisyon oluflturmak olmal›d›r.Orta vadeli karfl›l›k, bir yandan Ortado¤u, Bat›Avrupa ve Kuzey Amerika’da faaliyet gösterenterörist flebekelerin üzerine giderken, öbür yan-dan terörizme hoflgörü gösteren ya da gizli des-

23TEOR‹DE do¤rultu

Page 22: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

tek veren hükümetleri hedef seçmelidir. Acil kar-fl›l›k ise, Afganistan’da ve Ortado¤u’da bilinenterörist kamplara ve liderlere karfl›, ayr›ca Tali-ban rejimine karfl› do¤rudan askeri eylemi içer-melidir” diye yazd›.

Buna göre, Afganistan ve Ortado¤u’ya sa-vafl “acil hedefler” kapsam›nda at›lm›fl ad›mlarolarak de¤erlendirilmelidir. Afganistan iflgaledildi ve Taliban iktidar›na son verildi. fiimdiIrak ve Ortado¤u’daki hedef “lider” s›rada.Ama sorun bununla bitmeyecek. Strateji, ortave uzun vadeli hedefleri de belirlemifltir.Bush’un “fler ekseni”ne dahil etti¤i ‹ran ve Ku-zey Kore d›fl›nda, Filipinler’den Sudan’a, Lüb-nan’dan Somali’ye birçok ülke s›ralanmakta-d›r. Elbette hedefler, dünya dengelerini dedikkate alan “acil karfl›l›k”, “orta” ve “uzunvadeli” olarak dizayn edilmifllerdir. Ve aç›k ki,ABD birçok cephede, diplomaside yo¤unlafl›rve savafl haz›rl›¤›n› h›zland›r›rken dünya yenibir savafla do¤ru yol al›yor.

Art›k geriye dönüfl yok. ABD’nin sald›r-gan politikalar›na kendi iç kamuoyunda daciddi tepkiler geliflmekte, iç tart›flmalar yaflan-maktad›r. Haydut Bush ve flürekas› Afganis-tan’dan sonra ikinci cepheyi Ortado¤u’da aça-rak uluslararas› dengeleri yeniden flekillendir-me ve oturtmada kararl›. Uluslararas› iliflkileridaha derinden etkileyecek Ortado¤u savafl›Amerikan emperyalizminin çöküflünü de ha-z›rlayacakt›r.

Özetlersek, ABD emperyalizmi Ortado-¤u’da flunlar› hedeflemektedir:

1) Ortado¤u petrolünü kontrol etme,üretim ve da¤›l›m› üzerinde denetim kurma veuluslararas› pazarlara “güvenlikli” ulafl›m›n›sa¤lama.

2) “fier” devletleri olarak ilan etti¤i ‹ranve Irak’› dize getirerek, Amerikan egemenli¤i-ne sokma.

3) Güçlü dini motifler tafl›yan, köklüAmerikan karfl›t› tepkilere sahip Arap halkla-r›n›n kültürünü çözme, ‹slami dinamikleri za-y›flatarak bölgede ABD’nin mutlak egemenli-¤ini infla etme ve dünya jandarmal›¤›nda ku-rumlaflmas›n›n temel ad›mlar›ndan biri olarakburalarda sistem de¤iflikli¤ine gitme.

4) Türkiye, Basra Körfezi ve Arap Yar›ma-

das› ülkeleri Bahreyn, Kuveyt, Katar, SuudiArabistan’daki askeri üsleri, bölgedeki uçakgemilerinde bulunan 260 civar›ndaki savafluça¤› ve on binlerce asker ile ABD Ortado-¤u’ya yerleflmifltir. Bu gücünü daha da büyüte-rek egemenli¤ini askeri aç›dan da güvenceyeal›p kal›c›laflt›rma.

5) 60 milyar dolara ulaflan ve Arap dev-letlerinin silah ithalat›n›n yüzde 80’ini elinegeçirdi¤i bu tekeli güvence alt›na alma.

6) Yaln›zlaflm›fl ‹srail devletinin tecrit du-rumuna son verme, Türkiye, Suudi Arabistangibi ülkelerle ittifak iliflkilerini gelifltirerek ‹s-rail’i bölge politikalar› aç›s›ndan daha etkiliduruma getirme.

7) ABD’nin anlaflmazl›k içinde oldu¤u ki-mi Ortado¤u ülkeleriyle AB, Rusya ve bir öl-çüde Çin’in ticari, kredi, silah sat›m› ve buyollarla gelifltirdi¤i iliflkilerin önünü kesme,bölgeyi bu güçlere kapatma.

8) Ortado¤u petrolü üzerinde kuraca¤›egemenlikle birlikte bölge petrolüne önemlibir ba¤›ml›l›¤› olan Japonya, Çin ve hatta birölçüde AB üzerinde etkili olma, güç iliflkisi ya-ratmay› hedeflemektedir.

KISA B‹R ORTADO⁄U TURU

ABD’nin ifli zor. Sald›rgan politikan›n ya-n›nda ‹ngiltere ve ‹srail var. Türkiye Ortado-¤u’da ‹srailleflmemek için gücünü savafl› dur-durmada yo¤unlaflt›rsa da Amerika’n›n savaflpolitikalar›na yedeklenmifl durumda. Dünya-n›n büyük bölümü ise savafl›n yay›lmas›n› is-temiyor. NATO’nun 5. maddesi çerçevesindeAvrupa emperyalistleri Afganistan iflgaline zo-raki ve kerhen de olsa destek verdiler. Ayn›jesti Ortado¤u için yapmaya yanaflmayacakla-r› görülüyor. Irak’a belki sessiz kalabilirler,ama Bat› emperyalistleri ‹ran’a ABD müdaha-lesini kabule asla yanaflmayacaklard›r. Ve Or-tado¤u politikas› hem bölge devletleri aras›n-daki iliflki ve çeliflkileri belirginlefltiriyor, hemde di¤er emperyalist güçlerin ayr›flmas›n› h›z-land›r›yor. Filistin-‹srail ve Irak sorunu önce-likli olsa da bir bütün Ortado¤u’nun çehresi-nin de¤ifltirilmesi ABD’nin gündeminde.

24 TEOR‹DE do¤rultu

Page 23: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

ORTADO⁄U’NUN KANAYANYARASI

Ortado¤u politikalar›n›n merkezinde Fi-listin sorunu var. Arap-‹srail ekseninde ABDile Arap devletleri aras›nda on y›llard›r Filistinbafl köfleye oturuyor. ‹srail siyonistlerinin iflga-li karfl›s›nda dünya halklar›na say›s›z kahra-manl›klarla ilham kayna¤› olmufl Filistin dire-niflleri Arap halklar›n›n da ilgi ve sempatisinikazanm›flt›r. Büyük bir kamuoyu deste¤ine sa-hip olan Filistin bu nedenle bölge devletleri-nin de d›fl politikas›nda temel bir yere sahiptir.‹srail devleti, Filistin iflgali nedeniyle, Ortado-¤u’da lanetli devlet durumundad›r. ‹srail’leiliflki gelifltiren her devlet de Ortado-¤u halklar›n›n kin ve nefretini kaza-n›r.

Bu gerçe¤i bilen ABD, Ortado-¤u’da egemenlik kurman›n bir parça-s› olarak Filistin sorununa daha cid-di el att›. ‹srail’in egemenli¤i alt›nda,sömürge statüsünde Filistin devleti-nin kurulmas› bile haz›rlanan “nihaiçözüm” kapsam›nda belirsiz bir tari-he b›rak›ld›. “Oslo Bar›fl›” plan› buçerçevede gelifltirildi. Devlet kurmadurumunda bile kara, deniz ve havasahalar› ‹srail’in kontrolünde, ordu-suz, s›n›rl› polis gücü olan ve ‹srail’inonay› olmadan üçüncü bir devletleanlaflma imzalamayacak kadar em-peryalist köleli¤i dayatan “Oslo Bar›-fl›” bu haliyle bile yürürlü¤e girmedi. Oslo çer-çevesinde “nihai çözüm” belirsizli¤ini korur-ken, 1997’de Filistin’in bütün topraklar›n›nyüzde 1’i bile etmeyecek Bat› fieria ve Gazzefieridi Filistinlilerin kontrolüne b›rak›ld›.

Bu Filistin sorununu çözmedi/çözemezdi.Filistin halk›n›n ac›lar› dinmedi. Amerikanemperyalistlerinin sald›rgan politikalar›nadenk düflen kasap fiaron iktidar›, say›s›z katli-am ve sald›r›lar örgütleyerek Filistin’i tanklar-la, a¤›r silahlar eflli¤inde yeniden iflgale giriflti.

fiaron’un amac› Oslo ile “vaat edilmifl”topraklar›n tamam›n› iflgal etmek ve Ortado-¤u’nun haritas› ile yeniden oynan›rken, Filis-tin halk›n› bu topraklardan atarak Yerleflimci-leri o bölgeye de yerlefltirmekti. Bunun için fia-ron, Filistin iç savafl›n› k›flk›rtt›. ABD’nin dedeste¤iyle Arafat’la di¤er örgütleri karfl› karfl›-

ya getirmek, çat›flt›rmak için özel çaba sarf et-ti. Ortado¤u’da kaos, kar›fl›kl›k yaratma vebölgeyi terörize etme politikas›n›n da bir par-ças› olarak fiaron, sald›r›lar›n› aral›ks›z sürdü-rüyor. fiaron, Filistin’de Arafat’›n rolünü tüm-den çökertmek, silahl› güçlerini bozguna u¤-ratmak, direnen Filistin halk›n›n isyan›n› bas-t›rmak istiyor.

2 Aral›k 2001 Washington ziyaretinde fia-ron’un politikalar›n›n fevri olmad›¤›, W. Bushile Colin Powell’›n Filistin iflgali ve sald›r›lar›-n›n arkas›nda oldu¤u görüldü. ABD’nin Irak’asald›r›lar› beklenirken Afganistan’dan sonraikinci iflgal harekat› Filistin’e düzenlendi. Fi-listin iflgali Yankee emperyalizminin operas-

yon çerçevesinde düflündü¤ü plan kapsam›n-dad›r. Ama iflgali bizzat kendisi de¤il ‹srail si-yonistleri üzerinden örgütlemifltir. Filistin so-runu, Ortado¤u’daki yeni durum, dengeler vedevletlerin savafl karfl›s›ndaki yeri ve savafl so-nras›nda flekillenecek iliflkilerin bir parças›olarak gündemdeki yerini koruyacakt›r.

HEDEFTEK‹ ÜLKE

Art›k herkesin ortaklaflt›¤› bir gerçek var:Irak hedefteki ülke. Ortado¤u’da savafl rüzgar›ekseninde Irak s›rada. SB’nin da¤›lmas›n›n he-men ard›ndan ilk harekat› Körfez’e düzenleyenABD emperyalistleri, 180 bin Irakl›’n›n hayat›-na mal olan sald›r›yla birlikte bölgeye büyükölçüde yerleflti. Ortado¤u haritas›n› Irak’tan

25TEOR‹DE do¤rultu

Page 24: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

bafllayarak masaya yat›rd›. Irak’›n Kuzey’indeve Güney’inde uçufla yasak ölgeler ilan ederek,Irak’› adeta üçe böldü.

Suudi Arabistan’dan sonra dünya petrolrezervi bak›m›ndan ikinci s›rada olan, kendiiçinde ulusal ve mezhepsel farkl›l›klar tafl›yanIrak, hep hedef oldu. Körfez Savafl› ile birlikteOrtado¤u politikalar›ndan d›flland›/tecrit edil-di. Ekonomik ve siyasi ambargo uygulanarakabluka alt›nda iktidar krize sürüklenmek is-tendi. BAAS iktidar›, ‹ncirlik, Suudi Arabistanüsleri ve Güney Kürdistan’dan askeri kuflatmaalt›na al›narak bunalt›lmak istendi. Çeflitli mu-

halif gruplar desteklenerek k›flk›rt›ld›. 16-19Haziran 1992’de Viyana’da bu gruplar›nbiraraya getirilmesiyle Irak Ulusal Kongresi(INC) oluflturuldu. Alternatif iktidar odaklar›-n› örgütleme çal›flmalar› Körfez Savafl›’ndan buyana devam etti. Muhtelif senaryolar haz›rlan-d›. ‹ngiliz uçaklar›yla eflgüdümlü bombalamave Irak topraklar›na yap›lan taciz atefllerinekarfl›n ABD, BAAS iktidar›n› pes ettirip teslimalmay› baflaramad›.

Irak flimdi ABD’nin Ortado¤u politikalar›bak›m›ndan ç›ban bafl› ve Brzezinski’nin iflaretetti¤i “bilinen terörist” hedef durumunda. Or-tado¤u’ya aç›lan savafl›n da ilk ciddi kap›s› ola-cak. Tart›flma konusu ve savafl diplomasisininyo¤unlaflt›¤› sorunlar, Irak’ta 16 y›ld›r zatentart›flmal› olan s›n›rlar›n yeniden nas›l çizile-ce¤i, yani savafl sonras›nda haritan›n hangi fle-killer alaca¤›, iflgalin hangi tarz askeri operas-yonla gerçekleflece¤i ve savaflta hangi devletle-

rin nas›l bir rol oynayacaklar› sorunlar›d›r.Amerikan savafl politikalar› hakk›nda

“hayali röportajlar”la ünlü savafl borazan› Wil-liam Safire, “Türk tank tugaylar› ve ABD özeloperasyon birliklerinin beraberce Ba¤dat’a ka-dar girecekleri”ni belirtiyor ve bu konuda“Washington’da bir mutabakat sa¤lanm›fl oldu-¤una dair bahse girerim” diyor.

Do¤ru! Türk burjuva devleti savafl› dur-durma ç›rp›n›fllar›na ra¤men “ba¤›ms›z” birpolitika gelifltiremeyecek kadar ABD’nin savaflarabas›na ba¤lanm›flt›r. Türk tanklar› d›fl›nda,Filistin’e zaten savafl açm›fl olan ‹srail de öylegörülüyor ki Körfez Savafl›’nda oldu¤u gibid›flta tutulmayacak ve savafl›n aktiflerindenolacakt›r. ‹ngiltere’yi de hesaba katarsak dörtdevletin Irak’a bafllat›lacak savaflta ittifak ha-linde olacaklar› anlafl›l›yor. Savaflta bir tarafolan bu dört devlet d›fl›nda istemeyerek ya dazorla da olsa baflkaca hangi devletlerin yer al-mak durumunda kalacaklar› henüz netleflmiflde¤il. Afganistan’a sald›r›da Pakistan’›n zorlaABD’nin üssü haline getirilmesi gibi, bütün iti-razlar›na karfl›n Suudi Arabistan, ülkede varolan üsler ve 27 bin askeri personelle zatenAmerikan emperyalizminin yede¤inde duru-yor.

Savafl sonras› Irak’›n nas›l flekillenece¤initahmin etmek güç. Dizginlerinden boflalm›flemperyalist haydut tam techizat yürüyor.Farkl› alternatifler tart›flma konusu. a) Irak’›n“toprak bütünlü¤ü” sa¤lanarak iktidar de¤i-flikli¤i, b) Sünni, Kürt ve fiiiler aras›nda Irakfederasyonu, c) Irak’tan ayr› bir Kürt devleti-nin oluflmas› ve d) ayn› devlet s›n›rlar› içeri-sinde Kürtlere otonomi ve fiiilere görece birözerklik… Hesaplarda “a” fl›kk› üzerinde biranlaflmaya (özellikle Türkiye ile) vard›klar›anlafl›l›yor olsa da, “d” fl›kk›n›n geçerli bir ola-s›l›k olarak daha ciddi bir ihtimal. Hatta gelifl-melerin kaç›n›lmaz olarak bir Kürt devletinedo¤ru sürüklendi¤i de söylenebilir.

Irak “muhalifleri”ni toparlamak için olufl-turulan Irak Ulusal Kongresi’nde, fiiiler aras›n-da etkin olan üç fiii örgüt ve kimi sol ve Arapmilliyetçisi gruplar yer almam›fllard›r. fiiiler,BAAS iktidar›yla ciddi sorunlar yaflamalar›nave ülke nüfusunun yaklafl›k yüzde 55 gibi bira¤›rl›¤›na sahip olmalar›na karfl›n ABD’ye gü-venmemifl ve Irak’a cepheden tav›r almam›fl-

26 TEOR‹DE do¤rultu

Ortado¤u dünyada bilinen petrol re-zervlerinin yüzde 68’ine sahiptir. Çin,Hindistan gibi h›zla sanayileflmekteolan ülkelerin petrole ihtiyac› sürekliartmaktad›r. Bu iki gerçekten yola ç›-karsak petrol ve enerji kaynaklar›nahakimiyet emperyalist sistemin gelece¤iüzerinde söz sahibi olmak, otorite kur-mak demektir.

Page 25: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

lard›r. BAAS yönetimine karfl› çal›flmalarda bu-lunan El Dava ve ‹slami Devrim Yüksek Mec-lisi örgütleri potansiyel bir güçtür. FakatABD’nin müdahalesini desteklememifl, özerk-lik istemiyle de bir talepte bulunmam›fllard›r.Buna karfl›n, ABD’ye duyduklar› güvensizliknedeniyle özerklik talebiyle yola ç›kmasalarda, Irak’›n yeniden yap›lanmas› koflullar›ndapay sahibi olma istekleri artacakt›r.

Güney Kürdistan’da örgütlü Mesud Bar-zani ve Celal Talabani de Ecevit’in Washing-ton gezisinin hemen ard›ndan s›k s›k aç›kla-malarda bulunarak Irak’›n “toprak bütünlü-¤ü”nden yana olduklar›n› belirtmifllerdir. Bu,savafl olas›l›¤›n›n güçlenmesi, operasyondaolas› Irak devletinin karfl› sald›r›lar›ndan ko-runma, do¤rudan hedef olmama gibi bir amaçtafl›sa da bir baflka gerçe¤i, ABD-Türkiye ara-s›ndaki anlaflma zeminini de a盤a vuruyor.Ama ne yaparlarsa yaps›nlar, gerek tarihselkökleri ve gerekse gelifliminin bugünkü düze-yiyle Kürt devletinin kurulmas›n›n önünü ke-smek o kadar kolay olmayacakt›r. ‹lk etaptaanlaflmaya ba¤l› hareket edilse de, her hamle,her hareket bir Kürt devletine do¤ru koflullar›haz›rlayacakt›r. Ve iflte bu gerçek, Irak’›n “top-rak bütünlü¤ü” gibi ninnileri dillendirmede,Türkiye, ‹ran, Irak ve Suriye’yi buluflturan, za-man zaman birbirlerine yaslanmaya kadar gö-türen ortak zemindir. Ama art›k bu zeminayaklar›n›n alt›ndan kay›yor.

“fiER DEVLET‹”

Yankee emperyalizminin sad›k, güvenilirmüttefiklerinden fiah’›n iktidar›n› y›kan 1979Devrimi’nden bu yana ‹ran ABD’nin temel he-deflerinden biri oldu. Ama ‹ran, bütün ambar-go ve yapt›r›mlara direnmifl, uygulanan tecritibir ölçüde k›rm›fl ve ABD’nin teslim alma da-yatmalar›na boyun e¤memifltir. Son y›llardabaflta Almanya olmak üzere AB emperyalist-leriyle önemli iliflkiler gelifltirmifltir. Çin’le 1,5milyar dolar› bulan ticari iliflki, teknolojik ifl-birli¤i, petrol al›m› anlaflmalar› yapm›flt›r. Ha-temi’nin Çin ziyaretinde savunma alan›ndagizli tutulan önemli uzlaflmalara var›ld›¤› be-lirtilmektedir.

Rusya ile de ciddi iliflkiler gelifltirilmifltir.Lukoil ve Gazprom üzerinden petrol ve do¤al-

gaz sektörlerinde ticari iliflkiler sürdürülmek-tedir. Rusya ve ‹ran, her iki devletin de ABDile ciddi rahats›zl›klar› vard›r. 18 Kas›m1999’da yap›lan AG‹T ‹stanbul Zirvesi’nde im-zalanan Bakü-Ceyhan ve Trans-Hazar boruhatlar› projesi, iki ülkenin de Hazar havzas›ylailgili hesaplar›n› alt üst edecek geliflmelerdi.ABD’nin Rusya ile 1972’de imzalanan Anti Ba-listik Füze Anlaflmas›’ndan tek tarafl› vazgeçe-rek, “Ulusal Füze Savunma Sistemi” ad› alt›n-da silahlanma ve askeri egemenlikte mutlakgüç olma ›srar› ve çabas›na iki devlet de tav›ralm›flt›r. ‹ran Cumhurbaflkan› Muhammed Ha-temi’nin 12 Mart 2001 tarihli dört günlükMoskova ziyaretinde, “Rusya ve ‹ran Cumhu-riyeti Aras›nda Karfl›l›kl› ‹liflkilerin Temellerive ‹flbirli¤i ‹lkeleri Anlaflmalar›” da George W.Bush’un tepkilerine yol açm›fl, “Rusya’n›n düfl-man olmad›¤›n› ama isterse bir tehlike olabilece-¤ini” söylemeye kadar götürmüfltür.

Geliflmeler bu rotada ilerlerken hedefteki“fler devleti” ‹ran, emperyalist devletleri flokasokan, kimini flaflk›na çeviren 11 Eylül olay›n›hemen k›nad›. Bu durum ‹ran-ABD aras›ndayeni bir sürecin yaflanaca¤› izlenimini yaratt›.Bush’un “ya bizdensiniz ya da teröristlerin sa-f›nda” uyar›s›yla bütün dünya devletlerini ta-raf olmaya zorlayan ça¤r›s›, ‹ran devletini dehedeflemifltir. ABD’nin tehditle kar›fl›k ‹ran’la“yumuflak” bir iliflki denemesi, Afganistan ifl-gal operasyonunun sürdü¤ü bir dönemdeArap ve Müslüman halklar›n tepkisini alma-mak amac›n› da tafl›yordu. Bush, ‹ran’la diya-lo¤un kurulmas› ve ‹ran’› politik hesaplar›nayedeklemek amac›yla ‹ngiltere D›fliflleri Bakan›Jack Straw’u da arac› olarak Tahran’a gönder-di. ‹ran’›n bölgedeki genel imaj nedeniyle Af-ganistan’›n yeni yönetimine verece¤i destekönemliydi. Afganistan’da yeni iktidar, bölgedevletleri ve halklar› nezdinde tecrit durumagirmemeliydi. ABD ile iliflkilerin geliflim seyri,Afganistan’la kurulacak ba¤›n gelecekteki etki-si ve savafl rüzgarlar›n›n esti¤i bir dönemde‹ran bunu dikkate ald›. Bat›l› emperyalistlerleiliflkilerin önemini hesaba katarak konjonktü-rün de etkisiyle ‹ran, Afganistan’›n yeniden in-flas› için Karzai’ye 500 milyon dolar verdi.

Keza Bush, ‹ran’› savafl politikalar›na da-hil etmek için daha da ileri giderek Irak’›n bö-lünmesi senaryosunda fiiilerin özerk bir bölge

27TEOR‹DE do¤rultu

Page 26: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

oluflturmalar› ve bu bölgede ‹ran denetimininsa¤lanmas› rüflvetini de ileri sürdü. ‹fltah ka-bart›c› bir teklif olsa da, ABD’nin say›s›z oyunve kirli manevralar›na tan›kl›k etmifl ve bununda a¤›r bedelini ödemifl ‹ran oyuna gelmedi vene yapaca¤› bilinmez bu canavara s›rt›n› daya-may› göze alamad›.

‹ran; 1979 devriminden bu yana ABD iledüflman iliflkileri, sahip oldu¤u co¤rafi durum,ulusal topluluklar, Arap-‹srail eksenli sorunlarve Irak’ta olas› iktidar de¤iflikli¤i ve rejim so-runlar›n›n muhtemel sonuçlar› nedeniyle,Irak’la yak›n geçmiflte 10 y›l süren bir savaflgerçekli¤ine karfl›n “tarafs›z” kalmay› ye¤liyor.ABD, ‹ran için her zaman tehdittir. Burnunundibine yerleflmesi; iç iliflkileri, bölge devletleriile iliflkiler ve yay›lmac› emelleri bak›m›ndanç›karlar›n› tehdit eden bir geliflme olacakt›r.‹srail’le uyum içerisinde ABD’nin güdümündebir Irak da ‹ran ve birçok bölge devletine istik-rars›zl›k, huzursuzluk tafl›yacakt›r.

‹ran, sistem de¤iflikli¤inin de en bafltakendisini vuraca¤›n› biliyor. Bölgede, “laiklik”ekseninde dayat›lacak bir sistem de¤iflikli¤i,‹slam temeli üzerinde infla edilmifl ‹ran’da ikti-dar›n zemininin kaymas› demektir.

11 Eylül sonras› tangoda ‹ran, ABD’ye bo-yun e¤meyi reddedip Bush’un tabiriyle “ya biz-densiniz” olmay›nca, “teröristlerin saf›nda”“fler ülkesi” oldu. Ve böylece hedefe oturdu.‹ran, ABD’nin Ortado¤u politikalar›na bölgededirenen bir merkez olarak savafl menzilindepozisyonunu korumufl oldu. Bush, Filistin,Lübnan, Endonezya, Malezya, Sudan’dan Fili-pinler’e uzanan çok genifl bir yelpazeyi “müda-hale alan›” olarak saptad› ve ‹ran’› da “fler”devleti olarak ilan etti. ‹ran Cumhurbaflkan›Hatemi de sert bir dille Bush’u, “müdahaleci,savafl k›flk›rt›c›s›, hakaret edici, hegemonyac›ve küstah” diye yan›tlad›. Bu, ‹ran-ABD iliflki-lerinin geliflim seyrini gösteriyor.

PETROL DEN‹Z‹NDEK‹ ÜLKE

Dünyan›n en zengin petrol rezervine sa-hip ülke Suudi Arabistan’›n ABD iliflkileri1930’lu y›llara kadar uzan›r. Ama as›l olarakbu iliflki II. Dünya Savafl›’ndan sonra Ortado-¤u’nun hegemonya stratejisinde tuttu¤u yer,petrolün öneminin daha çok a盤a ç›kmas› ile

derinleflmeye bafllar. 1940’l› y›llarda petrolüzerine kurulu iliflkiler askeri, e¤itim ve altya-p› alanlar›nda da gelifltirilmeye bafllan›r. ABDburada üsler kurup infla eder. 1962’de üs soru-nunda, 1967’de Arap-‹srail savafl› ve yine1973’te ‹srail ve Araplar aras›nda ç›kan yenisavaflta Suudi Arabistan’›n ‹srail’e uygulad›¤›ambargo gibi durumlar nedeniyle ciddi sorun-lar yaflansa da Amerikan emperyalizmi tehditve flantajlarla kendisini dayatm›fl ve iliflkilerisürdürmüfltür.

1979 ‹ran devriminin bir tehdit olarak al-g›lanmas›, Körfez Savafl› döneminde ABD’ninbu ülkedeki üsleri kullanmas› ve Irak’›n da ge-milerini vurmas›, Suudi Arabistan ile ABD’yi“zorunlu” yak›nlaflmaya götürmüfltür. ‹liflkilerhiçbir zaman rahat de¤ildir, ama ABD bu ülke-ye iyice yerleflmifltir. Irak’›n ve bölgenin dene-timi ‹ncirlik Üssü’nün yan› s›ra Dahran vePrens Sultan Hava Üssü’nde yapmaktad›r.ABD’nin 2000 y›l› rakamlar›na göre 27 binevaran askeri gücü ve yard›mc› personel buradakonufllanm›flt›r. Her k›flk›rtma ve savafl olas›l›-¤›nda hareketlenen bu üsler nedeniyle SuudiArabistan devleti de kendini iflin içinde bul-maktad›r. Bu temel bir rahats›zl›k konusudur.Nitekim Afganistan iflgalinde de ayn› sorunlaryaflanm›fl, ciddi huzursuzluk, iç kar›fl›kl›klarmeydana gelmifl, devlet yöneticilerini yurtd›fl›-na kaçmaya kadar götürmüfltür.

‹fl bununla bitmiyor tabii ki. Basra Körfe-zi’nde çözmeyi planlad›¤› ‹ran ve Irak sorunla-r›nda Suudi Arabistan’› kullanan ABD, manevibak›mdan Araplar’dan destek alma imaj›n›nyan› s›ra ABD askerlerinin finanse edilmesi velojistik destek sorumluluklar›n› da bu ülkeyeyüklüyor. ABD bu ülkeden, Körfez ‹flbirli¤iKonseyi (K‹K) devletleri ‹ran, Irak ve Suri-ye’den “koruma”, hamilik yapma karfl›l›¤›ndaharaç almaktad›r. Gerek petrol, ticari iliflkilerve gerekse petrolün üretimi ve fiyatland›r›lma-s› gibi sorunlarda inisiyatif ABD’nin elindedir.Dünya petrol rezervinin yüzde 25’ine sahip vedünya petrol üretiminin yüzde 10’unu karfl›la-yan Suudi Arabistan petrolünün fiyat› piyasa-n›n alt›ndad›r. Petrolün varil maliyeti di¤er ül-kelerde 15 dolar iken, S. Arabistan’da iki do-lard›r. Bunun kayma¤› ise ABD’ye akmaktad›r.

Petrodolarlar›n burjuvazisi Suudi Arabis-tan devlet yöneticileri, Ortado¤u savafl›na kar-

28 TEOR‹DE do¤rultu

Page 27: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

fl› sesini yükseltiyor. Bölgedeki tehditlerinazald›¤› ve art›k ABD üslerine gerek kalmad›-¤›n› belirtiyor. Ülkenin sosyal yap›s›, toplum-sal dinamikleri ABD ile iliflkilerin bu zemindedaha da güçlenmesi ve ilelebet sürmesine izinvermiyor. Bundand›r ki, üslerin ABD taraf›n-dan kullan›lmas› ülke kamuoyunda özenlegizlenmeye çal›fl›lm›fl, saklanm›flt›r. Ama yoluyok. Bo¤az›na kadar bata¤a saplanm›fl ve ülke-yi ABD’nin askeri üssü haline getirmifl Suudiiktidar›n›n savafltan kaçma flans› kalmam›flt›r.‹pler ABD’nin elindedir.

Suudi Arabistan devleti, ABD’nin, bölgedevletlerinin ve ülke halk›n›n yo¤un bask›s›alt›nda ç›kmazdad›r. Ülkeyi fiilen yöneten Ve-liaht Prens Abdullah bin Abdülaziz, ABD ile‹srail D›fliflleri Bakan› fiimon Peres’in “olumlu”olarak nitelendirdikleri bir plan sundu. 27-28Mart 2002 tarihlerinde Beyrut’ta yap›lan ArapZirvesi’nde gündeme tafl›nan plan›n “‹srail-Fi-listin” sorununun çözümüne dair pratik birde¤eri olmad›. Abdülaziz’in, ‹srail’in 1967’deiflgal etti¤i topraklardan çekilmesi, Arap dev-letlerinin ‹srail’i tan›mas› ve ama Filistinlimültecilerin dönüfl hakk›n›n dahi tan›nmad›-¤›, yeni komplolar içeren bu giriflim de Filistinsorununa kal›c› bir çözüm üretmedi/üretme-yecektir. Belki Abdülaziz’e Arap halk› ve iç ka-muoyu bask›s›n› hafifletmek, zaman kazanma-ya dönük bir manevra olana¤› tan›yabilir. AmaFilistin iflgali karfl›s›nda Arap devletlerininsahte, iki yüzlü tutumu halklar›n nezdindefazla bir maske ifllevi görmeyecektir. ÇünküFilistin savafl halinde ve tek bafl›na direniyor.Deste¤i ise devletlerden de¤il, Ortado¤u vedünyan›n haklar›n›n destek eylemleri, daya-n›flma gösterilerinden almaktad›r. Oslo, Arapülkeleriyle iliflkileri gelifltirmenin ad›m›yd›. ‹s-rail iflgali Ortado¤u’ya savafl açma politikas›n›nbir penceresidir.

VE WASH‹NGTON FEDA‹S‹

Türkiye ne AB, ne de ABD ile iliflkilerinderahat de¤ildir. ABD ile AB aras›ndaki rekabet,dünya hegemonyas›ndaki stratejileri ve Orta-do¤u, Orta Asya politikalar›ndaki çeliflki ve ça-t›flmalar Türk egemen s›n›flar›n›n kendi iç ilifl-ki ve çat›flmalar›na da yans›maktad›r. Türkiye,Kürt sorunu, K›br›s ve AGSK gibi politikalar-

da AB ile ayr›flmaktad›r. Öte yandan ABD’ninOrtado¤u, Kürt devleti sorunu ve Türkiye’nin‹sraillefltirilmesi politikalar›yla da çat›flma ha-lindedir. Egemen s›n›flar, henüz istikrara ka-vuflmufl, kendi içinde uyumlu bir yönelim içe-risinde de¤iller. Buna karfl›n Türk burjuvadevletinin ABD’ye ra¤men tutum gelifltirmeflans› zay›ft›r. Türkiye ekonomisi IMF’nin de-netimi alt›ndad›r. 19 fiubat kriziyle ipler tama-men IMF’nin eline geçmifltir. IMF’nin açt›¤› 31milyar dolarl›k kredinin siyasi faturas› da ola-cakt›r.

ABD’nin Ortado¤u’ya yapaca¤› herhangibir müdahalenin lokal düzeyde kalmayaca¤›aç›kt›r. Bütün tafllar yerinden oynayacakt›r. VeTürkiye Ortado¤u’da sorunlar›n merkezinde-

dir. Körfez Savafl›’n›n deneyimlerini de arkas›-na alan devlet, çok ölçüp biçiyor. Genelkur-may eski ‹kinci Baflkan› Çevik Bir bunu, “Was-hington’›n Irak’a müdahale etmek istedi¤ini herduydu¤umuzda, bir kez daha düflünün, üçüncüdefa düflünün ve oturup yine düflünün demek isti-yorum” biçiminde ifade etti. Bir, sömürgeciTürk devletini as›l kabusu olan olas› bir Kürtdevletinin yaratt›¤› korkuyu, “orada bir savaflç›karsa, Irak’› tek parça halinde tutmak imkan-s›z olur” sözleriyle dile getirdi.

‹stanbul’da yay›mlanan Private Wiew(Özgür Bak›fl) dergisinde görüfllerini yay›mla-yan Çevik Bir’in kayg›s› Irak’›n parçalanmas›de¤il elbet. As›l sorun Türkiye haritas›n›n dayeniden masaya yat›r›laca¤›d›r. Korkulan, Ku-zey Kürdistan’da yaflayan 20 milyona yak›nnüfusa sahip Kürt ulusunun ulusal ba¤›ms›z-l›k talebinin Güney Kürdistan devletiyle bu-luflmas›d›r. Bu korku, devletin hem Ortado¤u

29TEOR‹DE do¤rultu

Page 28: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

politikalar›n›n merkezine oturmufl ve hem deABD ile temel bir uyuflmazl›k noktas› olarakkarfl›l›kl› sert aç›klamalara yol açan sorunlar-dan biri olmufltur.

ABD’nin Irak’a müdahalesi kesinleflince“savafl karfl›t›” tutumlar›ndan vazgeçtiklerini28 Kas›m 2001’de Savunma Bakan› SabahattinÇakmako¤lu’nun a¤z›ndan dillendirdiler! “BizIrak’ta bir harekat› arzulamad›¤›m›z› yetkilia¤›zlardan tekrar tekrar söyledik. Ama yineflartlar yeni de¤erlendirmeleri gündemimize geti-rebilir” dediklerinde de kilitlendikleri nokta

Irak iflgalinden sonra yeni haritan›n nas›l çizi-lece¤i sorunuydu. Ecevit’in kalabal›k bir Türkheyetiyle Washington’a yapt›¤› ziyaretin anakonusu da buydu. Gazeteler Ecevit’in önerile-rini, “1) Irak’›n toprak bütünlü¤ü temel al›nma-l›, 2) Bir Kürt devletini katiyyen kabul etmeyiz,3) Körfez Savafl›’ndaki kay›plar›m›z tekrarlan-mamal›” olarak özetlediler.

Rusya, Çin, Almanya, Fransa gibi bellibafll› emperyalist devletlerin karfl›s›nda yer al-d›¤› Irak iflgalini ABD, Türkiye ile birlikte yap-mak istiyordu. Washington görüflmesiyle Türkburjuva devleti ABD’nin savafl arabas›na ba¤-land›. Ba¤›ms›z-bölgesel bir güç olarak ayr› ha-reket etme flans› kalmayan MGK iktidar› pa-zarl›k koflullar›n› lehine çevirmede yo¤unlaflt›.Devlet, AGSK, K›br›s ve Ege sorunlar›n›n al-t›nda s›k›fl›p kalm›flt›. AB, dünya hegemonya-s›ndaki rekabetin yol ayr›m›na sürükledi¤i birdönemde Türkiye’ye arada sallanan bir güç ol-

maktan ç›k›p tercih yapmas›n› dayat›yordu.AB’nin bask›s›ndan kurtulmak isteyen Türki-ye, erken bir tercihe girmemek ve iliflkileridengede tutabilmek için Washington’› “çözümbulmaya” zorlad›. ‹flte bu dönemde, ‹ngiltere,ABD, Türkiye üçlüsüyle gerçekleflen “‹stanbulUzlaflmas›”, hem AB ile iliflkilerin önünü açt›hem de K›br›s sorununda topu AB’ye atacakbir ad›m oldu. Türkiye’yi büyük oranda rahat-latan bu geliflmeden sonra as›l anlaflma Ece-vit’in Washington gezisiyle yap›ld›.

IMF kredilerinin önünü açan Washingtongörüflmesini baflbakan›n bas›ndaki yak›n dostuFikret Bila, 17 Ocak 2002 tarihli Milliyet gaze-tesindeki köflesinde, “Afganistan, Irak, Kafkas-ya, Orta Asya, ‹srail-Filistin, K›br›s, Ege, Avru-pa Birli¤i ve ikili ekonomik iliflkiler konular›n›nbirlikte gözden geçirildi¤i görüflmede Ecevit,ekonomi ve ticaret alan›nda da bekledi¤i s›cakyaklafl›m› görmüfl durumda” diye yazd›.

Evet, 31 milyar dolar›n geride kalan 16milyar dolarl›k (ki bunun 6.1 milyar dolar›ödenmesi gereken borçlar çerçevesinde IMF’yegeri verilecekti) kredinin 9 milyar› hemen ve-rildi. IMF ‹cra Direktörleri Kurulu üç y›ll›kstand-by anlaflmas›n› imzalad›. IMF para mus-luklar›n› açt›. Baflbakan Bülent Ecevit’in Afga-nistan flart›n›, Milliyet gazetesi “Para Ameri-ka’dan asker bizden” fleklinde sayfa manfletinetafl›d›. Yani özcesi kan paras› ödendi. Ve Tür-kiye burnundan IMF liman›na zincirlenmiflolarak savafl politikas›n›n dördüncü devleti ol-du¤unun karar›n› da vermifl oldu.

Aç›klamalar›yla dünya emperyalist parapiyasalar›n› etkileyecek kadar ünlü para spe-külatörü George Soros, 2 Mart 2002’de Saban-c› Üniversitesi’nde yapt›¤› konuflmada; “Türki-ye’nin en iyi ihracat ürünü ordudur” dedi. Belliki, Kore savafl›nda oldu¤u gibi bu savaflta daTürkiye ald›¤› para karfl›l›¤› bol bol asker ihraçedecek. Irak Devlet Baflkan› Saddam Hüseyin,Ecevit’in Washington ziyareti sonras›nda ken-disine yazd›¤› mektuba yan›t olarak “taraf›n›z›belirleyin” diye uyar›da bulunsa da Türkiye’deiktidar, savafltan yana tutum alm›flt› zaten.

Ortado¤u’da ‹srail ile birlikte Amerikanpolitikalar›n›n ittifak gücü, ama ‹srail’in yede-¤inde tutulma ihtimali güçlü olan Türkiye busavafltan baflka sonuçlar da ç›karmay› gözet-mektedir. Lozan Antlaflmas› ile birlikte Misak-

30 TEOR‹DE do¤rultu

Korkulan, Kuzey Kürdistan’da yafla-yan 20 milyona yak›n nüfusa sahipKürt ulusunun ulusal ba¤›ms›zl›k ta-lebinin Güney Kürdistan devletiylebuluflmas›d›r. Bu korku, devletin hemOrtado¤u politikalar›n›n merkezineoturmufl ve hem de ABD ile temel biruyuflmazl›k noktas› olarak karfl›l›kl›sert aç›klamalara yol açan sorunlar-dan biri olmufltur.

Page 29: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

› Milli s›n›rlar› d›fl›nda b›rak›lan ve o gündenbu yana sürekli gündeme gelen Musul ve Ker-kük, Irak’a operasyon gözükmeye bafllay›ncadevletin ifltah›n› yeniden kabartan bir baflkageliflmeydi. Körfez Savafl› s›ras›nda oluflturu-lan senaryolardan biri olarak dönemin Cum-hurbaflkan› Turgut Özal’›n “bir koyup üç al-ma” rüyas› çerçevesinde iflgal edilmesi düflü-nülen Musul-Kerkük petrollerinin denetim al-t›na al›nmas› rüyas› bir di¤er hesap.

Körfez Savafl›’ndan sonra Irak’ta s›n›rlartart›flmal› hale geldi¤inden beri Kürt devleti-nin kurulmas› giriflimleri art›nca iflgalci Türkdevleti bu rüyas›n› da gerçeklefltirmek üzerealternatif aray›fllar›na girdi. Musul-Kerkükpetrollerini denetlemenin de bir parças› ola-rak, bugüne kadar hiç hesapta olmayan ve 300bin nüfusa sahip olduklar› tahmin edilenTürkmenler hat›rlan›r oldu. Türkmenler üze-rinden bölgede söz sahibi olma giriflimleri art-t›. Türkiye, kontra faaliyetleri, yo¤un istihba-rat çal›flmalar› ve kurdu¤u iliflki a¤› ile Türk-menler’de belli bir örgütlülük yaratt›. Bölgede-ki alternatif oluflumlar aras›nda Türkmenler’inde yer almas› için çabalar›n› yo¤unlaflt›rd›.Hatta “sipahi” ismiyle 3 bin civar›nda silahl›gücün bu süreçte örgütlendi¤i de yaz›l›p-çizil-mektedir.

ORTADO⁄U YEN‹DEN

11 Eylül’ü gerekçe yaparak Afganistan’›iflgal eden emperyalist haydutlar flimdi Orta-do¤u pazar›nda dünya dengeleri ve güçlerinis›n›yorlar. ABD, Ortado¤u’yu kuflatt›. ‹srail Fi-listin’i iflgal etti. Suudi Arabistan Yar›madas›-’na 140 savafl gemisi gönderildi. Amerikan, ‹s-rail ve ‹ngiltere donanmalar› K›z›ldeniz’e aç›l-d›. Üç devletin donanmalar› Do¤u Akdeniz’debüyük bir y›¤›nak yapt›. Ortado¤u’nun kara veetraf›ndaki deniz trafi¤i kontrol alt›na al›nd›.Türkiye’nin de kara harekat›nda ordusunu ki-ralad›¤› dikkate al›n›rsa savafl›n bir taraf› ola-rak ittifak›n ABD, ‹ngiltere, ‹srail ve Türkiyearas›nda flekillendi¤ini söyleyebiliriz.

ABD elini çabuk tutuyor. ‹kincil durum-daki emperyalistler Almanya, Fransa, Rusya veÇin gibi devletlerle bölgesel güçler konumun-da ittifak kurmaya çal›fl›yor. Bu amaçla Orta-do¤u ve Orta Asya’dan Uzakdo¤u’ya uzanan

bölge devletleriyle görüflmeler, ittifak aray›flla-r›n› yo¤unlaflt›rd›lar. ABD savafl stratejistlerin-den Francis Fukuyama; “Terörizme karfl› sa-vafl, düflman› askeri yenilgiye u¤ratmak demek.Bu ‹sraillilerin yapt›¤› gibi, sizi tehdit edenlerinolas› sald›r›lar›na karfl› önceden sald›rmay› vedüflman› destekleyen devletlerin pefline düflmeyigerekli k›labilir. Bu tür bir hareket, Amerika’dankalkan uçaklar›n tafl›d›¤› füzelerle yürütülemez;dünyan›n çeflitli bölgelerinde destekli askeri ope-rasyonlar gerektirir.

“Tüm gücüne ra¤men ABD bunu tek bafl›nabaflaramaz. Hedef Usame Bin Ladin ise ABD üsiçin Rusya, Pakistan ve belki de Çin’in yard›m›-na ihtiyaç duyacak. ‹stihbarat paylafl›m› için›l›ml› Arap devletlerinin siyasal iflbirli¤ine, Av-rupal› müttefiklerin askeri yard›m›na ihtiyaç du-yulacak…” diyor.

Fukuyama’n›n ilan etti¤i düflman, terö-rizm; do¤rudan herhangi bir emperyalist gücühedeflemeden, dünyan›n bugünkü dengeleriemperyalist iliflkiler gibi nedenlerle sömürgecihegemonya amaçlar›n› gizlemeye dönük poli-tik bir argüman. Ama ABD’nin hegemonya sa-vafl›nda ittifak iliflkilerine duydu¤u ihtiyaç isegerçek. ABD bu hatta yürümeye çal›fl›yor.Dünyan›n öne ç›km›fl belli bafll› emperyalistgüçlerini tek bafl›na egemen güç olma politika-s›na yedekleyerek, onlara bölgesel roller biç-mek istiyor. Ne var ki, emperyalist ç›karlar,ABD politikalar›na yedeklenmeye bugünkükonjonktürde müsaade etmiyor. Onlar rakipgüç olarak ittifak aray›fllar›n› sürdürüyor vehegemonya yar›fl›nda söz sahibi olmak istiyor-lar. Savafl›n çat›flmaya do¤ru evrilmeye baflla-d›¤› bu süreçte ise, ABD ile do¤rudan çat›fl-maktan kaç›nsalar da, kay›ts›z kalmayacaklar-d›r. Almanya, Fransa ve Rusya ile Çin gibi em-peryalist devletler, yerel devletlerin ABD ileçat›flmas›na dolayl› destek sunarak bu süreçteyer alabilirler. Savafl›n uzamas› halinde ise, buemperyalist güçler ikinci bir ittifak merkeziolarak ABD ile do¤rudan karfl› karfl›ya gelebi-lirler.

ABD Ortado¤u ülkelerine savafl yoluylagirerek askeri üs alan›na dönüfltürmeyi hedef-leyecektir. Dünyan›n belli bafll› Orta Asya, Pa-sifik, Balkanlar gibi bölgeleri ve Ortado¤u’yuon binlerce asker, silah gücüyle iktisadi ve si-yasi olarak egemenli¤ini pekifltirme ve denet-

31TEOR‹DE do¤rultu

Page 30: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

lemeyi amaçlamaktad›r. ABD kimi devlet ikti-darlar›n› alafla¤› etmeyi hedefler, haritalarlayeniden oynamay› hesaplarken ‹slam devletle-rinin antiamerikan bir forma kavuflan kitle ta-ban›nda de¤ifliklik yaratmay› da hesaplamak-tad›r. Yankee, dini inançlar› güçlü, arkas› ke-silmeyen emperyalist sald›r›lar›n da etkisiyleburjuvazisiyle z›mnen ittifaka girmifl, mevcutstatükoda kenetlenmifl y›¤›nlar› “laik” bir kit-leye dönüflümünü dayatacakt›r. ‹slamiyettekiaç›l›m, ABD’nin Ortado¤u’da kurdu¤u hege-monyan›n kal›c›l›¤› bak›m›ndan gereklidir.

Ama Ortado¤u’da, özellikle de Arap halk-lar›n›n emperyalizme karfl› öfkesi, kini büyük-tür. ‹srail siyonizmi ve ABD’ye duyduklar› öf-

ke, antiemperyalist, antisiyonist bilinç köklü-dür. Balkanlar’daki kadar yüzeysel ve kolaycade¤ifltirilebilecek bir sosyal formda de¤ildir.Bölgede mücadele eden ve çok derin kökleriolan kuvvetler vard›r. Filistin ve Kürt ulusu buhalklar›n bafl›nda gelmektedir. ABD bölgeyedaha fazla nefret, kin ve kaos götürecektir.

YEN‹ B‹R DÖNEM

Ortado¤u’da savafl, bölgede yeni bir döne-min de bafllang›c› olacakt›r. Geliflmeler, bölge-sel devrimin koflullar›n› h›zland›racak, geliflti-recektir. Filistin halk›n›n kaderi, Irak halk›n›nya da Kürt ulusunun kaderi iç içe geçmifltir/ge-çecektir. Ortado¤u halklar›n›n kurtuluflu dabirbirine daha çok ba¤l› hale gelmifltir. ABD,‹ngiltere ve ‹srail’in bölgeye müdahalesi, sade-ce y›k›m, s›n›rs›z fliddet ve uluslar›n ezilmesi-ne yol açmayacak, ayn› zamanda iflgale karfl›

savunma savafl›n› ve halklar›n bu savaflta çelik-leflmesini de getirecektir. Savafl, bölgesel devri-min mayalanmas›n›n yolunu açacak, ayn› ka-deri paylaflan halklar aras›nda birlik ve müca-dele arzusunu güçlendirecektir.

Bölgeye her emperyalist hamle, her hare-ket, antiemperyalist mücadelenin, bölge halk-lar›n›n baflkald›r›s›n›n önemine iflaret eder.Yaflama hakk›, bölge zenginliklerinin korun-mas› daha bir aciliyet kazan›yor. Arap ulusu-nun proletaryas›n›, komünistleri, Türkiyeli veKürdistanl› komünist ve devrimcileri s›cak birgündem bekliyor. Bu e¤er “uzun sürecek birsavafl”sa ve e¤er bu ABD’nin kurflun, bombazoruyla yeni bir düzen oturtma savafl›ysa, busavafla karfl› uluslar›n kendi kaderlerini tayinhakk›, ezilenlerin kurtuluflu ve sosyalizm içinsavafl› ad›m ad›m örgütlemek de kaç›n›lmazdemektir. Emperyalist gerici savafllar karfl›s›n-da marksistlerin çözümü sihirli de¤nek de¤il-dir. Görev, iflçi s›n›f› ve ezilenleri savafla karfl›örgütlemek, haz›rlamak, kendi kurtuluflu içinsavafla seferber etmektir. Bölge halklar›, dev-rimci ve antiemperyalist güçlerle iliflki kur-mak, bu iliflkileri gelifltirerek bölge çap›nda ör-gütlü bir antiemperyalist güce dönüfltürmek-tir. Arap halklar› Amerikan emperyalizmineduydu¤u kin ve öfkesiyle siyonizme, iflgallereolan tepkisiyle emperyalizme karfl› savaflta ko-layca örgütlenebilecek bir formasyona sahip-tir. Ama sosyalist bilinç ve devrimci önderlik-ten yoksun oluflu emperyalist iflgal ve özellik-le de ABD ile çat›flma halinde olan petrodalardelisi, aç gözlü Arap burjuvazisinin etkisine degirebilecek durumdad›r.

I. Dünya Savafl›’nda emperyalizm bölüflül-memifl topraklar› savafl yoluyla bölüfltü, dün-yan›n birçok ülkesini sömürgelefltirdi. II. Dün-ya Savafl›’nda emperyalizm, yeniden paylafl›magiriflti, sosyalizme savafl açt›. Bu savaflta yenil-giye u¤rad›, sömürgecilik yeni biçimler ald›.Filistin, Kürdistan gibi ulusal dinamikleri gö-rece zay›f uluslar hariç birçok ulus ulusal ba-¤›ms›zl›klar›n› kazand› ya da ulusal baflkald›r›ve sosyalizm mücadeleleri geliflti, yayg›nlaflt›.Amerikan’›n bütün dünyay› karfl›s›na alarakaçt›¤› bu yeni savafl, Yankee emperyalizmininsonunu haz›rlayacak ve dünya proletaryas›n›ntarih sahnesine yeniden ve daha aktif ç›k›fl›n›nönünü açacakt›r.■

32 TEOR‹DE do¤rultu

ABD, ‹ngiltere ve ‹srail’in bölgeyemüdahalesi, sadece y›k›m, s›n›rs›zfliddet ve uluslar›n ezilmesine yolaçmayacak, ayn› zamanda iflgalekarfl› savunma savafl›n› ve halkla-r›n bu savaflta çelikleflmesini degetirecektir.

Page 31: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

MART ay›n›n son haftas›nda Bergamaköylüleri yine gazetelere haber oldular. Nor-mandy flirketi ve Türk burjuva devletinin ku-rals›zl›klar›n›, keyfiliklerini protesto etmekiçin bir kez daha Bo¤az Köprüsünü trafi¤e ka-patt›lar. Köylüler ‹stanbul’da eylem yaparkensiyanürcü Normandy flirketinin iflçileri de Ber-gama’da eylem yap›yordu. “Ne güzel, iflçi-köy-lü omuz omuza mücadele ediyor” diye düflü-nüyorsan›z yan›l›yorsunuz. ‹flçiler köylüleridesteklemek için de¤il, siyanürcü flirketlerinidesteklemek için eylem yapt›lar! Türkiye Ma-den-‹fl sendikas›na göre üyeleri, “ifl ve ekmek”için mücadele ediyordu. ‹fl ve ekmek mücade-lesi ad›na, iflçi s›n›f›n›n tek bir bölü¤ünün bile,ülkesinin zenginliklerinin ya¤mas›nda, do¤as›-n›n tahrib edilmesinde emperyalistlerin ve yer-li iflbirlikçilerinin fedaili¤ine soyunarak Berga-ma köylülerinin karfl›s›na dikilmesi hazindir,düflündürücüdür. Örgütlü oldu¤u di¤er iflyer-lerinde binlerce maden iflçisi kap› önüne ko-

nulmak üzereyken g›k› ç›kmayan Maden-‹fl yö-neticilerinin; “ifl-ekmek” ad›na siyanürcü flir-kete koltuk ç›kmas› ise hazin bile de¤ildir; i¤-rençtir. Tipik bir korucu sendikac›l›k örne¤i-dir. Nihayet 3 Nisan 2002 tarihinde BakanlarKurulu’nun ald›¤› kararla ihanet karesi tamam-land›: Siyanürcü flirketin mühürlenmesine ikigün kala hükümet (‹zmir Bölge ‹dare Mahke-mesi’nin karar›n› hiçe sayarak) iflletmeye de-vam karar› ald›. Bu ihanet kumpas›n›n içindeiflçilerin (ve bir sendikan›n) ne ifli var? Bizi as›lilgilendiren bu. Ve bu ihanet ifl-ekmek ad›nayap›l›yorsa; ifl ve ekmek mücadelesinin s›n›rla-r›n›, olanak ve zaaflar›n› bir kez daha ele almakzorunday›z.

EKONOM‹K MÜCADELEN‹N SINIRLARI

‹fl ve ekmek mücadelesi, s›n›f mücadelesi-nin ekonomik mücadele aya¤› kapsam›ndad›r.Sermaye egemenli¤i alt›nda iflçi s›n›f›n›n ekme-

33TEOR‹DE do¤rultu

Bergama’daki Geliflmelerin Ifl›¤›nda

‹flçi S›n›f› ve Politika

Page 32: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

¤i (ücretleri) küçüldükçe patronlar›n kâr› bü-yür. Tersine iflçi s›n›f›n›n ekonomik kazan›m-lar› büyüdükçe patronlar›n kar› düfler. Bu yüz-den ekonomik mücadele hafife al›namaz. ‹flçi-ler ekonomik haklar› için mücadelede patronakarfl› birleflmeyi ö¤renirler. Patron karfl›s›ndakiçaresiz, tekil iflçiden, fabrikada birleflmeye,oradan iflkolu ya da ülke baz›nda birleflerekpatronlar s›n›f›n›n temsilcisi hükümetin karfl›-s›na dikilmeye uzanan çizgi, iflçi s›n›f›n›n, s›n›folarak sahneye ç›k›fl›n› özetler. Fabrikadaki ifl-çi-patron karfl›tl›¤›ndan, ülke çap›nda iflçi s›n›-f›-burjuvazi biçimindeki s›n›fsal karfl›tl›¤a ula-fl›lmas›nda ekonomik mücadelenin önemi bü-yüktür. Ve bu mücadele içinde politik bilinçk›v›lc›mlar› da oluflur. Bu karfl›tl›kta burjuvas›n›f›n temsilcisi devlettir. ‹flçi s›n›f› ise, (kar-fl›tl›k ekonomik mücadele s›n›rlar›n› aflmam›fl-sa) sendikal örgütlülükleriyle burjuvazinin veburjuva devletin karfl›s›na dikilir. Çünkü eko-nomik mücadele ve onun oluflturdu¤u bilinç,iflçi s›n›f›n›n sendikal örgütlerini yaratm›flt›r.Sendikalar y›¤›nsal s›n›f örgütleridir. ‹flçi s›n›f›-n›n kapitalizm koflullar›nda hak ve ç›karlar›n›gelifltirecek reformlar için mücadele ederler.Elbetteki bu nesnel pozisyonlar› sendikalar›politikas›z yapmaz, politika d›fl›nda tutmaz.Emperyalist siyanürcü flirketin fedaili¤ine so-yunan T. Maden-‹fl (yöneticileri) politikas›zm›d›r? Ya da 12 Eylül faflist cuntas›na genelsekreteri Sad›k fiide’yi Çal›flma Bakan› olarakveren Türk-‹fl (bürokratlar›) politikas›z m›d›r?Bunlar, iflçi s›n›f›n›n burjuvazinin kuyru¤unatak›lmas›n›n en gerici ve uç örnekleridir.“DGM’yi ezdik s›ra MESS’te diye sokaklar› zap-teden, 16 Mart katliam› üzerine “faflizme ihtar”slogan›yla genel greve giden sendikalar da iflçis›n›f›n›n devrimci-ilerici politik pozisyonlar›n›temsil etmektedir. Örnekler ço¤alt›labilir, amagereksiz.

Hiçbir sendika, politikan›n d›fl›nda de¤ildir.“Ben politikayla ilgilenmem, ifl ve ekmek müca-delesi d›fl›nda mücadele tan›mam diyen” bir sen-dika g›rtla¤›na kadar politikan›n içindedir.Çünkü bunu söylemek, ‘ben kapitalizm s›n›rla-r› içinde reformlar için mücadelenin ötesinegeçmem’ demektir. Tarihsel misyonu kapitalistsistemi y›k›p insan›n insan› ezme ve sömürü-sünün her türüne son vererek sosyalizmi kur-mak olan iflçi s›n›f›n› sonsuza dek ücretli köle-li¤e mahkum etmektir bu. ‹flçi s›n›f›n›n ö¤ret-

meni Lenin bu s›n›rlar› aflamayan bir mücade-le çizgisini “burjuva iflçi siyaseti” olarak nitele-mifltir. Burjuvazinin egemenli¤ini tan›ma ekse-ninde yürütülen bir mücadele, iflçi s›n›f›n› bur-juvazinin ve onun politikalar›n›n kuyru¤u ol-maktan kurtaramaz. Elbette ifl-ekmek için,ekonomik, demokratik reformlar için mücade-le önemlidir; e¤er kapitalizme ve burjuva ege-menli¤e karfl› iflçi s›n›f›n›n devrimci bilinciniyükseltiyor, siyasal bir kuvvet olarak birleflme-sini sa¤l›yor ve burjuvazinin kalelerine hücumetmek için mevziler sa¤l›yorsa. Reformlar, ikti-dar mücadelesini güçlendiriyorsa devrimci; a¤-z›na bir parmak bal çalarak iflçi s›n›f›n› kapita-lizm s›n›rlar› içinde tutuyor ve bu yolla burju-va egemenli¤in pekiflmesini sa¤l›yorsa gericibir rol oynar. Yal›t›l›p, mutlaklaflt›r›ld›¤›nda“tutarl›” ekonomik mücadeleler dahi nihai ola-rak bu s›n›ra dayan›r kal›r.

SAVUNMA SAVAfiI

‹flçi s›n›f›n›n yak›n dönem mücadele tarihi-ne ekonomik mücadeleler damgas›n› vurdu.

‹flçi s›n›f› 1990’lar›n bafl›ndan bu yana, esa-sen bir savunma savafl› yürütüyor. 1986’lardan,90’lar›n bafl›na dek cunta y›llar›n›n ekonomikkay›plar›n›n telafisi yönünde belirli bir ilerle-me kaydedildi. Fakat son on y›ll›k savunma sa-vafl›nda s›n›f›n kay›plar› çok büyüktür. Gerile-mifl, mevzilerini yitirmifltir. Baflar›l›, tutarl›, sa-vunmadan sald›r›ya geçmeyi haz›rlayan birmücadele süreci olamad› bu dönem. Durumuntesbiti, hatta nedenleri üzerinde b›kt›r›rcas›naduruldu. Tekrar buralara girmeksizin dikkati-mizi iflçi s›n›f›n›n verdi¤i somut mücadelelerüzerinde yo¤unlaflt›rmak durumunday›z. Üc-retler, ifl güvencesi ve sendikal haklar için mü-cadele baflatt› bu dönemde. Tek tek iflyerleriönünde çad›r kurarak bekleme, bunun ziyaret-lerle, yer yer de sokak gösterileriyle desteklen-mesi, iflyerini terketmeme, zaman zaman polis-le ve direnifl k›r›c›larla çat›flma gibi özünde ba-r›flç›l mücadele yöntemleri ise temel mücadeleyöntemleri oldu. Baflkaca unsurlarda vard› el-bette. Pasif, bir günlük genel grev denemeleri,en büyü¤ü Temmuz 1999’da emeklilik yafl›n›nyükseltilmesine karfl› 500 bin iflçinin kat›ld›¤›dev miting benzeri Ankara yürüyüfl ve miting-leri, genel grev slogan›n›n sahiplenilmesi, IMFpolitikalar›na düflmanl›k ekseninde geliflen an-

34 TEOR‹DE do¤rultu

Page 33: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

ti-emperyalist bilinç, vb. ileriye at›lan ad›mlar-d›. Fakat bunlar kendi bafl›na yeterli olmad›,olamaz. Ekonomik mücadele do¤as› gere¤i, po-litik bilinç k›v›lc›mlar› oluflturur, fakat iflçi s›-n›f› devrimcileri bu k›v›lc›mlardan s›n›f›n dev-rimci-politik yang›n›n› tutuflturamazsa burju-vazi ve onun sendika bürokrat› uflaklar› bu k›-v›lc›mlar› söndürür. Olan da budur. Burjuvazive devletinin sald›r›lar›na karfl› mücadele iste-¤ini defalarca ortaya koyan iflçi s›n›f›n›n enerji-si, sendika bürokratlar›n›n oyalama ve entrika-lar›yla defalarca bo¤ulmufltur. Etkisiz, sonuç-suz, kof gövde gösterilerine dönüfltürülen An-kara yürüyüfllerinin akibeti bunu aç›kl›kla gös-teriyor.

Emperyalizm ve burjuvazinin büyük sald›r›dalgas›n›n, iflçi s›n›f›n›n son on y›lda yürüttü-¤ü mücadele s›n›rlar› içine hapsolunarak yan›t-lanamayaca¤› aç›k de¤il mi? ‘90’l› y›llarda Re-fah Partisi’nin belediyelerde giriflti¤i iflçi k›y›-m›na karfl› verilen mücadeleleri ele alal›m. Ör-ne¤in ‹stanbul’da hemen hemen her ilçe bele-diyesinin iflçileri de¤iflik zamanlarda k›y›makarfl› direnifle geçti. Çad›rlar kurdular, polisleçat›flt›lar, iflgaller, açl›k grevleri yapt›lar. Anka-ra’ya yürüdüler… Belediye iflkolundaki di¤eriflçiler, direniflçi arkadafllar›n› ziyaretin, maddidayan›flman›n ötesine geçmediler. Direnifl ezil-di¤inde s›ra dünkü ziyaretçilere geldi. fiimdionlar direniflteydi ve s›n›f kardefllerinden ziya-retlerin ötesinde destek görmediler. Esasen da-ha ötesinde bir destek de beklemediler. Çünkümücadele ufuklar› (sendikal bürokrasi eliyle)bunlarla s›n›rlanm›flt›. Sosyalistlerin ve dev-rimcilerin iflkolu baz›nda flartel indirme, daya-n›flma grevleri örgütleme, daha fazla kararl›l›k,bedel ödemekten çekinmeme, gösteriler, iflgal-ler gibi önerilerine so¤uk bakt›lar. Her bir iflçibölü¤ü kendi sendika bürokrat›n›n kuyru¤unatak›ld›. Parça parça direndiler, parça parça ye-nildiler. Parçalar›n toplam›ndan ise, gerilemeve mevzi kay›plar› ç›kt›.

Parçalanma, iflçi s›n›f›n›n iç-parçalanmas›n›aflan boyutlardad›r elbette. Ulusal, demokratikhaklar› için mücadele eden Kürtler, emekçimemurlar, yoksul köylülük, ö¤renci gençlik,kad›nlar, demokratik Alevi hareketi… Her birikendi cephesinden burjuva devletle çarp›fl›yor,her biri yan› bafl›ndaki emekçi kardefllerininortak düflmanla mücadelesine ilgisiz kal›yor veherbiri kendi pay›na yeniliyor ya da geriliyor.

Sonuç: Emekçilerin topyekün gerilemesi veparçalayarak ayr› ayr› bo¤azlad›¤› emekçilerinüzerinde topyekün pekiflen burjuva-emperya-list egemenlik. Bu yüzden her kim ki, iflçi veemekçilere “kendi sorununuzdan baflkas› siziilgilendirmez” diyorsa, o burjuvazinin ufla¤›,emekçilerin düflman›d›r. Her kim ki, fabrikan›-z›n, ifl kolunuzun ve hatta iflçi s›n›f›n›n sorun-lar› d›fl›nda sizi ilgilendiren bir fley yoktur di-yorsa, o iflçilerin düflman›d›r. Her kim ki, iflçis›n›f›n›n ufkunu ifl-ekmek kavgas›yla s›n›rl›-yorsa, o iflçi s›n›f›n›n düflman›d›r.

Emperyalistlerle kader birli¤i yapan iflbir-likçi burjuvazi, IMF politikalar› gere¤i yüz bin-

lerce iflçiyi kap› önüne koyacak, ücretleri düflü-recek, madenleri, tersaneleri kapatacak, tütün-cülü¤ü öldürecek ve her fabrika buna kendibafl›na direnecek! Bu mümkün mü? Biz yaln›z-ca kendi fabrikam›zda, ifl kolumuzda, ifl-ekmekmücadelesi yürütürüz. Çad›r›m›z› kurar, ziya-retçi bekleriz. Sendikac›lar›m›z›n sözündenç›kmaks›z›n aras›ra Ankara’ya gidip geliriz, po-litikaya falanda kar›flmay›z diyecek ve bu yak-lafl›mdan zafer beklenecek! Bu mümkün mü?Hay›r. Bu yaln›zca yenilgi getirir: Son on y›lbunu gösteriyor. Bu yol duvara dayanm›flt›r.IMF ile yap›lan anlaflmalar iptal edilsin diyehayk›ran iflçi s›n›f›, fark›na vars›n varmas›n po-litika alan›na ad›m atm›fl demektir. Yani ülke-nin nas›l yönetilece¤i hakk›nda söz söylemeyebafllam›flt›r. Bunu, bilinçli bir s›n›f politikas› veiktidar savafl›m› düzeyine yükseltmeden tutarl›ve baflar›l› mücadelelere imza atmak, istikrarl›bir savafl›m yürütmek olanaks›zd›r. ‹flçi s›n›f›‹ncirlik’ten kardefl Irak halk›n›n vurulmas›n›

35TEOR‹DE do¤rultu

Hiçbir sendika, politikan›n d›fl›ndade¤ildir. “Ben politikayla ilgilenmem,ifl ve ekmek mücadelesi d›fl›nda mü-cadele tan›mam diyen” bir sendika

g›rtla¤›na kadar politikan›n içindedir.Çünkü bunu söylemek, ‘ben kapita-

lizm s›n›rlar› içinde reformlar için mü-cadelenin ötesine geçmem’ demektir.

Page 34: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

engellemek, Filistinlileri bo¤azlayan siyonist‹srail’le Türk devletinin utanç veren ittifak›n›bozmak, Afganistan’a birlik gönderilmesini en-gellemek, kardefl Kürt halk›n›n ulusal demok-ratik mücadelesini desteklemek, memurlar›nsendikalaflma özgürlü¤ü, ö¤rencilerin YÖK,paral› e¤itim ve polis copuna karfl› mücadelele-rine omuz vermek, halk›n yi¤it evlatlar›n›n Ftiplerinde katledilmesini önlemek için savafl›-ma at›lmak zorundad›r. Yaln›zca sendikalardade¤il, kendi devrimci partisi etraf›nda da ör-

gütlenmek zorundad›r. Yaln›zca pasif-bar›flç›lmücadele yöntemleriyle yetinmeyip, gerekti-¤inde kullan›lmak üzere bütün mücadele yön-temlerini ö¤renmek zorundad›r. Tek cümleyledevrimci partisi etraf›nda örgütlenip, tüm ezi-lenlerin bafl›na geçerek faflizme, emperyalizmeve kapitalizme karfl› özgürlük ve sosyalizm içiniktidar mücadelesine at›lmal›d›r. Bu perspek-tifle ele al›nmayan ifl-ekmek mücadelesi güdükkalmaya mahkumdur. Sonu gelmeyen bir oya-lamacaya dönüflerek iflçi s›n›f›n›n devrimcienerjisini kötürümlefltirmesi kaç›n›lmazd›r.Dahas› siyanürcü Normandy iflçilerinin yapt›¤›gibi ifl-ekmek ad›na utanç verici noktalara sü-rüklenmek bile mümkündür.

‹flsizli¤in 盤 gibi büyüdü¤ü, ücretlerin düfl-tü¤ü, sendikal örgütlerin da¤›t›ld›¤›, kalanlar›nda bürokratlar›n arpal›¤›na dönüfltü¤ü koflul-larda iflçi s›n›f› ne yapacak? E¤er Normandy ifl-çilerinin açt›¤› u¤ursuz yolu izlerlerse, iflçilerbir lokma ekmek için birbirlerinin gözünü oy-

maktan kurtulamazlar. T. Maden-‹fl bürokrat-lar› gibi burjuva ufla¤› sendikac›lar, iflçi s›n›f›n›bu ç›kmaz yollara sürüklemekte hiç tereddütetmezler. Halbuki tüm bu yak›c› sorunlar, iflçis›nf›n›n ve iflsizlerin genifl bölüklerini sermayeegemenli¤ine ve emperyalizme karfl› birlefltir-mek için muazzam olanaklar sa¤l›yor. Bir ko-flulla; özgürlük için savafl›lmadan ifl ve ekmekiçin tutarl› bir savafl›m yürütülemez. ‹flçi s›n›f›tüm ezilenlerin sorunlar›na sahip ç›kmadankendi sorunlar›na sahip ç›kamaz, tüm ezilenle-rin kurtuluflu için savaflmadan kendini de kur-taramaz. Tüm ezilenleri politik bir kuvvet ola-rak birlefltirip sermaye egemenli¤ini yerle biretme yetene¤ine sahip biricik güç iflçi s›n›f›d›r.Tarihsel misyonunun gereklerine uygun biryola girme görevi iflçi s›n›f›n›n önünde duru-yor.

Soyut, teorik bir önerme de¤ildir bu. Dün-yada ve co¤rafyam›zdaki bütün canl› geliflme-ler bu ihtiyac›n yak›c›l›¤›n› do¤ruluyor. Embri-yon halindeki örnekler dahi iflçi s›n›f›n›n gücü,birlefltiricili¤i ve öncü rolünün anlafl›lmas› içincanl› veriler sa¤l›yor. 1990’daki büyük maden-ci yürüyüflünü ele alal›m. Toplam maden iflçisi35-40 bin civar›ndad›r. ‹flçiler Mengen barikat-lar›na dayand›¤›nda arkalar›nda 150 bin kiflilikdev bir kitle vard›r. Okullar tatil olmufl, ev ka-d›nlar›, esnaf, civar köylüler ak›n ak›n iflçilerinarkas›nda toplanm›flt› ve hep birlikte sermayeegemenli¤inin baflkenti Ankara’ya yürüyorlar-d›. Hükümetin kömür ithal giriflimi Güney Af-rikal› Liman iflçilerinin yüklemeyi reddetmesiüzerine suya düflmüfl; eylem Enternasyonel birboyutta kazanm›flt›. Zonguldak ad› bütün ezi-lenler için moral ve heyecan kayna¤›yd› art›k.Devrimciler, Botan-Zonguldak ele ele slogan›y-la eylemin önüne daha genifl bir perspektif aç-maya çal›fl›yorlard›. 150 bin kifli yürüyordu,ama emek ve özgürlük güçlerinin, milyonlarcaemekçinin kalbi o yürüyüfl kolunda at›yordu.Ankara hükümetiyse tedirgindi. Çok sonralar›dönemin yetkilileri s›k›yönetimi tart›flt›klar›n›,ayn› günlerde bafllayan Körfez savafl› nedeniyleEmperyalist a¤ababalar›yla birlikte ciddi tedir-ginlikler yaflad›klar›n› aç›klad›lar. Sonuçlar› biryana, 35 bin maden iflçisinin bafllatt›¤› bir eyle-min potansiyel olanak bar›nd›rd›¤› imkanlar,açt›¤› perspektifler böylesine genifltir iflte. Onedenle iflçi s›n›f›, gücünü küçümsememeli, ta-rihsel rolünü unutmamal›d›r.

36 TEOR‹DE do¤rultu

Ulusal, demokratik haklar› için müca-dele eden Kürtler, emekçi memurlar,yoksul köylülük, ö¤renci gençlik, ka-d›nlar, demokratik Alevi hareketi…Her biri kendi cephesinden burjuvadevletle çarp›fl›yor, her biri yan› ba-fl›ndaki emekçi kardefllerinin ortakdüflmanla mücadelesine ilgisiz kal›-yor ve herbiri kendi pay›na yeniliyorya da geriliyor.

Page 35: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

BERGAMA KÖYLÜLER‹NDEN Ö⁄RENMEK

‹roniktir; T. Maden-‹fl üyesi iflçilerin, karfl›-s›na dikildikleri Bergama köylülerinden ö¤re-nece¤i çok fley vard›r. E¤er Bergama köylülerisiyanürcü flirketin iflçilerinin bugün yapt›klar›-n› yapsalard›, tarlalar›n› komflular›yla rekabethalinde flirkete satar, sonra komflular›ndan da-ha düflük ücretlerle flirkete iflçi olarak kap›lan-maya çal›fl›r ve bugün Bergama ovas›n›n yerin-de bir çöl olurdu. Bergama köylüleri baflka biryol izlediler. Yörenin ayd›nlanm›fl insanlar›n-dan baz›lar› k›sa sürede siyanürün zararlar›n›ö¤rendiler. Dünyadaki kötü örnekleri inceledi-ler. Bu iflten ne kazan›r›z diye düflünmediler,topraklar›m›z› çöllefltirersek çok fley kaybede-riz, ülkemiz de kaybeder dediler. Bu öncü un-surlar köylerde toplant›lar düzenlediler, soru-nu tart›flt›lar, köylüleri ayd›nlatt›lar. Durumukavrayan köylülerde, örgütlenme ve hareketegeçme iste¤i uyand›. Köylerde komiteler kurul-du. Ve kaynaflma soka¤a taflt›, eyleme geçtiler.Her ad›mlar›nda eylemleri büyüdü, bilinçlerigeliflti. Ev ve tarla kölesi kad›nlar en önde yü-rümeye, eylemin sözcüsü hatipler olarak öneç›kmaya bafllad›lar. Karfl›lar›na jandarma dikil-di¤ine bu iflin siyanürcü flirket boyutlar›n› dakendi küçük topraklar›n› koruma kavgas›n› daaflt›¤›n› farketmeye bafllad›lar. Dün topra¤›m›z›çöl yapt›rmayaca¤›z diyenler art›k, ülkemiziemperyalistlere ya¤malatmayaca¤›z slogan›ylayürümeye bafllad›lar. Eylem içinde bir bilinçs›çramas› yaflad›lar ve eylemlerinin kapsam› dabu s›çramaya efllik ederek geniflledi. Ankara’yayürüdüler, çünkü, bunun hükümet kat›nda çö-zülecek politik bir sorun oldu¤unu anlam›fllar-d›. ‹stanbul’a yürüdüler, çünkü, kamuoyununilgi ve deste¤i olmadan kazanamayacaklar›n›ö¤renmifllerdi. Edremit Körfezi’ni talan edeceksahil yolu projesine karfl› Çanakkale’ye yürü-düler; çünkü, kendileriyle benzer sorunlar› ya-flayan di¤er emekçilerle dayan›flma içinde ol-madan Bergama’y› kurtaramayacaklar›n› bili-yorlard›. Onlar›n mücadelesi Hopdediks Bay-ram Day› gibi, Oktay Konyar gibi sembol isim-ler yaratt›. Semboller yaratan bir mücadele, za-fere yürüyen bir mücadeledir. T›pk› HasanOcak’› dünya çap›nda sembollefltiren kay›plarmücadelesi gibi sembolleriyle, eylemleriyleBergama köylüleri co¤rafyam›zda ve dünyadamilyonlarca emekçisinin sempati ve deste¤ini

kazand›. ‹flçi s›n›f› ve emekçilerin onlar› dahaaktif desteklemek gibi bir görevi var. Ama da-ha da önemlisi Türk köylülü¤ünün yüz ak›Bergama köylülerinin mücadelesinden ö¤ren-mektir.

Nedir Bergama hikayesinin özeti? Öncü un-surlar kitleyle özgür temas noktalar› yakalad›-lar. Yürütülen ayd›nlatma-ajitasyonun etkisiylekitlede örgütlenme ve eyleme geçme iste¤iuyand›. Öncülerle taban inisiyatifinin özgünbileflimine dayanan köy komiteleri olufltu veeyleme geçtiler, Eylem içinde ufuklar› geniflle-di. Mücadelerinin anti-emperyalist içeri¤i öneç›kmaya bafllad›. Destekleri büyüdü. Toplum-sal destek sa¤lama ve baflkalar›n›n yard›m›nakoflma yönünde f›rsatlar› de¤erlendirmeye bafl-lad›lar. ‹flte bu çizgiden yürüyerek bugünlereulaflt›lar. E¤er her köylü kendi küçük tarlas›-n›n çitleri aras›na hapsolsayd›, Bergama köylü-lerinin büyük mücadelesi diye bir fley olmazd›,ama a¤›tlar yakarak izledi¤imiz bir Bergamaçölümüz olurdu. ‹flçi s›n›f›n›n ç›karaca¤› temelders bu olmal›d›r Bergama’dan: Küçük, bencilç›karlara hapsolan mücadeleler çöl kurakl›¤›n-da yenilgilere; ufkunu toplumsall›¤a do¤ru ge-niflleten, emek ve özgürlük güçlerinin bafl›nageçerek faflizme, emperyalizme ve kapitalizmekarfl› birleflik mücadeleye yelken açan mücade-leler ise zafere götürür.

‹fiÇ‹ SINIFI DEVR‹MC‹LER‹N‹NGÖREVLER‹

Devrimciler iflçi s›n›f›n› elefltirebilirler.Çünkü yap›c› her elefltiri ilerletici, devrimcibir rol oynar. Ama burada durulursa elefltiri-nin bir aya¤› eksik kal›r: Dönüp kendimizi deelefltirmek, prati¤imizi sorgulamak zorunda-y›z. Çünkü iflçi s›n›f›n›n ekonomik-sendikalmücadelesinin s›n›rlar› bellidir ve iflçi s›n›f›napolitik bilinç “d›flardan” götürülür. Götür-dü¤ümüz bilincin kapsam ve içeri¤i ne kadarzengin? Ne kadar özgür temas noktalar›nasahibiz s›n›fla? S›n›f›n bilinçlenmesi, örgüt-lülü¤ün pekiflmesi pedagojik bir ifl olman›nötesinde, esasen canl›, somut mücadelelerinürünü olaca¤›na göre, her can al›c› sorunundane kadar s›n›f›n yan›nday›z? Her ad›mda on-lara omuzdafll›k ve klavuzluk ederek ufuk-lar›n› geniflletiyor, mücadelelerini büyütüyorve politik örgütlülüklerinin temellerini ata-

37TEOR‹DE do¤rultu

Page 36: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

biliyor muyuz? Bunlar düflünülmesi, irdelen-mesi ve pratik olarak yan›tlanmas› gerekensoru ve sorunlard›r.

‹tibars›z sendika bürokratlar›n›n eylemkararlar›n› kitlesel olarak yan›tlayan, yüz bin-lerle yollara düflen, a¤alar› “salonlara de¤ilalanlara” diyerek s›k›flt›ran, IMF’yi ve emper-yalist savafl sald›rganl›¤›n› lanetleyen, genelgrev slogan›n› dilinden düflünmeyen iflçi s›n›f›,anlamak isteyene bir fleyler söylüyor asl›nda.Tüm bunlar›n nesnel anlam›; “biz hapsol-du¤umuz cendereyi parçalamak, aflmak is-tiyoruz” demektir. Bu mesaj› veren iflçis›n›f›na bizde sloganlar›m›zla, bas›n›m›zla, ak-tivistlerimizle gidiyoruz. Genel grev geneldirenifl, diyoruz. Taban inisiyatifi ve örgüt-

lülüklerini gelifltirin, sendikal bürokrasibarikat›n› afl›n, ezilenlerin bafl›na geçin, yal-n›zca ekmek için de¤il, özgürlük ve iktidariçin de dö¤üflün diyoruz. Ço¤unlukla da bun-lan› söylemekle yetiniyoruz. Ve çok zamanfarkediyoruz ki soyut-teorik önermeler bunlariflçiler için ve etkisi zay›f. Yaflam ve s›n›flarmücadelesi canl›, dinamik ve ak›flkand›r. Herdurumda ayn› soyut önermeleri tekrarlamak,önermelerin etkisini ve içeri¤ini zay›flat›r.Halbuki belki de y›llar boyunca de¤iflmedenkalmas› kaç›n›lmaz olan slogan ve öner-melerimizi, her somut durumda capcanl› biriçerikle doldurmak mümkündür. Çünkü, hersomut geliflme önermelerimizi do¤rulamak-tad›r.

Öyleyse yaln›zca sloganlar›m›z›n lafz›n›de¤il; onlar› do¤rulayan somut-geliflmeler vezengin bir içerikte donat›lm›fl ruhunu da ifl-çilere tafl›yal›m. Ne demektir bu? önceliklebozuk plak gibi birkaç cümleden ibaret genel

do¤rular› tekrarlay›p durmamak demektir. ‹fl-çilerle arkadaflça sohbet etmeyi ö¤renmek; ör-ne¤in son futbol çetesi skandal›ndan hareketlekontrgerilla devletine ve onun y›k›lmas›gere¤ine köprü kurmay› ö¤renmek demektir.Korkut Eken’in hapsedilmesi ve generallerinç›k›fl›ndan hareketle faflist diktatörlük ger-çe¤ini göstermek demektir iflçilere. Filistin,Irak, Afganistan’daki emperyalist sald›rganl›k-la, IMF politikalar› sonucu iflinden, afl›ndanolan iflçi aras›ndaki ba¤› göstermek ve örne¤iniflçi ve emekçileri ‹ncirlik’in kap›s›na y›¤abil-mek demektir. Slogan, söylem ve öner-melerimiz böylesine canl› bir içeri¤e kavuflurve uygun kanallarla, iflçilerle diyalog kurabilenaktivistlerle s›n›fa tafl›nabilirse, iflçilerde güçlübir örgütlenme ve eyleme geçme iste¤i uyan-d›racakt›r. F›rsat›n› buldukça hapsoldu¤u cen-dereyi parçalama iste¤ini d›fla vuran iflçi s›n›f›,bir bak›ma devrimcilere ça¤r› ç›karmaktad›r:Biz buradan ç›kmak istiyoruz, yeterki bizedo¤ru yaklafl›n. Öyleyse bu ça¤r›ya pratik-dev-rimci yan›tlarla karfl›l›k vermek, üretmekzorunday›z. Kendi cephemizden soyuttansomuta, teoriden prati¤e uzanan köprünündilini, söylemini, kadrosunu ve eylemini yarat-makla yükümlüyüz.

Somutlayabiliriz. Bergama köylülerinmücadele derslerini iflçilerle tart›flabiliyormuyuz? Siyanürcü flirketten emperyalizme veiflbirlikçi burjuva devlete uzanan bilinç aç›k-l›¤›n› somut, canl› örneklerle, iflçileretafl›yabiliyor muyuz? Ya çevre mücadelesindenantiemperyalist mücadeleye uzanan köprüyükurabiliyor muyuz? T. Maden-‹fl bürokrat-lar›n›n ve Normandy iflçilerinin yüz karas›tutumunun anlam›n› canl› bir içerikle iflçileregösterebiliyor ve bunun iflçi s›n›f›n›nmücadele gelenekleri ve genel zay›fl›klar›ylaba¤›n› kurabiliyor muyuz? Yetinmeyip Ber-gama köylüleriyle eylemli dayan›flmay› örgüt-leye biliyor muyuz? T. Maden-‹fl ve Normandyiflçilerini yapt›klar›na piflman edecek güçlü birprotestoyu örgütleyebiliyor muyuz? Öyle birprotesto ki, yaln›zca onlar› geriletmekle kal-mas›n; bir daha hiç kimsede o yola girmecesareti b›rakmayan bir ibret örne¤i yarats›n.

Her somut durumda bu yolu bulabilmek,yaln›zca sözle de¤il, eylemli, pratik bir kuvvet-le bu yolda yürüyebilmek…

‹flte çözmemiz gereken dü¤üm budur.■

38 TEOR‹DE do¤rultu

F›rsat›n› buldukça hapsoldu¤u cen-dereyi parçalama iste¤ini d›fla vuraniflçi s›n›f›, bir bak›ma devrimcilereça¤r› ç›karmaktad›r: Biz buradan ç›k-mak istiyoruz, yeter ki bize do¤ruyaklafl›n. Öyleyse bu ça¤r›ya pratik-devrimci yan›tlarla karfl›l›k vermek,üretmek zorunday›z.

Page 37: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

DENEY‹M ve öngörü her tarihsel teori-nin onlars›z geliflemeyece¤i iki temel bilefleni-dir. Ama bu iki bileflen teorinin geliflimi bo-yunca yan yana ve kendi bafl›na duran iki ö¤e-nin toplam› de¤ildir. Deneyim ve öngörünün,teorinin hareketi içindeki iliflkisi iç içe geçiflbiçimindedir. Bu etkinlik onlar›n ve ayn› za-manda teorinin de diyalektik hareketinin bü-tünlü¤ünü oluflturur. Bütünlü¤ün bozuldu¤uher somut durumda ya da aflamada teori sakat-lan›r, tarihsel olma niteli¤i zay›flar ya da yiti-rilir. Bozulma e¤er teorinin etkin deneyimdenuzaklaflmas› ya da kopufluyla ilgiliyse, doktri-nercilik baflat bir e¤ilim olur. Etkin öngörüüretimindeki t›kan›kl›k ya da boflluktan kay-naklan›yorsa bozulma, teori var olan›n do¤ru-lanmas›na dönüflerek gerçekçili¤in bata¤›nasaplan›p kal›r. Deneyim ve öngörü aras›ndakiiçiçeli¤in mant›¤› gere¤i, bozulma, temel ola-rak hangisinden kaynaklan›rsa kaynaklans›n,karfl› biçimini de yaratarak geliflir. Sonuç her

durumda teorinin ifllevsizleflmesidir.Teorinin bozulmas› sorunu; risk ve olas›-

l›¤› hiçbir zaman mutlak ortadan kald›r›labile-cek bir geliflim yasas› olamaz. Hatta tersi mut-lak olarak do¤rudur. Tarihin hareketi ve onunnesnel geliflme yasalar› teori dahil olmak üze-re, bütün bilinç biçimleri için sürekli yeni birdurum ya da “materyal” yarat›r. Bu teorininbütünlü¤ü bak›m›ndan yeni bir olas›l›k ya darisktir. Teori bundan kaçamaz, ancak ona ha-kim olabilir; etkin deneyim ve öngörü arac›l›-¤›yla tabii ki. Teori böyle bir iç sa¤laml›¤a vetutarl›l›¤a sahipse, her yeni geliflme; teori içinyeni bir bilgi nesnesi ve dolay›s›yla bilinçlen-me durumu anlam›na gelecektir. Teorinin so-¤ukkanl›l›¤› bundan baflka bir fley de¤ildir.

Bir tarih teorisi olarak diyalektik tarihselmateryalizmin Marks ve Engels taraf›ndan ku-ruluflu, kesin biçimde, deneyim ve öngörününsözünü etti¤imiz temelleri üzerine oturtul-mufltur. Lenin’in, sad›k bir marksist olarak, bu

39TEOR‹DE do¤rultu

Elefltirinin Süreklili¤inden Süreklili¤in Elefltirisine

Komün ve Marksizm

Marksizm, tam da, cans›z bir dogma olmad›¤›, tamamlanm›fl,haz›r, de¤iflmez bir ö¤reti olmad›¤›, eylemin canl› bir k›lavuzu ol-du¤u içindir ki, toplumsal yaflam koflullar›ndaki flafl›lacak kadar

beklenmedik de¤iflmeleri yans›tmak zorundayd›. Bu de¤iflme, de-rin parçalanmalar ve da¤›lmalarda, yalpalaman›n her biçiminde,

k›saca, marksizmin çok ciddi bir iç bunal›m›nda yans›yordu. (Lenin)

Page 38: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

temellere s›k› s›k›ya ba¤l› teorisiyle, Ekim sos-yalist devriminin yarat›c›s› oldu¤u biliniyor.Gerek Marks ve Engels, gerekse de Lenin’intarihin geliflim yasalar› karfl›s›ndaki sars›lmazmateryalizmlerini ve gerçekle iliflkilenme yön-temlerinin keskin k›l›c› alt›na kendi teorilerinibile nas›l büyük bir cesaretle yat›rmaktan kaç-mad›klar›n›, baz› somut tarihsel olaylar nez-dinde göstermeye çal›flaca¤›z. Ama bu dahaileride olacak. fiimdi kald›¤›m›z yerden; tari-hin hareketiyle, marksist teorinin hareketiningenel iliflkisinin belli bafll› temel ilkelerinin eleal›nmas›ndan devam edelim.

Teorinin so¤ukkanl›l›¤›, marksizmin tari-he yapt›¤› bilim afl›s›d›r gerçekte. Tarih, mark-sizmle birlikte, bir bilim olarak “nesnel”leflti-rilebilmifl, “toplumsal geliflimin incelenmesi”haline getirilebilmifltir. Deneyim ve öngörü-nün teorinin hareketi içindeki içiçeli¤inin ya-p›flkan maddesidir bilim. Yani teornin zemi-ninde durur. Deneyim, bilimin elefltirisindengeçerek “teori”leflir, öngörü bilimin prizma-s›ndan ç›kan teoridir. Marksist tarih teorisinindeneyimden öngörüye bu geçiflli hareketi, ko-layca anlafl›laca¤› gibi zamansal bir geçifltir.Deneyim, teorinin geçmifle, öngörü ise gelece-¤e aç›k olan ucudur. Deneyim, geçmifle ait, ya-ni yaflanm›fl olan oldu¤u ve öngörü, gelece¤eait, yani henüz yaflanmam›fl olan oldu¤u için,bilim teori bak›m›ndan, “bugün” de yani ya-flanmakta olanda durur. Geçmifl ve gelece¤inbu geçifllili¤inin diyalektik hareketi “bugün”de somutlafl›r. Bugünü unutan teori, o neden-le hem geçmiflsiz, hem de geleceksizdir; yanitarihsizdir. Tarih yoksa; teori de yoktur; oradabozulmadan bahsedilemez bile.

Bilimin marksist tarih teorisindeki ifllevibak›m›ndan Marks’›n kapitalist toplumun ge-liflim ve ve iflleyifl yasas›n› keflfetmek için ne-den o zamanki bugüne, yani, ‹ngiltere’ye göz-lerini dikti¤ini anlamak aç›klay›c› olacakt›r.Marks ‹ngiltere’yi 19. yüzy›lda incelemifltir;ama kapitalizmin geçmifli (kökleri) ‹ngilte-re’de ve Avrupa’da dört-befl yüzy›l öncesinedayanmaktad›r oysa. Ama o günkü–o gün engeliflkin biçimi olarak ‹ngiltere– kapitalist top-lumu incelemeden, temel bilgisi elde edilme-den, ne kapitalizmin geçmifl deneyimi anlafl›l›rhale getirilebilirdi ne de kapitalizm gelece¤i ileilgili öngörüde bulunulabilirdi. Bu insan ana-

tomisinin bilgisine sahip olmadan maymunanatomisi hakk›nda ve onun evrimi hakk›ndabofl laflar etmek gibi bir fley olurdu.

Marks meta’n›n tahlilinden art›de¤er sö-mürüsüne ulaflt›¤›nda kapitalizmin geliflimi-nin “gizi” de bilim arac›l›¤›yla ayd›nlat›lm›floluyordu. Bu dünü anlamak için bugünü ince-lemenin, yani tarihsel materyalizmin bilimyöntemidir. Bu bilim sayesindedir ki kapitaliz-min bugününde içerilmifl olan geçmifl, hembugün olandan ayr›flt›r›labilmifl hem de geç-miflte olanlar, flimdiye ulaflan dönüflümleriiçinde ele al›nabilmifltir. Deneyim, en geliflkiniliflkileri içinde teorilefltirilip, kapitalizmin,yani meta toplumunun geliflti¤i bütün top-lumsal örgütlenmeleri aç›klama gücüne sahipgenel do¤rulara ulaflm›flt›r. Ve zaten böyle ol-du¤u için marksist tarih teorisi, bilim arac›l›-¤›yla bugünü gelece¤e ba¤layan öngörüyü ge-liflirebilmifltir. Çünkü meta-toplumu (kapita-lizm), onu geçmiflten (feodalizm) ay›ran çelifl-kileri dönüfltürerek “bugün”ün de içinde ba-r›nd›rd›¤› gibi, ayn› zamanda, kendisini yads›-yarak dönüfltürecek çeliflkileri de “bugün” deba¤r›nda tafl›maktad›r. Bu nesnel çeliflkiningelecek öngörüsü, komünist toplum, yani özelmülkiyetin ortadan kalkmas›d›r.

Tarihin hareketini aç›klama gücü yaln›z-ca diyalektik tarihsel materyalist teoriye aittir.Burjuva tarih anlay›fl› bu bak›mdan ideolojikolarak tümüyle yeteneksizdir. Bu nedenle bur-juvazinin gerçekte bir tarih teorisi de yoktur.Ya da teori ad›na burjuva ideologlar›n ve tarih-çilerin yaz›p çizdikleri, tümüyle bir yan›lsa-maya denk düflmektedir. Yan›lsaman›n nesneltemeli, tarihin hareketinin kapitalist üretimiliflkilerinin geçici (yani tarihin belli bir döne-minde belirli koflullar alt›nda ortaya ç›km›fl)ve bu nedenle de tarih taraf›ndan afl›lmak zo-runda oldu¤unu göstermesidir. Yan›lsaman›nöznel nedeni ise, burjuvazinin s›n›f ideolojisi-nin bu tarihsel gerçekli¤e karfl› “bilinçsiz” olu-flu, ama tam da bu nedenle de tarihin ak›fl›nakarfl› bilinçli direniflidir. Burjuvazi tarih karfl›-s›nda kör ve tutsakt›r. Toplumsal geliflimin di-yalekti¤i, üretimin toplumsal karakterini veörgütlenmesini giderek en üst s›n›r›na do¤rutafl›rken ve bu nedenle de burjuvazinin bir s›-n›f olarak tarihsel gereksizli¤i a盤a ç›karken,o, özel mülkiyete ve onun sa¤lad›¤› egemenlik

40 TEOR‹DE do¤rultu

Page 39: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

ayr›cal›klar›na daha s›k› sar›lmaya devameder. Toplumsal devrimin zorunlulu¤u tarih-sel olarak buna dayan›r. Toplumsal dev-rim/devrimler tarihin önünü açar. Nas›l burju-vazi, feodalizme karfl›, onun temsil etti¤i tarih-sel olarak geri üretim iliflkilerini toplumsalolarak tasfiye ederek bir dönem devrimci birrol oynam›flsa, tarihin önünün aç›lmas› içinflimdi kapitalist üretim iliflkilerinin tasfiyeedilmesi gerekmektedir.

Evet gerekmektedir; teorinin dili bu. Yada teorinin toplumsal insana ça¤r›s› ve önünekoydu¤u görev budur diyelim. Teori böylecetoplumsal ifllevini yerine getirmifl oluyor. Amabu ‘dil’e varl›k kazand›ran nedir? Düflünceninteoride bu dil’e geliflinin toplumsal kayna¤›nedir? Teorinin soyutlad›¤›n›n toplumsal ilifl-kilerde dayand›¤› bir somutluk olmas› gerek-miyor mu? Çünkü dil, insanlar aras›ndaki ilifl-kilerin yak›nlaflmas›n›, ortak davranma ve ör-gütlülü¤ün geliflmesinin arac› olarak toplum-sal bir ifllev yürütüyorsa, dil’den önce bu ilifl-kinin temelinin toplumsal yaflamda pratik ola-rak zaten var olmas› gerekmektedir.

Dilin ortaya ç›kmas› ve geliflmesi, insan›ntoplumsallaflma prati¤inin ihtiyaçlar›ndando¤mufltur ve ona ba¤l› geliflmifltir. Tarihinmateryalist yorumu bak›m›ndan, tersi zatendo¤ru olamaz. ‹nsan›n toplumsal varl›¤›n› be-lirleyen bilinci de¤il, bilincini belirleyen top-lumsal varl›¤›d›r. Dil, bilincin bir arac› olaraktoplumsal bir ifllev gördü¤üne göre, demek kio da, materyalizmin bu yasas›na tarihsel ola-rak uyar.

O halde marksist tarih teorisinin (bilinci-nin) ortaya koydu¤u “gereklili¤i”, modern ka-pitalist toplumda “pratik olarak” yerine getire-cek toplumsal güçlerin de var olmas› gerek-mektedir. Yani kapitalist üretim iliflkilerinekarfl›, birleflen, örgütlenen, harekete geçen veonu y›kacak kadar güçlü bir toplumsal varl›k.Bu iflçi s›n›f›d›r ve marksizmin dili (teorisi),proletaryan›n kapitalizme karfl› tarih sahne-sindeki pratik hareketinin ihtiyaç ve ç›karlar›-n›n, düflünceye yans›mas›ndan baflka bir fleyde¤ildir. Marks, bilimsel sosyalizmi, di¤er sos-yalizm ak›mlar›ndan (ütopikler, burjuva veküçük burjuva soyalistlerinden) tam da böylebir s›n›r çizgisiyle ay›r›yordu.

Marks ve Engels’in kiflisel tarihlerinin ve

teorilerinin gelifliminin iflçi hareketinin burju-vazinin kuyru¤undan koparak, kendi ba¤›m-s›z s›n›f eylemlerine yönelmesi ve ilerlemesiy-le nas›l el ele ilerledi¤i biliniyor. ‹flçi s›n›f›n›nbu anlamda tarih sahnesine ç›k›fl›yla (1830-48) marksist teorinin tarih sahnesine ç›k›fl›aras›ndaki zamandafll›k, asla tesadüfün körlü-

¤üne ba¤lanamaz. Diyalektik tarihsel materya-list teori, her zaman ‘pratik ve nesnel etkilefli-min” sonucu dönüflerek ilerlemifltir. Onu zo-runlulu¤a ba¤layan tarihsel pratik ve nesneletkileflimini proletaryan›n hareketi olmas›bundand›r. Bu zorunluluk iliflkisi, marksizminilke ve temellerinin “teorik” olmad›¤›n›, bun-lar›n “hem eylemde hem de düflüncede” ger-çekleflmekte olmas›n›n/oldu¤unun aç›klama-s›d›r ayn› zamanda. Yani toplumsal gerçek,proletaryan›n eylemiyle dönüfltürülmekte, dö-nüflüm proletarya için teorilefltirilmektedir.Proletarya bak›m›ndan, gerçeklikte olan›n, te-oriye yans›mas›d›r bu. Tarihin ilerleyifli teorikde¤il, eylemseldir. Tarih, proletarya için, ey-lemden hareket eden, düflünceye (teoriye) dö-nüflendir. Engels, “Bizim doktrinimiz bir do¤-ma de¤il, eylem k›lavuzudur” derken, materya-list tarih teorisinin görevini mükemmel birformülasyonla ifade etmifl oluyordu.

41TEOR‹DE do¤rultu

Page 40: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

‹ster dinsel, felsefik vs. isterse marksizmgibi materyalist olsun, bütün tarihsel teoriler,insanl›¤›n gelece¤ine iliflkin belirlemelerdebulunan; “amaç ve göreve” iliflkin bilinçli for-mülasyonlard›r. Materyalist tarih teorisini, hertürlü idealist (burjuva ve küçük burjuva) tarihformülasyonundan ay›ran; onun “özünde dev-rimci ve elefltirel” yöntemidir. Bilim olarak ta-rihsel maddecilik, hiçbir “kutsal” do¤ruyu ta-n›maz. Marksist tarih teorisi, dünyan›n mad-

deselli¤ine bir bütün olarak bakar; her fley bir-biriyle iliflkilidir, her fley de¤iflir ve akar. Amamarksizm bütün ‘insan’l›¤›n ya da herhangi birs›n›f›n de¤il, iflçi s›n›f›n›n bilimsel ideolojisioldu¤u için, dünyan›n bütünselli¤ine onun s›-n›f ç›karlar›, amaçlar› gözüyle bakar. Bu, iflçis›n›f› tarihinin teorisi olarak marksizmin, ken-dini yaratan nedenleri de inceleyebilme üstün-lü¤üdür. Marksizm teorisi ve eylemleriylekendi tarihsel hareketini elefltirebilme gücünesahip tek tarih anlay›fl›d›r.

‹flçi hareketi, tarihsel varl›k koflullar› ne-deniyle, homojen bir hareket de¤ildir. Burjuvave küçük burjuva ideolojik hegemonya ve mü-dahalenin s›n›f hareketi üzerindeki etkisi, iflçis›n›f›n›n davran›fl›na do¤rudan yans›r. Amanesnel olarak da katmanlar ve statü farkl›l›kla-r›yla bölünmüfltür iflçi s›n›f›. Kapitalizm reka-bet anarflisini iflçi s›n›f› içinde de üretmifltir.Marks ve Engels, bir yandan iflçi s›n›f›n›n bu

parçal› bütünlü¤ünü objektif olarak kapitaliz-me karfl› olan hareketini siyasal bak›mdan ha-raretli bir coflkuyla destekler, k›flk›rt›r ve ör-gütlerken, ayn› zamanda hareketin ideolojikve örgütsel birli¤ini engelleyen, bozan ak›mla-ra karfl› da amans›z bir mücadele yürütmüfller-dir.

Ütopyac› sosyalistlerin “komünizm ideal-leri” için yürüttükleri kavgac›l›¤› sayg›ylaöverken, onlar›n kendi zamanlar›ndaki ça¤dafluzant›lar›n›n günü geçmifl fikirlerini iflçi s›n›f›aras›nda yaymalar›na karfl› mücadele yürüt-müfllerdir. ‹flçi s›n›f› kitlelerin devrimci yürü-yüflleri boyunca onlara kendileri d›fl›nda daönderlik eden Blanqi, Proudhon, Bakunin, La-selle vb. bilimsel sosyalizmden uzak pek çokiflçi s›n›f› liderini, bütün kritik dönemlerde s›-n›f›n ç›karlar› do¤rultusunda özel olarak uyar-m›fl, yard›mc› olmaya çal›flm›fllard›r. Ama ayn›zamanda iflçi kitlelerinin ideolojik, siyasal veörgütsel e¤itimi için yine bu liderlerin temsiletti¤i düflüncelere karfl› kesintisiz bir elefltirive teflhir faaliyeti yürütmüfllerdir.

Ancak yine de marksist elefltirinin esas›fikirlerin ve liderlerin incelenmesi üzerineoturmaz. Elefltirinin ba¤l› oldu¤u hareket, fi-kirlerin hareketi de¤il, proletaryan›n toplum-sal eyleminin hareketidir. Fikirler ve kifliler buhareketi etkiledikleri oranda marksist elefltiri-nin do¤rudan konusu olurlar. Bu elefltirinin,iflçi s›n›f›n›n devrimci hareketinin önünü aç-ma görevine s›k› s›k›ya ba¤l› pratik bir ilkesi-dir. Marksizm iflçi s›n›f›n›n kurtulufl hareketi-nin teorisidir. Kapitalizme karfl› geliflen hertoplumsal hareket/eylem nesnel olarak dev-rimci bir olanak yarat›r. Marksist elefltirininkayna¤›n› ald›¤› toplumsal zemin budur. ‹flçis›n›f› bak›m›ndan onun geliflen hareketininbizzat kendisi kapitalizmin elefltirisidir. Mark-sizm iflçi s›n›f›n›n bu pratik elefltirisinin teori-sidir. Markizmin elefltirel teorisi, s›n›f›n bu ey-lemli elefltirisinin, yolundan sapmadan ya dabüyük hatalara düflmeden ilerlemesine yar-d›mc› olmaktan ibarettir. Marksist teorininelefltirisini do¤uran toplumsal eylemin elefliri-sidir, tersi de¤il. E¤er böyle olmasayd› teorieylemden beslenemez, eylem teoriyle önünüayd›nlatamaz; marksizm, marksizm olmazd›.Marks bu nedenle, Engels’le birlikte kurdukla-r› tarih teorilerini kavramayan ve onu eksik,

42 TEOR‹DE do¤rultu

Teorinin bozulmas› sorunu; risk veolas›l›¤› hiçbir zaman mutlak ortadankald›r›labilecek bir geliflim yasas›olamaz. Hatta tersi mutlak olarakdo¤rudur. Tarihin hareketi ve onunnesnel geliflme yasalar› teori dahilolmak üzere, bütün bilinç biçimleriiçin sürekli yeni bir durum ya da“materyal” yarat›r. Bu teorininbütünlü¤ü bak›m›ndan yeni birolas›l›k ya da risktir.

Page 41: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

yanl›fl kavrad›klar› biçimde kullanarak iflçi s›-n›f›n›n tarihsel geliflimine iliflkin program,taktik vs. üreten “teorisyen”lerle bol bol karfl›-laflt›¤› için “ben marksist de¤ilim” diyerek“marksizm” ad›na yaz›lan çizilenlerle kenditeorisi aras›na kal›n bir s›n›r çizgisi çekmeyeözen göstermifltir. Özen göstermifltir çünkübu Marks’tan daha “marksist” düflünce e¤ilim-leri, marksizmi revize etmenin, s›n›f hareketiiçine oportünizmi yerlefltirmenin, iflçi s›n›f›-n›n devrimcili¤ini reformizmle törpülemeninve toplam›nda da iflçi s›n›f› içinde burjuvaziyiyaflatman›n temsilcileri olarak tarihsel bir roloynamaktad›rlar. Lenin, devrald›¤› bu “s›n›rçekme” miras›n› kendi döneminin devrimcihareketi içinde s›k› s›k›ya uygulamay› baflara-bilmifltir. Ekim sosyalist devriminin önününaç›lmas›na do¤ru ilerleyen tarihsel geliflim sü-reci, Lenin’in marksizmin temel görüfllerini veilkelerini suland›ran, bozan ve çarp›tan dü-flüncelere karfl› yürüttü¤ü kesintisiz ve uzlafl-maz mücadele olmadan asla anlafl›lamaz.

Bu özellik, proletaryan›n tarih yaratantoplumsal eylemiyle, marksistlerin ve mark-sizmin tarihinin nas›l kopmaz bir ba¤ içindebirbirine ba¤l› ilerlediklerinin anlafl›lmas› ba-k›m›ndan yaflamsald›r.

Evet, her zaman birbirine ba¤l›, ama hepbirbirine paralel de¤il. Marks’›n Komün’e yak-lafl›m ve iliflkilenme yönteminin incelenmesibu anlamda oldukça ayd›nlat›c› olacakt›r.Çünkü orada, teorinin tarihe karfl› sorumlulu-¤u; olaylar›n içindeyken elefltirel olabilme ye-tene¤i, proletarya hareketini cesurca uyarmakararl›l›¤›, kendi görüfllerini gözden geçirmetutarl›l›¤› ve proletarya hareketinin gelece¤iiçin sonuçlar ç›karma amac› birarada bulun-maktad›r.

Sonuncudan bafllarsak; 1871 Paris Komü-nü, Marks’›n tan›m›yla bu ilk “iflçi devleti” herdevrimin temel sorunu olan iktidar sorununayeni bir somut nitelik kazand›rm›flt›r. Her nekadar daha 1848’de Komünist Manifesto’dasorunun temelleri ve genel ilkeleri ortaya ko-nulmufl olsa da, Marks ve Engels “Komün, ‘ifl-çi s›n›f›n›n haz›r devlet mekanizmas›n› basitçeele geçirip, onu kendi amaçlar› için hareketegeçiremeyece¤ini’ kan›tlam›flt›r” diyerek, te-orilerini “düzeltme”den kaç›nmam›fllard›r. Budüzeltmeyi, 1872 tarihli Almanca yeni bask›s›-

n›n önsözünde aç›klayarak, Komünist Mani-festo’ya eklemifllerdir.

Asl›nda Marks daha Komün s›ras›nda(Nisan 1871) Kugelmann’a yazd›¤› mektupta,“bürokratik-askeri mekanizmay› paramparçaetmeyi” ve bunun “bu k›tadaki her gerçekhalk devriminin önkoflulu” olarak düflündü-¤ünü ifade etmifltir. Marks’›n bu teorik öngö-rüsü, do¤rudan iflçi s›n›f› hareketinin son yir-mi befl y›ll›k deneyimlerine, özellikle de 1848-49 devrimlerinde oynad›¤› rol ve bunun ikti-dara yans›ma (yans›mama) sorunlar›na daya-n›yordu. Marks ve Engels’in 1848-’49 devrimy›llar›n›n deneyimlerinden ç›kard›¤› teorikdersler, Parisli iflçiler taraf›ndan pratik olarakilerletiliyordu. Düzeltme, bu yeni toplumsalgeliflmenin pratik elefltirisinin, teorik olarakyerine getirilmesinden baflka hiçbir fley de¤il-dir. Deneyimden öngörüye, öngörüden dene-yime; prati¤in ve teorinin tarihin gösteri sah-nesindeki diyalektik dans›. Marksist politika-da tarihin esteti¤i iflte böyle yarat›l›yor.

Demek ki elefltiri, marksizm bak›m›ndanher fley “olup bittikten” sonra devreye girenbir etkinlik de¤il. Bu anlamda teorik elefltiri,Marks ve Engels’in prati¤inde de görülebilece-¤i gibi sürecin her aflamas›nda aktiftir. Eleflti-rinin ifllevi bak›m›ndan böyle olmas› bir zo-runluluktur. Çünkü hayat devam eder; gelifl-me sonsuzdur. Marks sahip oldu¤u elefltirelyöntem arac›l›¤›yla Paris Komün’üne ulaflantoplumsal geliflme sürecinin genel yönünüçok önceden görmüfl, geliflimin her aflamas›n-da ortaya ç›kan sorunlar› teorik olarak da elealm›fl ve çözümlemifltir. ‹flçi hareketinin top-lumsal eylemiyle, marksist teori aras›ndakielefltirinin süreklili¤inden, süreklili¤in eleflti-risine do¤ru gelifltirilen bu diyalektik, Komüngelip kap›ya dayand›¤›nda da tabii ki iflleye-cekti. Bu nedenle Marks, daha Komün’ün ilanedilmesinden befl-alt› ay önce burjuvaziyi y›k-maya dönük bir iflçi ayaklanmas›n›n “umut-suzca giriflilen bir ç›lg›nl›k” olaca¤›n› aç›kçadile getirebildi¤inde, iflte bu diyalektik konufl-mufl oluyordu. Bu uyar›, Paris iflçi s›n›f›n›n ey-leminin devrimci elefltirisinden ç›kan bir so-nuçtan baflka nedir ki! Marks devrimin koflul-lar›n›n henüz proletaryan›n iktidar› alacak ka-dar olgunlaflmam›fl oldu¤unu görüyordu. Vetabii onu bekleyen tehlikeleri de. Uyar›s›ndaki

43TEOR‹DE do¤rultu

Page 42: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

keskinli¤in kayna¤› buydu.Ne var ki Paris iflçisi, bütün büyük top-

lumsal hareketler ve özellikle de devrimlerdeoldu¤u gibi teoriden daha ileri gitmifltir.Marks’›n o her fleyden çok de¤er verdi¤i, “kit-lelerin tarihsel inisiyatifi” harekete geçmifl veParis iflçileri “gö¤ü fethe” ç›km›fllard›. Marksve Engels’te zaten her gerçek militan materya-listin yapmas› gereken fleyi yapm›fllar, Ko-müncülerin kahramanl›¤› önünde sayg›yla se-lam durmufllard›r. ‹lelebet de¤il tabii! Çünkühayat devam ediyordu. Ve flimdi görev, baflla-m›fl olan devrimi sonuna kadar savunmak,onun do¤ufl koflullar›ndan kaynaklanan ya daönderlerinin hata ve yetmezliklerini giderme-ye yard›mc› olmakt›. Ama hepsinden önemlisiiflçi s›n›f›n›n devrimci gelifliminde yeni bir dö-nemi açan bu tarihsel inisiyatifin, gelece¤e enzengin deneyimleri b›rakabilmesi için oynaya-ca¤› rolün en son s›n›r›na kadar ilerlemesinisa¤lamakt›. Onlar da öyle yapt›lar.

Lenin “ödlek” olarak tan›mlad›¤› Pleha-nov ile yürüttü¤ü polemiklerde, Marks’›n Ko-mün’le iliflkileniflini parlak bir biçimde resme-der. Polemik 1905 Rus devriminin yenilgisiüzerinedir ve Plehanov, Marks’›n Komün’denalt› ay önce yapt›¤› uyar›ya at›fta bulunarak,Rus iflçisinin “silaha sar›lmas›”n› “elefltiri” to-puna tutmaktad›r. Ama gerçekte Marks’la Ple-hanov aras›nda “uçurum” vard›r. Lenin, Ple-hanov’un tavr›n›n “bürokratik dersler” ver-mek oldu¤unu belirttikten sonra, Marks’›n bu-nun tam tersi biçimde “savafl›m›n içinde on-larla birlikte yürümek, onlarla birlikte ö¤ren-mek istedi¤i”ni vurgular.

Gerçek tam da böyledir; Marks (Lond-ra’da olmas›na ra¤men komünün içinde gibi-dir), art›k bafllam›fl ve sürmekte olan ayaklan-man›n, “teknik” sorunlar›yla ilgili ve “bilgiç-çe” de¤il, cesurca tart›flmalar yürütür. DahaNisan’da, komüncülerin “savunmac›”l›¤›n›elefltirerek, sald›r›lmal›, “hemen Versaillesüzerine yürünmeliydi” diye yazarak bunu gös-terir. Bunu, komün yöneticilerinin (Proudhonve Blanqui) siyasal bilinç eksikli¤ine ba¤l› ör-gütlenme sorunlar› biçiminde çözümler. Sal-d›r›c› davranmamak, Marks’›n Komün prati¤i-ne “s›ca¤› s›ca¤›na” yapt›¤› elefltirisi olmufltur.Ayn› zaaftan hareketle hemen tespit etti¤i veuyard›¤› ikinci hatay›, “Merkez Komite (Ko-

mün ordusu komutanl›¤›) görevlerini çok ça-buk b›rakt›” biçiminde tespit eder.

Yan›lmazl›k, e¤er varsa, ölülere ve aptal-lara mahsus olabilece¤ine göre (birinciler ira-deleri olmad›¤› için tarih d›fl›d›rlar, ikincileriniradesi tarih için ihmal edilebilir oldu¤undan)Komün’ü yaratan tarihsel inisiyatifin yan›lg›la-r› Marks gibi devrimci dehalar› korkutmuyor-du. O, “E¤er savafl›ma ancak son derece elverifl-li flartlarda girilmesi gerekseydi, tarihi yapmakçok kolay olurdu” diyerek Komün’ün ruhunuherkesten daha derin kavrad›¤›n› göstermifltir.

Komün iki ay iktidarda kald›. Toplumsaltarihin zaman ölçütleri bak›m›ndan ihmal edi-lebilir bir süre gibi görülebilir. Ama bu fenabir yan›lg› olur. Çünkü Komüncüler, Marks’›ntespit etti¤i gibi “toplumsal tarihin en radikaldönüflümlerini bafllatmak zorunda kalm›fllar-d›r”. Devrimin iç yo¤unlu¤u çok güçlüdür.Çünkü, Parisli iflçiler, “iflçilerle burjuvalar ara-s›ndaki kapitalist farkl›laflmay› (ayr›cal›klar›)ortadan kald›rmak” istemektedirler. Bu top-lumsal bak›mdan o kadar aç›k bir istektir kiMarks bunu, iflçilerin bunun için komündenönce “devrimci geçmifllerinin düzenli bir incele-mesini yap›yorlar” fleklinde tespit etmifltir. Pa-ris iflçisi ne istedi¤ini iyi biliyordu. Avrupa’n›nen güçlü iki ordusuna (Fransa ve Almanya)karfl› Komün’ü, pek ço¤unun ölümüyle sonuç-lanan kahramanca savunmalar› bunu kan›tla-maya yeter de artar bile.

Marks ve Engels’in kuruculu¤unu yapt›k-lar› I. Enternasyonal Komün’e bafl›ndan itiba-ren destek vermifl ve sahiplenmifltir. AncakKomün’ün taban›nda marksistlerin etkisi çoks›n›rl›d›r. Komünün önderli¤i ise hemen tü-müyle Proudhon ve Blanqi taraftarlar›na aittir.Bu iki ak›m Marks’›n I. Enternasyonal içindemücadele yürüttü¤ü anarflist e¤ilimlerdir.Böyle olmas›na ra¤men Marks ve Engels Ko-mün’ün giriflimlerine büyük önem vermifller,at›lan ad›mlar› paha biçilmez de¤erde derslerolarak ele alm›fllard›r. Çünkü Parisli iflçilerkendi öz devrim deneylerinin bilinciyle hare-ket ediyorlard›. Bu gerçek hareket, Proudhonve Blanqui örne¤inde oldu¤u gibi “doktriner”-lerin “iktidara geldikten sonra ö¤retilerinintam tersini yapmalar›”n› zorluyordu. Bu Ko-mün’ün gelece¤e miras b›rakt›¤› çok de¤erlibir deneyim olmufltur. Blanqui gibi, “dar ve

44 TEOR‹DE do¤rultu

Page 43: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

kararl› bir grubun” y›k›c› darbeleriyle iktida-r›n al›nabilece¤ini öngören ve Proudhon gibiher türlü otoriteye karfl› durarak iktidar›n ko-runabilece¤ini hesap eden liderlerin önemlietkisi alt›ndaki Komün’ün diktatörlükle, anar-fli aras›nda sal›n›p durmas› kaç›n›lmazd›. Bunedenle Marks’›n Komün’ün uygulamalar›nailiflkin elefltirisinin özü burjuvaziye karfl› dik-tatörce davranmada gösterdi¤i zay›fl›k olmufl-tur. Zaten Komün’ün yenilgiye u¤rat›lma-s›ndaki temel zaaf› da bu olmufltur.Ekim Sosyalist Devrimi (1917) Parisproletaryas›n›n b›rakt›¤› bu tarihseldeneyimin teorik miras›na sahip ol-masayd› proletarya diktatörlü¤ünüuygulayamaz, iktidar›n› koruyamaz-d›. Lenin bu gerçe¤in alt›n› özellikleçizmifltir.

Komün’ün tarihsel derslerindenbiri de parçalanan devlet mekanizma-s›n›n yerine ne konaca¤› sorusuna, te-orinin bu soyut sorusuna, kendi pra-ti¤iyle verdi¤i somut yan›tt›r. BuradaMarks’›n “Fransa’da ‹ç Savafl” adl›eserinden konuyla ilgili yapt›¤› bü-tünlüklü de¤erlendirmeyi aktarman›ntam s›ras›: “O zamana dek hükümetinaleti olan polis, tüm politik niteliklerin-den ar›nd›r›ld› ve Komün’ün sorumlu veher an görevinden al›nabilir aletine dönüfltürül-dü. Bütün di¤er yönetim dallar›n›n memurlar›da öyle. Komün üyelerinden bafllayarak afla¤›yado¤ru kamu hizmeti iflçi ücretiyle yap›lmak zo-rundayd›. Devletin yüksek makam sahiplerininkazan›lm›fl haklar› ve temsil ödenekleri bu ma-kam sahiplerinin kendileriyle birlikte ortadankalkt›… Eski hükümetin maddi gücünün araçla-r› daimi ordu ve polis ortadan kald›r›ld›ktansonra, Komün derhal manevi bask› arac›n› pa-pazlar›n gücünü k›rmaya koyuldu… Adalet gö-revlileri o sahte ba¤›ms›zl›¤›n› yitirdiler… bun-dan böyle seçilecekler, sorumlu olacaklar ve gö-revden al›nabileceklerdi.”

Marks’›n “kitlelerin tarihsel inisiyatifine”neden her fleyden daha fazla de¤er verdi¤inianlamak bak›m›ndan aktard›¤›m›z al›nt›n›niçeri¤i mükemmel bir malzeme y›¤›n› sunmu-yor mu? Kapitalist devletin özü, yani düzenliordu ve bürokrasi ancak böyle bir inisiyatiflealafla¤› edilebilirdi. Paris Komünü’nün prole-

tarya demokrasisi ad›na ortaya koydu¤u buuygulamalar›n komünist partilerinin prog-ramlar›nda teorik, sosyalizm deneyimlerindede pratik standartlar olarak içsellefltirilmifl ol-mas› onlar›n tarihi de¤erini yeterince aç›kla-maktad›r.

Komün deneyiminin bu boyutu, özellikle20. yüzy›l sosyalizm deneyimlerine devrimcielefltirel yaklafl›m sorununda belirleyici k›stas-

lar olarak ifl görmeye devam etmektedir. Çün-kü son tahlilde sovyet sisteminin toplumsalçözülüflünde, bürokrasinin geliflmesi sorunu,sovyet insan›n›n tarihsel inisiyatifinin gerile-mesi sorunuyla ters paralellik tafl›maktad›r.Proleter demokrasi ilkesel olarak bürokrasiyleuyumlulaflamaz kuflkusuz, ama toplumsal ger-çekli¤in somut durumu bürokrasiyi üreten ay-r›cal›klar› tarihsel olarak üretmeye devam ede-bilir. Çünkü devletin “sönümlenmesi” ne birhamlede halledilebilecek bir mesele, ne de saltkararlar›n ve yasalar›n güvencesine terkedile-bilecek bir görevdir. Sovyet deneyimi aç›k bi-çimde göstermifltir ki Komün’ün standartlar›uygulanabildi¤i ve gelifltirebildi¤i ölçüde sos-yalizmin toplumsal kültürü yayg›nlafl›p ilerle-yebilmifl, standartlar zay›flad›¤› ve geriledi¤ioranda bu kültür dejenerasyona u¤ramayabafllam›flt›r. Unutmamak gerekiyor ki, bustandartlar›n güvencesi Komün’de, Marks’›n oher fleyin üzerinde tuttu¤u kitlelerin tarihsel

45TEOR‹DE do¤rultu

Page 44: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

inisiyatifiydi. Pratik ilke budur ve bundansonra da bu olmaya devam edecektir.

Dönemin siyasal gerçeklerini ve bunlar›nyaratt›¤› zorluk ve zorunluluklar› gözard› et-mek gerekmiyor. Ancak siyasal olan toplum-sal olan› aflarsa/afl›yorsa, orada amaç ve arac›nçeliflkisi gelifliyor demektir. Ya da biz buna si-yasal olan›n toplumsal olandan kopufla götü-ren afl›r› özerkleflmesi; arac›n amac› aflmas› di-yebiliriz. Sosyalizmde egemen olarak örgütlüolan toplumsal-s›n›fsal amaç siyasal olarakedilginleflirse, egemen olmayan, ama bireyselolarak ayr›cal›kl› siyasal amaç zaman içindeörgütlenir ve toplumsallafl›r. Bürokrasinin

toplumsal karfl›l›¤› sosyalizmde de vard›r. Ay-r›cal›k ayr›cal›kt›r. Kayna¤›n›n s›n›fsal olaca¤›d›fl›nda; hangi tarihsel-toplumsal koflullar al-t›nda ve hangi biçimlerde ortaya ç›kaca¤› vegeliflece¤i tamamen somut duruma ba¤l› ola-rak de¤erlendirilebilir.

Lenin hayalci de¤ildi; sovyet sosyalizmi-nin, kapitalizmin tarihsel olarak gelifltirdi¤iekonomik, toplumsal ve kültürel birikimi üze-rine oturdu¤unu biliyordu. Proletaryan›n s›n›fegemenli¤i alt›nda bile toplumsal eflitli¤in, buaflamada, esasen burjuva hukukunun ruhunave ölçütlerine göre da¤›t›ld›¤›na ve bunun ta-rihsel bir zorunlulu¤a dayand›¤›na teorik ola-rak hakimdi. Ama burjuva hukuksal eflitlik,biçimsel olmas›n›n yan›nda, ayr›cal›¤›n huku-kundan baflka nedir ki? Ve e¤er bu tarihselolarak afl›lacaksa, sosyalizm, ayr›cal›¤›n eko-nomik, toplumsal ve kültürel bütün kaynakla-r›na karfl› bütünlüklü ve kesintisiz bir y›k›c›mücadele yürütmeden ilerleyemez. Kendi dö-

neminin toplumsal, siyasal koflullar› alt›nda(Rusya’n›n a¤›rl›kl› k›rsal ekonomisi ve ola¤a-nüstü e¤itimsiz ve örgütsüz toplumsal yap›s›)Lenin, proletarya diktatörlü¤ünü ekonomikve toplumsal ilerlemeye do¤ru gelifltirmeyeyöneltmesi bu nedenledir. Bu burjuvan›n s›-n›fsal olarak varl›k nedenini tasfiye etmeyedönük gerçek bir harekettir. Ancak özellikleRusya’da, otokrasiden miras kalan devsel yap›-s›yla devlet ayg›t› ve onu iflleten milyonlarcauzant›s›yla kamu görevlileri, ayr›cal›¤›n objek-tif maddi üreticisi ve so¤urucusu olarak varolmaya devam etmektedir. Bu nedenle Leninbürokrasinin temel kayna¤› olan bu iflleve kar-fl› da gerçek bir hareket yaratmay› bafllatmak-ta tereddüt göstermemifltir. Kitlelerin devletinyönetimine sürekli kat›l›m› ve bunun meka-nizmalar›n›n basitlefltirilmesi için siyasal kam-panyalar örgütlemifltir. Her Sovyet insan›n›nbir süre için “bürokrasi”yi ö¤renmesi ve uygu-lamas›; hedef budur. Paradoks gibi alg›lanabi-lir ama Lenin, herkes “bürokrat” olursa, hiçkimse bürokrasiden ayr›cal›k elde edemez;herkesin “bürokrat” olursa, bürokrasi ortadankalkar yaklafl›m›yla hareket ediyordu. Sovyetinsan›n›n toplumsal inisiyatifini bu yönde tefl-vik etmeye ve örgütlemeye çal›fl›yordu.

Stalin önderli¤inde ilerleyen Sovyet dene-yimi bu konudaki çabalar›n yo¤unlaflt›¤› ol-dukça uzun tarihsel bir dönemdir. Stalin’insorunu ele alan, çözümlemeye çal›flan ve so-mut önlemler alma do¤rultusunda yönlendiri-ci çabalar›n›n oldu¤u biliniyor. Sorunu Partikongrelerine tafl›mas› ve ideolojik mücadele-nin konusu haline getirmesi kiflisel duyarl›l›-¤›n›n örnekleri kabul edilmelidir. Ölümündenönceki son parti kongresinde bürokrasiyi sos-yalizmin gelece¤i bak›m›ndan en somut tehli-kelerden biri olarak rapor etmesi dikkat çeki-cidir.

Ne var ki bütün bunlar, baflta parti olmaküzere Sovyet ikidar›n›n, toplumsal ayr›cal›kla-r›n› bürokraside tuttuklar› önemli mevkileringücüyle gelifltiren ve pekifltiren burjuvalaflm›flkarfl›devrimci toplumsal güçler taraf›ndan elegeçirilmesini engelleyememifltir.

Komün “umutsuzca bir ç›lg›nl›k” olarakama kitlelerin tarihsel inisiyatifiyle do¤du veyaflad›. Kapitalist karfl›devrimin kuflatmas›,top güllerinin, kurflununun ve k›l›c›n gücüyle

46 TEOR‹DE do¤rultu

Bugünü elefltirel biçimde incelemekve çözümlemek, geçmifli elindetutabilmenin tek bilimselçözümüdür. Teorik olarak bugünüçözümleme gücü, geçmiflin teorisineulaflman›n anahtar›d›r. Geçmifl vegelecek aras›ndaki tarih kap›s›n›nkilidini açman›n güvenli yolu budur.

Page 45: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

y›k›ld›. B›rakt›¤› miras Rus proletaryas› içinumut dolu bir gelece¤in gerçekleflmesinin ta-rihsel teorik inisiyatifini yaratt›. Sovyetler, Pa-risli iflçi kardefllerinden daha az “ç›lg›n” olma-d›klar›n›, sosyalizmi infla ederek ve yaflatarakonlara ve tarihe lay›k olduklar›n› kan›tlad›larve daha ileri gittiler. Yenildikleri, karfl›devri-min “top atefli” de¤ildi sadece; onlar esasenkendilerine, tarihsel rehavetlerine teslim oldu-lar. B›rakt›klar› miras, insanl›¤›n komünizmeyürüyüflünün ufkunu yeniden aflacak kadarzengin ve umut doludur. Çünkü hayat devamediyor.

Günümüzde 20. yüzy›l›n sosyalizm mü-cadelesi ve pratik deneyimleri üzerinde yo¤unbir tart›flma var. Bir yönüyle bu tart›flma çokda yeni say›lmaz, ancak 1989-90 olaylar›ndansonra hem yo¤unlu¤u hem de bütünlü¤ü ba-k›m›ndan öne ç›km›fl bulunuyor ve denilebilirki, bu tart›flmada teorik inisiyatif esasen,marksizm d›fl› (ya da marksizmden etkilen-mifl) düflünce dünyas›n›n elinde bulunuyorflimdilik. Bu durum, her fleyden önce, Sovyet-ler’in da¤›l›fl›yla birlikte doruk noktas›na ula-flan tarihsel ve toplumsal dönüflümlerin mark-sizmin iç krizine kaynakl›k etmifl olmas›ndanç›kan bir sonuçtur. Ön tarihsel koflullar›n ge-liflim dinamiklerinin analizi bir yana, marksiz-min temel görüflleri ve ilkelerinin kararl›ca sa-vunulmas›, marksizmin krizine devrimci yan›tvermenin bugün hemen acil olan görevidir.Bunu kararl›ca sürdürmeyen hiçbir inisiyatifinkrize teorik/ideolojik bir çözüm gücü olmaflans› bulunmuyor. Marksizmin temel düflünceve ilkelerinin ideolojik piranha sürüleri tara-f›ndan ars›zca kemirilmesinin moda oldu¤ugünümüz koflullar› alt›nda, marksizm ad›naböyle bir teorik/ideolojik savunu “ç›lg›nca”bir inisiyatif olacakt›r. Temel de¤eri tart›flmagötürmez olmakla birlikte bu yine de, ne te-orik bak›mdan her fleydir, ne bir bafllang›ç ol-ma d›fl›nda tarihsel bir rolü vard›r.

Marksist leninist komünistlerin bu bafl-lang›ç ad›m›n› atma ve kararl›l›kla sürdürmeonuruna sahip olduklar› tarihin kayd›na epey-dir geçmifl bulunuyor. Geride kalan yüzy›l›nsosyalizm mücadelesi ve deneyimlerini sahip-lenmeyi, militan materyalizmin görüfl aç›s›n›ntutarl›l›¤› gere¤i bir görev olarak görmek vebunu ideolojik bir ilke olarak kabul etmek,

marksist leninist komünistlerin krize çözümgücü olma iddialar›n›n pratik hareket noktas›-d›r.

Sahiplenmek ayn› zamanda ve do¤rudanelefltirel olmak demektir. Elefltirel olmak elefl-tiriye konu olan› tart›flmak temektir. Marks veEngels’in Komün’e yaklafl›mlar›nda bu zincirisomut olarak gördük. Elefltirel olaca¤›z ve tar-t›flaca¤›z, çünkü bugün u¤runa mücadele etti-¤imiz fley için sonuçlar ç›karmak zorunday›z.Elefltirece¤iz ve tart›flaca¤›z, çünkü 20. yüzy›-l›n sosyalizme ait sorunlar›, devrimci eylemlegündeme gelmifl sorunlard›r; onun, bir geçmi-fli, an› ve gelece¤i, yani tarihi vard›r. Tarih, dö-nüp kendi gözlerinin içine bakmaksa, onu ya-paca¤›z. Marks’›n ve Lenin’in ö¤retti¤i budur.

Marksizmin bilim yöntemi bize, tarihin,geçmiflin günümüzde incelenmesi oldu¤unuve bundan dolay›, diyalekti¤in, ayn› zamandagelece¤in k›lavuzu olabilece¤ini söylüyor. Ohalde bugünü elefltirel biçimde incelemek veçözümlemek, geçmifli elinde tutabilmenin tekbilimsel çözümüdür. Teorik olarak bugünüçözümleme gücü, geçmiflin teorisine ulaflma-n›n anahtar›d›r. Geçmifl ve gelecek aras›ndakitarih kap›s›n›n kilidini açman›n güvenli yolubudur. Geçmifli anlamak ad›na “olmufl olan”,hakk›nda “içerde ne oldu¤u”na iliflkin spekü-lasyonlar üretmek teori üretmek olmad›¤› gi-bi, “olmufl olan›n” kap›s›na “girilmez-ç›k›l-maz” yazmak da “ilkeleri savunmakla” efl an-laml› de¤ildir. ‹ncelenmesi gereken, tarihinkap›s›ndan geçenin, yani toplumsal geliflme-nin ve bizim aç›m›zdan hareketine kendimizibilinçli olarak ba¤lad›¤›m›z proletaryan›n geli-fliminin evrimidir. O evrim kendi geçmiflinibugüne tafl›yarak ilerlemeye devam ediyor.Toplumsal geliflimin bütünlü¤ü içinde ve obütünlükle iliflkisinin diyalektik ba¤› içeri-sinde onun geliflimini inceleyece¤iz. Gelece-¤in k›lavuzu ancak o olabilir çünkü.

Tarihi anlamak için onu yapmak gerekir;ve tarih ancak eylemle yap›labilir. Dünyaproletaryas›n›n tarih yaratan ayak sesleri elbetgümbür gümbür duyulacakt›r. Marksist lenin-ist komünistler, tarihin 21. yüzy›l›n kap›s›n-dan o büyük kitle inisiyatifinin gücüylegeçeceklerdir; teorileri önde, kendileri için-de.■

47TEOR‹DE do¤rultu

Page 46: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

48 TEOR‹DE do¤rultu

Noam Chomsky Teorinin

Neresinde?

““‹fi bilmez” DGM’nin gafleti, dünyaca ün-lü antiemperyalist ayd›n Noam Chomsky’yiTürkiye’ye getirdi. Emperyalizmin vahfletine,tutarl› demokrat bir tutum alan Chomsky, Tür-kiye’de de özgürlükçü bir rüzgar estirdi.

Siyasal mücadele bak›m›ndan konununesas› budur; selamlanmas› gereken bir onurluayd›n duruflu ve Chomsky’nin ABD emperya-lizmine meydan okuyuflu… Türk burjuva dev-letinin antidemokratik yüzünü tüm dünyayateflhir eden ziyareti… Diyarbak›r’a gitme cüretigöstermesi ve “baflkent”te binlerce yurtseverKürdü cesaretlendiren bir konuflma yapmas›…Tüm bunlar›n Türkiye ve Kürdistan halklar›-n›n politik özgürlük mücadelesine güç katanesinlendirici “eylemler” oldu¤u aç›kt›r. Bu top-raklar›n marksist leninistleri, bu onurlu ayd›ntavr›n› yürekten alk›fllar ve politik özgürlük da-vam›za yap›lan bu mütevaz› ama önemli katk›-y› selamlarlar.

Di¤er yandan, antiemperyalist antifaflist

politik duruflunun yan› s›ra, Chomsky, özellik-le son yirmi befl y›ld›r, uluslararas› anarflizminönemli düflünürlerinden biridir. Pratik politikduruflundan daha az tan›nan bir yönü olarak o,anarflizmin belirli bir ak›m›n›n temsilci simala-r›ndand›r. Hiç kuflkusuz, onun anarflist ideolo-jik duruflu, gerek düflünsel eserine, gerekse depratik politik durufl ve beyanlar›na siniyor, yönveriyor. Chomsky’nin politik etkisindeki genifl-leme, ayn› zamanda anarflizmin ideolojik etki-sinin de genifllemesine neden oluyor.

Anarflizm, 90’l› y›llardan bu yana, kendisi-ni, “küreselleflme”ye karfl› geliflen uluslararas›muhalefetin bir ak›m› olarak yeniden üretti.Özellikle ‘99 Seattle eyleminden bu yana, “kü-reselleflme karfl›t›” hareket içinde anarflistlerinbelirli bir yer tuttu¤u, ülkemizden de gözlene-biliyor. Polisle çat›flmalar›n aktif bilefleni olan-lardan, pasifist kesimlere kadar, anarflizmin çe-flitli ak›mlar›, bu hareketin içinde yer al›yor.T›pk› Chomsky’nin antiemperyalist politik du-

Chomsky’nin kapitalizm tan›m›,küçük-ölçekli kapitalizmi içer-miyor. Onun kapitalizme dair

rahats›zl›klar›, tekeller ve devletmüdahalecili¤i olarak

özetlenebilir.

Page 47: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

ruflu gibi, bu ak›mlar da antiemperyalist bir ka-rakter tafl›yorlar. Ancak di¤er yandan, uluslara-ras› yeni kitle hareketinin içinde anarflizmintuttu¤u yer, proletarya ve gençli¤in ideolojikkafa kar›fl›kl›¤›n›n bir görüngüsüdür. Kapitaliz-me öfke duyan y›¤›nlar›n ideolojik netleflmesive sosyalizm alternatifinin y›¤›nlar›n elindebayraklaflmas› için, anarflizm de dahil, komü-nizm d›fl› ak›mlar›n güncel elefltirisi önem tafl›-yor. Biz de, Chomsky’yi bu kimli¤iyle, yani ka-pitalizme karfl› ç›kan, “özgürlükçü” sosyalizmisavundu¤unu ifade eden bir anarflist olarak elealaca¤›z.

TEKELC‹ KAP‹TAL‹ZME KARfiI KÜÇÜK ÖLÇEKL‹ KAP‹TAL‹ZM

Chomsky’ye göre kapitalizm, devlet mü-dahalesiyle ayakta tutulan büyük flirketler sis-temidir. Onun ifadesiyle; “ ‘kapitalizm’ denilenfley, çok say›da dev özel flirketin, ekonomi, politiksistemler, sosyal ve kültürel hayat üzerinde geniflbir kontrol kurdu¤u; bu flirketlerin güçlü devlet-lerle yak›n iflbirli¤i içinde çal›flt›¤›; güçlü devlet-lerin ise kendi ekonomilerine ve uluslararas› top-luma yo¤un biçimde müdahale etti¤i bir flirketmerkantilizmi(*) sistemidir.” (1)

Dev tekelci birliklerin varl›¤›, bunlar›ntoplum üzerindeki egemenli¤i, “serbest piyasa”söylencelerine ra¤men kapitalist devletin bun-lar› koruyup kollamas› vb. tüm bunlar günü-müz kapitalizminin reddedilemez olgular›d›r.Ancak kapitalizm bunlardan ibaret de de¤ildir.Kapitalist üretim iliflkilerinin dayand›¤› en de-rin toplumsal temel, meta üretimidir. Küçükmeta üretiminin genelleflmesi, eskiden kendiihtiyac› için üreten küçük üreticilerin sat›fl içinüretmeye bafllamalar›, kapitalizmin flafa¤› olur.Sermaye, küçük meta üretiminin ba¤r›ndando¤du. Çok say›da küçük meta üreticisininiçinden s›yr›lan az say›da büyük üretici, elle-rindeki maddi zenginli¤in ve sahip olduklar›üretim araçlar›n›n gücüne dayanarak di¤erleri-ni mülksüzlefltirdiler. Küçük üreticiler mülk-süzleflip ücretli iflçiye dönüflürken, az say›da

sermayedar di¤erleri aleyhine giderek artanoranda zenginleflti.

Ancak, bugün ulafl›lan tekelleflme düze-yinde dahi, küçük meta üretimi bir bütün ola-rak ortadan kalkmad›. Küçük ölçekli kapita-lizm, bir yandan sistemin çarklar› aras›nda ezi-lip yutuluyor. Ama di¤er yandan çok say›da ye-ni küçük sermaye her gün piyasaya ç›k›yor.Küçük ölçekli kapitalizmin toplumda tuttu¤uyer daralsa da, o varl›¤›n› koruyor.

Chomsky’nin kapitalizm tan›m›, küçük-ölçekli kapitalizmi içermiyor. O, emperyalistdevletlerin, dünya tekellerinin göz ç›karan bar-barl›klar›n› fliddetli biçimde elefltirirken, kapi-talizmin ve tekellerin hangi toplumsal temel-den f›flk›rarak gelifltiklerinden hiç bahsetmi-yor. Onun kapitalizme dair rahats›zl›klar›, te-keller ve devlet müdahalecili¤i olarak özetlene-bilir. Hatta o, bugünkü kapitalizmin kapitalizmolmaktan ç›kt›¤›n› da düflünüyor: “fiu anda varolan sistemin kapitalizmle hiçbir benzerli¤i yok-tur. Var oldu¤u kadar›yla kapitalizm, 1920’lerde,30’larda yok oldu. Bugün her sanayi toplumudevlet kapitalizminin flu ya da bu biçimidir.” (2)

Onun tasarlad›¤› sistemde dev tekeller yok.Devlet de yok. Ancak meta üretimi varl›¤›n›korumaya devam ediyor. O, üretimin birbirin-den ba¤›ms›z üretim komünlerinde gerçeklefl-mesi ve toplumun da bu komünlerin bir birli¤iolarak flekillenmesi gerekti¤ini savunuyor. Herüretim komünü, üretimi kendisi yönetecek vefarkl› komünlerin ürettikleri al›n›p-sat›lacakt›r.Chomsky’nin Rudolf Rocker’den aktard›¤›,kendisinin de hemfikir oldu¤u flu sat›rlarda ya-z›ld›¤› gibi:

“Anarko-sendikalistler, sosyalist bir ekono-mik düzenin hükümet kararnameleriyle yarat›la-mayaca¤›n›, ancak üretimin her kolundaki iflçile-rin el ve beyin iflbirli¤i ve dayan›flmas›yla yarat›-labilece¤ine inan›yorlar. Bu, tüm iflletmelerin yö-netiminin üreticilerce devral›nmas› demektir. Öy-le ki, ayr› gruplar, fabrikalar ve sanayi kollar›,genel ekonomik organizman›n ba¤›ms›z üyeleriolurlar. Bunlar, ürünlerin üretim ve da¤›t›m›n›özgür karfl›l›kl› anlaflmalar zemini üzerinde,

49TEOR‹DE do¤rultu

*) Merkantilizm: 16. ve 17. yüzy›llarda, ilkel sermaye birikimi döneminin kapitalizmini tan›mlar. Merkantilist dö-nem, özellikle Antiller ve Amerika k›tas›n›n do¤al zenginliklerinin ya¤malanmas› ve bunlar›n Avrupa’da serma-ye birikimine dönüfltürülmesiyle karakterize oluyordu; Chomsky’nin “flirket merkantilizmi” kavram›yla vurguyapt›¤› yan da budur.

Page 48: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

toplulu¤un ç›kar› do¤rultusunda gerçeklefltirir-ler.” (3)

Rocker’›n bu projesini aktard›ktan sonraChomsky devam ediyor: “Özel mülkiyetin la¤-vedildi¤i ve asalakl›klara, özel ayr›cal›klara yerolmayan bir ekonomik organizasyonda devletinnas›l bir ifllevi olaca¤›n› bize aç›klayacak herke-se teflekkür etmeye haz›r›z.” (4)

Rocker ve Chomsky’nin çizdikleri top-lumsal modelde, temel ekonomik birim, “üre-

tim komünleri” oluyor. Ancak, nihayetindebunlar “toplulu¤un ç›kar›” için üreten, metaüreticisi topluluklar›d›r. Bu meta üreticisigruplar›, di¤er gruplarla “özgür karfl›l›kl› anlafl-malar” yaparak meta ticareti yaparlar. Üretiminsat›fl için gerçekleflti¤i bir üretim biçiminde –kibuna meta üretimi diyoruz– üreticinin artanihtiyaçlar›n› karfl›lamas›n›n yegane yolu, dahafazla üretmesidir. Rocker’›n deyifliyle “toplulu-¤un ç›kar› do¤rultusunda” gerçekleflen üretim,toplulu¤un sürekli artan gereksinmelerini kar-fl›lamak için sürekli artar. Bu durum, her birüretici toplulu¤unu daha fazla üretmeye ittik-çe, toplulu¤un geliri artt›¤› oranda, tek tek üre-tim birimleri aras›ndaki rekabet de artar. Bu-nunla birlikte, artan maddi gelirin bölüflümüiçin üretim biriminin içinde de rekabet baflgös-terir. Üreticilerin bu “özgür birli¤i” meta üreti-minin yasalar›na boyun e¤er. Üretim topluluk-lar›n›n baz›lar› di¤erlerinden daha varl›kl› halegelir; buna paralel olarak, topluluk üyeleri ara-

s›nda da gelir fark› oluflmaya bafllar. Küçükmeta üretimine dayal› komün, kendi z›tt›na,kapitalizme dönüflmeye bafllar.

T›pk› küçük el zanaatlar› üretiminin ken-di z›tt›n›, kapitalist sanayi üretimini do¤urmuflolmas› gibi. fiimdi Chomsky’nin sorusuna geridönersek: Proletarya devrimi, büyük özel mül-kiyeti bir ç›rp›da ortadan kald›rabilir. T›pk›burjuva devletini ortadan kald›rabilece¤i gibi.Ancak özel mülkiyetin küçük ölçekli biçimleri;küçük köylü üretimi, el zanaatlar› ve küçük es-naf vb. bir anda ortadan kald›r›lamaz. Bununiçin uzun y›llar sürecek bir toplumsal dönü-flüm süreci gerekir. Rocker ve Chomsky’ninmodeli; üretimi küçük özel mülkiyet temelindeyeniden örgütlemeyi öneriyor. Komünistlerise, küçük özel mülkiyetin sistemli biçimde ko-lektiflefltirilmesini, küçük üretimin büyük sa-nayi üretimiyle kaynaflmas›n› ön görüyorlar.Özel mülkiyetin ve s›n›flar›n tümüyle ortadankalkt›¤› bir toplumda kuflkusuz ki devletin ye-ri yoktur. Özel ayr›cal›klar›n ve nihayet kapita-lizmin toplumsal temeli olan meta üretimininvarl›¤›n› zorunlu olarak korudu¤u bir toplum-da ise devlet, proletaryan›n elinde, üretimintopyekün kolektiflefltirilmesi için de bir araçolacakt›r.

Chomsky’nin modelinde üretim “toplulu-¤un ç›kar›na” yap›l›r. Peki toplulu¤un ç›kar›,toplumsal ç›karla çeliflti¤i durumda ne olur?Bugünkü üretim anarflisinin ilk biçimleri orta-ya ç›kmaz m›? “Genel ekonomik organiz-ma”n›n “ba¤›ms›z üyeleri” olan say›s›z üretimbiriminin (fabrika, atölye, çiftlik vb.) üretimikendi dar “topluluk ç›karlar›” do¤rultusundagerçeklefltirdi¤i bir toplumsal model, üretimintoplumsal karakteriyle uyumlu olabilir mi? Bumodelde “hükümetin yerine endüstriyel orga-nizasyonu koyuyoruz” diyen Rocker, ekono-miyi bir federal ekonomi konseyinin yönetme-sini savunuyor. Peki, üretici güçlerin ileriyedo¤ru bir at›l›m› için, tüm tekil üretim birimle-rinin uymas› gereken bir toplumsal plan gerek-miyor mu? Birbiriyle iç içe geçmifl say›s›z ifl ko-lundan ve el birli¤i yapan say›s›z iflletmedenoluflan sanayi üretimi, bir merkezi planlama veyönetim olmaks›z›n, say›s›z üretim birimininkendi toplulu¤unun ç›kar›na yapaca¤› üretimlenas›l iflleyecek? “Genel organizma”n›n ç›karla-r›yla, üretim toplulu¤unun ç›karlar› çeliflti¤in-de hangisi geçerli olacak? E¤er ikincisiyse, bu

50 TEOR‹DE do¤rultu

E¤er insan toplumunu belirli nesneltoplumsal yasalar de¤il de, tercihleryönetiyorsa, pekala, pazar›n ve me-ta üretiminin kendisi de insana hiz-met eden bir yola sokulabilir! T›pk›Chomsky’nin tasarlad›¤› üretim bi-rimleri federasyonu gibi. Chomsky,insan iradesinin gücüyle, pazar› “eh-lilefltirmeye” ve emekçi y›¤›nlar›nhizmetine sokmaya çal›fl›yor.

Page 49: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

model, toplumsal bir üretim olan modern sana-yi üretimi ile üretim topluluklar›n›n “bireysel”ç›karlar› aras›ndaki çeliflkilere tabi olur. E¤erbirincisiyse, bu tekil üretim birimlerini genelplan do¤rultusunda sevk edecek bir yönetimayg›t› gerekmez mi? Meta üretiminin ve küçüközel mülkiyetin tamamen ortadan kalkt›¤› birtoplumda, modeliniz kusursuz ifller. Ama kapi-talizmin ba¤r›ndan yeni do¤mufl bir toplumda,modeliniz kapitalizmin yeniden do¤umuna gö-türür.

“Meta üretiminin yasalar›”ndan bahset-miflken, ekonominin ve toplumsal geliflmeninbelirli yasalar taraf›ndan yönetildi¤i konusun-da da dostumuz Chomsky’yle oldukça farkl›noktalarda duruyoruz.

Örne¤in Chomsky, kapitalizmin bir dizikötülü¤ünü s›ralad›ktan sonra, bunlar› flöyleyorumluyor:

“Bu geliflmeler genellikle engellenemez pa-zar güçlerine mal edilir; David Ricardo da (…)bunlar›n yerçekimi kanunu gibi de¤iflmez oldu¤u-nu öne sürmüfltü. (…) kendine özgü de¤erleri veseçimleri olan insan kurumlar›n› do¤a kanunla-r›yla k›yaslaman›n saçmal›¤›n› bir yana koysakdahi, yine de tüm bunlarda bir aldatmaca vard›r.Ticaret ve otomasyonun söz konusu etkilerininpazara mal edilmesi oldukça zordur. Devasa dev-let deste¤i ve müdahalesi her zaman gereklidir.”(5)

Chomsky’ye göre pazar güçlerinin etkisi“engellenemez” de¤ildir; çünkü insana ait ku-rumlar, hangi de¤erlerin öncelik tafl›d›¤›na da-ir bir seçimin ürünüdür. Toplumsal gelifliminnesnel yasalara de¤il, insanlar›n seçim ve terci-hlerine dayand›¤› düflüncesi, Chomsky’yi pazariliflkilerini aç›ktan savunmaya kadar götürü-yor:

“Pazar ifllemlerinde neyin yanl›fl oldu¤unugayet iyi anl›yorum, ama bu, pazar ifllemleriniyok eden bir sistemin tercih edilir oldu¤u konu-sunda beni ikna etmeye yetmiyor.” (6)

E¤er insan toplumunu belirli nesnel top-lumsal yasalar de¤il de, tercihler yönetiyorsa,pekala, pazar›n ve meta üretiminin kendisi deinsana hizmet eden bir yola sokulabilir! T›pk›Chomsky’nin tasarlad›¤› üretim birimleri fede-rasyonu gibi. Chomsky, insan iradesinin gü-cüyle, pazar› “ehlilefltirmeye” ve emekçi y›¤›n-lar›n hizmetine sokmaya çal›fl›yor. Oysa insaniradesi, ancak uygun nesnel toplumsal zemin

üzerinde etkide bulunabilir. Do¤as› ve karakte-ri itibariyle kaç›n›lmaz olarak sömüren ve sö-mürülen, mülk sahibi ve mülksüz, ezen ve ezi-len ayr›flmas›na götüren meta üretimi iliflkileri-ne dayanarak, gelece¤in özgür toplumunu ku-ramazs›n›z. Oysa Chomsky, kapitalizmin y›k›c›sonuçlar›n›, pazar iliflkisinin nesnel do¤as›nade¤il, “devlet müdahalesi”ne ba¤l›yor. Ekono-mik yasalar›n, bizzat devleti de dönüfltürerekkendi yolunda yürüyece¤ini göremiyor. Bu du-rumda, Rus feodalizminin binbir türlü engelle-me ve k›s›tlamas›na ra¤men Rusya’da kapitaliz-min nas›l egemen hale geldi¤ini aç›klayamay›z.Ya da Frans›z Devrimi’nin arka plan›nda kapi-talist üretim iliflkilerinin feodal devletin varl›-¤›yla art›k ba¤daflmayacak derecede geliflmiflolmas›n›n yatt›¤›n› göremeyiz. (‹nsanl›k; eflit-lik, kardefllik, adalet gibi de¤erleri önde tutma-y› tercih etti ve devrim oldu dememiz gerekir!)Ayn› biçimde, kapitalist toplumun da bugünüretici güçlerin geliflmesinin önünde nesnel birengel haline geldi¤ini ve üretim iliflkilerininbo¤du¤u üretici güçlerin bir toplumsal devrimikoflullad›¤›n› da göremeyiz. Kapitalizme karfl›ç›k›fl›m›z hümanist ve vicdani bir itiraz›n ötesi-ne geçmez. Oysa, toplumun geliflme yasalar›-n›n bilimsel analizi bize, çürümüfl ve gericilefl-mifl kapitalist iliflkilerin neden y›k›lmak zorun-da oldu¤unu gösteriyor, yeni bir topluma götü-recek toplumsal güçlerin bilgisini sunuyor.

Chomsky, tüm kötülü¤ün kayna¤›n› dev-let olarak görüyor ve bizzat devleti de yönetentoplumsal-ekonomik yasalar›n varl›¤›n› yads›-yor. Bu da onu, tarihsel geliflmenin aç›klay›c›kavram›n›n “insan do¤as›” oldu¤u fikrine götü-rüyor. Kapitalizm insan do¤as›na ayk›r›d›r, y›-k›lmal›d›r. Devlet otoriterdir ve insan do¤as›naayk›r›d›r, y›k›lmal›d›r vb. Peki “insan do¤as›”nedir? “‹nsan do¤as› ve olanakl› toplum biçimle-ri hakk›ndaki kavray›fl›m›z o kadar eksiktir kiuza¤› gördü¤ünü iddia eden her doktrin büyükbir flüphecilikle karfl›lanmal›d›r. T›pk› ‘insan do-¤as›’n›n veya ‘verimlili¤in ihtiyaçlar›’n›n veya‘modern hayat›n karmafl›kl›¤›’n›n flu ya da bubask›y› ve otokratik yönetimi gerektirdi¤ini söy-leyenlere flüphecilikle yaklaflmam›z gerekti¤i gi-bi.” (7) Bakunin’in “kendi bireysel do¤am›z›ngetirdi¤i k›s›tlamalar d›fl›nda hiçbir k›s›tlamaiçermeyen özgürlük” talebi ve formülasyonun-dan esinlenen Chomsky, “insan do¤as›”n›n azçok bilimsel bir aç›klamas›na giriflmekten kaç›-

51TEOR‹DE do¤rultu

Page 50: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

n›yor. Dahas› onun bilinemez oldu¤unu savu-nuyor. “fiüphesiz ki, zengin ve karmafl›k bir in-san do¤as› var ve flüphesiz ki insan do¤as› büyükoranda insan›n genetik yap›s› taraf›ndan belirle-niyor, t›pk› tüm di¤er varl›klar gibi. Ama ne ol-du¤unu bilmiyoruz.” (8) “Tüm bu meselelerde, bil-gimiz ve kavray›fl›m›z s›¤d›r; t›pk› insan hayat›-n›n her alan›nda oldu¤u gibi, sezgi ve deneyimle-rimiz, korku ve umutlar›m›z zemininde ilerle-riz.” (9) “‹nsan do¤as› ve toplumsal düzen” üze-rine koca bir kitap (Power and Prospects) yaz-m›fl olan Chomsky’nin tüm söyledi¤i koca birhiçlikten ibaret. Chomsky’nin bu açmaz›, “in-san do¤as›”n›n tarihsel dönemlerden ve bu dö-nemlere denk düflen s›n›fsal yap›laflmalardankopuk, soyut bir tan›m›n› yapmaya çal›flmas›n-dan kaynaklan›yor. “‹nsan do¤as›”, toplumsalbir varl›k olan insan›n içinde yaflad›¤› koflullartaraf›ndan belirleniyor. Köleci toplum insan›y-la kapitalist toplum insan› aras›nda; kölelerleköle sahipleri, proleterler ve burjuvalar aras›n-da ortak bir “insan do¤as›” kavram› infla etme-ye çal›fl›nca, açmaza düflmek kaç›n›lmaz olu-yor. Bu kez, tüm insanlar aras›nda ortak olanfleyin, yani “genetik yap›n›n” insan do¤as›n›belirledi¤i düflüncesine varan Chomsky, tarih-sel geliflmeyle insan›n biyolojik yap›s› aras›ndada bir ba¤ kurulamayaca¤› için, bu kez, “insando¤as›n›n karmafl›kl›¤› ve bilinemezli¤i”ne sa-r›l›yor. Tarihin ve toplumun geliflimine dair azçok bilimsel hiçbir fley söyleyemeyenChomsky, bunun olanakl› da olmad›¤›n› söylü-yor. Bilinemezcili¤i ve gizemcili¤i ö¤ütlüyor.Felsefi bak›mdan Chomsky’nin tam bir idealistoldu¤unu söyleyebiliriz. Ancak Chomsky’yles›n›rl› bir durum de¤il bu; genel olarak anar-flizm, idealist bir temele dayan›r. Anarflizmintüm ak›mlar›, flu ya da bu biçimde, toplumsalgeliflmenin yasalar›n› yads›r. Anarflizm, bununkarfl›s›na insan iradesinin yan›lsamal› rolünükoyar; her türlü otoritenin d›fl›nda davrananbireyci “özgür” eylem. Ayn› düflünce sistemi“devlet”i de toplumsal zemininden kopuk birolgu olarak ele al›r ve kötülü¤ün esas kayna¤›olarak görür. “Otorite” kavram›n› toplumsaldurumdan kopararak mutlak düflman ilaneder; “özgürlük” savunusu da soyut ve mu¤-lakt›r. Marksizm bak›m›ndan ise “özgürlük,zorunlulu¤un kavranmas›”d›r. ‹nsan iradesiancak nesnel toplumsal geliflmenin ve bu gelifl-meyi yöneten yasalar›n en derin kavran›fl› üze-

rinden toplumu dönüfltürecek bir müdahaledebulunabilir.

Chomsky, yap›tlar›nda pek çok yerde, da-yand›¤› düflünsel temelin “klasik liberal düflün-ce” oldu¤unu ifade eder. Onun ekonomik te-orisi de Adam Smith ile David Ricardo’nun te-orilerini referans al›yor.

“Klasik liberal düflüncenin, toplumsal yafla-ma devlet müdahalesine karfl› ç›k›fl›, insan›n öz-gürlü¤e, farkl›l›klar›n› gelifltirmeye ve özgürcebirleflmeye olan ihtiyac› hakk›ndaki daha derinvarsay›mlar›ndan kaynaklan›yor. Ayn› varsa-y›mlara dayanarak, kapitalist üretim iliflkileri,ücretli emek, ‘mülkiyetçi bireycilik’ ideolojisi–tüm bunlar tamamen gayri-insani kabul edilir.Özgürlükçü sosyalizm, ayd›nlanman›n liberalideallerinin mirasç›s› say›lmal›d›r.” (10)

“…yeni bir adaletsizlik sistemi olarak kapi-talizmin geliflmesiyle, ayd›nlanman›n ve klasikliberal ideallerin radikal insanc›l mesaj›n› tafl›-yan ve gelifltiren özgürlükçü sosyalizm oldu; libe-ral düflünce ise kurulu sosyal düzeni sürdürmeyiö¤ütleyen bir ideolojiye dönüfltürüldü.” (11)

Adam Smith’in çizdi¤i toplum modeli; ya-ni devletin ekonomiye müdahale etmedi¤i, ser-best rekabetin her bireye tan›nan bir hak oldu-¤u vb. bir toplum, Smith’e göre her bireyin eflit-li¤ine do¤ru bir e¤ilim yaratacakt›. Ancak öyleolmad›. Tersine, serbest rekabet, s›n›fsal ku-tuplaflmay›, servetin merkezileflmesini ve tekel-leri do¤urdu. Smith’in iktisadi yap›t›, o gününburjuvazisinin ekonomik geliflimine ve ilerle-mesine hizmet ediyordu. 17. ve 18. yüzy›llardaburjuvazi, tarihsel ilerlemeyi temsil eden s›n›f-t›. Feodal merkezi devletlerin müdahale ve k›-s›tlamalar›na ra¤men meta üretimini ve ticare-tini gelifltirmeye çal›fl›yordu. Smith ve Ricar-do’nun yap›tlar›ndaki liberal düflünceyle, bur-juvazinin feodal devlete karfl› savafl›m› aras›ndagüçlü bir ba¤ vard›r. Chomsky, düflünürleri be-lirli s›n›flar›n ideolojilerinin geliflimi içinde biryere koyma yolunu izlemiyor. O, Smith’i s›n›fba¤›nt›s›ndan kopararak, “eflitlik”, “özgürlük”vb. üzerine genel söylemleriyle de¤erlendiri-yor. Oysa Smith, burjuva ekonomi politi¤iningelifliminde bir basamakt›r. Burjuvazinin ç›kar-lar› baflka bir yönde evrimleflince liberal dü-flünce de o yönde evrilmifltir. Smith’in döne-minde kapitalizmin çarp›kl›k ve çeliflkileri he-nüz nüve halindeydi ve Smith bunlar› giderile-

52 TEOR‹DE do¤rultu

Page 51: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

bilecek çocukluk hastal›klar› olarak görüyor,karfl› ç›k›yordu. Chomsky’ye göre bu karfl› ç›-k›fl, Smith’in ve “ayd›nlanma”n›n özünde anti-kapitalist olan duruflundan kaynaklan›yordu.Smith, serbest rekabet ve devletin ekonomidenelini çekmesi durumunda, pazar›n do¤al e¤ili-minin tüm giriflimcileri eflitlemek yönünde ola-ca¤›n› düflünüyordu. Bu noktadan bakarakSmith, anonim flirketlere, zenginlik y›¤›lmas›navb. karfl› ç›km›fl, bunlar› pazar›n do¤al e¤ilimi-ne ayk›r› bulmufltu. Bir de Chomsky’yi dinleye-lim:

“Klasik liberaller, ola¤anüstü ölçeklereulaflm›fl bu yeni sorumsuz, mutlak iktidar konu-sunda ne düflünürlerdi acaba? Örne¤in, az›nl›¤›n‘soyulan çiftçilerin ve sefalete itilen küçük topraksahiplerinin dizginlerini elinde tutup yönetmesi-ne’ arac›l›k edecek olan bir aristokrasinin, ‘ban-kac›l›k kurumlar› ve paral› anonim flirketler üze-rine kurulu bir aristokrasinin tek ve görkemli hü-kümeti’ne –onun hayal edemeyece¤i ölçüde ger-çekleflmifl bir kabustur bu– horgörüyle bakanThomas Jefferson? Ya da kapitalizm öncesi dö-nemde ‘anonim flirketler’e flüpheyle bakan, özel-likle de bu flirketlerin fiilen ölümsüz insanlar–zaman s›n›r› olmadan kifli haklar›na (…) sahipolan tüzel kiflilikler– haline gelebileceklerindenkuflkulanan Adam Smith? Ayn› ba¤lamdaSmith’in ‘kusursuz özgürlük’ alt›nda, eflitlik do¤-rultusunda do¤al bir e¤ilim olabilece¤ine inand›-¤›n› an›msayabiliriz; ona göre, eflitlik piyasan›netkili bir biçimde ifllemesinin koflullar›ndan biri-dir.” (12)

Özü ve ruhu itibariyle, Chomsky’nin kapi-talizme itirazlar›yla, Smith’in ve di¤er liberalle-rin itirazlar› örtüflüyor. Kuflkusuz Smith, hiçbirzaman devletin kald›r›lmas›ndan söz etmedi.Çünkü burjuvazinin eline geçen bir devlet ay-g›t›, bu s›n›f›n geliflimi için büyük faydalar sa¤-lar. Daha Smith’in döneminde Avrupa devletle-ri, Antillerin ve Latin Amerika’n›n sistemli ya-¤mas› yoluyla Avrupa’da sermaye birikiminih›zland›r›yorlard›. Gümrük korumas›, fetih sa-vafllar› vb. ‹ngiliz burjuva devletinin sermayebirikimini h›zland›rmak için baflvurdu¤u yön-temlerdi. Smith hiçbir yerde bunlara itiraz et-mez. Ancak Chomsky’yle Smith’i buluflturan,kapitalizmin ilk dönemlerindeki serbest reka-bet koflullar›n›n, Chomsky’nin toplum projesi-ni de ifade etmesidir. “Anarflist Chomsky,Smith’in pazar› idealize ediflini kucakl›yor, çün-

kü, gerçekte, anarflistlerin gelecek toplumu daidealize edilmifl pazar iliflkileridir.” (13)

Chomsky’nin Smith ve liberallerle bulufl-mas›n›n alt›nda, derinde yatan gerçek, onungeçmiflin kapitalizmini geri getirmeye çal›flma-s›d›r. Ancak nas›l ki Smith’in öngörülerinin ak-sine, pazar›n e¤ilimi eflitli¤e do¤ru de¤il, s›n›f-sal ayr›flmaya do¤ru olduysa, Chomsky’nintoplum modeli de ayn› ayr›flmaya ve bu zeminüzerinde büyük ölçekli kapitalist özel mülkiye-tin yeniden üretilmesine götürecektir.

Bu arada, Chomsky’nin büyük sanayiyigelifltirerek ilerlemek ile küçük sanayi temelin-de bir toplumsal model kurmak aras›nda gidipgeldi¤ini, kafas›n›n kar›fl›k oldu¤unu ifade ede-

lim. Kimi yerde o, fabrikalar›n, orada çal›flan ifl-çilere ait oldu¤u ve onlarca yönetildi¤i bir mo-deli savunur. Ama yine de örne¤in; Gandi’ninköylü kalk›nmas›, komünal projeler ve küçükiflletmecili¤in gelifltirilmesi üzerine tasar›lar›için; “Bu Hindistan için çok sa¤l›kl› olabilirdi.Gandi, a¤›r sanayi temelinde bir kalk›nmaya da-yanan stalinist modelden çok daha baflar›l› olabi-lecek ve insani bir kalk›nma modeli önriyor-du.”(14) demekten geri kalmaz. Chomsky’yi çe-liflkiye düflüren nokta flu ki; üretici güçlerinulaflt›¤› düzey itibariyle bugün, büyük sanayi-den geriye, küçük üretime do¤ru yol almak birhayalden ibarettir. Bu yüzden herhangi bir top-lumsal gelecek projesi, büyük sanayii içermek-sizin edemez. Ancak di¤er yandan,Chomsky’nin önerdi¤i toplumsal model, yaniüretim birlikleri federasyonu, üretim ayg›t›n›say›s›z ufak birime böldü¤ü için, modern sana-yinin toplumsal karakterine ayk›r›d›r.Chomsky’nin modeli, küçük, bireysel üretime

53TEOR‹DE do¤rultu

Chomsky, düflünürleri belirlis›n›flar›n ideolojilerinin geliflimi

içinde bir yere koyma yolunuizlemiyor. O, Smith’i s›n›f

ba¤›nt›s›ndan kopararak, “eflitlik”,“özgürlük” vb. üzerine genel

söylemleriyle de¤erlendiriyor.

Page 52: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

uygundur. Bu, Chomsky’nin, t›pk› di¤er anar-flistler gibi, yakas›n› kurtaramad›¤› bir çeliflkioluyor.

BURJUVA D‹KTATÖRLÜ⁄ÜNE KARfiI BURJUVA DEMOKRAS‹S‹

Chomsky s›n›flar›n varl›¤›n› ve bunlar ara-s›ndaki savafl›m› kabul ediyor. Ancak, kapita-list toplumun iki temel s›n›f› aras›ndaki savafl›-m›n kaç›n›lmaz olarak burjuva diktatörlü¤ü-nün y›k›l›fl›na ve proletaryan›n egemen s›n›folarak örgütlenmesine –proletarya diktatörlü-¤üne– götürece¤ini yads›yor. O, proletaryan›ndevleti y›kmas›n› ön görebiliyor. Ancak bunutakip edecek olan, devletsizlik olmal›d›r. Hangibiçim ve isim alt›nda olursa olsun, devlet ve“otorite” insan do¤as›na ayk›r›d›r.

Özel olarak da proletarya devletinin, ola-bilecek en despotik hükümet biçimi olaca¤›n›söylüyor. Chomsky s›kça Bakunin’in aktaraca-¤›m›z anlay›fl›na gönderme yap›yor: “‘Toplu-mun sosyalist bilginler taraf›ndan örgütlenmesive yönetilmesi’ diyor Bakunin, ‘despotik hükü-metlerin en kötüsüdür’. Komünist parti önderle-ri, (…) ‘tüm yönetimi kendi ellerinde yo¤unlaflt›-racaklard›r… [Y›¤›nlar] devlet mühendislerinindo¤rudan yönetimi alt›nda olacaklard›r; ve budevlet mühendisleri, yeni bir ayr›cal›kl› politika-c›-bilim adam› s›n›f› oluflturacaklard›r.’ Proletar-ya için bu yeni rejim, k›z›l bürokrasinin yöneti-mi alt›nda ‘bir k›flladan baflka bir fley olmayacak-t›r’. (…) ‘Bir grup bireyin, en zeki ve en iyi niyet-lilerinin dahi, dünya proletaryas›n›n ekonomikorganizasyonunun ve devrimci hareketinin akl›,ruhu, yönetici ve birlefltirici iradesi olabilece¤ineinanmak’ (bir hurafedir). Gerçekte, ‘halk›n ira-desini ifade etti¤ini sanan e¤itimli az›nl›k, birsözde-temsili hükümet’ kuracak ve bu hükümetde ‘y›¤›nlara bir avuç ayr›cal›kl› elitin hükmetti-¤ini gizlemeye’ yarayacakt›r.” (15)

Chomsky, Bakunin’in k›z›l bürokrasi üze-rine tahlillerinin Sovyet deneyiminde do¤ru-land›¤›n› ifade ediyor. “(Leninist) doktrin, –Ba-kunin’in bir yüzy›l önce yapt›¤› analizde kullan-d›¤› kavramlarla ifade edersek– ‘radikal entellek-tüellere’, devlet iktidar›n› elde tutma ve ‘k›z›l bü-rokrasi’nin, ‘yeni s›n›f’›n vahfli diktatörlü¤ünü da-yatma hakk›n› tan›yor.” (16)

Bu bak›mdan Chomsky, örne¤in Lenin’in

düflüncesi ve prati¤iyle ABD Baflkan› John F.Kennedy’nin düflünce ve prati¤ini oldukçabenzer buluyor. Chomsky; Kennedy’nin liberalteorisyenlerinden Robert Mc Namara’dan afla-¤›daki al›nt›y› yapar:

“Hayati önem tafl›yan kararlar, özellikle deizlenecek ana politikalar tepede belirlenmelidir.Tanr› … kesinlikle demokratiktir. O, beyin gücü-nü herkese da¤›t›yor; ama bu paha biçilmez hedi-ye ile etkin ve yap›c› bir fleyler yapmam›z› dahakl› olarak bekliyor. ‹flte yönetimin tüm içeri¤ibudur. Yönetimin arac› insan kapasitesidir; ve entemel görevi de¤iflimle ilgilenmektir. Sosyal, poli-tik, ekonomik, teknolojik ve her alandaki de¤i-flimler, bu kap›dan geçerek tüm topluma ak›lc› bi-çimde da¤›l›r… Demokrasiye dönük esas tehditafl›r› yönetimden gelmez, eksik yönetimden gelir.Gerçekli¤i eksik yönetmek onu serbest b›rakmakde¤ildir. Bunun anlam›, mant›k d›fl›nda bir gücüngerçekli¤i flekillendirmesine izin vermektir. …E¤er insan› mant›k yönetmezse, insan potansiye-linden geriye düfler.”

Sonra ise Chomsky flöyle devam eder: “K›-sacas›, mant›k, merkezilefltirilmifl yönetime itaatigerektirir: Bu gerçek özgürlüktür, demokrasiningerçekleflmesidir. Tanr›’ya yap›lan at›f bir yanab›rak›l›rsa, bu al›nt›n›n Lenin’den mi, yoksa Ro-bert McNamara’dan m› yap›ld›¤›n› ay›rt etmekoldukça zordur.” (17)

K›saca özetlersek; sosyalist bir devlet de,t›pk› burjuva diktatörlü¤ü gibi, küçük bir az›n-l›¤›n iktidar› olacakt›r. Hatta gelmifl geçmifl endespotik hükümet olacakt›r. Hatta so¤uk sa-vaflç› ABD diktatörlü¤üyle, Bolflevik hüküme-tin özde “oldukça çarp›c› benzerlikleri” vard›r.Her ikisi de ‘entelektüellerin’ y›¤›nlar üzerinde-ki diktatörlü¤ünün biçimleridir. (Chomsky’ninbolflevizm düflmanl›¤›n› ifade edecek çarp›c›birkaç sat›r aktar›rsak; “E¤er sol, ‘bolflevizm’iiçerecek biçimde tan›mlan›yorsa, benim kendimisoldan ay›rmam gerekir. Lenin, sosyalizmin enbüyük düflmanlar›ndan birisiydi.”)(18)

Chomsky, “devlet”in tarihsel evrimini,toplumsal geliflmenin yasalar›ndan ve s›n›f mü-cadelesinin somut koflullar›ndan kopararakkendi soyut özgürlük imgesinin aynas›ndantart›fl›yor. Somut sorun flu: Devrilmifl, ama yokolmam›fl burjuvazinin karfl›devrimci direncinik›rmak için, y›k›ma u¤ram›fl ekonomiyi kolek-tif temelde yeniden örgütlemek için, küçük

54 TEOR‹DE do¤rultu

Page 53: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

meta üretiminin modern sanayi üretimi teme-linde kolektiflefltirilmesi için, karfl›devrimciayaklanmalar› bast›rmak için, s›n›flar›n ortadankalkaca¤› bir toplumsal gerçekli¤e ulaflmak için–YAN‹, k›sacas›, Chomsky’nin soyut özgürlükidealinin somutta yaflam bulabilece¤i s›n›fs›z vesömürüsüz topluma varmak için nas›l bir geçiflsüreci yaflanacakt›r?

Chomsky, Engels’ten yan›tlayamad›¤› biral›nt› yapar:

“Anarflistler, sorunu baflafla¤› koyuyorlar.Proletarya devriminin, politik devlet örgütlenme-sini yok etmekle bafllamas› gerekti¤ini söylüyor-lar. … Ancak onu öylesi bir anda yok etmek;muzaffer proletaryan›n yeni ele geçirdi¤i iktidar›koruyabilece¤i, kapitalist düflmanlar›n› bast›ra-bilece¤i ve toplumun ekonomik devrimini gerçek-lefltirebilece¤i (…) o yegane ayg›t› yok etmek an-lam›na gelir.” (19)

‹ktidar› ele geçiren proletaryan›n egemens›n›f olarak örgütlenmesi, kapitalizme karfl› ke-sin zafer için kaç›n›lmaz bir zorunluluktur.Kuflkusuz her türlü devletin ortadan kalkmas›talebinde anarflistlerle ortaklafl›yoruz. Sonuçitibariyle tüm devletler bir s›n›fsal bask› gerek-lili¤inden do¤arlar. Bu durumda da, devlettendevletsizli¤e; kapitalizmden s›n›fs›z toplumageçifl amac›yla ba¤l› bir devlet ayg›t› do¤ar. Bu,e¤er proletaryan›n devrimine önderlik ederler-se, anarflistlerin de kaç›namayaca¤› bir durum-dur. Karfl›devrimin gücü ve direnci ezilmedenproleter devrimi bir gün dahi ayakta kalamaz.Karfl›devrimi ezmek ve silahs›zland›rmak, bur-juva iktidar›n› restore etmek için yap›lan giri-flimleri bofla ç›karmak zorunlulu¤u, e¤er tutar-l› devrimci iseler, anarflistleri de bizzat burju-vazi üzerinde diktatörlü¤e iter. Bir silahl› zorayg›t› kullanmaya götürür. Ad› konulmasa dabir devlet, bir iktidard›r bu. Anarflizmin devlet-otorite karfl›t› soyut özgürlükçü teorisi, bu du-rumda yaflam karfl›s›nda çözülür. S›n›f müca-delesinin somut toplumsal gerçekli¤i anarflist-leri bizzat iktidar olmaya zorlar. Ancak bu kezde anarflizmin do¤as› gere¤i zay›f bir devlet ola-cakt›r bu, “toplumun ekonomik devrimini”gerçeklefltirmeye yönelmeyecek, s›n›f düflman›üzerinde en sert proleter fliddeti örgütlemektetutars›z kalacakt›r. Nihayetinde kazanan karfl›-devrim olur. Çünkü, Engels’in deyifliyle, “top-lumun ekonomik devrimi” gerçekleflmedi¤i du-rumda, “zafer t›pk› Paris Komünü’nde oldu¤u gi-

bi, yeni bir bozgun ve kitle katliam›yla son bu-lur.” (20)

Öte yandan, proletaryan›n iktidar›, ancakproletaryan›n en ileri, ayd›nlanm›fl, s›n›f bilinç-li ö¤eleri bir politik parti biçiminde birleflmiflsemümkün olur. Chomsky kapitalizme karfl› mü-cadele üzerine çokça yazmas›na ra¤men, bu-nun nihayetinde bir siyasal iktidar mücadelesioldu¤undan bahsetmiyor. O, y›¤›nlar›n afla¤›-dan giriflkenlik ve mücadelelerini, yaratt›klar›örgütlenmeleri hakl› ve do¤ru olarak övüyor,yüceltiyor; ancak tek bafl›na bunlar›n bir devletiktidar›n› y›kmaya yeterli gelmeyece¤ini gör-müyor. S›n›f mücadelesi, gelifliminin belli biraflamas›nda, bu s›n›flar›n partileri aras›ndakibir mücadeleye dönüflür. Say›s›z sendika, kitle

örgütü, giderek konseyler vb. içinde kitlesel bi-çimlerde örgütlenmeyen, tüm bu kitlevi örgüt-lenmelerle en s›k› ba¤lara sahip bir öncü partietraf›nda birleflmeyen, mücadelesinin dene-yimlerinin yo¤unlaflt›¤› bir önderler kufla¤› ya-ratamayan proletaryan›n, burjuvazinin say›s›zaraçla tepeden t›rna¤a örgütlenmifl diktatörlü-¤ünü nas›l y›kaca¤› sorusu, havada as›l› kal›-yor. Chomsky’ye göre her durumda “otorite,tart›flman›n oda¤›nda durmal›d›r; otoriter olankesin biçimde reddedilmelidir.” (21) Ancak, otoriteyaln›zca egemen burjuvazinin toplum yaflam›-na s›n›rs›zca afl›lad›¤› bir hastal›k de¤ildir; ezi-lenlerin her türlü örgütlenmesi de flu ya da budüzeyde “otorite”yi içerir. Her sendikan›n, der-ne¤in ve tabii her partinin, üyelerinin gönüllüdisiplinine dayanan flu ya da bu düzeyde bir“otorite” içerdi¤ini saptamak gerekir. Örgütfikri, otoriteyi içerir. Chomsky’nin otoriteyeitiraz› ve mutlak soyut özgürlük ideali, ezilen-lere daha az ve daha zay›f örgütlenmeyi öneri-

55TEOR‹DE do¤rultu

Page 54: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

yor. Bilimsel sosyalizm ise, proletarya ve di¤eremekçi katmanlara say›s›z örgütte biraraya gel-meyi, bir öncü parti etraf›nda birleflmeyi ve de-mokratik merkeziyetçi bir “otorite”yi s›n›f da-vas›nda ezilenlerin kolektif gücünü a盤a ç›kar-mak için kullanmay› ö¤ütlüyor.

Peki, bolfleviklerin önderli¤inde gerçekle-flen Ekim Devrimi ve onun yaratt›¤› SovyetCumhuriyeti, bir avuç entelektüelin y›¤›nlarüzerindeki diktatörlü¤ü müdür? Ekim Devrimiile, iktidar› iflçi ve asker sovyetleri (konseyleri)devralm›flt›r. K›sa süre sonra, köylü sovyetleri

ile iflçi ve asker sovyetleri birleflmifltir. Sovyetdevleti, iflçi, asker ve köylü sovyetlerinin devle-tidir. Bu iktidar›n önderli¤i Sovyetler GenelKongresi taraf›ndan Bolflevik Partisi’ne veril-mifltir. Proleter devlet ayg›t›, Sovyetler’de (yada benzeri politik iktidar organlar›nda) örgüt-lenmifl, kendi do¤rudan temsilcilerini seçenproleter ve emekçi y›¤›nlarla, proletaryan›n ön-cü partisi aras›ndaki zengin karfl›l›kl› iliflkilertoplam›d›r. Rusya’n›n her yan›nda kad›n ve er-kek, genç ve yafll› milyonlarca iflçi, asker veköylü, do¤rudan demokrasi yoluyla kendi tem-silcilerini seçmifl ve yönetime kat›lm›flt›r. Sov-yet iktidar›, her emekçiye devlet yönetiminekat›lma olana¤› sa¤lamas›yla, iflçi emekçi kitle-leri silahland›r›p say›s›z örgütte birleflmeleriniteflvik edifliyle, sovyet üyelerinin geri ça¤r›la-bilmesiyle, partinin sovyet kongresine karfl› so-rumlu olmas›yla vb. en demokratik burjuvadevletinden bin kez daha demokratik bir yöne-tim mekanizmas› yaratt›. Kuflkusuz, do¤rudan

demokrasinin bu en ileri yaflanm›fl örne¤iningiderek nas›l bürokratik bozulmaya u¤rad›¤›,Ekim Devrimi’nin yaratt›¤› toplumun ba¤r›n-dan kapitalizme geri dönüflün ö¤elerinin nas›lolufltu¤u vb. komünistler bak›m›ndan da tart›fl-ma konusudur. Yaflanan deneyimlerin bu ko-nuda olabilecek en ileri düzeyi temsil etti¤i deiddia edilemez. Aç›k ki, proletarya devrimininyeni dalgas›, Ekim Devrimi ve 20. yüzy›ldakidi¤er devrimlerin elefltirel çözümlemesindengüç alacak ve daha ileri örnekler yaratacakt›r.Ancak önemli olan fludur ki; proleter ve emek-çi y›¤›nlar için en genifl demokrasiyi, proleterdemokrasisini, sömürücü s›n›flara karfl› en flid-detli diktatörlükten, proleter diktatörlü¤ündenkoparamazs›n›z. Yani Bakunin, “Hiçbir devlet,ne denli demokratik olursa olsun, hatta en k›z›lcumhuriyet bile halka istedi¤ini veremez; yaniözgür örgütlenmeyi ve kendi yaflamlar›n› yukar›-dan bir bask› olmadan, afla¤›dan yukar›ya do¤ruyöneltebilmeyi olanakl› k›lamaz.” (22) dedi¤inde,asl›nda niyetinden ba¤›ms›z olarak, ezilenlerin,emekçilerin do¤rudan demokrasisini olanaks›zk›l›yor. Çünkü; birincisi, proleter devrimin za-feri, devrimin enerjik biçimde savunulmas›amac›yla burjuvazi üzerine hücum etmedensa¤lanamaz. ‹kincisi, yüzy›llar boyu at›l b›rak›l-m›fl, ezilmifl, horlanm›fl y›¤›nlar› aktif politika-ya çekmede, onlar›n y›¤›n örgütlerinde birlefl-melerini teflvik etmede proleter devlet bulun-maz bir araçt›r. Proletaryan›n en ileri örgütlen-me biçimi olarak proleter devlet, proletaryan›ndi¤er örgütlenmelerini besleyen, büyüten birrol oynar. Üçüncüsü, devlet, devrimi toplumsalalanda ilerletmede, “toplumun ekonomik dev-rimini” baflarmada vazgeçilmez bir araçt›r vey›¤›nlar›n ekonomik durumlar› iyileflmeden,politik kat›l›mc›l›klar›n›n zay›f kalaca¤› aç›kt›r.

Proleter devleti, sovyetlerde (vd.) örgüt-lenmifl proleter y›¤›nlar›n devleti olarak, en ge-nifl y›¤›nlar›n aktif politik yaflama kat›lmas›n›teflvik eder. Y›¤›nlar›n aktif politikaya kat›lma-s›, devlet yönetmeyi ö¤renmesi, proleter devle-tin eski devlet bürokratlar› kast›na mecburiye-tini de sona erdirir. Di¤er yandan y›¤›nlar›n ak-tif politikaya kat›l›m›, proleter iktidar›n temel-lerini de sa¤lamlaflt›r›r. Devletten devletsizli¤egeçiflin devleti, ekonomik-toplumsal alanda s›-n›flar›n ortadan kalkmas›n› örgütlerken, politi-kada da politikan›n/devlet yönetiminin kitle-selleflmesini örgütler. Devlet yönetimi bilgisi-

56 TEOR‹DE do¤rultu

Chomsky s›n›flar›n varl›¤›n› vebunlar aras›ndaki savafl›m› kabulediyor. Ancak, kapitalist toplumuniki temel s›n›f› aras›ndaki savafl›-m›n kaç›n›lmaz olarak burjuvadiktatörlü¤ünün y›k›l›fl›na ve prole-taryan›n egemen s›n›f olarak ör-gütlenmesine –proletarya diktatör-lü¤üne– götürece¤ini yads›yor.

Page 55: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

nin kitleselleflmesi devletin sönmesinin politikkofluludur.

Gelelim Lenin’le Kenndy’nin “benzerlikle-rine”. Nihayetinde her devlet, bir s›n›fsal bask›arac›d›r. Hangi s›n›f›n di¤erine bask› yapt›¤›Chomsky aç›s›ndan önemli olmasa da bu ger-çekte belirleyici bir sorundur. Kennedy hükü-meti ABD sermayesinin ç›karlar› için onlarcaülkede müdahaleler gerçeklefltirdi¤inde, Viet-nam’da kirli savafl yürüttü¤ünde, “iç”teMcCarthy’ci dönemin cad› av›n› sürdürdü¤ün-de, Vietnam savafl› karfl›t› gençlik eylemlerikurflunland›¤›nda, yüzlerce insan gözalt›na al›-n›p tutukland›¤›nda, bu, burjuva fliddetidir.Ömrünü doldurmufl ve çürümüfl bir toplumsalsistemin suni olarak ayakta tutulmas› amac›ylaba¤l›d›r. Lenin ve Bolflevikler, Rus (ve dünya)proletaryas›n›n ç›karlar› için örne¤in ÇEKA’y›(23) kurduklar›nda, karfl›devrimci giriflimleribast›rd›klar›nda, Kolçak-Denikin vb. Çarl›k ge-nerallerinin karfl›devrimci ayaklanmas›n› ez-diklerinde, sabotajlar› vb. önlediklerinde bu,proleter fliddetidir. Kapitalist dünyan›n y›k›nt›-lar› aras›ndan s›n›fs›z, s›n›rs›z ve sömürüsüzkomünist toplumun yarat›lmas› amac›yla ba¤-l›d›r. Kennedy de, Lenin de, kendi s›n›flar›n›nsad›k hizmetkarlar›d›r. Kennedy ve akademis-yen kadrosunu yöneten; burjuvazinin s›n›fsalihtiyaç ve yönelimleriydi. “Komünist dünya”yasavafl açan so¤uk savaflç› Amerikan burjuvazi-sinin düflünen beyni ve icra eden eli oldular.Lenin ve bolflevik önderler ise, iktidar› ele geçi-ren ve komünist dünyay› yaratma savafl›m› ve-ren proletaryan›n düflünen beyni ve icra edeneli oldular. Nas›l ki Amerikan burjuvazisindenba¤›ms›z bir Kennedy düflünülemezse, Rusproletaryas›ndan ba¤›ms›z/kopuk bir Lenin veBolflevik Parti de düflünülemez. Ama Chomskyiçin bask› ve otoritenin her çeflidi ayn› anlam›tafl›d›¤›ndan, arada hiçbir ayr›m gözükmüyor.“Yeni entelektüel s›n›f›n bask›c› iktidar›n›n ikibiçimi” olarak alg›lan›yor Kennedy ve Leninönderli¤indeki rejimler. Ancak gerçekte; “en-telektüeller”, birincisinde, sermayeyle, ikinci-sinde ise proletaryayla s›k› s›k›ya kaynaflm›flt›r.Ekim Devrimi, bir avuç ayd›n›n ikidar› gasp et-mesi de¤il, milyonlarca iflçi, asker ve köylününkat›l›m›yla gerçekleflen bir toplumsal devrimdir.‹ç savafl y›llar›nda (1918-21) say›s›z emekçininSovyet iktidar›n› savunmak için aya¤a kalk›fl›-n›n anlam› budur. En genifl emekçi y›¤›nlar›n

deste¤ini almasayd›, toplumsal yap›y› iflçi s›n›f›ve emekçi y›¤›nlar›n ç›kar› yönünde dönüfltür-meseydi, karfl›devrimci abluka alt›nda Sovyetiktidar› bir hafta bile ayakta kalamazd›. Yenidevlet ayg›t›n› oluflturan iflçi, asker ve köylüsovyetleri ve bunlarda birleflen milyonlarca ifl-çi, emekçiden kopuk ve onlar üzerinde bir oto-rite de¤il, onlar›n en kararl›, en bilinçli bölük-lerini birlefltiren bir öncüydü Bolflevik Parti.

Di¤er yandan, proletarya demokrasisine(ayn› anlama gelmek üzere proletarya diktatör-lü¤üne) karfl› soyut özgürlük ve otorite karfl›t-l›¤›yla dikilen Chomsky, “saf” ve “ideal” bir(burjuva) demokrasi özlem ve talebini ifade et-mekten çekinmiyor. Bugünkü burjuva iktidar›-na karfl› örne¤in Jefferson’un demokrasisini sa-vunuyor:

“(Jefferson) dönemin(in) aristokratlar›,yükselen kapitalist devletin avukatlar›yd›. Jeffer-son, demokrasiyle kapitalizm (ya da daha do¤ru-su gerçekte var olan, devlet iktidar›yla yak›n ba¤içindeki kapitalizm) aras›ndaki aç›k çeliflkiyifark ederek, durumu üzüntüyle karfl›l›yordu.”

Jefferson, Amerikan ba¤›ms›zl›k savafl›n›nönderiydi. Ancak o, ne bir bütün olarak devle-te karfl›yd›, ne de kapitalizme. Amerikan ba-¤›ms›zl›k savafl›n›n arka plan›nda, Amerikal›kapitalistlerin ‹ngiliz gümrük s›n›rland›rmala-r›ndan özgürleflme ve kapitalist geliflmeyi s›n›r-layan ‹ngiliz boyunduru¤undan kurtulma ama-c› yat›yordu. Böyle bir devrimin, antikapitalistbir iktidar yaratabilece¤ini düflünmek gülünçolurdu. T›pk› Chomsky’nin kapitalist ekono-miye dair elefltirilerinin “bafllang›ç dönemi” ka-pitalizmine özlemden ibaret olmas› gibi, burju-va iktidar›na elefltirisi de burjuva demokrasisi-nin ilk dönemlerine özlemden ibarettir. Burju-va demokrasisindeki bozulman›n, kapitalizmintarihsel ömrünü doldurmas› ve çürümesi ileba¤›nt›l› oldu¤unu kavrayam›yor. Kapitalizmintarihsel olarak ilerici oldu¤u, üretici güçleringeliflmesine hizmet etti¤i dönemin burjuva de-mokrasisiyle, tepeden t›rna¤a çürüdü¤ü, üreti-ci güçlerin gelifliminin önüne dikildi¤i döne-min burjuva demokrasisi kuflkusuz ki farkl› bi-çimlere bürünür. ‹çerik bak›m›ndan ise, her ikidönemde de o, burjuva diktatörlü¤üdür. ‹flçis›n›f› ve emekçi y›¤›nlar›n s›n›f bask›s›yla yöne-tilmesi rejimidir. Chomsky’nin bir röportaj›ndabelirtti¤i gibi: “Amerikan demokrasisi James Me-dison’›n 1787’deki Anayasa Kongresi’nde vurgu-

57TEOR‹DE do¤rultu

Page 56: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

58 TEOR‹DE do¤rultu

lad›¤› flu ilke üzerine kuruludur: Hükümetin bi-rinci görevi, zengin az›nl›¤›, ço¤unluktan koru-makt›r.” (24) Bu gerçe¤i teslim etmesi,Chomsky’nin liberal dönem düflünürlerinin“ideal demokrasi” aray›fllar›n› referans kabuletmesini engellemiyor. Chomsky’nin pratikpolitikadaki duruflu da burjuva diktatörlü¤ünekarfl› burjuva demokrasisini savunmak olaraknitelenebilir. O, baflta ABD emperyalizmi ol-mak üzere, tüm burjuva dünyan›n kötülükleri-ne ve vahfletine kafl› ç›k›yor; ama bunu burjuvademokrasisinin bak›fl aç›s›ndan yap›yor. Ulus-lararas› hukuka ayk›r›l›k, demokrasinin iflle-

mesine müdahale edilmemesi vb. Di¤er yan-dan, örne¤in ABD’nin Afganistan operasyonla-r›na karfl› ç›karken, 11 Eylül bask›n›n› da “vah-fli terörist eylem” olarak niteliyor. Egemenlerinve ezilenlerin fliddetini ayn› kefeye koyuyor.

Burjuvazi ve kapitalizmin tarihsel olarakgericileflmesinden bu yana, demokrasi ve öz-gürlük idealleri proleter s›n›f›n omuzlar›nda ta-fl›n›yor. Gericileflen kapitalizmin ve burjuvademokrasisinin karfl›s›na ancak sosyalizm veproletarya demokrasisi ç›kabilir. ‹kinci alterna-tifi reddedenlerin, ne denli elefltirirlerse elefltir-sinler, kapitalizmin ve burjuva demokrasisinins›n›rlar›ndan d›flar›ya ç›kamayacaklar›Chomsky ve günümüz anarflizmi somutundada görülebilir. Chomsky’nin emperyalist kapi-talizmin karfl›s›na koyabildi¤i alternatif, küçükölçekli kapitalizm oluyor. Emperyalizmin bi-çimsel burjuva demokrasisine karfl› “ideal de-mokrasi”yi savunuyor. Emperyalist ideologlarakarfl› ayd›nlanma döneminin klasik liberalleri-

ne dayan›yor. Chomsky’nin bas›nda “müzminmuhalif” olarak adland›r›lmas› bir gerçe¤i deifade ediyor. Kapitalizme dair elefltiriniz, onunnas›l y›k›laca¤›n›n ve yerini alacak toplumunbilimsel analiziyle birleflmiyorsa, kapitalizminmüzmin muhalifi olarak kalman›z da kaç›n›l-maz oluyor.

D‹PNOTLAR:

1) Noam Chomsky’yle Anarflizm, Marksizm veGelecek Umudu Üzerine Söylefli, Red&Black Revolu-tion, say› 2, 1996, bkz. Znet arflivleri (www.zmag.org)

2) N. Chomsky’yle Kapitalizm Üzerine Röportaj,David Finkel, Detroit Metro Timmes gazetesinden ak-taran: Znet arflivi.

3) Aktaran: Anarflizm Üzerine Notlar, Znet arflivi.

4) Communist Voice, 27 Ekim 2000 say›s›, “No-am Chomsky’nin Anarflist Bak›fl Aç›s› Üzerine”

5) Ayn› yerde.

6) Anarflizm Üzerine Notlar, Znet arflivi

7) Micheal Albert’la Röportaj, Znet arflivi.

8) Power and Prospects kitab›ndan kesitler, Znetarflivi

9) Anarflizm Üzerine Notlar

10) Ayn› yer

11) Dünya Düzeni: Eskisi Yenisi, syf. 271

12) Communist Voice, agd.

13) Aktaran Communist Voice, agd.

14) Leninizm ve Devlet Kapitalizmi makalesi,Znet arflivi

15) Sovyetler Birli¤i Sosyalizme Karfl› makalesi,Znet arflivi

16) Leninizm ve Devlet Kapitalizmi’nden

17) Chomsky’yle Anarflizm, Marksizm ve Gele-cek Umudu üzerine söylefli, Znet arflivi.

18) Aktaran; Anarflizm Üzerine Notlar.

19) Ayn› yerde.

20) Communist Voice, agd.

21) Ayn› yerde.

22) ÇEKA: Tüm Rusya Ola¤anüstü Komisyonu.Sovyet iktidar›na ba¤l› olarak kurulan karfl›devrime vesabotajlara karfl› mücadele örgütü.

23) Noam Chomsky’yle Anarflizm, Marksizm veGelecek Umudu üzerine söylefli, Znet arflivi.

24) Aktaran Communist Voice, agd.

Nas›l ki Amerikan burjuvazisindenba¤›ms›z bir Kennedy düflünüle-mezse, Rus proletaryas›ndanba¤›ms›z/kopuk bir Lenin veBolflevik Parti de düflünülemez. AmaChomsky için bask› ve otoritenin herçeflidi ayn› anlam› tafl›d›¤›ndan,arada hiçbir ayr›m gözükmüyor.

Page 57: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

MARKS, “Feuerbach Üzerine Tezler”inin11.’sinde “Filozoflar dünyay› yaln›zca çeflitli bi-çimlerde yorumlam›fllard›r, oysa sorun onu de-¤ifltirmektir” dedi¤inde tarihler 1845’i gösteri-yordu. Marks’›n bu ünlü formülasyonu, mater-yalist tarih ö¤retisinin en önemli kurucu öge-lerinden birisidir. Marksizm, edilgen bir tarihya da toplum yorumu de¤il, düflünceyle prati-¤in iç içe geçmifl diyalektik bütünlü¤üdür. Dü-flüncenin prati¤e, prati¤in düflünceye dönüfle-rek, bilinçli bir de¤ifltirme program› ve eylemplan›n›n emekçi insanl›¤a sunulmas›d›r.

11. Tez’in tam 72 y›l sonras›na denk gelenBüyük Sosyalist Ekim Devrimi, düflünce ile ey-lem aras›ndaki dinamik ve organik bütünlü-¤ün en parlak örne¤i olmufltur. Devrimden 15y›l önce, 11. Tez ekolünün genç bir ö¤rencisi-nin beyninde beliren ve oradan Ne Yapmal› ad-l› broflürde ifadesini bulan düflünceler, Rusyatopraklar›ndan bütün dünyay› sarsan bir eyle-me dönüflmüfltür. Mart 2002’de tam yüz yafl›na

giren Lenin’in Ne Yapmal›’s› Bolflevizmin, Bol-flevizm ise 20. yüzy›la damgas›n› vuran ve etki-leri bugüne ulaflan Ekim Devrimi’nin temelle-ri olmufltur. Yüzüncü do¤um y›l dönümündeNe Yapmal›’y›, baflka bir deyiflle Bolflevizmi da-ha derinlikli kavramak, kendi tarihini kendisiyapacak olan emekçi insanl›k için son dereceanlaml› ve bir o kadar da gereklidir.

NE YAPMALI’NIN DO⁄Ufi KOfiULLARI

Marks, “sorun dünyay› de¤ifltirmektir”derken, hiç flüphesiz teoriden eyleme, en geniflanlam›yla politikaya gönderme yapmaktad›r.Materyalist tarih kuram›, de¤iflimin yasalar›n›ve toplumsal dinamiklerini aç›klar. Ancak bude¤iflim, bilinçli insan eylemiyle gerçe¤e dönü-flür. Teoriden programa geçmek ya da eskiyenve y›k›lmas› gerekenden yeniyi bulup ç›kart-mak yeterli de¤ildir. Program, teorinin politi-zasyonunda bir bafllang›ç evresidir. Materyalist

59TEOR‹DE do¤rultu

Rusya’da kap›ya dayanan dev-rim, siyasal hareketleri geride

b›rakm›flt›r. Rusya topraklar› ye-ni bir döneme gebedir. Lenin bugerçekli¤in fark›ndad›r. Bafllatt›-¤› savafl, s›n›f hareketinin arka-

s›nda kalm›fl siyasal hareketlerineski al›flkanl›klar›na karfl›d›r.

Bolflevizm 100 Yafl›nda

Page 58: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

tarih anlay›fl›ndan bilimsel sosyalizmin do¤ufluve oradan Komünist Manifesto’ya geçifl henüztamamlanmam›fl bir teorinin ve programatikdüflüncenin ilk ad›mlar›d›r. Marks ve Engelsbu tamamlanmam›fll›¤›n bilincindedir. Çünkümarksist dünya görüflü, eylemin k›lavuzu ol-du¤u kadar, eylem de marksizmin yenidenüretilece¤i aland›r. Dolay›s›yla marksizm, ken-di do¤as› gere¤i tarih (teori) ve politika bütün-selli¤i içinde süreklileflmifl bir harekettir.Marks ve Engels’in yaflamlar›, bu bütünselli¤ianlamak bak›m›ndan önemlidir. Bilimsel sos-yalizmin kurucular›, gelece¤in teorik temelle-rini atarken, politik eylemleriyle de kendi gö-rüfllerine karfl› tutarl› ve içtendirler.

Marks ve Engels, yaflam yolculuklar›n› ta-

mamlad›klar›nda, arkalar›nda yeniden üretimizorunlu bir teorik miras b›rakt›klar›n›n far-k›ndayd›lar. Bat› Avrupa (özellikle Almanya,Fransa ve ‹ngiltere), Komünist Manifesto’yuizleyen birkaç on y›lda yenilgi ve zaferlerle do-lu bir dizi s›n›f savafl›m› deneyiminden geç-miflti. Marksizmin, politik alandaki deneyim-leri, s›n›f savafl›mlar› ›fl›¤›nda önemli ilerleme-ler kaydetmiflti. Ancak yine de bu ilerlemeyeuygun bir politika teorisinin temelleri henüzçok c›l›zd›. Tek tek ülkelerde ortaya ç›kan de-neyimler yeterince genellefltirilememiflti. Ye-nilen devrimler, emperyalizme dönüflen kapi-talizm, iflçi s›n›f›n›n h›zla de¤iflen yap›s›, 19.yüzy›l sonlar›na do¤ru sosyalist harekettekikrizi de belirginlefltirmeye bafllam›flt›. 1889’dakurulan II. Enternasyonal de krizi atlatabile-cek güçlü bir yap›da de¤ildi. Tam tersine,Bernstein gibi s›n›f savafl›m› ve devrim teorisi-ni aç›ktan reddetmeye bafllam›fl revizyonist li-derler, II. Enternasyonal arac›l›¤›yla görüflleri-

ni uluslararas› platforma tafl›ma f›rsat› bul-mufllard›.

Devrimler, Bat›’dan Do¤u’ya kayd›¤›ndayorgun Avrupa proletaryas›, henüz kapitaliz-mi y›kmay› baflaramam›flt›. Devrimci mücade-lenin yeni merkezi Rusya, sosyo-ekonomik vesosyo-politik yönleriyle Avrupa’dan çok fark-l›yd›. Rus ayd›nlar›n›n marksizmle tan›flmas›da, bu farkl› özelliklerden ötürü hem geç vehem de çok de¤iflik olmufltu. John Molyne-ux’un dedi¤i gibi, Bat›’da marksizm, do¤rudando¤ruya proletaryan›n kapitalizmi y›kmas›n›nteorisiyken, Rusya’da kapitalist geliflmenin ka-ç›n›lmazl›¤› teorisi üzerinden güç kazanmayabafllam›flt›. Halkç› Narodnizm’in 19. yüzy›l›nson çeyre¤ine do¤ru Çarl›k otokrasisine karfl›giriflti¤i küçük gruplar›n bireysel fliddet ey-lemleri amac›na ulaflamam›fl olsa da, özelliklegençlik üzerinde hat›r› say›l›r bir sempati top-lam›flt›. Ama 1800’lü y›llar›n son çeyre¤indepatlak veren iflçi hareketleri, marksizmin Rus-ya’ya giriflini de h›zland›rd›. Rusya’n›n gençmarksistleri, ilk önce Narodnik ak›mlarla te-orik mücadeleye giriflerek marksizmi yaymayaçal›flt›lar. Arka arkaya bas›lan kitaplar, dergi-ler, gazete ve broflürler, gençlik üzerindeönemli bir etki sa¤lad›. De¤iflik kentlerde, fab-rika çevrelerinde, kendilerini çeflitli adlarla ta-n›mlayan onlarca grup ortaya ç›kt›. Çarl›k ise,narodnizm tehlikesine karfl› a¤›r darbeler in-diren bu gruplar›n ilkel ve amatör çal›flmalar›-na göz yumdu. Ta ki, bu gruplar Çarl›¤a karfl›tehlikeli eylemlere geçene kadar...

NE YAPMALI ÖNCES‹ RUSYA’DA MARKS‹ZM

20. yüzy›l›n hemen bafl›nda Lenin, “hare-ketin can al›c› sorunlar›”na Ne Yapmal› soru-sunu yöneltirken, öncelikle Rusya’da marksiz-min tarihini ana hatlar›yla çizmeye çal›fl›r. Le-nin, Ne Yapmal›’da her ne kadar gözünü so-mut ve güncel olana dikse de, görüfllerini ta-rihsel bir çerçeveye oturtarak aç›klar. Çünkü,gelecek ancak tarihi do¤ru anlamakla ayd›nla-t›labilirdi. Ne Yapmal›’n›n bugün okuyucuyailk anda anlafl›lmazm›fl gibi gelen kurgusunuda bu tarihselci anlat›mda görmek gerekiyor.Broflürün “sonuç” bölümünde evrelere ayr›l-m›fl, daha do¤rudan bir tarih anlat›m› olsa bi-le, günü anlama ve çözümleme kayg›s› güdü-

60 TEOR‹DE do¤rultu

Avrupa proletaryas›na göre Rus prole-taryas› önemli avantajlara sahipti. 19.yüzy›l›n ilk yar›s›na kadar ba¤›ms›zörgütlenme bilinci kazanamam›fl iflçis›n›f›, art›k kendi partilerinde örgütle-niyor ve burjuvaziye karfl› bu partilerarac›l›¤›yla mücadelelere girifliyordu.

Page 59: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

len her sat›r›n arksas›nda son yirmi y›l›n birözetini bulmak olanakl›d›r.

Lenin, üç döneme ay›rd›¤› Rus sosyal de-mokrasinin tarihini 1884’te bafllat›yor. 1884-’94 aras›n› teori ve program›n oluflturuldu¤uve sa¤lamlaflt›r›ld›¤› dönem olarak tan›ml›yor.Marksizm, Rusya’ya yeni yeni girmektedir. ‹fl-çi hareketi geliflkin de¤ildir. Marksizme ilgiduyanlar›n say›s› ise henüz çok s›r›nl› düzey-dedir.

‹kinci dönem ise, 1894-’98 y›llar› aras›n›kaps›yor. Marksizmin bir toplumsal hareketolarak sahneye ç›k›fl› bu dönem gerçekleflir.Ancak hareket çocukluk ve ilk gençlik döne-mlerini yaflamaktad›r. Narodnizme karfl› veri-len mücadele ve iflçiler aras›nda çal›flmaya du-yulan yo¤un ilgiyle birlikte, çocuk h›zla büyü-mektedir. Fakat hareketin önderleri sadecegenç de¤il, ayn› zamanda deneyimsizdirler.Pratik çal›flmaya haz›r de¤ildirler. Çal›flmalar›,Çarl›k rejimi taraf›ndan k›sa sürede deflifreediliyor ve hemen arkas›ndan da¤›t›l›yordu.Parti fikrinin olgunlaflmas› ve RSD‹P’in kuru-luflu, Lenin’in ifadesiyle “bu dönemin en mü-kemmel ve son eylemi oldu.”

Üçüncü ve Ne Yapmal›’ya kadar geçenson dönem ise 1898’de bafll›yor. Çocukluk dö-nemi kesin olarak sona ermifl, hareket deli-kanl›l›k dönemine girmifltir. Her delikanl› gibionun da sesi çatallaflm›flt›r. ‹flçi hareketi bü-yük h›zla geliflirken, da¤›n›kl›k ve yalpalama-lar kendini aç›kça hissettirmektedir. Hareketbunal›mdad›r. “Önderlerin bilinci, kendili¤in-den kalk›n›fl›n gücü karfl›s›nda teslim oldu; sos-yal demokratlar aras›nda ikinci bir kesim üstün-lük sa¤lam›fl bulunuyordu, bunlar, sadece “le-gal” Marksist yaz›nla yetiflmifl önderler kesimiy-di. Fakat kitlelerin kendili¤indenli¤i onlardandaha fazla bilinç talep ettikçe, edindikleri bilinçdaha da yetersiz kald›. Önderler sadece teorik(elefltiri özgürlü¤ü) ya da pratik (amatörlük)olarak kitlelerin gerisinde kald›klar›n› göster-mekle kalmad›lar, ayn› zamanda geriliklerinibir sürü tumturakl› savla savunmaya çal›flt›-lar.”(1)

Lenin, broflürün baflka bir yerinde, bu ta-rihsel kompozisyon içinde beliren sorunlar›,“bir büyüme hastal›¤›” olarak tan›mlar. fiimdibu hastal›klar›n art›k iyice su yüzüne ç›kt›¤›üçüncü dönemin geride kalmas› gerekiyordu.

Lenin bu ça¤r›y› broflürün sonunda “Üçüncüdönemi tasfiye edin!” sözleriyle yapar. Hare-ketin, kadrolar›n, faaliyetin, propaganda veajitasyon tarz›n›n tümüyle yenilenme zaman›gelmifltir.

Gramsci’nin dedi¤i gibi, siyasal partiyi il-gilendiren en önemli sorunlardan biri, parti-nin, al›flk›nl›¤›n gücüne tepki gösterme kapa-sitesidir. Rusya’da kap›ya dayanan devrim, si-yasal hareketleri geride b›rakm›flt›r. Rusyatopraklar› yeni bir döneme gebedir. Lenin bugerçekli¤in fark›ndad›r. Bafllatt›¤› savafl, s›n›fhareketinin arkas›nda kalm›fl siyasal hareke-tlerin eski al›flkanl›klar›na karfl›d›r. Yaln›zcaeski al›flkanl›klara de¤il, ayn› zamanda bu al›fl-

kanl›klar› savunan, teorize eden tutucu önder-lere karfl› bir savaflt›r bu.

EKONOM‹ZME KARfiI SAVAfi

Rusya’da üçüncü dönemin tasfiye edilme-si, yaklaflan devrim karfl›s›nda marksist hare-ketin pozisyonunu da belirleyecektir. Siyasalgruplar›n, yükselen s›n›f hareketinin çok ar-kas›nda kald›klar› Lenin için tart›flmas›z birgerçekliktir. Devrimci gruplar, bu “artç›” ko-numlar›n› de¤ifltirebilecek durumda veya yö-nelimde de¤ildir. Tersine, da¤›n›kl›¤› kutsa-mak ve hareketin kendili¤inden gelifliminibeklemek yayg›n bir e¤ilimdir. Lenin, “üçün-cü dönem”in bu a¤›rl›kl› e¤ilimine “ekono-mizm” ad›n› veriyor. Fakat bununla kalm›yor.Narodnizme karfl› verilen savafl›n bir benzeriflimdi ekonomizme karfl› verilecektir. Narod-nizme karfl› savaflta, Lenin yaln›z de¤ildi. Hat-ta flimdi karfl›s›nda yer alan ve kendilerinimarksist olarak adland›ran önderlerle birlik-

61TEOR‹DE do¤rultu

Page 60: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

teydi. Lenin böyle bir ittifak›n, Marksizm üze-rinden de¤il, narodnizme karfl› mücadele üze-rinden gerçekleflti¤ini biliyor ve bu heterojenbirlikteli¤i dönemsel olarak do¤ru ve yararl›buldu¤unu söylüyordu: “Ancak bizzat kendinehiç güveni olmayanlar, güvenilmez kimselerle deolsa geçici ittifaklara girmekten korkarlar veböylesi ittifaklar olmadan hiçbir politik partivar olamaz.”(2)

S›ra eski ittifaklara karfl› savafla gelmiflti.Fakat savafl tek bafl›na amaç de¤ildi. Lenin’inas›l hedefi, yeni dönemi kucaklayabilecek, ör-gütsel da¤›n›kl›¤a, teorik yalpalamalara, ama-tör ve ilkel çal›flmaya son verecek yeni tiptepolitika tarz›n› ve örgüt modelini ortaya koy-makt›. Tam da bu nedenle Rusya’n›n marksistdevrimci tarihine elefltirel bir yaklafl›m ve ge-linen aflamay› sembolize eden ak›mla mücade-le edilmesi gerekiyordu. Hiç flüphesiz “ekono-mizm” Rus devrimci hareketinin tek gerçe¤ide¤ildi. Örne¤in siyasal koflullar, “terörizm”ingeliflmesi için de önemli olanaklar sunuyordu.Lenin, Ne Yapmal›’da bu ak›mdan da söz eder.Fakat bafll› bafl›na bir terörizm elefltirisine gir-meyi yöntem olarak tercih etmez. Ancak eko-nomizmle ba¤lar› içinde terörizme karfl› mü-cadeleye giriflir.

Rusya’da as›l sorun, güçlü ve s›k› örgüt-lenmifl bir partinin yoklu¤udur. Ekonomizmve bu ak›m›n sözcüleri (Raboçeye Mys›l ve Ra-boçeye Dyeolo), böyle bir partinin önündekien önemli engeldi. San›ld›¤›n›n tersine, eko-nonizmle Lenin aras›ndaki ayr›l›k, salt örgütmodeline indirgenecek teknik bir soruna da-yanm›yordu. Sorun derinlerdeydi, siyasal, s›-n›fsal, tarihsel nedenlere sahipti. Ayr›l›k nok-talar›n›n s›n›fsal ve tarihsel oluflu, yukar›da dabelirtildi¤i gibi marksizmle geç tan›flan Rus-ya’n›n sosyo-ekonomik yap›s›n›n Bat› Avru-pa’dan farkl› oluflundan kaynaklan›yordu.Marksist düflünce, Rusya’da kapitalizmin zo-runlu geliflmesini, feodal otokrasinin kaç›n›l-maz sonunu ortaya koyuyordu. Rus burjuva-zisinin, “legal marksist”ler olarak marksizmesar›lma nedeni buydu. Lenin, Ne Yapmal›’daekonomistlerle legal marksistler aras›ndakiba¤lant›y› ortaya koydu¤unda, legal marksist-ler henüz Kadet Partisi’ni kurup, burjuva libe-ral kimliklerini aç›ktan ilan etmemifllerdi.

Legal marksistler taraf›ndan kaleme al›-nan Credo adl› belge, ekonomistlerin pratik

yönelimlerini do¤rudan dile getiriyordu: “‹flçi-ler ekonomik mücadele yürütsün, marksist ay-d›nlar ise liberallerle ortak politik mücadeleiçinde kaynafls›n.”(3) Rusya’da yak›nda patlakverecek devrimin burjuva karakterde olaca¤›az-çok bütün marksistlerce biliniyordu. Eko-nomistlerin yukar›daki formülasyonu pratikçal›flmaya uyarlamalar›n›n kafa kar›flt›r›c› ne-denlerinden birisi buydu. Fakat devrimin bur-juva karakterde olmas›, iflçi s›n›f›n›n devrimdeve devrim sonras›nda oynayaca¤› rolü de¤ifl-tirmeyecekti. Avrupa’da burjuva devrimlerekat›lan iflçi s›n›f› ve emekçi y›¤›nlar, iktidar›burjuvaziye b›rakman›n bedelini a¤›r ödediler.Ama Avrupa proletaryas›na göre Rus proletar-yas› önemli avantajlara sahipti. ‹flçi s›n›f›n›nBat› Avrupa’da 19. yüzy›l boyunca giriflti¤imücadeleler ve bu mücadeleyle yarat›lan de-neyimler, Rus emekçi s›n›flar› için muhteflembir olanakt›. 19. yüzy›l›n ilk yar›s›na kadar ba-¤›ms›z örgütlenme bilinci kazanamam›fl iflçis›n›f›, art›k kendi partilerinde örgütleniyor veburjuvaziye karfl› bu partiler arac›l›¤›yla mü-cadelelere girifliyordu.

Lenin, uluslararas› deneyimlerin anlam›-n› Ne Yapmal›’n›n hemen ilk bölümünde ayr›bafll›k alt›nda incelerken ekonomizmin darl›-¤›n›n bir nedenini de teorik ilgisizlik olaraktan›ml›yor. Ekonomistler, elbette teoriye karfl›kaba bir ilgisizlik içinde de¤ildir. Hatta Le-nin’in getirdi¤i yeni önerilere karfl› ç›karken,s›k s›k Avrupa iflçi s›n›f› hareketinin deneyim-lerini kullanmaktad›rlar. Ancak teori, bu de-neyimlerin kopya edilmesi anlam›na gelmez.Lenin’in de dedi¤i gibi, “bu deneyimleri eleflti-rel bir tutumla ele almay› ve bunlar› ba¤ms›z bi-çimde s›namay› bilmek gerekir.”(4)

Yine ayn› bölümde Lenin kesin bir ifadey-le “Devrimci teori olmadan, devrimci hareket deolamaz.”(5) diyordu. Lenin’in bu sözünü, dev-rimci teori olmadan ya da yeniden üretilme-den giriflilecek faaliyetin belirli bir süre sonradevrimci özünü yitirece¤i, daralaca¤› ve tambir dar pratikçilik içinde sa¤a sola yalpalaya-ca¤› fleklinde yorumlamak gerekiyor. Ekono-mistler, böyle bir darl›¤›n içinde debelenirken,bu zavall› durumlar›n› Marks’›n “gerçek hare-ketin her ad›m›, düzinelerce programdan dahaönemlidir” sözleriyle teorize etmektedirler.Lenin ekonomistlerin bilinçli olarak öne ç›-kartt›klar› bu söze yine Marks’›n sözleriyle

62 TEOR‹DE do¤rultu

Page 61: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

karfl›l›k vermektedir: “Hareketin pratik hedef-lerinin gerçeklefltirilmesi ad›na anlaflmalar ya-p›n, ama ilkelerle pazarl›¤a izin vermeyin, te-orik ‘ödünler’ vermeyin.”(6)

Ekonomizm, teorik mücadeleyi tasfiyeederken en önemli referans›n› II. Enternasyo-nal’in revizyonist liderlerinden almaktad›r.Bernstein’in “hareket her fleydir, nihai hedefhiçbir fleydir” sözü, ekonomistlerin teorik veprogramatik bir bütünlük içinde iflçi hareketi-ne yaklaflmalar›n› da engellemektedir. S›n›fhareketinin günlük mücadelesi içinde silikle-flen teori ve program, siyasal gruplar› da gün-lük mücadelenin peflinden sürüklemektedir.Sosyalistlerin görevini iflçi s›n›f›n›n günlükmücadelesinin d›fl›nda tan›mlayan Lenin (Isk-ra) ise, ekonomistlere göre “dogman›n dev-rimcilefltirilmesini yaflam›n devrimcilefltiril-mesinden üstün tutmaktad›r.” Onlara göre“ekonomi itaatle politikay› izler” ve partininpolitik görevleri de hareketin bu “aflama”l›ilerlemesi içinde ortaya ç›kacakt›r.

II. Enternasyonal’e önemli ölçüde ege-men olan ekonomist teoriler, Lenin’in Rus-ya’da üzerine basarak yineledi¤i “kendili¤in-denlik” nosyonunun uluslararas› düzeyini deele vermektedir. II. Enternasyonal’in revizyo-nist liderleri, üretici güçlerin geliflmesinin, ka-pitalizmin çöküflünü kaç›n›lmaz olarak h›z-land›rd›¤›n› ve s›n›f mücadelesinin öneminiyitirdi¤ini belirtiyorlard›. Bernstein, bu tezleridaha da ileri götürerek, sosyal demokrasininart›k devrim düflüncesinden vazgeçmesi ge-rekti¤ini bildiriyordu. Lenin, sosyal demokra-si içinde beliren bu e¤ilimin, eski “dogmatikmarksizme karfl›” elefltiri özgürlü¤ü slogan›y-la (ekonomistler öncülü¤ünde) Rusya’ya ta-fl›nd›¤›n› ifade ederek, ekonomizmin uluslara-ras› kökenini de a盤a ç›kar›yordu.

POL‹T‹KAYA YAKLAfiIM

Hiç kuflkusuz, II. Enternasyonal’in “üreti-ci güçler” ve “kendili¤inden çöküfl” teorileri-ni, tek bafl›na s›¤l›k ya da marksizmin vulgari-ze edilmesi fleklinde aç›klamak yeterli olmaya-cakt›r. Tekelci aflamaya do¤ru h›zla yol alankapitalizm, iflçi s›n›f›n›n yap›s›n› da de¤iflti-rmektedir. Bernstein, ortaya ç›kan yeni tiptekiaristokratik iflçi tabakas›n› genel refah düzeyi-

nin yükselifli olarak görmekte ve marksizmide bu görüfl aç›s›yla yeniden gözden geçi-rmektedir! Ne var ki, Bernstein ve taraftarla-r›yla güçlü bir mücadeleye k›sa bir sürede gi-riflilemedi. Kapitalizmin yaflad›¤› h›zl› de¤ifli-mi ayn› h›zda çözümleyememek sorunun biryönünü oluflturuyordu. Sorunun bir baflka yö-nü ise devrimci politikan›n Avrupa’daki zen-gin deneyimlere ra¤men yeterince ele al›nma-m›fl olmas›d›r.

Ne Yapmal›’da ele al›nan konular›n bafll›bafl›na politika teorisiyle ilgili olmad›¤› söyle-nebilir. Fakat broflürdeki bütün somut çö-

zümlemelerin arka plan›nda o günün birikimve deneyimlerini gözeten bir politika teorisibulunmaktad›r. Lenin’in, ça¤dafl› olan tümmarksistlerden üstün yan› da buras›d›r. “Eko-nominin itaatle politikay› izledi¤ini” söyleyenekonomistlere Lenin’in verdi¤i yan›t bu yö-nüyle anlaml›d›r: “Ekonomik ç›karlar›n tayinedici bir rol oynamas›ndan, ekonomik mücade-lenin birinci derecede önem tafl›d›¤› sonucu ke-sinlikle ç›kmaz, çünkü en önemli, ‘tayin edici’s›n›f ç›karlar› genelde ancak radikal bir politikde¤ifliklikle tatmin edilebilir...”(7)

Marksist epistemoloji (bilgi kuram› ya dateorisi), gerçekten de ekonomik determinizmüzerine kurulmufltur. Ancak marksist teori-nin bu yöntemini politik mücadele alan›nabasitçe indirgemek, teoriyle politika aras›nda-ki farkl›l›¤› gözden kaç›rmakt›r. Ekonomininya da ekonomik ç›karlar›n teorik tan›m›yla,ekonomik mücadelenin politik alandaki tut-tu¤u yer birbirinden kal›n çizgilerle ayr›l›r. ‹fl-

63TEOR‹DE do¤rultu

Ekonomizm, teorik mücadeleyi tasfi-ye ederken en önemli referans›n› II.Enternasyonal’in revizyonist liderle-rinden almaktad›r. Bernstein’in “ha-

reket her fleydir, nihai hedef hiçbirfleydir” sözü, ekonomistlerin teorikve programatik bir bütünlük içinde

iflçi hareketine yaklaflmalar›n› da en-gellemektedir.

Page 62: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

te Lenin’in ekonomik mücadele tan›m›: “Eko-nomik mücadele, iflçilerin iflgüçlerini daha uy-gun koflullarda satmak, çal›flma ve yaflam ko-flullar›n› iyilefltirmek için iflverenlere karfl› yü-rüttükleri kolektif mücadeledir.”(8) Ve hemenarkas›ndan ekonomistlerin tüm pratik yöne-limlerinde eksen ald›klar› “ekonomik müca-delenin kendisine politik bir nitelik kazand›r-mak” söylemine indirilen vurucu darbe: “bu,mesleki taleplerin, çal›flma koflullar›na yönelikmesleki iyilefltirme taleplerinin yasa koyucu ve

idari önlemler yard›m›yla yerine getirilmesinihedeflemek demektir.”(9)

Ekonomizmin, politik mücadeleden ç›-kard›¤› toplam sonuç budur: Arzu edilen mü-cadele olanakl› olan mücadeledir, yani iflçile-rin en çok ilgisini çeken ekonomik sorunlarakarfl› mücadelesidir. Ekonomik sorunlara kar-fl› mücadele, elbette sadece sendikalist müca-dele alan›yla s›n›rl› de¤ildir. Fakat, ekonomiktemel üzerinden gelifltirilecek ajitasyon, “engenifl uygulanan” araç olmaktan ç›kart›l›p“uygulanabilirli¤i en genifl” araca dönüfltürü-lüyor ve politik mücadele dar bir alana s›k›fl-t›r›l›yorsa, bu bak›fl aç›s› sendikalizmdir, ‘tra-de unionizm’dir. Böyle bir ajitasyon faaliyeti-nin sonuçlar› ise kitlelerin peflinden sürük-lenmektir. Ne Yapmal›’n›n Rus sosyal demok-rasisine yönelik en önemli tespiti de budur.Daha önce Avrupa’da kavramsal düzeyde tar-t›fl›lmam›fl bu zaaf, devrimci politik termino-lojiye Rus prati¤inden ve Rusça bir sözcükle,

“kvostizm” (kuyrukçuluk) olarak giriyor. Kuyrukçuluk ya da kendili¤indencilik,

Rusya’ya özgü bir hastal›k olmad›¤› gibi, be-lirli bir dönemle de s›n›rl› tutulamaz. Bugün,tarihsel arka plan› ve kendini ortaya koyufl bi-çimi daha karmafl›k olsa da, çeflitli siyasal çev-relerin politika tarzlar›ndaki ekonomizm e¤i-limi rahatl›kla görülebilir. Türkiye’de EMEPbunun en tipik örne¤idir. Emek Platfor-mu’nun ulusalc› program›n› hiç düflünmedenve büyük bir heyecanla alk›fllamas›, daha daileri giderek bu programa sahip ç›kmas›,EMEP’in kendili¤inden mücadeleye yaklafl›-m›n› da ele vermektedir. Emekçi y›¤›nlarlabuluflmak ad›na, kendi programatik düflünce-lerini feda eden bu oluflumun siyasal prati¤i,iflçilere “yard›mc› olma”n›n ötesine geçme-mektedir. Öncünün y›¤›nlarla buluflmas› el-bette önemlidir, ama ona nas›l gidilece¤i dahada önemlidir. Koflulsuz flarts›z bir birlik, siya-sal hareketin varl›k gerekçelerini de ortadankald›r›r. Kald› ki, EMEP ekonomizminin do-ruk noktalar›ndan birisi olan EP program›ylakurdu¤u iliflki, sadece s›n›f›n kendili¤indenmücadelesinin peflinden sürüklenmek de¤il,ulusalc›l›k ya da sosyal demokrasi gibi, iflçi s›-n›f›n›n d›fl›nda kalan burjuva siyasete de ko-flulsuz olarak yedeklenmektir. Yedeklenmek,ekonomizmin iktidar perspektifinden yoksunçizgisinin kaç›n›lmaz ve do¤al bir sonucudur.Rusya’da Credo program›yla legal marksistle-re (liberallere) yedeklenen ekonomizm, Tür-kiye’de sosyal demokrat sendikac›lar›n prog-ram›na yedeklenmifltir. Benzerlik pek de fla-fl›rt›c› de¤ildir.

Lenin, kuyrukçuluk kavram›n›, öncüpartiyle kitle aras›ndaki fark› olabildi¤incebelirginlefltirmek için kullan›r. Öncünün ey-lemiyle, s›n›f›n kendili¤inden eylemine farkl›anlamlar yükler. Öncü eylem, iflçi s›n›f›na d›-flardan bilinç tafl›makt›r. “D›flar›ndan bilinç”leanlat›lmak istenen, ekonomik mücadelenin,iflçilerle iflverenler aras›ndaki iliflki alan›n›nd›fl›d›r. Yani bütün s›n›f ve katmanlar›n devletve hükümetle iliflki alan›, bütün s›n›flar ara-s›ndaki karfl›l›kl› iliflkiler alan›d›r. Dolay›s›yla“‹flçilere politik bilinç götürmek için sosyal de-mokratlar nüfusun bütün s›n›flar› aras›na git-meli, ordu birliklerini bütün yönlere gönderme-lidir.”(10)

64 TEOR‹DE do¤rultu

Kuyrukçuluk ya da kendili¤indenci-lik, Rusya’ya özgü bir hastal›k ol-mad›¤› gibi, belirli bir dönemle des›n›rl› tutulamaz. Bugün, tarihselarka plan› ve kendini ortaya koyuflbiçimi daha karmafl›k olsa da, çe-flitli siyasal çevrelerin politika tarz-lar›ndaki ekonomizm e¤ilimi rahat-l›kla görülebilir. Türkiye’de EMEPbunun en tipik örne¤idir.

Page 63: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

POL‹T‹KA-ÖRGÜT ‹L‹fiK‹S‹

Ne Yapmal›’n›n politika teorisine yapt›¤›katk›lar daha birçok örnekle ço¤alt›labilir.Hiç kuflkusuz bu örneklerin en de¤erlisi, ör-güt modeliyle ilgili olan›d›r. Öncünün eyle-miyle kendili¤inden kitle eylemini kesin ola-rak birbirinden ay›ran Lenin, devrimciler ör-gütüyle iflçiler örgütünü de ayn› flekilde birbi-rinden ay›r›r. Ancak böyle bir ayr›m birininötekine göre daha az önemsiz oldu¤u anlam›-na gelmez. S›n›f savafl›m› için her ikisi degerekli ve temel önemdedir, birinin rolüdi¤erine ikame edilemez.

Kap›ya dayanan devrim, Rusya’daki tüms›n›flar›n iktidara yönelik haz›rl›¤›n› da testedecektir. Proleter y›¤›nlar›n bu devrimdeönemli bir rol oynayaca¤› aç›kt›r. Fakat, dev-rimin ana gücünü oluflturacak proletarya, ik-tidar› alabilecek ya da en az›ndan iktidar›nbelirleyici gücünü oluflturabilecek bir haz›rl›-¤a sahip de¤ildir. Lenin için devrimin temelsorunu iktidard›r. ‹ktidar olman›n ön kofluluise, iktidara aday s›n›f›n siyasal ve örgütseldüzeyidir.

Lenin’in sonraki eserlerinde daha do¤ru-dan dile getirece¤i devrim anlay›fl›, iktidar so-rununu daima merkeze oturtur. Teoriyle pra-ti¤in kesiflti¤i noktada duran Lenin, Marks’›ndevrim tan›m›n› siyasal halkadan yakalar:Devrim eski üst yap›n›n yenisiyle de¤ifltirilmesi-dir. Böylece Lenin, Marks’›n 11. Tezi’ni, NeYapmal› sorusuyla daha somut ve pratik alanayönlendirir ve teori ile politika bütünlü¤ünü,her iki disiplinin özerk yasalar›n› dikkate ala-rak gerçe¤e dönüfltürür. Devrim, Lenin’de ön-celikle bir iktidar sorunudur. ‹ktidar sorunu-nun devrim öncesi karfl›l›¤› ise partidir.

Ne yaz›k ki, Rusya’da devrim iddias›nauygun bir parti henüz yoktur. RSD‹P dahil,son yirmi y›l içinde kurulan hiçbir örgüt ya daörgütçü¤ün ömrü uzun olmam›flt›r. Da¤›n›k-l›k, ilkellik ve amatörlü¤ün a¤›r bask›s› alt›n-da kurulan ve faaliyet gösteren her örgüt, be-lirli bir süre sonra Çarl›k otokrasisinin h›flm›-na u¤ramaktan kurtulamam›flt›r. Ne Yapma-l›’da ekonomizmin kökenleri tarihsel bir çer-çevede sorgulan›rken, Lenin Rusya’n›n bu da-¤›n›k örgütsel profilini de merkeze oturtur.Amatörlük ve ilkellik içinde kusurlu haz›rl›k-larla bafllayan örgütsel faaliyetlerin sürekli

darbe yemesi, mücadelenin süreklili¤ini deolumsuz etkilemifltir. Her yeni örgüt, eskininbir devam› olmak yerine, onun ta kendisi ol-mufltur. Yenilen darbeler, sadece enerjiyi tü-ketmemifl, ayn› zamanda örgütsel birikim vedeneyimlerin ileriye tafl›nmas›n› da engelle-mifltir.

Hareketin bu can al›c› sorunu asl›nda po-litik önderlerin tümü taraf›ndan bilnmekte-dir. Ancak sorunun nedenlerini kavramada,ekonomistlerle Lenin aras›nda derin görüfl ay-r›l›klar› bulunmaktad›r. Ekonomistler, örgüt-sel sorunlar›, iflçi hareketinin genel düzeyiyleiliflkisi içinde ele al›rken ç›k›fl noktalar› yinekendili¤indenli¤in ötesine geçmemektedir.Lenin ise, örgütsel sorunlarla politik sorunla-r› birlikte ele almakla kalmaz, politikan›nörgüte öngeldi¤inden, örgütün politikayaba¤l›l›¤› ya da politikan›n örgütübelirledi¤inden hareket eder. Amatörlük sa-dece pratik de¤il, politik çal›flman›n bütünü-nü ilgilendiren bir sorundur ve “herhangi birörgütün niteli¤ini do¤al ve kaç›n›lmaz olarakbelirleyen fley, o örgütün eyleminin içeri¤i-dir.”(11) Ekonomik mücadelenin kendisine po-litik karakter kazand›rmay› hedefleyen, polisdarbeleriyle da¤›t›l›p yeniden ve sil bafltan ça-l›flmalara bafllayan siyasal çevreler, h›zla geli-flen s›n›f hareketine yan›t olamamaktad›r. Ça-l›flma tarz›ndaki amatörlükle politik faaliyetaras›ndaki darl›k birbirinden ayr› de¤ildir.Amatörlük darl›¤›, darl›k amatörlü¤ü besle-mekte ve bu karfl›l›kl› iliflki dar ve amatör birörgütsel gerçekli¤i koflullamaktad›r.

Politika, eylem ve örgüt bir bütündür.Lenin, bu bütünlü¤ü Rusya özgülünde dev-rimci hareketin tarihsel geliflimi içinde yerliyerine oturtur. Ekonomizm, Rusya’daki siya-sal yap›lar›n ilk kurulufl y›llar›na de¤il, dahasonraki dönemlerine ait bir e¤ilimidir. Bafl-lang›ç y›llar›nda, Lenin’in Ne Yapmal›’da üs-tünde durdu¤u tarzda politik ajitasyon yürü-ten gruplar da vard›r. 1895’te kurulan ‹flçi S›-n›f›n›n Kurtuluflu ‹çin Mücadele Birli¤i bunaörnektir. Lenin’in de içinde yer ald›¤› bugrup, iflçi s›n›f›n›n tarihsel görevlerini ortayakoyarken, Çarl›k otokrasisine karfl› politiközgürlü¤ün kazan›lmas›n› da bu görevlerin enbafl›na yerlefltirmifltir. Ancak bu grup da di-¤erleri gibi haz›rl›ks›z ve deneyimsizdi. Eko-nomizmin geliflmesine yön veren amatörlük

65TEOR‹DE do¤rultu

Page 64: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

bu grubun da tipik özelli¤iydi. Faaliyetin veeylemin içeri¤ine uygun olmayan, onun geri-sinde kalan örgütsel yap›n›n k›sa zamandajandarma taraf›ndan da¤›t›lmas›, birbiriniyönlendiren ve koflullayan politika, eylem veörgütsel vektörler aras›ndaki bütünlü¤ün ka-ç›n›lmaz bir sonucu olmufltur. Rusya’da eko-nomizmin geliflme koflullar›n› da bu vektörle-rin belirli bir tarihsel andaki çak›flmas›ndaaramak gerekiyor. Amatörlü¤ün veya kusurluhaz›rl›klar›n giderilememifl olmas›, zamanlapolitik gruplar›n bu baflar›s›zl›¤› kan›ksama-lar› ve kusurlar› bir erdem olarak görmeyebafllamalar›, ekonomizmin teorize edilmesiniberaberinde getirmifltir. Ekonomistlere göre,politik niteli¤i geliflkin bir çal›flma, ancak s›-n›f hareketinin kendili¤inden gelifliminin birsonucu olacakt›r. Koflullar, henüz güçlü birdevrimciler örgütünü gerektirmemektedir.Lenin’in hücuma kalk›flt›¤› nokta tam da bu-ras›d›r.

PROFESYONEL DEVR‹MC‹LER ÖRGÜTÜ

Kendili¤indenlik, ajitasyondan propagan-daya, taktikten örgütlenme tarz›na kadar poli-tikan›n tüm departmanlar› içine s›zm›flt›r.fiimdi yap›lmas› gereken politikan›n tüm alan-lar›na yay›lm›fl bu anlay›flla hesaplaflmak içinuygun bir halkan›n seçilmesidir. Önceliklekendili¤indenlik karfl›s›nda bilincin belirleyicibir konuma yükseltilmesi zorunludur. Hare-ket içinde bilinç unsurunun süreklili¤ini sa¤-lamak, Rus devrimcilerinin 20 y›la yaklaflangeçmiflinden ç›kart›lacak en önemli derstir.Otokratik ve bask›c› bir rejim karfl›s›nda bilinçfaktörünün yo¤unlaflmas› ve bu yo¤unlaflmay-la birlikte süreklili¤in sa¤lanmas›, güçlü ve s›-k› bir devrimciler örgütünü gerektirmektedir.Lenin, Rus devrimci hareketinin ilk ve en acilpratik görevini böyle tan›mlar. “Politik müca-delede enerji, metanet ve süreklili¤i güvenceleye-bilecek bir devrimciler örgütü...”(12)

Lenin, devrimciler örgütünü, iflçilerin ör-gütünden ay›ran üç farka dikkat çeker: Birin-cisi, bu örgüt mesle¤i devrimci faaliyet olan(profesyonel) kiflileri kapsayacakt›r. ‹kincisi,örgüt pek genifl tutulmayacak ve siyasi polisekarfl› mücadele sanat›nda profesyonelce e¤itil-mifl insanlar bu örgüte üye olabilecek. Üçün-cüsü ise, örgüt olabildi¤ince konspiratif (gizli)

olacak. Hiç kuflkusuz böyle bir örgüt modelin-de, Lenin’in esas ald›¤› ve öne ç›kard›¤› dü-flünce, süreklili¤i sa¤layabilecek bir yap›n›noluflturulmas›d›r. Örgütün konspiratif niteli-¤i, dar tutulmas› ve profesyonellerden oluflma-s›, bu süreklili¤in tamamlay›c› unsurlar›d›r.Ancak Lenin bu tamamlay›c› ögeleri, siyasalkoflullarla ba¤lant›s› içinde ele al›r. Parti, poli-tik özgürlüklerden yoksun bir ülkede, Çarl›kotokrasisinin yo¤un bask›s› alt›nda infla edile-cektir. Dolay›s›yla partinin savaflç› özellikleriöne ç›kacak ve iç demokrasisi siyasal koflulla-ra göre belirlenecektir.

Lenin’in ortaya koydu¤u örgüt modelinekarfl› itirazlar›n a¤›rl›kl› bölümü de buraya,yani parti rejimine yönelmifltir. Ekonomistler,Lenin’in örgüt modelini, “demokratiklik ilke-si”ne ayk›r› bulmufllard›r. Lenin için temel so-run siyasi mücadelede süreklilik sa¤layacakbir örgütsel yap›d›r. Bunun Rusya özgülündehayat bulmas›, üyeleri s›k› seçilmifl, profesyo-nel ve konspiratif bir örgütle olanakl›d›r. “De-mokratiklik ilkesi”ni öne ç›karmak ise, bask›-c› bir rejim karfl›s›nda pratik bak›mdan hiçbiranlam ifade etemeyecektir. Çünkü demokrasi,birincisi aç›kl›¤›, ikincisi tüm fonksiyonerlerinseçimini gerektirir ki, bu durum gizli bir örgütiçin polis darbelerini kolaylaflt›rmak ve ama-törlü¤ü mutlaklaflt›rmakt›r. Oysa ola¤anüstübir dönemin “ola¤anüstü” örgütlenmifl partisi-ne dayat›lacak klasik ölçütlerdeki bir demok-ratiklik ilkesi, formel ve ilkel bir demokrasici-lik oyununun ötesinde bir anlam içermeye-cektir. ‹ktidara yürüyen bir savafl örgütündekigerçek demokrasi, bu formalizmi aflan, güventemeline dayal› yoldafll›k iliflkilerinde aranma-s› gerekiyor.

Lenin’in örgüt modeline karfl› sadece Rus-ya’dan de¤il, Avrupa’n›n tan›nm›fl marksistle-rinden de sert elefltiriler gelir. Rosa Lüksen-burg, Lenin’in tezlerini elefltirirken, Rusya’n›nsiyasal yap›s› ve bu yap›n›n yüz y›llara yay›lanafl›r› merkeziyetçi ve mutlakiyetçi kültürel mi-ras›yla devrimciler aras›nda bir iliflki kurar.“Nihayet” der, “Sahnede tarihin daha da ‘meflru’bir çocu¤unun belirdi¤ini görüyoruz. ‹lk kez ger-çek bir ‘halk iradesi’nin oluflumu için gerekli te-meller Rus topra¤›nda at›l›yor. Ama Rus devrim-ci egosu yine buradad›r! Bafl›n›n üzerinde bir dö-nüfl yaparak bir kez daha kendisini tarihin tamyetkili direktörü olarak ilan ediyor. Bu kez ekse-

66 TEOR‹DE do¤rultu

Page 65: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

lanslar› Rusya Sosyal Demokrat Partisi’nin Mer-kez Komitesi ünvan› ile. Çevik akrobat, günü-müzde direktör rolüne lay›k olan yegane ‘öz-ne’nin iflçi s›n›f›n›n kolektif ‘öznesi’ oldu¤unukavramay› baflaram›yor. ‹flçi s›n›f› hata yapmave tarihin diyalekti¤i içinde ö¤renme hakk›n› ta-lep eder.”(13)

Lüksenburg’un yaflam› boyunca kendisi-ne efllik eden teori ve prati¤i aras›ndaki çelifl-ki, Lenin’e yönelik yapt›¤› elefltirilere de dam-gas›n› vurur. Lüksenburg, bilinç ve kendili-¤indenli¤in her ne kadar kaynaklar› farkl› olsada, ayn› zemin üzerinden geliflti¤ini göremez.Ekonomistler gibi o da kendili¤inden hareke-te genifl inisiyatif alan› tan›r. Bilinç unusuru-nun ise, bu inisiyatif karfl›s›nda gönüllü bir ta-sarrufa yönelmesini ister. Oysa Lenin gerekkendili¤inden hareketin ve gerekse bilinç öge-sinin ayn› tarihsel maddi koflullar içinde hare-ket etti¤ini gözden kaç›rmaz. Bilinç ve kendi-li¤indenlik, kendi içinde görece bir birlik vegörece bir farkl›l›k bar›nd›r›r. Lenin, kas›tl›olarak farkl›l›¤› ön plana ç›kart›r ve hareketinbütününe bilinçli unsurdan bafllayarak yönvermeye çal›fl›r. Ne Yapmal›’da sunulan örgütmodeli, bu yönüyle Lüksenburg’un iddia etti-¤i gibi dikenli tel örgülerle çevrilmifl bir alande¤ildir. Lenin, s›k› örgütlenmifl bir partiyi ta-n›mlarken, bunu s›n›f›n kendili¤inden örgüt-lenmesiyle beraber ele al›r. Ne Yapmal›’da sa-dece devrimciler örgütü de¤il, iflçilerin örgütüde tan›mlan›r. Ancak s›k› örgütlenmifl bir par-ti, her türlü taktik manevrayla kitlelerin ken-dili¤inden hareketi ve örgütlülü¤üyle do¤ruve yalpalamadan iliflki kurar. Partiyle kitleleraras›ndaki iliflki, programatik düflünceningünlük mücadeleye yans›t›lmas› ya da progra-m›n ajitasyon ve propaganda arac›l›¤›yla gün-lük dile çevrilmesidir. ‹flçi s›n›f›, ekonomiz-min reddetti¤i bu iliflki biçimi olamadan sos-yalizme yönelemez. Komünistler ise iktidara...

NE YAPMALI VE SONRASI

Ne Yapmal›, yay›mlanmas›ndan k›sa birsüre sonra etkilerini göstermeye bafllar. NeYapmal›’dan sadece bir y›l sonra toplananRSD‹P 2. Kongresi’nde, ekonomizm art›k eskiprestijini yitirmifltir. Fakat Lenin’in örgütseltezlerinin karfl›s›nda bu sefer Menfleviklervard›r. Ne Yapmal›c›lar ise Bolflevikler ad›n›

alm›flt›r. RSD‹P içindeki Menflevik-Bolflevikayr›m› her ne kadar 1903’teki RSD‹P 2. Kong-resi’nde a盤a ç›ksa da Ne Yapmal›, BüyükSosyalist Ekim Devrimi’nin yarat›c›s› olanBolflevizm’in tarihsel ç›k›fl noktas› olmufltur

Bolflevizm, Rusya’da iflçi hareketininyükselifli s›ras›nda do¤du. Ama o as›l gücünüve farkl›l›¤›n› gericilik dönemlerinde gösterdi.Menfleviklerin “genifl parti” anlay›fl›na karfl›örgütün süreklili¤ini ve disiplinini esas alanBolflevikler, 1907 yenilgisi s›ras›nda düzenliolarak geri çekilmeyi baflard›. Bir devrimciparti için sald›r› kadar geri çekilmek de sonderece yaflamsal öneme sahiptir. De¤iflen siya-sal koflullara ayak uydurmak ve geri çekilme-

yi baflarmak, s›k› örgütlenmifl bir paritiyi zo-runlu k›lar. Bolflevikler, di¤er örgütlerin a¤›rkay›plar verdi¤i dönemlerde, çekirde¤ini bü-yük oranda korumufl ve uygun taktikler gelifl-tirerek kitlelerle ba¤lar›n› sürdürmüfllerdir.Gericilik y›llar› yavafl yavafl sona ermeye bafl-lad›¤›nda “genifl parti” anlay›fl›n› savunangevflek Menflevik örgütüyle s›k› örgütlenmiflBolflevikler aras›ndaki fark da ortaya ç›kar.Menflevikler o dönem 661 gruptan ba¤›fl top-larken, Bolfleviklerin ba¤›fl ald›¤› gruplar›n sa-y›s› 2873’tü. Menflevikler ba¤›fllar›n yüzde56’s›n› iflçilerden al›rken, Bolfleviklerin ald›¤›ba¤›fllar›n yüzde 87 gibi ezici ço¤unlu¤u iflçi-lerden gelmektedir. Niteli¤in, ölçülebilir bufarkl›l›¤›, bir anlamda Leninist örgüt anlay›fl›-n›n pratikte test edilmesidir.

Lenin, Ne Yapmal›’dan tam 18 y›l sonrakaleme ald›¤› Sol Komünizm’de Bolflevik Par-ti’nin deneyimleri üzerinde dururken, öncü-kitle ve her ikisi aras›ndaki iliflkiye bir kez da-

67TEOR‹DE do¤rultu

Page 66: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

ha vurgu yapar: “Proletaryan›n devrimci parti-sinin disiplini nas›l korunur? Nas›l denetlenir?Nas›l güçlendirilir? Birincisi, proleter öncününs›n›f bilinci ve devrime ba¤l›l›¤›, dayan›kl›l›¤›,özverisi, kahramanl›¤›yla. ‹kincisi, en geniflemekçi kitlelerle, öncelikle proleter kitlelerle,ama proleter olmayan kitlelerle de ba¤ kurma,onlara ulaflma ve onlarla belli ölçüde kaynaflmabecerisiyle. Üçüncüsü, bu öncü taraf›ndan haya-ta geçirilen politik önderli¤in do¤rulu¤uyla, ge-nifl kitlelerin do¤rulu¤undan kendi deneyimiyleemin olmas› kofluluyla politik strateji ve takti-¤in do¤rulu¤uyla.”(14)

Bolflevizmin k›saca özetlenebilecek temelilkesi iflte budur: Disiplinli ve s›k› örgütlen-mifl bir parti. Kitle ve kitle hareketiyle her dö-nem s›k› bir ba¤ ve partiyle kitle (programatikdüflünceyle günlük mücadele) aras›ndaki ba¤-lant›y› korumak ve güçlendirmek için dönem-sel farkl›l›klar› dikkate alan taktikler... Böylebir örgüt yükselifl dönemlerinde oldu¤u gibi,gerileme dönemlerinde de ayakta kalacakt›r.Gerileme dönemlerinde ayakta kalmay› baflar-mak ise, devrimci partinin hedefine do¤ruemin ad›mlarla ve kesintisizce yol almas›d›r.

Ne Yapmal›, marksizmin Rusya özgülün-deki politizasyonunda tart›flmas›z bir rol oy-nam›flt›r. Ancak Ne Yapmal›, sadece Rus eko-nomizminin de¤il, bütün Avrupa sosyalist ha-reketinin ezberini ve eskiyle olan tutucu ba¤-lar›n› sarsm›flt›r. ‹lerleyen kitle mücadelesikarfl›s›nda kendini tekrar eden, hareketin ar-kas›ndan sürüklenen örgütsel yap›larla yak›ndönemin siyasal geliflmelerine yan›t verile-

mezdi. Günümüzün de en yak›c› sorunlar›n-dan birisi budur. Dünyan›n çeflitli ülkelerindeyükselen, Arjantin, Endonezya ve Arnavutlukgibi ülkelerde devrimci duruma dönüflen y›-¤›n hareketinin, iktidar› alabilecek bir siyasalhaz›rl›ktan yoksun oluflunun önemli nedenle-rinden birisi de y›¤›nlar›n arkas›ndan sürük-lenen örgütsel yap›lard›r. Dünyada veya tektek ülkelerde de¤iflen durumu kavrayama-mak, büyüyen ve farkl› biçimlerde ortaya ç›-kan kitle hareketlerini gözeten politik ve ör-gütsel donan›mdan uzak olmak, t›pk› 20. yüz-y›la oldu¤u gibi, 21. yüzy›la da Ne Yapmal›sorusunu yöneltmeyi zorunlu k›l›yor. Geçenyüzy›l›n bafl›nda Rusya’n›n da¤›n›k ve yerelörgütsel profili, bugün merkezi yap›lara ra¤-men benzer sorunlarla bo¤uflmaktad›r.

Ne Yapmal›, tarihe elefltirel bir bak›fl, gü-nü somut olarak çözümlemeye dayal› bir du-rufltur. Devrimin güncelli¤i, onun alt yap›s›n›oluflturan temel düflüncedir. Lukacs’›n dedi¤igibi, Lenin bir haz›rl›k ve süreklilik insan›,“özünde teorik olan bir tavr›n pratik doru¤u-dur.”(15) Ne Yapmal›, ortaya koydu¤u politikve örgütsel ilkelerle bu doru¤a t›rman›fl›n yo-lunu ayd›nlatan ve ›fl›¤› 21. yüzy›la ulaflanparlak bir y›ld›z olmaya devam etmektedir.

D‹PNOTLAR

1) Lenin, Ne Yapmal› ‹nter Yay›nlar›, S:191

2) age, s. 21

3) age, s. 23

4) age, s. 30

5) age, s. 29

6) age, s. 29

7) age, s. 53

8) age, s. 68

9) age, s. 69

10) age, Sol Yay›nlar›, s. 109

11) age, ‹nter Yay›nlar›, s. S:107

12) age, s. 113

13) Lüksenburg, The Russion Revolution

and Leninism or Marksizm (Aktaran: J.

Molyneux)

14) Lenin, Sol Komünizm ‹nter Yay›nlar›, S:14

15) Lukacs, Lenin’in Düflüncesi Belge Yay›nlar›S:102

68 TEOR‹DE do¤rultu

Hareket içinde bilinç unsurunun sü-reklili¤ini sa¤lamak, Rus devrimcile-rinin 20 y›la yaklaflan geçmiflindenç›kart›lacak en önemli derstir. Otok-ratik ve bask›c› bir rejim karfl›s›ndabilinç faktörünün yo¤unlaflmas› vebu yo¤unlaflmayla birlikte süreklili-¤in sa¤lanmas›, güçlü ve s›k› bir dev-rimciler örgütünü gerektirmektedir.

Page 67: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

1989/’91’DE revizyonist blo¤un ve Sov-yetler Birli¤i’nin da¤›lmas› uluslararas› iliflki-lerde ve çeliflkilerde derin de¤iflimlere nedenolmufltur. ‹ki kutuplu, iki süper güçlü, iki pa-zarl› dünyan›n sonlanmas›, kapitalist dünyasistemi veya dünya burjuvazisi aç›s›ndan birmilatt›.

O zamana kadar “özgür dünya”n›n savu-nulmas› ve gelece¤i için Amerika’n›n patronlu-¤unda hareket etmek ve “komünizm” tehlike-sine karfl› mücadele etmek ve ayn› zamandakorumak zorunda olan AB, revizyonist blo¤unve SB’nin da¤›lmas› sonucunda, bir taraftansosyal emperyalist hegemonyadan boflalanalanlar› doldurmaya yönelirken, di¤er taraftanda “özgür dünya”n›n gelece¤i için ABD ilemutlaka ortak hareket etme zorunlulu¤ununortadan kalkt›¤›na inan›yordu.

AB, bütün ‘90’l› y›llar boyunca ve hâlâbirçok süreci birarada yürütüyor.

a-Afla¤›da ele alaca¤›m›z gibi entegrasyo-

nu derinlefltiren ve kapsamlaflt›ran zirveler.b- Geniflleme politikas›.c-ABD ile çeliflkilerin keskinleflmesi; reka-

betin yayg›nlaflmas› ve derinleflmesi.d-Bütün bu iliflkiler içinde Türkiye’nin

de¤iflen; önemlileflen konumu.1963’te imzalanan ilk anlaflmadan bu ya-

na, daha do¤rusu AB’nin Türkiye’nin öneminiyeniden keflfetti¤i ‘90’l› y›llar›n ikinci yar›s›nakadar Türkiye, bekleme odas›nda bekletildi.14 Nisan 1987’de yap›lan tam üyelik baflvuru-su reddedildi. (Aral›k 1989’da verilen cevap.)

So¤uk savafl döneminde Türkiye, Ameri-kan emperyalizmi patronlu¤unda kapitalistdünyan›n kendine biçmifl oldu¤u rolü istenil-di¤i gibi oynam›flt›. NATO üyesi Türkiye,“komünizm” tehlikesine karfl› ön cepheydi.AB’ye göre Türkiye, SB’nin da¤›lmas›ndan son-ra bu stratejik önemini kaybetmiflti. Bununötesinde Do¤u ve Orta Avrupa, Balkanlar, da-ha öncelikle ele al›nmas› gereken alanlar ol-

69TEOR‹DE do¤rultu

AB-Türkiye ‹liflkilerinin Seyri

AB’nin Almanya ve Fransa gibi öndegelen emperyalist ülkeleri, AB ile mev-

cut iliflkiler çerçevesinde ba¤lant›l› olan,AB üyesi olmayan bir Türkiye’yi, AB’nin

ç›karlar›na –asl›nda Almanya ve Fran-sa’n›n ç›karlar›na– en iyi hizmet eden

bir Türkiye olarak görüyorlard›.

Page 68: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

mufltu. Bu nedenlerle Türkiye, aday üye ola-rak, aday üyelik baflvurusu olmaks›z›n da bek-lemeye devam edebilirdi. Türkiye’nin AB’yeüye olmas› flart de¤ildi. Bu, Gümrük Birli¤iüyeli¤iyle giderilebilirdi. Öyle de oldu ve Tür-kiye, 1 Ocak 1996’da Gümrük Birli¤i’ne üyeoldu. Böylece AB, Türkiye için yapabilece¤iniyapm›fl oluyordu. AB’ye göre Türkiye-AB ilifl-kileri Gümrük Birli¤i’yle s›n›rland›r›lmal›yd›.

Ama AB, k›sa bir zaman sonra, HelsinkiZirvesi’nde Türkiye’nin AB ç›karlar› aç›s›ndanönemini gecikmeli olarak keflfedecekti.

Tek kutuplaflan, çok rekabet merkezli,

“küreselleflen” dünyada, bu geliflmelerin sonu-cu olarak beliren rekabet alanlar› ve Amerikanemperyalizminin Avrasya jeopolitikas›, Türki-ye’yi kazan›lmas› gereken bir ülke, bir alan ko-numuna getiriyordu. Emperyalistler aras› re-kabette, jeostratejik konumu her zamanönemli olan Türkiye, bu önemi nedeniyle ABtaraf›ndan yeniden keflfediliyordu.

MAASTR‹CHT ANLAfiMASI’NIN TÜRK‹YE AÇISINDAN ANLAMI

9-10 Aral›k 1991’e Maastricht’te (Hollan-da) biraraya gelen o zamanki ad›yla AT (Avru-pa Toplulu¤u) devlet ve hükümet baflkanlar›,üye devletler aras›nda para birli¤ine geçilmesikarar›n› ald›lar. Bunun ötesinde d›fl politika,içiflleri, güvenlik ve adalet alanlar›nda ortakpolitikalar›n oluflturulmas› kararlaflt›r›ld›.

Maastricht Antlaflmas›’n›n Türkiye-ABiliflkileri aç›s›ndan iki sonucu vard›r:

a- Roma Antlaflmas›’n›n 237. Maddesi de-¤ifltirilerek “tüm Avrupal› devletler Birli¤e üyeolma talebinde bulunabilirler...” anlay›fl›na yerverildi. Bunun ötesinde AB’ye üyelikte uygula-nan prosedür de de¤ifltirilmifl, AB üyeli¤i içinTek Senet yerine Avrupa Parlamentosu’nunonay› gerekli görülmüfltür. Avrupa kavram›-n›n tam tan›m›n›n yap›lmamas› ve Avrupa Par-lamentosu’nun üyelik için onay›n›n flart koflul-mas›, Türkiye’yi tedirgin etmiflti. Türk burju-vazisi, o zamana kadar kendi aleyhinde birçokkarar alan Avrupa Parlamentosu’nun üyelik so-rusuna s›cak bakmayaca¤› anlay›fl›ndayd›.

b- Maastricht Antlaflmas›’yla, Avrupa top-luluklar›n›n hepsinden önce kurulan BAB (Ba-t› Avrupa Birli¤i), ortak güvenlik ve d›fliflleripolitikas›n›n uygulay›c› kurumu konumunagelmifltir. BAB, hukuken AB’nin bir parças›,kurumu de¤ildi. AB, NATO üyesi olan, amaBAB üyesi olmayan Avrupa ülkelerini bu kuru-ma üye olmaya ça¤›rm›flt›r. Türkiye, bu çerçe-vede BAB’a “ortak üye” olacakt›. Ama bu statü,AB’nin tam üyesi olmad›¤› için Türkiye’yiAB’nin güvenlik ve savunma gibi konular›ndakarar alma sürecinden d›fll›yordu.

‘90’l› y›llar›n bafl›ndan AT (MaastrichtAntlaflmas›’ndan sonra AB), Orta ve Do¤u Av-rupa ülkeleri ile arka arkaya “Avrupa Anlaflma-lar›” imzalad›. Amaç, bu ülkeleri AB üyeli¤inehaz›rlamakt›. Böylece bu ülkeler ön plana ç›k›-yorlar ve Türkiye, 1963’ten beri sahip oldu¤u“güçlü” ortak statüsüne ra¤men geri plana iti-liyordu. Geri plana itilifl, AB’nin mali ve teknikyard›mlar›n›n Orta ve Do¤u Avrupa ülkelerineyönlendirilmesiyle de kendini gösteriyordu.

‘90’l› y›llar›n ilk yar›s›nda Türkiye, yuka-r›da belirtti¤imiz uluslararas› altüst olufllarnedeniyle önemsizleflti¤ine inan›larak, AB’ningeniflleme takviminin tart›flmalar›n›n yap›ld›¤›platformlarda ya hiç yer almad›, ya da Orta veDo¤u Avrupa ülkelerinden, Malta ve K›br›sRum Kesimi’nden sonra söz konusu edildi.

KOPENHANG Z‹RVES‹’N‹N TÜRK‹YE AÇISINDAN ANLAMI

Lizbon Zirvesi’nde (25-27 Haziran 1992)di¤er fleylerin yan› s›ra, Türkiye ile iliflkilerin“...Ankara Anlaflmas›’n›n hedeflerine uygun fle-kilde ve siyasi bir diyalo¤u da içeren biçimde ge-

70 TEOR‹DE do¤rultu

Page 69: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

lifltirilmesi” görüflü benimsendi. (Sanki yenibir fleymifl gibi!) Ayr›ca ayn› zirvede EFTAüyesi olan Avusturya, Finlandiya, ‹sveç, ‹sviç-re ve Norveç ile tam üyelik görüflmelerininMaastricht Anlaflmas›’ndan hemen sonra bafl-lat›lmas›, AB Komisyonu’nun 1989 tarihli ka-rar›nda yer alan “derinleflme hareketi ve tek pa-zar kurulmas› yönündeki çabalar sonuçlanma-dan AT’›n yeni üyelik müzakerelerine” bafllama-yaca¤›n›n sadece Türkiye’ye yönelik bir anla-y›fl oldu¤u bir kez daha görüldü.

21-22 Haziran 1993’te Kopenhag’da ger-çeklefltirilen zirvede AB, geniflleme süreci aç›-s›ndan büyük önem ifade eden kararlar alm›fl-t›r.

Kopenhag Zirvesi’nde, Maastricht Antlafl-mas›’n›n söz konusu maddesini tamamlay›c›karar al›nd›. Bu karara göre aday üyeler, tamüyeli¤in gerekli k›ld›¤› ekonomik ve siyasi ko-flullar› sa¤lad›klar›nda tam üye olabilecekler.

Kopenhag Kriterleri olarak bilinen bu ko-flullar üç bafll›k alt›nda toplanabilir:

-Siyasi kriterler; demokrasi, hukuk devle-ti, insan haklar›, az›nl›klar›n korunmas›.

-Ekonomik kriterler; iflleyen ve ayn› za-manda AB çerçevesinde rekabetçi bask›lara vedi¤er “serbest piyasa” güçlerine dayanabilecekbir pazar ekonomisi.

-AB mevzuat›n› benimseme kriteri; her biraday ülke, siyasi, ekonomik ve parasal birli¤inhedeflerine ba¤l› kalarak gerekli yükümlülük-leri yerine getirme yetene¤ine sahip olmal›d›r.

Bu zirvede Türkiye ilgili olarak da flu ka-rar al›nm›flt›:

“AT Zirvesi, Türkiye ile iflbirli¤inin, birgümrük birli¤inin kurulmas›yla ilgili oldu¤u öl-çüde, 1963 tarihli Ortakl›k Anlaflmas› ve 1970tarihli Katma Protokol’de öngörülen perspektifiçinde gelifltirilmesi ve yo¤unlaflt›r›lmas› konu-sunda Lizbon’da toplanan AT Zirvesi’nde kabuledilen esaslar›n etkili bir biçimde uygulanmas›Konsey’den istenmifltir.”

Böylece AB, Türkiye’yi üyelikten vazgeç-meye, Gümrük Birli¤i ile yetinmeye ça¤›r›yor-du. Ancak Türk burjuvazisi bunu, “gümrükbirli¤i oluflturarak, AB’ye arka kap›dan girmek”olarak yorumlad›.

LÜKSEMBURG Z‹RVES‹’N‹N TÜRK‹YE AÇISINDAN ANLAMI

AB ile Gümrük Birli¤i anlaflmas›n› imzala-d›ktan sonra Türkiye, s›ran›n AB’ye tam üyeli-¤e geldi¤i anlay›fl›ndan hareketle AB’den adayüye statüsünün tan›nmas›n› ve tam üyelikle il-gili bir takvimin belirlenmesini talep etti. B›ra-kal›m tam üyeli¤i, aday üyelik konusunda daen ciddi itirazlar bu dönemde, Gümrük Birli¤ianlaflmas›ndan sonra gelmeye bafllad›. AB’ninönde gelen ülkeleri, örne¤in Almanya, ilk kez“kültürel farkl›l›k”tan bahsediyordu. Almanya,Lüksemburg, Fransa, ‹talya, ‹spanya H›r›sti-yan Demokrat partilerinin Brüksel’de yapt›kla-r› toplant›da (4 Mart 1997) Türkiye’nin aday-l›¤›na iliflkin olarak “kültürel farkl›l›k, kimlikve aidiyet” temelli olan ciddi itirazlar yükseli-yordu.

Bu dönemde Türkiye, hiçbir zaman üyeolamayacak, istenmeyen “aday üye” konu-mundayd›.

AB Komisyonu, “Gündem 2000 Raporu”nu16 Temmuz 1997’de aç›klad›. Bu rapor, AB’yeüyelik konusunda Türk hükümetinde hayalk›r›kl›¤›na neden olmufltur. Rapor da Do¤u veOrta Avrupa ülkelerinin ve K›br›s Rum Kesi-mi’nin AB’ye üyelikleri öngörülüyordu.

Türkiye, raporda ayr› bir bafll›k alt›nda eleal›n›yor ve Gümrük Birli¤i’nin memnun edicibir biçimde iflledi¤inden ve bunun devam›n-dan bahsediliyordu. Bunun ötesinde “Gündem2000 Raporu”nda bir dizi ekonomi, demokrasisorunlar›n› içeren eksikliklerden söz ediliyor,ama bir bütün olarak Türkiye’nin AB aday üyeyetene¤inin oldu¤u kabul edilebiliyordu. Burapor, AB’nin genifllemeyle ilgili en önemlibelgesiydi ve Türkiye’ye üyelikle ilgili bir pers-pektif verilmemiflti!

12-13 Aral›k 1997’de Lüksemburg’da ger-çeklefltirilen zivrede AB, “Gündem 2000” ra-porunu ele ald› ve rapor onayland›. Sonuç bil-dirisinde Türkiye ile ilgili olarak flöyle deni-yordu:

“Konsey, Türkiye’nin AB’ye tam üyeli¤e ehiloldu¤unu teyit etmektedir. Türkiye, di¤er adayüyelerle ayn› kriterler temelinde de¤erlendirile-cektir. Üyelik müzakerelerine bafllamay› sa¤la-yacak siyasi ve ekonomik koflullar bulunmamak-la birlikte, Konsey, üyeli¤e haz›rlanmak üzere

71TEOR‹DE do¤rultu

Page 70: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

Türkiye’yi her alanda AB’ye yak›nlaflt›ran birstrateji tan›mlaman›n önemli oldu¤u görüflünde-dir. Bu strateji, Ankara Anlaflmas› potansiyeli-nin gelifltirilmesi, gümrük birli¤inin derinleflti-rilmesi, mali iflbirli¤inin uygulanmaya konmas›,mevzuat›n yak›nlaflt›r›lmas› ve birlik müktese-bat›n›n ele al›nmas› ... çeflitli programlara ve ku-rumlara kat›l›m›n durum baz›nda kararlaflt›r›l-mas›n› içermektedir...”

Sonuç bildirisinde Türkiye-AB iliflkileri-nin güçlendirilmesi için siyasi içerikli dört ko-flul öne sürülüyordu:

1-Türkiye’nin “insan haklar› alan›ndakinorm ve uygulamalar›n›n AB’ninkilere uyumlu-laflt›r›lmas› çerçevesinde bafllatt›¤› siyasi ve eko-nomik reformlar›n takibi”.

2) “Az›nl›klara sayg› gösterilmesi ve korun-mas›.”

3) “Yunanistan ve Türkiye aras›nda tatminedici ve istikrarl› iliflkilerin oluflturulmas›, an-laflmazl›klar›n özellikle uluslararas› Adalet Di-van› yoluyla çözümlenmesi.”

4) Türkiye’nin “Birleflmifl Milletler Güven-lik Konseyi kararlar›ndan hareketle K›br›s’ta si-yasi bir çözüme ulaflmak amac›yla BM’nin koru-mas› alt›nda yürütülen müzakerelere destek ver-mesi”.

Bunun d›fl›nda sonuç bildirgesinde AB’yekat›lma istidad› olan, onun de¤erleri ile iç ved›fl hedeflerini paylaflan Avrupa devletleri ileAB üye devletlerini biraraya getirecek bir Av-rupa Konferans› gerçeklefltirilmesi karar alt›naal›n›yordu. Devamla “Konferans üyelerinin, ba-r›fl, güvenlik ve iyi komfluluk iliflkileri, egemenli-¤e sayg›, AB’nin üzerine infla edildi¤i ilkeler, d›fls›n›rlar›n ve uluslararas› hukuk ilkelerinin bü-tünlü¤ü ve ihlal edilemezli¤i konular›nda karfl›-l›kl› taahhüdü ve ayn› zamanda toprak anlafl-mazl›klar›n›n bar›flç›l yollarla, özellikle LaheyUluslararas› Adalet Divan› taraf›ndan çözülmesitaahhüdünü paylaflmalar›...” gerekiyordu. Da-vetiyede, Konferans öncelikle ilk aflamada“K›br›s, Orta ve Do¤u Avrupa aday ülkeleri veTürkiye’ye yöneliktir” deniyordu.

Lüksemburg Zirvesi, Türkiye’ye indirilenbir flamard›. Bu denli bir d›fllanma beklemeyenhükümet, AB ile siyasi diyalo¤u ask›ya ald›,belirtilen konferansa kat›l›m›n söz konusu ol-mad›¤›n› aç›klad›.

Tabii sorun sadece, Türkiye’nin aday üye-li¤i konusunda de¤iflen bir fleyin olmamas›ylas›n›rl› de¤ildi. Bu zirvesinde AB, Türkiye’ningörmeye, tart›flmaya yanaflmad›¤›, sorunlar›dile getiriyordu; demokrasi sorunu, Kürt soru-nu, K›br›s sorunu, Ege sorunu vs.

AB’nin Almanya ve Fransa gibi önde gelenemperyalist ülkeleri, AB ile mevcut iliflkilerçerçevesinde ba¤lant›l› olan, AB üyesi olmayanbir Türkiye’yi, AB’nin ç›karlar›na –asl›nda Al-manya ve Fransa’n›n ç›karlar›na– en iyi hizmeteden bir Türkiye olarak görüyorlard›. O dö-nem “emekli” devlet ve hükümet baflkanlar›-n›n flu veya bu parti, hükümet ve devlet tem-silcisinin Türkiye’nin AB’ye al›nmamas› gerek-ti¤i üzerinde durmalar› dikkat çekicidir. Bun-lara örnek olarak Fransa eski cumhurbaflkan›Valery Giscand d’Estaing, Almanya eski Baflba-kan› Helmut Schmidt gösterilebilir.

HELS‹NK‹ Z‹RVES‹’N‹N TÜRK‹YE AÇISINDAN ANLAMI

Lüksemburg Zirvesi’nden sonra Türkiye,AB’ye rest çekti, iliflkilerde gerilimin hakim ol-du¤u bir süreç bafllad›. Ama AB, Türkiye’yi yu-muflatma, güya onu arkalama/avlama tavr›n›izledi. O güne kadar AB’nin Türkiye’ye iliflkinbütün tavr›n› ve kararlar›n› homurdanarak daolsa kabul eden Türkiye’nin böyle bir tepkiyia盤a vurma cesaretinin olamayaca¤›na inananAB, flaflk›nd›.

15-16 Haziran (1998) Cardiff’de (‹ngilte-re) yap›lan zirvede AB, Lüksemburg Zirvesisonuçlar›na gönderme yapt›, tam üyelik aç›-s›ndan Kopenhag Kriterleri’nin önemi vurgu-land›, ama bu zirvede Türkiye’nin aday üyeli-¤ine bak›flta belli bir yumuflama görüldü. Tür-kiye için ehil kavram yerine, aday üyeli¤i do-layl› ifade eden tan›mlamalar kullan›ld›. Malidestekten de bahseden AB, bu zirvesinde ald›-¤› kararlarla Türkiye’yi yumuflatmay› hedefle-mifltir. 11-12 Aral›k’ta (1998) gerçeklefltirilenViyana Zirvesi, mevcut durumun teyidi anla-m›n› tafl›yordu.

AB Komisyonu’nun 1998 Y›l› Raporu’ndaTürkiye, adayl›¤› onanm›fl olan di¤er 12 ülke-den ayr› olarak ele al›n›yordu. Bu raporda Tür-kiye’ye iliflkin olarak flu tespitler yap›l›yordu;

Türkiye’de “politik aç›dan kamu otoritele-

72 TEOR‹DE do¤rultu

Page 71: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

rinin iflleyiflinde baz› anormalikler (var), insanhaklar› ihlalleri (devam ediyor)… az›nl›klaramuamele konusunda önemli eksiklikler (var),ordunun sivil denetime tabi olmamas› kayg› veri-ci… Milli Güvenlik Kurulu’nun siyasi yaflamdaoynad›¤› büyük rol bunu (yans›t›yor)… Güney-do¤u’daki duruma askeri olmayan sivil bir çö-züm bulunmas› (gerekiyor)… Zira ülkede göz-lenen medeni ve siyasi hak ihlallerinin pek ço¤u-nun flu veya bu flekilde bu konuyla ba¤lant›l›” ol-du¤u ileri sürülmekteydi.

Ayr›ca raporda aç›k tan›mlama yapmadanTürkiye-Yunanistan iliflkileri kastediliyor veTürkiye’nin “...muhtelif komflu ülkelerle tümanlaflmazl›klar›n›n uluslararas› hukuka uygunbar›flç› yollarla çözülmesine yap›c› bir katk› sa¤-lamas›” gerekti¤i belirtiliyordu. Bunun ötesin-de raporda, Türkiye’nin ekonomik kriterlerbak›m›ndan “bir pazar ekonomisinin temel özel-liklerinin ço¤una hayli geliflkin kurumsal ve hu-kuksal çerçeveye, dinamik bir özel sektöre ve li-beral bir ticaret kurallar›na...” sahip oldu¤uvurgulan›yordu.

3-4 Haziran 1999’da Köln’de (Almanya)gerçeklefltirilen zirvede, Almanya’n›n haz›rla-d›¤›, Fransa ve ‹ngiltere’nin destekledi¤i Tür-kiye’nin beklentilerini flu veya bu flekilde ifadeeden taslak metin, Yunanistan ve baz› baflkaüye ülkenin olumsuz tavr› nedeniyle reddedil-di.

AB Komisyonu’nun 1999 y›l› ‹lerleme Ra-poru’nda Türkiye tam üyeli¤e aday olarak gös-teriliyordu ve Lüksemburg Zirvesi’nde di¤eraday üyelere önerildi¤i gibi, Türkiye’ye de birKat›l›m Ortakl›¤› stratejisi öneriliyordu.

Raporun siyasi kriterler bölümünde Tür-kiye için, “…son geliflmelerin, Türkiye’de bir de-mokratik sistemin temel özellikleri mevcut ol-makla beraber… Kopenhang siyasi kriterlerinihâlâ karfl›lamad›¤›…” de¤erlendirmesi yap›l›-yordu.

Türkiye’nin tam üyeli¤e haz›rlanabilmesiiçin AB, Türkiye’ye somut bir kat›l›m öncesiortakl›¤› öneriyordu. 1999 Y›l› ‹lerleme Rapo-ru çerçevesinde (ayn› öneri Lüksemburg Zir-vesi’nde di¤er aday üyelere de yap›lm›flt›) kat›-l›m öncesi ortakl›¤›n belli bafll› unsurlar› flun-lard›:

-Siyasi diyalo¤un derinlefltirilmesi,

-Ortak D›fl ve Güvenlik politikas› çerçeve-sinde AB’nin ortak tutum ve faaliyetine ortakolunabilmesi olana¤›.

-Kat›l›m öncesi mali yard›m kaynaklar›-n›n tek bir çerçeve içinde eflgüdümün sa¤lan-mas›na yönelik bir ulusal program ile birleflti-rilmifl bir kat›l›m ortakl›¤›n›n kurulmas› vs.

10-11 Aral›k 1999’da Helsinki’de yap›lanAB Devlet ve Hükümet Baflkanlar› Zirvesi’nde

Türkiye’nin AB’ye aday üyeli¤i kabul edildi.Al›nan karara göre Türkiye, di¤er aday üyeler-le eflit konuma gelmifl oluyordu. Yani adayüyelerin yararland›¤› olanaklardan yararlan-mas› ve her bir aday üyenin, tam üye olmakiçin yapmas› gerekenleri yapmas› gerekiyordu.

Helsinki Sonuç Bildirgesi’nde Ege ve K›b-r›s ile ilgili tespitleri Türkiye, önce birer önkoflul olarak alg›lad› ve kabul etmeyece¤iniifade etti. Bu konularda sonuç bildirisinde flöy-le deniyordu.

Ege sorunlar›yla ilgili olarak: Aday ülke-ler, “Avrupa Birli¤i’nin antlaflmalarla ifade edi-len de¤erlerini paylaflmal›d›rlar. Bu bak›mdan,Avrupa Birli¤i Konseyi anlaflmazl›klar›n BMAntlaflmas›’na uygun olarak bar›flç› yoldan çö-zülmesi ilkesini vurgular ve aday devletlerini,devam eden s›n›r anlaflmazl›klar› ve ilgli di¤erkonular› çözmek için her gayreti göstermeye da-vet eder. Bunda baflar›l› olunmad›¤› taktirde, an-

73TEOR‹DE do¤rultu

Luksemburg Zirvesinden sonra Türki-ye, AB’ye rest çekti, iliflkilerinde geri-limin hakim oldu¤u bir süreç bafllad›.Ama AB, Türkiye’yi yumuflatma, gü-ya onu arkalama/avlama tavr›n› iz-

ledi. O güne kadar AB’nin Türkiye’yeiliflkin bütün tavr›n› ve kararlar›n›

homurdanarak da olsa kabul eden,Türkiye’nin böyle bir tepkiyi a盤avurma cesaretinin olamayaca¤›na

inanan AB, flaflk›nd›.

Page 72: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

laflmazl›¤› makul bir süre içinde uluslararas›Adalet Divan›’na götürmelidirler. Avrupa Birli¤iKonseyi, özellikle üyelik süreci üzerindeki yan-s›malar›yla ilgili olarak en geç 2004 y›l› sonunakadar Divan yoluyla çözüme ba¤lanmalar›n› tefl-vik etmek amac›yla, devam eden anlaflmazl›kla-ra iliflkin durumu gözden geçirecektir. Ayr›ca

Avrupa Birli¤i Konseyi, hat›rlat›r ki, Kopen-hag’da belirlenmifl olan siyasi kriterlere uyum,üyelik müzakereleri aç›lmas›n›n bir ön flart›d›rve tüm Kopenhag kriterlerine uyum AB’ye üyeolarak kat›l›m›n temelidir.”

Sonuç bildirisinin 4. paragraf›nda bütünaday üyelere yönelik bu anlay›fl, asl›nda Egesorunlar›n› ifade ediyor ve Türkiye-Yunanis-tan iliflkilerini gözönünde tutuyordu.

K›br›s sorunu ile ilgili görüfller sonuç bil-dirisinin 9(a) ve (b) paragraflar›nda yer al›yor-du. Orada konuya iliflkin olarak flöyle deniyor-du:

9(a); “...Avrupa Birli¤i Konseyi, 3 Aral›k(1999) tarihinde New York’ta K›br›s meselesininkapsaml› bir çözüme yenilik olarak bafllat›langörüflmelerini memnuniyetle karfl›lar ve BM Ge-nel Sekreteri’nin bu süreci baflar›yla sonuçlan-d›rma yönündeki gayretlerine güçlü deste¤i ifade

eder.”9(b); “... Avrupa Birli¤i Konseyi, siyasi bir

çözümün K›br›s’›n Avrupa Birli¤i’ne kat›l›m›n›kolaylaflt›raca¤›n›n alt›n› çizer. Üyelik müzake-relerinin tamamlanmas›na kadar kapsaml› birçözüme ulafl›lmam›fl olursa, Konsey’in üyelik ko-nusundaki karar›, yukar›daki husus bir ön flartolmaks›z›n verilecektir. Bu konuda Konsey tümilgili faktörleri dikkate alacakt›r.”

Söylenen aç›k; Türkiye, sorunun çözümüiçin ileri sürülen önerileri sonuca ulaflt›racakbir flekilde yaklaflmal›d›r. Aksi taktirde AB,Türkiye’nin istedi¤i bir flekilde sorunun çözül-mesini beklemeden K›br›s Rum Kesimi’ninAB’ye kat›lmas› karar›n› verebilecektir. Tabiibu, AB, K›br›s sorunu çözülmeden de K›br›s’›mutlaka üye olarak kabul edece¤i anlam›nagelmiyor.

Helsinki Zirvesi’nde, Lüksemburg Zirve-si’nde Türkiye için belirlenen dört kofluldanikisi kald›r›lm›flt›. Türkiye’ye iliflkin olarakHelsinki’de insan haklar›ndan ve Kürt soru-nunda sivil çözümden bahsedilmiyordu. Amadi¤er iki koflul, K›br›s ve Ege sorunu yukar›daaktard›¤›m›z gibi formüle edilmiflti. Bugeliflme karfl›s›nda adeta flok durumu yaflayanTürk hükümeti, ayn› gün (10 Aral›k) görüflü-nü AB’ye bildirdi. Ayn› gece yar›s›, AB’nin D›flPolitika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi XavierSolana ve AB Komisyonu’nun GenifllemedenSorumlu Komiseri Günther Verheugen, ABDönem Baflkanl›¤›’n› yüreten Finlandiya Bafl-bakan› Lipponen’in bir mektubuyla Türk hü-kümetini ikna için geldiler. Baflbakan BülentEcevit’e hitaben yazd›¤› mektubunda Lippo-nen flunlar› söylüyordu:

“Bugün Avrupa Birli¤i, Türkiye Cumhuri-yeti ile iliflkilerine yeni bir yön vermifltir. Türki-ye’ye di¤er aday ülkeler statüsünde adayl›k ver-me yolunda oybirli¤iyle al›nan karar› size res-men tebli¤ etmekten dolay› son derece mutlu-yum. Avrupa Konseyi’nde bu mektuba iliflkin ka-rar tasla¤›n› görüfltü¤ümüzde, hiçbir itirazlakarfl›laflmadan 12. paragrafta Kopenhag’dakile-re eklenmifl yeni bir kriter olmad›¤›n› söyledim.Ayn› flekilde itirazla karfl›laflmadan 4. ve 9. pa-ragraflara at›fta bulunulmas›n›n üyelik kriterle-riyle ilgili olmad›¤›n›, siyasi diyalo¤un ima edil-di¤ini söyledim. Ortakl›¤a kabul, Konsey’in bu-günkü kurallar› temelinde gerçekleflecektir. 4.

74 TEOR‹DE do¤rultu

Page 73: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

paragrafta, 2004 tarihi uluslararas› Lahey Ada-let Divan› nezdinde anlaflmazl›klar›n çözülece¤ison tarihtir. K›br›s’a gelince, siyasi bir çözüm,AB’nin amac›d›r. K›br›s’›n üyeli¤e kabulüne ge-lince Konsey karar al›rken, tüm ilgili faktörlerigözönüne alacakt›r. Bu aç›klamalar›n ›fl›¤›ndasizi di¤er aday ülkelerle birlikte yar›n Helsin-ki’ye çal›flmaya yeme¤ine davet ediyorum.”

Bu mektup ve Solana ve Verheugen’in ça-bas› sonucunda ikna olan hükümet, HelsinkiKararlar›’n› Türkiye aç›s›ndan bir zafer olarakilan eder.

Peki ne olmufltu da AB bu denli, Türkiyeaday üye kabul edecek derecede de¤iflmiflti?Türkiye cephesinde, AB’nin öne sürdü¤ü ko-flullar çerçevesinde, özellikle Kopenhag Kriter-leri baz›nda hiçbir de¤iflme olmam›flt›. Türki-ye, eski Türkiye’ydi. AB’nin istedi¤i, dayatt›¤›de¤iflimin olmad›¤› Türkiye’ydi. Görüflünü de-¤ifltiren AB’ydi ve bunun oldukça güçlü nesnelnedenleri vard›.

AB, özellikle de bu entegrasyonun bafl›nçeken Almanya ve Fransa, Amerikan emperya-lizminin Balkanlar-Ortado¤u-Hazar Havzas›üçgeninde hegemonya mücadelesini ve bu-nun, Avrasya jeopolitik anlay›fl›n› gerçeklefltir-mek için birer ad›m oldu¤unu ve bu plandaTürkiye’nin konumunu yeni görmeye baflla-m›fllard›. ‹tilen, hakaret edilen, onuruyla oyna-nan, aday üyeli¤e dahi uygun görülmeyen birTürkiye, Amerikan ç›karlar›na tamamen anga-je olmufl ve AB’ye, AB’nin bölgedeki ç›karlar›-na hizmet etmeyen bir Türkiye, istenilen Tür-kiye olamazd›.

Helsinki Kararlar›’yla AB, 1998’in sonun-dan itibaren Türkiye’yi yeniden kazanmak içinçaba harcam›flt›r. Helsinki Kararlar›, Türkiyeüzerinde nüfuz sahibi olmak için sürdürülenAB-ABD rekabetini dolayl› ve dolays›z yans›t›r.Bilenen o üçgende; Balkanlar’da, Ortado¤u’dave Kafkasya/Hazar Havzas›’nda sürdürülenemperyalistler aras› rekabette Türkiye, konu-mu ve potansiyeli bak›m›ndan vazgeçilemez,AB’nin kendi ordusunu kurma giriflimindeNATO ile iflbirli¤i içinde “Avrupa Güvenlik veSavunma Kimli¤i”ni (AGSK) oluflturmas›ndad›fllanamaz.

AB’nin güçlü bir rekabet merkezi olarakkendi ç›karlar› do¤rultusunda ad›mlar atmas›,yani Amerikan emperyalizminin ç›kar alanla-

r›na göz dikmesi, ABD’yi rahats›z ediyordu. ‹n-giltere’nin yan› s›ra AB üyesi bir Türkiye,AB’nin, ABD’nin ç›karlar› do¤rultusunda yön-lendirilmesini kolaylaflt›r›r veya AB’nin, ABDaleyhine faaliyeti kösteklenebilir.

Amerikan emperyalizmi, rakibi AB’yi de-netlemekten yana oldu¤u ve bunda Türki-ye’nin de katk›s› olaca¤› için Türkiye’nin AB’yeüyeli¤ini, AB üyesi ülkeler üzerinde bask› ku-rarak sa¤lamaya çal›flm›flt›r.

HELS‹NK‹ Z‹RVES‹’NDEN ULUSAL PROGRAM’A

AB, 8 Kas›m 2000’de Kat›l›m Ortakl›¤›Belgesi’ni (KOB) aç›klar. KOB’da AB, öncelikalanlar›n› belirler. K›sa ve orta vadeli hedefle-rini ortaya koyar. KOB, bir “yol haritas›”d›r.Ama hukuken sadece AB’yi ba¤lar. Çünkü bubelge, AB’nin tek yanl› irade beyan›n› ifadeeder. Türkiye’yi ise dolayl› olarak, fiilen ba¤la-y›c› karakterdedir. AB, Türkiye’nin oluflturaca-¤› Ulusal Program’da KOB’daki beklentilerininyer almas› beklentisindedir. Nitekim KOB’un“Amaçlar” bölümünde, “... Ulusal Program, ka-t›l›m ortal›¤›n›n ayr›lmaz bir parças› olmamak-la birlikte, belgenin kapsad›¤› öncelikler kat›l›mortakl›¤›na uymal›d›r” denir.

KOB’da k›sa ve orta vadeli yükümlülükle-ri kapsayan, siyasi, sosyal ve ekonomik boyut-lar› olan konulara yer verilir.

K›sa ve orta vadede öngörülen öncelikliyükümlülükler/hedefler aras›nda flunlar vard›.

-‹fade, din ve inanç özgürlü¤ü.-Sivil toplumun tesisi –toplant› ve örgüt-

lenme özgürlü¤ü baz›nda– önündeki engelle-rin ortadan kald›r›lmas›.

-‹nsan haklar› ihlallari ve iflkencenin adliyollardan ve e¤itim arac›l›¤›yla ortadan kal-d›r›lmas›.

-Kültürel haklar.-DGM’ler dahil olmak üzere yarg› refor-

mu.-Yarg› mensuplar›n›n AB hukuku alan›n-

da e¤itimi.-Ola¤anüstü hal uygulamas›na son veril-

mesi.-Bölgesel dengesizli¤in ortadan kald›r›l-

mas›.

75TEOR‹DE do¤rultu

Page 74: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

-Anadilde yay›n ve anadilde e¤itim hakk›.-‹dam cezas›n›n kald›r›lmas›.-Kamu harcamalar›n›n denetim alt›na

al›nmas›, IMF ve Dünya Bankas› ile haz›rlananistikrar ve yap›sal reform program›n›n uygu-lanmas›.

-Mali sektörde reform ve denetim.-Tar›msal alanda reform.-Merkez Bankas›’n›n ba¤›ms›z olmas›.-Özellefltirme.-Emeklilik ve sosyal güvenlik sisteminin

sürdürülebilirli¤inin sa¤lanmas›.-Yayg›n ve düzeyi yüksek e¤itim ve sa¤l›k

hizmetlerinin sa¤lanmas› vb.AB, kat›l›m ortakl›¤›n›n uygulan›p uygu-

lanmad›¤›n› Ortakl›k Anlaflmas› çerçevesindeizleme karar› alm›flt›.

KOB’un Komisyon taraf›ndan haz›rlan›pBakanlar Konseyi’nin onay›na sunulan met-ninde K›br›s sorunuyla ilgli bir ifade, ortal›¤›yeniden kar›flt›rd›. Orada “siyasi kriterler” bafl-l›¤›n› tafl›yan bölümde flöyle deniyordu: “...Si-yasi diyalog çerçevesinde BM Genel Sekrete-ri”nin K›br›s sorununa kapsaml› bir çözüm bul-mas› sürecinin baflar›l› bir sonuca ulaflt›r›lmas›yönündeki çabalar›n› kuvvetli desteklemesi...”

Bunun üzerine Türkiye D›fliflleri Bakanl›-¤›, “Türkiye, K›br›s meselesine çözüm aray›fllar›ile AB adayl›¤› aras›nda bir ba¤lant›n›n varl›¤›-n› hiçbir zaman kabul etmemifltir. K›br›s mesele-si, adadaki Kuzey K›br›s Türk Cumhuriyeti ileGüney K›br›s Rum yönetimi aras›ndaki bir konu-dur. Kat›l›m Ortakl›¤› Belgesi’nde yer alan K›b-r›s konusuna iliflkin gözlemler, bu temel tutumu-muzla uyumlu oldu¤u ölçüde taraf›m›zdan dik-kate al›nacakt›r” aç›klamas›n› yapar.

KOB’un onaylanmas› için Bakanlar Kon-seyi’nde oybirli¤i aranmamas›na ra¤men, yaniYunanistan’›n olas› reddi sonucu de¤ifltirme-mesine ra¤men, pürüzsüz bir kabul için Fran-sa’n›n önerisi do¤rultusunda hareket edildi.

Fransa’n›n formülüne göre K›br›s ile ilgilipragrafta flöyle deniyordu;

“Helsinki Sonuç Bildirisi’ne uygun olarak,siyasal diyalog ba¤lam›nda, Helsinki Sonuç Bil-dirisi’nin 9(a) maddesinde at›f yap›ld›¤› gibi BMGenel Sekreteri’nin K›br›s sorununa kapsaml›bir çözüm bulumas› sürecini baflar›l› bir sonuca

ba¤lamaya yönelik çabalar›n› güçlü bir biçimdedesteklemek…” ve Ege sorunlar›na iliflkin ola-rak da “Helsinki Sonuç Bildirisi’ne uygun ola-rak, siyasal diyalog ba¤lam›nda, anlaflmazl›kla-r›n Birleflmifl Milletler fiart›’na (Anlaflmas›na)uygun flekilde bar›flç› yollarla çözülmesi ilkesikapsam›nda, Helsinki Sonuç Bildirisi’nin 4.Maddesi’ne at›f yap›ld›¤› gibi, devam eden s›n›ranlaflmazl›klar›n› ve di¤er konular› çözmek içinher çabay› sarf etmek…” gerekir deniyordu.

KOB’un aç›kland›¤› ayn› gün (8 Kas›m2000) AB Komisyonu, 2000 Y›l› ‹lerleme Ra-poru’nu da aç›klad›. Bu raporda AB Komisyo-nu, Türkiye’nin demokrasi ve ekonomi alanla-r›nda baz› olumlu ad›mlar att›¤›, ama bir bü-tün olarak Kopenhag Kriterleri’ne henüz uyul-mad›¤› tespitini yap›yordu.

7-8 Aral›k 2000’de gerçeklefltirilen Nice(Fransa) AB Hükümet ve Devlet Baflkanlar›Zirvesi, Türkiye aç›s›ndan iki aç›dan önemliy-di. Birincisi, bu toplant›da Türkiye, geniflleye-cek AB içinde görülmüyordu. Öncelikle di¤er12 aday üyenin üye olmalar›yla AB’nin 27 ül-keli bir entegrasyona dönüflece¤i, Türkiye içinise üyeli¤e henüz haz›r olmad›¤›, 2010 y›l›n-dan önce de haz›r olamayaca¤› tespiti yap›l›-yordu. ‹kincisi, Türkiye genifllemenin d›fl›ndab›rak›l›yor, ama bu zirvede ele al›nan AGSK’nekatk›da bulunmas› talep ediliyordu. Yani ‘seniüye yapm›yorum, üye olmad›¤›n içinAGSK’nin karar verme mekanizmas›na kat›la-mazs›n, AGSK’n›n NATO’nun olanaklar›n›kullanmas›n› veto etme ve iradeni tan›mad›¤›-m›z halde AGSK’n›n faaliyetine kat›l’ deniyor-du.

Nice Zirvesi, Türk burjuvazisi aç›s›ndanolumsuz bir durumun ifadesi olmufltur.

KOB, 4 Aral›k 2000’de AB Bakanlar Kon-seyi taraf›ndan karara ba¤land›. Kat›l›m öncesistratejiye iliflkin olarak Türkiye’ye verilmesigereken yard›m› da düzenleyen ve Türkiye ileAB aras›nda bir “kat›l›m ortakl›¤›” kuran “Çer-çeve Tüzük” de kabul edildi.

S›ra Ulusal Program’a gelmiflti.19 Mart 2001 tarihinde Bakanlar Kuru-

lu’nda kabul edilen ve 24 Mart 2001 tarihliResmi Gazete’de yay›mlanan “Avrupa Birli¤iMüktesebat›n›n Üstlenilmesine ‹liflkin TürkiyeUlusal Program›”, k›sa ad›yla Ulusal Program

76 TEOR‹DE do¤rultu

Page 75: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

(UP), Ankara Anlaflmas›’ndan bu yana Türki-ye-AB iliflkilerinin bugüne kadar ulaflt›¤› enüst noktay› ifade etmektedir.

Nas›l ki KOB, hukuki olarak AB aç›s›ndantek tarafl› bir irade beyan›n› ifade ediyorsa, UPde hukuki olarak Türkiye aç›s›ndan tek tarafl›bir irade beyan›n› ifade ediyordu.

UP ile Türkiye, AB üyeli¤inin gerekleriniyerine getirme bak›m›ndan kendini belli birtakvime ba¤l›yordu.

KOB ile AB, Türkiye’ye takip edece¤i bir“yol haritas›” vermiflti. UP ile Türkiye, elinetutuflturulan “yol haritas›”n› nas›l kavrad›¤›n›aç›klam›fl oluyordu. KOB ve UP’n›n t›pat›p ay-n› olmalar›, ifllerlik bak›m›ndan örtüflmelerimutlaka gerekli de¤ildi. Ama KOB ile örtüflen

bir UP, üyelik sürecini k›saltabilirdi. Bu veözellikle KOB’da ifadesini bulan talepleri kar-fl›lamak için Türkiye, KOB ile neredeyse tama-men örtüflen bir UP haz›rlad›.

KOB ile UP’nin ne derece örtüfltü¤ünü si-yasi kriterler baz›nda karfl›laflt›rarak göstere-lim. (Tablo)

KOB ve UP, sadece anadilde e¤itim konu-sunda (k›sa ve orta vade) tam uyumsuzlukiçindeydi. KOB’da belirtilen ve o güne kadarTürkiye’nin yanaflmad›¤› veya duymak isteme-di¤i birçok konu; Kopenhag siyasi kriterleriniifade eden konular UP’de bir flekilde formüleedildi.

AB-Türkiye iliflkileri KOB ve UP’nin ilan›-na karfl›n, baflta AGSK gelmek üzere K›br›s ve

77TEOR‹DE do¤rultu

K›sa vadede

KOB UP

1-‹fade özgürlü¤ü uyumlu

2-Dernek kurma, toplant›, yürüyüfl düzenleme özgürlü¤ü uyumlu(1)

3-‹flkenceyle mücadele uyumlu(2)

4-Gözalt› koflullar›n›n iyilefltirilmesi uyumlu(3)

5-‹nsan haklar› ihlallerinin önlenmesi ve tazmini uyumlu(3)

6-Kamu görevlilerinin insan haklar› konusunda e¤itimi uyumlu(1)

7-Hakim ve savc›lar›n insan haklar› konusunda e¤itimi uyumlu(1)

8-‹dam cezalar›nda dondurmaya devam uyumlu(ama TBMM’nin

yetkisine sayg› baz›nda)

9-Analdilde yay›n uyumsuz

10-Bölgelsel farkl›l›klar ve Güneydo¤u’nun gelifltirilmesi uyumlu(3)

11-K›br›s sorununun çözümüne destek k›smen uyumlu/flartl› destek. Bu

sorun siyasi kriterler bak›m›ndan de¤il,

görüfl k›sm›nda ele al›n›yor

ve çözüm için vade verilmiyor.

Orta vadede

12-Dil, din, inanç ve cinsiyet farkl›l›¤›n›n gözetilmemesi ve

bu haklar›n anayasal güvence alt›na al›nmas› uyumlu(2)

13-Anayas›n›n A‹HS’ne göre revizyonu uyumlu(2)

14-‹dam cezas›n›n kald›r›lmas› k›smen uyumlu; sorun

TBMM taraf›ndan ele al›nacak

15-Uluslararas› anlaflmalar›n onaylanmas› uyumlu (vade belirtilmiyor)

16-Cezaevi koflullar›n›n iyilefltirilmesi uyumlu(3)

17-OHAL’in kald›r›lmas› uyumlu(3)

18-Analdilde e¤itim uyumsuz

19-MGK’n›n dan›flma organ› niteli¤i almas› uyumlu(3)

20-Komflu ülkelerle iyi iliflkiler k›smen uyumlu/diyalo¤ yoluyla çözüm

1)K›sa vade 2) k›sa/orta vade 3) orta vade

Page 76: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

Ege sorunlar›na s›k›fl›p kalm›flt›. Türkiye özel-likle AGSK içerisinde yer almak istiyor ve buyolda NATO üyeli¤ini kullan›yordu. NA-TO’nun patronu ABD çözüm inisiyatifini üst-lendi. ‹ngiltere, ABD, Türkiye üçlüsü “‹stan-bul Uzlaflmas›” ile AGSK konusunda Türki-ye’yi tatmin edici bir sonuca ulaflt›. Ancakbundan sonra 2001 y›l›n›n son aylar›nda AB-Türkiye iliflkileri yeniden hareketlenebildi.

Türkiye, UP’nin gere¤ini yerine getirmek,k›sa ve orta vadeli taahhütlerini tutmak için“jet” h›z›yla çal›flarak ve ilk raundda 35 anaya-sa de¤iflikli¤ini gerçeklefltirmiflti. Henüz busüreç sonuçlanmad›.

Bununla birlikte Anayasa ve baz› yasala-r›n de¤iflimi için sürdürülen tart›flmalar, ciddi-yetsizli¤in ve gözboyaman›n ifadesidir.

Bu türden “de¤iflim” ile Türkiye’deki reji-min de¤iflmeyece¤ini AB bilmiyor mu? AmaAB’nin temel sorunu, Türkiye’de anayasal veyasal de¤iflimden ziyade patron de¤iflimidir.AB’ye göre Türkiye, ABD’den uzaklaflmal› veAB’ye yaklaflmal›d›r. fiayet AB’nin Türkiye’yeiliflkin olarak sorunu gerçekten demokrasi ol-sayd›, Türkiye’yi Helsinki’de aday üye olarakkabul etmezdi. AB’nin bu yaklafl›m›n› Türkburjuvazisi de pekala biliyor ve anayasal ve ya-sal düzenlemeleri-de¤iflimi, rejimin temelinisarsmayacak flekilde formüle ediyor. Rejimido¤rudan tehdit etmeyen, ama de¤iflim çabas›içinde gösteren k›smen de yasalar düzeyindede¤ifltiren yasal ve anayasal düzenlemeler he-yecanla(!) yap›l›yor. Ama rejimi do¤rudantehdit eden konularda içerik ayn› kal›yor, for-mülasyon de¤ifliyor veya “gelen gideni arat›r”tabirinde oldu¤u gibi, yeni yasa, eskiyi arat›rcinste düzenleniyor.

Ocak ay›n›n son günlerinde AB Komisyo-nu temsilcisi Karen Fogg, beraberinde gelenheyetle birlikte Baflbakan Ecevit ile görüflüyor.At›lan ad›mlar›n yeterli olmad›¤› aç›klan›yor.“Türkiye art›k AB üyeli¤ini istemiyor” görüflüdillendiriliyor. Yani Helsinki’den bu yana de-mokratikleflme konusunda at›lan ad›mlar›nyetersiz kald›¤› anlat›l›yor.

K›saca; AB, Türkiye’den UP’de taahhütedilen anayasa ve yasalar›n AB kriterlerine veözellikle de Kopenhag Kriterleri’ne uyumamac›yla haz›rlanan TCK’n›n 159. ve 312.,TMY’nin 7. ve 8. maddeleri, CMUK ve MGK

ile ilgili yasalarda de¤iflikli¤i bir an önce tat-min edici bir biçimde düzenlemesini talep edi-yor. Yani “mini demokrasi paketi” çerçevesin-de de¤iflim. Türkiye ise gözboyamaya çal›fl›-yor.

Türkiye’nin AB’ye tam üye olmas› veyaolmamas› bir bütün olarak AB-Türkiye iliflki-lerinin seyri, AB-ABD aras›ndaki rekabetin se-yrine ve bu süreçte Türkiye’nin ne tarafta yeralaca¤›na ba¤l›d›r. KOB ve UP, AB-ABD ara-s›ndaki rekabetin nihai flekillenmesine, bellibir müttefikleflmeye, so¤uk savafl›n beraberin-de getirdi¤i zoraki müttefiklik kurumlar›n›nda –örne¤in NATO– ayr›flmas›na kadarki sü-reci uzatmaya hizmet edecekler. Bu süreç için-de AB, Türkiye’ye bazen olumlu gelifliyorsu-nuz, bazen gecikiyorsunuz diyecek. fiimdiyekadar yapt›¤› gibi. Türkiye de bazan yap›yo-rum, yapaca¤›m diyecek, baz› ad›mlar atacak.Bugüne kadar yapt›¤› gibi.

Böyle bir Türkiye’yi, sadece Amerika em-peryalizmi istemiyor. Art›k AB’de, Türkiye’ninönemini yeniden keflfettikten sonra ayn› Tür-kiye’yi istiyor.

Hem ABD ve hem de AB, bölgede nüfuzsahibi olabilmek için Türkiye’nin d›fllanama-yaca¤›n› görüyorlar.

ABD ve AB’nin Türkiye ile bugünkü ilifl-kileri, ç›karlar›ndan dolay› d›fllayamayacaklar›bir güçle iliflki özelli¤ini tafl›yor. Her iki em-peryalist rekabet merkezi, bu gücü kendisiiçin kazanmaya çal›fl›yor. Türkiye üzerindehegemonya mücadelesi sürüyor. Ama onlar dabiliyor ki Türkiye, derinli¤i, dinami¤i olan, ik-tisadi olarak dünyan›n en güçlü 20 ülkesindenbirisi. Bu gücü ve askeri potansiyeliyle bir böl-gesel güç; emperyalistleflme hevesinde olan,bu yönde ad›mlar atan bir güç. AB içinde böy-le bir güç, AB’nin bütün dengelerini alt üsteder. AB’nin önde gelen ülkelerinin özelliklede Almanya’n›n korkusu budur.

Türk burjuvazisinin böyle bir süreci uzunbir dönem yaflamaya, sürdürmeye niyeti yok.Bölgemizde rekabet eden güçlerin kendisineverdi¤i de¤erin/önemin nedenini bildi¤i içingerekti¤inde Helsinki öncesine benzer birrestleflmeyi göze alabilecektir. Çünkü arkas›n-da “kale” gibi duran ABD var.■

78 TEOR‹DE do¤rultu

Page 77: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

79. sayfa

Page 78: 6 Mart / Nisan · PDF file · 2014-07-05TEOR‹DE do¤rultu 5. ... dini “devrimin ve aflk›n partisi” diye sunma-y›, daha do¤rusu yutturmay› baflard›. ... Yaln›z bafl›na

Büyük birkavgan›n

ürünü, büyükbir davan›n

sözcüsü

HERCUMARTES‹BAY‹LERDE

80. sayfa