4p dergisi 2. sayı

22

Upload: adem-tuerk

Post on 08-Mar-2016

255 views

Category:

Documents


4 download

DESCRIPTION

4P Dergisi 2. Sayı

TRANSCRIPT

Page 1: 4P Dergisi 2. Sayı
Page 2: 4P Dergisi 2. Sayı

Mahmut ERBAŞ ( Pazarlama Alan Şefi )   

   

Yeniden merhaba... 

Şair  ve  bilim  adamı  Lauren  Iseley  ,  bir  gün  sahilde yürüyüş  yapıyordu.  Uzakta  danseder  gibi  hareketler yapan  bir  adam  dikkatini  çekti. Merak  edip  hızlı  hızlı ona doğru yürüdü. Yaklaşınca bir gencin yerden bir şey alıp  denize  attığını  ,  sonra  birkaç  adım  koşup  aynı hareketi  sürekli  tekrarladığını  gördü.  Biraz  daha yaklaşıp  genci  selamladı  ve  aralarında şu konuşma geçti: 

‐ Ne yapıyorsun böyle ? 

‐ Okyanusa denizyıldızı atıyorum. 

‐ Denizyıldızı mı ? 

‐ Evet.... Güneş yükseldi ve sular çekiliyor. Eğer onları hemen suya atmazsam az sonra ölecekler. 

‐ Ama görmüyor musun ki , kilometrelerce sahil var ve 

baştan aşağıya denizyıldızı ile dolu , ne farkedecek ? 

Genç adam eğilerek yerden bir denizyıldızı daha aldı  , denize fırlatırken: 

‐ Bakın. Onun için fark etti! 

... 

Tüm  umudumuz  bir  tanede  olsa  bir  yıldızı  denizine ulaştırabilmektir. 

Bu  sayı  için  bizi  denize  ulaştıran  bütün  öğrencilerime teşekkür ediyorum. 

1

Page 3: 4P Dergisi 2. Sayı

İÇİNDEKİLER                                       

 Alışveriş Merkezleri..................................................................  3 Franchising...............................................................................  5 Pazarlamada İnavasyon............................................................  8 Modern Pazarlama...................................................................  12 Enflasyon Sepeti.......................................................................  17 İşsizlik Rakamları......................................................................  19                           

Yayım Kurulu: Mahmut ERBAŞ‐ Yener SÜSLÜ  2

Page 4: 4P Dergisi 2. Sayı

 ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ (AVM)          Merve BIYIK‐ Gamze UZUNOĞLU  

                                                                                           

 

  Alışveriş  merkezlerinin  ilk  örneklerine  ilk  olarak  9  yüzyılda  Arap  kentlerinde 

rastlanmaya  başlanmış  ve  daha  sonra  diğer  İslam  kentlerinde  görülmeye  başlanmıştır. İstanbul’da  Beyazıt’ta  Fatih  sultan  Mehmet  tarafından  yaptırılan  kapalı  çarşı  bugünde içinde  pek  çok  çeşit  ürünün  bulunduğu  bir  alışveriş merkezi  olarak  ilgi  çekmeye  devam etmek Galleria’dır. Bugün  alışveriş merkezlerinin  sayısı  başta  İstanbul olmak  üzere hızla artmış ve giderekte artmaktadır.  

Alışveriş merkezinin iç görünüşü      Ancak bu kadar hızlı ve tam plânlanmadan gereğinden fazla alışveriş merkezi yapılması (özellikle  nüfusu  az  olan  yerlerde  çok  sayıda  yapılan  alışveriş merkezleri)  talep  sıkıntısı yaratarak, AVM lerin gelişmesinde problem yaratabilir. Perakendecilik sektöründe ve Türk ekonomisinde önemli bir potansiyel oluşturan alışveriş merkezlerinin, bölgesel faktörler ve riskler  dikkate  alınarak  plânlı  ve  fizibilite  çalışması  yapıldıktan  sonra  kurulması, yatırımcıların dikkate alması gereken önemli bir unsurdur. 

Alışveriş merkezleri; farklı ürünler satan mağazaları bir arada bulundurması, rahat Alışveriş  olanağı  sağlaması,  pek  çok  sosyal  aktiviteye  yer  vermesi,  dinlenme  ve  yemek alanlarının bulunması gibi müşteriyi cezp edici fonksiyonları ile büyük ilgi çekmektedir. 

Özellikle gençler bu ışıltılı dünyayı tercih etmektedir. Türk tüketicisinin de sevdiği ve cazip bulduğu alışveriş merkezleri bugün gelişmiş ülkelerdeki  rakipleri  ile her açıdan boy ölçüşebilmek de hatta geçmektedir. Artık alışveriş merkezleri arasındaki hizmet yarışı ve rekabet  söz  konusudur.  Müşteri  çeşitli  sosyal  aktiviteler  ve  hizmetler  sayesinde,  tüm gününü alışveriş merkezinde geçirebilmektedir; bu da müşterinin bu süre içinde bir şeyler satın  alması  veya  çeşitli  hizmetlerden  yararlanması  demektir.  Alışveriş  merkezlerinin rakiplerinden sıyrılarak, talep edilir olması için, perakendeciliğin temel kuralı olan farklı ve yaratıcı hizmet anlayışı içinde müşteri memnuniyetini sağlaması gerekir.  

3

Page 5: 4P Dergisi 2. Sayı

      

Avrupa’ daki alışveriş merkezi örneklerine bakıldığında geleneksel ve uzmanlaşmış olarak iki sınıfa ayrıldıkları görülmektedir:  Uzmanlaşmış alışveriş merkezleri:   

Uzmanlaşmış  alışveriş merkezleri  ise belli bir  amaç  için  yapılmış,  çoğunlukla üstü açık alışveriş merkezleridir.  Geleneksel alışveriş merkezleri:   

Geleneksel  alışveriş merkezleri  her  türlü  amaca  hizmet  edebilen  üstü  açık  veya kapalı alışveriş merkezleridir.  

Geleneksel alışveriş merkezlerini de karşılaştırmalı ve kolayda alışveriş merkezleri olmak üzere  iki  grupta  toplamak mümkündür. Karşılaştırmalı alışveriş merkezleri benzer ürünleri satan mağazalardan oluşur ve şehirlerin merkezlerinde bulunur. Daha çok giyim ve mensucat  türü  ürünler  satarlar.  Kolayda  alışveriş  merkezleri  ise  farklı  ürünleri  satan mağazalardan oluşur ve genelde şehir dışındadır. 

Günümüzde alışveriş merkezleri sadece alışveriş alanları olma kimliğinin ötesinde; kültür  ve  sanat  faaliyetlerinin de  yapıldığı, birçok  toplumsal  etkinliğe  ev  sahipliği  yapan ailelerin  bir  arada  eğlenebildiği  ve  çeşitli  aktivitelerde  bulunabildiği  mekânlar  haline dönüşmüştür.  Alışveriş merkezlerinin;  yöneticilerinin  uygulayacağı  pazarlama  stratejileri ile gelecekte de cazibelerini korumaları kaçınılmazdır.  

ALIŞVERİŞ MERKEZLERİNE GETİRİLEN ELEŞTİRİLER  

Son  yıllardaki  istatistiklere  bakılıra  gelişmiş  ülkelerde  10  bin  kişiye  düşen  alan yaklaşık  20 m2  iken  Türkiye’de bu oran  4/1 düşmektedir. Gelişmiş ülkelerde  kişi başına düşen  milli  gelir  30  bin  dolar  düzeyinde  iken  bu  oran  Türkiye’de  10  bin  dolar seviyesindedir.  Normal  şartlar  altında  Avrupa’daki  yatırımlar  Avm  yatırımlarının  12  yıl içerisinde  kendisini  amorti  etmesini  planlarken  ülkemizde  bu  yatırımlar  çok  daha  uzun zaman  dilimlerinde  kendisini  amorti  etmektedir. Avm  Türkiye  örneğiyle  özellikle  cadde, mağazacılık gibi kavramlarıyla beraber geliştirilmelidir. Bu dengenin  sağlanmasında yerel yönetimlere düşen pay yüksektir.  

    

4

Page 6: 4P Dergisi 2. Sayı

 

FRANCHİSİNG            Mümtaz BULUT     

 

  1.Franchising Nedir?    Franchising bir ürün veya hizmetin imtiyaz hakkına sahip tarafın, belirli bir süre şart ve sınırlamalar dâhilinde  işin yönetim ve organizasyonuna  ilişkin bilgi ve destek  (*know‐how)  sağlamak  sureti  ile  imtiyaz hakkını  ticari  işler  yürütmek  üzere  ikinci  tarafa  verdiği imtiyazdan  doğan,  uzun  dönemli  ve  sürekli  bir  iş  ilişkilerinin  bütünüdür.  Franchising, birbirinden  bağımsız  iki  taraf  arasında  meydana  getirilen  sözleşmesel  bir  ilişkidir. Franchising, sistemin yaratılma ve  ilk uygulama yeri olan A.B.D' de başlamıştır. Bu sistem ile  çalışan  yaklaşık  60  iş  kolu mevcuttur. Bunlar  arasında; Otomobil Kiralama, Otomobil Servis  Ürünleri,  İş  Yardım  Servisleri,  İş  Araçları,  Giyim  ve  Ayakkabı,  Yapı  Dekorasyon, Bilgisayar,  Kozmetik,  Perakende  Şatış  Mağazaları,  Eğitim,  Yiyecek,  Sağlık  Ürünleri,  Ev Aletleri,  Kuru  Temizleme,    Fast‐Food,  Otelcilik  ve  Lokanta  vb.  sektörler  bulunmaktadır. Özellikle hizmet sektöründe çeşitlendirme hızla artmaktadır. Lügat manası "imtiyaz" olan Franchise,  İngilizce  bir  kelimedir.  Fransızca  "Affanchir"  olan  franchise  sözcüğünden "Franchising  İmtiyaz Verme" kelimesi  türetilmiştir.  Franchisor; ürüne, hizmete veya bilgi birikimine ve bunlara ait denenmiş, kalitesi kanıtlanmış ve başarılı bir markaya, isme sahip ve  bunların  satış  dağıtım  veya  işletme  hakkını  belirli  bir  bedel  karşılığı  veren  taraftır. Franchisor, kendisi ve bireysel Franchisee'lerinden oluşan franchising sisteminin kurucusu ve  uzun  vadeli  koruyucusudur.  Franchisee;  doğrudan  veya  dolaylı  bir  malı  bedel karşılığında Franchisor'un ticari adını ve/veya hizmet markasını, know‐how'ını iş görme ve teknik yöntemlerini, sistemini ve diğer sınai ve/veya  fikri mülkiye haklarını kullanma hak ve zorunluluğunu, taraflar arasında bu amaçla yapılan yazılı Franchise Anlaşması süresi ve kapsamı  içinde devamlı olarak  alacağı  ticari  ve  teknik destek  ile üstlenir.  Franchisee'nin Franchisor'a ödediği bedel;  isim, marka veya  sistemi kullanma hakkı karşılığında ödenen bir  başlangıç  ücreti  "Franchisee  Fee"den  ve  yıllık  ciro  ve  kardan,  anlaşmada  belirlenen oranlarda, yüzde olarak ödenen ücretlerden "Royalty"den oluşur.                   

5

Page 7: 4P Dergisi 2. Sayı

    

   2. Franchising türleri nelerdir?     Franchising  sistemini  uygulamaları  açısından  iki  grupta  incelemek  mümkündür. Sistemin  uygulandığı  ülkeye  göre:  Ulusal  ve  Uluslararası  Franchising'den  söz  edilebilir. Sunulan  fırsatlar  açısından;  Ürün  ve Marka  Franchising'  i,  İşletme  Sistemi  Franchising'i şeklinde sınıflandırma yapmak mümkün.    3.Ulusal ve Uluslararası Franchising nedir?     Franchising Sözleşmesi bir ülke sınırları  içerisinde,  şehirler ya da bölgeler arasında yapılıyorsa Ulusal Franchising, iki ülke arasında yapılıyorsa Uluslararası Franchising'den söz edilebilir.       A.Ürün ve Marka Franchising'i nedir?     Ürün  ve Marka  Franchising'i  ABD'de  üretici  ve  satıcı  arasında  bağımsız  bir  satış ilişkisi  şeklinde  başlamıştır.  Bu  ilişki  çerçevesinde  satıcı  firma,  kendini  üretici  firma  ile özdeşleştirmeye çalışmaktadır. Belirli ürünlerin benzer görünümdeki bağımsız işletmelerde pazarlanması sonucu, üretici ile imaj birleşmesi sağlanmaktadır. Bu tür franchising'de esas olan  belirli  bir marka  ya  da  ticari  ünvanının  kullanılmasıdır. Ayrıca  imtiyazı  veren  firma karşı taraf üzerinde sevk ve idare dâhil, geniş ve sürekli bir denetim hakkına sahiptir. Bazı basit konularda, franchise alan kuruluş üretim safhasına da girebilir. Otomobil ve kamyon satıcıları,  benzin  istasyonları,  alkolsüz  içki  üreticileri  bu  tür  franchising'in  en  tipik örneklerini oluşturmaktadır.      B.İşletme Sistemi Franchising'i nedir?     Franchisingin bir başka türü işletme franchisingidir. Burada Franchisee ve Franchisor arasında  sadece  ürün,  servis  ve marka  alanında  değil,  bir  bütün  olarak  işletme  sistemi içerisinde pazarlama ve üretimle ilgili tüm faaliyetler yer alır. Çok basit bir anlatımla, bu tür franchising  "Akıl  Satmak"  şeklinde  tanımlanabilir.  Oteller,  restoranlar,  perakende  satış mağazaları,  kiralama  ve  danışmanlık  hizmetleri  bu  sınıflandırma  içerisinde  yer  alır.  Son yıllarda  işletme  sistemi  franchising'inin  büyüme  hızı  diğer  franchising'lere  göre  daha fazladır.  İşletme  sistemi  franchising'i  diyebileceğimiz  "Business  Format  Franchising" sözleşmesinde yer alan 4 temel unsur şunlardır:   *Franchisor sahip olduğu belirli bir ismin veya markanın kullanılması için Franchisee'ye izin verir. *Franchisee  üzerinde,  sözleşme  süresince  davam  eden  bir  denetimi  mevcuttur. *Yine sözleşme boyunca Franchisor, Franchisee'ye belirli yardım ve hizmetlerde bulunur. *Bu  imtiyaza karşılık bedelin ödeme  şekli olan "Royalty" nin miktarı periyodik ödemeler şeklinde tespit edilir   

6

Page 8: 4P Dergisi 2. Sayı

  

  Firmalar Neden Franchising Verir?     Her  firma öncelikle  kârını  artırmak  ve büyümek  ister. Bu  sistemi benimseyen  ve franchisor olmayı  tercih eden  firmaları da doğal olarak bu amaca uygun hareket ediyor. Franchise alan  işletmelerin yapacağı giriş ödentisi gibi ödemeler yeni yatırım yapmaksızın franchisor’un  kârını  arttırır,  en  az maliyetle  büyüme  ve  gelişme  imkânı  sağlar.  Sistemin franchisor’a getirdiği diğer avantajlar şöyle sıralanabilir:  *Büyüme ve iş hacminin artması, verimlilik artışını getirir.  *Mal ve hizmetlerin daha  fazla satılması  franchisor’ın  finansal kuruluşlardan kredi bulma imkânını kolaylaştırır.  *Daha hızlı ve selektif bir dağıtım söz konusu olur. Dağıtım sisteminin denetimi  ise daha kolaydır.  *Pazar ile ilgili hızlı ve sürekli bilgi akışı sağlanır.   Bu gibi avantajların yanı sıra elbette uygulama sırasında ortaya çıkan bazı olumsuzluklar da var.  Bunların  başında  sisteme  giriş  aidatlarının  bazen  tahsil  edilememesi  geliyor. Franchisee  işletmelere  sağlanan  mal,  hizmet  gibi  bedellerin  tahsilinde  güçlükler yaşanabiliyor.  Ayrıca  franchisee  işletmelerin  sistemin  sağlayacağı  yararları  tek  taraflı olarak, franchise veren işletmeden beklemeleri, işbirliği anlayışını zedeleyebiliyor. Sistemin franchisor açısından en riskli yanı ise, başarılı ve kalitesi kanıtlanmış bir marka veya ismin franchisee’nin hataları sonucu zarar görebilmesi. Bunu önlemenin yolu ise sıkı denetim.    

       

7

Page 9: 4P Dergisi 2. Sayı

  

PAZARLAMADA İNOVASYON                    Ceyda TOPALOĞLU    

 

  İnovasyon, yeni veya iyileştirilmiş ürün, hizmet veya üretim yöntemi geliştirmek ve 

bunu ticari gelir elde edecek hale getirmek  için yürütülen tüm süreçleri kapsar. Yeni veya iyileştirilmiş  ürün,  hizmet  veya  üretim  yöntemi  geliştirme,  yeni  düşüncelerden  doğar. İnovasyon sürekliliği olan bir  faaliyettir. Bu nedenle, ortaya atılan, geliştirilerek  işler hale getirilen ve sonuçta firmaya rekabet gücü kazandıracak şekilde pazarlanan bu fikirlerin ve sonuçlarının  tekrar  tekrar  değerlendirilmesi  ve  yeni  getiriler  için  yaygınlaştırılarak kullanılması  gerekir.  Bu  sayede  doğacak  yeni  fikirlerse  yeni  inovasyon  faaliyetlerini doğurur.   İnovasyon,  ya  radikal  fikirler  sonucu  daha  önce  denenmemiş  ve  geliştirilmiş  ürün  veya üretim yöntemlerinin ortaya çıkarıldığı büyük atılımlarla oluşur (radikal  inovasyon), ya da adım  adım  yapılan,  bir  dizi  geliştirme  ve  iyileştirme  faaliyetini  içeren  çalışmalarının  bir sonucu olarak ortaya çıkar (artımsal inovasyon).  İnovasyon Stratejisi   

Bir firmada inovasyon faaliyetlerinin başarısı, inovasyon stratejisinin firmanın kurumsal stratejisi ile bütünleşmiş olmasına bağlıdır. İnovasyon stratejinizi geliştirebilmek için  

Şirketinizde çalışanların ihtiyaç ve beklentilerini anlamanız,   İş yaptığınız pazarı tanımanız,   Paydaşlarınızın kimler olduğunu ve beklentilerinin neler olduğunu bilmeniz,   Pazarın,  paydaşlarınızın  ve  çalışanlarınızın  ihtiyaçlarını  bir  vizyon  etrafında 

birleştirmeniz,   Bu vizyonun, herkes tarafından "paylaşılan" bir vizyon olmasını sağlamanız,   Şirketinizin hedeflerini, misyonunu ve stratejik planını hazırlamanız gerekir.  

8

Page 10: 4P Dergisi 2. Sayı

 

 

İnovasyon Türleri Nelerdir? 

Ürün İnovasyonu  Bir  işletme  tarafından  pazara  sunulan,  elle  tutulup  gözle  görülen  nesneler  ürün 

olarak adlandırılır. Bir  işletmenin farklı, yeni, değişik bir ürün geliştirmesi ve bunu pazara sunması  ürün  inovasyonu  yapması  anlamına  gelir.  Ancak  işletmelerin  ürün  inovasyonu yapmak  için  illa ki yeni bir ürün üretmeleri gerekmez. Zaten var olan ürünlerini daha  iyi, daha  kaliteli, daha üstün özelliklerde  yapmak  için değiştirir  ve  farklılaştırırlarsa da ürün inovasyonu yapmış olurlar. 

 Yukarıdaki  örneklerde  bahsettiğimiz,  kumaş,  domates  tohumu  ve  yumurta  birer 

üründür.  Bunların,  pazardaki  diğer  kumaşlardan,  domates  tohumlarından  ve yumurtalardan  farklı  ve değişik olacak  şekilde  geliştirilip üretilmeleriyle  yapılan da ürün inovasyonudur. Yani, buruşmayan kumaş, daha verimli ve hastalıklara dayanıklı domates tohumu  ve  çekici  ambalajlarda  satılan  Omega  3’lü  yumurtalar  ayrı  ayrı  birer  ürün inovasyonudur.  Hizmet İnovasyonu 

 Bir  işletme  tarafından  pazara  sunulan,  alıcılara  sağlanan  faydalar  hizmet  olarak 

adlandırılır.  İşletmeler,  hem  ürün,  hem  de  hizmet  sunabildikleri  gibi,  sadece  ürün  veya sadece  hizmet  sunabilirler.  Örneğin,  hastaneler  ve  oteller  genellikle  sadece  hizmet sunarlar.  Ama  restoranlar  hem  hizmet  hem  de  ürün  de  sunarlar  (yemekler  onların ürünleridir).  Bir  bilgisayar  üreticisi  ürün  sunar;  bilgisayar  onun  ürünüdür.  Ama  sattığı bilgisayarı  evimize  kadar  teslim  ederse  veya  daha  sonra  bunun  bakımını  ve  tamirini yaparsa hizmet sunmuş olur. 

 Bir işletmenin yeni, farklı ve değişik bir hizmet geliştirip bunu müşterilerine sunması 

hizmet  inovasyonudur. Ürün  inovasyonunda olduğu gibi, hizmet  inovasyonunda da daha önce sunulmayan bir hizmeti sunmak şart değildir. Zaten sunulmakta olan hizmetleri daha çok müşteri çekecek şekilde değiştirmek ve farklılaştırmak da hizmet  inovasyonu yapmak anlamına gelir. 

 

9

Page 11: 4P Dergisi 2. Sayı

  Bir  hastanenin  hastalarına  elden  vermekte  olduğu  tahlil  sonuçlarını  İnternetten 

veriyor olması bir hizmet  inovasyonudur. Böylece, hastalarının  işini  kolaylaştırmış;  tahlil sonuçlarını  almak  için  hastaneye  gitme  zahmetinden  kurtarmış  olur.  Böyle  bir  hizmet sunduğu için de, uzak mesafelerde oturan ya da işleri çok yoğun olan hastalar, bu hizmeti sunmayan  diğer  hastanelere  gitmek  yerine,  o  hastaneye  gitmeyi  tercih  ederler.  

 Pazarlama İnovasyonu 

 Ürün  ve  hizmetler  pazara  sunulmak  amacıyla  geliştirilir  ve  üretilir.  Ürün  ve 

hizmetlerin daha  çok  satılması  için daha  fazla  sayıda müşteri  çekebiliyor olması  gerekir. Daha fazla müşteri çekebilmek için, ürün ve hizmetlerde farklı, değişik ve yeni tasarımların, ambalajların  ve  pazarlama  yöntemlerinin  geliştirilip  kullanılması  pazarlama  inovasyonu olarak  adlandırılır.  Önceki  bölümlerde  sözü  edilen  Omega  3  lü  yumurtaları  çocukların ilgisini  çekecek ve onları yumurta yemeğe özendirecek  şekilde değişik paketlerde pazara sunan firma pazarlama inovasyonu yapmış olur. 

 Pazarlama  inovasyonuna başka bir örnek olarak  İnternet üzerinden yemek siparişi 

alıp  bu  siparişlerin  müşterilere  ulaştırılmasını  verebiliriz.  Bu  hizmeti  veren  işletme, Türkiye'nin çeşitli illerinde yaşayan kişilerin o ildeki restoranlardan getirtecekleri yemekleri İnternet üzerinden sipariş etmelerine olanak sağlayabilir. Bu  şekilde, örneğin Erzurum'da oturan bir kişi, evine yemek siparişi verecekse bunu işletmenin web sitesi adresini girerek bunu  yapabilir.  Böylece  kendi  şehrinde  bulunan  ve  bu  siteye  kayıt  yaptırmış  olan restoranlardan istediği yemeği seçip evine getirilmesini sağlayabilir. Yemeklerini bu şekilde satmakta olan restoranlar pazarlama inovasyonu yapmış olurlar ve böylece İnternette yer almayan restoranlara göre rekabet avantajı kazanırlar. Bu restoranların yer aldığı İnternet sitesini işleten firma da hizmet inovasyonu yapmış olur. Daha önce kimsenin sunmadığı bir hizmeti sunarak (İnternetten yemek sipariş etme hizmeti) gelir elde elder ve işini büyütür.  

Organizasyonel İnovasyon  İşletmeler  sadece  ürün  ve  hizmetlerini  geliştirip  farklılaştırarak  inovasyon 

yapmazlar. Bir işletmenin rekabet avantajı yakalayıp bunu koruyabilmesi için çalışma ve iş yapış  yöntemlerini  geliştirmesi,  farklılaştırması  ve  yenilemesi  gerekir.  Bu,  geliştirme, farklılaştırma  ve  yenileme  faaliyeti  organizasyonel  inovasyon  olarak  adlandırılır.    Örneğin bir  firmanın  Japonlar  tarafından  1990'larda  geliştirilen  sürekli  iyileştirme (kaizen)  yöntemini  kullanmaya  başlaması  bir  organizasyonel  inovasyondur.  Bu  yönteme göre,  işçiler de dahil olmak üzere bir firmadaki tüm çalışanlar yaptıkları  işle  ilgili süreçleri iyileştirme konusunda söz sahibidir ve sürekli olarak bu iyileştirme fikirlerine kafa yorarlar. Önerilen  iyileştime  fikirleri  yöneticiler  tarafından  değerlendirilir  ve  uygun  bulunanlar uygulamaya konulur.  

10

Page 12: 4P Dergisi 2. Sayı

11

  

  Bu  yöntem  sayesinde  başta  Japon  firmaları  olmak  üzere,  dünya  genelinde sektöründe  lider  pek  çok  firma  en  düşük maliyet  ve  en  yüksek  kaliteyle  üretim  yapıp rakiplerinin  önüne  geçmeyi  başarmıştır.  Bunun  bir  sonucu  olarak  da  sürekli  büyüyüp istihdam yaratarak ülke ekonomilerine ve toplumlarına büyük faydalar sağlamaktadırlar.  Neden son dönemde inovasyon bu kadar gündemde?  

Yarım yüzyıl geriye gidersek eğer,  İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan eksiklik olağanüstü kısa bir sürede kapandı. 20 yıl içinde üretim tesisleri hızla gelişti, Asya büyük bir atılım yaptı. Önceleri ucuz mallar piyasaya sürüldü. Başta Japonya olmak üzere Çin, Kore, Tayvan’dan  bol  miktarda  mal  geldi.  Derken  80’li  yıllarda  kalite  akımı  oldu,  yine  Uzak Doğu’dan kaynaklandı. Kaliteli mallar piyasaya çıkmaya başladı, bunun etkileri elektronik, otomotiv, beyaz eşya gibi sektörlerde hızla görüldü. Bu yöntemleri iletişim ve küreselleşme sayesinde  tüm  dünya  öğrendi.  Öyle  oldu  ki  artık  her  ülkede  her  mal  bulunur  oldu. Muazzam  bir  kapasite  fazlası  ortaya  çıktı,  yoğun  bir  rekabet  başladı.  Artık  herkes kapasitesini  kazanca  dönüştürmek  için  çılgınca  her  sektöre,  her  müşteri  kesimine saldırıyor. Bir diş macunu firması düşünün, pazar payını arttırmak için 30 çeşit diş macunu çıkarıyor. Muazzam bir çeşit patlaması yaşanıyor, bu da yanında maliyetleri getiriyor. Bir taraftan  şirketler çok  iyi para kazanırken diğer  taraftan çok  sayıda  şirket  iflas eder oldu. Günümüzün realitesi vahşi bir rekabet. Bu her alana taşındı, her sektör küreselleşti. Böyle olunca da bir marifet, hüner, yani  inovasyon gerekliliği doğdu.  İnsanlar  farklı,  faydalı ne yapabilirim diye düşünmeye başladı. Alelade olanı herkes  yapıyor,  yeni bir  şey eklemek gerek.  

Daha  fazla müşteri  çekebilmek  için,  ürün  ve  hizmetlerde  farklı,  değişik  ve  yeni tasarımların,  ambalajların  ve  pazarlama  yöntemlerinin  geliştirilip  kullanılması  pazarlama inovasyonu  olarak  adlandırılır.  Önceki  bölümlerde  sözü  edilen  Omega  3’lü  yumurtaları çocukların  ilgisini  çekecek  ve  onları  yumurta  yemeğe  özendirecek  şekilde  değişik paketlerde pazara sunan firma pazarlama inovasyonu yapmış olur. 

 Pazarlama  inovasyonuna başka bir örnek olarak  İnternet üzerinden yemek siparişi 

alıp  bu  siparişlerin  müşterilere  ulaştırılmasını  verebiliriz.  Bu  hizmeti  veren  işletme, Türkiye’nin çeşitli illerinde yaşayan kişilerin o ildeki restoranlardan getirtecekleri yemekleri İnternet üzerinden sipariş etmelerine olanak sağlayabilir. Bu  şekilde, örneğin Erzurum’da oturan bir kişi, evine yemek siparişi verecekse bunu işletmenin web sitesi adresini girerek bunu  yapabilir.  Böylece  kendi  şehrinde  bulunan  ve  bu  siteye  kayıt  yaptırmış  olan restoranlardan istediği yemeği seçip evine getirilmesini sağlayabilir. Yemeklerini bu şekilde satmakta olan restoranlar pazarlama inovasyonu yapmış olurlar ve böylece İnternet’te yer almayan restoranlara göre rekabet avantajı kazanırlar. Bu restoranların yer aldığı İnternet sitesini işleten firma da hizmet inovasyonu yapmış olur. Daha önce kimsenin sunmadığı bir hizmeti sunarak (İnternet’ten yemek sipariş etme hizmeti) gelir elde elder ve işini büyütür.   Kaynakça : http://www.satisteknikleri.org/Kategori/pazarlama‐teknikleri/pazarlama‐yonetimi 

  

 

    

Page 13: 4P Dergisi 2. Sayı

  

MODERN PAZARLAMA                           Nimet SATICI     ( * Bilimsel bir makaleden tamamen alıntıdır. ) 

 

Giriş 

İlk başlarda, iki veya daha fazla taraf arasında gerçekleşen mübadele/değişim süreci olarak 

tanımlanan  pazarlama,  değişen  çevre  koşullarının  da  etkisiyle,  içinde  birçok  fonksiyonu 

barındıran Modern Pazarlama Anlayışı’na dönüşmüştür. 

 

Pazarlamanın Ortaya Çıkışı 

İlkel  toplumlarda  herkes  kendi  ihtiyacını  kendisi  karşılayabildiğinden  pazarlama  pek  bir 

anlam  ifade  etmemekteydi.  Zaman  içinde  toplumlararası  işbölümünün  gerekliliği  ve 

üretimde  ihtisaslaşma  ortaya  çıkınca  insanların  birbirlerine  olan  bağımlılığı  artmıştır.Bu 

bağımlılık en ilkel ticaret şekli takası meydana getirmiştir.Takasta nakdi olmayan ödemeler 

malla yapılmıştır.1 

Üretimin kompleks bir yapı halini alması üretici ve  tüketici arasındaki mesafeyi açmış ve 

mübadele  işlemini  imkansız  hale  getirmiştir.  Bu  noktada  üretici‐tüketici  arası  dengeyi 

sağlayacak bir ara birime ihtiyaç duyulmuştur.Bu ara birim pazarlamadır. 

Pazarlama  bilim  olarak  ise,  Endüstri  devrimini  takiben  1900’lü  yılların  başında  ABD’de 

ortaya çıkmış ve hızlı bir gelişme göstererek diğer ülkelere yayılmıştır. 

 

Pazarlamanın Tanımı ve Özellikleri 

Pazarlamanın  tam olarak ne olduğu konusunda yazarlar arası görüş birliği olmadığından, 

pek  çok  tanımlamalar  yapılmıştır.  “Pazarlama, mal  ve  hizmetlerin  üreticiden  tüketiciye 

veya kullanıcıya doğru akışını yönelten işletme faaliyetlerinin yerine getirilmesidir.”1950’li 

yıllarda ortaya atılan bu tanım mübadele ve satış üzerinde durmuştur.2 

1970’lere kadar olan  süreçte pazarlama,  sadece kar amaçlı kuruluşlar  için düşünülmekte 

iken, Kotler  ve arkadaşları kar amacı  gütmeyen kurumların da pazarlama  tekniklerinden 

yararlanabileceğini,  tanımın  genişletilerek  toplumsal  sosyal  boyutların  da  işlenmesi 

gerektiğini söylemişlerdir. 

 

 

1 ALTUNIŞIK Remzi, ÖZDEMİR Şuayp, TORLAK Ömer, “Modern Pazarlama”, Değişim yay.2001, s:3

12

2 MUCUK İsmet, “Pazarlama İlkeleri”, Türkmen kitabevi, İstanbul 2004, s:3

Page 14: 4P Dergisi 2. Sayı

13

 

 

1985 yılında Amerikan Pazarlama Birlilği (American Marketing Association), pazarlamanın 

kapsamını  genişleterek;  “Kişisel  ve  örgütsel  amaçlara  ulaşmayı  sağlayacak mübadeleleri 

gerçekleştirmek üzere, fikirlerin, malların ve hizmetlerin geliştirilmesi, fiyatlandırılması,  

tutundurulması  ve  dağıtılmasına  ilişkin  planlama  ve  uygulama  süreci”  şeklinde 

tanımlamıştır.3 

Yukarıdaki  tanım,  pazarlamanın  en  çok  kabul  gören  tanımı  olarak  bilinmektedir. 

Bunun  yanında  Kotler  pazarlamanın  tanımına  ilişkin  farklı  bir  bakış  açısından, 

pazarlamanın ne olmaması gerektiği ile ilgili iki görüş belirtmiştir.Bunlardan ilki, pazarlama 

satış  demektir;  ikincisi  ise  pazarlama  esas  olarak  şirketin  bir  bölümüdür.4Bu  iki  görüşü 

ortaya atan Kotler Modern pazarlamanın da temellerini atmaktadır. 

Amerikan  Pazarlama  Birliği  tarafından  yapılan  tanımla  pazarlamanın  bazı  önemli 

özellikleri ve yönleri şöyle sıralanabilir:5 

‐Pazarlama, oldukça çok ve çeşitli faaliyetler bütünü veya sistemidir. 

‐Pazarlama, insan ihtiyaçlarını karşılayıcı bir mübadele faaliyetidir. 

‐Pazarlama, mallar, hizmetler ve fikirlerle ilgilidir. 

‐Pazarlama  sadece  bir  malın  reklamı  veya  satış  faaliyeti  olmayıp,  daha  üretim 

öncesinde mamulün  fikir olarak planlanıp geliştirilmesinden başlayarak,  fiyatlandırılması, 

tutundurulması ve dağıtımıyla ilgilidir.  

            ‐Pazarlama bir işletme faaliyetleri grubu olarak, çok dinamik yapıda sürekli ve sık sık 

değişebilen bir ortamda yürütülür. 

Pazarlamanın Gelişimi 

Pazarlamanın Gelişim Süreci, pazarlama faaliyetlerinin en fazla gelişim gösterdiği ABD’deki 

gelişmelere dayanarak;  

1)Üretim anlayışı dönemi,  

2)Satış anlayışı dönemi 

3)Pazarlama anlayışı dönemi olmak üzere 3 ayrı dönemde ele alınır.6 

 

1)Üretim Anlayışı 

Endüstri devriminden (1850)  , 1930’lara kadar geçen süreçte  iki durum üretim anlayışının 

uygunluğunu  ifade  eder.Birincisi;  pazardaki  talep  arzdan  büyük  olduğu  durumlar.Bu 

durumda tüketici bulduğu ürünü satın alacaktır.Henry Ford’un 1910’lardaki T modeli ile  

3 ALTUNIŞIK, A.g.e, s:7 4 Kotler Philip, “Kotler ve Pazarlama”, Sistem yay. İstanbul 2000, s:27 5 MUCUK, A.g.e, s:5 6 A.g.e, s:7

Page 15: 4P Dergisi 2. Sayı

14

 

ilgili olarak söylediği; “Siyah olmak kaydıyla, müşteri istediği arabayı seçebilir” sözü üretim 

anlayışına  tipik bir örnektir.İkinci durum  ise; ürün maliyetlerinin  çok  yüksek olmasından 

dolayı, maliyet düşürücü önlemler alınması gerektiğidir.7 

 

2)Satış Anlayışı 

1929‐1933  arası  yaşanan  Büyük  Ekonomik  Kriz,  ekonomide  temel  sorunun  üretip 

büyüyerek  aşılabileceğini  değil  de,  üretilenlerin  satılarak  aşılabileceğini  göstermiştir.Bu 

dönemde arz, talep dengesi sağlanmaya başlandığından, işletmeler tutundurma çabalarına 

yönelmişler, satış yöneticilerinin sorumlulukları artmıştır.”Ne üretirsem onu satarım, yeter 

ki satmasını bileyim” dönemin düşünce yapısını yansıtır.8 

 

3)Pazarlama Anlayışı   

Satış anlayışı döneminde üretilen malı ne pahasına olursa olsun yanıltıcı ve aldatıcı yollarla 

satmaya çalışmanın, sağlıklı ve uzun vadeli bir işletme‐tüketici ilişkisine imkan vermemesi, 

1950’lerin  ortalarında  bazı  işletmelerin  pazarlama  anlayışını  benimsememelerine  yol 

açmıştır. 

Tüketiciyi tatmin ederek kar sağlama diye ifade edilen bu anlayış, 1960’larda ve 1970’lerde 

başta ABD olmak üzere yaygınlaşmıştır. 

Modern pazarlama yaklaşımı olarak da adlandırılan bu yönetim biçiminin belki de en başta 

gelen  özelliği,  işletme  yönetimince  tüketicilere  sunulan  mal  ve  hizmetlerin  mübadele 

edilmesiyle  ilgili  olarak  yapılan  çalışmalarda,  tüketicinin  ve  tüketici  tatmininin  ön  plana 

çıkarılmasıdır. 

Tüketici tatmini modern pazarlama anlayışının en önemli yönü olsa da, bu yönetim anlayışı 

diğer iki hususla , üç yönden incelenmelidir. 

‐Tüketiciye Yönelik Tutum 

‐Bütünleşmiş Pazarlama Çabaları 

‐Uzun Dönemde Karlılık   

1)Tüketiciye Yönelik Tutum 

Modern  pazarlamanın  temelini  oluşturur.İkinci Dünya  Savaşı  sonrası ABD’de  bu  anlayışı 

endüstride ilk uygulamaya koyan işletme General Electric şirketi olmuştur.General Electric 

yaptığı  tüm  işletme  planlarında  tüketici  gereksinimlerini  başlangıç  noktası  olarak 

düşünmüş ve pazarlamayı işletmenin temel felsefesine yön veren ve tüm örgütün   

 

7 ALTUNIŞIK, s:16 8 MUCUK, s:9

Page 16: 4P Dergisi 2. Sayı

15

 

faaliyetlerini  koordine  eden  bir  kavram  olarak  kabul  etmiştir.9Tüketiciye  yönelik  tutum, 

alıcının  isteklerini,  gereksinimlerini  saptayarak  ona  göre  üretim  ve  pazarlama  yapmayı 

gerektirir.Bir  işletmenin  hedef  pazarını  doğru  tanımlaması,  müşteri  yönlü  olduğunun 

göstergesi  değildir.Müşteri  çok  farklı  özellikleri  bir  arada  isteyebilir.Satıcı  bunları 

bilemeyebilir.Bilmenin  tek  yolu  müşterilerle  konuşmak  ve  onlara  dönük  pazarlama 

araştırmaları yapmaktır.Unutulmamalıdır ki satışlar  iki kaynaktan gelir.Yeni müşteriler ve 

sürekli müşteriler.Yeni müşteri kazanmak çok maliyetlidir.Sürekli müşteri tatmin edilmiş  

müşteri olduğu  için tekrar satın alır, firma ürünleri hakkında başkalarına  iyi şeyler söyler, 

rakip markalara çok fazla itibar göstermez, aynı işletmenin diğer ürünlerini de alır.10    

 

2)Bütünleşmiş Pazarlama Çalışmaları 

İki  önemli  nokta  vardır.İlki  pazarlama  departmanı  diğer  bölümlerle  uyum  içinde  olmalı, 

ikincisi  kendi  alt  bölümleri  arası  uyumu  sağlamalıdır.Bu  sistem  yaklaşımının  da 

gereğidir.Pazarlama  bölümü  kalite  farklılıkları  ve  çeşitli  mal  üretimi  isterken,  üretim 

bölümü sınırlı kalite ve çeşidi isterse başarısı olumuz etkilenir.11 

Bütünleşmiş pazarlamanın diğer bir yönü de, pazarlama karmasının birbiriyle uyumlu bir 

şekilde koordine edilmesidir.Kotler’in bütünleşmiş pazarlamaya atıfta bulunduğu görüşü, 

pazarlamanın,  şirketin  bir  departmanına  yüklenemeyecek  kadar  önemli  oluşu  ve  diğer 

departmanlarında sorumluluk alması gerektiğidir.  

 

3)Uzun Dönemde Karlılık 

Birçok  işletme  uzun  dönemli  düşünmek  yerine  kısa  dönemde  kar  etmeye  önem 

verir.yatırımlarını  en  kısa  zamanda  gelire,  kara  dönüştürmeyi  hedefler.Burada  bilinmesi 

gereken nokta,  pazarlamanın satış demek değildir anlayışıdır.Gelişmekte olan ülkelerde ve 

ülkemizde bu yaklaşım daha yaygın  ise de  , değişen koşullar, özellikle dünya pazarlarının 

küreselleşme  eğilimi,  işletmeleri  her  yerde  uzun  dönemli  düşünmeye  ve  planlama 

yapmaya zorlamaktadır. 

Burger King’de  tüketicinin aldığı hamburger  tesadüfen soğuk çıkarsa, hemen çöpe 

atılır,  ısırılmış  bile olsa  yeni  ve  sıcak  bir  hamburger müşterinin masasına  kadar  getirilir. 

Böylece müşteri sadakati kazanılmış olur. 

 

 

9 TOKOL Tuncer, “Pazarlama Yönetimi”, Vipaş yay. Bursa 2001, s:6 10 TEK Baybars Ömer, “Pazarlama İlkeler, Global Yönetimsel Yaklaşım, Türkiye Uygulamaları”,İzmir 1999, s:19 11 MUCUK, s:10

Page 17: 4P Dergisi 2. Sayı

16

 

Pazar Yönlülük 

Müşteri tatmininden daha ötede bir kavramdır.Beş öğesi vardır:12 

1)Müşteri  yönlülük(onlara  sürekli  üstün  değer  verebilmek  için  hedef  alıcıların 

yeterince tanınması, Ör; pazarlama araştırmaları yapmak) 

2)Rakip  yönlülük(Mevcut  ve  potansiyel  rakiplerin  güçlü  ve  zayıf  yönleri  ile 

stratejilerinin bilinmesi, Ör; Swot analizi, benchmarking yapmak) 

3)Fonksiyonlar arası eşgüdüm(işletme kaynaklarının müşteri  için değer yaratmaya 

yoğunlaşacak şekilde güdümlenip harekete geçirilmesi, Ör;4P’ler arası uyum) 

4)Uzun  dönemli  konsantrasyon(gerekli  yatırımları  yaparak  değer  artırıcı 

araştırmaları sürdürmek, Ör; vizyon sahibi olmak,Ar‐Ge çalışmaları yapmak) 

5)Karlılık(hem uzun vadeli giderleri karşılayıcı hem de varlığına neden olan  temel 

öğeleri tatmin etmek, Ör; müşteri sadakati sağlamak) 

 

              

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

12 TEK, A.g.e, 21

Page 18: 4P Dergisi 2. Sayı

 

İŞTE YENİ ENFLASYON SEPETİ                  Edanur BULUT     

 

  TÜİK  Ulusal  Hesaplar  ve  Ekonomik  Göstergeler  Dairesi  Başkanlığı  tarafından güncellenen  verilere  göre  2011  yılında  Tüketici  Fiyatları  Endeksi’nin  hesaplanmasında kullanılan enflasyon sepetine tramvay ücreti ve süper loto girerken, sepetten yünlü kumaş, kadın  manto,  atık  çöp  ücreti  çıkarıldı.  Her  yıl  aralık  ayında  Hane  halkı  Bütçe  Anketi sonuçları kullanılarak güncellenen sepetin kapsamı ve ilerleyen dönemlerde önem kazanan mal ve hizmetlerin belirlenmesinde toplam harcamanın 1/1000 oranı dikkate alındı.  

Tüketime  konu  olan  mal  ve  hizmet  tanımları  ve  kompozisyonunun  değişmesi, sepette yer alan ürünlerin ağırlık yapısında değişikliğe gidilmesi, tüketimde önem kazanan mal ve hizmetlerin sepete alınması, önemini yitiren mal ve hizmetlerin sepetten çıkarılması için her yıl güncellenen enflasyon sepetinde 445 madde bin 154 madde çeşidi bulunuyor. 2003’ten 2005’e kadar olan dönemde sepette 712 madde çeşidi, 2006 yılında 736, 2007’de 779,  2008’de  851,  2009’da  845,  2010’da  ise  923  madde  çeşidini  yer  verilmişti.     2003’ten  2005’e  kadar  olan  dönemde  sepette  yer  alan  madde  sayısı  423 düzeyindeyken, 2006’da bu sayı 442, 2007’de 444, 2008’de 454, 2009’da 449, 2010’da  ise 446 olarak belirlendi.  

Bu  arada  2003’ten  2005’e  kadar  olan  dönemde  23  bin  işyerinde  fiyat  tespiti yapılırken, bu rakamın 2011 yılında 27 bine çıkarılması öngörüldü. Konut sayısı 3 bin 993, fiyat sayısı 375 bin olarak belirlendi. Fiyat derlenen yerleşim yeri sayısı 81 il merkezi 74 ilçe oldu.  Sepetteki  en  ağırlıklı  ilk  20  ürünün  toplam  ağırlığı  yüzde  52.55  2011 yılı boyunca kullanılacak olan TÜFE sepetinin yüzde 52.55’ini oluşturan 20 en ağırlık ürünler arasında kira başı çekti. Bunu taze sebzeler, ekmek, elektrik, otomobil, su, benzin, cep  telefonu  görüşme  ücreti,  et,  taze  meyveler,  tüp,  dolmuş  ücreti,  LPG,  sigaralar, doğalgaz,  kömür,  mazot,  beyaz  peynir,  lokantada  yenenler,  deterjanlar  izledi.   

 

 

17

Page 19: 4P Dergisi 2. Sayı

 

TÜFE sepetinde en az ağırlıklı 20 ürünün payı yüzde 0.10  

  2011  yılında  enflasyon  sepetinde  yer  alan  ve  sepetin  toplam  ağırlığının  yüzde 0.10’unu oluşturan 20 madde  ise  şöyle: “Faks modem cihazı, telefon kart ücreti, PTT koli gönderme  ücreti,  tramvay  ücreti,  köprü  geçiş  ücreti,  şans  oyunu  (on  numara),  pamuk, otoban  geçiş  ücreti,  dikiş  ipliği,  ayakkabı  tamiri,  banka  ile  para  havale  ücreti,  veteriner ücreti, pirinç unu, mektup gönderme ücreti,  tiyatro, viski,  ilkyardım aletleri, banliyö  tren ücreti, kakaolu içecekler, boş CD.”   

Gıda  ve  alkolsüz  içecekler  sepette  yüzde  26.78  ağırlığa  sahip.   

2011 yılında TÜFE sepetinde ana grup ağırlıklarının dağılımına bakıldığında gıda ve alkolsüz içecekler yüzde 26.78 ile ilk sırada yer aldı. 2010 yılında yüzde 27.60 düzeyindeydi. Konut, su, elektrik, gaz ve diğer yakıtlar grubunun sepetteki payı 16.83’ten yüzde 16.46’a gerilerken, ulaştırma yüzde 13,9’dan yüzde 15.15 yükseldi. Giyim ve ayakkabının payı  ise yüzde 7.3’ten yüzde 7.22’ye geriledi.   

TÜFE  sepetinde  yer  alan  en  ağırlıklı  ilk  20  ürünün  ağırlığı  yüzde  27.81   

Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) ürün sepetinde 2011 yılında toplam 785 ürün yer aldı. Bunun  108’i  tarım,  677’si  ise  sanayi  ürünü  oldu.  2  bin  82  işyerinde,  13  bin  746  fiyat derlenen  enflasyon  sepetinde  en  ağırlık  ilk  20  ürünün  ağırlığı  yüzde  27.81  düzeyinde gerçekleşti.  Sepetteki  en  ağırlıklı  ilk  20  ürün  elektrik,  inşaat  demiri,  buğday,  tavuk  eti, şeker, buğday unu, süt,  linyit kömürü,  ilaçlar, motorlu  taşıtlar  için koltuklar,  fındık, hazır beton,  koltuk  takımı,  ticari  otolar,  dizel  yakıt  (motorin),  zeytin,  paket  çay,  çimento, sigaralar, doğalgaz oldu.  

En az ağırlık 20 ürünün payı yüzde 0.04     

Sepetteki  en  az  ağırlıklı  son  20  ürün  ise  şöyle:  “İnci  kefali,  nitrojen  oksit,  tıbbi sterilizatörler,  orkinos,  polyester  cips,  frezeler  (metal  işlemek  için  olanlar  hariç),  yün battaniyeler,  cin  ve  ardıç  rakısı,  tiftik  keçisi,  plastikten  kapı  pervazları,  argon,  greyfurt, güneş  gözlükleri,  dökme  demirden  küvetler,  duvar  kağıtları,  kardan  milleri,  spor ayakkabıları,  saç  jöleleri ve kremleri,  silikatlar, ponzataşı” Bu ürünlerin  sepetteki  toplam ağırlığı yüzde 0.04. 

 İmalat sanayinin ağırlığı yüzde 70.68’e geriledi     

2011  yılında  ÜFE  sepetinde  ana  sektör  ağırlıklarına  göre  dağılımına  bakıldığında tarımın  payı  yüzde  17.07’den  17.49’a,  madencilik  ve  taşocakçılığı  yüzde  2,6’dan  3,1’e, elektrik gaz ve  su  sektörü yüzde 7.36’dan yüzde 8.73’e  yükselirken,  imalat  sanayi yüzde 72.95’den yüzde 70.68’e geriledi. 

18

Page 20: 4P Dergisi 2. Sayı

 

İŞSİZLİK ORANLARI                    Berna BAŞ    HANEHALKI İŞGÜCÜ ARAŞTIRMASI 2010 ARALIK DÖNEMİ

SONUÇLARI (Kasım, Aralık 2010, Ocak 2011)

19

2010 yılından itibaren temel işgücü göstergeleri, mevsim etkilerinden arındırılarak da yayımlanmaya başlanmıştır. Ocak 2005-Ocak 2010 dönemine ilişkin mevsim etkilerinden arındırılmış işgücü göstergeleri, 30 Nisan 2010 tarihinde ayrı bir haber bülteni ile kamuoyuna duyurulmuştur. Şubat 2010 döneminden başlamak üzere, ilgili döneme ait mevsim etkilerinden arındırılmış temel işgücü göstergeleri de ilgili haber bülteni ile verilmektedir. Tablo 1 mevsim etkilerinden arındırılmamış, Tablo 2 ise mevsim etkilerinden arındırılmış temel işgücü göstergelerini içermektedir.

Aralık 2010 döneminde kurumsal olmayan çalışma çağındaki

nüfus geçen yılın aynı dönemine göre 850 bin kişi artmıştır.

2010 yılı Aralık döneminde, Türkiye'de kurumsal olmayan nüfus bir önceki yılın aynı dönemine göre 800 bin kişilik bir artış ile 71 milyon 707 bin kişiye, kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus ise 850 bin kişi artarak 52 milyon 929 bin kişiye ulaşmıştır.

Aralık 2010 döneminde işgücüne katılma oranı % 48,4’tür. 2010 yılı Aralık döneminde, Türkiye genelinde işgücüne katılma oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 0,8 puanlık artışla % 48,4 olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemler için yapılan kıyaslamalara göre; erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,1 puanlık artışla % 70,3, kadınlarda ise 1,3 puanlık artışla % 27,2’dir.

İşgücünün eğitim ve yaş dağılımları ise;

Toplam işgücünün % 16,8'ini 15-24 yaş grubundakiler oluşturmaktadır. Lise altı eğitimlilerde işgücüne katılma oranı; erkekler için % 68,7,

kadınlar için % 23,1’dir. Yükseköğretim mezunu erkeklerde % 85,8 olan işgücüne katılma

oranı, kadınlarda % 72,6'dır.

Tablo 1. Mevsim etkilerinden arındırılmamış temel işgücü göstergeleri Aralık)

(

TÜRKİYE KENT KIR

2009

2010 2009

ww

w.tu

ik.g

ov.tr

2010 2009 2010

Kurumsal olmayan nüfus (000) 70 907 71 707 48 921 49 342 21 986 22 366

15 ve daha yukarı yaştaki nüfus (000) 52 079 52 929 36 357 36 741 15 721 16 189

İşgücü (000) 24 812 25 593 16 712 17 150 8 100 8 444

İstihdam (000) 21 451 22 665 14 098 14 833 7 353 7 832

İşsiz (000) 3 361 2 929 2 614 2 317 747 612

İşgücüne katılma oranı (%) 47,6 48,4 46,0 46,7 51,5 52,2

İstihdam oranı (%) 41,2 42,8 38,8 40,4 46,8 48,4

İşsizlik oranı (%) 13,5 11,4 15,6 13,5 9,2 7,2

Tarım dışı işsizlik oranı (%) 16,6 14,2 16,1 13,9 19,0 15,8

Genç nüfusta işsizlik oranı(1)(%) 24,1 21,6 25,6 24,2 20,7 15,9

İşgücüne dahil olmayanlar (000) 27 266 27 336 19 645 19 591 7 621 7 745(1) 15-24 yaş grubundaki nüfus Not: Rakamlar yuvarlamadan dolayı toplamı vermeyebilir.

Page 21: 4P Dergisi 2. Sayı

Tarım dışı istihdam 758 bin kişi artmıştır. 2010 yılı Aralık döneminde istihdam edilenlerin sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 214 bin kişi artarak, 22 milyon 665 bin kişiye yükselmiştir. Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 456 bin kişi, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 758 bin kişi artmıştır.

Aralık 2010 döneminde istihdam edilenlerin % 24,6'sı tarım, % 20,5’i sanayi, %

6,4’ü inşaat, % 48,5'i ise hizmetler sektöründedir. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında tarım sektörünün istihdam edilenler içindeki payının 0,7 puan, sanayi sektörünün payının 0,4 puan, inşaat sektörünün payının ise 0,4 puan arttığı, buna karşılık hizmetler sektörünün payının 1,5 puan azaldığı görülmektedir.

İ stihdamın yapısı

B

u dönemde istihdam edilenlerin;

% 71,8'i erkek nüfustur. % 59,2'si lise altı eğitimlidir.

% 61,8'i ücretli, maaşlı veya yevmiyeli, % 25,4'ü kendi hesabına veya işveren,

% 12,8'i ise ücretsiz aile işçisidir. % 58,4'ü 10 kişiden az çalışanı olan işyerlerinde çalışmaktadır.

% 2,7'sinin ek bir işi vardır. % 2,6'sı mevcut işini değiştirmek için veya mevcut işine ek olarak bir iş

aramaktadır. Ücretli olarak çalışanların % 89,2'si sürekli bir işte çalışmaktadır.

Yaptığı işten dolayı sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmayanlar Yaptığı işten ötürü herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan

çalışanların oranı, önceki yılın aynı dönemine göre 1 puanlık azalışla % 42 olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde, geçen yılın aynı dönemine göre tarım sektöründe sosyal güvenlikten yoksun çalışanların oranı % 85,4’den % 83,8'e, tarım dışı sektörlerde % 29,7’den % 28,3’e düşmüştür.

İşsizlik oranı % 11,4’tür. Türkiye genelinde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 432 bin kişi azalarak 2 milyon 929 bin kişiye düşmüştür. İşsizlik oranı ise 2,1 puanlık azalış ile % 11,4 seviyesinde gerçekleşmiştir. Kentsel yerlerde işsizlik oranı 2,1 puanlık azalışla % 13,5, kırsal yerlerde ise 2 puanlık azalışla % 7,2 olmuştur.

B

u dönemde;

İşsizler sıklıkla (% 30,6) "eş-dost" vasıtasıyla iş aramaktadır. İşsizlerin % 88,5’i (2 milyon 591 bin kişi) daha önce bir işte çalışmıştır.

Daha önce bir işte çalışmış olan işsizlerin % 48,2'si "hizmetler", % 21’i

"sanayi", % 19,1’i "inşaat", % 8,4’ü "tarım" sektöründe çalışmış, %

3,4’ü ise 8 yıldan önce işinden ayrılmıştır.

İşsizlerin; % 32,6’sını çalıştığı iş geçici olup işi sona erenler, % 15’ini işten

çıkarılanlar, % 16,7’sini kendi isteğiyle işten ayrılanlar, % 6,7’sini işyerini

kapatan/iflas edenler, % 8,9’unu ev işleriyle meşgul olanlar, % 10,6’sını

öğrenimine devam eden veya yeni mezun olanlar, % 9,6’sını ise diğer

nedenler oluşturmaktadır.

20

Page 22: 4P Dergisi 2. Sayı

İşgücü dışında olanların % 51,5'i daha önce bir işte çalışmıştır.

Aralık 2010 döneminde işgücü dışında olup, daha önce bir işte çalışanların % 18,5'i “tarım", % 11'i "sanayi", % 3,4'ü "inşaat", % 19,9'u "hizmetler" sektöründe çalışmış, % 47,3’ü ise 8 yıldan önce işinden ayrılmıştır.

İlgili dönemde işgücü hareketleri; Aralık 2010 döneminde 1 milyon 596 bin kişi işe yeni başlamış veya iş değiştirmiş olup, bunun toplam istihdam içindeki oranı % 7'dir. İşe yeni başlayan veya iş değiştirenlerin % 31,5'i 25-34 yaş grubundadır.

Bu dönemde işe başlayan veya iş değiştirenlerin % 21,5'i "sanayi", % 37,1'i "hizmetler", % 22'si "inşaat" sektöründe, % 19,4'ü ise "tarım" sektöründe işe başlamıştır.

Mevcut işsizlerin % 14,6’sını (428 bin kişi) bu dönemde işten ayrılanlar

oluşturmaktadır.

Tablo 2. Mevsim etkilerinden arındırılmış temel işgücü göstergeleri

İşgücü (000)

Bir önceki

döneme göre

değişim oranı

(%)İstihdam

(000)

Bir önceki

döneme göre

değişim oranı

(%)İşsiz (000)

Bir önceki

döneme göre

değişim oranı

(%)

İşgücüne katılma

oranı (%)

İstihdam oranı

(%)

İşsizlik oranı

(%)

Aralık 25 296 0,3 21 999 0,6 3 297 -1,7 48,6 42,2 13,02010 Ocak 25 447 0,6 22 148 0,7 3 299 0,1 48,8 42,5 13,0

Şubat 25 583 0,5 22 364 1,0 3 219 -2,4 49,0 42,8 12,6Mart 25 620 0,1 22 425 0,3 3 194 -0,8 49,0 42,9 12,5Nisan 25 620 0,0 22 542 0,5 3 078 -3,6 48,9 43,1 12,0Mayıs 25 579 -0,2 22 524 -0,1 3 055 -0,7 48,8 43,0 11,9Haziran 25 693 0,4 22 682 0,7 3 011 -1,4 48,9 43,2 11,7Temmuz 25 610 -0,3 22 613 -0,3 2 998 -0,4 48,7 43,0 11,7Ağustos 25 552 -0,2 22 531 -0,4 3 021 0,8 48,5 42,8 11,8Eylül 25 520 -0,1 22 535 0,0 2 985 -1,2 48,4 42,7 11,7Ekim 25 767 1,0 22 802 1,2 2 965 -0,7 48,8 43,2 11,5Kasım 25 870 0,4 22 972 0,7 2 898 -2,3 48,9 43,5 11,2Aralık 26 087 0,8 23 213 1,1 2 874 -0,8 49,3 43,9 11,0

İŞGÜCÜ DURUMU (Mevsim Etkilerinden Arındırılmış)

Yıllar2009

21

2010 yılı Aralık döneminde mevsim etkilerinden arındırılmış istihdam edilenlerin sayısında bir önceki döneme göre 241 bin kişilik artış, işsiz sayısında ise 24 bin kişilik azalış söz konusudur. Mevsim etkilerinden arındırılmış işgücüne katılma oranı bir önceki döneme göre 0,4 puanlık artış ile % 49,3, istihdam oranı 0,4 puanlık artış ile % 43,9, işsizlik oranı ise 0,2 puanlık azalış ile % 11 olarak gerçekleşmiştir.

Bu konuyla ilgili bir sonraki haber bülteninin yayımlama tarihi 15.04.2011’dir.