2. hafta...hafta kÜtÜphane .h7h3+$1(&ø/ø. %ø/ø0ø .h7h3+$1(/(5ø1 7$5ø+d(6ø kÜtÜphane...
TRANSCRIPT
2. HAFTA
• KÜTÜPHANE
• KÜTÜPHANECİLİK BİLİMİ
• KÜTÜPHANELERİN TARİHÇESİ
KÜTÜPHANE
"Kütüphane, hizmet verilen toplulukların bilgi gereksinimlerini karşılamak amacıyla
başta kitap ve benzeri diğer bilgi kaynakları ve elektronik kaynaklar olmak üzere
sağlandığı, düzenlendiği ve bunlardan maksimum düzeyde yararın sağlanabilmesi
için hizmetlerin verildiği toplumsal kuruluşlardır" (Çakın, 2011).
UNESCO’nun tanımına göre kütüphane;
Adı ne olursa olsun, başta kitap ve süreli yayınların ya da başka her türden çizgisel,
görsel-işitsel yayının düzenli koleksiyonlar ile kullanıcıların bilgi, araştırma, eğitim,
dinlenme amaçları için bunların kullanılmalarını sağlayan ve kolaylaştıran uzman
kütüphanecilerin olduğu kurum ya da kuruluşlardır (Baysal, 1991).
KÜTÜPHANE
Yurdadoğ’a (1974) göre ise ‘Kütüphane, kuruluş amaç ve görevine uygun kitap, film,
plak vb. gibi her türlü düşünce ve sanat ürününü toplayan, düzenleyen ve genel olarak
karşılık gözetmeden ve ayırım yapmadan okurların yararına sunan kurum’dur. Encyclopedia Britanica'da ise, ‘Kütüphane, basılı ve yazılı materyal koleksiyonlarının, genel okuma, araştırma ve çalışma için organize edilmesi ve düzenlenmesi’ olarak
tanımlanmaktadır.
Kütüphane tanımlarına baktığımızda ortak özellikler şunlardır;
• Çeşitli bilgi kaynaklarının bulunması
• Var olan bilgi kaynaklarının toplanması
• Bilgi kaynaklarının düzenlenmesi ve hizmete sunulmasıdır.
KÜTÜPHANE
“Kütüphane” kavramı, Yunanca ve Latince kökenlidir. Latincede book – “kitap” anlamına gelen liber sözcüğünden geldiği ve Yunan ve Romen dillerinde bibliotheca olarak tanımlanmaktadır.
Arapçada “kitaplar” anlamına gelen kütüb ve Farsçada “ev” anlamındaki hane kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmiştir.
KÜTÜPHANECİLİK BİLİMİ Kütüphaneler, MÖ VII. yüzyıldan beri var olan kuruluşlardır. Günümüz kütüphaneleri olarak adlandıracağımız çağdaş, bilimsel ve araştırma kütüphaneleri ise 18. yüzyılda ortaya çıkmıştır.
İlk bilimsel ve araştırma kütüphanesi, 1735 yılında Almanya’da Göttingen Üniversite Kütüphanesi’dir.
Aynı zamanda 18. yüzyılda kütüphanelerde kütüphanecilik mesleğini uzman olarak yetişecek memurlar tarafından yapılması gerektiği ve ilk araştırma ya da ihtisas dediğimiz uzman alan gerektiren kütüphanelerin kurulduğu yüzyıldır.
KÜTÜPHANECİLİK BİLİMİ 19. yüzyıldan itibaren kütüphanelerin millileşmesine ve merkezileştirilmesine yani aynı merkeze bağlı milli kurumlar haline gelmeye başlamıştır.
Bu yüzyılda kütüphanecilik bir meslek olmuş; bu bilimi yapacak memurlara mahsus “kütüphanecilik uzmanlığı” sınavları yapılmaya başlamıştır.
Bir yandan da kütüphaneci yetiştiren meslek okulları açılmaya başlanmıştır. Columbia’da 1883 tarihinde açılan School of Library Education Amerika’da açılan ilk kütüphanecilik okuludur.
Ayrıca 1829 tarihinde Paris’te açılan arşiv okulu da kütüphanecilik meslek okullarının ilki sayılır.
KÜTÜPHANECİLİK BİLİMİ 20. yüzyılda bilim ve teknolojinin hızlı gelişimi ve değişimi, yayın patlaması, bilgi birikimi, internet kullanımı vb. olaylar çağdaş kütüphaneciliğin bir bilim dalı olarak ele alınarak daha da geliştirilmesini sağlamıştır.
Bunun sonucunda Türkiye dahil, dünyanın birçok üniversitelerinde kütüphanecilik bilim dalı bölümleri bugünün adıyla «Bilgi ve Belge Yönetimi» bölümleri kurulmuştur.
Bugün bilgi ve belge yönetimi bölümlerinden mezun olan öğrenciler, kütüphanelerde, arşivler, dokümantasyon merkezlerinde çalışabilmektedir.
KÜTÜPHANECİLİK BİLİMİ Kütüphaneciliğin en eski tanımı: ‘Kitap sayısını çoğaltmanın, kataloglayıp sınıflandırmanın ve okuyucuları yararlandırmanın kurallarını tespit etmek, her türlü kütüphane uygulamalarının teorisini yapmakla uğraşan bilgi koludur’ (Sertoğlu, 1957, s. 263).
Günümüz koşulları göz önünde bulundurduğumuzda kütüphaneciliği, kütüphane, arşiv, belge-bilgi merkezi uygulamalarının teorisini yapan ve bilimsel araştırmalar yürüten bir bilim dalı olarak tanımlanabilir.
KÜTÜPHANECİLİK BİLİMİ Kütüphanecilik biliminin yanıtlamaya çalıştıkları soruları 7 kategoride tanımlamamız mümkündür:
Kütüphaneyi kim kullanacak?
Kütüphaneyi kim niçin kullanacak?
Kütüphanede hangi hizmetler nasıl verilecek?
Kütüphane hizmetlerini kim verecek?
Kütüphaneyi kim destekleyecek?
Hizmetler nasıl örgütlenecek ve yönetilecek?
Kütüphaneler nasıl değerlendirilecek ve geliştirilecek?
KÜTÜPHANELERİN TARİHÇESİ Kütüphanelerin tarihi, aşağıda yer alan dönemler göz önünde bulundurularak ele alınacaktır. Bu dönemler;
• İlk Çağ kütüphaneleri (Mezopotamya Bölgesinde Sümerliler, Eski Roma ve Yunan Kütüphaneleri)
• Ortaçağ kütüphaneleri
• Rönesans ve Reform döneminde kütüphaneler
• Modern kütüphaneler
KÜTÜPHANELERİN TARİHÇESİ Kütüphanecilik tarihi, insanlığın kültür ve medeniyeti kadar eskidir. İnsanlar, yazıyı bulduktan sonra, düşündüklerini, bildiklerini taşa, ağaç kabuklarına, madenlere yazmaya başlamışlardır.
M.Ö. 2500-3000 yıllarında Dicle, Fırat ve Nil nehri yakınlarında kurulan medeniyetler yazıyı teşvik etmiş, devlet yazışmaları, antlaşmalar, kanunlar, yönetmelikler çoğalmış ve bunların saklanması ve korunması gerekli olmuştur. İşte kütüphane ihtiyacı da böyle ortaya çıkmıştır. Yine en eski mesleklerden birinin de kütüphanecilik mesleği olduğunu söylenebilir. Nitekim yapılan kazılarda M.Ö. 2400 yılına ait bir levhada bir Mısırlının ‘kitaplar evinin sahibi’ unvanını taşıdığı bilinmektedir (Alar, 2001, s. 295).
İlk Çağ Kütüphaneleri İlk Çağ dönemine ait en önemli kütüphaneler;
• Sippar Kütüphanesi
• Asurbanipal - Ninova Kütüphanesi
• Cordoba (Kurtuba) Kütüphanesi
• Efes (Celsus) Kütüphanesi
• İskenderiye Kütüphanesi
• Pergamon (Bergama) Kütüphanesi
• Nysa (Sultanhisar) Kütüphanesi
İlk Çağ Kütüphanelerinin ORTAK Özellikleri Nelerdir?
• Kütüphanelerin tarihi yazının varlığı kadar eskidir.
• Kil tabletler çok eski devirlere ait kitap ve kütüphanecilikle ilgili bilgiler vermektedir.
• Yazılı tabletlerin korunması, saklanması için odalar teşkil edilmiş böylece kütüphaneler oluşmuştur.
• Manastır ve tapınaklarda kütüphaneler kurulmuştur.
• Bilgi kaynakları arasında kil tabletler, papirüs ve parşömen vardır.
İlk Çağ Kütüphaneleri
İlk kütüphane örneğini, MÖ 2600 yılında Sümerlere ait olduğu bilinen tapınaklarda keşfedilen çivi yazısıyla oluşturulan eski formlardaki tabletlerin bulunduğu arşivler oluşturmaktadır.
Bu arşivlerde ticari faaliyetlere ilişkin tutulmuş kayıtlarla ticari stoklara ilişkin bilgileri barındırmaktaydı. Ayrıca, hükümet kayıtları ve tapınaklardaki Eski Mısırlılarca icat edilen papirüslerin üzerindeki kayıtlarda da rastlanmaktadır.
İlk Çağ Kütüphaneleri Tabletler ve papirüs ilk kütüphane kaynaklarıydı.
Eski Mısır’da bulunan ilk belgeler papirüs üzerine yazılan tapınak kayıtlarını içeriyordu.
Sosyal hayatı içine alan, din ve dinle ilgili törenleri, felsefe, tıp, kimya gibi bilimler ve siyasal nitelikli devlet yazışmalarının bulunduğu kaynaklar “tablet evi” ve “mühür evi” gibi isimlerle adlandırılan yerlerde tutulmaktaydı.
Roma Kütüphaneleri
İlk Roma kütüphaneleri, Romalıların savaşlarda istila ettikleri memleketlerden getirtilen kitap koleksiyonlarından oluşmaktadır.
İmparatorluk döneminde dönemin ünlü ve zengin kişileri özel şahıs kütüphaneleri kurmaları Roma’da bir gelenek haline gelmiştir.
Roma Kütüphaneleri
Liberte mabedinde Asinius Pollion tarafından MÖ 39 yılında kurulan kütüphane ilk halk kütüphanesi
İmparator Ogüst döneminde Roma’da iki büyük kütüphane var.
MÖ 28 Apallon mabedi yakınında bulunan Palatin Kütüphanesi’dir.
Diğeri ise İmparatorun kız kardeşi Octavia’nın adına inşa edilen Champ’ta Mars kütüphanesidir.
Roma Kütüphaneleri
Roma’nın Capitole şehrinde de bir kütüphane olduğu bilinmektedir.
MS 100. yılda İmparator Trajan tarafından Ulpia Kütüphanesi adıyla krallık arşivini bünyesinde barındıran bir kütüphane kurulmuştur.
MS 370 yılında Roma’da 28 kütüphane bulunmaktaydı. Adrien tarafından Atina’da kurulan kütüphane de bu dönemin önemli kütüphanelerindendir.
Sippar Kütüphanesi
Bağdat'ın güneybatısında yer almaktaydı.
Şehir güneş tanrısı Shamash'a adanmıştı.
1880'lerde, yapılan kazılar sonucunda
Sippar'daki tapınak kütüphanesinin
kalıntılarına ulaşılmıştır.
Bölgeden çıkarılan kütüphaneye ait
çivi yazısı tabletler bugün
Londra'daki British Museum'da bulunmaktadır.
Sippar Kütüphanesi
Kütüphane, Babil Kralı Nabu-apal-iddin (MÖ. 556-539) tarafından kurulduğu tahmin edilmektedir. Yüksekliği 1,50 m kadar, korunmuş mekanda, kerpiç duvarlarda 17x30 cm boyutlu küçük raf dizilerinden oluşan nişler mevcuttu.
Arkeologlar, 2.000 tablet barındıran ve metin içerikleri Babil, Nippur ve diğer Babil kentlerinden kopya edilmiş olan ve içlerinde Sümer yaratılış destanı Enuma Elis'in de bulunduğu edebi metinler, methiye, dua metinleri, astrolojik kehanetler, astronomi, matematik ve sözlük metinlerinin olduğu 56 raf bulmuştur.
Ayrıca steller ve metal tablet kopyaları, 1.500 yıl daha eski olan krallık metinlerinin kopyası kütüphanede bulunmaktaydı.
Asurpanipal-Ninova Kütüphanesi
Asurbanipal, M.Ö. 668-627 yılları arasında hüküm sürmüş son büyük Asur kralıdır. Bilinen en eski kütüphane Asur imparatorluğunun merkezi olan Ninova'daki krallık kütüphanesidir.
Kütüphane olduğu kesinlikle kanıtlanabilen, dünyanın ilk kütüphanesidir.
Ninive'de, Ortadoğu'nun sistemli biçimde toplanıp kataloglanmış ilk kitaplığını kurmuştur. Bazı kaynaklara göre 30.000 civarında olduğu söylenen Asurbanibal kütüphanesindeki tabletlerin konuları; resmi belgeler, makbuz senetleri, resmi ve özel yazışmalar, tıp, astronomi, mitoloji, büyücülük ve edebiyatla ilgili eserlerdi.
Asurpanipal-Ninova Kütüphanesi
Ayrıca inşaatlarla ilgili bilgiler, Asur diliyle ilgili eserler, dinle ilgili eserler de bulunmakta idi
20.720 tablet British Museum’de yer almaktadır.
Asurpanipal-Ninova Kütüphanesi
Asurbanipal'in yazıcıları onun emri üzerine tapınak kitaplıklarında buldukları her türden metnin aslını ya da kopyasını topladılar.
Bunların çoğu gözlenen belli olaylara; insan, hayvan ve bitkilerin özellikleri ile davranışlarına; Güneş, Ay, gezegen ve yıldızların hareketlerine dayanan fal metinlerinden oluşur. Sümerce, Akadça ve başka dillerde sözlükler de vardır.
Yaradılış, Gılgamış, Irra, Etana ve Anzu gibi geleneksel Mezopotamya destanları önemli eserlerdir.
Asurpanipal-Ninova Kütüphanesi
Kitaplıkta; el kitaplarının, bilimsel metinlerin ve Bin Bir Gece Masalları'ndan birinin ilk örneği olan “Nippur'la Yoksul Adam” gibi bazı halk öykülerinin bulunması, bu kitaplığın halk tarafından da kullanılmakta idi.
1847'de Dicle kıyısında, eski Asur başşehri Ninive'nin bulunduğu yerde, Kral Sanherib'in sarayının kalıntıları (MÖ 7. ve 8. yy) bulunmuştur. Torunu Asurbanipal'in kurduğu kütüphane de burada idi. 26.000 kadar tablet ele geçirildi. Bilimsel, dinsel konular, tıp, astronomi, mitoloji, büyücülük ve edebiyatla ilgili yazılar, sözlükler bulunuyordu.
Asurbanipal, geniş imparatorluk sınırları içinde çeşitli bölgelere yazıcılar göndermiş, tabletler toplamış, çeviri yaptırmıştır.
Cordoba (Kurtuba) Kütüphanesi
Müslüman İspanya'da kurulan en önemli kütüphane Kurtuba'daki saray kütüphanesidir.
Başlangıçta yavaş gelişen bu kütüphane halife II. Abdurrahman, III. Abdurrahman ve özellikle II. Hakem devrinde gelişerek Ortaçağ İslâm dünyasının en büyük kütüphanelerinden biri haline gelir.
II. Hakem, Endülüs Emevî halifeleri içinde ilmî faaliyetlere en fazla ilgi gösteren hükümdar olarak bilinir.
Halife, Doğu'daki kültür merkezlerine gönderdiği adamları vasıtasıyla birçok kitap satın aldırarak saray kütüphanesini zenginleştirir.
Cordoba (Kurtuba) Kütüphanesi
III. Abdurrahman'dan kalan saray kütüphanesi dışında iki önemli koleksiyon daha vardır. Bunlardan biri kardeşi Muhammed'e diğeri de kendisine aittir.
II. Hakem bu üç koleksiyonu birleştirerek ünlü saray kütüphanesini meydana getirir. Kütüphanede 400.000'den fazla eserin bulunduğu bilinmektedir. Kütüphane binası bir süre sonra dar gelir ve yeni bir bina daha yapılır. Bu taşınma işleminin ise ancak altı ayda tamamlanabildiği söylenir.
Saray kütüphanesinde kütüphaneciler dışında, satın alma yoluyla sağlanamayan kitapları el yazısı ile çoğaltan yazıcılar, tercümanlar ve ciltçiler de görevlendirilmiştir.
Cordoba (Kurtuba) Kütüphanesi
Kütüphane, II. Hakem döneminde en parlak devrini yaşar. II. Hakem'den sonra tahta geçen oğlu II. Hişâm henüz on dört yaşında olduğundan devletin idaresi İbn Ebû Amir el-Mansûr'a kalır.
Mansûr iktidarı elinde tutabilmek için, kütüphanede gördükleri zararlı kitapları seçip yakmalarını söyler. Mansûr'un bu davranışı neticesinde saray kütüphanesi büyük zarara uğrar. Kurtuba'nın Berberîler tarafından kuşatılması sırasında askerlerin aylıklarını ödeyebilmek için şehrin valisi Vâdıh saray kütüphanesinde bulunan bazı kitapları satar.
Büyük bir bölümü elden çıkan kitaplardan geride kalanlar ise Berberîler'in şehri ele geçirmesinin ardından yağmalanır.
Efes (Celsus) Kütüphanesi
Celsus Kütüphanesi, tanrıça Artemis'e adanmış Efes şehrinde inşa edilmiştir.
Şehir, gemicilik ve kara trafiğinin yoğun olduğu merkezlerden biri olarak tarihe adını yazdırmıştır. Kütüphane, M.S. 135 yılında, Julius Celsus Polemaeanus onuruna oğlu Gaius Julius Aquila tarafından yaptırılmış anıtsal bir yapıdır.
Efes (Celsus) Kütüphanesi
İskenderiye ve Pergamon Kütüphanelerinden sonra tarihin en önemli ve en büyük kütüphanelerinden biri olan Celsus Kütüphanesi günümüz kütüphanecilik anlayışına ek olarak sanatsal bir yapı özelliği de sergilemiştir.
Süs olarak kullanılanlar arasında heykel, kabartma ve bunları çevreleyen sütun ve alınlıklardır. Ancak bu eserlerin çoğu şimdi Viyana Müzesindedir.
Kütüphane, bilim adamları ile hatipler ve şairler tarafından konferansların verildiği auditorium'a yakındır bu da onun kütüphane olarak önemini arttıran diğer bir unsur olarak göze çarpmaktadır.
Efes (Celsus) Kütüphanesi
Antik çağ kütüphaneleri çeşitli amaçlar göz önüne alınarak kuruldukları için, kendi aralarında farklı türler göstermektedirler: Okul kütüphaneleri, halk kütüphaneleri ve özel kütüphaneler gibi.
Niteliği ve örgütlenmesi bakımından Celsus Kütüphanesi, Roma İmparatorluk Devrinde Anadolu eyaletinde kurulan bir kamu kütüphanesidir.
Kütüphanede 12.000'den fazla kitap rulosu bulunduğu tahmin edilmektedir.
Efes (Celsus) Kütüphanesi
Okurlar kütüphanede kitapları kitaplık memurlarından alarak okuyabilmekteydiler. Bu kitaplık görevlileri genellikle şairler, gramerciler ya da bilginlerden oluşmaktaydı.
Antikçağ kütüphanelerinin çeşitli yollardan kitap sağlamış -satın alma, vakıf ve bağışlar, müsadere ve savaş ganimetleri...vs.- oldukları bilgisi ışığında ve Celsus Kütüphanesi girişinde yer alan yazıtın da tanıklığında bu kütüphanenin miras yoluyla kurulup geliştiği anlaşılmaktadır.
İskenderiye Kütüphanesi
Zamanının kültür hayatında çok önemli bir rol oynayan İskenderiye Kütüphanesi, M.Ö. III. yüzyıl başlarında bir Yunan sömürgesi olan İskenderiye’de II. Ptolemy tarafından kurulmuştur.
İskenderiye, büyük fatih İskender’in Mısır’ı fethi ile eski küçük yerleşmeleri birleştirerek kurduğu büyük bir şehirdi.
İskenderiye Kütüphanesi
Bilim, edebiyat ve kitaba son derece düşkün olan II. Ptolemy pek çok Yunanlı alimi İskenderiye’ye davet etmiş, bu alimler de Grek literatürünün en iyi kopyalarından oluşan bir koleksiyonun meydana getirilmesini sağlamıştır.
İskenderiye Kütüphanesi iki binadan oluşuyordu; biri kral sarayı ve diğeri de daha küçük çaptaki Serapeum mabedi idi. Kütüphanede 200.000 ile 700.000 civarında papirüs tomarları şeklinde kitap bulunduğu sanılmaktadır.
Bu papirüs tomarları kil kaplarda saklanmaktaydı ve her bir kabın içinde içerdiği papirüslerin listesi vardı.
İskenderiye Kütüphanesi
Aynı zamanda bazı papirüsler tahta sandıklarda muhafaza edilirdi. Kütüphane koridorlarında el yazmaları için raflar bulunmaktaydı.
Efsaneye göre bu rafların hemen üzerine, taş duvarına "ruhun şifa bulduğu yer" yazısının oyulmuş olduğu söylenmektedir.
İskenderiye Kütüphanesi antik Yunan edebiyatı, felsefe ve bilimine ait eserlerin kopyalarını ve o ortamda yazılan bir takım eserleri papirüs gibi dayanıklı bir madde sayesinde koruyabilmiştir.
Bergama (Pergamon) Kütüphanesi
Anadolu'nun en eski ve en zengin kütüphanesi olan Bergama Kraliyet Kütüphanesi, Pergamon Kralı II. Eumenes (M.Ö. 197-159) tarafından yaptırılmıştı.
Bugünkü Bergama'da kurulan Pergamon krallığı,
klasik mimarinin en güzel örneklerinden olan
tapınak ve saraylarla yüksek bir uygarlık yaratmış,
İ.Ö. II. yüzyılda kültür ve sanat merkezi haline
gelmiştir.
Bergama (Pergamon) Kütüphanesi
Bergama Kütüphanesi binası, Athena Tapınağı yakınında, sütunlu avlularla bağlantılı doğu-batı yönünde dört odadan oluşmaktaydı.
Kütüphanenin doğu bölümünde bulunan büyük oda, okuma salonuydu. Bu odanın günümüze ulaşan duvarlarının iç yüzeylerinde yerden 2,20 metre yükseklikte birer metre ara ile yatay bir sıra halinde kitap raflarının tutturulduğu deliklerin yerleri bulunmuştur.
Rafların duvara dayanmamaları ve arada boşluk bırakılması, kitapların rutubetten korunmaları için alınmış bir önlemdi.
Bergama (Pergamon) Kütüphanesi
Kütüphane binasında pek çok heykel kaidesine rastlanması ve şimdi Berlin Müzesi'nde bulunan 3,5 metre yüksekliğindeki Athena heykelinin burada bulunmuş olması, kütüphane binasında tanrı heykellerinin, önemli yazar ve şairlerin heykel ve büstlerinin de yer aldığını göstermiştir.
Kitaplıkları heykelle süslemek, kitapları raflara dikine koymak geleneği Bergama da başladı. Okuma işini kitap aşamasına ilerleten de Bergama olmuştur. Çünkü kitap, yaprak, sayfa, kodeks ve fihristi bu kütüphane icat etmiştir.
Nysa (Sultanhisar) Kütüphanesi
Nysa antik kenti M.Ö. 3. yy'ın ilk yarısında Suriye Kralı Seleukos'un oğlu I. Antiochos tarafından kurulmuştur.
Kente, I. Antiochos'un eşinin adının verilmiş olduğu söylenmektedir.
Nysa özellikle Anadolu'daki Roma egemenliği döneminde çok gelişmiş ve kültür yönünden de oldukça ilerlemiştir.
Nysa (Sultanhisar) Kütüphanesi
Nysa Kütüphane'si Aydın'ın 30km doğusunda bulunan Sultanhisar ilçesinin 3km kuzeybatısında, Nysa şehrinde kurulmuştur. Kütüphaneye dair çok az bilgiye sahibiz. Eldeki bilgiler ışığında kütüphanenin İmparator Hadrianus döneminde yapılmış olduğu tahmin edilmektedir.
Küçük Asya'da (Anadolu) Romalılar tarafından İ. S. II. yüzyılda inşa edilen Nysa Kütüphanesi bir 'Gymnasion Kütüphanesi'dir (okul kütüphanesi). Eski Yunan ve Roma'da erkek çocukların düşünsel ve bedensel yönden eğitildikleri, öğrenim gördükleri ve spor etkinliklerinde (koşu, boks, güreş...v.s) bulundukları yapı komplekslerine «gymnasion» denilmekteydi.
Nysa (Sultanhisar) Kütüphanesi
Nysa'daki bu gymnasion kütüphanesi, Batı dünyasında kütüphanelerin kurulmasına zemin hazırlayan antikçağ Roma uygarlığı eyaletlerinde ve Roma İmparatorluğu'nun çeşitli kentlerinde kurduğu gymnasion kütüphanelerinin en önemlilerinden biridir.
Kütüphane büyük olasılıkla üç katlıdır. Ancak en üst kat tamamen yok olmuş durumdadır.
İslam Kütüphaneleri
İslam dünyasında, 8. yüzyıldan itibaren İranlılar ve Araplar, Çinlilerden kağıt yapımını öğrenmeye başlamışlardır. MS 794’de Bağdat’ta kurulan ilk kağıt fabrikası ile kağıt üretimine başlamışlardır.
9. yüzyıldan itibaren pek çok İslam şehrinde “Bilim Salonu” olarak tabir edilen halk kütüphaneleri yer almaktadır.
İslam Kütüphaneleri
İslam kültürüyle yayılan kitap merakı ise pek çok kütüphane
kurulmasına ve bir kütüphanecilik geleneği oluşmasına önayak olmuştur. Bu gelenek Emeviler, Abbasiler, Endülüs Emevileri, Selçukîler vs. Türk ve İslam devletlerinde gelişerek yaygınlaşmıştır.
Ne yazık ki Orta Asya’dan Endülüs’e kadar olan memleketlerde kurulmuş kütüphanelerin pek çoğu İspanyol ve Moğol istilası sırasında yok edildiler.
Zamanın bilim ve kültür merkezi olan Bağdat şehrini işgal eden Moğollar şehri harap ederek kitapları ya yaktı ya da Dicle Nehrine atmışlardır.
İslam Kütüphaneleri
Dicle Nehrinin günlerce mürekkep renginde aktığı rivayet edilir. Bu katliamı sebebiyle tek nüsha olan pek çok orijinal kitap günümüze ulaşamadı.
Osmanlılar döneminde ilk kütüphane Osman Bey zamanında İznik’te, ikincisi ise Edirne’de Lala Şahin Paşa tarafından kuruldu.
Daha sonraki dönemlerde de İstanbul ve Amasya, Edirne, Bursa, Manisa, Trabzon ve başka şehirlerde de büyük kütüphaneler açılmıştır. Topkapı Sarayı bünyesinde kurulan Saray Kütüphanesi, Ayasofya, Süleymaniye, Şehzadebaşı ve Bayezid kütüphaneleri sürekli zenginleştirilerek zamanımıza kadar gelmişlerdir.
İslam Kütüphaneleri
1882’de ‘Kütüphane-i Umûmî-i Osmanî’ adıyla bir nizamname çıkarılarak herkesin faydalanabileceği umumi kütüphaneler oluşturuldu.
Bayezid Devlet Kütüphanesi, İzmir, Kayseri, Konya, Eskişehir, Diyarbakır ve Bursa’da Millî Kütüphane adıyla kütüphaneler kurulmuştur.
İslam Kütüphaneleri
‘Kütüb-hâne-i Umûmî-i Osmânî 1300’ Bugünkü Beyazıt Devlet Kütüphanesine ait bu kitabede kütüphanenin ilk adı “Kütübhane-i Umumi Osmani” yazıyor.
İslam Kütüphaneleri
Şahıslar dışında, ilk defa devlet eli ile kurulan kütüphanedir Kütübhane-i Umumi Osmani. Sultan Hamid devrinde 1882′de başlayan çalışmalar 24 Haziran 1984 neticelenerek hizmete açılmıştır.
Yüzyıllar boyunca yazılan ve bugün basılan milyonlarca kitap kütüphanelerimizi doldurmakla birlikte Osmanlılar ve daha önceki devirlerde yazılmış olan kitapları okuyacak, anlayacak pek az kimse kaldığı ve galiba fişe ve kabloya fazlasıyla güvendiğimizden buralara rağbet gittikçe azalmaktadır. Bir Kütüphâne Kitabesi : "Tamam Oldu Kutubhâne Sene h. 1284" m. (1867 - 68)’’ yazmaktadır.
Orta Çağ Kütüphaneleri
Yunan ve Roma uygarlıklarının yıkılmasıyla birlikte kütüphanelerdeki papirüs ve parşömenler zarar görmüştür. Sadece belirli bir kısmı orta çağı karakterize eden manastır ve katedral kütüphanelerine taşınabilmiştir.
Bu dönemde kitaplar, Scriptorium adında kitapların yazıldığı, süslendiği ve ciltlendiği atölyeler de kiliseye bağlı din adamlarınca yapılmaktaydı. Bu dönemde belli başlı kütüphaneler kilise ve manastırlarda yer alıyordu.
Kralın ya da önemli kişilerin kitapları derlediği laik kütüphaneler de vardı.
Orta Çağ Kütüphaneleri
Bu kütüphanelerde dinsel, cemaatin pratik ihtiyaçlarına uygun olarak literatür bilgisi, teoloji ve kutsal yazının egemen olduğu kaynaklar vardı.
Kitapların dili genellikle Latince’dir. Geri kalanları ise Yunanca ve İbranice idi. Bu çağda, Manastır kütüphanelerinin yanı sıra bunlardan daha büyük Katedral kütüphaneleri vardı.
Katedral kütüphanelerinde dini kitapların yanı sıra hukuk, şiir, edebiyat konulu kitaplar vardı. Kitapların sayısı artmasıyla birlikte değerli ve el yazmaları kitapları zincirlemişlerdir.
Kitaplar konularına göre sınıflandırılıp; ilk kütüphane yönetmelikleri hazırlanmıştır.
Rönesans ve Reform Dönemi Kütüphaneleri
Rönesansla birlikte kütüphanelerde de büyük değişim başlar. Bu gelişmelerden bazıları;
• Burjuva sınıfının gelişmesi,
• Antik Çağda yazılan metinlerin yeniden keşfedilmeye başlanması,
• Bilime karşı ilginin artması,
• Matbaanın icadı ve okuryazarlığın yaygınlaşması,
• kitapların basılması,
• Kitabın okunmasının gerekliliği fikridir.
Rönesans ve Reform Dönemi Kütüphaneleri
Kütüphaneler, kitap okuma merkezlerinin yanında bilgiye dayalı toplumsallaşmanın ve bilgi alışverişi yapmanın merkezi haline geldiler.
Kitap artışıyla birlikte gittikçe fazlalaşan koleksiyonların düzenlenmesiyle ilgili olarak ciddi sorunlar yaşanmış ve bununla ilgili rehber kitaplar hazırlanmıştır.
16.yy.da dinsel ayrım (katolik-protestan) kütüphanelerin halkın eğitiminde önemli bir rol oynadığı görülmüştür.
Rönesans ve Reform Dönemi Kütüphaneleri
Tüm Almanya’daki belediye başkanlarına gönderdiği genelgeyle sonuca ulaşan Luther, kısa süre sonra Almanya’nın birçok yerinde kütüphanelerin kurulmasını sağladı.
1500’lerden 1800’lere kadar Avrupa'nın birçok yerinde hem okuryazar hem de kütüphane sayılarında ciddi artışlar meydana geldi.
Venedik, Roma, Paris, Amsterdam, Londra gibi şehirlerde kütüphane sayısı artarken bugünkü Milli Kütüphanelerin öncüleri olan Kraliyet Kütüphaneleri kurulmuş oldu.
Aydınlanma Dönemi Kütüphaneleri
17. ve 18. yüzyılları kapsayan dönem kütüphanelerin altın çağları olarak nitelendirilmektedir ve bu dönem boyunca önemli kütüphaneler Avrupa'da kurulmuştur.
Grantham'daki St. Wulfram'ın Kilisesinde Francis Trigge Chained Kütüphanesi Welbourne yakınlarındaki bölge papazı tarafından 1598'de kurulmuştur.
Thomas Bodley ilk halk kütüphanesi sayılan Bodleian Kütüphanesini kurdu ve devamında 1608 yılında Norwich Şehir Kütüphanesi ve 1753'de British Library açıldı.
Aydınlanma Dönemi Kütüphaneleri
18. yüzyılın başlarında kütüphaneler giderek halka ait kurumlar ve kaynakların ödünç verildiği hizmet birimleri halini aldı.
Bu dönemde kütüphaneler kaynak sunulması bakımından sınırlı, kapalı bölge olmaktan çıkarak materyallerini kullanıma açarak kaynaklarını ödünç vermeye dayalı bir hal aldılar.
Bu devirden önceyse kütüphaneler kaynakların sunulması açısından zincirlerle sıralara bağlı tutulduğu ödünç vermenin olmadığı birimler şeklindeydi. Ayrıca kütüphaneler kullanım açısından halka açık yerler değildi.
Milli Kütüphaneler
İlk ulusal kütüphanelere devletlerin en yüksek organlarında ya da hükümdarın kraliyet koleksiyonlarındaki kaynaklar bu yapılanmanın kökenini oluşturmaktadır.
İlk ulusal kütüphane fikri ise Galli matematikçi John Dee tarafından İngiliz Kraliçesi I. Mary'e sunduğu Milli Kütüphanenin kurularak kitapların yazmaların ve kayıtların korunması yönündeki teklifle ortaya çıkmıştır fakat önerisi kabul görmemiştir.
Milli Kütüphaneler
İlk gerçek Milli Kütüphane ise British Museum'un bir parçası olarak 1753 senesinde kurulmuştur.
Bu yeni kurum sayesinde yeni bir tür ulusal müze kurulmuş ve kilise veya krala ait olmayan, halkın kullanımına açık olacak nesnelerin toplanmasını amaçlanmıştır.
British Museum okuma salonu
Milli Kütüphaneler
Fransa'da ilk Ulusal kütüphaneler 1368 yılında V. Charles tarafından Louvre Sarayında kraliyete ait olan kaynakların derlenmesi ile kurulmuştur.
Jacques Auguste de Thou'nun kütüphaneci olarak 17. yüzyılda tayininden sonra dünyadaki kitap açısından en zengin ve en büyük kütüphanesinin oluşum süreci başladı.
Türklerde Kütüphaneler
Türklere ait ilk kütüphane Orta Asya'da Uygurlular döneminde kurulmuştur.
Türklerin İslamiyeti kabul ettikten sonra kurdukları ilk devlet olan Gaznelilere ait Gazneli Mahmut’un Büyük Saray Kütüphanesi ise önemli bir kütüphane olmuştur.
Büyük Selçuklu Devleti döneminde başkent Merv'de cami içinde bulunan Aziziye ve Kemaliye kütüphaneleri veMedrese-i Amidiye içindeki Medrese ve Hatuniye kütüphaneleri gibi 10 tane daha kütüphane kurulmuştur.
Nizamülmülk'ün Bağdat ve Nişapur'da kurduğu Nizamiye medreselerindeki kütüphanelere ait yazma eserler günümüze kadar korunmuştur.
Türklerde Kütüphaneler
Bu devrin fikir hareketlerinde önemli rol oynayan tekkelerin, özellikle de Mevlevilerin kitap koleksiyonları olduğunu ve bunun bir gelenek halinde devam ettiğini biliyoruz.
Dergahların hususi kütüphanesi ve derviş hücrelerinde de raflarda kitaplar vardır. Bu geleneğin Mevlana zamanında başladığı düşünülebilir.
Bütün bu bilgiler Anadolu'da kitap hazırlama faaliyetlerinin ne kadar yoğun olduğunun göstergesidir. Selçuklu devletinin dağılmasından sonra siyasi gücü paylaşan beyliklerde de aynı ilgi devam etmiştir.
Türklerde Kütüphaneler
Anadolu Selçuklularında ise kütüphaneler daha çok Konya'da toplanmıştır. Bu dönemde Konya'da ilk Selçuklu kütüphanesi, Şemseddin Altunapa tarafından yaptırılan medresenin içinde kurulmuştur.
Selçuklu dönemi kütüphanelerinden biri de III. Alaeddin Keykubad tarafından Uluborlu'da kurulmuştur.
Medreselerin dışında mescitlerde de kitap bulunmaktaydı. Eflaki, Moğol istilası sırasında mescitlerde bulunan on dört bin Kur'an metninin yandığını söylemektedir.
Sadreddin Konevi'nin, dış kalenin Çeşme Kapısı yakınında kurulan cami ve türbesiyle beraber olan kütüphanesidir. 61 kadar yazma eser günümüze ulaşmıştır.
Türklerde Kütüphaneler
Osmanlılar döneminde Medrese Kütüphaneleri
İlki Osman Bey döneminde İznik'te,
ikincisi ise Lala Şahin Bey döneminde Bursa'da kurulmuştur.
İstanbul’un alınmasından sonra da kurulan medreselerin içerisinde kütüphaneler yer almaktaydı.
Yazma eserlerden oluşan Camii Kütüphanelerinde Elyazması, hadis, akaid, fıkıh ile ilgili eserler ve Kur'an vardır.
İstanbul’da Fatih, Şehzade, Eyüp Sultan, Süleymaniye, Beyazıt başta olmak üzere birçok camide; Anadolu’da da Bursa, Van, Kütahya, Sivas gibi kentlerde de Camii Kütüphaneleri kurulmuştur.
Türklerde Kütüphaneler
17.y.y.da İbrahim Müteferrika’nın matbaayı bulmasıyla birçok eser Arapça-Türkçe basılmıştır. Bu ilk basılan eserler arasında haritalar da yer almaktadır.
I. Mahmud devrinde (1730-1754), Yalova'da kağıt fabrikası yapılmış, üç büyük kütüphane açılmıştır. (1742) Ayasofya, Fatih ve Galatasaray kütüphaneleri ile diğer şehirler de çok sayıda kütüphaneler bu dönemde açılmıştır.
III. Mustafa zamanında (1757-1789), 1781'de Hamidiye Kütüphanesini kurmuştur. Bu dönemde İstanbul ve diğer şehirlerimizde, başka kütüphaneler de kurulmuştur.
II. Mahmud (1808-1839) devrinde, İstanbul dışında ve kasaba ve köylerde bile kütüphaneler kurulmuştur.
Türklerde Kütüphaneler
II. Abdülhamid Han devrinde (1876-1909) ise kütüphaneler
yeniden tertip ve tanzim edilerek son şekillerini almışlardır.
II. Abdülhamid Han Emriyle İstanbul'daki 63 kütüphanenin,
40 cilde yakın fihristi yapılıp basıldı. Bu çalışma tam on iki yıl sürdü. İstanbul'dan başka, diğer bazı şehir kütüphaneleri ile Osmanlı ülkelerindeki bazı kütüphaneler tertip ve tanzim edilerek fihristleri basıldı.
Padişah, Yıldız Sarayı'nda çok zengin ve iyi düzenlenmiş modern bir kütüphane kurdurdu.
Topkapı Sarayı Kütüphanesi
Topkapı Sarayı'nda dünyanın en meşhur yazma eserleri vardır. Osmanlıca, Arapça, Farsça gibi binlerce kitabın çoğu minyatürlü, süslemelidir. Kitaplar, harika ciltler, mücevherler, inciler kakılmış ciltler ve en eski İslâm yazmalarının tek nüshaları burada bulunmaktadır.
Kütüphanede 2.000 büyük hattatın levhasından meydana gelen nadide hatlar mevcuttur. Sarayın arşiv dairesinde binlerce kaynak belge vardır. Bunlar, bütün dünya tarihini dair vesikalardır.
Yaklaşık 12.000'e yakın bir yazma koleksiyonunun yer aldığı Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, koleksiyonlarındaki eserler, muhteva, sanat değeri ve paha biçilmez kıymeti yönünden, Türkiye'nin en zengin koleksiyonuna sahip bir ihtisas kütüphanesidir. Buradaki eserler tezhip, minyatür, cilt ve diğer kitap sanatları yönünden de eşsiz bir sanat hazinesidir.
Ali Emiri Efendi Kütüphanesi
Ali Emiri Efendi (1857-1924)'nin bağışladığı kitaplarıyla (Divan-ı Lügat'it-Türk dahil) kurulan, sonra "Millet Kütüphanesi’’ hâline getirilen kütüphanede Ali Emirî'ye ait 4.414 yazma, 12.127 basma (toplam 16.541) eser vardır.
Diğer kitaplarla birlikte kütüphanedeki basma ve yazma eserlerin sayısı 43.000'den fazladır.
Millet Yazma Eser Kütüphanesi bir araştırma ve ihtisas kütüphanesidir. Kütüphanede 2757 Türkçe, 3704 Arapça, 509 Farsça ve 28 diğer dillerde olmak üzere 6998 yazma eser ile Arap harfli matbu eserle birlikte 30.000 e yakın kitap vardır.
Kütüphane, Feyzullah ve Ali Emiri koleksiyonu olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Ali Emiri Koleksiyonu Arapça, Türkçe ve Farsça olarak üçe bölünmüştür.
Türklerde Kütüphaneler
İstanbul'daki diğer önemli Osmanlı Kütüphaneleri ise; Üsküdar'da Hacı Selim Ağa ve Şemsi Paşa, Eyüp'te Hüsrev Paşa, Çarşamba'da Murad Molla, Hekimoğlu Ali Paşa, Laleli 'de Ragıp Paşa kütüphaneleridir.
Ülkemizde, el yazması kitapların bulunduğu kütüphaneler:
İstanbul kütüphaneleri: Süleymaniye (150.000), Topkapı Sarayı (20.000), İstanbul Üniversitesi (18.000), Şemsi Paşa (18.000), Beyazıd Devlet (12.000), Millet (10.500), Nuruosmaniye (5.000) Selim Ağa (4.300), Atıf Efendi (3.000), Köprülü (2.600) Murad Molla (2. 000) Atatürk (Belediye) (1.500) Koca Ragıp Paşa (1.300), Hakkı Tarık Us Kütüphanesinde (1.300) el yazması kitap mevcuttur.
Diğer il kütüphanelerinin Millî (Ankara), Beyazıd (Amasya), İl Halk (Bursa), Selimiye (Edirne), İl Halk (Erzurum), Yusuf Ağa (Konya), Reşid Efendi (Kayseri), kütüphanelerinde ve bâzı yabancı devlet başkentleri kütüphanelerinde de kıymetli el yazması kitaplar mevcuttur.