Özetler - İstanbul verem savaşı derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf ·...

86
ÖZETLER

Upload: others

Post on 19-Oct-2020

8 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

ÖZETLER

Page 2: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:
Page 3: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

Kongre Bilimsel Program

Birinci Gün (17 Ocak 2019- PER EMBE) TEVFİK SAĞLAM SALONU 13.00-14.00 AÇIL

14.00-14.30 Tevfik Sağlam Konferansı

Türkiye’de tüberküloz ilaçlarının üre mi ve ilaç sanayi Oturum Başkanları: Erhan Kabasakal, Zeki K çaslan, Ali Alkan Konuşmacı: Ender Koçak

14.30-15.00 Ara

15.00-16.30 Dünya’da ve Türkiye’de TB Oturum Başkanları: Erhan Kabasakal, Ferit Koçoğlu I. Dünya’da Tüberküloz: Şeref Özkara II. Türkiye’de Tüberküloz: Erhan Kabasakal

TEVFİK SAĞLAM SALONU HAMDİ AÇAN SALONU 16.30-18.00 TB Laboratuarı

Oturum Başkanları: Z. Tanıl Kocagöz,

Cüneyt Özakın

I. Örnek Yöne mi: Gönül Aslan II. Hız tanı yöntemleri: Barış Otlu III. TULSA: Nilay Uçarman

Hasta Temsilcileri Buluşuyor Oturum Başkanı: Naciye Bıyıklı, Onur Aksu Ceyhan Murat Kaya (İstanbul) Celal Özkan (Samsun) Aysel Erkan (Ankara) Gizem Özdinç (İzmir)

18:00 POSTER D RLENDİRME:

17.01.2019 Saat:20.30 SALONUAk Radyolojisi Olgu tar(Asistan ve dispanser hekimleri için)Prof. Dr. Zeki KILIÇASLAN

RADYOL ROGRAMI

Poster 1-20. Başkanlar: Onur Fevzi ERER, Mustafa ÖZYURTPoster 21- 40 Başkanlar: Attila SAYGI, Uğur ÖZÇELİKPoster 41-61 Başkanlar: Haluk ÇALIŞIR, Özlen TÜMER

Page 4: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

İkinci Gün (18 Ocak 2019- CUMA) TEVFİK SAĞLAM SALONU

08.30-10.00 Yeni TB Tanı ve Tedavi Rehberi Oturum Başkanları: Şeref Özkara, H. Uğur Özçelik

I. Laboratuvar Tanı: Nuri Özkütük II. Klinik Tanı: Gönenç Ortaköylü III. Tedavi: Aylin Babalık IV. Koruma: Asiye İnan Süer

10.00-10.30 Ara TEVFİK SAĞLAM SALONU HAMDİ AÇAN SALONU

10.30-12.00 İlaca Dirençli TB Oturum Başkanları: Sezer Toprak, Tülin Kuyucu

I. İlaç direnci raporlanmasında laboratuvarın rolü: Cengiz Çavuşoğlu

II. Klinik tanı ve tedavi: Aylin Babalık III. Tedavi İzlem ve sorunlar: Şeref

Özkara

TB kontrolünde idari ve hukuki konular Oturum Başkanları: Ahmet Refik Erem, Nevzat Yarar

I. TB ile ilgili mevzuat: S. Murat Mutlu

II. TB ile ilgili hukuksal süreç: Halil Şen

III. TUVSD Federasyonu: Mehmet Özden

TEVFİK SAĞLAM SALONU 12.00-13.00 Tüberküloz dışı mikobakteriler ve ilaç temini sorunları

Oturum Başkanları: Kaya Köksalan, A a Saygı

: İbrahim Muaz Yaradılmış 13.00-14.00 Yemek

TEVFİK SAĞLAM SALONU 14.00-15.30 TB Kontrolünde Kalite

Oturum Başkanı: Ali Albay, Derya Öztomurcuk I. Sağlıkta Kalite: Ayşen Bulut

II. TB kontrol programlarında kalite: Zeki Kılıçaslan III. TB Laboratuvar hizmetlerinde kalite: İsmail Ceyhan IV. TB Hemşirelik hizmetlerinde kalite: Mine Şafak

15.30-16.00 Ara TEVFİK SAĞLAM SALONU HAMDİ AÇAN SALONU

16.00-17.00 Çocukluk Çağı TB

Mobil Tarama Ekipleri Oturum Başkanları: Erdal İnce, Faaliyetleri ve Sorunları Mustafa Hacımustafaoğlu Oturum Başkanları:

I. Tanıda sorunlar: Erkan Çakır Süleyman Murat Mutlu, Mümtaz Koru,Süleyman Türker

II. Tedavide sorunlar: Nevin Ha poğlu

Konuşmacılar: Adil Alp Murtaza Yolcubal

17.00-18.00 Risk Grupları ve TB Oturum Başkanı: Me n Özaydın, H. Gül Öngen Temaslı muayenesi: Filiz Duyar Ağca Türkiye’de Göçmen mevzua : Gözde Özkorul Göçmenlerde TB yöne mi: Mert Koçak

18.01.2018 Saat: 20.30 HAMDİ AÇAN SALONUTB Kontrol Oyunu Ödüllü yarışma!İl TB Sorumluları özellikle bekleniyorsunuz!Bilgisayarını alda gel/3-5 kișilik gruplara 1 laptop gerekliAylin Babalık - Șeref Özkara - Zeki Kılıçaslan

TB KONTROLÜ

I. TB Dışı Mikobakteri Hastalıklarında klinik yaklaşım: Zeki Kılıçaslan II. Tüberküloz ve TB Dışı Mikobakteri ilaçlarının temin sorunları

Page 5: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

İkinci Gün (18 Ocak 2019- CUMA) TEVFİK SAĞLAM SALONU

08.30-10.00 Yeni TB Tanı ve Tedavi Rehberi Oturum Başkanları: Şeref Özkara, H. Uğur Özçelik

I. Laboratuvar Tanı: Nuri Özkütük II. Klinik Tanı: Gönenç Ortaköylü III. Tedavi: Aylin Babalık IV. Koruma: Asiye İnan Süer

10.00-10.30 Ara TEVFİK SAĞLAM SALONU HAMDİ AÇAN SALONU

10.30-12.00 İlaca Dirençli TB Oturum Başkanları: Sezer Toprak, Tülin Kuyucu

I. İlaç direnci raporlanmasında laboratuvarın rolü: Cengiz Çavuşoğlu

II. Klinik tanı ve tedavi: Aylin Babalık III. Tedavi İzlem ve sorunlar: Şeref

Özkara

TB kontrolünde idari ve hukuki konular Oturum Başkanları: Ahmet Refik Erem, Nevzat Yarar

I. TB ile ilgili mevzuat: S. Murat Mutlu

II. TB ile ilgili hukuksal süreç: Halil Şen

III. TUVSD Federasyonu: Mehmet Özden

TEVFİK SAĞLAM SALONU 12.00-13.00 Tüberküloz dışı mikobakteriler ve ilaç temini sorunları

Oturum Başkanları: Kaya Köksalan, A a Saygı

: İbrahim Muaz Yaradılmış 13.00-14.00 Yemek

TEVFİK SAĞLAM SALONU 14.00-15.30 TB Kontrolünde Kalite

Oturum Başkanı: Ali Albay, Derya Öztomurcuk I. Sağlıkta Kalite: Ayşen Bulut

II. TB kontrol programlarında kalite: Zeki Kılıçaslan III. TB Laboratuvar hizmetlerinde kalite: İsmail Ceyhan IV. TB Hemşirelik hizmetlerinde kalite: Mine Şafak

15.30-16.00 Ara TEVFİK SAĞLAM SALONU HAMDİ AÇAN SALONU

16.00-17.00 Çocukluk Çağı TB

Mobil Tarama Ekipleri Oturum Başkanları: Erdal İnce, Faaliyetleri ve Sorunları Mustafa Hacımustafaoğlu Oturum Başkanları:

I. Tanıda sorunlar: Erkan Çakır Süleyman Murat Mutlu, Mümtaz Koru,Süleyman Türker

II. Tedavide sorunlar: Nevin Ha poğlu

Konuşmacılar: Adil Alp Murtaza Yolcubal

17.00-18.00 Risk Grupları ve TB Oturum Başkanı: Me n Özaydın, H. Gül Öngen Temaslı muayenesi: Filiz Duyar Ağca Türkiye’de Göçmen mevzua : Gözde Özkorul Göçmenlerde TB yöne mi: Mert Koçak

18.01.2018 Saat: 20.30 HAMDİ AÇAN SALONUTB Kontrol Oyunu Ödüllü yarışma!İl TB Sorumluları özellikle bekleniyorsunuz!Bilgisayarını alda gel/3-5 kișilik gruplara 1 laptop gerekliAylin Babalık - Șeref Özkara - Zeki Kılıçaslan

TB KONTROLÜ

I. TB Dışı Mikobakteri Hastalıklarında klinik yaklaşım: Zeki Kılıçaslan II. Tüberküloz ve TB Dışı Mikobakteri ilaçlarının temin sorunları

Üçüncü Gün (19 Ocak 2019-Cumartesi) TEVFİK SAĞLAM SALONU HAMDİ AÇAN SALONU

08.30-10.00 Sözlü Bildiriler Hayati Bilgiç, Suha Özkan

Tüberküloz Hemşireliği ve DGT Oturum Başkanları: Nerman Özcan, Emel Çağlar

I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil

II. İletişim: Özlem Kılıç Çetin III. Zor hasta ve hemşirelik: Birsen Kaya IV. DGT, VGT: Esin Eymen Can

10.00-10.30 Ara TEVFİK SAĞLAM SALONU

10.30-11.00 Tütün kontrolü ve yeni ürünler Oturum Başkanları: Ali Kocabaş, Emel Kibaroğlu Konuşmacı: Elif Dağlı

Alt solunum yolu enfeksiyonlarında akılcı antibiyotik kullanımı Oturum Başkanı: Füsun Ö. Eyüboğlu, Füsun Topçu Konuşmacı: Gönül Şengöz

11.00:12.30 TB kontrolünde sosyal hizmetler Oturum Başkanları: Yeşim Yasin, Tülay Bulut

I. Sağlıkta Sosyal Hizmetler: Sayra Lotfi II. Sağlık ve Aile Bakanlığının hasta destek programı: Aslı Şule Tıpırdamaz Yurteri

III. İstanbul deneyimi: Naciye Bıyıklı IV. Hasta Bakışıyla TB ve sosyal hizmetler: Elif Küçük

12.30 KAPANIŞ

KONGRE YERİ Porto Bello Hotel - Antalya http://www.portobello.com.tr/default-tr.html Akdeniz Bulvarı 1. Sk. Konyaaltı, Antalya, Türkiye Tel: 00(90) / (242) 259 40 41 | Fax: 00(90) / (242) 259 28 21 Email: [email protected] KAYIT: Kongre Kayıt : 100,00 TL Kongre Kayıt + Konaklama/Yemek : 450,00 TL (2 gece tek kişilik Oda) Kongre Kayıt +Konaklama/ Yemek : 350,00 TL (2 gece iki kişilik odada kişi başı) Kongre öncesi veya sonrası Ek konaklama/Yemek : 200,00 TL (Gece başına) BANKA BİLGİLERİ TÜRKİYE ULUSAL VEREM SAVAŞI DERNEKLERİ FEDERASYONU T.C.ZİRAAT BANKASI - HEYKEL ŞUBESİ Hesap No: 3463648-5006 İBAN NO: TR 1200 0100 1233 0346 3648 5006 BAŞVURU: İSTANBUL VEREM SAVAŞI DERNEĞİ Adres : Gümüşsuyu Mah. Dünya Sağlık Sok. No: 23 34437 / Taksim / İSTANBUL Tel : 0212 249 29 73 Pbx Faks : 0212 245 09 11 E-Posta : [email protected] [email protected] İrtibat Kurulacak Kişiler: İstanbul Verem Savaşı Derneği Fuat DEMİR (Dahili: 120) R. Lütfü ALTINKAL (Dahili: 119) Oya İLKNUR (Dahili: 118) Mustafa ORUÇ (Dahili: 114)

KONGRE YERİ Porto Bello Hotel - Antalya http://www.portobello.com.tr/default-tr.html Akdeniz Bulvarı 1. Sk. Konyaaltı, Antalya, Türkiye Tel: 00(90) / (242) 259 40 41 | Fax: 00(90) / (242) 259 28 21 Email: [email protected] KAYIT: Kongre Kayıt : 100,00 TL Kongre Kayıt + Konaklama/Yemek : 450,00 TL (2 gece tek kişilik Oda) Kongre Kayıt +Konaklama/ Yemek : 350,00 TL (2 gece iki kişilik odada kişi başı) Kongre öncesi veya sonrası Ek konaklama/Yemek : 200,00 TL (Gece başına) BANKA BİLGİLERİ TÜRKİYE ULUSAL VEREM SAVAŞI DERNEKLERİ FEDERASYONU T.C.ZİRAAT BANKASI - HEYKEL ŞUBESİ Hesap No: 3463648-5006 İBAN NO: TR 1200 0100 1233 0346 3648 5006 BAŞVURU: İSTANBUL VEREM SAVAŞI DERNEĞİ Adres : Gümüşsuyu Mah. Dünya Sağlık Sok. No: 23 34437 / Taksim / İSTANBUL Tel : 0212 249 29 73 Pbx Faks : 0212 245 09 11 E-Posta : [email protected] [email protected] İrtibat Kurulacak Kişiler: İstanbul Verem Savaşı Derneği Fuat DEMİR (Dahili: 120) R. Lütfü ALTINKAL (Dahili: 119) Oya İLKNUR (Dahili: 118) Mustafa ORUÇ (Dahili: 114)

Page 6: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:
Page 7: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

SÖZLÜ SUNUM VE KONUŞMA ÖZETLERİ

SÖZLÜ SUNUM OTURUMU: 19.01.2019 SAAT:08:30 – 10:00

OTURUM BAŞKANLARI: Hayati BİLGİÇ, Suha ÖZKAN

Page 8: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:
Page 9: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

SS 1- İstanbul’da Nüks Tüberküloz Olguları : Reaktivasyon mu, Reenfeksiyon mu?

Gonca Öcal*, Pınar Etiz**, Züleyha Bingöl*, Orhan Kaya Köksalan,*** Zeki

Kılıçaslan*

İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı*

Çukurova Üniversitesi Abdi Sütçü Sağlık Bilimleri Yüksek Okulu**

İstanbul Üniversitesi Aziz Sancar Deneysel Tıp Araştırmaları Enstitüsü Tuberküloz

Birimi***

Amaç: Tüberküloz (TB) tedavisi tamamlandıktan bir süre sonra yeniden tüberkülozun

oluşmasına “TB nüksü” denir. Eski lezyonun yeniden aktifleşmesi (reaktivasyon) tedavi

kalitesinin yetersizliğini düşündürürken yeni bir TB enfeksiyonuna bağlı hastalık gelişmesi

(reenfeksiyon) toplumdaki enfeksiyon riski hakkında bilgi verebilir. Çalışmada İstanbul’da

nüks olgularda reaktivasyon ve renfeksiyon oranı araştırıldı.

Metot: İstanbul’da 12 verem savaş dispanserinde (VSD) 2002-2015 yılları arasında

nüks akciğer TB olarak takip edilen 99 olgunun İstanbul Üniversitesi DETAE Tüberküloz

Biriminde her iki hastalığa ait kültürleri bulunan 55’i çalışmaya alındı. İlk ve nüks hastalığa

ait suşların spoligotyping ile parmak izi belirlendi.Olguların klinik demografik bilgileri

dispanser dosyalarından elde edildi.

Bulgular: Elli beş olgunun (44 erkek, 11 kadın, yaş: 35,45±13,6 yıl), 41’i (%74)

yayma pozitifti. 29 (%67,4) olgu sigara içmekteydi. Olguların 2’sinde (%4,1) DM, 3’ünde

(%6) KOAH/astım, birinde silikozis vardı. HIV açısından tetkik edilen 12 olguda test negatif

idi. Tüm olgular en az 6 ay standart tedavi almıştı (ortalama süre: 7,49±3,89). İlk hastalıkta

olguların 5’inde (%9,2) INH, 1’inde (%1,8) RİF, 2’sinde (%3,7) ETM, 7’sinde (%13) SM

direnci mevcuttu. Doğrudan gözetimli tedavi 27 (%56) olguya uygulanmıştı. 33 (%60)

olgunun tedavisi kür, 22’s inin (%40) tedavi tamamlama olarak kesilmişti. Nüks nedeni 49

(%89,1) olguda reaktivasyon, 6 (%10,9) olguda reenfeksiyondu. Reaktivasyon süresi ortalama

2,82 yıl, reenfeksiyon ise 3,67 yıldı. Yayma pozitif olgularda reaktivasyon daha fazla görüldü.

Sonuç: İstanbul’da akciğer tüberkülozu olgularında nüks nedeni büyük oranda

reaktivasyona bağlı olduğu görülmüştür. Bu bulgu İstanbul’da yayma pozitif TB hastalığının

görece düşük insidansı ve buna bağlı enfeksiyon riskinin az olmasına bağlanabileceği gibi

tedavi kalitesinin yetersizliğinin bir göstergesi olarak da değerlendirilebilir.

Page 10: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

SS 2- ÇİD TB (Çok İlaca Dirençli Tüberküloz) Tedavisi alan 265 Olgunun Değerlendirilmesi Aylin Babalık1, Tülin Kuyucu1, Gülay Yıldız1, Fatma Kutluhan1, Olga Akkan1, Ayşe Rümeysa Hazine1, Kaya Köksalan2 1. Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Ve Göğüs

Cerrahisi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi 2. İstanbul Üniversitesi Aziz Sancar Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü GİRİŞ: İlaca dirençli TB, küresel TB kontrolünü tehdit etmektedir, temel halk sağlığı problemlerinden biridir. Çalışmamızda, hastanemizde ÇİD TB tedavisi alan hastalarımızı değerlendirmeyi amaçladık.

MATERYAL METHOD: Süreyyapaşa hastanesinde 2013-2018 yıllarında ÇİD TB tedavisi alan hastaların mikrobiyolojik tanı, direnç testleri (hastanın sevk edildiği laboratuvar kayıtları),yaş, cinsiyet, uyruğu, aldığı tedavi rejimleri retrospektif olarak değerlendirldi. BULGULAR: Yaş ortalaması 39 ±14 olan 265 hasta ÇİD TB olarak tanı ve tedavi aldı. 265 hastanın 184 (%69.2) erkek, 59 (%22.2)’iyabancı uyrukluydu. 265 hastanın 159 (%59.8)’si önceden tedavi görmüş olgu olarak sınıflandırıldı. 265 hastanın 21’(%7.9)sinde isoniyasidin eşlik etmediği rifampisin direnci, 244 (%92.1)’inde HR direnci mevcuttu. Pirazinamid ilaç duyarlılık testi 265 hastanın 147’inde (%55.3) çalışıldı (pirazinamid direnci 39 hastada saptandı). 265 hastanın 198 (%)74.3)‘sinde ikinci sıra ilaç duyarlılık testi çalışıldı (198 hastanın 13 (%4.8)’sinde amikasin direnci, 20(%10.1)’nunda kinolon direnci, 155(%58.3)’inde etiyonamid direnci, 17’(%6.4)inde PAS direnci saptandı). 265 hastanın 137’(%51.5)inde linezolid direnci çalışıldı (2’inde linezolid direnci saptandı). 265 hastanın tedavi rejimlerini değerlendirildiğinde, hastaların 21 (%7.9)’ünde isonyiazid, 142 (%53.4)’inde pirazinamid, 51’(%19.2)’sinde ethambutol, 212 (%79.7)’i nde amikasin, 258 (%96.9)’inde kinolon (251 ’sinde moksifloksasin, 7’inde levofloksasin), 212 (%79.7)’sinda etiyonamid, 220 (%82.7)’sında PAS, 58(%21.8)’ünde linezolid, 31(%11.7)’sinde klofazimin, 3(%1.1)’sinde amoksasilin+klavulonat kullanıldı. Tedavi rejiminde, PE ilaç süresi 4-6 ay, toplam tedavi süresi kültür negatifliğinden sonra 18 ay olarak planlandı. Hastaların tedavi sonuçları takip edilmektedir. SONUÇ: ÇİD TB tedavisi uzun sureli, yan etkilerin fazla olduğu, tedavi terk oranlarının yüksek olduğu tedavi rejimidir. Erken tanı konulması, etkili ve doğru bir tedavi rejiminin başlanması ve tedavinin sürdürülüp tamamlanması TB kontrol program için önemlidir.

Page 11: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

SS 3- İstanbul Bağcılar Verem Savaş Biriminde Tele-DGT Uygulaması Sabahat ÇELİK1, Hülya ZENGİNTİRYAKİ2, Serkis KILIÇARSLAN1, Emel BAHAR1, Talip BAYGUT1, Döndü ARSLAN1, Sevinç ÇUVAL1, Hümeyra TOYDEMİR1, H.İbrahim ALICI1, Firdevs GÜNEY1, Ziyaeddin OĞUZ 1 Aylin BABALIK3 1 İstanbul Bağcılar İlçe Sağlık Müdürlüğü Verem Birimi, 2 Bağcılar İlçe Sağlık Müdürü, 3 SB Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi EAH

GİRİŞ-AMAÇ: Tüberküloz (TB) tedavisini için doğrudan gözetimli tedavi (DGT) önerilmektedir. Ancak ulaşım ve personel gereksinimleri kullanımını sınırlamaktadır. Tele-DGT; Hastanın ilacını içerken bir sağlık çalışanına görüntülü bağlanması veya ilaç içmesini kaydedip video yollamasıdır. Bu çalışmanın amacı, DGT'ye uyumsuz ve özel durumu olan TB hastalarında Tele-DGT uygulamalarını değerlendirmektir.

GEREÇ-YÖNTEM: Çalışmaya alınma kriterleri ÇİD hastası, iş mazereti, uyumsuz hasta, yabancı hasta, yaşlı kronik hastalık bulunması ve sosyal yardımdan faydalanma seçildi. Çalışmaya 8 ayda 72 adet TB hastası dahil edildi. Kurum tablet telefonunu Whatsapp uygulaması ile hastaların % 64(46)'ünde görüntülü arama ve hastaların %36(26)'sında içinde tarih belirteci bulunan video kaydı gönderme yöntemleri kullanıldı. Hastalar olgu tipi, sosyal yardımdan faydalanma, yaş dağılımı, dirençli-duyarlı olma ve tedavi sonuçlarına göre değerlendirildi.

BULGULAR: Hastaların %53(38)'ü erkek, %47(34)'si kadın; %97(70)'si yeni olgu, %1(1)'i tedavi terkten dönen olgu, %1(1)'i nüks olgu; %3(2)'ü 0 -15 yaş aralığında, %70(49)'i 16-35 yaş aralığında, %23(17)'ü 36-51 yaş aralığında, %5(4)'i 51-65 yaş aralığında; %7(5)'i ÇİD hastadan oluşmaktadır. 30 hastanın tedavisi sonuçlandı.Tedavisi tamamlanan 30 hastanın tedavi sonuçları; Tedavi başarısı %93 (Kür %33(10), tedavi tamamlama %60(18)), Ölüm %3(1), TB değil %3(1) şeklindedir. 42 hastanın tedavisi devam etmektedir. Tele-DGT'ye alınan hastaların % 93'ü Tele-DGT’yi başarıyla uyguladı.

SONUÇ: Klasik DGT uygulamalarına ek olarak Tele-DGT hasta tedavi takibinde faydalı olabilir, tedavi terk ve uyumsuzlukları azaltabilir. Tele-DGT’nin uygulanabilirliğinin artması için sosyal-maddi destek ve Tele-DGT eğitimi gereklidir.

Anahtar Kelimeler: Tele-DGT, uyumsuz hasta, tedavi terk

Page 12: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

SS 4- 2017 YILI MENENJİT VE MİLİYER TÜBERKÜLOZ OLGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Uzm. Dr. Ayşegül YILDIRIM, Hem. Şükran GÖNÜLLER, Hem. Funda BAYKAL, Dr. Erhan KABASAKAL

Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Tüberküloz Dairesi Başkanlığı AMAÇ: 2017 yılında kayıtlara giren menenjit ve miliyer tüberküloz (TB) olgularının incelenerek risk faktörlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.

GEREÇ YÖNTEM: 2017 yılında VSD’lerde kayıt edilen TB olgularından menenjit ve miliyer TB olanların yıllık rutin toplanan verilerine ek olarak VSD kayıtlarından aşılama, temas öyküsü, risk faktörleri, tedavi sonucu vb. bilgileri toplanmıştır. Veriler excel ve SPSS programlarında analiz edilmiştir.

BULGULAR: 2017 yılında kayıtlara giren 12.046 olgudan 147 menenjit ve 129 miliyer TB olgusu (toplam 276 olgu) incelenmiştir. Olguların 258’i (%93,5) yeni olgudur. 135’i (%48,9) erkek, 141’i (%51,1) kadındır.

Menenjit olguları en sık 25-34 yaş grubunda (%25,2), miliyer TB olguları en sık ≥65 yaş grubundadır (%27,1).

Menenjit olgularının %40,8'inde, miliyer TB olgularının %48,1’inde BCG aşısı yoktur. Menenjit olgularının 57’sinde (%38,8), miliyer TB olgularının 77’sinde (%59,7) en az 1 risk faktörü mevcuttur (toplam 134 ol guda). Menenjit olgularının 14'ünde (%9,5), miliyer TB olgularının 18'inde (%14,0) (toplam 32 olgu) TB hastası ile temas öyküsü mevcuttur. Toplam 134 olguda temas dışındaki en sık risk faktörleri 26 olguda sigara, 25 ol guda diabetes mellitus, 22 sığınmacı/göçmen, 12 olguda HIV pozitifliğidir.

Temas öyküsü olan 32 olgudan 25’i (%78,1) koruma tedavisi almamıştır (19’u 35 yaş altında). 3 kişinin koruma alıp almadığı bilinmiyorken 4’ü (%12,5) koruma tedavisi almıştır. Koruma tedavisi alanların sonuçları; 1 tedavi tamamlama, 2 terk ve 1 TB tanısıdır.

147 menenjit olgusunda tedavi başarısı %61,2 iken ölüm oranı %25,8'dir. 129 miliyer TB olgusunda tedavi başarısı %72,1, ölüm oranı %19,4'tür.

SONUÇ: Ülkemizde menenjit ve miliyer TB olgularının azalmasını sağlamak için BCG aşılamasına devam edilmesi, temaslılarda koruma tedavisi oranlarının artırılması ve TB için risk faktörü olanlara koruyucu tedavi verilmesinin önemli olduğu düşünülmüştür.

Page 13: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

SS 4- 2017 YILI MENENJİT VE MİLİYER TÜBERKÜLOZ OLGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Uzm. Dr. Ayşegül YILDIRIM, Hem. Şükran GÖNÜLLER, Hem. Funda BAYKAL, Dr. Erhan KABASAKAL

Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Tüberküloz Dairesi Başkanlığı AMAÇ: 2017 yılında kayıtlara giren menenjit ve miliyer tüberküloz (TB) olgularının incelenerek risk faktörlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.

GEREÇ YÖNTEM: 2017 yılında VSD’lerde kayıt edilen TB olgularından menenjit ve miliyer TB olanların yıllık rutin toplanan verilerine ek olarak VSD kayıtlarından aşılama, temas öyküsü, risk faktörleri, tedavi sonucu vb. bilgileri toplanmıştır. Veriler excel ve SPSS programlarında analiz edilmiştir.

BULGULAR: 2017 yılında kayıtlara giren 12.046 olgudan 147 menenjit ve 129 miliyer TB olgusu (toplam 276 olgu) incelenmiştir. Olguların 258’i (%93,5) yeni olgudur. 135’i (%48,9) erkek, 141’i (%51,1) kadındır.

Menenjit olguları en sık 25-34 yaş grubunda (%25,2), miliyer TB olguları en sık ≥65 yaş grubundadır (%27,1).

Menenjit olgularının %40,8'inde, miliyer TB olgularının %48,1’inde BCG aşısı yoktur. Menenjit olgularının 57’sinde (%38,8), miliyer TB olgularının 77’sinde (%59,7) en az 1 risk faktörü mevcuttur (toplam 134 ol guda). Menenjit olgularının 14'ünde (%9,5), miliyer TB olgularının 18'inde (%14,0) (toplam 32 olgu) TB hastası ile temas öyküsü mevcuttur. Toplam 134 olguda temas dışındaki en sık risk faktörleri 26 olguda sigara, 25 ol guda diabetes mellitus, 22 sığınmacı/göçmen, 12 olguda HIV pozitifliğidir.

Temas öyküsü olan 32 olgudan 25’i (%78,1) koruma tedavisi almamıştır (19’u 35 yaş altında). 3 kişinin koruma alıp almadığı bilinmiyorken 4’ü (%12,5) koruma tedavisi almıştır. Koruma tedavisi alanların sonuçları; 1 tedavi tamamlama, 2 terk ve 1 TB tanısıdır.

147 menenjit olgusunda tedavi başarısı %61,2 iken ölüm oranı %25,8'dir. 129 miliyer TB olgusunda tedavi başarısı %72,1, ölüm oranı %19,4'tür.

SONUÇ: Ülkemizde menenjit ve miliyer TB olgularının azalmasını sağlamak için BCG aşılamasına devam edilmesi, temaslılarda koruma tedavisi oranlarının artırılması ve TB için risk faktörü olanlara koruyucu tedavi verilmesinin önemli olduğu düşünülmüştür.

SS 5- İstanbul Verem Savaşı Derneği’nin Tüberküloz Hastalarına Yaptığı Sosyal Yardımların Değerlendirilmesi, 2014-2018

Naciye BIYIKLI1, Dr. Hatice TÜRKER2, Dr. Özlen TÜMER1, Salih AKGÜN1, Sadife KARATAŞ KURAL1, Hüseyin Gani AYGÜN1, Filiz ÖZTÜRK1, Emel ÇAĞLAR1, Onur AKSU CEYHAN1, Aylin BABALIK2, Zeki KILIÇASLAN3, Ahmet Refik EREM1

1.İstanbul Verem Savaşı Derneği 2.Süreyyapa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi EA Hastanesi 3. İ.Ü.İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD

AMAÇ:2014 -2018 yıllarında İstanbul Verem Savaşı Derneğinin dispanserlerden yapılan düzenli gıda yardımları dışında, merkezi kararlar ile yapmış olduğu diğer sosyal yardımlardan faydalanan hastaların değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

GEREÇ-YÖNTEM:2014 – 2018 yılları arasında sosyal destek alan 221 t überküloz hastasının demografik ve klinik özellikleri, yapılan yardımların sonuçları VSD ve yönetim kurulu karar kayıtlarından geriye dönük olarak incelendi.

BULGULAR: Bu dönemde VSD’ ler tarafından yönlendirilen ihtiyaç sahibi % 80,5’i (178) İstanbul, %19,4’ü (43) diğer illerde oturan 221 hastaya yardım ulaştırılmıştır. Olguların % 80,5 (178) erkek, %19,4 (43) kadın, %55,2 (122) evli, % 43,4 (96) bekâr, %1,3 (3) duldur. Olguların %7,2’nin (16) yabancı ülke doğumlu, % 22,6’nin (50) evsiz olduğu saptanmıştır. Olgu tanımlarına göre %77,0 (170) yeni, %17,1 (38) nüks, %0,4 (1) tedavi başarısızlığı, %5,4 (12) tedavi terken dönen hasta grubundadır. Olguların % 35,2’de (78) ÇİD- TB, % 2,2’sinde (5) YİD- TB, %2,7 (6) HIV(+) bulunmuş ve % 8,5’ de (19) ek hastalık saptanmıştır. Sosyal yardımlar olarak; 158( % 71,4) kişiye 28 - 1 ay arası, gıda, faturalar (elektrik+su+ısınma), kira yardımı, 13 (% 5,8) hastaya 27 - 1 ay arası tedavi yol masrafları, enjeksiyon ücretleri, TB dışı ilaç temini, 50 (% 22,6) kişiye 26 -1 ay arası barınma giderleri (otel), günlük üç öğün beslenme (kahvaltı+lokanta), yol ve kuru temizleme ihtiyaçları sağlanmıştır. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına devredilen %11,3 (25) ve halen tedavide olan % 17,1 (38) hasta çıkarıldığında kalan 158 hastadan % 89,2 (141 ) tedavi başarısı, % 5 (8) ölüm, % 5,6 (9) tedavi terki saptandı.

SONUÇ: Tedavinin aksamasına yol açabilecek birçok risk faktörüne sahip olan ve sosyal yardım yapılan bu hasta grubundaki tedavi sonuçları anlamlı oranda başarılı gözükmektedir.

Page 14: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

SS 6- MYCOBAKTERİUM BOVİS ETKENİ SAPTANAN TÜBERKÜLOZ HASTALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Hemşire Mine ŞAFAK* Dr. Sibel AL** Dr. Onur CEYHAN AKSU*** Prof. Dr. Zeki KILIÇASLAN**** *İstanbul Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Tüberküloz Birimi **İstanbul Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Tüberküloz Birim Uzmanı ***İstanbul Verem Savaşı Derneği **** İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları A.D

AMAÇ: Mycobacterium bovis, başlıca sığırlarda olmak üzere birçok evcil ve yabani hayvanlarda ve insanlarda hastalığa neden olabilen bir tüberküloz etkenidir. M. bovis insanlara sindirim, aerosol inhalasyon veya mukoz membranlar ve deri sıyrıklarından direkt temas ile bulaşabilir. Bu çalışmada İstanbul’da M.Bovis ile hastalandığı saptanmış olguların geriye yönelik olarak değerlendirilmesi amaçlandı.

GEREÇ-YÖNTEM: Çalışmada İstanbul’ da 2015-2018 (Eylül ) yılları arasında TuLSA ve verilerine göre M. Bovis basili ile hastalandığı gösterilmiş hastalar geriye dönük ol arak değerlendirildi. Hastaların demografik, klinik ve risk faktörleri açısından bilgileri TUTSA verileri, dispanser dosyaları ve hastalarla yapılan telefon görüşmeleri ile elde edildi.

BULGULAR: 39 hastanın 31’i İstanbul’da 8’i diğer ilerde ikamet etmekteydi, 4‘ü ( %10,3) yabancı ülke doğumlu idi. M. Bovis ile hastalandığı saptanan 39 hastanın 26'si (%66,7) erkek, 13’ü (%33,3) kadın, 4’ü (%10,3) 0-14 yaş, 17’si ( %43,6) 0-34 yaş grubunda, 4’ü 65 yaş üstünde idi. Hastaların 19’nun ( %48,7) hayvanlarla veya çığ et ürünleriyle temas eden işler yaptığı, 5’nin ( %12,8) ise açık süt ürünleri kullandığı saptandı. Hastaların 35’i (% 89,7) yeni, 20’si (% 51,3) akciğer 19’u (% 48,7) akciğer dışı tüberkülozdur. 39 hastanın 20’sinde (%51,3) , 20 akciğer tüberkülozunda ise 15 ( % 75 ) yayma pozitif bulunmuştu. 39 olgunun 35’ si (%89,7) tüm ilaçlara duyarlı, biri INH birisi ise Çok İlaca Dirençli bulunmuştu. Tedavisi sonlanmış 28 olgudan 26’sında (%92,5) tedavinin başarısı sağlandığı saptandı. SONUÇ: M. Bovis ile hastalandığı saptanan olguların önemli bir kısmında hayvan ve hayvan ürünleri ile mesleki temas öyküsü bulunmaktadır. Ülkemizde Zoonotik TB konusunda daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır

Page 15: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

SS 6- MYCOBAKTERİUM BOVİS ETKENİ SAPTANAN TÜBERKÜLOZ HASTALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Hemşire Mine ŞAFAK* Dr. Sibel AL** Dr. Onur CEYHAN AKSU*** Prof. Dr. Zeki KILIÇASLAN**** *İstanbul Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Tüberküloz Birimi **İstanbul Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Tüberküloz Birim Uzmanı ***İstanbul Verem Savaşı Derneği **** İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları A.D

AMAÇ: Mycobacterium bovis, başlıca sığırlarda olmak üzere birçok evcil ve yabani hayvanlarda ve insanlarda hastalığa neden olabilen bir tüberküloz etkenidir. M. bovis insanlara sindirim, aerosol inhalasyon veya mukoz membranlar ve deri sıyrıklarından direkt temas ile bulaşabilir. Bu çalışmada İstanbul’da M.Bovis ile hastalandığı saptanmış olguların geriye yönelik olarak değerlendirilmesi amaçlandı.

GEREÇ-YÖNTEM: Çalışmada İstanbul’ da 2015-2018 (Eylül ) yılları arasında TuLSA ve verilerine göre M. Bovis basili ile hastalandığı gösterilmiş hastalar geriye dönük ol arak değerlendirildi. Hastaların demografik, klinik ve risk faktörleri açısından bilgileri TUTSA verileri, dispanser dosyaları ve hastalarla yapılan telefon görüşmeleri ile elde edildi.

BULGULAR: 39 hastanın 31’i İstanbul’da 8’i diğer ilerde ikamet etmekteydi, 4‘ü ( %10,3) yabancı ülke doğumlu idi. M. Bovis ile hastalandığı saptanan 39 hastanın 26'si (%66,7) erkek, 13’ü (%33,3) kadın, 4’ü (%10,3) 0-14 yaş, 17’si ( %43,6) 0-34 yaş grubunda, 4’ü 65 yaş üstünde idi. Hastaların 19’nun ( %48,7) hayvanlarla veya çığ et ürünleriyle temas eden işler yaptığı, 5’nin ( %12,8) ise açık süt ürünleri kullandığı saptandı. Hastaların 35’i (% 89,7) yeni, 20’si (% 51,3) akciğer 19’u (% 48,7) akciğer dışı tüberkülozdur. 39 hastanın 20’sinde (%51,3) , 20 akciğer tüberkülozunda ise 15 ( % 75 ) yayma pozitif bulunmuştu. 39 olgunun 35’ si (%89,7) tüm ilaçlara duyarlı, biri INH birisi ise Çok İlaca Dirençli bulunmuştu. Tedavisi sonlanmış 28 olgudan 26’sında (%92,5) tedavinin başarısı sağlandığı saptandı. SONUÇ: M. Bovis ile hastalandığı saptanan olguların önemli bir kısmında hayvan ve hayvan ürünleri ile mesleki temas öyküsü bulunmaktadır. Ülkemizde Zoonotik TB konusunda daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır

POSTER SUNUMLARI

17.01.2019 SAAT: 18:00

Poster 1-20

OTURUM BAŞKANLARIOnur Fevzi ERER, Mustafa ÖZYURT

Page 16: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:
Page 17: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 1-TÜBERKÜLOZ TANISINDA REAL TIME PCR VE KÜLTÜR METODLARININ KARŞILAŞTIRILMASI, 2013-2018, SAMSUN

NerimanSaat¹, Derya Öztomurcuk2 ,Seda Güdül Havuz3,Funda Erdem4

Samsun Halk Sağlığı Laboratuvarı, Samsun¹ Samsun İl Sağlık Müdürlüğü, Samsun2

Bafra Devlet Hastanesi, Samsun3 Samsun Halk Sağlığı Laboratuvarı, Samsun4

Amaç: Samsun Halk Sağlığı PCR Laboratuvarına tüberküloz ön tanısı ile gelenvePCR’ı pozitif örneklerin ARB ve kültür sonuçları ile karşılaştırılması.

Gereç ve Yöntem: 2013- 2018 yılları arasında, Samsun Halk Sağlığı PCR Laboratuvarına tüberküloz ön tanısı ilegelen,Anyplex™ MTB/NTM Real -time PCR (Seegene, Korea) kiti kullanılarak çalışılan 2769 klinik örnekten pozitifolanlar değerlendirmeye alındı. 254örnek PCR pozitif saptandı.Bu sonuçlar, Bölge TB Laboratuvarında çalışılanARB ve kültür sonuçları ile karşılaştırıldı.2013- 2016 yılları arasındaLowenstein-Jensen(LJ;BectonDickinson,ABD) besiyeri, Ocak 2016-eylül 2017 yılları arasında Mycoprosafe (SalubrisInc., USA)katı ve sıvı besiyeri, ekim 2017 ve aralık 2018 tarihleri arasında BACTECTM MGIT-960 (MycobacteriaGrowthIndicator Tube-960,Becton Dickinson,ABD) ve Lowenstein-Jensen(LJ;BectonDickinson,ABD)katı ve sıvı besiyerleri kullanılmıştır. Aynı hastaya ait 2.örnekler çalışmaya alınmamıştır.

Bulgular: 2769 klinik örnekten 254(%9.1)’ü PCR pozitif saptanmıştır. Bunların 244 (%96)’ü MTBC, 4 (%1.5)’ü N TM, 6 (%2.3)’sı da NTM/MTBC koinfeksiyonupozitifti. Toplam 254 PCR pozitif örneğin, 52’sinden kültür istenmemiş. 202 örneğin kültür ve ARB sonuçları değerlendirmeye alınabilmiştir. Bu örneklerin 47(%23.2)’si ARB ,74 (%36.6)’ü kültür pozitif saptanmıştır.

Sonuç: Tüberküloz halen dünya çapında mortalitesi en yüksek enfeksiyon hastalığıdır. Doğru ve hızlı tanısı önemlidir. Kültür yöntemleri halen altın standart olmakla beraber, M.tuberculosis’in yavaş üremesi nedeniyle geç sonuç vermektedir. Moleküler yöntemler sensitiviteve spesifitesinin yüksek olması, klinik örneklere direkt uygulanabilmesi ve hızlı tanı imkanı sağlaması nedeni ile değerlidir.

Page 18: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 2-KARTAL VEREM SAVAŞ DİSPANSERİ TEDAVİ SONUÇLARI DEĞERLENDİRİLMESİ

1.Hemşire Bahtınur Tunç COŞKUN 2.Hemşire Fatma DURGUN 3. Dr Halil AKYÜZ 4. Dr Onur

AKSU CEYHAN 5.Prof. Dr. Zeki KILIÇASLAN

1. İstanbul Verem Savaşı Derneği Kartal Verem Savaş Dispanseri

2.İstanbul Verem Savaşı Derneği Kartal Verem Savaş Dispanseri

3.İstanbul Verem Savaşı Derneği Kartal Verem Savaş Dispanseri

4.İstanbul Verem Savaşı Derneği

5. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi

Amaç; Kartal Verem Savaş Dispanserinde 2005-2016 yılları arasında kayıt edilen Tüberküloz(TB)

hastalarının tedavi sonuçlarının değerlendirilmesi.

Gereç ve Yöntem:Toplam 2108 TB hastasının tedavi sonuçları dispanser kayıtlarından geriye

dönük olarak incelenmiştir. TB değil ve nakil gidenler çalışmaya alınmamıştır.

Bulgular:Toplam 2108 TB hastanın tedavi sonuçlarına bakıldığındaolguların 1981(%94)’üTedavi

Başarısı, 54 (%2,6)sı Ölüm, 53 (%2,5)’u Tedavi terk olarak sonlandırılmıştır. Yeni TB olgularında

Tedavi Başarısı 1849 (%94,5) olup , Ölüm 49(%2,4), Tedavi terk 48(%2,4) iken, Önceden tedavi

görmüş olgularda Tedavi Başarısı 132(% 82,5 ),Ölüm 5(%2,7), T edavi terk 5(%3,4) ol arak

bulunmuştur.Toplam Akciğer TB olgularının Tedavi Başarısı 1359 (%93,3), Ölüm 40(%2,8), Tedavi

terk 37 (%2,5) olarak bulunmuştur.Yeni Yayma pozitif AkciğerTB olgularının 724(%92,9) si Tedavi

Başarısı, Ölüm 23(%3), Tedavi terk 22(%2,8) olarak bulunmuştur.1242(%59) erkek olgudaTedavi

Başarısı 1143 (% 91,8) , Ölüm 47(%3,7), Tedavi terk 39 (%3,1) iken,866 (%41) kadın olgudaTedavi

Başarısı 838(% 96,8) Ölüm 7(%0,8), Tedavi terk oranı 14(%1,6) olarak bulunmuştur.Yaş gruplarına

bakıldığında 65 yaş ve üzeri 234 (%11,1) olgunun tedavi sonuçlarında Tedavi Başarısı düşük 195

(%83,4) ,Ölüm33 (%14) ile yüksek bulunmuştur.

Sonuç; Dispanserimize kayıtlı hastaların tedavi sonuçlarında genel olarak Tedavi Başarısı yüksek (%

85 ve üzeri) tedavi terk oranı düşüktür. Ancak Önceden tedavi görmüş olgularda Tedavi Başarısı

düşüktür.65 yaş ve üzeri olgularda ise Ölüm oranı yüksek, Tedavi Başarısı düşüktür.

Page 19: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 2-KARTAL VEREM SAVAŞ DİSPANSERİ TEDAVİ SONUÇLARI DEĞERLENDİRİLMESİ

1.Hemşire Bahtınur Tunç COŞKUN 2.Hemşire Fatma DURGUN 3. Dr Halil AKYÜZ 4. Dr Onur

AKSU CEYHAN 5.Prof. Dr. Zeki KILIÇASLAN

1. İstanbul Verem Savaşı Derneği Kartal Verem Savaş Dispanseri

2.İstanbul Verem Savaşı Derneği Kartal Verem Savaş Dispanseri

3.İstanbul Verem Savaşı Derneği Kartal Verem Savaş Dispanseri

4.İstanbul Verem Savaşı Derneği

5. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi

Amaç; Kartal Verem Savaş Dispanserinde 2005-2016 yılları arasında kayıt edilen Tüberküloz(TB)

hastalarının tedavi sonuçlarının değerlendirilmesi.

Gereç ve Yöntem:Toplam 2108 TB hastasının tedavi sonuçları dispanser kayıtlarından geriye

dönük olarak incelenmiştir. TB değil ve nakil gidenler çalışmaya alınmamıştır.

Bulgular:Toplam 2108 TB hastanın tedavi sonuçlarına bakıldığındaolguların 1981(%94)’üTedavi

Başarısı, 54 (%2,6)sı Ölüm, 53 (%2,5)’u Tedavi terk olarak sonlandırılmıştır. Yeni TB olgularında

Tedavi Başarısı 1849 (%94,5) olup , Ölüm 49(%2,4), Tedavi terk 48(%2,4) iken, Önceden tedavi

görmüş olgularda Tedavi Başarısı 132(% 82,5 ),Ölüm 5(%2,7), T edavi terk 5(%3,4) ol arak

bulunmuştur.Toplam Akciğer TB olgularının Tedavi Başarısı 1359 (%93,3), Ölüm 40(%2,8), Tedavi

terk 37 (%2,5) olarak bulunmuştur.Yeni Yayma pozitif AkciğerTB olgularının 724(%92,9) si Tedavi

Başarısı, Ölüm 23(%3), Tedavi terk 22(%2,8) olarak bulunmuştur.1242(%59) erkek olgudaTedavi

Başarısı 1143 (% 91,8) , Ölüm 47(%3,7), Tedavi terk 39 (%3,1) iken,866 (%41) kadın olgudaTedavi

Başarısı 838(% 96,8) Ölüm 7(%0,8), Tedavi terk oranı 14(%1,6) olarak bulunmuştur.Yaş gruplarına

bakıldığında 65 yaş ve üzeri 234 (%11,1) olgunun tedavi sonuçlarında Tedavi Başarısı düşük 195

(%83,4) ,Ölüm33 (%14) ile yüksek bulunmuştur.

Sonuç; Dispanserimize kayıtlı hastaların tedavi sonuçlarında genel olarak Tedavi Başarısı yüksek (%

85 ve üzeri) tedavi terk oranı düşüktür. Ancak Önceden tedavi görmüş olgularda Tedavi Başarısı

düşüktür.65 yaş ve üzeri olgularda ise Ölüm oranı yüksek, Tedavi Başarısı düşüktür.

P 3-Milier tüberkülozdanadir tanı şekli

Dr. Ahmet Serhan Dağıstanlı, Doç.Dr.Züleyha Bingöl, Prof.Dr.ZekiKılıçaslan

İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı

Giriş:Miliyer tüberküloz, tüberküloz basillerinin lenfo-hematojen yayılımı sonucu oluşan ölümcül bir

hastalıktır. TB olgularının %1-2'lik kısmını oluşturmaktadır. Bağışıklık sistemini baskılı hastalarda sıklığı

artar.Mycobacteriumtuberculosis'in balgam, vücut sıvıları veya biyopsi materyallerinden PCR gibi

moleküler yöntemlerle izole edilmesi ve biyopsi materyallerinin histopatolojik değerlendirilmesi tanı için

yararlıdır. Burada, nadir şekilde tanı almış olan iki olgu sunacağız.

Olgu 1:Crohntanılı ve böbrek nakilli 40 yaşında kadın hasta ateş, karın ağrısı, öksürük, balgam, kilo

kaybıile başvurduğundaCrohn atak düşünülerek yapılanincelemelerinde dışkıda ARB pozitif saptanmış.

PPD anerjik,quantiferon pozitif saptanmış. Tarafımıza yönlendirilen hastanın PA grafisinde(Resim 1)

toraksBT'sindemikronodülerinfiltrasyonlar izlendi(Resim 2). Anti-tüberküloz tedavi

(izoniazid,rifampisin,etambutol,pirazinamid) başlandı. Tedavinin 14. gününde hepatotoksik etkisi görülen

rifampisin kesilip anti-tüberküloz tedaviye moksifloksasin eklendi.Anti-tüberküloz tedavinin 1. ayında

ARB ve tüberküloz kültürü negatif bulundu. Takipte sepsis ve ileus tablosu gelişti. Süreçte kusma

sonrasıaspire eden hastaentübe edildi ve yoğun bakım ünitesinde kaybedildi.

Olgu 2: AML M3 vemiyelodisplastik sendrom(MDS)tanılı 72 yaşındaki kadın kilo kaybı ve anemi

nedeniyle tetkik edilirken periferik yaymasında blast görülmesi üzerine hastaya kemik iliği biyopsisi

yapılmış ve biyopside nekrozlugranülomatöz reaksiyon izlenmiş. Solunumsal şikayeti olmayan hastada

PA grafisinde akciğerde milier tutulum gözlendi (Resim 3). Hasta balgam örneği veremedi. Mevcut

bulgularla milier tüberküloz tanısıyla 5'li anti-tüberküloz tedavi (izoniazid, rifampisin, pirazinamid,

streptomisin, etambutol) başlandı. Hastanın 1 aylık anti-tüberküloz tedavisi sonrasında radyolojik ve

klinik olarak iyileşme görüldü (Resim 4).

Sonuç:Milier tüberküloz pek çok sistemi etkileyebilen ölümcül bir hastalıktır. Özellikle immünsuprese

hastalarda tanı ve tedavisinde geç kalınmamalıdır.

Page 20: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 4-Edinsel Skrotal Lenfanjioma Sirkumskriptum olgusu

Gökhan Çeker1, Meral Çeker2

1 Bülent Ecevit Üniversitesi, Üroloji Ana Bilim Dalı, Zonguldak 2 Bülent Ecevit Üniversitesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı, Zonguldak

Giriş Lenfanjiomasirkumskriptum lenfatik sistemde görülen benignproliferasyonlardandır. Dilate lenf kanallarından oluşan yüzeyelmalformasyonlardır. Genellikle berrak sıvı ile dolu, birleşme eğiliminde olan vezikül kümelerinden oluşur. Nadiren içlerinde hemorajik alanlar bulunur. Lenfatik akımın yoğunlaştığıekstremiteproksimal sınırları,perianal, inguinal ve aksiller bölge gibi alanlarda sık görülür. Nadiren skrotumda da görülmektedir. Olgu 68 yaş erkek hasta kliniğimize 6 aydır devam eden skrotal lezyonlarla başvurdu. Fizik muayenesinde skrotal ödem ve tüm skrotum dış yüzeyini kaplayan ve penis kökünde de devamlılığı olan multipl2-4 mm çaplarında şeffaf renkli veziküller mevcut idi. Hastanın 35 yıl önce sol inguinal bölgesinde akıntılı bir lezyonun olduğu ve bundan alınan örnekler sonucunda tüberküloz tanısı konulduğu ve 1 yıllık tedavi sonrası lezyonun tamamen düzeldiği öğrenildi.Penoskrotal ısı artışı olmayan akut faz reaktanlarında yükselme olmayan hastada aktif tüberküloz ekarte edildi. Hastadaki penoskrotal veziküllerden punch biyopsi alındı. Patolojisi lenfanjiom şeklinde geldi. Bunun üzerine detaylı fizik muayene yapıldığında hastanın anamnezinde belirtmediği ve yaklaşık 30 yıldır var olan sol bacakta şişlik tespit edildi. Yapılan radyolojik görüntülemelerinde derin ventrombozu ekarte edildi. Ardından yapılan lenfosintigarafide sol alt ekstremitede lenfatik sisteme ait radyoaktif tutulum izlenmedi. Sol alt ekstremitede olan yaygın ödem nedenli kompresyon çorabı ile takip edilmeye başlandı.Skrotal lezyonları için hastaya tedavi seçenekleri anlatılmış olup hasta henüz tedavi olacağı bir merkeze başvurmamıştır. Tartışma Lenfanjiomasirkumskriptumkonjenital veya edinsel olarak görülebilir. Konjenitallenfanjiomlar prenatal dönemde vasküler gelişim esnasında olan defektlerden kaynaklanır. Edinsellenfanjiomların iseenfeksiyon, tüberküloz, filaryazis, radyoterapi gibi durumlara sekonder gelişebileceği unutulmamalıdır. Ayırıcı tanıda verrüközhemanjiomlar, anjiokeratom, vasküler tutulumu olan crohn veya metastazlar unutulmamalıdır. Lenfanjiomlarınprimer tedavisinde öncelikle cerrahi eksizyon düşünülmelidir. Diğer tedavi seçenekleri ise radyoterapi, skleroterapi, kriyoterapi, lazer uygulamaları, radyofrekans enerjisi uygulanması ve koterizasyondur.En düşük risk oranı cerrahide görülmekte olup tutulum alanlarına göre farklı yöntemler de ilk planda düşünülebilmektedir. Karbondioksit lazer uygulaması noninvaziv yöntemler arasında en başarılı sonuçlar elde edilen yöntemdir. Tedavi yöntemlerininçoğunun lenfatik yatakta multifokal yerleşim olması ve derin komponentlere etki etmede yetersizlik olması nedenli başarısızlık ihtimali yüksektir. Olgumuzda hastada 35 yıl önce görülen lezyonun tüberküloz lenfadenit olabileceği ve buna sekonder olarak gelişmiş lenfatik obstriksiyonve sonrasında lenfatik yetmezlik tablosu oluştuğunu düşünmekteyiz. Sonuç Skrotalveziküler lezyonla başvuran hastada lenfatik yetersizlik kaynaklı lezyonların olabileceği ve bu sebeple alt ekstremiteyi içerecek şekilde detaylı fizik muayene yapılması gerektiği unutulmamalıdır. Skrotallenfanjiomasirkumskriptum tüberkülozun cilt tutulumu öyküsü olan skrotal ödem ile başvuran hastalarda akılda tutulmalıdır.

Page 21: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 4-Edinsel Skrotal Lenfanjioma Sirkumskriptum olgusu

Gökhan Çeker1, Meral Çeker2

1 Bülent Ecevit Üniversitesi, Üroloji Ana Bilim Dalı, Zonguldak 2 Bülent Ecevit Üniversitesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı, Zonguldak

Giriş Lenfanjiomasirkumskriptum lenfatik sistemde görülen benignproliferasyonlardandır. Dilate lenf kanallarından oluşan yüzeyelmalformasyonlardır. Genellikle berrak sıvı ile dolu, birleşme eğiliminde olan vezikül kümelerinden oluşur. Nadiren içlerinde hemorajik alanlar bulunur. Lenfatik akımın yoğunlaştığıekstremiteproksimal sınırları,perianal, inguinal ve aksiller bölge gibi alanlarda sık görülür. Nadiren skrotumda da görülmektedir. Olgu 68 yaş erkek hasta kliniğimize 6 aydır devam eden skrotal lezyonlarla başvurdu. Fizik muayenesinde skrotal ödem ve tüm skrotum dış yüzeyini kaplayan ve penis kökünde de devamlılığı olan multipl2-4 mm çaplarında şeffaf renkli veziküller mevcut idi. Hastanın 35 yıl önce sol inguinal bölgesinde akıntılı bir lezyonun olduğu ve bundan alınan örnekler sonucunda tüberküloz tanısı konulduğu ve 1 yıllık tedavi sonrası lezyonun tamamen düzeldiği öğrenildi.Penoskrotal ısı artışı olmayan akut faz reaktanlarında yükselme olmayan hastada aktif tüberküloz ekarte edildi. Hastadaki penoskrotal veziküllerden punch biyopsi alındı. Patolojisi lenfanjiom şeklinde geldi. Bunun üzerine detaylı fizik muayene yapıldığında hastanın anamnezinde belirtmediği ve yaklaşık 30 yıldır var olan sol bacakta şişlik tespit edildi. Yapılan radyolojik görüntülemelerinde derin ventrombozu ekarte edildi. Ardından yapılan lenfosintigarafide sol alt ekstremitede lenfatik sisteme ait radyoaktif tutulum izlenmedi. Sol alt ekstremitede olan yaygın ödem nedenli kompresyon çorabı ile takip edilmeye başlandı.Skrotal lezyonları için hastaya tedavi seçenekleri anlatılmış olup hasta henüz tedavi olacağı bir merkeze başvurmamıştır. Tartışma Lenfanjiomasirkumskriptumkonjenital veya edinsel olarak görülebilir. Konjenitallenfanjiomlar prenatal dönemde vasküler gelişim esnasında olan defektlerden kaynaklanır. Edinsellenfanjiomların iseenfeksiyon, tüberküloz, filaryazis, radyoterapi gibi durumlara sekonder gelişebileceği unutulmamalıdır. Ayırıcı tanıda verrüközhemanjiomlar, anjiokeratom, vasküler tutulumu olan crohn veya metastazlar unutulmamalıdır. Lenfanjiomlarınprimer tedavisinde öncelikle cerrahi eksizyon düşünülmelidir. Diğer tedavi seçenekleri ise radyoterapi, skleroterapi, kriyoterapi, lazer uygulamaları, radyofrekans enerjisi uygulanması ve koterizasyondur.En düşük risk oranı cerrahide görülmekte olup tutulum alanlarına göre farklı yöntemler de ilk planda düşünülebilmektedir. Karbondioksit lazer uygulaması noninvaziv yöntemler arasında en başarılı sonuçlar elde edilen yöntemdir. Tedavi yöntemlerininçoğunun lenfatik yatakta multifokal yerleşim olması ve derin komponentlere etki etmede yetersizlik olması nedenli başarısızlık ihtimali yüksektir. Olgumuzda hastada 35 yıl önce görülen lezyonun tüberküloz lenfadenit olabileceği ve buna sekonder olarak gelişmiş lenfatik obstriksiyonve sonrasında lenfatik yetmezlik tablosu oluştuğunu düşünmekteyiz. Sonuç Skrotalveziküler lezyonla başvuran hastada lenfatik yetersizlik kaynaklı lezyonların olabileceği ve bu sebeple alt ekstremiteyi içerecek şekilde detaylı fizik muayene yapılması gerektiği unutulmamalıdır. Skrotallenfanjiomasirkumskriptum tüberkülozun cilt tutulumu öyküsü olan skrotal ödem ile başvuran hastalarda akılda tutulmalıdır.

P 5- 5727 Sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkındaki Kanunun, Bir Göğüs Hastalıkları Hastanesinde Çalışan ve sigara içen sağlık çalışanları üzerindeki etkinliğinin değerlendirilmesi Nerman Özcan1, Tunç Kutoğlu2 1Hemşire.Nerman Özcan/Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları/İstanbul 2prof.Dr.Tunç Kutoğlu/Medeniyet Üniversitesi Anatomi Anabilim Dalı/istanbul SUNUMU YAPACAK KİŞİ:NERMAN ÖZCAN GİRİŞ VE AMAÇ:Araştırma sonunda elde edilecek bulgularla,ilgili kanununun sigara içen sağlık meslek mensupları üzerindeki etkinliğinin denetlenmesi amaçlanmıştır. YÖNTEM:Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki bu araştırma 100 sigara içen sağlıklı Sağlık Meslek Mensubu ile 15 Eylül-30 Ekim 2017 tarihleri arasında Sağlık Bilimleri Fakültesi Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi ndeyürütüldü.Veriler üç bölümden oluşan 34 parametrelik bir anket sorularının yüzyüze görüşme tekniği kullanılarak doldurulması ile toplandı. BULGULAR:Katılımcıların %75 i kadındı.Katılımcılar Sağlık Meslek Mensubu idiler. Katılımcıların %80 i Tütün Ürünlerinin Zararlarının önlenmesi ve Kontrolü Hakkındaki Kanundan haberdar.%100 ü bu yasayı destekliyor. Araştırmaya katılanların Kapalı Alanlarda Sigara İçme Yasağına dair yasanın sigarayı azaltmalarına etkisi olduğunu söyleyen %45,Sigaranın zararları ile ilgili Kamu Spotlarını etkili bulan katılımcı %64, Sigara paketleri üzerindeki uyarı yazılarının bulunmasını destekliyen %61, %81 i Dumansız Hava sahasının genişletilmesini destekliyor, Araştırmaya katılanlar arasında sigarayı bırakmasında en etkili olacak şey %29 ciddi bir sağlık problemi yaşaması. Eğitimdüzeyi,gelir düzeyi ve bilgi düzeyi ile sigarayı bırakma arasında istatiksel olarak orantı bulunamadı TARTIŞMA VE SONUÇ:Göğüs hastalıkları hastaneleri sigara içen bireylerin sağlık sorunları ile karşılaşmada ve örnek teşkil etmesinde önemlidir.TürkToraks Derneği verilerine göre Koah,ani kalp ölümleri,kanserler,tüberküloz,astım,solunum yetmezliği sigaraya bağlı gelişen hastalıklardır.Bu hastalıklara sahip olan hastaların göğüs hastalıkları klinikleri,acilservisler,yoğunbakım,palyatif bakım klinikleri gibi birimlerde yaşadıkları sıkıntılar,yaşam kalitelerinin bozulması,solunum cihazına bağlı yaşam sürme ve hatta ölümle sonuçlandığına buralarda çalışan sağlık meslek mensupları birebir şahit olmaktadır.Buna rağmen araştırmada sigara içen sağlık meslek mensupları kendileri ciddi bir sağlık sıkıntısı ile karşılaşmadan sigarayı bırakmayı düşünmemektedir(%31)Araştırmaya katılanların tümünün Göğüs hastalıkları hastanesinde çalışmaları ve sigara bırakma polikliniği hastane bünyesinde olmasına rağmen sigara bırakmayı deneyenlerin %43 kendi kendine bırakmayı denemesi ve başarılı olamaması anlamda sigara bırakma polikliniği çalışanlar için daha aktif hale getirilmesi düşünülebilir. Anahtar Kelimeler: tütün, Sigara, Göğüs Hastalıkları Hastanesi,Sağlık Meslek Mensubu, 5727 sayılı Kanun, Dumansız Hava Sahası

Page 22: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 6- Aktif Akciğer Tüberkülozlu Hastalarla Temas Eden Sağlık Personeli Taraması

Ayşe Danış1 Peri Meram Arbak2

Düzce Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi

1. Enfeksiyon Kontrol Komite Hemşiresi,

2. Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

Giriş; Hastalarla yakın teması olan sağlık çalışanları Akciğer tüberkülozlu hasta ile karşılaşmaları açısından risk taşımaktadırlar.

Yöntem; Hastanemiz Dahili Yoğun Bakım Ünitesi’ne dış merkezden entübe halde status epileptikus ve

pnömoni tanıları ile 20 şubat 2017 tarihinde devir alınan 36 yaşındaki erkek hasta, daha önce beyin tm

tanısı ile opere olmuştu. Kemoterapi (KT) ve Radyoterapi (RT) tedavilerini almış olan immünsüprese

hasta idi. Yatışından 10 gün kadar sonra balgam ARB tetkikinin 3 pozitif gelmesi üzerine gerekli tedavi

başlanarak hava yolu önlemleri alınmıştır. Önlemler arasında; UV lambalı tek kişilik Yoğun Bakım Ünitesi

(YBÜ) odasında yatış ve personelin N95 maske takması ve oda kapısının sürekli kapalı tutulması yer

almaktaydı. Diğer hasta ise (62 yaş, erkek) 13 mart 2018 tarihinde hastanemiz Acil Servisi’ne nefes

darlığı, solunum sıkıntısı ile başvurmuş ve entübe edilerek Dahili YBÜ’ne kabul edilmişti. Altta yatan

KOAH, KKY, HT, DM hastalıkları var olup, 5 yıldır süren öksürük şikayeti son bir hafta içerisinde artış

göstermiş ve tüberküloz plörezi düşünülmüş olup gerekli antitüberkülo tedavi başlanmıştı.

Bu hastaların bakımları sırasında yakın temasta bulunan bölüm çalışanlarına PPD testi yapılarak, akciğer

grafileri çektirtildi. PPD yapıldıktan 72 saat sonra okundu. Ondokuz erkek ve 15 kadın olmak üzere 34

sağlık çalışanı tarandı. Bu çalışanların 6 tanesi temizlik ve hastabakıcı olarak, 19 tanesi hemşire, 5 tanesi

doktor, 2 tanesi öğrenci hemşire ve 2 tanesi de öğrenci doktor olarak görev yapmaktaydılar. PPD sonucuna

göre, 2 temizlik personeli, 2 hemşire, 1 doktor ve 1 öğrenci hemşire olmak üzere 6 kişinin PPD si 0-5 mm

olarak saptandı (hastaların tümüne Booster tetkiki yapıldı) ve 3 ay sonra kontrol PPD leri yapıldı

sonuçlarının yine 0-5 mm gelmesi üzerine her hangi bir tedavi başlanmadı. Akciğer grafilerinde

tüberküloz lehine herhangi bir sonuç görülmedi.

Sonuç; Tüberküloz tanısı konulana kadar özellikle allta yatan kronik hastalıkları olan, yakın zamanda KT

ve RT alan malignite hastaları, nedeni bilinmeyen ateş, nefes darlığı, geçmeyen öksürük gibi fırsatçı

mikroorganizmalarla enfekte olabileceği düşünülen hastalarla temasta akciğer tüberkülozu akla gelmeli ve

gerekli hava yolu önlemleri alınarak hastayla temas edilmesi konusunda sağlık çalışanları bilgilendirilmeli

ve eğitimler periyodik olarak tekrarlanmalıdır. Olgu sunumumuzda sağlık çalışanlarının tüberküloz hastası

ile temaslarında uygun koruyucu önlemlerin alındığı ve PPD negatif sağlık çalışanlarında negatifliğin

sürdüğü gözlendi. PPD pozitif olanlarda da klinik ve radyolojik olarak tüberküloz lehine bulgu saptanmadı.

Anahtar Kelimeler; Sağlık Çalışanları, Akciğer Tüberkülozu, temaslı taraması

Page 23: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 7- İSTANBUL’DA 2015-2017 YILLARIHIV (+) TÜBERKÜLOZ HASTALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Hemşire Mine ŞAFAK* Dr. Sibel AL** Prof. Dr. Zeki KILIÇASLAN*** *İstanbul Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Tüberküloz Birimi **İstanbul Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Tüberküloz Birim Uzmanı ***İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları A.D AMAÇ:İstanbul’da 2015-2017 yıllarında tedavi gören HIV (+) Tüberküloz (TB) hastaların demografik ve klinik özelliklerinin değerlendirilmesi. GEREÇ-YÖNTEM:İstanbul’ da 2015-2017 yıllarında tedaviye alınan HIV (+) TB hastalarının dosyaları geriye dönük olarak değerlendirildi. Hastaların demografik, klinik, mikrobiyolojik verileri ve tedavi sonuçları TUTSA kayıtları üzerinden elde edildi. BULGULAR: 2015-2017 yıllarında İstanbul’da tedaviye alınan toplam TB hastalarının 118 ‘i (%1,04) HIV (+) bulunmuştur.Bu oran 2015 yılında %0,9 iken 2017 yılında %1,2’dir.Hastaların % 11 yabancı ülke doğumlu (YÜD), 105’i (%89) erkek idi. Olguların 80’i (%67,8) 0-44 yaş grubunda, 3’ü (% 2,5) 65 yaş üstünde bulunmuştu. Hastaların 97’i( % 82,2) yeni, 12’i (% 10,2) nüks ve 7’si (% 5,9) tedaviyi terkten dönen olgu idi. Hastaların 88’i (% 74,6) akciğer tüberkülozudur. Akciğer tüberkülozu olgularının %42 yayma pozitif, 52’u(% 59,1) kültür pozitif bulunmuştur.Direnç testi yapılan 57 olgunu %64,9’utüm ilaçlara duyarlı, 5 (%8,8) olgu ÇİD-TB bulunmuştur. Bu oran HIV(-) veya HIV testi yapılmamış kişilerde görülen %4,8(287/6004) oranına göre yüksektir. HIV (+)TB Olguların 107’ si (%90,7) TB tedavisi ile birlikte anti retroviral tedavi almıştır.Tedavi sonuçlarının değerlendirilmesinde halen tedavisi süren 18 olgu dışarıda bırakıldığında HIV (+) olgularda (n: 100) %72’ i tedavi başarısı, %12 tedaviyi terk , % 10 ölüm saptanmıştır.HIV (+) olgular, diğer olgularla ( ölüm: % 4, 293/7215, tedavi başarısı %88,7, 6397/7215) karşılaştırıldığında, ölüm oranının yüksek tedavi başarısının düşük olduğu görülmektedir.

SONUÇ: İstanbul’ da TB olgularında HIV(+) bulunma oranı artmaktadır.HIV (+) TB olgularının yönetiminin iyileştirilmesi gereklidir.

Page 24: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 8- İSTANBUL’DA GÖÇMEN TB OLGULARINDA BİLDİRİM VE TAKİP SONUÇLARI

Hemşire Mine ŞAFAK* Funda AŞKUN* Aylin MİDİLLİ* Dr. Sibel AL** Dr. Onur CEYHAN AKSU*** Prof. Dr. Zeki KILIÇASLAN**** *İstanbul Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Tüberküloz Birimi **İstanbul Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Tüberküloz Birim Uzmanı ***İstanbul Verem Savaşı Derneği **** İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları A.D

Amaç: İstanbul’da Yabancı Ülke Doğumlu (YÜD) tüberküloz(TB) olgu sayısı giderek aratmaktadır. Bu çalışmada TB bildirimi yapılan yabancı olgularının kayıt ve tedavi takip sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlandı.

Metod: Olguların bildirim kayıtları, bildirim sonuçlarının bilgileri, demografik bilgiler ve tedavi sonuçları İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü kayıtlarından elde edildi.

Bulgular:2015-2017 yıllarında İstanbul’ da 1175 YÜD olguda TB bildirimi yapılmıştır. Bildirimlerin 909’u (% 77,4) kamu hastanelerinden, 161’i (%13,7) Verem Savaşı Dispanserlerinden, 75’i (% 6,4) özel kurumlardan, 30 (% 2,5) tıp fakültelerinden gerçekleştirilmiştir. Olguların %62,8 ‘i (738/1175)erkek, % 37,2 (437/1175) kadın, % 73,7’ si (862/1169) 35 yaş altı, % 10,2 ‘si (119/1169) 15 yaş altı çocuktu. Bildirimi yapılan 1175 YÜD olgunun 217’sine ( % 18,5) ulaşılamamıştır. Ulaşılamayan olgu oranı 5 yaş altı çocuklarda % 25,8’dir(18/70). Bu oranlar aynı yıllarda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarında saptanan %4,8 (548/11332) oranına göre çok yüksek olarak görülmektedir. Bildirimi yapılan YÜD olgulardan TB tanısı ile tedaviye alınanlarda halen tedavide olanlar hariç tutulursa, tedavi başarısı % 59,6 (576/ 966), tedavi terki %12,2 (118/966), ölüm %2,3 (22/966) olarak bulunmuştur.

Sonuç: TB Bildirim yapılan YÜD olgularının kayıt altına alınma ve tedavi başarı oranları düşüktür. İstanbul’da göçmen TB kontrol programının iyileştirilmesi gereklidir.

Page 25: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 8- İSTANBUL’DA GÖÇMEN TB OLGULARINDA BİLDİRİM VE TAKİP SONUÇLARI

Hemşire Mine ŞAFAK* Funda AŞKUN* Aylin MİDİLLİ* Dr. Sibel AL** Dr. Onur CEYHAN AKSU*** Prof. Dr. Zeki KILIÇASLAN**** *İstanbul Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Tüberküloz Birimi **İstanbul Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Tüberküloz Birim Uzmanı ***İstanbul Verem Savaşı Derneği **** İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları A.D

Amaç: İstanbul’da Yabancı Ülke Doğumlu (YÜD) tüberküloz(TB) olgu sayısı giderek aratmaktadır. Bu çalışmada TB bildirimi yapılan yabancı olgularının kayıt ve tedavi takip sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlandı.

Metod: Olguların bildirim kayıtları, bildirim sonuçlarının bilgileri, demografik bilgiler ve tedavi sonuçları İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü kayıtlarından elde edildi.

Bulgular:2015-2017 yıllarında İstanbul’ da 1175 YÜD olguda TB bildirimi yapılmıştır. Bildirimlerin 909’u (% 77,4) kamu hastanelerinden, 161’i (%13,7) Verem Savaşı Dispanserlerinden, 75’i (% 6,4) özel kurumlardan, 30 (% 2,5) tıp fakültelerinden gerçekleştirilmiştir. Olguların %62,8 ‘i (738/1175)erkek, % 37,2 (437/1175) kadın, % 73,7’ si (862/1169) 35 yaş altı, % 10,2 ‘si (119/1169) 15 yaş altı çocuktu. Bildirimi yapılan 1175 YÜD olgunun 217’sine ( % 18,5) ulaşılamamıştır. Ulaşılamayan olgu oranı 5 yaş altı çocuklarda % 25,8’dir(18/70). Bu oranlar aynı yıllarda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarında saptanan %4,8 (548/11332) oranına göre çok yüksek olarak görülmektedir. Bildirimi yapılan YÜD olgulardan TB tanısı ile tedaviye alınanlarda halen tedavide olanlar hariç tutulursa, tedavi başarısı % 59,6 (576/ 966), tedavi terki %12,2 (118/966), ölüm %2,3 (22/966) olarak bulunmuştur.

Sonuç: TB Bildirim yapılan YÜD olgularının kayıt altına alınma ve tedavi başarı oranları düşüktür. İstanbul’da göçmen TB kontrol programının iyileştirilmesi gereklidir.

P 9- Denizli Verem Savaş Dispanserinde taranan zoonotik tüberküloz temaslılarının değerlendirilmesi

H. Betül ABDÜLOĞLU1,Semra DEMİR1,Nilüfer Savurmuş2, Hande Şenol3, Göksel Altınışık2 1Verem Savaşı Dispanseri,Denizli 2Pamukkale Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı,Denizli 3Pamukkale Üniversitesi Biyoistatistik Ana Bilim Dalı,Denizli

Amaç:Denizli ilinde Zoonotik tüberküloz(İnek,sığır) temaslılarını inceleyerek latent enfeksiyon durumlarını saptayarak,hangi oranda kemoprofilaksi verildiğinin,TB gelişme durumlarının araştırılmasıdır.Zoonotik TB nedeniyle Mycobacterium bovis enfeksiyonunun insanlara geçişini araştırarak insanda Mycobacterium tuberculosis kaynaklı TB hastalarının temaslılarından alınan örnek grupla PPD pozitiflik durumları arasında farklılık olup olmadığını değerlendirmek amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem:Araştırmamız retrospektif bir çalışma olup 2013-2017 yılları arasında Denizli Verem Savaş Dispanserine başvuran,yaş sınırı olmaksızın zoonotik TB temaslılarına ait bilgiler dosyalarından derlenmiştir.Karşılaştırma grubu olarak bu yıllar arasında dispansere kaydı yapılmış insan TB temaslılarından 60 PPD pozitif, 60 PPD negatif,yaşa, cinsiyete göre eşleştirilmiş,randomize örneklem değerlendirmeye alınmıştır.Temaslıların yaş,cinsiyetleri,akciğer radyogramları,balgamARB,PPD testi,kemoprofilaksi verilme,aktif TB gelişip gelişmeme durumları hasta dosyaları incelenerek belirlendi.Veriler SPSS 24.0 paket programıyla analiz edildi.Sürekli değişkenler ortalama ± standart sapma ve kategorik değişkenler sayı ve yüzde olarak hesaplandı.

Bulgular:Son 5 yılda Denizli VSD’ne başvuran toplam 1061 zoonotik TB temaslıydı.578(%54,5) erkek, 483(%45,5)i kadındı.Temaslı yaş ortalaması 34,66 ±18,7 idi.PPD pozitifliği saptanan 136(%12,8) temaslının tamamına kemoprofilaksi başlanmıştır.Tedavisini tamamlayan 127(%93,4),terk eden 9(%6,6) h astaydı.Temaslıların 3(%0,3)’de akciğer bulgusu mevcuttu.Balgam ARB 15 (%1,4) temaslıda bakılmıştı.Zoonotik TB temaslısı kişilerdeki PPD pozitifliğinin 36 yaş üzeri grupta anlamlı olarak daha fazla görüldü.İnsan TB temaslı kişilerde ise anlamlı farklılılık yoktu.

Sonuç:İnsan TB temaslılarında daha genç yaştakilerde PPD pozitifliği fazla olmadığı halde zoonotik TB’da ileri yaş temaslıların daha yüksek oranda PPD pozitifliğine sahip olması,ilerleyen yaşlarda M.bovis ile enfeksiyon gelişmesi (temasın artması, enfekte sütlerin kaynatılmadan tüketilmesi gibi olası etkenlerle yatkınlığın artma ihtimalini akla getirmektedir.Ayrıca çalışmamızda aktif şikâyeti olan hastalarda balgam incelemesinde M.bovis izole edilmemesi insanlara bulaşının kısıtlı olması,bulaş olsa bile aktif hastalık tablosu gelişmeyebileceği konularında akıllarda soru işareti bırakmaktadır.Bulgularımızın,ülkemizde yapılacak daha geniş kapsamlı çalışmalarla desteklenmesi gerektiği kanısına varılmıştır.

Page 26: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 10-Tüberküloz Kavitesinde Mantar Topu Yonca Sekibağ, Emine Karabul, Deniz Öngel Harbiyeli, Gül Öngen

İstanbul Üniversitesi -Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı

GİRİŞ

Sekel tüberküloz kaviteleri mantar topu oluşumu ile komplike olabilir. TB reaktivasyonu ayrıcı tanısında mantar bir etken olarak akla gelmelidir.

BULGULAR

Bilinen kronik hastalık öyküsü olmayan 44 yaşında erkek hasta, 2013 yılında öksürük, balgam, hemoptizi şikayetleri ile dış merkeze başvurmuş. Balgamda ARB ve kültür pozitifliği ile yeni tanı akciğer tüberkülozu kabul edilerek anti-TB tedavi başlanmış. Tedavisi 6 ay sonra kür kabul edilerek sonlandırılmış. Hastanın TB tedavisinden sonra 2017 Eylül ayına kadar herhangi bir şikayeti olmamış. O dönemde yarım çay bardağı kadar hemoptizisi olmuş. Bu şikayeti ile dış merkeze başvurusunda Toraks BT çekilmiş. Toraks BT’de sağ akciğer üst lob apikal segmentte kaviter lezyon izlenen hastada, yapılan balgam ARB ve TB kültür incelemeleri sonucunda aktif tüberküloz düşünülmemiş. Hemoptizisi nedeni ile cerrahi önerilen hasta cerrahiyi kabul etmemiş. 10 ay sonra Temmuz 2018’de hemoptizisi tekrarlayan hasta tarafımıza başvurdu. Çekilen toraks BT’de daha önce mevcut olan kavitenin içinde mantar topu ile uyumlu görünüm izlendi. Aspergilloma? TB reaktivasyonu? ön tanıları ile bronkoskopi yapıldı. Yapılan bronkoskopide sağ akciğer üst lob anterior segment koagülüm ile tıkalı olarak görüldü, bronş aspirasyon ile açıldı. Bronş lavaj örneklerinde ARB görülmedi, mantar kültürü, TB kültürü ve tüberküloz dışı mikobakteri kültürlerinde üreme olmadı. Hastada aktif TB düşünülmedi. Aspergilloma düşünülen ve hemoptizisi devam eden hasta göğüs cerrahisine yönlendirildi.

SONUÇ

Aspergilloma olgularının tedavi seçeneklerinin başında sistemik tedaviler gelir; ancak kavite duvarının kalın olması ilaçların yeterli düzeyde etki gösterememesine sebep olabilir. Bu nedenle relaps oranı yüksek olan ve hemoptizisi devam eden olgularda cerrahiye yönlendirmek en uygun seçenektir.

Page 27: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 10-Tüberküloz Kavitesinde Mantar Topu Yonca Sekibağ, Emine Karabul, Deniz Öngel Harbiyeli, Gül Öngen

İstanbul Üniversitesi -Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı

GİRİŞ

Sekel tüberküloz kaviteleri mantar topu oluşumu ile komplike olabilir. TB reaktivasyonu ayrıcı tanısında mantar bir etken olarak akla gelmelidir.

BULGULAR

Bilinen kronik hastalık öyküsü olmayan 44 yaşında erkek hasta, 2013 yılında öksürük, balgam, hemoptizi şikayetleri ile dış merkeze başvurmuş. Balgamda ARB ve kültür pozitifliği ile yeni tanı akciğer tüberkülozu kabul edilerek anti-TB tedavi başlanmış. Tedavisi 6 ay sonra kür kabul edilerek sonlandırılmış. Hastanın TB tedavisinden sonra 2017 Eylül ayına kadar herhangi bir şikayeti olmamış. O dönemde yarım çay bardağı kadar hemoptizisi olmuş. Bu şikayeti ile dış merkeze başvurusunda Toraks BT çekilmiş. Toraks BT’de sağ akciğer üst lob apikal segmentte kaviter lezyon izlenen hastada, yapılan balgam ARB ve TB kültür incelemeleri sonucunda aktif tüberküloz düşünülmemiş. Hemoptizisi nedeni ile cerrahi önerilen hasta cerrahiyi kabul etmemiş. 10 ay sonra Temmuz 2018’de hemoptizisi tekrarlayan hasta tarafımıza başvurdu. Çekilen toraks BT’de daha önce mevcut olan kavitenin içinde mantar topu ile uyumlu görünüm izlendi. Aspergilloma? TB reaktivasyonu? ön tanıları ile bronkoskopi yapıldı. Yapılan bronkoskopide sağ akciğer üst lob anterior segment koagülüm ile tıkalı olarak görüldü, bronş aspirasyon ile açıldı. Bronş lavaj örneklerinde ARB görülmedi, mantar kültürü, TB kültürü ve tüberküloz dışı mikobakteri kültürlerinde üreme olmadı. Hastada aktif TB düşünülmedi. Aspergilloma düşünülen ve hemoptizisi devam eden hasta göğüs cerrahisine yönlendirildi.

SONUÇ

Aspergilloma olgularının tedavi seçeneklerinin başında sistemik tedaviler gelir; ancak kavite duvarının kalın olması ilaçların yeterli düzeyde etki gösterememesine sebep olabilir. Bu nedenle relaps oranı yüksek olan ve hemoptizisi devam eden olgularda cerrahiye yönlendirmek en uygun seçenektir.

P11-KAĞITHANE VEREM SAVAŞ DİSPANSERİNİN KÜLTÜR, İDT SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ (2009-2017)

Hemşire Bahar Bilgin SARIHAN*, Merve Kantarcı Toraman,* Nilüfer Yalçın**, Aylin Babalık***

*Kağıtane VSD, Kağıthane İSTANBUL

**İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü

*** SB Üniversitesi Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi EAH Hastanesi

AMAÇ: 2009-2017 yıllar arası Kağıthane VSD kültür ve İDT verilerinin değerlendirilmesini amaçlanmıştır.

GEREÇ-YÖNTEM: 2009–2017 tarihleri arası dispanser verileri ile belirtilen dönemde VSD’ne kaydedilen 1500 hastanın dosya verileri, kültür ve İDT sonuçları retrospektif olarak incelenmiştir.

BULGULAR: 2009-2017 yılları arasında Kağıthane VSD’ne kaydedilen 1500 hastanın 981’i(%65,4) akciğer, 519’u (%34,6) akciğer dışı tüberkülozudur. 1500 hastanın 747’sine (%49.8) IDT çalışılmıştır. 624’ü(%83,5) yeni, 123’ü(%17,5) önceden tedavi görmüş olgu. 981 akciğer tüberkülozu hastasının 874’üne (%89,1) kültür yapılmıştır. Akciğer tüberkülozu hastalarında kültür yapılma oranı yıllara göre %77, %84, %94, %95, %87, %93, %89, %97 ve %93’dü. 874 hastanın 712’sinin (%81,5) kültür pozitifliği saptanmıştır. Akciğer tüberkülozu kültür pozitif 712 hastada İDT yapılma oranı 2009’da %88, 2010’da %97, %2011’de %89, 2012’de %98, 2013’de %95, 2014’de %98, 2015’de %94, 2016’d a %98, 2017’d e %98’di. IDT sonuçları değerlendiğinde; tüm ilaçlara hassas %79 (593), en az bir ilaç direnç oranı %20.6 (154), HR direnci 52 (%6.9) saptanmıştır. En az bir ilaç direnç bulunan hastalardaki önceden tedavi görmüş hasta sayısı %28(43), yeni hasta sayısı %72 (111)’di. HR dirençli hastaların 23’ü(%44) yeni, 29’u(%56) önceden tedavi görmüş hasta olarak saptanmıştır.

SONUÇ: Dispanserimizde 2009-2017 arasında kayıt altına alınan hastalara ait kültür ve İDT verileri değerlendirildiğinde, hem kültür, hem de İDT yapılma oranlarında artış olduğu; önceden tedavi görmüş hastalarda HR direnç oranının yüksek bulunduğu görülmektedir.

Page 28: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P12- 2005 ile 2018 Yılları Arasında Osmaniye İli Verem Savaş

Dispanserliğinde Takipli Kas İskelet Sistemi Tüberkülozu Olgularının

Değerlendirilmesi

Uzm. Dr. Mikail ÖZDEMİR*

Uzm. Dr. Timuz EKİZ

Giriş: Kas-iskelet sistemi tüberküloz enfeksiyonu tanısı klinisyenler için oldukça karmaşıktır

ve yüksek bir şüphe gerektirir. Semptomların başlangıcı, pozitif tüberkülin deri testi ve

uyumlu radyografik bulguların kombinasyonu, teşhisi kuvvetlendirir. Tüberküloz, sinoviyal

sıvının aspirasyonu veya kemik&sinoviyumun biyopsisinden pozitif kültür veya histolojik

kanıt ile doğrulanmalıdır. Omurga tutulumu durumunda ciddi kemik ve eklem yıkımı ve ağır

nörolojik sekel oluşumunu önlemek için kas-iskelet tüberkülozunun tanı ve tedavisi

önemlidir. Bu çalışmada, Osmaniye VSD’ye kayıtlı hastalardan 2005 ile 2018 yılları arasında

kas-iskelet sistemi tutulumu olan tüberküloz hastaları retrospektif olarak tanımlayıcı şekilde

analiz edilmiştir.

Materyal & Metod: 2005 ile 2018 yılları arasında Osmaniye Merkez VSD’ye kayıtlı 1107

hastanın dosyaları gerekli izinler alındıktan sonra geriye dönük olarak taranmış ve sadece kas-

iskelet tutulumu olanlar; hastalık ile tanı ve tedavi süreci ile hastalık takip bilgileri bilgisayar

ortamına aktarılmıştır. SPSS 23.0 proğramı ile gerekli analizler yapılmıştır.

Bulgular: Toplam 1210 hastanın 28’inde (%2,3 (Erkek/Kadın=12/16)) kas-iskelet sistemi

tüberkülozu saptanmıştır. Hastaların tanı anındaki yaş ortalaması 44,1 ± 18,0 yıldır. Vakaların

dağılımı göz önüne alındığında; 13 hastada (%46,5) vertebra tutulumu, 12 hastada (%42,9)

vertebra dışı kemik tutulumu, 3’ünde (%10,7) Pot hastalığı saptanmıştır. Hastaların tanı

anındaki ARB pozifliği oranı %6,9 iken kültürde pozitiflik %3,4’dür. Hastaların %6,9’unda

kür sağlanırken, %72,4’ünde tedavi tamamlanma şeklinde sonlanmıştır. Tedavi süresi nakil

giden hastalar çıkarıldığında ortalama 14,3 ± 5,3 aydır.

Sonuç: Klasik tüberküloz erkeklerde daha sık iken kas-iskelet sistemi tüberkülozu olguları

kadınlarda daha yüksek oranda gözlenmiştir. 13 yıllık retrospektif değerlendirme sonrası nadir

olmakla birlikte kas-iskelet sistemi tüberkülozunun atlanmaması gerektiği ve klasik

tüberküloza göre farklı dağılım gösterdiği saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler: eklem, kas-iskelet, retrospektif, tuberküloz

Page 29: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P12- 2005 ile 2018 Yılları Arasında Osmaniye İli Verem Savaş

Dispanserliğinde Takipli Kas İskelet Sistemi Tüberkülozu Olgularının

Değerlendirilmesi

Uzm. Dr. Mikail ÖZDEMİR*

Uzm. Dr. Timuz EKİZ

Giriş: Kas-iskelet sistemi tüberküloz enfeksiyonu tanısı klinisyenler için oldukça karmaşıktır

ve yüksek bir şüphe gerektirir. Semptomların başlangıcı, pozitif tüberkülin deri testi ve

uyumlu radyografik bulguların kombinasyonu, teşhisi kuvvetlendirir. Tüberküloz, sinoviyal

sıvının aspirasyonu veya kemik&sinoviyumun biyopsisinden pozitif kültür veya histolojik

kanıt ile doğrulanmalıdır. Omurga tutulumu durumunda ciddi kemik ve eklem yıkımı ve ağır

nörolojik sekel oluşumunu önlemek için kas-iskelet tüberkülozunun tanı ve tedavisi

önemlidir. Bu çalışmada, Osmaniye VSD’ye kayıtlı hastalardan 2005 ile 2018 yılları arasında

kas-iskelet sistemi tutulumu olan tüberküloz hastaları retrospektif olarak tanımlayıcı şekilde

analiz edilmiştir.

Materyal & Metod: 2005 ile 2018 yılları arasında Osmaniye Merkez VSD’ye kayıtlı 1107

hastanın dosyaları gerekli izinler alındıktan sonra geriye dönük olarak taranmış ve sadece kas-

iskelet tutulumu olanlar; hastalık ile tanı ve tedavi süreci ile hastalık takip bilgileri bilgisayar

ortamına aktarılmıştır. SPSS 23.0 proğramı ile gerekli analizler yapılmıştır.

Bulgular: Toplam 1210 hastanın 28’inde (%2,3 (Erkek/Kadın=12/16)) kas-iskelet sistemi

tüberkülozu saptanmıştır. Hastaların tanı anındaki yaş ortalaması 44,1 ± 18,0 yıldır. Vakaların

dağılımı göz önüne alındığında; 13 hastada (%46,5) vertebra tutulumu, 12 hastada (%42,9)

vertebra dışı kemik tutulumu, 3’ünde (%10,7) Pot hastalığı saptanmıştır. Hastaların tanı

anındaki ARB pozifliği oranı %6,9 iken kültürde pozitiflik %3,4’dür. Hastaların %6,9’unda

kür sağlanırken, %72,4’ünde tedavi tamamlanma şeklinde sonlanmıştır. Tedavi süresi nakil

giden hastalar çıkarıldığında ortalama 14,3 ± 5,3 aydır.

Sonuç: Klasik tüberküloz erkeklerde daha sık iken kas-iskelet sistemi tüberkülozu olguları

kadınlarda daha yüksek oranda gözlenmiştir. 13 yıllık retrospektif değerlendirme sonrası nadir

olmakla birlikte kas-iskelet sistemi tüberkülozunun atlanmaması gerektiği ve klasik

tüberküloza göre farklı dağılım gösterdiği saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler: eklem, kas-iskelet, retrospektif, tuberküloz

P13- Osmaniye İli Verem Savaş Dispanserliğine Başvuran Hastaların

Retrospektif Değerlendirilmesi Uzm. Dr. Mikail Özdemir*

Giriş: Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörünün de belirttiği gibi, tüberküloz(TB) sınır

tanımayan, herkesin tehlike altında olabildiği, yoksulluk, yetersiz beslenme veya çatışmaların

olduğu yerlerde büyüyen bir sağlık sorunudur. Ülkemizin komşularının içinde bulunduğu

siyasi belirsizlik, savaşlar ve göç dalgası göz önünde bulundurulduğunda, TB’nin hafife

alınmaması ve dikey örgütlenme yapısından taviz vermeden hastalıkla mücadele edilmesi

gerekmektedir. Bu çalışmada, Suriye’ye yakın komşu ve aynı zamanda sınırları içerisinde iki

tane mülteci kampına ev sahipliği yapan Osmaniye’nin 2005-2018 yılları arasında VSD’ye

kayıtlı TB hastaları retrospektif-tanımlayıcı şekilde analiz edilmiştir.

Gereç ve Yöntem: 2005-2018 yılları arasında Osmaniye Merkez VSD’ye kayıtlı 1107

hastanın dosyaları gerekli izinler alındıktan sonra geriye dönük olarak taranmış ve hastalık ile

tanı ve tedavi süreci ile hastalık takip bilgileri bilgisayar ortamına aktarılmıştır ve SPSS 23.0

proğramı ile değerlendirilmiştir.

Bulgular: 1107 hastanın 50’sinde (%4,9) tüberküloz tanısının yanlış olduğu saptanmıştır, 57

(%5,1) hastada ise tedavi sonucuna ulaşılamamıştır ve çalışmadan çıkarılmıştır. Hastaların

tanı anındaki yaşı ortalama 41,3 ±18,2 iken %64’ü erkek ve %36’sı kadındır. Hastaların

%96,8’i ferdi muayene için başvurmuş ve vakaların %88,4’ü yeni olgu olarak raporlanmıştır.

Hastalık yeri %66,6 akciğer iken %28,1 akciğer dışı ve %5,3 her ikisi birlikte gözlenmiştir.

Extrapulmoner tutulum en sık %35,4 ile lenf nodu olurken, %34,92 plevra, %8,2 kemik ve

%6,34 gastrointestinal sistem tutulumu saptanmıştır. Tedavi süresi ortalama 8,03 ± 3,60 aydır.

Hastaların %53,2’sinde tedavi tamamlama ve %30,1’inde kür gözlenmiştir. Tedaviye

başlanan yıl arttıkça tedavi süresinin kısaldığı saptanmıştır (r:-0,54 p<0,001).

Sonuç: TB ile mücadelede dosyaların kalitesi, mevcut hasta profilinin analizinde önemli yer

tutmaktadır. Yeni tedavi rejimleri ile tedavi süreleri kısalmış ve başarı artmıştır.

Anahtar Kelimeler: extrapulmoner, retrospektif, tuberküloz.

Page 30: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P14- YAYGIN İLACA DİRENÇLİ TÜBERKÜLOZ : 13 OLGU Aylin Babalık1, Tülin Kuyucu1, Fatma Kutluhan1, Gülay Yıldız1, Olga Akkan1, Kaya Köksalan2 1. Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları Ve Göğüs

Cerrahisi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi 2. İstanbul Üniversitesi Aziz Sancar Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü GİRİŞ: YİD TB, isoniazid ve rifampisin direncine ek olarak, ÇİD TB tedavisinde en önemli iki sınıf ilaca direnç bir kinolona ve ikinci grup enjektabl ilaca direnç olmasıdır. Tedavisi ve tedavi yönetimi zor olan YİD-TB olgularımızı paylaşmayı amaçladık. MATERYAL-METOD: Çalışmamızda SB Üniversitesi Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları tüberküloz servislerimizde 2014-2018 yılları arasında, YİD TB olarak tanı ve tedavi edilen hastalar değerlendirildi. Hastaların yaş, cinsiyet, uyruğu, direnç paternleri, tedavi rejimleri, tedavi sonuçları, balgam ve kültür konversiyonu değerlendirildi. BULGULAR: Teşhis ve tedavi edilen 13 YİD TB hasta çalışmaya alındı. Hastaların yaş ortalaması 32.92±9.84 idi. 13 hastanın 8’i erkekti. Hastaların uyrukları; Azerbeycan 4, Türkmenistan 6, Türkiye Cumhiriyeti 3 olarak kaydedildi. Hastaların 10’u daha onceden birinci ve ikinci sıra ilaçlar ile tüberküloz tedavisi görmüştü. Ortalama dirençli ilaç sayısı 7 idi. Hastaların tedavi süresi 24 ay olarak planlandı. Hastaların tedavisinde 12 linezolid, 9 klofazimin, 7 kapreomisin, 2 bedaqulin kullanıldı. Hastaların kültür konversiyonu ortalama 3.08±2.39 ay olarak saptandı. Hastaların tedavi sonuçları kür 5, tedavi terk 2, tedavi altında 5 olarak değerlendirildi. SONUÇ: Yaygın ilaca dirençli TB, küresel TB kontrolünü tehdit etmektedir, Direnç oranı yüksek ülkelerden göç nedeniyle, YİD TB vakaları toplumumuzda görülmeye başlamıştır. Yeni ilaçların ve tedavi rejimlerinin kısıtlı olması YİD-TB tedavisini zorlaştırmaktadır. Yeni ilaçlara ve tedavi rejimlerine ihtiyaç vardır.

Page 31: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 15- İSTANBUL’DA 2010-2016 YILLARINDA TEDAVİ GÖREN MAHKUM TÜBERKÜLOZ HASTALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Hemşire Mine ŞAFAK* Dr. Sibel AL** Prof. Dr. Zeki KILIÇASLAN*** *İstanbul Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Tüberküloz Birimi **İstanbul Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Tüberküloz Birim Uzmanı *** İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları A.D AMAÇ: İstanbul’ da 2010-2016 yıllarında tedavi gören mahkum tüberküloz (TB) hastalarının demografik ve klinik özelliklerinin değerlendirilmesi. GEREÇ-YÖNTEM: İlimizde 2010-2016 yıllarında tedavi gören mahkum tüberküloz hastalarının dosyaları geriye dönük olarak değerlendirildi. Hastaların demografik, klinik, mikrobiyolojik verileri ve tedavi sonuçları TUTSA kayıtları üzerinden elde edildi. Bu veriler bu döne mde İstanbul’da saptanan tüm hasta verileriyle karşılaştırıldı. BULGULAR: 2010-2016 yıllarında İstanbul’da tedaviye alınan toplam TB hastalarının yaklaşık %1’i (n:300) mahkum hastadır. Hastaların 36’sı (% 12) yabancı ülke doğumlu, 293’ü (% 97,7) si erkek idi. Hastaların 251’i( % 83,7) yeni, 29’u (% 9,7) nüks ve 15’i (% 5) tedaviyi terkten dönen olgu idi. Hastaların 248’ si (% 82,7) akciğer tüberkülozudur. Akciğer tüberkülozu olgularının % 60,5 y ayma pozitif , % 75,8’ü kültür pozitif bulunmuştur. Kültür pozitif hastaların %95,6 sına direnç testi yapılmış, 12 (% 6,2) olgu Çok İlaca Dirençli TB bulunmuştur. Bu oran bu dönemdeki tüm olgularda görülen ÇİD-TB oranı olan % 5,5 (797/14509) ya göre yüksekti. Tedavi sonuçlarının değerlendirilmesinde halen tedavisi süren 17 olgu dışarıda bırakıldığında olguların (n: 241) %85’ si tedavi başarısı, 32 (%11,3) tedaviyi terk olarak tespit edilmiştir. Mahkum hastalardaki tedavi terk oranı tüm hastalardaki tedavi terk oranı olan %6.1 ( 1743/28774) göre daha yüksek bulundu. SONUÇ: Mahkum hastalarda tedaviyi terk oranları yüksektir. Hastaların cezaevi sonrası takipleri daha yakından yapılmalıdır

Page 32: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 16- VEREM SAVAŞI DİSPANSERLERİNDE GÖREVLİ SAĞLIK PERSONELİNİN İL DÜZEYİNDEKİ İŞ YÜKÜ DURUMU

Birim Sorumlusu Süleyman Murat MUTLU*, Hemşire Semra BAŞAY*, Sağlık Memuru Ahmet DOĞAN*, Uzm. Dr. Ayşegül YILDIRIM* *Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Tüberküloz Daire Başkanlığı

Amaç

Verem savaş dispanserlerinin (VSD) iş yükü durumlarını değerlendirmek.

Gereç ve Yöntem

Çalışmada VSD’lerin 2018 yılı Ekim ayında TSİM VSD-17 Formundaki verileri kullanılmıştır. 2018 yılı Ekim ayı itibari ile UTS’ye kayıtlı VSD’de çalışan hekimler ve sağlık çalışanları (hemşire, ebe, sağlık memuru) değerlendirmeye alınmıştır.

Hekim ve sağlık çalışanı başına düşen TB hasta sayısı, Ocak-Ekim toplam TB hasta sayısı üzerinden hesaplanmıştır.

Hekim ve sağlık çalışanı başına günlük muayene sayısı ekim ayındaki toplam muayene sayısı personel sayısına bölünerek hesaplanmıştır.

İllerin temaslı muayene sayısı hedefine ulaşma durumu değerlendirmesinde Bakanlıkça 2018 yılında hasta başına ≥8 temaslı muayene yapılması talimatı esas alınmıştır.

Bulgular

Türkiye genelinde Ekim ayında VSD’lerde 242 hekim, 547 sağlık çalışanı bulunmaktadır.

Hekim başına düşen TB hasta sayısının Türkiye ortalaması 32, hekim başına düşen günlük muayene sayısının Türkiye ortalaması 20, hekim başına 25’ten az TB hastası düşen 46 il, sağlık çalışanı başına düşen TB hasta sayısının Türkiye ortalaması 14, sağlık çalışanı başına 25’ten az TB hastası düşen 74 il vardır.

Hekim başına 19’dan az muayene sayısı olan 65 il, sağlık çalışanı başına 19’dan az muayene sayısı olan 74 il tespit edilmiştir.

Sonuç:

İl bazında sağlık personeli başına düşen TB hasta sayısı Tüberküloz Tanı ve Tedavi Rehberine uygundur. Ancak 6 VSD’de hekim başına düşen TB hasta sayısı >100, 8 VSD’de sağlık çalışanı başına düşen hasta sayısı >50’dir. Hekim başına düşen TB hasta sayısı ülke genelinde <100 hastadır. Sağlık çalışanı başına düşen TB hasta sayısı ortalaması <50’dir. Dolayısıyla ülke genelinde VSD’lerde çalışan personel sayısı yeterli görülmektedir. TB İl Koordinatörü, VSD’de yürütülen işleri yöneticilerine mutlaka anlatmalıdır. Bu tanıtım her yönetici değişikliğinde yapılmalıdır.

Page 33: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 16- VEREM SAVAŞI DİSPANSERLERİNDE GÖREVLİ SAĞLIK PERSONELİNİN İL DÜZEYİNDEKİ İŞ YÜKÜ DURUMU

Birim Sorumlusu Süleyman Murat MUTLU*, Hemşire Semra BAŞAY*, Sağlık Memuru Ahmet DOĞAN*, Uzm. Dr. Ayşegül YILDIRIM* *Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Tüberküloz Daire Başkanlığı

Amaç

Verem savaş dispanserlerinin (VSD) iş yükü durumlarını değerlendirmek.

Gereç ve Yöntem

Çalışmada VSD’lerin 2018 yılı Ekim ayında TSİM VSD-17 Formundaki verileri kullanılmıştır. 2018 yılı Ekim ayı itibari ile UTS’ye kayıtlı VSD’de çalışan hekimler ve sağlık çalışanları (hemşire, ebe, sağlık memuru) değerlendirmeye alınmıştır.

Hekim ve sağlık çalışanı başına düşen TB hasta sayısı, Ocak-Ekim toplam TB hasta sayısı üzerinden hesaplanmıştır.

Hekim ve sağlık çalışanı başına günlük muayene sayısı ekim ayındaki toplam muayene sayısı personel sayısına bölünerek hesaplanmıştır.

İllerin temaslı muayene sayısı hedefine ulaşma durumu değerlendirmesinde Bakanlıkça 2018 yılında hasta başına ≥8 temaslı muayene yapılması talimatı esas alınmıştır.

Bulgular

Türkiye genelinde Ekim ayında VSD’lerde 242 hekim, 547 sağlık çalışanı bulunmaktadır.

Hekim başına düşen TB hasta sayısının Türkiye ortalaması 32, hekim başına düşen günlük muayene sayısının Türkiye ortalaması 20, hekim başına 25’ten az TB hastası düşen 46 il, sağlık çalışanı başına düşen TB hasta sayısının Türkiye ortalaması 14, sağlık çalışanı başına 25’ten az TB hastası düşen 74 il vardır.

Hekim başına 19’dan az muayene sayısı olan 65 il, sağlık çalışanı başına 19’dan az muayene sayısı olan 74 il tespit edilmiştir.

Sonuç:

İl bazında sağlık personeli başına düşen TB hasta sayısı Tüberküloz Tanı ve Tedavi Rehberine uygundur. Ancak 6 VSD’de hekim başına düşen TB hasta sayısı >100, 8 VSD’de sağlık çalışanı başına düşen hasta sayısı >50’dir. Hekim başına düşen TB hasta sayısı ülke genelinde <100 hastadır. Sağlık çalışanı başına düşen TB hasta sayısı ortalaması <50’dir. Dolayısıyla ülke genelinde VSD’lerde çalışan personel sayısı yeterli görülmektedir. TB İl Koordinatörü, VSD’de yürütülen işleri yöneticilerine mutlaka anlatmalıdır. Bu tanıtım her yönetici değişikliğinde yapılmalıdır.

P 17- Tüberküloz Hastalarının Yönetiminde Risk Temelli Yaklaşım

Dr.Sibel AL* Hemşire Mine ŞAFAK** Dr.Metin ÖZAYDIN*** Dr. Abdullah Emre GÜNER**** Prof.Dr. Zeki KILIÇASLAN***** *Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Tüberküloz Birim Uzmanı ** Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Tüberküloz Birimi *** Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Başkan Yardımcısı **** Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı *****İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları A.D. Amaç: Türkiye’nin toplam TB hastalarının yaklaşık 1/3 bulunduğu İstanbul’da tedavi terk oranları yüksektir. Bu çalışmada İstanbul İl TB Birimi’nin TB kontrolünde başarıyı artırmak için başlattığı risk temelli hasta yönetimi çalışmalarının tanıtımı amaçlanmıştır.

Risk belirleme ve çalışma yaklaşımı: İstanbul’da 2018 yılı itibarıyla belirlenen “Tüberküloz Birimi Yıllık Çalışma ve Eylem Planı” çerçevesinde ildeki tedavi terk oranlarının ve olgu hızının düşürülmesi ve tüberküloz hastalarına sunulan sağlık hizmeti kalitesinin arttırılmasına yönelik yeni çalışmalar planlanmıştır. Bu amaçla 08/03/2018 tarihinde ilgili birim temsilcilerinden oluşan geniş katılımlı toplantı düzenlenmiş ve başkanlığını İstanbul Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Başkanlığı TB Birim Uzmanının yaptığı ve TB İl Koordinatörü, Tüberküloz birimi hemşiresi, Verem Savaşı Derneği temsilcisi, Sosyal Hizmet Uzmanı ve Psikologun bulunduğu “Riskli Gruptaki Tüberküloz Hastalarının Yönetimi ile ilgili komisyon” oluşturulmuştur. İlimizde gerçekleştirilen bilimsel çalışmalar (1) esas alınarak hastalarda tedavinin kötü sonlanımı açısından risk derecelendirilmesi yapılmıştır. Tablo’da en yüksek riskli hastalar gösterilmiştir.

RİSK GRUPLARI PUANLAR ALKOL BAĞIMLISI 20 MADDE BAĞIMLISI 20 TEDAVİYE UYUMSUZLUĞU OLAN OLGULAR 20 EVSİZ 20 ÇİD TB - YİD TB 20 TED. TERKTEN DÖNEN 20 MENTAL DURUM BOZUKLUĞU 20 YABANCI ÜLKE DOĞUMLU 10 HIV (+) 10 TED. BAŞARISIZLIĞI 10

Toplam risk puanı 40 ve üzerindeki 97 hasta öncelikli risk grubuna alınmıştır. Bunlar içinde tedavisi tamamlanan ve terk olanlar çıkartılarak en son 79 olgu ele alınmıştır. Olgular tek tek tartışılarak 79 hastanın 43’ünü sosyal hizmet uzmanı ziyaret etmiş, 24 olguyu psikolog değerlendirmiş, 24 olgunun bakanlık yardımı,28 olgunun dernek yardımı, 9 olgunun kaymakamlık/belediye yardımı alması sağlanmıştır. Tedavisi sonuçlanan 50 kişide 39 tedavi tamamlama, 7 tedavi terk,2 nakil,2 ölüm görülmüştür. Komisyon halen 10 puan veya üzerinde riskli hastayı takip etmektedir.

Sonuç: Elde edilen ilk sonuçlar en riskli olgulara odaklanan bu yaklaşımın İstanbul’ da TB tedavi başarısının artmasına katkı yapacağı yönündedir.

1.Babalık A, Balkan Med J. 2013 Jun;30(2):204 ve Babalık A Jpn J Infect Dis. 2013;66(2):115.

Page 34: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 18- ERKEK TÜBERKÜLOZ HASTALARINDA CİNSEL SORUN OLUR MU?

Mehmet Şen (1), Fatih Şenoğlu (1), Aydın Arslan (1), Ufuk Erdağı (2), Şeref Özkara (3)

(1) Tüberküloz Servisi Sağlık Memuru/Hemşiresi, (2) Doktor, Üroloji Uzmanı, (3) Doktor, Göğüs Hastalıkları Uzmanı. Atatürk Göğüs Hastalıkları ve GCEA Hastanesi, Ankara

Amaç: Erkek tüberküloz hastalarının cinsel sorun yaşayıp yaşamadıklarını öğrenmek.

Yöntem: Hastanemizde tedavi gören tüberküloz hastalarına yönelik hazırlanan bir anketle bilgi toplandı. Hastaların diğer bilgilerine ek olarak, (a) hastalanınca, tedavi öncesinde ve (b) hastalanınca, tedavi başladıktan sonra “gece uykuda sertleşme” olup olmadığı soruldu. Bu bulgunun olmayışı cinsel sorun yaşandığı anlamında değerlendirildi. Bu bilgiler Excel® programı yardımıyla analiz edildi.

Bulgular: Toplam 53 hastadan ≤50 yaş olan 33’ü analiz edildi. Yaş ortalaması 42,9 ± 14,9; 6’sı başka ülke doğumlu; 21’i kentte, 6’sı ilçede ve 6’sı köyde yaşıyordu. Sigara içen 16, bırakmış 11 kişi vardı; alkol kullanmış 1 kişi vardı. Hastalardan 9’unda kaynak TB olgu vardı. 21’i evli, 10’u bekar ve 2’si boşanmış idi. Ek hastalık olarak 3 diyabet, 1 KOAH ve 4 diğer hastalık vardı. Hastaların 11’i dirençli TB (rifampisin ya da çok ilaca dirençli TB) tedavisi alıyordu. 33 olgudan (a) hastalanınca, tedavi öncesinde 12’sinde (%36,4) sorun olduğu, 21’inde (%63,6) s orun olmadığı öğrenildi; (b) 12 sorun olan hastadan, tedavi sonrasında sorun, 4 kişide devam ederken 7 kişide düzelmişti; sorun olmayan 21 kişiden, tedavi sonrasında 4’ünde sorun ortaya çıkarken 17’sinde sorun olmamıştır.

Tartışma ve Sonuç: Bu çalışma, tüberküloz hastalarında cinsel sorun ortaya çıkabileceğini ve tedavi sonrasında bu sorunun hastaların çoğunda düzelebileceğini göstermektedir. Ayrıca, başlangıçta sorunu yokken tüberküloz tedavisi sonrası bazı hastalarda sorun ortaya çıkması, tedavinin ya da ortamın da etkisi olabileceğini düşündürmektedir. Çalışma, tüberküloz hastalarının yanıtlarına dayanan subjektif bir çalışmadır. Herhangi bir ölçme ya da örneğin “pul testi” gibi objektif bir yöntem kullanmamıştır; bu nedenle sonuçların ihtiyatla karşılanması gerekir. Daha büyük hasta gruplarında, objektif yöntemler kullanılarak çalışma yapılması uygun olacaktır.

Page 35: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 18- ERKEK TÜBERKÜLOZ HASTALARINDA CİNSEL SORUN OLUR MU?

Mehmet Şen (1), Fatih Şenoğlu (1), Aydın Arslan (1), Ufuk Erdağı (2), Şeref Özkara (3)

(1) Tüberküloz Servisi Sağlık Memuru/Hemşiresi, (2) Doktor, Üroloji Uzmanı, (3) Doktor, Göğüs Hastalıkları Uzmanı. Atatürk Göğüs Hastalıkları ve GCEA Hastanesi, Ankara

Amaç: Erkek tüberküloz hastalarının cinsel sorun yaşayıp yaşamadıklarını öğrenmek.

Yöntem: Hastanemizde tedavi gören tüberküloz hastalarına yönelik hazırlanan bir anketle bilgi toplandı. Hastaların diğer bilgilerine ek olarak, (a) hastalanınca, tedavi öncesinde ve (b) hastalanınca, tedavi başladıktan sonra “gece uykuda sertleşme” olup olmadığı soruldu. Bu bulgunun olmayışı cinsel sorun yaşandığı anlamında değerlendirildi. Bu bilgiler Excel® programı yardımıyla analiz edildi.

Bulgular: Toplam 53 hastadan ≤50 yaş olan 33’ü analiz edildi. Yaş ortalaması 42,9 ± 14,9; 6’sı başka ülke doğumlu; 21’i kentte, 6’sı ilçede ve 6’sı köyde yaşıyordu. Sigara içen 16, bırakmış 11 kişi vardı; alkol kullanmış 1 kişi vardı. Hastalardan 9’unda kaynak TB olgu vardı. 21’i evli, 10’u bekar ve 2’si boşanmış idi. Ek hastalık olarak 3 diyabet, 1 KOAH ve 4 diğer hastalık vardı. Hastaların 11’i dirençli TB (rifampisin ya da çok ilaca dirençli TB) tedavisi alıyordu. 33 olgudan (a) hastalanınca, tedavi öncesinde 12’sinde (%36,4) sorun olduğu, 21’inde (%63,6) s orun olmadığı öğrenildi; (b) 12 sorun olan hastadan, tedavi sonrasında sorun, 4 kişide devam ederken 7 kişide düzelmişti; sorun olmayan 21 kişiden, tedavi sonrasında 4’ünde sorun ortaya çıkarken 17’sinde sorun olmamıştır.

Tartışma ve Sonuç: Bu çalışma, tüberküloz hastalarında cinsel sorun ortaya çıkabileceğini ve tedavi sonrasında bu sorunun hastaların çoğunda düzelebileceğini göstermektedir. Ayrıca, başlangıçta sorunu yokken tüberküloz tedavisi sonrası bazı hastalarda sorun ortaya çıkması, tedavinin ya da ortamın da etkisi olabileceğini düşündürmektedir. Çalışma, tüberküloz hastalarının yanıtlarına dayanan subjektif bir çalışmadır. Herhangi bir ölçme ya da örneğin “pul testi” gibi objektif bir yöntem kullanmamıştır; bu nedenle sonuçların ihtiyatla karşılanması gerekir. Daha büyük hasta gruplarında, objektif yöntemler kullanılarak çalışma yapılması uygun olacaktır.

P 19- TÜBERKÜLOZ HASTALARININ YAŞADIĞI EKONOMİK SORUNLAR

Aydın Arslan (1), Özlem Kılıç Çetin (1), Müzeyyen Erdem (1), Emine Çoban (1), Şeref Özkara (2)

(1) Tüberküloz Servisi Sağlık Memuru/Hemşiresi, (2) Göğüs Hastalıkları Uzmanı. Atatürk Göğüs Hastalıkları ve GCEA Hastanesi, Ankara

Amaç: End TB Stratejisi hedeflerinden birisi tüberküloz hastalarının yıkıcı maliyetlerle karşılaşmamasıdır. Bu çalışmada tüberküloz hastalarının yaşadığı ekonomik sorunları analiz etmeyi amaçladık.

Yöntem: Hastanemizde yatan ya da poliklinikte takip edilen tüberküloz hastalarının yaşadığı ekonomik sorunlar bir anket yardımı ile öğrenildi. Verilen Excel® programı kullanılarak analiz edildi.

Bulgular: Toplam 48 hasta çalışmaya alındı, 38’i erkek, 10’u kadındı. Ortalama yaş 45,0 ± 12,9 idi. Evli 33, bekar 8 ve boşanmış 7 kişi vardı. Sigara içen 24, bırakmış 11 ve hiç içmemiş 13 hasta idi. Alkol kullanmış 4 kişi vardı. Hastaların rifampisin ya da çok ilaca dirençli olanları 10 kişiydi. 9 olguda kaynak TB teması vardı. Çoğunluk (n=30) ilde yaşıyor ve ilk ya da ortaokul mezunu (n=31) idi. Kendi evinde gelir getiren kişi, hastaların 32’siydi (%66,7). Ortalama hane halkı 3,7 (1-7 arası) ve ortalama bir evin geliri aylık 2.598 ± 1.652 TL idi; kişi başına aylık 702 TL gelir düşüyordu. Son iki yılda işi olanlar 31, olmayanlar 17 idi. TB hastalığı ile ekonomik sorun yaşayanlar 24 (%50) olguydu. Hastaların tanı konulmadan önce ve sonra yaptıkları harcamalar ile ilgili sayı ve yüzdeler Tablo 1’de sunulmuştur. Hastalardan 13’ü (%27,1) TB tanısı konulduktan sonra ek besin desteğine ihtiyaç duyduğunu belirtmiştir.

Tartışma ve Sonuç: Bu çalışma, hastaların beyanlarına dayanarak, TB hastalığına yakalandıkları dönemde ve tedavi süresinde yaşadıkları ekonomik sorunları ele almıştır. Hasta ve ailesinin gelirlerinin %20’sinin harcanması “yıkıcı maliyet” terimiyle ifade edilmektedir. Hastaların %31-42’sinin tanı konulana kadar harcamalar yaptığı görülmektedir. Tanı konulduktan sonra ise tanı ve tedavi harcamaları %31,2’den %6,3’e düşmüş; yol, konaklama ve dışarıda yemek ile gelir kaybı olanlar %46 oranındadır. Sonuç olarak, hastaların erken tanısı ile tanı dönemindeki harcamalar azaltılmalı; tedavi döneminde de yol, konaklama, yemek giderlerinin karşılanmasına ihtiyaç vardır. Hastaların gelir kaybına uğramaları için de önlemler alınmalıdır.

Tablo 1. Tüberküloz hastaların tanı konulmadan önce ve sonra yaptıkları harcamalar ile ilgili sayı ve yüzdeler (toplam 48 olgu)

Hastalanınca, tanı konulana

kadar, sayı (%)

Hastalık tanısı konulduktan

sonra, sayı (%) Doktor, tetkik, ilaç harcaması olanlar 15 (31,2) 3 (6,3)

Yol, konaklama ve dışarıda yemek gideri olanlar

20 (41,7) 22 (45,8)

Gelirinde kayıp olanlar 19 (39,6) 22 (45,8)

Page 36: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 20- HIV -TB Hastası: 32 Olgu Merve Karaman Kocabıyık, Soner Umut Küver, Fatma Kutluhan, Lale Sertçelik, Olga Alkan, Tülin Kuyucu, Aylin Babalık Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilimleri Üniversitesi Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi,İstanbul

Giriş: Tüm dünyada HIV-pozitif kişilerde tüberküloz (TB) görülme sıklığı, HIV-negatif popülasyona göre daha fazladır. Dünya sağlık örgütünün verilerine göre, 2017 yılında HIV-negatif 1.3 m ilyon tb ölümü, buna ek olarak HIV-pozitif 300000 t b ölümü olduğu tahmin edilmektedir. Son yıllarda giderek artmakta olan HIV-TB birlikteliği olgularımızı paylaşmayı amaçladık. Materyal-metod: Süreyyapaşa E.A.H’de 2006-2018 yılları arasında 32 HIV pozitif TB hastası tanı ve tedavi almıştır. Hasta dosyaları retrospektif olarak, mikrobiyolojik, radyolojik, aldığı tedaviler açısından değerlendirilmiştir. Bulgular: Yaş ortalaması 39 olan hastaların 30’u erkek 2’si kadın, 8 olgu yabancı uyrukluydu. Olguların 27’si bakteriyolojik, 2’si histopatolojik, 3’ü klinik radyolojik tanı almıştır. Direnç testi yapılan 26 hastanın 4’ünde ÇİD-TB tedavisi başlanmıştır. 27’si yeni olgu 5’i önceden tedavi görmüş olgu olarak tedavi almıştır. Toraks BT’si incelenen 19 olgunun 4’ünde kaviter lezyon, 5’inde mediastinal lenfadenopati, 4’ünde miliyer görünüm, 2’sinde plevral efüzyon saptanmıştır. 21 hastada HIV enfeksiyonu tanısı TB tanısı ile eş zamanlı olarak konulmuştur. ÇİD-TB’li bir olgumuzda bilateral yaygın buzlu cam alanları nedeniyle yapılan tetkikler sırasında pneumocystis jiroveci pnömonisi saptanmıştır. Sonuç: Atipik radyolojik bulgular, farklı klinik seyir ve ilaç etkileşimleri ile karakterize HIV-TB olgularında hızlı tedavi başlanması gerekmektedir.TB tanılı hastalarda anti-HIV’in değerlendirilmesi, HIV-TB hastalarında erken tanı olasılığını arttırmaktadır. Anahtar Kelimeler: HIV, tüberküloz, ÇİD-TB

Page 37: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 20- HIV -TB Hastası: 32 Olgu Merve Karaman Kocabıyık, Soner Umut Küver, Fatma Kutluhan, Lale Sertçelik, Olga Alkan, Tülin Kuyucu, Aylin Babalık Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilimleri Üniversitesi Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi,İstanbul

Giriş: Tüm dünyada HIV-pozitif kişilerde tüberküloz (TB) görülme sıklığı, HIV-negatif popülasyona göre daha fazladır. Dünya sağlık örgütünün verilerine göre, 2017 yılında HIV-negatif 1.3 m ilyon tb ölümü, buna ek olarak HIV-pozitif 300000 t b ölümü olduğu tahmin edilmektedir. Son yıllarda giderek artmakta olan HIV-TB birlikteliği olgularımızı paylaşmayı amaçladık. Materyal-metod: Süreyyapaşa E.A.H’de 2006-2018 yılları arasında 32 HIV pozitif TB hastası tanı ve tedavi almıştır. Hasta dosyaları retrospektif olarak, mikrobiyolojik, radyolojik, aldığı tedaviler açısından değerlendirilmiştir. Bulgular: Yaş ortalaması 39 olan hastaların 30’u erkek 2’si kadın, 8 olgu yabancı uyrukluydu. Olguların 27’si bakteriyolojik, 2’si histopatolojik, 3’ü klinik radyolojik tanı almıştır. Direnç testi yapılan 26 hastanın 4’ünde ÇİD-TB tedavisi başlanmıştır. 27’si yeni olgu 5’i önceden tedavi görmüş olgu olarak tedavi almıştır. Toraks BT’si incelenen 19 olgunun 4’ünde kaviter lezyon, 5’inde mediastinal lenfadenopati, 4’ünde miliyer görünüm, 2’sinde plevral efüzyon saptanmıştır. 21 hastada HIV enfeksiyonu tanısı TB tanısı ile eş zamanlı olarak konulmuştur. ÇİD-TB’li bir olgumuzda bilateral yaygın buzlu cam alanları nedeniyle yapılan tetkikler sırasında pneumocystis jiroveci pnömonisi saptanmıştır. Sonuç: Atipik radyolojik bulgular, farklı klinik seyir ve ilaç etkileşimleri ile karakterize HIV-TB olgularında hızlı tedavi başlanması gerekmektedir.TB tanılı hastalarda anti-HIV’in değerlendirilmesi, HIV-TB hastalarında erken tanı olasılığını arttırmaktadır. Anahtar Kelimeler: HIV, tüberküloz, ÇİD-TB

POSTER SUNUMLARI

17.01.2019 SAAT: 18:00

Poster 21-40

OTURUM BAŞKANLARIAttila SAYGI, Uğur ÖZÇELİK

Page 38: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:
Page 39: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 21- ADÖLESAN BİR HASTADA ANTİTÜBERKÜLOZ İLAÇ AŞIRI

DUYARLILIĞI

Özge Kaba1, Manolya Kara1, Florenc Seferkolli1, Ayşe Süleymanoğlu2, Büşra Soysal3, Kaya Köksalan4,

Zeynep Tamay2, Selda Hançerli Törün1, Ayper Somer1

1 İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı

2 İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Alerji ve İmmunoloji Bilim Dalı

3 İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı

4 İstanbul Üniversitesi, Aziz Sancar Deneysel Tıp ve Araştırma Enstitüsü

Giriş: Antitüberküloz tedaviye karşı gelişebilecek ilaç reaksiyonları döküntüden anaflaksiye kadar geniş bir yelpazede görülebilir. Burada antitüberküloz tedavi sonrası erken tipte ilaç reaksiyonu gelişen adölesan bir kız hasta sunulmuştur.

Olgu: Öncesinde sağlıklı 14 yaşındakız hasta iki hafta once boynunda beliren şişlik ve ateş nedeniyle dış merkeze başvurmuş. Anamnezinde kilo kaybı ve ailede malinite öyküsü de olan hasta; supraklavikuler lenf nodu eksizyonu sonrasında tarafımıza refere edildi. Laboratuvar incelemede akut faz yüksekliği mevcuttu. Lenf nodu biyopsi örneğinde her alanda 7 adet aside dirençli basil ve EXPERT-MİB ile rifampisin duyarlı M. tuberculosis complex saptandı. Toraks bilgisayarlı tomografisinde akciğer parankiminde alveolit, buzlu cam görünümü, sağ paratrakeal alanda bası yapan santrali nekrotik; tipik olarak tüberküloz ile uyumlu lenf nodu gangliyonu saptandı. Hastaya dörtlü antitüberküloz tedavisi (HRZE) ile bronşiyal lenf nodu basısı sebebi ile metilprednizolon (2 mg/kg/gün, maks 60 m g) başlandı. Tedavinin 11. gününde karın ağrısı ve kusması başlayan, karaciğer transaminazları artan hastanın tedavisi kesildi. Kontrol tetkikleri normale döndükten sonar yeniden HRZE tedavisi başlanan hastada ilacını aldıktan iki saat sonar dispne ve hipotansiyon gelişti. Anaflaksi olarak değerlendirildi ve genel durumu stabil hale geldikten sonra pirazinamid, etambutol, levofloksasin ve streptomisinden oluşan antitüberküloz tedavi başlandı. Kırkıncı günden sonra streptomisinin kesilmesiyle devam eden tedavi sürecinin 2. ayı dolduğunda eritrosit sedimentasyon hızının hala yüksek seyretmesi ve akciğer grafisinde regresyon izlenmemesi nedeniyle direnç gelişimini dışlamak için bronkoskopi yapıldı. Direnç saptanmadı ve desensitizasyon planlandı.

Sonuç: Antitüberküloz ilaçlara karşı ciddi sistemik reaksiyonlar sık olmamakla birlikte, etkin tedavinin sağlanabilmesi için hasta stabilize olduktan sonar uygun şartlarda desensitizasyon denenmelidir.

Page 40: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 22- Çocuklarda Çok İlaca Dirençli Tüberkülozun Yönetimi

Deniz Aygün1, Tarık Yıldırım1, Özlem Başoğlu Öner1, Aylin Babalık2, Zeki Kılıçaslan3, Rengin Şiraneci1

1.Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Enfeksiyon Birimi

2.Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Birimi

3. İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı

Giriş: Her yıl 15 yaş altı 32.000 çocuk çok ilaca dirençli tüberküloz (ÇİD-TB) tanısı

almaktadır. İzoniazid ve rifampisin direncinin yanı sıra başka ilaç direncini de kapsayan ÇİD-

TB’nin çocuklarda en uygun tedavisi hakkında çok az bilgi vardır. İkinci seçenek TB

ilaçlarına ihtiyaç duyulması, tedavi süresinin uzun olması, ilaç formulasyonlarının çocuklar

için uygun olmaması ve muhtemel ilaç yan etkileri ÇİD-TB’nin çocuklarda tedavisini

güçleştirmektedir. Bu yazıda, ÇİD-TB tanısıyla başarılı şekilde tedavi edilmiş 8 çocuk olgusu

sunulacaktır.

Gereç ve Yöntem: Haziran 2015-Ekim 2017 tarihleri arasında ÇİD-TB tanısıyla tedavi edilen

hastaların verileri geriye dönük olarak incelendi.

Bulgular: Çok ilaca dirençli tüberküloz tanısı alan 8 hastadan 6’sı (%75) kız, 2’si (%25)

erkekti. Ortalama hasta yaşı 11,21± 4,37 (3,75-15 yaş) idi. Tüm olgular akciğer TB tanılıydı

ve beşinde (%62,5) en az bir aile üyesinde dirençli TB öyküsü vardı. Balgam ve açlık mide

sıvılarının değerlendirilmesinde iki olguda (%25) aside dirençli bakteri, üçünde (%37,5)

nükleik asit amplifikasyon testiyle Mycobacterium tuberculosis polimeraz zincir reaksiyonu

pozitifliği saptandı. Altı olgunun (%75) kültür örneklemesinde üreme gerçekleşti. Dört olguda

(%50) izoniazid ve rifampisin direnci, iki (%25) olguda izoniazid, rifampisin ve streptomisin

direnci saptandı. Aile üyelerinin ve olguların kültür sonuçlarının değerlendirilmesi sonucunda

beş (%62,5) olgunun tedavisi Pirazinamid, Ethambutol, Amikasin, Protionamide ve

Moksifloksasin olarak düzenlendi. Üç olgunun tedavisine (%37,5) S ikloserin eklendi. Bir

olguda Sikloserine bağlı uykuya eğilim ve depresif yan etkiler, bir olguda Ethambutole bağlı

görme bozukluğu geliştiği için tedavi sonlandırıldı. Toplam tedavi süresi 18 aya tamamlandı.

Sonuç: Çocuklarda ÇİD-TB’nin yönetimi uzun süreli ve emek isteyen bir süreçtir.

Page 41: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 22- Çocuklarda Çok İlaca Dirençli Tüberkülozun Yönetimi

Deniz Aygün1, Tarık Yıldırım1, Özlem Başoğlu Öner1, Aylin Babalık2, Zeki Kılıçaslan3, Rengin Şiraneci1

1.Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Enfeksiyon Birimi

2.Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Birimi

3. İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı

Giriş: Her yıl 15 yaş altı 32.000 çocuk çok ilaca dirençli tüberküloz (ÇİD-TB) tanısı

almaktadır. İzoniazid ve rifampisin direncinin yanı sıra başka ilaç direncini de kapsayan ÇİD-

TB’nin çocuklarda en uygun tedavisi hakkında çok az bilgi vardır. İkinci seçenek TB

ilaçlarına ihtiyaç duyulması, tedavi süresinin uzun olması, ilaç formulasyonlarının çocuklar

için uygun olmaması ve muhtemel ilaç yan etkileri ÇİD-TB’nin çocuklarda tedavisini

güçleştirmektedir. Bu yazıda, ÇİD-TB tanısıyla başarılı şekilde tedavi edilmiş 8 çocuk olgusu

sunulacaktır.

Gereç ve Yöntem: Haziran 2015-Ekim 2017 tarihleri arasında ÇİD-TB tanısıyla tedavi edilen

hastaların verileri geriye dönük olarak incelendi.

Bulgular: Çok ilaca dirençli tüberküloz tanısı alan 8 hastadan 6’sı (%75) kız, 2’si (%25)

erkekti. Ortalama hasta yaşı 11,21± 4,37 (3,75-15 yaş) idi. Tüm olgular akciğer TB tanılıydı

ve beşinde (%62,5) en az bir aile üyesinde dirençli TB öyküsü vardı. Balgam ve açlık mide

sıvılarının değerlendirilmesinde iki olguda (%25) aside dirençli bakteri, üçünde (%37,5)

nükleik asit amplifikasyon testiyle Mycobacterium tuberculosis polimeraz zincir reaksiyonu

pozitifliği saptandı. Altı olgunun (%75) kültür örneklemesinde üreme gerçekleşti. Dört olguda

(%50) izoniazid ve rifampisin direnci, iki (%25) olguda izoniazid, rifampisin ve streptomisin

direnci saptandı. Aile üyelerinin ve olguların kültür sonuçlarının değerlendirilmesi sonucunda

beş (%62,5) olgunun tedavisi Pirazinamid, Ethambutol, Amikasin, Protionamide ve

Moksifloksasin olarak düzenlendi. Üç olgunun tedavisine (%37,5) S ikloserin eklendi. Bir

olguda Sikloserine bağlı uykuya eğilim ve depresif yan etkiler, bir olguda Ethambutole bağlı

görme bozukluğu geliştiği için tedavi sonlandırıldı. Toplam tedavi süresi 18 aya tamamlandı.

Sonuç: Çocuklarda ÇİD-TB’nin yönetimi uzun süreli ve emek isteyen bir süreçtir.

P 23- BİR PERİTON TÜBERKÜLOZU OLGUSU VE TÜBERKÜLOZDA

AİLE TARAMASININ ÖNEMİ

*Seher Sayın, **Sefa Çetinkaya, ***Ayşe Uyanmış, ****Sevim Borçsuz

* Uzm. Dr., VSD Hekimi, Aksaray Verem Savaş Dispanseri

**Dr., Tüberküloz İl Koordinatörü, Aksaray Verem Savaş Dispanseri

***Uzm. Dr., Göğüs Hastalıkları Uzmanı, Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi

**** Hemşire, Aksaray Verem Savaş Dispanseri

Giriş: Tüberküloz peritonit, tüberküloz vakalarının yaklaşık %1-3’ünü

oluşturmaktadır. Bu bildiride tüberküloz peritonit tanısı alan bir olgu ve bu olgunun aile

taramasında tespit edilen bir pulmoner tüberküloz olgusu sunulacaktır.

Olgu: 16 yaşında kız hasta yaklaşık on beş gündür devam eden karın ağrısı ve karında

şişlik şikayeti ile pediatri polikliniğine başvurmuş. Batın USG’ de yaygın serbest mayi (assit)

ve omentumda heterojen kalınlaşma tespit edilmiş. Hastadan periton mayi örneklemesi ve

periton biyopsisi alınmış. Periton mayi eksuda vasfında, gram boyama ve ARB negatif imiş.

Periton biyopsisinde tüberkülozla uyumlu granülomatöz iltihap saptanmış. Hastanın balgam

incelemesinde ARB negatif imiş ve kültürde üreme olmamış. Toraks BT incelemesinde her

iki hemitoraksta plevral efüzyon, sağda plevral kalınlaşma ve sağ apekste milimetrik nodüler

görünüm izlenmiş. Hastada pulmoner tüberkülozun hematojen yayılımı ile tüberküloz

peritonit geliştiği düşünülmüş. Hastaya anti tüberküloz başlanmış ve dispanserimize

yönlendirilmiş. Dispanserimizde hastanın aile içi temaslı taraması yapıldı. Hastanın babası 63

yaşında ve anemnezinde yaklaşık 1 aydır öksürük ve balgam şikayeti vardı. Akciğer

grafisinde her iki apekste infiltrasyonlar ve sol hiler bölgede kaviter lezyon mevcut idi.

Yapılan balgam incelemesi ARB (++) idi. Mevcut bulgular ile hasta pulmoner tüberküloz

kabul edilerek anti tüberküloz tedavi başlandı.

Sonuç: Tüberküloz hastası ile aynı evi paylaşan aile bireylerinde hasta ile yakın ve

sürekli temas, basille enfekte olma olasılığını arttırmaktadır. Temaslı muayenesinin amacı,

olgumuzda olduğu gibi kaynak olguyu bulmak ve/veya hastanın enfekte ettiği kişileri tespit

etmektir. Temaslı taraması ile olguların erken bulunup tedavi edilmesi ve kemoprofilaksi ile

yeni olguların ortaya çıkışının engellenmesi oldukça önemlidir.

Page 42: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 24- TÜBERKÜLOZ TANI VE TEDAVİ GECİKMESİ

Nerman Özcan, Özden Solmaz, Aylin Babalık

SB Üniversitesi Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi EA Hastanesi

GİRİŞ

Tüberküloz enfeksiyon kontrolünde yönetimsel önlemler, en etkin ve maliyeti düşüktür. Yönetimsel önlemlerin en etkilisi, tüberküloz hastalarının erken teşhisi ve erken tedavisidir. Hastanemizde tüberküloz tanı ve tedavi gecikmesini araştırmayı amaçladık.

METHOD

Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları EAH’de 01 Ocak 2017 ile 31 Aralık 2017 tarihlerinde tanısı konulup ve tedavisi başlanan tüberküloz hastaları retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Dış merkezde tanı konulan ve ÇİD TB tedavisi alan hastalar çalışmadan çıkarıldı. Hastanemize ilk başvurudan tüberküloz tanısı konulana kadar geçen süre; tanı gecikmes, tedavi başlanana kadar geçen süre; tedavi gecikmesi olarak kabul edildi. Tüberküloz tanısı bakteriyolojik (yayma pozitif, kültür pozitif,pcr), histopatolojik, klinik radyolojik olarak konulmuştur.

SONUÇLAR

Yaş ortalaması, 45,42± 18,26 olan 490 tüberküloz hastası değerlendirildi. Hastaların 324 (%66.12)’u e rkek. 185 (%37.75) y ayma pozitif, 112 (%22.85) kül tür pozitif, 9 (%1.83) pcr, 131 (%26.73) klinik radyolojik, 53 (%10.81) hasta histopatolojik olarak tanı alarak tedavi başlanmıştır. Yayma pozitif akciğer tüberkülozu tanı gecikmesi 6±13gün, hastane başvuru sonrası tedavi gecikmesi 7±13 gün, tanı sonrası tedavi gecikmesi 1±2 gün olarak saptandı. Kültür pozitif akciğer tüberkülozu tanı gecikmesi 40±30 gün, hastane başvuru sonrası tedavi gecikmesi 57±30 gün saptandı. Histopatolojik tanı gecikmesi 51±52 gün, hastane başvur sonrası tedavi gecikmesi 64±55 gün, tanı sonrası tedavi gecikmesi 14± 28 gün olarak saptandı. PCR tanı gecikmesi 22±15 gün, hastane başvur sonrası tedavi gecikmesi 31±16 gün, tanı sonrası tedavi gecikmesi 9± 9 gün olarak saptandı.

Sonuç

Klinik radyolojik uyumlu hastalarda, ön tanılarda tüberkülozun düşünülmesi, bakteriyolojik tanıya ağırlık verilmesi önemlidir. Tanı sonrası tetkik sonuçlarının hekime ulaşması ve değerlendirilme aşamasında, hastanın hekime ulaşma aşamasında gecikme olmaması gerekmektedir.

Page 43: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 24- TÜBERKÜLOZ TANI VE TEDAVİ GECİKMESİ

Nerman Özcan, Özden Solmaz, Aylin Babalık

SB Üniversitesi Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi EA Hastanesi

GİRİŞ

Tüberküloz enfeksiyon kontrolünde yönetimsel önlemler, en etkin ve maliyeti düşüktür. Yönetimsel önlemlerin en etkilisi, tüberküloz hastalarının erken teşhisi ve erken tedavisidir. Hastanemizde tüberküloz tanı ve tedavi gecikmesini araştırmayı amaçladık.

METHOD

Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları EAH’de 01 Ocak 2017 ile 31 Aralık 2017 tarihlerinde tanısı konulup ve tedavisi başlanan tüberküloz hastaları retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Dış merkezde tanı konulan ve ÇİD TB tedavisi alan hastalar çalışmadan çıkarıldı. Hastanemize ilk başvurudan tüberküloz tanısı konulana kadar geçen süre; tanı gecikmes, tedavi başlanana kadar geçen süre; tedavi gecikmesi olarak kabul edildi. Tüberküloz tanısı bakteriyolojik (yayma pozitif, kültür pozitif,pcr), histopatolojik, klinik radyolojik olarak konulmuştur.

SONUÇLAR

Yaş ortalaması, 45,42± 18,26 olan 490 tüberküloz hastası değerlendirildi. Hastaların 324 (%66.12)’u e rkek. 185 (%37.75) y ayma pozitif, 112 (%22.85) kül tür pozitif, 9 (%1.83) pcr, 131 (%26.73) klinik radyolojik, 53 (%10.81) hasta histopatolojik olarak tanı alarak tedavi başlanmıştır. Yayma pozitif akciğer tüberkülozu tanı gecikmesi 6±13gün, hastane başvuru sonrası tedavi gecikmesi 7±13 gün, tanı sonrası tedavi gecikmesi 1±2 gün olarak saptandı. Kültür pozitif akciğer tüberkülozu tanı gecikmesi 40±30 gün, hastane başvuru sonrası tedavi gecikmesi 57±30 gün saptandı. Histopatolojik tanı gecikmesi 51±52 gün, hastane başvur sonrası tedavi gecikmesi 64±55 gün, tanı sonrası tedavi gecikmesi 14± 28 gün olarak saptandı. PCR tanı gecikmesi 22±15 gün, hastane başvur sonrası tedavi gecikmesi 31±16 gün, tanı sonrası tedavi gecikmesi 9± 9 gün olarak saptandı.

Sonuç

Klinik radyolojik uyumlu hastalarda, ön tanılarda tüberkülozun düşünülmesi, bakteriyolojik tanıya ağırlık verilmesi önemlidir. Tanı sonrası tetkik sonuçlarının hekime ulaşması ve değerlendirilme aşamasında, hastanın hekime ulaşma aşamasında gecikme olmaması gerekmektedir.

P 25- ORTAÖĞRETİM DÜZEYİNDEKİ ÖĞRENCİLERİN TÜBERKÜLOZ BİLGİ DÜZEYİ DEĞERLENDİRMESİ

Uzman Hemşire Remziye CAN* Dr. Öğ. Gör. Şerif KURTULUŞ**

Yard. Doç. Dr. Zafer Hasan Ali SAK**

*Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Halk Sağlığı Hemşireliği AD ESKİŞEHİR

**Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD ŞANLIURFA

Amaç: Tüberküloz vakalarında azalma, sosyoekonomik kalkınmanın yanında risk faktörlerinin bilinmesi ve kontrolü ile mümkündür. Bu çalışmada ortaöğretim öğrencilerinin TB’ye ilişkin bilgi düzeylerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Gereç Yöntem: Çalışma tanımlayıcı tipte tasarlanmıştır.2018-2019 eğitim öğretim yılı Eskişehir Mustafa Kemal Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde öğrenim gören 12. Sınıf öğrencilerinden, çalışmaya katılmaya gönüllü 116 kişi örneklemi oluşturmuştur. Veri toplama aracı Kişisel Bilgi Formu ve Tüberküloz Bilgi Düzeyi Soru Formu (TBBDSF) olmak üzere 20 sorudan oluşmuştur. TBBDSF’de her doğru cevap bir puandır. Alınabilecek puan 0-10 arasında değişmektedir.

Bulgular: Çalışma grubunun yaş ortalaması 17.17 ±0.37’dir. Çalışma grubunun % 1.7’si tüberküloz geçirmiştir. Ailelerinde tüberküloz geçiren katılımcıların oranı ise %2.6’ dır. Katılımcıların %86.2 hastalık etkenini, % 51.7’si belirtini, %64.7 bulaşma yolunu doğru bilmiştir. Tedavi süresini %37.1’i, bulaştırıcılık süresini ise %20.7’si doğru bilmektedir. Katılımcıların %93.1’i TB’nin bildirimi zorunlu bir hastalık olduğunu, %76.7’si TB’ye ilişkin kayıtları tutan kuruluşun Verem Savaş Dispanseri olduğunu bilmektedir. Katılımcıların %50.9’u TB’nin akciğer ve akciğer dışı organlarda görülebildiğini biliyorken, %37.1’i TB aşının zamanını doğru bilmektedir. Çalışmaya katılanların TB bilgi puanı ortalaması 5.85±2.11 ‘dir. Katılımcıların %59.5’u TB ile ilgili eğitim aldığını bildirmiştir. TB bilgi puanı ile TB hakkında daha önceden bilgi alma durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır (p=0.000).

Sonuç: Bireyler TB’ye ile ilişkin bilgilere kişisel deneyim, iletişim araçları, broşür gibi yollarla ulaşmakta, ancak bu bilgiler sadece hastalığa ilişkin farkındalık yaratıp, hastalığı önleme/ kontrolünde sınırlı kalmaktadır. Temel sağlık hizmetlerinde birincil koruma hastalıkların önlenmesinde hayati önem taşır. Korunma bireylerin konu hakkında eğitilmeleri ile mümkündür. Dolayısı ile verilecek eğitimlerin hastalığın korunma faaliyetlerinde etkili bir yöntem olduğu söylenebilir.

Page 44: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 26- ÇALIŞANLARI DİSPANSERİNİ ANLATIYOR, ANKET ÇALIŞMASI, 2018

Derya Öztomurcuk1, Canan Arife Çil2, Şeref Özkara3

Samsun İl Sağlık Müdürlüğü Tüberküloz Birimi1, , İlkadım Verem Savaşı Dispanseri2, Atatürk Göğüs Hastalıkları Hastanesi3

Giriş ve Amaç: Verem savaşı dispanserleri; tüberküloza tanı koyma, tedavi etme, temaslı taraması yapma, koruyucu tedavi uygulama, ilaç temini, hasta takibi ve kayıt sistemi tutma gibi işlerin tamamını yapabilmesi ile diğer birinci basamak sağlık kurumlarından ayrılırlar. Bu kurumlarda temel yapı taşlarından olan hemşirelerin çalıştıkları koşullar, yaşadıkları zorluklar, ne hissettikleri ve beklentileri hakkında fikir sahibi olmak, farklı bölgelerde farklı sorunların olup olmadığını anlamak amacıyla bu çalışma planlandı.

Yöntem: Kasım 2018’de farklı illerdeki verem savaşı dispanseri (VSD) çalışanlarına hazırladığımız 9 soruluk anket çalışması yapıldı. Her bölgeden farklı illerin katılımı sağlanarak ülke geneline bakış yapabilmek amaçlandı. Belirlenen iller telefonla arandı. Gönüllülük esası ile geri dönüş yapılması istendi. VSD ve referans hastanelerin çalışanları çalışmaya dâhil edildi. Tüm gelen cevaplar Microsoft Excel® tablosuna kaydedilerek analiz edildi ve değerlendirildi.

Bulgular: Toplam 18 ilden anketi yanıtlayan 89 kişinin 76’sı (%85,1’i) kadın idi. %24,2’si 20 yıldan, %46’sı 10 yıldan ve %73,6’sı 5 yıldan uzun zamandır dispanserde çalışıyor idi. Çalışanları en fazla neyin mutlu ettiği sorusuna ankete katılanların %71,3’ü hastalarla ilgili iyileşme cevabını, %27,5’i ise çalışma ortamının spesifik oluşu ve ekip çalışmasını verdi. En fazla personel ve fiziksel eksiklikler, görevlendirmeler ve yapılan işin yöneticilerce değer görmemesi sorunları olduğu görüldü. Çalışanların en fazla beklentisi; fiziksel iyileştirme, dispanserlerin riskli birim olarak tanınması ve yapılan işin yöneticilerce takdir görmesi idi.

Sonuç: VSD’de çalışan hemşirelerin uzun yıllar bu kurumda çalıştıkları görüldü. Çalışmamızda; dispanser çalışanlarının talebinin fiziksel iyileştirme ve görevlendirmelerin sonlandırılması yanında, özellikle riskli birim olarak tanınma ve yaptığı işin yöneticilerce anlaşılması olduğu saptanmıştır.

Page 45: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 26- ÇALIŞANLARI DİSPANSERİNİ ANLATIYOR, ANKET ÇALIŞMASI, 2018

Derya Öztomurcuk1, Canan Arife Çil2, Şeref Özkara3

Samsun İl Sağlık Müdürlüğü Tüberküloz Birimi1, , İlkadım Verem Savaşı Dispanseri2, Atatürk Göğüs Hastalıkları Hastanesi3

Giriş ve Amaç: Verem savaşı dispanserleri; tüberküloza tanı koyma, tedavi etme, temaslı taraması yapma, koruyucu tedavi uygulama, ilaç temini, hasta takibi ve kayıt sistemi tutma gibi işlerin tamamını yapabilmesi ile diğer birinci basamak sağlık kurumlarından ayrılırlar. Bu kurumlarda temel yapı taşlarından olan hemşirelerin çalıştıkları koşullar, yaşadıkları zorluklar, ne hissettikleri ve beklentileri hakkında fikir sahibi olmak, farklı bölgelerde farklı sorunların olup olmadığını anlamak amacıyla bu çalışma planlandı.

Yöntem: Kasım 2018’de farklı illerdeki verem savaşı dispanseri (VSD) çalışanlarına hazırladığımız 9 soruluk anket çalışması yapıldı. Her bölgeden farklı illerin katılımı sağlanarak ülke geneline bakış yapabilmek amaçlandı. Belirlenen iller telefonla arandı. Gönüllülük esası ile geri dönüş yapılması istendi. VSD ve referans hastanelerin çalışanları çalışmaya dâhil edildi. Tüm gelen cevaplar Microsoft Excel® tablosuna kaydedilerek analiz edildi ve değerlendirildi.

Bulgular: Toplam 18 ilden anketi yanıtlayan 89 kişinin 76’sı (%85,1’i) kadın idi. %24,2’si 20 yıldan, %46’sı 10 yıldan ve %73,6’sı 5 yıldan uzun zamandır dispanserde çalışıyor idi. Çalışanları en fazla neyin mutlu ettiği sorusuna ankete katılanların %71,3’ü hastalarla ilgili iyileşme cevabını, %27,5’i ise çalışma ortamının spesifik oluşu ve ekip çalışmasını verdi. En fazla personel ve fiziksel eksiklikler, görevlendirmeler ve yapılan işin yöneticilerce değer görmemesi sorunları olduğu görüldü. Çalışanların en fazla beklentisi; fiziksel iyileştirme, dispanserlerin riskli birim olarak tanınması ve yapılan işin yöneticilerce takdir görmesi idi.

Sonuç: VSD’de çalışan hemşirelerin uzun yıllar bu kurumda çalıştıkları görüldü. Çalışmamızda; dispanser çalışanlarının talebinin fiziksel iyileştirme ve görevlendirmelerin sonlandırılması yanında, özellikle riskli birim olarak tanınma ve yaptığı işin yöneticilerce anlaşılması olduğu saptanmıştır.

P 27- 5 YAYGIN İLAÇ DİRENÇLİ AKCİĞER TÜBERKÜLOZU(YİD TB) VE 1 ÖN-YİD TB HASTAMIZIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Onur Karaman, M.Şevket Dereli, Tülay Akarca, Can Biçmen

SBÜ Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İzmir AMAÇ: Eylül 2011-Mayıs 2018 tarihleri arası servisimizde takip ve tedavi ettiğimiz 5 YİD TB ve 1 ÖN-YİD TB hastasının sonuçlarını değerlendirdik. GEREÇ VE YÖNTEM: Eylül 2011-Mayıs 2018 tarihleri arası 4 kadın 1 erkek YİD TB (yaş aralığı,24-33 yıl) ve 1 erkek ÖN-YİD TB ( 25 yaş) hastası tedavi gördü. YİD TB hastaları 9-14 adet arası ilaca dirençliydi. Hastalara ortalama 6,2(5-7 arası) ilaç uygulandı. ÖN-YİD TB hastası 7 ilaca dirençliydi ve 7 ilaçla tedavi uygulandı. Tüm tedaviler kültür negatifliğinden itibaren 24 ay sürdü. Sonuçlar retrospektif değerlendirildi. BULGULAR: Hastaların tamamı yabancı uyruklu ve HIV negatifdi. . Hastaların tümünün radyografilerinde bilateral infiltrasyon ve birden fazla kavite vardı. YİD TB hastalarda 9-14 adet arası ilaca direnç vardı YİD TB hastalarına ortalama 6,2(5-7 arası) ilaç uygulandı ve parenteral tedavi ortalama 14,3 ay uygulandı(8-23 ay arası). YİD TB kültür konversiyon süresi ortalama 3,5 ay(2,5-5 ay arası) ve ortalama tedavi süresi 28,9 ay( 26-36 ay arası ). 3 YİD TB hastasında yan etki nedeni ile birer ilaç kesildi. ÖN-YİD TB’de H,R direncine ek Moksifloksasin direnci vardı. ÖN-YİD TB hastasında kültür konversiyonu 4. ayda sağlandı, tedavi süresi 35 aydı. Hiçbir hastaya cerrahi tedavi uygulanmadı. 6 hasta da kür oldu . Tedavi başarısı %100. 1-6 yıl arası takipte nüks yok. SONUÇ; YİD TB de uygun, yoğun tedavi ile başarı oranı yükselmektedir.

Page 46: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 28- Video Görüntülü DGT

Serap Şimşir1, Esin Eymen Can1

1- Konak İlçe Sağlık Müdürlüğü Ali Halim Bayer Verem Savaş Dispanseri İzmir

Tüm dünyada Tüberküloz tedavisinde Doğrudan Gözetimli Tedavinin (DGT) önemi bilinmektedir. DGT uygulaması resmi olarak 2003 yılında İzmir, Samsun ve Aydın illerinde pilot olarak başlamış, İlimizde ilk defa Eşrefpaşa Verem Savaş Dispanserinde uygulanmıştır. 2004 yılında İzmir genelinde, DGT Stratejisinin kabulü ile 2006 yılında Türkiye genelinde uygulamaya geçilmiştir. Ülkemizde Aile Hekimliği sistemine geçilmesi ile DGT uygulamasının sorumluluğu 2009-51 sayılı Genelge ile aile hekimlerine de verilmiştir.

2016 yılında yeni tanı konulup dosyası açılan ve takipleri devam eden bazı hastalarla DGT ile ilgili sorun yaşanması üzerine farklı alternatif yollar araştırılmıştır. Dispanserde görev yapan Hemşire Esin Eymen Can’ın önerisiyle hastalarla görüşülüp görüntülü DGT’ye geçilmiştir. Hastalar her gün ilaç içerken özel telefonlarımızdan görüntülü görüşme yapılabilecek bir program üzerinden arayarak ilaçları tek tek içtiklerini gösterip tedavilerini uygulamışlardır. Hastaların ilaçları yutmama ihtimaline karşı ilaç içme eyleminden sonra özellikle konuşturulmuşlardır.

2016 yılında toplam 7 hastaya, 2017 yılında 21 hastaya, 2018 yılında 25 hastaya görüntülü DGT uygulanmıştır.

Görüntülü DGT ; ASM’ye gitmek istemeyenler (toplum baskısından korku ) , ÇİD , KBY’li , öğrenci , tatile giden ,yatalak hastalarda , kanser hastaları , İl dışından gelip tedavi süresince kalacak hastalar , sosyo-ekonomik bakımdan durumu iyi olan hastalarda tercih sebebi olmuştur.

Sonuç olarak, görüntülü DGT uygulanırken hastaların önce çekindikleri daha sonra hastanın sağlık personeline olan güveninin diğer DGT metodlarından daha yüksek olduğu , ilaç yan etkilerinin daha erken zamanda saptandığı , hastaların bu yöntemle sosyal baskıyı daha kolay atlattığı görülmüştür. Sağlık personelinin hastayı daha kolay takip ettiği görülmüştür.

Page 47: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 28- Video Görüntülü DGT

Serap Şimşir1, Esin Eymen Can1

1- Konak İlçe Sağlık Müdürlüğü Ali Halim Bayer Verem Savaş Dispanseri İzmir

Tüm dünyada Tüberküloz tedavisinde Doğrudan Gözetimli Tedavinin (DGT) önemi bilinmektedir. DGT uygulaması resmi olarak 2003 yılında İzmir, Samsun ve Aydın illerinde pilot olarak başlamış, İlimizde ilk defa Eşrefpaşa Verem Savaş Dispanserinde uygulanmıştır. 2004 yılında İzmir genelinde, DGT Stratejisinin kabulü ile 2006 yılında Türkiye genelinde uygulamaya geçilmiştir. Ülkemizde Aile Hekimliği sistemine geçilmesi ile DGT uygulamasının sorumluluğu 2009-51 sayılı Genelge ile aile hekimlerine de verilmiştir.

2016 yılında yeni tanı konulup dosyası açılan ve takipleri devam eden bazı hastalarla DGT ile ilgili sorun yaşanması üzerine farklı alternatif yollar araştırılmıştır. Dispanserde görev yapan Hemşire Esin Eymen Can’ın önerisiyle hastalarla görüşülüp görüntülü DGT’ye geçilmiştir. Hastalar her gün ilaç içerken özel telefonlarımızdan görüntülü görüşme yapılabilecek bir program üzerinden arayarak ilaçları tek tek içtiklerini gösterip tedavilerini uygulamışlardır. Hastaların ilaçları yutmama ihtimaline karşı ilaç içme eyleminden sonra özellikle konuşturulmuşlardır.

2016 yılında toplam 7 hastaya, 2017 yılında 21 hastaya, 2018 yılında 25 hastaya görüntülü DGT uygulanmıştır.

Görüntülü DGT ; ASM’ye gitmek istemeyenler (toplum baskısından korku ) , ÇİD , KBY’li , öğrenci , tatile giden ,yatalak hastalarda , kanser hastaları , İl dışından gelip tedavi süresince kalacak hastalar , sosyo-ekonomik bakımdan durumu iyi olan hastalarda tercih sebebi olmuştur.

Sonuç olarak, görüntülü DGT uygulanırken hastaların önce çekindikleri daha sonra hastanın sağlık personeline olan güveninin diğer DGT metodlarından daha yüksek olduğu , ilaç yan etkilerinin daha erken zamanda saptandığı , hastaların bu yöntemle sosyal baskıyı daha kolay atlattığı görülmüştür. Sağlık personelinin hastayı daha kolay takip ettiği görülmüştür.

P-29 TEMASLIDAN BULUNAN TB HASTALARININ ANALİZ ÇALIŞMASI

Zeynep KAZGAN ARICA1, Figen KAYGUSUZ2, Hatice ERCAN2

1 TB İl Koordinatörü, Malatya, 2 Abdulkadir Eriş V.S.B.,Malatya

AMAÇ

İlimiz Dispanserinde 2016-2018 yılları arasında tedaviye alınan tüm hastalar geriye dönük olarak incelenmiş ve bunlardan geçmişinde hayvan temaslısı olanlar ile yakınlarında TB hastası olanlar ayrılarak analiz edilmiştir.

GEREÇ VE YÖNTEMLER

Bu çalışma Ocak 2016 – Kasım 2018 tarihleri arasında Abdulkadir Eriş Malatya VSD’nde kayıtlı 315 hastanın kayıtları geriye dönük olarak incelendi.

BULGULAR

Olguların 57(%38,2) ‘sinde TB hasta teması,63(%42,3)’ünde hayvan teması ve 29(19,5)’unda ise her iki temas birlikte bulunmuştur.

Tablo 1- Olguların tutulum yerine göre dağılımı

Sadece TB hasta temas öyküsü

Sadece şüpheli hayvan teması

öyküsü

Hem TB hasta hem de şüpheli hayvan teması öyküsü

TOPLAM

Sayı % Sayı % Sayı % Sayı % AC 31 41,9 33 44,6 10 13,5 74 49,6 AC DIŞI 26 34,7 30 40 19 25,3 75 50,4 TOPLAM 57 50,8 63 49,1 29 13,7 149 (% hesabı 149 olgu üzerinden yapılmıştır)

Her iki grubun temaslılarının 973’ü (%78,4) muayene edilmiş bunlarında 356’sına(%35,4) koruma tedavisi verilmiştir. Koruma tedavisi kullanan 356 kişiden 205’i (%57,6) tedaviyi tamamlamıştır. Koruma tedavisi başarı durumu %85’in altındadır.

Laboratuar sonuçları açısından analiz yapıldığında;3 olguda Prazinamid direnci bulunmuştur.

SONUÇLAR

TB olgularında yaptığımız geriye dönük çalışmada TB hasta temas (ev içi/dışı) öyküsü kadar Hayvan teması öyküsü olduğu bulunmuştur.

TARTIŞMA

1-Hasta ve yakınlarına aile hekimi veya aile sağlığı elemanları da eğitim vermeli mi?

2-Koruma tedavisinde DGT uygulaması yapılabilir mi?

Page 48: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 30- ÇOCUK TB HASTALARINDA KAYNAK ARAŞTIRMASI

Zeynep KAZGAN ARICA1, Mine DOĞAN 2,Fatma ASLAN2

1TB İl Koordinatörü, Malatya, 2 Abdulkadir Eriş V.S.D.,Malatya

AMAÇ:

Bu çalışmada, çocukluk çağı tüberkülozu (TB) olgularında insan ve hayvan TB teması araştırılması amaçlanmıştır

GEREÇ VE YÖNTEMLER

Bu çalışmada Ocak 2011 – Kasım 2018 tarihleri arasında Abdulkadir Eriş VSD’de kayıtlı çocukluk çağı TB (≤18 yaş) hastaların kayıtları geriye dönük olarak incelendi.

BULGULAR

Ocak 2011 – Kasım 2018 tarihleri arasında Abdulkadir Eriş VSD’de 1015 hasta içinde yaşları 8-17 arasında olan 53 olgu vardı.

Tablo 1. Çocukluk çağı TB olgularının cinsiyet ve tutulum yeri

Toplam AC AC DIŞI Erkek 6(%11,2 17(%32,1) Kadın 10(%18,9) 20(%37,8) Toplam 16(%30,2) 37(%69,8)

Bu olguların tanı yöntemleri incelendiğinde: 53 olgunun 40’ı (%75,5’i) DSÖ tarafından kabul görülen tanı yöntemleri ile kesin tanı almıştır. 2’sinde İzoniazid, 1’inde Pirazinamid direnci bulunmuştur. Tür belirleme çalışılması maalesef yapılmamıştır.

Tablo 2. Olguların temas durumu

Ailede TB hasta ile temas

Şüpheli hayvan teması

TB hasta ve şüpheli hayvan teması

Teması olmayanlar TOPLAM

Sayı % Sayı % Sayı % Sayı % Sayı % AC 5 9,4 2 3,8 8 15,1 1 1,9 16 30,2 AC DIŞI 1 1,8 18 34 10 18,9 8 15,1 37 69,8 TOPLAM 6 11,2 20 37,8 18 34 9 17 53 100 (Yüzde hesabı 53 olgu üzerinden yapılmıştır)

SONUÇLAR

Çocuk TB olgularında farklı kaynak varlığı üzerine yaptığımız geriye dönük çalışmada ailede TB öyküsünden daha yoğun olarak Hayvan teması öyküsü olduğu bulunmuştur.

Page 49: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 30- ÇOCUK TB HASTALARINDA KAYNAK ARAŞTIRMASI

Zeynep KAZGAN ARICA1, Mine DOĞAN 2,Fatma ASLAN2

1TB İl Koordinatörü, Malatya, 2 Abdulkadir Eriş V.S.D.,Malatya

AMAÇ:

Bu çalışmada, çocukluk çağı tüberkülozu (TB) olgularında insan ve hayvan TB teması araştırılması amaçlanmıştır

GEREÇ VE YÖNTEMLER

Bu çalışmada Ocak 2011 – Kasım 2018 tarihleri arasında Abdulkadir Eriş VSD’de kayıtlı çocukluk çağı TB (≤18 yaş) hastaların kayıtları geriye dönük olarak incelendi.

BULGULAR

Ocak 2011 – Kasım 2018 tarihleri arasında Abdulkadir Eriş VSD’de 1015 hasta içinde yaşları 8-17 arasında olan 53 olgu vardı.

Tablo 1. Çocukluk çağı TB olgularının cinsiyet ve tutulum yeri

Toplam AC AC DIŞI Erkek 6(%11,2 17(%32,1) Kadın 10(%18,9) 20(%37,8) Toplam 16(%30,2) 37(%69,8)

Bu olguların tanı yöntemleri incelendiğinde: 53 olgunun 40’ı (%75,5’i) DSÖ tarafından kabul görülen tanı yöntemleri ile kesin tanı almıştır. 2’sinde İzoniazid, 1’inde Pirazinamid direnci bulunmuştur. Tür belirleme çalışılması maalesef yapılmamıştır.

Tablo 2. Olguların temas durumu

Ailede TB hasta ile temas

Şüpheli hayvan teması

TB hasta ve şüpheli hayvan teması

Teması olmayanlar TOPLAM

Sayı % Sayı % Sayı % Sayı % Sayı % AC 5 9,4 2 3,8 8 15,1 1 1,9 16 30,2 AC DIŞI 1 1,8 18 34 10 18,9 8 15,1 37 69,8 TOPLAM 6 11,2 20 37,8 18 34 9 17 53 100 (Yüzde hesabı 53 olgu üzerinden yapılmıştır)

SONUÇLAR

Çocuk TB olgularında farklı kaynak varlığı üzerine yaptığımız geriye dönük çalışmada ailede TB öyküsünden daha yoğun olarak Hayvan teması öyküsü olduğu bulunmuştur.

P 31- Latent Tüberküloz Enfeksiyon Tedavisinin Hastalık Gelişme Üzerine Etkisi

Filiz Öztürk1, Elif Altundaş Hatman2, Mesut Köskü3, Şule Kızıltaş3, Nesrin Sarımurat3, Zeynep Eren3, Bektaş Kısa3, Tansu Tuskan3, Halil Akyüz3, Nuray Erdal3, Deniz Dönmezoğlu3, Zeki Kılıçaslan4

1Ümraniye Verem Savaş Dispanseri İstanbul

2İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi İş ve Meslek Hastalıkları Eğitim Programı

3İstanbul Verem Savaş Derneği Dispanserleri

4İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları

Giriş: Türkiye’de 15 yaş altı tüberküloz (TB) temaslılarında uygulanan Latent Tüberküloz Enfeksiyon Tedavisi (LTET) yaklaşımı, yeni bir rehberle 2011 yılında 35 yaş ve altına uygulanmaya başlanmıştır.

Amaç: 2011 yılında yapılan bu yaklaşım değişikliğinin temaslılarında hastalık üzerine etkisi araştırılmıştır

Yöntem: İstanbul’da 10 Verem Savaş Dispanserinde 2009-2014 yılları arasında tanı alan hastaların dosyaları 01.01.2017- 30.06.2017 tarihleri arasında değerlendirildi. Daha önce TB tedavisi almış olanlar, ilk kontrolde TB tanısı alanlar, yabancı uyruklular, nakil hastalar, Çok İlaca Dirençli TB hastalarının temaslıları araştırmaya alınmamıştır. Veri analizinde ki-kare ve t testi uygulanmıştır.

Bulgular:

Toplam 2409 hastanın 7823 temaslısının % 87.5’i (n=6846) en az bir kere kontrol edilmişti. Hastalık gelişmeyenlerde (n=7668) ortalama takip süresi 6.04 ± 1.8 yıldı. Temaslıların % 54.9'u (n=4294) kadındı. Hastalık gelişenlerin yaş ortalaması 26.86 ± 15.35 iken hastalık gelişmeyenlerin yaş ortalaması 30.38 ± 19.21 idi. (p :0.005)

Temaslılar arasında hasta olanların ailelerinde ortalama temaslı sayısı 5.04 ± 2.69 iken hastalık gelişmeyenlerde 4.58 ± 2.69 bulundu (p: 0.038).

Temaslıların LTET alıp almamasına bakılmaksızın % 2.0’ının (n=155) hastalık geliştiği (olduğu) saptandı. Hasta olanların % 59,4'ü (n=92) 16-35 yaş grubunda idi. 0-15 yaş grubunda olan temaslılar arasında LTET almayanların % 2.5'i (n=18), 16-35 yaş grubunda ise LTET almayanların % 3.8'i (n=88) LTET alanlara göre sırasıyla % 0,7( 9/1289) ve %0,7 (4/561) anlamlı bir biçimde daha fazla hasta olmuştu. (p=0.001)

Sonuç: LTET hem 16 yaş altı hem de 16-35 yaş arası yayma pozitif hasta temaslılarında hastalanma riskini anlamlı şekilde azaltmaktadır. Hastalık gelişen temaslıların, gelişmeyenlere göre daha genç olduğu ve daha kalabalık ailelerde yaşadıkları saptanmıştır. (Bu bildiri 2018 Türk Torak Derneği Göğüs Hastalıkları Kongresinde sunulmuştur.)

Page 50: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 32- Tüberküloz temaslı çocuk olguların geriye dönük değerlendirilmesi: Tek merkez deneyimi

Sevgi Yaşar Durmuş1, Gönül Tanır1, Ayşe Kaman1, Türkan Aydın Teke1, Fatma Nur Öz1 1 Dr Sami Ulus Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği

Giriş:

Çocuklar bağışıklık sistemlerindeki farklılıklar nedeniyle erişkinlere göre tüberküloza daha yatkındır. Tüberkülozlu, özellikle yayma pozitif erişkin hastalarla teması olan çocuklarda latent tüberküloz enfeksiyonu ve tüberküloz hastalığı riski yüksektir. T.C. Sağlık Bakanlığı Tüberküloz Tanı ve Tedavi Rehberi bulaştırıcı tüberküloz ile temaslı çocuk hastalarda tüberkülin cilt testi sonucuna bakılmaksızın koruyucu tedavi önermektedir. Bu çalışmada tüberküloz temaslı çocuk olguların değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem:

Ocak 2014 - Aralık 2018 tarihleri arasında hastanemiz Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Polikliniği’ne tüberkülozlu hasta ile temas nedeniyle yönlendirilen çocuklar retrospektif olarak incelendi.

Sonuçlar:

Yaş ortalaması 72,9± 52,8 ay olan 150 çocuğun 79’u kızdı. Temas edilen en sık indeks vaka baba ve temas süresi bilinen olguların 94’ünde süre, 8 saatten uzun olarak saptanmıştı. İndeks vaka tanı aldıktan sonra hastaneye başvuru süresi bilinen 80’inde ortalama başvuru süresi 51 gündü. İndeks vakaların 44’ünde ilaç duyarlılık durumu biliniyordu. İlaç dirençli 15 vakanın üçü çoklu ilaç dirençliydi. Temaslı çocukların 50’ sinin (% 33.3) iki yönlü akciğer grafisi normal, geriye kalan 100’ünde en sık bulgu bilateral perihiler, parakardiyak ve peribronkovasküler kalınlaşma olarak saptanmıştı. Akciğer grafisi anormal olan, hepsi HIV negatif çocuklardan 38’ine bilgisayarlı toraks tomografisinde tüberküloz düşündüren bulgular nedeniyle tüberküloz tedavisi başlanmıştı. Yirmi temaslı hasta herhangi bir tedavi başlanamadan takipten çıkmış, koruyucu tedavi başlanan çocukların %28’i, tüberküloz tedavisi başlananların %36’sı tedaviyi tamamlamış ve izlemde kalmıştı.

Sonuç:

Erişkin tüberkülozlu ile teması olan çocukların, ailelerinin tanı ve tedavi sürecindeki uyumlarının iyi olmadığı, hastalığın önemi hakkında toplumda farkındalığın arttırılması gerektiği ve çocukluk çağı tüberkülozunun elimine edilmesinde tüberkülozlu erişkinlerin tanı ve tedavisinin önemli olduğu sonuçlarına varılmıştır.

Page 51: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 32- Tüberküloz temaslı çocuk olguların geriye dönük değerlendirilmesi: Tek merkez deneyimi

Sevgi Yaşar Durmuş1, Gönül Tanır1, Ayşe Kaman1, Türkan Aydın Teke1, Fatma Nur Öz1 1 Dr Sami Ulus Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği

Giriş:

Çocuklar bağışıklık sistemlerindeki farklılıklar nedeniyle erişkinlere göre tüberküloza daha yatkındır. Tüberkülozlu, özellikle yayma pozitif erişkin hastalarla teması olan çocuklarda latent tüberküloz enfeksiyonu ve tüberküloz hastalığı riski yüksektir. T.C. Sağlık Bakanlığı Tüberküloz Tanı ve Tedavi Rehberi bulaştırıcı tüberküloz ile temaslı çocuk hastalarda tüberkülin cilt testi sonucuna bakılmaksızın koruyucu tedavi önermektedir. Bu çalışmada tüberküloz temaslı çocuk olguların değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Gereç ve Yöntem:

Ocak 2014 - Aralık 2018 tarihleri arasında hastanemiz Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Polikliniği’ne tüberkülozlu hasta ile temas nedeniyle yönlendirilen çocuklar retrospektif olarak incelendi.

Sonuçlar:

Yaş ortalaması 72,9± 52,8 ay olan 150 çocuğun 79’u kızdı. Temas edilen en sık indeks vaka baba ve temas süresi bilinen olguların 94’ünde süre, 8 saatten uzun olarak saptanmıştı. İndeks vaka tanı aldıktan sonra hastaneye başvuru süresi bilinen 80’inde ortalama başvuru süresi 51 gündü. İndeks vakaların 44’ünde ilaç duyarlılık durumu biliniyordu. İlaç dirençli 15 vakanın üçü çoklu ilaç dirençliydi. Temaslı çocukların 50’ sinin (% 33.3) iki yönlü akciğer grafisi normal, geriye kalan 100’ünde en sık bulgu bilateral perihiler, parakardiyak ve peribronkovasküler kalınlaşma olarak saptanmıştı. Akciğer grafisi anormal olan, hepsi HIV negatif çocuklardan 38’ine bilgisayarlı toraks tomografisinde tüberküloz düşündüren bulgular nedeniyle tüberküloz tedavisi başlanmıştı. Yirmi temaslı hasta herhangi bir tedavi başlanamadan takipten çıkmış, koruyucu tedavi başlanan çocukların %28’i, tüberküloz tedavisi başlananların %36’sı tedaviyi tamamlamış ve izlemde kalmıştı.

Sonuç:

Erişkin tüberkülozlu ile teması olan çocukların, ailelerinin tanı ve tedavi sürecindeki uyumlarının iyi olmadığı, hastalığın önemi hakkında toplumda farkındalığın arttırılması gerektiği ve çocukluk çağı tüberkülozunun elimine edilmesinde tüberkülozlu erişkinlerin tanı ve tedavisinin önemli olduğu sonuçlarına varılmıştır.

P 33- İstanbul’da Evsiz Tüberküloz Hastalarına Yapılan Barınma Yardımın Değerlendirilmesi

Naciye Bıyıklı1, Onur Aksu Ceyhan1, Derya Görmüş2, Öznur Sarıpınar2, H. Vildan Tümer2, Figen Alkan2, Aylin Babalık3, Zeki Kılıçaslan4.

1.İstanbul verem Savaşı Derneği 2. Taksim Verem Savaşı Dispanseri 3.Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi EA Hastanesi 4.İ.Ü.İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hstalıkları AD

AMAÇ: 2014 -2018 yıllarında İstanbul Verem Savaşı Derneği tarafından sağlanan barınma desteğinden faydalanan hastaların değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

GEREÇ-YÖNTEM: Barınma ve gıda yardımı alan 50 evsiz tüberküloz hastasının demografik ve klinik özellikleri, risk faktörleri, yararlandıkları hizmetler ve tedavi sonuçları geriye dönük ol arak VSD dosyalarından ve dernek yönetim kurulu karar kayıtlarından incelendi.

BULGULAR: Hepsi erkek olan erkek 50 hastanın 23’ü 55 yaş üstündedir. Medeni durumları; % 8 (16) e vli, % 82 (41) be kar, % 2 (1) dul dur. Olgu tanımları; % 74 (37) yeni, % 18 (9) nüks, % 8 (4) t edavi terkten dönen hastadır. Hastaların% 22’si (11) ÇİD TB, %2’si (4) HIV(+) dir. Hastaların %8’nin (4) yabancı ülke doğumlu, %8’nin (4) eski hükümlü, % 2’nin (1) alkol bağımlısı olduğu saptanmıştır. Barınma giderleri (otel), günlük üç öğün beslenme (kahvaltı+lokanta) yardımından yararlanan hastaların ek olarak tedavi yol masrafları, enjeksiyon ücretleri, TB dışı ilaç giderleri, kuru temizleme masrafları karşılanmıştır. Tedavi sonuçları değerlendirildiğinde halen tedavisi süren hastalar % 32 (16 ) dışarıda bırakılırsa % 91,1 (31) tedavi başarısı, % 5 (2) ölüm, % 2,6 (1) tedavi terk saptanmıştır.

SONUÇ VE TARTIŞMA: Tedavi başarısının düşük olmasına neden olabilecek birçok risk faktörüne sahip olan evsiz hasta grubunda barınma ve diğer sosyal desteklerle elde edilen başarı oranı dikkat çekicidir. Evsizlerin sorunlarının çözümü için sağlık sektörü yanında özellikle yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte çalışılması gereklidir. Türkiye çapında daha fazla evsiz hastanın barınma yardımından yaralanabilmesi 55 yaş üstü evsiz hastaların Sağlık Kurulu raporu ile AÇSH Bakanlığının verdiği barınma hizmetinden faydalanmaları için girişimler yapılması ile mümkün olabilir.

Page 52: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 34- İSTANBUL ÜSKÜDAR VEREM SAVAŞ DİSPANSERİ FAALİYETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ 1.Hemşire Kevser CINDIK ,2. Hemşire Nezaket ERTUNÇ, 3.Dr. Bektaş KISA, 4.Dr Onur AKSU CEYHAN, 5.Prof.Dr. Zeki KILIÇASLAN 1. İstanbul Verem Savaşı Derneği Üsküdar Verem Savaş Dispanseri 2. İstanbul Verem Savaşı Derneği Üsküdar Verem Savaş Dispanseri 3. İstanbul Verem Savaşı Derneği Üsküdar Verem Savaş Dispanseri 4. İstanbul Verem Savaşı Derneği 5.İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Amaç: Üsküdar Verem Savaş Dispanseri çalışmalarının Ulusal Tüberküloz Kontrol Programı hedeflerine ulaşma açısından değerlendirilmesi. Yöntem: Üsküdar VSD’ de 2013-2017 yılları arasındaki çalışmalar geriye dönük olarak incelendi. 2013 yılı tedavi sonuçları ve 2014-2017 yılları bakteriyolojik olarak tanı koyma, temaslı taraması, temaslılar da korumaya başlama oranları Halk Sağlığı Kurum hedefleriyle karşılaştırıldı. Bulgular: Üsküdar VSD’de 2014 yılında 120, 2015 de 128, 2016’da 84 , 2017’de 102 hasta tedaviye alınmıştır.Bu hastaların 2014 yılında 300 ev içi 427 ev dışı, 2015 yılında 358 ev içi 130 ev dışı, 2016 yılında 205 ev içi 75 ev dışı, 2017 yılında 276 ev içi 103 ev dışı yakın temaslısı saptanmış.Hedeflere ulaşma durumu Tablo ‘da gösterilmiştir. Gerçekleşen Hedef 2013 2014 2015 2016 2017 Akc.TB Yayma yapılma ≥90

- %99 %97.4 %94 %95.1

Akc.TB Kültür Yapılma ≥90

- %99 %91.4 %90 %93.4

Kültür(+) TB İDT yapılma ≥90

- %97 %100 %97.3 %91.9

Yeni Yayma(+) Tedavi Başarı≥85

%92.5 %87.2 %93,3 %85 -

Toplam TB Ted. Başarı ≥85

%94 %86.6 %89,9 %91.1 -

Yeni Yayma(+) TB Terk oranı < 3

%2.5 %2,6 %0 %0 -

Toplam TB Terk Oranı < 3

%0,9 %1.8 %2 %0 -

Hasta Başına Tem.Muay ≥ 8

- 5,7 3.4 2,9 3.4

Hasta başına koruma sayısı

- 1 0,7 0,5 0,6

Ev içi yakın tem. muayene oranı

- %91.6 %89.1 %91.7 %92

Ev dışı yakın tem. muayene oranı

- %95.3 %95.1 %77.3 %86.4

Koruma Ted. Tam.oranı

- %71 %68,3 %79,1 %72

Sonuç: Üsküdar VSD hasta tanı ve tedavi çalışmalarında belirlenen hedefleri aşarken temaslı ve koruma için belirlenen hedeflerin altındadır. Temaslı taramasında yakın temaslıların muayene edilme oranı ve zamanı, koruma konusunda ise koruma başlananların tedavi tamamlama oranları gibi hedeflerin belirlenmesinin daha doğru yaklaşım olacağı düşüncesindeyiz.

Page 53: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 35- VEREM SAVAŞINDA SON 20 YIL

Dilek Polat 1, Filiz Öztürk 1

Ümraniye Verem Savaş Dispanseri

Amaç: Derneğe bağlı Dispanserimiz yaklaşık 30 yıldır dört farklı ilçenin halkına hizmet vermektedir. DGT öncesi 1995-2006 ve DGT sonrası 2007-2016 yılları arasında tedaviye aldığımız tüberküloz (TB) hastalarını ve tedavi sonuçlarını değerlendirmeyi amaçladık. Her iki dönemde arasında personel sayısı değişmeyip, sadece sağlık personelinde iki hemşire değişikliği yaşanmıştır.

Yöntem: Dispanserimizde 1995-2016 yılları arasındaki tarihlere ait hasta dosyaları geriye dönük olarak incelendi. 6368 hastanın %2,5’i (162) Tb değil idi. Bu hastalar çalışmaya alınmadı.

Bulgular: Toplam hasta sayımız 6206 idi. 1995-2006 yılları arasında 3554 hasta tedaviye alınmıştı. Bu olguların %66,5 ‘i (2365) erkek, %76,7’ si (2726) Akciğer TB, %62,7’si (1710) yayma pozitif idi. Yeni yayma pozitif hastaların %77,9’u (1107) kür, % 2,5’i (35) tedaviyi terk etmişti.

2007-2016 yılları arasında toplam 2653 hastayı tedaviye alınmıştı. %67,8’i (1799) Akciğer tb, % 56,6’sı (1019) yayma pozitif. Yeni yayma pozitif hastaların %83,9’u (675) kür, % 1,6’sı (13) tedaviyi terk etmişti.

Sonuç: Kadın hastalar son 10 yılda erkek hastalara göre artmıştır ve bu artış istatistiki olarak anlamlıdır. P=0,000. Tedavi başarısında belirgin bir değişiklik olmayıp kür oranı artmış, tedavi terk oranı azalmıştır. Genel olarak bakıldığında son 20 yıl içinde dispanserimizin var olan başarısını sürdürmesini istikrarlı personel politikasına bağlı olduğunu düşünmekteyiz.

Page 54: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 36- Tele dgt hastaları

Çağla Sak, Emriye Süzen, Nejla Genç, Dilek Polat, Filiz Öztürk

Ümraniye Verem Savaş Dispanseri

Amaç: 2018 yılında Dispanserimizde devlet yardımı almaya başlayan hastalara Tüberküloz (TB) Daire Başkanlığının genelgesi nedeniyle telefon ile direkt gözetimli tedavi (TeleDGT) uygulamasına (ki bu uygulama telefon ile canlı bağlantıda sağlık personelinin hastanın ilacını içmesine şahitlik etmesini içeriyordu) başlanmıştır. Bu hastaların demografik özellikleri, tedavi sonuçları ve yöntemin sakıncaları açısından incelemek istedik.

Yöntem; Tele DGT uygulanacak hastalar ile görüşmeleri hemşireler ve dispanser hizmet personeli kendi telefonları ile yaptı. Anlık görüntülü görüşme yapılamayan günde hastalar tarih içeren video gönderdiler. Hasta bilgileri dosyaları incelenerek elde edildi.

Bulgular; 2018 Ocak ayından 21 Aralık 2018 tarihine kadar toplam 54 hasta Tele DGT’ ye alınmıştı. Hastaların % 61’ i (33) erkek, %63’ü (34) 35 yaşın üzerindeydi. Olguların %77,7’ si (yeni), %79,6’ sı (43) Akciğer TB, %40,7’ si (22) yayma pozitif idi. %11,’1 sine (6) tedaviye uyumsuz olmaları, %68,5,’ine (37) Sosyal yardım, %7,4’üne (4) DGT yöntemi olarak, %13’üne (7) hastaların yabancı olması nedeniyle TeleDGT başlandı. % 87’si TeleDGT’ ye uyumlu idi. %14,8’i (8) TeleDGT uygulayan kişiye uygunsuz davranış sergiledi. %50’si (27) tedavisini kür ve tedavi tamamlama olarak bitirdi. % 50’si halen tedavide ve TeleDGT’ye uyumlu.

Sonuç; 54 hastada hiç tedavi terk olmaması, hastanın direkt sağlık personeli tarafından takip edilmesi, sağlık personelinin kolay ulaşılabilir konumda olması, TeleDGT’nin bir DGT yöntemi olarak tedaviye uyumunu yüksek göstermektedir. Ancak bu uyumu sosyal yardım varlığının artırıyor olması da bir gerçektir. Ancak bu yöntemin kişisel personel telefonları yapılması sakıncalar yaratmaktadır. Bu konunun Tüberküloz Daire Başkanlığı tarafından sistematize edilerek tüm Dispanserlerde uygulanabilir hale getirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

Page 55: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 36- Tele dgt hastaları

Çağla Sak, Emriye Süzen, Nejla Genç, Dilek Polat, Filiz Öztürk

Ümraniye Verem Savaş Dispanseri

Amaç: 2018 yılında Dispanserimizde devlet yardımı almaya başlayan hastalara Tüberküloz (TB) Daire Başkanlığının genelgesi nedeniyle telefon ile direkt gözetimli tedavi (TeleDGT) uygulamasına (ki bu uygulama telefon ile canlı bağlantıda sağlık personelinin hastanın ilacını içmesine şahitlik etmesini içeriyordu) başlanmıştır. Bu hastaların demografik özellikleri, tedavi sonuçları ve yöntemin sakıncaları açısından incelemek istedik.

Yöntem; Tele DGT uygulanacak hastalar ile görüşmeleri hemşireler ve dispanser hizmet personeli kendi telefonları ile yaptı. Anlık görüntülü görüşme yapılamayan günde hastalar tarih içeren video gönderdiler. Hasta bilgileri dosyaları incelenerek elde edildi.

Bulgular; 2018 Ocak ayından 21 Aralık 2018 tarihine kadar toplam 54 hasta Tele DGT’ ye alınmıştı. Hastaların % 61’ i (33) erkek, %63’ü (34) 35 yaşın üzerindeydi. Olguların %77,7’ si (yeni), %79,6’ sı (43) Akciğer TB, %40,7’ si (22) yayma pozitif idi. %11,’1 sine (6) tedaviye uyumsuz olmaları, %68,5,’ine (37) Sosyal yardım, %7,4’üne (4) DGT yöntemi olarak, %13’üne (7) hastaların yabancı olması nedeniyle TeleDGT başlandı. % 87’si TeleDGT’ ye uyumlu idi. %14,8’i (8) TeleDGT uygulayan kişiye uygunsuz davranış sergiledi. %50’si (27) tedavisini kür ve tedavi tamamlama olarak bitirdi. % 50’si halen tedavide ve TeleDGT’ye uyumlu.

Sonuç; 54 hastada hiç tedavi terk olmaması, hastanın direkt sağlık personeli tarafından takip edilmesi, sağlık personelinin kolay ulaşılabilir konumda olması, TeleDGT’nin bir DGT yöntemi olarak tedaviye uyumunu yüksek göstermektedir. Ancak bu uyumu sosyal yardım varlığının artırıyor olması da bir gerçektir. Ancak bu yöntemin kişisel personel telefonları yapılması sakıncalar yaratmaktadır. Bu konunun Tüberküloz Daire Başkanlığı tarafından sistematize edilerek tüm Dispanserlerde uygulanabilir hale getirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

P 37- İstanbul Ümraniye bölgesinde yabancı hastalarda tüberküloz Filiz Öztürk, Dilek Polat, Nejla Genç

Ümraniye Verem Savaş Dispanseri

Amaç: Dispanserimiz 1989 yılından beri İstanbul Ümraniye, Çekmeköy, Şile ve Ataşehir ilçesine hizmet vermektedir. 1989 yılından 2007 yılına kadar yabancı ülke doğumlu hastamız yokken, 2007 yılından itibaren yıllara göre artış gözlenmiştir. 2018 yılı dâhil yabancı hastalarımızı demografik özelliklerine ve tedavi sonuçlarına göre incelemek istedik.

Yöntem; Hastaların Dispanser dosyaları geriye dönük olarak incelendi.

Bulgular; 2007-2018 yılları arasında toplam 95 yabancı hastamız vardı. % 43,1’i (41) erkekti. %72,6’sı (69) 35 yaşından gençti. %34,7’si (33) evliydi. %93’6’sı (89) yeni tüberküloz hastasıydı. %4,2’si MDR tedavisi aldı.

29 değişik ülkeden gelen hastalarımız arasında %23,1’i (22) Suriyeli, %17,8’i (17) Türkmenistanlı idi. Hastaların %58,9’u (56) son üç yılda başvurmuştu. Hastaların tedavileri; eğer halen tedavide olanları %6,3’ü (6) dışlarsak; toplam 89 hasta üzerinden %70,8’i (63) tedavi başarısı, %6,7’si (6) terk, %2,2’si (2) ölüm, %1,1’ i (1) tedavi başarısızlığı, %19,1’i (17) nakil ile sonlanmıştı.

Yıllara göre dağılım tablosuna bakarsak;

2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 Yabancı TBC hasta sayısı

1 0 4 5 4 4 4 12 5 7 18 31

Toplam hasta sayısı

418 346 320 292 224 226 217 217 203 194 214 190

% 0,2 0 1,3 1,7 1,8 1,8 1,8 5,5 2,5 3,6 8,4 16,3

Sonuç: Son 12 yılda dispanserimizin yıllık hasta sayısında azalma eğilimi izlenirken, yabancı hasta oranının giderek artmakta olduğu saptanmıştır. Bu durumun ülkemizdeki demografik değişimin tüberküloz kontrolüne yansıması olduğu düşünülmüştür. Yabancı hastalar arasında tedavi terkinin ve nakilin yüksek olması, bu alanın ülkemizdeki tüberküloz kontrolünde önemli bir sorun olarak karşımıza çıkacağı kanaatine varılmıştır.

Page 56: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:
Page 57: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 38- ESENYURT VEREM SAVAŞ DİSPANSERİ BİRİMİNDE 2014-2017 YILLARINDA TEDAVİ TERK EDEN TÜBERKÜLOZ HASTALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Ebe Sonay KURUKAFA* Dr. Hatice ARIKAN ŞEKERYAPAN** Hemşire Mine ŞAFAK*** Doç.Dr. Aylin BABALIK**** *Esenyurt Verem Şavaş Dispanseri **Esenyurt Verem Savaş Dispanseri ***İstanbul Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı Tüberküloz Birimi ****İstanbul Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi AMAÇ: Esenyurt Verem savaş Dispanseri (VSD) Biriminde tedavi terk eden tüberküloz (TB) hastalarının demografik ve klinik özelliklerinin, tedavi terk risk faktörlerinin değerlendirilmesi. GEREÇ-YÖNTEM: Esenyurt VSD’de 2014-2017 yıllarında tedavi terk eden hastaların demografik, klinik, mikrobiyolojik verileri, tedavi sonuçları, TUTSA kayıtları üzerinden ve hasta dosyalarından geriye dönük değerlendirildi. BULGULAR: 2014-2017 yıllarında Esenyurt VSD’de tedavi edilen TB hastalarının %11,1’i (148) tedavi terkidir. Terk oranları 2014 yılında 62’si(%20,3) 2015 yılında 43’ü (%11,5), 2016 yılında 31’i (%13,5) ve 2017 yılında 12’si (%3,5) dir. Hastaların 14’ü (% 9,5) yabancı ülke doğumlu, 107’si (% 72,3)ü erkek idi. Hastaların 108’i( % 73) yeni, 22’si (% 14,9) nüks ve 18’i (% 12,2) tedaviyi terkten dönen olgu idi. 112’ si (% 75,7) akciğer tüberkülozudur. Akciğer tüberkülozu olgularının 59’u(%52,7) yayma pozitif, 53’ü (%47,3) kültür pozitif bulunmuştur. Kültür pozitif hastaların 43’üne (%81), direnç testi yapılmış, 3 (% 7) olgu HR bulunmuştur. Hastaların 108’i (%73) ilk kez, 29’u(19,6) ikinci kez, 6’si(%4,1) üçüncü kez, 2’si (1,4) dördüncü kez, 2’si (1,4) beşinci kez, 1’i (%0,7) altıncı kez tedaviyi terk etmiştir. 106’si(% 71,6) çalışan, 6’sı (%4,1) alkol bağımlısı, 2’si(%1,4) madde bağımlısı, 2’si(%1,4) Hıv(+) ve 26’sı(%17,6) ek hastalığı mevcuttur. 9’u(%6,1) tekrar tedaviye başlamıştır. 2 hasta HR direnci nedeniyle ÇİD TB tedavisi başlanmıştır. 9 hastanın 4’ü (%44,4) tedavi başarısı, 5’i (%55,6) halen tedavidedir. SONUÇ: Tedavi terk risk faktörleri; sosyo-ekonomik faktörler, alkol ve madde bağımlılığı, ek has-talığın eşlik etmesi bulunmuştur. Ayrıca bölgenin göç nedeniyle hastaların sürekli ikametlerinin olmaması, dispanserde çalışan personelin sürekli değişmesi, kalıcı sağlık çalışanının bulunmaması tedavi terkine sebeb olduğunu düşünmekteyiz.

Page 58: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 39- SOSYO EKONOMİK DESTEK TÜBERKÜLOZ HASTALARININ TEDAVİ SONUÇLARINI ETKİLER Mİ?

Derya Erişen, Elif Ayla Arabulan, Halidun inanç, Çiğdem Şimşek, Kerime Altunay

Ankara İl Sağlık Müdürlüğü

Amaç; Bilindiği gibi tüberküloz hastalığı, sosyo ekonomik düzeyi düşük olan kişilerin daha çok yakalandıkları mikrobik bir hastalıktır. Tüberküloz hastalarına sosyo ekonomik destek yapılması ile ilgili Sağlık Bakanlığımızca çeşitli çalışmalar yürütülmüş, bizlere de yasal zeminde tüberküloz hastalarına sosyo ekonomik destek olunması ile ilgili çalışma yapabilmemiz için münferit zamanlarda resmi yazılar gönderilmiştir. Bu çerçevede Ankara ili Sağlık Müdürlüğü olarak biz, 2017 yılında Ankara Valiliği Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürlüğü ile yaptığımız görüşmeler sonucu, ilimizdeki tüberküloz hastalarına (özellikle bulaştırıcı olanlara), Doğrudan Gözetimli Tedavilerine (DGT) uymak koşuluyla tedavileri süresince aylık bağlanmasını sağladık. Bu doğrultuda 8(sekiz) ay süresince (ki bu s üre sonunda Sağlık Bakanlığımız Tüberküloz Daire Başkanlığı ile Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın yapmış olduğu protokol sonucunda, hayata geçirilen tüberküloz hastalarına aylık bağlanması uygulaması başlamıştır) ilimizdeki tüberküloz hastalarımızdan öncelikli olarak bulaştırıcı olanlarına tedavilerine uymak koşuluyla tedavileri süresince aylık nakdi yardım yapılmıştır. Biz bu çalışmamız ile, Ankara ilinde, 2017 yılında, yapılan ekonomik desteğin tüberküloz hastalarında tedavi sonuçlarını nasıl etkilediğini araştırmayı amaçladık.

yöntem; İlimiz Verem Savaş Dispanserlerinde 2011 - 2016 yılları arasında takip - tedavi olan hastaların tedavi sonuçları, TUTSA verilerinden geriye dönük olarak incelendi. Bilindiği gibi TUTSA Tedavi Sonuçları 2(iki) yıl geriden gelmektedir. Bu nedenle elimizdeki en son Tedavi Sonuçları 2016 yılına aittir.

Bulgular; Doğrudan Gözetimli Tedaviye (DGT) uyan hastalara, Mart 2017'den itibaren 10(on) ay süre ile Valilik Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürlüğü ile işbirliği yapılarak aylık nakdi yardım verildi. 2017 yılında verilen bu yardım, 2016 yılında kayda alınıp, 2017 yılında da halen tedavisi süren, tüberküloz hastalarının da faydalandıkları bir yardım olmuştur. Bilindiği gibi tedavi süresi 1(bir) senenin üzerinde olan tüberküloz hastaları genellikle ilaç direnci olan ve tedaviye uyumu daha sorunlu olan hastalardır. Tablo1.

Yıllar Tedavi Başarısı Tedaviyi Terk 2016 %90,9 5 2015 %88,3 14 2014 %85,6 11 2013 %86,3 8 2012 %90,0 9 2011 %90,1 12

Sonuç; Ankara ilinde Mart 2017'den itibaren 10(on) ay süreyle hastalarımıza DGT'ye uymaları kaydı ile yapılan aylık nakdi yardımların, hastaların tedaviye uyumunu arttırdığı ve tedavi sonucunu olumlu yönde etkilediği görülmüştür.

Page 59: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 39- SOSYO EKONOMİK DESTEK TÜBERKÜLOZ HASTALARININ TEDAVİ SONUÇLARINI ETKİLER Mİ?

Derya Erişen, Elif Ayla Arabulan, Halidun inanç, Çiğdem Şimşek, Kerime Altunay

Ankara İl Sağlık Müdürlüğü

Amaç; Bilindiği gibi tüberküloz hastalığı, sosyo ekonomik düzeyi düşük olan kişilerin daha çok yakalandıkları mikrobik bir hastalıktır. Tüberküloz hastalarına sosyo ekonomik destek yapılması ile ilgili Sağlık Bakanlığımızca çeşitli çalışmalar yürütülmüş, bizlere de yasal zeminde tüberküloz hastalarına sosyo ekonomik destek olunması ile ilgili çalışma yapabilmemiz için münferit zamanlarda resmi yazılar gönderilmiştir. Bu çerçevede Ankara ili Sağlık Müdürlüğü olarak biz, 2017 yılında Ankara Valiliği Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürlüğü ile yaptığımız görüşmeler sonucu, ilimizdeki tüberküloz hastalarına (özellikle bulaştırıcı olanlara), Doğrudan Gözetimli Tedavilerine (DGT) uymak koşuluyla tedavileri süresince aylık bağlanmasını sağladık. Bu doğrultuda 8(sekiz) ay süresince (ki bu s üre sonunda Sağlık Bakanlığımız Tüberküloz Daire Başkanlığı ile Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın yapmış olduğu protokol sonucunda, hayata geçirilen tüberküloz hastalarına aylık bağlanması uygulaması başlamıştır) ilimizdeki tüberküloz hastalarımızdan öncelikli olarak bulaştırıcı olanlarına tedavilerine uymak koşuluyla tedavileri süresince aylık nakdi yardım yapılmıştır. Biz bu çalışmamız ile, Ankara ilinde, 2017 yılında, yapılan ekonomik desteğin tüberküloz hastalarında tedavi sonuçlarını nasıl etkilediğini araştırmayı amaçladık.

yöntem; İlimiz Verem Savaş Dispanserlerinde 2011 - 2016 yılları arasında takip - tedavi olan hastaların tedavi sonuçları, TUTSA verilerinden geriye dönük olarak incelendi. Bilindiği gibi TUTSA Tedavi Sonuçları 2(iki) yıl geriden gelmektedir. Bu nedenle elimizdeki en son Tedavi Sonuçları 2016 yılına aittir.

Bulgular; Doğrudan Gözetimli Tedaviye (DGT) uyan hastalara, Mart 2017'den itibaren 10(on) ay süre ile Valilik Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürlüğü ile işbirliği yapılarak aylık nakdi yardım verildi. 2017 yılında verilen bu yardım, 2016 yılında kayda alınıp, 2017 yılında da halen tedavisi süren, tüberküloz hastalarının da faydalandıkları bir yardım olmuştur. Bilindiği gibi tedavi süresi 1(bir) senenin üzerinde olan tüberküloz hastaları genellikle ilaç direnci olan ve tedaviye uyumu daha sorunlu olan hastalardır. Tablo1.

Yıllar Tedavi Başarısı Tedaviyi Terk 2016 %90,9 5 2015 %88,3 14 2014 %85,6 11 2013 %86,3 8 2012 %90,0 9 2011 %90,1 12

Sonuç; Ankara ilinde Mart 2017'den itibaren 10(on) ay süreyle hastalarımıza DGT'ye uymaları kaydı ile yapılan aylık nakdi yardımların, hastaların tedaviye uyumunu arttırdığı ve tedavi sonucunu olumlu yönde etkilediği görülmüştür.

P 40- TÜBERKÜLOZ İÇİN YENİ BİR TEHDİT: BİYOLOJİK AJANLAR

Manolya Kara1, Özge Kaba1, Florenc Seferkolli1, Aslı Dudaklı2, Leyla Asgarova2, Oya Turan3, Gonca

Erköse Genç5, Merih Oray4, İlknur Tuğal Tutkun4, Zayre Erturan5, Rukiye Eker3, Selda Hançerli Törün1,

Ayper Somer1

1 İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı 2 İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı

3 İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Çocuk Romatoloji Bilim Dalı 4 İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Göz Hastalıkları Anabilim Dalı

5 İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Temel Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

Giriş: Otoimmun hastalıklarda tümör nekroz faktör alfa(TNF-α) inhibitör kullanımı giderek artmakta ve yüz güldürücü sonuçlar sağlamaktadır. Bununla birlikte TNF-α’nın baskılanması nedeniyle; tüberküloz hastalığı riski de artmaktadır. Burada anti TNF-α kullanımı sırasında pulmoner tüberküloz gelişen adölesan bir kız hasta sunulmuştur.

Olgu: Altı yıl önce üveit tanısı almış 16 yaşında kız hasta solunum sıkıntısı nedeniyle acil servisimize başvurdu. Anamnezi derinleştirildiğinde üveit tanısı sonrasında biyolojik ajan kullanımı öncesinde tüberküloz taraması için yönlendirildiği öğrenildi. İki yıl önce yapılan ilk fizik muayenesi ve posteroanterior akciğer grafisi normal, tüberkülin deri testi(TDT) 0 mm idi. Takibinin 21. ayındaki kontrolünde TDT 6 mm saptandığından latent tüberküloz tanısıyla izoniazid(H) başlandı. Takibinde malar döküntüsü de görülen hastaya SLE tanıkondu. Prednizolon tedavisinin 3. ayında solunum sıkıntısı ile acil servisimize başvurdu. Fırsatçı akciğer enfeksiyonlarının dışlanması amacıyla bronkoskopi yapıldı. Laboratuvar incelemesinde hafif hipokrom anemisi ile akut faz reaktanlarında yüksekliği mevcuttu. Böbrek ve karaciğer fonksiyonları normaldi. Posteroanterior görüntülemede orta ve alt zonlarda belirgin, yaygın infiltrasyon izlendi. Bronkoskopi ile sitomegalovirus(CMV), Pneumocystis jirovecii, olası fungal etkenler ve tüberküloz(TB) açısından örnek gönderildi. Toraks tomografi ile görüntülemede sağ paratrakeal zincirde santrali nekrozlu konglomerasyon oluşturan lenf gangliyonları, bilateral akciğer parankiminde diffüz simetrik miliyer nodüller ve sağ akciğer üst lobda tomurcuklanan ağaç görünümü ile uyumlu konsolidasyon izlendi. Dörtlü antitüberküloz tedavi başlandı. Lavaj kültüründe Mycobacterium tuberculosis compleks üredi. Hasta halen tedavisinin 5. ayı içerisindedir ve polikliniğimizden komplikasyonsuz izlenmektedir.

Sonuç: Biyolojik ajan tedavisi almakta olan hastaların; öncesinde latent enfeksiyon nedeniyle kemoproflaksi kullanmış olsa da, aktif tüberküloz hastalığı açısından yakın takibine devam edilmelidir.

Page 60: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:
Page 61: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

POSTER SUNUMLARI

17.01.2019 SAAT: 18:00

Poster 41-61

OTURUM BAŞKANLARIHaluk ÇALIŞIR, Özlen TÜMER

Page 62: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:
Page 63: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 41-Göçmen Tüberküloz Hastaları ve Karşılaştıkları Sorunlar (ön çalışma) Yasemin BİLSEL İLGÜN1 Gülnur ODACl2, Gülden KÖSESAKAL 3, Derya GÖRMÜŞ4, Zeki KILIÇALAN5

1. Dr.Hafız Cemal Sağlık Vakfı 2. Şehremini VSD 3. Zeytinburnu VSD

4.Taksim VSD 5. İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD

Amaç: Bu bildiride amaç göçmen tüberküloz (TB) hastalarının yaşam koşullarını ve teşhis/tedavi sırasında karşılaştıkları sorunları değerlendirmektir.

Yöntem: Çalışma İstanbul’da göçmen hasta sayısı yüksek olan üç Verem Savaş Dispanserinde gerçekleştirilmiştir. Eylül-Kasım aylarında tedavi almak için bu dispanserlere gelen hastalara demografik bilgiler, göç hikayesi, hastalık hikayesi ve dispanser ile bağlantılarını içeren önceden hazırlanmış bir anket formu hemşireler tarafından uygulanmıştır.

Bulgular: Çalışma 46’sı erkek,11’i kadın, 3-68 yaş arası 58 göçmen TB olgusunu içermektedir. Olguların 14’ü (%24,1) Afrika ülkelerinden, 13’ü (%22,4) Afganistan, 12’si (% 20,7) eski Sovyet ülkelerinden,5’i (%8,6) ise Suriye’ li idi. 9 olgu ( %15,5) son bir yıl, 30 olgu (%51,7) son üç yıl içinde Türkiye’ye gelmişti. Olguların 35( %60,3) ekonomik nedenle göç ettiğini, 4(%6,9) ise tedavi olmak için geldiğini bildirdi. VSD’den önce yaptıkları sağlık başvurularının %39,5’i (32/81) özelde gerçekleşmiştir. Bu kurumlarda olguların 53’üne ( % 91,4) akciğer grafisi, 34’üne ( % 58,6) balgam muayenesi yapılmıştı. Olguların 25’i (%43,1) günlük gözetimli tedavi (20’si VSD, 3 özel, 2 aile hekimi) görmekteydi. 22 (%37,9) olgu gıda yardımı 3 olgu ise ek olarak kira yardımı almaktaydı. 29 (%50) olgu VSD’ e gelmeden önce hastalığı nedeni ile 50 TL ile 6500 USD arasında para harcadığını bildirmişti ( 10 kişi 500 TL altında, 10 kişi 500 - 2000 , 4 kişi 2000 TL’den fazla).42 olgu tedavi sırasında en öncelikli sorunun dil olduğunu belirtmekteydi.

Sonuç; Göçmen TB hastaların çoğu birkaç yıl içinde Türkiye’ye gelmiş olgulardır. Tedaviye ulaşmadan önce bazen önemli miktarlara varan maddi harcama yapmaktalar, bakım sırasında büyük oranda dil sorunu yaşamaktalar ve ancak az bir kısmı sosyal yardımlardan faydalanabilmektedirler.

Page 64: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 42-TEDAVİ TERKTEN KÜR’E YOLCULUK

Hemşire Sevinç ÇAKIR

Düzce Verem Savaşı Dispanseri, Düzce

GİRİŞ: Düzce’de 2017 yılında tüberküloz olgu hızı yüzbinde 18 olup ülke ortalamasının üzerindedir. 2014, 2015, 2016 yıllarında tedavi başarısı %88.9 /90.1/81.3 ve tedavi terk oranı %4.2/2.5/4.4’tür.

AMAÇ: Tedaviyi terkten dönen hastanın, hasta merkezli yaklaşımla tedaviye uyumunun artırılması. GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışmada ‘tedaviyi terkten dönen ac tb’ olgusunun tedavi süreci anlatılmıştır. Tedavi sürecini bir de hastanın gözünden dinlemek için, hastanın yazılı izni alınarak çekilen video da gösterilecektir.

BULGULAR: 59 Yaşında erkek hasta, emekli restoran işletmecisi 30 yıldır sigara kullanıyor. 2016’da başka bir ilde yayma pozitif akciğer tüberküloz tanısı almış, ancak tedaviyi 5. ayında terk etmiş. Tedavi olmak istemediği için İletişim bilgilerini değiştirerek Düzce’ye taşınmış. Nefes darlığı, halsizlik, öksürük şikâyetlerinin olmasına rağmen tedavinin devamı için başvuruda bulunmamış. Nikah işlemleri öncesi dispanserimize başvuruda bulunan hastanın akciğer grafisinde şüpheli lezyon görülmesi üzerine balgam tetkiki istendi. Alınan balgam örneğinde ARB++++ olarak gelen hasta; daha önce düzensiz tedavi gördüğü için hızlı direnç testi bakılabilmesi için Düzce Üniversitesi A.U.H. yönlendirildi. İDT’si tüm ilaçlara hassas gelen hastaya HRZE ile yeniden tedavi başlandı. Daha önce tedaviyi terk etme nedenleri sorulduğunda; hastalığı kendisine yakıştırmadığı, öğrenilen hastaya; tüberküloz hastalığının bir çeşit akciğer enfeksiyonu olduğu, herkesin verem olabileceği, ilacını düzenli kullanması halinde şikâyetlerinin geçeceği anlatıldı. Hasta dispansere her geldiğinde bekletilmeden ilaçları içirildi. 1. ayını tamamladığında tedaviden fayda gördüğü için uyumu arttı. Her gün hastaya şikayetleri olup olmadığı soruldu. Hasta ile sohbet edildi. Hasta, 3 ay HRZE 5 ay HRE ile tedavinin ardından kür oldu.

SONUÇ: İlaç direnci ve nüks gelişmemesi için hastaların tedaviye ara vermemesi ve düzenli ilaç içmesi şarttır. Eğitimli ve deneyimli VSD çalışanları sayesinde tedavi terkleri önlemek mümkündür.

Page 65: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 42-TEDAVİ TERKTEN KÜR’E YOLCULUK

Hemşire Sevinç ÇAKIR

Düzce Verem Savaşı Dispanseri, Düzce

GİRİŞ: Düzce’de 2017 yılında tüberküloz olgu hızı yüzbinde 18 olup ülke ortalamasının üzerindedir. 2014, 2015, 2016 yıllarında tedavi başarısı %88.9 /90.1/81.3 ve tedavi terk oranı %4.2/2.5/4.4’tür.

AMAÇ: Tedaviyi terkten dönen hastanın, hasta merkezli yaklaşımla tedaviye uyumunun artırılması. GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışmada ‘tedaviyi terkten dönen ac tb’ olgusunun tedavi süreci anlatılmıştır. Tedavi sürecini bir de hastanın gözünden dinlemek için, hastanın yazılı izni alınarak çekilen video da gösterilecektir.

BULGULAR: 59 Yaşında erkek hasta, emekli restoran işletmecisi 30 yıldır sigara kullanıyor. 2016’da başka bir ilde yayma pozitif akciğer tüberküloz tanısı almış, ancak tedaviyi 5. ayında terk etmiş. Tedavi olmak istemediği için İletişim bilgilerini değiştirerek Düzce’ye taşınmış. Nefes darlığı, halsizlik, öksürük şikâyetlerinin olmasına rağmen tedavinin devamı için başvuruda bulunmamış. Nikah işlemleri öncesi dispanserimize başvuruda bulunan hastanın akciğer grafisinde şüpheli lezyon görülmesi üzerine balgam tetkiki istendi. Alınan balgam örneğinde ARB++++ olarak gelen hasta; daha önce düzensiz tedavi gördüğü için hızlı direnç testi bakılabilmesi için Düzce Üniversitesi A.U.H. yönlendirildi. İDT’si tüm ilaçlara hassas gelen hastaya HRZE ile yeniden tedavi başlandı. Daha önce tedaviyi terk etme nedenleri sorulduğunda; hastalığı kendisine yakıştırmadığı, öğrenilen hastaya; tüberküloz hastalığının bir çeşit akciğer enfeksiyonu olduğu, herkesin verem olabileceği, ilacını düzenli kullanması halinde şikâyetlerinin geçeceği anlatıldı. Hasta dispansere her geldiğinde bekletilmeden ilaçları içirildi. 1. ayını tamamladığında tedaviden fayda gördüğü için uyumu arttı. Her gün hastaya şikayetleri olup olmadığı soruldu. Hasta ile sohbet edildi. Hasta, 3 ay HRZE 5 ay HRE ile tedavinin ardından kür oldu.

SONUÇ: İlaç direnci ve nüks gelişmemesi için hastaların tedaviye ara vermemesi ve düzenli ilaç içmesi şarttır. Eğitimli ve deneyimli VSD çalışanları sayesinde tedavi terkleri önlemek mümkündür.

P 43- LATENT TÜBERKÜLOZ ENFEKSİYONU İÇİN KORUYUCU TEDAVİ Dr. Filiz Duyar Ağca*, Yenimahalle VSD Çalışanları 1999-2012**

*3 No.lu Verem Savaşı Dispanseri Ankara ** 5 No.lu Verem Savaşı Dispanseri Ankara

Amaç: Ülkemizde, tüberküloz (TB) koruyucu tedavisinde kayıt, izlem ve tamamlama işlemleri Verem Savaşı Dispanserleri (VSD) tarafından yapılmaktadır. Bu çalışmada, bir dispanser verileriyle koruyucu tedavilerin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve yöntem: Bu çalışmada Ankara 5 numaralı VSD kayıtlarındaki veriler kullanılmıştır. 1999-2012 arasındaki dönemde TB koruyucu tedavi alan olguların kayıtları geriye dönük incelenmiş; endikasyon ve tedavi sonuçları değerlendirilmiştir. Bulgular: 14 yılda VSD’de 3.799 kişiye TB koruyucu tedavisi verilmiştir. Endikasyonlar ve koruyucu tedavi başlananların sayıları sırasıyla; TB hasta temaslıları 2.036 (%53,6), tüberkülin deri testi (TDT) pozitif çocuklar 1.364 (%35,9), bağışıklığı baskılanmışlar 332 (%8,7), TDT konversiyonu olanlar ve diğerleri 67 (%1,8) idi. Aynı dönemde VSD’de 1.169 akciğer ve 683 akciğer dışı TB olgusu kayda alınmış ve bu hastaların temaslılarından 1565’ine koruyucu tedavi verilmişti. Bağışıklığı baskılananların 268’i (%80,7) anti-TNF ilaç kullananlardı. 3.779 olguda izoniyazid, 20 olguda rifampisin kullanıldı. Koruyucu tedavi tamamlama oranları sırasıyla TB hasta temaslılarında %81,3; TDT pozitif çocuklarda %94,1; bağışıklığı baskılanmış hastalarda %83,4; diğerlerinde %74,6 idi. Koruyucu tedavi sırasında 9 ve tedavi tamamlandıktan sonra 6 kişiye TB tanısı konmuştu; bu olgulardan 13’ü TB hasta temaslılarıydı. Sonuç: Her bir akciğer TB olgusu için 1,74 kişiye koruyucu tedavi verilmiştir. Koruyucu tedavi endikasyonları içinde özellikle okul taramaları nedeniyle yıllar içinde önemli oynamalar olabilmektedir. 14 yıllık sürede, TB hasta temaslıları ile bağışıklığı baskılanmış grupta koruyucu tedavi oranlarının zaman içinde arttığı görülmüştür. Koruyucu tedaviyi tamamlama oranları yüksektir. Sonuç olarak, TB kontrolünde eliminasyon dönemine giren Türkiye’de koruyucu tedavinin hem daha başarılı uygulanması hem de bu konuda daha ayrıntılı veri toplanması gerektiği değerlendirilmiştir.

Page 66: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 44- KORUMA TEDAVİSİNİ TERK EDEN ESKİ TEMASLILARDA TÜBERKÜLOZ TANISI ALMIŞ OLGULAR

Dr. G. Çimen Beyaz, Dr. F. Duyar Ağca, Dr. A. İnan Süer, Hem. S. R. Deniz, Hem. E. Özcan

Ankara 3 Nolu Verem Savaşı Dispanseri

AMAÇ: Koruma tedavisi başlanmış olup tedaviyi terk eden ve sonrasında TB tanısı alıp dispanserimizde kaydedilen eski temaslıların özelliklerini değerlendirmeyi amaçladık.

GEREÇ VE YÖNTEM: : 01.01.2013- 30.06.2018 tarihleri arasında TB tanısıyla kaydedilen ve eski temaslı olup koruma tedavisini terk etmiş 8 olgunun kayıtları geriye dönük incelendi.

BULGULAR:

Temaslı yaşı : 19,8 (14-23)

Temaslı cinsiyeti: 2 Kadın , 6 Erkek

Temas ortamı : Tümü ev içi

Temaslıda TDT: Verisine ulaşılan 5 olgunun 3’ü TDT (+)

Temaslının koruma tedavisi aldığı süre: 65 gün (30-135 gün)

Koruma terk ile TB gelişmesi arasında geçen süre: 4 yıl 1 ay (9 ay-13 yıl 8 ay)

Kaynak olguda TB: Hepsi Y (+) AC TB

Temaslıda TB gelişen organ: 6 AC, 1 AC + AD(kemik), 1 AD (perikard)

Temaslıda TB bakteriyoloji: Balgam örnekleri 4 Y(+) K(+), 3 Y(-) K(+); perikardial sıvı örneği Y(-) K(+)

TB gelişen temaslıda diğer risk faktörleri: 2 olgu sağlık personeli , 1 olgu göçmen

SONUÇ:

TB gelişimi açısından risk grubu olan temaslıların koruma tedavilerini terk ettiklerinde TB riskleri devam etmektedir. Bu nedenle bulaştırıcı hasta temaslılarına koruma tedavisi başlandığında bunun düzenli eksiksiz kullanımı için iyi eğitim verilmesini, takiplerinin düzenli yapılmasını ve tedavi sonrası ortalama 5 yıl izlenmesini öneriyoruz.

Bu olgular sadece Ankara 3 no ’lu VSD verileri olup; Türkiye genelinde koruma tedavisini terk eden ve tamamlayan temaslıların takibini içeren bir çalışma bize daha anlamlı bir veri sağlayacaktır.

En büyük risk grubu olan bulaştırıcı hasta temaslılarında koruma tedavisi başladığımızda tedaviyi terk etmelerini önlemek amaçlı yaptırım ve yasal düzenlemelerin yapılmasının önemli olduğunu düşünüyoruz.

Page 67: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 44- KORUMA TEDAVİSİNİ TERK EDEN ESKİ TEMASLILARDA TÜBERKÜLOZ TANISI ALMIŞ OLGULAR

Dr. G. Çimen Beyaz, Dr. F. Duyar Ağca, Dr. A. İnan Süer, Hem. S. R. Deniz, Hem. E. Özcan

Ankara 3 Nolu Verem Savaşı Dispanseri

AMAÇ: Koruma tedavisi başlanmış olup tedaviyi terk eden ve sonrasında TB tanısı alıp dispanserimizde kaydedilen eski temaslıların özelliklerini değerlendirmeyi amaçladık.

GEREÇ VE YÖNTEM: : 01.01.2013- 30.06.2018 tarihleri arasında TB tanısıyla kaydedilen ve eski temaslı olup koruma tedavisini terk etmiş 8 olgunun kayıtları geriye dönük incelendi.

BULGULAR:

Temaslı yaşı : 19,8 (14-23)

Temaslı cinsiyeti: 2 Kadın , 6 Erkek

Temas ortamı : Tümü ev içi

Temaslıda TDT: Verisine ulaşılan 5 olgunun 3’ü TDT (+)

Temaslının koruma tedavisi aldığı süre: 65 gün (30-135 gün)

Koruma terk ile TB gelişmesi arasında geçen süre: 4 yıl 1 ay (9 ay-13 yıl 8 ay)

Kaynak olguda TB: Hepsi Y (+) AC TB

Temaslıda TB gelişen organ: 6 AC, 1 AC + AD(kemik), 1 AD (perikard)

Temaslıda TB bakteriyoloji: Balgam örnekleri 4 Y(+) K(+), 3 Y(-) K(+); perikardial sıvı örneği Y(-) K(+)

TB gelişen temaslıda diğer risk faktörleri: 2 olgu sağlık personeli , 1 olgu göçmen

SONUÇ:

TB gelişimi açısından risk grubu olan temaslıların koruma tedavilerini terk ettiklerinde TB riskleri devam etmektedir. Bu nedenle bulaştırıcı hasta temaslılarına koruma tedavisi başlandığında bunun düzenli eksiksiz kullanımı için iyi eğitim verilmesini, takiplerinin düzenli yapılmasını ve tedavi sonrası ortalama 5 yıl izlenmesini öneriyoruz.

Bu olgular sadece Ankara 3 no ’lu VSD verileri olup; Türkiye genelinde koruma tedavisini terk eden ve tamamlayan temaslıların takibini içeren bir çalışma bize daha anlamlı bir veri sağlayacaktır.

En büyük risk grubu olan bulaştırıcı hasta temaslılarında koruma tedavisi başladığımızda tedaviyi terk etmelerini önlemek amaçlı yaptırım ve yasal düzenlemelerin yapılmasının önemli olduğunu düşünüyoruz.

P 45- Hipersensitivite reaksiyonu gelişen bir olguda anti-TB tedavi deneyimimiz Çelik Sümer, Merve Sinem Oğuz, Züleyha Bingöl, Zeki Kılıçaslan

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı, İstanbul AMAÇ: Anti-tüberküloz (anti-TBC) tedaviye karşı hipersensivite reaksiyonları görülebilir. Hipersensitivite reaksiyonu geliştiren bir olguda anti-TB tedavi deneyimimizi paylaşacağız. BULGULAR: Diabetes mellitus dışında ek hastalığı olmayan 73 yaşında erkek hasta 3 aydır non-spesifik tedaviye rağmen devam eden öksürük-balgam şikayeti nedeniyle dış merkezde tetkik edilmiş. Bronkoskopik lavajda ARB pozitif saptanması üzerine anti-TB tedavi başlanmış. Tedavinin 1. haftasında yaygın maküler ve kaşıntılı döküntüleri olması üzerine tarafımıza başvurdu. Tüm ilaçları kesilip, döküntüleri gerileyince rifampisin ve pirazinamid başlandı. 1 gün sonra tedavisine INH eklenen hastada 3 saat içerisinde cilt döküntüleri tekrarladı. İlaçları yeniden kesildi. Buna rağmen döküntüleri gerilemeyen olguya lezyondan biopsi alındıktan sonra intravenöz prednizolon başlandı. Biyopside papiller dermiste makrofajlar ve eozinofiller görüldü. Düşük doz (25 mg) INH sonrası lezyonlar yeniden gelişince mevcut tablonun öncelikli olarak INH’a bağlı olduğuna ve rifampisinin de katkıda bulunmuş olabileceğine karar verildi. Olgunun tedavisi amikasin 1x750 mg, moksifloksasin 1x400 mg, ethambutol 1x1500 mg, pirazinamid 1x2000 mg olarak düzenlendi. İlaçlar tedaviye haftada bir kademeli olarak eklendi. Herhangi bir alerjik reaksiyon göstermeyen hasta tedavisi 18 aya tamamlanması planlandı. SONUÇ: Anti-TBC ilaçlarına karşı gelişen hipersensitivite reaksiyonlarında öncelikli olarak birinci seçenek ilaçlarda ısrar edilmeli. Pre-medikasyona rağmen yineliyorsa alternatif tedavi rejimleri denenebilir.

Page 68: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 46- TÜBERKÜLOZ BİLDİRİMİNDE İKİ YÖNTEMİN KARŞILAŞTIRILMASI, SAMSUN, 2016

Derya Öztomurcuk1, Keziban Yüksel2, Özlem Terzi3, Şeref Özkara4

Samsun Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı TB İl Koordinatörlüğü 1,2 , OMÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı3, Atatürk Göğüs Hastalıkları Hastanesi

Giriş ve Amaç: Tüberküloz (TB) bildirimi zorunlu A grubu bir hastalıktır. Tanı konulan hastaların 24 saatte form 014 i le bildirimi yapılmalıdır. TB bildirimlerinde 2012 yılından itibaren kullanılan Elektronik Tüberküloz Yönetim Sisteminde (ETYS), kimlik numarası (TC) girilerek çevrimiçi (online) bildirimi yapılan hasta, anında aynı ilin TB Koordinatörü tarafından görülebilmektedir. Bildirimin Temel Sağlık İstatistikleri Modülü (TSİM) ile yapılmasında ise hastaya ait Form 014; e-posta, faks ya da resmi yazıyla bildiren tarafından, bağlı olduğu Toplum Sağlığı Merkezine (TSM’ye) iletilir, buradan TSİM’e giriş yapılır ve TSİM’i kullanan kişilerce görülebilir. Çalışmamızda TB bildirimlerinde TSİM ve ETYS’nin karşılaştırılması amaçlanmıştır.

Yöntem: 2016 yılında Samsun’daki dispanserlerde tedaviye alınan, dosyalı TB hastalarının bildirimleri retrospektif olarak incelenmiştir. Her bir hastanın ETYS, TSİM bildirimleriyle VSD kayıtları, oluşturulan Excel tablosuna kaydedilerek karşılaştırılmıştır.

Bulgular: Toplam 237 hastanın %96.7’si ETYS ile, %80.1’i TSİM yolu ile bildirilmiş idi. VSD’lerin bildirim defterine kayıtlı hasta sayısı ise %74,7 idi. %87’si tanı aldığı gün bildirimi yapılmıştı. Bildirimlerin önce yapılmasına göre dağılımına bakıldığında %66.3’ünün ETYS ile bildirildiği, %4.6’sının TSİM ile yapıldığı görülmüştür. Sonuç: Çalışmamızda; Samsun’da iki sistemin de TB bildiriminde aktif olarak kullanıldığı, ETYS ile yapılan TB bildirimlerinin ise daha fazla sayıda olduğu ve bu hastaların daha hızlı şekilde VSD’lerde kayıt altına alındığı görülmüştür. Her TSM bölgesinde VSD olmadığından TB bildirimleri için en hızlı ve en kolay yol izlenmelidir. Ülkemizde TB bildirimlerinde ETYS veya benzer online sistemleri öneriyoruz.

Page 69: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 46- TÜBERKÜLOZ BİLDİRİMİNDE İKİ YÖNTEMİN KARŞILAŞTIRILMASI, SAMSUN, 2016

Derya Öztomurcuk1, Keziban Yüksel2, Özlem Terzi3, Şeref Özkara4

Samsun Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı TB İl Koordinatörlüğü 1,2 , OMÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı3, Atatürk Göğüs Hastalıkları Hastanesi

Giriş ve Amaç: Tüberküloz (TB) bildirimi zorunlu A grubu bir hastalıktır. Tanı konulan hastaların 24 saatte form 014 i le bildirimi yapılmalıdır. TB bildirimlerinde 2012 yılından itibaren kullanılan Elektronik Tüberküloz Yönetim Sisteminde (ETYS), kimlik numarası (TC) girilerek çevrimiçi (online) bildirimi yapılan hasta, anında aynı ilin TB Koordinatörü tarafından görülebilmektedir. Bildirimin Temel Sağlık İstatistikleri Modülü (TSİM) ile yapılmasında ise hastaya ait Form 014; e-posta, faks ya da resmi yazıyla bildiren tarafından, bağlı olduğu Toplum Sağlığı Merkezine (TSM’ye) iletilir, buradan TSİM’e giriş yapılır ve TSİM’i kullanan kişilerce görülebilir. Çalışmamızda TB bildirimlerinde TSİM ve ETYS’nin karşılaştırılması amaçlanmıştır.

Yöntem: 2016 yılında Samsun’daki dispanserlerde tedaviye alınan, dosyalı TB hastalarının bildirimleri retrospektif olarak incelenmiştir. Her bir hastanın ETYS, TSİM bildirimleriyle VSD kayıtları, oluşturulan Excel tablosuna kaydedilerek karşılaştırılmıştır.

Bulgular: Toplam 237 hastanın %96.7’si ETYS ile, %80.1’i TSİM yolu ile bildirilmiş idi. VSD’lerin bildirim defterine kayıtlı hasta sayısı ise %74,7 idi. %87’si tanı aldığı gün bildirimi yapılmıştı. Bildirimlerin önce yapılmasına göre dağılımına bakıldığında %66.3’ünün ETYS ile bildirildiği, %4.6’sının TSİM ile yapıldığı görülmüştür. Sonuç: Çalışmamızda; Samsun’da iki sistemin de TB bildiriminde aktif olarak kullanıldığı, ETYS ile yapılan TB bildirimlerinin ise daha fazla sayıda olduğu ve bu hastaların daha hızlı şekilde VSD’lerde kayıt altına alındığı görülmüştür. Her TSM bölgesinde VSD olmadığından TB bildirimleri için en hızlı ve en kolay yol izlenmelidir. Ülkemizde TB bildirimlerinde ETYS veya benzer online sistemleri öneriyoruz.

P 47- Dispanserde Kemoproflaksi Kaçıncı Gün Başlanıyor? Derya Öztomurcuk1, Özlem Terzi2

TB İl Koordinatörlüğü,Samsun1, OMÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı ABD, Samsun 2

Amaç: Eliminasyon fazına giren ülkelerde Latent Tüberküloz (TB) enfeksiyonuna yönelik kemoproflaksi çok önemlidir. Dispanserlerde temaslı muayenesinin hızla yapılarak kemoproflaksi başlanması, Tüberküloz kontrolüne ve olgu hızının azalmasına katkı sağlayacaktır. Çalışmamızda; Samsun Merkez Dispanseri (VSD) tarafından takip edilen TB hasta temaslılarının bazı özelliklerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Metot: Tanımlayıcı tipte planlanan bu çalışma, 2014-2015 yıllarında Samsun Merkez VSD’de tedaviye alınan 309 TB hastası ve bu hastaların dosyalarına kaydedilen 1226 temaslı üzerinden yürütülmüştür. Veriler hasta dosyaları ve koruma kartlarından retrospektif olarak elde edilmiştir.

Bulgular: 309 hastanın %63,5’i akciğer (AC), %36,5’i akciğer dışı (AD) TB idi. 18 hastanın (%5,8) hiçbir temaslısına muayene yapılamadığı görülmüştür. Hasta dosyasında adı olan 1226 temaslıdan kontrolü yapılamayanların sayısının 62(%5i) olduğu saptanmıştır. Kontrolü yapılan 1164 temaslının %50,5’i erkektir, %70,6’sı AC ve %71,7’si ev içi temaslıdır. Yayma pozitif AC TB temaslılarından %64’ü ev içi temaslı iken, yayma negatiflerin %82,6 sı ev içidir. %66’sı kadın olan 272 (%23,4) temaslıya koruma başlanmıştır. Koruma alanların %77,6’sı ev içi temaslı, %95,6’sı AC TB temaslısı olup koruma alanların %32,4’üne ilk 10 günde, %27,6’sına 10-20. günde, %20,2’sine 20-30. günde, %11,4’üne 2.ayda, %5,5’ine 3.ayda, %2,9’una 4.ayda koruma başlandığı görülmüştür (Grafik 1). Hasta başına koruma başlama oranı 1,14 ve hasta başına temaslı muayene sayısı ise 3,97 olarak hesaplanmıştır.

Sonuç: Çalışmamızda 272 temaslının %80,2’sine ilk bir ayda koruma başlandığı görülmüştür. Hasta başına temaslı muayene sayısı hesaplanırken ‘hasta dosyasındaki temaslı sayısı/hasta sayısı’ olarak değerlendirilmesi ve dispanserlerde 2. ve 3. kontrol muayene sayısının artırılması gerektiği düşünülmüştür. Ayrıca VSD’lerde deneyimli personel çalıştırılmasının önemli olduğu kanaatine varılmıştır. (Türk Toraks kongresinde poster olarak sunulmuştur)

Grafik 1:Temaslılara Koruma Başlama Zamanı

32,4 11,4 5,5 2,9

27,6

20,2

1.ayda 2.ayda 3.ayda 4.ayda

Koru

ma

Alan

Tem

aslı

Yüzd

esi

Aylar

0-10 günde 10-20 günde 20-30 günde

Page 70: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 48- Tüberkülozda damgalanma üzerine nitel bir çalışma

Dr. Öğr. Üyesi. Dilek KARADOĞAN1,2, Araş. Gör. Dr. Semih ALTUNSOY1

1 Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları AD, Rize

2 Anadolu Üniversitesi, Açık Öğretim Fakültesi, Sosyoloji Bölümü, 2. sınıf öğrencisi

Bildiriyi sunacak yazar: Araş. Gör. Dr. Semih Altunsoy

Özet

Amaç: Tüberkülozda damgalanma ile ilgili ülkemizden nitel araştırma yöntemlerinin de kullanıldığı araştırma sayısı oldukça azdır. Bu çalışmadaki amacımız nitel teknikleri kullanarak bu hastalığı yaşamış olan kişilerin hastalıkla ilgili görüşlerini ve yaşadıkları duyguları derinlemesine incelemektir.

Gereç-Yöntem: Araştırma için gerekli etik kurul ve Verem Savaş Daire Başkanlığının izinleri alındıktan sonra, Artvin Verem Savaş Dispanserinde 2013-2016 yılları arasında tüberküloz tanısı ile takip edilen ve tedavisi tamamlanan hastalar ile yüz yüze görüşme yapılarak veriler toplandı.

Bulgular: Yaş ortalamaları 44.1±17.2 olan toplam 56 kişi çalışmaya dahil edildi. Katılımcıların %73.2’si erkek, %64.3’ü evli, %55.3’ü ilköğretim mezunu idi. İlçede yaşayanların oranı %55.4, ilde yaşayanlar %23.2, geri kalan %21.4’lük grup ise köyde yaşamaktaydı. Sosyal güvencesi olmayanların oranı %19.6 idi. Sigara aktif içenlerin oranı %48.2 iken, hiç içmeyenler %35.7 oranındaydı. Çoğunluğunun ek hastalığı yoktu (%60.7) ve ailesinde tüberküloz öyküsü yoktu (%60.7). Tüberküloz öyküsü 1. derece akrabalarında olanların oranı %26.8 iken, %12.5’inin 2. derece akrabalarında mevcuttu. Akciğer tüberkulozu tanısı almış olanların oranı %60.7 iken, akciğer dışı tüberküloz geçirmiş olanların oranı ise %39.3 olarak bulundu. Yakınmalarının başladığı dönemde tüberküloz olabileceğini düşünenlerin oranı %10.7 idi. Tanı doğrulandıktan sonra hastalığını çevresindekiler ile paylaşmayan ve bundan sonra da paylaşmak istemeyenlerin oranı %48.2 olarak saptandı. Tanı sonrası çevresindeki insanların kendisine karşı tavır ve davranışlarından endişe duyanların oranı ise %30.9 olarak saptandı. Tüberküloz tanısı konduğunu 1. derece akrabaları dışında kimse ile paylaşmayanların oranı kadınlar arasında (%73.3) ve eğitim durumu lise ve üzerinde olanlar arasında (64.0%) çoğunluktaydı (p<0.05).

Sonuçlar: Bu çalışma, tüberküloz tedavisi başarı ile tamamlandıktan sonra dahi hastalığın kişiler üzerinde ruhsal ve sosyal yönden izler bıraktığını göstermektedir.

Page 71: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 48- Tüberkülozda damgalanma üzerine nitel bir çalışma

Dr. Öğr. Üyesi. Dilek KARADOĞAN1,2, Araş. Gör. Dr. Semih ALTUNSOY1

1 Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları AD, Rize

2 Anadolu Üniversitesi, Açık Öğretim Fakültesi, Sosyoloji Bölümü, 2. sınıf öğrencisi

Bildiriyi sunacak yazar: Araş. Gör. Dr. Semih Altunsoy

Özet

Amaç: Tüberkülozda damgalanma ile ilgili ülkemizden nitel araştırma yöntemlerinin de kullanıldığı araştırma sayısı oldukça azdır. Bu çalışmadaki amacımız nitel teknikleri kullanarak bu hastalığı yaşamış olan kişilerin hastalıkla ilgili görüşlerini ve yaşadıkları duyguları derinlemesine incelemektir.

Gereç-Yöntem: Araştırma için gerekli etik kurul ve Verem Savaş Daire Başkanlığının izinleri alındıktan sonra, Artvin Verem Savaş Dispanserinde 2013-2016 yılları arasında tüberküloz tanısı ile takip edilen ve tedavisi tamamlanan hastalar ile yüz yüze görüşme yapılarak veriler toplandı.

Bulgular: Yaş ortalamaları 44.1±17.2 olan toplam 56 kişi çalışmaya dahil edildi. Katılımcıların %73.2’si erkek, %64.3’ü evli, %55.3’ü ilköğretim mezunu idi. İlçede yaşayanların oranı %55.4, ilde yaşayanlar %23.2, geri kalan %21.4’lük grup ise köyde yaşamaktaydı. Sosyal güvencesi olmayanların oranı %19.6 idi. Sigara aktif içenlerin oranı %48.2 iken, hiç içmeyenler %35.7 oranındaydı. Çoğunluğunun ek hastalığı yoktu (%60.7) ve ailesinde tüberküloz öyküsü yoktu (%60.7). Tüberküloz öyküsü 1. derece akrabalarında olanların oranı %26.8 iken, %12.5’inin 2. derece akrabalarında mevcuttu. Akciğer tüberkulozu tanısı almış olanların oranı %60.7 iken, akciğer dışı tüberküloz geçirmiş olanların oranı ise %39.3 olarak bulundu. Yakınmalarının başladığı dönemde tüberküloz olabileceğini düşünenlerin oranı %10.7 idi. Tanı doğrulandıktan sonra hastalığını çevresindekiler ile paylaşmayan ve bundan sonra da paylaşmak istemeyenlerin oranı %48.2 olarak saptandı. Tanı sonrası çevresindeki insanların kendisine karşı tavır ve davranışlarından endişe duyanların oranı ise %30.9 olarak saptandı. Tüberküloz tanısı konduğunu 1. derece akrabaları dışında kimse ile paylaşmayanların oranı kadınlar arasında (%73.3) ve eğitim durumu lise ve üzerinde olanlar arasında (64.0%) çoğunluktaydı (p<0.05).

Sonuçlar: Bu çalışma, tüberküloz tedavisi başarı ile tamamlandıktan sonra dahi hastalığın kişiler üzerinde ruhsal ve sosyal yönden izler bıraktığını göstermektedir.

P 49- Anti-TNF Kullanan Hastada Tipik Olmayan TB Yerleşimi Deniz Öngel Harbiyeli, Emine Karabul, Yonca Hacıoğlu, Ersan Atahan

İstanbul Üniversitesi- Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İstanbul

GİRİŞ

Erişkin tüberkülozu için tipik yerleşim yerleri üst lob apikal ve posteriyor segmentler ile alt lob superiyor segmenttir. Bu bölgelerdeki lezyonlar uygun klinikle birlikte TB ayırıcı tanısını yapmamızı kolaylaştırmaktadır. Hücresel bağışıklığı baskılanmış bireylerde bu durum her zaman geçerli olmayabilir.

BULGULAR

Ankilozan spondilit tanısı ile takip edilen 44 yaşında erkek hasta öksürük, balgam, ateş şikayetleri ile dış merkeze başvurmuş. 3 hafta süren nonspesifik antibiyoterapiye klinik yanıt alınamayan hasta tarafımıza yönlendirildi. Geçirilmiş TB veya bilinen temas yoktu. Ankilozan spondilit nedeni ile 5 yıldır anti-TNF etkinliği olan golimumab isimli ajanı kullandığını ifade eden hastaya tedavi öncesinde latent TB enfeksiyonuna yönelik 9 ay süresince INH tedavisi verildiği öğrenildi. Öksürük, balgam ve ateş yüksekliği mevcut olup hemoptizi, gece terlemesi ve kilo kaybı yoktu. Çekilen PA akciğer grafisinde sağ alt alanda, 9-10. arka kotlar arasında homojen opasite izlendi. Hastadan mikrobiyolojik inceleme amacıyla üst üste 3 sabah balgamında ARB çalışılması ve TBC kültürü planlandı. Toraks BT’de sağ akciğer alt lob posterobazal ve mediobazal segmentlere ait bronşlar oblitere olup, bu segmentlerde kollabe görünüm, sağ akciğer alt lob diğer segmentlerde tomurcuklanan ağaç manzaraları ve asiner nodüller mevcut idi. Sağ akciğer alt lob hacmi azalmış olup mediastinal yapılar sağa deviye idi. Sağ akciğer üst lob santralde hafif tubuler bronşiektazik görünüm ve her iki akciğerde 6 mm'den küçük çapta birkaç adet nodül mevcut idi. Verilen sabah balgamlarının her üçünde de ARB’nin üç pozitif saptanması üzerine hasta yayma (+) yeni olgu akciğer TB’u kabul edildi, hastaya 4’lü Anti-TBC tedavi başlandı.

SONUÇ

Biyolojik ajan kullanan hastalarda TB yerleşimi atipik olabilmektedir. Bu grup hastalarda latent TB tedavisine rağmen TB’un bir etken olarak karşımıza çıkabileceği akılda tutulmalı ve atipik yerleşimlerde dahi TB ayrıcı tanılarımız içinde yer almalıdır.

Page 72: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 50- Tüberküloz mu? Kanser mi?

Emine Karabul, Yonca Sekibağ, Deniz Öngel Harbiyeli, Şermin Börekçi

İstanbul Üniversitesi- Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İstanbul

GİRİŞ

Akciğer kanseri ile TB semptom ve bulguları açısından birbirine benzeyebilmektedir. Ülkemiz gibi TBC’nin endemik olduğu ülkelerde bu hastalıkların eş zamanlı olarak görülebileceği ya da birbirlerini taklit edebileceği mutlaka akla gelmelidir.

BULGULAR

74 yaşında erkek hasta, 8 aydır olan öksürük, balgam ve 20 gün önce başlayan hemoptizi şikayetleri ile dış merkeze başvurmuş. Çekilen PET-CT’de sağ akciğer alt lob bazal segmentte nekrotik komponent hakimiyetinde 65x70 mm boyutlarında kitle lezyon ve sağ aksiller multiple LAP’lar görülmesi üzerine tarafımıza yönlendirildi. 1.5 yılda yaklaşık 10 kilo kaybı olduğu öğrenildi. Hastada 50 paket/yıl sigara öyküsü vardı ve ailesinde malignite öyküsü mevcuttu. Geçirilmiş TBC ve bilinen temas öyküsü yoktu. PPD:25 mm idi. Ön planda malignite düşündüğümüz hastaya kliniğimizde BT kontrolü planlandı. Toraks BT’de sağ akciğer alt lobda, santralinde kavitasyon izlenen, fissürde çekintiye yol açan, 74x72x54 mm boyutlarında primer akciğer malignitesini ile uyumlu kitlesel lezyon izlendi. Lezyonun etrafında lenfanjitik yayılım düşündüren buzlu cam dansitesinde alanlar ile interlobuler septum kalınlaşmaları ve sol akciğer alt lobda bazıları kavitasyon içeren benzer natürde metastaz düşündüren lezyonlar izlenmekteydi. Hastaya bu bulgular sonucunda bronkoskopi, kranyal MR ve aksiller lenf nodu biyopsisi planlandı. Kranyal MR’da metastaz düşündüren bulgu yoktu. Bronkoskopide endobronşiyal lezyon izlenmedi, sağ orta ve alt lobdan bronş lavajı yapıldı. Lavaj sitolojisi küçük hücreli dışı karsinomu düşündürmekle birlikte, hücre sayısının yeterli olmadığı belirtildi. Lavajda ARB görülmedi, TBC kültüründe üreme olmadı. Eksizyonel aksiller lenf nodu biyopsisi tüberküloz adeniti ile uyumlu geldi. Hastaya 4’lü anti-TB tedavi başlandı. TTİİAB yapıldı, patoloji sonucu adenokarsinom ile uyumlu geldi. Hastaya anti-TBC tedavisinin 1. ayında eş zamanlı kanser tedavisi başlandı.

SONUÇ

Akciğer kanseri ve TB eş zamanlı olarak bulunabilir. TB’un endemik olduğu bölgelerde primer akciğer kanseri düşünülen olgularda çıkarılan doku örneklerinde mikrobiyolojik incelemeler yapılmalıdır.

Page 73: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 50- Tüberküloz mu? Kanser mi?

Emine Karabul, Yonca Sekibağ, Deniz Öngel Harbiyeli, Şermin Börekçi

İstanbul Üniversitesi- Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, İstanbul

GİRİŞ

Akciğer kanseri ile TB semptom ve bulguları açısından birbirine benzeyebilmektedir. Ülkemiz gibi TBC’nin endemik olduğu ülkelerde bu hastalıkların eş zamanlı olarak görülebileceği ya da birbirlerini taklit edebileceği mutlaka akla gelmelidir.

BULGULAR

74 yaşında erkek hasta, 8 aydır olan öksürük, balgam ve 20 gün önce başlayan hemoptizi şikayetleri ile dış merkeze başvurmuş. Çekilen PET-CT’de sağ akciğer alt lob bazal segmentte nekrotik komponent hakimiyetinde 65x70 mm boyutlarında kitle lezyon ve sağ aksiller multiple LAP’lar görülmesi üzerine tarafımıza yönlendirildi. 1.5 yılda yaklaşık 10 kilo kaybı olduğu öğrenildi. Hastada 50 paket/yıl sigara öyküsü vardı ve ailesinde malignite öyküsü mevcuttu. Geçirilmiş TBC ve bilinen temas öyküsü yoktu. PPD:25 mm idi. Ön planda malignite düşündüğümüz hastaya kliniğimizde BT kontrolü planlandı. Toraks BT’de sağ akciğer alt lobda, santralinde kavitasyon izlenen, fissürde çekintiye yol açan, 74x72x54 mm boyutlarında primer akciğer malignitesini ile uyumlu kitlesel lezyon izlendi. Lezyonun etrafında lenfanjitik yayılım düşündüren buzlu cam dansitesinde alanlar ile interlobuler septum kalınlaşmaları ve sol akciğer alt lobda bazıları kavitasyon içeren benzer natürde metastaz düşündüren lezyonlar izlenmekteydi. Hastaya bu bulgular sonucunda bronkoskopi, kranyal MR ve aksiller lenf nodu biyopsisi planlandı. Kranyal MR’da metastaz düşündüren bulgu yoktu. Bronkoskopide endobronşiyal lezyon izlenmedi, sağ orta ve alt lobdan bronş lavajı yapıldı. Lavaj sitolojisi küçük hücreli dışı karsinomu düşündürmekle birlikte, hücre sayısının yeterli olmadığı belirtildi. Lavajda ARB görülmedi, TBC kültüründe üreme olmadı. Eksizyonel aksiller lenf nodu biyopsisi tüberküloz adeniti ile uyumlu geldi. Hastaya 4’lü anti-TB tedavi başlandı. TTİİAB yapıldı, patoloji sonucu adenokarsinom ile uyumlu geldi. Hastaya anti-TBC tedavisinin 1. ayında eş zamanlı kanser tedavisi başlandı.

SONUÇ

Akciğer kanseri ve TB eş zamanlı olarak bulunabilir. TB’un endemik olduğu bölgelerde primer akciğer kanseri düşünülen olgularda çıkarılan doku örneklerinde mikrobiyolojik incelemeler yapılmalıdır.

P 51- 2013-2017 YILLARI DİSPANSER TEDAVİ SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Şule Kızıltaş1, Aylin Babalık2

1 İstanbul Verem Savaşı Derneği Kadıköy Verem Savaşı Dispanseri

2 Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Amaç:

2013-2017 yılları arasında dispanserimize kayıt edilmiş tüberküloz tanılı hastaların değerlendirilmesi amaçlandı.

Gereç ve Yöntem:

2013-2017 yılları arasında dispanserimize kayıt edilmiş tüberküloz tanılı hastaların yaş, cinsiyet, olgu tanımları, bakteriyolojik sonuçları ve tedavi sonuçları retrospektif olarak incelendi. Tedavi süresinde tüberküloz dışı tanı alan ve nakil giden hastalar çalışmadan çıkarıldı.

Bulgular ve Sonuçlar:

2013-2017 yılları arasında dispanserimize kayıt edilen 643 tüberküloz hastasının 583 ‘ü çalışmaya alındı. 20 hasta nakil olması 40 hasta da tüberküloz dışı tanı alması nedeniyle çalışmadan çıkartıldı. Hastaların % 43.91’ı kadın, % 56.08’i erkek idi. Hastaların %4.11’i ( 24 hasta ) yabancı uyrukluydu. Olguların %67.06’ı (391 hasta) akciğer tüberkülozu, % 32.93’ü ( 192 hasta ) akciğer dışı tüberküloz idi. Akciğer tüberkülozu tanılı hastaların %48.84’ü (191 hasta) yayma pozitif, %46,29’u (181 ha sta) yayma negatifti. Olguların %92.45’i (539 hasta) yeni ,%7.54’ü ( 44 hasta) önceden tüberküloz tedavisi almıştı. 16 hastada HR direnci, 21 hastada H direnci( R direnci birlikteliği hariç), 258 hastada HRES duyarlı saptanmıştı. Tedavi başarısı %88.33 ( 515 hasta), tedavi terk %2.91 (%17 hasta), tedavi başarısızlığı %1.02 (6 hasta), ölüm %7.20(42 hasta) olarak saptandı. Ki-Kare testi yapıldığında erkeklerde (46 hasta %14.2), HR dirençli vakalarda ( 8 hasta %57.1) ve > 65 yaş grubunda ( 32 hasta % 20.04 ) kötü tedavi sonuçları anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. ( p 0,1/ p 0,000/ p 0,0 01) Lojistik regresyon analizi ile bakıldığında tedavi başarı oranı kadınlarda daha yüksek (p0,16), 36-65 ile >65 yaş gruplarında ölüm daha yüksek saptanmıştır.(p 0,000/p 0,000)Önceden tedavi gören olgularda terk oranı anlamlı olarak yüksek saptanmıştır.(p0,004) Sonuç olarak HR dirençli, önceden tüberküloz tedavisi alan ve ileri yaş grubundaki vakaların tedavilerinde daha yakın takip gerekmektedir.

Page 74: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 52- MALTEPE VEREM SAVAŞ DİSPANSERİ VERİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ, 2012-2017 Hemşire Özlem Cançelik1, Hemşire Nimet Kalay1 Hasan Şahan1, Hande Gürün2, Nilüfer Yalçın3, Aylin Babalık4 1Maltepe VSD, Maltepe İSTANBUL 2 ,Maltepe İlçe Sağlık Müdürlüğü,Maltepe İSTANBUL 3İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ,Maltepe İSTANBUL 4Süreyyapaşa GHH ,Maltepe İSTANBUL

AMAÇ: 2012-2017 yıllar arası Maltepe VSD verilerinin değerlendirilmiştir.

GEREÇ-YÖNTEM: 2012–2017 yılları arası Maltepe VSD’de tedavi edilen 652 hastanın TUTSA ve dosya kayıtları retrospektif olarak incelenmiştir. Nakil gelenler ve tüberküloz değil olarak dosyası kapatılan hastalar çalışmaya alınmamıştır. Hastalar yaş, cinsiyet, uyruk, olgu tanımı, HR direnci ve tedavi sonuçlarına göre değerlendirilmiştir.

BULGULAR: 2012-2017 arasında Maltepe VSD’nin toplam muayenesi 49.900, grafi çekimi 33.422, balgam örneği 3.436’dır. 6 yılın ortalama olgu hızı toplam olgularda 22,6; yeni olgularda 20,4; Önceden tedavi gören hastalarda 2,2’dir (yüz binde). Çalışmaya alınan 652 hastanın; 447’si(%69,6) toplam akciğer, 205’i(%31,4) akciğer dışı tüberküloz, 589’u(%90,3) yeni, 63’ü(%9,7) önceden tedavi görmüş olgu, 407'si(%62,4) erkek, 245’i(%37,6) kadındı. Kayıt edilen hastaların 3’ü(%0,5) 0-4; 4’ü(%0,6) 5-14; 96’sı(%14,7) 15-24; 151’i(%23,2) 25-34; 114’ü(%17,5) 35-44; 101’i(%15,5) 45-54; 88’i(%13,5) 55-64 yaş ve 95’i(%14,6) 65 yaş üzeriydi. YÜD hasta 54(%8,3) olup; 45’i(%83,3) yeni, 9’u(16,7) önceden tedavi görmüş olguydu ve 6’sının (%11,1) tedavi sonucu kür, 26’sının(%48,2) tedavi tamamlama, 10’unun(%18,5) tedavi terkti. 29 hasta ÇİD/YİD tüberküloz tedavisi, 8’i Yabancı uyruklu hasta (5'i YİD, 3'ü ÇİD TB) idi. Hastaların 99’unun (%15,2) tedavisi kür, 441’inin(%67,6) tedavi tamamlama, 38'inin(%5,8) tedavi terk, 3'ünün(%0,5) tedavi başarısızlığı, 32’sinin(%4,9) ölüm ; 38’i(%5,8) nakil gitmiştir.

SONUÇ: Dispanserimizde 2012-2017 arası tedaviye alınan hasta verileri incelendiğinde yeni olgu oranı, akciğer tüberküloz oranı, erkek hasta oranı, 25-34 yaş arası hasta oranı, yeni olgulardaki tedavi başarısı oranın yüksek olduğu tespit edilmiştir. Nakil giden hastalarımızın fazla olmasının ilçemizde referans hastane ve cezaevi bulunmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.

Page 75: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 52- MALTEPE VEREM SAVAŞ DİSPANSERİ VERİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ, 2012-2017 Hemşire Özlem Cançelik1, Hemşire Nimet Kalay1 Hasan Şahan1, Hande Gürün2, Nilüfer Yalçın3, Aylin Babalık4 1Maltepe VSD, Maltepe İSTANBUL 2 ,Maltepe İlçe Sağlık Müdürlüğü,Maltepe İSTANBUL 3İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ,Maltepe İSTANBUL 4Süreyyapaşa GHH ,Maltepe İSTANBUL

AMAÇ: 2012-2017 yıllar arası Maltepe VSD verilerinin değerlendirilmiştir.

GEREÇ-YÖNTEM: 2012–2017 yılları arası Maltepe VSD’de tedavi edilen 652 hastanın TUTSA ve dosya kayıtları retrospektif olarak incelenmiştir. Nakil gelenler ve tüberküloz değil olarak dosyası kapatılan hastalar çalışmaya alınmamıştır. Hastalar yaş, cinsiyet, uyruk, olgu tanımı, HR direnci ve tedavi sonuçlarına göre değerlendirilmiştir.

BULGULAR: 2012-2017 arasında Maltepe VSD’nin toplam muayenesi 49.900, grafi çekimi 33.422, balgam örneği 3.436’dır. 6 yılın ortalama olgu hızı toplam olgularda 22,6; yeni olgularda 20,4; Önceden tedavi gören hastalarda 2,2’dir (yüz binde). Çalışmaya alınan 652 hastanın; 447’si(%69,6) toplam akciğer, 205’i(%31,4) akciğer dışı tüberküloz, 589’u(%90,3) yeni, 63’ü(%9,7) önceden tedavi görmüş olgu, 407'si(%62,4) erkek, 245’i(%37,6) kadındı. Kayıt edilen hastaların 3’ü(%0,5) 0-4; 4’ü(%0,6) 5-14; 96’sı(%14,7) 15-24; 151’i(%23,2) 25-34; 114’ü(%17,5) 35-44; 101’i(%15,5) 45-54; 88’i(%13,5) 55-64 yaş ve 95’i(%14,6) 65 yaş üzeriydi. YÜD hasta 54(%8,3) olup; 45’i(%83,3) yeni, 9’u(16,7) önceden tedavi görmüş olguydu ve 6’sının (%11,1) tedavi sonucu kür, 26’sının(%48,2) tedavi tamamlama, 10’unun(%18,5) tedavi terkti. 29 hasta ÇİD/YİD tüberküloz tedavisi, 8’i Yabancı uyruklu hasta (5'i YİD, 3'ü ÇİD TB) idi. Hastaların 99’unun (%15,2) tedavisi kür, 441’inin(%67,6) tedavi tamamlama, 38'inin(%5,8) tedavi terk, 3'ünün(%0,5) tedavi başarısızlığı, 32’sinin(%4,9) ölüm ; 38’i(%5,8) nakil gitmiştir.

SONUÇ: Dispanserimizde 2012-2017 arası tedaviye alınan hasta verileri incelendiğinde yeni olgu oranı, akciğer tüberküloz oranı, erkek hasta oranı, 25-34 yaş arası hasta oranı, yeni olgulardaki tedavi başarısı oranın yüksek olduğu tespit edilmiştir. Nakil giden hastalarımızın fazla olmasının ilçemizde referans hastane ve cezaevi bulunmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.

P 53- TÜBERKÜLOZ TANILI SURİYELİ MÜLTECİLERİN ÇEVRESEL VE MESLEKİ MARUZİYETLERİ

Şerif KURTULUŞ1 , Zafer Hasan Ali SAK1 , Remziye CAN2

1. Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Hastalıkları AD. Şanlıurfa

2. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Halk Sağlığı Hemşireliği AD.

Ortadoğu coğrafyasında yaşanan insani krizler mülteci olmayı ve beraberinde bazı sorunları tekrar gündeme taşımıştır. Tüberküloz(TB) önemli bir halk sağlığı sorunudur. Bu çalışmada TB tanısı alan Suriyeli mültecilerin çevresel ve mesleki maruziyetlerinin incelenmesi amaçlanmıştır.

2012-2018 yılları arasında Şanlıurfa Verem Savaş Dispanserine kayıtlı TB’li hastaların retrospektif dosyaları incelenmiştir. Eğitim düzeyleri, sigara içme durumları, ısınma şekli, biomas, pestisid, toz fırtınası maruziyetleri ve temaslı muayeneleri değerlendirilmiştir.

TB tanısı almış 229 hastanın %53.3 Erkek, %46.7 Kadın cinsiyet idi. Yaş ortalaması

31.06±1.52 ‘dır. %25.5’i kamplarda, %75.5’i kamp dışı yaşamaktadır. %74.2’si okuma -

yazma bilmemekte, %14.0 ile en yüksek öğrenim düzeyi ilköğretimdir. Tanılanmış vaka

sayısı 2012 yılında %1.3 iken 2018 yılında %11.8 olup, en yüksek oran %25.8 ile 2015 yılına

aittir. Çalışma grubundaki bireylerin %39.3’ü sigara içmediği, %56.8’i sigara içtiklerini beyan

etmişlerdir. %24.9’unda biomas, %89.1’i toz fırtınasına maruziyeti vardır. En yaygın ısınma

şekli %41.5 ile kömürdür. Temaslı muayenesi 0-20 kişi arasında değişmekte olup ortalama

5.8±3.84’tür. En sık organ tutulumu %71.2 ile Akciğerdir. Bakteriyolojik olarak yayma (+)

Akciğer TB %38, yayma (–) Akciğer TB %14.4 tür. TB tedavisi incelendiğinde %42.2 tedavi

tamamlama, %18.8 kür ile sonuçlanmıştır. TB takiplerinde ex oranı %4.8’dir

Çalışmamızda; orta yaş mültecilerde TB daha sık görülmektedir. TB hastalarının

yarısından fazlası sigara içmektedir. On hastadan dokuzu toz fırtınasına maruz kalmakta ve on

kişiden dörtü kömür ile ısınmaktadır. Elde ettiğimiz bulgular savaş mağduru Suriyeli

mültecilerde sigara, ısınma şekli, biomas, pestisid, toz fırtınası maruziyeti gibi çevresel ve

mesleki değişkenlerin sıklığı TB oluşumundaki etkisini destekler niteliktedir.

Page 76: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 54- Düzce İlinde İzlenen Tüberküloz Hastalarının Mevsimlere Göre Dağılımı, Hava Kalitesi ve Tüberküloz İlişkisi

Pınar Yıldız Gülhan 1, Mehmet Fatih Elverişli 1, Merve Erçelik 1, Fuat Aytekin 1, Ege Güleç Balbay1, Peri Arbak 1.

1. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD.

Giriş; Tüberküloz (Tb) hastalığının sıklığının iç ortam hava kalitesini bozan biomas kullanımı, sigara dumanı maruziyeti ile arttığını gösteren çalışmalar, dış ortam hava kalitesi ile Tb ilişkisini de tartışmaya açmıştır.

Amaç; Tb hastalarına tanı konulan mevsimlerdeki dış ortam hava kalitesi parametrelerini incelemek ve değerlendirmektir.

Materyel-Metod; 2013-2018 yılları arasında Düzce Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Kliniği’nde tanısı konulmuş 157 Tb hastasının kayıtları retrospektif olarak incelendi. Aynı dönemlerdeki Düzce’nin hava kalitesi parametreleri Ulusal Hava Kalitesi ağından kayıt edildi. Veriler arasındaki olası ilişkiler yorumlandı.

Sonuçlar; Tb hastalarının %60’ı erkek (98), %38’i kadındı (60). Olgu tanımlanmasına göre; %90.5’i yeni olgu (143kişi), %9.5’i nüks olgu (15 kişi) idi. Olguların %38’i (60 kişi) yayma pozitif, %48.1’i (76 kişi) kültür pozitif, %13.9’u (22 kişi) klinik tanı idi. Akciğer Tb olguları 125 kişi (%79.1), akciğer dışı Tb 28 kişi (%17.7) ve akciğer-akciğer dışı Tb birlikteliği 5 kişi (%3.2) idi. Yeni ve nüks olguları PM10 düzeyine göre karşılaştırdığımızda; yeni olgu sayısı PM10 düzeyi yüksek olduğu dönemlerde anlamlı olarak yüksekti (90±36 µg/m3 >71±29 µg/m3, p: 0.038). Tb olgularını yayma pozitif, kültür pozitif ve klinik Tb olarak sınıfladığımızda yayma pozitif olguların kültür pozitif ve klinik olgulara göre sonbahar-kış aylarında anlamlı olarak yüksek oranda tanı aldığı görüldü ( p: 0.023). Nem oranının yüksek olduğu dönemlerde yayma pozitif olgular kültür pozitif olgulara göre anlamlı oranda yüksek sayıda tanı almıştı ( 78±13 g/m3 > 72±14 g/m3, p: 0,024)

Tartışma; PM10 düzeylerinin ve havadaki nem oranlarının yeni olguların tanı aldığı dönemde anlamlı olarak yüksek olduğu gözlendi. Dış ortam hava kalitesindeki bozulmanın Tb hastalığının oluşmasında rolü olabileceği düşünüldü. Bu alanda daha geniş çalışmalara gereksinim vardır.

Anahtar kelimeler: Tüberküloz, hava kalitesi, PM10, nem

Page 77: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 54- Düzce İlinde İzlenen Tüberküloz Hastalarının Mevsimlere Göre Dağılımı, Hava Kalitesi ve Tüberküloz İlişkisi

Pınar Yıldız Gülhan 1, Mehmet Fatih Elverişli 1, Merve Erçelik 1, Fuat Aytekin 1, Ege Güleç Balbay1, Peri Arbak 1.

1. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD.

Giriş; Tüberküloz (Tb) hastalığının sıklığının iç ortam hava kalitesini bozan biomas kullanımı, sigara dumanı maruziyeti ile arttığını gösteren çalışmalar, dış ortam hava kalitesi ile Tb ilişkisini de tartışmaya açmıştır.

Amaç; Tb hastalarına tanı konulan mevsimlerdeki dış ortam hava kalitesi parametrelerini incelemek ve değerlendirmektir.

Materyel-Metod; 2013-2018 yılları arasında Düzce Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Kliniği’nde tanısı konulmuş 157 Tb hastasının kayıtları retrospektif olarak incelendi. Aynı dönemlerdeki Düzce’nin hava kalitesi parametreleri Ulusal Hava Kalitesi ağından kayıt edildi. Veriler arasındaki olası ilişkiler yorumlandı.

Sonuçlar; Tb hastalarının %60’ı erkek (98), %38’i kadındı (60). Olgu tanımlanmasına göre; %90.5’i yeni olgu (143kişi), %9.5’i nüks olgu (15 kişi) idi. Olguların %38’i (60 kişi) yayma pozitif, %48.1’i (76 kişi) kültür pozitif, %13.9’u (22 kişi) klinik tanı idi. Akciğer Tb olguları 125 kişi (%79.1), akciğer dışı Tb 28 kişi (%17.7) ve akciğer-akciğer dışı Tb birlikteliği 5 kişi (%3.2) idi. Yeni ve nüks olguları PM10 düzeyine göre karşılaştırdığımızda; yeni olgu sayısı PM10 düzeyi yüksek olduğu dönemlerde anlamlı olarak yüksekti (90±36 µg/m3 >71±29 µg/m3, p: 0.038). Tb olgularını yayma pozitif, kültür pozitif ve klinik Tb olarak sınıfladığımızda yayma pozitif olguların kültür pozitif ve klinik olgulara göre sonbahar-kış aylarında anlamlı olarak yüksek oranda tanı aldığı görüldü ( p: 0.023). Nem oranının yüksek olduğu dönemlerde yayma pozitif olgular kültür pozitif olgulara göre anlamlı oranda yüksek sayıda tanı almıştı ( 78±13 g/m3 > 72±14 g/m3, p: 0,024)

Tartışma; PM10 düzeylerinin ve havadaki nem oranlarının yeni olguların tanı aldığı dönemde anlamlı olarak yüksek olduğu gözlendi. Dış ortam hava kalitesindeki bozulmanın Tb hastalığının oluşmasında rolü olabileceği düşünüldü. Bu alanda daha geniş çalışmalara gereksinim vardır.

Anahtar kelimeler: Tüberküloz, hava kalitesi, PM10, nem

P 55- EV ZİYARETLERİ YAPILAN TÜBERKÜLOZ HASTALARINDA İLAÇ İÇME SIKLIĞI

Zeynep KAZGAN ARICA1, Figen KAYGUSUZ2, Hatice ERCAN2

1 TB İl Koordinatörü, Malatya, 2 Abdulkadir Eriş V.S.D.,Malatya

AMAÇ:

Malatya Verem Savaşı Dispanserinde (VSD’de) kayıtlı tüberküloz (TB) hastalarında yapılan ev ziyaretlerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

YÖNTEM:

Bu çalışma Ocak 2014 – Kasım 2018 tarihleri arasında Abdulkadir Eriş VSD’nde kayıtlı hastaların kayıtları geriye dönük olarak incelendi.

BULGULAR

Bu dönemde tedaviye alınan 579 hastadan 254’üne ev ziyareti yapılmıştır. Hastaların ev dışında tedavi alanlardan %40,1’i (85/212) ilaçlarını günlük, %49,5’u (105/212) haftalık ve %10,4’ü (22/212) bir haftadan uzun sürelerde ilaçlarını almıştır. Hastaların %31,9’u (81/254) ilaçlarını sağlık personelinden günlük olarak alıp içmiştir.

TARTIŞMA VE SONUÇ

Yaptığımız ev ziyaretleri sonucunda ev dışında ilaçlarını görevli kişiden günlük alanların oranı %40,1 bulunmuştur. Sağlık personelinden günlük ilaç alanların oranı %31,9 bulunmuştur. Hastaların DGT uygulamamak için belirttikleri gerekçelerin bir kısmı kolay çözümlenebilecek sorunlardır.

Tablo 1. Ev ziyareti yapılan hastaların ilaç verilme yeri ve yıllara göre dağılımı.

ASM VSD EV Diğer Toplam 2014 42 5 0 0 47 2015 65 17 3 1 86 2016 39 7 4 1 51 2017 14 3 24 1 42 2018 12 4 11 1 28 TOPLAM 172 36 42 4 254 %67,7 %14,2 %16,5 %1,6 %100,0

Tablo 2. Doğrudan gözetimli tedavi (DGT) almayan hastaların gerekçeleri.

SAYI % Damgalanma kaygısı 36 22,6 Çalışma saatlerinin uyumsuzluğu 34 21,4 Mesafe 31 19,5 Ek hastalıklar 26 16,4 Aile içi sorunlar/Ruhsal sorunlar 11 6,9 Yan etki 9 5,7 İş kaybı korkusu 6 3,8 İkna olmama (hastalığa/tedaviye) 6 3,8 159 100,0

Page 78: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 56- 2017 YILI SAĞLIK ÇALIŞANLARINDA TÜBERKÜLOZ SIKLIĞI Uzm. Dr. Ayşegül YILDIRIM, Hem. Funda BAYKAL, Hem. Şükran GÖNÜLLER, Dr. Erhan KABASAKAL

Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Tüberküloz Dairesi Başkanlığı

AMAÇ: Bu çalışmada, 2017 yılında kayıtlara giren sağlık çalışanı tüberküloz (TB) olgularının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. GEREÇ VE YÖNTEM: Bu çalışmada 2017 yılında VSD’lere kayıt edilen 12.046 tüberküloz olgusundan sağlık kurumlarında çalışan tıbbi personel (doktor, hemşire, vb.) ve tıbbi olmayan personel (hizmetli, şoför vb.) incelenmiştir. Yıllık toplanan rutin veriler dışında, hastanın meslek ve çalıştığı kurum bilgileri yine VSD’lerden alınmıştır. Sağlık çalışanı sayıları Sağlık Bakanlığı kayıtlarından elde edilmiştir. Toplam 699.366 personel mevcuttur. BULGULAR: VSD’lere 2017 yılında kayıt edilen 12.046 TB hastasından 117’sinin sağlık çalışanı olduğu saptanmıştır. Hastaların 57’si erkek, 60’ı kadındır; 61’inde (%52,1) akciğer, 56’sında (%47,9) akciğer dışı tutulum vardır. Hastaların 89’u (%76,1) tıbbi personel, 28’i (%23,9) tıbbi olmayan personeldir. Tıbbi personelden hemşire/ebeler 36 kişi ile (%30,8), tıbbi olmayan personelden hizmetli/hastabakıcılar 15 kişi ile (%12,8) ilk sırada yer almaktadır. 2017 yılı toplam TB olgu hızı yüz binde 14,9 iken, sağlık çalışanlarında olgu hızı yüz binde 16,7’dir. 2017 yılında 42 İlde sağlık çalışanlarında TB tespit edilmiştir. Hastaların 29’u (%24,8) İstanbul’da çalışmaktadır. İstanbul’da sağlık personeli TB olgu hızı yüz binde 27,6’dır. En yüksek hız, yüz binde 71,8 ile Sakarya ilinde, ikinci sırada yüz binde 67,4 ile Gaziantep’te saptanmıştır. Unvana göre personel sayıları üzerinden TB olgu hızı hesaplandığında diş teknisyenleri, laboratuvar teknisyenleri ve hizmetli/hastabakıcılarda en yüksek olduğu tespit edilmiştir (sırasıyla yüz binde 32,4; 31,4 ve 31,2). Hastaların çalıştığı kurumlar incelendiğinde en fazla hasta 32 kişi (%27,4) ile Devlet Hastanesi çalışanı, ikinci sırada 25 hasta (%21,4) ile üniversite hastanesi çalışanıdır. SONUÇLAR: Sağlık çalışanlarında TB olgu hızı, toplam TB olgu hızından yüksektir. Sağlık kurumlarında enfeksiyon kontrolü çalışmalarının güçlendirilmesi ve sağlık çalışanlarının enfeksiyon kontrol önlemleri konusunda hizmet içi eğitimlerine önem verilmesi gerektiği düşünülmüştür.

Page 79: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 56- 2017 YILI SAĞLIK ÇALIŞANLARINDA TÜBERKÜLOZ SIKLIĞI Uzm. Dr. Ayşegül YILDIRIM, Hem. Funda BAYKAL, Hem. Şükran GÖNÜLLER, Dr. Erhan KABASAKAL

Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Tüberküloz Dairesi Başkanlığı

AMAÇ: Bu çalışmada, 2017 yılında kayıtlara giren sağlık çalışanı tüberküloz (TB) olgularının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. GEREÇ VE YÖNTEM: Bu çalışmada 2017 yılında VSD’lere kayıt edilen 12.046 tüberküloz olgusundan sağlık kurumlarında çalışan tıbbi personel (doktor, hemşire, vb.) ve tıbbi olmayan personel (hizmetli, şoför vb.) incelenmiştir. Yıllık toplanan rutin veriler dışında, hastanın meslek ve çalıştığı kurum bilgileri yine VSD’lerden alınmıştır. Sağlık çalışanı sayıları Sağlık Bakanlığı kayıtlarından elde edilmiştir. Toplam 699.366 personel mevcuttur. BULGULAR: VSD’lere 2017 yılında kayıt edilen 12.046 TB hastasından 117’sinin sağlık çalışanı olduğu saptanmıştır. Hastaların 57’si erkek, 60’ı kadındır; 61’inde (%52,1) akciğer, 56’sında (%47,9) akciğer dışı tutulum vardır. Hastaların 89’u (%76,1) tıbbi personel, 28’i (%23,9) tıbbi olmayan personeldir. Tıbbi personelden hemşire/ebeler 36 kişi ile (%30,8), tıbbi olmayan personelden hizmetli/hastabakıcılar 15 kişi ile (%12,8) ilk sırada yer almaktadır. 2017 yılı toplam TB olgu hızı yüz binde 14,9 iken, sağlık çalışanlarında olgu hızı yüz binde 16,7’dir. 2017 yılında 42 İlde sağlık çalışanlarında TB tespit edilmiştir. Hastaların 29’u (%24,8) İstanbul’da çalışmaktadır. İstanbul’da sağlık personeli TB olgu hızı yüz binde 27,6’dır. En yüksek hız, yüz binde 71,8 ile Sakarya ilinde, ikinci sırada yüz binde 67,4 ile Gaziantep’te saptanmıştır. Unvana göre personel sayıları üzerinden TB olgu hızı hesaplandığında diş teknisyenleri, laboratuvar teknisyenleri ve hizmetli/hastabakıcılarda en yüksek olduğu tespit edilmiştir (sırasıyla yüz binde 32,4; 31,4 ve 31,2). Hastaların çalıştığı kurumlar incelendiğinde en fazla hasta 32 kişi (%27,4) ile Devlet Hastanesi çalışanı, ikinci sırada 25 hasta (%21,4) ile üniversite hastanesi çalışanıdır. SONUÇLAR: Sağlık çalışanlarında TB olgu hızı, toplam TB olgu hızından yüksektir. Sağlık kurumlarında enfeksiyon kontrolü çalışmalarının güçlendirilmesi ve sağlık çalışanlarının enfeksiyon kontrol önlemleri konusunda hizmet içi eğitimlerine önem verilmesi gerektiği düşünülmüştür.

P 57- YİRMİ YILLIK TÜBERKÜLOZ KONTROLÜ: KARADENİZ EREĞLİ VEREM SAVAŞI DİSPANSERİ DENEYİMİ

Yasemin Korkmaz1, Emel Demiray1, Yeliz Çakır1, Gülder Ünlü1, Ce ngiz Yüksel2, Şeref Özkara3

Karadeniz Ereğli Verem Savaş Dispanseri, Zonguldak1 İl Sağlık Müdürlüğü, Zonguldak2 Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ankara3 Karadeniz Ereğli Verem Savaşı Dispanseri verileri ile hizmet bölgesindeki tüberküloz kontrolünün incelenmesi amaçlanmıştır. Veriler dispanser kayıtlarının incelenmesi ile toplandı, analiz edildi. Kategorik veriler yüzde ile sunuldu, tablo ve grafiklerle değerlendirildi.

Çalışmada 1997-2016 yılları arasındaki 20 yıllık süredeki vakalar incelenmiştir. Toplam 1.298 tüberküloz hastası kayda alınmıştır. Hasta sayısı 2007 yılına kadar artma eğilimi göstermiş, 2007 yılında en yüksek seviyeye ulaşmış ve son 10 yılda (%59) düşme eğilimi göstermiştir(Şekil 1). Bu 20 yılda hastaların yaş ortalaması 35,2 ± 16,5’den, 51,8 ± 18,6’e çıkmıştır. Erkek/kadın oranı 2,5/1’dir. Hastaların %92’si yeni olgudur. Hastaların %74’ü akciğer tüberkülozudur. Akciğer tüberkülozlularda yayma pozitiflik oranı ortalama, ilk dört yılda %20,3 iken, sonraki 16 yılda %67,6’dır(Şekil 2). Tüm hastaların tedavi başarı oranı %94 (%78-%99), tedavi terk oranı %2’dir (%0-%14). Yirmi yıllık sürede her bir tüberküloz hastasına düşen temaslı muayene sayısı 3,4’ten 12,2’ye, koruyucu tedavi sayısı da 0,4’den 3,0’a çıkmıştır.

Bu bulgular, ilk dört yıldan sonraki dönemde, mikroskopik pozitiflik oranı ve tedavi başarısının yüksekliği, temaslı muayene sayısı ve koruyucu tedavi oranlarının artması başarılı bir tüberküloz kontrol programının yürütüldüğünü göstermektedir. Olgu sayılarında ve olgu hızlarında başlangıçta 10 yıl artış görülmesi Türkiye genelinden farklı bir seyir göstermektedir. Özellikle de 2004-2006 yılları arasındaki hızlı artış, SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devriyle, hastaların dispanser kayıtlarına girmesi sonucu olabilir. Hasta sayısındaki artış ve düşüşlerin özellikle akciğer tüberkülozlularda da olması dikkati çekmektedir. Erkek hasta oranının çok yüksek olması, ayrıca dikkat çeken bir durumdur; silikozisin bu fazlalığa etkisi araştırılmalıdır. Sonuç olarak, yerel verilerin analizi yeni araştırma konuları ortaya çıkarmaktadır. Tüberküloz kontrolü başarılı olsa da, verilerin ayrıntılı analizi gerekmektedir.

Page 80: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

Şekil 1. Karadeniz Ereğli Verem Savaşı Dispanserinde Kayıtlı 20 Yıllık Tüberküloz Hasta Sayıları

Şekil 2. Karadeniz Ereğli Verem Savaşı Dispanserinde Akciğer Tüberkülozlularda Yayma Pozitif Bulunanlarının Yüzdesi

Page 81: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

Şekil 1. Karadeniz Ereğli Verem Savaşı Dispanserinde Kayıtlı 20 Yıllık Tüberküloz Hasta Sayıları

Şekil 2. Karadeniz Ereğli Verem Savaşı Dispanserinde Akciğer Tüberkülozlularda Yayma Pozitif Bulunanlarının Yüzdesi

P 58- TAKSİM DİSPANSERİNE KAYITLI YABANCI ÜLKE DOĞUMLU TÜBERKÜLOZ OLGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ 1.Hemşire Derya GÖRMÜŞ 2.Hemşire Öznur Sarıpınar 3.Dr.H. Vildan TÜMER 5.Dr.Onur AKSU CEYHAN 4.Uzm.Dr. Figen ALKAN 6.Prof. Dr. Zeki KILIÇASLAN 1.İstanbul Verem Savaşı Derneği Taksim Verem Savaş Dispanseri 2 İstanbul Verem Savaşı Derneği Taksim Verem Savaş Dispanseri 3. İstanbul Verem Savaşı Derneği Taksim Verem Savaş Dispanseri 4. İstanbul Verem Savaşı Derneği 5. İstanbul Verem Savaşı Derneği Taksim Verem Savaş Dispanseri 6.İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Amaç; 2010-2017 yıllarında Taksim dispanserine kayıt edilen ve tedavi verilen yabancı ülke doğumlu(YÜD) tüberküloz (TB) hastaların özellikleri ve tedavi sonuçlarının değerlendirilmesidir. Yöntem; 2010-2017 yılları arasındaki Y.Ü.D hastaların özellikleri dispanserlerdeki hasta dosyalarından geriye dönük olarak incelendi. Bulgular; 2010-2017 yılları arasında dispanserimizde dosya açılan 1690 Tüberküloz olgusunun 140‘i (%8,3) YÜD olup bunların % 59,3 ü erkek, %40,7 si kadındı. YÜD hastalar 2010 yılında tüm hastaların % 4,1‘i (n:8) iken bu oran 2016 yılında % 14,8 (n:23) ve 2017 yılında % 11 (n:23) bulunmuştur. Olguların %82,8‘i 15-44 yaş arasındadır. 140 olgunun (%13,6 ) sı Avrupa, %61,4 Asya, % 25 Afrika kıtalarındandır. Suriye doğumlular ülkeler arasında en yüksek (%12,7) orandadır. 140 olgunun %93’ü yeni, %7si önceden tedavi görmüş olgudur. Olguların %70,7‘si akciğer, (%20,7)‘si akciğer dışı TB‘ dır . Toplam Akciğer TB olgularının %93,7‘ sine yayma, %93,7’sine kültür yapılmış , yayma (+) oranı %71,2, kültür (+) oranı ise % %84,6 bulunmuştur. İlaç Direnç Testi yapılan olguların %6,4’ünde (9/82) Çok İlaca Dirençli TB (ÇİD-TB) saptanmıştır. ÇİD-TB olgularının %44,4 ü önceden tedavi görmüş olgulardır. Hastaların % 19,3‘üne (27/140) HIV testi yapılmış, bunların %14,8‘i (4/27) HIV + bulunmuştur. 2010-2016 yıllarında tedaviye alınan hastaların tedavi sonuçları değerlendirildiğinde; %75,5 (86/114) Tedavi Başarısı , %19,3(22/114) Tedaviyi Terk , % 4,4 (5/114) Ölüm bulunmuştur. Aynı yıllarda dispanserimizdeki tüm hastalarda Tedavi Başarısı %86,1 (1248/1449), Tedavi Terki %8,7 ( 126/1449), ölüm % 3,7( 53/1449) dir. Sonuç; Dispanserimizde YÜD TB hasta sayıları artmaktadır. Bu hastalarda Tedavi başarısı düşük, Tedavi Terki yüksektir.

Page 82: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 59- Pakistan Doğumlu Düzensiz Göçmen Hastaların Sosyal İnceleme Sonucunun Değerlendirilmesi

Naciye Bıyıklı1, Gülnigar Odacı2, Birsen Kaya2, Nesrin Sarımurat2, Zeki Kılıçaslan3.

1.İstanbul Verem Savaşı Derneği 2.Şehremini Verem Savaşı Dispanseri

3.İ.Ü.İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD

AMAÇ: Fatih bölgesinde bulunan Pakistan doğumlu göçmen tüberküloz (TB) hastalarının sağlık hizmetlerinden faydalanma ve tedavi durumlarının değerlendirilmesi

GEREÇ-YÖNTEM: 2018 yılının ikinci yarısından itibaren kısa süre içinde Pakistan doğumlu 7 hastanın Şehremini VSD’ de kayıt altına alınmasından sonra hastaların yaşadıkları yerin ve sorunlarının incelenmesi için sosyal değerlendirilme planlandı. Hastaların ikamet adreslerinde gönüllü tercüman eşliğinde sosyal incelemeleri yapıldı.

BULGULAR: Unkapanı bölgesinde 40 odalı han binasına 15 günde bir yapılan ziyarette her bir odada ortalama 10 kişinin yaşadığı görülmüştür. Handa zaman zaman kalan ve sayıları yüzlerce olan kişilerin Pakistan uyruklu oldukları, ikamet edenlerin sürekli değiştiği tespit edilmiştir. Türkiye’ye Yunanistan’a gitmek için geldikleri ve tekstil atölyelerinde çalıştıkları öğrenilmiştir. Türkçe bilen bir kişinin TB tedavisi aldığı ve diğer transit göçmenler ile aynı odada kaldığı, onlara kalacak oda ve iş ayarladığı saptanmıştır. Pakistan uyruklu gönüllü bir tercümanın yardımı ile 1986-2001 doğumlu 7 hasta ve handa kalan diğer transit göçmenler ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir.2 hasta ARB(+) Akc TB saptanmış, 4 hasta Plevra TB ön tanıs ı ve 1 hasta TB şüpheli hilus lezyonu nedeni ile hastaneye sevk edilmiştir. Kişilere tüberküloz konusunda bilgi verilmiş, faydalanabilecekleri sosyal yardımlar anlatılmıştır. 1998 doğumlu erkek olan ve tedaviyi daha önce terk etmiş olan ağır bir hasta Yedikule Göğüs Hastalıkları hastanesine yatırılmış fakat yatışından iki gün sonra tüberküloza bağlı olarak vefat etmiştir. Diğer beş hastanın takiplerinde ülke dışına çıktıkları saptanmıştır.

SONUÇ: Düzensiz göçmenler sağlık sorunlarıyla karşılaştıklarında yasal işlem korkusu ile sağlık hizmetlerinden yararlanmaktan vazgeçebilmektedirler. Düzensiz göçmenlerin toplu konakladıkları yerlere ziyaretlerin yapılması, dillerinde broşürler hazırlanıp dağıtılması sağlık hizmetine ulaşmalarını destekleyecektir.

Page 83: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 59- Pakistan Doğumlu Düzensiz Göçmen Hastaların Sosyal İnceleme Sonucunun Değerlendirilmesi

Naciye Bıyıklı1, Gülnigar Odacı2, Birsen Kaya2, Nesrin Sarımurat2, Zeki Kılıçaslan3.

1.İstanbul Verem Savaşı Derneği 2.Şehremini Verem Savaşı Dispanseri

3.İ.Ü.İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD

AMAÇ: Fatih bölgesinde bulunan Pakistan doğumlu göçmen tüberküloz (TB) hastalarının sağlık hizmetlerinden faydalanma ve tedavi durumlarının değerlendirilmesi

GEREÇ-YÖNTEM: 2018 yılının ikinci yarısından itibaren kısa süre içinde Pakistan doğumlu 7 hastanın Şehremini VSD’ de kayıt altına alınmasından sonra hastaların yaşadıkları yerin ve sorunlarının incelenmesi için sosyal değerlendirilme planlandı. Hastaların ikamet adreslerinde gönüllü tercüman eşliğinde sosyal incelemeleri yapıldı.

BULGULAR: Unkapanı bölgesinde 40 odalı han binasına 15 günde bir yapılan ziyarette her bir odada ortalama 10 kişinin yaşadığı görülmüştür. Handa zaman zaman kalan ve sayıları yüzlerce olan kişilerin Pakistan uyruklu oldukları, ikamet edenlerin sürekli değiştiği tespit edilmiştir. Türkiye’ye Yunanistan’a gitmek için geldikleri ve tekstil atölyelerinde çalıştıkları öğrenilmiştir. Türkçe bilen bir kişinin TB tedavisi aldığı ve diğer transit göçmenler ile aynı odada kaldığı, onlara kalacak oda ve iş ayarladığı saptanmıştır. Pakistan uyruklu gönüllü bir tercümanın yardımı ile 1986-2001 doğumlu 7 hasta ve handa kalan diğer transit göçmenler ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir.2 hasta ARB(+) Akc TB saptanmış, 4 hasta Plevra TB ön tanıs ı ve 1 hasta TB şüpheli hilus lezyonu nedeni ile hastaneye sevk edilmiştir. Kişilere tüberküloz konusunda bilgi verilmiş, faydalanabilecekleri sosyal yardımlar anlatılmıştır. 1998 doğumlu erkek olan ve tedaviyi daha önce terk etmiş olan ağır bir hasta Yedikule Göğüs Hastalıkları hastanesine yatırılmış fakat yatışından iki gün sonra tüberküloza bağlı olarak vefat etmiştir. Diğer beş hastanın takiplerinde ülke dışına çıktıkları saptanmıştır.

SONUÇ: Düzensiz göçmenler sağlık sorunlarıyla karşılaştıklarında yasal işlem korkusu ile sağlık hizmetlerinden yararlanmaktan vazgeçebilmektedirler. Düzensiz göçmenlerin toplu konakladıkları yerlere ziyaretlerin yapılması, dillerinde broşürler hazırlanıp dağıtılması sağlık hizmetine ulaşmalarını destekleyecektir.

P 60- 2013-2017 YILLARI ARASINDA DİSPANSERİMİZE KAYIT EDİLEN TÜBERKÜLOZ HASTA TEMASLILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Şule Kızıltaş1, Meltem Kanmaz Karataş1, Aylin Babalık2

1 İstanbul Verem Savaşı Derneği Kadıköy Verem Savaşı Dispanseri 2 Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Amaç: Tüberküloz hastası ile temas eden kişilerde hastalık gelişme riski yüksektir. Tüberküloz kontrolünde tüberküloz hasta temaslılarının en kısa sürede taranması, gereken kişilere latent tüberküloz enfeksiyon tedavisinin verilmesi ve tedavilerinin tamamlanmasının sağlanması önemlidir. Çalışmamızda dispanserimizde kayıt edilen tüberküloz hasta temaslılarının taramasını değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda 2013-2017 yılları arasında dispanserimize kayıt edilen tüberküloz hastalarının temaslıları değerlendirildi. Tüberküloz hastalarının temaslıların yaş grupları, dispansere ilk başvuru süreleri, tarama sonuçları retrospektif olarak değerlendirildi. Dispansere başvuru süreleri hastanın dispansere kayıt tarihine göre gün olarak düzenlenmiştir. Bulgular ve Sonuçlar: Dispanserimize kayıt edilen 643 tüberküloz hastasının 2254 temaslısının 1969 (%87,35)‘unun en az bir kere muayenesi yapılmıştı. Hasta başına düşen temaslı sayısı 3,06 idi. 11 ‘inde tarama sırasında tüberküloz tespit edildi. 362 (%18.38) kişiye koruma tedavisi verildi. Koruma tedavisi verilen temaslıların 48’i(%13.25) 0-<5 yaş, 295 ‘i (%81.49) 5-35 yaş, 17’ si (%4.69) >35 yaş aralığında idi. Koruma tedavisi başlananların %59.94’ü ( 217 kişi) koruma tedavisini tamamlamıştı. Yayma pozitif akciğer tüberkülozlu hasta başına koruma başlanan kişi sayısı 1,18 dir. Yayma pozitif akciğer tüberkülozu tanılı 209 hastanın 878 temaslısının 804’ü (%91.57) taranmıştı. 6 kişide tarama sonucunda tüberküloz tespit edilmiş, 247 kişiye ise koruma tedavisi başlanmıştı. Koruma tedavisi başlananların %83.80’i (207 kişi) 5-35 yaş aralığında idi. Yayma pozitif akciğer tüberkülozlu temaslılarının koruma tedavisi başlanan kişilerin 142’ i(%57.48) koruma tedavisini tamamlamıştır. Temaslıların dispansere ilk başvuruları gün olarak kayıt edildi. 1969 temaslının ortalama 10.50 gün içinde taramasının yapıldığı saptandı. Temaslıların %75.41’inin (1485 kişi) 7 gün içinde ilk muayenelerinin yapıldığı saptandı. Sonuç olarak hasta başına düşen temaslı tarama sayısı hedefe göre düşük bulunmuştur.

Page 84: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 61- LATENT TÜBERKÜLOZ ENFEKSİYONU TEDAVİSİ ALANLARIN DEĞERLENDİRMESİ

Şule Kızıltaş1, Aylin Babalık2

1 İstanbul Verem Savaşı Derneği Kadıköy Verem Savaşı Dispanseri

2 Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Amaç:

Tüberküloz kontrolünde latent tüberküloz enfeksiyonunun tedavisi (LTET) büyük önem taşımaktadır. Ülkemizde de tüberküloz hastalığı gelişme riski yüksek olan kişilere LTET uygulanmaktadır. Çalışmamızda dispanserimizden LTET alan kişilerin ilaç alma nedenlerini ve tedavi sonuçlarını değerlendirmeyi amaçladık.

Gereç ve Yöntem:

2006-20017 yılları arasında dispanserimizden LTET başlanan kişilerin yaş, cinsiyet, LTET başlama nedenleri ve tedavi sonuçları retrospektif olarak incelendi. Tedavi süresinde nakil giden, tedavisi doktor tarafından kesilen ve başka hastalık nedeniyle Rifampisin verilip koruma defterine kayıt edilen kişiler çalışmadan çıkarıldı.

Bulgular ve Sonuçlar:

2006-2007 yılları arasında LTET başlanan 2085 hastanın 1996 ‘sı çalışmaya alındı. Tedavi süresinde nakil giden, tedavisi kesilen 87 kişi ve başka hastalık nedeniyle Rifampisin verilip koruma defterine kayıt edilen 2 kişi çalışmadan çıkarıldı. LTET alan kişilerin %51.25’i kadın, %48.74’ü erkek idi. 1996 kişi %56,01’i (1118) tüberkülozlu hasta/havyan temaslısı olması nedeniyle, %36.72‘si (733) ba ğışıklık baskılanması nedeniyle, %7.01 (140 kişi ) TDT pozitifliği, %0.1 (2 kişi) TDT konversiyonu, %0.15 (3 kişi) diğer nedenlerle LTET almaktaydı. Yıllara göre değerlendirildiğinde LTET alanların toplam sayısı (2006 115 kişi, 2017 258 kişi) ve bağışıklık baskılanması nedeniyle LTET alanların sayısının arttığı (2006 %2.6, 2017 %57.36) görüldü. Tb temaslı olması nedeniyle LTET alan 1118 kişinin % 68.79 ‘u t edavi tamamlamış, %30.76‘sı tedaviyi terk etmiştir. Bağışıklık baskılanması nedeniyle LTET alan 733 kişinin % 82.67 ‘si tedavi tamamlamış, %15.68’i tedaviyi terk etmiştir. Bağışıklık baskılanması nedeni HIV enfeksiyonu olan 26 kişinin %96.15’i tedaviyi tamamladığı görüldü.

Dispanserimizde toplam LTET alan kişilerin ve bağışıklık baskılanması nedeniyle tedavi alan kişilerin yıllar içinde sayısı artmaktadır. TB Temaslısı nedeniyle LTET alan kişilerin tedavi tamamlama oranları daha düşük bulunmuştur. Tedavi tamamlama oranlarının artırılması için çalışmalar yapılması gerekmektedir.

Page 85: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

P 61- LATENT TÜBERKÜLOZ ENFEKSİYONU TEDAVİSİ ALANLARIN DEĞERLENDİRMESİ

Şule Kızıltaş1, Aylin Babalık2

1 İstanbul Verem Savaşı Derneği Kadıköy Verem Savaşı Dispanseri

2 Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Amaç:

Tüberküloz kontrolünde latent tüberküloz enfeksiyonunun tedavisi (LTET) büyük önem taşımaktadır. Ülkemizde de tüberküloz hastalığı gelişme riski yüksek olan kişilere LTET uygulanmaktadır. Çalışmamızda dispanserimizden LTET alan kişilerin ilaç alma nedenlerini ve tedavi sonuçlarını değerlendirmeyi amaçladık.

Gereç ve Yöntem:

2006-20017 yılları arasında dispanserimizden LTET başlanan kişilerin yaş, cinsiyet, LTET başlama nedenleri ve tedavi sonuçları retrospektif olarak incelendi. Tedavi süresinde nakil giden, tedavisi doktor tarafından kesilen ve başka hastalık nedeniyle Rifampisin verilip koruma defterine kayıt edilen kişiler çalışmadan çıkarıldı.

Bulgular ve Sonuçlar:

2006-2007 yılları arasında LTET başlanan 2085 hastanın 1996 ‘sı çalışmaya alındı. Tedavi süresinde nakil giden, tedavisi kesilen 87 kişi ve başka hastalık nedeniyle Rifampisin verilip koruma defterine kayıt edilen 2 kişi çalışmadan çıkarıldı. LTET alan kişilerin %51.25’i kadın, %48.74’ü erkek idi. 1996 kişi %56,01’i (1118) tüberkülozlu hasta/havyan temaslısı olması nedeniyle, %36.72‘si (733) ba ğışıklık baskılanması nedeniyle, %7.01 (140 kişi ) TDT pozitifliği, %0.1 (2 kişi) TDT konversiyonu, %0.15 (3 kişi) diğer nedenlerle LTET almaktaydı. Yıllara göre değerlendirildiğinde LTET alanların toplam sayısı (2006 115 kişi, 2017 258 kişi) ve bağışıklık baskılanması nedeniyle LTET alanların sayısının arttığı (2006 %2.6, 2017 %57.36) görüldü. Tb temaslı olması nedeniyle LTET alan 1118 kişinin % 68.79 ‘u t edavi tamamlamış, %30.76‘sı tedaviyi terk etmiştir. Bağışıklık baskılanması nedeniyle LTET alan 733 kişinin % 82.67 ‘si tedavi tamamlamış, %15.68’i tedaviyi terk etmiştir. Bağışıklık baskılanması nedeni HIV enfeksiyonu olan 26 kişinin %96.15’i tedaviyi tamamladığı görüldü.

Dispanserimizde toplam LTET alan kişilerin ve bağışıklık baskılanması nedeniyle tedavi alan kişilerin yıllar içinde sayısı artmaktadır. TB Temaslısı nedeniyle LTET alan kişilerin tedavi tamamlama oranları daha düşük bulunmuştur. Tedavi tamamlama oranlarının artırılması için çalışmalar yapılması gerekmektedir.

Prof. Dr. Zeki KILIÇASLANTürkiye Ulusal Verem Savaşı Dernekleri

Federasyonu Başkanı

Dr. Erhan KABASAKALHalk Sağlığı Genel Müdürlüğü

Tüberküloz Daire Başkanı

T.C Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı

Genel Müdürlüğü

Ahmet GEZEN

Bilimsel programın birinci sayfası altındaki

Poster değerlendirme

Poster 1-20. Başkanlar : Onur Fevzi ERER, Mustafa ÖZYURT

Poster 21- 40 Başkanlar: Attila SAYGI, Uğur ÖZÇELİK

Poster 41-61 Başkanlar: Haluk ÇALIŞIR, Özlen TÜMER

ŞEKLİNDE yazılacak

……………………

ÖZETLER KİTABI

ÖN KAPAK ESKİ KONGREDEKİ GİBİ “ÖZETLER” olarak yazılacak

ARKA kapak:

TÜRKİYE ULUSAL VEREM SAVAŞIDERNEKLERİ FEDERASYONU

KURULUŞ 1948

Page 86: ÖZETLER - İstanbul Verem Savaşı Derneğiistveremsavder.org/uploaded_files/1550575319.pdf · Emel Çağlar I. Biz hemşireler! :Yeşim Falcı, Canan Arife Çil II. İletişim:

KARABÜK 0370 424 35 49