-Özet- · 2021. 1. 24. · 2- zamanın taksimi: takvim 3- türklerin tarih boyunca kullandıkları...

47
1 ORTAÖĞRETİM TARİH DERSLERİ -ÖZET- TARİH ÖĞRETMENİ ZAFER SAĞLAM 2020-2021

Upload: others

Post on 23-Feb-2021

11 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

1

ORTAÖĞRETİM TARİH DERSLERİ -ÖZET-

TARİH ÖĞRETMENİ ZAFER SAĞLAM

2020-2021

Page 2: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

2

9. SINIF

1. ÜNİTE: TARİH VE ZAMAN

A) TARİH BİLİMİ

1- Tarih ve Tarihin Konusu

2- Tarih ve Diğer Bilimler

B) NEDEN TARİH ÖĞRENİYORUZ?

C) TARİHE NEREDEN BAKILMALI?

Ç) ZAMAN VE İNSAN

1- Zaman Nedir?

2- Zamanın Taksimi: Takvim

3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler

4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ

Bilim insanlarına göre TARİH;

Herodotos (Herodot) (MÖ 484-425): Tarih, insanların ve insan topluluklarının başlarından geçenleri kaydetme

yoluyla edinilen bilgidir.

İbn-i Haldun (1334-1406): Tarih, gerçeği araştırmak ve olayların sebeplerini bulup ortaya koymaktır. Olayların

ilkeleri incedir, nitelik ve sebepleri hakkındaki bilgi derindir.

Leopold von Ranke (Lepold fon Ranke) (1795-1886): Tarih, hakikatte meydana gelmiş olaylarla ilgilidir. Gerçeğin

ne olduğu belgelerde saklıdır ve gerçek ancak belgelerin eleştirisiyle ortaya çıkar. Belge yoksa tarih de yoktur.

Ahmet Cevdet Paşa (1822-1895): Tarih bir olayın sadece filan tarihte olduğunu bilmek değil geçmişte meydana

gelen olayları değerlendirmek ve bu olaylardan ders almaktır.

Halil İnalcık (1916-2016):Gerçek bir tarih için kaynaklara gitmek, kaynakları iyi tenkit edip değerlendirmek

gerekir.

A) TARİH BİLİMİ

TARİH NEDİR?

• Tarih, geçmişte yaşamış insan topluluklarının birbirleriyle ilişkilerini, siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik vb. faaliyetlerini yer ve zaman bildirerek bir neden-sonuç ilişkisi içinde ve kaynaklara dayanarak inceleyen bilim dalıdır.

• Tarih; Geçmişte yaşamış insanların, toplumların ya da devletlerin her türlü faaliyetlerini inceler.

Page 3: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

3

• Tarihin bir bilim dalı olmasını sağlayan şey, onun geçmişi incelerken yer ve zaman göstererek, bilgi ve belgelere dayanması, neden-sonuç ilişkisini gözetmesidir.

• Tarihin konusu İNSAN'dır. İnsanın müdahil olduğu her şey tarihin de konusudur.

• İnsan oğlunun meydana getirdiği siyasi, askeri, ekonomik, sanatsal, eğitsel, sosyal, kültürel, dini, mimari vb. her türlü faaliyetlerdir.

• İnsan iradesi kapsamında veya dışında meydana gelen her şey tarihin ilgi alanına girer. Örneğin doğa olayları insanın sebep olduğu şeyler değil fakat bu olaylar sonucu insanlık tarihinde değişimler olur. Bu da bu olayları tarihin konusu yapar.

1. Tarih, tek tek insanları değil insan topluluklarının faaliyetlerini inceler. 2. Tarih, bilim olmak için mutlaka YER VE ZAMAN belirtmelidir. 3. Tarih, bilim olabilmek için mutlaka kaynaklara (BİLGİ-BELGE) dayanarak inceleme yapması gerekir. 4. Tarih, olaylar arasında SEBEP-SONUÇ ilişkisi kurmalıdır. TARİHİN KONUSU NEDİR?

➢ İnsan ve insan topluluklarının geçmişte meydana getirdiği her türlü (dinî, siyasî, ekonomik, sosyal ve diğer) etkinlikleri,

➢ Yaşam tarzları ve siyasî örgütlenmelerini, ➢ Birbiriyle ilişkilerini, ➢ Zaman içindeki gelişimlerini kapsar. ➢ İnsan faaliyetleri önce düşünce olarak ortaya çıkar, daha sonra uygulama alanına konulması ile olgu ve

olaylar şekline dönüşür. TARİHİ OLAY (VAKA): Tarihte insanlığı etkileyen siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik dinî konularda kısa sürede meydana gelen gelişmelerdir.

- Tarihi bir olay etki ve sonuçları bakımından etkili ve diğer olaylarla ilişkili olmalıdır. - Tarihi olayın birden çok sebebi vardır. - Tarihi olay tekrarlanamaz. - Deney yapılamaz. - Pozitif bilimlere benzemez. - Toplumları etkiler.

- Tarihi oluşturan her olay neden-sonuç ilişkisi ile bir birine bağlıdır. - Gelip geçici olaylar değildir. - Somut bilgiler içerir, yer ve zaman bildirir. - Olayların başlangıç ve bitiş süreleri de bellidir. ÖRNEK: İstanbul’un fethi, Malazgirt Savaşı, Fransız İhtilali vb.

TARİHİ OLGU (VAKIA) : Tarihte insanlığı etkileyen olayların ortaya çıkardığı sonuçlara göre uzun sürede meydana gelen değişimlerdir. Olgular; geneldir, Uzun sürede meydana gelir. Süreklilik gösterir. Soyuttur. Belirli bir yer ve zaman söz konusu değildir. ÖRNEK: İstanbul'un fethi, olay, İstanbul'un bir Türk şehri olması, olgudur. Anadolu’nun Türkleşmesi, Fransız ihtilali ile yayılan milliyetçilik fikri, Hıristiyanlığın yayılması vb.

TARİH BİLİMİ

YER-ZAMAN

OBJEKTİF

SEBEP-SONUÇ

BİLGİ-BELGE

Page 4: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

4

TARİH BİLİMİNİN YÖNTEMİ

• Tarihi olayların tekrarı mümkün olmadığından doğa bilimlerinde olduğu gibi deney-gözlem yöntemi kullanılamaz. Bu sebeple tarih bilimi için en önemli unsur BELGE’dir.

• Ortaya çıkarılan her yeni belge tarihin akışını değiştirebileceğinden tarih biliminde KESİN KANUNLAR yoktur, Tarihi bilgi değişkendir. Tarih, sosyal bir bilimdir ve kaynaklardan, belgelerden yararlanır. Bunlar olmadan tarihi gerçekler ortaya çıkarılamaz, yazılamaz.

• Tarih, belgelere dayalı olarak olayları tarafsız inceler, yerini, zamanını, sonuçlarını, olayın kahramanlarını tespit eder.

Tarih belgelerin yorumlanması ile anlam kazanmaktadır. Tarih araştırmalarında kullanılan yöntemler vardır.

1. TARAMA ( KAYNAK ARAMA ): Tarihçi araştırma yaptığı konu ile ilgili bulabildiği kadar çok kaynak toplar. ( ne kadar çok kaynak var ise tarih araştırması o kadar güvenilir olur.) 2. TASNİF ( SINIFLANDIRMA ): Tarihçi bulduğu kaynakları kendi çalışma sistemine göre sınıflandırır. Örneğin birinci elden kaynaklar, ikinci elden kaynaklar gibi 3. TAHLİL ( ÇÖZÜMLEME ): Eldeki kaynakların içerikleri incelenir. 4. TENKİT ( ELEŞTİRİ ): İÇ TENKİT- Araştırmada kullanılacak kaynağın verdiği bilginin doğru olup olmadığını anlamaya çalışırız. DIŞ TENKİT- Kullanacağımız kaynağın gerçekliğini yani gerçekten bilgi verdiği dönemden kalıp kalmadığını anlamaya çalışırız. 5. TERKİP ( SENTEZ ): Araştırmanın son aşamasıdır. Doğruluğundan ve gerçekliğinden emin olduğumuz kaynaklar bir araya getirilir. Ve bir tarih araştırması oluşturulur. KAYNAK (BELGE)

Tarihi olayla ilgili bilgi veren her türlü malzeme kaynak adını alır. Tarihi bilgilerin doğru ve güvenilir olması için kaynaklara başvurmak tarihçi için bir zorunluluktur. Kaynaklar bazı değişik kıstaslara göre sınıflandırılabilir: OLUŞTUĞU DÖNEME GÖRE KAYNAKLAR: * Birinci elden kaynaklar: Tarihi olayın geçtiği dönemde ortaya çıkmış her türlü bulgudur. * İkinci elden kaynaklar: Tarihi olayın geçtiği dönemde ortaya çıkmamış her türlü bulgudur.

Page 5: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

5

MALZEMENİN TÜRÜNE GÖRE KAYNAKLAR:

YAZILI KAYNAKLAR SÖZLÜ KAYNAKLAR SESLİ-GÖRÜNTÜLÜ KAYNAKLAR

ARKEOLOJİK KAYNAKLAR

SINIFLANDIRMA (TASNİF) * Zamana göre tasnif: Ortaçağ tarihi,15. yüzyıl tarihi vb. * Mekâna göre tasnif: Türkiye Tarihi, Avrupa tarihi vb. * Konuya göre tasnif: Sanat tarihi, Osmanlı Siyasi tarihi vb. NOT: Tarihi olaylar Neden-sonuç ilişkisi ile birbirine bağlıdır. Bir tarihi olayın sonucu bir sonrakinin nedenidir. Bu yüzden tasnif tarihin doğasına aykırıdır. Ancak aynı zamanda bir zorunluluktur. TARİH YAZICILIĞI TÜRLERİ 1- Hikâyeci (Nakilci) Tarih: * Yer ve zaman belirtilir,

* Fakat neden-sonuç üzerinde durulmaz.

* Olaylar efsanelerle dolu, masal türü bilgiler içerir.

* Hikâyeci tarih çeşidi M.Ö. 5.Yüzyılda Herodot’la başlar.

2- Kronik (Yıllık) Tarih: * Olaylar arasında bağlantı kurulmadan her yılın olayları sırasıyla yazılır.

* Hititler’ de ki Anallar bu tarih çeşidine örnektir.

3- Öğretici (Faydacı-Akılcı-Pragmatik) Tarih: * Okuyucuya ahlaki ve milli duyguları aşılama, geçmiş olaylardan ders alınmasını sağlamak için yazılan tarih çeşididir.

* Olayların anlatımında his ve heyecan ön plandadır.

* Olaylarda kişiler kahramanlaştırılır.

* Bu tarzın ilk temsilcisi Thukydides’tir. XIX. Yüzyıla kadar bu türde tarihi eserler yazılmıştır. (Homeros; İlyada ve Odesa).

4- Sosyal Tarih: * Olayların duygusal yanlarını almayarak toplumun her türlü faaliyetlerini inceleyen tarih çeşididir.

5- Bilimsel (Neden-nasılcı/araştırmacı) Tarih: * Olayların neden ve sonuçlarını inceleyerek, aralarında bağlantı kurmaya çalışan tarih çeşididir.

* Olaylar ince ayrıntılarına kadar incelenir.

* XIX. Yüzyılda gelişmeye başlamıştır. Tarih yazıcılığının son aşamasıdır.

Kitabeler,

şecereler(soy

kütükleri),

otobiyografiler,

hatıralar, fermanlar,

antlaşmalar,

tabletler, mektuplar,

kanunlar, mahkeme

kayıtları, sözlükler,

paralar vs.

Destanlar,

hikayeler, efsaneler,

mitoslar, şiirler,

atasözleri, vs.

Resimler,

fotoğraflar,

minyatürler,

heykeller, video

filmler, ses kasetleri

vs.

Binalar(yapılar),

silahlar, giysiler, ev

eşyaları, üretim

araçları vs.

Page 6: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

6

TÜRKLERDE TARİH YAZICILIĞI

• Orta Asya Türkleri; Konar-göçer yaşadıkları için yazılı edebiyat gelişmemiştir. Dolayısıyla tarih yazıcılığı da gelişmemiştir. Bu konudaki ilk adım Orhun Abideleri olarak kabul edilebilir.

• Şehnamecilik: Türklerin İslamiyet’i kabulü ile birlikte hayatlarına girmiş, İran, Hint geleneğinde yaygın olarak görülen tarih yazıcılığı şekildir. Büyük insanların hayat hikâyelerini, kahramanlıklarını anlatır. Bunu yaparken kahraman yüceltilir. Daha çok manzum şekilde yazılmıştır.

• Vakanüvistlik: Osmanlı devletinde 17.Yüzyıldan itibaren görülmeye başlanan tarih yazıcılığı şeklidir. Vakanüvistler resmi saray tarihçileridir. ( dolayısıyla objektif olmaları beklenemez ) İlk vakanüvist Mustafa NAİMA efendidir.

• 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren; Ülkemizde bilimsel tarihçilik gelişmeye başlamıştır. Bilimsel tarihçilik diyince ülkemizde akla gelen ilk kişi Tarihçilerin Kutbu olarak bilinen Halil İNALCIK’TIR.

TARİH İLE DİĞER BİLİMLER

Sosyal bir bilim dalı olan TARİH’in kendine özgü bir araştırma yöntemi vardır. Deney-gözlem, ölçme gibi diğer

bilimsel araştırmalarda kullanılan teknikler tarih bilimi araştırmalarında kullanılamaz. Zira tarihi olayların deneyi,

gözlemi, ölçmesi, tekrarlaması yapılamaz.

Tarihçi, elde ettiği bilgi ve belgeleri önce tasnif eder (sınıflandırır), üzerinde çalışmalar yapar, inceleyip

değerlendirir ve elde ettiği bilgilere dayanarak geçmişi aydınlatmaya çalışır.

TARİHE YARDIMCI BİLİM DALLARI

Tüm bilim dalları çalışmalar yaparken başka bilimlerin uzmanlığına ihtiyaç duyar. Tarihin inceleme alanı son derece geniştir. bu genişlik hem zamandan, hem mekandan, hem de konudan kaynaklanmaktadır. Bu genişlik, diğer bilimlerden daha fazla yararlanmasını mecburi kılmaktadır. Tarihin araştırmalarında en çok yardım aldığı bilimler aşağıda yer almaktadır. 1)- COĞRAFYA: Tarih, olayın geçtiği YER'in fiziki ve beşeri özelliklerini coğrafyadan öğrenir. Hiçbir tarihi olay coğrafi şartların dışında gelişmemiştir. Bu yüzden tarihe en yakın bilimdir. NOT: Tarih araştırmalarında tarihe en çok yardımcı olan bilimdir. 2)- ARKEOLOJİ(Kazı Bilimi): Toprağın ve suyun altında kalmış olan tarihi eserleri ortaya çıkarır. NOT: Tarih Öncesi Dönemlerde tarihe en çok yardımcı olan bilimdir. 3)- KRONOLOJİ (Takvim Bilgisi): Tarihi olayların zamanlarını belirleyerek, meydana geliş sıralarını düzenler. NOT: Ayrıca Tarih araştırmalarında Neden-Sonuç ilişkisi kurulmasını kolaylaştırır. 4)- PALEOGRAFYA: Eski yazıların okunmasını sağlayan bilim dalıdır. NOT: Paleografya Tarih Öncesi dönemlerin aydınlatılmasında tarihe yardımcı olamaz. Çünkü Tarih yazı ile başlar. Yani Tarih öncesinde yazı yoktur. 5)- EPİGRAFYA(Kitabeler Bilimi): Taş, mermer gibi sert cisimler üzerine yazılan yazıları inceler. NOT: Epigrafya Tarih Öncesi dönemlerin aydınlatılmasında tarihe yardımcı olamaz. Çünkü Tarih yazı ile başlar. Yani Tarih öncesinde yazı yoktur. 6)- SOSYOLOJİ (Toplum Bilimi): İnsan sosyal bir varlıktır. tarihi olayların gerçekleşmesi bir sosyal ortamın içinde olmuş ve mutlaka buna etki etmiştir. Tarih insanın, neyi, neden yaptığını anlamaya çalışırken sosyolojiden yararlanır. 7)- ANTROPOLOJİ: Fiziki Antropoloji Toplumların ırk yapılarını inceler., Kültürel Antropoloji ise toplumların kültürlerini inceler. NOT: Tarih Öncesi dönemlerin araştırılmasında arkeolojiden sonra tarihe en çok yardımcı olan bilimdir. 8)- FİLOLOJİ (Dil Bilimi): Dilleri ve diller arasındaki bağları inceler. 9)- ETNOGRAFYA: Örf, adet, gelenek ve görenekleri inceler. 10)- DİPLOMATİK: Günümüze kadar gelmiş olan resmi belgeleri, fermanları vb. inceler.

Page 7: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

7

NOT 1: Diplomatik Tarih Öncesi dönemlerin aydınlatılmasında tarihe yardımcı olamaz. Çünkü Tarih yazı ile başlar. Yani Tarih öncesinde yazı yoktur. NOT 2: Günümüze yakın devirlerin aydınlatılmasında tarihe en çok yardım eden bilim 11)- HERALDİK (Armalar bilimi): Resmi belgelerdeki arma ve özel işaretleri inceler. 12)-SİCİLİOGRAFİ(Mühür bilimi): Resmi belgelerdeki mühürleri inceler. NOT: Siciliografi Tarih Öncesi dönemlerin aydınlatılmasında tarihe yardımcı olamaz. Çünkü Tarih yazı ile başlar. Yani Tarih öncesinde yazı yoktur. 13)- NÜMİZMATİK (Paralar bilimi): Eski Paraları inceler(Meskükat) 14)- KİMYA: Karbon 14 yöntemi ile tarihi nesnelerin yaşının belirlenmesinde kullanılır. 15)- ONOSMATİK (Yer adları bilimi) : Yer adlarının anlamlarını ve geçmişlerini inceler.

Bunlardan başka tarihe yardımcı bilimler arasına felsefe, istatistik, psikoloji, astronomi, Tıp, gibi birçok bilim dalı

daha vardır.

B) NEDEN TARİH ÖĞRENİYORUZ?

Page 8: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

8

➢ Her şeyden önce tarih, insanın kendisini tanımasına yardımcı olur. Tarihini bilmeyen, kendisini tanımayan bir insan hafızasını kaybetmiş demektir.

➢ İnsan ait olduğu toplumu, dünyayı, ülkesini bilmek için de geçmişi bilmek zorundadır. ➢ Tarih içerdiği bilgilerle insanın kültür seviyesini yükseltir. ➢ İnsanın algılama, anlama, araştırma, yorumlama, muhakeme yapma gibi zihinsel becerilerini geliştirir. ➢ Günümüz dünyasını sağlıklı bir şekilde anlayabilme ve gelecekle ilgili akılcı ve gerçekçi planlamalar

yapabilme konusunda insana yardımcı olur. ➢ Tarih insanlığın da ortak belleğidir. Geçmişten günümüze insanlık pek çok alanda bilgiler ortaya

koymuştur. Tarih sayesinde öğrendiği bu bilgilerden yararlanarak her alanda yeni bilgiler ve buluşlar ortaya çıkarır.

C) TARİHE NEREDEN BAKILMALI? “ Şimdiki zaman, tarihe kendi çözümlemesini empoze ettiği takdirde onu bozar” Leon Ernest Halkin.

➢ Tarihçi her şeyden önce OBJEKTİF - NESNEL ( Olaylara kendi kişisel görüşünü katmamak ) olmak zorundadır.

➢ Bir tarihi olayın tüm yönleriyle ve sağlıklı bir şekilde değerlendirilebilmesi için olayın üzerinden belirli bir zaman geçmesi gerekir.

➢ Tarihçi olayı bugünün değil; olayın geçtiği dönemin koşullarına göre değerlendirmek zorundadır.

DİKKAT: Bunu yapamayan bir tarihçi Tarihsel Anakronizm yaşıyor demektir.

• Tarihçi araştırmasında mutlaka BELGElere dayanmak zorundadır.

• Tarihi olayın YER ve ZAMANI mutlaka bilinmelidir.

• Tarihçi olaylar arasında NEDEN-SONUÇ ilişkisi kurmak zorundadır. Yukarıdaki sözden de anlaşılacağı gibi tarihi, günümüz bakış açısı ve değer yargılarıyla değerlendirirsek doğruya

ulaşamayız. Tarihi olayları kendi döneminin şartları içerisinde ele almak gerekir. Tarihçi, tarihi belge-bilgiyi

yargılamaz onu dönemi şartları ışığında değerlendirir.

ÖRNEK: Günümüzde kabul edilemez bir durum olan kölelik, kardeş katli gibi konuları o dönemin şartlarında ele

alınırsa ancak doğru bir yargıya ulaşılabilir.

Ç) ZAMAN VE İNSAN

1- Zaman Nedir? Başlangıç, bugün ve gelecek arasındaki kesintisiz süreçtir.

İlk insan toplulukları, kendilerini doğanın bir parçası olarak görmüş ve önceliklerini hayatta kalmaya vermişler

böylece anlık yaşamışlardır (ŞİMDİKİ ZAMAN).

İlk Çağ uygarlıkları (Çin, Hint, Mısır, Mezopotamya, Yunan) zamanın başlayıp biten, mevsimlerle yenilenen bir

varlık olduğunu düşünmüşlerdir(Biten yıl, başlayan yıl).

Tek Tanrılı dinlerin ortaya çıkmasıyla birlikte zamanın başı sonu belli olan, her geçen an tükenen bir varlık olduğu

kabul edilmiştir.

ŞİMDİKİ ZAMAN

Page 9: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

9

2- Zamanın Taksimi: Takvim

➢ Geçmiş ile gelecek arasındaki kesintisiz bir süreç olan Zamanın anlaşılabilmesi için gün, ay, yıl adı verilen

bölümlere ayrılmıştır. Bu şekilde takvim adı verilen sistemler ortaya çıkmıştır. Takvimler, insanoğlunun

zamanı anlamak ve hayatını düzenleyebilme ihtiyacından ortaya çıkmıştır. İnsanoğlu takvim sayesinde

geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman içerisinde sosyal hayatını düzenleyebilir, geleceği planlayabilir.

➢ Bilinen ilk takvimler yaklaşık 6 bin yıl önce Sümerler(AY) ve Mısırlılar(GÜNEŞ) tarafından oluşturulmuştur.

Devamında Babiller, Çinliler, Hintliler, İbraniler, Yunanlar, Romalılar, Aztekler, Mayalar, Türkler ve Araplar

da kendilerine ait takvim sistemleri meydana getirmişlerdir.

➢ Zaman bölünürken genel olarak AY, GÜNEŞ, MEVSİM DÖNGÜLERİ referans alınmıştır. Sümerler AY’ın

dünya etrafındaki 12 kez dolanımını(354 Gün) 1 yıl kabul ettiler(354/12=30 Gün 1 AY).

Mısırlılar Dünyanın Güneş etrafındaki tam dolanımını (365 Gün 6 saat) 1 Yıl olarak kabul ettiler. Ve bu

süreyi 12 aya böldüler. Daha sonra bu takvim, Roma imparatoru Julies Caesar’ın emriyle tekrar

düzenlenip “Jülyen Takvimi” adını aldı. XIV. Yüzyılda Papa 13.Gregorius, bu takvimi tekrar düzenleyerek “

Gregoryen Takvimi” adını vermiştir. Günümüzde dünyanın pek çok bölgesinde kullanılan “Miladi Takvim”

bu şekilde ortaya çıkmıştır.

İlk takvimlerin belli bir başlangıç noktaları yoktu. Daha sonra her uygarlık/millet kendileri için önemli gördükleri

olayların tarihlerini başlangıç noktası olarak belirlemişlerdir.

* İbraniler- Tekvin(Yaratılış)-MÖ 3761

*Romalılar- Roma şehrinin kuruluşu- MÖ 753

* Yunanlılar- İlk olimpiyatların yapıldığı tarih- MÖ 776

*Hristiyanlar- Hz. İsa’nın Doğumu- 0(Sıfır)

*Müslümanlar- Hz. Peygamber’in hicreti- M 622

3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler

Türk toplulukları tarih boyunca kendi yaptıkları takvimleri ve başka uluslardan öğrendikleri takvimleri

kullanmışlardır. Türklerin değişik takvimler kullanmalarında, inanç değişiklikleri, kültürel gelişmelere açık

olmaları, ekonomik gereksinimlerini ve diğer devletlerle ilişkilerini kolaylaştırmayı düşünmeleri etkili olmuştur.

12 Hayvanlı Türk Takvimi ▪ Türklerin kullandıkları en eski ve ilk takvimdir. İslam öncesi

Türk Devletlerinde kullanılmıştır. ▪ Güneş yılı esaslıdır. 12 Hayvanlı Türk Takvimini Türklerin

haricinde Tibetliler ve Çinliler de kullanmışlardır. ▪ Bu takvim 12 yıllık bir süreci içerir(12 yıl 1 devre) ve her yıl,

bir hayvan adı ile isimlendirilirdi. ▪ Bir yıl 365 gün 5 saat olarak hesaplanmış ve 12 aya

ayrılmıştı. Her bir ay rakamlarla ifade edilmiştir. ▪ 21 Mart ( NEVRUZ ) takvimin başlangıcıdır. ▪ Bugün hala Çin, Moğolistan ve Tibet’te kullanılmaktadır.

Not: Bu takvimde her yıl bir hayvan adıyla anılıyordu. 12 yıl bitince birinci yıldan yeniden başlanıyordu. Bu yıllar 1. Sıçgan (Fare), 2. Ud (Sığır), 3. Bars (Pars), 4. Tabışgan (Tavşan), 5. Nek(Timsah), 6. Ilan (Yılan), 7. Yunt (At), 8. Koy (Koyun), 9. Biçin (Maymun), 10. Taguk (Tavuk), 11. İt (köpek), 12. Tonguz (Domuz)’dur.

Hicri (Kameri) Takvim ▪ Türkler İslamiyet’i kabul ettikten

sonra kullanmaya başlamışlardır. ▪ Ay yılı esasına göre

düzenlenmiştir. ▪ Bir yıl 354 gün olup, on iki aydan

oluşur. ▪ Başlangıç olarak Hz.

Muhammed’in (sav) Mekke’den Medine’ye Hicret ettiği Miladi 622 yılını alır.

▪ İslam tarihinde Hz. Ömer’den itibaren kullanılmaya başlandı.

▪ Ülkemizde 1 Ocak 1926’da yürürlükten kaldırılmıştır.

Page 10: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

10

Not: Bugün Bayram, mevlitler gibi dini günlerde bu takvimi kullanmaktayız. Peygamberimizin Mekke’den Medine’ye Hicret Ettiği Tarih H.Ö. 0 H.S <--------------------------------------------------I--------------------------------------------------> Hicret(622) Celali Takvimi

• Büyük Selçuklu Devleti hükümdarı Melikşah döneminde Ünlü Astronom Ömer Hayyam başkanlığındaki bir heyet tarafından yapılmıştır.

• Melikşah’ın ilk adından dolayı Bu takvime Celali Takvimi denmiştir.

• Güneş yılı esaslıdır. Bir yıl 365 gün, 6 saat olarak hesaplanmıştır.

• Başlangıç tarihi 1079’dur. Bu takvimin yılbaşı günü 21 Mart yani nevruz günüdür.

• Takvimi Büyük Selçuklu Devleti, Babür Devleti kullanmıştır Rumi Takvim

▪ Güneş yılı esasına dayanan bu takvim 622 tarihinde gerçekleşen Hicreti başlangıç kabul eder. ▪ Hicri ile Miladi takvimin sentezi olan bu takvim Osmanlı Devletinde resmi ve mali işlerin daha iyi yürütülmesi ve

Avrupa ile uyum sağlanabilmesi amacıyla 1676’dan itibaren uygulandı. ▪ 1839 yılında resmen uygulanmaya kondu. ▪ Rumi yılda Mart ayı yılbaşıdır. 1926’da Miladi takvim kabul edilmesine rağmen 1982 yılına kadar Mali yılbaşı

Mart ayı olmuştur. ▪ Rumi takvimde yıl; mart, nisan, mayıs, haziran, temmuz, ağustos, eylül, teşrinievvel, teşrinisani,

kânunuevvel, kanunusani ve şubat aylarından oluşuyordu, ▪ Miladi yıl ile Rumi yıl arasında 584 yıllık sabit bir fark vardır.

NOT: Osmanlılar bu takvimi güneş yılına göre düzenlemelerine rağmen, hicri 1255 yılında başlattılar. Hicri takvim, 1255 yılını gösterdiği zaman miladi yıl, 1839’du. Bu nedenle Rumi takvim, Miladi takvime göre 584 yıl daha geridir. Miladi Takvim

▪ Güneş yılı esasına dayanır. ▪ İlk kez Mısır’da kullanılmıştır. Romalı devlet adamı Jul Sezar ve Papa XIII. Gregoryen tarafından

düzenlenip bugünkü şekline getirildi. ▪ Milat “Doğum” demektir. Hz. İsa’nın doğumunu sıfır kabul eder ve zamanı bu olayla başlatır. ▪ Hz. İsa’nın doğumundan öncesine Milattan Önce ( M.Ö), sonrasına ise Milattan sonra (M.S) denir. ▪ Bir yıl 12 aydan oluşur. ▪ Bir yıl 365 gün 6 saattir. ▪ Ülkemizde 1 Ocak 1926 tarihinden itibaren uygulanmaya başlandı.

Hz. İsa’nın Doğumu M.Ö. 0 M.S. <-----------------------------------------------------------------I----------------------------------------------------> Milat Hicri Takvimle, Miladi Takvim arasındaki farklar: 1)- Hicri Takvim Ay yılını(354 gün), Miladi Takvim Güneş yılını(365 gün) esas alır. Bu yüzden ikisi arasında 11 gün fark vardır. 2)- Hicri Takvimde 0 yılı yani başlangıç yılı Peygamberin Mekke’den Medine’ye göç ettiği yıldır. Miladi Takvimde ise 0 yılı yani başlangıç yılı Hz. İsa’nın doğum yılıdır.

Page 11: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

11

Takvimler arası çeviri

4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ

Binlerce yıllık geçmişin incelenmesini kolaylaştırmak için tarihçiler çağ taksimi yöntemini kullanmışlardır. Tarihin dönemlendirilmesinde miladi takvim kullanılır. Başlangıç noktası MİLAT 0(sıfır) olarak, 0’dan sonrası Millattan sonra (M.S), 0(sıfır) öncesi Millattan önce (M.Ö) olarak adlandırılır. M.S. 0(sıfır)’dan günümüze(sağa doğru) yaklaştıkça sayılar büyür: 0 2020yılları. M.Ö. 0(sıfır)’dan günümüzden uzaklaştıkça(sola doğru) sayılar büyür: 3500 0 * Milattan Önceki tarihler, rakamsal değerler açısından günümüzden uzaklaştıkça büyümektedir.

* Milattan sonra ise rakamlar büyüdükçe günümüze yaklaşmaktadır.

* Milattan önceki iki tarih arasındaki farkı bulmak için iki rakam birbirinden çıkarılır.

* Tarihlerin biri milattan önce, diğeri milattan sonra ise aralarındaki farkı bulmak için bu rakamı toplarız.

a) Hicri tarihlerin miladi tarihe çevrilmesi: 1.Hicri tarih = Fark 33 2. Hicri tarih - Fark = Sonuç 3. Sonuç + 622 = Miladi tarih Örnek: 857 hicri yılı hangi miladi yıla karşılık gelir? 1. 857=26 33 2. 857- 26=831 3. 831 + 622 = 1453

c) Rumi tarihlerin miladi tarihe çevrilmesi: Miladi tarih =Rumi tarih + 584 Örnek: Osmanlı tarihinde 31 Mart 1325 tarihinde meydana gelen ve 31 Mart Olayı olarak bilinen isyan miladi hangi tarihe rastlar? 1325 + 584 = 1909 miladi tarihe rastlar.

b) Miladi tarihlerin hicri tarihe çevrilmesi: 1. Miladi tarih - 622 =Sonuç 2.Sonuç= Fark 33 3. Fark + Sonuç = Hicri tarih Örnek: 1699 miladi yılı hangi hicri yıla karşılık gelir? 1. 1699-622=1077 2.1077 =33 33 3. 33+1077=1110

d)Miladi tarihlerin Rumi tarihe çevrilmesi: Rumi tarih = Miladi tarih - 584 Örnek: 2009 Miladi yıl hangi Rumi yıla rastlar? Rumi Tarih = 2009 – 584 = 1425 Rumi yıla rastlar

Page 12: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

12

M.S 23= I. Yüzyıl (1. Çeyrek)

M.S. 9= I. Yüzyıl (1. Çeyrek)

M.S. 239= (son 2 rakam silinir, kalan sayıya(ilk rakam) 1 eklenir=2+1=3. Yüzyıl(2. Çeyrek)

M.S. 1239=(son iki rakam silinir, kalan sayıya +1 eklenir= 12+1=13. Yüzyıl ( 2. Çeyrek)

MİLLATTAN SONRA (M.S)

2020 yılı= (20+1), 21. Yüzyılın 1. Çeyreği

2026 yılı= 21. Yüzyılın 2. Çeyreği

2053 yılı= 21. Yüzyılın 3. Çeyreği

2088 yılı= 21. Yüzyılın 4. Çeyreği

MİLLATTAN ÖNCE (M.Ö)

2088 yılı=(20+1,) 21. Yüzyılın 1. Çeyreği

2053 yılı= 21. Yüzyılın 2. Çeyreği

2026 yılı= 21. Yüzyılın 3. Çeyreği

2020 yılı= 21. Yüzyılın 4. Çeyreği

KULLANILAN KAYNAKLAR:

• ORTAÖĞRETİM TARİH 9 DERS KİTABI

• www.Tarihdersi.net

• www.Tarihkursu.com

• www.ogmmateryal.eba.gov.tr

Page 13: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

13

2. ÜNİTE: İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ

A) İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ

B) TARİH ÖNCESİNDE SÖZLÜ KÜLTÜR

C) YAZININ İCADI VE ÖNEMİ

D) KADİM DÜNYADA BİLİMLER

E) İLK ÇAĞ MEDENİYETLERİ

F) İNSAN VE ÇEVRE

G) İLK ÇAĞ’DA GÖÇLER

H) İLK ÇAĞ’IN TÜCCAR KAVİMLERİ

I) DEVLETLER DOĞUYOR

J) İLK ÇAĞ’DA HUKUK

A) İNSANLIĞIN İLK DÖNEMLERİ

YAZININ İCADINDAN ÖNCE İNSAN

➢ Tarih araştırmacıları, Tarih çok geniş bir zamana yayıldığı için incelemeyi, araştırmayı kolaylaştırmak; daha iyi öğrenip öğretebilmek amacıyla tarihi çağlara ayırmışlardır.

➢ Tarih yazıyla başlar. Bu yüzden yazının icadından önceki devirler tarih öncesi çağlar, sonraki devirler ise tarihi devirler olarak kabul edilir.

Page 14: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

14

➢ Tarih öncesi devirler belirlenirken insanları alet yapmakta kullandıkları malzemenin özelliklerine ve bunları işlemekte ulaşılan teknolojiye bakılmıştır. Bu kapsamda insanlar sırasıyla: TAŞ, TOPRAK, MADEN kullanmıştır.

➢ Tarih öncesi çağların araştırılmasında arkeolojik kalıntılar en önemli yer tutar. Mağaralar, ilkel konutlar, topraktan, kemikten yapılan eşyalar vs. bu döneme ışık tutar. “TAŞ” ve “MADEN” çağı olarak iki döneme ayrılır.

Tarihi devirler çağlara ayrılırken dünya toplumlarını pek çok yönden etkileyen evrensel nitelikli olaylar seçilmiştir. Kavimler göçü, Fransız ihtilali vb. NOT: Ancak bunu yapan Avrupalı Tarihçiler daha çok Avrupa eksenli bir ayrımı gözetmiştir. TARİH ÖNCESİ DEVİRLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ

• Tarih öncesi devirlerin başlama ve bitiş zamanları bölgelere göre farklılık gösterir. Yani bu devirler tüm toplumlarda aynı anda yaşanmamıştır. Örneğin, bir topluluk Cilalı taş dönemini yaşarken bir diğeri demir devrinde olabilir.

• Tarih öncesi devirler bütün toplumlar tarafından sırasıyla yaşanmamıştır. NOT: Tarih öncesine ait bir yerleşim yerinde yapılan kazılarda ile başlayan sorularda devirlerde bir atlama varsa daha ileri bir medeniyetten etkilenme söz konusudur. Bu durumda bu uygarlığını gelişiminin tarihsel gelişime uygun olmadığını söyleyebiliriz.

• Tarih öncesi devriler insanların alet yapımında kullanmış oldukları araç-gereçlere göre ayrılmıştır.

• Tarih öncesi devirlerin en uzun süreni en eskidir. Günümüze yaklaşıldıkça insanlık gelişiminin hızlanmasına paralel olarak devirler kısalır.

• Tarih öncesi devirler çok uzun sürmesine karşılık çok az devreye ayrılmıştır ve gelişmeler çok azdır.

• Tarih öncesi Devirlerin araştırılmasında tarihe en fazla yardımcı olan bilim arkeolojidir.

• Tarih Öncesi Devirler yazının bulunmasıyla sona ermiştir.

Page 15: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

15

➢ ESKİ TAŞ ÇAĞI (PALEOLOTİK ÇAĞ) İnsanlık tarihinin en uzun dönemi olan eski taş çağında insan yaşamı

tamamen doğaya bağımlıdır. Buzulların erimesiyle yaşam imkanı daha da kolaylaşmıştır. Ormanlar, göl

kenarları, mağaralar vb. alanlarda yaşam sürdürülmektedir. Yaşam alanlarının belirlenmesinde yiyecek

bulma ve korunma imkanı etkilidir. Avcılık ve toplayıcılık ile yaşamını sürdüren insanlar ateşin

bulunmasıyla daha fazla imkana sahip olmuştur. Ateşi korunma, aydınlanma, ısınma ve yeme içme

alanlarında kullanmaya başlayan insanoğlunun becerileri de zaman içinde daha fazla gelişmeye

başlamıştır. İlk başlarda kaba taş aletleri kullanan insanlar zaman içinde ince uçlu, kesici, delici gibi

işlevselliği daha fazla olan aletleri üretmeye başladı. Bu dönemde sanat hayatı da başlamıştır. Yaşam

alanları olan mağaraların duvarlarına günlük yaşamı temsil eden resimler, figürler çizilmiştir. İspanya’da

Altamira, Fransa’da Lascaux, Anadolu’da Yarımburgaz (İstanbul-Küçükçekmece Gölü), Karain (Antalya)

mağaraları buna örnektir.

➢ ORTA TAŞ ÇAĞI (MEZOLİTİK ÇAĞ-M.Ö. 16.000-9000) M.Ö. 12.000’li yıllara doğru buzulların erimesiyle yeryüzünde iklim şartları değişmiştir. Buna bağlı olarak hayvan ve bitki çeşitliliği artmıştır. İnsanoğlu da bu değişime ayak uydurmaya başlamış. Mağaralardan açık alanlara çıkılmış, yiyecek ve giyecek tercihlerinde değişimler başlamış. İnsanoğlu hayatını her yönüyle bu “YENİ DÜNYA” şartlarına uydurmaya çalışmış.

Doğanın pratikleşmesi insanoğlunun da pratikleşmesini zorunlu kılmıştır. Daha dayanıklı barınaklar-kulübeler yapılmış. Tarım ve hayvancılığın ilk adımları atılmıştır. Tarım alanlarının etrafında köyler kurulmaya başlanmıştır. Yaşam imkanlarının iyileşmesi sonucu nüfus yoğunlaşmıştır. Artık üretici bir toplum yapısı bulunmaktadır. Tekerleğin icadı, daha pratik el aletlerinin yapımı(Doğal Volkanik Taş/Obsidyen-çakmak taşı/Mikrolit(ok mızrak ucu vs)), tarım ve hayvancılık, ilk ekonomik faaliyetler ile birlikte insanoğlu tarafından ilk yerleşim yerleri kurulmuştur(M.Ö. 9000). NOT: Devrin sonuna doğru Ateş kontrol altına alınmıştır. Böylece İnsanlar ısınma, aydınlanma, korunma, pişirme gibi bazı ihtiyaçlarını gidermeye başlamıştır. Türkiye de bu dönemi aydınlatan bazı merkezler; -Antalya- Beldibi, Öküzini mağaraları, Samsun- Tekkeköy, Ankara-Macunçay, Göller yöresi-Baradiz mağaralarıdır.

➢ YENİ TAŞ ÇAĞI (NEOLİTİK ÇAĞ-M.Ö. 9000-5800) Diğer adıyla Cilali Taş Devri’nde insanoğlu artık yerleşik hayata geçmiş, ve tam anlamıyla tarımsal faaliyetleri yapmış durumdadır. Taş temelli kerpiç duvarlı, üzeri kapatılmış yapılardan oluşan ilk köyler ortaya çıkmıştır. Üretimin artması beraberinde değiş-tokuş yöntemiyle ticari hayatı geliştirmiştir. Günlük yaşamı kolaylaştıran çanak-çömlek yapımı bu dönemde olmuştur.

Toplumsal hayatın başlaması ise iş bölümü, meslekler, hukuk kurallarının ortaya çıkmasını sağlamıştır.

MADEN ÇAĞLARI: İnsanların Madenleri işlemeyi öğrenmeleri ile maden devirleri başlamıştır. A-Bakır Çağı ( Kalkolitik ): - İlk işlenen madenler bakır, altın ve gümüştür.

- İşlemesi kolay olması ve tabiatta bol miktarda bulunması nedeniyle en çok bakırdan eşya yapılmıştır. Bu Yüzden Bakır devre ismini vermiştir.

-Bakırdan ev eşyası ve silah, altından ve gümüşten ise süs eşyası yapılmıştır.

- Maden devrinin en uzun devridir. Türkiye’de bu döneme ait merkezler; -Çorum-Alacahöyük, Denizli-Beycesultan, Çanakkale- Kumtepe ve Truva, Samsun-İkiztepe

B- Tunç Çağı : - İnsanlar zamanla bakır ile kalayı karıştırarak daha sert bir karışım olan TUNÇ’u elde ettiler. - Bu dönemde ilk ŞEHİR DEVLETLERİ kurulmuştur. Daha sonra ise ilk büyük devletler kurulmuştur.

Türkiye’de bu döneme ait merkezler; Ankara-Ahlatlıbel, Kayseri-Kültepe’dir.

Page 16: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

16

C- Demir Çağı :

- Demir’in bulunup işlenmesi İnsanlık tarihi için önemli bir gelişme olmuştur. - Bu dönemde üretim artmış, ticaret ve silah yapım teknikleri gelişmiştir. - Bu çağda küçük şehir devletlerinin yerini büyük devletler, İmparatorluklar almaya başlamıştır. - Devrin sonunda yazının bulunmasıyla Tarih Devirlerine geçilmiştir.

NEOLİTİK ÇAĞ’DA İLK YERLEŞİM ALANLARI

➢ Çayönü; İLK KÖY

Diyarbakır’ın Ergani ilçesi yakınlarında yer alan bu merkez Dönemin tüm evrelerini içinde barındırır. Çayönü halkının avcılık-toplayıcılıktan sonra yerleşik köy hayatına başladığını tespit edilmiştir. Dünyanın ilk kent meydanı bu köyde kurulmuştur. Yerleşmenin ilk dönemlerinde daha çok domuz, geyik, yabani koyun ve keçi avlanmış olmasına rağmen Çayönü kazılarında MÖ 8500 yıllarından kalma buğday ve baklagillere rastlanmıştır. M.Ö. 6000’lere gelindiğinde Çayönü‘nde yaşayan herkes kendi yiyeceğini tarımdan elde edebiliyordu. Çayönü‘nde yapılan kazılarda tarım ve hayvancılıkta kullanılan çok sayıda aletler, kesici-delici eşyalar ortaya çıkarılmıştır (hayvanlarının kemiklerinden iğneler, saplar, oraklar çengeller ve boncuk, halka, düğme, basit kaplar). Çayönü, tahıl ve evcilleştirmeye dayalı köy hayatının en eski örneklerinden olup, günümüz uygarlığının da önemli bir basamağını oluşturmaktadır. Çayönü yerleşmesinin bu önemi yabani buğday, mercimekgiller gibi bitkilerin tarıma alınması, koyun ve keçinin evcilleşmesi ile gerçekleştirilmiştir. Ergani bakır yataklarının dünyanın en eski maden ocakları olması nedeniyle, Çayönü İnsanı, dünyanın başlıca yerlerinden 2 bin yıl önce bakırı işleyerek alet yapmayı başarmıştır. Çayönü yerleşim alanı Prof. Dr. Halet Çambel öncülüğünde, Amerikalı ekibi tarafından bulunmuştur(1964).

➢ Çatalhöyük; İLK ŞEHİR

Page 17: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

17

Konya’nın Çumra İlçesi sınırlarında olup, ilçenin 10 km. doğusunda yer almaktadır. Höyük, farklı yükseklikte iki

tepe arasında olması nedeniyle çatal sıfatını almıştır. Çatalhöyük 1958 yılında James Mellaart tarafından

keşfedilmiş ve ilk kazılar 1961-1963 yılları arasında yapılmıştır. Çatalhöyük insanlık tarihinin en büyük en kalabalık

yerleşim yeri olarak kabul edilmektedir. Yapılan kazılarda toplam 13 yapı katı ortaya çıkarılmıştır.

Şehri sınırlayan veya koruyan herhangi bir duvar bulunmamıştır. Yerleşim yerindeki binalarda malzeme olarak,

kerpiç, ağaç ve kamış kullanılmıştır. Binalar arasında herhangi bir sokak bulunmaz. Evlere ve diğer binalara giriş

çıkışlar damlardan gerçekleştirilir. Evlerde herhangi bir pencerede bulunmamıştır. Evler bitiştirilerek bir yerleşim

oluşturmuştur. Çatalhöyük‘te tahmini 8000 kişinin yaşadığı düşünülmektedir.

Çatalhöyük kazısında ele geçen heykelcikler bize ana tanrıça kültürünün (tapınma) başlangıcı ve zamanın inançları hakkında özgün bilgiler veriyor. Pişmiş toprak ve taştan yapılmış bu heykelcikler 5 ila 15 cm. arasında değişen büyüklükte. Şişman, iri göğüslü, büyük kalçalı ve zaman zaman doğum yapar vaziyette tasvir edilmişler. Bu özelliklerinin bolluk ve bereketi temsil ettiği düşünülüyor. Çatalhöyük‘te yer alan evler genelde 2 oda, depo, kiler ve mutfaktan oluşmaktadır. Evlerin planları birbirinin aynıdır. Yapılan kazılarda evlerin pencerelerinin olmadığı keşfedilmiştir. Binaların iç yüzleri sıvanmış olduğu tespit edilmiştir. Bu sıvalı yüzeylerde, kırmızı, pembe, kahverengi ve siyah renklerde geometrik desenler, av sahneleri ve hayvan kabartmalarına rastlanmıştır. Dini anlam taşıyan boğa figürü binaların duvarlarında sıkça kullanılmıştır. Ayrıca birçok evde gerçek boğa başlarının kille sıvanması ile yapılmış kabartmalar bulunmuştur.

➢ Göbeklitepe; İLK TAPINAK

Şanlıurfa’nın 18 Kilometre kuzeydoğusunda bulunan Göbeklitepe‘nin tarihi M.Ö. 11000 yılına kadar dayanır. “Tarihin en eski yerleşim yerleri Çayönü ve Çatalhöyük’tür” şeklindeki tarihi bilgi Göbeklitepe’nin keşfinden sonra tekrar değerlendirilmeye alınmıştır. Etrafında herhangi bir yerleşim olmayan Göbeklitepe, ibadet yeridir. Tarihin ilk tapınağının Malta Adası’nda yer aldığı ve M.Ö. 5000 yıllarında yapıldığı biliniyordu. Göbeklitepe Tapınağı bu bilginin de değişmesine sebep oldu. Ayrıca avcı-toplayıcı toplulukların yerleşik hayata geçtikten sonra mimari yapıları yaptıkları bilgisi de Göbeklitepe’nin keşfiyle değişmiştir. Zira Göbeklitepe Tapınağı yerleşik hayata geçilmeden önce inşa edilmiştir. Bu da avcı-toplayıcı toplumların bir inanca sahip olduklarını ve bu bağlamda ortak tapınak inşa edebildiklerini ortaya çıkarmıştır. Kutsal bir mekan olarak kabul edilen bu tapınağı düzenli aralıklarla ziyaret etmişlerdir(Dünyanın ilk dini yapısı). Göbeklitepe, şu ana kadar keşfedilen tarihinin en eski insan eli ile inşaa edilmiş tapınağı olarak kabul edilir. Doğal bir tepenin üzerinde yer alan tapınağın çevresi düz çizgiler halinde dizilmiş taşlarla sınırlandırılmıştır. Tapınağın içinde T biçimli sütunlarda (4-6 metre/ 40-50 Ton) birçok figür yer almaktadır. Bu sütunlarda yer alan aslan figürleri, Anadolu’da tarihin ilk dönemlerinde aslanların bölgede yaşadığını belgelemektedir. Sütunlarda insan figüründen çok hayvan figürleri vardır. Bazı sutünların boyları 3 metreye ulaşmaktadır.

Page 18: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

18

Tapınakta yer alan çizimler çok basittir. Dini bir merkez olan Göbeklitepe‘de, dikdörtgen şekilde iki büyük tapınak mevcuttur. Tapınakların yanında yer alan çukurlara, büyük bir olasılıkla ibadet etmeye gelenler içlerine adaklarını bırakıyorlardı. 1964’te İstanbul Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Halet Çambel tarafından keşfedilen Göbeklitepe’de kazı çalışmaları 1995 yılında başlamıştır. Kazı ekibinin başında Alman Arkeoloji Enstitüsünden Prof. Dr. Klaus Schmidt yer almıştır. Göbeklitepe 2018 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi’ne alınmıştır.

B) TARİH ÖNCESİNDE SÖZLÜ KÜLTÜR

Dünyanın en eski ve güçlü anlatıları arasında sözlü destanlar, mitler ve efsaneler yer alır. Avrupa toplumları, Yunan, Kelt, Norveç efsanelerini, Ortadoğu toplumları Sümer, Babil efsanelerini, İran, Mısır, Filistin, İbrani toplumsal mitlerini oluşturmuşlardır. Anlatım görevi eski yunanlarda mit ve efsane anlatıcıları, Türklerde ozan ve aşıklar, Afrika'da ise toplumun en yaşlıları tarafından üstlenmiştir

Türklerin; Türeyiş, Ergenekon, Göç destanları, Romalıların; Türeyiş efsanesi, Yaratılış, Tufan gibi destanlar sözlü geleneklere uygun olarak dönemin izlerini ve yaşantısını gelecek nesle aktarmışlardır.

Mitler, efsaneler, destanlar anlatıldığı dönemin olaylarını, insanlarının psikolojilerini anlatan içerisinde insanüstü ögeler içeren eserlerdir. Yazının icadının önce İnsanlar, duygularını ve bilgilerini sözlü olarak nesilden nesle aktarılmışlardır.

Tarih öncesi devirlerin başlangıç ve bitiş zamanı bölgeden bölgeye farklılık gösterir.

Çivi yazısı Sümerler, Hiyeroglif (resim yazısı) Mısırlılar, alfabe (harf yazısı( Fenikeliler tarafından icat edilmiştir.

C) YAZININ İCADI VE ÖNEMİ

YAZININ GELİŞİMİ İlk Çağ’da Mezopotamya’daki herkes elde ettiği ürünü, Tanrının evine yani mabede(ZİGGURAT) teslim etmek zorundaydı. Ma’bed ekonomisi denilen bu sistemde Sümer Rahipleri, vatandaşların teslim ettiği ürünü tabletlere resmederdi. Bunun sonucunda Sümerler, sembol yazısını (piktograf) icat etti. Sümerlerin kullandığı ilk yazılı kil tablet örneklerine Uruk kentinde rastlanmıştır. Sümerlerde, okullara “Tablet Evi” adı verilmekteydi.

• Okuma yazma öğrenmek isteyen öğrenciler bu okulda kil parçaları üzerine aynı heceleri tekrar tekrar yazarak yazı yazmayı öğrenmeye çalışırdı.

• Sümerler, öğretmene tablet evinin babası, öğrenciye ise tablet evinin oğlu demiş ve okulu

Page 19: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

19

Piktografik Yazı Bu yazı, sembol şeklindeki işaretlerden oluşmuştur. Piktografik yazıda avuç içine sığabilecek bir kil tablet üzerine kareler çizilir ve anlatılmak istenenler sembollerle verilirdi. Yazı yaygınlaştıkça semboller giderek küçülmüş ve işaret kümeleri hâline gelmiştir. İşaretler çiviye benzetildiği için bu yazıya “çiviyazısı” denmiştir. Yazılı Kültürün Başlaması

• Sümerlerden sonra çivi yazısı Akad, Babil, Asur, Hitit ve Urartu gibi medeniyetler tarafından geliştirilmiştir.

• Hiyeroglif yazısını kullanan Mısırlılar, yazı aracı olarak papirüs ve fırça gibi araçlar kullanmıştır.

• Mısır yazısı,24 sessiz harften oluşan Fenike alfabesinin gelişmesine de model olmuştur. Bu alfabeden Sami, sonrasında da Latin alfabesi geliştirilmiştir.

• İlk kez Bergama’da hayvan derisinden üretilen parşömenler birleştirilerek kitap hâline getirilmiştir.

• Çin medeniyeti ise parşömenden daha ucuza mal olan tekstilden yapılan kâğıdı üretmiştir. VIII ve IX. Yüzyıllarda İslam medeniyeti kâğıt üretimini yaygınlaştırmıştır.

D) KADİM DÜNYADA BİLİMLER

İlk Çağ’da Bilim (Astronomi-Coğrafya-Tıp)

➢ Bilim, insanlığın ortak ürünüdür ve kökleri ilk insanlara kadar uzanır. Bilimin konusu; eski çağlarda din, efsane, felsefe gibi ruhsal ve el sanatları, tarım gibi günlük ihtiyaçları gidermeye yönelik konulardır. İlk insanlar, doğa ile ilişkisinde basit teknik becerileri kullanmıştır. Tarihî süreç içinde Mısır, Yunan, Çin, Hint, İran, Arap ve Türk gibi milletlerden bilim insanlarının çalışmaları, medeniyetin gelişmesine katkı sağlamıştır.

➢ Eski dünyada gözlem ve tecrübe yoluyla elde edinilen bilgiler zamanla astronomi, coğrafya ve tıp gibi bilimlerin doğmasına kaynaklık etmiştir. Modern astronomideki matematiksel dayanaklar ilk defa Mezopotamya’da kullanılmıştır.

➢ Mezopotamya uygarlıkları, ziggurat adı verilen tapınaklarda gözlem yaparak gök biliminde bilimsel

gözlem yöntemini keşfetmişlerdir. Ay ve Güneş tutulmalarını hesaplayan bu medeniyetler; Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn gibi gezegenlerin de varlığından haberdardır. Ayrıca bir yılın uzunluğunu bugünkü hesaba göre sadece 4,5 dakikalık bir hata ile bulmuşlar ve bu birikimleriyle takvim yapmışlardır. Eski çağlarda hastalıklarla mücadele etmesi gerektiğini anlayan insanoğlu bu hastalıkları tedavi etmek amacıyla elindeki bilgileri kullanarak tıp ilminin ilk gelişmelerini ortaya çıkarmıştır( Hipokrat). Amasya’da yaşamış ve coğrafya konusunda çalışmış Strabon, Anadolu ve çevresinde yaptığı geziler sonucunda on yedi bölümden oluşan “Coğrafya” isimli eseri yazmıştır.

Page 20: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

20

E) İLK ÇAĞ MEDENİYETLERİ

Krolonoji; MÖ 3200 Sümerlerin yazıyı bulması MÖ 2375 Urkagina Yasaları’nın çıkarılması MÖ 1900 Anadolu’da yazının kullanılmaya başlanması MÖ 1700 Hammurabi Kanunları MÖ 1296 Kadeş Savaşı MÖ 1280 Kadeş Antlaşması MÖ 1260-1250 Truva Savaşları MÖ 1230 Ege Göçleri MÖ 776 İlk Olimpiyatlar MÖ 753 Roma’nın Kuruluşu

MÖ 680 Lidyalılar'ın parayı kullanmaya başlamaları MÖ 550 Pers İmparatorluğu’nun kurulması MÖ 359 İskender İmparatorluğu’nun kurulması MÖ 330 Pers İmparatorluğu’nun yıkılması MÖ 323 İskender İmparatorluğu’nun yıkılması 0 Hz. İsa’nın doğumu 313 Milano Fermanı 325 İznik Konsülü 330 Roma İmparatorluğu’nda Hristiyanlığın resmî din hâline gelmesi 375 Kavimler Göçü 395 Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılması 476 Batı Roma’nın yıkılışı

Page 21: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

21

Mısır Medeniyeti

• Nil Nehri etrafında ortaya çıkan Mısır medeniyeti İlk Çağ’daki en büyük medeniyetlerden biridir.

• Mısırlılar, hacim ve alan ölçmeyi hesaplamış ve Kralları için piramit adı verilen anıt mezarlar yapmışlardır.

• Mimari, astronomi, geometri, matematik ve tıp (mumyalama) alanında ilerlemişlerdir.

• Mısırlılar, güneş takvimini kullanmış, yılı 365 gün olarak hesaplamış ve bir günü 24 saate bölmüşlerdir.

• Coğrafi yapısı sebebi ile dışardan etkilenmemişlerdir. İstilalara kapalıdır. Özgün bir medeniyet merkezidir.

• Nil’in akışına göre aşağı(kuzey)-yukarı(güney) adı ile ayrılır

• Nom adı verilen şehir devletleri kurulmuşlardır. Başlarında Nomus (Vali) bulunmuştur.

• Papirüs adı verilen kağıt yapmışlardır. Resim yazısı kullanmışlardır. (Hiyeroglif)

• Ölümden sonraki hayata inanırlardı. Bu inanç mumyacılığı geliştirmiştir.

• Tarihinin ilk yazılı anlaşmasını (Kadeş) Hititlerle yapmışlardır (M.Ö.1280)

• Güneş takvimini bulmuşlardır. Nil’in taşmasının büyük etkisi vardır. Yunan ve Romalılar Kullanmıştır. DİKKAT: MISIR uygarlığının oluşmasında Nil nehri çok önemlidir. Heredot’a göre; "Mısır bize NİL’in armağanıdır." DİKKAT: Nil Nehri Afrika içlerinden doğar, Akdeniz'e dökülür. Bu nehrin yukarı çığırları yani güney Mısır yukarı Mısır olarak kabul edilirken, aşağı çığırları yani Kuzey Mısır aşağı Mısır olarak kabul edilir. Bakılınca bir terslik var gibi dursa da bölgeleri belirlerken kıstasımız nehirlerin akış yönüdür.

• Mısır’da ilk siyasi teşkilatlanma “NOM” adı verilen şehir devletleri şeklindedir.

• MÖ 3000’ de Kral MENES Mısır’da siyasi birliği sağladı. Böylece Firavunlar devri başladı.

• Mısır FİRAVUN denilen ve her konuda sınırsız yetkiye sahip Tanrı-Kral’lar tarafından yönetilmiştir. DİKKAT: Firavunların Tanrı-Kral olması bu devlet’in Teokratik olduğunu gösteriyor. DİKKAT: Kadeş Antlaşması tarihte bilinen ilk yazılı antlaşmadır. Ve bu antlaşma ile Diplomasi biliminin doğduğu kabul edilir.

• MÖ 6.yy’da Pers işgaline uğrayan Mısır MÖ 4.yy’da Büyük İskender’in hâkimiyetine girdi.

• Mısır’da toplum tüm İlk Çağ toplumları gibi sınıflara ayrılmıştır. Toplumun en üstünde Firavunlar, rahipler, askerler ve katipler vardır. Daha aşağıda ise tüccarlar, zanaatkârlar, çiftçiler ve köleler vardır.

• Çok Tanrılı dinlere inanan Mısırlıların tanrılarının en büyüğü güneş tanrısı Amon-Ra’dır. Tanrılarını insan gibi düşünmüşlerdir.

MISIR VE BİLİM

• Mısırlılar ölümden sonra hayata inanmışlardır. Bu yüzden ölülerini mumyalamışlardır. Bu da Mısır’da Tıp ve eczacılığın gelişmesini sağlamıştır.

Page 22: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

22

• Mısır’ın temel geçim kaynağı tarımdır. Ve tarım Nil nehrine bağlı olarak yapılır. Nil nehri yılın belirli zamanlarında taşmaktadır. Mısır’lılar nehrin ne zaman taşacağını bilmek zorundadır. Bu ihtiyaç Astronomi’nin gelişmesini sağlamıştır.

• Nil nehrinin taşmasının ardından bozulan tarla sınırlarını yeniden çizme ihtiyacı, halktan alınacak verginin hesaplanması ihtiyacı Matematik ve Geometrinin gelişmesine neden olmuştur.

MISIR ve PİRAMİTLER

• Mısır denildiğinde herkesin ilk aklına gelen PİRAMİTLER’dir. Piramitler Firavunların kendileri için yaptırdıkları ANIT MEZARLARDIR.

• Bu piramitlerin en ünlüleri GİZE piramitleridir. Bu piramitlere KEOPS, KEFREN,

MİKERİNOS adları verilmiştir. Çin Medeniyeti

• ÇİN UYGARLIĞI DÜNYA’NIN EN ESKİ VE GELİŞMİŞ UYGARLIKLARINDAN BİRİSİDİR.

• Çin uygarlığının oluşmasında Çin kültürünün yanında Türk, Moğol ve Tibet kültürleri de etkili olmuştur.

• Zaman zaman kesintiye uğrasa da Hanedanlıklar tarafından yönetilmiştir.

• Çin uygarlığının temelini Konfiçyüslük öğretisi oluşturur. Ayrıca Budizm, Taoizm dinleri de yaygındır.

• Çin ekonomisi Tarım ve Ticarete dayanır.

İPEK YOLU: Çin’de başlayıp Avrupa ya kadar süren dünyanın en büyük kara ticaret yoludur. En çok taşınan mal sadece Çin’de üretilen ipek olduğu için bu adı almıştır. İpek Yolu büyük bir zenginlik ve güç kaynağıdır. Bu yüzden Türk-Çin mücadelesinin temeli olmuştur. Çinliler; barut, pusula, kâğıt ve matbaayı icat etmiştir. DİKKAT: Kâğıt, Matbaa, Barut, Pusula Çinlilerin dünyaya en büyük armağanlarıdır. Her biri çok önemli gelişmelere neden olmuştur. Galileo’dan (Galilo) önce güneş lekeleri konusunda bilgi vermiştir. Günümüzde de kullanılan geleneksel tıbbın tedavi yöntemleri olan masaj ve akupunkturu kullanmışlardır.

• Yazıları resim yazısıdır.

• Ordu yönetiminde Türkleri örnek almışlardır. .

Page 23: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

23

Hint Medeniyeti

Hindistan’da halk sosyal sınıflara ayrılmıştır.

• Hindistan’da ilk uygarlık MÖ 4000 yıllarında İNDUS nehri çevresinde ortaya çıkmıştır.

• Hindistan’da siyasi birlik kurulamamıştır. Bu yüzden Hindistan “RACALIK” denilen küçük prensliklerle yönetilmişlerdir.

• Hindistan’da Hinduizm, Brahmanizm, Taoizm, Konfiçyüslük, Manihaizm gibi dinler vardır.

• Doğal kaynaklarıyla çok zengin olan Hindistan tarih boyunca bundan dolayı pek çok istilaya uğramıştır. Ve 20 yy’a kadar bağımsız bir devlet kuramamışlardır.

• İstilaya uğramalarının bir diğer sebebi ise KAST SİSTEMİ’dir.

KAST SİSTEMİ: Dünyadaki en katı toplumsal sınıflaşmayı içeren sistemdir. Hindistan’a sonradan gelen Ari’ler yerli halkı kolay idare edebilmek için Hinduizm’in içine bu sistemi yerleştirmişlerdir. Kast sisteminde sınıflar arasında geçiş ve ilişki yoktur. KAST SİSTEMİ yüzünden Hintliler hiçbir zaman birleşik bir toplum olamamışlar; bu da Hindistan’ı istilalara açık hale getirmiştir.

• Matematikte Sıfırı ilk kez kullanmışlardır ancak bir sayı olarak kabul etmemişlerdir. Sayı sistemindeki bu erken tarihli gelişme, aritmetiğin gelişim hızını etkilemiştir.

Doğu Akdeniz Medeniyeti Fenikeliler

Başkent yok / Şehir devletleri , İlk denizci kavim, İlk alfabe, Camcılık, Gemicilik ve tersanecilik, Deniz Koloniciliği, Kartaca Savaşları.

• Sami ırkından olan Fenikeliler Lübnan dağları ile Doğu Akdeniz kıyısı arasındaki bölgede Şehir devletleri yaşamışlardır. Başlıcaları SUR, SAYDA, BİBLOS’TUR.

• Fenikelilerin en önemli özelliği: Deniz ticareti yapmaları ve Akdeniz kıyılarında kurdukları kolonilerdir. Fenikeliler bu ticaret ve koloniler aracılığıyla Doğu ve Batı uygarlıkları arasında bir köprü olmuştur.

DİKKAT: Fenike koloniciliğinin yunan ve iyonlardan en önemli farkı kolonilerini sömürge olarak görmeleridir. Vatan olarak görmemişlerdir.

Page 24: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

24

• En ünlü Fenike kolonisi KARTACA’dır. Tarihte Roma-Kartaca savaşları ve Kartacalı komutan HANİBAL çok ünlüdür.

• Fenikelilerin uygarlığa en büyük katkıları Harf yazısını bularak FENİKE ALFABE’SİNİ oluşturmalarıdır.

• Bu alfabe Yunanlılar ve Romalılar tarafından düzenlenerek günümüz Latin Alfabesi oluşturulmuştur. İbraniler; Sami Kavmi, Semavi din, Musevilik, İbranice, Tevrat, Tanrı Yahova.

• Sami asıllı bir kavim olan İbraniler eski çağda Suriye ile Mezopotamya arasında göçebe

olarak yaşamışlar, daha sonra Filistin’e yerleşmişlerdir. Tek tanrılı dine inanan ilk kavimdir.

• Burada MÖ 1040’da bir krallık kurdular. Bu krallığın başına geçen Hz. Davut KUDÜS şehrini kurarak başkent yaptı. Oğlu Hz. Süleyman zamanında bu krallık güçlendi ve zenginleşti. Hz. Süleyman’ın ölümünden sonra aralarındaki birlik bozuldu. Bir kısmı Asurluların, bir kısmı da Babillilerin hâkimiyetine girdi.

• İbranilerin tarihi Sürgünlerle doludur. İlk sürgünü Babilliler yapar, daha sonra ise Romalılar tarafından sürülürler. 20 yy’a kadar Avrupa’nın çeşitli yerlerinde dağınık halde yaşayan İbraniler 1948’de İSRAİL Devleti’ni kurdular.

Mezopotamya Medeniyetleri

• Mezopotamya, iki nehir arasındaki ülke demektir. Fırat ve Dicle nehirlerinin arasında kalan verimli

toprakların ismidir.

• Uygarlıkların kesişme noktasında olduğu için son derece zengin bir uygarlıktır. Ve pek çok uygarlığı etkilemiştir. (sentez bir uygarlıktır.)

Page 25: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

25

• Fırat ve Dicle nehirlerinin yukarı çığırları yukarı Mezopotamya, aşağı çığırları aşağı Mezopotamya’dır. Burada temel kıstas nehirlerin akış yönüdür.

Mezopotamya medeniyetleri aritmetik işlemlerde çarpım tablosunu kullanmış ve dört işlem yapmıştır. Alan ölçümleri ve su kanalları açmak için geometriden yararlanmıştır. Dairenin alanı ve silindirin hacmini bulmuş ve “pi” sayısı için 3,125 değerini belirlemiştir. Çemberi 360 dereceye bölmüşlerdir. Mezopotamya’da astronomi gelişmiş, Ay ve Güneş tutulmaları hesaplanmış ve takvim yapılmıştır. Bir saat 60 dakikaya, bir dakika da 60 saniyeye bölünmüştür. Bir hafta 7 gün kabul edilmiştir. Sümerler (MÖ 4000 - MÖ 2350) Site şehir devletleri, Ensi – Patasi, Lugal – Lugal Kalma, Politeist(Çok Tanrılı) yapı, Ziggurat, Piktografik Yazı, İlkyazılı kanunlar, Sözlü edebiyat, Pi (π)Sayısı

• MÖ 3200’de çivi yazısını bulmuştur. Tarih devirleri başlamıştır.

• Sümerler, “Ziggurat” adı verilen tapınaklar inşa etmiştir. Bu tapınaklarda gözlem yaparak gök biliminde bilimsel gözlem yöntemini keşfetmiş, bilgileri tablolaştırmışlar ve astronomi alanında ilerlemişlerdi.

• Ay ve Güneş tutulmalarını hesaplamış; Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn gibi gezegenleri tespit edilmiştir.

• Bir yılın uzunluğunu bugünkü hesaba göre sadece 4,5 dakikalık bir hata ile hesaplayan Sümerler, ay yılı esasına göre takvim hazırlamışlardır.

• Sümer Kralı Urkagina, MÖ 2375’te tarihte bilinen ilk yazılı kanunları çıkarmıştır.

• Mezopotamya medeniyetinin temellerini Sümerler atmıştır. Bu yüzden bu medeniyetlerin ilk ve en önemlisi Sümerlilerdir.

• Mezopotamya’da ilk şehir devletlerini Sümerliler kurmuştur.

• Sümer şehir devletlerine “SİTE” adı verilir. Bunların en önemlileri Ur, Uruk, Kiş Lagaş’tır. Site’lerin başında “Ensi” ya da “Patesi” denilen krallar bulunur. Sümer kralları aynı zamanda başrahip, baş yargıç, başkomutandır.

DİKKAT: Şehir devleti varsa siyasi birlik yok demektir.

• Sümer şehir devletleri Merkezinde “Ziggurat” denilen tapınakların olduğu, bunların çevresinde evlerden ve en dışta surlardan oluşan şehirlerdir.

DİKKAT: Kralın Başrahip olması devletin TEOKRATİK olduğunu gösterir. NOT: Teokratik devlet din kuralları ile yönetilen devlettir. Yöneticiler yetkiyi tanrıdan aldığı ve tanrı adına yönettiği iddiasındadır. NOT: İlk devletlerin tamamı meşruiyetini dinden alan devletlerdir. Bu yüzden büyük çoğunluğu teokratik’tir.

Zigguratlar: : Sümer hatta Mezopotamya denilince ilk akla gelmesi gereken yapılardır. Şehrin ve devletin

merkezidir. (Tapınak, Depo, Kütüphane, Okul, Rasathane).

Page 26: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

26

YAZI NASIL İCAT EDİLDİ? Yazı, Ziggurtlara getirilen ve buradan alınan malların rahipler tarafından kaydedilme ihtiyacından doğmuştur. Bu kayıtlar önceleri resim ve işaret (ideogram) şeklindeyken zamanla bunlar hecelere dönüşmüş ve yazı ortaya çıkmıştır. Bu yazı Kil TABLETLER üzerine çiviye benzer bir aletle kazınarak yazıldığı için ÇİVİ YAZISI denilmiştir.

• Mezopotamya uygarlığından günümüze mimari eser kalmamıştır. Bunun nedeni Mezopotamya yöresinde taş az olduğu için yapıların kerpiçten yapılmış olmasıdır.

• Tarihte bilinen ilk yazılı hukuk kuralları Lagaş Kralı URUGAKİNA tarafından hazırlanmıştır.

• Sümerlerde halk, tüm ilk çağ toplumları gibi sınıflara ayrılmıştır. Bu sınıfların en üstünde Krallar ve rahipler bulunurken; halk hürler ve köleler olarak ayrılır.

• Sümerler tüm İlk Çağ toplumları gibi (İbraniler hariç) çok tanrılı bir dine sahiplerdir. Başlıca tanrıları ENLİL ve ENKİ’dir.

NOT: Ölümden sonra hayata inanmamışlardır.

• Sümerlerin ordusu yaya ve arabalı süvarilerden oluşmuştur.

• Ay Yılı esaslı takvimi ilk kullananlar Sümerlerdir

• Güneş saatini ilk kez kullananlar Sümerlerdir.

• Ay ve güneş tutulmalarını hesaplamışlardır.

• İlk kez dört işlemi Sümerler kullanmıştır.

• İlk kez dairenin alanını Sümerler hesaplamışlar ve daireyi 360°'ye bölmüşlerdir.

• Çarpma ve bölme işlemlerini kolaylaştırmak için cetveller hazırlamışlardır.

• Yüzey ve hacim ölçülerini kullanmışlardır.

• Aritmetik ve geometrinin temellerini atmışlardır.

• Sözlü edebiyat gelişmiştir. Gılgamış Destanı, Yaratılış Manzumesi, Tufan hikâyesi önemlidir.

Babiller (M. Ö. 2100-478)

• Mezopotamya’ya Arabistandan gelmişlerdir. Sami ırkının Amurrular kolu tarafından kurulmuştur.

• Devlet merkezi Babil'dir.

• I.Babil Krallığının en önemli hükümdarı Hammurabi'dir.

• Babil Kralı HAMMURABİ Sümer kanunlarından yararlanarak Mezopotamya’nın en gelişmiş ve kapsamlı Kanunlarını hazırlamıştır.

• Bu kanunlarda dikkati çeken ise son derece sert cezalar içermesi ve KISAS yöntemini benimsemesidir.

• Bu kanunlar kapsamı açısından ve içerisinde devlet yönetimi ile ilgili hükümler olduğu için dünyanın ilk anayasası olarak yorumlanmaktadır.

• Hammurabi ilk kez gücünü dinden değil, kurduğu güçlü ordudan alan devlet anlayışını getirmiştir. Böylece mutlak monarşinin doğduğu kabul edilir.

• I.Babil Krallığı Hititler tarafından yıkılmıştır.

• II.Babil Krallığı'nın en önemli hükümdarı Nebukadnazar'dır.

• II.BabiI Krallığı Yahudi Devleti'ni yıkmıştır.

NOT: Yahudiler ilk kez Babilliler tarafından Babil’e sürgün edildi.

• II.Babil Krallığı Persler tarafından yıkılmıştır.

• Mimaride gelişmiş, Babil Kulesi ve Babil’in Asma Bahçeleri gibi eserler inşa etmişlerdir. Asurlular (MÖ 2000-609) Ninova, Kaniş ( Kültepe), Kara ticaret kolonileri, Karum

• Yukarı Mezopotamya’da kurulmuştur. Başkent Ninova’dır.

Page 27: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

27

• Kara kolonileri kurmuş ve yaptıkları ticaret yolları sayesinde Anadolu’yla güçlü bir ticaret bağı oluşturmuştur.

• Bu ticaret faaliyetleriyle Asurlular, Sümerlerden öğrendikleri yazıyı Anadolu’ya getirmiş ve burada tarih çağlarının başlamasını sağlamışlardır.

• Asurlu tüccarlar, başta Kaniş (Kültepe) olmak üzere Anadolu’nun pek çok yerinde pazarlar kurmuştur.

• Kara ticaret kolonileri kurmuşlardır.

• İlk atlı birlik oluşturmuşlardır.

• “Karum” denilen ticaret pazarları kurdular. Yazıyı Anadolu’ya getirerek Anadolu’da Tarih Öncesi devirlerin sona ermesinde etkili oldular.

Akadlar ( MÖ 2350 - MÖ 2100)

• Sami ırkındandırlar.

• M.Ö.2350’ de Sümerleri yıkan Sargon tarafından kurulmuştur.

• Tarihte bilinen ilk düzenli ve sürekli orduyu kurmuşlardır.

• Bu sayede tarihte bilinen ilk imparatorluğu kurmuşlardır.

• Böylece Sümer kültürünü tüm ön Asya’ya yaymışlardır. Elamlar ( MÖ 3000- MÖ 640 )

• Sümer ülkesinin doğusunda yaşamışlardır.

• En önemli şehirleri SUS’ dur.

• Asurlular tarafından yıkılmışlardır.

Ege-Yunan Medeniyeti Cumhuriyet ve Demokrasi, Botanik ve Zooloji, Thales – Pisagor, Polis, Olimpus Dağı, Deniz Koloniciliği.

• Ege Denizi’ndeki adalar, Yunanistan, Makedonya, Trakya, Batı ve Güney Batı Anadolu’da yaşayan

toplulukların meydana getirdiği bir uygarlıktır.

• Yunan kentlerinde yapılan seçimler, cumhuriyet ve demokrasinin ilk izleri kabul edilir.

• Başta Aristoteles (Aristo) olmak üzere Yunan bilginleri, bitkilere ve hayvanlara ilişkin bilimsel bilgileri derleyerek Botanik ve zooloji alanlarının temellerini atmışlardır

• Thales (Tales) ve Pythagoras (Pisagor); matematik, astronomi ve felsefe alanında önemli çalışmalar yapmışlardır.

• Şehir Devletlerine Polis adı verilmiştir.

• Tanrılarını insan şeklinde düşünmüşlerdir. Olimpus Dağında onlar adına yarışmalar düzenlediler. Bu durum Eski Yunan’da kültür birliğinin oluşmasını sağladı.

• Eski Yunan dağlık bir bölge olduğu için daha çok deniz koloniciliği ile uğraştılar

Page 28: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

28

Ege ve yunan uygarlığı:

• Girit uygarlığı

• Miken uygarlığı

• Yunan uygarlığı olmak üzere 3 dönemde ele alınmaktadır. Girit Uygarlığı:

• Ege uygarlıklarının ilki Girit adasında kurulmuştur.

• En önemli yerleşim yeri KNOSSOS’tur.

• Girit’in Ege ile Akdeniz arasında olması çevre kültürlerle sürekli ilişkide olmasını sağlamıştır.

Miken Uygarlığı:

• MÖ. 2000’lerde Mora yarımadasına ulaşan Akalar burada MİKEN şehrini kurdular.

• Çanakkale boğazına hakim olmak için Truvalılarla savaştılar (Efsanevi Truva savaşları).

• Aka egemenliğine MÖ 1200’lerde Dorlar son verdi. Eski Yunan Uygarlığı:

• Akaların egemenliğine son vererek Yunanistan’ı ele geçiren Dorlar şehir devletleri kurdular.

• Önce Persler sonra kendi aralarında ki mücadeleleri (Pleponnes Savaşları), Büyük İskender’in Yunanistan’ı ele geçirmesine kadar sürdü.

• Yunanlılar “POLİS” adı verilen şehir devletleri kurmuşlardır.

• Bu şehir devletlerinin başlıcaları Atina, Isparta, Korint, Larissa, Megara

• Yunanlılar, Yunanistan’da tarıma elverişli arazinin az olması nedeniyle DENİZ TİCARETİ ve KOLONİCİLİK ile uğraşmıştır.

İlk Çağın en önemli Kültür ve Bilim merkezlerinden biri olmuşlardır. Bu gelişmişliğin sebebi ise:

• Kolonicilik ve deniz ticareti sayesinde büyük zenginlik elde edilmesi ve ekonomik refahın yükselmesi

• Yunanistan’ın Asya ile Avrupa’nın kesişme noktasında olması böylece her iki kültürü tanıyarak kendi bünyesinde birleştirmesi

• Şehir devletlerinde serbest düşünce ortamının var olması Bu sayede; * BİLİM VE KÜLTÜR MERKEZİ HALİNE GELMİŞ, Tarih (Heredot), tıp, aritmetik, geometri, astronomi, felsefe gibi alanlarda öne çıkmış, Sokrates, Platon, Aristo gibi düşünürler yetişmiştir. * DEMOKRASİNİN BEŞİĞİ OLMUŞ, * İSKENDER VE HELLENİZİM, * ROMA * HATTA MODERN AVRUPA KÜLTÜRLERİNİN (RÖNESANS) TEMELİNİ OLUŞTURMUŞTUR. Yunan toplumu da tüm İlk Çağ toplumları gibi sınıflara ayrılmıştır.

• Siyasi haklara sahip olan yurttaşlar,

• Toprağa bağlı hiçbir hakkı olamayan köylüler,

• Köleler olarak ayrılmıştır. NOT: Sınıflar arasındaki mücadele, çeşitli kanunların yapılmasında, oligarşiden demokrasiye geçilmesinde etkili olmuştur. Sınıflar arasındaki çatışmaları engellemek için sırasıyla DRAGON, SOLON VE KLİSTENES kanunlar yapmıştır. Bu kanunlarda; DROGON: Soyluların keyfi yönetimini orta sınıf lehine değiştirdi. SOLON: Köleliği ve doğuştan soyluluğu kaldırdı. KLİSTENES: Halk Meclisi önemli bir kurum haline geldi ve sınıf farklılığı ortadan kaldırıldı. Böylece DEMOKRASİ rejimi ortaya çıktı.

Page 29: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

29

YUNAN DİNİ:

• Çok tanrılı bir dine inanmışlardır.

• Zeus, Posiedon, Hera, Afrodit, Hades, Ares v.b pek çok tanrıları vardır.

• Tanrıları insan şeklinde ve ölümsüzdür.

• Bu düşünce onları tanrılarının heykellerini yapmaya götürmüştür.

• Böylece eski yunanda heykel sanatı ve mimari gelişmiştir. Yunanlılar OLİMPİYAT oyunlarının yaratıcısıdır. En büyük tanrıları ZEUS’u onurlandırmak için onun yaşadığına inandıkları OLİMPOS dağı eteklerinde 4 yılda bir, bir araya gelerek yarışmalar yapmışlardır. Bu oyunlar günümüzde Olimpiyat oyunlarına temel olmuştur. DİKKAT: Yunanlılar şehir devletleri halinde yaşadıkları için siyasi birlik yoktur. Buna rağmen kültürel olarak birleşmiş bir yunan toplumu vardır. Bu kültür birliğinde Olimpiyat oyunlarının çok büyük katkısı vardır. ZEUS HEYKELİ Zeus Tapınağının içinde bulunan heykel, tapınağa ancak sığabiliyordu, hatta oturur vaziyette tasvir edilen Zeus, ayağa kalksa tapınağın tavanı yıkılacakmış gibi duruyordu." Heykel 12 m yüksekliğindeydi. Dünyanın yedi harikası arasında sayılan heykel, Yunanlılar tarafından, yeni kurulan İstanbul’a taşınmıştır ve orada 462 yılındaki büyük yangında yok olmuştur.

Büyük İskender Ve Helenizm

Page 30: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

30

• Makedonya Kralı II.Filip Yunan şehir devletlerini birleştirerek Hellen birliğini kurdu.

• Büyük İskender babası Filip’in öldürülmesinden sonra Hellen birliğinin başına geçti.

• Tahta çıktığında PERSLER Yunanistan’ı tehdit ediyordu. Bu yüzden ASYA SEFERİ’NE çıktı.

• Bu sefer sırasında Granikos ve İssos savaşlarında Persleri yendi.

• Suriye’yi ve Mısır’ı ele geçirdi. Ardından Mezopotamya ve Pers ülkesini işgal etti.

• Hayber geçidini aşarak Hindistan’a gitti.

• Askerlerin isteksizliği üzerine Babil’e geri döndü. Burada 33 yaşında vefat etti.

• BU KADAR KISA SÜREDE DÜNYANIN O ZAMANA KADAR GÖRDÜĞÜ EN BÜYÜK İMPARATORLUĞU KURDU. Ayrıca Asya seferi sonucunda;

• Büyük İskender adına birçok şehir kuruldu. Bu şehirlerde kütüphaneler açıldı.

• Beraberinde götürdüğü birçok bilim adamı Doğu uygarlığa ait eserleri inceledi ve yeni eserler yazdı.

• Tüm bunlar sonucunda Batı ve Doğu kültürlerinin kaynaşması ile HELENİSTİK KÜLTÜR ortaya çıktı.

• İskender imparatorluğu çabuk dağılsa da, Helenistik dönem yaklaşık 300 yıl sürdü ve Roma imparatorluğunu etkiledi.

İSKENDER’İN ÖLÜMÜNDEN SONRA İMPARATORLUK ÜÇ PARÇAYA AYRILDI:

• Ptollemeler: Mısır’da

• Antigonitler: Makedonya’da

• Selevkoslar: Anadolu’dan Hindistan’a kadar olan topraklarda hüküm sürdüler.

• Selevkosların da kısa sürede parçalanması ile Anadolu da Pontus, Kapadokya, Bitinya ve Bergama Krallıkları ortaya çıktı.

Bu Krallıklardan Özellikle BERGAMA KRALLIĞI kültürel açıdan çok önemlidir.

• Parşömen kâğıdını icat etmişlerdir. Bu kâğıt kil tablet veya papirüsten çok daha ucuz ve kullanışlıdır.

• Helenistik dönemin en büyük kütüphanelerinden birini kurmuşlardır.

• Zamanın çok önemli bir sağlık merkezi olmuştur. ( ASKLEPİOS )

• Dünyaca ünlü ZEUS SUNAĞI bu uygarlığa aittir.

ZEUS SUNAĞI Bu gün sadece merdiven kısmı Bergama'da bulunan, devrin padişahı tarafından Almanlara "değersiz taşların müttefiklerimize verilmesinde sakınca yoktur" şeklinde bizzat devlet fermanıyla verilen, taş taş sökülüp, numaralandırılarak; kum çuvallar içinde Berlin'e tren yolu ile taşınan ve orada tekrar birleştirilen Helenistik dönemin en gözde yapılarındandır. Bugün BERLİN MÜZESİNDE sergilenmektedir. Roma Uygarlığı

• İtalya yarımadası ve Akdeniz çevresinde kurulan büyük bir uygarlığa adını veren ROMA şehri MÖ 753’te ROMULUS tarafından kurulmuştur.

• Roma’da sırasıyla Krallık, Cumhuriyet ve İmparatorluk dönemleri yaşanmıştır.

• Roma’da da tıpkı Yunanistan’da yaşanan sınıf çatışmasının benzeri PATRİCİ ( Soylular) ile PLEPLER ( Hiçbir siyasi hakka sahip olmayan halk) arasında yaşanmıştır. Yaşanan mücadelelerin sonunda Yunanistan’daki kanunlar örnek alınarak 12 LEVHA KANUNLARI hazırlanmıştır. Bu kanunlar Modern Avrupa Hukukunu temeli olarak kabul edilir.

• Roma İmparatorluğu KAVİMLER GÖÇÜ’ nün yarattığı sarsıntıya dayanamayarak 395’te ikiye ayrıldı. Batı Roma’nın merkezi ROMA olurken, Doğu Roma (BİZANS)’nın merkezi İSTANBUL oldu. Kavimler göçünden kısa süre sonra Batı Roma İmp.’u yıkıldı.(476). Doğu Roma ise 1453’e kadar ayakta kaldı.

• Romalılar çok tanrılı bir inanca sahipti. (PAGANİZM) Yunan tanrılarını benimsemişlerdi. Roma İmp. Döneminde HIRİSTİYANLIK ortaya çıktı ve yayıldı. Başlangıçta bu dinin yayılmasını engellemeye çalışsalar da MİLANO FERMANI ile 313 de serbest bıraktılar. 381’de ise resmi din olarak kabul ettiler.

Page 31: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

31

ROMA döneminde Anadolu;

• Devlet’in merkezine uzak olduğu için nispeten sönük geçmiştir.

• Bu dönemden kalma eserlerin en önemlisi Antalya’daki Aspendos tiyatrosudur.

• İstanbul Sultanahmet meydanında bulunan obelisk ( dikili taş ) Mısır medeniyetine ait olup Romalılar tarafından İstanbul’a getirilmiştir.

Doğu roma ( Bizans) döneminde ise Anadolu;

• Özellikle İstanbul daha önemli bir konuma gelmiştir.

• Hem Bizans hem de 18.yy’a kadar Osmanlı dönemlerinde İstanbul tartışmasız dünyanın en büyük metropolüdür.

• Bizans’tan kalan başlıca eserler: Ayasofya, Binbirdirek Sarnıcı, Yerebatan Sarnıcı.

İran Medeniyeti; MEDLER (M.Ö. 9. YY), PERSLER (M.Ö. 550)

• İran’da önce Medler sonra Persler hâkim olmuştur. Pers Kralı Kiros Medleri yıktı (M.Ö. 550). Özellikle persler çok büyük bir imparatorluk kurmuştur.

• Perslerde mutlakıyete dayalı merkezî bir yönetim geliştirmiştir.

• 543’te Lidya ülkesini aldı. Anadolu’ya hâkim oldu. Bu hâkimiyete İskender son verdi..

• Satraplık (Eyalet) uygulamasını Anadolu’da uygulamışlardır. Her Satraplığın başında Satrap adında Vali yer alırdı. Merkeziyetçi bir anlayış vardı.

• Kralın yanında aynı zamanda bir danışma meclisi vardı.

• Persler, düzenli işleyen ilk posta (haberleşme) teşkilatını oluşturarak, merkezî otoriteyi güçlendirmeyi amaçlamışlardır

• Sardes’ten başlayıp başkentleri Sus’a kadar uzanan Kral yolunu yaptılar.

• Persler tarihteki ilk istihbarat teşkliatını kurdular.

• Kralın gözü ve Kralın kulağı yani birbirlerini takip ettiren (İspiyonlatan) ve kontrol ettiren sistem geliştirdiler.

• Zerdüştlük denilen inanç kültürü benimsenmiştir.

• Çivi yazısını kullanmışlardır.

• Mimari alanında ilerlemişler, görkemli yapılar oluşturmuşlardır. Persler Mezopotamya, Mısır, Anadolu ve Yunan sanatlarını etkisinde kalarak “pers üslubunu yaratmışlardır.

• Pers İmparatorluğu'na MÖ IV. yüzyıl sonlarına doğru Makedonya kralı Büyük İskender son vermiştir. Anadolu Medeniyetleri

Page 32: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

32

ANADOLU; * Göç ve ticaret yollarının üzerinde bulunması, * Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlaması, * Topraklarının verimli olması, * İkliminin insan yaşayışına uygun olması gibi nedenlerle pek çok kültüre ev sahipliği yapmıştır. * Yine aynı nedenlerle kültürel etkileşim hızlanmış ve Anadolu uygarlığı gelişmiştir. Denilebilir ki Anadolu uygarlığı, Mezopotamya, Mısır, İran, Orta Asya, Ege uygarlıklarının bir SENTEZİDİR. Tüm ilk çağ uygarlıkları gibi Anadolu uygarlıkları da su kenarında kurulmuştur.

• Hititler- Kızılırmak Havzasında,

• Frigler-Sakarya Irmağı Havzasında,

• Lidyalılar-Gediz Ve Küçük Menderes Havzasında,

• İyonyalılar-Ege Denizinde,

• *Urartular-Van Gölü Çevresinde kurulmuştur.

HATTİLER:

• MÖ 2500-MÖ 1700 yılları arasında Anadolu’da büyük bir uygarlık kuran Hattiler hakkındaki bilgilerimiz oldukça kısıtlıdır.

• Hatti kültürüne ait en önemli eserler Alacahöyük’te bulunmuştur.

• Yakın zamana kadar Hatti diye bir uygarlığın varlığından haberdar değildik. Çünkü

kültür ve inanç bakımından Hititleri etkilemişler, Hititlerle kaynaşmışlardır. Bu kaynaşmanın en güzel örneklerinden birisi Hitit güneş kursu olarak bilinen ünlü şeklin aslında Hattilere ait olduğunun sonradan anlaşılmasıdır.

HİTİTLER (M.Ö. 1700- M.Ö. 700)

Page 33: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

33

• Kafkaslardan Anadolu'ya gelmişlerdir. Kızılırmak kıyısında ve Kapadokya bölgesinde yaşamışlardır.

• Kendilerinden önce Anadolu da gelişmiş bir kültür oluşturan Hattilerle kaynaşmışlardır.

• Devletin kurucusu Kral Labarna’dır. Başkentleri Hattuşaş ( Çorum-Boğazköy)’dır (Başkent varsa siyasi birlik var demektir).

• Hitit Kanunları; evlenme, boşanma, nikâh, nişan gibi aileyle ilgili hususlara yer verilmiştir.

• Hititler, gelişmiş hukuk kurallarıyla kadın haklarına kanunlarında yer vermiştir (MEDENİ KANUN).

• MÖ 1280’de Mısırlılarla Hititler arasında yapılan “Kadeş Barış Antlaşması” tarihte bilinen ilk yazılı antlaşmadır.

• M.Ö.VII. yüzyılda Ege göçleri sonucu Hititler yıkılmış ve şehir devletleri ortaya çıkmıştır.

• Asurlar Hitit Devleti'ni ortadan kaldırmıştır.

• Asurlardan sonra Geç Hitit Şehir Devletleri, Perslerin hakimiyetine girmiştir.

• Başlangıçta Hitit Krallığı FEODAL BEYLİKLERDEN oluşmuştur. Daha sonra Merkezi Krallık güçlenerek Eyaletlere merkezden valiler atanmıştır.

• Hititlerde Kral aynı zamanda başkomutan, başyargıç ve başrahiptir. DİKKAT: “Başrahip” ifadesi teokratik devlet yönetimini, “başyargıç” ifadesi ise hukukun bağımsız olmadığını gösterir.

• Hititlerde Kralın yanında, ona yardımcı olan PANKUŞ MECLİSİ bulunurdu. Bu meclis Hitit ileri gelenlerinden oluşurdu.

DİKKAT: Pankuş Meclisi Hititlerin ilk zamanlara Kralı denetlemek, gerekirse görevden almak gibi geniş yetkilere sahipti. Yani KARAR ORGANI durumundaydı. Hitit İmparatorluk döneminde ise Kralın gücü artmış, Pankuş ise bir DANIŞMA MECLİSİ haline dönüşmüştür.

• Hitit devlet yönetiminde Kraldan sonra en yetkili kişi “TAVANANNA” denilen Kraliçedir. Tavananna dini törenlere başkanlık yapar, Kral savaşa gittiğinde ülkeyi yönetir, Pankuş meclisine başkanlık yapardı.

• Hitit toplumu da tüm İlk Çağ toplumları gibi sınıflara ayrılmıştır. Sırasıyla Kral ve ailesi, asiller, rahipler, askerler, memurlar ve köleler gelir.

DİKKAT: Hitit toplumu sınıflara bölünmesine rağmen bu, katı bir sınıfsal yapı değildir. Sınıflar arasında geçiş ve ilişki vardır. Örneğin; Köle biri ile hür biri evlenebilir. Ya da bedelini ödeyen bir köle hür biri olabilir.

• Hitit hukuku Mezopotamya hukukundan etkilenmesine rağmen onunla kıyaslanırsa çok daha İnsancıldır.

• Cezalar daha hafiftir. Para cezasına çevrilebilir. Ölüm cezası nadiren uygulanır.

• Hititler bütün ilk çağ toplumları gibi çok tanrılı (politeist)dinlere inanmışlardır.

• Orta Asya’dan getirdikleri kendi tanrılarına inandıkları gibi, karşılaştıkları tüm kavimlerin tanrılarına da saygı duymuşlardır.

• Bu yüzden Hititler döneminde Anadolu’ya “ BİN TANRI İLİ” denilmiştir.

• Hititler Asur çivi yazısını ve kendi Hiyeroglif yazılarını kullanmışlardır. Hititlerden kalan en önemli yazılı eserler “ ANALLAR” dır.

• HİTİT ANALLARI, Krallar tarafından tanrıya hesap vermek amacıyla yazılan YILLIKLARDIR. Bu yıllıklarda Krallar başarıları kadar başarısızlıklarını da yazmışlardır.

NOT: BU YÜZDEN HİTİT ANALLARI OBJEKTİF TARİH YAZICILIĞININ BAŞLANGICI KABUL EDİLİR.

• Hitit sanatı Mezopotamya sanatının etkisinde kalmıştır. Heykelcilik ve kabartmacılık gelişen başlıca sanat dallarıdır.

• Hitit sanatının en güzel örnekleri: Çorum – Yazılıkaya kabartmaları, Konya – İvriz kabartmaları

Page 34: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

34

İYONYALILAR

• “İYONYA” İzmir ile Büyük menderes nehri arasındaki bölgeye verilen addır.

• Mora Yarımadası’nda ( Yunanistan ) yaşayan Akalar, Dorların istilasına maruz kalınca, Batı Anadolu’da İzmir ve çevresine gelerek Smryrna (İzmir), Milet, Efes, Foça gibi şehir devletleri kurmuşlardır (NOT: Bu yüzden İyon medeniyeti pek çok açıdan Yunan medeniyetine benzer. Ege ve Yunan medeniyetlerinin içinde kabul edilir).

NOT: Şehir Devletleri varsa siyasi birlik yok demektir.

• İyon şehir devletleri önce Krallık (Monarşi), sonra OLİGARŞİ ve en sonunda DEMOKRASİ ile yönetilmiştir. MONARŞİ: yönetimde tek bir kişinin ya da ailenin söz sahibi olduğu yönetim biçimi. OLİGARŞİ (ARİSTOKRASİ ): Yönetimde imtiyaz sahibi bir sınıfın (soylular, asiller vb) söz hakkının olduğu yönetim biçimi. DEMOKRASİ: Yönetimde toplumun tamamının söz sahibi olduğu, yani halkın yönetime katılabildiği yönetim biçimi.

• Ege kıyı şeridine sıkışan, Kara ticareti yapma olanakları Lidyalılar tarafından kesilen İyon şehir devletleri DENİZ TİCARETİ ve KOLONİCİLİK yapmışlardır.

NOT: İyonyalılar Fenikelilerden farklı olarak kurdukları Kolonileri bir sömürge olarak değil; VATAN olarak görmüşlerdir. İyonya İlk Çağın en önemli Kültür ve Bilim merkezlerinden biri olmuştur. Bu gelişmişliğin sebepleri ise:

• Kolonicilik ve deniz ticareti sayesinde büyük zenginlik elde edilmesi ve ekonomik refahın yükselmesi.

• Yine kolonicilik sayesinde farklı kültürlerle etkileşim kurabilmeleri.

• İyonya’nın Asya ile Avrupa’nın kesişme noktasında olması böylece her iki kültürü tanıyarak kendi bünyesinde birleştirmesi.

• Şehir devletlerinde serbest düşünce ortamının var olması. NOT: İyon şehir devletlerinde yönetimler teokratik değildir. Din adamlarının yönetimde etkisi yoktur. Serbest düşünce ortamının gelişmesinde bunun payı büyüktür. Gelişmiş kültür ve bilim sayesinde:

• TALES, PİSAGOR, HİPOKRAT gibi bilim adamları yetişmiştir.

• Mimari, heykel başta olmak üzere pek çok sanat dalında gelişmişlerdir.

• Oligarşi, demokrasi gibi daha gelişmiş yönetim şekillerinin ilk örnekleri görülmüştür.

• İyon dini ile Yunan dini aynıdır. Tanrılarını İnsan gibi düşünmüşler, ölümsüz olduklarına inanmışlardır.

• Başlıca tanrıları Zeus, Posiedon, Hera, Afrodit, vs.

Page 35: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

35

LİDYALILAR

• Lidyalılar MÖ 1200’lerde Anadolu’ya gelmişlerdir.

• Friglerin ve Urartuların son dönemlerini yaşadığı sıralarda Lidya devleti kurulmuştur.

• Lidyalılar Gediz ve Küçük Menderes vadileri arasında kalan bölgede yaşamışlardır.

• Lidya Devleti’nin kurucusu Kral GİGES’tir. Devletin başkenti SARDES ( SARD ) şehridir.

• Lidyalılar en parlak zamanlarını Kral Krezus döneminde yaşamıştır. NOT :“Karun kadar zengin” özdeşinin doğmasına sebep olan ünlü KARUN HAZİNELERİ Lidya Kralı Krezus’un mezarından çıkmıştır.

• Pers saldırılarına dayanamayan Lidya devleti MÖ 546’da yıkılmış, Anadolu Pers egemenliğine girmiştir

• Frigyalılar için tarım ve hayvancılık ne ise Lidyalılar için de TİCARET (KARA TİCARETİ) odur.

• KRAL YOLU’nu kullanarak ticaretlerini geliştirdiler.

• İnsanlık tarihinde ilk kez madeni parayı (sikke) basmışlardır. Paranın icadı ile; * Takas usulüne dayalı ticaret sona ermiş; * Toplumlar arası ticaret, dolayısıyla da etkileşim hızlanmıştır. * Bankacılık, Tefecilik gibi yeni iş alanları da ilk kez Lidyalılarda ortaya çıkmıştır. * Lidyalılar Anadolu’da ÜCRETLİ ASKERLİK sistemine dayanan bir ordu kurdular. Askerler vatan sevgisinden yoksun olduğu için ücretli ordu çabuk dağıldı. Bu durum Lidyalıların yıkılmasını hızlandırdı.

FRİGYALILAR

Page 36: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

36

• Frigyalılar Sakarya ırmağı havzasında kurulmuş bir uygarlıktır. Başkentleri Gordion’dur.

• Frigler ilk siyasi birliklerini MÖ 750’li yıllarda kurmuştur.

• Bilinen ilk kralları GORDİOS’tur.

• Frigler en parlak zamanlarını Kral MİDAS zamanında yaşamışlardır.

NOT: Kulakları uzun olduğu için adı hikâyelere, şarkılara konu olan ünlü EŞEK KULAKLI MİDAS

• Kimmer saldırıları ile zayıflayan Frigler önce Lidyalıların ardından da Perslerin egemenliğine girmiştir.

• Friglerin en çok bilinmesi gereken yönü başlıca geçim kaynaklarının TARIM ve HAYVANCILIK olmasıdır. Çünkü geçim kaynakları hukuklarından sanatlarına, Dinlerinden edebiyatlarına her alanda belirleyici olmuştur.

• Frigler tarım ve hayvancılığı korumak, geliştirmek için özel kanun ve kurallar koymuşlardır. Örneğin öküz öldürmenin, saban kırmanın cezası ölümdür.

• Çok tanrılı dinlere inanan Friglerin en büyük tanrıları bereket tanrıçası KİBELE’dir.

• Frigler “FABL” türünün yaratıcısıdır.

• TAPATES denilen Frig kilimleri çok ünlüdür. Dolayısıyla dokumacılıkta ileri gitmişlerdir.

• Üzerlerinde hayvan figürleri olan çanak çömlekler yapmıştır. URARTULAR (M.Ö. 900- M.Ö. 600)

• Urartu Devleti, Doğu Anadolu’da Asya kökenli Hurriler tarafından kurulmuştur.

• M.Ö. 9. yüzyılın ortalarında, göçebe durumdaki bu kabileler birleşerek Urartu Devletini kurdular. Başkentleri TUŞPA (VAN)’dır.

• Önce Asurlular sonra Kimmerlerle mücadele eden Urartu Devleti’ne Medler son vermiştir.

• Mezopotamya ve Asur sanatının etkisini barındıran bir kültüre sahip olan Urartular, çivi yazısı ve Hitit hiyeroglif yazısını kullanmıştır.

• Doğu Anadolu’da ileri bir uygarlık kuran Urartular kaleler, su kanalları, su bentleri yapmışlardır. Kral Menua’nın yaptırttığı 56 km. uzunluğundaki su kanalı (şamram Kanalı) 2800 yıl önce yapılmış olmasına rağmen bugün hala Van’da hizmet vermektedir.

• Urartuların başlıca geçim kaynağı HAYVANCILIK’ TIR. Bu nedeni Doğu Anadolu’nun coğrafi şartlarıdır.

• Urartular dini çok tanrılıydı. En önemli tanrıları Haldi (Savaş Tanrısı), Teişeba (Fırtına Tanrısı-Hititlerde Teşup) ve Şivini (Güneş Tanrısı) idi.

• Urartular ölüleri için oda biçiminde mezarlar yapmışlar; ölülerini eşyaları ile birlikte gömmüşlerdir. BU BİZE ÖLÜMDEN SONRA HAYATIN VARLIĞINA İNANDIKLARINI GÖSTERİR.

• Taş işçiliğinde gelişmiştir. Van Kalesi’nin yanında su kanalları, su bentleri ve mezar odaları inşa etmiştir.

• Zengin demir, gümüş ve bakır yataklarına sahip olan Urartular, maden işleme sanatında ilerleme kaydetmiştir.

• Dilleri Hurrice ile akraba olan Urartular, çivi ve hiyeroglif yazısı kullanıyorlardı.

• Savaşçı bir toplum olan Urartu ülkesi ve çevresi gümüş, bakır ve demir kaynakları açısından zengin olduğundan maden işlemeciliği oldukça gelişmişti. Kuyumculuk, kabartmalarla süslü tunç kemerler, tunçtan heykeller, kazanlar, at koşum takımları ve silahlar ile demirden şamdanlar dikkat çekicidir.

Page 37: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

37

F) İNSAN VE ÇEVRE

Hayat tarzları nasıl oluştu? Tarih boyunca toplumlar, hayat tarzları, sanat anlayışları, geçim kaynakları, kültürleri gibi pek çok konuda başka toplumlardan ayrılmıştır. Bu farklılaşmanın en önemli nedeni toplumların yaşadıkları coğrafyadır.

Buzul Çağında üretim için gerekli şartlar oluşmadığı için insanlar avcılık ve toplayıcılıkla geçimlerini sürdürdü. Ancak bu yaşantının zorlukları vardı. Buzul Çağı’nın sonlarına doğru iklimin yumuşaması, buzların erimesi ile birlikte üretici yaşam için gereken koşullar ortaya çıktı. Üreticilik beraberinde yerleşik yaşamı, bu ise toplumsal hayatın başlamasını sağladı (NEOLİTİK DÖNEM). İlk yerleşimler ve büyük uygarlıklar;

• Mezopotamya, Mısır, Hindistan, Çin, Doğu Akdeniz, İran, Anadolu’da ortaya çıktı.

Tüm bu bilgilerin ışığında uygarlığın doğuşu ile ilgili şöyle bir genelleme yapabiliriz: İlk büyük uygarlıklar;

• İklimin sıcak olduğu, Ekvatora yakın alanlarda

• Su kenarlarında ortaya çıkmıştır.

Bereketli Hilal: Anadolu’nun güneydoğusu, Mezopotamya, Suriye ve Doğu Akdeniz’i içine alarak bir yay çizen ilk

yerleşimlerin başladığı, uygarlığın doğduğu topraklardır.

Fırat ve Dicle Nehirlerinin suladığı Bereketli Hilal; buğday ve çavdar gibi tahıllar ile at, deve, sığır, koyun ve keçi

gibi hayvanların ana vatanıdır. Buraya yerleşen insanlar yiyeceklerini kendileri üreterek ihtiyaçlarını daha kolay

karşıladılar. Besledikleri hayvanların yünlerinden giyecekler yaparak soğuktan korundular. Onların gücünü

kullanarak toprağı işlediler.

İlk Çağ’da yerleşik medeniyete Bereketli Hilal ile benzer coğrafi şartlara sahip başka bölgelerde de rastlanır. Nil

Nehri’nin hayat verdiği Mısır ile İndüs ve Ganj Nehirlerinin geçtiği Hindistan bu yerlerin belli başlılarıdır.

Anadolu’daki akarsu vadileri, delta ovaları da insan yerleşimine sahne olmuştur

Teknolojinin henüz gelişmediği dönemlerde çevre şartları, insan hayatında bugüne göre daha belirleyici bir rol oynuyordu. Tarih ilminin kurucusu kabul edilen Herodot "Mısır Nil'in bir armağanıdır." diyerek insan çevre ilişkisine dikkat çekmişti. Strabon ise “Geographica” adlı eserinde ovalar, sahiller ve ılıman iklimin görüldüğü bölgelerde yaşayan toplumların daha medeni ve uysal olmasına karşın; dağlık ve yüksek bölgelerde yaşayan insanların medenilikten uzak ve kaba olduklarını belirtmişti. Ona göre dağlar uygarlığın ilk aşamasını temsil ederken, ovalar ve kıyılar daha gelişmiş aşamaları temsil etmekteydi. Bu bakımdan yükseklerden aşağılara doğru hareket, uygarlık ve yaşam tarzının ilerlemesi anlamına geliyordu. Coğrafyanın insanların kaderini belirlediği görüşü İslam dünyasının yetiştirdiği önemli ilim insanlarından biri olan İbn-i Haldun (1332-1406) tarafından da paylaşılmıştır.

Page 38: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

38

G) İLK ÇAĞ’DA GÖÇLER

İnsan toplulukları, iklim değişiklileri, savaşlar, ekonomik durum v.b pek çok nedenlerden dolayı tarih boyunca göç etmek zorunda kalmıştır. Göç hareketleri tarihin akışını değiştirecek ölçüde önemli sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Göçler nedeniyle parçalanan imparatorlukların yerine yeni devletler kurulmuş; kavimler siyasi, ekonomik, kültürel alanlarda birbirleriyle etkileşim içine girmişlerdir. Ege Göçleri

Göçler MÖ 13. Yüzyıl sonlarından itibaren başlamıştır. Doğu Avrupa’da yaşayan kavimler kıtlık nedeniyle göç ettiler. Bunlardan İlliryalılar İtalya’ya, dorlar ise Yunanistan’a girdiler. Yunanistan’da yaşayan kavimler Dor baskısından kurtulmak için Yunanistan’dan ayrıldılar. “Deniz kavimleri” adını alarak Anadolu, Kıbrıs, Suriye ve Mısır’a doğru ilerlediler. Ege göçleri sonucunda başta Anadolu olmak üzere Doğu Akdeniz kıyılarındaki yerleşmeler tahrip oldu. Hitit Devleti yıkıldı. Onun yerine küçük devletler ortaya çıktı.

Mısır’a kadar uzanan Ege Göçleri sonucunda Mısır Devleti, verdiği güçlü mücadele ile kendisini koruyabilmiştir. Ege Göçleri devam ederken Anadolu başka bir kavmin göç hareketine daha sahne oldu. Bunlar Balkanlar üzerinden kara yolu ile gelen ve Marmara Denizi kıyılarına yerleşen Traklar idi.

FRİG Göçleri; Frigler, Makedonya ve Trakya’dan Boğazlar yoluyla Anadolu’ya göç eden Trak boylarındandır. Bu göçler, MÖ 1200-800 yılları arasında yaşanmıştır. HURRİ Göçleri; Mezopotamya ve çevresine MÖ III. binyılın sonlarında büyük bir göç dalgasıyla kuzeyden gelen Hurriler; Doğu Anadolu, Orta Fırat Havzası ve güneyde Filistin’e kadar geniş bir alana yayılmıştır. Amurrular (BABİL); MÖ III. binyılın son yüzyıllarında Arabistan’dan Filistin ve Suriye çevresine göç etmişler ve daha sonra buradan da doğuya doğru göçlerini sürdürmüşlerdir. Elamlar ile birlikte Sümer Devleti’nin yıkılmasında başlıca rolü oynamışlardır. AKAD Göçleri; Akad göçü, MÖ III. binde Sami kökenli olan Akadların, Suriye’den Fırat Nehri’ni izleyerek Sümer ülkesine doğru yavaş yavaş gerçekleştirdiği göçlerdir. Bu göçler sonrasında Akadlar, Sümer kent kültürünü özümsemiş ve bu kültürü sonraki toplumlara aktarmıştır. TÜRK Göçleri; İlk Çağ’da meydana gelen önemli göç hareketlerinden bir diğeri, İç Asya’da yaşayan Türk topluluklarının iklim değişikliğine bağlı olarak ortaya çıkan geçim sıkıntısı nedeniyle yaptıkları göçlerdir. Türkler, MÖ XVI. yüzyıldan itibaren ana yurtları olan Orta Asya’dan çıkarak Çin, Hindistan, Ön Asya, Kuzey Afrika ve Avrupa’ya doğru yer değiştirdiler. Göç eden Türk toplulukları yerleştikleri bölgelerde devletler kurarak Türk kültürünün yayılmasını sağladılar. Karşılaştıkları topluluklarla kültürel etkileşim içine giren Türkler, onlara atı evcilleştirmeyi, madenleri işlemeyi, besinleri saklamayı ve dokumacılığı öğrettiler. Ayrıca devlet yönetimi ve ordu teşkilatı konularında da örnek oldular.

Page 39: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

39

Bunların yanı sıra dini sebeplerle yapılan göçler de vardır. Bunun İlk Çağ’daki örnekleri olarak Filistin bölgesindeki

Yahudi sürgünleri ve ilk Hristiyanların Roma baskısından kaçmaları gösterilebilir.

İlk Çağ'da Yahudi Sürgünleri

Eski dinlerinden vazgeçmek istemeyen devlet yöneticileri veya topluluklar semavi dinlere inanan insanlara baskı yapmışlardır. Bu insanlar inançlarından vazgeçmeyerek kendilerine uygulanan dinî baskılardan dolayı göç etmeyi tercih etmiştir.

İsrailoğulları Mısır’da yaşadıkları sırada firavunun baskısına uğradılar. Peygamberleri Hz. Musa liderliğinde

Firavundan kaçarak bugünkü Filistin topraklarına geldiler. Burada İsrail Krallığını kurdular. Bu devlet Hz.

Süleyman’dan sonra İsrail ve Yahuda devletlerine ayrıldılar(M.Ö. 933). İsrail devleti Asurlular tarafından yıkılarak

halkı İran ve Irak içlerine sürgün edildi (M.Ö. 722). Yahuda devleti ise Babilliler tarafından yıkıldı. MÖ 587 yılında

Babil Hükümdarı II. Nabukadnezar, Yahuda Krallığı’nı istila ederek Kudüs Mabedi’ni tahrip etmiş ve nüfusun

büyük bir kısmını sürgün etmiştir. Bu olaydan 70 yıl sonra Babil, Pers Kralı Kiros tarafından ele geçirilmiş ve

sürgünde olan Yahudilere dönüş izni verilmiştir.

Roma idaresi altında rahat yaşayan Yahudiler, MS 66-73 tarihleri arasında Roma yönetimine karşı isyan etmiştir.

Bu isyan nedeniyle Roma orduları Kudüs’e yönelerek Yahudileri bölgeden göç etmeye zorlamıştır. Romalılara

karşı direnişleri devam eden Yahudilerin ikinci isyanı MS 132-135’te gerçekleşmiştir. Fakat Romalıların üstünlüğü

karşısında direnemedikleri için yeniden sürgün edilmişlerdir.

Bu olaydan sonra Romalılar tarafından Filistin’e dönmeleri yasaklanan Yahudiler, kitleler hâlinde buradan dünyanın dört bir yanına göç etmiştir. 1948 yılında İsrail Devleti kurulana kadar Yahudiler dünyanın muhtelif yerlerinde başka devletlerin idaresi altında sürgün hayatı yaşadılar.

Page 40: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

40

İlk Hristiyanların Roma Baskısından Kaçmaları

İlk Çağ’da dini inançları nedeniyle baskıya uğrayan bir diğer topluluk Hıristiyanlar olmuştur. Hz. İsa Kudüs’te doğmuş ve bu dini yaymaya başlamıştır. Bu din hem Romalılar hem de Yahudiler tarafından engellenmeye çalışılmış hatta Hz. İsa bu amaçla çarmıha gerilmiştir. Hz. İsa'dan sonra Hristiyanlığı yayma görevi havarileri tarafından üstlenildi. Havari Aziz Paulus Hristiyanlığın evrensel bir din olduğunu söyleyerek yalnızca İbranilere ait olan Yahudiliği reddetti. Bunun üzerine kendisi ile birlikte ilk Hristiyanlar Yahudiler tarafından Kudüs’ten sürgün edildi. Paulus Kudüs'ten ayrıldıktan sonra çıktığı misyonerlik gezileriyle Hristiyanlığın Anadolu ve Yunanistan’da yayılmasını sağladı.

Hıristiyanlık ilk zamanlarda köleler ve fakirler arasında yayılmıştır. Hıristiyanların sayıları arttıkça Roma’nın baskısı da artmıştır. Bunun üzerine Hıristiyanlar kentlerden kaçarak başta Kapadokya olmak üzere Anadolu’nun kırsal kesimlerindeki mağaralara sığınmışlardır. (Derinkuyu, Kaymaklı yer altı şehirleri gibi).

Hristiyanlık zaman içinde fazla yayılınca Hristiyanlığı ortadan kaldıramayacağını anlayan imparator Konstantin MS

313 yılında yayımladığı Milano Fermanı’yla Hristiyanlığı serbest bıraktı. Ayrıca 325 yılında İznik Konsülünü

toplayarak Hristiyanlık içindeki tartışmalı konuları çözüme kavuşturdu. Böylece IV. yüzyılda Roma

İmparatorluğu'nun Hristiyanlığı resmî din olarak kabul etmesinin önünü açtı.

H) İLK ÇAĞ’IN TÜCCAR KAVİMLERİ

Asurlar (M.Ö 2000- M.Ö 612) Mezopotamya uygarlığı Asurların ekonomi politikalarında ticaret ön plana çıkmıştır. Asurlu tüccarlar, başta Kaniş (Kültepe) olmak üzere Anadolu’nun pek çok yerinde ticaret merkezleri kurmuştur (KARUM). Asurların iki yüzyıl kadar Anadolu’da sürdürdükleri ticari faaliyetler, Koloni devri (MÖ 1950-1750) olarak isimlendirilir. Hâkimiyet alanlarını zamanla Doğu Anadolu, Güney Doğu Anadolu, Suriye, Filistin ve Mısır’a kadar genişletmişlerdir.

Page 41: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

41

Fenikeliler (MÖ XII. Yüzyıl- MÖ II. Yüzyıl) Doğu Akdeniz sahil şeridinde genel olarak denizcilik ve deniz ticareti ile uğraşmışlardır. Gemilerin inşası amacıyla gerekli keresteleri temin etmek için gelişmiş bir ormancılık faaliyeti de yürütmüştür. Doğu Akdeniz’de çok iyi bir ticaret ağı kurmuş olan Fenikeliler, Batı Akdeniz’de de ticaret kolonileri kurmayı başarmıştır. Zamanla Mısır, Kıbrıs, Girit ve Rodos dışında Sicilya, Sardunya ve İspanya’ya kadar uzanan birçok yerde ticaret kolonileri kuran Fenikeliler, bu sayede dünya deniz ticaretini kontrol etmeyi başarmıştır. Lidyalılar (MÖ VII. Yüzyıl) Gediz ve Küçük Menderes vadileri merkez olmak üzere Kral Giges zamanında bağımsız bir devlet hâline gelmiştir. Lidyalılar, zengin maden yatakları ve verimli toprakları ile öne çıkmıştır. Başkenti Sard; altın madeni ve kuyumculuk sanatı ile tanınmıştır. Lidyalıların, insanlık tarihinde ilk kez madeni parayı (sikke), ücretli askerlerinin maaşlarını ödemek için icat ettikleri tahmin edilmektedir. Soğdlar Soğdlar, İslam öncesi Orta Asya tarihinde, merkezi Semerkant olmak üzere birçok şehir devletinden oluşurdu. Seyhun ve Ceyhun Nehirleri arasında kalan bölge tarihte Soğdiana (Maveraünnehir) adıyla anılmıştır. V. yüzyılın ortasında Eftalitlerin (Ak Hunlar) ve 558 yılında Kök Türklerin hâkimiyetine giren Soğd bölgesi, özellikle Kök Türk zamanında Orta Asya’nın ekonomik, siyasi ve kültürel merkezi oldu. Soğdlu tüccarlar Kök Türk koruması altındaki Çin’den İtalya’ya kadar uzanan İpek Yolu üzerindeki ticareti kontrol etmiştir. İslami dönemde de Soğdlar, İpek Yolu üzerinde etkin rol oynamayı sürdürmüştür.

İ) DEVLETLER DOĞUYOR

➢ Devletin Ortaya Çıkışı ve Devlet Türleri İnsanoğlunun doğaya bağımlı olduğu ilk dönemlerde topluluklar 10-50 aileden oluşuyordu. Nüfusun

artmasıyla aileler birleşti ve ilk kabile (sülale) toplulukları ortaya çıktı. Bu kabileler zamanla birleşip kabile konfederasyonlarını oluşturdu. Coğrafya veya iklimin hayat tarzlarını şekillendirmesiyle köyler ve kabile konfederasyonları birbirleriyle anlaşarak veya savaşarak bir araya gelerek zamanla şehir devletlerini (NOM-SİTE-POLİS)oluşturmuşlardır. İlk Çağ medeniyet alanlarına bakıldığında Mısır’da “nom”, Sümerlerde “site”, İyon ve Dorlarda “polis” adı verilen şehir devletleri kurulmuştur. Bu şehir devlerinin siyasi, ekonomik veya askeri güçlerine, hedeflerine bağlı olarak zamanla devletler veya imparatorluklar kurulmuştur. Mısır’da, İran’da merkezi krallıklar kurulurken, Anadolu’da, Mezopotamya’da, Ege’de şehir devletleri şeklinde uygarlıklar ortaya çıktı. Antik medeniyetlerdeki kabileler veya şehir devletlerinin başlarında kral veya feodal yöneticiler vardır. Bu yöneticiler merkezdeki büyük krala bağlıdır. Büyük kral güçlü ve dirayetli bir kişiyse merkezî bir devlet yapısı oluşmuş, güçsüzse kabileler merkezden bağımsız hareket edebilmiştir. İlk Çağ’da bazı güçlü krallar kendi ülkeleri dışındaki yerleri ele geçirmiş, farklı milletleri yönetimi altına almış ve imparatorluklar kurduğu da olmuştur. Sırasıyla; Köy-Kabile-Şehir devleti-Merkezi devlet-İmparatorluk

• İmparatorluk; İçerisinde çeşitli unsurları (din, etnik köken, dil vb) barındıran devlet modeli.

• Monarşi: Siyasi gücün bir tek kişinin elinde bulunduğu ve yönetimin genellikle kan yoluyla aile bireylerine geçtiği yönetim biçimidir.

Page 42: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

42

➢ İlk Devletlerde Gücün Meşruiyet Kaynağı “meşruiyet” (Yasal, geçerli olma durumu) sözcüğü devletler için kullanıldığında halkın yöneticileri kabul etmesi demektir. Günümüzde yöneticilerin meşruiyeti anayasalardan, demokratik sistemlerden kaynaklanır. Geçmişte halk nezdinde kabul görmenin yolu bugünden farklıydı.

• Anadolu’daki Hititlerde kral (Labarna), pankuş meclisi tarafından hanedan üyeleri arasından seçilirdi.

• Kralın Tanrı tarafından görevlendirildiğine inanılırdı ve itaat edilirdi.

• Pankuşun kralı ve kraliçeyi yargılayıp cezaya çarptırma yetkileri vardı. Ancak devlet işlerinde son sözü söyleme yetkisinin tanrı tarafından krala verildiği kabul edilirdi.

• Hitit kralı tanrı adına devleti yönetir, başkomutan, başyargıç ve başrahipti.

• Urartu kralları Hitit krallarına benzer şekilde tanrı tarafından görevlendirildiklerine inanır ve ülkeyi onun adına yönetirlerdi. Kralların, yaptıklarından dolayı Urartu Devleti’nin baştanrısı olan savaş tanrısı Haldi’ye karşı sorumlu oldukları ve ona hesap verecekleri kabul edilirdi.

• Siyasi birliğin olmadığı Ege, Yunan ve Girit medeniyetlerinde şehir devletleri aristokrat denilen zengin toprak sahiplerinin bir araya gelmesiyle kurulmuştu. İlk başlarda siyasi gücün meşruiyeti dine dayansa da zamanla güçlenen bu aristokratlar, şehir devletlerinin yönetimlerine tamamen hakim olup “oligarşi” (yönetme yetkisinin bir grubun eline geçmesi ) denilen yönetim sistemini oluşturmuşlar. Böylece siyasi gücün meşruiyeti dine değil toprak zenginliğinden gelen asilliğe dayanmaya başladı.

• Ticaretin gelişmesiyle zenginleşen tüccar ve zanaatkârların şehir yönetiminde söz sahibi olmak için aristokratlar ile mücadeleleri sonucu şehir yönetimleri “Tiran”(Zorba yönetici) adı verilen kişiler tarafından ele geçirildi.

• Tiranlar bir diktatör gibi davrandıkları için tam anlamıyla meşruiyet kazanamadılar. Toplumdaki alt ve orta sınıfların demokrasi talepleri karşısında iktidarı bırakmak zorunda kaldılar. Bundan sonra bazı Yunan sitelerinde demos denilen halk meclisi ile bule adı verilen danışma meclisleri kuruldu. Böylece günümüzdekine benzer demokrasi yönetimlerinin ilk örnekleri görülmeye başladı.

• İlk Çağ Yunan filozoflarından Aristoteles yönetimleri şu şekilde sınıflandırmıştır:

1. Tek kişinin genelin yararını gözettiği yönetim monarşi

2. Azınlığın genelin yararını gözettiği yönetim aristokrasi

3. Çoğunluğun genelin yararını gözettiği yönetim cumhuriyet

4. Çoğunluğun sınıfsal çıkarını gözeten yönetim demokrasi

5. Azınlığın sınıfsal çıkarını gözeten yönetim oligarşi

6. Tek kişinin kişisel çıkarını gözeten yönetim tiranlık

• Sümerlerde her şehir devleti bir tanrı adına kurulur ve Ensi ya da Patesi denilen rahip krallar tarafından saltanat (Babadan oğula) yoluyla yönetilirdi.

• Tanrı vekili sayılan Sümer kralları dinî ve siyasi yetkileri kendisinde toplardı.

• Patesilerden biri komşu siteleri egemenliği altına alırsa lugal, bütün Sümer ülkesine hâkim olursa lugal kalma unvanını alırdı. MÖ 2750’de Uruk Sitesi Kralı Lugalzagizi, Sümer şehir devletlerini ilk defa bir yönetim altında birleştirmişti.

• Sümer sitelerinin rahip kralları gibi diğer Mezopotamya uygarlıkları Akad, Elam, Babil ve Asur kralları da meşruiyetlerini dinden alırdı. Bu krallar tanrılar tarafından seçildiklerini ve onun vekili olduklarını ileri sürerlerdi. Böylece halktan mutlak itaat beklerlerdi.

Page 43: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

43

• Mısır’da din yönetim üzerinde çok etkiliydi. Firavunlar (Yarı Tanrı), yeryüzünde yaşayan Tanrılar olarak

kabul edilirdi. Bu yüzden Mısır ülkesi firavunun (Tanrı-Kral) malı sayılırdı.

Firavun, devleti istediği gibi yönetirdi.

• Persler; İran, Anadolu, Mezopotamya, Mısır ve hatta Yunanistan’ın bazı bölgelerini içine alan büyük bir

imparatorluk kurmuşlardı. İmparatorluğun başında ülkeler kralı unvanını taşıyan Pers kralı bulunurdu.

Persler Krallarını Angramanyu (Kötülük Tanrısı)’ya karşı savaşan Ahuramazda (İyilik Tanrısı)’nın temsilcisi

olarak kabul ederlerdi ve mutlak itaat ederlerdi.

• Bu kadar geniş toprakları yönetmek için de Satraplık denilen eyalet sistemini oluşturmuşlardı. Bu

sistemde ülke eyaletlere ayrılmış ve eyaletler Satrap adı verilen idareciler tarafından

yönetilmişti. Satraplar merkezden gönderilen memurlar tarafından denetlenmişti. Ayrıca merkezî

otoriteyi güçlendirmek ve eyaletler arasında iletişim kurmak amacıyla Persler, gelişmiş bir posta ve

istihbarat teşkilatı (Şah gözü Şah kulağı) kurmuşlardı.

• Makedonya Krallığı, diğer Yunan şehir devletlerinde olduğu gibi aristokrasi ile yönetilirdi. Ancak Makedonya Kralı II. Philippos (Filip) Dönemi’nde bu durum değişmiş ve konsülün yetkileri sınırlandırılmıştır. II. Philippos (Filip) den sonra tahta geçen (Büyük İskender) III. Alexander (Aleksandır), önce Anadolu’yu, sonra da Pers İmparatorluğu’nun topraklarını ele geçirip Hindistan’ın Pencap Havzası’na kadar ilerledi. Bu dönemde Yunan kültürü ile Anadolu, Mısır, Pers ve diğer kültürler birbiriyle kaynaşmıştır. Bu sayede Doğu ve Batı kültürlerinin sentezi olan Helenizm adında yeni bir kültür ortaya çıkmıştır

Büyük İskender, doğunun gizemli dinlerinden etkilenmiş ve Mısır’da Amon-Ra rahipleri tarafından tanrı- kral ilan edilmiştir. Yine Batı Anadolu’da Didim Apollon Tapınağı kâhini tarafından “Zeus’un oğlu” olarak adlandırılmıştır. Böylece gücünü meşru hâle getiren Büyük İskender, Doğu kültürlerinden etkilenerek gücünün meşruiyet kaynağını tanrısallaştırmıştır.

• Roma İmparatorluğu; MÖ VIII. yüzyılda bugünkü İtalya’da kurulan Roma İmparatorluğu’nda sırasıyla krallık, cumhuriyet ve imparatorluk dönemleri yaşanmıştır.

Krallık ve cumhuriyet dönemlerinde yönetim aristokratların elindedir. Kral, senatoya karşı sorumluydu. Cumhuriyet döneminde ise senato, Helenizm kültürünün etkisiyle işlevini kısmen de olsa kaybetmişti. Augustus (Agustus) Dönemi’nde yönetim saltanata dönüşmüş ve imparator; yönetimin başı, başkomutan, başyargıç ve başrahip konumuna gelmiştir. Roma İmparatorluğu’nun siyasi yapılanmasında Büyük İskender İmparatorluğu’ndaki gibi “Dünya İmparatorluğu” fikri gelişmiştir.

• Roma’da kraldan sonra etkin bir danışma kurulu olan senatoya soylular girebilmişti. Roma toplumu; patriciler, plepler ve köleler olmak üzere üç sınıfa ayrılmıştı. Senatoda görev yapan soylu sınıfa patrici, Roma’ya sonradan gelip yerleşenlere de plep adı verilirdi. Köleler ise Roma’nın işgali altındaki ülkelerden getirilmiş, patricilerin evlerinde hizmetçilik ya da uşaklık yapan tarlalarda işçi olarak çalışan sınıftı.

➢ Siyasi Gücün Maddi Kaynakları, Ekonomik Yapı

• Devletlerin kurulabilmesi kadar hayatlarını devam ettirebilmeleri de önemlidir. Bu da siyasi-askeri gücün yanı sıra sağlam bir ekonomik güce bağlıdır. Bu yüzden yöneticiler meşruiyetin kaynağı olarak ilahi güçlerin dışında ekonomik güçlere de ihtiyaç duymuşlardır. İlk devlet örneklerinin verimli toprakların,

Page 44: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

44

sulak alanların, ticari noktaların bulunduğu yerlerde ortaya çıkması tesadüfi değil ekonomik güç elde etmenin gereğidir.

• Mısır uygarlığının Nil nehri deltasında, Mezopotamya’daki devletlerin Dicle ve Fırat havzasında, Hindistan’daki racalıklar ise İndüs ve Ganj Nehirlerinin kıyılarındaki verimli topraklarda, Orta Asya Türk devletlerinin de hayvan yetiştiriciliğine uygun geniş düzlüklerde kurulması bunun göstergesidir.

• Sarı Irmak boylarında doğan Çin İmparatorluğu, İlk Çağ’da Anadolu’da görülen Hitit ve Avrupa’ya hâkim olan Roma İmparatorlukları da akarsu boylarında kurulup gelişen büyük siyasi güçler olmuşlardır.

Halkı yönetmeye kalkışan siyasi güç her şeyden önce halkın geçimini temin etmelidir. Bunu başarabilen devletlerin, kralların halk nezdinde meşruiyeti, otoritesi ve itibarı vardır. Bunu başaramayan yöneticilerin meşruiyeti olsa bile egemenliklerini devam ettirebilmeleri çok zordur. Bu sebeple devletler halkın ekonomik durumunu iyileştirmek ve ekonomik refahını korumak için her zaman gerekli tedbirleri almaya çalışmışladır.

• Mısır’da Nil Nehri etrafında verimli ovaların oluşması, Mısır’ın temel geçim kaynağının tarım olmasını sağlamıştır. Mısır’da tüm topraklar firavunlara aitti ve toprakları kullananlar kiracı durumundaydı. Böylece Firavun ülkenin tek mülk sahibi konumundaydı.

• Mezopotamya uygarlıklarından Akadlar, tarımsal üretimi arttırmak amacıyla Dicle ve Fırat Nehirlerini kanalla birleştirip tarlaların içinden geçen sulama kanalları yaptılar.

• Urartu kralları da tarımsal üretimi arttırmak amacıyla barajlar ve kanallar (Menua Kanalı) inşa ettiler.

• Frig kralları da tarımsal üretimi korumak amacıyla ağır cezalar içeren kanunlar yapmışlardı. Buna göre Frigya’da öküz kesenin veya saban kıranın cezası ölümdü.

• Sümerler tarım, hayvancılık ve ticaretle uğraşıyorlardı. Ticareti geliştirmeye yönelik önlemler alan Sümerler değişim aracı olarak gümüş külçeleri kullanıyorlardı. Ticarette borç senedi de tarihte ilk defa Sümerler tarafından düzenlenmişti.

• Çin ekonomisi tarım, hayvancılık ve ticarete dayanıyordu. Burada en fazla yetiştirilen tarım ürünü pirinçti. Çinliler Doğu-Batı ticaretinin ana güzergâhı olan ünlü İpek Yolu ile ipekli kumaşlar, çini denilen seramikler ihraç ediyordu. Bu nedenle Çin imparatorları hem tarımsal üretimi arttırmaya hem de ticaret yollarının güvenliğini sağlamaya yönelik önlemler almışlardı.

• Ege Yunan şehir devletleri Karadeniz ve Akdeniz kıyılarında kolonicilikle uğraştılar.

• Ekonomileri büyük ölçüde ticarete dayanan Persler, Batı Anadolu kıyılarına kadar uzanan Kral Yolu üzerinde ticaret yaptılar.

• Kara ticaretinde söz sahibi olan Asurlular da aynı şekilde Anadolu ile ticaretlerinde bu yolu kullandılar ve Anadolu’nun çeşitli yerlerinde kara ticaret kolonileri kurdular.

• Makedonya Kralı Büyük İskender (M.Ö 336) ülkesinin topraklarını eyaletlere ayırarak yönetti. Ulaşıma ve ticarete, bilime ve sanata önem veren bir hükümdar olarak bu çalışmalara destek verdi. Adına şehirler, kütüphaneler kuruldu (İskenderiye-Mısır). Büyük İskender, Doğu ve Batı kültürlerini kaynaştırarak MÖ 330 ile MÖ 30 yılları arasında devam edecek olan Helenistik medeniyetinin temellerini attı. Helenistik Dönem boyunca İskenderiye, Antakya, Bergama, Efes, Milet gibi şehirler canlı birer kültür ve ticaret merkezi olarak varlıklarını sürdürdü.

Page 45: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

45

• Roma İmparatorluğu imara, ticarete önem veren devletlerden biriydi. Ülkenin her yerinde yollar, köprüler ve konaklama yerleri yapan Romalılar farklı para ve ölçü birimlerini birleştirerek ticareti düzenlediler. Ayrıca alışverişi ve ödemeleri kolaylaştırmak üzere banka ve posta teşkilatları kurdular.

➢ Devletlerin Askeri Güçleri Devletler varlıklarını koruyabilmek için silahlı güçlere ihtiyaç duymuştur. Bu bağlamda;

• Sümerler, güçlü bir ordu kurmuşlar. Eli silah tutan her erkek asker sayılır ve savaşa katılırdı. Kral, baş-komutandı. Sümer ordusu ok, yay ve savaş arabası kullanırdı.

• Perslerde imparatora bağlı daimî bir ordu vardı. Eyaletlerdeki satrapların da orduları olup savaş zamanlarında kralın ordusuna katılırlardı. Persler çocuklarını küçük yaşlardan itibaren ata binmeye ve ok atmaya alıştırarak onların iyi birer süvari ve savaşçı olmalarına önem verirlerdi.

• Hititlerin savaşa hazır orduları vardı. Hitit ordusu savaş arabalı süvariler ve piyadeler olmak üzere iki kısımdan oluşuyordu. Gerektiğinde paralı askerler de kullanıyorlardı.

• Ticaretle zenginleşen Lidya Devleti ücretli askerlerden oluşan bir ordu kurdu. Düzenli ordusu olmadığından Perslerin istilasını önleyemediler ve yıkıldılar.

• Mısır ordusu sürekli silah altında olan hassa askerleri ve kale muhafızlarından oluşurdu. Bu ordu

Firavunu korumakla görevliydi. Ayrıca yardımcı kuvvetler de vardı. Savaş arabalarını kullanan askerler ok,

yay, mızrak, balta, kılıç , kalkan kullanırlardı.

• Büyük İskender güçlü bir ordu kurarak MÖ 334’te Asya Seferi'ne çıktı. Persleri önce Granikos (Biga / Çanakkale) Çayı kıyısında, ardından İssos’ta (İskenderun / Hatay) ve son olarak MÖ 331’de Dicle Nehri kıyısındaki Gaugamela’da (Gavgamela-Erbil / Irak) yenilgiye uğrattı. Pers İmparatorluğu’nu yıktıktan sonra İran ve Afganistan’ı aşıp Hindistan’a girdi.

• Roma İmparatorluğu’nda ilkin düzenli bir ordu yoktu. Savaş zamanı vatandaşlar kendi imkânlarıyla orduya katılırdı. İmparatorluk Devri’nde ise lejyon (Paralı) adı verilen düzenli askerî birlikler kuruldu. Ayrıca Roma'ya bağlı devletlerin gönderdiği askerler de orduda yer alırdı. Orduda iki tarafı keskin kılıç, mızrak, balta, kalkan kullanılırdı. Askerî birlikler istilaya karşı genellikle sınır boylarında bulunurdu. Romalılar, Kartaca Savaşlarından sonra denizciliğe önem vererek yelkenli ve kürekli gemilerden oluşan güçlü bir donanma kurmuşlardı.

J ) İLK ÇAĞ’DA HUKUK

KANUNLAR DOĞUYOR

• Hukuk (Haklar), toplumsal hayatı düzenleyen ve devlet eliyle güçlendirilmiş kurallar bütünüdür. İlk hukuk kuralları günlük hayatta karşılaşılan sorunlara çözüm bulma arayışından doğmuştur. Nüfusun artmasıyla birlikte zamanla kamu otoritesinin, disiplinin sağlanması için hukuk kurallarında değişimler olmuştur.

• İlk Çağ’da yapılan hukuk kuralları kaynağını akıl, gelenek ve kutsal kitaplardan almıştır. Bu durumun doğal sonucu olarak hukuk sistemleri toplumdan topluma farklılık göstermiştir. Yasaklamalar ve cezalar da yine o toplumun örf ve âdetleriyle birlikte nesilden nesile aktarılarak süreklilik kazanmıştır.

• Yazının icadından önce hukuk kuralları, sözlü olarak nesilden nesile aktarılmıştır. Türklerde sözlü hukuk kurallarına töre denirdi.

Page 46: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

46

• Yazılı hâle gelen hukuk kurallarının ilk örnekleri Sümerlerde görülür. Sümer Kralı Urkagina kötü idare sebebiyle meydana gelen yolsuzlukları, halkın huzursuzluğunu ve hoşnutsuzluğunu gidermek için bir adaletname (ilk yazılı kanunlar) hazırlamıştır. Yaptığı düzenlemelerle de daha çok borç affı gibi konuları işlemiş ve halkı rahatlatmaya çalışmıştır.

Urkagina Kanunları

• Lagaş’ta yaşayan Urkagina, ülkenin kötü idare edilmesine karşı çıkarak bir isyan sonucu iktidarı ele geçirir.

• Ülkedeki sorunları gidermek adına MÖ 2375’te tarihin bilinen ilk yazılı hukuk kurallarını ilan etti.

• Urkagina Kanunları, Sümer sitelerinde rahiplerin yönetme yetkisini sivil yöneticilere verdi.

• Urkagina Kanunları özel mülkiyet hakkını ve aile kurumunu güvence altına alırken kimsesizleri ve güçsüzleri korudu.

• Kanunlarda ölüm cezası bulunmakla birlikte suçların karşılığı olarak genellikle para cezalarına yer verildi.

• Urkagina yaptığı kanunların ön sözünde halkın huzurunu ve refahını arttırmak için getirdiği yenilikleri sıra-ladı. Krallığa baştanrı tarafından getirildiğini vurgulayan Urkagina, adaleti sağlama görevinin de Tanrı Ningirsu ile yaptığı sözleşmeyle kendisine verildiğini duyurdu.

Hammurabi Kanunları

• Babil Kralı Hammurabi (M.Ö 1792-1750)’ Sümer ve Akad ülkesinin şehirlerini ele geçirdikten sonra merkezi bir devlet kurdu. “Dört iklimin hükümdarı” unvanıyla geniş bir alana yayılan imparatorluğu yönetebilmek için “Hammurabi Kanunları”nı oluşturdu.

• Önceki kanunlardan örnek alarak, Babil ülkesinin yapısına uygun, ticareti, mülkiyeti, sınıf farklılıklarını gözeten kanunlar yaptı.

• Bu kanunlar devlet yönetimine ilişkin hükümler içerdiğinden tarihin bilinen ilk yazılı anayasası olarak kabul edilir.

• Kral Hammurabi kendini adaletin kralı olarak ifade edip Güneş Tanrısı Şamaş adına, ülkeyi yöneten, adil ve insancıl hükümdar olduğunu bildirmiştir.

• Hammurabi Kanunları her biri şarta bağlanmış şekilde “eğer” sözcüğüyle başlayan 282 maddeden oluşur ve “dişe diş, göze göz, Kısasa kısas” esasına bağlı tarihin ilk sert kanunlarıdır.

Hitit Kanunları

• Hitit Kanunları, içerik bakımından Sümer Kanunları gibi insancıldır.

• İşlenen suçların cezası daha çok maddi nitelik taşımaktadır (TAZMİNAT-FİDYE)

• Hitit Kanunları’nda Devlete ve Tanrılara karşı işlenmiş suçlarda ölüm cezası uygulanmış.

• Hitit Kanunları’nda; evlenme, boşanma, nikâh, nişan gibi aileyle ilgili hususlara yer verilmiştir. Ön Asya kavimlerinde boşanma sadece erkeğe tanınan bir hak iken Hititlerde kadınlara da bu hak tanınmıştır (MEDENİ KANUN).

• Mezopotamya medeniyetlerinde olduğu gibi Hititlerde de cezalar belirlenirken sosyal sınıf farklılıkları esas alınmıştır.

• Ayrıca Hititlerde kollektif cezalar da uygulanmış yani bazı suçlarda ceza sadece o kişiye değil suçlunun ailesine de verilmiştir.

İbrani Kanunları

• İbraniler tek tanrılı ilk semavi din olan Yahudiliği kabul etmiş ve hukuk kurallarını da kutsal kitapları Tevrat’a dayandırmıştır.

• Tevrat'a göre İbraniler Tanrı Yehova tarafından Hz. Musa'ya gönderilen ve “On Emir” adıyla bilinen hükümlere uymakla yükümlü olduklarına inandılar.

• “On Emir” olarak bilinen bu hükümler, İsrailoğulları’nın Mısır’dan çıkışlarından sonra Sina Dağı’nda Allah tarafından Hz. Musa’ya bildirilen emirlerdir.

• “Yahudi-İbrani Üstünlüğü” ne dayalı hukuk kurallarını oluşturdular.

Page 47: -ÖZET- · 2021. 1. 24. · 2- Zamanın Taksimi: Takvim 3- Türklerin Tarih Boyunca Kullandıkları Takvimler 4- Tarihin Dönemlendirilmesi (Çağ Taksimi): Yüzyıl, Çağ Bilim

47

ON EMİR • İsrailoğullarını esaretten kurtaran Yehova’dan başkasına ibadet etmeyeceksin.

• Put yapmayacak, putlara tapmayacaksın.

• Kendini büyük görüp Yehova adını almayacaksın.

• Cumartesi gününü istirahat günü olarak kabul edeceksin.

• Anaya ve babaya hürmet edeceksin.

• İnsan öldürmeyeceksin.

• Zina etmeyeceksin.

• Hırsızlık yapmayacaksın.

• Kimse aleyhine yalancı şahitlik yapmayacaksın.

• Komşunun evine, karısına, kölesine, cariyesine, öküzüne, eşeğine, hiçbir şeyine göz dikmeyeceksin.

KULLANILAN KAYNAKLAR:

• ORTAÖĞRETİM TARİH 9 DERS KİTABI

• www.Tarihdersi.net

• www.Tarihkursu.com

www.ogmmateryal.eba.gov.tr