yozgat mebusu İsmaİl fazil paŞa’nin nafia vekİllİĞİ …2 ali fuat cebesoy, millî mücadele...

24
245 YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ GÖREVİ (1920–1921) İsmet TÜRKMEN 1 Özet Bu çalışmada genel itibariyle, Yozgat Mebusu İsmail Fazıl Paşa’nın Birinci Meclisteki siyasî faaliyetleri değerlendirilmeye çalışılmıştır. Osmanlı Devleti’nin çöküş dönemine ve modern Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temellerinin atıldığı sürece, tanıklık etmiş olan İsmail Fazıl Paşa’nın yaşamı yakın tarihimizin aydınlatılması açısından çok önemlidir. İsmail Fazıl Paşa, sırasıyla 1877–1878 Osmanlı-Rus Savaşı’na ve Balkan Savaşlarına katılmış, bu savaşlarda birçok başarıya imza atmıştır. Millî Mücadele’nin başlarında ilerlemiş yaşına rağmen hizmetini aksatmayarak “milli irade”ye dayalı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasına büyük katkılar sağlamıştır. Meclis-i Mebusanın feshi üzerine Ankara’ya gelerek 23 Nisan 1920 tarihinde ilk mecliste hazır bulunmuştur. İlk kurulan Vekiller Heyetine, 3 Mayıs 1920’de Nafıa Vekili seçilmiştir. Bakanlık görevi sırasında özellikle demir yollarının millî kuvvetlere geçmesi ve yeniden teşkilatlandırılması hususunda, gayrimüslimlerin yerine Müslüman memurların görevlendirilmesindeki girişimleri Millî Mücadele’de önemli yere sahiptir. Üstlenmiş olduğu bu önemli görevinde olağanüstü tedbirli ve titiz davranmıştır. Çalışmanın hazırlanması sırasında; Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi kayıtlarından, dönemin süreli yayınlarından, telif ve tetkik eserlerden yararlanılmıştır. Anahtar Kelimeler: İsmail Fazıl Paşa, Yozgat, Millî Mücadele, Nafıa Vekâleti, Türkiye Büyük Millet Meclisi. Abstract The Appoı̇ntment Of The Deputy Of Yozgat Ismail Fazil Pashaas The Minister Of Construction And Performances During (1920–1921) In this research Ismail Fazıl Pasha’s life, his military and political activities have been tried to be examined. The life of Ismail Fazıl Pahsa, who witnessed to collapse period of the Otaman Empire and the process of the foundation of the basis of modern Turkish Republic, is crucially important to englihten our recent history. Ismail Fazıl Pasha witnessed personally by living the events happened in the process of collapse of the Empire. He had participated both in the 1877–1878 Ottaman-Russian War and Balkan Wars, and achieved a lot of successes in military field in those wars. Moreover, since the beginning of the national independence war he took his place right with Mustafa Kemal Pahsa, by supporting the national independent movement he provided significiant contributions to the realization of the national will. İsmail Fazıl Pahsa was elected as The Minister Of Construction And Performances During The First Government Of Grand National Assembly Of Turkey on 3 May 1920. He acted marvellously advised on his duty. The study, which will be a source report of the Prime Ministry Republic Archives of the commission in question, the period of the periodicals of the copyright and inspectioun works have aolso been used. Key Words: İsmail Fazıl Pahsa, Yozgat, The National Struggle, The Ministry of Public Works, The Grand National Assembly of Turkey 1 Doç. Dr. Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Tokat (e-posta: [email protected]).

Upload: others

Post on 07-Feb-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

245

YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ GÖREVİ (1920–1921)

İsmet TÜRKMEN 1

Özet

Bu çalışmada genel itibariyle, Yozgat Mebusu İsmail Fazıl Paşa’nın Birinci Meclisteki siyasî faaliyetleri değerlendirilmeye çalışılmıştır. Osmanlı Devleti’nin çöküş dönemine ve modern Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temellerinin atıldığı sürece, tanıklık etmiş olan İsmail Fazıl Paşa’nın yaşamı yakın tarihimizin aydınlatılması açısından çok önemlidir. İsmail Fazıl Paşa, sırasıyla 1877–1878 Osmanlı-Rus Savaşı’na ve Balkan Savaşlarına katılmış, bu savaşlarda birçok başarıya imza atmıştır. Millî Mücadele’nin başlarında ilerlemiş yaşına rağmen hizmetini aksatmayarak “milli irade”ye dayalı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasına büyük katkılar sağlamıştır. Meclis-i Mebusanın feshi üzerine Ankara’ya gelerek 23 Nisan 1920 tarihinde ilk mecliste hazır bulunmuştur. İlk kurulan Vekiller Heyetine, 3 Mayıs 1920’de Nafıa Vekili seçilmiştir. Bakanlık görevi sırasında özellikle demir yollarının millî kuvvetlere geçmesi ve yeniden teşkilatlandırılması hususunda, gayrimüslimlerin yerine Müslüman memurların görevlendirilmesindeki girişimleri Millî Mücadele’de önemli yere sahiptir. Üstlenmiş olduğu bu önemli görevinde olağanüstü tedbirli ve titiz davranmıştır.

Çalışmanın hazırlanması sırasında; Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi kayıtlarından, dönemin süreli yayınlarından, telif ve tetkik eserlerden yararlanılmıştır.

Anahtar Kelimeler: İsmail Fazıl Paşa, Yozgat, Millî Mücadele, Nafıa Vekâleti, Türkiye Büyük Millet Meclisi.

Abstract

The Appoı̇ntment Of The Deputy Of Yozgat Ismail Fazil Pashaas The Minister Of Construction And Performances During (1920–1921)

In this research Ismail Fazıl Pasha’s life, his military and political activities have been tried to be examined. The life of Ismail Fazıl Pahsa, who witnessed to collapse period of the Otaman Empire and the process of the foundation of the basis of modern Turkish Republic, is crucially important to englihten our recent history. Ismail Fazıl Pasha witnessed personally by living the events happened in the process of collapse of the Empire. He had participated both in the 1877–1878 Ottaman-Russian War and Balkan Wars, and achieved a lot of successes in military field in those wars. Moreover, since the beginning of the national independence war he took his place right with Mustafa Kemal Pahsa, by supporting the national independent movement he provided significiant contributions to the realization of the national will. İsmail Fazıl Pahsa was elected as The Minister Of Construction And Performances During The First Government Of Grand National Assembly Of Turkey on 3 May 1920. He acted marvellously advised on his duty. The study, which will be a source report of the Prime Ministry Republic Archives of the commission in question, the period of the periodicals of the copyright and inspectioun works have aolso been used.

Key Words: İsmail Fazıl Pahsa, Yozgat, The National Struggle, The Ministry of Public Works, The Grand National Assembly of Turkey

1Doç. Dr. Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Tokat (e-posta: [email protected]).

Page 2: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

246

1. Giriş

İsmail Fâzıl Paşa, köklü bir Osmanlı ailesine mensup olup, 1853 yılında Girit (Kandiye)’te doğmuştur2. Paşa, adaya ticaret maksadıyla gelmiş olan Sökeli Cebecioğulları’ndan İbrahim Ağa’nın oğlu olup, küçük yaşta babasını kaybetmiş; annesi ile 1867 yılında İstanbul’da bulunan enişteleri Demir Efendi’nin yanına geçmişlerdir3. Alsas Huguenot kökenli Müşîr Mehmet Ali Paşa’nın4 damadı olan İsmail Fâzıl Paşa, Ali Fuat Cebesoy ve Mehmet Ali Cebesoy’un babası ve Türkiye’de kanser tedavisini ilk başlatmış Dr. İsmail Fâzıl Cebesoy’un dedesidir.

Eğitim-öğretim hayatına İstanbul’da başlayan İsmail Efendi başarılı ve çalışkan bir öğrenci olarak dikkatleri üzerine çekmiştir5. İsmail Fâzıl; 1870 yılında Harbiye’ye girmiş, 1873’de Süvari Teğmen rütbesiyle mezun olarak Erkân-ı Harbiyye sınıfına seçilmiş, 12 Temmuz 1876 tarihinde de Erkân-ı Harbiyye Mektebini bitirerek kurmay yüzbaşı olan İsmail Fâzıl, “Erkân-ı Harbiye Sınıfları Yüksek Riyâzîye ve Tâbiye-i Cesime Mu’allimliği”ne tayin edilmiştir6. İsmail Fâzıl Bey, 1876’da Tuna Şark Ordusu Başkumandanı olup 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Arnavutluk’ta şehit düşen Müşir Mehmet Ali Paşa’nın üçüncü kızı Zekiye Hanım’la evlenmiştir7. 1880’de dünyaya gelen oğluna Mehmet Ali8 adını, 1882’de dünyaya gelen oğluna da Ali Fuat adını vermiştir.

İsmail Fâzıl Bey, Harbiye Mektebi’ndeki öğreniminin ardından 1873’de süvari teğmen rütbesiyle mezun olarak Erkân-ı Harbiye sınıfına ayrılmıştır. Daha sonra 1 Temmuz 1876 tarihinde Erkân-ı Harbiye Mektebi’ni bitirerek kurmay yüzbaşı olmuş ve öğretmen olarak Harbiye Mektebi’nde görevlendirilmiştir. 93 Harbi’nin başlamasının ardından, okuldaki görevi üstünde olarak İşkodra Fırkası’na memur edilmiştir. 8 Mayıs 1878’de Doğu Rumeli’deki eşkıya faaliyetlerinin artması üzerine buradaki fırkada yer almıştır. Bu süre içinde 23 Mayıs 1877’de Kolağalığa (kıdemli yüzbaşı) ve 1 Ekim 1877’de binbaşılığa yükseltilmiştir. 21 Temmuz 1880’den padişah yaverliği görevinde bulunmuş ve 3 Ağustos 1882’de Kaymakamlık payesine hak kazanmıştır. 13 Mart 1884’e değin yaverlik görevinden affedilerek 4. Ordu (Erzincan) emrine verilmiş ve mabeyn müşirliğinden gözaltında tutularak hareketlerinin gözlenmesi istenmiştir.

2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın doğum tarihi hakkında çeşitli eserlerde farklılıklar vardır: Ali Fuat Cebesoy, bu tarihi 1853 olarak gösterirken, Fahri Çoker tarafından 1856 (1272) yılı olarak tespitlendirilmiştir. Bkz. Fahri Çoker, Türk Parlemento Tarihi, N.6, C.III, TBMM Vakfı yayını, Ankara 1995, s. 969; İsmail Fâzıl Paşa’nın doğum yılına ilişkin diğer bir kayıtta ise, TBMM arşivinde tespit ettiğimiz şahsi dosyasında 1856 olarak kaydedilmiştir. Bkz. TBMM Arşivi, Devre: 1, Sicil No: 434; P. S. ise, İsmail Fâzıl Paşa’nın biyografilerini kaleme aldığı eserinde bu tarihi 1856 tarihine işaret etmektedir. Bkz. P. S., Güzide Serdarımız Ali Fuad Paşa ve Pederi Merhum (İsmail Fâzıl) Paşa, s. 16. (Güzide Serdarımız Ali Fuad Paşa ve Pederi Merhum (İsmail Fâzıl) Paşa olarak yararlandığımız kaynağın muharriri olarak P. S. şeklinde kayıt düşülmüş olmasına rağmen Leyla Batu Pekcan “Yemen Seyahatnamesi ve Bitkisel Coğrafyası” başlığı altında günümüz Türkçesine aktarttığı ve yayımlattığı eserinde Ali Fuad Paşa ve Pederi Merhum (İsmail Fâzıl) Paşa adlı bir çalışmanın da dedesi Dr. İbrahim Adüsselam Paşa tarafından kaleme alındığını iddia etmektedir. Bkz. (İbrahim Abdüsselam Paşa, Yemen Seyahatnamesi ve Bitkisel Coğrafyası, (Yay. Yönetmeni: Işık Tabar Gençer), Pan Yay., 1. Baskı, İstanbul 2008, s. 1). 3 P. S., Güzide Serdarımız Ali Fuad Paşa ve Pederi Merhum (İsmail Fâzıl) Paşa, s. 16.4 Müşir Mehmet Ali Paşa, Fransız asıllı Alman olup, genç yaşlarında Osmanlı Devleti’nin hizmetine girmiş, Harbiye’den mezuniye-tinden sonra devletin hemen hemen bütün harp sahalarında görev yapmış, Berlin Kongresi’nde murahhaslığından dolayı bu kongre sonuçlarından memnun olmayan Arnavutlar tarafından öldürülmüştür. Bkz. Halil Sedes, 1876-1878 Osmanlı- Rus Savaşları Bosna Hersek ve Bulgaristan İhtilalleri, İstanbul, 1946, s. 180; Ali Fuat Cebesoy, Sınıf ..., Temel yayını, İstanbul, 2000, s. 19.5 İsmail Efendi’nin Galatasaray’da Maçka Askeri İdadisi’nde kitabet imtihanı esnasında, sınavı yapanlar arasında bulunan Ahmet Mithat Efendi, imtihan kâğıdına göz gezdirince gerek yazısının güzelliğine ve gerekse ifadesindeki pürüzsüzlüğe hayran kalmış, imtihan kâğıdına kendi eliyle “Fâzıl dense sezadır, böyle sahib-i irfana…” cümlesini yazmış ve bu tarihten sonra İsmail adının sonuna Fâzıl mahlası eklenmiştir.Cebesoy, Millî..., s. 48.6 Cebesoy, Millî..., s. 48; İsmail Fâzıl Bey’in askeri öğrencilik yıllarına ilişkin, “…askeri mekteb-i idadisine dahil olmuş ve müddet-i tayinen tahsiliyenin iki seneside Erkan-ı Harbiye sınıflarından mülazim-i sani daima sınıflarının birincisi olarak ikmal eylemiş…” Bkz. P. S., Güzide Serdarımız Ali Fuad Paşa ve Pederi Merhum (İsmail Fâzıl) Paşa, s. 16.7 CEBESOY, Sınıf Arkadaşım Atatürk, Temel yayını, İstanbul 2000, s. 48.8 Mehmet Ali Bey, Ali Fuat Cebesoy ile Kuleli Askeri Lisesi’nin ardından Harb Okulu’nu kardeşi Ali Fuat Cebesoy ile birlikte okumuştur. Ayrıca Yüzbaşı Mehmet Ali Bey, Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın nüfuzlu şahsiyetlerinden biri olan Mehmet Ali Bey’in kızıyla evlenerek bu sayede Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkışında önemli bir rol oynayacaktır. Bkz. Cebesoy, Sınıf …, s. 34; Cebesoy, Milli…, s. 48-49.

Page 3: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

247

1901 yılına kadar 17 yıl, 4. Ordu’nun çeşitli birliklerinde ve İran sınırındaki hizmetinin ardından İstanbul’a gelmesine izin verilmiştir. 28 Şubat 1901’den itibaren Erkân-ı Harbiye’de görev almıştır. Bu arada 7 Ağustos 1894’de albay, 30 Mart 1901’de tuğgeneral olmuştur. 25 Ağustos 1908’de Harbiye Mektebi Nazırlığına atanmıştır. 26 Mart 1909’da Aydın’daki 14. Redif Fırkası Kumandanlığına, Suriye Valiliğine, 1 Temmuz 1910’da 6. Redif Fırkası Müfettişliğine nakledilmiştir. 1 Şubat 1912’de 7. Ordu Kolordu Komutanı olmuştur. Aynı yıl içinde İzmir Toplu Kuvvetler Komutanlığına getirilmiştir. 2 Şubat 1913’de Harbiye Nezareti Süvari Dairesi Başkanlığı’na atanmıştır. 25 Ağustos 1908’de korgeneral olmuştur. 6 Ocak 1914’de emekli olmuştur9.

Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasından evvel askerlik mesleğinden emekliye ayrılan İsmail Fâzıl Paşa, Osmanlı Devleti’nin savaş süresince içinde bulunduğu vaziyete tanıklık etmiştir. Emekliye ayrılmasına rağmen ülke meselelerini yakından takip etmiştir. Birinci Dünya Savaşı öncesinde emekliye ayrılmış olan İsmail Fazıl Paşa, savaş sonrası yaşanılan gelişmelere kayıtsız kalmamış, gelişmeleri başta oğlu Ali Fuat Paşa vasıtasıyla takip etmeye çalışmıştır10.

2. İsmail Fazıl Paşa’nın Milli Mücadele’nin Hazırlık Sürecindeki Hizmetleri

İsmail Fazıl Paşa’nın Millî Mücadele’nin seyrine yönelik en önemli girişimi, Mustafa Kemal Paşa’nın İttihat ve Terakki yetkililerinin yanı sıra Hürriyet ve İtilafçılar’la da yakınlaşmasına yönelik yakalattığı fırsat olmuştur. Bu yakınlaşmanın arkasında Mustafa Kemal Paşa’yı okul yıllarından beri tanıyor olması ve aralarında kuvvetli bir manevi bağ bulunmasının tesiri mühimdir11. İsmail Fâzıl Paşa gerekse Ali Fuat Paşa yaptıkları görüşmede Mustafa Kemal’in İttihatçı olmadığına dair teminat verdikten sonra Mehmet Ali Bey’i iknaya çalışmışlardır.12 Saatlerce süren ilk görüşmede, Ali Fuat Paşa gördüklerini anlatırken Mustafa Kemal Paşa ile vatanın geleceği hakkında değerlendirme yapmışlardır. Vatanın kurtuluşu için tek çarenin bir “milli mukavemet” hareketi yaratmak olduğu hususunda görüş birliğine varmışlardı. Bu harekette ordu milletle hareket edecekti.13 İstanbul’a gelmeden önce sahip olduğu millî mukavemet fikrini bir sır gibi vicdanında saklayan Mustafa Kemal Paşa bu durumu Nutuk’ ta şu şekilde ifade etmiştir: “Ben milletin vicdanında ve istikbalinde ihtisas ettiğim büyük tekamül bir milli sır gibi vicdanımda taşıyarak peyderpey, heyet-i içtimaiyemize tatbik ettirmek mecburiyetinde idim.’’ 14 Sonuç itibariyle Mustafa Kemal Paşa, mütareke döneminde İstanbul’da iktidara gelmenin bütün yollarını denedikten sonra Anadolu’ya geçmek ve “millî mukavemet” te bulunmak gibi “ağır ve kati” bir kararı her köşesinden incelemiş ve “bundan başka bir şey yapmak ihtimali olmadığına” inanmıştır. Bizzat kendisinin de belirttiği gibi, Mustafa Kemal Paşa; Mütareke Dönemi’nde İstanbul’da bulunduğu altı aylık sürenin bir kısmını politik faaliyetlerle değerlendirirken diğer bir kısmını da Anadolu’ya geçmek ve millî mukavemetin fikri hazırlıklarını tamamlamakla meşgul olmuştur15.

Bu doğrultuda, Mustafa Kemal Paşa’nın yetişmesinde de ayrı bir yere sahip olan İsmail Fâzıl Paşa; Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya geçmesini sağlayarak Millî Mücadele’nin seyrinde önemli bir hamleyi de böylece gerçekleştirmiştir. Millî Mücadele’yi Anadolu’da devam ettirmek maksadıyla çareler arandığı

9 MSB Arşivi, Ş. Erkân, S. 276, 9/3/1936.10 Özçelik, Ali Fuat Cebesoy, Akçağ yayını, Ankara, 1993, s. 47, 55.11 Ali Fuat Paşa bu dönemde İttihatçılara ilişkin devlet erkânın değerlendirmelerini şu şekilde özetlemektedir: “…O zamanlar padişa-ha, Damat Ferit Paşa’ya, Hürriyet ve İtilaf Fırkası liderlerine garip bir vehim arız olmuştu. İttihat ve Terakki Fırkası erkânının tekrar işbaşına geçmek maksadıyla gizliden gizliye faaliyete başladıklarını ve hükümeti devirmek için hazırlandıklarını vehmediyorlardı. Herkesten şüpheleniyorlardı, hamiyetli vatanperver birçok devlet ricalinin, genç ve güzide kumandanların ikaz edici sözlerini ve mukavemet teşebbüslerini ve bu vehmin gözlüğü altından görüyorlardı. “Acaba bu da İttihatçı mıdır?” diye telaş ve endişeye kapılıyorlardı. Milletle beraber olmayı bir nevi ihtimal manasına alıyorlardı.” Bkz. (Cebesoy, Milli ..., s. 51-52-79).12 Rauf Orbay, Cehennem Değirmeni Siyasi Hatıralarım, C.I, İstanbul 1993, s. 34-35.13 Cebesoy, Milli ..., s. 53.; Ayrıntılı bilgi için bkz. Sebahattin Tansel, Mondrostan Mudanya’ya Kadar, C.I, Ankara, 1991, s. 78.; Erik Jan Zürcher, Milli Mücadele’de İttihatçılık ( Çev.: Nüzhet Salihoğlu ), İstanbul, 1987, s. 198.14 Nutuk- Söylev, C.I, s.22. 15 E. Semih Yalçın-Salim Koca, Mustafa Kemal Paşanın Anadolu’ya Geçişi, Berikan Yay., Ankara, 2005, s.134.

Page 4: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

248

dönemde, İsmail Fâzıl Paşa’nın şu ifadesi mücadeleye ve Mustafa Kemal Paşa’ya olan güvenini gözler önüne sermektedir: “Mustafa Kemal Paşa beni çağırdığı anda ve emrine girmezsem namerdim.”16 Bu dönemde, Mustafa Kemal Paşa’nın emrinde yer almaktan da şeref duyacağını belirtmesi kendisinin ne kadar alçak gönüllü ruha sahip olduğunu kanıtlamaktadır.

İsmail Fâzıl Paşa bu arada birkaç gün Ankara’da kaldıktan sonra Sivas Kongresi’nde İstanbul Murahhası (delege) olarak bulunmak üzere Sivas’a hareket etmiştir17. 3. Kolordu Kurmay Başkanı tarafından 15. Kolordu Kurmay Başkanlığına çekilen bir telgrafta, Sivas’a İsmail Fâzıl Paşa’nın 24 Ağustos 1919 tarihinde geldiği ifade edilmektedir18. Bununla birlikte, Mustafa Kemal Paşa ise Sivas Kongresi’ne katılmak üzere, 29 Ağustos 1919 tarihinde Sivas’a ulaşmıştır19. 4 Eylül 1919 saat 14:00’te Sivas Lisesi salonunda başlayacak olan Sivas Kongresi’nde, İstanbul delegesi olma üzere yerini almıştır. İsmail Fazıl Paşa kongrede başta manda meselesi olmak üzere birçok konuda görüş beyan etmiştir20. Kongre’nin 11 Eylül 1919 tarihinde sona ermesinin ardından, Millî Mücadele’de gerek İstanbul yönetiminin gerekse Anadolu’da tecelli eden Temsil Heyeti’nin üzerinde konsensüs sağladıkları Misak-ı Millî hayat bulmuştur.

Mebusan Meclisi seçimleri, Mustafa Kemal Paşa’nın Sivas’tan Ankara’ya geldiği 27 Aralık 1919 tarihine kadar tamamlanmış ve Müdafaa-i Hukukçu adayların zaferiyle sonuçlanmıştır. İsmail Fâzıl Paşa da Osmanlı Mebusan Meclisinin son dönemi için yapılan seçimde Yozgat Milletvekili olmuştur21. Seçim sonrası İstanbul’a ulaşan mebuslardan bazıları meclis açılmadan “memleket menfaatini muhafaza ve müdafaa için” vatan görevinde fikir birliği tesis etmek maksadıyla İsmail Fazıl Paşa’nın da aralarında yer alan milletvekilleri, “Bölük” adı altında bir birlik oluşturmaya yönelmişlerdir. Meclis açıldıktan sonra, mecliste “Bölük” adıyla bir fırkanın kurulduğu ve Yozgat Mebusu İsmail Fâzıl Paşa başkanlığında 12 kişiden oluşan bir merkez heyetinin olduğu bilinmektedir22. Ülkenin barışa ulaşmasından sonra Siyasî Fırka biçimine dönüşüp iç politikada önemli görevler yapacağı belirtilen Bölük’ün o aşamada millet tarafından kabul edilebilecek barış şartlarını hazırlamayı, iç ve dış politikaya ilişkin görüşlerini belirleyip hükümete iletmeyi, hükümetin bu görüşleri benimsemesi halinde ona güvenoyu vermeyi amaçladığı ifade edilmiştir. İsmail Fâzıl Paşa, millî bağımsızlığın gerçekleştirilmesi doğrultusunda alınan “Misak-ı Millî” kararlarının alınmasında görev üstlenmiştir. Misak-ı Millî’nin Osmanlı Hukuku açısından tartışmalı olan varlığının tam anlamıyla yasallaştırmakla beraber bu sayede milli devletin temellerini de atmıştır. Misak-ı Millî böylelikle, TBMM tarafından yürütülen Millî Mücadele’nin çerçevesini çizmiştir23.

16 CEBESOY, Sınıf …, s.14. ; Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya geçişi için bkz. E. Semih Yalçın, Salim Koca, Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya Geçişi, Berikan Yay., Ankara 2005, s.187-192. 17 İsmail Fâzıl Paşa Sivas’a hareket etmeden önce veda ederken: “-Biliyor musun, Fuat dedi. Mustafa Kemal Paşa’yı ne kadar göre-ceğim geldi. Bir oğlumu İstanbul’da bırakmıştım. İkincisini Ankara’da buldum. Üçüncüsüne Sivas’ta kavuşacağım. Babamın birinci oğlum dediği İstanbul’da irtibat subayı olarak bıraktığım ağabeyim Yüzbaşı Mehmet Ali, ikincisi de benim. Sivas’ta kavuşacağını söylediği üçüncü oğlu ise Mustafa Kemal’di.” demiştir. Bkz. Cebesoy, Sınıf …, s.125.18 İsmail Fâzıl Paşa’nın Sivas’ a ulaştığına dair suretin tam metni şu şekildedir:Suret: Sivas’dan 24.8.3515.K.Erkân-ı Harbiye Riyasetine Afyonkarahisar, Alaşehir, Ankara ve Yozgat Nâmına Cem’an daha yedi zatı geldi. İsmail Fâzıl Pa-şa’nın yanında Hami Bey varmış. Belgenin aslı için bkz. (Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Genelkurmay ATASE yayını, S.109, Y.49, Ankara, 2000, Belge No:3096.) 19 Türk İstikbal Harbi Batı Cephesi …, C.II, 2. Kısım, Ankara 1999, s.14.Mustafa Kemal Paşa Nutuk’ta bu durumu şöyle izah eder: “Ağustos ayı içinde her taraftan bir takım murahhasların Sivas’a müte-veccihen hareket eyledikleri ve kısmen Sivas’a muvasalat etmeye de başladıkları anlaşıldı.” Bkz. Nutuk-Söylev, C. I, s.110-112.20 Cebesoy, Milli …, s. 79.21 Çoker, Türk Parlemento Tarihi, N.6, C.III, s. 970.22 İhsan Güneş, “Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nden Halk Fırkasına Geçiş”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, S. 8, C. III, (Mart 1987), s. 429-430.23 Mustafa Turan, “Türk Davası: Misak-ı Milli”, Prof. Dr. Kâzım Yaşar Kopraman’a Armağan, Berikan yayını, Ankara, 2003, s. 628-629.

Page 5: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

249

3. İsmail Fazıl Paşa’nın Ankara’ya Gelişi ve TBMM’ye Katılması

Millî Mücadele Dönemi’nde ön plana çıkmış olan İsmail Fâzıl Paşa’nın da içinde bulunduğu bu grup, Ali Fuat Paşa’nın hatıratında ifade ettiği üzere, “Arslan milli müfrezesinin himayesinde Adapazarı’na gelmişler, Düzce tarafının emniyette olmaması yüzünden cenuba dönerek Doğan Çay İstasyonu’na muvasalat etmişlerdi. Aynı yerde başka başka istikametlerden gelmiş olan Mebuslar arasında Nadi (Yunus Nadi) Bey de vardı. Mebus arkadaşlar, oto drezinlerle trenlerin Ankara’ya hareket ettikleri istasyona kadar getirilmiş ve buradan Ankara’ya yolcu edilmişti. O günlerde Erkan-ı Harp Miralayı İsmet (İnönü) ve Binbaşı Saffet (Arakan) Beyler” Ankara’ya gelmişlerdi24.

İşgalci kuvvetlerin artan baskıları karşısında Salih Paşa kabinesi de istifa etmek zorunda kalmış; 5 Nisan 1920’de Damat Ferit Paşa, dördüncü defa sadarete getirilmiştir25. Bu durum, Damat Ferit Paşa’ya da Millî Mücadele’ye karşı girişeceği faaliyetler için zemin hazırlamış durumdaydı. Takip eden günlerde Damat Ferit Paşa, Millî Mücadele’nin önde gelenlerinin içinde yer aldığı isim listesini İngilizlere vermişti. Bu isim listesinde İsmail Fâzıl Paşa da yer almaktadır.26 Bu şekilde gerek Kuva-yı Milliye’ye gerekse ulusun istek ve kararlılığına karşı koymaya çalışan padişah, 11 Nisan’da Mebuslar Meclisini dağıtmıştır27. Fakat İstanbul Hükümeti’nin ve padişahın hiçbir girişimi, 23 Nisan 1923’te Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılmasına engel olamamıştır.

İtilaf Devletlerinin beklentilerine dair kararların alınmadığı meclisin milli irade dikkate alınmaksızın kapatılmasının adından, 15 Haziran 1920’de “Kuva-yı Milliye adı altında çıkartılan fitne ve fesadın hazırlayıcısı ve teşvikçilerinden olduğu” iddiasıyla idamına dair İstanbul I. Divan-ı Harbi’nce gıyabında verilen hüküm padişah tarafından onanmıştır. Son Osmanlı Mebusan Meclisinin feshi üzerine Ankara’ya gelerek 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılışında hazır bulunan İsmail Fâzıl Paşa’nın Türk milletine sağladığı üstün hizmetleri yaşamında edindiği bilgi birikim ve tecrübeleri Millî Mücadele Dönemi’nin ilk yıllarından itibaren dikkat çekmektedir.

İstanbul’un işgali ve milletvekillerinin bazılarının tutuklanmasından sonra “salâhiyet-i fevkalâde-yi haiz bir meclisin” 28 Ankara’da toplanmasını gerekli gören Mustafa Kemal Paşa, Heyet-i Temsiliye adına 19 Mart 1920 tarihinde ilgili makamlara bir emir göndererek yeniden seçim yapılmasını istemiştir29. Bu kritik günlerde, Meclisin toplanmasını ve açılmasını güçleştirecek birtakım gelişmeler de yaşanmıştır. 19 Mart

24 CEBESOY, Milli …, s.378; Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, S. 23, Belge: 603.25 Sebahattin Tansel, Mondrostan Mudanya’ya Kadar, C.I, s.80, Damat Ferit Paşa’nın oluşturduğu 4. kabine için bkz. Cebesoy, Milli…, s.379. “…Mütarekenin imzasından başlayarak derece derece düzelmeye yaklaşan siyasi durumumuzu, milliyet adı altında meydana getiren karışıklıklar, korkunç bir hale getirmiş ve buna karşı şimdiye kadar alınmaya çalışılan barışçı tedbirler faydasız kalmıştır. Son zamanlarda görülen olaylardan anlaşıldığına göre bu isyan halinin sürüp gitmesi, Tanrı korusun, daha korkunç hallerin çıkmasına temel olabileceğinden, mevcut karışıklıkların tertipçileri ve kışkırtıcıları hakkında kanun hükümlerinin uygulanması…” Sadeleştirilmiş asıl metin için bkz. Tansel, Tansel, Mondrostan Mudanya’ya Kadar, C.III, s.85.26 Bu listede şu isimler yer almaktadır: “Kazım Paşa, Ali Fuat Paşa, Remzi Paşa, Abdülkerim Paşa, Nihat Paşa, Kazım Karabekir Paşa, Mustafa Kemal Paşa, Hasan Rıza Paşa, Ahmet İzzet Paşa, Hüsnü Paşa, İsmail Fâzıl Paşa, Cafer Tayyar Bey, Ahmet Selahattin Bey, Hüseyin Selahaddin Bey, Selahaddin Adil Bey, Ömer Lütfi Bey, İsmet Bey, Galip Paşa, Hayri Bey, Salih Bey, Ahmet Rıza Bey, Seyit Bey...”; Bkz. Tansel, Mondrostan Mudanya’ya Kadar, C.III, s. 85.27 Tansel, Mondrostan Mudanya’ya Kadar, C.III, s. 80-85.28 Mustafa Kemal Paşa, “olağanüstü yetkiye sahip bir Meclis” ifadesini kullanma gerekçesini şu şekilde ifade etmiştir: “Maksadım toplanacak meclisin ilk anda rejimi değiştirme yetkisine haiz olmasını sağlamaktı. Fakat bu deyimin kullanılmasındaki maksadı ge-reğince açıklayamadığım veya açıklamak istemediğim için, halkın alışkın olmadığı bir deyimdir gerekçesiyle, Erzurum ve Sivas’tan uyarıldım. Bunun üzerine “salâhiyet-i fevkalâdeyi haiz bir meclis” deyimini kullanmakla yetindim.” Bkz. Gazi Mustafa Kemal, Nutuk-Söylev, (Yay. Haz.: İsmail Arar, Uluğ İğdemir, Sami N. Özerdim), TTK Yay., C. I, s.562.29 Nutuk-Söylev, C. I., s.562; Birinci Meclis. anayasa tarihinde görülmemiş bir şekilde iki seçimle, 9 Ekim 1919 ve 19 Mart 1920 seçimi ile kurulmuştur. 17 Mart 1920 tarihinde Mustafa Kemal Paşa Heyet-i Temsiliye adına bir meclis kurulacağını telgrafla livalara bildirmiş ve 19 Mart tarihli ikinci bir tamim yayınlanarak seçim sürecine girilmiştir. Bkz. Rıdvan Akın, TBMM Devleti (1920–1923) Birinci Meclis Döneminde Devlet Erkleri ve İdare, İstanbul 2001, s.47.

Page 6: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

250

1920 tarihinde gönderilen talimata karşılık kimi yerlerde duraksamalar ve engellemeler de yaşanmıştır30. Yaşanan bu gelişmeler de Mustafa Kemal Paşa’yı Meclisin açılması noktasında daha hızlı hareket etmeye sevk etmiştir31. Yaşanılan tüm bu olumsuz gelişmelere rağmen Meclisin, 23 Nisan 1920 Cuma günü açılmasına karar verilmiştir. Meclis, 23 Nisan 1920 Cuma günü saat 13.45’te en yaşlı üye sıfatıyla Sinop Mebusu Şerif Bey’in başkanlığında toplanmıştır. Mecliste toplam 337 mebus bulunması gerekirken ilk toplantıya 115 mebus katılabilmiştir32.

3.1. İlk İcra Vekilleri Heyeti’nin Oluşturulması

24 Nisan 1920 tarihinde ikinci birleşimde komisyon, aralarında Yozgat Mebusu olarak seçilen İsmail Fâzıl Paşa’nın da yer aldığı mebusların mazbatalarını incelemiştir33. Bundan sonra Mustafa Kemal Paşa kürsüden, Mondros Mütarekesi’nin imzasından Meclisin açılışına kadar gelişen olaylara değinen uzun bir konuşma yapmıştır. Mustafa Kemal Paşa, ayrıca bu konuşması esnasında yürütmenin hangi esaslara istinat etmesi gerektiği konusuna da değinmiştir. Milli Mücadele Dönemi’nde uygulanacak hükümet biçimini büyük ölçüde belirleyecek olan bu konuşmasında, meclis yetkilerinin sadece sınırlı bir yasama yetkisi altına alınamayacağına ve Meclisin üzerinde herhangi bir kuvvetin de mevcut olamayacağına işaret etmiştir34.

Aynı günün beşinci oturumuna gelindiğinde ise Meclis Başkanlığı seçimi yapılmıştır. Bu oturumda Mustafa Kemal Paşa, 120 oydan 110 oy alarak Meclis Başkanlığına, İsmail Fâzıl Paşa 44 oyla ikinci başkan vekilliğine seçilmişlerdir35. Bu esnada Ankara’daki siyasî oluşumun esaslarının belirlenmesinde mebuslar arasında görüş ayrılıkları yaşanmıştır. Bursa Mebusu Muhittin Baha Bey, “Bizim hükümetimiz Osmanlı Hükümeti’dir. Bir hükümet teşkil ediyor değiliz.” demek suretiyle bu oluşumun geçici olacağı kanaatini aktarmıştır. Bu kanaate sahip olan Kırşehir Mebusu Müfit Efendi de “hükümet istihlas edinceye kadar muvakkat bir idare” kurulmasını önermiştir36. Genel kanı böyle olmakla beraber Erzurum Mebusu Celalettin Arif Bey’in teklifi ile meclis işlerini düzenlemek ve Meclisin etkinliğini sağlamak üzere 15 kişiden oluşan “Muvakkat İcra Heyeti” seçilerek hükümet gibi çalışmaya başlayacaktır. Meclis içinde bazı mebuslar ise esasında, “amacın bir hükümet kurmak olmadığını, halifesi esir edilen bir hükümetin gasbedilmiş hukukunu geri almak için Ankara’da toplandığını” belirtmek suretiyle maksadı aşan siyasi girişimler içinde bulunulmaması gereğine işaret etmişlerdir37.

İsmail Fâzıl Paşa, Geçici İcra Heyeti seçimlerinden önce söz alarak bu göreve kimlerin tayin olacağını bilmediklerini ve divan-ı riyasetin kendilerine bu kimseleri göstermesini ve onların içerisinden seçimlerin yapılmasını ve tayin edilmelerini teklif etmiştir. Fakat teklif, Celalettin Arif Bey tarafından sakıncalı bulunarak “âzâ-yı muhteremenin ara-yı umumiyesiyle intihâb” olunmasına işaret etmiştir.

30 Gelişmeleri Mustafa Kemal Paşa şu şekilde ifade etmiştir: “19 Mart 1920 tarihli talimat mucibince memleketin her tarafında intiha-bat, sürat ve ciddiyetle yapılmaya başlandı. Yalnız, bazı yerlerde tereddüt ve mümanaat izhar ettiler ve bunlardan bazıları az bazıları uzunca müddet tereddüt ve mukavemetlerinde ısrar gösterdiler. ” Bkz. Nutuk-Söylev, C.I, s.750.31 Nutuk-Söylev, C.I, s.574.32 TBMM’nin birinci döneminde ne kadar mebusun görev aldığı, bunların ne kadarının son Osmanlı Mebusan Meclisi’nden geldiği, ne kadarının yeni seçimler sonucunda seçildiği kesinliğe kavuşturulamamıştır. Enver Ziya Karal İstanbul’dan kaçarak Anadolu’ya gelen Mebus sayısını 78 kişi olarak ifade ederken, Yılmaz Altuğ, yeni seçilenlerin 232, Meclis-i Mebusan’dan gelenlerin 92, Mal-ta’da sürgünden dönenlerin 14 olmak üzere tümünün 338 olduğunu, Sebahattin Selek ise toplam üye sayısının 300 kişi olduğunu ifade etmektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz., Enver Ziya Karal, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, İstanbul, 1964, s.29; Yılmaz Altuğ, Türk İnkılap Tarihi (1919-1938), 8. Baskı, İstanbul 1997, s.39; Sebahattin Selek, Milli Mücadele, C. II, İstanbul 1970, s.335. I. Dönem Milletvekillerinin eğitim durumu meslekleri için bkz. Suna Kili, Türk Devrim Tarihi, Türkiye İş Bankası Yay., İstanbul 2001, s.105-109; Ahmet Demirel, Birinci Meclis’te Muhalefet: İkinci Grup, 3. Baskı, İletişim Yay., İstanbul 2003. 33 TBMM ZC, D.I, C.I, s.6.34 TBMM ZC, D.I, C.I, s.32.35 TBMM ZC, D.I, C.I, s.42; TBMM ZC, D.I., C.I., s.42; İsmail Fâzıl Paşa 25 Nisan 1920 tarihinde birinci oturumda söz alarak kendisinden sonra 31 aoy alan Kırşehir mebusu Cemalettin Efendi’nin İkinci Reis Vekilliği’ne seçilmesini istemiştir. Bkz. TBMM ZC, D.I., C.I. s.34.36 AKIN, TBMM Devleti …, s. 99-100.37 TBMM ZC, D. I, C.I, s.55.

Page 7: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

251

Sonuç itibariyle ilk Meclisin toplanmasının ve idareye meclis üyelerince el koyulmasının ardından yeni yönetimin, en önemli girişimi İcra Encümeni ve Layiha Encümeni şeklinde iki heyet seçmesi olmuştur. İsmail Fâzıl Paşa, Şevket Bey ve Hulusi Efendilerin, oyların tasnif görevini aldığı yürütme işlerini geçici olarak üstlenecek olan encümen seçiminden hemen sonuç alınamamıştır38. Seçim sırasında ilk oylamaya 107 kişi katılmıştır. Seçilme yeterliliğinin 54 kabul edildiği bu turda Celalettin Arif Bey 71, Cami Bey (Baykut) 66, Bekir Sami Bey (Kunduh) 58, İsmet Bey (İnönü) 42, Hakkı Behiç (Bayiç) 33, Dr. Adnan (Adıvar) 27, Şeyh Servet Efendi 26, Ferit Bey 24, Hamdullah Suphi (Tanrıöver) 23 oy almıştır. 103 kişinin katıldığı ikinci turda oyların 58’ini alan Fevzi Paşa çizgiyi geçerken üçüncü turda göreceli çoğunluk esasına göre yapıldığından Hamdullah Suphi, Şeyh Servet, Ferit Bey ve Dr. Adnan Adıvar son turda seçilebilmişlerdir39. Ayrıca Meclis Genel Kurul Kararı ile Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi İsmet Bey ve TBMM Reisi olması sıfatı ile Mustafa Kemal Paşa’dan oluşan 8 kişilik geçici bir hükümet kurulmuştur. Muvakkat İcra Encümeni adı ile kurulan bu heyet TBMM’nin ilk yürütme organı ve ilk hükümetidir. Bu durumdan da anlaşılacağı üzere, Meclis yürütme yetkisini ilk günden eline alarak Millî Mücadele’yi ve millî egemenliği birlikte gerçekleştirmiştir.

3.2. İcra Vekilleri Heyeti’ne Seçilmesi ve Faaliyetleri

TBMM’nin 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanmasının ardından yeni Türk devletinin temelleri atılmıştır. Meclis; 24 Nisan 1920 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’yı meclis başkanı seçerek yasama ve yürütme yetkisini de üzerinde toplamıştır. Mustafa Kemal Paşa aynı zamanda; Meclis Başkanı, Hükümet ve Devlet Başkanı’dır. Meclis tarafından 25 Nisan 1920 tarihinde “İcra Kuvveti Kurulmasına Dair 5 Numaralı Kararı” alınmıştır40. Alınan bu Meclis kararıyla Fevzi Paşa ile Celaleddin Arif, Cami, Bekir Sami, Hamdullah Suphi Beylerden oluşan İcra Encümeni kurulmuş ve TBMM Başkanı’nın, bu geçici kabinenin de tabiî başkanı olduğu belirtilmiştir41. Bu karar çerçevesinde, 25 Nisan 1920 ile 3 Mayıs 1920 tarihleri arasında görev yapmak üzere bir “Muvakkat İcra Encümeni” seçilmiştir. Bu esnada 25 Nisan 1920’de kurulan Layiha Encümeni; hemen çalışmalarına başlamış ve bir haftalık (25 Nisan-1 Mayıs) çalışma sonucunda, beş madde halinde hazırladığı “İcra Vekillerinin Seçimine Dair Kanun Tasarısı”nı Meclise sunmuştur. Meclis Genel Kurulunda iki gün süren görüşmeler sonucunda, 2 Mayıs 1920’de hükümet içerisinde yer alacak vekillerin ne şekilde seçileceğini belirleyen “İcra Vekilleri Suret-i İntihabına Dair Kanun” dört madde halinde kabul edilmiştir42.

3 Numaralı Kanun’da, İcra Vekilleri Heyeti’nin Reisi’ne dair bir hüküm bulunmadığı için Meclis Başkanı’nın bu heyete başkanlık etmesi tabii görülürken kanun gereğince vekiller Meclis tarafından mebuslar arasından seçilecek, vekiller arasında çıkacak anlaşmazlıklar da Meclis tarafından çözülecekti. Anlaşılacağı üzere, yasama organının başı aynı zamanda yürütme organının da başı olarak belirlenmiştir.

3 Mayıs’ta Meclisin ikinci oturumunda oyların tasnifinin ardından, üçüncü oturumda seçim sonuçlanmıştır. Her vekil için ayrı ayrı olmak üzere salt çoğunlukla yapılan seçimde İsmail Fâzıl Paşa, Nafıa

38 TBMM ZC, D. I, C.I, s.58-59.39 TBMM ZC, D I, C.I, s. 59-61.40 TBMM ZC, D. I, C. III, s.81.“Kuvve-i. İcraiye Teşkiline Dair Umumiye KararıKarar Numarası:5Karar Tarihi: 25.4.1336 (1920)“Kuvve-i İcraiye teşkiline karar verildi.” Bkz. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Kuruluşundan Günümüze Hükümetler, Ankara 1998, s.5.41 VELİDEDEOĞLU, İlk Meclis …, s.30.42 “Büyük Millet Meclisi İcra Vekilleri’nin Sureti İntihabına Dair Kanun1-Şer’iyye ve evkaf, Sıhhıye ve muaveneti içtimaiye, iktisad (ticaret, sanayi, ziraat, orman ve maadin) maarif, adliye ve mesahib, ma-liye ve rüsumat ve defteri hakani, Nafıa, dahiliye (emniyeti umumiye, posta ve telgraf), müdafaai milliye, hariciye, erkan-ı harbiye-i umumiye işlerini görmek üzere Büyük Millet Meclisinin onbir zaten bürekkeb bir icra vekilleri heyeti vardır.2- İcra vekilleri büyük millet meclisinin ekseriyeti mutlakasile aralarından intihab olunur.3-Her vekil deruhde ettiği umurun ifasında mensub olduğu encümenin reyi istişarisini alabilir.4-İcra vekilleri arasında çıkacak ihtilafı Büyük Millet Meclisi halleder.” Bkz. (TBMM ZC, D.I, C.I, s.185.)

Page 8: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

252

Vekilliği görevine 137 oydan 79’unu alarak getirilmiştir. İlk İcra Vekilleri seçim sonuçları şu şekilde kayıtlara geçmiştir: Şer’iye ve Evkaf Vekâleti’ne 138 oy ile Mustafa Fehmi Efendi (Bursa), Adliye Vekâleti’ne 83 oy ile Celaleddin Arif Bey (Erzurum), Dâhiliye Vekâleti’ne 96 oy ile Cami Bey (Aydın), Hariciye Vekâleti’ne 121 oy ile Bekir Sami Bey (Amasya), Sıhhıye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekâleti’ne 127 oy ile Dr. Adnan Bey (İstanbul), İktisad Vekâleti’ne 99 oy ile Yusuf Kemal Bey (Kastamonu), Müdafaa-i Milliye Vekâleti’ne 118 oy ile Fevzi Paşa (Kozan), Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti’ne 129 oy ile İsmet Bey (Edirne)43. Ayrıca seçimlerde Heyeti Temsiliye adayları başarılı olmuşlardır.

Sonuç itibariyle TBMM’nin ilk hükümetinde ilerlemiş yaşına rağmen İsmail Fâzıl Paşa da siyasi yaşamında bir dönüm noktasına ulaşmıştır. Böylece, Meclis reisi sıfatıyla Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında kurulan Meclis Hükümeti’nde, İsmail Fâzıl Paşa ilk Nafıa Vekili olarak görev almıştır. Seçimlerin hemen ardından İcra Vekilleri Heyeti çalışmalarına başlamıştır. Yapılan bir dizi toplantının ardından bir program hazırlanmış ve bu program 9 Mayıs’ta ilk celsede Maarif Vekili Rıza Nur Bey tarafından okunmuştur44. İcra vekillerinin bu programı, mebuslar tarafından beğenilmekle birlikte oldukça kısa bulunmuştur. Mecliste cereyan eden görüşmelerin ardından program kabul edilmiştir45.

Kabul edilen bu programda nafıa işleri özetle şu şekilde ifade edilmiştir:

“Ülkenin iktisat bakımından çok gerekli olup da şimdiye kadar yapımına başlanmamış olan ana ulaşım yollarının, bilinen bunalım yüzünden, bu yıl yapımının sürdürülememesi zorunluluğu vardır. Ancak mevcut olan yollarda halkımızın işlemesine engel olan harap yol parçaları ile köprülerin onarımı ve bu yollarda yapımı bitmemiş olan önemli bölümlerin yapımının bitirilmesine başlanacağı gibi Ankara-Sivas demir yolunun yapımı Yahşi Han durağına kadar tamamlanıp işletilmesiyle ilgili önlemler alınmıştır.”46

Mustafa Kemal Paşa İcra Vekilleri Heyeti’nin bu kısa süre içinde teşkilini; “Meclis’in tarih-i küşadı olan 23 Nisan’dan beri bir hafta kadar zaman geçmiş bulunuyor. Bu müddet zarfında, bittabi memleket ve millet işleri ve bilhassa menfi cereyan ve faaliyete karşı tedbir almak hususu bir gün bile tevakkuf edemezdi ve etmemiştir.” şeklinde ifade etmiştir47. Bu hassasiyet kendisini en açık şekilde Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nda ve İstiklal Mahkemelerinin teşkilinde de göstermişti. Bu hususta, Mustafa Kemal Paşa’nın da ifade ettiği üzere; “Meclis 1920 tarihinde Hıyanet-i Vataniye Kanununu ve müteakip aylarda İstiklâl Mahkemesi Kanunlarını da vaz etmekte inkılâbın icabat-ı tabiyesine tevessül eylemiş”48 yani Millî Mücadele’nin amacına ulaşabilmesi için koşulların gereklerini yerine getirmiş oluyordu. Buna karşın İstanbul yönetimi mevcut kanun maddelerini Millî Mücadele yanlılarının aleyhinde kullanmaktaydı. İsmail Fâzıl Paşa bu duruma ilişkin çekincesini Meclis’te şu şekilde ifade etmiştir: “Kanunu cezanın tatbik edilmek istenilen şu maddesi pek açık söyleyeceğim, bunu bizim hakkımızda tatbik ettiler, hatta Ali Fuat Paşa hakkında da tatbik ettiler. Bu iltibastan nasıl çıkacağız?”49 Bu çekincenin giderilmesi maksadıyla İsmail Fâzıl Paşa’nın da içlerinde yer

43 TBMM ZC, D. I, C.I., s. 196-198; İlk tur oylama sonucunda dokuz vekâlet için vekil seçilmiş, buna karşın iki vükela (maliye ve maarif) için ise hiç kimse mutlak çoğunluğun oyunu alamamış, daha sonra ikinci tur oylama sonucunda da bir sonuç alınamamıştır. 4 Mayıs günü yapılan oylama sonucunda; Maliye Vekâleti’ne; 74 oy ile Hakkı Behiç Bey seçilirken, Maarif Vekâleti’ne 65 oy ile Dr. Rıza Nur Bey seçilmiştir. TBMM ZC, D. I, C.I, s.202-203. TBMM’de oluşturulan ilk hükümetler hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Yavuz Aslan, “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti (23 Nisan 1920-30 Ekim 1923)”, Türkler, C.16, Bölüm 77, Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002, s. 37-56.44 Bu programda genel olarak şu esaslar savunuluyordu: “Milletin bekası tehlikeye düştüğü bir sırada “nazari, karışık, uzun süren muamelelere” başvurulmayacaktır. Hükümet vazifesi, gayenin elde edilmesi için girişilen bir cidaldir. Dış politika sahasında, Misak-ı Milli’yi gerçekleştirmek ve memleketi işgal eden devletlerin buna riayetkâr olmasını sağlamak yolunda yürünecektir. Sulh şartlarının kabul ve tasdiki Meclis’e bağlıdır. İç politikada esas, milli birlik ve dayanışmayı, asayişi muhafaza olacaktır. Askeri sahada, Kuva-yi Milliye muntazam bir askeri teşkilat haline getirilecektir.” Beyannamenin aslı için bkz. TBMM ZC, D.I, C.I., s. 241-242. 45 TBMM ZC, D.I., C.I, s. 246.46 VELİDEDEOĞLU, İlk Meclis …, s. 34.47 Nutuk-Söylev, C.II., s. 590.48 Nutuk-Söylev, C.II, s. 592.49 TBMM ZC, D.I, C.I., s. 79-80;“Her kim memaliki mahrusa ahalisini yekdiğeri aleyhinde silahlandırarak mukateleye tahrik ve

Page 9: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

253

aldığı milletvekilleri TBMM’ye şu teklifi iletmişlerdir:

“Büyük Millet Meclisi Riyaseti Aliyesi’ne

İstanbul’un ve Halifenin esareti dolayısıyla toplanan Meclis-i Ali ileride müşkül bir vaziyette kalmamak için ecnebi tesiri altında bulunan İstanbul’daki Hükümetin ittihaz ettiği ve edeceği her türlü taahhüdat ve mukarreratın kabul edilmeyeceğine dair bir madde-i kanuniye yapılmasını ve bunun bütün cihana müstacelen ilanını teklif ederiz.” 50

Millî savunmaya ve millî güvenliğe karşı en ağır fiillerden birini teşkil eden vatana ihanet, bireyin vatandaşlık bağı ile bağlı olduğu devlete karşı sadakat borcuna aykırı hareket etmesini ifade etmektedir. Yukarıda da ifade edildiği üzere, Meclis bu konuda çok hızlı bir tutum sergilemiş ve vatana ihanet suçlarını yeniden tanımlama gereği duymuştur. Çıkarılan bu kanunlar ile TBMM otoritesine karşı isyan halinde bulunanların cezalandırılması amaçlanmıştır51. Yapılan bu kanun düzenlemelerinin her şeyden evvel Ankara rejiminin otoritesini kabul ettirme çabasının bir sonucu olarak değerlendirilebilir.

3.2.1. Demir yolları İdaresi’ni Millîleştirme Faaliyetleri

Birinci Dünya Savaşı sırasında demir yollarındaki gayrimüslimlerin aleyhteki faaliyetleri İsmail Fâzıl Paşa’nın Nafıa Vekâleti görevi esnasında en üst seviyeye çıkmıştır. Savaşın sonunda Osmanlı Devleti’nin mağlup olması ile imzalanan Mondros Mütarekesi, Osmanlı Devleti’nin fiilen sona erdirmiştir. Mütareke, Osmanlı Devlet idaresine siyasi, askerî ve ekonomik anlamda sınırlandırmalar getirerek devletin egemenlik haklarını kısıtlamıştır. Özellikle mütarekenin 10. ve 12. maddeleri, hükümet yazışmaları dışındaki telgraf telsiz haberleşmesinin denetlenmesini ve Toros Tünellerinin İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmesini öngörmekteydi.

Buna göre hükümet yazışmaları dışında telgraf ve telsiz haberleşmesinin denetlenmesinin İtilaf Devletleri denetimine bırakılmış olması resmî makamların ülke içinde meydana gelen olumsuzluklarla ilgili çabuk ve doğru haber alabilmelerinin ve verebilecekleri muhtemel talimatları gönderebilmelerinin önünde önemli bir güçlük meydana getirmiştir.52 Nitekim Mondros Mütarekesi’nin hemen ardından özellikle Çukurova bölgesinde yaşanan gelişmeler ve bölgedeki komutanların mesajlarının Ermeni telgraf memurlarınca engellenmesi bunun en büyük göstergesidir53.

Bu sayede İtilaf Devletleri yurdun farklı bölgelerinde gerçekleşmesi muhtemel direnç hareketlerini ve kıpırdanmaları engelleyerek Türk milletinin işgallere karşı tepki göstermesine mani olmaya çalışmışlardır. Böylelikle mütareke sonrasında meydana gelen yabancı işgal müdahaleleri, Ermeniler ve Rumlar gibi zümrelerin olumsuz faaliyetleri Türk milletinin ileride yaşayabileceği kötü günlerin habercisi niteliğindedir. Bu doğrultuda devletin savaş esnasında yaşadığı önemli sorunlardan birisi de dil bilen ve aynı zamanda güvenebilir elemanın yokluğudur. Bu eksiklikten ötürü stratejik faaliyetlerde sansür ve istihbarat işlerinde büyük sıkıntılar yaşanmıştır54.

iğraya veyahud bazı mahallerde gasb ve garet ve tahribi memleket ve katli nüfus efalini ikaa mütecasir olubda kaziye-i fesad tama-mile file çıkar veyahud madde-i fesadın icrasına başlanmış olursa o kimsi kezalik idam olunur…” Bkz., TBMM ZC, D.I, C.I., s. 79.50 TBMM ZC, D.I, C.I, s. 2. 51 AKIN, TBMM Devleti …, s. 159-160.52 Mütareke’nin tahlili için bkz. Tevfik Bıyıklıoğlu vd., Türk İstiklal Harbi I, Mondros Mütarekesi ve Tatbikatı, Ankara 1962, s. 44-46.53 Vahdet Keleşyılmaz, “Belgelerle Anadolu Kongreleri Öncesi Türkiye’den Bir Kesit”, Erzurum ve Sivas Kongreleri Sempozyu-mu (27-29 Mayıs 2002), Ankara 2003, s. 114-115.54 Ayrıntılı bilgi için Bkz. Vahdet Keleşyılmaz, “Birinci Dünya Savaşı’nda Ulusal Güvenlik ve Dil Bilir Eleman İhtiyacı”, Askeri Tarih Bülteni, ATASE Başkanlığı Yayını, Yıl: 25, S. 48, (Şubat 2000), s. 143.

Page 10: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

254

Bu durum Millî Mücadele sırasında var olan kısıtlı imkânlarla, milletimize bağımsızlığını kazandıracak kadronun işini daha da zorlaştırmıştır. Millî Mücadele’nin başlangıcından itibaren aktif rol oynayan İsmail Fâzıl Paşa’nın I. TBMM’de Nafıa Vekilliği sırasında da Millî Mücadele öncesinde yaşanan gelişmelere benzer nitelikte olaylar meydana gelmiştir. Bu dönemde karşılaşılan önemli problemlerden birisi de gayrimüslimlerin özellikle Rum telgraf memurlarının Millî Mücadele aleyhine girişimleridir. İsmail Fâzıl Paşa bu durumu Meclise sunduğu bir takririnde şu şekilde ifade etmiştir:

“Demir yollarının hüsn-ü idaresi memleketin her türlü menafine muvafık olduğu halde bunun aksi takdirinde zeki mazarratlar tahaddüs ettikçe malumdur. Müdürlerimi Behiç Bey’in şimdiye kadar şimendiferlerin gerek emr-i idaresinde ruviyyet ve iktidarı ve istikameti mücerreb ve musaddak olduğu halde her nasılsa Hıristiyan ve Yunan tebeasından olan memurların bi-hasbi’d-darureşimdiye kadar istihdamlarında zaruret ver ise de Müslüman unsurların bu fertten yani Hıristiyanlardan gördükleri birçok zarar ve felaketten dolayı asabiyetleri gün be gün tezayut ederek bunları istihdamlarını bir ikzar-ı mebni olduğu iddiasını rivayet etmektedirler.”55

Yaşanan bu olumsuzlukları önlemek amacıyla İsmail Fâzıl Paşa, Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti’ne gönderdiği yazısında demir yollarında gayrimüslimlerin yerine Müslümanların görevlendirilmesi ve haberleşme dilinin Fransızcadan Türkçeye çevrilmesinin daha uygun olacağını belirtmiştir56. İsmail Fâzıl Paşa, demir yollarında görevli Hıristiyan ve özellikle de Yunanlı memurların görevlerine devam ettirilmesinin Müslümanlar nezdinde yarattığı olumsuz havaya önemle temas etmiştir. Ermeni ve Rum unsurların yerlerine Müslüman görevlilerin istihdamı konusunu da hazırladığı raporda özetle şu şekilde ifade etmiştir:

1. Demir yollarının hüsn-ü idaresi memleketin her türlü menafiine muvafık olduğu halde bunun aksi tadirinde zeki mazarrartlar tahaddüs ettiği malumdur. Müdürlerimi Behiç Bey’in şimdiye kadar şimendiferin gerek emr-i idaresinde ruviyyet ve iktidarı ve istikameti mücerreb ve musaddak olduğu halde her nasılsa Hıristiyan ve Yunan tebeasından olan memurların bi-hasbi’d-darure şimdiye kadar istihdamlarında zaruret var ise de Müslüman unsurların bu fertten yani Hıristiyanlardan gördükleri bir çok zarar ve felaketlerden dolayı asabiyetleri gün begün tezayut ederek bunların istihdamlarını bir ikzar-ı mebni olduğu iddiasını rivayet etmektedirler.

2. Bu rivayat ve şayiat her tarafta ol derece taammum ve tevessu’ etmiştir ki bunun aksini ispat ile ikna etmek imkan haricine çıkmıştır.

3. Bu şayialardan mütevellid olan mazarrat bi’n-netice Behiç Bey efendinin şahsında terekkuz ediyor. Peyder pey ve ahir emir muma ileyha gönderilen pek şedit bir şahsa kasıt hasmiyanlar bu babda delail-i katiye teşkil ettiler.

4. Şimendiferlerin hüsn-ü idaresi Behiç Beyin müdüriyet-i umumiyede bekası memuriyetiyle amil olduğuna vekaletçe kanaat-i kamile hasıl olduğundan hem kendi şahsını vikayeetmek ve hem de bu rivayat ve şayiata bir nihayet vermek ve cevab-ı kati tahtında görülmüş olduğundan şimdiki halde Yunan tebeasından ve belli başlı göze batan [Heralakus]u ma aile hudud-u hariciyeye yahut başka uzak mahallerini olur unun behemahali tebeiyyeydi. Ve [Marmurazıl ve Esiliki Mesarati Diyolu] ma aile [Marmurazıl Dardler Sofi] [Telgrafçı Aleksandır Fayuti] ve daha bunlar gibi göze batanların Yunanların tehdida şayiat ve muhacematı bir dereceye kadar tehvin ve tahfif etmek üzere behemahal ibadları.

55 Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü (TİTE) Arşivi, K.176, B.8, T. 11.12.1336. (K: kutu, B.:belge, T. tarih anlamında kullanılacaktır.) Konya Valisi Haydar Bey’in Anadolu Şimendiferler Müdürü Umumisi Behiç Bey’e gönderdiği yazıda Yunanlı şimendifer telgraf memurlarının bütün harekâtı içerideki Rum ve Ermenilere aktardıklarının anlaşıldığını ve bunlara karşı alınacak önlemleri belirtir yazısı için bkz. TİTE Arşivi, K.177, B.16, T. 01.09.1336. 56 TİTE Arşivi, K.177, B.14, T. 05.09.1336.

Page 11: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

255

5. Balada zikredilenlerden maada tebeiyyeleriyle ahval-ı nafir hayriyeyi izale edecek olanların dahi ibadı hassaten olunur.

6. Dirci ve Ankara’dan Cemal, ba-Safcı diyo gibi vazaif-i adiyede mustahtem Hıristiyan birilerine hemen Müslümanlardan tedarik ve tayiniyle onların ve eminelerine yine verilmesi

7. Bu icraatın hemen mevki-i tatbike konulması şimendiferlerin maatip ve merkatını bir takım muhali ve şedid cereyanlarıyla atalaete mahkum kılmak noktasından ala Salame Bey elzem görüldüğünden sabiku’l-beyan eşhasu hakkında görülen muamelenin hemen icrasını mumaileyh Behiç Beyin reviyyet ve maslahat-i vataniye viranesinden bikelam..”57

Nafıa Vekili İsmail Fâzıl Paşa’nın yukarıda bahsettiğimiz önlemleri almasında etkili olan gelişme, Konya Valisi Haydar Bey’in Anadolu Demir yolları58 Müdürü Behiç Bey’e gönderdiği yazısında da doğrulamaktadır. Bu yazıda demir yolları telgraf memurlarının bütün harekâtı, içerideki Rum ve Ermenilere aktardıkları çok açık bir şekilde bir kez daha vurgulanmıştır59. Aleyhteki bu faaliyetlere karşı alınan önlemlerin ne derece önemli olduğunu da İsmail Fâzıl Paşa, TBMM’ye verdiği takrirde şu şekilde ortaya koymuştur: “Şahs-ı muhıkları himayeye ruh-u memleketin ve saltanatın olan şimendiferlerin selamet-i hareketi himaye maksadıyla talimatla tevcih eylediğim icraat biraz mü’ziç olsa dahi min kabul-i emirin ruyet-u iktidarlardan ve vataniyyeden beylerden beklerim.”60 Felaket senelerinin yaşandığı ve uçurumun kenarına gelindiği dönemde yeni devletin kurucuları, dışarıda emperyalist güçlere karşı mücadele verirken içerde de bu güçlerin kışkırttığı azınlıklara karşı mücadele vermek zorunda kalmışlardır.

İlgili verilerden de anlaşıldığı üzere, mücadelenin ilk dönemlerinden itibaren ülke geleceği açısından hayati önem taşıyan demir yollarına gereken önem verilmeye çalışılmakla birlikte alınan önlemlerin başında gelen demir yolları idaresini millîleştirme hareketi millî güvenlik açısından da olağanüstü önem taşımıştır61. İsmail Fâzıl Paşa’nın başlatmış olduğu bu mücadele ışığında kendisinden sonra görevi devralan devlet görevlileri ülkenin yapılanmasında öncelikle demir ve kara yollarının inşası için gerekli çalışmaları yapmış, demir yollarının yabancı şirketlerden alınıp millîleştirilmesi için büyük gayretler göstermiştir62.

3.2.2. Diğer Faaliyetleri

İsmail Fâzıl Paşa’nın Nafıa Vekilliği görevi esnasında önemli olarak gördüğümüz problemlerden birisi de demir yolu taşımacılığı için gerekli olan kömür meselesidir. Bu duruma ilişkin ilk örnek; Meclis Başkanlığına Niğde Mebusu Vehbi Bey ve arkadaşlarının sundukları, 13 Mayıs 1920 tarihli, demir yolları idaresinde kömürün mevcut olup olmadığına dair takrirdir63. Söz konusu takrire İsmail Fâzıl Paşa; 25 Mayıs 1920’de verdiği cevapta Ankara, Eskişehir, Afyonkarahisar, Konya ve Ulukışla hattının İngiliz kuvvetleri tarafından kullanılamaz hâle getirildiğine işaret etmiştir. Daha sonra bu hattın 20. Kolordu Kumanda Heyeti ve Sivas-Ankara Şimendiferi İşletme Müdürü Vasfi Bey’den oluşan heyet tarafından işletmeye açık bir hâle getirildiğini ifade ederek buna karşılık elde bulunan mevcut kömürün en iyi ihtimalle 1920 Aralık ayına

57 TİTE Arşivi, K. 176, B. 8, T. 11.12.1336. 58 Milli Mücadele Dönemi’nde Anadolu Demiryolları ile kastedilen sahayı İsmail Fâzıl Paşa, şu şekilde izah etmiştir: “Eskişehir’den Konya’ya kadar ve İzmit’ten Haydarpaşa’ya mümted (uzayan) kısım ve Alayund’dan-Kütahya’ya giden şubeden oluşmaktadır.” Bkz. TBMM ZC, D.I, C. III. s.349.. 59 TİTE Arşivi, K. 177, B. 6, T. 01.09.1336. 60 TİTE Arşivi, K. 176, B. 8, T.11.12.1336.61 Demiryolları idaresinde takip edilen millileştirme hareketi, İsmail Fâzıl Paşa’nın Nafıa Vekilliği’nden 25 Aralık 1920 tarihinde ay-rılmasına kadar devam etmekle birlikte, 29 Aralık 1920’de Nafıa Vekilliği’ne seçilen Ömer Lütfi Bey’in döneminden sonrada devam ettirilmiştir. Bkz. TİTE Arşivi, K. 179, B. 18, T.03.02.1337. 62 Ferudun Ergin, Atatürk Zamanında Türk Ekonomisi, Ankara 1977, s. 29-30.63 TBMM ZC, D.I, C.I, s.285-286.

Page 12: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

256

kadar yeterli olduğunu belirtmiştir64. Bu hususta gerekli önlemlerin alındığını ve ilerleyen dönemde de tren hattının faal hâle getirilmek istendiğini ifade etmiştir. Esasında gerekli önlemlerin bu dönemde alınmasını güçleştiren sorunların başında, İtilaf kuvvetlerinin işgallerini, özellikle hammadde bölgeleri ve bu bölgelere giden yollar üzerinde yoğunlaştırmış olmaları gelmektedir65. Millî Mücadele’nin ilk yıllarında ise durumun kontrol altına alınması hususunda güçlük çekilmiştir.

İsmail Fâzıl Paşa, 20 Aralık 1920 tarihinde Hamdi Namık Bey’in “şimendiferlerin istihlak ettiği adımlar hakkındaki” sualine karşılık, Meclis kürsüsünden Nafıa Vekâleti’nin demir yollarında kömür kullanmak için kömür madenleri işletmek üzere bütçesinde yeterli parası olmadığına dikkat çekmiştir. Bu problemin aşılabilmesi için Müdafaa-i Milliye’nin yeteri kadar amele taburları teşkil ederek bu taburların Uşak, Afyon Karahisar ve Kütahya civarında olan kömür madenlerini çıkarmaları üzerinde durmuştur66.

Bu açıklamaya ek olarak Müdafaa-i Milliye Vekili Fevzi Paşa’nın açıklaması; Oturak, Kütahya, Bozüyük’teki linyit yataklarının cepheye yakın olmalarından dolayı özellikle son dönemde meydana gelen askerî hareketlerin bu bölgeden istifade edilmesini zorlaştırdığı yönündedir. Ayrıca bu doğrultuda Karaman’daki maden kaynaklarından istifade edileceğini ve gerekli çalışmaların da yapıldığı yönünde Fevzi Paşa tarafından Meclise açıklama yapılmıştır67. Bu konuda mebusların yaptıkları açıklamada dikkati çeken diğer bir husus, ülkedeki şartların son derece zor olmasına rağmen ağaçların kesilmesine ve ormanların bu yolda tahrip edilmesine karşılık ormanlara karşı duyulan hassasiyettir68. Bu durum Türk insanının memleketine beslediği sevginin en açık ispatıdır.

İsmail Fâzıl Paşa’nın Nafıa Vekilliği döneminde 21 Ağustos 1920 tarihine gelindiğinde, Meclis gündemini işgal eden diğer bir konu da Anadolu hattı69 memurlarının maaşlarının verilmesi hususu olmuştur. Sunulan kanun maddesine göre:“Hükümet tarafından vaziyet edilmiş olan Anadolu şimendiferi memurin maşatına mahsuben Hazine-i Maliye’den 16 bin liranın sarfına Maliye Vekâleti mezundur.”70 kanunun okunmasının ardından söz alan İsmail Fâzıl Paşa, işgalci güçlerin demir yolları üzerindeki tahribatlarına işaret ederek işgaller sırasında Fransızların ve İngilizlerin Eskişehir’de yetmiş bin liraya ve en kıymetli demir yolu malzemelerine el koyduklarına değinmiştir71. Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere Türk milletinin demir yollarının İstanbul hükümetlerince bu şekilde sahipsiz bırakılması, ülke müdafaası vermekte olan TBMM’nin ve dolayısıyla Nafia Vekilliğinin işini zorlaştırmıştır.

Buna ilaveten, İsmail Fâzıl Paşa’nın Meclis kürsüsünden milletvekillerine; “Zira ne para mevcut, ne de amele…”72 şeklinde seslenmesi Millî Mücadele’nin hangi şartlarda cereyan ettiğini gözler önüne serilmesi açısından önem arz eder. Dönemin şartlarını tüm açıklığı ile ortaya koyan bu ifade de işgalci güçlerin şartları, Türk milleti aleyhine ne denli zorlaştırdığını görmek mümkündür. Bu bağlamda 22 Ağustos 1920 tarihinde, Bağdat Demir yolu Hattı’nın73 maaş ve masrafları için 96 bin lira harcama yapılmasına ilişkin Nafıa ve

64 TBMM ZC, D.I, C.II, s.4-5.65 Bu izahatta dikkat çeken önemli bir noktada; İngiltere’nin Ortadoğu politikasının esasına ilişkindir. İsmail Fâzıl Paşa’ya göre; “İngilizlerin Bakü’yü ele geçirmeye olan emel ve maksadı ancak petrolleri ele geçirek içindir. Çünkü, bu muhakkaktır ki, İngiltere’de kömür bitiyor. Bittiği gibi buna ihtiyaç vardır.” Bkz. TBMM ZC, D.I, C.II, s.5.66 TBMM ZC, D.I,C.VI, s.443.67 Konuşma için bkz., TBMM ZC, D.I,C.VI, s.444.68 TBMM ZC, D.I, C.VI, s.190-192.69 İsmail Fâzıl Paşa’nın kürsüde temas ettiği üzere, Anadolu Demiryolları, “Eskişehir’den Konya’ya kadar ve Eskişehir’den İzmit’e ve İzmit’ten Haydarpaşa’ya mümtet olan kısım ve Alayunddan-Kütahya’ya” giden bir şubeden oluşmaktadır. Bkz. TBMM ZC, D.I C.III, s.349.70 TBMM ZC, D.I, C.III, s.349.71 TBMM ZC,D.I, C.III., s.349-353, 360, 367.72 TBMM ZC, D.I, C.III., s.349. İsmail Fâzıl Paşa’nın mütarekeden sonraki demiryollarının durumu hakkında ve işgalin ardından tekrar milli kuvvetlere kazandırılması ve demiryollarının yeniden teşkilatlandırılmasını anlatan yazısı için Bkz. TİTE Arşivi, K.177, B.27, T. 14.7.1336. 73 İsmail Fâzıl Paşa’nın ifade ettiği üzere: “Bağdat demiryolu deyince, Konya-Pozantı ve daha ilerisine gitmekte olan” kısım kas-

Page 13: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

257

Maliye Vekâletleri ve encümenlerin kararnameleri gündeme alınmıştır. Bu hususta, söz alan İsmail Fâzıl Paşa; bu istenilen paranın hangi noktalarda kullanılacağına ilişkin sualleri ve tenkitleri dinlemeye hazır olduğunu ifade etmiştir. Ardından Celalettin Arif Bey’in yazılı ve Ali Şükrü Bey’in sözlü suallerine cevap vermiştir74. Müzakerelerin içeriğini daha çok demir yolu hattında görevli gayrimüslimler ve burada görevli bulunan kimselerin aldıkları maaşlar teşkil etmektedir75.

Bunun yanında görüşmelerde Besim Atalay’ın dikkat çektiği konu, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde uzun yıkıcı savaşlar neticesinde ortaya çıkan ekonomik buhranın toplumun temel değerlerinde yarattığı tesirdir. Bu dönemde ahlaki yozlaşmanın bir diğer göstergesi ise bulaşıcı bir hastalık gibi devletin tüm kademelerine ve topluma sirayet eden rüşvetin artmasıdır. Besim Atalay bu durumu Mecliste şu şekilde ifade etmiştir: “Seferberliğin son ikinci senesinde bir kelime doğdu. Bilir misiniz: Anafor. Bu kelime şüphesiz şimendifer idarelerinden doğdu ve pek iyi biliyorum. İzmir’le Karahisar arasında işleyen şimendifer idare memurları, gardöfrenleri, hulâsa hepsi. Hepsi bu kelimeyi pek iyi biliyorlardı. Kelime mantar gibi büyüdü. Yağlı leke gibi sirayet etti. Memleket de baştan ayağa kadar anaforcu oldu. Anafor adeta meşru bir şekil aldı.”76

İsmail Fâzıl Paşa bu ifadelere karşılık, kendilerinin görevi çok kısa süre önce aldıklarını söyleyerek yolsuzluk hakkında bir şikâyetin olmadığına ilişkin Meclise teminat vermiştir. Bu konu hakkındaki hassasiyetini ise şu şekilde ifade etmiştir: “Eğer şu bir buçuk ay zarfında anafor meselesi deveran ediyor ve bana da haber verildiği halde aldırmamışsam ve hakkından gelememişsem, bu kürsüye bir daha çıkmam…”77

Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere gerek milletvekilleri gerekse Nafıa Vekilliği görevini üstlenen İsmail Fâzıl Paşa, milletimizin en kritik dönemlerinde karşı karşıya kaldıkları bu probleme karşı son derece sert bir tavır koymuşlardır. İçeride de bir yandan ayaklanmalarla mücadele eden millî meclis, diğer yandan otorite boşluğunun yaratmış olduğu rüşvetle mücadele etmek zorunda kalmıştır. 23 Ağustos 1920 tarihinde gündeme alınan bir diğer mesele ise Anadolu Şimendifer İdaresinin maaş ve masraflarını teşkil eden 145 liranın 1920 senesi bütçesinde masrafları içerisine alınmasıdır. İsmail Fâzıl Paşa; Anadolu şimendiferinin önemine, “Bu şimendiferlerin tahrikini ve bunların seyr-ü hareketinin intizarını temin etmek bize farzı ayındır. Zira müdafaa-ı memleket nokta-ı nazarından pek ehemmiyetli bir meseledir.”78 ifadesiyle değinerek bu noktada Meclisin Bağdat demir yolları hususundaki hassasiyetini buraya da göstermesini istemiştir. Anadolu demir yollarının önemini, İsmail Fâzıl Paşa; “Şimendiferin, yalnız sevkıyatı askeriye ile meşgul”79 olduğunu belirterek bu hususun önemini ortaya koymaya çalışmıştır. Sonuç itibariyle İsmail Fâzıl Paşa’nın ısrarlı takibi neticesinde “Anadolu Demir yolu işletme dairesinin maşat ve masarifatı için talep edilen yüz kırk beş bin liranın sarfına mezuniyet itası hakkında” TBMM’ye sunulan takririn ilgili maddelerinin oylaması sonucunda kabul edilmiştir80.

Meclis gündemine alınan diğer bir mesele ise 6 Kasım 1920 tarihinde, Siirt Mebusu Mustafa Sabri Efendi’nin Garzan Köprüsü’nün tamiri hakkındaki kanun teklifidir. Bu teklife Nafıa Vekâleti’nden verilen yazılı cevapta gerek maddi imkânların yetersizliğinden gerekse “memurini fenniyenin” olmamasından dolayı köprünün inşasına mevsim şartları da dikkate alınarak başlanamadığı fakat çalışmalara ertesi yıl başlanacağına ilişkin Nafıa Vekili namına müsteşarı tarafından hazırlanan cevap yazısı, 2 Kasım 1920 tarihinde Meclise

tedilmektedir. Bunun yanında, Konya-Pozantı arası inşaat tamamlanmış fakat Pozantı’dan sonraki bölümün inşasına halen devam edilmektedir. Bkz. TBMM ZC, D.I, C.III, s.349.74 TBMM ZC, D.I, C.III, s.370.75 TBMM ZC, D.I,C.III, s.370-371.76 TBMM ZC, D.I, C.III,s.371.77 TBMM ZC, D.I, C.III, s. 371.78 TBMM ZC, D.I, C.III, s.399.79 TBMM ZC, D.I, C.III, s.370.80 Meclis Genel Kurulunda verilen takrir için bkz. TBMM ZC, D.I, C.III, s.400.

Page 14: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

258

verilmiştir81. Mecliste bu konu üzerine yapılan görüşmeler esnasında milletvekillerinin ifadeleri, dönemin şartlarında yaşanan sıkıntıları gözler önüne sermektedir. Bu hususta söz alan Kastamonu Mebusu Abdülkadir Kemali Bey’in, “Hakikaten şimdiye kadar oralara birçok valiler gitmiş, birçok kumandanlar oradan geçmiş, birçok harekât-ı askeriye yapılmıştır. Maateessüf Basur ve Garzan köprüleri yapılmamıştır.” ifadelerine ek olarak Siirt Mebusu Mustafa Sabri Efendi söz alarak “Orada binlerce hayvan telef oluyor, koyunlar, merkepler, insanlar telef oluyor. Seksen vali gelmiş, geçmiş o köprüyü yaptıramamışlar. Diyoruz ki orada hâkimiyetimiz var. Hâkimiyetimizi ne ile ispat edeceğiz.” demiştir82.

Milletvekillerinin temas ettikleri üzere mevcut dönem şartları içinde ülke bayındırlık sahasında geri kalmakla birlikte, bu bunalımlı dönem içinde istiklal mücadelesi vermekte olan TBMM gerek askerî gerekse ekonomik yatırımlar açısından zor duruma düşmüştür.

3.2.3. Nafıa Vekâleti’nden Düşürülmesi

İsmail Fâzıl Paşa Aralık 1920 tarihinin başlarından itibaren Mecliste özellikle demir yolları idaresi ve trenler için gerekli olan araç ve gereçlerin temini noktasında muhalif grupla karşı karşıya kalmıştır83. Bu hususta 4 Aralık 1920 tarihinde, Bursa Mebusu Emin Bey’in demir yollarının tamiratı ve işletilmesi hususundaki sual takriri84 ile ciddi tartışmalar yaşanmıştır. Takririn okunmasının ardından söz alan Karesi Mebusu Hasan Basri, “Meydanda Nafıa Vekâleti de yok, dâhiliye de yok. Takrirleri gönderecek vekalet yok ki!...”85 ifadeleriyle eleştirisini yöneltmiştir. İsmail Fâzıl Paşa; takrire ilişkin, 7 Aralık 1920 tarihinde söz alarak trenlerin yedek parçaları hususunda lazım olan çalışmaları, bu tarihten iki veya üç ay önce başlattığını belirterek bu hususta İtalya’ya bir heyetin gönderilmek istendiğini fakat bu tarihte maddi olanaksızlıklardan dolayı bunu gerçekleştiremediklerini ifade etmiştir. Buna karşılık elde hazır bulunan sadece ahşap malzemelerden yararlanılmadığına değinmiştir. Bununla birlikte, ülkenin farklı bölgelerindeki demir yolu hatlarından ve dekovil raylarından yararlanılamadığını ifadelerine eklemiştir86.

İsmail Fâzıl Paşa’nın ardından söz alan Bursa Mebusu Operatör Emin Bey, daha önce Nafıa Encümeni’nde görev aldığı dönemde İsmail Fâzıl Paşa’nın da ifade ettiği üzere Avrupa’ya gerek araç ve gereçlerin alınması amacıyla kanun tasarısı hazırladıklarını fakat bu süre zarfında bu konuda gerekli hazırlıklara henüz başlanılamadığını ifade etmiştir. Bu noktada Karesi Mebusu Hasan Basri, İsmail Fâzıl Paşa’ya ve hükümete “Paşa hazretlerinin verdiği izahattan anlıyoruz ki, yedek alet, edevat ve yağlar hakkında maalesef bir şey yapılmamıştır. Şimdi bunun yapılmamasını esbabını, bendeniz asıl anladığıma göre, maliyecilik ve daha doğrusu hükümetçilik zihniyetinde görüyorum.”87 demek suretiyle sert bir eleştiri yöneltmiştir. İsmail Fâzıl Paşa, bu eleştirilere karşılık gelen açıklamanın kâfi olduğunu ve Müdafaa-i Milliye Vekâleti’nin yapacağı açıklama üzerine ilkbahar mevsiminde projeleri takdim edeceğini ilave etmiştir88. 20 Aralık 1920 tarihinde ise Karahisarı Sahip Mebusu Mehmet Şükrü Bey; İtalya’ya demir yolu malzemesi almaya gönderilen iki mebus hakkında Meclis Başkanlığına “Nafıa vekâletince şimendifer alet ve edevatı mubayaa etmek üzere arkadaşlarımızdan iki kişinin İtalya’ya azimeti bittensip azimet etmek üzere olduklarını

81 Nafıa Vekaleti’nin ilgili yazısı için bkz., TBMM ZC, D.I, C.V, s.272.82 TBMM ZC, D.I, C.V, s.272.83 İsmail Fâzıl Paşa’nın Meclis gizli oturumunda okunan takriri için bkz. TBMM Gizli Celse Zabıtları, C. I, s.272.84 TBMM ZC, D.I, C.VI, s.189.85 TBMM ZC, D.I C.VI, s.189. Meclis’te bu tartışmaların cereyan ettiği günlerde İsmail Fâzıl Paşa hastadır. Aralık ayı başlarına değin geçen süre zarfında İsmail Fâzıl Paşa’ya ilişkin herhangi bir kayda rastlanmamıştır. Bununla birlikte, 7 Kasım’da İsmail Fâzıl Paşa Meclis kürsüsüne çıktığında sıhhatinin iyi olmadığını ve konuşmasına paltosunu çıkarmadan devam edeceğini söyleyerek mil-letvekillerinden nezaketen özür dilemiştir. Bkz. TBMM ZC, D.I, C.VI, s.256.86 İsmail Fâzıl Paşa Şimendiferlerden gerektiği ölçüde yararlanılması noktasında, maddi imkânların yetersizliğine ek olarak şunları belirtmiştir; “Dekovil raylarına gelince Nafıa vekâleti lazım olduğu derecede onlara vaziyet edememiştir. Çünkü hem uzak hem de onlar orada sevkıyat-ı askeriyeye tahsis edilmiştir.” Bkz. TBMM ZC, D.I, C.VI, s.255-256.87 TBMM ZC, D.I, C.VI, s.257.88 TBMM ZC, D.I, C.VI, s.258.

Page 15: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

259

istihbar ettim. Giden arkadaşların mütehassıs olmadıklarını anladım.”89 ifadelerinden de anlaşılacağı üzere, suiistimal iddiasıyla gensoru önergesi vermiştir.

Mehmet Şükrü (Karahisarı Sahip) Bey’in bu takririne karşılık Mustafa Kemal Paşa, Bakanlar Kurulunun “Şimendifer yedek edevatı mubayaa etmek üzere Avrupa’ya izam edilecek komisyon azasından olan Kozan Mebusu Dr. Mustafa ve Saruhan Mebusu İbrahim Süreyya Beylere tahsisatlarının tam olarak itasına dair teklifi” ni okutmuştur90. Bu teklifin okunmasının ardından söz alan Karesi Mebusu Abdülgafur Efendi Mustafa Kemal Paşa’ya “ Reis Beyefendi bu istizaha hiç lüzum yok, emri vaki karşısındayız. Aldığımız habere göre bunların gittiği anlaşılıyor.”91 demiştir. Abdülgafur Efendi’nin bu ifadesine 25 Aralık 1920 tarihindeki oturumda söz alan Mehmet Şükrü Bey de (Karahisar-ı sahip) “Gördüm ki Meclis-i Âliniz her vakit emri vaki karşısında bulunduğu gibi bu defa da emri vaki karşısında kaldı…”92 diyerek Meclis içerisinde muhalif grubun niyetini ortaya koymaktadır.

İsmail Fâzıl Paşa, 25 Aralık 1920 tarihinden daha önce Meclis Kuruluna Mehmet Şükrü Bey tarafından verilen önergeye ilişkin söz alarak bahsi geçen meseleyi şu şekilde özetlemiştir: “23 Ağustos 1336 tarihinde bu şimendiferlerin yedek eşyasını almak lüzumu katisi hissolunmuş idi ki, bunlar alınmadıkça yeniden tamir edilecek yeni eşyası yoktur. Gelelim iki zatın gönderilmesi meselesine. Bunlardan başka mahsus olarak Anadolu hat tamiratı mühendisi Necip Efendi bir de Eskişehir’den ustabaşı Mustafa Efendi gönderildi. Asıl mütehassıs bunlardır, eşyayı bunlar seçecekler ve bakacaklar, gerek haritasını ebadını tetkik edecekler, muvafık olanlarını alacaklar. Ancak, bu mesele mübayaa aşağı yukarı zannederim 150 bin liraya tebliğ olacaktır. 150 bin liralık bir mubaayıtı yalnız bir Necip Efendiye, bir mütehassıs veya ustabaşı Mustafa Efendiye bu parayı teslim etmeye ben cesaret edemem.”93 diyerek Mecliste cereyan etmekte olan tartışmalara cevap vermeye çalışmıştır. Mehmet Şükrü Bey; İsmail Fâzıl Paşa’nın Mecliste arz etmeye çalıştığı bu duruma karşılık, “Meclis bütçesinin bu kadar açık olduğu bir zamanda tasarrufa riayet etmenin”94 lazım olduğunu ve “kendilerinin mütehassıs olarak gönderdikleri bu zevata itimatları yoksa”95 itimat ettikleri kimseleri bu vazifeye vermelerinin daha uygun olacağını söylemiştir. Mehmet Şükrü Bey, daha sonra İhsan Bey ile birlikte “verilen izahat kâfi olmadığından Nafıa Vekâleti’ne âdemi itimat edilmesi” amacıyla gensoru vermişlerdir96.

İsmail Fâzıl Paşa oylamaya geçilmeden evvel sonradan gönderilen kişilerin kayrıldığına ilişkin suçlamalara karşın şu savunmayı yapmıştır: “Bu adamların kayrıldığı sözünü olanca kuvvetimle reddederim. Zira ben hiçbir zaman vatanıma, milletime zarar verecek bir meselede bulunmadım ki bu sefer de iki arkadaşıma beş-on para vermek suretiyle onları kayırayım da milletimi izrar edeyim. Eğer böyle olmuş olsa idi Sultan Hamid zamanında hiçbir vakit hiç biriniz benim kadar on yedi sene bu dağlarda sürünmezdi. Bu şerefimi muhafaza edin. İsterseniz itimat ediniz, isterseniz etmeyiniz. Binaenaleyh öyle Nafıa Vekili anlamadan, dinlemeden şu işi yapmış demek… Katiyen bu cehaleti kabul edemem. Sizin işinize gelmiyorsa âlâsını tayin edebilirsiniz. Ona bir şey diyeceğim yok. Ha şimdi mesele, bugün milletin başına çökmüş olan buhran-ı maliyi eğer bu dört bin lira, üç bin lira miktarındaki tahsisat ki bu da tamamıyla bir hüsnüniyete müpteni-mubayaatta bir suistimal olmasını bir fenalık olmasın diye vuku bulan bu maksat ve niyeti haliseyi başka maksada tebdil edecek olursanız bunu da olanca kuvvetimle reddederim. İşte benim söyleyeceğim

89 TBMM ZC, D.I, C.VI, s.429.90 Teklifin aslı için bkz., TBMM ZC, D.I, C.VI, s.430.91 TBMM ZC, D.I, C.VI, s.430.92 TBMM ZC, D.I, CVII, s.12; Anadolu Demiryolları için edevat satın almak üzere Avrupa’ya gidecek olan heyet için verilecek avans ve ilgili konularda Heyet-i Vükela’nın kararname sureti için bkz., TİTE Arşivi, K. 176, B.10, T. 23.12.1336.93 TBMM ZC, D.I, C.VII, s.11-12.94 TBMM ZC, D.I, C.VII, s.13.95 Bu esnada İsmail Fâzıl Paşa gerekçesini defalarca tekrarlamaktadır. “Efendim mesele o değildir. Başka adama emniyet edememek meselesidir. Ben başka adama emniyet edemem…” Bkz. TBMM ZC, D.I, C.VII, s.12.96 TBMM ZC, D.I, C.VII, s.17.

Page 16: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

260

bundan ibarettir. (Huz ma safa da, ma keder) artık başkasını isterseniz yapabilirsiniz.”97

Mustafa Kemal Paşa, üçüncü oturumda oylama sonuçlarını, “Nafıa Vekili İsmail Fâzıl Paşa Hazretlerine karşı 28 itimat, 2 müstenkif, 69 ademi itimat…”98 olarak açıklamıştır. Gensoru oylaması sonucu İsmail Fâzıl Paşa’nın Nafıa Vekilliği görevinden düşürülmesi 69 güvensizlik oyuna karşılık 28 güvenoyu ile gerçekleşecektir. İsmail Fâzıl Paşa’nın vekillik görevinden düşürülmüş olmasından sonra da demir yolu malzemesi alımına ilişkin suiistimal kuşkusu devam etmiş ve Meclis gündemine taşınmıştır. İtalya’dan demir yolu malzemesi satın almaları için görevlendirilen Süreyya Bey ve Dr. Mustafa Bey 22 Haziran 1338 (1922) tarihli Meclisin üçüncü oturumda yöneltilen eleştirilere cevap vermişlerdir. İlk olarak söz alan İbrahim Süreyya Bey, özetle şu ifadelere yer vermiştir:

“Harp sırasında idi. Acele, yani mubayat için bizi gönderdiler. Sonra burada münakaşa olmuş. Biz giderken 110 bin lira tahsisat verdiler. Bu parayı İtalyan frangı yaptılar, bize verdiler ve biz İtalya’da gittik ve tüccar olarak gittik. Bu parayı orada bankaya verdik banka üzerinden faiz yürüttük, yani menafini muhafaza ettik. Aynı zamanda alacağımız eşya için buradan bize bir liste vermişlerdi. Bu listede belki üç-dört yüz kalem eşya vardı. Orada aldığımız malları yağ vesaire gibi mallar dahil olmak üzere uzmanlara götürüyorduk ve bunların tahlillerini yaptırıyorduk. Raporları burada vardır. Nafıa İdaresine verdik. Biz buraya geldiğimiz zaman 1 100 000 frank kadar hesabatı buraya tamamıyla teslim ettik. Nafıa Vekaleti’ne verdik. Nafıa Vekâleti vasıtasıyla şimendiferin muhasebecisi hazır olduğu halde bu hesabat tetkik edilmiştir ve buna dair bize vesika vermişlerdir.”99

İfadelerden de anlaşılacağı üzere, listede yer alan demir yolu malzemelerinin ilgili faturaların teslim edildiği üzerinde durulmuştur. Bu ifadelerin ardından Mecliste “kâfi sesleri”nin yükselmiş olması İbrahim Süreyya Bey’in konuşmasının milletvekillerini tatmin ettiğini düşündürmektedir. İbrahim Süreyya Bey’in hemen ardından söz alan Dr. Mustafa Bey ise benzer ifadelere yer vererek herhangi bir şekilde suiistimalin olmadığı ve banka vasıtası ile kendilerine tahsis edilen paranın tutarını gösterir hesap cetvelinin ve bunun karşılığında alınan malların faturalarının Nafıa Vekâleti ve demir yolları idaresince muhafaza edildiği üzerinde durmuştur. Gerek İbrahim Süreyya Bey’in ve gerek Dr. Mustafa Bey’in Mecliste demir yolu malzemesi alımına ilişkin yaptıkları izahat milletvekillerince yeterli bulunmuş ve Meclis gündemine bundan sonraki tarihlerde alınmamıştır.

4. Vefatı

İsmail Fâzıl Paşa, bakanlık görevinin ardından “damar sertliği” hastalığı tanısı sonucu Ankara’nın sert iklimi nedeniyle buradan doktorlarının önerisiyle uzaklaştırılmak istenmiştir. Bu durumu Ali Fuat Paşa, şu şekilde izah etmiştir:

“Batı Cephesi Kumandanlığı’ndan ayrılmış, 21 Kasım 1920’de Moskova Büyükelçiliği’ne tayin olunmuştum. Hasta babamı yalnız başına bırakacaktım. İtiraf etmeliyim ki, işlerimin fazlalığından kendiyle lüzumu kadar meşgul olamamıştım. Doktorlar, Avrupa’yı veya İstanbul’u arzu etmediğine göre, Antalya’ya giderek bir müddet istirahat tavsiyesinde bulunmuşlardı. Mustafa Kemal bir kabine toplantısından sonra beni kenara çekerek:

-İsmail Fâzıl Paşa’nın sıhhi durumunu iyi görmüyorum. İstirahata çok ihtiyacı var. Fakat Ankara’dan ayrılmak istemiyor. Bir kere de siz ısrar ediniz. Demişti. Aynı ricayı babama iki üç defa tekrarlamıştım. Akşam buluştuğumuz zaman muhakkak suretle Almanya’ya gitmesini, annemi de yanına almasını söyledim.

97 Bkz. TBMM ZC, D.I, C.VII, s.17; Ayrıca bkz. TİTE Arşivi, K. 171, B. 6, T. 25.12.1336.98 TBMM ZC, D.I, C.VII, s.18, 27-28. 99 Bu hususta yapılan açıklamaların tam metni için bkz. TBMM GCZ, C. III, Ankara 1985, s.502-504.

Page 17: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

261

Biraz düşündü sonra:

-Hayır dedi. Ankara’dan ayrılmayacağım.

Sordum: -Neden babacığım?

-Ankara’da oturmaktan zevk duyuyorum. Ankara’dan ayrılacağım gün, veda ziyaretine gittiğim zaman, babamı fazla heyecanlı buldum. Yüzümden, gözümden öptü. İşte o zaman Ankara’da neden kalmak istediğini ilk defa açıkladı:

-Bu mukaddes mücadelenin zaferle neticelenmesini görmek müyesser olmazsa, beni bu milli iradenin merkezinde bir yere gömersiniz. Bu arzumu Mustafa Kemal’e de söyle. Bir oğlum sen isen bir oğlum da odur. Başımı öne eğdim. Ağlamamak için dudaklarımı ısırıyordum. Müteessir olduğumu anlar anlamaz konuyu değiştirdi.”100

Ali Fuat Cebesoy’un burada naklettiği gibi İsmail Fâzıl Paşa kendisine, sıhhati için Ankara’dan ayrılması yönünde yapılan telkinleri reddetmiş ve bu sebeple rahatsızlığı geçmemiştir. Rahatsızlığı giderek şiddetlenen İsmail Fâzıl Paşa, 18 Nisan 1921’de Ankara’da gözlerini hayata kapamıştır. Hacıbayram Dergâhı’nda toprağa verilmiştir. Ailesi “Cebesoy” soyadını almıştır101.

Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunda emeği geçen vefalı, üstün bilgi birikimiyle ve ahlakıyla millî değerleri en üst seviyede yaşamış olan İsmail Fâzıl Paşa; gerek askerî sahada gerekse devlet adamlığı ile günümüz devlet adamlarına örnek olabilecek donanıma sahiptir. Osmanlı Devleti’nin çöküş sürecine tanıklık etmiş olan İsmail Fâzıl Paşa devlet hizmeti yolunda ilk sınavını Karadağ Harbi’nde vermiştir. Tecrübelerini sınadığı son sınavı ise Millî Mücadele sırasında Nafia Vekilliği görevi olmuştur. İsmail Fâzıl Paşa’nın kırk yıllık süre içinde verdiği hizmeti mısralara şu şekilde aktarılmıştır:

“Arş-ı hüdaya yükseldi namı,

‘Gazi, şehid’ der tarih-i namı

Rahmet Allahî Rahmeten ve seâhu”102

5. Sonuç

İsmail Fâzıl Paşa, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerine tanıklık ettiği sırada mücadelenin merkezinde olmakla birlikte, devlet içinde yaşanan haksızlıklara ve devleti yıkıma götüren olaylara karşı çıkmış, ilerlemiş yaşına rağmen kendisini gelecekte milletin kurtuluşunu sağlayacak imkânların sağlanmasına adamıştır.

Meclis-i Mebusanın feshi üzerine Ankara’ya gelerek 23 Nisan 1920’de hazır bulunmuştur. İlk kurulan Vekiller Heyeti’ne, 3 Mayıs 1920’de Nafıa Vekili seçilmiştir. Üstlenmiş olduğu bu önemli görevinde olağanüstü tedbirli ve titiz davranmıştır. Millî Mücadele yıllarının hemen başlarında demir yollarında görevli gayrimüslimlerin aleyhteki faaliyetlerinin giderek arttığı dikkati çekmektedir. Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından hemen sonra işgal kuvvetlerince başlatılan gasp, zulüm ve yağmalara gayrimüslim gruplar da kurdukları teşkilatlarla katılmışlardır. İşgalci güçler bu doğrultuda, Türk milletinin

100 Cebesoy, Sınıf ..., s.106-107.101 Çoker, Türk Parlemento Tarihi, N.6, C.III, s. 970; “İsmail Fâzıl Paşa”, Türk Ansiklopedisi, C.20, Ankara, 1972, s.306.102 P. S., Güzide Serdarımız Ali Fuad Paşa ve Pederi Merhum (İsmail Fâzıl) Paşa, s. 21.

Page 18: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

262

işgallere karşı tepki göstermesini engellemeye yönelik çalışmalarını özellikle demir yolu ve haberleşme ağı üzerinde yoğunlaştırmıştır. Tüm bu girişimler ise kısıtlı imkânlar dâhilinde yapılmaya çalışılmıştır. Paşa bu hakikatlerden hareketle, Nafıa Vekilliği görevi süresince özellikle demir yollarının millî kuvvetlere geçmesi ve yeniden teşkilatlandırılması hususunda; gayrimüslimlerin yerine Müslüman memurların görevlendirilmesi doğrultusunda girişimlerde bulunarak demir yollarında millîleştirme siyasetini ilk kez hayata geçiren vekil olmuştur. Paşa, aleyhte hareket eden Yunanlı telgraf memurlarının yerlerine Müslüman unsurların görevlendirilmesi ve haberleşme dilinin Fransızcadan, Türkçeye çevrilmesi hususunda Erkan-ı Harbiye Umumiye Riyaseti nezdinde girişimlerde bulunmuştur. Bu girişimleri neticesinde millî güvenlik sağlanmıştır. İsmail Fâzıl Paşa’nın vekillik görevinin hemen sonrasında bu göreve gelen bürokratlarca da benzer nitelikte önlemler alınmaya devam edilmiştir.

İsmail Fâzıl Paşa’nın Nafıa Vekilliği görevi sırasında yaşanılan sıkıntıların başında demir yollarında kullanılan kömürün temini hususu gelmektedir. İsmail Fâzıl Paşa, İstanbul’un işgalinin hemen sonrasında Fransızların ve İngilizlerin, Eskişehir hattı üzerinde yaptıkları tahribatın buna neden olduğu üzerinde durmuştur. Bu duruma ilişkin olarak Müdafaa-i Milliye Vekili Fevzi Paşa’nın özellikle demir yollarının daha etkin kullanımı için gerekli olan linyit yataklarının cepheye yakın olmalarından dolayı ve askerî harekâtların bu bölgeden istifadeyi zorlaştırdığı yönündeki açıklaması yaşanılan sıkıntıları açıkça gözler önüne sermektedir. Bunun yanında, bu sıkıntıların aşılması için henüz işgale uğramamış yerlerde demir yolu için gerekli maden kaynaklarının çıkarılmasına ilişkin çalışmalar İsmail Fâzıl Paşa zamanında başlatılmıştır.

Bu dönemde işgalci güçler tarafından demir yolu ağının tahrip edilmesi ve önemli sayılabilecek mühimmata İngilizler tarafından el konulması üzerine İtalya’dan demir yolu malzemesi alımı yoluna başvurulmuştur. İsmail Fâzıl Paşa’nın Nafıa Vekilliğinden düşürülmesine ilişkin süreçte bu surette gelişmiştir. İsmail Fâzıl Paşa; İtalya’dan alınacak yedek parça işinde çok fazla titiz davranmasına rağmen, Karahisar Mebus Şükrü Bey’in verdiği gensorunun 25 Aralık 1920’de genel kurulda görüşülmesi sonunda, yapılan oylamada güvensizlik gösterilmesi üzerine bakanlık görevinden düşürülmüştür. Bu tarihten sonra rahatsızlığının artmasına rağmen Ankara’dan ayrılmamış, her fırsatta bu mukaddes mücadelenin zaferle neticeleneceğine inandığını sürekli ifade etmiştir.

Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunda emeği geçen vefalı, üstün bilgi birikimiyle ve ahlakıyla millî değerleri en üst seviyede yaşamış olan İsmail Fâzıl Paşa; gerek askerî sahada gerekse devlet adamlığı ile günümüz devlet adamlarına örnek olabilecek niteliklere sahiptir.

6. Kaynakça

6.1. Arşiv Belgeleri

Başbakanlık Osmanlı Arşivi

TBMM Arşivi

Millî Savunma Bakanlığı (MSB) Arşivi

TİTE Arşivi

6.2. Resmi Yayınlar

Atatürk’ün Samsun’a Çıkışı Kurtuluş Savaşı’nın Başlatılmasına Dair Belgeler, Genelkurmay Atase

Page 19: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

263

Başkanlığı yayınları, Ankara 1999.

Türk İstiklal Harbi, Mondros Mütarekesi ve Tatbikatı, Genelkurmay Harp Tarihi Dairesi Yay., Ankara, 1962.

Türk İstiklâl Harbi Batı Cephesi, Genel Kurmay Harp Tarihi yayını, C.II, 2’nci Kısım III.Bsk., Ankara, 1999.

Osmanlı Belgelerinde 1909 Adana Olayları, (Yay. Haz.: Recep Karacakaya vd. ), Cilt.2, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı, Yayın Nu: 113, Ankara 2010.

TBMM ZC, D.I, C. I-VII.

Meclis-i Mebusan, Zabıt Ceridesi, Devre 4, (İçtima-i Fevkalâde, 17 Şubat 1336).

TBMM Gizli Celse Zabıtları, C. I-III, Ankara 1985.

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Kuruluşundan Günümüze Hükümetler, Ankara 1998.

Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Sayı: 23, Belge: 603.

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı Zaman Dizini, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yay., Ankara 2004.

100 Soruda 1856-1914 Yıllarında Osmanlı Devleti’nde Siyasi Olaylar, Genelkurmay ATASE Başkanlığı Yayını, Ankara 2000.

Osmanlı Belgelerinde 1909 Adana Olayları, (Yay. Haz.: Recep Karacakaya vd. ), Cilt.2, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı, Yayın Nu: 113, Ankara 2010.

Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, Sayı 1, Genel Kurmay Başkanlığı Tarihi Dairesi yayını, Ankara 1952.

Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Genelkurmay ATASE yayını, S.109, Y.49, Ankara, 2000.

6.3. Makaleler ve Kitaplar

“Ahd-ı Milli Esasları”, İleri, 17 Şubat 1920, No:759

“Ahd-ı Milli Programı”, Vakit, 17 Şubat 1920, No:819.

“İsmail Fâzıl Paşa”, Türk Ansiklopedisi, C.20, Ankara, 1972.

“Meclis-i Mebusan’da Ruzname Harici İttihadcı Pervasızlığı”, Alemdar, 17 Şubat 1920).

“Misak-ı Milli Programı Sureti”, İkdam, 18 Şubat 1920, No:8269

Ahmad, Feroz, İttihat ve Terakki, Kaynak Yay., İstanbul 1986.

Akbulut, Dursun Ali, “Sivas Kongresi’nin Gündemi”, Sivas Kongresi I. Uluslararası Sempozyumu, Sivas İli, Sanat, Kültür ve Araştırma Vakfı yayını, Sivas, 2002.

Akın, Rıdvan, TBMM Devleti (1920-1923) Birinci Meclis Döneminde Devlet Erkleri ve İdare, İstanbul 2001.

Page 20: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

264

Akın, Rıdvan, TBMM Devleti (1920–1923) Birinci Meclis Döneminde Devlet Erkleri ve İdare, İstanbul 2001.

Akşin, Sina, İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, İstanbul, 1983.

Almaz, Ahmet, Atatürk’ün Hatıraları ( Büyük Gazi’nin Hatıarat Sahifeleri), Oku yayını., İstanbul, 2003.

Altuğ, Yılmaz, Türk İnkılap Tarihi (1919-1938), 8. Baskı, İstanbul 1997.

Altuğ, Yılmaz, Türk İnkılap Tarihi (1919-1938), 8. Baskı, İstanbul 1997.

Anderson, Matthew Smith, Doğu Sorunu 1774- 1923, Uluslar arası İlişkiler Üzerine Bir İnceleme, (Çev. İdil Esen), Yapı Kredi Yay., İstanbul 2000.

Armaoğlu, Fahir, 19. Yüzyıl Siyasî Tarihi (1789-1914), 2. Baskı, TTK Yay., Ankara 1999.

Arslantürk, Hakan. “Bir Osmanlı Paşasının Oğlu Mahmut Muhtar Paşa (1866-1935)”, Askeri Tarih Bülteni, S.50, Yıl:26, s. 159-230.

Artuç, İbrahim, Balkan Savaşı, Kartaş yayınları, İstanbul 1988.

Artuç, Nevzat, Cemal Paşa -Askeri ve Siyasi Hayatı-, TTK Yay., Ankara 2008.

Aslan, Yavuz, “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti (23 Nisan 1920-30 Ekim 1923)”, Türkler, Cilt: 16, Bölüm 77, Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002, s.37-56.

Atatürk, Mustafa Kemal, Nutuk-Söylev (1919-1920),(Yay. Haz. İsmail Arar, Uluğ İğdemir, Sami N. Özerdim) C. I-III, TTK yayını, Ankara 1999.

Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, T.İ.T. Enstitüsü yayını, Ankara, 1961.

Atay, Falih Rıfkı, Atatürk’ün Hatıraları, Ankara, 1965.

Atay, Falih Rıfkı. Atatürk’ün Bana Anlattıkları, İstanbul 1955.

Aydın, Mesut, “Yeni Türk Devleti ve Misak-ı Milli”, Türkler, C.16.

Ayın, Faruk-Göksu Erkan, “Birinci Cihan Harbi Öncesinde Türkiye”, Askeri Tarih Bülteni, Sayı: 51 (26 Ağustos 2001).

Babacan, Hasan, Mehmet Talat Paşa (1874-1921), TTK Yay., Ankara 2005.

Bayındır, Seda, Adana Ermeni İsyanı (1909), İstanbul 1997, (MÜ Türkiyat Araştırma Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi).

Bayur, Atatürk Hayatı ve Eseri 1, Ankara, 1965.

Bayur, Yusuf Hikmet, Türk İnkılabı Tarihi, 2. bsk., Cilt: 2, Kısım: 1, TTK Yay., Ankara 1983.

Bıyıklıoğlu, Tevfik, Atatürk Anadolu’da (1919-1921), TTK yayını, Ankara, 1959.

Bıyıklıoğlu,Tevfik vd., Türk İstiklal Harbi I, Mondros Mütarekesi ve Tatbikatı, Ankara 1962.

Cebesoy, Ali Fuat, Milli Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000.

Page 21: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

265

Cebesoy, Sınıf Arkadaşım Atatürk, Temel yayını, İstanbul 2000.

Çelik, Edip F., Milletler Arası Hukuk, C.I, İstanbul 1975.

Çoker, Fahri, Türk Parlamento Tarihi, TBMM Vakfı Yay., No: 6, Cilt: III, Ankara 1995.

Dallot, Louis, Siyasi Tarih, Tan Matbaası, İstanbul 1966.

Danişmend, İsmail Hakkı, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, Cilt: IV, Türkiye Yayınevi, İstanbul 1972.

Demirel, Ahmet, Birinci Meclis’te Muhalefet: İkinci Grup, 3. Baskı, İletişim Yay., İstanbul 2003.

Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, (Yay. Haz.: Aydın Sami Güneyçal), 25. Baskı, Aydın Kitabevi yay., Ankara 2008.

Driault, Edouard, Şark Mes’elesi, (Çev. Nafiz-Yay. Haz. Emine Erdoğan), 2. Baskı. Ankara 2005.

Ekincikli, Mustafa, “Milli Hâkimiyet sürecinde milli iradenin ortaya çıkışı”, Erzurum ve Sivas Kongreleri ve İnkılâp Tarihi Araştırma Uygulama Merkezi, Ankara, 2003, s.187-197.

Eldem, Vedat, Osmanlı İmparatorluğu’nun İktisadi Şartları Hakkında Bir Tetkik, TTK Yay., Ankara 1994.

Emir Ali Haydar, Türkiye İtalya Harbi Tarih-i Bahrisi, İstanbul 1339.

Ercoşkun, Tülay, “İsmail Fâzıl Paşa’nın (Cebesoy) Islahata Dair Görüşleri”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt: 26, Sayı: 42 (2007), s. 181-199.

Ergin, Ferudun, Atatürk Zamanında Türk Ekonomisi, Ankara 1977.

Goloğlu, Mahmud, Üçüncü Meşrutiyet, Ankara 1970.

Gotthard, Jaesckhe, Türk Kurtuluş Savaşı İle İlgili İngiliz Belgeleri, (Çev: Cemal Köprülü), TTK. Yay, Ankara, 1971.

Gökbilgin, M. Tayip, Milli Mücadele Başlarken Mondros Mütarekesi’nden Sivas Kongresi’ ne, C.II, Ankara 1959.

Güneş, İhsan, “Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nden Halk Fırkasına Geçiş”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 8, Cilt: III, (Mart 1987), s. 427–442.

Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, İlk Meclis Milli Mücadele’de Anadolu, İstanbul 1990.

İbrahim Abdüsselam Paşa, Yemen Seyahatnamesi ve Bitkisel Coğrafyası, (Yay. Yönetmeni: Işık Tabar Gençer), Pan Yay., 1. Baskı, İstanbul 2008.

İğdemir, Uluğ, Sivas Kongresi Tutanakları, 3. Baskı, TTK Yay., Ankara 1999.

İsmail Fâzıl Paşa, 92-93 Osmanlı-Karadağ Seferi, (Necm-i İstikbâl Matba’ası), İstanbul 1329.

İsmail Fâzıl Paşa, İslâhata Dâir Miitâla’ât-i Umûıniyye, Matba’a-i Osmanîye: Dersaâdet, 1329.

İsmail Fâzıl Paşa, Meşâhîr-i Askeriyemizden Bir Sahîfe, (Necm-i İstikbâl Matba’ası), İstanbul 1329.

Karal, Enver Ziya, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, İstanbul, 1964.

Page 22: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

266

Kasalak, Kadir, “Büyük Devletlerin Osmanlı Devleti’ne Karşı Takip Ettikleri Siyaset (1914-1918) II”, Askeri Tarih Bülteni, Genelkurmay ATASE Başkanlığı yay., Yıl: 24, Sayı: 46 (Şubat 1999).

Kaşıyuğun, Ali , “Enver Paşa’nın Orduyu Islah Çalışmaları 1914-1918”, Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Hatay 2009, s. 41. (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi.)

Kaya, Erol, “ Misak-ı Millinin Sınırları”, Türkler, C.16, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002.

Keleşyılmaz, “Birinci Dünya Savaşı’nda Ulusal Güvenlik ve Dil Bilir Eleman İhtiyacı”, Askeri Tarih Bülteni, ATASE Başkanlığı Yayını, Yıl: 25, Sayı: 48, (Şubat 2000), s. 143–147.

Keleşyılmaz, Vahdet, “Belgelerle Anadolu Kongreleri Öncesi Türkiye’den Bir Kesit”, Erzurum ve Sivas Kongreleri Sempozyumu (27-29 Mayıs 2002), Ankara 2003, s. 113-122.

Kırzıoğlu, Fahraettin, “Amerikan Mandasını Kimler İstiyor ve Kimler Nasıl Öneriyorlardı?”, BTTD, C. XII, S.67-68, (Nisan-Mayıs 1973).

Kili, Suna, Türk Devrim Tarihi, Türkiye İş Bankası Yay., İstanbul 2001.

Koca, Salim - Yalçın, E. Semih, “Mustafa Kemal Paşa’nın Dokuzuncu Ordu Müfettişliği’ne Tayininde Osmanlı Genel Kurmayı’nın Rolü”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C. X, Sayı:29 ( Temmuz 1994 ).

Kohn, Hans, Panslavizm ve Rus Millîyetçiliği, (Çev. Agah Oktay Güner), 3. Baskı, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayını, Ankara 1991.

Konukçu, Enver, “Erzurum ve Sivas Kongresi Günlerinde Ermeni Meselesi”, Erzurum ve Sivas Kongresi Sempozyumu, G.Ü. Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Araştırma Uygulama Merkezi, Ankara 2003, s.37-44.

Kurat, Akdes Nimet, “Panslavizm” , AÜDTCF Dergisi, C.XI, S.2-4, (Haziran-Aralık, 1953), s.241-278.

Kurat, Akdes Nimet, Türkiye ve Rusya, Ankara 1990.

Kurat, Yuluğ Tekin, “1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi’nin Sebepleri’’, Belleten, C.XXVI, S. 103, TTK Yayını, Ankara 1962.

Kurat, Yuluğ Tekin, Osmanlı İmparatorluğu’nun Paylaşılması, Ankara 1976.

Kuzuoğlu, M. Fahrettin, Bütünüyle Erzurum Kongresi, Ankara 1993.

Omurtak, Salim vd., “ Atatürk” Maddesi, İslam Ansiklopedisi, C.I, İstanbul,1993

Orbay, Rauf, Cehennem Değirmeni Siyasi Hatıralarım, C.I, İstanbul 1993.

Ortaylı, İlber, Osmanlı İmparatorluğu Alman Nüfuzu , İletişim Yay., İstanbul 1998.

Osmanlı Ansiklopedisi, C.VI, İz yayınları, İstanbul 1966.

Osmanlıca Türkçe Sözlük, ( Kollektif eser) Cihan yayınları, İstanbul, 2003.

Özçelik, Ayfer, Ali Fuat Cebesoy, Akçağ yayınları, Ankara 1993.

Page 23: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

267

Özçelik, Ayfer, Ali Fuat CEBESOY, Hayatı ve Faaliyetleri, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Ankara 1989. (Basılmış Doktora Tezi).

Özkaya, Yücel, “İstanbul’un İşgali Üzerine Aydınların İstanbul’dan Ankara’ya Kaçışı Olayı”, Atatürk Araştırma Dergisi, Sayı: 13, Cilt: V, (Kasım 1988), s. 127–143.

P. S., Güzide Serdarımız Ali Fuad Paşa ve Pederi Merhum (İsmail Fâzıl) Paşa, Orhaniye Matbaası, (Basım Yılı Belirtilmemiş).

Pakalın, Mehmet Zeki, Sicil-i Osmani Zeyli, (Yay. Haz.: M. Metin Hülagü), C. 10TTK Yay., Ankara 2008.

Saray, Mehmet, Rus İşgali Devrinde Osmanlı Devleti İle Türkistan Hanlıkları Arasındaki Siyasi Münasebetler (1775-1875), İstanbul 1985.

Sarıkoyuncu, Ali, “Şark Meselesi ve Tarihsel Gelişimi”, Askeri Tarih Bülteni, Genelkurmay ATASE Başkanlığı yay., Yıl: 19, Sayı: 36 (Şubat 1994), s. 1-22.

Sedes, İ. Halil, 1876-1877 Osmanlı Karadağ Seferi, Askerî Matbaa, İstanbul 1936.

Sedes, İ. Halil, 1876-1878 Osmanlı- Rus Savaşları Bosna Hersek ve Bulgaristan İhtilalleri, İstanbul, 1946.

Selek, Sebahattin, Milli Mücadele, Cilt: II, İstanbul 1970.

Shaw, Stanford-Shaw, Ezel Kurat, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, Reform, Devrim ve Cumhuriyet Modern Türkiye’nin Doğuşu (1808-1975) (Çev.: Mehmet Harmancı), C.II, E. Yayınları, İstanbul 1983.

Sonyel, Salahi Ramazan, “İngiliz Gizli Belgelerine Göre Adana’da Vukubulan Türk-Ermeni Olayları (Temmuz 1908-Aralık 1909)”, Belleten, C. LI, S. 201, Aralık 1987, s. 1241-1289.

Süer, Hikmet, 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi Balkan Cephesi, 2. Baskı, Genelkurmay ATASE Başkanlığı Yayını, Ankara 2004

Sükan, Şadi, Türk Silâhlı Kuvvetleri Tarihi Osmanlı Devri 1877-1878 Osmanlı Rus Harbi Kafkas Cephesi Harekâtı, Cilt II, Genelkurmay ATASE Başkanlığı Yay. Ankara 1985.

Şıvgın, Hale, Trablusgarp Savaşı ve 1911-1912 Türk İtalyan İlişkileri, Ankara 1989.

Talat Paşa’nın Anıları, (Yay. Haz. Alpay Kabacalı), İstanbul 2000.

Tansel, Sebahattin, Mondrostan Mudanya’ya Kadar, C.I, Ankara, 1991.

Tunç, Salih, “Mütareke Dönemi Aydınlarından Müderris Ahmet Selahattin Bey’in İstiklalci Fikirleri, Askeri Tarih Bülteni, Y.26, S.50, (Şubat 2001).

Turan, Mustafa, Milli Mücâdele’de Siyasî Çözüm Arayışları (30 Ekim 1918-24 Temmuz 1923), 2. bsk., Ankara 2005.

Türkmen, İsmet, “I. TBMM Hükûmeti Döneminde İsmail Fâzıl Paşa’nın Nafıa Vekilliği Görevi (1920-1921), Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: X, Sayı: 3, Aralık 2008, s. 135-158.

Türkmen, İsmet, “İsmail Fâzıl Paşa’nın 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi’nin Kahramanlarına Dair Değerlendirmesi”, Tarihin ve Tarihçinin İzinden –Kâzım Yaşar Kopraman Armağanı-, Türk

Page 24: YOZGAT MEBUSU İSMAİL FAZIL PAŞA’NIN NAFIA VEKİLLİĞİ …2 Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel yayınları, İstanbul 2000, s. 48; İsmail Fâzıl Paşa’nın

268

Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay., Ankara 2014, ss. 324-342.

Türkmen, Zekeriya, “Esaretten Özgürlük ve Bağımsızlığa Uzanan Yolda Mustafa Kemal Paşa”, Silahlı Kuvvetler Dergisi, Yıl: 21, Sayı: 372, (Nisan 2002).

Uçarol, Rifat, Siyasi Tarih (1789-2001), 7. Baskı, İstanbul 2008.

Unat, Faik Reşit, Tarih Vesikaları Dergisi, C.I., S.I, (Haziran 1941).

Yalçın, E. Semih – Koca, Salim, Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya Geçişi, Berikan Yay., Ankara 2005.

Yılmazçelik, İbrahim - Özdem, Ali Gökçen, “İsmail Fâzıl Paşa’nın Kaleminden 1292-1293 (1876-1877) Osmanlı-Karadağ Seferi”, On Dördüncü Askerî Tarih Kongresi (3-7 Aralık 2012) –Sunulmayan Bildiriler-, ATASE Daire Başkanlığı Yayınları, ss. 3-38.

Yüceer, Saime, “Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a Çıkışı ve Geri Çağrılışı Üzerine Bir İnceleme”, Askeri Tarih Bülteni, Yıl:26, Sayı:51. (Ağustos 2001).

Zürcher, Erik Jan, Milli Mücadele’de İttihatçılık ( Çev.: Nüzhet Salihoğlu ), İstanbul, 1987.