yeşil İnci 2

11
Çevremizi korumak için milletçe hareket etmeliyiz. Güneş; hayatımıza ışık veriyor! Güneş olmasaydı bu fotoğraf bu kadar güzel çıkar mıydı? Orhaniye Đnci Narin Yerlici Đlköğretim Okulu Çevre Bülteni Formları doldurmak zor. Bazen duvarları bazense direkleri sıra yerine kullandık. Yeşil Đnci Sabahı sabah yapan nedir? Bizler için güzel bir günün tarifi nasıldır? Bir çoğumu- zun aklına güzel bir gün tanı- mı içinde güneş birinci sırada gelir. Şöyle masmavi bir gök- yüzü, parlayan ama yakma- yan bir güneş hangimizin içini kıpırdatmaz. Hele birde kuşların cıvıltıları varsa… Ormanlar, denizler ve onla- rın içlerinde barındırdıkları tüm canlılar, hepsi bizim için o kadar faydalı ve vazgeçil- mezlerdir ki onları koruma- mız gerekir. Tüm bunların yanında bizleri ısıtan, bitkile- re hayat veren güneş için bir koruma gerekmez. O karşı- lıksız para veren tefeci gibi- dir. Bizden tek istediği, bekli- de sadece değerini bilmemiz- dir. Isıttığı sularıyla, can ver- diği hayatlarla tüm bunların ötesinde ruhumuzu heyecan- landıran ışıklarıyla bizi aydın- latır. Yüzyıllardır sıkılmadan, usanmadan şaşmaz bir doğ- rulukla bize sabahı getirir, içimizi ısıtmaya, hatta gecele- rin karanlığından bizi bir nebze olsun kurtaran Ay’a ışığını sunmaya devam eder. Güneşsiz gözlerimizin bile bir anlamı yok! Enerjisinden, ışığından, sı- caklığından faydalandığımız güneşin en azından değerini bilmek gerekir. “Gün doğ- madan neler doğar” sözü o kadar umut doludur ki hep en umutsuz anlarda söylenir. Peki, ya güneş olmasaydı? Gene diyebilecek miydik? Güneşi Uyandıralım Okulumuza komşu köyümüz- den gelen öğrenciler köyümü- zü yeterince tanımıyorlardı. Bizde onlara bir sürpriz hazır- layıp gezi düzenledik. 3/A sınıfı öğrencileri ve Turgut Köyü’nden gelen öğrencilerle köyümüzü gezdik. Sadece gezmekle kalmayıp köyümüz- deki ağaç, çiçek ve diğer otla- rın isimlerini hazırladığımız formlara yazmalarını istedik. Sonuç ise harikaydı. Çoğu öğrencimize 1 sayfa yetme- mişti bile. Hava soğuk, gezi yorucu olsa da yaşananlar içimizi ısıtmaya yetmişti. Köyümüzü Geziyoruz! Yeşil Đnci Mayıs 2008 Sayı 2 Çevresel Atıklar : Plastikler 2 Gezginci : Bozburun 2-3 Denizleri Nasıl Korumalıyız ? 3 Hikaye: Çevreci Yeliz 4 Çevremizdeki Ağaçlar : Çam 5 Fotoğraf Karesi 10 Sizden Gelenler Bulmaca 11 11 Kyoto Protokolü Asparan Gezisi 6 6 Ağaç Nasıl Dikilir? 8 Doğanın Đncileri:Karatavuk Çiçekçi: Nergis 9 9 Çevre Örgütleri : Tema Köyümüzü Ağaçlandırıyoruz 7 7 Bu sayıda: Ayrıntı Plastik atıklar hakkın- da öneriler. Sayfa 2’de Nergis adı nereden geliyor? Sayfa 9’da Çam ağacını yeniden tanıyoruz. Sayfa 5’te Siyah güzellik: Kara- tavuk. Sayfa 9’da Bulmaca. Sayfa 11’de

Upload: cihan-sen

Post on 25-Mar-2016

232 views

Category:

Documents


4 download

DESCRIPTION

Yeşil İnci Çevre Dergisinin 2. Sayısı.Tamamı öğrenciler tarafından hazırlanmıştır.A bulletin about environment and fully prepared by students

TRANSCRIPT

Page 1: Yeşil İnci 2

Çevremizi korumak için milletçe hareket etmeliyiz.

Güneş; hayatımıza ışık veriyor!

Güneş olmasaydı bu fotoğraf bu kadar güzel çıkar mıydı?

Orhaniye Đnci Narin Yerlici Đlköğretim Okulu Çevre Bülteni

Formları doldurmak zor. Bazen duvarları bazense direkleri sıra

yerine kullandık.

Yeşil Đnci

Sabahı sabah yapan nedir?Bizler için güzel bir günün tarifi nasıldır? Bir çoğumu-zun aklına güzel bir gün tanı-mı içinde güneş birinci sırada gelir. Şöyle masmavi bir gök-yüzü, parlayan ama yakma-yan bir güneş hangimizin içini kıpırdatmaz. Hele birde kuşların cıvıltıları varsa…

Ormanlar, denizler ve onla-rın içlerinde barındırdıkları tüm canlılar, hepsi bizim için o kadar faydalı ve vazgeçil-mezlerdir ki onları koruma-mız gerekir. Tüm bunların yanında bizleri ısıtan, bitkile-re hayat veren güneş için bir koruma gerekmez. O karşı-lıksız para veren tefeci gibi-dir. Bizden tek istediği, bekli-de sadece değerini bilmemiz-

dir. Isıttığı sularıyla, can ver-diği hayatlarla tüm bunların ötesinde ruhumuzu heyecan-landıran ışıklarıyla bizi aydın-latır. Yüzyıllardır sıkılmadan, usanmadan şaşmaz bir doğ-rulukla bize sabahı getirir, içimizi ısıtmaya, hatta gecele-rin karanlığından bizi bir nebze olsun kurtaran Ay’a ışığını sunmaya devam eder. Güneşsiz gözlerimizin bile bir anlamı yok!

Enerjisinden, ışığından, sı-caklığından faydalandığımız güneşin en azından değerini bilmek gerekir. “Gün doğ-madan neler doğar” sözü o kadar umut doludur ki hep en umutsuz anlarda söylenir. Peki, ya güneş olmasaydı? Gene diyebilecek miydik?

Güneşi Uyandıralım

Okulumuza komşu köyümüz-den gelen öğrenciler köyümü-zü yeterince tanımıyorlardı. Bizde onlara bir sürpriz hazır-layıp gezi düzenledik. 3/A sınıfı öğrencileri ve Turgut Köyü’nden gelen öğrencilerle köyümüzü gezdik. Sadece gezmekle kalmayıp köyümüz-

deki ağaç, çiçek ve diğer otla-rın isimlerini hazırladığımız formlara yazmalarını istedik. Sonuç ise harikaydı. Çoğu öğrencimize 1 sayfa yetme-mişti bile. Hava soğuk, gezi yorucu olsa da yaşananlar içimizi ısıtmaya yetmişti.

Köyümüzü Geziyoruz!

Yeşil Đnci Mayıs 2008

Sayı 2

Çevresel Atıklar : Plastikler 2

Gezginci : Bozburun 2-3

Denizleri Nasıl Korumalıyız ? 3

Hikaye: Çevreci Yeliz 4

Çevremizdeki Ağaçlar : Çam 5

Fotoğraf Karesi 10

Sizden Gelenler

Bulmaca

11 11

Kyoto Protokolü

Asparan Gezisi

6

6

Ağaç Nasıl Dikilir? 8

Doğanın Đncileri:Karatavuk

Çiçekçi: Nergis

9

9

Çevre Örgütleri : Tema

Köyümüzü Ağaçlandırıyoruz

7

7

Bu sayıda:

Ayrıntı

• Plastik atıklar hakkın-

da öneriler. Sayfa 2’de

• Nergis adı nereden

geliyor? Sayfa 9’da

• Çam ağacını yeniden

tanıyoruz. Sayfa 5’te

• Siyah güzellik: Kara-tavuk. Sayfa 9’da

• Bulmaca. Sayfa 11’de

Page 2: Yeşil İnci 2

Bir kez kullanılıp atılan değil tekrar tekrar kullanılabilen ürün-

leri tercih etmeliyiz

Tuğçe AKDENĐZ Merve YAMAN

Hedefimiz Bozburun’a biraz olsun yeşil renk katabilmek

Gezginci: Yeşil Bozburun

Aslı TUNCEL Burcu ÖZDEMĐR Tijen ŞENGÜL

çiçeklere dönüp dönüp bak-maktan kendimizi alamıyor-duk. Bunu tamamen zıt bir görüntü oluşturan yer yer etrafa fırlatılmış çöpler, bu güzellikleri bir anda kirleti-yordu adeta. Đnsanı korkutan bu olay karşısında seyirci kalamazdık. Bu nedenle de birçok kaynaktan atıklarla ilgili bilgiler araştırmaya ka-rar verdik. Bunların arasında da en çok ilgimizi çeken plastik atıklar oldu. Çünkü gördüklerimizin çoğu plas-tikten yapılmıştı. Şimdi sizle-ri bu konuda aydınlatmak istiyoruz. Plastik, uzun yıllardır kullanı-lıyor ve hayatımızda bir çok kullanım alanına sahip. Ama işi bittiğinde hızla yok edile-mediği için, çevre kirliliğinin artmasına sebep olmakta. Plastik atıkların kullanılma-sında işte size tavsiyelerimiz! Plastik atıkları yok etmenin bir yolu plastiklerin toplana-rak yakılması ise de, bu hem pahalı bir işlemdir, hem de zehirli gazların açığa çıkması-na sebep olmaktadır.

•Plastikleri yok etmekten çok düzgün kullanmalıyız. Mümkün olduğunca geri dönüşümlü plastikleri seç-meliyiz •Plastik bardak, tabak vb. şeyler yerine cam ürünler kullanıp, yıkayarak daha az atık oluştururuz •Okulumuzda ya da evimiz-de plastik atıkları diğerlerin-den ayırarak geri dönüşümü-nü kolaylaştırabiliriz. •Okullarda da bu konuda çalışmalar yapılmalı, hepimi-zin bilgilenmesi için gerekli etkinlikler düzenlenmeli ve her zaman duyarlı olmalıyız. Plastik hakkındaki bilgileri yenilemek için sadece kay-naklardan yetinmek yeterli değildir. Biraz da görüp öğ-renmek gereklidir. Bu bilgi-ler hafızamızda sadece bilgi olarak değil bir anlam ifade ederek kalırsa daha iyi olur. Bu yüzden öğrendiklerimizi uygulayalım ve arkadaşları-mızda anlatıp onları bilgilen-direlim.

Çevresel Atıklar: Plastikler Günlerin uzayıp hiç bitme-yecek gibi olduğu günlerde kardeşimle rüzgarın esintiy-le nazlı nazlı sallanan o gü-zel dalların altında yürümek çok hoşumuza giderdi. Ta-biat ananın o güzel yuvası-na girdiğimizde; sallanan, sanki bir yandan da bize gülümseyen, yeşil kollarının altında gözlerimiz kapanı-yor ve adeta kendimizden geçiyorduk. Doğa o kadar masum ve güzeldi ki bizi her seferinde etkilemeyi başarıyordu . Ne yazık ki her şeyin bir sonu olduğu gibi bugünün de sonu gelmişti. Güneş yüzündeki o masum ve üzgün ifade ile dağların arkasına doğru gidiyordu. Bizi büyüleyen o yeşil gü-zellik artık kırmızıya dönü-şüyordu. Bu demek oluyor-du ki eve gitme vakti gel-mişti. Gitmek bize zor geli-yordu çünkü her şey çok güzeldi. Yavaş yavaş tabiat ananın kucağından ayrılır-ken yolun bir kenarında yer alan çimler ve rengârenk

1. Şişeler

2. Naylon torbalar

3. Tek kullanımlık bardaklar

Sayfa 2 Yeş i l Đnc i Sayı 2

Öğretmenimiz bir yeri yeşerte-ceğimizi söylediğinde içimizde büyük bir mutluluk uyandı. Hepimiz seçilmek için adeta birbirimizle yarıştık. Yeşertile-cek yer Bozburun’du. Boz bu-runu yeşil burun yapmak için elimizden geleni yapacaktık Bozburun’a doğru yol alırken elimizdeki kartonlara okulumu-zun ismini yazdık. Bozburun’a yaklaşık yarım saatte ulaştık. Tören yaklaşık bir saat sürdü. Daha sonra ağaçlarımızı dik-mek için açılmış olan yerlere gittik. Ağaçları dikerken gözü-müzdeki ışıltılar sevincimizi belli ediyordu. Bir annenin

çocuğuna bağlandığı gibi bizde ağaca bağlanmıştık. Đçimizde annelik duygusu belirdi. Çünkü annenin çocuğuna verdiği yaşa-mı bizde ağaca verecektik. Ba-zılarımızın ilk defa kendi elle-riyle diktiği bir ağacı olacaktı. Bunu anlamak hiç de zor değil-di. Aynı duyguyu biz de hisse-diyorduk. Fidanları dikerken onları incit-memeye özen gösteriyorduk. Bildiğiniz gibi bir ağaç on iki insanın oksijenini üretir ve bu yüzden bize verdiği yararları göz önünde bulundurarak on-ları daha bir özenle diktik. Ağaçlar; kullandığımız kâğıttan

tutun da yaşamımızın bir par-çası olan aldığımız oksijene kadar bizlere birçok şeyi sağlı-yor. Ormanları korumak bizle-rin elinde. Günümüzde, özel-likle yaz aylarında çıkan orman yangınları hepimizi üzüyor. Đnsan nasıl üzülmez ki: Bir düşünün, kendi diktiğiniz,onu yaşama sunduğunuz, kendi ellerinizle büyüttüğünüz ağaç gözünüzün önünde kül olup gidiyor.Ne kadar acı bir durum. Bize verilen fidanları dikerken onları nasıl dikeceğimizi de öğrenmiş olduk. Ağaç dikerken yardımcı olan görevlilerin an-lattıklarından aklımızda kalan-

En Çok Kullanılan Plastikler

Page 3: Yeşil İnci 2

•Fabrikaların hepsinde zorunlu olarak arıtma tesisleri kurulmalı •Özellikle turistik yerlerdeki lokantalar ve iş yerleri atık sularını arıtmalı

Deniz kıyılarındaki çöpleri toplamak kolay ama asıl kirlilik

denizin gözle görünmeyen kısmında !

Rukiye EVCAN Yavuz ŞAHĐN

Denizleri Nasıl Korumalıyız? Dünya yüzeyinin yaklaşık %70’ ini denizler ve sular kaplar. De-niz hem insanlar için önemli bir yere sahiptir hem de deniz canlı-ları için yaşam olanağı sağlar. Deniz doğal bir güzellik olarak hep hayatımızdadır.Yaz ayları kumsallarda dolaşmayı, denizin manzarasını seyretmeyi, dalgala-rın sesini dinlemeyi o kadar çok yaparız ki. Bunaldığımız anlarda kumsalda yürüyerek ve denizin o eşsiz manzarasına bakarak dalgaların sesini dinlerken bir anda bütün sıkıntılarımızı unu-turuz. Manzaraya bakarken ha-yallere daldığımız anda ve dalga-larla birlikte gelen kuş seslerine kendimizi kaptırmışken, yüzen şişeler, ne olduğu belli olmayan atıklar görsek dikkatimiz dağılır, hayal kurmayı bırakırız herhalde. Bir daha belki kirli diye oraya gelmeyiz. O masmavi denizin kirlenmesini görmek hiç hoş olmasa gerek. Denizlerimiz günden güne kir-lenmekte ve eski güzelliğini yitirmektedir. Denizlere çöp atılmasıyla, kanalizasyon atıkları-nın denize bırakılmasıyla, deniz taşıtlarının atıklarını denize bı-rakmasıyla ve daha birçok nede-nin zamanla büyümesiyle deniz-lerimiz kirleniyor. Köyümüzdeki çoğu aile deniz

turizmiyle ilgileniyor, ondan para kazanıyor. Bu yüzden de-niz turizmi köyümüz için önem-li bir yere sahip ve bir gelir kay-nağı durumunda. Göz göre göre kirletmeye devam etmekle gele-ceğimizi kendi ellerimizle tehli-keye atıyoruz… Denizi kirleten etmenleri şöyle sıralayabiliriz: •Televizyonlardan gördüğümüz gibi fabrikalardan gelen kanali-zasyon atıklarının bırakılması •Teknelerden sızan yağ, petrol gibi atıklar •Denizlere fırlatılan her türlü plastik, kâğıt ya da metal çöpler •Kanalizasyonların arıtılmadan denizlere aktarılması Denizin kirli olmasından dolayı sudaki tüm oksijen tükendiği için suda oksijenle yaşayan za-rarsız bakteriler ölür. Suda yal-nızca oksijensiz yaşayan hastalık yapıcı bakteriler kalır. Bu da denizdeki canlıları öldürmeye yetmektedir. Böylece canlılara yaşam olanağı sağlayan deniz artık onları yaşatmamaktadır. Deniz kirliliği en çok deniz can-lılarına zarar vermektedir. Bir-çok balık ve deniz canlısı türü yok olmak üzere. Bu önemli sorunu yok etmek için yapılacak en önemli şey denizi sadece yüzülecek yer olarak görmemek-

tir. Denizde yüzmek çok eğlen-celidir. Hatta yazın bunaldığı-mız zamanlarda, kendimizi denizin serin sularına bırakırız. Yaz aylarının vazgeçilmezi diyebiliriz denizde yüzmeyi. Bizi oldukça rahatlatır ama sadece öyle görülmemelidir. Biz bu alışkanlığımızı değiştir-mezsek çevremiz, denizimiz fazlasıyla zarar görür. O zaman da zaten denizin kirliliğinden dolayı o serin sulara kendimizi bırakmak istemeyiz. Kim kirli bir denizde yüzmek ister ki? Çözüm için en basitinden baş-lamalıyız: •En azından denizin dışını, kumsalları temiz tutabiliriz. •Ama en önemlisi de bu konu-da duyarlı bir birey olmaktır. •Gemiler sürekli olarak kontrol edilmeli •Okullarda çevre ile ilgili ders-ler konulabilir. Kirliliği biz yaratıyoruz, en azından biraz düşünerek duyar-lı insanlara saygılı olalım, des-tek verelim. Hep birlikte bu sorunu çözelim. Çünkü Biz bugünün çocukları olarak te-miz bir dünya istiyoruz. Çünkü biz bugünün çocukları olarak güzel bir dünyada yaşamak istiyoruz…

Sayfa 3 Yeş i l Đnc i Sayı 2

ları size sunmak istiyoruz. Bir gün siz ağaç diktiğiniz de bu bilgilere ihtiyacınız olacak :

* Fidan poşetinden çıkartın

* Fidanın alttan sarkan kıvrıl-mış köklerinin 2-3 santimini bıçakla kesin.

* Fidanı çukura yerleştirin.

* Çukuru fidan toprağının sevi-yesine kadar toprakla doldu-run.

* Đki ayağınızla fidan etrafını hafifçe bastırın.

* Can suyu vermeyi unutma-yın.

* Yılların geçmesini bekleyin…

Not: Resimli anlatım için sayfa 8 ‘e bakın.

Ağaç dikim ekibimiz iş başında

Toprağın koynuna bıraktığı-mız fidana, hayat öpücüğünü

can suyu ile veriyoruz.

Ağaç diktikten sonra parkta eğlenmek, güzel bir yemeğin

üstüne tatlı yemek gibiydi.

Öneriler

Page 4: Yeşil İnci 2

Rukiye ÇOBAN

Rukiye ERSOY

Çöpler, kokusuyla çamların o güzel, temiz havasını da kirlet-

mekteydi.

Beş kafadar ertesi günün heye-canıyla neşeyle evlerine gitti.

Yeliz imdaaat diye bağırıyordu.

Yeliz, küçük yaşında olmasına rağmen çevreyi çok seven birisiydi. Bu özelliği de çevre mühendisi olan çok sevdiği dayısından geçmişti. Çevrede çöp görünce hemen alıp çöp kutusuna atardı. Bir gün yol-da yürüyordu. Giderken çöp-ler gördü. Çöpleri alabildiği kadar aldı. Ancak yakınlarda bir çöp kutusu yoktu. Çöple-rin birazını cebinde birazını da yanındaki torbaya doldurdu. Neredeyse çöpleri bir saat yanında taşıdı. Çöpleri çöp kutusuna attı. Artık içi rahattı. Çöpleri atarken, yakınlarda bir adamın sigara içmekte olduğu-nu gördü. Onu bir süre izledi ve sigara izmaritini yere attığı-nı görünce uyarmak için yü-rüdüyse de bir türlü adamı uyaramadı, azarlayacağından korktu. Adam uzaklaşınca gidip izmariti söndürdü. Yeliz, yine çok sevdiği orman yolunda yürüyüşe çıkmıştı. Ancak gezerken etrafın çöp dolu olduğunu görünce canı sıkıldı. Yeliz çöplerin çevre için ne kadar büyük bir sorun olduğunu biliyordu. Çöpler, kokusuyla çamların o güzel, temiz havasını da kirletmek-teydi. O, böyle güzel bir or-manın hatta böyle güzel bir ülkenin bu şekilde kirlenmesi-ne izin veremezdi. Yeliz gibi gençler böyle yaparsa… Yap-mamalıydı. Bunun için hemen bir şeyler düşündü. Yeni fikrin verdiği heyecanla hemen en yakın arkadaşlarına gidip an-lattı. Arkadaşları bunu isteme-diler. Hepsi bahaneler yaratı-yordu: - O çöp bizim değil. Atanlar toplasınlar. - Çöpleri toplayamam; çünkü çok pisler. Daha bir sürü bahane uydur-dular. Hiçbirinin gitmek için isteği yoktu. Ama Yeliz o ka-dar ısrar etti ki sonunda kabul etmek zorunda kaldılar. Çün-kü Yeliz söylediği hiçbir söz-den dönmezdi. Çöpleri topla-

maya karar verdiler; bunun için malzeme gerekiyordu. Malze-meleri kararlaştırmak için o gece beş kafadar Yeliz’lerin bahçede toplandı. Hava o kadar aydınlık-tı ki sanki doğa ana ve ay onlara yardım ediyordu. Ay günlerdir saçmadığı ışığı onlar için sakla-mıştı. Hepsi ailesine Yelizlerde ders çalışacaklarını, Yeliz de arkadaşlarıyla dışarı çıkacağını söyleyecekti.Yalan söylemenin kötü bir davranış olduğunu biliyorlardı; ancak ailelerine çöp toplamaya gideceklerini söyler-lerse aileleri buna izin vermeye-bilirdi. Yeliz, önceden gerekli malze-melerin bir listesini çıkartmıştı. Listede çöp torbası, temizlik eldiveni gibi araçlar vardı. Bir de herkes yiyecek getirecekti. Çün-kü geç kalabilirlerdi. O gün beş kafadar yataklarına erken gitti; çünkü yarın yorula-caklarını biliyorlardı. Ama uyu-yamadılar. Đçlerinde korkuyla karışık bir heyecan vardı. Yarın ne olacaktı? Bilmiyorlardı. Sade-ce yarını bekleyeceklerdi ve göreceklerdi. O gün tan yeri ağarırken yola koyuldular. Sabah ormana var-dılar. Đlk işleri çöpleri nasıl top-layacakları oldu. Đki grup ola-caklardı. Birinci grupta Yeliz ve Tarık; ikinci grupta ise Seda, Ekin ve Murat olacaktı. Topla-yacakları çöpleri geri dönüştür-mek için de cam, plastik, kâğıt olarak ayıracaklardı. Bunları ayarladıktan sonra iki grup çok uzaklaşmamak şartıyla iki tarafa ayrıldılar. Bu işlerini daha da kolaylaştıracaktı. Yeliz ve Tarık’ın gittiği yerde çok çöp vardı. Çünkü orası bir piknik alanıydı. Gelen ziyaretçi-ler yedikleri, içtikleri yiyecekle-rin çöplerini buraya atıyorlardı. Attıkları çöp yetmiyormuş gibi birkaç sene önce söndürmeden attıkları mangal kömürü yangın çıkartmıştı. Neyse ki oradan geçen iki köylü yangını büyüme-den söndürmüştü. Söndürmüş-tü söndürmesine ama yine de

orman bu yangından zarar gör-müştü. Sadece orman değil, bunun yanında hayvanlarda zarar görmüştü. Yeliz yangından birkaç gün sonra ormana gittiği zaman yanmış birkaç hayvan görmüştü. Buna çok üzülse de elinden hiçbir şey gelmemişti. Tarık ve arkadaşları çöplerin çokluğunu gördükçe ne kadar büyük bir yanlıştan döndükleri-nin farkına varıyorlardı.Atılan çöpleri topladıklarında o kadar çöp çıktı ki onları taşıyamadılar. Taşıyamadıkları için de torbaları orada bıraktılar. Vakit öğleyi geçti. Đki grupta acıkmıştı. Birbirlerini bulmaları gerekiyordu. Bunun için bağıra-rak ormanın içinde ilerlediler. Beş dakika sonra birbirlerini bulduklarında, yorgunlukla ol-dukları yere oturdular. Yemek yiyecek halleri bile yoktu. Birkaç saat dinlendiler, yemeklerini yediler. Kalkmak istemedikleri halde kalkmak zorunda kaldılar. Çünkü saat ilerliyordu. Hepsi yorgun ve bitkindi. Yine grup halinde ayrıldılar. Birkaç saat sonra burada buluşacaklardı. Hepsi çöpleri toplayabildikleri kadar topladılar. Saatler geçiyor-du. Hepsi bir an önce evlerine dönmek istiyordu.Yine buluşa-cakları yere dönmek için yola çıktılar. Seda, Ekin ve Murat toplanacakları yere gelmesine rağmen Yeliz ve Tarık hâlâ ora-ya gelmemişti. Arkadaşları onla-rı merak ediyordu. Ama ellerin-den hiçbir şey gelmiyordu. Çün-kü onların nereye gittiğini bilmi-yorlardı. Bilseler ne yapabilirler-di ki… Eğer arkadaşlarının başı-na bir iş gelmemiş olsaydı şu ana kadar gelirlerdi. Biraz daha beklemeyi düşündüler. Yarım saat kadar beklediler. Ama gelen giden olmayınca arkadaşlarını aramaya karar ver-diler. Yarım saat yürümüşlerdi ki bir ses işittiler. Bu ses yakın-dan geliyordu ve Yeliz’in sesiy-di. “Đmdaaaaatt!!!” diye bağırı-yordu…..

Devamı gelecek sayıda...

Hikaye : Çevreci Yeliz

Sayfa 4 Yeş i l Đnc i Sayı 2

Đmdaat

Page 5: Yeşil İnci 2

Kozalak Yaprak

Kullanım Alan-ları

•Çamların yaprakları dikenlidir ve kışın bile dökülmezler.

•Ülkemizde en çok çam ağacı bulunur.

•Ülkemizde çam ağacı kesmek yasaktır ve cezası vardır

•……………………..?

•……………………..?

Ayrıntı

Melek ÇALIK Sevgi ÇETĐN

Kullanım Alan-ları

Çevremizdeki Ağaçlar : Çam

Resimler

Özellikleri

Her yılbaşı olduğu gibi bu yılbaşında eğlence düzen-lemiştik. Aile bireylerinin hepsi büyük bir mutluluk içinde eğleniyorlardı. Ben-de çok mutluydum. Kar-deşim Aslı çok sevinçli bir şekilde dans etmek istiyor bende duramayıp onunla dans ediyordum. Birden televizyonda geri sayım başladı ve bizde saymaya başladık.10 saniye sonra 2007'ye girmiştik! Aslı ve ben sevgiyle kucaklaştık. Akşam yatarken Aslı ile geçen senelerde neler ol-duğunu ve neler yaptığımı-zı hatırladık ve ikimizin de belleğinden silinmeyen bir anımız vardı:"Bir gün sa-bah okuldaydık. Öğret-

menler odasına, öğretme-nimize bir şey sormak için gitmiştik. Birden masanın üstünde çok güzel süslen-miş, parıl parıl parıldayan bir ağaç gördük ve ikimi-zin de gözü o ağaçta kal-mıştı. Öğretmenimiz anla-yarak bizi sınıfa gönderdi. Daha sonra da öğretmeni-miz geldi. Hiçbir şey olma-mış gibi ders işledik. Bir süre sonra zil çaldı ve her-kes birbirine iyi yıllar dile-yerek ayrıldı. Yolda gider-ken bile aklımız o yılbaşı ağacındaydı. Eve geldiği-mizde çok mutlu olduğu-muz bir olayla karşılaştık. Masanın üstünde bir çam ağacı vardı ve okuldaki gibi çok güzel süslenmiş,

parıl parıl parlıyordu. Üs-tünde bir not bulmuştuk. Notta aynen şöyle yazıyor-du:"Benim biricik, çalışkan öğrencilerime! Sizi çok seven öğretmeniniz!"Bu notu okuyunca Aslı ile sarılıp ağlamaya başlamış-tık."Đşte böyle... Ama şim-di hiçbir yılbaşında çam ağacı almıyoruz. Çünkü onların tabiata verdiği gü-zellik, bize verdiği bol ok-sijen ve hayvanlara verdiği barınak şansı bizim onları yok etmemizi engelliyor! Đşte bu güzel anımızın ha-tırına, bu sayımızda sizlere ormanlarımızın olmazsa olmazı çam ağacını tanıta-cağız.

*Tohumlar rüzgarın etkisi ile çevreye dağılır.

*Bazı türlerinde ise koza-laklar çürüyerek, yanarak yada hayvanlarca açılır.

*Çamların 100 kadar türü vardır. Ancak bu türler çe-şitli yerlerde üremektedir.

*Çam çok dayanıklı bir bit-kidir.

Çam Ağacı Türleri

1. Karaçam

2. Kızılçam

3. Sarıçam

4. Fıstık Çamı

Yukarıdakiler en bilinen türleri olup farklı bir çok türleri de bulunmaktadır

*Püsküle benzer demetleri vardır.

*2-3 yıl kadar yeşil kaldık-tan sonra kuruyup dökülür.

*Đğne gibi ince uzun yap-rakları vardır.

*Kozalakları ile tanınır.

*Bitkinin üremesini koza-laklar sağlar.

*Tohumların olgunlaşması 2 ya da 3 yıl sürer.

•Tıpta ilaç yapımında

•Sobalarımızda

ısınma amacıyla

• Mobilya ve ağaç

işlerinde .

•Kağıt-kalem

yapımında

•…………………?

•………………….?

Sayfa 5 Yeş i l Đnc i Sayı 2

Kullanım Alanları

Boş bırakılan yerleri siz doldurun

Resim : Defne Yüksel

Page 6: Yeşil İnci 2

Kyoto Japonya’ da bulunan bir şehrin ismidir. Aynı Đs-tanbul, Ankara, Đzmir gibi bir şehirdir. Protokol ise profesörlerin tartıştığı konu sonucunda bir sonuca varıldığında imzala-nan bir belgedir. Yani bir çeşit anlaşmadır. Kyoto Protokolü ise sera etkisi yaratan gazlarını kıs-mak üzere sanayileşmiş ülke-ler arasında imzalanan ve 16 Şubat 2005 tarihinde yürür-lülüğe giren, küresel ısınma-ya karşı çözüm öneren bir belgedir.

Sera gazını sizlere şöyle anla-tabiliriz. Kışın yetişmeyen meyvelerinizi ve sebzelerini-zi yetiştirdiğimiz seralar var-dır. Onların içi çok sıcak olur. Hiç onların içine girdi-niz mi? Eğer onun içine gi-rerseniz sıcaktan duramazsı-nız. Çünkü içeri giren güneş ışığı dışarı çıkamaz. Isı içeri-de kalır. Sera gazlarını da dünyanın üzerini örten bir naylona benzetebiliriz. Dün-yamızın içine giren ışınlar sera gazlarının oluşturduğu katmandan (seradaki naylon gibi) tekrar dışarı çıkamaz.

Đçersi aynı seralardaki gibi normalden çok daha sıcak olur. Böylece dünyamız ol-duğundan fazla ısınır. Bu sonuçlar doğrultusunda ku-tuplardaki buzlar erimekte-dir. Eğer önlem alınmazsa birçok şehir sular altında kalacaktır. Kyoto Protokolünü imzala-yan devletler arasında henüz Türkiye yoktur. Umarız en kısa zamanda Kyoto Protokolü’ nü imzalayan devletler arasında bizde yer alırız...

Nedir Şu Kyoto Protokolü?

yakıt harcarlar çevreye de daha az zarar verirlerdi. Etraf çok güzeldi. Ağaçlar, çimenler ve yer yer çalılıklar vardı. Dol-muştan iner inmez hemen yürüyüşe başladık. Bir tepeye doğru yürüyorduk. Önümüze dere çıkınca karşıya geçeme-dik. Đnsan doğa karşısında ne kadar da aciz. Orada bulunan bir traktör bizi karşıya geçirdi. Hepimiz için daha sonra hatır-lanacak güzel bir anı oldu bu. Yürürken kaplumbağalara bile rastladık. Etrafımız saran kuş sesleriyle birlikte şarkılar söy-lüyorduk. Kuşlar değil de san-ki biz onlara eşlik ediyorduk. Yürüdüğümüz yolda çöplerin atıldığı bir yer vardı. Bu çöpler sorumsuzca atılmıştı. Yeşillik-lerin güzelliği arasından he-men fark ediliyordu Havanın sıcak olmasından dolayı daha fazla ilerlemeden geri döndük. Dönüş yolunda arkadaşlarımız ellerinde tabe-lalarla “Orman hayat, hayat ormandır” diye slogan attılar. Bizi dinleyenlere böylelikle

Gezginci :Asparan Doğa Yürüyüşü Derslerden başımızı kaldıra-mıyorduk. Ardı ardına gelen yazılılardan sonra çok yorgun düştük. Birde küresel ısınma-dan dolayı sıcaklaşan havalar yüzünden bunalıyorduk. Ama sonradan gelen bir haber bizi çok sevindirdi. Bu haber Asparan doğa yürüyüşü ve sonrasında piknik yapılacağıy-dı. Sonunda azda olsa eğlene-cek hem de doğayla buluşarak sınavların baskısını üzerimiz-den atabilecektik. Asparan’a öğleye yakın saatler-de gittik. Dolmuşta şarkılar söyleyip camdan etrafımızı saran ağaçların güzel manzara-sını izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadan yürüyü-şün başlayacağı noktaya var-dık. Asparan’a vardığımızda ilk dikkatimi çeken şey çimen-lerin arasındaki restoran ve etrafında bulunan bir sürü arabaydı. Aklıma gelen şey ise insanların bu kadar arabayla gelmesine ne gerek vardı. Çünkü gelenler toplu taşıma araçları ile gelselerdi daha az

Sayfa 6 Yeş i l Đnc i Sayı 2

Dünyamız sera gazları etki-sinde ve giderek ısınmakta...

Yürüyüşün üstüne yakar top oy-nayarak eğlenmek, üzerimizdeki tüm sıkıntıyı atmak için bire bir.

mesajımızı da vermiş olduk. Piknik yapmak için gölgelik bir araziye gittik. Gittiğimiz yer otluk ve iki, üç tane çok büyük ağaç bulunuyordu. Yemek yemek için bir ağacın gölgesine oturduk. Đşte, ağaç dikmenin yararlarından biri de bu. Diktiğin ağaç büyüyünce onun gölgesinde oturup güzel vakit geçirmek ve en güzel şey ise orada bir ağacın olduğunu söylemek. Yemekten sonra 2-3 saat oyun oynadık. Tüm sınavların ve ödevlerin yor-gunluğu koşup eğlendikçe üzerimizden akıp gitti. Döner-ken ise geride hiçbir çöpümü-zü bırakmamıştık.

Çağrı KĐRT Sibel KILIÇ

Caddeden karşıya geçmekten çok daha güzeldi !

Đbrahim ŞAHĐN Müşerref EVCAN Ceylan EVCAN

Page 7: Yeşil İnci 2

Sayfa 7 Yeş i l Đnc i Sayı 2

TEMA ( Türkiye Erozyon-la Mücadele Ve Ağaçlandır-ma Vakfı ) Vakfı; 11 Eylül 1992’de kurulmuştur. TEMA Vakfının temel amacı sahip olduğumuz doğa güzellikleri korumak-tır. Ayrıca erozyonu önle-mek, ağaç ve orman sevgi-sini insanlara kazandırmak için büyük bir çaba içerisin-dedir.

Türkiye’nin beklide en bili-nen çevre kuruluşudur. Đnsanların ormanlara, ağaç-

lara ve özelliklede erozyona olan duyarlılıklarını arttır-mayı başarmıştır.

TEMA’ nın en büyük mü-cadelesi “erozyon”dur. Erozyon, toprağın zamanla başka yerlere sürüklenmesi-dir. Bunun başlıca nedeni ise ağaçlandırmanın az ol-masıdır. Erozyon sebebiyle bir çok insanda toprak al-tında kalarak hayatını kay-bedebilir. Diktiğimiz ağaç-lar, kökleriyle toprağı sım sıkı tuttuğu için erozyonu

da önlemektedir. TEMA vakfı bunun bilinciyle bir çok ağaçlandırma çalışması yapmıştır.

TEMA Vakfı bizim yaptığı-mız yardımlarla görevine devam etmektedir. Bizde onlara yardım ederek Tür-kiye ‘nin çöl olmasına dur diyebiliriz. Dikilecek ağaç-larla bekli bir gün bizim ya da tanıdıklarımızın hayatları kurtulacak beklide farkında olmadan gölgelerinde dinle-neceğiz..

Çevre Örgütleri: TEMA

Rukiye ÇOBAN Büşra TAŞHAN

Köyümüzü Ağaçlandırıyoruz ! Bozburun’ u yeşil burun haline getirdikten sonra sıra köyümüzü ağaçlandırmaya geldi. Bunun için denize bakan ve köyümüzde çıkan

orman yangını sırasında ev-latsız kalan bir tepeyi seçtik. Böylece “servi” ağaçlarından oluşan küçük bir ormanımız oldu. Tabi ki sadece dikip

bırakmadık. Zaman zaman gelip sulayarak ziyaret etme-yi de unutmadık . Đşte size fotoğraflar...

Önce nasıl ağaç dikileceğini ve “servi” ağacının özelliklerini dikkatlice dinledik, sonra hemen işe koyulduk.

Hepimizin ağaçlara yardım elini uzatması gerekli.

Recep ÖZER Mevlüt ÖZER

Page 8: Yeşil İnci 2

Sayfa 8 Yeş i l Đnc i Sayı 2

Ayten Eren

Ağaç Nasıl Dikilir? Ağaç dikmek her ne kadar zor olmasa da bilmeyenleri düşünerek resimli olarak anlatıyoruz. Umarız okuyunca ağaç dikmek istersiniz.

Page 9: Yeşil İnci 2

Sayfa 9 Yeş i l Đnc i Sayı 2

Karatavuk siyah tüylü, turun-cu ya da sarı gagalı bir kuş türüdür. Simsiyah olduğu için-de insanlar tarafından hemen fark edilmektedir. Masum güzelliğinin yanında tüyleri güneşin ışıkları sayesinde pırıl pırıl parlayarak güzelliğine güzellik katar. Köyümüzde karatavuk av yönünden çok sevilmektedir. Karatavuk çev-remize kasım ve aralık ayların-da gelir ve karatavuğun etini ya da avını seven kişilerde bir telaş başlar. Karatavuklar ilk geldiklerinde zayıf, ince ve yağsız olurlar. Bu yüzden önce

yüksek bölgelere çıkarak orada beslenirler. Ama havalar ocak ayında iyice soğumaya başla-yınca yüksek bölgelerde yiye-cek biter ve alçak kesimlere doğru inmeye başlarlar. Yük-sek kesimlerde havalar soğu-yuncaya kadar iyice beslendik-lerinden tombullaşırlar ve alçak kesimlere inince, eti güzel olduğu için insanlar onları avlamaya başlarlar. Ka-ratavuklar alçak kesimlerde mersin ve sarmaşık denilen bitkilerle beslenirler. Đnsanlar-da avlanırken karatavuğun bu bitkileri yemesini beklerler. Bu

güzel kuşlar bahar gelince yumurtlamaya başlayıp zayıf-larlar ve etlerinin tadı bozul-maya başlar.

Đnsanlar avlanırken israfa kaç-mamaya dikkat etmelidirler. Eğer israf ve fazla avlanma yapılırsa bir canlının canını gereksiz yere almış oluruz. Onun için avı bilinçli bir şekil-de yapmalıyız. Şirinlikleriyle köyümüze güzellik katan bu göçmen kuşları her yıl görmek için avcıların denetlenip sınırlı sayıda avlamalarına izin veril-meli. Yoksa sonsuza kadar göçüp gidecekler...

Doğanın Đncileri : Karatavuk

yabana atmamak gerekir. Ko-kusu ile insanları büyülediği gibi görüntüsünün de büyük bir yeri vardır güzelliğinde. Tabiat ananın her evladı gibi nergisler de doğayı özenle süslemeyi; doğaya yakışır bir evlat olmayı başarmışlardır. Tabi nergisler yaşamlarını tek bir tür olarak sürdürmüyorlar, birçok kardeşleri akrabaları var. 43 kadar farklı türü olan nergislerin anavatanı, ismini aldığı Narcissus Đzmir Mordoğan’da yaşadığı için burası kabul edilir. Bu bitkiler-de sap 20-80 cm kadar yükse-lebilmektedir.Kusturucu, ishal verici, yatıştırıcı ve ateş düşü-rücü etkilere sahip olduğu için ilaç olarak da kullanır. Nergisler parfüm ve kozmetik sanayisinde de çok önemlidir. Çiçeklerinden elde edilen uçu-cu yağ çok pahalı doğal bir parfüm ham maddesini oluş-turmaktadır. Ama onun saf kokusu çok daha güzeldir.

Tabiat ananın mis kokulu evlatlarından olan nergisler saf ve muhteşem görüntüleriyle insanların ilgisini çekiyor. . Bizim nasıl ailemiz bir yerimi-

ze zarar gelmesini istemiyorsa tabiat ana da çocuklarına zarar gelmesini istemez. Belki de anlatacak bir ağızları yok ama bizim bunları anlamamız gere-kiyor. Bu yüzden onları koru-yup değer verelim. Gerekme-dikçe koparmayalım…

Narcissus ‘un Hikayesi

Narcissus isimli genç, sadece kendi sesi tekrar edildikçe yaşayan Eko isimli bir periye aşık olur. Bu ilişki onaylanmaz ve ona periye değil, kendine aşık olma cezası verilir. Bir su birikintisinde kendini görür, kendine aşık olup aşktan ve açlıktan acı çekerek ölür. Be-deni nergis (Narcissus) çiçeğine dönüşür.

Çiçekçi : Nergis Dergimizin ikinci sayısında

yine sizlerle birlikteyiz. Artık her sayımızda size bir çiçekten söz edeceğiz. Bu sayımızda köyümüzde bol bulunan, hem de çok sevdiğimiz nergis çiçe-ğini ele alacağız. Nergis çiçek-leri kokusuyla bize kış mevsi-mini hatırlatıyor. Çünkü nergis bir kış çiçeğidir.

Nergis; yeşil saplı soğanlı bir bitkidir. Soğuğa, fırtınaya karşı çok dayanıklıdır. Gövdesinin üstünde beyaz, kemik, sarı, turuncu, pembe renkte olabi-len yaprakları vardır ve en güzeli de yapraklarının üstün-

de demet şeklinde görünen renk renk tohumlarıdır. Su-yun ve ağaçların bol olduğu yerlerde yetişir. Kışın da mis gibi kokan şahane bir çiçek-tir. Hatta onu ilk elimize aldığımızda dünyada ne ka-

dar güzel bitkilerin olduğunu düşünürüz. Kokusunu içimize çektiğimizde kendimizden geçer, masallar da okuduğu-muz Alice Harikalar Diyarına gitmiş de oranın büyülü hava-sını soluyoruz gibi gelir. Ner-gisin kokusu kadar onun o masum ve saf güzelliğini de

Nergisin adı Đngilizceden gelir. Narcissus ismi mitolojik bir öykü-den gelmektedir ve kendini beğen-miş anlamındadır. Belki de bu çiçekler kendi güzelliklerini fark ettikleri için bu anlamı taşır.

Kenan ÇOBAN Yakup KAYA

Kar saflığında simsiyah bir güzellik

Köyümüzde en çok gördüğü-müz beyaz yapraklı ortası sarı

nergisler

Aslı TUNCEL Tijen ŞENGÜL

Deli Nergis / Yaban Nergisi

Portakal Nergisi

Resim : Cemre Yavuz

Page 10: Yeşil İnci 2

Bu sayımızda karemizi Asparan Doğa Yürüyüşü fotoğrafları dolduruyor...

Atasözüne inat: Dereyi gör-dük ama paçalarımızı sıvamaya

gerek kalmadı.

Mesaj: Yürüyüşümüz sırasında hazırladığımız tabelalar ile hem

mesaj verdik hem de çevre duyarlılığımızı tazeledik.

Sayfa 10 Yeş i l Đnc i Sayı 2

Fotoğraf Karesi: Asparan Doğa Yürüyüşü

Piknik: Açık havada bol oksijen hepimizin iştahını açtı.

Page 11: Yeşil İnci 2

Hazırlayanlar Cihan ŞEN Okul Müdürü :Đbrahim SOLMAZ

Đletişim Bilgileri:

Adres :Orhaniye Köyü / Marmaris - Muğla

E-posta : [email protected]

Tel : (0252) 4871342

Lütfen görüşlerinizi e-posta adresimize bildirin.

Sizden Gelenler

O Geliyor O geliyor; uzak diyarlardan Bizim için, insanlar için Çocuklar için geliyor. O geliyor; Güzel Anadolu’suna ayak basıyor Mustafa Kemal geliyor O geliyor; barış getiriyor yanında, bize hediye Biz çocuklar gülsün, Đnsanlar ölmesin diye

Yeşil Đnci

Küresel Isınma

Küresel ısınma denen

Ülkeleri yok eden

Rahat yaşamamızı engelleyen

Evrensel bir sorundur

Sebebi zarar vermek

Evrenimizi tüketmek

Lazım çabuk davranmak

Isınıyor yavaş yavaş dünyamız

Sonunda hepimiz kavrulacağız

Ilık bir hava için yalvaracağız ama

Ne yapacağını söyleyebilirim sana

Madem ki yaşamak istiyorsun güzel bir dünyada

Acele etmeli kurallara uymada şu an da.

Ayşenur BĐLGĐÇ

7/A

Bulmaca

Ata’ya Đnciler

Kader ÖZDEMĐR

6/A

1 3 4 5 6 7 8

1

2

3

4

5

6

1. En güzel renk !

2. Önceki sayımızda gezi yaptığımız yerin adı

3. Bir çevre kuruluşu

4. Çok zararlı bir atık türü

5. Đlk sayımızdaki hikaye kahramanımız.

6. Çevreye en çok zarar veren canlı

7. Ağaçlarla dolu çok güzel yer

8. Bir çevre kuruluşu

Sağdan Sola

1. …………. Protokolü

2. Kullanışlı bir pil türü

3. Mis kokulu bir çiçek ismi

4. Siyah mı siyah, güzel mi güzel bir kuş

5. Bu sayımızda doğa yürüyüşü yaptık. Neresiydi?

6. …….. palamudu—Ağaç diktiğimiz yer.

Yukarıdan Aşağıya