yazilmamiş sirlarin-ilki

76
~ 1 ~ YAZILMAMIġ SIRLARIN ĠLKĠ YAZILACAK SIRLARIN SONU M. DERMAN ANKARA 1987 BESMELE Kâinâtta ne varsa, Allah'ın kudret ve göçlerinin görünüĢüdür. ―Her Ģey Allah’ı tesbih ediyor durmadan. Siz bunu göremezsiniz‖. (Âyet. 17/44) ―Tüsebbihu lehüs semâvatüs seb'u vel erdu ve men fihinn ve im min Ģey'in illa yüsebbihu bi hamdihi ve lakil la tefkahune tesbihahüm innehu kane halimen ğafura : Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes O'nu tesbih eder. O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir Ģey yoktur. Ne var ki siz, onların tesbihini anlamazsınız. O, halîmdir, bağıĢlayıcıdır.― (Ġsrâ 17/44) Bütün bu görünüĢ ve kudretler de Hakk’ın görünüĢüdür. Burada tesbih demek, durmadan muayyen bir intizam içinde kaynaĢma demektir ki herĢeyin aslını teĢkil eden atom âlemidir. DeğiĢmeyen bir nizam ve kanun halinde bu tesbih devamlıdır. ―Hakk güçleriyle her yerde hazır ve nazırdır. Her Ģeyi muhittir. KaplamıĢtır.‖ Her Ģey yerde ve semâlarda Allah’ın azîz ve hakim olduğunu durmadan tesbih ediyor.... Atomların kaynaĢmaları Hakk’ın Varlığını ispat ediyor, haykırıyor. Ġlim ve fen bu güçlerdeki değiĢmeyen kanunları bulmuĢ. Her türlü fen dalı ortaya çıkmıĢtır. Bunlardan da keĢifler, icatlar bulunmuĢtur. Aya gitmeye kadar. DeğiĢmeyen kanunların güç ve kudretleriyle... Fizik, kimya, mekanik, kâinâttaki iĢleme, oluĢ kanunlarının değiĢmeyen neticeleri bunların hepsi... Su : Hidrojen ve oksijenden ibarettir. Kimya bunu ortaya çıkardı. Cazibe kanunu, fizik ve bütün buna bağlı oluĢlar, buluĢlar, bunların inceliklerini, sırlarını matematik yardımıyla hesap ederek ortaya çıkarıldı Aklın acz içine gireceği noktalara kadar matematik ile varıldı... Bu hesapların bulduğu neticelere harfiyyen riâyet edilerek icat edilen vasıtalar harekete geçirildi. Ve aya kadar varıldı. Hiç ĢaĢmadan, matematiğin buluĢlarına hürmet, Hakk’ın kudretlerinin değiĢmeyen kanunlarına hürmet demektir... Bir elektrik enerji kaynağından gelen görülmeyen enerjiyi hararet, ziya, güç haline getirmek için onun usul ve kanunu üzere ona kati riâyet edilmesi gerekir. Aksi olmaz. Nasıl bir düğmeyi çevirerek o enerjiden elde edilen kudretle bir makineyi harekete geçiriyoruz. Biz burada hareketi temin için bir vasıta oluyoruz. O enerji biz değiliz... Bizim elimiz onu harekete geçirdi. Bu iĢte : iyi örnek, o düğmeye târif ve usûlü üzere dokunmak kaidelere bağlı olmak demektir. Ceryana el süremezsiniz. Yanarsınız veya sarsılırsınız. Kuru el az, yaĢ el daha çok tehlikeye maruzdur. Düğmeye basmak : Enerjiyi harekete geçirmek için bir emirdir. ―OL!‖ demektir. Kapamak ―Olma!‖ dur demektir değil mi?...

Upload: ihramcizade

Post on 18-Aug-2015

165 views

Category:

Education


10 download

TRANSCRIPT

Page 1: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 1 ~

YAZILMAMIġ SIRLARIN ĠLKĠ YAZILACAK SIRLARIN SONU M. DERMAN ANKARA – 1987 BESMELE Kâinâtta ne varsa, Allah'ın kudret ve göçlerinin görünüĢüdür. ―Her Ģey Allah’ı tesbih ediyor durmadan. Siz bunu göremezsiniz‖. (Âyet. 17/44) ―Tüsebbihu lehüs semâvatüs seb'u vel erdu ve men fihinn ve im min Ģey'in illa yüsebbihu bi hamdihi ve lakil la tefkahune tesbihahüm innehu kane halimen ğafura : Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes O'nu tesbih eder. O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir Ģey yoktur. Ne var ki siz, onların tesbihini anlamazsınız. O, halîmdir, bağıĢlayıcıdır.― (Ġsrâ 17/44) Bütün bu görünüĢ ve kudretler de Hakk’ın görünüĢüdür. Burada tesbih demek, durmadan muayyen bir intizam içinde kaynaĢma demektir ki herĢeyin aslını teĢkil eden atom âlemidir. DeğiĢmeyen bir nizam ve kanun halinde bu tesbih devamlıdır. ―Hakk güçleriyle her yerde hazır ve nazırdır. Her Ģeyi muhittir. KaplamıĢtır.‖ Her Ģey yerde ve semâlarda Allah’ın azîz ve hakim olduğunu durmadan tesbih ediyor.... Atomların kaynaĢmaları Hakk’ın Varlığını ispat ediyor, haykırıyor. Ġlim ve fen bu güçlerdeki değiĢmeyen kanunları bulmuĢ. Her türlü fen dalı ortaya çıkmıĢtır. Bunlardan da keĢifler, icatlar bulunmuĢtur. Aya gitmeye kadar. DeğiĢmeyen kanunların güç ve kudretleriyle... Fizik, kimya, mekanik, kâinâttaki iĢleme, oluĢ kanunlarının değiĢmeyen neticeleri bunların hepsi... Su : Hidrojen ve oksijenden ibarettir. Kimya bunu ortaya çıkardı. Cazibe kanunu, fizik ve bütün buna bağlı oluĢlar, buluĢlar, bunların inceliklerini, sırlarını matematik yardımıyla hesap ederek ortaya çıkarıldı Aklın acz içine gireceği noktalara kadar matematik ile varıldı... Bu hesapların bulduğu neticelere harfiyyen riâyet edilerek icat edilen vasıtalar harekete geçirildi. Ve aya kadar varıldı. Hiç ĢaĢmadan, matematiğin buluĢlarına hürmet, Hakk’ın kudretlerinin değiĢmeyen kanunlarına hürmet demektir... Bir elektrik enerji kaynağından gelen görülmeyen enerjiyi hararet, ziya, güç haline getirmek için onun usul ve kanunu üzere ona kati riâyet edilmesi gerekir. Aksi olmaz. Nasıl bir düğmeyi çevirerek o enerjiden elde edilen kudretle bir makineyi harekete geçiriyoruz. Biz burada hareketi temin için bir vasıta oluyoruz. O enerji biz değiliz... Bizim elimiz onu harekete geçirdi. Bu iĢte : iyi örnek, o düğmeye târif ve usûlü üzere dokunmak kaidelere bağlı olmak demektir. Ceryana el süremezsiniz. Yanarsınız veya sarsılırsınız. Kuru el az, yaĢ el daha çok tehlikeye maruzdur. Düğmeye basmak : Enerjiyi harekete geçirmek için bir emirdir. ―OL!‖ demektir. Kapamak ―Olma!‖ dur demektir değil mi?...

Page 2: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 2 ~

Evet mi? Soruyorum. Evet! O halde dinle : Bir fabrikada makinaları iĢletmek için Ģarteli açmak lâzımdır. Bu bir nevi elektrik enerjisinin makinalara gelmesine emir vermektir. Fakat o enerji asıl elektrik merkezinden geliyor. Siz yalnız bunu açıyorsunuz. Vücut makinasındaki bütün, kudret Hakk’ın güçlerinden geliyor. Onu edeble, usûlü üzere çevirmek, için düğmeye basmak Hakk’ın ismiyle olur. Besmele, yani "OL!" "Kün!" emri budur. Sendeki kudretin harekete geçirilmesi için Hakk’ın ismini anmak lâzımdır. Makinaya temiz bakılır, yağı, yakıtı en iyi cinsten temin edilir değil mi? Evet aksi makina bozulur... Değil mi?. O halde. Evet! Yine dinle : Sana iĢ gören makinaya nasıl bu hususlara dikkat ederek bakıyorsan, vücuduna da öyle bakacaksın. Falan marka yağ en iyisidir. Falan marka yakıt en iyisidir diyorsun... Onları daima arıyorsun. O halde... Daha sözüm yok, aklın var uzun uzun düĢün bakalım nereye varacaksın... Bugünkü insanlar eskilere nazaran daha çok; Evinin boyasına, perdesine, mobilyasına, elbisesine, konforuna musluğuna, helâsına, banyosuna baktığı kadar kendine bakmıyor... GeçmiĢin sahifelerini çevirin. Hor gördüğün geçmiĢte güzel bir eskiyi güzel bir yeni yapın... Ġslâmda : Besmele "Kün!" emrinin yani "OL!", emrinin anahtarıdır. ġartelidir. Besmele : Âyettir. ―ĠNNEHÜ MĠN SÜLEYMANE VE ĠNNEHÜ BĠSMĠLLÂHĠR- RAHMÂNIRRAHÎM‖. (27/30. Âyet) ― Ġnnehu min süleymane ve innehu bismillahirrahmanirrahiym : «Mektup Süleyman'dandır, rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla (baĢlamakta) dır.― (Neml 27/30) Kur’ân = Allah Kelâmı, abdestsiz okunamadığı gibi besmele de abdestsiz söylenemez. Kur’ân arapça değildir. Allah'çadır. Kafana itiraz etme arzusu getirme. Böyledir. Bugün besmele ciklet gibi olmuĢtur. Bu durumda besmeleden fayda göremezsin... Çünkü düğmeye tam basmazsan zil çalmaz. Cikletten bir fayda bekleme. Çenen yorulur. GeviĢ, getirmek insanlara ait değildir. Hırsızlık ve taklid de doğru değildir. Her iĢte Hakk’ın verdiği enerjiyi kullanmak için besmele lâzımdır. Bunu da söylemek için abdest lâzımdır. Abdestsiz : Yeme. Ġçme. kelâm etme diyoruz! Sen Hakk’ın güçlerinin naip makinasısın... Ona lâzım malzemeyi onun ismini anmadan yani "Ol!" diye bilmek için... Abdest alırken: Zihnen, dili kıpırdatmadan söyle... Gıda : Hakk’ın nimeti "BĠNĠMETĠ RABBĠKE FEHADDĠS" ― Ve emma bini'meti rabbike fehaddis. : Ve Rabbinin nimetini minnet ve Ģükranla an.― (Duha 93/11) Ġçme : Sudan halkedildik. "VECEALNA MĠNEL MAĠ KÜLLÜ ġEYĠN HAY" ― E ve lem yerallezine keferu ennes semavati vel erda kaneta ratkan fe fetaknahüma ve cealna minel mai külle Ģey'in hayy e fe la yü'minun : Ġnkâr edenler, göklerle yer bitiĢik bir halde iken bizim, onları birbirinden kopardığımızı ve her canlı Ģeyi sudan yarattığımızı görüp düĢünmediler mi? Yine de inanmazlar mı?― (Enbiyâ 21/30) Kelâm : Sen "Kul"sun. Kul Allah namına konuĢan demektir. Kur’ân-ı Kerîm’de "Kul" Hakk’ın namına söyle demektir. Söz vahyin devamıdır. Güzel sözler lâzım, çirkinler değil... Hudud dıĢı sözler vardır. Bilmeden söylenmiĢtir. Mesnevide, mevlütte Fakat bunların hepsinin ne Hazreti Mevlanadan ne de Süleyman Çelebi'den çıktığına kâni

Page 3: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 3 ~

değilim... Bu büyük insanlardan sonra Yahudi parmağı ile kitaplarına sokulmuĢtur. Bu hal hiç yorulmadan ispat edilir... Müstehcen hikâyeler, müzik, Azrail'e fenâ görevler yükletilmesi.. Hakiki besmele ile : Deniz yarılmıĢtır. Ölüler diriltilmiĢ. Ay ikiye ayrılmıĢtır. Hakk’ın kudretlerinin insandan suduru, Hakk’ın izniyle "Kün" lâfzı kullanmakla olmuĢtur. Dua nedir? Hakiki dua kabul olunur. Buna Ģüphe etmeyin... Dua Hakk’ın sende bulunan kudretleriyle Hakk’a dönmek. Hakk’a iltica etmektir. Hakiki dua yapmazsan kabul olmadığı gibi küfür derecesine iner. Dikkat buyrulursa Resûlü Ekrem : "Bana selâvat getirmeden niyazlar yerine çıkmaz" buyurmuĢtur... "Ben onları seçerim. Sizin bir yanlıĢlık ve isyan hududuna girmemeniz için. Bir nevi sansür oluyor.. Çünkü Ben ahlâkı tamamlamak için Rahmetenlilalemin olarak gönderildim!― demiĢlerdir. O halde dediklerimiz doğrudur. Hülâsa : Besmele, Âyet-i Kerimedir. Abdestsiz Âyet-i Kerime okunmaz. O halde abdestli gez, abdestsiz konuĢma, yeme, içme, böyle olan insan Hazreti Ġnsandır. O kimse yeryüzünde Allah'ın görünür gücü gibidir. Besmele : B, S , M , L, He… Biismi Muhakkak o isimle demektir. ―O isim ile‖ Her Ģeyde O vardır demek değildir; Dikkat edin!.. Her Ģey O’ndandır. O’ndan zuhur etmiĢtir. Zuhur eden ne varsa O yaratmıĢtır. O’nun zâhir teceilisidir. Her Ģey O’nundur. Her Ģeyin baĢlangıcı O dur. Ben de O’nun yarattığı bir kulum!.. Her hareketim O’ndan. Ben de her hareketime her iĢime O’nunla birlikte baĢlarım. Ben O’ndan ayrı değilim. Zâten hiç bir Ģey O’ndan ayrı olamaz... Beni serbest bıraktığı, bana cüz'i bir irade verdiği için, ben gurur duymam. Ben onun yarattığı bir mahlukum, onun arzu ve isteği ile Ģükran ve hamdimi bildirmek için her iĢime onun ismiyle baĢlarım. Onunla beraber baĢlarım... Çünkü ben, ondan bir parça, bir zerreyim. Bir motorun kendisi iĢlemez, onu iĢleten içine giren benzindir. AteĢ alır, gaz olur, kuvvet ve enerji olur. Motoru iĢletir. Vüçudda bir motordur. Onu iĢleten Hakk’ın verdiği ve ondan bir zerre olan, onun emrinden olan Ruhtur. Ruh ölmez. Bütün bunlar rızık perdesinin altına gizlenmiĢtir. Onlar da bir çok perdeler altına gizlenmiĢtir ―LEN TERANĠ‖ beni göremezsin, dedi. ―LEN ERA‖ Ben görünmem demedi. Ondan olan ruh hiçbir vakit ona saldırmaz… Ruh, Allah'ı idrak edecek kabiliyet ve kudrette yaratılmıĢtır. Ġnkâr edenlere ĢaĢmamak mümkün değil. Onlar akıl ile bu hüsrana düĢmüĢlerdir. Aklın ötesinde, aklın durduğu hududdan sonra Hakk’ı idrak hududu baĢlar. Bütün kâinât, Hakk’ın güçlerinin, kudretlerinin görünüĢüdür. Bu güçler de Hakk’ın görünüĢüdür. Perdeler vardır insanın gözünde. Perdeler vardır insanın kulağında. Perdeler vardır insanın akıl ve idrâkinde. Merak etme bu perdelerin arkasındakini, çünkü o perdelerin arkasından geldik arz üzerine, seyretmek için kendi kendimizi... Buraları mantık ile zedeleme. Bunlar aklın hududu dıĢındadırlar. Bu gibi Ģeyleri akıl ve mantık ile çarpıĢtırmadan kabul etmek lâzımdır.

Page 4: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 4 ~

Mantık demek bir iĢte akıl kadrosuna sokmak için bu iĢte pürüz varmı yok muyu bulma meleke ve usulüdür. Mantık dünyadaki ruhî ve maddî ahengin içinde anlayamadıklarımızı anlamağa çalıĢırken lâzım olan aklın bir klavuzudur. Bir mıknatıs ile çekmek gibi. Fakat yalancıları değil de hakikatları çekme. Yalancılar ortada kalır... Buralarda felsefe ve metafizik tepinmeye baĢlar. Bunun gibi düĢünceler : Ġnsanı meçhul ve mevhum hiçbir yerden alır ve hiçbirĢeye götüren yolların klavuzu ve haritasıdır. 1- Bismillah 2- Bismillahi Allahüekber 3- Bismi yâ Rahmân 4- Bismi yâ Rahîm 5- Bismillahi Haliku Ekber 6- BismillâhirRahmânirRahîm 7- EuzurbillahimineĢĢeytaniracim BismillâhirRahmânirRahîm. Kul euzu birabbifelâk ve Kul euzu birabbinas iki surede medinede nazil olmuĢtur. ―VALLÂH. BÎLLAH‖ ―O, Allah varya bütün sonsuz kâinâtı muhittir. ġah damarından bana daha yakın olan onda, erir ve yok olurum. Onunla birlikte söylerim ki!― demektir. Bu aynı zamanda en büyük yemindir. Ve aynı zamanda çok tehlikeli bir lâfızdır. Çok müslümanlar bu lâfzı ağızlarından eksik etmezler. Büyük gaflet içindedirler. Küfre insanı sokar hatta haberi olmadan insan kâfir olur. Bütün besmelelerin zamanı nerelerde söyleneceğine geçmeden evvel Ģunları söylemek isteriz. Bunların bir kısmı : 1-Yalnız söyleyenin kendi iĢitmesi, baĢkasının iĢitmemesi gerekenleri vardır. Yalnız dil oynatmak ve kendi kendine söylemek. 2- BaĢkasının duyması gerekenleri vardır. 3- Tamamiyle gizli söylenenleri vardır. 4- Besmele Hakk’ın ―KÜN!‖ ol emrinin anahtarıdır. "BESMELESĠZ ĠġLERDE HAYIR YOKTUR!― hadisi Ģerif. Yani o iĢte Hakk’ın izni alınmamıĢtır. DüĢünülürse besmelesiz baĢlayan her iĢ ve harekette Hakk’ı unutmak gizlidir. Bunun altında da çok ince tehlikeli inkâr saklıdır. Amma bu ―AZĠM‖ denilen müsamaha, Hakk’ın hoĢ görme hududu içindedir. Fakat bu da incelerin incesi bir hududdur. Akla gelip de fiili, hareki ve söze intikal etmiyen düĢüncelere verilen isimdir. ―AZĠM‖. Böyle bilinmelidir. Ġslâm dini çok ince bir dindir ve Allah'ın indinde en makbul bir dindir. Âyet-i Kerime ile Hakk bunu bildirmiĢtir. "Besmele", "abdestsiz iken kat'iyen sesli söylenmez." 1. Bismillah : Abdestsiz söylenebilir ve kimse duymamalıdır. Ġçten söylenecek ve fakat dil oynatılacak sessiz bile olsa dili oynatmak dil ile ikrar demektir. Abdestli iken sesli duyulacak sûrette söylenir. "Niçinleri var: Abdestsiz kimse ―Nas‖ dır. Lâalettayin bir insandır. Ġmanı izhar için kendi kendinde gizli insan demektir. Abdestli insan ―MÜ’MĠN‖ dir. Âdemiyetini izhar ve kendi kendine tasdik için sesli duyulacak sûrette söyler" Abdest alacağın zaman sesli olarak: ―Euzubillahi mineĢĢeytaniricim― suya daha dokunmadan evvel söylenir. Eller yıkanır, ağıza su verilir. Sonra tekrar ellere baĢlarken Bismillah söylenir. Yâni suya temas ettiği zaman... Teyemmümde hepsi sessiz ve zihnen bismillah... Gusülde "sessiz" Euzubillahi meniĢĢeytânirracim Bismillah. Bu besmele suya hürmeten cesedin söyleyiĢidir. Cimâda, baĢlarken ―Sessiz‖ Euzubillahi meneĢĢeytânirracim. Gusülde evvelâ abdest alınır. Sonra ağız ve burun 3 er defa yıkanır bu farzdır. Abdestte ağız ve burun yıkamak sünnettir.

Page 5: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 5 ~

Gusülde ağız yıkamağa "MAZMAZA" denir. Bu olmadan gusül olmaz. Sonra baĢından aĢağı su dökülür. Bu cesedin bir nevi istiğfarıdır. Sonra sağ omuzdan, sonra sol omuzdan su dökülür. Bunlar ―Hafaza meleklerinin‖ tekrar sana yanaĢmasının ve gusül yaptığının Ģahedetidir. Cimâda hafaza melekleri ve bütün haramlarda içkide, kumarda, zinada çekilirler, onların çekildiği zaman insan mü’min değildir. Kâfirlerde, münkirlerde münafıklarda hafaza melekleri çekilirler. "ZĠNA YAPAN O ANDA MÜ’MĠN DEĞĠLDĠR" Hadisi Serif. Kadın olsun erkek olsun... Hafaza meleklerinin çekilmesi Hakk’ın rahmetinin hududsuz olduğunu ilandır. Kul tövbeye gitsin diye. Livata yapanlar küfürdedirler. Tövbeleri makbul değildir. Av yaparken, abdestli olmak, KurĢun atarken veya hayvan ile avlarken, Ģahini salarken Bismillah. Balık avlarken ağı veya oltayı atarken abdestli Bismillah... Hayvan keserken, abdestli olmak lâzımdır. Sesli baĢkasının ve hayvanın duyacağı Ģekilde : ―BĠSMĠLLAH ALLAHU EKBER‖ ―ALLAH‖ sessiz söylenecek. ―BEN BUNU YAPMIYORUM!‖ Demektir Abdestsizken yemek yersen ―TUZ‖ ile baĢla. Ve sesli olarak Bismillah de. Tuz ile baĢla. Ve sesli olarak ―Bismillah! ‖ de. Tuz ile değilse sessiz söyle. Sebebini de sorma. Abdestli iken de tuz ile baĢlamak ve tuz ile bitirmek iyidir ve sünnetir. Abdestli yemek yemek, en doğrusudur. ―ĠYĠ‖ dir, Sözünü Ġslâm lügatında ; çirkindir, fenâdır, iyidir Kelimelerinin anlaĢıldığı mânâ değildir. Ġyidir: Bunda Hakk’ın rızası var demektir. Sünnet, Sünnet-i Resûl demektir. "Su içerken iĢ bambaĢkadır. Abdestsiz olarak yalvarırım su içmeyin. Sebebini de merak edip sormayın !.." Suyu mümkünse oturarak, çökerek için : "Bismillah yâ Rahmân !" deyin. Ġçtikten sonra da : ―VE CEALNÂ MĠNEL MAĠ KÜLLE ġEYĠN HAY‖ diyerek : ―ELH AMDÜLĠLLAH YÂ VÂCĠD‖ söyleyin... Sıcak ve soğuk suya, yemeğe üfürmeyin (soğutmak için.) Hadisi ġeriftir. Üfürmekte nimete karĢı ince bir hakaret ve hürmetsizlik gizlidir. Bunu söyleyemem sebebi çok mühimdir, söyleneni yaparsanız iyi olur. Sözümüz o kadar... Resûlü Ekrem'in bazı hadislerinde emir gizlidir. ―Yapınız !‖. Bazılarında da ihtiyar bırakılmıĢtır. Ġhtiyara bırakmakda da büyük bir Ģey gizlidir. Bu sebep bilinirse o Hadisin bildirdiği Ģey insana âdeta farz olur. Terki, insanı felâkete götürür. O zaman tahammülün üstünde bir yük olur. Böyle hadisleri söyledikleri zaman sorulan suallere Resûlüllah cevap vermemiĢlerdir. Ġbâdetlerde "Sünneti Müekkide" ve "Gayri Müekkide"ler vardır. Tekid edilmiĢ yâni yapılması muhakkak lâzımdır. Tekid edilmeyenlerde kendileri terk ederek ümmetine fazla külfet vermemiĢlerdir. Bunların hakikati anlaĢılırsa, o zaman insan tedirgin olur ve terkinde küfre bile gidebilir... Küçük bir misal verelim : 1- Daima abdestli bulunmak. 2- Gece namazı kılmak. 3- Yerde yatmak. Resûlü Ekreme farzdır, ümmetine bir Ģey değildir. Soğan ve sarımsak ve bazı gıdaları yemek Resûlü Ekreme haramdır. Ümmetine mübahtır. Cünup olduğu zaman, gusül ümmetine farzdır. Hakikatlara vukufu olan öyle büyük kullar vardır ki. Hakk’ı bir an unuttukları zaman gusül etmeye mecbur olurlar. Bu gusül çok mühimdir. Sorma! Sen bildiğin guslü yap o sana yeter artar bile... Guslü icâb eden hallerde insan herĢeyi unutur. Kendini ve Hakk’ı dahi... Ondan dolayı cesedin tövbesi için gusül emrolunmuĢtur. Hakk’ın neden halkettiğini bildirmediği ve her Ģeyi ondan halkettiği su, ile yıkanmak emri bundan dolayıdır. ―Su içmesi men edilen bir hastanın diline su damlatılırsa ferahlar, neden?‖ bunda birĢey gizlidir. Su olmadığı zaman cesedin yaratıldığı, toprak, ile teyemmüm edilmesi bildirilmiĢtir.

Page 6: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 6 ~

Toprak olmasaydı. Su görünmezdi. Hakk suyu göstermek için toprağı halketti. Su ile toprak sarmaĢ dolaĢ oldu. Ve Hakk bu hakikati, Kadir bilen ahbaplığı sevdi, ondan insanı halketti. Ve kendi emrinden bu hamura ruhu gönderdi. Onun için toprak insana Ģöyle söyler : ―Allah seni benden yarattı. Yine bana vereceğini va’d etti. Borç vermekle ödenir.― Bunda ince ilâhî bir haykırıĢ gizlidir. ―Kudreti ilâhîye evvelâ sudan. Sonra benden geçerek, insanda tecellî etti. Yol o halde bendedir. Tekrar oraya Benim yolumdan geçilerek gidilir. Size temiz pak olarak karıĢtık, döndüğünde sende Bize temiz gelirsen ne sen ne de ben utanırız. Huzurda...― Allah suyu neden halkettiğini bildirmedi. Beni neden halkettiğini hiç haber vermedi. Biz Hakk’ın kudretinin bilinmeyen perdesiyiz... Topraktan halkedildiniz. Tekrar bize döneceksiniz. Tekrar biz de, ―Sur‖ ile dirilip Hakk’ın huzuruna hep birlikte çıkacağız. Aman, bize sorulacak suallerde bizi müĢkül duruma sokmayınız... Ġndiilâhîde bizim Ģahâdetimiz çok makbul ve doğrudur. Kâinâtta her Ģeye rızık bizden verilir. SöylemiĢ ya bir Hakk dostu : ―Benim sadık dostum kara topraktır!― Ayakta su içmek mecburiyetinde kalırsınız : Sağ ayak baĢparmağını yukarı doğru kaldırıp : ―ALLAHÜMME SALLĠ ALÂ MEN ġEREBE KAĠMEN VE KUUDEN‖ diyerek içmelidir. Bu hadistir. Sağ ayak baĢparmağını yukarı kaldırmakta ―BABENSKÎ‖ refleksi müsbettir. Mide yolundan içilen su bağırsağa geçmez. "TABES" denilen, hastalıkta mide plöründe Ģiddetli sancılar olur. Bu plörün kapamasıdır. Burada da babenski müsbettir. Ayakta mide yolu açılır. Su doğrudan bağırsağa geçer. Parmağı yukarı kaldırırsan yol kapanır. O an için su midede kalır... En iyisi oturarak içmektir... Besmele : Allah’ın kullara en büyük hediyesidir. Hakk ile temas ve onun insana bahĢettiği kudret ve kuvvetler, besmele kullanmak ile mümkündür. Hakk’ın kudret ve güçlerini kullanmak için müsaade almaktır. Âdeta Hakk’ın kapısını çalmak bununla olur. Bugün müslüman geçinenler Besmeleyi âdeta ağızlarında çiklet yapmıĢlardır. Bu hal günahmıdır?.. Hayır... Hakk’ın ismine birĢey yapamazsın... Fakat ondan zerre kadar fayda göremezsin... Bu hal devam ederse cesedin utanır ve yavaĢ yavaĢ kendini helâka getirir. Seni... Böyle olan ―Sen‖ nedir bilirmisin? Cesedin ile ruhun arasına giren ―Nefis‖ sin. Sen nefisle tamamiyle bitiĢiksin. Âdeta osun. Fakat sen değilsin... Aynaya baktığın zaman kendinsin ama sen aynada görünen değilsin... Hakk’ın kapısını çalmak besmele iledir. Senin verdiğin kudretle senin yerine iĢ göreceğim müsaade et. Kulların kapısını çalmakta selâm ile olur. Evine girerken sol ayağını evvela çıkar, yere basmadan evin içine at. evin içine basarken ―Selâmun aleykum‖ de.. Sağ ayağını da çıkarıp basarken bismillah söyle. Çıkarken evinden ilk defa sağ ayağınla besmele çekerek çık!.. Arzuladığını ondan sonra oku... "Esselâm" deme!.. Harf-i Târifli selâmın nerede söyleneceğini de öğren... Benden değil!.. Kitaplardan, hocalardan. Bana sorma seste çıkarma!

Page 7: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 7 ~

Benim sözlerim zordur. O kadar!.. Ben ne sana benzerim nede sen bana!.. Bu bir makam veyahut kibir, büyüklük meselesi değildir. Belki senin ayarına kadar bile ulaĢamamıĢ bir kulum... Hakk katında ben bir hiçim. Hakk’ın benim yanımdaki kıymetini çoğaltmağa çabalıyorum. Gölgesi görünmeyen Hakk’ın gölgesini takip ediyorum. Saman çöpünde perdelenen zikri iĢitmezsen bile o zikri sezmeye çabala. Her türlü ince bidatten, ince Ģirkten, ince haramdan kurtulmak lâzımdır. "Esselâm" Allah’ın kulunu koruyan gizli ismidir. Bu esmâdan dolayı biz : ―Selâmet ile git!‖ Maasselâmi! Hakk’ın hıfzı senin üzerinde olsun! "Esselâm" esmâsının Melekleri seninle olsun! Eskiden ―sağlimen geldim!‖ diye telgraf veya mektup yazarlardı. Bu, Allah'ın selâm esmâsının Melekleriyle geldim, getirildim. Selâmet ile... Hakk’a bin Ģükür olsun demektir. ―Selâmün aleyküm. Esselâmu aleyküm.‖ ―Aleyküm selâm. Ve aleyküm selâm.‖ Bunlarıda bugün dejenere ederek ağzımızda çiklet yaptık... Bu hal hiç doğru değildir. Ne yapalım dersen. Her yerde söyleme. "Merhaba" kâfidir. Merhaba demek benden çekinme, bensen sana zarar gelmez demektir. "Essalam" bilene söylersem iyi olur. Bilmeyene söylemem. Amma sende bilmiyorsun. O halde "Merhaba" da kal! Senin için iyi olur. Eskiden sağ eli alına getirip ağıza doğru indirirlerdi. Bir de ağızdan yukarı alına kaldırırlardı. Bunların mânâları büyüktür. Ne zaman öyle ve ne zaman böyle yapılır bilmek lâzımdır. Bugün dünya bunu bilmeyenlerle doludur. Ondan dolayı bunun modası geçti diyorlar. Ġyi diyorlar, zira insan hem kendi günaha girer ve küfre... Bu senin, benim veya üç sapığın iĢi değildir. Hakk istemedi. Artık lâyık görmedi de bugünün insanlarından sildi... Modası geçti diyorlar. Buda çok iyidir. Pirinç, ayıklanıyor, kimse farkında değildir. Bu lafı bile anlamadınız. Anlıyamazsınız! Öğrenemezsiniz de!.. Yukarda dedik ya sözlerimiz zordur. El ile selâmın "Nahr" ile alakası vardır. Tekbir getirirken eller göğüs hizasına kaldırmak mânâsınadır. Boğazlamak mânâsına değildir. Bayram namazı ve kurban bayramında, Kurban kesmek Hakk’ında sarih bir emir olmadığı. Yalnız bazıları Allah'dan baĢkası namına Kurban keserdi. Bunun ürerine Allah namına olması emrolundu. Hazreti Ali efendimize nahr Hakk’ında sorulmuĢ ve bu cevabı vermiĢlerdir. ―Namaz kıl ve tekbir getirirken ellerini göğüs = Nahr hizasına kaldır!‖ Resûlü Ekrem: ―Yâ Cebrail, burada Nahr nedir?― (Cebrail as) : ―Yâ Resûlullah! Bu hayvan boğazlamak değildir. Allah namaz için tekbir getirileceği zaman ellerini göğüs hizasına kadar kaldırmayı emrediyor. Rüküda eğildiğinde de, secdeye vardığında da böyle yapacaksın... Çünkü bu bizim ve yedikat gökteki Meleklerin namazıdır, selatıdır. Her Ģeyin bir süsü vardır, namazın süsü ise her tekbirde elleri kaldırmaktır!― "Bayram namazındaki tekbirleri düĢünmek lâzımdır." "AHKAMÜ’L- KUR’ÂN FĠ ĠHTĠLAFI EĠMME" Vitir namazında : Üçüncü rekatta tekbir alıp Kunut duasını okumak.

Page 8: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 8 ~

Bu bambaĢka bir tekbirdir. Vitir namazı vâcibdir. Bunun Hakk’ında bir çok rivâyet vardır. Bu namaz ―Tek‖ kılınır. Yalnız teravih de cemaatle kılınır. Bunun sebebi de mühimdir. Öğrenmek lâzımdır. Merak edersen, boĢ merak değil. Öğrenirsen o namaza baĢka bir kıymet vermek gerekir ki ihmali insanı küfre götürür ―YESTEHZĠUN‖ zümresine sokar. Onun için babandan öğrendiğini yap. Bunlar Hakk’ında binlerce eser yazılmıĢtır, yıllarca evvel... Bu kitaplar bugün çürümekte, bazıları güvelenmekte, rutubetten yazıları kaybolmadadır. Anadolunun her köĢesinde kütüphaneler tozlar içindedir. Bunları bugün ancak meraklı ilim adamları belki inceleyebilirler. O da bilselerdi… Tarihe kızılmaz. Aktörlerine kin beslenmez. ĠlerleyiĢ sebeplerini gerileyiĢ sebeplerini düĢünmek lâzımdır. Mâziyi birden kötülemek doğru değildir. Dededen kalma Örf âdetleri bırakmak ve değiĢtirmek hakiki insan iĢi değildir. Taklid çok büyük helak vasıtasıdır. Eski yazı ile bağlantımızdan ayrıldıkça tarihimizde, kültürümüzde kayboluyor ve olmuĢtur da... GeçmiĢin sahifelerini çevirin! GeçmiĢte güzel bir eskiyi güzel bir yeni yapın! Ġnsanlık : Fâni insanın ölmezliğidir. Örf ve âdetlerinizi öldürmeyin!. Aynaya baktığınız zaman nasıl görünüyorsanız hiç olmazsa öyle görünün!.. Ayna hiç olmazsa yalan söylemez. Allah’ın, Resûlullahın, herhangi bir gönül erinin yanında makam, mertebe, rütbe aramayın : Onların sizin yanınızdaki kıymetini ölçün. Çoğaltın o zaman hakiki kıymetinizi belki bulabilirsiniz... "Hakk’a yakın olanlara Hakk, kul farkına varmadan onun matlubu içinde tecellî eder yâni arzusu ne ise onun içinde tecellî eder." Bu sözü gönül ve akıl laboratuvarında en ince tahlilden geçirin. BoĢ söz değildir. Hemen anladımda deme çok düĢün... Ġçinde büyük bir yol bir müjde gizlidir. Tekrar ediyorum anlaĢılması güçtür. Matematik problemi gibidir. Bu problemin altında hakiki "Kul" gizlidir. Onun nasıl olacağını bul!.. Nasıl bulacağım deme! Hakk’ın emirlerini Resûlü Ekremin bildirdiklerini yap!.. Daima abdestli ol : Abdestsiz, konuĢma, yeme, içme Böylelikle: ġeytan sana yanaĢamaz... Daima aklın değilse bile, cesedin huzurdadır. Hafaza Melekleri seni daima korurlar. Hafaza Melekleri nedir. Biri sağda diğeri solda. Omuz hizasında-dırlar. Namazda onlara da selâm verilir. Senin ruhun, Levhi Mahfuzdan, ana rahmine geldiğinde, onlarda birlikte gelirler. Seninle birlikte büyürler. Birlikte doğarlar. Ruhunu teslim edinceye kadar seninle birliktedirler. Bunların vazifeleri nelerdir. Bildiğin kadar kâfi. Bunların ne olduğunu, ne iĢ gördüklerini Hakk’ın emirlerini tamamiyle yaptığın zaman öğrenebilirsin... Onları görüp anlayanlar, dünyada iken dünyayı terketmiĢ gibidirler... Hırs bilmezler. Bütün arzuları Hakk’ın arzularıdır. Ne rızık verilirse ona Ģükrederler. Hamd içindedirler... Bilmezsin : Resûlü Ekrem yerde bir post üzerinde yaĢardı... Yediği Ģeyler bugünün fakirinin bile anlayamayacağı tarzda idi. Elbisesinde yama bile vardı.

Page 9: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 9 ~

Bu basit, sadelik içinde icâb ettiği zaman semâvâti gezerdi.. ġimdiki insanlara bak, Evlerine bak, yediklerine göz at, hırslarına bak, arzularına bak, hareketlerine bak... Çıldırmak iĢten bile değil... Bir endiĢe, bir korku içindedirler. Yek diğerine saldırıyorlar. Hakk’tan uzak olduklarını bu halleriyle âdeta haykırıyorlar. Besmeleyi hakkıyla söylemek nasibine Allah cümleyi kavuĢtursun! Duamız bu olsun... KELĠMELER : Nizam : Sıra, dizi, düzen. DizilmiĢ olan Ģey, sıralanmıĢ. * Ġcaba göre yapılan kanun. Bir kaideye binaen tertib olunmak ve ona binaen tertib olundukları kaide. * Bir iĢin sebat ve kıyamına medar, sebep olan Ģey ve hâlet. Tesbih : Sübhânallah demek. Cenab-ı Hakk'ı (C.C.) Ģânına lâyık ifadelerle yâdetmek. Yâni: Allah'ın zâtında, sıfâtında ve ef'âlinde cemi' nekaisten münezzeh olduğunu ifade etmektir. (Bak: Sübhan) Cazibe : Çekme kuvveti. * Mc: Letafet zamanı. Hüsn-ü cemal Riâyet : Ġyi karĢılamak, ağırlamak, hürmet etmek. * Uymak, tâbi olmak. * Otlamak veya otlatmak. * Hıfzetmek, korumak. Ziya : IĢık, aydınlık, nur. RuĢenlik. Iltica : Sığınmak. Melce' ve penaha varmak. Birinden himâye istemek. Iltica : Sığınmak. Melce' ve penaha varmak. Birinden himâye istemek. Idrak : AnlayıĢ. KavrayıĢ. Akıl erdirmek. Fehim. YetiĢtirmek Mantık : (Ġntak. dan) KonuĢturan, söyleten. * Doğru muhakeme ve doğru düĢünceyi öğreten ilim. Akıl kaidesi. * Akıl, nutuk, söz. Mevhum : Aslı olmayıp evham mahsulü olan. Vehim. Müsamaha : (C.: Müsamahât) HoĢ görürlük, dikkat etmemek, aldırıĢ etmemek. Kusurlara göz yummak. Intikal : Bir yerden bir yere nakletmek. Tebdil-i mekân etmek. * Göçmek, geçmek. * Sirâyet. BulaĢmak. * Bir Ģeyin miras olarak kalması. * Bir mes'eleden diğer bir hususu veya neticeyi anlamak Izhar : Açığa vurma. Meydana çıkarma. * Göstermek. Zâhir ve âĢikâre ettirmek. * Yalandan gösteriĢ. Mazmaza : Gusül veya abdest alırken, elleri yıkadıktan sonra üç kere ağız dolusu su alıp ağızda çalkalamak. Hafaza : (Hâfız. C.) Muhafızlar. Muhafız melekler. Cimâ : Cinsi münâsebet. ÇiftleĢmek. * Zamm etmek. Müekked : Te'kidli, kuvvetli, sağlamlaĢtırılmıĢ, kuvvetlendirilmiĢ. Tekrar edilmiĢ. ―ALLAHÜMME SALLĠ ALÂ MEN ġEREBE KAĠMEN VE KUUDEN : Allahım ! ayakta ve oturarak su içene salât et!‖ Nahr : Boğazlamak. Bir hayvanın göğsü üstünden bıçak vurup boğaz damarını kesmek. * Ġki Ģeyin birbirine göğüs göğüse olması. * Boyun. Boğaz çukuru. * Sadır. * Gündüzün evveli. * Namazda kıyamda iken sağ eli sol elin üstüne koymak. Örf : Ġnsanlar arasında güzel görülmüĢ, red ve inkâr edilmeyip mükerreren yapılagelmiĢ olan Ģeydir. Bu kelime; ihsan, ma'ruf, cud, sehâ, bezl ve atâ olunan, atiyye, tanımak, bilmek, biliĢ, ikrar eylemek, arka arkaya tetebbu ve tevâli etmek, Allah (C.C.) tarafından ulülemre ve Sultana tevdi' olunan hüküm, müstahsen, yani Hazret-i Peygamberin (A.S.M.) iyi gördüğü Ģeyler, gibi mânalara gelir. ÂYET ve HAĠDĠSLER : --- ―Ve lemma cae musa li mikatina ve kelemehu rabbühu kale rabbi erini enzir ileyk kale len terâni ve lakininzur ilel cebeli fe inistekarra mekanehu fe sevfe terâni felemma tecella rabbühu lil cebeli cealehu dekkev ve harra musa saika felemma efaka kale sübhaneke tübtü ileyke ve ene evvelül mü'minin : Musa tayin ettiğimiz vakitte (Tûr'a) gelip de Rabbi onunla konuĢunca «Rabbim! Bana (kendini) göster; seni göreyim!» dedi. (Rabbi): «Sen beni asla göremezsin. Fakat Ģu dağa bak, eğer o yerinde durabilirse sen de beni göreceksin!» buyurdu. Rabbi o dağa tecelli edince onu paramparça etti, Musa da baygın düĢtü. Ayılınca dedi ki: Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, sana tevbe ettim. Ben inananların ilkiyim.― (A’raf 7/143) --- ―Fe kad kezzebu bil hakki lemma caehüm fe sevfe ye'tihim embaü ma kanu bihi yestehziun : Gerçekten onlar, kendilerine Hak geldiğinde onu yalanlamıĢlardı. Fakat yakında onlara alay ettikleri Ģeyin haberleri gelecektir.― (En’âm 6/5)

Dünyaya niçin geldiğini anlayan sözün doğruluğunu derhal anlar,Abdest nedir? Niçin emrolunmuĢtur?

Temizliktir. Su bulunmazsa teyemmüm yapılır. O halde temizlik değildir. Ġslâmın tarif ettiği temizliği olmayan abdest

alamaz. (Ġslami temizlik nedir? Hakkın emirlerine itaat, yasaklarını yapmamak, vücuda dıĢtan içten haram

sokmamak, yalan söylememek...) O halde abdest nedir? Niçin alınır ve niçin emrolunmuĢtur.

Abdeste baĢlarken besmele çekmeyen kiĢi için abdest yoktur.

Page 10: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 10 ~

1- Abdest evvelâ Ģahitli bir niyettir.

Niyet: Allah'a karĢı söz vermedir. Bir mukaveledir.

ġahit: Görünen maddi bir Ģahit. Görünmeyen iki Ģahit muvacehesinde

Allah'a fiili olarak söz verme abdest almaktır.Haktan bir nevi izin için hazırlanmaktır. Güçleriyle insanda

görünen,Hakkın kudretlerini kullanmaya hazırlanmaktır.Görünen Ģahit: Ceset, su veya toprak... Görünmeyen

Ģahitler: Hafaza Melekleridir.Allah ile temas, alıĢ veriĢ, konuĢma, sözleĢme, ancak abdest aldıktan sonra

mümkündür. Yoksa edep dıĢıdır. (Kul) iĢi değildir. Ama niçin diğer dinlerde abdest yoktur. Hak bunu niçin

emretmiĢtir, esas sır buradadır. Bu sırrı bilirsen, sezersen abdestsiz: Yeme, içme, konuĢma, yemek piĢirme, çocuğa

süt verme. Bunları tatbik çok zor gelir. Fakat alıĢırsan o kadar da kolaydır. Herkes bunu yapsaydı: Haram diye bir

Ģey konuĢulmazdı. O zaman Ġslâmda haram olanın diğer dinlerde haram olmamasının sebep ve sırrını anlarsın...

O zaman yine Resulüllahın niçin:

"Son Peygamber olduğunu" "Habibullah olduğunu", "Rahmetellil Alemin olduğunu", "Miraca niçin teĢrif

ettirildiğini", "Namazı niçin miraçta, arada vasıta olmadan kendisine emrolunduğunu" bütün uçsuz bucaksız

kainatın onun yüzünden yaratıldığını anlarsın... Abdesti bozan Ģeyler vardır bilirsiniz. Hakka verdiğin söz hükümsüz

kaldığı için abdest bozulur. Bu ne demektir. Söz verme Ģu: Ayetteki gizli manâ... O manâ nedir? Ellerimden,

yüzümde ne varsa o uzuvlardan, düĢüncemde ne varsa onlardan, ayaklarımdan senin sevmeyeceğin Ģeylerden,

iĢlerden kendimi koruyacağım, iradem haricinde olanlardan sen beni koru Yarabbi... Sana secde yapacağım

demektir. Ruhen miraç istiyorum demektir. Abdesti bozan Ģeyleri düĢün... Hepsi irade dahilinde olanlardır. Verdiğin

söz, Hak ile yapacağın mukavele bozulmuĢ hükümsüz kalmıĢtır. Ondan, tekrar abdest almak lâzımdır.Senin verdiğin

nimeti rızkı yiyeceğim. Her Ģeyi ondan yarattığın suyu içeceğim. Nimetlerini hazırlayıp piĢireceğim. Evlâdıma süt

vereceğim. Bunların hepsi abdestli olarak yapılır... (KonuĢma=Kelâm) senin yerine (Kul) olarak konuĢuyorum yine

abdestli olmak lâzımdır. Amma böyle olmazsa ne olur. Günâh mıdır? Hayır... Böyle olmak baĢka türlü (Kul) olmak

demektir...

Resul-ü Ekrem'e her zaman abdestli bulunması emrolunmuĢtur. Abdestsiz konuĢmazlar, ağızlarına birĢey

almazlardı. ġimdi hemen diyeceksiniz ki o peygamberdi. Evet... Ama bizde onun ümmetiyiz... Değil mi... O halde...

Sen düĢün ne demek istediğimizi...Resul-ü Ekrem'in yolunda yürümek evvelâ ceseden sonra ruhendir.

Ceseden abdest, namaz, oruç. Ruhen de sen düĢün onu. Bunu söylemek bana düĢmez. Sana hakaret olur, günâha

giremem.Resul-ü Ekrem her sahabe ile konuĢurdu. Ona malum olurdu.Namaz abdesti olmayan sahabenin elini

tutmazdı. Büyük insanlar bilirim. Abdesti olmayana ellerini vermezlerdi. Bir gün Rahmetullahi Aleyh hocama namaz

abdestsiz gittim. Yanına yanaĢacağım zaman. Sakın konuĢma, git, abdest al gel. Beni deniyor musun diye yüksek

sesle bağırdı. Onlar herĢeyi bilirler. Fakat yüze vurmazlar...

Hakkın mükâfatını bizzat kendim vereceğim dediği oruç var ye abdeĢtli olmalıdır. Diğer ibadetlerin mükâfatını

baĢkası mı veriyor? O mükâfat nedir?

Cesedi midir? Ruhi midir? Onu bir bilsen bütün günlerinin oruçlu olmasını istersin. Amma o da bir bakıma doğru

olmaz. Oruçta Allah'ın kuluna vereceği en büyük mükâfat gizlidir. Fakat oruç yalnız yememek, içmemek, cinsi temas

Page 11: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 11 ~

yapmamak değildir... AbdeĢtli olmak lâzımdır. Yalan, haram, hiddet, küfür, kalp kırma, sinirlenme...Dedikodu. Böyle

olan oruç, oruç değildir. "Aç durmak"tır, bunun mükâfatı yoktur. Hakkın emrini güya yerine getiriyoruz. Allah

hatalarımızı bağıĢlasın. Mağfiret, buyursun...(Maide Suresi) abdest âyeti "5/6": Medine'de emrolunmuĢtur. Ondan

sonra namaz beĢ vakit olarak tesbit edilmiĢtir. Ezan hicretin birinci senesi meĢru olmuĢtur.Resul-ü Ekrem, abdest

âyeti gelmeden evvel Mekke'de sabah ve akĢam namaz kılarlardı. Ellerini ve ağzını yıkarlardı. Ve bu abdest benden

evvelki Peygamberlerin abdestidir. BuyurmuĢlardır. Abdest kelimesi farsçadır. Ab = Su Dest =El Sulu el. El ile su al

manasınadır.

Abdest bir de dilimizde defi hacet manasına kullanılır. Doğru olmamakla beraber "Abdestim" var. Yani helaya

gideceğim. Veyahut (Abdest bozacağım) demekle de habersiz Ģunu söylüyoruz; ben daima abdestliyim abdesti

bozacağım, tekrar abdest alacağım manasını taĢımaktadır. ki, bu insanın daima abdeĢtli olmasını, sessiz sözsüz

haykırmaktadır.Tekrar edelim. "Helaya gideceğim" suya ihtiyacım var demektir. Bu söz aynı zamanda habersiz

abdestin lüzumlu farz olduğunu ilân eder. Arapçada "Vuzuu" kelimesi abdest almanın mukabilidir. Vücuttaki azaları

yerli yerine hazırlamak, koymak demektir.

Abdest âyeti Medine'de nazil olmuĢtur. (Maide Suresi 5/6) Ayeti kerimede "Gasele" yıkamak lâfzı kullanılmıĢtır.

l- Yüzünüzü yıkayınız.

2- Ellerinizi dirseklere kadar yıkayınız.

3- BaĢınızı da meshedin.

4- Ve ayaklarınızı da aĢık kemiklerine kadar yıkayınız.

Bu dört Ģeyin yıkanması ve meshedilmesi (Vuzuü) dur. Bu uzuvları yerli yerine "vaz" etmek koymak, hazırlamak

demektir. Abdestsiz kimse (Nas)'dır. Lâalettayin bir insandır. Abdestli insan (Mümin)' dir.

Yani her an huzura çıkmaya hazırdır. Abdestsiz mümin değildir demek değildir. Dikkat et. Burası öyle kolay anlaĢılır

lâkırdı değildir. Kendinde gizli olan imânım izhar için abdest alması, yani Ademiyetini izhar ve kendi kendine fiili

olarak tasdik içindir. Melekler "Ademiyet'e secde ettiler. Cesede değil...Su ve topraktan yaratılan cesedini

göstermesi lâzımdır."Ayet" vücutta yaktığım bir Ģule olan ruha "FAGSĠLÜ" emirdir. O zaman abdest alacağın zaman

sesli olarak: Suya daha dokunmadan: EuzübillahimineĢĢeytanirracim diyerek insaniyetten ayrılıp, yani (Nas)'lıktan

ayrılıp, "Ademiyet" tarafına fiili olarak ceset sokulur. Eller yıkanır. Ağıza su verilir. Sonra tekrar ellere baĢlarken

Bismillah söylenir. Yani suya temas ettiğin zaman...Abdest hakkında diğer bildiğin hususlar "ilmihal" kitaplarında

var onları muhakkak bilmen lâzımdır.

ġimdi burada çok dikkatli dinle, birĢey anlatacağım bilgi için: Fizikte ve kimyada bir madde baĢka bir hale tehavvül

ederken hacmi büyür. Bir damla su, buhar olurken "Avakadro - Amper" kanununa göre, 24 hacim buhar olur.

Mesela: Bir kilo su, buhar olduğu zaman koskoca görünür,bir bulut olduğunu farzedelim. Bu bulutun ağırlığı yüz

gramdır, eğer bulutu tartabilirsek...Bin gram su buhar olup, bulut olduğu zaman yüz gram olmuĢtur.Bu yüz gram

bulut yağmura tahavvül ederse onbin gram su olur.Eğer yüz gram bulut kar olursa beĢbin gram kar olur.Bu kar yani

beĢbin gram kar, su olursa onbeĢbin gram su olur. Fizik,kimya bilmezsen bu hadise karĢısında bocalar kafan

durur.Bu ne demektir bilir misin? Tahavvül ve tahvildeki Hakkın güçlerinin görünüĢüdür.Tahavvül "Tahvil" baĢka

Ģekle girmek, fakat aslını kaybetmemektir.Tahavvül devamlıdır. Tahvil = Murattır.Yağmura onun için "Rahmet" ismi

Page 12: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 12 ~

verilmiĢtir. Bir damla su bir kaya kovuğuna girse, buhar olsa kayayı çatlatır. Bir gemiyi yürütür....Bir damla su buhar

yani hava olarak otomobil lastiği içine girerse tonlarca yükü taĢıyacak kuvvet ve kudret ortaya çıkar...Daha

anlatmıyorum... Bu heybet ve değiĢmeyen Allah Kanunu'nun karĢısında... Sen düĢün...Abdest aldıktan sonra

mümkünse havlu ile ıslak yerlerini kurulama...Bırak vücudun o suyu emsin, vücudun sıcaklığı onu tekrar buhar

yaparken semaya yükselsin, sonra rahmet olmak için buhar, bulut olsun.Yağmur duası nedir bilir misiniz?..Yağmur

duasındaki abdest alma da bambaĢka bir abdesttir.Artık biraz da siz anlayın...Suyu ve havayı kirletmek Ġslâmda

haramdır.Allah'ın suya ve havaya verdiği güçlere hakarettir. Burada bir Ģeyi hatırlatıp bitireceğiz.Su içine büyük ve

küçük abdest bozmayınız. Kedi ne yapıyor dikkat ediniz...Kedi yürürken bile ıslak yere basmaz. AteĢ üzerine idrar

yapmayınız.

NOT: Yukarıdaki yazı Münir Derman'ın "ALLAH DOSTU DER KĠ...

YAZILMAMIġ SIRLARIN ĠLKĠ,YAZILACAK SIRLARIN SONU 1. CĠLT" isimli kitabından alınmıĢtır. Bir salih kul bir mahalleye gelecek afeti önler. Bir veli bir diyarda bulunursa oranın her türlü afetten masun kalacağı bildirilmiĢtir. Bir salih kul bir mahalleye gelecek afeti önler. Bir veli bir diyarda bulunursa oranın her türlü afetten masun kalacağı bildirilmiĢtir. Her zehrin bir panzehiri vardır...Her Musa`nın bir Firavun`u, her Firavun`un karĢısında bir Musa vardır. Allah ve Resul yolunda bulunan bir mü`min bir mahallede bir cemiyette bulunursa kendinin bilmediği ve haberi olmadığı halde ne büyük iĢ yaptığını kimse bilemez. Kendisi dahi... Herkes uyurken kıyamda, secdeye kapanmıĢ bir mü`minin ne büyük bir iyilik ve iĢ yaptığının kimse farkında değildir... Gece yansı (LÂ ĠLAHE ĠLLALLAH) diyen bir insanın bu haykırıĢının bütün dünyaya faidesi vardır. HaĢyetullâh`dan secdede gece vakti gözünden yaĢ gelen bir mü`minin yaptığı iĢin ve beĢeriyet için faidesini anlayacak çok az insan vardır. Daima abdestli bulunan bir mü`minin cemiyette diğer küfür içinde bulunan, sapmıĢ insanlara ne büyük iyilik yaptığını anlamak her insana nasip değildir. Allah`ın kulların ibadetine ihtiyacı yok... Onlara küfür içinde bulunanlara, sapmıĢlara rahmetini böyle vasıta ile gönderir... (LÂ ĠLAHE ĠLLALLAH) ve (ALLAH) diyen kalmadıktan sonra ancak kıyamet kopar. Bugünkü dünyada hakiki bir velinin bir kıt`ayı her türlü afetten kurtardığını ancak veli olan bilir... Bu kulları kimse bilemez. Hakkın perdesi altında gizlidirler. (Hadisi Kudsi)...

Page 13: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 13 ~

Hakiki alim bir velinin dünyadan çekiliĢi bir kavmin mahvolmasından daha büyük kayıptır. Bir küfür diyannda gece namazı kılıp göz yaĢı döken hakiki bir kul Resul-ü Ekrem`in vazifesini deruhte etmiĢ olur. Hakkıyla Cuma namazı kılınan bir diyarda oranın seyyiatı hemen yok olur. Gür bir sesle okunan ve gözyaĢı ile süslenen bir sabah ezanı bütün o memleketi temizler. ġirk içinde hayır, hayrın içinde Ģirk gizlidir. Ramazandan baĢka günlerde oruçlu bir kimse bulunduğu mıntıkanın rızk ve bereketini haberi olmadan Hakka dua etmiĢ olur. Gök kubbesi böyle insanlar hürmetine duruyor. Yoksa sonu gelir. (Hadisi ġerif)dir. Hac süresinde: Allah bazı insanların Ģerrini diğer bazısı ile defetmeseydi, içlerinde Allah adı çok anılan manastırlar, havralar, kiliseler, mescitler muhakkak yıkılıp giderdi... Bu âyeti kerime çok büyük bir hakikati haykırmakta ve bildirmektedir. Kimse bunun farkında değildir. erol [email protected] Ġlâhi hadiseler insan dimağına dökülemez. BeĢer aklı bunu halletmeye çabalarsa bütün ilâhi Ģeylerin hepsi kıymetini kaybeder. Kâinatda düĢünebileceğiniz herĢey mümkündür. DüĢünemediğin Ģeyin imkânı yoktur. Bilgtsizlik`dir bunların hepsinin sebebi... Hangi bilgisizlik, akim ötesine inanmamak cehaleti... Bu, insanın kendi aklına hakaretidir ki inanmadığı Ģeye nazaran bu hali küfürdür. Ġyilikler insan ile birlikte gömülür. Amma kötülükler ölümden sonra da yaĢamaya devam eder. Bu iki cümleyi çok oku anla. Zira bundan dolayı: Cennet cehennem vardır.

Page 14: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 14 ~

ġeytan amelleri vardır. Peygamberler bunun için gönderilmiĢtir. HerĢey bundan ötürü fanidir... Anlamadın: Allah niçin böyle murad etmiĢtir. Bilmiyoruz. Bilemeyeceğiz de... Yalnız boyun eğmek lâzımdır ki bu tazimdir. Kime. Kendine... DıĢım değil içini süslemeye çalıĢ. Efendiliğini kaybetme Haramdan, içkiden. Kumardan uzak dur. Sabır ve kanaat hasletlerini kuvvetlendir. Hiddet etme. Öfkelenme. Sakin ol. Hiddet baĢkadır. Öfke baĢkadır bunu karıĢtırma birbirleriyle. Hiddet: DıĢarının tesiriyledir. Öfke: Nefsin içten gelen tepkisidir. Allah`dan baĢkalanna Ģikâyetden nefsî men etmek sabırdır ha... Ġnsanın gözü aklı kadar görür. Bu göz Allah`ın yarattıklarını görür. Ġnsanın Hak`ka bakan gözleri açılırsa o zaman herĢey ortadan kalkar. Hak`kı görmeye baĢlar. Evvelâ: Allah`ın güçlerini, tecellilerini görür anlar. HerĢeye karĢı sevgi. Arzu ihtiras. Güzele. Kadına. Paraya. Mala ve servete karĢı sevgi asıl sevginin muhtelif görünüĢleridir. Dünyaya ve yaratıklara aklı kadar bakan gözler bunları görür, ihtiras ve sevgiye bağlanırlar. Bunların hepsi Hak`kı görür gözleri perdeler. Aslında ne Ģer vardır ne haram, ne helâl, bunlar aklı kadar gören gözleri

Page 15: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 15 ~

olan insanlara böyledir. Hakkı gören gözleri iĢleyen bunlardan kurtulur. O zaman ne haram, vardır ne helâl. Ne Ģer vardır. Ne hayır... Hepisi (O) dur. `VE ĠLA RABBĠKE FERGAB` ayeti bunu sessizce haykırmaktadır. Para : Namussuzu, namuslu Çirkini güzel Hırsızı doğru Haksızı haklı yaptığı bir devirde yaĢıyoruz. Bu toplumda : Kimi zora Kimi Ģöhrete Kimi paraya boyun eğer. Gururun soğukluluğu bazen insanı mahveder. Hükümdar haksız olarak bir köylüden bir yumurta alırsa, adamları bütün tavuklarını alır. Menfaat insanı yıkar. Allah`dan uzaklaĢan insanlara kızmayınız. Hiddet etmeyiniz. Onlara (Sevgi) ile yaklaĢmak lâzımdır. O zaman (öfke) nefisden zuhur etmez... Zira dünyada tek bir mabet varflır. O da insan vücududur. Hiçbir Ģey bundan mukaddes değildir, insan bir mekândır. Aslı la mekândır. Ġnsan sevmek ve tazim etmek (Beden) içindeki bu (Haber)e tazimdir. Elinizi insan vücuduna dokunduğunuz zaman onu gökyüzüne dokundurmuĢ olursunuz,.. Bütün kâinatı yaratan küçülerek bütün güçleriyle insan vücuduna Ģah

Page 16: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 16 ~

damarlarından daha yakın olarak gizlenmiĢtir. Onu idrak mekanizması insanda vardır. Anahtarı da vardır. Menfaat hisleriyle insan bilmeden (nefsin) esareti, altında kalır. (Nefsinin) demedik dikkat et. (Men arefe nefse fakat arafe rabbe) hadisindeki (nefsin) (nefsinin) hangisidir anla... Ġki avcı av dönüĢünde vurduklarım paylaĢıyorlardı. Birisi bir tavĢan, diğeri ise bir keklik vurmuĢtu. TavĢanı vuran avcı, diğer, keklik vurana: `Ġstersen tavĢan bende kalsın. Keklik senin olsun, Ġstersen kekliği sen al, TavĢanı bana ver` ĠĢte insanların menfaat uğrunda söylediği sözler bunlar. Bunun içinden (nefsin) ve (nefsinin) manalarını anla... Doğru söyle. Gıpta etmeden, haset etmeden, yalana tevessül etmeden adaletden ayrılmadan daima gönülden söyle. Böyle olursan vücutdaki nefisdeki Ģaibeler ortadan kalkar. ġaibeleri; irade. Sabır, tbadet siler süpürür. Ceset, o halde gönlün gölgesinin, gölgesinin gölgesidir demiĢler... Bilinen birĢey var: insanların ilâhi bir ahenk, kanun ile idare edildiğidir. Kâinatda herĢey yaratılıĢ süs ve iĢleme nizamı ile insanlara güzel ve çirkin görünür Hayır veya Ģer Ģeklinde tecelli eder. Halbuki kâinafda hiçbirĢey manasız, eksik ve çirkin değildir. Allah hepsini noksansız ve güzel

Page 17: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 17 ~

yaratmıĢtır. Bizim Hak`ka yakınlık derecemize göre çirkin veya fena Ģekilde görünür. Her fena veya çirkin gibi görünen eĢya ve yaratığın altında bir güzellik gizlidir. Onu görmeye gayret ediniz. Cenabı Hak insanı kendisi için yaratmıĢtır. O halde emirlerine insanın uyması lâzımdır. Mal onun Rızık onun Ceset onun Ruh onun Akıl ve irade onun. O halde... Bunları sana muvakkat bir zaman için verdi. Emanete hıyanet etme... (Hak`ka herĢeyi bağlama, nefsine bağla)... Lâf çok ince dikkat et anla... Âdem cennetten çıkarıldı. (Kovulmadı). Hakkın emriyledir bu... Bu çıkarılıĢı Âdem gizledi. Hak`ka isnad etmedi. Nefsine isnad etti. Ve Hak Adem`i af ve mağfiret etti. Hz.Musa bir gün kırda gezerken bir doğan bir güvercini kovalıyormuĢ, Güvercin Hz.Musa`nın omuzuna konmuĢ. Ya Musa beni koru diye feryad etmiĢ. Doğan, Musa! rızkımı alma ver, demiĢ, Musa bıçağını çıkararak doğana: Baldırımdan kesip vereyim, güvercine dokunma yavruları var. Bıçağı baldırına vuracağı zaman (Doğan ve Güvercin) hemen, Ya Musa dur biz Hak`kın elçisiyiz seni denemeye geldik. Ahdında sadık, sözüne emin olup olmadığını imtihan için gönderildik demiĢlerdir.

Page 18: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 18 ~

Küçük santiardaki bu hadiseyi çok düĢün... Ve Hak`dan ayrılma... Ne olur. Kâinatdaki ni&aro ve iĢleme, canlı, cansız, nebat, hayvan, maden hep bu ahde sadıktır. Bakarsan görürsün... Yaratılan her Ģey güzeldir. Güzellik gözle görülmez. Gönül ile görünür. Madde ile değil sevgi ile beslenir... Güzellikler içinde zorluklar vardır. Allah`ın insanları böyle yaratmasında bir sebep vardır. Fakat biz onu bilmiyoruz. Hayatda yokuĢları tırmanırken rastladığınız kimselere iyi davranınız. Çünkü iniĢde yine onlara rastlayacaksınız. Belki sizi mezara kadar omuzlarında taĢıyanlardan biri olurlar. DüĢünen bir insanın kafasında (inanmak veya inanmamak) bakımından hakikati bulmak imkânsızdır. Bu iĢ bir mısır tarlasını sahibinden korumaya benzer. Dünyada hiçbir Ģey göründüğü gibi, ne de anlatıldığı gibidir. Zira hiçbir Ģey sanıldığı gibi olmuyor. O halde her yapacağın veya yaptığın iĢlerde sevap ve günah arama. insaniyetine hakaret etmiĢ olursun. Onu ancak Allah takdir eder. BeĢer tarihinde her millete ait efsaneler destanlar hikâyeler vardır. Bunlar asıl hakikatlerdir. Fakat insanoğlu tarafından kabul edilememiĢ

Page 19: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 19 ~

kavranamamıĢ hakikatlerin kaybolmayarak, öğüt veren düĢünen için asıl hakikatlerdir. Onlar insanı doğruluğa, fazilete, hakikate götürecek ip uçlarıdır. Çok basit belki gülünç bulacağınız bir iki tane hepimizin bildiği bazı Ģeylerden bahsedelim: Açlıktan ölmek üzere olan bir köpeği alıp yediriniz. Avucunuzla su içiriniz ısırmaz. Ömür boyu hem de... Nerede tesadüf etse kokunuzdan sizi tanır. O koku onun kuvvetli hafızasına nakĢolmuĢtur. Veya onu yaratan öyle halketmiĢtir. . Kur`andaki KITMĠR hikâyesi basit bir köpek hikâyesi değildir, iĢte insan ile köpek arasındaki fark budur. Size candan bağlı bir köpek kızgın bir dosttan daha iyidir. Isıracak köpek diĢini göstermez. (Dikkat). Kedi, hürriyetini seven en ileri (Derecede bir hayvandır. Bir yudum su için, bir parça ekmek için kimsenin elini yalamaz. Açlıktan ölür de... Bilir misiniz su ile abdest almada niyet yoktur, fakat toprakla teyemmümde niyet etmek vardır. Niçin? Oruçda niçin niyet vardır? Niyetsiz oruç olmaz. Dil ile ikrar ceset ile tasdik vardır. Niçin? Ġnsan hayatı dünyada bulunması bir nevi ibadetdir. Dünyaya niçin geldiğini anlayan sözün doğruluğunu derhal anlar.

Page 20: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 20 ~

Allah ile temas AlıĢ veriĢ KonuĢma SözleĢme. Ancak abdest aldıktan sonra mümkündür. Yoksa edep dıĢıdır. (Kul) iĢi değildir. Diğer dinlerde abdest yoktur. Niçin emredilmemiĢtir. Esas sır buradadır. Bu sırrı bilirsen sezersen; Abdestsiz (Yeme. Ġçme, KonuĢma. Yemek piĢirme. Çocuğa süt verme)... Bunları tatbik çok zor gelir, fakat alıĢırsan o kadar da kolaydır. Herkes bunu yapsaydı haram diye birĢcy konuĢulmazdı. O zaman islâmda haram olanın diğer dinlerde haram olmasının, sırrını anlarsın ve yine Resulullah`ın niçin: Son peygamber olduğunu Habibullah olduğunu Rahmetellil âlemin olduğunu Miraca niçin teĢrif ettirildiğini Namazın niçin miraçda arada vasıta olmadan kendisine emrolunduğunu, bütün uçsuz bucaksız kâinatın onun yüzünden nurundan yaratıldığını anlarsın... Senin vcrdiğin nimeti, rızkı yiyeceğim, Her Ģeyi ondan yarattığın suyu içeceğim, Nimetlerini hazırlayıp piĢireceğim,

Page 21: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 21 ~

Evlâdıma süt vereceğim. Bunların hepsi abdestli olarak yapılır. (KonuĢma-Kelâm) senin yerine (Kul) olarak konuĢuyorum yine abdestli olmak lâzımdır. Ama böyle olmasa ne olur? Günah mı? Hayır, Böyle olmak baĢka türlü (Kul) olmak demektir. Ceseden abdest. Namaz. Oruç. Ruhen de sen düĢün onu... Bunu söylemek bana düĢmez. Sana hakaret olur. Günaha giremem... Oruçda abdestli olmalıdır. Orucun mükâfatını ben vereceğim diyor. Diğer ibadetlerin mükâfatını baĢkası mı veriyor. O mükâfat nedir. Cesedi midir Ruhi midir? Onu bir bilsen bütün günlerinin oruçlu olmasını istersin. Taklitden sakın. Oruçda Allah`ın kuluna vereceği en büyük mükâfatı gizlidir. Daima abdestli bulunmada bu iĢde yapmamanın günahı yoktur. Yapmanın da sevabı yoktur. Burada daima Hak`la birlikte olmak vardır. Onun için abdest emrolunmuĢtur. Her Ģeyde sevap ve günah arama. Ġnsaniyetine hakaret etmiĢ olursun. Devamlı abdestli ol. Abdestsiz yeme. içme. KonuĢma Orucu daima abdestli tut. Abdest bozulursa alana kadar konuĢma. Resulü Ekrem`in Ġslâmiyeti ilânından on sene sonra miraçda namaz emirolundu. Ondan iki sene sonra da Medine`de abdest emrolundu. ilk kılınan namazlarda abdest almak yoktu. Resul, yalnız ağızlarını çalkalardı.

Page 22: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 22 ~

Bunların sebeplerini öğren bil ve kendinin ne olduğunu anla DıĢarıdan içeriye bakarsan birĢey göremezsin, içeriden dıĢarıya bakarsan o zaman iĢ baĢkadır. Bu suretle insan kendini bulur. Kendini bulmak Hak`kı bulmaktır. Burada (Hak) hakikat`dır ki Allah`ın tecellisidir. Mansur iĢi bu... Unutma. Kandil resmi, geceleyin ıĢık vermez.. Ben lisanımla Enel Hak lâfzı etmem bir an Halimi canan bilsin lâfzı üryan istemem. 13.5.1986 PerĢembe

1. l - Farz olan namazların yani 5 vaktin rekâtlarının miktarı:

Sabah 2

Öğle 4

Ġkindi 4

AkĢam 3

Yatsı 4 hepsi 17 rekâtdır,

Bunlara ilâveten farzlardan evvel ve sonra sünnetlerini Resulü Ekrem

vash etmiĢtir.

Sabah 2 evvel

Öğle 4 evvel 2 sonra

Ġkindi 4 evvel

AkĢam 2 sonra

Yatsı 4 evvel 2 sonra hepsi 20 rekâtdır.

Page 23: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 23 ~

Ġkindi 4 evvel sünnet

Yatsı 4 evvel sünnet sünneti gayrı müekkede

Bunlar sünneti gayri müekkededir. Yani Resulü Ekrem bu sünnetleri bazen terk etmiĢlerdir.

Niçin: Diğerlerini terk etmemiĢtir. Onlar müekkede sünnetdir.Müekkede olanlardaki sırlar biraz evvelceki yazılarda

izah edildi.Gayri müekkede sünnetleri bazen terk, Resulü Ekrem tarafından terkedilmesi en büyük sırdır ki bu gayrı

müekkede sünnet çok mühimdir.Resul'ün terk etmesi meselesi de çok mühimdir.

Ömür boyunca bu gayri müekkede sünnetleri terketmeyenler de vardır ki bu nokta çok mühimdir. (Halvette

söylenen sırlardandır.) Ġkindi vaktindeki gayri müekkede sünnetin kıymetini zedelemeye hiç gelmez. Yatsı da

öyledir. Hiçbir sünnet namaz cemaatle kılınmaz. Kaza namazları da cemaatle kılınmaz.

Ġmam da seferi olsa, cemaatin hepsi seferi olsa seferi olarak cemaatle kılınmaz. Cemaatin hepsi seferi olsa, imam

mukim olsa cemaat namazı imamla tam olarak kılmak mecburiyetindedir. Ġmam seferi olsa, cemaat mukim olsa,

imam seferidir. Cemaat değildir. Cemaat namazı bozmadan tamamlar.

Ġkindi ve yatsı namazlarının 4 er rekât ilk gayrı müekkede sünnetlerinde 2. ve 1. inci kaidede (Ettahiyyatü) de

Allahümme salli'ler okunur. Üçüncü rekâtda tekrar subahaneke okunur. Bunlar da gayrı müekkedenin sırrının

anahtarıdır.

Resulü Ekrem'e namaz esnasında hiç vahiy nazil olmamıĢtır. Yalnız Kıblenin Kudüsten Mekke'ye çevrilmesi bir öğle

namazının farzının üçüncü rekâtında çevril emri vahyolunmuĢtur. Namazı bozmadan bütün sahabelerle birlikte

Mekke'ye dönmüĢlerdir. Bir de ikindi ve yatsı namazlarının ilk gayri müekkede sünnetlerini kılarken vahiy gelmiĢtir.

Namaz inkıtaa uğramıĢtır. O sırada Ģu ayet inmiĢtir, (söylenemez) Kur'anın içine dalan ancak onu öğrenebilir.

Bundan ötürü sünnet namazlar cemaatle kılınmaz. Sabah namazı Ģükür namazı olduğundan sünnet evveldir. AkĢam

namazı hamd namazı olduğundan farz evveldir. AkĢam namazı miraçta (Kabı kavseyn) de doğrudan doğruya

Resul'e emrolunmuĢtur.

Kabı kavseyn: Bir yay miktarı Resulü Ekrem yanaĢmıĢtır. Sabah ise miraçtan ayrılacağı zaman emrolundu.

Sonradan ayet ile bildirilmiĢtir. Bu iki namazın emri sırasında vahiy meleği arada yoktur. Doğrudan doğruyadır.

Adatı ilâhiyede değiĢiklik ve istisna olmadığı için ayetle de te'kiden Cebrail ile miraçtan sonra bildirilmiĢtir. Hakiki

namaz kılanın Resulü Ekrem'e en yakın olduğu zaman sabah namazının sünnetini kılarkendir.

Hak'la en yakın olduğu zaman, akĢam namazının farzını kılarkendir. Onun için sabah namazının sünneti ile farzı

arasında kelâm etme... AkĢamın farzı ile de sünneti arasında kelâm etme. Bunları yapabilirsen her halde Cenabı

Allah nasip eder namazın miraç olduğunu o zaman anlarsın, bize de dua edersin...

Sözümüzü dinle. KarıĢtırma... Hak'ka kasem ederim ki bu söz doğrudur. Biz lâf ile senin arana girmek selâhiyetimiz

olmadığı gibi bir hiçiz ne oluyoruz. Bu esrar ledünni hareket ve fiillere girer. Ledünni manaya değil... AlıklaĢma...

Tehlikeli sırlardır burası...

Elhamdülillah...

Page 24: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 24 ~

Namaz beĢ vakittir niçin. Bu vakitlerde ne oluyor ki en kıymetli ibadet olan namaz bu tesbit edilen vakitlerde

kılınıyor. Ve vakit de farzdır. Bunu da bilmek lâzımdır. Amma kime.. Onu bilen bilir. Fetvayı Hindide; farzın, sünnetin,

vacibin kazası olur diye bir fetva vardır. Doğrudur. Yalnız gayri müekkede sünnetin kazası olmaz diye de bir iĢaret

vardır. Bu niçindir.

Bozulan namazın kazası yoktur, iyadesi vardır. Bunu da unutma. Yukarda belirttiğimiz bu hususları daha iyi

anlamak için Ģunları düĢün Seher vakti neler oluyor. Hayvanlarda. Nebatlarda. Yıldızlarda. Havada. Bunlan evvelce

izah etmiĢtik.

AkĢam güneĢ battığında bulunduğun yerdeki olanları yukardaki düĢünce ile yine düĢün. Sabah yıldızı parıldar.

Birden hareketsiz kalır. Hayvanlar melemez. Bir meltem eser on dakika. ġebnem düĢer. Sonra horoz öter. Namaz

vakitlerinde sabah akĢam (vakitlerinde) az çok bariz birĢeyler oluyor.

Diğer öğle ikindi yatsı vakitlerinde de seçilmesi çok güç yine birĢeyler oluyor. Bu vakitler farzdır. Birçok

sahabelerin namaz vakti geldiği zaman yüzleri solardı.

Resulü Ekrem'in mübarek yüzleri dolukurdu. Bu ne demektir...Cuma günü öğle vaktindeki vakte ikinci bir farz vakit

yüklenir. Cuma yalnız erkeklere gibi görünse de kadınlara bu vaktin farzıyeti habersiz bir emir olarak bildirilmiĢtir.

Cuma namazı emrolunan Cuma suresini oku. Anlamaya çalıĢ.Orada da gizli bir ayet vardır. Ondaki manayı

anlamaya savaĢ.Çabalamadan olmaz bu. Bu iĢde armut piĢ ağzıma düĢ yok ağam.

Resulü Ekrem'in Ģu kat'i tavsiyesini de unutma:

Cuma günü bana çok salât getirin. O gün bana melekler selâtı hemen getirirler. Ne demektir bu... O da bunlan

nereye gönderiyor bilir misin? Nereden bileceksin. (Makamı Mahmud). Bütün bu selâvatlarla birlikte kendi

selâvatıyla gönderiyor.

Bundan dolayı Ģefaat Resulullah'a verilmiĢtir.

Namazda cesede ait tadili erkân vardır. Bu farzdır. Bu hareketler ledünni hareket ve fiillerdir.

Miraçta Resul Kudüs'e oradan semavata gitti. Bu beĢeri dünyevi hareket değildir. Amma cesetle gitmiĢtir. Cesede

ve ruha farz olanlar vardır. istikbali kıble Vakte niyet Ruha ait farzdır bunlar. Bu niyet daha ziyade nefse. Kıraat ise

nefsin ruha bağlanmasıdır. Bu da ledünnidir. 9.4.1982 Cuma

Not: Yukarıdaki yazı M.Derman'ın "ALLAH DOSTU DER KĠ...YAZILMAMIġ SIRLARIN ĠLKĠ YAZILACAK SIRLARIN

SONU 2. CĠLT" eserinden alınmıĢtır.

Miraç ve Namazın Sırları

Page 25: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 25 ~

MĠRAÇ nedir? Niçin gece vaki olmuĢtur? Miraçta Hak ile mülâkat vardır.Ayete göre ruh mual ceset vukua gelmiĢtir.

(Abid) olarak. Abid ruh değildir. Abid ceset de değildir. (Ruh mual cesed) abiddir. O halde miraç rüya değildir.

Kudüs'e kadar teĢrif ettirilmiĢlerdir.

Niçin Kudüs'e... Oradan semavata huruç vardır. Hak ile mülâkat olduğuna göre semavatta mı Cenabı Hak... Allah

mekândan münezzehdir. Ohalde mekânda değildir. Mekânsızlık nedir. Mekân mütalaasına vurulursa müddet ortaya

çıkar. Miraç ne kadar müddet sürmüĢtür. Çünki miraçdaki hadiseler, gördüğü Ģeyler, mülakât uzundur. Miraç,

Mevlid'de uzun uzadıya bu hadise bizim anlayacağımız Ģekle bürünerek izah edilmiĢtir. Bunlar hilafı hakikat

değildir. O halde MÎRAÇ nedir?

*

Cebrail refakatinde... Oradan kudret alemine Cebrail ile... Sidre'de Cebrail durur...Bu hududtan sonra kudret alemine

Resul dahil olur. Orada zaman. Mekân mefhumu yok... Ġmkân alemindeki her türlü fiziki, kimyevi kanunlar cari

değil... Sessiz. Sözsüz. Cebrailsiz (Ya Muhammed) yaklaĢ. Gel emri çıkar... Bunlar kudret aleminin kanunlanna

göredir. (Kabı Kavseyn) yanaĢır... Orada akĢam namazı üç rekât olarak emrolunur... Hitabı izzet (Ya Muhammed) dir.

Nuru Resulullahadır bu hitap... Sonra Mustafa'ya söyledi çekinmeden. Yani Resul'ün kul olarak kendilerine... O

zaman da Sidre'ye döndükleri zaman 2 rekât sabah namazı emroluyor...Miraç gecesi vaki olduğu için ilk akĢam

namazı emroluyor. Gece sabaha doğru gideceğinden sabah, sonra akabinde emrolunmuĢtur.

Miraç hülâsa (Tayyi mekân) değildir. Bize öyle görünürse de öyle değildir. Peki nedir? Hele dur bakalım. Sözümüz

bitmedi. Dinle: Zaman ve mekân dıĢı bir hadisedir anlayamadığımız.

Tayyi mekân ise mümkündür. Bu da akıl hududunun bittiği yerden la mekânın mevcudiyetini isbat eden bir

hadisedir anlayamadığımız bir hadisedir. Tayyi mekân yapabilen mekân içinde mekânsızhğı bir nevi idrak ettiren

hakiki bir olaydır ve mümkündür. Evvelâ: Akıl ile tay yapabilmek sonra Resulü Ekrem'in ruhaniyetine girmek

imkânını aramak lâzımdır ki bu da

mümkündür.

Mekke'den Kudüs'e kadar seyir bunun en büyük mümkün olacağını ümmete izah için vukua gelmiĢtir. Niçin

Kudüs'e oldu da baĢka yere olmadı. Bu gibi sual kimseye yakıĢmaz. Ya sizin eve mi olsun... Miraç hakkında

münakaĢa imansızlıktır. Ġmansızlık demek Allah'ın inkâr kudretlerinin hudutlu olduğunu kabul etmektir.

Ruh ve ceset yani (Abid) olarak vaki olmuĢtur. Mümkün müdür diye düĢünmek Allah'ın kudretini tahdid olur ki bu

tam inkârdır. Kur'an Allah kelâmı mıdır. Evet diyorsan, ohalde burada düĢünme. Aklın ile dinsiz ve inkarcı olma...

Allah'ın kudreti aklın ve düĢüncenin varamadığı güçtedir. Allah'ın insanlarca mahiyeti gizlidir.

Page 26: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 26 ~

Miraçta akĢam ve sabah namazları emrolundu. Hicretten evvel kıble olarak bu iki vakit namaz Kudüs'e doğru kılındı.

Niçin? Sebep? Hikmet ve muradı ilâhi nedir? Kudüs'e doğru kılmak Allah'ın emri mi idi? Emir ise sonra niçin

hicretten sonra Medine'de Kabe'ye dönmek vahyolundu. Hem de namaz içinde iken emir geldi.

Resulü Ekrem Mekke fethedildikten sonra kâbeyi temizlettirdi ve Kabe'nin içinde namaz kıldı. Bu namaz vakit

namazı değildir. Çünki sahabeleri yanında olduğundan onlara imam olması gerekirdi... Kendilerine soruldukta; niçin

batıya doğru kıldıklarını söylemediler. Yalnız Kabe'nin içinde 4 tarafa hatta köĢelere doğru dönebilirsiniz

buyurdular. Batıya doğru dönmeleri: Vefatlarının Medine'de olacağına iĢarettir. Medinede ravzalarmda baĢları batıya

ve mübarek cesetleri kâbeye dönük olarak defnedilmiĢlerdir.

(ESER: YUSUF COġKUN BENEFġE)

Salât kelimesi yanlız Kuran -ı kerimde kullanılmıĢtır. Dua manasına gelir. Namazda okunan fatiha dua olduğundan

Kur'anda salât kelimesi kullanılmıĢtır. Namazda fatiha okunmasının hikmeti, Allahın varlığı üzerinde zihni

durdurmak güç olduğundan Kur'an okumakla, ALLAH'ı tesbih ederken uluhiyet üzerinde durmak imkânı hasıl

olur.Namazda Allah ile mülakat vardır. ġah damarından daha yakın olan Allah ile yakınlık uzaklık derece

itibariyledir. Mesafe değildir...Namaz kelimesi farsçadır. Aslı Sanskritçe'den gelmedir. Eğilmek anlamına gelir.

Namaz miraçtır. Namaz Allaha yanaĢmanın merdivenidir. Namazın yarısı benim için, yarısı kulum içindir. "Hadisi

kutsi" Namaz hicretten 18 ay evvel miraç gecesinde doğrudan doğruya Resul Ekreme emrolunmuĢtur. Arada

cebrail vahiy meleği girmemiĢtir. Diğer emirler vahiyledir. Namaz baĢkadır. Rebiül evvelde Hicret olduğuna göre

"Leyleyi miraç" Recep ayının 27 sine tesadüf etmistir. Sonradan namaz âyeti kerimeyle tekiden bildirilmiĢtir.

Namaz emri ilâhi ile farzdır. ġekli de talimi ilâhi ile farz kılınmıĢtır. Namazın hikmeti, dünyada vacibin zimmetten

sukutu ve ukbada sevap husulüdür. Sevap demek Allah'ın fadıl kapısının açılmasına sebep olan dini bir tabirdir.

Fadıl kapısı, sana senden yakın olanla senli benli konuĢmak imkânıdır. Bir iltifatı rabbanidir, bir mükâfattır. Fadıl

kapısında "Elgani" esması tecelli ettiğinden her iyi amele 10 misli kazanç verilir. Verilen bu kazanç nedir? iĢte onu

söyliyemem. Söylemem sen emri yap... O kadar... "Her ayın 3 gününü oruçlu geçiren bütün-ayı oruçlu geçirmiĢ

olur" hadisi Ģerif... Bu cevap yetmez mi...

Page 27: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 27 ~

Kötülük nefsin varidatından hasıl olduğundan ceza bire birdir. Çünkü Allah zalim değildir. Adildir. Cezada âdül

kapısı açılır. "Nefsil levvame" insanın kendi kendini kötülük yaptığında suçlu görmesi. Adül kapısının aralığından

sızan bir duygudur.BaĢlangıcı olmıyan, baĢlangıcının da sonu olmıyan, sonun hakkı için gönül aynasında kendini

ara... Yapamıyorum deme... Secdeye baĢını koy kendini küçük görme...

Zavallı bir adama, kum ile karıĢık bir oda dolusu pirinci ayırt et demiĢler... Yoksa kafanı vururuz... imkân haricinde

bir iĢ... Sabaha kadar bu olacak... Bu zavallının karınca arkadaĢları varmıĢ... Onlara derdini söylemiĢ. Sabaha kadar

kumlar bir tarafa, pirinçler bir tarafa ayrılmıĢ... ġaĢa kalmıĢlar... Sende bir karınca arkadaĢ bul, herkesi hor görme.

Kibri bırak... O karınca gibi gördüğün belki bir arif olur... Arif demek, sende senin mahremini, gizli tarafını bulan ve

seni karĢısında tek kelime söyleyemiyecek hale getirendir. Bu iĢlere ne kadar bakarsan o kadar görünür. Karaya

mensup olanlar, denize mensup olanların iĢlerinden birĢey anlıyamazlar. Diken ile gül yan yana, omuz omuzadır

bilirmisin... "Hafizu alas selevatı vessalatil vusta". Ayeti kerimesi namazın farziyet ve beĢ vakit olmasına delildir.

Cemi selâtin muhafazası emrolunuyor. Bir de selâtu vusta vardır. Bir vasatı tasavvur edilecek cemiin en azı dörttür.

Bunun ortası olması için beĢ olması iktiza eder.

Ekalli Mutesaviyine munkasım, "Ekalli Mutesaviyyini munkasım iki adet zevce adetki fert tavassut ederse beĢ olur."

"Ġnnellaha tealaferada ala külli muslimin ve müslimetin fi küllin yevmin veleyletin hamse selavat" hadistir.

Allahın emri bütün kadın ve erkek müslümanlara gece ve gündüz 5 vakit namazdir... Namazda ruku, sucud, kade,

vardır. Ġnsan vücudu bu hareketi yapmak için (Bel, diz, ayak mafsallan) ona göre yaratılmıĢtır. Namazda cesedi

hareketler, ruku, sucud, kade ve diger hareketler namazın erkänıdır. (Tadili erkan) ismi verilir ve cesede farzdır.

Namaz Miraçtır. Miraç Resulu Ekremden baĢkasına yalnız ruhendir.Hiç bir peygamber ceseden miraç

yapmamıĢtır.Mekke'den Kuduse kadar (Isra) ceseden olmuĢtur. Bu, namazda tadili erkânın farziyetini ilän eder. Aym

zamanda tayyi mekânın mümkün olduğuna iĢarettir. Ondan ötesi sırların sırıdır. Ahadiyet ifadesidir. Namaz kılan

ruhtur. Cesed degildir. Tadili erkân cesedin ruhla birlikte hareket etmemesi için cesedi bir nevi disiplin altında

durdurmaktadır... Bu bahis uzundur. Ġleride tafsilen izah edilecektir.

BaĢ yere koymak isteniyor. Namazda koymasak olmaz mı? Olmaz... Kimin baĢı yere gelmemiĢ.. Dünyaya hakim

büyük Ġskender bile bugün bir harabede yatıyor.Namaz niçin emrolunmuĢtur : Muhakkak ki kullara bir Ģeyle bir

Ģeyin arasındaki hattı faslı gizlemek ve kulunu sevdiği için bir hataya girmesin diye emrolunmuĢtur. Namaz o halde

nedir ki? Bu hattı faslı temin ediyor. (Kelimeyi ġahadet, hac, zekat, selat, savm bunlarda bir ġeyin bir ġeyle temasım

kesmek ve yanaĢtırmak için köprülerdir.

Farzlar: Allaha yanaĢmak için Ģekil değiĢtirmiĢ bir durumun fiili hareketleridir. O halde gizlenen Ģey (FARZ) dır. Bu

köprüleri geçmek için (ġAKKI SADIR) gecirmek gerekir... Ve ondan sonra (VE ILA

RABBĠKE FERGAB) ancak ondan sonra yaklaĢ emri çıkıyor. Kula (ġAKKI SADIR) ibadetleri hakiki tadili erkâni ile

yapmasıyla mümkün oluyor demektir. Tadili erkän o halde : Ruhla cesedin bilmediğimiz bağlanıĢında gizli bazı ulvi

hasletleri ortaya çıkarmak gayesine matuftur. Bu hareketler senelerce vücuttaki bu hasletleri ortaya çıkarır.

Herhangi bir Ģeyi yerine getirmek veya harekete geçirmek için sallarız. Bunun gibi... Bunun izahı kelimelere

girmiyor. Bundan birĢey anlamıya çalıĢınız... Sana senden yakın olanla temas ancak böyle mümkündür. O halde

namaz Allaha yanaĢmanm merdivenidir. Ġnsanı maddeden soyar, temas kabiliyetini yükseltir. Kulun teslimiyetini

Page 28: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 28 ~

görünce ünsüyet baĢlar. O vakit insan (Adem) olur. Makamı teslimiyet (Ġbrahim Makamı) dır. Zor bir makamdır.

(YAVRUNU BANA ZEBHET EMRĠ) tam teslimiyetin, muradı ilâhı olduğunun ifadesidir.

Bu makamda ilâhi davet vaki olur. YanaĢ... ĠĢte bu davete (NAMAZ) denir...

Namazın yarısı benim için, yarısı kulum içindir. BuyrulmuĢtur. ġimdi aklımıza gelmiĢtir. Efendim Kur'anda Cenabı

hak niçin doğrudan doğruya 5 vakit demedi de, namazları muhafaza edin (ORTA

NAMAZI) da paĢam bu Kur'anın sırrıdır. Bu sırrı anlamak içîn namazın Resule doğrudan doğruya emrolunması ve

vahiy meleğinin araya girmemesi sebebini bilmek lâzımdır. Allah kelâmı olması burada... Bunları açıklayamayız...

Hele senin alnın secdede ezilsin... Bakalım. Hele hele. Bunlar senelerce secdeden baĢını kaldırmıyanlara bile nasip

olmuyor. Nasip olup bu sırları bilenlerde az değildir...Tadili erkânda hareketler insanı bulunduğu halden baĢka bir

hale sokmaz değiĢtirmez. Var olan bir Ģeyi ortaya çıkarır.

(Rüku, sucud, varlık halkasını Allah kapısına vurmaktır) hadis.Vurmasını bilirsen devlet baĢ gösterir.

Vücud makarrı ilâhi olduğuna göre, varlık madde evin kapısının üstündeki kapıyı çalma halkası da onu vurmak

içeriye bir nevi iĢittirmek olur. Oda ölmeden evvel, vücut Ģaibesini yok etmektir. Yani temizliğin maddeden baĢlayıp

ruhi en ince hasletlere kadar temizlenmesi, ĢeffaflaĢmasıdır.

(ġAKKI SADIR) DA BUDUR. Ondan sonra (YAKLAġ) emrine göre yaklaĢmak gerekmektedir.

Gıybet, haset, yalan, dedikodu, haram lokmanın yasaklanması buralara gitmek imkânına namzet kulu korumak

içindir, konulmuĢtur. O halde namazın kendisi farzdır. ġekli de talimi ilâhi ile farzdır. Vakitleri de farzdır. Vakit

girmeden namaz farz olmaz.Namaz, insanı tabiat, madde libasından soyar, imkân elbisesinden çıkarır. Nâsut

zindanından azat eder.Namaz bütün ibadetlerin envaına Ģamil bir fihristi nuranidir. Kulun dergâhı uluhiyetde kendi

aczini ilân ettirir. Ve merhameti ilâhiye önünde secde ettirir.

Asıl namaz, ibadet halinden aĢk ile duyarak, tadarak kılınan namazdır. Kıyamda iĢle meĢgul, rukuda hayali ile,

sucutta alavere ve dalaveresiyle meĢgul olarak fiziki halde kılınan namaz değil... Namazda tadili erkân, erkânı

mahsusası ile hakkını vermek olduğu gibi, enfüste huzuru ilâhiyeye girince alemi nâsuttan soyunmaktır. Namaz

dinin direği Allaha yaklaĢmanın merdivenidir.

Allaha muhatap insandır. Herhangi bir kimse makamı ademiyete ayak bastımı, ona iman teklif olunur. Yani: Kimsin,

nereden geldin, ne olacaksın nereye götürüleceksin denir. Bu makama sahip olana (MÜMĠN) derler. Bu kâfi gelmez.

Allah kulun inandığına teslim olmasını ister. Teslim olur. Ġnanırsa ĠSLAM OLUR. (MÜMĠN) baĢka (ĠSLAM) baĢka

dikkat et... Hakka teslim olmak demek (ELHAMDU LĠLLAHĠ RABBĠL ALEMĠN) rütbe ve sırrına varmak demektir.

Herhangi bir belâ karĢısında kaĢlarını çatmamak hünerdir.

Bu çok zor bir makamdır. Makamı teslimiyettir. Hazreti Ġbrahim'in Makamıdır. ġimdi senin söylediğin (ELHAMDU

LĠLLAHl RABBlL ALEMĠN)'i bu ölçü ile ölç. Tart, bakalım ne kadar yaya, ne kadar yavan olduğunu anla... Emeklerin

boĢuna gitti gider. Kulun teslimiyetini görünce daveti ilâhiye vaki olur : ĠĢte bu davete (NAMAZ) denir... (NAMAZIN

YARISI BENiM ĠÇĠN, YARISI KULUM ĠÇĠN) buyrulmuĢtur.

Tekbir alınır. Kalben ve lisanendir. Burada el ile iĢaret vardır. Bütün âza ile kıbleye teveccüh etmektir.

"FEVELLl VECHEKE ġADRAL MESCĠDlL HARAM" emriyle memur olduğundan sair âzasiyle de teveccüh ettiği gibi,

adresi ilâhi olan kıbleye mütevveccih bulunarak": Yarabbi sen beni ahseni takvim" sırrına mazhar olarak halk ettin,

beni kendine muhatap tuttun, bende yüzümü senden gayrisine çevirmedim. Zalime, zulme, küfre, münafık a

Page 29: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 29 ~

meyletmedim, insani veçhimi takdim ediyorum diye ellerini kulaklarına kaldırır dünyayı arkada bırakır. Yüz çevresini

Allaha arz eder tekbir alır. Allahın büyüklüğünü ilan eder. ALLAHÜ EKBER."

"ALLAHU EKBER" demek " ALLAH " o büyük yok mu, iĢte onun Ģanını haykırıyorum demektir. Tanrı uludur bu

manada değildir...Kâbe bir surettir. Bütün melek cin ve mahlûkâtın secde noktası...Nuri ilâhinin esrar adresesi,

bütün ilâhi feyz ve ıĢıkları bir noktada toplıyan ve yeryüzü perdesine aksettiren yerdir. Kabe... Kıble: Zahirde

beytullah... Hakikatte : Nuru (M) i...Sırda: Allahtır.

"Namazda açılır perdeler ötenin ötesinde Sureti rahman görünür kabenin perdesinde" Namazda hak ile mülakat

konuĢma vardır.

Namaz avam için: Huzuru baridir.

Havas için: Urucu ilâhi.

Tekbirden sonra huzura girer. Elini bağlar. Ġftitah tekbirinde el ile iĢaret vardır. Sağ elini sol elinin bileğine halka

yapar. Sol el ameli Ģeytan vasıtasıdır...Fena düĢüncelerimi bağladım. Söz veriyorum. ġahidim olsun, iĢaret parmağı

Ģahittir. (BELÂ KADĠRĠNE ALA EN NUSEVVlYE BENANEH) bu parmak vücutta Allahın hesabına çalıĢan ve onun

istihbarat memurudur.

Her iĢe besmele ile baĢladığı halde, namaza besmele ile baĢlanmaz, îster huzurda, ister uruçta olsun. Allah ile

aranda perde .yoktur. Ġnsan Allah iledir. (MUSALLĠ)... Ġsim ile baĢlamak burada edebe münafi olduğundan tesbih ve

takdis ile baĢlanır. Ġnsan ilmen. Ahlâken kendisinden büyük bir zata ismen hitap etmez. Ona layik bir sıfat arar...

(SUBHANEKE ALLAHÜMME VE BĠHAMDĠK) duası ile baĢlar.

Badehu euzu besmele okunur. Bu kıyam, makamı beĢeriyettir. Biz namaz kılarken bunların hiç birinden haberdar

değiliz.Sebebi ise biz taklit olarak namaz kılıyoruz.Yalnız Cenabı Allahın lütuf kapısı büyük olduğundan:Bunlar ehli

hakiki takliden kapıya kadar gelmiĢler. Kovmayın içeri alın. Allahın iltifatından hissedar olsunlar. Amma bunlar

birinci sırada değillerdir... (SUBHANE) ile huzurda: Kulum buyur selâmını kabul ettim. Arzun nedir, hitabı çıkar.

Euzu besmele: Yarabbi, beni fena düĢüncelerden, Ģeytandan muhafaza buyur. Maruzatım vardır.Peki kulum.

Koruyacağım... ġimdi isminle baĢlıyorum. Besmele çekersin...

(ELHAMDÜ LĠLLAHĠ RABBĠL ALEMĠN ERRAHMANĠRRAHIM. MALĠKĠ YEVMĠDDĠN ĠYYAKE NAĞBUDU VE ĠYYAKE

NESTEĠN) "Ya Allah seninle sana ibadet eder, senin kapından baĢka kapı çalmayız. Ġbadetimiz cennet talebi

değildir." deyince : Cenabı Hak: Lebbeyk der. Ne istiyorsun kulum: Ġsteğine muntazırım buyur. Burası dünya

makamıdır kul istediğini ister...Sıratı müstakim. Kuranı azimi ister. Ahlâkı Resulü ister, tevhidi ister. Daha yüksek

makamlar ister...

O halde belini bük... Oraya dimdik girilmez.Emri çıkar. Kul belini büker. Ruku’a gider... Perde açılır... Kudreti ilâhiye

görünmeye baĢlar... O azametin karĢısında abit gayri ihtiyarı (SUBHANE RABBĠYEL AZĠM) demeye baĢlar.

Gördüğü azamet karĢısında bunları söyler... Biz rüku’a bunları görmek değil (SUBHANE RABBĠYEL AZĠM) demek

için gideriz.Efendim. Hoca efendi ben bunları göremiyorum...Sen jimnastik yapıyorsun. Namaz kılmıyorsun ki...

Sen bunları gördün mü... Sana ne... Görmesem 48 senedir hayvan gibi yatar kalkar mıydım...

Bana da öğret dersen... Pek âlâ derim...

Page 30: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 30 ~

Kibrini, gururunu yere at... Gel... O zaman bir Ģey bildiğini zannediyorsun amma... Sende hiçbir Ģey yok. Yok

olanlara söylüyorum.Kendini kandırıyorsun... Ġslâmiyette kibir yok... Özür yok. Teslimiyet

var...

Namazda secde penceresinden gören göz, ne güzel gözdür... Görmeye lâyık olmıyan hale gelmemiĢ göze de

gözükmez. (GÖRMEDĠĞĠM ALLAHA SECDE ETMEM) diyor Cenabı Ali Keremullâhi veçheli... Ġslâm olmak kolay.

Hepimiz Müslümanız. Müslümanım demek güç... Kendimizi ölçelim tartalım... O zaman dilimiz dolaĢmağa baĢlar...

Kadın, ellerini erkek gibi yukarı kaldırmaz. Ellerini aĢağı çek. Aynı hukukta değilsin... Ay hallerinde huzura

çıkamazsın... Elini az aĢağıdan tut... Göbek hizasında ellerini bağlıyamazsın. Bizzat bir Ģeye malik değilsin.

Gururlanmıyasın diye ellerini göğsüne bağla... Hay esmasının tezgahısın. Çocuğun sahibisi sen olmadığını bilirsin...

Bu iĢi gördüğünden sana fadıl kapılarım daha çok açıktır.

5 vakit namazını kılar, müstakim gidersin, erkekten 7 defa daha erken bana kavuĢabilirsin...Bundan dolayı doğumda

ruhunu teslim edersen Ģehit olursun...Cennet anaların ayağı altındadır.Rüku, secde : varlık halkasını Allah kapısına

vurmaktır. Hadis.

Rüku da: Birinci subhane rabbiyel azim... Azameti ilahiye efâl kaydından münezzehtir.Ġkinci subhane rabbiyel

azim... Azemeti ilâhiye ıtlak kaydındanmünezzehtir. Olduğuna delâlet eder.Bundan sonra : (SEMĠ ALLAHU LĠMEN

HAMĠDEH) Allah benim hamdimi iĢitti çok Ģükür... Doğrulur... Kulum bu âlemde hiçtir. Alemi lâhuta, çık bakalım...

Sarayı lâmekanı gezmek iĢtermisin?... Aman yarabbi... ihsan buyur...

Oraya beli bükük girilemez. Hakka yanaĢmağa buradan baĢlar...BaĢını yere koy... Emri çıkar... Hakikat perdesi

açılır...Birinci secde : Namaz aslından mahv ve fani olur. Yani cesedden ruh ayrılır. BeĢeriyetten kurtulur. Allah

namına her Ģeyden soyunduğuna iĢarettir. Kendine kendinden yakın olana yanaĢmağa baĢlar...Ġkinci secde : Vücut

kokusundan eser kalmaz...Kendini hakka terkettiğine, yok olduğuna iĢarettir.Bundan sonra tamamen perdeyi

hakikat açılır...(SUBHANE RABBĠYEL ALA) demeye baĢlar...

Birinci : Mertebeyi rububiyetten

Ġkinci : Mertebeyi uluhiyetten

Üçüncü: Her türlü kuyudattan münezzeh olduğuna iĢaret ve isbattır.

ĠĢte bu secde (ĠBADET SECDESĠ) dir.

Secdelerin en makbulü, indi ilâhide en sevilenidir. Bunda rıza gizlidir.

Hazreti Adem'e yapılan secde baĢkadır. (TAZĠMĠ TAHĠYYAT) secdesidir.

Birinci kade: Allaha seyre iĢarettir.BeĢeriyetten soyunup vahdete seyir vardır.Seyirde kesret olmadığından yalnız

ETTEHlYYATĠ okunur.Ġkinci kade: Vahdetten kesrete rucu — dönüĢ olmakla efendimize selâvat mevcuttur. Miraçtan

dönüĢ kendindeki (NUR M) yedir. Selâvat ha unutma... Namaz tamam olur. Kesret alemine girilir ve selâm verilir...

Miraç bir anda (TURFETÜLAYN) içinde olmuĢtur.Burak: Burak yıldırım kelimesinden müĢtaktır.

Page 31: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 31 ~

Sende namazda bir anda bu miracı ruhunla yaparsın...Gaflette olursan, bu miraçtan haberin olmaz...

Çünkü bir an olması: Tahammül edemez insan, ĢimĢek çakar gibi bir andadır. Musallinin miraca hürmetsizlik, yani

habersiz olması insanı tadili erkân ile mukayyet kılmıĢtır. Bundan dolayı haberin olmaz miraçtan...

Allahın huzurundan ayrıldığı için :

(ALLAHÜMME ENTESSELAM VE MlNKESSELEM

TEBAREKTE YA ZELCELALl VELlKRAM) söylenir... Yani ya Allah selâm senin ismindir, ismin senden sudur eder.

Her ikram ve ihsan ile mütecelli ve senden gayri yoktur. Bunu anlıyanlar : (HUVEL EVVEL HUVEL AHĠR HUVEL

ZAHĠR HUVEL BATIN) sırrının manasına aĢma olur.

Namazı hakkıyla kılanlar, bu halleri zevk edenler, Birinci sınıf müminlerdir. Biz onları taklit ediyoruz.

Allahın rahmeti vasi olduğundan, bizim takliden yaptığımız Ģu ibadetimizde de elimizi boĢ çevirerek göndermez.

Defteri amalimize bir Ģeyler yazılır. Bunu Cenabı Hak bildiği için, tadili erkânı da talim ile farz kılmıĢtır. Hiç olmazsa,

hareketi, yatıp kalkmayı doğru yapsınlar diye...Namazın hakikatına vasıl olup, zevken kılanlar ondan ayrılmak

istemezler...

Hazreti Ali Efendimiz almıĢ olduğu yaranın tedavisinde yarasına el sürülse çok vecağ duyuyordu.

Kendisini tedavi edecek cerraha: (BENĠ NAMAZ MASASINDA AMELĠYAT YAPINIZ) Orada huzuru izzette zevke

daldığım zaman hiçbir Ģeyden haberim olmaz buyurmuĢtur. Nerede biz... Henüz pirenin ısırmasından haberdar olur

çifte atarız...

Verilen Ģeye rağbet edenin nasibi yoktur.

Rağbet, verilen Ģeye değil, onu verenedir.

Dikkat et bu lâfa... Günlerce oku... DüĢün hele...

Doğruluk ve ibadet ehli, öyle bir deryadadır ki, dalgaları onları döğer, onlarda rablerine boğulanlar gibi yalvarır ve

kurtuluĢ isterler...Sana hizmet edeyim, beni irĢat eyle: Dediler ona...Allaha hizmet et. Yoksa yaklaĢmak istemiyor

musun...Nedir onun bunun peĢinden koĢar durursun...Bir damla bal, bir gemi ziftinin getiremeyeceği sineği

toplar...Namazı kılmıyan mümindir amma... Resulü Ekremi ancak dürbünle seyreder müslümanlar arasındadır.

Tamamıyla terk ederse küfre girer.

Namaz için iskat yaparlar. Olmaz. Onbin defa olmaz. Namaz borcunu hiçbir Ģey ödemez. Çünkü, namaz insan

olmanın Ģükrüdür. Resulü Ekrem kendi arzusu ile miraç yapmadı, Hakkın emriyle miraca götürüldü.

NOT: Yukarıdaki yazı Münir Derman’ın; ―YazılmamıĢ Sırların Ġlki, Yazılacak Sırların Sonu‖ isimli eserinden alınmıĢtır.

Erol

[email protected]

Hicretin ikinci yılında, kıblenin Kudüs'ten Kabe'ye dönüĢünden bir ay sonra oruç

Page 32: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 32 ~

emrolunmuĢtur. Orucun bu ayda edası Ģarttır. Oruç bir îbadetdir. Bu bakımdan her gün niyet lâzımdır. Niyet müddeti bütün gecedir. GüneĢ doğduktan sonra sahih değildir.Niyet edip gündüz çıldıran veya bayılan kimsenin orucu Ģahindir.Oruç bir sırrı batındır. Oruç yemenin günahı tövbe ile sakıt olmaz. Muhtacı kefarettir. Kefaret orucu amelen farz, itikaden farz değildir. Her türlü günahın cezasını Cenabı Hak kulun kendine bırakmıĢtır. Günah inkâr ve red hududuna girerse küfürdür. Küfrün cezası Allah tarafından verilir. Yani cezası evvelden bellidir. Ġnsanda bütün esmalar tecelli ettiğinden günah, esmaları zedeler. Ġnsan böylelikle kendi kendini zedelemiĢ olur. Yalan. Gıybet. Küfretmek. Hiddet orucun mahiyetini zedeler.AkĢama kadar aç durmuĢ olunur.Ġftarı abdestli ve helâl lokma ile yapmalıdır. Oruç, insan ruh ve maddesinin ilâhi banyosudur. Cesed ile ruh tevhidini husule getirir. Oruç'da (Gulhuallahu ahad) sûresinin engin hududu içinde düĢünülürse, insanın tek oluĢu ve Hak'dan bir parça olduğunu fiilen ikrar vardır.

Orucu bozan Ģeyler hep ruha aitdir. Cesede değil,.. (Orucun mükâfatını bizzat ben vereceğim) diyor diğerlerini kim veriyor. HâĢâ baĢkası mı... Onu söylersem kibre girer ve utanmanın son basamağına inersin veyahut çıldırırsın... Ama gel kulağına söyleyim: Resulü Ekrem 9 ramazan oruç tutmuĢlardır, iğne, kulağa Ġlâç. Yaraya ilâç. Bunlar orucu bozmaz. Cesedi ile birlikte olanlar için söylenmiĢtir, imamı Azam'a göredir bu söz. Ġmamı Yusuf imamı Muhammed'e göre orucu bozmaz. Bunlar fetva değildir. Orucu bozan Ģeyler hep ruha aittir, cesede değil-

Oruçlunun ağız kokusu Allah indinde misk kokusudur.

1-Ay göründüğü zaman baĢlar. 30 gündür.

2-GüneĢ doğmadan baĢlar batıncaya kadar oruç devam eder.

3-Sabah namazı ve akĢam namazı için kâfi zaman tayin edilmiĢtir.

Kablel tuluğ, kablel gurub. GüneĢ doğmadan evvel, güneĢ batmadan evvel zaman kat'idir. Böyle olduğuna göre kazası yoktur. Öğle. ikindi. Yatsı. Onların zamanları. Resulü Ekrem tarafından tesbit edilmiĢtir. (Medine'de) Mekke'de yalnız sabah akĢam namazları vardı. Diğer namazlar Medine'de bildirilmiĢtir. (Ara namazları diye). Bu ara namazları ne demektir. Neyin arasıdır. Dünyanın her tarafında sabah ve akĢam vardır.Fakat öğle. ikindi. Yatsı vakitleri yoktur. Kutuplarda meselâ...Onun için kablet tuluğ. Kablel gurub buyurulmuĢtur. (badel gurub)değildir dikkat.Sebep. Vaktin kısa çok az oluĢudur. Orucun güneĢin doğup batmasına bağlı olması ve bu kısa zamanın hakikatini ilân eder. Onun için (Vakit farzdır). Bu kısa zamanın kazası yoktur demektir. Diğer öğle. ikindi. Yatsı namaz vakitleri uzundur. Vakit çoktur. Orucu (ilel leyl) geceye kadar tamamlayınız. AkĢam namazı kılındıktan sonra açılır. Namazı kıl. Sonra orucunu aç. Oruçlu kimse; Unutarak Yer. içer. Cima ederse orucu bozulmaz, ister farz oruç, ister nafile oruç... Niçin.. Yine birĢey yemekte olan bir kimseye sen oruçlusun dense, fakat oruçlu olduğunu hatırlamazsa orucu bozulur. (Hindiyye). TaĢ. Toprak gıda olmayan Ģey yutsa oruç bozulur. Kefaret lâzım gelmez.Cima zorla olursa kadına kefaret lâzım gelmez. Erkeğe kefaret lâzım gelir, isteyerek olursa kefaret olur. Zevk = Cesede aitdir. Telezzüz = Ruha aittir. Lezzet duymak...Ġhtilâm, rüyada ruhun yardımıyla ceset ihtilâm olur. Normal birleĢmede ise nefis yardımıyla boĢanma olur. Ruhunu cesedinden ayıran rüyada ihtilâm olmaz.Teyemmüm=Sabah akĢam vakitleri için geçerlidir. O vakitlerin kazası olmadığından diğer namazların kazaları olduğundan teyemmüm yapılamaz.Su muhakkak lâzımdır.Bir secde ayeti vardır. Onda tehiri caiz değildir. Onda da abdestin yoksa hemen teyemmüm yaparak secde yaparsın. Tilâvat secdesi : Essemî ile ruha farzdır, Ġbadet secdesi :Ruh ve cesede farzdır.ġükür secdesi : Cesede farzdır. Ruha değil. Rahim ve El Gani isimlerine tazimdir. Vahiyde bazen Cebrail arada yoktur. Ayetlerin bazılarının anahtarıdır bu söz.

Page 33: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 33 ~

Dünyanın bir tarafında gece iken diğer tarafında gündüzdür. Bunun sebebi hikmet ve yaratılıĢı öyle oluĢu nedendir.Gece ve gündüz malûm. Fakat burada gece iken, meselâ Amerika'da gündüz. Buna göre (Kadir gecesi) nedir. (Leyletül Kadir) ayeti kerimesinin hakikatini bilmek lâzımdır. Resulü Ekrem'in Kadir gecesini Ramazan ayının felân gecelerinde arayın buyurmaları (Gecelerinde) cemi olarak kullanılmıĢtır. Sonra (Arayın). Ne aranacak. Bunu da bilmek lâzımdır. Ramazan ayı muhtelif ay ve mevsimlere tesadüf etmektedir, Sabit değildir. Sabit olan ay mıdır, (Ramazan ayı) mıdır? Ramazan, Kur'ana göre: Ay göründüğü zaman oruç baĢlar. Tekrar küçülüp kaybolup da göründüğü zaman biter. Oruç müddeti güneĢin tuluğundan evvel baĢlar, gurub ettikten sonra biter. Bu müddet dünyanın muhtelif yerlerine göre değiĢir. Fakat Ramazan kamere göre olduğundan değiĢmez. O halde Ramazan dünyanın her yerinde aynı zamanda biter. Bu durumda gece burada gündüz orada meselesi ortadan kalkar. Bugün takvime göre oruç tutulmaktadır. Bundan dolayı da birçok veballer ortaya çıkmaktadır. Bugün 19.6.1985 ÇarĢamba Suudi Arabistan'da ay göründü ve bayramdır. Mısır'da bayramın 3.cü günüdür. Ankara'da takvime göre bugün arifedir, millet oruçludur...Bayram ise : Oruç haramdır. Değilse : Bayram yapanlar bilerek oruç yemiĢlerdir. Burada Kadir Gecesi diye yalvarıyoruz. Amerika'da bu anda gündüz. Onların Kadir gecesi ne zaman. Cevap isterim. Sen biliyor musun hoca : Evet Ģüphen mi var. Sen bütün sene her gece uyuma uğraĢ bulursun. Gafletde olursan o seni bulur. Yahu köpekler. Hayvanlar. Horozlar kadir gecesini biliyor da ses çıkarmıyorlar. Sen güya adamsın, niçin bilmiyorsun Kadir gecesini. Hem bulup da ne yapacaksın. Sen daha Ramazan'ın ne zaman baĢlayıp ne zaman bittiği meselesi içindesin. Bunu hallet evvelâ... Ne ben senin yüksek makamına çıkabilirim. Ne de sen o kibir makamından aĢağıya zemin katına inmeye cesaret edemezsin. Bu gibilerle konuĢmak, birĢey anlatmak akıllarına sokmaya çalıĢmak çölde su aramak gibi zor birĢeydir. Bütün bu Ramazan takip ettik. Köpeklerin bağırmadığı bir geceye tesadüf demedik... Dünyanın ne tarafında olursan ol Kadir gecesi bütün dünyada bulunan köpekler bağırmazlar. Bağırmamalarının sebebi nedir? Bilir misin. Tabii hayır. Evvelâ köpekler niçin bağırırlar onu biliyor musun tabii ona da bir hayır. Bunları öğren sonra niçin bağırmadıklarını anlayabilirsin belki...Bağırmak ne demektir: Leylek yuvasına geldi mi lak lak eder yere konduğu zaman kat'iyyen lak lak etmez. Karga yerde ötmez. Köpekler bağırıyorlar. Kadir gecesini gizliyorlar o halde... Kadir suresinde (Matlail fecr) lâfzı vardır. (Fecir açıldığı zaman kadar) demek ki gece yavaĢ yavaĢ güneĢin doğması ile gidiyor ve bu gece ile beraber melâikeler de çekiliyorlar. Burasını anlamak lâzımdır. Sana bu yolda klavuz olanın bunu bilmesi lâzımdır. Bilmezse o yalancıdır. Yukarıdaki küçük bilmece Ģeklindeki soruları hallettiğin zaman Kadir gecesinin dekoru çizilmiĢ olur ve Kadir gecesi nedir anlarsın. Tabii bu iĢ merak iĢi değildir. Bilmek kavuĢmak meselesidir. Bu gibi sır diyelim bilinmemesi insandaki merak düĢüncesidir ki, merak bazı yerlerde küfürdür.Manevi yolun trafiğine uygun değildir. Merakını tatmin edemeyen münevver dinsiz olur.

Merakını tatmin edemeyen dindar saplanır kalır yobaz olur.Bu merakdan istifade yolunda olanlar da bugünkü asırda çok mürĢit,Ģeyh, vesaire zümresini teĢkil eder.Hakiki Veli Allah'ın himayesindedir. Ona kimse ne söz, ne tesir ne de eziyet edemez.

Hacı BektaĢ-ı Veli

Hacı Bayram-ı Veli

Hacı ġaban-ı Veli

Göster bana kim düĢman dost, zalim hükümdar, kim onlara saldırmıĢtır göster.(Biz) geceden gündüz ıĢığını çekeriz. GüneĢ de karar kılacağı yere kadar koĢmaktadır. (Ayet). "Gece'den gündüzü çekeriz." o halde esas gece mevcut, sabittir. Ona ıĢık veren gündüz oluyor. GüneĢ de bu iĢi yapmaktadır. Karar kılacağı yere kadar koĢmaktadır. KoĢmak kelimesi bir yere varmak için, bir emri yerine getirmek için kendiliğinden değil, iĢin içinde emir vardır. Onun da sonu vardı.KoĢmakda, yorulmak , durmak manası gizlidir. Fanidir demektir. O da muvakkatdır. Halbuki (Kamerin devri için de konaklar tayin ettik. Ona biz vazife vermek içindir. Konak tayin etmek o da her devrin sonunda kurumuĢ hurma gibi kalır.) Burada bir iĢin baĢlaması neticesi ve tekrar baĢlaması manası vardır. Ve mana da odur. Ne güneĢ aya yetiĢebilir. Ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir küre içinde yüzer. Oruç sayılı günlerdir. 29-30 dur. Bu, ayın görünmesi ile baĢlar büyür tekrar küçülmeye baĢlar kaybolur. Görünmesiyle Ramazan bitmiĢ olur. Ay dünyanın her tarafında aynı zamanda görülür. O halde Ramazan her yerde aynıdır. Yalnız orucun müddeti güneĢe göredir. GüneĢ doğmadan baĢlar batıncaya kadar. Bu gece burada Kadir gecesidir. Meselâ: Amerika'da gündüzdür. Orada Kadir gecesi ne zamandır. Vakit nasıl güneĢin doğması ve batması arasında takdir ediliyorsa bu da aynıdır. Halbuki dünyanın

Page 34: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 34 ~

her tarafında ay görünür. (Biz geceden gündüz ıĢığını çekeriz.) (Geceden gündüzü çekeriz) değil. 8.4.1988 Cuma

*Yukarıdaki Yazı: M. Derman'ın Allah Dostu Der ki...

YazılmamıĢ Sırların Ġlki

Yazılacak Sırların Sonu (5. Cilt) Kitabından alınmıĢtır.

[email protected]

YAZILMAMIġ SIRLARIN ĠLKĠ YAZILACAK SIRLARIN SONU***** mutlaka oku 17 Nisan 2011 Pazar, 10:11 tarihinde AĢuk ĠLe MaĢuk tarafından eklendi

YEMĠN: Ġnsanın mânevî varlığının, lekesiz, dürüst köĢesinden hakikati söylemenin en büyük mukaddes Ģâhid olarak gösterdiği kelâmdır.

Bütün insanlarda bu mevcuttur.

Sözle, hareketle, iĢaretle tezâhür eder.

En asil kudsalından baĢlıyarak muhtelif Ģekil ve sözlere bürünmüĢtür.

Bu da insanların inanma ve inanmamanın çarpıĢması neticesi husu...le gelmiĢtir.

Hâlbuki bu çeĢitlerinin hiçbiri hakikat değildir.

ÎSLAMDA YEMĠN ise…

ĠSLAMDA YEMĠN:

Allah'ı Ģâhid tutarak yâni onun görücü, iĢitici, her yerde hazır ve nazır olduğunu, sana senden yakın bulunduğunu, kendinin onun halkettiğini, rızkını, her Ģeyi onun verdiğini, onun mahlûku olduğunu, kâfi olarak bilip iman ederek: Söz vermektir.

Doğruyu söylemektir. Hareket etmektir.

Yeminde insanı küfür, isyan ve cehenneme götürecek ve hayatta iken bile zelil ve hüsrana, helâke götürecek taraflar olduğu gibi,

Söylenmesi doğru olmıyan büyük bir sırr-ı ilâhî de gizlidir.

Yemin kadrosu çok geniĢ mânevî bir meseledir.

Dinsiz bile bunun farkındadır.

Page 35: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 35 ~

Fakat idrak edememiĢtir.

Dindar olanlar bile bunun tamamiyle farkında değillerdir.

"Sık sık yemin edenlerden kaçınız." Hadis.

Çok insanlar : "Vallah, Billah" lâfızlarını ağızlarından eksik etmezler.

Bu en büyük yemin ve en tehlikeli lâfızdır.

Mânâsı Ģudur:

O Allah var ya O büyük, bütün sonsuz kâinâtı muhittir.

ġah damarından daha yakındır.

Her yerde hazır ve nazırdır.

Es Semiğ ve el Basirdir.

Ondan hiçbir Ģey gizli değildir.

Her Ģeyin yaratıcısı olan O’nda erir yok olur.

―O’NUNLA BĠRLĠKTE SÖYLERĠM KĠ‖ demektir.

―O’nu zorla kendime ortak ederek birlikte söylüyorum!‖ demektir.

"ALIġ VERĠġTE, VESAĠREDE YEMĠN ETMEK. MALA KĠYMET VERMEĞE GĠDERSE BEREKETĠ MAHVETMEĞE EN BÜYÜK SEBEBDĠR." Hadis.

Yemin bir defa kendi varlığını Ģâhid tutarak yapılır.

Bir de Ģâhid tutarak yemin yapılır.

Aralarında azim fark mevcuttur.

Cenâb-ı Allah; Yıldızların mevkilerini, geceyi, bir yıldızı, âhiret gününü, kıyameti Ģâhid tutarak yemin eder.

Resûlullah Efendimiz: ―Ruhumu yed-i kudretinde tutan Allah’ıma kasem ederim ki...‖ (Allah biliyor ki) demektir.

Bir de Cenâb-ı Allah Zâtı Ahadiyeti üzerine yemin eder.

Bu azim bir yemindir.

Bunda Ģüphe eden bile kâfir olur. Tövbesi yoktur.

Page 36: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 36 ~

"Yalan, Yalancı ġâhidlik" en büyük Allah'ı inkârdır.

Ebu Cehil’in azabından fazla azaba insanı dûçar eder.

―HAYATINIZA BĠLE MAL OLSA, YALAN SÖYLEMEYĠNĠZ! YALANCI ġÂHĠDLĠK YAPMAYINIZ!‖ Hadis.

Doğru olarak Ģâhidlikte bile yemin etmeyiniz!

Kendinizi ve size sizden yakın olanı örselemiĢ olursunuz.

Hakiki insan yalan söylemez, bilmez...

Ancak mühim, hayatı ailevî, vatanî, meselelerde hakiki adâlet divanları size yemin teklif edildikte :

―ALLAH'IM ġAHĠDDĠR O MUHAKKAK BĠLĠYOR KĠ, SÖYLEDĠĞĠM DOĞRUDUR. ĠÇĠNDE ZERRE KADAR ġÜPHE YOKTUR‖ tarzıdır. Buna çok dikkat etmek lâzımdır.

ġimdi ise: ―Namusun‖ üzerine yemin oluyor.

"Namus" nedir ki acaba?..

ġaĢırmayın dinleyin: "Namus" târif edilemez.

Her Ģahsın düĢüncesine göre izah edilemiyen bir Ģey ifâde eder.

Namus: Hakk’ın önünde kıl kadar bile olsun hakikat olan her Ģeyden hareket, fiil, söz, düĢünce olarak sapmamaktır. Doğruluğun gayesi demektir.

Lügata bakarsanız: ―ĠFFET, ĠSMET, NEZAHAT, EDEB, HAYÂ, DOĞRULUK‖ gibi fezail-i insaniyetin hulâsa-yı maânisini câmi bir kelime-yi mukaddese muttasıfı beynennas daima aziz ve muhterem olur.

Bundan baĢka: Melâike, vahiy, arapçada ve farsçada aynı kelime mevcuttur.

"Cebrail" namusu ekber ismi verilir. Doğruyu hakikati getirdiği için...

Bazı kimseler... Yemini âdeta fiili, hareki, lafzı olarak ağzında sakız yapmıĢtır.

―VALLAH BÎLLAH‖ kelimeleri herkesin ağzında mütemadiyen söylenmektedir.

Bu lâfız çok tehlikeli bir sözdür.

Söylemek doğru değildir.

Mânâsı: ―O Allah var ya bütün sonsuz kâinâtı muhittir. ġah damarından bana daha yakın olan O'nda erir yok olurum. O'nunla birlikte söylerim ki!― demektir.

Bazı kimseler değil aĢağı yukarı herkes:

1- Allah canımı alsın ki,

2- Çocuğumun ölüsünü öpeyim ki,

3- Allah kahretsin ki,

Page 37: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 37 ~

4- Hayrını görmiyeyim ki,

5- Anam avradım olsun ki, (anamla zina yapayım demektir)

6- Kur'ân'a el basayım,

7- Orospu çocuğu olayım ki,

Gibi sözlerle yemin edenler çoktur.

Bunların hepsi küfürdür.

Tehlikelidir, hakiki Ġslama...

Ġnsanı kâfir yapar dikkat!..

Bu gibi lâkırdılar diğer dillerde yoktur.

Yalnız bizim ülkemizde vardır.

BaĢka dillere tercüme edilse bile mânâsını bir türlü anlıyamazlar.

Hıristiyanlarda: Put üzerine, Hazreti Ġsa'ya ve Ġncil'e dayanarak yemin ederler.

Bu üç Ģey Ģâhid olsun ki, doğruyu söylüyorum tarzındadır.

Ġslâmiyetten evvel eski Türkler de yemin bir türlü idi.

"Gök Tanrı Ģâhid olsun!‖

ĠĢte o kadar...

Bazı Türk kabilelerinde de: Avrat, at, kılıç üzerine yemin ederlerdi.

Bu da Ģu tarzda olurdu:

―Bu üç Ģeyin kudsîyeti üzerine muhakkak doğru söylüyorum!‖ Ģeklinde idi...

Hakiki islâm da her Ģeye yemin etmez.

Çünkü yalan söylemez.

Yemin teklif edilirse:

―Ruhumu yed-i kudretinde tutan kul olduğum ―ALLAH‖ Ģâhid olsun ki, doğruyu söylüyorum!‖ iĢte o kadar...

Kur'ân-ı Kerim'de ― و‖ harfi vardır.

Bir çok âyetlerde bu harfle haĢlar.

Bu ― و‖ bir nev'i yemindir.

Page 38: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 38 ~

―Bu doğrudur. Buna Ģüphesiz inanın!‖ mânâsını taĢır...

.Kat'iyet. Doğruluk, hakikat ifâde eder ‖و ―

و و و و و و و

7 tane VAV... Büyük olan kudsî olan bu hakikati ifâde eder.

Eski hattatlarımız bunu gâyet güzel levha hâlinde yazmıĢlardır.

ġu Ģekilde:

Bu imanın en büyük yeminin yazı halinde ifâdesidir.

Bu yedi ―VAV‖ın ayrı ayrı mânâları vardır.

Bu husus sırdır.

Bunu bilen de vardır.

Bu sırda tek ―VAV‖ hâlinde hattatlar tarafından yazılmıĢtır. ġekil bir iĢarettir. Asıl ondaki mânâdır.

.ı herkes bilmez'‖و ― daki bu وللا

Büyük velîlerin bilgisi hududu içindedir.

Bizler bilemeyiz...

ة ة ― ‖حول ― lar ‖و ― buradaki الحول والقو ın Zât-i Âhadiyete ait olduğunu bunda mânen elde edilebilecek insanoğlu için'‖قوbüyük mânevî kudret, mârifet, tasarruf, kerametin anahtarı olduğu ifâde edilmiĢtir.

Diye büyük velîler ifâde etmiĢlerdir..

Ġsm-i Azam'a da buradan varılır...

Velhasıl yemin insanlar arasında doğru olup olmayanın tefriki için yapılır.

O hâlde ―Doğru‖ hakikattir. DeğiĢmeyen ilâhî bir mihenktir.

Allah'a inanan doğrudur demektir. Kuldur.

Kul doğrudan baĢkasını ne yapar ne söyler!

O hâlde, böyle insanlar arasında yemin olmaz. Yapılmaz.

Ondan Ģüphe edene doğruyu anlatmak, öğretmek ispat etmek lüzumsuzdur.

Page 39: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 39 ~

―Benim söylediğim doğrudur!

Ġnanmak sana kalmıĢtır!‖ ... Kâfidir.

Hadiste Resûl-ü Ekrem Ģöyle buyuruyor :

"Helâk olacağınızı bilseniz yalan söylemeyiniz."

Yalan söylemeyenin bir Ģeyin yalan ve doğru olduğunu ispata Allah yanında lüzum yoktur.

Allah Âlimü’l- Habirdir.

Her Ģeyi bilir. Açığı da, gizliyi de, doğruyu da, eğriyi de, yalanı da...

Yemin etmek hakiki kula yaraĢmaz...

Kime neyin doğru veya yalan olduğunu ispata çalıĢıyorsun...

ġâhidlik de aynıdır.

―Gözle gördüğünü, kulakla iĢittiğini, hakikatini ortaya çıkarmak için çalıĢan, Hakk’ın kanunuyla hüküm verecek makamlar huzurunda söylemek.‖

ġâhidlik diye târif edilir...

Ġslâmda 4 Ģâhid esastır.

4 kiĢi aynı Ģeyi söylerse zâhiren Ģâhidlerin söylediği doğru ve hakikât olarak kabul edilir.

3'ünün doğruyu söylediği, birinin de yalan söylediği anlaĢılsa bile, 3'ü iftira makamına düĢerler...

Bu 4 kiĢinin de aynı hadisede görmesi, iĢitmesi, bulunması Ģarttır...

Tek Ģâhid olursa o zaman yemin teklif edilir.

Bu yemin de adâlet makamında huzurunda olur ki, Ģâhid adâlet makamı olur o zaman...

Yalanı hakikât diye Ģâhidlik eden yemin eden kimse küfürdedir. Kâfirdir. Kâfir, Hakk’ı hiçe sayan Allah'ı inkâr eden demektir.

Bazıları kâfir Ģeytan diye söylerler.

ġeytan kâfir değildir, Hakk’a inanmıĢ onun meleğidir.

Kendisi bir vazife ile mükeilefdir.

LÂNET:

Page 40: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 40 ~

Kur'ân-ı Kerim'de, "ġeytan" müfred olarak, meleğin üzerine aldığı vazifenin ismidir.

Cem’i olarak geçen lâfız ise insanlar arasında geçen fenâ, kötü, Hakk’ın men ettiği arzu hilâfına olan fiillerdir.

LânetlenmiĢ fiillerdir. Hareketlerdir. ĠĢlerdir.

ġeytan yaptığı bu iĢlerden dolayı mes'ul değildir.

Fiilleri yapan insanlar bunlardan mes'uldürler...

ġeytana küfredilmesi de küfürdür.

Lânet edilir. O kadar.

O da Hakk namına, bu da Ģahsına değil, yapacağı vazifelere yaptırdığı fenâ, kötü iĢlere lânet edilir...

ġeytan olmasaydı:

Hakk’ın cennet ve cehenneme halk etmesindeki murad belli olmazdı...

ġeytan Cennet'te Havva'yı kandırmıĢtır.

Menedilen meyveyi yedirmiĢtir.

ġeytan niçin Âdem'i kandırmadı da Havva'yı kandırdı.

Bu büyük bir sırdır.

Hakk’ın muradının âdeta bir kanunudur.

ġeytan Âdem'e secde etmedi.

Havva'ya secde meselesi mevzuu bahis değildir.

Bazı kabahat gibi görünen Ģeyler bazı hakikat ve sırların örtülmesi içindir.

Yalan bundan dolayı Ġslâm'da haramdır.

Hatta Ģirktir. Niçin Ģirktir?

Yalan bu büyük bir meseledir.

Havva'ya hususî bir ruh nefedilmiĢtir.

"Tek candan" "Nefsin vahidetin".

Bu husus ruhtan ötürü : ―Cennet anaların ayağının altına serilmiĢtir‖ bu hususî ruhtan ötürü.

Analara süt verilmiĢtir.

Analara göz yaĢı verilmiĢtir.

Hay Tezgâhı verilmiĢtir.

Bazı ibâdetler, bazı uzvî sebepler perdesi altına gizlenerek kadına bağıĢlanmıĢtır.

Page 41: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 41 ~

Hayızlı kadınlara namaz bağıĢlanmıĢtır. Kaza etmez.

Oruç değil. Kaza eder.

Bu bağıĢlamada büyük bir sır gizlidir.

Hayız perdesi altında, hayız olan kadın, bittikten sonra gusleder.

Bu cünüplük guslu değildir.

Cima’ yapmamıĢtır.

Bu gusül nedir bilir misin? Bilmezsin. Bilme daha iyi...

Cuma namazı kadınlara farz değildir.

Kadınlardan imam olmaz.

Peygamber, Nebi gelmez.

Hakk perdelerinden mahremiyet, setr-i avret kadınlaradır. Hakk’ın en büyük yarattığı kadındır.

Amma bunun ne olduğunu kimse idrak edememiĢtir.

Ġdrak eden de söylememiĢtir.

Söyleyemez de...

―Kadın Ģeytandır!‖

―Kadın insanı baĢtan çıkarır!‖

Bunlar lâkırdı değildir.

Hakikât değildir.

Zayıf, sapık kimselerin sözüdür.

Bunda da bir Ģey ifâde edilmektedir...

Rüyada bile Ģeytanın temessül edemeyeceği nesneler Ģunlardır:

1- Bulut

2- Su

3- Horoz ―Muayyen bir cins horoz, her horoz değil.‖

4- Koç, koyun

5- Siyah gül

Page 42: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 42 ~

6- Kadın, Huri. Hazreti Havva. Hazreti Meryem. Hazreti Fatıma. "Huri" nedir? Bilebilsen çıldırırsın!..

7- Resûl-ü Ekrem...

8- Dört büyük melek...

Kadın ; ġeytan, iĢlerinin aksettirilmek istediği bir aynadır. Âdemi Havva kanalıyla kandırdı. O kadar...

Kadına Ģeytan denilemez!..

Kadını yoldan çıkaran erkektir!..

Irzına geçen erkektir!

FahiĢe yapan erkektir!

Cünüp yapan erkektir!

Hangi temizlikten, iffetten bahsediyorsun : ―ġeytan Havva'yı Ģeytan kandırdı!‖ diye söylüyorsun...

―Neyi sevelim Yâ Resûllullah?‖

―Namazı! Namazı! Namazı!‖

―Kimi sevelim Yâ Resûllullah?‖

―Ananı! Ananı! Ananı!‖

ĠĢte muhterem sahabelerin Resûllüllah'a sorup aldıkları cevabı Resûl bu!..

Üç defa söylemelerindeki murad...

―Allah için sev!

Benim için sev!

Kendin için sev!..‖

Kadınlardan bundan dolayı ―Nebi‖ peygamber gönderilmemiĢtir. Nebilik muvakkattir.

Kadının iĢi ise muvakkat değildir.

Hakk’ın en çok kıskandığı duygu da anaya verdiği ana Ģefkatidir.

Hafaza melekleri ana yolundan bahĢolunur insanlara...

Zifafta erkeğin kılacağı 2 rekat namaz bunun içindir.

Bu bahis çok derin sır deryasıdır. Uzundur.

Daha bildiğim kadar söylersem çıldırmak iĢten bile değildir.

Page 43: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 43 ~

Kadına eziyet edenin sonu hüsrandır.

Bunu unutma!.. O kadar!..

Resûl-ü Ekrem : ―Bana 3 Ģey Hakk tarafından sevdirildi.‖ Buyuruyor.

―Sevdim!‖ demiyor,

―Sevdirildi‖ bunda ince, gizli bir emir ve mecburiyet vardır.

―1 - Kadın

2- Güzel koku

3- Gözümün nuru namaz!‖

Bu basit bir söz değildir. DüĢünmek gerek!..

Namazın bağıĢlandığı hiç bir makam yoktur.

Yalnız kadına hayız zamanında bağıĢlanır...

ġunu da unutma!

Kadındaki "fadıl" erkekten 7 misli fazladır.

Bunu anlatmak çok zordur.

AraĢtır, âlimlerden sor! Kitap karıĢtır. Öğren!..

Ben anlatamam!..

ġunu da unutma!..

Kadınlardan büyük velîler gelmiĢtir.

ġimdi bile vardır...

Hazreti Adeviye, Tilmizeyi Sakâfi, Gül Hatun = Evliyâ kadın, Kar Yağdı Sultan, Lohusa Sultan...

Daha yüzlerce, binlerce Hakk’ın perdesi altında gizli...

Evliyâ kadınlar kimseden himmet almazlar.

Onlara Hakk tarafından kendilerine verilir.

Temizlikleri, iffetleri, ibâdetleri Hakk’a ve Resûle bağlılıkları yüzünden...

Velhasıl yemin; Allah'ı Ģâhid tutarak onunla birlikte doğruyu söylediğini sözle ifâde etmek ve bildirmektir.

Yemin ederken abdestli olmak, düĢünülürse farzdır.

Abdestsiz yemin de Hakk’a karĢı hürmezsiziik vardır.

Page 44: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 44 ~

Bu hususa çok dikkat edilmelidir.

Hakiki mü’min yalan söylemez.

Yalan söyleyen hakiki mü’min de yoktur.

O hâlde Ģüphe ve vehim mü’min iĢi değildir.

O zaman yemin edecek mesele kalmaz...

"Allah'ım Ģâhiddir ki, söylediğim doğrudur!".

Yemin tarzı en doğrusudur.

"Sık sık yemin edenlerden kaçınız!"

ĠĢte Resûl-ü Ekrem'in hadisi budur.

Aynı zamanda : «Kaçınız da siz de, sizden kaçılacak duruma düĢmeyiniz!» demektir.

Sözümüz burada bitti!

Hakk doğru yolda yürümenize yardımını esirgemesin.

Bu da duamızdır.

Hakk kabul ederse...

ĠnĢâallahı Rahmân...

KELĠMELER :

YEMĠN : Sözü Allah'ı (C.C.) zikrederek kuvvetlendirmek. Kasem. * El tutuĢarak, Allah'a bağlılıklarını bildirerek, Allah'a ve birbirlerine söz vererek ahitleĢmek. * Mübarek. * Sağ taraf, sağ el.

Mukaddes : (Kuds. den) Takdis edilmiĢ olan. Temiz ve pâk. Noksan ve kusurdan müberra ve uzak olan. Her çeĢit noksan, ayıp ve kusurlardan münezzeh ve uzak olan. Kudsi.

Muhit : Ġhata eden. Etrafını kuĢatan, çeviren. * Etraf. Çevre. * Büyük deniz. Okyanus. * Mc: Büyük âlim.

Es Semiğ : Es Semîu : Her sesi ve sessizliği iĢiten ve duyan. Mutlak duyucu olan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL.

El Basir : El Basîru : Vâkıf-hâbir-âĢinâ-hâzır-nâzır olarak açığı ve gizliyi gören... Mutlak görücü ve basîretin sahibi olan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL.

Namus : Irz, iffet, edeb, hayâ. * ġeriat. * Melâike. * Ġrade-i Ġlâhiyenin tecellisi. * Nizam. * Emniyet ve istikamet gibi faziletlerin muhassalası olan pek kıymetli haslet. * Bir kimsenin mahrem, gizli esrarı olup iĢleri ve hallerinin iç yüzüne vakıf ve muttali kimseye denir. * Hayırlara ait gizli hâllerin hâmil ve vâkıfı olan. Bu mânada Cebrâil Aleyhisselâm'a ıtlak olunur. Sair melâikenin vâkıf olmadıkları vahyin sırlarına vakıf ve mahrem olması cihetiyle ona namus-u ekber denilmiĢtir. * Hâzık. * Mahir. * Av ve tuzak. * Nemmam mânâsiyle fitneci ve koğucu. * Birisinin hilesine siper ettiği Ģeye ve arslan yatağına da bu mâna verilmiĢtir. * Temizlik, doğruluk.

ĠFFET : Namus. Temizlik. Perhizkârlık. Nefsi behimî temayüllerden men etmek. Helâla razı olup haramdan kaçınmak.

Page 45: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 45 ~

ĠSMET : Günahsızlık, mâsumluk. Günahlardan kaçınmak melekesine sâhib olmak. Suçsuzluk. * Peygamberlik vasıflarından birisidir. Peygamberler (A.S.), hiç bir zaman gizli, âĢikâr herhangi bir ma'siyete yaklaĢmazlar; bütün kusur ve hatâlardan ve Ģâibelerden müberrâdırlar.

NEZAHAT : Ahlâk temizliği, temizlik. * Ġncelik, rikkat.

Fezail : Faziletler.

Fazilet : Değer. Meziyet, iyilik, ilim ve iman, irfan itibarı ile olan yüksek derece. Dinî ve ahlâkî vazifelere riayet derecesi. Fazl ve hüner cihetiyle olan yüksek derece. Bir Ģeyin baĢka Ģeylerden cemal ve kemal ve fayda cihetiyle üstünlüğü, müreccah olmasına sebep olan keyfiyet.

Yed-i kudretinde : Kudret elinde.

LÂNET : Nefret. Tiksinti. Allah'ın rahmetinden mahrumiyyet.

Hilâf : Ters, karĢı, zıd. KarĢı koymak. Muhalefet etmek.

Setr-i avret : BaĢkalarına gösterilmesi haram olan yerleri örtmek. ġer'an örtülmesi lâzım gelen yerlerini örtmek.

Cünüp : Cenabetlik. ġer'an yıkanıp temizlenmeye mecburiyet hâli. * Irak, uzak, baid.

Hafaza : (Hâfız. C.) Muhafızlar. Muhafız melekler.

Zifaf : Gerdeğe girmek. Gerdek.

Fadıl : (Fâzıl) Fazilet sâhibi. Üstün kimse.Münir Derman

Hiç "kadını" bu sözlerle tanıdınız mı.?

Dr. Münir DERMAN Hz.

Hanımlar

Nisa

BĠZE EDEP GEREK,EDEPLĠ GEREK...EDEP YA HUU.

ALLAH DOSTU

DER KĠ-SIRR-I

YAZILMAMIġ SIRLARIN ĠLKĠ

YAZILACAK SIRLARIN SONU

Page 46: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 46 ~

M. DERMAN

ANKARA – 1987

"YAZILMAMIġ SIRLARIN ĠLKÎ

YAZILACAK SIRLARIN SONU"

Bu risâlede yazılı olanlar, bir insanın diğerine öğreteceği Ģey değil...

Bu soruları az kiĢi sorar.

Cevabını da çok az kiĢi dinler.

Mukaddeme önsözümüz yoktur.

Kendisinde önsöz olanlara hitaptır.

Perdeler vardır insanın gözünde.

Perdeler vardır insanın kulağında.

Perdeler vardır insanın aklında.

Merak etmeyin bu perdelerin arkasındakini.

O perdelerin arkasından geldik arz üzerine.

Seyretmek için kendi kendimizi...

Bir gün gelecek, delip perdeyi arkasındakini görmek için...

"EL RASĠHUNE FĠ’L- ĠLM"

Biz insanlara misaller söylüyoruz.

―Onları ilimde rasih olanlar anlar.― "ÂYET".

Kur’ânın üç vârisi vardır.

Fatır süresinde buyurulur.

Bu üç vâris kimdir?

Her önüne gelen Kur’ân vârisi değildir.

Hazreti Musa Peygamber olduğu halde Hızır'dan ilm-i ledünn öğrendi. Kur’ân Âyetlerinin bir kısmı : Mecâzîdir.

Temsilidir.

Enfüsî olanı vardır, Afakî olanı vardır.

Te'vile muhtaç olanı vardır.

Musa — Hızır hikâyesi, iki deniz ne demektir ?

Hızır kimdir.

Ġlm-i Ledünn ne demektir?

KurumuĢ balığın dirilip suya atılması ne demektir?

Mi’rac nedir?

Kâbe Kavseyn nedir?

Namaz mü’minin mi’racıdır ne demektir?

Tevhid nedir?

Bunları milyonlarca müslümanlardan çok azı anlar.

Allah’ın ipine sarılınız. (3/103)

"VA’TESUMU BĠ HABLĠLLAHĠ CEMĠA" bu ip nedir?

Bunları velâyet sahibi olanlar ciltlerle yazmıĢlardır.

Perdeli olarak...

Page 47: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 47 ~

Bugün bu kitaplardan uzaklaĢtık.

Kütüphânelerde güvelerle arkadaĢ, kendilerini kaybetmeye çalıĢıyorlar.

Bu hal niçin böyledir.

Bu ne demektir.

Zâhirî emirleri yapan Müslümandır.

Kemalât tevhid ile olur.

"LÂ ĠLÂHE ĠLLALLAH" demek kolaydır.

« ġEHĠDALLAHÜ ĠNNEKE LÂ ĠLAHE ĠLLALLAH » demek irfan iĢidir.

Kur’ân-ı Kerîm’de insanın yaradılıĢı hakkında bir çok haberler olduğu gibi.

Terkib ve yaradılıĢ malzemesi olarak da malûmat mevcuttur.

Bu âyet-i kerîmelerde üç esasın tecellîsi gizlidir :

1- Allah’ın murad ve arzusu.

2- Bildirdikleri.

3- Allah’ın kudreti. Gücü.

YaradılıĢta, mekânda bulunan malzeme olarak bildirilenler ġunlardır:

1- Tıyn : Sıcak çamur. ―Lav‖

2- Salsal : AteĢte yoğrulmuĢ gibi sıcak kuru çamur.

AteĢte yoğrulmuĢ yani yanmıĢ kızgın ve yek diğerine yapıĢmıĢ kuru "maden kömürü yandıktan sonra yekdiğerine

yapıĢmıĢ gibi."

Lavın soğuması, suyunu kaybettikten sonra âdeta sünger manzarası almıĢ gibi.

3- Hame : SûretlenmiĢ neĢv ü nemâya uygun kara balçık.

4- Turab : Bugünkü toprak.

Yani yukarda zikredilen safhaların sonunda zamanla intikale uğramıĢ.

Münbit hale gelmiĢ toprak...

Bu duruma göre bu devirde canlı ve nebatat var demektir.

Bunlardan baĢka da Ģunlardan bahsedilmektedir.

1- Nutfe = Meni.

2- Alaka = PıhtılaĢmıĢ Kan. Burası çok mühimdir.

3- Su = Min Maa.

4- Tek Bir Can. MÎNNEFSĠN VAHĠDETÎN.

5- Müsbet. Menfi. DiĢi. Erkek ―Zevceyn‖

ġimdi bunların geniĢletilmesine geçelim:

1- "ĠZ KALE RABBÜKE LĠLMELAĠKETÎ ĠNNÎ HALĠGUN BEġEREN MĠN TIYN"

خالق بشرا من طن ك للملئكة إن إذ قال رب

---―Ġz kale rabbüke lil melaiketi inni halikum beĢeram min tiyn : Rabbin meleklere demiĢti ki: Ben muhakkak

çamurdan bir insan yaratacağım.― (Sâd 38/71)

Page 48: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 48 ~

"Cenâb-ı Hakk Meleklerine söyledi. Ben sıcak çamurdan insan yaratacağım!".

―Allah'ın Murad ve Arzusu.‖ "Ġstikbalde"

Burada "Tıyn" sıcak çamur.

Arz teĢekkül ettiği zaman sıcaktı.

"Tıyn" Burada ―Lav‖'dır.

Bu âyette murad vardır.

Ġstikbalde yaratacağım.

"Tıyn" de evvelden yaratılmıĢ mânâsı vardır.

Tıyn mevcuttur.Hakk’ın kün emriyle yoktan var olan kâinâtta...

Aradan uzun yıllar geçti.

Tıyn değiĢti. Soğudu.

Arzın kabuğu husül buldu.

"Kant-laplace" Nazariyesi.

Mekânsızlıktaki oluĢları, mekândaki zaman ölçüsüne vurduğumuz zaman, milyarlarca yıllar ortaya çıkar...

En basit olarak, elektrik ve ziyânın saniyedeki sürati üçyüzbin kilometredir.

Bunu mekânda zaman ölçüsü olarak bir an olan saniye ile ölçmek aczi derecesine düĢtüğümüzün, kimse farkında

değildir.

Mekânda herĢeyin, her varlığın, her maddenin bir oluĢ müddeti vardır. Dünyada her Ģey bu müddet ile mütalâa

hududuna girer.

2- "VE LAKAD HALAK NEL ĠNSANE MĠN SALSALĠN MĠN HAME ĠN MESNUN."

"Ġnsan Salsal'den halk ―Edildi‖"

Neden halk edildiği bildiriliyor.

سنون ولقد ن حمإ م خلقنا اإلنسان من صلصال م

---― Ve le kad halaknel insane min salsalim min hameim mesnun : Andolsun biz insanı, ―piĢmiĢ‖ kuru bir çamurdan,

ĢekillenmiĢ kara balçıktan yarattık.― (Hicir 15/26)

"HALAKAL ĠNSANE MĠN SALSALĠN KEL FEHHAR"

―Yaratacağım‖ Murad ve arzusunun haberi.

ار خلق اإلنسان من صلصال كالفخ

---― Halekal'insane min salsalin kelfahhari. : Allah insanı, piĢmiĢ çamura benzeyen bir balçıktan yarattı.― (Rahmân

55/14)

Ġnsanı ateĢle yoğrulmuĢ gibi kuru çamurdan ―Yarattı‖.

Çamuru halk etti ondan sonra yarattı.

Malzeme bildiriliyor. ―Kudret‖

Burada "Salsal" sıcak kuru çamur, ―soğumuĢ lav‖.

3 — "HAME" biçim verilmiĢ, sûretlenmiĢ neĢv ü nemâya uygun karabalçıktan ―Yarattık‖ "Kudret".

Page 49: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 49 ~

"MĠN HAMEĠN MESNÜN"

Arz teĢekkül etmiĢ.

Her Ģeyin olabileceği bir kıvama gelmiĢtir.

Ġlk evvel bu devirde:

"HALAKAL CANNE MĠN MARĠCĠN MĠN NAR".

ار ن ن ارج م وخلق الجان من م

---―Ve halekalcanne min maricin min narin. : Cinleri öz ateĢten yarattı.― (Rahmân 55/14)

"Cini hâlis alevden yarattı"

Cinler insandan evvel halkedilmiĢtir.

Ġlk devrin iklimine uygun arzda, insan yaratıldığı zaman iklim değiĢmiĢti.

"HAME" teĢekkül etti.

O zaman cinler görülmez oldu.

Buharın soğukta görünür, sıcakta görünmez olduğu gibi; vasat değiĢtiği için "NAR" dan yaratılan görünmez oldu.

4 - KEMESELÎ ÂDEME HALAKAHÜ MÎN TÜRABIN.

Âdemi topraktan ―Yarattığı‖ gibi.

"TURAB" toprak.

Bugünkü toprak:..

كونإن مثل عسى عند للا كمثل آدم خلقه من تراب ثم قال له كن ف

---―Ġnne mesele iysa indellahi ke meseli âdem, halekahu min türabin sümme kale lehu kün fe yekun : Allah nezdinde

Ġsa'nın durumu, Âdem'in durumu gibidir. Allah onu topraktan yarattı. Sonra ona «Ol!» dedi ve oluverdi.― (Âl-i Ġmrân

3/59)

Hülasa olarak:

1- Tıyn : Sıcak çamur ―Lav‖.

2- Salsal : Kum çamur. Kelfehhar : ―SoğumuĢ Lav‖.

3- Hame : Karabalçık. SûretlenmiĢ neĢv ü nemâya uygun kara toprak.

4-Turab : Toprak. Bugünkü toprak.

Bunlardan baĢka yaratılıĢ malzemesinin cinsleri bildirildikten sonra harcı, içine giren diğer nesneler geliyor.

5- Su : Min mâ .

"VALLAHÜ HALAKA KÜLLE DÂBBETĠN MĠN MÂ "

ن ومن مش على رجل ن مش على بطنه ومنهم م ن اء فمنهم م خلق كل دابة من م مش على أربوللا ن ء قدرهم م على كل ششاء إن للا ما خلق للا ع

---―Vallahü halekü külle dabbetim mim ma' fe minhüm mey yemĢi ala batnih ve minhüm mey yemĢi ala ricleyn ve

minhüm mey yemĢi ala erba' yahlükullahü ma yeĢa' innellahe ala külli Ģey'in kadir : Allah, her canlıyı sudan yarattı.

Page 50: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 50 ~

ĠĢte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi dört ayağı üstünde yürür... Allah

dilediğini yaratır; Ģüphesiz Allah her Ģeye kadirdir.― (Nûr 24/45).

Her yaĢayan mahlûku sudan halk ―Ettik‖. ―Kudret‖‖

Burada canlılık ifâde edilmektedir.

6- MĠN NEFSĠN VAHÎDETÎN.

Tek bir candan ―Yarattı‖.

فس واحدة وخلق منها زوجها وبث منهم ن ن كم الذي خلقكم م قوا رب اس ات ها الن ا أ كم رقباا رجاال كثرا ون قوا للا الذي تساءلون به واألرحام إن للا كان عل ساء وات

---« Ya eyyühen nasütteku rabbekümüllezi halekaküm min nefsiv vahidetiv ve haleka minha zevcelna ve besse

minhüma ricalen kesirav ve nisaa, vettekullahellezi tesaelune bihi vel erham innellahe kane aleyküm rakiyba : Ey

insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eĢini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan

Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına

riayetsizlikten de sakının. ġüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir. » (Nisâ 4/1)

EĢini de ondan yaratmıĢtır.

Tek candan yarattı.

Ondan da eĢini yarattı.

"Havva"yı demek isteniyor.

Eğe kemiği nazariyedir.

Kur’ânda «eğe kemiği » diye bir haber yoktur.

Bunun da sebebi vardır.

Ulemânın böyle demesinde de bir sırrı belki gizlemek içindir. Veyahut doğrudan doğruya doğru olmayan bir

rivâyettir.

Hiç bir kıymeti de yoktur.

7- Zevceyn : Müsbet, Menfi. DiĢi, Erkek.

"MĠN KÜLLĠ ġEYĠN HALAKNA ZEVCEYN"

رون ن لعلكم تذك ء خلقنا زوج ومن كل ش

---―Ve min kulli Ģey'in halakna zevceyni leallekum tezekkerun : Her Ģeyden de çift çift yarattık ki, düĢünüp öğüt

alasınız." (Zâriyât:51/49)

Her Ģey çift yaratıldı.

Bütün bu âyetlerde Hakk’ın Murad ve arzusunun Kudretiyle her Ģeye kadir olduğu ifade edilmiĢtir.

Bütün bunlar Hakk’ın güç ve kudretlerinin mekânda görünüĢüdür.

Bütün bunlar da Hakk’ın görünüĢüdür.

- Yaratacağım.

- Halk edildi.

- Yarattığı gibi.

- ġundan yarattı.

Page 51: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 51 ~

Bu lafızlara dikkat edilirse ―Ġstikbalde‖...

Malzeme yaratıldıktan sonra, ondan yarattı.

Nasıl ki Ģunlardan yarattığı gibi.

Onu da Ģundan yarattı...

Dünyanın birçok devirler geçirdiği hakikati bu âyetlerde gizlenmiĢtir.

Kün! emri ile esası yaratıldı.

Tekâmül etti.

O malzemeye teker teker Ģartlara bağlı ―Kün!‖ emirleri kendilerine verildi.

Bir ―tohum" bütün bunları hâvi.

Malzemesi, cevheri her Ģeyi içinde gizli.

Kün emri de verilmiĢ.

―ġart, toprak, su, hararet, bakım emre itaat‖.

―Emri hazırdır‖ yavaĢ yavaĢ o tohumda gizli ―Kün emrinin muradı‖ ne ise ortaya çıkar.

Bir orman olur bakarsınız...

Her Ģey böyle, bir ahenk içinde kâinâtta...

Yarattığı Ģeyin devamı için onda bulunan cevherleri de:

منى ن ك نطفة من م ألم

ىثم كان ع لقة فخلق فسو

---«Elem yeku nutfeten min meniyyin yumna. Summe kane 'alekaten fehaleka fesevva. : O, ―döl yatağına‖ akıtılan

meninin içinden bir nutfe ―sperm‖ değil miydi? Sonra bu, alaka ―aĢılanmıĢ yumurta‖ olmuĢ, derken Allah onu

―insan biçiminde‖ yaratıp ĢekillendirmiĢti. »

(Kıyâmet 75/37-38)

1- Nütfe : Meni. ―ELEM YEKÜ NUTFETEN MlN MENĠYYĠN

YÜMNA‖ (75/37)

2- ALAKA : PıhtılaĢmıĢ Kan. "SÜMME KANE ALAKATEN FEHALAKA FESEVVA." (75/38)―

Ġnsanın kendisi meni parçası değilmi idi? Sonra kan pıhtısı oldu. O da onu yarattı. Ondan erkek, diĢi çiftler çıkar.‖

Müteakib yaratıya yardım mahlûklara yükletiliyor çok dikkat...

"HALAKAL ĠNSANE MlN ALAK"

Ġnsanı kan pıhtısından yarattı. (96/2)

خلق اإلنسان من علق

---―Halekal'insane min 'alak : O, insanı bir aĢılanmıĢ yumurtadan yarattı.― (Alak 96/2)

Nutfe alaka'dan insanın türediği, bu âyetlere göre Âdem yaratıldıktan sonra insan neslinin nasıl teĢekkül ettiği ifade

edilmektedir.

Yani yaratma kudretinin kadın erkek perdesi altında mekânda zuhuru edilmiĢtir.

Page 52: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 52 ~

Hakk’ın kudretinin hudutsuz ve milyarlarca çeĢitli olduğu tecellîleri gösterilmektedir.

Hakk’ın "Kün!" ol emri ile kâinât yoktan var olmuĢ felek nizama girmiĢ

Suda balıklar, karada ağaçlar, hayvanlar, havada kuĢlar yaratılarak binlerce yıllarda süslendi her yer...

Melekler halkedildi...

Bugünkü ölçümüze sığmayan yıllar geçti...

Rakamlara vurulamayacak kadar yıllar...

Mekan düĢüncesine göre.

Hakk’ın muradı böyle...

1- Tıyn : Sıcak çamur ―Lav‖

2- Salsal : SoğumuĢ kuru çamur. Kelfehhar SoğumuĢ ―Lav‖.

3- Hame : SûretlenmiĢ neĢv ü nemâya uygun kara balçık.

4- Turab : Bugünkü toprak.

5- Serâ : Nemli Toprak...

Bu beĢ safhadan geçmiĢ binlerce sene sonra ―Serâ‖ olan nemli toprakta her Ģey oldu.

Büyük ormanlar, çimenler, çiçekler, hayvanlar, kuĢlar.

Sularda binlerce çeĢit balıklar, süslendi her yer...

Ġnsandan baĢkasının neden halk edildiği bildirilmemiĢtir.

―Yâni diğer mahlukların‖

Burası çok mühimdir.

Melekler nurdan, cinnîler dumansız ateĢten...

Hakk Cebraile bildirir :

Arz üzerinde ― ... ‖ Yerinin gölgesi olan falan noktadan bir avuç toprak al...

Cebrailin avucu nasıldır bilmiyoruz.

Yahut söyliyemiyoruz.

Cebrailin elinde toprak...

ArĢımdan iki avuç su al...

ArĢ neresi, nedir?

Bilinmez.

Söylenmez.

Belki söze gelmez de ondan söylenemez.

Cebrailin elinde su ile toprak yoğruluyor"Ġlâhî harç"

Cebraile emir çıkar :

«At ―Serâ‖ yı!»

Parça parça çamurlar düĢer...

Nereye ?

Söylenmesi yasak bir yere mekânda...

Hakk’ın esmâları, kudreti, güçleri tecellî eder.

Her bir parçada...

Bunlara : «Toplan!» emri çıkar.

Page 53: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 53 ~

Toplanırlar parçalar bir anda...

Ġnsan Ģekli, insan mankeni teĢekkül eder çamurdan...

Birden bire çamur değiĢir...

Milyonlarca hücre...

Milyonlarca doku.

Hakk’ın muradı ne ise öylece organlar, uzuvlar teĢekkül eder biranda...

Bu parçaların toplanıĢı insan Ģeklinde olur.

Ondan dolayı : ―Ben insanı kendi sûretimde yarattım‖ buyrulur.

Esmâların toplanıĢı, muradın tecellîsi bu Ģekilde, insan Ģeklinde vücud bulur.

Kemikler, etler, sinirler, kan insanda ne varsa her Ģey...

Hay verilir.

Can gelir!.

Hücreler baĢlar çalıĢmağa.

Hakk’ın makinası!..

Kalkar bu manken insan ayakları üzerine...

Hakk’ın bu hünerinin sırrı ayaklarda tecellî eder.

Ayaklar, Allahın yaratma kudretinin en çok tecellî etliği uzuvlardır.

Ayak altı, Allahın insan vücudunda yarattığı en büyük sırrı âĢikâr olduğu halde gizleyen uzuvdur.

Vücuddaki her organın ayak altında bir merkezi vardır.

Ayaklarda sağ ve solda vücudun bütün uzuvlarının merkezleri vardır.

Bir çok hastalıklar ayak altından belli olur.

Eğer bilirsen...

Birden ruh nefhedilir.

Ġnsan Âdem olur.

O anda...

Nefhetmek : Üflemek mânâsına gelirse de değildir.

Nefh, iĢgal etmek, Ģûlelendirmek demektir.

Ruh Allahın, cesedde yaktığı bir Ģûledir.

Allah'tan parça değildir.

Allahın yaktığı Ģûle veya Ģemâ değildir. Olmaz.

Bu cümlede yanlıĢ yoktur.

Çok düĢün!

Tahlil et!

Allahın emriyle ruhun cesedde yaktığı Ģûledir.

Lemâ'dır.

Ruhu bilemeyiz.

Silkinir, Aksırır...

Vücudundan çamur parçaları dökülür.

Onlarda bir anda toplanırlar...

YeĢil renk alır.

Yakut olur...

Page 54: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 54 ~

Sonra bu da düĢer arza...

Toprağın alındığı yere...

Artan toprak bu...

Bu ilâhî olay bir Cumâ günü olur.

Cumâ toplanma mânâsınadır.

Nuh zamanında bu yakut siyahlaĢır.

Niçin?..

Onu bilsemde söylemem...

Hacerü’l- Esved iĢte bu...

Söz bu kadar...

O da insan gibi fânidir.

Bu laf üzerinde tefekkür et!..

O da bir gün insan gibi fâni olacak...

Bitecek, aĢına aĢına...

O zaman iĢte birazda sen düĢün ne olacak.

Bittiği tükendiği zaman.

En son kalıntıyı Cebrail alacak...

Bu büyük Ġlâhî hâdise Âdemin yaradılıĢı Cumâ günü oldu dedik...

Bunun için Cumâ namazı erkeklere yalnız emrolunmuĢtur.

Daha çok ilâhî hâdiseler oldu ama...

Bilemeyiz. Söyliyemeyiz...

Âdeme secde ediliyor.

Tahiyyat secdesi tâzim için...

Hakk’ın kendi sûretindeki yani esmâlariyle süslü Âdemde tecellî eden Hakk’ın kudretlerine secde...

Bu secdenin mukabili de Cumâ günü Cumâ namazı iĢte...

Cemâatle kılınır.

Yalnız kılınmaz.

Tâzime mugayirdir.

Onun için Cumâ namazını özürsüz terk doğru değildir. Sebebini söylemiyorum.

Ġslâma, bilene hakaret etmiĢ olurum.

Kendinde tanımadığın çok ulvî kudsî bir dost taĢıyorsun... Allah insanın ―Görünmeyen kudret ve güçleriyle‖ içinde

Âdemiyet Hamulesine sarılmıĢtır.

Fakat bunu bilen çok azdır.

Azdan da daha az...

Cenâb-ı Allah her yerde hazır ve nazırdır.

Güçleriyle hazır ve nazırdır.

Bütün yaratıklar Allah'ın güçlerinin görünüĢüdür.

Güçlerde Hakk’ın görünüĢüdür.

Aslı her Ģey Allah'ta hazır ve nazırdır.

Allah'ın ArĢını kimse bilmez.

Melekler bile bilmezler.

Page 55: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 55 ~

Cebrailin bilgisi de görmeye ait bir bilgi değildir.

Levh-i Mahfuz’a dayalı bir bilgidir.

Meleklerin bilgisi Resûlullahın bilgisi gibi değildir.

Ġnsanlar ancak maddî varlıkları incelemeye imkan bulabilirler.

Levh-i Mahfuz nedir?

O uzun bir bahistir.

Onu da siz öğrenin, kütübhânelerde bunun hakkında binlerce kitab vardır…

KELĠMELER :

Mukaddeme : Ġlk söz. BaĢlangıç. * Önde gelen. Medhal. GiriĢ. * Man: Ġki kaziyeden ibaret olan sözün evvelki

kaziyesi.

Rasih : (C.: Râsihîn-Râsihûn) (Rüsuh. dan) Temeli kuvvetli, sağlam. * Bilgisi, bilhassa dinî bilgileri çok geniĢ olan. *

Ġyice oturmuĢ, dem ve damarlarına yerleĢmiĢ, temeli sağlam ve kuvvetli olan.

Ġlm-i ledünn : Ġlm-i ledünn, garib bir ilim ismidir. Ona vakıf olan, mesturat ve hafâyayı, gizlilikleri münkeĢif bir halde

göreceği gibi, esrar-ı Ġlâhiyyeye de ıttıla' kesbeder. Bu ilm-i Ģerifin hocası ve sultanı Fahr-i Kâinat Aleyhi

Ekmelüttahiyyât vessalâvât Efendimiz Hz. leridir. Bu ilmin ehli ise, Enbiyâ-ı izâm (A.S.) ve Ehlullâh-i Kiram

Efendilerimiz Hazretleridir.

Mecâzî : Yerinden ve haddinden tecavüz etmek. Hududunu aĢmak. * (Cevaz. dan) Geçecek yer. Yol. * Edb: Hakiki

mânâsı ile değil de ona benzer baĢka bir mânâ ile veya istenileni hatırlatır bir kelime ile konuĢmak. Ġstenilene

benzer bir mâna ifadesi.

Murad : Ġstenerek, ümid ederek beklenen. Arzu edilen Ģey. * Gâye. Maksad. Emel.

Lav : Fr. Yanardağların ve volkanların ağızlarından püskürüp soğuyunca donan madde.

Salsal : Kuru balçık. Kumla karıĢıp kurumuĢ olan balçık.

Tîn : (C.: Etyân) Balçık.

Hame’ : Uzun müddet su ile yumuĢayıp değiĢmiĢ cıvık ve kokar çamur. Balçık.

Turab : Toprak, toz.

Nutfe : Duru ve sâfi su. * Meni. Rahimde iki yarım ve ayrı cinsten hücrelerin birleĢmiĢi. * TaĢmıĢ, dökülmüĢ su.

Meni : Erkek veya diĢinin bel suyu. Döl suyu. Nutfe. Sperma.

Alaka : Kan pıhtısı. UyuĢuk kan.

Zevceyn : Karı ile koca. Kadın ile erkek çift.

Ġstikbal : Ati, gelecek zaman.

Nazariye : (Nazariye. C.) GörüĢler. DüĢünceler. Doğruluğu isbat edilmemiĢ ilmi görüĢler.

Mahluk : YaratılmıĢ. Yoktan var edilmiĢ olan.

Cinnî : Cinn taifesinden olan.

Manken : Fr. Elbiseleri prova veya teĢhir etmek için terzilerin ve hazır elbise satıcılarının kullandığı tahtadan,

kartondan, madenden vb. insan Ģekli.

Uzuv : (Uzv) Bir canlının vücud yapısının kısımlarından herbiri. Azâ. Organ.

Nefh : Üflemek, ĢiĢmek, üfürük.

ġûle : Alev, ateĢ alevi. AlevlenmiĢ odun.

ġemâ : IĢık, çıra. Nur.

Hacerü’l- Esved : (El-Hacer-ül Esved) Kâbe'de bulunan meĢhur siyah taĢ. Rengi siyah olduğundan "Esved"

denmektedir.

Page 56: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 56 ~

Fâni : Muvakkat, kaybolan, gelip geçici, devamlı olmayan, misâfir.

Hâdise : (C.: Hâdisat, Havadis) Vâkıa, olay. Yeni bir Ģey, ilk defa olan. Haber.

Tahiyyat : Selâmlar. Duâlar. Manevî hayat hediyeleri. Tezahürat-ı hayatiye. * Mâlikiyet, beka ve mülk. (Bak: Et-

tahiyyatü).

Mukabil : KarĢılık olan. KarĢı taraf. Ġvaz, bedel, karĢılığı.

Âdemiyet : Ġnsanlık. Namuslu bir insana yakıĢır hâl ve tavır.

Hamule : f. Yük. Yük taĢıyan nakil vasıtalarının yükü.

ÂYETLER ve HADĠSLER :

EL RASĠHUNE FĠ’L- ĠLM :

ا حكمات هن أم الكتاب وأخر متشابهات فأم ات م ك الكتاب منه آ هو الذي أنزل عل بعون ما ت ت غ ف علم تأوله إال الذن ف قلوبهم ز شابه منه ابتغاء الفتنة وابتغاء تأوله وما

ر إال أولوا األل ك ذ نا وما ن عند رب قولون آمنا به كل م اسخون ف العلم بابللا والر

---―Hüvellezi enzele aleykel kitabe minhü ayatüm muhkematün hünne ümmül kitabi ve üharu müteĢabihat, fe

emmellezine fi kulubihim zeyğun fe yettebiune ma teĢabehe minhübtiğael fitneti vebtiğae te'vilih, ve ma ya'lemü

te'vilehu illellah, ver rasihune fil ilmi yekulune amenna bihi küllüm min indi rabbina, ve ma yezzekkeru illa ülül elbab

: Sana Kitab'ı indiren O'dur. Onun (Kur’ân'ın) bazı âyetleri muhkemdir ki, bunlar Kitab'ın esasıdır. Diğerleri de

müteĢâbihtir. Kalblerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteĢâbih âyetlerin peĢine

düĢerler. Halbuki Onun tevilini ancak Allah bilir. Ġlimde yüksek pâyeye eriĢenler ise: Ona inandık; hepsi Rabbimiz

tarafındandır, derler. (Bu inceliği) ancak aklıselim sahibleri düĢünüp anlar.― (Âl-i Ġmrân 3/7)

VA’TESUMU BĠ HABLĠLLAHĠ CEMĠA :

كم إذ كنتم أعداء فأل قوا واذكروا نعمت للا عل ار فأنقواعتصموا بحبل للا جمعا وال تفر ن الن ن قلوبكم فأصبحتم بنعمته إخوانا وكنتم على شفا حفرة م ن ف ب ب نها كذلك ذكم م

اته لعلكم تهتدون للا لكم آ

رج ة ا وعلن ا رزقناهم سر لة وأنفقوا مم وأقاموا الص تلون كتاب للا إن الذن ون تجارة لن تبور

---―Ġnnellezine yetlune kitabellahi ve ekamus salete ve enfeku mimma razaknahüm sirrav va alaniyetey yercune

ticaratel len tebur : Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah için) gizli ve

açık sarfedenler, asla zarara uğramayacak bir kazanç umabilirler.― (Fatır 35/29)

Kâbe Kavseyn nedir? :

ثم دنا فتدلى

ن أو أدنى فكان قاب قوس

---―Summe dena fe tedella. Fe kane kâbe kavseyni ev edna : Sonra (Muhammed'e) yaklaĢtı, derken daha da yaklaĢtı.

O kadar ki (birleĢtirilmiĢ) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu.― (Necm 53/8-9)

ġEHĠDALLAHÜ ĠNNEKE LÂ ĠLAHE ĠLLALLAH : Ben Ģâdim ki Muhakkak sen Kendisinden baĢka ilâh olmayana

ALLAH’sın.

Page 57: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 57 ~

---Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Allah Teâlâ buyurdu ki : ―Ben insanı kendi sûretimde yarattım‖

(Buhari ve Müslim’den; Kudsi Hadisler, C. 1, s.172, Madve Yayın., 1991-Ġstanbul)

---Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Ģöyle buyurdu: " Ġnnellahe haleke Ademe, ala suretihi :

Muhakkak Allah Adem'i kendi sureti üzerine yarattı."

(Sadreddin Konevî, Hadis-i Erbain,12)

BĠZE EDEP GEREK,EDEPLĠ GEREK...EDEP YA HUU.

ġimdi yukarıda kısaca anlatılan ve akla dökülmesi güç olan ilâhî hâdiseyi dünya dekorunda bir nebze görelim :

Hakk’ın emriyle ―Cebrail‖ Âdemi yaratacağı toprağı ―Turab, Sera‖ Kâbede bir noktadan almıĢtır.

Ġnsan mankeni yaratılmıĢ, artan parçalar taĢ olmuĢ, yeĢil yakut...

Sonra Hacerü’l- Esved...

O halde Hacerü’l- esved de Kâbe toprağındandır.

Kâbeyi ziyaret: Ġnsanın aslına secdesidir.

Hac Medine'de Resûlü Ekremin son senelerinde emr olunmuĢtur.

630 Milâdi tarihinde Mekke feth edilmiĢtir.

Putlar Resûlü Ekrem tarafından kırılmıĢtır.

Ve Hac farziyyeti baĢlamıĢtır.

632'de de Resûlü Ekrem son haccından sonra ceseden dünyadan ayrılmıĢlardır.

Senden artan parçalara Ģahadet için Hacerü’l- Esved’e el sürülür.

Hacerü’l- Esved öpülmez.

Melekler Âdemdeki Âdemiyet Hamulesine secde etti, taĢa değil...

Elini süren iĢaret parmağıyla sürer.

Ve kendi elini kendi öper.

Bu söze çok dikkat et aksini yapma!..

Yakutta, Ġnsan cesedinin terkibi vardır.

Kâbe toprağı Özü... Hülasası...

ArĢın suyundan bir zerre...

El sürmek : Senden ona, ondan sana bir Ģey geçmesidir.

Eğer temiz isen Hacer’den sana gözle görülmez âdeta elektriki bir ―Proton diyelim‖ geçer.

Ġnsan o anda baĢka olur.

Binlerce sürülen ellerden belki bir iki kiĢi buna vâsıl olur.

Yakut hakkında hadisler vardır : Boynunda yakut taĢıyan veya yüzük Ģeklinde.

Suda gark olmaz. Boğulmaz.

Dil altına konursa ―atĢ‖ susuzluğu giderir.

Üzerinde yakut taĢıyan, cesedini daima abdestli bulunduracak...

Vücudunun esasını bilenlerden isen, Abdestsiz ne kelâm, ne yemek, ne içme yapamazsın.

O zaman Hadisin doğruluğu ortaya çıkar.

Yoksa aksi doğru değildir fâide yerine zarar görürsün...

Page 58: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 58 ~

YeĢil yakut, kırmızı yakut, siyah yakut, damla yakut...

Dökme yapma, sentetik yakut, yakut değildir.

Hatta yakut diye uydurma yakut taklid ve bilmeden istihza olur.

Dikkat edin!..

Bu laflar soytarılık değildir.

Dökme yakut olursa da bu bir nevi insanın mührü mesabesindedir.

Fakat mühür insan değildir.

Ġsim olarak kalır...

Havva topraktan yaratılmadı.

Âdem topraktan yaratılıp topraklıktan çıktıktan sonra Âdem'in ―eğe kemiğinden‖ {... ) günü halkediliyor.

Fakat bu söz nazariyedir.

Kur’ânda eğe kemiği diye bir Ģey yoktur.

Kadının bu eğe kemiğinden yaratıldı sözü, Havva'nın halkı hususu bambaĢka bir yaradılıĢ olmalıdır ki bunda birçok

sırlar ve güzellikler gizlidir.

Bu Hakk’ın muradının en büyük sırrıdır.

Sırr değildir amma...

Yine sırdır. Söylenemez. Kadrosundadır.

Bu sırrın bir ucu Ġsa'nın Hazreti Meryem'den babasız doğması, Hakk’ın muradının baĢka Ģekildeki tecellîsinde

gizlidir.

Bundan dolayı ―Fadıl‖ kadında erkekten 7 defa daha fazladır. Bu sırrın gizlenmesi için Havva anamızı Ģeytan

kandırmıĢ menedilen meyveyi yedirmiĢtir.

ġeytan niçin Âdemi kandırmadı da Havva’yı kandırdı?

Bunda büyük bir sırr vardır.

Hakk’ın muradının âdeta bir kanunudur.

ġeytan Âdem’e secde etmedi.

Havva’ya secde mevzuu bahis değildir.

Havva'nın malzemesi baĢka.

Toprak değil...

Bazı kabahat gibi görünen Ģeyler bazı hakikatlerin örtülmesi içindir.

Yalan bundan dolayı Ġslâmda men’edilmiĢtir.

Yalan haramdır.

Hatta Ģirktir. Niçin Ģirktir?

Yalan büyük bir meseledir.

Eğe kemiği sözü altında perdelenerek halkedilen Havva’ya hususî bir ruh nefhedilmiĢtir.

―TEK CANDAN‖

"Nefsin Vahidetin"

Bu husus ruhtan ötürü :

―CENNET ANALARIN AYAĞININ ALTINA SERĠLMĠġTĠR‖

Ve yine bu husus ruhtan ötürü analara süt verilmiĢtir.

"Ana göz yaĢı" VerilmiĢtir.

―HAYY TEZGÂHI‖ verilmiĢtir.

Page 59: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 59 ~

Bazı ibâdetler bazı uzvî sebepler perdesi altına gizlenerek bağıĢlanmıĢtır.

Hayızlı kadınlara namaz bağıĢlanır.

Bu bağıĢlamada büyük bir sırr gizlidir.

Hayız perdesi altında...

Hayızlı kadın hayzı bittikten sonra gusül yapar.

Bu gusül cünüb guslü değildir.

DüĢünmek gerek!

Cumâ namazı kadınlara farz değildir.

Kadınlardan imam olmaz.

Peygamber, Nebî olmaz...

Hakk’ın perdelerinden mahremiyet.

Setr emrolunmuĢtur.

Hakk’ın en büyük yaratığı kadındır.

Amma bunun ne olduğunu kimse idrak edememiĢtir.

Ġdrak eden de söylememiĢtir.

Söyliyemez de...

Kadın Ģeytandır.

Kadın insanı baĢtan çıkarır.

Bunlar lâkırdı değildir.

Hakikat değildir.

Zayıf kimselerin sözüdür.

Bunda da bir Ģey ifade edilmektedir.

Rüyada bile ġeytan'ın temessül edemiyeceği nesneler Ģunlardır:

Bulut

Su

Horoz. Her horoz değildir. Muayyen bir cins horozdur.

Koç, koyun.

Siyah gül.

Kadın ve cennette huri, Hazreti Havva, Hazreti Meryem ve Hazreti Fatma.

Resûlü Ekrem...

4 Büyük melek.

Kadın: ġeytan iĢlerinin aksettirilmek istendiği bir aynadır.

O kadar...

Kadına Ģeytan denilemez...

Neyi sevelim Yâ Resûlullah?

―Namazı, namazı, namazı!..―

Kimi sevelim Ya Resûlullah?

―Ananı, Ananı, Ananı!..―

ĠĢte muhterem sahabelerin Resûlullah'a sorup aldıkları cevab-ı Resûl. Bu...

3 defa'a söylemelerindeki murad :

Page 60: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 60 ~

Allah için,

Benim için,

Kendin için...

Kadınlardan bundan dolayı ―NEBÎ‖ Peygamber gönderilmemiĢtir.

Hakk’ın en büyük bol Ģefkat hissi kadına verilmiĢtir.

Nebîlik muvakkattir.

Kadının iĢi ise muvakkat değildir.

Hakk’ın en büyük kıskandığı duygu da ona verdiği ana Ģefkatidir.

Hafaza Melekleri ana yolundan bahĢolunur insanlara...

Zifafta erkeğin kılacağı iki rekat namaz bunun içindir.

Bu bahis çok derin sırr deryasıdır. Uzundur.

Daha bildiğim kadar söylersem çıldırmak iĢten bile değildir.

Kadına eziyet edenin sonu hüsrandır.

Bunu unutma... O kadar!..

Resûlü Ekrem bana üç Ģey Hakk tarafından sevdirildi.

Sevdim demiyor "Sevdirildi" bunda ince, gizli bir emir ve mecburiyet vardır.

1- Kadın

2-Güzel koku

3- Gözümün nuru namaz.

Bu basit bir söz değildir.

DüĢünmek gerek!..

"Hayy Tezgâhı" olan kadınlar hayızdan kesildikten sonra çocuk yapamazlar.

Hayy Tezgâhı onlardan alınmıĢtır.

Kadın vücudunda bulunan hormonlar artık tükenmiĢtir.

Burada bir Ģeyden bahsedeceğim :

Rahim hastalıkları.

Çocuk düĢürmelerde, gizli zinalarda çok görülür.

Bütün hastalıkların manevî sebebleri vardır.

Bunun hakkında bir kitabımız vardır.

Merak edenler oraya müracaat edebilirler...

Bu hal kadının yaratıldığı topraktan ayrı bir nesnenin sâfiyetine doğru gidiĢtir.

Kadın tamamiyle terkib itibariyle baĢkalaĢmıĢtır.

Cesedî ve ruhî bir mücadele baĢlar ki hayatı temiz geçmemiĢ yani Hakk’ın emirlerini ihmal etmiĢ veya kadınlık

büyük kıymetini bilmeden hakir görmüĢlerde çıldırmağa kadar giden adet kesimi krizleri geçirmeğe baĢlar.

Halbuki aksi olan kadınlarda cismanî bir nur güzelliği ve sâfiyet ve ruhanî bir sükunet asaletine bürünür.

Kayın valide hikâyeleri, edebsizlikleri hayatında tövbesiz kalmıĢ günahların kokuları ve tezâhürleridir.

Page 61: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 61 ~

Kadının semavî sâfiyet, asalet ve Hakk katındaki kıymetini harab eden :

Dedikodu,

Olduğu gibi görünmemek,

Kendinde gizli ilâhî esmâları görmiyerek kıymetini zedelemek.

Hem cismanî hem ruhanî kıymetleri muhafaza edememek, bugünkü kadınlarda bu artık kalmamamıĢtır.

Aile geçimsizlikleri, hem erkek ve hem kadın suçudur.

En büyük suç erkektedir.

Bugünkü erkek olsun, kadın olsun, ―ÎSLÂMI‖ asrın zihniyet ve ıĢığında değil; asrı, islâmın ıĢığında görerek hareket

etmesi lazımdır.

―Ġnancımız vardır!― sözü, hiç bir yönü ile hiçbir kıymet taĢımaz.

Ġslâm demek : Hakk’ın yarattığı güzellikleri muhafaza eden ve yaradılıĢı kanunları içinde devam ettiren derecedir.

―Bu Allah'ı bilmek demektir‖

Ġslâm kadını Ġslâmdır.

Soytarı değildir.

Nenelerimizin yüzlerinde, hareketlerinde hiç bir günah gizlenemezdi.

Kadınlardan imam olmaz.

Cumâ namazı kadınlara farz değildir.

Bunların ilâhî niçinleri vardır.

Hikmetinin sırrını kadınlar bilseler secdeden baĢlarını kaldırmazlardı.

Erkekler bilseydi böyle kadınların ayaklarının altını öperlerdi.

"Ayak altı" nedir?

Allah'ın insan vücudunda yarattığı en büyük sırrı âĢikâr olduğu halde gizleyen uzuvdur.

Vücudda en mukaddes , vücudun uzvundan, baĢta geleni ayak altıdır.

Bir hadiste : ―Bir kimse anasının ayağının altını öperse cennetin eĢiğini öpmüĢ olur.‖

EĢik kapıdaki giriĢ yeridir.

O halde cennette kapı var demektir.

Bu kapı nedir?

EĢik nedir?

Bunlar basit mânâdaki eĢik değildir.

Ġlerde bunu izâh edeceğiz.

Hele biraz eĢikte bekleyelim.

Hakk’ın en büyük sırrı, eseri annedir.

Ayağının altına sermiĢ cenneti...

Büyük Allah'ın büyük eseri Anne...

Anne olmak, bu sırra karĢı kadının hürmet ve tâzim ve âdeta ibâdetidir.

Sağ ve sol ayak tabanı, parmakların alt kısımları, topuk muhtelif hastalıkların arazını ince bir sûrette gösterdiği gibi

haramları, günahları da yapıp yapmadığını gösteren Hakk’ın aynasıdır.

Cesedde nefsin hareketini ve ceseddeki hastalıkları gösteren bir topografya haritası gibidir.

Page 62: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 62 ~

Mesh icâb ettiği zaman ayağın altı mesh edilmez.

Üstü meshedilir.

Bu da gönül gözü açık olana bir Ģey söyler ama kimse bilmez.

Merak etmez sebebini araĢtırmaz.

Bir parça meshten bahsedelim;

Mesh: Bir yere temas etme mânâsına gelir.

Lens: Bir yere değerek duyma.

Mesh: Ġsim olarak ayağa giyilen yumuĢak, bileğe kadar uzayan ayakkabı manânasındadır.

ġeriatta ise: Mesh el ile sürme mânâsınadır.

BaĢa, ayağa mesh etme gibi.

Meshetme su veya temiz toprakla yapılır.

Abdest almada ―BAġINIZI MESHEDĠN!‖ âyet emridir.

Abdestli birkimse mesh giymiĢ ise abdest tazeliyeceği zaman mesh üzerine elini ıslatarak yalnız ayağının üstünü

meshedebilir.

Altına lüzum yoktur.

Fakat abdestli olarak mesh giymiĢ bir kimse su bulamadığı zaman teyemmüm yapacağı sırada meshini çıkarması

lâzımdır.

Ayak altına da toprağı sürmesi lâzımdır.

Meshte su ile meshedilir.

Ayak altına mesh yapılamaz.

ġâfiler niçin çıplak ayak namaz kılarlar.

ġâfilerde mesh yapılmaz, câiz değildir.

Bunlarda geliĢi güzel bir iĢ değildir.

Sebebleri ve niçinleri vardır.

Hülâsa Allah kadını bambaĢka yaratmıĢtır.

Vücud bakımından,

Ruh bakımından,

Duygu bakımından,

Fazıl bakımından,

Uzuv bakımından,

Kan terkibi bakımından,

Vücud terkibinde bulunan madenî maddeler bakımından ―NUR-U RESÛLÜLLAH‖ anadan geçerek Resûlü Ekreme

intikal etmiĢtir.

Nurun Ģerefi için annelere süt bahĢedilmiĢtir.

ġefkat, tahammül ve bazı imtiyazlar da verilmiĢ gebelik zamanında...

Kadının ne kadar büyük makamda olduğunu bilse erkekler zevcelerinin ayaklarının altını öperlerdi.

Resûlüllah huzurlarına giren hiç bir kimseye hatta Cebraile bile kıyam etmezlerdi.

Hazreti Fatıma huzura girdiği zaman derhal kıyam ederlerdi. Kadın makamının kıymetini artık düĢün!

Page 63: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 63 ~

Gafil olma!

Bu sırr bu kıyamda gizlidir...

ġimdi niçin diye soracaksın.

Merak edeceksin.

Öğrensen bile ne yapacaksın.

Sen ondan evvel yapılması gereken Ģeyleri yap da, sonra merakını gider.

"Merak etme" boĢ bir duygudur.

Ağzında bal taĢıyan arının iğnesi de vardır onu unutma...

Hiç bir kadının, ayağının altını cehennem ateĢi yakmaz. Kadınlara söylüyorum.

Ayağına temiz bak!

Tabii güzellik sırlarına hakaret etme, tırnaklarına hürmetli ol! Onları soytarılaĢtırma!

Söylediklerime dikkat et!

Söylemediklerimden kendine söz çıkarma!

Bunlar güç iĢ değildir.

Hakk’ın emirlerini yerine getirmiyorsan hiç olmazsa cesedine hakaret etme!..

Kadını fuhĢa sürükliyen erkektir.

Irzına geçen erkektir.

Bu gibiler tövbe etseler bile faide vermez...

Zina yapan kadın recmedilir.

Ġslâmiyette kadın katli yasaktır.

Ölüm cezası recimdir. TaĢlamadır.

Bu çok büyük bir meseledir.

Recmedilen kadın indi ilâhîde suçundan mağfur olur.

Ve cesedi azab görmez.

Ceseden Ģehittir.

Bu kadına Hakk tarafından verilmiĢ bir mertebeye bağlıdır.

Kadın topraktan veya eğe kemiğinden yaradılıĢ rivâyetinden uzaktır.

"NEFSĠN VAHĠDETÎN" den yaratıldığının delilidir.

Yalnız kadın recmedileceği zaman âdetli olmaması lâzımdır.

Eğer bunu tesbit etmeden yaparlarsa bütün günahı emir veren ve her kim taĢlarsa ona aittir, azabı vardır.

Hele emzikli küçük yavrusu veya hamile olana yapılırsa emir veren de taĢ atanda dinden çıkarlar.

Recm edeceklerin abdestli bulunmaları lâzımdır.

Erkeklerde baĢvuracak cellat abdestli olacaktır.

Aksi halde küfre giderler.

Çünkü bu emir Hakk’ın emrini yerine getirmektir.

Farz ise, farzlar abdestsiz yapılamaz.

Hayvan kesenler, hamur yoğuranlar, ekmek yapanlar hepsi abdestli olarak iĢi yapmaları lazımdır.

Süt sağanlar buna dahildir.

Meme veren kadınların yavrularına abdestli olarak süt vermeleri muhakkak lâzımdır.

Page 64: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 64 ~

Her ne sûretle olursa olsun kadın öldüren cehennemliktir. Burada dinsizlik mevzu bahis değildir.

Kadın öldürmek hele küçük kız öldürmek, küçük erkek öldürmekten daha beterdir.

Büluğdan evvel kız ve erkek, kadın öldürmek Ġslâm Dininde tamamen yasaktır, haramdır, tövbesi ve affı yoktur.

Zina yapan erkek katledilir.

Cesedi kurtulur ruhu azap görür.

―Recmedilen kadının guslü yapılır. Cenaze namazı kılınır.‖ Erkeğin guslü yapılmaz cenaze namazı kılınmaz.

Resûlü Ekrem recmedilen bir kadının cenaze namazını kıldı.

Hazreti Ömer itiraz etti :

―Ya Ömer o kadın öyle bir tövbe etti ki bütün Medine halkına taksim edilse hepsine yeter!― buyurdular.

Ġslâmda, ceza tatbik edildikten sonra kin ve adavet göstermek haramdır.

Sevgi duygusu hakimdir.

Ġslâm ceza sisteminin gerçek ruhu budur iĢte.

Yetimdi kaldığı evde bir câriye ile zina yapan Muaz Ġbni Mâlik recmedildi.

Sahabelerden iki zât küfrettiler.

Resûlü Ekrem duydu. Ses çıkârmadılar.

Bir saat sonra yolda ölü bir eĢek gördüler.

―Bana falan sahabeyi çağırın!― diye buyurdular.

Sahabeler geldi.

Resûlü Ekrem : ―Ģu ölü eĢek etini yiyin!― diye emretti.

Sahabeler : ―Yâ Resûlullah bu yenir mi?― dediler.

―Demin recmedilen arkadaĢınızın ırzına küfrettiniz, o söz bu eti yemekten daha kötüdür!― buyurdular.

―O öyle bir tövbe etti ki Ģimdi cennet ırmaklarında yıkanmaktadır!―

Recmedilen kadına yakından Halit Ġbni Velid büyük bir taĢ atarak baĢına vurdu.

Halide kan sıçradı.

Halid küfretti.

Resûlüllah : ―Hele dur bakalım o kadın öyle bir tövbe etti ki bir Ģâki yapsa bütün günahları affolunur!―

Hazreti Havvanın sırrını, Hazreti Meryem’in erkeksiz Ġsa’yı doğurmasında Hakk gizlemiĢtir.

Hazreti Âdem ve Havva arza indikten sonra cinsî olarak birleĢmiĢlerdir:

Habil, Kabil isimli iki evlatları olmuĢ, en son evladı da ġĠT dir ki ilk Peygamber ġit’tir.

Habilin öldürülmesi neticesi Cenâb-ı Allah Âdem’e Hubbetullah mânâsına gelen ―ġit‖'i ihsan etmiĢtir.

ġit ilk peygamberdir, kendisine tesbih ve tehlil gelmiĢtir.

Ebu Kubeys dağında Hazreti Âdem’in yanında metfundur.

Habil ve Kabilden sonra Havvanın, Âdemle birleĢmeden Hazreti Meryemin Ġsa’yı doğurduğu gibi Eklimya ve Lebuda

Ġsimli iki kızı olmuĢtur.

Kabil’e küçük kız Lebuda.

Habil’e büyük kız Eklimya verilmiĢtir.

Eklimya çok güzeldir.

Kabil Habil’i öldürür.

Eklim’yayı almak için...

Page 65: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 65 ~

Yukarda bahsettiğimiz gibi :

Ġnsan tıyn, salsal, kelfahhar, hame, turab'dan malzeme olarak halkedildi.

Bu Âdem...

Ġlk insan...

Sonra Nutfe, alaka'dan yaratma yardım malzemesi alarak Ġnsana verildi.

Hazreti Havva ise "NEFSĠN VAHĠDETĠN" tek candan halkedildi. Âdemin yaratılma malzemesinden değil Havvanın

ki...

Sonra her Ģey canlı cansız, zevceyn yaratıldı.

Ġlk evvelden...

Müsbet, menfi iki zıt element birleĢti.

Bu zıtlardan bir ahenk ortaya çıktı.

Bu zıtlara yek diğerine karĢı bir incizab, bir sevgi, bir yakınlık yek diğerine kaynaĢıp bir varlık husule getirme

kudreti verildi...

Maddî taraftan cesedî bir incizab baĢlar.

Küçülür, küçülür gözle görülmez hale gelir.

Orada bilmediğimiz yani müsbet ve menfi elementlerin, nesnelerin birleĢtiği yerde bir canlılık baĢlar.

Büyür, tekrar görünür canlılık ruhî tezâhür Ģeklinde görünür.

Erkek kadını gördüğü zaman, diğeriyle uzvî bir istek yek diğerine karĢı duyarlar.

YanaĢırlar, seviĢirler, koklaĢırlar sonra vücudları yek diğeriyle birleĢir.

Maddî görünen taraftan ruhî bir hazza giderler.

O sırada kendilerinden görünmez maddî bir Ģey ayrılır... BoĢanırlar...

Görünmeyen parçalar birleĢir.

Ġki zıttan bir ahenk yaparlar.

Kendilerine benzer bir yavru taslağı olmağa baĢlar.

―Nutfe‖, ―Alaka‖ bunların birleĢmesi neticesi bir "NEFSĠN VAHĠDETĠN" tek bir candan husule gelir...

Hazreti Âdem’den sonra Hazreti Havva toprak, topraktan çıktıktan sonra baĢka bir terkib ve malzeme ile yaratılıyor.

Âdemin terkibini taĢıyan erkek, erkeğin terkibini taĢıyan kadınla devam ettiriliyor.

Ġnsanın nesli murad olunan zamana kadar...

Erkek ölünceye kadar nutfesi devam ediyor.

Yumurta husule getirecek kadın ise muayyen bir zamana kadar...

Bunların hikmeti ve sırrı bu son sözde gizlenmiĢtir.

GizletilmiĢtir.

Hak tarafından...

Her sırrın akıl hududuna, tefekkür perdesine getirilmesini Cenâb-ı Hakk hiç bir yaratığa vermemiĢtir.

Yalnız bir tek mübârek insan müstesna...

Oda bunu söylemek iznini HakK’tan almamıĢtır.

Ona selâm olsun.

O da Resûlü Ekremdir...

Page 66: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 66 ~

Cimâ ve birleĢme cesede aittir.

YaradılıĢ malzemesi toprak olup, toprak topraktan çıktıktan sonraki erkek...

Aslı toprak olmayan yani ilk malzemesi ―tek bir can‖ olan kadın...

Bu ikisinin, iki zıttın birleĢmesi...

Bu birleĢmede cesedin duyduğu zevki ruh, bir telezzüz Ģeklinde hisseder.

―Zevk‖ baĢkadır.

―Telezzüz‖ baĢkadır.

Aynı mânâ ve duygu değildir.

Bu kelimelerden bir çok inceliklerle iç âlemin kapıları aralanır. Amma düĢünebîlirsen...

Zevk cesede aittir, telezzüz ruha aittir.

Cünup olan ceseddir.

Erkek cünup olur.

Kadın cünup hale sokulur.

Rüyada cimâ yapan ihtilam olmuĢtur.

Cesede aittir ihtilam..

Fakat ihtilam baĢka türlü bir cünuplüktür.

Birinde uyanık iken bilerek cesed vücudu nefis yardımıyla cünup olmaya getirir.

Ġhtilamda ise ruh yardımıyla cesed ihtilam olur.

Fark arada büyüktür.

Cünup olana gusül lazımdır.

Ruhunu cesedinden ayıran insan rüyada ihtilam olmaz.

Bu çok zor bir iĢ ve güçtür.

Ancak baĢkasının himmet ve nazariyle mümkündür.

Veyahut bilinmeyen bir tevfiki ilâhîdir; O kula...

Çok ihtilam olmak uzvî bir rahatsızlık telakki edilirse de manevî bir sebebin tesiri altında çok iyi bir Ģey de değildir...

Günah değildir, fakat ehemmiyet verilmeyecek bir durum da değildir.

Fazla açıklayamam.

Bazı hayvanların kızanlık devri vardır, ondan baĢka zamanlarda cimâ yapmazlar...

Veya yapamazlar.

Kediler, köpekler, kurtlar ve bir çok hayvanlar...

Kediler yazın baĢlangıcı, köpekler yaz, kurt kıĢın, iklimlere göre bu değiĢebilir.

Soğuk, mutedil, sıcak iklimlerde bu husus baĢka baĢkadır.

Sıcak bölgelerde birleĢme fazladır.

Büluğ erkendir.

Soğuk ülkelerde mıntıkalarda büluğ geçtir.

Cimâ hissi azdır.

Eskimo kadınları altı ay âdet görmezler.

Bunun uzvî bir sebebi olduğu gibi bunun altında manevî bir sebeb gizlenmiĢtir.

Page 67: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 67 ~

Ġnsanlarda, bir devrede kadın hayızdan kesilir.

Genel olarak erkeklerde de kudret zayıflamaya baĢlar veya kesilir.

Yani cimâ devri sonra gebelik.

Sonra olgunluk...

Ihtiyarlık...

Buğday olgunlaĢır.

Bir tanede hem erkek hem diĢi nüvesi mevcuttur.

Toprağa girdiği zaman çoğalmak için büyür.

Tekrar nesil bırakır.

Dünyada her nebat, ağaç, meyve her Ģey zevceyndir.

KuĢlar, böcekler, balıklar hepsi aynı gözle görülmeyen mikroplar bile.

Atomlar da müsbet ve menfi, diĢi ve erkek demektir...

Yalnız bir mahlûkun diĢi-erkeği yoktur "Ġpek böceği" ...

EĢlerini hor görüp onlara hakaret eden, dayak atan, eziyet eden erkekler bitmeyen hesaba çekileceklerdir.

Ne dinden olurlarsa olsunlar.

Ġster fasık, ister münkir olsun, bu hesap hususî bir hesaptır, istisnası toz kadar bile yoktur.

Tövbesi de yoktur.

Ancak kadın erkeğinin haberi olmadan sessiz, sözsüz hakkını helâl ettiğini kimseye bildirmeden Allah’tan istemesi

Ģartı ile belki erkek bu hesaptan o da ucuz kurtulur.

Kim olursa olsun Cenâb-ı Hakk Cennetini anaların ayağının altına sermiĢtir.

Yukardaki hesapta kadının Âdem gibi topraktan değil baĢka bir Ģeyden yaratılması dolayısıyla ona hakaret vardır.

Bu ―Nesne‖ ―NEFSĠN VAHIDETÎN‖ dir.

O nedir bilir misin?...

Söylersem insan derhal çıldırır.

Onun için delilik bizde kalsın da söylemeyelim.

Doğrusunu Allah bilir...

Eğer bizim, deliliğimize biraz iĢtirak etmek murad ve arzunuz varsa ki muhakkak olacak; dediklerimi dinle!

Söylemediklerimden kendine söz çıkarma!

ġu sözleri düĢün :

ġeytan niçin Havva’yı kandırdı, Âdemi kandırmadı?

Çünkü Ģeytan Âdem’e secde etmemiĢti.

ġeytan Melektir.

Havva ile secde meselesi yoktur.

ġeytan Hakk’ın emrinden çıkamaz.

Emir olmadan cennete de giremez.

Cenâb-ı Hakk’ın bir muradı bu..

Bilemeyiz.

Page 68: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 68 ~

Havva topraktan yaratılmadığından onu kandırdı.

Secde etmediği Âdemle iĢi kalmadı.

ġeytanın arası yok Âdem ile.

Bu da bir sırdır.

Kadın Ģeytandır diye bir söz vardır.

ġeytanın Âdeme secde etmediğine sebeb Hakk’ın muradıdır. Emirdir bu...

Yapacağı iĢleri kadın aynasında aksettirdiğinden kadına Ģeytan sözü ortaya çıkmıĢtır.

Tamamıyla yanlıĢtır..

Hatta böyle söylemek bile doğru değildir.

Sözle çizilmiĢ Ģu resme bak :

Uzun boy.

Nârin mütenâsib vücud.

Beyaz ten.

Siyah uzun saçlar...

Ġri siyah gözlü.

Sâkin ve yavaĢ konuĢur.

Düzgün cümlelerle.

Okuma ve yazma bilir.

ġairdi.

Karanlıkta her yer nur içinde kalırdı.

Yere kuvvetle basarak yürürlerdi.

Resûlü Ekrem Cebraile bile kıyam etmezdi.

Yalnız O’na, huzurlarına girdiği zaman kıyam ederlerdi.

Bu, kendisinden bir parça olan Hazreti Fatımadır.

Bütün kadınların Hatunluk Sırrı onda dünya yüzünde görülmüĢtür.

Hakk Ģefaatine nail eyleye!..

"Ehlibeyt" ondandır.

Onun devamıdır.

Ehlibeyti sevmek Fatımayı sevmektir...

ĠĢte ona benzemeye çalıĢan islâm kadınının anasının ayağı altındadır cennet.

Hadisin manâsı budur...

Burada baĢka bir bahiste izâh edilecek bir mesele vardır. Ġnsanın bir müsbet ruhi.

Bir de menfi maddî yaradılıĢ tarafı vardır.

Menfi tarafla mücadele edilmez.

Maddî tabiat kanunlarına tabi ve bağlıdır.

Erkeklerde sakal bıyık vardır.

Kadınlarda yoktur.

Erkeklerde genel olarak saç dökülmesi vardır.

Bıyık, sakal dökülmesi yoktur.

Kadınlarda saç dökülmesi genel olarak yoktur.

Page 69: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 69 ~

Bu husus yaratılıĢtaki ayrılığın neticesidir.

Ve bir Ģey ifade ve isbat etmektedir.

Hastalık, menfi tarafa, maddî cesede arız olan hallerdir.

Bu da sezilemeyen âhenkten ayrılma neticesidir.

Bu da mikrop, hastalık perdesi ile gizlenmiĢtir.

Müsbet tarafın burada nizama bilerek veya bilmeyerek karĢı durmasıdır ki bu bilirsiniz idrakî güç bir isyandır.

Cenâb-ı Allah, insanın neden ve nasıl halkedildiğini bildirmiĢtir.

Hayvanların, nebatların cümlesinin nasıl ve neden halkedildiğini bildirmemiĢtir.

Meleklerin nurdan, cinnilerin dumansız ateĢten halkediidiği bildirilmiĢtir.

Ve ilk hayatın suda baĢladığı ve balıkların halkedildiği de bildirilmiĢtir.

Fakat neden ve nasıl halkedildiği hakkında bilgi yoktur.

Bu bilgisizlik insanları nazariyeler kurmaya götürmüĢtür.

Fennî, ilmî birçok hakikatlar ortaya çıkarılmıĢtır.

Bunların hepsinin böyle oluĢlarının sebebleri ve niçinleri vardır.

Bunlar buzlu cam arkasında buğulu olarak bilinmektedir.

Fakat asıl niçin ve sebeb malûmdur.

BaĢka bir bahiste bunlar bilgi hududumuz dahilinde izâh edilecektir.

Bu kitabda ―Sorma, söyliyemem, söylenemez‖ lafları bazı yerlerde geçmiĢtir.

Bunun mânâsı Ģudur.

Bilgisizlik değildir.

Söylenenlerden Ģüphe edilirse söylenen Ģeye töhmet edilmiĢ olur.

Hakk’a karĢı hürmetsizliktir.

Ġnanılmayan bir Ģeye yalan isnad edilmiĢ olur.

Bunu söyleyen de töhmet altında kalır.

Küfür ve isyana girmiĢ olur.

Öyle Ģeyler meseleler vardır ki :

Ġnanılmadığı takdirde insan kâfir olur.

Yani bilmeden Allah’ın varlığını inkar etmiĢ duruma düĢer.

Kur’ân’ın bildirdiklerine inanmayan kâfir olur.

Bir kısmına inanıp da bir kısmına aklî itiraz bile insanı kâfir yapar.

Bir emri yapmamak baĢkadır.

Böyle Ģey olmaz demek baĢkadır.

Hakk’ın emirlerini yapmıyor.

Fakat bazı emirleri yapmak Ģartı ile inanıyorsa kâfir olmaz.

Efendim bizim inancımız vardır amma yapamıyoruz.

Baloya gider, içki içer, kumar oynar, plaja çıplak girer, bunların hepsi küfürdedir.

Gusül yapıyorlarsa bunlara kâfir denemez.

Page 70: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 70 ~

Fakat gusül yapmıyorlarsa Ġslâm değildirler.

Kâfirdirler. Yani küfürdedirler demektir.

Bunlar bilmeden tamamiyle inkârdadırlar.

Ne söylerse söylesinler...

Tırnak büyütmek, boya sürmek, saç boyamak asıl rengini değiĢtirerek.

Erkeklerde dahil, hele erkeklerde saç boyamak tamamiyle haramdır.

Kadının çıplak gezmesi, plaja gitmesi, islâm âdeti olmadığı gibi o kimseye de helâl değildir.

Haramdır.

Küfürde olana haram, helâl diye zâten bir Ģey yoktur...

Dünya ve nefsî kayıtlarından kurtulmaya çalıĢ.

O zaman cennet ve cehennem kayıtları da kalmaz.

Geride ne kalır bilirmisin?

Bir parça çamur.

Çamurdan yaratılan aslına döner.

Ruh Allah’ın emir cümlesindendir.

Allahtan gelmiĢtir.

Allaha dönecektir.

Günahkârların cehennem azabından kurtulmaları için yapılan Ģefâat bir parça çamur içindir.

Çamuru tekrar çamur olmadan temiz tutmaya çalıĢ.

Bu çamuru muhafaza için Resûlün Sünnetlerinden ayrılma!..

Haram demek, Resûlullahın Sünnetlerinden ayrılmadır.

---Resûlü Ekrem Ali'ye : "Sen Fatıma'nın kölesi ol ki, o da senin câriyen olsun!"

Fatıma'ya : "Sen Ali'nin câriyesi ol ki, o da senin kölen olsun!" buyurmuĢtur.

ĠĢte Ġslâm ailesinin düsturu budur.

KELĠMELER :

Yakut : ÇeĢitli renkleri olan kıymetli bir süs taĢı.

Vâsıl : UlaĢan, eriĢen, kavuĢan. Hakka vâsıl olan.

AtĢ : Susuzluk. Susama.

Fâdıl: Fazilet sâhibi. Üstün kimse.

Men’ : Yasak etmek. Durdurmak. Bırakmamak. Bir Ģeyi diriğ etmek, esirgemek.

Tezgâh : f. Dokuma âleti.

Cünüb : Cenabetlik. ġer'an yıkanıp temizlenmeye mecburiyet hâli. * Irak, uzak, baid.

Setr : (Setir) Örtme, kapama, gizleme.

Setr : (Setir) Örtme, kapama, gizleme.

Hayz : Hayız. (C.: Hiyaz) Kadınlara mahsus aybaĢı. Kadının âdet hâli. Böyle bir kadına hayize denir. (Kadını döl

yatağı denen rahminden, bir hastalık veya çocuk doğurma sebebi olmaksızın, muayyen müddetlerde kan gelmesine

o kadının "aybaĢısı" denir. Buna ve kan geldiği müddete de hayız müddeti denir. Ġslâmiyetçe, bu halde bulunan bir

kadın, namaz kılamaz, oruç tutamaz ve cinsî münasebette bulunamaz, haramdır.)

Page 71: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 71 ~

Uzvî : (Uzviye) Uzva ait. Canlı. Organik.

Gusül : Boy abdesti. Temizlenmek. Maddi, manevi temizlik için Ģartları dahilinde yıkanmak. Taharet-i Kübrâ da denir

Mahremiyet : Gizlilik. Mahrem olma hali.

Temessül : BenzeĢmek. Cisimlenmek. * Bir Ģeyin bir yerde suret ve mahiyetinin aksetmesi. Bir Ģekil ve surete

girmek

Muayyen : GörülmüĢ olan, kat'i olarak belli olan, belli, ölçülü, tayin ve tesbit olunmuĢ, karalaĢtırılmıĢ.

ġefkat : BaĢkasının kederiyle alâkalanmak, acıyarak sevmek. Yardıma, sevgiye muhtaç olanlara karĢılıksız olarak

merhamet ve sevgiyle yardıma koĢmak. KarĢılıksız, sâfi, ivazsız sevgi beslemek

Zifaf : Gerdeğe girmek. Gerdek.

Ġ’tibar : (Ġtibâr) Ehemmiyet vermek. Hürmet, riâyet ve hatır saymak. Kulak asmak. Ġbret alıp uyanık olmak. Birisini

veya sözünü makbul farzetmek. * Taaccüb etmek. * ġeref, haysiyet. * Bir Ģeyin gerçek değil, kararlaĢtırılan değeri. *

Ticarette söz veya imzaya olan itimad.

Ġhmal : Ehemmiyet vermemek. Yapılması lâzım bir iĢi sonraya bırakma. Dikkatsizlik. BaĢlayıp bırakmak. Terk etme

Sâfiyet : Saflık, hâlislik, temizlik.

Tâzim : Hürmet. Riayet. Ġkramda bulunmak. Bir zât hakkında büyük sayıldığına delâlet edecek surette güzel

muâmelede ve hürmet ifade eden tavırda bulunmak.

Araz : ĠĢâret, alâmet. * Tesâdüf, rast gelme. * Kaza. Felâket. Zâtî olmayan hâl ve keyfiyet.

Mesh : El sürme. * Silme. * Abdest alırken baĢı ıslâk temiz el ile sığamak. * Taramak.

Câiz : Mümkün, olur, olabilir. * Fık: Yapılması sahih ve mübah olan herhangi bir fiil veya akit.

Recm : TaĢlamak, taĢa tutmak, taĢ ile insan öldürmek.

Ġnd : Arapçada zaman veya mekân ismi yerine kullanılır. Hissî ve manevî mekân. Maddî ve manevî huzura delâlet

eder. Nezd, huzur, yan, vakt, taraf gibi mânâlara gelir.

Ġncizab : Cezbedilme, çekilme.

Tezâhür : Meydana çıkma, belirme, görünme. GösteriĢ. * Birbirini korumak, birbirine arka olmak. * ArkalaĢmak; yâni

birbirine yardım etmek.

Terkib : Birkaç Ģeyin beraber olması. Birkaç Ģeyin karıĢtırılması ile meydana getirilmek. * Birbirine karıĢtırılmıĢ

maddeler.

Telezzüz : Tat ve zevk almak. Zevklenmek.

Ġhtilam : Uyurken cenabet olmak, düĢ azmak. Ergenlik.

Cimâ : Cinsi münâsebet. ÇiftleĢmek. * Zamm etmek.

Himmet : Kalbin bütün kuvveti ile Cenab-ı Hakk'a ve sâir mukaddesata yönelmesi. Kalb isteği ile gösterilen ciddi

gayret. * Allah indinde makbul ve mübârek bir kimsenin mânevi yardımı ile birisini koruması, yardım etmesi. * Tabiî

Ģevk ve meyil ve heves. * Lütuf, yardım.

Nazar : Göz atmak. Mülahaza, düĢünmek, bakmak, imrenerek bakmak, düĢünce.

Ehemmiyet : Mühim olma, ağırlık, değerlilik, dikkate değer olma, dikkat ve ihtimam, kıymet, nazar-ı dikkati çekme.

Mutedil : YavaĢ ve mülâyim. Ne pek az, ne pek çok olan. Orta hâlli. Ġtidalli.

Mıntıka : (Mıntıka) Muayyen bir yer. Havali. Taraf. Kısım. KuĢak. Kenar. Yeryüzünde bir kısım. Bölge.

Âdet : Kadını aybaĢı hayzı görmesi, aylık kanama olması.

Mütenâsib : Uygun, aralarında muntazam bir nisbet bulunan, muvâfık, birbirine mensub ve müĢâbih olan.

Nârin : f. Ġnce, zayıf, nazik.

ÂYETLER ve HADĠSLER :

Page 72: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 72 ~

―BAġINIZI MESHEDĠN!‖ âyet emridir :

كم إلى المرافق وامس د لة فاغسلوا وجوهكم وأ ها الذن آمنوا إذا قمتم إلى الص ا أ رضى أو على سفر حوا برؤوسكم وأرجلكم إلى الكعبن وإن روا وإن كنتم م ه كنتم جنبا فاط

با فا موا صعدا ط م ساء فلم تجدوا ماء فت ن الغائط أو المستم الن نكم م أو جاء أحد م رد للا نه ما دكم م مسحوا بوجوهكم وأ تم ركم ول طه رد ل ن حرج ولـكن كم م جعل عل ل

كم لعلكم تشكرون نعمته عل

---―Ya eyyühellezine amenu iza kuntüm iles salati fağsilu vücuheküm ve eydiyeküm ilel merafiki vemsehu bi

ruusiküm ve ercüleküm ilel ka'beyn ve in küntüm cünüben fettahheru ve in küntüm merda ev ala seferin ev cae

ehadüm minküm minel ğaiti ev lamestümün nisae fe lem tecidu maen fe teyemmemu saiydan tayyiben femsehu bi

vücuhiküm ve eydiküm minh ma yüridüllahü li yec'ale aleyküm min haraciv ve lakiy yüridü li yütahhiraküm ve li

yütimme ni'metehu aleyküm lealleküm teĢkürun : Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi,

dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın; baĢlarınızı meshedip, topuklara kadar ayaklarınızı da (yıkayın). Eğer cünüb

oldunuz ise, boy abdesti alın. Hasta, yahut yolculuk halinde bulunursanız, yahut biriniz tuvaletten gelirse, yahut da

kadınlara dokunmuĢsanız (cinsî birleĢme yapmıĢsanız) ve bu hallerde su bulamamıĢsanız temiz toprakla

teyemmüm edin de yüzünüzü ve (dirseklere kadar) ellerinizi onunla meshedin. Allah size herhangi bir güçlük

çıkarmak istemez; fakat sizi tertemiz kılmak ve size (ihsan ettiği) nimetini tamamlamak ister; umulur ki

Ģükredersiniz.― (Mâide 5/6)

HER MÜSLÜMAN MUTLAKA BĠLSĠN, BĠLDĠRSĠN!!!

SAÇ - KIL – TIRNAK Saç. Kıl, çürümez. Cesetden ayrıldıktan sonra da ömürleri devam eder. Koyun, aslan ve kaplan, ayı diğer postlu hayvanların bile kıllarının ömürleri devam eder. Bunlarla beraber kemiklerin de ömürleri uzundur. Kemiklerde en uzun ömür diĢlerdedir.Vücuttaki kılları kesmek, ilâçla düĢürmek doğru değildir. Yalnız, koltuk altları ve edeb yerleri kılları islâmda düĢürmek lâzımdır.Yalnız koltuk altlarını yolmak suretiyle, edeb kılları traĢ ve ilâçlarla düĢürülür. Koltuk altı kılları bırakılırsa uzun müddet sonra incelir pamuk gibi olur. Teri de kesilir. Saç, sakal, bıyık, erkeklerde uzaması büyük birĢey ifade eder. Kadınlarda olmaması da büyük bir hikmete dayanmaktadır. Kadınlarda saçların örtülmesi de bu hikmetten dolayı emredilmiĢtir. BaĢ saçlarını ustura ile kazımak doğru değildir. Sebebini söylersem berberlere giden olmaz. Eski berberlerin kapılarında (Zakkum) ağacı büyük saksılarda bulunurdu. Bunların sebebi büyüktür. Kur'anı Kerim'de cehennemin kapısında zakkum ağacı vardır diye bir âyet vardır. Bu çok büyük bir Ģeyi ifade etmektedir. Ġnsan vücudunda saç ve kıllar vardır. Bu kılların bir kısmı muayyen bir yaĢta çıkmaya baĢlar. Bunlar da bazı insanlarda dökülür veya çıkmaz. Hastalıklar hariçdir. Erkeklerde: Saç, vücudta kıllar, sakal, bıyık vardır. Kulaklarda ve burundaki kıllar yaĢlandıkça çıkmaya baĢlar. Kadınlarda : Kıl çok az bulunmakla beraber vücudunda kıl olmayanlar da ekseriyeti teĢkil ederler. Birçok erkeklerde göğüs, kol, karın, sırt, omuz, el ve ayak üstleri parmak üstlerinde kıllar mevcuttur. Çok ender olarak bazı erkeklerin ayak parmaklarında ve el parmaklarının ikinci boğumunda bile kıl mevcuttur. Bunlar çok enderdir. Üçüncü boğumda kıl olanlar çoktur. Ġkinci boğumunda binde bir kıla tesadüf edilir. Bu gibilerde bir hususiyet vardır. Bu hususiyetin biri söylenir. Biri söylenemez."Bizim için söylenemez".Çok merhametli olurlar. Aynı zamanda ruhani tarafları maddi taraflarına galiptir. Fakat bu kat'i değildir. Amma parmakların (el ve ayak) bir kısmında kıl olanlar vardır. Bunlar bambaĢka insanlardır. Kıllar saç, sakal, bıyık bazılarında gürdür. Bazılarında seyrektir. Bazıları da kösedir. Renkleri muhteliftir. Kıvırcık düz olanlar vardır.Bunlarda büyük bir hikmet gizlidir.Ġlm-i sima denilen bir ilim vardır. Bu ilim bunlarla biraz meĢgul olmuĢtur. Amma yalnız insanı madde olarak mütalâsı vardır. Kıllarda mikroskobik olarak sinir mevcuttur. Fakat kesildiği zaman acı duygusu yoktur. Duyma hissi vardır. Tırnaklarda da sinir lifleri vardır. Kesildiği zaman acı duygusu yoktur fakat duyma vardır. Kıllar saçlar vücuttan ayrıldıktan sonra ömürleri sınırsızdır. Daima bozulmadan kalırlar. Kılların renkleri sarı siyahtır. Umumiyetle

Page 73: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 73 ~

yaĢlandıkça beyazlaĢırlar. Bazılarında da beyazlaĢmaz. Kulaklarda yaĢlandıkça kıl çıkmaya baĢlar. Kılların saç ve sakalların beyazlaĢması ilâhi bir hikmete tabidir.Ġnsanlar arasında saçların beyazlaĢması ihtiyarlık alâmeti telâkki edilirse de bu bir üzüntünün veya belirsiz bir korkunun ismidir.Hakikatde ise bambaĢka büyük bir müjde ve hikmetin iĢaretidir.Onun için Ġslâmda : Erkeklerde saç boyamak yasaktır hatta büyük günahtır. Kadınlara kına koymak sünnetdir. Kına'da muayyen kızıl bir renk vardır. Aynı zamanda tıbbi bakımdan birçok hassaları vardır. BeyazlaĢmada en geç beyazlaĢan bazen de diğerleri beyazlaĢtığı halde, beyazlaĢmayan kaĢlardır. Kirpikler hiç beyazlaĢmaz. Saçların terkibinde kimya olarak kadmiyum, antimuan, selenyum mevcuttur. Göz kirpiklerine sürülen (Sürme) de antimuan mevcuttur. ġayanı dikkatdir. Efendim ben birini gördüm kirpikleri de beyazlaĢmıĢtı diyen bulunur. Onlara cevap Ģudur. "Sen insan görmedin mi" O halde... Israr ediyorsan sen insan değilsin. Cevabımız budur. Bilmediğin ve bilemeyeceğin iĢlere karĢı çifte atma... BaĢında tek tük kıllar, saçlar var. Daha onların ne olduğunu bilmiyorsun. Bir de söylenip duruyorsun... Bütün hayat boyunca büyüyen vücutta iki unsur vardır: 1- Kıllar, saçlar, sakallardır. 2- Tırnaklardır. Ölümü müteakip tırnaklar bir saatin içinde büyürler... Saç, sakal, tırnak, kıl traĢlarından evvel ve sonra daima abdest al... Yemekten evvel, yemekten sonra daima abdest al. Ben abdestliyim deme. Zaten devamlı abdestli bulunuyorsun. Bu abdest baĢka bir Ģey içindir. Vücuttan ayrılacak kısımlara hürmettir. Rızka hürmettir. Bunda sana senden yakın olan Allah'ı tesbih ve anmak gizlidir. Ġnsanda bulunan her türlü esmaya karĢı kulun teĢbihi ve tazimi gizlidir bu hareketlerde... Unutma bunu... Cünup iken saç, sakal, kıl kesmek, tırnak kesmek insanı süründürür bunu unutma... Saç, sakal, kıl, tırnak kesmeden evvel abdestli bulun. Bunlar vücuttan ayrılırken senin abdestli olduğuna Ģahadet ederler. Saç, sakal, tırnağı ateĢe atmak haramdır. Günahtır. Hakaret vardır. Sakın unutma. Tırnakları daima gömmeli veya atmalıdır. Topraktan yaratıldığını hatırlayarak cesedin fiili zikri olur bu... Tırnak büyütmek insanı sonunda zelil eyler. Saç bırakmak sünnetdir. Temiz tutmak Ģartıyla "Saçlarınıza ikram ediniz" hadisi vardır.Efendim kadınlar tırnaklarını uzatıyorlar. Manikür yapıyorlar diyeceksiniz. Bunlar ne olur. Cevap Ģudur. Namaz kılıyorlar mı, Allah'ın emirlerini yapıyorlar mı, evet ise haramdır... Hayırsa, birĢey değildir. Devam etsinler. Ben 5 vakit namazını kılanlardan bahsediyorum. Hakiki islâmın süslerini söylüyorum. Tabii süslerini lekeleyecek Ģeyleri anlatıyorum... Yollarını ĢaĢırmıĢlara ne lanet edebilirim, ne beddua... Ġslâmda bunlar yasaktır. Yalnız dua ederim. Hak doğru yola girmelerine yardımcı olsun. O kadar... BaĢtaki saçlar, kaĢlar, erkeklerde sakal bıyık bazı vücutlarda kulaklarda, burun içinde, koltuk altında, edep yerlerinde, kirpiklerde kıllar vardır. Bunların varlığı veya yokluğu tıbbi ve sıhhi birçok faydaları kat'i olarak vardır.Bir de niçin bunlar vardır meselesi: Bu büyük bir hikmettir. Hocam bana uzun uzadıya izah etmiĢti. Ben söyleyemem. Çünkü büyük bir hataya belki de günaha girerim. Bunların hikmetini anladı mı. insanlar yek diğerine girerler. Yahut yaptıkları hataları tam anlayarak kafalarını taĢa vura vura hayatlarına son verirler ve günaha girerler... Onun için : Saç boyamak, kaĢ çekmek, edep yeri hariç (Bunun da sebebi vardır) kol, bacak, göğüs, sırt kıllarını düĢürmek islâmda yasaktır. Vücuda döğme yaptırmak haramdır, (Kıl hakkı için) yasaktır. Resim olduğundan değil. BaĢka sebepten. Tırnaklar, saç, sakal, kıllar daima büyürler. Ölümle beraber tırnaklar birden büyürler. Çıkan bir tırnağın yatağı vardır. Burası yumuĢaktır. Tekrar tırnağı doğurur ve tırnak yavaĢ yavaĢ büyür. Bu yatakta öyle büyük bir hassa vardır ki vücuttaki tırnak terkibinde bulunan maddeleri kendinden süzerken adetâ imal eder, dokur. Tırnakların büyümesi vücudu büyük bir tehlikeden kurtarır. Tırnaklarını kesmeyenlerde de büyük ve kendisinin hissedemeyeceği tedricî hastalık ve dertler husule gelir. Aynı zamanda da insana verilen manevi kıymetine de hakaret olur. Tırnaklardan birçok hastalıkların teĢhisi anlaĢılır. Ruhi hastalıkların birçok sebepleri tırnak kesmeyenlerde olur. Tırnaklar röntgen Ģuasını aksettirirler. Karanlıkta tırnak kesme doğru değildir. Hatta peygamber men etmiĢtir. Tırnaklar gündüz baĢkadır, gece baĢkadır, uyurken baĢkadır. Karaciğer sirozu, doğmalık kalp hastalıkları lösemide tırnakların Ģekli ve rengi değiĢir. Bazı insanlarda tırnaklar geç büyür bazılarında çabuk büyür. ġeker hastalığında, hormon bozukluğunda, mafsal ve kemik hastalıklarında, böbrek hastalıklarında birçok ince veya kaba süretde değiĢiklikler görülür. Akciğer hastalıklarında, metabolizma bozukluklarında, kansızlıklarda, tırnağın rengi, Ģekli, kalınlığı, inceliği, mukavemeti, kırılması çabuk veya yavaĢ büyümesi birçok dertlerin habercisi veya arazıdır. Vücutta demir miktarı bozukluğu tırnak diplerinde araz gösterir.

Page 74: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 74 ~

Renk itibarı ile tırnak uçları beyaz, sonra kırmızı, etleri kabukludur. Doğmalık kalp ve karaciğer sirozunda tırnaklar beyazdır. Bu gibi açık renk ve incelme olan tırnaklara koilonychie ismi verilir. Tırnaklar vücut için zehir olan bir maddeyi sağ ve sol el parmaklara göre miktar itibarı ile süzmesi değiĢir, Ġslâmda tırnakların kesilmesinde parmaklarla ayaklara göre bir tertip vardır. Söylerler ya, saç sefadan tırnak cefadan büyür. Bunda gizli olanı ara, bulmaya çalıĢ.Saçlar erkeklerde düĢünce ve enerji membaıdır.Kadınlarda: ġevkat ve kadınlık timsalidir. Rahmet menbaıdır. 1-Ġdrar böbreklerde günlükdür 2-Ciğerler her an 3-Cild her zaman ve zaman zaman akciğere yardım. 4-Tırnaklar aylık (büyümeleri) 5-Sakal bazılarında haftalık, bazılarında uzun zaman sonra 6-Saçlar habersiz 7-Bağırsaklar hergün Vücut, iĢlemesinde uzviyete zararlı bilinen ve bilinmeyen madde ve toksinleri, zehirleri dıĢarı atar. Tırnak uzatmak birçok hastalıklara tedrici sûretde yol açar. Birçok hastalıklar da tırnaklardan belli olur. Saçların kırlaĢması, beyazlaĢması, dökülmesi bazen normal, bazen de hastalık olarak kabul edilirse de maddi ve manevi sebepleri vardır. YAZILMAMIġ SIRLARIN ĠLKĠ YAZILACAK SIRLARIN SONU MÜNĠR DERMAN (ks) YEMĠN: Ġnsanın mânevî varlığının, lekesiz, dürüst köĢesinden hakikati söylemenin en büyük mukaddes Ģâhid olarak gösterdiği kelâmdır. Bütün insanlarda bu mevcuttur. Sözle, hareketle, iĢaretle tezâhür eder. En asil kudsalından baĢlıyarak muhtelif Ģekil ve sözlere bürünmüĢtür. Bu da insanların inanma ve inanmamanın çarpıĢması neticesi husule gelmiĢtir. Hâlbuki bu çeĢitlerinin hiçbiri hakikat değildir. ÎSLAMDA YEMĠN ise… ĠSLAMDA YEMĠN: Allah'ı Ģâhid tutarak yâni onun görücü, iĢitici, her yerde hazır ve nazır olduğunu, sana senden yakın bulunduğunu, kendinin onun halkettiğini, rızkını, her Ģeyi onun verdiğini, onun mahlûku olduğunu, kâfi olarak bilip iman ederek: Söz vermektir. Doğruyu söylemektir. Hareket etmektir. Yeminde insanı küfür, isyan ve cehenneme götürecek ve hayatta iken bile zelil ve hüsrana, helâke götürecek taraflar olduğu gibi, Söylenmesi doğru olmıyan büyük bir sırr-ı ilâhî de gizlidir. Yemin kadrosu çok geniĢ mânevî bir meseledir. Dinsiz bile bunun farkındadır. Fakat idrak edememiĢtir. Dindar olanlar bile bunun tamamiyle farkında değillerdir. "Sık sık yemin edenlerden kaçınız." Hadis. Çok insanlar : "Vallah, Billah" lâfızlarını ağızlarından eksik etmezler. Bu en büyük yemin ve en tehlikeli lâfızdır. Mânâsı Ģudur: O Allah var ya O büyük, bütün sonsuz kâinâtı muhittir. ġah damarından daha yakındır. Her yerde hazır ve nazırdır. Es Semiğ ve el Basirdir. Ondan hiçbir Ģey gizli değildir. Her Ģeyin yaratıcısı olan O’nda erir yok olur. ―O’NUNLA BĠRLĠKTE SÖYLERĠM KĠ‖ demektir. ―O’nu zorla kendime ortak ederek birlikte söylüyorum!‖ demektir. "ALIġ VERĠġTE, VESAĠREDE YEMĠN ETMEK. MALA KĠYMET VERMEĞE GĠDERSE BEREKETĠ MAHVETMEĞE EN BÜYÜK SEBEBDĠR." Hadis. Yemin bir defa kendi varlığını Ģâhid tutarak yapılır. Bir de Ģâhid tutarak yemin yapılır. Aralarında azim fark mevcuttur. Cenâb-ı Allah; Yıldızların mevkilerini, geceyi, bir yıldızı, âhiret gününü, kıyameti Ģâhid tutarak yemin eder.

Page 75: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 75 ~

Resûlullah Efendimiz: ―Ruhumu yed-i kudretinde tutan Allah’ıma kasem ederim ki...‖ (Allah biliyor ki) demektir. Bir de Cenâb-ı Allah Zâtı Ahadiyeti üzerine yemin eder. Bu azim bir yemindir. Bunda Ģüphe eden bile kâfir olur. Tövbesi yoktur. "Yalan, Yalancı ġâhidlik" en büyük Allah'ı inkârdır. Ebu Cehil’in azabından fazla azaba insanı dûçar eder. ―HAYATINIZA BĠLE MAL OLSA, YALAN SÖYLEMEYĠNĠZ! YALANCI ġÂHĠDLĠK YAPMAYINIZ!‖ Hadis. Doğru olarak Ģâhidlikte bile yemin etmeyiniz! Kendinizi ve size sizden yakın olanı örselemiĢ olursunuz. Hakiki insan yalan söylemez, bilmez... Ancak mühim, hayatı ailevî, vatanî, meselelerde hakiki adâlet divanları size yemin teklif edildikte : ―ALLAH'IM ġAHĠDDĠR O MUHAKKAK BĠLĠYOR KĠ, SÖYLEDĠĞĠM DOĞRUDUR. ĠÇĠNDE ZERRE KADAR ġÜPHE YOKTUR‖ tarzıdır. Buna çok dikkat etmek lâzımdır. ġimdi ise: ―Namusun‖ üzerine yemin oluyor. "Namus" nedir ki acaba?.. ġaĢırmayın dinleyin: "Namus" târif edilemez. Her Ģahsın düĢüncesine göre izah edilemiyen bir Ģey ifâde eder. Namus: Hakk’ın önünde kıl kadar bile olsun hakikat olan her Ģeyden hareket, fiil, söz, düĢünce olarak sapmamaktır. Doğruluğun gayesi demektir. Lügata bakarsanız: ―ĠFFET, ĠSMET, NEZAHAT, EDEB, HAYÂ, DOĞRULUK‖ gibi fezail-i insaniyetin hulâsa-yı maânisini câmi bir kelime-yi mukaddese muttasıfı beynennas daima aziz ve muhterem olur. Bundan baĢka: Melâike, vahiy, arapçada ve farsçada aynı kelime mevcuttur. "Cebrail" namusu ekber ismi verilir. Doğruyu hakikati getirdiği için... Bazı kimseler... Yemini âdeta fiili, hareki, lafzı olarak ağzında sakız yapmıĢtır. ―VALLAH BÎLLAH‖ kelimeleri herkesin ağzında mütemadiyen söylenmektedir. Bu lâfız çok tehlikeli bir sözdür. Söylemek doğru değildir. Mânâsı: ―O Allah var ya bütün sonsuz kâinâtı muhittir. ġah damarından bana daha yakın olan O'nda erir yok olurum. O'nunla birlikte söylerim ki!― demektir. Bazı kimseler değil aĢağı yukarı herkes: 1- Allah canımı alsın ki, 2- Çocuğumun ölüsünü öpeyim ki, 3- Allah kahretsin ki, 4- Hayrını görmiyeyim ki, 5- Anam avradım olsun ki, (anamla zina yapayım demektir) 6- Kur'ân'a el basayım, 7- Orospu çocuğu olayım ki, Gibi sözlerle yemin edenler çoktur. Bunların hepsi küfürdür. Tehlikelidir, hakiki Ġslama... Ġnsanı kâfir yapar dikkat!.. Bu gibi lâkırdılar diğer dillerde yoktur. Yalnız bizim ülkemizde vardır. BaĢka dillere tercüme edilse bile mânâsını bir türlü anlıyamazlar. Hıristiyanlarda: Put üzerine, Hazreti Ġsa'ya ve Ġncil'e dayanarak yemin ederler. Bu üç Ģey Ģâhid olsun ki, doğruyu söylüyorum tarzındadır. Ġslâmiyetten evvel eski Türkler de yemin bir türlü idi. "Gök Tanrı Ģâhid olsun!‖ ĠĢte o kadar... Bazı Türk kabilelerinde de: Avrat, at, kılıç üzerine yemin ederlerdi. Bu da Ģu tarzda olurdu: ―Bu üç Ģeyin kudsîyeti üzerine muhakkak doğru söylüyorum!‖ Ģeklinde idi... Hakiki islâm da her Ģeye yemin etmez. Çünkü yalan söylemez. Yemin teklif edilirse: ―Ruhumu yed-i kudretinde tutan kul olduğum ―ALLAH‖ Ģâhid olsun ki, doğruyu söylüyorum!‖ iĢte o kadar... Kur'ân-ı Kerim'de ― و‖ harfi vardır. Bir çok âyetlerde bu harfle haĢlar. Bu ― و‖ bir nev'i yemindir. ―Bu doğrudur. Buna Ģüphesiz inanın!‖ mânâsını taĢır... .Kat'iyet. Doğruluk, hakikat ifâde eder ‖و ― و و و و و و و7 tane VAV... Büyük olan kudsî olan bu hakikati ifâde eder. Eski hattatlarımız bunu gâyet güzel levha hâlinde yazmıĢlardır. ġu Ģekilde: Bu imanın en büyük yeminin yazı halinde ifâdesidir.

Page 76: Yazilmamiş sirlarin-ilki

~ 76 ~

Bu yedi ―VAV‖ın ayrı ayrı mânâları vardır. Bu husus sırdır. Bunu bilen de vardır. Bu sırda tek ―VAV‖ hâlinde hattatlar tarafından yazılmıĢtır. ġekil bir iĢarettir. Asıl ondaki mânâdır. .ı herkes bilmez'‖و ― daki bu وللاBüyük velîlerin bilgisi hududu içindedir. Bizler bilemeyiz... ة ة ― ‖حول ― lar ‖و ― buradaki الحول والقو ın Zât-i Âhadiyete ait olduğunu bunda mânen elde edilebilecek insanoğlu için'‖قوbüyük mânevî kudret, mârifet, tasarruf, kerametin anahtarı olduğu ifâde edilmiĢtir. Diye büyük velîler ifâde etmiĢlerdir.. Ġsm-i Azam'a da buradan varılır... Velhasıl yemin insanlar arasında doğru olup olmayanın tefriki için yapılır. O hâlde ―Doğru‖ hakikattir. DeğiĢmeyen ilâhî bir mihenktir. Allah'a inanan doğrudur demektir. Kuldur. Kul doğrudan baĢkasını ne yapar ne söyler! O hâlde, böyle insanlar arasında yemin olmaz. Yapılmaz. Ondan Ģüphe edene doğruyu anlatmak, öğretmek ispat etmek lüzumsuzdur. ―Benim söylediğim doğrudur! Ġnanmak sana kalmıĢtır!‖ ... Kâfidir. Hadiste Resûl-ü Ekrem Ģöyle buyuruyor : "Helâk olacağınızı bilseniz yalan söylemeyiniz." Yalan söylemeyenin bir Ģeyin yalan ve doğru olduğunu ispata Allah yanında lüzum yoktur. Allah Âlimü’l- Habirdir. Her Ģeyi bilir. Açığı da, gizliyi de, doğruyu da, eğriyi de, yalanı da... Yemin etmek hakiki kula yaraĢmaz... Kime neyin doğru veya yalan olduğunu ispata çalıĢıyorsun... ġâhidlik de aynıdır. ―Gözle gördüğünü, kulakla iĢittiğini, hakikatini ortaya çıkarmak için çalıĢan, Hakk’ın kanunuyla hüküm verecek makamlar huzurunda söylemek.‖ ġâhidlik diye târif edilir... Ġslâmda 4 Ģâhid esastır. 4 kiĢi aynı Ģeyi söylerse zâhiren Ģâhidlerin söylediği doğru ve hakikât olarak kabul edilir. 3'ünün doğruyu söylediği, birinin de yalan söylediği anlaĢılsa bile, 3'ü iftira makamına düĢerler... Bu 4 kiĢinin de aynı hadisede görmesi, iĢitmesi, bulunması Ģarttır... Tek Ģâhid olursa o zaman yemin teklif edilir. Bu yemin de adâlet makamında huzurunda olur ki, Ģâhid adâlet makamı olur o zaman... Yalanı hakikât diye Ģâhidlik eden yemin eden kimse küfürdedir. Kâfirdir. Kâfir, Hakk’ı hiçe sayan Allah'ı inkâr eden demektir. Bazıları kâfir Ģeytan diye söylerler. ġeytan kâfir değildir, Hakk’a inanmıĢ onun meleğidir. Kendisi bir vazife ile mükeilefdir.Dr.Münir Derman