x. uluslararasi yunus emre sevgi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d198336/2011/2011_okumuse.pdf ·...

48
T.C. V A ·L i L i G i i X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi (06-08 MAYIS 2010) Prof. Dr. BOZ 2011

Upload: others

Post on 03-Sep-2019

14 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

T.C.

ESKiŞEHiR V A ·L i L i G i

i

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi

BİLGİ ŞÖLENi BiLDİRİLERi (06-08 MAYIS 2010)

Hazırlayan

Prof. Dr. Erdoğan BOZ

ESKİŞEHİR, 2011

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGİ BİLGİ ŞÖLENİ 6-8 MAYIS 2010

KÜRESELLEŞME VE YUNUS E~

Giriş

Prof. Dr. Ejder OKUMUŞ*·

,Özet

Bu çalışmada Yunus Emre'NİN (1240?-1320?), insanlığın günümüzde içinde bulunduğu

küreselleşme sürecinde nasıl bir yere sahip olduğu hususu ele alınmaktadır. Çalışmanın ana temasının kısaca küresel bir aktör olarak Yunus Emre olduğu söylenebilir. Bir süredir dünyanın gündemine giren, özellikle küresel güçler ve aktörler tarafından bütün dünyada tanınır hale getirilen Yunus Emre, gerçekten de küresel bir aktör olarak vasıflanabilir mi? Bu bildiride bu sorunun cevabı aranmaya çalışılacaktır. Cevap aranırken Yunus Emre'nin yaşadığı dönemin sosyal, kültürel, ekonomik ve kültürel şartları ile bugünün küresel şartları karşılaştırılmaya çalışılmakta ve bugün Yunus Emre'nin zihniyet dünyasıyla olaylara yaklaşmaya ne kadar ihtiyaç olup olmadığı tartışılmaktadır. Anahtar sözcükler: Yunus Emre, küreselleşme, Selçuklular, İslam, toplum

Ünlü Türk şairi ve sufisi Yunus Emre (1240?-1320?), bir Müslüman olarak; sözüyle, diliyle, edebiyatıyla, 'fürkçe'siyle, olaylara bakış açısıyla ölümünün üzerinden yedi yüzyıl geçmesine rağmen ve üstelik geçmiş yüzyıllara oranla son yüzyılda belki de daha canlı, etkili ve vurgulu bir biçimde, hem de bütün bir dünyada varlığını hissettirmekte, mesajını vermeye devam etmekte; toplumların bir yandan pek çok imkan elde ettiği, bir yandan da özellikle derin eşitsizlik, haksızlık ve

* Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, ilahiyat Fakültesi, Din Sosyolojisi

703

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

mağduriyetlerle karşı karşıya geldiği küreselleşme sürecinde insanlığa çoğulculuk, barış, hoşgörü çağrılarını sunmaktadır.

Küreselleşme, insan zihnini, insanın düşünme ve eylem biçimini, toplumsal ve uluslar arası ilişkileri "yeniden düzenleyen" bir süreçtir. Denilebilir ki "Yeni Dünya Düzeni"nin kurulması süreci olarak küreselleşme, nasıl bakılırsa bakılsın bireysel ve toplumsal hayatımızı yakından etkileyen, farklılaştıran ve dönüştüren bir özellik arz etmektedir. En geniş anlamda sosyal, kültürel, siyasal, dinsel, eğitimsel ve ekonomik alanlarda dünya-çapındataşma süreci, bütün dünya insanlarının tek bir sosyal ünitede yaşamaya başlamalarım sağlayan, dünyada tek bir sosyo-kültürel sistemin yolunu açan süreç, başka bir ifadeyle dünyanın bir bütün olarak küçültülmesi süreci anlamına gelmektedir. Tam da bu noktada küreselleşmenin, dünyada tek bir düzen oluşturma hedefine sahip bir süreç olarak kendinden önceki benzer süreçlerden farklı olduğunu belirtmek gerekir. Geçmişte bir takım inançların, ilkelerin ve hayat tarzlarının tüm dünyaya yayılması anlamında Pax Romano ve Nizam-ı Alem gibi dünya düzeni kurma felsefe ve siyasetleri, bugünkü düzeyde yöresellik ve yerellikleri ortadan kaldırmayı en azından bu denli amaçlamamışlardır. Bu bağlamda günümüz küreselleşmesinin "tek bir küresellik" hedeflediği hususu etrafında pek çok tartışma yapıldığı görülmektedir (Okumuş, 2008; Okumuş, 2007).

Küreselleşme, bütün imkan ve kazanımlarına karşın

altüst oluşların, mutsuzlukların en üst düzeyde yaşandığı bir süreç iken, Yunus Emre'nin zamanında Selçukluların egemen olduğu toplumsal alanda ve çevre alanlarda da özellikle savaşlar ve siyasal gerilimlerden dolayı keşmekeşlik, huzursuzluk ve mutsuzluklar söz konusuydu. Yunus'un "söz"lerini söylemesinde o içinde yaşadığı ortamın etkisi büyüktü; sonuçta o zaman yaşayan insanlara hitap etmişti; ancak savaşların, işgallerin, yoksullukların insanların hayatını altüst ettiği

günümüzde de insanlar Yunus Emre'nin "söz"lerinin muhatabıydı. Her iki dönem tabii ki aynı değildir, hatta birçok yönden farklıdırlar, ama huzursuzluklar ve keşmekeşlikler açısından aralarında önemli benzerlikler söz konusudur. O

704

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

nedenle bugün dünya kendini Yunus Emre'nin ;ı:nesaJına

mulıatap yapmada gecikmedi. Bu çalışmada Yunus Emre, insanlığın günümüzde içinde

bulunduğu küreselleşme süre9İnde nasıl bir yere sahip olduğu hususu ele alınmaktadır. Yuıius Çalışmanın ana temasına kısaca küresel bir aktör olarak Yunus Emre denilebilir. UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu), 1972 ve 1991 yılları Yunus Emre yılları olarak ilan etti. Bu yıllarda bütün dünyada Yunus Emre ilgili çeşitli etkinlik ve programlar yapıldı. Bu Yunus Emre'nin küresel sosyal bir sermaye olduğunu göstermektedir. Bir süredir Dünyanın gündemine giren, küresel güçler ve aktörler tarafından bütün dünyada ·tanınır hale getirilen, Yunus Emre, gerçekten de küresel bir aktör olarak vası:flanabilir mi? Bu bildiride bu sorunun cevabı aranmaya çalışılacaktır. Cevap aranırken Yunus Emre'nin yaşadığı dönemin sosyal, kültürel, ekonomik ve kültürel şartları ile bugünün küresel şartları karşılaştırılmaya çalışılmakta ve bugün Yunus Emre'nin zihniyet dünyasıyla olaylara yaklaşmaya ne kadar ihtiyaç olup olmadığı tartışılmaktadır.

l.Bir Müslüman Olarak Yunus Emre Yunus Emre gerçekten Müslümandır; ama onun

Müslümanlığının küreselleşme süreci bağlamında vurgulanması ve öne çıkarılması ayrı bir önem taşımaktadır. Çünkü günümüz küresel sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasal şartlarında İslam, Müslümanlar, İslam Peygamberi Hz. Muhammed, şiddet ve terörle ilişkilendirilmekte ve "İslam1 terör"den dem~vurulmakta, İslam'a karşı ant-i propaganda yürütülmektedir. Böyle bir süreçte Yunus emre gibi Hz. Mumammed'in yolunu takip eden sevgi timsali bir müslümanın gündeme gelmesi, onun

· mesajlarının yayılması ve bu yolla İslam'ın terörle ilişkilendirilemeyeceğinin ortaya konulması ayrı bir önemi haizdir.

l.l.Yunus Emre'de Allah, Kur'an ve Hz. Muhammed Yunus Emre, bütün tanım, niteleme ve betimlemelerden

önce Müslümandır; zira onun hayatına, davranışlarına,

düşüncelerine, şiirine İslam yön vermiştir. Şiirlerinde bunu

705

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

açıkça görmek mümkündür. Dolayısıyla Yunus Emre için İslam şairi demek mümkündür (Haterrıl, 1004: 182-187). Öncelikle Allah inancının, şiirlerine damgasını vurduğu söylenebilir. Nitekim şu dizeler bunu göstermektedir:

1. Allah benüm didügine virmişdür 'ışk varligını Kime bir zerre 'ışk vire Çalap varlıgı andadur (Divan)

Sensin kerim, sensin rahlm, Allah sana sundum elüm. Senden artuk yoktur emüm, Allah sana sundum elüm

Elestü bi-Rabbiküm Hak'dan nida gelicek

Mü'minler Belidiyüp itdiler ikranm (Divan)

Allah olıcak kaz! bizden ola mı razi Görüp Habib'i bizi şefi' ola mı ya Rab

Can hulkuma geldükde 'Azrall'i gördükde Ya canumı aldukda asan ola mı ya Rab

Yünus kabre vardukda Münker-Nekir geldükde Bana su' al sordukda dilüm döne mi ya Rab (Divan)

Allah diyelüm daim Allah görelüm n' eyler Yolda turalum ka'im Allah görelüm n' eyler

Şol cennetin ırmakları Akar Allah deyu deyu Çıkmış İslam bülbülleri ÖterAllah deyu deyu.

706

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGİ BİLGİ ŞÖLENİ 6-8 MAYIS 2010

2. Ne varlığa sevinirim Ne yokluğa yerinirim Aşkın ile aVıınurum Bana seni gerek seni

Kur'an ve Hz. Muhammed inancına gelince; bu hususta da açık tutum görülmektedir:

3.

4.

Mürnin olanların yoktur cefası Ahirette vardır zevk u seffisı On sekiz bin alemin bir Mustafası Adı güzel kendi güzel Muhammed

Yunus neyler iki cihanı sensiz Sen hak peygambersin şeksiz gümansız Sana uymayanlar gider imansız Adı güzel kendi güzel Muhammed

Eğer Muhammed'e ümmet olursan Dilinde zikr ile Kur'an gerektir Namaz ü vird ü tesbih, zikr ü Kur'an İnayet bunlara Hak'tan gerektir.

Kafdağı zerrem değil, ay u güneş bana kul Hakdır aslım şek değil, mürşittir Kur' an bana.

Salunur Tuba dalları Kur'an okur hem dilleri Cennet bağunun gülleri Kokar Allah deyü deyü

Yunusu'un sözü şiirden amma aslı (dur) Kitab'dan Hadis ile dinerne key (bil gili) sadık olmak gerek

İy kendözini bilmeyen söz ma 'nisin anlamayan Hak varlıgın isterisen uş 'ilm ile Kur'fuı'dadur (Divan).

707

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGİ BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MA Y1S 2010

5. Ol 'alem fabri Muhammed nebller serveridür Vir salavat 'ışkıla ol gün§.blar eridür

Hak anı ögdi yaratdı sevdi Habib'üm didi Yir yüzinde cümle çiçek Mustara'nun teridür

Cebrall da'vet kılınca Mi'rac'a Muhammed'i Mi'rac'mda diledügi ümmetinün vandur

Sen ana ümmet olıgör o seni mabri'ım komaz Her kim anun ümmetidür sekiz Cennet yiridür

Her kim anun sünnet ile farzını ka'im tutar Ne diyem ki 'akıbet son-bisabdan beridür

Suçlu suçsuz günahkar şera'at andan umar Ol Cehennem'de yananlar münkirün inkandur (Divan)

'Işksuz adem dünyede bellü bilün yok durur Her biri bir nesneye sevgüsi var "aşıkdur

Çalab'un dünyasmda yüz bin dürlü sevgü var Kabili it kendözüne gör kangısı layıkdur

Biri Rabmani'r-rahlm biri Şeytani'r-raclın Anun yazugı müzdi sevgüsne ta'allukdur

Dünyada Peygamber'ün başına geldi bu 'ışk Tercemarn Cebrall ma'şükası Halik'dur

'Ömer ü 'Osman 'All Mustara yarenieri Bu dördinün ulusı Ebu Bekr-i Sıddlk'dur

708

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

'Alem fahri Muhammed Mi'rac'a agdugında Çalap'dan diledügi ümmetine azıkdur Yünus senün 'ayburu gözlegil ayrugı ko

1

Kimsenün 'ayıbma sen bakmagıl yazıkdur (Divan)

Muhammed'e bir gice Çalap'dan indi Burak Cebrail eydür hacem Mi'rac'a kıgurdı Hak

Aç kendüne cinanun behişt ü dirlar senün Seni okur Sübhan'un ne yatursm kıl yarak

Turdı Mi'rac kasdına yüridi abdestine Secde kıldı dostma dimedi yakın ırak

Gitdi Cibril Hazret'i getürdi Burak atı Nfirdanıdı hil'ati gözi gevher yüzi ak

Kadem bir taşa basdı taş kopdı bile vardı Kak ya mübarek didi şöyle kaldı mu'allak

Taş eydür gelesini bir kadem basasını Resili eydür gelürem buyururısa ol Hak

Göklere haber o ldı yir-gök şadılık toldı Eydürler Ahmed geldi bezendi sekiz Uçmak

Gör Muhammed n' eyledi gökleri seyreyledi Ümmetini toyladı 'Arş'a henüz varıcak

Çün geçdi felekleri ün geldi kim gel beri Kaldurdum perdeleri hernan cemalüme bak

Didarum sana 'ıyan gösterem bellü-beyan İn Burak'dan ol yayan 'Arş'uma has bir ayak

Fecişteler geldiler Burak'dan indürdiler

709

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENİ 6-8 MAYIS. 2010

Na'lini döndürdiler ol dem yüridi yayak

Üveys yirinden turdı 'Arş'da na'lin döndürdi Muhammed anı gördi visale döndi fir§.k

Çün dost dosta kavuşdı yüz bin kelam danışdı Ümmetiyçün çalışdı oldur Resill-ı Mutlak

Mi'rac'dan döndi yine girü geldi evine Geldi gördi henüz kim döşecigi ısıcak

Niçe bin yıllık yola bir dernde vara gele Yfınus eydür kim ola Muhammed'dür o mutlak

Ümmete üınmet diyen üınmet kaydını yiyen Eger ümmeti isen di İslam dlııine hak (Divan)

Çalap nürdan yaratmış canını Muhammed'ün 'Aleme rahmet saçmış adını Muhammed'ün Dostum dimiş yaratmış hem anun kaydın yimiş Ümmetden yana komış yönini Muhammed'ün Muhammed bir denizdür 'alemi tutup durur Yitmiş bin peygamberler gölinde Muhammed'ün Dünya malın dutmamış hlç emanet artmamış Derzi biçüp dikmemiş tönını Muhammed'ün Tanrı Arslanı 'Al! sagında Muhammed'ün Hasan'ıla Hüseyin solunda Muhammed'ün Yıldayitmiş bin hacı her biri niyyet ider V arur ziyaret ider nUrını Muhammed'ün Yünus Emrem 'ışkludur eksiklüdür miskindür Her kim yim.ez mahrfimdur honını Muhammed'ün (Divan)

Muhammed'i yaratdı mahlUkat şefkatinden Hem 'All'yi yaratdı mü'minlere fazlından Gayıb işin kim bilür meger Kur'an 'ilminden Yfınus içdi esridi ol gevher denizinden (Divan)

710

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENİ 6-8 MAYIS 2010

Hulk:un olmayınca Muhammed gibi Hak dldarm şana göstermeye (Divan)

Biz müsülmfuı Muhammed ümmetine Hil'at virdün bize din ü imam (Divan)

Erenlerden etek tutan menzil alup Hakk'a yiten Muhammed nfuına batan ol dünyaya kalmayandur

Kimdür bunda palas giyen oldur anda hulle giy en Dilde agızda söylenen ol kimseye gülmeyendür

Bunda şeytfuıa yar olan varup anda avar olan Hazret'de yüzi kar' olan erden nazar olmayandur

Dünya için gussalanan mescid göricek tutınan Anda inıfuısuz bulınan Allah' ı bir bilmeyendür

Gönlinde ikilik tutan ol meta'ı bunda satan Yarın Cehennem'de yatan bunda namaz kılmayandur

Hürilerle bile yatan Uçmak kokusına batan Anda billbill olup öten bunda zina kılmayandur

Hürilerle sırdaş olan Muhammed ile eş olan Ol inıfuıı yoldaş olan bunda yol yanılmayandur (Divan) Arayu arayu bulsam izini izinin tozuna sürsem yüzümü Hak nasip eylese görsem yüzünü Ya Muhammed canım arzular seni

711

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENİ 6-8 MAYIS . 2010

6.

Bir mubarek sefer olsa da gitsem Ka 'be yollannda kurnlara batsam Hup cemalin bir gez düşte seyretsem Ya Muhammed canım arzular seni

Zerrece kalmadı kalbirnde hile Sıtk ile girmişim ben hak yola Ebubekir, Ömer, Osman da bile Ya Muhammed canım arzular seni

Ali ile Hasan Hüseyin anda Sevgisigönülde,muhabbeticanda Y ann malışer gününde, ulu divanda Ya Muhammed canım arzular seni

Arafat dağıdır bizim dağımız Anda kabul olur bizim duamız Medine'de yatar Peygamberimiz Ya Muhammed canım arzular seni

Aşkın odu ciğerimi, yaka geldi, yaka gider Garip başım bu sevdayı, çeke geldi çeke gider

Kar etti fuak canıma, aşık oldum ol Sultana Aşk zencirin dost boynuna, taka geldi, taka gider

Sadıklar durur sözüne, gayrı görünmez gözüne Bu gözlerim Dost yüzüne, baka geldi, baka gider

Arada olmasın naşı, onulmaz bağrımın başı Gözlerimin kanlı yaşı, aka geldi, aka gider

Bülbül eder ah ü :figan, hasretle yandı bu can Benim gönülcüğüm ey can, çıka geldi, çıka gider

712

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

Yunus söyler bu sözleri, efgan eder bülbülleri Dost bağçesinde gülleri, koka geldi, koka gider

Yunus Emre, görül?üğü gibi Allah, Kur'an ve Peygamber inancını net olarak ortaya koymaktadır.

Yunus, bu inançlanna uygun olarak İslam dininin emirlerine de yeri geldikçe işaret etmektedir:

Müslümanlar zamane yatlı oldu, Helal yenmez, haram kıymetli oldu.

Okuyan Kur'an'a kulak tutulmaz, Şeytanlar semirdi, kuvvetli oldu.

Haram ile hamir tuttu cihfuıı, Fesa~,işler eden hürmetli oldu .

.:t:

Kime kim Tann 'dan haber verirsen, Kakır başın salar huccetli oldu.

Şagird üstad ile arbede kılar, Oğul ata ile izzetli oldu.

Fakirler miskinlikten çekti elin, Gönüller yıkıban heybetli oldu.

Peygamber yerine geçen hocalar, Bu halkın başına zahmetli oldu.

Tutulmaz oldu Peygamber hadisi, Halayık cümle Hak'tan utlu oldu.

Yunus, gel aşık isen tövbe et, Nasfih'a tövbe ucu kutlu oldu (Risaletu'n-Nushiyye ).

713

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENİ 6-8 MAYIS 2010

Yunus Emre'nin şu dizeleri, Müslümamın diyen kişinin Allah'ın emrini yerine getirmesinin ve namaz kılmasının şart olduğunu belirtmektedir:

Müslümanarn diyen kişi şartı nedür bilse gerek Tangrınun buyrugun tutup beş vak:t namaz kılsa gerek

Tanla turup başın kaldur ellerüni suya daldur Tarnurlan azatlu oldur kullar azad olsa gerek

Öyle namazın kılasın her ne dilersen bulasın Nefs düşmanın öldüresin nefs henılşe ölse gerek

Ol ikiniliyi kılanlar arı dirlik dirilenler Olardur Hakk'a irenler daim Hakk'a irse gerek

Aleşmadurur üç fariza tagca günahun eride Eyü arnellerün sana şem 'ü çırag olsa gerek

Y atsu namazın ol h§zır hazırları sever kadir İmanun eksügin bitir lınan piş-rev olsa gerek

Her kim Müsülman olmadı beş vak:t namazı kılmadı Bilün müsülman olmayan ol tarnuya girse gerek

· Görmez misin Mustafii'yı nice bekledi vefiiyı Ümmet içün ol safiiyı ümmet ana irse gerek

Beklerisen din gayretin virmegil nefse muradın Yunus Neb1 salavatın ışkıla degürse gerek

Bu dizelerde Yunus Emre, namaz kılma ile Allah'a iman veya Müslüman olma ve Peygamber sevgisi arasında doğrudan ilişkiler kurmaktadır (Bkz. Torun, 2010: 14 vd.; Özbek, 2010).

"Yunus Emre, Tekke edebiyatının temel felsefesine bağlıdır. Bu esaslara göre, Tanrı birliği, inancın temelidir. Hz. Muhammed peygamberlerin sonuncusu ve en güzel insandır. Kur'an ve hadisler, dünya ve ahiret için gerekli bilgilerin

714

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

kaynağıdır. Ahlak, hukuk, felsefe, edebiyat bu kaynaklardan ilham alır. Kişi, şeriat hükümlerine uyduğu ve dini görevlerini yerine getirdiği ölçüde Allah için iyi bir kul, dünyada itibarlı bir insan olabilir." (Günay, 1994: 129-130)

1 "Yunus, çağının şartları gereği, türk- islam hareketini,

dünya karşısına çıkarma ödeviyle yüklenmiş türklerin bir şairi olduğunun tam şuurunda olarak, hiçbir dar ekolün adamı

değildir. O, sadece ve derin anlamda bir islam şairi olduğunu bilmektedir. İslfunın belli başlı prensip ve motiflerini şir imajları içine yerleştirmek için çalışır. İnandığı ve onsuz olamadığı İslfunı, en sade, fakat en güçlü deyişler içinde halka yaymaktır ideali. Bununla ölümün yaşayış kadar güçlü, reel olduğunu göstermek ister. Peygamberlerin, evliyaların ve büyük hükümdarlalın geçip gidişi, onun bir çok şiirnde bir sinema şeridinde izieniyor gibidir. Bu şiir rölyefleriyle insanda, bir ölüm ilerisi ve fizikötesi duygusunu uyandırır. Ve ALLAH sevgisini yerleştirir. Her şeyin üstünde ve her şeyden önce Allah sevgisi. Cennet hayal ve umutları, hazları bile Allah sevgisinin yanında önemsizleşir. Daha sonra Peygamber ve Peygamberler sevgisi üzerinde durur Yunus. Fırsat düşürdükçe, yer yer peygamberleri anar. Sahabeyi, velileri, büyük tasavvuf erlerini, Anadolu ermişlerini bir bir tanıtır. Sonra namaz, oruç, iyi ahlak gibi islfunın temellerine çağırır ... Bütünüyle Yunus Emre;nin şiirleri bir insanı islfunın telkin tesirine alır ... Bu şiirler, tüm olarak, islamın duyuş, düşünce ve inanç alemini çizer. Orada islam prensiplerini, büyüklerini, mucizelerini, vaadlerini, insanın bu açıdan geçmişini ve bu açıdan geleceğini bulmak mümkündür." (Karakoç, 1977: 17-18).

1.2.Yunus Emre'nin Toplum ve Ahlak Yönü Bir Müslüman olarak Yunus Emre'nin toplum ve ahlak

yonu, onun Müslümanlığını ve günümüzde mesajlarını nasıl

canlı bir biçimde sunduğunu anlamamıza yardım edecektir. Yunus Emre'nin ahlaki ilkeleri veya ahlak sistemi,

Yunus'un şiirlerini dokuyan önemli bir temel oluşturur.

Dünyeviliğe olumsuz bakma dünyadan vazgeçmek ve bu dünyanın nimetlerini dileyen nefsi öldürmek gibi iki konu

715

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENİ 6-8 MAYIS 2010

üzerine kurulan bu ablald ilkeler, Yunus'un şiir dilinde şöyle açıklanır: "Bu dünya fanidir, kalıcı değildir; yalandır, tuzak:tır, yılandır. Şarap gibidir önce zevk verir, ama sonradan çarpar. Bunun için dünya zevkine düşmeyeceksin. Nefsin, ki seni dünya nimetlerine ve dünyanın zevkine çağıran odur, senin en büyük düşmanındır. Bu nefsin itini öldüreceksin. Gerçek mutluluk öbür dünyadadır; o dünyada gülrnek için bu • dünyada ağlayacaksın." Bu öğütlere Yunus, aynı görüş içinde, ama toplumcu bir yanı olan, başka öğütler de katar: "Yoksulları hoşnut tutacaksın.

Zulümden elini, haramdan dilini çekeceksin. Beş parmağını kendi ağzını doldurmak için kullanmayacaksın; birini kesip yoksula vereceksin. Kendini herkesten alçak tutacak, taze elbiseler giymeyecek, döşeğini toprak, yastığını taş

eyleyeceksin. Yatıp uzanıp · vücudunu semirtmeyeceksin. Kimsenin arkasından konuşmayacak, kimsenin sözünü kimseye demeyeceksin" (Başgöz, 1999).

7.

8.

9.

10.

Şu dizeler, Yunus'un ablald yönüne işaret etmektedir:

Miskinem anam yetimi yudum şöyle meyyitimi (ölümü) Öldürem nefsim itini gelmesin koman gerekmez Her kim nefsine kalırsa müslüman değil ölürse Hayretsin benden bilirse eğlenmen zaman gerekmez

Bir kişinin yadlu sözün vanhan kimseye deme Biz uludan işitmişiz hınzırdan geridir gammaz

Düşman_ benim nefsimdirif var tama'la hırsımdırır Tama ile hırsa uyan gönüllerde yer eğlemez

Zinhar vermegil gönül dünya payına birgün Dünyaya gönül veren düşe tayına birgün Bu dünya bir evrendir ademieri yutucu Bize dahi geliben yuda dayuna birgün

716

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENİ 6-8 MAYIS 2010

ll.

12.

13.

Yunus yok dünya dadı çün filııiymiş adı Muhammed zından dedi bunda gülmernek için

i

Taze vü yumşak giymeyem cümlesinden fariğ olam Ger döşeğim toprak ise yastığıını taş eyleyem Uram yıkam nefs evimi oda yana lıırs u hava El götürem şimden geri nefs ile savaş eyleyem

Bu ne gülecek yerdir ağlasana key katı Düştün dünya zevkine unuttun kıyameti

Yunus Emre Müslümanın ahlakı ile imanını birlikte değerlendirmektedir:

Evvel bize vacib budur hoş hulkıla 'amel gerek İslam adı okınıcak yoldaşumuz iman gerek (Divan)

Yunus Emre'nin ahlaki ilkelerini ortaya koyması, onun toplumda yaşayan bir aktör olarak sosyal sorumluluk bilinciyle hareket ettiğini, yani sosyal bir varlık olarak, içinde yaşadığı toplumun bir üyesi olarak üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye vurgu yaptığını; özet bir ifadeyle toplum yönünü göstermektedir. Nitekim şu dizeler onun ahlak yaklaşımıyla birlikte toplumsal yönüne de işaret etınektedir:

14. Gelin tanış olalım İşi kolay kılalım Sevelim sevilelim Dünya kimseye kalmaz

Bu dizeler, Yunus Emre'nin toplum yönünü . çok net olarak ortaya koymaktadır. Bu dizeler, aynı zamanda Yunus'un sosyal yönü güçlü bir şahsiyet olduğuna da işaret etınektedir. Şu dizeler de benzer anlam içeriğine sahiptir:

717

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENİ 6-8 MAYIS 2010

15. Ben gelmedim dava için, Benim işim sevi için.

Yukardaki her iki dize grubu da Yunus Emre'nin banşçı ve toplumcu yönüne göndermede bulunmaktadır. Şu dizeler de aynı hususa işaret etmektedir:

16.

17.

N azar eyle itiri, Bazareyle götürü, Yaradılanı hoş gör, Yaradandan ötürü

Y eyip yedirgil fakire Eksilirse Tanrı vere Bir gün tenin yere gire Geri kalan nendir senin

Bir hastaya vardın ise Bir içim su verdin ise Yarın anda karşı gele Hak şarabın içmiş gibi

Varlıgın yagmaya virdi irdi ma'na-yı Resili Ol kapudan gir içerü yüri var kıl ahazer , (Divan)

Niderüz dirlik suyın biz cam yagmaya virdük Cevherleri sarraflara ma' d eni yagmaya virdük

Bizüm il bazirgam hiç assı gözetmedi Çün assı bizüm degül ziyam yagmaya virdük

Bu yolun' arifleri geçürmezler meta'ı Biz hod 'uryan giderüz dükkanı yagmaya virdük

718

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

Bizüm bazfuuınuzda yokluk alur müşteri Çün iş böyle handar vannı yagmaya virdük

Din ü millet bazann yagmaladı sen ü ben 1

Çıkduk iki aradan sen-beni yagmaya virdük

Kü:frile iman sözi hicab oldı bu yolda Safiilaşduk küfrile imam yagmaya virdük

Zühdile çok istedük hiç müyesser olmadı Terk idüben k:üllisin gürnam yagmaya virdük

Yüz bin yıllık 'ömr olsa bir kuşlıkça degüldür Geçdük bitmez sagışdan zamarn yagmaya virdük

Payaruu devr-i zaman çok egledi Yfinus'ı Payansuz devre irdi devram yagmaya virdük (Divan).

Canlar canını buldum bu canım yağma olsun Assı ziyandan geçtim dükkanım yağma olsun

Ben benliğimden geçtim gözüm hicabm açtım Dost vaslma eriştim günahım yağma olsun

İkilikten usandım birlik hanma kandım Derdi şarabm içtim dermanım yağma olsun

V ar lık çün sefer kıldı dost andan bize geldi Viran gönül nur doldu cihanım yağma olsun

Geçtim bitmez sağınçtan usandım yaz u kıştan Bustanlar başm buldum bustanım yağma olsun

Yunus ne hoş demişsin bal u şeker yemişsin Ballar balını buldum kovanım yağma olsun

719

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

Bu dizeler de Yunus'un toplumsal dayanışmaya verdiği önemi göstermektedir.

18.

19.

Yunus Emre, toplumun birliğine de çok önem verir:

Bu dünyaya kalmayalım Fanidir aldanmayalını Bir iken ayrılmayalım Gel dosta gidelim gönül

Şu dizelerde de .birlik vurgusu görülebilir:

Mescid medrese olduğu · Hep cemaat kılındığı Halayik saf saf durduğu Aşk şükranesidir zerre

Yunus'un şiirlerinde bir güzel ahiald ilke olarak insanlar arası ilişkilerde sözü dikkatli kullanmak, dedikodu ve gıybet yapmamak vs. oldukça öneinlidir. Nitekim Yunus Emre bunu şöyle dile getirmektedir.

20.

21.

Kişinün hayzıdır ağzında gaybet (Risaletu'n-Nushiyye)

Kesgil haramdan elün kesgil gaybetden dilün 'Azrall el'irmedin bu dükkfuıı dir gider (Divan)

İy dostını düşman dutan gaybet yalan söz söyleme Bunda gammazlık eyleyen anda yiri tar olısar (Divan)

Söz ola kese savaşı söz ola bitüre başı Söz ola agulu aşı balıla yag ide bir söz (Divan)

Kişi bile söz demini dirneye sözün kemini Bu cihan Cehennem'ini sekiz uçmag ide bir söz (Divan)

720

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

Yunus Emre'nin eseri bize toplum yapısı ile şiir ilişkisini . araştırmak için verimli bir kaynak sunar. Yunus'un şiirinde, sosyal kurumları, ekonomik iljşkileri, değer yargıları ile o çağın Türk toplumunun yansıdığı söylenebilir. Yunus'un en uzun ve en soyut şiiri . "Risaletu 'n-Nushiyye" mesnevisiııi alalım. Bu mesnevi tasavvuf felsefesinin genel görüşü içinde bize insanı yapan, toprak, ateş, yel ve su gibi dört unsuru, bunlardan insana geçen iyi ve kötü nitelikleri, bu mesnevisinde dört unsurla Mutlak Varlık olan Tanrı'nın ilişkilerini şiir dilinden anlatır.

Yunus, bu mesnevide toprak ve sudan sürüp geldiğine inanılan garaz ve bencillik gibi kötü huyların; yel ve ateşten geldiğille

· inanılan akıl ve kanaat gibi iyi huyların aniatılmasına uzun destanlar ayırmıştır. Yunus Emre bu şiirde tasavvuf düzenini ve tasavvuf ilkelerini bize insanlar olarak sunmayı, onlar arasındaki ilişkileri de gerçek bir toplum düzeni olarak aniatmayı yeğlemiştir. Öyle ki, bu soyut ilkeler yerine biz gerçek insanları koysak karşımıza 13. yüzyılda bir Anadolu beyliğinin toplum yapısı ve insan ilişkileri çıkar. Yunus bu uzun şiirde Mutlak Vücud'a Padişah adı verir. Ateş ve yel gibi unsurları insan olarak düşünür; sayıları dokuzdur bunların. "Bunlar binbaşılardır ve her birinin emrinde bin er vardır." Toprak ve su ile "üç kişi gelir, bunlar da binbaşılardır, her birinin emrinde bin er vardır. "Can ile dört kişi gelir. Yunus bunların binbaşı olduğunu açıklamaz, ama "bunların da biner erieri vardır." Yunus bu ordu düzenini, gerçekte olduğu gibi, bölüklere ayırır: "İmdi bilgil hangi bölüktensin? Hangisinin sözün tutarsan onun bölüğündensin." Buraya kadar, Padişah'ın emrinde 16 bin kişilik, on altı binbaşılı bir ordu düzeni ile karşı karşıyayız. Yunus daha ilerde akıl ve kanaat gibi unsurlara Sultan diyecektir. Bu sultaıılar, Rahmani ve Şeytani, yani Tanrısal ve Şeytansal, iyi- kötü diye ikiye ayrılacaktır. "İki sultan durur sana havale, diler her birisi kim mülkü ala." Birbirlerinin mülkünü ele geçirmek dileyen bu iki sultandan kötü olanın dokuz oğlu vardır; büyük oğlanın adı "Tama'dır". Kötü Sultanın kapısında "cihanı esir etıniş, bin tane er donlu asker" bekler. "Benzi sararmış, dili tutulmuş, aklını kaybetıniş" bir adam gelir, "Bunaldım, sana geldim, benim detdime bir çare bul, Tama hapsine düştüm, bu zindanın

721

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS . 2010

duvarları berktir, yıkamıyorum; kapılarını demir yürekli balıadıdar bekler, çıkamıyorum." diye dert yanar, yardım umar. Sultan sözü alır: "Bize geldiğine iyi ettin, bize gelenlerin canı kurtulur; gör şimdi ben düşmana neler edeceğim." der. Sultan çavuşlara buyurur. Çavuşlar sağa sola koşup nida ederler. "Düzen ve rahatlık bozulmuş, başına buyruk olan boşu (garaz), ili, şehri, diyarı harap etmiştir." "İpek donlar giymiş, burak atlara binmiş, önlerinde yeşil bayrak, asker toplanır." "Bunların kılıçları kanlı, kendileri gazidir, atları da uçan kuşlar gibi tez ayaklıdır." Asker varır, kötü Sultan'ın ordusunu bozar, askerini sındırır, "İli ve şehri kurtarır, öyle bir hayhuy ve kavga olur ki kimse c~ kurtaramaz." Askeri basıp şehre , giren ordu "Haricileri sürüp şehirden çıkarır, kızları ve oğlanları kovup şehri yakar." "Şehir bizim olur, düşman sınılır." Sefer böylece biter, "Şah gazadan döner, taht üzre oturur, sİpahiler karşısında divan durur. Bütün şehir, bütün il rahat olur, düzen ve rahatlık yeniden kurulur. Her taraf nimetle dolar. Kıtlık ve afet görünmez olur. İş erieri (harit) ibadetle meşgul olurlar, Sultana kul olurlar. Din adamları yollarda durur, aşirler ve ayetler okurlar. Madrabazlara hiçbir iş kalmaz olur (Başgöz, 1999).

"Şah mecliste oturur", Şah'ın nimetleri yenir bayağı, hiç eksilmez durur dane durağı," Şah emir verir, sakiler şarap sunar; Şah cömerttir, sofra üstüne sofra çekilir; yeni gelenlere yeni yemekler sunulur; yeni donlar (hil'at) verilir; içki, ·çalgı, kadeh boyuna yenilenir. Yemek o kadar boldur ki herkes yer doyunur, eğinler bütün olur (sırtlar elbise görür); karınlar tok olur, nice senin gibiler yer doyunur, yemek bir türlü bitip eksilmez, nereden geldiğini de kimse bilmez. Sultan kendisi bu Han meclisinde oturanlara milımandar olur." Kötü Sultanın (Tama Sultan'ının) "çerisi bin kişidir, her biri er donludur. Yiğit ve döğüşçü askerdir bunlar. Ellerine gireni zindana atarlar, ayağına da demir vurur lar." Kanaat destanında ise; "tahtta oturan Sultanın önüne bir casus gelir, casus haber verir ki, haramiler dag başlarını tutmuştur, yol keserler, yolcuyu vururlar, kimseyi bırakmazlar yoldan geçmeye. Kanaat Sultanı der ki; "Haramiler dağ başında duramaz, yol savaşında bir gün ele geçerler, bulunur, gebertilirler." (Başgöz, 1999)

722

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENİ 6-8 MAYIS 2010

Yunus Emre, bu mesnevide, bize gerçek bir düzenin sadece insanlarını ve bu iıisanların birbirleri ile ilişkilerini . aniatmakla kalmaz; orada tutulan değerleri de açıklar: "Gerek k.ııl, gerek sipahi, Sultan'a iyi)rulluk edeceksin. Meclise ters de düşse Sultanın önünde doğrUyu söyleyeceksin. (Söz aykırı gerek Sultan katında). Sİpahilikten emekli de olsan gene Şah'ın

kulluğunda kalacaksın. Sultan katında çok konuşmayacak, sözünü bitirip epsem olacaksın (susacaksın). Şaha borçlu kalmayacak, onun udunun altında bulunmayacaksın. (Sultan katında ud altında kalmak ölümden beterdir). Sultan'a asi olmayacaksın, eğer olursan bir urganla işin bitirilir." Yunus'a göre, bu düzende "Evini ıssız komayacaksın, derin uykulaİa

· dalmayacaksın, yoksa evine uğru (hırsız) gelir, duvarı deler, sen uykuya daldığın için uğru sevinir, sen başka yerde olursan, uğru içerde olur, malını yer içer." (Başgöz, 1999)

Yunus'un şiirinde, bir tasavvuf perdesi altında anlatılan bu düzen, gerçek bir beylik düzenidir. Bu düzen "askeriye"ye dayanır; başında han, bey yahut sultan vardır. Sultandan, askerden, iş erlerinden, din adamlarından, il ve şehir halkından oluşan toplum düzenini sultanın emrindeki sipahi ve kullardan kurulmuş ordu korur, denetler ve düzenler. Yunus'un şiirinde anlatılan toplum yapısı, söz gelimi, o vaktin Karaman Beyliği'nden hiç farklı görünmez. Sultan divanİnda beylerin yer aldığı bu toplum yapısı, Yunus Emre'nin Karamanit olma ihtimalini kuvvetlendirir. O kadar ki, akıl ve kanaat sultanlarının seferlerini okurken Şikari tarihini okur gibi oluruz. Sanki "Karaman Beyi Nura Sufi, Ermenak kalesinde düzenin bozulduğunu, kafirin İslam'a fenalık ettiğini duyar, çavuşlara emir verip leşker toplar, varıp düşman leşkerini sındırır, kaleyi alır. Bozulan düzeni yeniden kurar. Bey döner divanda oturur, iyş u işretle meşgul olur." (Şikari I, s. 14-15) (Başgöz, 1999)

Yunus Emre, tasavvuf düzeni gibi soyut bir sistemi neden böyle gerçek bir tovlum düzeni ~bi anlatıyor? Bunun önemli nedenleri var. ilkin, bütün büyük sanat erieri gibi Yunus da, şiirini içinde büyüdüğü toplumdan soyutlamak istemiyor. Şiir ne kadar simgelere ve imgelere de dayansa, toplum, şu veya bu biçimde onların arasında kendini gösteriyor. Sonra, Yunus Risaletu 'n-Nushiyye'de bir öğretici, eğitici. Urum' da, Şam'da,

723

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

köylüler ve göçerler arasında dolaşarak onlara yeni bir din ideolojisini öğretmek istiyor. Tasavvuf, medreseli aydınlar için bile kavranması çok zor, çok soyut bir sistem. Çağımızın aydını Gölpınarlı bile, Tasavvufu anlatabilmek için, 1936'da şöyle

konuşuyor: "Vahdet-i Vücut, Vücud-ı Mutlak'ı Hak bilip, bütün kainatı Tanrı'nın ilminde sabit ve zahirde ancak vücud-u zılli ile mevcut suver-i ilmiyyeden ibaret addetmek, diğer bir tabirle mükevvenatı hakikatte madum bilip, bütün taayyünat ve şüunu ayan-ı sabiteden saymaktır." 13. ytizyılda halk bu açıklamadan ve bu dilden ne anlasındı? Yunus bilinçli biJ Türkçeleştirmeci olarak Arapça ve Farsça sözleri ve deyimleri Türkçeleştiriyor. Ama Türkçe'de Tasavvufun soyut kavramlarını karşılayacak sözcükler hazinesi yok. Halbuki Türkmence, daha o yüzyılda bile, ordu düzenini, akrabalık ilişkilerini, dövüş ve kavgayı aniatmada zengin bir epik dil geliştirmiş. Bunun en güzel örneklerini Dede Korkut Kitabı'nda buluruz. Yunus bu zorunlulukla Tasavvuftaki akıl ilkesini han, iyilik ve kötülük kuvvetlerini de bu hanın emrinde asker yapınca bu epik dilin imkanları kendisine açılıyor. Böylece göklerde ve tanrısal güçler arasında kurulan Tasavvuf düzeni, yerde, insanlar arasında anlatılan somut bir düzen biçimini alıyor; anlatılması da, anlaşılması da kolaylaşıyor. Toplum, kendi damgasını şiire açıkça vuruyor. Şu dizelerde (Risaletu 'n-Nushiyye'den) bu husus görülebilir (Başgöz, 1999):

Gel imdi dinle sözü şerh edeyim Birin birin anı sana diyeyim

İki sultan durur sana havale Diler her birisi kim mülkü ala

Onüç bin erdürür rahmfuıi leşker Zebunsuz kimselerdir key erenler

Ulu oğlu Tama eyi iş etmez Cihan mülkü onun olursa yetmez

724

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

Bin er donlu dururlar kapusunda Esir etmiş ellianı tapusunda

i

Görem bir şahs gelir benzi sararmış Dutulmuş dili aklı yavu varmış

Tama hapsına düştüm çıkarnazım Katı berktir duvarı yıkamazım

Key erenlerdürür zındanı bekler Balıadıdar demir yürekli erler

Bin er donlu durur Tama çerisi Mübarizdir bahadır her birisi.

Ele gireni zındana ururlar Ayağına da demir buyururlar

Çağırdı muştucu geldi kanaat Harir donlar giyer biner burak at

Çavuşlar yöğşürür sağda ve solda Giriv ü zemzemedir değme yolda

Kılıçlar kaniudur erieri gazi Uçar kuşlar gibi atları tazi

Tama'dan kurtarurlar ili şehri Sıdılar leşkerin cebri vü kahri

725

x. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

Sıyıp çerisin iline akarlar Kovup oğlun kızın şehri yakarlar

Gazadan geldi şah tahtın oturdu Sipab.iler kamu tapuya durdu

Kamu şehri kamu il rahat oldu Nereye varsan pür nimet oldu

Nice senin gibiler yedi doydu

Kanaat geld'oturdu taht aldı Haramiler cümle yollarda kaldı

Dururlar dağ başında yol vururlar Komazlar yolcuyu yolda dururlar

Nice dura harami dağ başında Girer birgün ele yol savaşında

Yunus Emre toplumda barış ve adalete o kadar önem verir ki, ona göre barışın egemen olduğu toplumda ekonomi de düzgün olur, kıtlık ve afet kalmaz. Şu dizelerde bu husus görülebilir (Bkz. Kaplan, 1994: 248-49):

Key eren1er durur zindam bekler Babadurlar demür yürekli erler

Bin er don1u durur tama' çerisi Mübarizdür babadur her birisi

Ele gireni zindana ururlar Ayağına da demür buyururlar

726

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGİ BİLGİ ŞÖLENİ 6-8 MAYIS 2010

Sual itdüm bulara ne kisisiz illunuz kim durur kimün isisiz

/ Didiler kamusı nefs kullarıdur Kamusından tama' ıılularıdur

Tama'dfuun yiri Tamu'da olur Kaçan Tamud'olan asüde olur

Bilernedüm beni aldadı tutdı Bugün yarın diyü ömrümi utdı

Birin birin 'akıl sözin isitdi Tefekk:ür eyledi kendüye gitdi

Girü geldi 'akıl ögütler anı Bize gelenlerün kurtuldı cam

Bize geldünise endise yime Ne kılarn diyübeni gussa yime

Kana' at fakrıla us gele sirndi Bakadur düsmene gör n'ide şimdi

Çagırdı mustucı geldi kana' at Harir tonlar giyer biner burag at

'Alemleri yasıl bulundı çıkdı Kirnesne eslemez yavlak ınıkdı

Çavuslar yögsürür sağda vü solda Gıriv ü zemzemedür değme yolda

727

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

Anı görür kaçar nefs haseratı Görür indi nitedür Halik sıfatı

Sınıkdı cümlesi girü kayıkmaz Döker oglın kızın kimseye bak:maz

Bunaldı cümlesi turınadı kaçar Kılıç lazrm degül is oldı na-çar

Kılıcı karrlular cümlesi gazi U çar kusa yi ter atları taz1

Uruhan yir yir alurlardı canı K.imün bası gider kimün de kanı

Tama' dan kurtarurlar il ü sehri Sıdılar leşkerin cebri vü kahrl

Ederler hay u hft nefı.in ü efgan Muhaldür kimse andan kurtara can

Sıyup çerisin iline akarlar Kovup oglın kızın sehri yakarlar

Gazadan geldi seh tahtın oturdı Sipabiler kamu tapuya turdı

Kamu sehr ü kamu il rahat oldı Nereye vardısa pür-ni'met oldı (Risaletu'n­Nushiyye)

Yunus Emre'nin dili yerleşik bir kültürün dilidir. Buna kentte oturan, eğitim görmüş bir Türkmen'in dili de denebilir. Onun şiirinde çadır sözü bir tek defa geçer; orada da "Dost bahçesine aşk çadırını kurdum" diyerek simge olarak verilir. Yunus'un şiirindeki Türkçe'nin inceliği, zenginliği, kıvraklığı Türkmen göçerleri arasında dolaşarak öğrenilemez. Bu dil

728

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENİ 6-8 MAYIS 2010

Türkmen ailesi içinde büyüyen bir insanın dilidir (Başgöz,

1999). Yunus, sık sık, bir kentin ekonomik ilişkilerinden,

faaliyetlerinden söz eder. Dükkfuı, sermaye, kar, zarar, alım, 1

satım Yunus'un en çok kullandığı sözcükler arasındadır. Onun bize anlattığı. toplumda "Değirmenler döner, un öğütür; bunlar, suları oluktan gelen, çarklı değirmenlerdir." (Divan) Tarihçi diyor ki, "Gerçekten Konya'da önemli bir meşgale hububatıh un haline getirilmesi olup,.... Meram vadisindeki değirmenlerde yapılmakta idi." (Baykara, 52)~. Yunus'un şiirinde sık sık pazar kurulur; tacir, bezirgan, aktar dükkfuı açar. Sarrafların bir huyu vardır, değer bilmeyen alıcıya cevherlerini göstermezler .

. Dükkfuılar avadanlıkla doludur. Arada sırada bu dükkfuılar

yağma da edilir (Divan). Yunus'un şiirinde tavhane çalışır, tavhaneden acı tütün çekilince ortalık aydınlık olur. (Divan, 48). Culhalar vardır; bez dokusun diye culhaya iplik verilir. (Divan) Kuyudan kova ile su çekilir; kuyu da vardır soğulmuştur, su vermez. (Divan) Yunus şiirinde anlatılan topluında "Kırk kişi

dağdan gücile odun indirir, (Divan) ağacın hudağı ateşe girer, kazanı kaynatır, suyu kızdırır. (Divan) Kuruyan ağacı keser yakarlar. Tarihçi diyor ki: "Toros dağlarında kereste ticareti daima Anadolu ile Mısır arasında önemli bir ticaret konusu idi. Bu işi Tahtacılar yapardı. Osmanlı devlet inhisarı Tahtacılar'dan bir parça keresteyi üç akçaya alır, Mısır'a yedi akçaya satardı. (İnalcık, 147) Sonra kömür yakılır, demir kızdırılır, örse çekiç ile vurarak döğülür. (Divan) Mancınıklara taş konup atılır, kaleler yıkılır. (Divan) Şikari diyor ki: "Sultan divan edip, kaleyi çevirip, yedi yerden mancınık kurdular. Her mancınık seksen batman taş atardı. Otuz gün kaleyi döğdüler, kafir zebun oldu, ne kadar ev varsa mancınık taşı ile harap olup yıkıldı." (Şikari, 110) (Başgöz, 1999)

Yunus'un şiirinde köy köy dolaşıp ufak tefek, ayna filan satan çerçiye de yer vardır. Vardıkları yerlerde "ayna alır

mısın?" diye sorarlar; (Divan) "gülleri her dem taze bahçeler, bol ürün veren bağlar ve bostanlar vardır bu şiirde; bağlar

bakımsız kalınca diken bürür, tarlayı temizlemek için ateş vurup dikeni yakmaktan başka çare yoktur. (Divan) "Bezirgfuılar gelir gider, bazen kar eder, bazen zarar eder; bazen de yollarını şaşırır

729

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

kaybolurlar. Halk .mumsuz bal, tortusuz yağ üretir, yağı bala katıp yerler. (Divan) "El ile arpa ekilir, harman edilip sap dökülür, şinikle tahıl ölçülür (Divan). Oğlanlar danışmana okumaya gider. (Divan) Doğanlar ördeğe ve kekliğe salınır,

gökte uçanı da, suda yüzeni de yakalarlar. (Divan) Külhan yakılır, hamamın suyu ısıtılır. Çakmak taşı üzerine kav konur, demirle taşa vura vura ateş yakılır. (Divan, 50). Büyükler meydanlarda top ile çevgan oynarlar" (Divan). "Küçükler de" eteklerini at edip, üstüne binerek "gönül eğlendirirler. (Divan) Yahut kuşlara tuzak kurarlar. (Divan) Çocuğu beşiğe yatırırlar, elini ayağını sararlar, tuza korlar, başına para dizerler, kundağını günde iki kez çözerler, ağzına da emcik verirler (Divan). Dağdan hezer keserler, dülgerler yontar, su dolabı yaparlar, dolap suları alçaktan çeker, yükseğe döker. Beyler at üstünde gezerler. Danışmenler okula giderler. Ölüye kefen biçilir, yıkamak için suyu ısıtılır, tabuta konur, dört yana sala verilir, namazı kılınır, salaca mezara götürülür, halk mezarın çevresinde toplanır, halka olup oturur, ölü gömülür, üstüne toprak atılır.

Birbirinden ayrılan insanlar, tuz ekmek yiyerek helallaşır (Başgöz, 1999).

Bu dünyanın misali bir değirmene benzer Ga:flet onun sepeti bu halk anda üğünür Bu alem bir oluktur halk varlığı çark eli Çarhı çarha benzetmiş şükür ol benzetene (Divan) ·

Ben bu ömür harmanını döğdüm getirdimuş yine Yunus eydür bu dükkanı dereyim andan varayım (Divan)

Doğruluk mancığını istiğfar taşı ile Doğru vurur ol meğer yıkıldı nefs kalesi (Divan)

Yunus, yukardaki işleri ve iş aletlerini ne kadar soyutlarsa soyutlasın, oluklu değirmeni, taş atan mancınığı, döğülen harmanı da anlatıyor bize. Ama Yunus, bazen böyle bir

730

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

perdenin ardına saklamadan, semboller ve soyutlamalar kullanmadan da bu toplum dokusunu, açık seçik anlatır:

Kimi avrat oğlan sever, kimi mülk ü hanüman sever Kimi sermaye dük:kan sever bu dünya halden haledir

1

(Divan)

Bir bağ ki viran ola içi dikenle dola Ayık.lamak neylesin od ile yanınayınca (Divan, s. 50)

İplik verdim cullaha sarıp yumak etmemiş B ec it becit ısınarlar gelip alsın bezini (Divan, ı 3 ı)

Yunus'un en güzel şiirlerinden ikisi, bir mezarlıkta yatan insanların anlatılınasına ayrılmıştır. Yunus kara yerin altında yatan insanları anlatırken, yer üstünde yaşayan insan sınıflarından gerçek bir kesit verir ve toplum katlarından çeşitli insan manzaraları sunar. Bu adamlar vezirler, hocalar, danişmendlerdir; baş uçlarına kırık yay asılmış, kuşağı berk yiğitlerdir; atlarının izi tozlu, önleri davulbazlı muhteşem

beylerdir; daha evlenmemiş genç kızlar, yanları növkerli (köleli) hatunlar, ak değirmi yüzlü gelinlerdir. (Divan). Beyli paşalı, vezirli hocalı, danişmendli, kölelİ bir toplumu anlatan bu mezarlık ancak bir kent mezarlığı olabilir. Şunlar bu şiirden dize ler:

Yer yüzünde gezer idim uğradım mülketler yatur Kimi ulu kimi kiçi key kuşağı berkler yatur Kimi yiğit kimi koca kimi vezir kimi hoca Gündüzleri olmuş gece aneılayın çoklar yatur Atları izi tozulu önleri tabıl bazılı İle güne hükmü yazılı şu muhteşem beyler yatur Elleridir kınalı hep karavaşları şekerleb Kargu gibi uzun boylu gül yüzlü hatunlar yatur

Nökerli kızdır kimisi alınmadan çoklar yatur Yunus bilmez kendi halin Çalab'dur söyletir dilin Bir nicesi yeni gelin ak değirmi yüzler yatur

(Divan) (Başgöz, ı999)

73ı

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGİ BİLGİ ŞÖLENİ 6-8 MAYIS 2010

Yunus Emre, Risaletu'n-Nushiyye'de baştan sona birey ve toplumu ayakta tutacak ahlaki ilkeler üzerinde durmaktadır. Yunus'un zikrettiği ahlaki ilkelere riayet eden toplumda barış, huzur ve düzen olacağını söyler (Bkz. Kaplan, 1994). Bu ilkeler, başlıca, nefsi kontrol etmek, heva ve hevesin peşine düşmemek, haksızlık etmemek, dünyaya bağlanmamak, barışçı olmak; kibir ve gururdan uzak olmak; · mütevazı olmak, cömertlik, sabır; gıybetten, çok konuşmaktan uzak durmak vs. olarak sayılabilir.

1.3.Yunus Emre'de İnsan Yunus Emre, insana her şeyden önce bir kul olarak, tabii

ki Allah'ın kulu olarak bakar. Nitekim şu dizelerde buna işaret vardır.

N azar eyle itiri, Bazar eyle götürü, Yaradılanı hoş gör, Yaradandan ötürü -

İnsan sıfatı kendü Hak insandadur Hak togrı bak . Bu insanun sıfatına cümle 'alem hayrfuıımış

Her kim ol insfuıı bile hayvarusa insan ola Cümle yaradılmış kula insan tolu sultfuıımış

Tevhld imiş cümle 'alem tevhldi bilendür Adem Bu tevhldi inkar iden öz cfuıına düşmfuıımış

İnsan olan buldı Hakk'ı meclis anun oldur sili Hernan bu bl-çare Yünus 'ışkıla aşinayımış (Divan)

Bu demektir ki, Yunus Emre insanı öncelikle insan olarak görmektedir. Nitekim şu dizeler buna işarettir:

Dilsüzler haberini kulaksız dinleyesi Dilsüz kulaksuz sözin can gerek anlayası

732

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENİ 6-8 MAYIS 2010

Dinlemedin anladuk anlamadın dinlerlük Grrçek erün bu yolda yoklukdur ser-mayesi Biz sevdük 'aşık oldul<lsevildük ma'şük olduk Her dem yini dirlikde sizden kim usanası YitmiŞ iki dil seçdi aramuza söz düşdi Ol bakışı biz bakduk yirmedik 'am u hası (Divan)

Yetmişiki millete bir göz ile bakmayan Şer'in evliyası ise hakikatte asidir.

Hak nazar kıldugı cana bir göz ile bakmak gerek Ana ki Hak nazar kıldı ben am niçe yireyin (Divan)

Bu dizelere göre Yunus Emre insaiılık değeri açısından hiç kimseyi diğerinden aşağı görmemektedir (Haterni, 1994: 180).

2.Küresel Bir Aktör Olarak Yunus Emre

2.1.Yunus Emre'nin Zamarn ve Küresel Zaman Yaşadığı dönemde, Haçlı Seferleri ve Moğol akınlarıyla

yıkınnlara uğramış olan ;:-Anadolu' da, Yunus tasavvufun çoşkusunu ve lirik Türkçenin - - halk dilinin - - sesini yere göğe duyurdu. Selçuklu İmparatorluğunun güneşi sönerken, Yunus köyleri kasabaları dolaşarak, derinliklerle, inceiiklerle dölu sevgi ve ahlak şiirlerini okuyordu. Gerek şiirleri, gerek ilalıileri, önce Osmanlılara, 20nci Yüzyılda da modem Türkiye'ye ilhamlar verdi. Yunus'un aşkı ve erdemi baş-tacı eden yalın eserleri, dünyada barış ve dayanışma ülk:üsü, hümanizma ve evrensellik rfihu, Tanrı ile insanların birliği, toplumsal adalet anlayışıyla yoğrulmuştur (Halman, 2010a).

2.l.l.Küresel Zaman Son çözümleı::ı;ıede dünyada pek çok tqplumun, hatta

küresel güçlerin dahi bir "küresel durum sorun"uyla karşı

733

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MA Y1S . 2010

karşıya olduklarından bahsedilebilir. Belki de ''uygun görülmeyen" yerellikleri tanımayışıyla doğrudan ilgili bir problem olarak bu küresel durum sorununun, en önemli boyutu veya sonucu, eşitsizlik şiddet ve terördür. Küreselleşmeyi şiddet ve terörden bağımsız düşünmek mümkün değildir. Ayrıca ve en önemlisi, dinlerin, kendi mensupları kanalıyla şu veya bu şekilde böyle bir sorunun içine · dahil edildiği ve de küreselleşme, şiddet ve terörün içindeki aktörlerin evrensel dinlerle ilişkili oldukları gerçeği, küreselleşmeyi din boyutuyla da gündeme getirmektedir. Esasen tam da bundan dolayı

evrense1 dinlerin etkili bir biçimde ve küresel durumdan da etkilenerek dünyada varlık sahnesinde canlı bir biçimde yerlerini almakta olduklarını söyleyebiliriz. Modem zamanlarda modemiteyle ilişkili olarak sekülerleşme olgusu toplum üzerinde etkin bir varlık göstermişse de, özellikle bu yüzyılın ortalarından itibaren bütün dünyada dinin canlandığı, dindarlık eğilimlerinde büyük artışJar olduğu gözlenıneye başlamıştır (Luckmann, 1971: 62; Barbier, 1999: ll vd.). Dinin yeniden dönüşü, kutsalın dönüşü, Tanrı'nın intikamı, dinin denetim gücünün artması gibi adlandırmalara konu olacak bir ihya sürecinde din, kendini yeni bir biçimde ortaya koymaktadır. Gerçekte küresel durumda dinlerin şiddet ve teröre bulaştırılınasında da bu canlanmanın getirdiği karmaşık süreçler rol oynamaktadır. Bu ·çerçevede "küresel durum problemi"nin en ciddi sorunu olan şiddet ve terör karşısında evrensel bir barış dini olarak İslam'ın durumu ve barışçı yaklaşımı, hem de belirli merkezlerce İslam'ın terörle yan yana zikredildiği bir dönemde, önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Nitekim bu çalışmada söz konusu "küresel durum sorunu" çerçevesinde İslam'ın evrensel barış yönü, tarih ve bugünden yola çıkılarak tarihsel ve sosyolojik bakış açısıyla ele alınmakta, tartışılmakta ve anlaşılınaya çalışılmaktadır.

Çalışmada küresel durumun en önemli açmazlarından biri olan şiddet ve terörün, dünyada özellikle İslam, Hıristiyanlık ve Yahudilik gibi üç kitap lı dinin, hatta diğer dinlerin de taraftarları arasındaki ilişkilerle bağlantılı olarak kendini göstermesinin, sosyolojik olarak dinleri, küreselleşmenin temel unsurları haline getirdiği varsayılınaktadır. Bu varsayıma dayalı

734

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGİ BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

olarak dinler devreye girmeksizin, küreselleşmenin bugün aynlmaz bir parçası haline gelen şiddeti, paradoksal olarak, dinsel olmaktan çıkarmanın ve durdurmanın mümkün olmadığı düşünülmektedir. Yazar, şic;ldetin durdurulması için dinlerin devreye girmesinde ise, her dinin bir takım kabiliyet ve birikimleri olmakla birlikte en dikkate değer rolü oynayabilecek kabiliyet ve birikime sahip dinin İslam olduğu varsayımından hareket etmektedir. İslam'ın söz konusu özelliği, Müslümanlara şiddet ve terörü durdurma görevini de yüklemektedir. Bu görev nedeniyle Müslümanların İslam tarihinde diğer dinlerle mukayese edilemeyecek şekilde barışa dayalı dünyalar te~is

ettikleri bir gerçektir. Bu varsayımla Hıristiyanlığın, Yalıurliliğin veya dünyada etkili olmuş diğer herhangi bir dinin, İslam karşısında kötü veya şiddete dayalı olduğunu söylemek amaçlanmamaktadır. Burada tarihsel olarak -bazı yanlış örnekler de inkar edilmemek kaydıyla- Müslümanların dünyaya barışı getirebileceklerinin, tesis ve inşa ettikleri toplumsal ve siyasal düzenlerle anlaşılabildiği savunulmaktadır. Bu yaklaşıma bağlı olarak bugün İslam'ın terörle birlikte adının zikredilmesi, bir illüzyonun ve bazı ideolojik, siyasal olayların sonucudur. Müslümanların, küreselleşmenin baş aktörlerince küreselleşme sürecine şiddet ve terör tarafından dahil edilme politikaları

sonucu İslam'la terör ve şiddet yan yana zikredilmektedir. Burada söz konusu baş aktörlerle, İslam'ı şiddetle yan yana kullananların aynı olduğuna dikkat etmek gerekmektedir. Müslümanların Ortadoğu'da ve dünyanın bazı yerlerinde şiddetle iç içe görüntülerini "fotoğraflayanlar", onların objektiflerin karşısına geçmelerini sağlayanlardır. Burada iki husus önemlidir: Birincisi, Müslümanların bugün belli yerlerde· icra ettikleri eylemleri terör olarak kabul etsek dahi -tabii ki terör terördür, şiddet şiddettir, azı da çoğu da reddedilmelidir-, bunun, medya ve internet gücüyle dünyaya abartılarak ve sanki bütün Müslümanlar terör yapabilecek potansiyel ve de amaca sahiplermiş gibi kötü propaganda edilmesiyle yakın ilişkisi

vardır. İkinci husus, söz konusu eylemlerin ne gibi ölçütlerle terör olarak adlandırıldığına da dikkat etmek gerekir. Ölçüderin oldukça göreceli olduğu aşikardır. Batı kendini esas alarak kendi çıkarları temelinde terör tanımı yaparak, en azından uygulamada

735

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGİ BİLGİ ŞÖLENİ 6-8 MAYIS 2010

böyle yaparak Müslümanların yaptığı her türlü savunma eylemini dahi şiddet ve terörle damgalarsa, evrensel ahlaki temelde bir terör karşıtlığına ulaşmak mümkün olabilir mi? Her halükarda Müslümanların bugün var olan fotoğraftan ders almaları gerektiği de bir gerçek olarak önümüzde durmaktadır. Müslümanlar, İslam'ın ve kendilerinin öyle olmadığını tüm dünyaya göstermek durumundadırlar. Bu fotoğrafın neresinden bakılırsa bakılsın yanlış bir fotoğraf olduğunu, tarihsel misyonları gereği tüm dünyaya pratikleriyle, gönüllere hitap ederek göstermeleri mümkündür. Batı'nın da, -günümüzün en ~:ıüyük sorununu kendi dünyasıyla İslam ülkeleri arasındaki gerginliğin oluşturduğunu15 ve maddi olarak kendisinin güçlü taraf olduğunu hiç unutmaksızın- barışın· gerçekleşmesi ve Müslümanların barışçı olduklarını göstermesine engel çıkarmaması, kendi insaniarına layık gördükleri muameleye Müslümanların da layık olduğunu kabul etmesi, dahası empati yaparak Müslümanları anlamaya çalışması büyük önem arz etmektedir (Okumuş, 2008). Küreselleşme nedir ve nasıl bir küresel durum-"problemi"ne yol açmaktadır?

Dünya çapında çok büyük bir değişimi ifade eden küreselleşme, çağımızın başat karakteristiği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu anlamda küreselleşme, istikrardan ziyade karmaşıklığı, hareketliliği, düzensizliği, istikrarsızlığı besleyen bir süreçtir. Bauman'a göre (Bauman, 1999: 81) adına

küreselleşme denen süreç veya fenomen, ayrıcalıkların ve mahrumiyetlerin, servetin ve yoksulluğun, kaynakların ve acizliğin, gücün ve zaafın, özgürlük ve kısıtlamanın yeniden dağıtımında yankılanır. Bugün tanık olunan şey, dünya çapında bir yeniden tabakalaşma ve yeniden bir hiyerarşik yapılanmadır. Bu görüş, bugün bir on veya onbeş yıl öncesine göre daha da doğrudur.

15 Gunter Verheugen'e göre "21.·yüzyılın en büyük sorununu Batı dünyasıyla İslam ülkeleri arasındaki gerginlik oluştıırmaktadır." (http://www.tercumangazete. com!hoku. aspx?id = 10661, 07 Ekim 2004 Perşembe)

736

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

Piyasaların ve enformasyonun küreselleşmesinin hız

verdiği ve bir zorunluluk olarak getirdiği "sözde" egemenlikler, toprak bölünmeleri ve kimlikler arası ayrımlar, eşit partnerler arasındaki çeşitliliği yansıtmamaktadır. Bazılarının özgür seçimi

/

ötekilerin kaderi olmaktadır. Bu ötekiler, sayısal yönden sürekli olarak arttığı ·ve umutsuzluk içinde boğulduğu için, bir·· tür küyerelleşmeden (glocalization) bahsetmek yerinde olacaktır. O halde globalleşme denilen süreç, lokalleşme denilen süreci de beraberinde getirmektedir. Küyerelleşme (glokalleşme ), Ronald Robertson'un küreselleşme ve yerelleşme yönündeki baskılar arasında var olan kopmaz birliği açığa vuran bir ifadelendirmesidir (Bauman, 1999: 81-82). Robertson~

küreselleşmenin yerelleşme ile birlikte bulunması durumunu küreselin yerelleşmesi ve yerelin küreselleşmesi süreçlerinin sonucunda ortaya çıkan küyerel bir durum (glocal) olarak nitelemektedir (Robertson, 1996: 1 18-121). Küresel-yerel etkileşiminin, modemite içinde ayrıcalıklı bir epistemik ve normatif konumda olan ulusal düzeyi ve bununla ilişkili olarak ulusal toplum, ulus devlet, yerel egemenlik, yerel kimlik, yerel ekonomi gibi kavramları belli bir meşruiyet kriziyle karşı karşıya getirmesi önemlidir. Bu bağlamda küreselleşme,

küyerellikie birlikte toplumsal ilişkilerin milli zaman ve mekan içinde kurulmuşluğunun, yani modernlik projesinin krizi ve aynı zamanda bu krizi aşacak mekanizmaların ne olacağı üzerinde hem yerel hem de küresel ilişkilerde bir uzlaşmanın olmaması gibi bir muğlaklık durumunu simgelemektedir (Keyman­Sarıbay, 1998: 9-10). Esasen küreselleşme sürecinin bir sonucu olarak dünya, bir yandan homojenizasyon ve hegemonizasyona girer, (Mazrui, 1998); homojenleşir ve hegemonyalaşırken, bir yandan da heterojenizasyona maruz kalmaktadır; küreselleşme, heterojenleşmeye yol açarak sosyal, kültürel vs. farklılıklar meydana getirebilmek için yeni bir takım şartlar oluşturmaktadır (Peyer, 2002). Bu noktada aslında dikkat çekilmesi gereken önemli bir husus · da, yerel olanın, yer~lliğin bazen küreselleşmesi ve küresel çapta etkili olmasıdır. Burada herhangi bir ülkenin bir yerinde meydana gelen bir gelişme veya olayın bütün bir dünyayı etkileyebildiği söylenebilir. Nitekim terörün küreselleşmesi denilen hadise de bu olsa gerektir. Bu

737

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

terörü bir devletin yapmasıyla bir grubun veya bireyin yapması arasında bu noktada fark yoktur.

Küreselierin kültürel melezleşmesi yaratıcı, özgürleştirici bir deneyim olabilir; ama küreselleşmeye ayak uyduramayan yahut küreselleşmenin ayak uyduramadığı yereller için bunun anlamı kültürel güçsüzleşme, dünyadan kopma, medeniyetlerden uzaklaşma olabilmektedir. Zaman-mekan kenetlenmesi getiren, insanların zaman ve mekan algılarını değiştiren küreselleşme sürecinde, küresellik ve yerellik, karşıt değerler, aynı şekilde en önemli değerler, en sıcak kucaklarran ya da itilen ve hayat düşlerinin, kabuslarının ve mücadelelerinin tam ortasına

yerleştirilen değerler olma özelliği kazanabilmektedir (Bauman, 1999: ı ı 4, 136).

Küreselleşme olgusuyla birlikte bazıları eksiksiz ve gerçek anlamda küresel hale gelirken, bazıları yerelliklerine saplanıp kalabilmektedir. Bauman'ın dediği gibi salıneyi

düzenieyenin de hayat oyununun kurallarını koyanın da küreseller. olduğu bir dünyada problemi küreselleşmeyi isteyip istememek olarak formüle etmek de pek mümkün görünmemektedir. Küreselleşmiş bir dünyada yerel sınırlara

hapsolmak, küreselleşmeye rağmen yerel kalacağım demek, küreselleşmenin olumsuz etkilerini ortadan kaldırmamakta, tersine ona hizmet edebilmekte, onun olumsuzluklarım

besleyebilmektedir. Bu anlamda küreselleşmiş bir dünyada yerel kalmak toplumsal sefaletin ve geriliğin bir göstergesi olmaktadır. Yerel varoluşun getirdiği sıkıntılar yetmezmiş gibi, kamusal mekanlar yerelleşmiş hayatın menzili dışına

çıkabilmekte, yerel birimler anlam yaratma ya da anlam müzakere etme kapasitelerini yitirebilmekte ve giderek daha fazla bir biçimde kendi denetimleri dışındaki anlamlandırma ve yorumlama eylemlerine bağımlı hale gelebilmektedir. Önemli bir endişe kaynağı, giderek daha çok küresel ve yurtsuz bir hale gelen elit kesimle geride kalan yerelleşmiş kesim arasındaki tedrici iletişim kopukluğudur (Bauman, 1999: 8-9).

Kapitalist dünya ekonomisi, ulus-devlet sistemi, askeri dünya düzeni ve uluslararası işbölümü (Giddens, 1994: 67-73; Malcolm, 1996) gibi boyutlarda etkin bir varlık gösteren küreselleşme, sonuçları zikredildiğinde belki daha ıyı

738

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

anlaşılabilir: (1) Dünya çapmda ekonomik eşitsizliklerin trajik artışı (Bauman, 1999: 82); (2) Ulusal devletlerin güçsüzleşmesi . ve yerelleşmenin malıkum edilişine giden yolun açılması (Bkz. ve krş. Ahmad; 2001). (3) Z~ı:iıansal ve mekansal mesafelerin teknolojik iptali, başka bir Ifadeyle bütün bir dünyanın tek mekan haline gelişi (Robertson, 1987: 38; Altun, 2000-2001: 89), insanlık durumunu kutuplaştırma eğilimi. (4) Küreselleşme birleştirdiği oranda veya birleştirirken böl e bilmektedir de. ( 5) Küreselleşme ile, bazıları gerçekten küresel hale gelirken, bazıları da yerelliklerille hapsolup kalmaktadır (Bauman, 1999: 8-9). (6) Dünyanın büyük bir hapishaneye çevrilmesi. (7) Küreselleşmenin dünya toplumlarını etkileyen, yönlendireiı,

. yerellikleri dönüşüme uğratan sonuçlarının gerçekleşmesinde

dominant güç Batı'dır. Batı, küreselleşmeyle değerlerini, anlayış ve zihniyetini, medeniyet unsurlarını, kültür unsurlarını diğer toplurnlara veya medeniyet mensuplarma tahmil edercesine taşımakta, bütün dünyaya adeta Batı damgası vurmaktadır. (8) John Tomlinson'un iddia ettiği gibi küreselleşmeyi tamamen emperyalizmin yerine geçen (Tomlinson, 1999: 253 vd.) bir fenomen olarak kabul etmek mümkün görünmese de küreselleşmede emperyalist boyutlarm varlığından

bahsedilebilir. (9) Küreselleşmenin en ciddi sonuç veya boyutlarmdan birini de şiddet ve terör meydana getirmektedir.

Gerçekten de şiddet ve terör, günümüzde küreselleşmenin en önemli ve tehlikeli sonucu haline gelmiştir. 9/11 olayları da küreselleşmeden bağımsız değerlendirilemez. Amerika'nın kendi içinden gelen bir eylem biçin;ıi olarak bu olaylar, Amerika'nın küreselleşme sürecinden etkilerrmesinin ve bu etkilerrime bağlı olarak onun ratasında ayarlama yapma arzusunun bir sonucudur. Bu olaylarla birlikte globalleşme,

şiddet yönünü ''uluslararası terör" nitelemesiyle daha güçlü ve büyük güçler kanalıyla göstermeye başladı. Acaba bu olaylarm akabinde Bush'un "Teröristler Dünya Ticaret Merkezi"ne saldırdılar; biz onları dünya ticaretini genişleterek ve teşvik ederek yeneceğiz." (Lang, 2006) sözüyle kastettiği bu muydu?

Küreselleşmenin bu ve benzeri sonuçları, bize küresel durumu vermektedir. Bu küresel durumu, söz konusu boyut ve sonuçları açısından problemler taşıdığı için küresel durum-

739

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS. 2010

''problemi" olarak adlandırmak uygun gözükmektedir (Okumuş, 2008).

2.1.2.Yunus Emre'nin Zamanı Yunus Emre'nin zamanında Selçuklulann egemen

olduğu Anadolu'da özellikle savaşlar ve siyasal gerilimlerden dolayı keşmekeşlik, huzursuzluk ve mutsuzluklar söz konusuydu. Moğol istilası ve Haçlı seferleri, Selçuklu Devletinde istikrarsızlığa ve zayıflığa neden olmuştur. Ayrıca yeni beyliklerin kurulması ve bu beylikler arasında siyasal çekişmeler olması, kardeş kavgalarının meydana gelmesi, isyanlar vs. dönemin diğer özelliklerinden sayılabilir.

Sosyo-ekonomik düzleqı.de Anadolu' da yoksulluk ve kıtlık insanları olumsuz etkiliyordu. Ayrıca savaşlar, talanlar vs. toplumda ekonomik açıdan eşitsizlikler meydan getiriyor veya eşitsizlikleri arttırıyordu. Bazı beylerin zulmü, özellikle zenginler üzerindeki baskısı da insaniann huzursuzluğunun

artmasında etkili idi. Sonuç olarak Yunus Emre'nin zamanında Anadolu'da

insanlarda Moğollann saldırı ve talanlarının da büyük etkisiyle huzursuzluk, gerilim, sıkıntı, ızdırap, yoksulluk, güven bunalımı, meşruiyet krizi vs. söz korrusuydu (Bkz. Turan, 1971; Turan 1999: 480 ve dv.). Nurettin Topçu'nun ifadeleriyle (1994: 429) "Anadolu Moğol istilasırrdan soııra ezilmiş, çökmüş bir vücud halinde idi. Kılıçla kargının son şakırtılarının

şimşeklendiği bedbaht iklimde kuvvet, · son sözü söylemişe benziyordu. Böyle bir beldede güneşin doğması bekleniyordu. Bu toprağın üç asırlık müslüman sahipleri bir gerçek sahip, bir kurtarıcı, bir mehdi bekliyorlardı." Sezai Karakoç'un cümleleriyle (1977: 7) "7. Hicrl, 13. Miladi yüzyılda, Anadolu, ruhl, siyasi ve sosyal bakımdan yeni bir mayalanma ev yoğrulma çağının, döneminin başındadır. İ1kin batıdan gelen ve aralıklarla bir kaç yüz yıl süren haçlı, soııra doğudan gelen Moğol akımı, Anadolu'yu ve Anadolu insanının kafa ve yürek içini allak bullak emiş, en korkunç usullerle donanmış dış savaş bitince, iç savaş başlamıştı. .. " Yine Karakoç'un ifadeleriyle (1977: 9-11) "Selçuk hayat tarzı, Haçlı taassubu ve Moğol barbarlığının yaptığı yıkıntı ve çöküı~.tüyü sonuna kadar

740

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENİ 6-8 MAYIS 2010

karşılayamazdı. Anadolu 'nun ruhuna bir kara renk geliyordu. Selçuk ikindisinden sonra çöken bir akşam. Kuzgun vakti. Haçlı . ve Moğol; Anadolu'nun rulnında yalnız bir tarih yarası açmış olmuyor, bir metafizik yara ~a açmış oluyordu. Altşuurda bir kıyamet..."

Esasen Yü.nus Emre'yi Yunus Emre yapan da bu dönemin kendine has nitelikleridir. Yunus Emre, döneminin sosyal, kültürel, siyasal, ekonomik ve eğitimsel şartlarına bir cevaptır.

2.2.Küresel Bir Barış Aktörü Olarak Yunus Emre ·

"Peki Türkiye vİzyonumuz nedir? Türkiye vizyonumuz da aynı prensipler etrafinda ele alınabilir. Bu vİzyonumuzun kültürel perspektifi, Türkiye'yi bütün tarihi-kültürel akışkanlığın bugünkü evrensel kültürle bütünleştiği bir ülke haline getirmektir. Dün Sayın Büyükelçilerimizin katıldığı önemli bir törende birlikteydik. Yunus Emre Vakfı kuruldu. Bu Vakıf'la ulusal kültürümüzü evrensel kültürle bütünleştirme çabası içinde

. olacağız. Orada da vurgulamaya çalıştım. Türkiye'nin kültürü öylesine zengin bir kültürdür ki, bu kültürün dilinin temel referans kaynağı olan Kaşgarlı Mahmut'un Divan-ı Lügat-it Türk'ü, bugün Çin sınırları içinde kalan bir coğrafyada yazılmıştır. Bu kültürün mimari zirvesini oluşturan Tae Mahal ve edebi klasiğini oluşturan Babürname Hint'de ortaya çıkmış, siyasi kültürün temelini oluşturan Selçuklu'da Nizamülmülk İran ve Mezepotamya'da yazılmış, çok büyük edebi zenginliğe sahip Mevlana ve Yunus Emre'nin manevi boyutu da içeren güçlü halk kültürü Anadolu topraklarında yeşermiş, İstanbul'da Baki' de, Itri 'de gördüğümüz edebi ve musiki zevki, Mimar Sinan' da gördüğümüz mimari zevk, Avrupa içinde Avrupa sanatını da etkileyen, o mimariyle o fiziki anlayışla bütünleşen bir etki oluşturmuştur. Nitekim, son olarak da Nobel'i kazanmış olan Orhan Pamuk İstanbul'u anlattığı için, İstanbul'u güzel anlatabildiği için, Türkçeyi son derece düzgün ve güzel kullandığı için bu Nobel'e layık görülmüştür. İstanbul'suz Avrupa gerçek bir Avrupa olmayacaktır."(Davutoğlu, 2009)

741

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGİ BİLGİ ŞÖLENİ 6-8 MAYIS . 2010

Ben gelmedim dava için, Benim işim sevi için.

Bir kez gönül yıktın ise, Bu kıldığın namaz değil, Yetmiş iki millet dahi Elin yüzün yuınaz değil

Yetmişiki millete bir göz ile bakınayan Şer'in evliyası ise hakikatte asidir.

Gönül çalabm tahtı Çalap gönükbaktı İki cihan bedbahtı Kim gönül yıkar ise

Erenler buna kalmadı vardı yolına turmadı Hakk'ı girçek sevenlere cümle 'alem kardaş gelür (Divan)

Yunus Emre çalışmaya, yaratıcılığa ve emeğe önem verir:

Çeşmelerden bardağın Doldurmadan kor isen, Bin yıl dahi beklesen Kendi dolası değil"

Çalış kazan ye yedir Bir gönül ele getir Yüz Kabeden yeğrektir Bir gönül ziyareti

Yunus Emre kine karşı çıkar:

Giderdim gönülden kini Kin tutanın yoktur dini

742

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENİ 6-8 MAYIS 2010

Adımız Miskindir bizim Düşmammız kindit bizim Bir kimseye kin tutrnayız Kamu alem birdfr bize

1

. Vasf-ı halin eydiserem vuslat halin bilenlere Yidi dürlü nişan gerek hakikate irenlere Bu yidisinden birisi eksük olursa olmaya Birisi eksük gerekmez bu sarp yola varanlara Evvel nişam bu durur yirmeye cümle milleti Yirenler kaldı yirini yir degmedi yirenlere İkinci nişam budur hlç nefsini semirtrneye Zinhar siz andan olmanuz nefsine kul olanlara Üçünci nişam budur cümle heveslerden geçe Hevesler eri yolda kor yitemez yol varanlara Dördünci nişam budur dünyadan münezzeh ola Dünya seni sayru eyler ne kul kaysı sayrolara Yünus yidi nişan didi evet üçini gizledi Anı dahı eydivirem gelüp halvet soranlara

Hak cihana doludur Kimseler Hakk'ı bilmez Onu sen senden iste O senden ayrı olmaz

Dünyaya inanırsın Rızka beninidir dersin Niçin yalan söylersin Çün sen dediğin olmaz

Alıret yavlak ıraktır Doğruluk gey yaragtır Ayrılık sarp firaktır Hiç varan geri gelmez

743

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGİ BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

Dünyaya gelen göçer Bir bir şerhetin içer Bu bir köprüdür geçer Cahiller onu bilmez

Gelün tanışık idelüm işün kolayın tutalum Sevelüm sevilelüm düiıyeye kimse kalmaz

Yunus sözün anlarsan Ma'nisini dinlersen Sana bir amel gerek Bunda kirnesne kalmaz

Hak bir gönül virdi bana ha diınedin hayran olur Bir dem gelür sadi olur bir dem gelür giryan olur Bir dem sanasm kıs gibi sol- zemheri olmus gibi . Bir dein besaretden togar hos bagıla bostan olur ~ Bir dem gelür söyleyemez bir sözi serh eyleyemez Bir dem dilinden dür .döker derdiiliere derman olur. Bir dem çıkar ars üzere bir dem iner tahte's-sera Bir dem sanasm katredür bir dem tasar uroman olur Bir dem cehaletde kalur hiç nesneyi bilmez olur Bir dem talar hikmetlere Calinus u Lokman olur Bir dem div olur ya peri viraneler olur yiri Bir dem uçar Belkis ile sultan-ı ins ü can olur Bir dem varur mescitlere, yüzin sürer anda yire Bir dem varur deyre77 girer, İncil okur ruhhan olur. Bir dem gelür isi gibi ölmisleri diri kılur Bir dem girer kibr ivine Fir'avn ila Harnan olur Bir dem döner Cebrail'e rahmet saçar her mah:file

· Bir dem gelür günı-ralı olur miskin Yunus hayran olur

Sen sana ne sanursan ayrıga da anı san Dört kitabun ma'nisi budur eger varısa.

Gayrıdır her milletten bu bizim milletimiz Hiç dinde bulunmadı, din ü diyanetimiz

744

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

Bu din ü diyanette, yetmiş iki milletle Dünya vü ahirette, ayrıdır ayatımız

Bir kez gönül yıkdurnsa bu kıldugun namaz degül Yitmis iki millet dahı elin yüzin yumaz degül.

Miskinlikde buldılar kim.de erlik varısa Nerdüvandan yitdiler yüksekden bakarısa Gönül yüksekde gezer dem-be-dem yoldan azar Tas yüzine ol sızar içinde ne varısa Ak sakallu pir hoca bilimez hali nice Emek yimesün hacca bir gönül yıkarsa. Sagır isitmez sözi gice sanur gündüzi Kördür müııkirilıı gözi alem mürrevver ise Gönül Çalabun tahtı gönüle Çalab bakdı İki cihan bed-bahtı kim gönül yıkarısa Sen sana ne sanursan ayruga da anı san Dört kitabun ma'nisi budur eger varısa.

Bin kez hacca vardurnsa bin kez gaza kıldurngsa Bir kez gönül sırlurnsan gerekse var yollar dokı. Gönül mi yig Ka 'be mi yig eyit bana aklı iren Gönül yigdurur zira kim gönüldedür dost turakı.

İstemegil Hakk'ı ırak gönüldedür Hakk'a durak Sen senligün elden bırak tenden içerft candad!lf.

Gir gönüle bul andadur benligün defterini dür. Ol has gevher bil andadur sanma kim ol ummandadur.

Seyh u danismend ü fakı gönül yapan bulur Hakk'ı Sen bir gönül yıkdunisa gerekse var yüz yıl okı.

Halka tapduk manisin saçtık elhamdulillah Beri gel barışalım yad isen bilişelİm

745

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

Atımız eğeriendi estik elhamdulillah İndik Rum'u kışladık çok hayır şer işledik

Yunus Emre görüldüğü gibi evrensel-küresel mesajlar vermektedir. Anlaşıldığı üzre Yunus Emre, çoğulcu, diyalogtan yana, empatiye dayanan, anlamacı ve anlaşmacı bir yaklaşıma sahiptir. Bu bakışaçısı, Kuran'a (Hucurat, 49/13) dayanmaktadır. Şu dizelerinde de anlamacı yaklaşımını görmek mümkündür:

Sonuç

Dilsüzler haberini kulaksız dinleyesi Dilsüz kulaksuz sözin can gerek anlayası

Dinlemedin anladuk anlamadın dinledük Girçek erün bu yolda yoklukdur ser-mayesi Biz sevdük 'aşık olduk sevildük ma'şOk olduk Her dem yini dirlikde sizden kim usanası Yitmiş iki dil seçdi aramuza söz düşdi o ı bakışı biz bakduk yirmedik 'am u has ı (Divan)

Bugün Yunus Emre'yi yeni ve farklı bir bilinçle okumak lazım. Küreselleşmenin getirdiği olumsuzluklara, özellikle küresel şiddet, sevgisizlik, terör ve savaşa karşı Yunus'un bakışından ilham alarak bilhassa da Müslüman Türkler olarak insanlığa İslam'ın evrensel sevgi ve gönül dilini sunmak suretiyle barış dünyası kurabiliriz.

Yunus Emre, dertli bir insan olduğundan dolayı toplumunun ve bütün bir insanlığın derdiyle dertlerren bir gönül ve sevgi adamıdır.

Bugün maddi olarak insanlık çok büyük bir birikime sahip olmasma rağmen sevgisizlik gibi büyük bir problemle karşı karşıya bulunmaktadır. Yunus Emre'nin mesajları, işte bu

746

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENİ 6-8 MAYIS 2010

sevgisizliğe karşı sevgiyi inşa ederek yeni bir dünya kurabilecek mahiyettedir.

Kaynakça 1

Atasoy, Ömer Adil (2010). "Yunus Emre'nin Şiirlerinde Barış, Hoşgörü Anlayışı, İnsan Sevgisinin Önemi ve Birlikte Yaşama Kültürünün Esasları". IX. Uluslararası Türk Halk Kültürü ve Yunus Emre Sevgi Sempozyumu. 7-9 Mayıs 2007. Haz. G. Tanyeri-İ. Şanlı-M. Dayanç. Eskişehir: Eskişehir Yunus Emre Kültür, Sanat ve Turizm Vakfı Yayınları, ss. 49-65

Başgöz, İlhan (1999). Yunus Emre I. İstanbul: Çağdaş Matbaacılık Yayıncılık

Cenikoğlu, Gökhan Tarıman (2010). "Yunus Emre Divfuıı'nda Yağma Geleneği". IX. Uluslararası Türk Halk Kültürü ve Yunus Emre Sevgi Sempozyumu. 7-9 Mayıs 2007. Haz. G. Tanyeri-İ. Şanlı-M. Dayanç. Eskişehir: Eskişehir Yunus Emre Kültür, Sanat ve Turizm V akfi Yayınları, ss. 107 -lll

Davutoğlu, Ahmet (2009). "Avrupa Günü Münasebetiyle Avrupa Birliği ve Aday Ülkelerinin Büyükelçilerine Ritaben Konuşma",

www.tcmadridbe.org/ .. ./Att Sayin Bakan Avrupa Gunu%20dö küm.doc; http://www.tasam. org/index.php?altid=2904, 08/05/2009

Eyüboğlu, Sabahattin (1972). Yunus Emre. İstanbul: Cem Yayınevi.

Günay, Umay (1994). "Yunus Emre'ye Dair" . .Yunus Emre (Makale/erden Seçme/er). Haz. H. Özbay-M. Tatcı. Ankara: MEBY., ss. 129-138

Halman, Talat Sait (1994). ''Yunus Emre'nin Hümanizması". Yunus Emre (Makale/erden Seçme/er). Haz. H. Özbay-M. Tatcı. Ankara: MEBY., ss. 165-174

Halman, Talat Sait (1968). "Turkish Humanism and the Poetry of Yunus Emre". Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih­Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi. Sayı: lO http://www.google.com.tr/#hl=tr&q=Lyman+Mac+Callum%2C +Muslim+world+yunus+emre&meta=&aq=f&aqi=&aql=&oq= &gs rfai=&fp=979697933b3f2cff, ss. 231-240

747

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

Halman, Talat Sait (2010a). "Aşk Elçisi: Yunus Emre". http:/ /www .isikbinyili.org/doc Vi e w .php?d=article&id=48

Hatenıl, Hüseyin (1994). "İnsan Haklan Öğretisi Açısından Yunus Emre'nin Dünya Görüşünün Değerlendirilmesi". Yunus Emre (Makalelerden Seçmeler). Haz. H. Özbay-M. Tatcı. Ankara: MEBY., ss. 175-191

Huri, Sofi (1994). "Garb'ın Gözüyle Yunus Emre". Yunus Emre (Makalelerden Seçmeler). Haz. H. Özbay-M. Tatcı. Ankara: MEBY., ss. 204-216

Huri, Sofi (1959). "Yunus Emre: In Memoriam". The Muslim World, 4912, ss. lll - 123

İnan, M. Akif (1994). "Çağı Kurtaracak Olan". Yunus Emre (Makalelerden Seçmeler). Haz. H. Özbay-M. Tatcı. Ankara: MEBY., ss. 227-231

Kaplan, Mehmet (1994). ~'Yunus Emre'nin İnsan ve Ahlak Görüşü (Risalat-al-Nushiyya'nın Tahlili)". Yunus Emre (Makalelerden Seçmeler). Haz. H. Özbay-M. Tatcı. Ankara: MEBY., ss. 239-267

Kaplan, Mehmet (1994). "Yunus Emre'ye Göre Zaman­Hayat ve Varoluşun Manası". Yunus Emre (Makalelerden Seçmeler). Haz. H. Özbay-M. Tatcı. Ankara: MEBY., ss. 288-. 309 .

Karakoç, Sezai (1977). Yunus Emre. 3. bs. İstanbul: Diriliş Yayınlan

Köprülü. M. Fuat (1965). Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıjlar. 2. bs. Ankara:

Okumuş, Ejder (2008)."Küresel Durum-Problemi, Evrensel Banş ve İslam". Diyanet İlmi Dergi .. 44/3. Temmuz­Ağustos-Eylül

Okumuş, Ejder (2007). "Küresel Durum-Problemi, Evrensel Banş ve İslam". Uluslar arası Din ve Dünya Barışı Sempozyumu, 26-28 Nisan 2007, İstanbul Üniv. ilahiyat Fak. İstanbul).

Özbek, Abdullah (2010). "Anadolu'nun Türkleşip İslamiaşmasında Yunus Emre'nin Rolü" http://www.mevlana.selcuk.edu.tr/belge/sumam-bildiri­III!bildiri-ill-pd:f!B28%20Abdullah%200zbek.pdf

748

X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS 2010

Tanpınar, Ahmet Harndi (ı956). XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi. 2.bs. İstanbul : İÜEFY.

Topçu, Nurettin (ı994). "Yunus Emre'de Vahdet-i Vücud", Yunus Emre (Makale/erden Seçmeler). Haz. H. Özbay-

;

M. Tatcı. Ankara: MEBY., ss~ 429-439 Toprak. Burhan (ı943). Yunus Emre. İstanbul Torun, Ali (20ıO). "Yunus Emre Hümanist midir?". IX

Uluslararası Türk Halk Kültürü ve Yunus Emre Sevgi Sempozyumu. 7-9 Mayıs 2007. Haz. G. Tanyeri-İ. Şanlı-M. Dayanç. Eskişehir: Eskişehir Yunus Emre Kültür, Sanat ve Turizm Vakfı Yayınları, ss. ı ı- ı 6

Turan, Osman (2005). Selçuklular ve İslamiyet. İstanbul: · Ötüken Yayınları

Turan, Osman (1999). Selçuklular tarihi ve Türk-İslam medeniyeti. 8. bs. İstanbul: Boğaziçi Yayınları

Yunus Emre (2008a). Risiiletü 'n-Nushiyye (Tenkitli Metin). Haz. Mustafa Tatcı. İstanbul: H Yayınları

Yunus Emre (2008b ). Yunus Emre Dfviinı (Tıpkı Basım). Haz. Mustafa Tatcı. İstanbul: H Yayınları

Yunus Emre (2008b ). Dfviin-ı Yunus Emre. Haz. Mustafa Tatcı.

Yunus Emre (1980). Yunus Emre Divanı. Haz. Faruk Timurtaş. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayını.

Yunus Emre (ı965). Risiiliit al-Nushiyya ve Dfviin. Haz. Abdülbaki Gölpınarlı. Eskişehir: Eskişehir Turizm ve Tanıtma Derneği Yayını

749