bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../word_odevi_2019_taslak.docx  · web viewbu rapor,...

48
KAPAK SAYFASI

Upload: others

Post on 31-Dec-2019

12 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

KAPAK SAYFASI

Page 2: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

ÖNSÖZ

Bu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda amaç, öğrencilerin, ofis uygulamalarında en çok kullanılan Microsoft Word kelime işlem programını kullanarak aşağıda listelenmiş işlemleri, uygulamaktır. Raporun içindeki bilgiler örnek uygulama sayfaları olduğundan doğruluğu garanti edilmemiştir.

Yazı stillerini kullanma,Madde işaretleri ve numaralandırma,Yazı biçimlendirmeleri (hizalama, fontlar, yazı büyüklüğü),Sayfa numarası ekleme, Dip not ekleme,Sayfalara alt bilgi ve üst bilgi ekleme, her bölüme farklı üstbilgiler, alt bilgiler eklemeParagraf başları, Paragraf biçimlendirmeleriSatır aralıklarını değiştirmek,Tablo ekleme,Kesmeler kullanılarak sayfa sonu, bölüm sonu işaretleri ekleme,Sayfa düzeni,Resim ekleme,Resimlere, tablolara ve şekillere yazı eklemeYazım hataları kontrolü,İçindekiler dizini, resimler dizini, tablolar dizini eklemeKelime dizini ekleme

Her öğrenci verilen biçimsiz yazılar üzerinde yukarıda açıklanan biçimlendirme işlemlerini gerçekleştirerek örnek rapora benzetmeye çalışacaktır. Rapordaki bilgiler doğru olmayabilir. Amaç Word programını etkin bir şekilde kullanmaktır. Yukarıdaki maddeleri kullanarak bu raporda hazırlanmış düzene uymanız gerekmektedir. Hazırladığınız raporda kapak, önsöz, teşekkür, içindekiler ve ekler kısmı bulunmak zorundadır.

Page 3: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

İÇİNDEKİLER TABLOSU

Page 4: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

ŞANLIURFA HAKKINDA GENEL BİLGİŞanlıurfa ili (kısaca Urfa), Türkiye Cumhuriyetinin Güneydoğu Anadolu bölgesinde doğuda Mardin, batıda Gaziantep, kuzeyde Adıyaman, kuzeybatıda Diyarbakır illeri ve güneyde Suriye sınırı ile çevrelenmiş bir sınır ilidir. Şanlıurfa ilinde merkez ilçeyle birlikte 11 ilçe, 26 belediye, 30 bucak, 1,080 köy ve 1,624 köy altı yerleşim yeri vardır. Ortalama yükseltisi 518 metre olan Şanlıurfa 18,584 (D.İ.E. 1997) kilometrekarelik yüzölçümü ile Türkiye' nin 7. büyük ilidir. Son nüfus sayımına göre nüfusu 1.443.422 kişidir.Şanlıurfa'nın ilçeleri ise şunlardır: Merkez, Akçakale, Birecik, Bozova, Ceylanpınar, Halfeti, Harran, Hilvan, Siverek, Suruç, Viranşehir.1919 yılında, önce İngilizlerin, daha sonra Fransızların işgaline uğrayan Urfa, 11 Nisan 1920'de Urfalı milisler tarafından işgalden kurtarılmış; Urfa milletvekili Osman Doğan ve 17 arkadaşının, Kurtuluş Savaşında gösterdiği kahramanlıktan dolayı Urfa ili adının "Şanlıurfa" olarak değiştirilmesine ilişkin kanun teklifi TBMM tarafından 6 Aralık 1984 tarihinde kabul edilerek kanunlaşmıştır.

Resim 1 Şanılıurfa ili ve ilçeleri haritasıTARİHÇESİ

Urfa Kur'an, İncil ve Tonah (Eski ahit/ Tevrat)'ta geçen İbrahim peygamberin, doğum yeri olarak kabul edilir ve anısına Camii de bulunmaktadır. Ayrıca Eyüp Peygamberin de(İncil ve Eski ahitte Job) dogum yeri olarak kabul edilir.Urfa kent merkezinin altında bugünkü Balıklıgöl'ün kuzeyinde yapılan bir keşif sonucu, Urfa kent merkezi tarihinin MÖ. 9500'e Çanak-Çömleksiz Neolitik Döneme kadar uzandığı görülmüştür. 11.500 yıllık tarihi süreç içerisinde Ebla, Akkad, Sümer, Babil, Hitit, Hurri-Mitanni, Arami, Asur, Pers, Makedonya, Roma, Bizans gibi uygarlıkların egemenlikleri altında yaşmıştır.Urfa, 1094 yılında Selçuklu hâkimiyetine girmiştir. 1098'de Haçlı Kontluğu, daha sonra Eyyubi, Memluk, Türkmen aşiretleri, Timur devleti, Akkoyunlular, Dulkadir beyliği, Safeviler ve en son da 1516'da Osmanlı sınırları içine katılmıştır. Önceleri Diyarbakır Eyalet sınırları içerisinde yer alan Urfa, 1876'da Halep vilayetine bağlanmış, 1916'da ise bağımsız bir sancak olmuştur.

Page 5: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

Resim 2 Harran Üniversite kalıntılarıUrfa tarihinin Paleolotik çağa kadar (M.Ö. 500.000 - 8.000) uzandığı tespit olunmuştur. Kazılarda neolitik çağ (M.Ö. 7250 - 5500), kalkolitik çağ (M.Ö. 5500 3200) ve ilk tunç çağına ait (M.Ö. 3200 - 1800) çok sayıda değerli eserler ele geçirilmiştir.Belgelere dayanmayan bazı iddialara göre Urfa, ilk defa şehirler kuran İdris Peygamber veya Tufan'dan sonra Nuh Peygamber zamanında kurulmuştur. Ebul Faraç bu görüştedir.Urfa bölgesi; Sümer - Akat - Hitit, Babil - Kalde, Hurri - Mitanni, Aram - Asur, Med ve Pers hakimiyetlerini görmüştür. M.Ö. II. bin Hitit vesikalarında geçen Ursu'nun ve Asur vesikalarında geçen Ruhua veya Ru'ua'nın, bugünkü Urfa olduğu söylenmektedir. Şehir; Ur, Kalde Ur'u, Harran Ur'u, Orhei, Orhay, Vurhai, Edessa, Diyar Mudar, (Bölge ile beraber) Ruha, Reha ve Urfa adlarını almış, en son Şanlıurfa olmuştur.Makedonya Kralı Büyük lskender doğu seferi sırasında Urfa' ya hakim olmuştur. (M.Ö. 332). Bu devir, M. Ö. 132'de ASRAANE krallığı ile son bulmuştur. M. S. 250 yıllarına kadar devam eden Osroane Krallığı dönemi Hıristiyanlık açısından büyük önem taşımaktadır. O çağın Osroane Kralı Abgar Ukomo'nun (Kara Abgar) dünyada Hristiyanlığı resmi din olarak kabul eden ilk krallardan olduğu, Hz. lsa ile mektuplaştığı ve Hz. lsa'yı dinini yaymak üzere Urfa'ya davet ettiği bilinmektedir. Bu davet üzerine Hz. lsa yüzünü sildiği mendile çıkan mucizevi resmini ve Urfa'yı kutsadığına dair bir mektubunu Abgar Ukomo'ya göndermiştir. Bu nedenle Urfa'ya Hıristiyanlarca bugün bile "Kutsal Şehir" denilmektedir. Hıristiyanlık aleminde kutsal sayılan bu mendilin uzun süre Urfa'yı düşmanlardan koruduğuna inanılmış. M.S. 944 yılında Bizans İmparatorunun doğudaki kuvvetlerinin komutanı Ioannes Kurkuas Urfa üzerine yürüyerek Hz. İsa'nın bu mucizevi resmini almayı başarmış ve onu büyük bir törenle İstanbul'a götürmüştür. Hristiyanlığı ilk yıllarında kabul eden Urfa, Müslümanlığı da ilk yıllarında kabul etmiştir. (M.S. 639). Selçuklu Sultanı Alpaslan'ın 1071 yılında şehri kuşatmasına kadar birçok siyasi ve dini hareketlerin olduğu Urfa' da bağımsız bir Haçlı Kontluğu (M.S. 1098-1144) kurulmuştur. 1144 yılında İmadeddin Zengi, 1 182'de Selahaddin Eyyübi Urfa'ya hakim olmuştur.

1240 ve 1250 yıllarındaki iki Moğol yağmasından sonra 1260 yılında Hülagü Han bölgeyi yakıp yıkmıştır. Urfa 1404 tarihinde Akkoyunluların, 1514 yılında Safevilerin eline geçmiş ve 1517 yılında Osmanlı İmparatorluğuna dahil olmuştur.24 Mart 1919'da İngiliz, 30 Ekim 1919'da Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. Fransızlara karşı başlatılan direniş ve savaş 11 Nisan 1920'de şehir halkının zaferiyle sonuçlanmıştır.NEDEN PEYGAMBERLER ŞEHRİ? Hz. İBRAHİMRüyasında hükümdarlığının elinden gittiğini gören Kral Nemrut'un bu rüyası kahinler tarafından: "... Bu yıl bir çocuk doğacak, senin putperest dinini ortadan kaldıracak ve Krallığına son verecek" şeklinde yorumlanır. Bunun üzerine Nemrut o yıl doğan ve doğacak olan bütün çocukları öldürtmeye karar verir. Hz. İbrahim' e hamile olan Nuna, hamileliğini herkesten gizleyerek Hz. İbrahim'i bir mağarada gizlice doğurur.

Page 6: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

Hz. İbrahim bu mağarada 7 yaşına kadar herkesten gizlice yaşadı. 7 yaşından sonra mağaradan çıkarılıp baba evine getirilen İbrahim büyüyünce Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye başladı. Gerçek tanrının putlar değil bütün kiiinatı yaratan tek Allah olduğunu anlatmaya çalıştı. Bunun üzerine Nemrut, Hz. İbrahim'i yakalatarak Urfa kalesinin bulunduğu tepeden ateşe attırdı. O anda Allah tarafından ateşe "Ey ateş İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" emri verildi. Ateş su, odunlar balık oldu. Hz. İbrahim sağ salim olarak bir gül bf1hçesinin içerisine düştü.Onun düştüğü yerde oluşan Halil-ür Rahman ve Aynzeliha gölleri ile içerisindeki balıklar bugün dünyanın her tarafından gelen insanlarca ziyaret edilmektedir. Ayrıca Hz. İbrahim'in doğduğu mağara, bu göllerin yakınındaki Mevlid-i Halil Camii içerisinde olup ziyarete açık tutulmaktadır. Hz. EYYUBAllah, Urfa' da yaşayan Eyyüb peygamberin kendisine bağlılığını göstermek için önce mallarını ve çocuk1arını elinden aldı ve daha sonra kendisine ağır bir hastalık verdi. Hasta yattığı mağarada bütün vücudunu kurtlar kapladı. Eyyüb peygamber bütün bunlara rağmen Allah'a isyan etmedi. Allah'a ibadetten geri kalmadı, sabır ve şükür gösterdi. Allah onun bu sabrına karşılık olarak sıhhatini ve malını geri verdi. Hz. Eyyüb bu nedenle sabır örneği olarak kabul edilir.Hz. Eyyüb'un hastalık çektiği mağara ve kutsal suyu ile yıkanarak şifa bulduğu kuyu bugün Urfa'nın Eyyüb Peygamber semtinde ziyaret edilmektedir.Hz. Eyyüb'ün mezarı, Urfa'nın Viranşehir ilçesine 20 km. uzaklıktaki Eyyüb Nebi köyündedir. Bu köy, bir peygamberler köyü gibidir. Eyyüb Peygamberin Türbesi, Hanımı Hz. Rahme'nin Türbesi ve Elyasa' Peygamberin vefat ettiği yer buradadır.Hz. ELYASAElyasa' peygamber Eyyüb peygamberi ziyaret etmek ister. Uzun yıllar arar, sonunda bulunduğu yere yaklaştığını bilmemektedir. Karşısına şeytan çıkar. Daha çok uzakta olduğunu söyler. Elyasa peygamber yaşlanmıştır. Dua eder Allah ruhunu alır. 1 Km. kala O'na ulaşamadan vefat etmiş olduğu yer bu köydedir Hz. ŞUAYBŞuayb Peygamber'in Urfa'nın 85 km. doğusundaki tarihi Şuayb şehrinde yaşadığına inanılmaktadır. Bu tarihi kent kalıntıları arasındaki bir mağara ev O'nun makamı olarak ziyaret edilmektedir. (Bakınız Şuayb şehri) Hz. NUHTufandan sonra, Hz. Nuh'un gemisinin Urfa ile Ceylanpınar (Re'sulayn) arasındaki Cudi dağına indiğine inanılmaktadır. Bu dağ deniz dalgalarını andıran çok değişik bir yüzey şekline sahiptir. Yöre halkı bu konuda çok kesin kanaate sahiptirler. Bu yer Soğmatar ve Şuayb şehir ile aynı mevkidedir.Ancak başka bir Cudi dağı da Urfa' nın güneyinde Nemrud'un tahtına 20-25 km. mesafededir. (Bakınız Cudi şehri)Hz. MUSAGünümüzde Yağmurlu Köyü olarak adlandırılan tarihi Soğmatar kenti içerisinde, Hz. Musa'nın Kuyusu ve Asa' sının izi diye ziyaret edilen iki makamı vardır. Hz. LUTHz. İbrahim'in kardeşi Harran'ın oğludur. Lut Hz. İbrahim ile birlikte göç etmiş ve peygamberlik ile görevlendirileceği Sodom'a gitmiştir. Urfa' da doğmuş ve ilk çocukluğu Hz. İbrahim ile beraber geçmiştir.Onunla beraber Harran'da da yaşamıştırHz. YAKUPUrfa' nın güney batısında Deyr Yakup - Nemrud'un Tahtı denilen yapıda misafir kalmıştır. Bu yer şehre 1O km. mesafededir. TARİHİ VE TURİSTİK YERLER

Eski Şehir

Page 7: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

Kent merkezi Ortadoğu tarzında son derece canlı bir Çarşı etrafında gelişmiştir. Geleneksel mimari doku kısmen yozlaşmış olmakla birlikte, sokak aralarında birçok yerde çarpıcı güzelliğe sahip eski yapılara rastlanır. En güzel eski evlerden biri Şurkav tarafından restore edilen Şurkav Kültür Evi'dir.

Ulucami

1175 tarihinde Musul hükümdarı Nureddin Zengi tarafından kiliseden çevirilmiştir. Daha önce çan kulesi olan minaresi sekizgendir. Aslen havra olarak inşa edilmiştir.BalıklıgölBalıklıgöl, (Aynzeliha ve Halil-Ür Rahman Gölleri ) Şanlıurfa şehir merkezinin güneybatısında yer alan ve İbrahim Peygamberin ateşe atıldığında düştüğü yer olarak bilinen bu iki göl, kutsal balıkları ve çevrelerindeki tarihi eserler ile Şanlıurfa'nın en çok ziyaretçi çeken yerleridir. İbrahim Peygamber, devrin zalim hükümdarı Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye, tek tanrı fikrini savunmaya başlayınca, Nemrut tarafından bugünkü kalenin bulunduğu tepeden ateşe atılır. Bu sırada Allah tarafından ateşe "Ey ateş, İbrahim'e karşı serin ve selamet ol" emri verilir. Bu emir üzerine, ateş suya odunlar da balığa dönüşür. İbrahim bir gül bahçesinin içersine sağ olarak düşer. İbrahim'in düştüğü yer Halil-ür Rahman gölüdür. Rivayete göre Nemrut'un kızı Zeliha da İbrahim'e inandığından kendisini onun peşinden ateşe atar. Zeliha'nın düştüğü yerde de Aynzeliha Gölü oluşmuştur. Her iki göldeki balıklar halk tarafından kutsal kabul edilerek yenilmemekte ve korunmaktadır.

Resim 3 BalıklıgölHarranM.Ö. 2000 yılında Ur şehrinin bir ticari kolu olarak kurulduğuna inanılan Harran'ın Sümerce veya Akatça kervan veya geçit yeri anlamına gelen "Harran-U” kelimesinden türediği düşünülmektedir. Moğol İstilasında Yıkılan Harran Üniversitesinin Harabesi ile tarihi Harran evleri görülebilir.Atatürk barajıAtatürk Barajı, Şanlıurfa ve Adıyaman illeri arasında, Fırat Nehri üzerinde kurulu olup, enerji ve sulama amaçlıdır. 1983 yılında inşaatı başlamış olan baraj 1992 yılında işletmeye açıldı. 8 türbine sahip barajın yüksekliği 169 metredir. 2400 MW gücüyle yıllık 8900 GWh elektrik üretim kapasitesine sahiptir.Kaya dolgu tipinde bir barajdır. Gövde hacmi 84 500 000 m³ tür. Dış yüzeyi kaya içi kil ve topraktır. Baraj gölünün baskısı ile ilk inşaasındaki yüksekliği 10 metre kısalmıştır.İnşaatına; 4 Kasım 1983 tarihinde başlandı. 1994 senesinde bitirilmesi planlanan baraj; sulama ve enerji elde etmek maksadıyla yapılmıştır. 2400 megavat, yılda 8.9 milyar kilovatsaat elektrik enerjisi üretecek kapasitededir. 84.4 milyon m3 kaya ve toprak dolgu ile dolgu hacmi bakımından bugüne kadar dünyada inşa edilen barajlar arasında beşinci sıradadır. Meydana gelen göl alanı 817 kilometre karedir. Yıllık ortalama su akışı 26.654 milyar metreküptür. Toplam su depolama hacmi 48.7 milyar metreküptür.Her bir grupta; gücü 300.000 kilovat olan 8 adet türbün jeneratör bulunmaktadır. 25 Temmuz 1992'de bu 8 üniteden ikisi hizmete açılmıştır. Halen inşaatı devam eden Şanlıurfa Tünelinin de tamamlanması ile, Şanlıurfa, Harran, Mardin, Ceylanpınar, Siverek-Hilvan ovaları ile beraber 1.43 milyon dönüm arazi sulanır hale gelecektir. Temelden yüksekliği 169 metredir. Nehir seviyesinden yükseklik bakımından minimum su

Page 8: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

kotu 513, ideal su kotu 526, maksimum su kotu ise 524 metreye ulaşır. Barajda elektrik üretimi için derinliğin en az 133 metre olması gerekir. Baraj duvarının boyu 1644, eni ise 15 metredir.Atatürk Barajı, dolgu hacmi bakımından dünyanın en büyük 6. büyük barajı durumundadır. Hidroelektrik Santralı da, dünyada halen yapımı sürenler arasında 3., inşa edilmiş olanlar arasında da 5. en büyük santraldir. Aynı zamanda Avrupa'nın ve Türkiye'nin en büyük barajıdır.Atatürk Barajı, tamamen Türk işçi ve mühendisinin emek ve alın teriyle gerçekleştirilmiştir. Bu dev barajın gövdesi 80 ay gibi kısa bir zamanda bitirilmiştir.

Resim 4 Atatürk Barajı

ŞANLIURFA'NIN DÜNYA İNANÇ TURİZMİNDEKİ YERİ

Şanlıurfa tarihte dünya kültür ve medeniyetinin merkezi kabul edilen ve arkeoloji literatüründe "Bereketli Hilal" olarak adlandırılan bölge üzerinde yer almaktadır. Arkeolojik kazılardan elde edilen buluntular, şehir merkezindeki Balıklıgöl civarının günümüzden 11.000 yıl önce Neolitik Çağ insanları tarafından iskan edildiğini kanıtlamıştır. Bu çağ, Anadolu'da mimarlık sanatının başlangıcı sayılmaktadır.

Page 9: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

Resim 5 Eski DünyaMimarlık tarihi bu kadar eskilere dayanan Şanlıurfa, günümüzde de mimari eserlerinin zenginliği bakımından Anadolu'nun önde gelen illeri arasında yer almakta ve bu özelliğinden dolayı "Müze Şehir" adıyla tanınmaktadır.Şanlıurfa, dinler tarihi ve inanç turizmi yönüyle de dünya kültüründe önemli bir yere sahiptir. İl merkezi yakınındaki Göbekli Tepe'de yapılan arkeolojik kazılarda, ilkel dinlere ait olan ve günümüzden 11.000 yıl öncesine tarihlenen dünyanın en eski tapınakları bulunmuş ve Şanlıurfa'nın inanan insanların dünyadaki en eski merkezi olduğu anlaşılmıştır.İlkel dinlerin dünyada bilinen en eski merkezi Şanlıurfa, çok tanrılı (politeist) dinler ile tek tanrılı (monoteist) dinlerin de önemli merkezlerinden biridir.Assur ve Babil dönemlerinde; Ay, güneş ve gezegenlerin kutsal sayıldığı politeist bir din olan Paganizm'in baştanrısı "Sin"in mabedi Harran'da bulunuyor ve Soğmatar bu dinin önemli bir merkezi şehri sayılıyordu.Musevi, Hıristiyan ve İslâm dinleri peygamberlerinin atası olan Hz. İbrahim (A.S.) Şanlıurfa'da doğmuş, Nemrut ve Halkının taptığı putlarla mücadele ettiği için burada ateşe atılmıştır. Lut Peygamber, amcası Hz. İbrahim'in ateşe atılmasını görmüş ve daha sonra Şanlıurfa'dan Sodom'a doğru yola çıkmıştır. İbrahim Peygamber'in torunu ve İsrailoğullarının atası Yakub Peygamber Harran'da evlenmiş, Eyyub Peygamber Şanlıurfa'da hastalık çekmiş ve Şanlıurfa'da vefat etmiştir. Hz. Eyyub'u arayan Elyasa' Peygamber O'nun yaşadığı Eyyub Nebi Köyü'ne kadar gelmiş, ancak kendisini göremeden orada vefat etmiştir. Şuayb Peygamber, Harran'a 37 km. mesafedeki Şuayb Şehri'nde yaşamış, Musa Peygamber, Şuayb Şehri yakınındaki Soğmatar'da Şuayb Peygamberle buluşmuştur. İsa Peygamber, Şanlıurfa'yı kutsadığına dair bir mektubunu ve yüzünü sildiği mendile çıkan mûcizevi portresini Urfa Kralı Abgar Ukkama'ya göndermiş, Hıristiyanlık devlet dini olarak dünyada ilk defa bu dönemde Şanlıurfa'da kabul görmüştür. Bütün bu peygamberlerin Urfa ile ilgisinin bulunması nedeni ile Urfa'nın bir adı da "Peygamberler Şehri"dir.Bütün bunlardan, Şanlıurfa'nın dinler tarihi ve inanç turizmi yönünden Mekke ve Kudüs'ten sonra dünyanın önemli inanç merkezlerinden biri olduğu anlaşılmaktadır.İLKEL DİNLER VE ŞANLIURFA İl merkezi yakınlarındaki Göbekli Tepe'de yapılan arkeolojik kazılarda günümüzden 13.500 yıl öncesine tarihlenen Cilalı Taş Devri (Neolitik Çağ)'nin Akeramik evresi insanlarına ait dünyanın en eski tapınakları bulunmuştur.

Page 10: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

Göbekli Tepe insanlarının tapındıkları boğa, aslan, kurt, domuz, turna kuşu, ördek ve yılan başta olmak üzere çeşitli hayvan kabartmalarının olduğu "T" biçimli taş steller 2000-2001 kazılarında ortaya çıkartılmıştır. Kazılar halen devam etmektedir.Neolitik Çağ'ın M.Ö. 8000-8500 evresine ait ikinci bir tapınak yeri Tektek Dağları mevkiinde yeralan Karahantepe (Keçilitepe)'de keşfedilmiş ve burada yapılan yüzey araştırmasında toprağa gömülü, ancak başları görülebilen çok sayıda stel tespit edilmiş, bunlardan birinin üzerinde Cinsiyet Tanrısı'nı sembolize eden bir yılan figürüne rastlanılmıştır.Göbekli Tepe ve Karahantepe tapınakları dışında, Hilvan İlçesi'ne bağlı Nevali Çori'de yapılan arkeolojik kazılarda Neolitik Çağ'ın M.Ö. 7000 evresine bağlanan kare planlı bir tapınak ve içerisinde stilize insan figürlü iki stel bulunmuştur.Şanlıurfa bölgesinde yapılan bir çok arkeolojik kazıda Kalkolitik Çağ ve Eski Tunç Çağı halklarının tapındıkları şematik tanrı heykelciklerine (idol) rastlanmıştır. Bozova İlçesi'ne bağlı Titriş Höyük nekropolünde ortaya çıkartılan ve insan şeklinde tanrıları tasvir eden çok sayıda keman tipi idol Şanlıurfa Müzesi'nde sergilenmektedir.

Resim 6 Dikili taşÇOK TANRILI DİNLER VE ŞANLIURFAİlkel dinlerin dünyada bilinen eski merkezi Şanlıurfa, çok tanrılı dinlerin de dünyadaki önemli merkezlerinden biridir. Ay, güneş ve gezegenlerin kutsal sayıldığı eski Mezopotamya'daki Assur ve Babilliler'in politeist (çoktanrılı) inancına dayanan paganizm'in önemli merkez şehirleri Harran ve Soğmatar Şanlıurfa ili sınırları içerisindedir.Harran ve Paganizm Babiller döneminde "ilu sa ilani" (tanrıların tanrısı), "sar ilani" (tanrıların kralı) ve "bel ilani" (tanrıların efendisi - rabbi) olarak adlandırılan ay tanrısı "Sin", paganistlerin en büyük tanrısı olma özelliğini asırlar boyu devam ettirmiş ve Romalılar döneminde "marelaha" olarak adlandırılmıştır.M.Ö. 2000 başlarına ait Kültepe ve Mari tabletlerinde Harran'daki Sin mabedinde bir antlaşma imza edildiğine dair bilgiler bulunmaktadır. Yine M.Ö. II. binin ortalarına ait Hitit tabletlerinde, Hititlerle Mitanniler arasında yapılan bir antlaşmaya Harran'daki ay tanrısı Sin'in ve Güneş Tanrısı Şamas'ın şahit tutulduğu belirtilmektedir. 1950 yılında Harran'da yapılan arkeolojik kazılarda bulunan ve Babil kralı

Page 11: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

Nabonid dönemine (M.Ö. V. yy.) tarihlenen tanrı Sin ve Şamas'ı temsil eden çivi yazılı steller Şanlıurfa Müzesi'nde sergilenmektedir.Soğmatar ve Paganizm Soğmatar şehri; ay, güneş ve gezegenlerin kutsal sayıldığı Pagan dininin ve bu dinin baştanrısı Marelahe'nin (tanrıların efendisi) merkezidir. Marelahe'yi temsil eden açık hava mabedi "Kutsal Tepe" Soğmatar'ın odak noktasını teşkil etmektedir. Bu Tepe'nin zirvesinde kaya yüzeyine oyulmuş ve M.S. 164-165'lere tarihlenen Süryânice yazılar, bazı önemli kişilerin Marelahe adına bu tepeye diktirdikleri anıt sütunlar ve sunaklarla ilgilidir.Tepenin kuzeye bakan yamacındaki kabartma portrenin Ay Tanrısı Sin, boydan tasvir edilmiş insan kabartmasının ise Tanrı Ma'na şerefine aynı tarihlerde yapıldığı yanlarındaki Süryânice kitabelerden anlaşılmaktadır.Kutsal Tepe'nin batısında, kuzeyinde ve kuzey batısındaki tepelerde yer alan 7 adet yapı kalıntısı Güneş, Ay, Satürn, Jüpiter, Mars, Venüs ve Merkür tanrılarının temsil etmektedir.TEK TANRILI DİNLER (SEMAVİ DİNLER) VE ŞANLIURFAŞanlıurfa’da yaşadığı kabul edilen peygamberlerden dolayı bu şehir "Peygamberler Şehri" ve "Kutsanmış Şehir" adlarıyla tanınmaktadır.ŞANLIURFA'DAKİ HIRİSTİYAN YAPILARIHıristiyanlığın devlet dini olarak dünyada ilk kabul gördüğü yer olan Şanlıurfa'da dünyanın en görkemli kiliseleri inşa edilmiş, ancak bunlardan V. yüzyıla ait olanların bir kısmının kalıntıları günümüze ulaşabilmiştir.Deyr Yakub (Yakub Manastırı): İl merkezindeki Eyyub Peygamber makamının 4 km. batısında bulunan Deyr Yakub, halk arasında "Nemrud'un Tahtı" ya da "Cin Değirmeni" olarak anılmaktadır. Buradaki yüksek bir dağın tepesinde M.Ö. I. yüzyılda (putperest dönem) Edessa Kralı Abgar Manu'nun oğlu Aryu'nun aile fertleri için inşa edilmiş anıt mezar kalıntıları yer almaktadır. Bazı kaynaklarda manastır olarak adlandırılan, doğu batı istikametinde dikdörtgen planlı iki katlı büyük yapı kalıntısının zemin katının doğu kesimi üç katlı anıt mezardır. Edessa krallarının yattığı tahmin edilen ve esas girişi zemin kattan olan me-zar odası; kuzey, güney ve doğuda kemerli birer arkosoliumdan oluşmaktadır.Bu tapınağın M.S. V. yüzyılda kerametleri ve kehânetleri ile ünlü olan ve Suruç Episkoposluğuna kadar yükselmiş bulunan Suruçlu Aziz Yakub zamamında (M.S. 451-521) manastır olarak kullanıldığı ve bundan ötürü Deyr Yakub (Yakub Manastırı) olarak anıldığı tahmin edilmektedir.Ayrıca halk arasında Yakub Peygamber'in burada kaldığına ve Deyr Yakub adının bundan dolayı verildiğine inanılmaktadır.

Resim 7: Tella MartyrionuTella (Viranşehir) Martyrionu: Bizans dönemi Hıristiyanlık yapılarının Şanlıurfa bölgesindeki en büyük örneklerinden olan oktogonal (sekizgen) planlı bu yapının 34.5x32 m. çapındaki kubbesinin bazalt taşından örülmüş sekiz paye üzerine oturduğu mevcut kalıntılardan anlaşılmaktadır. Yüzyılımızın başlarında sekiz payesinin tamamı ayakta olan bu yapının günümüze sadece bir payesi gelebilmiştir.Büyük bir nekropolün ortasına inşa edildiği anlaşılan bu yapının önemli bir aziz için Martyrion (şehitlik) olarak IV.-V. yüzyıllar arasında inşa edilmiş olabileceği tahmin edilmektedir.

Page 12: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

Aziz Petrus ve Aziz Paulus Kilisesi: Şehrin Ellisekiz Meydanı yakınındadır. VI. Yüzyıla ait bir kilise kalıntılarının üzerine 1861 yılında inşa edilmiştir. Kilise, Hz. İsa'nın iki havarisinin anısına inşa edildiğinden onların ismini taşır.Bu tarihi yapı, Urfalı Süryâniler'in 1924 yılında Halep'e göç edişlerine kadar, kilise ve okul olarak kullanılmıştır.İç mekâna giriş kapısı üzerindeki Süryânice inşa kitabesinin tercümesi şöyledir:"Bütün dünya sana tapar, diz çöker ve her dil adına şükreder. Salih kişilerin girdikleri Allah'ın evi olan bu kutsal Aziz Petrus ve Aziz Paulus Kilisesi, Patrik II. Yakub ve Metropolit Mar Gregorius David döneminde, mü'min Süryâni-Yakubi halkının yardımıyla 2112 Yunan ş yılında inşa edildi. Rab, katkısı olan herkesi mükafatlandırsın."1924 yılında Tekel İdaresi'ne verilen kilise, Tütün İşleme Fabrikasına dönüştürülmüş, sonraki yıllarda şaraplık üzüm deposu olarak kullanılmıştır. Yapı, Tekel kelimesinin Fransızca karşılığı olan Regie (Reji)'den dolayı "Reji Kilisesi" olarak adlandırılmıştır. Kilisenin 1998 yılındaki kısmi restorasyonu sırasında bahçesinden ve duvarlarından çıkartılan Süryânice yazıtlı 7-8 adet mezar taşı Urfa Müzesi'nde sergilenmektedir.ANADOLUNUN EN ÖNEMLİ TURİZM GÜZERGÂHLARINDAN ŞANLIURFA TURİZM YOLU VE BU BÖLGEDEKİ ÖREN YERLERİHarran'ın 20 km. kuzeyindeki Cabir el-Ensar (Yardımcı) Köyünde Cabir b. Abdullah'a (Cabir el-Ensar) atfedilen bir türbe (meşhed) ve yanında yine O'nun adını taşıyan bir cami bulunmaktadır. Mihrap duvarı boyunca üç kubbe ile örtülü olan caminin doğusuna dördüncü bir kubbeli mekânla türbe eklenmiştir.CABİR EL-ENSAR CAMİİ VE TÜRBESİCabir el-Ensar'ın hicretten 16 yıl önce (miladi 607) yılında Medine'de doğduğu, 697 yılında yine Medine'de vefat ettiği kaynaklarda kayıtlıdır. Peygamber Efendimiz ile birlikte bir çok savaşa katılan, Hz. Peygamberin vefatından sonra Şam'ın fethinde bulunduğu bilinen Cabir b. Abdullah'ın, Hz. Ömer zamanında Harran ve Urfa'nın fethine katıldığı ve İmam Bakır hazretleri gibi şehit düşen bir uzvunun gömüldüğü yere bu türbenin (meşhed) ve caminin yapıldığı söylenmektedir. İmam Bakır türbe ve camiinin orijinal şeklinin bozulmuş olmasına karşın Cabir el-Ensar türbe ve camii orijinal şeklini muhafaza etmekte olup 1992 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğünce restore ettirilmiştir.

Resim 8 Cabir El Ensari Türbesi

İMAM BAKIR CAMİİ VE TÜRBESİHarran'ın 3 km. kuzey doğusundaki İmam Bakır Köyü'nde, 12 İmam'dan beşincisi olan Ebu Cafer İmam Muhammed Bakır'a atfedilen bir türbe ve yanında yine O'nun adını taşıyan bir cami bulunmaktadır.Anne ve baba tarafından Hz. Fatıma'nın (r.a.) torunu olan, ilim, irfan ve takvasıyla herkesin saygısını kazanan, geniş bilgisinden dolayı "Bakır" lakabıyla anılan Ebu Cafer İmam Muhammed h. 57 (m. 676) senesinde Medine'de doğmuştur. H. 103 (m. 721) senesinde Hamime'de vefat edince, naşı Medine-i Münevvere'ye getirilerek Cennet-ül Baki Mezarlığı'na defnedilmiştir.Hz. Ömer zamanında Urfa ve Harran'ın fethine katılan (miladi 639) Ebu Cafer İmam Muhammed'in şehit düşen parmağının buraya gömülerek üzerine türbenin (meşhed) yapıldığı ve köye "İmam Bakır" adı

Page 13: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

verildiği söylenilmektedir. Türbenin batısına bitişik bir de cami bulunmaktadır. Kitabesi bulunmayan her iki yapı son yıllarda betonarme bir şekilde genişletilerek orijinalliğini kaybetmiştir.

Resim 9 İmam Bakır Türbesi

HARRANŞanlıurfa'nın 44 km. güney doğusunda bulunan ve her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen tarihi kent Harran, kendi adıyla anılan ovanın merkezinde kurulmuştur.Tevrat'ta da "Haran" olarak geçen yerin burası olduğu söylenir. İslâm tarihçileri kentin kuruluşunu Nuh Peygamber'in torunlarından Kaynan'a veya İbrahim Peygamber'in kardeşi "Aran"a (Haran) bağlarlar. XIII. yüzyıl tarihçilerinden İbn-i Şeddat, Hz. İbrahim'in Filistine gitmeden önce bu şehirde oturduğunu, bu nedenle Harran'a Hz. İbrahim'in şehri de denildiğini, Harran'da İbrahim Peygamber'in evinin, adını taşıyan bir mescidin, O'nun otururken yaslandığı bir taşın var olduğunu yazmaktadır.Harran, Kuzey Mezopotamya'dan gelerek batı ve kuzey batıya bağlanan önemli ticaret yollarının kesiştiği bir noktada bulunmaktadır. Bu özelliğinden dolayı Harran, Anadolu ile sıkı ticaret ilişkileri bulunan Assurlu tüccarların önemli uğrak yerlerinden biri idi. Anadolu'dan Mezopotamya'ya, Mezopotamya'dan Anadolu'ya olan ticaret akışının binlerce yıl Harran üzerinden yapılmış olması bu tarihi kentte zengin bir kültür bikiminin oluşmasına neden olmuştur.Harran; Ay, Güneş ve gezegenlerin kutsal sayıldığı eski Mezopotamya'daki Assur ve Babillerin politeist inancına dayanan Paganistliğin (Putperestlik) önemli merkezlerinden olması yönüyle de ünlü idi. Bu nedenledir ki Harran'da Astronomi ilmi çok ilerlemiştir.Dünyadaki üç büyük felsefe ekolünden birisi "Harran Ekolü"dür. İlkçağdan beri varlığı bilinen Harran Üniversitesi'nde dünyaca ünlü birçok bilgin yetişmiştir.Emevi hükümdârlarından II. Mervan 744 yılında Harran'ı Emevi Devleti'nin başkenti yapmıştır. Emevilerin Asya bölümü 750 yılında Abbâsilere yenilerek Harran'da sona ermiştir. Abbâsi hükümdârı Harun Reşit zamanında "Harran Üniversitesi" dünyada büyük bir ün kazanmıştır.Bugün Cüllab ve Deysan ırmakları kurumuş olduğundan Harran sudan ve yeşilden mahrum bir ovanın ortasında 5000 yıllık tarihi ile ayakta durmaktadır. Tipik evleri, höyügü, kalesi, şehir surları ve çeşitli mimari kalıntıları ile turistlerin büyük ilgisini çekmektedir. Atatürk Barajı ve Urfa Tünelleri vasıtasıyla Harran Ovası'na akıtılan Fırat Nehri, Harran'ı tarihteki yeşil ve verimli günlerine tekrar kavuşturmuştur.EYYUP NEBİ KÖYÜ PEYGAMBER MEZARLARI (TÜRBELERİ)Urfa-Mardin karayolu'nun 85. km.sinden kuzeye sapan asfalt yolun 16. km.sindeki Eyyup Nebi Köyü'nde Eyyup Peygamber, Eyyup Peygamber'in hanımı Rahime Hatun ve Elyesa‘ Peygamber'in mezarları bulunmaktadır. Bu köyün 400 yıldan beri Eyyup Nebi Köyü adıyla anıldığı vakfiyesinden anlaşılmaktadır.Eyyup Nebi Köyü'ndeki peygamber türbeleri yüzyıllardan beri kutsal günlerde ve bayramlarda, yöredeki binlerce kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Bu önemli inanç merkezinde, son yıllarda Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Okutmanlarından Mehmet Oymak'ın danışmanlığında, Turizm Bakanlığı ve Şanlıurfa Valiliği'nce geniş ölçekli bir çevre düzenlemesi ve türbe restorasyonları gerçekleştirilmiş; her üç türbe arasında yaya yollarıyla bağlantı sağlanarak türbeler alanı ihata duvarlarıyla köy yerleşmesinden ayrılmış

Page 14: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

ve ağaçlandırılmıştır. Eyyup Peygamber türbesinin batı yakınında bulunan ve O'nun otururken yas-landığına inanılan büyük bazalt taş, bu proje içersinde korumaya alınmıştır.Eyyup Peygamber Türbesi: Şanlıurfa'ya 100 km. mesafede, Viranşehir ilçe sınırları içersindeki Eyyup Nebi Köyü'nde bulunan Eyyup Peygamber'in türbesi, köyün kuzey yönündeki höyüğün güney eteğinde, kendi adıyla anılan caminin doğusundaki mezarlık içersindedir. Oldukça harap bir durumda olan türbe, son yıl-larda Şanlıurfa Valiliği'nce tek kubbeli, beşgözlü revaklı ve revakların üzeri üç kubbe ile örtülü olarak yeniden inşa edilmiştir.H. 1336 (m. 1918) tarihli Diyarbakır Vilâyet Salnâmesi'nde, türbenin kubbesinin çinko ile kaplandığı ve hademesine maaş bağlandığı kayıtlıdır.

Resim 10 Hz. Eyüp TürbesiRahime Hatun TürbesiEyyup Peygamber'in ağır hastalığı ve uğradığı musibetler sırasında O'na büyük bir şefkat ve sabırla bakan hanımı Rahime Hatun'un mezarı Eyyup Peygamber türbesinin yaklaşık 500 m. kuzeybatısındadır. Kare planlı, tek kubbeli bu mütevazi mezar anıtı köydeki diğer türbeler gibi, geçtiğimiz yıllarda Şanlıurfa Valiliği'nce restore edilmiştir.Elyesa‘ Peygamber TürbesiEyyup Peygamber türbesinin 500 m. güneybatısında yer alan ve oldukça harap bir durumda olan Elyesa‘ Peygamber türbesi, Şanlıurfa Valiliği'nce yeniden yaptırılmıştır.TARIM VE HAYVANCILIK

TARIM

Şanlıurfa tarımsal yönden önemli toprak kaynaklarına sahiptir. 1.858.400 hektar olan arazisinin yaklaşık 1.200.572 hektarı tarım alanıdır. Bu alanın 836.000 hektarı ise sulamaya elverişlidir. Halen, 312.980 (%26) hektar tarım arazi sulanmaktadır. Bu sulamaların; 168.000 hektarı devlet sulaması ve 145.669 hektarı özel sulamadır. İlimiz, buğday, arpa, kırmızı mercimek, nohut, antepfıstığı, yaş üzüm ve susam üretiminde önemli bir yere sahiptir. GAP ile birlikte sulu tarımın yaygınlaşması sonucu pamuk üretiminde büyük artışlar olmuştur. 1995 yılında yaklaşık 277.000 ton olan kütlü pamuk üretimi 2004 yılında 698.020 tona ulaşmıştır. Son yıllarda seracılık ve örtü altı tarımda da önemli gelişmeler sağlanmıştır. GAP’ın sulama projelerinin devreye girmesi ile birlikte, bitki deseni ve üretiminde beklenen önemli değişiklikler olmamıştır. Her ne kadar son yıllarda soya ve mısır gibi ürünler ikinci ürün olarak bitki deseninde yer almış olsa da sulu alanlarda ağırlık daha çok pamuk üretimine yönelmiştir. Bu konuda en önemli sorun eğitim eksikliğidir. Çiftçilerimizin sulu tarım başta olmak üzere diğer tarımsal konularda bilinçlendirilmesi için çalışmalar devam etmektedir. Tarımsal alanda üzerinde durulması gereken en önemli husus, çiftçi eğitimi ve toprak kaynaklarının korunmasıdır. Çiftçi eğitimi konusunda çalışmaların yoğunlaştırılması ve

Page 15: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

sulama ile ortaya çıkan tuzlulaşma ve çölleşmeye karşı gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Şanlıurfa Harran Ovaları’nda daha önceden de var olan tuzluluk ve drenaj (yüksek taban suyu) problemlerinin boyutları sulu tarımla birlikte artış eğilimine girmiştir. Sorunlu alan yaklaşık 50.000 hektara yaklaşmıştır. Bu alanın 1.512 hektarlık kısmında tuzluluk problemi bulunmaktadır. Sorunlu alanlarda gerekli tedbirlerin alınması için çalışmalar başlatılmıştır. Yapımı devam eden 6.920 ha. alanda Akçakale-Arıcan 1.Kısım ve 2. Kısım Drenaj Projelerinde % 72 gerçekleşme sağlanmıştır. Arıcan 3. kısım Drenaj Projesi ile 5.300 ha., 4. kısım ile 4.000 Ha.ve kapalı drenaj sisteminde de 1.800 Ha. drenaj uygulamaları devam etmektedir. 15.000 hektar alanı kapsayan drenaj sistemi ise proje aşamasındadır. 21 Haziran 2001 tarih ve 24439 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Doğrudan Gelir Desteği Yapılması ve Bu Amaçla Oluşturulacak Çiftçi Kayıt Sistemine İlişkin Uygulama Tebliği doğrultusunda; il merkezi ve 10 ilçede Tahkim ve Tespit Komisyonları kurularak çalışmalara başlanmıştır. Yapılan çalışmalar sonucunda 57.629 çiftçinin müracaatı değerlendirilerek 55.283 çiftçi kayıt altına alınmış ve 118,8 Milyon YTL ödeme yapılmıştır. 2004 yılında 54.222 çiftçiye 7.313.366 dekar alanda 13,5 Milyon YTL tutarında mazot desteği yapılmıştır. Arazi toplulaştırma ve dağıtım projesi kapsamında bugüne kadar 129.177 ha. alanda 208 köyde toplulaştırma çalışmaları tamamlanarak 14.950 kişiye yer teslimi yapılmıştır. Harran Ovası ve Şanlıurfa Ovasında 4 ayrı alanda toplam 80 köyde 58.780 Ha.’lık alanın ihalesi 2000 yılında yapılarak yer teslimi yapılmıştır.15.780 Ha ve 16.000 Ha ‘lık alanlar 2002 yılında tasfiye edilmiş, aynı yıl ihalesi yapılarak yeni firmalara verilmiştir. Baziki (Yaylak) Ovası ve Bozova Ovasında toplam 55 köyde 27.160 Ha.’lık alanın ihalesi 2001 yılında yapılmış toplulaştırma çalışmaları devam etmektedir. İlimiz ekonomik yönden tarıma bağlıdır. Nüfusun önemli bir kısmı da geçimini tarımsal faaliyetlerden sağlamaktadır. Bunun yanında, çok geniş ve verimli tarım arazilerinin işlenmesi ve korunması da önem arz etmektedir. Tarımsal amaçlı araştırma kuruluşları arasında yeterli koordinasyonun olmaması, tanıtım faaliyetlerinin de istenen seviyede olmaması tarımsal potansiyelin doğru ve yeterli değerlendirilmesi yönünde önemli bir eksiklik olarak karşımıza çıkmaktadır

Önemli kültür bitkilerinin üretiminde Şanlıurfa İlinin Türkiye Üretimindeki Payı;

Antepfıstığı % 33

Arpa %9

Kırmızı Mercimek %31

Karpuz %8

Buğday %6

Pamuk %25

Mısır % 2

Susam %20

Tarla Ürünleri Üretimi 2007

Tablo 1: Tarla ürünleri üretimiSıra No Ürün Adı Ekilen Alan (ha) Üretim (Ton)

Page 16: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

1 Buğday (Durum) 172.750 653.936

2 Buğday (Diğer) 175.830 703.832

3 Arpa 209.427,5 663.583

4 Arpa (Biralık) 27.200 89.952

5 Mısır (Dane) 13.150 121.704

6 Mısır (Silajlık) 890 44.500

7 Nohut 8.550 10.700

8 Kırmızı Mercimek 125.046,5 203.629

9 Fığ 1.745 87.50

10 Burçak 7.621,5 9.253

11 Pamuk 189.627 869.584

12 Kimyon 5.150 3.090

13 Susam 10.395 5.466

14 Soya 350 860

15 Kanola 412 1.030

16 Yonca 465 7.475

17 Kırmızı Biber 1.405 27.442

Sebze Üretimi 2007

Tablo 2: Sebze üretimiSıra No Ürün Adı Ekilen Alan (ha) Üretim (Ton)

1 Karpuz 7509 235.562

2 Hıyar (Sofralık) 430 7.780

3 Acur 219,5 4.390

4 Patlıcan 1.595 82.250

Page 17: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

5 Bamya 155,2 1.225,6

6 Domates (Sofralık) 1.606,5 81.100

7 Domates (Salçalık) 1.830 88.250

8 Biber (Sivri+Çarliston) 313 7.760

9 Biber (Salçalık) 3855 86.850

10 Biber (Dolmalık) 1.407,1 27.141

11 Marul 105,8 1.298,8

12 Kavun 1.198,5 19.520

13 Soğan (Taze) 329 6.512

Meyve - Bağ Üretimi 2007

Tablo 3: Meyve üretimiSıra No Ürün Adı Alan (ha) Üretim (Ton) Meyve Veren Ağaç (Adet) Meyve Vermeyen Ağaç (Adet)

1 Antep Fıstığı 77.069 25.552 10.070.000 4.967.800

2 Üzüm (Sofralık ) 7.103 50.446 8750 50.446

3 Üzüm (Kurutmalık) 5.431 35.646 54.410 10.910

4 Üzüm (Şaraplık) 17.682 2.500 17.682

5 Zeytin (Sofralık) 1.501,2 291 23.400 238.236

6 Zeytin (Yağlık) 3.337 104 2.500

7 Dut 8,1 423,1 250 720

8 Badem 299,2 230,8 7.350 99.150

9 Ceviz 68,6 389,1 4.670 1.400

10 Şeftali (Nektarin) 31,1 170 7.500 1.100

11 Şeftali (Diğer) 22 129,8 1.990 3.020

12 Kayısı (Zerdali Hariç) 47,6 745,1 5.335 4.635

Page 18: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

13 Erik 211 1.546,6 39.700 6.835

14 Armut 7,7 74,8 700 1.150

15 Nar 240,8 885,3 21.360 17.682

HAYVANCILIK

İlimiz, 30.365 hayvancılık işletmesinde 107.583 adet büyükbaş , 1.395.250 adet küçükbaş , 10.648 adet tek tırnaklı , 8.611 adet kedi-köpek, 699.238 adet tahmini kanatlı mevcudu ile ülkemizin hayvancılık alanında önde gelen bölgelerinden birisidir. İlimiz büyükbaş hayvancılığında populasyon % 56 yerli, %38 kültür melezi, %6 kültür ırkından oluşmaktadır.

İlimizde hayvancılıkla uğraşan insanların sosyo-ekonomik yapılarının düşük ve hayvansal girdilerin yüksek olmasından dolayı genellikle işletmeler aile tipi işletme şeklindedir.

Tablo 4: Hayvan üretimiCinsi Sayısı Ürünün Adı Üretim Miktarı

Kırmızı Et (ton) 4766,32

Beyaz Et (ton) -

Büyükbaş Yerli 89.215 Yumurta (adet) 64.416.750

Melez 30.890 Süt (ton)

Kültür 7.965 Bal (kg) 64.220

Büyükbaş Toplam 127.070 Yapağı (ton)

Küçükbaş Koyun 1.451.920 Deri (adet)

Keçi 132.575 Tatlı Su Balıkçılığı (ton) -

Küçükbaş Toplam 1.584.495 Kültür Balıkçılığı (ton) 250

Tek Tırnaklı 12.837 Deniz Balıkçılığı (ton) -

Kanatlı 1.010.246 Diğer -

Arı Kovanı 24.189 Diğer -

SANAYİ VE TİCARET

Page 19: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

Şanlıurfa'nın ekonomik yapısı ağırlıklı olarak tarım sektörüne dayanmaktadır. Gayrisafi Yurtiçi Hasıla içinde tarım sektörünün payı %43, hizmet sektörünün payı %40, sanayi sektörünün payı %11 ve inşaat sektörünün payı % 6'dır. 2001 yılı GSYİH 1 Milyar 850 Milyon Dolar, kişi başına gelir ise 1.300 Dolardır. GAP ile birlikte ilimizin ekonomik yapısında önemli gelişmeler yaşanmıştır. 1995 yılı itibari ile toplam 59 sanayi tesisi var iken bu rakam 2007 yılı içerisinde 368’e ulaşmıştır.ŞANLIURFA İLÇELERİ

Şanlıurfa'nın ilçeleri ise şunlardır: Merkez, Akçakale, Birecik, Bozova, Ceylanpınar, Halfeti, Harran, Hilvan, Siverek, Suruç, Viranşehir.AkçakaleToplam nüfusu 78000 olan ilçenin merkez nüfusu 32100'dür. İlçe halkı daha çok tarımla geçinirler.Pamuk ve buğday en çok yetiştirilen ürünlerdir. Suriye sınırına sıfır noktasındadır. Türkiye'nin en verimli ovalarından biri olan Harran ovasında yer alır. İlçe Şanlıurfa'ya 49 km uzaklıktadır. Eskiden Arapça Tall Abyad (Beyaztepe) olarak anılırdı. Yeni açılan Akçakale ticaret sınır kapısı ile daha da gelişecektir.BirecikGüneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Orta Fırat bölümünde Şanlıurfa iline bağlı ilçe merkezi; 46.304 nüfuslu, Fırat ırmağının eskiden sadece doğu kıyısındayken son yıllarda her iki kıyısı üzerinde, deniz yüzeyinden 340 m yükseklikte kurulmuştur. Birecik Şanlıurfa’ya 83, Gaziantep’e 63 km uzaklıktadır. Evler ırmak boyundaki dar bir düzlükte ve bunun gerisinde yükselen dik bir yamaç üzerine yayılır. Bu yamaç üzerinde bir de kalesi vardır. Fırat, Birecik’in bulunduğu noktadan itibaren aşağıya doğru ufak çapta nehir nakliyatına elverişlidir. Bu sebeple Birecik eskiden beri kara ve nehir ulaşımı arasında bir aktarma yeri olarak önem kazanmıştır. Daha sonraki devirlerde İstanbul-Bağdat demiryolunu Birecik’ten değil de biraz güneyden geçmesi ve kervan ticaretinin eski önemini kaybetmesiyle kasaba gerilemeye başladı. Son yıllarda bu noktada Fırat üzerinde büyük bir köprü yapılması kasabanın önemini yeniden artırdı.

Resim 11 Birecik’ten görünüm Tarihi MÖ 2000 yılına kadar dayanır. Hitit, Asur, Pers, Makedon, Bizans ve Arap egemenliğinin izlerini taşıyan şehir Selçuklulardan sonra türklerin eğemenliğine girmiştir. adını Birto'dan aldığı sanılmaktadır. Birto Asurilerin konuştuğu kadim arami dilinde tepe demektir. Birecik'in en eski yapısı olup 12 burcundan sadece biri ayakta kalan kalenin kayalık bir tepenin üstünde kurulu olması bu olasılığı güçlendirmektedir. İlçe halkı tahıl ve baklagiller tarımıyla meşgul olur. Fıstık yetiştirme de ilçenin ekonomik hayatında önemli bir yer tutar.Birecik Köprüsü, Birecik İlçesinde Fırat ırmağı üzerindedir. Yakın yıllara kadar Urfa-Gaziantep devlet yolu, Birecik’te kesintiye uğruyor, ırmak bu noktada kayık ve sallarla geçildikten sonra yolculuğa devam ediliyordu. 1952 yılı sonunda burada bir köprünün yapımına başlandı. 1955 yılı sonunda biten Birecik Köprüsü 720 m uzunluğunda ve 10 m genişlediğindedir. Her iki tarafında yayaların geçmesi için birer

Page 20: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

metrelik kesimler ayrılmıştır. Birecik tarafında 55’er metre açıklıkta 5 kemer, Gaziantep tarafında ise 26'şar metre açıklıkta 14 bölümü vardır.Kelaynak kuşlarıyla ünlü, Fırat nehrinin çekiciliği ile doğal ve tarihi eserleriyle göze hoş gelen bir mekandır. Birecik köprüsü Türkiye'nin en uzun ikinci büyük ırmak köprüsüdür. Birecik kuzeyinde Birecik Barajı güneyinde ise Karkamış Barajı arasında göl havzasında kalmaktadır. İlçe ekonomisi genelde Antep fıstığı üreticiliği üzerine kuruludur.BozovaŞanlıurfa'ya 38 km uzaklıktaki 26000 nüfuslu ilçedir. Yaslıca beldesine 10 km., Atatürk barajına 24 km uzaklıktadır. Atatürk barajı bu ilçe sınırlarındadır. Baziki ovası Harran ovasına rakiptir. Tarım ürünleri kalite bakımından Şanlıurfa'nın en kaliteli mamülleridir. Her sene eylül ayında yelkenli yarışlarının düzenlendiği ilçedir.Bozovanın en güzel köyü kılıçören köyğdür. Kılıçören 1000 nüfüslu köydür. bozovaya 17 km uzaktadır.CeylanpınarTürkiye'nin en büyük devlet üretme çiftliğine sahiptir. TİGEM'e bağlı olan çiftlikte çok sayıda ilçe sakini çalışmakta ve geçimini sağlamaktadır. Alanının büyük bir kısmında çiftlik kurulduğundan dolayı köy sayısı oldukça azdır. Nüfusun çoğu çevre il ve ilçelerden çalışmaya gelen vatandaşlardan oluşmaktadır. 32 köyü ve 17 mezrası vardır.

Resim 12 Ceylanpınar’da ceylanHalfetiM.Ö. 855 yılında Asur kralı III. Salmanassar tarafından zapt edildiği zaman Şitamrat adını taşıyordu. Yunanlılar bunu değiştirerek Urima adını vermişlerdir. Süryaniler ise Kal'a Rhomeyta ve Hesna the Romaye adlarını kullanmışlardır. Şehir Arapların eline geçtikten sonra Kal'at-ül Rum adı takılmıştır. II. yüzyılda Bizanslıların eline geçince bu kez Romaion Koyla adını almıştır.1280 yılında Beysari komutasındaki Memluk ordusu tarafından kuşatılmış, sonuç alınamayınca şehirdeki Hıristiyan mahalleleri beş gün süreyle yağmalandı. 1290 yılında bu kez Memluk Sultanı Eşref tarafından feth edildi. Ve son kez Memlükler tarafından tamir edilen şehre Kal'at-ül Müslimin adı verildi. Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlılara geçen şehir, zamanımızda da kullanılan Urumgala ve Rumkale adlarını alarak 1954 yılında ilçe haline getirilmiştir.Halfeti ilçesinin il merkezine uzaklığı 120 km'dir. Yukarı Göklü adlı bir kasabası 35 köyü ve 34 mezrası vardır. 2000 yılı Genel Nüfus sayımına göre ilçenin nüfusu 33 bin 467' dir. (İlçe nüfusu 2 bin 608, Köy nüfusu 30 bin 859) Arazisinin büyük çoğunluğu Birecik Barajı suları altında kaldığından ilçenin yeni yerleşim alanı olarak Karaotlak bölgesi tespit edilip ilçe yeniden inşa edilmiş ve konutlar sahiplerine teslim edilmiştir.

Page 21: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

Şu anda, Eskihalfeti denen, bir kısmı sular altında kalmış bölge, yavaş yavaş turistik bir bölgeye dönüşmektedir.HarranSuriye sınırına yakın olan bir ilçedir. Şanlıurfa'ya 44 kilometre uzaktadır. Türkiye'nin en verimli toprağı bu ilçededir. Ayrıca dünyanın bilim merkezlerinden (atina,mardin şanlıurfa v.s)biridir. Dünyanın ilk üniversitesi buradadır. Şanlıurfa daki harran üniversitesi de adını bu ilçeden almıştır.HilvanŞanlıurfa’ya 55 km uzaklıktaki ilçenin yüzölçümü 1.278 km² olup, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre; toplam nüfusu 58.411’dir.hilvan nın nüfusu 20.000 bini geçmez1820 Yılında Hacı Musa isminde bir şahıs aşireti ile birlikte Hoşin (Uluyazı) köyünden göç ederek harabe halinde bulunan Karacürün'e (Hilvan) gelerek yerleşmiştir. Bu aşiret zamanında köy meydanında bulunan Karadibek taşından dolayı bu anlama gelen Karacurun (Curnereş) ismi verilmiştir. Daha sonra çevreden gelen başka aşiretlerin birbirleriyle kaynaşmasıyla büyümüştür. Karacürün Siverek ilçesine bağlı olan Hoşin (Uluyazı) nahiyesine bağlanmıştır. Karacürün'ün konumu itibariyle Uluyazı nahiyesine göre daha çok gelişmesi, nahiye ve köylerin buraya bağlanmasına sebep olmuştur. 1926 yılında Şanlıurfa iline ilçe merkezi olarak bağlanarak Hilvan adını almıştır. Hilvan ismini, Gölcük yoluna 5 km mesafede halen Hilvan olarak anılan ancak yeni ismiyle Balkı olarak bilinen köyden almaktadır. Balkı (Hilvan) köyünde çok eski medeniyetlere dayanan birçok tarihi kalıntı ve harabeler mevcuttur. Ancak bu harabelerin hangi dönemden kaldığı konusunda hiçbir araştırma mevcut değildir.SiverekŞehrin nüfusu 2008 yılına göre 110.744'dür. 1973'te 43.000 olan nüfusu 1990'da 63.049'a, 2000'de 126.820'ye çıkmış, 2007'de 108.094'e düşmüştür.Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde (1867 sonrası) Diyarbekir Vilayeti'ne bağlı bir kazaydı. Siverek'in bugün bağlı bulunduğu Şanlıurfa ise Halep Vilayeti'ne bağlı bir sancaktı. Urfa Osmanlı'nın son döneminde Halep'ten ayrılarak Vilayet statüsüne yükseltildi. Siverek ise Diyarbekir Vilayeti'ne bağlı bir sancak oldu. Cumhuriyet döneminde vilayetlerin sınırlarının belirlenmesi çerçevesinde Urfa'ya bağlanıncaya kadar Siverek Diyarbakır'a bağlı kaldı. Dolayısıyla idari olarak olduğu gibi sosyo-kültürel olarak da Siverek'in ilişkileri Diyarbakır ile Urfa'dan daha yoğun oldu. Cumhuriyet'e yakın zamanda sancak olmaları nedeniyle Sivereklilerin "il olma" beklenti ve istekleri, başta nüfus olmak üzere bir çok veriyle birlikte, bu tarihsel olguya dayanmaktadır.Siverek'te, ilçe bazında, "aşiretsel" yapı da çok gelişkindir. Siverek'in belli başlı aşîretleri; Bucaklar, Kırvarlar, İzollar,Bablılar, Kejanlar, Karakeçililer, Karahanlılar, Kalenderler vs.Köylerin büyük çoğunluğu aşiret reisleri ve toprak ağalarına aittir. Bu köylerde tam bir self sinyor ilişkisi yaşanmaktadır. Topraksız köylüler köyde ikamet etmelerine karşılık suhre adı altında hiçbir sosyal güvenceye sahip olamadan bedava çalıştırılmaktadır. Bu köylülerin kaldığı evlerin büyük çoğunluğu toprak olup başta yılan ve fare olmak üzere her türlü böceği ihtiva etmektedir.sivereğin elektirik sorunları başta gelmektedir üst yapısı caddelerin bozuk olması sayın siverekli hemşerilerim sivereği il yapmaya ve düzeltmeye çalışalım.Siverek'te her yıl yapılmakta olan "Şire Üzüm Festivali" ve "Geleneksel Karakeçi Bahar Şenlikleri" ilçenin başlıca kültürel etkinliklerindendir.SuruçŞanlıurfa İl’inin 46 km güney batısında yer aliyor. Suriye ile sınırı teşkil eden demiryolu üzerindeki Mürşitpınar Köyü’ne 10 km uzaklıkta olan tarihi bir ilçedir.Suruç halkının tamamı Kürtler'den oluşuyor.

İlkçağın OSRHONE ülkesinin şehirlerinden, ANTHEMUZİA veya BATNEA’nın yerine geçtiği MATF SUHUNH; İpek Şehri’dir. Bir zamanlar, oradaki ileri ziraatın eseri olarak ipekçiliğin çok geliştiği ve sanayinin kurulduğu şehir, bugünün Suruç’udur.Kaynaklarda SERUĞ diye geçen bu şehrin İbrahim Peygamberle ile çok yakın ilişkisi vardır. İbrahim Peygamberin babası Azer, dedesi Nahor’un babası SERUĞ’ dur. Tarihte adı SERUĞ olan bu ilçemiz ile

Page 22: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

İbrahim Peygamberin atası SERUĞ aynı adı taşımaktadır. SERUÇ, bu ilçenin asıl adıdır. Bu yöre, eskiden beri cins at yetiştiriciliği ile meşhurdur. Atların eğeri ile uğraşan ve imal eden kişilere “Saraç” denilmektedir. Suruç bu kelimenin çoğulu olup, İlçenin isminin bu kelimeden geldiği tahmin edilmekte; Saraçlar anlamında, Suruç olarak söylene gelmektedir.M.Ö. Asya’dan göç eden Sümerler, Mezopotamya’da medeniyet kurmuşlardır. Sümerler ve Akadlar, Saruğ Ova’sında Suruç ilçesini BATNA ismi ile anmışlardır. Daha sonra İskit ve Asurlular, Sümerler ve Akadlar’ı ortadan kaldırarak, Suruç’u, “Tepartip” adıyla Birecik İlçesi’ne bağlamışlardır. Sümerler Mezopotamya’da hakimiyetlerini sürdürürken, Mısır’a akın eden Kiksos geçici bir zaman için buraya yerleşmişlerdir. Roma İmparatoru Büyük Konstantin M.S.35. yılında öteki ilçelerle birlikte Suruç’u da Şanlıurfa (Rüha) İline bağlamıştır. Aradan hayli zaman geçtikten sonra Suruç, bu defa da Kudüs Krallığı’na bağlanmıştır. Tarihi eski çağlardan beri bilinen Suruç İlçesi’ni, Romalılardan, İyat Bin Ganem, barış yoluyla almış ve Abbasilere bağlamıştır (M.S.639). O zaman Suruç, Urfa’dan ayrı bir ilçe olduğu için, Urfa’daki Kürt Kavimleri, Araplara karşı gelerek Suruç’u Abbasilerin elinden kurtarmışlardır.Çok eski olan bu şehrin yakınında, siyah taş üzerine yapılmış 1 metre eninde, 2 m uzunluğunda 2 adet aslan heykeli bulunmaktadır. Heykellerin bugün bulunduğu yer, Suruç’a 15 km uzaklıkta olan ve halen Suriye Sınırları içerisinde kalan Rıslantaş Köyü’dür. Ziyaret Köyü’nde meftun bulunan Şeyh Mesleme Bin Name Hicri 466 yılında Suruç’u, haçlılardan kurtarmıştır.Suruç, M.S.1095’te Artuk Oğulları’ndan Sokman’ın eline geçmiş ise de, 6 yıl sonra Urfa Kontu I.Bolvadin’in egemenliği altına girmiştir. M.S. 1090’da Urfa Haçlı Kontu’na (Kudüs Krallığı’na) bağlanmıştır. I. İmadeddin Zengi, 1127 yılında Suruç’u, haçlılardan geri almıştır. Suruç, Timur’un istilasına da uğramıştır. Bölge halkı, istilaya karşı koyduğundan burası Moğollarca yakılıp yıkılmıştır. Kudüs Seferi’ne çıkan Yavuz Sultan Selim 1517 yılında, Suruç’u Osmanlı topraklarına katmıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, Halep Vilayeti’nin Urfa Sancağı’na bağlı bir kasaba durumunda olan Suruç, 1918’de İngilizlerin, 1919’da da Fransızların istilasına uğramıştır. Fakat; Suruç halkı, büyük bir milli mücadele örneği göstererek tarihi şehrini 11 Nisan 1923’te düşmandan kurtarmıştır.Suruç, Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte, 1923 yılında ilçe olmuş ve Şanlıurfa İline bağlanmıştır.ViranşehirŞehrin nüfusu yaklaşık olarak 200.000'dir.1973'te 24.000 olan nüfusu 1990'da 57.461'e, 2000'de 121.382'ye çıkmış, 2007'de 100.929'a düşmüştür. Ve son olarak 200.000 olarak tahmin edilmektedir. Doğuda Kızıltepe'ye 90 km, güneyde Ceylanpınar ilçesine 50 km, batısında Şanlıurfa il merkezine 90 km uzaklıktadır. Viranşehir ile Diyarbakır arasında Karacadağ adında sönmüş volkanik dağ vardır. İlçede yaşayanlar geçimini tarım ve hayvancılık sağlar. Pamuk tarımının yapılmasından sonra çırçır fabrikaları kurulmaya başlanmıştır. Bir un fabrikası bulunmaktadır. Kırmızı mercimeği, sabah etli pilavı, çiğköftesi ve ŞELENGO diye tabir edilen bir salatalık türü ünlüdür. Şelengo Viranşehir ilçesine özgü bir sebzedir. Daha sonraları bu sebzenin tohumu diğer çevre şehirlere yayılmıştır.KÜLTÜR-SANAT

EL SANATLARI

Şanlıurfa'nın geleneksel el sanatları Gümrük Hanı ve çevresindeki tarihi han ve çarşılarda icra edilmektedir. Bu sanatlardan önemli bir kısmı halen yaşatılmaktadır. Bir kısım sanatlar ise fabrikasyon üretime geçilmesi yada talep olmayışı nedeniyle günümüzde terk edilmiş durumdadır.ABACILIKAba, el mekikli cülha tezgâhında deve yününden dokunan ve elbise üzerine giyilen bol bir giysidir. Aba, biçim olarak kürkü andırmaktadır. Erkek ve kadınlar için ayrı modellerde olan bu giysiler günümüzde kullanılmadığından dokunması da terk edilmiştir.

Page 23: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

Harran Kapısı, Kaleboynu, Eyyûbiye mahallelerindeki tezgâhlarda icra edilen bu sanatın en eski ustaları Abacı Mustafa, Abacı İbrahim, Halil Yücetepe, Bakır Yücetepe, Said Baba, Bakır Bostancı, Mehmet Boz ve Mehmet Apaydın'dır.AĞAÇ OYMACILIĞIEvlerdeki ve Şanlıurfa Müzesi'ndeki kapı, pencere, dolap kanatlarına, sandık ve ayna gibi diğer ahşap eserlere bakıldığında ağaç oymacılığın Şanlıurfa'da çok eski ve parlak bir geçmişe sahip olduğu anlaşılmaktadır.Marangozluk sanatı Urfa'da "İnce Neccârlar" ve "Kaba Neccârlar" olmak üzere iki ayrı gruptaki ustalar tarafından sürdürülmektedir. Kaba neccârlar bugünkü Neccâr Pazarı denilen çarşıda halen sanatlarını sürdürmekte, ince Neccârlar ise, Karameydan mevkiinde bugünkü Postanenin yerinde bulunan Halkevi ile Yusuf Paşa Camii arasındaki dükkânlarda çalışırlardı. Buradaki dükkânlar zamanla kapatılmışlardır.Bugün tamamen terk edilmiş olan ağaç oymacılığı sanatından günümüze kalan ve eski Urfa evlerini süsleyen değerli birer tablo güzelliğindeki süslemeli kapı ve pencere kanatlarını, Şanlıurfa Müzesi'nin toplama çalışmaları olumlu sonuçlar vermiş, ata yadigârı bu eserlerin en güzel örnekleri müzede toplanmıştır. BAKIRCILIKUrfa'daki tarihi geçmişi M.Ö. III. VE IV. yy. a kadar eskilere dayanan bakırcılık sanatı 1960'lı yıllara kadar önemini korumuş, Kazancı Pazarı ve Hüseyniye Çarşıları'ndaki dükkânlarda çok sayıda usta tarafından sürdürülmüştür. 1960'lı yıllarda alüminyum, plastik ve daha sonraları çelikten imal edilmiş fabrikasyon türü mutfak gereçlerinin piyasaya hakim olması ile bu sanat önemini yitirmiştir.1950'li yıllarda 100 iş yerinde 300 usta ve kalfa ile sürdürülen bakırcılık sanatı günümüzde 10 işyeri ve 30 civarında usta ile sürdürülmeye çalışılmaktadır.Şanlıurfa bakır işleri "dövme çekiç" tekniğiyle ün salmıştır. Urfalı bakırcı ustalarının bu teknikteki maharetlerinin tartışılmaz olduğu söylenmektedir. Son zamanlarda bazı genç ustalar tarafından "Kabartma Çekiç" tekniğine yönelinerek turistik amaçlı, tarihi yerleri ve özel amblemleri konu alan kabartmalı tepsiler, cezveler yapılmaya başlanmıştır.Eski bakırcı ustalarının büyük bir kısmı Bakırcılık sanatı ile ilgili "Kazancı", "Kalaycı", "Bakır", "Bakırcı", "Örs", "Demirözü" ve "Döğücü" soyadlarını almışlardır.KEÇECİLİKBu tarihi ata sanatı, Şanlıurfa'da Keçeci Pazarı denilen eski çarşıda ve çevresindeki hanlarda sürdürülmektedir.Eyvana serdim keçeNêçe bir ömrüm geçeAcep o gün olur muYarim elime geçe, dizeleriyle Şanlıurfa türkülerine konu olan keçe, çocuk oyunlarına da "Ya şundadır, ya bundadır, keçe külah şunun bunun başındadır" tekerlemesiyle geçmiştir.Fakçı Mustafa, Deveci Abo, Deveci ısa, ısa Karcı adları bilinen ve bugün hayatta olmayan en eski keçeci ustalarıdır. Horasanlı Hacı, Hayati Usta ve Hacı Osman günümüzün yaşlı ustalarıdır.Şanlıurfalı genç keçeci ustalarından Salih Karcı, bu sanatın mucidinin Ebu Said Libabid adında bir zat olduğunu ve keçeyi nasıl icad ettiğini şöyle anlatmaktadır."Ebu Said Libabid bugün bizim yaptığımız gibi keçeciliğin bütün işlemlerini yerine getirmiş, ayakla tepme işleminden sonra açtığı keçenin yünlerinin biribirine kaynaşmadığını ve çabuk dağıldığını görmüş. Tepme süresinin az olduğu kanaaatine vararak tepmeye devam etmiş. Ancak bir daha açtığında yünlerin kaynaşmadığını yeniden gözlemiştir. Tepme işine 40 gün devam eden Ebu Said, yine başaramayınca üzüntüsünden ağlamaya başlamış. Hem ağlayıp hem tepmeye devam ediyormuş. Keçeyi açtığında göz

Page 24: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

yaşlarının düştüğü yerlerdeki yünlerin kaynaştığını büyük bir sevinçle farketmiş ve böylece tepme işlemi sırasında yüne su vermek gerektiğini öğrenmiştir."KÜRKÇÜLÜKHayvan kürklerinin işlenerek giysi haline getirilmesi insanlık tarihinin en eski sanatlarından biridir. Ana rahminde ölen, ya da en fazla 5 aylık iken ölen kuzuların tüylü derilerinden yapılan düz yakalı (yakasız), dış kısmı "Şakaf" denilen siyah kumaşla kaplı aba gibi bolca giysiye Urfa'da Kürk denilmektedir. Urfa'ya has olan bu giysi, Anadolu'da Urfa dışında başka bir yerde yapılmamaktadır. Bilhassa kış aylarında yaşlı ve orta yaşlı kimseler tarafından giyilir. Dükkânlarında camekân bulunmayan esnafın büyük bir kısmı kürklerine sarılarak soğuktan korunmaktadırlar.SARAÇLIK"Kösele" denilen kalın deri ve normal ince deri ile hayvan koşum takımları, kemer, silah kılıfı, mermi kılıfı, çanta gibi avcı gereçlerinin yapıldığı sanata Saraçlık, bu işle uğraşanlara da Saraç denilmektedir.Atçılık ve At'a verilen önem dolayısıyla Saraçlığın eski Türk sanatları arasında önemli bir yeri vardır. Şanlıurfa'da ünlü Arap atlarının yetiştirilmiş olması, saraçlık sanatının önemini arttırmış ve bu sanata büyük ilgi duyulmasına sebep olmuştur.1650 yıllarında Urfa'yı ziyaret eden Evliya Çelebi, Urfa'daki saraçlıktan bahsederek saraçhanesini şu cümlelerle anlatmaktadır: " .... Saraçhanesi İbrahim Halil Irmağı kıyısındadır. Onun için Bağdat serdabı gibi soğuk su ile sulanmış anayolun iki tarafı ma‘mur ve güzel, mevsiminde türlü çiçeklerle süslü olup geçenlerin içini açar. Oralarda bütün bilgi sahiplerinin toplandığı, dinlendiği yerler vardır."Evliya Çelebi'nin sözünü ettiği saraçhânenin yeri kesin olarak bilinmemektedir. Bu sanat, günümüzde Hüseyniye Çarşıları yakınındaki "Saraç Pazarı" denilen çarşıda sürdürülmektedir. Eskiden 1520 dükkânın yer aldığı bu çarşıda günümüzde 34 dükkân bulunmaktadır. Bilhassa At'ın toplum hayatındaki yerini kaybetmiş olması Saraçlık sanatının gerilemesine neden olmuştur.TARAKÇILIKŞanlıurfa'nın geleneksel el sanatlarından olan tarakçılık, günümüzden 5060 yıl öncesine kadar Eski Arasa Hamamı ile Hoca Abdülvahit Camii arasında kalan çarşıdaki 20 kadar dükkânda icra edilirdi. Fabrika türü plastik tarakların imal edilmesiyle önemini yitiren bu sanatın son ustası Şıh Müslüm Özbal'dır.Tarakçı Bakır, Tarakçı Mehmet ve Tarakçı ımam, bu sanatın 3040 yıl öncesinin tanınmış ustalarından idi.Şanlıurfa'da tarak; deve'nin bacak kemiğinden, annep, armut ve iyi cins ceviz ağacından yapılmaktadır.MÜZİK KÜLTÜRÜYerleşim merkezi olarak 11.000 yıllık bir tarihe sahip olan Şanlıurfa, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olup zengin bir kültür birikimine sahiptir. Urfalıların müziğe olan kabiliyetleri ve tutkuları sonucunda, tarihi şehrin şöhretinde müziğin de payı olmuştur.Sıra GeceleriŞanlıurfa'da müziğin gelişmesi, yaygınlaşması, yaşatılması ve yeni eserlerle yeni sanatçıların ortaya çıkışında en önemli faktör “sıra geceleri”, “oda toplanmaları” ve “dağ yatı geceleri”dir.Genellikle kış gecelerinde, birbirine yakın yaş grubundaki arkadaş gruplarının, her hafta bir başka arkadaşın evinde olmak üzere, haftada bir akşam, belirli bir niteliğe ve düzene göre sıra ile yaptıkları toplantılara Şanlıurfa’da "sıra gecesi" denilmektedir. Genç yaşından itibaren sıra gecesine katılan Urfalı, bu gecelerde gelenek ve göreneklerini, müzik kültürünü, toplumsal yaşam kurallarını, saygıyı, hoşgörüyü ve dayanışmayı öğrenmektedir.Adeta "halk konservatuarı" niteliğindeki sıra geceleri, usta-çırak geleneği içerisinde müziğin icra edildiği meşk ortamlarıdır. Enstrüman çalan ve okuyucu kişilerin oluşturduğu “sıralar”da, makam seyri içerisinde sistemli müzik icra edilir. Müziğe ilgi duyan gençler, ustaları dinleyerek müzik bilgisi ve terbiyesini bu gecelerde alırlar. Kulaklar eğitilir, eller eğitilir ve diller eğitilir geceler boyu. Gelenek ve zerafet öğretilir dededen toruna...“Sıra gecesi” adıyla düzenlenen, mizansen televizyon programlarında; sıra gecesi’ndeki sohbet, geleneksel oyunlar ve müzik gibi bölümlerin tamamı yansıtılmadan, sıra gecesinin sadece “müzik faslı”

Page 25: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

bölümü ve çiğköfte sunulmaktadır. Bu nedenle sıra gecesi denildiği zaman, yaygın olarak "müzik gecesi" anlaşılmaktadır. Halbuki müzik, sıra gecesinin sadece bir bölümüdür.Eski bir gelenek olan “dağ gezmeleri ve yatı”ya ise yılın her mevsiminde uzun süreli veya bir-iki geceliğine erkek arkadaş gruplarıyla gidilir. Urfa’nın güneyinde ve batısında yer alan dağlarda bulunan çok sayıdaki mağara bu iş için kullanılır. “Dağ yatı geceleri”nde yemek ve sohbetten sonra sazlar, cümbüşler çalar, gazel, hoyrat ve türküler okunur. Bu “ahenkler”e yaz gecelerinde komşu gruplar gazel, türkü ve hoyratlarla cevap verirler. Heyecanlı, neşeli ve zevkli atışmaların yer aldığı karşılıklı “ahenkler”in sabaha kadar devam ettiği olur.Urfa'da geleneksel müziğin ustalarından Mukim Tahir, Kel Hamza, Damburacı Derviş, Cemil Cankat, Bekçi Bakır, Tenekeci Mahmut, Ahmet Hafız, Kazancı Bedih, Mehmet Özbek, Seyfettin Sucu, Mustafa Savaş, Bakır Karadağlı ve daha sayabileceğimiz birçok müzisyen bu ortamlarda yetişmiş ve ustalık dönemlerinde de gençler kendilerinden istifade etmiştir.Düğünde, esbap gecelerinde, eğlencede, dağ yatılarında, sıra gecelerinde ve arkadaş toplantılarındaki müzik icrasına yedisinden yetmişine kadar hemen hemen her Urfalı’nın katılarak türkü, şarkı, gazel ve hoyrat söyleyebilmesi yörede müziğin yaygın olduğunun göstergesidir.1926 yılında derleme çalışmaları yapmak üzere Dar'ül-Elhan (İstanbul Konservatuarı)'dan Urfa'ya gelen heyette bulunan Ekrem Besim Bey, Urfalı musikişinaslar ve icraları hakkında: ".....Şunu ilave etmek isterim ki, Urfa'da dinlediğimiz zevatın hemen cümlesi, müziğe az çok vakıf insanlardı. Terennüm ettikleri parçaların hangi makamda olduğunu ve seyrini bilerek okuyorlar. Urfalıların sesleri çok temiz ve tizdir. ilk işittiğim vakit erkek sesinin bu kadar yüksek perdelere fennin vesaitinden istifade etmeksizin erişebileceğine hayret ettim" diye yazmaktan kendini alamamıştır.Duyguların, düşüncelerin, sevginin, ıstırabın, mutluluğun ve hayatın diğer özelliklerinin türkülere, hoyratlara, gazellere ince ince işlendiği Urfa Havaları müzik camiasınca ve geniş kitlelerce sevilmekte ve zevkle dinlenmektedir.Türk müziği makamlarının birçoğunu, Şanlıurfa ezgilerinde görmek mümkündür. Makam seyrine göre, sanat değeri yüksek ezgilerin; bağlama, kaval, ud, tambur, kanun ve keman gibi sazlarla icra edildiği müzik meclislerinde türküler yanında şarkılar ve gazeller de icra edilmektedir. Rehâvî, Urfa, Urfa-Mahur ve Kılıçlı makamlarının Urfa ile ilişkili olması ise müziğin yörede ne kadar etkin olduğunu göstermektedir.Sıra gecelerinin yanısıra, 1932-1951 arası “Urfa Halkevi”nde müzik faaliyetlerini yoğun bir şekilde görmekteyiz. 1955-1975 arasında ise “Urfa Musiki Cemiyeti”nde, değerli ustalardan Mahmut Güzelgöz (Tenekeci Mahmut), Karaköprülü İsmail, İzzet Delioğlu (Demir İzzet), Mehmet Şengül, Abdurrahman Savaşan (Camgöz Abe), Neyzen Hafız İsmail Baba (Kıde Hafız), Mehmet Sağlamkol (Kurrik Mahey), İsa Barak, bağlama üstadı Aziz Çekirge ve Ahmet Alaybeyi gibi güzel insanlar yüreklerini açarak, asırlık Urfa türkülerini, gazellerini ve hoyratlarını gençlere öğreterek kültürel mirasın bugünlere gelmesini sağlamışlardır.Kazancı BedihKazancı Bedih lakabıyla tanınan Bedih Yoluk 1929 senesinde Urfa’nın Hekimdede Mahallesi’nde doğar. Culhacılık yapan babası Halil Usta’nın mesleğinden çocukluk yıllarında ilk sanat zevkini alır. Gençlik döneminde, o yıllarda çok değerli bir sanat olan bakırcılık mesleğine Hasan Diyar Usta’nın yanında başlar ve 15 yıl kadar bu mesleği sürdürür. 1960 lı yıllarda belediyede işe girer ve 26 yıl çalışıp emekli olur.1960’tan evvelin Urfa’sında, Dergâh-Balıklıgöl ve Hasan Padişah Camisi’nin arasında yer alan Mecmue’l Bahr denilen yer, yazın ve bahar aylarında dinlenilen, sefa sürülen tarihi bir mekandır. Suların toplandığı yer anlamına gelen Mecmue’l Bahr; yeşillikler ve güller arasına konulmuş kerevitlerde çay, kahve, nargile içen insanların sohbet için buluşma yeriydi. Bazı geceler müzikli toplantılarla fasıllar geçilir; Urfa’nın müzik ustalarından Mukim Tahir, Kel Hamza, Tenekeci Mahmut gibi ustalar bülbül sesleri ve su sesleri arasında burada meşk ederlerdi. Genç yaştaki Bedih ise babasıyla gittiği Mecmue’l Bahr’da gramofondan Hafız Burhan, Safiye Ayla, Hamiyet Yüceses, Müzeyyen Senar gibi ünlü sanatçıları ilgiyle ve hayranlıkla dinlerdi.

Page 26: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

Kazancı Bedih 17 yaşında Necim Şıhe (Şıhmüslüm Görgün) ile gittiği bir sıra gecesinde öylesine etkileyici bir müzik icrasıyla karşılaşır ki, hayatını etkileyen bir gece yaşar. O geceden sonra müzik meşkleri ve sohbetlerine katılmaya devam eden Kazancı Bedih’in müzik merakı artarak devam eder. Bu yıllarda Necim Şıhe kendisine cümbüş ve tambur çalmasını öğretir. Esasen birer meslek sahibi olup özel zevkleri müzik olan ustalardan; Damburacı Derviş, Hacı Nuri Hafız, Hafız Ahmet Uzungöl, Çulha Hafız, Hafız Şükrü Çadırcı, Tenekeci Mahmut’u müzik meclislerinde ilgi ile dinler ve birlikte olur. Özellikle Tenekeci Mahmut Usta’dan aldığı bilgilerle, müzik meclislerinde kendi tavrıyla okudukça dinleyenlerin beğenisini kazanır.Nice bir hasret-i dildâr ile giryân olayımYanayım âteş-i aşkın ile büryân olayımGörmedim gül yüzünü ah ü figân etmedeyimAkıtıp gözyaşımı dert ile nâlân olayımDoğduğu ve yaşadığı yöre kültürünün Kazancı Bedih’in kişiliği üzerinde etkisi büyüktür. Oluşan müzik birikimi ise yorumunun şekillenmesinde etkili olmuştur. Mensup olduğu “soylu kültür kaynağı”ndan birikiminin beslenmiş olması da “arının çevresindeki çiçeklerden yararlanıp bal üretmesi” misalidir.Şanlıurfa'da "Takım" adı verilen belirli gruplar kendi aralarında sıra gezerler ve gecelere katılıp müzik icra ederler. Her takım kendi ustasının veya kurucusunun adı ile söylenir. Mesela; Mukim Tahir'in, Kel Hamza'nın, Tenekeci Mahmut’un, Kazancı Bedih'in, Aziz Çekirge’nin, Fazlı Öztop’un, Mehmet Nacak’ın takımları gibi... Bir süre sonra, arkadaşları Mehmet Çelik, Ali Kanun, Hasan Diyar, Necim Şıh (Şıh Müslüm Görgün), Çırçır Mahe, Nacar Celal ve Mustafa Usta ile bir “takım” oluşturan Bedih Usta’nın sesi yankılanır Urfa semalarında...

Ağarmış saçların bir dağ başında kare dönmüştürO dağın dâmendinde gözlerim enhâre dönmüştür

Toplumun birikiminden beslenen sanatçının, edindiği kültür ve birikim sonucu oluşturduğu eserler toplumu olumlu etkilemektedir. Zaten; “ait olduğu toplumun kültürü, zevki, ruh ahengi, düşünce ve hayat felsefesinden habersiz bir sanatçının veya aydının o insanlara vereceği bir şey yoktur” sözü de bu gerçeği çok güzel ifade etmektedir.Urfa’da mahalli müzik kayıtları ve kahvehanelerBüyük makara teyplerin Urfa’ya gelişinden sonra, arkadaşlarıyla birlikte yüzlerce mahalli banda ses kayıtları yapılır Bedih Usta’nın. Bu bantlarla “müzik kültürü mirasımız” bugünlere kadar taşınarak, kutsal bir görev ifa edilir adeta. 1960’lı yılların nezih mekânları olan Urfa kahvehanelerinde mahalli müzik kayıtlarının bantları zevkle dinlenirdi. 1970’li yıllarda, çocukluk ve okul dönemlerimizde kahvehanelere giremediğimiz için buralarda çalan bantlarda Bedih Usta’nın sesini, kapıda bekleyip heyecanla dinlerdik... Ama şimdi çocuklarımız, Usta’nın vcd’sini bilgisayarda dinliyorlar...Karadan ağa dönüp dersi dilârâ okuruzMekteb-i aşka vardık şimdi elifbâ okuruz....Tenhâ gecelerde beni eyler müteselliBaykuş sesini bülbül-i şeydâya değişmemUrfa'da "Yasin'in Kahvehanesi" denildi mi, akla hemen mahalli müzik bantları gelirdi. Urfa'da kasnak bant çalınan teypler kimsede yok iken, GRUNDIG marka teyple 1965 yılında burada tanışmış meraklılar. Tabi öncelikle Yasin'in müzik merakı bu olguyu oluşturmuş. Müzik icra etmek kadar müzik dinlemeye de düşkün Urfalılar, yıllarca bu tarihi kahvehanede sahibi tarafından kaydedilen mahalli bantları dinleyerek bu ihtiyaçlarını giderirlerdi.Öyle sermestem ki idrak etmezem dünya nedirMen kimem saki olan kimdir mey ü sahba nedir

Page 27: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

Urfalı sanatçıların da sıkça geldiği bu kahvehaneye komşu illerden bant dinlemek için gelip giden müşteriler de olurdu. Burada bantları çalınan mahalli sanatçılar, zamanla bu sayede tanınmış ve meşhur olmuşlardır. Günümüzde televizyonun ve kasetçalarların yaygınlaşması ile bu tarihi kahvehanede bantlardan müzik dinleme zevki de ortadan kalkmış, eski müşteriler de uğramaz olmuşlardır. Bantların çoğu Yasin'in çocukları tarafından arşive kaldırılmıştır.Kazancı Bedih’in “Pir” ve “Ustalık” mertebesiŞanlıurfa’da gazel okuyucularının makam ve edebiyat bilgisine sahip olmaları gerekmektedir. Divan edebiyatının gazel türü şiirleri, müzik meclislerinde çeşitli makamlarda, ustalık gerektiren bir biçimde okunmaktadır. Bu nedenle Urfa’da gazel ve hoyrat okumayı hakkıyla icra edemeyenlere sanatçı gözüyle bakılmaz.Yıllar geçtikçe Kazancı Bedih sıra gecelerindeki kişiliği, güzel sesi ve icrasından dolayı, çıraklıktan kalfalığa; kalfalıktan, ustalığa giden bir yolda “Pir” ve “Bedih Usta” lakabıyla da anılmaya başlar... “Sıra geceleri bir konservatuardır. Hepimiz o okuldan mezun olduk ne güzel. Yüzlerce türküden, gazelden, mayadan, hoyrattan oluşan dağarcığımız oluştu...” diye özetler her şeyi.Kazancı Bedih; Fuzûlî, Nâbî, Nezîhe, Nesîmî, Fehîm, Abdî, Lütfî gibi şairlere ait gazelleri okuyarak yeni kuşağın ilgisini Divan Edebiyatı’na çekmiştir. Seslendirdiği eserleriyle bizlere geleneksel müziğimizden esintiler sunan Pir’in mızrabında ve sesinde duygusal ve dokunaklı bir ifade İle kendine has tavır hakimdir. Urfa müzik hayatında, yörenin özelliklerini de yansıtan, “Kazancı Bedih Tavrı” olarak bir tavır oluşmuştur. Onun tavrını yaşatan oğlu, değerli arkadaşım Naci Yoluk da babası gibi ud çalmakta ve gazel tarzını başarıyla sürdürmektedir.1990’dan sonra, kendisinden bir kuşak sonraki sanatçılardan bağlama üstadı Mehmet Nacak, Abdullah Uyanık, Kazım Çiriş, Abdülkadir Karakuş, Mehmet Öncel, Naci Yoluk, Tahir Gümüş, İmam Karakurt, Kadir Eğlence, Yasin Aslan ile birlikte oluşturdukları “takım”, Urfa gecelerinin ve nezih meclislerin sevilen, sayılan, vazgeçilmez topluluğu olur.Urfa’da herkes tanırdı Kazancı Bedih Usta’yı. Türkiye’de tanınması ise televizyonlarda “mizansen sıra geceleri’nde gazel okudukça nasip oldu... Mahalli ve Ulusal televizyonlarda bir çok programa katıldı. Yüzlerce mahalli banttan sonra İstanbul’daki yapımcılar tarafından profesyonelce hazırlanan 15 kadar kaset ve cd’si yurt içi ve yurt dışında beğeni kazandı. Şanlıurfa’nın tanıtımına büyük katkıları oldu... 2003 yılında yapılan “Kazancı Bedih ve Oğlu” isimli kaset ve Vcd, Müzik geleneğinin babadan-oğula devamının güzel bir örneği olmuştur.Mütevaziliği, içtenliği ve sorulara verdiği samimi cevaplarla, tam olarak izah edemese de, yerinin buralar olmadığını çok iyi biliyordu. 2003 Eylül ayında 76 yaşındayken, Bakırcılar Çarşısı’ndaki mesleğine dönme kararı vermesinin de bir anlamı vardı. Belki de Pir, Nezihe Yaşar’ın;Gül ruhlarını gonca-i zibâya değişmemEndâm-ı dilârânızı tubâyâ değişmemMısralarıyla bunu anlatmaya çalışıyordu. Bazı sanatçıların ekranlarda boy gösterip halk müziği diye saçmalamaları onda burukluk yaratmıştı. Son röportajında, yorulduğunu, kazancılık mesleğini özlediğini, gençlerin yetişmekte olduğunu vurgulayıp dinlenmek istediğini, şöhretin kendisi için önemli olmadığını belirtmişti... Çünkü O halkın gönlünde “Pir”di...Pir, bir önceki kuşağın son temsilciliğini gururla ifa etmiştir. Bugün genç kuşaktan gazel okuyanlar, Kazancı Bedih’ten feyzalıp etkilenmişlerdir. Yeni kuşaktan ise Mehmet Özbek, Mercan Özkan, Halil Sezgin, Halil Altıngöz, Musa Kaldı, Bakır Karadağlı, Mehmet Güzelgöz ve Bekir Çiçek gazel tarzını başarıyla yaşatmaktadırlar.Anadolu’da doğan, adını duymadığımız kimileri; türkülerini, ağıtlarını, gazellerini söyleyip “seslerini” bile bir kayıtla bırakamadan göçüp gittiler bu alemden...Sesi bize yâdigâr kalan Kazancı Bedih’in 60 yıllık müzik hayatında sayısı bilinmeyen kayıtları yapıldı bantlara, cd’lere... Yaşarken çok değerli izler bıraktı arkasında.

Page 28: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

Anadolu’nun zengin kültürünün yok edilmeye çalışıldığı yıllarda, Kazancı Bedih gönlü ve diliyle kutsal miras olarak taşıdığı ezgileri Türkiye’ye hediye edip göçtü sessizce...20 Ocak 2004’te sanat dünyası acı bir haberle sarsıldı. Değerli bir sanatçının, yanına hayat yoldaşını da alarak çıktığı “kahırlı bir yitiklik öyküsü” kaldı geride... “Acaba yaşarken kıymetini bildik mi?” sorusunu sordurdu herkese... Doyumsuz eserlerini bizler de kutsal bir miras gibi geleceğe taşımalıyız... Ruhu şad olsun.Türküler, gazeller, mayalar, uzun havalar bir kez daha öksüz kaldı sevgili dostlar. Çünkü gidenlerin yerini doldurmak öyle kolay değil. Sadece Şanlıurfa’nın değil bütün Türkiye’nin başı sağ olsun...MUTFAK KÜLTÜRÜUrfalılar asırlardan bu yana damak zevkinin en güzel örneklerini veren zengin çeşitte yemeklerle beslenmesini bilmişlerdir. Yöre yemeklerinin l ezzetleri yanı nda besin değerleri de çok yüksektir. Yemek yapma becerisinin yanında yaptıkları yemekleri misafirleriyle paylaşmak geleneği bütün Anadolu insanına mahsus bir özelliktir. Ancak Urfalıların misafir sevme özelliğinin, hiç bir öğün misafirsiz yemeğe oturmayan Hz. İbrahim (A.S.)'dan geldiği söylenmektedir.

Resim 13 Lahmacun"Halil İbrahim Sofrası" herkesçe bilinen bir deyimdir. Urfalılar bugün de misafir ağırlamak ve onlara çeşitli yemekler ikram etmekten büyük zevk duymaktadırlar. Yemek kültürü oldukça zengin olan Şanl ı urfa'da Ayran Şorbası, Hamurlu, Pıt Pıt, Sarı Şorba, Çağala Aşı, Pakla Aşı, Hıttı Bastırması, Soğan Tavası, Su Kabağı, Bütün Balcan, Sarımsak Aşı, Kaburga, İsot Çömleği, Bamya Çömleği, Acır Annaziği, Tatlı Bamya, Erik Tavası, Lolaz Dürmüğü, Saca Basma, Döğmeç, Ekmek Aşı, Kenger Aşı, Semsek, Has (Marul) Dolması, Mimbar, Acır Bastırması, Soğan Tavası, Ağzı Açık, Ağzı Yumuk, Pendirli Ekmek, Elma Aşı, Masluka, Lebeni, Boranı, Kuzu Pilav, Meyhane Pilavı, Pilavı, Baklalı Bulgur Köftesi, Aya Köftesi, Köfteli Erik, Tiritli İçi, Duvaklı Pilav, Üzlemeli Firikli Pilav, Ciğerli Bulgur Pilavı, Mığrıbi Pilav, Basma Lıklıkı Köfte, Dolmalı Köfte, Köfte, Yuvalak, Kıyma, Yumurtalı Köfte, Mercimekli Köfte, Frenkli Köfte, Yağlı Köfte, Etli Kebabı, Kemeli Kebap, Tike Kebabı, Kazan Kebabı, Tepsi Kebabı, Kemeli Tas Kebabı, Balcanlı Kebap,Soğanlı Kebap, Müftehi Tas Kebabı, Frenkli (Domatesli) Kebap, Kemeli Cacık, Bostana, Zeytin Bostanası, Koruk Salatası, Pencer Cacığı, Peynirli Kadayıf, Katmer, Daş Ekmeği, Aşır Aşı, Palıza, Haside, Küncülü Akıt, Kuymak, Zingil, Zerde, Kadı Beyni, Peynirli Helva, Un Bulamacı, Palıza geleneksel yöresel yemekler arasında sayılabilir. Urfalılara iki şeyi zor beğendirisiniz biri müzik diğeri yemek ve tatlılardır.ÇİĞ KÖFTEDövülmüş, macun haline getirilmiş yağsız et, kaynatılmış, kurutulmuş buğdaydan çekilerek elde edilen bulgur ve kurutulup dövülerek az miktarda yağ karışımı ile yapılan kuru İsottan (kırmızı biber) meydana getirilen; ayrıca içinde protein, karbonhidrat, mineral maddeler ve vitaminlerce zengin bir düzine kadar gıda maddesi (domates, salça, soğan, sarımsak, karabiber, tarçın, tuz, ve maydanoz) kullanılarak elle yoğrulan, yenilirken genellikle beraberinde ayran içilen otantik bir Şanlıurfa yemeğidir. Genellikle doyumluk değ il, tadımlık yapılır. Daha çok ikram yemeğidir.Geçmişi Hz. İbrahim (A.S.) peygamber devrine kadar götürülür. Efsaneye göre, Nemrut, şehirdeki yakacakları toplayıp ateş yakmayı yasaklayınca halk ne yapacağını düşünür. Bir avcının vurduğu ceylan etinden, hanımı bugünkü çiğköftenin az karışımlı; et, bulgur ve isottan oluşan ilkel şeklini hazırlar. Kocası beğenir. Bir zaruretten doğan yemeğe 4000 yıl kadar önce böylece başlanır ve geliştirilerek bugünlere

Page 29: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

gelinir. Halen Şanl ı urfa dışındaki bazı illerimizde, hatta Avrupa ve Amerika'da da tanınmış olmakla beraber Şanlıurfa'da yapılana emsal bulmak zordur. Burada malzemesine ve yoğrulmasına çok özen gösterilir. Urfalı bir kadının kıvrak zekâsı ile bulduğu çiğköfte bugün adeta Urfa ile özdeşleşmiştir.

Resim 14 Çiğ KöfteİSOT. (ŞANLIURFAYA ÖZGÜ PUL BİBER)Yeşil ve kırmızıbiberin genel adıdır. Kuru İsot, kırmızıbiberin kurutulup dövüldükten sonra içersine azar azar zeytinyağı katılarak küçük pullar halinde elde edilen bir mamulüdür. Başta çiğköfte olmak üzere yöresel yemeklerin çoğunda kullanılır. Vitaminlerce zengin, iştah açıcı bir biber mahsulüdür. “ŞPB” rumuzu ile patenti alınmış bulunan " Şanlıurfa Pul Biberi " Yurt içinde kullanılmakta, Avrupa ve Amerika'ya ihraç edilmektedir. Biber de bulunan Capcaisin maddesi tıbbın birçok alanında analjezik olarak kullanıldığından Urfa biberi sağlıklı beslenme açısından da önem arz etmektedir.

Resim 15 İsot

EKLER

Ek-1 Çiğköfte Hazırlanışı:

Çiğ köfte, bulgur, kıyılmış et ya da yağda kızarmış yumurta, salça, soğan, maydanoz ve baharatların yoğrulup karıştırılmasına dayanan ve sıkılarak genellikle marul yaprağı ile servis edilen, en çok Urfa Ev Ekmeği ile yenilen Urfa yöresine ait bir yiyecektir. Urfa'nın dışında Adıyaman, Gaziantep, Diyarbakır, Mardin, Adana gibi illerimizde de yöresel farklılıklar gösteren çiğ köfteler yapılır. Çiğ köfte muhteviyatındaki bulgurun şişme özelliğinden dolayı bekletilmeden, tazeyken yenmesi gereken bir besindir. Has çiğ köftede çiğ et vardır ama sağlık bakanlığı artık bunu yasaklamıştır.Çiğ köftenin ilk kez İbrahim peygamberin annesi tarafından, kıtlık döneminde bulgur ve ceylan etini taşla döverek yaptığına inanılır.

Page 30: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

Çok çeşitli çiğ köfte tarifleri olmakla birlikte ölçüler genelde 1 ölçek ince köftelik bulgura 1 ölçek özel hazırlanmış yağsız-sinirsiz et şeklindedir.

Resim 16 Çiğ köfte hazırlanışıMalzemeler - 8 kişilik çiğ köfte için malzemeler4 su bardağı köftelik bulgur500 gram dövülmüş (veya mikserde çekilmiş) yağsız kara et6 yemek kaşığı kuru isot (biber)1 tatlı kaşığı tuz biraz karabiber8-10 adet yeşil soğan1 kuru soğan1 diş sarımsakYarım limonun suyu1 demet maydanoz1 tatlı kaşığı salça

Yoğrulması

“Yeşil soğan ve maydanoz yıkanıp, incecik doğranarak daha sonra karıştırılmak üzere bekletilir. Daha sonra özel olarak yaptırılmış köfte leğenine, tuz, kuru isot (biber) tarçın, karabiber, salça, et, doğranmış kuru soğan ve sarımsak alınarak yoğrulmaya başlanır. İyice karışıca çiğ köftelik bulgur yavaş yavaş alınarak yoğrulmaya devam edilir. Leğendeki malzemeler, çok az suyla yavaş yavaş ama kuvvetlice bastırılarak, bulgur yumuşayıncaya kadar yoğrulur. Kıvamına gelinceye kadar yoğrulan çiğ köfteye daha önce doğranarak hazırlanmış maydanoz ve soğan karışımı eklenir, hafifçe ezilerek toparlanır. Avuç içi halinde sıkım yapılarak tabaklara konulur. Tabağın etrafı marul, salatalık, nane semizotu ve turpla bezenerek servis yapılır.”

Page 31: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

Ek-2 En Meşhur Urfa Türküleri

Urfa'nın Etrafı Dumanlı Dağlar

Urfa’nın etrafı dumanlı dağlarCiğerim yanıyor aney gözlerim ağlarBenim zalim derdim cihanı yakar

Gezme ceylan bu dağlarda seni avlarlarAnandan babandan yardan ayrı koyarlar

Urfa dağlarında gezer bir ceylanYavrusunu kayıbetmiş ağlıyor yamanYarimin derdine bulmadım derman

Gezme ceylan bu dağlarda seni avlarlarAnandan babandan yardan ayrı koyarlar

Ceylan senin gibi yüreğim yaraCihanda derdime aney bulmadım çareBir yavru kaybettim gözleri kara

Gezme ceylan bu dağlarda seni avlarlarAnandan babandan yardan ayrı koyarlar

Urfalıyam Ezelden (1)

Urfalıyam azaldanGoynüm geçmez güzeldenGöynümün gözü çıksınSevmeseydin ezelden

(Bağlantı)Ağam çiğköfte olduPaşam ayranlar dolduVur sazının teline loyBilmem siye ne oldu

Urfa Urfa överlerGüzelleri severlerBizde adet böyledirHem çalar hem söylerler

Page 32: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

Urfalıyam ezelden (2)Göynüm geçmez gözeldenGöynümün gözü çıksınSevmeseydim ezelden

Anam olasan ÖmerBabam olasan ÖmerBensiz kalasan ÖmerYetim olasan Ömer

Urfa bir yana düşerZülüf gerdana düşerBu nasıl baş bağlamakHer gün bir yana düşer

Anam olasan ÖmerBabam olasan ÖmerBensiz kalasan ÖmerYetim olasan Ömer

Urfa dört dağ içindeGülü bardağ içindeUrfayı hak saklasınBir yarım var içinde

Anam olasan ÖmerBabam olasan ÖmerBensiz kalasan ÖmerYetim olasan Ömer

Dağlardan akan sellerDökülür sırma tellerYüreğin daştan mıdırBana acıyor eller

Anam olasan ÖmerBabam olasan ÖmerBensiz kalasan ÖmerYetim olasan Ömer

RESİMLER DİZİNİ

Page 33: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

KELİME DİZİNİ

Page 34: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

TEŞEKKÜRBu raporu hazırlarken aldığım destekten dolayı google, özgür ansiklopedi Vikipedi ye ve kaynaklarda adı geçen web sitelerine teşekkürleri bir borç biliyorum.

Page 35: bilgisayardersi.sitebilgisayardersi.site/.../WORD_ODEVI_2019_TASLAK.docx  · Web viewBu rapor, Bilgisayar dersi uygulaması için hazırlanmış örnek bir uygulamadır. Bu raporda

KAYNAKLAR

Şanlıurfa, http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eanl%C4%B1urfa Şanlıurfa, http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eanl%C4%B1urfa_(il)S. Sabri KÜRKÇÜOĞLU, Şanlıurfa’da Müzik Kültürü, http://www.turkuler.com/yazi/sanliurfa.asp Şanlıurfa’da Yemek Kültürü, http://www.urfakultur.gov.tr/T.C. Şanlıurfa Valiliği, http://www.sanliurfa.gov.tr/ Atatürk Barajı, http://tr.wikipedia.org/wiki/Atat%C3%BCrk_Baraj_G%C3%B6l%C3%BCTürkü Sözleri, http://www.turkudostlari.net