uluslararasi kİŞİlİk ve karakter İnŞÂsinda dİnİn yerİ...

13
ORDU ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ ULUSLARARASI KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ SEMPOZYUMU 10-12 HAZİRAN 2016, ORDU -II- EDİTÖRLER Yavuz Ünal Şevket Pekdemir Yusuf Bahri Gündoğdu Orhan İyibilgin Sait Kar

Upload: others

Post on 25-Jun-2020

22 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ULUSLARARASI KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ ...isamveri.org/pdfdrg/G00217/2016_II/2016_2_IYIBILGINO.pdf · Bakara suresi ikinci âyette Kur’ân’ın muttakîler

ORDU ÜNİVERSİTESİ

İLAHİYAT FAKÜLTESİ

ULUSLARARASI KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ

SEMPOZYUMU

10-12 HAZİRAN 2016, ORDU

-II-

EDİTÖRLERYavuz Ünal

Şevket PekdemirYusuf Bahri Gündoğdu

Orhan İyibilginSait Kar

Page 2: ULUSLARARASI KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ ...isamveri.org/pdfdrg/G00217/2016_II/2016_2_IYIBILGINO.pdf · Bakara suresi ikinci âyette Kur’ân’ın muttakîler

487

MÜSLÜMAN ŞAHSİYETİNİN KORUNMASINDA TAKVÂ KAVRAMI

Orhan İYİBİLGİN(*)

Özet

Takvâ Allah’ın haram kıldıklarını terketmek, farz kıldıklarını yerine getirmektir. Başlangıçta cehennem korkusu veya cennet ümidiyle takvâlı davranışlara yönelen mü’min, Allah’ın rıza-sını ve sevgisini kazanma şevkiyle şüpheli şeylerden uzaklaşır hale gelmektedir. Bir insanın takvâlı olabilmesi için mü’min olması şarttır. İman olmadan yapılan davranışlar takvâ kapsa-mında değerlendirilemez.

İnanan, inandığı gibi yaşayan mü’min bu tutarlılığı ile gerçek müslüman şahsiyetini ortaya koymaktadır. İbadetleri yapma ve yasaklardan kaçınmanın yanında, sözünde durma, sabırlı olma, öfkeyi yenme, bağışlayıcı olma, günahlarda ısrar etmeme, tevbe etme gibi davranışlar da takvâ sahibi mü’minin kişiliğini şekillendirmektedir.

Yapılan ibadetlerin sürekliliği mü’min şahsiyetinin korunmasını sağlar. Aynı zamanda kâmil insan olma konusunda onu yönlendirir.

Muttakî olmak için yapılması ve sakınılması gerekenler Kur’ân ve sünnetle belirlenmiştir. Takvâ mü’minin dilerse yapacağı, dilerse terkedeceği davranışları ifade etmez. Bu nedenle Allah pek çok âyette mü’minlere takvâyı emretmiştir.

Takvâlı davranışlar mü’minin kişiliğini hem oluşturur, hem korur hem de kâmil insana doğru yükseltir. Bu da kendisini Cenâb-ı Hakkın vaadettiği cennete ulaştırır.

Giriş

İnsanı kötülüklerden alıkoyacak, iyiye yöneltecek şey nedir? Sorusunun akla gelen ilk cevabı “din” olmalıdır. Ancak inandığını söyleyen (hatta inancının bazı gereklerini şekilsel olarak yerine getiren) insanlar arasında doğru olmayan davra-nışların görülmesi bir problem olarak karşımıza çıkabiliyor. Bu durumda sorunu dinde mi yoksa dinin müntesibinde mi aramak gerekir?

(*) Yrd. Doç. Dr., Ordu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, [email protected].

Page 3: ULUSLARARASI KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ ...isamveri.org/pdfdrg/G00217/2016_II/2016_2_IYIBILGINO.pdf · Bakara suresi ikinci âyette Kur’ân’ın muttakîler

488

KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ

Dindanlar bakımından takvâ eksikliği -inandığını söylediği değerlerin ha-yata aktarılmaması- dinin kişilik üzerinde olumlu etkisinin tam olarak ortaya çıkmasını engelleyen en temel sebeptir.

Sâlih amel, birr, ihsân gibi kavramlarla ifade edilen iyi işleri yapmaya yö-nelten temel unsurdur takvâ. Dindarların takvâsı ellerinden alınırsa dinin kişi ve günlük hayat üzerindeki olumlu etkileri ortadan kaldırılmış olur.

Peki, bizim Allah’ın rızasını ve hayatımızda doğru, iyi ve güzel davranışları yapmamızı, sorumluluk bilincine sahip olmamızı sağlayacak takvâ nedir?

Takvâ Kelimesinin Sözlük ve Terim Anlamı

mastarından gelmektedir. Bu fiilin وقاية olan fiilin وقي kelimesi, sülâsisi تقوى şeklinde mastarları da vardır. 1 Bir şeyi zarar verecek ve eziyet edecek واقية ,وقياşeylerden korumak,2 bir şeyi, bir şeyden başka birşeyle savmak3 anlamlarına gel-mektedir. İbn Sîde “İttikâ’nın aslı iki şey arasına engel koymaktır. اتقاه بالترس yani “Ondan kalkanla ittikâ etti,” denir. Bu kalkanı kendisiyle başka şey arasına engel yaptı, manasına gelir.” demektedir.4

İzutsu, et-Tibrîzî’nin ittikâyı şöyle tanımladığını ifade ediyor: ”İttika; seninle (A) korktuğun şey (B) arasına, seni (B’den) koruyacak bir engel (C)’yi koyman-dır.” Kısaca ittikâ; bir şey vasıtasıyla kendini savunmadır. Genel durum şöyledir: Bir adam (A) kendisi için tehlikeli, tahripkâr ya da zararlı bir şey (B)’in kendine doğru geldiğini anlar. Bunun üzerine kendisi ile o tehlikeli şey (B) arasına, o şe-yin kendisine gelmesini önleyecek bir engel (C) koyar. Bu fiilin İslam’dan önceki bütün kullanışları, görünüşte ne kadar kompleks olursa olsun bu manaya gelir, bu formülle açıklanabilir.”5

Resulullah’ın (s.a.v.) اتقوا النار ولو بشق تمرة “Bir yarım hurma ile de olsa (sada-ka vererek) kendinizi cehennemden koruyunuz.”6 hadisi de bir şeyi (nefis), başka

1 ez-Zebîdî, Ebü’l-Feyz Muhammed el-Murtazâ b. Muhammed b. Muhammed b. Abdirrezzâk el-Hüseynî, Tâcü’l-Arûs min Cevâhiri’l-Kâmûs, Dâru’l-Hidâye, 40, 226.

2 Râgıb el-İsfahânî, Ebü’l-Kâsım Hüseyn b. Muhammed b. el-Mufaddal, el-Müfredât fî Garîbi’l-Kur’ân, Tahkik: Safvan Adnan ed-Dâvûdî, Dâru’l-Kalem, Beyrut, 881.

3 İbn Faris, Ebu’I-Hüseyin Ahmed, Mu’cemu Makâyîsi’I-Luga, Tahkik: Abdü’s-Selam M -hammed Harun, Dâru’l-Fikr, 1979, c.6, s.131.

4 İbn Side, Ebü’l-Hasen Ali b. İsmail, el-Muhassas, Tahkik: Halil İbrahim Ceffal, Dâru İhyâi Türâsi’l-Arabî, Beyrut, 1996, c.4, s.61.

5 Toshihiko, İzutsu, Kur’an’da Allah ve İnsan, Çeviren: Süleyman Ateş, Yeni Ufuklar Neşriyat, İstanbul, 300.

6 Buhârî, Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl b. İbrâhîm el-Cu’fî, el-Câmi’us-Sahih, Tahkik: M -hammed Zuher b. En-Nasıren-Nasır, Dâru Tavkı’n-Necât, 1. Baskı, 1422, Zekat,9, Müslim, Ebu’l-Huseyn Müslim b. el-Hacâc el-Kuşeyrî, el-Câmiu’s-Sahih,Tahkik: Muhammed Fuat Ab-

Page 4: ULUSLARARASI KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ ...isamveri.org/pdfdrg/G00217/2016_II/2016_2_IYIBILGINO.pdf · Bakara suresi ikinci âyette Kur’ân’ın muttakîler

489

KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ

bir şeyle (yarım hurma da olsa sadaka), başka birşeyden (cehennem) muhafaza etmek anlamına işaret etmektedir.7

İttika, vikâye (korunma)yi kabul etmek, başka bir ifade ile vikâyeye girmek-tir. Vikâye ise aşırı korumacılık, yani acı ve zarar verecek şeylerden sakınıp ken-dini iyice korumak demektir. O halde lügat açısından ittikâ veya onun ismi olan takvâ, kuvvetli bir himayeye girerek korunmak, özetle kendini iyi sakınıp koru-mak demek olur. Bunun gereği olarak korkmak, kaçınmak, sakınmak ve çekin-mek manalarına da kullanılır.8 İsfehâni bazen korku takvâ, takvâ da korku olarak adlandırılır. Bir şey nasıl şartı, şartı da onu gerektirirse bu kullanımlarda da du-rum aynıdır, demektedir.9 Muttakî ismi de aynı mana ile ilgili olarak, takvâ’nın ism-i faili olup, “takvâ ile muttasıf olan kimse” anlamına gelmektedir.

Kur’ân-ı Kerim’de korku manasına el-Havf, el-Haşyet, el-İşfâk, er-Rahbet, el-Feza’, er-Ru’b, el-Vecel, el-Vecs, ve er-Rav’ kelimeleri kullanılmaktadır.10 Takvâ ve ittikâ ise korunmak, sakınmak ve çekinmek manalarına gelip korku ma-nasının verilmesi, insanı korunmaya sakınmaya sevkedecek duygulardan birinin de korku olmasından kaynaklanmaktadır. Bu manada kendisine fenalık yapmaya yeltenen biri karşısında çaresiz kalan kimsenin “Allah’tan kork!” dediğinde kas-dettiği “korkuyu içinde hisset” değil, “yapacağın zulüm karşısında Allah’ın ce-zalandırmasından korktuğun için bu davranıştan vazgeç” demektir. Burda vurgu korku hissene değil onun neticesi olarak kötü davranışı terketmeye yöneliktir.

Kötü ve yanlış davranışları yapmaktan vazgeçme ya da iyi güzel davranış-lara yönelmenin sâiki her zaman korku değildir. Bir çocuğun annesini kıracak davranışları yapmaktan sakınması ona olan sevgisinden veya kalbini kırma kor-kusundan kaynaklanmaktadır.

İnsanı takvâlı davranmaya sevkeden başlangıçta, Allah’ın azabı, cehennem-den korkusu veya cennet ümidi iken, daha sonra sırf Allah’ın rızasını kazanma, kulluk vazifesini yerine getirme, Allah sevgisini kazanma haline gelebilmekte-dir.

تـقون ﴿63﴾ اال ان اولياء الل ال خوف عليهم وال هم حيزنون ﴿62﴾ الذين امنوا وكانوا يـdülbâki, Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, 1996, Beyrut, Zekat 20.

7 İbn Faris, a.y.8 Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, Umut Matbaası, c.1, s. 161.9 Râgıb el-İsfahânî, a.y.10 Bu kelimlerin ayrıntılı manaları için bkz. Gezgin, Galip, Eşanlamlılık bağlamında Kur’an’da

Korku İfade Eden Kelimeler Üzerine Analitik Bir Değerlendirme, İslami Araştırmalar Dergisi, c.16, s.1, sy. 38-62, 2003.

Page 5: ULUSLARARASI KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ ...isamveri.org/pdfdrg/G00217/2016_II/2016_2_IYIBILGINO.pdf · Bakara suresi ikinci âyette Kur’ân’ın muttakîler

490

KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ

“Bilesiniz ki, Allah’ın dostlarına hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyecekler-dir de. Onlar iman etmiş ve Allah’a karşı gelmekten sakınmış olanlardır.” (Yûnus 10/62-63) âyet-i kerimesi de iman ve takvânın kişiye Allah dostu olma özelliğini kazandırarak korku ve üzüntüden kurtulmasını sağlayacağını ifade etmektedir.

Terim olarak takvâ;

“Nefsi günaha götüren şeylerden korumaktır. Bu mahzurlu şeyleri terket-mekle olur ve bazı mübahları terketmekle kemâle erer.”11

“Allah’a taatle onun ukubetinden sakınmak demektir. Bu da işleme ve terk ile ukubete müstahik olunacak şeylerden nefsi korumakla olur.”12

“İnsanın kendisini Allah’ın koruması altına koyarak ahirette zarar ve acı ve-recek şeylerden iyice koruması, diğer bir ifade ile günahlardan sakınması ve iyi-liklere sarılmasıdır.”13

Ömer bin Abdulaziz: “Gündüz oruç tutmak, gece namaz kılmak ve bu ikisini beraber yapmak takvâ değildir. Fakat takvâ Allah’ın haram kıldığını terk etmek, farz kıldığını yerine getirmektir. Kim bundan sonra bir hayırla rızıklanırsa o hayır üstüne hayırdır.” diye takvâyı tarif etmektedir.14

Abdullah b. Mesud takvâyı “İtaat edip isyan etmemek, zikredip unutmamak ve şükredip nankörlük etmemek” diye tanımlamaktadır.15

Tarihi seyri içerisinde takvâ bir zarardan veya tehlikeden kendisiyle korunu-lan şey anlamından, Allah’ın azabından, cehennnemden kendisiyle korunulan ve cenneti, Allah’ın rızasını kazanmak için yapılan şeyler anlamında dönüşmüştür.

Takvâ ile yapılan veya terkedilen davranışlar insanı mü’min vasfını taşıyan bir müslüman haline getirdiği gibi, kâmil insan olma yolunda ilerlemesini ve ol-gunlaşmasını da sağlamaktadır. Bu manada takvâ hem müslüman kimliğini oluş-turan hem de onu koruyan ve yükselten bir özelliğe sahiptir.

Kur’ân’da Muttakînin Temel Özellikleri

Kur’ân-ı Kerim’de muttakîlerin kimler olduğu bazı âyet-i kerimelerde zik-redilmiştir.

11 Râgıb el-İsfahânî, a.g.e.,s. 881.12 Cürcânî, Ebü’l-Hasen Ali b. Muhammed b. Ali Seyyid Şerif, et-Ta’rîfât, Dârü’l-Kütübi’l-

İlmiyye, Beyrut, 1983, 65.13 Elmalılı Hamdi Yazır, a.y.14 Hanbelî, Zeynüddin Abdurrahman b. Ahmed b. Receb. b. Hasan, Câmiu’l-Ulûm ve’l-Hikem,

Tahkik: Şuayb el-Arnut, Müessesetü’r-Risâle, Beyrut, 2001, c.1, s. 254.15 Taberî, Muhammed b. Cerir, Câmiu’l-Beyân an Te’vîli Âyi’l-Kur’an, Tahkik: Ahmed M -

hammed Şakir, Müessestü’r-Risâle, 2000, c.7, s.65.

Page 6: ULUSLARARASI KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ ...isamveri.org/pdfdrg/G00217/2016_II/2016_2_IYIBILGINO.pdf · Bakara suresi ikinci âyette Kur’ân’ın muttakîler

491

KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ

Bakara suresi ikinci âyette Kur’ân’ın muttakîler için, rehber olduğu, onların ilk özelliğinin gayba iman etmek olduğu belirtilmiştir. Yine Bakara suresi 177. âyette Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman edenle-rin muttakîler olduğu ifade edilmiştir. Bir kimsenin muttakî olabilmesi için iman etmiş olması şarttır. İman olmadan yapılan davranışların hiçbiri takvâ kapsamın-da değerlendirilemez. İman, takvâ sahibi olmak için gereklidir. Allah’a ve ahiret gününe inanmayan bir kimsenin cehenemden korunmak veya cennete girmek, Allah’ın rızasını kazanmak gibi bir gayesi olamaz. Buna göre iman, muttakîliğin zorunlu şartıdır.

Aksi takdirde kişi muttakîlerin özelliklerine uygun işleri yapsa da muttakî vasfına sahip olamayacaktır. Münafığın müslümanlarla birlikte namaz kılması, gösteriş için malın harcanması kişiyi muttakî yapmaz. Ancak gayba, görmedik-leri halde Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere inanan mü’min muttakî olabilir. Aslında takvâ yapılan ve sakınılan davranışları kapsa-maktadır. Ama yapılan bu davranışlar iman ile bir değer ve anlam kazandığından iman, takvâ çerçevesinde değerlendirilmektedir.

Bakara suresi 3. âyette imandan sonra namazı ikame etmek zikredilmektedir. Yani dosdoğru, vakitlerinde tam olarak kılmak. Yoksa huşû olmadan yatıp kalk-mak ya da bir vakti kılıp diğerini terketmek insanı muttakî yapmaz. Günde beş vakit huzûru ilâhîde bulunma şuuru kişiyi muttakî vasfına ulaştıran en önemli hu-suslardandır. Namazını ciddiye almayıp gösteriş için kılanlar16 muttakî olamazlar. Namazın sadece bir defa değil günde beş defa sürekli yapılan bir ibadet olması, hastalık, özür gibi durumlarda dahi terkedilememesi, mü’minin kazandığı güzel hasletleri sürdürmesi ve kötülüklere karşı kendini korumasını sağlamaktadır.

Allâhu Teâlâ اء والمنكر لوة تنهى عن الفحش Namaz, insanı hayâsızlıktan…“ ان الصve kötülükten alıkor… “ (Ankebût 29/45) buyurarak namaz ibadetinin hayâlı ve iyilik yapan mü’min karakterini koruduğunu söylemektedir.

Allah’ın kendine rızık olarak verdiklerinden infak, kişiye muttakî vasfını kazandıran bir diğer fiildir. Hem farz olan zekatla hem de ihtiyaç sahiplerinin ihtiyacını gidermek için verdiği sadakayla kişi cimriliğin felaketinden kendini kurtardığı gibi içinde yaşadığı topluma da faydalı olmaktadır. Ancak Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, gösteriş için veren ve verdiğini başa kakan17 da muttakî olamaz.

16 Mâûn 107/5-6.17 Bakara 2/264.

Page 7: ULUSLARARASI KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ ...isamveri.org/pdfdrg/G00217/2016_II/2016_2_IYIBILGINO.pdf · Bakara suresi ikinci âyette Kur’ân’ın muttakîler

492

KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ

Sözünde durma, zorda, darda ve savaş zamanında sabırlı olma18, öfkeyi yen-me, insanları bağışlayıcı olma19, hata yaptığında Allah’ı anıp istiğfar etme, gü-nahta ısrar etmeme20, mal ve canıyla cihat etme21, geceleri az uyuma, seherlerde bağışlanma dileme22, adil olma23 gibi pek çok özellik muttakînin vasıflarından-dır.

Allâhu Teâla’nın, muttakîlere imandan sonra kişinin Allah’a ve topluma kar-şı sorumluluklarını yerine getirmesini sağlayan fiil ve davranışları emretmesi, sadece inandım demekle insanların takvâya ulaşamayacaklarını göstermektedir.

Takvâlı davranışlar mü’minin isterse yapacağı istemezse yapmayacağı şey-ler değildir. Bu nedenle Allâhu Teâlâ pek çok yerde takvâyı emretmiştir.

حق تقاته ول تموتن ال وانت مسلمون ين امنوا اتقوا الل ا اذل ايآ ايه

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa öyle-ce sakının ve siz ancak müslümanlar olarak ölün.” (Âl-i İmrân 3/102)

ؤتكم كفلني من رمحته وجيعل لكم نورا متشون به قوا الل وامنوا برسوله يـ ها الذين امنوا اتـ اي ايـغفر لكم والل غفور رحيم ويـ

“Ey iman edenler; Allah’a karşı gelmekten sakının ve peygamberine iman edin ki, size rahmetinden iki kat pay versin, size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur versin ve sizi bağışlasın. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.” (Hadîd 57/28)

وال سديدا قوا الل وقولوا قـ ها الذين امنوا اتـ اي ايـ

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin.” (Ahzâb 33/70)

Takvâ; mü’minin, Allah’ın emirlerine uyması, yasaklarından kaçınmasıdır. Yani inandığını söylediği şeyleri hayata aktarmasıdır. Tevhid inancı insan haya-tını ve kişiliğini başlı başına değiştiren ve yeniden inşa eden bir süreçtir. Hayatın merkezine kendini veya başka varlıkları değil Allah’ı koyan insan, davranışların-

18 Bakara 2/ 177.19 Âl-i İmrân 3/134.20 Âl-i İmrân 3/135.21 Tevbe 9/44.22 Zâriyât 51/17-18.23 Mâide 5/8.

Page 8: ULUSLARARASI KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ ...isamveri.org/pdfdrg/G00217/2016_II/2016_2_IYIBILGINO.pdf · Bakara suresi ikinci âyette Kur’ân’ın muttakîler

493

KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ

da O’nun emir ve yasaklarına uyarak, O’nun istediği gibi biri olmayı ve karakter özelliklerini ona göre şekillendirmeyi kabul etmiş sayılır.

Sadece inandım demekle muttakî olunmaması, muttakî olabilmek için zik-rettiğimiz fillerin yapılmasının zorunluluğu, bu fiilerin takvâya ulaştırması için imanın gerekliliği, inandığı gibi yaşayan, yaşadığı gibi inanan sağlam karakterli müslüman kimliğinin ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Söylem ve eylem birliği sağlam karakterin temelidir.

خر قال قبل من اال تـ قبل من احدمها ومل يـ تـ رابان فـ راب قـ ين ادم ابحلق اذ قـ با ابـ واتل عليهم نـقبل الل من المتقني تـ ا يـ لنك قال ان تـ القـ

“(Ey Muhammed!) Onlara, Adem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden ka-bul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, ‘Andolsun seni mutlaka öldüreceğim’ demişti. Öteki, ‘Allah ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder’ demişti.” (Mâide 5/27)

Allah’a yaklaşma manasına gelen kurban, ibadet olarak hemen hemen bütün inançlarda mevcuttur. Hz. Adem’in iki oğlu kurban ibadeti ile imtihan edildiğin-de, Allah birinin kurbanını kabul etmiş diğerininkini ise kabul etmemiştir. Kur-banı kabul edilenin sözleriyle Allah Teala ancak muttakîlerin ibadetlerini kabul edeceğini bildirmiştir. Kıskançlık neticesinde kardeşini öldürmekle neticelenen bu olay bize takvânın, ibadetlerin kabulü için gerekli olduğunu göstermektedir.

لوبكم ا يدخل االميان يف قـ ؤمنوا ولكن قولوا اسلمنا ولم قالت االعراب امنا قل مل تـ“Bedevîler ‘İman ettik’ dediler. De ki: ‘İman etmediniz. (Öyle ise, ‘iman

ettik’ demeyin.) ‘Fakat boyun eğdik’ deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi...’” (Hucurât 49/14) âyet-i kerimesinde eski akidelerinden tam olarak kurtulamamış Arapların İslamı kabul etseler de hakiki manada imanın kalplerine yerleşmediği anlaşılmaktadır. Teslim olma ve boyun eğme aşamasıyla hayatlarında ve karak-terlerinde olumlu değişikliğin ilk adımını atmışlardır.

Bu boyun eğme ve teslimiyetin kalpten bir imana ve inanca dönüşmesi ile önkabülün ötesinde içselleştirilmiş ve sindirilmiş bir tevhid inancının ve müslü-man karakterinin temelleri atılmış olmaktadır.

Bu imanın meyvesi olan namaz, zekat, infak, sabır, öfkeyi yutma, hatadan dönme vb. yukarda zikrettiğimiz davranışlar da müslüman kimliğini hem pe-kiştiren hem de kamil insana doğru taşıyan davranışlar haline gelmektedir. Bu

Page 9: ULUSLARARASI KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ ...isamveri.org/pdfdrg/G00217/2016_II/2016_2_IYIBILGINO.pdf · Bakara suresi ikinci âyette Kur’ân’ın muttakîler

494

KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ

davranışların tamamı takvâ kavramıyla ifade edildiğinde kişiyi Allah’ın rızasına kavuşturan, gazabından ve cehenneminden uzaklaştıran, cennete vardıran, so-rumluluk bilincine sahip bir insan haline getirmektedir.

Takvâ kişinin mü’min olmasını sağladığı gibi imanın ve karakterinin kemal noktasına ulaşmasını sağlayacak namaz, hac, zekat gibi ibadetlerle sabırlı olma, öfkeyi yutma, hatadan dönme gibi güzel davranışları ihtiva etmesi sebebiyle müslüman karakterini oluşturan ve yükselten bir kavramdır.

Takvânın üç derecesinden bahsedilmektedir. Bunlar:

Birincisi, Allah’a şirk koşmaktan kaçınmakla iman,

İkincisi, büyük günahlardan ve küçük günahlarda ısrardan kaçınmak ve farz-ları eda etmek,

Üçüncüsü ise kalbinin sırrını Allah’tan meşgul edecek her şeyden kaçınmak ve Allah’a yönelmektir. 24

Kişiyi muttakî yapan çerçeve âyet ve hadislerle belirlenmiştir. İnsanı zirveye taşırken gücünün yetmeyeceği şeyler yüklenmemiş, hevâ ve heveslerine göre de-ğil Allah’ın emirlerine göre yaşaması istenmiştir.

Sağlam karakterli bir müslüman olma ütopik bir ideal olarak değil yaşanan ve yaşanabilir fiillerle hedeflenmiştir.

Enes b. Mâlik’den (R.A) gelen bir rivâyette:

Peygamber Efendimizin nâfile ibadetlerini öğrenmek üzere, sahâbeden üç ki-şilik bir grup, Peygamber hanımlarının evlerine geldiler. Kendilerine Efendimiz’in ibadetleri bildirilince, onlar bunu azımsadılar ve:

– Allah’ın Resûlü nerede biz neredeyiz? Onun geçmişteki ve gelecekteki gü-nahları bağışlanmıştır, dediler. İçlerinden biri:

– Ben ömrümün sonuna kadar, bütün gece uyumaksızın namaz kılacağım, dedi. Bir diğeri:

– Ben de hayatım boyunca gündüzleri oruç tutacağım ve oruçsuz gün geçir-meyeceğim, dedi. Üçüncü sahâbî de:

– Ben de sağ olduğum sürece kadınlardan uzak kalacak, asla evlenmeyece-ğim, diye söz verdi. Bir müddet sonra Peygamberimiz onların yanına geldi ve kendilerine şunları söyledi:

24 Yazır, Muhammed Hamdi, a.g.e., c.1, s.162, Çantay, Hasan Basri, Takvâ, Diyanet İşleri Reisliği 1960 Yıllığı, 1960, s. 65.

Page 10: ULUSLARARASI KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ ...isamveri.org/pdfdrg/G00217/2016_II/2016_2_IYIBILGINO.pdf · Bakara suresi ikinci âyette Kur’ân’ın muttakîler

495

KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ

– “Şöyle şöyle diyen sizler misiniz? Sizi uyarıyorum! Allah’a yemin ederim ki, ben sizin Allah’tan en çok korkanınız ve sakınanızım. Fakat ben bazen oruç tutuyor, bazen tutmuyorum. Gece hem namaz kılıyor, hem de uyuyorum. Kadın-larla da evleniyorum. Benim sünnetimden yüz çeviren kimse benden değildir.”25

Bu hadisi şerif kendi düşüncemize göre bir takvâ anlayışı geliştiremeyecemi-zi, kendimize göre ulaşılamaz ve ütopik bir takvâ kavramı oluşturarak müslüman karakterini inşa eden bu kavramı hayatımızdan uzaklaştırıp ulaşılamaz hale getir-mememiz gerektiğini ortaya koymaktadır.

Aynı zamanda dinin sınırlarını Allah ve Resulü’nün belirlediğini, bunlar ha-ricinde dindarlık adına yeni din anlayışı ihdas etme yetkisinin kimsede bulunma-dığını ifade etmektedir.

Muttakîlerin Mükâfatları

Allâhu Teâlâ muttakîlere dünya ve ahirette pek çok mükâfat vaad etmiştir.26

قوا هار اكلها دائم وظلها تلك عقب الذين اتـ قون جتري من حتتها االنـ مثل اجلنة اليت وعد المتـوعقب الكافرين النار

“Allah’a karşı gelmekten sakınanlara vâdolunan cennetin durumu şudur: Onun içinden ırmaklar akar, yemişleri ve gölgeleri devamlıdır. İşte bu Allah’a karşı gelmekten sakınanların sonudur. İnkâr edenlerin sonu ise ateştir.” (Ra’d 13/35)

Allâhu Teâlâ bu âyet-i kerimede muttakîlere vaad ettiği cenneti tavsifle in-sanları takvâya teşvik etmektedir. Başka âyet-i kerimelerde de cennetin değişik vasıflarını saymakta27, muttakîleri cennete mirasçı kılacağını bildirmektedir. Bu âyet-i kerimelerde muttakîlere takvâları karşılığı cennetin vaadedilmesi, hatta onların cennete mirasçı olmaları, cennete girme ile muttakî olma arasındaki sıkı ilişkiyi ortaya koymaktadır. Hatta;

ال هار وعد الل وقها غرف مبنية جتري من حتتها االنـ هم هلم غرف من فـ قوا ربـ لكن الذين اتـ خيلف الل الميعاد

“Fakat Rabbine karşı gelmekten sakınanlar için (cennette) üst üste yapılmış ve altlarından ırmaklar akan köşkler vardır. Allah gerçek bir vaadde bulunmuştur.

25 Buhârî, Nikah, 1.26 Yûnus 10/64.27 Muhammed 47/15, Meryem 19/62

Page 11: ULUSLARARASI KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ ...isamveri.org/pdfdrg/G00217/2016_II/2016_2_IYIBILGINO.pdf · Bakara suresi ikinci âyette Kur’ân’ın muttakîler

496

KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ

Allah vadinden dönmez.” (Zümer 39/20) âyetinde Allâhu Teâlâ vaadinden dön-meyeceğini hatırlatarak muttakîleri kesinlikle cennete koyacağını vaad etmiştir. Bu her ne kadar muttakîlerden başkası cennete giremez manasına gelmese de cenneti haketmenin yolunun takvâdan geçtiğini ortaya koymaktadır.

Muttakîlere ahirette nimetler vaad olunduğu gibi Allah dostu olma28, Allah’ın sevgisini kazanma29, kâfirlerin hilesinden kurtulma30, her işte kolaylık31, iyiyi kö-tüden ayırma kabiliyeti ve bağışlanma32, Allah’ın merhametine nail olma33 gibi pek çok mükâfat da müjdelenmiştir.34

Dünyevî ve uhrevî vaad ve mükâfatlar mü’minleri muttakî olmaya yön-lendirmektedir. Takvâyla yapılan ameller de kişiyi başka mükâfatlar için değil Allah’ın rızasını ve sevgisini kazanmak için doğru davranışlarda bulunmaya sev-ketmektedir.

Sonuçta takvâ ile yapılan davranışların tamamı kişinin ayağının sabit olma-sını, şeytanın ve nefsin aldatmaları karşısında doğruluktan ayrılmamasını temin etmektedir.

Böylece takvâlı davranışlarla mü’minin şahsiyeti oluşmakta, bu davranışla-rın sürekliliği ile korunmaktadır. Aynı zamanda takvâlı davranışlar merdivende yürüyen misali mü’minin ahlakını yükseltmektedir. Nasıl merdivenin alt basa-makları olmadan yukarı çıkmak mümkün olmazsa, farzların ve haramların gere-ğini yerine getirmeden ve bunlarda sebat etmeden ilerlemek te mümkün olmaz. Takvâ ahirete doğru çıktığımız yolda bindiğimiz geminin hem dümeni hem de rotasının düzenleyicisidir.

Daha hayırlı olan takvâ azığı35, dünya yolculuğumuzda Allah’ın emirleri-ni yerine getirme ve yasaklarından kaçınma konusunda bize güç sağlamaktadır. Aynı zamanda örtünme ve süs için kullandığımız giysilerden daha hayırlı olan takvâ elbisesi36, bizleri günahların pisliklerinden korumakta ruhumuzu iyilik, gü-zellik ve faziletlerle bezemektedir.

28 Câsiye 45/19, Yûnus 10/62-63.29 Âl-i İmrân 3/76, Tevbe 9/4,7.30 Âl-i İmrân 3/120.31 Talâk 65/4.32 Enfâl 8/29.33 A’râf 7/63.34 Muttaki olmanın yararlarının ayrıntısı için bkz. Cebeci, Lutfullah, Kur’an’a Göre Takva, Seha

Neşriyat, 1991, İstanbul, s. 183-216, Karagöz, İsmail, Kur’an’da Takva Kavramı ve Muttaki İnsanın Özellikleri, Diyanet İlmi Dergi, 1995, c. 31., sayı 4, s.57-61.

35 Bakara 2/197.36 A’râf 7/26.

Page 12: ULUSLARARASI KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ ...isamveri.org/pdfdrg/G00217/2016_II/2016_2_IYIBILGINO.pdf · Bakara suresi ikinci âyette Kur’ân’ın muttakîler

497

KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ

Allâhu Teâlâ nimetlerine nankörlük edenlere açlık ve korku elbisesini tattıra-cağını bildirmiştir.37 Yani ya takvâ azığı ile azıklanıp, takvâ elbisesini kuşanarak Rabbinizin rızasını, sevgisini kazanmaya çalışacağız ya da açlık ve korku elbisesi içerisinde hem bu dünyada hem ahirette bocalayacağız.

KAYNAKÇA

Buhârî, Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl b. İbrâhîm el-Cu’fî, el-Câmi’us-Sahih, Tahkik: Muhammed Zuher b. En-Nasıren-Nasır, Dâru Tavkı’n-Necât, 1. Baskı, 1422Cürcânî, Ebü’l-Hasen Ali b. Muhammed b. Ali Seyyid Şerif, et-Ta’rîfât, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1983.

Cebeci Lutfullah, Kur’ân’a Göre Takvâ, Sehan Neşriyat, 1991, İstanbul.

Çantay, Hasan Basri, Takvâ, Diyanet İşleri Reisliği 1960 Yıllığı, 1960.

Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, Umut Matbaası.

ez-Zebîdî, Ebü’l-Feyz Muhammed el-Murtazâ b. Muhammed b. Muhammed b. Abdirrezzâk el-Hüseynî, Tâcü’l-Arûs min Cevâhiri’l-Kâmûs, Dâru’l-Hidâye.

Gezgin, Galip, Eşanlamlılık Bağlamında Kur’ân’da Korku İfade Eden Kelimeler Üzerine Analitik Bir Değerlendirme, İslami Araştırmalar Dergisi, c.16.

Hanbelî, Zeynüddin Abdurrahman b. Ahmed b. Receb. b. Hasan, Câmiu’l-Ulûm ve’l-Hikem, Tahkik: Şuayb el-Arnut, Müessesetü’r-Risâle, Beyrut, 2001.

İbn Faris, Ebu’I-Hüseyin Ahmed, Mu’cemu Makâyîsi’I-Luga, Tahkik: Abdü’s-Selam Muhammed Harun, Dâru’l-Fikr, 1979.

İbn Side, Ebü’l-Hasen Ali b. İsmail, el-Muhassas, Tahkik: Halil İbrahim Ceffal, Dâru İhyâi Türâsi’l-Arabî, Beyrut, 1996.

Karagöz, İsmail, Kur’ân’da Takvâ Kavramı ve Muttakî İnsanın Özellikleri, Diya-net İlmi Dergi, 1995.

Müslim, Ebu’l-Huseyn Müslim b. el-Hacâc el-Kuşeyrî, el-Câmiu’s-Sahih, Tah-kik: Muhammed Fuat Abdülbâki, Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, 1996, Bey-rut.

Râgıb el-İsfahânî, Ebü’l-Kâsım Hüseyn b. Muhammed b. el-Mufaddal, el-Müfredât fî Garîbi’l-Kur’ân, Tahkik: Safvan Adnan ed-Dâvûdî, Dâru’l-Kalem, Beyrut.

37 Nahl 16/112.

Page 13: ULUSLARARASI KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ ...isamveri.org/pdfdrg/G00217/2016_II/2016_2_IYIBILGINO.pdf · Bakara suresi ikinci âyette Kur’ân’ın muttakîler

498

KİŞİLİK VE KARAKTER İNŞÂSINDA DİNİN YERİ

Taberî, Muhammed b. Cerir, Câmiu’l-Beyân an Te’vîli Âyi’l-Kur’ân, Tahkik: Ah-med Muhammed Şakir, Müessestü’r-Risâle, 2000

Toshihiko, İzutsu, Kur’ân’da Allah ve İnsan Çeviren: Süleyman Ateş, Yeni Ufuk-lar Neşriyat, İstanbul.