turk - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d00225/1993_1-2/1993_1-2_buharalie.pdf · zün Çağatay...

18
.. . .. .. .. TURK KU·LTURU XXXI 11-2 Prof. Dr. Oktay ASLANAPA;ya ARMAGAN ANKARA 1995 1993

Upload: others

Post on 12-Jan-2020

10 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: TURK - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00225/1993_1-2/1993_1-2_BUHARALIE.pdf · zün Çağatay lehçesinde de anlamı şöyleQir: "Kabak ·oyunu tüfenk · endazlık etmek, bu

.. . .. .. .. TURK KU·L TURU ARAŞTIRMALARI

Yıl XXXI 11-2

Prof. Dr. Oktay ASLANAPA;ya

ARMAGAN

ANKARA 1995

1993

Page 2: TURK - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00225/1993_1-2/1993_1-2_BUHARALIE.pdf · zün Çağatay lehçesinde de anlamı şöyleQir: "Kabak ·oyunu tüfenk · endazlık etmek, bu

:MISIR TÜRK SULTANLIGI'NDA SÜNNET DÜGÜNÜ TÖRENLERİ

Doç. Dr. Eşref BUHARAI.J*

Sü~net düğ~nü İslami bir gelenelç olrnasına·rağmen diğer müs­lüman topluluklara nazaran Türkler'de daha görk;ernfi k:utlanmak­taydi.

Eski Türkler sünnet düğününe "Oğul toyu" deilerdil. Mısır Türk Sultanlığında şehzadelerin sünnet olması büyük ve gö~tt~rişli · törenlerle kutlanıyordu. Bu ·hususa dair bilgiler, kaynaklarda geniş bir biçimde anlatılmıştır. Şehzadelerin sünnet düğünleri geniş ölçü­de askeri hazırltkiara vesile olurdu. Sultan orduya resmi geçit töreni yaptırır, törende komutanlar ve askerler t~m techizatlı ·olarak sulta-nın önünden geçerlerdi. · ...

Şenliklerin yapıldığı yer Mısır'ın Kahire şehrindeki "Kabak Meydanı" idi Buraya "Sultanın tören "dehlizi" yani tören ötağı ile diğer Ordu mensut?larının çadırları k:urulurdu. Çadırların dizilişine bizzat Sultanın nezaret ettiği de görü\mekteydi. sünnet düğünlerine Sultan, komutanlar, devlet adamları ve askerler yanında geniş-halk kitlesi de katıludı.. Meydanda Kabale . Oyunu, Sü'ngü · yarışması, At koşusu, Kılıçla vonışma vb. müsabakalar düzenlenirdi. Bu Ylll1Şla­ra. başta sul~an olmak üzer~ komutanlar ve askerler katılırdı. Yarışı kazananlar. rütbelerine göre: Sultan tarafından ödüllendirilirlerdi. Kabak'a ok atma, Süngüleşme, at yarışı, kılıçla ve topuzia vuruşma geleneği bir tören gösterisi olarak düğünlerde büyük bir yer tutmak­taydı. Bu gelenek Mısır MernlOk türkordusunda askerliğin bir ge­reği olarak göze çarpıyordu. · fleride üzerinde geniş-çe duracağımız "Kabak Oyunu" Türklerdeki. çok eski bir gel~neğin devamıdır. Bu oyun bize destanda Oğuz. Han'ın verdiği toyda oynanan bir oyunu hatırlatmaktadır. · · ·

* A.Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi 1

Page 3: TURK - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00225/1993_1-2/1993_1-2_BUHARALIE.pdf · zün Çağatay lehçesinde de anlamı şöyleQir: "Kabak ·oyunu tüfenk · endazlık etmek, bu

64. EŞREF BUHARALI

Sultaclar oğulla"nnı sünnet ettiİ-dildennde geleneğe göre, onlar­~a beraber komutan, asker ve yoksullann çocuklarım <la sünnet etti­riyorlardı. Sultanlar sünnet olan çocuklara babalannin rütbe, mevki (Orun) lerine göre armağan veriyorlardı . . Sünnet ettirdilcleri yoksul

· çoGuklara ise daha çok hediy~ verdiklerini görüyönıZ. Mesela Sul­tan Baybars (1260-1277), oğlu Melik Said Berk'e ile beraber pelç çok komutan ve asker çocuğunu sünnet ettirmiş, bu çocuklara· baba: larının rütbelerine göre birer takım elbise arıiıağan· etmiştif. Bunla-­nn dışında avamdan 1645 çocuğu da sünnet ettirmiş, bunlara, birer · takım elbise birer koyun ·ve yüzer dirhem ilisan etmiştir. Bu düğün­lerde sadalça vermek; .köle azat etmek bir gelenek halini almıştı. Yi-

. ne bu düğünlerde Sultanlar büyük ziyafetler veriyor ve sofrayı eski Türk töresine göre yağrnalattınyorlardı. ·

Sultan Baybars'ın oğlu Melik Said Berke'nin sünnet düğünü: Makrizi'nin anlatlığına gôr~. Sultan Baybars'ın oğlu Melik Said Berke'yi sünnet ettireceğine dair gönderdiği ferman, .17 Ramazan 662(1263) Pazartesi günü, emirlerin, kadıların ve fakihlerin bir ara­ya geldikleri mecliste. okunmuş, bunqari sonra da sünnet düğünü­nün hazırlıklarına geçilmiştir. Bu toy münasebetiyle Sultan, asker- · terin silah ve .savaş aletleriyle, tamtechizatlı olarak, geçit merasimi için hazır olmaları~ eınretmi§tir. ' - ·

· .Geçit Merasimi: Zilkade ayının birinci günü .gü.neşin doğuşuyla birlikte Sultan Baybars, yarunda Divanı Ceyş2 yani askeri divan bu­lunduğu halde, Darü'l-ad13 yakınında- kurulan tahtına otUrarak Or­du'ya bit gecit tör~ni yaptırmişnr. Tarihçi Makrizi, törene katılan

· asker sayısının dü'nyayı .dolduracak kadar çok olduğunu söylemek­tedir. Emirler zırh giyip diğer savaş ~etlefİDİ de yanlarına alarak, · tam techizatlı bir şekilde4,Tulblarının5 yani birlikl~rinin başında ha­rekete geçmişlerdir. Bu birliklerle beraber savaş techizatıyla bera- · ber yüklenmiş' olan yedek atları da çekiliyordu. O gün Sultan, as-

. kerlerin istisnasız olarak .savaş sembolleriyle bu geçiş merasimine katılmalanni emretmiştir. Askerler önce beşer beşer daha sonia onar onar Sultanın önünden geçmeye başlamışlardır. Kaynağın ifa- . desine. göre, Sultanın önünden geçen askerin h~ddi hesabı yoktu. Askerler KrMe kapısından geçerek Cebelü'l-ahme.r tarafında. olan Nasr .Kapısından Çıkıyorlardı. Oradan da dehliz .(Otağ)in kuruldtJğu . .

· "Bayram - Meydanİna" (Kabak Meydam)6 gelip ' bekliyorlardı. Ak-. şam güneşin batışına doğrtı. Sultan Baybars, ak kaftamm giymiş olarak maiyyetinde az sayıda silahdar ve hassa kuvetiyle atlara bin­. mişlerdir. Ardından Sultan, sı.:ı;-a halind~ dizilep. ve hazır Qlda bekli-

Page 4: TURK - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00225/1993_1-2/1993_1-2_BUHARALIE.pdf · zün Çağatay lehçesinde de anlamı şöyleQir: "Kabak ·oyunu tüfenk · endazlık etmek, bu

MISIR TÜRK SUL TANLIGI'NDA SÜNNET DÜGÜN(İ TÖRENLERİ 65

yen zırhlı ?Skerleri denetleyip,- aralanndan geçerek, Kabak Meyda­nın'da kurulmuş olan otağ'a geldi. Atından inen Sultan, Çadırlan dü-

·. zene soktu. Akşam olunca da K~l'atülcebel'e7 geri döndü. Daha sonra askerler oyunlada ilgilenıneye başladılar. At göğüslüklerini (kömüldürük) püsküllerle süsleyip· kumaşma ay · şeklinde altın ve gümüş pullar işlenmiş savaş eğ~rlerini atlannın .üzerine koydular. Aynca Hitai Atlas8 kumaşdan mamul eğer örtülerini de üzerine yer-

. leştirdiler. Sultan göz kanıaştıncı ve görlçemli bir görünüm arz eden alayıyla, Kal'atülcebel'den-aynlarak KabakMeydanına geldi. . Bu arada yedekatlan da önünde çekiliyordu9. · ·

MakriZi'nin verdiği bu bilgilerden anlaşıldıına gÖre Sultan Bay-. bars'ın ordusu çok kalabalık olup, aym zamanda iyi teŞkil_atlandınl­mış ve çok iyi silahlarla donatılmıştır. Resmi merasime katılan as- · kerlerin son derece süslü, debdebeli ve ihtişam verici oldUklan görülmektedir. Diğer bir husus ise düğünün başlamasıyla Kabak Meydaıiında Otağ'ın kurulmuş olmasıdır. Ancak bu· görkemli otağ'ı, Sultan ~aybarş'ın büyük savaş .otağından ayirmak gerekir. Türk ta­rihçisi Ibn- Tann Berdi Mısır türk Sultanlanmn otağlanndan söz açarken şeyle der: «Sultanın büyük 4eğirnıj otağı sultan'a ait olup, yüz parça değirmi' çadırdan meydana gelir. Bu otağ sultanın tören- · lerde kurduğu değirmi otağdan farklıdır" 10 Bu otağla birlikte civa­nnda kurulan sultamn maiyyetine ve askerlere ait çadırlar, adeta bir ordugahı andırmaktay dı. Sultan Baybars'ın giy di ği Ak K~ da il­gi çekicidir. Bilindiği üzere Beyaz at ile beyaz elbise Hunlar ile Çingiz devletinde bir komutanlık üniforması idi11 • Çadırların bizzat

· sultan tarafından ~üzene so1rulması, p'Orotokola verilen önemi gös.­, terir. Anlaşılan buradaki uygulama oru~ yani mevkii ve rütbey~ gö­

re yapıl~ştır.

Yarışların başlaması: Bu "düğünde.çeşitli yarışlar düzenlenmiş­tir. Müsabakalara sultanııi da katlıdığını- göiiiyoruz. Bu yarıŞiann il- . ki "Atlı süngü · yarışması" olmuştUr. Makrizi'nin naklettiğine göre sabahın erken saatlerinde Sultan B-aybars ile emirler atl~narak, sün­güleşme oyununu başlatmışlardıf. Daha sonra Müfande12, Bahriy­ye13, Zahiriy'ye14, Halka yani Iktalı askerler vb. atlı olarak süngülü mücadeleye girmişlerdir15•• Burada yarışı kazananların sultan tara­fından hilatlandınldıklarına dair "Qir kayıt buluhmuyorsa_ da bu ya­

· rış~a .başarıJı olaniann ödüllendirildiğini_ s(;>yleyebiliriz. lleride du­racağımız Sultari Baybars'ın oğlu Şehzade Necmeddin Hıdfr'ı~ sünnet düğününde "atlı süng!i yarışları" düzenlenmiş ve-müsabaka­yi kazananlar sultan Baybars tarafından ödül.lendirilniişlerdir.

Page 5: TURK - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00225/1993_1-2/1993_1-2_BUHARALIE.pdf · zün Çağatay lehçesinde de anlamı şöyleQir: "Kabak ·oyunu tüfenk · endazlık etmek, bu

66 EŞREF BUHARALI ·

Tıpkı destanlarda olduğu gibi bu düğünde de yapılan süngü ile mücadele adeta bir savaş sahnesini andırrnaktadır. Manas· destanın­da da "yaya süngü yarışları" geçmektedir. Bu destanda" kafırl.er ile müslümanlar arasında savaş başlar. Bundan spQra da savaş yerine" yaya süngü yarışlari" ile güreşler başlar. Manas'ın kazandığı bu ya­rışmalar, adeta bir savaş gibi idi 16•

Kabak Oyunu,: Kabak sözü Türkçe bir kelime 9lup bal 'kabağı anlarnma gelmektedir. Ebu Hayyan, sözlüğünde "Kabak ... deyimini şöyle açıklamaktadır: "Ok a.tışına hedef olan alet (kabak)" 17• Bu sö­zün Çağatay lehçesinde de anlamı şöyleQir: "Kabak ·oyunu tüfenk · endazlık etmek, bu toy ve düğünlerde meşhurdur" 18• Görülüyor ki burada da nişan olan Kabak'a okla değil tüfekle atış yapılmaktadır.

Kabak Oyunu hakkında Makrizi ile İbn Tanrı Berdi çok kıy­metli bilgiler vermektedirler. Makrizi bu oyun ile aJ.akalı olarak şu ma.lumatı aktarmakta~ır; Çok yüksek bir ağaç (direk) boş bir saha-

. ya dikilir, tepesine de ahşaptan yapılmış bir çember yerleştirilir. Okçular, at sürerek direğin tepesindeki çembere ok atarlardı. Taki Ok çemberin içinden geçip ,orada :bulu.n~ıi hedefe isabet etsin. Bunu bir okçuluk talimi olarak icra ederler ve bu pyunun adı Türk dilinde · "Kabak" olarak ifade olunur19• İbn Tann Berdi de bu oyunu ayrıntı­lı bir biçimd.e anlatmaktadır: Bir uzun sırık üzerine yani tepesine al­tın veya gfimüşten mamul bir "Kabak" yerleştirilir. Kal;>ak'ın içine de bir güvercin kuşu J<oyulur. Daha sonra okçu .at üzerinde harekete geçer ve hedefe ok fırlatmaya başlar. Şayet oku isabet ettirir ve gü.:. vercini uçurmayı başarırsa hem Kabak'ı alır ve hemde layık olduğu ıiil.atla ödüllendirilirdi2o. · \

Bize.göre her iki müellifin izahları birbirini tamamlar ve aydın- . latır bir drumdadırlar. Makrizi'nin "Kabak"ı tasvirinden anlaşılaca,­ğr üzere, yere dikilen direk ve tepesine .. yerleştirilen. çember ahşap- . tandır. Ok çemberi geçtikten sonra hedefe isab~t etmektedir._Fakat bu hedefin ne olduğunu açıkca belirtmemiştir. Ibn Tanrı Berdi 'ise konuya aç~ık getirmiş ve hedefın mahJ.yeti hakkında yukarıda kaydedildiği gibi izahlarda bulunmuştur. Oyle anlaşılıyor ki atılan oklar direğin t~pesindeki çemberden geçtikt~n sonra altın veya gü­·müşten mamul olan "Kabak'a isabet etmekte ve böylece güvercj.n Qe 1,1çmaktadır. · · · . · · · \ .

Sultan Baybars'ın oğlu Melik Said Berke'nin Sünnet düğünün­de· düzenlenen en önemli müsabakalardan biri de "Kabak oyunu"

Page 6: TURK - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00225/1993_1-2/1993_1-2_BUHARALIE.pdf · zün Çağatay lehçesinde de anlamı şöyleQir: "Kabak ·oyunu tüfenk · endazlık etmek, bu

MİSIR TÜRK SULTANLIGI'NDA SÜNNET DÜGÜNÜ TÖRENLERİ 67

· olmuştur. Günün erken saatlerinde başlıyan "Atlı süngü yarışlan" · t:aiİlamlandıktan sonra Sultan· Baybars-namazını kılmış, ardından da bir ziyafet vermiştir. Yemekten hemen sonra önd.e yedek atları ol­duğu halde sultan ve askerlerin Kabak Meydanına inmeleriyle ya~ rışçılar, at sürerek Kabak'a . ok . atmaya başlamışlardır. B aybars ya­rışçıları · teşvik etmiş, ·başarılı olanlan da mükafatlandırrrpştır .. Sultan Baybars oıcta Kabak'ı vuran emirlere binit takımıyla birlikte

· kendi yedek atlarından birini, müfande ve diğer askerlere ise birer hilat vereceğini va'detmiştif2 1 • ·

Mısır Türk Sultanlığında tertiplenen Kabak Oyunu Oğuz desta­nında geçen motiflerle büyük bir benzerlik göstermektedir. Nitekim Oğuz Kağan destanında:" .. Gün Han, Oğuz Han'J!l yaptırdığı altın evi diktirdi (Bu Otağın).sağ yanına altı~ çadır (Orge) ve sol yanı­na da altı kara çadır diktifdi: Sağ tarafta Kıi"k kulaç yüksekliğinde bir direk diktirdi. Bunun başına da bit altıiı tavuk bağlatt~. Sol tara:.. fa da kırk kulaçlık bir direk diktirdi. Bunun baŞına da bir gümüş ta- · vuk bağlattı. Han'ın yarlığı ile, Bozok oğulları ile beyleri altın tavu­ğu; üç-ok ile beyleri ·de gümüş tavuğu, at sürerek( okla) vurup indirdiler vuran kişilere çok hediyeler verildi.

Gün- Han da atası gibi yaptı. 900 at, 90.000 koyun kestirdi (öl­türdi). Deriden yapılmış 9 havuza rakı(arak:) doldurttu. 90 deri ha­vuza da kıiİıız saldırdı. 40 gün 4o gece yiyip içip eğlendiler"22 •.

Uygurca Oğuz destanına göre bu toy ve atış talimlerini Oğuz­Han yaptırıiııştır: "Oğuz Kağan, büyük bir kurultay topladı. Beyle­rini (nök;er), hallçım (il-kün) yarlık verip ç~ğırdı. Herkes geldi. Da­mşıp konuşup (kengeşip) oturdular. Oğuz-Kağan, büyük bir ordu­gah ·(kurdurdu) ... Sağ yanına kırk kulaç .bir direk(Iğaç) diktirdi. Ustüne· bir altırt tavuk koydurdu. Altw.a bir ak koyun bağladı. Sol

· yanına kırk kul~ç bir direk diktirdi. Ustüne gümüş bir tavuk koy­durdu. Dibi.~e bir kara koyun bağlattı. Sağ yanda Boz-ok'lar oturdu. Sol yanda Uç-Ok'lar oturdu. Kırk güiı, kırk gece yediler, içtiler ve

. b Id 1 "23 . . sevınç u u ar.... .

Törene Yabancı Elçilerin Kaiilması: Bu · muht.eşem töreni gör­mek için Sultan Baybars, Kahire'de bulunan elçileri davet etti. Me­sela bu elçiler ~asında Altın Orç:lu. hiiküıiıdarı Berke-Han'ın elçileri ile Yafa Veziri de bulunuyordu .. Elçiler Suıtanın yanında· durup as- . · kerlerin faaliyet ve isabetli atışlarım. ~p ettiler. Onlar Sultilnın çok önem verdiği bu merasime, a&kerlerin çokluğunu, kıyafetleri- .

Page 7: TURK - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00225/1993_1-2/1993_1-2_BUHARALIE.pdf · zün Çağatay lehçesinde de anlamı şöyleQir: "Kabak ·oyunu tüfenk · endazlık etmek, bu

68 EŞREFB~ı ·

· nin ihtişamıru, su varllerin azametini v~ atlaİm .güze~iğini hayran- . lıkla seyrittiler. Elçileri hayrete düşüren oyunlar günlerce devam et­ti24.

Armağanlar Verilmesi: Sultan ayın dokuzuncu günü MeUklere, · emirlere, bahriyye memlfiklerine, haciplere, Ilctah askerlere, din · adamlanna, vezirlere, kadılara ve saray memurlanna hilaf verdi.

Onlar da p.ilatlanıiı giyip Sultanın huzuruna çıktılar. O günün geri· kalan süresinde de yarışiara devarn edildL Bu sırada elçiler askerler hakkında bu törene. katılanlann sad~ce Mısır ve Şam askerlerimi ol­duğu~l:l ~ordular. Aldıkları cevap şöyle ~di: Bup.lai yalnız MısiJ as­kendir. Iskenderiyye, Diınyat, Reşit, Kavs ve .diğer bölgelerdeki as­kerler bu törene · katılrnaınışlardır. Bu cevap karşısında elçilerin hayreti artrnıştu-25• · . .

·sultan Baybars'm Oğlu. Şehzade M elik SaiiBerke'nin Sünneti: Sultan ayın onunda Kal'atül.cebel de büyük bir ziyafet verdi. Oğlu Melik Sai4-Berke'yle sünnet olınak . Uzere çocuğu olan emir, asker ve re<!yadap. oian kimselere çpcuklaruu Kaleye getirmelerini emret­ti. ~-öylece sarayda Melik Said Berke v_tp hizmetinde bulunan Melik ve U mera çocukları hazır bulundular. 'Once M~lik Said Berke sün- . net edildi. Daha· sonr;ı sırasıyla Atabeg emir Izzeddin el-Hil.U'nin oğlu, emir Şemseddin Sungur el-Aşgar et-rumi'in oğlu, Emir Sey- · feddin Sekiz'in oğlu, Hüsaıneddin Berke Han'ın oğlu, Musul Sahibi · Melikül-Mücahid'iı,ı ·oğlu, Kerak Sahibi el-Melikül.:Mugis'in üç oğ-; lu, Fahreddin el-Humsi'nın oğl~ ve diğer ümeia, asker ve a\iaın ço­cukları da sünnet edildi. Sultan Baybars ümera ve 'havasın hediye takdim· etmelerini yas akladı. B.öylece hiç bir ha vas kati surette he­diye takdiın edemedi·. Burada. eı:ni.İ ve ileri gelen şahsiyetleriiı ço­cuklaq dışında avamdan 1645 çocuk da sünnet edildi. Sultan B.ay­bars ümera ve ileri gelenlerin çoc~anna, babalanna rütbelerine .. -göre birer takı..qı elbise, avaın çpcuklarına ise birer takım elbise ile b~r~ber birer koyun ve yüzer dirhem ilisan etf:i. Bu toy Kalt:de 7 gün devarn etti. Melik Said Berke Havş'dan2~ atilla bindi gulamlar altın gaşiyelerle önünde oynadılar. Bütün ümerai Mukaddiıninİer27-

. yanında. yaya olarak yürüdüler -ye harem dairesme vas~ oldular28•

Sultan Baybars'ın Oğlu Şehzade Hıdır'ın Sünnet-Düğünü: Ya­nşların yapılınası için hazırlıkların başlaması: Makrizi'nin anlattığı- · na göre }:1.672(1273) yılı, Ramazan ayıhın pazartesi günü. Sultan Baybars, askerlerine ·"Kab~ Oyunu" ve ok atışiarına h~ır olınala­nnı emr~tti . . Sultan Karatülcebel'in aşağısında bulunan Kara Mey- ·

Page 8: TURK - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00225/1993_1-2/1993_1-2_BUHARALIE.pdf · zün Çağatay lehçesinde de anlamı şöyleQir: "Kabak ·oyunu tüfenk · endazlık etmek, bu

. . .

MISIR TÜRK SULTANLIGI'NDA SÜNNET DÜGÜNÜ TÖRENLERİ 69

danını (Kabak Meydanı) oyunlar içitı düzeltilmesini emretmiş, fa­kat havanın çok sıcak olması sepebiyle oı:uçlulara merhamet ederek başlatılan çalışmaları durdurmuştlir. Bu arada Tanrının lutfiyle iki ·

. gece bir gün yağmur yağdıktan sonra hav~ın güzelleşmesiyle saha oyunlara elverişli hale gelmiştir. . . . . .

Yimşlann Başlaması: 26 Ramazan perşembe günü Sultan Bay~ . bars Meydanda - oyunları . başlatmış ve aşırı izdihama mani olmak · ·için de heron- atlıdan ikisinin, limerai Mukaddirninlerden birer kişi- ·

nin ·müsabakalara · katılmasını istemiştir. Gösteriye katılanlar çok · ·güzel ola.n savaş üniformalarını giyip .son derece görkemli ve göz alıcı bir güzellikle atıarına binmişlerdir; · · · ·

- ·· Süngüleşme Oyunu: Sultan Baybars binlerce kiŞiden · meydana · gelen hassa kuvveti ile beraber memlfikluların başında .ata binmiş

ve' süngüleşme oyununu başlatmıştır. yarış sonunda baş"arilı. olanlar yine Sul~n tarafından ödüllendirilmişlerdir. ·

At Koşusu: Sultan Baybars; özellikle hassa memlfiklerini inti7" . zamlı bir düzene ·sokttik.tan sonra_ kendisi de başlarında olduğu hal­de tıpkı deniz dalgası gibi birden hareket geçmiş ve böylece seyir­

. cilere görkemli bir gösteri .seyrettirilmiştir.

· Kabak Oyunu: At koşusundan sonra Kabak Oyunu tertiplen­miştir, Anlatıldığıİla göre, önce· Sultan Baybars, yayını alır ve he­~efteki Kabak'a ok atmaya başlar Daha sollİ'a ask;erler de harekete geçip Kab'ak'a ok; fırlatm~ya başlarlar. Sultan hedefi vuran Müfan­de; Iktalı askerlere, Bahriyye el-salihiye29. ve diğer askerlere sincap · kürlçünden yapılmış birer boğultak30, emjrlere ise altınli ve gümüş­lü binit takırnıyla donaiunış .kendi ahır ·atıarından biı:er adet b,ediye vermiştir. Böylece o giliılerde süngüleşme, Kabak'a ok atma, deb­busla3.I (topuz) Vııruşm~ ve kıllç oyunları sabahın erk~n saatlerin­den 'itibaren akşama kadar . devam ediyordu. Bu yarışlarda başarılı olanlar Sultan rütbeleriııe göre dorian.n,.ış_ at ve boğu~taklada ödül-lendjriyo~du. ·

· _KılıÇla Vuruşma: Sultan Baybars her gösteride yaptığı gibi bu­rada da. atın üzerinde kılıcını çekmesiyle, atıarına biiimiş olan hassa memlukleq de derhal kılıçlarını çektiler. O ve hassa meınlfikleri hep birliktd. tıpkı tek kişi gibi hamle edip kılıçla vuruşmaya- başladı­lar. Bu suretle seyirciler korkunç ve· acayip bir gösteri seyretmiş ol-dular." · · ·

Page 9: TURK - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00225/1993_1-2/1993_1-2_BUHARALIE.pdf · zün Çağatay lehçesinde de anlamı şöyleQir: "Kabak ·oyunu tüfenk · endazlık etmek, bu

70 EŞREF BUHARALI

Sultanın Elbiseler Hediye Etmesi: Baybars, Meli.klerin ·çocuk­lan, vezir, büyük ve küçük rüt~eli" emirler, Müfaride askerleri, Mu­kaddemü'l-ha]Jca32 ,Mukaddemü '1-bahriyye el:.salihiye Mukaddemü'l

· Memalik Zahiriye el-bahriyy'e, görevliler, "Sultanın hizmetinde bu­lunan çomak taşıyanlar, doğancılar, sultanın özel katipleri, herkes rütbesine göre ve layık olduğu hediyelerle taltif edildiler. Aynca Sultan kadılara, imamlara, hazinedarlara ve bütün va'lilere de hedi­yeler ilisan etti.

Sultanın Huzuruna ·Çıkmiı.: Ramazan ayının 28. paiar güntl sa-. bahın erken saatlerinde Sultan Baybars'ın ihs·anına nail olan asker,

sivil ve. din ~damlan son derece süslü ve göz alıcı hilatlarını giyip başlarına zerkeşli külüteleri33 takarak huzura çıkmışlardır yer öp­tükten sorira günün geri kalan kısmında da müsabakalara devam et­mişlerdir. Bu ara9a ilisanlar dağıtılıyor sofralar kuruluyor, sadaka­lar veriliyor ve köleler azad ediliyordu. Şevval hilalinin görünmesi üzeöne devlet adamlan üzerlerinde hilatlaİl. olduğU halde · tebrik için .sultanın katına çıktılar.

Sultan Baybars'ın'Verdiği Büyük Umumi Ziyafet (Toy) ve Sof­ranın Y ağmalan1J?ilsı: Sultan namazını otağ'da kılmak üzere salta­nat şian34 ile yola çıktı. Narriazdan sonra kaleye geri dÖndü. Sa~ ray'da düzenlediği büyük toyda sofraya devlet adamlan ile oturup, . yemek ye~li. Daha sonra s?fra yoksullar tarafından ya~al~dı35 ..

Ebu Hayyan'ın _ sözlüğünde ~·yağma" sözü "sofra" ve "yağma et-· me" anlamında kaydedilmiştif36• Kaşgarlı Mahmud yağma sofrasını · "Kençliyü" sözü ile ifade etmiş ve bu sözün bayramlarda ve hü­kümdarlann düğünlerinde otuz arşın yüksekliğinde minare gibi yağma edilmek üzere yapılmış bir sofradir demektedif37• Türk hü.:. kümdarlarının, . Oğuz töresine ve onun tayin ettiği h~kuki esaslara görebeylereve devlet adamlarına, halka umumi ziyafet vermeleri ve bu sırada sofra ve saray eşyasını yağma ettirme}eri babalık vazi­fesinin gereği bir an'ane idi. Bund~ dolayıdır ki Iranlılar hakanla­no bu ziyafet veya toylaiına rıHan-i ·yağma (yağma sofrası) .ismini veriyorlardı38. Han-i yağma sözü Şems-ül Liıgat'da şöyle açıklan­mıştır: "Bütün halk için hazırlanmış sofradır ki halk onu· çekmekten aciz olur. Türkler bir defa huy· diyerek bütün sofray~ yağma ederler. Asım Efendi; Burhan-ı Katı'da yağma deyimini şöyle açıklıyor: "Han-ı yağma ... ol taaina denir ki Salatin düğünlerinde ve sair bazı kibar ve kürema pişirdüp cüml_eye sılayı am ederler, her kim olursa gelüp tenavül ederler..."39. ·

Page 10: TURK - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00225/1993_1-2/1993_1-2_BUHARALIE.pdf · zün Çağatay lehçesinde de anlamı şöyleQir: "Kabak ·oyunu tüfenk · endazlık etmek, bu

MIStR-TÜRK SULTANLIGI'NDA SÜNNET DÜG'Ç'N(! TÖRENLERİ 71

Bilge Han'ın bir sözü de Göktürk yazıtlannda şöyle geçmekte­dir:·" .... Yoksul ve bitkin halkı toparhıdıın, çıplak ha):kı giydirdim, . aç halkı doyurdum, fakir halkı zengin ettim ... ". Dede Korkut Kita­bında da Oğuzlana toylan şöyle tasvir edilir: '~Attan aygır, deveden buğra, .koyundan koç kesilir tepe gibi et yığılır, göl gibi kımız sağı­l.ır, iç Oğuz, TaŞ-Oğuz beyleri topl~lar. Açlar doyutulur, yalın­caklar donatılır, borçlular kurtarılır ve çok ulu bir toy olur"40•

· · Şehzade Hıdır'ın Sünnet edilmesi: Sultan B aybars yemekten · sonra çeşitli perde, cibinlik ve halılada kaplı, salt<uıat makamı el­KubbetU'l-Sai'deye gitti. · Daha sonra Sultan emirlere ç_6cuklarını

_sünnet ettirrnek için getirmelerini eıiıretmiştir. Bunun üzerine gelen ümera çocukları, bayramın birinci günü huzurunda sünnet olmuşlar ve babalannın rütbesine göre Sultan onlaı:a hediye. vermiştir. Sün­net olan çocuklar tahterevan ile evl~rine götürüldüler bu arada ev­lerde· şerılik).er devam etti. Daha sqnra Sulta.nıp. oğlu Emir Necmed­din Hıdır sünnet edilmesiyle Baybars büyük miktarda ·para saçmıştır. Saçılan para bir hükümdana hazinesini dolduracak kadar · idi. Süİınetçi hekimlere, süsliyicilere de para verildi." Bu. süiınet dü­ğününde Sultan, şarkıcılar ve inüzisy~nler dışında bütün vazifelil~­re ilisanda bulunduğu hruae hiç k.4nseden hediye kabül etmemiş-~~ .

Sultan Melik Eşref b. Klavun'un kardeşi ve yeğeninin sünnet düğünü: Sultan M elik Eşref b. Khtvun · eşi Ordu:.tegin'iİı kendisine

. veliaht bir erkek çocuk dağuracağı ümidiyle, büyük bir doğum şenliği hazırlığına girişti. Ancak Sultanın beklentilerinin aksine, ha-

.· tunu bir kız çocuğu doğurdu. Buna canının sıkılmasına Fağmen ha­zırlıkları iptal etmedi ve bu hazırlığı, kardeşi Muhammed ile yeğeni Muzaffereddin Musa el-Meliküs-Salih Ali b. Klavun'un sünnet dü­ğününe çeyirdi . . Sultan Nakibü'l-Ceyş42 ve haciplere -errrr -vererek, komutan ve (!.skerlerin silahlı ve tam techizatlı olarak, donanmış at-· larıyla Nasr· ~apJ.sının dışında bulunan Kara Meydan (Kab":k Mey.:. danı) da hazır olm~annı istemiştir. Bu emr, ümera ve askerin l;>ü­yük ilitirnam ve alakalaanı çekmişti. Onlar silahlarını yenilemişler, hatta bu hususta kendi aralannda rakalıete dahi girmişlerdi. Dör­düncü gün Meydan da d~mdar (arda) ütneraları · bir kaç Sayvan43

kurdular. Bu sayvanlarda çeşitli yiyecek ve gıdalar bulunuyordu. Böylece sa~ki bu Meydanda büyük biİ pazar kurulmuŞ oldu. Sultan Kal'atülceöel'den askerleriyle tam techizatlı olarak Meydana indi. Bu . sırada Mısır ve Kahire'de özürlüler hariç hemen hemen herkes

· oraya, Sultan'ı görmeye gelmişti. Sultan'ın günboyunca seyrettiği

Page 11: TURK - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00225/1993_1-2/1993_1-2_BUHARALIE.pdf · zün Çağatay lehçesinde de anlamı şöyleQir: "Kabak ·oyunu tüfenk · endazlık etmek, bu

72 EŞREF BUHARALI

bu toplantı, eşine rastlanmayan büyük bir sevince yesile olmuştur. · Ertesi sabah askerlerin ·hepsi Kabak Oyunu için hazırlandı. Sultan hiç bir askerin, memlük'üri ve başkasının ok atmasma mani olun­maması için hacibiere emr verdi. Sultan Emir Bayseri ve .Eriıiri si­lalı44 Bedreddin Be~ el-Fahri'nin45 atışlarda diğerlerine öncül~ yapmalannı istedi. Once Emir Bayseri atına bin~rek hızla harekete geçti. Eğerinin ark Kaş'ı (Karpuz) biraz alçak yapılinıştı: Emir Bay­seri başını hafıfçe' eğerek Kabak'ın karşısına geçti .ve ok atinaya başladı. Başanlı bir şekilde sağlı sollu isabet ettiren Emir Bayse­ri'den sonra Emir Bedreddin Bektaş, at üzerinde dolu ·dizgin gele­rek, Katiak'a· ok atmaya başladı. Daha sonra da e~ler birer birer · ı}itbelerine göre Meydan'a çıkıp at üzerinden hed~fe ok fırlattılar. U meradan sonra Mukaddemü'l-halka'lar, onlardan sonra da askerler at sürerek _Kabak'a ok attılar. Sul(an bu ok atışlannı ilgiyle izlemiş ve gösterilerden dolayı da sevj..nci artmıştır. Bu .atışlar tamamlan­dıktan sonra Sultan otağına-dendü. Emidere Sakller allJn, gümüş ve

· . . billür kadelilerle şerbet sundular. Askerler ise orada kurulan yüz · adet havuzdan şerbet içip eğlendiler. Bu. durum i.kj. gün devam ~tti.

Sultan ü~iincü gün Emir Bayseri'yi çağırarak tekrar ok atışiarına .başlamasını istemiş fakat Emir, Sultandan affını dilemiş ve ~iğeı;le- . rinin ok atışlannı seyredeceğini söylemişti. Sultanıiı da Emir Bay­seri'nin ricasını kabul ~tmesi üzeİi.p.e, Emir Bayseri Su~tanın yanm­da protokolda keiJdisine aynlan yerde durdu. Bu arada Emir Tufaç, Emir Aynü'l-gazal, Emir Kilkedi, Emir ~aştemir el-Acemi, :Şmir Bırlığ, Emir Ağnak el-;Hüsami, Eri:ı.ir· Bektüt yanmda Sultanın yetiş­~diği genç hasekilerden46 50 ,kadar. emir ok atmaya başladılar. Bunlar üzerlerine zerkeşli (nakışlı) 'ipek atlastan yapılmış trazlı kaf­tanlar giymişler, başlarına da zerkeşli kelüteler takm.ışlardı. Belle- · · rinde de altın hıyasalaı.-47 vardi. Çok· ihtişainlı ol~ bu emirleri gö- · renler · hayretlere düşüyor, sultan da bunları görünce daha çok seviniyordu. Bu düğünde sazendeleriıi, şarkıcılarm ve göstericileriı::ı. · çokluğundan dünya inliyordu4.8• 20 Zilhice de başlayan Kabak Oyu­rm· ayın 22.sine kadar devam.etmiştif.9• Kabak Oyunu spiıa erdikten ·sonra Sultan otağına dönerken çok neşeli bir · şeJ.9lde yürüyordu. Otağı'na geçer geçmez hava birden bozulmuş, gök karaimış, kara rüzgar her şeyi birbirine katmıştı. Sultanın Otağı ve çadırları yık.ıl-

. · mış halk birbiriDe girmişti. Hatta· insan yanındakini görmez olmuş, protokol düzeı:ii bozulmuş sıradan kişiler emirlerden ayırd edilıiıez

. hale gemuşti. Sultan bu durumdan . kurtulmak için · atına binerek, · kendini takip ed~n askerlerle Kaleye geri dönmüştür . . O gün pek çok mal yağn;ı.alanmiş ve kadınlar çok zor durumda kalmışlardır. S~ltan Kaleye vardıktan sonra ~zgar durmuş ve güneş çıkmıştı.

Page 12: TURK - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00225/1993_1-2/1993_1-2_BUHARALIE.pdf · zün Çağatay lehçesinde de anlamı şöyleQir: "Kabak ·oyunu tüfenk · endazlık etmek, bu

. MISIR. TÜRK SULTANLIGI'NDA SÜNNET DÜGÜNÜ TÖRENLERİ 73

Hava birden sanki hiçbir Şey olmamış gibi sakinleşmişti. Bunun . üzerine ertesi sabah, Sultan bütün · sazendeleri çağırdı. Emirler de

·. . hazır bulundular. Sultan· Kale'de inşa ettirmiş olduğu Eşrefiyye Köşlcünde kardeşi ve yeğenini bü~ bir toyla sünnet e~ştir:

. . . Eşrefiye Köşkü Melik Eşref Halil b. Klavun tarafından. 692

(1293) yılında yaptınlmıŞtı. Burada .yapılaıi sünnet düğünü, yazarın .ifadesine göre Türk devletinde benzeri · olmayan bir sünnet düğünü · idi. Buraya bütün emirler, sazendeler çağınlm.ıştı. Hazinedarlar da · ellerinde altın dolu torbalarla durdular, Hasekiye emirleri çıkıp rale­setmeye .başladılar. Raksetineye kalkan baselcilerin baŞlarına· hazi­nedarlar altın saçıyorlardı. Bu durum Sünnetin tamamlanmasına ka-dar devam etmiştir. ·

.Sultan btı düğünde emirlere donanmış bire.r atla, büyük hilat ili­san etti. · Emirlerden bir kaçma bin dinar ile bir at, aynca otuz· hase­kiye Emirinin per birine~()(}() dinar vermiştir.

Bu toyda 3000 koy.un, 600 sığır ve 500 igdiş at kesildi: İçilecek şerbet için, 1800 kantar, .tatlı için 160 kantar şek~r ~llanılmıştı. Bu düğündeki yiyecek içecek; kaftanlarJ trazlar, eğedere, kadınların el­bisesine 300 bin dinar harcanmıştır5.0 • .

!

İbn Tann Berdi bu sünnetin ayın 22. pazartesi günü yapıldığını söyler . . Müellife göre emirler sünnet olan şehzadelere altın saçmış­lar~lı. Mesela Emir mie (y).izbaşı) 100 dirlar saç~ş, elli atlı başı ise · · 50 dinar saçmıştı. Diğer emirler de rütbelerine göre hediye verdiler. Hatta Muk~ddemü'l-halkalar ve·askerler dahi para ·saçtılar. Bu vesi­leyle. çok miktarda para toplandı. ·Bu düğünden _kisa bir süre s<;>nra Sultaı:i, 'Kaleden in~rek ava çıktı51 • ·

Sultan el-Mıkır el-Nasiri'nin · Oğlunun Sünnet Düğünij: İbn İyas'a göre Sultan oğlunu sünnet ettireceği zam.an Kahice'nin süs­lenrnesini emretmiştir. Kahire şehri. ve içindeki Çarşılar muhteşem bir şekilde süslenmiştir. Kal'atülcebelde 7 gün süreyle devam eden düğün, müellife göre ender taylardan biri olmuştur. Düğün münase­betiyle şehrin · bütün şarkıcılan da bir araya gelmiştir. Bu düğünde tutan 50 bin dinardan fazla mal, at, ·kumaş, şeker, koyun, sığır ve bu gibi ·şeyler hediye edilmiştir. MeseHi Mıkır el-Şahabi Ahmet b: el-'Ayni'nin hediye etmiş olduğu bir tas ve iörikde, 600 miskal altıiı b'9lunuyördu. ·

20 Receb 895 perşembe günü, Emirler, niübaşi.rler ve ileri ge­lenler Havş-ı Şultani'de bir -'araya geıdiler. Sul~anın oğlu at üzerinde

Page 13: TURK - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00225/1993_1-2/1993_1-2_BUHARALIE.pdf · zün Çağatay lehçesinde de anlamı şöyleQir: "Kabak ·oyunu tüfenk · endazlık etmek, bu

74 EŞREF BUHARALI

Balıra Köşkün'den Sitara Kapısı'na doğru hareket ettiğinde, atının yu larını Deyadar emir Ak berdi ile el-Şahabt Ahmet b. el-'A vni tut­maktaydı. ünlerinde ise Emirler, Hasekiyeler, Hanefi Kazıkuzatı Nasırüddin b. el-Ahrnini, mübaşirlerin ayanları, hadım ağaları yaya olarak yürüyodardı. Düğün alayı Sitara kapısına vardığı sırada, Sultan da oturduğu koltuktan oğlunu seyrediyordu. Şehzade yola serilmiş ipek halı üzerinde atıyla ilerlerken başına altın ve gümüş paralar saçılıyor, bir yandan da şarkılar söyleniyordu. Sitara Kapı­sında atından inen şehzade, Bayseriyye Köşkü'ne ginniş ve orada sünnet edilmiştir.

Şehz.ade ile birlikte 40'dan fazla ümera ve hasekiyye çocuğu da sünnet ettirilmiştir. Sultan bu· çocuklara babalarının makamına göre birer takım elbise ihsan etmiştir. Sünnet olanlar arasında Halife Alı­dülaziz'in oğlu, Seyyidi Osman b. el-Melik el-Mansut Osman b. el­Z§lllr Çakmak •. Osman Oğullarından 'Cem Sultanın oğlu; el-'Alai Ali b. Has beg'in oğulları da bulunuyordu. ·

Sünnet olan Cem Sultarun Oğlu ve el-'Alai Ali b. Has . beg'in oğulları büyük bir alayla Kaleden inerek, Kahire'den geçip evlerine yerleştiler. Sultanın ~mri ile bu alayın önünde atlı olarak dört kadı da bulunuyor~u~2• ·

DiPNOTLAR

I. Bahaeddin Öge!, Dünden Bu Güne Türk Kültürünün Gelişme Çağlan. İstanbul, 1988, s. 277.

2. "Divanı Ceyş: Nazırı Ceyş'in ri yaseti altındaki Divaru Geyş. gerek Mısır ve Suri­ye'deki pctalı askere ve gerek Sultan Memlfiklerine ait bütün muamelata bakar, tetkik ve mükatebede bulunurdu. Bilumum Meınlfik memleketleri arazisinin kıyınet ve mesabalan-ru mübeyyin cetveller burada idi. ·

Askerin künye defterleri, Iktalan, Beratlar ve buna ait muameleler, n;ıaaşlı askerin mevacij:>leri, elbise, tayinat. ves;Ur işleri hep buradan temin edilirdi". (İsmail Hakkı Uzun­çaşı4. Osmanlı Devleti Teşkilatma Medhal, Ankara. 1984, s. 383).

3. Daru'l-adl: H. 661 yılında Kal'atülcebel'in aşağısmda bulunan Tahılhane denilen yerde sultan Baybars, Daru'l-adl binasını yaptırmıştır.'Burada pazartesi ve perşembe gün­leri tahtına 9turur askerleri teftiş etmek üzere resmi geçit yaptırırdı (Makrizi, Elmev~ ve!-itibar biz-zilcrilhıtau vel-asar, Beyrut. cüz 2, s: 205). · · 4. Makrizi'nin Lametü'l-harb olarak adlandırdığı bu durum Türkçe karşılığı, Tuma­dır. Tuma: Harp esnasınd;t giyilen zırb ye ernsali. (Ebu Hayyan End.ülüsi, Kitab al-İdrak li-Lisan al-AI.riik. İstanbul. 1931, s. 107). .

5. Tulb: Biie göre "Tulb" deyimi "Tulu" yani Tuğlu sözünün bozulmuŞ şekli olsa gerek. Makrizi, Tulb sözünü şöyle açıklar: "Oğuz dilinde başliklı bayiak ile _boruya sahip olan ve maiyyetinde iki yüz, yüz veya yetmiş atlı bulunan komutana Tulb denilmektedir.

·(Makrizi, age., cüz. I, s. 86); İbn, Tann Berdj'nin·EnnOcumüzzahire fi Mu!Qk Mısır vel-Kahire adlı eserinde ise bir Tulbun sayısı bazan 500 ve bazan 1000 süvariden meyda­na geldiği kaydedilmiştir (İ.H. Uzunçaf§ılı, age .• s. 440. not 3).

Yukarda Makrizi'nin bayrakla ilgili verdiği kayıttan anlaşılac~ğı gibi komutan, baş­lıklı bayrağa sahip idi. Yani bayrağ~ tepeliğinden de söz ediyor. Ibn Mühenne eserinde

Page 14: TURK - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00225/1993_1-2/1993_1-2_BUHARALIE.pdf · zün Çağatay lehçesinde de anlamı şöyleQir: "Kabak ·oyunu tüfenk · endazlık etmek, bu

. MİSIR TÜRK SULTANLIGI'NDA SüNNET DÜGÜNÜ TÖRENLERİ 75

bayrak ve bayrak ucu sö~ü karşılığında "Urğu" ( ) kelimesini yazmıştır. (Hilyetü- . .Jinsan ve Halbetilllisan; Istanbul, 1338-1340, s. 146. Ayru müellif "Urğu" sözünün "vur­mak" anlamına geldiğini de söylemektedir. age., s. 76; ~j.lindiği üzere bayrak sözünün onbirinci asırcia Türk ağızlannda söyleDişi "batrak" idi (B. Ogel, Türk Kültür Tarihine Gi­riş, Ankara, 1984, C. VI, s. 231); İbn Mühenne'da geçen Urğu k.a!:şılğında "vurmak" sözü ise her halde "batrak'' yani "baur-mak" arılamında kullanılm.ışur. Öte yandan Ebu Hayyan sözlüğünde "Orğa" ( ) sözünün bayrak arılam.ına geldiği kaydedilmiştir (s. m; Kay­naklarda geçt:n Urğu ve Orğa deyimleri aynı sözün değişik yaiı.J.ış şekilleri olması lazım­dır. Bayrağın tepe li ği için söyleneo "Tuğ_ Uçınta"· yani -Tuğ Ucuoda sözü .ise Uygurca'da geçmektedir. Ahmet V etik Paşa'iıın Lehçe-i Osmani'sinde sık sık Sancak Ucu, miğfer te­pesi gibi sözler bulunmaktadır. Bayrağın tepeliği için söyleneo "baş" deyimi, Türk kültür

. çevrelednde çok yaygın bir sözdür. Manas destaruoın başlıca motiflerinden biri de alun başlı, kara başlı sancaklardır (B. ·ögel, age, c. VI, s. 308); Yukarda belirttiğimiz gibi kana­atım.ızca Tulb sözü Tulu yani Tuğlu deyiminin bozulmuş bir şekli olsa gerek. Ibo Tanrı Berdi, Elmeohelüssafı isimli kaynağında Kıpçak beylerinden Tulu"nun adıwıı arılaının,ı açıklarken şöyle diyordu: "Tulu saricak sahibi demektir". "Tu" sancağın.başındaki oakışlı çelik "Fulad" p~asıdır ki bayrak (alem) orada bulunur. Bunu ancak fasih Türkler bilir-

. ler". Abdülkadir Inan İbn Tanrı Berdi'nin verdiği bu kayda dayanarak Şöyle diyor; "Tuğ", Mısır Türklerinde çelikten yapılmış ve direğin başına konulmuş süslü maden parçasına denilirdi. Herhalde bu ı;nadeoi parça eski Türklerin sancak (Tuğ)lannın başına lionulan· al­tından yapılmış, kurtbaşı yerini işgal etmiş olacakur. (A. İnan, Türk Kültürü 1966, sayı: 46, s. 874-875).; yine Tuğ manasında bulunan .Çalış veyabut Çalış büyük bir bayrak olup, trazlı beyaz ipekten yapılmıştır, tepesinde de bir tutarn kıl vardır. Türkçe bir söz olan Ça­lış'ın diğer bir arılamı Mukadernet ül-Kalb'dir. Kalbin öncüsü manasma gelmektedir. Bu adla adlancl.ırıl.masının ·sebebi şundandır. Adet olduğı.ı üzere Sultaoın bulunduğu yerlerde onQn Çalış' ının tertibi, KalbU'l-Ceyş'te idi: Bunun Türkçe karşılığı ise "yavas"dır (Ibn Tan­n Berdi, EnnOOcumü~ Fi Mulilk Mısır vel-Kabire, Kahire, 1970, c. 12, s: 2~. not I):; (A. Zeki Vetidi Togan, Oğuz Destanı, İstanbul, 1972, s. 100). Bir not\Jmuzda "dönen tuğ" ile ilgilidir. Mangkut kabilesinin reisi Güldar Çingiz Han'ın yemin kardeşi ve ayru za­manda ''Tuğun Hamisi" idi. Çingiz Han'~ Keraitlere karşı yaptığı savaşta, Güldar'a Tuğla Keraitlerin arka .cephesine geçip Küpte tepesini ele geçirme.sini emretti. Güldar Çingiz Han'a şöyle dedi: Ey Han kardeşim en iyi atianından birine bineeğim bayrağı Küpte tepe­sine dikeceğim, sana yiğitliğiroi göstereceğim. şayet ölürsem çocuklaruru koru besle. Bu· harp taktiğinin adı "Tuluhma" ( · ) idi. Bu da "döıieıi veya tevaafeden Tuğ" ıuııa­mın:ı gelmeKtedir. bu talctiğe göre düşmanın yan kuvvetleri ve arka cephesi sanlırdı. Öncü kuvvetler ise düşmarıla temasta bulunur ve şaşırtmak için zaman zaman geri çekilir ve za­man zamanda saldırırdı. Düşmanın etrafı her yönden kuşatılınca da geri çekilmesi imkan­sız hale gelir, bu 'sırada öncü kuvvetler de düşmanı ku§a~ birliklere yarilım etmek üzere. umumi hücu~a katılırlardı. Bu plan bir Türk talctiğidir. Planın 'adı Türkçe "Tulğama" ( .

. )dır. Çingiz Han zamanında bu söz "Tuluhma" ( ) otarak geçmektedir. (Muhammed Esedüllah Safa. Çingizhan, Beyrut, 1988, s. 84,'146, 166).; Lugat-ı Çağa­tay'da Tulğaıni etrafın'ı sarmak., iliata etmek ve iştirnal etmek., Tulğamay çevirme, tulğan­dırmak., · dolaştırmak., _çevirmek., Tulğama kemio, pusuya yatan asker (Şeyh Süleyman Efendi Bu.hari, Lügat-ı Çağatay, İstanbul, -1298 h.s. 1.25): .

6. Kabak Meydaoı: Bu Meydan, Kara Meydan, BaYram Meydaoı, Yeşil Meydan, Yanş Meydanı, ve Sultan Melik.el-zab.i.r Rüknüddin Baybars'ın Meydanı adlanyla da bili-

. nir. H. 666 yılının Muharrem ayında düzerılenen ok atışı; süngüyle mücadele ve savaş oyunlan gösterisi sebebiyle Sultan Baybars, Kab.ak Meydanında "Mastaba" yani tirbün . yaptırmıştır. Törerılere katılmak üzere Sultan Baybars, her gün öğle vaktinde buraya gelir akşam oluncacia aynlırdı. Sultan, kendisi başta olmak üzere ok atar ve harp oyunlarına ka­tılırdı. ASkerlerine ve özellikle hassa lruvvetlerj ije memlilklerine ok attırır, süngüyle mü-

' cadeleye girmelerini ve yanşlara iştirak etmelerini teşvik ederdi. Böylece bu·müsabakalar emirlerin ve memlfiklerin tek meşgalesi haline gelmiştir. Bu Meydancia Sultan Bay­bars'dan sonra. oğullan -ve daha sonra Sultan Melik.Maosu.r Klavıin ve sultan Melik Eşref b. Klavun, alaylanyla gelerek emirler ve saltanat memlilkleiinin ·Kabak'a ok atışlannı ve at yanşlannı izlemişlerdir. Sultan Melik N asır Muhammed, bu f~yetlere son vermiş ve

Page 15: TURK - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00225/1993_1-2/1993_1-2_BUHARALIE.pdf · zün Çağatay lehçesinde de anlamı şöyleQir: "Kabak ·oyunu tüfenk · endazlık etmek, bu

76 EŞREF BUHARALI

bu sahada av .lruşlaq için bit bar;ı~ak yaptırm.ıştır. Ancak h. 720 ·yilında bu bannağı terk eden Sultan Melik N asır Muhammed b. Klavun, kendisinde[\ önceki Sultaıı.Jar gibi alayıy­Ia Kabuk Meydanına gelip gösteril.ere ka~tır. Bu Meydanda düzenlenen Kabak'a ok atma ve diğer yanşlar Sultan Melik Nasır Muhammed b. Klawn'un son günlerinde iptal edWniştir. Makrizi bu sahada dikili mermer direkler gördüğü.nü, her iki direğin ;ırasında uzun bir mesafe bulunduğunu ve bu direkl~rin halk arasında "yanş direkleri" adıyla bilin­diğini söylemektedir. Bu direkler h. 780 yılından sonra yıktınlınıştı! .(Makrizi, age., cüz. 2, s. m, 113). ·. . . . . ' . .

7. Kal'atülcebel: Kahice şehrinde Mısır Türk Sultanlannın ikametgah ,sarayının bu­lunduğu bir kale idi. Saray, çok geniş bir alan üzerinde kurulmuş,. etrafında suru, hendeği ve müteaddit deqı.i.r kapılan vardı (Gars al-Din Halil b. Şahin el-Zahiri, Zübdetü Keşfıl- . memalik ve Beyanitturuk vel-mesali, Paris, 1894, s. 26). . .

8. Hitai Atlas: Bir çeşit· ipek kumaş olup, asıl üretim yeri Hıtay ülkesi idi. Coğrafya­cı Yakut Hamavi zamanında Tebriz şehrinde de bu ipek kumaş imal· ediliyordu (Makrizi, Kitabüssüluk Li-ınarifetiddüveli vel-müliik, Kahire, 1936, cüz. ı; kısmi: 2. s. 518, not 4).

9. Makrizi, age., cüz: L kısi.IJl2, ·s. 517.-518). · lO. İbn Tanrı Berdi, age., c. 12, s. 317, not 3). 11. B. Öge!, Türklerde Devlet Anlayışı, Ankara, 1982, s. 121. 12. Müfaride: MemluklerdeQ teşekkill edeiı, maiyyet askerine Milfred denilmektey­

di. Bu sözün cem'i Müfaride'dir. Milfaride askerleri Selçuklu ordusunda da vardı. Candar" lar savaş zamanında ve ·konak yerlerinde Müfaride adı verilen seçkin bassa. kuvvetleriyle birlikte Sultanın etrafında koruma hizmet:i,nde bulunurlardı (İ.H. Uiunçarşılı, .age., .s .. 81, 385). . . -. . .

13. Bahriyye MemlUkleri: Bunlar banş zamanı,nda Kal'atülcebel'de, seferde ise Sul­tan'ın Otağının etrafında muhafız olarak bulunurlardı. Eyyubi hükümdar! Melik Salih Necmeddin, Türklerden tedarik ederek Kahire'de Nil üzerinde bulunan Ravza adasındaki kışlada yetiştirdiği, "Mçmaliki Bahriyye" adı verilen memlOklerinden Aybek. MemlQk Türk Devletini lairmuştur (al-Kalkaşandi, Subli al-A'şa fi sına.'at al-inşa, Kahire, 1914, c .

. 4, s. 16; 1. H. Uzunçarşılı, age., s .. 293). · . . . : ·. . 14. zah.iriyye: Bunlar Sultan Melik zatıir Baybars'ın asıl MemlQkleri olup, adlarını

Sultan'ın lakabından almışlardır. 15. Makrizi, age., cüz I, kısım 2, s. 518. 16. B. Öge!, Dünden Bu Güne Türk KUltUrünün Gelişme Çağlan, s. 787. 17. Ebu Ha yy an, s .. 68. · · 18. Lügat-ı Çağatay, s. 212. 19. Malcri.zi. Hı tat, cüz 2, s. lll 20. İbn Taiın Berdi, age., c. 8, s. 16. . 21. Mak:rı.zi, KitabüssülQk. cUz I, Kısım 2, s. 518. · 22. B. Çıgel, TUrkMitolojisi L ~ 1971, s. 211-212. . 23. B. Ogel, age., s. 212, not 6. . . · 24. Makrizi, age., cüz I, kısım 2, s. 519; l.H. İzmirli, Altınordu :rarihine Ait Metin­

ler, s. 242. 25. Malcri.zi. age., cüz I, kısım 2, s. 519. .

· 26. Havş: Bunun diğ~r bir adı da Havşı Şeriftj.r. Kalatülcebeldeki bu havş, çok geniş olup burada muazzam bir bostan ile büyük bir göl bulunmaktadır (Garsal-Din· Halil~?. Şa-hin al-Zahiri, age., s. 27. . · .

27. Ümeriii Mukaddimin veya Ümeriii Uluf (binler Emiri) Ümeriii Mün (yüzler Emi­ri) yüksek rütbeli emirler olııp yüz suvari beslemeğe zorunlu olduklarından dolayı kendi­lerine bu. ad verilmiştir .. Aynı ~da her yüz başı savaş zamanında tımarlı aSkerden bin kişilik bir kuvvetin koıiıutanıdır. Bu sebeple bu birinci dereceli emirlere Emiri Mie (yiiz­başı) ve Mukaddemi elf (bi.ıibaşı) diye iki ünvan birden veı:ilirdi (İ.H. Uzunçarşılı, age., s. 324-325. . . . . . 1 28. M.akrizi, KitabüssülQk. cüz. L IQ.sım. 2, s. 519-520; Hıtat, cüz. 2, s. 302; İbn İyas, BedayiuzzuhOr s· Vekayüdduhur, Kahire, 1982, CÜZ. ı. kısım. ı. s. 322-323; 1H .. İz-mirli, age.,'s. 113. · ·

Page 16: TURK - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00225/1993_1-2/1993_1-2_BUHARALIE.pdf · zün Çağatay lehçesinde de anlamı şöyleQir: "Kabak ·oyunu tüfenk · endazlık etmek, bu

. MISIR TÜRK SULTANLIGI'NDASüNNET DÜGÜNÜ TÖRENLERİ 77

29. Bu memlOkler lakablannı EyyObi hükümdan Melik Salih Necmeddin'den almış­lardır. Hükümdann memlOkleri bağlı olduklan Sultanıann lakablanyla tanınırlardı. Sul­tanlan vefat etse dahi eski hükümdarlannın lakablannı taŞırlardı. Yeni Sultan bunlan is­tihdam etse de lakablannı deği_ştirmezler ancak, bunlar hükümdann memlukleri değil saltanat memlOkleri say~llrlardı (I.H. ı.Jzı.ınçarşılı, age., s. 4 I 7). · . 30. Boğultak sözünün karşılığında İbn Mühenna sözlüğünde · Bağırtak kelimesi yer almaktadır ( 155). Boğultak sözü kaba, yani kaftan anlamına gelmektedir.

Memluk Türk devletinin i.llC zamanlannda Sultan'a emirler ve aSkerlerin üst elbisesi dar yeni i ·mücevherle murassa olup, beyaz veya kırmızı ile mavi çizgili renkte idi. Sultan · Mansur Klavun kabaların yenlerini genişletti. Melik Eşref Halil Sultan olunca kendi Hase­ki ve memluklerine madeni (sırmalı) atlastan kabalar. giydirdi. Sultan Melik Nasır ·Mu­hammed b. Klavun zamanında Emir Salar "Salan" adlı kabayı ilidas etti. Bu tarihten öiıce kaba'ya Boğultak denirdi {Makrizi, Hıtat, cüz. 2, s. 98-99; lbn Tann Berdi, age., c. 7, s. 331).; "Bağırdak" sözü kadın göğüslüsü anlamına gelmektedir (Kaşgarlı Mahmud, Pivanü Lügat-İt-Türk, çev. Besim Atalay, Ankara, 1~86, c. I, s. 502); Burhan-ı Katı'da "boğtak", külalı anlarnındadır ki mutlak başa giyilen kisvedir. Kavuk ve kalpak gibi ve fereci mana­sındadır ki Acemlerin kaftan tabir ettikleri elbisedir. Bütün elbiselerlin üzerine giyilir (Asım Efendi, Tercilmei Burhan-ı Kati, İstanbul , 1268, 121); Ettuhfet-üz-Zekiyye'de Şar­boş (Şerpoş) sözünün karşılığında buktak . (bogtak) kelimesi geçmektedir (Ettuhfet-üz­Zekiyye Fil-LOgat-İt-Türkiyye, Çev. Besim Atalay, İstanbul, 1945, s. 40); İbn Battuta, Al­tın Orda ülkesindeki Mecar şehrinin satıcılan ile çarşı esnafının kadınlarından bahseder­ken şöyle der: Bun1an da gördüm, bir.tanesi bir arabaya binmiş olup bir at çeker ve öiıün­de üç dört cariye etelderini kaldırır idi. BaŞında "bogtak" .narnıyla bilinen ve mü~vharat ile süslü olan ve baş tarafında tavuz tüyü bulunan biihotoz vardı (Seyahet name-i.İbn Bat- · tuta, çev. Mehmed Şerif, İstanbul, 1333-1335, s. 3.68); Töles kadın1an c!!l süs olarak boy­·riuz veya kekikle yapılmış uzun külahlar yani "bogtaklar" giyerierdi (B. Ogel, age., s. 17).··

31. Dabbusffopuz): İbn Mühenna·dabbus s~züniln ~asının çomak (bulavu 7 ol­duğunu yazmaktadır (s.l73). Ebu flayyan da Çomak'ın baş~ yuvarlak bir asa olduu ve to­puza benzediğini söylemektedir (46). Ettuhfet-i.iz-Zekiyye Fii-LOgat:tt-Türkiyye adlı eser­de ise dabbus sözü şu anlarn1ara geldiği yazılmıştır: Çokmar, piılat, maytı, s~rana, çomuk {çqmak), tegenek, dokmak (Türkmenler bu an1amda "~u" derler (s. 30):; Çomakdar sö­zünün anlamı sultanın önünde, dabbus taşıyandır. Bu aeyim, iki kelimeden oluşmuştur. Birincisi çomak anlamında dabbustur ilcineisi dar manası taşıyan veya tutan demektir (İbn Tam Berdi, age., c. 10, s. 6~, not. 3); Muhitei-Muhit'de dabbtis'ın izahı şöyledir: Çoğulu . dababis olup topuzu iğneli bir savaş aleti.dir. Altmış santim uzun1uğunda kaba ağaçtan ya­pılmış olup, bir ucunda takriben 7santimlik bir demir başlık vardır {İbn Tann Berdi, El­menhelüssafi vel-müstevfi badelvati, Kahire, 1984, cüz. I, s. 109, not 6).

32. Mukaddemil'l-balka: Halka askerlerinin her Jcırk neferinin arasindan seçilmiş "Mukaddemü'l halka" denilen bir komutaııı vardı. Asker savaşa çıkmadıkça, bıi Mukad­

. demler onların işlerine kanşmazlardı. Mukaddemler askerin hareketlerinde ve bir yerde ikametlerinde komutan olarak beraber giderlerdi (İ.H. Uzunçarşılı, age., s. 426). ·

33. Killüte: .MemiOk Türk Sultanlan, ·emirler ve sair askerler başlarına yassi, san renkli külüteler giyerlerdi. Bu killüteler 'amaması,z' (ainama: Tulpan, Türkmen1er buna "salj:ıan" derler. Ettti.hfet-Üz-Zekiyye Fil-Lugat-it.:.Türkiyye, s. 47) yani sanksız olup çen­gelleri vardı. MemiOklerin saçların örülniüş olup kınnızı veya san torbalar içinde idi. Me­lik Mansur Klavun, kıyafette değişiklik yapriıış, onun zamanında şaş (yani külütelerin üzerine sank sarmışlar) giymeye başlanmıştır. Melik Eşref Halil ise hasekilerine ve memiOklerine daha güzel bir kıyafet ilidas etmiş, çuba ve san renkli külütelerin yerine, bütün emirlerin zerkeşli külüteler giymelerini emretmiştir (Makrizi, age.~ cüz. 2, s. 98-99):

34. Saltanat Ş ian : Kalkaşandi, saltanat şiarını şöyle tasvir eder: Serir el-M elik veya Tahtü'I-Melik, Maksure, Traz. Gaşiye [altın işlemeli olup, görene sanki hepsinin altından mamul olduğu intibaını uyandırırdı. Sultanlar tören münasebetiyle meydana gittiklerinde, bayrarn1arda ve tören1erde bu şaşiyeler rikabdaruı elinde sağa sola sallaııırdı], Miza//e'[bu­na ayni zamanda çetir de denilir. Bu kubbe şeklinde olup, altın işlemeli san ipekten yapıl­mıştır. Tepesinde gümüşten l!!tın yaldızlı bir kuş vardır], Rakabe [boy~n1.u~: .Altın işlemeli san atlastan imal edilmiştir. Uzerindeki altın işlemenin sıklığınd~ atlas görülmez bir hale

Page 17: TURK - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00225/1993_1-2/1993_1-2_BUHARALIE.pdf · zün Çağatay lehçesinde de anlamı şöyleQir: "Kabak ·oyunu tüfenk · endazlık etmek, bu

78 EŞREF BUHARALI

gelir. Rakabe atın boynuna geçirilir, kulaklan.nın altından boyun saçlannın ·sonuna kadar uzarur. Sultan.bayrain.larda ve meydandaki töreniere katıldığında atı rakabeli olurdu], Çif­te [yaş itibariyle birbirine yakın iki Istabıl (ahır) uşaklan, üzerlerinde san sı.rmiılı ipek kaf~ tan ve· başlannda da sı.rmalı başlıklar olduğu halde Sultarun boz çifte ;yani yet:Jek atianna binerlerdi. Bunlar belirli zamanlarda, mesela Sultiuı Polo oynamak üzere büyük meydana ve buna benzer yerlere gittiği z~. Uşaklar Çifte atlara binmiş olarak Sultarun önünden. giderlerdi], Bayraldar [bir kaç çeşit bayrak vardır. Bu bayraklardan biri çok büyük olup, san ipekten yapılmış altın işlemeli idi. Uzerinde Sultarun lakablan ve ismi işlenmiştir.'Bu­na el-'Isaba denir. Diğer büyük bir bayrak da Caliş (fuğ)tır. Başında bir tutarn kıl va.rı:!Jr. Aynca küçük-san renkte olup sancak adı verilen bayraklar da vardır], Tabılhanah ffabıl­haoede Kös, mütaadid davullar, borular ve zurnalar vardı. Sultanlar seferlere ve savaşlara çıktıklannda, mehterhane onlara eŞlik ederdi. Her gece Kalatülcebel'de iki defa nevbet vu­rulurdu. Sultan seferde olduğu zaman Tahılhane takımı Otağın etrafıoda dolaş~ak nevbet çalardı]. Diğer bir saltanat şian da Otağ idi (Kalkaşaodi, age., c. 4, s. 6-9).

35. Mak:rizi, Hıtat, cuz. 2, s. 111-112, Kitablissüluk. cüz. I, kısım. 2, s. 612. 36. Ebu Hayyan, s. 95. 37. Kaşgarlı Mahmud, Divanü Lügat'it-Türk. yay. Kilisli Rıfat, İstanbul, 1335, c. 3,

s. 323. . . 38. Osman Turan, Türk Cihan hakimiyeti mefk.Oresi tarihi, İstanbul, 1969, c. I, ·s.

102-103. . 39: Abdülkadir İnan, Makaleler ve incelemeler, Ankara, 1968, s. 646-647. 40. Osman Turan, age., c. I, s. 102-103, 1Ö4, 107. . 4.\. Makrizi, Hıtat, cUz. 2, s. 1 12; KitabüssülOk, cüz. I, kısım. 2, s. 612. 42. Nakibü'l-Ceyş: Nakabeti el-CuyOş: Memluk Türk Devletinde önemli makamlar­

dan biri idi. Bu makamın şefi Nakibü'l-Cuyuş idi:Vazifesi geçit törenlerinde ordunun ter­tibi ve üniformalannın tanzimiyle alakadar almaktı. Onun maiyyetinde Nakibler vardı. Sultan, Naib veya Hacibü'l-büccab, emir veya bir askeri çağırmak isterse Nakibü'l­Cüyuş'a emir verirdi. O da çağınlan şahsayazı yazıp buzura çıkarnıakla mükellefti Ayn­·ca Sultan bir yerden diğer bir yere gittiğinde veya sefere çıktığında Nakibü'l-Cüyuş ona muhafızlık yapardı (Makrizi, Hıtat, cüz. 2, s. 223; Kalkaşandi, c. 4, s. 21-22). ,

43. Sayvan: Dede Korkut Kitabında geçer. Bu söz Tacik ve Fars kültürü yoluyla, Türklere Türkistandan gelmiştir. "Sayeban".Farsça'da duran veyabul taşınan bir gelgelik . · anlarnına gelmektedir. Sayvan· veya Sayban; Osm.~cada "Saçak veya kenar" demektir. Çoğu zaman düzdür _ve kenarlan da saçaklıdır (B. Og~l. Türk Kültür Tarihine Giriş. Anka-ra, 1984, c. en. s. 272). · .

44. Emir-i Silah: Yüzler emiri olup maiyetinde ·"Silahdariyye" denilen Saltanat memlukleri bulunurdu. Merasimlerde sultarun silahım taşır ve ayni zamaoda Silahane el­Sultaniyye şefi idi. emir-i Silah Silahaneye giren ve çıkaJ! silahlardan sorumlu idi (Makri­zi, age., cüz. 2, s. 222; Kalkaşandi, age., c. 4, s. 18;' İbJ! Iyas, Emir-i Silah'ın Silahanenin başı olduğunu, savaş ve kurban bayramiarinda sultan;ı. silah takdim ettiğini yazmaktadır. Müellif bu vazifenin Sultan B aybars tarafından ilidas edildiğini kaydetinekle ve Mısır'da daha önceden böyle bir vazifenin olmadığım da ay nca belirtmektedir. İbn İ yas, age., cüz. I, kJSLm. I, s. 323). .

45. Emir Bedreddin Bektaş el-Fahri; Bu Emir son Eyyubi hükümdan Melik el-Salih Necmeddin'in, ileri gelen bahriyye memlilklerinden biri idi. Emir Bektaş'ın yıldızı Sul~ B aybars zamanında parlarnıştır. Sultan Melik Mansur Klavun döneminde de ünü .daha da

· artrruştır. Altmiş yıldan fazla emirlik yapan B.ektaş, bu süre zarfmda hiç bir menkubiyete uğramamıştır. Bir gün Sultan Melik Mansur Klavun, Nail el-Sultana olan Emir Büsamed­din Turuntay'la Emir Bektaş hakkında konuşurken şöyle demiş; "Bu Emir-i Silah Bek­taş'ın dışında düşmandan çekinmeyen yiğit süvari, yeminine ihanet e~eyen ve doğru söy­leyen emirlerden ki~e kalmadı". Emir Turuntay:da Sultan'a şu cevabı vermiş; "Vallahi ey hond, onun büyük bir iktası var, o ilctası bana çok yarar''. Bu söz üzerine Sultarun yüzü

_ kızarmış ve sinirlenmiştir. Ona "sakın bir daha böyle konuşma, val.lahi Emir Bektaş'ın kı- · lıcının vardığı yere, ne senin ve ne de başkal~nın oku bile varamaz" demiştir. Emir Bek­taş yiğit'bir komutandı. Düşman kuvvetlerine. karşı pek çok akın yaprruş, kaleler muha.Sara ermiş ve bu yüzden düşman ülkelerinde bile tanınnuştır. Emir Bektaş çok miktarda-para

Page 18: TURK - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00225/1993_1-2/1993_1-2_BUHARALIE.pdf · zün Çağatay lehçesinde de anlamı şöyleQir: "Kabak ·oyunu tüfenk · endazlık etmek, bu

"' . MÜmi TÜRK SULTANLIGI'NDA SÜNNET DÜGÜNÜ TÖRENLERİ 79

hareayara.k mem.lük ve at satın alırdı. Kendisiyle sefere çıkan emirlere nafaka, arpa ve ko­yun verirdi. Mem.lukleri de çok haşmetJ.! idi. emir Bektaş hastalanarak h. 706 yılında vefat · etmiştir. (Makrizi, age.,.cüz. 2; s. 33); Ibn Tann Berdi'de Emir Bektaş'ın iyi muharip, ile-

. ri görüşlü,. hayır sahibi, cömert ve yiğit olduğunu söyler (Elmenhelüssa.ti vel-müstevfı ba-delvafi, Kahire, cüz. 3, s. 385-386). ·

· 46. Hasdçi)er: Bunlara aynı zamanda. Sultanın hasekileri de denircli. Sultan, bunlan hizmetine küçük yaşta girmiş olan, mem.lükleri arasından şeçtir ve Muhafız Kitasını da bun)ardan oluştunirdu. Bu seçkin mem.lukler Sultanın halvetlerinde, boş kald;ığı vakitlerde

· huzuruna kılıç taşıyarak izinsiz girerlercli. Sultan bunlan, mühim vazifeleri ifa etmek· için görevlendirircli. Aynca Mahmel-i Şerifin nakil hizmetini de bunlar yapardı. Sultanlar ta­rafından bunlara tanınmış olari imkanlar, büyük komutanlara dahi tanınmamıştı. Haselci­ler, gün boyunca saray hizmetinde bulunurlardı. Gece ve gündüz Sultan!lan aynlamazlar, yakın ve uzak onu hiç bir yerde yalnız bırakmazlardı. Başka mem.lfiklerden f~klı olarak kılıç taşırlardı. B~nlann ünifq!lllalan da çok süslü olup kenarlan zerkeşli (şeritle işlenmiş) idi. Eskiden sayılan ümera-i Ulilf gibi yirmi dört kişi idi. Bu sayı daha sonra Sultan Melik Nasır Muhammed b. ·KJavtın döneminde kırka çıkmış, sonra dörtyüz ve nihayet Sultan Melik Eşref Bars~ay zamanında bin kişiye kadar yükselmiştir. Bunlann arasında emir ol,anlar da vardı (Ibn Tann Berdi, Ennficumüzzahire, c.7, s. 179-180, c. 14, s. L not. 4; Gars al-Din Halil~- Şahin el-Zahiri, age., s. 115-116; İ.H .. Uzunça.t§ılı, age., s. 347-348).

· 47. Hıyasa: Ibn Mühenna sözlüğünde Hıyasa sözü "Kur" deyimiyle karşılanmıştır · (167). Makrizi'nin belirttiğine göre hıyasa'ya eskiden "mıntaka" derlerdi. Başlangıçta as­

kerlerin hıyasalan dörtyüz dirhem ağırlığında idi. Daha sonra Sultan Melik Mansur KJa­vun, bUyük emirlerin 3QO.dinar, Tahılhane emirlerin 200 dinar ve H~ emirlerinin 150 elinardan 170 clinarıi kadar hıyasa takmalaoru emretti. Sultan Nasır zamanında ve ondan sonra emirler ve Hasekiler altın ve mücevher ile mu~sa hıyasalar lrullanrnışlaidır. Sultan Nasır, her yıl merrıluklerine-çok miktarda altın ve gümüş hıyasa dağıtırdı. Bu durum, Sul­tan Ferc döneminde de devam etti. Aneale Sultan el-Mu'ayyad Şeyh devrinde azalma oldu. Hıyasa, Kahire de "Sfik el-Hıyasin" yani "Kemir Çarşısı" adında bir çarşıda satılıyordu (Malcrizi, age., cüz. 2, s. 99). ·

48. ~alcrizi, age., cüz. 2, s. 112-113. 49. Ibıi Tarırı Berdi, age., c. 8, s. 16. 50. Malcrizi, age .• cüz. 2, s. 113-21 ı. 51. '!bn Tanrı Berdi, age., c. 8, s. 16. ~2. Ibn Iyas, age., c. 3, s. 271-272.