türkiye imsad dergi

92
Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği/Association of Turkish Construction Material Producers Haziran 2015 • Sayı 22 terial Producers Haziran 2015 • Sayı 22

Upload: vuphuc

Post on 31-Jan-2017

239 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: türkiye imsad dergi

Türk

iye İM

SAD

der

gi H

azira

n 2

015

Sayı 2

2

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği/Association of Turkish Construction Material Producers Haziran 2015 • Sayı 22terial Producers Haziran 2015 • Sayı 22

Page 2: türkiye imsad dergi

www.facebook.com/f illiboyawww.twitter.com/f illiboyawww.f illiboya.com

Silikonludur

Kolay silinir

Leke tutmaz

Pürüssüz yüzeyler yaratır

Canlılığını, renkleri her zaman korur

İç cephe boyası denince, ilk akla gelen isim Türkiye’nin ilk silikonlu boyası AlpinaSilan’dır. AlpinaSilan, silikon esaslı yapısıyla kolay silinir, pürüssüz yüzeyler yaratır. Leke tutmaz, canlılığını her zaman korur. Özel ipeksi mat dokusuyla iç cephenizin yıllarca temiz kalmasını, güzel görünmesini sağlar.

Page 3: türkiye imsad dergi
Page 4: türkiye imsad dergi

Türkiye İMSAD Gündem Buluşmaları

Ekonomik göstergeler şirket politikalarını belirliyor, Uzmanlar ekonomik gidişatı anlatıyor.

Sektör, yılın her çeyrek döneminde Türkiye İMSAD Ekonomi Toplantıları’nda buluşuyor.

TürkiyeİMSAD Dergi

Sektörün en prestijli sayfalarında

yerinizi ayırtın!

www.imsad.orgReklamlar ve Sponsorluklar Hakkında Bilgi Için:+90 216 322 23 00 / [email protected]

SStanddAAlaanınız

SSizzi BBeekkliiyoor!!

StandAlanınız

Sizi Bekliyor!

Page 5: türkiye imsad dergi

TÜRKİYEİMSADDERGİ 3 HAZİRAN 2015

BAŞKAN’IN MESAJI

Değerli Türkiye İMSAD üyeleri ve sektör paydaşlarımız; ülkemizin başarılı bir demokrasi sınavı

verdiği 7 Haziran seçimindeki oy dağılımına göre oluşan 4 partili yeni meclisimizin ve kurulacak koalisyon hükümetinin hayırlı olmasını diliyorum. Milli irade, hiçbir partiyi tek başına iktidara getirmeyerek ülkeyi yöneten siyasetçilerden uzlaşma beklediğini ortaya koymuştur. Bizler de iş dünyası olarak tüm siyasi liderlerden ve partilerden ülke çıkarlarında kenetlenerek bir an önce uzlaşmaya varmalarını, yeni hükümeti kurarak en kısa sürede gündemi ekonomiye döndürmelerini istiyoruz. Zor kararların ancak büyük uzlaşmalarla verilebildiği göz önüne alındığında, mümkünse geniş tabanlı ve olabildiğince detaylandırılmış mutabakata dayalı bir koalisyon hükümetinin ekonomide yeni bir atılım dönemini başlatması mümkün olabilecektir. Toplumun geniş bir kesimini temsil edecek bir koalisyon hükümeti, sağlayacağı genel bir konsensus ile üretim ve istihdamı arttırmaya dayalı sürdürülebilir bir büyümeyi sağlayacak yeni bir ekonomik modeli kurgulayabilir ve yapısal reformları hızla gerçekleştirebilir. Koalisyon, partilerin seçim vaatlerinin daha denetimli uygulanmasını da sağlayacaktır. Piyasaların rahatlaması için öncelikle, bütçe açıklarını önleyecek mali disiplinin kurumsallaşması ve özerk kurumların gerçekten bağımsız olmasını sağlayacak düzenlemeler ivedilikle yapılmalıdır. Böylece dışta Yunanistan krizi ve Suriye olayları gibi, içte ise art arda gelen seçim süreçleri gibi nedenlerle yıpranan ekonominin ilk şartı ‘güven’ yeniden sağlanabilir. Koalisyon hükümetinin atacağı en önemli adım ise yeni bir sanayileşme politikası olmalıdır. Büyümeyi ve global pazarda başarıyı ancak teknoloji ağırlıklı, inovasyona dayalı yeni projeler, sektörler, üretim bölgeleri içeren bir politika ile sürdürülebilir kılabiliriz. Günümüzde var olmanın temel şartı “sürdürülebilir” olmaktır. Oysa yılın yarısını aştığımız bugünlerde ekonomimizin can damarı olan inşaat ve inşaat malzemesi sektörlerine baktığımızda veriler sürdürülebilirlikten henüz ne kadar

Yeni bir sanayileşme politikası için adım atılmalı

khkabevgsuPbdkoi

pikGşyeoss

Türk

iye İM

SA

D Y

önet

im K

urul

u B

aşka

FET

Hİ H

İNGİN

AR

uzak olduğumuzu açıkça ortaya koymaktadır. İlk çeyrekte inşaat sektörü yüzde 3,5 küçüldü. Oysa 2014 yılında yüzde 2,2 büyüme göstermişti. İnşaat malzemeleri sanayi üretimi de ilk çeyrekte yüzde 6,7 düşmüştür. Mevsimsel nedenlerle Nisan ayında üretimde yüzde 1,2 artış olmasına rağmen yılın ilk dört ayında üretiminde geçen yılın ilk dört ayına göre yüzde 4,8 düşüş var. Oysa bizler, ülkemizin kalkınmasında önemli kilometre taşlarını oluşturan Türkiye İMSAD üyeleri olarak ekonomimize katkımızın artarak sürmesi için çalışıyoruz. İmalat sektöründeki payı yüzde 17’ye yaklaşan Türk inşaat malzemeleri sanayimiz, aynı oranı sanayi katma değerinde de gerçekleştiriyor. 21 üyemiz, 2014 yılında 500 Büyük Sanayi Kuruluşu arasında yer alarak 16,9 milyar TL net üretimden satışları ile ekonomiye fayda ve istihdam sağlamış ve geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da Türkiye İMSAD’ın en büyük gururu olmuştur. Bu üyelerimizi bir kez daha kutluyorum. Ülkemizde üretime dayalı sürdürülebilir büyümeyi sağlayacak yapısal reformların hızla gerçekleştirmesiyle bu firmaların hızla artacağına ve sektörümüzün ve ülke ekonomimizin gelişmesine daha çok katkıda bulunacağına inanıyorum.Öte yandan, yılın ilk dört ayında yüzde 15,7 gerileyerek yıllık 20 milyar doların altına düşen ihracatımızda yaşanan daralmayı aşmak için Türkiye İMSAD olarak yeni pazarlar arayışımızı hızlandırdık. Kara Kıta’ya kadar koşarak Orta Afrika ülkelerine yöneldik. Türkiye için önemli bir potansiyel Pazar olan Kamerun’a Türkiye İMSAD Heyeti yolladık. Orta Afrika Ekonomik ve Parasal Birliği (CEMAC) ülkelerine Türk inşaat malzemesi ihracatı için önemli bir kapı olan Kamerun’da heyetimiz beş bakan ve girişimcilerle görüşerek ilk adımı attılar. “Afrika Buluşmaları” adıyla düzenlediğimiz bu iş gezilerimizin ikincisini Kenya’ya yapmayı planlıyoruz. Yeni hükümetimizin kurulmasıyla birlikte siyasetten çok ekonomiyi konuştuğumuz, yeni ekonomi politikalarını, sanayileşmede yeni atılımları işbirliğiyle, uzlaşmayla planladığımız günlerde yeniden buluşmayı diliyorum.

Page 6: türkiye imsad dergi

TÜRKİYEİMSADDERGİ 4 HAZİRAN 2015

SUNUŞ

Acı olan bir gerçek var ki, nüfu-sunun yüzde 70’i deprem riski altında yaşayan Türkiye hâlâ ve

ne yazık ki olası bir şiddetli depreme hazırlıklı değil. Bu sayımızın hazır-lıklarına başlarken, “1999 yılındaki büyük depremden bu yana geçen 16 yılda Türkiye depreme hazırlık ve bina güvenliği konusunda nasıl bir yol kat etti?” sorusuna yanıt aramakla yola ko-yulduk; AFAD, Türkiye Deprem Vakfı, İstanbul İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu ile akademisyenler-den bilgi ve görüşler aldık. Türkiye’nin güvenli yapılara kavuşması için elini taşın altına koyan kuruluşlardan biri olan Türkiye İMSAD’ın bu konudaki faaliyetlerine ilişkin Türkiye İMSAD Kentsel Dönüşüm ve Yapı Güvenliği Komitesi tarafından yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdik. Kapak haberi-mize bir bütün olarak baktığımızda da göreceğiz, depreme karşı alınacak ön-lemlerin başında bina güvenliği geliyor. Sağlıklı bir dönüşüm için ise ivedilikle yapı ile ilgili tüm yönetmeliklerin bir çatı altında toplanması ve gerekli reviz-yonların yapılarak yürürlüğe sokulması gerekiyor.

★★★

2015 yılının ilk yarısının en önemli maddesi şüphesiz genel seçimler oldu. Çıkan sonuçlar yurtta demokrasinin ka-zancı olarak bir sevinç yaratsa da “Siyasi partilerin koalisyon arayışları piyasa-ları nasıl etkileyecek?” sorusu daha 8 Haziran sabahı gündeme geldi. “Seçim sonrası Türkiye’yi neler bekliyor?” sorusunu seçimin hemen ardından gelen hafta tartışmaya açtık. Yılın ikinci Gündem Buluşmaları toplantısında, ko-nuk konuşmacımız Prof. Dr. İlter Turan hocanın da katkılarıyla olası koalisyon senaryolarını ve ekonomiye etkilerini değerlendirdik.

★★★

Yılın ikinci çeyreği, Türkiye İMSAD adına önemli çalışmaların yapıldığı bir dönem oldu. Nisan ayında, geçtiğimiz yıl imzacısı olduğumuz dünyanın en yaygın sürdürülebilirlik platformu olan

UN Global Compact’ın Türkiye Ulusal Ağı Global Compact Türkiye ile birlikte İnşaat Malzemeleri Sektörü Çalıştayı düzenlendi. Diğer önemli bir atılım ise; Türkiye İMSAD, çevre sertifikasyonları konusunda dünyanın lider kuruluşları olan IBU (Institut Bauen und Umwelt e.V.) ve UL Verification Services Inc. ile iki ayrı stratejik işbirliği protokolü im-zaladı. Bu iki önemli kuruluşla yapılan anlaşma çerçevesinde Türkiye İMSAD, inşaat malzemeleri sektöründe sürdürü-lebilir üretime rehberlik edecek.

★★★

Kentler ve Mimari ile dünyadaki kentsel dönüşüm çalışmalarını incelemeye de-vam ediyoruz. Bu sayımızda tüm süreç-leri tam bir ders gibi işlenecek olan bir şehri ele aldık: Vancouver. Vancouver’ı anlatmaya sayfalarımız yetmedi, deva-mını gelecek sayımıza bıraktık. Dün-yanın en yaşanılır kentleri listesinde uzun yıllar liste başını göğüslemiş ve ilk beşin altına hiç düşmemiş bir kentten bahsediyoruz, bir gün Türkiye’den de bir şehrin o listede yer alabileceğini gör-menin umuduyla…

★★★

Yapı Fuarı 2015’in konuk ülkesi Kaza-kistan olmuştu. Fuar esnasında yapılan İşbirliği Forumu’nda da iki ülke arasın-daki işbirlikleri ve yeni iş fırsatları gün-deme getirildi. Kazakistan, 2014 yılında 15,17 milyar dolar tutarında inşaat harcaması gerçekleştirmiş ve 6,9 milyar dolar tutarında inşaat malzemesi ithal etmiş bir ülke. Başkan Fethi Hinginar’ın da dediği gibi, bu rakamlar Türkiye’nin Kazakistan’a inşaat malzemeleri ihracatı açısından ne kadar büyük ve potansiyel bir pazar olduğunu gösteriyor. Biz de bu potansiyeli yüksek ülkeyi mercek altına alalım istedik, İhracat Kapıları bölümümüzde Kazakistan’ı işledik. Tüm bunların yanı sıra, mimarlar bö-lümümüzde farklı bir ismi konuk ettik; dünya starlarının evlerini Türkiye’den götürdüğü malzemelerle dekore eden Şafak Çak, çalışmaları ve projeleri hak-kında bilgi verdi.

Bir sonraki sayıda buluşmak dileğiyle…

Nepal’de geçtiğimiz aylarda yaşanan deprem, Türkiye’nin de kaderinin bir parçası olan bu doğal afeti tekrar hatırlattı ve 1999 Gölcük Depremi’nden bu yana acaba ne yaptık sorusunu gündemimize taşıdı.

‘Deprem gerçeği ve Türkiye’

Türk

iye İM

SA

D K

urum

sal İ

letiş

im Y

önet

icis

i

ER

SİN

DA

LGA

Page 7: türkiye imsad dergi
Page 8: türkiye imsad dergi

54 7044

8

262844

485458

62

66

70

74

80

86

Haziran 2015 • Sayı 22

İMSAD’dan» Türkiye İMSAD dikkat çekiyor: “Ekonomide 2015 kayıp yıl olursa 2016 yılı da riske girer”

» Yılın ilk Gündem Buluşmaları’nda konuşan Başkan Fethi Hinginar: “2015 kolay geçmeyecek”

» Türkiye İMSAD ve Global Compact’tan İnşaat Malzemeleri Sektörü Çalıştayı

» Türkiye İMSAD, 60 üyesiyle Yapı Fuarı’na çıkarma yaptı

» Türkiye İMSAD, UL Environment ve IBU ile işbirliği protokolü imzaladı

» Türkiye İMSAD-Üye Dernekler Toplantısı gerçekleştirildi

» Türkiye İMSAD, 21 sanayici üyesiyle İSO 500’de

YENİ ÜYELERİMİZ» Aytaş

KAPAK KONUSU» Deprem Gerçeği ve Türkiye

PROFESYONEL BAKIŞ/NEVRA ÖZHATAY» “Bir şirkette uzun yıllar çalışmak kariyer yapma fırsatı sağlar”

KENTLER&MİMARİ» Kentsel dönüşüm için Vancouver dersleri

SEKTÖREL GÜÇ/UAB» Şehirler yeniden “ahşap” diyor

ÜYE SÖYLEŞİSİ/BAUMİT» Baumit, Türkiye pazarında sürekli büyüme hedefliyor

ÜYE SÖYLEŞİSİ/İNKA» İnka yeni ürünlerle hedef pazarlara odaklanacak

ÜYE SÖYLEŞİSİ/MAPEI» Mapei, Türkiye pazarında liderlik hedefiyle yatırımlar yapacak

MİMARLIK&İNŞAAT DÜNYASI» Türk mermerini dünya yıldızlarına tanıtan iç tasarımcı Şafak Çak: “Kendimi Türkiye’nin tanıtım elçisi gibi görüyorum”

İHRACAT KAPILARI» Yeni projeler ve EXPO 2017 Kazakistan’ın cazibesini artırıyor

MAKALELER» Makro-nomi / Prof. Dr. Kerem Alkin Ekonomik Perspektif / Dr. Can Fuat Gürlesel

DÜNYA TURU

Page 9: türkiye imsad dergi

28KAPAK

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) Adına

İmtiyaz SahibiFETHİ HİNGİNAR

Yazı İşleri Müdürü/Sorumlu MüdürAYGEN ERKAL

Yayın KoordinatörüERSİN DALGA

Danışma KuruluPROF. DR. KEREM ALKİNPROF. DR. FİLİZ KARAOSMANOĞLUPROF. DR. ZERRİN YILMAZPROF. DR. ALİ RIZA KAYLANDOÇ. DR. MELİH BULUDR. YILMAZ ARGÜDENDR. ENGİN BARAN

Yayın Türü/AralığıYEREL SÜRELİ / ÜÇ AYDA BİR

Yönetim YeriRÜZGARLIBAHÇE MAH. ÇINAR SOK. NO:3 KAT:5 DEMİR PLAZA KAVACIK/BEYKOZ İSTANBUL Tel: 216 322 23 00Web: www.imsad.org E-mail: [email protected] www.eubuild.com

Yayına Hazırlık

Genel YönetmenGürhan DEMİRBAŞ

Genel Yönetmen YardımcısıEser SOYGÜDER YILDIZ

Görsel YönetmenHakan KAHVECİ

EditörEsra TİRYAKİ ÇELEBİ

Grafik & Sayfa TasarımOzan ÖZ

Fotoğraf EditörüEren AKTAŞ

Kurumsal Satış Yöneticisi Özlem ADAŞTel: 0212 440 27 65

İletişimTel: 0212 440 27 63 - 0212 440 29 [email protected]

BaskıFabrika Basım Ticaret LTD. ŞTİ.İnönü Cd. No:74/A Mahmutbey-Bağcılar-İST.Tel: (0212) 294 38 00

NOT: Reklamlar, reklam veren şirketin sorumluluğundadır. Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflar Türkiye İMSAD’ın izni alınarak, kaynak belirtilerek, tam veya özet alıntı yapılarak kullanılabilir.

Türkiye İMSAD Dergi, Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği’nin ücretsiz, süreli yayınıdır.

DEPREMGERCEGI

Nepal'de 25 Nisan'da meydana gelen ve 8 binden fazla kişinin ölümüne, 10 bine yakın kişinin de

yaralanmasına neden olan 7.8 büyüklüğündeki deprem, akıllara “Bu deprem Türkiye'de olsa ne olurdu?” sorusunu getirdi. Peki, 1999 Marmara

depreminden sonra ülkemizde depremle ilgili yapılan çalışmalar, özellikle bina güvenliği

konusundaki yasal düzenlemeler yeterli mi? Olası bir depreme hazır mıyız? Bu soruların cevabını

sizler için araştırdık…

Page 10: türkiye imsad dergi

Siyasette “uzlaşma ve hızlı karar”

bekleyen Türkiye İMSAD, dikkat çekiyor:

“Ekonomide 2015 kayıp yıl

İMSAD’DAN

TÜRKİYEİMSADDERGİ 8 HAZİRAN 2015

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD), yılda dört kez düzenlediği ‘Gündem

Buluşmaları’ toplantısının ikincisini 11 Haziran 2015 Perşembe günü Feriye’de gerçekleştirdi. “Seçim Sonrası Türkiye” konusunu gündeme taşıyarak ekonominin geleceğine projeksiyon tutan Türkiye İMSAD, 2015 beklentilerini revize etti; ekonomide yüzde 3-3,2, inşaat sektöründe 2,5-3, inşaat malzemesi sektöründe ise 2,5-3 büyüme öngördü.Seçimlerin hemen ardından gerçekleştirilen Türkiye İMSAD’ın Gündem Buluşmaları toplantısına, Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlter Turan konuk konuşmacı olarak katıldı. Toplantıda, Türkiye İMSAD ekonomi danışmanları Prof. Dr. Kerem Alkin ve Dr. Can Fuat Gürlesel, Türkiye İMSAD’ın 2015 Mayıs Sektörel Raporu’ndaki veriler ışığında, dünya ve Türkiye ekonomisi ile inşaat sektörünü değerlendirdi. Toplantının moderatörlüğünü, Türkiye İMSAD Başkan Vekili Nuri Bulut yaptı.

Seçimden sonra yaşanan belirsizlik

ortamının ülkemize daha fazla zarar vermemesi

için siyasilerden uzlaşma ve hızlı kararlarla yeni

hükümeti oluşturmalarını beklediklerini söyleyen Türkiye İMSAD Başkanı

Fethi Hinginar, “Unutmayalım ki, küresel çapta beklenen olumsuz

etkilere de açık olan ekonomimizde, 2015

kayıp yıl olursa 2016 yılı da riske girer” dedi.

HİNGİNAR: “SEÇİMLER BİTTİ, SİYASETTE VE EKONOMİDE İSTİKRAR ZAMANI”Toplantının açış konuşmasını yapan Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Hinginar, seçim sonrası gerçekleştirilen bu ilk toplantıda, ekonomi, inşaat ve inşaat malzemeleri sektörünü değerlendirdi. Türkiye’nin demokratik seçim sınavını başarıyla verdiğini belirten Hinginar, “Seçim Türkiye’yi gururlandıran bir şekilde sonuçlandı. Gerçek bir demokrasi sonucu olan bu seçim Türk halkının gerçekten Türkiye’de barış ve huzur ortamı istediğini ve bu sonuca göre siyasi partilerin de bir tavır alması gerektiğini gösterdi. Seçimde milli irade, ülkeyi yöneten siyasetçilere ‘uzlaşın’ demiştir. Gergin iç ve dış politika istemediğini ortaya koyan Türkiye, Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’ felsefesini benimsediğini göstermiştir. Demokrasimizi geliştirmek istiyorsak ‘uzlaşma kültürünü’ de geliştirmek zorundayız” dedi.Ekonomiye bakıldığında seçim öncesi başlayan bekle-gör ve buna bağlı olarak ekonomide durağanlaşma eğiliminin sürdüğüne

Page 11: türkiye imsad dergi

olursa 2016 yılı da riske girer”

İMSAD’DAN

TÜRKİYEİMSADDERGİ 9HAZİRAN 2015

Soldan sağa: Fethi Hinginar, Prof. Dr. İlter Turan, Dr. Can Fuat Gürlesel, Nuri Bulut

Page 12: türkiye imsad dergi

İMSAD’DAN

TÜRKİYEİMSADDERGİ 10 HAZİRAN 2015

dikkat çeken Fethi Hinginar, diğer seçimlerden farklı olarak bu kez hükumetin kurulmasında birden çok senaryonun konuşulduğunu, bunun da ekonomide belirsizlik süresini uzatabileceğine işaret etti. Hinginar, “Belirsizlik ortamının ülkemize daha fazla zarar vermeden, ekonomik ve politik istikrarın tesis edilmesi, iş dünyası olarak hepimizin temennisidir. Unutmayalım ki, küresel çapta beklenen olumsuz etkilere de açık olan ekonomimizde 2015 kayıp yıl olursa, 2016 yılı da riske girer. Seçimler bitti, şimdi uzlaşarak hızla ana gündemimize ekonomiyi taşıma zamanıdır” diye konuştu.Ekonominin ilk çeyrekte yüzde 2,3 büyüdüğünü ve ilk 5 ayda Türkiye genel ihracatının yüzde 8,3 gerilediğini belirten Hinginar, hükümetin kurulma süreci olan yılın ikinci çeyrek verilerinden de olumlu sinyaller gelmediğini söyledi. Hinginar, 2015’in ikinci yarısında yaşanan daralma durmazsa, ekonomide bu yıl için hedeflenen yüzde 4’lük büyüme seviyesini yakalamanın zor olacağını vurguladı.

KAMU VE ÖZEL SEKTÖR İNŞAATHARCAMALARINDA REKOR GERİLEMEYılın ilk çeyreğinde konut satışlarında yüzde 22 artış olduğunu, ancak alınan yapı ruhsatlarında yarıya yakın düşüş görüldüğünü kaydeden Türkiye İMSAD Başkanı Hinginar, bu konuda da şunları söyledi: “Bu yılın ilk çeyrek döneminde inşaat sektörü yüzde 3,5 geriledi. Bu dağılımda kamu yüzde 9,2, özel sektör yüzde 1,4 küçüldü. İnşaat malzemeleri sanayi üretimi ise yılın ilk 4 ayında yüzde 4,5 geriledi. İhracatımız aynı dönemde yüzde 15,8 oranı ile daha vahim bir düşüş gösterdi. Sonuç olarak, hem genel ekonomimizde hem inşaatta hem de inşaat malzemesi sanayimizde iç ve dış piyasalarda alarm zilleri çalıyor. Bu nedenle ülke olarak, üretime dayalı sürdürülebilir büyümeyi sağlayacak yeni bir ekonomik modeli oluşturmalı ve yapısal reformları hızla gerçekleştirmeliyiz. İşte bu nedenle gündem artık ekonomi olmalı diyoruz.”

AFRİKA ÜLKELERİNE İHRACAT SEFERBERLİĞİİhracat pazarlarını çeşitlendirmek ve yeni pazarlar kazanmak amacıyla

Page 13: türkiye imsad dergi

İMSAD’DAN

TÜRKİYEİMSADDERGİ 11HAZİRAN 2015

Türkiye İMSAD’ın ‘Afrika Buluşmaları’ projesi kapsamında 9 kişilik bir heyetle ilk gezisini Kamerun’a gerçekleştirdiğini belirten Hinginar, ikinci sıradaki ülkenin ise Kenya olacağını söyledi. Hinginar, “İhracatta yaşanan daralmayı aşmak için Afrika’ya ihracat seferberliği başlattık. Afrika, Türkiye inşaat malzemeleri için potansiyel bir pazar. Hedefimiz, bir yandan katma değerli ürün hacmimizi artırmak, öte yandan ‘üretim ve ihracat odaklı’ büyümeye devam etmektir” şeklinde konuştu.Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Prof. Dr. Kerem Alkin de konuşmasında seçim sonuçlarını ve bundan sonra yaşanacak süreci değerlendirerek, “Bir koalisyon iktidarı ile demokrasi kültürünü biraz daha geliştirmek ve son 2-2.5 seneden beri Türkiye’de hissetmekte olduğumuz atmosferi yumuşatmak adına bu tarihi fırsatın değerlendirilmesi her anlamda iyi olur” dedi.

KOALİSYONLAR DÖNEMİ NEDEN SORUN OLDU?Türkiye’de koalisyonların hep problemmiş gibi görünmesinin

nedeninin aslında ekonomik temellere dayandığını vurgulayan Prof. Dr. Alkin, şu tespitlerde bulundu:“1990’larda ekonomiyi düşünün... Yaklaşık 200 küsür milyar dolar... Bunun yüzde 40 ve biraz daha üzerindeki bölümü devlet bütçesi idi. Bu şu anlama geliyordu; özel sektörün ancak kamu ile ayakta durabildiği bir Türkiye ekonomisi gerçeği ile karşı karşıyaydık. O dönemde koalisyonu oluşturan partiler kendi aralarında bakanlıkları paylaştıktan sonra özel sektörün ayakta kalabilmek için sürekli Ankara’da koalisyondan medet umduğu bir model vardı. Bu nedenle koalisyon kendi arasında siyasi çalkantı yaşamaya başladığı andan itibaren işin rengi değişiyordu. Sistem tıkandığı zaman Türk ekonomisi de tıkanıyordu. 2001 krizi Türkiye’ye artık kamu ile büyüme döneminin bittiğini öğretti. Bir model değişikliğine gidildi. Türkiye özel sektör yatırım harcamalarıyla ve başarabildiği kadar net ihracatla büyüme çabasına girdiği bir model yakaladı. Bu model sonucunda 200 milyar dolarlık bir ekonomiden 800 milyar dolar civarında bir ekonomiye geldik. Baktığımızda kamunun

ekonomideki yeri 1990’lı yıllara göre yarı yarıya azalmış durumda. Bugün itibariyle artık özel sektörün kamuya ihtiyacı yok. Kendi işini idame ettirmek için sürekli olarak Ankara’yı kollayan ‘Kamudan iş alamazsam ben biterim’ diyen kaç kişi var bu salonda? Demek ki Türkiye’de bir dönüşüm yaşanmış. Bu vesile ile özel sektörün hükümet kuruldu kurulmadı tartışmalarını bırakıp, ihracat yapmaya, pazarlara bakması gerekir. Bizim demokrasisi belli bir düzeye gelmiş ülkelerdeki gibi, siyasetten ayrışan bir iş dünyası yapısı içerisinde yürümemiz lâzım. İş dünyasının siyasete yön göstermesi gerekiyor.”Türkiye’nin özel sektör yatırımları ve net ihracatla büyümesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Alkin, “Net ihracatın büyümeye katkısı bir ileri iki geri... 2015’in ilk çeyreğine bakıyorsunuz, net ihracatın büyümeye katkısı ciddi anlamda negatif. İnşaat yatırımlarında durum negatif. Konuta bakarsak, 2015’in 1. çeyreğinde konut satışı rekor kırıyor çünkü maketten 1.5 sene önce satılan ve parası çoktan tahsil edilen konutun şu anda ruhsat ve tapu işleri yeni yapılıyor. Yani o rakam 1.5-2

Page 14: türkiye imsad dergi

İMSAD’DAN

TÜRKİYEİMSADDERGİ 12 HAZİRAN 2015

sene öncesinin rakamı. Dolayısıyla bu rakamlar aldatıcı” şeklinde konuştu. Türkiye’nin çok köklü çok kapsamlı yeni bir büyüme modeline ihtiyacı olduğunu belirten Prof. Dr. Alkin, “Siyasi belirsizlik yeni büyüme modelinin hayata geçmesi anlamında bir sıkıntıya sebep olabilir” tespitinde bulundu.

AB’DE BÜYÜME TOPARLANIYORTürkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel de konuşmasında, Türkiye İMSAD’ın 2015 Aylık Mayıs Sektörel Raporu verilerine dayanarak, inşaat ve inşaat malzemeleri verilerini değerlendirdi, dünya ekonomisindeki beklentilere ilişkin bilgiler verdi. Dr. Gürlesel’in verdiği bilgiye göre, Avrupa Birliği’nde açıklanan yılın ilk çeyrek büyüme verileri, ekonomide toparlanmayı teyit ediyor. Euro bölgesi 2015 yılının ilk çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 1, AB-28 ülkeleri yüzde 1,4 büyüdü. En büyük ekonomilerden biri olan Almanya ise yüzde 1 oranında büyüme gösterdi. Avrupa Birliği ekonomisi 6 çeyrektir üst üste büyüyor.

İNŞAAT VE GAYRİMENKUL SEKTÖRÜNDE BÜYÜME (YÜZDE)DÖNEM İNŞAAT GAYRİMENKUL GSYİH2012 0.6 1.9 2.12013 Q1 6.2 1.3 3.12013Q2 7.8 1.3 4.72013Q3 9.0 1.7 4.32013Q4 6.3 2.3 4.62013 7.4 1.7 4.22014Q1 5.8 2.1 4.82014Q2 3.4 2.1 2.32014Q3 2.0 2.4 1.92014Q4 -2.0 3.8 2.62014 2.2 2.6 2.92015Q1 -3.5 4.1 2.3

KAMU VE ÖZEL SEKTÖR İNŞAAT HARCAMALARINDA BÜYÜME (YÜZDE)

2012 2.8 -0.1 0.62013Q1 47.9 -4.8 6.22013Q2 25.8 0.9 7.82013Q3 22.3 3.7 9.02013Q4 30.6 -2.3 6.32013 30.2 -0.7 7.42014Q1 -5.4 11.2 5.82014Q2 -11.6 12.0 3.42014Q3 -11.7 10.0 2.02014Q4 -13.4 4.6 -2.02014 -10.8 9.4 2.22015Q1 -9.2 -1.4 -3.5

KAMU SEKTÖRÜ

ÖZEL SEKTÖR

GENELDÖNEM

Dr. Can Gürlesel, gelişen ülkelerin büyüme oranlarının ise yavaşladığını belirtti. Dr. Gürlesel’in verdiği bilgiye göre, petrol ve emtia ihraç eden ülkelerde de büyüme zayıflıyor. IMF, 2015 yılı için dünya ekonomisinde yüzde 2,9 oranında büyüme öngörüyor. Gelişmiş ülkelerin büyüme beklentisi yüzde 2,4 olurken, gelişen ülkelerin büyüme beklentisi yüzde 4,3. 2015 yılında dünya mal ticaretinde ise değer bazında yüzde 4-5 arasında gerileme öngörülüyor. Gerilemede özellikle gelişen ülke ekonomilerindeki yavaşlamanın etkili olacağı tahmin ediliyor.

EURO-DOLAR PARİTESİNDE DALGALANMA DEVAM EDECEKDr. Can Fuat Gürlesel, 2015 yılının ilk dört ayında Euro-Dolar paritesinin de dolar lehine gelişme göstererek 1,05 seviyesinin altına indiğini belirtti. Euro-Dolar paritesinde oynaklığın arttığını söyleyen Dr. Gürlesel, önümüzdeki dönemde paritedeki oynaklıkların süreceğini, ancak doların, Euro ve diğer para birimleri karşısında kademeli ve sınırlı güçlenmesini sürdüreceği öngörüsünü dile getirdi.

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu

Page 15: türkiye imsad dergi

İMSAD’DAN

TÜRKİYEİMSADDERGİ 13HAZİRAN 2015

“Türkiye ülkeyi yönetimsiz bırakmama sınavı ile karşı karşıya”

Türkiye İMSAD’ın Gündem Buluşmaları toplantısında seçim sonuçlarını değerlendiren

Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlter Turan, “Türkiye şimdi parlamentoda hiçbir partinin tek başına hükümet kuramayacağı bir koltuk dağılımı karşısında, bir koalisyon ya da azınlık hükümeti kurarak ülkeyi yönetimsiz bırakmama sınavı ile karşı karşıyadır” dedi. Türkiye’nin bu sınavı geçip geçemeyeceğini hep birlikte göreceğimizi ifade eden Prof. Dr. Turan, “Hükümet kimlerle kurulabilir, hükümetin gündeminde neler olabilir, erken seçim gündemde midir? Bu soruların hepsi ayrı ayrı cevap beklemektedir. Seçim sonuçları başkanlık sistemine geçiş tartışmalarını muhtemelen sona erdirecekse de, Türkiye’nin daha demokratik bir anayasaya kavuşma ihtiyacını ortadan

kaldırmış değildir. Siyasi partiler ise koalisyon görüşmelerindeki konumlarını güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Cumhurbaşkanının sürece nasıl müdahale edeceğini kestirmenin zorluğu da, yeni hükümet yapısı hakkında tahminde bulunmayı güçleştirmektedir” diye konuştu.Erken seçim ihtimalini pek mümkün görmediğini vurgulayan Prof. Dr. Turan, şu değerlendirmede bulundu: “Türkiye’de erken seçim yapılmıştır ama ne kadar erken? 3 yıl geçmeden erken seçim yapılmamıştır. Hatta o noktada bile isteksizlikler olmuştur. Bir milletvekilinin yeniden aday olup da seçimi finanse edecek kaynakları derleyip toparlaması için 3 yıl gibi bir süreye ihtiyaç bulunuyor. Dolayısıyla bizim koalisyonlar üzerinde durmamız gerekiyor. En muhtemel koalisyon olarak da AKP-CHP koalisyonunu görüyorum.”Prof. Dr. İlter Turan

Page 16: türkiye imsad dergi

İMSAD’DAN

TÜRKİYEİMSADDERGİ 14 HAZİRAN 2015

“2015 kolay geçmeyecek”

2015 yılının ilk Gündem Buluşmaları toplantısında konuşan Türkiye İMSAD Başkanı Fethi Hinginar, ekonomide ve inşaat sektöründe 2015 yılının zor geçeceğini belirtti.

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği’nin (Türkiye İMSAD) 2015 yılı ilk “Gündem Buluşmaları”

toplantısı, 2 Nisan 2015 Perşembe günü Ortaköy Feriye’de gerçekleştirildi. “2015-2016 Türkiye Ekonomisi İçin Zorlu Dönem: AB İlişkileri ve Transatlantik Yatırım Ortaklığı Anlaşması” konusunun gündeme taşındığı toplantıda, Türkiye İMSAD’ın her ay periyodik olarak yayımladığı Aylık Sektörel Raporu’nun Mart 2015 verileri ışığında ekonomi ve inşaat sektörüne yönelik ilk çeyrek sonuçları değerlendirildi. Toplantıya, ekonomi ve inşaat sanayinin önde gelen temsilcileri katıldı. Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Hinginar’ın açılış konuşması ile başlayan Gündem Buluşmaları Toplantısı’nda, Avrupa Birliği ve Küresel Araştırmalar Derneği Başkan Yardımcısı Can Baydarol, AB İlişkileri ve Transatlantik Yatırım Ortaklığı Anlaşması’nın Türkiye ekonomisi açısından etkilerini anlattı. Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanları Prof. Dr. Kerem Alkin ve Dr. Can Gürlesel de, Türkiye ve dünya

ekonomisi ve inşaat sektörüne ilişkin beklenti ve öngörülerini paylaştılar.

FETHİ HİNGİNAR: “KARAMSAR DEĞİLİZ”Türkiye İMSAD Başkanı Fethi Hinginar konuşmasında, dünya ve Türkiye ekonomisine ilişkin son göstergelerin 2014 yılında olduğu gibi 2015 yılının da kolay geçmeyeceğini işaret ettiğini söyledi. 2014 yılında Türkiye ekonomisinin yüzde 2.9, inşaat sektörünün 2.2, inşaat malzemeleri sanayi iç pazarının da reel olarak yüzde 4.8 büyüdüğünü belirten Hinginar, 2015 yılı için karamsar olmadıklarını ancak özellikle yılın ikinci yarısı için gerekli önlemlerin acilen alınmasının büyük önem taşıdığını vurguladı. Toplantıda Türk ekonomisini değerlendiren Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Prof. Dr. Kerem Alkin de, “Enflasyon birinci öncelikli derdimiz olmaya devam ediyor. Dünyada bizim kadar ağır enflasyon yaşayan ülke sayısı fazla değil. Cari açıkta yanımıza yaklaşan zaten yok. Cari açıkta birinciyiz. Buna karşılık mali disiplin konusunda alkışlanacak derecede

bir performans ortaya koyuyoruz” tespitinde bulundu. Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Dr. Can Gürlesel de konuşmasında, 2014 yılında inşaat harcamalarında kamu payının yüzde 10.8 küçüldüğünü, özel sektör harcamalarının ise yüzde 9.4 büyüdüğüne dikkati çekti.

CAN BAYDAROL: “TÜRK DIŞ POLİTİKASI İHRACATI OLUMSUZ ETKİLEDİ”Toplantıda bir konuşma yapan Avrupa Birliği ve Küresel Araştırmalar Derneği Başkan Yardımcısı Can Baydarol, Türkiye’nin ihracat rakamının azalmasında bozulan Türk dış politikasının etkili olduğunu söyledi. Suriye ve Irak ile durumun malum olduğunu belirten Baydarol, taşımacılıkta yaşanan sorunların çözülemediğini ifade etti. Türkiye ekonomisinde son 10 yıla bakıldığı zaman, pek Türkiye ekonomisinden söz edilemeyeceğini vurgulayan Baydarol, “Çünkü Türkiye ihracatının yaklaşık yüzde 50’sini Türkiye’de yerleşik 15 bin tane yabancı işletme yapıyor” diye konuştu.

Can Fuat Gürlesel, Oktay Alptekin, Fethi Hinginar, Can Baydarol, Kerem Alkin

2 Nisan'da yapılan yılın ilk Gündem Buluşmaları'nda konuşan Başkan Fethi Hinginar:

Page 17: türkiye imsad dergi
Page 18: türkiye imsad dergi

İMSAD’DAN

TÜRKİYEİMSADDERGİ 16 HAZİRAN 2015

Türkiye İMSAD ile dünyanın en yaygın

sürdürülebilirlik platformu olan UN Global Compact’ın

Türkiye Ulusal Ağı Global Compact Türkiye

tarafından düzenlenen İnşaat Malzemeleri Sektörü

Çalıştayı TÜSİAD merkezinde

gerçekleştirildi.

Türkiye İMSAD ve Global Compact’tan İnşaat Malzemeleri Sektörü Çalıştayı

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) ile imzacısı olduğu dünyanın

en yaygın sürdürülebilirlik platformu UN Global Compact’ın (Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi) Türkiye Ulusal Ağı olan Global Compact Türkiye’nin düzenlediği, inşaat malzemeleri sektörünün ilk çalıştayı yapıldı. TÜSİAD merkezinde gerçekleştirilen ve Türkiye İMSAD üyesi firma temsilcilerinin katılımı ile düzenlenen çalıştayda, daha yaşanabilir bir dünya için UN Global Compact’ın önerdiği 10 evrensel ilke, “İnsan Hakları, Çalışma Standartları, Çevre ve Yolsuzlukla Mücadele” başlıkları altında değerlendirildi. Türkiye İMSAD, UN Global Compact platformuna geçtiğimiz yıl üye olarak katılmıştı.

DR. ARGÜDEN: “HEDEFİMİZ DÜNYAYI DAHA YAŞANABİLİR HALE GETİRMEK”Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Yılmaz Argüden, düzenlenen çalıştayda yaptığı konuşmada; iş dünyasını, iş gücünü, sivil toplumu, üniversiteler, belediyeler ve kamu kurumlarını, Birleşmiş Milletler ile bir araya getiren ve geniş yelpazede bir paydaş grubunu temsil eden UN Global Compact’ın, dünyayı daha yaşanabilir hale getirme hedeflerini anlattı. Dr. Argüden, “UN Global Compact, başta iş dünyası

olmak üzere kurumları ‘İnsan Hakları, Çalışma Standartları, Çevre ve Yolsuzlukla Mücadele’ başlıkları altında belirlenen 10 evrensel ilke ışığında faaliyetlerini sürdürmeye teşvik etmektedir. UN Global Compact, imzacısı olan kuruluşları Birleşmiş Milletler’in kalkınma çalışmalarına ortak etmektedir” dedi.Türkiye İMSAD’ın sektörlerinin lideri 81 büyük şirketle ve alt sektörlerin tümünü temsil eden 29 derneğin çatı örgütü olarak ulaştığı 4 bin firma ile inşaat malzemeleri sektörünü en yaygın şekilde temsil eden bir kurum olduğunu belirten Dr. Argüden, “UN Global Compact olarak, kolektif hareketin gücünden yararlanarak, küreselleşmenin getirdiği zorlukların ortadan kaldırılması yolundaki çalışmalarında kurumları destekliyoruz” diye konuştu.

AYGEN ERKAL: “TÜRKİYE İMSAD SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ TEMEL ŞART OLARAK GÖRÜYOR”Türkiye İMSAD Genel Sekreteri Aygen Erkal da konuşmasında, Türkiye İMSAD’ın geçtiğimiz yıllarda, Küresel Raporlama Girişimi’nin (GRI) G4 rehberi kapsamında, dünyada alanında sektörel bir sivil toplum kuruluşu tarafından ilk olarak sürdürülebilirlik raporu hazırladığını ve sürdürülebilir üretime rehberlik ettiğini belirtti. Dünyada sürdürülebilir ekonomik

büyümeyi tehdit eden küresel, çevresel ve toplumsal sorunlar olduğunu ve bu sorunların inşaat malzemesi sektörü için de bir risk oluşturduğuna işaret eden Aygen Erkal, “İklim değişiklikleri, çevreci yaklaşımlar, çalışma standartları gibi birçok alanda şirketlerin üstlendikleri roller bugün her zamankinden daha önemli hale gelmiştir. Müşteri beklentilerinde de büyük değişimler yaşanıyor. Eskiden üretebilmek yetkinlikti, şimdi ise esas olan sürdürülebilir ve verimli üretkenliktir. Türkiye İMSAD, sürdürülebilirliği, var olmanın en büyük şartı olarak görmektedir” dedi. Erkal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şirketlerin bir araya gelerek sürdürülebilirlik konularında harekete geçmeleri için önemli bir platform olan UN Global Compact üyeliği de Türkiye İMSAD’ın sürdürülebilirlik gündemindeki önemli çalışmalardan biridir. Amacımız, kurumsal değişimi yöneten, performans ölçen ve hedef koyan yaklaşımlarla, sürdürülebilirlik kapsamındaki olumlu ve olumsuz etkileri belirlemek, kurumsal operasyonların da bu doğrultuda yönetebilmesine ışık tutmaktır. Türkiye İMSAD, inşaat malzemeleri sektörünün sürdürülebilirliği konusunda sadece Türkiye’de değil, dünyada da rol model olmayı hedeflemekte ve çalışmalarını bu vizyon doğrultusunda şekillendirmektedir.”

Page 19: türkiye imsad dergi
Page 20: türkiye imsad dergi

İMSAD’DAN

TÜRKİYEİMSADDERGİ 18 HAZİRAN 2015

Türkiye İMSAD, 60 üyesiyle Yapı Fuarı’na çıkarma yaptıTürkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD), bu yıl 38’incisi düzenlenen Yapı Fuarı-Turkeybuild İstanbul’a, 50 sanayici ve 10 sektör derneği olmak üzere toplam 60 üyesiyle katıldı.

Çimentodan boyaya, demir-çelikten seramiğe, camdan ısıtma-soğutma ürünlerine kadar 30 farklı alt sektörü

temsil eden Türkiye İMSAD, inşaat malzemeleri sanayinin önde gelen kuruluşları olan 60 üyesiyle birlikte bu yıl 38’incisi düzenlenen Yapı Fuarı-Turkeybuild İstanbul’un katılımcıları arasında yer aldı. 21-25 Nisan 2015 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen fuarda Türkiye İMSAD, ulusal ve uluslararası ziyaretçilerini ağırladı. YEM Fuarcılık tarafından düzenlenen fuarda bu yıl 105 ülkeden 1250 üretici firmanın 17 bin 400 ürün ve hizmeti sergilendi.Yapı Fuarı-Turkeybuild İstanbul’un İş Geliştirme Platformu kapsamında Konuk Ülke Projesi’nde bu yıl

Kazakistan ağırlandı. 22 Nisan’da gerçekleştirilen Kazakistan-Türkiye İnşaat Forumu ve İkili Görüşmeleri toplantısında, Kazakistan ve Türkiye’den sektörün önde gelen isimleri bir araya geldi.

BAŞKAN HİNGİNAR, İŞ GELİŞTİRME TOPLANTISI’NDA KONUŞMA YAPTIKazakistan-Türkiye İş Geliştirme Platformu Toplantısı’nda konuşan Türkiye İMSAD Başkanı Fethi Hinginar, büyüyen kamu yatırımları başta olmak üzere Kazakistan gündemindeki tüm yapı işlerinde, Türk müteahhitlerinin ve inşaat malzemesi üreticilerinin daha etkin olabileceklerini belirtti. Kazakistan’ın 2014 yılında 15,17 milyar dolar

tutarında inşaat harcaması gerçekleştirdiğini ve 6,9 milyar dolar tutarında inşaat malzemesi ithal ettiğini ifade eden Hinginar, “Bu rakamlar da Türkiye’nin Kazakistan’a inşaat malzemeleri ihracatı açısından ne kadar büyük ve potansiyel bir pazar olduğunu gösteriyor” dedi.

Türkiye İMSAD Başkanı Fethi Hinginar, Yapı Fuarı 2015’in ikinci gününde gerçekleştirilen Yalıtım Sektörü Başarı Ödülleri törenine katıldı. Hinginar, Yılın Isı Yalıtım Ödülü’nü kazanan Türkiye İMSAD Üyesi de olan Knauf Insulation firması Genel Müdürü Cafer Kamil Emre’ye ödülünü takdim etti.

Başkan Hinginar Yalıtım Ödülü verdi

Page 21: türkiye imsad dergi
Page 22: türkiye imsad dergi

İMSAD’DAN

TÜRKİYEİMSADDERGİ 20 HAZİRAN 2015

Türkiye İMSAD, UL Environmentve IBU ile işbirliği protokolü imzaladı

Türkiye İMSAD, çevre sertifikasyonları konusunda dünyanın lider kuruluşları olan UL Verification Services Inc. ve IBU (Institut Bauen und Umwelt e.V.) ile iki ayrı stratejik işbirliği protokolü imzaladı.

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD), çevreci çalışmalarına devam ediyor.

Çevre sertifikasyonları konusunda dünyanın lider kuruluşları olan UL Verification Services Inc. ve IBU (Institut Bauen und Umwelt e.V.) ile iki ayrı stratejik işbirliği protokolü imzalayan Türkiye İMSAD, bu işbirlikleri çerçevesinde, IBU ile “Çevresel Ürün Deklarasyonları (EPD)” konusunda, UL Environment ile de “Ürün Etiketleme ve Belgelendirme” konularında çalışmalar yapacak. İşbirliğinin ikinci adımında ise Türkiye İMSAD’ın, UL Environment ve IBU’nun Türkiye’de yetkili program operatörü olması hedefleniyor.Çevresel Ürün Deklarasyonları alanında Avrupa’nın en önemli organizasyonu olan IBU, 2010 yılından bu yana Türkiye’de önde gelen EPD Belgelendirme Kurumu olarak hizmet veriyor. Ülkemizdeki ilk Çevresel Ürün Sertifikasyonu, IBU imzası taşıyor. UL Environment ise, “Etiketleme ve Belgelendirme” işlemlerinin yanı sıra; VOC İçerik ve Emisyon Testi, GreenGuard Sertifikası, Sağlık Ürün Deklarasyonu ile yerel malzeme ve geri dönüştürülmüş içerikleri gibi “Çevresel İddiaların Onaylanması” konularında uluslararası alanda hizmet veriyor.

“TÜRKİYE İMSAD, SÜRDÜRÜLEBİLİR ÜRETİME REHBERLİK EDİYOR”İnşaat malzemesi sanayinde sürdürülebilirliği, yaşam kalitesi olarak gördüklerini söyleyen Türkiye İMSAD Başkanı Fethi Hinginar, düzenlenen imza töreninde yaptığı konuşmada, sektörün doğru gelişimi için çalışmalar yürüten Türkiye İMSAD olarak, alanlarında dünya lideri olan IBU ve UL Environment ile işbirliğine gitmekten ve böylece sürdürülebilir üretime rehberlik etmekten büyük memnuniyet duyduklarını söyledi.UL Verification Services Inc. İş Geliştirme Bölge Müdürü Ali Zain Assi de, 98 ülkede, 64 yetkili laboratuvar ile firmaların yeşil bina, yönetmelik ve tedarik politikalarına

ilişkin gereksinimlerini karşıladıklarını belirterek, “UL Environment Çevresel Ürün Beyannamesi ve UL Environment Çevresel İddia Onayları, ürünün şeffaflığı ve güvenirliğini teyit etmektedir” dedi.IBU Genel Koordinatörü Dr. Burkhart Lehmann da konuşmasında, IBU’nun uluslararası standartlara dayanarak onay veren Almanya’daki tek organizasyon olduğunu söyledi. Çevresel Ürün Deklarasyonu (EPD) ile, ürün ve hizmetlerin çevresel performanslarının incelendiğini ve çevresel açıdan şeffaf üretim politikasının beyan edildiğini belirten Dr. Lehmann, deklarasyonun, pazarlama açısından da ürün kalitesinin bir göstergesi olduğunu vurguladı.

Fethi Hinginar - Ali Zain Assi

Burkhart Lehhmann - Fethi Hinginar

Page 23: türkiye imsad dergi
Page 24: türkiye imsad dergi

İMSAD’DAN

TÜRKİYEİMSADDERGİ 22 HAZİRAN 2015

Türkiye İMSAD Üye Dernekler

Toplantısı gerçekleştirildi

Türkiye İMSAD’ın üye dernekleriyle bir araya geldiği toplantıda, sektöre ilişkin sorunlar ve beklentiler masaya yatırıldı.

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği’nin (Türkiye İMSAD) yılda iki kez düzenlediği Üye

Dernekler Toplantısı’nın ilki, 23 Haziran 2015 tarihinde Cemile Sultan Korusu’nda gerçekleştirildi.İnşaat malzemesi sektörünün çatı örgütü olan Türkiye İMSAD, sektör içi birlikteliği kuvvetlendirmek, sektörün ortak sorunlarına çözüm önerileri geliştirmek ve alt sektörlerin sorun ve beklentilerine yönelik ortak eylem planları geliştirebilmek amacıyla üye derneklerin temsilcileriyle bir araya geldi.29 alt sektör derneğinin temsil edildiği Türkiye İMSAD’ın Üye Dernekler Toplantısı’nın açılış konuşmasını Başkan Fethi Hinginar yaptı. Hinginar, yeni yönetimin 27 Şubat 2015 tarihinde göreve başladığı bilgisini hatırlatarak, geçen 4 aylık süreçte yapılan çalışmalar hakkında bilgi

verdi. Geçmiş dönemde başlatılan çalışmaların devam ettirildiğini ifade eden Hinginar, gelecek dönemde Türkiye İMSAD’ın tanınırlığını ve sektör adına etkinliğini artıracak çalışmaların hayata geçirileceğini belirtti. Yeni dönemde sektörün ihracat hedeflerine yönelik çalışmalara hız verileceğini söyleyen Başkan Hinginar, “İhracata büyük önem veriyoruz, sektörümüzün ihracatını geliştirmek için çeşitli çalışmalar yapıyoruz, bu çalışmalar çerçevesinde TİM ve İMMİB ile bir işbirliği protokolü imzaladık. Yeni pazarları araştırmak için Türkiye İMSAD üyelerine özel yurt dışı heyetler düzenlemeye başladık. Bu heyetlerin ilki mayıs ayında Kamerun’a yapıldı. Bir sonraki heyetin Kenya’ya gerçekleştirilmesini planlıyoruz” dedi.Alt sektör üye derneklerin Türkiye İMSAD’a değer kattığını ifade eden Başkan Hinginar, özellikle komite çalışmalarında üye dernek temsilcilerinin katkılarının yüksek olduğunu dile getirdi.Toplantıda, Türkiye İMSAD üyesi dernekler Yönetim Kurulu Başkanları, Başkan Yardımcıları, Başkan Vekilleri, Yönetim Kurulu Üyeleri ve Genel Sekreter/Genel Koordinatörler düzeyinde temsil edildi.

Toplantıda, üye derneklerin temsilcileri, dernekleri hakkında bilgi vererek, sektörlerinin pazardaki mevcut durumu, sektörün sorunları ve Türkiye İMSAD’dan beklentilerini paylaştılar.Toplantıda öne çıkan konuların arasında; piyasa gözetim ve denetimindeki sıkıntılar, sektördeki haksız rekabet ve merdiven altı üretim, kontrolsüz ve standartlara aykırı uygulamalar, mesleki yeterlilik belgeli personel eğitimi konusundaki eksikler ve sıkıntılar, yönetmelik ve standartlardaki eksiklikler, Ulusal Bina Yönetmeliği Platformu çalışmaları, yangın yönetmeliği ile TS 825 “Binalarda Isı Yalıtım Kuralları Standardı’nın mevcut durumu ve yapı fuarları gibi konular ele alındı.Türkiye İMSAD’a ilişkin görüş, öneri ve beklentilerini dile getiren üye derneklerin temsilcileri; yeni hükumetin kuruluş sürecinde sektörün talep, beklenti ve sorunlarının dile getirilmesi noktasında Türkiye İMSAD’ın daha aktif rol alması gerektiğini belirttiler.Sektöre ilişkin ekonomik verilerin kapsamlarının geliştirilmesi ve yapısal yangın güvenliği ile ilgili bir komite kurulması, toplantıda öne çıkan diğer konular arasında yer aldı.

Page 25: türkiye imsad dergi
Page 26: türkiye imsad dergi

İMSAD’DAN

TÜRKİYEİMSADDERGİ 24 HAZİRAN 2015

Türkiye İMSAD21 sanayici üyesiyle

İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) 2014 yılı “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırmasında, Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD), 21 sanayici üyesiyle yer aldı.

Türkiye İMSAD üyesi 21 sanayi şirketi, 2014 yılında 16,9 milyar TL tutarında, net üretimden

satışları ile ekonomiye fayda sağladı. İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu sıralamasında, Türkiye İMSAD üyesi 21 şirket; demir-çelikten alüminyuma, çimentodan cama, plastikten seramiğe, kimya ve yapı gereçlerine kadar inşaat malzemeleri sektörünün temel alanlarında üretim yapıyor. İSO’nun 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması verilerine göre, Türkiye İMSAD üyesi 21 firma, 2014 yılında 16,9 milyar TL tutarında, net üretimden satışları ile ekonomiye fayda sağladı.500 Büyük Şirket sıralamasında, Türkiye İMSAD üyesi sanayi şirketleri; “Çolakoğlu Metalurji, Assan Alüminyum, Akçansa Çimento, Çimsa Çimento, Trakya Cam, Betek Boya ve Kimya Sanayi, Kaleseramik Çanakkale Kalebodur Seramik, Eczacıbaşı Yapı

Gereçleri, DYO Boya Fabrikaları, Nuh Çimento, Schneider Elektrik, Türk Demir Döküm Fabrikaları, Polisan Boya, İzocam, Jotun Boya, Kale Kilit ve Kalıp, Georg Fischer Hakan Plastik Boru ve Profil, Traçim Çimento, Seranit Granit Seramik, Marshall Boya ve Vernik Sanayi ile Kalekim Kimyevi Maddeler” oldu. HİNGİNAR: “TÜRKİYE İMSAD ÜYELERİ KALKINMADA ÖNEMLİ KİLOMETRE TAŞLARI”Türkiye İMSAD Başkanı Fethi Hinginar, 52,1 milyar dolar yurt içi pazar büyüklüğü, 21,1 milyar dolar ihracatı, toplam ihracat içinde yüzde 14 payı ve cari açığa yüzde 228 pozitif katkısı ile inşaat malzemeleri sanayinin ülkemiz ekonomisindeki gücüne dikkat çekti. İnovatif sanayi ürünleri ve küresel markaları ile ülkemizi dünya pazarlarında birinci lige taşıyan Türkiye İMSAD üyelerinin, yıllar içinde ülkemizin sürdürülebilir

kalkınmasında da önemli kilometre taşlarını oluşturduklarını vurgulayan Hinginar, şunları söyledi:“Türkiye İMSAD, inşaat sektörünün çok önemli grupları olan 30 farklı alt sektörü temsil etmektedir. Üyelerimizin toplamı ile birlikte ülkemiz ekonomisine 1,5 milyon kişilik istihdam sağlıyoruz. İmalat sektöründeki payı yüzde 17’ye yaklaşan Türk inşaat malzemesi sanayi, aynı oranı sanayi katma değerinde de gerçekleştiriyor. 21 üyemiz, 500 Büyük Sanayi Kuruluşu arasında yer alarak 2014 yılında 16,9 milyar TL tutarında, net üretimden satışları ile ekonomiye fayda sağlamış ve geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da Türkiye İMSAD’ın en büyük gururu olmuştur. İnanıyoruz ki, ülke olarak, üretime dayalı sürdürülebilir büyümeyi sağlayacak tedbirleri almamız ve yapısal reformları hızla gerçekleştirmemiz, sektörün gelişmesindeki ivmeyi artıracaktır.”

‘de

Page 27: türkiye imsad dergi
Page 28: türkiye imsad dergi

TÜRKİYEİMSADDERGİ 26 HAZİRAN 2015

YENİ ÜYELERİMİZ / AYTAŞ

“Türkiye İMSAD üyesi olmakAytaş’a değer katacak”

Avrupa’nın en zengin alçı taşı yataklarının bulunduğu Ankara’nın Bala ilçesinde 2007 yılında faaliyete

geçen Aytaş, markayı uluslararası pazarda aranan bir duruma getirmeyi hedefliyor. Aytaş Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Ayrancıoğlu, “Sadece Türkiye’de değil, dünyada da aranan bir marka olmak için inovasyon odaklı çalışmalar yapıyoruz” diyor. Mehmet Ayrancıoğlu ile şirket ve Türkiye İMSAD’a üye olma nedenleri hakkında konuştuk.

Aytaş ne zaman kuruldu? Sektördeki gelişimini kısaca anlatır mısınız? 1940 yılında inşaat malzemeleri ticareti ile temelleri atılan Ayrancıoğlu Şirketler Grubu, 2007 yılında yüzde 100 yerli sermaye ile Avrupa’nın en zengin alçı taşı yataklarının bulunduğu Ankara’nın Bala ilçesinde Aytaş Alçı firması ile bu sektöre girdi. Toz alçı ve alçı levha üretimi yapan iki üretim tesisimiz bulunuyor. Bunlardan Aygips, günlük 2 bin 200 ton toz alçı üretim kapasitesine sahip. Aypan’da ise yıllık 25 milyon metrekare alçı levha üretiliyor. Ayrancıoğlu Şirketler Grubu; inşaat, makine imalatı, endüstriyel tesis taahhüdü, medikal sarf malzemesi imalatı ve gayrimenkul yatırımları konularında faaliyetlerine devam ediyor. Aytaş Alçı markasını uluslararası pazarda aranan bir duruma getirmek, sürekli değişmekte olan tüketici ihtiyaçlarına cevap verebilmek, hızlı ve sürekli değişen çevre koşullarına uyum sağlayabilmek için kendimizi sürekli geliştirmekte, alçı bazlı yapı malzemelerinin kullanım alanının genişlemesine katkıda bulunan, sektörü geliştiren saygın bir marka

yaratmak amacındayız. Kalitenin varılması gereken bir hedeften ziyade, devamlı gelişme ve süreklilik göstermesi gereken bir süreç olduğu inancını taşıyoruz. Bu çerçevede çalışanların, çalışma süreçlerinin ve de makine ve ekipmanların gelişimine sürekli yatırım yapmaya devam ediyoruz. Bu sürecin devamını sağlayan, uluslararası kabul görmüş ISO 9001-2008 standardında sertifikalandırılmış kalite yönetim sistemlerinin kendisi de zamanın şartlarına ve teknolojisine uygun olarak sürekli geliştiriliyor.

Faaliyet gösterdiğiniz sektör hakkında bilgi verir misiniz? Türkiye’nin bu alandaki yeri nedir?İnşaat sektörünün hızla gelişmesine, alçı bazlı malzemelere kayan inşaat alışkanlıkları da eklenince; alçı sektörü ülkemizde son 7-8 yıldır çok hızlı bir şekilde büyüdü. Bu büyümeye rağmen, ülkemizdeki alçı bazlı inşaat malzemeleri tüketim miktarlarını gelişmiş ekonomilere sahip ülkelerle karşılaştırdığımızda halen yeterli düzeylere ulaşmadığını gözlemleyebiliriz. Alçının yanmaz bir malzeme olması yapılarda büyük avantaj sağlıyor. Şartnamesine uygun olarak yapılan alçı levha duvar sistemlerinin yüksek ısı, ses ve yangın izolasyon değerleri binalara değer katarak ekonomik çözümler sunuyor.

Firmanızın hedefleri nelerdir? Türkiye ve dünyadaki yeri nedir?Geniş ürün yelpazemiz ve üretim kapasitemiz ile pazarda iddialı bir şirketiz. Bünyemizde üretilen

NEDEN TÜRKİYE İMSAD?Türkiye İMSAD, sektörün nabzını tutan, sorunların en etkili biçimde çözümü için çalışan, yıldız bir kuruluştur. Biz de bu çatının altında yerimizi alarak, markamıza daha fazla katma değer sağlamayı, öte yandan Türkiye İMSAD’ın itici kuvvetlerinden biri olmayı hedeflemekteyiz.

Toz alçı ve alçı levha üretimi yapan Aytaş, Türkiye İMSAD çatısı altında yeni hedeflere koşuyor. Aytaş Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Ayrancıoğlu, “Türkiye İMSAD'a üye olarak, markamıza daha fazla katma değer sağlamayı hedefliyoruz” diyor.

ürünleri; çevreye, sürdürebilir gelişime, uluslararası kalite standartlarına, karşılıklı faydaya dayalı ilişkilerimizin bulunduğu tüm tedarikçilerimizin, iş ortaklarımızın ve müşterilerimizin beklentilerine öncelik vererek üretmek ve alçı bazlı yapı malzemeleri sektörüne en doğru ve en kaliteli ürünleri sunmayı amaçlamaktayız. Yenilikçi yaklaşımımızla, bu konumumuzu daha da ileri taşımayı hedefliyoruz. Ulusal pazarda da yüzde 15’lik bir payımız ve her sene yeni ülkeler eklediğimiz geniş bir ihracat ağımız bulunuyor. Sadece Türkiye’de değil, dünyada da aranan bir marka olmak için inovasyon odaklı çalışmalar yapmaktayız. Aytaş Alçı, bilinilirliğini sadece Türkiye’de değil çevre ülkelerde de artırıyor. Abazya, Azerbaycan, Belçika, Bulgaristan, Ermenistan, Gürcistan, Kıbrıs, Makedonya, Malta, Sudan, Suriye, Rusya, Türkmenistan, Ürdün, Afganistan ve Yunanistan gibi toplam 25 ülke Aygips, Aypan ve Aysist markalı ürünlerin ihraç edildiği ülkeler arasında yer alıyor.

Page 29: türkiye imsad dergi
Page 30: türkiye imsad dergi

KAPAK

TÜRKİYEİMSADDERGİ 28 HAZİRAN 2015

Ülke topraklarının yüzde 66’sı birinci ve ikinci derece deprem bölgesi olan Türkiye’de, nüfusun yüzde 70’i, büyük sanayi kuruluşlarının da yüzde 75’i deprem

tehdidi altında yaşıyor. Yeterli ölçüde mühendislik hizmeti almayan, kaçak ve denetimsiz olarak üretilen yapı stoğumuzun sayısının büyüklüğü göz önüne alındığında, deprem tehdidi hepimizi korkutuyor.Sık aralıklarla yaşadığımız depremler, ülkemizin önemli bir gerçeği olarak büyük ölçüde can ve mal kayıplarına neden oluyor, çok büyük acıların yaşandığı bir “afet” olarak karşımıza çıkıyor. Depreme karşı alınabilecek önlemlerin başında ise güvenli yapılar inşa etmek geliyor. Peki, 1999 yılındaki büyük depremden bu yana geçen 16 yılda Türkiye depreme hazırlık ve bina güvenliği konusunda nasıl bir yol kat etti? Deprem güvenliği için büyük önem taşıyan güvenli yapı konusunda ne durumdayız? Bu soruların cevabını araştırdığımızda pek de iç açıcı sonuçlara ulaşamadık.

TÜRKİYE İMSAD ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYDUTürkiye’de kaliteli ve güvenilir yapı inşa edilmesi için çalışan Türkiye İMSAD, bu konuda elini taşın altına koyan bir dernek...İnşaat sektörü olarak, yapı güvenliği, deprem ve kentsel dönüşüm konularının ve sorunlarının ülke gündemine taşınması, tartışılması, alınması gereken önlemlere ilişkin çözüm önerileri oluşturulmasını amaçlayan Türkiye İMSAD’ın Güvenli Yapılar Yol Haritası-1 “Güvenli, Sürdürülebilir, Çağdaş Yapılar ve Kentsel Dönüşüm” Raporu da bu konuda yol gösterici nitelikte…Ülkemizde halkın hak ettiği güvenli yapılarda yaşayabilmesi için atılan ilk kolektif adım olan bu raporun amacı sadece depreme ve diğer afetlere dayanıklı yapılar oluşturmak değil, bununla birlikte sürdürülebilir, asgari yaşam konforunu sağlayan, çağdaş yapılar inşa etmek ve bunları yarınların sosyal ve kültürel gereksinimlerine uygun kent planlaması içinde gerçekleştirmek.Deprem riski olmasa bile ülkemizin yaşlı ve sorunlu yapı stoğu, her yıl ekonomik ömrünü tamamlamış yapılar, refaha bağlı talep ve nüfus artışından kaynaklanan yeni ihtiyaçlar, yılda yarım milyona yakın yeni konutun inşasını gerektiriyor. Şu anda özellikle kentsel dönüşüm temelinde inşa edilen yapıların deprem odaklı olarak planlanması, dönüştürülmesi ve yapılması sürdürülebilir ve güvenli yapı gereklerinin tam yerine getirilememesi, gelecekte bizi yeni sorunlarla karşı karşıya bırakacak. Dengeli ve sistemli bir bakış açısıyla bakıldığında bu günden açıkça görülebilen ve yakın gelecekte yeniden sorunlu hale gelecek ve kaynaklarımızı tüketecek yapılar yapmak yerine sürdürülebilir güvenli yapılar üretmek çok daha mantıklı.

Page 31: türkiye imsad dergi

KAPAK

Nepal'de 25 Nisan'da meydana gelen ve 8 binden fazla kişinin

ölümüne 10 bine yakın kişinin de yaralanmasına neden

olan 7.8 büyüklüğündeki deprem, akıllara “Bu deprem Türkiye'de

olsa ne olurdu?” sorusunu getirdi. Peki, 1999 Marmara depreminden

sonra ülkemizde depremle ilgili yapılan çalışmalar, özellikle bina

güvenliği konusundaki yasal düzenlemeler yeterli mi? Olası bir

depreme hazır mıyız? Bu soruların cevabını sizler için araştırdık…

TÜRKİYEİMSADDERGİ 29HAZİRAN 2015

DEPREMGERCEGI

Page 32: türkiye imsad dergi

KAPAK

“Nepal depremi Türkiye için son alarm”Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Kentsel Dönüşüm ve Yapı Güvenliği Komitesi Başkanı Muhammed Maraşlı, Nepal’de yaşanan depremlerin Türkiye’de güvenli yapıların inşası için son alarm olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Türkiye Nepal değildir ve Nepal’i yaşamamalıdır” mesajını verdi.

TÜRKİYEİMSADDERGİ 30 HAZİRAN 2015

Günümüzde doğal afetler, deprem konusunda Japonya örneğinde olduğu gibi artık toplumların

yazgısı olarak değerlendirilmiyor. Önceden alınan tedbirler, yapılan düzenlemeler ve kurulan sistemler sayesinde can ve mal kayıpları önlenebiliyor.Oysa son olarak Nepal’de ard arda yaşanan deprem felaketlerinde 8 binden fazla kişi yaşamını kaybetti.

Çünkü Nepal depreme karşı hazırlıklı değildi. Maalesef, ülkemizde de 17 Ağustos Kocaeli depreminden bu yana 16 yıl geçmesine rağmen ‘Deprem ve Güvenli Yapılar’ konusunda alınması beklenen acil önlemler hâlâ bütün olarak işlerlik kazanmış değil. Biz de Türkiye İMSAD olarak, Nepal’de yaşanan depremlerin Türkiye’de “güvenli yapıların inşası için” son alarm olarak değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor, “Türkiye Nepal değildir, Nepal’i yaşamamalı” diyoruz.Dernek olarak topluma olan sorumluluk bilincimizle konuyu sadece deprem boyutuyla değil, çağdaş ve bütüncül bir yaklaşımla “güvenli yapı” boyutuyla ele alıyoruz. Çünkü ülkemizde depremlerde oluşan büyük yıkımlarla sürekli gündeme gelen güvenli yapı kavramı, sadece deprem gibi afetler nedeniyle bir ihtiyaç değildir. Güvenli yapı; tüm doğal afetlere ve atmosferik şartlara karşı (sel, rüzgâr, yangın, nem, ses, sıcak-soğuk) optimum verimlilikte, yapı ömrü boyunca bu performansı sürdürecek nitelikte, kullanıcılar açısından gerekli

temel konfor şartlarına sahip, kullanım esnasında enerji gibi kaynakları tasarruflu kullanan ve yapı ömrünü tamamladığında geri dönüşümü mümkün olan yapıdır.Bu nedenle 2013 yılı sonunda ilgili çevreler ve akademisyenlerle birlikte hazırladığımız Güvenli Yapılar Yol Haritası-1 raporumuzda konuyu tüm yönleriyle irdeledik. Güvenli Yapılar Yol Haritası-1 raporumuz; ülkemizde doğru ve sürdürülebilir bir sistemin oluşturulabilmesi, yapı kültürümüzün geliştirilmesi ve insanımızın hak ettiği sürdürülebilir güvenli yapılarda yaşayabilmesi yolunda attığımız bir ilk adım oldu. Raporumuzda ulaştığımız somut sonuçları ve sorunlara yönelik çözüm önerilerimizi açıkça ortaya koyduk. Ancak maalesef, 2015 yılının ortalarına geldiğimizde bunların çok azında mesafe alındığını görüyoruz. Raporun yayınlandığı tarihten bu yana güvenli ve sürdürülebilir bir sistem kurulması yolunda pek fazla yol alınmadı. Uzun vadeli düşünülmeden, sadece yangın çıkan yerlere su sıkılması misali kısa vadeli çözümler getirildi.

Muh

amm

ed M

araş

Page 33: türkiye imsad dergi

KAPAK

TÜRKİYEİMSADDERGİ 31HAZİRAN 2015

TÜM KESİMLERİ İŞBİRLİĞİNE VE ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMAYA DAVET EDİYORUZBiz, ülkemizde güvenli yapılar için geniş ve sürdürülebilir bir iklim oluşturmak amacıyla yola çıkan Türkiye İMSAD olarak çözüm için tüm kesimlerle işbirliğine giderek elimizi taşın altına koymaya devam ediyoruz. Türkiye İMSAD olarak, bu nedenle bir ikinci adımı attık. Sektörel işbirliğinde de somut bir örnek çalışma olan Ulusal Bina Yönetmeliği Platformu’nu (UBYP) kurduk. Ulusal Bina Yönetmeliği Platformu’nun geniş katılımlı olması için TOBB başta olmak üzere odalarımızla, üniversitelerle, sivil toplum örgütleriyle görüşmeler yaptık. Platformun oluşturulması için ‘UBYP Kuruluş Esasları Dokümanını’ hazırladık. Platformu geniş katılımlı olarak bir an önce faaliyete geçirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu noktada kamunun da bu çalışmalarımızı anladığını görmekten mutluluk duyuyoruz.Platformun en önemli işlevi, halen yapı sektöründe yaşanan yönetmelik kargaşasına son verecek olan enstitünün kurulması olacaktır. Halen ülkemizde bazıları standartlarla ve birbiriyle çelişen çeşitli yönetmelikler bulunmakta ve bu durum kargaşaya, denetim sorunlarına yol açmaktadır. Bu yönetmeliklerin hepsini kapsayarak bütünlük sağlayacak konsolide bir yönetmeliğe acilen ihtiyacımız vardır. Bu platformun faaliyete geçmesi ile Ulusal Bina Yönetmeliği’ni hazırlayacak

olan Türk Yapı Enstitüsü (TYE) kurulmasının önemli bir aşaması tamamlanmış olacaktır.

NELER ÖNERİYORUZ?Raporumuzda ortaya koyduğumuz sorunlar ve arkasında durduğumuz önerilerimiz satır başlarıyla şunlar;

● Denetimlerde ciddi karmaşa sürüyorGerek yapı malzemeleri üretimi, gerekse tasarım-yapım işlerinde standart, yönetmelik ve teknik şartnamelere uygunluğun yanı sıra denetimde de ciddi bir karmaşa yaşanıyor. Gelişmiş ülkelerdeki denetimlerde olduğu gibi kamu-özel tüm yapım işleri, sigorta sistemini kapsayan bir zincirde denetim sisteminin oluşturulması gerekiyor. Ülkemizde yapı işlerini düzenleyen Yapı Yasası henüz uygulamada olmadığı için bu boşluk 5543 sayılı İskân Kanunu ile 4734 sayılı Kamu İhale Yasası gibi yasalarla bir ölçüde doldurulmaya çalışılıyor. Yönetmeliklerin dayandırılacağı bir Yapı Yasası’nın henüz yürürlüğe girmemesi nedeniyle de her bir yönetmelik farklı kuruluşlar ve birimlerce hazırlanıyor. Sonucunda da birbirleriyle ve standartlarla aralarında çelişkiler veya boşluklar doğuyor.

● “Güvenli Bina Belgesi’’ zorunlu olmalı Bugün ülkemizde, yapıların doğru bir şekilde denetlendiğini ve güvenli

olduğunu kanıtlayacak bir belge bulunmuyor. Güvenli Bina Belgesi, kamu-özel sektör tüm binalar için zorunlu hale getirilmeli. Böylece kentsel dönüşümde yenilenecek ya da yeni yapılacak binaların ulusal ve uluslararası finans kuruluşları tarafından daha fazla desteklenmesi sağlanabilir.

● Yürürlükte olmayan ancak hayati öneme sahip yönetmelikler Hayati öneme sahip olmakla birlikte ülkemizde henüz yürürlükte bulunmayan çok sayıda yönetmelik var. Örneğin bu kadar fazla çok katlı bina olmasına rağmen hâlâ Rüzgâr Yönetmeliğimiz yok.

● Revize edilmesi gereken yönetmelikler varGüvenli yapı kültürü kapsamında yenilenerek günümüz koşullarına uyarlanması gereken yönetmelikler var. Örneğin, Yüksek Yapılar Yönetmeliği Betonarme Yapılar Yönetmeliği, Yığma Yapılar Yönetmeliği, Binaların Yangın Korunması Hakkındaki Yönetmelik.

● Standart hazırlama-geliştirme çalışmaları yetersizTürkiye’de; Amerikan standartları, çoğunluğu Amerikan standartlarından esinlenerek hazırlanmış Türk standartları ve Türkiye’nin uyacağını taahhüt ettiği Avrupa standartları olmak üzere üç tür standart bulunuyor. Eski standartların önemli bir kısmı güncel değil.

“Ulusal Bina Yönetmeliği ile mevcut yapım yönetmelikleri arasındaki uyumsuzlukların giderilmesi, bu yönetmeliklerin birleştirilmesi

amaçlanıyor. Eşgüdümün sağlanması, uyumsuzlukların giderilmesi ve tüm yönetmeliklerin bir konsept dahilinde toparlanması gerekiyor.”

Page 34: türkiye imsad dergi

KAPAK

TÜRKİYEİMSADDERGİ 32 HAZİRAN 2015

● Eurocode uyum önemliYapı ve bina yönetmeliğinin Avrupa’daki karşılığı Eurocode manzumesi, ABD’de ise International Building Code. Ülkemizde sadece Deprem Yönetmeliği, standart olarak da betonarme yapılar için TS-500 yönetmeliği ciddiyetle uygulanıyor. Oysa rüzgâr ve kar gibi meteorolojik etkilerin yük yönetmelikleri uzun yıllardan bu yana yenilenmedi. Betonarme dışındaki çelik, ahşap, yığma gibi diğer yapıların standartları da çağdışı kaldı. TSE bunları yenilemek yerine ilgili Eurocode standartlarını tercüme etmekle yetiniyor.

● AB uyumu sağlanan malzeme kriterlerin şartnamelerde kullanılmasıTeknik şartnameler yasa, yönetmelik, standart ve ulusal teknik onay belgeleriyle çelişemez. Özellikle AB uyumu sağlanan yapı malzemeleri kriterleri çoğu teknik şartnamede kullanılmıyor. Zorunlu olmayan ya da ülkemizde geçerliliği bulunmayan farklı ülke standartlarına atıfta bulunuluyor. Teknik gereği olmayan keyfi içeriklerin kullanılması, ciddi bir karmaşaya sebep oluyor. Bu nedenle teknik şartname yazımı, güvenli yapı kültürünün bir parçası olarak uygulanmalı.

● Şartnameler, Yapı Malzemeleri Yönetmeliği’ne uygun değilDünyadaki büyük proje ve müşavirlik firmaları tarafından hazırlanan ve standartların nasıl uygulanacağını gösteren Tip Şartnameler vardır. Türkiye’de ise bir karışıklık yaşanıyor. Ayrıca şartnameler Yapı Malzemeleri Yönetmeliği’ne uygun değil.

● Standartların geliştirilmesinde TSE’nin rolü ve eksiklerStandartların geliştirilmesinde TSE’nin rolü önemlidir. Hâlâ standartlar içinde çevirileri tamamlanmayan, ulaşılması sorunlu ve eksikler bulunuyor. CE ve G dışında hiçbir yapı malzemesinde başka bir işaret taşımaması zorunluluğu varken hâlâ TSE’li malzemeler dolaşımda.

● TSE hem uygunluk veren hem kontrol yapan kurum olmamalı TSE’nin, kendi hazırladığı standartlara göre laboratuvar ve denetim hizmetleri vermesi, standart hazırlama ve geliştirme çalışmalarını olumsuz yönde etkileyebiliyor, bazı sakıncalar yaratıyor. Bu nedenle TSE’nin, tüm alanlarda hem standartlara uygunluk belgesi vermesi hem de kontrolünün sahada başarılı olması için, bağımsız bir denetim şirketi oluşturulmalı ve kuvvetler ayrılığı prensibine uygun yapılanılmalıdır.

● Yenilikçi ürünlerin kullanılmasında kota ve kolaylık getirilmeliHem kamu hem de özel yapım işlerinde yenilikçi ürünler için kota ve kullanım kolaylıkları getirilmeli. Bu yaklaşım uluslararası alanda rekabet edebilecek ürünlerin geliştirilebilmesinde yerli sanayiyi teşvik eder. Tüm ürünler için ATO (Avrupa Teknik Onayı) veya UTO (Ulusal Teknik Onay) alınması gerekmektedir. Yenilikçi ürünler konusunda ulusal standartların geliştirilmesi için TSE’ye görevler düşmektedir. Bizim yenilikçi ürünler için geliştirdiğimiz standartların da Avrupa’da kullanılır hale getirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

● Su yalıtımı zorunluluğu ile gelen bina güvenliği Yapıların temelinde su yalıtımının ihmali halinde telafisi mümkün olmayan sonuçlar yaşanabiliyor. Türkiye genelinde 19 milyon konutun yüzde 85’i yalıtımsız. Korozyon tehdidinden uzak tutulması için yeniden yapılacak binalara su yalıtımı ile başlanmalı kamu otoritesi ve ilgili STK’larımız birlikte çalışarak en kısa zamanda doğru mevzuat ve doğru yöntemlerle su yalıtımının zorunluluk haline getirilmesi doğru olacaktır.

● Isı, su, ses ve yangın yalıtımında Türkiye standartların neresinde? Bu dört başlıktaki yalıtım konusu, sürdürülebilir bir yapının temel unsurlarını oluşturur. Günümüzün koşullarında artık sadece ısı kayıplarına yönelik sınırlamaların getirilmesi yeterli değildir. Binaların Enerji Performansı Direktifinde belirtildiği gibi; ısıtma, soğutma, havalandırma, aydınlatma, sıcak su temini gibi enerji tüketimine neden olan tüm kullanım alanlarında kümülatif sınırlamalara gidilmelidir. Enerji verimliliği konsepti, tasarım aşamasında, yalıtım ve binanın konumu gibi pasif önlemlerle başlamalı, tüm sistemlerin verimleri otomatik kontrol önlemleriyle güçlendirilmelidir.

● Haksız rekabete karşı CE ve G işaretli üretimin denetlenmesiMalzeme ve yapıların katalog, bilgilen-dirme dokümanlarında gerçek farklı yazılarak tüketici yanıltılıyor, haksız kazanç sağlanıyor. G işareti mevzuatında kalite düzeyini sağlayacak şekilde geliş-tirmesi, CE ve G prosedürlerine uygun üretimin denetlenmesiyle haksız rekabet önlenebilir.

Page 35: türkiye imsad dergi

KAPAK

TÜRKİYEİMSADDERGİ 33HAZİRAN 2015

Neden Konsolide Bina Yönetmeliği ve UBY Platformu?

Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Üyesi Yener Gür'eş, neden konsolide bina yönetmeliğine ve UBY Platformu'na ihtiyaç duyulduğu konusunda bilgi verdi.

Türkiye İMSAD olarak hazırlamış olduğumuz Güvenli Yapılar Yol Haritası-1 Raporu’nda, Türkiye’deki

binaların önemli bir kısmının deprem dayanımının ve yapısal güvenliğinin yetersiz olduğu sonucuna vardık. Bunun tabii ki birçok nedeni var. Ancak önde gelen nedenlerden birinin, yanlış uygulamadan önce tasarım, malzeme seçimi, üretim, uygulama ve denetime ilişkin kurallar dizisinin yetersizliğinden, diğer bir deyişle mevzuat eksikliği ve kargaşasından kaynaklandığı sonucuna vardık. Bunun için öncelikle, Türkiye’de uzun zamandan beri ihmal edilen standartlar konusuna gereken önemin verilmesi, iç içe girmiş yönetmeliklerle standartların doğru yerlerine oturtulması gerektiğini değerlendirdik. Yönetmelikler ile yasaların uygulamasına ışık tutulurken, hangi işin hangi standarda

göre yapılacağının belirlenmesi gerekmektedir, yoksa bugün olduğu gibi standartların yerine geçecek teknik dokümanlar değil. Yönetmeliklere baktığımız zaman, bir binanın yapılması için gerekli yönetmeliklerin bir kısmının mevcut olmadığını, bir kısmının birbirleriyle çeliştiğini, bir kısmının ise standartlarla çeliştiğini görüyoruz. Bunun temel nedeni, her bir alt yönetmeliğin farklı bakanlıklar ve bakanlıklardaki farklı birimler tarafından, farklı dernek ve meslek kuruluşlarının katkılarıyla hazırlanmış olması ve aralarında yeterli koordinasyonun sağlanamaması olmuştur. Tabi burada farklı meslek örgütlerinin menfaatlerinin de çelişebileceğini gözardı etmemek gerekir. Raporda bunun çözümü, bina yapımını ilgilendiren tüm yönetmeliklerin konsolide bir yönetmelik bünyesinde toplanması olarak gösterilmiştir. Ayrıca, bu konsolide yönetmeliğin hazırlanması için sanayi, üniversite ve kamu dahil tüm ilgili tarafların temsil edildiği bir enstitü tarafından bütün yönetmeliklerin değerlendirilmesi, koordine edilmesi ve geliştirilmesi gerektiği de belirlenmiştir. Amaçlanan enstitünün temel olarak aşağıdaki yararları sağlayacağı değerlendirilmektedir: ● Yönetmeliklerin eksik ve çelişkileri ilgili taraflarla giderilerek sistem bütünlüğü sağlanabilecektir.● Farklı meslek gruplarının farklı

yaklaşımları halinde, bilimsel çalışmalarla çelişkiler en alt düzeye indirilecektir.● Yönetmelikler standartlara atıfta bulunacağından, eksik veya güncelliğini kaybetmiş standartların yapılması veya güncellenmesi konusunda TSE’ye geri bildirim sağlanabilecek, destek verilebilecektir. ● Kamunun, çelişkili yönetmelikler bahane edilerek töhmet altında bırakılması engellenmiş olacaktır. ● Yönetmeliklerin imzalanması safhasına kadar bürokrasi tarafından yürütülen çalışmaların önemli bir bölümü, sanayi, üniversite ve STK’ların da paydaş olduğu TYE tarafından hafifletilecektir. Yukarıda belirtildiği gibi, Türk Standartları Enstitüsü (TSE) ile paralel ve eş güdüm halinde çalışacak olan bu enstitünün adının da Türk Yapı Enstitüsü (TYE) olması öngörülmektedir. Bina yapımına ilişkin tüm münferit yönetmelikleri bünyesinde toplayacak olan sözkonusu konsolide yönetmeliği koordine edecek ve geliştirecek olan Türk Yapı Enstitüsü’nün bütün sorunlar ve çözüm önerileri tartışıldıktan sonra, ortak akılla belirlenecek esaslar dahilinde oluşturulması, kurulacak olan sistemin sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, hazırlık sürecinin daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesi, sürecin doğru yönetilmesi için bir platform oluşturulmuştur.Y

ener

Gür

’eş

Page 36: türkiye imsad dergi

KAPAK

TÜRKİYEİMSADDERGİ 34 HAZİRAN 2015

“Sivil Deprem Platformu oluşturulmalıyönetmelikler tek çatı altına toplanmalı” Türkiye'nin depreme hazır olduğunun söylenemeyeceğini belirten Türkiye İMSAD Başkanı Fethi Hinginar, “Türkiye’de ivedilikle Sivil Deprem Platformu oluşturulmalı, Ulusal Bina Yönetmeliği de bir an önce çıkarılmalı” dedi.

Türkiye İMSAD Başkanı Fethi Hinginar, büyük can kaybına neden alan Nepal depreminden duydukları

üzüntüyü dile getirerek, Nepal Depremi’nin Türkiye için bir uyarı olması gerektiğini ifade etti.Türkiye’nin depreme hazır olduğunun söylenemeyeceğini belirten Hinginar, “Türkiye’de ivedilikle Sivil Deprem Platformu’nun oluşturulması ve Deprem Stratejisi Eylem Planı’na katılımcılığın artırılması beklenmektedir. Ülkemizde

Feth

i Hin

gina

r

önemli bir ihtiyacı karşılayacak olan ‘Ulusal Bina Yönetmeliği’ de bu kapsamda bir an önce çıkarılması beklenen acil gündem konularımız arasında yer almaktadır” dedi.

SİVİL DEPREM PLATFORMU’NUN ÖNCELİĞİFethi Hinginar; üniversiteler, meslek odaları, yerel kuruluşlar ve STK’ların görev alacağı geniş katılımlı Sivil Deprem Platformu’nun, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) koordinasyonunda bir an önce hayata geçirilmesini, Türkiye’nin doğal afetler karşısında alacağı öncelikli tedbirlerinden biri olarak nitelendirdi. Ulusal Deprem Stratejisi Eylem Planı’nın (UDSEP 2023) yayınlandığını ancak plandaki ilerlemenin geniş katılımlı Sivil Toplum Platformu ile paylaşıldığı takdirde tabana mal olacağını vurgulayan Hinginar, “Ulusal Deprem Stratejisi Eylem Planı, şeffaf bir şekilde raporlanarak, eksik kalan ve/veya aksayan unsurları tamamlanmalı ve gerektiği takdirde üzerinde revizyonlar yapılmalıdır” diye konuştu.

GÜNDEMDE ‘ULUSAL BİNA YÖNETMELİĞİ’NİN ÇIKARILMASI VAR Bazıları standartlarla ve birbiriyle çelişen çeşitli yönetmelikler yerine, bu yönetmeliklerin hepsini kapsayacak Ulusal Bina Yönetmeliği’nin çıkarılması konusunun da uzunca bir süreden beri Türkiye yapı sektörünün gündemindeki öncelikli konulardan birisi olduğunu kaydeden Hinginar, sözlerini şöyle tamamladı: “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkındaki Yönetmelik ve Deprem Tehlikesi Haritası’nın güncellenmesi çalışmaları bilindiği üzere AFAD koordinasyonunda yapılmaktadır. Bununla birlikte Türkiye İMSAD olarak özellikle vurgulamak isteriz ki, Türkiye’de acilen ‘Ulusal Bina Yönetmeliği’ çıkarılmalıdır. Yönetmeliği’n dayandırılacağı Yapı Kanunu çalışmaları da bu paralelde tekrar ele alınabilir. Yönetmelikte hangi işin, hangi standarda göre yapılacağının belirtilebilmesi için de standart çalışmalarının tercümeye dayalı olmaktan çıkarılarak, araştırmacı ve çözüm üretecek bir zeminde yürütülmesi gerekmektedir.”

Page 37: türkiye imsad dergi

KAPAK

TÜRKİYEİMSADDERGİ 35HAZİRAN 2015

“Türkiye’deki yapıların çoğu depreme dayanamaz”

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, Türkiye'deki yapı stokunun depreme dayanıklı olmadığını belirterek, ülkemizde bulunan yaklaşık 20 milyon konut ve kamu yapılarının orta büyüklükte bir depremde bile ayakta kalabilmesinin zor olduğunu söyledi.

Türkiye’de deprem gerçeğine dikkat çekmek amacıyla İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi ve Türkiye

Deprem Vakfı Deprem Mühendisliği Komitesi işbirliği ile 11-15 Mayıs 2015 tarihleri arasında “8.Ulusal Deprem Mühendisliği Konferansı’’ düzenlendi.İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, konferansta yaptığı konuşmada, Türkiye’deki yapı stoğunun deprem güvenlikli olmadığını belirterek, ülkemizde bulunan yaklaşık 20 milyon konut ve kamu yapılarının orta büyüklükte bir depremde bile ayakta kalabilmesinin zor olduğunu vurguladı. Gökçe, “Yapı üretim sürecinde dikkate alınması gereken yer seçim kararlarından proje üretimine, proje üretiminden malzeme seçimine, malzeme seçiminden yapı denetimine kadar gerekli olan mühendislik kurallarına bugün bile uyulmamaktadır. Oysa yapı üretim sürecinin sağlıklı işleyebilmesi için,

her uygulamanın mühendislik bilgisi ve bilimi doğrultusunda yapılması gerekmektedir” dedi.

“İSTANBUL DEPREME HAZIR DEĞİL”Özellikle İstanbul’un deprem tehlikesine karşı, 1999 Gölcük merkezli depremin ortaya çıkardığı can ve mal kayıpları dikkate alınarak, bugüne kadar çok şey yazılıp, çok şey konuşulduğunu ifade eden Gökçe, “Bugün İstanbul AVM’lere, yerli yersiz gökdelenlere teslim edilmiştir. İstanbul’da deprem sonrası toplanılacak boş alan kalmamıştır. 1999 Gölcük Depremi sonrası İstanbul’u depreme hazırlamak için, benim de içinde bulunduğum 14 kişiden oluşan İl Afet Merkez Kurulu, dönemin valisi başkanlığında üç yıl çalışarak, 493 toplanma alanı ve çadır kurulacak yer belirlemiştir. Bu yerlerin dörtte üçü ranta, haksız kazanca teslim edilmiştir. Bugün İstanbul depreme 1999 yılından daha hazırlıklı değildir” diye konuştu.

“ALINAN KARARLAR HAYATA GEÇİRİLEMEDİ”Gökçe, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Özellikle 2003 yılında dört üniversitemizin İstanbul Büyükşehir Belediyesi için hazırlamış olduğu İstanbul Deprem Master Planı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından 2004 yılında düzenlenen 1. Deprem Şurası rapor ve kararları, yine 2009 yılında Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından düzenlenen Kentleşme Şurası rapor ve kararları ne yazık ki bugüne kadar hayata

geçirilmemiş veya geçirilememiştir. Genel olarak doğal afetlere, özel olarak da deprem zararlarının azaltılmasına ilişkin olarak bütünlüklü ‘Stratejik Bir Plan’ bugüne kadar ortaya konamamış, konmuş olanlar ise uygulamadan oldukça uzak kalmıştır. Doğal afetlere ve özellikle de deprem tehlikesine karşı alınması gereken önlemler yerine, geleneksel bir anlayışın devamı olan ‘yara sarma’ yaklaşımından ‘risklerin azaltılması’ noktasına gelinememiştir.”Bugün başta İstanbul olmak üzere, kentsel alanların yaklaşık yarısının sağlıksız, niteliksiz, öngörüsüz ve güvensiz yapılarla dolu olduğunu ifade eden Gökçe, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu nedenle kentlerimizin öncelikli sorunu nereye, nasıl ve ne kadar büyüyeceği sorunu değildir. Yapı stoğumuzun ve kentsel mekanların daha sağlıklı ve daha güvenli hale getirilmesidir. Mevcut yapılı çevrenin sağlıklılaştırılması, güvenli bir hale getirilmesi, teknik ve sosyal donatı eksikliklerinin tamamlanarak kentte yaşayan insanları mutlu kılacak yaşam çevrelerinin oluşturulması son derece önemli bir konudur.”C

emal

Gök

çe

11-15 Mayıs 2015 tarihleri arasında düzenlenen “8.Ulusal Deprem Mühendisliği Konferansı”nda

konunun uzmanları bir araya geldi.

Page 38: türkiye imsad dergi

KAPAK

TÜRKİYEİMSADDERGİ 36 HAZİRAN 2015

İstanbul’da deprem riskini azaltmanın yolu bina güvenliğiİstanbul'un her an büyük deprem riski altında bulunduğunu belirten Türkiye Deprem Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Erdik, “İstanbul’da meydana gelecek depremde oluşacak can kayıplarını azaltmanın en önemli unsuru mevcut binaların, özellikle mesken olarak kullanılan apartmanların, deprem performanslarının yükseltilmesidir” dedi.P

rof.

Dr.

Mus

tafa

Erd

ik

Türkiye Deprem Vakfı, depremle ilgili öğrencilere yönelik eğitim

çalışmaları düzenliyor.

Page 39: türkiye imsad dergi

KAPAK

TÜRKİYEİMSADDERGİ 37HAZİRAN 2015

Türkiye’nin metropol kenti İstanbul her an deprem riskiyle karşı karşıya... İstanbul’daki yapı stoğu ise

olası bir deprem açısından korkutuyor. Türkiye Deprem Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Erdik, “İstanbul, Türkiye nüfusunun yaklaşık yedide birini ve endüstri potansiyelinin yarısını barındıran ülkenin en büyük metropolü. Çok yüksek olan deprem tehlikesinin yanı sıra kentsel deprem riski; aşırı kalabalıklaşma, hatalı arazi kullanım planlaması ve yapılaşma, yetersiz altyapı ve çevresel bozulma nedeni ile arttı” diye konuştu.1999 yılında meydana gelen iki büyük depremden kaynaklanan kayıplardan sonra, İstanbul için ayrıntılı risk analizlerine dayalı,

depreme hazırlanma ve afet planlaması çalışmaları yapıldığını vurgulayan Prof. Dr. Erdik, “Boğaziçi Üniversitesi ve OYO International tarafından yapılmış genel kapsamlı çalışmalar İstanbul’daki deprem riski hakkında bilgi sağlayarak ‘İstanbul Deprem Master Planı’ başlıklı raporun hazırlamasına önayak oldu. Tüm bu risk belirleme çalışmaları İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından OYO+GRM şirketlerine yaptırılmış bir çalışma ile 2009 yılında güncelleştirildi” bilgisini verdi. OYO-İBB (2009-İstanbul’un Olası Deprem Kayıpları Tahminlerinin Güncellenmesi İşi Sonuç Raporu) çalışmasının sonuçlarına göre İstanbul’da meydana gelecek bir deprem sonrası mevcut binaların yüzde 30’unda az hasar, yüzde 11’inde orta hasar, yüzde 2’sinde ağır hasar olabileceği ve yüzde 0.5’inin tamamen yıkılacağının tahmin edildiğini vurguladı. Söz konusu çalışmaya göre; can kayıplarının ortalama olarak nüfusun yüzde 0.2’sine tekabül edeceği, hastane bakımı gerektirecek yaralı sayısının nüfusun yüzde 1’i civarında olacağı, ortalama 400 bin ailenin deprem sonrası (gerek hasar ve gerekse deprem korkusu nedeni ile) acil barınma ihtiyacı doğacağı tahmin ediliyor. Prof. Dr. Erdik, bu senaryonun “Beklenen En Kötü Durum Senaryosu” olduğunu ifade etti.

İSTANBUL DEPREM MASTER PLANI2004 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi adına Boğaziçi, Orta Doğu Teknik, İstanbul Teknik ve Yıldız Teknik Üniversiteleri tarafından İstanbul Deprem Master Planı hazırlandığını belirten Prof. Dr. Mustafa Erdik, bu konuda da şu bilgileri verdi:“Master plan ile İstanbul’un depreme karşı güvenli hale getirilmesi amacıyla yapılacak iş, yöntem, ilke ve esasların belirlenmesi ve bunların ulusal bir deprem stratejisi bütünlüğünde planlanması amaçlanmıştır. Belirlenen deprem riskinin azaltılmasına yönelik olarak kısa, orta ve uzun vadede alınacak tüm tedbir, karar ve uygulamalar belirlenmiş, İstanbul’un yeniden yapılandırılması amacı kapsamında öncelikli stratejiler ve seçilecek pilot alanlarda yapılacak

uygulamalar irdelenmiştir. Master plan İstanbul’da deprem riskinin azaltılması konusunda değişik idari birim ve sektörlerce hazırlanacak stratejik yol haritaları için gerekli bilgileri içermektedir.”

DEPREM RİSKİNİN AZALTILMASI ÇALIŞMALARIİstanbul’da meydana gelebilecek deprem zararlarını azaltmanın iki temel şartı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Erdik, “Yeni yapılacak yapıların mevcut deprem riskini artırmamasını sağlamak ve mevcut deprem riskinin azaltılması yönünde önlemler almak gerekir” dedi. Prof. Dr. Mustafa Erdik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu şartlardan birincisinin uygulanması için deprem etkilerini göz önüne alacak şekilde düzenlenmiş arazi kullanım planlarının yapılması ve tüm bina, altyapı ve şebekelerin depreme dayanıklı bir şekilde projelendirilerek inşası gerekmektedir. İkinci şartın sağlanması için ise deprem performansı yetersiz bina, altyapı ve şebekelerin takviyesi ve acil durum plan ve programlarının hazırlanarak uygulamaya konması gereklidir. Mevcut yapı, altyapı ve şebekelerin tahkim ve takviyesi konusunda önceliğin, sosyoekonomik yaşamın devamı için deprem sonrasında ayakta kalması gerekli haberleşme, ulaşım, asayiş ve sağlık gibi fonksiyonlara verilmesi gereği meydandadır. 2000 yılı sonrasında İstanbul’da yapılan binaların deprem performanslarında belirgin bir iyileşme gözlenmektedir. Ancak olumlu gelişmelere rağmen, İstanbul’da bir depremde oluşacak can kayıplarını azaltmanın en önemli unsuru mevcut binaların, özellikle mesken olarak kullanılan apartmanların, deprem performanslarının yükseltilmesidir. Bu husustaki tekil girişimler yapısal güçlendirme için kredi imkanlarının sağlanmasına rağmen sosyal ve ekonomik nedenlerle başarılı olamamıştır. Her ne kadar kamusal ve ticari nitelikli binaların depreme karşı güçlendirilmeleri yönünde uygulamalar ve proje girişimleri varsa da meskenlerle ilgili benzer genel kapsamlı etkinlikler kentsel dönüşüm projeleri ile kısıtlıdır.”

Page 40: türkiye imsad dergi

KAPAK

İstanbul’da bina güçlendirme kapsamındaki projeler

Olası İstanbul depreminde en kötü senaryo

İSMEP“İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi” (İSMEP) Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası tarafından sağlanmış 310 milyon Euro tutarındaki kredi kapsamında İstanbul Valiliği İl Özel İdaresi bünyesinde oluşturulan İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) tarafından yürütülüyor. Projenin ana amacı, İstanbul deprem master planı belirlemeleri ışığında, olası bir depremde İstanbul’da oluşacak sosyal ve ekonomik kayıpların azaltılması olarak özetlenebilir. Proje finansman ve imkanlarının büyük bir çoğunluğu öncelikli kamu binalarının depreme karşı güçlendirilmesinde kullanılıyor. İstanbul’da yaklaşık 12

bin kamu binası bulunuyor. Toplamda güçlendirilmesi gereken kamu binasının yaklaşık 3 bin 600 olduğu tahmin ediliyor. Proje finansmanının (610 milyon Euro) büyük bir çoğunluğu öncelikli kamu binalarının depreme karşı güçlendirilmesinde kullanılıyor. İstanbul’da bulunan yaklaşık 12 bin kamu binasının yüzde 7’sinin İSMEP kapsamında güçlendirilmesi planlanıyor.

DEPREM ODAKLI KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİ Depreme dayanıksız “münferit binalar”ın belirlenerek güçlendirilmesi veya yıkılarak yeniden yapılması yaklaşımı yerine, deprem performansı

zayıf binaların çoğunlukla bulunduğu problemli yerleşim bölgelerinde “kentsel dönüşüm” kavramı çerçevesinde uygulamaların geliştirilmesi gündeme geldi. Bu tip uygulamalara yasal dayanak sağlayacak şekilde düzenlenmiş 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile belirli bir süre zarfında tüm riskli binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi amaçlanıyor. Bu kapsamda Türkiye’deki 20 milyon konutun 7 milyonunun güçlendirilmesi veya yıkılıp yeniden yapılması (tahminen 400 milyar TL) planlanıyor. Halen en önemli uygulamanın yapıldığı Fikirtepe’de 12 milyar dolar bütçe ile 50 bin hane yapılıyor.

● Olası deprem sonrasında mevcut binaların yüzde 30’unun az hasar, yüzde 11’inin orta hasar, yüzde 2’sinin ağır hasar göreceği ve yüzde 0.5’inin tamamen yıkılacağı tahmin ediliyor.● Can kayıplarının ortalama olarak nüfusun yüzde 0.2’sine tekabül edeceği, hastane bakımı gerektirecek yaralı sayısının ise nüfusun yüzde 1’i civarında olması bekleniyor.● Can kayıplarının çoğunun özellikle kat döşemelerinin birbirinin üzerine oturduğu şekilde göçen yapılarda

meydana gelmesi bekleniyor. Bu tip göçmelerin sayısının 5-6 bin civarında olacağı tahmin ediliyor.● Deprem sonrası ortalama 400 bin ailenin (gerek hasar ve gerekse deprem korkusu nedeniyle) acil barınma ihtiyacı doğacak.● Ağır bina hasarlarının daha çok nüfusun yoğun olduğu şehrin güneybatı kısmında yer alan Eminönü, Fatih, Zeytinburnu, Bakırköy, Bahçelievler, Küçükçekmece’nin güneyi ve Avcılar’da yoğunlaşması bekleniyor. Kısmen daha az

hasar alacak bölgeler ise Kadıköy, Maltepe ve Kartal gibi Asya yakasının güney kıyıları boyunca ulaşan ilçeler.● Mevcut faydan relatif olarak daha uzakta yer almalarına rağmen, bina yoğunluğu ve hasar görebilirlik koşulları nedeniyle Beyoğlu, Eyüp ve Bayrampaşa bölgelerinin de yüksek oranda hasar görmesi bekleniyor.● Çeşitli yapı tipleri ile sürdürülen analiz sonuçlarına göre 1980 öncesi yapılmış 4-8 katlı, betonarme binalar en çok hasar görme olasılığına sahip yapılar.

TÜRKİYEİMSADDERGİ 38 HAZİRAN 2015

Page 41: türkiye imsad dergi
Page 42: türkiye imsad dergi

KAPAK

TÜRKİYEİMSADDERGİ 40 HAZİRAN 2015

“Yeni Türk Deprem Yönetmeliği” yoldaİki yılı aşkın süredir devam eden “Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Yönetmelik” adlı “Yeni Türk Deprem Yönetmeliği” hazırlama çalışmalarının 2015 yılı içinde tamamlanması planlanıyor.

İnşaat teknolojisindeki gelişmeler ile gündeme gelen yeni ihtiyaçlara paralel olarak hızla gelişen deprem mühendisliği teori ve

pratiğinin ortaya çıkardığı yenilikler, deprem kuşağındaki ülkelerde deprem yönetmeliklerinin sık aralıklarla güncellenmesini zorunlu kılıyor. Ancak Türkiye’de son 40 yılda deprem yönetmeliği sadece iki kez güncellendi. Yeni Türk Deprem Yönetmeliği için çalışmalar devam ederken, yönetmeliğin bu yıl çıkarılması planlanıyor.

“YASAL DÜZENLEMELER GELİŞİMİN GERİSİNDE KALDI”Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuray Aydınlıoğlu, 1975

yönetmeliğine oranla radikal değişikler içeren 1997 yönetmeliğine, 1999 depremlerinin ortaya çıkardığı ihtiyaçlar doğrultusunda 2007’de mevcut binaların değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi ile ilgili yeni bir bölüm eklendiğini söyledi. Prof. Dr. Aydınlıoğlu, “Bu vesile ile diğer bölümlere oranla yetersiz olduğu bilinen çelik binalar bölümü de yeniden yazıldı. Ancak yönetmeliğin yeni bina tasarımı için en önemli ve en yaygın kullanılan bölümleri olan hesap kuralları ve betonarme binalar bölümleri ile temel zemini ve temeller bölümünde, çok küçük rötuşlar dışında, hiçbir değişiklik yapılmamıştır. Bu anlamda, yeni binaların tasarımına yönelik olarak deprem yönetmeliğinde 1997’den bu yana 18 yıldır esaslı bir güncelleme yapılmamış bulunmaktadır. Oysa bu süre zarfında ülkede inşaat endüstrisi hem nicelik, hem de nitelik bakımlarından büyük bir gelişme göstermiş, daha iddialı, daha yüksek binalar giderek artan sayılarda inşa edilmeye devam etmiştir” diye konuştu.Son 20 yılda deprem mühendisliği ile yer bilimlerinin ortak çalışma alanı olan deprem tehlikesi tahmini alanında tüm dünyada meydana gelen bilimsel ve teknolojik gelişmelere paralel olarak, ülke içinde de

Pro

f. D

r. N

uray

Ayd

ınlıo

ğlu

Page 43: türkiye imsad dergi

KAPAK

TÜRKİYEİMSADDERGİ 41HAZİRAN 2015

önemli bilgi ve deneyim birikimi oluştuğunu vurgulayan Prof. Dr. Aydınlıoğlu, şunları söyledi: “Bunun sonucu olarak yeni yönetmelik hazırlığı çalışmaları paralelinde AFAD tarafından oluşturulan ve DASK tarafından da desteklenen bir bilimsel ekip ‘Türkiye Sismik Tehlike Haritasının Güncellenmesi’ başlıklı projeyi ve bu proje sonuçlarının yeni deprem yönetmeliğine aktarılması çalışmalarını tamamlama aşamasına gelmiş bulunmaktadır. Bu projenin yeni deprem yönetmeliğinde kullanılacak olan çıktıları, doğrudan tasarıma esas spektral ivmeler olacaktır. Projede kullanılan modern olasılıksal tahmin yöntemleri çerçevesinde, ülke çapında deprem etkilerinin büyüklüğünde ve dağılımında önemli değişiklikler olması söz konusudur. Nihayet özellikle son 10 yıl içinde ülkede iki alanda kısmen kuralsız ve kontrolsüz biçimde yürütülmekte olan yüksek teknoloji uygulamalarının da deprem yönetmeliği kapsamına alınması zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bu alanlardan biri ‘yüksek binalar’, diğeri ise ‘deprem yalıtımlı binalardır. Ancak günümüzdeki ortalama mühendislik pratiğine göre değerlendirildiğinde ileri düzeyde modelleme ve hesap gerektiren bu uygulamaların, bu alanda yeterli bilgi ve deneyime sahip mühendislerce yapılması ve mutlaka bir Bağımsız Tasarım Değerlendirmesi sürecine tabi tutulması zorunlu görülmektedir.”

YENİ YÖNETMELİK ÇALIŞMASINI BAŞLATAN SÜREÇProf. Dr. Aydınlıoğlu, bu gelişmeler ışığında AFAD Deprem Danışma Kurulu tarafından hazırlanan ve hükümetçe onaylanarak kesinleşen “Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı 2012-2023” kapsamında yürürlükteki Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik’in geliştirilmesi ve güncellenmesi amacı ile Ekim 2012’de AFAD tarafından 15 üyeli Deprem Yönetmeliği Hazırlama

Komisyonu oluşturulduğunu belirtti. 70’i aşkın akademisyen ve kamu-özel sektör mühendisinin katılımı ile kurulan 13 alt komisyonun, Kasım 2012’de çalışmalara başladığını ifade eden Prof. Dr. Aydınlıoğlu, “Kasım 2012’den Temmuz 2014’e kadar bağımsız olarak çalışan alt komisyonların çalışmalarını koordine etmek ve yönetmelikle ilgili stratejik kararları almak üzere AFAD tarafından, uzun süren bir karar alma sürecinden sonra, Ağustos 2014’te 6 kişilik bir Eşgüdüm Komitesi oluşturulmuştur. Komite kurulduğu tarihten bu yana 10 toplantı yapmıştır. Taslak çalışmalarının 2015 yılı içinde tamamlanması planlanmıştır. Yeni yönetmeliğin başlığı ‘Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Yönetmelik’ olacaktır. 2007 yönetmeliğindeki mevcut 7 bölüme karşılık, kapsamı önemli ölçüde genişleyen yeni yönetmelikte 16 bölüm yer alacaktır” diye konuştu.

Gelişen inşaat endüstrisinin ihtiyaçlarının karşılanması yanında, deprem mühendisliğinde son yıllarda meydana gelen önemli gelişmeleri de tasarım pratiğine aktarmayı amaçlayan yeni Türkiye Deprem Yönetmeliği toplam 16 bölümden oluşuyor. Bu kapsamda, güncel yöntem ve verilere dayalı olarak yeniden hazırlanan “Türkiye Deprem Tehlikesi Haritası”na göre tanımlanan spektral büyüklükler ile birlikte deprem yer hareketinin diğer özelliklerine ilişkin bilgiler yönetmeliğin “Deprem Yer Hareketi” başlıklı özel bir bölümünde yer alıyor. Yönetmelik, geleneksel “dayanıma göre tasarım” yaklaşımını içermekle birlikte modern “şekil değiştirmeye göre değerlendirme ve tasarım” yaklaşımını da uygulamaya sokarak bazı alanlarda zorunlu kılıyor. Gelişen ihtiyaçlar doğrultusunda “yüksek binalar” ve “deprem yalıtımlı binalar” için hazırlanan özel bölümler de yönetmelikte yer alıyor.

Yeni Türk Deprem Yönetmeliği’nin içeriği

Page 44: türkiye imsad dergi

KAPAK

TÜRKİYEİMSADDERGİ 42 HAZİRAN 2015

Türkiye’de afet yönetimi ve koordinasyonu alanında dönüm noktası, 17 Ağustos 1999’da yaşanan Marmara

depremi oldu. Eşgüdüm sağlanması gereken kurumların afetlerle ilgili yetki ve sorumluluklarının yeniden tanımlanması ihtiyacı, afet ve acil durumlarda yetki ve koordinasyonun tek bir elde toplanmasını zorunlu kıldı. Afetlerle ilgili olarak görev yapan İçişleri Bakanlığı’na bağlı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na bağlı Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve Başbakanlık’a bağlı Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü kapatılarak 2009

yılında çıkarılan 5902 sayılı yasa ile Başbakanlık’a bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı kuruldu. Yetki ve sorumluluklar tek bir çatı altında toplandı. AFAD faaliyetlerini, illerde doğrudan valiye bağlı İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri ve 11 ilde bulunan Sivil Savunma Arama ve Kurtarma Birlik Müdürlükleri vasıtasıyla yürütüyor.Afetlerin gerçekleşmesinin kaçınılmaz olduğu gerçeğinden hareketle, afet zararlarını azaltmayı, önlemlerini almayı ve etkilerini azaltmayı amaçlayan AFAD, misyonunu; “Afetlere dirençli toplum oluşturmak” şeklinde belirledi.

AFAD’ın hedefi: Afete Hazır TürkiyeBaşbakanlık’a bağlı olarak 2009 yılında faaliyete geçen Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), depreme hazırlık çalışmalarını hızlandırdı. AFAD, ülkemizde depreme dayanıklı yapılaşma konusunda bir seferberlik mantığı ile çalışmalar yürütmeyi amaçlıyor. - Deprem Erken Uyarı

Sistemi’nin Kurulması: 2015 yılı itibariyle programa alınan bu çalışmayla özellikle ülkemizin önemli mühendislik yapıları üzerinde (hızlı tren hatları, barajlar) deprem erken uyarı sistemleri kurulacak.

- Bölgesel deprem tehlike haritalarının üretilmesi: 2015 yılı içinde tamamlanacak olan yeni Türkiye Deprem Tehlike Haritası’nın uygulamaya geçmesinden sonra illerimizin planlamalarına baz olacak şekilde yerel deprem tehlike haritalarının oluşturulması planlandı.

AFAD’ın başladığı ve başlayacağıönemli projeler

Page 45: türkiye imsad dergi

KAPAK

TÜRKİYEİMSADDERGİ 43HAZİRAN 2015

Türkiye’de 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un yürürlüğe

girmesiyle kentsel dönüşüm çalışmaları başladı. Ancak kentsel dönüşümde birçok sorun yaşanıyor. Bu süreçte yaşanan hukuki sorunların çözümü için destek veren Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Genel Sekreteri Avukat Gülsen Sözer, İstanbul’daki binaların yüzde 60’ının ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapılmış yapı (kaçak yapı) olduğunu ve bunların yaklaşık yüzde 27’sinin acilen boşaltılması ve yıkılması gerektiğini belirtiyor.Sözer, “Ülkemizde 2012 verilerine göre yaklaşık 20 milyon konutu kapsayan 6 milyon yapı ve İstanbul’da yaklaşık 1.5 milyon yapı bulunuyor. Bu yapıların yüzde 60’ı 20 yaş üzerinde. Yani yeni oluşturulan deprem yapılaşması standartlarına göre yapılmadı. İstanbul’daki yapıların üçte biri riskli alanlarda veya riskli yapı kapsamında olduğundan, bu süreçte yapılacak olan

‘riskli yapı ve riskli alan tasfiyesi’ değil, toptan ya da kentsel dönüşmektir. Hatta kentsel dönüşüm yerine ülkesel dönüşüm bile diyebiliriz. Ülkemizde 6306 sayılı kanunda tanımlanan her bina bu kanun kapsamında dönüştürülebilir” diyor.

İSTANBUL’DA KENTSEL DÖNÜŞÜM BÖLGELERİİstanbul’da bina bazında kentsel dönüşümün en yoğun olduğu bölgenin Anadolu yakası ve özellikle Kadıköy Bağdat Caddesi civarı olduğunu ifade eden Sözer, şu bilgileri veriyor: “Bunun da nedeni az katlı binaların dönüşüm sürecinde daha çok katlı yapılara dönüşebilmesi. İnşaat şirketleri için de kârlı olan bu bölgede dönüşüm daha yoğun. Diğer yandan riskli alan ilan edilerek dönüşüm yapılan alanlar da var. İstanbul’un Kadıköy, Gaziosmanpaşa, Pendik, Esenler, Sarıyer gibi ilçelerinde riskli alan ilan edilen bölgelerde kentsel dönüşüm yapılmakta. Bunlardan en çok gündemde yer alanlar, Kadıköy,

Fikirtepe ve Gaziosmanpaşa Belediyesi sınırları içinde yapılmakta olan kentsel dönüşüm projeleri.”

“MALİKLER HUKUKİ DESTEK ALMALI”Kentsel dönüşümün her aşamasında sorunlar yaşandığını ifade eden Sözer, “Risk tespit raporu alınma aşamasından tutun da, inşaat şirketi ile sözleşmenin yapılması, yenilenen yapının teslimine kadar pek çok aşamada sorunlar yaşanıyor. Yasa zaman zaman bu görülen aksaklıklar için revize edilmekte. Çıkartılan yeni yönetmeliklerle de işleyişi sağlanmakta. Burada önemli olan bina maliklerinin sürecin en başından itibaren işinin ehli bir hukukçudan yardım almaları. Bizim amacımız sorunlar ortaya çıkmadan kesintisiz ve malikler yararına bir kentsel dönüşüm süreci yaşanması. Ayrıca sosyal sorumluluk anlayışı kapsamında Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu’ndan bize telefon veya mail yolu ile ulaşan kişilere bu kapsamada tarafımızca bilgilendirme yapılıyor” diye konuşuyor.

“Kentsel dönüşümün her aşamasında sorunlar var”Kentsel Dönüşüm ve Hukuk Platformu Genel Sekreteri Avukat Gülsen Sözer, “Risk tespit raporu alınma aşamasından tutun da, inşaat şirketi ile sözleşmenin yapılması ve yenilenen yapının teslimine kadar kentsel dönüşümün her aşamasında sorunlar yaşanıyor” diyor.

Fikirtepe’de kentsel dönüşümün ardından modern binalar yükselecek.

Page 46: türkiye imsad dergi

PROFESYONEL BAKIŞ / NEVRA ÖZHATAY

TÜRKİYEİMSADDERGİ 44 HAZİRAN 2015

Sabancı Topluluğu’nda 1994 yılından bu yana görev yapan Nevra Özhatay, iş hayatındaki başarısını Eylül 2014’te Çimsa

Genel Müdürlüğü görevine getirilerek taçlandırdı. Aynı şirkette uzun yıllar çalışmanın, kişiye kariyer fırsatı sunduğunu ifade eden Özhatay, “Bir önceki görevinizdeki performansınız ile sizi tanıyan şirket size farklı alanların kapılarını rahatlıkla açarken, uzmanlıktan yöneticiliğe geçmeniz için de fırsat tanır” diyor. Çimsa Genel Müdürü Nevra Özhatay ile iş hayatını ve Çimsa’nın faaliyetlerini konuştuk… FİNANS UZMANLIĞINDAN GENEL MÜDÜRLÜĞEEğitiminizden ve iş hayatına başlama sürecinizden kısaca bahseder misiniz?Sabancı Topluluğu’nda kaç yıldır görev yapıyorsunuz? Şu andaki görevinize ne zaman atandınız? Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduktan sonra İngiltere Exeter Üniversitesi’nde MBA programını tamamladım. Sabancı Topluluğu’na 1994 yılında katıldım. İlk olarak Akçansa’da 1994-1998 yılları arasında Finans Uzmanı, 1998-2000 yılları arasında Strateji ve İş Geliştirme Uzmanı, 2000-2004 yılları arasında Planlama ve Kontrol Müdürü, 2004-2008 yılları arasında Strateji ve İş Geliştirme Müdürü olarak görev yaptım. 2008 yılında da Lojistik, Strateji ve İş Geliştirme Direktörü olarak atandım. Çimsa’ya ise 2009 yılında Mali İşler Genel Müdür Yardımcısı olarak geçtim. Haziran 2013-Eylül 2014 arasında Çimsa Beyaz Çimento ve Özel Ürünler Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürüttüm. Eylül 2014’ten bu yana da Genel Müdür olarak görev yapıyorum. Bir şirkette uzun yıllar çalışmak nasıl bir duygu?Aynı şirket içinde farklı fonksiyon ve farklı sorumluluklarda çalışarak iş hakimiyetinizi ve yetkinliklerinizi geliştirme şansını elde edebilirsiniz. Böylece aynı işi farklı şirketlerde yapmak yerine farklı işlerde çalışarak kişisel gelişiminize değişik bir yön verebiliyor, uzmanlık alanlarınızı farklılaştırabiliyorsunuz. Bir önceki görevinizdeki performansınız ile sizi tanıyan şirket size farklı alanların kapılarını rahatlıkla açarken, uzmanlıktan yöneticiliğe geçmeniz için de fırsat tanıyor.

“Bir şirkette uzun yıllar çalışmak kariyer yapma fırsatı sağlar”Sabancı Topluluğu’nda 20 yıl çeşitli görevlerde bulunduktan sonra 2014 yılı Eylül ayında Çimsa Genel Müdürü olan Nevra Özhatay, “Bir şirkette uzun yıllar çalışmak, uzmanlıktan yöneticiliğe geçmeniz için fırsat sunar” diyor.

Page 47: türkiye imsad dergi

PROFESYONEL BAKIŞ / NEVRA ÖZHATAY

TÜRKİYEİMSADDERGİ 45HAZİRAN 2015

İnşaat sanayini ve bu sektöre tedarik desteği veren inşaat malzemeleri sektörünü aynı çatı altında buluşturan Türkiye İMSAD’ın, uzun yıllardır başarıyla benimsediği bu misyonu, Çimsa olarak takdirle izliyoruz. Bu sektörün bir parçası olarak, sektör paydaşlarımızla bir araya geldiğimiz ve görüş alışverişinde bulunduğumuz bir platform yaratan Türkiye İMSAD ile yakın ve verimli bir iş birliği yürüttüğümüze inanıyoruz.

Türkiye İMSAD’a üyeliğinizi ve dernekle ilişkilerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Page 48: türkiye imsad dergi

PROFESYONEL BAKIŞ / NEVRA ÖZHATAY

TÜRKİYEİMSADDERGİ 46 HAZİRAN 2015

Ayrıca şirket başarısının önemli bir unsuru olan ekip çalışmasına da ekip üyelerinin birbirlerini yakından tanıması ve yıllar içinde aynı takımda olmanın getirdiği ahenk ile destek oluyor. “SÜREKLİ ÖĞRENME İSTEĞİ BAŞARIYI GETİRİR”Sizce iş hayatında başarının sırrı nedir? Gençlere neler tavsiye edersiniz?Kişinin kendini başarılı hissedebilmesi için iş tatmini ilk şartlardan birisidir. Ayrıca geri bildirime açık olarak sürekli öğrenme ve performansını iyileştirme hevesinin fark yarattığını düşünüyorum. Elbette ki bireysel çalışmanın yanı sıra ekibe ve şirket kültürüne uyum ve değişime açık olabilme önemli faktörler olarak değerlendirebilir. Biraz da Çimsa’dan bahsedelim... Çimsa’nın kuruluşundan bu yana geçirdiği aşamaları kısaca anlatabilir misiniz? Çimsa, 40 yılı aşkın süredir Türkiye çimento sektöründe faaliyet gösteren bir kuruluş. Mersin, Eskişehir, Kayseri, Niğde ve Afyonkarahisar’da 5 entegre fabrikamız, Ankara’da bir öğütme tesisimiz, Marmara’da bir terminalimiz ve Malatya Çimento Paketleme tesisimiz var. Ayrıca, Hamburg (Almanya), Trieste (İtalya), Sevilla ve Alicante (İspanya), Gazimagusa (KKTC), Köstence (Romanya) ve Novorossiysk’de (Rusya) bulunan terminallerimizle aynı zamanda uluslararası bir çimento üreticisiyiz. Çimsa’yı sektördeki diğer şirketlerden ayıran en önemli özelliğimiz, gri çimentonun yanı sıra ürettiğimiz beyaz çimento ve kalsiyum alüminat çimentosu gibi özel ürünlerle inovasyon konusunda sektöre öncülük etmemizdir.

ÇİMSA DÜNYA MARKASIŞirketin Türkiye ve dünyadaki yeri nedir? Pazar payı, iç satış ve ihracat rakamları hakkında bilgi verir misiniz?Vurguladığım gibi, Çimsa Türkiye’de önde gelen şirketlerden biri olduğu gibi yurt dışındaki terminalleri vasıtasıyla uluslararası bir üretici kimliği de

taşıyor. Beyaz çimento alanında dünyanın önde gelen iki markasından biriyiz. Şirketimizin yurt dışı hasılatı geçen yıl yüzde 16 artış göstererek net 295 milyon TL oldu. 60’tan fazla ülkeye beyaz çimento ve özel ürünler ihraç ediyoruz. Ortadoğu ve Afrika ülkeleri, Rusya ve Güney Amerika en büyük ihracat bölgelerimiz arasında yer alıyor. Tüm yurt içi ve yurt dışı faaliyetlerimiz sonucunda; 2014 yılı toplam hasılatımız, 2013 yılına göre yüzde 15 artarak 1,094 milyon TL olarak gerçekleşti. Yıl sonu net kârımız ise 192,9 milyon TL oldu. Çimsa’yı farklı kılan ürünler neler?Ürün gamımızdan söz etmek gerekirse; portland çimentonun yanı sıra katma değeri yüksek ve özel ihtiyaçlara, özel ürünler üretiyoruz. Beyaz çimento üretiminde ilk sıralarda yer alıyoruz. Türkiye’nin tek kalsiyum alüminat çimentosu üreticisiyiz. 2000 yılında hizmete açtığımız Türkiye’nin ilk Çimento Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde sektörümüzde dünyada bir ilke imza atarak Antibakteriyel Beyaz Çimento geliştirmeyi başardık. İstanbul Üniversitesi Mikrobiyoloji Anabilim dalı ile işbirliği içinde geliştirdiğimiz bu yeni nesil ürün bakteri oluşumunu büyük ölçüde engelliyor. Hazır betonda ise dramiksli beton, kendiliğinden yerleşen beton, dekoratif beton ve izoşap uygulamalarımız çeşitli proje sahiplerine kolaylık sağlamak için geliştirilmiş ürünlerimiz arasında yer alıyor.

YENİ FABRİKA YATIRIMI2014 yılı şirketiniz için nasıl geçti? Çimsa’nın 2015 hedefleri nelerdir? Yeni yatırım planı var mı? Çimsa olarak 2014 yılını önemli başarılarla kapattığımızı belirtmiştim. 2014 yılı toplam ciromuz, 2013 yılına göre yüzde 15 artarak 1.094 milyon TL olarak gerçekleşti. Operasyonel performansımızı her yıl istikrarla artırarak, performansı sürdürülebilir kılacak çalışmalara devam ediyoruz. Yüksek katma değerli ürünlerimizle müşterilerimizin ihtiyaçlarına yönelik özel ürün ve hizmetler geliştiriyoruz ve dünyada 61’den fazla ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz.Yatırımlarımız geçen yıl da devam etti. En başta sürdürülebilirlik, çevre, iş sağlığı ve güvenliği olmak üzere yenileme/idame ve modernizasyon yatırımlarına toplam 14,4 milyon dolar yatırım harcaması gerçekleştirdik. Bu rakamın 6,7 milyon doları sürdürülebilirlik, çevre ve İSG konuları ile ilgili oldu.Bu yıl için bizi heyecanlandıran bir organik büyüme projemiz var. Çimsa olarak önemli bir yatırım kararı aldık. 2012 yılında bünyemize kattığımız Afyon Çimento Fabrikamızı, modern teknolojilerle donatılmış yeni bir üretim tesisine taşıyacağız. Halımoru Köyü’nde yeni bir fabrikanın temelini atacağız. Bu, yaklaşık 165 milyon dolar tutarında bir yatırım olacak. Yeni fabrikamızın 2016 yılında devreye girmesini planlıyoruz.

Page 49: türkiye imsad dergi

Ambalaj önemlidir!

Paletli | Paketli | Etiketli

0212 206 5 206 | www.kilsan.com

kerten

kele

Page 50: türkiye imsad dergi

KENTLER&MİMARİ

TÜRKİYEİMSADDERGİ 48 HAZİRAN 2015

Kentsel dönüşüm için

Vancouver'da yaşanan kentsel dönüşüm süreci, diğer kentlerdeki örneklerden çok farklı bir boyutta

gerçekleşti. "Yaşanabilirlik" ölçütünü merkeze almasıyla farklılaşarak,

"Vancouverizm" adını alan bu süreç, dünyadaki bütün kentsel dönüşüm

çalışmaları için yol gösterici nitelikte.

Page 51: türkiye imsad dergi

KENTLER&MİMARİ

TÜRKİYEİMSADDERGİ 49HAZİRAN 2015

VANCOUVER DERSLERİ

Kanada’nın Vancouver kenti, yaklaşımı ve uygulamaları nedeniyle dünyadaki tüm kentsel

dönüşüm çalışmalarına ilham kaynağı olan muhteşem bir örnek. Öyle ki, “yaşanabilirlik” ve “insan” odaklı kentsel dönüşüm akımlarına ismini vermeyi bile başarabilmiş bir kent Vancouver.“Vancouverizm” ise yeni tarz kent yaşamını açıklayan ve dünya çapında bilinen bir terim. Kısaca, “doğaya yönelik derin bir saygı ile dinamik bir kent hayatını birleştirme” anlamına

gelen Vancouverizm, kümelenmelerine izin vermemek için yüksek yapıların birbirlerinden; ışık, hava ve manzara amaçlı olarak daha düşük yükseklikteki yapılarca ayrılması demek. Ulaşımın sürdürülebilir formlarına ağırlık veren bir tavırla birleşmiş parklar, yürünebilir caddeler ve kamu alanları demek...Vancouver, bu yaşanabilir ve yüksek kaliteli kent tasarımını; “imar politikaları, kentin tüm paydaşları ve uzmanlarla istişare, nerede durulduğu ve nereye gidilmek istendiğiyle ilgili sürekli bir yeniden değerlendirme” gibi ilkelerle birlikte yürütülen “yaratıcı

planlama” çalışmalarıyla başarıyor.Tüm bu nedenlerden dolayıdır ki, dünyanın dört bir yanından şehir planlamacıları ve kent tasarımcıları, kendi kent merkezlerini yeniden düşünmek, daha sağlıklı sosyal yaşamlar sürmek ve daha sürdürülebilir yöntemler aramak amacıyla Vancouver’a gidip, incelemelerde bulunuyor. Vancouver, “Economist Intelligence Unit”in istikrar, sağlık, kültür, çevre, eğitim, güvenlik ve altyapı faktörlerini göz önünde tutarak her yıl hazırladığı “en yaşanabilir kentler” listesinde 2002

Page 52: türkiye imsad dergi

KENTLER&MİMARİ

TÜRKİYEİMSADDERGİ 50 HAZİRAN 2015

ile 2010 yılları arasında birinciliğini korudu. 2011 yılından bu yana ise söz konusu listede Avustralya’nın Melbourne kenti dört yıl üst üste birinci oldu. Ancak Vancouver, Avusturya’nın başkenti Viyana’nın ardından yerleştiği üçüncülük sırasından da daha aşağı düşmedi.The Economist dergisinin kardeş kuruluşu tarafından hazırlanan bu listelerde, kentlerin zenginliği ile yaşanabilirliği arasında çok da doğru orantılı bir ilişki olmaması dikkat çekiyor. Zira dünyadaki yaklaşık 140 kentin bulunduğu bu listelerde ilk 30’a, ABD kentlerinden Pittsburg, Los Angeles, New York’un yanı sıra Londra,

Hong Kong ve Pekin gibi dünya devi kentler bile giremiyor. Öyle anlaşılıyor ki, yaşanabilir olmak için refah tek başına yeterli değil, refahın topluma dağılım oranı önemli. Örneğin genel olarak Türkiye’nin bu tür bir listede hangi sıralara oturabileceğini anlamak açısından yine Economist Intelligence Unit’in bir başka araştırmasına bakmak yeterli. Türkiye “dünyanın en yaşanılası ülkeleri” listesinde, geçtiğimiz yıllarda iflasın eşiğine gelen Yunanistan’ın bile gerisinde kalarak, ilk 50’ye bile giremiyor.

DÖNÜŞÜMÜN MİMARI RASEKHBu noktada Vancouver’ın mimarı

Sidney Rasekh’in söyledikleri konuya ışık tutabilir. I. Çukurova Yapı Zirvesi’ne katılan Kanadalı şehir planlamacısı Rasekh, burada yaptığı konuşmada, kent planlamacıları için adeta bir ders niteliğinde mesajlar verirken, “Sürdürülebilir bir dönüşüm istiyorsanız, sadece yapı ve inşaata odaklanmamalısınız. Planlama ve teknik bilgi çok önemli. Ayrıca, yapacağınız kentsel dönüşüm hem ekonomik hem de sosyal dönüşümü beraberinde getirmeli” diyor. Vancouver’ın dönüşümü için, “5 yıl düşündük, 20 yılda uyguladık” diyen Sidney Rasekh, sözlerine şöyle devam ediyor:

Dünyanın En Yaşanılır

Kentleri Listesinde İlk 10 (2014)

1. Melbourne - Avustralya2. Viyana - Avusturya3. Vancouver - Kanada4. Toronto - Kanada5. Adelaide - Avustralya

6. Calgary - Kanada7. Sydney - Avustralya8. Helsinki - Finlandiya9. Perth - Avustralya10. Auckland - Yeni Zelanda

Page 53: türkiye imsad dergi

KENTLER&MİMARİ

TÜRKİYEİMSADDERGİ 51HAZİRAN 2015

“Yapacağımız dönüşüm kentin dokusunu bozmamalı, insanları izole etmemeliydi. Vancouver’ı dönüştürürken cazip hale de getirdik. Uluslararası organizasyonların bu şehirde düzenlenmesi için çaba sarf ettik, şehirle özdeşleşen festivaller düzenledik, Hollywood ve New York’tan sonra Kuzey Amerika’daki üçüncü film üretim merkezi Vancouver oldu. Bu tür aktiviteler şehri bir anda üst seviyelere çıkardı. Üstelik bunun için de ekstra çaba harcamadık.” Vancouver için yapılacak daha çok iş olduğunu sözlerine ekleyen Rasekh, “Kentsel dönüşümde ulaşılabilir kentsel yönetim ve katılımcılık çok

Dünyanın en yaşanır kenti

Vancouver’i daha da yaşanır kılmak

için düzenlenen kentsel tasarım

yarışmasında büyük ödüllerden biri

“Erdem Mimarlar”ın oldu. Yarışmaya

Türkiye’den katılan Sunay Erdem

ve Günay Erdem, 13 ülkeden

104 projeyi geride bırakarak,

yarışmanın üç kategorisinden biri

olan “Doğu Çekirdeğinin Yeniden

Kente Bağlanması” bölümü ödülünü

kazandı. Projenin danışmanlığını

Anadolu Üniversitesi Uydu ve Uzay

Bilimleri Araştırma Enstitüsü Müdürü

Prof. Dr. Alper Çabuk yürüttü.

Yarışmada, jürinin değerlendirmesinin

yanı sıra dörtte üçünü Vancouver’lıların

oluşturduğu 15 binden fazla kişinin

oylaması esas alındı.

Erdem Mimarlar’ın “Doğanın Geri

Dönüşü” adlı projesi, viyadük alanında

yeşil bir koridor yaratarak, 2010 Kış

Olimpiyatları’nın da yapıldığı Whistler

Dağları’nın oksijenini kente taşımayı

öngörüyor. Aslında yeşilin ve oksijenin

kentin Doğu Çekirdeğine ulaşması

için sadece 5 mil bulunuyor. Ancak

viyadüklerden oluk oluk akan araçlar

bu akışı kesintiye uğratıyor. Vancouver

yetkililerinin düzenledikleri bu

yarışma, “atık alan” olarak belirlenen

viyadük bölgesini dönüştürmek

için girdikleri öneri arayışından

kaynaklanıyor. Erdem Mimarlar’ın bu

soruna getirdikleri çözüm, viyadük

alanını yeşillendirerek bir yol yapmak

oldu. Eski yoğun işlevini yitiren ve

artık pek kullanılmayan demiryolu

hattı da bu amaca yardımcı oldu.

Çürüyen demiryolu ağları yeşil ağlara

dönüştürülerek, Doğu Çekirdeği’ne

ulaştırıldı. Erdem Mimarlar, 2009’da

İzlanda’nın Reykjavik Eski Limanı için

açılan uluslararası kentsel tasarım

yarışmasını da kazanarak, mimarlık

dünyasında büyük yankı uyandırmıştı.

Kentsel tasarım yarışmasında Erdem Mimarlar’a büyük ödül

Page 54: türkiye imsad dergi

KENTLER&MİMARİ

TÜRKİYEİMSADDERGİ 52 HAZİRAN 2014

önemli. Ve tabii ki kentler arasındaki işbirliği olmazsa olmaz. Geleceği planlamadan para harcamayın. Dünya trendleri nereye gidiyor, iyi takip edin” değerlendirmesinde bulundu.Gerçekten de kentsel dönüşüm için yapılanlara bakınca, Vancouver’ı uzun yıllar “dünyanın en yaşanılabilir kenti” yapan unsurların tamamen Rasekh’in söyledikleriyle paralel olduğu görülüyor.

YAŞANABİLİRLİK İÇİN PLANLAMAVancouver’da tüm kent planlama çalışmaları “yaşanabilirliğe” odaklanmış durumda. İnsanların çalışabileceği, alışveriş yapabileceği ve keyifli vakitler geçirebileceği bir kent oluşturmak ana hedef. Bu hedef aynı zamanda, kent sakinlerinin kendilerini destekleniyor ve teşvik ediliyor hissettikleri, hareketli bir sokak yaşantısı ve diğer komşularıyla iletişim içinde oldukları kentsel mekanlar yaratmak anlamına geliyor. Yaşanabilir ve sürdürülebilir bir kent inşa edilirken, belediyeye düşen birçok görev var. Otomobillere olan bağımlılığı azaltan sürdürülebilir ulaşıma öncelik verme; yüksek kaliteli kent tasarımlarını teşvik etme; parkları, açık alanları, kaldırımları, yürüyüş yollarını, su, ağaç, manzara ve güneş ışığını kentsel dokuya dahil etme; kentin güzelliklerini korurken, nüfus yoğunluğu ve büyümeye de imkan tanıma bu görevlerin birkaçı…

SÜRDÜRÜLEBİLİR BÖLGELEME VE İMAR İLKELERİBölgeler, bir kentin, o alanlardaki arazilerin ne şekilde kullanılıyor olduğuna göre bölünmüş olduğu alanlar olarak anlaşılmalı. Bölgeleme yönetmelikleri ise bu alanlarda neye izin verildiğini ya da verilmediğini ve geliştirilmek üzere neyin teşvik edildiğini belirlemek için kullanılıyor. Bu çerçevede Vancouver’da bölgeleme talimatları, yerleşim alanı içerisinde sanayi tesislerinin inşa edilmesini engellemek, tarihi mirasa sahip bir mahallenin bu özelliklerini korumasına yardımcı olmak ve sürdürülebilir yeni bina ve onarımları teşvik etmek gibi konuları düzenliyor.Vancouver Kent Konseyi, bu “yeşil

yeniden bölgelendirme politikaları” kapsamında, yapıların karbon ayak izini azaltma çabasıyla, kentteki yeniden bölgelendirilmiş alanlardaki tüm yeni yapıların “LEED Sertifikası” standartlarına göre inşa edilmesini istiyor. Konsey, bu politikalar aracılığıyla birçok hedefe ulaşılmasını amaçlıyor. Sertifikalı yeşil yapıların sayısının artması, tüketicilerin yeşil yapılar hakkında farkındalık sahibi olması için piyasanın dönüştürülmesi, mülklerini yeniden bölgelendirmek isteyen sanayiciler için uygulanabilir bir süreç geliştirilmesi, halen hızlı bir büyüme gösteren yeşil yapı endüstrisinin beslenmesi bu hedeflerin başında geliyor. Vancouver, yeşil yapı tasarımı ve inşasında dünyada başı çekiyor. Kent Konseyi’nin yeni yapılar için düzenlediği çevresel yönetmelikler, Kuzey Amerika’daki kentler arasında en yeşillerden biri olarak kabul ediliyor. Konsey yalnızca katı çevresel standartlar içeren yeniden bölgelendirme yönetmelikleri geçirmekle kalmıyor, aynı zamanda özellikle enerji verimliliği alanında gelişmeye daha da fazla katkıda bulunacak diğer ilkeleri, standartları ve politikaları geliştirmeye de devam ediyor...

GELECEK SAYI: Vancouver’daki başlıca planlama projeleri,Vancouver’ın sırrı: Cities PLUS Projesi

S. Rasekh, Vancouver kenti belediyesine, Uluslararası Ticaret ve Kongre Merkezi, Transatlantik yolcu gemilerinin liman hizmetleri, Vancouver Limanı’nın yeniden tasarlanması, Cambie köprüsünün kent ile entegrasyonu gibi bazı kentsel dönüşüm projelerinde danışmanlık

hizmeti verdi. Daha sonra ‘Vancouver Kent Planı’ adını alacak olan bu uzun vadeli kentsel dönüşüm projeleri, Birleşmiş Milletler ve Economist Intelligence Unit gibi kuruluşlardan, “Dünyada en kaliteli yaşama sahip olan kent ödülüne” lâyık görüldü.

Vancouver’in mimarı Sidney Rasekh

Page 55: türkiye imsad dergi
Page 56: türkiye imsad dergi

SEKTÖREL GÜÇ / ULUSAL AHŞAP BİRLİĞİ

TÜRKİYEİMSADDERGİ 54 HAZİRAN 2015

Şehirler yeniden “ahşap” diyor

Page 57: türkiye imsad dergi

SEKTÖREL GÜÇ / ULUSAL AHŞAP BİRLİĞİ

TÜRKİYEİMSADDERGİ 55HAZİRAN 2015

Ülkemizin geleneksel yapı tarzı olan ahşabın günümüzde unutulmaya yüz tuttuğunu belirten Ulusal Ahşap Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Akif Asmaz, “Birlik olarak en büyük amacımız çevre dostu ahşabın yapılarda kullanım alanını geliştirmektir. Çünkü güvenli ve sağlıklı yapılar için en uygun malzeme ahşaptır” diyor.

Ahşap yapıların elle sayılabilecek kadar azaldığı ülkemizde yapılarda ahşap kullanımını yaygınlaştırmak

amacıyla faaliyet gösteren Ulusal Ahşap Birliği, sektör temsilcilerini bir araya toplayarak bu konuda farkındalık yaratmaya çalışıyor. Ulusal Ahşap Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Akif Asmaz, “Birlik olarak ahşaba verdiğimiz önem, sadece bir ahşap sevdası ya da geçmişe duyulan özlem değil. Dört bir yanı yüzlerce yıllık ahşap mirası ile dolu bir ülkede yaşıyor olduğumuz gerçeğini unutmuyor, geçmişten çıkartmamız gereken çok dersler olduğunu düşünüyoruz. Önemli olan; bu muhteşem geçmişe modern bilimin ışığında bakmak ve geçmişten öğreneceklerimizi geleceğe taşımanın yollarını araştırmak” diyor. Mehmet Akif Asmaz ile Ulusal Ahşap Birliği’ni ve faaliyetlerini konuştuk.

Ulusal Ahşap Birliği ne zaman, hangi amaçla kuruldu? Kaç üyesi var? Ulusal Ahşap Birliği’nin temelleri; ahşabı daha iyi tanımak ve tanıtmak, ahşabın ekonomik ve ekolojik önemini, hayatımızdaki yerini belirlemek, ahşabın yeniden keşfedilmesini, bilinçli kullanımını sağlamak ve Türkiye’deki ahşap endüstrisinin standartlarını yükseltmek amacıyla,10 kurucu üyenin girişim ve görüşmeleri ile atıldı. Kuruluş aşamalarını tamamlayarak 6 Aralık 2000 tarihinde faaliyete geçti. Ahşap ile ilgilenen, üretimini yapan, pazarlayan, kullanan, inşaatçı, uygulayan, mimar, inşaat mühendisleri ve akademisyenlerden oluşan ve 126 üyesi bulunan Ulusal Ahşap Birliği, tüzüğünde belirtilen amaçlar doğrultusunda ahşabın dünyada olduğu gibi ülkemizde de hak ettiği yeri alması için çalışmalarını 15 yıldır sürdürüyor.

“AMACIMIZ SEKTÖRÜ BİR ARAYA TOPLAMAK”Birliğin faaliyetleri hakkında bilgi verir misiniz? Kuruluşunun ilk yıllarında derneğin

tanıtımı ve iletişim çalışmalarına önem verildi. Bu gibi çalışmaların olumlu dönüşümlerini görmekteyiz. Bu bölüme eğitimi de eklemek isterim. Sonraki dönemlerde ise ahşabın kimliği üzerine farklı toplantılar yapıldı. Derneğimiz kuruluşundan bu yana ahşap ve orman ürünlerinin standart ve yönetmeliklerinin oluşturulması, standartlara uygun, doğru ve yaygın kullanımının artırılması için etkinlikler düzenlemekte, girişimlerde bulunmakta ve ilgili kurum ve kuruluşlarla temaslar sağlayarak sorunları dile getirip çözümler önermeye devam etmektedir.Birlik Başkanımız Mahir Arın yönetiminde Türkiye’de son iki yıldır çok önemli çalışmalara imza attık. Bunlardan en önemlisi de İstanbul’da Ulusal Sektörel İhtisas Fuarı’nın ikincisini gerçekleştirmekti. Bu fuarın önümüzdeki yıl üçüncüsünü yapacağız. Ahşap sektörü yapı fuarları içinde eriyip gidiyordu. Bu fuar ise ahşap ürünlerini kapsayan özel bir fuar. Sadece sektörün ilgilileri katılıyor. Meslektaşlarımız, ilgililer, mimarlar ve tedarikçiler geliyor. 5-10 bin kişilik ziyaretçi kapasitesi olan bir etkinlik. Bu da çok önemli çünkü bizim dernek olarak en büyük amacımız sektörü bir araya toplayabilmek. Sektör çok dağınık kimsenin kimseden haberi yok. Biz İstanbul başta olmak üzere Türkiye’den üyeler kaydederek, bunların hepsi ile UAB çatısı altında birlikte çalışmayı düşünüyoruz. Dernek gittikçe etkisini göstermeye başladı. Türkiye’de ahşap kullanımını özendirmek için elimizden geleni yapıyoruz.

Ahşap çok çeşitli sektörleri içeriyor. Sizin birlik olarak bünyenizde hangi sektörler var?Dünyada ahşabın en yoğun kullanım alanı yapı malzemesi ve ahşap yapı sektörü olarak öne çıkmaktadır. Derneğimiz üyeleri içinde de mimarlar, ahşap yapı malzemesi üretici ve uygulamacıları ağırlıklı olarak yer almaktadır. Bununla beraber üyelerimiz arasında lif ve yonga levha üreticileri,

mobilya, ambalaj malzemesi ve sair ahşap obje üreticileri bulunmaktadır.Derneğimizin ahşap konusu ile ilgili her şahıs ve kuruma kapıları açıktır. Ahşap ile ilgili her düzeydeki katkı ve sorun bizim için önemlidir. Katkılar için teşekkür, sorunların çözümü için de gayret ederiz.

“ULUSLARARASI AHŞAP MÜHENDİSLİĞİ KONFERANSI’NI TÜRKİYE’YE GETİRMEK İSTİYORUZ”Orta ve uzun vadede çalışmalarınız neler olacak?2013 yılı sonunda “Yapı Ahşabı ve Ahşap Yapı” raporu hazırlanmış; bu rapor dernek olarak üyesi olduğumuz Türkiye İMSAD’ın Güvenli Yapılar Yol Haritası Raporu’nda en geniş şekliyle yer almış ve yayınlanmıştır. Raporda ahşap yapıların geçmişi, bugünü, modern ahşap yapı sistemleri, avantajları, sektörün sorunları ve çözüm önerileri yer almaktadır. UAB’ nin yapısal ahşap tasarımı önemli çalışma alanı içinde bulunmaktadır.Yapıda Ahşap 2014 Fuarı’nın 2.’si, derneğimizin katkıları, desteği ve üyelerimizin de katılımıyla ICC Harbiye İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleşmiş ve katılımcılara ümit vermiş, geleceğe daha olumlu bakmalarını sağlamıştır. 2016 yılında 3.’sü yapılacaktır.Önümüzdeki yıllarda bir kaç tane önemli projemiz var. Bunlardan biri 2020 yılında Türkiye’ye Uluslararası Ahşap Mühendisliği Konferansı’nı getirmek. Bu bizim gündemimizde olan en önemli maddelerden bir tanesi. Çalışmalarımızı bunun için yoğunlaştırdık. İstanbul’da yapmayı amaçladığımız organizasyon için dünyanın dört bir yanından 2 bin-2 bin 500 kişilik bir katılımcı olması bekleniyor. Bu ülkemize çok şey kazandıracak bir konferans. Bu konunun dünyadaki uzmanları buraya gelecekler ve buradaki mimarlarımızla ikili görüşmeler yapabilecekler.Çok önem verdiğimiz diğer bir proje de İstanbul Ahşap Müzesi kurulması

Page 58: türkiye imsad dergi

SEKTÖREL GÜÇ / ULUSAL AHŞAP BİRLİĞİ

TÜRKİYEİMSADDERGİ 56 HAZİRAN 2015

projesi, fikri alt yapısı Türkiye Orman Ürünleri İhracatçıları, İthalatçıları ve Sanayicileri Derneği (TORİD) tarafından oluşturulan, İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü (İOBM) tarafından arsası sağlanan, organizasyon ve tasarım çalışmaları Ulusal Ahşap Birliği Derneği (UAB) tarafından yürütülen ortak bir projedir.

Ahşap yapıların şu anda Türkiye’de bina stoğu içindeki yeri nedir?Türkiye’de büyük bir beton karteli var. Beton, Türkiye’deki inşaat yelpazesinde en büyük pazar payına sahip olan yapı sistemi. Ayrıca düşük oranda çelik konstrüksiyon, kagir yığma yapılar, daha az oranda da ahşap karkas yapılar var. Biz bu işin tersine dönmesi gerektiğine inanıyoruz. Şu anda Türkiye’de ahşap yapıların oranı yüzde 1 bile değildir. Ama Türkiye’nin tarihi geçmişinde bu oran çok yüksek. Bizim eski yapılarda restorasyon çalışmalarımız da var. Türkiye’de ciddi bir tarihi ahşap yapı stoğu bulunuyor. Gelecek kuşaklara aktarmak açısından bunların restorasyonu çok önemli.

GÜVENLİ VE SAĞLIKLI YAPI İÇİN EN DOĞRU MALZEME AHŞAPMimaride ahşap yapıların önemini anlatır mısınız?Refah düzeyi yüksek gelişmiş toplumlara baktığımızda ilk sıradaki yapı malzemesinin ahşap olduğunu görüyoruz. Çünkü ahşap, yaşayan canlı ve nefes alan bir malzeme... Yenilenebilir enerjiyle yetişen bir malzeme. Ağaç, toprakta güneşle büyüyor. Demiri, çimentoyu veya diğer inşaat malzemelerini elde edebilmek için dünyanın kaynaklarını heba etmek zorundasınız, havayı kirletiyorsunuz, yine de ortaya çıkan yapıdan sağlıksız konutlar üretiyorsunuz. Bugün ahşapla yapılmış bir konut insan sağlığı ile dost bir konuttur, diğer yapı sistemlerinde bunu yapmanız söz konusu dahi olamaz. Ülkemizin geçmişinde ahşap karkas yapılar hakimdi ama biz bunu unutmuşuz. Ulusal Ahşap Birliği olarak ahşabın değerini yeniden ortaya çıkarmayı amaçlıyoruz. Ahşap, dikey binalar için çok tercih edilen bir yapı tarzı olmasa da günümüzde ahşaptan gökdelenlerin yapımına başlandı. Ahşap karkas yapılar çok katlı olmayan

Türkiye İMSAD’a bağlı olmak ve beraber çalışıyor olmak bir ayrıcalık. Biz bu ayrıcalıktan istifade ediyoruz. Çünkü Türkiye İMSAD’da kurumsal anlamda çok ciddi bir yapı var. Kayda değer çalışmalar yapıyorlar. Türkiye İMSAD, ülkede kamuoyu oluşturabilecek nitelikte bir çatı örgütü. Biz de Türkiye İMSAD çatısı altında olmaktan çok memnunuz. İlgili komiteler ve komisyonlarda görev alıyor, yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımızla katkı vermeye çalışıyoruz. Türkiye İMSAD ile ilişkilerimizin geliştirilmesi sürecinde derneğimizin başladığı ama sonuç alamadığı konularda desteğe ihtiyacımız var. Örneğin; sektörün sağlıklı gelişimi, ekonomik yapısı ve çevre güvenliği açılarından önem verdiğimiz ‘’Ahşap Yapı Yönetmeliği” gibi…

Türkiye İMSAD’la ilişkilerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

mimarilerde daha çok tercih edilen bir yapı sistemi. Doğayla barışık, yeşille kucaklaşmış, çevre açısından büyük katkıları var. Biz bunu halka anlatmak durumundayız. Ulusal Ahşap Birliği’nin en büyük amacı da yapılarda ahşap kullanımını yaygınlaştırmak. Bilinenin aksine ahşap kullanmak ormanları azaltmaz ormanları çoğaltır. Ormanların az olduğu yerlere bakarsanız az gelişmiş toplumlar olduğunu görürsünüz, çünkü orada ağaç keserseniz yerine yenisi dikilmez. Oysa ki gelişmiş toplumlarda endüstriyel ormancılıkta bir tane ağaç keserseniz yerine 11 tane ağaç derhal dikilir.

Türkiye’de ahşap kullanımına ilgiyi artırmak için ne yapılmalı? Devlet politikaları açısından bir yönetmeliğe ihtiyacımız var. Biz şu an Avrupa Ahşap Karkas Yapı Yönetmeliği ile çalışıyoruz. Türkiye’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın acilen ahşap karkas yapılarla ilgili bir yönetmelik yayınlaması gerekiyor. Bu çalışmayı bizimle, üniversitelerle ve diğer paydaşlarla birlikte yapması lâzım. Bu yönetmeliğin yayınlanması çok önemli. Kontrolü, denetimi ve ürün standardı da bu paralelde kendiliğinden gelişecek. Bunun akabinde ahşap, üniversitelerde mimarlık ve mühendislik fakültesinde ders olarak alınabilir. Gelişmiş ülkelerde üniversitelerde inşaat mühendisliğinin yanında bir de ahşap mühendisliği var. Bu ahşap yapı sisteminin Türkiye’de gelişebilmesi için gerekli. Biz uzun yıllar yaptığımız çalışmalar neticesinde orta eğitim müfredatına bu konuyu aldırdık. Bugün meslek okulları müfredatında ahşap karkas yapılar dersi var. Kitabı yok, hocası yok ama alınması bile başlangıç olarak güzel. Orta eğitim, yüksek eğitimle devam ederse ihtisas olarak ahşap mühendisi yetişebilir.

Page 59: türkiye imsad dergi
Page 60: türkiye imsad dergi

ÜYE SÖYLEŞİSİ / BAUMIT

TÜRKİYEİMSADDERGİ 58 HAZİRAN 2015

Baumit, Türkiye pazarındasürekli büyüme hedefliyor

Dış cephe ısı yalıtımında önde gelen firmalardan olan Baumit, 2006 yılında girdiği Türkiye pazarında sürekli büyüme trendinde. Baumit Türkiye Genel Müdürü Atalay

Özdayı, “2015 yılında genel olarak yüzde 20, ısı yalıtım sistemlerinde metrekare bazında ise yaklaşık yüzde 25 büyüme rakamına ulaşmayı hedefliyoruz” diyor.

Page 61: türkiye imsad dergi

ÜYE SÖYLEŞİSİ / BAUMIT

TÜRKİYEİMSADDERGİ 59HAZİRAN 2015

Orta ve Doğu Avrupa’nın dış cephe ısı yalıtım sistemleri üreticisi

ve yaklaşık 1 milyar Euro cirosu ile Schimd Industrie Holding’in en büyük markası olan Baumit, Türkiye pazarında büyümeye devam ediyor. Bu yılın mart ayı sonunda Baumit Türkiye Genel Müdürü olan Atalay Özdayı, “2014 yılındaki başarılı performansımızın ardından, 2015’i ‘Süreklilik Yılı’ olarak tanımladık. 2013 itibarıyla yakaladığımız büyüme ivmesini sürekli kılıp, önümüzdeki döneme taşıyacağımız bir yıl geçireceğimize inanıyoruz. 2015 yılında genel olarak yüzde 20, ısı yalıtım sistemlerinde metrekare bazında ise yaklaşık yüzde 25 büyüme rakamına ulaşmayı hedefliyoruz” diyor. Atalay Özdayı ile Baumit Türkiye’yi ve hedeflerini konuştuk...

Baumit, Türkiye’de ne zaman faaliyete geçti? Şirketin bugüne kadarki gelişim sürecini kısaca anlatır mısınız?Türkiye’de 2006 yılından bu yana faaliyet gösteriyoruz. Gebze üretim tesisimizin temeli 2007 yılında atıldı ve tesis 2008’de faaliyete geçti. Toplamda 14 milyon Euro’luk bir yatırımla açılan tesis, yıllık 300 bin ton üretim kapasitesine sahip. Son derece modern, yüksek teknoloji içeren üretim tesisimiz, sektörün en ileri teknolojiye sahip tesislerinden biri. Ürün gamının gelişmesi ve pazar talebinin de desteklenebilmesi için 2011 yılında da likit üretim tesisi devreye alındı.Baumit, Türkiye’de faaliyete geçtiği günden bu yana her anlamda sürekli gelişim ve büyüme gösterdi. Hem ekip, hem operasyon hem de satış hacmi anlamında büyüdük. Ürün çeşitliliği anlamında da yenilikler getirdik. Pazarın ihtiyaçları doğrultusunda ürün gamımızı genişlettik. Bununla

beraber henüz farkındalığı olmayan ürün gruplarını da pazara soktuk ve kullanıcılara bu konuda bilgiler verdik. Her geçen yıl sağladığımız gelişim ile birçok büyük projede ürün tedarikçisi olarak yer aldık ve almaya devam ediyoruz.

AVRUPA’DA 30 ÜLKEDE40 FABRİKADA ÜRETİMŞirketin Türkiye ve dünyadaki yeri nedir? Ürün çeşidi, pazar payı, iç satış ve ihracat rakamları hakkında bilgi verir misiniz?Baumit, Schmid Industrie Holding Grubu’na ait bir firma. Scmid Industrie Holding, uluslararası yapıya sahip ve yalıtım malzemeleri sektöründe faaliyet gösteren bir grup. 100 yılı aşkın bir geçmişi var. Bir aile şirketi olan grubun merkezi Avusturya Wopfing’de bulunuyor. Bugün, holding bünyesinde 90’ı aşkın işletmesi ile 1,5 milyar Euro ciroya sahip. Baumit de bu işletmelerden biri. 1988 yılında kurulan Baumit, Avrupa’da 30 ülkede 40 fabrikada 6,5 milyon ton kapasitesi ile 25 yıl gibi kısa bir sürede Avrupa’nın en büyük 3. kuru harç üreticisi haline geldi. Yılda ortalama 40 milyon metrekare ısı yalıtım yapan Baumit, Orta ve Doğu Avrupa’nın en büyük dış cephe ısı yalıtım sistemleri üreticisi ve yaklaşık 1 milyar Euro cirosu ile Schimd Industrie Holding’in en büyük markası...Baumit’in ana faaliyet konusu dış cephe ısı yalıtım sistemleri, Türkiye’de daha sıklıkla kullandığımız hali ile mantolama sistemleri. Her yıl yaklaşık 40 milyon metrekare mantolama sistem satışımız ile bu konudaki tecrübemiz ve uzmanlığımız artıyor. Türkiye’de de mantolama konusunda önemli çalışmalarımız var. Hem projelerde hem de renovasyon pazarında müşterilerimizin ve iş ortaklarımızın ihtiyaçlarına

Page 62: türkiye imsad dergi

ÜYE SÖYLEŞİSİ / BAUMIT

TÜRKİYEİMSADDERGİ 60 HAZİRAN 2015

yönelik çözümler sunmak için uğraşıyoruz. Bunun için de hem ürün ve sistem anlamında geliştirmeler hem de hizmet konusunda iyileştirmeler yapıyoruz. Baumit Türkiye’nin ürün gamında dış cephe ısı yalıtım sistemleri dışında cephe kaplamaları ve boyaları, sıvalar, şap ürünleri, karo yapıştırıcıları ve derz dolgular, hazır beton ve örgü harçları bulunuyor.

“DIŞ CEPHE ISI YALITIMI HIZLI GELİŞECEK BİR SEKTÖR”Faaliyet gösterdiğiniz sektörün özellikleri nedir? Bize sektörünüzü nasıl tarif edersiniz? Türkiye’nin bu alanda dünyadaki yeri nedir?İnşaat malzemeleri ana başlığı altında sektörümüze baktığımızda Türkiye’nin önde gelen sektörlerinden biri olduğunu görüyoruz. Bu sektör altında birçok büyük ve önemli üretici ve marka var. Sektör Türkiye’nin büyümesine önemli katkı sağlıyor.Bununla birlikte ana faaliyet alanımız olan dış cephe ısı yalıtım sektörü şu anda Türkiye’nin en hızlı gelişen ama daha yolun başında olduğumuz bir sektör. Enerjide dışa bağımlı bir ülke olarak yalıtımlı binalar üretmek, hem ülke ekonomisine hem de tüketicilerin kendi ekonomilerine büyük katkı sağlıyor. Zira Türkiye’deki mevcut binaların halen yüzde 85’inde yalıtım bulunmuyor. Yalıtımsız konutlarda duvarlardan, çatıdan, pencereden enerji kayıpları yaşanır. Dolayısıyla henüz ülke olarak yalıtım konusunda almamız gereken çok yol olduğu bir gerçek. Halen enerji tasarrufu dendiğinde ısı yalıtımı ilk akla gelen uygulama olmasa da her geçen gün bu konudaki farkındalık düzeyinin de arttığını gözlemliyoruz. Enerji Verimliliği Eylem Planı gibi çalışmalar sektörümüzün gelişimi ve toplumun bilinçlendirilmesi için umut verici çalışmalar.

“TÜRKİYE’DE İKİNCİ TESİSİ AÇMAYI PLANLIYORUZ”2014 yılı firmanız için nasıl geçti? 2015 yılı hedefleri nelerdir? Yeni yatırım planı var mı?2014 yılı Baumit Türkiye için performans yılı olarak belirlendi ve hedeflenen performans yakalandı. 2014 yılında Baumit Türkiye olarak

inşaat pazarının oldukça üzerinde büyüdük. Gerek geçen yıl büyük projelerdeki varlığımızın, pazar payımızın, penetrasyonumuzun ve marka bilinirliğimizin artması, gerekse yeni ürünlerimizdeki başarılarla yüzde 30 civarında büyüdük. Ana ürün grubumuz olan dış cephe ısı yalıtım sistemlerinde metrekare bazında yüzde 40’tan fazla bir büyümeye ulaştık. Tüm uluslararası firmalarda olduğu gibi Baumit için de 2015 hedefleri 2014 yılının son çeyreğinde belirlendi. 2014 yılındaki başarılı performansımızın ardından, içinde bulunduğumuz yılı Süreklilik Yılı olarak tanımladık. 2013 yılı itibari ile yakaladığımız büyüme ivmesini sürekli kılıp, önümüzdeki yıllara taşıyacağımız bir yıl geçireceğimize inanıyoruz. Yeni yıl için de yine inşaat pazarının üzerinde büyüme rakamları hedefliyoruz. Pazarı renovasyonun ve eğer hareketlenir ise kentsel dönüşüm projelerinin yönlendirmesini bekliyoruz. Ana hedefimiz dış cephe ısı yalıtım pazarındaki büyümemizi artırarak sürdürmek. 2015 yılında genel olarak yüzde 20, ısı yalıtım sistemlerinde metrekare bazında ise yaklaşık yüzde 25 büyüme rakamına ulaşmayı hedefliyoruz. Sadece mantolama sistemlerinde değil, diğer ürün gruplarında da hedefimizi hep büyüme yönünde belirledik.

Ulaştığımız ve sektör beklediğimiz yönde büyüdüğü müddetçe Türkiye’de ikinci tesisimizi açmayı hedefliyoruz.

Türkiye İMSAD’ın faaliyetleri hakkında ne düşünüyorsunuz?Sektör derneklerinin, hem sektörün, hem üreticilerin hem de sektör ile ilişkide olan tedarikçi ve kullanıcıların gelişiminde çok önemli bir yere sahip olduğuna inanıyoruz. Türkiye İMSAD’ın da bu anlamda çok güçlü, aktif ve etkili bir dernek olduğunu biliyoruz. Bu derneğin çalışmaları içinde yer almak, yapılan işlere katkımızı sunmak istediğimiz için biz de Türkiye İMSAD içinde yer alıyoruz. Genel olarak yıl içinde yapılan faaliyetlere ve dernek içinde oluşturulan komisyonlarca yürütülen projelere baktığımızda çok güzel işler çıktığını söyleyebiliriz. Örnek vermek gerekirse yılda 4 kez yapılan Gündem Toplantıları hem ekonomiyi hem sektörümüzü hem de o dönemde öne çıkan konuları takip etmek adına bize gerçekten yardımcı oluyor. Güvenli yapılar, enerji verimliliği ve Avrupa Birliği ile yürütülen projeler ve benzeri çalışmaların inşaat malzemeleri sektörüne çok büyük katkıları olduğunu düşünüyoruz. Bu manada dernek çalışanlarına da emekleri için bu röportaj vesilesi ile teşekkürlerimizi iletmek isterim.

Atalay Özdayı

Page 63: türkiye imsad dergi
Page 64: türkiye imsad dergi

ÜYE SÖYLEŞİSİ / İNKA

TÜRKİYEİMSADDERGİ 62 HAZİRAN 2015

Bağlantı elemanları sektöründe yüzde 70-80 ihracat oranı ile yurt dışında tanınan bir firma olan İnka, dış pazarlarda payını artırmayı hedefliyor. İnka Yapı Bağlantı Elemanları Sanayi Genel Müdürü Haluk Arıcan, “Özellikle Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri bizim için önemli ve büyümeye devam edeceğimiz pazarlar” diyor.

Kurulduğu 1986 yılından bu yana bağlantı elemanları sektöründe Batı Avrupa ülkeleri başta olmak üzere

Rusya ve Ortadoğu’da önemli bir pazar edinen İnka, kendi markasıyla yurt dışı pazarında büyümeye devam ediyor. İnka Yapı Bağlantı Elemanları Sanayi Genel Müdürü Haluk Arıcan, 2015 yılını bir fırsat dönemi olarak gördüklerini belirterek yeni ürünlerle hedef pazarlara yoğunluk vereceklerini söylüyor. Haluk Arıcan ile İnka’yı ve faaliyetlerini konuştuk.

İnka ne zaman kuruldu? Kuruluş sürecini anlatır mısınız?İTÜ Makine Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra çeşitli kuruluşlarda çalıştım. Çalıştığım işyerleri genellikle ufak işletmelerdi. Küçük işletmelerde

hep bilinen sorunların kronik hale gelmiş ve esas problemlerin çözülmemiş olması nedeniyle büyük bir işletmeye girersem hem kendimi geliştireceğimi hem de o firmaya bir şeyler katacağımı düşünerek büyük bir otomotiv firmasında işe başladım. 4 sene orada çalıştım ama o fabrikanın da aslında küçük işletmelerden hiç bir farkı olmadığını anladım. Oradaki yönetimle bir süre sonra uzlaşmazlığa düştüğüm için ayrıldım ve kendi değer sistemime uygun olarak bir işletme oluşturup, örnek olacak bir fabrika kurmaya çalıştım. Bu işletmelere girmek için mutlaka bilinen bir üniversiteden mezun olmak ve en az bir yabancı dil bilmek gerekiyordu. Bu kriterler tabii ki önemli ama ben beraber çalışmayı tercih ettiğiniz insanların kişilik özelliklerinin çok daha

belirleyici olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle işletmelerde personel seçme sistemi çok ama çok önemli… Mesleğine saygısı olan, yaptığı işi severek yapan, öğrenmeye açık, istekli, meraklı ve sorumluluk duygusu yüksek kişilerle çalışmanın başarıyı beraber getireceğine inanıyorum. Bu düşünceyle metal işleme sektöründeki diğer firmalardan farklı olarak 1986 yılında İnka’yı kurdum.

“KENDİ MARKAMIZLA ÖN PLANA ÇIKMAK İSTİYORUZ”1986 yılından bu yana şirketin gelişim sürecini kısaca anlatır mısınız?İlk üretimimiz o dönemde çok popüler olan televizyon anteni idi. Renkli televizyon Türkiye’ye yeni gelmişti. Üretime TV anteni ile başladık daha sonra fason üretim yaptığımız firma

İnka, yeni ürünlerle hedef

Page 65: türkiye imsad dergi

ÜYE SÖYLEŞİSİ / İNKA

TÜRKİYEİMSADDERGİ 63HAZİRAN 2015

pazarlara odaklanacakzorluk yaşayınca başka bir iş koluna geçmek istedim. 1990 yılında bağlantı elemanları üretimine başladık. O dönem ihracatın Türkiye’de yeni yeni önemsenmeye başladığı bir dönemdi. Benim de kafamda hep ihracat yapmak vardı. 1995 yılında bu sektörün lider firmalarından birine fason üretim yaparak ihracata başladık. Avrupa’ya ihracata başladıktan sonra ISO 9001 belgesini aldık. Daha sonra da FM, UL, MPA, ISO 14001, OHSAS 18001, GOST ve TSEK belgelerini alarak sektörün önemli bir oyuncusu haline geldik. 2004 yılında ise tüm altyapımızı ERP sistemi ile güçlendirerek süreçleri ortak veri tabanında sürdürebilir ve izlenebilir hale getirdik. Böylece pazardaki rekabetçi gücümüz arttı. Biz ihracatta farklı bir profil çizdik. Genelde Türkiye’de insanlar ihracat yaptıkları zaman Ortadoğu ve Rusya

ön plana çıkıyor. Biz ise Batı Avrupa ile ihracata başladık. Daha sonra Rusya’ya yöneldik ancak Rusya krize girince Ortadoğu ağırlık kazanmaya başladı. Son 7-8 seneden beri de fason üretim yerine kendi üretimimizi kendi markamızı ön plana çıkararak daha çok kendi ürünlerimizi satmaya çalışıyoruz. Türkiye, Avrupa, Rusya ve Ortadoğu’da bilinen bir markayız. Şirketi kurumsallaştırmaya çalışıyoruz. Ciddi mesafe almış durumdayız.

Üretim tesisleriniz nerede bulunuyor, üretiminiz hangi ürünleri kapsıyor?Tuzla’daki üretim tesisimizde ağırlıklı olarak inşaat sektörüne yönelik ürünler üretiyoruz. Bağlantı elemanları üretiminde çalışırken çok ciddi bir imalat tecrübesine sahip olduk. Bu tecrübemizi başta otomotiv olmak

üzere başka sektörlere de taşımak istiyoruz.

ÜRETİMİN YÜZDE 70-80’İ İHRAÇ EDİLİYORİç satış ve ihracat rakamları hakkında bilgi verir misiniz?Biz hep yüzde 70-80 bandında ihracat ağırlıklı bir firma olduk. Bugün, İnka sektörün kalite temsilcisi olarak; ürünlerinin yüzde 60’ını Avrupa pazarlarına ihraç ediyor. Geri kalan yüzde 20’sini de Ortadoğu, Rusya, Türki Cumhuriyetler, Balkanlar ve Kuzey Afrika ülkelerine yapıyoruz. İç piyasa, ödeme şartları, vadeler nedeniyle zor bir pazar. Aynı şekilde kalite kavramının yeterince ön plana çıkmaması da bizi zorluyor. Bu nedenle İhracat oranımızın yakın gelecekte yine yüzde 80 oranına çıkacağını tahmin ediyorum.

Haluk Arıcan

Page 66: türkiye imsad dergi

ÜYE SÖYLEŞİSİ / İNKA

TÜRKİYEİMSADDERGİ 64 HAZİRAN 2015

İnka’nın hedef pazarları nereler?Şu anda dünyada hızlı büyüyen pazar Kuzey Afrika ve Ortadoğu. Biz Ortadoğu’daki yatırımlarda faal durumdayız ve yaklaşık 10 seneden beri bu pazarda varız. Özellikle Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri bizim için önemli bir pazar. Oralarda pazara girmek, ürünü tanımak ve piyasa mekanizmasının içine dahil olmak çok kolay değil. Ama ciddi bir mesafe aldık. Bu ülkelerde çok bilinen bir markayız ve bu pazarlardaki ağırlığımız daha da artacak. Orada yaptığımız iş Türkiye’de bilinen ürünlerden biraz daha farklı. Amerikan standartları geçerli olduğu için o standartlara uygun boru destek sistemleri üretiyoruz. Başka bir avantajı daha var. Üretim açısından mekanik tesisat konusu orada Türkiye’den çok daha gelişmiş bir şekilde denetleniyor ve kontrol ediliyor, bu güzel bir şey. Ürününüzün kalitesi ve niteliği bu pazarda beklediğiniz karşılığı bulabiliyor. Gerekli standartlara uygun ürettiğimiz için o pazarda büyüyoruz ve büyümeye devam edeceğiz.

Bağlantı elemanları sektöründe Türkiye’nin dünyadaki yeri nedir?Bağlantı elemanları sektörü çok kapsamlı olmasına rağmen önümüzdeki 10 yılın hedefinin ne olduğu belirsiz. Yüksek potansiyele

sahip olan bu sektörde işler maalesef günlük yürütülerek herkes kendi çabasıyla bir şeyler yapmaya çalışıyor. Daha uzun vadeli, planlı programlı yatırımlar yapabilirsek daha başarılı olabiliriz.

“2015, FIRSAT YILI OLACAK”2014 yılı firmanız için nasıl geçti? 2015 yılı hedefleriniz nelerdir?2014 yılı bizim için durağan geçti. Avrupa’daki krizden etkilendik ama çok büyük bir zarar görmedik. 2015 yılını ise bir fırsat dönemi olarak değerlendiriyoruz. 2014 kadar bir bütçe rakamımız var ama çok sayıda yatırımı içerisine alıyor. Bunların getirileri sanırım önümüzdeki yıl ortaya çıkacak.

Yenilik olarak sunduğunuz ürünler var mı? Ar-Ge faaliyetlerinizden bahseder misiniz?Biz yatırım ve Ar-Ge faaliyetleri yapan bir firmayız. TÜBİTAK’la sürekli Ar-Ge projeleri gerçekleştiriyoruz. 3 tane büyük proje bitirdik, 4.’sü ile ilgili çalışmalara başladık.Yangın sektöründe faaliyet gösteren firmalar için kendi markamızla yivli boru bağlantı elemanları( Kaplinler, Dirsekler ve Te’ler) pazarlıyoruz. İnka markamızı şu anda Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya satmaya başladık bile… Sonraki hedefimiz Avrupa…Diğer yandan mekanik tesisatlarda

kullanılan endüstriyel boru destek sistemleri var. Genelde Türkiye’deki kullanıcılar ya tamamen standart dışı ürünleri satın alıyorlar ya da Avrupalı ve Amerikalı üreticilerden temin ediyorlar. Biz aynı kalitede ürünler üreterek bu sektöre girdik. Ortadoğu’ya özellikle bu ürünleri satıyoruz. Türkiye’de de yeni yeni talepler gelmeye başladı.

Yüzde 35’lik oran ile Türkiye’de metal işleme sektöründe kadın istihdamında önemli bir payınız var. Bu konuda neler söylemek istersiniz?Kadınlara fırsat verilirse ve aynı koşullar (çalışma ortamı, eğitim, ücret) sağlanırsa fiziksel güçlerinin yettiği ölçüde “erkek işi” diye bilinen tüm işlerde çalışabileceklerini düşünüyorum. Kadını önemseyen, eşit şartlar sunan ve kadına yatırım yapan bir firma olduğunuzda sonuç da çok güzel oluyor. İnka’da olduğu gibi, birden kadınların da çalışmayı tercih ettiği bir şirket haline geliyorsunuz.

Türkiye İMSAD’a üyeliğinizi ve dernekle ilişkilerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?Türkiye İMSAD sektör için çalışıyor ve önemli işler yapıyor. Faaliyetlerini destekliyor ve başarılarının devamını diliyorum.

Page 67: türkiye imsad dergi

Entegre Harç Sanayi ve Ticaret AŞ | 0216 434 50 96 | www.turuncupaket.com.tr | www.entegreharc.com.tr

• ÇİMENTO ve ALÇI ESASLI SIVALAR

• TAMİR ve ANKRAJ HARÇLARI

• TAMAMLAYICI ÜRÜNLER

• SU İZOLASYON ÜRÜNLERİ

• ZEMİN UYGULAMALARI

• SERAMİK YAPIŞTIRMA HARÇLARI

• DERZ DOLGULAR

• ISI YALITIM ÜRÜNLERİ

• TURUNCU PAKET SİSTEMİ

Entegre kaliteli ürünleriyle sağlıklı, konforlu ve sağlam binalara değer katar. Uzmanlığıyla

yapının her aşamasındaki ihtiyaçları bilir, doğru ve nitelikli çözümler sunar. Yaşanılır

mekânların hayat bulmasındaki vazgeçilmez rolü bilinir ve tercih edilir. 37 yıldır.

ENTEGRE; YAPILARIN

Page 68: türkiye imsad dergi

ÜYE ŞÖYLEŞİSİ / MAPEI

TÜRKİYEİMSADDERGİ 66 HAZİRAN 2015

Türk firması Wallmerk Yapı Kimyasalları A.Ş.’yi satın

alarak, 2013 yılında Türkiye pazarına adım atan Mapei,

kısa zamanda hızlı büyüdü. Mapei Yapı Kimyasalları

A.Ş. Genel MüdürüAlper Özer, “Hedefimiz,

tüm dünyada olduğu gibi Türkiye pazarında da lider konuma gelmek. Bu doğrultuda önümüzdeki

beş yıl için de bazı yatırım planlarımız var” diyor.

Bugün beş kıtada 31 ülkede toplam 65 üretim tesisi ile faaliyet gösteren Mapei, 2013 yılında girdiği

Türkiye pazarında hedef büyüttü. Seramik yapıştırıcısı, fuga, parke yapıştırıcısı, parke koruyucuları gibi ürünlerde dünyada açık ara pazar lideri olduklarını belirten Mapei Yapı Kimyasalları A.Ş. Genel Müdürü Alper Özer, 2014 yılını çok olumlu geçirdiklerini ve organizasyon yapılarını geliştirip güçlendirdiklerini açıkladı. 2014’ü Mapei ürün grubunda yer alan ürünlerin belli bir strateji ve sırayla Türkiye pazarına sunulduğu bir yıl olarak değerlendiren Özer, 2015

yılı için de çok ciddi bir büyüme hedefi belirlediklerini vurguladı. Özer, “2015’in ilk çeyreğinde hedeflerimizin de üzerinde bir büyüme gerçekleştirdik. Hedefimiz Türkiye pazarında da lider olmak. Liderlik hedefimiz doğrultusunda önümüzdeki 5 yıl için de bazı yatırım planlarımız var” diyor. Alper Özer ile Mapei’nin Türkiye’deki faaliyetlerini ve hedeflerini konuştuk.

Mapei Yapı Kimyasalları, Türkiye’de ne zaman faaliyete geçti? Şirketin bugüne kadarki gelişim sürecini kısaca anlatır mısınız?İtalya’da 1937 yılında Rodolfo Squinzi tarafından küçük bir atölyede kurulan

Mapei, aradan geçen zamanda yapı kimyasalları endüstrisinin pek çok alanında dünya lideri ve kendi sektöründe en zengin ürün portföyüne sahip olan bir dünya markası konumuna geldi. 2013’te Türk firması Wallmerk Yapı Kimyasalları A.Ş.’nin yüzde 100’ünü satın almasıyla pazarda tamamen operasyonel duruma geçen firmamız, Ankara’nın en önemli sanayi bölgelerinden Polatlı OSB’de faaliyet gösteriyor. 5 bin 500’ü kapalı olmak üzere toplam 23 bin metrekare alan üzerine kurulu olan tesislerimizde; aralarında seramik yapıştırıcı ve derz dolguları, su yalıtım sistemleri, özel harçlar ve

Page 69: türkiye imsad dergi

ÜYE ŞÖYLEŞİSİ / MAPEI

TÜRKİYEİMSADDERGİ 67HAZİRAN 2015

MAPEITürkiye pazarında liderlik hedefiyle yatırımlar yapacak

ankraj harçları, ısı yalıtım ürünleri, iç ve dış mekan kaplamaları, endüstriyel zeminler ve diğer yapı malzemelerini de içeren geniş ürün yelpazesiyle, kimyasal ürünlerin üretim ve satışını gerçekleştiriyoruz.

TÜRKİYE, MAPEI İÇİN CAZİP PAZARŞirketin Türkiye ve dünyadaki yeri nedir? Pazar payı hakkında bilgi verir misiniz?Mapei, bugün 5 kıtada 31 ülkede toplam 65 üretim tesisi ile faaliyet gösteren, yaklaşık 2,3 milyar Euro ciroya sahip bir firma. Zemin kaplamaları, beton katkıları, güçlendirme gibi alanlarda giderek pazar payını artırmakta olan Mapei;

seramik yapıştırıcısı, fuga, parke yapıştırıcısı, parke koruyucuları gibi birçok üründe dünyada açık ara pazar lideri. Rusya ve Almanya’dan sonra Avrupa’da en kalabalık nüfusa sahip ve dünyada en büyük ilk yirmi ekonomi arasında olan Türkiye, seramik üretiminde Avrupa’da Rusya’dan sonra ikinci sırada bulunuyor. Ayrıca çimento üretimi ve ihracatında Avrupa’da birinci, tüm dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Bu sebeplerden dolayı Türkiye, Mapei’nin uluslararası büyümesi açısından stratejik bir pazar. Ülkemizde de şu anda öngörülen çok sayıda konut ve konut dışı yapı ile altyapı proje yatırımlarının olması firma stratejisiyle paralel olarak uluslararası gelişmeye

çok büyük katkı sağlayacak bir potansiyel oluşturuyor. Avrupa’nın inşaat sektöründe belli bir sınıra ulaşmasına karşılık Türkiye sürekli gelişen ve buna bağlı olarak ihtiyaçları artan bir ülke. Mapei, Türkiye’ye iki sene önce girmiş olmasına rağmen çok hızlı bir büyüme gerçekleştirdi, hatta hedeflerin üzerinde gittiğimizi söyleyebiliriz. Mapei’nin devamlı yatırımları sayesinde yeni ürün ve sistem çözümleri sunmaya ve hızla büyümeye devam edeceğiz. Hedefimiz tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de lider konuma gelmek. Türkiye’nin konumu itibarıyla da çevre ülkeler açısından bir üs olduğunu unutmamak lâzım.

Page 70: türkiye imsad dergi

ÜYE ŞÖYLEŞİSİ / MAPEI

TÜRKİYEİMSADDERGİ 68 HAZİRAN 2015

Faaliyet gösterdiğiniz sektörün özellikleri nedir? Bize sektörünüzü nasıl tarif edersiniz? Türkiye’nin bu alanda dünyadaki yeri nedir? Yapı kimyasalları alanında Türkiye’nin kendi coğrafyasında çok güçlü olduğunu düşünüyorum. Türkiye inşaat piyasasında da dünyada bir marka ve bu ülkemizde ciddi bir know-how olmasından kaynaklanıyor. Bu sebepten, tüm ciddi yapı kimyasalları firmaları Türkiye’de Ar-Ge ve üretim tesisleriyle aktif. Türkiye’nin bu coğrafyada rolünün daha da büyüyeceğini düşünüyorum. Bu büyüyen rolde biz de üstümüze düşeni yapmak için koşar adımlarla ilerliyoruz.

“2015’TE HEDEFTEN DAHA İYİ GİDİYORUZ”2014 yılı firmanız için nasıl geçti? 2015 yılı hedefleri nelerdir? Yeni yatırım planı var mı?2014 yılı bizim için çok olumlu geçti. Organizasyon yapımızın gelişip güçlendiği ve Mapei ürün grubunda yer alan ürünlerin belli bir strateji ve sırayla Türkiye pazarına sunulduğu bir yıldı. Avrasya Tünel Projesi, Ankara İçme Suyu İsale Hattı Projesi, Gerede Tüneli, İskenderun Port, Mercedes Kamyon Fabrikası, Nike Beyoğlu

ve Özdilek AVM Mağazaları, Emlak Konut Projeleri, Sinpaş Altınoran, Point Bornova İzmir, Adnan Menderes Havalimanı gibi şimdi sayamadığım Türkiye’nin en önemli projelerine ürünlerimizi tanıtma ve kullandırma imkânı bulduk. 2015 yılı için de çok ciddi bir büyüme hedefi koymuştuk ve ilk çeyrekte bunun da üzerinde bir büyüme gerçekleştirdik. Liderlik hedefimiz doğrultusunda da bazı yatırım planlarımız var.

Ürün yelpazenizde neler bulunuyor? Yenilik olarak sunduğunuz bir ürün var mı?Mapei dünyada lider olduğu zemin, duvar ve kaplama malzemelerinin uygulanması için yapıştırıcı ve tamamlayıcı ürünlerin yanı sıra; su yalıtım ürünleri, özel harçlar, beton katkıları, yeraltı inşaatı için ürünler, beton ve tarihi yapıların restorasyonu gibi yapı endüstrisinde kullanılan üstün teknoloji ürünleriyle de dünyadaki birçok başarılı projeye imza attı. Yeni dönemde yeni ürünlerimiz ve sistemlerimiz var. Örnek olarak 25 yıl garantili su yalıtımı sistemlerimizi verebilirim. Aslında 25 yıldan da fazla süre sorun yaşatmayacak bir ürün ve dünyada da benzeri yok. Bunu da

tüketiciye karşılayamayacağı kadar yüksek rakamlarla sunmuyoruz. Türk pazarını şaşırtmaya ve yeni ürünler sunmaya devam edeceğiz.

Türkiye İMSAD bir çok alanda ve spesifik konularda bize katkı sağlayan, destek veren ve gelişmeye yardımcı olan bir oluşum. Derneğin yaptığı çalışmalar sayesinde sektörel raporlara ve araştırmalara kolay erişim sağlıyoruz. Bu da, sektörle ilgili güncel bilgilere eksiksiz ve zamanında ulaşmamıza ve gündemi yakından takip edebilmemize yardımcı oluyor. Yeni sektörel oluşum, kural veya yasal düzenlemelere katkıda bulunurken, sektörle ilgili sorunlarımızı veya taleplerimizi üst düzey platformlarda dile getirebilme imkanı buluyoruz. Tüm bunlar Türkiye inşaat endüstrisinin gelişmesinde önemli adımlar ve biz de Mapei olarak bu oluşumun bir parçası olmaktan son derece mutluyuz.

Türkiye İMSAD’ın faaliyetleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Page 71: türkiye imsad dergi
Page 72: türkiye imsad dergi

MİMARLIK&İNŞAAT DÜNYASI

TÜRKİYEİMSADDERGİ 70 HAZİRAN 2015

Ünlü yıldızlara yaptığı tasarım ürünleri ile adını yurt dışında da duyuran iç tasarımcı Şafak Çak, ses getirecek yeni bir tasarıma daha imza atmaya hazırlanıyor. Çak, “Önümüzdeki sene Beyaz Saray’a Osmanlı temalı bir taht koymayı hedefliyorum. Bu hedefime de yakınım. Şu anda yazışmalar devam ediyor. Herhalde 2016’nın sonu gibi bu gerçekleşecek” diyor.

Beyaz Saray’aOsmanlı tahtı yapacak

Page 73: türkiye imsad dergi

MİMARLIK&İNŞAAT DÜNYASI

TÜRKİYEİMSADDERGİ 71HAZİRAN 2015

ABD’de ünlü şarkıcı Sting’in evine Afyon mermeri ile yaptığı banyo tasarımıyla Türk mermerinin tanıtımına katkı sağlayan iç tasarımcı Şafak Çak, “Yurt dışında yaptığım işlerde kaliteli Türk ürünleri kullanmaya özen gösteriyorum. Türkiye’nin tanıtımına katkı sağlayabiliyorsam ne mutlu bana” diyor.

Türk mermerini dünya yıldızlarına tanıtan iç tasarımcı Şafak Çak:

“Kendimi Türkiye’nin tanıtım elçisi gibi görüyorum”

Page 74: türkiye imsad dergi

MİMARLIK&İNŞAAT DÜNYASI

TÜRKİYEİMSADDERGİ 72 HAZİRAN 2015

Dergimizin bu sayıdaki ‘Mimarlık&İnşaat Dünyası’ bölümü için iç tasarımda ünü Türkiye

sınırlarını aşan tasarımcı Şafak Çak’a yer verdik. ABD’de şarkıcı Sting’in evinin banyosunu Afyon mermeriyle tasarlayan Çak, Türk mermerinin tanınmasına da katkı sağladı. Ünlü tasarımcı Şafak Çak’la Tarabya’daki evinde, yaptığı çalışmalar ve yeni projeleriyle ilgili keyifli bir sohbet gerçekleştirdik…

Şafak Bey sizi biraz tanıyabilir miyiz? Bu işe nasıl adım attınız?1975 İstanbul doğumluyum. 2. Dünya Savaşı sırasında Üsküp’ten İstanbul’a gelen bir aileye mensubum. Babamın amcası Kapalıçarşı’da ilk mobilya imalatına başlıyor. Babam da amcamla birlikte çalışıyor ve büfe şeklinde üstü dolaplı çekyatların imalatını yapıyorlar. Benimse hiç bu işlerle alakam yoktu. 1999 yılında merkezi Londra’da olan Royal Art Academy’nin New York’ta şubesinin açılacağını duydum ve oranın yetenek sınavlarına girdim. Kazandım ama 6 ay devam edip Türkiye’ye döndüm. 2000 yılında kendi tasarım şirketimi kurdum ve iç tasarıma yöneldim. Şu anda İstanbul’da iki, ABD’de de bir ofisim var. 2010 yılından bu yana ise ağırlıklı olarak bina tasarımı üzerine çalışıyorum. Yapıyı görsel olarak tasarlamak, artık iç mimariden daha çok zevk veriyor bana...

ÜNLÜLERİN BANYOSUNDA TÜRK MERMERİSiz Türkiye’deki işlerinizin yanı sıra dünya starlarına yaptığınız tasarımlarla da tanındınız. Bu çalışmalardan bahseder misiniz?Paris Hilton’a 15 metrelik el oyması bir yemek masası yaptım. Daha sonra Jennifer Lopez’in kızına çocuk odası, kendisine de sahne şovu için de bir taht tasarladım. Bu da basında yankı buldu. Ayrıca şarkıcı Sting’in evinin banyosunu Afyon mermeri ile tasarladım. ABD’de 1838’de yapılan ve o zaman posta binası olarak kullanılan bina 54 dairelik bir rezidansa çevrildi ve dairelerin banyo tasarımlarını geçen yıl Afyon mermeri kullanarak biz yaptık. İlk önce bu dairelerden şarkıcı

Şafak Çak, ABD’de ünlü şarkıcı Sting’in evinin banyosunu Afyon mermeriyle tasarladı.

Şafak Çak, iç mekan tasarımında fark yaratan projelere imza attı.

Page 75: türkiye imsad dergi

MİMARLIK&İNŞAAT DÜNYASI

TÜRKİYEİMSADDERGİ 73HAZİRAN 2015

Sting aldı ve banyoyu çok beğendi. Mutfağını ve salondaki bazı yerleri de mermerle yapmamızı istedi. Daha sonra aynı binadan Cameron Diaz, Naomi Campbell ve Gisele Bündchen de ev aldı. Bu da dış basında ses getirdi ve Türk mermerini dünyaya tanıtmak için güzel bir vesile oldu.

Yurt dışındaki projelerde kendinizi Türkiye’nin tanıtım elçisi olarak görüyor musunuz? Evet görüyorum… Türkiye’nin ismi duyulsun diye uğraşıyorum. 2010 yılında ABD bana O1 vizesi vermek istedi. O1 vize demek, “Gel sana vatandaşlık verelim ama Türk vatandaşlığından çıkacaksın ve 10 yıl burada yaşayacaksın” anlamına geliyor. Ben bunu kabul etmedim. Belki birçok insanın hayalidir Amerikan vatandaşı olmak… Amerika filmlerden çok güzel gözükse de benim için yaşanılacak çok güzel bir yer değil.

VİLLA VE KONUT PROJELERİ TASARLIYOR2010 yılından sonra konut projelerine ağırlık verdiğinizi belirttiniz. Yaptığınız ve şu an devam eden projeler nelerdir?Trabzon’da bir villa yaptık. Gaziantep’te de 2012 yılında Five Star by Şafak Çak diye 5 villadan oluşan California tarzı evler inşa ettik. Bu site ultra modern 800 metrekarelik 5 villadan oluşuyor. Gaziantep’te bir ilk… En lüks ve kaliteli inşaat malzemelerini kullandık. Şimdi Diyarbakır’da yeni bir çalışmamız var. Yakın zamanda yine İzmir’de böyle bir çalışma olacak. Ankara ve İzmir’de iki tane yeni villaya başlayacağız. Bodrum’da Yeni Zelanda projesi olan Mahina adlı bir bina vardı, ay yıldız şeklinde yapılacaktı. O projeyi onlar gerçekleştiremedi fakat ben bu projeyi daha da geliştirdim. Bodrum’da Yalıkavak Marina’nın sağ tarafında, çok nitelikli bir proje olacak. Her yeri cam ve hilal şeklinde bir yapı. Sanırım 2016-2017 gibi tamamlanır. Ayrıca şu anda kentsel dönüşüm kapsamında İstanbul’da birçok bina yapıyoruz. Bunlardan biri de Bakırköy’deki Mistral apartmanı. Yapımı tamamlanmak üzere. Bakırköy’de yeni yapılan binalarla hiç alakası yok. Çok farklı bir yapı oldu.

Hayır, öyle ukalalıklarım yoktur. Ben kendimi işçi olarak tanımlıyorum. Allah bana bir şekilde ilham veriyor ve ben de bunu kâğıda döküp tasarlıyorum. İnsanlar bundan mutluysa, böyle hizmet verebiliyorsam ben de mutluyum.

Kendinizi tasarımda trend belirleyen biri olarak tanımlıyor musunuz?

ABD’deki Walker Tower binasının girişinde de Türk mermeri kullanıldı.

Şafak Çak’ın yaptığı projeler arasında Gaziantep’teki Five Star by Şafak Çak Villaları da yer alıyor.

Page 76: türkiye imsad dergi

İHRACAT KAPILARI

TÜRKİYEİMSADDERGİ 75HAZİRAN 2015

cazibesini artırıyor

Page 77: türkiye imsad dergi

İHRACAT KAPILARI

TÜRKİYEİMSADDERGİ 74 HAZİRAN 2015

Kazakistan’ınYeni projeler ve EXPO 2017

Yabancı yatırımcıların gözde pazarlarından Kazakistan, Türk müteahhit ve inşaat malzemesi üreticileri için de birçok fırsat sunuyor. Türk müteahhitler Kazakistan’da bugüne kadar 20,7 milyar dolar tutarında 453 adet proje üstlendi. İnşaat malzemesi ithalatında yüzde 3 olan payımızı artırmak için ülkede devam eden projeler ise önemli potansiyel oluşturuyor.

Page 78: türkiye imsad dergi

İHRACAT KAPILARI

TÜRKİYEİMSADDERGİ 76 HAZİRAN 2015

Orta Asya’daki dost ve kardeş ülke Kazakistan, büyüyen ekonomisi ve yatırım imkanlarıyla

yabancı yatırımcılar için oldukça cazip bir pazar…2014 yılı itibarıyla 17,4 milyon nüfusa sahip olan Kazakistan, 2 milyon 724 bin kilometrekare yüzölçümü ile dünyanın 9’uncu, eski Sovyetler Birliği’nin 2’inci en büyük ülkesi durumunda. 1999’dan itibaren hızlı bir ekonomik büyüme gösteren Kazakistan, doğrudan yabancı yatırımlarda da iyi bir performans sergileyerek, Orta Asya’daki toplam doğrudan yabancı yatırımların yüzde 80’den fazlasını kendine çekmeyi başardı. Yatırımlarda öncelikli alanlar ise; tarım, hafif sanayi, kimya sanayi, metalürji, elektrik enerjisi, taşımacılık, lojistik, inşaat malzemeleri ve turizm oldu.Ülkedeki hızlı büyüme, Türk inşaat sektörü için çok ciddi bir potansiyel. 2014 yılında 15,2 milyar dolarlık inşaat harcaması gerçekleştiren Kazakistan’da

bunun 6,9 milyar dolarlık kısmını inşaat malzemeleri ithalatı oluşturdu. Türkiye’nin Kazakistan’a inşaat malzemeleri ihracatı 206,6 milyon dolar ile gelişime oldukça açık bir seviyede. İhraç edilen başlıca inşaat malzemeleri ise; plastik inşaat malzemeleri, işlenmiş taşlar, mermer granit, demir-çelik inşaat aksamı, kilitler ve donanım eşyası, elektrik malzemeleri, kablo ve prefabrik yapılar…

ÖNEMLİ YATIRIM VE İŞBİRLİĞİ FIRSATLARIKazakistan’ın inşaat malzemesi ithalatı içinde Türkiye yüzde 3 ile oldukça sınırlı bir pay alsa da bu payın artırılması için birçok fırsat var. “Nurlu Yol” adlı yeni bir ekonomi politikası izleyen Kazakistan’ın Hazar Koridoru Projesi, yeni ekonomi politikasının önemli bir ayağını içeriyor. Ortaya koyduğu 2050 yılı vizyonu ile dünyanın en büyük 30’uncu ekonomisi olmayı hedefleyen Kazakistan, 2013 yılı itibariyle 50’nci

büyük ekonomi olmayı başardı. “Endüstriyel Yenilikçi Kalkınma Programı” ile imalat sanayinde yeni yatırımlar ve hiç üretilmeyen 265 üründe üretim hedeflenen ülkede bu hedefler doğrultusunda sanayi binaları ve kompleks inşaatları öne çıkacak. Program 7 milyar dolar tutarında 800 projeyi kapsıyor.“Ulaştırma Altyapısı Entegrasyon ve Geliştirme Programı” kapsamında ise 2020 yılına kadar ağırlıklı olarak kara ve demir yolları projelerinin yer aldığı 25 milyar dolarlık ulaştırma projesi tamamlanacak. Ayrıca bu yıl 13,5 milyar dolarlık yeni proje paketi açıklanacak. Pakette konut ve sosyal donatılar, karayolları enerji iletimi, yenilenebilir enerji yatırım projeleri yer alacak. 2,4 milyar dolarlık EXPO 2017 ise ülkenin en önemli prestij projesi…Kazakistan’da 2011-2020 yılları arasında uygulanacak olan “Konut ve Donanımları Modernizasyon ve Yenileme Programı” ile kamu mevcut konutları iyileştirmek ve yeni sosyal konutlar üretmek hedefleniyor. Bu

Yıl İhracat İthalat

2003 234,0 266,6

2004 355,6 442,2

2005 459,9 558,9

2006 696,8 993,7

2007 1079,9 1284,0

2008 890,6 2332,0

2009 633,4 1348,9

2010 818,9 2471,0

2011 947,8 3020,0

2012 1068,6 3371,0

2013 1039,4 3106,1

Türkiye- Kazakistan

Dış Ticareti (milyon dolar)

Page 79: türkiye imsad dergi

İHRACAT KAPILARI

TÜRKİYEİMSADDERGİ 77HAZİRAN 2015

program kapsamında 2015-2020 yılları arasında her yıl 1,5 milyon metrekare konut üretilmesi için kamu tarafından 5.6 milyar dolarlık kaynak ayrıldı.2014 yılında 3,4 milyar dolara ulaşan konut inşaat harcamaları ise Kazakistan’daki toplam inşaat harcamalarının yaklaşık yüzde 23’ünü oluşturuyor. Yine 2014 yılında 4 milyar dolarak olan konut dışı bina yatırımları, inşaat sektöründe yaklaşık yüzde 35 pay alıyor. İnşaat sektöründe sürükleyici olan ve yüzde 42 ile en geniş payı alan harcamalar ise altyapı yatırım harcamaları… Söz konusu harcamaların tutarı 2014 yılında 6,37 milyar dolar oldu.2014 yılında 10,62 milyar dolar olarak gerçekleşen Kazakistan inşaat malzemesi pazarının; 2020 yılında 22,4 milyar dolara ulaşması hedefleniyor. Bu çerçevede Kazakistan ekonomisi kısa ve orta-uzun vadede önemli yatırım ve işbirliği fırsatları sunuyor.

TÜRK MÜTEAHHİTLERİNİN EN ÇOK İŞ YAPTIĞI BEŞİNCİ ÜLKEKazakistan Türk müteahhitlik sektörü

için de gözde pazar… Yurt dışına açıldığı 1972 yılından 2015 yılı Nisan ayı sonuna kadar 104 ülkede 308,2 milyar dolar değerinde 8 bin 455 proje üstlenen Türk müteahhitlik sektörü, Kazakistan’da da önemli projelere imza attı. Türk müteahhitlerin yurt dışında üstlendiği projelerin bölgesel dağılımına bakıldığında; BDT coğrafyasının yüzde 49,2’lik oran ve 151,6 milyar dolar proje bedeliyle ilk sırada yer aldığı ve Kazakistan’ın bölge içinde Rusya ve Türkmenistan’ın ardından gelerek ön plana çıktığı görülüyor.Türk müteahhitler Kazakistan’da bugüne dek 20,7 milyar dolar tutarında 453 proje üstlenirken, bu tutar Kazakistan’ı yüzde 6,7’lik oranla dünya genelinde en çok proje üstlenilen 5’inci ülke konumuna ulaştırdı. Kazakistan’da 2014 yılında, 2013 yılına göre yüzde 4,1 oranında bir artış ile 14,4 milyar dolar değerinde müteahhitlik projesi hayata geçirildi. Söz konusu projelerden Türk müteahhitleri de pay alarak, ülke genelinde birçok

prestijli proje üstlendi. EXPO 2017 projesi, Nazarbayev Üniversitesi Eğitim Kompleksi, Astana Gar Kompleksi ve Demiryolu İnşaatı, Talan Towers, MFF Carec Ulaşım Koridoru Projesi, Aktogay Bakır İşleme Tesisi Projesi, Almati-Khargos Yolu Projesi son yıllarda Türk müteahhitleri tarafından üstlenilmiş olan önemli projeler arasında sıralanıyor. Bu projeler, Kazakistan’da Türk müteahhitlik firmalarına duyulan güvenin somut göstergesi durumunda.

EXPO 2017, BÜYÜK İŞ POTANSİYELİ SUNUYOR2017 yılında Astana’da gerçekleştirilecek olan EXPO 2017, Kazakistan’daki müteahhitlik sektörü için oldukça önemli bir oluşum. EXPO alanının inşasında görevlendirilen ana yüklenici firmalardan biri de bir Türk müteahhitlik firması. EXPO 2017 fuar alanı ve çevresinde oluşturulacak sosyal alanların Türk müteahhitlik firmaları için geniş iş fırsatları sunacağı öngörülüyor. Kazakistan’daki otoyol projeleri de Dünya Bankası’ndan ve

● İnşaat malzemeleri

● İnşaat ve maden makineleri

● Oto yan sanayi ürünleri

● Gıda işleme ve

paketleme makineleri

● Ambalaj malzemeleri

● Tıbbi cihazlar ve ilaçlar

● Mobilyalar

● Elektrikli makineler

● Kablo ve teller

● Hazır giyim

● Hijyenik kâğıt ürünleri

● Temizlik malzemeleri

İhracat potansiyeli

olan başlıca ürünler

Page 80: türkiye imsad dergi

İHRACAT KAPILARI

TÜRKİYEİMSADDERGİ 78 HAZİRAN 2015

Asya Kalkınma Bankası’ndan temin edilen finansmanla ihale edilmekte olup, ülkenin coğrafi yapısı gereği söz konusu projelere ayrıca önem veriliyor. Başkent Astana yeni oluşan ve günden güne büyüyen bir yapıya sahip. Hali hazırda 800 bin civarında bulunan Astana nüfusunun 2020 yılına gelindiğinde dışarıdan alınan göçlerle birlikte 2 milyona yaklaşması bekleniyor. Bu seviyedeki bir nüfus artışıyla, şehrin daha da büyüyeceği ve yeni müteahhitlik projelerine fırsat doğacağı düşünülüyor.Diğer taraftan teknik müşavirlik hizmetleri sektörü, Kazakistan’da müteahhitlik sektörüne paralel olarak gelişen olmazsa olmaz alanlardan biri konumunda bulunuyor. Proje aşamasından işletme aşamasına kadar müşavirlik firmalarının hizmetlerinden yararlanılarak, müteahhitlik firmaları ile birlikte işlerin tamamlanması sağlanıyor. Bu kapsamda, Türk teknik müşavirlik hizmetleri sektörünün önde gelen 10 firmasının temsilcilerinin de katılımıyla 12-15

Mayıs 2015 tarihlerinde Kazakistan’a bir heyet ziyareti gerçekleştirildi. Türk müşavirlerin Kazakistan pazarında edineceği yerin müteahhitlerimize yeni projelerinin önünü açması bekleniyor.Türk inşaat sektörü, yüklenicisi, üreticisi ve teknik hizmet vericisi olarak birlikte hareket ederek bir sinerji yaratarak, kaliteli ürünler ile Kazakistan pazarında daha çok pay alabilir. Özellikle, EXPO 2017 ile başlayan ve ülke tanıtımı için önem verilen projelerde, proje üstlenicileri ve teknik danışmanlar, kaliteyi öne çıkararak, Türk inşaat malzemeleri üreticilerini öne almaları, hem üreticileri hem de yüklenicilerin kaliteli hizmet verme imajını artıracak.

ÜLKE EKONOMİSİ PETROLE DAYALIPetrol ve doğalgaz rezervleri yönünden zengin bir ülke olan Kazakistan, eski Sovyet Cumhuriyetleri içinde Rusya’dan sonra ikinci büyük petrol üreticisi. Ülke ekonomisi büyük ölçüde petrol ihracatı gelirlerine dayalı. British Petroleum (BP)

tarafından yayımlanan Statistical Rewiev of World Energy isimli süreli yayının tahminlerine göre ülkenin toplam petrol rezervi 39,8 milyar varil civarında. Bu rakam, dünya rezervinin yüzde 2,9’unu oluşturuyor. Kazakistan’ın doğalgaz rezervi ise dünya rezervinin yüzde 1,0’ını oluşturmakta olup, toplam 1,8 trilyon metreküpe tekabül ediyor. Ayrıca, ülke dünya kömür rezervinin de yüzde 3,9’una (33,6 milyar ton) sahip. Kazakistan altın rezervleri bakımından da zengin bir ülke. Ülkenin Vasilkovskoye madeninde yaklaşık 370 ton altın rezervi bulunuyor. Ayrıca zengin demir filizi, bakır, krom, kurşun, wolfram, tungsten ve çinko yatakları da mevcut. Kazakistan’da, toplam sınaî üretimin yarısından fazlasını petrol oluşturuyor. Kazak ekonomisinin diğer önemli sektörleri ise metal işleme ve çelik üretimi. Bu sektörler de Sovyet sonrası dönemde ülkeye giren yabancı yatırımlar sayesinde en çabuk toparlanan sektörler olmuş.

2013 2014(a) 2015(a)Nominal GSYİH-milyar dolar 231,9 212,3 203,1Reel GSYİH artışı (%) 6.0 4.3 2.0Tüketici fiyatları enflasyonu (D.S.%) 4.8 7.4 4.9Cari işlemler dengesi (milyar dolar) 1,122 3,392 -8,269Döviz Kuru Tenge: ABD doları (yıl sonu) 153.61 183.97 181.60Kaynak: IMF World Economic Outlook a: Tahmini

Temel ekonomik göstergeler

Page 81: türkiye imsad dergi

İHRACAT KAPILARI

TÜRKİYEİMSADDERGİ 79HAZİRAN 2015

İnşaat sektörü neredeyse tamamen petrol sektörüne bağımlı olup, sektörün GSYİH içindeki payı petrol sektöründeki yatırımlarla birlikte aşamalı olarak arttı. Ekonominin geri kalanı, küçük olmakla birlikte hızla gelişen hizmet sektöründen ve verimsiz, emek-yoğun tarım sektöründen oluşuyor. Tarım sektörü en fazla istihdam sağlayan sektör.

TÜRKİYE-KAZAKİSTAN YATIRIM İLİŞKİLERİ ● Kazakistan, ülkemizin Orta Asya Türk Cumhuriyetleri içinde en fazla yatırımlarının bulunduğu ülkeler arasında bulunuyor. Ülkedeki Türk yatırımlarının toplam tutarı 1,8 milyar doları aşmış durumda. Ülkedeki Türk şirketlerinin faaliyetleri ticaret, telekomünikasyon, otel işletmeciliği, süpermarket işletmeciliği, müteahhitlik, petrol ürünleri ve gıda imalatında yoğunlaşıyor. Türkiye ayrıca Kazakistan’ın maden çıkarma sektöründe faaliyet gösteren 10 büyük yatırımcı ülkeden biri. ● Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı

(TPAO), ülkedeki en büyük Türk yatırımcısı. Kazakoil ile ortaklaşa kurulan Kazakturmunay-KTM isimli şirketin çoğunluk hissesine sahip olan TPAO, 1994-1997 yılları arasında 272,9 milyon dolar tutarında yatırım yaptı. Bu şirkette günde 5 bin varil ham petrol üretiliyor. ● Kazakistan’da otel işletmeciliği, gıda üretimi, pazarlama, inşaat ve finans alanlarında faaliyet gösteren Okan Holding; bu ülkeden Tacikistan, Kırgızistan, Rusya ve Ukrayna’ya ihracat yapıyor. ● Telekomünikasyon Kcell ile ortaklık oluşturan Turkcell, Kazakistan’ın önemli GSM operatörleri arasında yer alıyor. Almatı Ankara Oteli’ni ve Astana’da iş ve alışveriş kompleksini tamamlayan Ahsel İnşaat, bunların işletmeciliğini sürdürüyor. Koç Grubu ortağı Butya ile ülkede yedi büyük alışveriş merkezi açtı. Anadolu Grubu iki bira fabrikası ve bir Coca-Cola fabrikası ile Kazakistan’da 2 bin kişiye istihdam olanağı sağladı.● Turkuaz Şirketler Grubu Kazakistan’ın 10 bölgesinde bulunan

ofis, depo ve bayilikleriyle Kazakistan’ın en büyük dağıtım zincirini oluşturmakta olup, bünyesindeki 11 şirket ile gıda, temizlik, inşaat malzemeleri ve kozmetik alanlarında faaliyet gösteriyor. Bunun yanı sıra Türk müteahhitlik şirketleri de ülkede çok önemli projelere imza attı.

Nüfus: 17,4 milyonDil: Kazakça, RusçaDin: Müslüman (%47), Ortodoks (%44), Protestan (%2), diğer (%7)Başlıca sanayi malları: Petrol, kömür, manganez, kromit, kurşun, çinko, bakır, titanyum, boksit, altın, gümüş, sülfür, demir ve çelik, traktörler ve diğer tarımsal makineler, elektrikli makineler, inşaat malzemeleriBaşlıca tarım ürünleri: Hububat (başta buğday), pamuk, hayvancılık ürünleriBaşlıca ihraç malları: Petrol ve petrol ürünleri, demirli metaller, kimyasallar, makineler, hububat, yün, et, kömürBaşlıca ithal malları: Makine ve ekipman, metal ürünler, gıda maddeleriBaşkent: AstanaYüzölçümü: 2.724.900 kilometrekareKişi başına düşen milli gelir: 13.611 DolarKaynaklar: IMF WEO, T.C. Astana Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği

Temel sosyal göstergeler

Page 82: türkiye imsad dergi

MAKRO-NOMİ

TÜRKİYEİMSADDERGİ 80 HAZİRAN 2015

23 Haziran’da, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda tüm milletvekillerinin yemin

etmeleri sonrasında, Meclis Başkanlığı seçimi, bir o kadar da yeni Hükümet kurulma çalışmalarıyla ilgili takvim işlemeye başladı. Bu noktada, partiler arasında, şu anda istişarelerin başladığı, çeşitli nabız yoklamalarının yürüdüğü de ifade edilmekte. Eğer, ABD Merkez Bankası FED’den dolayı bir küresel gerginlik, Yunanistan’ın iflası gibi bir bölgesel gerginlik yaşanmaz ve bu arada, Türkiye’de enflasyonda bir yumuşama gözlenir ise, olası yeni koalisyon hükümetinin ekonomi yönetimi de, Türk ekonomisini canlandıracak bir dizi tedbiri daha rahatlıkla hayata geçirebilir ve bu sayede, hem bir koalisyon hükümetinin fiilen göreve başlamasının getirdiği moral, hem de alınacak tedbirlerle, yılın kalan 4 ayında büyümeyi toparlayabiliriz.Bu açıdan, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısından çıkacak kararlar da, önümüzdeki aylar için önem arz ediyor. TCMB’nin son PPK toplantısı, tesadüf olarak, Meclis’teki yemin töreni ile aynı güne rast geldi. TCMB üst yönetimi açısından, PPK toplantısından bir ‘faiz artışı kararı’ çıkması iki açıdan anlamsız ve gereksizdi. Birincisi, olası bir faiz artış kararı, hiç bir tarafın hak etmediği bir şekilde, ‘siyasi baskı’ izlenimini teyit eder bir ‘faiz artışı’ olurdu. İkincisi, hazır ABD Merkez Bankası (FED) ortalığı yumuşatmış iken, TCMB’nin elindeki para politikası araçlarının etkinliği adına, olası bir ‘faiz artışı’ kararını en gerekli ana saklaması daha akıl kârı gözüküyor. Kaldı ki, daha 10 gün önce

2,80 TL’nin bile üstünü görmüş olan dolar-TL kuru 2,70-2,66 TL bandına gevşemiş iken, şu anda faiz arttırmaya ne gerek var?Şu anda, TCMB’nin kendi algısı ve kredibilitesi açısından, sıkı para politikasını sürdürmesi anlamlı. Bununla birlikte, eğer koalisyon hükümeti kurulur ve siyasi belirsizlik ortadan kalkarsa, FED söylemini yumuşatmaya devam ederse ve Yunanistan meselesi de tatlıya bağlanır ise, TCMB’nin para politikasını kısmen yumuşatabileceği bir hareket alanı oluşmuş olacak. TCMB, bu imkanı değerlendirmeyi tercih edebilir. Nitekim Merkez Bankası üst yönetimi, dış talebin zayıf, iç talepteki büyümenin de ılımlı düzeyde seyrettiğini düşünüyor. Ayrıca, gıda fiyatlarında beklenen kısmi düzeltmenin katkısıyla kısa vadede enflasyonun düşeceği öngörülmekte. Tüm bu tablo, sonbaharda, TCMB’nin de büyümeyi destekleyici bir adım atabileceğine işaret etmekte.

YUNANİSTAN ARTIK SON KOZLARINI OYNUYORİflasın kıyısında dolaşan ve AB liderlerini, AB Komisyonu’nu bir türlü yumuşatamayan Yunanistan, 22 Haziran pazartesi günü revize edilmiş reform planını Brüksel’e iletti. Avrupa Birliği yetkililerinin açıklamaları, Yunanistan’ın, son ve en kapsamlı teklifini sunsa da, anlaşmanın halen bir iki gün içerisinde tamamlanmasının zor olduğuna işaret ediyor. Yunanistan’ın son paketinde, kademeli olarak emeklilik yaşı 67’ye yükseltilirken, birçok vergi istisnası da düzene sokuluyor. Yunanistan, KDV oranını yüzde 23, enerji ve ana gıdalar için yüzde 13, ilaç ve kitaplar

Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı

Prof. Dr. Kerem Alkin

ABD Merkez Bankası FED'in kararları ve Yunanistan'ın iflası gibi bir gerginlik yaşanmaz; Türkiye’de de hükümet kurulur ve ekonomiyi canlandıracak bir dizi tedbir alırsa

yılın son dört ayında büyümeyi toparlayabiliriz.

Hükümet kurulursa sonbahara hızlı gireriz

Page 83: türkiye imsad dergi
Page 84: türkiye imsad dergi

TÜRKİYEİMSADDERGİ 82 HAZİRAN 2015

MAKRO-NOMİ

için yüzde 6 olarak öneriyor. Yunan Hükümeti’nden bir yetkili, son teklifle Yunanistan’ın anlaşmaya varmak için istekli olduğunu açık ve net gösterdiğini; artık topun Avrupa Birliği ve IMF’de olduğunu belirtmekte.Tüm bu tablo içerisinde, AB liderlerinin Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden ayrılmasına izin vermesinin mümkün olmadığını ısrarla savunuyorum. ABD’nin dünyaca tanınmış uluslararası bankalarından Citibank’ın raporu da zaten buna işaret ediyor. Citigroup’un döviz şef stratejistlerinden Steven Englander, bilgilendirme notunda, bankanın müşterilerinin yüzde 40’ının, Yunanistan’ın çıkışının Euro Bölgesi’nin er ya da geç dağılmasına neden olabileceğini düşündüklerini belirtmiş. Englander, “Euro Bölgesi üyeliğinin tek yönlü bir yol olmadığı belirgin hale gelirse, sabit getirili piyasalar daha zayıf üyeler için daha yüksek risk primlerini fiyatlayacak” demekte.Englander, bunun etkin bir şekilde ve sürekli biçimde bu ülkelerdeki para politikasını sıkılaştıracağını ve bu ülkelerin Euro’dan çıkıp, faizler ve para birimlerinin değerini düşürme yoluyla politikalarını gevşetmenin kendi çıkarlarına olduğunu bulacaklarını değerlendirmesine eklemiş. Euro Bölgesi için Grexit’in “kaybet-kaybet” durumu olabileceğini söyleyen Englander, “Zira ekonomik, siyasi ve finansal baskılar muhtemelen Euro’nun üzerinde aşağı yönlü riskleri artıracak ve varlık piyasalarını desteklemek için parasal genişleme hızlanacak” görüşünü savunmuş.

YUNANİSTAN İÇİN “BÖLGESEL PARA BİRİMİ” Mİ?Borç anlaşmazlığında iyice köşeye sıkışan Yunanistan için çeşitli ‘çıkış’ senaryoları da konuşulmuyor değil. Avrupalı uzmanların üzerinde durdukları alternatif senaryolardan birisi de, Yunanistan’ın Euro’ya paralel başka bir ‘bölgesel’ para birimine geçmesi. Almanya’nın dünyaca meşhur bankası Deutsche Bank’ın eski baş iktisatçısı Thomas Mayer, bundan üç yıl önce paralel para birimine ‘Geuro, yani Yunan Euro’su adının verilmesini önermişti. Nobel ödüllü Yunan iktisatçısı Christopher Pissaridis

de, devletin maaş ve emekli aylıklarını ödeyemez duruma düşmemesi için ‘zaruri çözüm’ olarak paralel para birimine geçilebileceğini söyleyenlerden.Esasen, şu anda Avrupa’da yerel kullanıma açık bir dizi paralel para birimi var. Almanya’nın Chiemgau idari bölgesinde ‘Chiemgaer’ adlı para biriminin, aralarında 600 ticari kuruluşla 250 kamu yararlı dernek olmak üzere 6 bin kullanıcısı bulunuyor. Bu para banknot ve elektronik işlem birimi olarak el değiştirebiliyor. Euro ile tam parite üzerinden bozdurulabilen Chiemgauer’in Euro’ya çevrilmesinde yüzde beş oranında işlem harcı ödeniyor. Bir başka örnek, İsviçre’de 80 yıldır, 45 bin küçük ve orta büyüklükteki işletme tarafından ödeme aracı olarak kabul gören WIR adlı bölgesel para birimi kullanılıyor. Bakalım, ‘Yunanistan Krizi’ nerede bitecek?ABD’nin dünyaca tanınmış yatırım bankalarından Goldman Sachs, uluslararası haber ajansı Reuters’e atıfta bularak, 22 Haziran Pazartesi günü yayımladığı raporda, Yunan bankalarından mevduat çıkışlarının geçtiğimiz hafta artarak 4 milyar Euro’ya ulaştığını belirtti. Goldman, bu miktara ek olarak 22 Haziran Pazartesi günü de 1 milyar Euro’luk bir çıkışın daha olabileceği öngörüsünde bulunmakta.Yunan bankaları ve Yunan ekonomisinde piyasadaki para miktarı,

yani likidite için bu haftanın kritik olacağını belirten Goldman, “Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) fonlaması şimdiye kadar kesintisiz sürdü. Ancak politik görüşmeler bir değişimi tetikleyebilir. Yunan bankalarından geçtiğimiz 6-7 ay içinde çıkan mevduat miktarı 45 milyar Euro’ya yakın” ifadelerine raporunda yer vermiş.Goldman Sachs, “ECB’nin bankalara acil durum yardımları hâlâ sürüyor; ancak artık daha fazla onay alınması gerekebilir. Sermaye kontrolleri riski, Yunanistan ile kreditörleri arasında önümüzdeki günlerde anlaşma sağlanmazsa öne çıkabilir. Yunan bankaları ECB fonlamasına mevcut seviyedeki erişimi kaybederse, sermaye kontrolü uygulamak durumunda kalabilirler” değerlendirmesini de raporda paylaşmış. Bunun Yunan bankacılık sistemi ve Yunan ekonomisi açısından algısı ise bir felaket olur.Bu noktada, Türk bankacılık sektörünün, uluslararası sermaye yeterliliği oranları açısından iyi durumda olduğunu ve Yunan bankalarında gözlenen bu mevduat çıkışının anlamlı bir bölümünün, ‘komşu’ olmamız hasebiyle, Yunanlılar aracılığı ile Edirne, İzmir, Muğla gibi şehirlerimizdeki, İstanbul’daki bankalarımıza, şubelerimize de yönlenmiş olabileceğini de unutmayalım. Bir iki haftada, Türkiye’nin verilerinde bu girişin yansımalarını görebiliriz.

Page 85: türkiye imsad dergi
Page 86: türkiye imsad dergi

TÜRKİYEİMSADDERGİ 84 HAZİRAN 2015

2015 yılı ilk çeyrek büyüme verisi yüzde 2,3 olarak beklentilerin üzerinde gerçekleşmiştir. Ancak

yüzde 2,3 büyüme Türkiye için zayıf bir büyüme oranıdır ve potansiyelinin de oldukça altındadır. Son üç yılda ortalama yüzde 3,1 olan büyüme hızı 2015 yılında yüzde 3,0’ün de altına inmiş durumdadır.

DİĞER GELİŞEN ÜLKELER DAHA HIZLI BÜYÜMEKTEDİR 2015 yılı dünya ekonomisi için önemli bir dönüşüm sürecini oluşturmaktadır. ABD Merkez Bankası FED’in para politikasında değişime bağlı olarak yeni küresel mali koşullar oluşmaktadır. Bu yeni koşullar en çok da gelişen ülkeleri etkilemektedir. Gelişen ülkeler daha çok kendi kaynakları ile büyümek zorunda kalmaktadır ve buna bağlı olarak da büyüme oranları düşmektedir. Ancak buna rağmen çok sayıda gelişen ülke oldukça hızlı büyümeye devam etmektedir. 2015 yılının ilk çeyreğinde Hindistan yüzde 7,5, Çin ise yüzde 7,0 büyümüştür. Güney Doğu Asya’da Malezya yüzde 5,6, Endonezya yüzde 4,8 büyüme sağlamıştır. Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde büyüme hızlanmaktadır. Büyüme Romanya’da ve Çek Cumhuriyeti’nde yüzde 4,2, Polonya’da yüzde 3,5

ve Macaristan’da yüzde 3,3 olmuştur. İspanya yüzde 2,7

büyümüştür. Büyümeler Meksika’da yüzde 2,5 ve Güney Afrika’da yüzde 2,0 olurken, Brezilya ilk çeyrekte yüzde 1,1 küçülmüştür. Görüldüğü gibi yeni küresel koşullar içinde hızlı

Ekonomik büyüme ve inşaat sektörü üzerinde değerlendirmeler

Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı/ Ekonomi ve Strateji Danışmanlık

Hizmetleri Başkanı

Dr. Can Fuat Gürlesel

Türk ekonomisi 2015 yılının ilk çeyreğinde yüzde 2.3 ile zayıf bir büyüme gerçekleştirirken, inşaat sektörü aynı dönemde yüzde 3.5

küçülerek olumsuz gidişatı sürdürdü.

EKONOMİK PERSPEKTİF

büyüyen gelişen ülkeler olduğu gibi Türkiye gibi büyüme performansı zayıflayan ülkeler de bulunmaktadır.

İLK ÇEYREKTE BÜYÜME İÇ TÜKETİM AĞIRLIKLITürkiye ekonomisinde son yıllarda tüketim yerine üretime dayalı büyümeye geçiş hemen her ortamda öne çıkarılmaktadır. Önceki hükümet ve ekonomi yönetimi de aynı yaklaşımı benimsemiştir. Ancak 2015 yılının ilk çeyreğinde yaşanan ekonomik büyümenin yine tüketime dayalı olduğu görülmektedir. Nitekim ilk çeyrekte imalat sanayi yüzde 0,8, ticaret yüzde 1,0, ulaştırma ve iletişim hizmetleri yüzde 1,1 büyürken, madencilik sektörü yüzde 8,1, inşaat sektörü yüzde 3,5 küçülmüştür. Tarım sektörü yüzde 2,7 büyümüştür. Sanayi, hizmetler, inşaat, madencilik alanlarında çok zayıf bir performans yaşanmıştır. Buna karşın yüzde 2,3 ilk çeyrek büyümesini özel kesim tüketim harcamalarındaki yüzde 4,5 büyüme sağlamıştır. Yılın ilk çeyreğinde özel tüketim harcamalarındaki büyüme de çok dengeli değildir. İlk çeyrekte gıda, giyim-ayakkabı, çeşitli mal ve hizmetler harcamaları reel olarak gerilerken, konut, sağlık, eğitim, ulaştırma-iletişim harcamaları artmıştır. Özel tüketim harcamaları tarım ve sanayi ürünlerinden çok hizmet ürünlerine kaymıştır.

İHRACATIN BÜYÜMEYE KATKISI NEGATİFTürkiye’ de son yıllarda tartışılan bir diğer konu da büyümenin talep kaynağıdır. Büyümenin daha çok ihracata yani dış talebe dayalı olması istenmektedir. 2012 yılı başından

Page 87: türkiye imsad dergi

TÜRKİYEİMSADDERGİ 85HAZİRAN 2015

EKONOMİK PERSPEKTİF

bu yana da ekonomide dengelenme politikaları ile ihracata dayalı bir büyümeye geçiş hedeflenmektedir. 2012 yılında net ihracatın katkısı ile büyüme sağlanmış, ancak büyüme yüzde 2,1’de kalmıştır. 2013 yılında net ihracatın katkısı negatif olmuş ve iç talep öne çıkarken ekonomide büyüme yüzde 4,2’ye yükselmiştir. 2014 yılında ise bu kez yine net ihracatın büyümeye katkısı görülmektedir, ancak büyüme yine yüzde 2,9 ile zayıf kalmıştır. Ekonomide dengelenme politikaları son üç yıldır iç ve dış talep arasında tam bir denge halen kuramamıştır. Sadece net ihracat ile büyüme

TABLO-1: İNŞAAT SEKTÖRÜ BÜYÜME (YÜZDE)

2012 0.6 1.9 2.12013 Q1 6.2 1.3 3.12013 Q2 7.8 1.3 4.72013 Q3 9.0 1.7 4.32013 Q4 6.3 2.3 4.62013 7.4 1.7 4.22014 Q1 5.8 2.1 4.82014 Q2 3.4 2.1 2.32014 Q3 2.0 2.4 1.92014 Q4 -2.0 3.8 2.62014 2.2 2.6 2.92015 Q1 -3.5 4.1 2.3

GAYRİMENKULİNŞAATDÖNEM GSYİH

KAYNAK: TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU

TABLO-2: KAMU VE ÖZEL SEKTÖR İNŞAAT HARCAMALARINDA BÜYÜME (YÜZDE)

2012 2.8 -0.1 0.62013 Q1 47.9 -4.8 6.22013 Q2 25.8 0.9 7.82013 Q3 22.3 3.7 9.02013 Q4 30.6 -2.3 6.32013 30.2 -0.7 7.42014 Q1 -5.4 11.2 5.82014 Q2 -11.6 12.0 3.42014 Q3 -11.7 10.0 2.02014 Q4 -13.4 4.6 -2.02014 -10.8 9.4 2.22015 Q1 -9.2 -1.4 -3.5

ÖZELSEKTÖR İNŞAAT

KAMUSEKTÖRÜ İNŞAAT

DÖNEM GENELİNŞAAT

KAYNAK: TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU

sınırlı kalmaktadır. 2015 yılının ilk çeyreğinde ise yüzde 2,3 büyümenin 3,31 puanı tüketimden gelirken, net ihracatın katkısı negatif ve -1.24 puan olmuştur. Net ihracatın son dört yıldır büyümeye katkısında görülen bu oynaklık göstermektedir ki, ihracata dayalı büyümenin söylemi vardır, ancak uygulanan yeterli politika ve destekleri bulunmamaktadır. Net ihracat iç ve dış konjonktüre göre büyümeye katkı sağlamaktadır.

İNŞAAT SEKTÖRÜ 2015 YILI İLK ÇEYREĞİNDE YÜZDE 3.5 KÜÇÜLDÜ İnşaat sektörü 2014 yılında yüzde 2.2 büyüme göstermiş ve büyüme 2013

yılına göre önemli ölçüde yavaşlamıştı. 2015 yılının ilk çeyrek döneminde ise inşaat sektörü yüzde 3.5 küçülmüştür. 2014 yılında inşaat sektöründe büyüme hızı çeyrek dönemler itibariyle gerilemeye başlamış ve son çeyrekte yüzde 2.0 küçülme yaşanmıştı. İnşaat sektöründeki küçülme 2015 yılının ilk çeyrek döneminde artarak sürmüştür. İnşaat sektörünün performansı son iki çeyrektir ekonomik büyümenin altında kalmaktadır. 2015 yılının ilk çeyrek döneminde gayrimenkul ve iş faaliyetleri sektörü ise yüzde 4,1 oranında büyüme göstermiştir.

ÖZEL SEKTÖR İNŞAAT HARCAMALARI 2015 YILI İLK ÇEYREĞİNDE YÜZDE 1.4 KÜÇÜLDÜ Özel sektör inşaat harcamaları iki yıl üst üste yaşanan küçülmenin ardından 2014 yılında yüzde 9.4 oranında büyümüştü. 2015 yılı ilk çeyreğinde ise özel sektör inşaat harcamaları yeniden yüzde 1.4 oranında küçülmüştür. Kamu inşaat harcamaları ise 2014 yılındaki yüzde 10.8 küçülmenin ardından 2015 yılının ilk çeyrek döneminde de yüzde 9.2 küçülmüştür. Kamu sektöründe 2013 yılındaki büyük projelere bağlı hızlı büyüme ardından inşaat harcamalarında küçülme ile birlikte normalleşme yaşanmaktadır.

Page 88: türkiye imsad dergi

TÜRKİYEİMSADDERGİ 86 HAZİRAN 2015

DÜNYA TURU

Almanya’nın en zengin eyaleti Bavyera, inşaat alanında yabancı yatırımcıları bekliyor. Bavyera

Ekonomi Bakanlığı Yatırım Ajansı Tnvest in Bavaria, yatırım yapacak

inşaat firmalarına kolaylıklar sağlarken, Avrupa’da marka olmak isteyen inşaat firmaları için büyük

fırsatlar olduğunu belirtiyor. Bavyera’daki projelerde yer almak

isteyen Türk inşaat firmalarına kendi dillerinde danışmanlık vermek ve

bilgi almaları için Bavyera Ekonomi Bakanlığı girişim başlattı.

Türkçe danışmanlık hizmeti verecek olan Exuv Münih İş Adamları

Derneği Genel Sekreteri Kemal Kaya, “Bavyera’da inşaat alanında yatırım

yapacak olan Türk firmalarına devlet teşviği, arsa bulma, 6 ay uygun fiyata ofis imkanı sağlama gibi

birçok konuda ayrıntılı bilgi vererek onlara yardımcı olacağız. Üstelik

danışmanlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanacaklar. Türk inşaat firmaları

Bavyera’da Alman inşaat firmaları ile ortak olma ya da ortak projeleri birlikte yapma imkanı bulacaklar.

Ayrıca Türk firmaları bu yolla uluslararası ticaret arenasında bir

marka olma yolunda ilk adımı atma fırsatı da elde edecekler” dedi.

BAVYERA’DANTürk inşaat firmalarına

yatırım daveti

IRAKLI heyetten

Türk müteahhitlereyatırım çağrısı

Emlak danışmanlık firması Knight Frank, dünyada konut fiyatlarının en hızlı arttığı ülkeleri belirlediği

araştırmasının sonuçlarını açıkladı. İrlanda’nın ilk sırada olduğu listede, Türkiye 55 ülke içinde ikinci sırada bulunuyor. Araştırmaya göre, son

dönemde konut fiyatlarının en fazla gerilediği ülkelerin başında ise iç savaşın patlak verdiği Ukrayna

geliyor. 2014’ün dördüncü çeyreğinde dünya genelinde konut fiyatları iki yıl aradan sonra ilk defa ucuzladı. 55 ülkeden 41’inde geçen

sene konut fiyatları artarken, 14 ülkede ise geriledi. Konut fiyatlarının

2014’te en fazla arttığı ülke yüzde 16,3 ile İrlanda oldu. Bu ülkeyi yüzde 16,2 ile Türkiye izledi.

Listenin 29’uncu sırasında yer alan Rusya’da ise 2014’ün tamamında konut fiyatlarında yüzde 3 artış

yaşandığı belirlendi.

KONUTfiyat artışında

dünya ikincisiyiz

Iraklı üst düzey yetkililer Türk işadamları ve müteahhitlere Irak’a yatırım çağrısı yaptı. 28-31 Mayıs

2015 tarihinde düzenlenen Antalya Mermer ve Doğal Taş Ürünleri

Fuarı’na alıcı heyetleri ile katılan Iraklı üst düzey yetkililer, Türk inşaat firmaları ve dernekleri ile Antalya’da bir araya geldi. Basra Valiliği Ekonomik Komisyonu

Başkanı Aqeel Al-Khalidi, “Irak’ta yaşanan olaylar Bağdat ve Basra’da herhangi bir sorun oluşturmadı.

Türk müteahhitler buralarda hiçbir sıkıntı yaşamadı. Irak ve Basra’daki

yatırımcıların ve şirketlerin bir zararı olmadı. Irak’ta çok sayıda Türk şirketi var. Vizelerini de

kapılardan alabiliyorlar. Şu anda yaşadıkları hiçbir sıkıntı yok. Basra ve Irak’taki Türk vatandaşları Irak vatandaşları kadar rahat bir şekilde dolaşabiliyorlar. Irak’ta üç büyük hastane inşaatı var üçünü de Türk müteahhitler yapıyor. Ayrıca yollar, üniversiteler ve hastaneler de Türk

şirketleri tarafından yapılıyor. Iraklı devlet adamı olarak Türk

işadamlarını Irak’a davet ediyorum. Irak ile Türk şirketlerin anlaşacağını

düşünüyorum” dedi.

Page 89: türkiye imsad dergi

TÜRKİYEİMSADDERGİ 87HAZİRAN 2015

DÜNYA TURU

CIPS/Markit inşaat sektörü satın alım yöneticileri endeksi (PMI)

verilerine göre, İngiltere’de inşaat sektörü aktivitesi nisan ayında

54,2’ye geriledi. İngiltere’de mart ayında inşaat sektörü aktivitesi 57,8 seviyesindeydi. Nisan ayı verisi, son 22 ayın en düşük

seviyesini gösteriyor. Markit’in PMI verilerinde 50 üzerindeki

veriler büyümeyi işaret ederken, bu seviyenin altındaki veriler daralma anlamına geliyor. Markit tarafından

yapılan açıklamada nisan ayı itibariyle İngiltere’de inşaat sektörü

verilerinin yılın ikinci çeyreğine ilişkin “sert yavaşlamaya” işaret ettiği belirtilirken, bazı önde gelen inşaat şirketlerinin yatırım kararlarını 7

Mayıs’ta yapılacak genel seçimden sonra vermeyi planladığı vurgulandı.

Nisan ayı verilerini değerlendiren Markit Kıdemli Ekonomisti Tim Moore, genel seçimin ekonomik

belirsizlik oluşturduğunu vurgulayarak, “İnşaat şirketleri bütçe düzenlemelerini erteliyor ve inşaat projelerine ayrılan kısmı azaltıyor”

dedi.

İNGİLTERE inşaat

sektöründe ‘sert yavaşlama’

İtalya’nın Sicilya adasında yer alan Lecce nei Marsi köylerindeki tarihi evler sadece birer Euro’dan

satışa çıkarıldı. Yetkililer, İtalya’nın en güzel köşelerindeki bu tarihi köy evlerinin ‘yıkılmak zorunda

kalmaması için’ bu kararı aldıklarını söyledi. Köylerin nüfuslarının yıllar geçtikçe giderek azaldığı ve evlerin

terk edildiğini belirten İtalyan yetkililer, bu uygulama sayesinde

bu bölgeleri yeniden canlandırmayı umduklarını söyledi. Yetkililer,

evlerin neredeyse “bedavaya” satışa sunulduğunu ancak bu evlerden birini satın alacak herkesin, evi

restore etmek için en az 18 bin Euro (52 bin 825 TL) harcama yapmaya söz vermesi gerektiğini de belirtti.

İTALYA’DA 1 Euro’ya satılık ev

Hem çelik hem de bakırın en büyük tüketicisi konumunda ve her birinde dünya tüketiminin yaklaşık

yarısına sahip olan Çin’de emlak sektöründeki yaşanan düşüşün çelikten sonra bakır talebini de vurabileceği belirtildi. Çin’de gayrimenkul yatırımı; 2015’in

ilk çeyreğinde 2009 yılından bu yana en düşük oran olan yüzde

8,5’e kadar yavaşlarken, ortalama yeni ev fiyatları mart ayında yüzde

6,1 düştü. Bu, aylık bazda art arda yaşanan 7’nci düşüş oldu. Bu azalış nedeniyle Çin Demir ve Çelik Derneği’nin (CISA)

bildirdiğine göre; Çin’in görünür çelik tüketimi, 2014’de 30 yıl

içinde ilk kez düştü ve bu yıl da ilk çeyrekte yüzde 6,2 azalarak

düşmeye devam etti. Goldman Sachs analisti Max Layton, son yaşanan çelik talebindeki keskin düşüşün, bakır piyasasının durumunun da kötüye gidebileceğinin işaretçisi olabileceğini belirtti. Bakır, inşaat sürecinin sonlarına doğru elektrik kablolama ve boru tesisatlarında

kullanılırken; çelik genellikle inşaat yapımının ilk aşamalarında

kullanılıyor. Bunun yanında, konut satıldığında tüketici aletleri için de

ek bakıra ihtiyaç duyuluyor.

ÇİN’DE emlaktaki sorunlar

çelikten sonra bakırı da vurabilir

Page 90: türkiye imsad dergi
Page 91: türkiye imsad dergi

www.facebook.com/f illiboyawww.twitter.com/f illiboyawww.f illiboya.com

Silikonludur

Kolay silinir

Leke tutmaz

Pürüssüz yüzeyler yaratır

Canlılığını, renkleri her zaman korur

İç cephe boyası denince, ilk akla gelen isim Türkiye’nin ilk silikonlu boyası AlpinaSilan’dır. AlpinaSilan, silikon esaslı yapısıyla kolay silinir, pürüssüz yüzeyler yaratır. Leke tutmaz, canlılığını her zaman korur. Özel ipeksi mat dokusuyla iç cephenizin yıllarca temiz kalmasını, güzel görünmesini sağlar.

Page 92: türkiye imsad dergi

Türk

iye İM

SAD

der

gi H

azira

n 2

015

Sayı 2

2

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği/Association of Turkish Construction Material Producers Haziran 2015 • Sayı 22terial Producers Haziran 2015 • Sayı 22