tÜrkiye barolar birlİĞİ baŞkani avukat Önder …

15
TÜRKIYE BAROLAR BIRL İĞİ BAŞKANI AVUKAT ÖNDER SAV1IN 1992- 1993 YARGI YILININ AÇILI Ş I TOPLANTISINDA YAPTI ĞI KONUŞMA 1992-1993 Yargı Yılmı n Açıl ışı Toplantımı za onur veren T.B.M.M.'nin Sayın Başkamnı , Anayasa Mahkemesi'nin Say ın Başkanı 'nı, YüksekYargı Organları mn de ğerli ba şkanlarını , yüce yargıç ve savcıları de ğerli konuklar ı , toplantıya Ankara d ışından ve Ankara'dan kat ı lan Baro Ba ş kanlarım ve bütün meslekda şla- rımı , basını n ve TRT.nin temsilcilerini en iyi dileklerimle ve say- gılar ımla selamhyorum. Türkiye Barolar Birli ği ve Barolanmız, 6 Eylül 1990 tarihin- den bu yana ayr ı Adli Yıl Açı lışı Toplant ıs ı yap ıyorlar. Yargıtay çatı s ı dışında üçüncü ayr ı toplantıy ı bugün yap ıyoruz. Barolar ve Türkiye Barolar Birli ği, ayrı toplantı yaptıklar ı için hiçbir ş ey yitirmedi. Yarg ı ve Baro Ba ğımsı zlığı ilkelerini Yargıtay Baş kan- l ığı 'nın sansür heveslerine teslim etmedik. Yarg ı 'nı n, adaletin, mesle ğ -in ve hukukun sorunlar ını , etkin, yayg ın ve kalıcı biçimde kamuoyuna duyurmaya devam ettik. Bizim konu ş ma yapmay ı - reddetmemizden sonra Yarg ı tay "SAVUNMASIZ" ve öksüz top- lantılar yap ıyor. Ne zamana kadar ayrı toplantı? İlk ayr ı toplant ıdan sonra Mersin'de yap ılan Türkiye Barolar Birli ğ i Genel Kurulunda ko- nu, görü şülmüş ve Yargıtay'ı n Türkiye Barolar Birli ği Ba şka- nı 'nın sansürsüz olarak konu şturulmas ı anlayışı ı klık kazan- madıkça ve bunu belirleyen aç ık bir çağr ı yapılmadıkça Anka- ra'da ayr ı bir Yarg ı Yı lı ı lışı Toplant ısı yapı lması oybirli ğ i ile uygun görülmü ştü. Genel Kurul'da al ınan karara ğerekçe olan anlayış ta de ğ i şik- lik olmadığı için bu y ıl da ayr ı toplant ı yapıyoruz. 1990 y ılmdaki TÜRKİYE BAROLAR BIRLI ĞI DERGİSİ, ırn's 323

Upload: others

Post on 22-Nov-2021

23 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: TÜRKIYE BAROLAR BIRLİĞİ BAŞKANI AVUKAT ÖNDER …

TÜRKIYE BAROLAR BIRLİĞİ BAŞKANIAVUKAT ÖNDER SAV1IN

1992- 1993 YARGI YILININ AÇILI ŞITOPLANTISINDA YAPTI ĞI KONUŞMA

1992-1993 Yargı Yılmın Açılışı Toplantımıza onur verenT.B.M.M.'nin Sayın Başkamnı , Anayasa Mahkemesi'nin Say ınBaşkanı 'nı, YüksekYargı Organlarımn değerli başkanlarını , yüceyargıç ve savcıları değerli konukları , toplantıya Ankara dışındanve Ankara'dan katılan Baro Başkanlarım ve bütün meslekdaşla-rımı, basının ve TRT.nin temsilcilerini en iyi dileklerimle ve say-gılarımla selamhyorum.

Türkiye Barolar Birliği ve Barolanmız, 6 Eylül 1990 tarihin-den bu yana ayrı Adli Yıl Açılışı Toplantısı yapıyorlar. Yargıtayçatısı dışında üçüncü ayrı toplantıyı bugün yapıyoruz. Barolarve Türkiye Barolar Birliği, ayrı toplantı yaptıkları için hiçbir şeyyitirmedi. Yargı ve Baro Bağımsızlığı ilkelerini Yargıtay Başkan-lığı 'nın sansür heveslerine teslim etmedik. Yarg ı 'nın, adaletin,mesleğ-in ve hukukun sorunlarını, etkin, yaygın ve kalıcı biçimdekamuoyuna duyurmaya devam ettik. Bizim konu şma yapmayı

- reddetmemizden sonra Yargıtay "SAVUNMASIZ" ve öksüz top-lantılar yapıyor.

Ne zamana kadar ayrı toplantı? İlk ayrı toplantıdan sonraMersin'de yapılan Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulunda ko-nu, görüşülmüş ve Yargıtay'ın Türkiye Barolar Birliği Başka-nı 'nın sansürsüz olarak konuşturulması anlayışı açıklık kazan-madıkça ve bunu belirleyen açık bir çağrı yapılmadıkça Anka-ra'da ayrı bir Yargı Yılı Açılışı Toplantısı yapılması oybirliği ileuygun görülmü ştü.

Genel Kurul'da alınan karara ğerekçe olan anlayışta değişik-lik olmadığı için bu yıl da ayrı toplantı yapıyoruz. 1990 yılmdaki

TÜRKİYE BAROLAR BIRLIĞI DERGİSİ, ırn's 323

Page 2: TÜRKIYE BAROLAR BIRLİĞİ BAŞKANI AVUKAT ÖNDER …

ilk ayrı toplantı öncesindeki tutum ve anlayışımız sürüyor. Tür-kiye'de "SAV..SAVUNMA—YARGI" bütünlüğünü koruma titizliği-miz de sürüyor.

Geride bıraktığıımz adli yıl, demokratik hukuk devleti ve hu-kukun üstünlüğü ilkeleri, adaletimiz ve yargırnız yönünden so-runlara çözüm aranan, ancak sorunlann a şılmadığı bir dönemolmuştur.

Sorunların temeline inilmedikçe, hastalığın nedeni .kavranma-dıkça demokratikleşme reçetesindeki ilaçlar, iyileştirici olamaz.25 Kasım 1991 tarihinde TBMM'de okunan Hükümet Progra-mında "Hükümetimiz, 12 EYLÜL HUKUKU KALINTILARI"olarak nitelendirilebilecek, yasal düzenlemeleri, uygulamaları vekısıtlamaları sür'atle yürürlükten kald ırarak, her alanda tamdemokratik bir siyasi ortamı yaratmak gerekliliğine kesinlikleinanmaktadır... Hükümetimiz Türkiye'de bir HUKUK REFOR-MU gerçekleştirmek kararındadır. Bu reform, Anayasa dahil,hukuk sistemimizin hemen tüm boyutlarım kapsayacaktır. Yargıher anlamda bağımsız hale getirilecek ADALET SISTEMI, gü-nün ihtiyaçlarına uyum sağlayacak şekilde değiştirilecektir" de-nilmektedir.

12. Eylül Hukuku'nun en önemli kalmt ısı, 1982 Anayasa'sıdır.Görünür niteliği devletin güçlendirilmesi ve bireyin ikinci plan-da kalması olan otoriteler nitelikli 1982 Anayasas ı'nm çok yerin-de temel hak ve özgürlükler sayılmış , kabul edilmiş, "ANCAK"denilerek kısıtlamalar çoğaltılmıştır. Çağdaş uygar devlet anaya-salarımn temel özelliği, özgürlükleri çoğaltmak, "Ancak"larıazaltmaktır. "ANCAK"ların çokluğu ile çağın gerisinde kalan buAnayasa, demokratik kurumlaşmaya, düşünce açıklama ögürlü-ğüne örgütlenme özgürlüğüne yasaklar koymuştur. -

YÖK düzeni, 12 Eylül'den buyana erişemediği güce erişmekkurumlaşmasım tamamlamak üzeredir. Rektör seçimine ilişkinson yasal değişiklik göstermelik, karmaşık ve aldatmaca olmak-tan öteye hiçbir anlam taşımıyor. Üniversitelerin bilimsel ve yö-netsel özerkliğine hiçbir getirimi ve katkısı yoktur.

Anayasa'da demokratik siyasi hayatm 1 vazgeçilmez unsuruolarak tammlanan siyasi partilerin kolayca kapatılması ve hu-kukun üstünlüğü ilkesinin zedelenmesi, toplumda yo ğun biçimde

324 TÜRKİYE BAROLAR BİRLIĞI DERGISI, 109213

Page 3: TÜRKIYE BAROLAR BIRLİĞİ BAŞKANI AVUKAT ÖNDER …

tartışılıyor. Anayasa'da sendikalar, çalışma hayatı , işçilerle, me-murlarla ve meslek kurulu şları ile ilgili gerekli değişikliklerinyapılması kaçınılmazdır.

Anayasa'mn -geçici 15. maddesi ismine karşın "KALICILI-ĞI"m ve ağırlığını koruyor. Milli Güvenlik Konseyi'nin yasa çı-karma yetkisini kullandığı 16 aylık sürede çıkartılan 229 yasa-nm, Danışma Meclisi döneminde çıkartılan 306 yasanın, geçici15. madde ile korunması Anayasa Mahkemesi'nin denetimi d ı-şmda tutulması anlayış ve uygulaması sürüyor.

12 Eylül'den sonra sık-sık yürütmenin etkisinde kalan ve ço-ğu kez yetkilerini devreden T.B.M.M.nin, kuvvetler ayr ılığı ilke-sini zedeletmeden ve hukukun üstünlü ğünü egemen kılarak baş-kanhk yapan sayın Cindoruk'un "Bu anayasay ı biz yapmadık, si-vil toplumcular yapmadı. Sadece yapanların özelliği, bu anaya-sanın bugün geçersiz kalması için yeterli. Onun için bu Mec-lis'ten toplumsal uzlaşma içerisinde bir anayasa çıkarmasım çokistiyorum" sözlerine tamamen ve içtenlikle katıliyoruz.

1982 Anayasası'nda Cumhurbaşkanı 'na yasama yürütme veyargı ile ilgili olmak üzere çağdaş, uygar demokratik ülkelerdegörülmeyen biçim ve ölçüde hak ve yetkiler verilmi ştir. Anayasa-ya göre "Devletin başı" olan Cumhurbaşkanı'nın Anayasa Mah-kemesi Uyelrini, Danıştay Üyelerinin dörtte birini, YargıtayCumhuriyet Başsavcısım ve Başsavcıvekilini, Askeri YargıtayÜyelerini, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Üyelerini, Hakimlerve Savcılar Yüksek Kurulu Üyelerini seçmesinin "Yargı Bağım-sızlığı" ile bağdaşır yanı yoktur.

Bağımsız olduğu söylenen ve Yargıtay, Danıştay Üyelerini se-çen Hakimler ve Savcılar yüksek Kurulu'nun, siyasal iktidanngüdümünde olması , oluşumunda Adalet Bakanı ve Müsteşan'nınbulunması, ayrı bir bina ve sekreteryas ınm bulunmayışı seçilenüyelerin asıl görevlerinin sürmesi gibi uygulamalar kald ınlma-dıkça yargı bağımsızlığı savunulamaz.

İnsan hak ve özgürlüklerine, çağdaş düşünceye, demokratikhukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkelerine aykırı bu çarpıkyapılanmalar dururken siyasal iktidarm Anayasadaki seçme-seçilme yaşı ile, siyasi partilerle ilgili birkaç değişiklikle ve de-mokratikleşmenin özüyle hiç ilgisi olmayan benzeri yapay deği-

TÜRKİYE BAROLAR BIRLİĞİ DERGİSİ, iaw3 325

Page 4: TÜRKIYE BAROLAR BIRLİĞİ BAŞKANI AVUKAT ÖNDER …

şikliklerle süre yitirmesi, toplumu ve insanlarımızı düş kırıklığı-na uğratmıştır. Bir başka anlatımla ve hükümet programındakideyimiyle hala Türkiye'de "12 Eylül Hukuku Kalmt ılan" güçleri-ni ve etkinliklerini korumaktad ır.

Siyasal iktidar, demokratikleşme yolunda Anayasa konusundahedefin gerisinde kahrken ve hatta fazla hiçbirşey yapamazkenbazı önemli yasalarda da kararl ılığını, protokol ve programınabağlılığını koruyamamıştır.

Kısa sürede değiştirileceği ve demokratikleşme hedefi içindeolduğu söylenen "Siyasi Partiler ve Seçim Yasaları - Basın Ya-yın,' Polis Vazife ve Selaliiyetleri, Sıkıyönetim ve OlağanüstüHal, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri ve Dernekler, Terörle Mü-cadele Yasaları 'nda hiç bir olumlu değişiklik ve gelişme olmamış -tır.

Bu arada kimilerince yanlış olarak demokratikle şmeye örnekgösterilen By-Pass yasas ının, demokratikleşme ile ilgisi olmadığıgibi hukukun üstünlüğü ile de ne denli bağdaştığı tartışmalıdır.

Demokratikleşmede önemli bir gelişme olarak sunulan "CezaMuhakemeleri Usulü Kaiıunu ile Devlet Güvenlik Mahkemele-ri'nin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun BazıMaddelerinde Değişiklik Yapılmasına, Polis Vazife ve Selahiyet-leri Kanununun ve Terörle Mücadele Kanununun Bazı Hüküm-lerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun"un sekiz aydırbaşına gelenler, fevkalade düşündürücüdür.

Kanun gerekçesinde "Uluslararas ı alanda büyük geli şme gös-teren insan hakları hukuku yerlerinin, çağdaş Türk hukukunayansıması ve günümüzde uygarlık düzeyinin bir göstergesi ola-.rak kabul edilen insan hakları kavrammın Devletimizce benim-senmesi doğaldır. Doğal olmayan, insan hakları hukukunun gös-terdiği gelişmelerin hukukumuza yansitılmamasıd]r.. Bu itibar-la Avrupa Konseyine üye di ğer ülkelerdeki sürelere benzer şekil-de gözaltında bulundurulma sürelerinin yeniden düzenlenmesi,tutulan sanığın kısa sürede durumu hakkında karar verilmesi,tutulmannı kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılması ,sorgusu sırasında yanında müdafiinin haz ır bulundurulması" de-nilmiş ve fakat özellikle gözalt ında bulundurma sürelerinde bugüzel gerekçeye ters düşülmüştür.

326 TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ DERGISI, 19925

Page 5: TÜRKIYE BAROLAR BIRLİĞİ BAŞKANI AVUKAT ÖNDER …

Kanunun Cumhurba şkanı 'nca veto edilmesinde gösterilen '21Mayıs 1992 tarih ve 3801 sayılı Kanunu Türkiye Büyük MilletMeclisi Genel Kurulunda kabulünden bir gün sonra, 22 May ıs1992 tarihinde yapılan üst düzeydeki bir toplantıda; başta hükü-met yetkilileri ve yöneticiler olmak üzere, bu Kanunla yürürlük-ten kaldırılan ve içeriği yukarıda açıklanan düzenlemeler kar şı-smda büyük endişelerini açıklamışlar, doğacak kanuni boşlukla-rın yaratacağı olumsuz durumlara değinerek, bu konularda, va-kit geçirilmeden yeni düzenlemelere gidilmesini ve bu düzenle-melerin olağanüstü hal ve terörle mücadele konulamm menfiyönde etkilemeyecek şekilde yapılması gereğini, önemli gerekçe-lerle ortaya koymuşlardır. Sayın Başbakanın da katıldığı bu dü-zeltme ihtiyacı, kanunun yürürlüğe girmeden önce bir defa dahaincelenmesini gerektiren ayrı bir sebep olarak değerlendirilmiş-tir" gerekçesi karşısmda susulmuş olması, çok düşündürücüdür.Egemenliğin kayıtsız şartsız sahibi Türk Milleti'nin tek temsilci-si T.B.M.M. iradesi dışında hangi üst irade, hak ve karar sahibisayılabiliyor, benimsenebiiyor? Hükümeti olu şturan siyasi parti-ler ve bu yasaya oy veren T.B.M.M. üyelerinin suskunluğu, ka-rar ve oylarına sahip çıkamayışları, parlamenter demokrasi, hu-kukun üstünlüğü ve demokratikle şme adına umut kırıcı olmuş-tur.

8 Haziran 1992 tarihinde yasam ı veto edilmesinden sonraTBMM.de yasanın tatile girmeden görüşülememesi, özel gün-demli olağanüstü TBMM toplant ısında da oylanamaması veAdalet Komisyonu başkanı tarafından geri çekilmesi, yukarıdadeğnilen yasa gerekçesindeki demokratik yapılaşmanın oldukçauzağında kaldığımızı simgelemektedir.

Hükümet ortağı bir partinin yetkilisinin "Koalisyonun selmetiaçısından yasaya evet denmesi" gerektiğini ifade etmesi, bu görü-şümüzü doğrulamaktadır. Sakın koalisyonun sel.meti gibi yapaybir gerekçe ile yasaya EVET denilmesin, Evet denilecekse HUKU-KUN sel ıneti için, INSAN HAK VE OZGURLUKLER İNİN sel-meti için, DEMOKRASI'nifi selmeti için EVET denilsin.

C.M.U.K.da pekçok olumlu de ğişikliğin, işkence ile alınan ifa-delerin, delil teşkil etmeyeceği, yanında soruşturmanın her aşa-masında müdafiin yakalanan ki şi ve sanıkla görüşmesi, zanlımn,

TÜRKİYE a ıtoı R BIRLİĞİ DRRGİSİ ııs 327

Page 6: TÜRKIYE BAROLAR BIRLİĞİ BAŞKANI AVUKAT ÖNDER …

avukat istemesi, Barolarca müdafli tayini fevkalade önem ta şı-makta<br. Ama üzülerek söylemek gerekir ki bu de ğişiklikler,Avukathk Yasasmda da değişiklik yapılmadan ve özellikleT.B.B., Barolar ve avukatlar "Bağımsız" statüye kavuşturulma-dan yeterince uygulanamaz.

Avukatlık Kanunu ile ilgili değişikliklerin bu gereken önemigörülememiş, kanun tasarısı neyazık ki Bakanlar Kurulu günde-minden çıkıp T.B.M.M.sine ulaşamamıştır.

Adalet Bakanı sayın Oktay, yasa tasarısım, Bakanlar Kuru-lu'na verdiğini, 15 Mayıs 1992 tarihinde açıklamıştır. BakanlarKurulunda görüşülüp ne zaman TBMM.ne gönderileceğini bek-lerken Adalet Bakanh ğından gelen 24 Ağustos 1992 tarihli biryazı ve ekleri bizi çok şaşırttı. Muhtelif bakanl ıklarm Temmuzve Ağustos aylarına ait değişik tarihleri taşıyan yazılarından ya-sa tasarısı Bakanlar Kurulu'na gönderilmeden önce bildirilmesive tasarıya ışık tutması gereken görüşlerin tasarı, Bakanlar Ku-rulu gündeminde iken bildirildi ği anlaşılıyor. Aslında bu görüşle-rin pek azı, tasarıya katkı sağlayacak niteliktedir. Bunlar, tasa-rı, Adalet Komisyonunda görüşüliirken ele ahmp eklenebilecekönerilerdir ve yasa tasarısının Bakanlar Kurulunda 3,5 (üçbu-çuk) ay bekletilmesini gerektirecek önemde de değildirler.

Biz, Avukatlık Yasasındaki değişiklikleri, mesleğimiz ve mes-lekdaşlarımız açısından öneminden çok, demokrasinin, demokra-tikleşmenin hukukun üstünlüğü, yargıtnız ve vatandaşın savun-ma hakkı açısından taşıdığı önem nedeniyle kaçınılmaz sayıyo-ruz. Yoksa T.B.B. ve Barolar, Avukatlık Yasası'nda hiçbir deği-şiklik yapilmasa da inandıkları doğruları, toplum, ülke, demok-rasi, insan hak ve özgürlükleri, demokratik, laik sosyal hukukdevleti ve hukukun üstünlüğü ilkeleri doğrultusunda söyleme vemücadele etme kararlılığı, bilinci, deneyimi ve birikimindedirler.Kuruluşumuzdan buyana, bağımsız ve tarafsız BASKI GRUBUolarak yaptığımız gibi bundan böyle de ayıplar ve yanlışlarlamücadele ederiz, doğruları da çekinmeden bölüşürüz.

Mesleğimiz yönünden önem taşıyan bir karara değinmek isti-yoruz Anayasa Mahkemesi 7.11.1989 gönlü ve E. 1989/6 K.1989/42 sayılı kararı ile açıklama esasına" hiç yer vermediğin-

328 TÜRKİYE BAROLAR-BİRLIĞI DERGİSİ, 12S

Page 7: TÜRKIYE BAROLAR BIRLİĞİ BAŞKANI AVUKAT ÖNDER …

den HAYAT STANDARDI'm, anayasaya aykırı bularak iptal et-miştir. Yasama orgamnın hayat standardım yeniden düzenleme-si, ikinci kez Anayasa Mahkemesi'nin huzuruna gelmiş ve "Açık-lama olanağına tümüyle değil de kısmen yer veren bu biçimdeki"Hayat Standardı Esası" Anayasa'nm 73. maddesine aykırı bulu-narak 12.11.1991 tarih ve E. 199117—K. 1991/43 say ılı kararla ip-tal edilmiştir. Yeni yasama döneminde siyasal iktidar ve TBMM.serbest meslek sahiplerini, bu arada meslekda şlarımızı vergiödemede, eşitsizliğe iten bu yanlışlığı düzeltmelidir ve ayrıca da-ha elde edilmemiş kazançtan geçmiş yıla oranla peşin vergi alın-masma ilişkin yasa maddesini kaldırmalıdır.

Yasama orgam, geride bıraktığımız dönemde sık-sık yaşadığı-mız ve Anayasa Mahkemesince iptal edilmi ş kuralları, aym•amaç doğrultusunda yeniden yasalaştırıcı, yargı kararlarını etki-siz kıhcı tasarruflarda bulunmamandır. -

Meslekdaşımızı, çağdaş uygar ülkelerle kıyaslandığında fevka-lade üzen bir husus da avukatlara "Hususi Da ıngah Pasaport"verilmemesidir. -.

1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 1. maddesine göre avukat-,lık, kamu hizmetidir. Ayrıca hakim-savcı-avukat, Adliyenin bir-birini tamamlayan vazgeçilmez ögeleridir.

Avukatliğın bu nitelikleri gözönüne al ındığında, birinci ikincive üçüncü derece kadrolarda bulunan, kamu görevlisi hakim vesavcılara 5682 nolu Pasaport Kanununun değişik 14. maddesi ilesağlanan haktan, yukarıda belirtilen kadro derecelerini kazan-mayı sağlayan süre kadar Barolarda kayıtlı olarak fiilen avukat-lık yapanların da yararlandırılması gerekmektedir.

Avukatlara "Hususi Damgalı Pasaport" verilmesini sağlamakamacıyla, 5682 Nolu Pasaport Kanununun 14. maddesinde de ği-şiklik yapılmalıdır.

Hayati tehlike ile karşı karşıya olduğu düşünülerek HAkim veC. Savcılarına silah taşıma ruhsatı verilmektedir; "Say-Savunma-Yargı" üçlüsünün ayrılmaz parçası olan avukatlara bu hakkıntamnmaması, meslek camiamızda üzüntü ile karşılanmaktadır.

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ DERGİSİ ı evs 329

Page 8: TÜRKIYE BAROLAR BIRLİĞİ BAŞKANI AVUKAT ÖNDER …

Ülkemizde demokratik laik ve sosyal hukuk devletinin ve yar-gının temel dayanaklarımn başında gelen Anayasa Mahkeme-miz, demokrasimizin, insan hak ve özgürhiklerini ıı ve hukukunüstünlüğünün güvencesi olma işlevini, dikkat ve inançla sürdür-mektedir. Anayasa Mahkemesi, Cumhuriyetin temel ilkelerini,hukukun üstünlüğiinü ve Türkiye'nin iiniter devlet yap ısım dal-ma ön planda tutmasıyla, sağlıklı kararlar üretip, yorumlar yap-masıyla ülkemizde, hukukumuzda ve vatandaşlarımızın gönlin-de saygıdeğer yerini korumaya devam etmektedir. Her kurum gi-bi, Anayasa Mahkemesi de haklı-haksız, yerli-yersiz eleştirilmek-tedir. Buna alınnıamak gerekir.

Anayasa Mahkememizin gelecek yıllarda, geride bıraktığımızyıllardaki gibi sağlıklı , tutarlı , titiz ve hukukun üstünlüğüne say-gılı, insan hak ve özgürlüklerine dayalı kararlar vereceğine iç-tenlikle inanıyorum.

Şimdi Anayasa Mahkemesinin geride b ıraktığımız dönemdehukukun üstünlüğü doğrultusunda verdiği bir karara değinmekistiyorum.

Anayasa Mahkemesi, 11.7.1991 tarih ve E. 1990/39 - K. 1991/21 sayılı Resmi Gazetede 23.5.1992 günü yayımlanan kararı ileSayıştay Başkanı ve üyelerinin TBMM. yerine Plan ve Bütçe Ko-misyonu tarafından seçilmelerini öngören Sayıştay Yasasının 5.maddesi ile 6. maddesinin 3-4 ve 5. bentleri ile Geçici 1. madde-sinin iptaline karar vermi ştir.

Bilindiği üzere Sayıştay Başkam, Sayıştay'm 9 üyesi ve önceSayıştay üyeliğine sonra da Anayasa Mahkemesi üyeli ğine seçi-len bir üye, 3677 sayılı yasanın iptal edilmiş olan bu hükümleriesas alınarak seçilmişlerdir.

7.12.1990 tarihinde Türkiye Barolar Birliği, daha AnayasaMahkemesinde iptal davası açilmadan önce, Ankara ve İstanbulBaro Başkanları ile birlikte düzenlenen toplantıda şu açıklamayıyapmıştı:. "Anayasa ihlalinin en son çarpıcı ve ilginç örneği, Sa-yıştay üye seçimleri ve Sayıştay'ca belirlenen üç adaydan Anaya-sa Mahkemesi üyeliğine atamada yaşandı... Sayıştay'da yapılanseçimlerin iptali için İdari Yargı'da dava açıldığı bilinmekte ve

330 . TÜRKIYE BAROLAR B)RLIĞI DERGISI, ıovs

Page 9: TÜRKIYE BAROLAR BIRLİĞİ BAŞKANI AVUKAT ÖNDER …

Anamuhalefet Partisi tarafından Sayıştay Yasası nı iptal eden3677 sayılı yasanm iptali için Anayasa Mahkemesi'nde dava aç ı-lacağı söylenmektedir... Yasa, iptal edilince ne olacakt ır? HemTBMM. Plan ve Bütçe Komisyonunca Sayıştay'a seçilen (9) üye-nin ve hem de bu üyelerin kat ılımı ile oluşan Sayiştay Genel Ku-rulunca Anayasa Mahkemesi'ne atanan üyenin üyeli ği herhangibir • işleme gerek kalmadan dü şecektir. "Anayasa Mahkemesi ka-rarları, geriye yürümez, üyelikler devam eder" mant ığı ve kuralıgeçerli olamaz".

Daha iptal davası açılmadan yaptığımız değrelendirme, Ana-yasa Mahkemesi'nin iptal kararı ile doğrulanımş ve güncel durti-ma gelmiştir. Şimdi iptal kararının yürürlüğe gireceği 23 Kasım1992 tarihine kadar ve belki de daha sonra hukuken ortadankalkmış , iptal edilmiş bir yasaya rağmen bu yasaya göre seçilmişolan Sayıştay Başkanı, Sayıştay Üyeleri ve Anayasa Mahkemesiüyesi, istifa etmeyi hiç mi düşünmüyorlar?

Anayasa Mahkemesi kararınm geriye yürümezliği başkadır.Seçiliş yolu ve yönteminin sakatl ığına rağmen görevde kalmakbaşkadır. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı yüksek yargıçstatüsüne ulaşmış olanlarca uygulanmazsa biz, HUKUKUN US-TUNLUĞUNU, ona yüce bir ilke olarak bakan ve inanan sadevatandaşa nasıl anlatabiliriz? Vatandaş, yargıya, yargıca artıknasıl güven duyabiir? Konumu ne olursa olsun kimsenin vatan-daşın güven duygusunu sarsmaya hakk ı yoktur.

Anayasa Mahkemesi'nin sayın başkanı ve çok değerli Üyeleriburada iken bir ufak yapıcı eleştirimizi ve sitemimizi kendilerineduyurmak isteriz. Bu konuşmamıza, övünç duyarak ve hukukunüstünlüğü ilkesinin somut bir görüntüsü olarak aktard ığımız ikiAnayasa Mahkemesi kararından "Hayat Standardı" ile ilgili ola-

12.11.1991 veriuiş tarihinden 8 ay sonra, 23.7.1992 tarihinde,"Sayıştay" ile ilgili olanı , 11.7.1991 tarihinde verilmiş ve 10 aysonra 23.5.1992 tarihinde yay ımlanmıştır.

Yavaş yargılama geciken kararlar, geciken adalet, etkin ve so-nuç alıcı niteliklerini yitiriyorlar diye endişeleniyoruz.

Demokratikleşme çabaları sürdürülürken ülkemizin dışındave içinde fevkalade önemli olaylar yaşanıyor. Dağlık Karabağ ve

TÜRKİYE BAROLAR BiRLİĞİ DERGİSi, 1992/3 331

Page 10: TÜRKIYE BAROLAR BIRLİĞİ BAŞKANI AVUKAT ÖNDER …

Abhazya'da uluslararası hukuk, insan hak ve özgürlükleri çiğne-niyor, katliamlar yapılıyor. Uluslararası kuruluşlar, dünyanınetkin uluslar, bunlara, barışçı, uzlaştıncı çözümler bulup uygula-tacaklarına sadece seyrediyorlar.

Bosna-Hersek'te aylardır, dünyanın gözüönünde bir kıyım,vahşet ve insanlık dramı yaşanıyor. Tankı, roketi, topu, her çe şitsilahı güçlü ve düzenli ordusu olan S ırplar, bağımsız bir devletolan Bosna-Hersek'in toprak bütünlüğüne saldırıyorlar, insanlarıevlerinden kaçmaya göçetmeye zorluyorlar, müslüman halkm ba-rmdığı kentler ateşe veriliyor, tarihi eserler tahrip ediliyor.

Bunlar yetmezmiş gibi Sırplar, Nazi kamplarım aratmayacakçirkinlikleri de sergiliyorlar, evlerinden toplanan çocuk, yaşlı vekadınlara, bu kamplarda sava ş esirlerinden de kötü muameleyapıyorlar. Sayılarının (lOO)'ü geçtiği söylenen kamplarda, in-sanlar aç-susuz bırakılarak çeşitli işkencelere tabi tutuluyorlar;dünyanın göziiönünde bir vahşet, katliam ve soykırım yaşanıyor.

İnsan haklarını, özgürlükleri, uluslararsı hukuku çiğneyensaldırganlara karşı başta Avrupa ve ABD olmak üzere bütündünya ödünsüz bir politika ile kararlı bir tutum izlemelidir.AGİK'te imzalanan kurallar, işletilmeli, Bosna-Hersek'te ya şa-yan insanlarm hakları korunmalı, bağımsızlik ve özgürlük sağ-lanmalıdır.

Yetimhaneden kurtarılıp tngiltere'ye kaçırılan 9 yaşmdakiNATAŞA'yı özgürlüğe kavuşturmak, bunun çalımını satmak yet-mez, yüzbinlerce Nataşa'nm anasız, babasız, yersiz-yurtsuz, aç-susuz kalmasma göz yumulmamas ı gerekir.

Kuzey Irak'ta, Türkiye'de insan hakları ihlallerini tesbite ge-lenler, önce burunlaruıın dibindeki vahşeti görmeli, SOYKIRIMADUR demelidir. Körfez Sava şı'na gözünü kırpmadan müdahaleedenler, Bosna-Hersek'teki acıımsız katliamı, vakit geçirmedenve gerekiyorsa askeri güç kullanarak durdurmal ıdır.

Bosna-Hrsek'te artık saklanamaz biçimde ve belgelerle kanıt-lanan insanlık dışı, çirkin, hak ve hukuk tiimmaz iğrenç saldırı-ları ve davranışları, işkenceleri nefretle kınıyoruz. Başta Birleş-miş Milletler, ABD ve AGİK'e imza atan ülkeler olmak üzere öz-

332 TÜRKiYE BAROLAR BIRLİĞİ DERGİSİ, ırnıs

Page 11: TÜRKIYE BAROLAR BIRLİĞİ BAŞKANI AVUKAT ÖNDER …

gürlükten ve barıştan yana tüm devletleri, Dünya BAROLARBİRLİĞİNİ, ULUSLARARASI HUKUK Kuruluşlarını, İnsanHakları ile ilgili bütün kuruluşları, bu SOYKIRIMI - VAHŞETIve YAŞANAMAZ İNSANLIK DRAMINI önlemek için ETKIN VEKALICI girişimler yapmaya çağırıyoruz.

Ortadoğu'da, Balkanlar'da, Kafkasya'da olup bitenler, bizehiçbirşey ifade etmiyor mu? Bunlar, Türküyle, Kiirdüyle, Laz ıy-la, Gürcüsüyle, Çerkeziyle, Arabıyla, Arnavutuyla, bütün Türkiye halkımn, kardeşçe yaşamasımn kaçımlmazlığım ortaya seri-yor.

Terör, sadece hükümet sorunu olmaktan ç ıkmıştır, Devlet so-runu olmuştur. "Kanları yerde kalmayacak -Devlet güçlüdür- Te-rör durmazsa durdurulur- Halk devletin yan ındadır" gibi slogan-larla terör durmaz. Herkes Türkiye Barolar Birli ği'nin dört yıl-dan buyana usanmadan söyleyip altım çizdiği ve bugün basım-mızm köşe yazarlannca da benimsenen bir gerçekte birle şmeli-dir: "Terörün her çe şidine karşıyız. Kişi terörüne de, örgüt terö-rime de, Devlet terörüne de karşıyız".

Kimileri devrimcilikleri ve ilericiliklri gölgelenir ku şkusu ile,kimileri din uğruna, kimileri de devletin güvenlik güçlerini güç-süzleştiririz endişesi ile teröre yeterince karşı çıkamazlarsa bukan, bu ölümler, bu terör durmaz, durdurulamaz. Teröristin sol-cusu, sağrısı, mukaddesatçısı, ulusçusu olmaz, hepsi aynıdır. Te-röristin KANLISI vardır, HAKLISI yoktur.

Cumhuriyetimiz, kuruluşundan bu yana zaman zaman ya şa-dığı güç dönemlerinden birisinden daha geçmektedir.

Doğu ve Güneydoğu'daki olaylar, fevkalade endişe verici veüzücüdür. Türkiye, bağımsız ve üniter bir devlettir, vatandaşla-rımızm büyük çoğunluğu ırk-din-dil-etnik yapı farklılığı gözetil-meksizin birlikte karde şçe yaşamak istemektedirler.

"Güneydoğu'da Türk ırkçıliğına ve sömiirgediiğine karşı sağ-lıklı bir ulusal bilinç gelişmektedir. TBMM. Kürtler için bir mec-lis olamaz Kürtler kendi meclislerini oluşturmalı. Kürtler kendivatanlan için ölüyor, Türkler kimin için ölüyor? Türklerin Kür-

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ DERGİSİ ırns 333

Page 12: TÜRKIYE BAROLAR BIRLİĞİ BAŞKANI AVUKAT ÖNDER …

distan'da işi ne?" şeklindeki tahriklerle, P.K.K.nın öldürme ey-lemlerine "Kararlı, bilinçli ve bilgili" biçimindeki övgülerle hiçbiryere varılamaz.

Bu zamana kadar Güneydoğu olaylarına çeşitli ve çoğu yanhş ,sakıncalı, olanaksız çözümler-önerildi. "Federatif bir devlet ku-rulmah -Referandum yapılmalı- Şiddete şiddetle karşılık veril-meli" türünden çözümler arandı. Bir Içişleri bakanı da, "Eli tes-pihlilerin sayısını arttırabilseydik Güneydoğu meselesi olmazdı"diyecek kadar konunun uzağında kalmıştır.

Sorun, ne federatif yapıyla, ne referandumla, ne şiddete karşışiddetle, ne de tespihle çözülür. Sorun DAHA ÇOK DEMOKRA-Sİ İLE çözülür. Devlet hukuk dışı yollara yönelmemeli, sorunasabırla, hukuka insan hak ve özgürlüklerine bağlı kalarak, de-mokrasi içinde çözüm bulmal ıdır.

Türkiye Cumhuriyeti s ımriari içinde "Bağımsız KürdistanDevleti" kurmak istenmesi görüşü desteklenemez. "KürtlerinUlusal Kurtuluş Savaşı veriliyor" denilerek bölücülük ve ayrılık-çılık yapmak, dışarıdan beslenen örgüte destek olmak, silahl ımücadele ve iç savaş kışkırtıcılıgı yapmak, kan dökmeyi, çocuk,kadın, yaşlı demeden adam öldürmeyi yörede ve yöre dışındakikentlerde terörü geçerli ve sözde sonuç alacak bir mücadele yön-temi saymak kabul edilemez, benimsenemez.

8 yıldır artarak süren bu kana, bu ölümlere, bu korkuya, bugöçlere, bu teröre DUR denilmelidir. Yineliyoruz, gayret, Sadecehükümetten beklenmemelidir. TBMM.deki tüm partiler, birara-ya gelip ayrılıkçı bölücü teröre kar şı ortak bir politika belirleme-li, ulusal birlik korunmalıdır. Siyasal partileriiniz, egemenliğinkayıtsız şartsız sahibi ulusumuzun tek temsilcisi TBMM. içerideve dışarıda "SEVR'e DONUŞ" özlemi taşıyanlara ve onları kış-kırtanlara, bu fırsatı vermemelidir. Ayrılıkçı, bölücü politikaları-m asker-halk çatışmasına, "Türk-Kürt" şovenliğine oturtmak is-teyenlere geçit verilmemelidir. Biz, Kürt şovenliğine de Türk şo-venliğine de her.çeşit şovenliğe de karşıyız.

Biz, Lozan'la çizilen s ınırlarımızın ve ülke bütünlüğünün ko-runmasından yanayız. Tek çözümü, 60 milyon vatandaşımızın

334 TÜRKIYE BAROLAR BIRLİ< İ DERGISI, 199213

Page 13: TÜRKIYE BAROLAR BIRLİĞİ BAŞKANI AVUKAT ÖNDER …

Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde ulus bilinci ve üniter devletanlayışı ile dostça ve eşit yaşamasında görmekteyiz.

Türkiye'de ulusal kurtuluş savaşı ile yoğrulmuş T.B.M.M.denayrı bir meclis, ayrı bir devlet özleyen, bunun sava şım verenler,"Vur PKK Vur! Kürdistan'ı Kur" diyenler ve onları cesaretlendi-renler, asla Türkiye Barolarından ve meslekdaşlanmızdan des-tek göremezler, olur alamazlar.

Güneydoğu olaylarından söz ederken bu yörede görev yapanbasm mensuplarına karşı girişilen saldırılara da değinmek iste-rim. Bir kamu özgürlüğü olan basm özgürlüğünün temelinde ya-tan vatandaşların haber edinme ve ileti şim özgürlüğü uğrunasaldırılan, ölümü göze alarak görev yapan bas ın mensupları içintakdir duygulanm ı ifade etmek isterim. Bu arada Şubat ayındanbuyana meslek aşkiarının bedelini canları ile ödeyen basın men-suplarının hiçbirisinin katilinin belirlenememiş olmasmı da hay-ret ve- üzüntü ile karşıladığımzı belirtmek istiyorum. Bunlarınkatillerinin de Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Çetin Emeç veTuran Dursun'u, savcılan, yargıçları , öldürenler gibi biinmezle-re, bulunmazlara karışmamasını, Devlet'in ihmaline ve ayıplan-na yenilerinin eklermnemesini diliyorum.

Ülke bütünlüğü bozulmaya çalışılırken son haftalarda bir mo-da tartışması, basın sütunlarından taşıp TRT ekraıilanna kadargetirildi. 1923 yılmda kurulan CUMHURIYET, artık eskimiş ,geçerliğini, işlerliğini yitirmiş , devrini tamamlamış olduğu için2. Cumhuriyet kurulmaliymış , çünkü 1. Cumhuriyetin kurulma-sında HALK'ın katkısı yokmuş .

Bunu yazan ve söyleyenler, etnik esas ve temellere dayananCumhuriyetler'le SSCB.nin bölünmesi ile ya da emperyalist güç-lerin çıkan ve icazeti doğrultusunda kurulan Arap ülkelerindekiveya Güney Afrika'daki Cumhuriyetleri karıştırıyorlar.

Türkiye Cumhuriyeti'nin bir özelliği, bir ayrıcalığı var. Bu ne-dense gözden kaçırılinak isteniliyor. Bu Cumhuriyetin temelin-de, tüm emperyalist ülkelere karşı, direniş, savaş ve başarı yat-maktadır.

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ DERGİSİ ırn's 335

Page 14: TÜRKIYE BAROLAR BIRLİĞİ BAŞKANI AVUKAT ÖNDER …

Bu Cumhuriyetin temelinde, bütün dünyaya parmak ısırtanKURTULU Ş SAVAŞI vardır. Katıhn ı yok sayılan, küçumsenenANADOLU halkının inancı, almteri ve kanı vardır. Başka ülke-lerde bilmem kaçmcı Cumhuriyet kurulabilir. Ama Türkiye'deBIRINCI VE SONUNCU CUMHURIYET VARDIR ve Ata-türk'ün deyimiyle SONSUZA DEK .YAŞAYACAKTIR. Cumhuri-yeti temellerinden sarsmak yıkmak isteyenler de hüsrana uğra-yacaktır.

Bizlere düşen görev, Cumhuriyeti, insan hak ve özgürlükleri-ne dayalı, çağdaş, uygar yapılaşmaya kavuşturmaktır, demokra-tik laik sosyal hukuk devletini bütün kurum ve kurallar ı ile ger-çekleştirmektir.

Cumhuriyet yıpratıcıliğı ile Atatürk düşmanlığı, sanki yarışediyor, sanki ayrı kanallardan ama aym ortak kaynaktan ç ıkışyapıyorlar. Bir parlamento üyesinin, "Mustafa Kemal, katildir.Devleti ve milleti katletti. Bizi maddeten ve manen peri şan etti.Lozan bir ihanettir" şeklindeki sözlerine, değerli bir köşe yaza-rmdan önce Atatürk'ün başkanlığım yaptığı TBMM.den ve onunüyelerinden hakettiği cevabın verilmeyişini kınıyorum, ayıpliyo-rum.

Cumhuriyeti eskimiş bulup değiştirmek isteyenlerin birönemli yakınmaları ve boy hedefleri de "LAIKLIK" ilkesidir. La-ik olmayan bir toplumda insan-hak ve özgürlükleri, hukukun üs-tünlüğü ve cumhuriyet, yaşayıp yeşerecekleri ortamı bulabilirlerMi?

Laiklik ve insan hakları birbirlerinden ayrılmayan kavranı-lardır, çağdaş demokrasinin temellerini oluştururlar. Kendileriniilerici aydın, gelişmeci, yeni dünya düzeninden yana sayanlar,şeriat ve teokratik devlet özlemcileri ile ayni potada bulu şuyor-lar, onların değirmenlerine su taşıyorlar.

Teokratik devlet özlemcileri, Laikliği, benimseyip toplumuUMMETTEN ULUS yaptığı için Atatürk'e düşmandırlar, Ata-türk başhedefleridir, casustur, dinsizdir, masondur. Onlara göreLaiklik yanh ı bizler de ATATURK'ün AVENES İYİZ. "MustafaKemal ve Avenesi, belli zaman müslüman görünmüşler, müslü-

336 TÜRKIYE BAROLAR BİRLİĞİ DERGİSİ, 1992/3

Page 15: TÜRKIYE BAROLAR BIRLİĞİ BAŞKANI AVUKAT ÖNDER …

manları avutmuşlarsa da çoğu zaman DİNSİZLİKLERİNİ gös-terınişlerdif' diyorlar ve bizler gibi laiklik savunucular ına dinsizdeyip küfiirlü mektuplar, kasetler, kitaplar yağdmyorlar. Ülkeiçinden ve dışından cesaretlendirildikleri için 23 Nisan, 19 Mayısve 29 Ekim ve' benzeri ulusal bayram günlerini "KARA GUN-LER" olarak nitelemekte, demokrasiden 'YIKILMASI GERE-KEN PUT" şeklinde sözetmekte ve "KEMALİST DEVLET YIKI-LACAK ELBET" demektedirler.

Dinine saygılı gerçek dindarlar, laikliğe karşı değildirler. La-ikliğe karşı olanlar, laik insanları dinsiz sayanlar, şeriat özlemci-leridir, teokratik devlet yanhlar ıdır ve bunlan ustaca kullanıpyönlendiren yobazlard ır.

Yobaz, bazen yazar, öğretmen, bazen politikacı , profesör, ba-zen doktor, avukat, bazen yüksek yarg ıçtır, her türlü giysi ile do-laşır. Dini politikaya alet eden O'dur. Din adına tetik çeken,bomba atan ellere 0 cesaret verir. Camiden ç ıkan masum dinda-rı 0 kışkırtır, "Zalim Laik Diktatör" diye 0, ba ğırtır.

Toplumun, Cumhuriyetin, demokrasinin ve ulusun bütün de-ğerlerine saldıranlar gibi sözde dindar olacağımıza, onların din-siz, zalim LAIK D İKTATOR dedikleri Atatürk'Ün.LAİK AVENE-SI olmayı yeğleriz.

Bu inanç ve duygularla sizlere başarılı, saygılı bir YARGI YI-LI diliyorum, teşekkür ediyorum, saygılanmla selamliyorum.

TÜRKİYE BAROLAR BIRLİĞİ DERGİSİ, ıggzıs 337