tÜrkİye’nİn diŞ yardim stratejİsİ...türkiye’nin dış yardım stratejisi 3 sunuŞ türk...

71

Upload: others

Post on 10-Feb-2020

9 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini
Page 2: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ: SORUNLAR VE ÖNERİLER

Hasan ÖZTÜRK Sevinç ÖZTÜRK

RAPOR NO: 54 ARALIK 2012

BİLGE ADAMLAR

STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

Page 3: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

BİLGESAM YAYINLARI RAPOR NO: 54 Kütüphane Katalog Bilgileri: Yayın Adı: Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi: Sorunlar ve Öneriler Yazarlar: Hasan ÖZTÜRK, Sevinç ÖZTÜRK ISBN: 978-605-89-672-7-4 Sayfa Sayısı: 67

Grafik Tasarım: Sertaç DURMAZ Baskı & Cilt: Yenidoğan Cilt ve Kırtasiye Mal. Tic. Ltd. Şirketi (0212) 260 11 43

Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Wise Men Center For Strategic Studies Mecidiyeköy Yolu Caddesi No:10 Celil Ağa İş Merkezi Kat:9 Daire:36 Mecidiyeköy / İstanbul / Türkiye Tel: +90 212 217 65 91 Faks: +90 212 217 65 93 www.bilgesam.org [email protected]

YAYINLARI

Atatürk Bulvarı Havuzlu Sok. No:4/6 A.Ayrancı / Çankaya / Ankara / Türkiye Tel : +90 312 425 32 90 Faks: +90 312 425 32 90 Copyright © BİLGESAM ARALIK 2012 Bu yayının tüm hakları saklıdır. Yayın Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin izni olmadan elektronik veya mekanik yollarla çoğaltılamaz.

Page 4: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

1

TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ: SORUNLAR VE ÖNERİLER

SUNUŞ ............................................................................................................................... 3

GİRİŞ ................................................................................................................................. 5

İKİ MEVLÜD’ÜN HİKAYESİ ..............................................................................................................5

METODOLOJİ .......................................................................................................................................6

DIŞ YARDIM .................................................................................................................... 9

KENDİ YOKSULLARI VARKEN TÜRKİYE BAŞKALARINA YARDIM ETMELİ Mİ? ...............10

DIŞ YARDIMIN TANIMI ....................................................................................................................13

DIŞ YARDIMIN KAPSAMI ................................................................................................................14

UYGULAMADA DIŞ YARDIM .................................................................................... 19

DIŞ YARDIMIN AMACI .....................................................................................................................19

Demokratikleşme ............................................................................................................................20

Ekonomik Kalkınma .......................................................................................................................23

ÜLKELER YARDIM YAPACAĞI ÜLKEYİ NASIL SEÇER? ...........................................................26

ÜLKELER YARDIM YAPILAN SEKTÖRÜ NEYE GÖRE SEÇER/SEÇMELİ? .............................30

TÜRKİYE VE DIŞ YARDIM ........................................................................................ 33

TÜRK SİVİL YARDIM KURULUŞLARININ KARŞILAŞTIKLARI ZORLUKLAR ......................34

TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ NASIL OLMALI? ............................. 43

BEŞERİ GÜVENLİK ODAKLI DIŞ YARDIM STRATEJİSİ ............................................................43

YARDIM KURULUŞLARININ TEMEL AMACI .............................................................................47

SONUÇ VE ÖNERİLER ................................................................................................ 50

NOTLAR ......................................................................................................................... 56

Page 5: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

2

Page 6: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

3

SUNUŞ

Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini yaşamış belirli yaştakiler Türkiye’ye yurtdışından yapılan yardımların ne kadar ses getirdiğini hatırlayacaklardır.

O dönemde Türkiye’nin parçası bulunduğu Batı kampındaki gelişmiş ülkelerden aldığı ekonomik yardım-lar ulusal gururumuzu incitmekle kalmamış, aynı zamanda yardımı yapan ülkelerin de Türk kamuoyunda yardımsever, zengin ve müreffeh birer ülke olarak algılanmaları sonucunu doğurmuştur. Özellikle 1990’lı yıllardan itibaren maddi imkanları el verdiği ölçüde az gelişmiş ülkelere yardım yapmaya başlayan Türki-ye, günümüzde dünyada kalkınma yardımları sektöründe saygın bir aktör konumuna yükselmiştir.

Her ne kadar Soğuk Savaş yıllarında süper güçlerin ideolojik rekabeti gölgesinde kalsa da gelişmiş ül-kelerin son yarım yüzyılda az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere yaptıkları yardım miktarı trilyon dolar-larla ifade edilmektedir. Ancak Birleşmiş Milletler’in insani kalkınma verilerine bakıldığında trilyonlarca dolar yardım yapılmasına rağmen birçok ülke ekonomik kalkınmayı başaramadığı gibi basit hastalıklardan dolayı hayatını kaybedenlerin sayılarında ciddi bir düşüş görünmemektedir. Kısacası, yarım yüzyıldır sür-dürülen yardım rejimi ile uluslararası kamuoyu dünyadaki yoksulluğun ortadan kaldırılmasında başarısız olmuştur. Dış yardım sektörünün insani yönüne ek olarak son yıllarda bir dış politika enstrümanı olarak da kullanıldığı dikkate alındığında bu alanda yeni olan Türkiye’nin yarım yüzyıllık dış yardım tecrübesinden alacağı derslerin olduğu muhakkaktır.

Gelişmiş bir ülke neden başka bir ülkeye yardım eder? Ülkeler yardım yapacağı ülkeyi neye göre seç-mektedir? Ülkeler hangi sektörlere yarım yapmaktadır? Bu ve benzeri önemli sorulara yanıt arayan bu çalışma yarım yüzyıldır gelişmiş ülkelerin az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere dönük yardım politikala-rını sorgulamakta ve yapılan yardımların etkinliğini ve verimliliğini incelemektedir. Ardından Türk yardım sektöründe faaliyet gösteren kuruluşların karşılaştıkları zorluklar paylaşılmaktadır. Son olarak çalışmanın sonunda Türkiye’nin dış yardım stratejisinin nasıl olması gerektiğine dair bir alternatif strateji önerilmek-tedir.

Raporun bu alanda çalışma yapan akademisyenlere, araştırmacılara ve Türk kamuoyuna katkı sağlaması temennisiyle, raporu hazırlayan Hasan Öztürk, Sevinç Öztürk ve destek sağlayan BİLGESAM personeline teşekkür ederim.

Doç. Dr. Atilla SANDIKLI BİLGESAM Başkanı

Page 7: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

4

Page 8: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

5

İKİ MEVLÜD’ÜN HİKAYESİ

Bir kişi için karşılığı küçük olan bir şey bazı zaman ve mekanda başka birisi için çok şey ifade eder. Dış yardımlar da aslında gelişmiş ülke-

ler için çok önemli olmayan bir yardımın çok şey ifade edebileceği yerlere gönderilmesidir. Bu konuyu tüm yönleriyle ele almadan önce gerçek hayattan iki kişinin yaşamlarını kısaca burada aktarmak, dış yardım ile insanların haya-tında nelerin değişebileceğini göstermesi adına faydalı olacaktır. Her ikisi de Tanzanyalı ve ikisinin adı da Mevlüd. Birisi bekçi idi, diğeri ise hala öğretmen.

Bekçi Mevlüd:

Mevlüd, Tanzanya’nın iç kesimlerinde elektrik olmayan ve temiz su temi-ni için birkaç kilometre yol gitmek zorunda oldukları ufak bir köyde doğdu. Ailesinin sahip olduğu toprak ancak geçimlerini sağlayabilecek kadar tarım yapmalarına olanak sağlamaktaydı. Mevlüd, sadece birkaç yıl ilkokula gide-bildi çünkü okulu birkaç saatlik yürüyüş sonrası ulaşılabilecek uzaklıktaydı ve ailesinin maddi durumu çocuklarının ihtiyacı olan kalem ve defter gibi temel şeyleri alamayacak kadar kötüydü. Sadece 1-2 yıl ilkokula giden ve çok az okuma-yazma öğrenen Mevlüd, okulu bırakıp ailesine yardım etmek için köyünde kaldı. Yıllar sonra iş bulma ve daha iyi bir yaşam sürme umuduyla büyükşehire (Daresselam) taşınmaya karar verdi, ancak eğitimi ve bir mesleği olmadığı için Daresselam’da yıllarca düzensiz şekilde bulduğu işlerde çalıştı. Mevlüd düşük ücretle (günlüğü 80 cent – 1,5 TL) lüks bir villanın bekçiliğini yapmaktaydı. Lüks villanın arka bahçesinde en çok 10m2 büyüklüğünde bir odada kalmaktaydı ve geceleri hırsız girmemesi için evin bahçesinde elinde maşete denen bir tür pala ile nöbet tutmaktaydı.

Günlerden birgün Mevlüd’ü uzun süre göremeyince arkadaşlarına nerede olduğunu sordum. Arkadaşları, Mevlüd’ün sıtmaya yakalandığını ve öldüğü-nü söyledi. Sıtma, günümüz Türkiye’sinde artık karşılaşılmayan bir hastalık. Tedavisi ise hem düşük maliyetli hem de çok kolay. Mevlüd, en fazla 10 (on) TL tutacak ilacı alacak parayı biriktiremediği/bulamadığı için sıtmadan dolayı

GİRİŞ

Page 9: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

6

yaşamını yitirdi. Çünkü aldığı ücret sadece o günkü yiyeceğine, içme suyuna yetmekteydi. Önlenebilir hastalık olarak tarif edilen, tedavisi sadece birkaç dolar tutacak hastalıklardan dolayı Afrika’da birçok insan hergün yaşamını yitirmektedir. Aslında bugün Türkiye’de bir paket sigara parası, Afrika’da bir insanın yaşamını değiştirebilecek kadar değerlidir.

Öğretmen Mevlüd:

Mevlüd, Tanzanya’nın kuzeydoğusunda balıyla meşhur Tabora şehrinde doğdu. Kendisi henüz küçükken, annesinin köyde geçimini sağlayamaması üze-rine Daresselam’a taşındılar. Mevlüd’ün annesi şehirde çok çalışarak oğlunun masraflarını karşılayarak ilkokulu ve ortaokulu bitirmesini sağladı ama oğlunun lise masraflarını karşılayacak maddi güce sahip değildi. Ortaokul sonrasında bir taraftan iş arayan Mevlüd bir taraftan da mahalledeki caminin yanındaki boş odada komşularının ilkokula giden çocuklarına gönüllü matematik dersi vermektedir. Birgün yoldan geçen bir işadamı Mevlüd’ün küçük çocuklara he-yecanla ders anlattığını görünce bu durumdan etkilenir ve Mevlüd’e öğretmen olup olmadığını sorar. Mevlüd, “Öğretmen olmak istiyorum, ama ailemin mad-di durumu kötü olduğu için liseye gidemedim” diye cevap verir. Bunun üzerine işadamı Mevlüd’e iletişim bilgilerini verir ve bir sonraki yıl liseye başvurmasını, eğitim masraflarını karşılayacağını söyler. Aylar sonra Mevlüd liseye kayıt olur ve işadamı Mevlüd’e bir yıllık okul masrafları için yaklaşık 50 Amerikan doları verir. İki yıllık lise eğitimini tamamlayan Mevlüd, lise diploması ile birlikte teşekkür etmek için işadamına gider. Mevlüd’ün mezun olmasından sevinç duyan işadamı onun öğretmen olabilmesi için üniversiteye gitmesini, kendisinin maddi yardımda bulunacağını söyler. Mevlüd ertesi yıl bir üniversitenin sınıf öğretmenliği bölümüne kabul edilir. İşadamının iki yıl boyunca sağladığı maddi destek ile (yıllık 200 Amerikan doları) Mevlüd üniversiteden mezun olur.

Mevlüd şuan Daresselam’da özel bir okulda öğretmenlik yapmakta. Tan-zanya standartlarında oldukça iyi bir maaşla çalışan Mevlüd, annesinin sağlık sorunları sebebiyle gerekli tedaviler için para sıkıntısı çekmezken küçük karde-şinin okul masraflarını da kendisi karşılamaktadır.

METODOLOJİ

Dış yardımlar gibi yanlış anlaşılabilen bir konuda çalışma yapmak kendi içinde bir takım zorluklar barındırmaktadır. Kamuoyunda yaygın olan

kanaat, gelişmiş ülkeler insani duygularla yardım etmemekte, aksine maddi çı-

Page 10: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

7

kar elde etme amacı güttükleri için dış yardımların rüşvetten farksız olduğu-dur. Dolayısıyla dış yardımın kapsamını belirlemek ve ona göre veri toplamak öncelikli bir görev olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu muğlaklığı aşma adına çalışmanın ilk safhalarında mevcut dış yardım tanımları incelenerek bir dış yar-dım tanımı ortaya koymanın faydalı olacağı düşünülmüştür. Böylelikle ne tür bilgiler arayacağımızı, Türk veya yabancı yardım kuruluşlarının projelerinde hangi kalemleri dikkate alacağımıza karar verdik. Örneğin, bu çalışmada ge-liştirip ortaya koyduğumuz tanımda askeri yardımları dış yardım kapsamı içine almadık. Böylelikle askeri yardımları çalışma kapsamı dışında tutarken bu sek-törde yapılan projeler değerlendirme dışında tutuldu.

Bu çalışmada dış yardım konusunda birçok sayısal değer, yardım miktarı ve benzeri veri sunulmaktadır. Bu tür verileri temin ederken iki tür kaynaktan istifa-de edilmiştir. Birincil kaynak olarak dış yardım ve kalkınma çalışmaları konula-rında yayımlanmış akademik makale ve raporlar incelenmiştir. Dış yardımların dikkat çekici seviyede uluslararası siyasette konuşulması İkinci Dünya Savaşı sonrasıdır. Birçok resmi kurum ve sivil toplum kuruluşu bu dönemde ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkan resmi/sivil bu aktörlerin faaliyet gösterdiği dış yardım alanı zamanla sosyal bilimciler için bir çalışma konusu olarak belirmiştir. Yarım yüzyılı aşkın süredir dış yardımın nasıl yapılması gerektiğine dair veya ya-pılan yardım projelerini değerlendiren birçok akademik çalışma kaleme alın-mıştır. Bu çalışmalar için araştırma yapan akademisyenler çalıştıkları ülkelerin veya kurumların dış yardımları hakkında kayda değer bilgi toplamıştır. Bizim çalışmamızda sunduğumuz verilerin temin edilmesi noktasında bu tür çalışmalar önemli bir kaynak oluşturmuştur.

Dış yardım konusunda görüş ve/veya sayısal veri temini noktasında istifade edilen diğer kaynak ise dış yardım konusunda sektördeki kuruluşlarca hazırla-nan raporlardır. Birleşmiş Milletler’in ilgili kuruluşları ve Küresel İnsani Yar-dım (Global Humanitarian Assistance - GHA) başta olmak üzere benzer kurum ve STK’ların yıllık raporları bu alanda çalışma yapacaklar için çok değerli bil-giler içermektedir. Devletlerden bağımsız olarak faaliyet gösteren GHA gibi ku-ruluşlar yaptıkları tarafsız araştırmalar sonucunda yardımlar konusunda sağlıklı, güvenilir ve detaylı bilgi sunmaktadır.

Şimdiye kadar yayınlanmış akademik çalışmaların incelenmesi ile teorik altyapı hazırlanması ve veri toplanması şeklinde literatür taraması yapılmasına ek olarak sektörde faaliyet gösteren Türk STK’ların tecrübelerini öğrenmek ayrıyeten önem arz etmektedir. Bizzat sahada faaliyet göstermelerinden dolayı

Page 11: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

8

dış yardım sektöründe yaşananları birinci elden tecrübe eden yardım STK’larında çalışanların görüşleri böyle bir çalışma için faydalı olacaktır. Yaşanan sıkıntıların tespiti Türkiye’nin nispeten yeni olduğu bu sektörde ilerleyen yıllarda daha verimli faaliyet göstermesi için faydalı olacaktır. Bu amaç doğrultusunda 2011 yılı sonunda Kasım ve Aralık ayları içinde İnsani Yardım Vakfı (İHH), Deniz Feneri Derneği, Kimse Yok Mu Derneği ve Yeryüzü Doktorları ile mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Mülakatlar, derneklerin genel merkezleri ziyaret edilerek derneklerde üst düzey sorumlular ile yüzyüze görüşülerek gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmeler tarafların sorunları açıklıkla tartışabilmesi adına kayıt edilme-miştir. Görüşmeler sırasında dernek yöneticileri birçok değerli bilgiyi paylaş-makla beraber yazılmamak kaydıyla değerlendirilen hususlar da olduğu için paylaşılan her gözlem burada paylaşılmayacaktır. Bu çalışma içinde dile ge-tirilen öneri, sıkıntı ve gözlemlerin bir kısmı yazarlara ait olsa da büyük kısmı dernek yöneticileri tarafından dile getirilmiştir. Görüşülen dernek yetkililerince üzerinde hemfikir olunduğunu düşünülen hususlar burada paylaşılmıştır.

Page 12: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

9

Türkiye, Birinci Dünya Savaşı sonrasında cumhuriyetin kuruluşundan günümüze dek ulusal kalkınmasında belli bir noktaya ulaşmıştır. Geri-

de bıraktığımız yüzyılda Türkiye her ne kadar ekonomik sıkıntılar yaşamış olsa da mutlak yoksulluk seviyesinde yaşayan veya beşeri güvenlik ihtiyaçlarını karşılayamayan nüfusun toplam nüfusa oranı endişe uyandıracak seviyeye var-mamıştır. Onun yerine yurtdışından gelen yardımlar daha çok devlet kurumla-rına gittiği için kamuoyu yapılan yardımların çok da farkında olmamıştır. Belki de bu yüzden dış yardımlar Türk toplumunun gündelik hayatını etkileyecek alanlarda çok fazla görülmediği için Türklerce çok bilinmemekte ve araştırma-lara konu olmamaktadır.

Hâlbuki daha az gelişmiş ülkelerde beşeri güvenlik ihtiyaçlarını karşılaya-mayan nüfusun toplam nüfusa oranı daha yüksek olduğu için bu ülkelere yapı-lan dış yardımlar insanların gündelik hayatlarını doğrudan etkileyecek konula-ra ayrılmaktadır. Bu yüzden de az gelişmiş ülke insanları için dış yardım Türk kamuoyuna nazaran daha bilinir bir konudur.

Türkiye’de dış yardımın gelişiminin üç ana bölümü vardır. Türkiye, 1980’li yıllara kadar yardım alan düşük orta sınıf bir ülke olarak algılanmıştır. Türkiye 1980’lerin sonunda ve 1990’ların başında ülke ekonomisinde yaşanan olumsuz gelişmelerin sonucu olarak bir yandan uluslararası kuruluşlar ve gelişmiş ülke-lerden yardım alırken diğer yandan Türki cumhuriyetler başta olmak üzere az miktarda da olsa bazı ülkelere yardım etmiştir. Böylelikle Türkiye hem yardım alan hem yardım eden ülke olarak dünyada nadir rastlanan bir duruma gelmiştir. 1980’lerin sonunda ve 1990’ların başında az da olsa ekonomisi düzelen ve sa-nayileşmede belli bir noktaya ulaşan Türkiye’nin aldığı dış yardım oldukça azalmıştır. 2000’li yıllarda ise ülke ekonomisinin büyümesi sonucu Türkiye dış yardımlara daha fazla bütçe ayırmış ve buna bağlı olarak dış yardımın dev-let bürokrasisi içinde kurumsallaşması sağlanarak daha çok ülkeye daha fazla yardım yapmaya başlamıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Tür-ki cumhuriyetler ile sahip olduğu tarihi ve kültürel bağların gerekliliği olarak Türkiye elinden geldiğince bu ülkelere maddi yardımda bulunmuştur. 2000’li yıllarda gerçekleşen büyümenin ve gelişmenin bir sonucu olarak Türkiye ge-

DIŞ YARDIM

Türkiye her ne kadar ekonomik sıkıntı-lar yaşamış olsa da mutlak yoksulluk seviyesinde yaşayan veya beşeri güvenlik ihtiyaçlarını karşı-layamayan nüfusun toplam nüfusa oranı endişe uyandıracak seviyeye varmamıştır.

Page 13: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

10

rekli gördüğü ülkelere maddi yardımda bulunmaya başlamıştır.

Dış yardım alanında nispeten yeni bir ülke olan Türkiye’de yardımlar ya-kın bir zamana kadar sadece resmi bir kuruluş olan Türk İşbirliği ve Koordi-nasyon Ajansı (TİKA) ile yapılmaktaydı. Fakat günümüzde sivil toplum ku-ruluşu olarak faaliyet gösteren yardım kuruluşları birçok ülkede afet yaşanan bölgelerde veya zor durumdaki insanların yardımına koşmaktadır. Bir ülkenin resmi dış yardımının hangi ülkeye ve hangi sektöre yapılacağı genellikle o dönemde yönetimdeki siyasetçilerin ve/veya ilgili kurumun başındaki bürok-ratların verdiği bir karardır. Genellikle bu tür kararlar ise ülkelerin ihtiyaçları ve dış politikaları doğrultusunda belirlenir. Bu çalışmada detaylı bir şekilde incelendiği gibi, gelişmiş ülkeler dış yardımları maalesef insani saiklerden zi-yade siyasi beklentiler doğrultusunda yapmaktadır. Ülkeler genellikle stratejik çıkarları olan ülkelerde halkın sempatisini kazanma adına ülkede belirlenen alanlara yardım yaparlar. Afetler dışında az gelişmiş bir ülkeye sağlık, gıda, tarım gibi insanları doğrudan ilgilendiren sektörlere çok fazla yardım yapıl-mamaktadır.

Bu çalışmada Türkiye’de fazla gündemde olmayan bir konu olan dış yar-dımlar konusu incelenmektedir. Bu bölümde sık kullanılan kavramlar ve dış yardımın türleri gibi daha çok genel bir çerçeve içinde bu alanın temel taşları ele alınacaktır. İkinci bölümde şimdiye kadar dış yardımların gelişmiş ülkelerce nasıl kullanıldığı ve ne derece başarı sağlandığı incelenecektir. Üçüncü bölümde Türkiye’nin dış yardımları ele alınacak, dış yardımların yapılışı ve sahada karşılaşılan zorluklardan bahsedilecektir. Dördüncü bölümde ise uluslararası toplumda hâkim olan dış yardım anlayışı eleştirile-cek ve beşeri güvenlik merkezli farklı bir model önerilecektir. Son bölümde ise Türkiye’nin dış yardım konusunda daha başarılı, etkin ve verimli olması için öneriler sunulacaktır.

KENDİ YOKSULLARI VARKEN TÜRKİYE BAŞKALARINA YARDIM ETMELİ Mİ?

Türk kamuoyu 2011 yazında Somali başta olmak üzere doğu Afrika’yı etkileyen kıtlık sonucu hayatta kalma mücadelesi veren Somali halkı-

na şimdiye kadar yarım milyar TL’yi aşkın yardım toplamıştır. Buna benzer bir yardım seferberliğini Türk halkı Endonezya’da 2004’te yaşanan deprem ve ardından oluşan tsunami ile zor durumda kalan Açe halkı için göstermişti. Hem Açe depremi sonrasında hem de Somali’deki kıtlık döneminde Türki-ye Cumhuriyeti resmi kurumları da yardım seferberliğinde aktif rol almış-tır. Her iki olayda da sosyal medya alanında Türkiye’de yoksullar ve dar ge-

Somali halkının en az yarısının günlük ekmek ihtiyacını bü-yük ölçüde karşıla-yacak kadar ekmek Türkiye’de her gün çöpe gitmektedir.

Page 14: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

11

lirli aileler varken devletin yüz milyonlarca TL’yi başka bir ülkeye yardım olarak göndermesini eleştiren sesler yükselmiştir. Benzer eleştiriler Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ile tarihi ve kültürel bağlarının olduğu ülkelere yardım gönderdiği zamanlarda da dile getirilmektedir. Peki, bu haklı bir eleştiri mi?

Bu haksız bir eleştiridir. Türkiye’nin yardım yapacağı yoksul insanlar ile Türkiye’deki yoksul insanlar arasında ciddi farklar vardır. Bu çalışmada kul-lanılan yoksulluk literatürdeki anlamıyla, yani günlük geliri 1,25 Amerikan doları veya altında olan bireylerin durumunu tanımlamak için kullanılmak-tadır. Bu miktarı yaklaşık olarak 2 TL olarak kabul edersek söz konusu olan yardım Türkiye Cumhuriyeti’nin ve sivil toplum kuruluşlarının aylık geliri 60 TL olan insanlara yardım etmesi anlamına gelmektedir. Diğer bir ifadeyle yardım yapılması gereken yoksullardan kasıt, bu çalışmanın başında hayatı kısaca anlatılan bekçi Mevlüd’dür.

Ayrıca, Türkiye’deki yaşam standartları her ne kadar birçok gelişmiş ülke seviyesinde olmasa da az gelişmiş ülkelerden yüksektir. Kaynaklar ve imkanlar açısından bakıldığında ortalama bir Türkiye Cumhuriyeti vatanda-şı az gelişmiş ülkelerdeki insanlardan daha yüksek yaşam kalitesine sahiptir. Somali’de 2011 yazında yaşanan kıtlık döneminde Türkiye’de yayımlanan bir haber bu durumu gözler önüne sermektedir. Habere göre Türkiye’de günde 82 milyon ekmek üretilmektedir ve çeşitli nedenlerden ötürü 4,6 milyon ekmek çöpe atılmaktadır.1 Somali’nin nüfusunun 6 milyon olduğunu düşündüğümüz-de şu acı gerçekle karşılaşılmaktadır: Somali halkının en az yarısının günlük ekmek ihtiyacını büyük ölçüde karşılayacak kadar ekmek Türkiye’de her gün çöpe gitmektedir. Dolayısıyla Türkiye sahip olduğu imkanların küçük bir kıs-mı ile az gelişmiş ülkelerde birçok insanın hayatında bir iyileşme sağlayabilir.

Anlatılmak istenen hususu en çarpıcı şekilde ortaya koyan bir başka örnek de Türkiye’deki sigara tüketimidir. Sigara tüketiminin fazla olduğu ülkelerden biri olan Türkiye’de yılda ortalama 24 milyar adet sigara tüketilmekte ve yılda sigaraya tam 18 milyar TL harcanmaktadır.2 Diğer bir ifadeyle Türkiye’de or-talama yılda bir milyar paket,yani günde iki paket sigara tüketilmektedir. Tür-kiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre Türkiye’de her üç kişiden birinin ara sıra sigara kullandığı dikkate alınırsa sigara için günde en az 5 TL harcayan binlerce kişinin olduğunu varsayabiliriz. Bu da demektir ki, dünya genelinde 2010 yılında sıtmadan hayatını kaybedenlerin sayısının 655.000 olduğunu dü-şünürsek3 sadece Türkiye’de sigara içenlerin sigara için harcadıkları para ile bir günde sıtmadan hayatını kaybetmek üzere olan binlerce kişinin yaşama

Sadece Türkiye’de sigara içenlerin sigara için harcadıkları para ile bir günde sıtma-dan hayatını kaybet-mek üzere olan bin-lerce kişinin yaşama tutunmasını sağlamak mümkündür.

Page 15: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

12

tutunmasını sağlamak aslında oldukça kolaydır. Tüm dünyada sigara tüketimi ve sigara için insanların harcadıkları parayı hesaplarsak dünyada sıtmadan ölümlerin ne kadar azalabileceğini görebiliriz. Türkiye’de yüzbinlerce insan günde zorlanmadan bir paket sigara parasını verebilirken bekçi Mevlüd gibi birçok insan birçok insan o kadarcık az parayı bile bulamadığı için önlenebilir hastalıklardan dolayı yaşamını yitirmektedir.

Türkiye’nin gelişmişlik düzeyine bakıldığında da az gelişmiş ülkeler ile arasında ciddi farkların olduğu görülmektedir. Örneğin, Türkiye’de sıtma ne-redeyse hiç görülmeyen bir hastalıktır ve sıtma tedavisinde kullanılan ilaçlar ihtiyaç anında kolaylıkla bulunmaz, çünkü çok nadir rastlanan bir hastalık-tır. Ancak, az gelişmiş ülkelerde, özellikle tropikal bölgelerde, sıtma çok sık rastlanan bir hastalıktır. Tablo-1’de sunulan Dünya Sağlık Örgütü verilerine bakıldığında görülecektir ki, bugün birçok insan sıtma yüzünden hayatını kaybetmektedir. Türkiye’de kolera kolaylıkla ve düşük maliyetle tedavi edilen bir hastalık olduğu için herhangi bir ölüme sebebiyet vermezken 2010 yılında Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde 548, Angola’da ise 243 kişi kolera sebe-biyle yaşamını yitirmiştir. Bir kişi 3-4 TL karşılığında alacağı ilaçlandırılmış cibinlik ile sıtmadan korunabilir veya hastalandığında 5-10 TL karşılığında ilaç alıp tedavi olabilir. Ancak insanlar maddi imkanları buna yetmediği için yaşamlarını kaybetmektedir. Örneğin, Somali’de 2010 yılında 5 yaşına gel-meden yaşamını yitiren çocukların %26’sı ishal, %23’ü ise kızamıktan öl-mektedir. Görüldüğü gibi 10 TL bile tutmayan ilaçlarla önlenebilecek ölümler, yardımlar doğru şekilde yapılmadığı için engellenememekte, onbinlerce ço-cuk 5 yaşına gelmeden hayatını kaybetmektedir.

Tablo-1: Türkiye ve 5 Afrika Ülkesinde Bazı Gelişmişlik Göstergelerinin Karşılaştırması4 (ABD doları)

Her gelişmiş veya gelişmekte olan ülkenin yoksulları ve düşük gelirli bi-

Türkiye Cumhuriyeti, gelecekte dünya siya-setinde söz sahibi ve belirleyici bir aktör olacaksa insanlığın sorunlarına gösterdiği ilgi ve insanlığa karşı sorumluluklarını ye-rine getirdiği ölçüde günümüzün güçlü devletlerinden ayrışa-caktır.

Page 16: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

13

reyleri vardır. Ancak az gelişmiş ülkelerde yardıma ihtiyacı olan çoğunluk, Türkiye gibi ülkelerde çok küçük bir azınlığa tekabül etmektedir. Amerika Birleşik Devletleri Nüfus Bürosu’nun 2010 raporuna göre ABD nüfusunun %15,1’i (46 milyon kişi) yoksulluk sınırının altında bulunmaktadır. 2009 yı-lında ise yoksul halkın toplam nüfustaki payı %14,3 (43,6 milyon kişi) idi.5 Fakat ABD’nin 2009 yılında dış yardımlar için bütçesinde ayırdığı pay 45 milyar Amerikan dolarıdır.6

Son olarak belirtilmesi gereken bir diğer husus ise zenginleşmenin, kal-kınmanın ve güçlü bir ülke haline gelmenin getirdiği bir sorumluluktur. Tür-kiye Cumhuriyeti, gelecekte dünya siyasetinde söz sahibi ve belirleyici bir aktör olacaksa insanlığın sorunlarına gösterdiği ilgi ve insanlığa karşı so-rumluluklarını yerine getirdiği ölçüde günümüzün güçlü devletlerinden ay-rışacaktır. Günümüzde Afrika’da, Güney Amerika’da ve Güneydoğu Asya’da yarım yüzyıldır yoksulluğun pençesinden kurtulamayan halkların arkasında da ihmal edilen bir sorumluluk yok mudur? Geçtiğimiz yüzyılda kalkınma hamlesi ile gelişmişlik düzeylerini en üst düzeye çıkartan günümüz zengin ülkeleri, arkalarında sömürülmüş ve yoksulluk yumağına dolanmış bir yığın halk bırakmıştır. Türkiye dünyanın en zengin ve gelişmiş ülkelerinden birisi olduğunda arkasında yeni bir Afrika bırakmamalıdır.

DIŞ YARDIMIN TANIMI

Uluslararası ilişkilerde tarafların hemfikir oldukları, üzerinde uzlaş-ma sağlanmış bir dış yardım tanımı bulunmamaktadır. Devletler ve

yardım kuruluşları kendi faaliyetleri ve hedefleri ile ters düşmeyecek şekilde dış yardımı tanımlamaktadır. Bu durum ise kaçınılmaz olarak birden fazla dış yardım tanımının var olmasına sebep olmuştur. Yaklaşık olarak aynı şeyler kastedilse de dış yardım literatürde uluslararası yardım olarak da anılmaktadır ve dış yardımın aşağıda ele alınacağı üzere birçok alt konusu bulunmaktadır.

Yardım, sözlük anlamı itibariyle “kendi gücünü ve imkanlarını başka biri-nin iyiliği için kullanmak” demektir. Türk Dil Kurumu dış yardımı “en azın-dan kısmen de olsa alıcı ülkeye fayda sağlamak amacıyla bir ülkenin kay-naklarını gönüllü olarak diğerine aktarması” olarak tanımlamıştır. Cambridge sözlüğü dış yardıma “zengin bir ülkenin fakir ülkeye genellikle gıda ve para halinde verdiği yardım” şeklinde dar ve kısıtlı bir tanım getirirken7 Britannica ansiklopedisi “bir ülkeden veya uluslararası kuruluştan alıcı ülkenin veya alıcı ülke nüfusunun yararı için sermayenin, malların veya hizmetin uluslararası transferi” olarak tanımlamaktadır.8 Bu genel tanımlar dışında Carol Lancaster yardımın kaynağını da dahil ederek ve rakamsal bir oran koyarak kredi veya

Türkiye dünyanın en zengin ve gelişmiş ülkelerinden birisi olduğunda arkasında yeni bir Afrika bırak-mamalıdır.

Page 17: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

14

benzeri maddi yardımı “en az %25’inin karşılıksız bağış olarak bir hükümetten bir diğer hükümete veya hükümet dışı kuruluşa veya uluslararası bir kuruluşa kamu kaynaklarının gönüllü transferi” olarak tanımlamaktadır.9

Bu tanımlara ek olarak literatürde Resmi Kalkınma Yardımı (RKY – Official Development Assistance) olarak da anılan bir yardım kategorisi daha vardır. RKY daha çok OECD’nin kurumsal çalışmalarında referans alacağı bir tanımdır ve sivil toplum kuruluşları ve yardım dernekleri tarafından yapılan yardımlar-dan çok devletlerin yaptıkları yardımı tanımlar. Bu bağlamda OECD’ye göre Resmi Kalkınma Yardımı (RKY), bir devletten, devletin her düzeyde organla-rından (bakanlık, yerel hükümet, yasama organı vd.) gelişmekte olan bir ülkeye yapılan ve aşağıdaki iki şarta uyan her türlü finansman akışıdır: 1) Finansmanda temel amacın gelişmekte olan ülkelerin iktisadi kalkınmasını ve refahını temel amaç edinmek olması, 2) Finansmanın en az %25’inin bağış olması.10 Bu tarife göre devletlerin ihracat kredi kurumlarının gelişmekte olan ülkenin ihracatını desteklemek için sağladığı krediler dış yardım olarak kabul edilmez.

Columbia Encyclopedia ise dış yardımı şu şekilde açıklamıştır: Uluslara-rası veya hükümetler arası seviyede ABD dış yardım programının toplam en az 3 farklı amacı içererek vermiş olduğu ekonomik, askeri, teknik ve maddi yardımlardır. Bu 3 temel amaç: savaş yıkımına uğramış ülkelerin ekonomilerini iyileştirmek, ABD’nin dostlarının ve müttefiklerinin askeri savunmalarını güç-lendirmek ve gelişmemiş alanlardaki ekonomik büyümeyi desteklemek.11 Bu tanıma göre de yardımlar geri ödeme yükümlülüğü olmadan ve kredi olarak değil ancak bağış olarak verilir.

Yaşanan doğal afetler sonucunda zarar gören ülkeye ve o ülke insanına ya-pılan yardımlara ise insani yardım denmektedir. İnsani yardım genellikle afet sonrasında evlerinden olan insanlara temel ihtiyaç maddeleri, gıda, ilaç ve ben-zeri acil gerekli kalemleri içermektedir. Devletlerin afetten etkilenmiş ülkelere yaptıkları insani yardım da RKY kategorisine dâhildir. Örnek vermek gerekirse, 2011 yılının Ekim ayında Van’da yaşanan deprem sonrasında Türkiye’ye arama kurtarma ekibi, prefabrik ev, ilaç ve benzeri yardımda bulunan diğer ülkeler RKY yapmış olmaktadır.

DIŞ YARDIMIN KAPSAMI

Tanımlardan da anlaşılacağı üzere, dış yardımın neleri kapsadığı da önemli bir tartışma konusudur. Dış yardım kavramı akıllarda ilk olarak

maddi yardımı çağrıştırmaktadır ki bu maddi yardımın içeriği de önemlidir. Sa-dece iktisadi yardım olarak ele alındığında, kredilerin ve yatırımların dış yardım

Page 18: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

15

kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği önemli bir sorun iken, diğer yandan şartlı yardımların ve askeri müdahalelerin de bu kapsama dahil edilip edilmeyeceği de tartışılmalıdır. Dış yardım uygulamalarında tartışılan konuları şu şekilde sıralayabiliriz: Proje ve program kredileri ve bağlı krediler, hibeler, finansal yardımlar, teknik yardımlar, gıda yardımları, sağlık ve sosyal hizmetler (okul, cami, hastane vb.), askeri yardımlar ve insani müdahaleler, koşullu yardımlar ve acil yardımlar.

Proje kredileri, az gelişmiş bir ülkenin kendi birikimleriyle gerçek- leştiremeyeceği bir kamu projesi için, ancak bu projenin uygulanması aşamasında kullanılmak üzere dışarıdan (bir ülke veya uluslararası örgüt) uy-gun faiz oranlarıyla uzun vadeli sağlanan kredilerdir. Program kredileri, her-hangi bir proje olmaksızın ülkede var olan ödemeler dengesi düzensizliklerinin giderilmesi için dışarıdan sağlanan uygun faiz oranlı ve uzun vadeli kredileri içermektedir. Bağlı krediler ise krediyi veren ülkenin mallarının satın alınması şartına bağlanan koşullu kredilerdir. Proje kredileri, program kredileri ve bağlı krediler, düşük faiz oranlarıyla ve uzun vadelerde verildikleri ve genellikle ekonomik kalkınmaya fayda sağladığı için bazılarınca dış yardım kapsamında değerlendirilebilmektedir. Şöyle ki, normal faiz koşullarında verilen bir kredi ile, proje ve program kredileri tutarı arasındaki fark değerlendirildiğinde bu tutar karşılıksız yani hibe olarak görülebilmektedir.

Bağış olarak da değerlendirilen hibeler, ülke veya uluslararası örgütler tarafından az gelişmiş veya gelişmekte olan bir ülkeye sağlanan mal veya para aktarılması olarak değerlendirilebilir. Bağışlar karşılıksız olarak, herhangi bir geri dönüşüm beklenmeden verilmektedir. Bu yüzden de dış yardım kapsamında ele alınmaktadır. Mali yardımlar olarak da adlandırılan finansal yardımlar ise ithalatın finansmanının sağlanması amacıyla aktarılan resmi kaynaklardır. Doğrudan ve ülkenin kendi ihtiyaçları doğrultusunda ithalatı için verildiklerinde mali yardımlar da dış yardım kapsamında değerlendirilmektedir.

Teknik yardımlar ise, üretim, yönetim, proje, danışmanlık hizmetlerinde teknik bilginin aktarılması, ihtiyacı olan ülkenin halklarının eğitilmesi gibi yardımları kapsamaktadır. Gıda yardımları az gelişmiş, kıtlık ve kuraklıkla savaşan ülkelere gıda maddeleri sağlanması şeklinde yapılan yardımlardır. Sosyal hizmetler ise sağlık, eğitim gibi sosyal haklar çerçevesinde değerlendirilen hizmetlerin az gelişmiş ülkelerde sağlanmasına yönelik yardımlardır. Donör ül-keler veya uluslararası örgütler az gelişmiş ülkelere hastane, okul, cami, ev vb. inşaatların yapımı için, sağlık sorunlarının giderilmesi için ilaç yardımı yap-makta, içme suyu temini için kuyular açmakta ve sağlık ekibi göndererek tedavi imkanı sunmaktadır.

Doğrudan ve ülkenin kendi ihtiyaçları doğ-rultusunda ithalatı için verildiklerinde mali yardımlar da dış yardım kapsamında değerlendirilmektedir.

Page 19: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

16

Özellikle İkinci Dünya Savaşı’nın ardından ABD’nin Sovyetler Birliği’ni çevrelemek amacıyla, Batı Blok’unda yer alan ülkelere yapmış olduğu yardımlarla ortaya çıkan askeri yardımlar, askeri hedeflerde kullanılacak mühimmatların transferlerini, askerlerin eğitimini ve teknolojik desteğin sağlanmasını içermektedir. Herhangi bir maddi karşılık beklenmeksizin tama-men siyasal amaçlarla yapılan askeri yardımlar da yine dış yardım kapsamında değerlendirilmektedir. Askeri yardımın bir adım ötesi olan insani müdahale kavramı ise oldukça tartışmalıdır. Gelişmekte olan ülkelerde var olan anarşi ortamının giderilmesi amacıyla yapılan askeri operasyonları kapsayan insani müdahalenin yardım kapsamında değerlendirilmesi bir yana, meşruluğu dahi sorgulanmaktadır.

Dolayısıyla bu kadar çeşitli kavramları içeren dış yardımın neleri kapsadığı oldukça karmaşıktır. OECD’nin tanımını temel aldığımızda farklı bir kapsamla karşılaşırken, USAID’in tanımı veya diğer tanımlardan yola çıktığımızda farklı kapsamlara ulaşabilmekteyiz.

Örneğin; Columbia Encyclopedia’nın dış yardım tanımını ele aldığımızda, ekonomik, askeri ve teknik olmak üzere 3 çeşit yardımı da, herhangi bir sınırlama getirmeksizin dış yardım kapsamına alabiliriz. Henry Holt ise dış yardım tanımında ekonomik kalkınma ve gelir dağılımını amaçlayan döviz ve ayni kaynak transferini dış yardım kapsamına almıştır. Buna göre, gelir dağılımı ve ekonomik kalkınma amacı dışında yapılan yardımlar dış yardım kapsamında değerlendirilemez. Oysa, günümüzde önemli bir dış politika aracı olarak kullanılan dış yardım sadece ekonomik kalkınmayı hedeflememekte, aynı za-manda yardım alan ülkeyle işbirliği gerçekleştirmek ve o ülkeden ekonomik veya siyasi çıkar sağlamak amacıyla da yapılmaktadır. Dünya Bankası’nın da kabul ettiği tanım olan OECD’nin tanımını ele aldığımızda ise, nelerin dış yardım kapsamına girip girmediğinin daha fazla sınırlandırıldığı görülmektedir. OECD’nin tanımına göre, sadece %25’i bağış olan kaynak akışları dış yardımı oluşturmaktadır. Aynı zamanda OECD, sadece ekonomik kalkınma amaçlı yapılan yardımları tanımda belirtmiştir. Buna göre örneğin teknik kaynak aktarımının da ekonomik gelişmeyi hedeflemesi gerekmekte olduğu gibi askeri yardımlar da kapsam dışı bırakılmıştır.

Ancak, uygulamaya geçen ilk yardım olan ABD’nin Türkiye ve Yunanistan’a Truman Doktrini kapsamında vermiş olduğu 400 milyon dolar tutarındaki kaynak aktarımı ekonomik ve askeridir. Amerika Birleşik Devletleri’nde 1945-1953 yıllarında başkanlık yapmış Harry Truman ikinci kez devlet başkanı seçilme-sinin ardından göreve başlarken yaptığı konuşmada izleyeceği polikanın temeli-ni oluşturacak ve sonraları “dört nokta” olarak anılacak bir konuşma yapmıştır.

Günümüzde önemli bir dış politika aracı olarak kullanılan dış yardım sadece eko-nomik kalkınmayı hedeflememekte, aynı zamanda yardım alan ülkeyle işbirliği ger-çekleştirmek ve o ül-keden ekonomik veya siyasi çıkar sağlamak amacıyla da yapıl-maktadır.

Page 20: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

17

Konuşmasında dördüncü nokta olarak ABD’nin “bilimsel ve endüstriyel gelişmişliğini dünyanın az gelişmiş ülkelerine ulaştıracak cesur bir programa girişmesi gerektiğini” vurgulamıştır. Yine 1949 yılının Ocak ayında düzenlenen uluslararası ekonomi politik konulu Kongre’de Başkan Truman az gelişmiş ül-kelere “teknik yardım” yapılması hususunun önemini vurgulamasından bu yana Birleşmiş Milletler teknik yardım konusunda özel faaliyet göstermektedir.12

Ayrıca OECD’nin resmi kalkınma yardımı tanımı sadece bir hükümetin veya çok taraflı örgütlerin gelişmekte olan ülkelere olan yardımını kapsamaktadır ve ancak kalkınma yardımı amacı güdülerek yapılanları içermektedir. Bu yönüyle 1990 yılından 2004’e kadar resmi yardım (official assistance) ile ayrı tutulan resmi kalkınma yardımları her ne kadar aynı kriterlere sahip olsalar da kaynak transferinin ekonomik faaliyete dönüştürülmesini kapsar. Oysa, yapılan resmi ekonomik kalkınma yardımlarının gerçekten ekonomik kalkınma amacıyla kullanılıp kullanılmadığını sadece alıcı ülke bilebilmektedir. Donör ülke kalkınma amacıyla, kalkınma yardımı adı altında yardım sağlasa da yardım alan ülke bu yardımı farklı değerlendirebilmektedir. OECD’nin verileri sadece yardım alan ülkenin amacına göre düzenlenmektedir.

Dış yardımın kapsamı konusundaki diğer bir husus da yardımın tek taraflı veya çok taraflı olmasıdır. Resmi kalkınma yardımı tek taraflı, yani bir dev-letten diğer devlete olabildiği gibi, çok taraflı yani Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu gibi bir uluslararası örgüt tarafından da yapılabilmektedir. Çok taraflı olarak yapılan bu resmi kalkınma yardımlarında yapılan yardım mümkün olduğunca denetlenmelidir. Çünkü askeri harcamalar-da kullanılan yardımlar, kalkınma yardımı içerisinde değerlendirilmemektedir. ABD, yardım bütçesinde askeri yardımlar ile kalkınma yardımlarını ayrı ayrı değerlendirmektedir. ABD’nin dış yardım kapsamında ele aldığı yardımlar bütçe cetvelinde ekonomik altyapı yardımları, gıda yardımları, üretim sektör-leri, sosyal sektörler, acil yardımlar olarak ayrılmıştır. Bu durumda ABD’nin yardım kapsamında, askeri yardımların da yer aldığını görmekteyiz.

Bağış olarak verilen karşılıksız yardımların yanı sıra, koşullu yardım (con-ditional aid) adı verilen ve şarta bağlanan yardımlar da dış yardım konusu altında ele alınmaktadır. Bu tür yardımlar yapılmadan önce, yardım yapılacak ülkeye belirli şartlar sunulur ve yardım alan ülkenin bu şartları kabulü ve yerine getirmesi sonucunda yardım sağlanır. Yardım alacak ülke, yardım karşılığında yerine getirmekle yükümlü olduğu hususlarda yardım kapsamında borç veren ülkelere karşı sorumludur. Bu tür yardımlarda öne sürülen şartlar yardımı sunan donör ülkelerin hedeflerine göre şekillenir. Şartlı yardımlarla daha çok askeri ve doğrudan para yardımlarında karşılaşılmaktadır. 2010 yılında

Harry Truman ABD’nin “bilimsel ve endüstriyel geliş-mişliğini dünyanın az gelişmiş ülkelerine ulaştıracak cesur bir programa girişmesi gerektiğini” vurgula-mıştır.

Page 21: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

18

Yunanistan’da ortaya çıkan ekonomik krize binaen Almanya önderliğinde IMF ve Avrupa Birliği’nin Yunanistan’a sunduğu yardım paketi, 21 Kasım 2011 tarihinde ABD ve Japonya’nın girişimiyle Washington’da düzenlenen “Afganistan’ın Yeniden Yapılandırılması” konferansında Afganların yönetimi ele alması ve insan haklarına uygun bir yönetimin benimsenmesi şartına bağlanan yardım sözü de şartlı yardımın en iyi örnekleridir. Şartlı yardımlarda donör ülke yapacağı yardımın etkinliğinden ziyade, bağladığı şartın gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğine odaklanmaktadır. Yardım alan ülke ise, zaten var olan zor durumunun yanı sıra, belirli yardım miktarı karşılığında üzerine yeni sorumluluklar alır. Bu sorumlulukları kendisi belirlemediği gibi yaşadığı güç durumun etkisiyle kabullenmek zorunda kalmaktadır. Dolayısıyla istemeden yüklenilmek zorunda kalınan bir sorumluluk durumunun söz ko-nusu olması ve yardım yapan ülkenin yardımın etkisinden ziyade öngördüğü koşullara odaklanması, yardımın etkisinin gözden kaçırılmasına yol açmakta ve yardımı etkisizleştirmektedir.

Tüm bu farklı tanımlar ışığında kavram karmaşasının önüne geçmek ve yardım ile nelerin ima edildiğini (ve edilmediğini) en başta belirlemek için bu raporda kullanılacak operasyonel bir tanım geliştirmek faydalı olacaktır. Biz bu raporda dış yardımı şu şekilde tanımlayacağız:

Devletlerin, devlet kurumlarının, sivil toplum ve yardım kuruluşları-nın gelişmekte olan bir ülkeye doğal afetler dışında sadece ve sadece o ülkenin kalkınması ve refahının artması amacıyla o ülke insanının temel ihtiyaçlarını, sosyal haklarını ve insani güvenliğini sağlayacak geri ödeme yükümlülüğü veya herhangi bir şart olmadan bağış olarak yapılan ayni ve nakdi her türlü yardımdır.

Görüldüğü üzere %25’i bağış bile olsa her türlü krediyi ve afet zamanında yapılan insani yardımları tanıma dâhil etmemiştir. Bunun sebebi, dış yardımı tamamen gönüllülük esası üzerine kurulduğu için kredilerin yardım sayılma-ması gerektiği düşüncesidir. Bu yüzden kredilerin yanı sıra doğrudan yabancı yatırım ve diğer yatırım türleri kar amacı güttüklerinden dış yardım tanımımız dışında tutulmuştur. İnsani yardımlar da dış yardım olarak görülmemelidir, çünkü devletler ve halklar afet zamanında insani duyguların da etkisiyle zaten yardım etmektedir. Dış yardımda belirleyici asıl husus normal şartlar altında az gelişmiş bir ülkenin kalkınmasını amaçlayarak yardım etmektir.

Şartlı yardımlarda donör ülke yapacağı yardımın etkinliğin-den ziyade, bağladığı şartın gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğine odaklanmaktadır.

Page 22: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

19

Önceki bölümde dış yardımın ne olduğu ve ne olmadığı tartışılmıştı. Farklı aktörlerce farklı şekilde tanımlanan dış yardımın türleri ele alı-

narak bunların olumlu ve olumsuz yanlarını ortaya konuldu. Bu bölümde ise İkinci Dünya Savaşı sonrasında uluslararası arenada dış yardımın nasıl kulla-nıldığına bakılacaktır. Öncelikle donör ülkelerce yapılan dış yardımların daha çok ekonomik kalkınma ve demokrasinin gelişmesi olmak üzere iki hedefe odaklandığı, bu alanlara yapılan yardımların gerçekte nasıl uygulandığı ince-lenecektir. Dünyada farklı alanlarda yardıma ihtiyaç duyan birçok ülke varken gelişmiş ülkelerin yardım yapacakları ülkeyi nasıl seçtikleri ve hangi ölçütlere göre bir ülkeye yöneldikleri Türkiye gibi uluslararası donörler arasına yeni katılan bir ülkede çok bilinmeyen bir husustur. Bu bölümde işte bu konu so-mut örnekler üzerinden tartışılacak ve son olarak yardım yapacak ülkelerin yardımlarını hangi sektöre/alana yönlendirdiği ve yönlendirmesi gerektği tar-tışılacaktır. Dış yardım konusunda bugüne kadar yapılmış olan uygulamalar eleştirel şekilde incelenebilirse, dış yardımın gerçek amacına ulaşabilmesi için nasıl bir yol izlenmesi gerektiği ve bugüne kadar yapılmış olan uygulamalarda ne gibi değişiklikler olduğu daha iyi anlaşılabilir.

DIŞ YARDIMIN AMACI

Sosyal bilimler alanında yapılan çalışmalara bakıldığında dış yardım uygulamalarının amacı konusunda büyük tartışmaların yapıldığı

görülebilir. Yapılan yardımların “kime fayda sağlamak amacıyla yapıldığı” tartışıldığı gibi, yardım edilen ülkede “nasıl bir fayda sağlamak amacıyla yapıldığı” da ayrı bir tartışma konusudur. Uygulamada olması gereken, donör ülkelerin, yardım yaparken kendi kazançlarını değil, yardımı alan (recipi-ent) ülkenin kazançlarını hedeflemeleridir. Yardım alan ülkenin odak noktası olarak alındığı varsayıldığında, uygulamada yapılan yardımların amacı, yardım alan ülkede demokratikleşme veya ekonomik kalkınmayı sağlama olarak iki şekilde ortaya çıkmaktadır. Fakat dış yardımın gerçekten faydalı olabilmesi için, amacının net bir şekilde ortaya konmuş olması, sınırlarının ve amaca ulaşma yolunda izlenen politika ve stratejilerin amaca uygun olarak

UYGULAMADA DIŞ YARDIM

Uygulamada yapılan yardımların amacı, yardım alan ülkede demokratikleşme veya ekonomik kal-kınmayı sağlama ola-rak iki şekilde ortaya çıkmaktadır.

Page 23: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

20

belirlenmiş olması gerekmektedir. Bu yüzden “esas olan demokratikleştirme mi yoksa ekonomik kalkınma mı?”, “Yardım yapılan ülkelerde ekonomik kalkınma ne ölçüde artmış?”, “Demokrasilerinde gelişme olmuş mu?” gibi sorular yardımın asıl amacının belirlenmesinde yanıtlanması gereken kritik sorulardır.

Demokratikleşme

Dış yardım uygulamalarında, yapılan yardımın amaçlarından birisi de yardım yapılan ülkede demokratikleşmeyi sağlamaktır. Birçok donör ülke, yardım programlarında yardım ettikleri ülkede demokratik hükümetler kurulmasını temel amaç olarak belirlemektedir. Bu yaklaşıma göre, yardım yapılan ülkede demokrasi sağlandığı takdirde o ülkenin demokratik bir ülke olarak kendi kaynaklarını verimli kullanmasını sağlayacak daha iyi politikalar belirlemesi mümkün olacak, böylelikle ülkenin kalkınma düzeyinin artması sağlanacaktır. Ülkeler ancak herhangi bir müdahale olmadan, kendi ka-derini tayin (self-determination) hakkına sahip oldukları takdirde ve halkın yönetime dâhil olduğu demokratik bir yönetim şekliyle yönetildikleri sürece kalkınacak ve gelişecektir. Demokratikleştirme amacıyla yapılan dış yardım uygulamalarında tepeden inme reform anlayışı hâkimdir. Bu anlayışa göre, de-mokratik yönetimin ülkede hakim olmasıyla, ekonomi politikaları iyileşecek, iyi ekonomi politikaları kalkınma ve refahı sağlayacak, refah içindeki halk iyi eğitim alacak ve artık tamamıyla iyi politikalar üretilen ülkede, sağlık politikaları da iyileşecektir. Kısacası, ülkedeki sağlık ve eğitim başta olmak üzere, birçok sorunun demokratikleştirmeyle çözülebileceğine inanılmaktadır.

Amerikan Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) tarafından sadece Mart 2011-Mart 2012 arasında iyi yönetişim (good governance) için bütçede ayrılan miktar yaklaşık 1,5 milyar Amerikan dolarıdır.13 Bu rakam, seçim-lerin desteklenmesi, parlamentonun güçlendirilmesi, yargının ve siyasi par-tilerin güçlendirilmesi ve sivil toplum örgütlerinin büyümesinin ve güçlen-mesinin sağlanması gibi diğer alanlara yapılacak yardımlar da katıldığında 2,5–3 milyar doları bulmaktadır. 1975’te ABD’nin Dış Yardım Yasası’na insan haklarını ve sivil özgürlükleri desteklemek için yardım yapılmasını öngören 116. madde eklenmiştir. 116. Maddenin de yasaya dahil olmasıyla ABD’nin dış yardım konusunda demokratikleşmeye verdiği önem kendini göstermiştir ve gelişmekte olan ülkelerin demokratikleşmeleri için yapılan yardım miktarı artış göstermiştir.14

Demokratikleşmeyi sağlamak amacıyla yapılan dış yardımlarda, demokra-

ABD’nin Dış Yardım Yasası’na insan hak-larını ve sivil özgür-lükleri desteklemek için yardım yapıl-masını öngören 116. madde eklenmiştir.

Page 24: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

21

siyi kurmak veya güçlendirmek için “yönetişim” (governance) veya “iyi yönetişim” (good governance) olarak adlandırılan anlayışa başvurulmaktadır. İyi yönetişim, kalkınma alanında sıkça dile getirilen bir kavram haline gelmiştir. Birleşmiş Milletler’e göre iyi yönetişim, demokratik bir yönetimin kurulması için gerekli tüm ilkeleri içeren anlayış anlamına gelmektedir. Bu ilkeler ise sırasıyla; katılımcılık, sorumluluk, saydamlık, hesap verebilirlik, etkinlik ve etkililik, tutarlılık, adalet ve hukuka bağlılık ilkeleridir.15 Donör ülkeler ve fi-nansal kurumlar artık yardımlarını kötü yönetişimin hakim olduğu, demokra-tik olmayan ülkelere yaparak, bu yardımlarla ülkede önceden hazırlanan reformları hayata geçirerek demokratikleşmeyi sağlamaya çalışmaktadır. Bu anlayışa göre, kötü yönetişimin hakim olduğu ülkelere yardım yapıldığında, bu yardımlar verimli kullanılmamaktadır. Yardımların ancak iyi yönetişim ile etkili olabileceği düşünülmektedir ve bu yüzden öncelikli amaç gelişmekte olan ülkelerde iyi yönetişimin tesis edilmesini sağlamak için yardım yapmaktır.16 Burnside ve Dollar’a göre, iyi yönetişim ile dış yardım arasında önemli bir etkileşim vardır ve yardımlar ancak “iyi yönetişim” durumunda etkili olabilir.17 Ancak, demokratikleşme amacıyla yapılan dış yardım uygulamalarında yapılan yardımların maddi yardımlar olup, karşılığında elde edilmek istenen başarının ölçülememesi de önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Oysa, iyi yönetişimi mevcut durumda ölçmek çok kolay değildir. Somut olarak ölçülse bile gelişmekte olan bir ülkede iyileşen yönetişimin han-gi oranda yapılan yardımlar sonucu gerçekleştiğini bilmek son derece zordur.

ABD’nin resmi yardım kurumu olan USAID, 2011-2015 yılları arasında uygulamayı planladıkları politikaların yer aldığı yardım politikası taslağında, iyi yönetişime oldukça geniş yer vermiştir. Raporda, dünyada demokratik yönetimlerin yayılmaya başladığı ancak aksaklıklar olduğuna yer verilmiştir. Bu yüzden de istikrarlı ve demokratik devletler için demokratik dönüşüme yardım etmek üzere politikalar belirlenmiştir. Bu politikalar şöyle sıralanabilir: yardım ettikleri ülkelerde etkinlik ve şeffaflık için yerel kurumların güçlendirilmesi; demokratik aktörlerin, seçim süreçlerinin ve demokratik dönüşümün sağlanması ve sağlamlaştırılması için özgürlüklerin desteklenme-si; sosyal aktörlerin, sivil toplum kuruluşlarının, kadınların ve diğer dışlanmış bireylerin (eşcinseller vb.) insan hakları çerçevesinde güçlendirilmesi, iyi yönetişim ilkelerine hakim bir hükümet sisteminin desteklenmesi; eko-nomik büyüme, gıda güvenliği, iklim değişikliği, insani yardım ve çatışma çözümlerinde etkin olunması; başarısız ve kırılgan devletlerde hükümet, sivil toplum ve özel sektör arasında yeni bir sosyal anlaşmaya olanak sağlanması.18 Ayrıca demokrasinin, insan hakları ve yönetişimin diğer ekonomik kalkınma

Demokratikleşme amacıyla yapılan dış yardım uygulama-larında yardımların maddi yardımlar olup, karşılığında elde edilmek istenen başa-rının ölçülememesi de önemli bir sorun ola-rak ortaya çıkmakta-dır.

Page 25: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

22

amaçlarının ayrılamaz bir parçası olduğu da belirtilmiştir. ABD, bu politika-lar için Demokrasi, Haklar ve Yönetişim Mükemmellik Merkezi’ni (Democ-racy, Rights and Governance (Centre of Excellent) kurmuştur. Dünyada yapılan dış yardımlar hakkında veri toplayarak raporlar hazırlayan bir sivil toplum kuruluşu olan Global Humanitarian Assistance (GHA) tarafından toplanan ver-ilere bakıldığında 2005 ile 2009 yılları arasında Sudan’a yapılan toplam resmi yardımın %6.8’i (745 milyon ABD doları) demokratik katılımcılığı ve seçimleri desteklemek için iyi yönetişime ayrılmıştır. Oysa ki sağlık, nüfus hizmetleri, eğitim ve su gibi mikro bazda daha etkili olarak makro seviyeyi de etkileyebil-ecek yardımların oranı ise, iyi yönetişime ayrılan miktardan az bir farklılıkla %8,7 (996 milyon ABD doları) oranındadır. Güvenliğe ise sadece %6,6 (728 milyon ABD doları) oranında bir bütçe ayrılmıştır.19 Pakistan’a ise 2009 yılı içinde 3,5 milyar dolar altyapı yardımı, insani ve kamu hizmetlerine (sağlık, eğitim, insani yardım vb.) 2 milyar dolar ve iyi yönetişime de 2 milyar dolar dış yardım harcanması planlanmıştır.20

Alberto Alesino ve Beatrice Weder, 1999 yılında hazırladıkları çalışmada, dış yardım programlarının neden daha çok yolsuzluğa bulaşmış hükümetlerde ve bürokrasinin sağlam olmadığı ülkelerde yapıldığı konusuna eğilmişlerdir. Yaptıkları araştırma sonucunda yolsuzluğun daha fazla olduğu hükümetlerin daha fazla yardım almasına rağmen, dış yardımdaki artışın yolsuzluğu azaltmadığını bulmuşlardır.21 Söylem düzeyinde bakıldığında, bu programı uygulayanlar, sadece yoksulluğu azaltmayı amaçlamadıklarını, aynı zamanda bu ülkeleri etkin ve dürüst hükümetlerle ve iyi politikalarla ödüllendirmeyi amaçladıklarını söy-lemektedirler. Bu yüzden donör ülkeler ve örgütler seçici olmalı ve hükümetleri reformdan geçirmelidir. Casella ve Eichengreen istikrarlı politikalar ve si-yasi reformlarla dış yardımın daha verimli olacağını savunmaktadır.22 Yoksul ülkelerin daha fazla yardım almasının, yardımın yoksulluğa yol açtığı anlamına gelmediğini savunan Casella ve Eichengreen’e göre donörler temelde ülkeleri hedeflese de farklı sebeplerden ötürü kalkınma gerçekleşemeyebilir.

Demokrasi için yapılan dış yardımların işe yaramadığını gösteren birçok somut örnek bulmak mümkündür. Örneğin, BM Kalkınma Programı, 1976’dan beri Irak’ta, demokratik hükümet, yoksulluğun azaltılması, kriz önleme, çevre ve enerji, bilgi ve iletişim teknolojisi ve AIDS konularında çalışmalar yapmaktadır. Ancak, 1976’da demokratikleşme amacıyla dış yardım almaya başlayan Irak’ta, 2003 yılında ABD işgaline kadar demokratik bir yönetim şeklinin görülmeye başladığından ya da iyi işleyen kurumların olduğundan söz edilemez.

Günümüzde en çok dış yardım alan kıta durumundaki Afrika’da ülkelere

Yolsuzluğun daha faz-la olduğu hükümetle-rin daha fazla yardım almasına rağmen, dış yardımdaki artışın yolsuzluğu azaltmadı-ğı görülmektedir.

Page 26: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

23

ciddi miktarda demokratikleşme yardımı yapılmasına ragmen birçok ülkenin demokrasi seviyesi oldukça düşüktür. Sovyetler Birliği’nin çökmesi ile sona eren Soğuk Savaş’ın ardından günümüzde en fazla dış yardım alan Sahra altı Afrika’sında her ne kadar Soğuk Savaş öncesi döneme göre demokrasi konusunda iyiye gidiş gözlense de hala otoriter yönetim tarzlarının hakim olduğu görülmektedir. GHA’nın 2009 yılı verilerine göre; en çok yardım alan ülkeler sırasıyla Sudan, Filistin, Etiyopya, Afganistan ve Somali’dir. Bu ül-kelerin yönetim şekillerine bakıldığında çok da demokratik bir siyasi yöne-time sahip olmadıkları görülecektir. Örneğin, Polity IV23 projesi kapsamında 2010 yılında hazırlanan ülke raporuna göre, Sudan’daki demokrasi -4 olarak belirlenmiştir. En çok yardım alan bu 5 ülkeden sonuncusu olan Somali’de ise, hükümetsiz bir dönemde olduğu için demokrasiden söz etmek yersizdir. Benzer şekilde ülkelerin demokrasi seviyelerini sayısal değerler ile ölçen Freedom House’un verilerine göre, en çok dış yardım alan bu 5 ülkenin hepsi “özgür olmayan ülkeler” olarak gösterilmiştir.24

Dolayısıyla en çok yardım alan ülkelerin demokrasi seviyelerinin düşük olduğunu ve dış yardımın yönetim şekillerinde bir değişiklik meydana get-irme arzusuyla yapıldığı söylenebilir. Ancak bu ülkeler, yönetim şekillerinin otokrasi olmasının ötesinde, ekonomik gelişmişlik seviyesi son derece düşük ülkelerdir. Demokrasi ile yönetilen bir ülkenin ekonomik kalkınmayı da kendisi sağlayabileceğini savunan görüşlerin yanı sıra, ekonomik kalkınmaya paralel olarak demokrasi bilincinin de gelişeceği düşüncesi dış yardımın temel anlayışında yatmaktadır. Fakat demokrasinin mi ekonomik kalkınmayı sağladığı, yoksa ekonomik kalkınmanın mı demokrasiyi sağladığı iyi anlaşılmalı ve dış yardımlar buna göre yapılmalıdır.

Ekonomik Kalkınma

Söylemlere bakıldığında dış yardımın bir diğer amacının, ihtiyacı olan ülkelerde ekonomik büyümeyi ve kalkınmayı sağlamak olduğu görülmekte-dir. Üretilen mal ve hizmet miktarının artmasıyla beraber, bir ülkenin ulu-sal gelir seviyesinin artmasına ekonomik büyüme adı verilirken, ekonomik kalkınma ise, yatırımların artarak üretimdeki bu artışla beraber verimliliğin de artması anlamına gelmektedir. Kalkınma, hem yardım yapılan ülkenin eko-nomik kalkınmasını hem de o ülke insanlarının bireysel kalkınmasını içer-mektedir. Oysa, donörler ekonomik kalkınmayı sağlamak amacıyla yaptıkları yardımlarda, yaptıkları yardımın ne kadarlık bir büyüme ve kalkınma sağladığından ziyade, yardım miktarına, yani hacmine odaklanmaktadır. Dolayısıyla, yapılan yardım ne kadar büyük olursa olsun, yardımın niteliğinden

1976’da demokratik-leşme amacıyla dış yardım almaya baş-layan Irak’ta, 2003 yılında ABD işgale kadar demokratik bir yönetim şeklinin görülmeye başladığın-dan ya da iyi işleyen kurumların olduğun-dan söz edilemez.

Page 27: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

24

ziyade niceliğinin göz önünde bulundurulması, ekonomik büyüme amacının göz ardı edilmesine yol açmaktadır.

Ekonomik kalkınma için dış yardım ilk olarak Batı’nın ilk sanayi devri-minin hemen sonrasında, Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerine sermaye ve teknoloji transfer etmeye başlamasıyla ortaya çıkmıştır. Ardından Marshall Planı ve Truman Doktrini ile, İkinci Dünya Savaşı’nda zarar görmüş ülkelere ABD’nin yardım ederek bu ülkelerin ekonomik kalkınması sağlanıp dünya ekonomisine tekrar entegrasyonunun gerçekleştirilmeye çalışılması olarak kendini göstermiştir. Ekonomik kalkınma anlayışıyla tasarlanan dış yardımlar, ekonomisi kötü olan ülkelere sermaye ve teknoloji yardımı yapılarak, o ül-kelerdeki sosyal istikrarın sağlanacağına, bu sosyal istikrarın demokratik ku-rumlar oluşmasını sağlayacağına, bu demokratik kurumların da barışçıl bir dış politika sergileyeceği ve böylece dünya çapında barışın sağlanabileceği düşünülmektedir.25

Ekonomik büyüme ve kalkınma amacıyla yapılan dış yardımlar ağırlıklı olarak örgütler ve kurumlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Bunlar içinde en aktif olanları Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı olmakla beraber, Amerikalararası Kalkınma Bankası, Afrika Kalkınma Bankası, Asya Kalkınma Bankası, Karayipler Kalkınma Bankası gibi kurumlar da mevcuttur. Bu kurumların yanı sıra, Birleşmiş Mil-letler Çocuk Fonu ve Birleşmiş Milletler Teknik Yardım Düzenli Programı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ile beraber hem ekonomik hem de insan gelişimi üzerinde çalışmaktadır. 1983 ile 1997 yılları arasında bu kurumların yaptıkları toplam yıllık ortalama yardım tutarı yaklaşık 2 milyar Amerikan dolarıdır.26 Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, hem insani gelişim hem ekonomik gelişim üzerine yardım yaparken, bölgesel kalkınma kurumları yardımlarını yaparken yardım alan ülkenin ekonomik durumu ile ilgilenir, ve ülkedeki insanların ekonomik ihtiyaçlarını dikkate alarak yardım eder. UNDP ve UNICEF’in temel odak noktası yardım yapılan ülkedeki ekonomik büyümeyi sağlamak değildir.

Ekonomik büyüme konusunda ise, dış yardımın gerçekten ekonomik büyümeyi sağlayıp sağlamadığı ile ilgili de birçok bilimsel çalışma yapılmıştır. Dış yardımın mikro seviyede ekonomik fayda sağladığı bilinirken, makro se-viyede ekonomik büyüme sağlayıp sağlamadığı net değildir. Ramesh Durba-rry, Norman Gemmel ve David Greenway, 1998 yılında dış yardımın makro seviyede ekonomik büyümeyi ne kadar sağladığını Fischer-Easterly ve Barro ekonomik büyüme modelleriyle test ederek araştırmışlardır. Araştırma sonu-

Donörler ekonomik kalkınmayı sağlamak amacıyla yaptıkları yardımlarda, yap-tıkları yardımın ne kadarlık bir büyüme ve kalkınma sağladı-ğından ziyade, yardım miktarına, yani hac-mine odaklanmakta-dır.

Page 28: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

25

cuna göre dış yardım, ancak yardım yapılan ülkenin GSYH’sının %13’ünün üzerinde ise kayda değer bir büyüme sağlamaktadır. Bununla beraber, opti-mal yardım tahsisi, düşük miktarda yardımlarla hızlı büyümeyi sağlamadığı gibi çok yüksek Yardım/GSYH oranı da yavaş bir büyüme getirmektedir. Araştırmada optimum noktası bu oranın %40-45 dolaylarında olduğu be-lirtilmektedir.27

William Easterly, 2002’de yaptığı çalışmada, yardımın ekonomik büyümeyi ne kadar sağladığını ortaya koymuştur. Easterly’nin bulgularına göre, alıcı ülkeler genellikle GSYH’nın %0,4’ün üzerinde yardım almamakla beraber, %0,8’in üzerinde de bir ekonomik büyüme gerçekleşmemiştir.28

Kaynak: William Easterly, The Cartel of Good Intentions: Bureaucracy versus markets in

foreign aid, Center for Global Development Working Paper, No.4, May 2002, s.31

2009 yılında en çok yardım alan 5 ülke olan Sudan, Filistin, Etiyopya, Afganistan ve Somali’nin aldıkları yardıma bakıldığında henüz kayda değer bir büyüme gösterdikleri görünmemektedir. BM tarafından hazırlanan 2011 Beşeri Gelişmişlik Raporu’na göre Sudan, 0,408 gelişmişlik değeriyle, az gelişmişlik düzeyinde olan ülkeler kategorisinde yer almaktadır. Etiyopya da 0,363 değeriyle az gelişmişlik düzeyinde görülmektedir. Afganistan da 0,398 değeriyle en düşük kategoride yer alırken, Somali kategori dışı kalmıştır.29 Buradaki beşeri gelişim indeksi, insan gelişiminin üç boyutu, uzun ve sağlıklı yaşam, bilgi ve yaşam standardı göz önünde bulundurularak oluşturulmuştur.

Böylesine olumsuz örnekler var iken, dış yardımların faydası konusun-da ümitsiz bir tablo belirmektedir. Ancak bugüne dek ekonomik kalkınma

Optimal yardım tah-sisi düşük miktarda yardımlarla hızlı bü-yümeyi sağlamadığı gibi yardım miktarı-nın GSYH’ya oranı-nın yüksek olması da hızlı büyüme anlamı-na gelmemektedir.

Page 29: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

26

amacıyla yardım yapılan ülkelerden Çin ve Hindistan dışında diğer ülkelerde kayda değer bir büyüme görülmemektedir. Çin ve Hindistan’ın gösterdiği ekonomik büyüme ise, almış oldukları yardımlardan ziyade 1990’ların başında ekonomi politikalarını iyileştirmelerinden kaynaklanmaktadır.30 Fakat yardım kuruluşları yayımladıkları raporlarda sürekli olarak başarılarından ve başaracaklarından bahsetmektedir. Makro seviyede gerçekleşmesi çok zor olan ekonomik büyüme konusunda bu kadar başarı gösterilmesi ilginçtir. Örneğin, Dünya Bankası (2002) sürekli olarak 6 yardım başarısından (Çin, Hindistan, Mozambik, Polonya, Uganda ve Vietnam) söz eder. Çin ve Hindistan zaten ekonomik yardım dışında ekonomi politikalarıyla büyüme göstermiştir. Kaldı ki, 1980 ve 90’lı yıllarda Çin, GSYH’sının ancak %0,4’ü oranında, Hindis-tan ise GSYH’sının sadece %0,7’si oranında dış yardım almıştır. Polonya ve Vietnam da yine, diğer ülkelerin aldığı yardım ortalamasının altında miktarda yardım alan ülkelerdir.31

ÜLKELER YARDIM YAPACAĞI ÜLKEYİ NASIL SEÇER?

Dış yardımın hedefine ulaşabilmesi amacıyla iyi belirlenmesi gereken önemli sorulardan biri de dış yardımın kimin için yapılacağı sorunu-

dur. Gerçekten ihtiyacı olan ülkeye yapılmayıp, yardım eden ülkeye en fazla çıkarı sağlayacak ülkeye yapılanları yardım adı altında tanımlamak güçtür. Bir ülke, dış yardım yapacağı ülkeyi iki şekilde belirleyebilir. Bunlardan biri, diğer ülkenin yardıma gerçekten ihtiyacı olması, bir diğeri de, yardım yapılacak olan ülkeye sağlanan faydanın, dolaylı olarak aslında yardım yapan ülkeye fayda sağlaması, bir diğer deyişle ülkenin kendi çıkarları doğrultusunda yardım yapmasıdır ki böyle bir durum, asıl dış yardım anlayışının dışına çıkmaktadır. Çünkü yardım; “Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet” ve “Bir ülkeye bağış veya ödünç olarak verilen para ve ihtiyaç mad-deleri” olarak tanımlanmaktadır ve dolayısıyla yapılan yardımın karşılığında herhangi bir beklenti olmamalıdır. Çıkarlar doğrultusunda yapılan yardım ise “yaptırılmak istenen bir işte yasa dışı kolaylık ve çabukluk sağlanması için bir kimseye mal veya para olarak sağlanan çıkar” olarak tanımlanan rüşvet sınıfına girmektedir. Bu yüzden dış yardımın kime yapıldığı, dış yardım programlarının belirleyicisi olabilmekte ve aslında ülkelerin dış yardım yapmaktaki amacı konusunda ipuçları içermektedir. Bu doğrultuda dış yardım politikalarında oldukça aktif olan batılı ülkelerin şimdiye kadar gerçekten ihtiyaç sahibi olan ülkelere yardım edip etmediklerini incelemek önem teşkil etmektedir.

Dış yardım yapılırken, işin içine çıkar ilişkisinin girdiği durumlar, genel-

Çin ve Hindistan’ın gösterdiği ekonomik büyüme ise, almış oldukları yardımlar-dan ziyade 1990’ların başında ekonomi poli-tikalarını iyileştirme-lerinden kaynaklan-maktadır.

Page 30: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

27

likle çok taraflı yapılan yardımlarda değil, iki taraflı olan yardım ilişkilerinde ortaya çıkmaktadır. Çünkü yardım alan ülke, donör ülkenin kendi programına tabii tutulmaktadır. Oysa, çok taraflı yardım programlarında yardımın bir tek ülkenin değil, bir çok ülkenin rızasına dayanması gerekmektedir ve tek bir ülke sadece kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmemektedir. Ancak, ül-kelerin Birleşmiş Milletler gibi yardım yapan örgütlere, yardım aktarmaları da çok verimli görünmemektedir. Çünkü BM gibi örgütler de, yardımın sağlanması amacıyla, bölgeyi iyi bilen ve tanıyan yerel hükümet dışı örgütlerle çalışmak durumunda kalmaktadır. Dolayısıyla yardımlar yine yerel örgütlere devredilmektedir. Böyle bir durumda da, kurumlar arası aktarılan yardımlar, bürokratikleşmeyi artırmakta ve yardımların neredeyse yarısı bürokratikleşme gideri olarak harcanmaktadır.

Peter J. Schraeder, Steven W. Hook ve Bruce Taylor 1998 yılında ülkelerin dış yardım yaptıkları ülkeyi hangi faktörlere göre seçtiği üzerine bir çalışma yapmışlardır. Bu çalışmaya göre, ülkelerin dış yardım yaptığı ülkeler, her ülkenin kendi çıkarlarına göre değişim göstermektedir.32 Bazı ülkeler için ger-çekten insani yardım, bazıları için ideolojik çıkarlar, bazıları için ekonomik çıkarlar, bazıları için ise kültürel benzerlik önceliklidir. Örneğin, ABD için stratejik ve ideolojik çıkarlar ön plandadır. ABD’nin, ilk olarak 1947-1948 yıllarında hazırladığı Truman Doktrini ve Marshall Planı ile yaptığı yardımları göz önünde bulundurduğumuzda, Soğuk Savaş’ın başlangıcında yapılan bu yardımların Sovyet Komünizmi’nin yayılmasını engellemek amacıyla yaptığı aşikârdır. Ayrıca ABD’nin Yugoslavya’ya yaptığı yardım da stratejik çıkarların ABD için önemli olduğunun bir diğer göstergesidir. ABD’nin 1945-1995 yılları arasında yaptığı toplam dış yardım tutarı 500 milyar dolar civarındadır. ABD kendi ideolojisinin desteklenmesini hedefleyerek yardım yaptığı ül-kelerin Sovyetler’den uzaklaşması için yardım yapmıştır.33 Ayrıca ABD’nin en çok yardım yaptığı ülkeler arasında Mısır, Liberya, Somali ve Sudan öne çıkmaktadır. Bu ülkelerle ABD, 1970’lerde askeri anlaşmalar ve yardımlar yapmıştır. ABD’nin yardımlarından, Kenya, Senegal ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti (önceki adıyla Zaire), %88’lik bir pay alırken, Etiyopya, Mozam-bik ve Angola ise %6’lık bir oranla en düşük yardım alan ülkeler arasındadır. Bu ülkeler arasında ABD için ne gibi farklar olduğunu düşündüğümüzde, Kenya, Senegal ve DKC’nin, ABD için stratejik öneme sahip ülkeler olduğu görülmektedir. Global Humanitarian Assistance’ın 2009 verilerine göre ABD, 4,3 milyar dolarlık insani yardım ve 28,3 milyar dolarlık toplam yardım tutarı ile en çok yardım sağlayan ülkelerin başında gelmektedir. ABD’nin 2004’ten 2009’a dek, en çok yardım yaptığı ülke Sudan’dır. ABD’nin sadece 2008

Kurumlar arası ak-tarılan yardımlar, bürokratikleşmeyi artırmakta ve yar-dımların neredeyse yarısı bürokratikleş-me gideri olarak har-canmaktadır.

Page 31: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

28

yılında Sudan’a yaptığı yardım 647 milyon dolardır. Sudan’dan sonra en çok yardımı alan ülkeler sırasıyla Etiyopya, Somali ve Afganistan’dır. 2008 yılında toplam 2 milyar dolar yiyecek yardımı yapan ABD, bu miktarın 538 milyon dolarlık kısmını Etiyopya’ya sağlamıştır ve Etiyopya’yı 513 milyon dolarla Sudan, 197 milyon dolarla Somali izlemiştir. Yine 2008 yılında ABD, toplam dış yardım bütçesinin %16’lık kısmını insani yardıma ayırmıştır.

AB, ABD’den sonra en çok yardımı yapan ikinci donördür. AB 2009 yılında 1,6 milyar doları insani yardım olmak üzere toplam 13,6 milyar dolarlık yardım yapmıştır. En çok yardım 262 milyon dolar ile Filistin’e yapılmış olup, bunu Sudan, Afganistan ve Somali izlemektedir.

İngiltere ise 1,2 milyar doları insani yardım olmak üzere toplam 13 milyar dolar yardım yaparak en çok yardım yapan 3. donör konumundadır. İngiltere yardımlarının 138 milyon dolarını alan Sudan bu ülkeden en çok yardım alan ülke konumundayken bu ülkeyi sırasıyla DKC, Myanmar ve Somali takip etmektedir. Dış yardım yaptığı ülkeler incelendiğinde İngiltere’nin de ABD ile aynı ülkelere yardım ettiği görülmektedir. ABD ile stratejik ortaklık sevi-yesinde ilişkileri olan İngiltere’nin de dış yardımda bulunurken, ideolojik ve stratejik çıkarları göz önünde bulundurduğunu söyleyebiliriz.

İsveç, 2009 yılında 640 milyon doları insani yardım olup 5,1 milyar dolarlık toplam yardım yaparak dünyada en çok yardım yapan ülkeler sıralamasında 5. sıradadır. İsveç, 2009 yılında 103,6 milyon dolar ile en çok yardımı Filistin’e, ardından Sudan’a, DKC’ye ve Afganistan’a yapmıştır. İsveç’in yardım programlarında gerçekten insani bir amaç güttüğü gözlenmektedir. İsveç, dış yardımı yaparken ekonomik kalkınmayı ve temel insani ihtiyaçları göz önünde bulundurmaktadır. Orta ölçekte bir ekonomiye sahip olan İsveç, dünya üzerin-deki her ülkeye yardım edemeyeceği için, öncelik vereceği ülkeler konusunda seçici davranmaktadır. Ayrıca, İsveç, Kanada gibi kuzey ülkelerinin yardım yaparken, diğer ülkelere oranla, dış yardımın insani boyutunu daha fazla göz önünde bulundurdukları görülmektedir.

Fransa’nın yardım ettiği ülkeler incelendiğinde ise, yapılan yardımların %82’sinin Cezayir, Fas, Senegal, Kamerun, Mali, Goban, Madagaskar ve Çad’a yapıldığı görülmektedir. Fransa 2005 ile 2009 yılları arasında toplam dış yardımının %38,7’sini Sahra altı Afrikası’na yapmıştır. Bu ülkelerin ortak özelliklerine bakıldığında, her birinin bir dönem Fransız sömürgesi olduğu ve/veya Fransızca’nın konuşulduğu ortadadır. Fransa’nın yardım yaptığı ülkeleri seçerken Fransızca Konuşan Ülkeler Birliği’ni (La Francophonie) desteklemek

ABD ile stratejik ortaklık seviyesin-de ilişkileri olan İngiltere’nin de dış yardımda bulunur-ken, ideolojik ve stratejik çıkarları göz önünde bulundurdu-ğunu söyleyebiliriz.

Page 32: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

29

amacıyla ve Fransız etki alanı içerisinde gördüğü ülkelere yardım ettiği açıktır. Dolayısıyla Fransa’nın, yardım yaptığı ülkeyi kültür faktörünü dikkate alarak seçtiği görülmektedir.

Japonya 2009 verilerine göre 270 milyon doları insani yardım olmak üzere toplam 8,5 milyar dolar yardım yapmıştır ve bütçesinin sadece %3’ünü dış yardıma ayırmaktadır. Japonya’nın yardımlarından en büyük payı alan 22,8 milyon dolar ile Afganistan iken bu ülkeyi Sudan, Pakistan, ve Bangladeş izlemektedir. Ancak Japonya’nın genel olarak her yıl yardım ettiği ülkeler değerlendirildiğinde Kenya, Nijerya, Zambiya, DKC, Madagaskar ve Su-dan öne çıkmaktadır. Zambiya ve DKC’deki bakır, Nijer’deki uranyum, Madagaskar’daki krom, Sudan’daki krom, Gabon’daki petrol Japonya için önem arz etmektedir. Kenya ve Nijerya başta olmak üzere birçok Afrika ül-kesi, ikinci el otomobil başta olmak üzere Japon ihracat ürünü için çok önem-li pazarlardır. Bu durum Japonya için, dış yardım yaptığı ülkelerdeki eko-nomik çıkarlarının önem arz ettiğini göstermektedir. Japonya’nın petrole olan bağımlılığı da göz önüne alındığında, en çok yardım yaptığı ülkeler arasında zengin petrol yataklarının yer aldığı bilinen Sudan ve Nijerya’nın olması da şaşırtıcı görünmemektedir.

Dış yardım yapılan ülkenin seçimi konusunda çıkarların devreye girdiğini ele alan çarpıcı bir çalışma da Ilyana Kuziemko ve Eric Werker tarafından yapılmıştır. Kuziemko ve Werker, yaptıkları çalışmada Birleşmiş Mil-letler Güvenlik Konseyi’nde geçici üye olarak yer almak için başvuran veya geçici üyeliğe kabul edilen az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerin aldıkları yardım miktarlarında bir değişim olup olmadığını araştırmışlardır.34 Güvenlik Konseyi’nde 5 daimi ve 10 geçici üye olmak üzere toplam 15 üye bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler’e üye devletler gerek diplomatik gerek finansal etkinliklerini artırabilmek amacıyla Güvenlik Konseyi’nin 2 yıllık geçici üyeliğinde yer almak istemektedir. Konsey’den bir kararın geçebilmesi için 15 üye ülkeden 9’unun kararı kabul etmesi gerekmektedir. Böylece geçici ülkelerin oyları oldukça değerlidir. Böyle bir durumda Konsey’den istediği yönde karar çıkmasını isteyen devletler, geçici üye devletlerin oylarını satın alabilmekte ve oylar ticaret ürünü haline gelebilmektedir.

Birleşmiş Milletler’e üye ülkelere yapılan yardımların %59’unun ABD, %8’inin BM tarafından yapıldığı göz önünde bulundurulduğunda, yardımlardaki artışların özellikle ABD tarafından yapılan yardımlarda olduğu görülmektedir. Seçimle Konsey’in geçici üyeliğinde yer alan ülke, dış yardım karşılığında yardımı yapan donör ülkenin çıkarlarını Konsey içinde gözete-

Fransa’nın yardım ettiği ülkeler incelen-diğinde her birinin bir dönem Fransız sömürgesi olduğu ve/veya Fransızca’nın konuşulduğu görül-mektedir.

Japonya’nın dış yar-dım yaptığı ülkelerde-ki ekonomik çıkarla-rının önem arz ettiği görülmektedir.

Page 33: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

30

bilmektedir. Konsey içindeki oylar önemli olunca, Konsey’den istediği gibi karar çıkması beklentisinde olan diğer devletler, geçici üyelerin kendi iste-dikleri doğrultusunda oy kullanması temennisi içine girmektedir. Hal böyle olunca, oy karşılığında ülkelere yardım edilebilmektedir. Yardım yapan ve alan ülkeler değerlendirildiğinde, bir ülkeye yapılan yardımların Konsey seçimlerinin yapıldığı yıl artmaya başladığı, söz konusu ülkelerin 2 yıllık üyeliği boyunca yoğun bir şekilde yardım almaya devam ettiği, üyeliğinin bitiminde ise, aldığı yardım seviyesinin üye olmadan önceki seviyeye düştüğü gözlenmektedir. Öyle ki, yardımlar Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde önem arz eden konuların oylamaya sunulduğu dönemlerde artış göstermek-tedir. Örneğin, New York Times’da Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi ile yapılan haberlerin arttığı, 1950 Kore Savaşı, 1956 Süveyş Krizi, 1962 Küba Füze Krizi, 1967 ve 1973 İsrail-Arap Savaşı, 1991 Körfez Savaşı ve 1999 Kosova Krizi gibi önemli yıllarda, bu gelişmelere paralel olarak geçici üye ülkelere yardımların da arttığı gözlenmektedir. Artan yardım miktarına bakıldığında, ABD’den 16 milyon dolar, BM’den 1 milyon dolar alan bir ülkenin yardımının, kritik yıllarda Konsey’e üye doluğu takdirde, ABD’den aldığı yardımın 45 milyon dolara, BM’den aldığı yardımın da 8 milyon dolara çıktığı ortaya çıkmıştır.

Görüldüğü gibi gelişmiş ülkeler dış yardımlarını yönlendirecekleri ülkeleri seçerken siyasi ve ekonomik çıkarlarına insani ihtiyaçlardan daha fazla önem vermektedir. Halbuki dış yardım yapılması gereken ülkeler, gerçekten insani ihtiyaçlara gereksinimi olup olmadığına göre seçilmelidir. Yardım yapılan ülke nüfusunun ortalama yaşam düzeyi ve beklentisi ilk olarak göz önünde bulundurulmalı ve bu nüfusun hayatını devam ettirebilmek için gerekli gıdayı ne kadar sağladığı dikkate alınmalıdır.

ÜLKELER YARDIM YAPILAN SEKTÖRÜ NEYE GÖRE SEÇER/SEÇMELİ?

Ülkeler dış yardım yaparken yardım ettikleri alanı veya sektörü de iyi belirlemelidir. Yardımın verimli olabilmesi ve istenilen sonucu

verebilmesi, o ülkenin kalkınmasına gerçekten fayda sağlayabilmesi açısından yardım edilen alan konusunda seçicilik gösterilmesi çok önemlidir. Bir örnek vermek adına Somali’de yaşanan sağlık sorunundan bahsedebiliriz. Somali’de 5 yaşına gelmeden ölen çocukların %23’ü ishalden, %20’si zatürreden ve %10’luk kısmı da sıtma ve kızamıktan hayatını kaybetmektedir.35 Dikkat edi- lirse bu hastalıklar iyileştirilebilir hastalık kategorisinde değerlendirilmektedir ve tedavi masrafı oldukça düşüktür. Böyle bir durumda, ülkede sağlık soru-

Seçimle Konsey’in geçici üyeliğinde yer alan ülke, dış yardım karşılığında yardımı yapan donör ülkenin çıkarlarını Konsey içinde gözetebilmek-tedir.

Page 34: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

31

nunu çözebilmek amacıyla ülkeye hastane yapılması, tıbbi teçhizat ve ilaç gibi yardımlardan öte, önce ülkede bu tip hastalıklara yol açan sebepler araştırılarak, sorunun giderilmesi gerekmektedir. İshalin sebebi içme suyundaki kirlilik ise, hastane yapımından önce içme suyunun temizliği için yapılabilecek bir yardım (proje vb.), var olan problemi o anlık çözmekten ziyade, en baştan problemin oluşmasını engelleyebilecektir.

Yardım edilen alanın iyi seçilmesi konusunda bir diğer problem ise, ül-kelerin uzmanlığı içerisinde olmayan sektörlerde kendilerine farklı çıkarlar sağlamak amacıyla yardım etmesidir. Örneğin, sağlık konusunda (ilaç yapımı, tıp vb.) avantajlara sahip olan bir ülkenin, sağlık değil de inşaat alanında yardım etmesi her iki ülke açısından da beklenilen faydayı sağlamayacağı gibi zarara da yol açabilir. Bu durum en az denize kıyısı bulunmayan bir ül-kenin insanlarına, yardım için balıkçılık eğitimi vermek kadar yanlış olacaktır. Dolayısıyla, her ülkenin dünya çapında karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olduğu alanlarda dış yardım yapması, hem daha az maliyeti gerektirecek hem de yapılan yardımın uzmanlık sayesinde daha iyi yapılmasını sağlayacaktır. Daha az maliyetle yapılan yardım, dış yardımı yapan ülkeye daha fazla yardım yapma imkânı sunacak ve aynı zamanda bu yardım uzman ülke tarafından yapıldığından daha verimli olacaktır.

Ülkelerin dış yardım yaptığı sektörlere bakıldığında gıda yardımına ayrılan bütçenin, ağırlıklı olarak fazla olduğunu görmekteyiz. Örneğin ABD, 2008 yılında yapmış olduğu yardımın %50’lik oranını gıdaya, %10’unu çeşitli sek-törlere dağıtmış, %40’ını da diğer hizmetlere ayırmıştır. ABD 2009 yılında sağlık harcamalarına sadece %4’lük bir dilim ayırmıştır. Almanya 2009 yılında yapmış olduğu toplam dış yardımın %49’unu malzeme tahsisi ve hizmeti yardımına, %31’ini gıdaya, %3’ünü koordinasyon ve destek hizmetlerine, %11’ini tedavi ve yeniden yapılandırmaya, %7’sini de afeti önleme ve afete hazırlık çalışmalarına yapmıştır. Japonya ise, 2009 yılında yaptığı yardımın %35’ini gıdaya, %10’unu çok sektörlü olarak (sağlık vb. alanlara), %10’unu eğitime, %6’sını sağlığa, %5’ini barınmaya ve %34’ünü de diğer sektörlere yapmıştır.36

Rakamlara bakıldığında ülkelerin ve Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) yaptığı gıda yardımına rağmen, açlık konusuna bir çözüm bulunabildiği söylenemez. 2010 verilerine göre 239 milyonu Sahra altı Afrika’da olmak üzere dünyada toplam 925 milyon insanın açlıkla karşı karşıya olduğu görülmekte-dir.37 Net olarak anlaşılmaktadır ki, tek başına yapılan bir gıda yardımı veya her ülkenin gıda yardımında bulunması sorunu çözmeye yardımcı olmamaktadır.

Somali’de 5 yaşına gelmeden ölen çocuk-ların %23’ü ishalden, %20’si zatürreden ve %10’luk kısmı da sıtma ve kızamıktan hayatını kaybetmek-tedir.

Page 35: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

32

Bunun yerine, tarıma elverişli olan bölgelere deneyimli ziraatçılar gönde- rilerek, ziraatçıların hem bölge halkına eğitim vermesi hem de bölgedeki tarım alanlarının düzenlenmesine yardımcı olması daha faydalı olabilecektir. Böylelikle, ülke kendi gıdasını sürekli olarak sağlama fırsatına sahip olabilecek, aynı zamanda bölge insanı için de istihdam ortamı sağlanmış olacaktır. Tarım alanda bu yardım yapılırken, teknoloji konusunda karşılaştırmalı üstünlüğe sahip Japonya yerine, alanda uzman olan Hollanda’nın bu yardımı yapması, daha verimli ve daha az maliyetli olabilir. Japonya da, teknolojik alt yapının gerektiği alanlarda, Almanya karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olduğu makine ve teçhizat alanında, ABD ve AB ülkelerinin de ilaç yardımında bulunması, her birinin ayrı ayrı gıda yardımında bulunmasından daha olumlu bir sonuç verebilecektir.

Tüm bunların yanı sıra, donör ülkeler yaptıkları dış yardımlarda, kendi çıkarlarını ön planda tuttukları için yardımlardan herhangi bir verim elde edile-memektedir. Yukarıdaki örnekte de görüldüğü gibi, nüfusunun büyük kısmının açlıkla karşı karşıya olduğu bir ülkeye, tüm dünyanın yiyecek göndererek bir süreliğine bu durumu geçiştirmesi, sorunu kökünden çözmediği gibi yardım alan ülkeyi de bu yardıma bağımlı hale getirmektedir. Çünkü çözülemeyen bu sorunlar, tekrar ve hatta artarak kendini göstermektedir. Hal böyle olunca, yardım edilen ülkenin yöneticileri ve halkı da problemleri kendileri çözmeye çalışmak yerine nasıl olsa yardım geliyor düşüncesine kapılabilmektedirler. Böylece bu ülkeler yardım bağımlısı haline gelmekte ve farklı dış politika çıkarları için kullanılmaktadır. Elbette uluslararası ilişkilerin doğası gereği, ülkelerin çıkarları her zaman için ön plandadır. Ancak, donör ülkeler çıkarları doğrultusunda yardım yaparken bile alıcı ülkede yaşam standartlarının artırılması hedeflenmeli, bir takım sorunların çözülmesi amaçlanmalıdır. Ülkeler bir yandan çıkarlarını korurken aynı anda yardım yaptıkları ülkede birşeyleri değiştirebilir. Bu ikisi birbiriyle çakışmayacak durumlardır. Yukarıda bahsettiğimiz gibi, hem yardım eden ülke açısından daha az maliyetli hem de yardımı alan ülkenin sorunlarını kökten yok edecek dış yardımlar donör ül-keye de fayda sağlayacağı gibi olayın insani boyutunu da zedelemeyecektir.

Donör ülkeler yaptık-ları dış yardımlarda, kendi çıkarlarını ön planda tuttukları için yardımlardan her-hangi bir verim elde edilememektedir.

Page 36: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

33

Güçlü bir dış politika aracı olarak uluslararası ilişkilerde belirleici rol oy-namaya başlayan dış yardım, 1990’lardan itibaren Türkiye tarafından

da uluslararası arenada kullanılmıştır. 1947 yılından bu yana dış yardım alan ülke konumunda olan Türkiye, 1990’lardan itibaren artan gelişmişlik seviyesi ve ‘dış yardım’ın dış politikadaki rolünü kavramasıyla beraber donör ülke seviye-sine gelmiştir. İlk defa Marshall Planı ile İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD’den yardım alarak dış yardım uygulamalarına alıcı olarak dahil olan Türkiye, takip eden yıllarda ortaya çıkan bütçe açığını dış yardım alarak kapatmaya çalışmıştır.

Global Humanitarian Assistance’ın 2009 verilerine göre, dünyada 2009 yılında yardım alan ülkeler arasında Türkiye 42. sırada yer almaktadır. Türkiye’nin insani yardıma ayırdığı pay yıllara göre değişiklik göstermektedir. Yine GHA’ın 2009 verilerine göre Türkiye 2005’te 79 milyon, 2006’da 11 mi-lyon, 2007’de yine 11 milyon, 2008’de 10 milyon’dan az, 2009 yılında 5 milyon ABD doları insani yardım yapmıştır. Bu rakamlar yıllara göre değişiklik göster-mektedir. Örneğin 2005 yılında, Pakistan sel felaketi sonrasında 147,3 milyon dolarlık insani yardım rakamıyla Türkiye, Pakistan’a en çok yardım gönderen ülkeler arasında 2. sırada yer almıştır. Keza, 2005-2009 yılları arasında yardım yapma miktarında artış olmasa bile, dış yardım yapma oranı, dış yardım alış oranının üzerinde seyretmiştir. 2010 yılında ise Türkiye’nin aldığı herhangi bir dış yardım görülmezken, 134,3 milyon dolarlık dış yardımda bulunduğu gözlenmiştir.

TİKA’nın 2009 yılında hazırlamış olduğu rapora göre ise, 2009 yılında Tür-kiye kamu kurum ve kuruluşları tarafından gerçekleştirilen resmi kalkınma yardımları 707,17 milyon ABD doları, Türk sivil toplumunun kalkınma işbirliği çalışmalarına ayırdığı kaynak ise 109 milyon ABD dolarıdır.38 2009 yılında ulaşılan bu rakamlar da dâhil edildiğinde, 2005-2009 yıllarını kapsayan 5 yıllık dönemde resmi ve sivil kurumların kalkınma işbirliğine ayırdığı kaynağın 7 milyar ABD dolarının üzerine çıktığı görülmektedir. Türkiye’nin 2009 yılında yapmış olduğu toplam kalkınma yardımları, 2008 yılı verilerine oranla % 8,09’luk artış göstererek 1,5 milyar doları bulmuştur.

TÜRKİYE VE DIŞ YARDIM

Page 37: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

34

TÜRK SİVİL YARDIM KURULUŞLARININ KARŞILAŞTIKLARI ZORLUKLAR

Türkiye’nin donör ülke seviyesine yükselmesiyle beraber artan dış yardımları sivil toplum kuruluşlarına daha fazla sorumluluk yüklediği gibi, artan bu sorumluluk da beraberinde daha geniş ve derin çaptaki sorunlarla yüzleşilmesine yol açmıştır. Günümüz Türkiye’sinde dış yardım konusun-da en aktif rolleri üstlenen dış yardım kurumları olan Deniz Feneri, İnsani Yardım Vakfı, Kimse Yok Mu Derneği ve Yeryüzü Doktorları kurumlarının yetkilileriyle yapılan görüşmeler sonucunda bu sorunları birkaç başlık altında değerlendirebiliriz.

Türkiye’de dış yardım konusunda faaliyet gösteren STK’ların yaşadıkları sorunların en önemlilerinden birinin rol paylaşımı olduğu görülmektedir. Yapılan görüşmeler sonucunda kurumların rol paylaşımının eksikliği ko-nusunda sıkıntıları olduğu gözlenmiştir. Rol paylaşımı noktasındaki sıkıntı öncelikle devletin yapısı içindeki rol paylaşımı ve sahadaki rol paylaşımı olarak ikiye ayrılmaktadır. Arazideki rol paylaşımı ise, sahadaki STK’lar arası ve devletlerarası olmak üzere kendi içinde yine ikiye ayrılmaktadır. Devlet yapısı içindeki rol paylaşımı STK’lar ile devlet arasındaki rol paylaşımını içermektedir. Türkiye’nin yaptığı tüm dış yardımlar, gerek STK’ların ge-rekse devlet kurumlarının uluslararası arenada Türkiye tarafından yapıldığı düşünülmektedir. Bu sebepten dolayı, yapılan dış yardımlar hangi kaynaktan aktarılıyor olursa olsun devleti temsil ettiğinden, devlet ve STK’lar arasında koordinasyonu ve rol paylaşımını gerektirmektedir. Ancak bu rol paylaşımında devletin koordine ve kontrol mekanizması olarak yardımlara müdahil bir organ olarak yer alması STK’ların bağımsız ve özgür ruhuna aykırıdır. Bu bakımdan hem STK’nın yapısına uygun hem de devletin temsilini zedelemeyecek türden bir rol paylaşımının esas alınması gerekmektedir.

Yapılan mülakatlarda tespit edilen bir diğer sıkıntı ise devlet kurumlarının STK’lardan devam etmekte olan bir proje hakkında anlık bilgi talebinde bulunmasıdır. Sayıca az gönüllüler ile çalışan yardım kuruluşları, proje devam ederken sahip oldukları personelin bir kısmını talep edilen verilerin derlen-mesine tahsis etmeleri yardım projelerinin icrasında sıkıntılar doğurmaktadır. Yardım projeleri tamamlandıktan sonra kurumun genel merkezine proje hakkında zaten detaylı bilgi aktarımı ve raporlarma yapıldığı için proje sonrasında bilgi paylaşımı daha kolay olacaktır. Benzer şekilde, devlet kurumlarının vatandaştan yardım toplama girişimleri, bu girişimlerin STK’lar

Yapılan dış yardım-lar hangi kaynaktan aktarılıyor olursa olsun devleti temsil ettiğinden, devlet ve STK’lar arasında koordinasyonu ve rol paylaşımını gerektir-mektedir.

Page 38: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

35

ile devlet kurumları arasında rekabete yol açtığını düşündürmektedir. Böyle bir ortamda yapılacak yardıma odaklanması gereken kurumlar, görev dağılımının ne olacağını düşünmemelidir. STK’lar yardım toplama görevinin kendilerine ait olması gerektiğini, devletin ise şu üç noktaya kanalize olması gerektiğini düşünmektedir: 1) Yardım kuruluşlarının denetlenmesi ve toplanan yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldığını teyit etmek, 2) yardım kuruluşlarının işlerini kolaylaştırmak amacıyla diplomatik girişimlerde bulunmak, 3) bilgi toplanması ve kim, nerede, ne yapıyor duyurularak farkındalık oluşturarak yardımların artmasını sağlamak ve aynı projenin aynı hedef kitleye uygulanmasını, dolayısıyla kaynak israfını önlemek. Devlet içinde rol paylaşımının düzgün sağlanamaması bürokratikleşmeye de neden olmaktadır. Bürokratikleşme de kaynak kaybının yanı sıra, zaman kaybına yol açmaktadır. Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları, sivil toplum anlayışının henüz yeterince gelişmemesinin bir sıkıntı olduğunu düşünmektedir. Devlet ve STK’lar arasındaki ilişkilere hiyerarşik yapının hakim olmaması gerektiğini düşünen yardım sektörü çalışanları, devletin yardım kuruluşları ile STK’lar arasında eşitler ilkesinin hakim olması gerektiğini, aksi halde bazı durumlarda yüksek bürokrasinin yapılacak yardımlara olumsuz etki yaptığını düşünmektedir. Eşitler ilkesinin hakim olmasıyla beraber kontrolden daha çok koordinasyona önem verilmesi ve yardımların daha çabuk ve verimli şekilde ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması sağlanacaktır.

Türk yardım sektöründe faaliyet gösteren STK’lar yurtdışında gerçekleş-tirdikleri yardım faaliyetlerinde Türk Dışişleri Bakanlığı ile koordinasyon kurmaya özen gösterdiklerini dile getirmektedir. Mesela Deniz Feneri Derneği yetkilileri, 2006 yılındaki İsrail-Lübnan savaşında Lübnan-Beyrut Limanı’na ilk gemiyi Dışişleri ile koordineli çalışma sonucu soktuklarını dile getirmektedir. Türk Dışişleri Bakanlığı ile koordineli bir şekilde çalışıp Tel Aviv’e yardım gemisinin durumunu bildirerek herhangi bir problem olmadan başarabildiklerini belirtmektedir. Kimse Yok Mu Derneği (KMYD) yetkili-leri de yurtdışında yardım projesi yürütecekleri zaman o ülkenin Ankara’daki büyükelçiliğini ve Türkiye’nin o ülkedeki büyükelçiliğini, yoksa fahri konsolosunu bilgilendirdiklerini ifade etmektedir.

Rol paylaşımı hususundaki bir diğer sıkıntı da yardım yapılan bölgede ortaya çıkan yardımın tekrarlanmasıdır. Yardımı götüren STK’lar, oradaki diğer STK’lar, devletlerin resmi yardım kuruluşları veya BM kuruluşları ile uyum içinde olmadıkları takdirde, ihtiyaca yönelik bir yardım için birkaç yardım kuruluşunun aynı yardımı götürmesi, sadece o ihtiyaca yönelik

Türk yardım sek-töründe faaliyet gösteren STK’lar yurtdışında gerçek-leştirdikleri yardım faaliyetlerinde Türk Dışişleri Bakanlığı ile koordinasyon kurma-ya özen gösterdikleri-ni dile getirmektedir.

Page 39: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

36

yardımların fazlalığına yol açmakta ve diğer ihtiyaçların sağlanamamasına sebep olmaktadır. Bazı durumlarda ise bir ülkede bir köye belli bir alanda birden fazla yardım kuruluşu yatırım yaparken komşu köye hiçbir yatırım gitmemektedir. Örneğin, Tanzanya’nın Morogoro şehrine bağlı bir köy yardım kuluşlarınca gıda güvenliği konusunda tam üç kere kapsamlı eğitime tabi tutulurken birkaç kilometre yakınındaki komşu köye bu konuda eğitim verilmemiştir. Sık sık aynı konuda eğitim alan köylüler de bu konudan şikayetçi olmaktadır. Morogoro’da böyle sık eğitim alan bir köy yetkilisi, “bi-zleri daha once eğitim aldığımız konuda bilgilendireceklerine aynı kaynağı köyümüze tohum yardımı yapmak için kullansalar, verdikleri eğitimi uygula-ma imkanımız olacak. Bizlere eğitim veriyorlar ancak elimizde gerekli tarım aletleri ve tohum olmadığı için aldığımız eğitimin faydasını görmüyoruz” di-yerek yardım tekrarının ortaya çıkardığı soruna dikkat çekmektedir.39

Söz konusu sorunu ortaya çarpıcı şekilde koyan bir başka örnek de Batılı ülkelerin ülkelere has raporlarıdır. Gelişmiş ülkeler yüksek ücretler ödener-ek uzmanlara birkaç defa sahaya seyahat düzenleyerek bir takım raporlar hazırlatmaktadır ve bu raporların maliyeti oldukça yüksektir. Mesela, hem ABD hem İngiltere hem de AB Komisyonu bazen aynı yıl içinde bir tek ül-kede belli bir sektör üzerine (yolsuzluk, iyi yönetişim, çocuk hastalıkları vb.) raporlar hazırlatmaktadır. Halbuki bu ülke ve kurumlar bir araya gelseler çok daha düşük maliyete daha kapsamlı ve daha sıhhatli değerlendirmeler içeren raporlar hazırlatabilir. Dolayısıyla, arazideki STK’ların ve resmi yardım kuruluşlarının hangi devletten ve ideolojiden oldukları önemsenmeksizin birbirleriyle uyum içinde rol paylaşımına gitmeleri gerekmektedir. Ancak bu şekilde, aynı ihtiyaca yönelik yardımların birikmesi önlenip, diğer ihtiyaçları da karşılama yoluna gidilebilir.

Yaptığımız görüşmeler ve araştırmalar neticesinde Türk STK’ların sahada kendi aralarında işbirliği yaptıkları gözlemlenmiştir. KMYD yetkililerinin paylaştıkları bir olay Türk yardım kuluşları arasındaki işbirliğini göstermesi adına öğretici ve bir o kadar da sevindiricidir. KMYD yetkilileri, yurtdışında bir ülkede ihtiyaç sahiplerine sağlık hizmeti verdikleri bir hastanede ekipler-inde üç göz doktorunun olduğu ama hiç kadın hastalıkları doktorunun olmadığı bir durumda bölgeye yeni gelen bir başka Türk STK’nın bünyesinde bu dok-torun olduğu anlaşılınca iki STK’nın aralarında anlaşıp birlikte hareket et-tiklerini ve bu durumun yardım faaliyetine katkı sağladığını ifade etmektedir. Farklı STK’lar arasında koordineli çalışmanın da farklı bir sorunu beraberinde getirebileceğine dikkat çeken KMYD yetkilileri, “bu yüzden sahada beraber

Bir STK yerel bir grupla çalışarak far-kında olmadan bir başka yerel grubu hasım edinmiş olabil-mektedir.

Page 40: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

37

çalışılabilecek STK’ların çok iyi seçilmiş olması” gerektiğine dikkat çekme-ktedir. Çünkü bir çok insan dış kaynakları elde etmek için yerel bazda bu tarz yardım örgütleri kurarak kaynaklardan pay almaya çalışabilmektedir. Bu yerel örgütlerden beraber çalışılabilecek birinin seçilmesi, diğerinin seçilmediği anlamına geldiğinden özellikle Afrika gibi aşiret yapılarının güçlü olduğu bölgeler seçilmeyen tarafın aşiret bağlantıları güçlü ise o aşiretin yardım kuruluşu STK’ya düşmanlık beslemesi de yaşanan olaylar arasındadır. Kısacası bir STK yerel bir grupla çalışarak farkında olmadan bir başka yerel grubu hasım edinmiş olabilmektedir.

Burada STK’lar arası rol paylaşımının yanı sıra, uluslararası bir rol paylaşımı da gerekmektedir. Örneğin, BM’nin yardım düşüncesi kim-lerin yardım alabileceğine karar verirken dikkate aldığı ölçütler yüzünden Somali’nin tamamında STK’lara çalışma imkanı sağlanamamıştır. Özellikle iç savaşın yaşandığı ülkelerde BM ve uluslararası toplumca terörist olarak tanımlanan gruplar da insani yardıma ihtiyaç duyabilirler. Bu tür grupların yaralılarına temel sağlık hizmeti sunmak veya temel gıda maddelerini yardım olarak vermek isteyen yardım kuruluşlarının BM veya diğer gelişmiş bazı ül-kelerce engellenmesi de tartışılan başka bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır.

Ayrıca bir ülkeye giden sağlık ekiplerine nerede ihtiyaç olduğuna ve hangi branştan doktorlara ihtiyaç olduğuna o ülkedeki yetkililer de karar verme-lidir. İHH yetkililerinin Somali’de yaşadıkları bir sorunu burada paylaşmak anlatılmak istenen sorunu daha net ortaya koyacaktır. İHH yetkilileri, sahada-ki ve bölgedeki yerel halktan edindikleri bilgiler ışığında Somali’nin başkenti Mogadişu yakınınındaki bir köyde ciddi sağlık problemleri olduğu haberini alır ve bu köye sağlık hizmeti vermek istediklerini BM’ye bildirir. Ancak BM yetkilisi o köyde sağlık hizmetine ihtiyaç olmadığını belirterek İHH ekibinin söz konusu köye gitmesine rıza göstermez. Buna ragmen köye ulaşan İHH ekibi köylülere çok da fazla yardım ulaşmadığını ve sağlık hizmetlerine ger-çekten ihtiyaç duyduklarını görür. Dolayısıyla, BM ve diğer ülkelerin resmi yardım kuruluşları ile STK’ların farklı bilgi almaları veya gelen bilgileri farklı değerlendirmeleri de bir sorun olarak dikkat çekmektedir.

Gıda alanında da bir ülkeye ne tür gıda yardımı gideceği doğru şekilde tespit edilmez ise kaynak israfı olmaktadır. Örneğin, kültürlerinde bulgur tüketimi olmayan bir topluma 10 ton bulgur yardımı yapmaktansa 5 ton pirinç yardımı yapmak daha faydalı olabilir. Bu yüzden saha görevlisi ve ülke yetkilileri ile görüşmek önemlidir ve hatta yardım kuruluşları mutlaka sahada

BM’nin yardım dü-şüncesi kimlerin yardım alabileceğine karar verirken dik-kate aldığı ölçütler yüzünden Somali’nin tamamında STK’lara çalışma imkanı sağla-namamıştır.

Page 41: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

38

temsilci bulundurmalıdır. Temsilci bulundurmanın bir maliyeti olduğu ve bel-li bir düzeyde kaynak ayrılması gerektirdiği inkar edilemez. Ancak, temsilci bulundurulmadığı takdirde yapılacak yanlış yardımlar ile daha fazla kaynak yanlış alanlarda faydasız şekilde kullanılabilir.

STK’ların bir diğer ve önemli problemi ise yardım edilen ülkelerdeki güven-lik problemidir. Yardım yapılan ülkeler genellikle iç savaşın hüküm sürdüğü, yolsuzluğa bulaşmış hükümetlerin faaliyet gösterdiği ülkelerdir. Silahlı çatışmaların yaşandığı ve yolsuzluğun yaygın olduğu ortamlara dışarıdan yardım götürmek birçok güvenlik problemini beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla STK’lar kendilerinin güvenlik problemi yaşayacakları alanlara yardım yapmak konusunda çekinceli davranmaktadır. Örneğin, Somali’de Geçici Hükümet 8 İHH elemanını el-Şebab bölgesine yardım götürdükleri gerekçesi ile gözaltına almıştır. Birisinin teröristi diğerlerinin özgürlük savaşçısı olduğu için çatışmanın tarafları karşılarındaki gruba yardım götürenlere iyi gözle bakmamaktadır. Güvenlik sorunu Körfez ülkelerindeki STK’ların 11 Eylül sonrası hareket kabiliyetini de düşürmüştür. Seyahatleri veya götürdükleri yardım terörist faaliyet veya destek olarak algılanabilmektedir.

Yeryüzü Doktorları Derneği yetkilileri, Somali’ye bir hastane yaptıklarını ama 3-5 sene sonra oranın bombalanmayacağının meçhul olduğunu ve bu-nun ciddi bir sıkıntı olduğunu belirtmektedir. Bunun yanı sıra Somali’de Sınır Tanımayan Doktorlar’dan çok yakın meslektaşlarının öldüğünü belirten dernek yetkilisi, bu derece riskli bir ortamdan uzak durmaya gayret ettiklerini, Gine-Bissau’ya gittiklerini ancak ülkede iç karışıklık çıkınca geri döndüklerini belirtirken aslında yaptıkları işin zorluğunu da ortaya koymaktadır. Libya’da uzun yıllar müteahhitlik yapmış ve büyük projeler gerçekleştirmiş bir işadamı, Libya’da yönetimi deviren halk hareketi sırasında KYMD ile temasa geçe- rek derneğe bir gemi gıda maddesi bağışlayıp dağıtılmasını istemiştir. Ancak Ankara’daki yetkililer güvenlik ve o günlerde devam etmekte olan askeri müdahalenin ortaya çıkardığı güvenlik risklerinden dolayı yardım gemisinin gitmesini uygun görmemiştir. KMYD de bağışçısına geri dönerek bu yardımı ihtityaç sahibi Libyalılara dağıtamayacağını belirtmiştir.

İç savaşın yaşandığı ülkelere yardım götürmek daha risklidir. Güvenlik endişelerinden ötürü BM veya ülke yönetimi belli saatlerde sokağa çıkma yasağı uygulamakta veya başka endişelerle belli bölgelere gitmeyi tehlikeli görmektedir. Ancak gönüllü olarak yardıma gidildiği için yardım dağıtmada güvenlik endişesinin ikinci plana atıldığını belirten KYMD gönüllüleri şimdiye

Silahlı çatışmaların yaşandığı ve yolsuz-luğun yaygın olduğu ortamlara dışarıdan yardım götürmek birçok güvenlik prob-lemini beraberinde getirmektedir.

Page 42: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

39

kadar bu konuda sıkıntı yaşamamış. KYMD yetkilileri, aksine, güvenliğin olmadığı iddia edilen saatlerde halkın arasına karışmanın dernek gönüllülerini halk nezdinde saygın ve samimi kıldığını ifade etmektedir. Somali’de el-Şebab tarafından kontrol altında olan güney kesimlere yardım götürme konusunda KYMD Somalili yetkililerle irtibata geçmiş ve oradaki zor durumda olan in-sanlara da yardım götürme taleplerini iletmişlerdir. KYMD mensubu kişilerin güneye gitmesindense güneydeki kabile reisleri başkent yakınında bir yere çağırılmış ve oradan yardımlar kendilerine halklarına dağıtmaları amacıyla verilmiştir. Böylelikle güvenlik riskleri ile birlikte yardımların güneydeki sivil halka değil el-Şebaba ait silahlı birliklere ulaşması endişeleri de aşılmıştır. El-Şebab’ın control ettiği güney kesimlere giden yardım belki KYMD’nin Somali’ye yaptığı toplam yardımın çok az bir kısmını oluşturmaktadır. An-cak KYMD yetkililerine göre, sahadaki dernek yetkilisi kendi başına hareket edip oraya biraz daha yardım götürse Somali devleti vizeleri iptal etmek ve gelen yardımlara gümrük zorluğu çıkartmak gibi engeller ortaya koyabilir. Böylesi bir durum derneğin Somali’de hiç kimseye yardım edemeyecek du-ruma gelmesi demektir. Sonuçta Mogadişu civarındaki insanların da aç ve muhtaç insanlar olduğunu belirten KYMD yetkilileri “görevdeki hükümetler-le çalışmaya mecburuz” diyerek dernek olarak biraz temkinli bir yaklaşım izlediklerini ifade etmektedir.

Görüşülen bazı yetkililer dış yardım yaparken o ülkenin sosyal yapısının da son derece önemli olduğunu vurgulamıştır. Örneğin, 2011 yazında Somali’de yardım kuruluşlarının veya konvoylarının bombalanmasının ardında yatan farklı bir nedene dikkat çekmişlerdir. Hem sivil hem resmi yardım kuruluşları, yardım götürdükleri ülkede kendi elemanları yetersiz olduğu için yerel insanların bir kısmını projelerinde istihdam etmektedir. Mesela bir yardım kuruluşu X aşiretinin adamını istihdam ediyorsa, bunun üzerine Y aşireti bu yardım kuruluşuna düşman olabiliyor. Bunun ardından o kuruluşun gönüllüleri hedef haline getirilebiliyor. Burada da esas mesele yardım yapılan ülkede birlik-te çalışılan yerel partner kuruluşa düşmektedir. İnsani yardım sektöründe faa-liyet gösteren Türk STK’larının bu konuda yerel partner kuruluşlardan sosyal yapıyı rahatsız etmeyecek şekilde faaliyetleri organize etmelerini talep etme-kten başka bir çaresi olmadığı görülmektedir.

STK’ların dış yardım faaliyetlerinde karşılaştıkları diğer bir sorun da uzmanlaşma alanında ortaya çıkmaktadır. Her STK’nın her türlü yardımı yapması, bütün STK’ları aynı türden yardım yapmaya götürebilmektedir. Oysa, örneğin Yeryüzü Doktorları’nın sağlık konusunda uzman olduğu ve

Dış yardım yaparken o ülkenin sosyal ya-pısının da son derece önemli olduğu unutul-mamalıdır.

Page 43: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

40

tüm kaynaklarının sadece sağlık konusunda değerlendirdiği için 3 günde ve 5 personel ile yapacağı bir yardımı, başka bir yardım kuruluşu 5 günde ve 20 personel ile ancak yapabilecektir. Bu noktada elinizdeki bu çalışmanın önerisi Ricardo’nun karşılaştırmalı üstünlük teorisi ile belirttiği gibi, görece-li üstünlüğe sahip olan yardım kuruluşunun o alanda uzmanlaşarak yardım faaliyetlerinde bulunması ve böylelikle daha az maliyetli ve daha verimli yardımlar yapılmasına olanak sağlanmasıdır. Görece kendi alanında üstün olan kuruluşun hem kaynak elde etmesi daha kolay olabilecek hem de op-erasyon kabiliyeti diğerlerine göre kolay olacaktır. Başka bir ifadeyle, sağlık konusunda uzmanlaşmamış bir yardım kuruluşu bu alanda büyük çapta projel-er üstlenmemelidir. Bu alanda çalışmayı planlayan kuruluşlar ise ufak çaptaki projeler ile kapasite geliştirmeye gitmeli ve edinilen tecrübe ışığında bu alanda kademeli olarak büyümelidir.

Türkiye’de STK’lar dış yardım faaliyetlerinde bazı yasal düzenlemelerin de işlerini zorlaştırdıklarını değerlendirmektedir. Örneğin, bir sağlık çalışanı gönüllü olarak bir yardım projesinde görev almak istediğinde yıllık izninin bir kısmını kullanarak projede yer alabilmektedir. Veya kurumdan katılmak istenilen projede görevlendirilmesini talep etmesi gerekmektedir. Ancak mecburi hizmet kapsamında görev yapan sağlık çalışanları görev tanımları ve mevzuattan kaynaklanan yükümlülüklerden dolayı başka şehir veya ülke-deki yardım projelerine katılmak için proje mahalline intikal edememekte-dir. Bu yüzden yardım kuruluşları bazen gönüllü bulmakta zorlanmaktadırlar. 3 haftalık görevli göndermek isterken bu sebepten gönderemedikleri de olmaktadır. Ayrıca zorunlu hizmet yapan ve TUS sonrası uzmanlık yapan asistan doktorların yurtdışına çıkması yasaktır ve bu doktorlar gönüllü olarak bir yere yardım amaçlı da gidememektedir. Başka bir örnek vermek ger-ekirse, normal şartlarda bir devlet görevlisi ülke dışında görevlendirildiğinde harcırah almakta ve diğer gelirleri devam etmektedir. Ancak yurt dışında bir yardım projesinde görev almak isteyen sağlık çalışanı gönüllü olduğu için zaten harcırah talep etmemektedirler. Buna ek olarak, yurt içinde veya dışında gönüllü olarak projede yer aldıkları zaman süresince çalıştıkları kurumların döner sermayesinden pay alamamaktadır.

STK’ların karşılaştığı en önemli zorluk ise uluslararası çıkar mücadele-leri olarak ortaya çıkmaktadır. Bu problemin temelinde dış yardım anlayışı yatmaktadır. Dış politikada önemli bir araç ve çıkar elde etme kapısı olarak da uygulanmaya çalışılan dış yardım, yardım kuruluşlarının da farklı amaç-lar doğrultusunda yardım etmesine yol açmaktadır. Yardımın insani amaçlı

Her STK’nın her tür-lü yardımı yapması, bütün STK’ların aynı türden yardım yap-malarına yol açmak-tadır.

Page 44: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

41

olması ahlaki gerekliliğinin yanı sıra, ekonomik ve siyasal çıkarlar elde etmek anlayışıyla faydacı anlayışla yapılması, yardım kuruluşlarını çıkar elde etme ko-nusunda rekabete dahi götürmektedir. Bu durumun kaçınılmaz bir sonucu olarak gerek resmi gerekse sivil yardım kuruluşları yerel halka birşey vermekten öte donörleri ve yerel yöneticileri memnun etmeyi daha öncelikli hedef olarak belirlemektedir. İhtiyaç sahibi yoksul insanlar ise bundan en büyük zararı gören kesimdir. Ülkelerine yardım olarak gönderilen hatırı sayılır ölçüde para ihtiyaç sahiplerine kalıcı bir fayda sağlamadan harcanmaktadır. Yarım yüzyılı aşkın süredir devam eden bu yaklaşım özellikle Kuzey Amerikalı ve Avrupalı yardım kuruluşlarının samimiyetini sorgulanır kılmıştır. Son dönem-lerde Türk yardım kuruluşlarının doğrudan ihtiyaç sahiplerinin hayatlarında olumlu yönde kalıcı bir değişiklik yapacak şekilde yardım yapmaları yerel halk tarafından takdir edilmektedir. Örneğin, bir Darfurlu bölgede yardım için bulunan KYMD gönüllüsüne, “şimdiye kadar buraya gelip bize bir şey veren tek beyaz sizsiniz” demiştir.

Özellikle Türkiye’nin dış yardım konusunda aktif rol oynamasıyla, sömürge amaçlı yardım yapan ülkeler tarafından, yardım yapılan ülkede Türkiye adına farklı algılar oluşturulmakta ve bu durum da yapılacak yardımların zorlaşmasına yol açmaktadır. Diğer ülkelerin 5 yılda tamamladığı işi Türkiye küçük bütçesine rağmen bir yılda yapınca, fırsatçı ve çıkar amaçlarıyla yardım girişimlerinde bulunan ülkeler ve yardım kuruluşları rahatsız olmakta ve yardım yapan STK’ların faaliyetlerini zorlaştırmaktadır. Ortaya çıkan sürtüşme ortamı yerel örgütlerden yanlarında çalışan insanlara bile yansıtılmaktadır. Örneğin, Açe’de Lamna şehrinde nehirden gelen suların nehir yatağındaki her şehri yok etmesi sonucu Deniz Feneri Derneği gönül-lüleri gitmek istedikleri yerlere BM helikopteri gitmiştir. Yıkılan yapıların yerine tekrar ev yapılması düşünülen projeye göre 8 köyde 36 metrekarelik yaklaşık 200 ev kurulması planlanmıştır. Daha sonra Portekizliler gelerek 52 metrekarelik evler yapacaklarını söylemeleri üzerine vatandaşlar Porteki-zlilerin projesine yönelmiştir. Daha sonraki gelişmelerden Portekiz’in bunu neden yaptığı anlaşılmıştır: Portekizlilerin buraya ilgisinin arkasında tarihi se-bepler vardır. Açe Sultanı, 15. yüzyılda Portekizliler bölgeye girmek isteyince dönemin Osmanlı Padişahı II. Selim’den Portekiz’e karşı yardım talep eder. Osmanlı Devleti’nin gönderdiği Hint gemisi yardıma yetişir ve Portekizlile-rin bölgeyi sömürgeleştirmesini önler. Portekiz’in Açe’yi sömürgeleştirme girişiminin üzerinden 400 sene geçmiştir ama hala bu bölgeye dönük ilgileri devam etmektedir ve kendileri de bunu dile getirmektedir. Deniz Feneri bazı bölgelerde bu projeyi yine de hayata geçirmiştir. Bazı yerlerde ise ev yapımı

Özellikle Türkiye’nin dış yardım konusun-da aktif rol oynama-sıyla, sömürge amaçlı yardım yapan ülkeler tarafından, yardım yapılan ülkede Türki-ye adına farklı algılar oluşturulmakta ve bu durum da yapılacak yardımların zorlaş-masına yol açmakta-dır.

Page 45: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

42

Portekizlilere verilmiştir. Ancak Portekizlilere verilen yerler arasında olan bir köyün projenin başlamasının üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen hala ev-siz olduğu görülmektedir. Yardım sektöründe Portekizlilerin ev inşa projesini yapamadığı gündeme getirildiğinde Portekizliler “biz yapacaktık ama Türkler geldiler, yaptırmadılar, bizi engellediler” diyerek Türkiye’yi suçlu göstermek-tedir.

Yardım kuruluşlarının yaşadığı sorunlardan birisi de kendilerini yurtdışında tanıtmaktır. Bir yere ilk gidildiğinde kim olduklarını, amaçlarını, yerel insana anlatıp güvenlerini kazanmak bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Türkiye’nin dış yardım sektöründe yeni bir oyuncu olması ve dünya kamuoyunda bilinirlili-ğinin düşük olması nedeniyle yardım götürülen ülkelerdeki insanlar Türkiye’den gelen gönüllülere temkinli yaklaşabilmektedir. Beyaz tenli olmaları hasebiyle batılı yardım kuruluşları ile aynı amaca sahiplermiş gibi bir önyargı ile karşıla-şan Türk yardım kuruluşları kendilerinin farklı amaçlarla geldiklerini anlatmala-rı projelerin hayata geçirilmesinde ister istemez gecikmelere sebep olmaktadır.

Türkiye’nin bazı ulusal sorunlarının veya tarihi tartışmaların uluslararası toplumda yanlış bilinir olması ve Türkiye’nin kendi görüşünü uluslararası top-luma yeterince ve doğru şekilde anlatamaması, yardım sektöründe faaliyet gös-teren STK’ların da karşısına sorun olarak çıkmaktadır. Bunun arkasında yatan sebeplerden birisi de az gelişmiş ülkelerin dünya gündemini daha çok Ameri-kan, İngiliz, Alman ve Fransız haber kaynaklarından takip etmeleridir. Fas’ta yaşam şartlarının zor olduğu bir köye yardım götüren bir Türk yardım kurulu-şunun yaşadığı olay anlatılmak isteneni tüm çıplaklığı ile ortaya koyacaktır.*1 Fas’ta yardım alan köy lideri Türk yardım kuruluşu ekibinin yetkilisine sorar: “Bize yardım getirdiğiniz için teşekkür ederiz. Ancak, siz Abdullah Öcalan’ı neden hapse atarak ona zulmediyorsunuz? O da Müslüman değil mi? Devleti-niz İslam için savaşan birisini neden hapse atıyor?” Bu soru karşısında şaşıran Türk yetkili hapse atılanın bir terörist olduğunu, masum Müslüman sivillerin ölümünden sorumlu olduğunu anlatınca Faslı köy lideri “Ben böyle olduğu-nu bilmiyordum” diyerek kendi şaşkınlığını ortaya koyar. Aslında bu diyalog, münferit bir olay olarak görülemeyecek kadar önemli bir gerçekliğin varlığını bizlere göstermektedir. Türkiye geçmişte Kıbrıs konusunda olduğu gibi haklı olduğu birçok konuda haklılığını dünya kamuoyuna anlatmakta zorlanmaktadır. Giderek büyüyen ve daha çok ülkeye ve daha çok insana ulaşan Türk yardım sektörü için yakın gelecekte bu farklı şekillerde ortaya çıkabilecek bir sorundur.

* Söz konusu Türk yardım kuruluşunun ve yaşanan bu olayı bizimle paylaşan yetkili-nin izni olmadığı için kurum ve kişi adlarını burada anamıyoruz.

Türkiye’nin dış yar-dım sektöründe yeni bir oyuncu olması ve dünya kamuoyunda bilinirliğinin düşük olması nedeniyle yardım götürülen ülkelerdeki insanlar Türkiye’den gelen gönüllülere temkinli yaklaşabilmektedir.

Page 46: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

43

Daha önce ikinci bölümde ayrıntılı olarak anlatıldığı üzere batılı ülke-lerin şimdiye kadar uyguladıkları yardım az gelişmiş ülkelerin geri

kalmışlıklarına kalıcı bir çözüm üretememiştir. Bunun iki temel nedeninin olduğu değerlendirilebilir. Birincisi, izlenen yanlış stratejinin bir sonucu ola-rak dış yardımların (bilinçli veya bilinçsiz) yanlış alanlara yönlendirilmesi-dir. Az gelişmiş ülkelerde devletin işleyişinden yerel meselelerin çözümüne kadar birçok konuda aksaklıkların olduğu görülmektedir. Zaten kısıtlı olan dış yardım kaynaklarının doğru noktaya yönlendirilmesi söz konusu ülkelerde kalkınmayı sağlayacaktır. Bu yüzden dış yardımların bir ülkede hangi alanlara yapılması gerektiği son derece ehemmiyetlidir. İkinci neden ise sivil yardım kuruluşlarının var olma amaçları olan ihtiyaç sahiplerine yardım eli uzatma-yı ikinci plana itmeleridir. Az gelişmişliğin ülkedeki liderliğin değişmesiyle değişeceğine inanan ve bu amaç doğrultusunda faaliyet gösteren yardım ku-ruluşları ister istemez siyasi tartışmalara taraf olmakta ve ülkedeki insanlar nezdinde samimiyetlerini sorgulanır hale getirmektedir. Bu çalışmada Türk yardım kuruluşlarının yardımlarında beşeri güvenliği öncelik edinmelerinin ve hedef ülkenin siyasi tartışamalarına taraf olmadan ihtiyaç sahibi insanlara yardım götürme dışında amaç gütmemelerinin doğru olduğu savunulmaktadır.

BEŞERİ GÜVENLİK ODAKLI DIŞ YARDIM STRATEJİSİ

Batılı ülkelerin az gelişmiş ülkelere yardımını belirleyen kuramsal çerçe-ve ise yine İkinci Dünya Savaşı sonrası canlanan kalkınma ekonomisi

üzerine uzmanlaşan akademisyenlerden gelmiştir. Bunlar arasında ise Estonyalı bir iktisatçı olan Ragnar Nurkse tarafından ortaya konan geri kalmışlığın izahatı batılı ülkelerce yapılacak yardımların yönünü etkileyen önemli düşüncelerden birisi olmuştur. Nurkse, 1953 yılında yayımladığı Az Gelişmiş Ülkelerde Serma-ye Oluşumu Sorunu (Problems of Capital Formation in Underdeveloped Coun-tries) isimli kitabında az gelişmiş ülkelerin geri kalmışlığının sebebi olarak bu ülkelerin yoksulluğun kısır döngüsünde sıkışmış olmalarını göstermektedir

TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ NASIL OLMALI?

Zaten kısıtlı olan dış yardım kaynaklarının doğru noktaya yön-lendirilmesi söz konu-su ülkelerde kalkın-mayı sağlayacaktır.

Page 47: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

44

(Bkz. Şekil-1). Nurkse’a göre, zincirleme reaksiyon döngüsü olarak tanımladığı yoksulluğun kısır döngüsü içine hapsolmuş bir ülkede sermaye oluşumu engel-leneceği ve kısıtlanacağı için o ülke yoksulluktan bir türlü kurtulamayacaktır.

Şekil-1: Ragnar Nurkse Tarafından Geri Kalmışlığı Açıklamak İçin Önerilen Yoksulluğun Kısır Döngüsü

Döngü şu şekilde çalışmaktadır: bireylerin düşük gelirleri vardır ve bu yüzden bireyler birikim oluşturamazlar. Birikim oluşturamadıkları için alım güçleri olmaz ve dolayısıyla piyasada bir talep oluşturmazlar. Piyasada artan talep olmayınca üreticiler üretim hacimlerini artıramadıkları gibi daha fazla üretim yapmak için yatırım da yapamazlar. Yatırım gerçekleşmeyince yeni sermaye ve yatırımlar oluşmaz. Bunların sonucu olarak ülkede üretim artma-yacak, düşük kalacaktır. Üretim düşük olduğu için istihdam artmayacak ve çalışanların gelirleri düşük kalacaktır.

Nurkse’a göre bu kısır döngü kırılamaz değildir, yani az gelişmiş ülkelerin bulundukları geri kalmışlıktan kurtulmaları mümkündür. Çözüm az gelişmiş ülkelerin sanayileşememiş tarım toplumları olduğunu ve tarım sektöründe görülmeyen %20-30 arasında bir işsizlik olduğu varsayımına dayanmaktadır. Nurkse, bu işsiz tarım işgücü seferber edilmesi halinde ülkede sermaye oluşu-munun gerçekleşeceğine inanır.

Nurkse tarafından ortaya konan bu açıklama birçok taraftar bulsa ve uzun yıllar kabul görse de birçok eleştiri almıştır. Geri kalmışlığı aşırı derecede

Nurkse tarafından ortaya konan bu açıklama uzun yıllar kabul görse de birçok eleştiri almıştır.

Page 48: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

45

basitleştirmekle suçlanan Nurkse, tarım sektöründe gizlenen işgücünün ser-maye oluşturması için seferber edilmesi halinde gereken ana sermayenin, ge-rekli hammaddenin ve gerekli makinaların nasıl geleceğini açıklamadığı için eleştirilmektedir. Aslında Nurkse, gerekli olan sermayenin dış yardımlar ile geri kalmış ülkelere aktarıldığı takdirde bu ülke insanlarının alım gücü ve talep oluşturacak sermayeyi biriktireceğine ve böylelikle yoksulluğun kısır döngüsünü kıracaklarına inanmaktadır. Ancak eleştirenlerin belirttiği gibi bu dış yardımı çekebilmek için neler yapılmasına ve gelen yardımın nasıl kulla-nılacağına dair Nurkse doyurucu bir cevap verememektedir.

Günümüze kadar kalkınma iktisadı çalışan uzmanlar arasında özellikle Soğuk Savaş sonrasında ülkelerin iyi bir lider yönetimi sayesinde gerekli dış kaynakların ülkeye çekilebileceği ve bu kaynakların etkin biçimde kullanılarak ülkenin kalkınabileceği görüşü ağırlık kazanmıştır. Bu tür bir liderliğin or-taya çıkması için gelişmiş ülkelerin az gelişmiş ülkelerde gerekli gördükleri eksiklikler kısaca liberalleşme olarak tanımlayabileceğimiz serbest piyasa, girişim hürriyeti ve çok partili demokrasinin tesis edilmesidir. Nitekim Şekil-1’de görüldüğü gibi günümüzde dünyada hakim olan yardım anlayışına göre düşük gelirli bireylerin alım gücünü oluşturacak faktörler demokrasi ve iyi yönetişimdir. Ancak, daha önceki bölümlerde ayrıntılı biçimde izah edildiği üzere, az gelişmiş bir ülkenin demokratikleşmesi için yapılan dış yardımların etkili olmadığı geride bıraktığımız yarım yüzyıllık dış yardım tecrübeleri ile sabittir. Dolayısıyla, az gelişmiş ülkelerin içinde bulundukları kısır döngünün zayıf halkası Nurkse ve diğer batılı yardım politikalarını belirleyenler tara-fından önerildiği gibi yönetişim olamaz. O zaman döngünün zayıf olduğu ve kırılabileceği bölgeyi başka yerde aramak gerekmektedir.

Kanaatimizce dünyada hâkim olan dış yardım anlayışının gereken önemi vermediği ve yoksulluğun kısır döngüsünü kıracak zayıf bölge beşeri güven-lik alanıdır. Nurkse tarafından önerildiği gibi düşük gelirli birey, dış yardım-ların sağladığı sermaye oluşumundan pay alabilse bile az gelişmiş bir ülke-de bu sermaye talep oluşturmaktansa kişinin beşeri güvenlik harcamalarına gidecektir. Diğer bir ifadeyle, az gelişmiş ülkelerde bireylerin sürdürülebilir bir gelir elde etmelerinin önündeki en büyük engel hastalıklar, temiz içme suyunun erişilebilir olmayışı ve yetersiz ve sağlıksız beslenmedir. Az gelişmiş ülkelerde çalışan ücretlerinin oldukça düşük olduğunu düşünürsek, bir bireyin kazandığı ücret ailedeki fert sayısı fazla değilse sorun olmayacaktır. Ancak, ailedeki fert sayısı fazla ise (ki az gelişmiş ülkelerde nüfus artış hızı genellikle yüksektir) elde edilecek kazanç temel ihtiyaçların karşılanmasına bile yetme-

Az gelişmiş bir ülke-nin demokratikleş-mesi için yapılan dış yardımların etkili ol-madığı geride bıraktı-ğımız yarım yüzyıllık dış yardım tecrübeleri ile sabittir.

Az gelişmiş ülkelerde bireylerin sürdürü-lebilir bir gelir elde etmelerinin önündeki en büyük engel has-talıklar, temiz içme suyunun erişilebilir olmayışı ve yetersiz ve sağlıksız beslenmedir.

Page 49: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

46

yecektir. Şayet birey az da olsa birikim oluştursa bile o birikimler de yatırıma dönüşmektense sağlık masrafları gibi öngörülmeyen yerlere harcanacaktır.

Şekil-2’de gösterildiği gibi, örneğin, beşeri güvenliği dış yardımlarla sağ-lanan ve güvence altına alınan birey, sık sık hastalanmayacağı için işini aksat-mayacak ve düzenli gelir sahibi olacaktır. Kazancından yapacağı birikimleri ise sağlık harcamaları yerine yatırıma, tüketime veya daha önemlisi çocukla-rının eğitimine yönlendirebilecektir. Eğer az gelişmiş bir ülkede önlenebilir hastalıklarda düşüş yaşanmaz ise, birey elindeki birikimi (kesik çizgilerle be-lirtilen ok yönünde) çocuğunun eğitim masrafları veya yatırım yerine sağlık sorunlarına harcayacaktır.

Şekil-2: Beşeri Güvenlik Temelli Yoksulluk Döngüsü

Eğer az gelişmiş toplumlarda beşeri güvenliğin sağlanmasında gelişme kaydedilebilirse, bireyler daha az hastalanacakları için elde edecekleri birikim daha fazla olacaktır. Bu birikim çocukların eğitim masraflarını karşılamak için kullanılabilirse uzun vadede daha eğitimli, dolayısıyla aile ekonomisine katma değer katabilecek kalifiye iş gücü ortaya çıkacaktır. Yine uzun vadede düşünüldüğünde bunun bir sonucu olarak toplumda yeni yatırımlar, istihdam olanakları ve gelir seviyesi artacaktır. Zamanla yaşam standartları yükselen ve ortaya çıkan yeni orta sınıf ülkede liderleri daha sorumlu ve hesap verilebilir olmaya itecektir.

Burada dikkat çekilmesinde fayda görülen önemli bir husus da dış yar-dımlar sonucunda hedef ülkede kısa dönemde demokratikleşme beklentisinin yanlış olduğudur. Siyaset bilimi literatüründe çok tartışmalı olan bu konuda

Beşeri güvenliği dış yardımlarla sağlanan ve güvence altına alınan birey, sık sık hastalanmayacağı için işini aksatmayacak ve düzenli gelir sahibi olacaktır.

Page 50: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

47

iktisadi kalkınmanın demokratikleşmeye sebep olduğu konusunda yapılan ça-lışmalar kesin bir cevap ortaya koyamamıştır. Adam Przeworski ve meslektaş-larının yaptığı çalışmada ulaştıkları sonuçlar iktisadi kalkınmanın demokrasi-nin ortaya çıkışını açıklayamayacağını ama belirli bir gelişmişlik düzeyinin demokrasinin yerleşmesi için önemli olduğunu ortaya koymuştur.40 Ayrıca, az gelişmiş bir ülkede artan eğitimli nüfus oranı hukukun üstünlüğünün o ülkede yerleşmesini hızlandıracaktır. Harvard Üniversitesi’nden Robert Barro’nun da ampirik çalışmasıyla ortaya koyduğu gibi hukukun üstünlüğü bir ülkede de-mokratik yönetimlerin ortaya çıkmasındaki önemli faktörlerden bir tanesidir.41

Uygulamada dış yardım başlıklı bölümde de ayrıntılı olarak izah edildiği gibi, birçok devlet ve sivil yardım kuruluşu yaptıkları dış yardımlar ile hedef ülkede var olan otokratik rejimlerin demokratikleşmesinin hızlanmasını, huku-kun üstünlüğünün yerleşik hale gelmesini ve yöneticilerin daha hesap verebilir olmalarını amaçlamaktadır. Yine önceki bölümlerde ortaya koyduğumuz üzere, bu alanda yapılan birçok çalışma göstermektedir ki, dış yardımlar ile bir ülkenin demokratikleştirilmesinde başarılı olabilmiş bir devlet veya yardım kuruluşu bulunmamaktadır. Bunun aksine, beşeri güvenlik alanında iyileşme sağlanması bir toplumda demokratik rejimlerin doğmasını kolaylaştıracak sosyal ve iktisadi etkenlerin ortaya çıkmasına yardımcı olacaktır.

YARDIM KURULUŞLARININ TEMEL AMACI

Birçok kişi için bu alt başlıktaki soru oldukça gereksizdir, çünkü adı üstünde yardım etmektir. Uluslararası ilişkilerde yardım kuruluşları amaçlarına ve üstlendikleri rollere göre Wilsoncu ve Dunantçı olarak iki temel gruba ayrılmaktadır.

Birinci gruptaki kuruluşlar, ABD eski başkanı Woodrow Wilson’ın düşüncelerini benimsedikleri için Wilsoncu olarak anılmaktadır. Wilson tarafından zamanında ifade edildiği gibi gelişmiş ülkelerin sahip oldukları değerleri az gelişmiş ülkelerle paylaşmaları gerekmektedir. Devletlerin bu kategorideki sivil toplum kuruluşlarından beklentileri, devletler ile yakın çalışmaları ve demokrasi, ifade özgürlüğü ve serbest piyasa gibi değerlerin bunlardan yoksun ülkelerde yerleşmesi için çaba göstermeleridir. CARE International ve Save the Children gibi yardım kuruluşları bu kategoriye örnek olarak verilebilir. Dolayısıyla bu tür yardım kuruluşları az gelişmiş bir ülkeye yardım ederken asıl amaçları hedef ülkenin iktisadi kalkınması değil, belirli değerlerin yerleşmesidir. Nihai hedefler açısından kendilerine daha yakın oldukları için devletler bu tür kuruluşlara daha fazla kaynak ayırmak-

Uluslararası ilişkilerde yardım kuruluşları amaçlarına ve üstlen-dikleri rollere göre Wilsoncu ve Dunantçı olarak iki temel gru-ba ayrılmaktadır.

Page 51: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

48

tadır. Daha önce sunduğumuz dış yardım tanımı hatırlanacak olursa bu tür kuruluşların faaliyetlerini dış yardım olarak nitelendirmek tartışmalıdır. Zaten önceki bölümlerde ortaya koyduğumuz üzere, yarım yüzyıla yakın zamandır süren yardım çalışmalarında çok fazla başarı sağlanamamış olması da bunun bir göstergesidir.

İkinci grup yardım kuruluşları ise Kızıl Haç yardım örgütünün kuruluşunu teşvik eden İsviçreli aktivist Henry Dunant’ın soyadı ile anılmaktadır. Bu tür yardım kuruluşlarının sahip oldukları anlayış ise ihtiyaç olan ülkede taraf tutmadan ve bağımsız şekilde hareket ederek muhtaç olan herkese ayrım ya-pılmaksızın yardım edilmesidir. Sınır Tanımayan Doktorlar (Médecins Sans Frontiers) Dunantçı yardım kuruluşlarına verilebilecek iyi bir örnektir. Dunant-çı yardım kuruluşları faaliyetlerinde kendilerine yön verecek dört temel ilke belirlemişlerdir:

a) İnsaniyet: Yardımların amacı insanların ihtiyaçlarının görülmesi olmalıdır.

b) Tarafsızlık: Savaş halinde yardım edildiğinde çatışmanın tarafları arasında ayrım yapmaksızın herkesin ihtiyaçları giderilmeli.

c) Nesnellik: Yardım insanların ihtiyaçlarından başka bir değere bağlı olmamalı. Irk, din, sınıf gibi faktörler yardım alıcıları belirlememeli.

d) Bağımsızlık: Yardım yapan kuruluşlar bağışçılarının veya yardım alanların etkisine açık olmamalı, yönlendirmeleri yardımın hedefini değiştirmemeli.

Kanaatimizce, devletlerin dış yardımdan sorumlu kuruluşları Wilsoncu an-layış ile hareket etseler bile sivil toplum kuruluşları ve yardım dernekleri Du-nantçı bir anlayışla az gelişmiş ülkelere yardım etmelidir. Önceki bölümlerde gösterildiği gibi, Wilsoncu anlayışla yapılan yardımlar şimdiye kadar fazla başarılı olmamıştır. Bu iki kategori göz önüne alındığında Türk yardım kuru-luşlarının Dunantçı bir anlayışa sahip oldukları görülmektedir. Örneğin, 2011 yazında Somali’de yaşanan kuraklıkta ülkeye yardım götüren birçok Türk yar-dım ekibi, BM yetkililerinin itirazlarına rağmen hükümete karşı silahlı müca-dele veren El-Şebab örgütünün üyelerine de gıda yardımı yapmayı başarmıştır.

Türk yardım kuruluşlarının Dunantçı bir yaklaşım içinde olmaları diğer ülkelerin yardım kuruluşlarınca eleştirilebilir. Örneğin, Türk yardım kuruluş-ları faaliyet gösterdikleri ülkelerdeki otoriter yönetimlerin anti-demokratik

Page 52: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

49

uygulamalarına ses çıkarmamakta, seçimlerde adaletsiz uygulamalara itiraz etmemekte ve insan hakları ihlallerine karşı hükümetlerle birlikte çalışmaya devam etmektedir. Tüm bunlar batılı yardım kuruluşları ve bazı hükümetler-ce eleştirilmektedir. Fakat Türk yardım kuruluşları ihtiyaç sahibi insanlara yardım götürmenin ötesinde bulundukları ülkelerin siyasi tartışmalarına mü-dahil olurlarsa, hedef ülke yönetimleri Türk yardım kuruluşlarının faaliyet göstermesini zorlaştıracak adımlar atabilirler. Böylesi bir durumda ise yardım kuruluşlarının varlık amacı olan ihtiyaç sahibi insanlara gıda ve sağlık hizmeti götürülmesi aksayabilir.

Özetlemek gerekirse, siyasetçiler ve liderler geçicidir. Ülkeler arası iliş-kiler siyasetçiler üzerinden yürütülse de siyasetçiler ve bürokratlar zamanla yerlerini yeni insanlara bırakmaktadırlar. Asıl amaç ihtiyaç sahibi kesimlere yardım eli uzatarak halklar arasında dostluk bağları kurmak olmalıdır. Türk yardım kuruluşlarının faaliyetleri sonucunda az gelişmiş bir ülkede oluşacak Türkiye sempatisi kaçınılmaz olarak zamanla siyaset alanında olumlu geliş-meler olarak yansıyacaktır.

Türk yardım kuru-luşları ihtiyaç sahibi insanlara yardım gö-türmenin ötesinde bu-lundukları ülkelerin siyasi tartışmalarına müdahil olurlarsa, he-def ülke yönetimleri Türk yardım kuruluş-larının faaliyet göster-mesini zorlaştıracak adımlar atabilirler.

Page 53: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

50

Çalışmanın şimdiye kadarki bölümlerinde Türkiye’nin neden dış yardım yapması gerektiğini, gelişmiş ülkelerin mevcut dış yardım anlayışının

çok fazla başarı sağlamadığını ve az gelişmiş ülkelerin yoksulluğunu azaltamadığını göstermeye çalıştık. Dünyada 20. yüzyılın ikinci yarısında artan yardım miktarı maalesef yoksul ülkelere refah getirmemiş, o ülke insanlarının yaşam standartlarını yapılan yardımlar ölçüsünde artırmamıştır. Bu çalışmada gelişmiş ülkelerin yardımlarının başarısız olmasının temel nedeni olarak yardım felsefesinin yanlış merkez üzerine oturtulmasını gösterdik. Gelişmiş ülkeler şimdiye kadar iyi yönetişim, demokratikleşme, yolsuzlukla mücadele gibi makro hedefler belirlemiş ve yardımları uzun vadede hayata geçecek alanlara teksif etmiştir. Dış yardımların bu tür makro projelerle yapısal alanlara yönlendirilmesi yardımların denetlenmesini de zor kılmıştır.

Özellikle Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte dağılan Sovyet bloğu ülkelerine yapılan dış yardımdaki artış, gelişmiş ülkelerde sivil yardım kuruluşlarının sayısının kayda değer ölçüde artmasına yol açmıştır. Varlıklarını sürdürmeleri projeleri için ödenek bulmaya bağlı olan bu tür sivil yardım kuruluşları vatandaşlardan bağış toplamakta zorlandıkları anda devletlerin dış yardım projelerine yönelmiştir. Bu karşılıklı ilişki sivil yardım kuruluşlarını zamanla bürokratik bir yapıya büründürmüştür. Kuruluş amacı devletteki bürokrasinin hantallığını ve katılığını aşmak olan sivil toplum kuruluşlarından bazıları günümüzde bir devlet organı kadar bürokratik yapıya ve hantallığa sahiptir. Bu tür kuruluşlar varlıklarını sürdürme adına kuruluş ilkeleri ile doğ-rudan bağdaşmasa bile devletlerinin bazı projelerini üstlenmektedir. Bunu bi-len siyasetçiler de yardımlarının heba olacağını bilseler dahi siyasi çıkar elde etme uğruna yardımların etkisiz ve verimsiz kullanılmasına göz yummaktadır.

Bu çalışmayı ortaya koyarken yapılan araştırmalarda Türkiye’nin sosyal ve siyasi yapısıyla ilgili olarak fikir edinme fırsatı doğmuştur. Türkiye halkı-nın büyük bir çoğunluğu maddi durumu iyi olsun veya olmasın az çok yar-dım yapmaktadır. Kültürümüzde ve geleneklerimizde kuvvetli kökleri olan bu yardımlaşma olgusunun güçlenerek sürdürülmesi adına yardım kuruluşlarının

SONUÇ VE ÖNERİLER

Türk solunun yardım kuruluşu çıkartama-mış olması sosyolog-larca araştırılması gereken bir olgudur.

Page 54: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

51

varlığı son derece önemlidir. İnsanların yardımlarını ihtiyaç sahiplerine ulaş-tırma noktasında güven duyduğu kurumlara yardım etmekten çekinmedikleri de kayda değer bir gerçektir. Araştırma ve mülakatlar sonucunda varılan ilginç sayılabilecek bir diğer gözlem ise Türkiye’deki sivil yardım kuruluşlarının toplumun kendisini sağ/muhafazakar/dindar olarak tanımlayan kesimlerin-de daha çok ve başarılı olduğudur. Türkiye’de sosyal anlamda cemaatleşmiş grupların veya belli değerler etrafında bir araya gelmiş grupların yardım kuru-luşları oluşturması daha çok sağ/muhafazakar kesimlerde görülmektedir. Her ne kadar kendisini sol ideoloji ile tanımlayan yardım kuruluşları mevcut olsa da ülke çapında ve yurtdışında pek varlık gösterememektedir. Türkiye’de da-yanışma ve eşitlik gibi kavramların temelini oluşturduğu ve ideolojik olarak bu değerlerden beslenen Türk solunun yardım kuruluşu çıkartamamış olması sosyologlarca araştırılması gereken bir olgudur.

Bu bölümde resmi ve sivil Türk yardım kuruluşlarınının, karar alma meka-nizmasında bulunan bürokratların ve siyasetçilerin dikkatlerini yöneltmeleri gerektiği bazı hususlar öneriler halinde sunulmaya çalışılacaktır.

1. Türkiye, dış yardımı bir dış politika aleti olarak görmekten daha çok bunu insani bir sorumluluk olarak görmelidir. Dış yardım yapılırken birinci amaç siyasi çıkar elde etmek değildir, hiçbir zaman da olmamalıdır. Günümüz-de gelişmiş ülkeler böyle bir anlayışla davrandıkları için samimiyetsizlikle suçlanmakta, yaptıkları yardımların arkasında siyasi amaçlar aranmaktadır.

2. Dış yardım kısa dönemde siyasi getiri sağlamaz. Dış yardımlar sonucunda halklar arasında kurulacak dostluk ve kardeşlik bağları zamanla ülkenin yöneticileri arasındaki ilişkilere de yansıyacaktır. Örneğin, Ocak 2012’de The Guardian gazetesinde çıkan “Somali halkına sadece Türkiye dayanış-ma gösteriyor” başlıklı haber bunun bir göstergesidir.42

3. Türkiye’de TİKA ve Kızılay gibi resmi yardım kuruluşları ve diğer sivil yardım dernekleri yukarıda ifade edildiği şekliyle Dunantçı bir anlayışla hareket etmelidir. Bağımsızlık ve tarafsızlık ilkelerinden taviz vermeden ve ihtiyaç sahipleri arasında ırk, din ve mezhep ayrımı yapmaksızın muh-taç olan herkese yardım ulaştırmayı tek amaç edinmelidir. Aksi halde siya-si tartışmaların ve mücadelelerin bir parçası olmaları kaçınılmaz olacaktır.

4. Dış yardımı ihtiyaç sahiplerine ulaştıran yardım kuruluşu çalışanları veya gönüllülerinin, hedef ülkedeki insanlarca genellikle ülkeleriyle özdeşleşti-rildikleri unutulmamalıdır. Yardım kuruluşu bir sivil toplum kuruluşu olsa

1)

2)

3)

4)

Page 55: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

52

bile ülke insanları onların Türk olduklarını öğrenecektir. Sonrasında ise aldıkları yardım ve gördükleri muamele doğrudan o insanların zihinlerinde bir Türkiye algısı oluşturacak veya oluşmasına katkıda bulunacaktır. Bu amaç doğrultusunda dış yardım alanında faaliyet gösteren kuruluşlar özel-likle yurt dışı görevlerine katılacak çalışanlarının/gönüllülerinin bu konuda eğitim almalarını sağlamalıdır.

5. Türkiye Cumhuriyeti yurtdışında ulusal sorunların diğer ülkelerde farklı şekilde algılanmasının önüne geçmek için yoğun çaba sarfetmektedir. Her ne kadar bu tür faaliyetler ticaret hacminin artmasına ve kültürel ilişkile-rin gelişmesine katkıda bulunsa da dış yardım alanında faaliyet gösteren kurum ve kuruluşların da çalışmalarını kolaylaştırmaktadır. Dış yardım konusunda sahadaki insanlarla yapılan görüşmeler göstermektedir ki, yar-dım alanında çalışanların yurt dışında karşılaştıkları sorunların başında Türkiye’nin aleyhinde kullanılan bazı iç meseleler gelmektedir. Türkiye’yi ve Anadolu insanını tanımayan halklar, ilk başlarda yardım alırken tered-dütle yaklaşmaktadır. Dolayısıyla Türkiye, yurtdışında ülkenin zenginlik-lerini tanıtmanın yanı sıra dış yardımların yoğun yapıldığı ülkelerde de kendisini doğru anlatabileceği yollar bulmalı ve iç sorunlarının doğru şe-kilde bilinmesi için çalışmalar yürütmelidir. Bu kapsamda özellikle strate-jik önemi haiz ve Türkiye’den yoğun dış yardım alan ülkelerde;

a) Hedef ülkelerde tarih, siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler, sosyo-loji, antropoloji, hukuk ve ekonomi gibi alanlarda yüksek lisans ve doktora yapan öğrencilere araştırma konuları doğrultusunda araştırma destek ödenekleri ayrılabilir.

b) Hedef ülkedeki diplomatik temsilcilik ile Türkiye üzerine bilim-sel araştırma yapacak kişilere kitap, dergi veya internet üzerinden erişim imkanı ile akademik kaynak sağlanabilir.

c) Araştırma yapacak akademisyenler Türkiye’de konunun uzman-ları ile irtibata geçirilerek araştırmacının doğru bilgiye erişmeleri sağlanabilir.

d) Hedef ülkelerin saygın üniversitelerinde Türkiye’nin tezlerini an-latabilecek akademisyen, gazeteci veya araştırmacı saygın isim-lere konferanslar verdirilebilir.

e) Bir ülkede kamuoyunu etkilemede en önemli iki kesim olan aka-

5)

a)

b)

c)

d)

e)

Page 56: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

53

demisyenler ve gazeteciler ile irtibata geçilmeli ve bu kesimlere Türkiye’nin karşı karşıya olduğu sorunları Türkiye’den rahatsız olanlar anlatmadan Türk yetkililer anlatmalıdır.

f) Hedef ülkelerde, Türk kültür günü/haftası düzenlenerek halkın Türk kültürünü tanıması ve halk nezdinde bir bilinirlik oluşturul-ması hedeflenebilir.

6. Türkiye’den giden yardım kuruluşları son yıllarda yardım sektöründe aktif oldukça Türkiye uluslararası arenada daha fazla görünür olacaktır. Bu da hedef ülkelerdeki diğer yardım için gelen ülkelerin Türkiye’den rahatsız ol-masına yol açacaktır. İhtiyaç sahibi ülkeye siyasi veya iktisadi beklentiler ile yardım yapan ülke veya kuruluşlar, tamamen insani düşünceyle siyasi ve maddi beklenti içine girmeden yardım getiren Türk kuruluşlarının faaliyetlerini başarısız kılmak için çeşitli faaliyetler yürütebilir. Türkiye gerek resmi kurumları gerekse sivil toplum kuruluşları üzerinden aleyhinde yapılacak propagandaların önüne geçmek için çalışmalar yürütmelidir. Bu kapsamda, özellikle stratejik önemi haiz ve Türkiye’den yoğun dış yardım alan ülkelerde;

a) Türk yardım sektöründe faaliyet gösterenler yerel halk ile yakın ilişkiler geliştirmelidirler. Böylelikle yerel ölçekte yapılabilecek Türkiye aleyhindeki faaliyetlerden zamanında haberdar olunabilir.

b) Yabancı ülkelerin diplomatik temsilcilikleri ve yardım kuruluşları Türkiye’nin dış yardım vizyonu hakkında bilgilendirilebilir. Türki-ye, yaptığı yardımlar karşılığında yerel hükümetten ticari tavizler beklemediğini yardım yapılacak ülkenin maddi zenginliklerinde gözü olan ülkelere izah etmelidir.

7. Türkiye’de dış yardım resmi devlet kuruluşları (TİKA ve Kızılay) ve bir-çok sivil yardım kuruluşu STK tarafından yapılmaktadır. Türkiye’nin artan dış yardımları bu alanda bir iş bölümünü gerekli kılmaktadır. TİKA dış yardım konusunda STK’ları yönlendiren konumunda olmamalıdır. Birçok STK dünyanın farklı noktalarındaki irtibatları sayesinde ihtiyaç olan ülke-leri ve alanları tespit etmede oldukça başarılıdır. STK’lar kendi kapasite-leri, bağışçılarının talepleri ve imkanları doğrultusunda yardım yapacağı ülkeyi ve sektörü seçmektedir. STK’ların temel beklentisi TİKA’nın üç temel görevi üstlenmesidir:

a)

b)

f)

6)

7)

Page 57: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

54

a) Veri toplanması, analiz edilmesi ve raporlanması: Türk yardım kuruluşu STK’lar, TİKA’nın belirli aralıklarla STK’lardan yaptıkları yardımlara ve projelere dair bilgi istemesinin ve bunların raporlanmasının gerekliliğini kabul etmektedir. Ancak STK’ların beklentisi verilerin yardım faaliyetleri sürerken değil, faaliyet ve proje sona erdikten sonra talep edilmesidir. Proje sürerken veri talep edildiğinde projeyi yürüten STK çalışanları mesailerinin önemli bir kısmını istenen verileri toparlamaya ayırmak zorunda kalmaktadır. Bu ise yardım faaliyetlerinde performans düşüklüğü-ne neden olmaktadır.

b) Siyasi ve bürokratik engellerin aşılmasına yardımcı olması: STK’lar yurtdışında yardım faaliyetleri yürütmek istediklerinde bir takım siyasi ve bürokratik problemlerle karşı karşıya kalabil-mektedir. Örneğin STK gönüllülerinin yurtdışında vize sorunları yaşaması veya yardım malzemesi taşıyan tır veya gemilerin güm-rüklerde normalden fazla bekletilmeleri sıklıkla yaşanan sorunlar-dandır. TİKA, Türkiye Cumhuriyeti adına gerektiğinde devreye girerek STK’ların faaliyetlerini sürdürürken daha az sorunla karşı-laşmalarını sağlayabilir.

c) Denetleme: Türkiye’de insanların artan gelir seviyelerine paralel olarak yardım kuruluşlarının yurtdışı projelerine verdikleri maddi destek zamanla daha da artacaktır. Ancak, yurtdışındaki yardım faaliyetlerinde gerçekten de ihtiyaç sahiplerine ulaşıldığını Tür-kiye’deki bağışçılar tam olarak bilemeyebilir. Bu noktada TİKA yurtdışında STK’ların dış yardımlarını denetleyici bir rol üstlene-bilir. Türkiye’de yardım dernekleri diğer tüm STK’lar gibi İçişle-ri Bakanlığı tarafından denetlenmekte ve yürürlükteki kanun ve düzenlemelere göre faaliyet gösterdiklerinden emin olunmaktadır. Aşağıda da tavsiye edildiği gibi, ufak çaplı projelerin TİKA yerine STK’lar üzerinden yapılması halinde bu denetimin yurtdışı ayağı-nı TİKA’nın yapması uygun olacaktır.

8. Türkiye yol, hastane, okul gibi altyapı ve inşaat türü yardımları TİKA üze-rinden, yukarıda “beşeri güvenlik temelli” olarak ifade edilen yardımları sivil toplum kuruluşları üzerinden yapmalıdır. Türkiye gıda yardımı, su ku-yusu açılması, sağlık taraması, tarım ve hayvancılık yardımları ve eğitimleri gibi nispeten küçük projelerde kaynakları o yardım faaliyetini daha verimli

a)

b)

c)

8)

Page 58: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

55

ve etkin yapabilecek STK’lara yönlendirmelidir. Dış yardımlarda STK’ların tercih edilmesini önermemizdeki başlıca sebepler şunlardır;

a) TİKA devlet kurumu olduğu için yardım edilen ülkede sivil top-lum kuruluşları kadar sempati ve tarafsızlık duygusu oluşturama-yabilir.

b) STK’lar gönüllülük esasına göre çalıştıkları için daha özverili ve fedakarca çalışan personele sahiptir. Dolayısıyla devlet kurum- la-rından çok daha az kaynakla çok daha yüksek performans göste-rebilir.

c) STK’lar resmi kurumların aksine bürokratik olmayan yapısı ile daha hızlı karar alabilir ve alınan kararları daha hızlı icra edebilir.

9. Türkiye Cumhuriyeti yasama organı, uzmanlık isteyen alanlarda çalışan devlet memurlarının yurtdışındaki yardım faaliyetlerine katılmalarını ko-laylaştıracak gerekli düzenlemeleri yapmalıdır. Örneğin, zorunlu şark hiz-metini yapmakta olan sağlık görevlilerinin yurtdışına çıkışlarının önünde yasal engeller bulunmaktadır. Yasama ve yürütme organları bir araya ge-lerek sağlık çalışanları, mühendis, teknisyen vb. uzmanlık sahibi devlet memurlarının yurtdışındaki yardım projelerine katılımlarını kolaylaştırma-lıdır.

10. STK’lar doğaları gereği sivildir, yani devletten bağımsız olmak zorunda-dırlar. Yardım yapılacak bir ülkeye devletler arasındaki siyasi sorunlar yü-zünden yardım etmeme kararı almazlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin herhangi bir bakanlığı veya başka bir kurumu STK’ların yardım yapacağı ülkeyi veya alanı seçimlerine müdahale etmemelidir. Ancak, özellikle dış yardım-lar söz konusu olduğunda STK’lar da benzer bir hassasiyet göstererek ola-sı bir sorunu önleme adına Türkiye Cumhuriyeti’nin gerekli makamlarını (büyükelçilik vd.) bilgilendirmelidir.

11. Türkiye Cumhuriyeti yapacağı dış yardımları yukarıda detaylandırılan be-şeri güvenlik temelli yaklaşıma göre belirlemeli, barınma, temiz su, gıda, sağlık gibi temel insani ihtiyaçlara öncelik vermelidir. Türkiye dış yardım kapsamında askeri yardımlardan kaçınmalıdır. Hedef ülke ordularına mü-himmat, askeri araç ve gereç yardımı Türkiye’nin de ülke halkının bir kıs-mı tarafından düşman olarak algılanmasına yol açacağı unutulmamalıdır.

a)

b)

c)

9)

10)

11)

Page 59: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

56

1. “Türkiye’de günlük ekmek israfı”, Sabah Gazetesi, 21 Ağustos 2011, http://www.sabah.com.tr/Yasam/2011/08/21/turkiyede-gunluk-ekmek-israfi (Erişim: 23.02.2012)

2. “Sigaraya harcanan para korkutucu” CNN Turk, 14.10.2010 http://www.cnnturk.com/2010/turkiye/10/04/sigaraya.harcanan.para.korkutu-cu/591835.0/index.html (Erişim: 21.11.2012)

3. Dünya Sağlık Örgütü, Media Center – Malaria: Fact sheet No.94, Nisan 2012 http://www.who.int/mediacentre/factsheets/fs094/en/ (Erişim:22.11.2012)

4. Dünya Sağlık Örgütü, www. who.int/research/en/

5. Buradaki “yoksulluk” Amerika Birleşik Devletleri Nüfus bürosunca tanımlanan şekliyle kullanılmıştır. Bir kişinin yıllık geliri, büronun belir-lediği eşiğin altında ise o kişi yoksul kabul edilmektedir. Büroya göre bir kişinin aylık geliri 928 Amerikan dolarının altında ise o kişi yoksul kabul edilmektedir. United States Census Bureau, Income, Poverty, andHealth In-surance Coverage inthe United States: 2010, sf. 61. http://www.census.gov/prod/2011pubs/p60-239.pdf (Erişim: 23.02.2012)

6. United States Census Bureau, Income, Poverty, andHealth Insuran-ce Coverage inthe United States: 2010, sf. 14. http://www.census.gov/prod/2011pubs/p60-239.pdf (Erişim: 23.02.2012)

7. Cambridge Dictionaries Online, Foreign Aid maddesi. http://diction-ary.cambridge.org/dictionary/british/foreign-aid?q=foreign+aid (Erişim: 17.02.2010)

8. Britannica Online Encyclopedia, Foreign Aid maddesi. http://www.britan-nica.com/EBchecked/topic/213344/foreign-aid (Erişim: 17.02.2010 )

9. Carol Lancaster. Foreign Aid: Diplomacy, Development, Domestic Poli-tics, Chicago: University of Chicago Press, 2007.

10. Bkz. Glossary of Statistical Terms, http://stats.oecd.org/glossary/detail.asp?ID=6043 (Erişim: 19.02.2012) ve Fuhrer, H. (1994). The Story of De-velopment Assistance: A History of the Development Assistance Committee

SONNOTLAR

Page 60: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

57

and the Development Co-operation Directorate in Dates and Figures. Paris: OECD.)

11. Enoch Pratt Free Library, http://www.prattlibrary.org/locations/ssh/index.aspx?id=3136 (Erişim: 19.02.2012)

12. Halil Seyidoğlu, Uluslararası İktisat, İstanbul, 2003, Güzem Can Yayınları, s.768

13. USAID, Where does money go, http://www.usaid.gov/results-and-data/budget-spending/where-does-money-go (Erişim: 11.09.2012)

14. Stephen Knack, Does Foreign Aid Promote Democracy, International Studies Quarterly, Vol.48 No.1, March 2004, pp.251-266

15. United Nations Economic and Social Commission for Asia and the Pa-cific, What is good governance, http://www.unescap.org/pdd/prs/ProjectAc-tivities/Ongoing/gg/governance.asp). (Erişim: 24.02.2012)

16. Sajal Lahiri, The Theory and Practice of Foreign Aid: Volume 1 – Fronti-ers of Economics and Globalization, Elsevier Science, 2007

17. Craig Burnside & David Dollar. Aid, Policies, and Growth, American Economic Review, Vvol. 90(4), September 2000, pp. 847-868.

18. USAID Policy Framework 2011 – 2015, http://transition.usaid.gov/poli-cy/USAID_PolicyFramework.PDF (Erişim: 02.03.2012)

19. Global Humanitarian Assistance, Sudan Aid Factsheet 1995-2009, http://www.globalhumanitarianassistance.org/wp-content/uploads/2011/02/Sudan-Aid-Factsheet-2011.pdf (Erişim:21.02.2012 )

20. U.S Department of State, Pakistan Assistance Strategy Report, December 14, 2009 http://www.state.gov/s/special_rep_afghanistan_pakistan/133902.htm (Erişim: 21.02.2012)

21. Alberto Alesina & Beatrice Weder, Do Corrupt Governments Receive Less Foreign Aid?, NBER Working Papers 7108, 1999, National Bureau of Economic Research, Inc.

22. Alessandra Casella and Barry Eichengreen. Can Foreign Aid Accelerate Stabilisation?, Economic Journal, Royal Economic Society, vol. 106(436), May 1996, pp.605-19.

23. Polity IV projesi, nüfusu 500 binden fazla olan 164 ülkenin 1800-2010 arasında yıllık olarak demokrasi seviyelerini proje yönetimince belirlenen ölçütlere göre değerlendirerek en otokratik devlete -10, en demokratik devle-

Page 61: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

58

te +10 değer vererek 21 puanlık bir skala oluşturmaktadır.

24. Freedom House, Freedodm in the World 2011, http://www.freedom-house.org/report/freedom-world/freedom-world-2011(Erişim: 25.02.2012)

25. Hans Morgenthau, A Political Theory of Foreign Aid, The American Po-litical Science Review, Vol. 56, No. 2 (Jun., 1962), pp. 301-309

26. Eric Neumayer, The Determinants of Aid Allocation by Regional Multi-lateral Development Banks and United Nations Agencies, International Stud-ies Quarterly, 47 (1), p. 102

27. Ramesh Durbarry, Norman Gemmell and David Greenaway, New Evi-dence on the Impact of Foreign Aid on Economic Growth, Credit Research Paper, No.98/8

28. William Easterly, The Cartel of Good Intentions: Bureaucracy versus Markets in Foreign Aid, Center for Global Development, Working Paper No.4, March 2002 (Revised May 2002)

29. http://hdr.undp.org/en/reports/global/hdr2011/download/

30. Jagdish Bhagwati, Banned Aid: Why International Assistance Does Not Alleviate Poverty, Foreign Affairs, January/February 2010

31. William Easterly, The Cartel of Good Intentions: Bureaucracy versus Markets in Foreign Aid, Center for Global Development, Working Paper No.4, March 2002 (Revised May 2002)

32. Peter J. Schraeder, Steven W. Hook, and Bruce Taylor. Clarifying the Foreign Aid Puzzle: A Comparison of American, Japanese, French, and Swe-dish Aid Flows, World Politics 50.2 (1998), pp. 294-323

33. Steven W. Hook and John Spanier. American Foreign Policy since World War II, 14th ed.(Washington, D.C.: CQ Press, 1998); Peter J. Schraeder, ed., Intervention into the 1990s: U.S.Foreign Policy in the Third World (Boulder, Colo.: Lynne Rienner, 1992)

34. Ilyana Kuziemko and Eric Werker. How Much Is a Seat on the Security Council Worth? Foreign Aid and Bribery at the United Nations, Journal of Political Economy, Vol.114 No.5, October 2006, pp.905-930

35. World Health Organization, Causes of Child Mortality for the Year 2010, http://www.who.int/gho/child_health/mortality/causes/en/index.html (Erişim: 22.02.2012 )

36. Global Humanitarian Assistance, 2010 verilerine göre.

Page 62: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

59

37. FAO Newsletter, Global hunger declining, but still unacceptably high, 14 September 2010.

38. TİKA Faaliyet Raporu 2009

39. Hasan Öztürk’ün 2004 yılnda görev aldığı Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) kapsamında gerçekleşen bir görev sırasında Morogoro’da yapılan bir toplan-tıda köy yetkilileri ile yapılan mülakatlarda dile getirilen görüşlerdir.

40. Adam Przeworski, Alvarez, Cheibub, and Limongi. Democracy and de-velopment. Cambridge: Cambridge University Press. 2000.

41. Robert J. Barro, Democracy and Growth, Journal of Economic Growth, 1:1-27 (March 1996)

42. The Guardian, “Only Turkey shows solidarity with Somalia’s people”, 26 January 2012. http://www.guardian.co.uk/commentisfree/2012/jan/26/un-somalia-crisis (Erişim:21.02.2012)

Page 63: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

60

BİLGESAM YAYINLARIKitaplar

Çin Yeni Süper Güç Olabilecek mi? Güç, Enerji ve Güvenlik Boyutları (Ed.) Doç. Dr. Atilla SANDIKLI

Değişen Dünyada Türkiye’nin StratejisiDoç. Dr. Atilla SANDIKLI

Türkiye’nin Bugünü ve YarınıE. Bakan-Büyükelçi İlter TÜRKMEN

Türkiye Cumhuriyeti’nin Ortadoğu PolitikasıE. Bakan-Büyükelçi İlter TÜRKMEN

Türkiye’nin Vizyonu: Temel Sorunlar ve Çözüm Önerileri(Ed.) Doç. Dr. Atilla SANDIKLI

İleri Teknolojiler Çalıştayı ve Sergisi (İTÇ 2010) Bildiri KitabıProf. Dr. M. Oktay ALNIAK

IV. Ulusal Hidrojen Enerjisi Kongresi ve Sergisi Bildiri KitabıProf. Dr. M. Oktay ALNIAK

Özgür, Demokratik ve Güvenli SeçimKasım ESEN, Özdemir AKBAL

Terörle Mücadele StratejisiBilge Adamlar Kurulu Raporu Hazırlayan: Doç. Dr. Atilla SANDIKLI

Türkiye’de Kürtler ve Toplumsal AlgılarDr. Mehmet Sadi BİLGİÇ, Dr. Salih AKYÜREK

Teoriler Işığında Güvenlik, Savaş, Barış ve Çatışma Çözümleri(Ed.) Doç. Dr. Atilla SANDIKLI

Page 64: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

61

Raporlar

Rapor 1: Küresel Gelişmeler ve Uluslararası Sistemin ÖzellikleriProf. Dr. Ali KARAOSMANOĞLU

Rapor 2: Değişen Güvenlik Anlayışları ve Türkiye’nin Güvenlik StratejisiDoç. Dr. Atilla SANDIKLI

Rapor 3: Avrupa Birliği ve TürkiyeE. Büyükelçi Özdem SANBERK

Rapor 4: Yakın Dönem Türk-Amerikan İlişkileriProf. Dr. Ersin ONULDURAN

Rapor 5: Türk-Rus İlişkileri Sorunlar-FırsatlarProf. Dr. İlter TURAN

Rapor 6: Irak’ın Kuzeyindeki Gelişmelerin Türkiye’ye EtkileriE. Büyükelçi Sönmez KÖKSAL

Rapor 7: Küreselleşen Dünyada Türkiye ve DemokratikleşmeProf. Dr. Fuat KEYMAN

Rapor 8: Türkiye’de Bağımsızlık ve Milliyetçilik AnlayışıDoç. Dr. Ayşegül AYDINGÜN

Rapor 9: Laiklik, Türkiye’deki Uygulamaları Avrupa ile Kıyaslamalar Politika ÖnerileriProf. Dr. Hakan YILMAZ

Rapor 10: Yargının İyileştirilmesi/DüzeltilmesiProf. Dr. Sami SELÇUK

Rapor 11: Yeni Anayasa Türkiye’nin Bitmeyen SenfonisiProf. Dr. Zühtü ARSLAN

Rapor 12: Türkiye’nin 2013 Yılı Teknik VizyonuProf. Dr. M. Oktay ALNIAK

Page 65: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

62

Rapor 13: Türkiye-Ortadoğu İlişkileriE. Büyükelçi Güner ÖZTEK

Rapor 14: Balkanlarda Siyasi İstikrar ve GeleceğiProf. Dr. Hasret ÇOMAK, Doç. Dr. İrfan Kaya ÜLGER

Rapor 15: Uluslararası Politikalar Ekseninde KafkasyaYrd. Doç. Dr. Fatih ÖZBAY

Rapor 16: Afrika Vizyon BelgesiHasan ÖZTÜRK

Rapor 17: Terör ve Terörle MücadeleM. Sadi BİLGİÇ

Rapor 18: Küresel Isınma ve Türkiye’ye EtkileriDoç. Dr. İrfan Kaya ÜLGER

Rapor 19: Güneydoğu Sorununun Sosyolojik AnaliziM. Sadi BİLGİÇ, Dr. Salih AKYÜREK, Doç. Dr. Mazhar BAĞLIMüstecep DİLBER, Onur OKYAR

Rapor 20: Kürt Sorununun Çözümü İçin Demokratikleşme, Siyasi ve Sosyal Dayanışma AçılımıE. Büyükelçi Özdem SANBERK

Rapor 21: Türk Dış Politikasının BölgeselleşmesiE. Büyükelçi Özdem SANBERK

Rapor 22: Alevi Açılımı, Türkiye’de Demokrasinin DerinleşmesiDoç. Dr. Bekir GÜNAY, Gökhan TÜRK

Rapor 23: Cumhuriyet, Çağcıl Demokrasi ve Türkiye’nin DönüşümüProf. Dr. Sami SELÇUK

Rapor 24: Zorunlu Askerlik ve Profesyonel OrduDr. Salih AKYÜREK

Page 66: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

63

Rapor 25: Türkiye-Ermenistan İlişkileriBilge Adamlar Kurulu RaporuYrd. Doç. Dr. Fatih ÖZBAY

Rapor 26: Kürtler ve Zazalar Ne Düşünüyor? Ortak Değer ve Sembollere BakışDr. Salih AKYÜREK

Rapor 27: Jeopolitik ve Türkiye: Riskler ve FırsatlarDoç. Dr. Atilla SANDIKLI

Rapor 28: Mısır’da Türkiye ve Türk AlgısıM. Sadi BİLGİÇ, Dr. Salih AKYÜREK

Rapor 29: ABD’nin Irak’tan Çekilmesi ve Türkiye’ye EtkileriDoç. Dr. Cenap ÇAKMAK, Fadime Gözde ÇOLAK

Rapor 30: Demokratik Açılım ve Toplumsal AlgılarBilge Adamlar Kurulu RaporuDr. Salih AKYÜREK

Rapor 31: Ortadoğu’da Devrimler ve TürkiyeDoç. Dr. Cenap ÇAKMAK, Mustafa YETİM, Fadime Gözde ÇOLAK

Rapor 32: Güvenli Seçim: Sorunlar ve Çözüm ÖnerileriKasım ESEN, Özdemir AKBAL

Rapor 33: Silahlı Kuvvetler ve DemokrasiProf. Dr. Ali L. KARAOSMANOĞLU

Rapor 34: Terör Önleme BirimleriKasım ESEN, Özdemir AKBAL

Rapor 35: İran, Şii Hilali ve Arap BaharıDoç. Dr. Atilla SANDIKLI, Emin SALİHİ

Rapor 36: Yeni Anayasadan Toplumsal BeklentilerBİLGESAM

Page 67: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

64

Rapor 37: Etnik Çatışma Teorileri Işığında Dağlık Karabağ SorunuYrd. Doç. Dr. Reha YILMAZ, Elnur İSMAYILOV

Rapor 38: Çağcıl Hukuk Sistemlerinde ve Türkiye’de TutuklamaBilge Adamlar Kurulu Raporu

Rapor 39: Afrika’da Türkiye ve Türk AlgısıBİLGESAM

Rapor 40: Kaos Senaryolarının Merkezinde İranDoç. Dr. Atilla SANDIKLI, Bilgehan EMEKLİER

Rapor 41: Ermenistan’da Türkiye ve Türk AlgısıDr. Salih AKYÜREK

Rapor 42: Yasa dışı Göç ve TürkiyeBilge Adamlar Kurulu RaporuEmine AKÇADAĞ

Rapor 43: Kırgızistan’da Türkiye ve Türk AlgısıDr. Salih AKYÜREK

Rapor 44: Kazakistan’da Türkiye ve Türk AlgısıDr. Salih AKYÜREK

Rapor 45: Çatışma Çözümü ve Türkiye’de Kürt MeselesiDoç. Dr. Atilla SANDIKLI, Erdem KAYA

Rapor 46: Afganistan’ da Sivil ÖlümleriDr. Salih AKYÜREK, Nursema KIBRIS, Dilara ÜNAL

Rapor 47: İran Nükleer Krizinin Türkiye’ye Olası EtkileriBilge Adamlar Kurulu RaporuDoç. Dr. Atilla SANDIKLI, Bilgehan EMEKLİER

Rapor 48: Çağcıl Hukuk Sistemleri ve Türkiye’de İşkenceErkam MALBELEĞİ

Page 68: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

65

Rapor 49: Balkanlarda Türkiye ve Türk Algısı Dr. M. Sadi BİLGİÇ, Dr. Salih AKYÜREK

Rapor 50: Suriye Sorunu ve Türk Dış Politikasına Toplumsal BakışDr. Salih AKYÜREK, Prof. Dr. Cengiz YILMAZ

Rapor 51: Terörle Mücadelede Toplumsal AlgılarDr. Salih AKYÜREK Mehmet Ali YILMAZ

Rapor 52: Bütün Boyutlarıyla Suriye Krizi ve TürkiyeBilge Adamlar Kurulu RaporuDoç. Dr. Atilla SANDIKLI, Ali SEMİN

Rapor 53: İnsansız Hava Araçları: Muharebe Alanında ve Terörle Mücadelede Devrimsel DönüşümDr. Salih AKYÜREK, Mehmet Ali YILMAZ & Mustafa TAŞKIRAN

Demokratikleşme ve Sosyal Dayanışma AçılımıBilge Adamlar Kurulu Raporu

İleri Teknolojiler Çalıştayı ve Sergisi (İTÇ 2010) Sonuç RaporuBİLGESAM

İleri Teknolojiler Çalıştayı ve Sergisi (İTÇ 2011) Sonuç RaporuBİLGESAM

BİLGESAM Heyeti’nin Çin Halk Cumhuriyeti Ziyareti Sonuç RaporuBİLGESAM

Page 69: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

66

Dergiler

Bilge Strateji Dergisi Cilt 1, Sayı 1, Güz 2009Bilge Strateji Dergisi Cilt 2, Sayı 2, Bahar 2010Bilge Strateji Dergisi Cilt 2, Sayı 3, Güz 2010Bilge Strateji Dergisi Cilt 3, Sayı 4, Bahar 2011Bilge Strateji Dergisi Cilt 3, Sayı 5, Güz 2011Bilge Strateji Dergisi Cilt 4, Sayı 6, Bahar 2012Bilge Strateji Dergisi Cilt 4, Sayı 7, Güz 2012

Söyleşiler

Bilge Söyleşi-1: Türkiye-Azerbaycan İlişkileriDoç. Dr. Atilla SANDIKLI ile SöyleşiElif KUTSAL

Bilge Söyleşi-2: Nabucco ProjesiArzu Yorkan ile SöyleşiElif KUTSAL-Eren OKUR

Bilge Söyleşi-3: Nükleer İranE. Bakan-Büyükelçi İlter TÜRKMEN ile SöyleşiElif KUTSAL

Bilge Söyleşi-4: Avrupa BirliğiDr. Can BAYDAROL ile SöyleşiEren OKUR

Bilge Söyleşi-5: Anayasa DeğişikliğiDoç. Dr. Atilla SANDIKLI ile SöyleşiMerve Nur SÜRMELİ

Bilge Söyleşi-6: Son Dönem Türkiye-İsrail İlişkileriE. Büyükelçi Özdem SANBERK ile SöyleşiMerve Nur SÜRMELİ

Page 70: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini

Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi

67

Bilge Söyleşi-7: BM Yaptırımları ve İranDoç. Dr. Abbas KARAAĞAÇLI ile SöyleşiSina KISACIK

Bilge Söyleşi-8: Füze Savunma Sistemleri ve TürkiyeDoç. Dr. Atilla SANDIKLI ile SöyleşiEren OKUR

Bilge Söyleşi-9: Gelişen ve Değişen Türk Deniz Kuvvetleri’nin Bugünü ve YarınıE. Oramiral Salim DERVİŞOĞLU ile SöyleşiEmine AKÇADAĞ

Bilge Söyleşi-10: Soru ve Cevaplarla Yeni AnayasaKasım ESEN ile SöyleşiÖzdemir AKBAL

Bilge Söyleşi-11: Türk Hava Kuvvetleri’nin Bugünü ve YarınıE. Hv. Korgeneral Şadi ERGÜVENÇ ile SöyleşiEmine AKÇADAĞ

Bilge Söyleşi-12: Arap Baharı Süreci, Mısır Seçimleri, Türkiye-Suriye KriziDoç. Dr. Atilla SANDIKLI ile SöyleşiAli SEMİN

Bilge Söyleşi-13: Esed Sonrası SuriyeHalit Hoca ile SöyleşiAli SEMİN & Tuğçe ERSOY ÖZTÜRK

Page 71: TÜRKİYE’NİN DIŞ YARDIM STRATEJİSİ...Türkiye’nin Dış Yardım Stratejisi 3 SUNUŞ Türk toplumunda genç nesil pek hatırlamasa da Soğuk Savaş’ın gergin günlerini