tÜrk-amerİkan mÜnasebetlerİnİn deĞerlendİrİlmesİ...amerika için "levant” (doğu...

25
TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net Sayfa No: 1 Amerika ile Osmanlı Devleti arasında iliĢkilerin baĢlaması 19. yüzyılın baĢların rastlamaktadır. Bağımsızlık savaĢından sonra 1783’te BirleĢik Amerika, (o sıralar hala güneydoğu Avrupa’nın bütünü ile güneybatı Asya’nın büyük bölümüne ve Kuzey Afrika’nın da bir parçasına yayılmıĢ durumda bulunan) Osmanlı Ġmparatorluğu’na göre hem alan, hem de nüfus bakımından çok küçüktü. Ġki devletin ters yönde geliĢen iliĢkileri geleceğin bir belirtisi gibiydi. 1 Amerika’nın kuruluĢundan itibaren ticaretini geliĢtirmek amacıyla kıtalar arası iliĢki kurmak için Akdeniz’e yönelmesi Osmanlı ile çıkarlarının çoğu zaman çatıĢmasına sebep olmuĢtur. GeliĢimini ticaret yoluyla sağlayabileceğinin farkında olan Amerika, Baltık, Levant, Uzak Doğu 2 olmak üzere baĢlıca üç ticaret yönü belirlemiĢti; Ġlk Osmanlı-Amerikan iliĢkileri ticaret vasıtasıyla baĢlamıĢtır. Amerika, Ġngiliz sömürüsüne son vererek bağımsızlığını kazandıktan sonra, kendi dıĢ ticaretini yapmak için atılım içerisine girdi. Osmanlı bu geliĢmeleri çok yakından takip etmese de Doğu Akdeniz ticareti (Levant) dolaylı da olsa Osmanlı’nın kontrolünde olduğundan Amerika ile tanıĢmak zorunda kalmıĢtır. Böylece iki ülke arasında ticaret nedeniyle ikili iliĢkiler kurulmaya baĢlamıĢ, bu ticari münasebet Amerika’nın Osmanlı ülkesinde geniĢ bir faaliyet sahası elde etmesine dek geliĢmiĢtir. Amerika, bağımsızlığını kazandıktan kısa bir süre sonra, Akdeniz bölgesinde ticaret yapan yurttaĢlarını korumak ve onlara birtakım ayrıcalıklar sağlamak maksadıyla, Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki topraklarının yöneticileri ile yakın iliĢki içine girmiĢtir. 3 Amerikan tacirleri zamanla kendileri için büyük bir hammadde ve pazar kaynağı olan Anadolu topraklarına yönelmiĢlerdir. 4 Amerika, Osmanlı idaresindeki Cezayir, Tunus, Trablus (Mağrib Ocakları) ile "Dostluk ve Ticaret” antlaĢmaları imzaladıktan 5 sonra Amerikan gemileri Anadolu limanlarını da ziyaret etmeye baĢladılar. Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ ve güvenliği sağlanan Batı Akdeniz’den geçen Amerikan ticaret gemileri 1797’de ilk defa Ġzmir’e demir atmıĢtır. 1810 yılından itibaren Ġzmir’le Amerika arasında düzenli deniz ticareti baĢlamıĢtır. 6 Amerika ile Türkiye arasında resmi münasebetler henüz kurulmamıĢ olmasına rağmen Ġzmir vasıtasıyla yapılan Amerikan ticareti gittikçe geliĢti ve Ġzmir’de küçük bir Amerikan Kolonisi oluĢtu. 7 1810 yılından itibaren Ġzmir’le Amerika arasında düzenli seferler yapılmaya baĢlaması üzerine, ileriki yıllarda Ġzmir’de konsolosluk yapacak olan David Offley Ġzmir’e gönderilmiĢ, onun önderliğinde 1811’de Amerikan iĢ adamları ilk ticaret odasını kurmuĢlardır. 8 On dokuzuncu yüzyılın baĢlarında Osmanlı Ġmparatorluğunun sürekli gerilemesi Avrupa’nın büyük devletlerinin iĢtahını kabartmıĢ, yıllardır hayalini kurdukları Osmanlı’yı vesayetleri altına alarak 9 topraklarını paylaĢma giriĢimine baĢlamıĢlardır. ABD’de bu dönemde “ġark Meselesi” (Doğu Sorunu) 10 olarak bilinen bu olaya dolaylı da olsa bulaĢmıĢtır. Osmanlı’nın gerileme döneminde sık sık yaĢadığı isyan hareketlerinden biri olan Mora isyanı, Osmanlı Devleti ile Amerika arasında geliĢmeye baĢlayan ikili iliĢkilerin ilk yıllarında meydana geldi. Bu isyan hareketine Avrupa devletleri destek vermekteydiler. Osmanlı, Avrupa karĢısında yalnız kalmamak için dıĢ destek arayıĢına girdi. Bu konuda Amerika’ya

Upload: others

Post on 08-Mar-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 1

Amerika ile Osmanlı Devleti arasında iliĢkilerin baĢlaması 19. yüzyılın baĢların rastlamaktadır. Bağımsızlık savaĢından sonra 1783’te BirleĢik Amerika, (o sıralar hala güneydoğu Avrupa’nın bütünü ile güneybatı Asya’nın büyük bölümüne ve Kuzey Afrika’nın da bir parçasına yayılmıĢ durumda bulunan) Osmanlı Ġmparatorluğu’na göre hem alan, hem de nüfus bakımından çok küçüktü. Ġki devletin ters yönde geliĢen iliĢkileri geleceğin bir belirtisi gibiydi.1 Amerika’nın kuruluĢundan itibaren ticaretini geliĢtirmek amacıyla kıtalar arası iliĢki kurmak için Akdeniz’e yönelmesi Osmanlı ile çıkarlarının çoğu zaman çatıĢmasına sebep olmuĢtur.

GeliĢimini ticaret yoluyla sağlayabileceğinin farkında olan Amerika, Baltık, Levant, Uzak Doğu2 olmak üzere baĢlıca üç ticaret yönü belirlemiĢti; Ġlk Osmanlı-Amerikan iliĢkileri ticaret vasıtasıyla baĢlamıĢtır. Amerika, Ġngiliz sömürüsüne son vererek bağımsızlığını kazandıktan sonra, kendi dıĢ ticaretini yapmak için atılım içerisine girdi. Osmanlı bu geliĢmeleri çok yakından takip etmese de Doğu Akdeniz ticareti (Levant) dolaylı da olsa Osmanlı’nın kontrolünde olduğundan Amerika ile tanıĢmak zorunda kalmıĢtır. Böylece iki ülke arasında ticaret nedeniyle ikili iliĢkiler kurulmaya baĢlamıĢ, bu ticari münasebet Amerika’nın Osmanlı ülkesinde geniĢ bir faaliyet sahası elde etmesine dek geliĢmiĢtir.

Amerika, bağımsızlığını kazandıktan kısa bir süre sonra, Akdeniz bölgesinde ticaret yapan yurttaĢlarını korumak ve onlara birtakım ayrıcalıklar sağlamak maksadıyla, Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki topraklarının yöneticileri ile yakın iliĢki içine girmiĢtir.3 Amerikan tacirleri zamanla kendileri için büyük bir hammadde ve pazar kaynağı olan Anadolu topraklarına yönelmiĢlerdir.4

Amerika, Osmanlı idaresindeki Cezayir, Tunus, Trablus (Mağrib Ocakları) ile "Dostluk ve Ticaret” antlaĢmaları imzaladıktan5 sonra Amerikan gemileri Anadolu limanlarını da ziyaret etmeye baĢladılar.

Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ ve güvenliği sağlanan Batı Akdeniz’den geçen Amerikan ticaret gemileri 1797’de ilk defa Ġzmir’e demir atmıĢtır. 1810 yılından itibaren Ġzmir’le Amerika arasında düzenli deniz ticareti baĢlamıĢtır.6

Amerika ile Türkiye arasında resmi münasebetler henüz kurulmamıĢ olmasına rağmen Ġzmir vasıtasıyla yapılan Amerikan ticareti gittikçe geliĢti ve Ġzmir’de küçük bir Amerikan Kolonisi oluĢtu.7 1810 yılından itibaren Ġzmir’le Amerika arasında düzenli seferler yapılmaya baĢlaması üzerine, ileriki yıllarda Ġzmir’de konsolosluk yapacak olan David Offley Ġzmir’e gönderilmiĢ, onun önderliğinde 1811’de Amerikan iĢ adamları ilk ticaret odasını kurmuĢlardır.8

On dokuzuncu yüzyılın baĢlarında Osmanlı Ġmparatorluğunun sürekli gerilemesi Avrupa’nın büyük devletlerinin iĢtahını kabartmıĢ, yıllardır hayalini kurdukları Osmanlı’yı vesayetleri altına alarak9 topraklarını paylaĢma giriĢimine baĢlamıĢlardır. ABD’de bu dönemde “ġark Meselesi” (Doğu Sorunu)10 olarak bilinen bu olaya dolaylı da olsa bulaĢmıĢtır.

Osmanlı’nın gerileme döneminde sık sık yaĢadığı isyan hareketlerinden biri olan Mora isyanı, Osmanlı Devleti ile Amerika arasında geliĢmeye baĢlayan ikili iliĢkilerin ilk yıllarında meydana geldi. Bu isyan hareketine Avrupa devletleri destek vermekteydiler. Osmanlı, Avrupa karĢısında yalnız kalmamak için dıĢ destek arayıĢına girdi. Bu konuda Amerika’ya

Page 2: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 2

talebini iletti, Amerikalılar ile 6 Temmuz 1826’da bir görüĢme yapıldı ve Türkiye ile Amerika arasında resmi iliĢkilerin kurulması yönünde görüĢ birliğine varıldı.11 Fakat aĢırı beklentiler yüzünden anlaĢma sağlanamamıĢtır.12 Amerika’nın Osmanlı ile ilgilenmesine ticaret, Osmanlı’nın Amerika ile münasebetlerini resmileĢtirmesine dıĢ destek ihtiyacı sebep olmuĢtu. Amerika’nın ticari menfaatleri için yaptığı giriĢimler sonucu iliĢkiler baĢlamıĢ bundan sonra Osmanlı’nın Avrupa karĢısında duyduğu destek ihtiyacı ile resmileĢmiĢ ve iliĢkiler daha çok Amerika’nın çıkarları doğrultusunda devam etmiĢtir.

1820’li yıllarda Amerika için Türk-Amerikan ticareti öylesine önem kazanmıĢtı ki Amerika Hükümeti, Yunanlılar karĢısında Osmanlı’yı desteklermiĢ gibi algılanacak Ģekilde tarafsız davranmıĢ ve Avrupa’nın iĢlerine karıĢmıyormuĢ gibi görünmeye çalıĢmıĢtı. Monroe Yönetimi, Türk-Amerikan ticareti uğruna Yunanistan’ın bağımsızlığını tanımayı dahi geciktirmiĢti.13 Amerika’nın bu hareketi bir dereceye kadar ilerde uygulayacağı politikanın da bir göstergesi olmuĢtur. Çünkü Amerika halkının Mora Ġsyanında maddi yardım yapmasına karıĢmayarak Rumları,14 Amerikan çıkarları için de Osmanlı’yı destekler bir ikili oyun oynamayı tercih etmiĢtir.

Navarin’de Osmanlı Donanması’nın Ġngiliz, Fransız ve Rus Donanması tarafından yakılması15 üzerine Osmanlı Devleti’nin Amerika ile iliĢkilerini hızlandırma kararı aldı. Çünkü dönemin teknolojilerine uygun yeni bir donanmaya ihtiyacı vardı.16 Yeni bir donanma için ancak Amerika’dan yardım alabilirdi. Yıllardan beri Osmanlı ile bir iliĢki kurmak için Avrupa’ya heyetler göndererek giriĢimlerde bulunan Amerika’ya karĢı ilgisiz kalan Osmanlı, bu sebepten dolayı da olsa ani bir kararla ilgi göstermiĢ ve 7 Mayıs 1830’da dokuz açık bir gizli maddeden oluĢan “Ticaret ve Dostluk AntlaĢması” imzalanmıĢtır.

Bu antlaĢma, Amerikalılara kapitüler haklardan yararlanma imkanı vermekte ve bu ülkeyi “en ziyade müsaadeye mazhar ülke”17 konumuna geçirmekteydi. AntlaĢmayla devletler birbirlerinin ülkesinde konsolosluklar açmayı kabul ediyorlar, Amerikan ticaret gemilerinin Osmanlı limanlarından rahatça yararlanmaları sağlanıyor, Amerikan vatandaĢlarının iĢledikleri suçlar nedeniyle yargılanmaları konusu düzenleniyordu.18 Amerikan ticaret gemilerinin Boğazlardan geçiĢ serbestisi tanınıyordu.19

Aceleyle ve donanma hevesiyle düĢünülmeden imzalanan bu antlaĢmanın dördüncü maddesine göre Amerikan uyruklu kiĢilerin, azınlıkların kapitülasyon ayrıcalıkları sınıflamasına girip girmeyecekleri ve böylece Osmanlı yasa ve vergilerinden bağıĢık olup olmayacakları, Bâb-ı Ali ile ABD Hükümeti arasında yıllar boyunca tartıĢma konusu olmuĢtur.

ABD’ye göre yerli ya da yerleĢmiĢ bütün yurttaĢların eĢit haklardan yararlanmaları bir ilke sorunuydu, Osmanlı için ise azınlıklar devletin varlığını tehdit ediyorlardı. Bu anlamdaki görüĢ ayrılıkları Amerika’nın her istediğini alma prensibiyle, uzun yazıĢmalara ve tartıĢmalara rağmen Amerika’nın bazen güç göstererek, bazen ikili oynayarak eldeki bazı kozları iyi kullanması, genellikle Amerika’nın isteği doğrultusunda gerçekleĢmiĢtir. Amerika’nın iddiası, ABD’nin uluslararası statüsünün yükselmesiyle ilgili ve hemen her anlaĢmazlıkta kapitülasyon almıĢ olan bir ülkenin iĢine yarayan kapitülasyon oyununun bir parçasıydı.20

Osmanlı Devleti’nin Amerika’dan donanma temini ile ilgili gizli maddenin hatırı için imzalanmıĢ olan 1830 Ticaret AntlaĢması, gizli madde Amerikan Senatosu tarafından

Page 3: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 3

kabul edilmemesine rağmen yürürlüğe girdi.21 Amerika neredeyse antlaĢmanın maddelerini tek taraflı olarak kullanmaya baĢladı. AnlaĢıldığı üzere bu antlaĢma Amerika’ya verilmiĢ bir imtiyazdan baĢka bir Ģey değildi.

1830 antlaĢmasından sonra meydana gelen iki geliĢme Osmanlı’yı rahatsız etti; biri gizli maddenin Amerikan Senatosu’ndan geçmemesi, ikincisi Amerika’nın Ġstanbul’da açtığı diplomatik temsilciliğin büyükelçilik düzeyinde değil maslahatgüzarlık derecesinde açılmasıydı. Amerika yıllardan beri Osmanlı Devleti ile iliĢki kurmak için çaba sarf ederken eline fırsat geçtiği andan itibaren de çok dikkatli hareket ediyor ve prensiplerinden taviz vermiyordu.

Gizli madde, "Türkiye hesabına Amerika veya Türkiye’de yapılacak savaĢ gemilerinin inĢasında kullanılacak kerestelerin Amerika’dan sağlanması” konusundaydı. Ayrıca "yapılacak gemilerin fiyatı Amerikan donanması için yapılan gemilerin fiyatlarından fazla olmayacaktı.” Aslında gizli maddenin Amerikan senatosu ve BaĢkan tarafından onaylanmaması halinde bile antlaĢma geçerli olabilmektedir. Çünkü gizli madde tamamen ayrı bir metin olarak düzenlenmiĢti.

Senatodaki itirazların büyük bölümü Ġngiltere ile karĢı karĢıya gelmeme isteğinden kaynaklanmıĢtır, Ġngiltere’nin yaktığı bir donanmayı yenilemeyi öngören bir antlaĢma maddesini onaylamak bir anlamda ideolojik olarak da Amerika’nın iĢine gelmemiĢtir. Buna rağmen Amerikan yönetimi Osmanlı Devleti’ne, gemi ve malzemesi satıĢına soğuk bakmadığını daha sonra Türkiye ve Ġngiltere arasında ikili bir oyun oynayarak bir geçiĢ yapmıĢ Türkiye’yi gücendirmemek için de gemi sanayiinde usta olan iki kiĢiyi görevlendirerek adeta Ġngiltere’ye karĢı çıkmamıĢtır.22 Bu kısmî olumsuzluklara rağmen ikili iliĢkiler artarak devam etti. AntlaĢmanın diğer maddeleri de daha çok Amerika’nın faydalanacağı nitelikteydi. Osmanlı bu antlaĢmanın gizli maddesini verdiği imtiyazların karĢılığı olarak görüyordu.

Açık bir Ģekilde söylenmese de gizli maddenin kabul edilmemesi sebebiyle Amerika’nın Osmanlı Devleti’nin gönlünü almak için gönderdiği ilk maslahatgüzar David Porter’ın asıl mesleği denizcilikti. Tasdik edilmeyen gizli maddenin Ģartlarını yerine getirmek için olsa gerek Osmanlı Devleti için Amerika’da hazırlanacak gemilerin inĢa iĢi ile ilgili bizzat alakadar oldu. 1839 yılına kadar Osmanlı Devleti için bir çok buharlı gemi inĢa etmeyi baĢardı.23 Bu Ģekilde Amerika, Osmanlı’ya oynadığı oyunu bir dereceye kadar hafifletmiĢ oldu.

Türk-Amerikan münasebetlerinin geliĢmesi ve ticaretinin artması Amerikan tarihindeki bazı olaylarla da ilgilidir. Amerikanın kuzey kısmının yöneticileri hem Osmanlı’yı iç savaĢ sırasında tarafsız bırakmak hem de ticaretini artırmak düĢüncesiyle Osmanlı Devleti’ne daha olumlu cevaplar vermeye baĢlamıĢtır. Zaten Amerika’nın o andaki durumu da bunu gerektiriyordu. Çünkü Amerika’nın güney eyaletleri bütün ihtiyaçlarını pamuk satarak karĢılıyorlardı. Ġç savaĢ baĢlamadan önce güney eyaletleri pamuk üretimlerini en büyük bölümünü Ġngiltere’ye satıyordu, kuzey eyaletleri hem en doğal hammadde kaynağından hem de mallarını sürebileceği en yakın pazarından soyutlanmıĢ durumdaydı. Kuzeyde sanayinin geliĢebilmesi için güneyin pamuğu düĢük fiyatla kuzeye aktarılmalıydı, kuzeyli sanayiciler bunun ancak silah zoruyla yapılabileceğinin bilincindeydiler bu nedenle de Amerikan savaĢ malzemesinin yapım merkezi kuzey olmuĢtur.24 Ġç savaĢ bittiğinde, silah yapımcıları açısından tek çözüm dıĢ pazarlara açılmaktı. ĠĢte 1870’lerde Amerikan silah yapımcılarını Osmanlı Ġmparatorluğu’na önce savaĢ artığı silahları daha sonra modern

Page 4: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 4

silahları satmaya iten sebep budur. Osmanlı ise 18. yüzyılın baĢından itibaren sürekli toprak kaybetmekteydi. Bilindiği gibi Osmanlı yöneticileri önce askeri tedbirlerle imparatorluğu kurtarmaya çalıĢtılar. Bu nedenle Avrupa ve Amerika’dan silah alma yoluna baĢvurmuĢlardır. 1862 yılındaki "Ticaret ve Seyrü Sefain” antlaĢmasından25 sonra Amerika artık Osmanlı’ya silah da satıyordu.

Ġki ülke arasındaki iliĢkilerin belli bir düzeye gelmesi üzerine Amerika, 1839 yılında maslahatgüzarına elçi unvanı verdi.26 Osmanlı’nın Amerika’da diplomatik temsilcilik açması yıllar sonra 1866’da Girit isyanı üzerine Osmanlı Devleti’nin yeniden kendisini yalnız hissetmesi sonucu gerçekleĢti. Bu arada 1861-1865 yılları arasındaki Amerikan iç savaĢı sırasında Türkiye’nin kuzey yanlısı bir tavır sergilemesi ve savaĢı kuzeyin kazanması iki taraf için de önemli bir olumlu geliĢme olmuĢtur.27 Türkiye 11 Nisan 1867 de Eduard Blacque Bey’i Washington elçiliğine atadı28 ve bu Ģekilde Girit isyanı sırasında Amerika’nın tarafsız kalması sağlanmaya çalıĢıldı.

GeliĢen Türk-Amerikan münasebetleri yalnızca ticaretle sınırlı değildi. Navarin’de donanmasını kaybeden Osmanlı Devleti, daha 1830 yılında gemi yapımcısı Henry Eckford ve yardımcısı Foster Rhodes ile anlaĢarak donanması için gerekli gemileri inĢa için Ġstanbul’da çalıĢtırıyor, 1846’da Sultan Abdülmecid’in isteği ile Amerikan pamuğunun Osmanlı ülkesinde yetiĢtirilmesi için deneyler yapılıyor ve Lawrence Smith adlı bir madenciye dağlarda maden arattırılıyordu. Bu aĢamada vurgulanması gereken Ģey, Osmanlı Ġmparatorluğu’ndaki Amerikan varlığının gittikçe pekiĢtiğidir. Yalnızca ticari iliĢkilerle sınırlı olmamak koĢuluyla Osmanlı Ġmparatorluğu’nda giderek artan Amerikan varlığının oluĢmasında 19. yüzyılda araç olan iki kurumdan biri Amerikan Donanması, bir diğeri ise misyonerler olmuĢtur.29

Osmanlı-Amerikan iliĢkilerinin baĢladığı ve geliĢerek devam ettiği 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın ilk çeyreği misyonerliğin altın çağı olmuĢtur. Bu çağ aynı zamanda kapitalizmin emperyalizme dönüĢtüğü çağdır. Hıristiyan misyonerler dinden daha çok devletlerinin, dolayısıyla emperyalizme ve emperyalizmin en kötüsü olan kültür emperyalizmine hizmet etmiĢlerdir.30 Amerika’nın büyük çıkar beklentileri ile Osmanlı topraklarına göz dikmesi ve bu topraklar üzerinde spekülasyonlara giriĢmesi kendi ilkesini çiğnemek olacaktı. Bu, Avrupa’nın kendi iĢlerine karıĢmasına yol açabilirdi. Bunu engellemek düĢüncesiyle Amerika, Ortadoğu’da beklentilerini sağlamak yolunda Protestan misyonerleri seferber etti.

Osmanlı mülküne 1820 yılında ilk gelen Amerikalı misyonerler Plinny Fisk ve Levi Parsons’dur.31 Bu iki misyoner, ABD’deki Protestan misyoner örgütlerinin en güçlüsü olan American Board of Commissioners for Foreign Mission (ABCFM) elemanlarıdır.32

Yıllarca Hıristiyanların dinlerini değiĢtirdiği için diğer Hıristiyan mezhep ve cemaatler tarafından dıĢlanmaya çalıĢılan ve engellenmek için her türlü çareye baĢvurulan33 Amerikalı misyonerler, 1839 Tanzimat ve 1856 Islahat Fermanı’nın getirdiği hürriyetlerden yararlanan Amerikalı Protestan misyonerler, çeĢitli seviyelerde okullar açtılar. Bu okulların büyük kısmı ABCFM. tarafından açılmıĢtır. Önceleri Ġzmir, Ġstanbul gibi kıyı Ģehirlerine gelen misyonerler sonraları iç bölgelere yayıldılar.34 Amerikalı misyonerlerden halkın arasına karıĢarak onların kültürel, ekonomik durumlarını öğrenmeleri isteniyordu. Yapılan fizibilite çalıĢmaları ve alan geniĢliği ve müesseselerin artmasıyla misyonerler daha sistemli çalıĢabilmek için Osmanlı topraklarını Avrupa, Doğu Türkiye, Batı Türkiye ve Merkezi Türkiye olmak üzere dört çalıĢma bölgesine ayırdılar.35

Page 5: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 5

Amerikalı misyonerlerin Türkiye’ye ilk geliĢlerinin Yunan ayaklanmasının çıktığı yıllara rastlaması iki açıdan önem arz etmektedir; birincisi Rumların Yunan ayaklanması sebebiyle kurulacak otoriteye daha yakın ve olaylara daha ilgili olmaları ve bu sebeple de misyonerlerin mecburi olarak Ermenilere yönelmeleri, ikinci olarak Yunan isyanının Ermeniler için de böyle bir hareketin özendirilmesi faaliyetlerinin baĢarısında etkili olacağı fikrinin Amerikalılar tarafından düĢünülebileceğidir.36 Protestan misyoner örgütleri daha sistemli olarak çalıĢabilmek için dünyayı aralarında paylaĢmaları sırasında Osmanlı Ġmparatorluğu, ABD’nin payına düĢmüĢtür.37

ABCFM’nin açtığı modern eğitim kurumları, misyonunu gerçekleĢtirmesinde çok önemli yere sahip olmuĢtur ve bu eğitim kurumları ile Türkiye’nin her kısmındaki insanların yaĢamlarını, düĢüncelerini, ideallerini Ģekillendirmeye çalıĢmıĢtır. Buna karĢılık misyonerler hep politika yapmadıklarını ileri sürmüĢlerdir. Oysa misyonerlik, Amerika’nın Ortadoğu’da, Osmanlı Ġmparatorluğu topraklarında kendine ekonomik, sosyal ve kültürel bir hayat alanı yaratma çabalarının bir aracı olmuĢtur. Hayat alanlarını daha geniĢletebilmek için Osmanlı Devleti ise ABCFM’nin faaliyetlerini özetleyen 1880 tarihli Bartlett Raporu’nda; "misyoner faaliyetleri açısından Türkiye, Asya’nın anahtarıdır” Ģeklinde ifade edilmiĢtir.38

Amerika’nın Osmanlı Devleti ile iliĢkilerinin geliĢtirilmesinin perde arkasındaki ikinci bir sebebi de böylece ortaya çıkmaktadır. Amerika, Osmanlı ülkesindeki her tür çıkarını elde etmek için ticaretin yanı sıra misyonerlik faaliyetlerini de kullanacaktır. Kısaca misyonerler, Amerikan menfaatlerini tesis etme aracı olarak kullanılmaktan öteye gidememiĢlerdir. Harput Amerikan Konsolosu, hazırlamıĢ olduğu bir raporda Amerikan misyonerlerinin faaliyetlerini değerlendirirken “Amerikan ticaretini baĢlatan, Van’da ve Bitlis’te yer belirleyen, Amerika fikir ve müesseselerini yaymada ciddi ve etkin bir Ģekilde çalıĢan koloniler ayrı bir hak ve korumaya sahiptirler” Ģeklinde bir açıklık getirir.39

Gerçekçi düĢünürsek Amerika’nın baĢka da çaresi yoktu. ÇeĢitli Avrupa ülkelerinden Amerika’ya göçenlerin kurdukları kolonilerin birleĢmesiyle oluĢan ABD’nin ulusallıkla ilgili birleĢtirici bir beklentisi olamazdı. Hıristiyanlık, birliğin tek ortak olgusu olduğuna göre Hıristiyanlık mezhepleri arasında tutuculuktan uzak, Amerika’da çoğunluğun oluĢturduğu Protestan mezhebi çerçevesinde bir bütünlük sağlamak en akılcı çözümdü. Bu sebeple Protestanlığı önce Amerika’da sonra tüm dünyada yayma çalıĢmaları gittikçe hızlandı. ABD’nin bu emperyalist politikayı izlemesinin nedeni düĢünüldüğünde karĢımıza 19. yüzyılın baĢından beri devlet politikası olarak saptadığı Monroe Doktrini çıkar. Bu doktrin, Avrupa’yı Amerika’nın iç iĢlerinden uzak tutmayı sağlamak ve ayrıca eski dünyanın bütün iĢlerinden uzak kalmaya gayret göstermekti.40

Fakat dünyanın sömürgeci devletlerce bölüĢülmesine kayıtsız kalmasının Amerika’ya ileride getireceği zarar hissedilince çare arayıĢları baĢladı. Monroe Doktrini’ni çiğnememek için misyonerlerden yararlanmak yoluna gidildi. Çünkü bunlar resmi kurumlar olmayıp sivil toplum örgütleri olarak kabul ediliyorlardı.

Osmanlı Yönetimi’nin gerilemeyi durdurmak için baĢlattığı batılılaĢma süreci içinde yapılan yenilikler ve Batının baskısıyla azınlıklara tanınan imtiyazlar (özellikle Islahat Fermanı) ve Amerika’ya tanınan kapitülasyonlar, misyonerlere çok rahat bir çalıĢma ortamı hazırlamıĢtı. Bu rahat ortam, Amerikalı misyonerlerin Ermenilerle kolaylıkla kaynaĢabilmelerini sağladı. Osmanlı yönetimi Amerikalı misyonerlerin faaliyetlerini kısıtlamak bir yana ilk yıllarda onlara türlü kolaylıklar bile sağlıyordu. Nedeni de öbür emperyalist Avrupa ülkelerinin

Page 6: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 6

yanında tarafsızlığına inandığı Amerika’nın güvencesine sığınmak olmalıydı. Türk-Amerikan iliĢkileri, özellikle 1877-78 Osmanlı-Rus savaĢından sonra Rusların Ermenilerin koruyuculuğunu üstlenmeleri sebebi ile daha da geliĢti.41

Misyonerlerin faaliyetlerinin özellikle Osmanlı tebaası üzerinde ayrılıkçı ruhu empoze eder bir rol oynadığı düĢüncesinden hareketle tedbir alınma yoluna gidilmeye baĢlandı. Fakat alınmak istenen tedbirler çoğunlukla kapitülasyonlara ve dıĢ devletlerin baskısına takıldı. VerilmiĢ olan bu imtiyazlarla misyonerler adeta devlet içinde devlet haline geldiler.

Osmanlı Ġmparatorluğu’nun, ekonomik sıkıntı içinde oluĢu, özellikle merkeze uzak bölgelerin uygarlıktan yoksun oluĢu, ülkedeki eğitimin yetersiz ve denetimsiz oluĢu, sağlık hizmetlerinin yok denecek kadar az oluĢu ve kapitülasyonlar sebebiyle içiĢlerine müdahale, misyonerler için oldukça iyi bir zemin hazırlamıĢ ve maddi üstünlük, faaliyetleri için iyi bir avantaj sağlamıĢtır.

1840 yılında Ġngilizlere Protestanları himaye, 1844’te Hıristiyanların mezhep değiĢtirme, 1850’de Protestanların kilise kurma hakkı verildi. 1856’dan sonra kilise sayısı hızla arttı.42 1839 ve 1856 fermanlarının getirdiği hürriyeti kendi çalıĢmaları yönünden istismar eden Avrupa Devletleri, bu dönemde maddi olarak çok güçlenmiĢlerdi ve Osmanlı Devleti’nin her türlü zaafından istifade ederek kendilerine yakın cemaatleri (Protestan ve Katolikler vb.) kapitülâsyonlardan faydalandırarak taraflarına çekmeye çalıĢıyorlardı.43

Avrupalıların iç iĢlerine müdahale edebilmek sebebiyle Osmanlı’ya kabul ettirmek istediği bir çok haksız isteğe karĢı olumsuz cevaplar alınca bir çok sürtüĢme de doğmaya baĢladı. Bu politikalar sebebiyle çıkan sürtüĢmeler ABD’de Osmanlı Ġmparatorluğu hakkında olumsuz düĢünceler oluĢmasına yol açtı.44 Sultan Abdülaziz döneminde baĢlayan, misyonerleri sadece Anadolu ve Rumeli ve Arap ülkelerinde de kontrol altına alma siyaseti ve ayrıca Mısır’ın baĢına getirdiği Hidiv Ġsmail PaĢa’nın, misyonerlerle mücadele etmesi, Avrupa ve Amerika’da büyük tepkiyle karĢılandı. Bu ilk tepkiler sonucunda Beyrut’ta açılan misyoner okullarının kapanıĢı batılıları adeta bir ittifak içine soktu.45

1824’ten 1886’ya kadar Ġmparatorluktaki Amerikan eğitim kurumlarının sayısı 400’e yaklaĢtı. Bunlar çoğunlukla 1830’lar ve 1840’larda kurulmuĢtu ve ruhsatsız olarak faaliyetlerini sürdürüyorlardı. 1869’da Osmanlı Devleti’nin eğitimi düzene sokmak için "Maarif Nizamnamesi” adında bir yönetmelik çıkarttı. Bu nizamnamenin 129. Maddesine46 göre yabancı okulların ruhsatsız çalıĢması mümkün değildi ve ruhsat almaları gerekiyordu. Buna rağmen bir çok okul ancak 1880’ler ve 1890’larda ruhsat almıĢlardır ve devletin bu konuda ciddi bir müdahalesine de rastlanmamıĢtır.47

Müslümanları Hıristiyan yapmak için Osmanlı Devleti’ne gelmiĢ olan Amerikalı misyonerler, Müslümanları HıristiyanlaĢtırmanın devletin kanunları ve dinin kuralları gereği zor olduğunu görünce adeta Hıristiyanları tekrar Hıristiyan yapmak yani mezheplerini değiĢtirerek kendilerine daha yakın bir hale getirmek Ģekline dönüĢen bir role büründüler. Bu sebeple baĢlıca uğraĢı alanları azınlıklar olmuĢtur.48

Ġmparatorluğun her kesiminden insanın eğitim ihtiyacı artmıĢtı. Ġmparatorluk 19. yüzyılda yapısal bir değiĢim içindeydi. Tanzimat bir anlamda bu değiĢimin ve bu değiĢimi yönlendirebilme özleminin sonucuydu. Tanzimat, eğitime çok önem veriyordu. Ayrıca Protestanların kendi kiliselerine kavuĢmaları, Ermenilerin, Amerikan misyoner okullarına olan talebini artırdı. 1870’lere gelindiğinde ABCFM yönetimi yerli Hıristiyan unsurların da

Page 7: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 7

yönetiminde söz sahibi olacağı bir yüksek okul örgütlenme modeli geliĢtiriyordu.49

ĠĢte Anadolu’daki yüksek okullar bu modele uygun olarak kuruldular. En önemli Protestan kolejleri Beyrut ve Ġstanbul’da açıldı. Okullar, matbaa, hastane ve yardım kuruluĢları ile hızlı bir ProtestanlaĢtırma çalıĢması yanında azınlıkları etkileyerek onların Osmanlı’dan kopmaları sağlanıyordu. Ġstanbul’daki Robert Kolejin 1863-1903 tarihleri arasındaki mezunlarının çoğu, Bulgar öğrencilerdi. Yine kolejin ilk Bulgar mezunlarından beĢi, Bulgaristan’da baĢbakanlık görevinde bulunmuĢlardır.50

Sekiz misyonerin imzasını taĢıyan 30 ocak 1857 tarihli bir mektupta, Bulgaristan ProtestanlaĢtırılmadan Osmanlı Ġmparatorluğu’nda yapılan iĢin tamamlanmıĢ sayılamayacağı çünkü Ermenilerin en iyi ihtimalle imparatorluk ahalisinin 1/20 sinden çok olmadıklarını belirtiyorlardı. Bulgaristan’ın kurtarılması davasını ilk baĢlatan misyoner Robert Kolej’in kurucusu Cyrus Hamlin olmuĢtur.51

Robert Kolej’in Bulgarlar için üstlendiği görevi Araplar için Beyrut’ta Amerikan Koleji üstlendi. 1886’da Beyrut’ta açılmıĢ olan Protestan Koleji, bölgenin Osmanlılardan koparılmasında rol oynadı.52

Ayrıca Amerikalı misyoner Jones King, Yunan Kilisesine hayatiyet kazandırmak için yıllarca çalıĢtı.53 Osmanlı tebaası olan Bulgarlar ve Ermeniler arasında 1810 yılına kadar bağımsızlık arzusu yoktu. Osmanlı Ġmparatorluğu’ndaki azınlıklar önce misyoner okulları aracılığıyla Avrupa devletlerinin etkisi altında kalmıĢlar sonra karĢılıklı çıkar iliĢkisi ve dayanıĢma içinde tam bir himayeye girmiĢler, o devletlerin siyasi görüĢleri doğrultusunda hareket ederek Osmanlı Ġmparatorluğu aleyhinde siyasi çalıĢmalarda bulunmuĢlardır.54 Yüzyıllardır Osmanlı egemenliğinde kalmıĢ bu toplumlar, Fransız Ġhtilali’nden sonra dünyayı saran bu akımın etkisi ile artık gerileme dönemine girmiĢ imparatorluk yönetimine karĢı ayaklanmaya baĢlamıĢlardı.

Milliyetçilik fikri, Avrupa ulusları arasında geliĢirken onlar bu akımı bir silah olarak kullanmaya baĢladılar. Ermeniler, Türklerin anavatanı üzerinde ve yaygın biçimde yaĢıyorlardı. Ermeni ayaklanması da bu topraklardan ödün ister biçimde geliĢecek ve Osmanlı’yı yıkması kesin olacaktı.55 Misyonerler çalıĢmalarında öylesine baĢarılı oldular ki 1848 yılına gelindiğinde Osmanlı Devleti, mezhep değiĢtirerek belli bir sayıya ulaĢan Protestanları ayrı bir cemaat olarak tanımak zorunda kaldı.56 Açılan okullar Ermeniler arasında Türk düĢmanlığı oluĢturmaya yetti.

GeçmiĢ olaylar çok kısa süre içinde Avrupa Türkiye’sinde çok ciddi siyasal değiĢikliklerin olabileceğini gösteriyordu. O kadar ki; 1876-1878 yılları arasında terör ve karıĢıklık nedeniyle misyonerlerin faaliyet göstermeleri bile güçleĢti. Misyoner okulları zaptiyelerce korundu ve Amerikalı misyonerler Türk subaylarına sığındılar. Bu denetim altına alma politikası ve tepkilere rağmen misyoner faaliyetleri 1890’larda Selanik ve Manastır’ı da kapsayan geniĢçe bir alana yayılmıĢtı.57

Osmanlı Devleti, 1869’dan itibaren her türlü yabancı okulu, bu arada Amerikan misyoner okullarını da daha yakından izlemeye baĢlamıĢtı. Dolayısıyla Amerikan okulları, Türk-Amerikan iliĢkilerinde sürekli sürtüĢme konusu olmuĢtur. Özellikle 1890’lı yılların ortalarından itibaren baĢ gösteren Ermeni olaylarının merkez üssü misyoner okulları olmuĢ ve birçoğu da zarar görmüĢtür.58 Amerika tazminat talebinde bulunup adeta Osmanlı’yı tehdit ettiği için de bu okullar Türk-Amerikan sürtüĢmesinin temelini oluĢturmaya

Page 8: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 8

baĢlamıĢtır.59

Sadece Ermenilerle yetinmeyen Amerikalılar, Rumları da teĢkilatlandırmaya devam ettiler. Bu çeĢit faaliyetlere örnek, Merzifon Amerikan Koleji binasında Rum-Pontus teĢkilatının kurulmasıdır. Merzifon Pontus teĢkilatından birinin bir Yunanlıya yazdığı mektupta teĢkilatın faaliyete geçmek üzere olduğu, Yunanistan’dan imdat bekledikleri ve kullandıkları binanın Merzifon Amerikan Koleji binası olduğu belirtilmiĢtir.60 Aynı Ģekilde Anadolu’da kurulmuĢ olan Harput’taki Fırat Koleji ve onun etrafa dağılmıĢ olan Ģubeleriyle (Harput ve çevresinde Amerikalıların seksen üç tane okulları mevcuttur) 61

Antep’te kurulmuĢ olan Merkezi Türkiye Koleji Ermenilerin Osmanlı’ya karĢı ayaklanmalarında büyük rol oynamıĢ ve adeta Ermeni ihtilalcilerin buralardan yetiĢen kiĢilerden oluĢtuğu gözlenmiĢtir.

19. yüzyılda Türk-Ermeni iliĢkilerinde baĢlayan zıtlaĢmanın türlü dıĢ etkenler ürünü olduğu tarihî bir gerçektir. Bu dıĢ etkenlerin baĢında Osmanlı Ġmparatorluğu’nun zayıflamasından yararlanan emperyalist batılı devletlerin sömürgeci emellerle Osmanlı topraklarına göz dikmeleri gelir.62

American Board ve diğer misyoner teĢkilatlarının bu derece etkin ve yoğun çalıĢmaları sonucunda 1880’lerden itibaren ABD’ye Ortadoğu ve Anadolu’da ekonomik, sosyal ve kültürel bir hayat sahası oluĢturmada aracı rol oynadığı gözden kaçmayacak bir gerçektir.63 Bu gerçeği hissetmiĢ olan Batılı devletler her yönüyle misyonerlerine sahip çıkmayı da ihmal etmemiĢlerdir. Bu cümleden olmak üzere misyonerler bu hususu kendi faydalarına oldukça iyi kullanmıĢlardır. Misyonerler bir çok Ģikayette bulunarak devletlerinin kendilerine daha fazla yardımcı olmalarını istemiĢlerdir. Kendileriyle ilgili olaylarda Osmanlı yönetimine baskı yapılması için her türlü imkandan yararlanmıĢlardır ve misyonerler kendilerine bu desteği sağlamak için yalan propagandalara baĢvurmuĢlardır. Bundan etkilenen yöneticiler de genellikle yönetime gelmeden bir Türk düĢmanı olarak motive etmiĢlerdir. Bunun en iyi örneklerinden bir tanesi de 1901 yılında baĢkan seçilen Theodore Roosevelt, daha 1898 yılında Ģunları söylemiĢtir; "dünyada herkesten önce ezmek istediğim iki güç Ġspanya ve Türkiye’dir”.64

Amerikan misyonerlerinin yoğunlaĢtığı yörelerde ABD, Konsolosluklar kurarak, bu konsolosluklar eliyle, misyonerlerinin faaliyetlerine destek olmak için teĢebbüslerde bulunmuĢ ve Osmanlı Devleti ile sıkı bir pazarlığa girmiĢtir. ABD Konsoloslukları kuruldukları bütün bölgelerde yoğun siyasi faaliyetlerin içine girmiĢlerdir. Osmanlı Hükümeti bu faaliyetlerden dolayı bir süre sonra rahatsızlık duymuĢ ve konsoloslukların sayısının artmasını istememiĢtir. Buna rağmen daha önce vermiĢ olduğu imtiyazlar sebebiyle özellikle Doğu Anadolu’da Konsolosluklar açılmasına engel olamamıĢtır.65

Konsolosluklar, ABD vatandaĢlığına geçiĢ, vatandaĢların haklarının korunması, Ermenilerin ABD’ye göçlerini kolaylaĢtırmak konusunda ellerinden gelen bütün gayreti göstermiĢlerdir. Doğu Anadolu’daki Amerikan Konsoloslukları, Amerika’ya göç için yapılacak bir çok iĢin halledilmesinde her türlü kolaylığı sağlamıĢlardır. 1869’dan sonraki ABD vatandaĢlığına geçiĢlere Türk Hükümeti kolayca izin vermemekteydi, vatandaĢlığa geçmiĢ bulunanlar da bunu Osmanlı Hükümetinden saklıyorlardı, konsolosluklar bu gizlice tabiiyet değiĢtirme olayını gerçekleĢtiriyorlardı.66 Bu sebeple bölgedeki Amerikan nüfuzunu pekiĢtirmek ve Amerikan idealini yaymak için misyonerler ve Ermeniler ve onların koruyuculuğunu yapan konsolosluklar Amerika’nın Ortadoğu politikasında kullandığı

Page 9: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 9

önemli unsurlar olmuĢlardır67 Bir çok Amerikan Konsolosluğunda misyonerler görev almıĢ, konsolos vekili veya yardımcılığını genellikle misyonerler üstlenmiĢtir. Yardımcı eleman olarak da genellikle Ermeni veya Rumlar tercih edilmiĢtir.68

Amerikalı misyoner ve konsoloslukların faaliyetlerinin sadece Ermenilere yönelik bir olay olduğunu söylemek mümkün değildir. Müslümanlar üzerinde de etkili olmuĢ hem ayrılık ruhu hem de Amerikan değerlerine özenti duyulmuĢtur. 1875’li yıllarda Osmanlı topraklarından Kuzey Amerika’ya baĢlayan kitleler halindeki Müslüman göçünün en önemli nedenleri arasında Osmanlı Devleti’ndeki Amerikan Okulları’nın faaliyetleri gelmektedir. Bu okulların öğrencileri genellikle varlıklı ailelerin çocuklarıydı ve bu okullardan mezun olduktan sonra aileleri ile yüksek öğrenim için Amerika’ya gidiyorlardı.69 Amerika’ya giden bu ilk gurubun asıl amacının bol para kazanıp iyi bir gelecek elde etmek olduğu bilinmektedir.

YetiĢmiĢ bir çok Ermeni genci de Amerika’ya gönderilerek orada daha ileri eğitim görmeleri de sağlanıyordu. Bu gençlerin pek çoğu Amerika’da Amerikan vatandaĢlığına geçerek Ġmparatorluğa geri geliyor, Osmanlı topraklarında Amerikan vatandaĢı olmanın dokunulmazlığı içinde kendi halklarına özgürlük propagandası yapıyor, gördüklerini anlatarak devletten reformlar istemeye yönelttiriliyorlardı. Çok geçmeden Osmanlı imparatorluğunda artık bilinçlenmiĢ bir Ermeni toplumu olduğunu gösteren en büyük kanıt ise 1863’te hazırlanan ve imparatorluk tarafından onaylanan Ermeni anayasası oldu.70 Bu geliĢmelerden rahatsız olan sadece devlet yöneticileri değil, Ermeni Gregoryen yöneticileri de rahatsız olmuĢ ve bunu bir çok defa dile getirmiĢlerdir.71

Her memleketin misyoner müesseseleri aynı zamanda Osmanlı Devleti’ndeki Hıristiyan gençlere kendi milletlerinin ve devletlerinin nüfuzlarını tesis ederken,72 bunu daha iyi yürütebilmek düĢüncesiyle onlara mali ve ticari müesseselerinde de iĢ bulmaya gayret gösteriyorlardı. Bu sayede hem kendilerine yakın gurubun güvenini kazanacak hem de o Hıristiyan gurubun sosyal yönden üstün bir duruma gelmesini sağlayacaktı. Bu durum Hıristiyanlarda da bir beklenti yarattı ve daha iyi bir sosyal hayat için bilhassa Amerika’ya giderek iĢ imkanı aramaya baĢladılar. Bu hareket zaman içerisinde Osmanlıya karĢı yürütülen politikanın da bir parçası oldu. Özellikle Ermeniler ve Bulgarlar bu suretle az zamanda ihtilalci bir unsur haline sokulmuĢtur.73

Bu arada Osmanlı topraklarından Amerika’ya göçen Rum ve Ermenilerin Türkler aleyhine çalıĢmaları Amerikan kamuoyunda Türk düĢmanlığı oluĢturmaya baĢladı. Yine Ermeni-Amerikan iliĢkilerine ait bir örnek Amerikalı bir profesör olan Mr. Earle’nin “American Missions in the Near East” adlı eserinde Ģöyle ifade bulmuĢtur;74

“Amerikan misyoner okullarında Ermeniler dillerini ve tarihsel geleneklerini yeniden üstün tutmayı öğrendiler. Batının siyasal, toplumsal ve ekonomik ilerleme ideallerini tanıdılar.”

Ermenilerin Doğu Anadolu’dan ABD’ye göçünde, konsoloslukların tam yerleĢmelerinden (1901) sonra büyük bir artıĢ oldu. Konsoloslar raporlarında bu büyük çaplı göçün sebebini, Ermenilerin sürekli baskı ve zulme uğramaları olarak göstermiĢlerdir. Doğu Türkiye misyonunun merkezi olan Harput’taki Amerikan Konsolosu Thomas H. Norton raporunda göç olayına Ģöyle bir yorum getirmiĢtir; “insanlar zengin olmak, tehlikelerden uzak kalmak ve çocukları için iyi bir ortam elde etmek istemektedirler ve ancak bu büyük çaplı göç sayesinde dünyanın dikkatini çekme fırsatı yakalamaktadırlar”.75 Fakat bilinmektedir ki aynı konsolosun çalıĢma bölgesinden birçok Müslüman da Amerika’ya göç etmiĢtir. Eğer

Page 10: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 10

sadece baskıdan dolayı gayrimüslimler göç etseydi Müslümanların Amerika’ya gitmesi düĢünülemezdi. Bu sebeple göçü kolaylaĢtırmak ve Amerika’da taraftar bulmak düĢüncesiyle yapılan propaganda Amerikan kamuoyunu aldatmaktan baĢka bir Ģey değildi.76

Amerika’ya göçte Amerikan okullarının etkisi olduğunun en güzel kanıtı Ģüphesiz en fazla göçün olduğu Harput’ta açılmıĢ olan misyon merkezidir. 1878 de bu misyon merkezinde açılan kolej (Fırat Koleji),77 iyi yetiĢtirilmiĢ Ermenilerin iyi bir eğitim almasını sağlamıĢ ve Ģuurlu öncüler yetiĢtirmiĢtir. Bu yetiĢtirilen öğrenciler ABD’ye götürülmüĢ ve çoğu Amerikan vatandaĢlığına geçirilerek sonra Osmanlı topraklarına geri getirilmiĢtir. Bu geri gelen öğrenciler de Amerika-Ermeni ittifakının idealleri için çalıĢmıĢlardır.78

Osmanlı Ġmparatorluğu’nun büyük sarsıntılar içine düĢtüğü 19. yüzyıl bitiminde artık türlü etkilerle bütünüyle değiĢik kavramlara sahip olmuĢ Ermenilerin devlete karĢı ayaklanmaları baĢlamıĢtı. Huzursuzlukların çok arttığı sırada Türkiye’nin doğusundaki Amerikan kolonisinin zarar görmemesi için çeĢitli tedbirler alınmıĢ, Müslüman halkın onlara karĢı düĢmanca tavır içinde olduğu ifade edilmiĢ, bu nedenle konsolosluk kadrosunun silahlandırılması için giriĢimlerde bulunulmuĢtur.79 Amerikalıların hep Ermeni yanlısı bu tutumlarından sonra Amerikalı misyonerler, Türkler tarafından Ermeni meselesine katkıları dolayısıyla suçlanmıĢlardır.

Sonraki yıllarda misyoner-Ermeni yakınlaĢması bir kat daha artarken Amerika 1896’daki Türk- Ermeni olaylarından sonra Türk sularına, sözde Amerikan yatırımlarını korumak, gerçekte ise Ermenilerin yanında olduğunu göstermek üzere iki savaĢ gemisini göndererek tarafgirliğini kesin biçimde gösterdi.80 Amerika, devlete baĢkaldırmıĢ bir unsurun yanında yer almak suretiyle kendi de Osmanlı’ya karĢı bir konuma geçti. Amerika’da bu misyonerlerin yayın organlarında ve yine onların yazılarıyla beslenen basında sürekli abartılarak yer verilen Türk-Ermeni olaylarına iliĢkin haber ve makalelerle bir Hıristiyan ulusun, Müslüman Ġmparatorlukta ezilmekte olduğu fikri iĢlenmiĢtir. Bulundukları bölgelerde Amerikan çıkarlarını korumak misyonunu üstlenmiĢ olan konsolosluklar Ermeni ayaklanmasını sanki bir "kutsal savaĢ”81 gibi desteklediler, yağma ve katliam hareketlerinden sürekli Müslüman halk ve yönetim sorumlu tutulmuĢtur.

Konsoloslar, Amerika’ya gönderdikleri raporlarda Ermeni Ġhtilalci liderlerinin mektuplarına yer vererek Amerika’nın direk müdahalesini istemiĢlerdir. Yine konsolosluk raporlarında, Vilayet-i Sitte (Altı Vilayet), Ermeni Vilayetleri olarak anılmıĢ ve bu Ģehirlerin Hıristiyan valilerce yönetilmesi fikri ortaya atılmıĢtır. Bu isteğin özellikle Bitlis, Sivas, Erzurum, Mamuratül Aziz ve Diyarbakır için, Ģartları nedeniyle doğal bir hal aldığı savunulmuĢtur.82

Azınlıkları kıĢkırtmak ve ayaklandırmak yoluyla konsolosluklar, sömürge kazanma yarıĢında önemli yere sahip olmuĢlardır. Bu veriler ıĢığında genel bir değerlendirme yapan değerli bir hocamız, "Ermeni sorununun, Ermenilerin baĢlangıçtan beri Hıristiyan oldukları gözetilerek, bir din sorunu olmadığı, yüzyıllardır Doğu Anadolu’da, Trabzon ve Bağdat, Samsun-Batum ticaretini ellerinde tuttukları ve Türklerden çok daha rahat yaĢadıkları açısından bakılınca da ekonomik bir sorun olmadığı ancak Ġngiliz, Rusya, Fransa ve ABD gibi dünyanın güçlü, emperyalist ülkelerinin kendi politikalarını izleyebilmek için ortaya attıkları bir siyasal sorun olduğu sonucuna eriĢilmektedir”83 Ģeklinde güzel bir açıklık getirmiĢtir. O dönemde atılan düĢmanlık tohumları halen Amerika’da Türkiye’ye karĢı olan tavrın temelini oluĢturmaktadır.

Page 11: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 11

Osmanlı Devleti’ni Amerika’da tanıtma konusunda hükümet, orada yaĢayan vatandaĢlarından yararlanma yoluna gitti. Ancak az sayıdaki Osmanlı vatandaĢları seslerini duyuramadılar. Göçün kolaylaĢması, misyonerlere daha fazla para aktarılması için yapılan propagandalar, bu faaliyetleri her zaman engellemiĢtir. Hatta haklı savunma yapan Osmanlı elçisi, Ermeni Lobisi ve basını tarafından Amerika Hükümetine yapılan baskı sonucu Amerika’dan sürülmüĢtür.84

1908’de Türkiye’de ihtilalin çıkması, meĢrutiyet rejiminin gelmesi Amerikalılar tarafından takdirle karĢılandı. Ġstanbul’daki elçilik 1906’da "büyükelçilik”e yükseltildi ve Amerikalı misyonerler daha rahat hareket etmeye baĢladılar. Misyonerler bu faaliyetleri sırasında her türlü imkandan faydalanıyorlardı. Osmanlı Ġmparatorluğu’nda Protestan misyoner faaliyetleriyle ilgili büyük boyutlarda bir basım-yayın faaliyetinde bulundukları da bilinmektedir. Hatta ilk geldikleri yıllarda Rumlar ve Ermeniler Türkçe konuĢtuğu için Rumca harfli Türkçe ve Ermenice harfli Türkçe kitaplar yayınlayarak Rum ve Ermenilere, Ermenice ve Rumca öğretmiĢlerdir. Yani açık bir ifadeyle Ermenice ve Rumcayı azınlıklar arasında geliĢtiren Amerikalı misyonerler olmuĢtur denilebilir. Bu yayın faaliyetleri için baĢta Malta’da kurulan ilk matbaadan sonra Ġzmir ve Ġstanbul’da olmak üzere hemen hemen bütün misyon merkezlerinde birer matbaa kurmuĢlardır.85

II. Abdülhamit Dönemi’nde kapatılmıĢ olan misyoner matbaaları da tekrar açılmıĢ ve faaliyetlerine devam etmiĢtir. MeĢrutiyetin ilanıyla daha serbest bir rejimin kurulması iktisadi faaliyetin artmasına zemin hazırladı. Bu defa bazı Amerikalı sermayedarlar Anadolu’da petrol kuyuları iĢletmek ve demiryolu inĢaatı imtiyazını almak için teĢebbüse giriĢtiler. Bunun baĢında bulunan Amiral Chester 1909’da Türkiye’ye geldi ve incelemeler yaparak proje hazırladı. Bu proje "Chester Projesi” olarak anıldı ve yıllarca tartıĢıldı.

Aslında yeni yönetim bir denge unsuru olarak Amerika’yı gücendirmemek için bu projeyi imzalamıĢtır denilebilir. Çünkü daha önce demiryolları ile ilgili verilen imtiyazlar hep Avrupa devletlerine verilmiĢti. Ġlginç bir rastlantı (!) Amiral Chester; Amerikan okullarının zarar görmesi sebebiyle Amerika tarafından istenen tazminatı almak üzere Ġstanbul’a gelen savaĢ gemisinin de amiraliydi.86 Ancak bu proje imtiyazlar alınmıĢ olmasına rağmen gerçekleĢtirilememiĢtir.87

Ġttihat ve Terakki yönetimi, Amerika ile olan iliĢkilerinde daha çok Amerika’yı kendi taraflarına çekebilecek bir politika izlemeye çalıĢmıĢlardır. I. Dünya SavaĢı baĢladıktan sonra kapitülasyonları kaldırırken Amerikalıların müesseselerine zarar vermeyeceklerini gösterebilmek düĢüncesiyle teminat vermiĢtir. Hatta Enver PaĢa, bu teminatının bir göstergesi olarak da, Kapitülasyonların kaldırıldığı 1 Ekim 1914 tarihinde, elçi Morgenthau ile beraber Robert Kolej’e giderek kendi kardeĢi, ġeyhül Ġslâm’ın iki oğlu ve ġehremini’nin oğlu için (yaĢları küçük olduklarından dolayı) özel olarak kurulan sınıfın açılıĢ törenine katılmıĢtır.88

Birinci Dünya SavaĢı baĢladıktan sonra da Amerikalılara dokunulmamıĢ, bütün faaliyetleri devam etmiĢtir. Fakat Amerikalı misyonerler eski alıĢkanlıklarını devam ettirerek, düĢmanla iĢbirliği yapan Ermenilerle ilgilenmeye ve onlara yardımcı olmaya ve korumaya çalıĢmıĢlardır. Hatta sefalete düĢen Türk çocuklarını da himayeleri altına alarak Hıristiyan yapmayı dahi baĢarmıĢlardır.89 Aynı zamanda misyonerler Urfa’da olduğu gibi isyan çıkaran Ermenilerle iĢbirliği içine girerek daha da ileri gitmiĢ Amerikan yetimhanesini karargah haline getirerek silahlanmıĢlardır. Binadan, teslim ol çağrısına ateĢle karĢılık verilmiĢtir.90 Amerikalı misyonerler kovuluncaya kadar bulundukları bölgelerden ayrılmayıp

Page 12: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 12

çalıĢmaya devam etmiĢlerdir. Ermenilerin yaptığı terör hareketini görmeden adeta onlarla beraber savaĢan bu misyonerler tehcire91 de karĢı çıkmıĢlar ve yalan yanlıĢ raporlar düzenleyerek dünya kamuoyunu etkilemeye çalıĢmıĢlardır. Önce Ermenilerin Amerikan vatandaĢlığına geçmiĢ olanlar ve ailelerine sonra Protestanları sonra da diğerlerini tehcirden kurtarmak için çaba sarf etmiĢlerdir.

Düzenli bir Ģekilde göç ettirilen Ermenileri adeta soykırım yapılıyormuĢ gibi göstermiĢ, bir dereceye kadar bunları bu hale biz getirdik psikolojisini de yenmeye çalıĢmıĢlardır. Kendilerinin tehcir sırasında Anadolu’da bulunmaları sebebiyle tehciri takip edebilme imkanları vardı. Amerikan müessese ve konsoloslukları da faaliyetlerine devam ediyorlardı. Fakat alıĢkanlık bu ya hiçbir olayı kendileri görmemiĢ gibi “duydum, anlattılar” ifadeleriyle sahte rapor tanzim etmeyi sürdürdüler. Amerikan Harput konsolosluk görevlisi yıllar sonra yazdığı bir makalede, tehcir edilenlerle ilgili hatıralarında; Erzurum’dan Elazığ’a kadar tehcir kafilesiyle gelenleri gördüklerini ve ilgilendiğini belirttikten sonra, “duyduğuma göre bunlar Elazığ’dan çıktıktan sonra öldürülmüĢler” Ģeklinde bir yorum yapmıĢtır.92

Hatta aynı konsoloslar Ermenilerin kıymetli mallarını, altınlarını, bono ve sigorta poliçelerini kendilerine teslim ettiklerini de söylemektedirler. ġimdi bu konsolosluk görevlisinin sahte raporlarıyla Ermeni meselesi ve tehcirini sorgularken acaba akıllarına hiç gelmez mi ki, kasa dolusu altın, para ve kıymetli kağıdı nerelere harcadın veya gönderdin diye sorulabileceği.93

Misyoner ve konsoloslar savaĢ boyunca yetimhane, okul, hastane ve diğer müesseselerinde faaliyetlerine devam ettiler ve adeta bir casus gibi Ģifrelerle yazıĢarak bilgi aktarmaya da gayret gösterdiler.94

Amerika’nın Almanya’ya savaĢ ilan etmesiyle Osmanlı-Amerikan iliĢkileri gerginleĢmiĢ, birbirlerine savaĢ ilan etmemiĢ olsalar da Türk-Amerikan iliĢkileri 1911 baharında kesilmiĢtir. Osmanlı, Almanya’nın müttefikiydi bu nedenle bu devletle normal iliĢkilerini sürdüremezdi. Ġki devlet arasında savaĢ hali doğmamıĢ ancak iliĢkiler gerilmiĢti. SavaĢ sırasında Amerika’yı karĢı tarafa almamak için olsa gerek Amerikalı misyonerlerin müesseselerine dokunulmamıĢtır. Fakat misyonerlerin bir kısmı savaĢ sebebiyle bir kısmı da yetkililerin isteği ile müesseselere sahip çıkacak bir kaç nöbetçi bırakarak ayrılmaya baĢladılar.95

SavaĢ boyunca sadece ordunun ihtiyaç duyduğu özellikle hastanelerin bir bölümüne ve okullardan da bina ihtiyacına göre misyonerlerin binalarına el konuldu. Amerikalı misyonerler askerler arasında da Hıristiyanlık propagandası yapmayı ihmal etmeyerek faaliyetlerine devam ettiler.96 Bir müddet sonra Amerika’nın savaĢa girmesinden rahatsızlık duyan misyonerler birer birer Anadolu’yu terk ettiler.

Osmanlı Devleti, savaĢta yenilgiyi kabul edip, 1918 Mondros Mütarekesi’ni imzalaması üzerine Amerikalılar tekrar Türkiye’ye temsilci göndermeye karar verdi. Türkiye’de görevlendirilen ilk Amerikan temsilcisi Lewis Heck adlı bir diplomat oldu. Bu ilk diplomat Aralık 1918’de göreve baĢladı ve Türkiye’nin iç durumu hakkında raporlar hazırlayarak merkezine bilgi aktardı. Anadolu’dan alınan bilgilerin yetersiz kaldığını Amerikan konsoloslarının görevlerinin baĢına dönmeleri gerektiğini ifade etti. Hiç olmazsa Ġzmir, Sivas, Adana, Halep gibi yerlerde Amerikan konsoloslukları açılmasını öneriyordu. Yine Aralık 1918’de Amerika’nın Doğu Akdeniz donanması komutanı Tuğamiral Mark Lambert Bristol Ġstanbul’a yollandı.97

Page 13: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 13

Mondros Mütarekesi’nin imzalanması ile geri dönen misyonerler bir müddet daha faaliyetlerine devam ettiler fakat umdukları ilgiyi bulamadılar. Çünkü yerli halktan tepki görüyorlardı. Özellikle bu dönemde yardım heyetleri daha ağırlık kazandı. Çünkü Anadolu adeta periĢan bir durumdaydı. Bu sebepler Amerikalı misyonerler için iyi bir çalıĢma sahası olabilirdi. Yardım adı altında Ermenilere ulaĢmayı da umuyorlardı. ĠĢgal bölgelerinde daha rahat hareket edebiliyorlardı. Amerika’dan gelen milyon dolarlık malzemeler dağıtılıyordu. Dağıtılan malzemeler arasında röntgen makineleri dahi vardı.98

Aslında iĢgal güçleriyle de iĢbirliği yapan bu misyonerler kısa zamanda Kuvva-i Milliye’nin iyi niyetinden de faydalanarak faaliyetlerini yürütüyorlardı. Hatta Atatürk, Amerikan yardım heyetlerine iyi davranılması ve yardımcı olunması için talimat dahi vermiĢti.99 Hatta Amerika ġark-Karib Muavenet Heyeti, Türkiye Büyük Millet Meclisi ile direk temasa dahi geçmiĢ, Ankara’da bir temsilcilik dahi açılmıĢtı.100 Misyonerlerin en çok baĢımızı ağrıttıkları yerlerden biri olan Merzifon’da, Ģartlara uymak kaydıyla, Ermeni ve Rum çocukların barınabilmesi gayesiyle yetimhane açılması için meclis kararı dahi alınmıĢtır.101 Bu yardım heyetlerine Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından insancıl duygularla binalar tahsis edilmiĢtir.102 Bu kadar ince düĢünceye rağmen Amerika, meclisle direk olarak temas etmeye pek yanaĢmamıĢ hatta halen daha Ermeniler için bir yurt yaratmak için çaba arayıĢlarına devam etmiĢtir.

Türk-Amerikan iliĢkilerinde bir döneme damgasını vuran bir diğer olay ise Wilson Prensipleri olarak adlandırdığımız BaĢkan Woodrow Wilson’un 1918 yılı baĢında açıkladığı 14 ilkeden, Türklerle ilgili 12. maddesinin siyasete getirdiği anlayıĢtır. Aslında bu madde "Misak-ı Milli” nin uluslararası alanda meĢruluğu için önemli bir belgedir. Bu ilke Ģunları ifade ediyordu; "Osmanlı Ġmparatorluğu’nun Türk olan bölümlerinin güvenceli egemenliği sağlanmalı”. Aslında Wilson kendi koyduğu kurallara Türklerin lehine olduğu için kendi dahi uymakta güçlük çekiyordu.

BaĢkan Wilson, kendi koyduğu ilkelere muhalefet ederek Anadolu’da bir Ermenistan yurdu kurulmasına ve üstelik Ġngiltere’nin ısrarı üzerine de Yunanistan’ın Batı Anadolu’yu istilasına rıza göstermiĢti.103 Amerika CumhurbaĢkanı Wilson, her millete karĢı barıĢçı bir siyaset takip etmeyi ve her devletle iyi geçinmeği amaç edinmekle beraber, Amerika’dan çıkarı olan devletler, yaptıkları propagandalar ile BaĢkan Wilson’u barıĢçı siyasetten saptırmaya muvaffak oldular, hatta Wilson yapılan propagandaların o kadar tesiri altında kalmıĢtı ki Türklere karĢı olan olumsuz tutumunu Paris BarıĢ Konferansı’nda da sürdürdü.104

Amerika mütareke döneminde yine ikili oynamaya devam ediyordu. Her ne kadar müttefikleri kadar kötü düĢünmese de kendi politikası ve diğer Batılı devletlerin amaçlarını öğrenerek, milli mücadele ve liderleriyle ilgili fikir oluĢmasını bekliyordu. Aynı zamanda Ermeni meselesi ile ilgili sonuçları da görmek istiyordu.105 Yıllar boyunca yanlıĢ yönlendirilen ve hazırlanan sahte rapor ve propagandalar sayesinde Amerika’da oluĢan düĢünce, Doğu Anadolu’da bir Ermeni çoğunluğun mevcudiyetiydi. Bu sebeple Mondros’tan hemen sonra Wilson bunun için harekete geçti.

20. Asrın baĢlarına gelindiğinde, Türkiye’nin Doğu Bölgesinde Amerikalı misyonerlerin yıllardan beri hayalini kurduğu kendi okullarından yetiĢmiĢ Ermeniler tarafından yönetilen bir Ermenistan fikri Amerikan yönetimi tarafından da gündeme getirildi ve Türkler için general James G. Harbord’ın (Harbord, Avrupa’daki Amerikan kuvvetlerinin kurmay baĢkanıdır) “Ermenistan mandası” konusunda 46 kiĢilik bir heyetle Doğu Anadolu ve

Page 14: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 14

Kafkasya’da yaptığı inceleme gezisi baĢladı. 22 Eylül 1919 günü Sivas’ta, Atatürk’le yaptığı 2-3 saatlik görüĢme de Harbord’a yeni Türkiye’nin liderini tanıma fırsatını sağladı. Fransa’dan Ġstanbul’a bir savaĢ gemisi ile gelen Harbord, oradan Adana’ya geçmiĢ ve Anadolu gezisine baĢlamıĢtır.106

Amerika tarafından hazırlanan muhtıraya göre Doğu Anadolu’dan Ermenilere, azınlıkta oldukları bölgenin verilmesi öngörülüyordu. Ekonomik sıkıntı çekmesinler diye de petrolün bulunduğu ve Türk ve Araplarla meskun Mezopotamya’nın Ermenilerin ekonomik çıkarlarına tahsis edilmesi düĢünülmekteydi. Bu muhtıranın gönderilmesinden sonra Amerikan Misyonu, Harbord ile görüĢerek tavsiyelerini almıĢtır.107 Harbord’un raporunda asıl zorluğun Ermenilere verilecek bölgede bulunanların kovularak orada güven sağlamaktı. Bu sırada Ġngiltere, Kafkaslar’dan kuvvetlerini çekmeye baĢladı. Bu, Ermenistan sorununun tek baĢına Amerika’nın sırtına yüklenmesi demekti. Ġngiltere’nin kurnazca oyunu, Kafkaslardan çekilmesi ile kendisinin cesaret edemediğini Amerika’nın üstüne yıkmasıydı. Bunun üzerine Harbord, bunun çok zor bir iĢ olduğunu raporunda bahsetmiĢti.108 Aslıda Amerika’ya geçmiĢ olsun demek gerekiyor. Çünkü, liderini bulmuĢ birlik olmuĢ Türk milletiyle böyle bir mücadeleye girseydi belki de yıllar öncesinden Vietnam sendromu yerine Anadolu sendromu ile karĢı karĢıya gelecekti.

Amerika yıllardan beri uyguladığı oyunu Ankara ile ikili iliĢkilere geçerken de uygulamıĢtır. Ankara temasa geçmek yerine Ġstanbul’daki temsilcisi Amiral Bristol, kanalıyla yarı resmi bir sıfatla onun temsilcisini Samsun’a göndererek iliĢki kurmaya çalıĢır. Ermeni meselesi ekonomik yönleri yanında ve siyasi bir geliĢmeydi. Fakat Anadolu’daki ekonomik çıkarlar Ģüphesiz daha önemliydi. Bu sebeple gayri resmi veya yarı resmi temaslarla Ġstanbul’la birlikte Ankara’yı da ihmal etmek istemiyordu.

Fakat bu sefer umduğunu bulamamıĢtı. Çünkü Ankara, milli bir dıĢ politika ve milli bir meclisin aldığı kararla kapitülasyonların kalktığını, Sevr’in sayılmadığını ve resmi bir antlaĢma Ģartıyla temas kurulmasını istiyordu.109

Amerika geç kaldıkça ticaretinde düĢüĢ gözleniyordu ve bu arada Amerika’dan ticaret yapmak üzere bir çok sermayedar akın akın Anadolu’ya gelmeye baĢlamıĢtı.110 Amiral Bristol’un ikili oyunları ve Amerika’nın iç politik dengeleri ve kongresinin Ermenilerle ilgili düĢünceleri Amerika’nın beklemesine sebep oluyordu. Bu arada adeta Amerika’nın hayallerine su serpecek Chester Projesi yeniden gündeme gelmiĢti. T. B. M. M.’nin bu antlaĢmayı imzalanmasında Ģüphesiz Lozan’da taraftar bulmakta yatıyordu.111

Sakarya Zaferi, Türkler tarafından kazanıldıktan sonra Amerika artık Ankara Hükümeti’ne uzak kalamayacağını anladı. Amerika’da Türk düĢmanlığı kampanyasını yürütenler KurtuluĢ SavaĢı’nda Türk-Amerikan iliĢkilerinin kurulmasını engelleyen baĢlıca etken olmuĢlar, aynı zamanda Türkiye ile Amerika arasında Lozan’da imzalanan antlaĢmaya karĢı da savaĢ açmıĢlardı.112

Lozan Konferansı’nın ikinci döneminde Ġsmet PaĢa, bir Türk-Amerikan antlaĢması için ikili görüĢmelere baĢlanmasını istedi ancak, Amerika bu konuda ağır davrandı. Lozan BarıĢ AntlaĢması imzalandıktan iki hafta sonra Türk-Amerikan ikili antlaĢmaları imzalandı. Amerika ile iki antlaĢma imzalandı; birincisi dostluk ve ticaret antlaĢması ikincisi suçluların iadesi idi. Bu antlaĢmanın birinci maddesi Türkiye ile ABD arasında diplomatik iliĢkilerin kurulmasını öngörüyordu. Ġkinci madde tüm kapitülasyonların kaldırıldığını belirtiyordu. Üçüncü ve sekizinci maddeler Türk-Amerikan yurttaĢlarının karĢılıklı yerleĢme, oturma vb.

Page 15: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 15

durumlarını düzenliyordu. Dokuzuncu madde ile taraflar birbirine en çok gözetilen ülke statüsünü tanıyorlardı. Türkiye’deki Amerikan okulları, yardım kurumları, hastaneleri, misyonları Türk kanunları çerçevesinde çalıĢmalarını sürdürebileceklerdi.113

AntlaĢma imzalanır imzalanmaz Amerika’daki Türk düĢmanları, antlaĢmanın aleyhinde kampanya baĢlattılar. Mütareke yıllarında "Ermenistan Bağımsızlığı Ġçin Amerikan Komitesi” adıyla faaliyet göstermiĢ olan örgüt bu kez "Lozan AntlaĢması’na KarĢıt Amerikan Komitesi” adını aldı.114

Amerika’da Türk düĢmanlığı kampanyasının bayraktarlığını yapanlardan biri de Amerika’nın eski Ġstanbul Büyükelçisi Henry Morganthav idi.115 Lozan BarıĢ Konferansı sırasında Türklere karĢı silah kullanılmasını savunuyor ve 10 Ocak 1923 günü The New York Times’de Ģunları yazıyordu;

“400 yıldır Türkleri Avrupa’dan kovmak için çaba harcayan Avrupalılar için Lozan, çok acı bir ders olmuĢtur. Türklerin Avrupa’dan kovulmaları Ģöyle dursun Avrupalıların Türkiye’den kovulacağı anlaĢılmaktadır”116

“Türkiye’de bugüne dek meydana gelen katliamlar bilinçli olarak yapılmıĢtır. Türklerin amacı, toprakları üzerinde yaĢayan azınlıkları ortadan kaldırmaktır”

Bu kampanyanın Amerikan Senatosu’ndaki ateĢli sözcüsü olan William H. King’de 2 ġubat 1922’de yaptığı konuĢmada Sevr’in zorla uygulanmasını istiyor ve “dini, siyasi ve insani hakların korunmasından yana olan tüm örgütlerimizle Mustafa Kemal denen haydudun vahĢet ve zulmüne karĢı çıkmalıyız117” diyordu.

Amerika’nın Lozan’da imzalanmıĢ olduğu antlaĢma yürürlüğe girmese de TBMM yeni bir antlaĢma yapılıncaya kadar bu antlaĢmanın kurallarına uymayı Amerika’yı mecbur bırakmak istiyordu. Resmi iliĢkilere iç politika kaygısı, propagandalar sebebiyle cesaret edemeyen Amerika milli bir politika uygulayan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne de ikili oynuyordu.

Fakat bu sefer umduğu tavizi bulamamıĢtı. Hatta Amerika’nın kapitülasyonların kaldırılması sebebiyle uyması gereken kurallara uymayınca hemen tepki gösteriliyor yeni bir antlaĢma yapılıncaya kadar da Lozan’da imzalanan antlaĢmaya atıf yapılarak Amerikan yetkililerine bildiriliyordu. Bununla ilgili güzel bir örnek de izinsiz olarak boğazları geçerek tophane önlerine demirleyen Iskarpiyon adlı Amerikan Yatı’nın izinsiz gelmesi ikaz edilerek, Lozan’da imzalanan antlaĢmayla kapitülasyonların kaldırıldığını kabul edildiği ve bu sebeple izin alması gerektiğinin bildirilmesi gösterilebilir. 118

Türk-Amerikan iliĢkilerinin baĢlamasını engellemek için kampanyayı yürütenler, baĢta kapitülâsyonların kaldırılmasına ve Ermenilere istediklerinin verilmemesine karĢı çıkıyorlardı. Bunlara karĢılık Londra’daki Türk Teavün Cemiyeti bir broĢür yayınladı. Burada Ģunlar ifade edildi; antlaĢmanın onaylanması Türkiye ile Amerika arasında normal iliĢkilerin kurulmasının en kısa yoluydu. Yeni Türk demokrasisi ile antlaĢması bulunmayan tek ülke Amerika’dır. Bu durum Türkiye’deki Amerikan çıkarlarına ters düĢmektedir. Kapitülâsyonlar yalnız Türkiye’ye zarar vermemiĢ ırklar arasında da çatıĢmalara yol açmıĢtır.119 Amerika TBMM.’ Ye karĢı da kendi iç politikası gereği ikili oyununu devam ettirdi. Amerikan Kabinesi düĢman lobilerin ve basının etkisine boyun eğerek Lozan’da imzalanan antlaĢmayı 18 Ocak 1921’de 3’te 2 oy çokluğu sağlanamadığı için veto edildi.

Page 16: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 16

Amerika menfaatlerinin zedeleneceğini bildiği için aynı gün DıĢiĢleri Bakanı Ġstanbul’daki Amerikan Yüksek Komiseri Amiral Bristol’u arayarak Ankara’ya göndermiĢ ve AntlaĢmanın reddedilmesinin Amerika’nın Türkiye ile dostluk iliĢkilerinin kurulmaması istenmediği anlamına gelmemesini ve Ankara ile nota teatisi suretiyle münasebet kurulmak istediğini belirtmiĢtir.

Türk yetkililer, nota teatilerine ikinci bir antlaĢma yapılıncaya kadar Lozan’daki antlaĢmayı koymak Ģartıyla (Modus Vivendi) hazırlanabileceğinde ısrar ederek resmiyet kazandırmaya özen göstermiĢ ve karĢılıklı notalar hazırlanmıĢtır.120

17 ġubat 1927 günü imzalanan notalarla 10 yıllık aradan sonra Türk-Amerikan iliĢkileri yeniden düzenlendi.121 Lozan’da Osmanlı Devleti ile antlaĢma imzalayan Joseph Grew, Türkiye’ye elçi olarak atandı.122 Türkiye ise Washington büyükelçiliğine Ġstanbul mebusu Ahmet Muhtar Bey’i tayin etmiĢtir.123 1 Ekim 1929 yılında da Türkiye ile Amerika arasında "Ticaret ve Seyrü Sefain AntlaĢması” imzalanmıĢtır.124

Cumhuriyet Türkiyesi’nde faaliyetlerine devam etmek isteyen misyonerler Osmanlı dönemindeki rahatlığı bulamadılar. Yeni Türkiye milli ve laik özellikler taĢıyordu. Lozan AntlaĢması ile kapitülasyonlar kaldırıldı. Tevhid-i Tedrisat ile yabancı okullar disiplin altına alınmıĢtır.125 Lozan AntlaĢması’yla kapitülasyonlar kaldırılınca da misyonerler, eskisi kadar rahat hareket edemedikleri için bir çok okullarını kapattılar. Hatta bu okulların Anadolu’daki binaları TBMM tarafından satın alınması için bir kararname dahi çıkarıldı.126

Türk-Amerikan iliĢkileri esasen 1865’e kadar zikredilen seviyede geçmiĢ, ancak bu tarihten itibaren ABD’nin iç savaĢtan sonra Monroe Doktrini’ni terk etmesi neticesinde Avrupa ve dünya siyaseti ile yakından ilgilenmeye baĢlamıĢtır. Öte yandan dünya, Avrupa Devletleri tarafından hızlı bir Ģekilde sömürgeleĢtirilmeye baĢlanmıĢ, bu suretle Avrupa, ABD aleyhine bir geliĢme göstermiĢti. ABD sömürgecilik faaliyetlerinde geri kalacağı düĢüncesiyle hızlı bir sömürgecilik faaliyetine giriĢmiĢtir.

Böylece bir yandan yeni sömürge alanları elde ederken bir yandan da Avrupa’ya karĢı bir denge kuracaktı. Artık ABD’nin dünya siyasetinden uzak, sadece Amerika ile sınırlı bir politika izlemesi mümkün değildi. Bu uğurda ne yapması gerekiyorsa yapmaya baĢladı. ABD. menfaatleri her Ģeyin önüne geçti. ABD-Türk iliĢkilerine de bu nazarla bakmak ve değerlendirmek yerinde olur.

Sonuç olarak Türkiye ile ABD arasında baĢlayan iliĢki, ilk yıllardan itibaren Amerika’nın ikili oyunlarıyla yürümüĢtür. Amerika ile Osmanlı devleti arasında yapılan ilk antlaĢma, gizli maddesi Amerika tarafından Ġngiltere’yi kızdırmamak için kabul edilmediği halde yürürlüğe girmiĢ fakat Osmanlı’dan tepki görmemek için de gemicilikte usta iki kiĢiyi Osmanlı ülkesine göndermiĢtir. AntlaĢmanın gereği olarak Osmanlı yönetimi Amerikan Büyükelçiliği açılmasını beklerken maslahatgüzarlıkla yetinmiĢtir.

Amerika, silah satıĢlarını artırmak gayesiyle maslahatgüzarlığını büyük elçiliğe yükseltmiĢ hem de bu Ģekilde Osmanlı’yı taltif ettiğini düĢünmüĢtür. Misyonerlerini göndererek nüfuz kurduğu bölgelerde ticaretini artırmıĢ, Osmanlı Devleti’nin iç iĢlerine karıĢan, azınlıkları kıĢkırtmak yoluyla bölücülük yapan misyonerleri kovmak için alınan tedbirlere engeller çıkarmıĢtır.

Amerikan menfaatlerini sağlamak ve korumak için vatandaĢlarının sayısı bir elin parmağını

Page 17: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 17

geçmeyecek kadar az olan bölgelerde, misyonerleri sayesinde tesis ettiği nüfuzu sebebiyle Doğu Bölgesi’nde adeta mandaterlik yapmaya çalıĢmıĢtır.

Ermenileri vatandaĢlığına geçirerek, Osmanlı Devleti kanunlarını hiçe saymıĢ, kendi prensiplerini Osmanlı Anayasası’na sokarak nüfuzunu pekiĢtirmeye çalıĢmıĢ, Osmanlı’nın aldığı her tedbire, savaĢ gemisi göndermek suretiyle tehdit dolu cevaplar vermiĢtir.

Daha ileri giderek Ermenileri Amerika’da teĢkilatlandırıp, vatandaĢlığına geçirmiĢ tekrar Anadolu’ya göndermiĢtir. Bu faaliyetleri kendisinin yapmadığını, misyoner örgütlerinin de bağımsız kuruluĢlar olmaları dolayısıyla devletin müdahale edemeyeceğini söylemiĢtir. Bu bahane ile misyonerlerin bölücü faaliyetlerine devam etmelerini sağlamıĢtır. Osmanlı Devleti, Amerikalı misyonerlerin bu çeĢit çalıĢmalarına karĢı önlemler almak istediğinde bu kez Amerika, “onlar benim vatandaĢım” diyerek tepki göstermiĢtir.

Misyoner müesseselerinde Ermeni, Pontus-Rum ve diğer ayrılıkçı çete reisleri yetiĢtirilmiĢ ve buraları adeta onların karargahı haline getirilmiĢtir. Misyonerler tarafından kullanılan ve ihtilalci unsurların karargahı olan binalar aranmak istendiği vakit de kapitülasyonlar ve Amerika’nın güçlü nüfuzu sayesinde buna engel olunmuĢtur.

Amerika BirleĢik Devletleri yönetimi, ülkesinde Türkler aleyhine yürütülen her kampanyaya müsaade etmiĢ, bu kampanyalara karĢı devletini müdafaa eden Osmanlı elçisini de sınır dıĢı etmiĢtir. Bunları yaparken de ticaretinde bir aksama olmaması, tüccarlarının imtiyaz alması için elçilerini seferber etmiĢtir. Chester Projesi gibi imtiyazlarla ileride mandaterlik kurmayı düĢündüğü bir bölgenin adeta alt yapısını hazırlayacak ve yer altı, yer üstü zenginlikleri elde edecek imtiyazların alınması için de vatandaĢlarına her türlü desteği vermiĢtir. Bu istekleri çerçevesinde yine nüfuzunun öncüleri olarak gördüğü Ermenileri kullanarak Osmanlı’ya baskı yapmaya çalıĢmıĢtır.

Osmanlı Devleti’nin müttefiki olan Almanya’ya savaĢ ilan ederken, Osmanlı’ya savaĢ ilan etmeyerek gelecekteki menfaatleri için ikili oynamıĢtır. Wilson Prensipleri adı altında Ermeni yurdu kurmak gayesiyle Anadolu’ya heyetler göndermiĢ fakat sonuçlar Türklerin lehine olduğu için Wilson, kendi koyduğu prensipleri dahi görmezden gelmiĢtir. Menfaatleri uğruna, diğer devletlerin Türkiye ile antlaĢma yapmaları üzerine Lozan’da geç kalmamak düĢüncesiyle Türkiye ile antlaĢma yapmıĢ, antlaĢmanın tasdikini uzun süre sürüncemede bırakarak, Türk düĢmanı lobilere hoĢ görünmeye çalıĢmıĢtır. Fakat menfaatlerinden vazgeçemediği için Türkiye ile gayrı resmi olarak iliĢkilerini devam ettirmeye çalıĢmıĢtır.

Bu Ģekilde yıllar boyunca alıĢkanlık edindiği ikili oynamayı devam ettiren Amerika, milli bir dıĢ politika ile karĢılaĢınca bu defa da kendi kongresine ikili oynamıĢtır. Kongrede reddedilen, Lozan’daki antlaĢmanın yerine aynı gün yeni bir antlaĢma imzalamak için hemen Türkiye’deki yetkilisine haber göndermiĢtir. Fakat Atatürk’ün dirayetli, barıĢçıl, karĢılıklı menfaat ve saygıya dayalı devletlerarası iliĢki anlayıĢı sebebiyle resmi iliĢki kurulmadan, verilen sözlerde durulmadan bu faaliyetlerini yürütemeyeceğini öğrenmiĢtir. ġüphesiz bu, Amerika’nın ikili oyun alıĢkanlığına devam etmeyeceği anlamına da gelmemeli. Çünkü yine de bu tarihlerde bile geçmiĢte oynadığı ikili oyunları oynamak için devam ediyor. Ermeni lobisini hazırda tutarak, sözde Ermeni soykırımı tasarısını kongrede bir dosyada saklayarak arada sırada gündeme getirmeye ve taviz koparmaya çalıĢıyor. Fakat Amerika’nın bu oyunlarını boĢa çıkarmak için her halükarda Atatürk’ün milli dıĢ politikasından taviz verilmeyeceğini ve Atatürk dönemindeki gibi hareket etmek gerektiğini belirtmek gerekir. Ġki yüz yıllık Türk-ABD iliĢkilerinde Türkiye’nin somut bir kazancı

Page 18: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 18

olmamıĢtır. Daima Türkiye veren taraf, oyalanan taraf olmuĢtur.

Yrd. Doç. Dr. Erdal AÇIKSES

Fırat Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye

Alıntı Kaynağı: Türkler, Cilt: 13 Sayfa: 542-557

Dipnotlar :

1. J. C. Hurrewitz, "Türk-Amerikan ĠliĢkileri ve Atatürk”, ÇağdaĢ DüĢünce IĢığında Atatürk, Ġstanbul, 1983, s. 488.

2. Uygur KocabaĢoğlu, Kendi Belgeleriyle Anadolu’daki Amerika 19. yüzyılda Osmanlı Ġmparatorluğu’ndaki Amerikan Misyoner Okulları, Ġstanbul, 1989, s. 13.

3. Bu hususta daha geniĢ bilgi için bkz. Mine Erol, "Amerika’nın Cezayir ile Olan ĠliĢkileri (1785-1816), Ġ. Ü. Tarih Dergisi, S. XXXII, Ġstanbul, 1979, s. 689-730, Mine Erol, "Amerika’nın Tunus Ġle Olan ĠliĢkileri (1796-1815), A. Ü. D. T. C. F. Dergisi, C. XXX, S. 1-2, Ankara, 1984, s. 115-128. Thomas A. Bryson, American Diplomatic Relations With The Middle East, 1784-1975: A Survey, Metuchen, N. J., 1977, s. 1vd.

4. Çağrı Erhan, "1830 Osmanlı-Amerikan AntlaĢmasının Gizli Maddesi ve Sonuçları”, Belleten, C. LXII, S. 30, s. 457.

5. Akdes Nimet Kurat, Türk-Amerikan Münasebetlerine Kısa Bir BakıĢ (1800-1959), Ankara, 1959, s. 8, Berberi ocakları ile yapılan antlaĢmalar için bkz. Akdes Nimet Kurat, "Berberi Ocakları ile Amerika BirleĢik Devletleri Münasebetleri (1774-1916)”, A.Ü.D.T.C.F., Tarih AraĢtırmaları Dergisi, C. II, S. 2-3, Ankara, 1964, s. 175-214.

6. Henry H. Howard; "The Bicennetial in American Turkish Relations”, Middle East Journal, S. 30, 1976, s. 291-303, Roger Trask, The United States Response to Turkish Nationalism and Reform 1914-1939. (microfilms), Minneapolis, 1986, s. 5, Orhan Fuat Köprülü, "Tarihte Türk-Amerikan Münasebetleri”, Belleten, C. LI, S. 200, Ankara, 1987, s. 928-929, Akdes Nimet Kurat, "Türkiye ile Amerika BirleĢik Devletleri Arasındaki Münasebetlere Ait ArĢiv Vesikaları”, AÜDTCF. Tarih AraĢtırmaları Dergisi, C. V, S. 8-9, Ankara, 1967, s. 287-372. Amerikalıların ilk savaĢ gemisinin Ġstanbul’a dostça bir ziyaret için geliĢi 1800 yılında olmuĢtur, bu ziyaret için bkz. R. Trask, a.g.e., s. 5, Osman Özsoy, "Türk-Amerikan ĠliĢkilerinin Ġlk Dönemi ve Amerika’daki Ġlk Tanıtım Faaliyetleri”, Türk Dünyası AraĢtırmaları, 114, Haziran 98, Ġstanbul, 1998, s. 194.

7. Akdes Nimet Kurat, Türk-Amerikan Münasebetlerine Kısa Bir BakıĢ (1800-1959), s. 10, H. Howard, agm., s. 292.

8. Oral Sander Kurthan FiĢek, ABD. DıĢ ĠĢleri Belgeleriyle Türk-ABD. Silah Ticaretinin Ġlk yüzyılı 1829-1929, Ġstanbul, 1977, s. 19., Akdes Nimet Kurat, Türk-Amerikan Münasebetlerine Kısa Bir BakıĢ (1800-1959), s. 10.

9. J. C. Hurrewitz, a.g.m., s. 483.

10. ġark meselesi için bkz. Bayram Kodaman, Türk Milli Bütünlüğü Ġçerisinde Doğu Anadolu, (Ġkinci Tıpkı Basım), Ankara, 1986, s. 137 vd.

11. Osman Özsoy, a.g.m., s. 194.

12. R. Trask, a.g.e., s. 15, O. Köprülü, a.g.m., s. 930-932.

13. Uygur KocabaĢoğlu, Kendi Belgeleriyle Anadolu’daki Amerika, s. 9.

14. Thomas A. Bryson, a.g.e., s. 10-15.

15. Akdes Nimet Kurat, Türk-Amerikan Münasebetlerine Kısa Bir BakıĢ (1800-1959), s. 15.

16. Osman Özsoy, a.g.m., s. 194.

17. Bu ifade ile yapılan antlaĢmalarda ve diğer devletlere verilen bir çok imtiyazı rahatça kullanabileceği Ģeklinde algılanmaktadır. Bu sebeple daha önce verilmiĢ olan bir çok imtiyaz doğrudan Amerika’ya da verilmiĢ oluyordu. Amerikalılar tarafından da daha geniĢ bir anlamda yorumlanan bu madde uzun yıllar Osmanlı Devleti ile Amerika arasında sürtüĢme konusu olacak adeta Amerika, her istediğini yapar bir tavır içerisine girecektir.

18. Tevfik Çavdar, Osmanlıların Yarı Sömürge OluĢu, Ġstanbul, 1970, s. 97, Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, C. VII, 2. Baskı, Ankara, 1977, s. 251, Kapitüler özellikteki bu madde Amerikalılar için adeta dokunulmazlık diyeceğimiz bir ayrıcalık sağlıyordu. bu husus Amerika ile Türkiye arasında yıllar boyunca sürtüĢme konusu olacaktır.

19. AntlaĢmanın tam metni için bkz. Fahir Armaoğlu, Belgelerle Türk-Amerikan Münasebetleri, Ankara, 1991, s. 1-6.

20. J. C. Hurrewitz, a.g.m, s. 494.

21. Osmanlı Devleti antlaĢmayı imzalarsa Amerika’nın savaĢ gemisi dahi hediye edeceği yönünde dedikodular vardı. Akdes Nimet Kurat, a.g.e., s. 15.

Page 19: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 19

22. Çağrı Erhan, a.g.m., s. 459., J. C. Hurrewitz, a.g.m., s. 491.

23. H. Howard, a.g.e., s. 294, R. Trask, a.g.e., s. 6, 7.

24. Oral Sander, Kurthan FiĢek, age., s. 11.

25. AntlaĢmanın tam metni için bkz. Fahir Armaoğlu, a.g.e., s. 7 ve devamı.

26. Osman Özsoy, a.g.m., s. 195.

27. Osman Özsoy, a.g.m., s. 195.

28. Mine Erol, Birinci Dünya SavaĢı Arifesinde Amerika’nın Türkiye’ye KarĢı Tutumu, Ankara, 1976, s. 47 vd.

29. Özel bir görevle görevlendirilerek ve yetkili kılınarak yabancı ülkelere gönderilme olgusuna misyon, bu görevlilere de misyoner denir. Uygur KocabaĢoğlu, Kendi Belgeleriyle Anadolu’daki Amerika 19. yüzyılda Osmanlı Ġmparatorluğu’ndaki Amerikan Misyoner Okulları, Ġstanbul, 1989, s. 11,12.

30. Necmettin Hacıeminoğlu, "Yabancı Okullar ve Kültür Emperyalizmi”, Milli Eğitim ve Din Hayatı, Ġstanbul, s. 49-103. Emperyalizm; bir milletin baĢka bir milleti hakimiyeti altına alması ve onu kendi menfaatleri istikametinde sömürmeleridir.

31. Frank Stone, Academies for Anatolia, Boston, 1984, s. 27-28; Henry Elisha Allen, The Turkish Transformation A Study in Social and Religious Development, s. 146; A. Le Chatelier, La Conquete du Monde Musulman Missions Evangeliques Anglo-Saxones et Germeniques, Paris, 1912, s. 150. daha geniĢ bilgi için bkz. Joseph L. Grabill, Protestant Diplomacy and the Near East Missionary Influance on American Policy 1810-1927, Minneapolis, 1971, s. 4-6.

32. ABCFM. Ġçin bkz. Henry Elisha Allen, a.g.e., s. 146 ve devamı, David Brewer Eddy, What Next in Turkey, The American Board, Boston, 1913, Ġlknur Polat, "Osmanlı Ġmparatorluğu’nda Açılan Amerikan Okulları Üzerine Bir Ġnceleme”, Belleten, C. 7, S. 203, Ankara, 1990, s. 629.

33. Katolik ve Gregoryen Ermeni Patriklerinin ve diğer tepkilerle ilgili olarak bkz., T. C. BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi, Cevdet Hariciye Tas., Sıra No. 4959, Tarihi: 4 Ca 1260; T. C. BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi, Osm. Bel. Ermeniler Kat., Cilt 1-18, Tarih: 10 Ekim 1843, BOA, Osm. Bel. Ermeniler Kat., Cilt1-19, 20 Mayıs 1844., D. Eddy, a.g.e., s. 70. Ayrıca Bkz. Cyrus. Hamlin, My Life and Times, Boston, 1924, s. 211-222.

34. Ayten Sezer, "Osmanlı’dan Cumhuriyete Misyonerlerin Türkiye’de Eğitim ve Öğretim Faaliyetleri”, Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Dergisi, Ekim 99, Osmanlı Devleti’nin 700. Yılı Özel Sayısı, Ankara, 1999, s. 173.

35. Ayten Sezer, a.g.m., s. 174. Amerikalıların Osmanlı topraklarını ayırdıkları dört çalıĢma sahası Ģu bölümlerden oluĢmaktaydı;.

Avrupa: Filibe, Selanik ve Manastır.

Batı Türkiye: Ġstanbul, Ġzmit, Bursa, Merzifon, Kayseri, Trabzon. Anadolu’daki faaliyetlerin Ermenileri kapsayacağı kesinleĢince Batı Türkiye Misyonu, Ermeni Misyonu adını aldı.

Merkezi Türkiye: Toroslar’ın güneyinden Fırat nehri vadisine kadar.

Doğu Türkiye: Harput, Erzurum, Van, Mardin, Bitlis’ten Rus ve Ġran sınırına kadar.

36. Seçil Akgün, "Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesinde Rolü”, Türk Kültürü AraĢtırmaları, Yıl XXVII/1-2, Prof. Dr. Ġsmail Ercüment Kuran’a Armağan, Ankara, 1989, s. 4.

37. Uygur KocabaĢoğlu, a.g.e., s. 17.

38. Uygur KocabaĢoğlu, a.g.e., s. 29.

39. American National Archieves, T. 579, Rol. 1, No. 136, s. 27.

40. Seçil Akgün, "Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesinde Rolü”, s. 2, 3.

41. Seçil Akgün, "Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesinde Rolü”, s. 7.

42. Nahid Dinçer, "Yabancı Özel Okullar”, Milli Eğitim ve Din Hayatı, Ġstanbul, 1983, s. 51., C. Hamlin, a.g.e., s. 241-242.

43. Yapılan propaganda ve elde edilen nüfuz sonucunda gayri Müslimlerden Katolikler adeta kendilerini Fransız, Protestanlar ise Amerikalı veya Ġngiliz olarak kabul ediyorlar ve gerektiği zaman bu devletlerin vatandaĢı gibi Osmanlı Devletini Ģikayet ederek baskı kurmaya çalıĢıyorlardı. Hatta Katolik veya Ortodoksların Protestanlara yaptığı herhangi bir haksızlıkta, Ġngiltere Osmanlı Devleti’ne ültimatom verebiliyordu.

44. J. C. Hurrewitz, a.g.m. s. 495.

45. Nahid Dinçer, agm., s. 79, 80.

46. 1869 Tarihli Maârif-i Umûmîye Nizamnâmesi ve 129. madde için bkz.; BOA, Y. E. E., Kısım No: 31, Evrak No:

Page 20: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 20

1899, Zarf No: 158, Kar. -Kut. No: 86 (Kâmil PaĢanın Arızası), 11 Muharrem 311/12 Temmuz 309.

Düstur, 1. Tertip, Ġkinci Cilt, s. 184-219; Mehmet Cevat, Maârif-i Umûmîye Nezâreti Tarihçe-i TeĢkilat ve Ġcraatı, Ġstanbul, 1338, s. 469-509; ReĢat Özalp, Milli Eğitimle Ġlgili Mevzuat (1857-1923), Birinci BasılıĢ, Ġstanbul, 1982, s. 165-197; Faik ReĢit Unat, Türkiye Eğitim Sisteminin GeliĢmesine Tarihi Bir BakıĢ, Ankara, 1964, s. 92-118.

47. Ġlber Ortaylı, "Osmanlı Ġmparatorluğunda Amerikan Okulları Üzerine Bazı Gözlemler”, Amme Ġdaresi Dergisi, C. 14, S. 3 Eylül 1981’den Ayrı Basım, Ankara, 1982, s. 88, 89.

48. Amerikalı misyonerler Müslümanları Hıristiyan yapmak için gelmiĢ olmalarına rağmen bunu çok az sayıda baĢarmıĢlardır. Genellikle Ermeniler üzerine yoğunlaĢtıkları için bir bütün olarak Gregoryen olan Ermenileri daha önce Katolik Ermeniler Ģeklinde bölen Fransız ve diğer batılı ülkelerin misyonerleri gibi bir parça daha bölmüĢ Protestan Ermeni haline getirerek Ermeni toplumunu da huzursuz yapmıĢlardır. Tanzimat ve Islahat Fermanı’ndaki din ve eğitim serbestliğini kendilerince yorumlayan misyonerler bu hakları din değiĢtirme Ģeklinde kullanma yoluna gitmiĢler ve kendilerine ilk tepki de cemaatlerini böldüğü için Ermeni patrik ve yöneticilerinden gelmiĢtir. Protestanlığa ilgi duyan veya dönen Ermeniler patriklik tarafından aforoz, sürgün veya diğer bir çok cezaya çarptırılmıĢlardır. Ermeni toplumu arasında bu bölünmeye millet olarak da tepki gösterilmiĢ din değiĢtirenler ölüm dahil her türlü cezaya çarptırılmıĢlardır. Bu konuda daha geniĢ bilgi için bkz. Erdal Açıkses, Tanzimat Sonrası Harput (Mamuratül-Aziz)’ta Amerikan Misyoner Faaliyetleri, A. Ü. Türk Ġnkılap Tarihi Enstitüsü, BasılmamıĢ Doktora Tezi, (Türk Tarih Kurumu Tarafından Basılmaktadır) Ankara, 1991, s. 269 vd.

49. Uygur KocabaĢoğlu, "Osmanlı Ġmparatorluğunda XIX. Yüzyılda Amerikan Yüksek Okulları”, Bahri SAVCI’ya Armağan (Ayrı Baskı), Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yayınları 7, Ankara, 1988, s. 309, 310.

50. Ayten Sezer, a.g.m., s. 174.

51. Bu husus Osmanlı yetkililerine sonraki yıllarda bizzat kendileri tarafından da söylenmiĢtir. BOA, Ġrade-i Hususi 1318, No: 634-32, Tarih: 10. ġ. 1318, (Yıldız Sarayı Hümayunu BaĢkitabet Dairesi No: 7003), ayrıca bkz. Uygur KocabaĢoğlu, a.g.e., s. 123, 125.

52. Osman Özsoy, a.g.m., s. 195, 196.

53. Nahid Dinçer, a.g.m., s. 62, 75.

54. Ġlknur Polat, "Atatürk ve Milli Eğitim”, Atatürk Yolu, A. Ü. Türk Ġnkılap Tarihi Enstitüsü Dergisi, Mayıs, 1989, Yıl 2, S. 3, Ankara, s. 439.

55. Seçil Akgün, "Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesinde Rolü”, s. 6.

56. Bu konuda en büyük gayreti gösteren Ģüphesiz Ġngilizler olmuĢtu. Özellikle Ġngiliz elçisi Lord Stratfort Canning’in bu konudaki çabaları kayda değer. Bu konu hakkında daha geniĢ bilgi için bkz. Stanley Lane Poole, Lord Stratford Cannıg’in Türkiye Anıları, (çeviren: Can Yücel), ikinci basım, Ankara, 1988.

57. Osmanlı Devletindeki okulların listesi ve Osmanlı Yetkililerinin düĢünceleri için bkz. Atilla Çetin, "II. Abdülhamit’e SunulmuĢ Beyrut Vilayetindeki Yabancı Okullara Dair Bir Rapor”, Türk Kültürü Dergisi, S. 253, Ankara, 1985, s. 316-324, Atilla Çetin, "Maarif Nazırı Ahmet Zühtü PaĢa’nın Osmanlı Ġmparatorluğu’ndaki Yabancı Okullar Hakkında Raporu”, Güney-Doğu Avrupa AraĢtırmaları Dergisi, S. 10-11, Ġstanbul, 1983, s. 189-219, Yahya Akyüz, "Abdülhamit Devrinde Protestan Okulları ile ilgili Orijinal Ġki Belge”, A. Ü. Eğitim Fakültesi Dergisi, C. 3, S. 1-4, Ankara, 1970, s. 121-128, BOA, Y. E. E., Kısım No: A, Evrak No: 21/III, Zarf No: 21, Kar. -Kut. No: 131.

58. H. Barnum, "The New Euphrates Colleges, The Missionary Herald, C., 99, No. 1, January 1903.

59. BOA, Y. E. E., Kısım No: 36, Evrak No: 140/106, Zarf No: 140, Kar. -Kut. No: XXIV, Defter Sahife No: 130, No: 67, Belgede: Osmanlı Devleti’nde olduğu gibi Küba, Madagaskar ve Çin’de de bu tür olayların çıkıĢında Amerikalı misyonerlerin etkili olduğu düĢüncesiyle halk tarafından tepki gösterildiği bildirilmektedir, Osmanlı Devletinin o yıllardaki New York ġehbenderi Âli ġefik Bey özet olarak; “Sefaretlerin bu konulardaki talepleri Bâb-ı Âli tarafından reddedildiği takdirde, Amerikalıların maksatlarına ulaĢmak için iki ihtimal mevcut dur. Bunlardan birincisi cebre baĢ vurmak, ikincisi ise iktisadi olacaktır. Osmanlı Devleti’nin önemli gümrüklerinden (limanlarından) olan Ġzmir’in ele geçirilmesi ile (zarar-ziyan) tazminât Ģeklinde tahsil edilebilecektir. Fakat bu konunun Avrupa devletleri tarafından kabul göremeyeceği fikri de yaygındır. Amerikan gazeteleri, halkın fikirleri ve Amerika Cumhurreisinin kongrede yapmıĢ olduğu konuĢmalarla doludur. Amerikan Donanması’nın Ģark sularına sevki için hükümet nezdinde araĢtırma yapılması hususu bile gündemdedir”.

60. Ġlknur Polat, “Atatürk ve Milli Eğitim”, Atatürk Yolu, A. Ü. Türk Ġnkılap Tarihi Enstitüsü Dergisi, Mayıs, 1989, Yıl 2, S. 3, s. 439, 440. Pontus Meselesi için bkz. Yılmaz Kurt, Pontus Meselesi, Ankara, 1995, Merzifon’daki kolejin Ermeni olaylarındaki rolü için bkz. Erdal Açıkses, “Merzifon Amerikan Koleji’nin KuruluĢ ve Faaliyetleri ile ilgili kısa bir değerlendirme”, XIII. Türk Tarih Kongresi, 4-8 Ekim 1999, Ankara, Sunulan Tebliğ (Sunulan tebliğler Türk Tarih Kurumu tarafından basılmaktadır).

61. Harput’taki Amerikalı Misyonerlerin faaliyetleri ile ilgili bkz. Erdal Açıkses, a.g.t.

62. Seçil Akgün, “Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesinde Rolü”, s. 1.

63. Ayten Sezer, a.g.m., s. 175, 176.

Page 21: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 21

64. Uygur KocabaĢoğlu, a.g.e., s. 22.

65. Doğu Anadolu’daki konsoloslukların açılıĢ ve faaliyetleri hakkında daha geniĢ bilgi için bkz. Erdal Açıkses, a.g.t., s. 244 vd., Sevda Özkaya; Amerikan konsolosluklarının Raporlarına Göre Doğu Anadolu Bölgesinin Siyasi-Sosyal ve Ekonomik Tarihi, Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Elazığ, 2001.

66. American National Archives, T. 568, Rol. 1, C. 1, No. 44, 13 Mart 1901.

67. Seçil Akgün, “Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesinde Rolü”, s. 3, 4.

68. Erdal Açıkses, a.g.t, s. 244 vd.

69. Osman Özsoy, "Türk-Amerikan ĠliĢkilerinin Ġlk Dönemi ve Amerika’daki Ġlk Tanıtım Faaliyetleri”, s. 196, 197.

70. Seçil Akgün, "Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesinde Rolü”, s. 9, 10.

71. BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi’nde bu konuda daha açık bir Ģekilde dile getirilmiĢtir bkz. BOA, Ġrade-i Hususi, 1315, No: 333-123, Tarih: 3. R. 1315 (Yıldız Sarayı Humarını BaĢkitabet Dairesi, No. 3659), 20 Ağustos 313, belgede konu Ģu Ģekilde izah edilmiĢtir; "Anadolu vilâyat-ı Ģahânesinde ba’zı etfâl ve eytâmın hadisât-ı mündef’iadan mekteblerde vuku bulan hasarât ve intizamsızlıksan dolayı eme-i terbiyeleri noksan bezir olacağı Ermeni Patriği Efkar (?) tarafından bil-beyân merakim ve istifam-ı seciyeye bil-vâsıta arz-ı teminat idilmiĢ olum bundan evvel igtiĢaĢât zuhur iden mahalleri dûr ve teftiĢ ile hadisât-ı mündefiadan dolayı vilâyet dahilinde harab olmuĢ veyahud ve zaten noksan bulunmuĢ olan mekteblerden etfâl-i müslimeye mahsus olanların yine etfâl-i müslime ve etfâl-i gayr-i müslimeye mahsus olanların yine etfâl-i gayr-i müslimeye aid olmak üzere tamiren ve tecdiden tesis ve inĢasıyla herhalde etfâl-i müslime ve gayr-i müslimenin zübde-i terbiyesini istikmal itmek ve ecnebi mekteblerine Teb’a i Devlet-i Âliyye’den olan etfâlin duhulünü men’ idecek bir tedbir ittihaz. ” Ayrıca bu teklife ilaveten; "Bu etfâlin hakikkaten yetim ve bî-kes olanlardan ahzına pek ziyâde dikkat ve’l-hâsıl ecnebiler tarafından edilen iânelerden ahâlice istifna husûlünü tekeffül idecek esbâb-ı bi’t-tahkik merkeze bildirmek ve en mühimi olarak ecnebi nüfuzunun Memâlik-i ġahânede tesiriyeti imhâ ve herkesin kendi mezhebinde kalması maddesini temin ile mezhebleri Protestan ve sâir gibi mezhebe tebdîl idenlerin onu alınmak vezâifi ile memur ve mükellef ve bir hey’et teĢkil edilmesi. ”.

72. Misyonerler, Hıristiyan olmakla birlikte adeta birbirleriyle de devletlerinin nüfuzunu tesis için bir mücadele içerisine girmiĢlerdir. Hatta Ġtalyanlar ve Fransızlar Katolik olmalarına rağmen kıyasıya bir mücadele içine girmiĢlerdir. Bu hususta bkz. Nuri Bekir, "ġarkta Fransız Mektepleri”, Terbiye Mecmuası, S. 2, s. 64, C. Hamlin, a.g.e., s. 187-188.

73. Kenan Okan, Türkiye’deki Yabancı Okullar Üzerine Bir Ġnceleme, BasılmamıĢ Bir Ġnceleme, Milli Kütüphane, No. 1971, AD. 4339, Ankara, 1971, s. 3.

74. Seçil Akgün, "Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesinde Rolü, s. 9, 11.

75. American National Archives, T. 579, Rol. 1, No. 29, 22 Ocak 1901.

76. Bu konuda daha geniĢ bilgi için bkz. Erdal Açıkses, "Amerika’dan Harput’a Harput’tan Amerika’ya Göç”, Dünü ve Bugünüyle Harput, C. 1, Ankara, 1999, s. 169-185. Müslümanların Amerika’ya göçünde, misyonerlerin yardımının sebebi Anadolu’da yapamadıkları HıristiyanlaĢtırma gayelerini Amerika’da gerçekleĢtirebilmektir.

77. Ġlk açılıĢında "Ermeni Koleji” olarak isimlendirilmiĢ, devletin müdahalesiyle ismi "Fırat Koleji” olarak değiĢtirilmiĢtir.

78. Osmanlı ve Amerikan makamları toplu göçü serbest bırakmadıkları halde 1890-1900 yılları arasında yaklaĢık 12. 000 kadar Ermeni Amerika’ya göç etmiĢti. Amerika’nın Ermenilere yönelik çalıĢmaları ile ilgili daha geniĢ bilgi için bkz. Bilal ġimĢir, “Ermeni Propagandasının Amerika Boyutu Üzerine”, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile ĠliĢkileri Sempozyumu, Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü Yayınları, 628, Erzurum, 1984, s. 79-124.

79. American National Archives, T. 579, Rol. 1, No. 66, 17 Eylül 1901.

80. Bilal ġimĢir, “Ermeni Propagandasının Amerika Boyutu Üzerine”, s. 108.

81. American National Archives, T. 579, Rol. 1, No. 133, 5 Eylül 1904.

82. American National Archives, T. 579, Rol. 1, No. 136, s. 15, 13 Ekim 1904.

83. Seçil Akgün, “Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesinde Rolü”, s. 11, 12.

84. Mine Erol, Birinci Dünya SavaĢı Arifesinde Amerika’nın Türkiye’ye KarĢı Tutumu, s. 36.

85. Bu konuda daha geniĢ bir bilgi için bkz. Uygur KocabaĢoğlu, “Osmanlı Ġmparatorluğu’nda XIX. yüzyılda Amerikan matbaaları ve yayımcılığı”, s. 267-285.

86. Chester projesi Cumhuriyetin ilk yıllarında da tekrar gündeme gelecek fakat aynı akıbete uğrayarak gerçekleĢtirilemeyecektir. Bu konu “Chester Projesi’nin Siyasi Boyutu Üzerine” adı altında tarafımızdan yayınlanmak üzere hazırlanmaktadır.

87. Akdes Nimet Kurat, a.g.e., s. 38, 39, Chester Projesi ile ilgili daha geniĢ bilgi için bkz. Bilmez Bülent Can, Demiryolundan Petrole Chester Projesi, Ġstanbul, 2000.

Page 22: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 22

88. M. Erol, Birinci Dünya SavaĢı Arifesinde Amerika’nın Türkiye’ye KarĢı Tutumu, s. 53.

89. Erol KırĢehirlioğlu, Türkiye’de Misyoner Faaliyetleri, Ġstanbul, 1963, s. 76.

90. Ergünöz Akçora, “Ermenilerin Urfa’da Çıkardıkları Ġsyan ve Talat PaĢanın Raporu”, XI. Türk Tarih Kongresi (5-9 Eylül 1990)’ne sunulan tebliğ, Ankara, 1990.

91. Tehcir için bkz., Azmi Süslü, Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayı, Ankara, 1990, s. 91.

92. Asbarez Daily, Special Issue Dedicated to The 84 th Anniversary of The Armenian Genocide, Report of Leslie A. Davis, New York, Friday-Saturday, April 23-24, 1999, s. 23-24.

93. Asbarez Daily, Special Issue Dedicated to The 84 th Anniversary of The Armenian Genocide, Report of Leslie A. Davis, New York, Friday-Saturday, April 23-24, 1999, s. 24-25.

94. Asbarez Daily, Special Issue Dedicated to The 84 th Anniversary of The Armenian Genocide, Report of Leslie A. Davis, New York, Friday-Saturday, April 23-24, 1999, s. 27-28.

95. Jaseph L. Grabill, a.g.e., s. 61 vd.; Barbara J. Merguerıan, "An American In Kharpert”, The Armanian Review, C. 24, No: 2, Boston, 1983, s. 29.

96. Daha geniĢ bilgi için bkz., Harriet H. Atkinson, "Mrs. Harriet H. Atkinson’s Eyewitness Account of the Massacres at Harpoot” The Armenian Review, C. 29, No: 1-113, Boston, 1976.

97. Bilal ġimĢir, "Türk-Amerikan ĠliĢkilerinin Yeniden Kurulması ve Ahmet Muhtar Bey’in WaĢington Büyükelçiliği (1920-1927)”, Belleten, XLI, Nisan 1977, s. 278. 1919-27 yılları arasında Türkiye’de Amerika’yı yarı resmi olarak yalnız Amiral Bristol temsil etmiĢtir denilebilir.

98. A. Rawlinson, Adventures in the Near East, 1918-1922, London, 1923, s. 265-266. J. Grabill, a.g.e., s. 166.

99. Salahi R. Sonyel, Türk KurtuluĢ SavaĢı ve DıĢ Politika I, Ankara, 1987. s. 162-163.

100. T. C. BaĢbakanlık Cumhuriyet ArĢivi, 030-18-01/04-40-1, Tarih; 01. 12. 1921, Sayı 1241.

101. T. C. BaĢbakanlık Cumhuriyet ArĢivi, 030-18-01/05-15-17, Tarih; 08. 05. 1922, Sayı 1581.

102. CA, 030-18-01/04-49-11, Tarih; 20. 02. 1922, Sayı, 1415.

103. Seçil Akgün, General Harbord’un Anadolu Gezisi ve (Ermeni Meselesine Dair) Raporu KurtuluĢ SavaĢı BaĢlangıcında, Ġstanbul, 1981, s. 67, 68.

104. Mine Erol, Birinci Dünya SavaĢı Arifesinde Amerika’nın Türkiye’ye KarĢı Tutumu, s. 68,71.

105. Ġsmail Soysal, "Türk-Amerikan Siyasal ĠliĢkilerinin Ana Çizgileri”, Belleten, C. XLI, Nisan, Ankara, 1977, S. 162, s. 258, 259.

106. Seçil Akgün, General Harbord’un Anadolu Gezisi ve (Ermeni Meselesine Dair) Raporu KurtuluĢ SavaĢı BaĢlangıcında, s. 53-63.

107. General Harbord’un raporu için bkz. Seçil Akgün, General Harbord’un Anadolu Gezisi ve (Ermeni Meselesine Dair) Raporu KurtuluĢ SavaĢı BaĢlangıcında, s. 133-155.

108. Fahir Armaoğlu, "Harbord Misyonu Nasıl Ortaya Çıktı”, Belleten, C. LXI, Aralık 1997, Ankara, S. 232, s. 701-706, Seçil Akgün, General Harbord’un Anadolu Gezisi ve (Ermeni Meselesine Dair) Raporu KurtuluĢ SavaĢı BaĢlangıcında, s. 63-90.

109. Bilal ġimĢir, "Harbord Misyonu Nasıl Ortaya Çıktı”, s. 280, CA, 030-18-01/02-38-19, Tarih: 18. 01. 1921, S. 533.

110. CA, 18. 04. 37. 13/04. 37-13, 09. 05. 1920, CA, 030. 18. 01/04. 39 20, Tarih, 04. 12. 1921, S. 1240.

111. Joseph Grabill, a.g.e., Joseph Grew, Atatürk ve Ġnönü (Bir Amerikan Elçisinin Hatıraları), Çeviren, Muzaffer AĢkın, Ġstanbul, 1966, s. 53 vd.

112. Bilal ġimĢir, “Türk-Amerikan ĠliĢkilerinin Yeniden Kurulması ve Ahmet Muhtar Bey’in WaĢington Büyükelçiliği (1920-1927)”, s. 277. J. C. Hurrewitz, a.g.m., s. 409-508.

113. AntlaĢmanın Türkçe Metni için bkz. Erdal Açıkses, Lozan’da Türkiye Ġle Amerika BirleĢik Devletleri Arasında Ġmzalanan 6 Ağustos 1923 Tarihli AntlaĢma, Atatürk Yolu, A. Ü. Türk Ġnkılap Tarihi Enstitüsü Dergisi, Yıl 11, Sayı 21, s. 1-31, Mine Erol, Birinci Dünya SavaĢı Arifesinde Amerika’nın Türkiye’ye KarĢı Tutumu, s. 54.

114. Bilal ġimĢir, “Türk-Amerikan ĠliĢkilerinin Yeniden Kurulması ve Ahmet Muhtar Beyin VaĢington Büyükelçiliği (1920-1927)”, s. 291-301.

115. Mine Erol, Birinci Dünya SavaĢı Arifesinde Amerika’nın Türkiye’ye KarĢı Tutumu, s. 16, 21, 25.

116. Osman Ulugay, Amerikan Basınında Türk KurtuluĢ SavaĢı, (New York Times, 10 Ocak 1923’den Naklen), Ġstanbul, 1974, s. 240.

Page 23: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 23

117. Osman Ulugay, a.g.e., (New York Times, 3 ġubat 1922’den Naklen), s. 153.

118. CA, 030-18-01/013-31-16, Tarih 24. 01. 1925, Sayı 1963.

119. Bilal ġimĢir, “Türk-Amerikan ĠliĢkilerinin Yeniden Kurulması ve Ahmet Muhtar Bey’in Washington Büyükelçiliği (1920-1927)”, s. 283-303. Burada dikkati çeken noktalardan biri de 19. yüzyıldan beri sürekli olarak Türk aleyhtarlığı yapmıĢ olan misyonerlerin bu kez Lozan’dan yana tavır koymalarıdır. Çünkü onlar bu antlaĢma onaylanmazsa Türkiye’den ayaklarının büsbütün kesileceğinden endiĢe etmekteydiler. Amerikalı tüccarlarınsa baĢlıca iki kaygısı vardı;.

1) Normal iliĢkiler kurulamadığı için Amerika’nın Türkiye ile ticaret hacmi hızla düĢüyor, Türkiye pazarı önemli ölçüde baĢkalarına kaptırılıyordu.

2) Bu gerginlik sürerse Türkiye, Amerikan ticaretine karĢı kısıtlayıcı önlemler alabilirdi.

120. Fahir Armaoğlu, a.g.e, s. 110 vd.

121. Bilal ġimĢir, “Türk-Amerikan ĠliĢkilerinin Yeniden Kurulması ve Ahmet Muhtar Beyin VaĢington Büyükelçiliği (1920-1927)”, s. 310-327, Fahir Armaoğlu, a.g.e., s. 110.

122. Grew’in hatıraları için bkz. Joseph Grew, Atatürk ve Ġnönü (Bir Amerikan Elçisinin Hatıraları), (Çev. Muzaffer AĢkın), Ġst., 1966.

123. CA, 030-18-01/024-33-2, Tarih 22. 05. 1927, Sayı 5219.

124. Fahir Armaoğlu, a.g.e, s. 113.

125. Ayten Sezer, "Osmanlı’dan Cumhuriyete Misyonerlerin Türkiye’de Eğitim ve Öğretim Faaliyetleri”, Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Dergisi, Ekim 99, Osmanlı Devleti’nin 700. Yılı Özel Sayısı, s. 178.

126. CA, 030-18-01/59-87-5, Tarih 18. 11. 1935, Sayı 3529 ve ekleri (Gaziantep, Mardin, MaraĢ’taki Amerikan Okullarının pazarlık usulüyle satın alınması ile ilgilidir.

Kaynaklar :

1. Arşivler

BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi.

Yıldız Esas Evrakı Tasnifi.

Ġrade-i Hususi Tasnifi (Yıl 1315).

BaĢbakanlık Cumhuriyet ArĢivi.

American National Archives.

U. S. Consular Officals at Kharput 1895-1906, Micropy, T-579, Rol 1.

2. Düstur

1. Tertib, ikinci cilt, s. 184-219.

3. Gazete

Asbarez Daily, Friday-Saturday, April 23-24, 1999, Special Issue Dedicated to the 84th Anniversary of The Armanian Genocide.

4. Tetik Eserler

AÇIKSES, Erdal, Tanzimat Sonrası Harput (Mamuratül-Aziz)’ta Amerikan Misyoner

Faaliyetleri, A. Ü. Türk Ġnkılap Tarihi Enstitüsü, BasılmamıĢ Doktora Tezi, (Türk Tarih Kurumu Tarafından Basılmaktadır) Ankara, 1991.

AÇIKSES, Erdal; "Amerika’dan Harput’a Harput’tan Amerika’ya Göç”, Dünü ve Bugünüyle Harput, C. 1, Elazığ, 1999, s. 145-168.

AÇIKSES, Erdal; "Lozan’da Türkiye ile Amerika BirleĢik Devletleri Arasımda Ġmzalanan 6 Ağustos 1923 Tarihli AntlaĢma”, Atatürk Yolu, Yıl: 11, C. 6, S. 21, Ankara, 1998, s. 1-31.

Page 24: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 24

AÇIKSES, Erdal; "Merzifon Amerikan Koleji’nin KuruluĢ ve Faaliyetleri ile Ġlgili Kısa Bir Değerlendirme”, XIII. Türk Tarih Kongresi, 4-8 Ekim 1999, Ankara, (sunulan tebliğ).

AKÇORA, Ergünöz; “Ermenilerin Urfa’da Çıkardıkları Ġsyan ve Talat PaĢanın Raporu”, XI. Türk tarih Kongresi, (Ankara, 5-9 Eylül 1990), Ankara, 1990, s. 1-21.

AKGÜN, Seçil; “Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesinde Rolü”, Atatürk Yolu, (Ankara Üniversitesi Türk Ġnkılap Tarihi Enstitüsü Dergisi), Yıl 1, S. 1, Ankara, 1988, s. 1-12.

AKGÜN, Seçil; General Harbord’un Anadolu Gezisi ve Raporu, Ġstanbul, 1981.

AKYÜZ, Yahya; “Abdülhamit Devri’nde Protestan Okulları ile Ġlgili Orijinal Ġki Belge”, A. Ü. Eğitim Fakültesi Dergisi, C. 3, S. 1-4, Ankara, 1970, s. 121-128.

ALLEN, Henry Elisha; The Turkish Transformation A Study in Social and Religious Development, Chicago, 1935.

ARMAOĞLU, Fahir, Belgelerle Türk-Amerikan Münasebetleri, Ankara, 1991.

ARMAOĞLU, Fahir; “Harbord Misyonu Nasıl Ortaya Çıktı”, Belleten, C. LXI, S. 232, Aralık, Ankara, 1997, s. 701-708.

ATKINSON, Harriet H.; “Mrs. Harriet Atkinson’s Eyewitness Account of The Massacres at Harpoot”, The Armenian Reviev, Vol 29, No. 1-113, Boston, 1976, s. 2-25.

BARNUM, Herman, N.; “The New Euphrates College”, The Missionary Herald, Vol. 99, No. 1, January, 1903, s. 290-292.

BRYSON, Thomas A.; American Diplomatic Relations With The Middle East, 1784-1975: A Survey, Metuchen, N. J., 1977.

CAN, Bülent Bilmez; Demiryolundan Petrole Chester Projesi, Ġstanbul, 2000.

CHATELĠER, A Le; La Conquete du Monde Musulmans Missions Evangeliques Anglo- Saxonnes et Germeniques, Paris, 1912.

ÇAVDAR, Tevfik; Osmanlıların Yarı Sömürge OluĢu, Ġstanbul, 1970.

ÇETĠN, Atilla; “II. Abdülhamit’e SunulmuĢ Beyrut Vilayetindeki Yabancı Okullara Dair Bir Rapor”, Türk Kültürü Dergisi, S. 253, Ankara, 1985, s. 316-324.

ÇETĠN, Atilla; “Maarif Nazırı Ahmet Zühtü PaĢa’nın Osmanlı Ġmparatorluğu’ndaki Yabancı Okullar Hakkında Raporu”, Güney-Doğu Avrupa AraĢtırmaları Dergisi, S. 10-11, Ġstanbul, 1983, s. 189-219.

DĠNÇER, Nahit; "Yabancı Özel Okullar”, Milli Eğitim ve Din Hayatı, Ġstanbul, 1981, s.

EDDY, David Brewer; What Next in Turkey, The American Board, Boston, 1913.

ERHAN, Çağrı; "1830 Osmanlı-Amerikan AntlaĢmasının Gizli Maddesi ve Sonuçları”, Belleten, C. LXII, S. 30, Ankara, s. 457-465.

EROL, Mine; Birinci Dünya SavaĢı Arifesinde Amerika’nın Türkiye’ye KarĢı Tutumu, Ankara, 1976.

EROL, Mine; "Amerika’nın Cezayir ile Olan ĠliĢkileri (1785-1816)”, Ġ. Ü. Tarih Dergisi, S. XXXII, Ġstanbul, 1979, s. 689-730.

EROL, Mine; "Amerika’nın Tunus ile Olan ĠliĢkileri (1796-1815), A. Ü. D. T. C. F. Dergisi, C. XXX, S. 1-2, Ankara, 1984, s. 115-128.

GRABĠL, Joseph L., Protestant Diplomacy and The Near East Missionary Influance on American Policy 1810-1927, Minneapolis, 1971.

GREW, Joseph; Atatürk ve Ġnönü (Bir Amerikan Elçisinin Hatıraları), (Çev. Muzaffer AĢkın), Ġstanbul, 1966.

HACIEMĠNOĞLU, Necmettin Hacı; "Yabancı Okullar ve Kültür Emperyalizmi”, Milli Eğitim ve Din Hayatı, Milliyetçiler III. Büyük Ġlmi Kurultayı, Tebliğler, Açıklamalar, Müzakereler, Ġstanbul, 1983.

HAMLĠN, Cyrus; My Life and Times, New York, 1878.

HOWARD, Henry N.; "The Bicentennial in American Turkish Relations”, Middle East Journal, S. 30, 1976, s. 291-303.

HURREWĠTZ, J. C.; "Türk-Amerikan ĠliĢkileri ve Atatürk”, ÇağdaĢ DüĢünce IĢığında Atatürk, Ġstanbul, 1983, s. 485-514.

KARAL, Enver Ziya; Osmanlı Tarihi, C. VII, 2. Baskı, Ankara, 1977.

KIRġEHĠRLĠOĞLU, Erol; Türkiye’de Misyoner Faaliyetleri, Ġstanbul, 1963.

KOCABAġOĞLU, Uygur; Kendi Belgeleriyle Anadolu’daki Amerika, Ġstanbul, 1989.

Page 25: TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ...Amerika için "Levant” (Doğu Akdeniz) ticareti Cezayir, Tunus ve Trablusgarb ile yaptığı antlaĢmalarla baĢlamıĢ

TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkçülerin Kavşıt Yeri http://www.Altayli.Net

Sayfa No: 25

KOCABAġOĞLU, Uygur; "Osmanlı Ġmparatorluğu’nda XIX. yüzyılda Amerikan Yüksek Okulları”, Bahri Savcı’ya Armağan, Ankara, 1988, s. 305-326.

KOCABAġOĞLU, Uygur; "Osmanlı Ġmparatorluğu’nda XIX. yüzyılda Amerikan Matbaaları ve Yayımcılığı”, Murat Sarıca Armağanı, Ġstanbul, 1988, s. 267-285.

KODAMAN, Bayram; Türk Milli Bütünlüğü Ġçerisinde Doğu Anadolu, (Ġkinci Tıpkı Basım), Ankara, 1986.

KÖPRÜLÜ, Orhan Fuat; "Tarihte Türk-Amerikan Münasebetleri”, Belleten, C. 11, S. 200, Ankara, 1987, s. 927-947.

KURAT, Akdes Nimet; Türk-Amerikan Münasebetlerine Kısa bir BakıĢ (1900-1959), Ankara, 1959.

KURAT, Akdes Nimet; "Berberi Ocakları ile Amerika BirleĢik Devletleri Münasebetleri (1774-1916)”, A. Ü. D. T. C. F. Tarih AraĢtırmaları Dergisi, C. II, S. 2-3, Ankara, 1964, s. 175-214.

KURAT, Akdes Nimet; "Türkiye ile Amerika BirleĢik Devletleri Arasındaki Münasebetlere Ait ArĢiv Vesikaları”, A. Ü. D. T. C. F. Tarih AraĢtırmaları Dergisi, C. V, S. 8-9, Ankara, 1967, s. 287-372.

MAHMUT CEVAT; Maarif-i Umumiye Nezâret-i Tarihçe-i TeĢkilat ve Ġcraatı, Ġstanbul, 1338.

MERGUERIAN, Barbara J.; "An American in Kharpert”, The Armenian Review, Vol. 24, No. 2, Boston, 1983, s. 24-30.

NURĠ BEKĠR; "ġarkta Fransız Mektepleri”, Terbiye Mecmuası, S. 2, s. 59-64.

OKAN, Kenan; Türkiye’deki Yabancı Okullar Üzerine Bir Ġnceleme, BasılmamıĢ Bir Ġnceleme, Milli Kütüphane, No. 1971, AD. 4339, Ankara, 1971.

ORTAYLI, Ġlber; "Osmanlı Ġmparatorluğu’nda Amerikan Okulları Üzerine Gözlemler”, Amme Ġdaresi Dergisi, C. 14, S. 3, Ankara 1982, s. 87-96.

ÖZKAYA, Sevda; Amerikan Konsolosluklarının Raporlarına Göre Doğu Anadolu Bölgesinin Siyasi-Sosyal ve Ekonomik Tarihi, Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Elazığ, 2001.

ÖZSOY, Osman; "Türk-Amerikan ĠliĢkilerinin Ġlk Dönemi ve Amerika’daki Ġlk Tanıtım Faaliyetleri”, Türk Dünyası AraĢtırmaları, 114, Haziran 98, s. 193-201.

POLAT, Ġlknur; "Osmanlı Ġmparatorluğu’nda Açılan Amerikan Okulları Üzerine Bir Ġnceleme”, Belleten, C. 7, S. 203, Ank., 1990, s. 627-652.

POLAT, Ġlknur; "Atatürk ve Milli Eğitim”, Atatürk Yolu, A. Ü. Ġnkılap Tarihi Enstitüsü Dergisi, Yıl 2, S. 3, Mayıs, Ankara, 1989.

POOLE, Stanley Lane; Lord Stratford Canning’in Türkiye Anıları, (Çeviren; Can Yücel), Ġkinci Basım, Ankara, 1988.

RAWLĠNSON, A.; Adventures in The Near East 1918-1922, London, 1923.

SANDER, Oral-FĠġEK, Kurthan; ABD. DıĢiĢleri Belgeleriyle Türk-ABD. Silah Ticaretinin Ġlk yüzyılı 1829-1929, Ġstanbul, 1977.

SEZER, Ayten; “OsmanlI’dan Cumhuriyet’e Misyonerlerin Türkiye’de Eğitim ve Öğretim Faaliyetleri”, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Ekim 99, Osmanlı Devleti’nin 700. Yılı Özel Sayısı, Ankara, 1999, s. 169-183.

SONYEL, Salahi R.; Türk KurtuluĢ SavaĢı ve DıĢ Politika I, Ankara, 1987.

SOYSAL, Ġsmail; “Türk-Amerikan Siyasal ĠliĢkilerinin Ana Çizgileri”, Belleten, C. XLI, S. 162, Nisan, Ankara, 1977, s. 257-275.

STONE, Frank Andrews, Academies for Anatolia, Boston, 1984.

SÜSLÜ, Azmi; Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayı, Ankara, 1990.

ġĠMġĠR, Bilal; “Ermeni Propagandasının Amerikan Boyutu Üzerine”, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile ĠliĢkileri Sempozyumu, 8-12 Ekim 1984, Ankara, 1985, s. 79-124.

ġĠMġĠR, Bilal; “Türk-Amerikan ĠliĢkilerinin Yeniden BaĢlaması ve Ahmet Muhtar Bey’in Washington Büyük Elçiliği (1920-1927)”, Belleten, C. XLI, S. 162, Ankara, 1977, s. 277-311.

TRASK, R. Roger; The United States Response to Turkish Nationalism and Reform 1914-1939, (Microfilms), Minneapolis, 1986.

ULUGAY, Osman; Amerikan Basınında Türk KurtuluĢ SavaĢı, (New York Times, 10 Ocak 1923’ten Naklen), Ġstanbul, 1974.

UNAT, Faik ReĢit; Türkiye Eğitim Sisteminin GeliĢmesine Tarihi Bir BakıĢ, Ankara, 1964.