tesisatmuhendisligi-172-kapak-2.pdf 3 2.09.2019 …...nin yapılması için gerekli olan ts 1258...

108
C M Y CM MY CY CMY K TesisatMuhendisligi-172-Kapak-2.pdf 3 2.09.2019 11:54

Upload: others

Post on 31-Dec-2019

12 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

TesisatMuhendisligi-172-Kapak-2.pdf 3 2.09.2019 11:54

KALORİFER TESİSATI

Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi

Editör : İ. Cem Parmaksızoğlu

Yayın No : MMO/352

Birinci Baskı : Aralık 2001

Onuncu Baskı : Şubat 2018

ISBN : 978-975-395-718-2

Sayfa Sayısı : 502

Ebat : 19,5*27,5 cm

tmmobmakina mühendisleri odasıistanbul şubesi

SUNUŞMakina mühendisliğinin en önemli uygulama alanlarından bi-risi Isı Tekniği’dir. Çeşitli etkinlikleri ile üyelerine hizmet sunan Makina Mühendisleri Odası’nın bu konudaki en önemli yayını, bugün itibarıyla 8. baskısını yapan 352 no’lu “Kalorifer Tesisatı” kitabıdır. Hemen her baskısında güncellemeler yapılan bu kitap, uzun yıllardan beri kalorifer tesisatı projesi yapan makina mü-hendislerinin ve üniversite öğrencilerinin en önemli başvuru kaynağı olmuştur.

Kitapta, halen yürürlükte olan Türk Standartları ve SI birim siste-mi esas alınmıştır. Halen yürülükte olup da MKS birim sisteminin kullanıldığı Türk standartlarından da SI birim sistemine dönüştü-rülerek yararlanılmıştır.

Kitabın ilk on beş bölümü, kalorifer tesisatında gerekli olan te-mel konulara ayrılmıştır. Bu bölümlerde makina mühendisliği eğitiminde verilen, “Akışkanlar Mekaniği”, “Isı Geçişi”, “Oto-matik Kontrol” gibi konuların, kalorifer tesisatında gerekli olan kısımları tekrarlanmıştır. Bu kitap, proje yapan mühendislerin yanı sıra Makina Mühendisleri Odası’nın düzenlediği “Yetkilen-dirme Kursları”nda da kullanılabileceği için, kitaba bu bölümler eklenmiştir. Ayrıca bölüm sonlarına, kalorifer tesisatı ile ilgili birkaç örnek problem de konulmuştur. Kitabın EK’ler kısmında, özellikle yürürlükteki Türk Standartları göz önünde tutularak, ısı yalıtımı ve kalorifer projeleri yapımı için gerekli olan bilgiler, çi-zelgeler ve abaklar halinde verilmiştir.

İlk baskısı Haziran 2003’te gerçekleştirilen ve Gelişmiş 8. baskı-sını yaptığımız kitabımızın makina mühendislerimize ve öğrenci-lerimize yararlı olmasını dileriz.

Şube: Katip Mustafa Çelebi Mah. İpek Sok No: 9 Beyoğlu/İstanbul Tel : 0212 252 95 00-01 Fax: 0212 249 86 74 e-posta : [email protected]

İÇİNDEKİLER1. ISITMA TEKNİĞİ2. AKIŞKANLAR MEKANİĞİNİN TEMELLERİ 3. ISI GEÇİŞİNİN TEMELLERİ4. YAPILARDA TERLEME VE YOĞUŞMA 5. İNSAN FİZYOLOJİSİNİN VE ISIL KONFORUN TEMELLERİ 6. ISI KAYBI HESAPLARI7. SICAK SULU KALORİFER SİSTEMLERİ 8. ISITICI SEÇİMİ VE YERLEŞTİRİLMESİ 9. SICAK SULU ISITMADA BORU TESİSATI 10. DOLAŞIM POMPALARI11. YAKACAKLAR; KAZANLAR VE KAZAN DAİRELERİ 12. BACALAR13. GENLEŞME DEPOLARI VE GÜVENLİK BORULARI 14. BOYLER HESABI15. OTOMATİK KONTROL16. ISI YALITIMI VE KALORİFER TESİSATI PROJE HAZIRLAMA

ESASLARI 17. ISI YALITIMI PROJE ÖRNEĞİ18. KALORİFER TESİSATI ÖRNEK PROJE 19. DİĞER PROJE ÖRNEKLERİEKLER KAYNAKLAR KALORİFER TESİSATI İLE İLGİLİ TÜRK STANDARTLARI İNDEKS

KaloriferTesisati-TanitimBulteni.indd 1 18.12.2018 13:31

SIHHİ TESİSAT PROJE HAZIRLAMA ESASLARI

Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi

Yazar : İ. Cem Parmaksızoğlu

N. Alpay Kürekci

Yayın No : MMO/260

Birinci Baskı : Mart 2001

Sekizinci Baskı : Aralık 2018

ISBN : 978-605-01-1256-6

Sayfa Sayısı : 295

Ebat : 19,5*27,5 cm

tmmobmakina mühendisleri odasıistanbul şubesi

ÖNSÖZMakina mühendisliğinin en önemli uygulama alanlarından birisi sıhhi te-sisattır. Çeşitli etkinlikleri ile üyelerine yardımcı olan Makina Mühendisle-ri Odası’nın bu konudaki en önemli yayını, 260 nolu “Sıhhi Tesisat Proje Hazırlama Esasları” kitabıdır. Zaman içinde kitabın konu zenginliğinin art-mış olmasının yanı sıra, standartların yenilenmiş olması ve yeterli örnek projelerin olmaması

nedeniyle, Makina Mühendisleri Odası, 2014 yılında 260 nolu “Sıhhi Tesi-sat Proje Hazırlama Esasları” kitabının yenilenmesine ihtiyaç duymuştur.

TMMOB MMO İstanbul Şubesi’nin 26 Haziran 2014 tarihinde düzenlenen Sıhhi Tesisat Kitap Komisyonu toplantısında, 260 nolu yayının yenilenerek ve örnek proje eklenerek basılması konusunda karar alınmıştır. Bu karara göre görevlendirilen komisyonumuz, bu yayındaki konuları göz önünde tutarak sunulan kitabı hazırlamıştır. Kitapta halen yürürlükte olan Türk Standartları ve SI birim sistemi esas olarak alınmıştır. Sıhhi tesisat projesi-nin yapılması için gerekli olan TS 1258 “Temiz Su Tesisatı Hesap Kuralları” ve TS EN 12056 “Cazibeli Drenaj Sistemleri-Bina İçi” bu kitabın esasını oluşturmaktadır.

Kitabın ilk on bir bölümü, sıhhi tesisata gerekli olan temel konulara ayrıl-mıştır. Bu bölümlerde makina mühendisliği eğitiminde verilen “akışkanlar mekaniği” ve “ pompalar” konularının, gerekli

olan kısımları tekrarlanmıştır. Bu kitap, proje yapan mühendislerin yanı sıra, Makina Mühendisleri Odası’nın düzenlediği yetkilendirme kursların-da da kullanılacağı için, kitaba bu bölümler eklenmiştir.

Ayrıca bölüm sonlarına, sıhhi tesisat projesi ile ilgili örnekler konulmuş-tur. 12. Bölüm’de, Sıhhi Tesisat Hazırlama Esasları özetlenmiştir. Bu kitap, MMO 352 Kalorifer Tesisatı kitabı ile birlikte kullanılacak şeklinde düşü-nülmüş ve 13. Bölüm’de TS 825 ve MMO 352 nolu Kalorifer Tesisatı ki-tabındaki örnek binanın Sıhhi Tesisat Projesi, 14. Bölüm’de aynı binanın beş katlı olması hali için Sıhhi Tesisat Projesi ve 15. Bölüm’de diğer proje örnekleri verilmiştir.

Kitabın Ek’ler kısmında, bilgiler, proje ve hesaplar için gereken standart-

lar, şekiller ve çizelgeler bölümlere göre düzenlenmiştir. Örneğin Ek.3; 3. Bölüm’ün ekleridir. İlgili standartlar özetlenirken standardın şekil ve çi-zelge numaraları değiştirilmemiştir. Kitabın önceki baskılarında emekleri geçen editörlere ve yazarlara şükranlarımızı arz eder, görüş bildirenlere teşekkür ederiz. Sıhhi Tesisat dersini aldığım ve ders notlarından bu kita-bı hazırlarken yararlandığım değerli hocam Dr. İhsan Gülferi’yi rahmetle anarım.

Kitabın yayına hazırlanmasında emeği geçen mühendis Sema Keban’a te-şekkür ederiz.

Daha sağlıklı bir gelecekte, kitabın makina mühendislerimize ve öğrenci-lerimize yararlı olmasını dileriz.

C. Parmaksızoğlu, 2018, İstanbul

İÇİNDEKİLERSimge ListesiBölüm 1. Sıhhi Tesisat TekniğiBölüm 2. Akışkanlar Mekaniğinin TemelleriBölüm 3. Temiz Su TesisatıBölüm 4. Pis Su Tesisatı TasarımıBölüm 5. Yağmur Suyu TesisatıBölüm 6. Pis Su ArıtmaBölüm 7. Yüksek Yapılarda Sıhhi TesisatBölüm 8. Sıhhi Tesisat BorularıBölüm 9. Sıhhi Tesisat Gereçlerinin Ve Elemanlarının YerleşimiBölüm 10. Sıhhi Tesisatta Gürültü Ve Ses YalıtımıBölüm 11. Enerji VerimliliğiBölüm 12. Sıhhi Tesisat Proje Hazırlama EsaslarıBölüm 13. Sıhhi Tesisat Proje ÖrneğiBölüm 14. Diğer Sıhhi Tesisat Proje ÖrnekleriBölüm 15. Diğer TesisatlarEklerKaynaklar

Şube: Katip Mustafa Çelebi Mah. İpek Sok No: 9 Beyoğlu/İstanbul Tel : 0212 252 95 00-01 Fax: 0212 249 86 74 e-posta : [email protected]

Doğru Hava Uzmanı

YENi YENi

Doğru Hava Uzmanından,Tüm Daikin Kombilere

6 Yıl Garanti

MODERN TASARIMIYLA

ESTETiKVERİMLİLİĞİYLEEKONOMiK

ÖZELLİKLERİYLE TEKNOLOJiK

ERP YÖNETMELiĞiNE UYGUN DAIKIN YOĞUŞMALI KOMBİLER

Çağrı Merkezi 444 999 0 www.daikin.com.tr30.06.2019 tarihine kadar Daikin A.Ş yetkili servisleri tarafından devreye alınan Daikin Marka Kombilerde geçerlidir.

6YILGARANTİ

1Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

ISSN 1300-3399E-ISSN 2667-7555

Süreli - Teknik Yayın

Temmuz-Ağustos 2019Yıl: 27 Sayı: 172

TMMOB MMO Adına Sahibi(Tüzel Kişi Temsilcisi)

Yunus YENER

Sorumlu Yazı İşleri Müdürüİbrahim M. TATAROĞLU

EditörDoç. Dr. Eyüp AKARYILDIZ

Yayın KoordinatörüSema KEBAN

Dizgi ve MizanpajSema KEBAN

ReklamEmine ÇAKIR

Kapak ResmiYapay Zeka

BaskıEzgi Matbaacılık

Çobançeşme Mah. Sanayi Cad.Altay Sok. No: 14 Yenibosna/İst.

Tel: 0212 452 23 [email protected]

Baskı Tarihi05.09.2019

Yönetim MerkeziKâtip Mustafa Çelebi Mah. İpek

Sok. No: 9 Beyoğlu/İstanbul Tel: 0212 252 95 00 - 01

Baskı Adedi1.500

[email protected]

1993’ten beri aralıksız olarak yayınlanmakta olan Tesisat

Mühendisliği Dergisi’ndeki yazı ve çizimlerin her hakkı saklıdır. İzin

alınmadan yayınlanamaz.

C. Ahmet AKÇAKAYAOrient ResearchYük. Mak. Müh. Muammer AKGÜNBACADERZeki ARSLANIsıso MühendislikYük. Mak. Müh. Uğur AYKENAdeks MühendislikTurgut BOZKURTEkin MühendislikDr. Öğretim Üyesi Ali CELENErzincan Binali Yıldırım ÜniversitesiAli Metin DURUKISKAVProf. Dr. Müfit GÜLGEÇÇankaya ÜniversitesiProf. Dr. Ali GÜNGÖREge ÜniversitesiProf. Dr. Hasan Alpay HEPERKANİstanbul Aydın Üniversitesi

Prof. Dr. Birol KILKIŞBaşkent ÜniversitesiMuammer KOÇERATM MühendislikDr. Burak OLGUNSolution Home BilişimProf. Dr. İsmail Cem PARMAKSIZOĞLUİstanbul Teknik ÜniversitesiTevfik PEKERISISO Sanayi Sitesi Yönetim Kurulu ÜyesiProf. Dr. Galip TEMİRYıldız Teknik ÜniversitesiProf. Dr. Macit TOKSOYİmbatİsmail TURANLINorm TeknikDoç. Dr. Nihal UĞURLUBİLEKEskişehir Osmangazi ÜniversitesiÜzeyir ULUDAĞArtes Havuzculuk

Doç. Dr. Eyüp AKARYILDIZ

Mak. Müh. C. Ahmet AKÇAKAYA

Yük. Mak. Müh. Muammer AKGÜN

Prof. Dr. Mahir ARIKOL

Prof. Dr. Ahmet ARISOY

Yük. Mak. Müh. Uğur AYKEN

Prof. Dr. Z. Düriye BİLGE

Dr. Mustafa BİLGE

Mak. Müh. Turgut BOZKURT

Prof. Dr. Ahmet CAN

Dr. Öğretim Üyesi Handan ÇUBUK

Prof. Dr. Taner DERBENTLİ

Yük. Mak. Müh. Metin DURUK

Prof. Dr. Ekrem EKİNCİ

Mak. Müh. Serper GİRAY

Prof. Dr. Ali GÜNGÖR

Prof. Dr. Hasan A. HEPERKAN

Mak. Müh. Ali Haydar KARAÇAM

Prof. Dr. Haluk KARADOĞAN

Prof. Dr. Abdurrahman KILIÇ

Prof. Dr. Olcay KINCAY

Mak. Müh. Levent KIRKAYAK

Mak. Müh. Tunç KORUN

Dr. Nuri Alpay KÜREKCİ

Doç. Dr. Ebru MANÇUHAN

Dr. Burak OLGUN

Prof. Dr. Rüknettin OSKAY

Prof. Dr. Derya Burcu ÖZKAN

Prof. Dr. Recep ÖZTÜRK

Prof. Dr. Cem PARMAKSIZOĞLU

Dr. Mustafa Kemal SEVİNDİR

Prof. Dr. Galip TEMİR

Prof. Dr. Macit TOKSOY

Mak. Müh. İsmail TURANLI

Mak. Müh. Üzeyir ULUDAĞ

Mak. Müh. Cafer ÜNLÜ

Prof. Dr. Recep YAMANKARADENİZ

Prof. Dr. Tuncay YILMAZ

Prof. Dr. Zerrin YILMAZ

Prof. Dr. Zehra YUMURTACI

Hakem Kurulu

Yayın Kurulu

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 1 2.09.2019 13:46

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 20192

• Makina Mühendisleri Odası Tesisat Mühendisliği Dergisi, tesisat mü-hendisliği alanındaki güncel gelişmeleri içeren makaleler, sektörle il-gili haberler, sektöre yönelik akademik çalışmalar ve duyuruları ile bu alanda çalışan makina mühendisleri arasında iletişimi ve bilgi birikimi aktarımını sağlamak üzere çıkarılan bir yayındır.

• MMO adına İstanbul Şube tarafından 2 aylık periyotlarla hazırlanarak basımı gerçekleştirilen Tesisat Mühendisliği Dergisi, Tesisat alanında çalışmakta olan üyelerimiz için 1993 yılından beri yayınlanan hakemli bir dergidir.

• Derginin baskı adedi 1.500 olup, Serbest Mühendislik Müşavirlik Bürolarına (SMM), ülke çapında Makina Mühendisleri Odası üye-lerine, firmalara, İstanbul il ve ilçe belediyelerine, sanayi ve ticaret odalarına, üniversitelerde konu ile ilgili öğretim üyelerine, kamu kurum ve kuruluşlarına ücretsiz olarak gönderilmektedir. Dergi ay-rıca elektronik ortamda www.mmo.org.tr web sayfamızda yer alan ”Yayınlar” bölümünden ve Makina Mobil uygulaması üzerinden takip edilebilmektedir.

Yazarlara Bilgi

Derginin Amacı ve Kapsamı1. MMO adına İstanbul Şube tarafından 2 aylık periyotlarla ha-

zırlanarak basımı gerçekleştirilen Tesisat Mühendisliği Dergisi, Tesisat alanında çalışmakta olan üyelerimiz için 1993 yılından beri yayınlanan hakemli bir dergidir. Dergimiz, 1993 yılından bu yana düzenli olarak yayımlanan ulusal hakemli bir dergidir.

2. Makaleler internet ortamında da yayınlanmaktadır. 3. Makale metinleri ve öz üzerinde yer alan her türlü görüş, dü-

şünce ve yazım hatası açısından sorumluluk tamamen yazar-lara aittir.

4. Makalelerde, bölümler (giriş, tanımlamalar, incelemeler, araş-tırmalar, gelişmeler, sonuçlar, şekiller ve değerlendirmeler vb.) bir bütünlük içinde olmalıdır.

5. Dergimizde, Türkçe dilinde yazılmış özgün niteliği olan oriji-nal araştırma kategorisindeki veya derleme makaleler yayım-lanır. Bu kategorideki makalelerin; üretilen bilginin yeni olması, yeni bir yöntem öne sürmesi ya da daha önce var olan bilgiye yeni bir boyut kazandırmış olması gibi niteliklere sahip olması beklenir.

6. Makalelerde kullanılan bütün birimler SI birim sisteminde ol-malıdır. Gerekli görüldüğü takdirde farklı birim sistemindeki değerleri parantez içinde verilmelidir.

7. Makalenin üslubu, formatı ve dili etkinlik yapısına ve mühen-dislik etiğine uygun olmalıdır.

8. Makalelerde belirli bir grup, sınıf veya toplumu oluşturan ta-bakalardan herhangi birinin, firma veya firma topluluklarının menfaati ön plana çıkartılmamalı, bu konuda reklam ve pro-paganda yapılmamalıdır. Makalelerde herhangi bir firmanın, ürünün (veya sistemin), cihazın veya markanın reklamı yapıl-mamalıdır. Şekil, resim ve tablolarda ticari bir kuruluşun adı, logosu yer almamalıdır.

9. Makaleleri değerlendiren hakemlerin isimleri yazarlara bildiril-mez (blind peer review). Hakemlerin de yazar isimlerini görme-den (double-blind peer review) makaleleri değerlendirmeleri gerçekleştirilir.

10. Hakemlere gönderilen makalelerin 30 gün içerisinde değer-lendirilmesi beklenir. Bu sürenin aşılması durumunda editörler yeni hakem ataması yaparak eski hakemden isteği geri çe-kerler.

11. Makale hakkında kabul-ret kararı editörler tarafından verilir. Hakem önerileri doğrultusunda yeterli görülmeyen makalelere geliştirilmesi hususunda major (değerlendirme için yeniden gönder) ya da minor (düzeltme gerekli) revizyon kararı verilir. İstenilen seviyeye ulaşmayan ve bilimsel açıdan yeterli görül-meyen makaleler reddedilir.

12. Yayımlanmak üzere gönderilen makalelerin herhangi bir yerde yayımlanmamış veya yayımlanmak üzere herhangi bir dergiye gönderilmemiş olması zorunludur.

13. Dergimizde yayımlanmak için gönderilen makalelerden her-hangi bir değerlendirme ve başvuru ücreti alınmamaktadır.

Yayın İlkeleri

• Makale Hazırlama: Dergimizde yayınlanacak makaleler, ”Öz ve Ma-kale Yazım Kuralları”nda belirtilenlere uygun olarak Microsoft Word programında hazırlanmalıdır.

• Makalenin Dergimize İletilmesi: Dergide belirlenen yazım kuralları-na uygun bir şekilde düzenlenmiş makale, http://omys.mmo.org.tr/tesisat/ adresinde yer alan online makale yönetim sistemine yüklen-melidir.

• Hakem Değerlendirme Süreci: Tüm yazılar, kimliği kapalı olarak bir hakem değerlendirme sürecinden geçirilir ve editör tarafından be-lirlenen, konusunda uzman en az iki adet hakeme değerlendirilmek üzere gönderilir. En az iki hakemden basım için onay alınan maka-leler basım için kabul edilir; bir kabul, bir red durumunda üçüncü bir hakemin görüşüne başvurulur; iki olumsuz hakem raporu makalenin basılamayacağını belirler. 

• Değerlendirme süreci sonunda olumlu görülen makaleler en kısa sü-rede yayımlanmak üzere baskı sıralamasına alınır ve makale sahibine bildirilir. Yazarlar, basımdan önce hakem raporunda yer alan düzelt-meleri yapmak ve derginin yazım kurallarına göre yazılarını düzenle-mekle yükümlüdürler. Dergi yazım kurallarının yazar veya yazarlarca dikkatle uygulanması gerekmektedir. Dergi gerekli gördüğü yerlerde uygun redaksiyon yapma hakkını saklı tutar.

* Bilindiği üzere, araştırmacı, bilim insanı ve akademisyenlerin bilim-sel çalışmalarındaki isim/kurum benzerliklerinden kaynaklanan bazı sorunların önüne geçilebilmesi amacıyla araştırmacı kimlik numara-ları kullanılmaktadır. TÜBİTAK ULAKBİM ve YÖK arasındaki işbirliği ile yürütülen çalışmalar kapsamında, ORCID bilgisinin kullanılması-na karar verilmiştir. Bu bağlamda, makale yazarlarının uluslararası geçerliliği de bulunan ”ORCID” bilgisine makalelerde yer verilmesi gerekmektedir. ORCID, Open Researcher ve Contributor ID’nin kısalt-masıdır. ORCID, Uluslararası Standart Ad Tanımlayıcı (ISNI) olarak da bilinen ISO Standardı (ISO 27729) ile uyumlu 16 haneli numaralı bir URL’dir. http://orcid.org adresinden bireysel ORCID için ücretsiz kayıt oluşturabilirsiniz.

• Dergiye gönderilen makalelerde COPE (Committee on Publication Ethics)’un Editör ve Yazarlar için Uluslararası Standartları dikkate alınmalıdır.

• Dergiye gönderilen makalelerde etik kurul kararı gerektiren klinik ve deneysel insan ve hayvanlar üzerindeki çalışmalar için ayrı ayrı etik kurul onayı alınmış olmalı, bu onay makalede belirtilmeli ve belge-lendirilmelidir.

• Sunulan kaynakların ve verilerin doğruluğundan yazarlar sorumlu-dur. Hatalı¸ aldatıcı veya yanlış yönlendirici bilgilerin varlığı fark edil-diğinde editör makaleyi bilimsel literatürden çekme ve bunu duyur-ma hakkına sahiptir.

• Dergimizde yayınlanan veya yayınlama amacı ile gönderilen yazılar-da intihal ve izinsiz veri kullanımına ilişkin tüm sorumluluk çalışmanın yazar ya da yazarlarına aittir. Böyle bir durumda Tesisat Mühendisliği dergisi herhangi bir sorumluluk kabul etmez.

• Tüm yazarların gönderilen makaleye akademik ve bilimsel açıdan katkıları bulunmalıdır. Yazarlar gönderilen yayının herhangi bir şekil-de öncelikli hale getirilmesini isteyemez.

Etik Kurallar

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 2 2.09.2019 13:46

3Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

İÇİNDEKİLER

7-20

21-27 75-80

ARAŞTIRMA

ARAŞTIRMA

ARAŞTIRMA

41-66

ARAŞTIRMA

67-74

ARAŞTIRMA

81

ETKİNLİK

• Makalelerde yer alan resim, çizim, program ekran görüntüsü, şekil, tablo, grafik ve formüllerin yerleşimi metin akışına uygun olarak metin içinde ol-malı ve refere edilmelidir.

• Tablo içermeyen bütün görüntüler (fotoğraf, çizim, diyagram, grafik, harita vs.) şekil olarak isimlendirilmelidir.

• Makalelerde ana konu başlıkları 1., 2., 2.1., 2.1.1. vb. şeklinde numara-landırılmalıdır.

• Kullanılan semboller ve indisler kaynaklardan önce 8 punto ve italik olarak verilmelidir.

• Makalede geçen kaynaklar veya alıntılar [1], [2] vb. parantezler arasında gösterilmelidir. Makale sonunda ”Kaynaklar” başlığı altında [1], [2] şek-linde verilmelidir.

• Makaleler: [1] yazar(lar) soyadı, adının baş harfi, makalenin açık adı, der-ginin açık adı, cilt numarası, sayfa aralığı, basım yılı. Kitap: [2] yazar (edi-tör) soyadı, adının baş harfi., kitabın açık adı, basım evi, basım yeri, basım yılı. Tez: [3] yazar soyadı, adının baş harfi, tezin açık adı, tezin yapıldığı üniversite, tezin basıldığı yer/ülke, basım yılı düzeninde yazılmalıdır.

• Makale metinlerinin elektronik kopyaları e-posta ve Online Makale Yöne-tim Sistemi üzerinden (http//omys.mmo.org.tr/tesisat) gönderilmelidir.

Öz ve Makale Yazım Kuralları• Makaleler, Open Office veya Microsoft Word belgesi şeklinde Windows

ortamına uygun şekilde hazırlanmalıdır.• Makaleler sayfada solda 3,5 cm, üstte, altta ve sağda 2,5 cm boşluk

bırakılarak yazılmalıdır.• Makale metinleri, kaynaklar ve şekiller dâhil en fazla 15 sayfadan oluş-

malıdır. • Makale başlığı en fazla 15 sözcük veya iki satırı geçmeyecek şekilde

oluşturulacaktır. Başlıklar 14 punto Times New Roman yazı tipi kulla-nılarak yazılmalıdır.

• Makale başlığının ardından; yazar isimleri, yazarların çalıştığı kurum-lar, yazara ait ORCID* bilgisi ve varsa e-posta adresleri bilgilerine yer verilmelidir.

• Yazar isimlerini takiben makalenin İngilizce başlığı, Türkçe ve İngilizce öz (abstract) ve anahtar kelimeler (keywords) bilgileri yer almalıdır.

• Makale öz metninin 200 sözcükten fazla olmamasına dikkat edilmelidir. • Makale metinlerinin tamamı 9 punto Times New Roman yazı tipi kulla-

nılarak yazılmalıdır.

28-40

Isıtma ve Soğutma Derece Gün Değerlerinin Binalarda Optimum Yalıtım Kalınlığına EtkisiN. Alpay KÜREKCİSerkan ERDEM

Effect of Heating and Cooling Degree Day Values on Optimum Insulation Thickness in

Buildings

Atıksu Yapım ve Tesisat Projelerinde Yüklenicilerin Fiyat Teklif Stratejilerinin Birliktelik Kural Çıkarım Algoritması ile İncelenmesi: Türkiye Örneğiİsmail Cengiz YILMAZ

Investigation of Contractors’ Price Bidding Strategies in Waste Water Construction and

Installation Projects by Association Rule Extraction Algorithms: The Case of Turkey

Yolcu Minibüsünde Isıl Konfor Şartlarının Teorik ve Deneysel Olarak BulunmasıBirkan YILMAZGÖZDerya Burcu ÖZKANTheoretical and Experimental Determination of Thermal Comfort Conditions in Passenger

Van

Moore Yasası, Teknolojik Tekillik ve PrekaryaMacit TOKSOY

Moore Law, Technological Singularity and Precaria

Akıllı BinalarSeçil KIZANLIK İSKENDER

Smart Buildings

Binalarda Isıl Konfor Hesaplama Yöntemleri ve Kullanıcı Değerlendirmesi ile KarşılaştırılmasıNurdil ESKİNTuğçe AKER

Thermal Comfort Models and Comparison With User Feedbacks

Yuvarlak Masa ToplantısıEKONOMİK KRİZİN MEKANİK TESİSAT SEKTÖRÜNE ETKİLERİ ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

ARAŞTIRMA

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 3 2.09.2019 13:46

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 20194

MMO TEKNİK YAYIN LİSTESİY. No Yayın Adı

697 Asansör Avan Projesi Hazırlama Teknik Esasları

687 Mekanik Tasarımda Korozyon ve Önlemleri671 Mekanik Tasarımda Titanyum ve Özellikleri666 Hava Kirliliği Kontrol Teknolojisi Absorsiyon Kuleleri İle Kirli Gaz ve P.T.

664 Yalıtım

663 Klima Tesisatı

650 Havalandırma Tesisatı

645 Soğutma Sistemleri

644 Endüstriyel ve Büyük Tüketimli Tes. Doğal Gaz Kullanımı ve Uyg. Es.

638 Araç İmal ve Tadilatına Ait Tarifler, Bazı Esaslar ve Asgari Şartlar

633 10 Derste Şantiye Tekniği

632 Buharlaşmalı Soğutma

631 Kızgın Sulu, Kızgın Yağlı ve Buharlı Isıtma Sistemleri

630 Atık Su Arıtma Tesisi Pratik Bilgiler El Kitabı

629 Krenlerde Çelik Konstrüksiyonlar

625 Statik

623 Basınçlı Hava Tesisatı Tasarım ve Uygulama Kitabı

612 Endüstriyel Tesislerde Buharlaştırıcılar

610 Plastisite Teorisi

606 Uygulamalı Nitel Yöntemlerle Kalite İyileştirme Teknikleri

604 LPG Dolum Tesisleri ve Otogaz İstasyonları Sorumlu Müdür Kitabı

599 Havanın Nemlendirilmesi

598 Motorlu Taşıtlarda Hibrit Tahrik

596 Tesisatlarda Sismik Koruma

595 Duman Kontrolü ve Basınçlandırma Tesisatı Projelendirme Es.

594 Mekanik Tasarımda Alüminyum ve Özellikleri

593 Biyoyakıt Üretimi ve Kullanımı

577 Geometrik Toleranslar

576 Motor Konstrüksiyonu

575 Doğal Gaz İç Tesisat Uygulama Es.

572 Kaldırma Makinalarında Yorulma Test ve Analizleri

570 Çok Ölçütlü Karar Verme Yöntemleri ve Uygulamaları

560 Kompresörler

558 Tozlu Ortamlarda Patlama Güvenliği

557 Uçak Mühendisliği Terimleri Sözlüğü

554 Sığınak Havalandırma Projesi Hazırlama Es.

552 Kompozit Malzeme Temelleri - Polimer Matrisli

546 Yenilikçilik ve Mekan (Ankara’daki Teknoloji Geliştirme Bölgeleri)

545 Malzeme Bilimleri Serisi Cilt-2 Malzeme Bilgisine Giriş

544 Sayısal Kontrol ve Takım Tezgâhları

543 İşletme Problemleri için Optimizasyon-Adım Adım Uygulama

516 Mühendisler için Araç Proje El Kitabı

511 Motorlu Taşıtlar Çözümlü Problemleri

509 Pratik Proses Kontrol ve Otomasyon Sis. İçin Enstrümantasyon Kıl.

508 Dönen Makinaların Kontrolü ve Hassas Bakımı

507 Endüstriyel Fırçasız Servomotorlar

506 Mekanik Tahrik Sistemleri

505 Bağlama Elemanları (Cıvata ve Somun)

504 Geçme Toleransları

503 Hastane ve Klinikler için HVAC Tasarım Kılavuzu

502 Taşıt Lastikleri ve Kaplanmış Lastikler Kitabı

501 Yangın Söndürme Tesisatı Proje Hazırlama Es. Kitabı

500 LPG Tanker Şoförleri Eğitim Kitabı

499 Tüplü LPG Dağıtım Personeli Eğitim Kitabı

498 LPG Dolum ve Boşaltım Personeli Eğitim Kitabı

495 Hastane Hijyenik Alanlarının Klima ve Havalandırma Proje Haz. Es.

492 LPG Dolum Tesisleri ve Otogaz İstasyonları Sorumlu Müdür El Kitabı

488 Çalışma Yaşamı ve Ücretli Mühendisler

Y. No Yayın Adı

485 Motorlu Taşıtlar Temel ve Tasarım Es. Yapı Elemanları Cilt 2

484 Motorlu Taşıtlar Temel ve Tasarım Es. Yapı Elemanları Cilt 1

483 Krenlerde Çelik Konstrüksiyonlar II.Cilt

483 Krenlerde Çelik Konstrüksiyonlar I.Cilt

481 Hastane İklimlendirme Tesisatı ve Denetim Es.

464 Uçak Tasarım Projeleri

462 İmalat Sektöründe Proses Planlama

461 Paslanmaz Çelikler, Geliştirilen Yeni Türleri ve Kaynak Edilebilirlikleri

460 Sürtünen Eleman ile Kaynak (FSW) Yöntemi

448 Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Mardin ve Siirt İllerinde San. Gen. Gör.

445 Yanma ve Bacalar

442 Gaziantep, K.Maraş,ve Kilis İlleri Tekstil Sektörünün Genel Görünümü

441 Pratik Risk Değerlendirme El Kitabı: Tolley Yaklaşımı

434 Yapılarda Doğal gaz Dönüşümü ve Denetimi

426 İngilizce-Türkçe Endüstri Müh. ve Müh. Yönetimi Terimleri Sözlüğü

425 Mekanik Tasarımda Çelik ve Özellikleri

423 Geometrik Toleranslar

422 Mekatronik Mühendisliği (Kavramlar ve Uygulamalar)

417 Enerji Politikaları Yerli, Yeni ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları Raporu

413 LPG’ye Dönüştürülmüş Araçlarda Denetim Uygulamaları

408 Türkiye’nin Doğal Gaz Temin ve Tüketim Politikalarının Değ. Raporu

391 Kaldırma Makinaları (Krenler)

377 Doğal Gaz İç Tesisatı

375 Sulama Tekniği

369 Plastik Enjeksiyon Kalıpları

363 Yeni Mevzuatın Işığında İş Sağlığı ve Güv. Açıklama-Yorum-Uygulama

362 Teknik Terimler Sözlüğü

359 Makina İmalat Sanayi Sektör Araştırması

358 Kaldırma-İletme ve Basınçlı Kaplarda Denetimsizlik

356 Kaynak Teknolojisi El Kitabı Cilt-1 (Ergitme Esaslı Kaynak Yöntemleri)

355 Dökme LPG Sistemleri ve Dökme LPG Kullanımı

354 Atık Su Arıtma Tesisi Pratik Bilgiler El Kitabı

353 Mukavemet Değerleri

352 Kalorifer Tesisatı

343 Basınçlı Hava Tesisatı ve Kompresörler

325 Gaz Yakan Cihazlarda CE İşaretlemesi Uygulama Rehberi

325 Sıcak Su Kazanlarında CE İşaretlemesi Uygulama Rehberi

325 Basınçlı Ekipmanlarda CE İşaretlemesi Uygulama Rehberi

325 Makinalarda CE İşaretlemesi Uygulama Rehberi

324 Asansörlerde Denetimsizlik

318 Otomatik Kontrol Tesisatı

313 Hidrolik Pnömatik Türkçe-Almanca- İngilizce Sözlük

308 Pres İşleri Tekniği Cilt-3

307 Pres İşleri Tekniği Cilt-2

306 Pres İşleri Tekniği Cilt-1

305 İş Makinaları El Kitabı-4 (Kazıma, Serme, Sıkıştırma Makinaları)

304 İş Makinaları El Kitabı-3 (Kazıma ve Yükleme Makinaları)

303 İş Makinaları El Kitabı-2 (Kaldırma Makinaları)

302 İş Makinaları El Kitabı Cilt-1 (Genel Konular)

300 Yangın Söndürme Sistemleri

299 LPG Tesisatı (Konutlarda ve Sanayide Dökmegaz Tesisi)

293 Pnömatik Devre Elemanları ve Uygulama Tek.

292 Hidrolik Devre Elemanları ve Uygulama Tek.

282 Kızgın Sulu, Kızgın Yağlı, Buharlı Isıtma Sis.

271 Malzeme Bilimleri Serisi Cilt -1

261 Psikrometritamamı www.mmo.org.tr/merkez/satistaki-kitaplar adresinde...

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 4 2.09.2019 13:46

5Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

SUNUŞ

Merhaba Değerli Meslektaşlarımız,

Bu sayımızda; Isıtma ve Soğutma Derece Gün Değerlerinin Binalarda Optimum Yalıtım Kalınlığına Etkisi, Atıksu Yapım ve Tesisat Projelerinde Yüklenicilerin Fiyat Teklif Stratejilerinin Birliktelik Kural Çıkarım Algo-ritması ile İncelenmesi: Türkiye Örneği, Yolcu Minibüsünde Isıl Konfor Şartlarının Teorik ve Deneysel Olarak Bulunması, Moore Yasası, Teknolojik Tekillik ve Prekarya, Akıllı Binalar, Binalarda Isıl Konfor Hesaplama Yöntemleri ve Kullanıcı Değerlendirmesi ile Karşılaştırılması başlıklı makalelerin yanı sıra Ekonomik Krizin Mekanik Tesisat Sektörüne Etkileri ve Çözüm Önerileri konulu Yuvarlak Masa Toplantısı ses kayıt çözümle-rine ulaşılabilmektedir.

Dergimiz www.mmo.org.tr internet sitemizde yer alan “Yayınlar” bölümünden takip edilebilmektedir.

* * * *

Odamızın merkezi kongre, kurultay, sempozyum etkinliklerinin yeni etabı 26-28 Eylül’de Denizli’de düzen-leyeceğimiz IX. Bakım Teknolojileri Kongresi ve Sergisi ile başlayacak. Etkinliklerimizin finali TMMOB adına Makina Mühendisleri Odası sekretaryalığında iki yılda bir düzenlenen ve bu yıl 13-14 Aralık tarihlerinde Ankara’da yapılacak olan TMMOB Sanayi Kongresi olacak.

İlki 1962 yılında gerçekleştirilen Sanayi Kongresi, tam 57 yıldır Türkiye’nin sanayileşme ve sanayileşmesinin kesintiye uğratılmasının takipçisi olmakta ve meslek disiplinlerimizin toplumsal gereksinimler doğrultusunda gelişmesine olanak tanımaktadır. Ülkemizin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik duruma bağlı olarak bu yıl Kongre’nin ana teması “Bunalım, Sanayi ve Mühendisler” olarak belirlendi.

TMMOB Kamucu Politikalar Sempozyumu da 22-23 Kasım 2019 tarihinde Ankara'da gerçekleştirilecek. Sempozyum kapsamında; ülkemizdeki kamu kaynakları ve varlıkları yağmasını durdurmak; kamusal üretim, hizmet ve denetimin kamu tarafından yapılmasını sağlamak için tüm kamusal alanlarda mücadele yöntem-lerini tartışmak, geliştirmek ve kamuoyu ile paylaşmak için, önde gelen akademisyenler, bilim insanları ve uzmanlar bir araya gelecek. Sempozyumun son oturumu “Kamucu Politikalar İçin Ne Yapmalı?” sorusuna yanıt arayacak.

* * * *

Unutmadık! 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 20. yılında Türkiye daha iyi durumda değildir ve gereken dersler çıkarılmamıştır. Depremlere karşı etkili önlemler almak için TMMOB’ye bağlı odaların görev ve yetki alanına giren kamusal mesleki denetim, yeterlilik, eğitim ve belgelendirmeye dayalı yeni bir yapı denetimi modeli benimsenmesi gerekmektedir.

* * * *

23 Haziran İstanbul seçimleri sonrası oluşan görece olumlu atmosfere karşın, kadın cinayetleri, iktidar be-lediyelerinin yandaş kişi ve kurumlara aktardıkları kamu kaynaklarının büyüklüğü, Kaz Dağları ve birçok yö-renin talana açılarak tahrip edilmesi, seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınması, orman yangınlarına yanlış müdahaleler, işçiler ve kamu çalışanlarına düşük ücret artışı yapılması gibi birçok olumsuzluğa tanık oluyoruz. Bu koşullarda Odamızın emek, demokrasi, kamusal üretim ve kamusal denetim mücadelesinin süreceğini belirtmek isteriz.

Esenlik dileklerimizle.TMMOB Makina Mühendisleri Odası

Yönetim KuruluAğustos 2019

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 5 2.09.2019 13:46

HASTANE İKLİMLENDİRME TESİSATI TASARIM ve DENETİM ESASLARIMakina Mühendisleri Odası İstanbul ŞubesiYazan : MMO İstanbul Şube Hastane İklimlendirme Tesisatı ve Denetim Esasları Kitap KomisyonuYayın No : MMO /481 /2Birinci Baskı : Mayıs 2008İkinci Baskı : Nisan 2019ISBN : 978-605-01-1274-0Sayfa Sayısı : 142Ebat : 19,5*27,5 cm

tmmobmakina mühendisleri odasıistanbul şubesi

İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ

Merhaba,

Yaşamının herhangi bir döneminde hastane ile teması olmayan yoktur sanırım. Gerçekten de hastaneler kapısından girildiği anda kokusu, soğuk renkleri ve anlamadıkları dilden konuşan insan-ların koşuşturduğu, tüm kaosuna rağmen belirgin bir hiyerarşik düzenin hissedildiği, endişe verici hatta korkutucu bir ortam ge-lir pek çok kişiye… Kimse hastanelere “düşmek” istemez ancak kendisi, yakını, sevdiği bir insan için hastaneye uğramamış kimse de yoktur neredeyse. Sağlık çalışanları ise hastanelerde deyim yerindeyse bir ömür geçirmektedirler. Kimileri için şifa kaynağı, kimileri için çalışma ve yaşam alanı, kimileri için gelecek kapısı olan hastaneler gerek hasta, hasta yakını gerekse sağlık çalışanı ve öğrenciler için yaşamın vazgeçilmezidir… Sağlık hizmeti alma-ya gelen kişi için görece kısa dönemli bir temasın olduğu hasta-nelerde sağlık çalışanları koca bir ömür geçirmektedir. Hatta pek çok sağlık çalışanı için evden çok zamanın geçirildiği ortamlardır hastaneler. Tam da bu noktada sağlıklı ve güvenli çalışma ortam-larının önemi gündeme gelmektedir.

Hastaneler, ilgili mevzuat kapsamında sağlık ve güvenlik riskler-ine göre çok tehlikeli iş yerleri olarak sınıflandırılmıştır. Bu durum bize hastanelerde gerek sağlık hizmeti alanlar gerekse sunanlar açısından ciddi, yaşamı tehdit eden sağlık ve güvenlik risklerinin varlığını vurgulamaktadır. Bu sağlık ve güvenlik riskleri farklı şekil-de sınıflandırılsa da yaygın olarak Fiziksel, Kimyasal, Biyolojik,

Psikososyal ve Ergonomik riskler başlıkları altında toplanabilirler. Bu risklerin uygun yöntemlerle tanımlanması, yok edilmesi ya da kontrol altına alınması hasta ve çalışanların sağlık ve güvenliğini sağlamak açısından yaşamsal önemdedir.

İlk baskısı 2007’de yapılmış olan ve şimdi 2. basımı yapılan “Has-tane İklimlendirme Tesisatı Tasarım ve Denetim Esasları” kitabı, farklı disiplinlerin bir araya gelerek ekip anlayışı sağlık hizmetinin sunulduğu hastanelerde birçok disiplinin emeği ve katkısı ile yine bir ekip anlayışıyla TMMOB Makina Mühendisleri Odası tarafın-dan hazırlandı. Kitap içeriği ve kapsamı ile ülkemizde mevzuatta yer almayan ve eksikliği hissedilen tasarım, steril alan planla-ma, klima ve havalandırma, seçilecek cihaz ve ekipman, test ve işletme konularında kriterler sunarak ülkemizde hastanelerde hasta ve çalışan sağlığını olumsuz etkileme olasılığı olan sağlık ve güvenlik risklerini en aza indirme noktasında rehber olacak nite-liktedir.

Kitabın hastanelerde hasta ve çalışan sağlığı ve güvenliği sorun-larının çözülmesi yönünde politika belirleyiciler ve yöneticiler için yol gösterici olacağına, konuyla ilgili bireysel ve kurumsal farkındalığı artıracağına, meslek örgütlerimiz arasındaki işbirliği-ni geliştireceğine inanıyoruz. Sağlığın korunması, sürdürülmesi ve geliştirilmesi amacına hizmet eden “Hastane İklimlendirme Tesisatı Tasarım ve Denetim Esasları” kitabının hazırlanmasında emeği geçen, katkısı olan herkese teşekkürler...

Prof. Dr. Sinan AdıyamanTürk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı, 2019

Şube: Katip Mustafa Çelebi Mah. İpek Sok No: 9 Beyoğlu/İstanbul Tel: 0212 252 95 00-01 Fax: 0212 249 86 74 e-posta: [email protected]

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 6 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019 7

Isıtma ve Soğutma Derece Gün Değerlerinin Binalarda Optimum Yalıtım Kalınlığına Etkisi

ÖZ

Enerji ihtiyacının büyük bir kısmını karbon kökenli yakıtlardan temin eden ve bu yakıtları da ithal eden ülkemizde, enerjinin verimli kullanılması ülke menfaati için çok önemli bir konudur. İthal ettiğimiz bu yakıtları yakma sistemlerinde yakarak ısı enerjisi üretmekte ve bu enerjiyi de binalarımızı ısıtmak için kullanmaktayız. Maa-lesef binalarımızı yeterince yalıtmadığımız için duvarlardan ısı transferi olmakta ve bu yolla fazlaca ısı enerjisini kaybetmekteyiz. Yakıtların ithal olması ve yakıt fiyatlarının fazla olması, binalarda yalıtımı mecbur hale getirmiştir. Bu çalışmada ömür maliyet analizi kullanarak 4 il (Antalya, Bursa, Ankara ve Van) için dıştan yalıtılan duvar modelinde doğal gaz yakıtı ve beş farklı yalıtım malzemesi (EPS, cam yünü, taş yünü, XPS ve poliüretan) için optimum yalıtım kalınlığı, geri ödeme süreleri ve yıllık tasarruf miktarları hesaplanmıştır. Çalışmada ısıtma ve soğutma derece gün değeri üç ayrı yönteme göre hesaplanmış, derece gün değerlerinin he-saplanmasının optimum yalıtım kalınlığı üzerine olan etkisi incelenmiştir.

Anahtar KelimelerIsıtma-Soğutma Derece Gün Değeri, Optimum Yalıtım Kalınlığı, Enerji Tasarrufu, Geri Ödeme Periyodu.

N. Alpay KÜREKCİDr.Yıldız Teknik ÜniversitesiMakine FakültesiMakine Mühendisliği BölümüTermodinamik ve Isı Tekniği Anabilim Dalı, İ[email protected]: 0000-0002-0450-4818

Serkan ERDEMDr.Yıldız Teknik ÜniversitesiMakine FakültesiMakine Mühendisliği BölümüTermodinamik ve Isı Tekniği Anabilim Dalı, İ[email protected]: 0000-0002-9553-6769

ABSTRACT

In our country, which supplies a large part of its energy need from carbon-based fuels and imports these fuels, the efficient use of energy is a very important issue for the country. We produce heat energy by burning these imported fuels in com-bustion systems and use this energy to heat our buildings. Unfortunately, as we do not insulate our buildings sufficiently, heat is transferred from the walls and in this way we lose a lot of heat energy. The fact that fuels are imported and fuel prices are high make the insulation in buildings compulsory. Optimum insulation thickness, payback periods and annual saving amounts were calculated for natural gas fuel and five different insulating materials (EPS, glass wool, rock wool, XPS and polyu-rethane) in externally insulated wall model for 4 cities (Antalya, Bursa, Ankara and Van) using life cost analysis in this study. In this study, heating and cooling degree day values were calculated according to three different methods and the effect of calculation of degree day values on optimum insulation thickness was investigated.

KeywordsHeating-Cooling Degree Day Value, Optimum Insulation Thickness, Energy Sav-ing, Payback Period.

Geliş Tarihi : 28.06.2019Kabul Tarihi : 28.08.2019

Effect of Heating and Cooling Degree Day Values on Optimum Insulation Thickness in Buildings

Kürekci, N. A., Erdem, S., Isıtma ve Soğutma Derece Gün Değerlerinin Binalarda Optimum Yalıtım Kalınlığına Etkisi, Tesisat Mühendisliği Dergisi, Sayı: 172, sf. 7-20, Temmuz-Ağustos 2019.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 7 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 20198

1. GİRİŞ

Dünyadaki bilinen rezerv miktarlarına göre kar-bon kökenli yakıtların 50 ile 100 yıl arası bir süre-de bitmesi beklenmektedir. İnsanoğlu, yenilenebi-lir enerji kaynaklarına geçmek zorunda kalacaktır. Yenilenebilir enerji kaynaklarındaki ilk yatırım masrafının fazla olması nedeniyle hala fosil yakıt-lar tercih edilmektedir. Üstelik de bitmesine sayılı yıllar kalan bu yakıtları, verimi düşük yanma sis-temlerinde yaktığımız veya yeterince yalıtılmamış binaların ısıtılmasında kullandığımız için yakıtla-rın enerjisini atmosfere atmaktayız. Bu durum iki ayrı problemi doğurmaktadır. Birincisi yüksek iş-letme maliyeti, ikincisi de atık gazlar ve buna bağlı global ısınma ve çevre kirliliği.

Türkiye’de ısıtma enerjisi olarak kullanılan mikta-rın önemli bir kısmı, doğru yapılan yalıtım ile geri kazanılabilinir. Ülkemizdeki binaların büyük kıs-mında yalıtım bulunmamaktadır. Yalıtım yapılan binalarda da ucuz yalıtım malzemeleri ve bölgelere bakılmaksızın aynı kalınlıklar tercih edilmektedir. Oysa kanuni mecburiyet gereği TS 825 [1] Standar-dı'na göre hesaplamaların yapılması ve hesaplama sonucunda bulunan yalıtım malzemesinin kalınlı-ğının kullanılması gerekmektedir. TS 825’de ısıt-ma derece-gün (IDG) değerlerine göre Türkiye 4 bölgeye ayrılmıştır. TS 825 ısı yalıtım hesaplama-larında maliyet analizi yapılmadan enerji kayıp-kazanç hesaplamaları yapılmaktadır. Yalıtım mal-zemesi ve kullanılması gereken kalınlığın maliyet analizleri yapılarak, optimum yalıtım kalınlığını belirlemek çok önemlidir. Ülkemizde yalıtımın yaygın olmaması nedeniyle benzer iklim şartlarına sahip Avrupa ülkelerine göre enerji kaybı-kazancı çok daha fazladır. Dolayısıyla, daha fazla yakıt sar-fiyatı ve çevre kirliliği olmaktadır [2].

Isı yalıtımının önemi, temel olarak enerji ve çevre olmak üzere iki ana kavrama dayanır. Buna sağ-lıklı ve konforlu yaşam alanlarını da ekleyebiliriz. Enerji sadece bizim için değil, diğer ülkeler için de stratejik, makro bir kavramdır. Ülkemizin enerji kaynakları açısından çok zengin olmadığı açıktır; enerji ihtiyacının %60-65’i ithal edilmektedir. Ay-rıca bu ihtiyaç her sene %4 oranında artış göster-mektedir [3].

Bu konuyla ilgili yapılan çalışmalar aşağıda özet-lenmiştir.

Kayfeci M. [4] çalışmasında yaşam döngüsü mali-

yet analizi (LCCA) yöntemi kullanılarak Isparta/Türkiye ve bölgedeki ısıtma sistemlerinin çeşitli boru çapları ve ısıtma sistemlerinin yalıtım mal-zemeleri için optimum yalıtım kalınlığı, enerji tasarrufu, yıllık maliyetler ve geri ödeme süresi hesaplamıştır. Hesaplamalar sonucunda optimum yalıtım kalınlığının 0,048 ile 0,134 m arasında değiştiği, enerji tasarrufunun 10,84 ile 49,78 $/m2 arasında değiştiği; ve geri ödeme süresi 0,74 ile 1,29 yıl arasında değiştiği belirlenmiştir. Bu sonuç-lara göre, nominal çapı DN250 olan EPS yalıtım malzemesi en yüksek enerji tasarrufu sağlarken, en düşük tasarruf değerinin DN50 olan cam elyaf yalıtım malzemesinde olduğu görülmüştür.

Kurekci N. A. [5] çalışmasında Türkiye’nin 81 il merkezinde ihtiyaç duyulan optimum yalıtım ka-lınlıklarını belirlemiştir. Optimum yalıtım ka-lınlıkları, toplam net tasarruf tutarı, yakıtlara ve yalıtım malzemelerine göre geri ödeme süresi de-ğişimi, derece gün değerleri esas alınarak hesap-lanmıştır.

Cuce E. ve ark. [6] İngiltere, Nottingham’ın iklim koşulları için optimum-aerojel ısı yalıtım kalınlığı ve çevresel etkilerini araştırmıştır. Aerojel bazlı termal süper yalıtımın, geleneksel yalıtım mal-zemelerine kıyasla binalarda daha ince yapılar ve daha büyük yaşam alanları sağladığı sonucuna va-rılmıştır.

Dombaycı Ö. A. ve ark. [7] Türkiye’de dört farklı iklim bölgesinde seçilen iller için konut dış duva-rının optimum yalıtım kalınlığını belirlemişlerdir. Çalışmada izolasyon malzemesi olarak, polistiren ve poliüretan kullanılmıştır. Dış duvarın optimum yalıtım kalınlığı, Yaşam Döngüsü Maliyet Anali-zi (LCA) olarak da adlandırılan enflasyon ve faiz oranının etkisine bakılarak termo-ekonomik yön-tem kullanılarak hesaplanmıştır.

Alsayed M. ve ark. [8] araştırmasında, LCC (Ya-şam Döngüsü-Maliyet) yaklaşımına dayanarak bina dış duvarlarında yalıtım kalınlığının optimi-zasyonunu gerçekleştirmişlerdir. Farklı yalıtım malzemeleri ve yakıta göre, tüm durumlar için, optimum kalınlık 0,4 ile 9 cm arasında değişmiştir.

Ertürk M. [9], yalıtım kalınlığının değişimini, ka-nal içindeki çelik boruların veya farklı çaplarda yer altı borularının, ekonomik parametrelere, malzeme ömrüne bağlı olarak araştırmıştır. Isıtma derece-gün ve LCC (Yaşam Döngüsü-Maliyet) yaklaşı-

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 8 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

9Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

mına göre optimizasyon yapılmıştır. Türkiye’deki Afyon ili seçilmiştir ve yakıtlar kömür, doğal gaz ve fuel-oil’dir. İzolasyon malzemeleri ise taş yünü, EPS ve XPS’dir. Sonuçlar, tüm fiziksel ve ekono-mik koşulların dikkate alınması ile, 5 cm ila 16 cm arasında değişen optimum yalıtım kalınlığının or-taya çıktığını göstermektedir.

Vincelas F.F.C. ve ark. [10] tarafından farklı tip yakıt ve yapı malzemelerinin kombinasyonunun enerji tasarrufu üzerindeki etkilerinin binalara etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Optimum yalıtım kalınlığının 0,2 ile 14 cm arasında değiş-tiğini, enerji maliyetlerinin 3 ile 155 $/m2 arasında değiştiğini ve geri ödeme sürelerinin yakıt türüne, yalıtım malzemesine ve duvara bağlı olarak 0,66 ile 6,21 yıl arasında değiştiğini belirlemişlerdir. En yüksek enerji tasarrufu hidroelektrik (%86,7) kullanılarak elde edilirken, doğal gaz (%13,8) kul-lanılarak en düşük seviyeye ulaşılmıştır ve güneş enerjisi kullanan kombinasyonun daha ekonomik olduğu bulunmuştur.

Sagbansu L. ve Balo. F. [11] çalışmasında, bir sandviç duvar için farklı illerdeki ısıtma yüklerine ilişkin olarak doğal yalıtım malzemesinin en uy-gun kalınlığını belirlemiştir. İki iklim bölgesinden on dört farklı il için bina dış duvarında optimum yalıtım kalınlığı incelenmiştir. Yalıtım malzeme-lerinin ekolojik ve finansal analizleri, LINGO op-timizasyon yazılımında tasarlanmış bir algoritma ile gerçekleştirmişlerdir. Doğal yalıtım malzeme-lerinden elde edilen enerji tasarrufunun daha fazla, daha etkili olduğu ve yüksek dereceli gün şehirleri için geri ödeme süresinin daha kısa olduğu göste-rilmiştir.

Vincelas F. F. C. ve Ghislain T. [12] çalışmasında P1-P2 yöntemi ile Cameroonian bölgesindeki bina-lar için optimum yalıtım kalınlığını, enerji tasarru-funu ve geri ödeme süresini bulmak için ekonomik analiz yapmışlardır. Polistiren yalıtım malzemesi seçilmiş ve beş tipik duvar yapısı için hesaplama-lar yapılmıştır. Topraklama bloğunun haddelenmiş polistiren ile ilişkisinin, diğer duvar tiplerine kı-yasla optimum 9 cm kalınlıkta ve %69 enerji tasar-rufu ile daha ekonomik (minimum maliyet için 23 $/m2) olduğunu bulmuşlardır.

Onan C. [13] tarafından, Türkiye’deki mevcut yapı stoku, yükseklik ve alan gibi parametrelere bağlı olarak incelenmiştir. Tüm bu binaları kapsayan

bir model bina oluşturulmuştur. Optimum yalıtım kalınlığının 3,21 ile 7,22 cm arasında değiştiğini, enerji tasarrufunun 9,23 $/m2 ile 43,95 $/m2 arasın-da değiştiğini ve geri ödeme sürelerinin bölgelere bağlı olarak 1 ile 8,8 yıl arasında değiştiğini be-lirlemiştir. Model binasında optimum yalıtım ka-lınlığı uygulandığında yapılan çalışma sonucunda, ülke için toplam enerji tasarrufunun 41,7 milyar ABD doları olduğu hesaplanmıştır.

Bolattürk [14], Türkiye’de 16 il için beş farklı ya-kıt türü kullanarak optimum yalıtım kalınlığını ve geri ödeme sürelerini hesaplamıştır. Diğer çalış-masında [15] Türkiye’nin 1. iklim bölgesindeki bi-naların dış duvarlarındaki optimum yalıtım kalın-lığını hesaplamış ve P1-P2 metodu ile geri ödeme sürelerini belirlemiştir.

Özel M. ve Pıhtılı K. [16], Adana, Elazığ, Erzurum, İstanbul ve İzmir illeri için dış duvarlara uygulanan yalıtımın optimum kalınlığını hesaplamışlardır.

Hasan A. [17], Filistin’de dört yakıt türü ve iki ya-lıtım malzemesi için optimum yalıtım kalınlıkları-nı derece-gün ve ömür maliyet analizi kullanarak hesaplamıştır. Sonuç olarak taş yünü yalıtımı için geri ödeme süresinin 1,3-2,3 yıl arasında, polisti-ren yalıtımı için 1-1,7 yıl arasında değiştiği belir-lenmiştir.

Mevcut literatür incelendiğinde, binaların dış du-varları ve borular için optimum yalıtım kalınlığı hesaplamalarının yeterince yapıldığı görülmekte-dir. Çalışmalarda genelde binalarda sadece ısıtma yapıldığı düşünülmüş, hem ısıtılan hem de soğu-tulan bina hesaplamalarının daha az yapıldığı tes-pit edilmiştir. Hesaplamalarda ısıtma ve soğutma derece gün değerleri kullanılmıştır. Isıtma ve so-ğutma derece gün değerleri hesaplama sonuçlarını değiştirmektedir. Bu çalışmada ısıtma ve soğutma derece gün değerlerinin optimum yalıtım kalınlığı hesaplarına etkisi incelenmiştir. Üç farklı derece gün değeri belirlenmiş ve bu değerlere göre opti-mum yalıtım kalınlıkları hesaplanarak karşılaştır-ması yapılmıştır. Yakıt olarak doğal gaz, yalıtım malzemesi olarak EPS, cam yünü, taş yünü, XPS ve poliüretan seçilmiştir. Daha önce literatürde ol-mayan ve ilk defa bu çalışmada kullanılan yöntem-le bulunan ısıtma-soğutma derece gün değerlerine göre optimum yalıtım kalınlığı, geri ödeme sürele-ri ve yıllık tasarruf miktarları hesaplanmıştır.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 9 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201910

2. YÖNTEM

2.1. Bina Duvarının Yapısı

Konutlarda ısı kayıpları duvarlardan, pencereler-den, tavandan, döşemelerden ve ayrıca hava sızın-tısı ile olur. Bu çalışmada sadece dış duvarlardan oluşan ısı kayıpları göz önüne alınmıştır. Hesap-larda ilk yatırım maliyeti, yalıtım malzemesinin birim fiyatı olarak alınmıştır. İmalat sırasında kul-lanılan file, sıva, dübel vb. malzemeler ve bölgelere göre değişkenlik gösteren işçilik giderleri hesaba katılmamıştır.

Bina dış duvarı Şekil 1’de görüldüğü gibi 2 cm iç sıva, 13,5 cm yatay delikli tuğla, yalıtım malzeme-si ve 3 cm dış sıvadan oluşan ve Türkiye’de en çok karşılaşılan model olan dıştan yalıtılmış duvar mo-deli seçilmiştir. Duvarı oluşturan yapı bileşenlerine ait özellikler, Tablo 1’de görülmektedir. Hesapla-malarda yalıtım malzemesi olarak EPS, cam yünü, taş yünü, XPS ve poliüretan kullanılmıştır. Yalıtım malzemelerine ait özellikler Tablo 2’de verilmiştir. Seçilen 5 yalıtım malzemesi için optimum yalıtım kalınlık değerleri hesaplanmıştır.

Şekil 1. Hesaplamalarda kullanılan duvar modeli

Çalışmada kullanılan yakıtın alt ısıl değeri, güncel fiyatı ve yakma sistemi verimi Tablo 3’de verilmiş-tir. Soğutma sistemi için COP değeri ve elektriğin güncel birim fiyatı Tablo 4’de verilmiştir.

Tablo 1. Dış Duvar Bileşenlerinin Özellikleri [1]

Tablo 2. Yalıtım Malzemelerine Ait Özellikler

Yalıtım Malzemesi

Isı İletim Katsayısık (W/mK)

Birim Fiyat Cy ($/m3)

EPS 0,039 40Cam Yünü 0,033 45Taş yünü 0,037 80XPS 0,030 90Poliüretan 0,024 235

Tablo 3. Kullanılan Yakıtın Alt Isıl Değeri, Fiyatı Ve Yakma Sistemi Isıl Verimi [18]

Yakıt Alt Isıl Değeri (Hu)

Fiyat (Cyakıt)

Verim (h)

Doğal gaz 34485 kJ/m3 0,19005914 $/m3 0,90

Tablo 4. Soğutma Sisteminin COP Değeri Ve Elektriğin Birim Fiyatı

COP 3,0 (Kabul)

Elektrik Fiyatı (Ce), [18] 0.07618859 $/kWh

2.2. Bina Dış Duvarının Isıtma ve Soğutma Yük Hesabı

Dış duvarın birim yüzeyinden meydana gelen ısı kaybı ve kazancı;

q = U ∙ ΔT (1)

eşitliği ile hesaplanır. Burada U, toplam ısı geçiş katsayısı, ∆T ise dış ortam sıcaklığı ile sabit iç or-tam sıcaklığının farkıdır. Birim yüzeyde meydana gelen yıllık ısı kaybı (qyıl,ı) ve kazancı (qyıl,s) ise top-lam ısı geçiş katsayısı (U), ısıtma derece gün (IDG) ve soğutma derece gün (SDG) değerleri kullanıla-rak aşağıdaki gibi hesaplanır.

Dýþ Sýva

Yalýtým

Yatay Delikli Tuðla

Ýç Sýva

Yapı Malzemesi Kalınlıkx (m)

Isı İletim Katsayısı k (W/mK)

Isıl Direnç R

(m2K/W)İç Sıva (Kireç Harçlı) 0,020 1 0,020Yatay Delikli Tuğla 0,135 0,45 0,300Dış sıva (Çimento Harçlı)

0,03 1,60 0,019

İç Yüzey Taşınım Direnci (Ri)

0,130

Dış Yüzey Taşınım Direnci (Rd)

0,040

Toplam 0,509

Dış Sıva

Yalıtım

Yatay Delikli Tuğla

İç Sıva

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 10 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

11Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

qyıl,ı = 86400 ∙ IDG ∙ U (2)

qyıl,s = 86400 ∙ SDG ∙ U (3)

Tipik bir duvar için toplam ısı geçiş katsayısı U;

U =1

Ri +Rduvar +Ry +Rd (4)

şeklindedir. Burada Ri ve Rd sırasıyla iç ve dış orta-mın ısı taşınım direncini, Rduvar duvar katmanları-nın ısı yalıtımı olmadan ısı iletim direncini göster-mektedir. Ry ise yalıtım malzemesinin ısıl direnci olup,

Ry =xk

(5)

şeklinde hesaplanır. Burada x ve k sırasıyla yalıtım malzemesinin kalınlığı ile yalıtım malzemesinin ısı iletim katsayısını göstermektedir. Yalıtımsız duvar tabakasının toplam direnci Rd,t;

Rd,t = Ri +Rduvar +Rd (6)

olduğuna göre buna bağlı olarak toplam ısı geçiş katsayısı U;

U =1

Rd,t +Ry (7)

şeklinde ifade edilir. Isıtma için gerekli olan yıllık enerji ihtiyacı Eyıl,ı, ve soğutma için gerekli yıllık enerji ihtiyacı Eyıl,s değeri,

Eyıl,ı =86400 ⋅ IDG(Rd,t +Ry) ⋅ η

(8)

Eyıl,s =86400 ⋅SDG

(Rd,t +Ry) ⋅COP (9)

şeklinde hesaplanır.

2.3. Yıllık Enerji Maliyeti ve Optimum Yalıtım Kalınlığının Hesabı

Binaların dış duvarlarına yalıtım uygulanarak, bina yüzeyinden meydana gelecek ısı kaybı ve ka-zancı önemli ölçüde azaltılmış olur. Ancak opti-mum yalıtım kalınlığının belirlenebilmesi için bir maliyet analizinin yapılması gerekir. Birim yüzey için ısıtma ve soğutma yıllık enerji maliyeti sıra-sıyla Cyıl,ı, Cyıl,s;

Cyıl,ı =86400 ⋅U ⋅ IDG ⋅Cyakıt

Hu ⋅ η (10)

Cyıl,s =86400 ⋅U ⋅SDG ⋅Ce

COP (11)

eşitliği ile hesaplanır. Burada Cyakıt yakıtın birim fi-yatını, Hu yakıtın alt ısıl değerini, h yakma sistemi ısıl verimini, Ce elektrik birim fiyatını, COP ise so-ğutma sisteminin etkinlik değerini göstermektedir.

Optimum yalıtım kalınlığı hesaplanırken, ömür maliyet analizi metodu kullanılmıştır. Yıllık enerji maliyeti, şimdiki değer faktörü ve belirlenen ömür süresine göre hesaplanmıştır [17]. Şimdiki değer faktörü enflasyon ve faiz oranlarına bağlı olarak aşağıdaki gibi hesaplanır:

Eğer i > g ise:

r = i−g1+g

(12)

Eğer g > i ise:

r = g− i1+ i

(13)

!SDF = (1+R)

N −1r ⋅ (1+ r)N

(14)

Eğer i = g ise:

!SDF = N

1+ i (15)

Burada ŞDF şimdiki değer faktörü, r gerçek faiz oranı, i faiz oranı, g enflasyon oranını ve N ömür süresini göstermektedir.

Şimdiki değer faktörünün hesaplanmasında kulla-nılan ömür, faiz ve enflasyon değerleri Tablo 5’te özetlenmiştir.

Tablo 5. Faiz, Enflasyon Oranları, Ömür ve Şimdiki Değer Faktörü

Faiz (i), [19] %19,50Enflasyon (g), [19] %17,90

Ömür (N) 10 yılŞimdiki Değer Faktörü (ŞDF) 9,29

Yalıtım maliyeti ise;

Cyalıtım =Cy ⋅ x (16)

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 11 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201912

şeklinde hesaplanır. Burada Cy yalıtım birim fiya-tıdır.

Sonuç olarak yalıtılmış bir binanın ömür maliyet analizi metoduna göre toplam ısıtma ve soğutma maliyeti;

Cyal.top.,ı =Cyıl,ı ⋅!SDF+Cy ⋅ x

(17)

Cyal.top.,s =Cyıl,s ⋅!SDF+Cy ⋅ x

(18)

Hem ısıtma hem soğutma yapılan binalar için top-lam maliyet:

Cyal.top.,ı,s =Cyıl,s ⋅!SDF+Cyıl,s ⋅

!SDF+Cy ⋅ x

(19)

şeklinde hesaplanır. Toplam ısıtma maliyetini mi-nimuma indiren optimum yalıtım kalınlığı;

Xopt,ı = 293,94 ⋅IDG ⋅Cyakıt ⋅

!SDF ⋅k

Hu ⋅Cy ⋅ η

⎝⎜⎜

⎠⎟⎟

1/2

−k ⋅Rd,t (20)

eşitliğiyle hesaplanır [17]. Toplam soğutma maliye-tini minimuma indiren optimum yalıtım kalınlığı;

Xopt,s = 293,94 ⋅SDG ⋅Ce ⋅

!SDF ⋅k

Cy ⋅COP

⎝⎜⎜

⎠⎟⎟

1/2

−k ⋅Rd,t

(21)

Toplam ısıtma ve soğutma maliyetini minimuma indiren optimum yalıtım kalınlığı;

Xopt,ı,s = 293,94 ⋅IDG ⋅Cyakıt ⋅

!SDF ⋅k

Hu ⋅Cy ⋅ η+SDG ⋅Ce ⋅

!SDF ⋅k

Cy ⋅COP

⎝⎜⎜

⎠⎟⎟

1/2

− k ⋅Rd,t

(22)

eşitlikleri ile bulunur.

2.4. Geri Ödeme Süresi

Sadece ısıtma yapılan binalar için yıllık toplam net tasarruf miktarı formül 23, hem ısıtılan hem soğu-tulan binalarda yıllık toplam net tasarruf miktarı formül 24 ile hesaplamıştır. Formüldeki Cı ve Cı,s değerleri 10 yıllık ömür boyunca yalıtılmamış bi-nanın ısıtma ve ısıtma-soğutma enerji maliyetleri-dir.

Ayıl,ı =Cı −Cyal.top.,ı (23)

Ayıl,ı,s =Cı,s −Cyal.top.,ı,s (24)

Geri ödeme süresi;

GÖSı =CyalıtımAyıl,ı

(25)

GÖSı,s =CyalıtımAyıl,ı,s

(26)

eşitlikleri ile hesaplanır.

3. HESAPLAR ve DEĞERLENDİRME

Binaların dış duvarlarına uygulanan yalıtım ka-lınlığı arttıkça binanın ısı kaybı ve kazancı azal-makta, dolayısıyla enerji tüketimi azalmaktadır. Yalıtım kalınlığının artması ilk yatırım maliyetini arttırır. Yalıtım maliyetinin artması, toplam mali-yeti etkiler. Bu çalışmada dış duvarlara uygulana-cak optimum yalıtım kalınlığı, ısıtma derece gün ve soğutma derece gün değerleri göz önüne alına-rak hesaplanmıştır.

Isıtma derece gün değerleri ve soğutma derece gün değerleri Tablo 6’da verilmiştir. Isıtma derece gün değerleri 14, 16 ve 18 °C, soğutma derece gün de-ğerleri de 22, 24 ve 26 °C referans sıcaklığına göre hesaplanmıştır. Tabloda literatürde bulunan ısıt-ma-soğutma derece gün değerleri ile meteorolojik datalara göre hesaplanan ısıtma ve soğutma derece gün değerleri bulunmaktadır. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 1927-2017 yılları arası için verdiği ortalama aylık sıcaklık dataları ile 2005-2017 yıl-ları arasında alınan saatlik ortalama sıcaklık de-ğerleri kullanılarak ısıtma (formül 27) ve soğutma (formül 28) derece gün değerleri hesaplanmıştır. Formüldeki Tr ve To değerleri sırasıyla referans ve dış ortam sıcaklığını göstermektedir. Dört il için yapılan hesaplamada, son yıllarda alınan saatlik sıcaklık değerlerine göre hesaplanan ısıtma derece gün değerlerinin, uzun yılların ortalaması ve lite-ratürden alınan değerden daha az olduğu, soğutma derece gün değerlerinin de fazla olduğu görülmek-tedir. Bu sonuç tüm dünyada olduğu gibi Türki-ye’nin de ısındığı, her yıl sıcaklık değerlerimizin artığı anlamını taşımaktadır.

IDG =∑(Tr −To) (27)

SDG =∑(To −Tr ) (28)

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 12 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

13Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

Türkiye’nin 4 ili için son yıllar ortalaması Mete-oroloji Genel Müdürlüğü’nden alınan veriler ile oluşturulmuştur. Düzenli veriye sahip, son 12 yılın ortalaması alınarak yapılan hesaplamalar sonucun-da, 113.880 veriden bir ilin ortalama aylık sıcaklık değerleri tablosu oluşturulmuştur. Ölçülen sıcak-lıklar, kuru termometre sıcaklığı olup, yılın her gün saatine ait veri kullanılarak, aylık ortalamalar hesaplanmıştır. Antalya, Bursa, Ankara, Van illeri

için, toplam 455.520 verinin analizi sonunda elde edilmiş aylık IDG-SDG değerleri Tablo 6’da göste-rilmiştir. Meteorolojik veriler işlenirken, eksik veri fazla değilse en yakın istasyondan ya da eksik gü-nün verisi bir önceki ve bir sonraki günlerin verile-rinin aritmetik ortalamasının alınmasıyla tamam-lanmıştır. Sıcaklık farkının 10 °C ve fazlasında olması durumunda ise eksik veri işlenmesi hatalı kabul edilerek, o gün hesabı işleme alınmamıştır.

Tablo 6. Farklı Kaynaklara Göre Hesaplanan Isıtma ve Soğutma Derece Gün Değerleri

ŞehirIDG SDG

14 °C 16 °C 18 °C 22 °C 24 °C 26 °C

ANTALYA 439 731 1083 562 330 164 Bulut H. [20]

ANTALYA 328 588 941 586 342 146 Meteoroloji Uzun Yıllar Ort. (1927-2017)

ANTALYA 185 413 720 737 486 242 Meteoroloji Son Yıllar Ort. (2005-2017)

BURSA 1117 1491 1920 177 61 12 Bulut H. [20]

BURSA 999 1379 1816 146 22 0 Meteoroloji Uzun Yıllar Ort. (1927-2017)

BURSA 1005 1377 1802 239 89 0 Meteoroloji Son Yıllar Ort. (2005-2017)

ANKARA 1773 2199 2677 109 37 8 Bulut H. [20]

ANKARA 1714 2138 2621 90 0 0 Meteoroloji Uzun Yıllar Ort. (1927-2017)

ANKARA 1618 2042 2506 168 44 0 Meteoroloji Son Yıllar Ort. (2005-2017)

VAN 2454 2938 3476 32 6 1 Bulut H. [20]

VAN 2216 2702 3194 9 0 0 Meteoroloji Uzun Yıllar Ort. (1927-2017)

VAN 2227 2713 3199 51 0 0 Meteoroloji Son Yıllar Ort. (2005-2017)

Şekil 2. Üç farklı yöntemle hesaplanan ısıtma derece gün değerlerine göre, Antalya, Bursa, Ankara, Van illerinde sadece ısıtma yapılması durumunda yalıtım malzemelerinin optimum yalıtım kalınlık değerleri

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 13 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201914

Isıtmada 18 °C, soğutmada 22 °C referans sıcak-lığına göre hesaplanan tüm ısıtma ve soğutma de-rece gün değerleri kullanılarak Türkiye’deki dört derece gün bölgesinden seçilen 4 il için Şekil 2’de

sadece ısıtılma, Şekil 3’de sadece soğutma, Şekil 4’de hem ısıtma hem soğutma yapılması durumla-rına göre beş farklı yalıtım malzemesinin optimum yalıtım kalınlıkları gösterilmiştir.

Şekil 3. Üç farklı yöntemle hesaplanan soğutma derece gün değerlerine göre, Antalya, Bursa, Ankara, Van illerinde sadece soğutma yapılması durumunda yalıtım malzemelerinin optimum yalıtım kalınlık değerleri

Şekil 4. Üç farklı yöntemle hesaplanan ısıtma-soğutma derece gün değerlerine göre, Antalya, Bursa, Ankara, Van illerinde hem ısıtma hem de soğutma yapılması durumunda yalıtım malzemelerinin optimum yalıtım kalınlık

değerleri

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 14 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

15Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

Literatürdeki ısıtma ve soğutma derece gün değer-lerine göre bulunan optimum yalıtım kalınlığı tüm iller için en yüksek optimum yalıtım kalınlığını vermektedir. En düşük optimum kalınlığı da mete-orolojinin son yılların ortalamasına göre hesapla-nan ısıtma ve soğutma derece gün değerleri ile bu-lunmuştur. Kullanılması gereken yalıtım kalınlığı en kalından inceye doğru sırasıyla EPS, cam yünü, taş yünü, XPS ve poliüretan şeklindedir.

Yalıtım kalınlığı arttıkça ilk yatırım maliyeti art-maktadır. İşletme giderleri ise yalıtım kalınlıkla-rı ile azalmaktadır. Bu iki değerin toplamı olan toplam maliyet ise yalıtım kalınlığının artması ile ilk önce azalmakta, minimum bir değerden sonra tekrar artmaktadır. Toplam maliyet eğrisinin mi-

nimum olduğu nokta optimum yalıtım kalınlığını gösterir. Şekil 5’de Antalya, Bursa, Ankara ve Van illerinde doğal gaz yakıtı ile sadece ısıtma yapılan binalarda, EPS yalıtım malzemesinin ilk yatırım maliyeti, yakıt maliyeti ve toplam maliyetlerin değişimleri verilmiştir. Şekil incelendiğinde EPS yalıtım malzemesi için optimum kalınlık, yakıt olarak doğal gaz kullanıldığında Antalya ilin-de 0,039 m, Bursa ilinde 0,073 m, Ankara ilinde 0,090 m ve Van ilinde 0,104 m olarak bulunmuştur.

Seçilen dört il için Meteoroloji'nin son yıllar ortala-masına göre hesap edilen ısıtma ve soğutma derece gün değerleri kullanılarak tüm yalıtım malzemele-rinin optimum yalıtım kalınlıkları Tablo 7’de ve-rilmiştir.

Şekil 5. Antalya, Bursa, Ankara, Van illerinde doğal gaz yakıtı ve EPS yalıtım malzemeleri için ısıtmada optimum yalıtım kalınlığı değerleri

Tablo 7. Meteorolojinin Son Yıllar Ortalamasına Göre Hesaplanan ISG ve SDG Değerlerine Göre Optimum Yalıtım Kalınlıkları

Şehir IDG SDGXPS EPS Cam Yünü Taş Yünü Poliüretan

Xopt,ı Xopt,s Xopt,ı,s Xopt,ı Xopt,s Xopt,ı,s Xopt,ı Xopt,s Xopt,ı,s Xopt,ı Xopt,s Xopt,ı,s Xopt,ı Xopt,s Xopt,ı,s

Antalya 720 737 0,019 0,022 0,035 0,039 0,044 0,067 0,034 0,039 0,058 0,022 0,025 0,041 0,007 0,008 0,016

Bursa 1802 239 0,039 0,006 0,043 0,073 0,016 0,080 0,064 0,015 0,070 0,045 0,006 0,050 0,018 0,000 0,020

Ankara 2506 168 0,049 0,003 0,051 0,090 0,011 0,094 0,078 0,010 0,082 0,057 0,002 0,060 0,023 0,000 0,025

Van 3199 51 0,057 0,000 0,058 0,104 0,000 0,105 0,091 0,000 0,092 0,066 0,000 0,067 0,028 0,000 0,028

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 15 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201916

(a)

(b)

(c)Şekil 6. Antalya, Bursa, Ankara, Van illerinde 5

farklı yalıtım malzemesinin a) sadece ısıtma b) sadece soğutma c) hem ısıtma hem de soğutma durumlarına

göre optimum yalıtım kalınlığı

Şekil 6a sadece ısıtma yapılan, Şekil 6b sadece soğutma yapılan ve Şekil 6c hem ısıtma hem de soğutma yapılan binalarda seçilen 5 il için dış du-varlarda kullanılacak yalıtım malzemesinin cin-sine göre kullanılması gereken optimum yalıtım kalınlıklarının değişimlerini göstermektedir. Kul-lanılması gereken yalıtım kalınlıklar incelenirse; tüm iller için kalınlıklar EPS, cam yünü, taş yünü, XPS ve poliüretan sıralamasıyla azalmaktadır. Sadece ısıtma yapılan binalar için inceden kalına doğru Antalya, Bursa, Ankara ve Van sıralanmak-tadır. Sadece soğutma yapılan binalar için sıralama

Van, Ankara, Bursa ve Antalya şeklindedir. Hatta Van ilinin soğutma derece gün değerleri çok küçük olduğu için kullanılması gereken yalıtım kalınlığı sıfır hesaplanmaktadır. Hem ısıtma hem de soğut-ma yapılan binalar için sıralama ise sadece ısıtma yapılan binalarda olduğu gibi Antalya, Bursa, An-kara ve Van şeklindedir.

Şekil 7’de sadece ısıtma yapılan binalarda seçilen 4 il için yalıtım malzemesi kalınlığı ile toplam net tasarruf miktarının değişimi verilmiştir. Kullanı-lan yalıtım malzemesi kalınlığı arttıkça toplam net tasarruf miktarı artmakta, belli bir değerden sonra yalıtım kalınlığı artmasına rağmen değişim azala-rak eğri yatay bir form almaktadır.

Şekil 8’de seçilen dört il için yalıtım malzemesinin türüne göre kullanılacak kalınlığa göre geri ödeme süreleri gösterilmiştir. Tüm yalıtım malzemeleri için en kısa geri ödeme süresi Van ilinde hesapla-nırken, en uzun geri ödeme süresi Antalya ilinde bulunmuştur. Tüm iller için geri ödeme süreleri kı-sadan uzuna doğru EPS, cam yünü, taş yünü, XPS ve poliüretan sıralamasıyla bulunmuştur.

Türkiye’de yalıtım kalınlığı hesaplamaları resmi ruhsat projelerinde TS 825 Standardı'na göre ya-pılmaktadır. Bu hesaplamada binaların aylık, yıl-lık ısıtma enerji ihtiyacı bulunmakta ve standartta verilen sınır değere göre kontrol edilmektedir. Kul-lanılması gereken yalıtım kalınlığı deneme-yanıl-ma yöntemi ile bulunmaktadır. Fakat bu hesapla-malarda yalıtım malzemesinin fiyatı, kullanılacak yakıtın türü ve birim fiyatı gibi parametreler gi-rilmemektedir. Sadece enerji hesabı yapılmaktadır. Uygulamada denetimdeki problemler nedeniyle he-sapta seçilen yalıtım malzemesi yerine daha ucuz malzemeler tercih edilmekte veya hesapla bulunan kalınlığın kullanılmadığı görülmektedir. Genelde uygulamada 3-4 cm EPS veya taş yünü malzeme ile yalıtım yapılmaktadır. Bu durum binalarda hiç yalıtım olmamasına göre toplamda %40-60 ora-nında ısı transferini azaltmaktadır. Uygulamada soğuk sıcak bölge fark etmeksizin, her yerde aynı kalınlıkta yalıtım uygulanmaktadır. Yakıt maliye-ti ile ilk yatırım maliyetinin toplamı olan toplam maliyet analizi yapılmamaktadır. Toplam maliye-tin yalıtım kalınlığı ile değişimi incelendiğinde toplam maliyetin minimum olduğu nokta, yakıta ve yalıtım malzemesine göre en ideal yalıtım ka-lınlık değeridir. Bu hesabın yapılarak, işletme için en uygun yalıtım malzemesi ve optimum yalıtım kalınlığının hesaplanması gerekmektedir.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 16 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

17Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

Şekil 7. Seçilen illerin yalıtım malzemeleri cinsine göre sadece ısıtma yapılması durumunda yalıtım kalınlığının yıllık tasarruf miktarına etkisi

Şekil 8. Antalya, Bursa, Ankara, Van illerinde doğal gaz yakıtı ve yalıtım malzemeleri cinsine göre sadece ısıtma durumunda yalıtım kalınlığının geri ödeme süresine etkisi

4. SONUÇ

Sahip olduğu enerji kaynakları sınırlı olan, kul-lanılan enerji kaynakların büyük bir kısmını it-hal eden bizimki gibi ülkelerde enerjinin verimli kullanılması, yeni bir enerji kaynağı bulma kadar önemli bir konudur. Yalıtımsız veya yeterince yalı-tımsız binalar yüzünden ithal ettiğimiz bu enerjiyi kayıp etmekteyiz. Bu enerji kaybı ülke bütçesinin önemli bir miktarını oluşturmaktadır. Bu nedenle enerjinin korunumu ve verimli kullanılması gün geçtikçe önem kazanmaktadır.

Bu çalışmada, Türkiye’deki TS 825 Standardı’nda

belirtilen dört derece gün bölgesinden seçilen dört il için sadece ısıtma, sadece soğutma ve hem ısıtma hem de soğutma yapılan binalar için enerji mali-yet-tasarrufları dikkate alınarak optimum yalıtım kalınlığı hesaplanmıştır. Antalya, Bursa, Ankara ve Van şehirleri için veriler tablo ve grafiklerle kı-yaslanmıştır. Yalıtım malzemelerinin türüne göre illerin derece gün değerleri kullanılarak gerekli yalıtım kalınlıkları belirlenmiştir. İllerin derece gün değerleri olarak literatürden bulunan değer ile meteorolojinin verdiği datalara göre bulunan dere-ce gün değerleri kullanılmış ve bunların karşılaş-tırması verilmiştir. Meteoroloji dataları hem uzun

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 17 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201918

dönem hem de son yılların ortalamasına göre alı-narak karşılaştırma imkânı bulunmuştur. Son yıl-ların sıcaklık ortalamasına göre ısıtma derece gün değerleri daha az, soğutma derece gün değerleri ise daha büyük olarak bulunmuştur. Sadece ısıtma yapılan binalar için optimum yalıtım kalınlığı, lite-ratürde verilen derece gün değerlerine göre hesap edildiğinde en büyük değeri verirken, Meteorolo-ji'nin son yıllar ortalamasına göre bulunan ısıtma derece gün değerine göre en düşük değer bulun-muştur. Sadece soğutma yapılan binalarda ise li-teratür ısıtma derece gün değeri en düşük, meteo-rolojinin son yıllar ortalaması ise en büyük değer bulunmuştur. Hem ısıtma hem de soğutma yapılan binalarda ise sadece ısıtma yapılan binalardakine benzer bir sonuç bulunmuştur. Literatürdeki dere-ce gün değerine göre en kalın, meteorolojinin son yıllar ortalamasına göre en ince optimum yalıtım kalınlığı bulunmuştur.

Meteorolojinin son yıllar ortalamasına göre ya-pılan hesaplamalar sonucunda ısıtma derece gün değerleri ile yalıtım malzemesinin cinsine göre kullanılması gereken optimum yalıtım kalınlık-ları Şekil 9’da verilmiştir. Şekil 9a, sadece ısıtma yapılan binalar, Şekil 9b sadece soğutma yapılan binalar ve Şekil 9c ise hem ısıtma hem de soğut-ma yapılan binalar için derece gün değerleri ile kullanılması gereken optimum yalıtım kalınlığı değişimlerini göstermektedir. Isıtma ve soğutma derece gün değerleri arttıkça kullanılması gereken yalıtım kalınlığı; tüm yalıtım malzemeler için ge-çerli; artmaktadır.

Şekil 10’da ısıtma derece gün değerlerine göre önerilen optimum kalınlıkta yalıtım malzemesinin kullanılması durumunda ilk yatırım maliyetinin geri ödeme süreleri verilmiştir. Sadece ısıtma yapı-lan binaların geri ödeme süreleri Şekil 10a’da, hem ısıtılan hem de soğutulan binalar için geri ödeme süreleri Şekil 10b’de verilmiştir. Şekiller incelen-diğinde ısıtma derece gün değerleri arttıkça her

iki durum için de geri ödeme süresi azalmaktadır. Geri ödeme süresi en kısadan uzuna doğru cam yünü, EPS, XPS, taş yünü ve poliüretan olarak sı-ralanmıştır.

Çalışmada sadece ısıtma yapılan binalar için op-timum yalıtım kalınlığı XPS için Antalya, Bur-sa, Ankara ve Van illerinde sırasıyla 0.019, 0.039, 0.049, 0.057 m, EPS için 0.039, 0.073, 0.090, 0.104 m, cam yünü için 0.034, 0.064, 0.078, 0.091 m, taş yünü için 0.022, 0.045, 0.057, 0.066 m, ve poliü-retan için 0.007, 0.018, 0.023, 0.028 m olarak he-saplanmıştır. Sadece soğutma yapılan binalar için optimum yalıtım kalınlığı XPS için Antalya, Bur-sa, Ankara ve Van illerinde sırasıyla 0.022, 0.006, 0.003, 0.000 m, EPS için 0.044, 0.016, 0.011, 0.000 m, cam yünü için 0.039, 0.015, 0.010, 0.000 m, taş yünü için 0.025, 0.006, 0.002, 0.000 m, ve poliüre-tan için 0.008, 0.000, 0.000, 0.000 m olarak hesap-lanmıştır.

Hem ısıtma hem de soğutma yapılan binalar için optimum yalıtım kalınlığı XPS için Antalya, Bur-sa, Ankara ve Van illerinde sırasıyla 0.035, 0.043, 0.051, 0.058 m, EPS için 0.067, 0.080, 0.094, 0.105 m, cam yünü için 0.058, 0.070, 0.082, 0.092 m, taş yünü için 0.041, 0.050, 0.060, 0.067 m, ve poliüre-tan için 0.016, 0.020, 0.025, 0.028 m olarak hesap-lanmıştır.

Bulunan sonuçların Tablo 8’de literatürle karşılaş-tırması yapılmıştır. Sonuçların literatürdeki sonuç-lara yakın ve uyum içinde olduğu görülmüştür. Ya-kıt ve elektrik fiyatlarının her geçen gün artması ısıtılan ve soğutulan binalarda yalıtımın önemini artırmıştır. Binalarda ısıtma ve soğutma için az enerjiye ihtiyaç olması, gerek ısınma amaçlı karbon kökenli yakıtların gerekse de elektrik üretiminde çevreye verilen CO2 miktarının azalması anlamına gelmektedir. Çevremizi korumak ve geleceğimize daha sürdürebilir bir yaşam bırakmak için kullan-dığımız enerjiyi verimli kullanmak zorundayız.

(a) (b) (c)Şekil 9. Tüm yalıtım malzemeleri için ısıtma-soğutma derece gün değerlerine göre optimum yalıtım kalınlığı

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 18 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

19Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

(a) (b)Şekil 10. Tüm yalıtım malzemelesi için ısıtma derece gün değerlerine göre geri ödeme süreleri

Tablo 8. Meteorolojinin Son Yıllar Ortalamasına Göre Hesaplanan ISG ve SDG Değerlerine Göre Optimum Yalıtım Kalınlıkların Literatür İle Karşılaştırması

İllerKürekci [5] Dombaycı [7] Bolattürk [15] Bu Çalışma

Xopt,ı Xopt,s Xopt,ı,s Xopt,ı Xopt,s Xopt,ı,s Xopt,ı Xopt,s Xopt,ı,s Xopt,ı Xopt,s Xopt,ı,s

Antalya 0,041 0,022 0,054 - - - 0,025 0,032 - 0,039 0,044 0,067Bursa 0,061 0,004 0,065 - - - - - - 0,073 0,016 0,080

Ankara 0,076 0,000 0,078 0,077 - - - - - 0,090 0,011 0,094

Van 0,089 0,000 0,090 - - - - - - 0,104 0,000 0,105

Eyıl,ı Yıllık ısıtma enerji ihtiyacı (W/m2)Eyıl,s Yıllık soğutma enerji ihtiyacı (W/m2)EPS Expanted polistren g Enflasyon oranıGÖSı Sadece ısıtma yapılan binalarda geri öde-

me süresi, (yıl)GÖSı,s Hem ısıtma hem de soğutma yapılan bina-

lar geri ödeme süresi, (yıl)Hu Yakıtın alt ısıl değeri, (kJ/m3)IDG Isıtma Derece Gün (°C.gün)i Faiz oranı (%)k Isı iletim katsayısı, (W/mK)N Ömür, (yıl)q Isı kaybı-kazancı, (W/m2)qyıl,ı Yıllık ısı kaybı, (W/m2)qyıl,s Yıllık ısı kazancı, (W/m2)r Gerçek faiz oranı (%)R Malzemelerin ısıl direnci, (m2K/W)Rd Dış yüzey ısı taşınım direnci, (m2K/W)Rduvar Duvar katmanlarının ısı yalıtımı olmadan

ısı iletim direncini, (m2K/W)Rd,t Yalıtımsız duvarın toplam ısıl direnci,

(m2K/W)Ri İç yüzey ısı taşınım direnci, (m2K/W)Ry Yalıtım malzemesinin ısıl direnci,

(m2K/W)

SİMGE LİSTESİ

Ayıl,ı Sadece ısıtma yapılan binalar için net ta-sarruf miktarı, ($/m2 yıl)

Ayıl,ı,s Hem ısıtma hem de soğutma yapılan bina-lar için net tasarruf miktarı, ($/m2 yıl)

Cı Yalıtılmamış binanın toplam ısıtma mali-yeti, ($/m2 yıl)

Cı,s Yalıtılmamış binanın toplam ısıtma ve so-ğutma maliyeti, ($/m2 yıl)

Cy Yalıtım malzemesinin birim fiyatı ($/m3)Cyakıt Yakıt birim fiyatı ($/m3)Cyalıtım Yalıtım malzemesinin maliyeti, ($/m2)Cyal.,top.,ı Yalıtılmış binanın toplam ısıtma maliyeti,

($/m2 yıl)Cyal.,top.,ı,s Yalıtılmış binanın toplam ısıtma-soğutma

maliyeti, ($/m2 yıl)Cyal.,top.,s Yalıtılmış binanın toplam soğutma mali-

yeti, ($/m2 yıl)Cyıl,ı Birim yüzey için yıllık ısıtma maliyeti, ($/

m2 yıl)Cyıl,s Birim yüzey için yıllık soğutma maliyeti,

($/m2 yıl)COP Soğutma sistemi etkinliğiDG Derece-gün sayısı, (°C.gün)ΔT İç, dış ortam sıcaklık farkı (°C)

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 19 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201920

SDG Soğutma Derece Gün (°C.gün)ŞDF Şimdiki değer faktörüU Toplam ısı geçiş katsayısı, (W/m2K)x Yalıtım kalınlığı, (m)xopt,ı Sadece ısıtma yapılan binalar için opti-

mum yalıtım kalınlığı, (m)xopt,ı,s Hem ısıtma hem de soğutma yapılan bina-

lar için optimum yalıtım kalınlığı, (m)xopt,s Sadece soğutma yapılan binalar için opti-

mum yalıtım kalınlığı, (m)XPS Ekstrude polistirenh Yakma sisteminin verimi

KAYNAKLAR

[1] TS 825, Binalarda Isı Yalıtım Kuralları, Türk Standartları Enstitüsü, 1998.

[2] Aytaç, A., Aksoy, U. T., Enerji Tasarrufu İçin Dış Duvarlarda Optimum Yalıtım Kalınlığı ve Isıtma Maliyeti İlişkisi, Gazi Üniversitesi Müh. Mim. Fak. Dergisi, 21, 753-758, 2006.

[3] Oğulata, R. T., Sectoral Energy Consumption in Turkey, Renewable and Sustainable Energy Reviews, cilt 6, 471-480, 2002.

[4] Kayfeci, M., Determination of Energy Saving and Optimum Insulation Thicknesses of the Heating Piping Systems for Different Insula-tion Materials, Energy and Buildings, 69, 278-284, 2014.

[5] Kurekci, N. A., Determination of Optimum In-sulation Thickness for Building Walls by Us-ing Heating and Cooling Degree-Day Values of All Turkey’s Provincial Centers, Energy and Buildings, 118, 197-213, 2016.

[6] Cuce, E., Cuce, P. M., Christopher, J. Wood, Riffat, S. B., Optimizing Insulation Thick-ness and Analyzing Environmental Impacts of Aerogel-Based Thermal Superinsulation in Buildings, Energy and Buildings, 77, 28-39, 2014.

[7] Dombayci, Ö. A., Atalay, Ö., Acar, Ş. G., Ulu, E. Y., Ozturk, H. K., Thermoeconomic Meth-od for Determination of Optimum Insulation Thickness of External Walls for the Houses: Case Study for Turkey, Sustainable Energy Technologies and Assessments, 22, 1-8, 2017.

[8] Alsayed, M. F., Tayeh, R. A., Life Cycle Cost Analysis for Determining Optimal Insulation Thickness in Palestinian Buildings, Journal of Building Engineering, 22, 101-112, 2019.

[9] Ertürk, M., Optimum Insulation Thicknesses of Pipes with Respect to Different Insulation Materials, Fuels and Climate Zones in Turkey, Energy, 113, 991-1003, 2016.

[10] Vincelas, F. F. C., Ghislain, T., Robert, T., Influence of the Types of Fuel and Building Material on Energy Savings into Building in Tropical Region of Cameroon, Applied Ther-mal Engineering, 122, 806-819, 2017.

[11] Sagbansua, L., Balo, F., Ecological Impact & Financial Feasibility of Energy Recovery (EIFFER) Model for Natural Insulation Mate-rial Optimization, Energy and Buildings, 148, 1-14, 2017.

[12] Vincelas, F. F. C., Ghislain, T., The Determi-nation of the Most Economical Combination Between External Wall and the Optimum In-sulation Material in Cameroonian’s Buildings, Journal of Building Engineering, 9, 155-163, 2017.

[13] Onan, C., Determination of the Thermal In-sulation for the Model Building Approach and the Global Effects in Turkey, Advances in Me-chanical Engineering, 1-12, 2014.

[14] Bolattürk, A., Determination of Optimum Insulation Thickness for Building Walls with Respect to Various Fuels and Climate Zones in Turkey, Applied Thermal Engineering, 26, 1301-1309, 2006.

[15] Bolattürk, A., Optimum Insulation Thickness for Building Walls with Respect to Cooling and Heating Degree-Hours in the Warmest Zone of Turkey, Building and Environment, 43, 1055-1064, 2008.

[16] Özel, M., Pıhtılı, K., Determination of Opti-mum Insulation Thickness by Using Heat-ing and Cooling Degree-Day Values, Sigma Mühendislik ve Fen Bilimleri Dergisi, 26, 191-197, 2008.

[17] Hasan, A., Optimizing Insulation Thickness for Buildings Using Life Cycle Cost, Applied Energy, 63, 115-124, 1999.

[18] Yakıtların Fiyat Kıyas Listesi, Mayıs 2019, www.igdas.com.tr.

[19] Faiz ve Enflasyon Oranları, Mayıs 2019, www.tuik.gov.tr,

[20] Bulut, H., Büyükalaca, O. ve Yılmaz, T., Türkiye için Isıtma ve Soğutma Derece-Gün Bölgeleri, 16. Isı Bilimi ve Tekniği Kongresi, 30 Mayıs-2 Haziran 2007.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 20 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019 21

Atıksu Yapım ve Tesisat Projelerinde Yüklenicilerin Fiyat Teklif Stratejilerinin Birliktelik Kural Çıkarım Algoritması ile İncelenmesi: Türkiye Örneği

ÖZ

Sabit birim fiyatlı sözleşmeler, inşaat projelerinde kullanılan en popüler proje tes-lim ve ihale yöntemlerinden biridir. Bu tür tekliflerde, istekli tüm yükleniciler birim fiyat kalemleri için teklif verirken farklı stratejiler izlemektedir. Bu stratejilerin ne-denleri ne kadar netleşirse, yetkililer, projelerin kalite gereksinimlerini karşılamak için ihale prosedürünü o kadar etkili bir şekilde yapabilirler. Geniş bir perspektif-te, birliktelik kuralı çıkarma yöntemleri bu sorunun üstesinden gelmek için faydalı araçlar olabilir. Bu çalışmada, Türkiye’de gerçekleştirilen 9 adet atıksu tesisat pro-jesinde 102 teklif ve 37 birim fiyat kalemi incelenip apriori algoritması kullanılarak ihale kuralları çıkarılmıştır. Elde edilen sonuçlar, yüklenicilerin bir teklif kararı verirken belirli şekillerde belirli kurallar uyguladığını göstermiştir.

Anahtar KelimelerAtıksu Tesisatı, Mekanik Tesisat, Teklif Birim Fiyat İnşaat Sözleşmeleri, Birliktelik Algoritması.

İsmail Cengiz YILMAZDr. Öğr. Üyesiİstanbul Arel ÜniversitesiMühendislik-Mimarlık Fakültesiİnşaat Mühendisliği Bölümüİ[email protected],orcid: 0000-0003-3708-997X

ABSTRACT

Fixed unit price contracting is one of the most popular project delivery and tender-ing methods used in Turkish public construction projects. In this type of tenders, all willing contractors follow different strategies while bidding for unit price items. The more clarified the reasons of these strategies are, the more effectively the au-thorities can carry out the tender procedure to meet the quality requirements of the projects. In a broad perspective, association rule extraction methods can be useful tools to overcome this issue. In this study, 102 bids and 37 unit price items in 9 public sewerage projects were investigated and the bidding rules were extracted by using the apriori algorithm. The obtained results demonstrated that contractors apply specific rules in certain ways while making a bidding decision.

KeywordsWastewater Treatment, Sanitary System, Unit Bid Price Contracts, Association Al-gorithms.

Geliş Tarihi : 29.05.2019Kabul Tarihi : 17.07.2019

Investigation of Contractors’ Price Bidding Strategies in Waste Water Construction and Installation Projects by Association Rule Extraction Algorithms: The Case of Turkey

Yılmaz, İ. C., Atıksu Yapım ve Tesisat Projelerinde Yüklenicilerin Fiyat Teklif Stratejilerinin Birliktelik Kural Çıkarım Algoritması ile İncelenmesi: Türkiye Örneği, Tesisat Mühendisliği Dergisi, Sayı: 172, sf. 21-27, Temmuz-Ağustos 2019.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 21 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201922

1. GİRİŞ

Teoride ihalelerin, projeleri kalite, süre ve maliyet açısından en başarılı şekilde tamamlayacak yükle-nicilere verilmesi beklenir. Ancak bu beklenti kar-maşık bir süreç içerdiğinden, onu gerçeğe dönüş-türmek zordur ve ihaleleri düzenleyen işveren ya da idareler çoğu zaman eleştirilerle karşı karşıya kalır. Özellikle önemli bir küresel ihale tarzı olan birim fiyat sözleşmesi çok daha titiz bir teklif değerlen-dirme çalışması gerektirmektedir. Birim fiyat söz-leşmelerinde idare veya mal sahibi, istekli yükleni-cilerin toplam teklif fiyatını göz önüne alarak karar vermektedir. Sonuç olarak, yetkililer tarafından resmi olarak belirlenen fiyata en yakın toplam teklif fiyatını teklif veren yüklenici genellikle ihaleyi ka-zanmaktadır. Bu yüzden her yüklenici farklı birim kalemleri fiyatlandırırken kendi stratejilerini takip ederler. Diğer bir deyişle, bir yüklenici, toplam fi-yatı telafi etmek için bazı kalemleri yüksek bazı kalemleri ise düşük olarak fiyatlandırma olanağına sahiptir [1]. Bu durum literatürde dengesiz teklif (unbalanced bid) olarak da tanımlanır. Bu konuda yürütülen çalışmalar genellikle yüklenicilerin bi-rim teklif fiyatlarını hangi faktörlerin etkilediği ve yüklenicilerin farklı kalemleri farklı fiyatlandır-malarına neden olan etkenlerin tespiti üzerinedir. Shrestha ve diğ. [2], birçok parametreden biri olan miktarın etkisini araştırmış ve kalemlerin mikta-rının teklif maliyetinin belirlenmesinde etkili bir faktör olarak değerlendirilebileceğini doğrulamış-tır. Baalousha ve Çelik [3] öngörülemeyen bir enf-lasyon oranı ve uzun vadeli ödeme gecikmesinin birim fiyat bütçelemesi işlemini çok zorlaştırdığı-nı belirtmiştir. Başka bir çalışmada; Shrestha ve Pradhananga [4], teklif veren sayısı, nihai inşaat maliyeti ve teklif fiyatı arasındaki ilişkiyi incele-miştir. Buna ek olarak, Catell [5], teklif stratejisin-de, ön-son yüklemeli (front-end loading), arka-son yüklemeli (back-end loading) ve bireysel oran fiyat yüklemeli (individual rate loading) olarak üç kriter tanımlamıştır. Bunlardan ön-son yükleme ve ar-ka-son yükleme işlemlerini, sözleşmenin ilerleme programında sırasıyla erken ve geç başlayan işlere yüksek fiyatlar belirleme olarak tanımlamış, birey-sel oran fiyat yüklemesini ise, yüklenicinin mik-tarının artmasını beklediği iş kalemlerine yüksek fiyatlar ve miktarın düşmesini beklediği iş kalem-lerine düşük fiyatlar belirlenmesi şeklinde tanım-lamıştır. Ayrıca, Yin ve ark. [6], bir iş kaleminin erken mi yoksa geç mi yapılmasının, birim fiyat

teklifinde etkisi olup olmadığını paranın zaman değeri açısından araştırmıştır. Bunlarla beraber burada belirtilenler dışında, regresyon analiz tek-nikleri, CBR modelleri, yapay modelleme, karar destek sistemleri vb. birçok yöntemin de bu konuda yapılmış önceki araştırmalarda kullanıldığı söyle-nebilir. Bu çalışmanın amacı ise; atıksu tesisat proje ihalelerinde yüklenicilerin birim fiyat teklif stratejilerini araştırmak, elde edilen veri setinin ni-telikleri ve parametreler arasındaki potansiyel giz-li ilişkilerin varlığını birliktelik kural algoritması ile ortaya çıkarılmasını sağlamaktır. Bu çalışma şu şekilde düzenlenmiştir: İlk olarak, arşivlerden (veri ambarı) geçmiş teklif verileri toplanmış ve ön işleme aşamasında gereksiz veriler kaldırılmıştır. Daha sonra verilerin geri kalanı kural madenci-liği için entegrasyon ve normalizasyon süreçle-rine tabi tutulmuştur. Bu noktada, Bölüm 2’de belirtilen madencilik prosedürleri oluşturulmuş ve hazırlanan verilerle kurallar oluşturulmuştur. Çıkarılan kurallardan ilginç kurallar bir kural veri-tabanına kaydedilmiş ve Bölüm 4’te tartışılmıştır. Oluşturulan veritabanının gelecekteki araştırmalar için öngörücü bir model geliştirme için bir temel oluşturabileceği varsayılabilir. Yukarıda açıklanan bu çalışmanın metodolojisi, Şekil 1’de gösterilmek-tedir.

Şekil 1. Kural çıkarım metodolojisi

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 22 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

23Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

2. BİRLİKTELİK KURALLARI ÇIKARIM ALGORİTMASI (APRİORİ ALGORİTMASI)

Birliktelik kural çıkarımı ya da yaygın adıyla ap-riori algoritması bir veri madenciliği aracı olarak düşünülebilir. Veri madenciliği ise geniş tanımıyla; geniş veri kümelerinden saklı, anlamlı bilgiler keş-fetmek için gerçekleştirilen işlemler bütünü olarak ifade edilebilir [7]. Belirli bir veri madenciliği tek-niği olarak, büyük veritabanlarındaki değişkenler arasındaki anlamlı ilişkileri tespit edebilmek için birliktelik kural çıkarım algoritması kullanılmak-tadır. [8]. Birliktelik kural çıkarım algoritması ma-tematiksel olarak şu şekilde ifade edilebilir [9-12];

I= {i1, i2,…., im} bir nesneler kümesi olsun ve T= {t1, t2,…., tn} ise bir işlemler kümesi olsun. Her işlem, tn⊆I olarak ifade edilebilir. Bir birliktelik kuralı ise; X→Y şeklinde gösterilebilir. Burada X⊂I, Y⊂I ve X∩Y=∅ olarak ifade edilir. Bir işlem olarak ti, X’i kapsar, yani X⊂t_(i )olarak ifade edilir. Bir bir-liktelik kuralının başarısı ise o kurala ait destek ve güven değerleri ile belirlenir.

Destek ve güven değerleri şu şekilde ifade edile-bilir;

Destek = (X∪Y)n

(1)

Güven = (X∪Y)X

(2)

Daha verimli kurallar çıkarmak için ise; minimum destek ve güven limitleri olan minsupp ve minconf değerleri belirlenmelidir. Apriori algoritması için akış şeması Şekil 2’de sunulmuştur.

3. YÖNTEM

Bu çalışma kapsamında, Türkiye genelinde 2016 yılında gerçekleştirilmiş dokuz adet atıksu tesisat projesi ihalesinde bulunan 37 adet aynı iş kalemine istekli yükleniciler tarafından verilen birim fiyat teklifleri toplanmıştır. Tablo 1’de sırayla sütunlar halinde 1’den 9’a kadar ihale numarası (İhale Nu.), teklif veren yüklenicinin numarası (Yüklenici Nu.) ve her bir iş kaleminin notasyonu sunulmuştur. Her ihale için farklı sayıda istekli yüklenici bulunmak-tadır. Örneğin; 1. ihalede “a” sayıda yüklenici var-ken, i. ihalede “m” sayıda istekli yüklenici vardır. Sonuç olarak, bu çalışmada 3774 adet yüklenici-bi-rim fiyat kalemi teklifi kullanılmıştır. Tablo 1’de

istekli yüklenicilerin teklif birim fiyatları için ham veri seti notasyonu sunulmuştur.

Örnek: Xij-k: “j” yüklenicisinin “i” ihalesinde “k” iş kalemi için fiyat teklifi

Şekil 2. Apriori algoritması akış şeması [16]

Tablo 1. Yüklenicilerin Teklif Birim Fiyatları İçin Ham Veri Seti Notasyonu

İhale Nu.

Yüklenici Nu.

İş Kalemleri için Birim Fiyat Teklifleri

A01 A02 ..... ..... A037

1

1 X11-1 X11-2 ... ... X11-37

... ... ... ... ... ...

a X1a-1 X1a-2 ... ... X1a-37

.

.

.

. . . . . .

. . . . . .

. . . . . .

i

1 Xi1-1 Xi1-2 ... ... Xi1-37

... ... ... ... ... ...

m Xim-1 Xim-2 ... ... Xim-37

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 23 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201924

Ek olarak, yukarıda belirtilen aynı ihaleler için idare veya mal sahibi tarafından resmi olarak be-lirlenen miktarlar ve birim fiyatlar Tablo 2’de gös-terilmektedir.

Tablo 2. İdare veya Mal Sahibi Tarafından Resmi Olarak Belirlenen Miktarlar ve Birim Fiyatlar İçin

Ham Veri Seti Notasyonu

İhale Nu. Veriler

Birim Fiyat KodlarıA01 A02 . . A037

1

Miktar Q1-1 Q1-2 . . Q1-37

Resmi olarak belirlenen birim

fiyatX10-1 X10-2 . . X10-37

....

i

Miktar Qi-1 Qi-2 . . Qi-37

Resmi olarak belirlenen birim

fiyatXi0-1 Xi0-2 . . Xi0-37

Qi-1: A01 birim fiyat kaleminin ”i” ihalesinde bulu-nan nicel miktarı,

Xi0-1: A01 birim fiyat kaleminin ”i” ihalesinde res-mi olarak belirlenen birim fiyatı (Resmi birim fiyat tüm ihalelerde aynı olarak gözükmektedir).

Her ihalenin farklı toplam teklif tutarları ve bi-rim kalem miktarları olduğu için normalizasyon işlemlerinin yürütülmesi gerekli görülmüştür. Başlangıçta, tüm veriler, birim kalemlerin teklif miktarlarını ve teklif fiyatlarını çarparak sadece birim fiyatların kullanılması yerine toplam teklif birim tutarlarına (B) ve teklif toplam tutarlarına (TB) dönüştürülmüştür. Teklif birim tutarlarının hesaplanması (1) ve (2) numaralı eşitliklerde göste-rilmiştir. (1) numaralı eşitlikte ”i” ihalesinde ”t” iş kalemi için ”m” yüklenicisinin verdiği birim fiyat teklifinin bu iş kaleminin miktarı ile çarpılması ile edilen teklif birim tutar hesaplaması gösterilmiştir. (2) numaralı eşitlikte ise ”m” yüklenicisinin tüm iş kalemlerine verdiği teklif tutarlarının toplanma-sı ile elde edilen toplam teklif tutarı hesaplaması gösterilmiştir.

Bim−t = Xim−t ⋅Qi−t (1)

TBi−m = (Xim−t ⋅Qi−t )t=1

t=37

(2)

Bim-t: ”i” ihalesinde ”t” iş kalemi için ”m” yükleni-

cisinin hesaplanan teklif birim tutarı

TBi-m: “i” ihalesinde tüm iş kalemleri için “m” yük-lenicisinin hesaplanan teklif birim tutarı

Normalizasyon işlemi için, yüklenicilerin teklif birimi miktarları, yüklenicilerin resmi olarak be-lirlenmiş toplam teklif tutarıyla bölünmüş toplam teklif tutarıyla çarpılmıştır. Alınan değerden, resmi olarak belirlenen teklif birim miktarları çıkarılmış ve son olarak, bu tekliflerin yüklenicilerin toplam teklif tutarına bölünmesiyle teklif kalemlerinin her birinin oranları bulunmuştur. Formülasyon, Tablo 3’te gösterilmiştir.

Burada elde edilen sayısal veriler, yüklenicilerin birim fiyat teklif fiyatının resmi olarak belirlenen birim fiyatlara oranla yüksek veya düşük olduğunu göstermektedir. Örneğin; B’11-1= 0,005 ise; bu “1” numaralı yüklenicinin “1” numaralı ihalede A01 iş kalemi için resmi olarak belirlenen birim fiyatın-dan %0,5 daha fazla olarak teklif verdiğini göster-mektedir.

Daha sonra Tablo 3’ten elde edilen sayısal veriler, birliktelik algoritmasının daha verimli çalışabil-mesi için aşağıda açıklandığı gibi kategorik değer-lere dönüştürülmüştür. Sınıflandırma süreci için, veri seti eşit frekans yöntemi kullanılarak yedi ka-tegoriye ayrılmıştır. Kategori numaraları, Sturges kuralına göre tanımlanmıştır[13]. Bu kurala göre, optimal sınıf aralığı, C, (3) eşitliğine göre tahmin edilebilir. Buradaki R, sınıf aralığı ve N, veri sa-yısıdır.

C = R1+3,322logN

(3)

Verilerin çözümlenmesi için SPSS v.15.0 paket programı kullanılmıştır. Normalleştirilmiş veri se-tinin histogram grafiği ise, Şekil 3’te gösterilmiş-tir.

Şekil 3. Normalleştirilmiş veri setinin histogram grafiği

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 24 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

25Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

Daha sonra, oluşturulan kategoriler sırasıyla A, B, C, D, E, F ve G olarak isimlendirilmiştir. Aralıklar ve kategorideki örneklem büyüklükleri Tablo 4’te

gösterilmiştir. Sonuç olarak, Tablo 5’te gösterildiği gibi kuralları çıkarmak için kategorize edilmiş veri seti elde edilmiştir.

Tablo 3. Veri Setinin Normalizasyon İşlem Süreci

İhale Nu. Yüklenici Nu. A01 ..... A037

1

1(B11−1) ⋅ (

TB1−0TB1−1

)⎡

⎣⎢

⎦⎥− (B10−1)

TB1−1= ʹB11−1

... ...

... ... ... ...

a(B1a−1) ⋅ (

TB1−0TB1−a

)⎡

⎣⎢

⎦⎥− (B10−1)

TB1−a= ʹB11−a

... ...

....

i

1(Bi1−1) ⋅ (

TBi−0TBi−1

)⎡

⎣⎢

⎦⎥− (Bi0−1)

TBi−1= ʹBi1−1

... ...

... ... ... ...

m(Bim−1) ⋅ (

TBi−0TBi−m

)⎡

⎣⎢

⎦⎥− (Bi0−1)

TBi−m= ʹBim−1

... ...

B’im-1: Yüklenici “m” nin “i” ihalesinde “A01” iş kalemi için hesaplanan normalize teklif birim tutarı

Tablo 4. Kategorilerin Aralıkları ve Örneklem Büyüklükleri

Kategori İsmi

Minimum (%)

Maksimum (%)

Örneklem Büyüklüğü

A -38,47 -0,78 539

B -0,78 -0,13 539

C -0,13 -0,01 560

D -0,01 0,05 547

E 0,05 0,21 508

F 0,21 0,81 537

G 0,81 22,91 544

Toplam -38,47 22,91 3774

Tablo 5. Kural Çıkarımı İçin Kategorize Edilmiş Veri Seti

İhale Nu.

Yüklenici Nu. A01 A02 . . A037

11 F E ... ... C... ... ... ... ... ...a G E ... ... E

....

i1 A C ... ... E... ... ... ... ... ...m B B ... ... C

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 25 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201926

4. BULGULAR ve TARTIŞMA

Bu çalışmada kural çıkarım algoritması için Weka v.3.6.13 yazılımı kullanılmıştır. Weka ya-zılımı, veri madenciliği görevleri için bir maki-ne öğrenme algoritmaları topluluğudur ve veri ön işleme, sınıflandırma, regresyon, kümele-me, ilişkilendirme kuralları ve görselleştirme için araçlar içerir [14]. Bu çalışmada, minimum destek seviyesi (minsupp), minimum güven se-viyesi (minconf) ve çıkarılan kural sayısı sı-rasıyla %10, %70, %100 olarak belirlenmiştir. Verilen eşik koşullarını sağlayan bazı anlamlı ku-rallar referans için Tablo 6’da gösterilmiştir.

Tablo 6. Çıkarılan Kural Örnekleri

Kural Nu.

Çıkarım KurallarıDestek Güven

X ==> Y01 A06=G ==> A033=A 0,54 102 A05=G ==> A033=A 0,67 0,9903 A05=G ==> A031=A 0,67 0,9104 A021=F ==> A031=A 0,46 0,9105 A025=G ==> A033=A 0,50 0,9406 A06=G ==> A036=A 0,55 0,9507 A011=G ==> A033=A 0,51 0,9608 A021=F ==> A033=A 0,46 0,9809 A011=G ==> A036=A 0,51 0,9810 A06=G ==> A031=A 0,55 0,88

Tablo 6’da gösterildiği gibi, yükleniciler A05, A06, A021, A025 birim kalemleri için daha yüksek tek-lif verirken, A033, A031, A036 birim kalemleri için daha düşük teklif vermektedir. Bu birim kalemler aşağıdaki gibi tanımlanmıştır;

A05: Ø 200 mm çaplı MBB (muflu beton boru) İle Parsel Bağlantısı Yapımı (mt).

A06: Her Derinlikte Parsel Bacası İmalatı (mt).

A011: Tıkalı Rabıt veya Parsel Bacası Açılması (ad).

A021: Şebeke Borusu Onarımı (mt).

A025: Her Cins Yolda Şube Yolu Yapımı (mt).

A031: Atıksu Hatlarında Kazı Yapılması (m3).

A033: Kırmataş Dolgu Yapılması (m3).

A036: Kazı Moloz Nakli (ton).

Çıkarılan kurallara göre, yüklenicilerin boru veya baca gibi nesnelerle ilgili iş kalemleri için daha yüksek teklif vermeyi ve kazı işleriyle ilgili iş ka-

lemleri için daha düşük teklif vermeyi amaçladığı kolayca anlaşılmaktadır. Bu durum, ilk tahmini miktarları aşması beklenen ürünlere yüksek fiyat-lar yükleme ve ilk tahminlerini telafi etmesi muh-temel olan öğelere daha düşük fiyatlar yükleme sürecini ifade eden daha önce belirtilen “bireysel oran fiyat yükleme (individual rate loading)” ola-rak ifade edilebilir [1]. Böylece, Türkiye’de atıksu tesisat projelerinde istekli yüklenicileri teklif verir-ken en çok bir iş kaleminin miktarının ilk keşiften sonra artıp artmayacağı ihtimali etkilemektedir.

5. SONUÇ

Bir ihalede, projeyi oluşturan iş kalemlerinin her biri için yüklenicilerin yüksek veya düşük teklifler vermesi yani bir başka deyişle, dengesiz teklif (un-balanced bid) konusu, mal sahibi ya da idare gibi ihaleyi düzenleyen makamlar açısından önemli bir konudur. Yüklenicilerin ihale stratejilerinin hangi faktörlere dayandığını anlama konusu uzun zamandır araştırmacılar için bir merak konusu ol-muş ve çeşitli çalışmalarda bu konu irdelenmiştir. Bu araştırma kapsamında ise; Türkiye’de atıksu tesisat projesi ihalelerinde teklif veren istekli yük-lenicilerin teklif verme stratejileri birliktelik kural çıkarım algoritması ile tespit edilmeye çalışılmış-tır. Sonuç olarak, yüklenicilerin literatürde ‘birey-sel oran fiyat yükleme (individual rate loading)’ olarak geçen özel bir strateji izledikleri görülmüş-tür. Bu sonuçla; elde edilen kurallar bütünü, her-hangi bir atıksu ihalesine teklif vermeyi düşünen deneyimsiz istekli yüklenicilerin nasıl bir strateji izleyebileceklerine yönelik yol gösterici olacaktır. Aynı zamanda, bu tarz ihaleleri düzenleyen otori-teler açısından bakılırsa; yüklenicilerin fiyat oluş-turma yöntemlerine ışık tutmak projelerin zaman, maliyet ve kalite gereksinimlerini karşılayarak bi-tirilebilmesi yönünden fayda sağlayacaktır.

Birliktelik kural çıkarım madenciliğinin bu araş-tırmada elde ettiği başarı oranının gelecekteki çalışmaları teşvik edebileceği söylenebilir. Gele-cekteki çalışmalarda araştırmacıların madencilik performansını arttırmak için bu araştırmayı farklı yerlerde ve farklı tipte projelerde yürütebileceğini söylemek mümkündür.

KAYNAKÇA

[1] Cattell, D. W., Bowen, P. A., Kaka, A. P., Review of Unbalanced Bidding Models in Construction, Journal of Construction Engineering and Man-

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 26 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

27Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

agement, No.133, Vol.8, pp.562-573, 2007.[2] Shrestha, P., Pradhananga, N., Mani, N., Cor-

relating the Quantity and Bid Cost of Unit Price Items for Public Road Projects, KSCE Journal of Civil Engineering, No.18, Vol.6, pp.1590-1598, 2014.

[3] Baalousha, Y., Çelik, T., An Integrated Web-Based Data Warehouse and Artificial Neu-ral Networks System for Unit Price Analysis with Inflation Adjustment, Journal Of Civil Engineering and Management, No.17, Vol.2, pp.157-167, 2011.

[4] Shrestha, P. P., Pradhananga, N., Correlating Bid Price With Number of Bidders and Final Construction Cost of Public Street Projects, J. Trans. Res. Rec., No.2151, pp.3-10, 2010.

[5] Cattell, D. W., Item Price Loading, Progress in Architecture, Construction and Engineering Proceedings, Johannesburg, 1987.

[6] Yi-lin, Y., Lu, Q., Biao, L., Research on the Owners Tactics to Unbalanced Bid Under the Mode of Code of Valuation With Bill Quan-tity of Construction Works, 17th International Conference on Industrial Engineering and En-gineering Management (IE&EM), 2010.

[7] Han, J., Kamber, M., Pei, J., Data Mining Con-cepts and Techniques, Elsevier, 3rd ed., 2012.

[8] Cheng, Y., Yu, W., Li, Q., GA-Based Mul-ti-Level Association Rule Mining Approach for Defect Analysis in the Construction Indus-try, Automation in Construction, No.51 pp.78-91, 2015.

[9] Agrawal, R., Imielinski, T., Swami, A., Min-ing Association Rules Between Sets of Items in Large Databases, Proceedings of the 1993 AcmSigmod Conference, 1993.

[10] Liao, C. W., Perng, Y. H., Data Mining For Oc-cupational Injuries in the Taiwan Construction Industry, Safety Science, No.46, pp.1091-1102, 2008.

[11] Baralis, E., Psaila, G., Designing Templates for Mining Association Rules, Journal of In-telligent Information Systems, No.9, pp.7-32, 1997.

[12] Hsieh, N. C., An Integrated Data Mining and Behavioral Scoring Model for Analyzing Bank Customers, Expert Systems with Applications, No.27, pp.623-633, 2004.

[13] Sturges, H., The Choice of a Class Interval, Journal of the American Statistical Associa-tion, No.153, Vol.21, pp.65-66, 1926.

[14] Weka 3: Data Mining Software in Java, Available

from: http://www.cs.waikato.ac.nz/~ml/weka/[15] Kaya, M., Keleş, A. E., Oral, E. L., Construc-

tion Crew Productivity Prediction by Using Data Mining Methods, Procedia-Social and Behavioral Sciences, No.141, pp.1249-1253, 2014.

[16] Mittal, M., Pareek, S., Agarwal, R., Loss Prof-it Estimation Using Association Rule Mining with Clustering, Management Science Letters, No.5, pp.167-174, 2015.

[17] Polat, G., Baytekin, S., Eray, E., Mark-up Size Estimation in Railway Projects Using the In-tegration of AHP and Regression Analysis Techniques, Procedia Engineering, No.123, pp.423-431, 2015.

[18] Missbauer, H., Hauber, W., Bid Calculation for Construction Projects: Regulations and Incen-tive Effects of Unit Price Contracts, Europe-an Journal of Operational Research, No.171, pp.1005-1019, 2006.

[19] Dikmen, İ., Birgönül, M. T., Gür, A. K., A case-Based Decision Support Tool for Bid Mark-Up Estimation of International Con-struction Projects, Automation in Construc-tion, No.17, pp.30-44, 2007.

[20] Gransberg, D. D., Riemer, C., Impact of In-accurate Engineer’s Estimated Quantities on Unit Price Contracts, Journal Of Construc-tion Engineering And Management, No.11, Vol.135, pp.1138-1145, 2009.

[21] Srikant, R., Agrawal, R., Mining Quantitative Association Rules in Large Relational Tables, Proceedings of the 1996 AcmSigmod Confer-ence, 1996.

[22] Arditi, D., Chotibhongs, R., Detection and Prevention of Unbalanced Bids, Construction Management and Economics, No.8, Vol.27, pp.721-732, 2009.

[23] Marzouk, M., Amin, A., Predicting Construc-tion Materials Prices Using Fuzzy Logic and Neural Networks, Journal Of Construction Engineering And Management, No.9, Vol.139, pp.1190-1198, 2013.

[24] Sakai, H., Wu, M., Nakata, M., Apriori-Based Rule Generation in Incomplete Information Databases and Non Deterministic Informa-tion Systems, Fundamenta Informaticae, No.3, Vol.130, pp.343-376, 2014.

[25] Xu, W., Fan, Y., Zhang, J., Association Rules Algorithm and Its Application in the Mainte-nance of the Tunnel, International Journal of Simulation Modelling, No.4, Vol.13, pp.458-471, 2014.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 27 2.09.2019 13:46

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201928

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Yolcu Minibüsünde Isıl Konfor Şartlarının Teorik ve Deneysel Olarak Bulunması

ÖZ

Bu çalışmada, yolcu minibüsü içinde yolcularla birlikte taşıt kabinini etkileyen ısı kazançları hesaplandıktan sonra ısı denge yöntemi kullanılarak kabin havasının belirlenen 23 °C konfor sıcaklığına 317 s’de geldiği teorik olarak hesaplanmıştır.Park halinde rölantide çalışan yolcu minibüsü içinde yolcularla birlikte taşıt klima-sı çalıştırıldıktan sonra sürekli ölçümler alınarak teorik olarak hesaplanan soğuma süresi sonunda kabin içinde kuru termometre hava sıcaklığı, hava hızı ve bağıl nem yüzdesi 9 farklı noktada deneysel olarak ölçülmüştür.Sayısal analiz programı kullanılarak taşıtın geometrik ölçülerine uygun ısıl model-leme yapılmıştır. Programda oluşturulan taşıt modeline ağ yapısı uygulandıktan sonra teorik olarak hesaplanan soğuma süresinde, belirlenen sınır koşullarında Sonlu Hacimler Yöntemi’ne göre Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği (HAD) analizi yapılmıştır. Deneysel çalışmadaki 9 farklı nokta için hava sıcaklığı ve hava hızı değerleri sayısal olarak bulunmuştur.Teorik analiz, deneysel çalışma, ve sayısal analizden elde edilen sonuçlar sonraki taşıt tasarımlarına yol göstermesi için karşılaştırılmıştır.

Anahtar KelimelerIsıl Konfor, Sayısal Analiz, Yolcu Minibüsü.

Birkan YILMAZGÖZYıldız Teknik ÜniversitesiFen Bilimleri EnstitüsüMakine Mühendisliği BölümüFord Otosan A.Ş[email protected]: 0000-0001-5781-6500

Derya Burcu ÖZKANProf. Dr.Yıldız Teknik ÜniversitesiMakine Mühendisliği Bölümüİ[email protected]: 0000-0002-1049-9437

ABSTRACT

In this study, after calculating the heat gains affecting the vehicle cabin in a pas-senger van with the passengers inside, it has been theoretically calculated that the cabin air has reached the determined 23 °C comfort temperature at 317 s using the heat balance method.After turning on the vehicle’s air conditioner in a parked idling passenger van with seated passengers inside continuous measurements have been taken and dry ther-mometer air temperature, air velocity and relative humidity percentage have been measured experimentally at the end of theoretically calculated cooldown time.Thermal model has been developed in accordance with the geometric dimensions of the vehicle using the analysis program. After the mesh structure has been applied to the vehicle model created in the program, Computational Fluid Dynamics (CFD) analysis has been carried out according to Finite Volume Method under the spec-ified boundary conditions at the theoretically calculated cooldown time. Air tem-perature and air velocity values have been determined numerically for 9 different points in the experimental study.The results obtained from theoretical analysis, experimental study and numerical analysis have been compared to lead further vehicle designs.

KeywordsThermal Comfort, Numerical Analysis, Passenger Van.

Geliş Tarihi : 22.05.2019Kabul Tarihi : 16.07.2019

Theoretical and Experimental Determination of Thermal Comfort Conditions in Passenger Van

Yılmazgöz, B., Özkan, D. B., Yolcu Minibüsünde Isıl Konfor Şartlarının Teorik ve Deneysel Olarak Bulunması, Tesisat Mühendisliği Dergisi, Sayı: 172, sf. 28-40, Temmuz-Ağustos 2019.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 28 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

29Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

1. GİRİŞ

Günümüzde her türlü taşıtta ısıl konfor faktörleri, tasarım aşamasından müşteri memnuniyet ve geri bildirimlerine kadar her zaman önemlidir. Tasarım aşamasında bulunan bir taşıtı istenilen ısıl koşulla-ra göre tasarlamak için taşıtın geometrisi, malzeme yapısı, farklı koşullarda ısıl yük değerleri ve klima sisteminin seçimi temel parametrelerdir. Literatür-de taşıt ısıl konforu üzerine yapılan teorik, deney-sel ve sayısal analiz çalışmaları bulunmaktadır. Bu çalışmalar sadece teorik analiz, deneysel çalışma veya sayısal analiz yöntemine göre yapılmıştır. Bu yöntemlerin hepsi kullanılarak elde edilecek so-nuçların birbiriyle karşılaştırması yapılmamıştır.

Rameshkumar, Jayabal ve Thirumal [1] çalışma-sında bir otomobilde sıcaklık ve hız değerlerini deneysel çalışma ve sayısal analiz yaparak karşı-laştırmıştır. Farklı insan yüklerine göre belirli 10 farklı noktada sıcaklık ve hız değerlerini kaydet-miştir. ANSYS yazılımı kullanarak aracı 3 boyutlu küt bir çizimle modelledikten sonra belirlenen sı-nır koşulları ve kabullere göre FLUENT modülün-de sayısal analiz yapmışlardır. Sayısal analiz sonu-cuna göre taşıt kabininde farklı ölçüm noktalarında hava sıcaklığı 289 K-297 K ve hava hızı 0,18 m/s-3,14 m/s aralığında bulunmuştur.

Vaghela ve Kapadia [2] bir otomobilin gerçek öl-çülerini dikkate alarak küt bir çizimi matema-tik model olarak kullanmıştır. Model üzerinden ısı denge yöntemine göre aracın ısıl kazançlarını hesaplayarak soğutma yüklerinin değişimini kar-şılaştırmışlardır. Aracın kliması çalışmaya başla-dıktan sonra ilk 10 dakikada konfor sıcaklığına ulaştığı kabul edilmiştir. Isı denge yöntemine göre aracın ısıl yüklerini ve klima yükünü hesaplamış-tır. Konfor sıcaklığına ulaştıktan sonraki 10 dakika içinde aracın ısıl yüklerini ve klima yükünü hesap-lamıştır. Hesaplamaları tekrar ederek günün belli saatleri için her bir ısıl yükün değişimini grafik üzerinde göstermiştir. Günün farklı saatlerinde net kabin yükü ve kabin sıcaklığını karşılaştırmıştır. İlk 10 dakika için klima yükünü -2800 W, toplam ısıl yükü -2570 W olarak hesaplamıştır. Konfor sı-caklığına ulaştıktan sonraki 10 dakika için klima yükünü -2230 W, toplam yükü 0 W olarak hesap-lamıştır. İlk 10 dakika sonunda kabin içinde sıcak-lık değişimi durmuş ve daimi koşula ulaşılmıştır. Öğleden sonra 13:00-16:00 arasında metabolik, ışı-nım, ortam, egzoz, motor, havalandırma ve klima

ısıl yüklerinin zamana bağlı değişimi tek grafik üzerinde verilmiştir. Net kabin ısı yükünün ve ka-bin sıcaklığının zamana bağlı değişiminin büyük oranda ilk 10 dakikada değiştiği ve kabinin konfor sıcaklığına geldiği gösterilmiştir.

Jonsson [3] bir otomobili rüzgâr tünelinde üç fark-lı deneysel koşulda test etmiştir. Test koşulların-da değişen parametreler yolcu sayısı, rüzgâr hızı, hava menfezlerinin değişik açılarda çalışması ter-cih edilmiştir. Deneysel test sonuçlarını karşılaş-tırmak için taşıtın gerçek ölçülerini dikkate alarak taşıt kabinini ANSYS programında modelledikten sonra FLUENT modülü yardımıyla dört farklı kon-for durumu için kabin içinde sıcaklık ve hava hızı dağılımını 3 s, 30 s, 300 s, 600 s olarak farklı za-man dilimlerine göre incelemiştir. Hava menfezle-ri farklı açıklıkta ve hava hızında çalıştırılmıştır. Kabin içinde baş seviyesinde yolcuların ön ve arka tarafları dikkate alınarak zamana göre sıcaklık ve hava hızı değişimi deneysel çalışma ve sayısal ana-liz sonuçlarına göre karşılaştırmalı gösterilmiştir.

Günümüzde kullanılan taşıtlarda sıcaklık ve ısı transferine ait deneysel verilerin önce teorik hesap-larla karşılaştırılmasından sonra bir analiz progra-mı yardımıyla oluşturulan model üzerinde HAD yöntemiyle çözümlenmesi yeni bir taşıtın tasarım aşamasında referans olacaktır. Elde edilecek karşı-laştırmalı sonuçlar gelecekteki taşıt tasarımlarına da yol gösterecektir. Deneysel verilerin ve teorik analiz hesaplarının HAD sayısal analiz sonuçla-rıyla karşılaştırılması yakın değerler veriyorsa ısıl konfor faktörlerinin elde edilmesinde taşıt tasarı-mına yol gösterilmiş olur.

Bu çalışmada farklı olarak, park halinde rölantide çalışan, yolcu ve isteğe bağlı yük taşıyabilen bir minibüsün insan konfor sıcaklığına ne kadar süre-de geldiği teorik olarak ısı denge yöntemine göre hesaplandıktan sonra aynı sürede deneysel ölçüm yapılarak doğrulanmıştır. Taşıtın HAD modeli oluşturulduktan sonra teorik ve deneysel çalışma-da belirlenen aynı sürede, aynı çevre koşullarında ve aynı kabullerle sayısal analiz programında elde edilen sayısal analiz sonuçları deneysel ölçüm so-nuçlarıyla birlikte incelenmiştir. Deneysel çalışma ve sayısal analiz sonuçları karşılaştırılırken taşıt kabini içinde yolculara yakın konumda belirlenen 6 farklı noktada hava sıcaklık ve hız değerleri dik-kate alınmıştır. Deneysel çalışma ve sayısal analiz sonrası kabin içi hava sıcaklık değerlerinin teorik

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 29 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201930

analizde kabul edilen kabin içi konfor sıcaklığın-dan farklı olmasına, deneysel çalışma ve sayısal analiz sonrası belirlenen ölçüm noktalarındaki hava sıcaklık ve hız değerlerinin birbirinden farklı olmasına sebep olan faktörler belirlenmeye çalışıl-mıştır. Ayrıca deneysel çalışmada taşıt kabini için-de bağıl nem değişimi gözlenmiştir.

Teorik analiz, sayısal analiz ve deneysel çalışma birlikte yapılarak bu çalışmalardan elde edilen so-nuçların karşılaştırılması sayesinde literatürdeki eksikliğin giderilmesi ve gelecekteki taşıt tasarım-larına katkı sağlanması amaçlanmıştır.

2. ISI DENGE YÖNTEMİ

Taşıt içinde ısı transferi iletim, taşınım ve ışınım parametrelerine bağlı olmakla birlikte hesapları belli mühendislik kabulleriyle yapılabilmektedir. Kompleks geometriler ve kullanılan malzemelerin farklı ısıl özellikleri gerçeğe yakın bir analizi zor-laştırmaktadır. Teorik analizi kolaylaştırmak için geometriyi ana hatlarıyla basitleştirmek ve malze-me seçimlerini azaltmak gereklidir. Isı denge yükü hesaplarında taşıt içinde bir noktada, herhangi bir zamanda hangi ısıl ve fiziksel özellikler olduğunu belirlemek çok zordur. Isı denge yönteminin amacı, taşıtın soğutma yükünü ısı kazançlarına göre he-sapladıktan sonra uygun bir soğutma kapasitesine sahip sistem seçimini yapabilmektir. Taşıtın belir-lenmiş iç ve dış parametrelerine göre kabin içinde insan konfor sıcaklığına yaklaşık ne kadar sürede gelineceği hesaplanabilir; günün belli saatlerinde soğutma yükünün değişimi karşılaştırılabilir.

Isı denge yöntemi termodinamiğin ilk yasası ener-jinin korunumunu dikkate alır. Kapalı bir hacime ve bu hacmin yüzeylerine farklı kaynaklardan ile-tim, taşınım ve ışınım ısı kazançlarının toplamı hesaplandıktan sonra hacim içinde dengeye gelen hava sıcaklığı hesaplanır. Aynı zamanda taşıt kli-masının soğutma kapasitesi önceden belirlenmişse istenilen konfor sıcaklığının ne kadar sürede elde edileceği belirlenebilir.

Taşıt kabinini etkileyen ısıl yükler; metabolik yük, ışınım yükü, ortam yükü, egzoz yükü, motor yükü, havalandırma yükü ve klima yükü olarak ifade edilebilir. Tipik bir taşıtı etkileyen ve taşıtın kabin hava sıcaklığını belirleyen ısıl yükler Şekil 1’de gösterilmiştir.

Şekil 1. Tipik bir taşıtta ısıl yüklerin şeması [2]

3. TEORİK ANALİZ

Isı kazançları toplamı olan soğutma yükü bulun-muştur. Taşıt klimasının soğutma kapasitesi QKY

değeri taşıt park halinde rölantide çalıştığı için so-ğutma performansına göre ortalama 3200 W alın-mıştır. Toplam soğutma yüküne göre taşıt kabin ha-vası istenilen 23 °C konfor sıcaklığına 317 s sürede geldiği hesaplanmıştır. Hesaplamalarda kullanılan taşıta ait malzeme özellikleri Tablo 1’de verilmiştir.

Tablo 1. Taşıtın Malzeme Özellikleri

Özellik Gövde Cam

Isıl iletkenlik (W/m°C) 0,2 1,05

Tabaka kalınlığı (m) 0,01 0,003

Yüzey geçirgenliği - 0,5

Soğurganlık 0,4 0,3

Yoğunluk (kg/m3) 1500 2500

Özgül ısı (J/kg°C) 1000 840

3.1. Metabolik Yük

İnsan vücudunda sürekli oluşan kimyasal olay-lar, mekanik ve ısıl enerji değişimlerini oluşturur. Isıl enerji değişimi insan vücudundan dış ortama ısı ve nem aktarımıyla oluşmaktadır. Taşıt içinde insan vücut dokusundan kabin mahaline ısı geçişi olmaktadır. Kabin havasına aktarılan bu ısı kazan-cına metabolik yük adı verilir ve 1 no’lu denklem kullanılarak hesaplanmıştır.

QMet = MAVYYolcular∑

(1)

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 30 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

31Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

M metabolik ısı üretimi ISO 8996 [4] Standardı’na göre çeşitli iş ve aktivite seviyelerine göre belirle-nir. Sürücü ve yolcu için oturan pozisyonda sırasıy-la 85 W/m2 ve 55 W/m2 kabul edilmiştir.

AVY, vücut yüzey alanı boy ve ağırlığın fonksiyonu olarak 2 no’lu denklem kullanılarak hesaplanmış-tır.

Sürücü ağırlığı 75 kg ve sürücü boyu 1,75 m kabul edilmiştir. Beş yolcu için ortalama ağırlık 70 kg, ortalama boy 1,70 m kabul edilmiştir.

AVY = 0,2020,425γ0,725

(2)

3.2. Işınım Yükü

Güneş ışınımından gelen ısı kazancı taşıtlarda önemli bir soğutma yükü oluşturur. Işınım ısı ka-zancı yükü hesaplanırken direkt, dağılı ve yansıyan ışınım yükü olarak ayrı hesaplanır. Toplam ışınım yükü 3 no’lu denklem kullanılarak hesaplanmıştır.

QIsn =QDir +QDag +QYan (3)

3.2.1. Direkt Işınım Yükü

Direkt ışınım ısı yükü taşıta doğrudan gelen güneş ışınlarından olan ısı kazancını ifade eder ve 4 no’lu denklem kullanılarak hesaplanmıştır.

QDir = AτIDir cosθYüzeyler∑

(4)

Birim alan başına hesaplanan taşıta doğrudan ge-len güneş ışınlarından direkt ışınım ısı kazancı 5 no’lu denklem kullanılarak hesaplanmıştır.

IDir =B

exp( Csinβ

)

(5)

B gerçek güneş ışınımı ve C atmosferik sönme katsayısı ASHRAE’den Eylül ayının 14. günü için enterpolasyonla sırasıyla 1140 W/m2 ve 0,18 bulun-muştur. Sinβ ASHRAE’de verilen eşitlikten 0,8 hesaplanmıştır [5].

3.2.2. Dağılı Işınım Yükü

Dağılı ışınım ısı yükü taşıta doğrudan gelmeyen güneş ışınlarından olan ısı kazancını ifade eder. Dağılı ışınım ısı kazancı direkt ışınım ısı kazancı denklemine benzer şekilde 6 no’lu denklem kulla-nılarak hesaplanmıştır.

QDag = AτIDagYüzeyler∑

(6)

Birim alan başına hesaplanan taşıta doğrudan gel-meyen açılı güneş ışınlarından dağılı ışınım ısı ka-zancı 7 no’lu denklem kullanılarak hesaplanmıştır.

IDag = DIDir1+cosΣ2

(7)

D boyutsuz katsayısı ASHRAE’den [5] Eylül ayı-nın 14. günü için enterpolasyonla 0,01 bulunmuş-tur.

∑ eğim açısı, yüzeyin yatay düzlemle yaptığı açı taşıtın ön camı için 45°; yan ve arka camları için 90° alınmıştır.

3.2.3. Yansıyan Işınım Yükü

Yansıyan ışınım ısı yükü taşıta yeryüzünden yan-sıyarak gelen güneş ışınlarından olan ısı kazancını ifade eder. Yansıyan ışınım ısı kazancı da direkt ve dağılı ışınım ısı kazancı denklemlerine benzer şe-kilde 8 no’lu denklem kullanılarak hesaplanmıştır.

QYan = AτIYanYüzeyler∑

(8)

Birim alan başına hesaplanan taşıta yeryüzünden yansıyarak gelen güneş ışınlarından yansıyan ışı-nım ısı kazancı 9 no’lu denklem kullanılarak he-saplanmıştır.

IYan = (IDir + IDag )ρg1−cosΣ2

(9)

ρg yer yansıtma katsayısı 0,02 alınmıştır.

Birim alan başına ışınım ısı kazançları Tablo 2’de verilmiştir.

Tablo 2. Birim Alan Başına Işınım Isı Kazançları

Işınım Türü Yük (W/m2)

Direkt (İDir) 910,44

Dağılı (İDağ) 12,32

Yansıyan (İYan) 9,15

3.3. Ortam Yükü

Taşıt kabini ve dış ortam havası arasındaki sıcak-lık farkından dolayı ısı transferi gerçekleşir. Ka-demeli olarak taşıtın dış yüzeyi ve ortam havası arasında taşınım, gövde paneli boyunca iletim ve

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 31 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201932

taşıtın içindeki malzemelerle kabin havası arasında taşınım gerçekleşmektedir. Ortam yükü 10 no’lu denklem kullanılarak hesaplanmıştır. Dış hava sı-caklığı 28,5 °C’dir. Taşıt kliması çalıştıktan sonra kabin içi hava sıcaklığı, taşıtın cam ve gövde yü-zeylerinin sıcaklığı ortalama olarak sırasıyla 25 °C ve 30,5 °C alınmıştır.

QOrt = AU(Ts −Ti )Yüzeyler∑

(10)

Taşıtın gövde ve cam yüzeyleri için toplam ısı transfer katsayısı 11 no’lu denklem kullanılarak hesaplanmıştır.

U =1

1ho+Lk+1hi

(11)

3.4. Egzoz Yükü

Taşıtlarda kullanılan içten yanmalı motorların ça-lışması sonucu egzoz gazı açığa çıkar. Tam yükte motor zengin karışımla çalışırken egzoz gaz sıcak-lığı 1000 °C’ye kadar çıkabilmektedir [6]. Yüksek derecede egzoz gazı aracın tabanı boyunca egzoz boruları sayesinde dış havaya atılırken sıcaklık far-kından dolayı kabin zemininden kabin içine de ısı transferi olmaktadır. Egzoz gazının etkilediği alan belirlendikten sonra gerçekleşen ısı transferi 12 no’lu denklem kullanılarak hesaplanmıştır.

QEgz =AEgzU(TEgz −Ti ) (12)

3.5. Motor Yükü

İçten yanmalı motorlarda egzoz yüküyle birlikte motor bölgesinde oluşan sıcaklık da taşıt kabinine ısı kazancı sağlamaktadır. Motor yükü ısı kazancı 13 no’lu denklem kullanılarak hesaplanmıştır.

QMot =AMotU(TMot −Ti ) (13)

3.6. Havalandırma Yükü

Taşıt kabini içinde konfor şartlarından biri olan sı-caklığın yanında taze hava ihtiyacı da son derece önemlidir. Yolcular solunum yaparken kabin için-deki CO2 oranı giderek artış gösterir. Bu yüzden konfor şartlarını sağlamak için kabin içine yeterli miktarda taze hava girişinin sağlanması gerekir. ASHRAE’ye göre kişi başı gerekli temiz hava mik-tarı en az 2,5 L/s olmalıdır [5].

Havalandırma yükü ısı kazancı 14 no’lu denklem kullanılarak hesaplanmıştır.

QHav =mHav (Ho −Hi) (14)

mHav taşıtın menfezlerinden gelen toplam hava küt-le akış debisi 0,02 kg/s hesaplanmıştır.

Dış ortam ve kabin içi hava entalpi değerleri 15 no’lu denklem kullanılarak hesaplanmıştır.

H =1006Ta + (2,501⋅106 +1770Ta )W (15)

Dış ortam ve kabin içi havasının özgül nem oran-ları 16 no’lu denklem kullanılarak hesaplanmıştır.

Ta hava sıcaklığı dış ortam için 28,5 °C; kabin için-de klima çalıştıktan sonra ortalama 25 °C alınmış-tır.

W = 0,62198φPs

100Pa −φPs (16)

Φ bağıl nem dış ortam için %67; kabin içinde orta-lama %57 alınmıştır.

Ps T sıcaklığında suyun doyma basıncı dış ortam için 3,75 kPa; kabin içinde 3,17 kPa hesaplanmıştır.

Pa hava basıncı Eskişehir ili İnönü ilçesinde 840 m rakım için 91,64 kPa hesaplanmıştır.

3.7. Klima Yükü ve Soğuma Süresi

Taşıtlarda kullanılan klima sisteminin görevi so-ğutma yaparak kabin havasının istenilen konfor sı-caklığında kalmasını sağlamaktır. Yaz mevsimin-de kabin hava sıcaklığı konfor sıcaklığından daha yüksek olacağı için kabin hava sıcaklığının konfor şartlarına gelmesi gerekmektedir. Buhar sıkıştır-malı soğutma çevrimine göre çalışan klima siste-miyle kabin havası yüksek sıcaklık değerlerinden konfor sıcaklığına gelir.

Klima yükü hesaplanırken tipik bir taşıt ve klima sistemi için yapılan kabuller ve hesaplamalar ger-çekte birebir taşıt modeli için farklılık gösterebilir. Ayrıca kabin havasının konfor şartlarına gelmesi için geçen süre klima kompresör gücüne ve fanın devir sayısına göre de değişiklik gösterecektir.

Klima yükü 17 no’lu denklem kullanılarak hesap-lanabilir.

QKY = −(QMet +QDir +QDag +QYan +QOrt +QEgz

+QMot +QHav )− (maCa + IK)(Ti −TKonf ) / tc (17)

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 32 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

33Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

Klima yükünün eksi işaretli olması konfor sıcak-lığına ulaşmak için soğutma yapılması gerektiğini ifade etmektedir.

Isıl yükler 18 no’lu denklemde QIsl olarak ifade edilmiştir.

QIsl = (QMet +QDir +QDag +QYan +QOrt+QEg +QMot +QHav ) (18)

tc, tp soğuma süresini belirleyen soğuma süresi sa-biti 19 no’lu denklem kullanılarak hesaplanabilir.

tc =tp

ln To −TKonf (19)

tp, kabinin ilk sıcaklığından konfor sıcaklığına gel-mesi için geçen süre 19 no’lu denklemde verilen tc

soğuma süresi sabitinin 17 no’lu klima yükü denk-leminde yerine konulmasıyla 20 no’lu denklem kullanılarak hesaplanabilir.

tp = −(maCa + IK)(Ti −TKonf ) ln To −TKonf

QKY +QIsl (20)

To, taşıtın kabin havasının ilk sıcaklığı 55 °C öl-çülmüştür.

Ti, taşıtın kabin hava sıcaklığı klima çalıştıktan sonra 28,5 °C alınmıştır.

TKonf, konfor sıcaklığı 23 °C kabul edilmiştir.

QKY, klima yükü taşıt park halinde rölantide çalışır-ken klimanın soğutma performansına göre ortala-ma 3200 W alınmıştır.

maCa, kabin havasının soğutulması için ısıl kütle değeri aşağıdaki gibi hesaplanmıştır.

IK, taşıt içinde soğutulması gereken malzemelerin ısıl kütle değeri 12.500 J/°C kabul edilmiştir.

QIsl, taşıt kabinini etkileyen ısıl yüklerin toplamı 2008,37 W hesaplanmıştır.

Soğuma süresi sabiti tc 19 no’lu denklem kullanıla-rak 91,47 s hesaplanmıştır.

Taşıtın kabin havasının 23 °C konfor sıcaklığına gelme süresi 19 no’lu denklem kullanılarak 317 s hesaplanmıştır.

tp = −7290,68 J / °C( )+12500 J / °C( )( )5,5 °C( ) ln 32

−3200 W( )+2008,37 W( )= 317s

Taşıt kabinine farklı kaynaklardan gelen ısı ka-zançları Tablo 3’de verilmiştir.

Tablo 3. Isı Denge Yöntemi Hesap Sonuçları Tablosu

Isıl Yük Çeşidi Yük Değeri (W)

Metabolik Yük 659,25

Işınım Yükü 478,41

Ortam Yükü 469,33

Egzoz Yükü 74,96

Motor Yükü 142,69

Havalandırma Yükü 183,73

4. DENEYSEL ÇALIŞMA

4.1. Deneysel Ölçüm Koşulları ve Metodu

Şekil 2’de verilen test minibüsü güney-kuzey yö-nünde bir gün önceden park halinde bırakılmıştır. Test minibüsünün geometrik dış ölçüleri Şekil 3’de verilmiştir. Sürücü dahil 6 yolcu dikey ve yatay yönlerde simetrik pozisyonda Şekil 4’de göste-rildiği gibi oturmuştur. Taşıtın klima fanı en son dördüncü devir kademesine ayarlanmış ve iç hava dolaşım seçeneği kapalı olarak dış ortam havasının soğutularak kabin içine girmesi sağlanmıştır. Ta-şıtın ön panel ve tavan tarafında bulunan 10 adet hava menfezi zemine göre sırasıyla 90° yatay ve dikey pozisyonda ayarlanmıştır. Deney günü öğ-len 12.00’de taşıt motoru ve kliması çalıştırılarak, teorik analizde hesaplanan kabin havasının konfor sıcaklığına gelme süresi olan 317 s sonunda kabin içinde sıcaklık, hava hızı ve bağıl nem değerleri yolculara yakın 9 farklı nokta için kaydedilmiştir. Deney süresince yolcular yerinden kalkmadan sı-caklık ve bağıl nem değerleri için Şekil 5’de göste-rilen dijital sıcaklık, nem kayıt cihazı; hava hızı de-ğeri için dijital anemometre cihazı kullanılmıştır. Deneyin yapıldığı gün dış ortam ve taşıt kabinine ait koşullar Tablo 4’de verilmiştir. Test minibüsüne ait özellikler Tablo 5’de verilmiştir.

Şekil 2. Test minibüsü

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 33 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201934

Şekil 3. Test minibüsünün dış ölçüleri

Şekil 4. Test minibüsünde oturma şeması

Tablo 4. Deneyin Yapıldığı Gün Dış Ortam ve Taşıt Kabini Koşulları

Lokasyon İnönü, Eskişehir

Yerel enlem ve boylam açısı 39°, 30°

Rakım 840 m

Deney tarihi ve saati 14 Eylül, 12:00

Dış ortam hava sıcaklığı 28,5 °C

Dış ortam bağıl nem yüzdesi %67

Dış ortam hava hızı 2,05 m/s

Gökyüzü Açık ve bulutsuz

İlk kabin içi hava sıcaklığı 55 °C

İlk kabin içi bağıl nem yüzdesi %55

Hava menfezleri ortalama hava akış debisi

3 L/s

Tablo 5. Test Minibüsü Özellikleri

Motor silindir hacmi 0,002 m3

Maksimum motor gücü 95,6 kW

Ortalama klima soğutma gücü 3200 W

Maksimum kademede klima fanı devir sayısı

3950 devir/dakika

Kabin hacmi (koltuklar ve yolcular hariç) 6,73 m3

Taşıtın toplam cam alanı 7,19 m2

Taşıtın toplam dış gövde yüzey alanı (cam alanı ve taşıt tabanı hariç)

17,69 m2

Taşıtın uzunluğu (motor ve ön panel kısımları hariç)

3961 mm

Taşıtın genişliği (yan aynalar hariç) 1400 mm

Taşıtın yüksekliği (taban döşemesinden tavan kısmına kadar)

1406 mm

Deney süresince kullanılan ölçüm cihazlarına ait özellikler Tablo 6 ve Tablo 7’de verilmiştir.

Tablo 6. Dijital Sıcaklık, Nem Kayıt Cihazı Özellikleri

Sıcaklık ölçüm aralığı

-30 °C ~ +60 °C

Sıcaklık ölçüm hassasiyeti

±0,6 °C(-30 °C ~ +60°C aralığında)

Bağıl nem ölçüm aralığı

%0 ~ %99

Bağıl nem ölçüm hassasiyeti

±%3(25 °C’de, %20 ~ %90 bağıl nem

aralığında)

Tablo 7. Dijital Anemometre Cihazı Özellikleri

Hava hızı ölçüm aralığı 0 m/s – 30 m/s

Hava hızı ölçüm hata oranı %3

Şekil 5. Deneyde kullanılan dijital sıcaklık, nem kayıt cihazı ve dijital anemometre cihazı

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 34 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

35Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

4.2. Deneysel Ölçüm Sonuçları

Yolculara yakın belirlenen bölgelerde 9 farklı nokta-da 317 s sonunda alınan ölçümlere göre 23,5-26 °C aralığında sıcaklık değişimi ve 0,1-1,35 m/s aralı-ğında hava hızı değişimi gözlemlenmiştir. Ölçüm yapılırken kabin hava sıcaklığı henüz tamamen konfor sıcaklığına ve daimi duruma ulaşmadığı için ölçüm yapılırken kaybedilen süre de dikka-te alınarak 0-0,5 °C hassasiyet aralığında ölçülen hava sıcaklık değerleri 0,5 °C hassasiyetle bir üst sıcaklık değerine yuvarlanmıştır. Hava hızı değer-leri için deney süresi sonunda aynı noktada 2 kez ölçüm yapılarak ortalama değer alınmıştır. Ölçüm sonuçları Tablo 8’de gösterilmiştir.

Tablo 8. Minibüs İçinde Ölçülen Hava Sıcaklığı ve Hava Hızı Sonuçları

Ölçüm Noktası

Bölge(yön, koltuk, sıra) Hava Hızı

(m/s)Sıcaklık

(ºC)

P1Diz seviyesi

(iki yolcu arası, ön)0,65 24,5

P2Göğüs seviyesi

(iki yolcu arası, ön)1,35 23,5

P3Baş seviyesi

(iki yolcu arası, ön)0,95 24

P4Diz seviyesi

(iki yolcu arası, orta)0,1 25

P5Göğüs seviyesi

(iki yolcu arası, orta)0,35 24

P6Baş seviyesi

(iki yolcu arası, orta)0,45 23,5

P7Diz seviyesi

(iki yolcu arası, arka)0,1 26

P8Göğüs seviyesi

(iki yolcu arası, arka)0,35 24,5

P9Baş seviyesi

(iki yolcu arası, arka)0,45 24

Yolcuların hepsi taşıt içinde oturduktan sonra bağıl nem %55 ölçülmüştür. Test sonunda ölçülen bağıl nem %59’dur.

Deneysel çalışma sonuçlarını etkileyen başlıca çevre koşulları taşınım ısı transferi için dış ortam hava sıcaklığı, dış ortam hava hızıdır. Işınım ısı transferi yükünü etkileyen havanın açık ve bulut-suz olmasıdır.

Deneysel çalışma sonuçlarını en fazla etkileyen ısı yükleri, ısı denge yöntemi hesapları da dikkate alındığında metabolik, ışınım, ortam ve havalan-dırma yüküdür. Sonuçları etkileyen önemli para-

metreler, metabolik yük için yolcu sayısı, ışınım yükü için hava durumu ve taşıtın cam malzeme yapısı ve yüzey alanı, havalandırma ve ortam yükü için dış ortam hava sıcaklığı, dış ortam hava hızı, kabin içi sıcaklık, klima soğutma kapasitesi ve fan devir sayısı yanında taşıtın cam ve cam dışı gövde malzeme yapısı ve yüzey alanlarıdır.

Deney sonuçlarını etkileyebilecek diğer paramet-reler, taşıt kliması çalıştırılmadan önce taşıtın camları açılarak dış ortama göre daha sıcak olan kabin havasını tahliye etmek ve dış havanın daha fazla kabin içine girmesini sağlamak soğuma sü-resini kısaltacaktır. Taşıt klimasını iç hava dolaşım seçeneği açık çalıştırmak sadece kabin içindeki mevcut havayı soğutmaya yardımcı olacağından soğuma süresini uzatacaktır.

4.3. Belirsizlik Analizi

Kabin içinde ilk hava sıcaklık değeri kabin havası-nın konfor sıcaklığına gelme süresini etkileyen en önemli parametrelerden biridir ve belirsizlik anali-zinin yapılması önemlidir.

Belirsizliğin tahmin edilmesinde hassas bir yön-tem Kline ve McClintock tarafından sunulmuştur. Bu yöntem, önceden yapılan hesaplama ve ölçüm-lerdeki belirsizlik özelliklerinin incelenmesine da-yanmaktadır [7].

Bu yönteme göre; ölçümler yaparak nihai hesap-lanması gereken büyüklük T ve bu büyüklüğe etki eden n adet bağımsız değişken S1, S2, ... Sn olarak düşünülürse T, 21 no’lu denklem kullanılarak ifade edilmiştir.

T = T(S1,S2 ,.....Sn ) (21)

Her bağımsız değişkene ait hata oranları J1, J2, ...Jn ve T büyüklüğünün hata oranı JT ise, belirsizlik analizi yöntemine göre 22 no’lu denklem kullanı-larak ifade edilmiştir.

JT = ∓((δT / ∂S1)J1)2 + ((δT / ∂S2 )J2 )

2

=+ ((δ⎡⎣ T / ∂Sn )Jn )2⎤⎦1/2

(22)

Kabin içinde ilk sıcaklık değeri dijital sıcaklık kaydedici cihazıyla ölçülmüştür. 55 °C kabin içi ilk hava sıcaklığı ölçümü için dijital sıcaklık kayıt cihazının katalog değeri olan hata oranı ±0,6 °C alınarak aşağıdaki gibi hesaplanmıştır.

JT = (⎡⎣ 0,6°C / 55°C)2⎤⎦1/2=%1,1

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 35 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201936

5. SAYISAL ANALİZ

Teorik analiz ve deneysel çalışmada elde edilen so-nuçların sayısal doğrulanması için ANSYS progra-mında ısıl model ve ağ yapısı oluşturulduktan son-ra FLUENT modülü kullanılarak Sonlu Hacimler Yöntemine göre Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği analizi yapılmıştır.

5.1. Geometrik Model

Şekil 6’da verilen 3 boyutlu minibüs kabini, kabin içinde yolcular ve koltuklarla birlikte modellen-miştir. 9. koltuk simetrik olarak üçerli sıra halinde ve her sırada ikişer yolcu oturur pozisyonda yer-leştirilmiştir. Analizi kolaylaştırmak için ölçülere uygun küt çizimler tercih edilmiştir. Yolcular si-metrik olarak 90° dik oturan pozisyonda yerleşti-rilmiştir. İnsan gövdesi düz ve kollar gövde içinde, baş kısmı dikdörtgen olarak kabul edilmiştir. Taşı-tın ön panelinde birbirlerine simetrik sağ ve solda 2 adet, ortada 2 adet hava giriş menfezi modellen-miştir. Taşıtın tavan kısmında 6 adet hava giriş menfezi 3’erli sıra halinde 2. ve 3. koltuk hizasında modellenmiştir. Gerçek ölçülerine uygun olarak yolcu minibüsünün genişliği 1400 mm, uzunluğu 3961 mm ve yüksekliği 1406 mm olarak modellen-miştir.

Şekil 6. 3 Boyutlu minibüs kabin modeli

5.2. Ağ Yapısı

Sayısal analiz yapmadan önce çizilen model üze-rinde ağ yapısı oluşturulması gereklidir. Analiz denklemleri oluşturulan ağ yapısıyla sonlu hacim-ler yöntemine göre çözülmektedir. Ağ yapısının sık olması her zaman daha doğru sonuç vermesi

anlamına gelmemektedir. Yapının daha çok doğ-ru elementleri içermesi, doğru bölgelerde doğru metotların seçilmesi gerekmektedir. Programda doğru sonuçlar için kabul edilebilir bir ağ yapısı oluşturulduğu kontrol edilebilir. Ağ yapısındaki element sayısı sınır tabaka analizi yapılacaksa sı-nırlara yakın bölgelerde kademeli olarak artırılabi-lir. Element sayısının fazla olması çözünürlük ola-rak daha detaylı görsel sonuçlar sunabilir. Uygun miktarda element sayısı sonuçları yorumlamada yeterli olacaktır.

Şekil 7’de verilen model ağında üçgen yüzeyli ele-manlar tercih edilmiştir. Ağ yapısı yaklaşık 20.000 düğüm ve 1.070.000 elementten oluşmaktadır. Ağ kalite metrikleri: Element kalitesi ortalama 0,83, çarpıklık en çok 0,89, diklik kalitesi en düşük 0,17, kritik boy-en oranı ortalama 1,87 hesaplanmıştır.

Şekil 7. Minibüs modelinin ağ yapısı

5.3. Sınır Koşulları ve Analiz Kabulleri

Kabin içinde hava akışını ve ısı transferini analiz edebilmek için sınır koşullarının belirlenmesi ge-reklidir. Hava hızı ve basıncı, sıcaklık, ısı kazancı parametrelerine göre sınır bölgelerinin tanımlan-ması önemlidir. Yapılan analizde sınırlar kabinin ön ve tavan kısmında bulunan hava giriş menfez-lerinde hava sıcaklığı ve hızı, duvar bölgeleri ve taşıtın arka kısmında kabul edilen basınç çıkış böl-gesidir. Modelin yan yüzeylerinin üst kısmı cam, alt kısmı gövde olarak kabul edilmiştir. Kabin içi ilk hava sıcaklığı 55 °C, egzoz borusu ve motor sıcaklığı etkisi altında kalan yüzeyler hariç kabin gövde ve cam dış yüzeylerine etkiyen dış hava sı-caklığı 28,5 °C, egzoz borusunun geçtiği bölgede 121 °C, motor bölgesinde 111 °C, yolcular insan vücut sıcaklığı olan 37 °C ve taşıt iç malzemesinin ısıl yükünü temsil etmek için modelde bulunan kol-

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 36 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

37Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

tuklar da 37 °C kabul edilmiştir. Modelde bulunan yolcu ve koltukların yoğunluğu 1000 kg/m3, özgül ısısı 4000 J/kg°C, ısıl iletkenliği 0,34 W/m°C kabul edilmiştir. Güneş ışınımı için taşıtın cam yüzeyle-ri dikkate alınarak etkin gökyüzü sıcaklığı 12 °C alınmıştır. Birim alan başına ışınım ısı kazançları teorik analizdeki değerler dikkate alınarak direkt ışınım için 910,44 W/m2, dağılı ışınım için 12,32 W/m2 alınmıştır. Deneysel çalışmada alınan orta-lama ölçümlere uygun olarak ön panelde bulunan menfezlerden hava girişinin 12 °C sıcaklıkta ve 6 m/s hızda; tavan tarafındaki menfezlerden 15 °C sıcaklıkta ve 5 m/s hızda girdiği kabul edilmiştir. Modelde bulunan menfezler taşıtın gerçek menfez boyutlarına uygun olarak çapı 7 cm daireseldir. Gövde ve cam yüzeylerde ısı iletim ve taşınım ısı transfer katsayıları, malzeme özellikleri seçilirken teorik analizdeki değerler dikkate alınmıştır. Sade-ce taşınım ısı transferi için kabin içi ve dışı taşınım ısı transferi katsayılarının ortalaması alınmıştır.

Sayısal analiz sonlu hacimler yöntemine göre ya-pılmıştır. Analiz programında denklem çözümle-ri yapılırken basınç tabanlı yaklaşım, hız formülü mutlak hız, akış tipi zamana bağlı, viskoz model iyileştirilmiş duvar fonksiyonuyla birlikte reali-zable k-ε yöntemi, ışınım için yüzeyden yüzeye yöntemi tercih edilmiştir.

Şekil 8. Sayısal analizde ölçüm noktaları

5.4. Sayısal Analiz Sonuçları

Yolculara yakın belirlenen bölgelerde ölçüm nok-taları Şekil 8’de gösterilmiştir. 9 farklı ölçüm nok-tasında 317 s sonunda hava sıcaklığı ve hava hızı değerleri Tablo 9’da verilmiştir.

Kabin içinde sıcaklık dağılımı Şekil 9’da göste-rilmiştir. Yolculara yakın belirlenen bölgelerde

9 noktada alınan ölçümlere göre 19,5 °C-21,5 °C aralığında sıcaklık değişimi gözlenmiştir. Menfez-lerin çevresinde taşıtın arka bölgesine göre hava sıcaklığının daha düşük, hava hızının daha yüksek olduğu; motor ve ön panel bölgesinde sıcaklık de-ğerlerinin diğer bölgelere göre daha yüksek oldu-ğu; yolcu mahalinin arkasındaki yük bölümünde hava menfezi bulunmadığı için bu bölgedeki sıcak-lık değerleri de yolcu mahaline göre daha yüksek olduğu sayısal analiz sonuçlarından anlaşılmakta-dır.

Şekil 9. Taşıtın orta kesitinde °C biriminde sıcaklık dağılımı

Kabin içinde hava hızı dağılımı Şekil 10’da gös-terilmiştir. Menfezlerin çevresinde hava hızının daha yüksek olduğu, taşıtın ön ve tavan kısmın-daki menfezlerden kabin içine giren soğutulmuş havanın taşıtın arka bölgesine doğru daha düşük basınç bölgesine yönlendiği sayısal analiz sonuçla-rından anlaşılmaktadır.

Şekil 10. Taşıtın orta kesitinde m/s biriminde hava hızı dağılımı

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 37 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201938

Tablo 9. Kabin İçinde Hava Sıcaklığı ve Hava Hızı Sayısal Analiz Sonuçları

Ölçüm Noktası

Bölge(yön, koltuk sıra) Hava Hızı

(m/s)Sıcaklık

(ºC)

P1Diz seviyesi

(iki yolcu arası, ön)

0,85 21,5

P2Göğüs seviyesi(iki yolcu arası,

ön)1,95 19,5

P3Baş seviyesi

(iki yolcu arası, ön)

1,2 21

P4Diz seviyesi

(iki yolcu arası, orta)

0,1 21

P5Göğüs seviyesi(iki yolcu arası,

orta)0,2 21

P6Baş seviyesi

(iki yolcu arası, orta)

0,35 20,5

P7Diz seviyesi

(iki yolcu arası, arka)

0,1 21,5

P8Göğüs seviyesi(iki yolcu arası,

arka)0,2 21

P9Baş seviyesi

(iki yolcu arası, arka)

0,35 20,5

6. SONUÇLAR

Taşıt kabini içinde belirlenen 9 farklı ölçüm nok-tasına göre deneysel çalışma ve sayısal analize ait hava sıcaklık değerleri Şekil 11’de karşılaştırılmış-tır. 9 farklı noktanın ortalama sıcaklığı deneysel öl-çüm için 24,3 °C hesaplanmıştır. Sayısal analiz so-nuçları için ortalama sıcaklık 20,8 °C’dir. Deneysel ölçüm için en yüksek hava sıcaklığı P7 noktasında 26 °C, en düşük hava sıcaklığı P2 ve P6 noktaların-da 23,5 °C’dir. Sayısal analiz sonuçları için en yük-sek hava sıcaklığı P1 ve P7 noktalarında 21,5 °C, en düşük hava sıcaklığı P2 noktasında 19,5 °C’dir.

Konfor hava sıcaklığı ASHRAE’ye göre mevsimsel olarak 20 °C-26 °C’dir [5]. Bu çalışmada konfor sı-caklığı 23 °C kabul edilmiştir. Konfor sıcaklığının deneysel çalışma sonuçlarının ortalama sıcaklık değeri ile farkı 1,3 °C; sayısal analiz sonuçlarının ortalama sıcaklık değeri ile farkı 2,2 °C’dir. Deney-sel çalışma ve sayısal analiz sonuçlarına göre 317 s sonunda kabin hava sıcaklıkları ve teorik analizde

kabul edilen referans 23 °C konfor sıcaklığına göre hata oranları Tablo 10’da karşılaştırılmıştır.

Deneysel çalışma ve sayısal analiz sonuçları ara-sındaki sıcaklık farkı taşıtın geometrisinin ve ısı transferini etkileyen malzeme yapısının birebir modellenmemesi sebebiyle oluşmuştur. Isıl model-de koltukların 37 °C insan vücüt sıcaklığında ve yolcular için kabul edilen yoğunluk, özgül ısı, ısıl iletkenlikte kabul edilmesinin yetersiz olduğu an-laşılmaktadır. Ortam yükünü etkileyen taşınım ısı transferi için ısıl modelin taşıtın gerçek malzeme yapısına daha yakın olması gerektiği anlaşılmak-tadır.

Sayısal analiz sonuçlarının hem deneysel çalışma sonuçlarına hem de konfor sıcaklığına yakın oldu-ğu gösterilmiştir. Sayısal analizde kullanılan ısıl modelin ve yapılan kabullerin uygun olduğu göste-rilmiştir. Benzer çalışmalar sonraki gelişmiş taşıt tasarımlarına ve klima seçimine yol gösterebilir.

Şekil 11. Taşıt kabini içinde deneysel çalışma ve sayısal analiz hava sıcaklık değerleri

Tablo 10. 317 s Sonunda Kabin İçi Hava Sıcaklıklarının Karşılaştırılması

Kabin Hava Sıcaklığı Hata Oranı

Teorik çalışma 23 °C Referans sıcaklık

Deneysel çalışma (ortalama)

24,3 °C % 5,65

Sayısal analiz (ortalama)

20,8 °C % 9,57

Taşıt kabini içinde belirlenen 9 farklı ölçüm nok-tasına göre deneysel çalışma ve sayısal analize ait hava hızı değerleri Şekil 12’de karşılaştırılmıştır. 9 farklı noktanın ortalama hava hızı deneysel ölçüm

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 38 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

39Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

için 0,53 m/s hesaplanmıştır. Sayısal analiz sonuç-ları için ortalama hava hızı 0,59 m/s’dir. Ortalama hava hızı farkı 0,06 m/s dir. Hem deneysel çalışma hem de sayısal analiz sonucu için en yüksek hava hızı değeri P2 noktasında sırasıyla 1,35 m/s ve 1,95 m/s’dir. Hem deneysel çalışma hem de sayısal ana-liz sonucu için en düşük hava hızı değeri P4 ve P7 noktalarında 0,01 m/s’dir.

Çalışmada konfor hava hızının PLEA’da yapılan bir çalışmaya göre en yüksek 1,5 m/s olması uygun kabul edilmiştir [8]. Sadece P2 noktasına ait sayı-sal analiz sonucu 1,5 m/s değerinin üzerindedir. Diğer deneysel çalışma ve sayısal analiz sonuçları bu değerin altındadır.

Deneysel çalışma ve sayısal analiz sonuçları arasın-daki hava hızı farkı taşıtın geometrisinin ve mal-zeme yapısının birebir modellenmemesi sebebiyle oluşmuştur. P2 noktasındaki deneysel çalışma ve sayısal analize ait hava hızı değeri arasındaki far-kın diğer ölçüm noktalarına göre fazla olmasının sebebi deneysel çalışmada sürücü ve sürücü hiza-sındaki yolcu koltuklarının geriye çekilerek ön pa-nele ve hava menfezlerine mesafesinin daha fazla olmasıdır. Ayrıca taşıtın ön panelinin daha detaylı modellenmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Sayısal analiz sonuçlarının deneysel çalışma sonuçlarına yakın olduğu gösterilmiştir. Sayısal analizde kul-lanılan ısıl modelin ve yapılan kabullerin uygun olduğu gösterilmiştir. Benzer çalışmalar sonraki gelişmiş taşıt tasarımlarına ve hava menfezi seçi-mine yol gösterebilir.

Şekil 12. Taşıt kabini içinde deneysel çalışma ve sayısal analiz hava hız değerleri

Konfor şartlarına göre bağıl nem oranı da önem-lidir. Yolcular kabin içine yerleştikten sonra bağıl nem %55 ölçülmüştür. Test sonunda ölçülen bağıl nem değeri %59’dur. Yolculardan gelen nem mik-

tarı ve hava sıcaklığının düşmesi bağıl nem değe-rinde artışa sebep olmuştur. Bağıl nem değerinin ASHRAE’ye göre en fazla %65 olması tavsiye edilmiştir [5].

Bu çalışmada, taşıt tasarımı ve test aşamalarında konfor şartlarına göre teorik analiz, deneysel ça-lışma ve sayısal analiz sonuçlarının birbirine re-ferans olduğu gösterilmiştir. İleriki çalışmalarda, birebir iç dış ölçülere ve malzeme yapısına sahip taşıt ısıl modeli geliştirilerek sayısal analizde daha yakın sonuçlar elde edilebilir. Taşıtın her koşulda istenilen sürede ve değerde konfor şartlarını sağla-yabilmesi için farklı çevre koşullarında çalışmanın tekrarlanması gereklidir.

KISALTMALAR

A Yüzey alanı [m2]AEgz Egzoz boru sıcaklığı etkisinde kalan alan [m2]AMot Motor sıcaklığının etkisinde kalan alan [m2]AVY Vücut yüzey alanı [m2]B Gerçek güneş ışınımı [W/m2]ca Kabin hava özgül ısısı [J/kg°C]C Atmosferik sönme katsayısıD Yılın değişik ayları için belirlenen katsayıG Yolcu ağırlığı [kg]ho Dış taşınım ısı transfer katsayısı [W/m2°C]hi İç taşınım ısı transfer katsayısı [W/m2°C]Ho Dış ortam hava entalpisi [J/kg]Hi Kabin içi hava entalpisi [J/kg]İDir Direkt ışınım ısı kazancı [W/m2]İDağ Dağılı ışınım ısı kazancı [W/m2]İYan Yansıyan ışınım ısı kazancı [W/m2]k Isı iletim katsayısı [W/m°C]L Tabaka kalınlığı [m]ma Kabin hava kütlesi [kg]mHav Hava kütle akış debisi [kg]M Metabolik ısı üretimi [W/m2]Pa Hava basıncı [kPa]Ps Suyun doyma basıncı [kPa]QKY Klima yükü [W]QMet Metabolik Yük [W]QIşn Toplam ışınım yükü [W]QDir Direkt ışınım yükü [W]QDağ Dağılı ışınım yükü [W]QYan Yansıyan ışınım yükü [W]QOrt Ortam yükü [W]QEgz Egzoz yükü [W]QMot Motor yükü [W]QHav Havalandırma yükü [W]QIsl Isıl yüklerin toplamı [W]

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 39 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201940

tc Soğuma süresi sabiti [s]tp Soğuma süresi [s]Ta Hava sıcaklığı [°C]Ti Kabin içi hava sıcaklığı [°C]To Kabin içi ilk hava sıcaklığı [°C]Ts Ortalama yüzey sıcaklığı [°C]TKonf Konfor sıcaklığı [°C]TEgz Egzoz gaz sıcaklığı [°C]TMot Motor sıcaklığı [°C]IK Taşıt içinde soğutulması gereken malzemelerin ısıl kütle değeri [J/°C]U Toplam ısı transfer katsayısı [W/m2°C]W Özgül nem oranı [gsu/gkuru hava]Y Yolcu boyu [m]β Yükseklik açısı [°]θ Güneş geliş açısı [°]∑ Eğim açısı [°]Φ Bağıl nem [%]ρg Yer yansıtma katsayısıτ Yüzey geçirgenliğiASHRAE Amerikan Isıtma Soğutma İklimlendirme Mühendisleri TopluluğuHAD Hesaplamalı Akışkanlar DinamiğiPLEA Pasif ve Düşük Enerji Mimarisi Konferansı

KAYNAKLAR

[1] Rameshkumar, A., Jayabal, S., Thirumal, P., CFD Analysis of Air Flow and Temperature Distribution in an Air Conditioned Car, Inter-national Refereed Journal of Engineering and Science, vol. 2, issue 4, pp. 01-06, 2013.

[2] Vaghela, J. K., Kapadia, Dr. R. G., The Load Calculation of Automobile Air Conditioning System, Thermal Engineering International Journal of Engineering Development and Re-search, vol 2, issue 1, 2014.

[3] Jonsson, J., Including Solar Load in CFD Analysis of Temperature Distribution in a Car Passenger Compartment, Master’s Thesis, Luleå University of Technology, 2007.

[4] ISO Standard, Ergonomics of the Thermal En-vironment Determination of Metabolic Heat Production, ISO Standard 8996, rev. 2004.

[5] ASHRAE Handbook of Fundamental, Ameri-can Society of Heating, Refrigerating, and Air Conditioning, Atlanta, GA, 2017.

[6] Talbi, M., Agnew, B., Energy Recovery from Diesel Engine Exhaust Gases for Performance Enhancement and Air Conditioning, Applied Thermal Engineering, 1(5): 5-10, 2002.

[7] S. J. Kline, F. A. McClintock, Describing Un-certainties in Single Sample Experiments, Me-chanical Engineer, pp. 1-3, 1953.

[8] Talbi, M., Agnew, B., Assessment of Air Ve-locity Preferences and Satisfaction for Natu-rally Ventilated Office Buildings in India, 30th International PLEA Conference Sustainable Habitat For Developing Societies Choosing The Way Forward Proceedings, Volume 2 pp. 411-418, 2014.

[9] ANSYS Fluent 16.2, Ansys Inc., 2015.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 40 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019 41

Moore Yasası, Teknolojik Tekillik ve Prekarya“Böceğin kendisi asla çizilemez.

Uzaktan bile gösterilemez”Franz Kafka

ÖZ

Bilinen ve öngörülen tüm bireysel, kurumsal, sosyal, teknolojik ve bilimsel yapılar-da, şimdiden öngörülemez değişikliklere neden olacak, “ekonomide, iş dünyasında, toplumda ve bireysellikte benzeri görülmemiş paradigma değişimlerinin söz konusu olacağı” [Schwab, 2017] yılların gelişi izleniyor; Transhümanist umutlar ile Luddist endişeler yayılıyor. Dijital teknolojilerin üstel gelişimi birincil olarak kendi etkinlik alanlarını, “lineer öngörümlü” insan doğasının hayal edemeyeceği, hızını, geniş-liğini ve derinliğini tanımlayamayacağı sınırları olmayan bir uzaya dönüştürüyor. Dijital üstel teknolojiler ikinci olarak da tüm üretim alanlarında (bilgi, teknoloji, mal, hizmet) var olan üretim biçimlerini ve ilişkilerini etkiliyor ve değiştiriyor.Bu çalışmada üstel teknolojilerin temsilcisi Moore Yasası ve bu yasaya uygun dav-ranış sergileyen değişim alanları, yapay zeka ile biyolojik zekanın birleştiği nok-tada oluşacak Kafkavari metamorfozların kaynağı olabilecek teknolojik tekillik ve nihayet geleceğin çalışanlarının temsilcisi prekarya öngörüleri hakkında bir litera-tür incelemesi sunulmaktadır.

Anahtar KelimelerMoore Yasası, Teknolojik Tekillik, Prekarya.

Macit TOKSOYProf. Dr.RD&PMİ[email protected]: 0000-0001-8028-6800

ABSTRACT

It’s being observed that “unique paradigm changes in economy, business world, society and individuality” [Schwab, 2017] will lead to unforeseeable changes in all known and predicted individual, institutional, social, technological and scientific structures in the following years. Luddist concerns with Transhumanist hopes are spreading. The exponential development of digital technologies primarily trans-forms its sphere of activity into a boundaryless space that linear predicting human nature neither imagine nor define its speed, width and depth. Secondly, digital expo-nential technologies affect and change the existing production forms and relation-ships in all production areas (information, technology, goods, services).In this study we present a literature review of the Moore’s Law which is the repre-sentative of exponential technologies and of changing fields according to this law, the technological singularity that may be the source of the Kafka-like metamorpho-sis occurring at the point of super positioning of artificial intelligence and biologi-cal intelligence, and finally, of predictions of precariat who are the representatives of the future workers.

KeywordsMoore Law, Tecnological Singularity, Precaria.

Geliş Tarihi : 03.12.2018Kabul Tarihi : 04.02.2019

Moore Law, Technological Singularity and Precaria

Toksoy, M., Moore Yasası, Teknolojik Tekillik ve Prekarya, 14. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi Bildiriler Kitabı, sf. 1376-1407, 17-20 Nisan 2019.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 41 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201942

1. GİRİŞ

Endüstrinin dijital dönüşümünün başladığı bir ça-ğın ilk çeyreğini tamamlamak üzereyiz. Kurumla-rın, özellikle politikacıların ilk çeyreğin sonu ola-rak farklı hedefleri var. Bu çalışmanın konusunu kurumların ya da politikacıların hedefleri değil, insanların ‘Tanrı’yı oynama’ dürtüsünün bir so-nucu olan baş döndürücü teknolojik gelişmelerin kaldıraçları ve çok konuşulmayan olası sonuçları oluşturuyor.

Bu çalışmanın içeriği Avrupa'da daha çok Endüstri 4.0 olarak, ancak farklı isimlerle de anılan alanla ilgilidir. Ama amacı bu alanda olan yeni gelişme-leri size aktarmak değildir. Endüstri 4.0 alanının bileşenlerinde, birleştirdiği alanlarda ve itici kuv-vetlerinde olan gelişmelerin hızı, bu alanlardaki gelişmeler üzerine yazmak ve konuşmak için çok cesaret kırıcıdır. Bu gelişmelerin hızının üstel (ex-ponantial) eğilimli olduğu izleniyor; bu yüzden de söz konusu teknolojiler üstel teknolojiler (exponen-tial technologies) olarak adlandırılıyor. Bir başka şekilde ifade etmek gerekirse, bu konulardaki ge-lişmeler üzerine yazılırken ya da konuşulurken, söz konusu olası gelişmeler neredeyse yazma ya da konuşma esnasında inanılmaz ölçüde eski bil-gi haline geliyor. Bildirinin içeriği bu gelişmelerin üstel hızına ilk defa kavramsal olarak dikkat çe-ken “Moore Yasası” ve bu yasaya (şimdilik) uyan gelişmeler, bu gelişmelerin varacağı - yaratacağı öngörülen “Teknolojik Tekillik (Singularity)” ve dijital dönüşüm ile paralel gelişen yeni çalışan (ve çalışamayan!) sınıfı “Prekarya”dır.

Bilim insanları zaman zaman, gerçekleşme za-manları iki rakamlı yıllardan milyon yıllara varan zaman dilimlerinde, insanlığın karşılaşabileceği aşağıda örneklenenler gibi ‘fatal-ölümcül’ sorun-ları gündeme getiriyorlar [Kaku, 2018]:

• Küresel iklim değişikliği• Nükleer savaş• Silah olarak geliştirilmiş mikroplar• Kaynakların yetersiz kalması• Buz çağı gibi doğal olaylar• Büyük volkan patlamaları• Göktaşlarının çarpması1

• Güneşin genişleyerek kırmızı yıldız haline dö-nüşmesi2

1 Carl Sagan’a göre insanlık bir kozmik atış sahası içinde yaşıyor.2 Beş milyon yıl sonra.

Çağımız politik liderlerinin, bilim adamlarının (özellikle küresel iklim değişikliği üzerine) uyarı-larını yine bazı bilim adamlarının zayıf argüman-larına dayanarak göz ardı etmeleri ve yine bazı (hatta Nobel kazanmış) politikacıların aşırı değer-lendirmelerinin doğurduğu “çocuğu banyo suyu ile dışarı atmak” örneğindeki gibi [Muller, 2008], sorunun gerçek sorunlar olmadığına (işlerini ko-laylaştırdığı için) inanmaları söz konusu. Ama bu sorunların en az bir tanesi, küresel iklim değişik-liği kapımızda.

Kapımızda olan sorunlar sadece bunlar mı? Hiç de öyle gözükmüyor. İnsanoğlunun Tanrı’yı oynama dürtüsüne [Kurtzweil, 2016] atfedilen çok önemli çok hızlı teknolojik gelişmeler oluyor. Bu öyle bir dürtü ki, insanları mağaradan Mars’a gitmeye, yeni dünyalar aramaya zorlayan sonuçlar doğuran geliş-meleri yaratan bir dürtü. İşte bu gelişmelerden ve öngörülerden kısa özet alıntılar:

[Schmidt ve Cohen, 2013]

• 18 ayda bilgisayar kapasiteleri iki misline çıkı-yor (Moore Yasası).

• İki günde bir uygarlığın başlangıcından 2003 yılına kadar geçen sürede üretilen kadar dijital bilgi üretiliyor.

[Schwab, 2016]

• Moore Yasası’na göre 2025 yılındaki bir bil-gisayarın kapasitesi 2013 yılındakinin 64 katı olacak.

• Önümüzdeki dijital çağ, sadece nesnelerin üretim biçimini, özelliklerini, kullanım şek-lini ve faydalarını değiştiren bir çağ değildir. Bu teknolojik devrim çağı “ekonomide, iş dünyasında, toplumda ve bireysellikte benzeri görülmedik paradigma değişimlerine” neden olacak teknolojileri bir araya getiriyor.

• Akıllı cep telefonlarının ve internet bağlantı-larının sayısı çoktan milyarları geçti.

• Ekonomide, iş dünyasında, toplumda ve birey-sellikte benzeri görülmemiş paradigma deği-şimleri söz konusu.

• Yaşama, çalışma ve birbirimizle ilişki kurma tarzımızın kökten değişmesi öngörülüyor.

• Bu kadar büyük vaatler ve potansiyel tehlike-ler içeren başka bir dönem HİÇ olmadı.

[Vance, (2015)]

• “Elon Musk, 2025 ile birlikte büyük miktarda yük ve insanı Mars’a götürme kapasitesine sa-hip gemi ve itici motorları üretmiş olabileceği-ni düşünüyor.”

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 42 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

43Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

[Kaku, 2016]

• “Bizler kendimizin inşa ettiği robotların biz-zatihi kendisi olacağız.”

[Passig, 2011]

• “İnsanlık tarihinde ilk defa birçok insan bir boyutta doğup büyüdükten sonra başka bir bo-yutta çalışacak.”

• “İnsanoğlu bu yüzyılda kendini de değiştire-cek ve anlaşılıyor ki, 21. yüzyılda yaşanılacak değişimler o kadar büyük ve güçlü ki, böyle-sine değişimleri insanoğlu hiç yaşamadı ve öyle görülüyor ki, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.”

Önümüzdeki gelecek öyle bir gelecek ki, Platon’un matematik, geometri, müzik bilen eğitilmiş aris-tokratlarının yönettiği dünya hayali, ‘Tanrıyı oy-nama dürtüsü’ ile ‘süper yapay zekâlı’ makinelerin yönettiği bir dünya hayaline dönüşmüş. Dünyayı böylesine değiştirmekte olan söz konusu teknolojik değişimlerin olası bazı sonuçlarından, bu teknolo-jileri yaratanlar, bilim insanları, gelecek bilimciler, stratejistler endişeli gözüküyorlar:

[Harari, 2018]

• “Büyük veri algoritmaları özgürlüğü bastır-dığı gibi toplumlar arasında gelmiş geçmiş en derin uçurumları yaratabilir. Tüm servet ve güç, üç beş seçkinin elinde toplanabilir.” ... “Ekonomik eşitsizlik biyolojik eşitsizliğe dönüşebilir. İnsanlar biyolojik kastlara ayrıla-bilir.” ... “Biyoteknoloji ebeveynlere çocukla-rının ‘sürümünü yükseltme’ imkânı sağlarsa bu da temel insani ihtiyaç sayılacak mı yok-sa insanüstülerin zavallı homo sapiensi kat be kat aşan becerilerinin tadını çıkardığı bir ortamda, insanlığın farklı biyolojik kastlara ayrıldığını mı göreceğiz?” ... “Yapay zekânın yükselişe geçmesi çoğu insanın ekonomik de-ğerini ve siyasi gücünü ortadan kaldırabilir” ... “İnsanların büyük kitleler olarak işlevsiz (ve işsiz) kalması söz konusu olabilir. Otoritenin insanlardan algoritmalara geçmesiyle dijital diktatörlüklerin önü açılabilir.” ... “Bir takım meslekler - işler ortadan kalkarken yeni ortaya çıkan meslekler ve işler, yüksek düzeyde uz-manlık gerektirecek ve yapay zekâ gelişmeyi sürdürdüğü müddetçe çalışan insanların müte-madiyen yeni beceriler kazanması ve meslek-lerini değiştirmesi gerekecek.” ... “Yeterli dev-let yardımı gelecek olsa bile milyarlarca insan akli dengesini yitirmeden kendini sürekli yeni baştan yaratabilecek mi?.” ... “On yıllık bir sü-

rede mantar gibi bitip yok olan bir mesleğin sendikaları (meslek odaları, sivil toplum ör-gütleri -mt) nasıl kurulur?”

[Hawking ve diğerlerinden alıntı]

[Ford, 2015 ]

• “Gerçek anlamda düşünme becerisine sahip bir bilgisayar ‘dünya tarihindeki en büyük olay olur’…insandan daha zeki bir bilgisayar ‘para piyasalarından zengin olabilir, keşifleri araştırmacılardan daha hızlı yapabilir, insan-ları politikacılardan daha iyi manipüle edebi-lir, nasıl çalıştığını bile anlamadığımız silahlar geliştirebilir’... Tüm bunları bilim kurgu diye göz ardı etmek, ’tarihteki en büyük hatamız’ olabilir.”

[Bregman, 2016]

• “Gelecek aslında çoktan geldi - sadece hakça dağıtılmadı.”

[Kaku, 2011]

“Otuz yıl içinde (1993-2023) süperinsan zekâsı yaratacak teknolojik olanaklara sahip olacağız. Hemen sonra, insan çağı sona erecek... Bu olayın 2023’den önce ya da 2030’dan sonra gerçekleşmesi beni şaşırtır.” - Vernor Vinge.

[Ford, 2015]

“Yapay genel zekâ ‘tarihin kumaşını yırtar’” ...“Ya-pay zekâ konusunun karanlık tarafına ait ihtimaller bilim kurgu filmlerinden çıkma uçuk senaryolar gibi duruyor. Bu konularda ciddi tartışmalar hemen sulandırılıyor. Böyle bir endişeyi dile getirecek bir devlet yetkilisi veya siyasetçiyle nasıl dalga geçile-ceğini tahmin etmek zor değil.”

[Leonhard, 2018]

“İnsanlığın önümüzdeki 20 yılda değişimi, geçtiği-miz 300 yıldan daha fazla olacak.”

Bu görüşler kavramsal olarak çok yeni görüşler de-ğil. Teknolojik gelişmelerin insanoğluna getireceği sorunlar 1800’lü yılların başında da endişe verici olmuş:

[O’Connell, 2018]

Luddizm, 1811-1816 yılları arasında makinelere sa-botaj eylemleri düzenleyen bir işçi hareketidir. Çı-kış noktası da yeni geliştirilen tekstil makineleri-nin el işçisi tekstilcileri aç bırakacağı düşüncesidir. Luddist, teknolojik yeniliklere karşı olan insan an-lamında kullanılmaktadır. Hareket, ismini, hareke-

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 43 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201944

tin lideri olan Ned Ludd’den almıştır. Luddizm’in bugünkü yorumu, geleceğin “teknolojiye nihai ve topyekûn bir kölelikten başka bir şey olmayacağı” olarak kabul edilebilir.

“Makine... bir hırsızdır ve binlerce insanı soya-bilir.”.. “Bu ülkeni sonunu getirecek onlar, ileride göreceğiz.”..“Daha da ileri giderek diyorum ki ma-kineler nihayetinde evrenin sonunu getirecek” de-miştir. (1830) - Leadbeater.

Üstel teknolojik gelişmelere karşı Luddizm’in baş-lattığı endişelere karşı, teknolojik gelişmelerin in-sanların yararına sonuçlar doğuracağına aşırı bağlı görüşler de mevcut ve bu görüşlere antik çağlara kadar giden bir zaman diliminde rastlamak müm-kün.

[Nilssons, 2018]

İnsanın yeteneklerini barındıran makinelerin ilkle-rine Homeros’un (MÖ 9. yüzyıl) İlyada’sında (ken-di kendine giden ve üç ayaklı denilen sandalyeler) rastlanmaktadır. Afrodit’in can verdiği, heykeltraş Pigmalion’un yaptığı Galatea’nın fildişi heykeli de estetik tahtında oturan bir antik Asimov3 olarak öncülerden sayılabilir.

Aristo da (MÖ 384-322) makineleri düşlemiş: “Dü-şünün, elimizdeki her alet, ya bizim emrimizde ya da ihtiyaç halinde kendi işini icra ediyor; eğer ... dokuma tezgâhının mekiği kendiliğinden gidip gelse ve lirin mızrabı kendi kendine çalsa, o zaman ne usta zanaatkârlar hizmetçiye gereksinim duyar-dı ne de efendiler kölelelere.”

İlk kayıtlarına 1613 yılında rastlanıldığı belirtilen4 ve bugünkü bilgisayarlara evrensel yaygın ismini veren kompüter (computeur) kelimesinin kökeni o yıllarda gün boyunca sayma işlemi gerçekleştiren insanlara verilen Latince kökenli bir kelimedir. Bu insanları izleyen ünlü matematikçi ve filozof Got-tfried Wilhelm Leibniz (1646-1716) computeur’ler yerine onların işini yapacak makineler düşlemiştir: “Kusursuz insanların hesap için köle gibi saatleri-ni harcaması ne yazık, oysa makineler kullanılıyor olsa, bu iş güvenle başkalarına bırakılabilirdi” di-yerek insanların yerine hesap yapabilen makineleri hayal etmiştir.

Teknolojik gelişmelerin yukarıdaki hayallerde ol-

3 Toyota’nın meşhur robotu.4 http://www.wikizeroo.net/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvQ29tcHV0ZXI

duğu gibi, insanların yararına olacağını ya da kul-lanılabileceğini düşünenlerin günümüzdeki tem-silcisi, yirminci yüzyılın son yıllarında gelişmiş5 “Transhümanizm” akımıdır. Teknoloji iyimserliği olarak tanımlanabilecek Transhumanizm, insa-nın fiziksel ve bilişsel yeteneklerinin artırılması, yaşlanma ve hastalanma gibi arzu edilmeyen veya gereksiz görülen yönlerinin ortadan kaldırılma-sı amacıyla, günümüz ve gelecekteki teknoloji ve bilimden faydalanılması gerektiğini öne süren uluslararası bir entelektüel ve kültürel harekettir. “Geniş tanımıyla Transhümanizm, biyolojiden ta-mamen azat olmayı savunan bir özgürleşme ha-reketidir” ... Transhümanizm, ana akım kültürün hatta pekâla ileri gidip kapitalizm diyebileceğimiz şeyin zaten doğasında bulunan bir eğilimin yoğun-laşmasıdır. [O’Connell, 2018].

Transhümanizm; Rönesans hümanizminin yirmi birinci yüzyıl dijital teknolojisine tercüme edilmiş, uyarlanmış ve uygulanmış hali (dijital hümanizm) olarak da tanımlanmıştır.6,7,8 Amerika ve İngilte-re’de teknoloji yoluyla pozitif sosyal değişmelerin olacağını savunan insanların hareketi ile Trans-humanizm’in ilkelerini benimseyen partiler de kurulmuştur.9,10

Görülüyor ki, çağımızın üstel teknolojileri, bilim ve teknolojinin pek çok liderini endişelendiriyor ama bazı insanları da, hastalıkları sona erdirecek, yaşlanmayı yavaşlatıp insan ömrünü çok uzatacak gibi beklentilere daldırıyor. Sapiens ve Homo Deus kitaplarının yazarının (Yuval Noah Harari) bu zıt-lık için yorumu ise hayli ilgi çekici:

(Üstel) “Teknolojik devrimi yönlendiren şirketler ve girişimciler, doğal olarak, yaratılarına methi-yeler düzüp durduklarından, ikaz etmek ve tehlike sinyalleri vermek ve bir şeylerin bin bir türlü yol-la feci şekilde ters gidebileceğini ortaya koymak benim gibi tarihçilere, sosyologlara ve filozoflara kalıyor.” [Harari, 2018].

Bu çalışmada literatürden alıntılarla zenginleşti-rilerek, önce Moore Yasası, sonra Moore Yasası doğrultunda gelişen üstel teknolojilerle gelişeceği öngörülen teknolojik tekillik ve son olarak da üstel

5 https://nickbostrom.com/tra/values.html6 https://kottke.org/17/04/what-is-digital-humanism7 https://nextconf.eu/2017/11/what-is-digital-humanism/#gref8 https://www.skyword.com/contentstandard/creativity/what-is-digi-tal-humanism-its-breaking-barriers-for-marketers-on-a-global-scale/9 http://transhumanist-party.org/ 10 http://www.transhumanistparty.org.uk/

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 44 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

45Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

teknolojiler ve sebep olacakları tekillik nedeniyle oluşan ve büyüyen sosyal sınıf prekarya incelen-miştir.

2. MOORE YASASI”Tanrıyı oynama dürtüsü olmadan, bildiğimiz anlamdaki dünya bugün

var olmazdı. Birkaç milyon insan, avladıkları / topladıklarıyla kıt kanaat geçinerek, geniş çayır ve ormanlarda yazı, tarih, matematik

olmadan, kendi evrenlerinin ya da kendi iç sistemlerinin inceliklerini bilmeden yaşardı.”

[Ramez Naam’den alıntı] [Kurtzweıl, 2016]

Bilişim, nanoteknoloji ve biyoteknoloji dünyasın-da son 20 yıldır olan gelişmelerin ışığında bilim insanları ve teknologlar, 21 yüzyılda insanın ileti-şim içinde olduğu fiziksel ve sosyolojik bilinen her yapının, çok hızlı bir şekilde başka formlara evri-leceğini (ya da devrileceğini) öngörüyorlar. Kimi uzmanlar bu değişimlerin insanoğlunun başedece-ği ve onun hayatını olumlu etkileyeceği yönünde görüş bildirirken, kimileri söz konusu değişimlerin büyük felaketlere de yol açabileceğini öngörüyor-lar.

Endüstride başlaması öngörülen ve başlayıp çok hızlı süren evrim (devrim demek daha doğru olsa gerek), Avrupalıların Dördüncü Sanayi Devrimi, Amerikalıların Akıllı Üretim (%50’nin tercihi), Bağlantılı İşletme (Connected Enterprise), Dijital Üretim ve Endüstri 4.0 diye adlandırdıkları [MT & IT Trends, 2018] ‘endüstrinin dijital transformas-yonu’dur. Endüstrinin dijital transformasyonunun genel kabul gören dokuz bileşeni var (Şekil 1). An-cak bazı literatüre göre bileşenler, nanoteknoloji, biyoteknoloji ve yenilenebilir enerji teknolojisinin de dâhil edildiği daha geniş bir iç içe geçmiş tekno-lojiler dizini olarak veriliyor (Şekil 2). Dijital trans-formasyonun itici kuvvetleri de fiziksel, dijital ve biyolojik megatrendler olarak üç grupta toplanmış teknolojiler olarak da sınıflandırılıyor (Şekil 3).

Dijital transformasyon 21. yüzyıl ile başladı de-nilenebilir ve çok güçlü bir şekilde devam ediyor. Firmalar için dijital iş hayatının iki amacı var:

• Geliştirilmiş müşteri deneyimleri ve ürünleri hedefi ile dijital iş (business) optimizasyonu.

• IoT alanında yeni seviyede ürün verisi kaldı-racını sunan, ürün, artırılmış gelir ve yeni iş modeli hedefi ile dijital işe transformasyon.

Gartner’a göre incelenen üreticilerin %65’i diji-tal iş stratejisi ve yol haritası üzerine çalışıyorlar; üreticilerin %50’si de 2020 senesinde ürün veri ve

bilgilerinin otomasyona gireceğini belirtmekte-ler. MESA International’a göre üreticilerin %62’si Akıllı Üretim doğrultusunda projelere başladılar [MT & IT Trends, 2018]. Endüstri, 2018 itibariyle, dijital dönüşümün farklı alanlarında değişik sevi-yelere gelmiş durumda (Şekil 4). Türkiye’de de de-ğişim çalışmalarının az yoğunluklu ve az sayıda da olsa başladığı duyuluyor.

Dijital transformasyonda tutulan iki yol-strate-ji görülüyor. Bunlardan ilki mevcut üretimi yeni teknolojilerin ürettiği araçlarla aynı algoritmalarla üretmek: İnsanın yerine makineyi koymak. Diğer yolun sonunda da hiç şüphesiz işsizlik görülüyor ancak, burada dönüşüm İlk Prensip Yaklaşımı ile gerçekleştiriliyor.

Şekil 1. Dördüncü sanayi devriminin bileşenleri

Şekil 2. Dördüncü sanayi devriminde iç içe geçen teknolojiler [Schwab, 2016]

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 45 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201946

Şekil 3. Dördüncü sanayi devriminde iç içe geçen teknolojiler [Schwab, 2016]

Şekil 4. Dijital transformasyonda alanlardaki gelişmeler [MT & IT Trends, 2018]

İlk Prensip Yaklaşımı

İlk öncüsünün Aristo, çağımızdaki temsilcisinin Elon Musk olduğu İlk Prensip Yaklaşımı’nın fel-sefeden fiziğe pek çok alanda kullanıldığı görülü-yor. Bir sürecin ilk temellerine kadar inip doğru-

luğu kanıtlanmış - kesin öğelerle tekrar yukarıya doğru dizayn edilmesi, İlk Prensip Yaklaşımı’nın tanımlarından biridir. İlk Prensip Yaklaşımı’nı en iyi tanımlayan örneklerden biri de bir sepetteki çü-rük elmaları ayıklama problemidir: Çürük elmaları ayıklamak için en iyi yol, sepetin içerisindeki çü-rük elmaları seçerek ayırmak değil, sepeti boşal-tıp, çürük olmayanları (doğru olanlar) tekrar sepete koymaktır.

21. yüzyılı öncekinden, hızlı film seyreder gibi insanların gözü önünde, hiç öngörülemeyecek şe-kilde değiştirecek olan yeni teknolojilerin kulla-nımında en büyük başarının, (eskiye takılıp kal-madan) İlk Prensip Yaklaşımı yöntemini seçenler tarafından elde edileceği öngörülmektedir.

İnsanoğlunun yaşam biçiminde, öngörülmeyecek köklü değişikliklere neden olacak gelişmenin ne olduğuna da İlk Prensip Yaklaşımı ile gitmek ister-sek karşımıza çıkan Moore Yasası olmaktadır. De-ğişimin bu kadar hızlı olmasını sağlayan yeni tek-nolojilerin temelinde, Moore Yasası gözlenmiştir.

Tarihsel: Bir Gözlem ve Moore Yasası

Intel’in kurucusu Gordon Moore, “Electronic Ma-gazine” dergisinde, 1965 yılında yayınlanan “En-tegre Devrelere Daha Fazla Parça (Transistör) Sı-kıştırmak” adlı makalesinin hazırlığını yaparken, 1959 yılından 1965 yılına kadar çip başına tran-sistör sayısının her yıl yaklaşık iki katına çıktığını fark eder [Gordon, 1965]. Moore’un 1975 senesinde tekrar gözden geçirdiği bu gözlem Moore Yasası olarak anılmaktadır. Çip başına transistör sayısı-nın değişimi, bu üstel gelişmeyi günümüze kadar sürdürmektedir: 1975 ylında sayı 60.000 olmuş, 2013'te bir oyun konsolu içinde 5 milyara ulaşmış,

Şekil 5. Milimetrekaredeki transistör sayısının yıllara bağlı değişimi ve Intel çip üretim merkezinden görüntü [Courtland, 2017]

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 46 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

47Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

günümüzde ise CPU ünitelerinde 10 milyar, grafik işlemcilerde 16 milyar civarındadır. 2017 yılında Intel’in 1 mm2 alana 100 milyon transistör yerleş-tirdirdiği açıklanmıştır (Şekil 5). 10 yıl önce ise bu rakam 3 milyon transistör olarak verilmektedir. Moore Yasası günümüze kadar geçerliliğini korur görünmektedir (Şekil 6). Çip teknolojisinin etki-lediği diğer teknolojiler ve uygulamalar da benzer üstel gelişim içindedirler (Şekil 7). Bir başka olgu da çiplerin performansının çip fiyatına göre yakla-şık olarak aynı zamanda iki katına çıkmasıdır. Bir başka deyişle fiziksel olarak bir çipe konan tran-sistör sayısı her iki yılda bir iki katına çıkıp per-formansları artarken, çip fiyatı sabit kalmaktadır.

Transistör sayısının anlamı

Bu sayıların anlamı, bilgi işlemcilerin temeli olan 0 ya da 1’i temsil eden transistörlerin fiziksel ola-rak en küçük alanda bir arada olabilme sayısının

artması, dolayısıyla hesap yapabilecek bir arada bulunan “eleman(!)” sayısının milyarları bulması, kısacası işlem yapma hızının ve bilgi depolama ye-teneğinin, her iki yılda bir iki katına çıkmasıdır. Bu gelişmelerin sonuçlarını sürekli deneyledik ve deneyliyoruz. Üstelik sadece bilişim alanında değil bilgisayarın oyuncu olduğu her alanda olduğu gibi satranç alanında da:

• Kurzweil 1990’da, bilgisayarın bir satranç ustasını 1998’de yenebileceğini öngörmüştür. Öngörüsü bir yıl önce 1997’de gerçekleşmiş, Deep Blue adlı makine11 Garry Kasparov’u yenmiştir. [Bregman, 2018]

• Artık ‘yıldızlararası satranç şampiyonaları’ makineler arasında yapılmaktadır. Saniyede 70 milyon satranç hamlesi hesaplayabilen, yüzlerce yıllık satranç deneyimleri aktarılmış Stockfish makinesi ile saniyede 80 bin hamle hesaplayabilen, mütevazi ama öğrenen maki-ne yeteneği olan AlphaZero karşı karşıya gelir. Satranç hakkında hiçbir şey bilmeyen Alpha-Zero dört saatte hiçbir insanın yardımı olmak-sızın kendini geliştirir ve 100 oyundan 30’unu kazanır 70’inde berabere kalır. [Harari, 2018]

Bir tane de fiziksel büyüklük ve maliyetten örnek verelim:

• 1997’de dünyanın en hızlı (bir teraflop) bilgi-sayarı Amerikan Ordusundaki ASCI Red’di. Maliyeti 55 milyon dolardı. Bilgisayar bir tenis kortu büyüklüğündeydi. 2013’de iki teraflop hızında ve çok ucuz (yaklaşık 400 $), kolayca taşınabilen bir bilgisayar ortaya çıktı: PlaySta-tion 4. [Bregman, 2018]

Üstel gelişen alanlar

Aşağıdaki teknolojik alanlar Moore Yasası’na ben-zer şekilde üstel gelişen teknoloji alanlarıdır.

• Bilgisayar işlem gücü• Bellek kapasitesi• Fiber-optik taşıma kapasitesi• Yazılım algoritmalarının verimliliği• Derin öğrenme • Bilgi üretimi • Robot teknolojisi• Watson teknolojisi• Borsa işlemleri (alım satımların %50-70’ini

makineler yapıyor)

11 Makine, bilişim dilinde yazılım veya yazılım + donanım veya donanım anlamında kullanılmaktadır.

Şekil 6. Çipler üzerindeki transistör sayısının yıllara bağlı olarak değişimi [Elıtegroup, 2018]

Şekil 7. Teknolojideki ivmelenmiş gelişmeler [Mılfordasset, 2017]

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 47 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201948

• Güneş enerjisinde gelişmeler (kapasite her ikinci yılda ikiye katlanıyor)

• Beyin-Makine arakesiti: Aynı anda kaydedilen nöron sayısı

Yukarıda sıralanan alanların en önemlilerinden bir tanesi beyin-makine arakesiti alanıdır. Şekil 8’de eş zamanlı olarak kayıt edilen beyin nöron sayıları-nın, yapılan araştırmaların yıllarına göre üstel de-ğişimi görülmektedir. 2015 yılı hemen öncesinde bilgisayar ile haberleşen nöron sayısı 500 civarın-dadır. İnsan beynindeki 85 milyar nöron sayısı göz önüne alındığında 500 sayısı hiç denecek kadar azdır. Ancak değişimin üstel karakteri unutulma-malıdır. Nitekim Elon Musk, kendisi gibi bilgisa-yar dünyasının önemli oyuncuları ile birlikte, 2016 yılında beyin-makine arakesiti üzerinde çalışmak için Neuralink şirketini kurmuştur. IBM uzmanla-rından Modha, “2020’den önce bir beyni bir kutu-da (10 milyar nöronla beynin neuromorfik modeli) üreteceğiz” demektedir (Şekil 9) [Modha, 2016].

Şekil 8. Beyin-bilgisayar arakesitinin Moore Kanunu [Urban, 2016]

Şekil 9. İnsan beyin simülasyonları [Kaku, 2016]

Moore Yasası’nın sonu

Moore Yasası bir doğal fizik kanunu değildir. Ne-den “yasa” olarak anıldığı da tartışma konusudur. İfade ettiği şey teknolojinin gözlenen gelişme hızı-dır ve bu hız günümüze kadar sürmüştür. Bir fizik yasası gibi sürekliliği söz konusu değildir. Çünkü, çiplerdeki transistör sayısını artıran yaygın baskı minyatürleştirme teknolojisinin fiziksel sınırları olduğu bir gerçektir. Molekül seviyelerine inmiş transistör büyüklüklerinin inebilecekleri en küçük boyut atom seviyesidir ki bu sınıra da yaklaşılmış-tır.

Bu yüzden minyatürleştirmenin sonunun Şekil 10’da olduğu gibi exponansiyel değil, sigmoid s-eğrisi şeklinde doğal yapıda olacağı öngörülmüş-tür [Curry, 2009]. Transistör teknolojsinin gelişim eğilimi, diğer teknolojilerle birlikte Şekil 11’de gösterilmiştir. Eğer yeni bir teknoloji bulunmaz ise Moore Yasası’nın geçerliliği sigmoid S-eğri-sinde olacağı gibi, yavaş yavaş sona erecek, sili-kon çağından silikon-sonrası devreye girilecektir [Kaku, 2014]. Üstel gelişmenin sonu elbette tran-sistör sayısına bağlı bilgisayar hızının gelişimini yavaşlatacaktır. Ancak gelişmekte olan quantum bilgisayarlarının hızlarının günümüz yaygın bilgi-sayarlarından çok çok daha fazla olacağı öngörül-mektedir.

Şekil 10. Üstel büyüme karşı doğal-sigmoid büyüme [Curry, 2009]

Şekil 11. Teknolojilerin gelişiminde Sigmoid değişim [Steemit, 2017]

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 48 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

49Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

Üstel teknoloji ile ulaşılacak hedefler

Enformasyon ve iletişim teknolojisinden 800 üst düzey yöneticinin ve uzmanın katıldığı bir anke-te göre, Moore Yasa’sına uyan üstel teknoljilerle, 2025 yılına kadar aşağıdaki (Tablo 1) dönüm nok-talarının gerçekleşmesi bekleniyor:

Moore Yasası: Sonuç

Bilgisayarların, pratik olarak hayatımıza girdi-ği main-frame türlerinden, masa üstü ve diz üstü bilgisayarlarımıza, cep telefonlarımızdaki işlem-cilere kadar, gelişiminde gözlediğimiz bir şey var. O da lineer doğamızın ne hızla olduğunu anlama-mıza imkân vermediği ama sonuçlarını yaşayarak hissettiğimiz donanım ve yazılım gelişmeleri. Bu gelişmelerin temelinde Intel’in kurucularından Gordon Moore’un 1960’lı yılların ortasında göz-lediği ve daha sonra Moore Yasası adıyla anılan bir teknolojik üretim hızı var. Bilgisayarın gücünü belirleyen silikon transistörler ellili yıllardan bu yana gittikçe küçülmekte ve hemen hemen artık her kişisel ve endüstriyel ekipmanda kullandığı-

mız çiplerde bulunan transistör sayısı her iki yılda bir iki katına çıkmaktadır. Bu gelişme günümüz dünyasındaki bilgisayarların gücünü, bilgisayar-ların kullanıldığı ve entegre olduğu teknolojilerin (dolayısıyla üstel gelişen teknolojiler) gücünü be-lirliyor. Bilgisayar çiplerinin (yongalarının) optik-baskı üretim teknolojisinde kullanılan ışığın dalga boyunun fiziksel sınırı dolayısıyla, transistör bü-yüklüğünün olabileceği bir sınır olduğundan ve çok küçülen transistörlerde atomlar arasındaki et-kileşimin transistörlerin işleyişini etkilediğinden, Moore Yasası’nın ve etkilediği üstel teknolojilerin de bir büyüme sınırı olacağı kaçınılmazdır. Ama bilgisayar dünyasındaki diğer gelişmeler (quantum bilgisayarlar gibi) bilgisayar hızlarının gelişme hı-zını yavaşlatmayacağını gösteriyor.

Bilgisayar teknolojisindeki olası diğer gelişme-ler yanında, Moore Yasası da henüz geçerliliğini yitirmiş değil. Süregiden üstel gelişim eğilimleri, tekillik (singularity) endişelerini de beraberinde getiriyor.

Tablo 1: 2025 Yılına Kadar Gerçekleşmesi Öngörülenler (Dünya Ekonomik Forumu Raporu, Eylül 2015) [Schwab, 2016]

Öngörülenler Gerçekleşme olasılığıİnsanların %10’unun internete bağlanabilen elbiseler giymesi %91,2

İnsanları %90’ının sınırsız ve ücretsiz (reklam destekli) depolamaya sahip olması %91,0

1 trilyon sensörün internete bağlanması %89,2

Amerika’da ilk robot eczacı %86,5

Okuma gözlüklerinin %10’unun internete bağlanması %85,6

İnsanların %80’inin dijital bir varlığa sahip olması %84,4

3D yazıcılarla ilk otomobilin üretilmesi %84,1

Nüfus sayımını büyük veri kaynaklarıyla gerçekleştiren ilk devlet %82,0

İmplante edilebilir ilk mobil telefonun piyasada bulunur hale gelmesi 81,7

Tüketici ürünlerinin %5’inin 3D basılması 81,1

Nüfusun %90’ının akıllı telefon kullanması 80,7

Nüfusun %90’ının internete düzenli erişime sahip olması 78,8

Amerika’da yollardaki bütün otomobillerin %10’unun sürücüsüz otomobil olması 78,8

3D baskılı ilk karaciğer nakli 76,4

Şirket denetimlerinin %30’unun yapay zekâ tarafından yapılması 75,4

Bir devlet tarafından blockchain üzerinden ilk kez vergi tahsilatı yapılması 73,1

Evlere giden internet trafiğinin %50’den fazlasının alet ve cihazlar için kullanılması 69,9

Otomobil paylaşımıyla yapılan yolculukların özel arabalara kıyasla daha çok olması 67,2

Trafik lambaları olmayan 50.000’in üzerindeki ilk şehir 63,7

Küresel GSYİH’nın yüzde %10’unun blockchain teknolojisiyle tutulması 57,9

Bir şirket yönetim kurulunda ilk YZ makinenin yer alması 45,2

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 49 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201950

3. TEKNOLOJİK TEKİLLİK“Tekillik biyolojik bedenlerimizin ve beyinlerimizin sınırlarını aşmamı-

za izin verecek. Kaderimiz karşısında çok güçlü olacağız...

Bu yüzyılın sonuna kadar, zekâmızın biyolojik olmayan kısmı, çıplak insan zekâsından trilyonlarca kat daha güçlü olacak.”

“Tekillik biyolojik düşüncemizin ve varlığımızın teknolojimizle kaynaşmasının doruk noktasıdır ve bunun sonucunda yine insani olan ama biyolojik köklerimizi aşan bir dünya kurulacaktır.Tekillik-sonrası,

insanla makine veya fiziksel gerçeklikle sanal gerçeklik arasında herhangi bir ayrım kalmayacaktır.”

Kurzweil [O’Connel, 2018]

...“insanlığın bu düşkün halinden kurtulacak nihayet etsiz olacağız. Cennetten dünyaya düşmeden önceki bütünlük haline geri döneceğiz, teknolojinin tek tanrılı dinlerdeki Tanrı’nın yerini aldığı nihai bütünleş-

me gerçekleşecek.

[O’Connel, 2018]

“Teknolojinin bütün manası bu. Bir yandan ölümsüzlüğe karşı iştah yaratıyor. Öte yandan evrensel bir yok oluşla tehdit ediyor. Teknoloji

doğadan sokülüp alınmış şehvettir.”

Don DeLillo [O’Connel, 2018]

Teknolojik tekilliğin kabul görmüş bir versiyonu-nun olmadığı, kimi zaman bir vahiy ve kimi za-man da bir kader gibi görünen bir ışık olduğu ifade edilmektedir [O’Connel, 2018]. Ancak teknolojik tekillik, tekno-ütopyacı olarak tanımlanan, öngö-rüleri çok büyük bir oranda gerçekleşmiş, Trans-hümanist Kurzweil’in bir spekülasyonu olmaktan uzak, fiziksel gelişmelerin matematiksel-analojik bir yorumudur.

Bu bölümde Moore Yasası’na uyan üstel teknolo-jik gelişmelerin yönlendirdiği uç düşünceleri ve değerlendirmeleri aktarmaya çalışacağız. Bu ara-da teknolojik tekilliğin bilişim çağının bir ürünü olmadığını, bu düşüncenin dijital çağın öncesinde köklerinin olduğunu belirtelim.

• Moore Yasası’nın çıkış noktası olan teknolojik gelişmeler için kullanılan sıfatlardan bir tanesi İngilizce “disruptive” teknolojidir ve Goog-le’un tepe yönetilerinin yazdıkları bir maka-le’de kullanılmıştır [Schmidt & Cohen, 2010]. Anlaşılıyor ki makale, Çinlilerin Google’a ve düzinelerce Amerikan şirketinine siber saldırı düzenlemesi, Julian Assange’ın - Wikileaks’te belgeleri yayınlaması, hem IT (Enformasyon Teknolojisi) patronlarını hem de dünyanın po-litik liderlerini gelecek açısından çok endişe-lendirmesi üzerine hazırlanmış ve Amerikan en sözü dinlenir (bir zorunluluk olarak da ifa-de ediliyor) topluluğunun (The Council of Fo-reign Relations) yayın organında yayınlanmış.

Disruption kelimesinin İngilizce’deki anlamlarının Türkçe sözlükteki karşılıkları aşağıdaki gibidir:

• Karışıklığa itme• Bozulma• İşleyişini durdurma (ticaret)• Parçalama, aksama, karmaşa (deniz bilimi)• Kesilme• Parçalanma bozma• Yarılma karıştırma (biyoloji)• Ayrılma, yarılma, çatlama (tıp)

Bu karşılıklardan anlaşılmaktadır ki, kelime mev-cut anlamlarıyla çoğunlukla negatif değişime işa-ret etmektedir. Burada konu olarak ele aldığımız tekillik, bir bakıma bozucu (disruptive) teknolojile-rin dünyaya getireceği kimi olumlu kimi olumsuz ama her ne olursa olsun derin ve bugünden öngörü-lemez olası radikal değişimlerle ilgilidir.

Üstel gelişen bozucu (disruptive) teknolojile-rin sonucunda, insan zekâsının üzerine çıkan yapay+biyolojik zekâ geliştirilecektir ki, insan zekâsı gibi;

• çevresini tanıyacak,• kendi varığından haberdar olacak, • yeni fikirler üzerinde düşünebilecek, • kendisi öğrenmiş ve• öğrenmeye devam edecek,• hiç kimsenin bilmediği şeyleri bilecek ve • yeni doğa kanunlarını keşfedecektir.Ancak bu yapay zekâ insan zekâsında milyar kere zeki olacaktır. İşte bu yapay+biyolojik, bir diğer ta-nımıyla Genel Yapay Zekâ, pek çok insanı sebep olacağı tekillikle (bilinmezlikle) çok endişelendir-mektedir.

Tekillik: Tanım-Matematiksel/Fiziksel

Türk Dil Kurumu’nun Büyük Türkçe Sözlüğü’nde tekillik, tekil olma olarak açıklanmıştır. İngilizce sözlüklerde singularity-tekillik için verilen açıkla-malar göz önüne alınırsa tekilliğin tekil olma, fark-lı olma, tuhaf olma, acayiplik, nadir olma, olağan dışı olma gibi anlamlar taşıdığını görürüz. Kelime anlamı dışında tekilliğin pek çok tanımı/örneği söz konusudur:

• Tekillik, nesnelerin (ve sistemlerin) özellikle-rini kaybetmesidir.

• Sonlu çözümlere sahip bir denklemin bir nok-tada çözümünün olmamasıdır (çözümlerinin sonlu olmaması).

• Bir yüzeyin her noktasında türevlenebilir ol-maması tekilliktir.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 50 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

51Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

• Paralel doğruların kesişme noktası bir tekil noktadır.

• y= 1/x eşitliğinde x= 0 değeri için y noktası sonsuz olarak tanımlanan bir tekillik noktası-dır.

• İçlerinde en başta Stephen Hawking’in de ol-duğu bilim adamlarının çalışmalarıyla, ev-renin genişlemesine ait matematik modelin (Friedman Denklemleri) geriye doğru çalıştı-rılması ile büyük patlamanın kenarına kadar olan olaylar açıklanabilmektedir. Ama büyük patlama anı için söz konusu denklemler geçer-sizdir, çözüm yoktur. Bu nokta bir tekil nokta-dır. “Fizikte tekillik, karadeliğin merkezi veya büyük patlama anı gibi, zamanda veya uzayda, matematik ve yanında bizim anlama kapasite-mizin çaresiz kaldığı bir noktadır.” [Shanahan, 2015].

Shanahan’ın bu tanımı tekilliğin en iyi tanımların-dan biri olmalıdır.

Teknolojik Tekillik

Konumuz olan teknolojik tekillik ile ilgili literatür-de, sonuncusu sizin görüşünüz denilerek 17 değişik tanım verilmektedir [Socrates, 2012]. Üstel tekno-lojilerin dönüştüreceği dünyayı tanımlayan (ya da tanımlayamayan!) teknolojik tekilliğin, bir kısmı bu 17 tanım içinde yer almış, bir kısmı kronoloji itibariyle 17 tanım içinde olamayan bazı tanımla-rı, teknolojik tekilliği kavramsal olarak açıklamak için aşağıda verilmiştir.

Bir zanaatkâr olan William Leadbeater 1830’da, özellikle tekstilde olan makineleşmeyi kastederek, Lüddist yaklaşımla makinelerin evrenin sonunu getireceğini söylemiştir. Leadbeater’ın sözcükle-rindeki makine içine bilişim teknolojisindeki kar-şılığı konursa, tanımına uygun olarak, 21. yüzyıl teknolojik tekilliği de ifade edilmiş olur:

• “Makine... bir hırsızdır ve binlerce insanı so-yabilir.” ... “Bu ülkenin sonunu getirecek on-lar, ileride göreceğiz.” ... “Daha da ileri gide-rek diyorum ki makineler nihayetinde evrenin sonunu getirecek.” [Bregman, 2018].

Ünlü fizikçi Stephen Hawking, MIT’den Prof. Max Tegmar, Califonia Üniversitesi’nden Start Russell, The Independent gazetesine yaptıkları açıklamada, gerçek anlamda düşünen bir bilgisayarın dünya ta-rihindeki en büyük olay ve bu zekânın yapabile-ceklerini göz ardı etmenin en büyük hata olacağını belirtmişlerdir [Ford, 2018]:

• “Gerçek anlamda düşünme becerisine sahip

bir bilgisayar ‘dünya tarihindeki en büyük olay olur’…insandan daha zeki bir bilgisayar ‘para piyasalarından zengin olabilir, keşifleri araştırmacılardan daha hızlı yapabilir, insan-ları politikacılardan daha iyi manipüle edebi-lir, nasıl çalıştığını bile anlamadığımız silahlar geliştirebilir’... Tüm bunları bilim kurgu diye göz ardı etmek, ’tarihteki en büyük hatamız’ olabilir.”

Hawking BBC’ye verdiği bir röportajda endişesini daha da derinleştirmiştir:

• “Yavaş biyolojik evrimli insanoğlu yapay zekâ ile yarışamaz ve yerini yapay zekâya bırakabi-lir... Tam yapay zekânın geliştirilmesi insan-lığın sonunu getirebilir.” [Cellan-Jones, 2014].Teknoloji yatırımcısı, uzaya elektrikli araba gönderen, Mars’a gitmeyi planlayan, denize/karaya dikine inen roket teknolojisini gelişti-ren Elon Musk da aynı görüştedir.

11 yaşında üniversiteye girmiş, 17 yaşında dokto-ra almış, MIT’de matematikçi olan Norbert Wie-ner, henüz tekillik kelimesinin matematik dışında kullanılmadığı 1949 yılında, New York Times’ta yayınlanmış görüşlerinde belki de ‘su katılmamış gaddarlıkta bir endüstri’ ile tekilliği kastetmiş ol-malıdır:

• “Açık ve anlaşılabilir bir şekilde yapabildiğim her şey, makineler tarafından da yapılabilir. Ve günün birinde ‘su katılmamış gaddarlıkta bir endüstri devrimi’ne yol açabilir.” [Ford, 2018].

Teknolojik tekillik konusunda ilk uyarı, ünlü fizik-çi John von Neumann tarafından 1958’de yapılmış-tır. Neumann’a göre teknolojik tekillik,

• Teknolojinin durmaksızın ivmelenmesi ile toplumsal yaşam bildiğimiz biçimiyle devam edemeyeceği noktadır.

Stanislaw Ulam, Neumann ile birlikte Manhattan projesinde çalışmıştır. Neumann’ın ölüm ilanında, tekillik konusunda onunla yaptıkları sohbetleri ak-tarır. Neumann’ın teknolojinin hızlanan ilerleyişi-nin “insan ırkının tarihinde asli bir öneme sahip, ötesinde insanlığın bildiğimiz şekliyle süremeye-ceği elzem bir tekillik anına yaklaşıldığı havasını yarattığını” söylediğini belirtir [O’Connel, 2018].

Von Neumann’a göre üstel büyüme karşı konul-mazdır.

I. J. Goods (1965) tekillik kelimesini kullanmadan, teknolojik tekilliği,

• Zekâ patlaması (intelligent explosion) olarak

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 51 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201952

tanımlamıştır. Goods’un Zekâ Patlaması hipo-tezine göre, insan zekâyı geliştirmek için tek-nolojiyi kullanacak bu gelişme başladığında zekâ hızla gelişerek süper zekâyı yaratacaktır.

• ‘Zekâ patlaması’ modeli gelecekte süper zekâ-nın bir tekilliği tetikleyeceğini öngörmektedir [Good, 1965].

Goods’un hipotezi ile çok etkilediği bilim insanı Vernor Vinge’dir. Vinge teknolojik tekilliği;

• “süper insan zekâsının yaratılmasından sonra insanın çağının sona ermesi” olarak tanımlar:

“Teknolojik tekillik kavramının ilk elle tutulur ifa-desi, genellikle, matematikçi ve bilim kurgu yaza-rı Vernor Vinge’ye atfedilir.” Vinge, 1993 yılında NASA tarafından düzenlenen bir konferansta sun-duğu “teknolojik tekillik yaklaşırken insan sonra-sı çağda nasıl hayatta kalınır” isimli makalesinde teknolojik tekillik kavramını derinleştirir ve “otuz yıl içinde, süper insan zekâsını yaratmaya yetecek teknolojiye sahip olacağız. Bundan kısa bir süre sonra insanın çağı sona erecek. Bu olayın 2023’ten önce ya da 2030’dan sonra gerçekleşmesi beni şa-şırtır” der [Kaku, 2016].

Wired Dergisi kurucusu Kewin Kelly’nin tanımını ise daha çok tekillikle gelecek değişimin hızı ile ilgilidir [O’Sullivan, 2013]:

• “Tekillik geçmiş bir milyon yılda olan deği-şikliklerin, gelecek 5 dakikada aşılması nok-tasıdır.”

“Üstel büyüme çok yanıltıcıdır. Nerdeyse fark edilmeden başlar -eğer dikkat edilip, yörüngesi izlenmez ise- beklenmedik bir şiddetle patlar” di-yerek üstel büyüme ile tekillik arasındaki ilişkiyi vurgulayan, günümüzde tekilliğin en güçlü sa-vunucusu ve üzerinde en önemli yayınları yapan, halen Google’ın mühendislik direktörü olan Ray Kurtzweil’dir. Ona göre “2045 senesi insanın efek-tif zekâsının yaratılan yapay zekâ ile birleşerek in-sanın bir milyar kere daha zeki olduğu tekillik yılı olacak”tır [Reedy, 2017]. Ancak Kurzweil, 2005 yılında tekillik için yukarıda görüldüğü gibi 21. yüzyılın ikinci yarısını öngörürken, 2017 yılında yaptığı konuşmada, Google’ın mühendislik direk-törü olarak yeterli nedenleri görmüş olmalı ki, Vin-ge'nin öngörüsüne (2030) uygun olarak tekilliğin 2029 yılında gerçekleşeceğini söylemiştir [Galeon ve Reedy, 2017].

Kurzweil, 2005 yılında yayınladığı Türkçe’ye İn-sanlık 2.0 olarak çevrilen (Singularity is Near) ki-

tabında tekilliği, aşağıda verildiği üzere, pek çok farklı perspektiften en geniş şekilde açıklamıştır [Kurzweil, 2016]:

• “Tekillik, özellikle yapay zekâ olmak üzere teknolojideki değişikliklerin, makineleri in-sandan daha zeki yaptığı noktadır.”

• “Teknolojik değişim adımlarının çok hızlı olacağı gelecekteki bir periyotta teknolojinin etkisi çok derin olacak ve insan hayatını geri dönülmez olarak dönüştürecek. İster utopi-an ister distopian olsun, bu çağ hayata anlam vermek için dayandığımız kavramları, iş mo-dellerimizden, ölümün kendisi de dâhil insan hayatı çevrimini, dönüştürecek.”

• “21. yüzyılın ilk yarısı, örtüşen üç devrim-le tamamlanacak: Genetik, Nanoteknoloji ve Robotbilim. Bu üç devrim tekilliğin yolunu açacak.”

• “Tekillik, biyolojik varlığımızın teknolojimiz-le kaynaşmamızın doruk noktasıdır ve bunun sonucunda yine insani olan ama biyolojik kök-lerimizi aşan bir dünya kurulacaktır. Tekillik sonrasında, insan ile makine ya da fiziksel olan ile sanal gerçeklik arasında ayrım olma-yacaktır.” [O’Connell, 2018.]

• “Bilimciler bir milyon kat daha zeki olup bir milyon kat daha hızlı çalışabildiklerinde, bir saatin sonunda (bugünün tanımlarıyla) yüz yıllık ilerleme kaydedebileceklerdir... Ancak tekillik, yıkıcı eğilimlerimizle eyleme geçme yeteneğimizi (Dijital Frankeştayn! -mt) de ge-liştirecektir. Bu nedenle öyküsünün tamamı henüz yazılmamıştır.”

• “Tekillik kendi beyinlerimizde gömülü engin bilgi ile teknolojimizin çok daha büyük kapa-site hız ve bilgi paylaşımı yeteneğinin birleş-mesinde doğacaktır. Tekillik yüzyılların getir-diği insani sorunları çözmemizi sağlayacak, insan yaratıcılığı büyük çapta artacaktır.....Çok daha akıllı olacağız.”

• “Tekilllik, teknolojik değişim hızının, insan yaşamını geri dönülmez biçimde dönüştüre-cek kadar yüksek olacağı, değişimin etkileri-nin de bir o kadar derinleşeceği, geleceğe ait bir dönemdir.”

• “Üstel büyüme sonucunda 21. yüzyılda 20. yüzyılda ulaştığımız teknolojik ilerlemenin 1000 katına ulaşacağız.”

• Tekillik, “Biyolojik düşünme yeteneğimiz ile yaratılmakta olan biyolojik olmayan zekâ ara-sındaki yaklaşan birleşmenin sonuçlarına ait öngörülerdir”.

• Tekillik, “kendi zekâmızı anlama - kendi kay-

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 52 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

53Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

nak kodumuza erişme - ve sonrasında onu göz-den geçirip geliştirme yeteneğine sahip oldu-ğumuz düşüncesine dayanır”.

• “Tekillik sonrasında, insan ile makine ya da fiziksel olan ile sanal gerçeklik arasında ayrım olmayacaktır.”

• “Katı bir matematiksel bakışla büyüme hızla-rı sonlu hale gelse de öyle uç noktalara gelse de getirdiği değişimler, insanlık tarihinden bir kaçış izlenimi uyandıracaktır.”

Shanahan [2015] tekilliği medeniyetin ve insan do-ğasının radikal olarak değişmesi, dünya tarihinde-ki en büyük olay olarak tanımlıyor, bütün kurum-ların ve değerlerin değişeceğini söylüyor:

• “Gelecekte ya yapay zekâ ya nöroteknoloji ya da her iki alanda olacak önemli ilerlemelerin insan zekâsının ötesine geçerek, medeniyeti ve insan doğasını radikal bir biçimde değişti-receğine inanılan hipotezsel bir nokta.”

• “Günümüzde de sürmekte olan teknolojinin üstel gelişimi ile oluşacak teknolojik tekillik sonunda, günümüz anlamında bütün kurum-lar -ekonomi, yönetimler, kanunlar ve devlet- artık mevcut formlarını koruyamayacaklar. Hayatın kutsallığı, mutluluk arayışı, seçme özgürlüğü gibi değerler başka değerlerle yer değiştirecekler.”

• “Teknolojik tekilliğe, ya yapay zekâ ya nöro-teknoloji ya da her iki alanda olacak önemli ilerlemeler neden olacak.”

• “Tekillik, varoluşsal riskler taşıdığı gibi varo-luşsal fırsatlar da taşıyor: Yüksek ölüm ora-nına sahip bir virüs yaratılabilir, ömür uzatı-labilir, insan beyni yeniden tasarımlanabilir, sürümünü yükseltebilir.”

Harari’nin endişeleri de aslında teknolojik tekilliği tanımlıyor [Harari, 2018]:

• “Büyük veri algoritmaları özgürlüğü bastır-dığı gibi toplumlar arasında gelmiş geçmiş en derin uçurumları yaratabilir. ....tüm servet ve güç, üç beş seçkinin elinde toplanabilir.”

• “İnsanların büyük kitleler olarak işlevsiz (ve işsiz) kalması söz konusu olabilir.”

• “Ekonomik eşitsizlik biyolojik eşitsizliğe dö-nüşebilir. İnsanlar biyolojik kastlara ayrılabi-lir.”• İnsanüstü sınıf: Ultra zengin, yetenekli,

daha yaratıcı ve daha zeki• İşlevsiz, sadece temel(?) ihtiyaçları (belki)

karşılanmış homo sapiens

• “Otoritenin insanlardan algoritmalara geçme-siyle dijital diktatörlüklerin12 önü açılabilir.”

• “Yapay zekânın yükselişe geçmesi çoğu insa-nın ekonomik değerini ve siyasi gücünü orta-dan kaldırabilir.”

• Otorite insanlardan algoritmalara geçerse ...tüm evreni bir veri akışı, organizmaları birer biyometrik algoritma şeklinde duyumsar ve insanların kozmik misyonunun, her şeyi kap-sayan bir bilgi işlem sistemi yaratmak ve sonra da bu sistemle bütünleşmek olduğuna inanırız.

• Şimdiden, esasen kimsenin anlamadığı devasa bir bilgi işlem sisteminin içindeki minik çiple-re dönüşüyoruz.

Meslekler açısından da bir tekillik geleceğinden bahsetmek mümkündür. Harari [2018], “bir takım meslekler - işler ortadan kalkarken yeni ortaya çı-kan meslekler ve işler, yüksek düzeyde uzmanlık gerektirecek ve yapay zekâ gelişmeyi sürdürdüğü müddetçe çalışan insanların mütemadiyen yeni beceriler kazanması ve mesleklerini değiştirmesi gerekecek. ... Yeterli devlet yardımı gelecek olsa bile milyarlarca insan akli dengesini yitirmeden kendini sürekli yeni baştan yaratabilecek mi” diye sormaktadır. Endişeleri bir kenara bıraksak bile;

• Yirmi yıl sonra hangi mesleklerin olacağını bilememek de bir tekillik değil midir?

• On yıllık bir sürede mantar gibi bitip yok olan bir mesleğin örgütleri (meslek odaları, sendi-kalar, sivil toplum örgütleri) sorusuna cevap bir tekillik değil midir?

Tekillik kimilerine göre bir spekülasyon kimile-rine göre gelecek. Bir öngörünün bu kadar büyük bir anlam salınımı içinde olması düşündürücü. Ben spekülasyon olduğu tarafında değilim. Tekilliğin öngörülen sonuçlarına da itirazım olduğunu söyle-yebilirim, çünkü tekilliğin matematiksel tanımına aykırıdır. Ancak bilişim teknolojisinin gelişiminin, kendi hayatımız içerisinde deneylediğimiz hızı, geleceğin bugünden çok farklı olacağını düşün-dürüyor. Bilişim, nanoteknoloji ve biyoloji alanla-rındaki üstel teknolojilerin kutsal kâseleri [Kaku, ...] bugün değil de yarın çözülebilecek sırlar gibi görünüyor. Belki de gelecek konusunda yapılan

12 Hemen her alışveriş kategorisinde direnemediğimiz için, bazen de o an işimize geldiği için telefon numaraları kasaya verilmek durumunda kalınıyor. Sonra hiç istemediğmiz sinir bozucu bir mesaj akını başlıyor. İnternette bir objeye baktınız diye, reklamlar gözünüzün içine sokuluyor. Yasal mevzuat da var ama siz uğraşırsanız bu zihinsel akınları kesebili-yorsunuz. Ama bir açık kapı bulup tekrar özel hayatınıza bir özel giriyorlar. Dijital diktatörlüklerin ‘light’ versiyonu başlamış olsa gerek.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 53 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201954

öngörülenleri spekülasyon olarak yorumlamak ye-rine not etmek en doğru şey olsa gerek. Bu arada Kurzweil’in yaptığı ve öngördüğü analizlerin şa-şırtan bir oranda gerçekleştiğinin ifade edildiğini söylemek gerek. Gerçekçiler için Ütopya kitabının yazarı Bregman da, Kurzweil’in görüşlerini göz ardı etmenin risk olduğunu belirtiyor:

“2004’te iki saygın bilim adamı (Frank Levy ve Richard Murnane) ‘İnsan Neden Hâlâ Önemli’ gibi manidar bir başlığı olan yazıyı kaleme aldılar. .. Savları araba sürmenin asla otomatikleştirilecek bir şey olmadığı idi. Bundan altı yıl sonra Goog-le’ın robo-arabaları çoktan bir milyon mil yol al-mıştı’ notunu düşerek ‘Kendimizi riske atma pa-hasına savuşturuyoruz Kurzeil’in öngörülerini. Ne de olsa katlanarak büyümenin gücünü ilk hafife alışımız değil bu.” [Bregman, 2016].

17'inci Tanım

Daha önce en sonuncusu (17.) okuyucunun kendi tanımına bırakılmak üzere tekillik için 17 tanım verildiğini söylemiştik. Kişisel bir tanım yerine aktarılan tanım ve tanımlamaların genel bir çerçe-vesi daha uygun olacaktır:

Literatürde teknolojik tekillik (TT) için verilen ta-nım ve tanımlamaları iki grupta toplamak müm-kündür. Bunlardan ilki teknolojik tekilliğe ve tanımı gereği daha sonrasında ne olacağının bili-nemeyeceğine sebep olacak ‘yapay zekâ’ oluşumu ve nitelikleri ile ilgili olanların yer aldığı gruptur. Diğer grup ise tekilliğin neden olacağı düşünülen öngörülerdir.

A. Tekilliğe neden olacaklar.

Tarihsel olarak, yapay zekâ bir yana, bilgisayarın olmadığı yıllarda Neuman gibi bilim insanları tek-nolojideki gelişmelerin bir tekilliğe neden olaca-ğını öngörmüşlerdir. Ancak 21. yüzyılda üzerinde tartışılan tekilliğin nedeni yine genel olarak tekno-lojideki ilerlemedir ancak bu teknoloji yapay zekâ teknolojisidir.

a. Yapay zekâ teknolojik tekilliğe neden olacaktır.b. Teknolojik tekilliğe sebep olacak yapay zekâ,

biyolojik zekâ ile yapay zekânın birleşiminden oluşacak süper yapay zekâdır (Süper İnsan Zekâsı - Genel Yapay Zekâ).

c. Teknolojik tekilliğe sebep olacak süper yapay zekâ, insan zekâsı ile karşılaştırılamayacak kadar (insan zekâsında milyar kere) çok zeki olacaktır.

d. Teknolojik tekilliğe sebep olacak yapay zekâ:• çevresini tanıyacak,• kendi varığından haberdar olacak, • yeni fikirler üzerinde düşünebilecek, • kendisi öğrenmiş ve• öğrenmeye devam edecek, • hiç kimsenin bilmediği şeyleri bilecek ve • yeni doğa kanunlarını keşfedecektir.

B. Tekilliğin neden olacakları.

İkinci grupta yer alan tanımlamamalar ise tekil-likten sonra olacakları içeriyor. En ucunda kutsal kâseleri olmak üzere, günümüz biliminin ve tekno-lojisinin çözmek için uğraştığı, çözmeyi hayal etti-ği, hatta sadece ütopya olarak gördüğü bilimsel ve teknolojik problemler var. İnsanoğlundan milyon kere, milyar kere daha zeki varlıkların olduğu bir dünyada, analojik olarak bu sorunlara çare buluna-cağı düşünülüyor, hayal ediliyor. Öyle ya, mevcut biyolojik zekâmız ile neler yaptık, daha zeki ola-rak, çok daha zekiler olarak neler yapmayız ki? Bu öngörüler tekillik sonrası Transhümanist beklenti-ler.

Süper yapay zekâ ile gelecek hakkında öngörüde bulunanlar sadece iyimserler değil. Tekilliğin oluş-masıyla, yıkıcı eğilimlerimizle eyleme geçme ye-teneğimizin de gelişeceğini, dijital Pandora kutu-sunun açılacağını, ‘Dijital Frankeştayn’ların ortaya çıkabileceğini öngörenler de var.

Aslında tekilliğin nelere neden olacağını, tanımı gereği, bilmememiz gerekir. Aksi halde üstel geliş-menin sonunu tekillik olarak adlandırmamalıydık. Tahmin ettiğimiz olumlu veya olumsuz sonuçlar, sadece ve sadece bilemeyeceğimiz kadar zeki var-lıkların yapabileceklerini düşündüğümüz şeyler-den örnekler.

İnsanoğlu tanrıyı oynamaya devam edecek ve gö-rünen o ki bunun sonucu, Churchil’in dediği gibi13 gelecekte zihin imparatorlukları kurulacak. Bu zi-hin imparatorluklarında;

• Ölümsüzlüğümüz kendi elimizde mi olacak14,• Gelecekte her ne olacaksa, yazgısı bizim eli-

mizde mi15?

13 ”Geleceğin imparatorlukları zihin imparatorlukları olacak” Winston Churchill.14 ”Yazgımıza karşı güç kazanacağız, ölümsüzlüğümüz kendi elimizde olacak" [Kurzweil]15 "Makinelerin egemenliği ele geçirmesiyle ilgili söylenen her şeyi unu-tun gitsin. Gelecekte her ne olacaksa, yazgısı bizim elimizde." [Schmidt

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 54 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

55Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

Dileriz gelecek, sorulara olumlu yanıtlar getirir.

Tekillik: Sonuç

Bir çok uzman bilişim alanında, nanoteknolojide ve biyoteknolojide süregiden üstel gelişmelerin, 21. yüzyılın içinde öngörülen farklı tarihlerde, in-sanoğunun kendisi de dâhil olmak, günümüz tüm sosyal, teknik, kurumsal, politik ve hatta inanç ya-pılarını, bugünden öngörülemeyen şekilde, ütopik veya distopik olarak değiştirecek bir tekillik ya-ratacağını öngörmektedirler. Öylesine bir tekillik olacaktır ki, hayatın kutsallığı, mutluluk arayışı, seçme özgürlüğü gibi değerler de başka değerlerle yer değiştireceklerdir.

Öngörülen tekilliğin ana sebebi, yapay genel zekâ-nın yaratılmasıdır. Yapay genel zekâ üzerine ça-lışan 200 araştırmacıya, yapay genel zekânın ne zaman mümkün olacağı sorulmuş. Uzmanların %42’si 2030’u, %25’i 2050’yi, %20’si 2100’ü, ba-zılarıda 2020’den öncesini işaret etmişler. [Ford, 2018].

Kurzweil tekillik için önce 2045 tarihini öngör-müştür sonra da öngörüsünü 2029 senesine çek-miştir. Vinger de benzer olarak 2030 öncesini işa-ret etmektedir.

Temelinde teknolojik tartışmaların yattığı çok miktarda çalışma vardır. Bunların bir kısmının teknolojinin hızının geleceğimizi “cehennem mi cennet mi” [Shanahan, 2015] yapacak tartışmasını ele aldıkları görülmektedir. Stephen Hawking ve arkadaşları, tekillik öngörülerini “kurgu diye göz ardı etmek, ‘tarihteki en büyük hatamız’ olabilir” diyerek ‘cehennem’ uyarısını yapmışlardır.

Hawking; “Yapay zekânın tam olarak gerçekleşti-rilmesi insan ırkının sonunu getirebilir. Yavaş bi-yolojik evrimli insanoğlu yapay zekâ ile yarışamaz ve yerini yapay zekâya bırakabilir” endişesi için-dedir [Cellan-Jones, 2014]. Bill Gates, Lary Pages, Sergey Brin ve Peter Thiel16 gibi bilişim ve aynı zamanda ekonomi dünyasının devleri Kurzweil’in tekillik öngörüleriyle yakından ilgilenmektedirler. [Ford, 2018].

Max Tegmark; “Bunlar (Yapay Genel Zekâ) çok yakında olacak. Çocuklarının lisede veya üniver-sitede ne okuması gerektiğine karar veren anne ve

& Cohen, 2014]16 Bill Gates (Microsftun kurucusu), Lary Pages (Google kurucusu), Ser-gey Brin (Google kurucusu), Peter Thiel (PayPal’ın kurucularından Face-book ortaklarından)

babaların bunları dikkate alması gerekir” diyor. Gary Marcus ise “Bu yüzyıl bitmeden makinele-rin bizden daha zeki olması yüksek ihtimal. Yalnız satrançta veya bilgi yarışmalarında değil, matema-tikten mühendisliğe, bilimden tıbba, her konuda.”

Ford’un [2018] yapay zekânın yapacağı şeyler ko-nusundaki değerlendirmesi ise çok ilginç: “Yapay genel zekâ ‘tarihin kumaşını yırtar’.”

Kısacası 1958’de Neumann’dan başlayarak ve muhtemelen sayıları da üstel bir şekilde artan bilim ve teknolojinin en üst düzleminden gözlem yapan bilim ve teknolojinin yaratıcıları, insanları yapay zekâ ve sebep olabileceği tekillik konusunda uyar-maktadırlar. Şüphesiz tekilliğin aşağıdaki savlarla [Kaku, 2016] karşıtları da vardır.

Tekilliğin önündeki engeller olarak Kaku [2016], aşağıdaki argümanların olduğunu söylemektedir:

A. “Bilgisayar teknolojisindeki ilerlemeler Mo-ore Yasası’yla gerçekleşti. Bu ilerlemeler (ge-lişmenin şimdiki fiziksel mekânizması göz önüne alınırsa) 2020-25 yılları civarında ya-vaşlayacak hatta duracak. Bu tarihlerden son-ra bilgisayarların hızını güvenilir bir şekilde hesaplayıp hesaplayamayacağımız net değil.”“2020 yılı civarı ya da hemen sonra, Moore Yasası sendelemeye başlayacak ve muhteme-len en sonunda çökecek. Fizikçiler ...silikon transistörler yerine geçecek uygun bir şey bul-mazlarsa dünya ekonomisi bir karmaşa içine çökebilir. Bu problemin çözümü nanoteknolo-jiden gelebilir.” (Demek ki bir çözüm var! -mt)

B. “Bilgisayar hızının çok büyük olması onun akıllı olduğu anlamına gelmez.”

C. “Zeki robotlar mümkün olsa bile bir robotun kendisinden daha akıllı bir robot yapıp yapa-mayacağı belli değildir.” (Zaten tekillik de ”belli” olmamaktır - mt)

D. “Donanım üstel olarak gelişse bile yazılım böyle olmayabilir. Yazılım elinde bir kalem ve kâğıtla bir masaya oturup program yazacak bir insana ihtiyaç duyar. Tıkanma noktası burası-dır: İnsan.” (Kendi kendine öğrenen makineler için algoritma yazmak gerek mi? -mt)

Kaku’nun saydığı argümanların hiç şüphesiz karşı argümanları vardır. Hatta kendisinin de kitabında bu savları tartıştığı görülmektedir. Bu tür tartışma-lara literatürde de çokça rastlamak mümkündür. Bunların güzel bir örneği Bill Gates ile beraber Microsoft’u kuran Paul Allen ile tekilliğin evange-listi, Singularity University’nin kurucusu, bildiride

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 55 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201956

de çok sık referans verilen Ray(mond) Kurzweil’in arasında geçen tartışmadır [Allen, 2011]. Kısmen Kaku’nun aktardığı karşı savlara da cevap vermek üzere, bir başka kaynaktan [Satell, 2016], Kurzwe-il’in teknolojik tekillik öngörüsü için verdiği karşı cevaplara bakalım:

A. “Moore ‘Kanunu’nun ötesine geçiyoruz”

Bilinen transistör teknolojisi ile Moore Yasası 2020’lere kadar hükümranlığını sürderecektir. Çünkü transistörler o kadar küçülmektedirler ki, atomlar arasındaki quantum etkileri, transistör-lerin doğru çalışmasını önlemektedir. Ancak, te-killiğe neden olacak şey bilgisayarların hızının-performansının artmasıdır. Transistör sayısı bu performansı artıran tek neden değildir. Transistör sayısı büyümese de quantum hesaplama, nöromor-fik çipler ve 3D stoklama gibi yöntemlerle bilgisa-yarların hızı çok büyümektedir. Bu nedenle tekil-lik söz konusudur.

B. “Robotlar insanların işlerini yapmaktadırlar”

İkinci argüman robotların akıllılığı üzerinedir. Önce Kaku’nun [2016] smart (akıllı) kelimesinin evrensel bir tanımının olmadığını yazdığını ve bu yüzden tartışmanın kolay olmadığını belirte-lim. Çay poşetinin bir parça alüminyum folyonun altına saklandığı kağıt bardağın akıllı çay barda-ğı olarak adlandırılmasını deneyleyenler için Ka-ku’nun değerlendirmesi çok şaşırtıcı olmasa gerek. Kurzweil, Rethinking Robotics (Yeniden Düşünen Robotlar) teknolojisinin, insanlar etrafında dolaşan ve dakikalar içinde öğrenen, orduda (ABD olsa gerek) askerlerin duygusal bağlar geliştirdikleri asker robotlar geliştirdiğini belirterek, robotların yazdıkları bir kitabın prestijli Hoshi Shinichi Lite-ratür ödülü için aday bile gösterildiğini söyleyerek, robotların - yaratıcı dünyayı keşfettiğini söylüyor. Üzerinde çalışılan, daha önce verilen beyin - bil-gisayar arakesiti ile ilgili bir teknolojiye de işaret ediyor: Amerikan Savunma Bakanlığı askerlerin beyinlerine çip takma konusunda deneyler yapıyor, Elon Musk da benzeri bir teknolojiyi ticarileştir-meyi düşünüyor.

C. “Genleri düzenliyoruz”

Daha önce verildiği gibi Kurzweil’e göre tekilliğe neden olacak üç teknolojik alan var: Nanoteknoloji, biyoteknoloji ve robotlar. Kurzweil gen teknoloji-sine tekillik açısından özel önem veriyor olmalı ki

gen düzenlemeye ilişkin daha geniş bilgi vermiş; gen teknolojisindeki gelişmeleri (gen haritasının bulunması, Kanser Genome Atlas’ı) andıktan son-ra, bilim adamlarını şimdi CRISPR17 adlı, genleri kolayca ve ucuza düzenleyen yeni bir araca sahip olduklarını belirtiyor. Onun için bu teknoloji şu an-lamlara geliyor:

• Virüslerin pasif hale getirilmesi• Hücre aktivitelerini düzenleme• Hastalıklara karşı dirençli bitkiler yaratmak• Mühendislerin arabalar için metanol üretmek

üzere mayalamalarıVe bu teknolojiyle bazı etik tartışmalı gelişmeler de öngörüyor:

• Göz renkleriyle, zekâlarıyla ve atletik yetenek-leriyle tasarımlanmış bebekler.

• Afrikadaki sivrisineklerin genomlarını düzen-leyerek malarya taşıyamayacak hale getirilme-leri.

Sonuç olarak çok hızla değişen bir dünyanın için-de yaşıyoruz. Resmî Gazete’yi unutmak üzereyiz. Trump ne söyleyecekse tweet atıyor, dünya lider-leri de ona tweetle cevap veriyorlar ve milyarlarca insan da anında ne olup bittiğini öğreniyor. Big Da-ta-Büyük Veri halihazırda emre amede hizmet ver-meye başladı. Sanal doktorlar ile sanal avukatlar, biyolojik olanları ile yer değiştirmek üzere yolda. ErP yazılımları işyerlerinde pek çok insanı işsiz bıraktı, bırakmaya devam ediyor. Çocuklarımız bilgisayarda tasarımlayıp 3D yazıcılarda üretmeye başladı.

Anı yaşayan sıradan insanların, yani belki birkaç bin, belki (iyimserlikle) birkaç on bin uzmanın dışında, dijital dünyanın ulaştığı sınırlar ve yete-nekleri hakkında hiçbir fikirleri yok. O dünyayı yaratanlar ise tekilliğe (Pandora’nın dijital kutusu ya da Dijital Frankeştayn) ve olabileceklere işaret ediyorlar, bazıları da endişe ediyor ve endişelerini dile getiriyorlar. Kurzeil [2016] diyor ki, “Düşün-me sistemimiz son derece yavaştır... Temel sinirsel karakterler çağdaş elektronik devrelerden birkaç trilyon kere yavaştır.” İnsan (biyolojik) zekâsının makine zekâsı ile birleştiğini düşünürseniz, endişe etmekte haklı görünmüyorlar mı?

Bilim insanları kendi kutsal kâselerinin [Kaku, 2016] peşinde koşuyorlar. Görülüyor ki, 21. yüzyı-lın sonu şimdilik bilim kurgu olan ama üzerinde

17 Clustered Regularly Interspaced Short Palindromic Repeats

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 56 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

57Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

çalışılan sırların çözüldüğü bir çağ olacak.

• Nanoteknoloji uzmanları, moleküler çoğaltıcı-ların peşindeler.

• Uzay bilimciler robotlu görevler ile uzayda yaşamı barındırması olası dünyalara ulaşmaya çalışıyorlar.

• Fizikçiler, oda sıcaklığında süper iletkenlerin izindeler.

• Geriatristler yaşlanmayı azaltmak için kalori kısıtlamasından yararlanmayı ama olumsuz taraflarından da etkilenmemenin yollarını arıyorlar. Kimileri de ölümsüz dijital hayatın peşinde.

21. yüzyılın sonu sanki harikalar diyarı. Ama te-killik olasılığını savunanlara ve üstel teknolojik gelişmelerden endişelenenlere, hatta bu teknoloji-leri yaratanlara göre oraya gitmek için arada, tek-nolojik tekilliğin Kaf dağı var. ”İnsanlar değişimi kısa bir zaman dilimi içinde değerlendirerek üstel değişimi düz bir çizgi olarak -doğrusal- görürler. Üstel değişim kısa bir aralıkta düz bir çizgi olarak görünür. Geleceğe bu tür bakış, sezgiye dayalı doğ-rusal bakış açısı olarak değerlendirilir” [Kurzweil, 2016]. Bu yüzden Kaf dağını görmemiz biz sıradan insanlar için mümkün değildir. Her zaman olduğu gibi yapılacak tek bir şey var: Küresel ısınma ve enerji sorunlarının yanında tekillik konusunda da bilim insanlarına kulak vermek.

“‘Ya zaten tekilliğin içinde yaşıyorsak’ diye sor-muştu. Bunu derken, hatırlıyorum da akıllı tele-fonunu çıkarıp retorik amaçlı elinde tartmış, atıp tutmuştu. Telefondan bahsediyordu, biliyordum ama ona bağlı diğer şeylerden, makinelerden, sis-temlerden ve bilgiden bahsediyordu. İnsan dün-yasınn bilinemez enginliğinden bahsediyordu. Ya başladıysa bile, demişti. Güzel bir soru, demiştim. Üzerine düşünmem gerek.” [O’Connel, 2018].

4. PREKARYAKüresel piyasa ekonomisi nihai olarak yaşam standartlarını artırabilir

ama küresel ekonomik sistemin milyonlarca kişiyi içine sürüklediği güvencesizliği, yalnızca bu sistemin ideologları inkâr edebilir.

Guy Standing

Prekaryanın Genel Teorisi adlı kitabının hemen başında Foti [(1), 2017] şöyle der:

“Bu kitabın tamamlanması üç yıl tutmuştur ve benim bir entelektüel olarak limitlerimin acı bir şekilde farkına varmamı sağlamıştır. Politik eko-nomi ve tarihsel sosyoloji konusunda eğitilmiş biri

olarak başlangıçta her şey berraktı. Yazdıklarım çoğaldıkça sorular da çoğaldı ve ben bunların na-sıl cevaplanacağını bilmiyordum. Felsefe, özellikle queer18 ve eleştirel teoriler konularındaki cahilli-ğim bu çalışmayı ne yazık ki tamamlanmamış yap-tı ve yapmaya devam ediyor.”

Foti gibi ne politik ekonomi ne de tarihsel sosyoloji alanlarında, eğitilmiş değilim. Prekarya konusu-nun benim için ondan ne kadar fazla cahillik alanı olduğunun tahmin edileceğini umarım. Bu yüzden Prekarya sınıfının, ki sınıf olup olmadığı da tartı-şılıyor19, büyüme nedenlerinden20, gençlerin “imti-yazlı elit bir kitle, küçük bir tekniker sınıfı ve pre-karyadan oluşan bir emek piyasasına yönlendiren yeniden yapılandırılmış metalaştırılmış eğitim sis-temlerinden”, prekaryaya kimlerin dâhil olduğun-dan, temel gelir kavramından bahsetmeyeceğim. Bu konularda en başta Standing’in [2014] kitabını, Foti’yi [(1), 2017] ve diğer literatürü öneriyorum.

Prekarya konusunda önemli yayınlar yapan (en

18 “Queer, heteroseksüel olmayan ve azınlıkta kalan cinsiyet ve cinsel yönelimlerin hepsini içine alan bir şemsiye terimdir. Kuir olarak telaffuz edilir ve nadiren Türkçede bu şekilde yazılır” [Wikipedi].19 Prekaryanın sınıf özelliği taşımadığı savına karşılık Standing [2014], “prekarya karşı karşıya olduğu teknolojik güçleri kontrol edemiyor. Bu yüzden sınıf olma özelliği gösteremiyor” diyor. Ancak 2004 yılı sonbaha-rında, Standing’in kitabından çok önce, Londra’da küreselleşme karşıtı aktivistlerin hazırladıkları ”The Middlesex Declaration of Europe’s Preca-riat” manifestosu [Foti, (1), (2), 2017] sınıfsal bir eylem olarak görünüyor. Fransa’da başlayan ve Avrupa’ya yayılan Sarı Yelekliler protestoları ise, işçi sınıfının prekarya olmadan prekarya olmaya karşı hareketi olarak ad-landırılmakta [Negri, 2018]. 20 Standing [2014], “Prekaryanın büyüme sebebini anlamak, küresel Dönüşüm’üm doğasını anlamayı gerektiriyor” dedikten sonra aşağıdaki başlıklarda büyümenin nedenlerini incelemiş:Prekaryanın büyüme nedenleri:

1. Küresel dönüşüm2. Çindistanın ortaya çıkışı3. Şirketlerin metalaşması4. Emeğin yeniden metalaşması5. Sayısal esneklik (Bu bölümde küresel kapitalizmin bir par-

çasının da geçici emek trendi olduğu belirtiliyor. “İstihdam ajansları ve taşeron sayısındaki artışın da eşlik ettiği bu sürecin, şirketlerin geçici işçilere dönmesininin ve ihtiyaç duyulan emeğin çoğunun dışarıya verilmesinin önünü açtığı” belirtiliyor).

6. İşlevsel esneklik ve iş güvencesizliği 7. Mesleklerin parçalanması8. Ücret sisteminde esneklik: Toplumsal gelirin yeniden yapı-

landırlması9. Güvencesiz istihdam10. Güvencesizlik tuzağı11. Finansal kriz12. Kamu sektörünün çökertilmesi13. Subvansiyon devleti14. Gölge ekonomi 15. Toplumsal hareketliliğin düşüşü

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 57 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201958

önemlisi ‘Prekarya Tehlikeli Sınıf’ kitabı) Stan-ding’in kitabının sonunda yer verdiği, 1930’larda Almanya’da Nazilerin yükseldiği dönemde din adamı Martin Niemöller’e atfedilen meşhur uyarıyı (...En son beni almaya geldiklerinde, beni savuna-cak kimse yoktu) hatırlatarak kitabını sonlandırdı-ğı cümleyi sizinle paylaşmak istiyorum: “Prekarya ne bir kurban, ne bir hain ne de kahraman -sadece içinde hepimizden bir şey var.”

Prekaryayı incelerken, çeşitli analizlerden, günü-müz dünyasının sosyal, ekonomik ve politik olayla-rını, küreselleşip refahın küreselleşmesini sağlaya-mayan sermayenin çaresizliğini ya da çarelerini(!) daha bir berraklıkla görmeye ve bir prekarya gibi, neden endişe ettiğimi daha iyi anlamaya başladım. Bu nedenle bir Niemöller örneği daha oluşmaması için prekarya olgusunu öğrenmekte yarar olduğu-nu, üzerinde çalışılmasını önemsiyorum ve öneri-yorum. Burada hiç şüphesiz, daha önce dediğim gibi, prekaryayı sosyo-ekonomik bir olgu olarak tartışmayı amaçlamadım. Amacım temel konum olan üstel değişen ve 21. yüzyılı üstel değiştiren teknolojilerle prekarya arasında ilişkiye bir pence-re açmak, üstel teknoloji prekaryanın oluşumuna katkı koymuş mudur sorusuna cevap aramak.

Prekarya: Yeni bir sınıf

Prekarya, precarious (güvencesiz) sıfatı ile proleta-riat (proletarya) isminin birleşmesinden oluşmuş-tur ve ilk defa 1980’li yıllarda Fransız sosyologları tarafından geçici ve mevsimlik işçileri tanımlamak için kullanılmıştır [Standing, 2014]. Daha sonrala-rı prekarya kelimesinin, aşağıda görüleceği üzere, kapsamı gelişmiş bir sosyal sınıfı tanımlamak için kullanılmaya başlandığı anlaşılmaktadır.

Prekarya konusunda en fazla atıf yapılan önemli çalışmalar yayınlamış Standing’e (2014) göre sos-yal sınıflar 7’ye ayırılıyor (Tablo 2). Yine aynı yıl-larda yapılan bir başka araştırmaya göre de İngilte-re’de yine 7 sosyal sınıf var (Tablo 3) [BBC, 2013]. Prekarya ya da (BBC araştırmasında ifade edildiği üzere) güvencesiz proleterya her iki listede de yer alıyor. BBC araştırmasına göre prekarya toplam nüfusun %15’ini oluşturuyor.

Tablo 2. Sosyal Sınıflar [Standing, 2014]1. Elitler,2. Maaşlılar, 3. Profesyenler4. Mavi Yakalılar - Proletarya5. Prekarya6. İşsizler 7. Lümpen prekaryalar21

Tablo 3. Sosyal Sınıflar [BBC, 2013]1. Elitler 2. Gelişmiş Orta Sınıf 3. Teknik Orta Sınıf, 4. Yeni Varlıklı İşçiler 5. Geleneksel İşçi Sınıfı 6. Yükselen İşçi Sınıfı 7. Prekarya veya Güvencesi Proletarya

Prekarya: Tanım

Standing [2014], prekaryayı en geniş bir şekilde incelediği kitabında prekarya için, bir yerde “Pre-karya arzu edilebilir bir kimlik veya kariyer inşa etmek ihtimali olmayan güvencesiz emek biçim-lerini yapar hale gelmek”tir tanımını yapıyor. Bir başka yerde ise “Prekaryalaşmak demek, herhangi bir mesleki gelişme hissi olmaksızın performans odaklı hayat tarzlarıyla bağlantılı olmak anlamına gelir” diyor. Bir başka çalışmasında ise prekaryayı “kimliği olmayan ve hakları erozyona uğramışların oluşturduğu kararsız bir toplum olarak tanımlanan bir kitle sınıfıdır” şeklinde tanımlarken, “bugünkü sistem(ler) ile (bu sınıfın) isteklerinin karşılana-mayacağını ve bir değişim potansiyeli taşıdığını” belirtiyor; ona göre “eğer bu değişim gerçekleşmez ise karanlık bir politik dönem belirecektir” [Stan-ding (1), 2018].

Bregman’a [2018] göre de prekarya, “düşük ücretli, geçici işlerde çalışan ve politik sese sahip olmayan, yükselişe geçmiş bir sosyal sınıf”tır.

Prekarya: Tehlike

Standing’in “Prekarya Yeni Tehlikeli Sınıf (The Precariat The New Dangeorous Class)” isimli kita-bının önsözünde sorular soruluyor ve bir olasılık-tan bahsediliyor:

“Söz konusu grup neden büyüyor? Bu gruba kim-ler giriyor? Ve kaybedecek zinciri bile olmayanlar, yani prekarya, bizi nereye götürüyor?

Son soru çok önemli, zira eğer prekaryayı anlaya-

21 Sosyal olarak hasta olan ayrık gruplar.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 58 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

59Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

mazsak, bu gruba dâhil olan insanların toplumu felakete sürüklemesi gibi bir tehlikeyle karşı kar-şıyayız demektir. Bu bir tahmin falan değil, endişe verici bir ihtimal.”

Yine Standing, bir başka çalışmasında prekaryayı tehlikeli yapanın yaygın güvensizlik karakteri ol-duğunu belirtiyor ve söz konusu karanlık politik dönemi getirmesi muhtemel olan prekarya için şu değerlendirmeyi yapıyor: “Küreselleşmenin, teknolojik devrimin ve iş esnekliğini destekleyen reformların sonucunda, prekarya yaygın bir güven-sizliği yaşıyor ve bu da onu, prekaryayı, tehlikeli bir sınıf yapıyor.” [Standing (2), 2018].

Kimler Prekaryadır?

Prekarya en başta, “sosyal demokratlar, işçi parti-leri ve sendikaların, İkinci Dünya Savaşı’ndan son-ra sanayi vatandaşlığı gündemi çerçevesinde işçi sınıfı ya da sanayi proletaryası için dilediği siyase-tin kapsamına giren emeğe dair yedi tip güvenden yoksun kişileri kapsıyor.” [Standing, 2014]

1. Emek yasası güvenliği2. İstihdam güvenliği3. İş güvenliği4. Çalışma güvenliği5. Vasıfların yeniden üretiminin güvenliği6. Gelir güvenliği7. Temsil güvenliğiHemen hemen dünyanın her yöresinde sayıları milyonları bulan göçmenler (kısmi vatandaşlar) bir yana, çağrı merkezleri çalışanları, fast food çalı-şanları, geçici kod yazıcıları, yardımcı profesör-ler22, bilgi kapitalizmi altında yaşayan ve çalışan bütün gençler prekaryadır [Foti, (1) 2017]. Aynı ça-lışmada tanım biraz daha geliştirilerek, düşük üc-retlerle çalışanlar, part time çalışanlar, korunmasız olanlar, gereğinden fazla eğitim görmüşler, sömü-rülenler de prekaryadır deniliyor. Guardian’ın 2016 yılında yaptığı bir araştırmaya göre, İngiltere’de 7,1 milyon çalışan prekarya olma yolundadır. (Bu rakam BBC’nin [2013] verdiği %15’e karşılık ge-len rakamdan daha küçük görülüyor). Sonuç olarak tüm dünyada milyonlar prekaryadır veya prekarya olma yolundadır. Gün geçtikçe kafelerde bilgisayar

22 Amerika’da üniversitelerde geçici veya yardımcı olarak çalışan, gü-venceleri olmayan öğretim üyeleri. Bunlar genellikle doktora yapan öğren-cilerden ya da iş bulamayan öğretim üyelerinden oluşurlar. (Tenure Truck) Güvenceli diğer öğretim üyelerine göre karşılaştırılamayacak kadar düşük ücret alırlar ama eğitim yükünü çekerler.

başında çalışan insanların sayısının artması da iyi bir gösterge olsa gerek (Fotoğraf 1). Sarı yeleklile-rin içinde yer alan gruplardan biri de prekaryadır (Fotoğraf 2).

Fotoğraf 1. İnternet kafe, ‘hür kölelerin’ işyeri (!) [ICAEW, Economia, 2017]

Fotoğraf 2. Sarı Yelekliler [European Institute, 2018]

Literatürden anlaşıldığına göre prekarya terimi pek çok farklı özellikleriyle tanımlanabilecek sosyal grupları (sınıfları değil) temsil etmektedir. Prekar-ya sayısı üzerine yapılan araştırmalarda, o veya bu özellikteki grubun tanım içine alınması veya alın-maması nedeniyle farklı rakamlara ulaşılabilmek-tedir. Bu konuda verilen ekstrem rakamlardan biri de pek çok ülkede yetişkin nüfusun yüzde 25’inin prekarya olduğudur [Standing, 2014].

Kimler prekaryadır sorusuna prekarya için öngö-rülen farklı yaklaşımlarla tanımlanan özellikler ışık tutabilir [Standing, 2014]:

• “Prekaryanın mesleki kimliği yoktur. Emeğin güvencesizliği ve güvencesiz toplumsal gelir dışında prekarya mensuplarında toplumsal kimlik yoktur.”

• “Prekarya kendisini dayanışma üzerine kurulu bir emek camiasının parçası olarak görmez.”

• “Prekaryaya dâhil olanlar işverenlerini tanı-madığı gibi işverenlerinin geçmişte kaç kişiyi istihdam ettiği ya da gelecekte bu sayının ne olacağını da bilmez.”

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 59 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201960

• “Prekaryaya dâhil olanlar orta sınıf da değil-dirler, zira bu sınıftan insanların sahip olması beklenen sabit ya da öngörülebilir bir maaş, statü yahut çeşitli haklara sahip değildirler.”

• “Prekaryanın geliri güvence altında değildir ve gelir yapısı diğer gruplardan (sınıflardan) farklılık gösterir.”

• “Prekaryayı tanımlayan kendine özgü toplum-sal gelir yapısı, belirli bir anda elde edilen pa-rasal gelirin ötesinde bir kırılganlığa sahiptir.”

• “Prekaryadan karşılığı ödenmeyen emeğin karşılığı iş yapması bekleniyor ve prekaryanın boş zamanı önemsiz addediliyor.”

• “Prekaryanın belirleyici özelliklerinden biri de pek çok şeyin zamansal açıdan kısa bir dö-nem üzerine kurulmasıdır. Bu durum uzun dö-nemli düşünme yetersizliğine dönüşür.”

• “Prekaryanın sosyal mobilizasyon anlamında üst basamaklara tırmanmasına olanak tanıyan merdivenleri yoktur.”

• “Prekarya endişe içinde yaşar.” • “Mutlu olmak için bir neden göremez.” • “Uzmanlaşamadıkları için profesyonelleşe-

mezler.”• (Prekarya olanların) “Kendilerine saygıları

yoktur. Yaptıklarının saygınlığı yoktur.”• (Prekarya olanların) “İş konusunda güvene da-

yalı fazla ilişkisi yoktur.” • “Bira ve cin içmek nasıl sanayi proletaryasının

afyonuysa, sürekli etkileşim halinde olmak da prekaryanın afyonudur.”

• “Geçici olarak çalışmak prekaryanın temel bir özelliğidir ancak ortada bir geçici istihdam kontratı yoktur.”

• “Prekaryada, özgür ruhlu meydan okuma ve normlara uymama vardır.”

Prekarya tanımlarının ve özelliklerinin ortak paydaları

Prekaryanın literatürde yer alan doğrudan tanım-ları veya sıralanan özellikleri incelendiğinde, genel olarak aşağıdaki öğelerin bir veya birkaçının bir-likte prekarya ile anıldıkları görülmektedir:

• Güvencesizlik • Endişe• Düşük ve güvensiz gelir • Anti sosyal yapı• Kimliksizlik• Uzaktan çalışma

• İş ortamının kararsızlığı • Tehlikeli olma potansiyeli, • Geçici işlerde çalışma• Politik sese sahip olmama. Günümüz sosyal, ekonomik ve politik yapılarını incelediğimizde, çalışma dünyasının dinamikle-rine baktığımızda, dünyanın her coğrafyasında yukarıdaki öğelerin bir veya birkaçını taşıyan ne kadar çok insan olduğunu, prekaryanın ne kadar büyük bir sınıf olduğunu görürüz. Ayrıca üstel tek-nolojilerin giderek üstel olarak artan sayıda yarata-cağı yeni çözümlerin de (ya da çözümsüzlüklerin), prekaryaya milyonlarca yeni üye kazandıracağını söylemek mümkündür.

Prekaryanın oluşumunda üstel teknolojiye atıflar

Prekarya üzerine şimdiye kadar verilenler, pre-karyayı tanımlamaya yönelik çeşitli kaynaklardan yapılan alıntılardır. Bölümün başında belirttiği-miz gibi, amacımız prekarya üzerine sosyo-poli-tik -ekonomik bir değerlendirmeden daha çok, 21. yüzyılı tüm yüzyıllardan farklı yapan üstel tekno-lojilerle prekarya arasındaki ilişki konusunda bir deneme yapmak. Bu denemeyi, küreselleşme mo-deli başarılı olsa da, ki pek umut var gözükmüyor hatta havlu atmış gibi, prekarya özelliklerini taşı-yan çalışan sınıf yok mu olacaktır ya da bağımsız çalışmayı ve normları uymayı sevmeyen bir marji-nal gruba mı gerileyecektir sorusuna cevap aradı-ğımızı söyleyelim. Hem prekarya hem üstel tekno-lojilerin getireceği değişim tartışmaları içinde yer alan ve değişim sonundaki eşitsizliğin giderilmesi amacıyla öngörülen ve üzerinde çokça tartışılan evrensel gelir kavramı, prekaryanın güçlü bir sınıf olarak gelecekte var olacağını gösteriyor. Prekarya bir zorunluluktan doğan sınıf mı, bize göre evet. Bunu önce David Passig’in ‘Fiziksel Özgürlük Bi-lincinin Dört Boyut Modeli’ ile anlatmaya çalışa-lım [Passig, 2011].

Passig, “İnsanoğlu fiziksel özgürlük bilinci geliş-tikçe tamamen yeni araçlar geliştirdi. Bunlar da içinde yaşadığı ekonomiyi ve toplumu değiştirdi ve alışık olduğundan farklı biçimlerde ticaret yapma-sına, sevmesine ve hatta savaşmasına neden oldu. Bu bilinci gelişmeye doğru iten, insanın nerede olursa olsun kendi mekânında hür olmaya duyduğu son derece kuvvetli ihtiyaçtır” demektedir. Bura-dan hareketle, anlaşılıyor ki, Toffler’in ‘Üç Devrim Dalgası Teorisi’ni, Cairncross’un başlattığı “to-

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 60 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

61Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

pografik alan ve coğrafi alanın 21. yüzyılın ekono-misini şekillendirmedeki rolüyle ilgili” başlattığı tartışmayı ve Thomas Friedman’nın “bilgisayarla iletişimin gittikçe ilerlediği bir dünyada mesafe kavramının sonuna gelindiği” savını göz önünde bulundurarak “Fiziksel özgürlük bilincinin dört boyutu teorisini”23 geliştiriyor [Passig, 2011].

Passig’in teorisinin şematik bir gösterimi Şekil 12’de verilmiştir. Teorinin çerçevelediği boyutlar aşağıdaki gibi özetlenebilir:

Bu teoride sıfırıncı boyut küresel ısınmanın baş-langıcına kadar geçen on bin yıllık dönemdeki mağara içinde yaşanan, ortalama yaşın 18 olduğu noktasal özgürlüğü temsil etmektedir.

Küresel ısınmanın başlamasıyla mağaradan açık alanlardaki kil ve tahtadan oluşan evlere geçerek birinci boyuta geçen insanoğlu, tarıma başlangıç yapmış, mal mübadelesi yapar olmuş, kültür ve dinlerin yayılımı sürecini başlatmıştır. Ortalama yaş biraz yükselmiş, 25 olmuştur.

15. yüzyıldan itibaren denizlere açılarak, insa-noğlu 2. boyutu yaşamaya başlamıştır. Bu boyut-ta, Avrupa’daki 25 ülke dünyanın %80’ine hâkim olmuştur. Denizlerden bir sonraki -geometriye de uygun- boyut 3. boyut, insanoğlunun uçtuğu ve uzaya çıktığı evredir.

Passig çağımızı temsil eden 4. boyutu ise sıfır bo-yuta dönüş olarak görmektedir. Ona göre “İnsanlık tarihinde ilk defa birçok insan bir boyutta (3. bo-yut) doğup, büyüdükten sonra bir başka boyutta (4. boyutta) çalışacak.” Bu boyutun özelliğini “kay-naklara ve fikirlere, mesafe zaman ve mekân kısıt-laması olmadan her yerden erişim” olarak tanımla-masıdır. 4. boyutun ya da yeni sıfırıncı boyutun “İş hayatı da dâhil olmak üzere toplumun her kesimi-ni kapsayan dijital platformların ölçek etkilerinin hızı ile internetin beslediği bağlantılılık eşleşince, ÜRÜN VE FİKİRLERİN KÜRESELLEŞMESİ ÇAĞI” diye anıldığı da söylenebilir [Schmidt ve Cohen, 2014].

Passig’in 4. boyutunun tanımında mesafe, zaman ve mekândan bağımsız olan kaynak ve fikirlere, üretimi de katmak uygun olacaktır: “İşyeri artık tek bir mekân değil; sınırları ve tanımı belirsizleşen bir güvencesizlik alanı halini almış durumda”dır

23 Passig’in teorisi aslında beş boyutlu gözükmektedir. Ancak her ne-dense tek boyutlu mağara yaşamını sıfır boyut olarak değerlendirmiştir. (mt)

[Standing, 2014]. “Şirketlerin tedarik zincirleri yalnız üretim ayağında değil, aynı zamanda kadro açısından da gün geçtikçe parçalanmış hale gele-cek. Sınır ve dil engelini aşan daha etkin iletişim, dünyanın her yanındaki sıkı çalışan ve yetenekli bireylere güven kazandıracak ve fırsatlar yarata-cak.”.. “Satış ekibi Güneydoğu Asya’dan, İnsan Kaynakları Kanada’dan, Mühendisler İsrail’den” [Schmidt ve Cohen, 2014].

Kaku’nun kitabının sonunda 21. yüzyılın sonu için öngördüğü John ve Karen senaryosu (Şekil 13) Pas-sig’in 4. boyutunu tam olarak örnekleyen bir gele-cek öngörüsü olarak kabul edilebilir. Bu öngörüyü (üzerinde bilimsel çalışmalar yapıldığını da not ederek) ütopik bulsak da, günümüz üstel teknolo-jisinin üretimde gelirleri artırırken, iş ve işçi sayı-sında düşüme neden olduğu kesin gibi gözüküyor:

“Çağın büyük paradoksu: Üretkenlik rekor seviye-lerde, yenileşme hiç bu denli hızlı olmamıştı ama bir yandan da giderek düşen ortalama bir geliri-miz ve giderek azalan işlerimiz var.”.. “Amerikan mesleklerinin en az %47’sinin ve Avrupa’dakilerin

‘’FİZİKSEL ÖZGÜRLÜK BİLİNCİNİN DÖRT BOYUTU TEORİSİ’’Fiziksel sınırların ve paradigmaların değişimi değişimi

PASSIG, D. 2050 (The Future of the Middle East), Koton Kitap, 2011 (2009)

Yerleşik Yaşam Geçiş-3 0 .0 0 0

-2 0 .0 0 0

1 9 0 0

1 5 0 0

Nokta KültürüOrtalama yaş 18 0.

BOYU

T

2 0 0 0

1.BO

YUT

2.BO

YUT

3.BO

YUT

Küresel ısınmanın başlangıcı Mağaradan kil ve tahtadan evlere geçişTarımın başlangıcı – ürün değişimiMal ve ürünlerin yanında kültür ve dinlerin yayılımıOrtalama yaş 25 - Karada yayılım

Denizlerde yayılımAvrupa’daki 25 ülke dünyanın %80’ine hakim.

Havacılık ve uzay teknolojisinin gelişimi

4.BO

YUT

Sıfır Boyuta dönüş Kaynaklara ve fikirlere, mesaf, zaman ve mekan kısıtlaması olmadan her yerden erişim

09.02.2019 284

Şekil 12. Passig’in Dört Boyut Teorisi

Şekil 13. Kaku’nun gelecek senaryosu [Kaku, 2016]

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 61 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201962

de %54’ünün yüksek oranda makineler tarafından gasp edilme riski var. Hem de yüz yıl gibi uzun bir süre içinde değil, önümüzdeki yirmi yılda.... “Otomatik hale getirilebilecek ve getirilemeyecek işler arasındaki sınır ekonomik tabloya yansıdıkça büyük bir olasılıkla işsizliğin artacağını, gittikçe daha çok meslekte ücretlerin düşeceğini ve henüz otomatik hale getirilemeyen mesleklerde ise ücret-lerin artacağını öngörebiliriz. Elbetteki bu süreç zaten adım adım gerçekleşiyor ama daha kat edi-lecek çokça mesafesi var. Bu geçiş fırtınalı olacak ama demokrasi sayesinde mutlu bir sonla noktala-nabilir.” [Bregman, 2018].

Bregman’ın verdiği istatistiklere ve değerlendirme-lere göre 2012 yılından itibaren Çindistan’a24 offs-hore olmuş pek çok üretim, yavaş yavaş avantajlı olarak (dijitalizasyon) otomasyonla ABD’ye geri dönüyor (Şekil 14 ve 15).

Şekil 14. Dijitalizasyonun sonucunda 2000’lerde başlayan üretkenlik ile işçi sayısı eğilimleri arasında

ayrışma

Şekil 15. Geriye dönüş ve avantajları

24 Çindistan: Çin, Hindistan, Tayland, Güney Kore gibi ucuz işçiliğin söz konusu olduğu ülkeleri temsil eden isim.

Passig’in teorisinin dördüncü boyutu, transformas-yonu şimdiden başlayan geleceğin istihdam mode-lini tanımlıyor; şimdilik robotların fiziksel üretim yapmaya başladığı endüstride her türlü zihinsel üretimlerin de coğrafi konuma bağlı olmaksızın prekarya tarafından sağlanmaya başlandığı görü-lüyor:

“Tüm küresel sistem 1750 yılından beri sürekli artan nüfüsa göre modellenmiştir: Daha fazla işçi, daha fazla tüketici, daha fazla asker. 21 Yüzyılda, tüm üretim sistemi değişim gösterecektir. Robotlar ve genetik araştırmalar üretim modellerinde deği-şimler yaratacaktır.” [Friedman, 2009].

“Tarihte hiçbir zaman bu kadar farklı yerlerdeki bu kadar çok insan böylesine büyük bir gücü par-maklarının ucunda görmedi.” “Buna tarihimizdeki ilk teknolojik devrim demek mümkün değilse de, hemen herkese aracılara gerek duymadan gerçek zamanlı içeriği sahiplenme, geliştirme ve dağıtma olanağı veren ilk devrim olduğu açık.” [Schmidt ve Cohen, 2014].

Dijital İş Bulma ve İş Dağıtma Platformları

[(Küresel) Sayısal İş Platformları]

Çalışanları prekarya olmaya yönlendiren ya da pre-karya olarak çalışmalarına olanak sağlayan araç-lardan bir tanesi de ‘Dijital İş Bulma ve İş Dağıtma Platformları’dır25. Yönlendiren araçlardır çünkü bu platformlar sayesinde, özellikle özgür ruhlu kişi-likler için, iş bulma olanağı bir alternatif olarak de-ğerlendirilebilir. Prekarya olarak çalışmaya olanak sağlamaktadırlar çünkü prekarya olanlar bu plat-formlar aracılığıyla geçici işlere ulaşmaktadırlar.

Dijital İş Bulma ve İş Dağıtma Platformları, üstel teknolojilerin gerçekleştirdiği devrimin sonucu-dur. Schwab’ın ‘İnsan Bulutu Platformları’ olarak da tanımladığı bu platformlar, “Mesleki faaliyetle-rin kesin tanımlanan görevlere ve ayrı ayrı projele-re bölünmesinden sonra dünyanın neresinde olursa olsun çalışmaya talip işçilerin bulunduğu sanal bir buluta (İnsan Bulutu Platformları’na) atılması”dır. [Schwab, 2016].

Standing 1980’den sonra, en tepede büyük finans (Big Finance), büyük ilaç endüstrisi (Big Pharma) ve büyük teknoloji (Big Tech) olmak üzere, iş gü-

25 Bu platformlar Human Cloud Platform, Digital Work Platform olarak adlandırılmaktadır. Bu platformlarla yapılan iş ise Human Cloud Industi-res, Human Cloud Companies olarak anılmakta.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 62 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

63Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

cünün küreselleşmesi ve otomasyon ile birlikte kü-resel ekonominin dramatik bir değişime uğradığını belirtiyor. [Standing(1), 2018]. En tepeye konulan olgulardan biri olan büyük teknoloji (Big Tech) Apple, Google, Amazon gibi üstel teknolojiyi yara-tan ve kullanan firmalardır. Bahsedilen iş gücünün küreselleşmesi şüphesiz üretimin off-shore yapıl-dığı ülkelerdeki ucuz işgücü ama üstel teknoloji de, otomasyonun yanında (küresel) sayısal iş plat-formlarını yaratıyor.

Söz konusu platformların üstel gelişen informas-yon teknolojileri sayesinde ortaya çıktıkları bir gerçek. 90’lı yıllarda MNG şirketinin Kahire’de yaptığı ikiz gökdelenlerin Ankara’da yapılan pro-jeleri Kahire’deki proje yönetim ofisine o kadar ya-vaş ve saatler tutan bir hızla iletiliyordu ki, telefon sistemi kilitlendiğinden güvenlik endişesi taşıyan Mısırlı yetkililer şantiyeye gelip neler olduğunu araştırmışlardı [Özkayalar, 1995]. Günümüzde in-ternet hızları ülkeden ülkeye değişmekle birlikte ortalama (Kore) 26.2 Mbps (G. Kore) hıza kadar çıkmaktadır (Şekil 16). Bazı özel lokasyonlarda bu ortalama maksimum değerin 20 misli değerlere ulaşıldığı ifade edilmektedir.

Artık bu büyük iletişim hızları ile prekaryalar, öz-gürlük (çalışmak veya çalışmamak) ve sanal bir küresel ağa bağlı olmanın sağladığı eşsiz hareketli-lik ile hazır: “Kimi isterseniz, ne zaman isterseniz ve tam olarak nasıl isterseniz temin edebilirsiniz ve onlar sizin çalışanınız olmadığı için istihdam yükleriyle ve düzenlemeleriyle uğraşmak zorunda değilsiniz.” [Schwab, 2016].

Endişe

Artık ne büyüklükte olursa olsun veri alışverişinde endişe edilecek tekno-konfor sorunların yaratılma-sı söz konusu değildir. ”Ancak bu internet bağlan-tısı, beceri açıklarını giderecek, yeni ve esnek bir çalışma devriminin başlangıcı mıdır? Yoksa yasa dışı sanal cehennem atölyeleri dünyasına (prekarya dünyasına) doğru acımasız bir yarışın başlangıcını mı tetikleyecektir?”

Cennet mi cehennem mi olacakları belli olmayan, Uber ve Airbnb de aralarında olmak üzere günü-müzde sayıları düzineleri bulan sayısal iş platform-larının (Şekil 17) öncülerinden bir tanesi de Ama-zon Mechanical Turk’tur ve isminin ilginç hikâyesi vardır. İnternet üzerinden ücret karşılığı profesyo-nellerin anket doldurmasını istemek de (Şekil 18),

anketörlerin işlerinin yok olduğu, bir dijital çalı-şan-müşteri ilişkisi olarak değerlendirilebilir.

Bu platformların, müşteriler tarafından çok be-ğenilse de, çalışanlar-işçiler için karanlık tarafla-rı olduğu ve bunları kurallara bağlamaya çalışan yönetimlere ciddi zorluklar yarattığı, bazılarının bu uygulamalarla acımasız ve kuralsız 19. yüzyıl kapitalizminin ilk günlerine dönüldüğüne inandığı ifade edilmektedir [CBC Radio, 2018].

Şekil 16. İletişim hızları [fastmetrics]

Prekarya: Sonuç

21. yüzyılda iş-işveren-işçi ilişkilerindeki değişim-leri tetikleyen nedenlerin en başında, henüz nelere gebe oldukları tam olarak da kestirilemeyen üstel teknolojiler devrimi gelmektedir ve değişimler çok hızlı olmaktadır. Bu hıza paralel olarak, gü-vencesiz işlerde, düşük ücretlerle çalışan, sayısal iş platformlarında geçici iş arayan, kimliksiz, (Sarı Ceketlilerin prekaryadan oluşan bir bölümünü göz ardı edersek) şimdilik politik sese sahip olmayan insanların sayısı giderek artacak, prekarya büyü-yecek gibi öngörülmektedir.

İvedi toplumsal, ekonomik ve politik krizler üzeri-ne yoğunlaştığını ifade ederek, “Teknolojik devri-mi yönlendiren şirketler ve girişimciler, doğal ola-

Şekil 18. Anket doldurma karşılığı

ücret

Şekil 17. Sayısal iş platformlarından örnekler

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 63 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201964

rak, yaratılara methiyeler düzüp durduklarından, ikaz etmek ve tehlike sinyallerini vermek ve bir şeylerin bin bir türlü yolla feci şekilde ters gide-bileceğini ortaya koymak benim gibi tarihçilere, sosyologlara ve filozoflara kalıyor” diyor Harari [2018]. Soruna işaret eden az sayıdaki teknoloğu da anarak, Harari’ye hak vermemek mümkün de-ğil ama olası krizlerin önlenmesi ve oluştuğunda çözülmesi sanırım tarihçilerden, sosyologlardan ve filozoflardan beklenilmemeli. Burada üstü ka-palı olarak teknojiye karşı çıkan Luddizm’i akla getirmeye çalıştığım sanılmasın. Transhümanizm-den de yana değilim; “gelecek, gözleri kör eden bir iyimserlik veya insanı felç eden bir korku üzeri-ne kurulamaz” [Leonhard, 2018]. Sadece gerçekçi olmaya ve geleceğe dikkat çekmeye çalışıyorum. Üstel teknolojinin penthouse’unda oturan gurula-rın dediği gibi “Dördüncü sanayi devriminin bizi nereye götürdüğünü tam olarak bildiğimizi iddia etmek ilkel olurdu ama bu yönün ne olabileceği ko-nusunda korku ve belirsizliğin bizi felç etmesi de aynı ölçüde ilkel olur” [Schmidt ve Cohen, 2014].

5. SONUÇ ve DEĞERLENDİRME

Franz Kafka’nın “Dönüşüm” adlı kitabı için, “Mo-dern insanın sistem karşısındaki çaresizliğini dile getiren ve sezen ilk eserdir” yorumu yapılmıştır. Pazarlamacı Gregor Samsa, öykünün kahramanı, “bir sabah huzursuz düşlerden uyandığında, ken-dini yatağında devasa bir haşereye dönüşmüş hal-de buldu” der Kafka [2016]. O, üstel teknolojinin insanlığa getireceği değişimi sanki 100 yıl önce hissetmiş gibidir. Hatta olası tanımlanamayan te-killik için bile ipuçları vardır; Kafka, yayıncısı Kurt Wolff Yayınevi’ne yazdığı mektupta şunları söyler26:

“Son mektubunuzda bana, Ottomar Starke’nın Dö-nüşüm için bir kapak resmi hazırlayacağını yazmış-sınız. Bunu okuyunca küçük ama sanatçıyı Napole-on’dan tanıdığım kadarıyla, herhalde çok gereksiz bir korku uyandı içimde. Yani, Starke gerçekten bir kitap resimleyicisi olduğundan, doğrudan böceğin resmini yapmaya kalkışabilir gibi geldi bana. Sa-kın yapmasın böyle bir şey, lütfen! Niyetim, böy-lece onun yetki alanını kısıtlamak değil, öyküyü doğal olarak daha iyi bildiğim için, kendisinden yalnızca bir ricada bulunuyorum. Böceğin resmi yapılamaz. Dahası, uzaktan bile gösterilemez.”

26 http://melerence.blogspot.com/2013/03/kafkaya-ihanet.html

Tekilliğin bundan güzel bir tanımı olabilir mi?

Kimine göre önümüzdeki yıllarda, kimine göre yüzyılın ortasında karşılaşacağımız “şeyin” resmi yapılamaz. Dahası bilinen ve öngörülen tüm biyo-lojik, bireysel, kurumsal, sosyal, teknolojik ve hat-ta bilimsel yapılarda olası değişiklikleri bugünden gösteremiyoruz da. Temelinde teknolojik tartışma-ların yattığı çalışmaların bir kısmında teknoloji-nin, “enformasyon teknolojisinin hızının geleceği-mizi ‘cehennem mi cennet mi’” [Shanahan, 2015] yapacak tartışmasını ele aldıkları görülüyor.

Sadece büyük endişeler ve Karl Marx’ın “insan çö-zemeyeceği sorunlar yaratmaz” [Harari, 2018] ön-görüsüne uyan iyi niyetli öngörüler ve düşler var, hatta içinde insanın olmadığı düşler de var:

• “Bir kez uçma dürtüsüne kapılan kişi bir daha asla sürünmeye razı olamaz (Helen Keller’den alıntı). Ne robot biliminde, ne yapay zekânın geliştirilmesinde, ne genetik biliminde ve uy-gulamalarında bilim insanları durmayacaktır. Hatta durdurulamayacaklardır. Ancak onla-rın keşiflerini ve yarattıklarını iyi veya kötü yönde kullanmak onların dışındaki insanlara kalmıştır.... Eğer bir teknolojik bir tekillik ola-caksa bu sismik bir gelişme olacak. Bu deprem varoluşsal riskler taşıdığı gibi varoluşsal fırsat-lar da taşıyor: Örneğin, her türlü kimyasal ya da biyolojik müdahaleye dirençli yüksek ölüm oranına sahip bir virüsü birisi ya da bir kurum genetik olarak yaratabilir. Ömür uzatılabilir ve bununla da yetinmeyebiliriz; beynimizi yeni-den tasarlayabilir, sürümünü yükseltebiliriz.” [Albert, 2018].

• Saatte 360 hamburger hazırlayan robotun ima-latçısı: “Yaptığımız makinenin amacı çalışan-ları daha verimli hale getirmek değil, tama-men ortadan kaldırmak.” [Ford, 2015].

İçinde bulunduğumuz yıllarda MOORE Yasa-sı’na - öngörüsüne uyan üstel teknolojiler, lineer görüşlü insanlığın fark edemeyeceği hızda haya-tın her alanında öngöremediğimiz değişimlere ve dönüşümlere, TEKİLLİKLERE neden olacak gibi gözüküyor. “Seçici hafıza eğilimimiz bize hızla yeni alışkanlar kazanma ve eskilerini unutma şan-sı veriyor. Bu davranış-olgu, dijitalleşmeye büyük bir ivme kazandırıyor” [Schmidt ve Cohen, 2014]. Yeniye olan yakınsaklığımızın yönlendirdiği bu değişim içinde, olanı fark etmeden yaşıyoruz; gün-lük sözcük istatiğimizde internet giderek en büyük payı alma yolunda ama deniliyor ki “internet, in-sanoğlunun kendisinin inşa ettiği ama gerçekten

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 64 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

65Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

anlamadığı birkaç şeyden biridir” [Schmidt ve Cohen, 2014]. Hayatımızın önemli bir parçasını oluşturan interneti anlamıyorsak, tekillik zaten önümüzde demektir.

Tarihin hiçbir döneminde bir insanın yaşamı içinde yaşamadığı değişimlerin insanları, politik gücü ol-mayan, “emeğe dair güvencelerin hiçbirinin olma-dığı” [Standing, 2014] yeni bir sınıf (PREKARYA) içine ittiğinin de farkında değiliz gibi. İnsanlar için içinde olmadığımız evrensel gelir tartışmalarının yapıldığının da farkında olmadığımız gibi.

Temelinde teknolojik tartışmaların yattığı çok mik-tarda çalışma var. Bunların bir kısmında teknoloji-nin, “informasyon teknolojisinin hızının geleceği-mizi ‘cehennem mi cennet mi’” [Shanahan, 2015] yapacak tartışmasını ele aldıkları görülmektedir.

Gelecek cennet mi olacak cehennem mi, tartışıla-dursun, gerçek şu ki, Ford’un [2015] yedi ölümcül eğilim olarak işaret ettiği gibi, bazı işler iyi gitmi-yor:

1. Ücretler yerinde sayıyor2. Emeğin payı küçülüyor, şirketlerin payı büyü-

yor.3. İşgücüne katılım azalıyor, insanlar iş aramak-

tan bıkıyor.4. Yeni iş yaratımı azalıyor, uzun vadede işsizlik

yükseliyor.5. Eşitsizlik arttıkça artıyor.6. Yeni üniversite mezunlarının maaaşları düşü-

yor; iş bulmaları azalıyor.7. İstihdamda kutuplaşma artıyor. Tam zamanlı

işler yarı zamanlı işlere dönüşüyor.

TEŞEKKÜR

TTMD 2018 Çalıştayı’nda dijitalleşme konusun-da benden konuşma isteyerek, hiç bilmediğim bir dünya hakkında okumama neden olan geçmiş dö-nem TTMD Başkanı Kevork Çilingiroğlu’na çok teşekkür ediyorum. Onun sayesinde başlayan bir süreçte yaptığım tavsiyelerle, şimdi pek çok kişi de Kaku’yu, Schmidt & Cohen’i, Marr’ı (Veri Strateji-si), Harari’yi okuyor; “2050’de Türkiye ne olacak” diyenlere (fantastik bir rüya mı desem!) başka bir kitap öneriyorum: George Friedman - Gelecek 100 yıl.

Teşekkür edeceğim benim için eşsiz iki kişi daha var: Eda Toksoy, onu bensiz bırakan çalışma saat-lerim için hep çok hoşgörülü oldu; ona minnetta-

rım. Melike Toksoy; benim okuduklarım onunkiler yanında çok az kalıyor. Üstelik benim yazdıkları-mın da hem editör olarak ilk okuyucusu hem de eleştirmeni. Ona da çok şey borçluyum, çok teşek-kür ediyorum.

KAYNAKLAR27

[1] Albert, P., “Mümkün Ütopia: Yaşanabilir Bir Toplum İçin Stratejiler”, 2018 (2017).

[2] Allen, P., “The Singularity Isn’t Near”, MIT Technology Review Global Panel, https://w w w.tech nology rev iew.com /s/425733/paul-allen-the-singularity-isnt-near/, October 12, 2011.

[3] BBC, “Huge survey reveals seven social class-es in UK”, https://www.bbc.com/news/uk-22007058, April 2013.

[4] Bregman, R., “Gerçekçiler için Ütopya” (William Gibson’ın sözleri ), Domingo, 2018 (2016).

[5] CBC Radio, “Platform Capitalism, Digi-tal Technology and the Future of Work”, https://www.cbc.ca/radio/ideas/platform-cap-it al ism-digital- technology-and-the-fu-ture-of-work-1.4297369, 2018.

[6] Cellan-Jones, R., “Stephen Hawking Warns Artificial Intelligence Could End Mankind”, BBC News, https://www.bbc.com/news/tech-nology-30290540, 2 December 2014.

[7] Courtland, R., “Intel Now Packs 100 Million Transistors in Each Square Millimeter”, IEEE Spectrum, 30 Mart 2017.

[8] Curry, A., “The End of Moore’s Law?”, https://thenextwavefutures.wordpress.com/2009/08/02/ the-end-of-moores-law/, 2 Ağustos 2009.

[9] Elitegroup: https://www.elitegroup.com/news-and-insights/5-breakthrough-technolo-gies-of-2018/.

[10] European Institute: https://eu.bilgi.edu.tr/en/blog/yellowvests, 2018.

[11] Fastmetrics, https://www.fastmetrics.com/in-ternet-connection-speed-by-country.php.

[12] Ford, M., “Robotların Yükselişi, Kronik”, 2018 (2015).

[13] Foti, A [1], “General Theory of The Precariat”, Institute of Network Cultures, Issue No 3, 2017.

27 Kaynaklar için not: Türkçe’ye çevrilmiş kaynakların sonunda iki adet tarih görülmektedir. Bunlardan ilki eserin Türkçe baskısının yılıdır. Paran-tez içindeki ikincisi ise eserin orijinalinin yayımlandığı yıldır. Bu gösterimi seçmekle amaç, baş döndürücü bir hızla olan değişimin Türkçe okura ne kadar hızlı (ya da yavaş!) aktarıldığını göstermektir. İkinci neden de ki-tapların Türkçe’ye çevrildiği tarihten bu yana söz konusu teknolojilerin ne kadar değişmiş olabileceği konusunda bir şüphe uyandırmaktır.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 65 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201966

[14] Foti, A. [2], “The Precariat for Itself”, Chapter 11 in Mapping Precariousness, Labour Inse-curity and Uncertain Livelihoods (Edited by, Emiliano Armano et al.), Routledge, 2017.

[15] Galeon, D., Reedy, C., “A Google Exec Just Claimed The Singularity Will Happen by 2029”, Futurism, 16 Mart 2017.

[16] Good, I. J., “Speculations Concerning the First Ultra Intelligent Machine”, in Advances in Computers, vol 6, Franz L. Alt and Morris Ru-binoff, eds, pp31-88, Academic, 1965.

[17] Guardian, [https://www.theguardian.com/uk-news/2016/nov/15/more-than-7m-brit-ons-in-precarious-employment], 2016.

[18] Harari, Y. N., “21. Yüzyıl için 21 Ders”, Kole-ktif Kitap, 2018 (2018).

[19] ICAEW, Economia: https://economia.icaew.com/features/june-2017/the-rise-of-the-pre-cariat, 2017.

[20] Hawkı̇n, S., Tegmar, M., Russell, S. The Inde-pendent, Mayıs 2014.

[21] Kafka, F., “Dönüşüm”, 2016 (1915).[22] Kaku, M., “Geleceğin Fiziği”, ODTÜ

Yayıncılık, 2016 (2011).[23] Kaku, M., “The Future of Humanity”, 2018.[24] Kurzweil, R., “İnsanlık 2.0” (The singularity

is near), Alfa, 2016 (2005).[25] Leonhard, G., “Teknolojiye Karşı İnsanlık”,

Siyah, 2018 (2018).[26] Milfordasset, https://milfordasset.

com /insight s /missing-xeros /accelerat-ing-growth-in-technology, 2017.

[27] Modha, D., https://www.youtube.com/watch?v=UHPwIBiFVq0, 2016.

[28] Moore, E. G., “Cramming More Components Onto İntegrated Circuits”, Electronics, Vol-ume 38, Number 8, April 19, 1965.

[29] MT&IT Trends Update, (Manufacturing Tech-nology and IT Trends Update), http://www.manufacturing-operations- management.com/manufacturing /2018/ 06/manufacturing-tech-nology-and-it-trends-update-spring-2018.html. Spring 2018, Muller, R. A., “Politik Fizik” (Phyics for Future Pesident, Alfa, 2014 (2008).

[30] Mustafa Özkayalar, “Özel Görüşme”, 1997.[31] Negri, T., “Yellow Vests: French Insurrection”,

http://www.europe-solidaire.org/spip.php?arti-cle47152), 4 December 2018.

[32] Nilssons, N. J., “Yapay Zekâ Geçmişi ve Ge-leceği”, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, 2018 (2010).

[33] O’Connell, M., “Makina Olmak”, Domingo 2018 (2017).

[34] O’Sullı̇va, M., Art Review: “Human, Soul and Machine: The Coming Singularity”, The Washington Past, December 19, 2013.

[35] Passig, D., “2050 (The Future of the Middle East)”, Koton Kitap, 2011 (2009).

[36] Reedy, C., “Kurtzweil Claims That the Singu-larity Will Happen by 2045”, October,5, 2017 .

[37] Satell, G., “3 Reasons To Believe The Singu-larity Is Near”, Forbes, Jun 3, 2016.

[38] Shanahan, M., “The Technological Singulari-ty”, MIT Press, 2015.

[39] Schmidt, E., Cohen, J., “Yeni Dijital Çağ”, Op-timist, 2014 (2013].

[40] Schmidt, E., Cohen, J., “The Digital Distup-tion, Connectivity and the Diffusion of Pow-er”, Foreign Afairs, 2010.

[41] Schwab, K., “Dördüncü Sanayi Devrimi”, Op-timist, 2017 (2016).

[42] Socrates, “17 Definitions of the Technological Singularity”, https://www.singularityweblog.com/17-definitions-of-the-technological-sin-gularity/, April 18, 2012.

[43] Standing, G., “Prekarya Yeni Tehlikeli Sınıf”, İletişim, 2014 (2011).

[44] Standing, G. (1), “The Precariat: Today’s Transformative Class”, https://www.resil-ience.org/stories/2018-10-25/the-precariat-to-days-transformative-class/], October 25, 2018.

[45] Standing, G. (2), “Who are ‘The Precariat’ and Why Do They Threaten Our Society?” https://www.euronews.com/2018/05/01/who-are-the-precariat-and-why-they-threaten-our-society-view, 2018.

[46] Steemit, https://steemit.com/singularity/@phi-losophy.works/a-decade-of-economic-stagna-tion-looms-as-moore-s-law-ends-while-quan-tum-computing-is-developed, 2017.

[47] Urban, T., “Neurolink and Brain’s Magical Fu-ture”, 2017.

[48] Vance, A., Elon Musk, “Buzdağı”, 2016 (2015).

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 66 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019 67

Akıllı Binalar

ÖZ

2025 yılında en çok enerji tüketiminin binalarda olacağı öngörülmektedir. Dolayı-sıyla mekanik tesisatta dijitalleşme dünyasında en büyük potansiyel ”Akıllı Binalar” alanındadır. Artan enerji tasarrufu ihtiyacı, konfor ve güvenlik talebi, düşük mali-yet gereksinimi atılan teknolojik adımlarla çözülmektedir. Bu bildiride, bu amaçlar çerçevesinde yapılması gereken data analizi ile tutarlı tahminler, analitik uygula-malar, optimum alan kullanımı, kestirimci bakım gibi konular üzerinde durulacak-tır. Aynı zamanda bu çerçevede yararlanılması gereken (IoT) nesnelerin interneti, BIM gibi araçlardan bahsedilecektir.

Anahtar KelimelerAkıllı Bina, Akıllı Şebeke, Akıllı Şehir, Bağlantılı Bina, Kestirimci Bakım.

Seçil KIZANLIK İSKENDEREndüstri MühendisiMakina MühendisiHoneywell Homeİ[email protected]

ABSTRACT

The highest amount of energy is going be consumed by the buildings in 2025. So in HVAC digitalism; the biggest potential is in smart buildings. Energy saving and low cost need, comfort and security demand have been solved by new techonological inovations. In this article; data analysis for predictions, analitical tools, optimum space usage, predictive maintenance are mentioned for these purposes. By the way; IoT, BIM are the concepts which cannot be missed in smart buildings topic.

KeywordsSmart Building, Smart Grid, Smart Cities, Connected Building, Predictive Main-tenance.

Geliş Tarihi : 22.10.2018Kabul Tarihi : 17.01.2019

Smart Buildings

İskender, S. K., Akıllı Binalar, 14. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi Bildiriler Kitabı, sf. 1359-1367, 17-20 Nisan 2019.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 67 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201968

1. GİRİŞ

Dünya ortalamasına bakarsak insanlar, hayatları-nın %80lik kısmını binaların içinde geçirmekte-dirler. Bunun yanısıra 2025 yılında en çok enerji tüketiminin binalarda olacağı öngörülmektedir. Nesnelerin interneti, yeni nesil binalarda daha verimli, daha konforlu ve güvenli bir yaşam için sürdürülebilirliği de sağlayan çözümleri hizmeti-mize sunmaktadır. Bu yeni yöntemler, mevcut bina otomasyon ve yönetim sistemlerinin iyileştirilme-lerini de sağlayacaktır. Akıllı bina söz konusu ol-duğunda işin içine birçok farklı paydaş da girmek-tedir, bunlar mimarlar, bina işletmecileri, mobil hizmet sağlayıcıları ve hükümetler olarak genelle-nebilir. Akıllı binalar ve sistemler birleşerek akıllı şehirleri oluşturur.

2. AKILLI BİNA KAVRAMI

Akıllı binalar günden güne genişleyen kablosuz in-ternet erişimi, sensörler ve nesnelerin interneti tek-nolojisi sayesinde haberleşir, bina otomasyon siste-mini kontrol ve optimize eden veriyi analiz eder. Bina giriş kontrol, güvenlik sistemleri, aydınlatma, HVAC ve birçok diğer sistemi otomatikleştirmek için nesnelerin interneti çözümlerinin kombinas-yonunu kullanır. Bina otomasyonu, akıllı binanın sadece bir parçasıdır. Genel bir tanım yapmak is-tersek akıllı bina; en baştan coğrafi koordinatları, kullanım amacını dikkate alarak konumlanan bi-nadır, yaşamaya başlandığında ise kullanıcılarını izleyerek kullanım alışkanlıklarını öğrenir, anlık ihtiyaçlara göre cevap verir, yardımcı işletmeleriy-le bu anlamda haberleşebilir, doğa olaylarına karşı kısmi önlemler alır, hangi kaynağın anlık kullanı-mının verimli olacağına karar verir. Gürültü sevi-ye ve kaynaklarını raporlayabilen geri dönüşü olan malzemelerin sınıflandırıldığı ve potansiyelin öl-çümlenebildiği atık sistemlerine sahiptir.

Örnek olarak akıllı ofis binasını ele alırsak, akıllı telefonunuz sizin çeşitli hizmetlere ulaşımınız için elinizdeki anahtar olabilir. Mesela akıllı telefon uy-gulamanız sizi boş park alanlarına yönlendirebilir. Isıtma sistemini ya da aydınlatmayı uzaktan eri-şerek kapatabilirsiniz. Akıllı binalarda yediğiniz yemeğin ücretini, telefonunuzu ödeme terminaline yaklaştırarak ödeyebilirsiniz.

Kullanıcıları nelerin beklediğini başka bir senaryo üzerinden anlatalım. 2020 yılında trafik yüzünden işe geç kalacağımız bir günde neler yaşayacaksı-

nız? İşyerindeki dijital assistanımız, gerçekleşecek tüm problemler ile bizim yerimize ilgilenecek. Ge-cikmeyi otomatik olarak farkedecek, program üze-rinde değişiklik yapacak. Bu değişikliğe istinaden katılımcılara bilgi verecek, toplantı odasını rezerve edecek. Algoritmalar, katılımcılara en yakın top-lantı odası hangisi ise ona göre rezervasyon yapa-cak. Odaya nasıl gidileceğini bilmeyen katılımcılar varsa telefonlarına odayı bulmaları için yönerge gelecek. Bu yönetim sistemleri davetiye gönderme aşamasından toplantı notlarını gönderme kısmına kadar bize dijital assistanlık yapacak.

Bunlara ek olarak bina sahipleri artık sadece bina-nın için değil dışını da dikkate almak durumunda, mesela binalarının elektrik dağıtım şebekesine et-kisi, organizasyonlarının misyonu ve global çevre. Bu amaçla da konfor, aydınlatma, HVAC, güven-lik faktörlerinin yanında geleceğin binaları birçok parçayı entegre, dinamik ve fonksiyonel olarak birleştirmelidir. Bu vizyona erişmek için tasarım aşamasından başlamak üzere binanın ömrünün sonuna kadar akıllı çözümlere yer vermek gerekir.

2.1. Akıllı Şebeke

Akıllı binalar kendi duvarlarının dışındaki dünya içinde teknolojik anlamda bir kaldıraç görevi gö-rürler. Akıllı elektrik şebekesi bu anlamda güzel bir başlangıç noktası olabilir. Elektrik pazarında sağlanan anlık veri akışı ile akıllı binalar, fiyat yüksekken taleplerini düşürmeleri gibi isteklerle karşılaşabilirler. Buna ek olarak, dinamik elektrik tüketimi ücretlendirme yükselen bir akım olmuş-tur.

Mesela akıllı şebeke hava durumundan aldığı bil-giye göre hareket edebilir. Diyelim ki önümüzdeki akşamüstü hava sıcaklığı düşecek dolayısıyla talep artacak. Akıllı şebeke, bina ile iletişime geçerek her bir kwh enerji düşüşünde binaya 0,5 TL öde-meyi teklif edebilir. Bina, enerji tasarrufu modun-da tüketimi düşürerek bu teklifi kabul eder.

2.2 Akıllı Şehirler

Akıllı bir şehirde tercih edilebilecek birçok yeni-lik imkânı var. Örneğin; trafik sorununu çözmek için akıllı taşıma sistemleri ve akıllı trafik lamba-ları devreye sokulabilir. Güvenlik kameraları ve polis işbirliği ile şehir suç oranını düşürebilir. Bu uygulamalar ihtiyaca ve talebe göre çeşitlenebilir. Bu süreçte vatandaş ile iletişim üst düzeyde tutul-

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 68 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

69Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

malı ve geri bildirimler ile sistem sürekli kendini geliştirmeli, veri madenciliği ile açığa çıkan veriler bilgi işlem merkezlerinde değerlendirilerek şehirde sürekli iyileştirmelerde bulunulmalıdır.

Mesela Ohio, Colombus şehir planı çevreye duyar-lı, veriler ile donatılmış modern ulaşım konusunda kendi türünün ilk örneği olmayı başardı. Şehrin planları içerisinde internet bağlantı noktaları ola-rak çalışan trafik ışıkları, acil durumlarda polis, ambulans, itfaiye aracı gibi ilgili araçlar için tra-fik sinyalizasyonuna müdahale edebilir. Şehirde gelişmiş ödeme sistemleri ve akıllı trafik ışıkları mevcuttur.

Pittsburgh ise üniversiteler ile ortaklık anlaşmaları yaparak şehirdeki herkesin erişimine açık veri plat-formları sundu. Böylece teknoloji firmaları gerçek zamanlı olarak vatandaşlara suç işlenen yerleri, acil durumları, yapı inşa izinlerini ve hatta kar te-mizleme araçlarının ne zaman nerede çalışacağı-nın bilgilerini aktarabildi. Açık kaynaklı veri mer-kezi şehrin analistleri ve strateji ekipleri tarafından yönetilerek, herkese vatandaşların hayatına pozitif etkisi olacak şekilde hizmet nasıl üretilir göstermiş oldular. Bir şehrin gelişebilmesi için veri ve veriyi iyi işleyebilmek şarttır.

3. AKILLI BİNALARIN AKIL ALTYAPISI

Donanım ve yazılım olmak üzere iki başlık altın-da incelenmelidir. Günümüzde her iki alanda da çok fazla üretici olduğundan hepsinden bahsetmek mümkün değil, zira bugün olmayan bir sistemin bu hızlı teknoloji gelişim çağında yarın çok popüler olması kuvvetle muhtemeldir.

3.1. Donanım

Donanım kısmı esas olarak birçok programlanabilir kontrol panelinden oluşmaktadır. Bunları network kontrol üniteleri (NCU) ve operator iş istasyonları (OWS) olarak adlandırabiliriz. Her NCU, BMS’de bir bölgeyi kontrol eder ve kapasiteleri network genişleme ünitesi (NEU) adı verilen bir panel ku-rulumu ile arttırılabilir. NCU ve NEU doğrudan binanın merkezi ekipmanlarını kontrol eder, diğer kontrol sistemleri (sıcak su pompaları, ışık ayarlayı-cıları gibi) ise özel kontrol uygulamaları (ASC) adı altında toplanmıştır. NEU ve ASC ikincil bir yapı ile iletişim sağlar. ASC ve NCU gerek olması halin-de ısıtma-soğutma, yangın yönetimi, geçiş kontrolü gibi konularda bağımsız kontrol yapabilir.

3.2. Yazılım

1980’lerin başında kullanılmaya başlayan DDC (Doğrudan Sayısal Kontrol) sistemleri bina yöne-tim sistemlerinin yazılım anlamında olmazsa ol-mazıdır. Elektronik ve pnömatik kontrol sistemleri ile karşılaştırıldığında daha hassas kontrol, uygula-mada geniş esneklik potansiyeli ile konfor seviye-sini artırır, enerji maliyetlerini düşürür.

3.2.1. İletişim Protokolleri

İletişim protokolü, iki cihazın birbirine bilgi aktar-mak için kullandıkları dildir. Akıllı binanın konu-sunun önündeki en önemli engel iletişim protokolü standardının olmamasıdır. Günümüzde en çok kar-şılaşılan protokoller:

BACnet: ASHREA tarafından oluşturulmuştur, herhangi bir firma ile alakası yoktur. 1995 yılında son versiyonu Amerikan Ulusal Standartları Ens-titüsü (ANSI) tarafından ulusal bir standart olarak kabul edilmiştir.

Lonworks: Echelon firması tarafından geliştiril-miştir, açık protokoldür, yaygın olarak kullanılır. (1990)

Modbus: PLC (Programmable Logic Control) sek-törü firmalarından Modicon tarafından 1978 yı-lında geliştirilmiştir. 2002 yılında isim hakkı kâr amacı taşımayan, teknoloji geliştirme organizas-yonuna aktarılmıştır. Sağlam geçmişi ve basit alt-yapısı sayesinde hâlâ endüstriyel sistemlerde tercih edilmektedir.

KNX: 1999 yılında biraraya gelen dokuz büyük Avrupa firmasının geliştirdiği bir açık iletişim protokolüdür.

OBC: Microsoft ve Dünya çapındaki büyük oto-masyon firmalarının çalışmasıdır.

3.2.2. Doğrudan Sayısal Kontrol (DDC)

ASHRAE’ye göre DDC ünite, hissedicilerden ge-len otomatik sinyalleri alır, sayılara dönüştürür ve hesaplayıcı sayesinde bu sayılardan matematiksel işlemler gerçekleştirir.

3.3. Akıllı Binalarda Sistemsel Yapı

Akıllı binalarda, bina yönetim sistemlerine dâhil olan alt sistemler HVAC, Aydınlatma Otomas-yon Sistemleri, Oda Kontrol Sistemleri, Güven-lik ve Erişim Sistemleri, Düşey Ulaşım Sistem-leri (Asansörler, Yürüyen Merdivenler), Yangın

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 69 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201970

Algılama&Alarm Sistemleri, Kapalı Devre Tele-vizyon Sistemi, Enerji Otomasyon Sistemleri (Ye-nilenebilir Enerji Sistemleri) ile Data ve İletişim Sistemleridir. Hepsinin detaylarına girmemekle beraber, hepsi için geçerli akıllı bina dinamiklerin-den bahsedeceğiz.

4. AKILLI BİNAYA GİDEN YOLDA NELER YAPILMALI

Her ne kadar nesnelerin internetinden bahsetmeye başlayınca, insanları heyecanlandıran şey giyilebi-lir teknolojiler, otonom arabalar ya da endüstride-ki daha verimli tedarik zinciri gibi kavramlar olsa da, bir ofis binasında fırsatlar da oldukça fazladır. Örneğin; kullanılmayan alanların belirlenmesi; ci-hazların, HVAC sisteminin ve ışıkların uyku mo-duna alınması işletme maliyetini ve atık miktarını azaltır. Ama bunlar sadece başlangıç uygulamala-rıdır. Bunlara ek olarak aşağıdaki örnekler verile-bilir:

• Hastanelerde izleme ışıkları ya da uyarıları boştaki tekerlekli bilgisayarların yerlerini gös-terebilir ve zaman kazandırabilir.

• Medikal merkezler otomatik olarak klinik uy-gulamaları ve hasta verisini yükleyebilir, do-layısı ile pratisyen odaya girdiğinde tüm veri hazır olur.

• Müşterilerin yorumları ile ilgili sosyal med-yadan anında uyarı alırsak, bunları hemen çö-zülmesi için anında ekip yönetimi için ofiste kullandığımız özel uygulamalara aktarırız.[1]

• Okullarda derse ve oda kullanıcılarına uygun aydınlatma, iklimlendirme yapabiliriz.

Peki bu akıllı binaları ya da alanları yaratırken na-sıl bir yol izlemeliyiz:

• Mevcut durumu analiz edin. Kullanıcılar fi-ziksel olarak hangi ekipmanlarla çalışıyorlar. Onları gözlemleyin ve kendileri ile konuşun.

• Neyin değişmesi gerektiğine bakın. İlham ver-mesi adına örnekler sunabilirsiniz, beyin fırtı-nası tekniği ile tüm muhtemel fırsatları ortaya çıkartabilirsiniz.

• Hangi platform ve protokolleri kullanacaksı-nız. Bunları belirlemek, nesnelerin interneti otomasyon sisteminizi ve mesajlaşma platfor-munuzu belirler.

• Yüksek katma değere sahip örnek bir uygula-ma ile başlayın. Örneğin tek bir odayı akıllı hale getirin sonra diğer adımlara geçerek daha büyük hedeflere ulaşın.

• Performansla ilgili analizler ve geri bildirim-ler yapın. Ne kadar zaman kazanıldı, verimli-lik arttı mı, ciro ya da masraflarda değişiklik oldu mu?

5. AKILLI BİNA ÇÖZÜMLERİ

Akıllı bina üretiminde; tasarımından, bina ömrü-nün sonuna kadar olan sürece yönelik çözümler sağlanır. Bu çözümleri kısaca özetlersek:

5.1. BIM (Yapı Bilgi Modellemesi)

BIM (Building Information Modeling) en temel ta-nımı ile; birbirinden farklı mimari projelerin tasa-rımında, inşasında ve sürdürülmesinde görev üst-lenenlerin ortak olarak yararlanabileceği 3 boyutlu bir bilgi paylaşım sürecidir. Çeşitli yazılımlar sa-yesinde işverenlerden mühendislere, müteahhitler-den mimarlara projede görev yapan farklı aşama ve katmanlardaki herkes projenin süreciyle ilgili gün-cel bilgilere ve detaylara kolayca ulaşabilmektedir.

Yakın gelecekte binalar 3D teknolojisi ile tesisatı ile birlikte üretilecektir. Dinamik yani hareketli güneş ışığına göre hareket eden tasarımlar olacak-tır. Bu yeniliklere uygun akıllı çözümler bulmak yine HVAC alanında çalışan uzmanların görevi olacaktır.

5.2. Bağlantılı Bina Teknolojisi

Yeni nesil bir akıllı binanın olmazsa olmazı tabi ki bulut tabanlı bir yazılım üzerinde verilerinin toplanması ve internet üzerinden ulaşılabilir ol-masıdır. Daha ileri taşırsak binalar da birbirleri ile aynı altyapıyı kullarak haberleşecektir ve izlene-ceklerdir. Günümüzde birçok farklı bulut sistemi içerisinde kaybolmuş durumdayız. Bu bizim için verimlilik kaybı demek. Nesnelerin internet tekno-lojisi bu izole sistemlerin birbirleri ile entegrasyo-nunu sağlayacaktır.

5.3. Analitik Uygulamalar

Analitik uygulamalar akıllı tesislerde enerjiyi ve-rimli kullanmak, yaşam kalitesini artırmak ve ba-kım süreçlerini kısaltmak amacıyla kullanılıyor. Bu üç temel amacı yerine getirmek için analitik teknolojisinin en çok kullanıldığı alanlar arasında şunlar yer alıyor:

• Bozuk vanaların ve amortisörlerin tespiti• Arızalı aletlerin, enerji ve maliyet etkilerinin

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 70 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

71Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

incelenmesi, örneğin bozuk bir amortisör ne-deni ile kapanmayan kapının maliyete etkileri gibi.

• Operasyonel işlerin maliyete etkilerine göre sıralanması

• Gereksiz ısıtma ve/veya soğutmaların tespit edilmesi

• Kalibrasyona ihtiyaç duyan sensörlerin belir-lenmesi

• Anlık tesis faaliyetlerinin benzer hava koşul-larındaki diğer günler ile kıyaslanması

• Tesis içindeki binaların enerji kullanımının birbirleri ile anlık ve gerçek veriye dayanarak kıyaslanması

• Tesiste kullanılan benzer ekipmanın (ısıtma kazanı veya asansör gibi) birbirleri ile karşı-laştırılması

• Mevcut enerji kullanımının analiz edip gele-cekteki kullanımın öngörülmesi

• Tesis sakinlerinden elde edilen geri bildirimle-rin değerlendirilip yaşam konforunu artıracak çalışmaların planlanması [2].

5.4. Kestirimci Bakım

Kestirimci bakım, izlenen ekipmanlardan veri alı-narak, bozulma gerçekleşmeden bakımın doğru ve yeterli bir biçimde yapılmasını sağlar. Kestirimci bakım %12 uygulanma yüzdesi ile bakım çeşitli-liğinde son sırada yer alır. Oysa kestirimci bakım, getirdiği fırsatlarla işletmeler için birçok olanak sağlar. Kestirimci bakım kısaca, çeşitli analizler sonucu arıza yaşanmadan sistem için önlemler alınmasıdır.

Yapılan anket çalışmalarına göre kestirimci bakım uygulayan firmaların işletmelerinde aşağıdaki ya-rarları gördüğü belirlenmiştir;

• Bakım faaliyetlerinde azalma: %25-30• Bozulmalarda azalış %35-45 [3]Yukarıda bahsedilen çözümler üzerinde çalışırken nesnelerin interneti, veri madenciliği gibi yöntem-lerden yararlanılması gerekmektedir.

6. AKILLI BİNALARIN PERFORMANSININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Yıllardır BMS'ler istenen konfor seviyelerini sağ-lamak için ısıtma soğutma kontrolü yapan oto-masyonlu proseslere sahiptir. Bu enerji izleme ve ölçümü, organizasyonun sürekliliğe sahip karbon

salınımını azaltma gibi amaçlarına hizmet eder. Ama bu veri bina otomasyon sisteminin içinde ka-lırsa, üst düzey karar vericiler ölçümleri göremez ve önlem alamazlar.

”Middleware” adı verilen yazılım tüm otomasyon-lu sistemlerden veriyi -üretici ve iletişim protoko-lünden bağımsız olarak- çeker ve analiz edip rapor-lamak için ortak bir platforma taşır.

Akıllı binaların performans değerlendirmeleri için farklı yöntemler mevcuttur.

6.1. Matool Yöntemi

Değerlendirme yapılırken aşağıdaki kriterler ve parametreler ele alınır:

• Bina ortamı: Konfor ve verimlilik, mahalde bireysel kontrol, sağlık&güvenlik, enerji tüke-timi ve çevresel etki, ekolojik sistemle enteg-rasyon

• Yanıt verebilme: Yüksek farkındalık, çevre-deki değişikliklere hızlı yanıt verebilme, acil durumda performansını sürdürebilme, karar verici olma, esnek kullanım

• Fonksiyonel olma: Raporlama sistemi, BMS, bakım, bina işletme sistemi, kolay kullanım tasarımı

• Ekonomik meseleler: Yatırım, enerji temini, kaynaklar, maliyet, bütçe

• Uygunluk: Özel kullanım, IT bağlantısı, ko-num, organizasyon sağlama, kurum için bilgi akışı ve operasyonel planlama

Bu kriterleri insanlar, bina sistemi, eleştirel yakla-şım, süreç ve tasarım etkiler. Son olarak bir dere-celendirme yapılır. [4]

6.2. Breeam Metodu

Binaların yapım ve kullanım süresince çevreye vereceği zararı minimumda tutmayı hedefleyen İngiltere’de BRE firması tarafından geliştirilmiş bir metottur. ISO 14000’e göre değişik değerleme kriterleri belirlenebilir ama metod genel, bölgesel, içsel olmak üzere üç ana başlık altında toplanmış-tır. Bu üç başlık enerji, taşıma, kirlilik, materyal-ler, su, alan kullanımı ve ekoloji, sağlık ve düzgün yapım olarak kırılımlandırılmıştır ve buna göre bina değerlendirilmektedir.

Sonradan yenilenen modele göre modüller; tasa-rım ve temin konuları, bina özü ile ilgili konular ve yöntemi ile operasyon konuları olmuştur. [5]

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 71 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201972

6.3. AIIB Yöntemi

Asya Akıllı Bina Enstitüsü tarafından belirlenmiş-tir. Dokuz adet çevre modülü ile ifade edilmiştir: Çevre dostu olmak, alan kullanımı ve esneklik, in-sanların konforu, çalışma hızı ve verimliliği, kül-tür, yüksek teknoloji imajı, güvenlik, yapım süreci ve yapısı, yaşam süresi maliyeti.

İkinci aşamada, binadan binaya değişiklik gös-teren bina işletme ve yönetim sistemleri vardır. Bunlar ise fonksiyonel gereksinimler, fonksiyonel başlık alanı ve teknoloji olmak üzere üç başlıkta toplanmıştır. Farklı kullanım amaçlı binalar için endüstriyel, ulaşım, hastane sistemlerinin perfor-mansı farklı değerlendirmeye tutulur. [6]

6.4. GB Tool

1996 yılında beri Kanada doğal kaynaklar kuru-luşu tarafından geliştirilen, binaların çevresel ve sürdürülebilir performansını ölçen bir software sistemidir. İki bölümden oluşur. A modülünde kar-şılaştırma ve ağırlık belirleme yapılır, farklı bölge-lerdeki şartlara göre ayarlamalar gerçekleştirilir. B modülünde ise binanın sürdürülebilir performansı ölçülür. Sürdürülebilirliğin parametreleri; sosyal, çevresel ve ekonomik meselelerdir.

Bina performans değerlendirmeleri kriterlerinin genel başlıkları: Alan seçimi, enerji ve kaynak kul-lanımı, çevreye yüklenen etkiler, içsel hava kali-tesi, fonksiyonel olma, uzun dönem performansı, sosyal ve ekonomik bakıştır. [7]

6.5. Leed Metodu

Amerika Çevreci Bina Kurumu tarafından sürdü-rülebilir binalar için geliştirilmiş standartlardır. Farklı kullanım amaçlı binalar için uygulanabilir. Aşağıdaki parametrelere göre gümüş, altın, platin-yum olarak derecelendirme yapılır:

• Bulunduğu konum ve bağlantılar• Sürdürülebilir gelişim alanları• Su verimliliği• Bina içi çevre kalitesi• Materyal ve kaynaklar• Enerji ve atmosfer• Kullanıcıların bilinci, eğitimi ve farkında

olma durumu• Yenilik ve dizayn süreci [7]

6.6. Fathian-Akhavan Modeli

Mohammed Fathian ve Peyman Akhavan tarafın-dan akıllı binaların değerlendirilmesi için geliştiri-len modeldir. Sekiz etken kriter mevcuttur:

• Binanın bölge şartları• Binanın güven ve sağlık açısından durumu• Binanın mimarisi ve kullanım araçları• Konfor durumu• Güvenlik sistem durumu• İletişim sistemi yapısı• Sistem yönetimi • Akıllı destek ve servis sistemiModelin uygulaması İran Bilgi ve İletişim Tekno-lojileri organizasyonunda yapılmıştır. [8]

6.7. Casbee Metodu

Japonlar tarafından geliştirilmiştir. Üç ana başlık üzerinden gidilmiştir:

• Binanın çevresel kalite ve performans göster-geleri: İçsel çevre şartları, servis-hizmet kali-tesi, bölgenin dış çevre şartları

• Binanın çevreye verdiği zararı ve yüklemeleri azaltmak: Enerji, kaynaklar ve materyaller, di-ğer çevresel yüklemeler

• Binanın çevresel verimliliği [7]

7. AKILLI BİNA DEMEK AKILLI YATIRIM DEMEK

Yeni bağlantılı dünya düzeninde, yeni petrol diğer bir ifadeyle yeni kralımız artık veri. Veri yatırım-cılara ciro, işletmecileri verimlilik olarak geri dö-nüyor. Akıllı binaların maddi açıdan kazançlarını genel olarak gruplarsak:

Bina işletme maliyetlerinde %15-35

Artan verimlilik: Optimize edilmiş HVAC sistemi; dinamik modelleme yapılarak daha az enerji sarfi-yatı ile daha yüksek konfor sağlar. Daha az insanın kullandığı ya da daha az kullanılan ortamlar için daha az çalışan dolayısıyla tasarruf sağlayan sis-temler sağlanır.

Gelişmiş operasyonel uzmanlık: Daha az işgücü ile binayı yönetmek mümkündür.

Önleyici bakım: Ekipmanlara proaktif bakım an-layışı ile yaklaşan analiz algoritmaları problemlere pahalıya mal olmadan müdahale eder ve uzun sü-reli optimum verimlilik sağlar.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 72 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

73Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

Dinamik güç tüketimi: Elektrik şebekesinde alınan sinyallere göre enerji maliyetinin en ucuz olduğu zamanlarda elektrik kullanmak mümkün olur.

İş gücü verimliliği: Ortam konfor standartlarını arttırmanın yanı sıra sensörler kullanarak çalı-şanların hareketlerini, stres seviyesini, sağlığını, kiminle konuştuğunu ve hatta kullandığı ses tonu-nu takip eder. Bu verileri personel memnuniyetini ve üretkenliğini geliştirmek için kullanan şirketler mevcuttur.

IT alt yapısı maliyetlerinde %20-30

Binalardaki IT altyapı bulut sistemleri ile entegre olmaya başladıkça, uzaktan erişim kontrol, gele-neksel altyapı ve yazılım maliyetlerini düşürecek-tir.

Ortak alan giderlerinde %25-35

Performans optimizasyonu yani optimum alan kul-lanımı ortak alan giderlerini ciddi biçimde azaltır. Örnek vermek gerekirse, esnek ofis sistemi olan binalarda birkaç firmanın aynı mutfağı ya da lava-boyu kullanması tasarruf sağlar.

Gelişmiş güvenlik sistemleri yeni donanım ve ya-zılımlarla daha az insan gücü ile daha güzel sonuç-lar sağlamaktadır.

Gelirlerde %10-20

Esnek ofis sistemlerinde toplantı odaları gün içe-risinde birçok firmaya saatlik olarak kiralanabil-mekte ve kira geliri arttırılabilmektedir. [9]

SONUÇ

En sofistike yazılım ve donanım; insanlar onları verimli kullanmadığı müddetçe kablo ve transis-törden başka bir şey olamaz. Dolayısı ile bu akıllı dünyada insan faktörü en önemli bileşendir. Bütçe ve ekip sıkıntılarından dolayı günümüz işletmele-rinde uzun süreli eğitimlere fırsat olmamaktadır. Dolayısıyla akıllı bir bina, bina sakinlerinin mev-cut eforlarını geliştirmek için sezgisel araçlar sun-malıdır. Akıllı bina evrim geçirdikçe; akıllı bina sistemleri arasında paylaşılan bilgi, inovasyon için uygun platform sağlayacaktır. Gelecekteki uygu-lamalar işlerini daha iyi yapabilmesi için işletme müdürü gibi davranacaklardır.

PwC danışman firması tarafından hazırlanan “Fu-ture of Small Business 2020” raporuna göre bu

yıllarda çalışanlara sağlanan sağlık, iş-özel hayat dengesi maaşlara göre daha önemli olacak. An-kete katılanların 575’i bu yönde oy kullanmış. İş ortamının sağlık sorunlarını %20’ye kadar düşü-rebilme ihtimali olduğunu öngörürsek bu da akıllı sistemlerin önceliklerinden olacaktır. Masamıza vardığımız zaman bize göre ayarlanacak konfor ve ışık seviyesinin verimimizi %18 mertebesinde ar-tırması mümkündür. Bunun yanı sıra 2020 yılında yaklaşık 1 milyar kişi artık kendi masasında çalış-mayacak, masalarını başkaları ile paylaşacaklar, bu da konforun çok daha önemli olacağı anlamına geliyor. Çalışma yeri ergonomisi, farklı kişilerin fi-ziksel ve psikolojik özelliklerine göre tasarlanmak zorunda olacak.

Akıllı bina için söylenecek son söz; yaşam süre-si ve ömrünün sonu dikkate alınarak inşaat süre-cinin statik, mimari, mekanik tüm disiplinlerinin biraraya gelerek ve teknolojiyi gözeterek çalışması gerekliliğidir. Bu amaçla tesisat mühendisliği ala-nında hizmet veren paydaşlar; TMMOB, TTMD gibi STK’lar öncülüğünde beraber bir vizyon be-lirlemeli ve bir platform oluşturmalıdır. Devlet ve üniversitelerin desteği bu alanda olmazsa olmaz-lardandır.

KAYNAKLAR

[1] www.slack.com[2] www.dijitaltesisler.com, Analitik Uygulama-

ların Tesislerde En Çok Kullanıldığı 10 Alan.[3] h t t p s : / / w w w.e n d u s t r i 4 0 . c o m /e n d u s -

tri-4-0-ile-kestirimci-bakim/[4] Sutherland, G., Stavrakakis. G., Kolokotsa, D.,

Karatassou, S. ve Santamouris, M., A Matrix Tool for Assessing the Performance of Intel-ligent Buildings, International Conference “Passive and Low energy Cooling for Built Environment”, Santorini, Greece, 333-337, 2005.

[5] Jayne, M. R. ve Mackay, J., Breeam Provides New and Growing Opportunities for Work for Building Surveyors, Structural Survey, 17, 18-21, 1999.

[6] So, A. T. P. ve Wong, K. C., On the Quanti-tative Assessment of Intelligent Buildings, Fa-cilities, 20, 208-216, 2002.

[7] Sinou, M. ve Kyvelou, S., Present and future of building performance assessment tools, Man-agement of Environmental Quality: An inter-national journal, 17, 570-586, 2006.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 73 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201974

[8] Fathian, M. ve Akhavan, P., Developing Con-ceptual Model for the Assessment of Intel-ligence in Buildings, Facilities, 24, 523-537, 2006

[9] İskender, S., Connected Honeywell Sunum, Nisan, İzmir, 2017.

[10] Honeywell, Engineering Manual of Automatic Control for Commercial Buildings; Heating, Ventilating, Air Conditioning.

[11] Kılıç, H., Akıllı Binalar, Kurulmaları ve İşletilmeleri Yüksek Lisans Tezi, 2007.

[12] Marr, B., Veri Stratejisi Büyük Veri ve Nesne-

lerin İnterneti Nasıl Kar Getirir?, Mediacat, 2018.

[13] www.buildingefficiencyinitiative.org/articles/what-smart-building

[14] w w w. g e m a l t o . c o m / m 2 m / m a r k e t s /smart-buildings

[15] www.internetofthingsagenda.techtarget.com/blog/IoT-Agenda/Creating-smart-spaces-Five-steps-to-transform-your-workplace-with-IoT

[16] www.siemens.com/press/en/feature/2018/buildingtechnologies/2018-03-smart-spaces.php

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 74 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019 75

Binalarda Isıl Konfor Hesaplama Yöntemleri ve Kullanıcı Değerlendirmesi ile Karşılaştırılması

ÖZ

Binalarda ısıl konfor hem bina enerji harcamalarına, hem de kullanıcıların sağ-lıklarına, üretkenliklerine doğrudan tesir eden önemli bir kavramdır. Konfora etki eden kişisel ve çevresel değişkenler temel alınarak, bir ortamın ısıl konfor seviye-sini hesaplamak için farklı matematiksel modeller çeşitli araştırmacılar tarafından geliştirilmiş ve ulusal ve uluslararası kaynaklarda yayımlanmıştır. Bu çalışmada kısaca bu modellerden bahsedilerek özellikle ASHRAE standartlarında temel alı-nan uyarlamalı (adaptive) model ile ISO standardında esas alınan ve kullanılan Fanger modellerinin temel aldıkları değişkenler ve hesaplama metotları ele alınmış ve örnek bir uygulamada performanslar karşılaştırılmıştır. Bunun yanında bu iki en yaygın matematiksel modelin sonuçları kullanıcıların kişisel konfor değerlendirme-leri ile de karşılaştırılarak sonuçlar irdelenmiştir.

Anahtar KelimelerIsıl Konfor Modelleri, Dinamik Konfor Anketi, Sıcaklık Ölçümü.

Nurdil ESKİNProf. Dr.İstanbul Teknik ÜniversitesiMakina FakültesiMakina Mühendisliğiİ[email protected]

Tuğçe AKERMakina Mühendisiİ[email protected]

ABSTRACT

Thermal comfort in buildings is an important concept that directly affects the ener-gy consumption of the building as well as the health and productivity of users. Based on personal and environmental variables affecting comfort, different mathemati-cal models have been developed by various researchers to calculate the thermal comfort level of an environment. In this study, these models are briefly mentioned and the performance and calculation methods of two different models; the adaptive model and the static model are examined. Besides, the results of these two most common mathematical models were compared with the personal comfort feedback of the users and the results were examined.

KeywordsThermal Comfort Models; Dynamic Comfort Questionnaire, Temperature Meas-urement.

Geliş Tarihi : 23.10.2018Kabul Tarihi : 04.02.2019

Thermal Comfort Models and Comparison With User Feedbacks

Eskin, N., Aker, T., Binalarda Isıl Konfor Hesaplama Yöntemleri ve Kullanıcı Değerlendirmesi ile Karşılaştırılması, 14. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi Bildiriler Kitabı, sf. 1053-1060, 17-20 Nisan 2019.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 75 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201976

1. GİRİŞ

Günümüzde insanlar, Çevre Koruma Ajansı (EPA)’nın verilerine göre zamanlarının %90’ını kapalı ortamlarda geçirmektedir [1]. Bina kullanı-cılarına sağlıklı ve konforlu bir iç ortam sunmak amacıyla geliştirilen iklimlendirme sistemlerinin yetersiz kapasitelerde seçilmesi ve uygun olmayan tipteki iklimlendirme sistemlerinin binalara uygu-lanması, bunun yanında yetersiz şekilde kontrol edilmeleri kullanıcıların konfor, sağlık ve üretken-likleri üzerinde ciddi sorunlara neden olmaktadır [2], [3]. Bu sorunların ortadan kaldırılması, ideal ortam koşullarının araştırılması ve kullanıcıların konfor algılarının modellenmesi konusunda birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda bir-çok matematiksel model geliştirilmiştir.

Çalışmada kapsamında geliştirilen en temel iki standardın temelini oluşturan matematiksel mo-deller; uyarlamalı (adaptive) model ile Fanger ta-rafından geliştirilen statik PMV modelinin temel aldıkları değişkenler ve hesaplama metotları ele alınmış ve örnek bir uygulamada performanslar karşılaştırılmıştır. Bunun yanında bu iki model bir açık ofiste yer alan kullanıcılar ile test edilmiş ve hesaplanan değerler ile kullanıcıların kişisel kon-for değerlendirmeleri de karşılaştırılarak sonuçlar irdelenmiştir.

2. ISIL KONFOR

Isıl konfor ile ilgili genel olarak kabul gören ve kullanılan üç adet standart olduğu görülmektedir. Bunlar; ASHRAE 55, ISO 7730 ve CEN Standar-dı EN 15251’dir. [4], [5]. Bu standartlar iç ortam koşullarının ısıl konfor açısından uygunluğunun değerlendirilmesi için birtakım kriterler sunmak-tadır. Bu kriterlerin temeli ise 1970’de Fanger tara-fından geliştirilen statik model ile 1998 yılında de Dear ve Brager tarafından oluşturulan adaptif kon-for modelini temel almaktadır. Statik model insan vücudunun dış ortam ile olan ısıl dengesini temel alarak kullanıcıların ısıl konfor algısını formüle etmekte iken, adaptif yöntemde kullanıcıların ısıl konfor algılarının iç ortam ve dış ortam sıcaklığı

arasındaki ilişkiye de bağlı olduğunu ortaya koyan bir matematiksel yaklaşım ile model oluşturulmuş-tur. Statik model tüm standartlarda iklimlendirme sistemine sahip binalarda ısıl konforun incelenme-si için temel alınırken, adaptif yöntem ASHRAE 55 ve EN 15251 standartlarında doğal havalandır-maya sahip binalarda ısıl konforun tespiti için öne-rilen bir metottur [4], [6].

2.1. Statik Model – PMV Modeli

Statik model, iklim odasında gerçekleştirilen de-neylerini temel alan ve sürekli halde kullanıcı ile çevre arasındaki ısıl denge denklemini baz alan analitik yöntemdir. Bu metot Fanger tarafından ya-pılan deney çalışmaları ile geliştirilmiştir ve kul-lanıcıların ısıl dengesini ve ısıl konfor durumunu ifade eden matematiksel modeller oluşturulmuştur. Böylece bir ortamın konforlu olarak algılanıp algı-lanmadığı belirlenebilmektedir.

Fanger tarafından geliştirilen matematiksel model ile ortamın Tahmini Ortalama Oy (PMV) değeri belirlenebilmekte ve bu değer ile 7 noktalı ısıl du-yum ölçeği karşılaştırılarak kullanıcıların ortam ile ilgili nasıl hissettikleri belirlenebilmektedir. Hesaplanan PMV değerinden yola çıkarak ortam koşulları nedeniyle kendini rahatsız hisseden insan sayısını tahmin etmek için Öngörülen Memnuni-yetsizlik Yüzdesi (PPD) değeri de hesaplanabil-mektedir [7]. PMV değerinin hesaplanması için oluşturulan matematiksel model Denklem 1’de ve-rilmiştir.

Modelde ısıl konfor tayini altı ana parametre ile be-lirlenmektedir. Bunlar; hava sıcaklığı (ta), ortalama ışınım sıcaklığı (tr), bağıl hava hızı, havanın nemi, aktivite düzeyi (M), kıyafet ısıl direncidir. Bunun yanında formülde yer alan yardımcı ifadeler ise şöyle tanımlanabilir; efektif mekanik iş (W), su bu-harı kısmi basıncı (pa), kıyafet yüzey alan faktörü (fcl) ve kıyafet yüzey sıcaklığı (tcl). PMV formülü ile hesaplamalar gerçekleştirildiğinde elde edilen sayısal değer yedi puanlık ısıl duyarlılık ölçeği ile değerlendirilerek anlamlandırılmaktadır. Ölçek ve her bir değerin karşılığı Tablo 1'de verilmiştir [7].

(1)

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 76 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

77Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

2.2. Adaptif Model

Adaptif model, kullanıcıların bulundukları orta-mın konfor durumuna göre kıyafet ve aktivite dü-zeylerini değiştirmelerini ve uyum sağlamalarını temel alırken, statik model iklim odasında sabit koşullardaki kullanıcıların tepkilerinin gözlemlen-mesini temel almaktadır. Bu durum statik modelin kullanıcıların adaptif rolünü hesaba katmamasına ve modelin iklimlendirilmiş alanlar gibi daha sta-tik bir ortamda uygulanması ile sınırlandırılması-na neden olmaktadır.

Pratikte insanların deneylerde yer alan katılımcı-lar gibi pasif alıcılar olmadığı gözlemlenmektedir. Kullanıcılar bulundukları ortama adapte olmakta ve herhangi bir konforsuz durum oluşması duru-munda ısıl konfor durumlarını korumak için çeşitli davranışlarda veya eylemlerde bulunmaktadırlar. Kullanıcıların bu şartlara göre kendilerini uyarla-maları adaptif modelin temelini oluşturan üç adap-tasyon kategorisi altında gözlemlenebilmektedir: Bunlar fizyolojik, davranışsal ve psikolojik uyarla-malardır. Sonuç olarak adaptif model kullanıcıla-rın bulundukları ortama adaptasyonlarını ele alan bir temele sahiptir [4], [6].

Kullanıcıların gerçek durumlarını incelemek ve yeni bir ısıl konfor modeli oluşturmak amacıy-

la 1995’te ASHRAE RP-884 projesi uygulamaya geçirilmiştir. Bu proje kapsamında dünya çapında 4 farklı kıtada yer alan 160 binadan 21.000 veri toplanmıştır. Farklı iklim bölgelerinde binaların ısıl konfor koşullarının incelenmesinin yanında bu projede farklı iklimlendirme sistemlerine sahip binalardaki kullanıcıların ısıl konfor algıları da in-celenmiştir. Bu kapsamda seçilen binalar merkezi iklimlendirme sistemine ve doğal havalandırma (mekanik soğutma sistemi olmayan binalar) sis-temine sahip binalar olarak ikiye ayrılmıştır. İki farklı bina tipi için konfor sıcaklığı ile ortalama dış ortam sıcaklığı arasındaki ilişki Şekil 1’de veril-miştir. [8], [9].

Bu çalışmanın en önemli bulgusu aylık ortalama dış hava sıcaklığı (Tm) ile iç ortam konfor sıcaklı-ğı (Tn) arasındaki korelasyonun regresyon modeli kullanılarak matematiksel bir ifade haline getiril-mesidir. İklimlendirme sistemine sahip binalar için de Bear ve Brager tarafından oluşturulan konfor sı-caklığı ifadesi Denklem 2’de verilmiştir [10].

Tn=22,6+0,04Tm (R2=0,5) (2)

Humphreys ve Nicol (2000) daha sonra ASHRAE RP-884 veri tabanını temel alarak oluşturdukları konfor sıcaklık ifadesi veya eşitliği ise Denklem 3’te verilmiştir [11].

Tn=20,1+0,0077Tm2 (R2=0,44) (3)

Yapılan çalışmalarda konfor sıcaklığı her zaman dış ortam sıcaklığına bağlı olarak incelenmemek-tedir. Humphreys tarafından yapılan çalışmada iç ortam operatif sıcaklığı (Top) ile konfor sıcaklığı arasındaki ilişki hem doğal havalandırmaya sahip hem de iklimlendirme sistemlerine sahip binalarda incelenmiştir [4]. Konfor sıcaklığı ile operatif sı-caklık arasındaki ilişkiyi veren bağıntı (4) numara-lı denklemde verilmiştir.

Tablo 1. Fanger 7 Noktalı Isıl Duyarlılık Ölçeği

PMV Karşılık3 Sıcak2 Ilık1 Hafif Ilık0 Nötr-1 Hafif Serin-2 Serin-3 Soğuk

Şekil 1. Doğal havalandırmaya sahip ve iklimlendirme sistemine sahip binalarda konfor sıcaklıklarının değişimi [8], [9]

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 77 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201978

Tn=4,65+0,785Top (R2=0,95) (4)

Bu çalışma hem iklimlendirme sistemine sahip hem de doğal havalandırmaya sahip binalarda ope-ratif sıcaklık ile konfor sıcaklığı arasında yüksek bir korelasyon olduğunu göstermektedir.

3. METODOLOJİ

Çalışma kapsamında kullanıcıların ısıl konfor algıları bir açık ofis için statik ve adaptif model kullanılarak incelenirken, bunun yanında her bir kullanıcının kişisel konfor algıları ile ilgili veriler de gerçek zamanlı oylamalar ile toplanmıştır. Bu amaçla kullanıcıların davranışlarındaki herhangi bir değişikliği gözlemlemek için yeterli bir süre olan 21-29 Nisan arasındaki 4 günlük sürede çalış-malar gerçekleştirilmiştir.

Çalışma için seçilen ofis İstanbul’da bir üniversite kampüsünde yer alan Teknokent binasında yer al-maktadır. Ofis, binanın kuzey cephesinde ve ikinci kattadır. Şekil 2’de binanın bulunduğu konum ve kat planı görülmektedir. Toplamda 108 m2 kapalı alana sahip olan ofisin 36 m2’si toplantı odası ola-rak kullanılırken geriye kalan 72 m2 ise açık ofis şeklinde kullanılmaktadır.

İç ortam koşullarının gün içindeki değişimini di-namik olarak gözlemlemek amacıyla ofise sıcaklık ve nem sensörü yerleştirilmiştir. İç ortam sıcaklığı

ile bağıl neme ait veriler 10 dakikalık aralıklarla datalogger üzerine kaydedilmiştir.

Ofiste çalışan 8 kullanıcıya ölçümlerin gerçekleş-tirildiği dönem içerisinde ısıl konfor durumları ile ilgili anlık geri bildirimlerini paylaşabilecekleri bir internet sitesi hazırlanmıştır. Kullanıcılar kendile-rine ait kullanıcı adı ve şifre ile giriş yaptıkları say-fa üzerinden anlık konfor durumlarını Fanger’ın 7 noktalı ısıl duyarlılık ölçeği üzerinden oylamışlar-dır. Ofiste yer alan ve çalışmaya katılan kullanıcı-lara ait bilgiler Tablo 2’de verilmiştir.

4. ANALİZ SONUÇLARI

21-29 Nisan tarihleri arasında gerçekleşen oylama esnasında 8 kullanıcıdan geri bildirimler toplan-mıştır. Sonuçlar incelendiğinde oylama süresince kullanıcılarının %57’sinin konforsuz hissettiği tes-pit edilmiştir. Kullanıcıların gerçek zamanlı oyları (AMV) ile yapılan saha ölçümlerine göre hesap-lanan PMV değerleri Şekil 3’te karşılaştırılmıştır. Kullanıcılardan elde edilen ısıl konfor ile ilgili ve-rilerin elde edildiği anket sonuçlarına, psikolojik parametrelerin de etkilediği düşünüldüğünde ope-ratif sıcaklık ile arasında hesaplanan korelasyonun (R2=0,36) iyi olduğu söylenebilir.

Çalışmada incelenen ofis için adaptif modelin çı-karılması amacı ile lineer regresyon modeli kulla-

Tablo 2. Çalışmaya Katılan Kullanıcıların Bilgileri

Kullanıcı Cinsiyet (E/K) Yaş Boy (m) Kilo (kg)Kullanıcı 1 E 27 1,70 68Kullanıcı 2 E 26 1,68 77Kullanıcı 3 E 29 1,80 94Kullanıcı 4 E 25 1,82 86Kullanıcı 5 K 26 1,60 45Kullanıcı 6 E 26 1,78 60Kullanıcı 7 E 28 1,89 90Kullanıcı 8 E 27 1,92 80

Şekil 2. Çalışma için seçilen ofisin planı ve bina içindeki yerleşimi

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 78 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

79Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

nılarak operatif sıcaklık ile PMV arasındaki ilişki modellenmiştir. Yapılan ölçümlerden elde edilen değerlere ve kullanıcıların gerçek zamanlı olarak ısıl konfor durumları ile ilgili vermiş oldukları geri bildirimleri kullanarak oluşturulan ısıl konfor mo-deli ile incelenen açık ofis için konforlu iç ortam sıcaklığının 24,8 °C olduğu hesaplanırken, PMV değerinin 0 olduğu konfor sıcaklığının ise 24,4 °C olarak tespit edilmiştir.

Konfor sıcaklığı, operatif sıcaklığın ısıl konfor oyunun 0 olduğu duruma en yakın olan sıcaklık değerine karşılık gelmektedir [8]. Operatif sıcaklık hava hızının 0,4 m/s’den az olduğu ortamlarda yak-

laşık olarak ortalama ışınım sıcaklığı ile iç ortam hava sıcaklığının ortalamasına eşit olacağından ısıl konfor tespitinde efektif bir ifade haline gelmekte-dir [12].

Humphreys tarafından ortaya konulan formül ile hesaplanan konfor sıcaklığı ile kullanıcılardan gelen oylara ve saha ölçümlerine göre belirlenen konfor sıcaklıklarının karşılaştırılması Şekil 4’te gösterilmektedir.

Ortaya konulan model ile operatif sıcaklıktaki 1 °C’lik bir değişimin konfor sıcaklığında 0,5 °C ar-tışa yol açtığı tespit edilmiştir.

Şekil 3. Operatif sıcaklık ile hesaplanan PMV ve kullanıcı oylarının (AMV) karşılaştırılması

Şekil 4. Konfor sıcaklığı modellerinin karşılaştırılması

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 79 2.09.2019 13:46

ARAŞTIRMA MAKALESİ

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201980

SONUÇ

Çalışmanın amacı iki temel ısıl konfor modeli olan adaptif metot ile statik metot arasında performans karşılaştırması yapmak ve çıkan sonuçları kulla-nıcıların subjektif ısıl konfor oyları ile karşılaş-tırmaktır. Bu kapsam yapılan çalışma sonuçları incelendiğinde adaptif metot ve statik metot kul-lanılarak çıkarılan konfor sıcaklıklarının 0,5 °C derece fark ile benzer sıcaklıklarda olduğu tespit edilmiştir.

Bu çalışmada oluşturulan adaptif model tek bir ofis üzerinde yapılan bir incelemeyi kapsamak-tadır. Statik modelin kullanıcıların ortama olan adaptasyonlarını dikkate almaması hesaplanan PMV ile oylanan değerler arasındaki farklar in-celendiğinde görülebilmektedir. Kullanıcıların da durumları göz önüne alınarak oluşturulan adaptif model kullanıcıların ısıl konfor algılarını daha iyi yansıtmaktadır. Farklı iklim bölgelerinde yaşayan kullanıcıların konfor tanımlarında yaşanan deği-şim literatürde farklı ülkeler ve iklim bölgeleri için yapılan adaptif çalışmalarda görülmektedir. Bu nedenle Türkiye’de adaptif modelin oluşturulması adına farklı binalardan alınacak ölçümler ile daha kapsamlı bir modelin oluşturulması gerekmekte-dir.

KAYNAKLAR

[1] E. Nikolopoulou, Christina; Azar, “An Occu-pancy-Driven Framework to Optimize Energy Consumption and Human Comfort in a Group of Buildings”, Build. Simul. Conf., pp. 1523-1530, 2015.

[2] R. Kosonen and F. Tan, “Assessment of Pro-ductivity Loss in Air-Conditioned Buildings Using PMV Index”, Energy Build., vol. 36, no. 10 SPEC. ISS., pp. 987-993, 2004.

[3] O. Seppanen, W. J. Fisk, and D. Faulkner, “Control of Temperature for Health and Pro-ductivity in Offices”, 2005.

[4] F. Nicol, M. Humphreys, and S. Roaf, “Adap-tive Thermal Comfort: Principles and Prac-tice”, Routledge, 2012.

[5] K. Parsons, “Human Thermal Environments: The Effects of Hot, Moderate, and Cold Envi-ronments on Human Health, Comfort, and Per-formance”, Third Edition, CRC Press, 2014.

[6] R. M. S. F. Almeida, V. P. de Freitas, and J. M. P. Q. Delgado, “School Buildings Rehabili-tation: Indoor Environmental Quality and En-closure Optimization”, Springer International Publishing, 2015.

[7] ISO, “ISO 7730:2005: Ergonomics of the Ther-mal Environment—Analytical Determination and Interpretation of Thermal Comfort Using Calculation of the PMV and PPD Indices and Local Thermal Comfort Criteria”, 2005.

[8] R. DeDear, G. Brager, and D. Cooper, “Devel-oping an Adaptive Model of Thermal Comfort and Preference”, p. XIV, 296 S TS-WorldCat T4-Final report [on], 1997.

[9] R. J. De Dear and G.S. Brager, “Thermal Com-fort in Naturally Ventilated Buildings: Re-vision to ASHRAE Standards 55”, J. Energy Build., vol. 34, pp. 549-561, 2002.

[10] R. J. De Dear, G. Brager, and D. Cooper, “De-veloping an Adaptive Model of Thermal Com-fort and Preference”, 1997.

[11] M. Humphreys and J. F. Nicol, “Outdoor Tem-perature and Indoor Thermal Comfort: Rais-ing the Precision of the Relationship for the 1998 ASHRAE Database of Field Studies”, ASHRAE Trans., vol. 106, pp. 485-92, 2000.

[12] K. Wai, H. Mui, W. Tin, and D. Chan, “Adap-tive Comfort Temperature Model of Air-Con-ditioned Building in Hong Kong”, vol. 38, pp. 837–852, 2003.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 80 2.09.2019 13:46

MMO'DAN

81Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

Yuvarlak Masa Toplantısı

EKONOMİK KRİZİN MEKANİK TESİSAT SEKTÖRÜNE ETKİLERİ ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİTesisat Mühendisliği Dergisi Yayın Kurulu organizasyonuyla Ekonomik Krizin Mekanik Tesisat

Sektörüne Etkileri ve Çözüm Önerileri konulu Yuvarlak Masa Toplantısı 30 Mayıs Perşembe günü MMO İstanbul Şube'de gerçekleştirildi.

Editörümüz Doç. Dr. Eyüp Akaryıldız moderatörlüğünde gerçekleşen toplantıya MMO adına Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Yener, Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, İSKİD'i temsilen Yönetim Kurulu Başkanı Ozan Atasoy, İZODER'i temsilen Yönetim Kurulu Sekreteri Timur Diz, MTMD'yi temsilen Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Barış Şevketbeyoğlu, TTMD'yi temsilen Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Kazım Beceren katıldılar.

Toplantının ses kayıt çözümlerini sektöre katkısı olması umuduyla paylaşıyoruz.

Eyüp Akaryıldız

Toplantıyı açıyorum. Önce katıldığınız için, zaman ayırdığınız için hepinize teşekkür ediyorum. Der-gimiz Yayın Kurulu sıkıntılı günlerden geçtiğimiz kanısında, Yayın Kurulu toplantısında günceli takip ederek belirli konularda yuvarlak masa toplantıları düzenleyip bu toplantıların çözümlerini dergimizde yayımlama kararı alındı. Son yaptığımız toplantıda da yuvarlak masa toplantımızın konusu olan "Eko-nomik Krizin Tesisat Sektörüne Etkileri ve Çözüm

Önerileri" konusu seçildi ve bu konuda kurumsal temsiliyet esas alındı. Bunun dışında ekonomist gözüyle günceli takip ettiğini sürekli bildiğimiz, gözlemlediğimiz Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu sağ ol-sun çağrımıza olumlu yanıt verdi. Kendisinden ilk aşamada durum tespiti rica edeceğiz. Bir kriz var mı? Varsa ne durumdayız? Bu sadece içimizde, ülke içinde bir kriz mi, dış etkileri var mı? Durum tespi-ti yapıp ikinci turda çözüm önerilerini tartışacağız. Sadece durum tespiti için sizden açılış konuşmasını bekliyoruz.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 81 2.09.2019 13:46

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201982

MMO'DAN

Hayri KozanoğluHer ne kadar Makina Mühendisleri Odası’nın bir üyesi olsam da tesisat sektörünün ayrıntılarına hâ-kim değilim, ama ekonominin gereğine ilişkin bir çerçeve çizersem size yararlı olacağını düşünüyo-rum. Şimdi Türkiye ekonomisi geçmişte de krizlerle karşılaştı. İlk akla gelen şiddetli krizler 1994-2001 krizleri daha sonra da 3 Kasım 2002’de iktidara ge-lene AKP döneminde, 2008-2009’da ciddi bir kriz dalgasıyla karşılaştık. Şimdi ülkeyi yönetenlerin o krizlere benzer bir şekilde çok uzamadan düze çı-kılacağını umut ettiklerini bunun için zamana oyna-dıklarını düşünüyorum. Hâlbuki birazdan ayrıntıla-rına daha fazla gireceğim şekilde bugün böyle bir çıkış olanağı yok. Teknik ifadeyle, krizin sert vurup ondan sonra da hızlı bir toparlanmanın olduğu du-rumlara V tipi kriz deniliyor. U tipi biraz daha yavaş bir toparlanmaya işaret ediyor. Bir de L tipi, dibe vurduktan sonra oradan sıçrama kaydedemeyip yatay seyretme gibi bir durum var. Şu ana kadarki belirtiler Türkiye’nin bu L tipi krize doğru gittiğini gösteriyor.

2001 krizi, evet çok şiddetli bir krizdi. Ama IMF ile yapılan bir anlaşma sonucunda; bu anlaşma her ne kadar emekçi kesimlere ciddi faturalar ödettiyse de kamu kuruluşlarının özelleştirilmesiyle Tüpraş, Ereğli, Petkim tarzı ciddi sanayi devlerinin özel sek-törün eline geçmesiyle sonuçlandıysa da; kendi içe-risinde ekonominin toparlanmasını sağladı. 2008-2009 krizi ise dünya konjonktürünün Türkiye’ye yansımasıydı esas itibariyle ve dünyada 2009’un Mayıs ayında Londra’da yapılan G 20 toplantısında Çin, Rusya dâhil dünyanın büyük ekonomileri bu krizden koordineli bir şekilde çıkma kararı aldılar. Ve faiz oranlarının çok düşük olduğu Türkiye gibi ülkelerin çok kolay borçlanabildiği bir durumda Tür-kiye ekonomisi de Erdoğan’ın “kriz Türkiye’yi teğet geçti” veya “kriz ekonomiyi teğet geçti” sözlerine yansıdığı şekilde hızla tekrar büyüme rotasına girdi.

Bugün ise böyle bir olanak yok, nedeni de şu: Bir; dünyada Türkiye’nin borçlanmasına uygun bir or-tam yok. IMF programı benzeri yurtdışından Tür-kiye’ye sermaye akışını sağlayacak bir düzenleme ufukta görünmüyor. Diğer bir durum ise Türkiye’nin geçmişte olduğu gibi özelleştirilecek kuruluşları ile kaynak girişi sağlayacak bir fırsat ülkesi olma niteliği kaybolmuş durumda.

Türkiye ekonomisi yıllarca çok ciddi cari açıklar verdi. Bir ülkenin cari açık vermesi demek döviz kazandırıcı faaliyetlerinin, döviz gelirlerinin, döviz

harcamalarının gerisinde kalması anlamına gelir, bu da yurtdışından fon akımları olduğu müddetçe, fi-nanse edildiği müddetçe yurttaşlarının hayatlarına doğrudan yansıyan bir sonuç yaratmaz. Ama bu sü-rekli bir borç birikmesine neden olur. Yani sade bir yurttaşın gelirinin ötesinde harcama yapması örne-ğin ayda 3000 lira geliri olan bir insanın ayda 4000 lira harcaması borçlanma yoluyla mümkündür. Bu şekilde yaşam standartlarını daha yüksek düzeyde tutabilir, borçlanma olanakları tıkanana kadar. Tür-kiye ne yazık ki bu duruma düşmüş durumda. Bu-nun da ötesinde artık yeni kaynaklar gelmediği için mevcut borçlarını ödemek durumunda. Yani sade yurttaşın hala 3000 lira kazanmaya devam ederken bunun ayda 1000 lirasını borçlarını ödemeye ayır-ması halinde nasıl yaşam standardı 2000 liralık bir harcama düzeyine düşerse Türkiye bu durumda. Türkiye’nin dış borçlarından bu tabloyu çok rahat izlemek mümkün. AKP’nin seçildiği 2002 yılında Türkiye’nin dış borçları 120 milyar dolar civarınday-dı. Geçtiğimiz yıl bu borçlar 467 milyar dolara kadar yükseldi. Bugün ise 444 milyar dolar, yani bir yılda 23 milyar dolarlık bir azalma olmuş. Buna, iyi ne güzel borçlarımız azalıyor, diyebiliriz ama şirketlerin nakit akışlarını yurtdışına borçlanmaya ayırmaları demek, yeni yatırım yapmaları, yeni istihdam alan-ları açmaları, üretim kapasitelerini arttırmaları im-kânlarının sona ermesi anlamına gelir.

Neden Türkiye borçlarını azaltmak zorunda kalıyor? Çünkü yeni borç kaynakları bulamıyor, borçlar ye-nilenmiyor veya vadesi gelen borçlar eski borcun yüzde 70-80’i civarında ancak yenilenebiliyor. Böy-lelikle yurtdışına döviz akımları olmak zorunda kalı-yor. AKP’nin iktidar olduğu 2002 yılında kabataslak olarak borçlarının üçte ikisi kamu borcu, üçte biri özel sektöre aitken bugün dış borçların üçte ikisi özel sektöre ait, üçte biri kamuya ait. Bu da hikâye-nin tümünü anlatmaya yeterli değil. Neden? Çünkü bankalar yurtdışından borçlanıyorlar, bunları döviz kredisi olarak üretim sektörüne aktarabiliyorlar. O nedenle en yakından izlediğimiz göstergelerden biri finansal olmayan şirketler tabir edilen, daha yaygın olarak reel sektör şirketleri olarak bilinen şirketlerin döviz borçları. Bu da geçtiğimiz yıl, bir yıl önce 220 milyar dolar civarındayken bugün 194,5 milyar do-lar civarında. Bu da azalmış ama demek ki şirketle-rin; talebin düşmesi, ürettikleri mal ve hizmetlerin yeterince rağbet görmemesi karşısında bir taraftan nakit akışları bozulurken öbür taraftan da bu sınır-lı nakitlerini döviz borçlarını kapatmaya vermişler.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 82 2.09.2019 13:46

83Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

MMO'DAN

Buna rağmen birçok şirketin bankalara olan borç-larını ödeyemediklerini görüyoruz. Kapitalizmin içerisinde damarlarda kanın dolaştığının en temel göstergesi krediler rakamıdır. Biraz evvel gelmeden baktım, Merkez Bankası’nın haftalık istatistikleri bu hafta bankalara verilen kredilerde 3 milyar lira da-ralma olduğunu gösteriyor.

Bu haftadan haftaya böyle değişikliklere rastlamak mümkündür. Ama 2018 yıl sonundan itibaren bak-tığımız zaman sadece kredilerin yüzde 3,5-4 arasın-da arttığını görüyoruz. Şunu da hatırlayalım; yerel seçimlerin yaklaştığı bir konjonktürde, mevcut ikti-dar, özellikle kamu bankalarına borç vermeleri doğ-rultusunda talimat verdi, özel sektör bankalarına da baskı yaptı. Seçim sürecinin sona ermesiyle birlikte böyle saman alevi gibi parlayan krediler tekrar ge-rilemeye başladı ve bu da iyiye gitmediğinin net bir göstergesi olarak önümüzde duruyor. Bazı göster-geler 31 Mart seçimlerine doğru giderken yapılan dopingin etkisiyle sınırlı toparlanmalar olduğuna işaret ediyor. Örneğin bakıyorum elimde talep gös-tergeleri var. Mesela elektrik talebi bir yıl öncesine göre Nisan ayında 0,8 azalmış, bu kötüye alamet ama daha önceki aylarda da yüzde 2 civarında aza-lan aylar söz konusuydu. Beyaz eşya satışları yüzde 6,5 daralmış, Mart’ta yüzde 5,9’muş, ama Ağustos ayındaki döviz şokundan sonra hep yüzde 10’ların üzerinde, hatta bazı aylarda; Ekim, Kasım’da; yüz-de 20’lerin üzerinde daralmalar görülmüştür. Yani önümüzdeki aylar da Mayıs istatistikleri ortaya çı-kınca Mayıs’ı da kapsayacak şekilde aslında tekrar hastalığın nüksettiğini gösterecek bence. Çünkü 31 Mart’ın dopingi sona ermiş gibi görünüyor. Bunun iş gücü piyasasına da çok ciddi etkileri oluyor.

Türkiye ekonomisi zaten işsizlik sorunuyla başbaşa olan, bunu bir türlü aşamayan bir ekonomi. AKP’nin iktidara geldiği 2002’den bu yana baktığımız zaman en düşük işsizlik oranının yüzde 8,2 ile görüldüğü-ne tanık oluyoruz. 2008-2009 krizinin hemen ön-cesinde Türkiye’nin kabataslak yüzde 10 civarında yapısallaşmış bir işsizlik sorunu var, ama bu kriz ortamıyla birlikte bunun da giderek daha akut bir hale geldiğini görüyoruz. Daha evvel iş gücüne yeni katılanlara iş bulamama nedeniyle işsizlik oranının yükselmesi şeklinde bir sorunla karşı karşıya kalı-yorduk. Bugün ise nitelik değiştirmiş görünüyor. Mesela en son açıklanan iş gücü istatistikleri Ocak-Mart aralığını içeren Şubat istatistikleri. Burada işsiz sayısı 1 milyon 376 bin kişi artmış görünüyor. Bir yıl öncesine göre 1 milyon 376 bin daha fazla işsizimiz

var. Ama geçmişten farklı olarak sadece bir yıl içeri-sinde iş gücünün 564 bin kişi artması sonucu iş gü-cüne yeni katılanlara iş bulamadığımız gibi istihdam da daraldığını gösteriyor. Daha evvel çalışanların da 811 bini işsiz kalmış. Bu, Türkiye ekonomisinde yeni bir olgu, son iki ayda gördüğümüz bir olgu.

İşsizlik yüzde 14,7 olarak açıklanıyor, ama trendi giderek kötüye gittiğini, yüzde 15’i aşabileceğini gösteriyor, eğer o yerel seçimlere yönelik doping olmasaydı. Özetle, Türkiye ekonomisi kendi iç dina-mikleriyle bu krizi aşma potansiyeline sahip değil. Zaman zaman, en son ivme adı verilen pakette de gördüğümüz gibi yüksek katma değerli, yüksek tek-nolojili üretime ağırlık verileceği, yüksek girdi sağ-layan değil de net döviz geliri sağlayan yatırımların teşvik edileceği söyleniyor. Sadece ekonominin parametreleriyle değil eğitimin, ülkedeki yargı dü-zeninin, ülkedeki kurumsallaşmanın da bir sonucu olarak biz bu sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Yani bilime dayalı aydınlatıcı bir eğitimin olmadığı bir ül-kede teknolojinin de çok ilerlemesi, yeni buluşların olması sizlerin de daha iyi bileceği gibi sanayileşme-de vites arttırılması pek mümkün değil. Nitekim de bu çabalar sonuç vermiyor.

Bir önemli nokta da bütçe. Mevcut iktidar özellikle yerel seçimlere giderken bütçe olanaklarını ekono-miyi göreceli olarak canlı gösterebilmek için zor-ladı. Bahsi geçen talep göstergelerinin daha kötü olmasını bir şekilde engellemiş durumda, ama büt-çe dengelerinin giderek bozulduğu ortada. Çünkü Türkiye’de bildiğiniz gibi vergi sistemi büyük ölçüde dolaylı vergilere dayanıyor. Dolaylı vergiler de bir taraftan ithalattan bir taraftan da günlük hayattaki mal ve hizmet alımlarında ödediğimiz KDV ve ÖTV gibi vergilerden kaynaklanıyor. Talebin düşmesi, ekonomik aktivitenin düşmesi halinde bu gelirler çok hızlı bir şekilde aşınır. Nitekim bunu görüyo-ruz. Devletin harcamalarında da işsizlik arttığı için, yoksulluk arttığı için haliyle sosyal harcamaları da dünyanın her yerinde böyledir artıyor, giderek açık-lar da belirgin bir şekilde kabarmaya başlıyor. Krizle karşılaşan bir ekonomi de bunu doğal olarak kabul edebiliriz. Türkiye’nin sorunları şu; ekonomide iv-mesini dış kaynaklarla sağlayan bir ülke, zaten diğer faktörler bir yana bu kadar bütçe açıkları vermesi halinde de geri kaynak sağlama potansiyeline sahip olamaz. Bu bakımdan çok yönlü olarak Türkiye eko-nomisinin kötüye gittiğini söyleyebiliriz. Çok kaba-taslak ne yapılabilir veya Türkiye’nin önünde hangi seçenekler var?

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 83 2.09.2019 13:46

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201984

MMO'DAN

1. Seçenek: Mevcut iktidarın izlediği politikaları iz-lemek. Günlük bazı adımlarla dünyada konjonktü-rün değişmesini, Türkiye’de insanların ruh halinin anında değişikliğe uğramasını temenni ederek bir şekilde süreci uzatmaya çalışmak. Sizlerin de izledi-ği gibi son dönemlerde; büyük döviz alımlarına yüz-de 5’lik stopaj getirmek, yatırım fonlarının, emekli-lik fonlarının borsaya yatırım yapmalarını zorlamak gibi geçici tedbirlerle veya beyaz eşya, mobilya alımlarındaki KDV’yi ÖTV’yi düşürerek giderek bu süreci uzatmak gibi geçici önlemlerle krizin atlata-bileceğini umut ediyorlar. Halbuki temel gösterge-ler durumun giderek kötüye gittiğine işaret ediyor. Bu haliyle bataklıkta çırpınan giderek dibe batan bir ekonomi görünümü veriyor.

2. Seçenek: Çokça dile getirildiği gibi IMF kaynaklı bir istikrar programı uygulanmasıdır. Geçmişte de şu an da bunu uygulayan dünyada bir tek Arjantin var ve istenilen sonuçları vermiyor bu uygulama her zaman her yerde, özellikle dünya konjonktürü olmadığı takdirde ama birinci yönteme göre eko-nominin makro dengelerini belli ölçüde düzeltebi-lir. Böyle bir uygulamayı ben ve benim gibi kamu-cu ekonomistler tasvip etmese de ama bunun da objektif koşulları görünmüyor. Çünkü IMF’den bir borçlanma için öncelikle IMF Yürütme Kurulu’nun onay vermesi gerekiyor. Bu konuda da fiili olarak Amerika’nın veto hakkı bulunuyor. Amerika ile ger-ginliklerin sürdüğü bir ortamda bu pek mümkün değil. İkinci bir nedeni ise Türkiye ekonomisi olduk-ça büyük bir ekonomi, 800 milyar doların üzerinde bir ekonomi. Arjantin’in Türkiye ekonomisinin yarısı büyüklüğünde olduğunu ve Arjantin’e 57 milyar do-larlık bir programın dâhi şu ana kadar sonuç verme-diğini düşünürsek, IMF açısından Türkiye çok büyük bir rakama ihtiyaç duyuyor ikincisi bu. Üçüncüsü ise IMF kendi açısından şeffaflık talebinde bulunuyor. Örtülü ödenekten yapılan harcamaların, kamu özel sektör iş birliği adı verilen bu mega projelerin yükü-nün büyük ölçüde, hem miktar hem fiyat garantisiy-le, kamu tarafından üstlenilmesi gibi uygulamaların tamamen şeffaf olmasını, bütün rakamların ortaya çıkmasını istiyor. Erdoğan rejiminde kendi tasarımı buna çok kolay izin vermez. Bu iki seçenek arasında Türkiye bir taraftan da orta seçenekler arıyor. Çün-kü Türkiye ciddi bir büyük ekonomi haline gelmiş durumda. Özellikle en yakın ilişkileri Avrupa’yla, Av-rupa Birliği ile. Her ne kadar Avrupa Birliği’nin son ilerleme raporunun çok olumsuz ifadeler içerdiğini düşünsek de Türkiye’de en fazla yabancı sermaye

yatırımı başta Almanya, Hollanda olmak üzere Avru-pa birliği ülkeleri, Türkiye’den en fazla kredi alacağı olan yine Avrupa ülkeleri, Türkiye’de banka sahibi olan Fransa, İspanya ve İtalya’nın Türkiye ekonomi-sine ilişkin çok ciddi kaygıları var. Diğer taraftan da Türkiye’nin kabataslak ihracatının yarısı yine ithala-tının yarısı Avrupa Birliği ülkelerine, onun için onlar Türkiye ekonomisine, Türkiye’nin insan hakları, de-mokrasi, özgürlükler açısından gidişatını tasvip et-meseler de zaman zaman koltuk çıkıyorlar, ama bu da birinci seçenekteki ‘sürecin uzaması’ndan başka bir sonuç vermiyor.

3. Seçenek: Türkiye ekonomisinin sadece böyle teknik düzenlemeler değil, daha özgürlükçü; yargı bağımsızlığının medya özgürlüğünün, örgütlenme özgürlüğünün olduğu bilime, aydınlanmaya gere-ken değer verilen bir iklimde kamucu ve ekonomi politikası uygulaması. Bunun detayları üzerinde ko-nuşulabilir ama bunun ilk koşulunun Türkiye’de ik-tidar değişikliği olduğunu düşünürsek benim açım-dan birinci öncelik politik öncelikler oluyor. Yani kısaca ne yazık ki genel olarak ekonomi, özel olarak imalat sanayi daha da özele indiğimiz zaman tesisat sektörü açısından yüz güldürücü bir geleceğe işaret etmiyor ekonominin şu anki görünümü.

Eyüp AkaryıldızTeşekkür ediyoruz verdiğiniz değerli bilgiler ve de-ğerlendirmeleriniz için.

Hayri KozanoğluSağ olun. Belki sizin açılmasını istediğiniz konular varsa ben onları biraz daha detaylandırayım yoksa izninizle…

Kazım BecerenHocam, söylediklerinizden ‘hasta ölmüş ama tabu-ta girme süresi geciktiriliyor’ sonucunu çıkartabilir miyiz? Sizin de ifade ettiğiniz çözüm önerileri yani eğitim kalitesinin yükselmesi, adaletin sağlanması vb. gibi düzenlemeler ile bunların üstesinden gele-biliriz. Benim merak ettiğim, bu süreç başlasa bile kısa vadede etkisi olabilir mi?

Hayri KozanoğluŞöyle söyleyeyim, evet ben de günlük hayatla il-gili bir metafora yer verdim. Çok şükür ki insanlar gibi ekonomiler tamamen ölmezler ama ağır has-talıklarla pençeleşebilirler. Yani Türkiye ekonomisi şu anda ağır bir hastalıkla pençeleşiyor, tedavi her zaman vardır. Kendi içinde de tabi krizin en kötü

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 84 2.09.2019 13:46

85Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

MMO'DAN

dönemlerinde dâhi nispi olarak rahatlatıcı, bahset-tiğiniz ölümü engelleyen bazı dinamikler ortaya çı-kar. Mesela ben konuşmamda üzerinde durmadım; Türkiye ekonomisine en büyük tehditlerden bir tanesi ülkenin yurttaşlarının kendi parasına güven-memesi, döviz mevduatlarının çok büyük bir ağırlığı olması. Kabataslak olarak bireylerin 100 milyar do-lar civarında mevduatı var. Bu ekonomi açısından; teknik boyutlarına gerekirse gireriz; ciddi bir tehdit unsuru ama diğer taraftan da dolar kurunun 6 TL olması üzerinden düşünürsek 600 milyar TL’lik bir birikime işaret ediyor. Döviz kuru sıçrayınca insan-larda daha da zenginleşiyorum hissiyle daha fazla harcama dinamiği ortaya çıkabiliyor. Veya inşaat, konut sektörünün durumu ortada ama fiyatlar TL cinsinden düşüyor. Döviz olarak da biraz aşağı inin-ce yabancılar açısından Türkiye’de konut almak, iş yeri almak ucuz hale geliyor. Oradan bir döviz girişi oluyor. Söylediğim şu, her zaman açık bir noktadan nefes alma fırsatı çıkıyor ama bu, hastayı ayağa kal-dıracak, böyle sağlıklı bir şekilde yürütecek dina-miklere işaret etmez hiçbir zaman. Zaten baktığımız zaman bunun artıları, eksileri tartışılır ama sonun-da istihdam yaratacak, üretim kapasitesi yaratacak olan dışarıdan gelen fonlardan doğrudan yabancı sermaye yatırımlarıdır.

Bu rakama baktığımız zaman oldukça düştüğünü, istatistiklere baktığımız zaman 9-9,5 milyar dolar ci-varında seyrettiğini görüyoruz ama alt kırılımlarına baktığımız zaman yarısından fazlasını yabancıların konut ve emlak alımlarının oluşturduğuna tanık oluyoruz. Bu bir ekonomiyi kurtarmaz ama döviz girişinin olmadığı bir yerde daha da kötü duruma gelmesini engeller. Yani kısaca hasta ölmez ama bu haliyle de kolay kolay ayağa kalkamaz diye düşünü-yorum.

Eyüp AkaryıldızYani sanayimizin bu kötü durumunda bile yabancı-lar gelip fabrika almıyorlar, ucuzlamış fabrikaları da almıyorlar, çünkü önlerini görmüyorlar, güven orta-mı yok diyebilir miyiz?

Hayri KozanoğluDiyebiliriz. Tabi sonunda ucuz da olsa bir yatırım yaptığınız zaman sonunda bir kâr etmeniz gerekir, ki bunu yurtdışına aktarabilir ondan sonra, yaptık-ları dolar veya euro yatırım çerçevesinde bakıyorlar. Şu anda onu göremiyorlar. İkincisi de kanun akıbe-tinin olmadığı bir yerde, diyelim ki Aydın Doğan’ın akıbetine bakan bir yabancı; iftarlarda, günlük ko-

nuşmalarda Hıristiyanlara, batılılara, onların tıyne-tine, fıtratına laf söylendiğini onlar da izliyorlar ve bu ülke bizim açımızdan güven verici değil sonucu-na varıyorlar diye tahmin ediyorum.

Eyüp AkaryıldızBaşka sorusu olan var mı? Barış Bey’in de sorusu var.

Barış Şevketbeyoğlu2001 krizini hatırlıyorum, o zaman yanlış hatırla-mıyorsam krizin etkileri bir sene içerisinde artık kaybolmaya başlamıştı. İkinci sene de iş yaptığımız zamanlarda ivmelenen bir ekonomi hatırlıyorum en azından bana geri dönüşü bu oldu. Şimdi bu süre-cin daha fazla süreceğini krizin daha derin ve daha uzun soluklu olacağını bir şekilde hissediyoruz. Eko-nomist olmadığımız için konuşmalardan ve biraz da hissiyatla hareket ediyoruz. Size göre de öyle mi? Yani benim tespitim doğru mu, 1-1,5 senede etkisi-ni kaybetmiş miydi 2001 krizi? Bu kriz için bekledi-ğiniz süreler nedir olumlu bir dönüşüm olursa?

Hayri KozanoğluBen sizin sorunuza cevap vereyim, ama konuşma-ma bu konuyla başladım, kayda alındı. Evet süre vermedim ama hani 1994-2001 krizlerinden farklı olduğunu da söyleyerek başladım. Çok kısa olarak orada değinmediğim bir noktaya değineyim.

Bir tanesinde IMF fonları nispi istikrar sağladı, de-miştim. Öbüründe de dünya konjonktürü uygundu. Oluk oluk para girmeye başladı, çünkü bütün dün-ya ekonomisi dibe vurdu, bir şekilde felce uğradı 2008-2009’da. Ama 2010’da çok hızlı bir sıçrama elde edilmişti. Bu potansiyelin bugün olmadığını söyleyerek başladım. Tabi ondan farklı bir sorun da şu; diyelim ki her şey hazırlandı, yurtdışından da ciddi bir fon akışı oldu gerek 94 krizinde gerek 2001 krizinde sıkıntı bankaların zararıydı.

Bankaların bilançolarına para enjekte edip tekrar damarda kanın dolaşmasını sağlamak nispi olarak daha kolaydı. Şimdi bankaların kredi verdiği on binlerce kuruluşun sıkıntısı var. Bunun, bu hasarın kaldırılması, enkazın kaldırılması teknik olarak da çok uzun bir süre alabilir. Tek tek şirketleri incele-yeceksiniz. Bankada daha kolaydı. Çünkü bankalar kamu kağıtlarına yaptıkları yatırım nedeniyle zarar ettiler, sermayeleri eridi. Yeni sermaye konulunca tekrar hayatiyet kazanabilirler. Burada sizler kendi sektörünüzdeki şirketler üzerinden daha yakından bilebilirsiniz ama başta enerji ve inşaat olmak üzere

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 85 2.09.2019 13:46

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201986

MMO'DAN

birçok sektörde hasarlı onbinlerce şirket var. Onun için bu süreç de çok daha uzun olabilir.

Eyüp AkaryıldızBu kriz, dünyadaki ülkelerin büyük bir çoğunluğun-da mı var, fakir ülkelerde mi yoksa ticaret savaşları-nın etkisi altında özellikle birkaç ülkede mi var?

Hayri KozanoğluŞu anda Türkiye benzeri akut krizle karşı karşıya olan bir tek Arjantin var, elle tutulur ülkeler içeri-sinde. Arjantin en küçük ekonomi olarak G20 üye-si. G20 ülkeleri içerisinde Türkiye gibi kriz yaşayan başka bir ülke yok. Dünyada büyük bir kriz havası olmamakla birlikte 2008-2009 krizinden kapita-lizm bir türlü sıyrılamıyor. Gelir ve servet dağılımı eşitsizliği bütün dünyada artıyor. İşsizlik sorunu ya aşılamıyor ya Amerika’daki gibi Japonya’daki gibi işsizlik çok düşük görünmekle birlikte insanların ya-şam standartları artmak yerine geriliyor. Çok düşük faizlerle dünya ekonomisine, küresel ekonomiye likidite pompalamanın da bir fayda vermediği so-nucuna varıldı. Faiz oranları genel olarak yükselme eğilimine gitti. Türkiye gibi ülkeler açısından elve-rişli koşullar olmamakla birlikte Türkiye kadar akut bir kriz yaşayan bir ülke yok. Türkiye’nin bugün içi-ne düştüğü durum kendi iç dinamiklerinin sonucu. Dünya ekonomisi de bundan kurtulmasına yardımcı olacak bir ivmeye sahip değil.

Eyüp AkaryıldızKatkılarınız için teşekkür ediyoruz.

Hayri KozanoğluBen teşekkür ediyorum. Kusura bakmayın mazere-tim nedeniyle ayrılmam gerekiyor.

Eyüp AkaryıldızAmacımız dergimiz aracılığıyla bu bilgilerin sektöre ulaştırılması. Teşekkür ederiz. Sağ olun. MMO Yö-netim Kurulu Başkanımız Yunus Yener. Odamızın aylık periyotlarla çıkardığı sanayi analizi raporları ve basın açıklamalarıyla krizi çok sıkı bir şekilde takip ettiğini anlıyoruz. Bu konuda değerlendirmelerinizi alalım.

Yunus YenerSanayi Analizleri Bültenimiz Haziran ayında 50. sa-yısına ulaştı. Aylık periyotlarla Sayın Mustafa Sön-mez’in katkılarıyla hazırlanan bu raporlarda sana-

yinin genel bir fotoğrafını çekiyoruz. Bunun dışında kongreler, paneller vb. etkinlikler içerisinde krizle alakalı ciddi çalışmalarımız, tartışmalarımız oldu. Ama bizim sanayiye ilişkin problemleri tartıştığımız asıl alan Sanayi Kongresi. Ayrıca elektronik ortam-da sanayi portalı oluşturduk, Oda’nın birikimlerine oradan ulaşılabilir. Sanayi Kongresi’nin bu seneki konusu Bunalım, Teknoloji ve Mühendisler. Bir yan-dan bunalım durumu, diğer yandan teknolojinin (Endüstri 4.0, Dijitalleşme, IoT) iş sürecine, üretime etkileri ve mühendislere yansımalarını Aralık ayın-da tartışacağız. Hayri Bey ile Kongre’nin Yürütme Kurulu Üyesi olması dolayısıyla birlikte çalışıyoruz. Keyifli bir çalışma oluyor. Sanayi Kongresi’ne gider-ken bu krizin mühendislere, sadece makina mühen-dislerine değil tüm mimar ve mühendislere etkileri üzerine anket yapacağız. Daha önce bölgesel ola-rak Gebze, Konya, Gaziantep, Ergene havzalarında Kent, Sanayi ve Mühendis diye yaptığımız anketleri bu sene kriz nedeniyle tüm mühendisleri kapsaya-cak şekilde yapacağız.

Genel çerçeveyi çizdikten sonra mekanik tesisat sektöründe mühendislerin yeri nedir, buradan ba-kalım biraz. Krizin genel çerçevesini Hayri Bey çizdi. Peki bize, biz makina mühendislerine, mühendis-lere etkileri neler? Biz makina mühendisleri olarak mekanik tesisat alanında yapı üretim sürecinde yer alıyoruz. Yapı üretim sürecinde; tasarımda, malze-melerin imalatında, saha imalatında, şantiye şefi, yapı denetçisi, müşavir olarak oradayız. Sürecin ön-cesinde de tedarikçi olarak oradayız. Tedarikçiden önce imalatçı olarak imalat süreçlerinde yer alıyo-ruz. Temel göstergeleri Hayri Bey açıkladı, ben de inşaat alanındaki daralmayı görme açısından birkaç rakam vereyim. Ruhsat sayıları önemli, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan yıllık karşılaştırma yapabil-mek için 2015 yılından başlayarak ilk 5 ay için top-lam ruhsat sayılarını aldık.

TMMOB ile İçişleri Bakanlığı arasında yapı ruhsat-larının alınması yönünde bir protokol yapılmış ve güncel ve geçmişe yönelik yapı ruhsatı bilgileri alın-maya başlanmıştır. Alınan verilerde ruhsatın veriliş amacına göre mekanik tesisat, yeni yapı ve tadilat ruhsat bilgileri çekilip, 2015-2019 yılları ilk 5 aylık dönemler dikkate alındığında yapı sektöründe ya-şanan kriz ve daralmanın başladığı süreç itibariyle ruhsat sayılarında %60-70 civarı bir düşüş yaşandığı görülmektedir.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 86 2.09.2019 13:46

87Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

MMO'DAN

Toplam Ruhsat Sayıları

Yeni Yapı Ruhsat Sayıları

2015 yılı 61.325 49.2362016 yılı 94.140 78.5012017 yılı 90.837 72.7632018 yılı 64.348 46.7742019 yılı 32.199 19.761

Ancak tadilat ruhsatı sayılarındaki düşüş farklı bir çizgi izlemektedir. Burada sektör içerisinde çokça konuşulan meslektaşların tadilat projelerine kaydı-ğı söyleminin doğrulandığı görülmektedir.

Tadilat Ruhsat Sayıları2015 yılı 11.9912016 yılı 15.5492017 yılı 17.9672018 yılı 17.5022019 yılı 12.357

Çalışma ülkenin en gelişmiş 6 ili arasında yapıldığın-da ise toplam yapı ruhsatı sayıları aşağıdaki gibidir.

2015 yılı

2016 yılı

2017 yılı

2018 yılı

2019 yılı

Ankara 2.957 4.223 3.837 2.111 987Antalya 2.378 3.842 3.276 1.887 1.061Bursa 2.770 4.831 5.151 2.805 847İstanbul 10.334 14.445 12.338 5.760 3.346İzmir 4.755 7.763 8.377 5.805 3.308Kocaeli 2.695 3.670 3.893 2.955 1.259

Mekanik Tesisat alanındaki SMM Büro Tescil Belge-si sahibi firma sayısında 2019 yılı itibariyle büyük bir düşüş yaşadığı görülmektedir.

2012 yılı 2.8412013 yılı 2.6132014 yılı 2.6982015 yılı 2.6162016 yılı 2.7202017 yılı 2.7302018 yılı 2.6162019 yılı 2.035

Aynı çalışmayı en gelişmiş il bazında yaptığımızda SMM Büro Tescil Belgesi sahibi firma sayılarının yıl bazında değişimi aşağıdaki gibidir.

2015 yılı

2016 yılı

2017 yılı

2018 yılı

2019 yılı

Ankara 151 160 154 158 93Antalya 162 187 175 151 101Bursa 260 297 301 283 181İstanbul 272 301 288 266 184İzmir 201 236 229 214 145Kocaeli 97 100 106 95 49

Bunların tamamı emeğiyle geçinen insanlar, bir sermaye şirketi değil tasarımcı SMM dediğimiz arkadaşlar. 2-3 arkadaş ortak bir büro kullanırlar, yanlarında bir veya iki kişi daha çalıştırabilirler. En azından bürom var, devam edeyim, derdindeler. Ruhsat sayısına baktığımızda ki önümüzdeki sene SMM sayısında daha ciddi bir daralma göreceğimizi gösteriyor. Bunlar bizim kendi alanımız içinde da-ralmayı gösteren rakamlar. Biraz önce Hayri Bey de genel çerçeveyi çizdi, o çerçevenin içinden bakıyo-ruz. 48 ve 49. Sanayi Bültenimizde bu alana ilişkin verilerin analizleri yer alıyor. Hayri Bey yüzde 14,7 işsizlik olduğunu belirtmişti, bu işsizlik rakamlarının içerisinde genç işsizliği neredeyse yüzde 30’a yak-laştı, çok ciddi bir rakam.

Eyüp AkaryıldızYüzde 15’in içerisinde yeni mezunlar yok.

Yunus YenerTabii, o başka bir tanımlama. Resmi işsizlik rakamla-rı içerisinde ‘genç’ diye tanımlanan yaş grubu içeri-sinde yer alan işsizlik rakamı Türkiye ortalamasının 2 katı. Dar kapsamlı işsizlik rakamları bunlar. Geniş kapsamlı işsizlik rakamlarına geldiğimizde bu rakam Aziz Çelik’in çalışmasında yüzde 19’lara ulaşıyor, bu rakam gerçek işsizlik. Bazı dönemler yüzde 22, bazı dönemler yüzde 35’leri buluyor geniş tanımlama içerisindeki genç işsizlik oranı. Bunların içerisinde mühendislerin sayısı 91 bin. En son 2018 yılı itiba-riyle bakıldığında 91 bin işsiz mühendis var.

Eyüp AkaryıldızBu tüm mühendislik alanlarını içeren sayı mı?

Yunus YenerEvet, 2018’de bu rakam 91 bine ulaşmış, 18 bini yeni katılmış. Daha önce 73 bin olan rakam 2018 sonunda 91 bine çıkmış.

Eyüp Akaryıldız18 bin işsiz sayısına yeni mi katılmış. Yeni katılanla-rın kriteri çalışırken işsiz kalanlar sanırım, yeni me-zunların sayısı değil.

Yunus Yener Evet, çalışırken işsiz kalmış olanlar, yeni mezunların sayıları dahil değil. Bir başka husus da geçen sene işini kaybedenlerin sayısı 800 küsur bin. İşsiz sayı-sında yeni katılanlarla birlikte 1 milyon 300 binlik bir artış var. En son TÜİK istatistiklerinden rakamlar.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 87 2.09.2019 13:46

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201988

MMO'DAN

İşini kaybeden 812 bin kişinin 450 bini inşaat sektö-ründe. Sektördeki daralmayı göstermek açısından baktığımızda çok ciddi bir rakam.

Evet yarısından fazlası inşaat sektöründen. TÜİK istatistikleri içerisinde makina imalat sanayisinde daralmaya -çöküş demek gerekiyor- oluşma dö-nemleri açısından baktığımızda; yüzde 6 daralma var, bir önceki geçmiş yılın aynı çeyreğine göre. Bir önceki çeyreğe baktığımızda yüzde 9’a varan bir da-ralma var. Makina imalat, inşaat sektörüne temel girdi sağlayan sektör. İmalat sektöründe de çalışan arkadaşlarımız var.

Çimento, cam, seramik, demir temel inşaat malze-meleri. Bu düşme ya da çöküş diyelim yüzde 20’yi buluyor. Neredeyse imalat sanayinin 3 katı bir düş-me inşaat sektörüne çalışan sektörde bir düşme var. Bu sektörler, ihracat oranı düşük olan, iç pi-yasaya çalışan ve Türkiye’deki konut patlamasında büyüyen sektörler. İhracat oranları da düşük olduğu için küçülme, çökme daha belirgin bu sektörlerde. Bu dönem birçok sektörde ihracat oranları yüzde 50’nin yukarısında olan, kredi vb.’ne fazla bulaş-mayan, ayakta kalan, hatta yeni yatırım yapan fir-malar da var, bunlar ihracat oranlarını artırıyorlar. Özellikle imalat sanayinde olan, imalat sektöründe çalışan arkadaşlar çoğunlukla ücretli, tabii firma sahibi üyelerimiz de var. Krizden olumsuz etkile-niyorlar. Taahhüt sektöründe çalışan arkadaşların durumu daha sıkıntılı, ya kendisinin firması vardır alt yüklenicilik yapıyordur veya orada çalışıyordur ücretli olarak. Orta ölçekli ve küçük ölçekli firmala-rın bunalımda yürütebilme şansları pek fazla yok. Ancak, belki çalışan olarak yurtdışında işlere, şan-tiyelere yönelebilirler, öyle bir gidişat var. İmalata baktığımızda ise aynı şekilde yurtdışındaki firmalar göç söz konusu. Bu dönemler eldeki mevcudu koru-ma, çekirdek kilit kadroyu tutabilme dönemleri, ne yapılacaksa mevcut ekiple yapma çabasının daha ağır bastığı dönemler. Bu biraz önce söylediğimiz eğitimdeki çökmenin yani diyelim vasıfsızlaşmanın olduğu bir dönemde, yetişmiş işgücünü, bilgi biriki-mini, bu ülkenin yetiştirdiği değerleri kaybediyoruz. Bu insanların yetişmesi kolay olmadı, ülke kaynakla-rı seferber edilerek yetişiyor bu insanlar.

Havacılık sektöründen örnek vereyim, Hollanda’da sadece bir firmada, havacılık sektöründe, son 3 yılda Türkiye’den giden çalışan sayısı 300’ü aşmış, bunlar mühendis. Havacılık alanında, yüksek tek-noloji alanında yetişmiş işgücünü gönderiyorsunuz.

Ben üye anlamında, mühendisler anlamında ne-

redeyiz onu biraz anlatmaya çalıştım. Bir fotoğraf verebildim diye umuyorum. Çözüm nedir bahsinde Hayri Bey bize pek fazla söz bırakmadı, yani söyle-yeceğimizin birçoğunu söyledi.

Eyüp AkaryıldızYunus Beye teşekkür ediyoruz. Var mı Yunus Bey’e sorusu olan...

Ozan bey biraz gecikmeli geldiği için açıklama yap-mak istiyoruz. Banda alıyoruz konuşmaları dergide olduğu gibi basacağız. Tabi ki biz çözümleyip gön-dereceğiz siz düzeltmeleri yaptıktan sonra basaca-ğız, o sorumluluğu size vermek istiyoruz, o açıdan ön bilgi verelim. Hayri Kozanoğlu’nun TV programı varmış ilk sözü ona verdik ve mevcut durum tespi-tinin yanında çözüm önerilerini de istedik. 1. turda mevcut durum tespitini konuşalım sonra bir tur da çözüm önerilerini alalım. Evet, ben sözü Mekanik Tesisat Müteahhitleri Derneği adına katılan Barış Bey’e veriyorum.

Barış ŞevketbeyoğluGerçekten şartların her geçen gün çok ağırlaştığı, firmaların ayakta durabilmekte zorlandığı dönem-deyiz. Yalnız bu bozulma; benim gözlemim, derne-ğim adına da konuşabilirim, kişisel de söyleyebili-rim; bu kriz önceden başlamıştı aslında, biz şunu konuşuyorduk kendi aramızda; inşaat sektörünün bu kadar hacimli çalıştığı bir dönemde, ki uzun bir süreden bahsediyoruz belki 25 yılı geçkin de olabi-lir, nasıl bu kadar az kârlarla bu işleri yapıyoruz ve artık yönetilemez hale gelmiş durumdayız. Zaten ülkenin ana omurgası sanayiden inşaata kaydığı için radikal bir şekilde, ya da sanayiye yönelemediği için de mecburiyetten bir rant ekonomisiyle inşaat sek-törüne yüklendiğimiz için herkes inşaat işi yapıyor, herkes tesisatçı, herkes müteahhit, herkes bir şekil-de inşaat işinin içerisinde. Baktığınız zaman, oranlar ve firma sayıları o kadar yüksek ki üreten bir ekono-mi olmayınca, sanayi olmayınca, tarım zaten uzun zamandır maalesef çökmüş durumda, kırsal bölge-lerdeki kooperatifçilik anlayışı çok uzun süre oldu terk edileli, dolayısıyla bir tek inşaat sektörü üze-rinden bir ülkenin refahını “mış” gibi yaşadık. Yurt-dışındaki Alman’ın birikimleri, Japon’un birikimleri sıcak para adı altında ekonomik sistem üzerinden ülkemize aktı. Biz de o refahı bireysel anlamda pay-laştık. Siyasi iktidar da ‘iş yapıyorum’ görüntüsü al-tında ‘nasıl rant ekonomisi haline getiririz’ ve ‘kendi sınıfımızı, zengin sınıfımızı nasıl kurgularız’, ‘serma-yeyi nasıl transfer edebiliriz’i yaşadı. Gözümüzün

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 88 2.09.2019 13:46

89Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

MMO'DAN

önünde bunlar sıradan, fazla siyasi olmayan, işini yaparak geçinmeye çalışan bütün firmaların yavaş yavaş, daha kriz başlamadan erimesine sebep oldu. Ve öyle bir hale gelmişti ki, öyle kırılgan hale gel-mişti ki, firmalar bir de bu krizle birlikte çok hızlı bir şekilde tasfiye olmaya başladılar. Biz Mekanik Tesisat Müteahhit Derneği olarak, yanılmıyorsam Edirne’de yaptığımız bir çalıştayda bir ekonomist beyefendi sunumunda bozulan piyasanın tekrar düzelebilmesinin bir yolunun da ‘yaratıcı yıkım’ ol-duğundan bahsetti. Aslında kapitalizmin özü olan bu yaratıcı yıkım teorisi, “işini yapamayan, becere-meyen gitsin, sağlıklı olanlar, becerebilenler kalsın” demek. Ama biz bu tespite katılmadığımızı çalış-tayın sonunda yaptığımız konuşmada ifade ettik. Çünkü maalesef işini düzgün yapmaya çalışan, ti-caretle siyaseti çok fazla birbirine bağdaştırmayan, işte birilerinin arkasında takılmadan, işini emeğini ortaya koyarak yapan insanların bu yaratıcı yıkım altında kaldıklarını, tasfiye olanın aslında olmaması gereken olduğunu, bu yaratıcı yıkım söyleminin bir bağlamda “sorunlu krediler, sorunlu şirketler tasfi-ye olsun sağlıklılar, sağlıklı nesiller yetiştirsin” gibi bir projenin biraz biyolojik çeşitliliği ve doğal selek-siyonu akla getirse de öyle çalışmadığını, sosyolojik açıdan karşılığının olmadığını ifade etmiştik. Gelmiş olduğumuz noktada da artık bunun ağır etkilerini görüyoruz. Neye ihtiyacımız olduğundan bir sonraki turda bahsedeceğim. Genel hatlarıyla çözüm öneri-lerimi de söyleyeceğim.

Eyüp AkaryıldızSon yaptığınız, 11 Mayıs’taki, çalıştayda ekonomist Can Gürlesel ekonomi ve dünya değerlendirmesini yapmış. Ayhan Yavrucu, şirketlerin zor dönemlerde yapması gerekenler konusunda görüşlerini pay-laşmış, Levent Taşkın yönetimsel olarak değişimin önemini, hızlı ve esnek olabilme, son teknoloji ve yeni metotları kullanabilme trendlerini takip etme-nin önemi ve değerini belirtmiş ve bunun dışında da etkili raporlamayla şirketlerin çizeceği rotayı ve çözüm üretme becerilerinin artacağı vurgulanmış. Yani çözüm önerileri aranmış o çalıştayda. Onları ikinci turda sizden bekleriz, ama aklınıza gelen var-sa…

Barış ŞevketbeyoğluEkonomist hocamızın çizmiş olduğu tablodan çıkan sonuç; maalesef ekonomimiz IMF’ye muhtaç oldu-ğu, şu anda gelinen noktada başka bir çıkar yolun olmadığıyla ilgili bir tespit. Verilere baktığımız za-

man epeyce bozulmuş olduğunu anlattı. Tabii biz ekonomist olmadığımız için bu bozulmanın nere-ye kadar gideceğini ve neyi ifade ettiğini çok fazla anlayamıyoruz, sadece hissedebiliyoruz. Biz artık sosyal anlamda kırılmaların olacağını düşünüyoruz ve hissediyoruz. Yani firma ticari hayatlarının riski-nin dışında toplumda yaşanacak bir sınıra geldiği-ni görüyoruz. Yapılan bir tespit de şu: IMF geldiği zaman bir sistemin temsilcisi olarak geliyor. Ben de çok memnun değilim bir üretici olarak Türkiye’de. Ama mesele onu o noktaya getirmemek. Şu anda IMF’ye mecburuz. Onlar geldiği zaman da sadece ekonomik olarak birtakım taleplerle gelmeyecekler birtakım başka şeyleri de dayatmaları, pazarlıkları olacak. Yani siz özetle üretmeyen sürekli tüketen toplum olarak ilimden fenden uzaklaşmış bir top-lum olarak zaten köleleşmeye mahkûm bir top-lumsunuz. Sadece bu aradaki dönemde biraz bize vermiş oldukları kredilerle kendi kendimizi de kan-dırdık. Ayhan Yavrucu Bey’in de tespiti maalesef IMF’ye muhtacız yönünde oldu. Tespitlerim şimdilik bu kadar.

Eyüp AkaryıldızBarış Bey’e teşekkür ediyoruz. İSKİD, İklimlendirme, Soğutma ve Klima İmalatçıları Derneği adına yeni Başkan Ozan Bey’den üreticiler açısından bu krizin önemi ve bir ışık görünüyor mu konularında değer-lendirmelerini alalım.

Ozan AtasoyNeticede malzeme üreticileri gözüyle bakıyoruz. Son iki-üç aydır, daha doğrusu başkan olduğum-dan beri, Ocak ayından bu yana sektörel dergileri-mizden veya gazetelerin iklimlendirme eklerinden hep böyle röportaj soruları vb. gelir. Soruların ilk başında bu sorunun benzeri sorular olur… Hep şu tespiti aktarmaya çalıştım: Dedim ki; krizler olabi-lir, yani genel bir döngü her yedi senede bir eko-nomi bir tavan yapar sonra dibe düşer sonra tekrar tavan yapar. Barış Bey’in bahsettiği yaratıcı yıkım. Bu aslında bir döngü halinde gerçekleşiyor, kapi-talist sistem içinde gerçekleşiyor. İSKİD’i temsilen buradayım, kendi görüşlerimden çok derneğin gö-rüşünü, üyelerimizin görüşlerini yansıtmak istiyo-rum. Bizim dernek olarak yapabileceklerimiz kriz döneminde sıfır. Hiçbir şey yapamayız. Biz ancak firmalarımızı bu krizlere hazırlayabiliriz. Krizin ge-leceği belli. 2016 yılında benim kendi şirketim için yapmış olduğum çalışmada, (2019 yılını, kendi ön-görüm diyeceğim, hala durur çalışmaları grafikler-

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 89 2.09.2019 13:46

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201990

MMO'DAN

le, rakamlarla izah etmişim) geçenlerde bir baktım birebir aynısı gerçekleşmiş. Yani bunun için ben bir iş insanı olarak görebiliyorsam bunu ekonomistler de hükümet de bankalar da görüyor. Bunun gele-ceğini görüp üyelerimizi buna hazırlayabiliyorsak yapısal olarak, bu tür krizleri daha rahat, daha az kayıpla atlatabiliriz, tedbir alabiliriz. Kriz geçtikten sonraki tekrar yükselme eğrisi içerisinde üyelerimi-zin gelişmesi için de fırsat yaratabiliriz. Aslında der-nek olarak bakmamız gereken açının bu olduğunu düşünüyorum. Şimdi bu anlamda; krize hazır mıydı üyelerimiz? Ben söyleyeyim, yapısal olarak yüzde 70’i hazır değildi. Hazır olmamalarını sebeplerini irdelersek… Ekonominin kuralları belli. Bir üretim yapıyorsunuz, bir katma değer yaratıyorsunuz. Bu yarattığınız katma değerle yeniden yatırım yapıyor-sunuz, bir kısmını yedek akçe ayırıyorsunuz vs.. Ay-han Yavrucu Bey’in de aslında mesajları biraz öyley-di. Siz şirketinizi zor günlerde de ayakta tutacak ted-birleri iyi günde almazsanız, zor günler geldiğinde o tedbirleri almanız mümkün değil. Ülkemizin şartları da belli. Yani biz her 5 senede 10 senede bir, ger-çi 10 seneyi bulmuyor, 5-6 senede bir kriz yaşadık. Ben 25 senedir bu sektördeyim. Bu gördüğüm 6’ncı kriz. Her krizde aynı süreçler yaşanıyor. Madem biz bunları yaşıyoruz, aslında 2. bölümde bunları tar-tışmayı isterim. Bir daha kriz yaşandığında bizim ne yapmamız lazım, bugünden bunu konuşmalıyız. Do-layısıyla yapısal eksiklerimizi sıralamak istiyorum. Bir; finansal yönetimi biz aslında bilmiyoruz. Biz çok iyi mühendisleriz. Bu masanın etrafındaki herkes hepimiz mühendisiz. Mühendisliğimizi de işimizi de çok iyi yapıyoruz. Emin olun dünyadaki meslektaş-larımız kadar bilgiliyiz, onlar kadar iyi işler çıkartıyo-ruz. Ama iyi mühendis iyi yönetici demek değil, ma-alesef değil. Biz iyi mühendislikle şirketlerimizi de iyi yöneteceğimizi zannediyoruz, en büyük yapısal sorunumuz bu. Burada mühendislikteki profesyo-nelliğimizi, yöneticilikteki profesyonellikten ayırıp onu güvenilir ellere teslim etmemiz lazım. Benim en önemli tespitim bu. Devamında, yöneticiliğimi-zi mühendisliğimiz gibi yapmak istiyoruz; tamam kendinden gelen yeteneklerle iyi yapanlar var; ama çok büyük bir oranda bunu yapamıyoruz. Diğer bir öngörümüz biz finansal yönetimi de bilmiyoruz. Biz mühendisler olarak şirketimizi nasıl yönetmeliyiz, rakamlar bize neyi ifade ediyor, bu rakamları topar-lamak için bizim sahada ne yapmamız lazım, bunla-rı okumayı bilmiyoruz, hatta bunları kayıt altına da almıyoruz. Sadece vergi beyannamesi için muhase-becimiz, mali müşavirimiz bir şeyler hazırlıyor, biz

sadece sonuçları görüyoruz. İkinci önemli tespitim bu. Biz finansal yönetimi de profesyonellerle ama onları da yönetime ortak ederek yapmamız lazım. Bunu ilerletmemiz mümkün. Bunun yanında pa-zarlama konusu vb. bunların hepsi bir bilim dalı. Üniversitelerde okutuluyor. Biz mühendislik eğitimi aldık, mühendisliği biliyoruz, ama diğer bilim dal-larını da bizim yönetimimizin içine alıp onlarla be-raber hareket etmemiz lazım. Disiplinler arası. Bir tabir vardır para çokomelken, ‘para buraya çokomel buraya’, yaptığınız şey çalışıyor, çok güzel çalışıyor. Çünkü siz o çokomeli iyi yapıyorsanız parasını öde-yip alıyorlar. Ama siz o çokomelden çok yapıyorsa-nız, alıcı da azsa ve rekabet de varsa orada kârlar düşmeye başladıysa, işte ben de çokomeli alayım da sana, yaz deftere ben sana 6 ay sonra ödeyeyim, diyorsa işte orada hayat zorlaşmaya başlıyor. Başka bilimleri, başka prensipleri hayatımıza sokmamız lazım. Bunu yapmazsak başarılı olma şansımız yok. Bu bütün sektörümüzün paydaşları için geçerli. Yani üretici için de müteahhit için de tasarımcı için de hepimiz için geçerli.

Pazarlama tarafı da ayrı bir bilim. Şirketlerimizi ne kadar pazarlayabiliyoruz? Çuvaldızı kendimize ba-tırıyorum. Bir ürün üretiyoruz, yaptığımız ürünün üretim kalitesi, ürünün kalitesi gerçekten çok iyi. Yani hiçbir eksiğimiz yok. Şimdi size soruyorum he-pimizin üyeleri var. İnternet sayfalarına girin bir is-tatistik tutun. Sitelerin kaç tanesinde bir kazma kü-rek çıkmış ‘inşaat halinde’ yazıyor, kaç tanesi en son ne zaman güncellenmiş, en son ne zaman bir veri konulmuş, göremezsiniz. Hiç bu tarafa bakmayan-ların sayısının çok fazla olduğunu tespit ettik. Buna ilişkin bir anket çalışmamız da oldu. Orada da bu soruları sorduk ve bu tespitler çok açık. Dolayısıyla orası da bir bilim. Bizim orayı da profesyonellerle yönetmemiz lazım ki bir marka olabilelim. Üretti-ğimiz üründe dünyadaki rekabette ve Türkiye’deki rekabette biraz daha ön plana çıkabilelim, katma değer yaratabilelim. Katma değer sadece üretim yapmakla mühendislik yapmakla yaratılmıyor, ken-dimizi geçindiriyoruz o kadar, onun dışında bir de-ğer yaratamıyoruz. Üretimden yaratılan katma de-ğer şu anda Batı ülkelerinde yüzde onlar seviyesine inmiş durumda. Yüzde on ne demek biliyor musu-nuz; siz yatırım yapıyorsunuz, dünya kadar insan alıyorsunuz, çalıştırıyorsunuz, tasarım yapıyorsunuz bir şeyler üretiyorsunuz o üründen size kalan değer 10 birim. Bunun 90 birimi; inovasyonda, ar-ge’de, pazarlamada, yönetimde, satışta. Bu 90 birimden

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 90 2.09.2019 13:46

91Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

MMO'DAN

katma değer almamız lazım. Alamadığımız sürece bu kısır döngü bitmeyecek.

Düşük kârlarla iş yapıyoruz doğru. Bunu değiştir-mek için ne yapıyoruz, çok şey yapmıyoruz. Bu tes-pitleri önce bir masaya yatırmak lazım. Yani ülkenin ekonomik durumundan hepimiz etkileniyoruz, etki-lenmeye de devam edeceğiz. Benim öngörüm; adı-na hala kriz denmese de, bu yaşadığımız kriz, daha önceki krizlerden, en azından benim kendi gördü-ğüm krizlerden çok daha uzun sürecek. Bu iki, üç senemizi alabilir. Bunun tedbirlerini almamız lazım. Bugünden alacağımız tedbirler bir sonraki krize bizi hazırlar. Şu anda içine girdik. Heybemizde ne varsa onları çıkartacağız. Onlarla idare etmeye çalışaca-ğız. Ambarımızda ne varsa onları alacağız, belki ba-yat, belki küflü ama onlarla geçireceğiz. Bu içinde bulunduğumuz dönem böyle bir dönem. Biz ne ka-dar hazırız ona bakmak lazım. Bundan sonra bu bir daha olacak, bir daha olacak, bir daha olacak. Biz oralara üyelerimizi, paydaşlarımızı hazırlamamız la-zım. Çözüm önerilerimi de sonraki turda konuşalım.

Doç. Dr. Eyüp AkaryıldızOzan Bey’e teşekkür ediyorum, Kazım Bey’e sözü veriyorum.

Kazım BecerenBarış Bey ve Ozan Bey konuşmalarını müteahhitleri ve malzeme üreticilerini belirterek yaptı. Her iki ko-nuşmacının belirtmiş olduğu hususlar aynı zaman-da tasarımcılar için de geçerlidir. Bizde genel olarak, müteahhitlik müessesi, üretim tesisleri, tasarımcı ofisleri çok küçük yapılardır. Bu tür küçük yapılar, yakın geçmişteki tüketime yönelik inşaat sektörün-deki hızlı büyüme ya da inşaatların sayısının fazla olmasından kaynaklanan çalışmalarda kazanç sağ-layabildiler. Söz konusu yakın geçmişte bütün tasa-rım büroları rahatlıkla işlerini yapabiliyor ve kazanç elde edebiliyordu. Bu durumun ilelebet sürmeye-ceği ve gittikçe yapılacak işlerin azalacağı belliydi. Hep tüketime yönelik hareket ederek ekonomiyi ilelebet canlı halde tutmanız mümkün değil. Ülkede üretim yapılması gerekiyor. Benim dikkat çekmek istediğim husus, tasarımcı büroları açısından konu-şacak olursak, hep küçük ölçekli yapılara sahibiz. Bu tür küçük ölçekli yapıların özellikle yaşadığımız kriz döneminde kendilerini çevirmesi mümkün olama-dığı için, kapanan çok sayıda büro oldu. Tasarımcı-ları çoğu çalışan sayısını yarıya düşürdü veya iki üç kişiye düştü. Dolayısıyla her üç grupta, üreticisi de tasarımcısı da müteahhidi de birlikte hareket ede-

bileceği yapılar oluşturmak zorunda ve bu yapıları oluştururken elimizde olan pozitif yan mühendislik altyapımızın çok iyi olmasıdır. Bizler, Ozan Bey’in dediği gibi finansı bilmiyoruz. En basitinden şirketi-mizin ekonomik durumunu çözemiyoruz. Bir başka husus da hakkımızı aramayı bilmiyoruz. Bu yapılan işlerde, müteahhitler başta olmak üzere hizmet sektörümüzün çalışanları ciddi zararlara uğratılıyor ve bununla ilgili hakkımızı aramıyoruz. Nasıl hakkı-mızı alacağımızı bilmiyoruz. Yasal yollardan ne tür girişimlerde bulunacağımızı bilmiyoruz? Bu girişim-lerde bulunmak için konunun uzmanı avukatlara ihtiyacımız olduğu kesin ama söz konusu avukatlık maliyetleri yüksek olması sebebi ile girişimde bile bulunamıyoruz. Bu işlemleri küçük tasarım firmala-rıyla ya da küçük müteahhitlik firmalarıyla yapmak mümkün değil ama, bunların ortak platformda bir arada olacağı bir yapı oluşturularak yapılabilir. Böy-le yapıları araştırmak lazım, herhalde bu hususları çözüm önerileri kısmında konuşacağız. Sonuç ola-rak, sektörün diğer paydaşlarında olduğu gibi tasa-rımcılar da ciddi anlamda küçülmeye gitti. Az önce belirttiğim üzere çok kişi bürosunu kapattı ya da bir iki kişiyle idare etmeye çalışıyor. İki kişiyle çalışarak bu kriz döneminin üstesinden gelmeniz mümkün değil. Başka yollar bulmamız lazım. Bunlardan biri yurtdışına açılma, ama hangi ülkelere açılacağız. Bir sonraki çözüm önerileri kısmında konuşacağım.

Eyüp AkaryıldızKazım Bey’e çok teşekkür ediyorum. Isı su ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği İZODER’den Timur Bey konuşacak. Derneğin misyonunda kamusal yarar, insan yaşamının konforu, enerji ekonomisi, çevreye duyarlılık olduğu için dernek üyelerinizi çok önemli görüyorum. Üyelerinizin faaliyetleri esnasında bu ekonomik etkilenmeler nasıl oluyor, ilk oturumda bizi bu konuda bilgilendirirseniz seviniriz.

Timur Dizİlk oturumda herkes bir durum tespiti yaptı. Çok tekrarlamak istemiyorum ama ben kendi pence-remizden takip ettiğimiz birkaç tespiti paylaşmak istiyorum. Yunus Bey bahsetti, biz de ruhsatların sayısını takip ediyoruz. TÜİK verilerine göre veri-len ruhsat sayılarında bir azalma var. Bu veri, yeni yapılacak inşaatlarda bir azalma olacağını gösteri-yor. Takip ettiğimiz bir istatistik daha var o da hazır beton kullanımı. Beton tüketimin azalması da yeni inşaatın azaldığını gösteren bir diğer veri. Bir diğer takip ettiğimiz istatistik ise “yapı kullanım izin bel-

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 91 2.09.2019 13:46

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201992

MMO'DAN

geleri” ile ilgili istatistikler. Bu veri de ruhsat almış, inşaatı tamamlamış, yani kullanım aşamasına gel-miş işleri anlatıyor. Yapı kullanma izin belgelerinin sayısında bir artış var. Yapı ruhsatı sayılarına yönelik istatistikler ile birleştirdiğimiz zaman halihazırda ruhsat almış inşaatlar da bitmek üzere veya bitiyor. Bu da bizim açımızdan yüzecek denizin azaldığı an-lamına geliyor. Bu çerçeveden baktığımızda temel göstergeler bir daralmayı gösteriyor. Bunun dışında da gördüğümüz ve hepimizin ciddi bir şekilde dene-yimlediği, dövizdeki seyirler ve bu seyirlerin enerji maliyetlerine doğal olarak olan etkisi. Öte yandan döviz borçlanmış olan kurumların Ozan Bey’in de bahsettiği gibi yaşamış oldukları sıkıntılar, faaliye-tini sürdüremeyen şirketlerin sayısında artışlar vb. birçok veri bu durumun sonuçları olarak karşımıza çıkıyor. Ekonomik durgunluğun yansımalarını bir silsile şeklinde herkes adım adım yaşıyor. Yatırım sektörü açısından değerlendirecek olursak yapmış olduğumuz çalışmalar; 2018 yılı ile 2017 yılını mu-kayese ettiğinizde ürün grubu özelinde değişken olmakla birlikte toplamda yaklaşık %8-10’luk bir miktar küçülme olduğunu ortaya koyuyor. 2019 yı-lında da bu durumun sürmesinin tabii ki birtakım sonuçları olacak. Ekonomik krizin etkilerini hem üretim tarafında yaşadığımızı görüyorum hem de uygulama tarafında. Bu durum doğal olarak istih-dam boyutuyla mühendislerimize de yansıyor.

Bir diğer karşılaşılması muhtemel sonuçlardan bir tanesi yerli sermayenin oranının azalması olabilir. Bugün dövizdeki dalgalanma ile bağlantılı olarak bu da karşılaşılan durumlardan bir tanesi. Ama de-diğim gibi bu bir sorun değil sonuç. Ana hatlarıyla baktığınızda bu tür şeyler uzunca bir süredir ger-çekleşiyordu zaten. İçerisinde bulunduğumuz bu dönemde birazcık daha hızlanabilir.

Yalıtım sektörünün diğer sektörlerden şöyle bir far-kı var. Örneğin bir duvar elemanı ya da bir beton-dan farkı bizim yenileme (renovasyon) projelerine de ürünlerimizi sunma imkânımız var. Sektörümü-zün hayatta kalabilmesi için tabii ki yeni inşaatlar önemli ama yenileme pazarı da bir o kadar önemli. Şu anda yenileme pazarının da hızının düştüğünü görüyoruz. Bunun bir sebebi, yani herkesin paylaş-tığı sıkıntıları tekrar etmek istemiyorum ama her-kes elindeki kıt kaynakları korumak istiyor.

Bizim İZODER olarak bir banka ile yürüttüğümüz yalıtım kredisi projemiz var. İZODER olarak krediye konu uygulamanın teknik mevzuata uygunluğunu kontrol ediyoruz. İZODER olarak projeyi onaylandık-

tan sonra bankalar bunun kredilenmesini sağlıyor-lar. Burada gözlemlediğimiz şeylerden bir tanesi de hepimizin gözlemlediği gibi faizlerin artması. Faizin artmasına paralel olarak da gelen bir talep azalması var. Bu kredi kapsamında onayladığımız projeleri ya da kredilendirilen projeleri takip ettiğimizde ekono-mik konjonktürün tüketici üzerine yaratmış olduğu etkilere bağlı olarak yenileme pazarında da ciddi bir azalma olduğunu gözlemliyoruz. Dolayısıyla bu firmalar ürünlerini yurt dışı pazarlara arz etmek ve Türkiye sınırlarının dışına yönelmek zorundalar.

Eyüp AkaryıldızTimur Bey’e teşekkür ediyorum tespitleriniz için. Yalnız vaktimiz sınırlı. 10’ar dakikaya sıkıştırırsak çö-züm önerilerini, somut olarak ifade ederek ikinci bir tur geçelim. Başkandan başlayarak…

Yunus YenerHayri Hoca ifade etti. Krizin bu kadar derinleşmesi-nin, bugünlere gelmesinin ana sebebi iktidar. Bu ik-tidar gitmeden, bu problemin temel kaynağı burada var olduğu sürece bu krizi atlatmak mümkün değil. Var olan iktidarın tek adama indirgenmesi yetmedi, cumhuriyetin kazanımları, demokratik kazanımları-mız da gidiyor. Çok kritik bir konu, Hayri Bey bah-setti, kanun hâkimiyetinin yok olduğu bir ülkeden söz ediyoruz. Sermayenin en önemli güvencesi; bir yere gelmesinin, var olmasının en önemli kriteri o ülkede kanun hâkimiyetinin olup olmadığıdır. Yani servete karşı bir düşmanlık var ise, servete el ko-nulabilir ise, oraya sermaye gelmez. Doğanın talanı ortadadır, ülkenin talanı ortadadır. Ülkedeki hukuk-suzluğun; başka yere bakmaya gerek yok; serma-yeye kadar ulaşmasından söz ediyoruz. Böyle bir ülkede bu krizin bitmesi mümkün değil. Yani bu po-litik kriz bitmeden ekonomik kriz bitmez. Önce bu iktidarın gitmesi lazım, ondan sonra başlayacağız tartışmaya. Nasıl bir şey istiyoruz? IMF de deniyor ama IMF gelirse acı bir reçete ile gelecek. Getirdiği paranın garantisini isteyecek, o sermayeye güvenlik isteyecek, kemer sıkma isteyecek, işsizlik artacak. Olan emeğiyle geçinene olacak. Yaşadık bunların hepsini daha önce, acı IMF reçetelerinde. Düşünün ki Hayri Bey’in dediği gibi IMF’nin gelip kurtarama-yacağı büyüklükteki bir kriz yaşıyoruz. Yani Arjantin gibi küçük bir ülkede, 57 milyar dolarlık bir kaynak oradaki ateşi söndürmeye yetmedi. Türkiye gibi bir büyüklükteki (neredeyse Türkiye’nin yarısı Arjantin) ülkede öylesine büyük bir sermaye girişi olması la-zım ki buranın yangınını söndürebilsin, ama öyle bir

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 92 2.09.2019 13:46

93Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

MMO'DAN

şey yok. Artı bunlar neden mümkün değil? Amerika ile ya da en yakınınızdaki ülkelerle dostane bir iliş-kiniz yok. Bir Rusya var o kadar. O da nasıl bir ilişki; parasal ilişkidir, bağımlılık ilişkisidir, enerjisinden savunmasına her şeyde. Baktığımızda her yönü ile ters çalışan bir ilişkidir. Türkiye’nin her şartıyla aley-hine çalışan bir ilişki. Türkiye’nin Rusya’ya bağımlı-lığı üzerine kurulu bir ilişkidir. Ticaret rakamlarına bakıyorsunuz neredeyse 10 katı rakamlar. En yakın ilişkimizin olduğu ülke ile pamuk ipliğine bağlı bir ilişki biçimi. Dediğim gibi sermayenin güvencesinin kalmadığı bir ülkede insanlar hayatlarının ne olaca-ğının endişesi içinde. Ertesi gün sabah yatağında mı kalkacak yoksa sabah kapıya başkası mı gelecek? İstanbul seçimlerinin iptali ile sandık meşruiyetinin ortadan kalktığı bir ortamdayız…. Yani o anlamda sermayenin en büyük sesi TÜSİAD’ın düşük tondan bile olsa yani o 1979’da Ecevit’e karşı boy boy gaze-te ilanları veren sermaye grubunun düşük tondan bile olsa ses çıkarması artık bıçağın kemiğe dayan-dığı noktayı da geçtiğini o kemiğin çatladığı yeri ifade eder. Yani sermayenin bile artık yeter dediği bir noktadaki çılgınlıktır. Ankara Sanayi Odası Baş-kanı’nın çığlığıdır: Benim iki firmam Organize Sana-yi Bölgesi’nde “kirayı alamıyorum, iki tane firmam kilidi vuracak” diyor, “350 kişi işsiz kalıyor yarın” diyor. Bu haldeyiz. Her gün hangi arkadaşın fabri-kaya kilit vuracağının tartışmasını yapıyoruz diyor. Bu çığlıkları yaşadığımız bir ülkede, bu iktidar git-meden düzelmez.

Bundan sonra ne olacak? Bir o dediğimiz kamucu, katılımcı, demokratik bir ülkede bu ekonomik bu-nalımdan ortak halkın çıkarını kollayıcı çabalarla beraber çıkılacak. O konuları beraber tartışacağız. 2009 Sanayi Kongresi’nin sonuç bildirgesini son pa-ragrafını okuyorum: “Kamu yararı adına planlı ve istihdam odaklı gelişmelerin gerçekleşebilmesi için demokrasinin tüm ülkelerin ilke ve kurumlarıyla egemen olmalı, insan hakları ve özgürlüklerin tam anlamıyla uygulandığı toplumun tüm kesimlerinin bir arada barış içinde bir ortamın oluşturulması ile sağlanabilir. Demokrasiyle kalkınma birbirini reddeden değil, birbirini tamamlayan ve geliştiren durumlar olarak görülmelidir. Planlama, sanayi-leşme ve kalkınmada halkçı, toplumcu bir model ve bağımsız bir siyasi iradeyle bu adımlar gerçek-leştirmek mümkündür. Bizler üreterek büyüyen ve paylaşarak gelişen bir ülkede yaşamak istiyor ve bunun mümkün olduğunu biliyoruz. Söylediğimiz kalkınma ancak demokratik katılımcı bir ortamda

mümkün.” Öyle ben yaptım oldu ile değil, ülkedeki ilgili tüm insanların o sürece katılımıyla, ortak aklın oluşturmasıyla bu süreci aşabiliriz.

Eyüp AkaryıldızPeki, Yunus Bey’e teşekkür ediyoruz. Barış Bey ile devam edelim.

Barış Şevketbeyoğluİnsan konuştukça hüzünleniyor. Gerçekten siyase-ten ve ekonomik olarak ülkenin geldiği noktadan ciddi endişe duyuyoruz, üzülüyoruz. Demokrasimi-zin, cumhuriyetimizin kazanımlarının süratle eridiği-ni görüyoruz. Bunların değişmesi için gerçekten bir düşünce ikliminin değişmesine ihtiyaç var. Olaylara sosyo-ekonomik açıdan bakmazsak doğru analizler yapamayacağımızı düşünüyorum. Olayları sosyo-ekonomik açılardan bakıp doğru analizler yapma-mız lazım. Mevcut iktidarın da siyasi olarak ömrünü tamamladığını düşünüyorum ama şu andaki sahip olmuş olduğu ekonomik ve polisiye güç ve onunla ayakta durmaya çalışan bence halkın nezdinde de artık iktidar gücünü kaybetmiş siyasi bir parti var. Ama hala daha biz onun etkilerini tam anlamıyla sandıkta göremiyoruz. Bir miktar görüyoruz hisse-diyoruz ama bir dönüşüm tam anlamıyla olmuyor. Çünkü çok ciddi bir manipülasyon söz konusu. Bir dezenformasyon var, insanlar yanlış bilgilendirili-yor. Basında çıkan haberlere bakıp şaşırmamak zor.

Eyüp Akaryıldız“Siyasi bakışın değişmesi lazım, idare edenlerin bakış açısının değişmesi lazım” deniyor. Bunun dı-şında derneklerin bir dayanışma ile yapabileceği bir şeyler var mı?

Barış ŞevketbeyoğluBu tip konularda özellikle ekonominin, üretimin, sa-nayinin gelişmesi için bence devletin etkisi, desteği çok önemli. Özellikle yurt dışındaki pazarlara açıl-ması, markalaşma süreci, ihracatın artması üreten bir ülke olmak anlamında o devlet mekanizmasını üreticilerle üreten kişi ve devletin o bağının yitiril-miş olması tabii bunu ciddi oranda sekteye uğratı-yor. Şu anda Türkiye inşaat sektöründe dünya üze-rinde metrekare anlamında en çok iş yapan ikinci ülke durumunda yanılmıyorsam Çin’den sonra ya da üçüncüdür. Ama bizim bir markamız; gittiğimiz ülkelere, iş yaptığımız yurtdışı pazarlara götürebi-leceğimiz herhangi bir markamız yok. Bir asansör markamız yok, bir jeneratör markamız yok ya da bir

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 93 2.09.2019 13:46

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201994

MMO'DAN

kazan markamız yok.

Baktığınız zaman asansör sektöründe bizim maki-na mühendisliği ile ilgili ciddi asansör yatırımı var ülkede. Ama bakıyorsunuz Türk üreticinin, yerli üreticinin yaptığı asansör 1 lira, yabancı iki buçuk liraya satıyor ve satış rakamları, oranları inanılmaz fazla. Bir sebepten dolayı tercih ediliyor, o paralar onlara ödeniyor. Bırakın yurtdışına ihracat yapmayı biz yurtiçindeki pazarı kaybetmiş durumdayız. Ama yine de bu düşünce iklimindeki değişiklikten kastet-tiğim şey bizim unutmuş olduğumuz, Anadolu’nun kendi içinde, özünde olan o dayanışma duygusu, kooperatifçilik inancı; aslında kooperatif denildi-ği zaman insanlar böyle biraz irkiliyorlar, sanki bu biraz komünist bir terminoloji gibi algılanıyor, ama aksine ben serbest piyasada kooperatifçiliğin çok dinamik ve verimli olduğunu düşünüyorum.

Şirket birleşmeleri de var, üreticiler anlamında da var, müteahhitler anlamında da var. Ama maalesef düşünce iklimimiz buna müsait değil. Bu kodları biz bir şekilde kaybetmişiz. Yani aynı şeyi bir komşu-sunun tarlasını bellemeye imece ile gelen yüzlerce insanın toplandığı, birlikte çalıştığı toplum şu anda çok fazla ayrışmış ve bireyselleşmiş durumda. O kodlarımızı da hep öyle birilerine benzeme çabasıy-la itilmiş durumdayız. Bir şekilde o kodlara eğer geri dönebilsek; bunun da öncüleri sivil toplum örgüt-lerinin kurmuş olduğu, birlikte yapacağı projeler ve çalışmalar olabilir. Ama bunların örneklerini de çok az görüyoruz, neredeyse göremiyoruz.

Tasarruf çok önemli, tasarrufu unutmuş durumda-yız, maalesef tüketim toplumu olmuş durumdayız. Yeni pazarlara bence önem vermeliyiz. Özellikle yakın bir zamanda yapmış olduğum Afrika ve Türk Cumhuriyetlerindeki gezilerde, oralarda, FETÖ örgütünün çekilmesiyle oluşan bir boşluk olduğu-nu görüyorum, hissediyorum ve devletin yeniden orada ya da Türk sanayicisinin, müteahhitinin tek-rardan boşalan pazarlarda hızlıca yerlerini almaları gerektiğini düşünüyorum. O işi o kadar iyi organize etmişler ve her tarafı tutmuşlar ki şimdi o ilişkileri kaybolunca tekrar böyle bir ihtiyaç duyulmuş. Ka-baca bunları söyleyebilirim.

Eyüp AkaryıldızOzan Bey’e söz verelim. Çünkü kendileri aslında ağırlıklı olarak üreticileri temsil ediyor. Ben şuna inanıyorum; ülkenin zenginliği üretimde çalışan in-san sayısının fazlalığı ile doğru orantılı ölçülür. Bu bütün dünya tarafından biliniyor, ama bizim ikti-

darımızın son zamanlarda sadece inşaat sektörüne yönelik destekleri oldu. Sanayiye yönelik destekler yok. Sanayi de bizim sektör açısından, üretim açı-sından çok önemli. O açıdan neler yapılabilir, çö-züm önerilerini İSKİD’in görüşü olarak alalım.

Ozan AtasoyBen önce bir tespitle başlamak istiyorum. Bizim üyelerimizin yüzde yetmişinden fazlası KOBİ ölçe-ğinde firmalar. Ne demek? Elli kişinin altında ça-lışan, belli bir seviyenin altında cirolar ile çalışan, kimi üretim yapan kimi sadece satış, pazarlama vs. gibi çalışan firmalardan oluşuyor. KOBİ ölçeği de-diğimiz zaman ilk bölümde bahsettiğim birtakım sıkıntıların çözümlerine baktığımızda o KOBİ’lerin buna çözüm üretme imkânı yok. Yani realistik ola-rak baktığımızda 50 kişilik bir firma, 30 kişilik bir firma, 20 kişilik bir firma gidip profesyonel yöne-tici oturtamaz, profesyonel finansmancı oturta-maz, profesyonel pazarlamadan anlayan birisini de oturtamaz ve doğru düzgün bir bütçe de yapamaz. Dolayısıyla o firmanın kurucusu mühendis ise, ki büyük ölçüde mühendislerdir; bizim sektörümüzde üreticiler de firma sahipleri de mühendisler; bunla-rın yetkinlikleri ile sınırlı kalıyor. Bu çok yapısal bir konu, bizim gerçeğimiz. Bizim bu gerçekten hare-ketle, dernekler olarak, birtakım şeyleri, KOBİ’lerin yapamadığı şeyleri hayata geçirmemiz veya onların faydalanacağı bu ortamları kurmamız lazım. Bun-ların en başında gerçek anlamda bir pazar analizi yapmıyoruz. Şundan bahsetmek isterim, konuşma-larda, röportajlarda “Avrupa’nın klima santrali üre-tim üssüyüz” diyoruz. Bana sorduklarında ben de aynı şeyi söylerim. Üretim üssü olunan bir konuda pazar büyüklüğümüz; bizim kendi yapmış olduğu-muz istatistiklerde de Eurovent’in yapmış olduğu istatistiklerde de; 60-65 milyon Euro ile 80 milyon Euro arasında. Kaç tane üretici var, bunların birçoğu da bizim üyemiz, 80 adet. Ortalamaya bakıldığında 1 milyon Euro bir firmaya düşüyor. Yani kimsenin para kazanması mümkün değil. Oradaki rekabeti düşünebiliyor musunuz? Dolayısıyla dernekler ola-rak yeni bir konuya girecek olan bir firmaya şunu söylememiz lazım: Pazar bu kadar, pazardan alabi-leceğin pay bu kadar. Bu konuya gerçekten girmek istiyor musun? Bizim göstermemiz lazım dernekler olarak. KOBİ ölçeğindeki firmalarımıza, hele hele girişimcilik ruhumuz çok yüksek. Bunu yapamaz mı-sınız, yapıyoruz, satamaz mısınız, satıyoruz da deni-liyor. Nasıl satıyoruz, çok düşük kâr marjıyla. Ondan sonra katma değer yaratamıyoruz. Dolayısıyla biz

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 94 2.09.2019 13:46

95Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

MMO'DAN

bu konuya girmektense; dünyadaki gelişmelere, hele bizim sektördeki gelişmelere bakmalıyız. Dün-yada şu anda kartlar yeni baştan karılıyor. Enerji ve-rimliliği değerleri yeni baştan yazılıyor. Avrupa Bir-liği’nin 20-20-27 hedefi şimdi 27-27-30’a çıktı. Onu yakalayamamalarına rağmen soğutucu akışkanlar ile ilgili her şey yeni baştan yazılıyor. Dijitalleşme hayatımızın her alanına girdi bizim sektörümüzü de etkilemeye başladı, burada çok ciddi gelişmeler var. Bu bir fırsat aynı zamanda. Şu anda biz bu konuda adım atsak, gelişen trendleri görebilsek, en azın-dan dernekler olarak üyelerimize gösterebilsek ve bu doğrultuda adımlar atabilsek geleceğimizi kur-tarırız. Dikkat ederseniz bugünü konuşmuyorum. Bugün gelmiş geçmiş. Geçmişte ne yaptıysak so-nuçlarını yaşıyoruz. Politikada da böyle siyasette de böyle şirketlerimizde de böyle özel hayatımızda da böyle. O yüzden bizim geleceği konuşmamız lazım, geleceği öngörmemiz lazım, gelişen trendleri gör-memiz lazım bunu KOBİ’lerimizin görmesi, bilmesi veya tahmin etmesi çok mümkün değil. İstisnalar kaideyi bozmaz. Kendisini çok iyi geliştiren yöneti-cilerimiz, şirket sahiplerimiz var. Zaten zaman içeri-sinde görüyorsunuz onlar krizden de etkilenmiyor-lar, şirketlerini de belli seviyelere getiriyorlar. Çalı-şanlarına, ekonomimize, sektörümüze fayda yaratır hale geliyorlar bunları yapanlar. En önemli temel konulardan bir tanesi buydu.

Diğeri KOBİ ölçeğindeki firmalarımızın patronlarını eğitmemiz lazım. Ama eğitmek şu demek değil. Gel sana finans, pazarlama öğreteceğim demek değil. Onlara finansın ne olduğunu anlatmak lazım. Finan-sı nasıl yapacağını değil. Bunun onun için önemini anlatmak lazım. Pazarlamanın ne olduğunu anlat-mamız lazım. Pazarlamayı nasıl yapacağını değil. Bunları şirketlerimizdeki, sektörümüzdeki şirket yöneticilerine ve şirket sahiplerine doğru düzgün anlatabilirsek bundan sonra dönüp bize şu soruyla gelecekler: Ne yapacağız? Tamam, ben bir şeyler yapmak istiyorum. Ne yapacağız? İşte oradan işte orada Makina Mühendisleri Odası lazım, işte orada MTMD lazım işte orada İSKİD lazım. Dernekler ola-rak asli görevlerimizden bir tanesinin bu olması la-zım. Kooperatifçilik anlayışıyla birebir örtüşüyor as-lında. Şu anda, kooperatifçilik hayatımızda yok ama dernekler var. En büyük kooperatif dernekler. Maki-na Mühendisleri Odası’ndan daha büyük bir koope-ratif olamaz. Dolayısıyla bize düşen görevler aslında bunlar. Bunların hiçbiri bugüne çare değil, geleceğe çare. Kooperatifçilik şeklini derneklerde yaparız bir,

ikincisi firmalarımız, şu kriz döneminde tek başına yaşayamıyoruz. Tasarımcılarımız yaşayamıyor. Bakı-yorsunuz en büyük tasarımcımıza, 50 çalışanı geçen tasarımcımız yok. Adımınızı atıyorsunuz; İtalya’da, İngiltere’de, Almanya’da 200 kişi, 300 kişi, 500 kişi, Hindistan’da 2.000 kişiden bahsediliyor. Dolayısıyla nasıl mücadele edeceğiz, tasarımcılarımızın yaşama şansı yok, bizim de yok, müteahhitlerimizin de yok. Biz ancak birleşerek yapabiliriz. Örnekleri dünyada var. Bu örnekleri incelemek lazım. İtalya’da örneği var, biri fan coil üretiyor, biri klima santrali üretiyor, biri çiller üretiyor. Tek marka altında bakıyorsunuz. Tek kişiyle ürün yönetimini birleştirmiş, pazarlama-sını birleştirmiş, hatta finansal yapısını birleştirmiş. Tek bir marka çıkıyor, tek başlarına bunu yapmaları mümkün değil. Biz bunu yapamıyor muyuz? Der-neklerde çok güzel bir araya geliyoruz, bu atmosfer oluştu aslında. Ama bizde paylaşma kültürü yok. Hepsi benim olsun, kültürümüz var. Kültürü yaşat-madan zaten kooperatifçilik de kursan yürümez. Krizin yaratacağı en büyük fırsat budur.

Son olarak az evvel bahsettim hayatımızda değişim-ler oluyor sektörel olarak. Ürünlerde olsun, iş yap-ma usullerinde olsun çok büyük bir değişim var. Bu teknolojik değişimin tarifini yapmamız lazım. Bizim üyelerimize ‘dünya nereye gidiyor’ göstermemiz lazım. Bunu MTMD’nin çalıştayında gördüm, çok mutlu oldum. İSKİD olarak üyelerimize en azından bu vizyonu vermeye çalışıyoruz. Gelecek nereye gidiyor, bizim bugünden ne yapmamız lazım aktar-maya çalışıyoruz. Bunları yaptığımız zaman bir da-haki krize hazır olmuş oluruz ama şu an anki krizde birleşeceğiz, önce küçüleceğiz, bazı kaynakları kay-bedeceğiz, sonra birleşeceğiz, daha güçlü olarak çı-kacağız. Yapacak başka bir şey yok, başka bir çözüm de üretemiyorum.

Eyüp AkaryıldızOzan Bey’e çok teşekkür ediyoruz. Sırayı değiştiri-yorum. Timur Bey’den devam edelim. Evet, söz Ti-mur Bey’de.

Timur DizBirçok şeye değinildi ben aslında Barış Bey’in söy-lediği bir hususa değinip çok da uzatmak istemiyo-rum. Siz de sözü bana verirken hem dernek hem de ilgilendiğimiz konuların önemi ile ilgili çok güzel sözler söylediniz. Bizim bu konuda yapmaya çalış-tığımız 3 temel şey var dernek olarak. Tüketicinin alım gücünün düşük olduğunu dikkate alarak enerji verimliliği ve çevre boyutuyla yalıtım uygulama-

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 95 2.09.2019 13:46

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201996

MMO'DAN

larında tüketiciye yönelik düşük faizli veya faizsiz uzun vadeli kredi olanaklarının sunulması. Bu yön-de bir desteğin hayata geçirilmesi ve yenileme pa-zarının bu yolla hareketlendirilmesi amacıyla bir fi-nansal çözüm yaratılmasına yönelik bir çalışmamız var. Kısa zamanda sonuçlanmasını umuyoruz.

Mevcut ekonomik durum; yurtdışına yapılan satış-ların geçmiş dönemlerle mukayese edildiğinde art-masına vesile olmuştur. Tüm aktörler Türkiye’deki pazarın durumunu tespit ettiği için kendini yurt dı-şına kanalize etmeye çalışıyor. O anlamda projeci-lerimize çok büyük görev düşüyor. Çünkü hepimizi oraya taşıyacak olan projeciler. Bir şekilde projeci-den başlayıp cihaz ve malzeme üreticileri ile bera-ber topyekûn dışarıya açılmayı sağlamamız lazım. Civar coğrafyamızda üretimin çok sınırlı olması ve politik yapının stabil olmamasından dolayı ülke-mizden ürün tedarik ediliyor. Tüm bu şartlarda dış ticaretin geliştirilmesi için derneğimiz bünyesinde Dış Ticaret Çalışma Grubu kurduk ve bu anlamda birtakım faaliyetler yürütüyoruz.

Bir diğer yapmaya çalıştığımız şey ise haksız reka-betle mücadele. Şu dönem, haksız rekabetin en çok yaşanma riski olduğu, mevcut koşulların bu yöne insanları ittiği, maliyeti düşürmek için her şeyin yapıldığı, finansman kaynakların kıtlığının birtakım sıkıntılar doğurabileceği çok uygun bir ortam. Bu çerçevede de elimizden geldiği kadar bu alanda kendi test alt yapılarımızı kullanarak, denetim me-kanizmasını harekete geçirmeye çalışıyoruz. Haksız rekabetle mücadele ederek mevcut daralan pazarın da sağlıklı bir şekilde realize olmasını sağlamayı he-defliyoruz. Burada çıkan iş birliği, dayanışma kültü-rünün bir şekilde yapılması gerek.

Ama özünde ürün ve hizmet üreten birimlerin ara-da artık yurt dışına da yönelerek bir değer yarat-ması gerekiyor. Açıkçası Barış Bey; her ne kadar bir yaratıcı yıkım olmamasını temenni ediyorsak da sanırım bir yaratıcı yıkımla karşılaşacağız. Büyük bir kısım işte bedeller ödenecek.

Eyüp AkaryıldızPeki yalıtım sektöründeki ürünlerin şu anda yüzde kaçı ülkemizde üretiliyor? Yani bir sayı verebilir mi-siniz?

Timur DizBizim ürünlerimizin nakliye ile ilgili sorunları var. Dolayısıyla Türkiye’de kullandığımız ürünlerin %99 küsuru Türkiye’de üretiliyor. Kastedilen yerlilik ise;

biz bırakın Türkiye’de üretmeyi, Türkiye’nin muh-telif yerlerinde üretmek zorundayız. Doğu Anado-lu’da satmak için o bölgede veya o bölgeye yakın bir yerde mutlaka bir tesis vardır. Kendi ülkemizin içe-risinde bile çok tesisle ancak hizmet sunabiliyoruz.

Genel olarak inşaat malzemeleri için yayınlanan istatistiklerde yurtdışına sattığımız ürünlerin kilo fiyatının 1 dolar civarında olduğu, yurtdışından alı-nanların ise 4 dolar civarında olduğu göz önünde bulundurmamız gereken bir diğer husus.

Eyüp AkaryıldızBunun için üretim teknolojilerini artırıp ürettiğimiz malzemenin kalitesini artırıp yurtdışına ihracat bir çözüm gibi geliyor bana.

Timur DizÜrettiğimiz üründe de Ozan Bey’in tespitine katılı-yorum. Gümrük Birliği’ne girmiş olmamızdan dolayı 2002’den beri bizim mevzuatlarımız AB ile aynı. Bu 17 seneye denk geliyor. Ürünlerimiz CE işareti ile satılıyor. Bu ürünler Avrupa’da üretiliyor, Türkiye’de aynı şekilde üretiliyor. Vakum ve yalıtım panelleri olsun, yeni bir takım başka ürünler de var, bunlar henüz Türkiye’de üretilmiyor. Bu tür yeni ürünler ile ilgili olarak genellikle ya bizim müteşebbisimiz sonradan yatırım yapıyor ya da yine yurtdışından birileri gelip Türkiye’ye yerleşip burada üretimlerin hayata geçmesini sağlıyor. Yeni bir ürün çıkarmak konusunda çok başarılı olduğumuzu söyleyemem ama mevcut ürünleri üretme konusunda başarılı-yız. Az evvel bahsettiğiniz örneğin değişik versiyo-nunu Perlit ile ilgili olarak paylaşabilirim. Perlitin en büyük rezervi Türkiye’de. Genleştirilmiş Perlit Kö-püğünden mamul ısı yalıtım malzemesi üretimi ise yurtdışında. Bor ile ilgili benzer çok şey duyuyoruz. Bu bütün sektörler için paylaşabileceğiniz genel bir sorun.

Yurt dışına ihraç edeceğimiz ürünleri düşündüğü-müzde sadece yalıtım sektörünü ya da cihaz üreti-cilerini ele almamız mümkün değil. Tasarımcılar da dahil olmak üzere bir bütün olarak hareket etmeli-yiz. Birimiz olmadan diğeri sürekli olamıyor.

Eyüp AkaryıldızTeşekkür ettik Timur Bey’e. Sözü Kazım Bey’e veri-yorum.

Kazım BecerenBarış Bey’in söylediği konu, yakın zamanda hem Afrika ülkelerine hem Türki cumhuriyeti ülkelerine

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 96 2.09.2019 13:46

97Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 2019

MMO'DAN

tasarımcılar, müteahhitler ve malzeme üreticileri, grup olarak birtakım geziler yaptılar. Oradaki der-neklerle ilişkiler kurulmaya çalışıldı. Pazar payları araştırıldı. Bu gezilere ben katılmadım ama Türk Te-sisat Mühendisleri Derneği adına yönetim kurulun-dan arkadaşlarım katıldı. Bu gezilerin neticesinde, TTMD olarak görüşlerimizi açıklayan bir yazı da ha-zırlanıp yayınlandı. Hatırımda kaldığı kadarıyla özet-lemek isterim. Burada Barış Bey’in söylediği koope-ratifçilik de ön planda. Değerlendirmeyi yaparken gelişmemiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler veya gelişmiş ülkelerde izleyeceğimiz politikaları ayrı ayrı üretmemiz gerekiyor. Her bir grup için izlene-cek yöntemin birbirinden farklı olması gerekiyor. YK üyesi arkadaşlarımın tespitlerine göre gelişmemiş ülkelerde aslında bu kooperatif ile -yani tasarımcısı, müteahhidi, ekipman üreticisi veya malzeme üre-ticisi de dâhil olmak üzere- girme şansımız var. Bir inşaat grubunun altında yoğun olarak bütün ekip-ler bu çalışmalara dâhil olabilir. Gelişmekte olan ülkelerde ise yine benzer bir yöntem izlenebilir. gelişmekte olan ülkelerde belki bir inşaat firmasına ihtiyaç yoktur, tasarımcısı, müteahhidi ve malzeme üreticisi ayrı ayrı girişimde bulunabilir. Yerel ekiple-re çözüm ortağı olarak, özellikle tasarımcılara dâhil olmak mümkün olabilir. Fakat, gelişmiş ülkelerde cihaz ve ekipman satılması konusunda çok başarılı olabileceğimizi düşünmüyoruz. Gelişmiş ülkelerde alınan bilgiler; tasarım gruplarının iş yükleri olduk-ça yoğun olduğundan kendi ülkeleri dışından teknik yardıma ihtiyaç duyabilecekleri yönündedir. Bu du-rumda tasarımcılarımızın bu ülkelere dâhil olmaları söz konusu olacaktır. Almanya’yı düşündüğünüzde ciddi tasarım ekipleri var. Fakat şu anda az önce de belirttiğim üzere iş yoğunluklarının oldukça fazla olduğu ve bu işlere yetişemediklerinden bahsedi-yorlar. Bu ülkede; Ozan Bey’in dediği gibi; aslında mühendislik hizmetini çok iyi şekilde verebilecek donanıma sahibiz. Tasarımcıların ardından yapılan işlerle bağlantılı olarak daha sonrasında cihaz üreti-cilerimiz de dâhil olabilir. Bu ülkelerin özelliklerine göre gruplandırma yapılarak farklı politikalar üretil-mesi gerekiyor.

Eyüp AkaryıldızKazım Bey’e çok teşekkür ediyoruz. Benim görebil-diğim kadarıyla bir araya gelme önemli, devletin ve mevzuatın bakış açısı çok önemli bu krizin at-latılmasında. Mevzuat desteklenecek şekilde de-ğiştirilmeli, yöneticilere güven çok önemli, burada en önemlisi bu, önünü görme çok önemli, üretim

kalitesi önemli, pazar araştırmaları, yeni pazarlar bulma önemli.

Unutmuyorum 1994 yılı, Renault 19’un ilk araba-sının üretim töreninde Bursa’dayım. Davet etmiş-lerdi, şaşırmıştım: CEO çıktı “Biz şimdiye kadar 10 sene önce Avrupa’da üretimi bitirilmiş modellerin robotlarını alıp üretim yapardık. 10 sene geriden aynı arabayı üretirdik işte buradan da Afrika’ya kü-çük gelişmemiş yerlere satmak için uğraşırdık. Şim-di 2 sene gibi kısa bir zaman sonra robotlar geldi, bu arabayı üretiyoruz” dedi. Şaşırmıştım. Biz çok gerideyiz, geriden gidiyoruz, öne geçmemiz lazım. Bunun için de firmalarda birçok şeyin geliştirilmesi gerekiyor. Yurtdışından mı geliyor montaj mı yapı-yorlar o konuları bilmem. Ama fabrikalarımızda bir şeyler çıkıyor. Markalaşmak için de Ar-ge çok önemli, firmaların ar-ge birimlerini kurup deney ya-parak deney sonuçlarına şöyle bir bakış atmak. En önemlisi deney. Ama en önemlisi de yöneticilerin bakış açısı çok önemli. Güven verme çok önemli. Ama şirketlerin de bir araya gelmesi, imece usu-lü. Çok güzel bir öneri idi. Komple bir paket ürünü bir firma osunu bir firma busunu bir firma şusunu dayanışma ile üretip kullanıma yönelik bir paket çıkması çok önemli. Herkes aynı paketi çıkarmaya kalkarsa ekonomik olmayabilir ama bu şekliyle çok daha ekonomik olabilir.

Dolayısıyla bu değerlendirmelerin ışık tutacağı inancındayım.

Barış ŞevketbeyoğluÇok kısa bir önerim olacak. Gerçi bunu Ekonomi Ba-kanlığı sağlamaya çalışıyor uzun zamandır, bununla ilgili birtakım destek paketleri de var ama, bizim burada müşavir firmalarımızın bu konuda bir şeyler yapması gerekiyor. Müşavirlik hizmetleri yurtdışın-da gelişmediği için, biz oraya istediğimiz markaları, yerli ürünleri ve kendi uygulamacılarımızı, müteah-hitlerimizi sokamıyoruz. Ama yurtdışında bu müşa-virlik hizmetlerini yapacak yapılar da Türkiye’de şu anda o kadar gelişmiş ve yeşermiş değil. Öncelikle bu müşavirlik hizmetleri, proje ve müşavirlik hiz-metleri adı altında birtakım organizasyonların ön-cülüğünde ivmelenme başlayabilir. İçeride de ülke-nin içerisinde de birtakım pilot uygulamalar olabilir diye düşünüyorum. 5-6 firmanın bir araya geldiği… Büyükşehirlerde insan kaynağı bulmak, yönetmek, yer, kira vs. sorun ama daha küçük şehirlerde, işte Bursa gibi, İzmir gibi veya biraz da Anadolu’ya gitti-ğiniz zaman Samsun gibi merkezde, İç Anadolu’daki

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 97 2.09.2019 13:46

Tesisat Mühendisliği - Sayı 172 - Temmuz/Ağustos 201998

MMO'DAN

şehirlerde kiraların çok düşük olduğu, insan kayna-ğının ucuz olduğu yerlerde, örnek veriyorum mese-la BİM ofisleri kurulabilir. Buralara bütün dernekler katkıda bulunabilir, projeciler katkıda bulunabilir. 5-6 projecinin müşavir firmanın bir araya gelerek, derneklerin de desteklediği birtakım özel pilot ya-pılar olabilir. Ben Türkiye’nin önümüzdeki dönem BİM konusunda özellikle pilot uygulamaları olması-nı, önce içeride sonra da dışarıda olması gerektiğini düşünüyorum. Tespitlerimizi çok iyi yapıyoruz ama çözüm önerileri ve harekete geçme konusunda sı-kıntılarımız var. Onun nedeni de devletin bu konu-ların önünü açmaması, ama yapacak bir şey yok. Oradan bir destek gelmiyorsa bizim mecburen bu işi kendimizin halletmesi lazım. Derneklerin ve özel sektörün halletmesi lazım.

Eyüp AkaryıldızEvet bu çok önemli bir konu. Ülkemiz açısından çok önemli bir konu. Kamusal açıdan da önemli. Bu eko-nomik krizin çözümü ile ilgili mesleki disiplin olarak mühendisler olarak, Makina Mühendisleri Odası veya TMMOB bir komisyon oluşturup bir araya ge-

tirme, araştırma, bilgi bulma, bilgiyi çoğaltma gibi faaliyetlerde bulunabilir mi? En azından paydaşları bir araya getirmek gibi. Yani ne yapılabilinir, kendi açısından kendi sınırları içerisinde tabii ki.

Yunus YenerTESKON’da beraberdik buradaki arkadaşlarla bir-likte. Bu konuyu oldukça ayrıntılı ele aldık aslında. Odaların kendisi bu gibi platformları yaratmak için var, Odanın kendisi bir platform aslında. TESKON’da bir takip komitesi kuruldu, sonuç bildirgesindeki önerilerin açıkta kalmaması, takip edilmesi için. Derneklerle bu ortak çalışmayı götüreceğiz. Koope-ratifleşme, birlikte çalışma anlamında bir örnek de oluştu gibi. Güzel bir örnekti, bu çalışmaya önem veriyoruz. Sektörün dernekler bazında, imalatçıdan çalışana tümünün temsil edildiği yapılar olacak. Verdiğiniz kooperatif, imece vb. örnekleri daha ge-niş tartışabileceğimiz platformlar olacak diye düşü-nüyorum.

Eyüp AkaryıldızHerkese katılım ve katkıları için çok teşekkür ediyo-rum.

Tesisat-172-yeniden-05082019.indd 98 2.09.2019 13:46

ATIK SU ARITMA TESİSİPRATİK BİLGİLEREL KİTABIMakina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi

Hazırlayanlar : Celalettin Fırat TÜREUmut Ahmet TECERReşat ŞENERErtuğrul DİKTAŞİlker ERDOĞANArif AYKAÇ

Yayın No : MMO/630Birinci Baskı : Mart 2004İkinci Baskı : Ekim 2005Üçüncü Baskı : Şubat 2015ISBN : 978-605-01-0690-9Sayfa Sayısı : 240Ebat : 19,5*27,5 cm

tmmobmakina mühendisleri odasıistanbul şubesi

SUNUŞ

Yayın çalışmalarına büyük önem veren Odamız, uzmanlık alanlarına giren konularda üyelerinin ve ilgili teknik perso-nelin gelişen teknolojiden yararlanması ve bilgi birikimi-nin artırılması için bünyesinde kurmuş olduğu Meslek İçi Eğitim Merkezi (MİEM) aracılığıyla kurslar düzenlemekte ve bu kurslara yönelik olarak yayın faaliyetlerini sürdür-mektedir. Konusunda ilk veya tek olan kitaplarımız hem üniversitelerde hem de sanayide çalışan teknik elemanlar tarafından başvuru kaynağı olarak kullanılmaktadır.Bilimsel, teknolojik ve mühendislik uygulama alanlarında-ki sürekli gelişmeler, üretim süreçlerinde var olan bileşen-lerin kendilerini sürekli yenilemelerini zorunlu kılmakta-dır. Mesleki varlık koşulu bu alanlardaki faaliyetlere bağlı olan mühendislerin, alanın gelişmişlik ve geliştirilebilirlik düzeyine etki edebilecek nitelikte olması beklenmektedir. Bu yüzden, artan bilgi birikimine hızlı ulaşma, edinilen bil-gi ve deneyimleri paylaşma, üretim süreçlerinde değer-lendirebilme yetisi ve çağı yakalamak için sürekli eğitim şarttır.Makina Mühendisleri Odası, sürekli eğitim ilkesi çerçeve-sinde, üyelerimizin meslek içi eğitimlerine çok yönlü fay-da sağlayacak, kongre, sempozyum, konferans, seminer, kurs ve yayın çalışmalarını arttırarak devam ettirmektedir. Bu yönde yapılan çalışmaların en önemli amacı üyelerimi-zin konularında gelişmelerini sağlamaktır.

Üyelerinin meslek alanlarındaki gereksinimlerini ve talep-lerini dikkate alarak, gelişen bilim ve teknoloji doğrultu-sunda, toplumun ihtiyaçlarını gözeterek mekanik tesisat sektöründeki gelişmelere paralel olarak yetişmiş teknik eleman gücüne olan gereksinimin karşılanmasını sürekli gündeminde tutmakta olan Odamız, mekanik tesisatta yeni teknoloji ve uygulamalar ile doğru ve yeterli bilgiye ulaşmak, bilgi ve deneyimin erişilebilir olmasını sağla-mak, bilgi ve deneyimin tüm meslek alanlarımızda olduğu gibi mekanik tesisat alanında da yaygınlaşmasına katkıda bulunmak hedefi ile çalışmalarını sürdürmektedir.Bu kapsamda “Atık Su Arıtma Tesisi Pratik Bilgiler El Kita-bı”nın üçüncü baskısını meslektaşlarımız ve uygulamacı-ların hizmetine sunuyoruz.Metin yazımında disiplinleri farklı çeşitli kişi ve kuruluş-lar katkı koymuşlardır. Makina Mühendisi Celalettin Fırat TÜRE, Makina Mühendisi Umut Ahmet TECER, Makina Mühendisi Reşat ŞENER, Makina Mühendisi Ertuğrul DİK-TAŞ, Kimya Mühendisi İlker ERDOĞAN, Elektrik Mühendi-si Arif AYKAÇ’a kitabı hazırlama sürecindeki özverili katkı-larından dolayı teşekkür ediyoruz.

TMMOB Makina Mühendisleri OdasıYönetim KuruluŞubat 2015

Şube: Katip Mustafa Çelebi Mah. İpek Sok No: 9 Beyoğlu/İstanbul Tel : 0212 252 95 00-01 Fax: 0212 249 86 74 e-posta : [email protected]

AtikSu-TanitimBulteni.indd 1 25.10.2017 14:27:49

OTOMATİK KONTROL TESİSATI: BİNA OTOMASYON SİSTEMLERİMakina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi

Editör : Uğur AYKENYayın No : MMO/318/2Birinci Baskı : Mart 2003İkinci Baskı : Kasım 2017ISBN : 978-605-01-1083-8Sayfa Sayısı : 130Ebat : 19,5*27,5 cm

tmmobmakina mühendisleri odasıistanbul şubesi

SUNUŞ

Üyelerinin meslek alanlarındaki talepleri ve gereksi-nimlerini dikkate alan Makina Mühendisleri Odası, gelişen bilgi ve teknoloji doğrultusunda, toplum ya-rarını gözeterek bünyesinde kurmuş olduğu Meslek İçi Eğitim Merkezi (MİEM) aracılığıyla mesleki kurs-lar düzenlemekte ve mesleki yayınlar üretmektedir.

MMO İstanbul Şube tarafından daha önce basımı gerçekleştirilen Meslek İçi Eğitim Merkezi yayını olarak yer alan 318 nolu Otomatik Kontrol Tesisa-tı kitabımızı otomasyon alanında genişletilmiş ve ayrıntılandırılmış “Otomatik Kontrol Tesisatı: Bina Otomasyon Sistemleri” kitabına dönüşmek üzere güncelleştiren, editörlüğünü yapan üyemiz Uğur Ay-ken’e teşekkür ediyoruz.

Bina Otomasyon Sistemleri kitabını mekanik tesisat alanında çalışan meslektaşlarımızın ve üyelerimizin, teknik elemanların ve makina mühendisliği bölü-münde okumakta olan öğrencilerin hizmetine sunu-yoruz.

Otomatik kontrol prensipleri ve elemanları anlatılır-ken güncel uygulamaları ile anlatan kitabın faydalı olmasını diliyoruz.

TMMOB Makina Mühendisleri Odasıİstanbul ŞubeKasım 2017

HAZIRLANMASINA KATKIDA BULUNANLAR (Soyadı sırasına göre)Alihan Arol (Siemens Sanayi ve Ticaret A.Ş.)Uğur Ayken (ADEKS Mühendislik ve Ticaret A.Ş.)Mustafa Değirmenci (SAUTER-SBC Otomasyon Sistemleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.)Selçuk Ercan (ALARKO Carrier Sanayi ve Ticaret A.Ş.)Sevan Kurak (Johnson Controls Klima ve Soğutma, Servis, Sanayi ve Ticaret A.Ş.)Fahri Cem Uzun (Siemens Sanayi ve Ticaret A.Ş.)Bu kitap Siemens Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin katkılarıyla basılmıştır.

Şube: Katip Mustafa Çelebi Mah. İpek Sok No: 9 Beyoğlu/İstanbul Tel : 0212 252 95 00-01 Fax: 0212 249 86 74 e-posta : [email protected]

YÜKSEK BASINÇLI BUHAR VE KIZGIN SU KAZANLARI

HIGH PRESSURE STEAM AND SUPER HEATED WATER BOILERS

TAM OTOMATİK DEGAZÖRLERFULL AUTOMATIC DEAERATOR

TEK-ÇİFT SERPANTİNLİ BOYLERLER VE AKÜMÜLASYON TANKLARI

SINGLE-DOUBLE SERPENTINE WATER HEATER AND ACCUMULATION TANK

ELEKTRİKLİ MEKATRONİK BUHAR JENERATÖRLERİ

ELECTRICAL MECATRONIC STEAM GENERATORS

KALORİFER KAZANLARICENTRAL HEATING BOILERS

ELEKTRİKLİ KALORİFER KAZANLARIELECTRICAL HEATING BOILERS

EKONOMİZER ECONOMIZER

MERDİVEN IZGARALI BUHAR, KIZGIN YAĞ, SICAK SU VE KIZGIN SU KAZANLARI

LADDER GRATED STEAM, THERMAL OIL, HEATING AND HOT WATER BOILER

MEKATRONİK BUHAR JENERATÖRLERİ

MECATRONIC STEAM GENERATORS

KATI YAKITLI STOKERLİ ÖN OCAKLI BUHAR KAZANLARI

KIZGIN YAĞ KAZANLARITHERMAL OIL BOILERS

YÜKSEK BASINÇLI KATI YAKITLI MEKATRONİK KENDİNDEN STOKERLİ BUHAR KAZANLARI

HIGH PRESSURE STEAM BOILERS WITH SOLID FUEL

ŞASE ÜSTÜ PAKET BUHAR KAZANLARIPACKAGE STEAM BOILERS ON CHASIS

WENTA ISI TEKNOLOJİLERİ A.Ş.

www.WENTA.com.tr

KIRŞEHİR FABRİKA

Cacabey/KIRŞEHİR, T. +90 312 267 49 00

TEKNOLOJI ILE IÇ IÇE, ZAMANLA BAŞA BAŞ ADOPTING TECHNOLOGY TOGETHER WITH THE TIME

PAKET BUHAR KAZANIPACKAGE STEAM BOILER

HİDROFOR VE GENLEŞME TANKLARIHYDROFOR & EXPANSION TANKS

MOBİL BUHAR SANTRALLERİMOBILE STEAM POWER PLANTS

ANKARA FABRİKA, GENEL MÜDÜRLÜK ASO 1.OSB Türkmenistan Cad. No: 11 Sincan / ANKARAT. +90 312 267 49 00F. +90 312 267 55 99M. +90 530 148 0 888

Kırşehir OSB. Güldiken Mah.

İSTANBUL BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ T. +90 216 347 50 05F. +90 216 526 57 42M.+90 541 661 84 34

STEAM BOILERS WITH FRONT FURNACE

MSSR

Güvenilir Çözüm Ortağınız

Sertif ikalı

Kuru Soğutucuları

V TipiKuru Soğutucu

Aksiyel Fanlı Yatık TipKuru Soğutucular

Aksiyel Fanlı Dik TipKuru Soğutucular

Merkez/ Fabrika 1:İstanbul Deri Organize Sanayi Bölgesi Dilek SokakNo:10 X-12 Özel Parsel Tuzla 34957 İstanbul / TÜRKİYEFabrika 2:Makine İhtisas Organize Sanayi Bölgesi 6.Cadde 17. SokakNo:1 Demirciler Köyü Dilovası 41455 Kocaeli / TÜRKİYETel: +90 216 394 12 82 (pbx) Faks: +90 216 394 12 [email protected] www.friterm.comfacebook.com/friterm linkedin.com/company/fritermtwitter.com/friterm

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

19,5x27,5 eurovent ilan.pdf 1 26.02.2019 14:59