tek-esin vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/47.pdf · 364 'medİne hz. muhammed,...

10
Tek-Esin Vakfı Tek-Esin Vakfı

Upload: others

Post on 22-Sep-2019

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/47.pdf · 364 'MEDİNE Hz. Muhammed, M.'de bir nevî cumhuriyet idâresi kurdu. İslâm cemâatinin idâresi ile ilgili kararlar,

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

Page 2: Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/47.pdf · 364 'MEDİNE Hz. Muhammed, M.'de bir nevî cumhuriyet idâresi kurdu. İslâm cemâatinin idâresi ile ilgili kararlar,

MEDICI'LER - MEDİNE 361

M E D I C I : B ü y ü k Cosimo

firmasını bir banka ticaret evi ve fabrikasyon merkezi hâl ine getirmiştir. Cosimo kazançla­rın Honte dei Do t t i ( B i l ­ginler dağı) adını taşıyan bir enstitüye yatırmıştır. Bu ensti­tü şehrin istikrazlarını üzerine alıyordu. Aynı zamanda Cosi­mo bir çok büyük ve güzel ya­pılar yaptırmış, şâir ve sanat­kârların koruyucusu rolünü üzerine almıştı. Eflâtun Aka­demisini kurmuş ve Floransa'-yı l lümanizma 'n ın başşehri hâ­line getirmiştir .

Cosimo'nun oğlu Piero i l Gottosa (Floransa 1416 - Floran­sa 1469) ve bunun ik i oğlu Lorenzo i l Magnifico (Muhteşem Lorenzo) (Floransa 1449 Careggi 1491) ve Giuliano başa geçer­ler. Lorenzo'nun başkanlığı İtalya Rönesansı 'nın zirvesini teşkil eder. Lorenzo her sanat şeklini koruyup teşvik eder, kendisi de hümanizmanın gelişmesine hizmet eder ve aynı zamanda d.plomaside geniş bir faaliyet meydana getirir. Düşmanı I V . Sixtus'a karşı cephe alır ve onu yok etmeye çahşır. Lâkin eko­nomik temayül M . firmasını sarsmıştır. Lorenzo, siyasi işlere pek çok zaman ayırdığından kendi firmasını lâyıkıyle yönclte-memiştir. Lorcnzo'nın oğlu ve halefi Piero (Floransa' 1472 -C.ıssino 1503) 1492 - 1494 yıllarında şehri yönettikten sonra Sa­vonarola tarafından Floransa'dan koşulmuştur . Piero'nun kar­deşi Kardinal Giovanni (Floransa 1475 - Roma 1521) İspanyol ordusunun yardımıyle Floransa'ya dönmü; tür . X . Leo (1513-1521) adı altında papa olduktan sonra da Floransa'yı idâre etmeye devam etmiş ve kardeşi Guiliano ile yeğeni I I . Lo­renzo'nun durumunu güçlendirmiştir . Guiliano (Floransa 1479-Roma 1516), sonra I I . Lorenzo (Floransa 1491 - Floransa 1519) tahta çıkmı. lardır . I I . Lorenzo'nun kızı Catarina Fransa kralı I I . Henri ile evlenerek Fransa Kraliçesi olmuştur. I I . Lorenzo'dan sonra Floransa'nın idâresi Kardinal Gıul io 'nun (Floransa 1473-Roma 1534) e l i n i geçmiştir. Giul io , I . G iuüano 'nun gayrı meş­ru oğludur . Giu l io V I I . Clemens (1523-1534) adı altında papa olunca, Floransa'nın idaresini kardinallere bırakmıştır . İmpara­tor V . Kar i M . ' i n Floransa'dan kovulmaları için çalışmıştır. Floransa'da cumhuriyet ilân edilmiştir (1527- 1530). İmpara­tor Papa ile barıştıktan sonra Floransalılar 'a duka olarak I I . Lorenzo'nun gayrı meşru bir oğlu olan Alessandro ( ? - 1537) yu zorla kabul ettirmiştir. Ailenin küçük dalına bağlı Lorcn-zino (Floransa 1513 - Venedik 1518) kuzeni Alessandro'yu kat­letmiştir. Alessandro'dan sonra I . Cosimo (Floransa 1519-VİI-la D i Castello 1574) duka (1537-1569), sonradan da Tos-kana büyük dukası (1569-1574) olmuştur. Cosimo şehri dikta­törlükle idâre etmiş lâkin sa­natkârları korumuştur . Fren-cesco (Floransa 1541 - Floran­sa 1587) Cosimo'nun oğlu ve halefidir. Büyük duka olmuş (1574- 1537) ve kendini İs­panya kralının tabii ilân et­miştir. Francesco'nun kaide-5< I . Fcrdinando (Floransa

M E D I C I : M u h t e ş e m Lorenzo

1549 - Floransa 1609) kardeşinin halefi olmuş (1537 - 1609)

ve önemli Livorno limanını kurmuştur . Ferdinando'nun ye.ğeni

Maria, Fransa Kralı I V . Henri ile evlenmiştir (1601). Bun­

dan sonra M . idâresinin çöküntüsü git t ikçe daha belirir: I I .

Cosimo (Floransa 1590 - Floransa 1621), büyük duka olarak

hüküm sürmüştür (1609- 1621). Cosimo'nun oğlu I I . Fcrdi­

nando (Floransa 1610- Floransa 1670) büyük duka olmuş­

tur. I I . Fcrdinando aşırı sofu olup rahip ve keşişlerin sözün­

den çıkmıyordu. Ferdinando'nun oğlu I I I . Cosimo (Floran­

sa 1639 - Floransa 1723) büyük duka olmuştur (1670 - 1723).

Cosimo'nun oğlu Gian Gastone (Floransa 1671 - Floransa

1737) ailenin sonuncu üyesidir. Büyük duka olmuştur (1723-

1737). Gian Gastone'nin kız kardeşi Anna Maria Luisa, La

Palatina lakabını taşımıştır. M . ailesinin sonuncu kadın üye­

si olup, ölürken aile san'at eserleri koleksiyonlarını Toskana

devletine bırakmıştır . ( V . Örs )

M E D Î N E , İslâmiyetin i lk merkezi olan ve Hz. Peygam­berin mescidi ile mezarının bu lunduğu şehir. Hz. Peygamber M . ' y i "benim şehr im" diye andığı için, "Medîne tü 'n -Ncb!" de denir. M. 'n in Islâmiyetten evvelki adı Yasrih idi . Yeri 20°20' enlem ve 37°3 ' boylamdadır . Kızıl Deniz'den 200 km kadar içerdedir. Bir hadiste, Hz. Muhammed M . ' y i şöyle tarif eder: "Tuzlu bir toprak. Ova içinde hurmal ıklar . İki yanda y ü k s e ­len, kayalık ik i yanar dağ" .

/. Uz. Peygamber devrinde A l . :

Islâmiyetten evvel M.'de i k i Arap (Avs, Hazrac) ve iki

Yahudi (Kurayza, Naz î r ) boyu yaşardı. M . meskenleri, Ye-

men'den alınan bir usulde, yâni " U t u m " denilen "dört duvar­

dan ibaret, üstü açık bir hisar" şeklinde bina edil irdi . Her

"utum" un içinde, bir âile, hattâ bir boy mensûbları birlikte

yaşarlardı. M. 'deki Arap kabilelerinden bazı kimseler İslâmiyet'i

kabul edince, Müslümanlar için Mekke'den M . ye hicret imkânı

çıktı. Bu devirde M.' l i lere Ensdr (Yardımcı lar ) ve Mekke'den

göçenlere Muhacirin (göçmenler) dendi ve i k i taraftan olanlar

arasında teker teker kardeşlik kuruldu. Bundan sonra, göçmen

Müslümanlar ' ın sonuncularından olan Hz. Peygamber ile Ebı'ı

Bekir de, H ic r i takvimin i lk yılı sayılan M . 622 de, Mekke'den

M.'ye hicret ettiler. Hz. Peygamber, M . Ovas ına , g ü n e y - b a t ı ­

daki Küba adlı yerden gi rd i . Burada durarak, İslâmiyet'in ilk

mescidini,: yaptırdı . Bu mescid, "utum" tarzında, dört duvar

içinde bir kumluktan ibaretti.

Kubâ 'dan ilerleyerek, M.'ye deve üstünde gelen Hz. Pey­

gamber, kendini misâfir etmek isteyenler arasında bir seçim

yapmamak için, devesinin başını boş bıraktı . Devenin çöktüğü

boş tarlada, Hz. Peygamber'in önce mescidi ve sonra' da kabri

yer aldı. Mescidin Hz. Peygamber devrinden kalan yerine

"Ravza" (bahçe) denir. Çünkü İslâm Peygamberi, kabrinin de

bu mescidin yanında olacağını işaret ederek, "minberimle kab­

rimin arası, bir cennet bahçesidir" demişti . Hz. Muhammed'in

M.'de yaptırdığı mescid de, yine dört duvar içinde bir kumluk­

tan ibarettir. Her duvarın boyu yüz zira (orta parmağın ucun­

dan dirseğe kadar olan uzunluk) id i . Hurma ağaçlarından di­

rekler dizilmiş ve bir çardak yapılmıştı . İlk Müslümanlar bura­

da ibâdet ederlerdi. Mescidin doğu yönünde, sakat, ihtiyar ve

fakirlerin barınması için, "suffâ" (sofa) denen bir diğer çardak

vardı.

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

Page 3: Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/47.pdf · 364 'MEDİNE Hz. Muhammed, M.'de bir nevî cumhuriyet idâresi kurdu. İslâm cemâatinin idâresi ile ilgili kararlar,

MEDİNE

DMplu

» t v j . » , P £ is - • • as •

MEDİNE : M^dîSe'nin «imalden E 3 r ü n ü , ü (De la i lü ' l - Hayrat

adlı T ü r k ç e yazmadan)

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

Page 4: Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/47.pdf · 364 'MEDİNE Hz. Muhammed, M.'de bir nevî cumhuriyet idâresi kurdu. İslâm cemâatinin idâresi ile ilgili kararlar,

MEDİNE 363

MEDÎNE : Peygamber'in Mescidinin ş imalden g ö r ü n ü ş ü

, ~ . . T V y y — y y y - -yvr -1

MEDÎNE : A k i k taş ından Ravza ve Peygamber'in türbes inin kubbesinin ş imalden g ö r ü n ü ş ü

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

Page 5: Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/47.pdf · 364 'MEDİNE Hz. Muhammed, M.'de bir nevî cumhuriyet idâresi kurdu. İslâm cemâatinin idâresi ile ilgili kararlar,

364 'MEDİNE

Hz. Muhammed, M.'de bir nevî cumhuriyet idâresi kurdu. İslâm cemâatinin idâresi ile i l g i l i kararlar, cemâat mensubları-na danışılarak alınıyordu. İnsan hakları tesbit edildi. Aciz kim­selerin, kadınların, kölelerin, çocukların, hasta ve sakatların hukuku belir t i ldi . Bu haklar, Kur'âu'da emr edildiği şekilde, tatbîka konuldu. Hz. Peygamber ve i lk Müslümanlar , en fakir şekilde; kulübelerde, yarı aç yaşar ve ellerindekilerinin fazlasını, dağıtılmak üzere, Btp-ttl- m.i/'e verirlerdi.

M . cumhuriyetinin hudutlar ı , ovanın tabiî sınırları içinde çizilerek, Mekke'ye benzer şekilde yasaklar konuldu. Bu hudut­lar içinde insan öldürmek, kan dökmek, avlanmak, ağaç kes­mek yasaktı.

M.'de yaşayan gayr-i müslimlerin hukuku da, vicdan hürri­yeti esâsı üzerine ve Hz. Peygamber'in bir yasası ile tesbît edil­d i . Buna rağmen, Yahudi kabilelerinin, Mekkeliler'e ve diğer Araplar'la Müslümanlar 'a karşı birleşmeleri üzerine, henüz kü­çük İslâm cemâatinin varlığı on yıl tehlikede bırakıldı. Uhud ve Hendek muhârebeleri , M.'de yapılmıştı . M. 'n in etrafındaki mes-eidlcr ve mezarlıklar, İslâmiyetin bu sıralarda verdiği yaşama mücâdelesinin merhalelerini gösterirler. İslâmiyetin i lk devrin­den kalan bir büyük mezarlık da, M. 'n in doğusundaki Bakîdir. Hicretin onuncu yılında, İslâm'ın zaferinden sonra, Hz. Muham­med vefât etti. Öldüğü yerde, Mescidin güney - doğu taralında bulunan ve içinde Hz. Ayşe'nin kaldığı kulübeye gömüldü. Hz.

MEDİNE : Peygamber ' in mescidinin planı

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

Page 6: Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/47.pdf · 364 'MEDİNE Hz. Muhammed, M.'de bir nevî cumhuriyet idâresi kurdu. İslâm cemâatinin idâresi ile ilgili kararlar,

MEDİNE 365

M E D Î N E : Y e m e n î ' n i n D e l â i l u l - Hayrat adi. eserinin T ü r k ç e yazmas.ndaki

Medine resmi

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

Page 7: Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/47.pdf · 364 'MEDİNE Hz. Muhammed, M.'de bir nevî cumhuriyet idâresi kurdu. İslâm cemâatinin idâresi ile ilgili kararlar,

366 MEDİNE

MEDİNE : M e . c i d ü ' n - Neb ev!

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

Page 8: Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/47.pdf · 364 'MEDİNE Hz. Muhammed, M.'de bir nevî cumhuriyet idâresi kurdu. İslâm cemâatinin idâresi ile ilgili kararlar,

MEDÎNE 367 Peygamber, mezarların en basit şekilde ve kubbesiz olmasını tenbih ettiçi için, ö ldüğü kulü­be, hurma kerestesinden ve ker­piçten, yeri kumluk olan, bir küçük yapıdan ibaretti.

2. Arap Halifeleri ve Memlıîller devrinde Al.:

M . , Hilâfet Merkezi oldu ve i lk dürt halîfe, orada halk tarafından seçildi. İlk ik i halî­fe, Ebû Bekir ve Ömer öldük­leri zaman, Hz. Peygamber'in yanına gömüldüler . Hz. Fâtı-ma 'n ın da Hz. Ayşe'nin kulü­besi yanındaki kendi kulübe­sine gömüldüğü sanılmaktadır . Halîfe A l i ' n i n yenilmesi üze­rine Emevîler, halîfelerin halk tarafından seçilmesi usûlünü kaldırarak, kendi aileleri için­de, hilâfeti babadan oğula ge­çirmek istediler. Başka yönler­den de, İslâmiyet'in esaslarını tehlikede gören i lk Müslüman­lar ve onların çocukları, M . yi Emevîlere teslim etmek iste­mediler. Çetin bir savaştan sonra, H . 63'de, Emevîler M . ' y i aldılar. Hz. Fâtıma'nın kulü­besi, A l i tarafdarlarmın mer­kezi olmuştu. Emevîler, bu merkezi kapatmak istediler. Halîfe Ömer ve Osman za­manlarında batıya ve güneye doğru genişlettirilen M . Mes­c i d i n i , bu sefer doğuya doğru genişletmek bahânesi ile, Hz. Fâtıma nın kulübesi, Hz. Pey­gamber'in gömüldüğü kulübe ile birlikte, Mescidin güney -doğu köşesine alınarak bir du­varla kapatı ldı . Hz. Muham-med'in türbesinin etrafına örü­len ikinci duvar, Mescid'in da­mından daha yukarıya yükseli­yordu ve üstü de kapalı i d i . Mcscıd ise, Bizans işçileri tara­fından, Bizans kiliseleri üslû­bunda, yaldızlı mozayik ile

süslendi. Çardakların yerine, çatı ve yaldızlı tavanlar yapıldı.

İlk defa olarak, Mescid'in dört köşesine ve duvarın üstüne bir

minâre yapıldı. Minâreler , ya "savmaa" denen, dört direk üs­

tüne bir kubbeden ibâret, veya burç şeklinde id i .

Haçlı Seferleri ile Moğol İstilâsı yüzyıllarında M . , korkulu anlar geçirdi. Büveyhiler ve Türk Atabeylerinden N û r ü d d i n Zengî ( H . 511-569/M. 1117-1173), M.'ye surlar yaptırtmıştı . İki Haçlı Firenk, tebdîl-i kıyâfet ederek, H . 557 /M. 1161'de M.'ye gelmiş ve, gizlice yer alt ından yol açarak, Hz. Peygam­ber'in vücûdunu kaçırmayı tasarlamışlardı. Bunları yakaladıktan jonra, N û r ü d d i n Zengî, Hz. Peygamber'in kabri etrafına hendek

MEDİNE : Hazret-i Muh ammedin, iç içe dört duvar mezar ın ın dış duvarı

T ü r k eseri tunç ş e b e k e . Toparlak tunç levha Peygamber'in baş ının hizasını

Ş e b e k e n i n bu kısmı bilhassa ziyaret olunur

etrafındaki

gösterir.

açtırtıp erimiş kurşun döktürerek, yer alt ından da girmeyi im­kânsız kıldı. H . 578 /M. 1182'de Haçl ı Firenkler Kızıl Deniz kıyılarına çıkarak M.'ye ilerlerken, Salâhaddîn Eyyûbî 'nin kar­deşi tarafından durduruldu. H . 654 /M. 1256'da, M.'de yer sar­sıntısı oldu ve yanardağlardan lav dereleri ovaya aktı. Aynı yıl, nıinârelerdeki kandiller tutuşarak, Hz. Peygamber'in mescidi ve içindeki İslâmiyetin i l k devrinden kalma Hz. Peygamber'in minberi gibi hâtıralar yanıp kül oldu. Moğol İstilâsı 'nı H . 658/M. 1259'da durdurabilen T ü r k Memlûkler i , artık İslâm âleminin başlıca hükümdarlar ı olmuştu. Hz. Peygamber'in mes­cidini ve kabrini yangından sonra tâmir etmek vazifesini, Bay-

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

Page 9: Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/47.pdf · 364 'MEDİNE Hz. Muhammed, M.'de bir nevî cumhuriyet idâresi kurdu. İslâm cemâatinin idâresi ile ilgili kararlar,

368 MEDÎNE

bars, Kalavun ve diğer Türk Memlûkler i ve onlardan sonra ge­len Çerkeş Memlûkler i üzerlerine aldılar. H . 756/M. 1355 de i l k defa olarak, T ü r k Memlûku Kalavun, Hz. Peygamber'in tür­besine, Peygamber'in tevâzuuna hürmet eden Müslümanlar ın hoş görmediği kubbeyi yaptırdı . Bu kubbeyi taşımak için, Hz. Peygamber'in türbesi etrafına sekiz köşeli bir duvar daha örü­lerek, iç içe üç duvar oldu. İlk önce tahtadan olan kubbe, Çer­keş Memlûkü Kayıtbay devrinde taştan yapıldı. Parlak kurşun ile kaplı kubbeye "Gök Kubbe" anlamına "Al • kubbeli l • zar-ia" denmekte i d i .

3. Türk devrinde Ai. : Türk devrinde M . ' y i mâmur tutmak için çok gayret sarf

edildi. Kanunî 'den başlayarak, ekseri Osmanlı padişahları M.'de imâr işleri yaptırdılar. Eyyüb Sabri Paşa, AMr'ât-i Medine adlı H . 1304ZM. 1886 tarihli eserinde, Kanûnî ile Abdülmecîd ara­sında Hz. Peygamber'in mescidinin on altı defa mühim tamirler gördüğünü söyler. Böylece, ekseriyetle İstanbul 'dan yollanan mimarlar ve diğer san'atkârlar, zamanla, Hz. Peygamber'in mes­cidine Türk yapılarının husûsiyetlerini vermiş oldular. Mesci­din beş minâresi , defalarca, Türk üslûbunda yenilendi. Duvar­lara ve türbenin yerlerine, Memlûk tarzındaki döşeme yerine, çiçekli Tü rk çinileri kaplandı . Ravza ve revaklar üstündeki ça­tılar zamanla kaldırı l ıp, Tü rk üslûbunda küçük kubbeler sıra­landı. Kanûnî Süleyman, minberi ve mihrâbları yeniledi. Türk hattatlarının eserleri Hz. Peygamber'in mescidini süsledi.

Osmanlı padişahları Havza'ya kıymetli hediyeler de yollarlardı. Bunlardan bir i Kur'ân'm ( X X I V / 3 5 ) bir remzinden mülhem olarak, "Kevkeb-i D ü r r i " adı verilen elmas id i .

I I . Mahmud devrinde ( H . 122.3 - 1255/M. 1808- 1839), Hz. Peygamber'in mescidinin ve türbesinin baştan aşağı yenilenmesi mecbûriyeti belirdi. Bunun kısmen şebeklerinden bir i , Vahâbî-lerin M . ' y i istilâ edişi olmuştu. Vahâbi ler , d in i binâları ve bil­hassa türbeleri , İslâmiyet İn esasları ile bağda. t ı rmıyor ve bun­ları yıkıyorlardı. H . 1233/M. 1817'dc, Hz. Peygamber'in türbe­sinin kubbesi yeniden yapılarak, daha yüksek bir şekil aldı ve 11. I 2 5 3 / M . 1837'de yeşile boyandı. Bu şebekten, Kubbeye ' Ye­şil Kubbe" demek olan "Kubbetül Hazrâ" adı verildi.

Abdülmecîd devrinde, birkaç küçük kubbe çökünce, binanın sağlamlığından şüphe edilip, Hz. Peygamber'in mescidi ve tür­besi, yeniden inşâ edildi. Akik adlı M . yanındaki vâdiden geti­rilen gül penbesi taş ile, Ravza ve bütün revaklar, yeniden, Kü­çük Hal im gibi Türk mimarları , taşçıları ve san'atkârları tara­fından binâ edildi. Ravza-i Mutahhara 'n ın revaklarını teşkil eden tahta kubbelerin ve bunlar ın üstündeki çatının ye­rine, 425 küçük taş kubbe oturtuldu. Eser, I I . 1277/M. 1860'-da bi t t i . Hz. Peygamber'in mescidine tahsis edilen paraların helâl kaynaktan gelmesine bilhassa dikkat edilmişti. Hattat Şükrullah Efendinin, Hz. Peygamber'in mescidini yazılarla süslemek maksadı ile yollanması masrafını İstanbul halkı ü t-rine almışdı. Çiçekli çiniler ile kaplanan Ravza, gerçek bir balı-

M E D l N E : T o p k a p ı Müzes indeki resim. H . 1 2 3 3 / M . 1817 Ue H . 1 2 7 7 / M . 1860

aras ında yapı lmış gözükmekted ir .

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı

Page 10: Tek-Esin Vakfıtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2016/09/47.pdf · 364 'MEDİNE Hz. Muhammed, M.'de bir nevî cumhuriyet idâresi kurdu. İslâm cemâatinin idâresi ile ilgili kararlar,

MEDİNE - MEDLER 369

çeye benzemişti. Hz. Peygamber'in türbesinin tunç şebekesi de yenilendi.

M. 'n in diğer âbideleri de aynı ihtimâmı gördü. İslâmın i lk ibâdet yeri olan Kubâ mescidine, Süleyman Bey adlı bir Türk mimârı , H . 1111/M. 1699'da bir kubbg yapmıştı. H . 1245/M. 1829'da, Kubâ Mescidi, kubbesiz olarak, fakat Türk üslûbunda bir minâre ile, tekrar binâ edildi. Ekseriyeti i lk Müslümanlar ' ın evlerinin yerlerinde veya tarihî mevkilerde bulunan mescidler, Uhud muhârebe meydanında ve Baki Alczurf/ğ/'ndaki türbeler, Türk devrinde hep yenilendi. Yeni âbideler de yapıldı. Eyyûb Sabri'ye göre, H . 1304/M. 1886 da yirmi bin nüfusu olan M.'de, on mescid, on yedi medrese, bir orta mekteb, on bir i lk mekteb, on i k i kütüphane, sekiz tekke, yüz sekiz rıbât (âlimlere mesken ve yoksullara yur t ) , i k i hamam vardı. Kanûni , M. 'n in suyunu Kubâ 'dan getir tmişti .

N û r ü d d î n Zengî 'n in yaptırdığı, köşeli burçlu surlar ye­rine, H . 1078/M. 1667 yılında, İbrahim Ağa, Türk usûlün­de üstüvâni surlar binâ etti. Şehri genişletmek isteği ile, Fah-reddin Paşa, I . Dünya Savaşı espasında, maalesef bu surları yıkmağa mecbur kalmıştı. Simdi bu Türk âbidesinin ancak bir kısmı ayaktadır. - —

1908 de, Hicaz demiryolu M.'ye varmış ve bu olay, istas­yonun yanında, bir caminin bina edilmesi ile kutlanmıştı . 1916'da Hicaz'da isyan çıkınca, Türkler Mekke'yi ve Tâif ' i kay­betti. Fakat, mütârekeden sonra bile, Fahreddin Paşa, İstanbul '­dan gelen emirleri dinlemeden, M . ' y i müdâfaaya devam etti. Bu kahramanlığın ümitsiz bir mücadele olduğuna inanan Fahreddin Paşa'nın arkadaşları, onu ve M . yi , Şerif Abdullah'a teslim et­tiler.

Su'ûdî Devleti idaresinde, Hz. Peygamber'in mescidi tekrar büyütülmek istendi. Güney cihetinde bulunan Ravza ile Hz. Peygamber'in türbesi ve Bâbüs - Selâm önündeki güney - batı köşesinin minâresi, Tü rk devrindeki hâlinde bırakıldı. Ravza'ya açılan kapılar da aynen kaldı. Fakat kumluğun etrafındaki re-vaklar ile mescidin kuzey cephesi ve kuzey - batı, kuzey - doğu, doğu - güney köşelerindeki minâreler, Mısır ' l ı mimârlar tara­fından, Memlûk üslûbunu hatırlatan tarzda yenilendi. Kuzey -batı cephesi ortasında Bâbür - Rahmet hizâsındaki minâre ise yıkıldı. Şimdi, Hz. Peygamber'in mescidine kuzey cephesinden giren ziyâretçi, kurşuni mermerden yeni revakların ötesinde, gül penbesi taştan, Türk eseri Ravza'yı görmektedir . (E. Esin)

MEDİNE M Ü D A F A A S I , I . Dünya Savaşının ikin­

ci derecede cephelerinden bir i olmakla beraber, Türk aske­

rinin, komutanlarının vatan sevgisi, Îmân gücü, fedakârlık ve

cesaretinin eseri olan bir kale savunması. Bağımsız bir Arap

devleti veya Arap imparatorluğu ve hilâfeti kurmak ihtirasiyle

metbuu Osmanlı padişahına baş kaldıran ve İngiltere tarafın­

dan her bakımdan desteklenen Hicaz şerifi Hüseyin' in ayaklan­

dırdığı Bedevîler ' in Medine'ye saldırması üzerine, Hicaz seferi

kuvvetlerinin X I I . kolordu komutanı Fahreddin Paşa emrinde

Medine'ye kapanarak bu mukaddes şehri teslim etmemesinden

doğan çarpışmalar, Tü rk tarihinde M . M . olarak isim yapmıştır.

Şerif Hüseyin ' in i k i oğlu Emir A l i ve Emir Faysal (Sonra Irak

kralı I . Faysal) Medine'de babalarının verdiği talimata göre

bir ayaklanmayı hazırlarlarken, durumu takib eden Medine mu­

hafızı Basri Paşa, gelişmeleri I V . ordu komutanı Cemal Pa-

şa'ya bildirmişti. Cemal Paşa bunun üzerine 10 mayıs 1916'da

X I I . kolordu komutanı Fahreddin Paşa'yı Medine'ye gönder­

miş ve gerektiğinde işe el koyarak komutayı almasını istemişti.

1 Haziran 1916'da Emir A l i ' n i n Medine'de toplanan bedevi birliklerle şehri terkederek Hieaz demiryoluna tecâvüz etmesiy­le birlikte Arap ayaklanması başlamış, Fahreddin Paşa da emir ve komutayı Basri Paşa 'dan devr alarak işe el koymuştu. Âsî­ler i lk taarruzu 23-24 haziran gecesi yaptılar. O güne kadar Fahreddin Paşa nın aldığı tedbirler semeresini verdi ve bu taar­ruz Hicaz şerifinin tahmininin aksine püskür tüldü. Bu arada IV. onlu komutanı da 130. piyade alayı, bir makineli tüfek bö­lüğü, bir dağ bataryası ve ik i telsiz - telgraf postasından ibaret bir takviye birliğini Medine'ye sevketmiş bulunuyordu. Haziran sonunda başlayan çarpışmalar Fahreddin Paşa'nın devamlı çı-kışlariylc âsî Arablar ' ın Medine'den 40-50 km uzağa çekilme­lerini sağlamıştı. Ancak, Fahreddin Paşa ordu komutanı Cemal Paşa'dan aldığı emirde, Medine'ye bundan sonra ne asker, ne malzeme, ne de yiyecek gönderileceğini, kendi gücüyle dayan­ması gerektiğini öğrenmişti . İşte Fahreddin Paşa'yı son yüzyıl askeri tarihimizde unutulmazlar arasına katan gelişme bundan sonra başladı. Fahreddin Paşa yapıcı ve yaratıcı zekâsıyle Medi­ne garnizonunda bir savunma ekonomisi meydana getirecek, rüt­besiz askerinden kendisine kadar bütün kuvvetlerini savaşçı bir kardeşlik ve dindaşlık ruhu içinde berkitecektir. Fahreddin Pa­şa büyük bir dinî tutku ile Medine'yi sonuna kadar savunmaya karar verirken, Osmanlı Genelkurmayı Filistin cephesinde ge­lişen durumu göz önünde tutarak Medine'yi ve bütün Hicaz'ı boşaltmayı planlamaya başlamıştı. Ancak bu göreve getirilmek istenen Mustafa Kemal Paşa (Ata türk) söz konusu teklifi red­detti. Fahreddin Paşa ise Medine'deki Emânât-ı Mukaddese ile Medine halkının kaleden çıkarılıp Anadolu'ya gönderi lme­sine, Hicaz'daki bir l iklerin çekilmesine razı oldu ise de, Rav-za-i Nebi 'yi Urbân'a (Çöl Arabları , Arab Bedevileri) teslim etmeyeceğini açıkça bildirmişti . Bu durumda Fahreddin Paşa, emrinde kalan birliklerle Medine suru içinde çekildi. Böylece 17 mart 1917'den itibaren M . M . bir kale savunması hâlini aldı. Mondros mütarekesinin imza edilmesinden sonra da, bir süre teslim olmakta direndi. En sonunda yanındaki silâh ar­kadaşlarının ısrarı üzerine, 7 ocak 1919 günü imzalanan an­laşma gereğince Medine'yi Hâşimi Arap hükümeti adına Emir Ali 'ye teslim etti. M . M.'ası 2 yıl, 7 ay, 6 gün sürmüştür . ( İ .P . )

M E D I O L A N U M , Mi lano ş e h r i n i n eski ad ı : Bk. Mİ­L A N O .

M E D L E R (Etn.) , Herodotos ve Strabon'a göre Hind •

Avrupa grubuna bağlı bir millet. İlk zamanlarda göçebe idiler.

Adları i lk olarak Âsûri ler kralı I I I . Salmanasar ( M . Ö. I X yüz­

y ı l c ın bir metninde geçer. İran'da yerleşerek, M . Ö. X I I . yüz­

yılda Ekbatana şehrini (Şimdiki Hamadan) başşehir olarak seç­

mişlerdir. M . , Milattan önceki bin yılda İran'da yaşayan millet­

lerden biridir . Bu grupa giren öteki milletler: İskitler, Frigler

ve Kimerler id i . M . ' i n di l ler i Hind-Avrupa d i l ailesine bağlı i d i .

Görünüşte yazı kullanmamışlardır . M . , Babilliler'le birleşerek

Asûri devletini yıkmışlardır. Med Kralı Kyaxares M . Ö. 614'te

Asûr 'u, 612'de Ninive 'yi eline geçirmiştir. V I . yüzyılda İran

Kralı Kambyzes Med Kral ının kızı Mandane ile evlenmiştir.

Bunların oğlu Kysus ( K ur uş ) ' t u r . Kuruş kral olduktan sonra,

kendisine bir yük teşkil eden Med devletini ve bunun zorba kralı

Astyages'i yok etmeğe karar vermiştir. Büyük Kuruş Ekbatana'yı

zapt etmiş, Astyages'i hapsetmiş ve kızı ile evlenmiştir. Bundan

sonra M . ile İranlılar birbirine karışmış ve bir millet teşkil et­

mişlerdir.

Tek-Esin Vakfı

Tek-Esin Vakfı