tdv İslam ansiklopedisi · 2021. 1. 27. · zel hâþiyelerinden sayýlmaktadýr. kýraat...

3
125 arada geri dönmek isteyenlerin yeniden Tibet’e yerleþmesi için 1985 yýlýnda ta- mamlanan 144 ev ve bir caminin yapýmý gerçekleþtirildi. Tibet’te kalan müslüman- larýn sayýsý kesin olmamakla birlikte 1990’- larda 3000, dýþarýdakilerin sayýsý 2000 ci- varýnda idi. Çoðu Sünnî olan müslüman- lar Hanefî mezhebine mensuptur. Halen Tibet’te dördü Lhasa’da olmak üzere (di- ðerlerinden biri Tsetany, ikisi Shigatse ken- tindedir) toplam yedi cami bulunmakta- dýr. Müslümanlarýn Budistler’in kutsal ay- larýnda uygulanan et yasaðýndan muaf tu- tulmasý ayrýcalýðý devam etmektedir. BÝBLÝYOGRAFYA : Ya‘kubî, TârîÅ, II, 397-398, 420, 435, 436; a.mlf., Kitâbü’l-Büldân (Âyetî), s. 4, 7, 64, 77, 145-147; Ýbn Hurdâzbih, el-Mesâlik ve’l-memâ- lik, Tahran 1991, s. 17; ¥udûdü’l-£âlem (Mi- norsky), s. 24-25, 34-35, 92-94; Yâkut, Mu£ce- mü’l-büldân, II,10-12; Zekeriyyâ b. Muhammed el-Kazvînî, ¦ârü’l-bilâd, Beyrut, ts. (Dâru Sâdýr), s. 79-80; W. D. Shakabpa, Tibet: A Political His- tory, New Haven 1967; Ali Tanoðlu, Beþerî Coð- rafya: Nüfus ve Yerleþme, Ýstanbul 1969, s. 123; R. A. Stein, Tibetan Civilization, Stanford 1972; H. Hoffmann, Tibet: A Handbook, Bloomington 1975; T. W. Arnold, The Preaching of Islam, La- hore 1979, s. 296; G. Tucci, The Religion of Ti- bet, London 1980; K. Lin, A Study on Khri Srong Ide Btsan, Taipei 1989; Abdul Waid Rad- hu, Islam in Tibet: [and] Tibetan Caravans, Lo- uisville 1997; A. H. Francke, “Islam Among the Tibetans”, MW, XIX (1929), s. 134-140; D. M. Dunlop, “Arab Relations with Tibet in the 8th and 9th Centuries A.D.”, ÝTED, V/1-4 (1973), s. 301-318; Christopher I. Beckwith, “Tibet and the Early Medieval Florissance in Eurasia”, CAJ, XXI/2 (1977), s. 89-104; Triloki N. Sharma, “The Predicament of Lhasa Muslims in Tibet”, JIM- MA, X/1 (1989), s. 21-27; Christopher Beckwith, “The Location and Population of Tibet Accor- ding to Early Islamic Sources”, AOH, XLIII (1989), s. 163-170; Th. Zarcone, “Sufism from Central Asia Among the Tibetan in 16-17 th Cen- turies”, The Tibet Journal, XX/3, Dharamsala 1995, s. 96-114; W. Barthold, “Tibet”, ÝA, XII/1, s. 252-255; a.mlf. – [C. E. Bosworth], “Tubbat”, EI 2 (Ýng.), X, 576-578; M. Gaborieu, “Tubbat”, a.e., X, 578-580. ÿN. Chang – Kuan Lýn TÎBÎ ( À א) Ebû Muhammed Þerefüddîn Hüseyn b. Abdillâh b. Muhammed et-Tîbî (ö. 743/1343) Müfessir, muhaddis, dil ve edebiyat âlimi. ˜ Aslen Ýranlý olup Vâsýt ile Hûzistan ara- sýnda bulunan (Yâkut, IV, 53) ve muhte- melen doðum yeri olan Tîb kasabasýna nis- betle Tîbî diye anýlýr. Ticaretle uðraþan var- lýklý bir aileden gelmektedir. Hayatýna dair Ýbn Hacer’in ed-Dürerü’l-kâmine’sinde yer alan sýnýrlý bilgiler sonraki müelliflerin çoðu tarafýndan tekrar edilmiþtir. Tîbî, Þâ- fiî fakihi ve dil âlimi Çârperdî’den ders al- dý. Öðrencileri arasýnda Miþkâtü’l-Me½â- bî¼ müellifi Hatîb et-Tebrîzî ile kendisine ait et-Tibyân fi’l-me£ânî ve’l-beyân’ý ¥adâßišu’l-beyân fî þer¼i’t-Tibyân adýy- la þerheden Ali b. Îsâ el-Erdebîlî bulunmak- tadýr (Tîbî, et-Tibyân, neþredenin giriþi, s. 21-24). Ömrü boyunca öðrenim ve öðre- timle meþgul olan Tîbî tanýmadýðý kiþilere dahi kýymetli kitaplarýný ödünç verecek ka- dar cömertti. Ailesinden kalan serveti öð- rencilerine ve ihtiyaç sahiplerine harcadý; bu sebeple ömrünün sonlarýnda muhtaç duruma düþtü. Yaþlýlýðýnda gözleri iyice za- yýfladý. Tîbî hayâ sahibi, cömert, mütevazi biri olarak tanýndý (Ýbn Hacer, II, 68-69). Kendisinin de yaþadýðý Tebriz’i merkez edinen Ýlhanlýlar’ýn desteðiyle revaç bulan felsefî akýmlara ve bid‘at ehline karþý Ehl-i sünnet’in görüþlerini savundu. Tefsir, ha- dis ve Arap dili alanlarýnda ileri gelen bir âlim kabul edilen Tîbî, Kur’an’da ve hadis- lerdeki dil inceliklerini farketmesiyle þöh- ret buldu. Sabahtan öðleye kadar tefsir, öðleden ikindiye kadar hadis dersleri ver- di, derslerini hayatýnýn sonuna kadar hiç aksatmadý. Kalabalýk bir grup tarafýndan takip edilen hadis derslerinde Buhârî’nin el-Câmi£u’½-½a¼î¼’ini okuttu (a.g.e., II, 69). Kendisine ait bazý eserler üzerine ihti- sar ve þerh türü çalýþmalar yapmalarý için öðrencilerine tâlimat verdiði gibi bazý öð- rencilerinin eserlerini bizzat þerhetti. Muh- tasar bir hadis usulü telif etti. Ayný za- manda kudsî hadisi terim anlamýnda ta- nýmlayan ilk kiþi olarak bilinir (DÝA, XXVI, 318). 13 Þâban 743 (11 Ocak 1343) tarihin- de vefat eden Tîbî’nin nerede öldüðüne dair açýk bilgi bulunmamakla birlikte Teb- riz’de yaþadýðýna göre burada vefat et- miþ olmalýdýr. Her gün yaptýðý gibi sabah- leyin tefsir dersi verdikten sonra Buhârî’- nin el-Câmi£u’½-½a¼î¼’ini okutmak üze- re evinin yakýnýndaki camiye gittiði ve öð- le namazýný beklerken âniden öldüðü kay- dedilmektedir (Ýbn Hacer, II, 69). Eserleri. 1. el-Kâþif £an ¼ašåßiši’s-sü- nen (Þer¼u / ¥âþiyetü Miþkâti’l-Me½âbî¼). Tîbî, talebesi Hatîb et-Tebrîzî’yi Ferrâ el- Begavî’nin Me½âbî¼u’s-sünne’de eksik býraktýðý bazý kýsýmlarý tamamlamasý için görevlendirmiþ, bunun üzerine Hatîb et- Tebrîzî, Begavî’nin sahih ve hasen baþlýk- larý altýnda tasnif ettiði hadisleri yeniden düzenledikten sonra kitaba onun þartlarý- gerçekleþen evliliklerin ve sosyal etkileþim- lerin müslüman nüfusun baþþehir Lhasa civarýnda artmasýnda rol oynadýðý anlaþýl- maktadýr (Arnold, s. 296). Sosyal etkileþim- ler arasýnda Tibet’in klasik müzik türlerin- den “nangma”nýn bölgeye müslümanlar tarafýndan getirildiðine inanýlmaktadýr. Yuan hânedanýnýn çöküþü sýrasýnda baþ- layan iç savaþtan galip çýkan Koshot Mo- ðollarý ülkeyi beþinci dalai-lamanýn (1617- 1682) yönetimine býraktýlar. Kendilerine hoþgörüyle yaklaþan ve yapmak istedikleri bir mescidin arsasýný veren beþinci dalai- lama döneminde müslümanlar büyük bir rahatlýða kavuþtular, sayýlarý da hýzla art- tý. Topluluk geniþledikçe çocuklarýn din eði- timi için medreseler açýldý. Eðitim dili ola- rak Urduca’yý kullanan müslümanlarýn o dönemde Lhasa ve Shigatse’de iki med- resesi bulunuyordu. Tibetli müslümanlar beþinci dalai-lamanýn dönemini izleyen asýr- larda da herhangi bir sýkýntý yaþamadýlar. Fakat Komünist Çin iþgaliyle birlikte du- rum deðiþti ve pek çok müslüman ülkeden ayrýlmak zorunda kaldý. Hindistan’a geç- meyi baþaranlar önce Kalimpong, Darje- eling ve Gangtok gibi sýnýr þehirlerine yer- leþip sonradan aþamalý biçimde atalarýnýn geldiði Keþmir’e taþýndýlar. Bu dönemde dýþarýdaki müslümanlar teþkilâtlanarak bir araya gelmeye baþladý- lar. Dalai-lama onlarla iliþkilerini sürdür- dü ve 1975’te Srinagar’ý ziyaret ettiðinde bir mülteci yardýmlaþma örgütü kurmala- rýna destek verdi. Bu örgüt, mülteci müs- lümanlarýn ekonomik ve sosyal bakýmdan geliþmesi için projeler yapmaya baþladý. Bu TÎBÎ Câmi-i Kebîr – Lhasa / Tibet

Upload: others

Post on 13-Feb-2021

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • 125

    arada geri dönmek isteyenlerin yenidenTibet’e yerleþmesi için 1985 yýlýnda ta-mamlanan 144 ev ve bir caminin yapýmýgerçekleþtirildi. Tibet’te kalan müslüman-larýn sayýsý kesin olmamakla birlikte 1990’-larda 3000, dýþarýdakilerin sayýsý 2000 ci-varýnda idi. Çoðu Sünnî olan müslüman-lar Hanefî mezhebine mensuptur. HalenTibet’te dördü Lhasa’da olmak üzere (di-ðerlerinden biri Tsetany, ikisi Shigatse ken-tindedir) toplam yedi cami bulunmakta-dýr. Müslümanlarýn Budistler’in kutsal ay-larýnda uygulanan et yasaðýndan muaf tu-tulmasý ayrýcalýðý devam etmektedir.

    BÝBLÝYOGRAFYA :

    Ya‘kubî, TârîÅ, II, 397-398, 420, 435, 436;a.mlf., Kitâbü’l-Büldân (Âyetî), s. 4, 7, 64, 77,145-147; Ýbn Hurdâzbih, el-Mesâlik ve’l-memâ-lik, Tahran 1991, s. 17; ¥udûdü’l-£âlem (Mi-norsky), s. 24-25, 34-35, 92-94; Yâkut, Mu£ce-mü’l-büldân, II,10-12; Zekeriyyâ b. Muhammedel-Kazvînî, ¦ârü’l-bilâd, Beyrut, ts. (Dâru Sâdýr),s. 79-80; W. D. Shakabpa, Tibet: A Political His-tory, New Haven 1967; Ali Tanoðlu, Beþerî Coð-rafya: Nüfus ve Yerleþme, Ýstanbul 1969, s. 123;R. A. Stein, Tibetan Civilization, Stanford 1972;H. Hoffmann, Tibet: A Handbook, Bloomington1975; T. W. Arnold, The Preaching of Islam, La-hore 1979, s. 296; G. Tucci, The Religion of Ti-bet, London 1980; K. Lin, A Study on KhriSrong Ide Btsan, Taipei 1989; Abdul Waid Rad-hu, Islam in Tibet: [and] Tibetan Caravans, Lo-uisville 1997; A. H. Francke, “Islam Among theTibetans”, MW, XIX (1929), s. 134-140; D. M.Dunlop, “Arab Relations with Tibet in the 8thand 9th Centuries A.D.”, ÝTED, V/1-4 (1973), s.301-318; Christopher I. Beckwith, “Tibet and theEarly Medieval Florissance in Eurasia”, CAJ,XXI/2 (1977), s. 89-104; Triloki N. Sharma, “ThePredicament of Lhasa Muslims in Tibet”, JIM-MA, X/1 (1989), s. 21-27; Christopher Beckwith,“The Location and Population of Tibet Accor-ding to Early Islamic Sources”, AOH, XLIII(1989), s. 163-170; Th. Zarcone, “Sufism fromCentral Asia Among the Tibetan in 16-17th Cen-turies”, The Tibet Journal, XX/3, Dharamsala1995, s. 96-114; W. Barthold, “Tibet”, ÝA, XII/1,s. 252-255; a.mlf. – [C. E. Bosworth], “Tubbat”,EI 2 (Ýng.), X, 576-578; M. Gaborieu, “Tubbat”,a.e., X, 578-580.

    ÿN. Chang – Kuan Lýn

    – —TÎBÎ

    ( ���Àא� )Ebû Muhammed Þerefüddîn Hüseyn

    b. Abdillâh b. Muhammed et-Tîbî(ö. 743/1343)

    Müfessir, muhaddis, dilve edebiyat âlimi.

    ˜ ™

    Aslen Ýranlý olup Vâsýt ile Hûzistan ara-sýnda bulunan (Yâkut, IV, 53) ve muhte-melen doðum yeri olan Tîb kasabasýna nis-betle Tîbî diye anýlýr. Ticaretle uðraþan var-

    lýklý bir aileden gelmektedir. Hayatýna dairÝbn Hacer’in ed-Dürerü’l-kâmine’sindeyer alan sýnýrlý bilgiler sonraki müelliflerinçoðu tarafýndan tekrar edilmiþtir. Tîbî, Þâ-fiî fakihi ve dil âlimi Çârperdî’den ders al-dý. Öðrencileri arasýnda Miþkâtü’l-Me½â-bî¼ müellifi Hatîb et-Tebrîzî ile kendisineait et-Tibyân fi’l-me£ânî ve’l-beyân’ý¥adâßišu’l-beyân fî þer¼i’t-Tibyân adýy-la þerheden Ali b. Îsâ el-Erdebîlî bulunmak-tadýr (Tîbî, et-Tibyân, neþredenin giriþi, s.21-24). Ömrü boyunca öðrenim ve öðre-timle meþgul olan Tîbî tanýmadýðý kiþileredahi kýymetli kitaplarýný ödünç verecek ka-dar cömertti. Ailesinden kalan serveti öð-rencilerine ve ihtiyaç sahiplerine harcadý;bu sebeple ömrünün sonlarýnda muhtaçduruma düþtü. Yaþlýlýðýnda gözleri iyice za-yýfladý. Tîbî hayâ sahibi, cömert, mütevazibiri olarak tanýndý (Ýbn Hacer, II, 68-69).

    Kendisinin de yaþadýðý Tebriz’i merkezedinen Ýlhanlýlar’ýn desteðiyle revaç bulanfelsefî akýmlara ve bid‘at ehline karþý Ehl-isünnet’in görüþlerini savundu. Tefsir, ha-dis ve Arap dili alanlarýnda ileri gelen birâlim kabul edilen Tîbî, Kur’an’da ve hadis-lerdeki dil inceliklerini farketmesiyle þöh-ret buldu. Sabahtan öðleye kadar tefsir,öðleden ikindiye kadar hadis dersleri ver-di, derslerini hayatýnýn sonuna kadar hiçaksatmadý. Kalabalýk bir grup tarafýndantakip edilen hadis derslerinde Buhârî’ninel-Câmi£u’½-½a¼î¼’ini okuttu (a.g.e., II,69). Kendisine ait bazý eserler üzerine ihti-sar ve þerh türü çalýþmalar yapmalarý içinöðrencilerine tâlimat verdiði gibi bazý öð-rencilerinin eserlerini bizzat þerhetti. Muh-tasar bir hadis usulü telif etti. Ayný za-manda kudsî hadisi terim anlamýnda ta-nýmlayan ilk kiþi olarak bilinir (DÝA, XXVI,318). 13 Þâban 743 (11 Ocak 1343) tarihin-de vefat eden Tîbî’nin nerede öldüðünedair açýk bilgi bulunmamakla birlikte Teb-riz’de yaþadýðýna göre burada vefat et-miþ olmalýdýr. Her gün yaptýðý gibi sabah-leyin tefsir dersi verdikten sonra Buhârî’-nin el-Câmi£u’½-½a¼î¼’ini okutmak üze-re evinin yakýnýndaki camiye gittiði ve öð-le namazýný beklerken âniden öldüðü kay-dedilmektedir (Ýbn Hacer, II, 69).

    Eserleri. 1. el-Kâþif £an ¼ašåßiši’s-sü-nen (Þer¼u / ¥âþiyetü Miþkâti’l-Me½âbî¼).Tîbî, talebesi Hatîb et-Tebrîzî’yi Ferrâ el-Begavî’nin Me½âbî¼u’s-sünne’de eksikbýraktýðý bazý kýsýmlarý tamamlamasý içingörevlendirmiþ, bunun üzerine Hatîb et-Tebrîzî, Begavî’nin sahih ve hasen baþlýk-larý altýnda tasnif ettiði hadisleri yenidendüzenledikten sonra kitaba onun þartlarý-

    gerçekleþen evliliklerin ve sosyal etkileþim-lerin müslüman nüfusun baþþehir Lhasacivarýnda artmasýnda rol oynadýðý anlaþýl-maktadýr (Arnold, s. 296). Sosyal etkileþim-ler arasýnda Tibet’in klasik müzik türlerin-den “nangma”nýn bölgeye müslümanlartarafýndan getirildiðine inanýlmaktadýr.

    Yuan hânedanýnýn çöküþü sýrasýnda baþ-layan iç savaþtan galip çýkan Koshot Mo-ðollarý ülkeyi beþinci dalai-lamanýn (1617-1682) yönetimine býraktýlar. Kendilerinehoþgörüyle yaklaþan ve yapmak istedikleribir mescidin arsasýný veren beþinci dalai-lama döneminde müslümanlar büyük birrahatlýða kavuþtular, sayýlarý da hýzla art-tý. Topluluk geniþledikçe çocuklarýn din eði-timi için medreseler açýldý. Eðitim dili ola-rak Urduca’yý kullanan müslümanlarýn odönemde Lhasa ve Shigatse’de iki med-resesi bulunuyordu. Tibetli müslümanlarbeþinci dalai-lamanýn dönemini izleyen asýr-larda da herhangi bir sýkýntý yaþamadýlar.Fakat Komünist Çin iþgaliyle birlikte du-rum deðiþti ve pek çok müslüman ülkedenayrýlmak zorunda kaldý. Hindistan’a geç-meyi baþaranlar önce Kalimpong, Darje-eling ve Gangtok gibi sýnýr þehirlerine yer-leþip sonradan aþamalý biçimde atalarýnýngeldiði Keþmir’e taþýndýlar.

    Bu dönemde dýþarýdaki müslümanlarteþkilâtlanarak bir araya gelmeye baþladý-lar. Dalai-lama onlarla iliþkilerini sürdür-dü ve 1975’te Srinagar’ý ziyaret ettiðindebir mülteci yardýmlaþma örgütü kurmala-rýna destek verdi. Bu örgüt, mülteci müs-lümanlarýn ekonomik ve sosyal bakýmdangeliþmesi için projeler yapmaya baþladý. Bu

    TÎBÎ

    Câmi-i Kebîr – Lhasa / Tibet

  • 126

    TÎBÎ

    rîzî ve Leknevî tarafýndan þerhedilmiþ olupbunlarýn en meþhuru, Leknevî’nin æafe-rü’l-emânî bi-þer¼i MuÅta½ari’s-Sey-yid eþ-Þerîf el-Cürcânî fî mu½¹ala¼i’l-¼adidir (nþr. Takýyyüddin Nedvî, Luknov1304; Dübey 1995; Cürcânî’nin muhtasa-rýyla ve Nedvî neþrine dair tenkitlerle bir-likte nþr. Abdülfettâh Ebû Gudde, Beyrut1416). 3. Fütû¼u’l-³ayb fi (ve)’l-keþf £anšýnâ£i’r-reyb (Þer¼u / ¥âþiyetü’l-Keþþâf).Henüz yayýmlanmayan bu altý ciltlik eser(yazmalarý için bk. el-Fihrisü’þ-þâmil, I, 389-394), Zemahþerî’nin el-Keþþâf’ýnýn en gü-zel hâþiyelerinden sayýlmaktadýr. Kýraat ve-cihlerinin zikredilmesi, hadislerin ve riva-yetlerin doðru biçimleriyle verilmesi, keli-melerin anlamlarýndaki ince noktalarýn dik-katle ele alýnmasý gibi konularda beðeni-len ve meseleleri ele alýþ tarzý baþarýlý bu-lunan eser, özellikle beyân ilmine dair in-celiklere gerektiðinden fazla aðýrlýk ver-diði gerekçesiyle eleþtirilmiþtir (Keþfü’¾-¾unûn, II, 1478). Öte yandan Ýbn Hal-dûn’a (Mušaddime, II, 366) ve Ýbn Hacer’e(ed-Dürerü’l-kâmine, II, 69) göre Tîbî bueserde Zemahþerî’nin Mu‘tezilî görüþle-rini tenkit etmekte, Kur’an’ýn beyân özel-liklerinin Ehl-i sünnet’in prensiplerine gö-re yorumlanmasý gerektiðini söylemekte-dir. Kutbüddin er-Râzî eseri Tu¼fetü’l-eþ-râf fî þer¼i’l-Keþþâf adýyla ihtisar etmiþ(el-Fihrisü’þ-þâmil, I, 417), bu ihtisar üze-rine Cemâleddin Aksarâyî bir hâþiye yaz-mýþtýr (a.g.e., I, 423). Fütû¼u’l-³ayb’ýnFeth sûresine kadar olan kýsmý Sa‘deddinet-Teftâzânî tarafýndan özetlenmiþ olup(Keþfü’¾-¾unûn, II, 1478) bu özet TelÅî½uFütû¼i’l-³ayb fi’l-keþf £an šýnâ£i’r-raybadýný taþýmaktadýr (el-Fihrisü’þ-þâmil, I,394). Fütû¼u’l-³ayb’ýn çeþitli bölümleriArap ülkelerindeki üniversitelerde yükseklisans ve doktora tezi olarak yayýma ha-zýrlanmýþtýr (örnekler için bk. Zeyd b. Ab-dülmuhsin Âlü Hüseyin, II, 150). 4. et-Tibyân fi’l-me£ânî ve’l-beyân. Tîbî’nin725 (1325) yýlýnda yazdýðý bu eseri 737’de(1337) þerhettiði kaydedilmiþ (Brockel-mann, VI, 239; ayrýca bk. Ýbn Hacer, II, 69),bugün herhangi bir nüshasý bilinmeyen buþerhten Taþköprizâde alýntý yapmýþtýr. et-Tibyân üzerine Tîbî’nin talebesi Ali b. Îsâel-Erdebîlî ¥adâßišu’l-beyân fî þer¼i’t-Tibyân (Süleymaniye Ktp., Cârullah Efen-di, nr. 1839; Çorlulu Ali Paþa, nr. 387; EsadEfendi, nr. 2986; Fâtih, nr. 4602, 4604; Þe-hid Ali Paþa, nr. 2235; Yozgat, nr. 782) veAbdüllatîf el-Kirmânî el-Hanefî Þer¼u’t-Tibyân li’¹-ªîbî (Abdullah Muhammedel-Habeþî, I, 528-529) adýyla birer þerh yaz-

    mýþtýr. Abdüssettâr Hüseyin Mebrûk Zem-mût tarafýndan hakkýnda bir doktora tezihazýrlanan eserin (1977, Ezher Üniversi-tesi) muhtelif neþirleri vardýr (nþr. Tevfîkel-Fîl – Abdüllatîf Lutfullah, Küveyt 1986;Abdüssettâr Hüseyin Mebrûk Zemmût,Beyrut 1996; nþr. Hâdî Atýyye Matar el-Hi-lâlî, Beyrut 1407/1987; nþr. Abdülhamîd Ah-med Yûsuf Hindâvî, Mekke, ts.). 5. Le¹âßi-fü’t-tibyân fî £ilmeyi’l-me£ânî ve’l-be-yân. Hindâvî’ye göre (Tîbî, et-Tibyân, neþ-redenin giriþi, s. 49) et-Tibyân’ýn þerhi de-ðil ayrý bir kitap olan eser, Sekkâkî’nin Mif-tâ¼u’l-£ulûm’unun ve Fahreddin er-Râ-zî’nin Nihâyetü’l-îcâz’ýnýn özeti mahiye-tindedir (nþr. Abdülhamîd Ahmed YûsufHindâvî, Mekke, ts.; nþr. Halîfe Hasan Ha-lîfe, Kahire 1990). 6. Mušaddime fî £ilmi¼isâbi’l-yed. Tîbî’ye nisbet edilen eser (Sâ-lih Zeki, II, 279-280; Kadrî Hâfýz Tûkan, s.434-435) matematiðin temel iþlemlerinedair otuz dört sayfalýk bir risâledir (Beya-zýt Devlet Ktp., Bayezid, nr. 4503). 7. Tef-sîr. Ýbn Hacer, Tîbî’nin bir tefsir yazmayabaþladýðýný söylemekte, ancak eserin ta-mamlanýp tamamlanmadýðýna dair bilgibulunmamakta, Süyûtî de Tîbî’nin bir tef-sir kaleme aldýðýný zikretmektedir. 8. Æa-½îde. 727’de (1327) yazýlmýþ olup ahlâk il-mine dairdir (Süleymaniye Ktp., Ayasofya,nr. 2446). 9. Þer¼u esmâßillâhi’l-¼üsnâ(Nuruosmaniye Ktp., nr. 2206, 2880). 10.Tefsîru âyeti “hel yen¾urûne illâ enteßtiyehümü’l-melâßike”. SüleymaniyeKütüphanesi’nde (Þehid Ali Paþa, nr.2725) Ta£lîša £alâ Tefsîri “hel yen¾u-rûne illâ en teßtiyehümü’l-melâßike”baþlýðýyla Derviþ Muhammed el-Kirmânîadýna kayýtlý olan bu risâle bazý kaynak-larda Tîbî’ye nisbet edilmektedir (el-Fihri-sü’þ-þâmil, I, 389). Bazý kaynaklarda Tîbî’-ye izâfe edilen Esmâßü ricâli’l-Miþkât ad-lý eser ona deðil talebesi Hatîb et-Tebrî-zî’ye aittir.

    Abdülhamîd Ahmed Yûsuf Hindâvî e¹-ªîbî ve cühûdühü’l-belâ³ýyye adýyla biryüksek lisans tezi hazýrlamýþ (1991, Kahi-re Üniversitesi) ve bunu el-Ýmâm Þere-füddîn e¹-ªîbî tecdîdâtühû ve cühû-dühü’l-belâ³ýyye ismiyle neþretmiþtir(Mekke, ts.).

    BÝBLÝYOGRAFYA :

    Tîbî, el-Kâþif £an ¼ašåßiši’s-sünen (nþr. NaîmEþref v.dðr.), Karaçi 1413, I, 35-36; a.mlf., et-Tib-yân fi’l-me£ânî ve’l-beyân (nþr. Abdülhamîd Ah-med Hindâvî), Mekke, ts. (el-Mektebetü’t-ticâriy-ye), neþredenin giriþi, s. 49; a.e. (nþr. AbdüssettârHüseyin Zemmût), Beyrut 1416/1996, neþredeningiriþi, s. 21-24; Yâkut, Mu£cemü’l-büldân, Bey-rut, ts. (Dârü’l-kitâbi’l-Arabî), IV, 52-53; Ýbn Hal-

    na uygun üçüncü bir bölüm eklemek su-retiyle Miþkâtü’l-Me½âbî¼’i kaleme al-mýþtýr. Tîbî de bu eser üzerine el-Kâþif£an ¼ašåßiši’s-sünen adlý þerhini yazmýþ,hâþiye olarak da anýlan eser Þer¼u’¹-ªîbî£alâ Miþkâti’l-Me½âbî¼ adýyla þöhret bul-muþtur (nþr. Naîm Eþref Þebbîr Ahmedv.dðr., I-XII, Karaçi 1413/1992; nþr. Abdül-hamîd Hindâvî, I-XIII, Riyad 1417/1997;her iki neþirde görülen eksiklikler hakkýn-da Muhammed Rif‘at Zencîr tarafýndan ka-leme alýnan tenkitler için bk. bibl.). Eserihazýrlarken daha çok Nevevî’nin el-Câ-mi£u’½-½a¼î¼ þerhinden faydalandýðýný söy-leyen Tîbî þerhte alýntý yaptýðý kaynaklarýkýsaltmalarla göstermiþtir. Me½âbî¼u’s-sünne’de görülen ve ona göre Arapça’yýve hadis rivayetini yeterince bilmeyen râ-vilerin tasarrufundan kaynaklanan ifadebozukluklarýný da düzelten Tîbî eserin mu-kaddimesine hadis usulüne dair bir muh-tasar dercetmiþtir (Tîbî, el-Kâþif, I, 35-36).Bu muhtasar onun el-ƒulâ½a fî u½ûli’l-¼adî¦ adlý eseriyle büyük oranda benzer-lik göstermektedir. Þer¼u’¹-ªîbî £alâ Miþ-kâti’l-Me½âbî¼ üzerine Seyyid Þerîf el-Cürcânî’nin bir telhis yaptýðý kaydedilmek-tedir (Leknevî, s. 559-561, ayrýca bk. neþre-denin giriþi, s. 6). Muhammed Rif‘at Zen-cîr, el-Fünûnü’l-beyâniyye fi’l-Kâþif £an¼ašåßiši’s-sünen li’l-Ýmâmi’¹-ªîbî baþ-lýðýyla hazýrladýðý yüksek lisans tezini (1410,Câmiatü Ümmi’l-kurâ) geniþletip neþret-miþtir (Kuala Lumpur 1998). 2. el-ƒulâ½afî u½ûli’l-¼adî¦. Ýbnü’s-Salâh’ýn Mušad-dime’si, Nevevî’nin et-Tašrîb ve’t-tey-sîr’i, Bedreddin Ýbn Cemâa’nýn el-Men-helü’r-revî’si gibi eserlerden özetlenip Ýb-nü’l-Esîr’in Câmi£u’l-u½ûl’ünden bazý bil-gilerin ilâvesiyle oluþturulmuþtur (nþr. Sub-hî es-Sâmerrâî, Baðdat 1971; Beyrut 1985).Hibetullah b. Atâ b. Ahmed el-Hüseynî Þâh-mîr tarafýndan þerhedilen eseri (Brockel-mann, VI, 238) Seyyid Þerîf el-Cürcânî el-MuÅta½ar fî u½ûli’l-¼adî¦ (ed-Dîbâcü’l-mü×heb) adýyla ihtisar etmiþtir (nþr. Ab-dülgaffâr Süleyman, Kahire, ts.; nþr. FuâdAbdülmün‘im Ahmed, Ýskenderiye 1983;Kâfiyecî’nin el-MuÅta½ar’ýyla birlikte Risâ-letân fî mu½¹ala¼i’l-¼adî¦ adýyla nþr. Ali Ze-vîn, Riyad 1987; nþr. Akýl b. Muhammed b.Zeyd, Beyrut 1413). Cürcânî el-ƒulâ½a’-daki mevzû hadislerle ilgili örnekleri, râviisimlerini, künyeleri ve lakaplarý hazfetmiþ,bazý konularda kendi görüþlerini ekleye-rek esere ayný zamanda bir hâþiye niteli-ði kazandýrmýþtýr. Cürcânî’nin muhtasarýAbdurrahman b. Muhammed el-Hanefî,Þemseddin Muhammed el-Hanefî et-Teb-

  • 127

    metler üzerinde durulacaðý belirtilmiþtir.Baþ tarafta Kur’an’da yeminin mevcudi-yeti, çeþitleri ve faydasý gibi konularda ge-nel bilgilerden sonra tek tek yeminlerinaçýklanmasýna geçilmiþtir. Ancak bu kýsým-da söz konusu edilen yeminler sadece Ce-nâb-ý Hakk’a ait açýk yeminlerin bir bölü-münden ibaret olup yaratýlmýþlardan hi-kâye yoluyla aktarýlan ya da gizli olan ye-minler üzerinde durulmamýþtýr. Bunun ya-nýnda incir ve zeytinin faydalarý, gece vegündüz, rüzgâr, kalem çeþitleri ve insanýnyaratýlýþý gibi hususlarda zaman zamanuzun bilgilere yer verildiði dikkati çekmek-tedir. Yeminlerin izahýnda ilgili âyetlerinüzerinde Arap dili ve edebiyatý, eþbâh venezâirle kýraatler açýsýndan durularak baþ-ta Selef âlimlerinden olmak üzere nakilleryapýlmýþ, âyetlerden çeþitli hükümler çý-karýlarak görüþler ortaya konmuþ, ayrýcafelsefe, kelâm ve tabiat âlimlerine cevap-lar verilmiþtir. Çeþitli hadis derlemelerininyaný sýra Mukatil b. Süleyman, Yahyâ b.Ziyâd el-Ferrâ, Zeccâc, Ma‘mer b. Müsen-nâ ile Vâhidî’nin tefsirleri et-Tibyân’ýnkaynaklarý arasýnda sayýlabilir.

    Ebû Amr Ýbn Zekvân’a nisbet edilen Aš-sâmü’l-Æurßân ve cevâbühâ adlý çalýþ-ma dýþýnda (DÝA, XX, 462) et-Tibyân mo-dern döneme kadar Kur’an’daki yeminlerkonusunda yazýlmýþ tek eser olma özelli-ðini korumuþ ve bu durum Ýbn Kayyim’ineserini vazgeçilmez bir baþvuru kaynaðýhaline getirmiþtir (et-Tibyân’ýn çeþitli kay-naklar üzerindeki etkisi ve ondan yapýlaniktibaslar için bk. et-Tibyân fî eymâni’l-Æurßân, s. 57-58). Bununla birlikte eserkonuyla ilgisiz uzun açýklamalara yer ve-rildiði, sisteminde bazý karýþýklýklarýn bu-lunduðu ve yeminle ilgili âyetlerin sade-ce bir kýsmýna temas edildiði gerekçesiyleeleþtirilmiþtir (Ferâhî, s. 35; Selâmî, s. 16;Hûlî, s. 40). Çeþitli baskýlarý bulunan ese-rin (Mekke 1321; nþr. Muhammed Hâmidel-Fýký, Kahire 1352, 1388/1968; nþr. TahâYûsuf Þâhin, Kahire 1388/1968; Beyrut1402/1982, 1994; Sayda 2003) ilmî neþriniMuhammed Zührî en-Neccâr (I-II, Riyad1399/1979), Muhammed Þerîf Sükker (Bey-rut 1409/1988), Ýsâm Fâris el-Haristânî (Bey-rut 1414/1994), Ebû Abdurrahman Âdil b.Ahmed Hâmid Muhammed (Ýskenderiye2002) ve et-Tibyân fî eymâni’l-Æurßânadýyla Abdullah b. Sâlim el-Batâtî (Mekke1429) gerçekleþtirmiþ, ayrýca Hamza b.Muhammed b. Ali Useyrî tarafýndan aynýisimle hazýrlanan iki ciltlik yüksek lisanstezinde (1422, Mekke Ümmülkurâ Üniver-

    sitesi) eserin tahkiki yanýnda ilmî analiziyapýlmýþtýr (et-Tibyân fî eymâni’l-Æurßân,s. 59-60).

    BÝBLÝYOGRAFYA :Ýbn Kayyim el-Cevziyye, et-Tibyân fî ašsâmi’l-

    Æurßân (nþr. Tâhâ Yûsuf Þâhin), Beyrut 1402/1982, s. 6; a.mlf., ed-Dâß ve’d-devâß (nþr. Ali b.Hasan el-Halebî el-Eserî), Demmâm 1419/1999,s. 56, 309; a.mlf., et-Tibyân fî eymâni’l-Æurßân(nþr. Abdullah b. Sâlim el-Batâtî), Mekke 1429,neþredenin giriþi, tür.yer.; Ýbnü’l-Cezerî, øåyetü’n-Nihâye, I, 405; Süyûtî, el-Ýtšån (Ebü’l-Fazl), IV,46; Keþfü’¾-¾unûn, I, 341; el-Fihrisü’þ-þâmil: £Ulû-mü’l-Æurßân, maŹû¹âtü’t-tefsîr ve £ulûmüh (nþr.el-Mecmau’l-melekî), Amman 1989, I, 602; Ab-dülhamîd (Hamîdüddin) Ferâhî, Ým£ân fî ašsâmi’l-Æurßân, Dýmaþk-Beyrut 1415/1994, s. 35-38; Mu-hammed el-Muhtâr es-Selâmî, el-Æasem fi’l-lu³ave fi’l-Æurßân, Beyrut 1999, s. 14-18; Emîn el-Hû-lî, Arap-Ýslam Kültüründe Yenilikçi Yaklaþýmlar(trc. Emrullah Ýþler – Mehmet Hakký Suçin), An-kara 2006, s. 40; Tayyar Altýkulaç, “Ýbn Zekvân,Ebû Amr”, DÝA, XX, 462.

    ÿMehmet Suat Mertoðlu

    – —TÝBYÂN TEFSÝRÝ

    Ayýntâbî Mehmed Efendi’nin(ö. 1111/1699)

    Kur’ân-ý Kerîm’inilk Türkçe

    matbu tefsiri olan eseri.˜ ™

    Mehmed b. Hamza ed-Debbâð Ayýntab’-da doðdu. Ayýntâbî ve Sivâsî nisbeleriyle,ayrýca Tefsirî Mehmed Efendi lakabýyla aný-lýr. Temel ilimleri memleketinde tahsil et-ti. Âmid, Trablusþam, Dýmaþk ve Kahire gi-bi þehirlerde bulundu. Yirmi yaþýnda ikenSivas’a yerleþti ve kýrk yýlý bulan öðrenimhayatýný burada tamamladý. Aklî ilimleriAli b. Muhammed el-Gûrânî ve Zeynelâ-bidîn b. Muhyiddin el-Gûrânî’den tahsil et-ti. Nûreddin eþ-Þebrâmellisî gibi hocalar-dan tefsir ve hadis okudu. Ayrýca Sivas’-ta müftülük yapan Ayýntâbî’nin talebeleriarasýnda Kazâbâdî, Saçaklýzâde MehmedEfendi, Tosyalý Mustafa b. Ali el-Hayrî veDarendereli Hamza Efendi gibi isimler bu-lunmaktadýr (Arpa, s. 21-24). Ayýntâbî, tef-sirinin mukaddimesinde Þeyhülislâm Min-karîzâde Yahyâ Efendi’nin kendisini hu-zur dersleri için Ýstanbul’a çaðýrdýðýný, buderslerden birinde Sultan IV. Mehmed’inKur’an’ý Türkçe’ye tercüme ve tefsir et-mesini istediðini, kendisine dört adet tef-sir ve on lugat kitabý hediye ettiðini belir-tir. Bunun üzerine Ayýntâbî, Hýdýr b. Ab-durrahman el-Ezdî’nin et-Tibyân fî tef-sîri’l-Æurßân adlý eserini esas alarak ikiyýl içinde tercüme-telif karýþýmý bir eserhazýrladý, müellif hattýndan birini padiþa-

    dûn, Mušaddime (nþr. Abdüsselâm Þeddâdî),Dârülbeyzâ 2005, II, 366; Ýbn Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine, II, 68-69; Süyûtî, Bu³yetü’l-vu£ât, I, 522;Taþköprizâde, Miftâ¼u’s-sa£âde, II, 456; Keþfü’¾-¾unûn, II, 1478; Þevkânî, el-Bedrü’¹-¹âli £, I, 229;Leknevî, æaferü’l-emânî (nþr. Abdülfettâh EbûGudde), Beyrut 1416, s. 559-561, ayrýca bk. neþ-redenin giriþi, s. 6; Sâlih Zeki, Âsâr-ý Bâkýye, Ýs-tanbul 1329, II, 279-281; Kadrî Hâfýz Tûkan, Tü-râ¦ü’l-£Arabi’l-£ilmî fi’r-riyâ²iyyât ve’l-felek, Bey-rut, ts. (Dârü’þ-þürûk), s. 434-435; Brockelmann,GAL (Ar.), VI, 237-239; el-Fihrisü’þ-þâmil: £Ulû-mü’l-Æurßân, maŹû¹âtü’t-tefsîr ve £ulûmüh (nþr.el-Mecmau’l-melekî), Amman 1989, I, 389-394,417, 423; M. Rif‘at Zencîr, el-Ýmâmü’¹-ªîbî, KualaLumpur 1998, s. 11-19; a.mlf., “el-Kâþif .an ha-ka,iki’s-sünen li’l-Ýmâmi’t-Tîbî, tahkýk ve dirâse.Abdülhamîd Hindâvî”, £Âlemü’l-kütüb, XXI/2-3, Riyad 2000, s. 185-198; Zeyd b. AbdülmuhsinÂlü Hüseyin, Delîlü’r-resâßili’l-câmi£iyye fi’l-mem-leketi’l-£Arabiyyeti’s-Su£ûdiyye, Riyad 1998, II,150; Abdullah Muhammed el-Habeþî, Câmi£u’þ-þürû¼ ve’l-¼avâþî, Ebûzabî 1425/2004, I, 528-529; Hayati Yýlmaz, “Kudsî Hadis”, DÝA, XXVI,318.

    ÿHalit Özkan

    – —et-TÝBYÂN fî AKSÂMÝ’l-KUR’ÂN

    א���������������א����� ) )Ýbn Kayyim el-Cevziyye’nin

    (ö. 751/1350)Kur’ân-ý Kerîm’deki yeminlere dair eseri.

    ˜ ™

    Ýlk baskýlarýndan itibaren bu adla taný-nan eserin Ýbn Kayyim’in diðer kitaplarýn-dan farklý olarak bir mukaddime ihtiva et-mediði gerekçesiyle ona ait baþka bir ese-rin parçasý olmasý ihtimalinden söz edil-miþse de (et-Tibyân fî ašsâmi’l-Æurßân, s.6) bu düþüncenin eserin eksik nüshalarý-na dayanýlarak ileri sürüldüðü anlaþýlmak-tadýr. Zira mukaddime sayfasýný da içerenPrinceton nüshasýný neþreden Abdullah b.Sâlim el-Batâtî, onun hem müstakil bireser hem de adýnýn mukaddimede geçti-ði þekliyle et-Tibyân fî eymâni’l-Æurßânolduðunu ortaya koymuþtur (bk. bibl.). ÝbnKayyim’in bazý kitaplarýnda Eymânü’l-Æurßân ve Ašsâmü’l-Æurßân adlarýyla bueserine atýfta bulunmasý (meselâ bk. ed-Dâß ve’d-devâß, s. 56, 309), Þemseddin ÝbnTolun’un bu eseri ƒulâ½atü’t-tibyân fî ey-mâni’l-Æurßân adýyla ihtisar etmesi ve çe-þitli kaynaklarda müellifin böyle bir ese-rinden söz edilmesi de ayný gerçeði gös-termektedir (Süyûtî, IV, 46; Keþfü’¾-¾unûn,I, 341).

    151 fasla ayrýlan eserin mukaddimesin-de Kur’an’da geçen yeminler, bunlarýn,üzerine yemin edilen hususlarla irtibatý,yeminlerin mezkûr ya da mukadder ce-vaplarýyla bu yeminlerdeki sýrlar ve hik-

    TÝBYÂN TEFSÝRÝ