t.c. yÜzÜncÜ yil Ünİversİtesİ fen bİlİmlerİ enstİtÜsÜ...

93
T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİMDALI VAN ŞEHRİ YAKIN ÇEVRESİNİN AKTİF TEKTONİK ÖZELLİKLERİ YÜKSEK LİSANS TEZİ HAZIRLAYAN: Araş. Gör. Çağlar ÖZKAYMAK DANIŞMAN: Prof.Dr. Sefer ÖRÇEN VAN-2003

Upload: others

Post on 01-Feb-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİMDALI

VAN ŞEHRİ YAKIN ÇEVRESİNİN AKTİF TEKTONİK ÖZELLİKLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

HAZIRLAYAN: Araş. Gör. Çağlar ÖZKAYMAK DANIŞMAN: Prof.Dr. Sefer ÖRÇEN

VAN-2003

Page 2: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİMDALI

VAN ŞEHRİ YAKIN ÇEVRESİNİN AKTİF TEKTONİK ÖZELLİKLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

HAZIRLAYAN: Araş.Gör. Çağlar ÖZKAYMAK

VAN-2003

Page 3: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

i

ÖZET

VAN ŞEHRİ YAKIN ÇEVRESİNİN AKTİF TEKTONİK ÖZELLİKLERİ

ÖZKAYMAK, Çağlar Yüksek Lisans Tezi, Genel Jeoloji Anabilim Dalı

Tez Danışmanı: Prof.Dr. Sefer ÖRÇEN Eylül 2003, 95 sayfa

Bu çalışma, Van şehri yakın çevresinin aktif tektonik özelliklerinin belirlenmesi amacı ile, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Jeoloji Mühendisliği Anabilimdalı bünyesinde Yüksek Lisans Tezi olarak hazırlanmıştır. Bu çalışmada, Van şehri yerleşim alanları ve yakın çevresini kapsayan bölge üzerine etkin aktif tektonizmaya işaret eden bulgular sunulmuştur. Van Gölü havzası jeodinamik yapısının tam olarak anlaşılmasına destek olacak bugüne kadar haritalanmamış yapısal unsurlar belirlenmeye çalışılmıştır. Bu yapıların bilinen mevcut yapısal unsurlar ile kontrolü ve ilişkisi incelenmiştir. Bu kapsamda, Van şehri yerleşim alanları ve yakın çevresi üzerine etkin olabilecek aktif fayların ve genç tektonik yapıların belirlenmesine çalışılmıştır. İnceleme alanının aktif tektoniği; inceleme alanındaki tektonik yapılar ile morfolojik yapıların özellikleri incelenerek belirlenmiştir. İnceleme alanının morfolojik özelliklerinin belirlenmesi için topografik haritalardan faydalanarak üretilen, yüksek çözünürlüğe sahip sayısal arazi modeli üzerinde çalışmalar yapılmıştır. Yapılan arazi çalışmalarında, bölgedeki aktif tektoniği karakterize eden faylar, çatlaklar, yelpazeler ve teraslar incelenmiştir.

Tüm bunlarla birlikte, tarihsel ve aletsel döneme ait verilerin kullanıldığı bu çalışmada, depremlerin zaman içerisindeki dağılımları incelenmiştir. Son yıllarda Van Gölü içersinde ve çevresinde, küçük ve orta şiddetli deprem aktivitelerinin sayısında yoğun bir artış gözlenmektedir. Van şehri kentsel yerleşim alanlarına yakın bölgelerde 2000 – 2002 yılları arasında meydana gelen orta şiddetli depremlerin odak çözümlemeleri de bölgede kuzey-güney sıkışmalarının güncel varlığını göstermektedir.

Sonuç olarak, Van Şehri ve yakın çevresinin aktif tektonik özelliklerinin ilk olarak ayrıntılı bir şekilde incelendiği bu çalışmada inceleme alanındaki Pliyo-Kuvaterner ve daha genç çökeller üzerinde aktif tektonizmaya işaret edebilecek yapısal unsurlar belirlenmiştir. Bölge için öngörülen tektonik rejim modellemesi yeni veri ve bulgular ile karşılaştırılmış, uygun olan destekleyici sonuçlara ulaşılmıştır. Elde edilen verilere göre, bu bölge, doğrultu atımlı fayların baskın olduğu Karlıova eklemi batısı ile karşılaştırıldığında çok daha sıkışmalı bir tektonik rejime sahiptir. Anahtar kelimeler: Van Gölü Havzası, Aktif Tektonik

Page 4: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

iii

ABSTRACT

ACTIVE TECTONIC PROPERTIES OF VAN CITY

AND NEARBY AREA

ÖZKAYMAK, Çağlar MSc, Department of Geological Engineering

Supervisor: Prof.Dr. Sefer ÖRÇEN September 2003, 95 pages

The aim of this study, prepared as a MSc thesis in Geological Engineering program at Yüzüncü Yıl Üniversity, is to determine the active tectonic properties of the Van City and nearby areas. Main at the east of the largest lake of Turkey, the Lake Van.

In this study, present some evidence showing active tectonics effected on the region of Van city and nearby area. To understanding of the geodynamic structure of the Lake Van Basin, some structural elements was unknown and some them were determinated. The relation between new studied structures and known structural elements is studied. Active faults and young structural elements are investigated that evoluated arround Van city and will be effect strongly while getting active. For this purpose, high resolution digital elevation models are prepared and used in junction with satellite images to understand the morphologic characteristics of the study area. Field observations undertaken in very recent fault zones reveal that the area is under compression almost N-S, and extension, orientated E-S. This result is in agrecment with the fault plane solutions obtained from three recent earthquakes occurred near the southern shore of the Lake Van. Both historic and instrumental seismic data used for identifying the seismotectonic characteristics of the study area. The tectonic regime appears to be more compressional in this region when compared to the west of the Karlıova junction where strike-slip faulting is thought to dominate. Anahtar kelimeler: Van Lake Basin, Active Tectonics

Page 5: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

v

ÖNSÖZ

Van İli ve yakın civarının Neotektonik dönemde gelişimi hakkında saha verileri ve önceden yapılmış olan çalışmaların ışığında bilgi vermeyi amaçlayan bu çalışma, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü bünyesinde hazırlanmıştır. Bu çalışma, “Van Şehri Kentleşme Alanlarında Yüzeyleyen Pliyo-Kuvaterner Çökellerinde Sedimantolojik Özelliklerin ve Aktif Tektonizmanın Depremselliğe Yönelik İncelemesi” konulu YDABÇAĞ 101Y100 numaralı TÜBİTAK projesi ve “Van Gölü Tersiyer Çökellerinin Sedimantolojisi ve Biyostratigrafisi” konulu, 2000. Mim. 050 numaralı Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma Fonu projesi tarafından desteklenmiştir. Tezimin olgunlaşma safhasına kadar bana danışmanlık yapan, araştırma olanağı sağlayan ve çalışmalarımın her safhasında yakın ilgi ve önerileri ile beni yönlendiren değerli hocam Yrd. Doç. Dr. Onur KÖSE’ye teşekkürlerimi sunarım.

Tez çalışmalarımda bana her türlü desteği sağlayan, çalışmalarım için gerekli şartları ve huzurlu bir çalışma ortamı yaratan sevgili hocam ve danışmanım Prof. Dr. Sefer ÖRÇEN’e teşekkür ederim.

Tezimin oluşabilmesi için bana gerekli imkanları sağlayan, tez çalışmalarım sırasında desteklerini ve bilgi birikimini esirgemeyerek beni yönlendiren, değerli fikirleri ile çalışmalarıma ışık tutan, çalışmalar dışında da her zaman göstermiş olduğu ilgisi, yardımı ve moral yüklemesi ile beni ateşleyen Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dekanı ve sevgili hocam Prof. Dr. A. Ümit TOLLUOĞLU’na şükranlarımı sunarım.

Jeolojiye, özellikle yapısal jeolojiye olan ilgimde büyük pay sahibi olan, mesleki konudaki bilgi birikimlerimde önemli bir rolü üstlenen, ilk danışman hocam Yard.Doç.Dr. Sezai GÖRMÜŞ’e teşekkürlerimi bir borç bilirim.

Saha çalışmaları sırasında, topografik haritaların sayısallaştırılmasında ve tezimin olgunlaşma safhasında desteklerini ve yardımlarını esirgemeyen sevgili arkadaşım Araş. Gör. Azad SAĞLAM’a teşekkür ederim.

Tez çalışmalarım sırasında fikir ve görüşlerinden yararlandığım sevgili hocam Yard.Doç.Dr. Yahya ÇİFTÇİ’ye ayrıca teşekkür ederim.

Saha çalışmalarımın bazı aşamaları sırasında bana eşlik eden Çetin YEŞİLOVA ve Engin TEMİZ’e, tez çalışmalarımda verilerini kullandığım bazı topografik haritaların sayısallaştırılmasını yapan ve tez çalışmalarım sırasında bana destek olan Araş.Gör. Özgür KARAOĞLU, Araş. Gör. Serkan ÜNER, Araş. Gör. Tijen ÜNER, Araş Gör. Ali ÖZVAN ve Araş. Gör. Levent SELÇUK’a teşekkür ederim.

Çalışmalarım sırasında ve çalışmalarımın dışında büyük bir anlayış ve gerektiğinde de sabır gösteren, sevgili babam Mehmet ÖZKAYMAK, annem Fatma ÖZKAYMAK, kız kardeşim Ayşe ÖZKAYMAK ve ablam Pınar PAÇACI’ya, vermiş oldukları maddi ve manevi destek ve moral yüklemesi ile, bu tezin oluşturulmasında en önemli rollerden birini üstlendikleri için teşekkürlerimi sunarım.

Çağlar ÖZKAYMAK

Page 6: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

vii

İÇİNDEKİLER

sayfa ÖZET i ABSTRACT iii ÖNSÖZ v İÇİNDEKİLER vii ŞEKİLLER DİZİNİ ix ÇİZELGELER DİZİNİ xiii EKLER DİZİNİ xv SİMGELER ve KISALTMALAR DİZİNİ xvii 1. GİRİŞ 1

1.1. Çalışma Alanının Konumu 1 1.2. Çalışmanın Amacı ve Kapsamı 6

2. KAYNAK BİLDİRİŞLERİ 7 2.1. İnceleme Alanını Kapsayan Bölgesel Çalışmalar 7 2.2. İnceleme Alanını Ayrıntılandıran Çalışmalar 12

3. MATERYAL VE YÖNTEM 16 3.1. Topografik Haritalar 20 3.2. Sayısal Arazi Modelleri 20 3.3. Uydu Görüntüleri 25

4. STRATİGRAFİ 26 4.1. Tozutepe Formasyonu (Jt) 27 4.2. Çomaklı Formasyonu (Kraç) 27 4.3. Karataş Formasyonu (Krük) 27 4.4. Toprakkale Formasyonu (Tpt) 27 4.5. Dirbi Karışığı (Ted) 28 4.6. Van Formasyonu (Tmv) 28 4.7. Kurtdeliği Formasyonu (Tmk) 29 4.8. Beyüzümü Formasyonu (Tplb) 29 4.9.Alaköy Formasyonu (Tplal) 30 4.10. Edremit Traverteni (Qplee) 30 4.11. Üst Pleyistosen Çökelleri 30 4.12. Holosen Çökelleri 34

5. AKTİF TEKTONİK VE DEPREMSELLİK 37 5.1. İnceleme Alanının Depremselliği 37

5.1.1. Depremlere ait saha gözlemleri 45 5.2. İnceleme Alanının Aktif Tektoniği 46

5.2.1. Faylar 46 5.2.1.1. Alabayır fayı 47 5.2.1.2. Moralli fayı 48 5.2.1.3. Beyüzümü fayları 51 5.2.1.4. Edremit fayı 56 5.2.1.5. Yumru tepe fayları 58

Page 7: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

viii

5.2.2. Çatlaklar 59 5.2.3. Morfoloji ve yüzey suları 61 5.2.4. Heyelanlar 65 5.2.5. Kıvrımlar 67

6. TARTIŞMA ve SONUÇLAR 71 KAYNAKLAR 73 ÖZ GEÇMİŞ 77 EKLER

Page 8: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

ix

ŞEKİLLER DİZİNİ

sayfa Şekil 1.1. Van Gölü havzasının konumu, Türkiye ve yakın çevresini

içeren sayısal arazi modeli kabartı haritası

1 Şekil 1.2. Anadolu plakacığı ve yakın çevresine ait Neotektonik haritası 2 Şekil 1.3. Yaklaşık 2.5 my önce Muş-Van birleşik havzası 2 Şekil 1.4. Günümüzde Muş ve Van havzaları 3 Şekil 1.5. Van Gölü ve yakın çevresi coğrafi özellikleri 4 Şekil 1.6. Çalışma alanının yer bulduru haritası 5 Şekil 2.1. Doğu Anadolu Platosu ve Kafkasya’nın neotektonik

modellemesi

10 Şekil 2.2. Van Gölü ve yakın civarı sismotektonik haritası 11 Şekil 2.3. Doğu Anadolu daralma bölgesinin tüm deformasyon

örneklerini gösteren şematik diyagram

12 Şekil 2.4. Van Gölü doğusu jeoloji haritası 14 Şekil 3.1. Temsili bir fay düzlemi üzerinde pitch (sapma) açısı

ölçümünün gösterilmesi

17 Şekil 3.2. Temsili bir fay düzlemi üzerinde plunge (dalım) açısı

ölçümünün gösterilmesi

18 Şekil 3.3. Temsili bir fay düzlemi üzerinde PV (düşey düzlem

doğrultusu) açısı ölçümünün gösterilmesi

18 Şekil 3.4. a) Schmidt projeksiyon ağı b) Düzlemsel bir elemanın Schmidt

projeksiyon ağı üzerinde gösterilmesi

19 Şekil 3.5. Gül Diyagramı 20 Şekil 3.6. Sayısal arazi modeli oluşturmak için ön çalışma sırasında

renklendirilen topografik haritalar. (a) 1/25000 ölçekli ve (b) 1/100000 ölçekli topografik harita 21

Şekil 3.7. Çalışma alanı arazi çalışmalarında kullanılan sayısal arazi modelinin yapay ışıklandırma görüntüsü

22

Şekil 3.8. Bir sayısal arazi modelinin oluşturulması 23 Şekil 3.9. Aynı bölgeye yönelik olarak değişik ölçek tabanları için

değişik çözünürlük değerleriyle üretilen sayısal arazi modelerinin, birbirleriyle göreceli ilişkisini ve dokusal görünümlerini yansıtan yapay ışıklandırma (röliyef) görüntüleri 24

Şekil 3.10. Van şehri ve yakın civarına ait uydu görüntüleri. a) Landsat7-ETM b) Landsat5-TM uydu görüntüsü 25

Şekil 4.1. Dirbi karışığına ait birimler 28 Şekil 4.2. Edremit traverteni üzerinde gözlenen göl çökelleri 31 Şekil 4.3. Edremit Traverteni üzerindeki göl çökelleri içerisinde görülen

kumlu pomza çökelleri 32 Şekil 4.4. Toprakkale formasyonuna ait kireçtaşları üzerinde görülen eski

akarsu yatağı 33

Page 9: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

x

Şekil 4.5. Genç göl-akarsu çökelleri içerisinde bulunan çapraz ve yatay laminalanmalar

35

Şekil 4.6. Moralli deresinde gözlenen akarsu çökelleri 35 Şekil 5.1. Bölgede meydana gelen tarihsel depremler 39 Şekil 5.2. Van Gölü Havzasındaki (2000 yılına kadar) aletsel dönemde

hasar yapan depremler 42 Şekil 5.3. Bölgede 2001 yılında meydana gelen depremler 42 Şekil 5.4. Bölgede 2002 yılında meydana gelen depremler 43 Şekil 5.5. Bölgede 2003 yılında meydana gelen depremler 44 Şekil 5.6. Van-Gevaş 2000 ve Van-Edremit 2001 yıllarında meydana

gelen depremlerin odak mekanizması çözümlemeleri 45 Şekil 5.7. Su kaçış yapıları 46 Şekil 5.8. a) Alabayır Fayı GD bloğuna ait fay düzlemi, b) Fay

üzerindeki su çıkış noktası 47 Şekil 5.9. Alabayır Fayı ve civarında gözlenen fay yüzeylerine ait

izdüşüm diyagramları 48 Şekil 5.10. YYÜ Kampüs alanı yakınlarında gözlenen eğim atımlı ters fay 49 Şekil 5.11. Fay düzlemi 49 Şekil 5.12. Fay düzleminin içerisinden geçtiği birimler 49 Şekil 5.13. Kampüs çıkışı civarında gözlenen fay yüzeyine ait izdüşüm

diyagramı 50 Şekil 5.14. Kampüs yakınlarında tespit edilen fayın enine jeolojik kesiti 51 Şekil 5.15. Beyüzümü delta sistemi ve çevresinin jeoloji haritası 52 Şekil 5.16. Beyüzümü Delta sistemi üzerinde gözlenen normal fay

sistemleri 53 Şekil 5.17. Beyüzümü delta sistemi içerisinde gözlenen normal faylar 54 Şekil 5.18. Beyüzümü delta sistemi içerisinde gözlenen ters faylar 54 Şekil 5.19. Beyüzümü Köyü ve civarında gözlenen fay yüzeylerine ait

izdüşüm diyagramları

55 Şekil 5.20. Kuvaterner yaşlı akarsu çökelleri üzerinde gözlenen eğim

atımlı ters fay

55 Şekil 5.21. Edremit ve civarında gözlenen fay yüzeylerine ait izdüşüm

diyagramları

56 Şekil 5.22. (a,b) Edremit traverteni üzerindeki 2.2 metrelik atım, (c,d)

Edremit traverteni üzerinde ölçüm yapılan fay düzlemi

57 Şekil 5.23. Yumrutepe bölgesinde normal faylanmalar 58 Şekil 5.24. Yumrutepe Köyü ve civarında gözlenen fay yüzeylerine ait

izdüşüm diyagramları

58 Şekil 5.25. Çalışma alanı fay hareketleri ölçüm diyagramı ve Van Gölü

doğusu için yapı-gerilme ilişkisi

59 Şekil 5.26. Çatlak ölçümü alınan Edremit Travertenine ait karbonatlı

birimler

60 Şekil 5.27. Edremit traverteni üzerinden alınan çatlak düzlemleri

doğrultularından itibaren hazırlanan gül diyagramı

61

Page 10: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

xi

Şekil 5.28. Eğimli yeni göl çökelleri 62 Şekil 5.29. Çalışma alanı drenaj ağı haritası 63 Şekil 5.30. İnceleme alanı yüzey haritası 64 Şekil 5.31. Çayırbaşı köyü heyelan bölgesi 65 Şekil 5.32. Çayırbaşı köyü heyelan bölgesi moloz akıntısı 66 Şekil 5.33. Bol çatlak ve kırıklı traverten birimler 66 Şekil 5.34. Çalışma alanında gözlenen senklinal 68 Şekil 5.35. Van Formasyonuna ait birimler içerisinde gözlenen kıvrımlı

yapılar

69 Şekil 5.36. Van Formasyonuna ait birimler üzerinde gözlenen kıvrımlı

yapılar

70

Page 11: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

xiii

ÇİZELGELER DİZİNİ

sayfa Çizelge 5.1. Van Gölü Havzasındaki tarihsel dönem depremleri 38 Çizelge 5.2. Van Gölü Havzasındaki aletsel dönemde M:3.9 ve üzeri

büyüklüğündeki depremler 39

Page 12: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

xv

EKLER DİZİNİ

EK 1. İnceleme alanı jeoloji haritası

Page 13: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

xvii

SİMGELER ve KISALTMALAR DİZİNİ

Simgeler ABD Amerika Birleşik Devletleri B Batı D Doğu G Güney K Kuzey M Magnitüd

Kısaltmalar ALMAZ Radar Uydusu, Rusya BFT Bindirme-Ters Faylar GPS Evrensel Konum Sistemi DAF Doğu Anadolu Fayı DAFZ Doğu Anadolu Fay Zonu DH Doğrultu Atım Havzası ERS-1 Avrupa Uzaktan Algılama Uydusu 1 JERS-1 Japon Yer Kaynakları (radar) Uydusu 1 KAFZ Kuzey Anadolu Fay Zonu KOERİ Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem

Araştırma Enstitüsü

(Landsat) TM Ayrıntılı Haritalayıcı (Landsat uydusu sürümü), ABD (Landsat 7) ETM+ Geliştirilmiş Ayrıntılı Haritalayıcı (Landsat Uydusu 7.

Sürümü) K-VH Kırık-Volkan Hatları MTA Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü NF Normal fay PV Düşey Düzlem REDPUMA İsviçre Sismoloji Merkezi RMR Kaya Sınıflandırma Sistemi SADAF Sağ Yönlü Doğrultu Atımlı Faylar SAM Sayısal Arazi Modeli SODAF Sol Yönlü Doğrultu Atımlı Faylar TÜBİTAK Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu USGS ABD Jeolojik Etüd Dairesi UTM (Universal Transverse Mercator) Koordinat sistemi YDABAG Yer, Deniz ve Atmosfer Bilimleri Araştırma Grubu

Page 14: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

1. GİRİŞ

Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Jeoloji Mühendisliği Anabilimdalı bünyesinde yüksek lisans tezi olarak hazırlanan bu çalışma, Van şehri ve yakın çevresinde, UTM zonu 0333-0368 doğu, 4250-4285 kuzey koordinatları arasında kalan 20 km2

’lik alanda bölgenin aktif tektonik özelliklerinin belirlenmesine yönelik olarak yapılmıştır.

1.1. Çalışma Alanının Konumu

Bu çalışma, Türkiye’nin doğusunda bulunan Van Gölü Havzası içerisindeki Van şehri ve yakın çevresinde yürütülmüştür (Şekil 1.1).

Şekil 1.1. Van Gölü havzasının konumu, Türkiye ve yakın çevresini içeren sayısal

arazi modeli (USGS_EDC_GTOPO30 topografik veri setinden işlenmiştir) kabartı haritası.

Van Gölü havzasının şekillenmesi, Arap levhasının Avrasya levhası altına dalarak aradaki okyanusu kapatması sonucu başlayan kıta-kıta çarpışmasından günümüze kadar uzanan jeolojik olaylarla ilişkilidir. Yaklaşık 14 Milyon yıl önce başlayan kıta-kıta çarpışması gününümüzde de devam etmektedir (Şengör ve Kidd, 1979; Dewey ve ark., 1986; Şaroğlu ve Yılmaz, 1986). Hatay’dan İran’a kadar bir yay şeklinde uzanan ve Güneydoğu Anadolu bölgesini kuzeyden sınırlayan Doğu Toroslar, bu kıta-kıta çarpışmasının başlangıcından bugüne yükselen kıvrımlı bir dağ kuşağı olarak şekillenmektedir. Van Gölü Havzası, jeoloji literatüründe “Bitlis Kenet Kuşağı” olarak isimlendirilen, Doğu Toroslar’a göre çöken tektonik kontrollü bir havzada yer almaktadır (Şekil 1.2). Önceki çalışmalara göre (Şaroğlu ve Güner (1981)), yaklaşık 2.5 milyon yıl önce bölge kıvrımlanmasına bağlı olarak bugünkü Muş Ovası ile Van Gölü bir arada olacak şekilde, yöre kapalı havza niteliği kazanmıştır (Şekil 1.3).

Page 15: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

2

Şekil 1.2. Anadolu plakacığı ve yakın çevresine ait neotektonik haritası (USGS’ten

değiştirilerek, 2003). İlk olarak yaklaşık 2 milyon yıl önce volkanik aktivite sergilemeye başlayan Nemrut yanardağının, günümüzden yaklaşık 790 bin yıl önce yaptığı püskürme sonucu oluşan lavları ve diğer akış ürünleri (ignimbiritler) Bitlis çayı vadisini doldurmaya ve aynı zamanda Muş havzasını Van havzasından ayırmaya başlamış, sonra da her iki havza ayrı ayrı kapalı duruma gelmişlerdir (Şaroğlu ve Güner, 1981). Van havzası kapalı havza durumunu sürekli olarak korumuş ve sonuçta bugünkü Van Gölü’nü oluşturmuştur (Şekil 1.4).

Şekil 1.3.Yaklaşık 2.5 my önce Muş-Van birleşik havzası (Köse’den, 2001). Nemrut Volkanı, bugün uykuda olmakla birlikte aktif bir yanardağdır. Son 10 bin yılda en az 20 kez (kabaca bir ortalamayla 500 yılda bir) püskürdüğü bilinmektedir ve en son, çok yakın bir geçmişte, 1441 yılında patlayarak kuzey yamaçlarından lav

Page 16: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

3

akıtmıştır (Yılmaz ve ark., 1998). Araştırmalar, göl suyunun günümüzden en fazla 100000 yıl önce birikmeye başlamış olabileceğini önermektedir.

Şekil 1.4. Günümüzde Muş ve Van havzaları (Köse’den, 2001).

Kısaca tektonik bir çökme gölü olarak ele alınabilecek Van Gölü ve içinde bulunduğu havza, yüksek dağlarla çevrili, dışa akarsu bağlantısı olmayan kapalı bir havzadır. İçindeki akarsu akışlarının Van Gölü’ne olduğu havzada, mevcut iklim koşulları altında yağış ve buharlaşma ilişkisiyle büyük bir hidrolojik denge korunmaktadır. Deniz seviyesinden yüksekliği 1646 m olan göl suyu seviyesi, iklim koşullarındaki dönemsel değişimlere bağlı olarak + 4-5 m oynamalar gösterebilmektedir. Bununla birlikte son buzul dönemi sonrası yaklaşık 16 bin yıl önce gölün güncel seviyesinden 70-75 m daha yukarı seviyelere 1720 m kotlarına ulaştığı da bilinmektedir (Gürel,1995; Kadıoğlu, 1995).

Van ve Bitlis il sınırları içerisinde yer alan Van Gölü, 489 km kıyı çizgisi uzunluğu, 3456 km2 yüzey alanı ve 590 km3 su hacmi ile dünyanın en büyük sodalı gölleri arasında yer almaktadır (Şekil 1.5). Yüksek alkalin özellikteki göl suyu oldukça serttir (PH: 9.55). Serbest halde CO2 bulundurmayan gölde, karbonat (CO3) ve bikarbonat (HCO3) yüksek oranda bulunur. Bununla birlikte sodyum, potasyum ve lityum oranları da yüksektir (Degens ve Kurtman 1978; Kempe, 1978). Van Gölü’ne endemik bir sazan türü olan Van balığı namıdiğer inci kefalı, göl suyunun kimyasal koşullarına uyum sağlamış tek balık türüdür. Yumurtlama dönemlerinde akış yönü tersine akarsulardan yüksek kotlara doğru göçeden inci kefali, yöre insanı için önemli bir gelir kaynağıdır. Göle bugünkü adını veren Van şehri, Van Gölü’nün doğusunda 3204 m yüksekliğindeki Erek Dağı’nın etekleriyle kıyı arasındaki bölgeye yayılı durumdadır. Van ilçelerinden Erciş, Edremit, Gevaş ve Muradiye; Bitlis ilçelerinden, Tatvan, Ahlat ve Adilcevaz yine kıyı şeridinde bulunan önemli yerleşim alanlarıdır. Van Gölü’nün en derin noktası 451 m olup, gölün batısında Tatvan çukurluğu olarak adlandırılan bölgede, Ahlat ve Adilcevaz ilçelerinin açıklarında bulunmaktadır. Gölün kuzeyinde 4058 m’lik zirvesiyle Türkiye’nin Ağrı Dağı’ndan sonraki en yüksek ikinci volkanı Süphan Dağı bulunmaktadır. Batı’da

Page 17: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

4

volkan konisinin çökmesi sonucu oluşan yaklaşık 9 km genişliğindeki devasa kalderasının duvar yüksekliği 2935 m’ye ulaşan Nemrut Volkanı bulunur. Güneyde ise, 3537 m zirvesiyle, İhtiyarşahap Dağları’nın kıyıdaki en yüksek üyesi olan Artos Dağı, Gevaş ilçesinin hemen güneyinde yer alır.

Şekil 1.5. Van Gölü ve yakın çevresi coğrafi özellikleri.

Van Gölü Havzası doğusunda bulunan tez alanı, 0333-0368 doğu enlemleri ile 4250-4285 kuzey boylamları arasında kalan, Van Gölü doğusundaki bölgede gerçekleştirilmiştir (Şekil 1.6). Çalışma alanı güneyde Edremit ilçesi, doğuda Erçek Gölü, Batıda Van gölü ve kuzeyde Mollakasım, Alaköy, Yumrutepe köyleri ile sınırlıdır. VAN K50d1-d2-d3-d4, VAN K50c1-c2-c3-c4, VAN L50a2-b1-b2

İnceleme alanı genel olarak yumuşak bir topografyaya sahiptir. Van Gölü’nden uzaklaştıkça engebe artar Van ili yerleşkesinin hemen doğusundaki Erek Dağı’nın kuzey uzantısı üzerinde yer alan Hudut Tepe 2624 m yüksekliğindedir, Türbe T. (1900), Ziyaret T. (1917), Güney T. (1970), Ziyaret T. (1969), Çingene Tepe (2042), Beyaztaş T. (1974), Sığır T. (1881), Şahbağ T. (1968), Toprakkale T. (2062) inceleme alanının en yüksek tepeleridir.

paftalarının bütününe yayılmaktadır. Van-Edremit, Van-Gürpınar, Van-Özalp ve Van-Muradiye yolları birinci derecede karayolu olup ulaşımı her mevsim olanaklı kılar. Yol durumunun iyi olması nedeni ile yaz aylarında tüm köylere ulaşım mümkündür.

İnceleme alanını doğudan sınırlandıran Erçek Gölü ve inceleme alanının batısında kalan Van Gölü doğal göller olup, sularının sodalı olması nedeniyle içme ve sulama amaçlı olarak kullanılamayacak özelliktedirler. Ayrıca Van yerleşkesinin

Page 18: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

5

3 km kadar kuzeydoğusunda yer alan Bostaniçi Gölü ise sulama amaçlı kullanılan yapay bir göldür. Bölgenin genel yükseltisine bağlı olarak kar şeklinde gelişen yağışın fazla olması ve bu karların yüksek kesimlerde Haziran ayı sonuna kadar erimeden korunması nedeniyle, inceleme alanındaki büyük dereler, bütün mevsimler boyunca su taşımaktadır. Erçek Gölü doğusundan gelerek Van Gölü’ne dökülen Karasu çalışma alanının en büyük deresini teşkil eder. Moralli deresi, Osmangöl deresi, Akpınar deresi, Kuruçeşme deresi, Çimen deresi, Boğaz deresi, Çayır deresi, Göldere, Curna deresi, çalışma alanında yer alan diğer derelerdir. Tipik karasal iklimin hüküm sürdüğü bölgede, Mayıs-Ekim ayları arasındaki sürede arazide çalışma olanağı vardır.

Sanayiinin gelişme göstermediği ve başlıca geçim kaynağını hayvancılığın oluşturduğu bölgedeki yerleşim yerleri genelde küçük köyler biçimindedir.

Page 19: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

6

Şekil 1.6. Çalışma alanının yer bulduru haritası. 1.2. Çalışmanın Amacı ve Kapsamı

Arap Levhası’nın, Avrasya Levhası’nın altına dalarken kenet oluşturduğu

Bitlis Bindirme Kuşağı’nın hemen kuzeyinde bulunan Van Gölü havzası, aynı zamanda Kuzey Anadolu Fayı’nın Doğu Anadolu Fayı’yla kesiştiği Karlıova Eklemi ile Zagros Fay Zonu arasında yer alır (Şekil 1.2). Önemli sismik aktivite gösteren Çaldıran Fayı’nın da içinde yer aldığı bir fay zonu üzerinde bulunması Van Gölü havzasının aktif tektoniğine ve depremselliğine ayrı bir önem kazandırmaktadır.

Çalışma alanındaki aktif tektonizmaya işaret eden yapısal unsurların ortaya çıkarılması, bu unsurların birbirleri ile ve bölgenin depremselliği ile ilişkisinin irdelenmesi çalışmanın amacını oluşturur. Bununla birlikte bu çalışmanın, bölgede yapılacak sismotektonik araştırmalara, jeoteknik çalışmalara ve Van ili kentsel gelişim alanlarının belirlenmesi amaçlı her türlü çalışmaya katkı sağlayabilecek olması çalışmanın önemini artırmaktadır. Çalışma alanındaki yapısal unsurların ortaya çıkarılmasına destek sağlayan jeomorfolojik çalışmalar için özellikle sayısal arazi modeli hazırlanmış ve çalışma alanındaki yelpazeler, teraslar ve çeşitli çizgisellikler üzerinde görüntü analizi çalışmaları yapılmıştır. Çalışma alanında yer alan genç süreksizlik zonlarının belirlenmesinde Landsat-TM uydu görüntülerinden faydalanılmıştır.

Van ili ve çevresindeki yerleşim birimlerinin genellikle yumuşak zeminler üzerine kurulu olması, bölgede geçmişte çok yıkıcı depremlerin yaşanmış olması çalışmanın önemini daha da arttırmaktadır.

Son zamanlarda Van Gölü ve çevresindeki sismik aktivitenin arttığı görülmektedir. Olası büyük magnütüdlü bir deprem Van şehri gibi özellikle alüvyonlar, ovalar üzerine kurulu bir çok yerleşim birimini etkileyebileceği için büyük tehlike arz etmektedir. Bölgeye çevre illerden olan göçler nedeniyle oluşan yüksek nüfus yoğunluğu ve bölgedeki yapı kalitesinin düzeyi de olası büyük bir depremde ek bir tehdit unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle bölgenin depremselliğinin ve deprem özelliklerinin olabildiğince doğru ve ayrıntılı olarak belirlenmesi gerekmektedir. Bu çalışmalar bölgeyi etkileyen depremlerin nedenini oluşturan aktif tektonizmanın ayrıntılı olarak ortaya konulması, aktif fayların karakteristiklerinin belirlenmesi, bu depremlerin tekrarlanabirliklerinin, olası etkilerinin ve bu etkilerin dağılımının ortaya konulmasını amaçlamaktadır. Bu çalışmaların bir kısmı günümüzde yapılacak doğrudan gözlemlere bir kısmı da daha önce oluşmuş depremlerin istatistiksel değerlendirilmesine dayanır. Bu çalışmada 2001, 2002 ve 2003 yaz dönemlerinde saha çalışması yürütülmüş, buna ek olarak, bu dönemde gerçekleşen depremlerin yorumu yapılmıştır.

Tüm bunlarla birlikte, tarihsel ve aletsel döneme ait verilerin kullanıldığı bu çalışmada, depremlerin zaman içerisindeki dağılımları incelenmiştir. Son yıllarda Van Gölü içersinde ve çevresinde, küçük ve orta şiddetli deprem aktivitelerinin sayısında yoğun bir artış gözlenmektedir. Van şehri kentsel yerleşim alanlarına yakın bölgelerde 2000–2002 yılları arasında meydana gelen orta şiddetli depremlerin odak çözümlemeleri de bölgede kuzey-güney sıkışmalarının güncel varlığını göstermektedir.

Page 20: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

7

Page 21: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

2. KAYNAK BİLDİRİŞLERİ

Doğu Anadolu Bölgesi’nde değişik araştırmacılar tarafından yapılan çok sayıda bölgesel jeolojik çalışma bulunmasına rağmen inceleme alanını ayrıntılandıran çalışmaların sayısı oldukça sınırlıdır. Çalışma alanında yapılan önceki çalışmaların daha net anlaşılabilmesi ve yorumlanabilmesi için bu çalışmalar iki başlık altında incelenmiştir: 2.1. İnceleme Alanını Kapsayan Bölgesel Çalışmalar

Degens ve Kurtman (1978), Van Gölünü, jeoloji, jeokimya ve hidrojeoloji tekniklerini kullanarak incelemişlerdir. Son buzul dönemi sonrası yaklaşık 16 bin yıl önce, gölün güncel seviyesinden 70-75 m daha yukarı seviyelere, 1720 m kotlarına ulaştığını, bununla birlikte, Van civarında Miyosen sonlarında denizel ortamın yerini karasal ortama bıraktığını ifade etmişlerdir.

Savcı, 1980 yılında yaptığı çalışmalarda Doğu Anadolu volkanizmasının neotektonik öneminden bahsetmiş, kıta-kıta çarpışmasının Orta Miyosen’de başladığını ileri sürmüştür.

Tolluoğlu ve ark., 1982 yılında, Mutki (Bitlis) bölgesinde yaptıkları çalışmalarda, yörede yoğun tektonik hareketler ve bu hareketlere bağlı bindirmeler, deformasyonlar sonucu gelişen kataklastik metamorfizmanın varlığından söz etmişlerdir.

Şengör ve Yılmaz (1983), Doğu Türkiye’yi Tetis okyanusal litosferinin tükenmesi sonucu oluşan geniş yayılımlı ofiyolitik melanj ve filiş seviyeleri ile yorumlamıştır.

Doğu Anadolu’da en son denizel çökellerin 17 m.y. yaşlı sığ kireçtaşları olduğunu ileri süren Tokel (1984), bu durumda bölgenin bugünkü Ege denizine benzer şekilde normal kalınlıkta bir kabuk yapısına sahip olduğunu, bu gün ise bu formasyonların 3000 metrelik yükseltilerde yüzeylendiğini dolayısıyla Doğu Anadolu’daki bugünkü kabuk kalınlığının yaklaşık 45 km olabileceğini ileri sürmüştür.

Şaroğlu ve Yılmaz (1984), Van civarını da içine alan Doğu Anadolu’nun jeolojik evriminde dört dönemin etkin olduğunu vurgulamışlardır. İlk dönem metamorfitlerle; ikinci dönem , Üst Kretase yaşlı ofiyolitik karmaşıkla; üçüncü dönem, sedimanter kayaçlar; dördüncü dönem ise Üst Miyosen’de başlayıp günümüze kadar devam eden karasal ortam çökelleri ve volkanizma ile temsil edilmektedir. Van çevresinde gelişmiş olan yapıların ancak bir sıkışma rejimi ile açıklanabileceğini vurgulayan çalışmacılar, kuramsal olarak sıkışmakta olan bir levhada oluşabilecek yapısal şekillerle doğada gözlenenler arasında büyük bir benzerliğin izlenebildiğini vurgulamışlardır.

Bazı araştırmacılar ise neotektonik rejimin Orta Pliyosen’de başladığını savunmaktadırlar (Dewey ve ark.,1986).

Van Gölü havzasının neotektonik dönem içerisinde doğal oluşum hazırlığının ipuçlarına yönelik bilgiler, Şaroğlu ve Yılmaz (1986) tarafından yapılmış

Page 22: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

8

bir çalışmada da verilmektedir. Çalışmada, neotektonik dönem boyunca, Doğu Anadolu’da kıvrımlar, bindirmeler, doğrultu atımlı faylar ve yanardağların çıkışlarını oluşturan açılma çatlaklarının geliştiğini belirtmişlerdir, ayrıca bu yapıların, Doğu Anadolu’nun kabaca kuzey-güney yönünde büzüşüp daralarak, doğu-batı yönünde uzamasına, kıta kabuğunun kalınlaşmasına ve bölgenin yükselmesine neden olduğunu savunmuşlardır. Yazarlara göre, bölgede neotektonik dönem boyunca, doğu-batı uzanımlı senklinallere karşılık gelen havzalar ile antiklinallere karşılık gelen sırtlar gelişmiş, kıta kabuğunun evrimine bağlı olarak bölgenin genç volkanizması da değişiklikler sergilemiştir. Aynı çalışmada, volkanların çoğunlukla açılma çatlaklarını kendilerine çıkış yolu olarak seçtikleri belirtilmektedir. Dönemin diğer bir özelliği kuzey-güney yönlü akarsuların yarma vadiler, doğu – batı yönündekilerin ise menderesli yataklar geliştirmiş olmasıdır. (Şaroğlu ve Yılmaz, 1986).

Yılmaz ve arkadaşları (1987) yaptıkları çalışmada Doğu Anadolu bölgesinin tektonik haritasını oluşturmuşlardır ve Doğu Anadolu bölgesinin deformasyon modelini ortaya koymuşlardır. Yazarlar, bölgede hakim olan neotektonik rejimin Geç Miyosen’de başladığını ileri sürmüşlerdir.

Yaptıkları araştırmalar ile Doğu Anadolu’daki magmatizmanın üst Miyosen’de başladığını savunan Güner ve Şaroğlu (1987), bölgenin K-G yönlü bir sıkışma rejimi altında olduğunu, magmatizmanın bu sıkışma rejimi sonucu oluşan K-G yönlü açılma çatlaklarından itibaren meydana geldiğini söylemişlerdir. Bu özellikler nedeni ile Doğu Anadolu’da jeotermal enerji açısından önemli bir potansiyelin var olabileceğini belirtmişlerdir.

Yılmaz, 1989 yılında yaptığı çalışmalarda, Doğu Anadolu’da sıkışma tektoniği ve volkanik aktivite ile ilgili çarpışma olayının Geç Miyosen’den Pliyosen’e ve hemen hemen günümüze değin devam ettiğini belirtmiştir. Bazik ve ortaç alkalin kayaçların ilk önceki bir püskürme fazı ile Pliyosen boyunca andezitik ve dasitik kalk-alkalin nitelikli, kısmen bununla yaşıt ikinci volkanizma ana fazı için daha büyük öneme sahip olan ve Kuvaterner’den itibaren devam eden alkali niteliğe geçiş gösterdiğine işaret etmiştir.

Yılmaz (1990) ise bölgenin Miyosen’de K-G yönlü sıkışma rejimi altında kaldığını ve bu sıkışma rejiminin günümüzde de devam ettiğini savunmaktadır. Aynı çalışmada, bölgedeki kabuk kalınlığının yaklaşık 45 km olduğunu ileri sürmektedir.

Doğu Anadolu volkanizmasını Tetis’in evrimi ile açıklayan Şengör ve arkadaşları (1993), bölgedeki volkanizmanın bölgede etkin olan D-B yönlü açılma tektonizması ile oluştuğunu ifade etmişlerdir.

Yılmaz ve arkadaşları 1993 yılında Güneydoğu Anadolu’da yaptıkları çalışmada, bölgedeki orojenik birleşmeyi ofiyolitik ve metamorfik toplanımlar ile açıklamışlardır. Araştırmacılar bu toplanımların Geç Kretase ve Miyosen iki ana fazı ile Orta Eosen ikincil fazı sonucu gelişen naplar ile oluştuğunu ifade etmişlerdir.

Türkiye’de Neotektonik dönemin Orta Miyosen’de Bitlis kenet kuşağı boyunca meydana gelen kıta-kıta çarpışması ile başladığını ileri süren Şaroğlu (1994), Arap ile Avrasya kıtalarının çarpışması ile gerçekleşen bu rejim altında tüm ülkenin kabaca K-G yönünde sıkışma rejimi altında kaldığını söylemiştir. Bu sıkışma ile doğrultu atımlı fayların, bindirmelerin, kıvrımların, açılma çatlakları ve normal fayların geliştiğini belirtmiştir. Olaslıkla Üst Pliyosen’de Kuzey Anadolu

Page 23: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

9

Fayı ve Doğu Anadolu Fayı’nın birleşmesi ile arada kalan Anadolu Levhacığının batıya doğru kaçmaya başladığını belirtmiştir. Tektonik rejimdeki bu şekil değişikliğini rejimin ikinci evresi olarak kabul etmiştir.

Bazı araştırmacıların çalışmalarına göre, bölgede K-G yönlü sıkışma rejimi hakimdir ve Pliyo-Kuvaterner yaşlı Süphan ve Tendürek volkanlarının Van gölü Havzasının Bitlis bindirme kuşağı önünde çökmesi ile ilişkili olarak oluştukları önerilmektedir (Adıyaman ve ark., 1998). Aynı araştırmacılar yaptıkları çalışmalarda, Doğu Anadolu’daki volkanik model ile neotektonik rejimi karşılaştırmışlardır. Volkanizma ile ilgili olan fayların haritalanması yapılmış, volkanik aktivitenin açılma çatlakları ile oluştuğu, bölgede son zamanlara ait kıvrım gözlenmediği, son 8 milyon yıldır tektonik sistemin doğrultu atımlı olduğu söylenmiştir. Çalışmada açılma çatlaklarının genel olarak 2-10 km uzunluğunda olduğu ve magmanın bu çatlaklardan itibaren yüzeye ulaştığı belirtilmektedir.

Yılmaz ve arkadaşları (1998)’e göre Arap ve Avrasya plakalarının K-G doğrultulu birleşmesi ile Bitlis-Zagros kenet kuşağı oluşmuştur. Bunun sonucu olarak kıtasal kabuk kısalmış, kalınlaşmış ve sonuçta yüksek Türk-İran platosunu meydana getirmiştir. Bu plato üzerindeki volkanik aktivite Neojen’de başlamış, günümüze kadar devam etmiştir.

Trifonov (1998) yaptığı çalışmada bölgedeki kısalmanın ekseninin yaklaşık K-G yönlü olduğunu, böylece, son deformasyonların nedeni olarak Arap ve Hindistan plakalarının hareketi ve sıkıştırması fikrinin doğru olduğunu ifade etmiştir. Bölgedeki açılmanın ise genel olarak D-B yönlü olduğunu, en büyük ve en küçük asal gerilim eksenlerinin ikisinin birden yataya yakın doğrultuda olmasının, tüm bölgede doğrultu atım tektoniğinin hakim olduğuna işaret ettiğini savunmuşlardır. Buna rağmen σ1’in σ2

Koçyiğit’e (2001) göre, Bitlis okyanusu (Neotetis’in güney kolu), Orta-Geç Miyosen (Serravaliyen)’e kadar kapanmamıştır. Ve daha sonra kapanması ile Arap plakası, Avrasya plakası ile birleşmiş, kıta-kıta çarpışması olmuştur. Bitlis-Zagros birleşimi ve Küçük Kafkaslar boyunca meydana gelen kıta içi çarpışma sonrasına bağlı olarak, arada kalan bölge, Himalaya’lardaki Tibet platosu gibi, Doğu Anadolu-İran platosu adı altında sıkışarak 2 km yükselmiştir. Araştırmacı, kıta içi birleşme ve K-G yönlü sıkışma-büzülme tektonik rejiminin, Doğu Türkiye’deki Bitlis kenet kuşağı boyunca, Geç Miyosen sonu ve Erken-Geç Pliyosen’e kadar sürdüğünü öne sürmektedir. Bu durum, D-B doğrultulu kuzey-güney kenar bindirmelerine, ters faylara ve D-B doğrultulu kıvrımlara işaret eder. Erken-Geç Pliyosen’de, üç ana neotektonik yapı, sağ yönlü Kuzey Anadolu ve sol yönlü Doğu Anadolu transform fayları ve Anadolu plakacığı oluşmuştur. Daha sonra Anadolu plakacığı, Afrika plakası okyanusal litosferi üzerinde BGB yönünde kaçma hareketine başlamıştır. Böylece, Erken-Geç Pliyosen’den itibaren ilksel sıkışma-büzülme tektonik rejimi yerini sıkışma-açılma tektonik rejimine bırakmıştır. Yine aynı araştırmacıya göre, Küçük Kafkasya bölgesinde ve Doğu Anadolu Platosundaki neotektonik rejimin sıkışma-açılma niteliğinde ve Pliyo-Kuvaterner yaşlı olduğunu ifade etmiştir. Bölgede, KB doğrultulu sağ yönlü, KD doğrultulu sol yönlü aktif doğrultu atımlı fayların, saf doğrultu atım havzalarının, K-G veya KKB yönlü çatlaklar ve/veya

’ye göre düşeye daha yakın olduğunu bunun ise genç bindirme ve kıvrımların karakteristiği olduğu ifade edilmektedir. Aynı çalışmacılar magmatik kaynağın bölgede 35-40 km derinlikte olduğunu ifade etmişlerdir.

Page 24: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

10

Pliyo-Kuvaterner volkan dizilerinin varlığından söz eden araştırmacı, kuzeye (Küçük Kafkasya) doğru doğrultu atım faylanmadan bindirme faylarına geçiş olduğunu ve bu bölgede tektonik rejimin hala sıkışmalı-büzülmeli olduğunu ifade etmiştir (Şekil 2.1). Koçyiğit (2001) aynı zamanda Van gölü ve yakın civarının sismotektonik haritasını hazırlamıştır (Şekil 2.2).

Şekil 2.1. Doğu Anadolu Platosu ve Kafkasyanın Neotektonik modellemesi

(Koçyiğit’den, 2001) (BFT: Bindirme-ters faylar, DH: Doğrultu atım havzası, SADAF: Sağ yönlü doğrultu atımlı faylar. SODAF: Sol yönlü doğrultu atımlı faylar, NF: Normal fay, K-VH: Kırık-volkan hatları, KAFZ: Kuzey Anadolu Fay Zonu, DAFZ: Doğu Anadolu Fay Zonu)

Bozkurt (2001) Anadolu’nun Erken Pliyosenden beri kıta içi birleşme ve

bunun sonucu gelişen deformasyon sebebi ile tektonik kaçış bölgesi olduğunu; sol yönlü doğrultu atımlı KAFZ, sağ yönlü doğrultu atımlı DAFZ ve Ege-Kıbrıs yayının bölgedeki neotektonik rejimin ana yapı unsurları olduğunu, sol yönlü Ölüdeniz fayının da bu kaçışta büyük rol oynadığını ifade etmiştir.

Van Gölü havzasını da içine alan Doğu Anadolu’da, neotektonik rejim başlangıcının Miyosen devresinde, günümüzden önce, yaklaşık 10-14 milyon yıl aralığını kapsayan, Serravaliyen katının son dönemlerinde olduğu rapor edilmektedir (Şengör ve Kidd, 1979; Şaroğlu ve Güner, 1981; Dewey ve ark., 1986; Şaroğlu ve Yılmaz, 1986). Bu araştırmalarda Doğu Anadolu’daki neoektonik rejimin, yaklaşık 12 milyon yıl önce başladığı ve Arap -Avrasya plakalarının kıta-kıta çarpışmasının sonucunda geliştiği belirtilmektedir. Bilindiği gibi kıta-kıta çarpışmasının oluştuğu bölgede, jeolojik bir yapı olarak Bitlis Kenet Kuşağı yer alır ve bu kuşak daha doğuda İran sınırlarına kadar uzanır.

Page 25: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

11

Şekil 2.2. Van Gölü ve yakın çevresinin sismotektonik haritası (Koçyiğit’ten, 2001).

Şaroğlu ve Yılmaz (1986), sıkışma tektonik rejimi ile karakterize ettikleri Doğu Anadolu’da, neotektonik dönem boyunca kıvrımlar, bindirmeler, doğrultu atımlı faylar ve açılma çatlakları gelişiminden söz etmişler ve Şengör ve diğerleri (1985) tarafından oluşturulan Doğu Anadolu Deformasyon modeline (Şekil 2.3) uygun şekilde, bölgede genel olarak, D-B doğrultulu kıvrım ve yüksek açılı bindirmelerin, K-G doğrultulu açılma çatlaklarının, KD-GB doğrultulu sol yönlü ve KB-GD doğrultulu sağ yönlü doğrultu atımlı geliştiğini ifade etmişlerdir.

Page 26: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

12

Şekil 2.3. Doğu Anadolu daralma bölgesinin tüm deformasyon örneklerini gösteren

şematik diyagram. Numaralar bu bölgede oluşan havza türlerini gösterir. 1- Açılma çatlağı; 2 ve 6- Dağarası havza; 4 ve 5- Birden fazla yapı denetiminde gelişen havza (Şengör ve ark.’dan, 1985).

2.2. İnceleme Alanını Ayrıntılandıran Çalışmalar

Makson (1937), Van Gölü’nün doğusunda yaptığı çalışmanın asıl amacı, yörenin petrol potansiyelini araştırmaktır. Van Gölü’nün doğu kesiminde Mesozoyik yaşlı kireçtaşlarının, Eosen yaşlı flişin, Pliyosen-Pleyistosen yaşlı volkanitlerin ve ofiyolitlerin bulunduğu belirtilmiştir. Kumtaşı, konglomera ve kireçtaşlarından oluşan birime, Van Formasyonu adını vermiştir. Yapısal unsurların, Tersiyer’in ilk evrelerinde olabileceğini, asıl orojenik olayların Tersiyer sonlarında oluştuğunu ileri sürmektedir.

Arni (1938) “Van Vilayetinin jeolojisi hakkında rapor” adlı çalışmasında, bölgenin 1/100000 ölçekli jeolojik haritasını yapmıştır, bölgede yer alan metamorfitlerin Paleozoyik, ofiyolitlerin Üst-Kretase-Paleosen, kireçtaşlarının ise Eosen yaşlı olduğunu belirtmiştir. Bölgede ekaylı yapının iyi gelişmiş olduğunu vurgulamaktadır.

Ternek (1953), Van civarındaki tektonik hatların genelde KD-GB doğrultusunda olduğunu; yaklaşık K-G veya bu doğrultudan 20-25 derecelik sapmalar gösteren doğrultudaki basınç gerilmesine maruz kalan bölgede, yaşlı birimlerin güneye, daha genç birimler üzerine sürüklendiklerini belirtmektedir. Ketin (1977) tarafından, Van Gölü ile İran sınırı arasında kalan bölgede, çoğunlukla morfolojik görünümlerine göre saptanmış, D-B doğrultulu olası fay zonlarının olduğu söylenmiştir. Çalışmalarında D-B uzanımlı dört aktif fayın

Page 27: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

13

varlığından söz etmiştir. Kuzeyden güneye doğru ilk fay zonu, Varto ile Van Gölü’nün kuzeydoğu ucunda, ikinci fay zonu Erçek-Özalp doğrultusunda, üçüncü fay zonu Kalecik köyünden İran sınırına kadar uzanmaktadır. Dördüncü fay zonunu ise Gevaş-Gürpınar arasında tanımlamıştır. Fay mekanizmalarının olası sağ yönlü doğrultu atımlı olarak gözlendiğine dikkat çekmektedir.

Balkaş’ın (1980), Van İli ile Gürpınar, Başkale ve Çatak İlçeleri arasında yaptığı çalışma, petrol araştırmasına yöneliktir. Balkaş bölgede yüzeylenen kayaçları, paraallokton ve allokton birimler olmak üzere iki gruba ayırarak incelemiştir. Hakkari Karmaşığı, Yüksekova Karmaşığı ve Mordağ Metamorfitleri’ni allokton birimler, Maden Karmaşığı ve Gürpınar Grubu’nu paraallokton birimler olarak gruplamıştır. Araştırıcı, epirojenik devinimlerin Miyosen sonrası başladığını belirtmiştir. Bu dönemde tektonizmanın şiddetli olması nedeniyle, bölgenin bugünkü tektonik yapısının oluştuğunu belirtmektedir.

Yılmaz ve arkadaşları (1981), Gevaş (Van) ve yakın civarında yaptıkları çalışmada, Gevaş ofiyolitini incelemişler ve Eosen çökelmesi sonrasında bölgede güneyden kuzeye itilmelerin gerçekleştiğini söylemişlerdir. Van çevresinde gelişmiş olan yapıların ancak bir sıkışma rejimi ile açıklanabileceğini vurgulayan çalışmacılar, kuramsal olarak sıkışmakta olan bir levhada oluşabilecek yapısal şekillerle doğada gözlenenler arasında büyük bir benzerliğin izlenebildiğinden bahsetmektedirler (Şaroğlu ve Yılmaz, 1984).

Aksoy (1988) bölgede yaptığı çalışmada inceleme alanında yüzeyleyen ve jeolojik haritaya işlenen birimlerin stratigrafik dizilimlerini, inceleme alanı ve yakın civarının genelleştirilmiş dikme kesitini hazırlamış, Pliyo-Kuvaterner olarak yaş verdiği gölsel çökeller için ‘Van Gölü Formasyonu’ adını önermiştir. Aynı araştırmacı inceleme alanında yüzeyleyen ve ‘Van Gölü Formasyonu’ adı önerilen gölsel çökellerin, sadece bugünkü Van Gölü’nün oluşumu ve varlığıyla açıklanamayacağını; bölgede Pliyosen başlarından itibaren göl veya göllerin varlığının kabul edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Aksoy, bölgede saptadığı gerek D-B doğrultulu kıvrımlı yapılar, gerekse aynı doğrultulu bindirme fayının K-G doğrultulu basınç gerilmesi etkisi altında oluşan tektonik yapılar olduğunu söylemiştir.

Çalışma alanındaki günümüze kadar en kapsamlı çalışmayı yapan Acarlar ve arkadaşları (1991), çalışma alanının 1/25 000 ölçekli jeoloji haritasını oluşturmuşlardır (Şekil 2.4). Van Gölü doğusunda yüzeyleyen kaya türlerinin stratigrafik ve yapısal ilişkilerini incelemişler ve çalışma alanının jeomorfolojisi ve jeomorfolojik evrimi üzerine çalışmalarda bulunmuşlardır. Araştırmacılar, Geç Üst-Kretase’de gelişen tektonik hareketler ile oluşan tektonik birimlerin güneye doğru birbirinin üzerine gelecek biçimde itilmeye başladığını ve ilk ofiyolit yerleşiminin de bu evrede gerçekleşmiş olduğunu ifade etmişlerdir. Bindirme düzlemlerinin harita izleri genel olarak D-B uzanımlı, fay düzlemlerinin eğimleri ise çoğunlukla Güney yönlü; ters fayların fay izleri KD-GB uzanımlı, fay düzlemlerinin eğimleri GD yönlü; Pliyo-Kuvaterner gerilme tektoniği ile oluştukları söylenen normal fayların uzanımları K-G, KD-GB ve KB-GD doğrultulu olarak açıklanmıştır.

Page 28: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

14

Şekil 2.4. Van Gölü doğusu jeoloji haritası (Acarlar ve ark.’dan 1991). Doğrultu atımlı faylanmanın çalışma alanında seyrek olarak gözlendiğini ifade eden araştırıcılar, Van Formasyonu içerisinde kıvrımlı yapıların varlığından bahsetmişler ve bu kıvrımlanmanın bir kısmının Dirbi Karmaşığı’nın kuzeye itilip ekaylanmasıyla oluştuğunu ileri sürmüşlerdir.

Page 29: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

15

Elmas (1994) Van şehri doğusunda, bölgedeki nap yerleşimi ve bölgenin jeolojisi hakkında çalışmalar yapmıştır. Araştırmacı ağırlıklı olarak aktif kıta kenarı volkanizmasına örnek nitelikte olduğunu belirttiği Gövelek Volkanitlerini (Van-Erçek) incelemiştir.

Barka ve Şaroğlu (1995), Edremit Traverteni’nin erken göl evresine ait olabileceğini ve tektonizma ile eğim kazanmış ve yükselmiş olabileceğini ileri sürmüşlerdir.

Page 30: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

3. MATERYAL VE YÖNTEM Bu çalışma, önceki çalışmalarda belirlenmiş olan süreksizliklerin yerinde

denetimi, bunlarla ilişkili diğer süreksizliklerin belirlenmesi ve bu bulguların modellenmesi şeklinde gerçekleştirilmiştir.

Tektonik kontrollü bir havzanın yapısal unsurlarının kinematik çözümlemelerini ve aktif tektonik özelliklerini belirlemeye yönelik bu çalışmanın en önemli verilerini, sahada gerçekleştirilen fay hareketlerinin ölçümleri oluşturmaktadır. Bu bağlamda sahada gerekli kinematik analizlerin yapılabilmesi için pusula ve GPS cihazlarının yanısıra, uydu görüntüleri, topografik haritalar ve bu haritalardan itibaren oluşturulan sayısal arazi modelleri önemli bir işlev üstlenmiştir. Ayrıca, çalışmanın çeşitli aşamalarında veri entegrasyonu ve sentezlemesi amacı ile bilgisayar ve çeşitli yazılımlardan faydalanılmıştır. Bu yazılımlar başlıca; verilerin işlendiği Surfer programı, işlenen bu verilerin üzerinde çizim yapıldığı CorelDraw ve bu verilerin çözünürlük işlevlerinin gerçekleştirildiği Adobe Photoshop programları olarak sıralanabilir.

Çalışmanın amacına uygun olarak, büro ve laboratuvar çalışmaları üç aşamada yürütülmüştür. Birinci aşamada arazi çalışmalarına temel olabilecek literatür bilgileri, uydu görüntüleri, 1/25000 ölçekli topografik haritalar ve çeşitli bilgisayar paket programları temin edilmiştir. Böylece, saha çalışmalarının mümkün olan en kısa zamanda ve en az ekonomik kayıpla gerçekleştirilmesi sağlanmıştır. Yapısal unsurların belirlenmesi amaçlı saha ölçümlerinin alınacağı lokasyonların belirlenmesinde ve incelenecek yapısal hatların belirlenmesinde, mevcut imkanlar dahilindeki Landsat-TM uydu görüntüsünün kullanımı önemli bir kolaylık sağlamıştır. Tektonik yapıların belirlenmesinde, özellikle morfolojik izlerin ortaya çıkarılmasını sağlayan sayısal arazi modelleri kullanılmıştır. Uydu görüntüleri üzerinde tektonik yapıları ortaya koyabilmek amacıyla çalışmalar yapılmıştır.

İkinci aşamada inceleme alanının 1/25000 ölçekli topografik haritalarından faydalanılarak sayısal arazi modelleri oluşturulmuştur. Arazi çalışmaları sonucu elde edilen veriler bu kabartı haritaları üzerine işlenmiştir. Jeolojik bilgiler, topografik veriden hareket ederek yamaç eğimi, yamaç yönelimi ve üç boyutlu görüntüler, yüzey suları ve yerleşim merkezlerinin dağılımı gibi sayısal bilgiler katmanları oluşturulmuştur. İnceleme alanında saptanabilecek tektonik unsurların davranışlarının anlaşılabilmesi için, Van Gölü Havzasının oluşumuna katkıda bulunan ana yapılarla ilişkilerinin de irdelenmesi gerekmiştir. Bölgede ana tektonik yapıların incelenmesi ve havza jeodinamiğinin anlaşılmasına yönelik araştırmalar için, yapılmış önceki çalışmaların değerlendirilmesinin yanı sıra, havzada meydana gelmiş tarihsel ve aletlsel dönem depremleri, ulusal ve uluslararası gözlemevlerinin kayıtlarından elde edilen veriler incelenerek bölgenin depremselliği araştırılmıştır. Bu bağlamda inceleme alanına ait tarihsel ve aletsel dönem deprem kayıtları bir araya getirilerek harita ortamına aktarılmıştır.

Üçüncü aşamada ise, arazi çalışmaları ile elde edilen verilerin (çatlak, fay vd.) değerlendirilmesi yapılmıştır. Alınan çatlak ölçümleri gül diyagramına aktarılmış ve yorumlanmıştır. Fay düzlemi kinematik çözümlemeleri Schmidt projeksiyon sistemi üzerine aktarılarak değerlendirilmiştir. Sayısal arazi modeli

Page 31: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

17

üzerine yerleştirilen deprem episantır noktaları ile havzanın depremsellik durumu yorumlanmıştır.

2001, 2002 ve 2003 yaz döneminde gerçekleştirilen arazi çalışmalarında, inceleme alanı içerisinde ve yakın civarında bölgenin aktif tektoniğine yönelik araştırmalarda bulunulmuştur. Yapılan arazi çalışmalarında bölgedeki sıkışmalı-açılmalı neotektonik rejimin başlangıç yaşı olarak kabul edilen Pliyosen öncesi yaşlı istifler üzerinde bulunan yapısal unsurların, Pliyosen sonrası göl ve akarsu çökellerinden oluşan genç birimler üzerindeki süreklilikleri kontrol edilmiştir. Özellikle genç göl çökelleri içerisinde mikro ve makro boyutta analizler yapılmıştır. İnceleme alanının aktif tektoniği, inceleme alanındaki tektonik yapılar ile morfolojik yapıların özellikleri incelenerek belirlenmiştir. Tektonik yapılardan faylar, çalışmanın niteliği bakımından büyük önem taşımaktadır. Tespit edilen fay düzlemleri üzerinde yapılan kinematik çözümlemeler, bölgeyi etkileyen asal gerilim eksenlerinin tanımlanmasında en etkili rolü üstlenmişlerdir. Fay düzlemini oluşturan blokların, birbirlerine göre göreceli olarak kayması (sürtünme etkisi ile) ile fay düzlemi üzerinde, kayma doğrultusunda ve birbirine paralel oluşan fay çizikleri üzerinde bazı ölçümler yapılmıştır. Bu ölçümler; sapma açısı ölçümü, dalım açısı ölçümü ve düşey düzlem doğrultusu ölçümleridir. Bu ölçümlerden sadece bir tanesinin ölçümü fay hareketi analizi için yeterli olmaktadır. Bu ölçümlerden ilki, fay çiziklerinin, fay düzlemi üzerindeki yatay referans ile yapmış olduğu küçük açı, pitch (sapma) açısıdır (Davis ve Reynolds, 1996) (Şekil 3.1).

Şekil 3.1. Temsili bir fay düzlemi üzerinde pitch (sapma) açısı ölçümünün

gösterilmesi.

Fay düzlemi üzerindeki ölçümlerden bir diğeri, fay düzlemi üzerindeki çizgisel elemanın, fay düzlemini kesen yatay düzlem üzerindeki kendi izdüşümü ile bir başka deyişle, direkt yatay düzlemin kendisiyle yapmış olduğu en küçük açı, plunge (dalım) açısıdır (Davis ve Reynolds, 1996) (Şekil 3.2). Dalım açısı, direkt jeolog pusulası ile veya yatay düzlem ve fay çiziğinin bir kağıt veya klasör yardımı ile düşey düzlem üzerine aktarılması ile açı ölçer ile ölçülebilmektedir. Son olarak, fay düzlemi üzerindeki fay çiziğinin yatay düzlem üzerindeki düşey izdüşümünün, yatay düzlem üzerinde kuzey ile yapmış olduğu en küçük açı, bir başka deyişle, fay çiziğini dikine kesen (temsil eden) düzlemin kuzey ile yapmış olduğu en küçük açı,

Page 32: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

18

PV (düşey düzlem doğrultusu) açısı ölçülmüştür. Bu açı, yine düşey düzlem üzerinde dalım açısı ile birlikte ölçülmekte ve değerlendirilmektedir (Şekil 3.3).

Şekil 3.2. Temsili bir fay düzlemi üzerinde plunge (dalım) açısı ölçümünün

gösterilmesi.

Şekil 3.3. Temsili bir fay düzlemi üzerinde PV (düşey düzlem doğrultusu) açısı

ölçümünün gösterilmesi.

Fay düzleminin konumu ölçüldükten sonra, pitch veya plunge açılarından sadece bir tanesinin ölçümü yeterli olmaktadır. Ölçülen bu açılardan bir tanesinin Schmit projeksiyon ağı üzerinde ölçülmesi ile gerekli görüldüğü takdirde diğer açı hesaplanabilmektedir.

Schmidt projeksiyon sistemi, yapısal jeolojide en çok kullanılan projeksiyon sistemi olup, ilk kez Lambert tarafından ortaya konulmuş, ancak daha sonra 1925 yılında Schmidt tarafından geliştirildiği için bu adla anılmıştır . Stereografik projeksiyon tekniği özel yöntemlerle geliştirilmiş bir diyagram, bir projeksiyon

Page 33: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

19

ağıdır. Bu ağ, düzlemsel veya çizgisel yapıları veya bunların birbirleri ile olan ilişkilerinin topluca bir arada gösterebilme veya bu ilişkileri üç boyutlu olarak yorumlayabilme esasına dayanmaktadır (Davis ve Reynolds, 1996) (Şekil 3.4).

Arazide ölçümü yapılan bir başka düzlemsel eleman ise çatlak düzlemleridir. Mühendislik jeolojisi alanında özellikle tünel, baraj gibi mühendislik yapıları ön etüd çalışmalarında, RMR gibi bazı ana kayaç kriterlerinin ortaya çıkarılmasına yönelik araştırmalarda daha çok tercih edilen bu yöntem, yapısal jeoloji çalışmalarında da kullanılmaktadır. Yapısal jeolojide, çatlakların sınıflandırılması ve asal gerilim yönlerinin tanımlanması açısından önem teşkil eden çatlak düzlemi ölçümleri, yine jeolog pusulası ile ölçülebilmektedir (Boulter, 1989).

Şekil 3.4. a) Schmidt projeksiyon ağı b) Düzlemsel bir elemanın (temsili

K30D/600

GD) Schmidt projeksiyon ağı üzerinde gösterilmesi.

Yüzlerce çatlak düzleminden alınan ölçümler, Gül Diyagramı adı verilen ve bu çok sayıdaki ölçümlerin bir arada yorumlanabilmesini sağlayan yöntem kullanılarak değerlendirilmiştir (Şekil 3.5). Çatlak düzlemi ölçümleri doğrultu ve eğim açılarına göre ayrı ayrı yorumlanabilmektedir. Alınan çatlak düzlemlerinin eğimleri düşey ve düşeye yakın olarak ölçülmüştür. Bu çalışmada, çalışmanın amacına yönelik olarak, çatlak düzlemlerinin doğrultu değerleri kullanılmıştır. Bu bağlamda düzlemlerin kuzey ile yaptıkları açı değerlerinin aktarılması için yarım daire şekilli gül diyagramı yeterli olmuştur.

Page 34: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

20

Şekil 3.5. Gül Diyagramı 3.1. Topografik Haritalar

Saha çalışmalarının yapılmasındaki en önemli materyallerden bir tanesi topografik haritalardır. Bu çalışmada inceleme sahasının tamamını veya bir kısmını kapsayan VAN K50d1-d2-d3-d4, VAN K50c1-c2-c3-c4

olmak üzere sekiz adet 1 / 25 000 ölçekli topografik harita kullanılmıştır. 1 / 100 000 ölçekli VAN K50, VAN L50 paftaları ve 1 / 250 000 ölçekli NJ 38-5 (VAN) paftası çalışmanın çeşitli aşamalarında kullanılmıştır. Saha inceleme ve gözlemlerinde kullanılmasının yanısıra, çalışmaların en önemli verilerinden biri olan sayısal arazi modellerinin üretiminde yine bu topografik haritalardan yararlanılmıştır.

3.2. Sayısal Arazi Modelleri

Günümüzde Sayısal Arazi Modeli (SAM) oluşturmak için birçok değişik yöntem kullanılmaktadır. Bu amaca yönelik olarak, stereo görüş özelliği taşıyan hava fotoğraflarından sonra pasif algılayıcılara ait uydu görüntüleri kullanılmaya başlanmış (Lliboutry, 1991; Thoué, 1993) ve son yıllarda da özellikle ERS-1, ALMAZ, JERS-1 gibi aktif algılayıcı uydulara veya özel donanımlı hava araçlarına ait (TOPSAR) radar görüntüleri üzerinden (Graham, 1974; Zebker and Goldstein, 1986; Massonet,1993) SAM oluşturmaya yönelik yöntemler geliştirilmiştir. Bu yöntemlerle kıyaslandığında, hem çok daha az teknik donanım gerektirmesi, hem veri kaynağının kolay temin edilmesi, hem de daha kolay yöntemlerle üretilebilmesi gibi sebeblerle, topoğrafik haritaların sayısallaştırılması ile SAM üretilmesi yaygın şekilde tercih edilen bir yöntemdir. Söz konusu herhangi bir yöntemle oluşturulan sayısal arazi modellerinden itibaren, yerbilimlerinde jeofizik, jeoloji, hidroloji ve diğer disiplinlere yönelik çok değişik amaçlı çalışmalar yapılabilmektedir .

Değişik ölçekli topoğrafik haritalardan arzu edilen herhangi bir çözünürlükte SAM üretmek mümkündür. Başka bir deyişle, 1:500,000 ölçekli bir

Page 35: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

21

haritadan da, 1:25,000 ölçekli bir haritadan da matematiksel olarak 50 m, 100 m, 200 m, 500 m gibi piksel çözünürlüklü SAM üretilebilmektedir.

Van şehri ve yakın civarının, arazi çalışmalarında kullanılabilecek şekilde yüksek çözünürlüğe sahip bir sayısal arazi modelinin (SAM) üretilmesi için, topografik haritalardan yararlanılması düşünülmüştür. Topografik paftalardaki eşyükseklik eğrilerinin laboratuvar ortamında sayısallaştırılması ile oluşturulan bu SAM’ın mümkün olan en az hata ve doğru ölçek tabanında doğru çözünürlük seçimiyle üretilebilmesi için bir ön çalışma yapılmıştır. Bu ön çalışma sırasında, sayısal arazi modeli oluşturulacak topografik haritalar üzerindeki, eş yükseklik eğrileri belli değerleri renklendirilmiştir (Şekil 3.6). Bunun amacı sayısallaştırma sırasındaki kontur takibini kolaylaştırmaktır. Renklendirilen haritalar bilgisayar ortamına aktarılmış ve Surfer 6 paket programında sayısallaştırmıştır (Şekil 3.7).

Topoğrafik haritadan itibaren eşyükseklik eğrilerinin sayısal ortama aktarılması sırasında ortaya çıkabilecek insan kaynaklı hataların en aza indirgenmesi amacıyla, sayısallaştırma işlemleri aynı sayısallaştırıcı tablet üzerinde, aynı kişi tarafından gerçekleştirilmiştir. Sayısallaştırmalarda, oluşturulacak SAM'ların alansal kayıplarını en aza indirgemek için UTM sistemi kullanılmıştır. Ayrıca sayısallaştırma esnasında, değişik ölçekli tüm haritalar için sayısallaştırıcı tablet nokta giriş aralığı sabit tutulmuş, böylelikle de oluşturulan X, Y, Z (UTM boylam, UTM enlem, yükseklik) formatlı ham veri dosyalarının ölçek bağlamında göreceli dokusal ilişkileri, oluşturulacak SAM dosyalarında korunmuştur.

Şekil 3.6. Sayısal arazi modeli oluşturmak için ön çalışma sırasında renklendirilen

topografik haritalar. (a) 1/25000 ölçekli ve (b) 1/100000 ölçekli topografik harita.

Page 36: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

22

Şekil 3.7. Çalışma alanı arazi çalışmalarında kullanılan sayısal arazi modelinin

yapay ışıklandırma (Röliyef) görüntüsü (1/25 000 ölçekli topografik haritalardan oluşturulmuştur). Yapay ışık kaynak yönü: K00 , ışık geliş açısı: 450

, abartı: 3

Düzensiz bir dağılım gösteren noktalardan meydana gelen ve eşyükseklik eğrilerinin sayısal ortamdaki ifadeleri olan ham veri dosyalarından itibaren, her noktadaki yükseklik değerlerini tanımlayabilen sayısal görüntü dosyalarının yani SAM'ların oluşturulabilmesi için, dağınık veri değerleri üzerinden satır-kolon ilişkisinde düzenlenmiş yeni bir dosyanın hesaplatılması ve oluşturulması (Şekil 3.8.) gerekir. Kısaca düzenekleme (interpolasyon) diyebileceğimiz bu işlem için Kriging yöntemi kullanılmıştır.

Page 37: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

23

2316 2403 2507 2640 2785 2692 2605 2560 2463 2279 2069 1878

2561 2632 2597 2673 2664 2561 2486 2436 2396 2325 2156 1958

2959 2997 2831 2711 2559 2487 2404 2290 2223 2155 2091 2062

2995 2846 2679 2597 2413 2339 2263 2161 2122 2062 1996 1987

2680 2672 2536 2465 2389 2263 2132 2066 2088 1979 1892 1840

2520 2454 2390 2337 2246 2192 2104 1880 2010 1894 1821 1780

2364 2236 2152 2152 2090 1974 1992 1799 1846 1791 1720 1702

2206 2058 2003 1908 1954 1889 1770 1711 1681 1649 1654 1647

2045 1946 1932 1825 1795 1749 1692 1660 1634 1591 1654 1700

1938 1874 1836 1804 1788 1704 1687 1681 1622 1583 1595 1595

1878 1849 1802 1800 1804 1793 1713 1703 1633 1588 1578 1583

1831 1818 1800 1802 1767 1694 1674 1667 1614 1600 1599 1692

a

b d

c

Şekil 3.8. Bir sayısal arazi modelinin oluşturulması (Köse’den, 2000) ; a)

topoğrafik haritadan sayısallaştırılmış düzensiz ham veri noktaları ve oluşturulması düşünülen düzenek ağı, b) ham veri noktalarından itibaren hesaplanarak düzeneklendirilmiş (interpole edilmiş) noktaları içeren bir sayısal arazi modeline ait veri ağı ve bunun ham veri noktalarıyla ilişkisi, c) oluşturulan sayısal arazi modelinin görüntüsü ve bünyesindeki görüntü hücrelerinin (piksel) sayısal yükseklik değerleri, d) oluşturulmuş sayısal arazi modelinden üretilen bir yapay ışıklandırma görüntüsü.

Başlangıçta, mineralleşmiş yatakların değerlendirilmesine yönelik

uygulamalar için geliştirilmiş olan (Krige, 1966) bu jeoistatistiksel yöntem, daha sonra Matheron (1969) tarafından geniş bir şekilde işlenerek açıklanmıştır.

Page 38: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

24

1:25000 ölçek tabani 1:100000 ölçek tabani 1:250000 ölçek tabanipi

ksel

çözü

mlem

esi

500

mpi

ksel

çözü

mlem

esi

250

mpi

ksel

çözü

mlem

esi

125

mpi

ksel

çözü

mlem

esi

100

m

Şekil 3.9. Aynı bölgeye yönelik olarak değişik ölçek tabanları için değişik

çözünürlük değerleriyle üretilen sayısal arazi modelerinin, birbirleriyle göreceli ilişkisini ve dokusal görünümlerini yansıtan yapay ışıklandırma (röliyef) görüntüleri (Köse’den, 2000) (şekilerin yer aldığı düzlemin üst kesimi kuzey olarak kabul edildiğinde; görüntülerde yapay ışığın kuzeyle yaptığı açı: 0, yer normali ile yaptığı açı: 45, düşey abartı katsayısı:3).

Çalışma alanı olarak seçilen bölgeye yönelik olarak, 1:25,000, 1:100,000 ve

1:250,000 ölçek tabanlı ham veri dosyalarının her biri için basamaklı artış gösterecek şekilde değişik çözünürlüklü SAM'lar oluşturulmuştur. Bunlardan, ham veri yoğunluğu en yüksek ve değerleri de gerçeğe en yakın olan 1:25,000 ölçek

Page 39: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

25

tabanlı SAM'lar, diğer iki gruba ait SAM'ların değerlendirilmesinde gerçek değer referansı olarak ele alınmıştır.

3.3. Uydu Görüntüleri

Çalışma ölçeği ve inceleme alanının önemi göz önünde tutulduğunda, gerek sahadaki ölçümlerin ve gözlemlerin sıklığı, gerekse destek olarak kullanılacak uydusal ve topografik verilerin detaysal özellikleri mümkün olan en üst düzeyde tutulmuştur. Yumuşak topografik geçişlere sahip inceleme sahasında, yüksek çözünürlüklü stereo görüntü çalışmalarına da ihtiyaç duyulmuştur. Bu amaçla, stereo görüntü çalışmalarında, görüntü pikseli alansal çözünürlüğü 30 m olan Landsat5-TM ve pankromatik bandı 15 m çözünürlüğe sahip olan Landsat7-ETM uydu görüntülerinden de faydalanılmıştır (Şekil 3.10).

Şekil 3.10. Van şehri ve yakın civarına ait uydu görüntüleri. a) Landsat7-ETM b)

Landsat5-TM uydu görüntüsü.

Page 40: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

4. STRATİGRAFİ

Genel olarak, Van Gölü Havzası, Paleozoyik’ten günümüze kadar her

yaştan kayaçlardan oluşmaktadır. Ancak, ağırlıklı kayaç gruplarına göre bir genelleme yapıldığında havzanın güneyinin Bitlis Masifi’ne ait metamorfik kayaçlardan, batı ve kuzeyinin genç volkanik ve volkanoklastik kayaçlardan, doğusunun ise Yüksekova Karmaşığı’na ait volkanik kayaçlar ve ofiyolit bileşenleri ile genç – güncel akarsu ve gölsel kırıntılar ve karbonatlardan oluştuğu söylenebilir.

Van Gölü havzasının ortaya çıkışı, Arap Plakasının Avrasya Plakası altına dalarak aradaki okyanusu kapatması sonucu başlayan kıta-kıta çarpışmasından günümüze kadar uzanan jeolojik olaylarla ilişkilidir. Yaklaşık 12 milyon yıl önce başlayan kıta-kıta çarpışması ile birlikte başlayan sıkışmalı tektonik rejim günümüzde de devam etmektedir. Hatay’dan İran’a kadar bir yay şeklinde uzanan ve Güneydoğu Anadolu bölgesini kuzeyden sınırlayan Doğu Toroslar, bu kıta-kıta çarpışmasının başlangıcından bu güne yükselen kıvrımlı bir dağ kuşağı olarak şekillenmektedir. Van Gölü de jeolojide Bitlis Kenet Kuşağı olarak isimlendirilen Doğu Toroslara göreceli olarak çöken tektonik kontrollü bir havzada yer almaktadır.

Van Gölü üzerinde yapılmış araştırmalar (Gürel, 1995, Kadıoğlu, 1995, Degens ve Kurtman 1978, Kepme, 1978) incelendiğinde; havzada ilk kez günümüzden yaklaşık 60 000-10 000 yıl kadar önce su birikmeye başladığı anlaşılmaktadır. Göl su seviyesinin, son buzul dönemiyle birlikte günümüzden yaklaşık 25000 yıl kadar önce bu günkü göl su seviyesinden 20-25 metre yukarıya, 16000 yıl önce yine bugünkü göl seviyesinden 70-80 metre yukarıya ulaştığı, bugün karasal ortamdaki teraslardan Karbon-14 yöntemiyle yapılan yaş tayini çalışmalarından bilinmektedir. 1646 metre olan bugünkü göl seviyesi baz alındığında, günümüzden yaklaşık 8400 yıl önce su seviyesi aniden –310 metre düşmekte ve daha sonra da, 8200 yıl önce, oluştuğu andan bu yana bilinen en düşük su seviyesi olan –340 metreye inmektedir. Sonra göl suyu tekrar yükselmeye başlayarak, günümüzden 6500 yıl kadar önce –250 metre, 6000 yıl önce –50 metre, 1800 yıl önce –30 metre ve en son olarak da günümüzdeki yüksekliklere ulaştığı, yine önceki çalışmalardan bilinmektedir. Van gölü su seviyesinin bu şekilde alçalıp yükselmesine bağlı olarak Van Gölü Havzası'nda depolanan eski ve yeni göl çökelleri, bölgede bulunan Pliyo-Kuvaterner öncesi yaşlı birimlerin üzerinde açısal uyumsuzlukla yer almaktadırlar. Yine bu yükselme-alçalma süreci neticesinde göl çökelleri ile akarsu çökelleri, çalışma alanında yer yer, ardalanmalı olarak bulunmaktadır.

İnceleme alanında yüzeyleyen ve 1/25.000 ölçekli ayrıntılı jeolojik haritaya işlenen birimler adlandırılırken, önceden var olan isimlerin kullanılmasına özen gösterilmiştir. Böylece bölgesel ölçekteki yorumlarda, çok sayıdaki yerel formasyon adlamalarının yol açtığı karışıklıklara meydan verilmemesi amaçlanmıştır.

Page 41: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

27

4.1. Tozutepe Formasyonu (Jt) Birim, Jura yaşlı kireçtaşlarından oluşur. Bunlar, çalışma alanında gri-

sarımsı gri renkli, oldukça deforme olmuş, bol çatlaklı ve çatlakları kalsit dolgulu olarak gözlenir. Formasyonun çalışma alanındaki yayılımı son derece sınırlıdır. Alaköy yakınlarındaki Ziyaret Tepe (Şekil 1.6) yamaçlarında gözlenir. Acarlar ve ark. (1991), Tozutepe formasyonunun kalınlığını 150 m olarak belirlemişlerdir ve bu birimlerin volkanik malzeme katkılı platform karbonat ürünleri olduğunu belirtmişlerdir. 4.2. Çomaklı Formasyonu (Kraç)

Alt Kretase yaşlı neritik kireçtaşlarından oluşan formasyon çalışma alanının doğusunda Çomaklı Köyü yakınlarında gözlenmiştir. Çalışma alanında kireçtaşları, orta-kalın katmanlı, yer yer masif olup koyu gri renklidir. Formasyon, genel olarak çatlak sistemlerine sahiptir, yer yer breşik seviyeler bulunmaktadır. Acarlar ve ark. (1991), Çomaklı formasyonunun ortalama kalınlığını 350 m olarak belirlemişlerdir ve bu birimlerin çökelme ortamını volkanizma etkili platformda sığ karbonat şelfi olarak belirlemişlerdir. 4.3. Karataş Formasyonu (Krük)

Formasyon çalışma alanının kuzeyinde görülmüş olup yayılımı oldukça

sınırlıdır. Kaya türü olarak kumtaşı, şeyl, kiltaşı, marn, mikritik kireçtaşı, çört, radyolarit, bazalt birim içerisinde yer alır. Kumtaşları, şeyl ve kiltaşları yeşil-yeşilimsi kahverengidir. Mikritik kireçtaşları kırmızı, pembe, pembemsi gri renklidir. Formasyonun alt ve üst ilişkileri tektoniktir. Acarlar ve ark. (1991), Karataş Formasyonunun ortalama kalınlığını 700 m olarak belirlemişler ve Üst Kretase yaşlı pelajik, yarıpelajik çökeller ile denizaltı volkanizması ürünlerinden oluştuğunu ifade etmişlerdir. 4.4. Toprakkale Formasyonu (Tpt)

Formasyon, çalışma alanının orta ve doğu kesimlerinde, Şahbağ Tepe, Sığır Tepe ve Toprakkale Tepede gözlenir. Bu formasyon sadece neritik kireçtaşlarından oluşmuştur. Bunlar yer yer resifal, yer yer breşik ve makroskobik olarak bol fosillidir. Makroskobik olarak, Numulit fosilleri formasyona ait birimler içerisinde geniş yayılım gösterirler. Toprakkale formasyonu masiftir ve bol çatlak sistemlerine sahiptir. Formasyonun alt ilişkisi tektoniktir, üst ilişkisi de tektonik olup, ilişkinin tektonik olmadığı yerlerde, Beyüzümü Formasyonu birimi uyumsuz olarak örter. Acarlar ve Ark. (1991) yaptıkları çalışmada birimin ortalama kalınlığını 1500 m olarak hesaplamışlardır. Bu birimlerin sığ karbonat şelfinde çökeldiklerini ve Formasyonun Üst Eosen yaşlı neritik kireçtaşlarından oluştuklarını bildirmişlerdir.

Page 42: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

28

4.5. Dirbi Karışığı (Ted)

Birbirleri ile karışık tektonik ilişkili, Üst Eosen’e dek değişik yaş ve kaya türündeki kayaç kütlelerinin bir araya gelmesiyle oluşan bu birime Dirbi Karışığı adı verilmiştir (Acarlar ve ark., 1991). Çalışma alanının orta kesimlerinde, özellikle Alabayır, Aşıt ve Tekmal köyleri civarında oldukça yaygındır. Birim serpantinit, çeşitli volkanit, metamorfit, mikritik kireçtaşı, marn, kumtaşı, çamurtaşı, breşik kireçtaşı kütlelerini kapsar. Acarlar ve arkadaşlarına göre, Dirbi karışığının içerdiği en yaşlı kütle Paleozoyik metamorfitleri olup en genç kütle ise Üst Eosen neritik kireçtaşlarıdır. Birimin alt ilişkisi tektoniktir, üstünde ise uyumsuz olarak Van Formasyonu ve Beyüzümü Formasyonu bulunmaktadır. Birimin kalınlığı yaklaşık 300 m’dir. Yine Acarlar ve arkadaşlarına göre, ofiyolitlerin ilk yerleşimine bağlı olarak Geç-Üst Kretase’de oluşmaya başlayan birim, Paleosen-Eosen süresince tektonik birimlerin yatay devinimleri ve bu devinimlere bağımlı gelişen ekaylanmalar sonucu oluşmuştur. Bu süreç karışık aktarımı biçiminde gelişmiştir.

Şekil 4.1. Dirbi karışığına ait birimler (Şahbağ tepe doğusu). 4.6. Van Formasyonu (Tmv)

Van Gölü doğusunda yüzeyleyen Van formasyonun ilk tanımlaması Acarlar ve ark. (1991) tarafından yapılmıştır. Van formasyonu tipik olarak Kurubaş, Doğanlar ve Aşıt köylerinde yüzeylemektedir. Van formasyonu genel olarak kırıntılı kayaçlardan oluşmaktadır. Kumtaşları ince-orta, nadiren kalın

Page 43: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

29

katmanlı, şeyller ise ince katmanlıdır. Van formasyonunun alt sınırı inceleme alanında gözlenememiştir. Kurubaş-Doğanlar civarında Üst Kretase ve Eosen yaşlı birimler formasyon üzerine bindirmeli olarak gelmiştir. İnceleme sahası içerisinde formasyonun kalınlığı yaklaşık olarak 256 m’yi bulmaktadır. Van Gölü doğusunda geniş bir yayılım alanı sunan birim Kurubaş güneyinden başlayıp Aşıt köyüne kadar uzanmaktadır ve yaklaşık 200 km2

Van formasyonunun yaşı, alt seviyelerindeki bentonik foraminiferli – algli – ekinitli istiftaşı- tane taşı fasiyesinde tanımlanan mikro ve makro faunaya göre Alt Burdigaliyen (Alt Miyosen); bu istifi üstleyen kalkarenit ve şeyllerden saptanan mikro faunaya göre Üst Burdigaliyen – Langiyen (Alt –Orta Miyosen) olarak belirlenmiştir (Sağlam, 2003).

’lik bir alanı kaplamaktadır. Van formasyonunun tabanının en iyi görüldüğü Çilehane dağı kuzey yamacında, Koçköy kuzeyinde, Tekmal Mahallesi kuzeybatısında ve Alabayır köyü doğusunda ayrı kaya türleri ile başlar. Van formasyonunun kapsadığı kaya türleri birbirleri ile yanal ve düşey geçişlidir. Van formasyonunun çökelme ortamı sığ karbonat şelfinden derin karbonat şelfine ve havzaya değişim gösteren transgresif bir istif sunmaktadır.

4.7. Kurtdeliği Formasyonu (Tmk)

Formasyon, çakıltaşları ve jipsli çökellerden oluşur. Çalışma alanının kuzeybatı kesimlerinde sınırlı bir yayılımı vardır. Çakıltaşları kırmızı renkli, kötü boylanmalıdır ve çakıl seviyelerinin üst kısımlarına doğru ortam jipsli göl çökellerine geçiş gösterir. Van formasyonu üzerine açısal uyumsuzlukla gelen formasyonu üstte ise Alaköy Formasyonu uyumsuz olarak örter.

Acarlar ve ark.’na göre (1991), Formasyonun ortalama kalınlığı yaklaşık 200 m olup, Üst Miyosen yaşlıdır. Kurtdeliği formasyonu tipik bir alüvyon yelpazesi çökelidir, jipsler ise evaporitik göl çökelidir (Acarlar ve ark., 1991). 4.8. Beyüzümü Formasyonu (Tplb)

Beyüzümü Formasyonu, kireçtaşı arakatkılı kumtaşı ve çakıltaşlarından

oluşur. Kireçtaşları, kumtaşları arasında arakatkılı biçimindedir ve birimin tabanına yakın kesimlerinde görülür. Kumtaşları gri-açık kahverenkli, ince-orta katmanlı ve yer yer de çapraz katmanlıdır. Kumtaşları içerisinde biyoturbasyon yapıları gözlenir. Kumtaşları üzerine aradüzeyli çakıltaşları gelir. Çakıltaşları, kötü boylanmalı, gevşek tutturulmuş ve kum matrikslidir. Çakılların tane yuvarlaklığı iyi düzeydedir. Çakıltaşı tabakalarında, düzlemsel ve tekne türü çapraz tabakalanma gözlenir. Çakıllar genelde yassı olup 4-22 mm arasında değişen boyutlardadır. Atmaca köyü, Dumansız dere, Yeni Köşk köyü, Hıdır köyü, Akçaören köyü, Buğday tepe, Kalecik köyü, Beyüzümü köyü çevresinde iyi gözlenir. Formasyon daha yaşlı birimleri uyumsuz olarak örter, üstte ise birim Alaköy Formasyonu tarafından uyumsuz olarak örtülür.

Page 44: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

30

Acarlar ve ark. (1991)’nın yaptıkları çalışmaya göre, formasyon yaklaşık 100 metre kalınlığa sahiptir ve birimin yaşı stratigrafik olarak Üst Pliyosen olarak belirlenmiştir. Araştırmacılara göre, formasyon, göl kumsalı çökellerinden oluşur, çakıllı tipte olan bu kumsal dik kıyılı ve yüksek enerjili göl kenarını temsil eder. 4.9.Alaköy Formasyonu (Pl)

Adını iyi yüzeylediği Alaköy’den alır. Çalışma alanında, Alaköy, Üçbucak

mevki, Beyüzümü çevresinde gözlenir (EK1). Bu formasyon kiltaşı-silttaşı-marnlı gölsel çökeller ile kırıntılı pomza içeren akarsu-delta çökellerinden oluşur. Kırıntılı pomzalar gri renkli olup küçük çakıl ve kum boyutundadır. Pomzalı düzeyler yer yer marnlar içerisinde de gözlenir. Pomzalı marnlar, beyaz-kirli beyaz renkli ve gevşek dolguludur. Marnlar yer yer silttaşı-kiltaşı ardalanması ile birlikte de bulunur. Kiltaşı-silttaşları açık sarı renkli ve ince katmanlıdır. Bunlar istifin göl çökelleridir. Akarsu çökelleri ise, kırıntılı pomzalar ile kumtaşı, çakıltaşı, silttaşı ve kiltaşlarından oluşur Alaköy formasyonu, Beyüzümü Formasyonu üzerinde uyumsuz olarak bulunur. Birimin üzerinde ise, yine uyumsuz olarak göl ve akarsu çökelleri bulunmaktadır.

Acarlar ve ark. (1991)’nın yaptığı çalışmalara göre, birimin içerisinde herhangi bir fosile rastlanılmamıştır ancak stratigrafik olarak formasyonun yaşı Üst Pliyosen-Pleyistosen olarak belirlenmiştir. 4.10. Edremit Traverteni (Qpltr)

Traverten türü kireçtaşlarından oluşur ve çalışma alanının en güney kesimlerinde yaygın olarak gözlenir (EK1). Traverten türü kireçtaşları beyaz-kirli beyaz-sarımsı beyaz, bej renkli, gözenekli ve som görünümlüdür. Boşluklu yapıya sahip bu travertenler Van formasyonu üzerinde uyumsuz olarak bulunur, üstte ise birimi genç göl ve akarsu çökelleri örter.

Bu travertenlerin varlığı önceki araştırmacılar tarafından da ifade edilmesine rağmen, yaşları ve oluşumları hakkındaki tartışmalar hala sürmektedir. Şener (1992), travertenler üzerinde yaptığı çalışmalarda bu birimlerde Üst Pleyistosen fosillerinin varlığından söz etmiş ve yaşının Üst Pleyistosen-Holosen olduğunu ifade etmiştir. Acarlar ve ark. (1991) tarafından yapılan çalışmaya göre, birimin kalınlığı 50-100 metre arasında değişir. Travertenler içerisinde herhangi bir fosile rastlanılmamıştır. Ancak yaşının en az 40000 yıl en fazla 100000 yıl olduğu belirtilmektedir. Pleyistosen volkanizmasına bağıntılı gelişen çözülmüş karbonatlarca zengin suların yüzeye çıkmasıyla oluştuğu belirtilmektedir (Degens ve diğerleri, 1978). 4.11. Üst Pleyistosen Çökelleri

Van Gölünün 16000 yıl önce taşarak en yüksek düzeyine ulaştığı ve 10000 yıl önce çekildiği belirtilmektedir (Degens ve diğerleri, 1978). Gölün bu yükselimi

Page 45: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

31

ve çekilmesi süreci ile bu sürenin hemen öncesinde ve sonrasında bu sürece bağıntılı olarak oluşan çökeller, Üst Pleyistosen oluşukları kapsamında toplanmıştır. Bunlar eski göl çökelleri, eski göl-akarsu çökelleri ve eski yelpaze çökelleridir. Üst Pleyistosen oluşukları daha yaşlı birimleri uyumsuz olarak örter (EK1).

a) Eski göl-akarsu çökelleri (Qega): Eski göl çökelleri pekişmemiş kumlu düzeyler ile çok gevşek ve yumuşak karbonatlı-killi düzeylerden oluşur. Birim en alt kesimlerinde görülen kumlu düzeyleri değişik boy ve kaya türünde çakıl da içerir. Bunların kumsal oluşukları olduğu düşünülmektedir. Bu birimlerin üzerine beyaz-kirli beyaz-gri renkli, karbonatlı-killi düzeyler gelir. Karbonatlı killi düzeyler fosil kavkılı, paralel katmanlıdır. Bunlar Alabayır ve Kavuncu Köyleri yakınında iyi gözlenir. Birbirinden ayırtlanamayan göl ve akarsu çökellerinden oluşur. Akarsu çökelleri pekişmemiş kumlu-çakıllı ve killi-siltli düzeylerden oluşur. Kumlu-çakıllı düzeyler ve taşkın ovası çökelleri Alabayır (Everek, Bizinok) düzlüğü’nde, Van-Edremit karayolu çevresinde gözlenir. Bunlar eski kıyı ve eski göl tabanı çökelleri ile bunlara karışan akarsu çökellerinden oluşmuşlardır. Van gölünün yükseliminde, göl karaya doğru ilerlemiş ve çökellerini bırakmış; Van gölü su seviyesinin düşmesiyle, göl çekilmiş ve akarsu göle doğru ilerleyerek göl çökellerinin üzerine çökellerini bırakmıştır. Bu sirkülasyonun tekrarlanması ile göl ve akarsu çökelleri iç içe, yer yer ayırt edilemeyecek durumda gözlenmiştir.

İnceleme alanının farklı kısımlarında 1800 metreye kadar varan yüksekliklerde eski göl ve akarsu çökellerine rastlanırken, Edremit Traverteni üzerinde 1850 m yükseklikte genç göl çökelleri gözlenmiştir (Şekil 4.2).

Şekil 4.2. Edremit traverteni üzerinde gözlenen göl çökelleri (Edremit).

Page 46: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

32

Aynı birimler üzerinde, 1950 m yükseklikte sığ göl ortamını karakterize eden bulgular elde edilmiştir.

Göl çökelleri, marn, kumtaşı ve kiltaşı ardalanmalı olup pomza arakatkılıdır. Pomzalar 2mm ve daha küçük tane boyuna sahiptir, pomzalar yine kum ile bağlanmıştır (Şekil 4.3).

Şekil 4.3. Edremit Traverteni üzerindeki göl çökelleri içerisinde görülen kumlu

pomza çökelleri (Edremit).

Eski akarsu çökelleri tutturulmamış kumlu çakıllı ve killi siltli düzeylerden oluşur. Bu düzeylere karışık ve girintili olarak da rastlanılır. Bunlar kahverengimsi olup yatay konumludur. Bu birimler çakıllı düzeylerinde yapılan tane boyu değerlerinin 3.5 cm ve 1cm arasında değiştiği ve tane şekillerinin genelde küresel, yuvarlak olduğu tespit edilmiştir. Tane şekillerinin küreselliğinin iyi ve yuvarlak olması bu çökellerin akarsu ortamına ait çökeller olduğunu göstermektedir. Bu bölgede yüzeyleyen çakıllı seviyelerin genelde sedimanter kökenli olması ile birlikte volkanik kökenli malzeme içerdiği saptanmıştır. Eski akarsu çökellerinin çalışma alanında çoklukla Everek ve Taşpınar düzlüklerinde genç akarsu çökellerinden daha yüksek kotlarda gözlenmesinin yanısıra, Toprakkale Formasyonuna ait kireçtaşlarının üzerinde, 1771 m yükseklikte de, eski akarsu çökellerine rastlanılmıştır (Şekil 4.4). Bu çökeller üzerinde yapılan çalışmalarda, akarsuyun akış doğrultusunun K30B ve Akış yönünün KB olduğu gözlenmiştir. Akarsu çökellerinin alt seviyelerinde, kalınlığı 2 metreyi bulan kum-kil-çakıl ardalanması gözlenmiştir. Üstlere doğru yaklaşık 30 cm kalınlığında, içerisinde güncel fosil kavkıları bulunan kireçli kum, konglomera birimleri bulunmaktadır. Bu birimler yaklaşık yatay konumlu olup konglomera içerisindeki çakıllar yarı yuvarlak-köşelidir. Çakılların tane büyüklüğü 2 cm ile mm boyutunda değişim gösterir. Bu birimlerin hemen

Page 47: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

33

üzerinde, 90 cm kalınlığında bol fosilli (güncel), kumlu pomza arakatkılı içerisinde bazalt ve andezit kökenli çakıl taneleri içeren çakıllar gözlenmiştir. İstifin üst seviyelerine doğru kil miktarının azaldığı ve fosil miktarının arttığı gözlenmiştir. En üstte ise çakıl ve blok boyu malzeme içeren karbonatlı birimler gözlenmiştir. Bu birimler de tam pekişmemiş olup yaklaşık 1 metre kalınlığa sahiptir.

Şekil 4.4. Toprakkale formasyonuna ait kireçtaşları üzerinde görülen eski akarsu

yatağı (Sığır Tepe kuzeydoğusu).

Çalışma alanında özellikle Moralli deresinde gözlenen eski ve güncel akarsu çökelleri incelendiğinde, eski akarsu çökellerinin yeni akarsu çökellerine göre daha üst kotlarda kaldığı gözlenmiştir. Bunun, bölgenin yükselmesine bağlı olarak akarsuların zemini aşındırması ve daha derinlere inmesi sonucu olduğu düşünülmüştür. Bunun yanısıra, güncel akarsu yataklarının eski ve genç çökelleri

Page 48: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

34

üzerinde bulunması ve bu birimleri aşındırması akarsuyun derinlere doğru inme çabasına bağlanmaktadır.

b) Eski yelpaze çökelleri (Qey): Bu kapsama eski yelpaze çökelleri ile birlikte eski fan delta çökelleri de sokulmuştur. Eski göl çökelleri altında yer alan eski fan delta çökelleri az pekişmiş çakıltaşı ve kumtaşlarından oluşur. Bunlar kötü boylanmalı olup çapraz katmanlıdır. Ve katman eğimi yüksek açılarla Van Gölüne doğrudur. Eski fan delta çökelleri Van Gölünün kuzeydoğu kıyılarında gözlenir. Eski yelpaze çökelleri, eski göl çökellerinin üzerinde yer alır. Bunlar kötü boylanmalı, az pekişmiş çakıltaşı ve pekişmemiş çakıllı-kumlu düzeylerden oluşur. Çalışma alanındaki en önemli eski yelpaze çökelleri, Erek dağından Van Gölüne doğru gelişmiştir. 4.12. Holosen Çökelleri

Bunlar güncel oluşuklar olup yamaç döküntüsü, yelpaze çökelleri, göl-

akarsu çökelleri ve akarsu çökellerini kapsar. Güncel oluşuklar tüm diğer birimlerin üzerini uyumsuzlukla örter (EK1).

a) Yamaç döküntüsü (Qyd): Bunlar, yamaçlar boyunca uzanan döküntüleri kapsar ve pekişmemiş çakıllardan oluşur. İnceleme alanının tektonik açıdan aktivitesinin yüksek olması dolayısı ile oldukça geniş bir alanda yamaç döküntüleri gelişmiştir. Özellikle dik yamaçlardan oluşan bir topografyaya sahip olan Everek düzlüğü güney sınırı boyunca ve Erek Dağı eteklerinde iyi gözlenir. Yamaç döküntüleri ve alüvyonlar inceleme alanı içerisinde bulunan daha yaşlı birimleri uyumsuz olarak örtmektedir.

c) Göl-akarsu çökelleri (Qga): Van Gölü çevresinde az eğimli veya yataya yakın konumlu, az pekişmiş veya pekişmemiş çakıl, kum, kil volkanik tüf ve pomza arakatkılı gölsel çökellerdir. Birim inceleme alanında Van şehir merkezi ve bu alanın doğu ve güneydoğusu, Haçort düzlüğü-Edremit düzlüğü arasındaki bölgede, Everek düzlüğü, YYÜ kampus alanı ve çevresinde, Karasu deresi düzlüğünde görülür.

Genç göl çökelleri bölgede bulunan daha yaşlı birimleri uyumsuz olarak örter. Çoğunlukla, sarımsı bej ve grimsi kahverengi renklerde olan bu birim ince ve kaba kırıntılı ardalanmalar şeklinde gözlenir. Bazı seviyelerinde gastropod kavkıları, biyoturbasyon yapıları, bitki ve hayvan fosilleri içermektedir. Bu birimler içerisinde gözlenen volkanik malzemelerin kaynağının Van Gölü’nün kuzey, kuzeydoğu, batı ve güneybatısında bulunan Üst Miyosen-Kuvaterner yaşlı genç volkanlar olduğu düşünülmektedir. Birimdeki gölsel marnlı sedimanlar, beyaz-sarı, sarımsı-yeşil ince laminalanmaların ardalanması ile belirgindir. Birim genelde, çoğu volkanik alanlardan akarsular ile getirilen malzemenin göl ortamında depolanmasıyla oluşmuştur. Bu çökeller içerisinde çapraz laminalanmalara ve yatay laminalanmalara sıkça rastlanmaktadır (Şekil 4.5)

Page 49: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

35

Şekil 4.5. Genç göl-akarsu çökelleri içerisinde bulunan çapraz ve yatay

laminalanmalar (Yumru tepe doğusu).

Şekil 4.6. Moralli deresinde gözlenen akarsu çökelleri.

Page 50: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

36

Bu çökeller delta, fan delta ve göl kıyısı oluşuklarını kapsar. Çoğunluğu, göl kıyı ortamını yansıtır. Kenarlarda ve içlere doğru ise akarsu ortamı ile geçişlidir. İstifin üst seviyelerinde bu ilişki daha net gözlenmektedir. Delta çökelleri ince taneli sedimanlardan, fan delta çökelleri ince kum-silt-kil ve yer yer çakıl-kum boyu malzemelerden oluşur. Göl kıyısı oluşukları koylar ile kumsal alanlarında ve göl akıntılarına bağlı olarak gelişen spitler, geçici lagünler, kıyı bataklıkları ve kıyı gerisi gölcüklerde çökelirler. Koy ve kumsallardan çakıllı kumlu düzeyler oluşur. Geçici lagün, kıyı bataklığı ve kıyı gerisi gölcüklerde ise genellikle, ince kumlu-killi-siltli düzeyler gelişir.

d) Akarsu çökelleri (Qa): Akarsuların oluşturdukları kanal çökelleri ile taşkın ova çökellerini kapsar. Genel olarak kanal çökelleri kumlu-çakıllı düzeylerden, taşkın ova çökelleri ise killi, siltli düzeylerden oluşur (Şekil 4.6).

Page 51: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

5. AKTİF TEKTONİK VE DEPREMSELLİK

Bu bölümde, çalışma alanında bölgenin aktif tektonizmasına ışık tutabilecek yapısal unsurların belirlenmesine yönelik çalışmaların sonuçlarına yer verilmiştir. Bu bağlamda, birbiri ile ilişkili olan depremsellik, yapısal ve tektonik özellikler bir arada incelenmiştir.

5.1. İnceleme Alanının Depremselliği İnceleme alanının depremselliği, bölgedeki deprem aktivitesinin istatiksel

değerlendirmesi, inceleme alanında ve yakın civarında oluşmuş önemli depremlerin incelenmesi olarak iki aşamada incelenmiştir.

Bilindiği gibi kıta-kıta çarpışmasının meydana geldiği bu bölgede, jeolojik bir yapı olarak Bitlis Kenet Kuşağı adı verilen, İran sınırlarına kadar uzanan ve Güneydoğu Anadolu bölgesini kuzeyden sınırlayan kıvrımlı dağ kuşağı oluşmuştur. Bazı araştırmalarda günümüzden yaklaşık 6-4 milyon yıl önceki döneme karşılık gelen Geç Miyosen sonu ile Erken Pliyosen sonu arasındaki devirde, söz konusu tektonik rejimin Doğu Anadolu’da Bitlis Kenet Kuşağı boyunca bırakıldığı, Erken Pliyosen’in sonlarında sağ yönlü Kuzey Anadolu Fay Zonu, sol yönlü Doğu Anadolu Fay Zonu ve ikisi arasında daha sonra Afrika okyanusal litosferine doğru kaçmaya başlayan Anadolu Plakacığı olmak üzere başlıca üç ana yapının meydana geldiği bilinmektedir. Bu görüş doğrultusunda, Erken Pliyosen sonundaki başlangıç sonrasında, daha önceki sıkışmalı-kısalmalı tektonik rejimin yerini sıkıştırmalı-açılmalı tektonik rejime bıraktığı ifade edilirken, birleşik doğrultu atımlı faylanmanın sıkça görüldüğü püskürme (volkanizma) tektoniği örneği de anılmaktadır. Sonuçta Doğu Anadolu’da Neotektonik dönemdeki süreçler, Van Gölü Havzasının oluşum ve gelişiminde şekillendirici rolü üstlenirken, güncel jeodinamiğine ilişkin hareketlerin de kökenini teşkil etmektedir.

Karlıova eklemi ile Zagros fay zonu arasında kalan Van Gölü havzasının, davranış şekli açısından Kuzey Anadolu Fayı’nın devamı niteliğindeki Çaldıran Fayı gibi yine sağ yönlü doğrultu atımlı faylardan oluşan bir geçiş fay zonu içerisinde bulunması bu ara bölgenin jeodinamiğine ayrı bir önem kazandırmaktadır. Tamamı aktif olan bu faylarla birlikte Van Gölü Havzası önemli bir sismik risk taşımaktadır. Van Gölü Havzası ve yakın civarında tarihsel ve aletsel dönemlerde meydana gelen geçmişteki yıkıcı depremler nedeniyle, bölgede çok sayıda can kaybıyla birlikte büyük maddi zararların yaşandığı bilinmektedir. Van Gölü’nün içerisinde ve kıyılarında aletsel dönemde kaydedilmiş irili ufaklı depremlerin yanı sıra, 2000 Kasım ve 2001 Aralık aylarında meydana gelen orta şiddetli depremler gölün tektonik kontrollü olduğuna işaret etmektedir. Çalışma alanında, aletsel dönemde kaydedilen, yüzey kırığı meydana getirebilecek şiddette depremlerin söz konusu olmadığı bir dönemde gerçekleştirilen bu çalışmada, belirlenmeye çalışılan mikro ve mezo boyutlu aktif tektonik kontrollü hatlar ve aletsel dönemde kaydedilen irili ufaklı depremler çalışma alanının aktif bir tektonizmaya sahip olduğuna işaret etmektedir.

Page 52: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

38

Bölgede tarihsel ve aletsel dönemdeki kayıtlardan VII-VIII şiddetinde (Çizelge 5.1) ve 6-6.5 büyüklüğünde (Çizelge 5.2) depremlerin meydana geldiği görülmektedir. Bu depremlerin de 30-35 yıllık aralarla tekrar etme olasılıkları yüksek olduğu ve birçok fay için bu sürenin dolmuş olması, günümüzde veya yakın gelecekte bir tehlike unsuru olarak görülmektedir (Akkaya ve ark, 2002). Tarihsel dönemde tespit edilen depremler şiddet cetveline göre kayıtlara geçmiştir. Bu verilere göre Van şehir merkezi ve yakınlarında yüksek şiddetli depremlerin meydana geldiği görülmektedir (Şekil 5.1). Van gölü havzası üzerindeki yapılaşmalar, eski gölsel ve karasal çökel özelliğine sahip zeminler üzerinde gerçekleştiği için meydana gelecek büyük ölçekli bir deprem bölgede daha fazla hasara, dolayısıyla daha fazla can ve mal kaybına neden olacaktır.

Bölgedeki yapı kalitesinin de sağlıklı olmaması deprem sonucu oluşan etkileri artırıcı bir etken olarak gözükmektedir. Van ili yerleşim merkezi, toprakla örtülü kil, kum ve çakıllardan oluşan eski dere ve göl çökelleri üzerindedir, ayrıca yer altı su seviyesi’nin yüzeye yakın olması, deprem sonucunda oluşacak sıvılaşma riskini de artırıcı bir etken olarak görülmektedir. Özellikle de 2000 Kasım ve 2001 Aralık aylarında bölgede meydana gelen depremler bir kez daha göstermiştir ki, bölge aktif bir tektoniğe sahiptir ve geçmişteki 1976 Çaldıran depremi (M =7.3) gibi büyük bir deprem de göz önüne alınırsa gelecekte de bölgede büyük bir deprem meydana gelebilme olasılığı yüksektir. Diğer taraftan bölgedeki sismik ağın yetersiz olması Van Gölü Havzasındaki depremlerin sağlıklı bir şekilde izlenememesine neden olmaktadır.

Çizelge 5.1. Van Gölü Havzasındaki tarihsel dönem depremleri (KOERİ)

Sıra No

Tarih Gözlemsel Dışmerkez

Şiddet Açıklama (Etkili olduğu bölge)

Enlem Boylam 1 1110 38.50 43.50 VII Van 2 1245 38.74 42.50 VI Ahlat, Van, Bitlis ve Muş 3 1276 38.90 42.90 VIII Ahlat, Erciş, Van 4 1441 38.35 42.10 VIII Van, Bitlis, Muş 5 1582 38.35 42.10 VIII Bitlis ve çevresi 6 02.04.1647 39.15 44.00 IX Van, Tebriz, Muş, Bitlis 7 31.03.1648 38.30 43.70 VIII Hoşap, Van 8 07.03.1701 38.50 43.40 VIII Van 9 1704 38.50 43.40 VII Van

10 1715 38.70 43.50 VIII Van, Erciş 11 1869 38.40 42.10 VI Bitlis 12 05.03.1871 38.50 43.40 VII Van 13 30.05.1881 38.50 43.30 IX Van, Bitlis, Muş

Page 53: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

39

Şekil 5.1. Bölgede meydana gelen tarihsel depremler (Kandilli verileri şiddet olarak

yer almaktadır, romen rakamları deprem şiddetini temsil etmektedirler). Çizelge 5.2. Van Gölü Havzasındaki aletsel dönemde M = 3.9 ve üzeri büyüklükteki

depremler (Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Md. Deprem Araştırma Dairesi kayıtları)

Tarih Enlem Boylam Magnitüd Depremin Olduğu Yer

1930 38.00 44.50 7.6 İran 1941 39.50 43.00 6.0 Ağrı (Hamur-Tutak) 1945 38.50 43.30 4.5 Van 1945 38.50 43.30 4.5 Van 1966 38.00 42.60 4.8 Hizan-Bahçesaray-Çatak 1968 39.20 44.30 5.6 İran-Çaldıran Sınırı 1968 39.30 44.40 4.5 İran-Çaldıran Sınırı 1973 38.03 42.70 4.8 Hizan-Bahçesaray-Çatak 1974 38.27 42.85 4.3 Bahçesaray-Çatak 1974 38.40 44.02 4.5 Özalp Civarı 1976 38.59 43.13 5.0 Van Gölü (Çarpanak Adası) 1976 39.07 43.67 4.8 Muradiye-Çaldıran 1976 39.12 43.92 5.0 Çaldıran 1976 39.16 43.71 4.9 Çaldıran 1976 39.08 44.04 4.8 Çaldıran 1976 39.12 44.03 7.3 Çaldıran

Page 54: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

40

Çizelge 5.2. (Devam) Tarih Enlem Boylam Magnitüd Depremin Olduğu Yer

1976 39.02 44.18 5.0 Çaldıran 1976 39.24 44.27 5.5 Çaldıran-İran Sınırı 1976 39.00 44.29 4.4 Çaldıran-İran Sınırı 1976 39.23 44.22 4.6 Çaldıran-İran Sınırı 1976 39.17 43.87 4.5 Çaldıran 1976 39.28 43.57 4.8 Muradiye 1976 39.04 44.40 4.4 İran Sınırı 1976 38.89 44.44 4.4 İran Sınırı 1976 38.99 44.24 4.8 Çaldıran-İran Sınırı 1977 39.24 43.57 4.9 Çaldıran Kuzeyi 1977 39.20 43.46 5.0 Erciş 1977 39.17 43.52 5.0 Erciş 1977 38.94 44.02 4.7 Çaldıran 1977 39.33 43.42 5.0 Erciş Kuzeyi 1977 38.91 44.27 4.6 Çaldıran-İran Sınırı 1977 38.96 44.38 4.8 Çaldıran-İran Sınırı 1977 39.05 44.32 4.9 Çaldıran-İran Sınırı 1977 38.93 44.38 5.4 Çaldıran-İran Sınırı 1977 39.28 43.50 5.1 Erciş Kuzeyi 1978 39.02 43.29 4.2 Erciş 1978 39.28 44.24 4.5 Çaldıran 1978 39.24 43.33 4.6 Erciş-Patnos 1979 39.11 43.90 5.0 Çaldıran 1982 39.41 43.67 4.8 Erciş Kuzeyi 1983 38.86 44.33 4.5 Çaldıran-İran Sınırı 1983 39.06 44.06 4.3 Çaldıran 1984 38.98 43.21 4.6 Erciş 1984 37.97 43.15 5.7 Çatak 1984 38.09 43.10 4.4 Bahçesaray 1985 37.96 43.07 4.6 Çatak 1985 38.03 43.08 4.2 Çatak 1985 38.89 44.44 4.4 Çaldıran-İran Sınırı 1986 38.54 43.44 4.7 Van 1987 39.15 43.57 4.4 Erciş 1987 37.96 42.88 4.7 Bahçesaray 1988 39.04 44.05 4.7 Çaldıran 1988 39.11 44.12 5.0 Çaldıran 1988 39.17 43.98 4.3 Çaldıran 1988 38.46 43.04 5.3 Van Gölü Güneyi 1988 39.06 44.16 4.3 Çaldıran

Page 55: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

41

Çizelge 5.2. (Devam) Tarih Enlem Boylam Magnitüd Depremin Olduğu Yer

1995 38.33 43.09 4.0 Gevaş 1997 39.31 43.97 4.4 Çaldıran Kuzeyi 1997 39.03 44.24 4.5 Çaldıran 1997 38.47 43.36 4.7 Van 1997 38.72 43.51 4.4 Van-Tımar 1997 38.71 42.29 4.5 Ahlat 1997 38.81 42.41 4.8 Ahlat 1997 38.60 43.37 4.5 Van 1997 38.60 42.23 4.1 Tatvan-Nemrut Kalderası 1998 39.39 44.01 4.9 Doğubeyazıt 1998 37.73 43.45 4.6 Çatak 1998 38.88 42.67 3.9 Adilcevaz 1998 39.03 42.44 4.1 Muş-Bulanık 2000 38.20 43.13 3.9 Gevaş 2000 38.40 42.92 5.7 Van Gölü Güneyi-Gevaş 2000 38.53 42.90 4.4 Van Gölü Güneyi 2000 38.00 42.85 4.3 Çatak-Bahçesaray 2000 38.26 43.01 4.4 Gevaş 2000 38.24 42.94 4.6 Gevaş 2001 39.43 43.43 4.2 Erciş 2001 38.47 43.36 4.5 Van 2001 37.61 43.03 4.3 Çatak 2001 37.87 42.73 4.2 Bahçesaray 2001 38.79 42.31 4.0 Ahlat 2001 38.13 42.71 4.0 Bahçesaray Doğusu 2001 38.89 43.30 4.0 Van-Tımar 2002 38.95 43.70 4.0 Muradiye 2002 39.23 44.63 4.0 Çaldıran 2002 38.57 43.84 4.1 Özalp Güneyi 2002 37.64 43.26 4.8 Beytülşebap

Van Gölü Havzasında özellikle aletsel döneme ait depremler Kandilli

Rasathanesi ve USGS’den alınan verilere göre istatiksel olarak değerlendirilmiştir. Bu depremlerin Van Gölü Havzası içindeki dağılımlarına bakıldığında (Şekil 5.2); genellikle fay zonlarına yakın yerlerde çizgisellikler sunmaktadır. Van Gölü kuzeydoğusundaki sağ yönlü doğrultu atımlı Çaldıran Fayı, 1976’da M = 7.3 (USGS) büyüklüğünde bir deprem üreterek 55 km’lik bir yüzey kırığı oluşturmuş, bölgedeki aletsel dönemde meydana gelen depremlerin en büyüğünü temsil eder.

Page 56: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

42

Şekil 5.2. Van Gölü Havzasındaki (2000 yılına kadar) aletsel dönemde hasar yapan

depremler (KOERİ).

Şekil 5.3. Bölgede 2001 yılında meydana gelen depremler (KOERİ).

Page 57: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

43

2000 yılında özellikle Kasım ayında, Gevaş ve yakın civarında yoğunlaşan depremler belli bir hat boyunca meydana gelmiştir. Yine 2001 yılında meydana gelen depremlerin episantr dağılımlarına bakıldığında, bunların çalışma alanı içerisinde Edremit, Kurubaş ve Van şehri yakın civarlarında yoğunlaştıkları gözlenmektedir (Şekil 5.3).

2002 yılında, Çarpanak adası, Kurubaş Köyü ve Aşıt Köyü civarında; 2003 yılında, Gedelova Köyü ve Van Gölü içerisinde meydana gelen depremler, bölgedeki tektonizmanın aktif olduğuna işaret etmektedir (Şekil 5.4 ve Şekil 5.5).

Şekil 5.4. Bölgede 2002 yılında meydana gelen depremler (KOERİ).

Edremit ilçesi yakınlarında 02/12/2001 tarihinde meydana gelen depremin büyüklüğü Redpuma tarafından 4.7 olarak belirlenirken, Koeri verilerine göre, 4.5 olarak açıklanmıştır. Bu depremin odak mekanizması çözümlemesine bakıldığında bölgedeki hareketin saf bindirme bileşenli olduğu görülmektedir (Şekil 5.6).

Edremit yakınlarında meydana gelen bu depremi oluşturan bindirme bileşenli düzlemin doğrultusunun, bölgede sıkça rastlanan bindirme faylarının doğrultularına yaklaşık paralel olduğu görülmektedir. Yaklaşık DB doğrultusundaki bindirme faylarının oluşumu, yaklaşık KG doğrultulu sıkışma tektonik rejimine bağlanabilir. Odak mekanizması çözümlemelerine (REDPUMA) bakıldığında da bindirme düzleminin eğim yönünün kuzey olduğu görülmektedir. Depremin meydana geldiği düzlemin 18 km (REDPUMA) derinlikte meydana gelen deprem bölgede can ve mal kaybına neden olmamış fakat, gevşek zemin üzerine kurulu bazı

Page 58: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

44

binalarda genellikle çatlak şeklinde hasarlar, bazı binalarda ise ağır hasar meydana gelmiştir.

Şekil 5.5. Bölgede 2003 yılında meydana gelen depremler (KOERİ).

Gevaş ilçesi yakınlarında 15/11/2000 tarihinde meydana gelen depremin büyüklüğü Redpuma tarafından 5.3 olarak belirlenirken, Koeri verilerine göre, 5.7 olarak açıklanmıştır. Bu depremin odak mekanizması çözümlemesine (REDPUMA) bakıldığında ise bölgedeki hareketin bindirme bileşeni baskın, doğrultu atımlı olduğu görülmektedir (Şekil 5.6). Gevaş yakınlarında meydana gelen bu depremi oluşturan bindirme düzleminin doğrultusunun, yaklaşık DB doğrultusunda olması, yine yaklaşık KG doğrultulu sıkışma tektonik rejimine bağlanabilir. 27 km (REDPUMA) derinlikte meydana gelen deprem bölgede can ve mal kaybına neden olmamış fakat, gevşek zemin üzerine kurulu bazı binalarda çatlak şeklinde hasarlar meydana gelmiştir.

Gevaş ilçesi yakınlarında meydana gelen 15/11/2000 tarihli bu depremden 2 gün sonra, yine bu depremin artçısı olduğu düşünülen 4,6 (REDPUMA, KOERİ) büyüklüğündeki deprem ana depremin yaklaşık 8 km güneyinde meydana gelmiştir. 18 km derinlikte meydana gelen bu deprem hareket mekanizmasının da ana deprem ile yaklaşık aynı olduğu görülmektedir. 5,3 büyüklüğündeki ana deprem ile bu depremin derinliği ve odak mekanizması çözümlemeleri karşılaştırıldığında; bu depremlerin aynı bindirme düzlemi üzerinde meydana gelmiş olabileceği ve buna

Page 59: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

45

bağlı olarak bindirme düzlemin eğim yönünün de kuzey olduğu ortaya çıkmaktadır (Şekil 5.6).

Depremlerin yıllara göre dağılımına bakıldığında; özellikle 1976 yılında ve 2000-2001 yıllarında belirgin bir artış söz konusudur (Akkaya ve ark, 2002). Aynı şekilde Van Gölü Havzası ve yakın civarında gözlenen aletsel dönem kayıtlarına göre magnitüd değişimleri incelendiğinde 1976 yılında 7.6 magnitüdüne sahip deprem yıllara göre dağılımda en yüksek değeri almaktadır.

Şekil 5.6. Van-Gevaş 2000 ve Van-Edremit 2001 yıllarında meydana gelen

depremlerin odak mekanizması çözümlemeleri (REDPUMA). 5.1.1. Depremlere ait saha gözlemleri

Çalışma alanının farklı kesimlerindeki genç göl ve akarsu çökelleri içerisinde yaygın şekilde su kaçış yapıları gözlenmiştir (Şekil 5.7).

Bir sedimanter yapı çeşidi olan su kaçış yapılarının, suya doygun, pekişmemiş, kohezyonsuz olan sedimanlarda ani üst basınç etkisiyle oluştuğu bilinmektedir. Van Gölü havzasındaki su kaçış yapıları, havzanın aktif bir tektonizmaya sahip olması, sıvılaşmaya elverişli kumlu gölsel çökellerin bulunması ve bu su kaçış yapılarının çok geniş bir alanda yaygın olarak görülmesi bu yapıların deprem şokları sonucunda oluştuğunu göstermektedir. Bu ani basınç hareketini verebilecek tek etkenin deprem şokları olabileceği düşünüldüğünde, bölgenin olasılıkla geçmişte de deprem aktivitesinin yüksek olduğu ortaya çıkmaktadır.

Page 60: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

46

Şekil 5.7. Su kaçış yapıları (Edremit Güneyi) 5.2. İnceleme Alanının Aktif Tektoniği

İnceleme alanının aktif tektoniği inceleme alanındaki tektonik yapılar ile morfolojik yapıların özellikleri incelenerek belirlenmiştir. İnceleme alanının morfolojik özelliklerinin belirlenmesi için topografik haritalardan faydalanarak yüzey suları diyagramı ve sayısal arazi modeli üzerinde çalışmalar yapılmıştır. Yapılan arazi çalışmalarında bölgedeki aktif tektoniği karakterize eden yapısal unsurlar belirlenmeye çalışılmıştır.

5.2.1. Faylar

Yapılan arazi ve büro çalışmalarından elde edilen veriler ışığında özellikle Kuvaterner yaşlı birimler üzerinde yaklaşık DB doğrultulu bindirme ve ters faylar, KB-GD doğrultulu muhtemel sağ yönlü doğrultu atımlı faylar ve KD-GB doğrultulu muhtemel sol yönlü faylar tespit edilmiştir. Fay düzlemi boyunca oluşan fay çizikleri ve fay kertikleri fay analizlerinde önemli yer tutmaktadır. Fay çiziklerinden hareket ederek fay düzleminin hareket yönü ve etki eden kuvvet çiftlerinin konumu saptanmıştır. Arazi çalışmalarıyla belirlenen fay düzlemleri boyunca atım miktarları da araştırılmıştır. Kuvaterner yaşlı birimler üzerinde gözlenen atımlar aktif tektoniğin göstergesi olarak kabul edilmiştir.

Page 61: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

47

5.2.1.1. Alabayır fayı

İnceleme alanında tespit edilen muhtemel sağ yönlü doğrultu atımlı fay, Alabayır fayı adı altında incelenmiştir (Şekil 5.8 ve 5.9).

İnceleme alanına Bostaniçi doğusunda giren ve K50B doğrultusunda ilerleyen bu fay, Van şehri çöplük alanı doğusundan KB doğrultusunda ilerler ve Alabayır köyü batısında Everek düzlüğüne girer. Everek düzlüğündeki alüvyon malzeme ve toprak örtüsü nedeni ile takibi yapılamayan fay, Çingene Tepe batısından ilerleyerek Karasu Deresini aşar ve Alaköy doğusuna kadar uzanır. Yaklaşık olarak 32 km uzunluğunda olduğu düşünülen bu fay zonu üzerinde bir çok noktada su çıkışları tespit edilmiştir.

Alabayır Köyü güneybatısında tespit edilen fay düzlemi üzerinde fay hareketi ölçümleri yapılmıştır (Şekil 5.8). Bu çözümlemelere göre, düzlemin sapma açısı, yaklaşık 100

olarak ölçülmüştür. Fay düzlemi üzerindeki fay çentiklerine, çakıl yönlenmelerine ve fayın kestiği birimler üzerindeki atım yönlerine göre bu fayın sağ yönlü olduğu sonucuna varılmıştır (Şekil 5.9). Fay üzerinde yapılan arazi gözlemlerinde 300 m’lik atıma rastlanmıştır.

Şekil 5.8. a) Alabayır Fayı KD bloğuna ait fay düzlemi (Fotoğraf, KD’ya bakılarak

çekildi, Alabayır Köyü güneybatısı). b) Fay üzerindeki su çıkış noktası (Alabayır Köyü güneybatısı).

Page 62: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

48

Şekil 5.9. Alabayır Fayı ve civarında gözlenen fay yüzeylerine ait izdüşüm

diyagramları. 5.2.1.2. Moralli fayı

Yüzüncü Yıl Üniversitesi Kampüs alanı yakınlarında, Moralli deresi ile Van-Erciş karayolu kesişim noktası civarında saf eğim atımlı bir ters fay tespit edilmiştir (Özkaymak ve Köse, 2002; Köse ve Özkaymak, 2002) (Şekil 5.10). Yapılan incelemelerde bu yapısal unsurun Kuvaterner yaşlı göl çökellerinin tamamını kestiği gözlenmiştir. Yeni göl çökelleri yaklaşık yatay konumlu olup bu birimleri yaklaşık 30 cm kalınlığındaki toprak örtüsü örter. Fay düzleminin en üstte bulunan toprak örtüsüne kadar kesmesi bu fayın aktif ve genç bir fay olduğuna işaret etmektedir. Bu bölgede tarihsel ve aletsel dönemde kayıtlara geçmiş olan

Page 63: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

49

depremlerin varlığı ve fayın kesmiş olduğu birimlerin oluşum yaşları göz önüne alındığında, bu fayın Holosen döneminde hareket etmiş olabileceği düşünülmektedir. Fay düzlemi üzerinde yapılan ölçümlerde fayın konumunun K700/450KB olduğu tespit edilmiştir (Şekil 5.11). Fay düzlemi üzerinde yapılan fay hareketi ölçümlerinin sonuçlarına göre, atımı oluşturabilecek asal gerilim eksenleri (σ1, σ3) yönleri hesaplanmıştır. Hareketin meydana geldiği killi birimler (Şekil 5.12, 3 no’lu birim) üzerinde tespit edilen fay çiziklerinin sapma açıları 900

olarak ölçülmüş, schimidt izdüşümü üzerine işlenmiştir ve sayısal arazi modeli üzerinde gösterilmiştir (Şekil 5.13)

Şekil 5.10. YYÜ Kampüs alanı yakınlarında gözlenen eğim atımlı ters fay (Fotoğraf

KB’ya bakılarak çekilmiştir).

Şekil 5.11. Fay düzlemi Şekil 5.12. Fay düzleminin içerisinden

geçtiği birimler

Page 64: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

50

Bu ölçümlere göre fayı oluşturan σ1 asal gerilmelerinin K1600 doğrultusunda olduğu hesaplanmıştır. Fayın doğrultu atım bileşeni olmadığı için dalım açısı fay düzleminin eğim açısına eşit (450) olduğu görülmüştür. Fay çiziklerinin doğrultu açısı ise K200

B olarak hesaplanmıştır.

Şekil 5.13. Kampüs çıkışı civarında gözlenen fay yüzeyine ait izdüşüm diyagramı.

Fayın atımı yaklaşık 90 cm olarak ölçülmüştür. Ölçüm yapılırken yatay konumdaki genç göl çökellerinden kumlu pomza birimi baz alınmıştır (Şekil 5.14). Fay düzleminin yüzeydeki devamlılığı, örtü birimleri nedeni ile olanaklı olmamıştır. Tam pekişmemiş genç göl çökelleri ve alüvyal malzeme, yüzey sularının da etkisi ile yumuşak bir topografya oluşturmuş ve fayın yanal devamlılık takibini zorlaştırmıştır. Fayın gözlendiği yarmanın taslak çizimi hazırlanmış ve şekil 5.14’te sunulmuştur. Bu şekilden de gözlendiği gibi altta çakıl kum boyu malzeme ile karbonatlı birimler ardalanmalı olarak gözlenmiştir. Eğimleri yaklaşık 450 olarak ölçülen bu birimlerin üzerine yaklaşık yatay konumdaki kumlu pomza, kil ve çakıllı seviye bulunmaktadır. En üstte bulunan ve ortalama kalınlığı 30 cm olan toprak örtüsü bütün istifi örtmektedir ve bu örtünün bir kısmının da faydan etkilendiği gözlenmektedir (Şekil 5.14).

Page 65: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

51

Şekil 5.14. Kampüs yakınlarında tespit edilen fayın enine jeolojik kesiti.

5.2.1.3. Beyüzümü fayları

İnceleme alanının ortalarında yer alan Beyüzümü deltası (Şekil 5.15) üzerinde gözlenen yaklaşık KG doğrultulu normal faylar ve yaklaşık DB doğrultulu ters faylar, KG doğrultulu sıkışma, DB doğrultulu genişleme rejiminin egemen olduğunu göstermektedir. Beyüzümü yerleşkesi, Van ili yerleşim alanının 5 Km kuzeydoğusunda, kısmen Beyüzümü deltası, kısmen de Pliyo-Kuvaterner yaşlı eski akarsu-göl çökelleri üzerine kurulmuştur. Beyüzümü Deltası ise Kuvaterner yaşlı

Page 66: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

52

eski akarsu çökelleri, Üst Oligosen-Alt Miyosen yaşlı Van formasyonu ve Paleosen kireçtaşları üzerinde uyumsuz olarak bulunmaktadır (Özkaymak ve ark, 2002) (Şekil 5.15).

Delta sistemi baskın olarak kumtaşları ve çeşitli boylarda çakıllardan oluşur. Akarsu etkili çökelim, gölün yükselme ve alçalma periyotları ile çakıllı ve kumlu sedimanların ardalanmalı olarak bulunmasına olanak tanımıştır. Bu birimlerin yanısıra kil boyu karbonat çökelimi ile pomza gibi volkanik birimler ortamda arakatkılı olarak gözlenirler. Kumtaşları gevşek tutturulmuş, gri-açık kahverenkli, ince orta katmanlı ve yer yer çapraz katmanlıdır.

Şekil 5.15. Beyüzümü delta sistemi ve çevresinin jeoloji haritası.

Page 67: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

53

Çapraz katmanların arasında yer yer küçük çakıl dizilimleri vardır. Tane boyu ince-kaba arasında değişir ve ince kumtaşları biyoturbasyonludur. Çakıltaşları kötü boylanmalı, gevşek tutturulmuş ve kum matrikslidir. Çakılların tane yuvarlaklığı iyidir. Çakıltaşlarında düşük ve yüksek açılı düzlemsel ve teknesel çapraz tabakalanma görülür. Çakıllar genelde yassı olup 5-20 mm arasıda değişen boylardadır. Yer yer 50-60 metre görünür kalınlığa sahip olan delta sistemi, KD-GB doğrultusu boyunca uzanır ve GB’ya doğru eğimlidir. Van Gölü Havzasındaki Beyüzümü Delta Sisteminde, genç çökeller üzerinde gözlenen yaklaşık KG doğrultulu çatlak sistemleri, kayma-oturma yapıları ve normal faylar ile yaklaşık DB doğrultulu ters-bindirme fayları ve kayma-oturma yapıları bölgenin olasılıkla çökelme döneminde aktif bir tektonizmaya maruz kaldığının bir işareti niteliğindedir. K300, K300 ve KG doğrultularında kademeli olarak gözlenen normal fayların eğimleri 700-900

arasında değişmektedir (Şekil 5.16). Cm boyutundan 1m’ye kadar atımların gözlendiği kırıntılı birimlerin bol çatlaklı olduğu gözlenmiştir.

Şekil 5.16. Beyüzümü Delta sistemi üzerinde gözlenen normal fay sistemleri. 1-KG

doğrultulu fay düzlemi, 2- K30D doğrultulu fay düzlemi, 3- K30B doğrultulu fay düzlemi (Fotoğraf kuzeye bakılarak çekilmiştir).

Aynı özellikteki eğim atımlı normal faylara bölgede, ardalanmalı olarak

sıkça rastlanılmaktadır (Şekil 5.17). Beyüzümü deltasına ait genç birimler içerisinde gözlenen yaklaşık DB doğrultulu ters faylar ise, bu birimlerde cm boyutlarında atımlara neden olmuştur (Şekil 5.18).

Page 68: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

54

Bölgede yapılan fay düzlemi hareket yönü analizleri (Şekil 5.19) ile asal gerilim eksenleri hesaplanmıştır.

Genç çökeller içerisinde sıkça rastlanan kayma düzlemleri, gözlenebilen istifin tamamını kesmektedir. Buna örnek niteliğindeki, Beyüzümü Deltasının kuzeyinde dere içerisinde akarsu çökellerini kesen fay düzleminin konumu, K700/450

B olarak ölçülmüştür (Şekil 5.20). Yatay tabakalı birimler ölçü olarak alındığında, atımın ters atım olduğu gözlenmiştir.

a b

Şekil 5.17. Beyüzümü delta sistemi içerisinde gözlenen normal faylar (a ve b) (Fotoğraflar kuzeye bakılarak çekilmiştir).

a b

Şekil 5.18. Beyüzümü delta sistemi içerisinde gözlenen ters faylar (a ve b) (Fotoğraflar batıya bakılarak çekilmiştir).

Page 69: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

55

Şekil 5.19. Beyüzümü Köyü ve civarında gözlenen fay yüzeylerine ait izdüşüm

diyagramları.

Şekil 5.20. Kuvaterner yaşlı akarsu çökelleri üzerinde gözlenen eğim atımlı ters

fay (Beyüzümü kuzeyi, fotoğraf kuzeye bakılarak çekilmiştir).

Page 70: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

56

5.2.1.4. Edremit Fayı

Van Kenti yerleşim alanının 10 km güneyinde bulunan ve çeşitli araştırmacılar (Degens ve ark., 1978, Acarlar ve ark., 1991, Şener, 1992) tarafından Pliyo-Kuvaterner yaşlı olduğu ifade edilen Edremit Traverteni üzerinde yapılan çalışmalarda bazı yapısal unsurlara rastlanılmıştır.

Birbirine yaklaşık paralel konumda K350D doğrultulu muhtemel sol yönlü doğrultu atımlı faylar, Edremit yerleşkesini keserek Van Gölüne girmektedir (Şekil 5.21). Fay düzlemi üzerinde yapılan fay aynası (Şekil 5.22 c,d) ölçümlerinden fayın düşey bileşeninin de olduğu anlaşılmıştır. Edremit Çimento Fabrikası kalker ocağı içerisinde tespit edilen fay düzlemi üzerinde fay aynası ölçümleri yapılmıştır. Fay çiziği sapma açısı 300

olarak ölçülmüştür. Fayın doğrultu bileşeninin oluşturduğu atım miktarı, traverten birimlerin masif görüntüsünden dolayı tespit edilemezken, fayın normal bileşeninin oluşturduğu atım 2.2 m olarak ölçülmüştür (Şekil 5.22 a,b). Fay doğrultusu boyunca yapılan incelemeler fayın Edremit yerleşkesi içerisinden aynı doğrultuda Van Gölü içerisine girdiği saptanmıştır.

Şekil 5.21. Edremit ve civarında gözlenen fay yüzeylerine ait izdüşüm diyagramları.

Page 71: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

57

Şekil 5.22. (a,b) Edremit traverteni üzerindeki 2.2 metrelik atım (Fotoğraf

güneybatıya bakılarak çekilmiştir). (c,d) Edremit traverteni üzerinde ölçüm yapılan fay düzlemi.

Page 72: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

58

5.2.1.5. Yumru tepe fayları

Çalışma alanı kuzeyinde bulunan Yumrutepe mevki, aktif tektonizmanın izlerini taşıyan bir başka bölgedir. Delta çökelleri üzerinde görülen çok sayıdaki normal fayların (Şekil 5.23) genel doğrultusu, K80

B’dır. 4 farklı fay düzlemi üzerinde yapılan fay hareketi ölçümleri, birimler üzerine etkiyen en büyük asal gerilim ekseninin doğrultusunun da aynı olduğunu ortaya koymuştur (Şekil 5.24).

Şekil 5.23. Yumrutepe bölgesinde normal faylanmalar. (Fotoğraf kuzeybatıya

bakılarak çekilmiştir).

Şekil 5.24. Yumrutepe Köyü ve civarında gözlenen fay yüzeylerine ait izdüşüm

diyagramları.

Çalışma alanının geneline bakıldığında sekiz ayrı lokasyondan alınan ölçümler yorumlanmış ve Kuvaterner yaşlı genç göl ve akarsu çökellerini kesen farklı özelliklere sahip fayların bölgeyi etkileyen yaklaşık KG doğrultu sıkışma ve

Page 73: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

59

yaklaşık DB doğrultulu açılma tektonik rejimine bağlı olarak geliştikleri ortaya çıkmıştır (Şekil 5.25).

Şekil 5.25. Çalışma alanı fay hareketleri ölçüm diyagramı ve Van Gölü doğusu için

yapı-gerilme ilişkisi. 5.2.2. Çatlaklar

Aktif tektonik çalışmalara destek olması amacıyla Edremit traverten birim üzerinde çatlak ölçümleri de yapılmıştır.

Bol çatlaklı bu birimler üzerindeki ölçümlerin büyük bir kısmı tansiyon çatlaklarından alınmıştır. 10 ayrı lokasyonda yapılan çatlak ölçümlerinde genellikle sistematik çatlaklar değerlendirilmiş ve yaklaşık 850 çatlak ölçümü alınmıştır. Çatlak ölçümleri, doğrultu gül diyagramı ile değerlendirilmiştir. Bu sonuçlara göre, bu birimlerdeki çatlak doğrultuları KG yönünde yoğunlaşmışlardır. Alınan çatlak

Page 74: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

60

düzlemlerinin doğrultularına ait gül diyagramı Şekil 5.27 ’de verilmiştir. Diyagramdan da görüldüğü gibi yaklaşık K-G doğrultusunda yoğunlaşan çatlak düzlemleri de bölgenin K-G doğrultulu sıkışma rejimine sahip açılma çatlaklarıdır. Bu çatlakların eğimleri düşey ve düşeye yakındır.

Çatlakların dolgusuz olması (Şekil 5.26), çatlak yaşlarının çok genç olma ihtimalini kuvvetlendirmiştir. Yapılan çalışmalarda, Edremit traverteni üzerinde kuzey doğrultulu (Van Gölü’ne doğru) çok sayıda çatlak düzlemlerinin gelişmiş olduğu gözlenmiştir.

Şekil 5.26. Çatlak ölçümü alınan Edremit Travertenine ait karbonatlı birimler (a ve

b fotoğrafları).

Page 75: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

61

Şekil 5.27. Edremit traverteni üzerinden alınan çatlak düzlemleri doğrultularından

itibaren hazırlanan gül diyagramı.

5.2.3. Morfoloji ve yüzey suları

İnceleme alanında genç göl çökelleri üzerinde aktif tektonizmayı karakterize eden haritalanabilir boyutta kıvrımlanmalara rastlanmamıştır. Ancak yer yer yeni göl çökelleri içerisinde lokal ve cm boyutlu değişik doğrultulu kıvrım eksenlerine sahip kıvrımlı yapılar gözlenmiştir.

Önceki çalışmalara göre yatay konumlu olarak bilinen yeni göl çökelleri üzerinde, çalışma alanının kuzeydoğu bölgesinde yer yer 300

İnceleme alanının aktif tektonik özeliklerini belirlemek amacı ile alanın morfolojik yapısı yanında çalışma alanındaki yüzey sularının dağılımı da incelenmiştir. İnceleme alanındaki morfolojik özellikleri ve tektonik hatlara daha ayrıntılı bakabilmek için uydu görüntüleri ve sayısal arazi modeli kullanılarak belli kesimlerin üç boyutlu topografik görüntüleri üzerinde çalışılmıştır.

’ye kadar varan eğimler gözlenmiştir. Dirbi karışığı birimlerini uyumsuz olarak üzerleyen yeni göl çökelleri, bu dokanak noktasında kuzeye eğimli olarak gözlenmişlerdir (Şekil 5.28).

İnceleme alanına ait yüzey sularının dağılımı incelendiğinde, en önemli akarsuyun kuzeydoğudan başlayarak Van Gölüne doğru KD-GB doğrultusunda uzanan Karasu çayı olduğu görülmektedir (Şekil 5.29). Yüzey sularının dağılımına bakıldığında; ana kolları kesen ikincil kolların vadilerin genellikle, KB-GD doğrultusunda uzandıkları buna karşılık üçüncül vadilerin/yüzey sularının doğrultuları KB-GD ve KD-GB şeklinde gelişmiştir. Bir diğer inceleme ise bu yüzey sularının/vadilerin genişliği üzerinde yapılmıştır. Ana akarsu olan Karasu çayının genişliği inceleme alanının kuzeydoğusunda 500 m iken Van Gölüne yakın kesimlerde ortalama 1000 m. olarak saptanmıştır. İkincil kolların genişliği ise

Page 76: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

62

ortalama 15 m olarak saptanırken, üçüncül kolların genişliği 10m olarak belirlenmiştir.

Şekil 5.28. Eğimli yeni göl çökelleri. (Fotoğraf doğuya bakılarak çekilmiştir).

Page 77: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

63

Şekil 5.29. Çalışma alanı drenaj ağı haritası.

Sayısal arazi modelinden hareket ederek inceleme alanının yüzey haritası oluşturulmuştur. Sayısal arazi modelinde, inceleme alanının güneydoğu ve doğu kesimlerinin diğer alanlara göre topografik açıdan daha yüksek olduğu gözlenmektedir. Karasu çayının aktığı vadinin doğrultu atımlı fay zonlarının karakteristik çizgisel vadisine örnek olduğu, Everek düzlüğü ve Van yerleşkesinin bulunduğu alanların çukur alanları gösterdiği belirlenmiştir (Şekil 5.30).

Page 78: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

64

Şekil 5.30. İnceleme alanı yüzey haritası

Page 79: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

65

5.2.4. Heyelanlar

Çalışma alanında, özellikle Edremit Traverteni gibi karbonatça zengin birimler ile bölgede sıkça gözlenen volkanik kökenli kayaçlardan oluşan litolojilerde, bazı kesimlerde yüzey sularının etkisiyle özellikle fay zonlarında gelişen ezilme ve breşleşmeler oluşturdukları zayıf düzlemler boyunca çoğunlukla küçük çaplı düzlemsel kaymalar ve blok düşmelerine neden olabilmektedir. Ayrıca yine bu litolojilerde, aynı nedenlere bağlı olarak daha büyük çaplı kütle hareketleri, büyük heyelan oluşumları da gözlenmiştir.

İnceleme alanı içerisinde ve yakınlarında gözlenen heyelanlar genellikle güney kesimlerde yer almaktadır. Ancak haritaya geçirilemeyecek boyutlarda pek çok heyelan da inceleme alanının değişik kesimlerinde gözlenmiştir. İnceleme alanı içerisinde en önemli heyelan Edremit ilçesinin güneydoğu kesimlerinde oldukça geniş bir alanda gözlenen Çayırbaşı köyü heyelan bölgesidir (Şekil 5.31).

Şekil 5.31. Çayırbaşı köyü heyelan bölgesi (Fotoğraf kuzeye bakılarak çekilmiştir)

İnceleme alanının bu kesimi tektonik açıdan oldukça aktif bir bölge olup topografik açıdan yüksek eğime sahip yamaçlardan oluşmaktadır. İncelemeler sonucunda, traverten birimleri üzerinde bol çatlak, yarık ve kopmalar tespit edilmiştir (Şekil 5.32). Moloz akıntısı ve blok düşmeleri şeklinde meydana gelen heyelan bölgesinin yakınlarında su çıkış noktaları tespit edilmiştir.

Page 80: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

66

Şekil 5.32. Çayırbaşı köyü heyelan bölgesi moloz akıntısı (Fotoğraf kuzeye

bakılarak çekilmiştir.)

Şekil 5.33. Bol çatlak ve kırıklı traverten birimler.

Page 81: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

67

Çayırbaşı köylülerine göre, 1963 yılında önemli derecede aktivite gösteren heyelanın 1992’de tekrar hareketlendiği bilinmektedir. Bu sebeple heyelan tehdidi altında bulunan yaklaşık 10 hane boşaltılmıştır. Yapılan çalışmalarda, herhangi bir sarsıntı sonucu, bölgede her an harekete geçebilecek durumdaki blok ve moloz yığınının, köyün yaklaşık yarısını (40 hane) etkileyeceği saptanmıştır (Şekil 5.33). 5.2.5. Kıvrımlar

İnceleme alanında kıvrımlı yapılar haritalanabilir ölçekte ve yaygın olarak gözlenememektedir. Özellikle Kuvaterner yaşlı göl çökelleri inceleme alanında genel olarak yatay ve yataya yakın olarak bulunmaktadırlar ve bu çökeller üzerinde herhangi bir kıvrımlanmaya rastlanılmamıştır. Eski ve yeni akarsu çökelleri üzerinde de aynı şekilde kıvrımlı yapılara rastlanılmamıştır.

Çalışma alanının aktif tektonik yapısına en önemli örnek olan ve Pliyosen yaşlı çökeller üzerinde gözlenen asimetrik kıvrımın ekseni yaklaşık yatay konumlu ve D-B doğrultulu olarak belirlenmiştir (Şekil 5.34). Van-Erciş karayolu kenarında açılan bir yarmada gözlenen senklinalin güney kanadı DB doğrultulu ve yaklaşık 550’lik açılarla kuzeye eğimlidir. Senklinalın kuzey kanadı ise yine DB doğrultulu ve yaklaşık 450

İnceleme alanının güney kesimlerinde, özellikle Van Formasyonuna ait birimler içerisinde devrik izoklinal özellikte kıvrımlı yapılar gözlenmiştir (Şekil 5.35 ve şekil 5.36). Alt Miyosen yaşlı kırıntılı kayaçlar içerisinde gözlenen antiklinal ve senklinal eksenleri genelde dalımlı olup KB-KD doğrultularında gözlenmişlerdir. Kıvrım eksenlerinin çok farklı doğrultu ve dalım yönlerine sahip olması, bu birimlerin birbirinden farklı ve birden fazla tektonik fazdan etkinlendiğini düşündürmektedir.

’lik açılarla güneye eğimlidir. Kıvrımın kanat açıklığı ise 15 m olarak ölçülmüştür.

Çalışma alanının çeşitli kısımlarında özellikle bölgeye taşınarak geldiği bilinen Dirbi Karmaşığına ait birimler içerisinde mikrokıvrımlı yapılar gelişmiştir. Bu kıvrımların eksen doğrultuları bir paralellik göstermeyip, itilme, çevredeki yerel faylanmalar nedeni ile devamlılıkları ve birbirleri ile olan ilişkileri arazide belirgin olarak gözlenememektedir.

Page 82: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

68

Şekil 5.34. Çalışma alanında gözlenen senklinal (Karayolları bekçi kulübesi

yakınları, fotoğraf doğuya bakılarak çekilmiştir).

Page 83: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

69

Şekil 5.35. Van Formasyonuna ait birimler içerisinde gözlenen kıvrımlı yapılar

(Kurubaş, fotoğraf kuzeydoğuya bakılarak çekildi).

Page 84: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

70

Şekil 5.36. Van Formasyonuna ait birimler üzerinde gözlenen kıvrımlı yapılar

(Kurubaş, Fotoğraf kuzeye bakılarak çekildi).

Page 85: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

6. TARTIŞMA VE SONUÇLAR

Bu çalışmada Van Şehri ve yakın çevresinin aktif tektonik özellikleri ayrıntılı bir şekilde çalışılmıştır. Van Gölü doğusundaki inceleme alanındaki Pliyo-Kuvaterner ve daha genç çökeller üzerinde aktif tektonizmaya işaret edebilecek yapısal unsurlar belirlenmiştir ve inceleme alanının aktif tektonik haritası hazırlanmıştır.

İnceleme alanının 1/100 000 ölçekli Kuvaterner jeoloji haritası önceki çalışmalar temel alınarak arazi gözlemleri sonucunda yapılmıştır. İnceleme alanının genel tektonik konumu itibarı ile, Pliyosen öncesi kayaçlar ana kayaç olarak kabul edilmiş, Kuvaterner sınırı çizilmiş ve ayrıntılı olarak Kuvaterner yaşlı kayaçlar üzerinde çalışılmıştır. Ana kayaç üzerindeki yapısal unsurların genç birimler üzerindeki devamlılıkları kontrol edilmiştir.

Genellikle fay tektoniğinin egemen olduğu bölgede, sağ yönlü doğrultu atımlı fay karakterindeki, KB-GD yönlü Alabayır fayı çalışma alanındaki aktif olduğu düşünülen en uzun fay zonu olarak tespit edilmiştir. Fay düzlemi üzerinde tespit edilen fay çiziklerinden fay düzlemi kinematik çözümlemeleri yapılmıştır. İnceleme alanının farklı kesimlerinde rastlanan eğim atımlı ters fayların genel doğrultusu K70D ve fay düzlemi eğim yönleri KB olarak belirlenmiştir. Bu fayların oluşum mekanizmalarının yaklaşık K-G doğrultulu sıkışma tektonik rejimi etkili olduğu düşünülmüştür.

İnceleme alanının farklı kesimlerinde tespit edilen normal fayların genel doğrultusu K10B olarak tespit edilmiş ve bu faylanmaların K-G doğrultulu sıkışmaya bağlı açılma tektoniği neticesinde oluştukları düşünülmüştür.

İnceleme alanında aktif tektonizmaya işaret edebilecek haritalanabilir ölçekte kıvrımlı yapılara rastlanmamıştır. Pliyosen yaşlı birimler içerisinde gözlenen D-B doğrultulu kıvrım eksenine sahip senklinal KG sıkışmasına işaret etmektedir. Pliyosen öncesi yaşlı kayaçlar içerisinde, özellikle Alt-Orta Miyosen yaşlı Van Formasyonu içerisinde farklı doğrultulara ve farklı eğimlere sahip kıvrım eksenleri gözlenmiştir. Bu kıvrımlanmaların bir kısmının bölgedeki taşınmış birimlerin etkisiyle oluşabileceği düşünülmüştür. Genç çökeller ise çalışma alanının genelinde yaklaşık yatay konumlu olarak gözlenirken, çalışma alanının KD bölgelerinde yaklaşık 200

Genel olarak gelişen çatlak sistemlerinin tansiyon çatlakları oldukları belirlenmiştir. İnceleme alanında gözlenen bu çatlak sistemlerinden, 10 ayrı lokasyonda toplam 850 adet ölçüm alınmıştır.

’lik açılarla kuzeye eğimli yeni göl çökellerine rastlanılmıştır.

Aletsel ve tarihsel dönemde yıkıcı depremlerin meydana geldiği çalışma alanında tektonik kuvvetlerin etkisi ile oluşan büyük çaplı heyelanlar gözlenmiştir. Aktif tektoniği belirlemek amacı ile çalışma alanının 1/25 000 ölçekli topoğrafik haritalarından itibaren sayısal arazi modeli oluşturulmuştur. Bu SAM üzerinde üç boyutlu görüntüler oluşturulmuş ve inceleme alanının morfolojik özellikleri araştırılmıştır. İnceleme alanı drenaj haritası oluşturulmuş ve yorumlanmıştır. Drenaj sisteminin dağılımına bakıldığında da ana kolların tektonik yapılarla aynı yönelime sahip olduğu anlaşılmıştır.

Page 86: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

72

Depremsellik açısından oldukça aktif olan bölge, son yıllarda meydana gelen depremlerle yorumlanmış, tarihsel ve aletsel dönemde kaydedilen depremler harita üzerine geçirilmiştir. Çalışma alanında yapılan arazi gözlemlerinde, dere yataklarının altta bulunan göl çökellerini aşındırarak derinlere doğru yerdeğiştirmesi, bugün ortalama 1660 kotlarında akan akarsuların eski çökellerinin 1771 metreye varan daha üst kotlarda gözlenmesi, bölgenin halen yükselmekte olduğu sonucunu ortaya çıkarmıştır.

İnceleme alanı ve yakın çevresi ile ilgili yapılan çatlak, fay, kıvrım analizleri ve Van Gölü güneyinde oluşan orta şiddetli üç depremin (Edremit ve Gevaş depremleri) odak mekanizması çözümlemeleri sonucu etkin olan kuvvet yönlerinin K10B yönünde sıkışma ve K800

D yönünde çekme gerilmeleri olduğu anlaşılmaktadır. Bu tektonik rejime ait faylar normal, ters ve sağ, sol yönlü doğrultu atımlı faylardır.

Page 87: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

KAYNAKLAR

Acarlar, M., Bilgin, Z. A., Erkal, T., Güner, E., Şen, A.M., Umut, M., Elibol, E.,

Gedik, İ., Hakyemez, Y., Uğuz, M.F., 1991. Van Gölü Doğu ve Kuzeyinin jeoloji. M.T.A. Raporu, No: 9469.

Adıyaman, Ö., Chorowıcz, J., Köse, O., 1998. Relationships Between Volcanic Patterns and Neotectonics in Eastern Anatolia from Analysis of Satellite Images and DEM. Journal of Volcanolgy and Geothermal Research, 85: 17-32.

Akkaya, İ., Özkaymak, Ç. ve Köse O., 2002. Van ve Çevresinin Depremselliği. Doğu Anadolu Jeoloji Çalıştayı, 02-06 Eylül 2002, Van.226-227.

Arni, P., 1938. Van Vilayetinin Jeolojisi Hakkında Rapor, MTA Genel Müdürlüğü, 883.

Aksoy, E., 1988. Van İli Doğu-Kuzeydoğu Yöresinin Stratigrafisi ve Tektoniği (Doktora Tezi, basılmamış). F.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Elazığ.

Balkaş, Ö., 1980. Başkale-Gürpınar-Çatak-Van Alanının Jeolojisi ve Petrol Olanakları Raporu, TPAO, Ankara. 1455:123.

Barka, A., Şaroğlu, F., 1995. Van Gölü Su Yükselmesinin Tektonik İle İlişkisi. Van Gölü’nün Su Seviyesinin Yükselmesi Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Yolları Sempozyumu, 20-22 Haziran 1995, Van. 74-90.

Boulter, C.A., 1989. Four Dimensional Analysis of Geological Maps. John Willey and Sons Ltd., Newyork, 296.

Bozkurt, E., 2001. Neotectonics of Turkey- a Synthesis. Geodynamica Acta, 14: 3-30.

Davis, H.G., Reynolds, J.S., 1996. Structural Geology of Rocks and Regions. John Willey and Sons Ltd., Newyork, 776.

Degens, E.T., Kurtman, F., 1978. The Geology of Lake Van. Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü Yayını, Ankara. 169.

Dewey, J.F., Hempton, M.R., Kıdd, W.S.F., Şaroğlu, F. And Şengör, A.M.C., 1986. Shortening of Continental Lithosphere: The Neotectonics of Eastern Anatolia-A Young Collision Zone. Geol. Soc. Spec. Publ.,19:3-37.

Elmas, A., 1994. Güneydoğu Anadolu’da Geç Lütesiyen-Geç Oligosen Aktif Kıta Kenarı Volkanizmasına Bir Örnek: Gövelek Volkanitleri (Van-Erçek). Yerbilimleri Dergisi, 3: 43-54.

Graham, L.C., 1974. Synthetic İnterferometer Radar for Topographic Mapping. Proceedings IEEE, 62:763-768.

Güner, Y., Şaroğlu, F., 1987. Doğu Anadolu’da Kuvaterner Volkanizması ve Jeotermal Enerji Açısından Önemi. Türkiye 7. Petrol Kongresi Bildiriler Kitabı, 371-383.

Gürel, N., A., 1995. Van Gölü Su Seviyesi Değişimi ve Arazi Kullanımına Jeomorfolojik Yaklaşımlar. Van Gölü’nün Su Seviyesinin Yükselmesi Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Yolları Sempozyumu, 20-22 Haziran 1995, Van. 40-49.

Hempton M.R., 1987. Constraints on Arabian plate motion and extensional history of the Red sea. Tectonics, 6: 687-705.

Page 88: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

74

Kadıoğlu, M., 1995. Van Gölü’ndeki Su Seviye Yükselmesinin Meteorolojik Faktörler ile Olan İlgisi. Van Gölü’nün Su Seviyesinin Yükselmesi Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Yolları Sempozyumu, 20-22 Haziran 1995, Van. 21-38.

Kempe, S., Degens, E. T., Göncüoğlu, M. C., 1978. Dünyanın en Büyük Soda Gölü; Van Gölü. Yeryuvarı ve İnsan, 3: 4.

Ketin, İ., 1977. Van Gölü ile İran Sınırı Arasındaki Bölgede Yapılan Jeoloji Gözlemlerinin Sonuçları Hakkında Kısa bir Açıklama. T. J. K. Bülteni, 20-2: 79-85.

Koçyiğit A. and Beyhan A., 1998. A New Intracontinental Transcurrent Structure: The Central Anatolian Fault Zone, Turkey. Tectonophysics, 284: 317-336.

Koçyiğit, A., Yılmaz, A., Adamia, S., Kuloshvili, S., 2001. Neotectonics of East Anotolian Plateau (Turkey) and Lesser Caucasus: İmplication for Transition From Thrusting to Strike-Slip Faulting. Geodinamica Acta, 14: 177-195.

KOERİ, 2003. web edition, http://www.koeri.boun.edu.tr, Last modification: Monday, 2003 August 31 10:05.

Köse, O., 2000. Kuzey Anadolu Fay Kuşağında Tektonik Gerilim Birikim Noktalarının Uzaktan Algılama Teknikleri ile Belirlenmesi, (Doktora Tezi, basılmamış). Hacettepe Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Köse, O., 2001. Depremler Kavşağı. Atlas Dergisi, 22:68-69. Köse, O., Özkaymak, Ç., 2002. Van Şehri Kuzeyi Genç Göl Çökellerinde Aktif

Tektonik Bulgular. ATAG-6 (Aktif Tektonik Araştırma Grubu Altıncı Toplantısı), 21-22 Kasım 2002, Ankara. 64-65.

Krige, D.G. (1966). A study of gold and uranium distribution patterns in the Klerksdorp gold field. Geoexploration

Lliboutry L., 1992. Sciences Geometriques et Teledetection. Masson, 289. , 4(1): 43-53

Makson, J.H., 1937. Van Gölü Havalisinin Petrol İhtimalleri, MTA raporu, 682. Massonet, D., 1993. Displacement Fields Mapped by Radar İnterferometry.

Proceedings of the CRCM’93, Kobe, December 6-11, 1993. 139-145. Matheron, G., 1969. Le Krigeage Universel. Cahiers du Centre de Morphologie

Mathematique no 1, Ecole des Mines de Paris, Fontainebleau. Özkaymak, Ç. ve Köse O., 2002. Van İli ve Yakın Civarı Aktif Tektoniğine Yönelik

Bulgular. 55. Türkiye Jeoloji Kurultayı, TMMOB, Ankara. 226. Özkaymak Ç. Üner, S., Köse O., 2002. Beyüzümü Delta Sisteminin (Beyüzümü-

VAN) Aktif Tektonik Önemine Yönelik Ön Değerlendirme. Doğu Anadolu Jeoloji Çalıştayı, Bildiri Özleri Kitabı, 2-06 Eylül 2002, Van, 226.

REDPUMA, 2003. Web edition, http://seismo.ethz.ch/moment_tensor, Last modification: Tuesday, 2003 September 01 11:15.

Sağlam, A., 2003. Van Gölü Doğusu ve Güneydoğusunda Yüzeyleyen Van Formasyonunun Stratigrafisi, Paleontolojisi ve Çökelme Ortamları. (Yüksek lisans tezi, basılmamış). Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Van.

Savcı, G., 1980. Doğu Anadolu Volkanizmasının Neotektonik Önemi. Yeryuvarı ve İnsan, 5: 3-4.

Şaroğlu, F., Yılmaz, Y., 1984. Doğu Anadolu’nun Neotektoniği ve İlgili Magmatizması. Ketin Sempozyumu-1984, İstanbul. 149-162.

Page 89: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

75

Şaroğlu, F., Güner, Y., 1981. Doğu Anadolu’nun Jeomorfolojik Gelişimine Etki Eden Öğeler; Tektonik, Volkanizma ilişkileri. Türkiye Jeoloji Kurumu Bülteni, 24: 39-50.

Şaroğlu, F., 1994. Türkiye’nin Neotektoniği. Enerji Hammadde Etüt ve Arama Dairesi Hizmet İçi Eğitim Semineri, Ankara.

Şaroğlu, F., Yılmaz, Y., 1986. Doğu Anadolu’da Neotektonik Dönemdeki Jeolojik Evrim ve Havza Modelleri. MTA Genel Müdürlüğü, Jeoloji Etütleri Dairesi, Ankara.

Şener, S., 1992. Van İli Yakın Güneyinin Jeolojisi ve Denizel Miyosen İstifinin Fasiyes Özellikleri. (Yüksek Lisans Tezi, basılmamış). Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Şengör A.M.C. and Kidd W.S.F., 1979. Post-collisional Tectonics of the Turkish Iranian Plateau and a Comparison with Tibet. Tectonophysics, 55: 361-376.

Şengör, A.M.C., Yılmaz, Y., 1983. Türkiye’de Tetis’in Evrimi: Levha Tektoniği Açısından bir Yaklaşım. Türkiye Jeoloji Kurumu Yerbilimleri Özel Dizisi, no. 1, İstanbul.

Şengör, A.M.C., Görür, N. and Şaroğlu, F., 1985. Strike-slip Faulting and Related Basin Formation in Zones of Tectonic Escape: Turkey as a Case Study. In: T.R. Biddle and Christie-Blick (Editors), Strike-slip Deformation, Basin Formation and Sedimentation. Soc. Econ. Palaeontol. Mineral., Spec. Publ., 37: 227-264.

Şengör, A.M.C., Cin, A., Rowley, D.B., Nie, S-Y., 1993. Space-Time Patterns of Magmatism Along the Tethysides: A Preliminary Study. The Journal of Geology,101:51-84.

Ternek, Z., 1953. Van Gölü Güneydoğu Bölgesinin Jeolojisi. Türkiye Jeoloji Kurultayı Bülteni, 4. (2):1-27.

Thoue, F., 1993. Quantification Par Imagerie Tridimensionnelle de L’extension Continentale et Des Deplacements Associes: Exemples Au Kenya et au Yemen. (These de Doctorat). Universite Joseph Fourier (Grenoble 1), 200.

Tokel, S., 1984. Doğu Anadolu’da Kabuk Deformasyon Mekanizması ve Genç Volkanitlerin Petrojenezi. Ketin Sempozyumu-1984, İstanbul. 121-130.

Tolluoğlu, A.,Ü., Erkan, Y., 1982. Mutki (Bitlis) Yöresindeki Bölgesel Metamorfik Kayaçların Petrografik İncelenmesi. Yerbilimleri, 9: 73-89.

Trifonov, V.G., Vostrikov, G.A., Trifonov, R.V., Karakhanian, A.S., Soboleva, O.V., 1998. Recent Geodynamic Characteristic in the Arabian-Eurasian and Indian-Eurasian Collision Region by Active Fault Data. Tectonophysics, 308: 119-131.

Türkelli, N., Sandvol, E., Zor, E., Gök, R., Örgülü, G., Al-Lazki, A., Bekler, T., Karabulut, H., Eken, T., Şeber, D., Barazangi, M., Keskin, M., 2003. Doğu Anadolu Deprem Projesi: Sonuçlar ve Bölgenin Jeodinamik Yapısının Yeniden Yorumlanmasına Olan Katkıları. Türkiye Kuvaterneri Çalıştayı IV, 29-30 Mayıs 2003, İstanbul. 20.

USGS, 2003. Earthquake Hazards Program, last Quakes, web edition: http:// neic.usgs.gov/neis/bulletin/03_EVENTS/eq_030501/neic_tgac_maps.html, last modification: Thursday, 2003 May 01 11:09 MDT.

Page 90: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

76

Yılmaz, Y., Dilek, Y., Işık, H., 1981. Gevaş (Van) Ofiyolitinin Jeolojisi ve Sinkinematik bir Makaslama Zonu. Türkiye Jeoloji Kurumu Bülteni, 24: 37-44

Yılmaz Y., Şaroğlu F. ve Güner Y., 1987. Initiation of the Neomagmatism in East Anatolia. Tectonophysics, 134: 177-199.

Yılmaz, Y., 1989. Bir Sıkışma Altında Oluşan Batı ve Doğu Anadolu Genç Volkanik Birliklerin Karşılaştırılması. Türkiye Jeoloji Kurumu Bülteni, 12:25-46.

Yılmaz, Y., 1990. Comparison of Young Volcanic Associations of Western and Eastern Anatolia Formed Under a Compressional Regime: a Review. Journal of Volcanology and Geothermal Research, 44: 69-87.

Yılmaz, Y., Yiğitbaş, E., Genç, Ş.C., 1993. Ophiolitic and Metamorphic Assemblages of Southeast Anatolia and Their Significance in the Geological Evolution of the Orogenic Belt. Tectonics,12- 5:1280-1297.

Yılmaz,Y., Güner,Y., Şaroğlu,F., 1998. Geology of the Quaternary Volcanic Centres of the East Anatolia. Journal of Volcanology and Geothermal Research 85: 173-210.

Zebker H.A., Goldstein, R.M., 1986. Topographic Mapping From Interferometric Synthetic Aperature Radar Observations. Journal of Geophysical Research, 91: 4993-4999.

Page 91: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

ÖZGEÇMİŞ

KİŞİSEL BİLGİLER :

Adı, Soyadı : Çağlar ÖZKAYMAK

Doğum Yeri : Niğde

Doğum Tarihi : 24.07.1974

Medeni Hali :

Bekar

Mesleği ve Ünvanı

: Jeoloji Mühendisi, Araştırma Görevlisi

Çalışma Konuları Neo-tektonik, Aktif Tektonik, Sismo-Tektonik, Deprem, Aktif Fayların Jeomorfolojisi.

:

Bildiği Diller

: İngilizce

Bağlantı Bilgileri

:

İş Adresi : Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, 65080, Zeve, VAN

İş Tel : 0-432- 2251002/2584(ofis); 2251002/2581 (sekr.) İş Fax : 0-432- 2251732 veya 2251730 Ev Adresi : Cumhuriyet Mahallesi Kılıçlıbaba Sokak Saray Apt. B Blok

no: 5 VAN Ev Tel : - Cell : 0-555- 3927719 e-mail :

[email protected]

ÖĞRENİM DURUMU :

Okul ve Üniversiteler :İlkokul 1980-1985 : İskenderun Amiral Durcan İlkokulu

Ortaokul 1985-1988 : İskenderun Namık Kemal Ortaokulu Lise 1988-1991 : İskenderun Lisesi. Lisans Yabancı Dil Hazırlık 1992-1994 : İngilizce, Hacettepe Üniversitesi Yabancı

Diller Yüsek Okulu. Lisans 1994-2000 : Hacettepe Üniversitesi Jeoloji

Mühendisliği Bölümü.

Page 92: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying

Staj Eğitimleri; TPAO Genel Müdürlüğü, TPAO Sinop-Boyabat Kampı, “Jeoloji Haritası Alma Çalışmaları“ Boyabat, 1.5 ay süreli staj eğitimi, 1997 yaz dönemi.

Bilimsel Aktiviteleri :

Deprem araştırma; Düzce Depremi (12 Kasım 1999) araştırma ve inceleme çalışmaları (Hacettepe Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü). Sultandağı (Afyon) depremi (03/02/2002) araştırma ve inceleme çalışmaları (Yüzünü Yıl Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü). Bingöl depremi (01/05/2003) araştırma ve inceleme çalışmaları (Yüzünü Yıl Ü. Jeoloji Mühendisliği Bölümü). Yayınlar; Özkaymak, Ç. ve Köse O., 2002, “Van İli ve yakın civarı aktif tektoniğine yönelik bulgular”, 55. Türkiye Jeoloji Kurultayı, Bildiri Özleri Kitabı, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, p.226, Ankara. Akkaya, İ., Özkaymak, Ç. ve Köse O., 2002, “Van ve Çevresinin Depremselliği”, Doğu Anadolu Jeoloji Çalıştayı, Bildiri Özleri Kitabı, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 02-06 Eylül 2002, p.226, Van Özkaymak Ç. Üner, S., Köse O., 2002 “Beyüzümü Delta Sisteminin (Beyüzümü-VAN) Aktif Tektonik Önemine Yönelik Ön Değerlendirme”, Doğu Anadolu Jeoloji Çalıştayı, Bildiri Özleri Kitabı, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 02-06 Eylül 2002, p.226, Van Köse, O., Özkaymak, Ç., 2002, “Van Şehri Kuzeyi Genç Göl Çökellerinde Aktif Tektonik Bulgular”, ATAG-6 (Aktif Tektonik Araştırma Grubu Altıncı Toplantısı), 21-22 Kasım 2002, MTA Genel Müdürlüğü, Ankara. 3)

GÖREV ALDIĞI PROJELER :

1) “Van Şehri Kentleşme Alanlarında Yüzeyleyen Pliyo-Kuvaterner Çökellerinde Sedimantolojik Özelliklerin ve Aktif Tektonizmanın Depremselliğe Yönelik İncelemesi” Projesi, Proje Yürütücüsü : Prof. Dr. Sefer ÖRÇEN, TÜBİTAK- VAP (Van Araştırma Projesi), (2001 - devam ediyor)

2) “Van Gölü Tersiyer Çökellerinin Sedimantolojisi ve Biyostratigrafisi” Projesi, Proje Yürütücüsü : Prof. Dr. Sefer ÖRÇEN, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma Fonu, Van, Proje No: 2000-MİM050 (2000 - devam ediyor)

3) “YYÜ Kampüs Alanı ve Yakın Çevresinde Mühendislik Uygulamalarının Yer Seçimi Optimizasyonuna Yönelik Çok Yüksek Çözünürlüklü Sayısal Yüzey Modellemesinin Oluşturulması" Projesi, Proje Yürütücüsü: Yrd.Doç.Dr. Onur KÖSE, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma Fonu, Van, Proje No: 2002-MİM111 (2002- devam ediyor)

Page 93: T.C. YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ...kisi.deu.edu.tr/caglar.ozkaymak/resimler/Ozkaymak2003_Yukseklisanstezi.pdf · seismic data used for identifying